report in Turkish - Sosyal Politika Merkezi

Transcription

report in Turkish - Sosyal Politika Merkezi
“TÜRK‹YE’DE ‹LKÖ⁄RET‹M OKULLARINDA
OKULU TERK VE ‹ZLENMES‹ ‹LE
ÖNLENMES‹NE YÖNEL‹K POL‹T‹KALAR”
Doç. Dr. Fatofl GÖKfiEN
Yrd. Doç. Dr. Zeynep CEMALCILAR
Dr. Can Fuat GÜRLESEL
“Kad›nlar› Güçlendirmek: ‹fllevsel ve Siyasal Okuryazarl›k, Ebeveyn E¤itimi, Ortaklafla Eylem ve Savunu
Yoluyla E¤itimde Toplumsal Cinsiyet Eflitsizli¤inin Azalt›lmas› Projesi” Avrupa Birli¤i taraf›ndan finanse
edilen “Kalk›nma ‹flbirliklerine Toplumsal Cinsiyet Konusunun Entegre Edilmesi Hibe Program›”
kapsam›nda desteklenmektedir. Bu yay›n›n içeri¤i Avrupa Birli¤i’nin görüfllerini yans›tmaz.
Araflt›rman›n bir k›sm› Hollanda Konsoloslu¤u MATRA-KAP Fonu taraf›ndan desteklenmifltir.
ÖNSÖZ
Herkesin kaliteli bir ilköğretimi
tamamlaması Türkiye’nin önde gelen
hedefleri arasındadır. Kamunun sürekli
gayreti ve sivil toplum kuruluşlarının
gerçekleştirdikleri çeşitli kampanyalarla
okullulaşmada önemli kazanımlar elde
edilmiştir. Ancak okullulaşma bu hedefin
tek boyutu değildir. Bunun kadar önemli
bir başka boyut, çocukların ilköğretimi
tamamlamasının sağlanmasıdır. Diğer bir
ifadeyle, kız ve erkek çocukların ilköğretim
düzeyinde okulu terk etmelerinin önüne
geçilmesidir.
AÇEV, ERG ve KA.DER tarafından yürütülen
“Eğitimde ve Toplumsal Katılımda
Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması” projesi,
kız çocuklarının kaliteli bir ilköğretime
erişimleri önündeki engelleri tüm
boyutlarıyla ele almaya ve ortadan
kaldırmaya yönelik olarak çalışan
bir projedir. “Türkiye’de İlköğretim
Okullarında Okulu Terk ve İzlenmesi ile
Önlenmesine Yönelik Politikalar” adını
taşıyan araştırma da bu proje kapsamında
gerçekleştirilmiş ve sorunun okulu terk
boyutunu ele almıştır.
Türkiye’de ilköğretim mevzuatı
okulu terki konu almamakta, sadece
okula devamsızlığı düzenlemektedir.
Mevzuatımıza göre okula devamsızlık,
süreklilik halini alsa bile bir ilişik kesme
nedeni değildir. Dolayısıyla fiilen okulu
terk etmiş olan çocuklar, çağ yaşını
bitirmedikleri sürece, okula kayıtlı
olarak görülmektedirler. Bu durum,
Türkiye’de ilköğretimde okulu terkin
ne boyutlarda olduğunun tam olarak
saptanmasını olanaksız kılmakta,
çözüme yönelik çalışmalar yapılmasını da
zorlaştırmaktadır.
Doç. Dr. Fatoş Gökşen, Yrd. Doç. Dr. Zeynep
Cemalcılar ve Dr. Can Fuat Gürlesel
tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de
İlköğretim Okullarında Okulu Terk ve
İzlenmesi ile Önlenmesine Yönelik
Politikalar” araştırması, nitel ve nicel
bulguları ile sorunun arkasında yatan
nedenleri irdelemekte ve sonuç bölümünde
yer alan politika önerileri ile sorunun
çözümüne katkı yapmayı amaçlamaktadır.
Araştırma ayrıca, okulu terk konusunun
önemine işaret etmekte ve konunun
paydaşları arasında iletişim ve işbirliği
oluşumuna katkı sağlamaktadır.
İllerdeki çalışmalarımız sırasında bize
destek olan yerel sivil izleme gruplarına,
İl Milli Eğitim Müdürlükleri’ne, bizimle
görüşmeyi kabul eden tüm okul
yöneticileri, öğretmenler, anne, baba ve
çocuklara teşekkürlerimizi sunarız.
1
2
‹Ç‹NDEK‹LER
SUNUŞ ....................... .............................................................................................................................................. 5
YÖNETİCİ ÖZETİ .................................................................................................................................................... 7
I. BÖLÜM İLKÖĞRETİM OKULLARINDA OKULU TERKİN TANIMI ........................................................................ 11
GİRİŞ ....................................................................................................................................................................................................... 11
I.1. ULUSLARARASI ALANDA OKULU TERK TANIMI VE YAKLAŞIMLAR ........................................................................ 11
I.2 TÜRKİYE’DE İLKÖĞRETİM OKULLARINDA OKULU TERK TANIMI ............................................................................ 12
II. BÖLÜM TÜRKİYE’DE İLKÖĞRETİM OKULLARINDA OKULU TERK İLE İLGİLİ
MEVCUT DURUMUN TESPİTİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ ...................................................................................... 13
GİRİŞ ....................................................................................................................................................................................................... 13
II.1. İLKÖĞRETİM OKULLARINDA OKULU TERK İLE İLGİLİ MEVCUT HUKUKİ VE KURUMSAL ÇERÇEVE ............ 14
II.1.1 Okulu Terk İle İlgili Mevcut Hukuki Çerçeve .................................................................................................... 14
II.1.2 Okulu Terk İle İlgili Mevcut Kurumsal Çerçeve ............................................................................................... 15
II.1.3 Okula Devamsızlık Ve Okulu Terk İle İlgili Bilgi ve İstatistik Altyapısı ................................................... 15
II.1.4. Mevcut Hukuki Ve Kurumsal Çerçeve İçin Değerlendirme ........................................................................ 16
II.1.5 Okulu Terk Konusunda Okulların Mevcut Konumu İle İlgili Değerlendirme ........................................ 18
II.2. İLKÖĞRETİM OKULLARINDA OKULU TERK SAYILARI ............................................................................................... 19
II.3. MEVCUT DURUMA İLİŞKİN TEMEL SAPTAMALAR ..................................................................................................... 24
III. BÖLÜM TÜRKİYE’DE İLKÖĞRETİM OKULLARINDA OKULU TERKİN NEDENLERİ VE
SONUÇLARINA İLİŞKİN SAHA ARAŞTIRMA ÇALIŞMASI VE TEMEL BULGULARI .................................................. 27
GİRİŞ ....................................................................................................................................................................................................... 27
III.1 METODOLOJİ ........................................................................................................................................................................ 28
III.1.1. Nitel Yöntem ........................................................................................................................................................... 28
III.1.2. Nitel Yöntem Bulguları ........................................................................................................................................ 28
III.1.3. Nicel Yöntem ........................................................................................................................................................... 33
III.1.4. Nicel Yöntem Bulguları ........................................................................................................................................ 35
III.2 R‹SK GRUPLARINI BEL‹RLEME ........................................................................................................................................ 54
IV. BÖLÜM OKULU TERKİN ÖNLENMESİNE YÖNELİK İZLEME SİSTEMİ GELİŞTİRİLMESİ
VE POLİTİKA ÖNERİLERİ ....................................................................................................................................... 57
GİRİŞ ....................................................................................................................................................................................................... 57
IV.1 İZLEME SİSTEMİ VE POLİTİKA ÖNERİLERİNE TEMEL OLUŞTURAN ANA BULGULAR ...................................... 57
IV.2 POLİTİKA ÖNERİLERİ ......................................................................................................................................................... 58
IV.3 İZLEME SİSTEMİ VE POLİTİKALARIN UYGULAMA ÇEVRESİNE İLİŞKİN ÖNERİLER ......................................... 65
IV.3.1 Hukuki Çerçeve ....................................................................................................................................................... 65
IV.3.2 Okulu Terk İle İlgili İletişim Stratejisi Geliştirilmesi Ve Uygulanması .................................................. 66
IV.3.3 Kurumsal Yapıya İlişkin Öneriler ....................................................................................................................... 66
IV.3.4 Haydi Kızlar Okula Kampanyası’nın Kurumsal Bilgilerinden Yararlanılması ................................... 67
SONUÇ .................................................................................................................................................................................................... 68
KAYNAKÇA ............................................................................................................................................................ 69
EKLER
................................................................................................................................................................................... 70
EK.1 SAHA ÇALIŞMASI : İLLERE GÖRE TABLOLAR ............................................................................................ 70
3
4
SUNU
“Türkiye’de İlköğretim Okullarında Okulu
Terk ve İzlenmesi ile Önlenmesine Yönelik
Politikalar” başlıklı bu çalışmanın temel
konusu Türkiye’de eğitim sisteminin
önemli konularından biri olan “okulu
terk”tir ve sekiz yıllık zorunlu ilköğretim
uygulamasına geçildikten sonra,
ilköğretim okullarında meydana gelen
okulu terk durumları ile sınırlıdır.
18 Ağustos 1997 tarih ve 23084 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren 4306 sayılı yasa ile
sekiz yıllık kesintisiz zorunlu ilköğretim
uygulamasına geçilmiştir. 1997-1998
eğitim öğrenim döneminde başlatılan
sekiz yıllık ilköğretim 6-14 yaş grubundaki
çocukları kapsamakta olup, kız ve erkek
bütün yurttaşlar için zorunlu ve devlet
okullarında parasızdır.
Sekiz yıllık zorunlu ilköğretime
geçilmesinin ardından öncelik verilen
temel hedef okullulaşma oranlarının
bütün çağ nüfusu, ama özellikle kız
çocukları için yükseltilmesi olmuştur.
Okullulaşma oranlarında önemli
iyileşmeler sağlanmış, bu amaçla
yürütülen kapsamlı kampanyalar başarılı
olmuştur. 2003 yılında okullulaşma
oranları toplamda yüzde 88,2, erkeklerde
yüzde 90,9 ve kızlarda yüzde 85,2 olarak
gerçekleşmiştir. Bu gelişme önemlidir,
ancak yeterli değildir.
Yapılan çalışmalar, öğrencilerin okula
kayıt olmaları ve sisteme katılmaları
sağlandığı halde, belli bir oranının
sekiz yıllık eğitimi çeşitli nedenlerle
tamamlayamadığını ve zorunlu eğitimini
yarıda bırakarak okulu terk ettiğini
göstermektedir. Bu çalışma, bu konunun
Türkiye’de önemli bir sorun olduğunu nicel
ve nitel bulguları ile ortaya koymaktadır.
Çalışmanın öncelikli amacı Türkiye’de
ilköğretim okullarında okulu terk
sorununun boyutunu tespit etmektir.
Diğer amaçları ise, okulu terke yol açan
nedenlerin belirlenmesi, ilköğretimde
okulu terk davranışının yol açtığı
sonuç ve sorunların saptanması,
okulu terke ilişkin hukuki ve kurumsal
çerçevenin incelenmesi ve yaklaşımların
belirlenmesidir. Bunlara bağlı olarak,
ilköğretimde okulu terk ile ilgili etkin
bir izleme sistemi önerisi ve okulu terki
önceden önlemeye yönelik politika
önerileri geliştirmek, risk gruplarını
saptamak ve kamuoyunda farkındalık
yaratmak hedeflenmektedir.
Çalışmada birbiri ile ilişkili olan çıktı ve
bulgular birbirlerini besleyen dört ayrı
yöntem kullanılarak elde edilmiş ve
çözümlenmiştir. Öncelikle uluslararası
alandaki çalışmalar ile özellikle okulu terk
tanımı ve sorunun tanımlanmasındaki
yaklaşımlar karşılaştırmalı olarak
incelenmiştir. Mevcut hukuki ve kurumsal
çerçeve incelenerek Türkiye’de okulu
terk konusunun ele alınışı ve kamu
otoritesinin yaklaşımı değerlendirilmiştir.
Kapsamlı bir nitel çalışma yürütülmüş,
çok sayıda ilgili taraf ile derinlemesine
görüşmeler yapılarak nitel bulguların
kişisel kanaatlerin ötesinde bulgular
haline dönüşmesi sağlanmıştır. Dördüncü
yöntem olarak da nicel bulgulara saha
araştırması ile ulaşılmıştır. Nitel bulgular
saha araştırmasının hazırlığında da
kullanılırken nitel ve nicel bulguların
birbirini önemli ölçüde desteklediği
görülmüştür.
Çalışmanın nitel ve nicel saha
araştırmaları 6 ili kapsamaktadır: İstanbul,
Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Erzurum
ve Konya. Bu illerin seçilmesinin temel
nedenleri şunlardır:
Yukarıda da belirtildiği gibi, hazırlanan
çalışmanın ana çatısı “Eğitimde ve
Toplumsal Katılımda Cinsiyet Eşitliğinin
Sağlanması” projesidir. Araştırmanın
5
yapıldığı illerden dördü (İstanbul,
Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa) adı geçen
projenin yürütüldüğü illerdir.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri ile
bu bölgeler içinde özellikle Diyarbakır,
Şanlıurfa ve Mardin illerinde eğitim
alanında cinsiyet eşitsizliği göreceli olarak
yüksektir. Sosyo-ekonomik gelişmişlik
açısından alt sıralarda yer alan bu illerde
sayısal ve oransal olarak ilköğretimde
okulu terkin yüksek olduğu görülmektedir.
Bu 3 il aynı zamanda Milli Eğitim
Bakanlığı ve UNICEF tarafından başlatılan
“Haydi Kızlar Okula” kampanyasının
ilk aşamasında yer alan öncelikli 10 il
arasındadır. Bu nedenlerle öncelikle bu 3 il
çalışma için seçilmiştir. İstanbul ise, sosyoekonomik açıdan çok farklı gelişmişlik
seviyelerine sahip ve yoğun göç akışı ile
farklı kültürlerde alt grupları barındıran
bir metropol olarak çalışmaya dahil
edilmiştir. İstanbul bir bakıma kendi içinde
Türkiye’nin genelini yansıtan bir resim
vermektedir. Erzurum ve Konya illeri de
Doğu Anadolu ve Orta Anadolu’daki diğer
illere kıyasla okulu terk rakamları daha
yüksek olduğu için seçilmiştir.
Çalışma hazırlanırken azami ölçüde
katılımcılık sağlanması da hedeflenmiştir.
Bu amaçla hazırlık sürecinin çeşitli
aşamalarında ara bulgular ve politika
önerileri proje yürütücülerinin
oluturdu¤u akademik kurul ve ilgili diğer
üçüncü kişiler ile paylaşılmış ve katkıları
alınmıştır. Çalışmanın ana bulguları ve
politika önerileri Milli Eğitim Bakanlığı’nın
ilgili birimleri ile de paylaşılmış ve
onların görüş ve önerileri de alınarak
değerlendirilmiştir.
6
Çalışmanın hazırlanması ve politika
önerilerinin geliştirilmesi aşamalarında
bazı yaklaşımlar öne çıkarılmıştır.
Öncelikle ilköğretimde okulu terk
sorununa Türkiye’nin bir sosyal sermaye
sorunu olarak yaklaşılmıştır. Okulu terk,
nedenleri ve sonuçları itibariyle sosyoekonomik boyutlara sahiptir. Bu nedenle
çözüm önerilerinde de ekonomik ve
özellikle sosyal yön öne çıkarılmıştır.
Eğitim sistemi içinde geliştirilen
politika önerilerinde “okul”a yönelik
olarak farklı bir yaklaşım benimsenmiş
ve okulların birer “toplum merkezi”
olarak geliştirilmesi, kurumsal ve
işlevsel kapasitesinin iyileştirilmesi öne
çıkarılmıştır. Son olarak da çalışmanın
önemli bir işlevinin kamuoyunda ve kamu
otoritesinde farkındalık yaratmak olduğu
sürekli gözönünde bulundurulmuştur.
Tüm bunlara bağlı olarak çalışmamız
dört ana bölümden oluşmaktadır:
İlk bölümde okulu terk tanımı; ikinci
bölümde Türkiye’deki hukuki ve kurumsal
durum; üçüncü bölümde nitel ve nicel
saha araştırması ve temel bulguları ile
dördüncü ve son bölümde okulu terkin
önlenmesine yönelik izleme sistemi ve
politika önerileri yer almaktadır.
Çalışmamızın ilgili taraflara faydalı
olmasını dileriz.
Saygılarımızla,
İstanbul, Kasım 2006
Fatoş Gökşen
Zeynep Cemalcılar
Can Fuat Gürlesel
YÖNETİCİ ÖZETİ
I) TANIM
Uluslararası alanda okulu terk ile ilgili net, kapsamlı
ve karşılaştırılabilir tanımlar olmadığı görülmektedir.
Tanım farklılıkları genellikle öğrencinin sistemden ne
kadar süreyle ayrı kaldığı, hangi nedenle ayrı kaldığı,
hangi yaşlar ve sınıf düzeyinde ayrı kaldığı üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Bununla birlikte uluslararası
alanda okulu terk en genel olarak, eğitimin onaylı,
resmi bir diploma alınmadan sonlandırılması olarak
tanımlanmaktadır.
Türkiye’de ise mevcut hukuki çerçevede ilköğretim
okullarında okulu terk başlığı altında bir tanım
bulunmamaktadır. Bunun nedeni Türkiye’de
ilköğretimin zorunlu olmasıdır. Okulu terk yasal bir
zorunluluğun yerine getirilmemesi anlamına gelmekte
ve bu nedenle mevzuat içinde yer almamakta, bunun
yerine okula devamsızlık tanımlanmaktadır. Ancak
devamsızlık da okulla ilişiğin kesilmesi için yasal bir
neden olarak tanımlanmadığından, sürekli devamsız
olan öğrenciler bile okulu terk etmiş olarak değerlendi
rilmemektedir.
Mevcut hukuki çerçeve içinde öğrencilerin hangi
hallerde ilköğretim okulları ile ilişkisinin kesileceği de
ayrıca belirtilmiştir. Buna göre yasal olarak ilköğretim
okulları ile ilişik kesme nedenleri; ölüm, sağlık nedeni
ile okula devam edemez raporu alma ve zorunlu eğitim
çağ yaşının dışında kalmadır.
Saha araştırma çalışmasında 232 öğretmen ve okul
müdürünün okulu terkin tanımı ile ilgili soruya
verdikleri 21 ayrı kategorideki cevap da Türkiye’de
okulu terke ilişkin ortak ve standart bir tanım
olmadığının önemli bir göstergesidir.
II) MEVCUT DURUM
Hukuki çerçeveyi oluşturan ve doğrudan düzenleyici
olan iki temel kanun ile iki yönetmelik vardır. Bunlar
1739 sayılı Milli Eğitim Kanunu, 222 sayılı İlköğretim
ve Eğitim Kanunu, 2552 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı
İlköğretim Kurumları Yönetmeliği ile 2424 sayılı
Milli Eğitim Bakanlığı Milli Eğitim Müdürlükleri
Yönetmeliği’dir.
Bu kanun ve yönetmelikler kayıt ve kabul, yeni
kayıt, nakil, okul değiştirme, okula devam, okula
devamsızlık, derse devamsızlık, devamın izlenmesi,
özürlü devamsızlık, izin verme, ilişik kesme ile
devamsızlık halinde izlenecek yöntem ve yaptırımları
belirlemektedir.
Buna göre mevcut hukuki yapı içinde okula üst üste
gelmeyen ve mazereti aile, veli ya da vasisi tarafından
3 gün içinde okula bildirilmeyen, bu nedenle okul
yönetimi tarafından bilgilendirilen muhtarlık ve mülki
amirliğin gönderdiği tebligatı almasına rağmen 3 gün
içinde okula dönmemiş olan öğrenciler okula devamsız
sayılmakta ve aile, veli ya da vasisi için para cezası
uygulanmaktadır.
Hukuki çerçevenin belirlediği kurumsal çerçeve içinde
devamsızlık ile ilgili çeşitli aşamalarda yer alan
taraflar; öğrencinin velisi, vasisi veya aile başkanı,
mülki amirler, ilköğretim müfettişleri ve zabıta
teşkilatı, okul yönetimi ve muhtarlardır.
Mevcut sistem içinde okula devamsızlık ve okulu terk
ile ilgili bilgi ve istatistik yapısı için ana bilgi kaynağı
ilköğretim okullarıdır. İlköğretim okulları, öğrenci
sayılarını, yeni kayıt olan, nakil ile ayrılan, kayıt
yaptırması gerekli olmasına rağmen kayıt yenilemeyen
ve yeni kayıt yaptırmayan öğrenci sayılarını ve
devamsız, okulu terk etmiş ve okul ile ilişiği kesilen
öğrenci sayılarını içeren bilgileri derlemekle
yükümlüdür. Okul yönetimlerince oluşturulan
bu bilgiler iki kanaldan Milli Eğitim Bakanlığı’na
akmaktadır. Okullar her yeni öğretim dönemi
başında ve öğretim dönemi içinde her ay sonunda,
bağlı oldukları ilçe ve il milli eğitim müdürlüklerine
bu bilgileri göndermektedirler. Ayrıca, ilköğretim
okullarında İLSİS projesi ile oluşturulan bilgi işlem
altyapısı ile bu bilgiler sisteme kaydedilmektedir.
Ancak ne yazık ki, hem hukuki tanımlama hem
de istatistikî altyapının yetersizlikleri nedeniyle
ilköğretimde okulu terk eden öğrenci sayılarına ilişkin
sağlıklı verilere ulaşmak mümkün değildir. Bununla
7
birlikte yıllar itibariyle ilköğretim okullarında okuyan
öğrenci sayılarındaki değişmeler okulu terk ile ilgili
önemli bilgiler içermektedir. Bir üst sınıflara geçişteki
azalmalar, okulu terk eden öğrenci sayıları için önemli
bir göstergedir.
Sekiz yıllık zorunlu eğitimin başladığı 1997-1998 ile ilk
mezunlarını verdiği 2004-2005 öğretim yılları öğrenci
sayıları dikkate alındığında ortaya çıkan tablo şudur:
1997-1998 öğretim yılında birinci sınıfta okuyan toplam
öğrenci sayısı 1.360.720 iken bu öğrencilerin mezun
oldukları 2004-2005 yılında sekizinci sınıf toplam
öğrenci sayısı 1.159.509’dur. Öğrenci sayısındaki
azalma toplamda yüzde 14,78, erkek öğrencilerde
yüzde 12,77, kız öğrencilerde ise yüzde 17,12’dir.
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre (MEB, Strateji
Geliştirme Başkanlığı, 2006) sağlık ya da ölüm
nedeniyle öğrenim dışı kalmış öğrencilerin sayısı bu
yüzdenin küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Zorunlu
eğitim yaşının dışında kaldıkları için okulla ilişiği
kesilen öğrenci sayısı ise önemli bir büyüklüktedir.
Örneğin, 2001-2002 öğretim yılında toplam 123.306
öğrencinin ilişiği kesilmiştir. Bunların sadece 7.759’u
sağlık ve ölüm nedenleriyle öğrenim dışında kalmışken
115.547’si yaş sınırını aştıkları için ilköğretimlerini
tamamlayamamış durumdadırlar. Yıllar itibariyle
bakıldığında, okulları ile ilişiği kesilen öğrencilerin
ortalama % 90’ının çağ yaşını aştıkları gerekçesiyle
ilköğretim süreci dışında kaldıkları görülecektir.
Elimizde okulu terk etmiş öğrencileri saptayacak
bir yasal çerçeve ve buna bağlı veri tabanı olmadığı
için yaş sınırını aşma nedeniyle öğrenim dışında
kalmış olan öğrencileri okulu terk etmiş olarak
değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Bu noktadan
hareketle ve kaba bir hesaplamayla, yukarıda ifade
edilen öğrenci kaybı sayılarının ortalama yüzde
bir eksiği ile okulu terk oranlarını gösterdiği ifade
edilebilir. Buna göre ifade edilen yıllar arasında yaş
nedeniyle ilişik kesme sonucunda meydana gelen
öğrenci kaybı % 13,50’dir. Üzerinde durulması gereken
başka bir önemli nokta, kız öğrencilerde bu oranın
daha yüksek olduğudur. Yıllar itibariyle, kızların
erkeklere göre % 5-10 arasında daha yüksek bir oranı
okulu terk etmektedir. Sınıflar itibariyle bakıldığında
8
okulu terk durumunun 5. ve 6. sınıflarda yoğunlaştığı
görülmektedir. Kız öğrencilerde bu yoğunlaşma
erkeklere oranla daha fazladır.
Bu sayılara iller bazında bakıldığında belli paralellikler
yanında bazı farklılıklar da ortaya çıkmaktadır.
Araştırmanın kapsadığı illerde, yıllar itibariyle
öğrenci sayısında çok daha yüksek oranlı azalmalar
sözkonusudur. Yine bu illerde kız öğrencilerin okulu
terk oranları ve 5. ve 6. sınıftaki yoğunlaşma Türkiye
ortalamasının üstündedir.
Özetle, okulu terk ile ilgili kapsamlı bir hukuki ve
kurumsal çerçeve olmamasına rağmen ilköğretim
okullarımızda okulu terk yaşanmakta, sürmekte ve
önemli bir sorun oluşturmaktadır: 1999 - 2005 yılları
arasında toplam 436.614 çocuk ilköğretim diplomasına
sahip olmadan hayata atılmış durumdadır.
Bu çerçevede mevcut hukuki ve kurumsal yapıyla ilgili
olarak şu değerlendirmeler yapılabilir:
•
Okulu terke ilişkin standart tanım eksikleri
bulunmaktadır.
•
222 sayılı yasanın hükümleri yeterince
uygulanmamaktadır.
•
Hem okul kayıt sistemleri hem de Türkiye genelinde
nüfus sayımı, kaydı ve güncellenmesi sağlıklı
değildir. Kayıtlı adres ve ikametgah adreslerinde
sıkıntılar yaşanmaktadır; göç ve tersine göç ile
yer değiştiren ailelerin çokluğu bunun en temel
nedenlerindendir.
•
Kayıtlardaki bu sorunlar, okullarda sağlıklı bilgi
ve istatistik altyapısı kurulmasını zorlaştırmakta,
okullarda etkin bilgi işlem altyapısı ve
uygulamaları görülememektedir.
•
Okul yönetimi ve müdürlerinin okulu terk ile ilgili
yetkileri sınırlıdır. Oysa sorunla mücadelede okul
yönetiminin tutumları belirleyici olmaktadır.
•
Okulu terkin önlenmesine yönelik olarak okulların
kurumsal ve işlevsel kapasitesi sınırlıdır.
•
Okulu terk izleme sistemi ve buna bağlı olarak risk
grupları belirlemesi yoktur.
III) SAHA ARAŞTIRMASI VE TEMEL BULGULARI
Bu çalışmada sekiz yıllık zorunlu eğitimi
tamamlamadan ölüm ya da sağlık sorunu dışında
bir nedenle okuldan ayrılmış ve başka bir eğitim
kurumuna devam etmeyen çocuklar okulu terk etmiş
olarak tanımlanmış, saha araştırması İstanbul,
Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Erzurum ve Konya
illerinde yapılmış ve iki farklı aşamada nitel ve nicel
yöntemler kullanılmıştır.
çocuklarının % 49’u, erkek çocukların % 73’ü okulu
terk kararını kendisi aldığını belirtmiş; annelerin
yanıtları da bu saptamayı desteklemiştir. Ancak,
çocukların okulu neden bıraktıkları sorusuna
verdikleri yanıt, kararı kimin verdiği konusunda
şüphe uyandırmaktadır. Çocukların % 30’u çalışmak
zorunda olduğu için, % 23’ü de ailesi istemediği için
okulu bıraktığını ifade etmiştir.
Okulu terk etmiş çocuklar, çocukları okulu terk
etmiş anne-babalar ve ilköğretim okullarında görev
yapan öğretmen ve yöneticiler ile birebir görüşmeler
yapılmış; bu görüşmeler ve çalıştaylar ile 200 kişiden
nitel veri toplanmıştır. Nicel çalışmada ise 6 ilde
toplam 2356 kişiden veri toplanmıştır (705 okulu terk
etmiş çocuk ve annesi, 352 okula devam eden çocuk ve
annesi, 241 öğretmen).
Buna bir de çocukların % 43,7’sinin ailesine okula
gitmek istediğini ve % 36,2’sinin okuldan ayrıldığı
için ağladığını söylediği eklendiğinde okulu terk
kararının salt çocukların kararı olmadığı ortaya
çıkmaktadır. Öğretmenler de büyük bir oranla
(% 71,5) okulu bırakma kararının babalar
tarafından verildiğini ifade etmişlerdir.
•
Her iki yöntemin verileri birbirinden bağımsız olarak
çözümlenmiş ve değerlendirilmiştir. Nitel yöntemler
ile öznel düşünce, yorum ve öneriler, nicel yöntem
ile nesnel veriler elde edilmiş olmakla birlikte nitel
ve nicel verilerin büyük ölçüde birbirini desteklediği
görülmektedir.
Bu sonuçlar ise şöyle özetlenebilir:
•
•
Okulu terke yol açan nedenler, eğitim sistemi
ve okul koşullarının yanı sıra sosyo-kültürel ve
ekonomik koşullardan da kaynaklanmakta,
öncelikleri ve ağırlıkları bölgeler itibariyle
farklılıklar göstermektedir. Ayrıca kız ve erkek
öğrencilerin okulu terk nedenleri arasında da
farklılıklar olduğu gözlenmiştir.
Okulu terk durumu 5. ve 6. sınıflarda
yoğunlaşmaktadır. Bu durum diğer faktörler
yanında sekiz yıllık zorunlu eğitimin henüz tam
olarak yerleşmediğinin de bir göstergesidir.
Araştırmaya katılan çocuklar için okulun
terk edildiği sınıf 4,43; terk yaşı ise 11,61’dir.
Kız çocukları için bu sayılar 4,32 ve 11,47’ye
düşmektedir. Öğretmenlerin gözlemleri de bu
bulguyu desteklemektedir. Öğretmenlerin
% 24,9’u çocukların okulu en fazla 5. sınıfta,
% 34,9’u ise 6. sınıfta terk ettiklerini ifade
etmişlerdir. Ayrıca öğretmenler kız çocuklarının
okulu terk açısından daha yüksek bir risk grubu
olduğunu belirtmektedirler.
Kısaca kız çocukları daha erken yaşta ve daha
erken bir sınıfta okulu terk etmekte ve bu karar
daha çok aile baskısı ile alınmaktadır. Kız
Okulu terkin sosyal, kültürel ve ailevi koşullardan
kaynaklanan nedenleri incelendiğinde en önemli
etkenlerden birinin annenin okuryazarlık durumu
olduğu görülmektedir. Okulu terk eden çocukların
% 83,5’inin annesi eğitimsizdir. Devam edenlerin
ise % 62,2’si okuryazardır. Bu durum kız çocukları
için daha da belirleyici olmaktadır. Anne okuryazar
ise kız çocukları % 60 oranında okula devam
etmekte, eğitimsiz ise % 85 oranında okulu terk
etmektedirler.
Babanın eğitim durumu çocukların eğitim durumu
üzerinde belirleyici bir etken olmamaktadır. Ancak
genel olarak ailenin eğitim düzeyi, çocuklarının
eğitiminden doğan beklentiyi etkilemektedir. Buna
paralel olarak ailenin çocuğun okul durumuyla
ilgilendiği koşullarda da okula devam oranı
yükselmektedir.
•
Sosyal, kültürel ve ailevi koşullardan kaynaklanan
ikinci önemli etken de evde konuşulan dilin Türkçe
olup olmadığıdır. Dil sorunu özellikle çocuğun okul
başarısını etkileyen faktörlerin başında geldiği için
önem taşımaktadır. Doğal olarak bu durum iller
bazında büyük farklılıklar göstermektedir. Örneğin
Diyarbakır’da okulu terk etmiş olan çocukların
% 15’inin evinde Türkçe konuşulurken, Erzurum’da
bu oran % 82,7’ye çıkmaktadır. Araştırma
kapsamındaki illerin genelinde ise, okulu terk eden
çocukların % 48,1’inin evinde Türkçe konuşulduğu
saptanmıştır.
•
Ekonomik koşullardan kaynaklanan nedenler iki
temel başlık altında toplanabilmektedir: Ekonomik
yetersizlikler nedeniyle çocukların işte veya evde
çalıştırılması ve/veya eğitim harcamalarının
9
karşılanamaması. Özellikle çocuğun okul dışında
bir işte çalışması, ailenin sigorta kapsamında
olmaması ve aile içinde kişi başına düşen aylık
harcamanın düşük olması çocuğun okulu terk
ihtimalini yükseltmektedir.
Ev dışında çalışma zorunluluğu erkek çocukların
okulu terk durumunu etkileyen en önemli
değişkendir. Okulu terk etmiş erkek çocukların
% 51,8’i para getirecek bir işte çalışmaktadır.
Kız çocuklarda bu oran %17’dir. Ekonomik
zorluklar nedeniyle eğitim harcamalarının
karşılanamayacak olması ise kız çocuklarını daha
çok etkilemektedir.
•
Eğitim sistemi ve okul koşullarından kaynaklanan
nedenler çok kapsamlıdır. Çocukların okula
aidiyetlerinin yükseldiği ölçüde okula devamın
arttığı görülmüştür. Okula aidiyeti etkileyen
en önemli değişkenler, çocukların öğretmenleri
ile kurdukları ilişkiler ve okuldaki ders dışı
faaliyetlerin çekiciliğidir. Bu değişkenlerin kız
ve erkek öğrenciler için büyük farklar taşımadığı
gözlenmiştir. Okulun fiziksel koşulları ve okuldaki
güvenlik ortamı ise kız çocuklarının okula
devamında daha belirleyici olmaktadır.
•
Öğretmenlerle yapılan çalışmadan elde edilen
en etkileyici sonuç, % 60’ının çocukların okula
devamlarını sağlamada öğretmen kalitesinin çok
önemli olduğunu vurgulamasıdır. Öğretmenlerin
maddi ve manevi doyum boyutu, eğitime kaynak
ayrılamaması, öğrencinin okulda başarısız olması
gibi etkenler de okulu terkin nedenleri olarak
üst sıralarda yer almıştır. Öğretmenler açısından
eğitim sistemi ile ilgili aksaklıklar okulu terkin
temel nedenlerini oluşturmaktadır.
Bununla birlikte öğretmenler, okulu terk sorununun
önüne geçmek için yapılması gerekenler arasında
ailelerin bilinç düzeylerinin yükseltilmesini ilk
sıraya koymuşlardır. Öğretmenlerin çabalarının
desteklenmesi bunu izlemektedir. Öğretmenlerin ön
plana çıkardıkları bir başka çözüm ise, toplumsal
olarak eğitimden beklentinin artması ve ailelerin
eğitim düzeyinin yükseltilmesi için medyanın
desteğinin sağlanması olmuştur.
IV) İZLEME SİSTEMİ VE POLİTİKA ÖNERİLERİ
Politika önerileri dört ana hedefin gerçekleştirilmesine
yöneliktir:
1. Okulu terk konusunda standartların oluşturulması
ve istatistik altyapısı ile izleme sisteminin
kurulması.
2. Risk gruplarının belirlenmesi ve izlenmesi.
3. Okulların kurumsal ve işlevsel kapasitesinin
arttırılması. Okulu terkin önlenmesine yönelik
politika önerilerinin temelinde ve merkezinde
“okul” bulunmaktadır.
Kurumsal kapasitenin arttırılmasına yönelik
politika önerileri, fiziksel kapasitenin
iyileştirilmesini, okulların ekonomik gücünün
arttırılmasını, okul yönetim sisteminin
yenilenmesini, öğretmenlerin kapasiteleri
ile öğretmenlere sağlanan olanakların
genişletilmesini, rehberlik sisteminin
etkinleştirilmesini, etkin bir burs sistemi
kurulmasını ve mevcut hukuki düzenlemelerin
uygulanmasının sağlanmasını içermektedir.
İşlevsel kapasitenin arttırılmasına yönelik politika
önerileri ise, öğrencilerin okula aidiyetinin
arttırılmasını, okul ile ailelerin yakınlaşmasının
sağlanmasını, annelerin eğitim ve bilinç düzeyinin
10
yükseltilmesini, öğrencilerin güçlü ve zayıf
yanlarının saptanması ve desteklenmesini, Türkçe
bilmeyen ve Türkçesi zayıf olan öğrencilere Türkçe
öğretilmesini ve aile, veli, vasilerin mevcut hukuki
sürece ilişkin bilgilendirilmesini içermektedir.
4. Ekonomik ve sosyal olanakların ve desteklerin
genişletilmesi. Ekonomik zorluklar nedeniyle
eğitim dışında kalan ya da bu riski taşıyan
çocukların ve ailelerinin çeşitli fonlar ve
burslarla desteklenmesini, anne - çocuk eğitim
programlarının genişletilmesini ve göç ile gelen
ailelerin desteklenmesini kapsamaktadır.
Öte yandan izleme sistemi ve politikaların uygulama
çerçevesine ilişkin önerilerde kamu hizmetlerinin
alımı ile ailelerin çocuklarını okutmalarının
ilişkilendirilmesini, ilkö¤retim diploması
zorunluluğunun genişletilmesini, çocukların
çalıştırılmasının engellenmesini, ilkö¤retim çağında
olan sokak çocukları ve suçlu çocukların eğitimi ile ilgili
yasal çerçevenin netleştirilmesini, ilköğretime alternatif
yasadışı kursların kapatılmasını, okulu terk ile ilgili
iletişim stratejisi geliştirilmesi ve uygulanmasını,
MEB içindeki kurumsal yapıda iş bölümünü ve “Haydi
Kızlar Okula” kampanyasının kurumsal bilgilerinden
yararlanılmasını kapsamaktadır.
I. BÖLÜM
İLKÖĞRETİM OKULLARINDA OKULU TERKİN TANIMI
GİRİŞ
Türkiye’de ve diğer ülkelerde yapılan
okulu terk araştırmalarının en önemli
sorunlarından biri kapsamlı ve
karşılaştırılabilir bir okulu terk tanımının
geliştirilememiş olmasıdır. Birçok
farklı araştırma okulu terk kavramını
tanımlamaya ve terk oranlarını
hesaplayabilecek bir yöntem geliştirmeye
çalışmaktadır. Okulu terk tanımı ve
ölçme yöntemlerinin tutarlı olmaması
karşılaştırmalı araştırmalar yapmayı
zorlaştırmakta ve yorum farklılıklarına
yol açmaktadır. Tanımlardaki farklılıklar
öğrencinin sistemden ne kadar süreyle
ayrı kaldığı, hangi nedenle ayrı kaldığı,
hangi yaşlar ve sınıf düzeyinde ayrı kaldığı
gibi unsurlara dayanmaktadır. Bu durum
farklı çalışmaların karşılaştırılmasını
güçleştirmesinin yanı sıra tutarlı izleme
politikaları geliştirmeyi de sınırlamaktadır.
I.1. ULUSLARARASI ALANDA OKULU TERK TANIMI VE YAKLAŞIMLAR
Okulu terk en genel olarak eğitimin onaylı, resmi
bir diploma alınmadan sonlandırılması olarak
tanımlanmıştır. Bu tanım kavramı “operasyonel”
olarak kullanışlı kılmakla birlikte, eylemin davranışsal
karmaşıklığını yansıtmamaktadır. Örneğin Morrow
(1999) eğitim sisteminden ayrılması okul tarafından
istenilen öğrencilerle, eğitimini tamamlayabilme
becerisine sahip olup ancak bırakmayı kendi tercih
eden öğrencilerin farklı tablolar çizdiğini ve okulu
terk tanımı çerçevesinde ayrıştırılmaları gerektiğini
vurgulamaktadır. Bazı çalışmalar ve eğitim sistemleri,
öğrenci ancak yasada belirtilmiş bir yaşa geldiğinde
ve hala eğitim sistemi içinde değilse okulu terkten
bahsetmektedirler. Başka araştırmacılar ise okulu terk
için öğrencinin arka arkaya iki hafta izinsiz okuldan
uzak kalmasını kıstas olarak almışlardır. Ancak bu
tanım öğrencinin daha sonraki zamanlarda okula geri
dönüp diploma alması durumunda ortaya istatistiksel
sorunlar çıkarmaktadır. Uzun süreli devamsızlıklar,
kayıt olmama veya hatta durumlarda başka okullara
nakil, okulu terk olarak sayılabilmektedir. Diğer bir
tartışma eğitim sistemi dışında olmakla birlikte
yetişkin eğitimi kurslarına giden öğrencilerin okulu
terk etmiş sayılıp sayılmayacağı üzerine yapılmaktadır.
Tanım aşamasında karşımıza aşağıdaki sorular
çıkmaktadır.
1. Öğrencinin okulu terk etmiş sayılması için ne kadar
süreyle devamsızlık yapmış olması gerekir? İki hafta
mı, bir ay mı? Ya da yalnızca sınavlara girmek için
okula gelmek devam etme nedeni sayılacak mıdır?
2. Bilişsel kapasite yetersizliği nedeniyle eğitime
devam edemeyenler okulu terk etmiş sayılmalı
mıdır?
3. Örgün eğitim sistemi dışında (sekiz yıllık ilköğretimi
tamamlamadan) yetişkin eğitimi kurslarına devam
edenler okulu terk etmiş sayılmalı mıdır?
4. Başka bir ülkede eğitimine devam eden öğrenciler
okulu terk etmiş sayılacak mıdır?
Bu gibi sorular, hem içerik hem de sayısal anlamda
tutarlı bir tanım geliştirebilmeyi güçleştiren durumları
ifade etmektedir.
Okulu terk Cullen tarafından (2000) yasal okuldan
ayrılma yaşından önce ve/veya sınırlı ve gerekli
formal nitelikleri edinmeden okuldan ayrılma
olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımı niteliklerin
yetersizliğinden kaynaklanan olumsuz sosyoekonomik sonuçları çerçevesinde daha geniş bir
düzlemde ele almak gerekir. Okulu erken terk eden
çocuklar bireysel ve sosyal gelişim anlamında ve
işgücü piyasasında daha fazla yoksulluk ve toplumsal
dışlanma riski taşımaktadırlar. Diğer bir tanım
okulu terki, eğitim ve öğrenime devam edebilme ve
11
işgücü piyasasına girebilme gerekliliklerini yerine
getirememe olarak sunmaktadır (Kaufman, Alt, and
Chapman, 2004). Bu tanımlara bakıldığında okulu
terkin hem bireyin hem de ülkenin sosyal yaşamına
olumsuz etkisi tartışılmaz. Okulu terk eden bireyler
aynı yaşta olan ve eğitimine devam etmiş bireylere
göre çok daha fazla sosyal risk altındadırlar (Eckstein
and Wolpin, 1999; Finn 1989). Okulu terki azaltacak ve
okullulaşma düzeyini arttıracak etkin politikaların
geliştirilmesi ancak okulu terke yol açan faktörlerin
belirlenmesi ile mümkün olur.
çok kıstasın farklı şekillerde bir araya gelmesi olduğu
söylenebilir:
Öğrenciler çok farklı neden ve şekillerde eğitim
sisteminin dışında kalmaktadır. Okulu terki
tanımlarken, öncelikle okul seviyesinin (zorunlu,
temel eğitim, ilköğretim birinci veya ikinci seviyesi,
ortaöğretim, yüksek öğretim) ve okulu terkin çeşidinin
(okula hiç başlamama, kısıtlı bir süre için okula devam
etmememe, mezun olmadan eğitim sisteminin dışına
çıkma) açıkca belirlenmesi gerekir (Jonasson and
Blöndel, 2005).
Bu anlamda, okulu terk kavramını karşılaştırmalı
çalışmalar açısından güçleştirenin, aşağıda sayılan bir
•
Zorunlu ilköğretim aşamasının tamamlanmaması
ve ileri eğitime devam edilememesi;
•
Gerekli niteliklerin oluşmaması veya diploma
alınamaması;
•
Yaş sınırına ulaşmadan eğitim sisteminin dışına
çıkılması;
•
İleri eğitime devam edilebilmesi için gereken
niteliklerin ve/veya belgelerin alınmaması;
•
İş gücüne katılım için gereken nitelikleri elde
etmeden sistemin dışına çıkılması.
Bu kriterler okulu terk tanımı için kullanışlı bir
başlangıç noktası sağlamakla birlikte toplumun
ekonomik, kültürel ve sosyal konumuyla örtüşen daha
duyarlı ölçümler için yetersiz kalabilmektedir. Her ne
kadar “evrensel” bir tanım, karşılaştırmalı çalışmalar
için bir zorunluluk ise de ülkelerin kendilerine özgü
gereksinimleri, kültürel yapıları, tarihleri ya da
eğitim sistemleri farklı tanımları ve ölçümleri gerekli
kılmaktadır.
I.2 TÜRK‹YE’DE İLKÖĞRET‹M OKULLARINDA OKULU TERK TANIMI
Türkiye’deki mevcut hukuki çerçevede ilköğretim
okullarında okulu terk başlığı altında bir tanım
bulunmamaktadır. Bunun doğal nedeni de Türkiye’de
ilköğretimin zorunlu olmasıdır. Okulu terk bu
çerçevede yasal bir zorunluluğun yerine getirilmemesi
anlamına gelmektedir. Bu nedenle okulu terk hukuki
mevzuat içinde tanımlanamamaktadır.
Bununla birlikte hukuki mevzuat içinde okulu terk
yerine okula devamsızlık tanımlanmaktadır. İlgili
hukuki düzenlemelerde, süre belirtilmeksizin üst üste
okula gelmeyen ve gelmeme mazereti aile-veli ya da
vasisi tarafından üç gün içinde okula bildirilmeyen;
bu nedenle mülki amirlerin tebligatına uğrayan,
buna rağmen okula gönderilmeyen öğrenciler sürekli
devamsız sayılmaktadır.
Mevcut hukuki çerçeve içinde devamsızlık haline
rağmen kayıtlı öğrencinin ilköğretim okullundaki kaydı
ilköğretim çağı olan 14 yaşı bitene kadar korunmakta
ve ancak bu yaşın dolması halinde ilköğretim okul
kaydı silinerek öğrencinin ilişkisi kesilmektedir.
Mevcut hukuki çerçeve içinde öğrencilerin hangi
hallerde ilköğretim okulları ile ilişkisinin kesileceği
ayrıca belirtilmiştir. Öğrencilerin okul ile ilişkisi sadece
bu yasal dayanaklara bağlı olarak kesilmekte ve MEB
12
de sadece bu öğrencilerin istatistiklerini tutmaktadır.
Buna göre yasal olarak ilköğretim okulları ile ilişiği
kesilen öğrenciler; ölüm, sağlık nedeni ile zorunlu
eğitim çağı süresince okula devam edemez raporu
alanlar, zorunlu eğitim çağını bitirenler ve diğerleridir.
Hukuki mevzuat ve uygulamalar çerçevesinde
Türkiye’de ilköğretim okullarında okulu terk etmiş bir
öğrenciyi tanımlayan unsurlar aşağıdadır:
1. Sekiz yıllık bir ilköğretim okuluna kayıt yaptırmış
olması;
2. 14 yaşın altında olması;
3. İzinsiz ve mazeretsiz sürekli devamsız olması;
4. Bu süre içinde bir başka okula kayıt ve devam
ediyor olmaması;
5. Bir sonraki dönem tekrar kayıt olmaması;
6. Okuldan raporlu veya izinli olmaması;
7. Ülke dışına çıkmamış olması.
İlköğretim okullarında okulu terk konusu öncelikle
yasal ve ortak bir tanımı olmaması nedeniyle daha da
önem taşımaktadır. Okulu terk tanımının olmaması,
bu konunun izlenmesini, boyutunun belirlenmesini
ve sorunun çözümü için öneriler geliştirilmesini
sınırlandırmakta ve engellemektedir.
II.BÖLÜM
TÜRKİYE’DE İLKÖĞRETİM OKULLARINDA OKULU
TERK İLE İLGİLİ MEVCUT DURUMUN TESPİTİ VE
DEĞERLENDİRİLMESİ
GİRİŞ
İlköğretim okullarında okulu terkin
izlenmesi ve önlenmesine yönelik
politikalar geliştirilmesi ve bu amaçla
bir saha araştırma çalışması yapılması
öncesinde Türkiye’de ilköğretim
okullarında okulu terk ile ilgili mevcut
duruma ilişkin tespit ve değerlendirmeler
yapılmıştır. Çalışmaya konu olan
ilköğretim okullarında “okulu terk”,
Türkiye’deki mevcut hukuki ve kurumsal
çerçeve içinde “okula devamsızlık”
olarak tanımlanmakta olup, çalışmanın
bundan sonraki bölümlerinde iki terim
de aynı anlamı ifade edecek şekilde
kullanılmaktadır.
İlköğretim okullarında okulu terk konusu
Türkiye’nin genel eğitim stratejileri ve
politikaları içinde önemli bir konu olarak
yeni yer almaya başlamıştır. Nitekim bu
konu Türkiye’nin orta-uzun vadeli strateji
belgelerinde ve AB yıllık Türkiye ilerleme
raporlarında yerini bulmaktadır:
• Devlet Planlama Teşkilatı tarafından
hazırlanan ve resmi gazetede
yayınlanarak yürürlüğe giren 9.Beş Yıllık
Kalkınma Planı ana belgesinde Eğitim
Stratejileri ve Hedefleri Başlığı altında
2007-2013 dönemi içinde ilköğretim
okullarında okulu terk oranlarının
azaltılması hedefi konulmuştur.
• Avrupa Birliği’nin hazırladığı ve
Türkiye’nin yükümlülükleri ile
uygulamalarının değerlendirildiği
2004 ve 2005 yılı ilerleme raporlarında
eğitim başlığı altında ilköğretim
kurumlarında okulu terkin yüksek
olduğu vurgulanmakta ve azaltılması
ile AB oranlarına yakınlaştırılması talebi
yer almaktadır (DPT, 2005; 2006).
Bu çalışmada, eğitim stratejileri ve
politikaları içinde yer almaya başlayan
ilköğretim okullarında okulu terk
konusu ile ilgili mevcut durum tespiti ve
değerlendirilmesi iki ana başlık altında
yapılmıştır. Öncelikle Türkiye’de mevcut
durumun tespiti için güncel hukuki ve
kurumsal çerçeve incelenmiştir. Ardından,
okulu terkin kurumsal çerçevesi ile bilgi
ve istatistik altyapısı değerlendirilmiş ve
mevcut sorun ve kısıtlar tespit edilmiştir.
İlköğretim okullarında okulu terk ile ilgili
sayısal veriler zorunlu ilköğretimin 8 yıla
çıkarıldığı 1997-1998 eğitim döneminden
itibaren incelenmiştir. Ancak bu konuda
önemli kısıtlar olduğu ileride daha ayrıntılı
olarak paylaşılacaktır.
13
II.1. İLKÖĞRET‹M OKULLARINDA OKULU TERK ‹LE İLG‹L‹ MEVCUT
HUKUK‹ VE KURUMSAL ÇERÇEVE
Okulu terk ile ilgili mevcut hukuki çerçevenin,
ilgili yasaların, yayınlanmış olan Bakanlık
genelgelerinin incelenmesi ve hukuki çerçeve
ile oluşturulan mevcut kurumsal yapının
değerlendirilmesi dışında; Milli Eğitim Bakanlığı
yetkilileri, okul yönetimleri ve öğretmenler ile
görüşmeler yapılarak; ayrıca Eğitimde ve Toplumsal
Katılımda Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması Projesi
kapsamında çalışmanın yapıldığı illerde kurulmuş
olan sivil izleme gruplarının değerlendirmeleri de
gözönünde bulundurularak aşağıdaki tespitlere
ulaşılmıştır. Konuyla ilgili değerlendirmeler sırasında,
okulu terk ile ilişkili diğer konulardaki belge,
araştırma ve çalışmalardan ve Milli Eğitimi Bakanlığı
ile ilgili diğer kurumların okulu terke ilişkin sayısal
verilerinden de yararlanılmıştır.
II.1.1 Okulu Terk İle İlgili Mevcut Hukuki Çerçeve
İlköğretim okullarında okulu terk konusu ile ilgili
hukuki çerçeveyi oluşturan ve doğrudan düzenleyici
olan iki temel yasa ile iki yönetmelik bulunmaktadır.
Bunlar;
1- 1739 sayılı Milli Eğitim Yasası
2- 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Yasası
3- 2552 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim
Kurumları Yönetmeliği
4- 2424 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Milli Eğitim
Müdürlükleri Yönetmeliği’dir.
Bu yasa ve yönetmeliklerin okulu terk ile ilgili temel
düzenlemeleri aşağıda sunulmaktadır.
1- Milli Eğitim Temel Yasası
Milli Eğitim Temel Yasası, Türk milli eğitim sisteminin
yapısına ilişkin genel hükümleri düzenlenmektedir.
Buna göre Türk milli eğitim sistemi örgün eğitim
ve yaygın eğitim olmak üzere iki ana bölümden
oluşmaktadır. Örgün eğitim içinde yer alan ilköğretim
6-14 yaşlarındaki çocukların eğitim ve öğrenimini
kapsamaktadır. İlköğretim kız ve erkek bütün
vatandaşlar için zorunludur.
2- İlköğretim ve Eğitim Yasası
İlköğretim ve Eğitim Yasası okulu terk ile ilgili olarak,
ilköğretim okullarında kayıt ve kabul, okula devam,
14
okula devamsızlık ile devamsızlık halinde izlenecek
yöntem ve yaptırımları belirlemektedir.
3- Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları
Yönetmeliği
İlköğretim Kurumları Yönetmeliği okulu terk ile
ilgili olarak ilköğretim okullarında kayıt, kabul ve
devam, okul tespitinin planlanması, yeni kayıt, okul
değiştirme, nakil, yatılı ilköğretim bölge okulu ile
pansiyonlu ilköğretim okuluna öğrenci kaydı, öğrenci
dosyası, veli zorunluluğu, devam zorunluluğu, derse
devamsızlık, devamın izlenmesi, özürlü devamsızlık,
izin verme, okula geç gelme, ilişik kesme, öğrenim
belgesi, nakil belgesi, öğrenci belgesi ve diplomaların
hazırlanması konularını düzenlemektedir.
4- Milli Eğitim Bakanlığı Milli Eğitim Müdürlükleri
Yönetmeliği
Milli Eğitim Müdürlükleri Yönetmeliği okulu terk ile
ilgili olarak il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin
görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektedir.
Yönetmelikle öğrencilerin okullara dağılımını
sağlamak, istatistiksel verileri toplamak, öğrencileri
izlemek ve değerlendirmek, mecburi öğrenim
çağındaki çocukların okula devamlarını sağlamak ve
takip etmek konuları düzenlenmektedir.
II.1.2 Okulu Terk İle İlgili Mevcut Kurumsal Çerçeve
Okula devamsızlık ve okulu terk ile ilgili kurumsal
yap›y›, aşamalarını ve taraflarını yukarıda sunulan
hukuki çerçeve belirlemektedir.
Buna göre okula devamsızlık ve okulu terk ile ilgili
kurumsal taraflar aşağıda sunulmaktadır. Kurumsal
tarafların çeşitli aşamalarda çeşitli görev ve
sorumlulukları ortaya çıkmaktadır. Aşağıda
bu aşamalara bağlı kalınarak kurumsal taraflar
ve her aşamadaki görev ve sorumlulukları
sunulmaktadır.
1- Öğrenci Velisi veya Vasisi veya Aile Başkanı
Çocuğun mecburi ilköğretim kurumlarına düzenli
devamını sağlamakla ve özrü yüzünden okula
gidemeyen çocuğun devamının en geç üç gün içinde
okul idaresine bildirmekle yükümlüdür.
2- Mülki Amirler, İlköğretim Müfettişleri ve Zabıta
Teşkilatı
İlköğrenim çağındaki çocukların mecburi ilköğretim
kurumlarına devamlarını sağlamakla, veli veya vasi
veya aile başkanlarına ve okul idarelerine yardımla ve
her türlü tedbiri almakla görevlidir.
3- Okul Yönetimi ve İlköğretim Müfettişleri
Okula devam etmeyen öğrencilerin devamsızlık
sebeplerini araştırmakla ve devama engel olan
maddi ve manevi sebeplerin giderilmesine çalışmakla
yükümlüdürler. Bu sebeplerin giderilmesi mümkün
olmadığı takdirde okul yönetimi ve ilköğretim
müfettişleri durumu köylerde muhtara, diğer yerlerde
mülki amirlere bildirmekle yükümlüdürler. Bu
makamlarda gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
Okul idaresinin bu görevleri devamsız öğrenciler
hakkındaki kovuşturmanın her safhasında devam
etmektedir.
4- Muhtarlar
Her öğretim dönemi öncesinde okul çağı içinde
bulunan çocukların bir listesini en geç öğretim
döneminin başlaması okul yönetiminin yukarıdaki gibi
bir durumu bildirmesi ardından en geç üç gün içinde
durumun veli veya vasi veya aile başkanlarına tebliğini
sağlarlar.
Yapılan tebliğde okulca kabul edilecek geçerli sebepler
dışında çocuğun okula gönderilmemesi halinde idari
para cezası ile cezalandırılacağı bildirilir.
5- Okul Yönetimi
Muhtarlıkça ve mülki amirce yapılan tebliğe rağmen,
çocuğunu okula göndermeyen veli veya vasi veya aile
başkanlarına okul yönetimince tespit edilen çocuğun
okula devam etmediği her gün için 10 YTL idari para
cezası verilmektedir. Bu para cezasına rağmen
çocuğunu okula göndermeyen veya göndermeme
sebeplerini okul yönetimine bildirmeyen veli veya
vasi veya aile başkanına 300 YTL idari para cezası
kesilmektedir.
6- Mülki Amir
Mülki amirlik para cezasına ilişkin kararın üç gün
içinde ilgililere tebliğ edilmesini sağlar. Kararın bir
örneği öğrencinin veli veya vasi veya aile başkanına,
bir örneği ilgili eğitim müdürlüğüne, bir örneği
de gereği yapılmak üzere mahalli özel idareye
gönderilmektedir.
II.1.3 Okula Devamsızlık Ve Okulu Terk İle İlgili
Bilgi Ve İstatistik Altyapısı
Okula devamsızlık ve okulu terk ile ilgili ana bilgi
kaynağı ilköğretim okullarıdır. İlköğretim okullarında
okul yönetimleri okullarına ilişkin istatistiksel bilgileri
sürekli ve düzenli olarak oluşturmakla yükümlüdür.
Okullarda öğrenim gören öğrenci sayıları, devamsız
öğrenci sayıları ve okulu terk etmiş olan öğrenci
sayılarının istatistiksel bilgiler içinde tutulması
zorunludur.
İlköğretim okullarında okul yönetimlerince
oluşturulan bilgiler iki kanaldan Milli Eğitim Bakanlığı
teşkilatı ve örgütlerine akmakta ve bu konudaki
nihai bilgiler Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme
15
Başkanlığı İstatistik Dairesi’nde toplanmakta,
düzenlenmekte ve kamu karar alıcılarının kullanımına
ve kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır.
Strateji Geliştirme Başkanlığı İstatistik Dairesi düzenli
olarak gelen bu bilgileri toplamakta ve Türkiye geneli
için bilgi ve istatistikler oluşturmaktadır.
1- İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine Gönderilen
Bilgi ve İstatistikler
2- Bilgi İşlem Altyapısı (İLSİS) İle Gönderilen Bilgi ve
İstatistikler
İlköğretim okullarında okul yönetimleri her yıl yeni
öğretim dönemi başında eylül ayında ve öğretim
dönemi içinde her ay sonunda bağlı oldukları ilçe milli
eğitim müdürlüklerine okullarına ilişkin düzenli bilgi
ve istatistik hazırlamak ve göndermek ile yükümlüdür.
İlköğretim okullarının oluşturdukları bilgi ve
istatistikleri gönderdikleri ikinci kanal ilköğretim
okullarında İLSİS projesi ile oluşturulan bilgi işlem
altyapısıdır. İLSİS projesi Milli Eğitim Bakanlığına
bağlı tüm okulların, ilçe ve il milli eğitim müdürlükleri
ile Bakanlığın merkez teşkilatı arasında bilgisayar ve
internet – intranet temelli iletişimin sağlanması ve
tüm işlerin bilgi teknolojileri aracılığı ile yürütülmesini
hedefleyen bir yönetim bilgi sistemi kurulması
projesidir. 1987 yılında başlayan proje önemli ölçüde
tamamlanmış ve uygulamaya geçilmiştir.
Gönderilen bilgi ve istatistikler içinde yeni öğretim
dönemi başında Eylül ayı itibari ile öğrenci sayıları,
yeni kayıt olanlar, nakil ile ayrılanlar ve kayıt
yaptırması gerekli olmasına rağmen kayıt yenilemeyen
ve yeni kayıt yaptırmayan öğrenci sayılarının bilgileri
ilçe milli eğitim müdürlüklerine iletilmektedir.
Öğretim dönemi içinde yine her ay sonu itibari ile
bilgi ve istatistikler içinde öğrenci sayıları, nakil ile
yeni gelen öğrenci sayısı, nakil ile ayrılan öğrenci
sayıları ile devamsız olan ve okulu terk eden öğrenci
sayıları bildirilmektedir. Aynı dönemde okula
devamsız olan veya hiç kayıt yaptırmamış olanlardan
kayıt yenileyenler ile okula geri dönerek yeni kayıt
yaptıranların bilgi ve istatistikleri de sunulmaktadır.
Bu bilgiler her ay için aylık gelişmeler ve ay sonu
itibari ile stok bilgiler olarak düzenlenmektedir.
İlçe milli eğitim müdürlükleri kendilerine bağlı
ilköğretim okullarından düzenli olarak gelen bu
bilgileri yeniden düzenleyerek ve toplulaştırarak
il milli eğitim müdürlüklerine göndermektedir. İl
milli eğitim müdürlükleri de farklı ilçe milli eğitim
müdürlüklerinden gelen bilgileri birleştirerek Milli
Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’na
iletmektedir.
Bu bilgi yönetim sistemi içinde ilköğretim okulları
personel (özlük, atama, inceleme, soruşturma, teftiş),
kurumlar (özel kurumlar, devlet kurumaları),
arşiv – evrak, istatistik, norm işlemleri, öğrenci
devam – devamsızlık, kitap seçimi ve yönetim ana
modülleri ile işlemlerini bilgisayar ortamında gerç
ekleştirebilmektedir. Bunlara ilişkin tüm bilgi, veri
ve istatistikler ilçe ve il milli eğitim müdürlükleri ile
merkez teşkilatına anında (online) ulaştırılmakta ve
paylaşılmaktadır. Merkez ve taşra teşkilatı ilköğretim
kurumlarının oluşturduğu bilgi ve istatistikleri
kullanarak gelen ve giden evrak takibini, kurum bilgileri
takibini, kurumla ilgili istatistikleri, kurumda çalışan
personel ile ilgili bilgileri, kuruma ait norm bilgileri ve
kurumlarda okutulan kitapları takip edebilmektedir. Bu
yönetim bilgi sistemi ile ilköğretim kurumları öğrenci
bilgilerini, okula devam, devamsızlık bilgilerini ve okulu
terk bilgilerini sisteme düzenli olarak girmekte, bilgi ve
istatistik altyapısı oluşturulmaktadır.
II.1.4. Mevcut Hukuki Ve Kurumsal Çerçeve İçin Değerlendirme
Kapsamlı bir hukuki ve kurumsal çerçeve mevcut
olmasına rağmen ilköğretim okullarında okulu terk
sürmekte ve önemli bir sorun oluşturmaktadır.
Aşağıda mevcut hukuki ve kurumsal yapının sorunları
ve kısıtları ile ilgili değerlendirmeler sunulmaktadır.
yönetimi, ilçe ve il eğitim müdürlükleri, muhtar veya
mülki amirliklerden herhangi birinde kesilmekte
ve 222 sayılı yasada belirtilen ve cezai müeyyide
gerektiren suçlar cezasız kalabilmektedir. Cezalar
verilse bile uygulaması geciktirilmekte veya askıya
alınabilmektedir.
16
• 222 Sayılı Yasa Uygulan(a)mamaktadır
Veli, vasi veya aile başkanı sıfatını taşıyan kişiler de
222 sayılı Yasada okula devamsızlık gösteren çocuğun
veli, vasi veya aile başkanı ile ilgili öngörülen idari
cezalar uygulan(a)mamaktadır. Süreç genellikle, okul
cezai müeyyidelerin uygulanmasındaki aksaklıkları
bildiği için 222 sayılı Yasanın yaptırım gücü
zayıflamakta ve hatta ortadan kalkmaktadır.
222 sayılı Yasa uygulamasında önemli bir sorun da
siyasi tercihler ve kararlardır. Okula devamsızlık ile
ilgili olarak 222 sayılı Yasada öngörülen işlemlerin ve
yaptırımların uygulamasının her aşamasında siyasi
tercihler nedeni ile baskılar, telkinler ve ertelemeler
yaşanabilmektedir.
• Okul Yönetimi ve Okul Müdürünün Sınırlı Yetkileri
Okul yönetimi ve okul müdürünün devamsız
öğrenciler ve veli, vasi veya aile başkanları ile ilgili
doğrudan bir yaptırım yetkileri bulunmamaktadır.
Bu nedenle çocuğu okulda tutma konusunda etkili
olamamaktadırlar. Okul yönetimi ve okul müdürü
222 sayılı Yasada sadece öğrencinin velisi, vasisi veya
aile başkanı ile ilgili yaptırımların uygulanması için
gerekli mercilere başvurmakla sorumludurlar ve tüm
yaptırımlar okul yönetimi ve okul müdürü dışındaki
kurumların yetkisinde bulunmaktadır.
Okul yönetimi ve okul müdürleri çocuğu okula kendi
yetkileri ile getiremediği gibi 222 sayılı Yasa gereği
başlattığı işlemler nedeni ile ailenin, çocuğu çalıştıran
işverenin veya ilgili üçüncü kişilerin çoğu zaman siyasi
ağırlık taşıyan baskıları ile de karşılaşabilmektedirler.
• Okul Kayıt Sisteminin Esnekliği
Okula kayıt yaptıran bir öğrenci sürekli devamsızlık
yapmasına rağmen 14 yaşını bitirene kadar sistem
içinde kayıtlı tutulmaktadır. Okula kayıt yaptırması
ardından öğrenci, rapor hakkı dahil yasal tüm
haklarını kullanarak okula gelmeyebilmekte, okul
yönetiminin esnek olması ile yasal süresini doldursa
bile okula gelmemeyi sürdürebilmektedir. Böyle
bir öğrenci kayıt yaptırmış olduğu için sistemin
içinde yer almakta, ancak okulla ve eğitimle ilgisi
bulunmamaktadır. Çocukları okulda tutmayı ve
eğitimlerini tamamlamalarını sağlamak amacıyla
koyulan kaydın çağ yaşı sona erinceye kadar
silinmemesi kuralı, bazı durumlarda çocukları ve
ailelerini aksi yönde teşvik edebilmektedir.
Yine 222 sayılı Yasa gereği, öğrenci üst üste mazeretsiz
gelmediği takdirde -ki burada gün sayısının
belirtilmemiş olması ayrı bir sorun yaratmaktadır- okul
yönetimi devamsızlık işlemine başlamakta, ancak
öğrenci izleyen günlerde okula 1 gün bile gelse işlemler
durmakta, ceza ortadan kalkmaktad›r. Bu süreçten
çoğunlukla aile de bilgi sahibi olmaktadır.
• Nüfus Sayımı, Kaydı ve Güncellemesinin Sağlıklı
Olmaması
Okulun eğitim haritası içinde yer alan ve ilköğretim
çağında olan çocuklar ve bunların ailelerine ilişkin
nüfus kayıtları ve güncellemesi sağlıklı değildir.
Nüfus sayımı dönemlerinde ikamet edilen yerlerden
genellikle kırsal alana, köylere gidilmesi ve orada
sayılarak kayıt olunması nüfus bilgilerini sağlıksız
kılmaktadır. Okul çağı nüfus, okullulaşma, okula kayıt
ve devam istatistikleri tutarlı olmamaktadır.
Nüfusa kayıt olmayanlar ya da nüfusa kayıtlı
olup ikametgah kaydı çıkarılmamış olanlar
bulunmaktadır. T.C. kimliği olmayan ve okul çağına
gelen çocuklar nüfus bilgilerinde ve istatistiklerinde
görülmemektedir.
• Kayıtlı Adres ve İkametgah Adreslerinde Yaşanan
Sıkıntılar
Öğrencinin okul yönetiminde görülen kayıtlı adresi
(ikametgah adresi) ile ilgili sorunlar yaşanmaktadır.
Aileler çeşitli nedenlerle hareketlidir ve taşınarak
adres değişiklikleri olmaktadır. Yeni adresler
bildirilmediği ve yeni ikametgahlar alınmadığı
için okuldan ayrılan / terk eden öğrencinin takibi
yapılamamakta, bu öğrencinin izi kaybolmaktadır.
Beyana bağlı olarak ailenin verdiği ikametgah
adresleri doğru çıkmayabilmektedir.
Göç ya da taşınma dolayısıyla, öğrencinin okuldan
ve muhtarlıktan nakili alınmıyor ve yeni gidilen
yerde okula kaydı ve muhtarlığa ikametgah kaydı
yaptırılmıyor ise, öğrencinin izi kaybolmakta, aile ve
çocuk bulunamamaktadır. Yeni okul eski okuldan nakil
istemeden yeni kayıt yaptırıyor ise bu kez çocuk sistem
içinde kalmakta ancak ayrılan okulda çocuk sürekli
devamsız olarak gözükmektedir.
• T.C. Nüfus Kağıdı Olmaksızın Kayıt Yapılması
Öğrenciler sadece ikametgah adreslerinin bildirilmesi
ve nüfus kağıtlarının olmamasına rağmen ilköğretim
kurumlarına kayıt olabilmektedir. Nüfus kaydı
olmaksızın kayıt yaptıran öğrencinin devamsızlığı
ve adresinde bulunmaması halinde nüfus ve kimlik
bilgilerine dayalı olarak öğrencinin izlenmesi
olanaksız hale gelmektedir.
• Okullarda Sağlıklı Bilgi ve İstatistik Altyapısı
Olmaması
İlköğretim kurumlarında okul yönetimleri okula
ilişkin istatistik bilgileri her yıl eylül ayında ve
eğitim döneminde her ay sonunda ilçe milli eğitim
müdürlüklerine göndermekle yükümlüdür.
Bu amaçla İLSİS projesi ile oluşturulan bilgi
işlem altyapısına rağmen, bilgi ve istatistiklerin
hazırlanması ve paylaşılması konusunda okullardaki
yetersizlikler nedeni ile sıkıntılar yaşanmakta,
17
bilgiler düzenli ve tam olarak ilçe milli eğitim
müdürlüklerine gönderilmemektedir. Bilgi işlem
altyapısını kullanacak ve güncelleyecek öğretmen
ve teknik elemanların olmaması, teknik arızların
yaşanması ve giderilmesinin zaman alması, bilgisayar
kullanma alışkanlığının olmaması, yeterli zaman
ayrılmaması gibi sorunlar nedeni ile İLSİS projesinde
potansiyel etkinliğe ulaşılamamaktadır. Bu nedenle
okula devamsızlık ve okulu terkler ile ilgili sağlıklı bilgi
üretimi ve bilgi akışı olmamaktadır.
II.1.5 Okulu Terk Konusunda Okulların Mevcut Konumu
İle İlgili Değerlendirme
İlköğretim okullarında okulu terk konusunda en
önemli kurumsal yapı okullardır. Bu aşamada okulu
terk konusunda ilköğretim okullarının mevcut
konumu ile ilgili değerlendirmede bulunmak önem
taşımaktadır.
• Okulu Terke İlişkin Standart Tanım Eksiklikleri
Bulunmaktadır
Okullar içinde okulu terk ile ilgili en öncelikli ve önemli
konu okulu terk ile ilgili olarak tanım ve standartların
olmamasıdır. Kurumsal olarak okullar ve okul
yönetimleri okulu terki farklı şekillerde algılamakta ve
yorumlamaktadır. Bu nedenle Türkiye genelinde okulu
terk ile ilgili okullarda farklı yaklaşım ve uygulamalar
ile karşılaşılmaktadır.
• Okulu Terk İçin Oluşturulmuş Risk Grupları ve
İzleme Sistemleri Bulunmamaktadır
Mevcut hukuki ve kurumsal çerçeve okullara,
öğrencinin devamsızlığı halinde etkin görev ve
sorumluluk yüklememektedir. Bu yüzden okullar da, bu
konuya yönelik özel çalışmalar yapmamakta, örneğin
okulu terk potansiyeli olan çocukları hedef alan risk
grupları oluşturmamaktadırlar. Okullarda farklı
risk gruplarına yönelik çalışmalar yapıldığı halde,
okulu terk konusu özelinde belirlenmiş risk grupları
bulunmamaktadır.
Okulu terk etme riski taşıyan öğrencilerin
belirlenmemiş olduğu için, bu öğrencilerin okulu
terklerini önlemek amacı ile okulu terk izleme
sistemleri de kurulmamaktadır. Okullar, okulu terk ile
ilgili olarak öğrencinin sürekli devamsızlığı sonrasında
mevcut hukuki çerçevenin düzenlediği görevleri
yerine getirmekte, hiçbir şekilde önleyici tedbirler
almamaktadırlar.
18
• Okulu Terkin Önlenmesine Yönelik Okul ve
Okul Yönetimleri İçin Yeterli Görev, Yetki ve
Sorumluluk Bulunmamaktadır
Okulu terkin önlenmesi konusunda mevcut hukuki
ve kurumsal çerçeve içinde okullara verilen görev,
yetki ve sorumluluklar sınırlıdır. Sadece hukuki ve
idari alanda sürekli devamsızlık fiilinin oluşması
ardından okulların görev ve sorumlulukları
başlamaktadır. Öğrencilerin okulu terkinin önceden
önlenmesine yönelik olarak okullara verilmiş olan
görev, yetki ve sorumluluklar bulunmamaktadır.
• Okulu Terkin Önlenmesine Yönelik Okulların
Kurumsal Kapasitesi Sınırlıdır
Okulların öğrencilerin okulu terkinin önceden
önlenmesine yönelik kurumsal kapasiteleri sınırlıdır.
Bunun temel nedeni okullara mevcut hukuki yapı
içinde bu konuda bir görevlendirme verilmemiş
olmasıdır. Rehberlik merkezleri ve rehberlik
öğretmenleri dışında okullar içinde okulu terk ile
doğrudan veya dolaylı ilişkili olan kurumsal birimler
de bulunmamaktadır.
• Okul İle Çevresinin Okulu Terk Konusunda İletişimi
ve İlişkileri Sınırlıdır
Okulların, eğitim haritaları içinde yer alan çevresi
ile okulu terk konusundaki iletişimi ve ilişkileri
sınırlıdır. Bu sınırlılık, karşılıklı olarak iki taraftan da
kaynaklanmaktadır. Okullar için, mevcut yapı
içinde, okulu terk henüz sınırlı önceliğe/öneme
sahip bir konudur; okul çevresinin de okulu
terkin önemi/boyutu ile ilgili farkındalığı henüz
yetersizdir.
II.2. İLKÖĞRETİM OKULLARINDA OKULU TERK SAYILARI
Türkiye’de ilköğretim okullarında okulu terk sayılarına
ilişkin sağlıklı veriler bulunmamaktadır. Bunun çeşitli
ve önemli nedenleri bulunmaktadır.
Öncelikle mevcut hukuki çerçeve içinde ilköğretimde
sekiz yıllık eğitim zorunludur ve “okulu terk” yasal
olarak bir suç oluşturmaktadır. Bu nedenle okulu
terk başlığı altında veri ve istatistik oluşturulması
hukuki çerçevenin doğasına aykırıdır. Ancak buna
rağmen okulu terkler fiilen oluşmaktadır. Mevcut
hukuki çerçeve içinde bu fiiller sürekli devamsız
olarak takip edilmektedir. Ancak bu konuda ortak
bir tanım olmaması nedeniyle sağlıklı bir bilgi
oluşturulamamaktadır. Daha önceki bölümlerde
belirtildiği gibi istatistik altyapılarının henüz
tam ve etkin şekilde kullanılamaması da okulu
terk konusunda sağlıklı bilgilerin oluşmasını
engellemektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı okulu terk ile ilgili sayısal
bilgileri ilköğretim okullarında yıllara göre ilişiği
kesilen öğrenci sayıları şeklinde tutmaktadır. Bu
bilgiler yasada gösterilen nedenlerle ilişiği kesilen
öğrenci sayılarının içermektedir. Bunlar zorunlu
öğrenim çağı süresince okula devam edemez raporu
alanlar, zorunlu öğrenim çağını bitirenler, ölümler ve
diğer nedenlerle ilişiği kesilenleri kapsamaktadır. Milli
Eğitim Bakanlığı’nın bu kapsamdaki verileri Tablo 1’de
sunulmaktadır.
Yıllar itibari ile ilköğretim okullarında okuyan öğrenci
sayılarındaki gelişmeler okulu terk ile ilgili olarak
önemli bilgiler sunmakta, bir üst sınıflara geçişteki
değişim ve özellikle azalmalar okulu terk eden öğrenci
sayıları için önemli bir gösterge olmaktadır. Bu
çerçevede Şekil 1-6’da, Türkiye geneli ve araştırmaya
konu olan illerdeki öğrenci sayıları sekiz yıllık zorunlu
eğitiminin başladığı 1997-1998 yılından itibaren her yıl
ve her sınıf için kız-erkek ayrımı ile sunulmaktadır.
1997-1998 yılında birinci sınıfta okuyan toplam öğrenci
sayısı 1.360.720 iken bu öğrencilerin mezun oldukları
2004-2005 yılında sekizinci sınıf toplam öğrenci sayısı
1.159.509’dur. Öğrenci kaybı toplamda yüzde 14.78,
erkek öğrencilerde yüzde 12.77, kız öğrencilerde ise
yüzde 17.12’dir.
1998-1999 yılında birinci sınıftaki toplam öğrenci sayısı
ise 1.351.332’dir. Bunların 721.447’si erkek, 635.185’i kız
öğrencidir. 2005-2006 yılında sekizinci sınıfta okuyan
öğrenci sayısı ise 1.144.005’dir. Bunların 619.004’ü
erkek, 524.941’i kız öğrencidir. Buna göre öğrenci kaybı
toplamda yüzde 18.1, erkek öğrencilerde yüzde 16.54,
kız öğrencilerde ise yüzde 21’dir.
Yıllar itibari ile üst sınıflara geçişteki azalmanın ve
öğrenci kaybının tamamını okulu terk ile açıklamak
doğru değildir. Hukuki gerekçeler başta olmak üzere
çeşitli nedenlerle zorunlu sekiz yıllık ilköğretimde
ortalama yüzde 15 oranında öğrenci kaybı
yaşanmakta ve bu oranlarda öğrenci ilköğrenimini
tamamlayamamaktadır.
İller bazında bakıldığında ise bu oranların farklılıklar
gösterdiği görülmektedir. İllerde yıllar itibari ile
Diyarbakır ve Şanlıurfa örneklerinde olduğu gibi
öğrenci sayısında çok daha yüksek oranlı azalmalar
(okulu terk) meydana gelmektedir.
Hem Türkiye genelinde hem de illerde kız
öğrencilerdeki kayıplar erkek öğrencilere göre daha
yüksektir.
Yine illerde ve Türkiye genelinde öğrenci sayısındaki
azalmanın (okulu terkin) 4. sınıfta başladığı ve
özellikle 5. ve 6. sınıflarda hızlandığı görülmektedir.
19
20
123.306
83.479
71.801
52.222
2001-2002
2002-2003
2003-2004
2004-2005 Toplamı
8.045
6.709
7.sınıf
8.sınıf
3.609
4.201
5.739
3.040
2.246
1.726
1.571
1.098
92
23.322
30.884
36.115
53.585
38.484
31.466
Erkek
TOPLAM
3.100
3.844
8.419
4.750
3.408
2.409
1.734
1.190
46
28.900
40.917
47.364
69.721
41.932
26.409
Kız
412
280
350
266
172
150
154
89
26
1.899
2.006
2.578
2.811
715
725
Erkek
302
253
437
329
195
166
146
81
7
1.916
2.254
2.912
3.064
792
690
Kız
3.072
3.826
5.269
2.663
1.967
1.474
1.311
946
63
20.591
27.915
32.409
49.506
36.751
29.352
Erkek
2.721
3.546
7.907
4.365
3.156
2.179
1.530
1.068
38
26.510
38.111
43.903
66.041
40.601
24.924
Kız
Yönetmeliğin 31/b
maddesi gereği
(Zorunlu öğrenim
çağını bitirenler)
107
95
120
111
107
102
106
63
3
814
941
1.074
1.268
1.018
1.389
Erkek
65
45
75
56
57
64
58
41
1
462
534
529
616
539
795
Kız
Ölüm nedeni ile*
* Erkek ö¤rencilerde k›z ö¤rencilere göre ölüm nedeni ile ilkö¤retimle ilii¤i kesilmede görülen dikkat çekici fark›n ayr›nt›l› incelenmesi gerekmektedir.
Kaynak: MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı,2006
7.790
5.654
4.sınıf
14.158
4.135
3.sınıf
6.sınıf
3.305
2.sınıf
5.sınıf
2.288
1.sınıf
138
80.416
2000-2001
Özel Eğitim Sınıfı
57.875
TOPLAM
1999-2000
İLLER
Yönetmeliğin
31/a maddesi
gereği(Zorunlu
öğrenim çağı süresince
okula devam edemez
raporu alanlar)
OKULLA İLİŞİĞİ KESİLEN ÖĞRENCİ SAYISI
TABLO.1 İLKÖĞRET‹MDE YILLARA GÖRE İL‹Ş‹Ğ‹ KES‹LEN ÖĞRENC‹ SAYISI
18
0
0
0
0
0
0
0
0
18
22
54
-
-
Erkek
Diğer
12
0
0
0
0
0
0
0
0
12
18
20
-
-
-
Kız
ŞEK‹L. 1 TÜRK‹YE GENEL‹-İLKÖĞRET‹ME DEVAM EDEN ÖĞRENC‹LER
Kaynak: MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı,2006
ŞEK‹L. 2 İSTANBUL-İLKÖĞRET‹ME DEVAM EDEN ÖĞRENC‹LER
21
ŞEK‹L. 3 ERZURUM-İLKÖĞRET‹ME DEVAM EDEN ÖĞRENC‹LER
ŞEK‹L. 4 KONYA-İLKÖĞRET‹ME DEVAM EDEN ÖĞRENC‹LER
22
ŞEK‹L. 5 MARD‹N-İLKÖĞRET‹ME DEVAM EDEN ÖĞRENC‹LER
Kaynak: MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı,2006
ŞEK‹L. 6 ŞANLIURFA-İLKÖĞRET‹ME DEVAM EDEN ÖĞRENC‹LER
Kaynak: MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı,2006
23
II.3 MEVCUT DURUMA İLİŞKİN TEMEL SAPTAMALAR
Sekiz yıllık zorunlu ilköğretimde yaşanan okulu
terk ile ilgili yapılan tespit ve değerlendirmeler
sonucunda oluşturlan temel saptamalar aşağıda
sunulmaktadır.
1- Türkiye’de sekiz yıllık ilköğretimde okulu terk
önemli bir sorundur.
2- Kamu otoritesinin de gündemindedir ve kamu
kesiminde farkındalık artmaktadır. Uzun vadeli
strateji belgelerinde ilk kez okulu terkin azaltılması
yer almaya başlamıştır. Konu, 9. Beş Yıllık Kalkınma
Planı ve AB Türkiye ilerleme raporlarında yer
almaktadır.
3- Milli Eğitim Bakanlığı öncelikli olarak ilköğretimde
okullulaşma, özellikle kız öğrencilerin kayıt
ve okullulaşması konusuna ağırlık vermekte,
uygulama ve politikalarını bu aşamada belirtilen
alanlara yoğunlaştırmaktadır.
4- Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışmanın
yapıldığı dönemde ilköğretim kurumlarında okulu
terke yönelik özellikli ve ayrıcalıklı bir çalışma
bulunmadığı görülmüştür. Ancak okullulaşmanın
artması amacıyla yapılan Haydi Kızlar Okula
Kampanyası çerçevesinde okulu terk etmiş
öğrencilerin geri kazandırılması da önemli bir
hedef haline gelmiş ve bu konuda da önemli
ilerlemeler sağlanmıştır.
5- İlköğretim sekiz yıllık ve zorunlu olmasına
ve bunu düzenleyen kapsamlı bir hukuki ve
kurumsal çerçeve bulunmasına rağmen okulu terk
olmaktadır. Bunun ana nedeni başta 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Yasası olmak üzere hukuki
çerçevenin etkin biçimde uygulan(a)mamasıdır.
Okulu terkin kurumsal tarafları çeşitli aşamalarda
mevcut hukuki yükümlülükleri uygulamamaktadır.
Burada siyasi kaygılar başta olmak üzere çeşitli
nedenler bulunmaktadır.
6- İlköğretimde okulu terk ile ilgili ortak ve standart
bir tanımın bulunmaması önemli bir eksikliktir.
Okulu terk sorununun tartışılması aşamasından
itibaren soruna çözüm üretilmesine kadar
her aşamada bu eksiklik önemli bir sorun
yaratmaktadır.
7- Devamsızlık ve okulu terke ilişkin sağlıklı ve
düzenli bilgi ve istatistik oluşturulması konusunda
da sıkıntılar ve eksiklikler yaşanmaktadır. Milli
Eğitim Bakanlığı bünyesinde toplanan devamsızlık
ve okulu terk istatistikleri Bakanlığın eğitim
24
istatistikleri yıllıklarında ve internet sitesinde
yayınlanmamaktadır.
8- İlköğretimde okulu terkin azaltılması ve
önlenmesine ilişkin genel hedefler olmasına karşın
buna yönelik olarak kamuoyu ile paylaşılmış
strateji ve politikalar bulunmamaktadır.
9- İlköğretimde etkin bir okulu terk izleme sistemi
bulunmamaktadır. Okulların düzenli olarak
tutmakla yükümlü olduğu istatistik bilgiler
içinde devamsızlık ve okulu terk verileri de yer
almaktadır. Ancak bu bilgiler sadece istatistik
olarak düzenlenmekte ve bunun dışında
bir okul performans ölçütü, yaptırım aracı,
politika geliştirme girdisi vb. gibi amaçlar için
kullanılmamaktadır.
10- Okullara, okulu terkin izlenmesi ve önlenmesine
yönelik somut hedefleri verilmemiştir; okulların
bu konuda görevlendirme, performans ölçümü ve
değerlendirme ihtiyaçları bulunmaktadır.
11- İlköğretimde okulu terki azaltma ve önlemeye
yönelik olarak “risk gruplarının” oluşturulması,
izlenmesi ve terkin önceden engellenmesi gibi
unsurları içeren izleme değerlendirme sistemi
bulunmamaktadır.
12- Bununla birlikte şartlı nakit transferi gibi
okullulaşmayı ve öğrencileri okulda tutmayı
hedefleyen önemli uygulamalar bulunmaktadır.
Bu düzenleme, okullulaşma konusunda önemli
katkılar sağlamakla birlikte, özellikle ailelerin
ilave gelir için çocuklarının eğitimini pazarlık
aracı haline dönüştürmesi gibi önemli riskler de
taşımaktadır.
13- İlköğretim okullarında yer alan rehber öğretmenler
ve Rehberlik Araştırma Merkezlerinin okulu
terk konusunda işlevinin ve katkısının da
henüz istenilen yapıda ve seviyede olmadığı
görülmektedir.
14- İlköğretim okullarında zorunlu olmasına rağmen
çocuklarını okula göndermeyen veli, vasi veya
aile başkanı için cezai müeyyideler bulunmakta
ancak bunlar uygulanamamakta; bu esnek tutum
ailelerin keyfi biçimde hareket etmelerine neden
olmaktadır.
15- İlköğretim kurumlarında okulu terkin azaltılması
ve önlenmesine ilişkin olarak Milli Eğitim Bakanlığı
ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında daha
yakın işbirliğine ihtiyaç duyulmaktadır.
Örneğin okulu terk eden ve çalışan (çalıştırılan)
çocuklar ile ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ile yakın ilişki ve işbirliği kurulmasına
ihtiyaç vardır.
16- İlköğrenimde okulu terk ile ilgili olarak okul
yönetimleri ve okul müdürlerinin yetkilerinin çok
sınırlı olması ve yaptırım güçlerinin olmaması
nedeni ile okulu terkin önceden önlenmesi
mümkün olmamakta, bürokratik ve cezai bir sürece
girilmekte bu da süreci daha çok uzatmaktadır.
17- Kamuoyu ve halkın okulu terk konusundaki bilinç
ve bilgi seviyesinin de oldukça düşük olduğu
görülmektedir.
25
26
III. BÖLÜM
TÜRKİYE’DE İLKÖĞRETİM OKULLARINDA
OKULU TERKİN NEDENLERİ VE SONUÇLARINA
İLİŞKİN SAHA ARAŞTIRMA ÇALIŞMASI VE
TEMEL BULGULARI
GİRİŞ
Okulu terk kavramını literatürde
incelediğimizde tanımı üzerinde kesin
bir anlaşmaya varılmış olmadığı
gözlenmektedir (Crowder and South,
2003; Entwistle, et al, 2005; Christenson
and Thurlow, 2004). Saha çalışmasında
benimsenen okulu terk kavramı çok daha
genel bir çerçeveyi kapsamaktadır; sekiz
yıllık zorunlu eğitimi tamamlamadan,
ölüm dışında başka nedenlerle okuldan
ayrılmış ve başka bir eğitim kurumuna
devam etmeyen çocuklar okulu terk etmiş
olarak tanımlanmışlardır.
Eğitimde ve Toplumsal Katılımda Cinsiyet
Eşitliğinin Sağlanması Projesi kapsamında
yürütülen bu çalışma ana projenin çalışma
illeri olan İstanbul, Diyarbakır, Şanlıurfa
ve Mardin’in yanı sıra okulu terkin ağırlıklı
olarak görüldüğü Konya ve Erzurum’da
uygulanmıştır.
Okulu terk davranışının nedenlerini ve
sonuçlarını incelemek amacıyla yapılan
saha araştırmasında iki farklı aşamada
nitel ve nicel yöntemler uygulanmıştır.
Nitel yöntemde okulu terk etmiş çocuklar,
çocukları okulu terk etmiş anne -babalar
ve ilköğretim okullarında görev yapan
öğretmenler ve okul idarecileri ile
birebir görüşmeler yapılmıştır. Yaklaşık
6 aylık bu süreçte, aileler evlerinde
ziyaret edilmiş ve okullara gidilmiştir.
Bu yöntem okulu terk sorununa birinci
elden bir bakış açısı kazanılmasını
sağlamış, kişilerin deneyimlerini kendi
ifadeleri ile duymamızın yanı sıra
yaşam şartlarını anlamamıza yardımcı
olmuştur. Nitel yöntemin sonuçları
okulu terk sorunu hakkında kapsamlı ve
detaylı bilgi sunmakta ancak tek başına
yeterli olmamaktadır. Bu yöntemle
görüşülen kişilerden alınan bilgilerin
genelleştirilmesi için daha büyük
sayıda bir gruptan bilgi almak ve bu
verileri istatistiklerle desteklemek
gerekmektedir. Bu amaçla, saha
çalışmasının ikinci aşamasında nitel
veriler ışığında hazırlanmış olan
anketlerle toplam 2356 kişinin katıldığı
kapsamlı bir nicel çalışma yapılmıştır.
Her iki çalışmanın verileri birbirinden
bağımsız olarak analiz edilmiş ve
raporlanmıştır. Nitel yöntem bize
okulu terk sorunun aktörlerinin öznel
düşünceleri, yorumları ve önerileri
hakkında bilgi verirken, nicel yöntem
nesnel veriler elde etmemizi sağlamıştır.
Bulgular karşılaştırıldığında, nitel ve
nicel verilerin büyük ölçüde birbirini
desteklediği görülmektedir.
Aşağıdaki bölümlerde çalışmanın
metodolojisi, ardından da bulgular
anlatılmaktadır.
27
III.1 METODOLOJİ
III.1.1 Nitel Yöntem
Araştırma alanları olarak belirlen 6 ilde (İstanbul,
Konya, Erzurum, Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa)
Erzurum dışında okulu terk etmiş çocuklar, anne/
babaları, okula devam etmekte olan çocuklar, anne/
TABLO. 2 DER‹NLEMES‹NE
GÖRÜŞMELER
İller
Diyarbakır
11
İstanbul
14
Konya
5
Mardin
11
Şanlıurfa
9
Toplam
50
babaları, ilköğretim öğretmenleri ve okul yöneticileri
ile kapsamlı derinlemesine görüşmeler yapılmıştır.
Görüşme yapılacak kişileri belirleyebilmek için bu
illerde yer alan AÇEV ofislerindeki anne ve çocuk
kayıtları kullanılmıştır. Tablo. 2’de derinlemesine
görüşmelerin dağılımı görülmektedir.
Ayrıca AÇEV ve Eğitim Reformu Girişimi tarafından
4 ilde (İstanbul, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa’da)
ilk ve orta öğretim müdür ve öğretmenleri ile bazı yerel
yöneticiler ve ilçe milli eğitim müdürlerinin katılımıyla
okulu terk sorununun yerel düzeyde tespiti ve bunlara
yönelik yerel çözüm önerilerinin tartışıldığı çalıştaylar
düzenlenmiştir. Bu çalıştaylarda yaklaşık 150 yetkili
kişi ile görüşülmüştür.
Birebir görüşmeler ve çalıştaylar ile toplam 200 kişiden
nitel veri toplanmıştır. Bu veriler birleştirilerek analiz
edilmiştir. Ayrıca bu görüşmelerin, nicel çalışmanın
örnekleminin ve yönteminin belirlenmesinde de katkısı
olmuştur.
Nitel çalışmanın sonuçlarına göre okulu terkin
nedenleri araştırma raporunun III.1.2. numaralı
Bulgular bölümünde özetlenmektedir.
III.1.2. Nitel Yöntem Bulgular›
Bu bölümde nitel çalışmanın sonuçlarına göre okulu
terk nedenlerine yer verilmektedir. Değişik illerde
görüşülmüş olan çocuk, anne, baba, öğretmen
ve idarecilerden alınan bilgiler birleştirilmiş ve
raporlanmıştır. Okulu terk nedenleri şu başlıklar
altında incelenecektir:
28
•
Ekonomik Koşullardan Kaynaklanan Nedenler
•
Eğitim Sistemi ve Okul Koşullarından Kaynaklanan
Nedenler
•
Sosyal, Kültürel ve Ailevi Koşullardan Kaynaklanan
Nedenler
•
Bürokratik ve Siyasal Nedenler
1. Ekonomik Koşullardan Kaynaklanan Nedenler
Çocukların okulu bırakması ile ilgili olarak bütün
illerde katılımcıların en çok üzerinde durdukları neden
ailelerin ekonomik durumu, çocukların okul dışında
veya mevsimlik işçi olarak çalıştırılması ve okulun,
zaten geçinme zorluğu çeken bu ailelere getirdiği
maddi yükler olmuştur. Bu başlıkta değinilen konular
aşağıda özetlenmektedir:
Ekonomik Yetersizlikler Nedeniyle Çocukların İşte
veya Evde Çalıştırılması
•
Ailelerin ekonomik durumlarındaki yetersizlik
nedeniyle çocuklar eğitim sisteminin dışında
kalmaktadır. Bu durum iki şekilde olmaktadır; ya
okul masraflarının çokluğu nedeniyle çocuk okula
gönderilmemekte, ya da eve ek gelir getirmesi için
•
•
•
çocuk dışarıda çalıştırılmakta, aileleri için bir gelir
kaynağı olarak görülmektedir.
Ekonomik Yetersizlikler Nedeniyle Eğitim
Harcamalarının Karşılanamaması
Geleneksel yapının bir uzantısı olarak kız çocuklar
daha çok evde, anneye yardımcı olacak biçimde,
ev işlerinde veya kardeş bakımında çalışmaktadır.
Erkek çocuklar ise ev dışında çalışmaktadırlar.
Ancak İstanbul’da bu ayırım azalmakta, kız
çocuklar da erkek çocuklar kadar ev dışında
çalıştırılmaktadırlar. İstanbul’da sosyal baskının
nispeten daha az olduğu bölgelerde, göç ile
güneydoğu illerinden gelmiş aileler de kızlarını
çalıştırmakta, hatta bazı aileler için bu imkân göç
sebebi bile olmaktadır.
•
Çocukların eve para getirmek için çalışmasının
yanısıra, okulun aileye getirdiği mali yük boyutu
vardır. Okullardaki ödenek yetersizliği nedeniyle
birçok okulda ihtiyaçlar karşılanamamakta, yük
ailelerin ve gönüllülerin sırtına binmektedir.
•
Ekonomik zorluğu olan ailelere yardım amacıyla
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ilköğretim
birinci kademede okul kitapları bedelsiz olarak
öğrencilere dağıtılmakta, ayrıca Dünya Bankası’nın
da katkıları ile Sosyal Riski Azaltma Projesi
kapsamında uygulanan Şartlı Nakit Transferi
Programı dahilinde, çocuğu okula giden yoksul
ailelere, çocuklarının öğrenimine kesintisiz devam
etmesi şartıyla, aylık nakit yardımı yapılmaktadır.
Ancak bu yardımların uygulamalarında bir takım
sorunlar ile karşılaşılmaktadır.
Katılımcıların bir kısmı, eğitim için yardım ya
da burs alsa bile ailelerin çocuklarını sokakta
çalıştırmaya devam ettiklerini belirtmişlerdir.
Bu anlamda sokakta çalışma bazı aileler için
“kültürel olarak olumlanan” bir faaliyettir. Ancak
sokakta çalışma çocukların okuldan zihinsel olarak
uzaklaşmalarını da beraberinde getirmektedir.
Güneydoğu illerinde çocukların mevsimlik işçi
olarak çalışmaları da okulu terke neden olan
büyük bir sorundur. Bu sorun özellikle Mardin
ve Diyarbakır’da konu edilmiştir. Kendileri de
mevsimlik işçi olarak çalışan ailelerinin çocukları
uzun süre okuldan uzak kalmaktadırlar. Büyük
kısmı okula ancak kasım ayı sonuna doğru
gelebilmekte, ocak ayındaki bir aylık tatilden sonra
nisan ayı içinde tekrar tarlaya dönmektedirler. Bu
çocukların bir sene içinde okulda olarak eğitim
gördükleri süre 3,5 – 4 aydır. Öğrenciler okula
geç başladıkları için uyum sorunu çekmekte ve
derslerinde başarısız olmaktadırlar. Bu çocuklar
çoğu zaman okula devam etmedikleri günler için
izinli sayıldıklarından sınıf atlayabilmektedirler. Bu
durum çocukların okulla ve eğitimle olan bağlarını
daha da zayıflatmaktadır.
Özellikle düşük sosyo-ekonomik düzeylerde
eğitime “geliştirici bir faaliyet” olarak değil iş
kapısı olarak bakılmaktadır. Katılımcıların bir
kısmı çocukların çalıştır›labileceği alternatif “iş
kapısı” olmayan bölgelerde (mesela Diyarbakır
ili için Ergani, Kulp ilçeleri) okula gitme oranının
normal düzeyde olduğunu belirtmektedirler. Uzun
vadede istihdam en temel sorunlardan biridir.
Eğitimin istihdamın çözümü olarak görülmesine
rağmen üniversite mezunlarının bile işsiz kalması
eğitimin gereksiz olduğuna dair bir yargıya neden
olmaktadır. Ailelerin eğitim sistemine inançsızlığı
ve eğitimden beklentilerinin düşük olması bu
sorunu pekiştirmektedir.
Şartlı Nakit Transferinin Olumsuz Kullanımı
•
Öğretmenlerin ve okul idarecilerinin büyük
çoğunluğu Şartlı Nakit Yardımı ile hem kız
hem erkek çocukların okullulaşma oranının
artmasına rağmen uygulamanın belli sorunlar
da doğurmuş olduğunu belirtmekte, barındırdığı
olumsuzluklar nedeniyle bu uygulamayı başarılı
görmemektedirler. Bu olumsuzluklar üç ana
başlıkta toplanmaktadır; ilk olarak öne sürülen
sorun, bu yardımın aileleri “dilenciliğe” alıştırması
ve yardım alma kaygısının ailelerin birbirleriyle
ve okul idareleriyle ilişkilerini bozma durumuna
getirmesidir. İkinci olarak, aileler okulu bir yardım
merkezi olarak görmekte, okula da sadece bu
nedenle gelmektedirler. Durumu daha iyi olan
aileler bile yardımdan yararlanabilmek için
çaba harcamakta, yardım alanlar ise yardımın
kesilmemesi için çocuklarının okula devamını bir
tehdit olarak kullanabilmektedirler. Bu uygulama
ile ilgili dikkat çeken bir başka sorun da kayıtların
yanlışlığı ve yetersizliği nedeniyle yardımların her
zaman gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmamasıdır.
•
Katılımcılar Şartlı Nakit Transferi’nin varolan
koşullara ve yerel farklılıklara göre yeniden
biçimlendirilmesi gerekliliğinde hemfikirdirler.
Ailelere verilen yardım paralarıyla, düzenli gelir
elde etmelerini sağlayacak iş olanaklarının
yaratılması; böylece yardım ve okula gitme
arasındaki ilişkinin kesilmesi ve bunun yerine
özellikle kız çocukların okullulaşma ve okula
devam oranlarının artması için hem devlet
hem STK’lar tarafından burs ve ödül sisteminin
yaygınlaştırılması önerilmektedir.
29
2. Eğitim Sistemi ve Okul Koşullarından Kaynaklanan
Nedenler
Çocukların okulu terk etmelerinde ekonomik
sorunlardan sonra konu edilen en önemli neden
okullar, öğretmenler ve genel olarak eğitim sistemi ile
ilgili konulardır. Bu başlık altında değinilen konular
aşağıda sıralanmaktadır:
hem Güneydoğu illerinde hem de İstanbul’da
ortaya çıkmaktadır.
•
Güneydoğu’da özellikle genel güvenlik sorunları
ailelerin çocuklarını evlerinden uzak bölgelerde
okula göndermelerini engellemektedir. Bölgedeki
güvensizlik ve şiddet ortamı özellikle kız çocukların
okula devamını etkilemektedir. Okuldan ayrılan
erkek çocuklarda şiddete yönelme ve uçucu
maddeleri kullanmaya başlama oranı giderek
artmaktadır.
•
Okul eksikliği nedeniyle orta öğreniminde
uygulanan Taşımalı Eğitim Sistemi de bir çözüm
olamamakta; çocuğu aileden, aileyi okuldan
uzaklaştırdığı için, özellilikle kız çocukların okula
devamında daha büyük sorunlar doğurmaktadır.
•
Ayrıca tüm Türkiye’de etkisi giderek artan
“çeteleşme” olayları okulların güvensizliğini
artırmakta, ailelerin çocuklarını okula
göndermekten korkmasına sebep olmaktadır.
Özelikle Diyarbakır ve İstanbul’da çocukların
okula gitmek yerine, okul çevresindeki çetelere
katılmaları konu edilmiştir.
Okulun/Sınıfın Kalabalıklığı
•
•
•
Özellikle Şanlıurfa, Diyarbakır ve İstanbul’da
okulların fiziki yetersizliği ve sınıf mevcutlarının
kalabalıklığı eğitim ve yönetim sürecini
zorlaştırmaktadır. Sınıflar sayı olarak yeterli
olmadıkları gibi, ödenek yetersizlikleri
nedeniyle okulların fiziksel koşullarında da
yetersizlikler bulunmaktadır. Çoğu okulda
ısınma sorunu yaşanmakta, onarım ihtiyaçları
giderilememektedir. Köy okullarının büyük
çoğunluğunda lojman olmaması nedeniyle
öğretmenler ilçelerde ikamet etmekte;
okuldan, öğrencilerinden ve ailelerinden
uzaklaşmaktadırlar.
Sınıfların kalabalık olması öğretmenlerin
öğrencilerle gerektiği gibi ilgilenememesine neden
olmakta, özellikle başarısız ve okulu bırakma riski
olan öğrencilerle birebir ilişki kurmalarını, onları
takip etmelerini engellemektedir.
Okulların kalabalıklığı sınıf veya branş
öğretmenlerinin yanında rehberlik öğretmenlerinin
de öğrenci ile iletişimini çok etkilemektedir. MEB
mevzuatına göre 500 öğrenciye bir rehberlik
öğretmeni düşmesi gerekirken binlerce öğrencinin
olduğu okullarda bir tek rehber öğretmen
görev yapmaktadır. Ayrıca idareciler ve rehber
öğretmenler bu sayının çok yetersiz olduğunu,
sağlıklı bir iletişim için en fazla 200 öğrenciye
bir rehberlik öğretmeni düşmesinin gerektiğini
düşünmektedirler.
Öğretmenlerin Yetersizliği ve Eğitimin Kalitesizliği
•
Öğretmenler kendilerinin ve özellikle Güneydoğu’da
görev yapan meslektaşlarının yeterliliği konusunda
kaygı duymaktadırlar. Aldıkları eğitimin kendilerini
öğretmenlik mesleğine yeterince hazırlamadığını
ve eğitimlerinin özellikle var olan koşullara uyum
sağlama, çocuklarla iletişim kurma ve sorun
çözme becerisine sahip olma açısından yetersiz
kaldığını ifade etmektedirler. Bu da onların
sorunlarla başedememesine ve kısa sürede yer
değiştirmelerine sebep olmaktadır. Öğretmenler
okullarını, öğrencilerini benimseyememekte, rapor
alarak okula devam etmemektedirler.
•
Öğretmenlerin nitelikleri ile tutum ve davranışları
yanı sıra sürekliliği de ilköğretim öğrencileri
için çok önemlidir. Özellikle ilk beş yıl sınıf
öğretmenlerinin ve sonraki yıllardaki branş
öğretmenlerinin sürekli değişmesi çocukların
eğitim, okul ve derslere karşı ilgisini olumsuz
etkilemekte ve okulu terkler için altyapı
oluşturmaktadır.
Mevcut Başarı Ölçme ve Sınıf Geçme Sistemi
•
İlköğretimde uygulanmakta olan mevcut sınıf
geçme sistemi, eğitimi kolaylaştırmakta ve
önemsizleştirmekte, öğrencilerin okula olan
bağlılığın› zayıflatmaktadır. İlköğretimde 8 yıl
boyunca eğitim başarısına bağlı olarak sınıfta
kalma olmaması (devamsızlıktan kalma hariç), okul
yönetimi, öğretmen ve öğrencileri farklı yönleri ile
etkilemektedir.
Okul İçindeki ve Dışındaki Güvenlik Sorunları
•
30
Okulların içinde ve dışında yaşanan güvenlik
sorunu ailelerin ve çocukların okuldan
uzaklaşmalarının önemli bir nedenidir. Bu sorun
Okul Müfredatının Ağır ve Yüklü Olması,
Öğrenci Yeteneklerinin Ortaya Çıkartılamaması
•
Zorunlu ilköğretimde 8 yıl boyunca öğrenciler
için tek tip müfredat uygulanmakta, öğrencilerin
becerileri, yetenekleri ve ilgi alanlarının önceden
belirlenmesi ve bu alanların keşfedilmesi ile
yoğunlaştırılmasına yönelik sınırlı etkinlik ve çaba
gösterilmektedir. Becerilerine, yeteneklerine ve
ilgi alanlarına uyumlu olmayan eğitim müfredatı
nedeni ile öğrencilerin okula ve derslere ilgisi
azalabilmekte, eğitim başarısı düşmekte ve
zamanla okula devamsızlık ve okulu terkler ortaya
çıkmaktadır.
•
•
Müfredat programları yeterince cezbedici
değildir. Yeni düzenlemeyle bu eksik giderilmeye
çalışılmıştır. Ancak her okulun sosyo-ekonomik
şartları farklı olduğu için uygulama zorlukları
taşımaktadır. Yeni müfredatın kütüphane ya
da bilgisayar gibi eğitim araçlarına dayanıyor
oluşu, bu olanaklardan yoksun olan okulların
müfredatı uygulamasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca
genç öğretmenler müfredata daha kolay uyum
sağlarken, eski öğretmenler için bu daha zor
olmaktadır.
İlköğretim müfredatı öğrencilerin ortalama seviyesi
altında yer alan grup için ağır ve yüklü gelmektedir.
4. ve 5. sınıfa kadar gelebilen öğrenciler özellikle
branş derslerine geçilmesinden itibaren zayıf
kalmakta ve müfredatı izleyememektedir. Bu
öğrencilerin başarısı, derslere ve okula ilgisi
hızla düşmekte, sınıf ile uyumu azalmakta ve
devamsızlıklar ile sonunda okulu terkler ortaya
çıkmaktadır.
çocuklarını 6. sınıftan itibaren yatılı ilköğretim
bölge okullarına (YİBO) ve taşımalı sistem ile
köyün dışındaki merkezi okullara göndermek
istememektedir. Bu durum özellikle kız çocukları
olan aileler için bir çekince yaratmaktadır.
3. Sosyal, Kültürel ve Ailevi Koşullardan Kaynaklanan
Nedenler
Çocukların okulu bırakmaları sorunu daha geniş bir
çerçevede, sosyal ve kültürel nedenlerle ilgili olarak da
değerlendirilmiştir.
Göç ve Göçün Olumsuz Etkileri
•
Köylerden ilçelere ya da başka illere göç, okula
devamı etkileyen önemli bir nedendir. Maddi
imkânsızlıklar ya da bölgedeki huzursuzluk
nedeniyle göç eden ailelerin çocukları yeni yerleşim
yerinde okula devam etmemektedirler. Nüfus,
ikamet ve okul kayıtlarının yetersizliği ve ailelerin
ilgisizliği okuldan ayrılan çocukların takibini
imkânsız hale getirmektedir.
•
Kırsal alandan şehir merkezlerine ve büyük
şehirlere göç edilerek yerleşilen yeni yerlerde
aile üzerinde gelenekçi ve muhafazakar baskılar
oluşabilmektedir. Özellikle ailenin kadın bireyleri
ve kız çocuklarına yönelik bu çevre baskısı ile
okuldan alınmalar ve ergenlik çağına gelen kızlar
için muhafazakar bir hayat tarzı tercih edilir hale
gelmektedir.
Okulun Öğrenci, Veli ve Öğretmen İçin
Cazibe Merkezi Olmaması
•
•
Okulların fiziki durumları ve ödenek sorunları,
okulları daha cazip kılacak, sıkıcılıktan
uzaklaştıracak sosyal faaliyetlerin
yapılamamasında belirleyici olmaktadır. Zor şartlar
altında gerçekleştirilen sosyal faaliyetlere ailelerin
ilgisi çok az olmakta, gönüllü çalışan öğretmenler
de zamanla bu çabadan vazgeçebilmektedirler.
Son dönemdeki düzenlemelerle sosyal faaliyetler
bir kalem olarak karnelere de eklendiği halde,
uygulamada bir gelişme sağlanamamıştır.
Okullar çocuklar için cazip mekânlar olmadığı
için, çocukların okula gitme isteği de giderek
azalmaktadır. Fiilen okulu terk durumu yaşanmasa
da zorunlu olduğu için okula gelen çocuklar
okuldan kaçarak ya da rapor alarak okula
devamsızlık etmektedirler. Sistem içinde kalıyor
gözükseler de eğitime katılmamaktadırlar.
Aile Yapısı, Dağılmış ve Parçalanmış Aileler
•
Dil sorunu
•
Taşımalı ve Yatılı Sistemin Zorlukları
•
İlköğretimde uygulanan taşımalı ve yatılı sistem
okullulaşma ve okula devam konusunda çok
önemli katkılar sağlamaktadır. Ancak her iki
sistemin de aileler açısından taşıdıkları zorluklar
bulunmaktadır. Kırsal kesimde aileler bu zorluklara
bağlı olarak köyünde 5. sınıfa kadar okuyan
Aile yapısı öğrencilerin okula devamı için önemli
belirleyici etkenlerden biridir. Parçalanmış veya
dağılmış ailelerin çocuklarının okula devamsızlık
ve okulu terk olasılıkları daha yüksek olmaktadır.
Anne veya babanın hayatta olmaması ya da olması
ancak yerinin bilinmemesi ile oluşan çevre ve yine
dağılma, parçalanma ve ayrılmanın yarattığı sosyoekonomik kısıtlar okula devamsızlığa ve okulu
terklere yol açmaktadır.
Aileler ve çocuklar açısından bir diğer belirleyici
sorun anadilde eğitim sorunudur. Özellikle
ilköğretimin ilk yıllarında çocukları derslerde
başarısız kılan ve okuldan uzaklaştıran etkenlerin
başında Türkçeyi anlamamak ve kullanamamak
gelmektedir.
Annenin Eğitimi ve Eğitim ile İlgili Bilinç Seviyesi
•
Annelerin eğitim durumu bilhassa kız çocukların
okula devamını etkilemektedir. Görüşülen
annelerden okuma – yazma bildiğini söyleyen
veya 1-2 yıl da olsa okula gitmiş olan anneler,
31
çocuklarının, ama özellikle de kız çocuklarının,
okumaları için ellerinden geleni yaptıklarını,
gerekirse babaları ikna etmek için uğraştıklarını
söylemişlerdir.
•
Çalıştaylara katılmış olan öğretmenler de annenin
eğitime bakışının ve bilincinin önemi üzerinde
durmuşlardır. Onlara göre annelerin bilinci kız
çocuklarının okumasını destekleyecek düzeyde
değildir. Ayrıca kız çocukların kendilerine inançları
da zayıftır. Ev dışında çalışmak istediklerinde
bile vasıfsız oldukları için kendilerini yetersiz
görmektedirler. Annelik bakıcılık olarak
algılanmaktadır. Hanelerdeki nüfus yoğunluğu
ve çocuk sayısının çokluğu da bu durumu
güçlendirmektedir. Bu nedenle “büyüyünce” zaten
anne olacak olan kız çocukların okuması gerekli
görülmemektedir.
Geleneksel Yapı, Kız Çocukların Okutulmasına
Yönelik Önyargılar, İnançlar ve Dini Faktörler
•
Özellikle kız çocukların okula gönderilmemesinin
veya bir süre devam ettikten sonra okuldan
alınmasını altında geleneksel aile yapısı ve
inanışlar yer almaktadır.
•
Cinsiyete dayalı geleneksel işbölümü kız çocukların
eğitim sahibi olmalarını güçleştirmektedir.
İnanç sistemi, kültürel ve kurumsal uzantıları ile
geleneksel yapı kız çocukların okula devamının
sağlanması önündeki en önemli engellerden biridir.
Bu etkilerin güçlü olduğu yerlerde kız çocukları
erken yaşlarda okuldan uzaklaştırılmaktadırlar.
Bu kırılma özellikle 6. sınıfa geçişte sıklıkla
yaşanmaktadır. İlköğretimin ikinci basamağına
taşımalı sistem ile devam edileceği durumlarda
okulu terk oranı daha da yükselmektedir. Kız
çocukların küçük yaşta evlendirilmeleri de bu
durumun bir uzantısıdır.
•
Özellikle Konya ilinde hem kız hem erkek öğrenciler
için, Şanlıurfa’da da daha çok kız öğrencilerle ilgili
olarak ailelerin dini inanışları yüzünden çocuklarını
okula göndermediklerine rastlanmıştır.
•
Şanlıurfa ilinde aşiret yapısının da etkilerinden
bahsedilmiştir. Katılımcı öğretmenlerin bir kısmı
bu bölgede feodal yapının bütün toplumsal yaşamı
belirlediğini, çoğu durumda aşiret reislerinin,
kendi iktidarları altındaki alanlarda okul
binası yapılmasını bile engellemekte olduğunu
söylemişlerdir.
Ailenin ve Çocuğun Eğitimden Beklentilerinin Düşük
Olması
•
•
•
Eğitimin kendini geliştirme süreci olarak değil,
görece yüksek bir gelire sahip olmanın aracı olarak
algılanması ailelerin kendi çocuklarının eğitimine
olumsuz bakmasına neden olmaktadır. Benzer
bir anlayışla aileler, çeşitli nedenlerle (maddi
yetersizlik, okulun uzakta olması, erken yaşta
evlilik vb.) liseye devam edemeyeceği kesin olan
çocuklarının ilköğrenimlerini tamamlamalarını da
önemsenmemektedirler.
“Ben çocuğumu neden okula gönderiyorum?”,
ailelerin yanıt aradığı temel sorudur. Bu soruya bir
yanıt bulduklarında çocuğun okula başlaması ve
devam etmesi mümkün olmaktadır. Ancak eğitim ve
istihdam arasında kurulan ilişki, okulların olumsuz
ve güvensiz koşulları, olumlu rol modellerinin azlığı
geleneksel yaşam tarzlarıyla birleşince aileler
özellikle kız çocuklarını okula göndermek için
geçerli bir neden bulamamaktadırlar.
Öğretmenler özellikle ailelerin eğitime bakışını
değiştirmek için velinin güvenini kazanmanın
önemli olduğunu, onların kendileri ile yeterince
ilgilenildiğini ve değer verildiğini düşünmelerinin
eğitime bakış açılarını değiştirdiğini ifade
etmişlerdir. Bu amaçla babaları işyerlerinde veya
anneleri ve çocukları evlerinde ziyaret edilmesini
etkin bir yöntem olarak önermişlerdir.
Be Yıllık İlköğretim Alışkanlıklarının Sürdürülmesi
•
32
Zorunlu ilköğretimin 8 yıla çıkarılmış olmasına
rağmen sınırlı ölçüde de olsa eski alışkanlıklara
bağlı olarak 5. sınıftan sonra okuldan ayrılma
görülebilmektedir. Ailelerin büyük bir bölümü
beşinci sınıfın sonunda hala diploma alınabildiği
kanısını taşımaktadırlar.
İyi Rol Modellerinin Eksikliği ve Medya’nın Etkisi
•
Ailelerin ve çocukların eğitime bakışını
biçimlendiren bir başka önemli nokta yerel
düzeyde olumlu rol modellerinin azlığıdır. Kız
çocuklar açısından değerlendirildiğinde, en güçlü
rol modeli anneler ve kadın öğretmenlerdir.
Nitekim okula gitmiş ya da okuryazarlık eğitimi
almış annelerin kızları okula daha yüksek oranda
devam etmektedirler. Aynı nedenle okullarda kadın
öğretmenlerin varlığı büyük önem taşımaktadır.
Ancak özellikle bölge dışından gelen kadın
öğretmenler kalıcı olmamakta, tutarlı rol modelleri
oluşturamamaktadırlar.
•
Çalışma atölyeleri katılımcıları, yukarıda
aktarılan bütün bu olumsuzlukların medyada
sunulan örneklerle pekiştirildiğini ifade
etmişlerdir. Özellikle kız çocukların eğitimi
konusunda haberlerde, dizi ya da filmlerde verilen
örnekler olumsuz kalıp yargıların oluşmasına
ve yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Benzer bir
biçimde, magazin ya da yarışma programlarıyla
paranın en önemli değer olarak gösterilmesi,
dizi ya da filmlerde çeteleşme ve mafyalaşmanın
özendirilmesi, toplumsal kültürü biçimlendirmekte
ve kişilerin eğitime bakışını da etkilemektedir.
•
Okula devamsızlığın cezai uygulamaları da
yetersiz kalmaktadır. Okul idareleri ceza verse bile
uygulanmasını sağlayamamaktadır.
•
Öğretmenler ve müdürler, müdürler ve il milli eğitim
müdürleri arasında var olan hiyerarşik ilişkiler
olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Öğretmen ve
devlet yöneticileri arasındaki, eğitim anlayışı
farklılığından kaynaklanan çelişkiler öğretmenlerin
önlerine engeller koyulması ile sonuçlanmaktadır.
•
Nüfus ve okul kayıtlarında düzen ve süreklilik
sağlanamaması öğrencilerin izlenmesini
zorlaştırmaktadır. Özellikle mevsimlik işçilik yapan
erkek çocukları ve aileleri söz konusu olduğunda
bunun önemi artmaktadır.
4. Bürokratik ve Siyasal Nedenler
Yukarıda sayılan bütün nedenlerin yanında, özellikle
okul idarecileri sistemin işleyişi ile ilgili bir takım
bürokratik ve politik sorunların da okulu terk
sorununda dolaylı da olsa bir etkisi olduğundan
bahsetmişlerdir.
•
Okulların ödenekleri yetersizdir. Bu durum okul
yöneticilerini katkı parası almaya zorlamakta,
dolayısıyla eğitim masraflarının aileler için bir yük
olmasına sebep olmaktadır.
•
İlköğretimde sınıfta kalma uygulamasının
olmaması okula devam etmeyi gereksiz hale
getirmektedir. Çünkü devamsızlık sınıfta kalma
nedeni olmamaktadır.
•
Okula devamsızlık ve terk durumlarında çocuklar
izlenmemektedirler.
Özetle, yapılan birebir görüşmeler ve çalıştaylardan
alınan bilgiler bize genel olarak okulu terk ve
devamsızlıklarının nedenlerinin çok çeşitli, çok
aktörlü, dolayısıyla karmaşık bir süreç olduğunu
göstermektedir. Bu verilerden yola çıkarak hazırlanan
anketler ile çalışmanın nicel kısmı gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca nicel kısımdaki verilerin yorumlanmasında
da bu görüşmelerden elde edilen bilgilerden
faydalanılmıştır.
III.1.3 Nicel Yöntem
Saha çalışmasının nicel veri toplama aşamasında nitel
çalışmadaki derinlemesine görüşmeler ve daha önce
farklı ülkelerde yapılmış okulu terk çalışmaları temel
alınarak okula devam eden ve okulu terk etmiş çocukanne çiftleri ve öğretmenler için ayrı ayrı uygulanacak
kapsamlı anketler hazırlanmıştır. Anne-çocuk
anketleri demografik sorular, okul başarı durumu,
terk nedenleri, okulun fiziksel koşulları, eğitim
beklentileri gibi modüllerden oluşmuştur. Öğretmen
anketleri ise risk grubu algıları, risk grubunu belirleme,
eğitim sistemi ile ilgili sorunlar gibi alt modüllerden
oluşmuştur1.
Anketler 6 ilde (İstanbul, Konya, Erzurum, Diyarbakır,
Mardin, Şanlıurfa) çalışan eğitilmiş anketörler
tarafından yüz yüze uygulanmıştır2. Anne-çocuk
anketleri katılımcıların evinde anne ve çocuğa ayrı ayrı
verilmiş, anne anketi sırasında çocuğun aynı mekanda
bulunmaması sağlanmıştır. Öğretmen anketleri
ise yine aynı anketörler tarafından öğretmenlere
okullarında uygulanmıştır.
Türkiye’de okulu terk etmiş olan öğrencilerin
isimlerini ve adreslerini içeren bir veri tabanı
olmaması nedeniyle tesadüfi bir örneklemin
seçilebileceği bir evren de yoktur. O yüzden seçim
rastsal bir yöntemle değil amaçlı örneklem ve kartopu
yöntemleri ile belirlenmiştir. Okulu terk etmiş olan
gençlere ulaşmak için, il merkezlerinde ve çevre
ilçelerinde çeşitli yöntemlerle (okullara giderek ya
1 Saha çalışmasında kullanılan anket [email protected] adresinden elde edilebilir.
2 Konya ilinde okulu terk etmiş öğrenci ve ailelerine ulaşmada karşılaşılan zorluklar nedeniyle gerekli sayıda veri toplanamamıştır.
Konya il merkezinde ve 90 km çevresindeki ilçelerde, ilçe milli eğitim müdürleri, muhtarlar ve çeşitli STK’ların aracılığıyla anket
uygulamaları için girişimler yapılmış, ancak sadece 33 okulu terk etmiş çocuk – anne ikilisinden veri toplanabilmiştir. Görüşme
yapmayı kabul etmeyenlerin daha çok bu projenin AÇEV veya Üniversite adı ile yapılmış olmasının altında bir art niyet aradıkları
belirlenmiştir. Konya’da yapılan derinlemesine görüşmelerde de vatandaşların devlet kurumlarına güvensizlikleri göze çarpmıştır.
Görüşme yapılan kişi sayısı bu il hakkında genel bir yorum yapmakta yeterli olmadığı için Konya il karşılaştırmalarına dâhil
edilmemektedir.
33
da AÇEV toplantılarına giden annelerden alınan
bilgiler ile) 1984-1996 yılları arasında doğmuş olan
ve okula gitmeyen öğrenciler bulunmuş, kendileri
ile görüşmemize izin verenlerden ayrıca kendi
durumlarında olan başka tanıdıklarının isimlerinin
verilmesi istenmiştir. Okula halen devam eden
öğrenciler de benzeri yöntemlerle bulunmuştur.
karşılaştırılabilmiş, okulu terk etmiş grupların yanında
okula hala devam eden öğrencilerden veri toplanması
da alınan sonuçların genelleştirilmesi için fırsat
vermiştir.
Örneklem
Nicel çalışmanın örneklemi okula devam etmekte olan
çocuk ve annesi, okulu terk etmiş çocuk ve annesi ve
ilköğretim öğretmenlerinden oluşmuştur. Diyarbakır,
Erzurum, İstanbul, Konya, Mardin ve Şanlıurfa’dan
705 okulu terk etmiş çocuk ve bu çocukların anneleri,
356 okula devam etmekte olan çocuk ve bu çocukların
anneleri ve 241 ilköğretim öğretmeni olmak üzere 2356
kişiden veri toplanmıştır (Tablo3-4).
Bu veri toplama yöntemi, alınan sonuçların bütün
illere veya genel olarak Türkiye’ye genelleştirilmesine
imkan vermemektedir. Ayrıca uygulamanın kendi
kendine bildirim metodu ile yapılması da bazı
verilerin yeterince nesnel olmamasını getirebilir.
Ancak yine de hem annelerden hem çocuklardan
hem de öğretmenlerden toplanan veriler geçerlikleri
TABLO.3 İLLERE GÖRE ÖRNEKLEM‹N DAĞILIMI
Okulu terk eden
Okula devam eden
Öğretmen
Toplam
Çocuk
Annesi
Çocuk
Annesi
Diyarbakır
102
101
50
51
31
335
Erzurum
129
128
51
53
37
398
İstanbul
176
175
99
100
84
634
Konya
33
33
51
51
30
198
Mardin
167
167
51
51
31
467
Şanlıurfa
98
98
50
50
28
324
Toplam
705
702
352
356
241
2356
TABLO. 4 İLLERE GÖRE KIZ VE ERKEK DAĞILIMI
Okulu Terk Edenler
34
Okula Devam Edenler
Erkek
Kız
Erkek
Kız
Diyarbakır
36
64
25
24
Erzurum
18
109
23
29
İstanbul
83
86
57
40
Konya
10
23
22
28
Mardin
52
113
17
34
Şanlıurfa
25
72
30
20
Toplam
224
467
174
175
Okulu terk eden ve okula devam eden çocuklar ve
anneleri: Katılımcılar 1984 – 1998 yılları arasında
doğmuş öğrencilerden seçilmiştir. Okulu terk edenlerin
yaş ortalaması 17.2, okula devam edenlerin ise 10.4’tür.
Annelerin yaş ortalaması çocukları okula devam
edenler 34.90, terk edenler ise 42.34’tür.
Okulu terk verisinin toplandığı gençlerin hepsi
yaşamlarında bir kere okula kayıt olmuşlardır.
Katılımcıların % 98.2’si okulu bıraktıklarında bir devlet
okuluna devam ediyor olduklarını belirtmişlerdir.
Görüşülen gençlerin % 32.4’ü erkek, % 67.6’sı kızdır.
Ortalama okula başlama yaşı 7.04’tür; kızlar ve
erkekler arasında okula başlama yaşı olarak anlamlı
bir fark yoktur. Katılımcılar ortalama olarak 4.61 yıl
okula devam ettiklerini belirtmişlerdir, ancak sınıfta
kaldıkları yıl sayısını da dikkate alınca, bu grubun
ortalama olarak 4.4 üncü sınıfta eğitimlerini bıraktığı
ortaya çıkmaktadır.
Öğretmenler: Araştırmaya katılan 242 ilköğretim
öğretmeninin % 66’sı erkek, % 34’ü kadın, yaş
ortalamaları ise 34.45’dir. Katılımcılar ortalama
olarak 11 yıllık öğretmendir (en az 1 ile en çok 39 yıl)
ve yarısından fazlası şu anda bulundukları bölgede
en az 5 yıldır görev yapmaktadır (ortalama 7.9 yıl).
Öğretmenlerin yarısından fazlası (%57) sınıf öğretmeni,
% 10.4’ü müdür veya müdür yardımcısı, geri kalanları
ise branş öğretmenidir.
III.1.4. Nicel Yöntem Bulgular›
Şanlıurfa
Mardin
İstanbul
Erzurum
Diyarbakır
Genel
TABLO. 5 C‹NS‹YETE VE İLLERE
GÖRE TERK ED‹LEN SINIF VE YAŞ
Kaçıncı Sınıfta
Okulu Terk Etmiş
Okulu Terk
Etme Yaşı
Erkek
4.62
11.89
Kız
4.32
11.47
Toplam
4.43
11.61
Erkek
4.74
11.74
Kız
4.11
11.23
Toplam
4.30
11.37
Erkek
4.58
11.68
Kız
4.75
11.86
Toplam
4.70
11.81
Erkek
4.58
12.02
Kız
4.09
11.55
Toplam
4.36
11.80
Erkek
4.69
11.69
Kız
4.18
11.16
Toplam
4.34
11.32
Erkek
4.79
12.04
Kız
4.35
11.37
Toplam
4.46
11.54
Nicel çalışmada 2356 kişiden toplanan veriler cinsiyet
farkı ve iller temelindeki farklılıklar da gözetilerek
analiz edilmiştir. Aşağıda önce okulu terk etmiş çocuk
ve annesinden edinilen bilgilere göre bu çocukların
okulu terk süreçleri ve okulu bıraktıktan sonraki
durumları özetlenmekte, sonrasında öncelikle tüm
anne ve çocuklardan alınan bilgilere göre okulu
terk nedenleri sıralamakta ve son olarak ilköğretim
öğretmen ve idarecilerin okulu terk ile ilgili algı ve
tutumları özetlenmektedir.
1. Çocukların Okulu Terk Süreci, Karar Mekanizmaları
ve Sonuçlar
Çocukların okulu terk süreçlerini ve terk sonrasındaki
durumlarını daha iyi anlamak amacıyla, derinlemesine
görüşmelere ve anket çalışmasına dayanarak
çocukların okula başlama ve bırakma yaşı, okul
başarıları/başarısızlıkları, okulu terk ettikten sonra
neler yaptıkları, kendilerine güven ve gelecek ile ilgili
umutları sorgulanmıştır. Bunun yanı sıra terk kararını
verme mekanizmaları, okulu terk etmenin kimin kararı
olduğu anne ve çocuğun bakış açılarından ayrı ayrı
incelenmiştir.
Okulu terk etmiş 705 katılımcının ortalama okula
devam süresi 4.61 yıldır, ancak sınıfta kaldıkları yıl
sayısını da dikkate alınca, bu grubun ortalama olarak
4.4üncü sınıfta ve 11.61 yaşında eğitimlerini bıraktığı
ortaya çıkmaktadır. (Tablo. 5)
Öncelikle okulu terk etme sürecinde kız ve erkek
çocuklar aras›nda fark olup olmadığı incelenmiştir.
Tablo.5’te görüldüğü üzere kız çocuklar erkek
35
çocuklardan daha küçük yaşlarda (erkekler=11.9,
kızlar 11.5) ve daha küçük sınıflarda (erkekler=4.62,
kızlar 4.32) okulu terk etmişlerdir. Ayrıca kız çocukların
beşinci sınıfı bitirme oranı erkek çocuklardan
önemli ölçüde düşüktür. Daha da önemlisi 5. sınıf
sonrası okula devam edebilmiş erkeklerin oranı %
30.8 iken kızların oranı % 16’dır. Bu fark istatistiksel
olarak anlamlıdır (p<.05). İl temelinde karşılaştırma
yapmadan, genel örnekleme bakıldığında kız ve
erkek çocukların terk etme yaşı, okulu bıraktığı sınıf,
ve beşinci sınıfı bitirme oranları arasında bulunan
farklar istatistiksel olarak anlamlıdır. Bütün bu
sonuçlar kız çocukların okullulaşmasında elde
TABLO. 6 OKULU TERK K‹M‹N
KARARI? (%)
Çocuğun
Yanıtları
Annenin
Yanıtları
Çocuğun
56.1
51.5
Babanın
28.8
33.2
Annenin
10.0
11.8
Öğretmenin
1.8
1.5
Kimin Kararı
edilen önemli kazanımların, zorunlu 8 yıllık eğitimin
tamamlanmasına ne yazık ki yansımadığının bir
göstergesidir. Nitel çalışmada da gözlemlendiği
gibi, okula başlamak kadar okula devamı sağlamak
da önemlidir. Bu konuda aile ve kamuoyunun
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Anne ve çocuklara birbirlerinden bağımsız olarak,
okulu terk etmenin kimin kararı olduğu sorulduğunda
tutarlı yanıtlar alınmıştır. Tablo.6’da anne ve çocuğun
terk kararı dağılımı görülmektedir. Tablo.7 ve
Tablo.8’de bu durum illere ve cinsiyete göre ayrıntılı
şekilde verilmiştir.
Tablo.8’de görüldüğü gibi hem anneler, hem de
çocuklar tutarlı bir şekilde okulu terk kararının
çoğunlukla çocuk tarafından verildiğini söylemektedir.
Bunu % 30’a varan bir oranla babanın kararı
izlemektedir. İllere göre dağılıma bakıldığında Mardin
dışındaki illerde benzer bir durum görülmekte.
Ancak Mardin’de % 54.5 gibi oranla terk kararının
babaya ait olduğu izlenmektedir. Mardin’deki
bu farklılığı yorumlamada Tablo.8’deki kız-erkek
farklarına bakmak faydalı olacaktır. Okulu terkin
babanın kararı olduğunu söyleyen erkeklerin oranı
% 16.7 iken kızların oranı % 35.4’tür. Örneklemin
iller üzerine dağılımına baktığımızda Mardin’de
kızların oranı % 69 çıkmaktadır. Diğer illerde kızerkek oranları aşağı-yukarı eşitken Mardin’de bu
oran kızlar lehine yükselmektedir. Tablo.7 ve Tablo.8’i
TABLO. 7 TERK KARARINI K‹M VER‹YOR? İLLERE GÖRE DAĞILIM (%)
Çocuğun Kararı
Babanın Kararı
Annenin Kararı
Diyarbakır
67.3
23.8
4.0
Erzurum
59.4
25.8
11.7
İstanbul
68.4
14.3
9.1
Mardin
30.0
54.5
10.8
Şanlıurfa
61.2
24.5
11.2
TABLO. 8 TERK KARARINI K‹M VER‹YOR? KIZ VE ERKEK FARKLARI (%)
36
Çocuğun Kararı
Babanın Kararı
Annenin Kararı
Kızlar
49.6
35.4
11.8
Erkekler
73.0
16.7
6.8
TABLO. 9 ÇOCUKLARA GÖRE
TERK NEDENLER‹
N
%
Çalışmak zorundayım
44
20.18
Babam istemedi
43
19.72
Dersler zordu
35
16.06
Sınıfta kaldım
35
16.06
Tarlada çalışmam
gerek
18
8.26
Yaşım büyüdü
13
5.96
Sağlık sorunları
11
5.05
Annem istemedi
8
3.67
Okul uzak
4
1.83
Çevrem kötüydü
2
0.92
Öğretmen istemedi
2
0.92
Türkçe sorunu
2
0.92
5. sınıfı bitirdim
1
0.46
218
100.00
Toplam
birlikte okuduğumuzda tutarlı olarak kız çocuklar
için okulu terk kararını daha sıklıkla babanın vermiş
olduğunu görüyoruz. Mardin’de bu oranın diğer
ilerden yüksek olmasını da Mardin örneklemindeki kız
sayısının diğer illere göre çok daha yüksek olmasıyla
açıklayabiliyoruz.
Nitel görüşmelerde çocuklara neden okulu terk
ettikleri sorulduğunda ilk tepkileri çoğunlukla
bunun kendi kararları olduğunu söylemek olsa da,
takip eden konuşmalarda bu kararın altında yatan
başka nedenler olduğu ortaya çıkmıştır. Zaten daha
çok geleneksel bir aile yapısının olduğu bu kesimde,
çocuğun bireysel olarak karar almış olduğunu
düşünmek çok gerçekçi değildir. Bu amaçla, okulu terk
kararının kendilerinin olduğunu söyleyen 218 çocuğa
bu kararı neden aldıkları sorulmuştur. Tablo.9’da okulu
terk eden çocukların kendi ifadelerinden oluşturulmuş
terk nedenleri görülmektedir.
Tablo. 9’da da görüldüğü gibi, kendi kararıyla okulu
bıraktığını söyleyen çocukların % 30’a yakını tarlada
veya bir işte çalışmak zorunluluğu nedeniyle okulu
terketmiştir. Bunu aslında kararın çocuğun kararı
olmadığına işaret edebilecek % 19.7 ile “babam
istemedi” yanıtı izlemektedir. Buna göre, okulu bırakma
kararını kendilerinin aldığını söyleyen çocukların
bile bu kararı tamamen kendi başlarına aldıklarını
düşünmek doğru olmayacaktır.
Çocuğun okulu terkinde diğer önemli neden ise okul
başarısızlığı olarak ortaya çıkmaktadır. Okula devam
eden ve terk etmiş çocukların okul başarılarını sınıfta
kalma değişkenini kullanarak karşılaştırdığımızda okulu
terk etmiş çocukların % 16’sı, devam eden çocukların ise
sadece % 5.7’si sınıfta kaldıklarını belirtmişlerdir. Bu
fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Ayrıca okuldayken
derslerim kötüydü diyenler % 13.2 iken, şu an okula
devam etmekte olan öğrencilerin sadece % 1.7’si
derslerinin kötü olduğunu söylemişlerdir. Görüldüğü
üzere, okul başarısızlığı okulu terke sebep olarak
ortaya çıkmaktadır.
Başarısızlığın kız ve erkek çocuklar için etkisinin
farklı olup olmadığına bakarsak; terk eden erkek
çocukların % 26’sı en az bir kere sınıfta kalmışken,
terk eden kız çocukların sadece % 10.7’sinin en az bir
kere sınıfta kaldığı görülmektedir (p< .05). Bu da okul
başarısızlığının erkek çocukların okuldan ayrılmaları
için daha önemli bir neden olarak ortaya çıktığına
işaret etmektedir. Ancak daha ileriki aşamalarda
okul başarısızlığının arkasındaki yapısal değişkenlere
bakmak okul performansının okulu terk kararı ile
ilişkisini anlamakta daha aydınlatıcı olacaktır.
Çocuklara, okula gitmeyi bıraktıklarında ne hissettikleri
sorulduğunda aşağıdaki yanıtlar alınmıştır.
TABLO. 10 OKULU BIRAKTIĞINDA NE H‹SSET‹N? (%)
Kızlar
Erkekler
Toplam
Sevindim
24.2
35.1
27.2
Ağladım
45.7
18.5
36.2
Anneme babama okula gitmek istediğimi söyledim
50.4
32.0
43.7
37
Tablo.9 ve Tablo.10’u temel alarak çocukların okulu
terk etme kararlarını çoğunlukla kendilerinin verdiği
aslında tartışılması gereken bir sonuç olduğunu
söylemek mümkündür. Çocukları bu kararı almaya iten
ailelerinin ekonomik zorlukları ve algıladıkları veya
gerçek olan babalarının okula göndermeye çok istekli
olmaması olarak yorumlanabilir. Tablo.11’deki sayılar
da bu yorumu destekler niteliktedir.
Okulu terk eden çocuklara okula devam emek isteyip
istemedikleri ve hangi şartlar altında okula tekrar
devam edebilecekleri sorulduğunda çocukların
% 55.6’sı devam etmek istediklerini söylemişlerdir.
Kız ve erkek çocuklar arasında fark görülmemiştir.
Tablo.11 çocukların hangi şartlar altında okula
devam edeceklerini göstermektedir. Kızlar için
ailenin onayı öne çıkarken erkek çocuklar için çalışma
zorunluluğunun olmaması ve okul başarısı öne
çıkmaktadır.
Bu soruyu izleyen diğer bir soru okula tekrar başlama
talebine anne-babanın tepkisinin ne olacağıdır. Kız
çocukların yarısı anne ve/veya babalarının okula
başlamasını kabul etmeyeceğini söylerken, erkeklerin
çoğunluğu bu isteklerinin anne ve babaları tarafından
onaylanabileceğini ifade etmiştir.
Aynı soru annelere sorulduğunda % 40.8’i izin
vereceğini, % 34.6’sı istemeyeceğini, % 10’u ise
babasının karar vermesi gerektiğini belirtmiştir.
Ancak kızlar ve erkekler için farklar gözlenmiştir.
Erkek annelerinin % 66’sı çocukları okula gitmek
isterlerse buna izin vereceklerini söylerken, kızlar
için bu sayı sadece % 28.8’dir. Okulu terk kararı ve
devam etme ihtimali karşısında babanın kız ve erkek
çocuklar için tepkisi farklıdır. Bu durum yukarıda da
bahsettiğimiz gibi kız çocukların okullulaşmasındaki
sorunların tam olarak aşılamamış olduğunun bir
göstergedir.
2. Okulu Terkin Sonuçları: Terk Eden Çocuklar Ne
Yapıyorlar?
Okulu terk sorununa çözüm yaklaşımlarında okulu
terk ettikten sonra çocukların ne yaptığını, hangi tür
becerilere sahip olduklarını düşündüklerini ve buradan
nereye gitmek istediklerini bilmek önemli olacaktır.
Öncelikle okulu terk etmiş olan ve devam etmekte
olan çocukların geleceğe dair beklentileri ve
kendine güvenleri psikolojik ölçekler kullanılarak
karşılaştırılmıştır3. Tablo.12, bu değişkenlerin iki grup
için ortalamalarını göstermektedir.
Beklenti değişkeni çocukların gelecekten beklentilerini
“bir sorunum olduğunda onu çözebilmek için birçok
yol bulabilirim”, “bence bugüne kadar yaptıklarım
gelecekte başarılı olmamı sağlayacaktır”, “benim
için önemli şeyleri elde edebilmek için yapabileceğim
çok şey var” gibi ifadelere verdikleri yanıtlarla
oluşturulmuştur. Tablo.12’de görüldüğü gibi terk ve
devam eden çocuklar arasında gelecekten beklenti
ve kendine güven değişkenlerinde anlamlı farklar
bulunmaktadır, okula devam eden çocukların
ortalamaları terk etmiş olanlardan daha yüksektir. Bu
ölçekte kız-erkek farkı gözlenmemiştir. Verinin kesitsel
olması bu ilişkilerin nedenselliği üzerine yorum
yapmamıza izin vermemektedir. Terk eden çocukların
kendine güvenleri düşük olduğu için mi terk ettikleri,
yoksa terk etme sonunda bu özelliklerinde düşüş
olduğunu söylemek olası değildir.
TABLO. 11 HANG‹ ŞARTLAR ALTINDA OKULA DEVAM EDERD‹N? (%)
Olsaydı okula devam etmek isterdim
Kızlar
Erkekler
Annem babam izin verseydi
40.3
27.5
Çalışmak zorunda olmasam
13.3
32.0
Derslerim iyi olsaydı
15.7
26.1
Dersler çok zor olmasaydı
12.9
20.3
Öğretmenimi sevseydim
9.7
18.5
Diğer arkadaşlarım da okula gitseydi
8.8
13.1
3 Gelecekten beklenti durumunu ölçmek için R. Snyder’ın Umut (Hope) Ölçeği (1991), kendine güven durumunu ölçmek için ise
Rosenberg’in Kendine Güven (Self-Esteem) Ölçeği (1965) kullanılmıştır. Ölçeklerin bu örneklem için güvenirlik katsayıları sırası
ile .85 ve .73’dür.
38
TABLO. 12 TERK VE DEVAM EDENLER‹N GELECEKTEN BEKLENT‹LER‹
- KEND‹LER‹NE GÜVEN‹
Okul durumu
Terk
Devam
Cinsiyet
Beklenti
Kendine Güven
Erkek
2.92
2,85
Kız
2.96
2,93
Toplam
2.95*
2,90*
Erkek
3.37
3,03
Kız
3.37
2,99
Toplam
3.37*
3,00*
Not: Beklenti ve kendine güven ölçekleri dağılımı 1(az) – 4 (çok) * p<.01
Tablo.13, terk eden çocukların genel okuma yazma
düzeyi hakkında bilgi vermektedir. Kız-erkek
farklılıklarına baktığımızda kız çocukların okuryazarlık
düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmüştür. Kızların
okulu erkeklerden daha önce terk ettikleri göz önüne
alınırsa, bu ilginç bir sonuçtur.
Okulu terk etmiş grupta ilköğretim çağında olup da (15
yaşından küçük) eve para getirecek bir işte çalışanlar
kızların % 12’si, erkeklerin ise % 34.5’idir. Erkeklerin
kızlara göre daha yüksek bir yüzdesi çalışmaktadır
(p‹.05).
görülmektedir (Bakınız Ek.1 Tablo. 3). Şanlıurfa ve
Erzurum’da ise kızlar neredeyse hiç çalışmamaktadır.
Tarım alanında en çok çalışan çocuğun olduğu il
Mardin’dir. Çocukların tarım dışında ne tür işlerde
çalıştıkları açık uçlu olarak sorulduğunda ayakkabı
boyacılığı, inşaat işçiliği, garsonluk, konfeksiyon
işçiliği, marangozluk, oto tamirciliği, temizlikçi gibi
belli kategoriler altında toplanamayacak dağınık bir
tablo çıkmıştır.
Çalışan oranlarında illere göre de fark görülmektedir
(Bakınız Ek.1. Tablo1. ve Tablo.2). Çalışma oranının en
yüksek olduğu il İstanbul’dur. İstanbul’u Diyarbakır
izlemektedir. İllere göre çalışma oranlarına kız-erkek
farkı açısından bakacak olursak bütün illerde erkekler
kızlardan oransal olarak daha fazla çalışmakta,
en yüksek kız çocuk çalışma oranı ise İstanbul’da
Okulu terk etmiş çocuklara bundan sonra hayatlarında
ne yapmak istedikleri sorulduğunda genellikle büyük
hayalleri olmadığı görülmüştür. Okumaya devam
etmek isteyen sadece 33 kişidir (% 4.7). 47 kişi
(% 6.7) profesyonel bir iş sahibi olmak istemektedirler.
Kızların hemen hemen hepsi (% 90) evlenmek
istediklerini söylemişlerdir. Çocuklara bundan sonra
hayatlarını istedikleri şekilde sürdürebilmek için
yeterli eğitime sahip olup olmadıkları sorulduğunda
sadece % 25.4’ü bundan sonra hayatını istediği
şekilde sürdürmek için gerekli eğitime sahip olduğunu
söylemektedir.
TABLO. 13 TERK EDEN
ÇOCUKLARIN OKURYAZARLIK
DÜZEY‹
Üçüncü bölümde, hem okulu terk etmiş, hem de okula
devam etmekte olan çocuklar ve annelerinden (toplam
1052 çocuk ve 1058 anne) alınan bilgilere göre okulu
terk nedenleri incelenmektedir.
%
Şu anda okuma yazma biliyorum
91.2
Hecelemeden okuyabiliyorum
81.6
Okuyorum ama yazamıyorum
7.4
Hem okuyabiliyorum hem yazabiliyorum
88.6
3. Çocuklar ve Annelere Göre Okulu Terk Nedenleri
Okulu terk nedenleri farklı çalışmalarda farklı
başlıklar altında sıralanmıştır. Okulu terk davranışına
psikolojik ve mikro yaklaşan çalışmalar okulu terkin
kişisel nedenleri üzerinde yoğunlaşırken, sosyolojik
ve politika önerileri geliştirmeye yönelik çalışmalar
okulu terkin sosyo-ekonomik ve eğitim sistemi ile ilgili
yapısal nedenlerini vurgulamışlardır. Bunun yanı
39
sıra okulu terk davranışını aile ve sosyo-kültürel yapı
değişkenleri ile de anlamaya çalışmak bu çok boyutlu
soruna daha kapsamlı yanıtlar bulmaya yardımcı
olacaktır. Bu çalışma, elde edilen nicel verilere
dayanarak okulu terk nedenlerini şu başlıklar altında
inceleyecektir:
•
Sosyal-Kültürel-Ailevi Nedenler
•
Ekonomik Nedenler
•
Eğitim Sistemi-Okul-Öğretmen ile Bağlantılı
Nedenler
Sosyo-Kültürel ve Ailevi Nedenler:
Sosyo-kültürel ve ailevi nedenler okulu terk konusunda
oldukça kapsamlı bir açıklama alanı sağlamaktadır
(Rumberger, 1995). Derinlemesine görüşmeler ve
anket sonuçlarına dayanarak bu başlık altında
inceleyeceğimiz değişkenler aile yapısı (evde
yaşayan çocuk sayısı ve kişi sayısı), parçalanmış/
parçalanmamış aile, anne-babanın okuma yazma ve
eğitim düzeyi, evde konuşulan dil, ailenin eğitimden
beklentisi olarak belirlenmiştir. Bu değişkenler için
okulu terk eden ve okula devam eden çocuklar arası
karşılaştırmalar Tablo.14’te verilmektedir.
Tablo.14’te anne-babanın birlikte olması dışındaki
tüm değişkenlerdeki terk ve devam eden çocuklar
arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuştur. Özellikle çarpıcı olan değişkenler çocuk
sayısı, annenin okuryazar olması ve evde Türkçe
konuşulmasıdır. Daha az sayıda çocuk, annenin
okuryazar olması ve evde Türkçe konuşulmasının
yanı sıra ailede eğitimden beklentinin yüksek olması
okula devam etmek için daha elverişli bir ortam
yaratmaktadır.
TABLO. 14 TERK EDEN VE DEVAM EDEN ÇOCUKLAR ARASINDA
SOSYO-KÜLTÜREL VE A‹LEV‹ NEDENLER KARŞILAŞTIRMASI
Terk
Devam
Evdeki çocuk sayısı *
5.46
3.87
Evde yaşayan kişi sayısı*
7.25
5.97
Anne-baba beraber çocukla aynı evde yaşıyor
95.1
94.6
Anne okuma yazma biliyor % *
27.5
62.2
Eğitimsiz
83.5
47.0
İlkokul mezunu
15.3
42.4
Ortaokul-lise mezunu
1.2
8.6
Üniversite mezunu
.3
2.0
78.9
89.4
Eğitimsiz
37.5
16.9
İlkokul mezunu
46.7
57.3
Ortaokul-lise mezunu
14.3
21.5
Üniversite mezunu
1.3
4.3
Evde konuşulan dil Türkçe % *
48.1
64.5
Annenin eğitimden beklentisi [0-4 arasında, ortalama]*
2.86
3.32
Annenin eğitim durumu *
Baba okuma yazma biliyor % *
Babanın eğitim durumu*
* p<.01
40
TABLO. 15 ANNELER‹N ÇOCUĞUN
OKULUNA VE DERSLER‹NE
GÖSTERD‹Ğ‹ İLG‹ (%)
Çocuğumun…
Terk
Devam
Okul durumunu takip ederdim/
ediyorum
70.9
95.1
Okula gidip gitmediğini kontrol
ederdim/ediyorum
70.6
96.8
Derslerini yapıp yapmadığını
kontrol ederdim/ediyorum
65.6
93.6
Okuldaki veli toplantılarına
katılırdım/katılıyorum
74.7
91.1
Bunun yanı sıra annelere ve çocuklarına göre
ebeveynlerin çocukların okul durumları ile ilgilenme
ve eğitimlerine katılma ile ilgili sorulara verdikleri
yanıtlar Tablo.15 ve Tablo.16’da görülmektedir.
Bu sorulara verilen cevapları karşılaştırdığımızda
okula devam eden çocukların anne-babalarının terk
eden gruba göre, çocuklarının okulları ile daha çok
ilgilendiği izlenmektedir.
Okulu terk sebebiyle ilgili sosyo-kültürel ve ailevi
nedenlerin kız ve erkek çocuklar için karşılaştırılması
Tablo.17’de yapılmaktadır.
Tablo.17’nin de gösterdiği gibi, kız çocukların okula
devam etmesinde annenin okuryazarlığın›n en önemli
faktör olması hiç kuşkusuz en çarpıcı sonuçtur.
Derinlemesine görüşmelerde de sıklıkla gözlendiği
üzere annenin yalnızca okuryazar olması veya 1-2 yıl
TABLO. 16 ÇOCUKLARA GÖRE ANNE VE BABANIN ÇOCUĞUN
OKULUNA VE DERSLER‹NE GÖSTERD‹KLER‹ İLG‹ (%)
Annem- babam
Terk
Devam
Okul durumumu takip ederdi/ediyor
69.3
96.0
Okula gidip gitmediğimi kontrol ederdi/ediyor
71.5
94.6
Derslerimi yapıp yapmadığımı kontrol ederdi/ediyor
63.7
91.4
Okuldaki veli toplantılarına katılırdı/katılıyor
74.2
92.3
Öğretmenimle ders durumum hakkında konuşurdu
65.0
90.0
TABLO. 17 TERK EDEN VE DEVAM EDEN ÇOCUKLAR ARASINDA
C‹NS‹YETE GÖRE SOSYO- KÜLTÜREL VE A‹LEV‹ NEDENLER
KARŞILAŞTIRMASI
Kızlar
Erkekler
Terk
Devam
Terk
Devam
Evdeki çocuk sayısı
5.62
4.04
5.09
3.71
Evde yaşayan kişi sayısı
7.39
6.16
6.91
5.89
Anne okuma yazma biliyor %
25.5
60.6
31.7
63.8
Anne eğitimsiz %
85.0
49.1
79.0
44.8
Baba okuma yazma biliyor %
80.5
88.0
75.7
90.8
Baba eğitimsiz %
36.0
19.4
40.6
14.4
Evde konuşulan dil Türkçe %
48.5
62.3
47.3
66.7
41
ŞEK‹L. 7 ANNELER‹N KIZ
VE ERKEK ÇOCUKLARI İÇ‹N
EĞ‹T‹MDEN BEKLENT‹LER‹
okula devam etmiş olması kız çocuklarının okulda
kalması üzerinde çok etkili olmaktadır. Tablo. 17’de
görüldüğü gibi bu etki yalnızca kız çocukları için
değil erkek çocukları için de geçerlidir. Aynı ölçüde
eğitimden beklentinin yüksek olması kız ve erkek
çocukların okulda kalması için olumlu bir zemin
hazırlamaktadır. Şekil.7’de de görüldüğü gibi annelerin
eğitimden beklentilerinin, kız veya erkek çocuklarının
okula devam durumuna farklı bir etkisi olmadığı
bulunmuştur (p >.05).
Okulu terk kararında sosyo-kültürel ve ailevi nedenler il
bazında incelendiğinde öne çıkan sonuçlar; İstanbul’da
terk ve devam eden çocukların evlerindeki çocuk
sayıları, yine İstanbul’da terk ve devam eden çocukların
annelerinin okuryazar ve eğitimli olma durumlarıdır
(Bakınız Ek.1 Tablo.4) . İstanbul’da okulu terk etmiş
çocukların evdeki çocuk sayısı 4.9 iken okula devam
eden çocukların evlerindeki çocuk sayısı 2.9’dur. Yine
İstanbul’da okulu terk eden çocukların annelerinin
yalnızca % 39’u okuma yazma bilirken, okula devam
eden çocukların annelerinin % 83’ü okuma yazma
bilmektedir. Bu sonuçların yanı sıra bütün illerde
her değişken için terk eden ve devam eden çocuklar
arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlıdır.
Şekil.8, annelerin çocukların okul durumu ile
ilgilenmelerini il bazında karşılaştırmaktadır. Tablo.15
ŞEK‹L. 8 TERK EDEN VE DEVAM EDEN ÇOCUKLAR ARASINDA İLLERE
GÖRE A‹LEN‹N OKULA VE DERSLERE İLG‹ KARŞILAŞTIRMASI
42
TABLO. 18 OKULA DEVAM ETME OLASILI⁄INI ETK‹LEYEN
SOSYO-KÜLTÜREL VE A‹LEV‹ NEDENLER
¥
Değişken
B
ExpB
% Etki
P
Evde konuşulan dil Türkçe
.51
.60
%40
<.00
Anne okuryazar
1.18
3.24
%224
<.00
Baba okuryazar
.18
1.20
%20
.36
Parçalanmış aile
.16
1.17
%17
.62
Ailenin eğitimden beklentisi yüksek ¥
.22
1.24
%31
<.00
Ailenin okula ilgisi yüksek¥¥
.48
1.62
%141
<.00
0 - düşük; 4-yüksek ¥ 0- az; 6-çok
* Lojistik regresyon sonuçlar›
ve Tablo.16’da tek tek sorular olarak ele alınan annebabanın okul ve derslere ilgisi bu şekilde 0-4 arası bir
ölçek olarak kullanılmıştır. İl bazında yapılan lojistik
regresyon analizi her il için anne-babanın okul ve
derslere ilgisinin okulu terk etme ve devam üzerinde
anlamlı bir etkisi olduğu göstermiştir. Diyarbakır,
ailenin okulla ilgisinin terk eden ve devam eden
çocuk gruplarında en fazla, İstanbul ise en az farklılık
gösterdiği il olarak ortaya çıkmaktadır. Bu veriyi
değerlendirirken önemli olan ailenin ilgisinin yanında
hangi sosyo-kültürel verilerin okula devam veya terk
durumunu etkilediğidir. Bu analizin sonuçları
Tablo. 18’de verilmektedir.
Sosyo-kültürel ve ailevi nedenler başlığı altında
incelediğimiz değişkenlerin yukarıdaki tablolarda
okulu terk üzerinde birbirlerinden bağımsız
etkilerini gördük. Bu değişkenlerin okulu terk veya
devam davranışı üzerinde en fazla etkili olanlarını
saptayabilmek için yapılan lojistik regresyon4
sonuçları Tablo.18’de verilmektedir. Lojistik regresyon
analizine göre okulu terk / devam kategorik değişkeni
üzerinde en fazla fark yaratan değişken, annenin
okuryazar olması, evde konuşulan dil ve anne-babanın
okul ve derslerle ilgisi olarak görülmektedir. Anneleri
okuma-yazma bilenlerin okula devam etme ihtimali
anneleri okuma-yazma bilmeyenlere göre 3.2 kattır.
Bunun yanı sıra ailenin eğitimden beklentisi de
okula devam davranışını en olumlu yönde etkileyen
diğer bir değişkendir. Babanın okuryazar olması ve
ailenin yapısının okulu terk üzerinde bir etkisi yoktur.
Lojistik regresyon analizi sonucu iller arası bir fark
saptanamamıştır.
Sosyo-kültürel ve ailevi nedenlerin etkilerini
özetleyecek olursak; kız ve erkek çocuklar için annenin
okuryazar olması, evde konuşulan dilin Türkçe olması,
ailenin eğitimden beklentilerinin yüksek olması ve
ailenin çocuğun dersleri ve okuluyla ilgili olması okula
devam üzerinde en etkili olan değişkenlerdir. Evde
konuşulan dilin Türkçe olması durumunda, Türkçe
olmamasına göre, çocuğun okula devam etme olasılığı
% 40 artmaktadır. Daha çarpıcı bir sonuça göre,
okuma yazma bilen annelerin çocukları bilmeyenlere
göre % 224 olasılıkla okula devam etmektedirler.
Diğer önemli bir sonuç, ailenin okulla ilgili olduğu
ortamlarda çocuğun okulda kalma ihtimalinin % 141
arttığını göstermektedir. Bununla uyumlu bir sonuç
da eğitimden beklentinin yüksek olduğu ailelerde,
eğitimden beklentinin düşük olduğu ailelere göre
çocukların okula devam etme ihtimalinin % 31 daha
fazla olmasıdır.
Bu bulgular okulu terk sorunun ele alınabilineceği
en önemli düzlemlerden birinin ailenin eğitimi
olduğunu kuvvetle göstermektedir. Okullulaşma
kampanyalarının yanı sıra yetişkin okuryazarlık
4 Lojistik regresyon analizi: Lojistik regresyon analizi bağımlı (sonuç) değişkeninin ikili - kategorik olduğu durumlarda uygulanan
regresyon analizidir. Lojistik modeldeki etkiler “odds oranı exp(B)” istatistiğine dayanır Exp(B) katsayısı bağımsız değişken
1 birim arttığında, bağımlı değişkenin olma olasılığının (1 - okula devam) olmama olasılığına göre (0- okulu terk) ne kadar arttığını
göstermektedir. Bu değer % değerine çevrilerek etki derecesi ölçülebilmekte ve istatistiksel olarak anlamlı olan değişkenlerin
(p <.05) bağımlı değişken üzerindeki etkileri karşılaştırılabilmektedir.
43
kurslarına da ağırlık verilmesi yetişkin okuryazar
olmayan oranlarının düşürülmesi 8 yıllık zorunlu
eğitim için de büyük önem taşımaktadır. Bununla
ilişkili olarak okul ve derslerle ilgi ve eğitimden
beklentinin artması mümkün olacaktır. Yetişkin
okuma-yazma kurslarının yanı sıra anne-babalara
başka yollarla ulaşmak da önemi olmaktadır.
Eğitimcilerin, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin
ya da yerel idarecilerin çocukların anne-babalarına
ulaşmaları bu çerçevede önem kazanmaktadır.
Ekonomik Nedenler:
Yerel ve uluslararası araştırmalarda en sıklıkla
bahsedilen okulu terk nedeni yoksulluk olarak dikkat
çekmektedir. Nitel çalışmada ortaya çıkan bulgular
da bu durumu işaret etmektedir. Ailelerin eğitim
için gerekli nakit parayı ya da okul gereksinimlerini
karşılayacakları kaynakları olmadığı durumlarda
çocuklar eğitim sisteminden çıkmaktadırlar. Bununla
birlikte ailenin genel yoksulluk düzeyi ve temel
gereksinimlerini karşılama zorunluluğu okul çağındaki
çocukları okul dışında çalışmaya itmektedir. Okul
sonrası çalışan çocuklar çoğunlukla derslerinde
başarısızlık ya da okula devam edememe nedeniyle
okulu bırakmakta ya da zaten çalışmaya başlar
başlamaz eğitim sisteminden düşmektedirler.
Diğer önemli ekonomik neden, sosyal bir neden
olarak da değerlendirilebilecek, göç olarak ortaya
çıkmaktadır. Özellikle Türkiye’de son 15 yıl içinde
yaşanan güneydoğu illerinden İstanbul’a ve
güneydoğu illeri içinde kırsaldan kente göçler
demografik yapıyı ve işgücü yapısını çok önemli
ölçüde etkilemiştir. Bu çalışmada da göçün, çeşitli
uzantılarıyla, okulu terk davranışında önemli bir etken
olduğu görülmüştür.
Bu çalışmada okulu terkin ekonomik nedenlerini
yansıtması beklenen şu değişkenler incelenmiştir:
göç, oturulan konutun mülkiyeti (kira/sahip), babanın
düzenli işinin olup olmaması, ailenin herhangi bir
şekilde sosyal (SSK, Bağ-Kur) sigorta sisteminin içinde
olup olmaması, okul çağındaki çocuğun işgücünde
olması, hane halkı kişi başına düşen aylık harcama ve
oturulan konutun fiziksel durumu.
Tablo.19’da karşılaştırılan ekonomik göstergeler
arasındaki fark, aylık gelir dışında, istatistiksel
olarak anlamlıdır (p <.01) ve her göstergede okula
giden çocuklar daha iyi durumdadır. Oturulan
konutun fiziksel durumu (elektriği-suyu olması,
tuvaletin evin içinde olması, evin ısınması ve evdeki
nem gibi değişkenlerden oluşturulmuştur) ve ev
eşyası mülkiyeti (kredi kartı, bilgisayar, cep telefonu,
bulaşık makinesi vb. mülkiyetinden oluşturulmuştur)
değişkenlerinde okula devam eden çocukların
ortalamaları okulu terk etmişlerden daha yüksektir.
İlköğretim çağında olan -15 yaşından küçükçocukların şu anda eve para getiren bir işte çalışıp
çalışmadığına bakıldığında da okulu terk etmiş olan
grupta bu oran çok daha yüksektir. Eve giren aylık
kazanç karşılaştırıldığında iki grup arasında anlamlı
bir fark yoktur. Ancak ev içinde kişi başına düşen
aylık harcamaya bakıldığında bu miktar çocukları
okulu terk eden ailelerde 78.12YTL iken, devam eden
TABLO. 19 OKULU TERK VE DEVAMDA EKONOM‹K NEDENLER
Terk %
Devam %
Göç
24.8
20.9
Ev sahibi (oturulan konutun mülkiyeti) değil
57.4
49.6
Babanın düzenli bir işi var
58.7
72.8
Annenin sigortası var
29.0
41.1
Yazın tarlaya çalışmaya gidiyorum
21.3
8.3
Eve para getirecek bir işte çalışıyorum
22.3
4.9
Terk - ortalama
Devam - ortalama
3.23
3.80
Bir aylık gelir YTL
519.48
505.37
Hane halkı kişi başı aylık harcama YTL
78.12
97.08
Ev eşyası mülkiyet [0 kötü-6 iyi]
1.96
2.53
Oturulan konutun fiziksel durumu [0 kötü-7 iyi]
44
ŞEK‹L. 9 İLLERE GÖRE GÖÇ ORANLARI
ailelerde 97.08YTL’dir, bu da ailenin nüfusu ile ilgili
dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Daha önce de
belirtildiği gibi okulu terk eden çocukların ailelerindeki
çocuk sayısı 5.46 iken okula devam eden çocukların
evlerindeki çocuk sayısı 3.87dir.
Şekil.9’da görüldüğü gibi göçün en yoğun olduğu il
bu çalışma örnekleminde İstanbul’dur. Okulu terkin
ekonomik nedenlerini il temelinde incelediğimizde
dikkate değer sonuçlardan biri göçün yalnızca
İstanbul ve Mardin’de okulu terk davranışını etkilemiş
olmasıdır (Bakınız Ek.1 Tablo. 5). Ancak Mardin’de
göç eden çocukların okula devamlarının daha yüksek
olduğu saptanmıştır. (Mardin’de elde edilen bu bulgu
anket çalışmasının yoğunlukla Kızıltepe ilçesinde
yapılması ve bu ilçenin tarihsel ve toplumsal olarak
oldukça politik ve eğitimli olmasıyla açıklanabilir.)
Göç değişkeni büyük olasılıkla diğer değişkenlerle de
etkileşime girip farklı açılardan okulu terk davranışını
etkilemektedir. Örneğin babanın düzenli işi olduğu
durumlarda ailenin göç yaşamış olup olmaması
okulu terk davranışını etkilememektedir. Yine aynı
şekilde aile herhangi bir şekilde sosyal sigorta sistemi
içindeyse göçün etkisi görülmemektedir. Diğer ilginç
bir bulgu evde Türkçe konuşulmuyorsa okulu terk
davranışında göçün etkisi görülmemektedir. Ailede
kişi başına düşen aylık harcama 70 YTL’nin altındaysa
(medyan) göç okulu terk davranışı üzerinde etkili
olmaktadır. Kısacası göç kendi başına çok etkili
olmamakla birlikte yarattığı ekonomik ve istihdam
sorunları üzerinden okula devamı etkilemektedir.
Tekrar il karşılaştırmalarına dönecek olursak,
çocuğun eve gelir getirecek bir işte çalışması, Erzurum
dışında diğer bütün illerde, okulu terk davranışıyla
ilişkilidir. Ailelerin çocuklarını okula göndermedeki
maddi zorlukları il bazında karşılaştırılınca, sadece
Diyarbakır ve İstanbul’da çocuğu okulu terk etmiş
ailelerin devam etmekte olanlara göre daha
zorlandıkları görülmektedir.
Ekonomik göstergeler okulu terk eden ve devam eden
kız ve erkek çocuklar için ayrı ayrı karşılaştırıldığında
Tablo 20 ortaya çıkmıştır:
Tablo.20’deki bütün ekonomik göstergelerde kızerkek farkı anlamlı bulunmuştur. Ev sahibi olmama,
göç etmiş olma, babanın düzenli işi olmaması kız
çocukların okula devamını erkek çocuklara göre
daha fazla etkilemektedir. Ancak tarlada ya da başka
yerde çalışma anlamlı olarak erkek çocuklarda daha
yüksektir ve çalışan erkek çocukların okula devam
oranı kızlara göre daha düşüktür. Şekil.10, okulu
terk eden çocuklar arasında illere göre kız ve erkek
çocukların bir işte çalışma oranını göstermektedir.
Kız çocukların çalışması en fazla İstanbul’da dikkati
çekmektedir. Bu bulgu derinlemesine görüşmeler
sonucu elde edilen izlenimlerle örtüşmektedir. Annebabalar göç etmeden önce kendi yaşadıkları yerlerde
kız çocuklarının çalışmasına kesinlikle izin vermezken
İstanbul’a geldikten sonra bu toplumsal baskıdan
kurtulup ağırlaşan ekonomik şartların da etkisiyle
kız çocuklarının çalışmasına engel olmamaktadırlar.
45
TABLO.20 OKULA DEVAM EDEN VE TERK EDEN ÇOCUKLAR İÇ‹N
EKONOM‹K GÖSTERGELER: C‹NS‹YETE GÖRE
Kızlar
Erkekler
Terk %
Devam%
Terk%
Devam%
Göç
23.2
17.7
27.2
22.4
Ev sahibi (oturulan konutun mülkiyeti) değil
60.7
48.0
50.4
51.1
Babanın düzenli bir işi var
59.4
72.7
57.3
72.9
Annenin sigortası var
30.0
39.1
26.8
43.1
Yazın tarlaya çalışmaya gidiyorum
20.3
6.3
23.2
10.3
Eve para getirecek bir işte çalışıyorum
16.9
2.3
51.8
7.5
Terk
ortalama
Devam
ortalama
Terk
ortalama
Devam
ortalama
Çocuğu okula göndermede maddi zorluk (0 -4)
3.30
3.00
3.42
2.88
Oturulan konutun fiziksel durumu (0-7)
3.31
3.66
3.07
3.95
Hane halkı kişi başı aylık harcama (YTL)
74.66
91.20
85.42
100.03
Ev eşyası mülkiyet (0-6)
2.02
2.38
1.85
2.68
ŞEK‹L. 10 TERK EDEN GRUPTA İLLERE GÖRE KIZ VE ERKEK
ÇOCUKLARIN B‹R İŞTE ÇALIŞMA ORANI
46
TABLO. 21 OKULU TERK DAVRANIŞINDA EKONOM‹K NEDENLER‹N
ETK‹LER‹
Değişken
B
ExpB
% Etki
P
-1.96
.14
-%86
.<00
Ailenin sigorta kapsamında olması
.32
1.38
%38
<.02
Babanın düzenli işinin olması
-.28
.75
-%25
<.04
Evin kira olması
-.80
.45
-%55
<.00
Ailenin göç etmiş olması
-.01
.99
0
.97
Kişi başı aylık harcamanın yüksek olması
.00
1.00
0
<.00
Çocuğun bir işte çalışması
* Lojistik regresyon sonuçlar›
TABLO. 22 ÖĞRETMENLER‹N OKULU TERK TANIMI: K‹M‹ OKULU
BIRAKMIŞ OLARAK KABUL ED‹YORSUNUZ?
N
%
Hiç okula gelmeyen
71
29
Sık devamsızlık yapan
66
27
Uzun süre /dönem boyunca/ bir sene boyunca [sebepsiz]okula gelmeyen
14
6
Derslere ilgisiz olan/ okulu ve okumayı sevmeyen
14
6
Çalışan/çalıştırılan çocuklar
13
5
Başarısız çocuklar
12
5
Eğitim süresini tamamlamadan sistemin dışında kalan
10
4
Aile sorunları sebebiyle (boşanma/maddi durum) okulu bırakan
9
4
Davranış bozukluğu/uyum sorunu olan
5
2
5 yıldan sonra eğitimine devam etmeyen
4
2
Bir süre gelen (kayıt yaptıran) sonra gelmeyen
4
2
Evlenen
4
2
8. sınıfı bitirmeyen
3
1
Çabalara rağmen gelmeyen
3
1
2 yıl okula gelmeyen
2
1
Belge almış olan
2
1
Sokak çocukları
2
1
Belirli bir yaşa gelmiş olan
2
1
8. sınıftan sonra eğitimine devam etmeyen
1
0
Cahil insanlar
1
0
Hiç kimse
1
0
47
Erkek çocuklar için ise en yüksek oran Şanlıurfa’dan
çıkmıştır. Daha ayrıntılı incelendiğinde bu oranın
yoğunlukla tarımda çalışan çocuklar olduğu
görülmektedir.
Ekonomik nedenlerin bir bütün olarak etkisini
görebilmek için tüm ekonomik neden değişkenleri eş
zamanlı olarak lojistik regresyon analizine girilmiştir.
Tablo.21 lojistik regresyon sonuçlarını göstermektedir.
Tablo 21’de görüldüğü gibi okulu terkin en önemli
nedenlerinden biri çocuğun okul dışında bir işte
çalışmasıdır. Çocuğun bir işte çalışıyor olması okula
devam etme ihtimalini % 86 düşürmektedir. Babanın
düzenli bir işinin olmaması okula devam ihtimalini
% 25 düşürürken , oturulan evin kira olması okula
devam ihtimalini % 55 azaltmaktadır. Ailenin herhangi
bir şekilde sigorta kapsamı içinde olması ise okula
devam etme ihtimalini % 38 artırmaktadır. Göç ve kişi
başı aylık harcamanın ise okulu terk etme ihtimalini
arttırıcı veya azaltıcı bir etkisi görülmemektedir
(exp=1).
Eğitim Sistemi-Okul-Öğretmen İle Bağlantılı Nedenler:
Türkiye’de okulu terk tanımına ilişkin mevcut durumun
ortaya konulması ve değerlendirilmesi açısından
önemli bulgulara, ilköğretim okulları öğretmenlerinin
saha araştırma çalışması sırasında okulu terk ile ilgili
soruya verdikleri yanıtlarla ulaşılmıştır.
Projenin saha araştırması kapsamında altı ilde
ilköğretim okullarında görev yapmakta olan
TABLO. 23 OKUL VE
ÖĞRETMENLE İLG‹L‹ OKULU
TERK NEDENLER‹ (ORTALAMA)
Terk
Devam
Okula aidiyet
2.62
2.74
Ders dışı faaliyetler
1.92
1.96
Okuldaki güvensizlik ortamı
2.42
2.33
Okulu sevme
2.32
2.41
Öğretmenle iletişim
3.26
3.88
Okuldaki olanaklar
2.01
3.36
Sınıf mevcudu
44.46
41.05
Not:
• Okula aidiyet, ders dışı faaliyetler, okuldaki güvensizlik
ortamı, okulu sevme ölçeği 1 (az) – 3 (çok)
• Öğretmenle iletişim, okuldaki olanaklar 0 (az) – 4 (çok)
48
toplam 232 öğretmen ve müdüre, okulu terki nasıl
tanımladıkları sorulmuştur. Öğretmenlerin kendi
ifadeleri ile yaptıkları okulu terk tanımları Tablo.22’de
sunulduğu gibi toplam 21 kategoride gruplanmıştır. Bu
sonuçlar Türkiye’de ilköğretim okullarında okulu terk
ile ilgili ortak bir tanımın olmaması dışında, ortak bir
fikir birliği olmadığını da göstermektedir.
Farklı araştırmalarda, eğitim sistemi ve okulla
bağlantılı terk nedenleri başlığı altında, öğretmenle
ilişki ve iletişim, okula aidiyet, sınıf büyüklüğü ve
okulun fiziksel olanakları dikkate alınmıştır (Croninger
and 2001; Rumberger 1995). Bu çalışmanın nitel
araştırma kısmında, anne-çocuk ve öğretmenlerle
yapılan derinlemesine görüşmeler ışığında şu
değişkenler ele alınacaktır: Sınıf mevcudu, öğretmenle
iletişim, okula bağlılık, ders dışı faaliyetler, okuldaki
güvenlik ortamı. Çocuk anketlerinden elde edilen
verilerle oluşturulan bu ölçeklere daha derinlemesine
bakmak okul ortamı kavramını daha açıklayıcı hale
getirecektir.
Çocuk ve anne anketlerinde sorulan eğitim sistemi,
okul ve öğretmen ile bağlantılı nedenlerin, faktör
analizleri sonucunda altı alt boyut oluşturulmuştur.
Bu alt boyutlar şunlard›r: Okula aidiyet, okuldaki ders
dışı faaliyetler, okuldaki güvensizlik ortamı, okulu
sevme, öğretmenlere iletişim ve okuldaki olanaklar.
Tablo.23’te görüldüğü gibi okula devam eden
çocukların gerek öğretmenle ilişkileri gerekse okula
aidiyet ortalamaları terk edenlere göre istatistiksel
olarak anlamlı bir şekilde yüksektir (p<.05, ayrıca etki
büyüklükleri de orta derecededir). Bunun dışında,
spor salonu, laboratuvar, kütüphane, bilgisayar
laboratuvarı gibi okuldaki fiziksel olanakların varlığı
ve ders dışı faaliyetler, devam eden çocuk gurubunda
daha yüksek bulunmaktadır (p<.05). Bu bulgular
öğretmenlerin kalitesinin ve okulun fiziksel şartlarının
öğrencileri eğitim sistemi içinde tutmada ne kadar
önemli olduğunu göstermektedir. Her zaman önemli
bir sorun olarak dile getirilen sınıf mevcudu da terk
ve devam eden çocuklar arasında anlamlı olarak
farklı bulunmuştur. Şekil.11 illere göre sınıf mevcut
dağılımlarını göstermektedir. En kalabalık sınıflar
İstanbul’da bulunmakla birlikte, devam ve terk
arasındaki en belirgin fark Mardin’de görülmektedir.
Eğitim sistemi ve okul ile bağlantılı farklılıkları
il bazında karşılaştırıldığında, okuldaki fiziksel
olanakların her ilde okula devam edenler için terk
eden grubundan daha yüksek olduğunu görmekteyiz
(Bakınız Ek.1, Tablo. 6). Ayrıca öğretmenlerle iletişim
ve okula aidiyet hissetme de genel olarak terk eden
gruplar için daha düşüktür. Sadece Mardin ilinde
okul ile ilgili değişkenlerden okuldaki olanaklar
dışındakilerin herhangi bir etkisi görülmemektedir.
ŞEK‹L. 11 İLLERE GÖRE SINIF MEVCUDU
ŞEK‹L. 12 İLLERE GÖRE OKULLARIN F‹Z‹KSEL OLANAKLARI VE
ÖĞRETMENLE İLET‹Ş‹M
49
Şekil.12’de okulların fiziksel olanaklarının ve
öğretmenle iletişimin genel olarak iller bazındaki
dağılımı görülmektedir. Bu tabloya göre okul
olanaklarının en fazla olduğu il İstanbul’dur.
Mardin’deki okullarda ise genel olarak fiziki şartların
yeterli olmadığı gözlenmektedir. Öğretmen ile
iletişim ise genellikle şehirler arasında farklılık
göstermemektedir.
erkeklerde okula devam etmekte olan grup için daha
yüksektir. Okuldaki güvenlik ortamı ise sadece kızların
okula devamında etkili olmaktadır. Eğitimlerini yarıda
bırakmış kızlar okurken okulda daha çok şiddet ortamı
olduğunu belirtmişlerdir. Derinlemesine mülakatlarda
da aynı şekilde, okulun güvenlik ortamının yeterli
olmadığı durumlarda ailelerin özellikle kız çocuklarını
okula göndermedikleri ortaya çıkmıştır.
Tablo.24’te okul ile ilgili bağlantılı değişkenlerin
kız ve erkek okulu terk eden ve devam etmekte
olan öğrenciler için ortalamalarına bakılmaktadır.
Genel olarak ders dışı faaliyetlerin kız veya erkekler
üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı görülmektedir.
Okula aidiyet, okulu sevme, okuldaki olanaklar
ve öğretmenler ile ilişkiler hem kızlarda hem de
Okulu terk ve devam davranışında okul ve öğretmenle
ilgili değişkenlerin tümünü birden lojistik regresyon
analizine koyduğumuzda okula devam davranışını
öncelikle öngören değişkenin okula aidiyet
olduğunu, bunu öğretmenle iletişim ve okuldaki
fiziksel olanakların izlediğini görüyoruz. Okulu terk
davranışında etkin okul ve öğretmenle ilgili nedenler
TABLO. 24 OKUL VE ÖĞRETMENLE İLG‹L‹ OKULU TERK NEDENLER‹:
C‹NS‹YETE GÖRE
Kızlar
Erkekler
Terk
Devam
Terk
Devam
Okula aidiyet
2.67
2.76*
2.49
2.69*
Ders dışı faaliyetler
1.91
1.92
1.91
1.93
Okuldaki güvensizlik ortamı
2.47
2.36*
2.31
2.26
Okulu sevme
2.35
2.40*
2.24
2.37*
Okuldaki olanaklar
1.88
3.21*
2.30
3.52*
Öğretmenle iletişim
3.32
3.98*
3.12
3.79*
* p<.05
Not: Okuldaki güvenlik ortamı, öğretmenle iletişim 0 (kötü) – 5 (iyi)
TABLO. 25 OKULA DEVAM ETME OLASILI⁄INI ETK‹LEYEN OKUL VE
ÖĞRETMENLE İLG‹L‹ NEDENLER
Değişken
B
ExpB
% Etki
P
Çocuğun okula aidiyeti yüksek
1.02
2.78
%178
<.00
Okulda yeterli ders dışı faaliyetler var
-.60
.54
-%45
<.00
Okulda güvenlik ortamı var
-.31
.73
-%27
<.00
Çocuğun öğretmenlerle iletişimi iyi
.43
1.53
%54
<.00
Okulların olanakları iyi
.39
1.47
%48
<.00
* Lojistik regresyon sonuçlar›
Not: Okula aidiyet 1 (az) – 3 (çok)
50
Tablo.25’te verilmiştir. Okula aidiyet ve öğretmenle
iletişim okulla ilgili nedenlerin en önemlileri olarak
öne çıkmıştır. Okula aidiyet ölçeğindeki bir birimlik
artış öğrencinin okulda kalma ihtimalini 2.8 kat
artırmaktadır (% 178). Bunun yanı sıra öğretmenle
iletişim ölçeğindeki bir birimlik artış öğrencinin
okula devam etme ihtimalini 1.5 kat artırmaktadır.
Okuldaki güvenlik sorunları ile ilgili bir birimlik artış
ise öğrencinin okulu terk etme ihtimalini 0,7 kat
artırmaktadır (% 27). Okula aidiyet değişkeninin büyük
ölçüde öğretmenle ilgili sorulardan oluşturulduğu
göz önüne alındığında öğretmenlerin okulu terk ve
nedenleri hakkındaki tutum ve algılarının önemi
yadsınamaz.
Bundan sonraki bölümde öğretmen anketlerinden
elde edilen okulu terk nedenleri algıları ve öğretmen
tutumları üzerinde durulmaktadır.
4. Öğretmenlerin Okulu Terk Sorunu Hakkındaki Algı
ve Tutumları
Öğretmenlerden ilköğretimin en önemli sorunları
sıralamaları istendiğinde okulu terk oldukça sonlarda
yer almaktadır (Tablo 26). En önemli sorun olarak
öğretmenler ailelerin eğitimsizliği ve sınıfların
kalabalıklığını ifade etmişlerdir. Okulu terk sonlarda
yer almakla beraber hem nitel hem nicel çalışmanın
bulgularında gördüğümüz gibi ailenin eğitimsizliği
okulu terkin etkin nedenlerinden biri olarak sürekli
karşımıza çıkmaktadır. İlginç bir sonuç öğretmenlerin
TABLO. 26 ÖĞRETMENLERE GÖRE
8 YILLIK EĞ‹T‹M‹N EN ÖNEML‹
SORUNU
Çok Önemli (%)
Ailelerin eğitimsizliği
81
Sınıfların kalabalıklığı
79
Okul açığı
68
Öğretmen açığı
66
Öğretmenlerin kalitesi
60
Güvenlik
59
Müfredat
55
Okulu terk
50
Dil sorunu
40
% 60 oranında öğretmen kalitesinden bahsetmiş
olmalarıdır. Bu tespit okul ve öğretmenlerle ilgili
okulu terk bulgularımızla örtüşmektedir. Diğer bir
ilginç bulgu derinlemesine görüşmelerde çok sıklıkla
karşımıza çıkan ve öğretmenler tarafından kesin
çözüm bekleyen sorunlardan biri olan dil sorununun
nicel verilere yansımamış olmasıdır. Dil sorunu % 58 ile
en yüksek Diyarbakır’da izlenirken en düşük % 28.6 ile
Şanlıurfa’da izlenmiştir.
Birinci bölümde belirtildiği gibi, çocuklar okulu
bırakma kararının sorumluluğunu genel olarak
üzerlerine almış, anneler de bunu desteklemişlerdi.
Ancak karşılaştırmalı analizler, bu durumun
görüldüğü gibi olmadığını, çocukların doğrudan
veya dolaylı ailevi etkiler sebebiyle bu karar›
vermek zorunda kaldığın› göstermişti. Öğretmenler
anne ve çocuklardan farklı olarak okul bırakma
kararının en fazla baba tarafından (% 71) verildiğini
söylemektedirler. Bunu çocuk (% 24.5) ve anne
(% 3.7) izlemektedir. Öğretmenlerin gözlemlerine
göre çocuklar okulu en fazla beşinci (% 24.9) ve altıncı
sınıfta terk etmektedirler (% 34.9).
Öğretmenlere göre okulun ortalama olarak terk
edildiği sınıf açısından iller arasında bir fark
gözlenmemektedir (Bakınız Ek.1, Tablo.7). Beşinci
sınıftan altıncı sınıfa geçmede okulu terk konusunda
çok önemli bir kopma yaşanmaktadır. Bu bulgu daha
sonra tartışılacak olan politika önerileri için önem
taşımaktadır. Beşinci sınıftan altıya geçildiği dönemin
kız çocukların ergenlik dönemine denk gelmesi,
8 yıllık zorunlu eğitim öncesi 5 yıllık eğitim
alışkanlıklarından ve algılarından kurtulamamış
olmak ve derinlemesine görüşmelerde de gözlendiği
üzere ailelerin beşinci sınıf sonunda “resmi bir
diploma” alınacağı yanılgısı terkin bu sınıflarda
yoğunlaşmasını açıklamaktadır.
İller arası karşılaştırmalarda, öğretmen gözlemleri
kız çocukların en fazla Konya ve Şanlıurfa’da okulu
terk ettiğini, erkek çocuklar içinse oranların en yüksek
Diyarbakır’da olduğunu göstermektedir.
Bir örnek oluşturması amacıyla, öğretmenlere genel
olarak terk sorunu hakkındaki gözlemlerinin yanında
kendi sınıf ve okullarında yaşadıkları terk sorunu
hakkında da sorular sorulmuştur. Katılımcıların % 30’u
okulu bırakma sorunu ile sık karşılaştığını söylemiştir.
Bu sorun iller bazında farklılık göstermektedir(Bakınız
Ek.1, Tablo.8). İstanbul ve Erzurum’daki öğretmenler
okulu terk sorunu ile çok sık karşılaşmadıklarını
söylemektedirler. Öğretmenlerin son 3 yılda okulu
terk eden öğrencileri ortalama 5 kişidir. İçinde
bulunulan senede ise ortalama olarak 3 kişinin sınıfı
bıraktığı söylenmiştir. Buna rağmen, bir okulda bir
51
TABLO. 27 ÖĞRETMENLERE
GÖRE TERK NEDENLER‹
Nedenler
Çok Önemli - %
Öğretmenlerin maddi-manevi
doyum boyutu
49.4
Eğitime kaynak ayrılmaması
48.5
Başarısızlık nedeniyle okuldan
uzaklaştırma
42.3
Erken yaşta öğrenme sorunlarının
tespit edilmemesi
39.4
Eğitim fakültelerinin kalitesizliği
37.8
Yetersiz okul öncesi eğitim
33.2
Çocukların erken evlendirilmesi
29.5
Öğretmen-öğrenci uyumu
26.6
Anadilde eğitim eksikliği
23.7
Okulların fiziki koşullarının
yetersizliği
27.8
Okulların sosyal koşullarının
yetersizliği
28.2
Eğitim dönemlerinin esnek
olmaması
20.7
yıl içinde okulu terk eden öğrenci sayısı 30’a kadar
çıkabilmektedir.
Ancak bu sayıları değerlendirirken, bölümün başında
belirtildiği gibi, öğretmenler arasında okulu terk
tanımında bir fikir birliği olmadığı da göz önünde
bulundurulmalıdır. Bazı öğretmenler için bir çocuğun
okulu terk etmesi bir yıl boyunca derslere devam
etmemesi demek iken, bazıları için bu bir dönem de
olabilmektedir.
Öğretmenlere Göre Terk Nedenleri
Nitel çalışmanın bulgularında yer alan öğretmenlere
göre okulu terk sebepleri sıralanmış ve nicel
çalışmaya katılan öğretmenlerden bu nedenleri
“çok önemli-önemli-hiç önemli değil” ölçeği içinde
değerlendirmeleri istenmiştir. Tablo.27’de görüldüğü
gibi öğretmenler terk nedenleri içinde öğretmenler
ve eğitim sistemi ile ilgili olan etmenleri öncelikle
“çok önemli” bulmuşlardır. Öğretmenlerin % 50’ye
varan bir oranı öğretmenlik mesleğinin maddimanevi doyum boyutunun eksik ve sorunlu olmasını
okulu terkin en önemli nedenlerinden biri olduğunu
belirtmişlerdir.
52
Öğretmenlerden terk nedenlerini kız ve erkek
öğrencilere göre ayrı ayrı değerlendirmeleri
istendiğinde ortaya biraz daha farklı bir tablo
çıkmaktadır (Tablo 28). Ailelerin yoksulluğu
öğretmenler tarafından hem kız hem de erkek
öğrenciler için en önemli neden olarak ortaya
çıkmıştır. Eğitimin gerekliliğine inanmamak ve
eğitimden beklenti daha önceki bulgularımızda da
öne çıkan ve politika önerilerinde üzerinde durulması
gereken bir sorun olarak netleşmiştir. Ailede çok fazla
çocuk yoksullukla ilişkili bir değişken olarak üçüncü
sırada yer almaktadır. Kız öğrenciler için bunu kadının
toplumsal yeri, erkek öğrenciler için ise aileye yardım
zorunluluğu izlemektedir.
Öğretmenlere terk sorununu engellemek için yapılması
gerekenler sorulduğunda, % 72’si ailelere eğitimi en
önemli çözüm olarak önermişlerdir (Tablo.29). Bu
bulgu da daha önce ifade ettiğimiz terk nedenleriyle
tutarlı bir öneridir ve kapsamlı bir şekilde politika
önerileri çerçevesinde düşünülmelidir. Yine diğer
bulgularla tutarlı olarak öğretmenlerin çabalarının
desteklenmesi ön plana çıkmaktadır. Çocukların
okulla ilgili terk nedenlerinden çok sıklıkla ortaya
çıkan öğretmenle iletişim bu çözüm önerisine destek
vermektedir. Medya desteğinin sağlanması, hem
ailelere eğitim vermede hem de toplumun eğitimden
beklentilerinin yükseltilmesinde öğretmenler
tarafından önerilen diğer bir çözümdür. Medya desteği
ve öğretmenlerin kalitesi ve ilgisi “iyi rol modelleri”
yaratmakta etkili olacaktır. Öğretmenlerin % 60’ı “iyi
rol modellerinin” çok önemli olduğunu belirtmiştir.
Bu bulgu derinlemesine görüşmeler sırasında sahada
araştırmacılarının da sıklıkla gözlemlediği bir
unsurdur.
Öğrencilerin okulda kalması için öğretmenlere neler
yaptıkları sorulduğunda (Tablo. 30) % 75’i öğrenciyle
konuştuklarını ifade etmişlerdir. Saha çalışmasında
ve nitel analizlerde de ortaya konan, aslında
oldukça basit görünen bu yöntemin etkili olduğu
yönündedir. Diğer önemli bir yöntem anne-baba ile
konuşmaktır. Nitel araştırmada ailelerden alınan
bilgilerde, öğretmenlerin eve gidip ailelerle ilişki
kurmasının özellikle çok önemli olduğu gözlenmiştir.
Öğretmenlerin % 77.6’sı öğrencilerinin evine herhangi
bir nedenle gitmiştir. Bunların içinden çocuğun okulu
bırakması ile ilgili bir durum için gidenlerin sayısı ise
29, yani öğretmen örnekleminin sadece % 12’sidir.
Öğretmenlerin % 52’si terk riski bulunan öğrenciyi
rehber öğretmene göndermektedir. İlköğretimdeki
rehber öğretmen açığı ve rehber öğretmenlerin görev
tanımlarının belirsiz olması, sorunu rehber öğretmene
devretmenin aslında bir çözüm olamayacağına işaret
etmektedir.
TABLO. 28 ÖĞRETMENLERE GÖRE TERK NEDENLER‹:
KIZ VE ERKEK ÖĞRENC‹LER İÇ‹N
Nedenler
% Çok Önemli – Kız
% Çok Önemli – Erkek
Ailelerin yoksulluğu
55.6
58.9
Eğitimin gerekliliğine inanmamak
48.1
50.6
Ailede çok fazla çocuk
47.3
50
Kadının toplumsal konumu
47.3
-
Anneye/aileye yardım
36.9
47.7
Parçalanmış aile
38.6
38.6
Dini ve geleneksel baskı
33.6
22
Göç
31.5
35.7
Çevre baskısı
30
19.5
Okul masrafları
31
34
Çocukların erken evlendirilmesi
29.5
10.8
Dil
14.5
10.0
TABLO. 29 TERK‹ ENGELLEMEK
İÇ‹N NELER YAPILMALI?
TABLO. 30 TERK‹ ÖNLEMEK İÇ‹N
NE YAPIYORSUNUZ?
ÇOK ÖNEMLİ %
Her zaman %
Ailelere eğitim
72
Öğrenci ile konuşuyorum
74.7
Öğretmenlerin çabalarının
desteklenmesi
70
İyi bir rol model olmaya
çalışıyorum
66.0
Anne-babalarını okula çağırıyorum
61.0
Rehber öğretmenine yolluyorum
51.5
Sosyal aktivitelere katılmalarını
sağlıyorum
35.7
Müdüre yolluyorum
23.7
Eve mektup yolluyorum
23.7
Daha iyi bir kayıt sistemi
uyguluyorum
20.7
Evlerine gidiyorum
10.4
Medya desteği
61.4
İyi rol modelleri
60.6
Sosyal etkinlikler
57.3
Meslek liselerinin etkinleşmesi ve
yaygınlaşması
55.6
Türkçe destek programları
52
Çocuk işçiliği ile ilgili mevzuatın
uygulanması
51
Düzenli nüfus kayıtları
27.6
Okul dışında ek ders yapıyorum
10.4
Cezai yaptırımların uygulanması
24.1
Maddi destekte bulunuyorum
7.1
53
III.2. R‹SK GRUPLARINI BEL‹RLEME
Bu çalışmanın amaçlarından biri okula devam
edememe riski taşıyan grupları belirlemektir. Nitel ve
nicel çalışmalarda, tüm paydaşlardan alınmış bilgilere
göre okulu terk etme olasılığını arttıran risk faktörleri
belirlenmiştir. Bu bölümde öncelikle öğretmenlerin
doğrudan ifade ettikleri risk grupları tartışılacaktır.
Daha sonra terk ve devam eden çocuk-anne ikilileriyle
yapılan görüşmelerden elde edilen bulgulara
dayanarak, şimdiye kadar yaptığımız lojistik regresyon
analizlerinde öne çıkan terk faktörlerine bağlı bir risk
tablosu oluşturulacaktır.
% 57’si babası çalışmayan çocukların (kız veya erkek
olmasından bağımsız) okula devam konusunda
en şanssız grup olduğunu belirtmektedir. Bunu
parçalanmış ailelerden gelen çocuklar, eğitimsiz
ailelerden gelen çocuklar, kalabalık ailelerden gelen
çocuklar ve kız çocuklar izlemektedir. Çevresinde okul
bırakmış arkadaşları olan çocuklar da risk grubunda
önemli bir yer tutmaktadır. (Öğretmenlerin hangi
belirtilere bakarak öğrencilerin riskte olup olmadığını
anladıkları Ek.1, Tablo.9’da verilmiştir).
Öğretmenlere açık uçlu olarak sorduğumuz ve daha
sonra açık uçlu yanıtları inceleyerek oluşturduğumuz
risk grupları Tablo.31’de verilmektedir. Bu tabloya
göre okulu terk etmede en riskli grubu, babası
çalışmayan çocuklar oluşturmaktadır. Öğretmenlerin
Tablo.31’deki değişkenler önceki bölümlerde
bireysel, sosyo-kültürel ve ailevi, ekonomik, okul ve
öğretmenlerle ilgili terk nedenleri analizleri sonucu
istatistiksel olarak anlamlı çıkan değişkenlerdir.
Tekrarlayacak olursak; bireysel nedenler altında
cinsiyet, okul başarısızlığı, kendine güven ve
gelecekten beklenti değişkenleri incelenmiştir ve en
belirleyici faktör olarak cinsiyet bulunmuştur.
Sosyo-kültürel ve ailevi nedenler altında evde
konuşulan dil, ailenin okula ilgisi, ailenin eğitimden
beklentisi, parçalanmış aile, anne-babanın
okuryazarlığı incelenmiş ve terke en fazla etki eden
değişkenlerin annenin okuryazar olmaması, ailenin
okula ilgisi ve eğitimden beklentisi ile dil olduğu
bulunmuştur. Ekonomik nedenler altında çocuğun
çalışmak zorunda olması, göç, babanın düzenli işi
olma durumu, yaşanılan konutun durumu, kişi başı
aylık harcama, eşya mülkiyeti, ev mülkiyeti ve ailenin
herhangi bir şekilde bir sosyal sigorta ağı içinde olup
olmadığı incelenmiştir. Bunlar içinde en güçlü etkiyi
çocuğun çalışmak zorunda olması, konut mülkiyeti
ve kişi başı aylık harcama değişkenlerinin sağladığı
saptanmıştır. Son olarak okul ve öğretmenlerle
ilgili terk faktörleri altında okula aidiyet, ders dışı
faaliyetler, okuldaki güvenlik ortamı, öğretmenle
iletişim ve okuldaki fiziksel olanaklar incelenmiş,
öğretmenle iletişim, fiziksel olanaklar ve okula
aidiyetin değişkenlerinin okulu terkte anlamlı farklar
yarattığı saptanmıştır.
TABLO. 31 ÖĞRETMENLERE
GÖRE EN R‹SKL‹ GRUPLAR
En Riskli
%
54
Babası çalışmayan çocuklar
56.8
Parçalanmış aile
51.9
Eğitimsiz aile
51.5
Kalabalık aile
47.3
Kızlar
46.9
Çevresinde okul bırakmış arkadaşı olanlar
42.7
Yoksul ailelerin çocukları
40.2
Yaşları büyük olanlar
39.4
Okul sonrası çalışan çocuklar
33.6
Göçle gelen gruplar
32.0
Erkekler
31.5
Dersleri iyi olmayan çocuklar
30.7
Tutucu ailelerden gelenler
27.4
Bu bulgular ışığında okulu terk davranışında risk
grubunu oluşturan faktörler şöyle sıralanabilir:
Sağlık sorunu olanlar
23.7
•
Cinsiyet (kız çocuklar)
Aşiret bağları olanlar
20.3
•
Okuryazar olmayan anneler
Yaz aylarında tarımda çalışanlar
19.9
•
Okulla ilgisi olmayan aileler
Türkçe sorunu olanlar
19.5
•
Eğitimden beklentisi düşük olan aileler
•
Evde konuşulan dilin Türkçe olmaması
•
Çalışmak zorunda olan çocuklar
TABLO. 32 OKULU TERK R‹SK GRUBU
Değişken
B
ExpB
% Etki
P
Evde konuşulan dil Türkçe
.76
.47
%53
<.00
Erkek çocuk
1.39
4.03
%303
<.00
Okul başarısı yüksek
1.28
3.59
%258
<.00
Anne okuryazar
1.29
3.64
%264
<.00
Kişi başı aylık harcama yüksek
.00
1
-
.39
-2.62
.07
-%93
<.00
Ailenin eğitimden beklentisi yüksek
.18
1.20
%26
<.01
Ailenin okula ilgisi yüksek
.38
1.46
%100
<.00
Okulların olanakları iyi
.44
1.55
%105
<.00
Çocuğun okula aidiyeti yüksek
1.41
4.11
%58
<.00
Okulda yeterli ders dışı faaliyetler var
1.19
.30
-%32
<.00
Okulda güvenlik ortamı var
-.23
.80
-%11
.20
Çocuğun öğretmenlerle iletişimi iyi
.13
1.14
%17
.12
Çocuk bir işte çalışıyor
* Lojistik regresyon sonuçlar›
•
Hane içinde kişi başı harcamanın düşük olması
(yoksulluk)
•
Yaşanılan konutun sahibi olmama
•
Okula aidiyeti düşük olan çocuklar
•
Öğretmenle iletişimin sorunlu olması
•
Okulun fiziksel olanaksızlıkları
Sayılan risk faktörleri aynı zamanda lojistik regresyon
analizine sokularak daha da netleşmiş bir risk
tablosu elde edilmeye çalışılmıştır. Tablo.32 en net
sayılabilecek risk gruplarını göstermektedir. Buna göre
sırasıyla en riskli gruplar annesi eğitimsiz çocuklar,
kız çocuklar, evde Türkçe konuşulmayan aileler,
okullardaki fiziksel olanaksızlıklar, ilgisiz aileler ve
eğitimden beklentisi olmayan ailelerdir.
Aynı analiz kız ve erkekler içi ayrı ayrı yapılmış ve her
iki grup için ayrı risk faktörleri belirlenmiştir (Tablo.33
ve Tablo.34).
Risk faktörlerini incelediğimizde kız öğrencilerin en
önemli risk grubunu oluşturduğunu görmekteyiz. Bu
bağlamda kız öğrenciler açısından en riskli durumları
saptamak için Tablo.32’deki değişkenlerin etkilerini
yalnızca kız öğrenciler üzerinde araştırdığımızda
karşımıza Tablo.33’teki sonuçlar çıkmaktadır.
Annenin okuryazar olması durumunda kız çocukların
okulda kalma ihtimalleri % 412 artmaktadır. Annenin
okuryazarlığını okuldaki olanaklar izlemektedir. Okul
dışında çalışan kız çocukların eğitimlerine devam etme
ihtimalleri % 91 oranında düşmektedir. Bu etkenleri
sırasıyla ailenin okulla ilgisi, evde konuşulan dil ve
ders dışı faaliyetler izlemektedir. Aynı analiz erkek
öğrenciler için uyguladığında ise Tablo.34’teki sonuçlar
elde edilmiştir.
Erkek öğrenciler için en önemli risk faktörü okul
başarısızlığıdır. Başarılı öğrenciler başarısız
öğrencilere göre % 440 ihtimalle eğitimlerine devam
etmektedirler. Okul başarısızlığını okul dışında bir
işte çalışmak izlemektedir. Okul dışında çalışmak
erkek öğrencilerin okula devam ihtimalini % 94
oranında düşürmektedir. Okul değişkenleri arasında
erkek öğrencileri en fazla okuldaki olanaksızlıklar
etkilemektedir. İlginç sonuçlardan biri ise, kız
öğrenciler için kritik bir risk faktörü olan evde
konuşulan dilin Türkçe olmamasının, erkek öğrenciler
için geçerli olmamasıdır. Bir yorum yapmak gerekirse;
erkek öğrencilerin ev dışında daha fazla bulunmaları
ve dışarıda çalışmalarının Türkçe öğrenmelerine
yardımcı olması nedeniyle okulu terk davranışında bir
etkisi bulunmaması söylenebilir.
55
TABLO. 33 OKULU TERK R‹SK GRUBU - KIZLAR ‹Ç‹N
Değişken
B
ExpB
% Etki
P
Evde konuşulan dil Türkçe
-1.09
.33
-%67
<.00
Okul başarısı yüksek
1.01
2.75
check
Anne okuryazar
1.63
5.12
%412
Kişi başı aylık harcama yüksek
.00
1.00
-
-2.41
.09
%91
<.00
Ailenin eğitimden beklentisi yüksek
.21
1.23
%23
<.05
Ailenin okula ilgisi yüksek
.40
1.49
%79
<.00
Okulların olanakları iyi
.48
1.61
%94
<.00
Çocuğun okula aidiyeti yüksek
1.44
4.21
%58
<.00
Okulda yeterli ders dışı faaliyetler var
-1.50
.22
%62
<.00
Okulda güvenlik ortamı var
-.20
.82
-%15
Çocuğun öğretmenlerle iletişimi iyi
.23
1.26
%20
<.00
Çocuk bir işte çalışıyor
<.00
* Lojistik regresyon sonuçlar›
TABLO. 34 OKULU TERK R‹SK GRUBU - ERKEKLER ‹Ç‹N
Değişken
B
Exp
% Etki
P
Evde konuşulan dil Türkçe
.07
1.07
%7
.83
Okul başarısı yüksek
1.69
5.40
%440
<.00
Anne okuryazar
.55
1.74
%74
.14
Kişi başı aylık harcama yüksek
.00
1
-
.46
-2.85
.06
%94
<.00
Ailenin eğitimden beklentisi yüksek
.03
1.03
%3
.84
Ailenin okula ilgisi yüksek
.34
1.40
%63
<.00
Okulların olanakları iyi
.37
1.45
%68
<.00
Çocuğun okula aidiyeti yüksek
1.52
4.56
%63
<.00
Okulda yeterli ders dışı faaliyetler var
-.48
.62
%27
.50
Okulda güvenlik ortamı var
-.27
.77
%19
.50
Çocuğun öğretmenlerle iletişimi iyi
-.21
.81
%15
.15
Çocuk bir işte çalışıyor
* Lojistik regresyon sonuçlar›
56
IV. BÖLÜM
OKULU TERKİN ÖNLENMESİNE YÖNELİK İZLEME
SİSTEMİ GELİŞTİRİLMESİ VE POLİTİKA ÖNERİLERİ
GİRİŞ
Çalışmanın bu bölümünde ilköğretim
okullarında okulu terkin önlenmesine
yönelik bir izleme sistemi kurulması
ile politika önerileri yer almaktadır. Bu
bölüm üç alt başlıktan oluşmaktadır.
İlk olarak mevzuat değerlendirmesi
ve saha araştırmasından çıkarılan ve
izleme sistemi ile politika önerilerine
dayanak oluşturan öncelikli bulgulara yer
verilmektedir. Ardından, bir izleme sistemi
önerisi ile okulu terkin azaltılmasına
yönelik politika önerileri, bu öneriler ile
ulaşılacak hedefleri de içerecek biçimde
ifade edilmektedir. Son olarak ise izleme
sistemi ve politikaların uygulanma
çevresine yönelik öneriler sunulmaktadır.
IV.1 İZLEME SİSTEMİ VE POLİTİKA ÖNERİLERİNE
TEMEL OLUŞTURAN ANA BULGULAR
Okulu terkin önlenmesine yönelik olarak geliştirilen
izleme sistemi ve politika önerilerine temel oluşturan
ana bulgular; okulu terkin mevcut durumuna ilişkin
tespit ve değerlendirmeler ile altı ilde gerçekleştirilen
saha araştırma çalışmasının nicel ve nitel sonuçlarına
dayanmaktadır. Önceki bölümlerde detaylı olarak
ortaya konmuş olan ana bulgular içinden, izleme
sistemi ile politika önerilerini doğrudan etkileme
önceliği taşıyanlar aşağıda sunulmaktadır:
1- Okulu terkin ortak ve standart bir hukuki ve teknik
tanımı bulunmamaktadır.
2- Mevcut hukuki ve kurumsal çerçeve içinde okulu
terkin izlenmesi ve önlenmesi sistemi ancak
öğrencinin okulu terki ile çalışmaya başlamakta
ve geri kazanım da büyük ölçüde hukuki ve cezai
yaptırımlar üzerinden işlemektedir. Telafi eğitimi
başladığı için geri kazanımı sadece bunlara
bağlamak doğru değildir.
3- Okulu terkin öğrencinin okulu terk etmesi
öncesinde önlenmesine yönelik bir izleme ve
değerlendirme sistemi yoktur. Dolayısıyla önceden
önlemeye yönelik politika ve uygulama araçları çok
sınırlı ölçüde kullanılabilmektedir.
4- Okulu terk ile ilgili istatistik altyapısı mevcut
olmadığı için bu konuda sağlıklı bilgilere
ulaşılamamaktadır. Bu eksiklik konunun öneminin
anlaşılmasını ve etkin politikalar geliştirilmesini de
sınırlandırmaktadır.
5- Okulu terkin önlenmesinde en önemli kurum
“okul”dur. Ancak mevcut anlayış okula bu konuda
yeterli önemi atfetmemektedir. Okul yönetimleri de
bu konuda yeterli farkındalık içinde değildir.
6- Zorunlu ilköğretimde okulu terke yol açan çok
sayıda neden bulunmaktadır. Eğitim sistemi ve okul
koşulları, sosyo-kültürel ve ekonomik koşullardan
kaynaklanan bu nedenlerin öncelikleri ve ağırlıkları
hem bölgeler hem de cinsiyetler itibariyle
farklılıklar göstermektedir.
7- Okulu terkler çoğunlukla 4.sınıfta başlamakta,
5.ve 6. sınıflarda hızlanmaktadır. Kız çocukların
okulu terki, erkek çocuklardan oran olarak daha
yüksektir.
8- Kız çocuklarının okullulaşmasında elde edilen
önemli kazanımlar zorunlu 8 yıllık eğitimin
tamamlanmasına henüz yansımamıştır. Kız
çocuklar daha erken yaşta ve daha erken bir sınıfta
57
okulu terk etmekte ve bu karar daha çok aile
baskısı ile alınmaktadır.
9- Bölgesel olarak farklar göstermekle beraber okulu
terk etmiş erkek çocuklar eve para getirecek bir işte
çalışırken, kız çocuklar daha çok evde ailelerine ev
işi veya kardeş bakımında yardım etmektedirler.
10- Okulu terkin sosyo-kültürel ve ailevi koşullardan
kaynaklanan nedenleri incelendiğinde, annenin
okuryazar olduğu, evde konuşulan dilin Türkçe
olduğu, ailenin eğitimden beklentisinin yüksek
olduğu ve ailenin çocuğun okul durumu ile
ilgilendiği durumlarda okulu terk ihtimalinin
azaldığı görülmektedir. Annenin okuryazar olması
özellikle kız çocukların okula devamını sağlamakta
etkilidir.
11- Ekonomik koşullardan kaynaklanan nedenler
iki temel başlık altında toplanabilmektedir:
Ekonomik yetersizlikler nedeniyle çocukların işte
veya evde çalıştırılması ve eğitim harcamalarının
karşılanamaması. Saha çalışmasından elde edilen
bulgular, özellikle ailenin sigorta kapsamında
olmadığı ve aile içinde kişi başına düşen aylık
harcamanın düşük olduğu durumlarda çocuğun
okul dışında bir işte çalışması ve okulu terk etme
ihtimalinin yükseldiğini göstermektedir.
12- Eğitim sistemi ve okul koşullarından kaynaklanan
nedenler ise çok kapsamlıdır. Çocukların kendilerini
ne kadar okula ait ve okulda kendilerini ne kadar
güvende hissettikleri, okuldaki ders dışı faaliyetler
yani okulun çocuklar için cazibe merkezi olması,
okulun fiziksel koşulları ve çocukların öğretmenleri
ile ilişkileri okulu terk etme kararı üzerinde etkili
olmaktadır.
13- Öğretmenlerin eğitimleri ve eğitmenlik tecrübeleri
ile beklentilerinin de öğrencileri okulda tutmakta
önemli rolü vardır.
14- Okulu terkin önlenmesinde sadece eğitim ile
ilgili hukuki ve kurumsal politikalar uygulanması
yeterli olmayacaktır. Okulu terk nedenleri bu denli
kapsamlıyken önlenmesine yönelik politikaların da
bütünlüklü ve kapsamlı olarak ele alınması gerekir.
15- Okulu terkin önlenmesinde önemli bir taraf
olan kamuoyunda, bu konu ile ilgili bilinç ve
farkındalığın yeterli olmadığı görülmektedir.
IV.2 POLİTİKA ÖNERİLERİ
Okulu terkin önlenmesine yönelik politika önerileri
dört ana hedefin gerçekleştirilmesi amacıyla
oluşturulmuştur. Bu dört ana hedef şunlardır:
aşağıda önerilen okulu terk tanımları geliştirilmeli ve
kullanılmalıdır.
1- Eğitim döneminde 3 okul günü üst üste mazeretsiz
1- Okulu terk tanımında standartların oluşturulması
ve istatistik altyapısı ile izleme sisteminin
kurulması;
olarak okula gelmeyen ve bu nedenle aile, veli veya
2- Okulu terk risk gruplarının belirlenmesi ve
izlenmesi;
aile, veli veya vasisi ile kendisine ulaşılamayan
vasisi hakkında tüm hukuki yaptırımlar uygulanmış
olmasına rağmen okula dönmeyen öğrenciler ile
öğrenciler.
3- Okulların kurumsal ve işlevsel kapasitesinin
arttırılması;
2- Eğitim dönemi başında okula kaydını yenilemeyen
4- Ekonomik ve sosyal olanakların ve desteklerin
genişletilmesi.
3- Eğitim dönemi başında veya içinde okuldan
ve eğitimini bırakan öğrenciler.
nakil belgesini alan, ancak başka bir okula kayıt
yaptırmayarak eğitimini bırakan öğrenciler.
1. Okulu Terk Tanımında Standartların Oluşturulması
ve İstatistik Altyapısı İle İzleme Sisteminin
Kurulması
4- Yasaların açıkladığı sağlık ve benzeri nedenlerle
okulla ilişiği kesilen ve eğitimini zorunlu olarak
bırakan öğrenciler
5- Okula devamsızlık oranı sürekli olarak yüksek
olan, yasal okula gelmeme süresini geçiren,
1-a Okulu Terk Tanımında Standart Oluşturulması
Okulu terk olarak nitelendirilecek durumlar ve okulu
terk istatistiklerine kaydedilecek öğrenciler ile ilgili
olarak standart tanımlar oluşturulmalıdır. Bu amaçla
58
zaman zaman okuldan kopan, ancak tekrar
eğitime geri dönen ve bunu sık sık tekrarlayan
öğrenciler de gizli terk olarak nitelendirilmeli
ve istatistiklerde ayrıca tutulmalı ve izlenmelidir.
1-b İstatistik Altyapısının Kurulması
İlköğretimde kayıtlı tüm öğrencilerin, T.C kimlik
numarası kullanılarak ilgili bilgilerinin bilgi
işlem temelli elektronik ortamda tutulmasını ve
güncellenmesini içeren bir istatistiksel altyapı
kurulmalıdır. Bu istatistik altyapısının kurulmasına
ilişkin aşağıdaki politikalar önerilmektedir.
1- Bilgi İşlem Temelli İstatistik Altyapı Sistemi
Kurulmalıdır.
a- Merkezi sistem içinde tüm ilköğretim okulları,
kendi okullarına ilişkin sayısal bilgilerini,
oluşturulacak standart istatistik formları ile
bilgi işlem temelli olarak elektronik ortamda
tutmalı ve güncellemelidir.
b- Sayısal bilgiler okullar tarafından günlük/
haftalık/dönemsel/yıllık olarak girilmeli, sistem
online-real time temelli olarak kurulmalı ve
çalıştırılmalıdır.
i. sistem bilgileri merkezden (Milli Eğitim
Bakanlığı), il milli eğitim müdürlükleri ve
ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından
izlenebilmelidir.
ii. okullarda yönetim kademeleri sisteme
girebilmeli ve izlemelidir.
c- Merkezi ve karar alıcı otoriteler sistemin
bilgileri ile,
kurulması ve çalışmasından sorumlu olmalı
ve bu konuda okul müdürü tarafından resmen
görevlendirilmelidir. Müdür yardımcısı,
i. bilgi, veri ve istatistiklerin sağlıklı ve güncel
tutulması ve sisteme girilmesinden,
ii. bilgi işlem altyapısının etkin çalışmasının
gözetilmesinden sorumlu olmalıdır. Bu
konuda fiilen çalışanlar müdür yardımcısına
karşı sorumlu olmalıdır.
1-c Bilgi İşlem Temelli İstatistik Altyapı Sistemi İle
Öğrenci Bilgilerinin ve Durumlarının İzlenmesi
Kurulması önerilen bilgi işlem temelli istatistiksel
altyapı sisteminde, güncel okul bilgi ve istatistikleri ile
öğrenci bilgileri izlenmelidir. Bu amaçla aşağıdakiler
önerilmektedir.
1. Öğrenci Bilgileri ve Durumları Düzenli ve Sürekli
Olarak İzlenmelidir.
a. Öğrenciler okul kayıtlarını TC kimlik numarası
ile yaptırmalı ve sistemde öğrencilerin
bilgileri ve durumları TC kimlik numaraları ile
izlenmelidir.
b. Sisteme öğrenci TC kimlik numarası girilmesi ile
birlikte öğrenci ile ilgili olarak online ve güncel
şekilde aşağıdaki bilgilere ulaşılmalıdır:
i. öğrencinin kayıtlı olduğu okul ve ikametgah
adresi,
i. politika ve karar alma süreçleri için her
türlü sorgulamayı yapabilmeli, veri, bilgi ve
istatistiklerden yararlanmalıdır.
ii. öğrencinin okulu terk ile ilgili risk grubu
içinde ise risk grubu,
ii. okulların ve yönetimlerinin performans
ölçümü için sistemin veri, bilgi ve
istatistiklerinden yararlanılmalıdır.
iv. öğrencinin kayıt yenileme durumu,
2- Bilgi İşlem Temelli İstatistiki Altyapı Sisteminin
Çalıştırılması
a- İLSİS projesi çerçevesinde, tüm ilköğretim
okullarında bilgi işlem temelli merkezi bir
istatistik altyapı sistemi kurulmasına olanak
sağlayacak bilgi işlem kapasitesi ile merkezokullar arası online bağlantı sağlayacak
altyapı oluşturulmuştur. Önerilen bilgi işlem
temelli istatistik altyapı sisteminin online ve
özellikle öğrenci hareketleri ve okulu terk odaklı
çalıştırılması için bu konuda ayrıca bir yazılım
geliştirilmelidir.
b- İlköğretim okullarında, bir müdür yardımcısı
bilgi işlem temelli istatistik altyapı sisteminin
iii. öğrencinin okula devam durumu,
v. öğrencinin nakil aldı ise, yeni okula kayıt
yaptırıp yaptırmadığı,
vi. öğrencinin okulu terk statüsü; aile/veli/vasi
ile ilgili süreç ve gelinen aşamalar,
vii. öğrencinin başarı durumu.
c. Öğrenci nüfus ve ikametgah bilgileri, nüfus
idaresi ve muhtarlıklardaki bilgiler ile
bilgi işlem temelli sistemde (nüfus idaresi
ve muhtarlıklar ile ara yüz oluşturularak)
karşılaştırılmalı ve izlenmelidir.5
2. İlköğretim Okullarının Okulu Terk İle İlgili
Bilgileri ve İstatistikleri Düzenli ve Sürekli Olarak
İzlenmelidir.
a. İlköğretim okulları, Tablo 35’te gösterilen
bilgileri belirtilen dönemler için bilgi işlem
5 Raporun yaz›ld›¤› tarihte Adrese Dayal› Nüfus Kay›t Sistemi’ne henüz geçilmemiti.
59
istatistik altyapı sistemine girmeli, bu bilgileri
sürekli güncellemeli ve merkezi olarak bu bilgi
ve istatistikler izlenebilmelidir.
Merkezden online günlük, haftalık, aylık, dönemsel ve
yıllık veriler ile,
i. okulların okulu terk verileri ile ilgili diğer
veriler izlenmeli;
ii. okulu terk eden öğrenciler izlenmeli, sistem
içinde öğrencinin hangi konumda olduğu
belirlenebilmeli;
iii. okulu terk eden öğrencinin TC kimlik
numarası ve aile/veli/vasisinin TC kimlik
numarası ile (ikametgah, vergi, sosyal
güvenlik ve diğer kayıtlar ile) yeri tespit
edilmeli.
iv. yıllar itibari ile istatistikler oluşturulmalı ve
karşılaştırmalı olarak incelenmeli.
3. Okulların Okulu Terk İle İlgili Performansları
Düzenli ve Sürekli Olarak İzlenmeli Ve Ölçülmelidir.
a. Okulların kayıt ve tercih edilme performansları,
b. Okulların okulu terk performans ölçümü ve
karşılaştırmalar,
c. Okul yönetimlerinin performans ölçümü ve
değerlendirilmesi,
d. Performansı yetersiz okullar ile ilgili önlemler
alınması.
2. Okulu Terk Risk Gruplarının Belirlenmesi ve
İzlenmesi
Okulu terk risk gruplarının belirlenmesi ve izlenmesi
ile, okulu terkin gerçekleşmeden önce önlenmesi
amaçlanmaktadır. Buna bağlı olarak hazırlanan
ilköğretim okullarında risk gruplarının belirlenmesi ve
izlenmesine yönelik politika önerisi aşağıdaki adımları
içermektedir.
1- İlköğretim Okullarında “Öğrenci İzleme Ve
Değerlendirme Birimi” Kurulmalıdır
a. Bu birimin amacı okulu terkin azaltılması
ve önlenmesi temelinde öğrenci ve aile/veli/
vasilerin izlenmesidir.
b. Birimin görevleri okulda kayıtlı olan öğrenciler
ile ilgili olarak;
i. risk gruplarının belirlenmesi, öğrencilerin
risk gruplarına yerleştirilmesi ve risk
gruplarının güncellenmesi,
ii. risk grubu öğrencilerin aile/veli/vasileriyle
ilişki kurulması,
60
iii. risk grubunda yer alan öğrenciler
için önceden alınabilecek önlemlerin
belirlenmesi,
iv. çalışmaların düzenli olarak okul
yönetimi ve bilgi işlem istatistik birimi ile
paylaşılmasıdır.
2- Okulu Terk Risk Grupları Oluşturulmalı ve
İzlenmelidir
a. Öğrenci izleme ve değerlendirme birimleri, kayıt
dönemlerinde öğrenciler ve aile/veli/vasileriyle
ilgili, okulu terk ile ilişkili bilgileri toplamalı
ve öğrencinin risk grubu içinde olup olmadığı
ve risk grubu içinde ise hangi grupların içinde
olduğunu belirlemelidir.
b. Öğrenci izleme ve değerlendirme birimleri,
topladıkları bilgiler ile, her eğitim dönemi
başında “okulu terk risk raporu” hazırlamalı
ve bunu okul yönetimi ile paylaşmalıdır.
Okul yönetimi de bunu ilçe ve il eğitim
müdürlüklerine gönderilmelidir. Bu raporlar,
okuldaki risk gruplarını ve öğrencilerin
dağılımını, özel neden ve durumlar ile alınması
gerekli önlemleri içermelidir.
c. Öğrenci izleme ve değerlendirme birimleri
eğitim dönemi boyunca risk grupları içinde
yer alan öğrencileri ve aile/veli/vasilerini
izlemelidir.
d. Öğrenci izleme ve değerlendirme birimleri
izleme ve değerlendirmeleri içinde okulu terke
yol açacak nedenleri önceden görebilmeli,
çözüm önerileri geliştirerek öğrencinin okulu
terkini önlemeye çalışmalıdır. Bu konuda,
rehber öğretmenler önlemlerin geliştirilmesi ve
uygulanmasında aktif rol oynamalıdır.
e. Öğrenci izleme ve değerlendirme birimleri
öğrenci eğer bir risk grubu içinde ise bunu
öğrenciye ve aile/veli/vasisine de önceden
bildirmeli ve iyi bir diyalog ve iletişim hattı
oluşturmalıdır. Okulu terkin sonuçları ve
verilebilecek destekler ile ilgili olarak öğrenci ile
aile/veli/vasisi önceden bilgilendirilmelidir.
f. İl ve ilçe milli eğitim müdürlükleri risk grubu
öğrencilerinin yoğun olduğu okul ve bölgelere
özel önem göstermeli, risk gruplarındaki
yoğunlaşmaya bağlı olarak önlemler
geliştirmelidir.
3. Okulların Kurumsal ve İşlevsel Kapasitesinin
Arttırılması
Okulu terkin önlenmesine yönelik politika
önerilerinin temelinde ve merkezinde “okul”
bulunmaktadır. Türkiye’de okulu terk ile birlikte
TABLO. 35 OKULU TERK İLE
İLG‹L‹ STANDART R‹SK
GRUPLARI VE ÖĞRENC‹LER‹N
R‹SK GRUPLARI İÇ‹NDEK‹
KONUMU (B‹R ÖRNEKLEME)
Risk Grupları
Öğrencinin
Konumu
Aile / Veli
Yeni Göç Etmiş Aileler
Göç Etmiş Aileler (1-5 Yıl)
Anne Ve Ailenin Eğitim Seviyesi Ve Bilinci
Düşük
Parçalanmış/Dağılmış Aile
√
√
√
Yoksul Ve Yoksun Aileler
Babası/Annesi İşsiz/Çalışmak İstemeyen
Nüfusu Kalabalık/Çok Çocuklu Aileler
√
Öğrenci
Okula Aidiyeti Ve İlgisi Zayıf Öğrenciler
Uzak Semtlerden Gelen Sosyo-Kültürel
Seviyesi Düşük Öğrenciler
diğer eğitim sorunlarının çözümünde, eğitim
sisteminin iyileştirilmesinde ve sosyal sermayenin
geliştirilmesinde temel kurum okullardır. Bu
nedenle Türkiye’de öncelikle okullar ile ilgili
önemli bir yaklaşım ve anlayış değişikliğine ihtiyaç
bulunmaktadır. Bu çerçevede temel amaç okulların
kurumsal ve işlevsel kapasitelerinin arttırılması
olmalıdır.
Bu politika önerileri ile ”okul” merkezi bir rol
üstlenmektedir. Aşağıda önerilen politikaların
bazılarında “okul” doğrudan uygulayıcı iken
bazılarında ise düzenleyici ve yönlendirici
konumundadır. Okulun kapasitesinin arttırılması
ile temel olarak, eğitim işlevinin kendisinin
güçlendirilmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla,
okulun kurumsal kapasitesi, okulun fiziksel, maddi ve
eğitimsel koşullarının yanı sıra, öğretmenlerin ve genel
olarak okul personelinin kapasitelerinin arttılmasını
da kapsamaktadır. Okulun işlevsel kapasitesinin
genişletilmesi de ilgili kurumlarla diyalog ve
iletişiminin arttırılması gibi daha kapsayıcı bir hedefi
içermektedir. Kurumsal ve işlevsel kapasitenin
arttırılmasına yönelik politika önerileri bu iki ana
başlık altında sunulmaktadır.
3.1 Kurumsal Kapasitenin Artırılmasına Yönelik
Politika Önerileri
√
3.1-a Fiziki Kapasitenin İyileştirilmesi ve Yeterli
Hale Getirilmesi
Eğitim Ve Öğrenme Kapasitesi Sınırlı Ve
Zayıf Öğrenciler
1. İlköğretim okulu ihtiyacının düzenli olarak
karşılanması,
Türkçe Bilmeyen/Türkçesi Zayıf
Öğrenciler
2. İlköğretim okullarında derslik sayılarının
arttırılması ve sınıf başına öğrenci sayısının
azaltılması,
Okul Sonrası Çalışan Öğrenciler
3. İlköğretim okullarında ders içi ve dışı faaliyetler
için yeterli açık ve kapalı alanların oluşturulması,
Çevresinde Okul Bırakmış Arkadaşı Olan
Öğrenciler
4. Yönetici, öğretmen, rehber öğretmen, teknik
eleman ve çalışan açığının kapatılması.
Okul - Sınıf
4.5.6.Sınıflar
√
Kalabalık Sınıflar
√
Sınıf Öğretmeni Sürekli Değişen
Okul İçi Şiddet Ve Çevresinde Güvenlik
Zayıf
Ulaşım Güzergah Ve Çevresi Uygun
Olmayan Okullar
3.1-b Okulların Ekonomik Gücünün Arttırılması
1. Milli Eğitim Bakanlığı, bütçe olanaklarının
geliştirilmesi ve ilköğretim okullarına ayrılan
bütçenin iyileştirilmesi ile okulların ekonomik
durumları güçlendirilmelidir. Okulların, eğitim
hizmetlerinin sunulmasında öğrenci velilerine olan
bağımlılığı azaltılmalı ve zaman içinde ortadan
kaldırılmalıdır.
2. Okulların öğrencilerin aidiyetelerini, ailelerin ve
velilerin katılımını arttırmaya yönelik faaliyetler
düzenlemesi için ilave kaynak ihtiyacı olacaktır.
61
Bu kaynakların da öncelikle merkezi bütçeden
karşılanması sağlanmalıdır.
3. Tamamen aynî yardımlardan oluşan okul fonları
kurulmalı ve çalıştırılmalıdır. Bu fonlar için özel
kişi ve kurumlar ile yerel yönetimler ve STK’lardan
alınacak aynî yardımlar doğrudan ve sadece
öğrencilerin kullanımına yönelik olarak beslenme,
sağlık, araç-gereç, donanım, kıyafet, servis ve
benzeri olanakları içermelidir.
4. Okulların ekonomik olanaklarına katkı sağlamak
üzere yerel yönetimlerin kaynakları da ihtiyari
olarak kullanılmalıdır. İl özel idareleri dönem
başında okulların ekonomik ihtiyaçlarına göre
yerel yönetimlerden ihtiyari olarak kaynak
toplamalı ve bunları okulların bütçelerine
aktarmalıdır.
3.1-c Öğretmenlerin Kapasiteleri ile Öğretmenlere
Sağlanan Olanakların Genişletilmesi
1. Öğretmenlerin, okulun kurumsal kapasitesinin
arttırılmasına katkılarını alabilmek için şu tür
düzenlemeler yapılmalıdır: Öğretmenler;
i. düzenli ve programlı okul etkinliklerinde görev
almalıdır.
ii. öğrenci kabiliyeti ve kısıtlarının belirlenmesinde
görev almalıdır.
iii. sınıf öğretmenleri okulu terk özelinde aile ile
olan ilişkilerde görev almalıdır.
iv. spor ve kulüp etkinliklerinde görev almalıdır.
v. sınıf öğretmenleri rehberlik merkezlerinde
çalışabilmelidir.
2. Öğretmenlerin dersler dışındaki okul etkinliklerinde
görev almalarını özendirici tedbirler alınmalıdır.
Buna yönelik olarak öğretmenlerin eğitim
fakültelerinde bu tür etkinliklere ilişkin formasyon
eğitimi almaları sağlanmalı ve öğretmen
maaşları bu ilave görevlendirmelere göre yeniden
düzenlenmelidir.
3. Öğretmenler ile ilgili ödüllendirme ve teşvik
programları oluşturulmalı, bu programlar önceden
ilan edilmeli ve uygulanmalıdır.
4. Öğretmenlerin yaşam standartlarının ve kendilerini
geliştirme olanaklarının iyileştirilmesi ayrıca ele
alınmalıdır.
5. Öğretmenlere görev yapacakları okullarla ve
öğrencilerinin özel koşullarıyla ilgili bilgilendirici
programlar düzenlenmelidir.
62
3.1-d Rehberlik Sisteminin Genişletilmesi ve
Etkinleştirilmesi
1. Rehberlik merkezleri ve rehber öğretmenler
öğrencilerin hayata hazırlanmasında özel
programlar oluşturmalı ve ders saatleri dışında
zorunlu ve seçmeli rehberlik saatleri ayrılarak
öğrencilerle bu programlar uygulanmalıdır.
2. Sınıf öğretmenlerine de rehberlik öğretmeni
formasyonu kazandırarak sınıf öğretmenlerinin
de rehberlik hizmetlerinde bulunmalarına olanak
sağlanmalı, böylece bu hizmetler için karşılaşılan
eleman yetersizliği aşılmalıdır.
3. Rehber öğretmenler okulu terkin önlenmesi
konusunda etkin rol almalıdır. Öğrenci izleme ve
değerlendirme birimi içinde rehber öğretmenler
öğrenci ve aile/veli/vasilerin izlenmesi ve bu
kişilerle ilişki kurulmasında aktif rol almalıdır.
Bu konuda rehber öğretmenlerin yetki ve
sorumlulukları genişletilmelidir.
3.1-e Müfredatın Esnekleştirilmesi ve Özel
Uygulamalar Yapılması
1. Mevcut okul müfredatını anlama ve öğrenme
kapasitesi yeterli olmayan öğrenciler için özel
uygulamalar yapılması ile öğrencinin ilköğretim
okulunu bitirmesi kolaylaştırılmalıdır.
Bu öneri özürlü olan ve özel eğitim sınıflarında
özel eğitim görmesi gereken öğrencilerin dışında
kalan; örneğin Türkçeyi yeterli biçimde bilememe
ve kullanamama nedeniyle mevcut müfredatı
anlama ve öğrenme kapasitesi ortalamanın altında
kalarak bir anlamda okul terke zorlanan öğrencileri
kapsamaktadır. Bu öğrencilere yönelik özel
uygulamaların temel amacı, onları sekizinci sınıfın
sonuna kadar diğer öğrenciler ile aynı anlama ve
bilgi seviyesine getirmek olmalıdır.
2. Nüfusa geç kaydettirilmiş olmaları nedeni ile
büyük yaş öğrenciler için de yeterli sayı oluşması
halinde ayrı sınıflar açılması bir alternatif olarak
düşünülmelidir.
3.1-f Esnek Okul Takviminin Geliştirilmesi
Mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan öğrenciler
için esnek eğitim yılı uygulamasının geliştirilmesi
düşünülmelidir. Bunun yan sıra Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı “gezici okul” uygulamaları da
mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde
yaygınlaştırılmalıdır. Bu tür düzenlemeler için
Milli Eğitim Bakanlığı, STK’lardan ve bölge
üniversitelerinden destek alabilir.
3.1-g Başarıların Ödüllendirilmesi ve Teşvik Edici
Bir Burs Sisteminin Kurulması
1. Derslerinde ve diğer zorunlu etkinliklerde başarılı
olan öğrenciler okul yönetimleri tarafından
ödüllendirilmelidir. Ödüllendirme MEB’in
hazırlayacağı bir yönetmelik çerçevesinde
olmalıdır.
2. Derslerinde ve diğer zorunlu etkinliklerde veya
spor, müzik gibi beceri/yetenek alanlarında başarılı
olan yoksul öğrenciler için etkin bir burs sistemi
geliştirilmelidir. Burs yönetmeliği MEB tarafından
hazırlanmalıdır.
3.2 İşlevsel Kapasitenin Arttırılmasına Yönelik
Politika Önerileri
3.2-a Öğrencilerin (ve Ailelerin) Okula Aidiyetinin
Arttırılması
1. Öğrencilerin okullarda geçireceği serbest saatler
arttırılmalıdır. Ders dışı saatlerde öğrenciyi
okulda tutacak ve isteyerek kalmasını sağlayacak
faaliyetler yaratılmalıdır.
2. Okullarda öğrenciler için sosyal olanaklar ve
faaliyetler genişletilmelidir. Okullarda öğrenciler
için sürekli ve düzenli spor olanakları ve faaliyetleri
ile ilgi alanlarına ve kendilerini geliştirmelerine
yönelik kulüpler oluşturulmalıdır.
3. Okulda öğrencilere eğitim/öğretimde iyi örnekler
ve rol modeller sunulmalıdır. Bu konuda STK’lar ile
işbirliği yapılmalıdır.
4. Çevredeki STK faaliyetlerine öğrencilerin
katılımı özendirilmeli birlikte faaliyet ve projeler
geliştirilmesine olanak yaratılmalıdır.
3.2-b Öğrencilerin Yetenekleri ile Kısıtlarının
Tespiti ve Desteklenmesi
1. Okullarda, öğrencilerin özel yetenekleri ile
öğrenme kapasitelerinin tespitine yönelik sınıflara
göre ayrışmış, düzenli tekrarlanan çalışmalar
yapılmalıdır.
2. Bu çerçevede öğrenciler yetenekli oldukları
alanlara (edebiyat, sanat, tiyatro, spor, bilişim,
matematik vb). yönlendirilmeli, yeteneklerini
geliştirmeleri amacıyla ders saatleri dışında
olanaklar sunulmalıdır.
3. Öğrenme kapasitesi daha sınırlı olan ya da zeka
kapasitesi yüksek olan öğrenciler tespit edilmeli
ve bu öğrencilere özel ilgi gösterilerek öğrencilerin
kazanılması sağlanmalıdır.
3.2-c Türkçe Bilmeyen ve Türkçesi Zayıf Olan
Öğrencilerin Desteklenmesi
1. Okul öncesi eğitim yaygınlaştırılarak çocukların
katılımlarının arttırılması sağlanmalı ve bu
aşamada Türkçelerinin geliştirilmesi için özel
programlar düzenlenmelidir. Bu amaçla okullar,
muhtarlıklar ile işbirliği içinde erken çocukluk
eğitimi çağındaki çocuklardan Türkçe bilmeyenleri
veya Türkçesi zayıf olanları tespit etmeli ve bu
çocukların okul öncesi eğitime alınmaları için özel
çaba harcanmalıdır.
2. İlkokul çağına gelmiş olduğu halde Türkçe bilmeyen
veya Türkçesi zayıf olan öğrencilere yönelik
olarak, ders saatlerinin dışında Türkçe öğretimi
için sınıflar/dersler oluşturulmalı ve çocukların bu
sınıflara/derslere devamı özendirilmelidir. Okul
öncesi eğitimi olmayan okullarda, bu sınıflara/
derslere ilköğretim çağı öncesindeki çocuklar da
devam edebilmelidir.
3.2-d Okul ile Ailelerin Yakınlaşmasının
Sağlanması
1. Okullar ile aileler arasında yakınlaşmayı artırmak
için sürekli iletişimi sağlayacak sosyal faaliyetler
düzenlenmeli; okullar öğrencilerin aile/veli/
vasilerine açık olmalıdır. Okullar 12 ay ve haftanın
her günü bu amaçla açık tutulmalıdır.
2. Ailelere eğitim, bilgi, beceri sağlanması konusunda
özel programlar düzenlenmeli, hafta sonları ve
ders saatleri dışında veya seçilmiş saatlerde
kütüphaneden ve diğer okul alanlarından
yararlanmaları sağlanmalıdır.
3. Göç eden /yeni taşınan ailelere okul ve çevresi ile
ilgili bilgiler aktarılmalı bu amaçla muhtarlıklar ile
ortak programlar hazırlanmalıdır. Kaymakamlık ve
STK’lar ile işbirlikleri yapılmalıdır.
4. Okulu terk ile ilgili risk grupları içinde yer alan
aileler için risklere göre şekillendirilmiş içerikte
ayrı programlar hazırlanmalı, bu ailelerle sürekli
iletişim içinde olunmalıdır.
3.2-e Annenin Eğitim ve Bilinç Seviyesinin
Arttırılması
Öğrenci annelerinin eğitim seviyesi ve eğitim ile ilgili
bilinç seviyesinin arttırılması için programlı çalışmalar
yapılmalıdır. Bu amaçla öğrenci annesinin eğitimi ve
eğitim bilinci ile ilgili durumu tespit edildikten sonra
okul yönetimi tarafından anneler,
1. Halk Eğitim Merkezleri ve STK’larla işbirliği içinde
okuma yazma kurslarına yönlendirilmelidir.
63
2. Halkevleri, toplum merkezleri ve STK’larla işbirliği
içinde düzenli program ve kurslar ile eğitim
konusunda bilinçlendirilmelidir.
3. Okullarda düzenlenecek sürekli toplantılar ile
annelerin eğitime olan inancı yüksek tutulmalıdır.
3.2-f Aile/Veli ve Vasilerin Okulu Terk Konusunda
Mevcut Hukuki Sürece İlişkin Bilgilendirilmesi
ve Bilinçlendirilmesi
Okul yönetimleri, muhtarlıklar ve mülki amirlikler
öğrencilerin aile/veli/vasileri ile düzenli toplantılar
yaparak öğrencilerin okula gönderilmemesi halinde
karşılaşılacak cezai hükümler ile ilgili olarak
bilgilendirilmeli ve bu konuda bilinç seviyeleri
arttırılmalıdır. Bu konuda özellikle risk grubu aileleri
sürekli olarak bilgilendirmelidir.
4. Ekonomik ve Sosyal Olanakların ve Desteklerin
Genişletilmesi
Ailelerin ekonomik ve sosyal koşullarının yeterli
olmaması okulu terkin en önemli nedenleri arasında
yer almaktadır. Bu nedenle okulu terkin azaltılması
amacıyla aile ve öğrencilerin ekonomik ve sosyal
olanaklarının arttırılaması, buna yönelik desteklerin
genişletilmesi gerekmektedir. Bununla ilgili olarak
aşağıdaki politikalar önerilmektedir.
1- Ekonomik Gerekçelerle Okulu Terkin Önlenmesi ve İl
Özel İdaresinde Fon Oluşturulması
a. Okullar, eğitim dönemi başında ekonomik
kriterlere bağlı olarak okulu terk risk
gruplarında izlemeye alınan öğrenci sayılarını
ilçe ve il milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla İl
Özel İdaresi’ne bildirmelidir. İl Özel İdaresi risk
grubunda izlenen öğrenci sayısına bağlı olarak
ilköğretim kurumlarına yönelik bütçesi içinde
bir acil destek fonu oluşturmalıdır. Ekonomik
nedenlerle okulu terk etme durumunda olan
öğrencilerin eğitim masrafları o dönem için acil
destek fonundan karşılanmalıdır.
b. İlköğretimini sürdürürken eğitim harcamalarını
ve/veya ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak/katkı
sağlamak için çalışmak zorunda kalan -onbeş
yaşından küçük- öğrenciler de okulu terk riski
taşıyan grupların başında gelmektedir. Bu
öğrencilerin çalışmayı bırakması ve okulu
terk riskinin ortadan kaldırılması için yine
il özel idaresindeki acil destek fonundan
yararlanmaları sağlanmalıdır.
64
2- Çocuk Yoksulluğu ve Eğitim Yardımları İçin
Potansiyel Çocukların Tespit Edilmesi
a. Her yıl ilköğretim çağında olan ve yoksulluk
sınırında veya altında bulunan ailelerin
harcamalarının karşılanmasına yönelik gerekli
bütçe hesaplanmalıdır. Bu hesaplamayı MEB
okullardan gelecek veriler ile yapmalıdır.
Hesaplama yapılırken TÜİK’in yoksulluk
araştırması veri alınmalı ve her yıl bu araştırma
kapsamında eğitim dönemi başında yoksul
ailelerin ilköğretim çağındaki öğrenci sayısı
fiilen belirlenmelidir.
b. 2005 yılı için Türkiye genelinde 0-15 yaş
arasındaki çocuk yoksulluğu oranı % 37’dir
(UNICEF, 2006). Bu konuda TÜİK de Türkiye
genelinde bir “Yoksulluk Haritası” çalışması
yapmayı planlamaktadır. Bu çalışma içinde
“çocuk yoksulluğu” ve “ilköğretim çağındaki
çocukların yoksulluğu” gibi alt başlıkların
ayrıca hesaplanması, izlenmesi ve orta vadede
kayıtlı gerçek ve güncel verilere ulaşılması,
ayrıca bu verilerin sürekli olarak güncellenmesi
sağlanmalıdır.
3- Anne Çocuk Eğitim Programlarının Genişletilmesi
Muhtarlıklar, kayıtları ile okul öncesi eğitim
dönemine gelmiş veya ilkokula başlamasına bir yıl
kalmış olan aileleri/anneleri okullara bildirmeli,
okullar bu bilgiler ışığında anneleri anne-çocuk
eğitim programlarına yönlendirmeli veya bu
programların okullarda yürütülmesini sağlayarak
anneleri ilköğretim çağı öncesinde bilgilendirmeli
ve bilinçlenmelerine yardımcı olmalıdır. Anneler,
çocuklarını okul öncesi eğitime başlatmaları için
teşvik edilmelidir. Bu konuda okul ve muhtarlıklar
ile kaymakamlıklar arasında yakın işbirliği
sağlanmalıdır.
4- Göç İle Gelen Ailelerin Desteklenmesi
Okullar, öğrencileri içinde yeni göç etmiş veya
tercihen son beş seneye kadar göç etmiş olan
aileleri okulu terk risk grubu olarak yakından
izlemeli, bu ailelere rehberlik merkezleri aracılığı
ile eğitim konularında doğrudan destek vermeli,
ilgili diğer konularda da yönlendirme sağlamalıdır.
Kent yaşamı ve kent hizmetleri konusunda bilgiler
sunulmalı, okullarda özel programlar düzenlenerek
bu ailelerin katılımları çeşitli biçimlerde
özendirilmelidir. Okullar bu konuda muhtarlıklar,
kaymakamlıklar ve yerel yönetimler ile yakın
işbirliği içinde olmalıdır.
IV.3 İZLEME S‹STEM‹ VE POL‹T‹KALARIN UYGULAMA ÇERÇEVES‹NE
İL‹ŞK‹N ÖNER‹LER
Okulu terkin önlenmesine yönelik olarak geliştirilen
ve önerilen izleme sistemi ile politikaların etkin
şekilde uygulanabilmesi ve başarı sağlanması
için bunların uygulama çevresine ilişkin olarak da
öneriler sunulmaktadır. İzleme sistemi ve politika
önerilerinin uygulama çevresi başlığı altında; Hukuki
Çerçeve, Kamu Otoritesinde Kurumsal Yapı ve İletişim
Stratejisi’ne ilişkin öneriler sunulmaktadır.
IV.3.1 Hukuki Çerçeve
Okulu terk ile ilgili olarak önerilen politikaların
uygulanabilmesi için öncelikle düzenleyici temel
yasalarda okul terkin tan›m›n›n yap›lmas› ile
izlenmesi ve önlenmesinde sorumlu kurum ve
kiilerin tan›mlanmas› gibi hususlarda önemli
değişiklikler yapılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra
politikalardan etkin sonuçlar alınabilmesi için bazı ek
yasal düzenlemelere de ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ek
yasal düzenleme önerileri aşağıda sunulmaktadır.
1. İlkö¤retim Diploması Zorunluluğunun
Genişletilmesi
İlkö¤retim diploması olmayanların sosyal ve ekonomik
yaşamının sınırlanması alternatif bir yaklaşımdır.
Böylece sosyo-ekonomik yaşamın asgari ihtiyaçlarının
karşılanması için ilkö¤retimi bitirmek bir zorunluluk
haline getirilmektedir. Kamu hizmetlerinde
çalışmaktan ehliyet alınmasına kadar birçok
alanda yürütülen ilkö¤retim diploması zorunluluğu
uygulaması genişletilmelidir.
2. Onbeş Yaşını Doldurmamış Çocukların
Çalıştırılmasının Engellenmesi
Çocukların çalıştırılması doğrudan çalışma ve iş
yasaları çerçevesinde yasaklanmıştır. Bu yönü ile
konu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yetki ve
sorumluluk alanına giriyor olmakla birlikte ilkö¤retim
çağında olan ve çalışmak için okulu terk eden çocuklar
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve ilgili yasaların alanına
girmektedir.
Çocuk çalıştırılmasının engellenmesi orta vadeli bir
programı gerektirmektedir ve bu konuda Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı
arasında bir işbirliği protokolü yapılmalıdır. Bu
protokolün temel amacı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’nca kaçak çalıştırılan çocukların tespit
edilmesi ve bunların bilgisinin MEB ve mülki
amirliklerce paylaşılması, böylece okulu terk etmiş
olan çocuklara ulaşılmasıdır. Programın ikinci aşaması
ise bu çocukların tekrar okula kazandırılması ve
aile/veli/vasiler hakkında yasal sürecin başlatılması
olmalıdır.
3. İlkö¤retim Çağında Olan ve Okulu Terk Etmiş Sokak
Çocukları ile Suçlu Çocukların Eğitimi Konusunda
Yasal Çerçevenin Netleştirilmesi
İlköğretim çağında olmakla birlikte okulu terk etmiş
olan sokak çocukları ve suçlu çocukların eğitimi
ile ilgili olarak farklı yasalar çerçevesinde farklı
kurumlar sorumlu bulunmaktadır. Ancak bunun
yol açtığı yetki ve sorumluluk karmaşası içinde bu
çocukların yeniden okullulaşmasını sağlamakta çeşitli
zorluklar yaşanmaktadır. Bu çocukların eğitimi ile
ilgili olarak MEB ve ilkokul yönetimlerinin yetkileri ve
sorumlulukları daha açık olarak tarif edilmeli, bu yetki
ve sorumluluk arttırılarak yeniden düzenlenmelidir.
4. İlköğretime Alternatif Yasadışı Kursların Etkin
Denetimi ve Kapatılması
Başta kaçak kuran kursları, dini eğitim veren kurslar
olmak üzere çocukların okulu terk etmelerine neden
olan tüm “alternatif” kurslar ve yatılı pansiyonlar gibi
uzantıları mülki amirliklerce ve güvenlik güçlerince
etkin şekilde tespit edilmeli ve kapatılmalıdır.
65
IV.3.2 Okulu Terk ‹le ‹lgili ‹letiim Stratejisinin Gelitirilmesi Ve
Uygulanmas›
İlköğretim okullarında okulu terkin önlenmesine
yönelik olarak politikaların geliştirilmesi ve
uygulanması için kamuoyu bilinci ve desteği kritik bir
öneme sahip bulunmaktadır. Kamuoyunun ilköğretim
okullarında okulu terk konusu ile ilgili farkındalığı,
bilgisi ve bilinç seviyesi dikkate alındığında okulu
terk konusunda etkin bir iletişim stratejisine ihtiyaç
duyulduğu ortaya çıkmaktadır. İletişim stratejileri ilgili
merkezi ve yerel kamu otoritelerinin sorumluluğunda
olmakla birlikte, ilköğretim okulları, üniversiteler, sivil
toplum kuruluşları ve özellikle yazılı ve görsel medya
da bu çalışmaların tarafı ve sahiplenicisi olmalıdır.
İletişim stratejisi için, teker teker ya da hep birlikte
kullanılabilecek, aşağıdaki öneriler sunulmaktadır:
1- Türkiye genelinde okulu terk konusunu temel
alan geniş kapsamlı ve süreli bir “kampanya”
başlatılmalı.
2- Okulu terk oranlarının ve riskin yüksek olduğu
illerde yerel “kampanyalar” başlatılmalı.
3- Politikaların uygulanması aşamasında Türkiye
genelinde MEB tarafından nihai hale getirilecek
standart “bilgilendirme ve bilinçlendirme
programları” hazırlanmalı ve ilk bir yıl boyunca
ilgili kurumlarda ve ilgili kişilere yönelik olarak
uygulanmalıdır.
4- Yazılı ve görsel basında yayınlanan günlük
programlar içine (haberler, açık oturumlar,
dizi filmler vb) eğitimden beklentiyi pekiştirecek
mesajlar verilmeli; yanıltıcı örnekler ve olumsuz
rol modellerinin öne çıkarılması, denetlenme
yetkisine sahip kurumlar tarafından
engellenmelidir.
IV.3.3 Kurumsal Yap›ya ‹likin Öneriler
Politikaların etkin uygulanması için ilgili
kamu kurumları açısından aşağıdaki işbölümü
önerilmektedir.
1. Milli Eğitim Bakanlığı İçinde İşbölümü
a. Strateji Geliştirme Başkanlığı;
i. okulu terk ile ilgili orta uzun vadeli genel
strateji ve politikaların belirlenmesi,
ii. okulu terk ile ilgili istatistik altyapı
sisteminin kurulması ve izlenmesi.
b. Eğitim Araştırma Geliştirme Dairesi;
i. okulu terk ile ilgili politikaların
geliştirilmesine katkı sağlanması,
ii. okulu terk ile ilgili verilerin toplanmasına ve
değerlendirilmesine katkı sağlanması.
c. İlköğretim Genel Müdürlüğü;
i. okulu terk ile ilgili politikaların uygulanması,
ii. ilköğretim okullarında okulu terkin izlenmesi
ve performans değerlendirme,
iii. iletişim stratejisinin yönetilmesi.
66
2. MEB Kurumsal Yapısı İçinde Politika Uygulama
Süreçleri
a. MEB Merkez;
Strateji ve politikaların geliştirilmesi,
politikaların uygulama sonuçlarının izlenmesi,
okul performanslarının izlenmesi, politikalarda
yenileme ve iyileştirme.
b. İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri;
İlköğretim okullarında okulu terk potansiyeli
ve riskinin belirlenmesi (gelen raporlar ile),
okullarda okulu terkin izlenmesi ve okulların
gözetimi, gerekli önlemlerin alınması ve
uygulanması.
c. İlköğretim Okulları;
Politikaların uygulanması, istatistiksel bilgi ve
verilerin oluşturulması, okulu terk raporlaması,
risk gruplarının oluşturulması ve izlenmesi,
öğrencilerin izlenmesi, okulu terkin izlenmesi ve
müeyyidelerin uygulanması.
3. İlköğretim Okullarında Kurumsal ve İşlevsel Yeni
Kapasite
İlköğretim okulları okulu terk ile ilgili politikaların
merkezinde yer almakta ve ana işlevi görmektedir.
Okulu terk konusundaki işlevlerine bağlı olarak
okullardaki kurumsal ve işlevsel yapıya ilişkin
olarak yukarıda ifade edilmiş olan öneriler aşağıda
topluca sunulmaktadır:
a. Bilgi işlem temelli istatistik altyapı sisteminin
çalıştırılması;
b. Öğrencileri izleme ve değerlendirme birimi
kurulması;
c. Okul forumu kurulması;
d. Öğrenci yetenekleri ile kısıtlarının tespiti ve
desteklenmesi;
e. Rehberlik sisteminin genişletilmesi ve
etkinleştirilmesi;
f. Öğretmenlerin daha etkin biçimde yeni görevler
üstlenmesi, rehberlik merkezlerinin okulu
terk konusunda etkinleştirilmesi, öğrencilerin
yeteneklerinin belirlenmesi ve desteklenmesi
için düzenlemeler yapılması;
g. Aile/veli/vasilere yönelik olarak düzenli ve
sürekli bilgilendirme -bilinçlendirme - eğitim
programları oluşturulması, sosyal etkinlikler
düzenlenmesi;
h. Anne-çocuk eğitim programlarının
uygulanması;
i.
Ek Türkçe dersleri verilmesi;
j.
Okul fonlarının kurulması ve çalıştırılması.
İlköğretim kurumlarının bu yeni işlevleri yerine
getirebilmesi için;
a. Okul yönetimi ve öğretmenlerin yetki ve
sorumlulukların›n genişletilmesi;
b. Hem okullar hem okul personeli için gerekli
ekonomik ve fiziki olanakların sağlanması
gerekmektedir.
IV.3.4 Haydi K›zlar Okula Kampanyas›’n›n Kurumsal Bilgilerinden
Yararlan›lmas›
Haydi Kızlar Okula Kampanyası ile oluşturulan il ve
ilçe yürütme kurullarında, öğrenci ve aileler ile ilgili
önemli bir bilgi ve deneyim birikimi sağlanmıştır. Okulu
terkin azaltılması ve önlenmesi amacı ile bu kurumsal
bilgi birikiminden yararlanılmalıdır. Bu amaçla ya
oluşturulan yürütme kurulları okulu terkin önlenmesi
amacına yönelik olarak yeniden düzenlenerek
faaliyetlerini sürdürmeli ya da yürütme kurullarında
toplanan bilgiler okulu terki önleme ile ilgilenecek
kurumlara aktarılmalıdır. Okullara aktarılacak bilgiler
özellikle risk gruplarının belirlenmesi ve izlenmesi
aşamasında kullanmalıdır.
67
SONUÇ
Bu çalışma, Türkiye’de eğitim sisteminin
önemli sorunlarından biri olan okulu terk
konusunu irdeleyerek gündeme taşımayı
hedeflemektedir. Bugün Türkiye’de
ilköğretimde okullulaşma oranlarında
kayda değer artışlar izlenmekle birlikte,
ilköğretim diploması almadan eğitim
sisteminden kopmalar da önemli
oranlara işaret etmektedir. Araştırmalar,
öğrencilerin okula kayıt olmaları ve
sisteme katılmaları sağlandığı halde,
önemli bir oranının sekiz yıllık eğitimi
çeşitli nedenlerle tamamlayamadığını ve
zorunlu eğitimini yarıda bırakarak okulu
terk ettiğini göstermektedir. Nitekim 19992005 yılları arasında toplam 436.614 çocuk
ilköğretim diplomasına sahip olmadan
hayata atılmış durumdadır. Bu çalışma,
bu konunun Türkiye’de önemli bir sorun
olduğunu nicel ve nitel bulguları ile ortaya
koymaktadır.
Türkiye’de mevcut hukuki çerçevede
ilköğretim okullarında okulu terk başlığı
altında bir tanım bulunmamaktadır.
Okulu terk yasal bir zorunluluğun yerine
getirilmemesi anlamına gelmekte ve bu
nedenle mevzuat içinde yer almamakta,
bunun yerine okula devamsızlık
tanımlanmaktadır. Dolayısıyla
okulu terk ile ilgili sağlıklı verilere ve
değerlendirmelere ulaşmak mümkün
olmamaktadır.
Okulu terke yol açan nedenler, eğitim
sistemi ve okul koşullarının yanı sıra
sosyo-kültürel ve ekonomik koşullardan
da kaynaklanmakta, öncelikleri ve
ağırlıkları bölgeler itibariyle farklılıklar
göstermektedir. Ayrıca kız ve erkek
öğrenciler arasında okulu terk nedenleri
arasında farklılıklar olduğu gözlenmiştir.
68
Okulu terk özellikle 5. ve 6. sınıflarda
yoğunlaşmaktadır. Bu durum diğer
faktörler yanında 8 yıllık zorunlu eğitimin
henüz tam olarak yerleşmediğinin de bir
göstergesidir.
Okulu terkin toplumsal, kültürel ve ailevi
koşullardan kaynaklanan nedenleri
incelendiğinde en önemli etkenlerden
birinin annenin okuryazarlık durumu
olduğu görülmektedir. İkinci önemli etken
ise evde konuşulan dilin Türkçe olup
olmaması olarak gözlenmiştir. Ekonomik
koşullardan kaynaklanan nedenler ise iki
temel başlık altında toplanabilmektedir:
Ekonomik yetersizlikler nedeniyle
çocukların işte veya evde çalıştırılması
ve/veya eğitim harcamalarının
karşılanamaması nedeniyle çocukların
okula gönderilmemesi.
Herkesin kaliteli bir ilköğretimi
tamamlaması, insan hakları çercevesinde
temel haklardan biri olmasının yanında,
Türkiye’nin önde gelen kalkınma
hedeflerinden biridir. Kız ve erkek
çocukların ilköğretim düzeyinde okulu
terk etmelerinin önüne geçmek
için okulların kurumsal ve işlevsel
kapasitelerinin arttırılmasının yanı sıra
risk gruplarının belirlenmesi, ekonomik
ve sosyal desteklerin genişletilmesi,
çocukların çalıştırılmasının engellenmesi
ile ilgili yasal düzenlemenin netleştirilmesi
ve okulu terk ile ilgili iletişim stratejilerinin
yerel ve ulusal düzeyde geliştirilerek
uygulanması binyıl hedeflerine
ulaşmada Türkiye’nin önündeki en
önemli sorunlardan biri olan eğitim
sorununun çözülmesi için gereken politika
önerilerinin öncelikli maddeleridir.
KAYNAKÇA
Christenson, S. L. and Thurlow L. M. (2004); School
dropouts: Prevention considerations,
interventions, and challenges. Current
Directions in Psychological Science Vol.13 No 1.
Kaufman, P., Alt, M.N. and Chapman, C. (2004); Dropout
Rates in the United States. US Department
of Education, National Center for Education
Statistics, Washington, DC.
Croninger, R. G. and Lee, V. E. (2001); Social capital and
dropping out of high school: Benefits to at-risk
students of teachers’ support and guidance.
Teachers College Record, 103 (4), 548-581.
MEB (2006); Strateji Geliştirme Başkanlığı.
Crowder, K. and South S. J. (2003); Neighborhood
distress and school dropout: the variable
significance of community context. Social
Science Research, 32, 659–698.
Morrow, V. (1999); Conceptualizing Social Capital in
relation to the well being of children and young
people: A Critical Review. Editorial Board of the
Sociological Review, pages 744-765.
Cullen, B. (2000); Evaluating Integrated Responses to
Educational Disadvantage. Dublin, Combat
Poverty Agency.
TÜ‹K (2007); Milli E¤itim ‹statistikleri
Devlet Planlama Teşkilatı (2005); dpt.gov.tr/ab/uyelik/
ilerle05.pdf.
Rosenberg, M. (1965); Society and The Adolescent
Self-Image. Princeton, N.J.: Princeton University
Press.
Devlet Planlama Teşkilatı (2006); dpt.gov.tr/ab/uyelik/
ilerle06.pdf.
Entwisle, R., Alexander, K. and Olson, L. (2005); Urban
teenagers work and dropout, Youth and Socıety,
Vol. 37 No. 1, 3-32
Eckstein, Z. and Wolpin, K. (1999); Why Youths drop
out of High School: The Impact of preferences,
oppotunities, and abilities. Econometrica, 67
(6):1295-1339.
Finn, J.D. (1989); Withdrawing from school. Review of
Educational Research, 59(2), 117-142.
Jonasson, J.T. and Blöndel, K.S. (2005); Early School
leavers and the drop out issue in Europe. In
M. Johannsdottir [Ed.], Back on Track [pp. 69]. Reykjavik: The Icelandic Leonardo da Vinci
National Agency.
Milli Eğitim Bakanlığı Resmi Web Sitesi; www.meb.gov.tr
Milli Eğitim Bakanlığı Mevzuat Bankası
OECD (2007); Reviews of National Policies for Education:
BAsic Education in Turkey.
Rumberger, R. W. (1995); Dropping out of middle school:
A multilevel analysis of students and schools.
American Educational Research Journal,32 (3),
583-625.
Snyder, C.R., Harris, C., Anderson, J.R., Holleran, S.A.,
Irving, L.M., Sigmon, S.T., Yoshinobu, L., Gibb, J.,
Langelle, C., and Harney, P. (1991); The will and
the ways: Development and validation of an
individual-differences measure of hope.
Journal of Personality and Social Psychology, 60,
570-585.
Unicef (2006); Education for all Global Monitoring
Report, 2007. New York, US.
69
EKLER
EK.1 SAHA ÇALIŞMASI - İLLERE GÖRE TABLOLAR
TABLO.1 İLLERE GÖRE OKULU TERK EDEN ÇOCUKLARIN ÇALIŞMA
ORANLARI
Diyarbakır
Erzurum
İstanbul
Mardin
Şanlıurfa
Toplam
Çalışanlar
28.3
8.7
41.7
25.5
22.7
26.4
Çalışmayanlar
71.7
91.3
58.3
74.5
77.3
73.6
TABLO.2 İLLERE GÖRE TARIMDA VE TARIM DIŞINDA ÇALIŞAN
ÇOCUKLARIN ORANLARI (%)
Tarımda çalışanlar
Tarım dışı çalışanlar
Diyarbakır
Erzurum
İstanbul
Mardin
Şanlıurfa
Toplam
15
4
16
28
14
17
14.2
5.7
35
21.7
11.8
20.4
TABLO.3 İLLERE GÖRE KIZ VE ERKEK ÇOCUK ÇALIŞMA ORANLARI
70
Kızlar
Erkekler
Diyarbakır
18.8
45.7
Erzurum
2.8
47.1
İstanbul
31.8
51.8
Mardin
16.8
44.2
Şanlıurfa
5.6
72
Toplam
17.0
52.3
71
4.88
6.69
22.0
86.0
80
36.0
15.0
Evdeki çocuk sayısı
Evde yaşayan kişi sayısı
Anne okuma yazma biliyor %
Anne eğitimsiz %
Baba okuma yazma biliyor %
Baba eğitimsiz %
Evde konuşulan dil Türkçe %
T
22.4
30.6
75.5
61.2
46.9
6.83
4.88
D
Diyarbakır
82.7
29.1
85
76.4
33.1
6.63
5.25
T
D
86.5
7.3
94.4
42.3
65.4
5.69
3.65
Erzurum
78.1
40.8
77.8
75.1
39.1
6.74
4.94
T
D
92.8
15.5
96.9
27.8
82.5
4.99
2.86
İstanbul
3.0
43.6
74.5
95.2
11.5
8.4
6.19
T
D
2.0
13.7
90.2
70.6
37.3
8.2
5.54
Mardin
TABLO.4 TERK EDEN (T) VE DEVAM EDEN (D) ÇOCUKLAR ARASI
İLLERE GÖRE SOSYO-KÜLTÜREL VE A‹LEV‹ NEDENLER KARŞILAŞTIRMASI
53.6
24.7
84.5
79.0
30.9
7.43
5.98
T
D
64.0
16.0
84
81.4
46.0
6.4
4.22
Şanlıurfa
48.1
37.5
78.9
83.5
27.5
7.25
5.46
T
D
64.5
16.9
89.4
47.0
62.2
5.97
3.87
Toplam
72
47.0
58.0
28.0
21
28.0
3.1
2.40
100.2
1.73
Ev sahibi değil (%)
Babanın düzenli işi var (%)
Ailenin sigortası var (%)
Yazın tarlada çalışıyorum (%)
Bir işte çalışıyorum (%)
Okula göndermede maddi zorluk
Oturulan konutun fiziksel durumu
Kişi başı aylık harcama(YTL)
Ev eşyası mülkiyet
Not: Okulu göndermede maddi zorluk ölçeği 0 (zor değil)- 4(zor)
* p< 0.5
23.0
Göç
T
D
2.57*
107.6
3.38*
2.2
4.1
2
40.8
61.7
46.9
26.5
Diyarbakır
2.65
80.78
4.5
2.8
8.7
4.7
47.2
78.4
71.7
3.1
T
4.65
2.8
1.9
1.9
44.2
64.7
48.1
7.7
D
2.69
91.61
Erzurum
2.09
88.1
3.67
3.5
41.4
21.3
27.2
53.7
33.7
62.7
T
D
3.03*
126.7*
4.13*
2.9
4.1
5.2
52.6
86.3
51.5
35.1*
İstanbul
1.42
70.40
1.60
3.7
25.5
32.7
12.7
45.4
63.0
9.7
T
2.23*
3.6
7.8
13.7
13.7
56.9
41.2
21.6*
D
1.92*
72.50
Mardin
TABLO.5 OKULU TERK (T) VE DEVAMDA (D) İLLERE GÖRE EKONOM‹K NEDENLER
2.35
71.26
4.32
3.2
22.7
14.4
402
66.0
82.5
14.4
T
6.0
D
2.17
67.11
3.79*
3.3
6.0
12.4
42.9
71.4
38.0
Şanlıurfa
73
1.84
2.13
2.25
1.80
3.05
Ders dışı faaliyetler
Okuldaki güvensizlik ortamı
Okulu sevme
Okuldaki olanaklar
Öğretmenle iletişim
*p<.05
2.56
Okula aidiyet
T
3.90*
3.60*
2.44*
2.22
1.97*
2.79*
D
Diyarbakır
3.05
1.92
2.30
2.52
1.88
2.62
T
D
4.06*
3.06*
2.45*
2.40
1.94
2.82*
Erzurum
3.22
2.76
2.31
2.28
1.94
2.58
T
D
3.89*
3.59*
2.37
2.09*
1.93
2.69*
İstanbul
3.28
1.21
2.32
2.58
1.82
2.69
T
2.29
2.67
1.78
2.67
D
3.33
2.03*
Mardin
3.60
2.26
2.39
2.58
2.12
2.60
T
D
4.0*
3.24*
2.39
2.35*
2.02
2.68
Şanlıurfa
TABLO. 6 OKUL VE ÖĞRETMENLE İLG‹L‹ OKULU TERK NEDENLER‹: İLLERE GÖRE
3.26
2.01
2.32
2.42
1.92
2.62
T
D
3.88*
3.36*
2.41*
2.33*
1.96*
2.74*
Toplam
TABLO. 7 ÖĞRETMENLERE GÖRE İL BAZINDA OKULU NE ZAMAN VE
K‹MLER BIRAKIYOR?
Diyarbakır
Erzurum
İstanbul
Konya
Mardin
Şanlıurfa
Toplam
5.26
5.94
5.79
5.82
5.28
5.18
5.60
Kızlar
35.5
51.4
42.9
66.7
45.2
60.7
48.5
Erkekler
22.6
18.9
21.4
16.7
-
7.1
16.2
Aynı
41.9
29.7
35.7
16.7
54.8
32.1
35.3
Daha fazla kaçıncı
sınıfta okulu
bırakıyorlar
En fazla kimler
bırakıyor?
TABLO. 8 ÖĞRETMENLERE GÖRE 6 İLDE OKULU BIRAKMA DURUMU
74
Diyarbakır
Erzurum
İstanbul
Konya
Mardin
Şanlıurfa
Toplam
Okulu bırakma ile sık
karşılaşıyorum (%)
38.7
5.4
6.0
10.0
12.9
17.9
30.0
Son 3 yılda okulu
bırakan öğrencim
ortalama
6.68
3.83
1.85
2.05
6.74
4.81
4.42
Bu yıl içinde okulu
bırakan öğrencilerim
ortalama
4.68
2.46
1
.55
4.77
4.81
2.63
TABLO.9 ÖĞRETMENLER NEYE BAKARAK B‹R ÇOCUĞUN OKULU
BIRAKMA R‹SK‹ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR (N= 176)
N
%
55
26
ailenin tutumu / okula yaklaşımı
11
5
ailenin maddi/ekonomik durumu/yoksulluğu
25
12
çocuğun ailesi ile ilişkileri
2
1
ailenin dine yaklaşımı
1
1
parçalanmış aile/baba işsizse
1
1
Sınıf içi uyumu/davranış bozukluğu
34
16
Derslerdeki gayreti/başarısızlığı
19
9
Dışarıda çalışması
6
3
Çevre koşulları
5
2
Kendisiyle konuşarak
5
2
Okul içi (öğretmen ve arkadaş) ilişkileri
4
2
Eğitime önem vermemesi /gelecek beklentisi
2
1
Yaş
2
1
Sosyal gelişimi
2
1
Ülke şartları
1
1
Çocuk kendini önemli hissetmiyorsa
1
1
Çocuğun derslere ilgisi/okula karşı tutumu
Aile durumu
75
76
yazarlar fatofl gökflen, zeynep cemalc›lar, can f. gürlesel, kas›m 2006 yay›ma haz›rlayan zeynep k›l›ç
yap›m myra
koordinasyon engin do¤an, tasar›m deniz ard›ç, tasar›m dan›flman› rauf kösemen, bask› öncesi haz›rl›k
harun y›lmaz, flekiller samet çolak bask› öncesi haz›rl›k koordinasyonu gülderen r. erbafl, nergis korkmaz
istanbul, haziran 2008
www.kizlaricinegitim.net
ERG Tel: +90 (212) 292 50 44 Faks: +90 (212) 292 02 95 www.erg.sabanciuniv.edu