Türkiye`de Yazılım Sektörü - Stratejik Düşünce Enstitüsü, SDE

Transcription

Türkiye`de Yazılım Sektörü - Stratejik Düşünce Enstitüsü, SDE
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
Katkı Sağlayanlar
Mariye Umay Akkaya
Zeynep Baktır
Mustafa Canlı
Anıl Çekiç
Hüseyin Rahmi Çetin
Murat Duran
Erdem Erkul
Aydın Kolat
Gülara Tırpançeker
Murad Tiryakioğlu
Editör
Murad TİRYAKİOĞLU
İçindekiler:
SDE Başkanı’ndan
Yasin Aktay .......................................................................................................3
SDE Ekonomi Koordinatörlüğü’nden ......................................................................4
Sunuş
Murad Tiryakioğlu ............................................................................................5
1. Türk Yazılım Sektörü: Genel Durum, Potansiyel Fırsat ve Tehditler
Gülara Tırpançeker ..........................................................................................8
2. Yazılım Sektörüne Yönelik Destek ve Teşvikler
Hüseyin Rahmi Çetin ......................................................................................16
3. Yazılım Sektöründe Dış Ticaret
3.1. Yazılım İhracatı ve Fırsatlar
Mustafa Canlı ......................................................................................22
3.2. Yazılım İthalâtı ve Tehditler
Erdem Erkul - Anıl Çekiç......................................................................30
3.3. Yerel Yazılımlar: Sosyal Medya, Mobil Uygulamalar & Oyun
Zeynep Baktır.......................................................................................34
4. Yazılım Sektöründeki İşbirlikleri
Aydın Kolat .....................................................................................................39
5. Yazılım Üretiminde ve Kullanımına Yönelik Standartlar ve Belgelendirme
Mariye Umay Akkaya ......................................................................................43
6. Bilişim Sektöründe İnsan Kaynağı
Murat Duran ...................................................................................................46
7. Son söz: Gelecek Çalışmalara İlişkin Bir Değerlendirme
Murad Tiryakioğlu ..........................................................................................51
SDE ANALİZ
Temmuz 2012
SDE Başkanı’ndan...
Bilginin gerek iktisadi gerekse toplumsal yaşam üzerindeki etkisi son yıllarda
daha belirgin hale gelmiştir. Bu dönüşümün etkileri bilgi ve iletişim teknolojileri
sayesinde öyle boyutlara ulaşmıştır ki, son yıllarda Arap ülkelerinde yaşanan ve
Arap Baharı olarak nitelendirilen dönüşümde sosyal medya belirleyici bir rol
oynamıştır. Toplumsal ve iktisadi etkileri itibariyle bilginin üretilmesinden etkin
olarak işlenmesine ve kullanılmasına kadar geçen her aşamada hayatımızın bir
parçası haline gelen yazılımlar ve bu yazılımların üretildiği, ticarileştirildiği ve
pazarlandığı sektör, özellikle bilgi temelli kalkınmanın geleceği için büyük önem
taşımaktadır.
Çoğu zaman iç ve dış politika gibi konulara yoğunlaşan Stratejik Düşünce Enstitüsü
“Türkiye’de Yazılım Sektörü” analizi ile farklı bir alanda fikri üretimleri bir araya
getirmektedir. Genellikle sorun olan, hastalıklı olan konular gündem oluşturuyor.
Ancak iyiye gidiyor olsa da önemi sebebiyle ekonomi ve yazılım sektörünün
sorunlarının ve geleceğinin de ele alınması ve tartışılması gerekmektedir.
Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ekonomi Koordinatörlüğü’nün yazılım sektörünün
stratejik öneminden hareketle Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Bilim ve Teknoloji
Politikaları Araştırma Merkezi işbirliği ile 29 Aralık 2011’de düzenlediği konferans
“Türkiye’de Yazılım Sektörü” analizinin oluşmasına yönelik ilk adımı oluşturmuştur.
Açılış konuşmasında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr.
Davut Kavranoğlu ve kapanış konuşmasında ise Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet
Yılmaz tarafından da önemle belirtildiği gibi bilgi günümüzün en önemli iktisadi
gücünü oluşturmaktadır.
Konferansı takip eden zamanda konuya ilişkin teknokrat, bürokrat ve
akademisyenlerle yapılan çalıştaylarla konunun derinliği ve ülke ekonomisi için
stratejik bir sektör olarak sağladığı ve sağlayabileceği katma değer göz önünde
bulundurularak uzun vadeli bir çalışmanın isabetli olacağına kanaat getirilmiştir.
Dolayısıyla değerli teknokrat, bürokrat ve bilim adamlarınca katkı sağlanan ve
birbirini tamamlayıcı nitelikte çalışmaların bir araya getirildiği bu analiz yazılım
endüstrisine ilişkin kapsamlı bir çalışmanın ilk meyvesi olarak değerlendirilebilir.
İlgili tüm taraflara fayda sağlaması dileğiyle…
Prof. Dr. Yasin AKTAY
SDE Ekonomi Koordinatörlüğü’nden
Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ekonomi Koordinatörlüğü olarak yazılım
sektörünün Türkiye’nin bilgi temelli iktisadi ve toplumsal kalkınma sürecinde
stratejik bir öneme sahip olduğunu düşünerek başlattığımız çalışmaların ilk
çıktısı olan bu analiz, enstitünün üç yıllık strateji eylem planına dahil edilen
sektörel analiz ve değerlendirmelerin ilk adımını oluşturmaktadır.
Bu analiz bilgi ve iletişim teknolojilerinin bir bileşeni olarak rekabet avantajı
sağlama vurgusu ile 9. Kalkınma Planı’nda öncelikli sektörlerden biri olarak
belirlenen yazılım sektörüne yönelik mevcut durumu, hedefleri ve gelecek
tahminlerini ele almaktadır. Bu türlü çalışmaların en önemli katkılarından
birisi de sektör ile ilgili diğer çalışmalardan faydalanma ve yapılacak
çalışmalara katkı sağlama potansiyelinin yanısıra kamu ve özel sektör ile
sivil toplum kuruluşları arasında bir iletişim ağı kurulmasına yönelik bir
imkân oluşturmasıdır.
Çeşitli yönleriyle sektöre ve sektörün geleceğine ilişkin fırsatların fark
edilmesine katkı sağlayacağı düşünülen bu çalışma Stratejik Düşünce
Enstitüsü yönetiminin destekleri, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Bilim ve
Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi’nin işbirliği, editör ve yazarların
değerli katkı ve katılımlarıyla şekillendirilmiştir. Türkiye’nin teknolojik ve
iktisadi geleceğine, potansiyeline ve kaynaklarına dikkat çeken çalışmanın
farkındalık ve fayda sağlamasını dileriz.
Sunuş
Bilginin üretim faktörlerinde sebep olduğu dönüşümün bir sonucu olarak ortaya
çıkan bilgi temelli yeni ekonomik düzenin önde gelen sektörlerinden biri olan yazılım
sektörü Türkiye gibi geriden gelen ve ancak yüksek yakalama potansiyeline sahip
ülkeler için özellikle önem arz etmektedir. Bu motivasyonun bir sonucu olarak 2011
yılının sonunda Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün ev sahipliğinde ve Ortadoğu Teknik
Üniversitesi, Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi’nin paydaşlığında
gerçekleştirilen “Türkiye’de Yazılım Sektörü” konferansında sektör çalışanları,
akademisyenler ve ilgili kamu kurumlarının yöneticilerince bu sektörün önemi
hassasiyetle vurgulandı. Türkiye’de yaklaşık 1.600 firmanın faaliyet gösterdiği yazılım
sektörü, firmaların çoğunun KOBİ niteliğinde olması, sermaye yapılarının yeterince
güçlü ve esnek olmaması gibi dezavantajlara karşın gittikçe artan pazar payı ve
teknolojik gelişmenin sağladığı hızlı makineleşme sürecinin de ivme kazanmasıyla
Türkiye için bilgi temelli kalkınma sürecinin önemli bir aracı olabilecek niteliktedir.
Tüm bu konularda ayrıntılı değerlendirme ve analizlere yer verilen ve gün boyu süren
sunumların bir kısmından oluşan bu analiz, Stratejik Düşünce Enstitüsü tarafından
konuya ilişkin uzunca bir çalışma döneminin ilk çıktısı olarak değerlendirilebilir.
Analizin ilk bölümü Türk yazılım sektörünü potansiyel fırsatları ve tehditleri ile
değerlendiren Gülara Tırpançeker’in yazısından oluşmaktadır. Sayın Tırpançeker,
“Türkiye neden bir başarı hikâyesi olmasın?” sorusuna cevap aramakta, Brezilya ve
Arjantin gibi iç pazar ve Hindistan, İrlanda ve İsrail gibi dış pazar odaklı stratejilerle
örnek teşkil eden ülkeleri yakalamak için Türkiye’nin önemli bir potansiyeli
olduğunu özellikle vurgulamaktadır. Ülke olarak sahip olduğumuz avantajları,
yüksek genç nüfusu, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanabilecek potansiyel 1,5
milyondan fazla KOBİ’nin varlığı, jeopolitik konumu, Gümrük Birliği üyeliği ile
Avrupa, Türkî Cumhuriyetler ve Ortadoğu pazarlarında dini, etnik ve ticari ilişkiler
olarak sıralamaktadır. Türkiye’nin başarılı diğer ülke örneklerinden faydalanarak ve
konumunu, kaynaklarını göz önüne alarak, iç ve dış pazar odaklı, özgün modelini
oluşturması gerektiğini vurgulayan ilk bölümde ayrıca genel durumu özetleyen
istatistikî bilgilere ve açıklayıcı grafiklere de yer verilmektedir.
Yazılım sektörünün gelişmesi ve kalkınmaya yönelik bir güç haline dönüşebilmesi
için hayati öneme sahip bir konu olan destek ve teşvikleri kapsamlı bir biçimde
değerlendiren Hüseyin Rahmi Çetin, kaleme aldığı bölümde Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından uygulanan destekleri ayrıntılı olarak ele almaktadır.
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Sanayi Tezleri (SANTEZ) Programı, Ar-Ge Merkezleri,
Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri ve Teknogirişim Sermayesi Desteği olarak
sıralanan bu programlara ilişkin istatistikî bilgiler bu programların yaygınlaşmasına
ve etkinliğine işaret etmektedir. Akademik dünyada üretilen teorik bilginin
sanayiye uyarlanabilmesinin önemine atıf yapan Çetin, desteklenen bu
projelerin teknolojik bir ürün veya yöntem olarak sonuçlandığını ve proje ortağı
firmalar tarafından ticarileştirilerek firmalara ciddi bir rekabet gücü üstünlüğü
ve ülkeye ise katma değer sağladığına dikkat çekmektedir.
“Yazılım Sektöründe Dış Ticaret” başlığı altında kaleme alınan üç alt bölümde
ise sektörün yazılım ihracatı ve ithalâtına ilişkin değerlendirmelerin yanı sıra
sosyal medyaya, mobil uygulamalara ve oyunlara yönelik geliştirilen yerel
yazılımlara ilişkin değerlendirmelere yer verilmektedir. Yazılım ihracatını
ve fırsatları değerlendiren Mustafa Canlı analizinde temel olarak sektörün
ihracat konusunda henüz hedeflenen noktadan uzak olan noktada olduğunu
vurgulamaktadır. Bununla birlikte 2023 yılı için 500 milyar dolar ihracat
hedefi ve bunun 10 milyar dolarlık bölümünün yazılım sektörüne ait olmasının
hedeflendiği noktada, 2012 yılından itibaren, sektörün her yıl ihracatını ve
boyutunu %31 kümülatif artırması gerekeceğine dikkat çekmektedir. Diğer
sektörlere kıyasla daha hızlı büyüyen bir sektör olsa dahi, sözkonusu bu
hedeflere ulaşmak için yazılım sektöründe köklü ve radikal bazı değişikliklere
ihtiyaç olduğu tezi analizin tümüne ilişkin motivasyonu destekler niteliktedir.
“Yazılım İthalâtı ve Tehditleri” başlığı altında R. Erdem Erkul ve Anıl Çekiç
gelecek 5 yıl için Türkiye’de yazılım ithalatı projeksiyonunu ele almakta ve
dünyadaki beklentilerin Türkiye için de geçerli olması yönünde beklentiye
sahip olunması gerektiğini vurgulamaktadır. Öte yandan HP, IBM ve Microsoft
gibi büyük üreticilerin özellikle yazılım alanında gösterecekleri büyümenin
Türkiye için de sözkonusu olabileceğini düşünmek gerektiğini vurgulayan
yazarlar, FATIH projesi kapsamında Türkiye’nin yeni bir teknoloji aktarma
merkezi olma yönündeki hedefinin tüm dünya şirketlerince kabul edilerek dile
getirilmekte olduğu üzerinde durmaktadır.
Zeynep Baktır ise kaleme aldığı üçüncü alt bölümde, sosyal medyaya, mobil
uygulamalara ve oyunlara yönelik yerel yazılımlara ilişkin bir değerlendirme
yaparken özellikle Türkiye’nin sosyal medyayı kullanma yaygınlığına ve
başarısına atıf yaparak karşılaştırmalı istatistiklere yer vermekte ve yaygınlaşan
sosyal ağların web tabanlı yazılımların hedef kitlesini çok daha fazla tabana
yaydığını ve sundukları uygulamalarla gerek ticari gerek sosyal alanda birçok
fırsatı beraberinde getirdiklerini ifade etmektedir.
Sektöre ilişkin bir diğer önemli konu olan yazılım sektöründeki işbirliklerini Aydın
Kolat ayrıntılı olarak ele almaktadır. Dördüncü bölümü oluşturan bu çalışma, ulusal
veya uluslararası düzeyde rekabetin en üst düzeyde olduğu yazılım sektöründe,
bireylerin kendi aralarında işbirliğine gitmelerinin, birlikte genel kapsamlı Ar-Ge
çalışmaları yapmalarının ve daha sonra bu Ar-Ge sonuçlarını kendi özel alanlarında
uygulamalarının sağlayacağı avantajları değerlendirmektedir. Sayın Kolat, “rekabet
öncesi işbirliği” olarak da adlandırılan bu yöntemin, iyi uygulanabilirse, sektörün
bilinçli ve güvenli bir şekilde büyümesine imkân sağlayacağını ifade etmekte ve
tarafların hepsinin kazançlı çıkacağını vurgulamaktadır.
Yazılım üretimine ve kullanımına yönelik standartların ve belgelendirmenin önemini
ele alan Mariye Umay Akkaya, gerek yazılım geliştirme aşamasında gerekse nihai
yazılım ürünlerinin belli standartlara uygunluğunun bağımsız kuruluşlar tarafından
test edilip, denetlenmesi sonucunda daha olgun, verimli, güvenli yazılımlar elde
etmenin önemini vurgulamakta ve bilginin depolanması, kullanılması ve paylaşılması
aşamalarını kaliteli, etkin ve verimli kılacağını ve maliyet ve zaman kazancına sebep
olacağını ifade etmektedir.
Son bölümü ise, bilişim sektöründe temel girdi olarak insan kaynağının önemini
vurgulayan Murat Duran’ın değerlendirmeleri oluşturmaktadır. Bilişim sektöründe
kalıcı bir yer edinmenin birinci kuralı olarak insan kaynağında düzenli ve sürdürülebilir
bir dengenin kurulmasına dikkat çeken Duran, analizinde, bilişim sektöründe
insan kaynağının daha mutlu ve daha kazançlı olması için gerekli değişkenlerin
neler olduğu, nasıl sağlanacağı, nasıl tatmin edici yapıda olacağı sorusuna cevap
aramaktadır.
Sektöre ilişkin kapsamlı bir analizin ilk adımı ve çıktısı olarak değerlendirilmesi
gereken bu çalışma, bir bütün olarak gerek sektör temsilcilerine, gerek ilgili sivil
toplum, meslek ve kamu kuruluşlarına ve gerekse de ilgili alanda çalışma yapan
akademisyenlere yol gösterici olarak tasarlanmış ve birbirini tamamlayıcı nitelikte
konuların alanının uzmanı kişilerce kaleme alınmasıyla ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla,
29 Aralık 2011’de düzenlenen ve geleceğe yönelik önemli hedeflere sahip sektör
analizinin ilk adımını oluşturan konferansın oluşumu için destek veren ODTÜTEKPOL ve SDE akademisyenlerinin, sektör temsilcilerinin ve bürokratların emeği
sonucunda ortaya çıkan bu çalışmaya doğrudan veya dolaylı olarak emeği geçen
herkese sektörün çalışanları ve geleceği adına müteşekkir olduğumu ifade etmek
isterim.
Murad TİRYAKİOĞLU
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
8
1. Türk Yazılım Sektörü
Gülara TIRPANÇEKER
Genel Durum, Potansiyel Fırsat ve Tehditler
Avrupa Komisyonu
kapsamında
yapılan bir
araştırmaya göre,
yazılım sektörü 22
sektör içinde Ar-Ge
faaliyetlerine en
çok kaynak ayıran
5. Sektör olarak
belirlenmiştir.
Ancak Ar-Ge
yoğunluğu
bakımından
2. sırada yer
almaktadır.
SDE Analiz
Dünya ülkeleri bilgi ekonomisine dönüşme ve bilgi toplumu olma yolunda bir yarış ve rekabet içerisindedir. Avrupa Birliği’nin Lizbon Stratejisi adı
altında aldığı kararda olduğu gibi bilgi toplumuna geçme ve bu şekilde
bilgiye dayalı bir ekonomi haline gelme çok önemli hale gelmiştir. Bilgi ve
İletişim Teknolojileri’ni (BİT) kullanmanın büyüme, rekabet ve istihdamı körüklediği, vatandaşların yaşam kalitesini artırdığı da bir gerçektir. En düşük
yatırımla en yüksek istihdamı ve en fazla katma değeri yaratan bir sektör
olması itibariyle yazılım sektörü ekonominin yeni kalkınma gücü olarak nitelendirilebilir.
Yazılımın yarattığı katma değerin ihracata, diğer sektörlerdeki rekabetçiliğe, Ar-Ge faaliyetlerine, gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) ve istihdamın
artırılmasına önemli etkileri vardır. Bununla birlikte yazılım sektörü Ar-Ge
faaliyetlerine en çok katkı sağlayan sektörlerden biridir. (Grafik 1.1.)
Dünyada yazılıma yönelik yatırımların % 25’ini Ar-Ge yatırımları oluşturmaktadır. Örneğin, Yeni Zelanda’da bu oran % 34’tür.
Avrupa Komisyonu kapsamında yapılan bir araştırmaya göre, yazılım sektörü 22 sektör içinde Ar-Ge faaliyetlerine en çok kaynak ayıran 5. sektör
olarak belirlenmiştir. Ancak Ar-Ge yoğunluğu bakımından 2. sırada yer almaktadır. Aynı araştırmaya göre, yazılım sektörünün toplam Ar-Ge yatırımı
26.5 milyar Avro olup Ar-Ge yatırımları payı % 7,3’tür. (Grafik 1.2.)
ABD’nin yazılımla ilgili patent sayısı 4695’dir. ABD’yi AB-25 ülkeleri ve Japonya takip etmektedir. (Grafik 1.3.)
Grafik 1.1. Yazılım Alanında Ar-Ge Harcamalarının Ülke Çapında Toplam Ar-Ge
Harcamaları İçindeki Payı
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
9
MI
LN
LI
KN
KI
JN
JI
,/2!(%:
/)+ )*+9
!)%(
86026/9
.,+9
%+)+ %9
08!
+ 08%/!
6++%02+
2)9
0.+9
8602/)9
/+0
+%*/(
,))+ %/)!1%(/))&(
I
!+%!))+ N
Kaynak: Capital Services Database
Grafik 1.2. Dünyada Yazılımla İlişkili Patent Dağılımı (%)
8602/)9AK
%+AJ %#!/AN
08%/!AK
0/%)AK
Kaynak: OECD Patent Database
Yazılımın tüm
sektörler içerisinde
ülke ekonomisi
için yarattığı
katma değer tek
başına OECD
ortalamasında
% 1,5 ila %
3 arasında
değişmektedir.
Yapılan % 22
BİT yatırımıyla
% 58 üretkenlik
sağlanmaktadır.
Yazılımın tüm sektörler içerisinde ülke ekonomisi için yarattığı katma değer
tek başına OECD ortalamasında % 1,5 ila % 3 arasında değişmektedir. Yapılan % 22 BİT yatırımıyla % 58 üretkenlik sağlanmaktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinde yazılım ürünleri ve yazılım hizmetleriyle ilgili harcamalar 258 milyar Avro tutarında olup, bu harcama birlik ülkelerinin GSYİH
ortalamasının %2,6’sını oluşturmaktadır. OECD ülkelerinde yapılan yazılım
yatırımları ülkelerin ortalama GSYİH’nın % 0,5 ila % 2,7 arasında yükselme-
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
10
sini sağlamıştır. Hindistan’da 2007 yılında yazılım üretiminden elde edilen
gelir, GSYİH’nın % 5,2’sini oluşturmuştur. Oysa bu oran 1998 yılında % 1,2
düzeyinde idi. Hindistan’da yazılım ve hizmetler ihracatı rakamları ise 2010
yılı itibariyle 60 milyar dolardır.
Grafik - 1.3. Bilgi-İletişim Teknolojilerinin Üretkenliğe Katkısı- AB Ülkeleri (%)
JII
QI
OI
MI
KI
I
,.)*4/&*DJRRNCKIIJE
2(&0&
Yazılım sektörü
diğer sektörlerle
karşılaştırıldığında
en fazla genç
nüfusun istihdam
edildiği sektör
olarak da karşımıza
çıkmaktadır.
Yazılım
sektöründeki
gelişme aynı
zamanda ülkenin
işsizlik oranında da
önemli bir azalma
sağlamaktadır.
SDE Analiz
/!2(!+)%(2!(%2(%0%DJRROCKIIKE
%#!/(2-/)!/
Kaynak: EUREKA/CELTIC Purple Book 2007-2008
Yazılım sektörü diğer sektörlerle karşılaştırıldığında en fazla genç nüfusun
istihdam edildiği sektör olarak da karşımıza çıkmaktadır. Yazılım sektöründeki gelişme aynı zamanda ülkenin işsizlik oranında da önemli bir azalma
sağlamaktadır. Yazılım sektörü kadınların ve engellilerin istihdamında da
önemli imkânlar sunmaktadır. Yazılım üretimi konusunda başarı öyküsü haline gelmiş Hindistan’da yazılım sektörüne yönelik girişimlerin başladığı yıllar
olan 80’li yılların ikinci yarısında yazılım sektöründeki iş gücü 2000’li yılların
başında yaklaşık 48 kat artarak 284.000 kişiye ulaşmıştır. Yazılım sektörünün
hızlı bir gelişme gösterdiği 2000’li yıllarda ise yazılım sektöründeki istihdam
ortalama yıllık % 40 artarak 2004 yılında 850.000 kişiye ulaşmıştır. Aynı zamanda İsrail’de de, sektörün istihdam ettiği insan sayısı 1990-2000 yılları
arasında 36.000’den 56.000’e çıkmıştır ve On yılda % 65 istihdam artışı
olmuştur. Bu ülke örneklerinden görüleceği gibi yazılım sektörünün stratejik
sektör olmasıyla birlikte işsizlik önemli bir ölçüde azalmıştır. İş İstatistikleri
Bürosu, ABD’de 2006 yılında, yazılımla ilgili sadece tek bir kategoride (yazılım mühendisleri kategorisi) istihdam sayısının 860.000 civarında olduğunu
bildirmiştir. Büro, 2016 yılına kadar bu sayının % 38 oranında artacağını
tahmin etmektedir.
Bu ülkeler, yazılım sektörünü stratejik sektör olarak belirlemişlerdir ve yazılım üreterek birer başarı hikâyesi olmuşlardır.
Türkiye Neden Bir Başarı Hikâyesi Olmasın?
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
11
Ekonominin tüm kollarını etkileyen yazılımı üretmek için en önemli girdi akıl
ve yaratıcı güçtür. Türkiye genç bir nüfusa sahiptir. Nüfusumuzun yarısı 25
yaşın altındadır. Ayrıca BT kullanabilecek 1,5 milyondan fazla KOBİ’miz vardır. Buradan yola çıkarak iyi bir iç potansiyele sahip olduğumuzu rahatlıkla
söyleyebiliriz. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve Gümrük Birliği üyeliği ile
Avrupa, Türkî Cumhuriyetleri ve Ortadoğu pazarlarında dini, etnik ve ticari
ilişkileri de dış pazarlar için sahip olduğumuz avantajlardır.
Hindistan, İrlanda ve İsrail dış pazar odaklı; Brezilya ve Arjantin de iç pazar
odaklı bir strateji ile çok hızlı büyümüşlerdir.
Türkiye; başarılı diğer ülke örneklerinden de faydalanarak ve konumunu ve
kaynaklarını da göz önüne alarak, iç ve dış pazar odaklı olarak kendi modelini oluşturmalıdır. Türkiye, bilgi toplumu yönündeki önceliklerine karşılık iç
talepteki büyüme beklentisini destekleyeceği, iç ve dış pazarda dengeli bir
büyüme stratejisi yürütmelidir. İç pazardaki gelişim dış pazar için bir hazırlık
niteliği taşımakla birlikte sektörün gelişimi için dış pazara yönelik politika ve
stratejiler eşzamanlı oluşturulmalıdır. Stratejik sektör olarak bir yol haritası
belirlenmelidir.
Türkiye’de bilgi ve iletişim teknolojilerinin içinde bilgi teknolojilerinin, bilgi teknolojileri sektörü içinde de yazılım ve hizmetlerin yeterince büyük ve
olması gereken noktada olmadığını söyleyebiliriz. IDC 2010 yılı verilerine
göre, Türkiye bilişim pazarı 8,549 milyar ABD dolarıdır. Bu rakamın 6,944
milyar ABD dolarını donanım, 0,909 milyar ABD dolarını hizmet ve 0,696
milyar ABD dolarlık kısmını ise yazılım oluşturmaktadır. Buradan da görüleceği üzere, Türkiye bilgi teknolojileri pazarı donanım ağırlıklı bir yapıdadır.
Dünya genelinde donanım tüm bilgi teknolojileri harcamasından % 39 pay
alırken, bu oran Türkiye’de yaklaşık % 81 seviyesindedir. Bilgi teknolojileri
pazarının % 19’u ise yazılım ve hizmetlerden oluşmaktadır. Donanım ağırlıklı bu yapının, önümüzdeki yıllarda, yazılım ve hizmetler alanında daha
fazla büyüyerek değişmesi gerekmektedir.
TÜBİTAK-MAM verilerine göre; Türkiye’de yaklaşık 1.600 adet yazılım üreten yerli firma yer almaktadır, sektör şirketleri KOBİ yapısındadır ve ölçekleri
küçüktür, sermaye yapıları güçlü değildir. (Grafik 1.4.)
Bu firmaların yaklaşık % 35’i, teknoloji geliştirme merkezlerinde yer almaktadır ve % 87,2’si KOBİ yapısındadır. Diğer bir ifadeyle; % 51’i 10 kişiden
Türkiye’de
bilgi ve iletişim
teknolojilerinin
içinde bilgi
teknolojilerinin,
bilgi teknolojileri
sektörü içinde
de yazılım ve
hizmetlerin
yeterince büyük
ve olması gereken
noktada olmadığını
söyleyebiliriz. IDC
2010 yılı verilerine
göre, Türkiye
bilişim pazarı
8,549 milyar ABD
dolarıdır.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
12
az, % 35,7’si 10 – 50 kişi arasında, % 9,8’i 50–250 kişi arasında ve % 3’ü ise
250 kişiden fazla işgücü istihdam etmektedir.
Grafik 1.4. Yazılım Sektöründe Faaliyet Gösteren Firmaların Ölçeklerine Göre
Dağılımı (%)
OI
NI
MI
LI
KI
JI
! I
/2%/(!2)!/
DNICKNIE
797(%/(!2)!/
DKNISE
Sektördeki yazılım geliştiricilerin yaklaşık % 47’si İstanbul’da, % 33’ü
Ankara’da çalışmaktadır. Yazılım üreten firmaların % 35’i teknoloji geliştirme
merkezlerinde yer almaktadır ve bu firmaların büyük çoğunluğu da sırasıyla
Bilkent, ODTÜ ve İTÜ teknokentlerinde bulunmaktadır. (Grafik 1.5.)
Grafik 1.5. Yazılım Firmalarının Teknokentlere Göre Dağılımı (%)
KN
KI
JN
JI
N
0(%1!$%/!(+,(!+2
!(*!/
+
:%+2!.+8B!(+,(!+2
/%9!0+8B!(+,)!+2
JR9&0
!/!02%B-))"!0%
2!(+,./(
&) &:!(+%(+8B
/2!(
,#:%%+8B
!5!.!+8B!(+,(!+2
,!)%+8B!(+,(!+2
Kaynak: TÜBİTAK-MAM
( !+%:+8B!(+,(!+2
!)6(+8B!(+,(!+2
/2!(
/)
!(+,(!+2
I
/&(!+2
SDE Analiz
77(%/(!2)!/
DJICNIE
Kaynak: TÜBİTAK-MAM
%)(!+2C9!/./(
Sektördeki yazılım
geliştiricilerin
yaklaşık % 47’si
İstanbul’da, %
33’ü Ankara’da
çalışmaktadır.
Yazılım üreten
firmaların % 35’i
teknoloji geliştirme
merkezlerinde yer
almaktadır ve bu
firmaların büyük
çoğunluğu da
sırasıyla Bilkent,
ODTÜ ve İTÜ
teknokentlerinde
bulunmaktadır.
%(/,%/(!2)!/
DTJIE
Yine TÜBİTAK-MAM verilerine göre, Türkiye’de; üretim ve otomasyon, telekom, enerji, elektrik ve elektronik, finans, lojistik, tekstil, eğitim, medya,
savunma, sağlık, turizm, inşaat, kamu alanlarında yazılım geliştirilmektedir.
(Grafik 1.6.)
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
13
Grafik 1.6. Geliştirilen Ulusal Yazılımların Alansal Dağılımı
MJAL
MIAM
JOAP
JRAO
JLAP
! 9F!)!8%:9,+6)6(
#%3*
!(03)
)1&*F,'%03(
%++0F+(&)&(
)!(2/%(F)!(2/,+%(
!)!(,*7+%(09,+
I
*)2F2,*09,+
JI
JJAM JJAK JI
NAN
KAN
7*!(2-/)!/
JRAR JRAR
*6F/ &*,+6
KI
+12
KM
6/%:*
KOAP
%#!/D/&*A
6(6(A+!/'%E
LIAM
LI
#)&(
MI
86+*
NI
Kaynak: TÜBİTAK-MAM
İGEME kayıtlarına göre, bugün 100 civarında firma, 50 ülkeye, 12 serbest
bölgeye yazılım ihracatı yapmaktadır ve geliştirilen bu yazılımlar başta
Amerika, Almanya, Irak, Kazakistan olmak üzere çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir. Türk yazılım şirketleri; sağlık, savunma, mobil çözümler, CRM ve
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) alanlarında ihracat yapmaktadır. Yapılan
ihracat 250 milyon ABD Doları civarındadır.
Ekonominin gelişmesi, toplumsal refahın sağlanması, işsizliğin azalması,
güvenilir ve sürdürülebilir ekonomik dinamiklerin yakalanması, dijital uçurumdan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi için, Türkiye daha fazla
yazılım üretmeli ve ihraç etmelidir.
Bilgi ve İletişim Teknolojileri son yıllarda çok hızlı bir gelişim göstermektedir. Buna paralel olarak yazılım sektöründe de değişimler yaşanmaktadır.
Bu değişimler; “Hizmet Olarak Yazılım” (Software as a Service) yapısından
sonra yakın bir zamanda gündeme gelen “Bulut Bilişim” sistemleri ile gerçekleşmektedir. Diğer hızlı gelişen yazılım alanı ise mobil yazılımlar ve uy-
Ekonominin
gelişmesi,
toplumsal refahın
sağlanması,
işsizliğin azalması,
güvenilir ve
sürdürülebilir
ekonomik
dinamiklerin
yakalanması,
dijital uçurumdan
kaynaklanan
olumsuzlukların
giderilmesi için,
Türkiye daha fazla
yazılım üretmeli ve
ihraç etmelidir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
14
gulamalardır. Dolayısıyla; yerli yazılım firmalarının da bulut bilişim, mobil
yazılım gibi alanlara odaklanmaları, dikey pazarlar için ürün geliştirmeleri
ve Ar-Ge çalışmalarının artırılması gerekmektedir.
10. Ulaştırma Şurası’nda ülkemizin bilgi ve iletişim sektöründeki 2023 yılı
vizyonu ve hedefleri de ortaya konmuştur. Şura’da açıklanan sonuç raporunda belirtilen; bilişim sektörünün 160 Milyar Dolara ulaşması ve bunun
GSYİH’daki payının % 8’e çıkarılması, yazılım sektörünün öncelikli alan olarak belirlenmesi ve toplam ihracatta yazılım sektörü payının % 2’ye çıkarılması hedefleri son derece çarpıcıdır.
Yazılım sektörünün
gelişebilmesi için
özel sektör,
STK’lar,
üniversiteler ve
kamu arasındaki
işbirliği son
derece önemlidir
ve bu paydaşlara
önemli görevler
düşmektedir.
Bu bağlamda
devlete de görevler
düşmektedir.
SDE Analiz
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 5. maddesine göre, elektronik haberleşme sektöründe araştırma, geliştirme projelerinin teşvik edilmesi ve desteklenmesine ilişkin yönetmelik yakın zamanda uygulamaya geçecektir. Kalkınma Bakanlığı
hazırlamakta olduğu 10. Kalkınma Planı ile 2023 yılına kadar olan hedefleri
belirleyeceklerini ve 2. Bilgi Toplumu Stratejisi ile bazı sektörel hedefleri
koyacağını belirtmektedir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da teknoloji
geliştirme bölgeleri kuracağını ve Ar-Ge faaliyetlerini destekleyeceğini söylemektedir. Ekonomi Bakanlığı da yazılım ihracatı ile ilgili çalışmalar yapmaktadır.
Türkiye’de sektörün potansiyelinin geliştirilmesi için önemli işler yapıldı ve
yapılmaya devam ediliyor. Ancak, henüz olmamız gereken noktada değiliz.
Küresel ağa hazırlıklı olma (e-Readiness) konusunda; Dünya Ekonomik Forumu 2008-2009 raporu verilerine göre, 134 ülke arasında 61.; 2009-2010
raporu verilerine göre, 133 ülke arasında 69.; 2010-2011 raporu verilerine
göre ise 138 ülke arasında 71. sıradayız.
Yazılım sektörünün gelişebilmesi için özel sektör, STK’lar, üniversiteler ve
kamu arasındaki işbirliği son derece önemlidir ve bu paydaşlara önemli
görevler düşmektedir. Bu bağlamda devlete de görevler düşmektedir.
Dünya örnekleri incelendiğinde, yazılım sektörüne devlet tarafından sağlanan katkılar Devlet Doğrudan Destekleri, Devlet Teşvikleri ve Devlet Dolaylı
Destekleri olarak üç ana başlıkta gruplanmaktadır:
1) Devlet Doğrudan Desteklerini; devletin, yazılım sektörü şirketlerine sağlayacağı geri ödemesiz (hibe) veya geri ödemeli (faizsiz-düşük faizli,
belli bir dönem geri ödemesiz uzun vadeli kredi) nakdi katkılar olarak,
2) Devlet Teşviklerini; kurumlar vergisi, gelir vergisi, stopaj, SSK primi, SSK
işveren katkısı ve KDV’de uygulanacak istisnalar/ertelemeler/azaltmalar
olarak,
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
15
3) Devlet Dolaylı Desteklerini; yazılım satışlarının artırılmasını sağlayacak
pozitif ayrımcılık da dahil olmak üzere uygulamaya konacak enstrümanlar; KOBİ’lere yazılım satın almalarına ilişkin sağlanacak KOSGEB
destekleri, kamu satın almalarında yerel yazılım üreticilerinin ürünlerine
öncelik/avantaj sağlanması vb. olarak, tanımlayabiliriz. Bu tür destek ve
teşvikleri İrlanda, İsrail, Hindistan, Çin, Malezya, Tayvan ve Brezilya gibi
ülkeler uygulamaktadırlar.
Sektöre uygun özel yasa ve düzenlemeler getirilmesi; hızla gelişen teknolojiye göre hukuki düzenlemelerin, örneğin kişisel verilerin korunması yasa
tasarısının kanunlaşması; bilişim hizmetlerinde standardizasyon ve sertifikasyon uygulanması gibi konular da sektörümüzün gelişiminin hızla önünü
açmasını sağlayacaktır.
Tüm özellikleriyle, gelişmekte olan ülkelere bir fırsat penceresi sunan yazılım; GSYİH’yı artıracak, ihracat rakamlarını büyütecek, işsizliği azaltarak
genç nüfusun, engellilerin, kadınların ve kalkınmada öncelikli illerdeki
genç nüfusun işgücü piyasasına entegrasyonunu sağlayacak, yarattığı verimlilik etkisi ile kullanıldığı sektörlerin dünya ile rekabet etme yeteneklerini
ve prodüktivitesini geliştirecek, Ar-Ge faaliyetlerinin kapasitesini, kalitesini
ve niteliğini yükseltecek, Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşümünde ve bilgi
çağının ekonomisinde en önemli gücü olacaktır.
Sektöre uygun
özel yasa ve
düzenlemeler
getirilmesi; hızla
gelişen teknolojiye
göre hukuki
düzenlemelerin,
örneğin kişisel
verilerin korunması
yasa tasarısının
kanunlaşması;
bilişim hizmetlerinde
standardizasyon
ve sertifikasyon
uygulanması
gibi konular da
sektörümüzün
gelişiminin hızla
önünü açmasını
sağlayacaktır.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
16
2. Yazılım Sektörüne Yönelik
Destek ve Teşvikler
Hüseyin Rahmi Çetin
Sosyal yaşamdan,
ekonomiye,
ekonomiden,
siyasete kadar
yaşamın tüm
alanlarında
teknolojinin talep
edilmesi, diğer bir
ifadeyle teknolojik
bağımlılığın
oluşması, daha
ileri teknolojiler
üretilmesinin yanı
sıra bu alanda
koordinasyonun
gerekliliğini de
ortaya çıkarmıştır.
SDE Analiz
Rekabet gücü, günümüzde ülkelerin ekonomik kalkınmışlığının ve toplumsal refah seviyesinin bir göstergesi haline gelmiştir. Gelişmiş tüm ülkeler
kıyasıya bir yarış içindedirler. Hedef, dünya ekonomisinde söz sahibi olabilmektir.
Bir ülkedeki bilgi ve yeni teknoloji üretme kabiliyetinin, o ülkenin rekabet
gücünü belirlediği gerçeğinden hareketle Ar-Ge ve yenilikçilik (inovasyon)
faaliyetlerine daha fazla önem vermemiz gereği açıktır. Bunun yanında sosyal yaşamdan, ekonomiye, ekonomiden, siyasete kadar yaşamın tüm alanlarında teknolojinin talep edilmesi, diğer bir ifadeyle teknolojik bağımlılığın
oluşması, daha ileri teknolojiler üretilmesinin yanı sıra bu alanda koordinasyonun gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır.
Yapılan çalışmalarla kendi özgün teknolojisini üreten, bu teknolojiyi uluslararası pazarlarda markalara dönüştürebilen ülkeler, uluslararası ekonomik
süreçlerde söz sahibi olmaktadırlar. Bilim ve teknoloji, bir ülkenin uzun vadeli ekonomik ve toplumsal gelişmesinin en önemli unsurlarından olup, bu
alanlarda uygulanan politikalar bu gelişimin hızını ve yönünü belirlemektedir.
Gelişmiş ülkelere baktığımızda, uzun dönemli toplumsal, ekonomik ve siyasi
hedefleri ile uyumlu bir bilim ve teknoloji vizyonu geliştirdiklerini görmekteyiz.
Dünyada birçok ülke, yeni yüzyılın baskın yönelimi haline gelen bilgi ekonomisine geçiş ve bilgi toplumuna dönüşüm için kendilerini hazır hale
getirmeye çalışmaktadır. Günümüzde teknoloji geliştirme, sanayileşme ve
sanayileşirken de ileri teknolojiden yararlanarak yeni alanlar ve ürünler
oluşturma yarışı her geçen gün daha ileri bir boyuta ulaşırken, bu yolla
erişilen güç, ülkeler için dünya piyasalarında büyük bir rekabet alanını da
beraberinde getirmektedir.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
17
Gelişmiş ülkelerde ürün rekabeti, bilimsel ve teknolojik yetkinlik rekabetine
dönüşmüş durumdadır. Dolayısıyla yoğunlaşmış bilgi ve beceriye sahip iş
gücü, bilgi ve deneyim birikimi, Ar-Ge ve yenilikçilik alt yapısı, modern haberleşme ağı, bilişim teknolojilerinin etkin kullanımı, kaliteden ödün vermemek ve ürün yelpazesinde zenginlik gibi kriterler rekabet gücünü belirleyen
en önemli faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bugün, sahip oldukları bilimsel ve teknolojik bilgiyi, entegre süreçler içinde
ürüne ve toplumsal kalkınmaya dönüştürebilen ülkeler ile bu süreç entegrasyonunu başaramamış ülkeler arasındaki anlayış ve uygulama farkı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke tanımlamasında kullanılan önemli araçlardan
biri olmuştur.
Teknolojik ilerlemelerin ve küreselleşmenin ortaya çıkardığı bu yapı, işletmeleri yoğun ve dinamik bir rekabet ortamında faaliyetlerini sürdürmeye
zorlamaktadır. Böylesi bir ortamda yenilik, birçok ulus ve işletme için rekabet üstünlüğü elde etmenin temel kaynağını oluşturmaktadır. Küresel ekonominin kuralları, bir işletmenin rekabetçi pazar koşullarında ayakta kalabilmesi için ya yenilikleri yakından takip ederek organizasyonel yapılarına
uygun biçimde adapte etmeyi ya da yeniliklerin bizzat kendileri tarafından
geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, bir işletmenin yenilik
odaklı stratejilere sahip olması, hem rekabet gücünü artırmasında hem de
varlığını koruma ve sürdürülebilirliğini sağlaması konusunda önemli katkılar
sağlamaktadır. Yenilikçiliğin en önemli aracı ise Ar-Ge çalışmalarıdır.
Yenilik faaliyetleri gerek ülkelerarası, gerekse işletmeler arası rekabette
bir ürünü müşteri isteklerine göre üretme ve sunma, bu üretimi ve sunuşu
ekonomik bir şekilde gerçekleştirmenin yanı sıra yeni ürün üretip pazara
sürmek de işletmeler için önemli bir avantaj sağlamaktadır. Günümüzde
rekabetçi üstünlük elde edebilmek için işletmelerin kendilerini tamamen
farklı bir biçimde yeniden tanımlaması, temel stratejilerini yeniden yaratması, içinde bulunduğu sektörü yeniden keşfetmesi yani rakiplerinden farklı
olabilme ve ürün ve hizmetlerinde fark yaratabilme yeteneğine sahip olması
gerekir. İşletmelerin yürüttüğü yenilik odaklı faaliyetler, Ar-Ge yatırımları ile
artmaktadır. Ar-Ge faaliyetleri yoğun işletmeler genellikle geliştirilmiş başarı oranı elde ederler. Günümüzde, ancak yenilikçi işletmelerin rekabet üs-
Yenilik faaliyetleri
gerek ülkelerarası,
gerekse işletmeler
arası rekabette
bir ürünü müşteri
isteklerine göre
üretme ve sunma,
bu üretimi ve
sunuşu ekonomik
bir şekilde
gerçekleştirmenin
yanı sıra yeni
ürün üretip
pazara sürmek
de işletmeler için
önemli bir avantaj
sağlamaktadır.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
18
tünlüğünün olabildiği bir yapıda, işletmelerin Ar-Ge yatırımlarına gereken
önemi vererek yenilikçi faaliyetlerini artırmaları başarı için anahtar unsur
konumundadır.
Tüm gelişmiş ülkeler, Ar-Ge çalışmalarını yaygınlaştırmak, bilgi üretmek, nitelikli insan gücünü verimli bir şekilde değerlendirmek, geliştirip ürettikleri
yüksek katma değerli ürünleri dünyaya pazarlayabilmek için ileri teknolojinin üretimi ve kullanımına önem vermekte ve bunun için Ar-Ge ve yenilik
çalışmalarına büyük miktarda fon ayırmaktadırlar. Ar-Ge ve yenilik yoluyla
teknolojik bilgi üretilmesi, ürün kalitesi ve standartlarının yükseltilmesi, üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve ülkemiz ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması ülkemiz için de oldukça önem
arz etmektedir.
Ar-Ge ve yenilik
yoluyla teknolojik
bilgi üretilmesi,
ürün kalitesi ve
standartlarının
yükseltilmesi,
üretim
maliyetlerinin
düşürülmesi
ve ülkemiz
ekonomisinin
uluslararası
düzeyde rekabet
edebilir bir yapıya
kavuşturulması
ülkemiz için de
oldukça önem arz
etmektedir.
SDE Analiz
1990’lı yılların başından itibaren bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan
hızlı gelişim, üretim süreçlerinde verimliliğe ve rekabet gücüne önemli katkılar sağlamış, bilgi, üretim ve tüketim süreçlerinde en kritik faktör olarak
ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bilgi teknolojilerinin hızla gelişimi, bu gelişmelere aynı hızda ayak uydurabilecek bir toplum yapısını gerektirmektedir. Üretilen bilginin yaygınlaştırılması, kullanılması ve yönlendirilmesinde insan faktörü büyük önem
taşıdığından, insan kaynakları bilgi toplumunun temel taşlarından birini
oluşturmaktadır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin ülkelerin ekonomik yaşamlarında giderek
artan önemi dikkate alındığında; sektörün stratejik önemi daha da belirgin
bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin bilgi üretme, ekonomik ve sosyal
alanda faydaya dönüştürme yeteneğini geliştirmesi, bilgi toplumuna dönüşümü sağlayabilmesi için yenilikçi, uluslararası alanda rekabetçi bir yapıda
bilgi ve iletişim teknolojilerine sahip olması gerekmektedir.
Günümüzde internet, bireylerin bilgiye ulaşmasını sağlayan en önemli altyapılardan biri haline gelmiştir. İnsanların genel olarak yaşam tarzlarını derinden etkilemekte olan bu teknolojinin her gün artan oranlarda kullanımı
doğal olarak BT ürün ve hizmetlerine olan talebi de artırmaktadır. Bu anlamda, geniş kitlelerin edinebileceği kadar ucuz ve bu kitlelerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek kalitedeki internet erişim imkânları BT sektörünün
gelişimini hızlandırıcı bir faktördür.
Teknolojik gelişmenin önemli göstergelerinden biri de, üretilen bilginin ticarileştirilerek katma değere dönüştürülmesidir. Bu nedenle günümüzde
bilgi ve teknoloji üretiminde üniversite-sanayi işbirliği ayrılmaz bir ikili haline gelmiştir.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
19
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 21. yüzyılın bu yeni gerçeklerinden
hareketle; 2 Kanun ve 1 Kanun Hükmünde Kararname ile sanayi Ar-Ge’nin
desteklenmesi ve üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirmesini hedefleyen 5
ayrı program uygulamaktadır. Kısaca bunlar: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri,
Sanayi Tezleri Programı, Ar-Ge Merkezleri, Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri ve Teknogirişim Sermayesi Desteği’dir.
Bu programların tümünün mantıksal mimarisi ve uygulama yöntemleri, ülkemizin temel ihtiyaçları ve kabiliyetleri daha önce belirtilen uluslararası
gelişmeler dikkate alınarak oluşturulmuştur. Yürütülen programlarla; para
Ar-Ge yoluyla teknolojiye, çıkan teknoloji ise inovasyon yöntemleriyle kazanca ve toplumsal refaha dönüştürülmektedir.
Bu kapsamda Bakanlığımızca yürütülen Ar-Ge Destek programları ve programların başladığı tarihten bugüne kadar sağlanan gelişme şu şekildedir:
Bugüne kadar kurulmuş olan 43 teknoparktan 31’i faaliyete
geçmiştir. Bu bölgelerde yer alan Ar-Ge firma sayısı 1.730’a,
istihdam edilen personel sayısı 14.626’ya, tamamlanan proje
sayısı 7.677’ye, üzerinde çalışılan proje sayısı 4.861’e ulaşmış
bulunmaktadır. İhracat 540 Milyon Dolara, yabancı firma sayısı 65’e, bu firmalarca yapılan yatırım tutarı 450 Milyon Dolara
ve alınan patent sayısı ise 301’e ulaşmıştır. Ayrıca, bölgelere
hibe olarak toplam 90.412.200 TL ödenek sağlanmıştır. Teknoparklarda yürütülen projelerin %56’sı ise yazılım ve bilişim
sektörlerine aittir.
Üniversitelerimizde yürütülen tez projelerinin sanayicinin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenerek yüksek katma değerli ürün ve üretim yöntemleri olarak
sonuçlandırılmasını hedefleyen Sanayi Tezleri Programı–SAN-TEZ kapsamında 2007-2011 yılları arasında toplam 1.180 proje başvurusu yapılmış
olup, bu projelerin 244’ü ile ilgili değerlendirme çalışmaları sürdürülmektedir ve değerlendirilmesi tamamlanan 936 projenin 401’i desteklenmeye
başlanmıştır.
Desteklenen bu projelerden kısa sürede 87’si teknolojik bir ürün veya yöntem olarak sonuçlanmış ve proje ortağı firmalarımız tarafından ticarileştiri-
Bugüne kadar
kurulmuş olan 43
teknoparktan 31’i
faaliyete geçmiştir.
Bu bölgelerde
yer alan ArGe firma sayısı
1.730’a, istihdam
edilen personel
sayısı 14.626’ya,
tamamlanan proje
sayısı 7.677’ye,
üzerinde çalışılan
proje sayısı
4.861’e ulaşmış
bulunmaktadır.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
20
lerek firmalarımıza ciddi bir rekabet gücü üstünlüğü ve ülkemize ise katma
değer sağlamıştır. Yürütülen projelerin 32’si bilgi ve iletişim teknolojileri
sektörüne aittir.
Diğer taraftan, büyük sanayi işletmelerinin emek yoğun üretimden bilgi
yoğun üretime dönüşümlerini hedefleyen 2008 yılında başlatılan program
kapsamında geçen 3 yıllık süre içerisinde yerli ve yabancı toplam 129 ArGe Merkezi başvurusu yapılmış ve onaylanan Ar-Ge merkezlerinin sayısı
102’ye ulaşmıştır. Bu merkezlerde çalışan Ar-Ge personel sayısı 13.416’ya,
Ar-Ge harcamaları ise 4,9 Milyar TL’ye ulaşmıştır. Ar-Ge Merkezi Belgesi
verilen firmaların 13’ü ise bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe faaliyet
göstermektedir.
Bilim, Sanayi
ve Teknoloji
Bakanlığı’nca
kurulmasına onay
verilen Ar-Ge
merkezlerinde,
önemli ölçüde
Ar-Ge personeli
istihdamı
sağlandığı
gibi ülkemizde
GSYİH’dan ArGe’ye ayrılan pay
içerisindeki özel
sektör oranı uzun
yıllar sonra ilk defa
% 50’nin üzerine
çıkmıştır.
SDE Analiz
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca kurulmasına onay verilen Ar-Ge
merkezlerinde, önemli ölçüde Ar-Ge personeli istihdamı sağlandığı gibi
ülkemizde GSYİH’dan Ar-Ge’ye ayrılan pay içerisindeki özel sektör oranı
uzun yıllar sonra ilk defa % 50’nin üzerine çıkmıştır.
Araştırma, geliştirme ve inovasyondan bahsederken, teknoloji geliştirmede
bir ülkenin en önemli itici gücü olan ve tüm dünyada yeni teknolojilerin
geliştirilmesinde büyük pay sahibi olan genç girişimcilerden bahsetmemek
mümkün değildir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda 2009 yılından itibaren, ülkemizin geleceğinde büyük rol oynayacak genç girişimcilerimizin
desteklenmesi amacıyla Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı başlatılmıştır.
Program kapsamında 2009-2011 yılları arasında yapılan toplam 1.742 başvurudan 452’si desteklemeye değer bulunmuş ve sonuç olarak 452 yeni ve
yenilikçi işletmenin kuruluşu sağlanmıştır. Bu işletmelerin 198’i ise yazılım
ve bilişim alanlarında faaliyet göstermektedir. Bu programla ilgili olarak,
yıllık 10 Milyon TL olan toplam ödenek, 12 Nisan 2011 tarihli düzenleme ile
yıllık 50 Milyon TL’ye yükseltilmiştir, yani her yıl 500 yenilikçi genç girişimcinin desteklenmesine olanak sağlanmıştır.
Ülkemizin 2023 yılına kadar daha yüksek bir rekabet gücüne kavuşması
ve refah seviyesi yüksek bir ülke haline gelmesi bugün yürüttüğümüz çalışmaların başarısına bağlıdır. Dolayısıyla anılan programlarla; ülkemizin,
kendi teknolojisini üreten, inovasyon ve Ar-Ge’nin önemini kavramış, rekabet gücü ve refah seviyesi yüksek bir ülke haline gelmesi, ileri teknolojiye
ve yenilikçiliğe yönelik, katma değeri ve ihracat şansı yüksek olan ürünlerin
geliştirilmesini hedef alarak üretilen bilginin katma değere dönüştürülmesi-
ni sağlamak, ülkemizde nitelikli girişimciliğin özendirilmesi, bu girişimciler
tarafından uluslararası rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek
ürün ve süreçleri geliştirebilen firmaların oluşturulması hedeflenmiştir.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
21
Sonuç olarak; yürütülen bu çalışmalarla Cumhuriyetimiz kuruluşunun 100.
yılı olan 2023 yılında hedefimiz ülkemizin, dünyanın en büyük ekonomiye
sahip ilk 10 ülke içerisinde yer alması, kendi özgün teknolojilerini geliştirerek özgüvenini, zenginliğini ve güvenliğini daha da artırarak küresel alanda
hak ettiği konuma gelmesidir.
Yürütülen bu
çalışmalarla
Cumhuriyetimiz
kuruluşunun 100.
yılı olan 2023
yılında hedefimiz
ülkemizin,
dünyanın en
büyük ekonomiye
sahip ilk 10 ülke
içerisinde yer
alması, kendi özgün
teknolojilerini
geliştirerek
özgüvenini,
zenginliğini ve
güvenliğini daha
da artırarak küresel
alanda hak ettiği
konuma gelmesidir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
22
3. Yazılım Sektöründe
Dış Ticaret
Mustafa CANLI
3.1. Yazılım İhracatı ve Fırsatlar
2011 yılı itibari ile
yazılım gelirlerine
göre dünyada en
büyük 5 yazılım
firması Microsoft,
IBM, Oracle, SAP
ve Ericsson olarak
sıralanmıştır.
Yazılım sektörünün
2013 yılında
500 Milyar USD
ciroya ulaşacağı
öngörülmektedir.
SDE Analiz
“Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü”, içerisinde iletişim hizmeti sağlayıcıları, teknoloji geliştiricileri, destek hizmeti sunanları, her şekli ile yazılım
firmalarını kapsayan büyük bir başlık. Bu alanın tüm dünyada büyük hızla
genişlemesi ve yeni pazarlar oluşturması da Türkiye için önemli bir fırsatı
beraberinde getirmekte.
Bu tanımın içerisinden yazılım sektörünü ayırarak, odaklanmak gerekirse
yazılım sektörü, gömülü sistemler, bilgisayarlar ve bilgisayar nitelikli araçlar için, her tür otomasyon sistemleri için, tüketici, iş dünyası için yazılım
geliştiren, bu yazılımları proje bazlı veya paket ürün olarak sunan, eğitim,
danışmanlık hizmetleri veren ve yazılımlara destek sunan bir sektördür.
Dünyada Yazılım Sektörü
2011 yılı itibari ile yazılım gelirlerine göre dünyada en büyük 5 yazılım
firması Microsoft, IBM, Oracle, SAP ve Ericsson olarak sıralanmıştır. Yazılım
sektörünün 2013 yılında 500 Milyar USD ciroya ulaşacağı öngörülmektedir.
Bu rakamın yalnızca yazılım tarafında olduğunu, 70 Milyar USD internet
reklamcılığı veya e-ticaret gibi başlıkları içermediğini hatırlatmakta fayda
var.
Dünyanın en büyük 100 yazılım firmasının ülkelere göre dağılımına bakıldığında, büyük firmaların çoğunun ya ABD’de kurulduğunu/başladığını ya
da merkezini ABD’ye taşıdıklarını görmekteyiz. Yıllık % 50 düzeyinde büyüyen Çin, Rusya ve Kore firmaları sektörde kendilerine hızlı yer açmaktadır.
Bu alanda internetin yaygınlaşması, uygulama mağazaları gibi yeni iş modelleri, müşteri ağının büyümesi sektörün küresel hızlı çıkışlar yapmasına
imkân tanımaktadır. Örnek olarak 8 Kasım 2011’de piyasaya çıkan bir oyunun 16 gün içerisinde dünya genelinde 1 Milyar USD satış rakamına ulaşması veya Apple tarafında sunulan App Store uygulaması ile yüz binlerce
uygulama için kolay satış kanalı kurulması verilebilir.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
23
Tablo 3.1.1. Dünyada En Büyük 100 Yazılım Şirketi
Ülke
Firma Sayısı
Ülke
Firma Sayısı
ABD
63
Çin
2
Japonya
10
Kanada
2
Fransa
6
Hollanda
2
İngiltere
4
Güney Kore
2
Almanya
3
Diğer
6
Kaynak: Global Software Top 100 Listings (2011)
Türkiye’de Yazılım Sektörü
Yazılım Sanayicileri Derneği tarafından hazırlanan 2010 yılı raporunda
Türkiye’de yazılım sektöründe çalışan 1.600 firma yer almaktadır. Bu firmaların % 87.2’si KOBİ statüsündedir. Ülkemizdeki bilişim sektörünün 2010
yılında donanım tarafında 6.944 Milyon USD, yazılım alanında 696 Milyon
USD ve hizmet tarafında 909 Milyon USD olduğu raporda belirtilmektedir.
Yazılım sektöründe iletişim sektörü ve kamu sektörü en temel talebi oluşturmaktadır. Küresel pazara açılım ve ihracat yeni gelişmeye başlayan alanlar
olarak ön plana çıkmakta ve sektör tarafından çokça istenilen fakat henüz
hedeflenen noktadan uzak olan noktalardır.
Hedefler ise çok daha yüksek noktalardadır. Türkiye’nin 2023 hedeflerinde,
bilişim sektöründe % 50 yerli ürün kullanımı, bilişim sektörünün GSYH’ın
% 8’ine ulaşması, küresel pazarda söz sahibi en az bir firma gibi hedefler
belirlenmiştir.
2023 yılında 500 Milyar USD ihracat hedefi ve bunun 10 Milyar USD’lik
bölümünün yazılım sektörüne ait olmasının hedeflendiği noktada, 2012 yılından itibaren, sektörün her yıl ihracatını ve boyutunu % 31 kümülatif artırması gerekecektir. Diğer sektörlere kıyasla daha hızlı büyüyen bir sektör
dahi olsa da, bu hedeflere ulaşmak için yazılım sektöründe köklü ve radikal
bazı değişikliklere ihtiyaç olduğu açıktır. (Grafik 3.1.1.)
Yazılım sektöründe
iletişim sektörü
ve kamu sektörü
en temel talebi
oluşturmaktadır.
Küresel pazara
açılım ve ihracat
yeni gelişmeye
başlayan alanlar
olarak ön plana
çıkmakta ve sektör
tarafından çokça
istenilen fakat
henüz hedeflenen
noktadan uzak olan
noktalardır.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
24
Grafik 3.1.1. Türkiye 2011 İhracatı, Bilişim İhracatı, OECD Ortalaması ve
2023 Hedefleri
Kaynak: TÜİK 2011, OECD 2011 ve AK Parti 2023 Seçim Beyannamesi
Yazılım sektörünün
en büyük avantajı,
sabit yatırım
ihtiyacının
az olmasıdır.
Fabrikalar, dev
Ar-Ge merkezleri
kurma ihtiyacı
yoktur. Bunun
yanı sıra gelişen
teknoloji ile üretim
cihazı ihtiyacı
ve üretim alanı
ihtiyaçları da çok
esnektir.
SDE Analiz
Sektörel Öncelik
Öncelikle yazılım sektörü ve/veya bilişim sektörü milli politikalar bakımından kritik, öncelikli sektör olarak seçilmeli midir? Bilim ve Teknoloji Yüksek
Kurulu tarafından geçmiş dönemlerde de toplantı gündemine alınan bilişim
sektörü konusunda önceliklendirme yapılacaksa bunun belirli kriterlere dayanarak yapılması gerekir.
Yazılım sektörünün en büyük avantajı, sabit yatırım ihtiyacının az olmasıdır. Fabrikalar, dev Ar-Ge merkezleri kurma ihtiyacı yoktur. Bunun yanı sıra
gelişen teknoloji ile üretim cihazı ihtiyacı ve üretim alanı ihtiyaçları da çok
esnektir.
Ayrıca uzay, havacılık veya diğer pek çok alanda ihtiyaç duyulan uzun yıllar
birikmiş “know-how” konusunda yazılım sektörünün giriş bariyeri düşüktür.
Yerleşmiş rakip sayısı kıyasla daha az, küresel pazarın sabitleşmesi henüz
tamamlanmamıştır.
Satış kanalları konusunda ise sektörel imkânlar diğer pek çok sektöre kıyasla
fazladır. Müşterilere ulaşma, destek sunma veya süreklilik konuları, kıyas
olan sektörlere karşı yazılım sektörünün avantajlarıdır.
Ek olarak, bilgilerin gizliliği ve güvenliği ülkemizce de artık kabul edilen bir
risktir. Bu noktada yerli/milli ürün kullanımı stratejik önceliğe sahiptir. Yal-
nızca kamu kurumlarında veya e-devlet uygulamalarında değil, vatandaşların veya işletmelerin sistemlerinde de yerli ürünlerin kullanımı, güvenlik
konusunda Türkiye’de bilgi üretilmesi stratejik boyut içermektedir.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
25
Bilişim sektörü içerisinde donanım üretiminde ise durum farklı bir noktadadır. Pek çok üretim tesisi Çin’e kaymıştır. Uzakdoğu üretim kapasitesi ve
imkânları ile rekabet tüm dünya için büyük bir sorundur, fakat bu noktada
donanım firmaları, tasarım ve bilgi üretimini kendilerinde tutarak, yalnızca
üretimi Çin’e kaydırmak için çaba sarf etmektedir.
Tüm bu sebeplerle yazılım sektörü Türkiye için gelişme potansiyeli yüksek,
yatırım ihtiyacı düşük, küresel pazara girmeye imkân tanıyacak ve milli güvenliği artırılmasına destek olacak bir sektör olarak öncelikli sektör seçilmelidir.
Ulusal Stratejiler ve Sektörel Sahiplenme
Sektör STK’ları tarafından dile getirilen bir husus, sektörü sahiplenecek, yol
haritasını çizecek, desteklerini verecek, yurtdışına açılımını sağlayacak tek
bir kurumsal yapının bulunmamasıdır. Kalkınma Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu arasında dağınık yapıdaki sektör-kamu dağılımı, muhatap bulmakta, sorun çözmekte sorunlara yol açmaktadır.
Mevcut mevzuata bakıldığında, Kalkınma Bakanlığı’nın 10. Kalkınma Planı
ile 2023 yılına kadar olan hedefleri belirleyeceğini, aynı zamanda 2. Bilgi
Toplumu Stratejisi ile bazı sektörel hedefleri koyacağını görebiliriz. Bunun
yanı sıra Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yazılım sektörünün yol haritasını çıkartacağını, teknoloji geliştirme bölgelerini kuracağını, aynı zamanda
TÜBİTAK vasıtası ile güdümlü ve odaklı Ar-Ge faaliyetlerini destekleyeceğini
belirtebiliriz. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın da e-Devlet
alanında uygulama yol haritasını, kamuda kullanılacak yerli ürün stratejilerini
belirleyeceğini ve aynı zamanda 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu
ile kurulan Ar-Ge Fonu aracılığı ile elektronik haberleşme ve bu alan içerisine
giren yazılım alanında destekleri sağlayacağını görmekteyiz.
Bütün kurumların bir araya gelerek 2015 – 2019 – 2023 dönemlerini kapsayan, donanım ile yazılım/hizmet oranını iyileştirici, her iki grupta da yerli
ile yabancı kaynak oranını düzeltici, bu alanlarda kritik ürün ve teknolojileri
belirleyici, kapsayıcı bir strateji belirlemeleri yazılım sektörünün devletçe
belirlenen hedeflere ulaşmasında hayati öneme sahiptir.
Uzakdoğu üretim
kapasitesi ve
imkânları ile
rekabet tüm dünya
için büyük bir
sorundur, fakat bu
noktada donanım
firmaları, tasarım
ve bilgi üretimini
kendilerinde
tutarak, yalnızca
üretimi Çin’e
kaydırmak
için çaba sarf
etmektedir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
e-Devlet Uygulamaları ve İhracat
26
Hemen hepsi proje bazlı yazılımlar olan e-Devlet uygulamaları, yazılım sektörünün tecrübe kazanması, referans projeler üretmesi ve bölgesel ihracata
açılması açısından potansiyel taşımaktadır.
Dünyadaki ülkeler incelendiğinde, dil yakınlığı, kültürel yakınlık, ekonomik
ilişkiler, rakip ürünleri üreten ülkelere karşı politik sorunları olan ülkeler,
henüz e-devlet uygulamalarında Türkiye’nin düzeyine ulaşmamış ülkeler
gibi gruplamalar ile belirlenebilecek yazılım ihracatında hedef ülkelere
Türkiye’de tamamlanmış uygulamalar satılmaktadır. İran’ın uzak mesafelerde gemi takip sistemi, Kıbrıs’ın bütün e-devlet sistemi gibi satışlar ile ilk
adımlar başlamıştır.
Dünyada,
bu alanda
çıkan başarılı
uygulamalarda,
ticari/işletme bilgisi
olan yöneticilerin,
ürün geliştiren
veya fikri olan
girişimciler ile risk
sermayesi fonları
ve yatırımları
aracılığı ile bir
araya gelmekte
ve küresel marka
olan her proje
bu yöntemle
çıkmaktadır.
SDE Analiz
Bu alanda devletin ihracata hali hazırda sağladığı destekler dışında sağlayabileceği bir ek destek, söz konusu ülkelere açılacak koşullu krediler ile
Türkiye ürünlerinin bu pazarlara açılımının kolaylaştırılması olacaktır.
Ar-Ge mi? Değil mi? Risk Sermayesinin Önemi
Yazılım sektörünün uzun yıllardır mevcut teknokentleri en rahat kullanan
sektör olmasının temel bir sebebi, tüm geliştirme işlerinin Ar-Ge kapsamında gösterilebilmesidir. Aslen mühendislik faaliyeti olan pek çok yazılım geliştirme aşaması mevcut mevzuat kapsamında Ar-Ge olarak sınıflandırılmakta, üretim destekleri, vergi indirimleri ve ürün geliştirme sonrası satışa ilişkin
destekler sunmaktadır.
Bunun yanı sıra SDE tarafından daha önce yayımlanan yazılım sektörü bültenlerinde de detaylıca yer verilen KOSGEB, TÜBİTAK, TTGV, Teknogirişim
ve benzeri destekler sürekli olarak Ar-Ge üstüne kuruludur. Aynı şekilde
TÜBİTAK ve Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun geçmiş çalışmaları genel
olarak ürünlerin veya teknolojilerin ortaya çıkma süreci ile ilgili idi.
Dünyada ise, bu alanda çıkan başarılı uygulamalarda, ticari/işletme bilgisi
olan yöneticilerin, ürün geliştiren veya fikri olan girişimciler ile risk sermayesi fonları ve yatırımları aracılığı ile bir araya gelmekte ve küresel marka olan her proje bu yöntemle çıkmaktadır. Türkiye’de ise Ar-Ge faaliyeti
tamamlandıktan sonra satılamayan, gelişemeyen veya üretime geçemeyen
pek çok yazılım projesi yer almaktadır. Bunun farkına varılması ile 23. Bilim
ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nda 2011 yılı Aralık ayında “Ar-Ge Yoğun Başlangıç Firmalarını Etkinleştirmek ve Sayılarını Artırmak Amacıyla Politika Araç-
larının Geliştirilmesi” kararı ve bu karara bağlı eylem ile risk sermayesinin
önemi vurgulanmış ve Türkiye’de bu tür fonların yaygınlaştırılması amacı
politika olarak benimsenmiştir.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
27
Bu konunun önemi şu örnek ile vurgulanabilir. Ne mevzuatta, ne teknolojide
her hangi bir engel olmamasına rağmen, piyasada nitelikli iş gücü kaynağı
mevcut, yeni girişimciler için başlangıç desteği ve Ar-Ge destekleri mevcut
iken, kuluçka mekanizmaları ve KOBİ destekleri sunulurken Türkiye’den küresel pazara satış yapan firmaların az olmasının temel bir sebebi vardır. Bu
da iş dünyası ile fikir sahiplerini buluşturan ve geliştirilen teknolojiyi bir “iş”
haline getiren sermaye yapılarının eksikliğidir. Tüm bu sebeplerle yazılım
sektörünün Türkiye’nin önemli bir ihracı haline gelebilmesi için devlet destekleri ve Ar-Ge önceliklerinin yanı sıra, profesyonel iş ve işletme yapılarının
oluşması da büyük önem taşımaktadır.
Yazılım sektörünün Ar-Ge statüsünde sayılması, her ne kadar teorik kurgu
olarak doğru olmasa da kritik sektör olan yazılımın destek imkânlarının korunması gerekmektedir. Ek olarak risk sermaye fonlarının devletçe desteklenmesi, kurdurulması ve yazılım sektörüne odaklı destekler sunması 2023
hedeflerine ulaşılması için önemli bir adım olacaktır.
Bulut Sistemler, Yeni İş Modelleri, Mobil Sistemler
Yazılım sektörünün 2010’lu yıllarda hızlı bir gelişime açık olmasının önünde
önemli bir teknoloji değişimi yatmaktadır. İlk zamanlarda paket ürün olarak
satılan çoğu yazılım, daha sonra internet üzerinden hizmet olarak sunulur
hale geldi. Hizmet Olarak Yazılım (Software as a Service – Saas) veya Platform olarak Hizmet (Platform as a Service – PaaS) adları verilen yapılarda
müşterilere doğrudan bir paket satışı yapılmamakta, hizmetler firma sistemleri üzerinden sunulmakta idi.
Yakın zamanda hayata geçen Bulut Bilişim sistemleri ise bu imkânları çok
daha öteye taşımaktadır. Bu sistemler sayesinde herhangi bir yazılımın, bir
uygulamanın kısa sürede binlerce veya milyonlarca kullanıcı tarafından
kullanımına, erişime imkân tanıyacak altyapı hizmetleri esnek bir yapıda
sunulmaktadır.
Yazılım sektörünün temel dar boğazlarından olan, donanım ve sistem kurulum maliyetlerinin yazılıma kıyasla yüksek olması sebebi ile yazılım işlerinin
ikinci plana düşmesi, bunun yanı sıra kapasite artışı veya kısa süreli çalışmalarda altyapıların esnek olmaması sorunu da böylece ortadan kalkmaktadır.
Yazılım sektörünün
2010’lu yıllarda
hızlı bir gelişime
açık olmasının
önünde önemli bir
teknoloji değişimi
yatmaktadır. İlk
zamanlarda paket
ürün olarak satılan
çoğu yazılım, daha
sonra internet
üzerinden hizmet
olarak sunulur hale
geldi.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
28
Bu teknolojiler sayesinde yazılım sektörünün daha büyük pazarlara açılması
konusunda ek bir destek teknoloji tarafından gelmektedir. Yeni kullanıma
başlayan bulut sistemler konusunda Türkiye’de geliştirilecek yetkinlik, ihracatın artırılması için, yurtdışı pazarlara açılım için, Türkiye yazılım sektörünün büyümesi için bu sebeplerle önem taşımaktadır.
Bir yeni kanal ve hızlı gelişen alan ise mobil uygulamalardır. Apple firmasına aid iPhone/iPad dünyasında 800.000’e yakın, Android için 50.000’den
fazla uygulamanın şimdiden yaygınlaştığı, App Store, Market’ın yanına yakın zamanda Windows 8 uygulama dükkânının da geleceğini değerlendirerek, ayrıca ülkemizde başlayan devrim niteliğindeki Eğitimde Fırsatları
Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) projesi ile gelecek 4 yıl
içerisinde 17 Milyon adet tablet dağıtılacağını da düşünerek, Türkiye yazılım sektörünün mobil uygulama pazarına odaklanmasının ek bir ivme kazandırabileceği düşünülebilir.
Bulut Sistemler,
yazılımın
bir hizmete
dönüştürülerek
bölge ve hedef
pazarlasa satış
alanında bu
ülkelerin donanım
altyapılarına değil,
yazılım hizmetine
odaklı alımları
hedeflenerek
ihracatın Türkiye
üretimine
odaklanması
sağlanabilecektir.
SDE Analiz
Bulut Sistemler, yazılımın bir hizmete dönüştürülerek bölge ve hedef pazarlasa satış alanında bu ülkelerin donanım altyapılarına değil, yazılım hizmetine odaklı alımları hedeflenerek ihracatın Türkiye üretimine odaklanması
sağlanabilecektir.
Açık Kaynak Kodlu Uygulamalar ve Destek
Farklı bir iş modeline sahip olan Açık Kaynak Kodlu Uygulamalar dünyası
da Türkiye için önemli bir potansiyel sunmaktadır. Almanya’nın 2007 yılında
kamu sistemlerinde bazı Amerikan ürünlerini kullanmayı bırakması, 2011
yılında Rusya’da Putin yönetiminin 2015 yılına kadar kamunun açık kaynaklı
ürünlere geçişi yönünde çalışma başlatması gibi örnekler her geçen gün
artmaktadır.
Açık kaynak, ilk adımı ve önemi ile şu imkânı sunar: bir üniversite öğrencisi,
henüz eğitim aşamasında iken, çok uluslu bir projeye katılıp, kod geliştirip,
bir takımın parçası olup tecrübe kazanabilir. Bu nitelikli insan kaynağının
yetişmesi için önemli bir fırsattır.
Bunun yanı sıra güvenlik ve güvenilirlik konusunda da açık kaynaklı ürünlerin geliştirilmesine Türkiye’den katılım sağlanması ile bu ürünler üstünde
yetkinlik geliştirilebilir. Bu sayede kullanılacak bazı ürünlerde yurt dışına
ödenecek lisans ücreti yerine yurt içinde ödenecek destek hizmet alımları
ile yerlileşmede bir adım atılabilir.
Ayrıca Türkiye’nin açık kaynak dünyasına odaklanması ile sektördeki bazı
anahtar ürünlerin geliştirilmesinde yönetimi alarak, ülkemizin ihtiyaçlarına
göre söz konusu yazılım ürünlerinin yol haritasına şekil verebilir, uzmanlığın
ağırlıklı Türkiye’de geliştirileceği açık kaynaklı ürünler için yurtdışına destek
hizmetleri satabilir.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
29
Açık kaynak kodlu ürünlerin geliştirilmesi ve destek hizmetleri pazarına
Türkiye’nin erken girmesi, milli güvenlik, uzman personel yetiştirme ve
yurtdışına ödenen lisans ücretlerinin azaltılması konularında büyük bir fark
oluşturacaktır.
Son Söz
Türkiye’nin Cumhuriyetin 100. Yılı 2023 için bilişim sektörüne, yazılım sektörüne koyduğu hedefleri iddialı fakat ulaşılabilir hedeflerdir. Fakat iletişimin
her geçen yıl hızlandığı 21. Yüzyılda bu hedeflere ulaşmak konusunda hızlı
adımlar atılması gerekmektedir. Her yıl diğer ülkeler hızında ilerlemediğimizde geri düştüğümüz, henüz tüm oyuncuları netleşmemiş bir sektörde yer
alabileceğimiz bu dönemde, sektörün büyümesi ve açılımına yönelik somut
adımlar atılmalıdır. Özellikle bölgemizde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da her
yıl %15 artması beklenen bilişim sektör kamu harcamaları da öngörülerek,
bu pazarda Türkiye’nin girişimciliğinin artırılması gerekmektedir.
Kaynakça
• 23. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısı Kararları (2012). TÜBİTAK, Çevrimiçi Erişim Adresi: http://www.tubitak.gov.tr/sid/470/pid/468/index.htm
• Tırpançeker, G. (2011). Türkiye’de Yazılım Sektörü ve Yazılımın Yarattığı Katma
Değerler, SDE Türkiye’de Yazılım Sektörü Konferansı Programı, Çevrimiçi Erişim Adresi: http://www.sde.org.tr
• Sivil Toplum Kuruluşları Sunumu, (2011). TÜBİSAD
• IDC Araştırma Firması, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Harcama Beklentisi Raporu
(2012)
• Global Software Top 100 Listings (2011). http://www.softwaretop100.org
Açık kaynak
kodlu ürünlerin
geliştirilmesi ve
destek hizmetleri
pazarına
Türkiye’nin
erken girmesi,
milli güvenlik,
uzman personel
yetiştirme ve
yurtdışına ödenen
lisans ücretlerinin
azaltılması
konularında
büyük bir fark
oluşturacaktır.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
30
3. Yazılım Sektöründe
Dış Ticaret
Erdem ERKUL - Anıl ÇEKİÇ
Küresel yazılım
sektörü; küresel
uygulama yazılımı,
sistem yazılımı ve
ev eğlence yazılım
pazarlarından
oluşurken küresel
BT hizmetleri
sektörü ise küresel
veri işleme ve dış
kaynak kullanımı
pazarı ile küresel
BT danışmanlığı
ve diğer hizmetler
pazarını içerir.
SDE Analiz
Bu çalışmada, Türkiye’de yazılım ithalatının ne düzeyde olduğunun ve gelecekte ne şekilde olabileceğinin tespitini yapabilmek adına dünyada yazılım sektörünün içerisinde bulunduğu durumu finansallara bakarak değerlendirmeye sonrasında ise yapılan değerlendirme neticesinde Türkiye’deki
olası gelişimin ne şekilde olması gerektiğine dair tavsiyeler yer almaktadır.
Dünyada Yazılım Sektörüne Genel Bakış
Küresel yazılım sektörü; küresel uygulama yazılımı, sistem yazılımı ve ev eğlence yazılım pazarlarından oluşurken küresel BT hizmetleri sektörü ise küresel veri işleme ve dış kaynak kullanımı pazarı ile küresel BT danışmanlığı
ve diğer hizmetler pazarını içerir. Piyasa değerleri bu tür hizmetlerden elde
edilen gelir olarak hesaplanır.
Pazar Analizi
2009 yılındaki durgun sonuçlardan sonra, küresel yazılım ve hizmet sektörü
2010 ile 2011 yıllarında güçlü ve istikrarlı bir büyüme yaşadı. 2012 ile 2015
yılları arasında, 2016 yılında olacağı varsayılan yavaşlamadan önce, güçlü
ve hız kazanmış bir büyüme öngörülmektedir.
Küresel yazılım ve hizmet sektörü 2011 yılında, 2007-2011 zaman dilimindeki %6,3 yıllık bileşik büyüme oranını (CAGR) temsil eden toplam 2.482,8
milyar dolarlık gelire sahipti. Buna karşılık, Amerika ve Asya-Pasifik bölgeleri 2011 yılında 918,9 milyar dolar ve 725.6 milyar dolar değerlerine ulaşarak büyüdü.
BT hizmetleri segmenti toplam endüstri değerinin % 47,7’sine denk gelen
1.183,3 milyar dolarlık gelir ile 2011 yılında sektörün en kârlısı oldu. Buna
karşın internet yazılım ve hizmet segmenti ise 1.015,3 milyar dolarlık gelirle 2011 senesinde toplam yazılım endüstri değerine % 40,9’luk bir oranla
katkıda bulundu.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
31
Sektör performansının hızlanacağı ve 2011-2016 yılları arasında beklenen % 6,6’lık yıllık bileşik büyüme oranı ile sektör değerinin 2016 sonunda
3.422,8 milyar dolara ulaşacağı öngörülmektedir.
Küresel Veriler
Pazar Değeri
Küresel yazılım ve hizmet sektörü 2011 yılında %7,3 büyüyerek 2.482,8 milyarlık pazar değerine ulaştı. Sektörün yıllık bileşik büyüme oranı 2007 ve
2011 yılları arasında % 6,3 idi.
Tablo 3.2.1. Küresel Yazılım ve Hizmet Sektörü Büyüklüğü
Yıl
Milyar Dolar
Milyar Euro
Büyüme (%)
2007
1,942.7
1,396.5
2008
2,149.3
1,544,9
10,6
2009
2,157.5
1,550.8
0,4
2010
2,312.9
1,662.5
7,2
2011
2,482.8
1,784.6
7,3
CAGR 2007-11
6,3
Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu
LIII
JK
KNII
JI
KIII
Q
JNII
O
JIII
M
NII
K
I
I
KIIP
KIIQ
KIIR
%)9/,)/
Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu
KIJI
797*!
KIJJ
Grafik 3.2.1. Küresel Yazılım ve Servis Endüstrisi Değeri
Sektör
performansının
hızlanacağı
ve 2011-2016
yılları arasında
beklenen % 6,6’lık
yıllık bileşik
büyüme oranı ile
sektör değerinin
2016 sonunda
3.422,8 milyar
dolara ulaşacağı
öngörülmektedir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
Pazar Bölümlendirmesi
32
Kategori Bölümlendirmesi
BT hizmet sektörü, toplam sektör değerindeki % 47,7’lik payla küresel yazılım sektörünün en büyük segmentini oluşturmaktadır. İnternet yazılım ve
hizmetleri segmenti de toplam sektörde % 40,9’luk bir paya sahiptir. Yazılım
Lisansları ise % 11,4 düzeyindedir.
Tablo 3.2.2. Kategori Bölümlendirmesi
Kategori
IT Hizmetleri
Internet Yazılımları & Hizmetleri
Yazılım
Toplam
2011
1,183.3
1,015.3
284.1
2482.7
Pay (%)
47,7
40,9
11,4
100
Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu
Coğrafi Bölümlendirme
BT hizmet sektörü,
toplam sektör
değerindeki
% 47,7’lik payla
küresel yazılım
sektörünün en
büyük segmentini
oluşturmaktadır.
İnternet yazılım ve
hizmetleri segmenti
de toplam sektörde
% 40,9’luk bir paya
sahiptir. Yazılım
Lisansları ise %
11,4 düzeyindedir.
SDE Analiz
Amerika küresel yazılım ve hizmet pazar değerinin % 37’sine sahiptir. AsyaPasifik ise küresel endüstrinin % 29,2’sini oluşturur.
Tablo 3.2.3. Coğrafi Bölümleme
Bölge
Amerika
Asya-Pasifik
Avrupa
RoW
Toplam
2011
918.9
725.6
652.5
185.7
2,482.7
Payı (%)
37,0
29,2
26,3
7,5
100
Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu
Toplam Pazar Payı
2011 yılı sonu itibarıyla, Hewlett-Packard şirketi küresel yazılım ve hizmet
sektöründe, % 5,1’lik pazar payı ile lider konumundadır. IBM ve Microsoft
ise % 4,3 ve % 2,8’lik paylarla pazar liderini takip etmektedir
Tablo 3.2.4. Küresel Yazılım ve Servis Endüstrisi Payları: 2011
Firma
Hewlett-Packard
IBM
Microsoft Corporation
Google Inc.
Diğer
Toplam
Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu
Payı (%)
5,1
4,3
2,8
1,5
86,2
100
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
Pazar Görünümü
33
Pazar değeri tahminleri
2016 yılında, küresel yazılım ve hizmet sektörünün 2011’den itibaren %
37,9’lük bir artış ile 3.422,8 milyar dolarlık pazar değerine sahip olacağı öngörülmektedir. 2011-2016 döneminde, sektörün yıllık bileşik büyüme
oranı % 6,6 olarak tahmin edilmektedir.
Tablo 3.2.5. Yazılım Sektörü 2011-2016 öngörüsü
Yıl
Milyar Dolar
Milyar Euro
Büyüme (%)
2011
2,482.8
1,784.6
7,3
2012
2,655.7
1,908.9
7,0
2013
2,848.1
2,047.2
7,2
2014
3,054.9
2,195.9
7,3
2015
3,283.9
2,360.5
7,5
2016
3,422.8
2,460.3
4,2
CAGR 2012-16
6,6
Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu
Önümüzdeki 5 Yıl İçin Türkiye’de Yazılım İthalatı Projeksiyonu
Dünyadaki beklentilerin yazılım sektörü için Türkiye için de geçerli olması
yönünde beklentiye sahip olunması anlamlıdır. Bu doğrultuda, arzın önümüzdeki 5 yıl genişleyeceğinden hareketle, özellikle son 5 yılda gerçekleşmiş olan % 6,3’lük küresel sektör büyümesinin gücünü bir miktar daha
artırarak % 6,6 ile büyüyeceği de gözönüne alındığında bu büyümenin
benzer bir şekilde Türkiye için de geçerli olabileceği öngörüsü rahatlıkla
yapılabilmektedir.
Öte yandan HP, IBM ve Microsoft gibi büyük üreticilerin özellikle yazılım
alanında gösterecekleri büyümenin Türkiye için de sözkonusu olabileceğini
düşünmek çok da yanlış olmayacaktır, Zira Türkiye’nin önemi özellikle FATİH projesi kapsamında yeni bir teknoloji aktarma merkezi olma yönündeki
hedefi ile birlikte tüm dünya şirketlerince kabul edilerek dile getirilmektedir.
Projenin büyüklüğü ve değeri göz önüne alındığında Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin özellikle sürdürülebilirlik ve kurumsal bir muhatap ihtiyacı nedenleriyle, büyük üreticiler ile çalışmak yönünde bir irade kullanması pek
de uzak bir ihtimal olarak görünmemektedir.
Projenin büyüklüğü
ve değeri göz önüne
alındığında Türkiye
Cumhuriyeti
Devleti’nin özellikle
sürdürülebilirlik
ve kurumsal bir
muhatap ihtiyacı
nedenleriyle,
büyük üreticiler
ile çalışmak
yönünde bir
irade kullanması
pek de uzak bir
ihtimal olarak
görünmemektedir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
34
3.3. Yerel Yazılımlar:
Sosyal Medya, Mobil
Uygulamalar & Oyun…
Zeynep BAKTIR
İnternet kullanımı
her yıl sürekli
olarak artmakla
birlikte son
yıllarda asıl
dikkat çekici artış
mobil internette
yaşanmaktadır.
StatCounter’ın
verilerine göre,
2009’dan beri
sürekli yükseliş
gösteren
mobil internet
kullanımındaki
artış oranı yıllık %
100’ün üzerinde
seyretmektedir.
SDE Analiz
1970’lerin ortalarında kişisel bilgisayarların ortaya çıkışı ile gelişmeye başlayan yazılım sektörü ile ilk akla gelen; B2B alanda hizmet veren iş zekası
uygulamaları, kurum kaynak planlaması araçları, altyapı ve güvenlik programları iken, internetin kitlelere yayılmaya başladığı 2000’li yılların başında
doğrudan son kullanıcıyı hedefleyene-ticaret yazılımları ve web tabanlı uygulamalar ön plana çıkmıştır.
İnternet kullanımı her yıl sürekli olarak artmakla birlikte son yıllarda asıl
dikkat çekici artış mobil internette yaşanmaktadır. StatCounter’ın verilerine
göre, 2009’dan beri sürekli yükseliş gösteren mobil internet kullanımındaki
artış oranı yıllık % 100’ün üzerinde seyretmektedir. 2009 yılında tüm dünyada % 0,7 olan mobil internet kullanımı, 2010’da % 1,6’ya, 2011’de % 4,3’e
ve 2012’inin ilk çeyreğinde %8,5’e kadar yükselmiştir. Türkiye’de ise mobil
internet kullanımı % 2,71 ile dünya ortalamasının altında kalmaktadır.
Akıllı telefon sahipliğine gelince, Avrupa ve Amerika’da penetrasyon % 31.1
ve % 27 ve % 63 seviyelerinde iken, ülkemizde bu oran % 14’lerdedir. Bu
telefonlar fotoğraf, video, mobil cüzdan, müzik, TV, film ve e-posta dışında
sınırsız sayıda uygulamaya hayat vermektedir.
Hızla artan akıllı cihaz penetrasyonu ve mobil internet kullanımındaki potansiyel, yazılım sektörünü, internet kullanıcılarının gelişen mobil ihtiyaç ve
taleplerine uygun lokal uygulamalar üretmeye sevk etmelidir. Bu uygulamalar arasında doğru zamanda, doğru yerde, doğru bilgi/ürüne ulaşmanın da
yer aldığı göz önünde bulundurulursa, önümüzdeki dönemde markaların
yazılım sektörü ile el ele pek çok lokasyon bazlı mobil uygulama geliştirmesi
beklenmektedir.
Sonuç itibari ile tüketiciye sunulan fırsatların kıyasıya yarışacağı hareketli
bir döneme giriyoruz. Bu dönemde markalar, hayatın içinden uygulamalarla trendlere öncülük ederek hayatta kalacak ve büyüyecekler. KOBİ’ler
ise teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak niş alanlarda büyük şirketlerle
bile rekabet etmek fırsatı bulacaklar. Bu doğrultuda lokal ihtiyaçlara cevap
veren yazılımların uygun fiyatta sunulması farklı sektörlerde birçok KOBİ’yi
canlandıracak. Ülkemizde toplam üretimin %65’inin, toplam istihdamın
%61’inin, toplam yatırımların %30’unun, firmaların ise %99’unun KOBİ kaynaklı olduğu düşünülürse, yazılım sektörünün KOBİ’lerin yerel ihtiyaçlarına
cevap verebilmek üzere desteklenmesi faydalı olacaktır.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
35
İnternetin yaygınlaşması ile birlikte, 2005 yılı itibariyle hayatımızı saran sosyal ağlar, web tabanlı yazılımların hedef kitlesini çok daha tabana yaymakta
ve sundukları uygulamalarla gerek ticari gerek sosyal alanda birçok fırsatı
beraberinde getirmektedir.
Sosyal ağlar, markalara mevcut ve potansiyel müşterileriyle çift taraflı iletişim kurma imkânı sunarken, tüketicilere de markalarla ilgili olumlu/olumsuz
görüşlerini kitlelerle paylaşma fırsatı vererek, tüketimi daha demokratik bir
platforma taşımaktadır. Yine KOBİ’lerin sosyal ağların nimetlerinden uygun
fiyata faydalanmalarını sağlayacak kullanıcı dostu uygulamaların geliştirilmesi yerel yazılım sektörünün öncelikleri arasında yer almalıdır. Nitekim
ülke ekonomisine katkısı tartışılmayan irili ufaklı birçok firmanın en önemli
gelir kaynaklarından birisi ihracattır. Ve sosyal medya hedef bazlı erişim
olanağı ile ürün ve hizmetlerin kıtalar arası pazarlama ve tanıtımını mümkün
kılmaktadır.
Kitlelere kısa zamanda organize olma ve seslerini dünyaya duyurma fırsatı
da sunan sosyal ağların sosyo-kültürel ve siyasi alanda yarattığı etki de yadsınamaz. Nitekim Arap Baharı olarak adlandırılan Ortadoğu’daki büyük dönüşüm sürecinde yine bir yazılım ürünü olan sosyal medya kullanımı önemli
bir rol üstlenmiştir.
Sosyal ağların en yaygını olan Facebook tüm dünyada 800 milyon kullanıcıya ulaşmış bulunmaktadır. Türkiye 30 milyonun üzerinde üyesi ile Facebook
kullanımının en yoğun olduğu ilk 5 ülkeden birisidir. Tüm dünyada 225
milyon üyesi olan Twitter’ın ise Türkiye’deki üye sayısı yaklaşık 5 milyondur.
İnternet dünyasında gelinen noktayı kısaca toparlamak gerekirse, dünyada
internet kullananların sayısı 2000 yılında 360 milyonlarda iken bugün bu
İnternetin
yaygınlaşması ile
birlikte, 2005 yılı
itibariyle hayatımızı
saran sosyal
ağlar, web tabanlı
yazılımların hedef
kitlesini çok daha
tabana yaymakta
ve sundukları
uygulamalarla
gerek ticari gerek
sosyal alanda
birçok fırsatı
beraberinde
getirmektedir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
36
rakam 2 milyarı geçmiş bulunmaktadır. Türkiye’de ise yaklaşık 40 milyon
internet kullanıcısı olduğu tahmin edilmektedir.
Yeni teknolojilerin dünyada 50 milyon kullanıcıya ulaşma süresi internet sayesinde sınırların ortadan kalkması ile hızla düşmektedir. 2014 yılında tüm
dünyadaki mobil internet abone sayısının masaüstü internet abonelerini
geçmesi beklenmekte ve bu beklentinin Türkiye’deki yansımaları reklam ve
yazılım sektörlerinde heyecan uyandırmaktadır. Nitekim mobil yazılımlar; tüketicileri her an, her yerde kendi talep ve beklentileri doğrultusunda ürün
ve hizmetlerle buluşturabilecek, bilgiye erişimi kolaylaştıracak ve sosyal ağların daha etkin kullanımını mümkün kılacaktır.
Türkiye’nin
internet kullanımı
adına oldukça
tüketici bir profil
sergilemesi yazılım
sektörü ve içerik
üreticileri adına
büyük fırsatlar
sunmaktadır.
Pazarın teknolojiyi
hızlı kabulü,
üretilecek yerli
uygulamaların
kitlelere
yayılmasını
kolaylaştıracaktır.
SDE Analiz
Barem Research ve WIN/ Gallup International tarafından gerçekleştirilen
‘Sosyal Medya Trendleri’ araştırmasına göre, akıllı telefon sahipliği 2011 yılında % 19’dan % 35’e yükselmiştir. Akıllı telefon sahipliğinde 25-34 yaş
grubu ve 25 yaşın altındaki gençler başı çekmektedir. Her 4 online dakikanın
1’inin sosyal ağlara ayrılıyor olması ise oldukça çarpıcıdır. Araştırmaya göre
tüketicilerin dörtte biri internete en sık mobil cihazlarıyla bağlanmaktadır.
Türkiye’nin internet kullanımı adına oldukça tüketici bir profil sergilemesi
yazılım sektörü ve içerik üreticileri adına büyük fırsatlar sunmaktadır. Pazarın teknolojiyi hızlı kabulü, üretilecek yerli uygulamaların kitlelere yayılmasını kolaylaştıracaktır. Bu bağlamda yerli yazılım ve içerik üretimini destekleyici açık kaynak platformlarının oluşturulması teşvik edilmeli ve kaliteli
içerik üretimi özendirilmelidir. Fatih Projesi teknoloji ve içerik tüketiminden
üretimine geçiş adına önemli bir fırsat sunmaktadır.
Öte yandan bu proje, Prensky’nin Dijital Yerliler ve Dijital Göçmenler olarak
tanımladığı teknolojiyle büyüyen ve teknolojiyi sonradan öğrenen kuşaklar
arasında oluşması muhtemel iletişim kopukluğunu da beraberinde getirecektir. Henüz kendileri tam anlamı ile teknolojiye vakıf olmayan öğretmenlerinden teknolojik beklentilerini karşılamalarını uman dijital yerlilere pozitif
bir eğitim tecrübesi yaşatmak, yerli yazılım sektörünün sosyo-kültürel anlayışla teknolojiyi buluşturan eğitim uygulamaları sayesinde mümkün olabilecektir.
Dijital yerlilerin teknolojiden bihaber ebeveynleri ise, Fatih projesi ile ortaya
çıkabilecek bir diğer iletişim sorununu ve aynı zamanda fırsatını gündeme
getirmektedir. Internet teknolojileri ile iç içe büyüyecek gençliğin günlük
konuşma dili zamanla farklılaşacak ve aile içi iletişimde kopmalar yaşanabilecektir. Gençlerin gerçek hayattan ve konvansiyonel aile yapısından
uzaklaşma ihtimali dikkate alınarak, ailelerin de dijital medya kullanımı ve
okur-yazarlığı alanlarında eğitimi yerinde olacaktır. Bu eğitimlerin oluşturulması konuya hakim lokal yazılımcıların ilgili alanlarda çalışmaya teşviki
ile mümkün olacaktır.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
37
Araştırmalar dijital teknolojiler hayatlarının vazgeçilmezi olarak büyüyen
dijital yerlilerin beyinlerinin göçmenlerinkinden çok daha farklı çalıştığını
ortaya koymaktadır. Rutinden mümkün olduğunca arındırılmış, pratik ve
interaktif uygulamalar dijital yerlileri yeni eğitim sistemine kazandıracaktır.
Dolayısı ile oyun ve eğlenceyi buluşturan yazılımlar modern eğitim sisteminin vazgeçilmezi haline gelebilir. Sonuç itibariyle gerek öğrencilerin gerek ebeveynlerinin eğitimleri adına yerli yazılım sektörünün oyun ve eğitim
alanlarında desteklenmesi oldukça önem arz etmektedir.
Lokal yazılımların teşviki, finans hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve dolayısı
ile ülke kalkınması adına da kritiktir. Nitekim finansal erişim ve kalkınmanın
doğrudan ilintili olduğu düşünülmektedir. Kullanıcı dostu yazılımlar ve internet sayesinde finansal ürünlere erişim çok daha hızlı ve kolay hale getirilebilir. Doğru kurgulanmış web tabanlı yazılımlar sayesinde hayata değer katan
dijital teknolojiler finansal erişimin önündeki en büyük üç engelden; fiziki
erişim, maliyet, bürokrasi; en az ikisini ortadan kaldırabilir. Bugün mevduat,
ödeme, kredi dahil olmak üzere pek çok finansal işlemin internet, mobil
uygulamalar hatta sosyal medya (Facebook) üzerinden yapılıyor olması, yazılım sektörünün finans alanında sunabileceği imkanlar ve de fırsatlar adına
oldukça umut vericidir. Dolayısıyla kredi, tasarruf, sigorta gibi temel finansal
hizmetlerin yaygınlaştırılması ve kalkınma adına, kullanıcı dostu yazılımların
üretimi ve kitlelere ulaştırılmasının desteklenmesi yerinde olacaktır.
Lokal yazılım sektörünün desteklenmesi ile Türkiye teknolojiyi sadece tüketen bir toplum olmaktan çıkarak, sosyo-kültürel ve ekonomik gelişiminde
teknolojinin sunduğu imkânları fırsata çevirebilen bir bilgi toplumu olabilecektir.
Bugün global internet reklam pastasından neredeyse %50 pay alarak kendi yarattığı reklam modelinin haklı sefasını süren Google, ülkemizde elde
ettiği reklam gelirlerinin vergisini yine ülkemize ödese hoş olmaz mıydı? Sadece bu bile yerel yazılım sektörünün desteklenmesi adına oldukça güçlü
bir neden değil mi?
Lokal yazılım
sektörünün
desteklenmesi
ile Türkiye
teknolojiyi sadece
tüketen bir toplum
olmaktan çıkarak,
sosyo-kültürel
ve ekonomik
gelişiminde
teknolojinin
sunduğu imkânları
fırsata çevirebilen
bir bilgi toplumu
olabilecektir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
38
Kaynakça
http://gs.statcounter.com/press/mobile-internet-usage-is-doubling-year-on-year
http://tcrn.ch/spK4Fa
http://mobithinking.com/mobile-marketing-tools/latest-mobile-stats
http://www.campaigntr.com/2012/02/07/4514/turkiyede-akilli-telefon-kullanimine-durumda/
http://www.emu.edu.tr/smeconf/turkcepdf%5CBildiri_33.PDF
SDE Analiz
http://www.socialbakers.com/facebook-statistics/turkey
http://www.internetworldstats.com/top20.htm
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/evds/yayin/kitaplar/finansal_egitim.pdf
http://bit.ly/gxuBqH
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
39
4. Yazılım Sektöründe
İşbirlikleri Modelleri ve
Politika Üretme Paydaşları
Aydın KOLAT
Yazılım sektörü diğer sektörlerden farklı olarak disiplinler arası bir yapıda
olup, diğer sektörlerin gelişmesinde lokomotif güç veya yükseltici güç olarak rol almaktadır. Teknolojideki hızlı ilerleme ve küresel rekabet koşullarıyla
baş edebilmenin tek çaresi, hangi sektör olursa olsun, yenilikçi (innovative)
uygulamaların artmasıdır. Bu değişime ayak uyduramayan kuruluşlar bu
arenadan yavaş yavaş silineceklerdir. Yenilikçi uygulamalar geliştirmek ise
genelde yoğun ve uzun vadeli Ar-Ge çalışmalarının bir ürünü olup maliyetli
yatırımlardır. Bu durumda küçük ve orta ölçekli kurumların varlıklarını sürdürebilmeleri için yeni rekabetçi yöntemler bulmaları ve uzun vadeli politikalar üretebilmeleri kaçınılmazdır.
Yazılım sektörünün avantajı, tüm sektörlerin bu çizgide ilerleyebilmeleri için
mutlaka yazılım sektörüne ihtiyaç duymalarıdır. Ancak diğer taraftan yazılım
sektörü de diğer sektörler gibi kendi içinde kıran kırana bir rekabet içindedir ve ayakta kalabilmek için yenilikçi çözümlere yönelmek zorundadır.
Yazılım sektöründe de diğer sektörlerde olduğu gibi, işbirliklerinin esas
amacı, şirketlerin bir araya geldiklerinde ortaya çıkan faydanın, şirketlerin
teker teker ortaya çıkardıkları faydaların toplamından daha fazla olduğu
durumların yaratılmasıdır. Bu da kısa ve uzun vadeli hedeflerin net olarak
ortaya konulmasıyla ölçülebilir olacaktır.
Yerel ve/veya uluslararası düzeyde rekabetin en üst düzeyde olduğu yazılım
sektöründe, bireylerin kendi aralarında işbirliğine gitmeleri, birlikte genel
kapsamlı Ar-Ge çalışmaları yapmaları ve daha sonra bu Ar-Ge sonuçlarını kendi özel alanlarında uygulamaları bazı avantajlar sağlayabilmektedir.
“Rekabet öncesi işbirliği” olarak da adlandırılan bu yöntem, iyi uygulanabilirse, güçlerin birleştirilerek ve birlikte çalışarak sektörün bilinçli ve güvenli
Yazılım sektöründe
de diğer sektörlerde
olduğu gibi,
işbirliklerinin
esas amacı,
şirketlerin bir
araya geldiklerinde
ortaya çıkan
faydanın, şirketlerin
teker teker ortaya
çıkardıkları
faydaların
toplamından
daha fazla olduğu
durumların
yaratılmasıdır.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
40
bir şekilde büyümesine yol açacaktır. Bundan sonra ise sektörde yer alan
her şirket büyüyen bu pastadan daha büyük pay alabilecektir.
Sektör oyuncuları arasındaki işbirlikleri aşağıdaki konulardaki gereksinimlerini karşılamak üzere yapılabilir:
• Bölgesel rekabet
• Uluslararası rekabet
• Mali destek gereksinimi
• Bilgi paylaşım (sektör içi - sektörler arası)
• Güçlü görünüm
• Özel konularda uzmanlık
İşbirliklerinin
başarılı
olabilmeleri için
uygulanacak
yöntem ve modeller
de çok önemlidir.
Uygulanacak
modelin seçiminde,
işbirliği içinde
olacak kurum
ve kuruluşların
sorumlulukları da
önemli bir etkendir.
SDE Analiz
İşbirliği yapılabilecek konular kurumların gereksinimlerine göre daha da
artırılabilir. İşbirliklerinin başarılı olabilmeleri için uygulanacak yöntem ve
modeller de çok önemlidir. Uygulanacak modelin seçiminde, işbirliği içinde olacak kurum ve kuruluşların sorumlulukları da önemli bir etkendir. Bu
noktada bu güne kadar başarıyla gerçekleştirilmiş işbirlikleri modellerinden
bazılarını inceleyeceğiz.
Kuluçka Merkezleri (inkübasyon)
Bu modelde bazı destek kuruluşları (Üniversiteler, KOSGEB,..) yeni kurulmuş şirketlere belli süreler için işyeri/ofis, eleman, ekipman, eğitim vs gibi
konularda teşvikler sağlamaktadır. Can suyu niteliğinde düşünülebilecek
bu destek aslında aynı merkezde bulunan şirketlerin arasında bir sinerjinin
oluşmasına ve olası ortak projelerin geliştirilmesine yol açabilmektedir.
Taşeronluk
Kurumlar kendi deneyim alanının dışına çıkan konularda, bu konuda deneyim sahibi şirketlerle ortak projeler geliştirebilir. Genellikle son müşteriye
karşı sorumluluk ana şirkette olmasına rağmen, özel konuda deneyim sahibi
şirket, projenin kendisi ile ilgili kısımlarını yapmakla ana şirkete karşı sorumlu olur. Böylece şirketler arasında birlikte iş yapabilme ve birlikte kazanma
deneyimleri gelişmiş olur.
İkili İşbirlikleri (Rekabirlik)
Şirketler yukarıda bahsedildiği gibi “rekabet öncesi işbirliği” kapsamında
ortak Ar-Ge çalışmaları yaparlar ve her şirket buradan çıkan sonuçları ken-
di alanlarında yenilikçi projelerde kullanırlar. Bu yöntemle disiplinler arası
ortak projeler üretilebileceği gibi, aynı sektörde çeşitli işbirlikleri de yapılabilmektedir. Şirketler Ar-Ge maliyetlerini ortaklaşa karşıladıkları için bu
yöntemi tercih edebilmektedirler. Ancak ülkemizde “know-how” paylaşımını
da gerektiren bu yöntem henüz gereken ilgiyi göremiyor. Özellikle yazılım
sektöründe çok verimli kullanılabilecek bu işbirliği modelinin sektör içinde
yaygınlaşması da maalesef kısa bir dönemde beklenmiyor.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
41
Ortak Projeler
Şirketler projeler bazında da ortak davranabilirler. Projenin gerektirdiği yazılımların bir kısmı bir şirket, diğer kısmı da öbür şirket tarafından geliştirilip
pazara sunulabilir. Bu durumda telif hakları konusunun işbirliğine karar verildiği aşamada bir protokol ile belirlenmiş olması önerilmektedir. Bu model
ile şirketler kendi deneyim alanları dışında da yenilikçi projeler geliştirebilme fırsatı yakalayabilirler.
Dış Destekler
AB projeleri gibi yurt dışından alınacak bazı projelerde yenilikçilik unsuru
ve yurt dışı firmalar ile ortak proje üretimi zorunlu kılınmaktadır. Böylece
ortaya çıkan işbirlikleri ülkeler arası yazılım sektörünün en yeni yöntemleri
paylaşmasına ve sektörler arası yenilikçi projelerin gerçekleşmesine yol açmaktadır. Uluslararası rekabet ile başa çıkmayı öğrenen yazılım sektörümüz
de daha kaliteli ve verimli yazılım geliştirme yöntemlerini geliştirme ve kullanma becerilerini artırabilmektedir.
Ar-Ge Destek Projeleri
Ülkemizde özellikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Kalkınma Bakanlığı, Ar-Ge kültürünü artırmak, yenilikçi ve rekabetçi projeler üretilmesine
katkıda bulunmak amacıyla birçok destek projesi duyurmaktadır. Bu projelerin genellikle Ar-Ge projesi olması ve ortaya çıkarılacak ürünün bir ticari
değerinin olması beklendiği için hem sektör içindeki yazılım firmaları hem
üniversite veya diğer araştırma kurumları hem de diğer sanayi kuruluşları
bir işbirliği içinde çalışmaları doğal bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır.
Kümeleşme
Küme kavramı ilk kez Michael Porter’ın 1990’da yayınlanan “Ulusların Rekabet Üstünlüğü” adlı kitabında yer almıştır. Porter’a göre, kümeler “coğrafi
açıdan birbirine yakın ve birbiriyle ilişkili firmaların, yan sanayi ve hizmet
Projenin
gerektirdiği
yazılımların bir
kısmı bir şirket,
diğer kısmı da öbür
şirket tarafından
geliştirilip pazara
sunulabilir.
Bu durumda telif
hakları konusunun
işbirliğine karar
verildiği aşamada
bir protokol ile
belirlenmiş olması
önerilmektedir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
42
tedarikçilerinin, komşu sektörlerin ve kurumların (örneğin üniversiteler, kalkınma ajansları, Sivil Toplum Kuruluşları) rekabet içinde işbirliği yapmasıdır.”
Yazılım sektörünün ülkemizde stratejik sektör olarak kabul edilmesi “yazılım
kümeleri”nin hızla oluşmasını beraberinde getirmedi. Tüm sektörlere hizmet verebilecek bir sektör olan yazılım sektörünün “rekabet içinde işbirliği
yapabilme” fikrine alışabilmesi zaman alacağa benziyor.
Yazılım sektöründe uygulanabilecek örnek işbirliği modellerini inceledikten
sonra Yazılım Sektöründe politikaların nasıl üretilmesi gerektiğini tartışabiliriz. Her şeyden önce politika üretme paydaşları kimler olabilir?
Bir politikanın
belirlenmesi için
öncelikle yazılım
sektörünün
ülkemizdeki
konumunun
belirlenmesi
gerekir. Ülkemizin
“Bilgi Toplumu”
olma yolundaki
hedefleri
düşünülünce
yazılım sektörünün
“stratejik sektör”
olarak kabul
edilmesi sektör için
önemli bir adımdır.
SDE Analiz
Aslında bir politikanın belirlenmesi için öncelikle yazılım sektörünün ülkemizdeki konumunun belirlenmesi gerekir. Ülkemizin “Bilgi Toplumu” olma
yolundaki hedefleri düşünülünce yazılım sektörünün “stratejik sektör” olarak
kabul edilmesi sektör için önemli bir adım olarak düşünülmelidir. Yazılım sektörünün tüm sektörlere lokomotif görevi üslenebileceği de başka bir gerçek.
Bu durumda yazılım sektörünün politikasının bakanlıkların, üniversitelerin,
sanayi kuruluşlarının, ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarının ve tabii ki şirketleri
temsilen odalar ve sektör birliklerinin birlikte çalışarak belirlenmesi beklenebilir. Politikaların oluşturulmasına her şeyden önce yerel gereksinimlerin incelenmesiyle başlanabilir. Bu gereksinimler eğer ulusal gereksinimler
ile bütünleşiyorsa, o zaman küresel modeller incelenerek, STK ve sektör
birliklerinin de görüşü alınarak ülkemize özgü modeller oluşturulabilir. Bu
modellerin uygulanabilmesi için ulusal gereksinimlere göre önceliklendirmeler yapılarak kısa ve uzun vadeli hedefler belirlenmelidir. Artık bundan
sonra pilot uygulamanın geliştirilip sonuçları değerlendirildikten sonra da
yaygınlaştırılması yapılmalıdır.
Bu şekilde ulusal gereksinimler doğrultusunda belirlenen bir yazılım politikasının olması, sektör bireylerinin kendileri için kısa ve uzun vadeli politikalarını belirlemelerini kolaylaştıracaktır. Bu politikanın uygulanmasında
sektör içinde ve sektör dışında çeşitli işbirliklerinin daha sürecin başında
oluşturulması, verimin artmasına ve işbirliklerinin sağlıklı büyümesine yol
açacaktır. Sağlıklı işbirlikleri ise daha kaliteli, yenilikçi ve rekabetçi ürünlerin üretilmesini sağlayacaktır.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
43
5. Yazılım Üretiminde
ve Kullanımına Yönelik
Standartlar ve Belgelendirme
Mariye Umay AKKAYA
“Bilgi Teknolojileri ve Güvenliği” konusu 21. yüzyılın en önemli çalışma
alanlarından biridir. Makine, kimya, gıda, sağlık, elektroteknik, yapı vs. her
türlü sektör için bilginin güvenli ve kaliteli olarak depolanması, kullanılması
ve taşınması çok önemlidir. Bilgi teknolojisi “insanı” ilgilendiren her alana
girmiştir.
“Bilgiyi” depolamak, taşımak, zamanı etkin kullanmak, düzenli ve tutarlı bir
şekilde bilgiyi işlemek ve özellikle de kritik ve hassas bilgileri korumak için
dünyanın birçok yerinde çeşitli “yazılımlar” geliştirilmektedir. Ne yazık ki bu
yazılımların hepsi amacına uygun verimli çalışıp, sonuç üretememekte, ya
da performans veya başka sebeplerden ötürü müşteriyi yarı yolda bırakmaktadır. Altında yatan en önemli neden ise birçoğunun belli bir standarda
göre yazılmamış, bağımsız ortamlarda test edilmemiş olmalarıdır.
Hem yazılım geliştirme aşamasında hem de bitmiş yazılım ürünlerinin belli standartlara uygunluğunun bağımsız kuruluşlar tarafından test edilip,
denetlenmesi sonucu daha olgun, verimli, güvenli yazılımlar elde etmek
büyük imkân dâhilindedir. Bu şekilde “bilgi”nin depolanması, kullanılması,
iletilmesi daha kaliteli, etkin ve verimli olacak, maliyet ve zaman kazancına
sebep olacaktır.
Uluslararası Standardizasyon Organizasyonu olan ISO`nun Bilgi Teknolojileri alanında, ISO/IEC JTC 1: Bilgi Teknolojileri SC 7, SC 17, SC 27 Çalışma
Grupları Yazılım sektörünü ilgilendiren birçok standart çıkartmakta ve revize
etmektedir. Yazılım ürünleri için Türkiye`de sertifikasyonu devam eden, Bilgi Güvenliği alanında TS ISO/IEC 15408-Bilgi Teknolojileri Ürünleri Güvenliği için Değerlendirme Kriterleri ve TS ISO/IEC 19790 ve TS ISO/IEC
24759-Kripto Modülleri Test Gereksinimleri; diğer Bilgi Teknolojileri alanın-
Makine, kimya,
gıda, sağlık,
elektroteknik, yapı
vs. her türlü sektör
için bilginin güvenli
ve kaliteli olarak
depolanması,
kullanılması ve
taşınması çok
önemlidir. Bilgi
teknolojisi “insanı”
ilgilendiren her
alana girmiştir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
44
Uluslararası
akreditasyonu olan
standartlardan
sertifikalanan
yazılım ürünleri, bu
sertifikasyonlarla
uluslararası
pazara çıkma ve
ihracat imkânı
kazanmaktadırlar.
Bu şekilde milli
yazılımlarımız daha
kaliteli, güvenli ve
uluslar arası tanınır
olmaktadır.
SDE Analiz
da, TS ISO/IEC 25051-Yazılım Ürünü Kalite Gereksinimleri ve Test Yönergeleri, TS ISO/IEC 9241-151: İnsan-Sistem Etkileşimi-Web sayfaları belgelendirmesi, TS 13298-Elektronik Belge Yönetimi, TS ISO/IEC 15504-SPICE:
Yazılım Süreçleri İyileştirmesi, TS ISO/IEC 12207-Yazılım Yaşam Döngüsü,
TS ISO/IEC 15288-Sistem Yaşam Döngüsü, TS ISO/IEC 7816-Kimlik Kartları, Tümleşik Devre Kartları, Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri, Aile Hekimliği
Bilgi Sistemi, Akıllı Kart Erişim Cihazları vb. birçok konudaki standartlardan bağımsız testlerin yapıldığı laboratuarlar ile birlikte belgelendirmeler
yapılmakta ve tüm bu belgelendirmeler Türk Standartları Enstitüsü, Bilişim
Teknolojileri Birimi bünyesinde, TÜRKAK`tan ulusal akreditasyon ve/veya
birçok ülkenin bir araya gelip birbirini tanıdığı organizasyonlar tarafından
uluslararası akreditasyonlar çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Uluslararası akreditasyonu olan standartlardan sertifikalanan yazılım ürünleri, bu
sertifikasyonlarla uluslararası pazara çıkma ve ihracat imkânı kazanmaktadırlar. Bu şekilde milli yazılımlarımız daha kaliteli, güvenli ve uluslararası
tanınır olmaktadır.
Bu standartların kapsamına her türlü yazılımın yanında, Erişim Kontrol Cihazları ve Sistemleri, Biyometrik Sistemler ve Cihazlar, Sınır Koruma Cihazları ve Sistemleri, Veri Koruma, Veritabanları, Tespit Cihazları ve Sistemleri,
Akıllı Kartlar-Entegre Devre, Akıllı Kart İşletim Sistemleri, Akıllı Kart Okuyucuları, Anahtar Yönetim Sistemleri, Ağ ve Ağla ilgili Cihazlar ve Sistemler,
İşletim Sistemleri, Sayısal İmzalı Ürünler, Güvenilir Hesaplama alanlarındaki
yazılımlar, kazanımlar, donanımla birlikte değerlendirilen kompozit yazılım
ürünleri de girmektedir.
Bahsedilen standartlara uyumlu yazılımların sertifikasyonunu yapmak için,
Türk Standartları Enstitüsü, Bilişim Teknolojileri Belgelendirmeleri, sekiz
adet taşeron laboratuarla birlikte çalışmaktadır. Taşeron laboratuarlar, TS
ISO/IEC 17025:Deney ve kalibrasyon laboratuarlarının yeterliliği için genel
şartları sağlamakta, bağımsız ortamlarda yazılım ürünlerinin tasarım, teslim,
kurulum, kılavuz dokümanları, yaşam döngüsünü, geliştirme araçlarını, geliştirme ortamını, test dokümanları sorgulamakta, ek sızma testleri yapmaktadırlar. Taşeron laboratuarların üç tanesi TÜBİTAK BİLGEM altında, diğerleri ise özel sektör, üniversiteler veya yurtdışı kaynaklıdır. Yazılım geliştirme
süreçleri ele alındığında ise, süreç iyileştirmesi yapılmakta olup, tüm bu
kontroller yazılımların daha kaliteli, etkin kullanılabilir, bütünlüğü kontrol
edilebilir ve güvenli olması amacıyladır.
Bilişim teknolojileri standartlarını ve sertifikasyonunu Türkiye’de yaygınlaştırmak amacıyla konferanslar, seminerler, sempozyumlar düzenlemek, üni-
versite-kamu-özel sektör arasındaki iletişimi sıkı tutmak önemli unsurlardan
birkaçıdır. Avrupa ülkeleri ve Amerika’daki örneklere bakıldığında bilişim
teknolojisi standartları devlet tarafından regülâsyonlarla zorunlu hale getirildiğinden, ürün geliştiriciler ve müşteriler bu regülâsyonlara uyumlu yazılımlar üretmekte, bu da standartta uygun, kaliteli, güvenli, performanslı
yazılım sayısını artırmaktadır. Türkiye`de, kanun koyucu kamu kurumları
taraflarından bu konuda çıkartılması gereken yönetmelikler ve eylem maddelerinin olduğu, yazılım desteklerinin artırılması için yeni projeler oluşturulması kaçınılmaz gerçeklerdir.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
45
Bilginin çok önemli olduğu çağımızda, bilgiyi kullanan yazılımlar ülkemiz
açısından stratejik önem taşımaktadır. Bu konuyu ülkemizde geliştirmek ve
yaygınlaştırmak için ilgili tüm taraflar üzerlerine düşen görevleri yerine getirmelidirler.
Kaynakça
http://www.tse.org.tr
Bilginin çok
önemli olduğu
çağımızda, bilgiyi
kullanan yazılımlar
ülkemiz açısından
stratejik önem
taşımaktadır. Bu
konuyu ülkemizde
geliştirmek ve
yaygınlaştırmak
için ilgili
tüm taraflar
üzerlerine düşen
görevleri yerine
getirmelidirler.
http://bilisim.tse.org.tr
http://www.commoncriteriaportal.org/
http://www.uekae.tubitak.gov.tr/
http://www.iso.org/iso/jtc1_home.html
http://www.turkak.org.tr/index.php/home
http://www.tk.gov.tr/
http://www.dpt.gov.tr/Kalkinma.portal
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
46
6. Bilişim Sektöründe
İnsan Kaynağı
Murat DURAN
“İnsan Kaynağı” bildiğimiz ama yeni alıştığımız bir kavram. Özellikle kurumsallaşma çalışmaları ile birlikte kurumlar organizasyon şemalarında “İdari
ve Personel Birimi” yerine “İnsan Kaynakları Birimi” olarak adlandırmaları
Özellikle
kurumsallaşma
çalışmaları ile
birlikte kurumlar
organizasyon
şemalarında
“İdari ve Personel
Birimi” yerine
“İnsan Kaynakları
Birimi” olarak
adlandırmaları
“İnsan Kaynağı”
kavramının daha
da entelektüel bir
yapıya geçişini
sağlamıştır.
bu kavramın daha da entelektüel bir yapıya geçişini sağlamıştır.
2023 Vizyonunda Hükümet başta olmak üzere yenilikçi teknolojileri kullanmanın vizyonuna sahip tüm yapılar insan kaynağının önemine vurgu yapmaktadır. Bu kaynağın en doğru, en verimli şekilde tespit edilmesi, eğitilmesi, yönlendirilmesi ve faydalı bireyler halinde topluma kazandırılmasının
gerekliliği ve öneminde kimsenin şüphesi bulunmamaktadır.
Öte yandan, bilişim sektörünün hızla gelişen dinamik yapısı, sürekli bir kabuk değiştirme telaşı içinde olması, bu sektördeki insan kaynağına diğerlerine nazaran daha da temkinli yaklaşılmasını öngörmektedir.
Bu nedenledir ki, bilişim sektöründe kalıcı bir yer edinmenin birinci kuralı
sahip olduğunuz insan kaynağında düzenli ve sürdürülebilir bir dengenin
kurulması ile gerçekleşmektedir. Ne var ki, bu süreç incelendiği zaman hep
insan kaynağının kendisi üzerinde durulmaktadır. Yapılan tüm çalışmalar bilişim sektöründe çalışanların, daha mutlu ve kazançlı bir ortamlarının nasıl
oluşturulması gerektiğine değinmektedir.
SDE Analiz
Böyle bir çalışma ortamı sadece bilişim sektörü için değil, tüm sektörler için
düşünülmelidir. Bu konuda bilişim sektörüne bir ayrıcalık yapılması belki ilk
bakışta haksızlık gibi görünebilir. Ne var ki bilişim teknolojilerinin son yıllarda hükümet politikalarından siyasi yönlendirmelere kadar hızlı ve etkileyici
gücü kabul edilmelidir.
Öte yandan her sektörün kendi özelinde ayrışmak zorunda olduğu birtakım değişkenleri olmaktadır. Bilişim sektöründe insan kaynağının mutlu ve
daha kazançlı olması için bu değişkenlerin neler olduğu, nasıl sağlanacağı,
nasıl tatmin edici yapıda olacağı en zor sorudur. En önemlisi bu düşüncenin sadece insan kaynağı bazında değil; proje, işveren, sponsor, yüklenici,
kullanıcı, entegratör vb. gibi değişik aktörleri açısından da ele alınması kaçınılmazdır.
Bu nedenle bilişimde insan kaynağının dengesini “PROJE – YÖNETİM –
PERSONEL” üçgeninde incelemek doğru olur. Bu üçlünün her birinin diğerlerine olan bakış açısı, endişeleri, fayda-zararları aynı konu başlıklarında
bile birbirine ters düşebilir. Örneğin proje açısından önemli olan maliyet,
süre ve sonuç olduğu için bütçe dışına çıkmadan, zamanın ve müşterinin
istediği gibi bir yazılım projesinin risk planlaması iyi yapılmaz ise hem yönetime hem proje personeline olan etkileri tamamıyla negatif olacaktır. Bu
nedenle proje bileşeni, iyi bir yönetimden tüm planlananların gerçekleştirilmesini beklemektedir; Personel bileşeni ise mesai fazlası çalışmanın olmayacağı, sadece planların yapılmasını arzu etmektedir.
Bilişim çalışanlarının “mutluluğu nasıl bir ortamda olur?” sorusuna birçok
cevap verilebilir. Yapılan araştırmalarda öne çıkan birkaç başlık ve kısa bakış açısı aşağıdaki gibidir. Aşağıdaki anlatımlarda maalesef konu başlıkları
negatif etkileriyle ele alınmıştır. Aslında tüm bu başlıkların bir de pozitif ve
daha keyifli anlatımları da elbette ki vardır. Ancak konuyu hatırlatacak başlıkları akılda kalacak şekilde etiketlemek amaçlanmıştır.
• Mesai Saatleri: İşyeri disiplinini sağlamak ve korumak için mesai saatlerine uyum gösterilmesi önemlidir. Ancak, üretkenliğinizi kısıtlayan
moral vb. bazı faktörlerin varlığı, personelin gün içinde proje ile ilgili
olarak katkısını da negatif olarak etkileyecektir. Bilişim sektöründe mesai
kavramından ziyade yapılan iş paketinin tamamlanması ön plana çıkmaktadır. Bu durum ise mesainin yeterli olup olmamasını sorgular, işin
tamamlanması için gerekiyorsa ek mesainin yapılması zaruri hale getirir.
Bilişim sektöründe önemli oranda çalışan kesiminin sık sık fazla mesai
yaptığı bilinir, hatta sektörü anlatan önemli karikatür figürlerinde ellerinde kahve fincanı ile sabahlayan Ar-Ge personeli bulunur. Fazla mesainin
neden yapıldığı ve ücretlendirme ile bedelinin ödenip ödenmediği ise
en önemli sorulardır.
Fazla mesai sorunu bilişim sektörünün en önemli anlaşmazlık konularından birisidir. Projenin süresinin kısa mı hesaplandığı veya risk faktörlerinin
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
47
İşyeri disiplinini
sağlamak ve
korumak için
mesai saatlerine
uyum gösterilmesi
önemlidir. Ancak,
üretkenliğinizi
kısıtlayan moral
vb. bazı faktörlerin
varlığı, personelin
gün içinde proje
ile ilgili olarak
katkısını da
negatif olarak
etkileyecektir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
48
gözardı mı edildiği veya planlanan işlerin yanlış plan/müşteriye anlatım/
müşteriye hissettirilmesi sonucunda yeniden revize mi edildiği soruları personelin aklındaki sorulardır.
Öte yandan, önemli bir karşı görüş ise projedeki insan kaynağının günlük
üretiminin veya projede yapması gereken katkının uygun kalitede olmadığından ötürü proje sürecini etkilememek için fazla mesai ile bunun telafi
edilmesi de yönetim açısından önemli sorulardır.
Bu süreçteki en önemli sorun ise hangi tarafın dediğinin her iki tarafında
kabul edeceği nasıl bir şekilde çözüleceğidir. Projenin sıcaklığında, telaşında bu fazla mesai saatleri ilk başta kabul edilebilir, tolerans gösterilebilir
gibi görünmektedir. Ancak, ilerleyen zamanlarda bunun bir alışkanlık haline gelmesi mutsuzlukların başlaması için yeterli bir nedendir.
“İşi ben yapıyorum
ama kazanan onlar
oluyor” yanılgısı en
çok bilişim sektörü
için geçerlidir
diyebiliriz.
Bilişim, çok
kazandıran
sektörlerin başında
gelmektedir. Belki
de bu bilinç bu
sektör hakkındaki
en yanıltıcı ve
en büyük bilgi
kirliliğidir.
SDE Analiz
Mesai ve karşılığındaki katma değerin algısı konularında kesin olan tek bir
durum vardır; yönetim ve personelin karşılıklı olarak fedakârlık yapmalarına, bunu talep etmelerine gerek olmamalıdır. Beklenmeyen durumların
haricinde fazla mesainin gerekliliği olmamalıdır.
• Ücret Dengesi: “İşi ben yapıyorum ama kazanan onlar oluyor” yanılgısı
en çok bilişim sektörü için geçerlidir diyebiliriz. Bilişim, çok kazandıran
sektörlerin başında gelmektedir. Belki de bu bilinç bu sektör hakkındaki
en yanıltıcı ve en büyük bilgi kirliliğidir. Bilişim projelerinde önemli bir
katma değer olduğu kaçınılmazdır. Bu katma değerin kullanım açısından faydası ve bu faydanın da maddi anlamda bir değere dönüştüğü
şüphesizdir. Birçok işi daha uzun zaman ve daha zor şartlarda yapmak
yerine bilişim altyapısı ile daha kısa sürede, daha güvenli ve daha hassas şekilde yapıldığı, bu süreçte de ciddi maliyet karlarının elde edildiği
gerçektir. Bu karlılığın tüm operasyona, personele yansıması ise doğru
orantılı olması beklenir, ancak genelde öyle olmaz.
Sektörde maaş ve yan gelirlerin belirlenmesi henüz standartlaşmamıştır.
Kurumların farklı politikalar izlemeleri, belirli bir insan kaynağı temini politikasının oluşmaması, daha da önemlisi bu sektördeki insan kaynağının çok
fazla işyeri değişikliği yapıyor olması ücret dengelerinin oluşturulmasında
büyük engeldir.
Bilişim sektöründe proje bazlı işe alımların fazla olması, proje süresince
adam kiralama gibi bir yöntemi beraberinde getirmiştir. Kiralama benzerindeki personel alımlarında verilen maaşların kadrolu tam zamanlı çalışanlara
göre daha yüksektir. Geçici süre ile temin edilen bu personellerin maaşları
aynı projede çalışan diğer kadrolular için bir mutsuzluk ve endişeye yol
açmaktadır.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
49
• Çalışma Koşulları: Bilişim sektöründe çalışma alanı kavramı açık ofis
kavramıyla birlikte sadece bir masa, bilgisayar ve internet bağlantısı ile
eşdeğer hale gelmiştir. Kimileri bunu tercih etmekte kimileri ise daha
özel alanların sağlanması konusunda fikir belirtmektedir. Ne var ki, fiziksel özelliklerinin yanısıra rahat ve huzurlu bir çalışma ortamının sağlanması bilişim projelerindeki teslim etme ve projenin canlılığını sağlama
stresleri düşünülünce biraz daha zorlaşmaktadır. Çalışma mekânının rahat ve huzurlu olması, ortamdaki donanımların hayatı kolaylaştırıcı olması o mekandaki üretimi de doğrudan etkilemektedir.
Bu başlık altında belki de en çok tartışılan günümüz konusu “ev ofis” kavramının fayda ve zararlarıdır. Bu konuda henüz kesinleştirilmiş örnekler
bulunmamaktadır. Projelerin birbirinden farklı olması, proje kısıt ve kurallarının farklılık göstermesi çalışmaların ofis haricinde de yürütülmesi konusunda farklı düşünceleri beraberinde sorgular.
• İş Sürekliliği: Uzun süreli bir bilişim projesi yoktur. Süresi uzarsa proje
tanımından çıkar, iş tanımına girer. Kurumun kendi bünyesinde bulunan
bilişim birimleri haricindeki bilişim personelinin aklındaki önemli soru
işaretlerinden birisi işinin yarınıdır. İşinin sürekliliği, proje bazlı çalışma
endişesi aklında hep bir soru işareti getirir.
• Kendini Yenileme Telaşı: Bu başlık belki de en çok bilişim sektörü çalışanları için bir tehdit oluşturmaktadır, ama aynı zamanda da bir fırsattır.
Bu başlık bilişim çalışanlarının mutsuzluklarını inceleyen bir araştırmada
fark edilmiştir. Projelerin fazla mesaiyle kendi özel hayatlarında önemli
bir sorun oluşturduğunu belirten bilişim çalışanları aynı zamanda kendi
özel zamanlarından fırsat vererek kendi yeteneklerini ve bilgilerini geliştirmek zorunda olduklarını ifade etmişlerdir. Gelişen teknolojinin hızına
yetişebilmek için çalıştıkları mesainin haricinde de kendi gelişimleri için
mesai harcamaları kaçınılmaz bir durum olmuştur. Bu nedenle personeline yeni teknolojileri öğrenebilme ve uygulama fırsatı veren kurumların
tercih edilme oranları artmaktadır.
Bilişim sektöründe, özellikle yazılım geliştirme işlerinde çoğu kontrol değişkeni soyuttur. Tümüyle akıl yürütmek üzerine kurgulanmaktadır. Bu nedenle bir inşaat disiplinindeki iş süreci ile doğrudan ayrılır. Bir binaya bakıp
Bilişim sektöründe
çalışma alanı
kavramı açık ofis
kavramıyla birlikte
sadece bir masa,
bilgisayar ve
internet bağlantısı
ile eşdeğer hale
gelmiştir. Kimileri
bunu tercih etmekte
kimileri ise daha
özel alanların
sağlanması
konusunda fikir
belirtmektedir.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
50
tamamlanma yüzdesini hemen görebilirsiniz, ancak bir yazılım projesinde
bakacağınız somut ve elle tutulur böyle bir bina bulmak zordur. Bu detayda
örneklendirmek bu sektörde yapılan işin sağlıklı bir akıl gücü ve dengesi ile gerçekleşmesi gerektiğini vurgulamak ve diğer sektörlerden ayrıldığı
önemli bir husus olarak algılanması içindir. Akıl gücünün önemi böylesine
yoğun ve önemli olunca mesai saatleri içinde bir bilişim üretimini zorunlu
hale getirmek de zorlaşmaktadır.
Sonuç olarak bilişim sektöründe insan kaynağı yeni bir konu ve bileşenlerine göre çok değişik uygulama ve sonuçları olan bir disiplindir. Sektörde
personel ve yönetim olarak bir araya gelip, ortak çıkar ve hakların sağlanması yönündeki çalışmalar yeni yeni başlamış olup sivil toplum kuruluşları
bu çalışmalarda ön planda olmaktadır.
Çalışanın mutlu
olduğu, mutluluğun
ortak bir paydada
verimli çıktılara
dönüştüğü, bu
dönüşümden
kazanılan maddi
ve manevi katma
değerlerin ise
bilinçli bir şekilde
paylaşıldığı bir iş
örgütlenmesinin
önümüzdeki
yıllarda sağlanması
gerekmektedir.
Unutmamak gerekir ki bilişim sektöründeki envanter insan kaynağına dayanmaktadır. Bu nedenle bilişim işverenleri biliyorlar ki en büyük yatırımları
insan kaynağına yapacakları yatırımlarıdır ve kazançları paylaşmayı öğrenmeleri ile doğru orantılıdır. Bilişim çalışanlarının kazançları ve yan gelirleri
konusunda farklılaştığı kabul edilmelidir. Bu kabullenme ile karşılıklı olarak
iyi niyetin öncelikli olduğu anlaşmalar yapılan üretiminde verimli olmasını
sağlayacaktır.
Çalışanın mutlu olduğu, mutluluğun ortak bir paydada verimli çıktılara dönüştüğü, bu dönüşümden kazanılan maddi ve manevi katma değerlerin ise
bilinçli bir şekilde paylaşıldığı bir iş örgütlenmesinin önümüzdeki yıllarda
sağlanması gerekmektedir.
SDE Analiz
Kaynakça
4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
51
7. Sonsöz: Gelecek
Çalışmalara İlişkin
Bir Değerlendirme
Murad TİRYAKİOĞLU
Yazılım sektörüne yönelik tüm bu değerlendirmeler göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan en önemli sonuç yazılım sektörünün, Türkiye’nin
bilgi temelli kalkınma sürecinde stratejik sektör olarak özellikle ve hassasiyetle desteklenmesi gerektiğidir. Analize katkıda bulunan teknokrat ve bürokratların yazılım sektörünün neden önemle ele alınması ve stratejik sektör
olarak benimsenmesi gerektiğine ilişkin düşüncelerini içeren bir özet şu
şekilde ifade edilebilir:
• Yatırım maliyetlerinin çok düşük olmasına karşın yüksek istihdam ve katma değer sağlayan bir sektör olarak yazılım sektörü teknolojik gelişmeyi
destekleyecek ve sanayileşme süreçlerine katkı sağlayacak bir nitelik arz
etmektedir.
• Bilgiyi üretme, işleme ve yaygınlaştırma becerilerinin ülkelerin rekabet
gücünü belirlediği göz önünde bulundurulduğunda hem bilginin üretilmesinde ve ihtiyaçlar doğrultusunda işlenmesinde hem de topluma ve
ekonomiye yayılmasında yazılım sektörü anahtar bir role sahiptir.
• Soysal yaşamdan, ekonomiye, ekonomiden, siyasete kadar yaşamın tüm
alanlarında teknolojinin talep edilmesi, diğer bir ifadeyle teknolojik bağımlılığın oluşması, daha ileri teknolojiler üretilmesinin yanı sıra bu alanda koordinasyonun gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır.
• Sektörün dinamik ve esnek yapısı kadınlara, engellilere ve gençlere istihdam imkânı sağlayabilmektedir.
• Yazılım sektöründe yaratılan katma değer ihracat, diğer sektörlerin rekabetçiliği, ulusal Ar-Ge faaliyetleri, gayri safi yurt içi hasılaya ve istihdam
artışında belirgin bir etkiye sahiptir.
Soysal yaşamdan,
ekonomiye,
ekonomiden,
siyasete kadar
yaşamın tüm
alanlarında
teknolojik
bağımlılığın
oluşması, daha
ileri teknolojiler
üretilmesinin yanı
sıra bu alanda
koordinasyonun
gerekliliğini de
ortaya çıkarmıştır.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
52
• Ekonominin tüm kollarını etkileyen yazılımı üretmek için en önemli girdi
akıl ve yaratıcı güçtür. Türkiye yüksek genç nüfusa sahiptir. Ayrıca bilgi
ve iletişim teknolojilerini kullanabilecek 1,5 milyondan fazla KOBİ mevcuttur. Sadece bu potansiyel dikkate alındığında bile yazılım sektörünün
teknolojik ve iktisadi gelişme için hassasiyeti ortaya çıkmaktadır.
• Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılı için Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomiye sahip ilk 10 ülke içerisinde yer alması, kendi
özgün teknolojilerini geliştirerek özgüvenini, zenginliğini ve güvenliğini
daha da artırarak küresel alanda hak ettiği konuma gelmesine yönelik
hedefte yazılım sektörü stratejik bir öneme sahiptir.
Tüm bu haklı tespitlerden sonra yerel yazılım endüstrisinin neden desteklenmesi gerektiğini şu soru ile özetlemek mümkündür:
Yazılım sektörünün
gelişebilmesi için
özel sektör, STK’lar,
üniversiteler ve
kamu arasındaki
işbirliği son
derece önemlidir.
Dolayısıyla
paydaşların ve
devletin katılımıyla
işbirliğine yönelik
bir strateji
geliştirmesi ve
daha önemlisi
uygulaması
gerekmektedir.
SDE Analiz
“Bugün global internet reklam pastasından neredeyse %50 pay alarak kendi yarattığı reklam modelinin haklı sefasını süren Google, ülkemizde elde
ettiği reklam gelirlerinin vergisini yine ülkemize ödese hoş olmaz mıydı? Sadece bu bile yerel yazılım sektörünün desteklenmesi adına oldukça güçlü
bir neden değil mi?” (Bölüm 3.3).
Analiz kapsamında değerlendirilen bu temel sebeplerle yazlım sektörünün
desteklenmesine ilişkin politika önerilerini ise şu şekilde sıralamak mümkündür:
• Yazılım sektörünün gelişebilmesi için özel sektör, STK’lar, üniversiteler ve
kamu arasındaki işbirliği son derece önemlidir. Dolayısıyla paydaşların
ve devletin katılımıyla işbirliğine yönelik bir strateji geliştirmesi ve daha
önemlisi uygulaması gerekmektedir.
• Türkiye’nin Cumhuriyetin 100. Yılı 2023 için bilişim sektörüne, yazılım
sektörüne koyduğu hedefleri iddialı fakat ulaşılabilir hedeflerdir. Fakat
bu hedeflere ulaşmak konusunda hızlı adımlar atılması gerekmektedir.
Her yıl diğer ülkeler hızında ilerlemediğimizde geri düştüğümüz, henüz
tüm oyuncuları netleşmemiş bir sektörde yer alabileceğimiz bu dönemde, sektörün büyümesi ve açılımına yönelik somut adımlar atılmalıdır.
Özellikle bölgemizde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da her yıl %15 artması
beklenen bilişim sektör kamu harcamaları da öngörülerek, bu pazarda
Türkiye’nin girişimciliğinin artırılması gerekmektedir.
• Dünyadaki beklentilerin yazılım sektörü için Türkiye için de geçerli olması yönünde beklentiye sahip olunması anlamlıdır. Bu doğrultuda, arzın
önümüzdeki 5 yıl genişleyeceğinden hareketle, özellikle son 5 yılda gerçekleşmiş olan %6,3’lük küresel sektör büyümesinin gücünü bir miktar
daha artırarak %6,6 ile büyüyeceği de gözönüne alındığında bu büyümenin benzer bir şekilde Türkiye için de geçerli olabileceği öngörüsü
rahatlıkla yapılabilmektedir. Dolayısıyla bu öngörüyü de kapsama dahil
eden bir strateji ve teşvik planı oluşturulmalıdır.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
53
• Politikaların oluşturulması aşamasında yerel, ulusal, bölgesel ve küresel
ihtiyaçların belirlenmesi gerekmektedir. Bu ihtiyaçlar birbirini tamamlayıcı nitelikte ise, başarılı küresel modeller incelenerek, STK ve sektör
birliklerinin de görüşü alınarak ülkemize özgü modeller oluşturulmalıdır.
Bu modellerin uygulanabilmesi için ulusal ihtiyaçlara göre önceliklendirmeler yapılarak kısa ve uzun vadeli hedefler belirlenmelidir.
• Bilişim teknolojileri standartlarını ve sertifikasyonunu yaygınlaştırmak
amacıyla konferanslar, seminerler, sempozyumlar düzenlemeli, üniversite-kamu-özel sektör arasında iletişim sağlanmalı ve sürdürülebilir kılınmalıdır.
• Yazılım sektörü özelinde bilişim endüstrisinde çalışların mutlu olduğu,
mutluluğun ortak bir paydada verimli çıktılara dönüştüğü, bu dönüşümden kazanılan maddi ve manevi katma değerlerin ise bilinçli bir şekilde
paylaşıldığı bir iş örgütlenmesinin sağlanması gerekmektedir.
Yazılım sektörünün ekonomide faaliyet gösteren tüm sektörlere öncülük ettiği gerçeğinden hareketle belirlenecek politika ve stratejilerin ilgili bakanlıkların, üniversitelerin, sanayi kuruluşlarının, ilgili sivil toplum kuruluşlarının
ve nihayet firmaları temsilen odalar ve sektör birliklerinin katılımı ve katkısıyla belirlenmesi ve uygulanması hayati bir öneme sahiptir. Bu analizin
sözkonusu öneme dair bir farkındalık ve fayda sağlayabilmesi durumunda
bu türlü bir çalışma amacına ulaşmış olacaktır.
Bilişim teknolojileri
standartlarını ve
sertifikasyonunu
yaygınlaştırmak
amacıyla
konferanslar,
seminerler,
sempozyumlar
düzenlemeli,
üniversite-kamuözel sektör arasında
iletişim sağlanmalı
ve sürdürülebilir
kılınmalıdır.
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
54
Katkı Sağlayanlar
(Soyadına göre alfabetik sıralı)
Mariye Umay AKKAYA
1995 yılında Ankara Fen Lisesi’nden, 2000 yılında Bilkent Üniversitesi, Bilgisayar
Mühendisliği Bölümünden, 2003 yılında ise Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü,
Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 2003 yılında Türk Standartları
Enstitüsü’nde (TSE) göreve başladı. TSE’de sırasıyla, önce Yazılım Geliştirme ve
Uygulama Müdürlüğü’nde yazılım geliştirici, sonrasında ise TSE Ürün Belgelendirme Merkez Başkanlığı bünyesinde “Bilgi Teknolojileri ve Güvenliği” alanlarında Belgelendirme ve İnceleme Uzmanı olarak çalıştı. Halen TSE Elektroteknik Sektörü belgelendirme Müdürlüğü`nde Bilgi Güvenliği ürün standardı olan
Common Criteria, Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, Yazılım Süreçleri İyileştirme
ve Yetenek Belirleme konularında uluslararası tetkikçi ve belgelendirme uzmanı
ve Bilgi Teknolojileri ve Güvenliği Belgelendirme Uzmanı ve Bölüm Sorumlusu
olarak çalışmaktadır. Uluslararası Ortak Kriterler Geliştirme Kurulu (CCDB), Ortak
Kriterler Yürütme Alt Komitesi (CCES), Ortak Kriterler Yönetim Kurulu (CCMC) komitelerinin, Türkiye temsilcisidir. Birçok ulusal, uluslararası seminer ve konferansa
bildiri katkısı sağlamış olan Mariye Umay Akkaya evli ve üç çocuk annesidir.
Zeynep BAKTIR
1981 yılında Kayseri’de doğdu. Lise eğitimini Ankara Fen Lisesi’nde, üniversite
eğitimini Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde tamamladı. 2004 yılında Hartford Üniversitesi’nde “Elektronik Ticaret&Pazarlama” konulu proje çalışmasını yürüttü ve 2005 yılında Teksas Üniversitesi’nden MBA derecesini aldı. Türkiye’de ve
Amerika Birleşik Devletleri’nde yönetim danışmanlığı, eğitim, elektronik perakende, inşaat, finans ve telekomünikasyon gibi çeşitli sektörlerde satış, pazarlama ve
marka yönetimi alanlarında çalıştı. İş dünyasında fırsat eşitliğini ve kadın girişimciliğini destekleyen sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak görev alan Baktır, Quatro Dijital bünyesinde dijital medya&marka yönetim danışmanlığı vermektedir.
Mustafa CANLI
SDE Analiz
1979’da Ankara’da doğdu. 2001 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Makine Mühendisliği lisans derecesi, 2003 yılında Northeastern University’den Bilgi Sistemleri yüksek lisans derecesi ve 2005 yılında aynı üniversiteden İşletme
yüksek lisans derecelerini aldı. 2001-2002 arasında TÜBİTAK’ta savunma sanayi
projelerinde araştırmacı olarak görev yaptı. 2003-2006 arasında ABD’de finans,
lojistik ve benzeri alanlarda özel sektörde çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndü.
2006 – 2011 yılları arasında Türksat A.Ş.’nin bilişim alanında çalışan birimlerini
kurdu. e-Devlet Kapısı Projesi dahil olmak üzere pek çok kamu bilişim ve e-devlet
projesini yürüttü. e-Devlet, bilişim, elektronik haberleşme ve e-ticaret gibi pek
çok yasal düzenleme çalışmasında yer aldı. 2011 yılından itibaren T.C. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nda bilgi ve iletişim teknolojileri alanında
bakan danışmanı olarak görev yapmakta ayrıca Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi’nde Kamu Yönetimi alanında doktora programına devam
etmektedir.
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
55
Anıl ÇEKİÇ
Hacettepe Üniversitesi’nde Yönetim Bilimi alanında doktora derecesini almış olan
Anıl Çekiç, Atılım Üniversitesi’nde öğretim üyesidir.
Hüseyin Rahmi ÇETİN
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Makina Mühendisliği bölümünden 1987 yılında
mezun oldu. 1993-1995 yıllarında ABD Illinois Üniversitesi, İktisat Politikası bölümünde yüksek lisans yaptı. Kardemir A.Ş. Yönetim Kurulu üyeliği, bilişim teknolojileri alanında faaliyet gösteren bir firmanın Genel Müdürlüğü ve 2009 yılından itibaren de Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan Yardımcılığı ve Kurumu temsilen OYAK
İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Sosyal Güvenlik
Kurumu’nda birleşim sonrası ihtiyaç duyulan elektronik altyapı yatırımları çalışmaları ile Sosyal Güvenlik Entegrasyon Projesi (SGEP), arşivlerin sayısallaştırılması, e-imza destekli Doküman Yönetim Sistemi’nin kurulması, Akıllı Kart (Elektronik
Kimlik Doğrulama) gibi projelerin hayata geçirilmesinde yoğun çalışmalar yapmıştır. 06.09.2011 tarihinden itibaren Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı olarak göreve başlamıştır. Sektörler İtibariyle Türk Dış Ticareti (19891990), Türkiye Entegre Demir ve Çelik Tesisleri Özet Raporu, (1980-91), Demir ve
Çelik Sanayiinde Gelişmeler ve Sıcak ve Soğuk Çekilmiş Yassı Çelik Ürünlerinde
Talep Analizi, (1992-2005) gibi yayınları bulunmaktadır. 1964 doğumlu olan Hüseyin Rahmi ÇETİN, evli ve üç çocuk babasıdır, İngilizce bilmektedir.
Murat DURAN
O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesinden mezun olduktan sonra yüksek lisans çalışmalarına aynı üniversitede İşletme Fakültesinde devam etmektedir. Yazılım sektöründe
1997 yılından bugüne çalışmaları bulunmaktadır. Web, istemci ve mobil uygulamalarının çok katmanlı mimariler üzerinde yürütüldüğü projeleri bulunmaktadır.
Bilişim sektöründeki çalışmalarını altı yıl TÜBİTAK ve daha sonra iki yıl Genelkurmay Başkanlığı ile devam ettirmiştir. Bilkent Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak sekiz yıl görev yapmıştır. Halen çeşitli kamu/özel kuruluşlara
destek veren duSoft Yazılım Danışmanlık firmasında sektör içinde anahtar teslim
çözümler üretmekte ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev almaktadır.
Erdem ERKUL
2003 yılında Hacettepe Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde
araştırma görevlisi olarak göreve başlayan R.Erdem ERKUL, 2005 yılında e-devlet
ve bilişim portalı olma özelliğine sahip www.digitaldevlet.netweb sitesini kurmuş
olup aynı sitenin editörlüğünü yapmaktadır. Erkul, 2008-2009 akademik yıllarında doktora burslusu olarak Harvard Üniversitesi’nde bir proje sonucu kurulan
SDE Analiz
Türkiye’de
Yazılım Sektörü
56
ve Prof. Jane Fountain’ın direktörlüğünde çalışmalarına devam eden National
Center For Digital Government’ta çalışmalarda bulunmuş olup, 2008 Şubat ayından itibaren kumuş olduğu uluslararası e-devlet portalı www.digital-government.
net web sitesinde güncel olarak yayınlarına devam etmektedir
Aydın KOLAT
1952 doğumlu olan Aydın Kolat ODTÜ Fizik Bölümünde Çekirdek Fiziği Doktora çalışmalarını tamamladıktan sonra aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalıştı. Sistem uzmanı olarak çalışmaya başladığı IBM şirketinde daha sonra çeşitli
seviyelerde yönetici olarak 17 yıl süre ile çalıştı. 2000 yılında IBM’den emekli
olduktan sonra MNG Bilgisayar Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi. Dr.
Aydın Kolat halen Verisis A.Ş. nin Genel Müdürlüğü ve Türkiye Bilişim Vakfı’nın
(TBV) Ankara Temsilciliği görevlerini sürdürmektedir. Aynı zamanda TOBB Yazılım Meclisi üyeliğini, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AR-GE Değerlendirme
ve Denetleme Komisyonu üyeliğini de aktif olarak yapmaktadır. Son dönemlerde
özellikle uzaktan eğitim, bilişim kentleri, felaket kurtarma ve iş sürekliliği konularında deneyimlerini paylaşmaktadır. İki çocuk babası Dr. Aydın Kolat İngilizce
bilmektedir.
Gülara TIRPANÇEKER
1984 yılında Hacettepe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Fizik Mühendisliği
bölümünden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi’nde Çağdaş İşletmecilik bölümünde lisansüstü eğitimine devam etti. İş hayatına Elginkan Holding’de
başladı ve Kalite Kontrol Müdürü olarak, RJR Reynolds Tütün San. A,Ş.’de Sistem
Analisti olarak çalıştı. 1989 yılından itibaren Tekimed Bilgi İşlem Hizmetleri Ltd.
Şti.’nde yönetici ortak olarak görev yapmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi, Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi’nde Bilişim Etiği dersi vermektedir. YASAD Yönetim Kurulu Başkanlığı, YASAD Yönetim Kurulu Üyeliği, TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyeliği,
BİYEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve BİYESAM Kurucu Yönetim Kurulu
Üyeliği görevlerinde bulunan Gülara Tırpançeker evli ve bir çocuk annesidir.
Murad TİRYAKİOĞLU
SDE Analiz
1978 yılında Afyonkarahisar’da doğdu. 2000 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi
İktisat bölümünden lisans derecesini alan Tiryakioğlu, aynı üniversiteden 2003
yılında İşletme, 2006 yılında İktisat yüksek lisans derecelerini almıştır. İktisat anabilim dalında doktora tez çalışmalarını sürdüren Tiryakioğlu’nun ulusal ve uluslararası sempozyumlarda sunulmuş bildirileri, yayımlanmış makaleleri ve uluslararası yayınevleri tarafından basılmış kitaplarda katkıları bulunmaktadır. Merkezi
Ankara’da bulunan Ekonometrik Araştırmalar Derneği’nin yönetim kurulu üyesi
olan Tiryakioğlu’nun çalışma alanları teknolojik gelişme ve yenilik iktisadı, bilgi
temelli iktisadi ve sosyal kalkınma ve sanayileşmedir. Acil-Afet Gönüllüsü olarak
üniversite bünyesinde kurulmuş olan arama&kurtarma ekibine liderlik eden ve
Afyonkarahisar Deprem Stratejisi Eylem Planı’nın hazırlanmasına katkı sağlayan
Tiryakioğlu afet öncesi- sonrası planlama ve koordinasyon çalışmalarına katılmaktadır.

Similar documents

Ali Fıkırkoca Anı Kitabı

Ali Fıkırkoca Anı Kitabı Ali Fıkırkoca için yazılanlar, hem akademik hayatı hem de genel olarak yaşamı dar hesaplara sıkıştırmaksızın, kendi entelektüel çok yönlülüğünü başkalarının hayatıyla buluşturmanın, yeniliği düşünc...

More information

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ Milletlerarası

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ Milletlerarası delerinin tespiti amacıyla Hacettepe Üniversitesi'nin, bir işçinin günlük çalışma karşılığı ola­ rak İhtiyaç duyduğu kalori miktarı ve bu kaloriyi sağlayan beslenme kalıbı bu konudaki çalışmalara e...

More information

software that sets you free

software that sets you free sektörler başta olmak üzere, liman işletimi, gayrimenkul portföy yönetimi gibi farklı alanlarda da faaliyet gösteren firmalara mobil uygulama ve doküman yönetimi çözümlerini de içeren paket ürünler...

More information

Urban Aesthetics: The Case of Istanbul and Edinburgh

Urban Aesthetics: The Case of Istanbul and Edinburgh nüfus çarpık kentleşmeyi adeta tetiklemiş, kentlerin tarihi ve doğal yapılarında telafisi olmayan zararlar vermişlerdir. Kentleşme sürecini geç yaşayan ülkeler, kentlerin estetik yapıları, konut ih...

More information

7 yıl önce Avrasya Etüdleri 37 / 2010

7 yıl önce Avrasya Etüdleri 37 / 2010 göre Yeni Büyüme Modeli geliştirmektedir. Model, uzun dönemde ülke kişi başı gelir oranındaki düzenli büyümenin beşeri sermayedeki büyüme oranlarına dayandığı sonucuna varmaktadır. Ülkelerin bilgi ...

More information