HER ìEY ñSTñHDAM ñÇñN

Transcription

HER ìEY ñSTñHDAM ñÇñN
SAYI/NUMBER:87
NñSAN/APRIL 2010
ISSN1303-8494
YIL/YEAR:8
www.ito.org.tr
ñSTANBUL TñCARET ODASI’NIN AYLIK YAYINIDIR-A MONTHLY PUBLICATION OF ISTANBUL CHAMBER OF COMMERCE
Geliíen teknoloji,
ardÜnda çöp yÜðÜnÜ
bÜrakÜyor
A junk heap behind
developing technology
Gençlerin üçte
biri kendi iíini
kurmak istiyor
One-third of the
young want to
start their own
business
Türk íirketleri
61 ülkede 72 bin
kiíiye ií saðlÜyor
Turkish enterprises
provide employment
for 72 thousand
people in 61
countries
HER ìEY
ñSTñHDAM
ALL-OUT EFFORTS
FOR EMPLOYMENT ñÇñN
BAìKAN’DAN-FROM THE PRESIDENT
ñstihdamÜ artÜracak her
önlem, demokrasimizi
daha da güçlendirecektir
Each step to be taken to increase
the rate of employment will
strengthen our democracy further
Hükümetin aldÜðÜ önlemlere raðmen iísizlik, en önemli toplumsal
ve ekonomik sorunumuz. Türkiye ñstatistik Kurumu (TÜñK)
geçen yÜlÜn iísizlik oranÜnÜ yüzde 14 olarak açÜkladÜ.
ñísizlik sorununun çözülmesi için son dönemde gerek hükümet
gerekse çeíitli sektörlerde çözüm arayÜílarÜ hÜzlandÜ. Örneðin
UlaítÜrma BakanlÜðÜ özürlülerin çaðrÜ merkezlerinde çalÜímasÜ
için örnek bir proje baílattÜ. Sanayi ve Ticaret BakanlÜðÜ ise
tersine beyin göçü projesini hayata geçirdi. AyrÜca Ak Parti
Ekonomi ñíleri BaíkanlÜðÜ tarafÜndan hazÜrlanan yeni bir ñstihdam
ProgramÜ, tartÜímaya açÜldÜ. Bu proje hayata geçirildiði takdirde
bir yÜlda 900 bin kiíiye ií hedefleniyor.
Yine bankacÜlÜk sektöründe de íube sayÜsÜnda artÜí ile birlikte bu
yÜl 10 bin ek istihdam bekleniyor.
Çözüm arayÜíÜna giren kurumlardan biri de baílattÜðÜ Mesleki
Eðitim Seferberliði ile ñTO oldu. Memnuniyetle görüyoruz ki,
hem gençleri ií sahibi yapacak hem de reel kesimin nitelikli
iígücünü karíÜlayacak bu çalÜímalarÜmÜzÜn sonuçlarÜnÜ alÜyoruz.
ñstanbul ñl Özel ñdaresi, ñstanbul ñl Milli Eðitim Müdürlüðü ortak
giriíimiyle hayata geçirdiðimiz Mesleki ve Teknik Eðitim KurslarÜ
Projesi’ne (ÖZñMEK) ñí-Kur da katÜldÜ. Bu proje uyarÜnca
baílangÜçta 500 kiíinin katÜlmasÜnÜ öngörüyorduk. Ancak
beklenmedik taleple karíÜlaíÜnca, biz de projeyi 2011’e kadar
toplam 30 bin kiíiyi eðitecek íekilde geniílettik. Umuyoruz ki,
bu rakam, 3 yÜl içinde 50 bini de geçecek.
Bu noktada asÜl ihtiyacÜmÜz olan íey, bütün bu arayÜílarÜ bir
potada harmanlayacak siyasi irade ve toplumsal kararlÜlÜk.
Biliyorsunuz, önümüzde, Türkiye'nin ihtiyaç duyduðu
deðiíiklikleri içeren bir Anayasa deðiíikliði süreci var. Dileriz bu
süreç istihdam artÜíÜ çabalarÜ ile birlikte yürütülür.
Hepimiz bu deðiíim sürecinde, FransÜz yazarÜ Andre Maurois’un
“ÇalÜíma; sÜkÜntÜyÜ, kötülüðü ve yoksulluðu uzaklaítÜrÜr”
sözünü hatÜrdan çÜkarmamalÜyÜz. ñnanÜyoruz ki ülkemizde
istihdamÜn artÜíÜnÜ saðlayacak her adÜm, demokrasimizi daha da
pekiítirecektir.
Despite the measures introduced by the government, unemployment is still
the most important social and economic problem of ours considering that
the Turkish Statistical Institute (TURKSTAT) announced last year’s rate of
unemployment as 14 percent.
Efforts for resolution of unemployment issue by the government as well as by
various sectors have recently been intensified. The Ministry of Transport, for
instance, has launched an exemplary project for employment of the disabled at
call centres. The Ministry of Industry and Trade, on the other hand, introduced
another project to reverse the brain drain. In addition, a new Employment
Report drafted by the Department of Economic Affairs of Ak Party was opened
for discussion. 900,000 jobs will be created in a year’s time if this project were
to be implemented.
This year, additional 10,000 people are expected to find jobs by an increase in
the number of branch offices in banking sector.
With the launch of its Vocational Training Campaign, ICOC is one of the
organizations that search for solutions. We happily note that we have already
begun getting results of our efforts which will help young people acquire
professions; this will also meet the need for skilled labour by the real economy.
Turkish Employment Agency (ñí-Kur) has also joined the Free Vocational and
Technical Training Courses Project (ÖZñMEK) which we have implemented in
cooperation with the Istanbul Provincial Special Administration and Istanbul
Provincial National Education Directorate. We initially envisaged the enrolment
of 500 people within the scope of this project. Faced with an unusual demand,
however, we have expanded the project so as to cover 30,000 people by
2011 within the training project. We hope that the number of people to get
covered will exceed 50,000 in 3 years’ time.
What we need at this point is political will and social determination which
will blend all these efforts in a single pot. As you know, we have in front of
us a process of amendment to the Constitution which contains the necessary
amendments that Turkey needs. We wish that this process is carried out
together with the efforts for increasing the rate of employment.
In this transformation process we must all keep in mind the saying of the
French author Andre Maurois that “Working takes away distress, harm
and poverty”. We believe that each step to be taken to increase the rate of
employment will consolidate our democracy further.
DR. MURAT YALÇINTAì
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
-1-
ñÇñNDEKñL
SAYI/NUMBER
NñSAN/APRIL 2010
ñstanbul Ticaret OdasÜ AdÜna ñmtiyaz Sahibi
Owner on Behalf of the ñstanbul Chamber of
Commerce
87
Dr. Murat YalçÜntaí
Genel YayÜn Koordinatörü ve
Sorumlu YazÜ ñíleri Müdürü
Puplications Coordinator and Editor-in-Chief
Dr. Cengiz Ersun
ñTO YayÜnlar Koordinatörü
ICOC Puplications Coordinator
ñsmail ìen
YayÜn Kurulu
Publishing Committee
Dr. Cengiz Ersun
Selçuk Tayfun Ok
Kenan Öztekin
ìefik Memií
Zeliha Aslan
Tamer Çerçi
Genel YayÜn Yönetmeni
Executive Editor
Zeliha Aslan
Haber Koordinatörü
News Coordinator
Tamer Çerçi
Haber Merkezi
Pres Department Reporters
Dilek Ülker, Soyhan Alpaslan, ñlker Baíöz,
Canan Bilgin, Nuran ÇapkÜn, Yahya Gül,
Dilíah Keflioðlu, Nalan Söylemez,
Fedai YÜldÜrÜm
YÜldÜrÜm
Adres / Address
ñSTANBUL TñCARET ODASI
ñSTANBUL CHAMBER OF COMMERCE,
Reíadiye Cad. Eminönü-ñstanbul / Turkey
Telefon numaralarÜ / Telephone numbers
0 212 455 60 00 (44 lines)
BasÜn YayÜn ìubesi / Press Department
Tel: 0 212 455 61 20
Fax: 0 212 513 83 11
Internet: www.ito.org.tr
TasarÜm / Design
Taze Ajans
0 212 603 08 33
www.tazeajans.com
BaskÜ / Publishing
ìan Ofset
Tel: 0 212 289 24 24
YayÜn Türü: Yerel Süreli YayÜn
YayÜn Tarihi:08.04.2010
Bu dergi içeriðindeki tüm yazÜ ve resimler,
kaynak gösterilmeksizin ve izin alÜnmaksÜzÜn
kullanÜlamaz. Tüm yazÜlarÜn sorumluluðu
yazarlarÜna aittir.
The contents of this magazine may be
repoduced by mentioning the source all
responsibility of the views expressed and
pictures published in this Review belong to the
authors of the articles
14
4
Dericiler markalaímayÜ tartÜítÜ
“Branding” discussions by the leather
industrialists
Almanya tÜp, otomotiv ve enerjide
iíbirliði arÜyor
arÜyor
Germany in pursuit of cooperation in
medicine, automotive and energy
energy
AVM’lerin 2010’da ciro beklentisi
25 milyar TL
25 Billion try the shopping malls
turnover expectations for 201
2010
0
E-devlet’e çabuk alÜítÜk
E-devlet’
Getting quickly used to the
e-government
Temiz üretim yüzde 50 kâr getiriyo
getiriyorr
Clean production yields 50 percent
profits
Fas’ta satÜlanlarÜn yüzde 70’i Türk malÜ
mal
70 Percent of products sold in morocco
are made in Turke
Turkeyy
SaðlÜk çalÜítayÜnÜ ñTO düzenleyece
düzenleyecekk
Health workshop to be held by ICOC
Türkiye modanÜn yeni adresi olabilir
Turkey a new centre for fashion
Pakistan’da yeni ií fÜrsatlarÜ
Pakistan’
New business opportunities in Pakistan
Nijerya’daki yatÜrÜmlarÜnÜzÜ
Nijerya’
yatÜrÜmlarÜnÜzÜn takipçisi
olacaðÜz
We will follow up our investments in
Nigeria
ñTO’dan, dünya íampiyonu bilardo Türk
Milli TakÜmÜ’na destek
ICOC supporting the Turkish national
billiards team
kuralÜm
Özbekistan’la ticaret köprüsü kuralÜ
A bridge with Uzbekistan over trad
tradee
Teknopark ñstanbul’u yönetecek imzalar
atÜldÜ
atÜld
The signatures for Teknopark ñstanbul
ready
are ready
14
KAPAK-COVER
Her íey istihdam içi
içinn
All-out efforts for employment
22
HABER-NEWS
Doðrudan satÜí büyüyerek iísizliðe
çare oluyo
oluyorr
Direct sale increasingly becomes
a remedy for unemploymen
unemploymentt
28
HABER-NEWS
Türk íirketleri 61 ülkede 72 bin kiíiye
ií saðlÜyo
saðlÜyorr
Turkish enterprises provide employment
for 72 thousand people in 61 countries
34
EïñTñM-EDUCATION
Gençlerin üçte biri kendi iíini
kurmak istiyor
istiyor
One-third of the young want to
start their own busines
businesss
40
ANALñZ-ANALYSIS
Türkiye’’nin bir barÜí ve ekonomi
Türkiye
ekonomikk güç
olarak yükseliíi (II
(II))
The rise of Turkey as a peace and
economic power house (II)
(II)
28
LER-CONTENTS
52
34
42
TEKSTñL-TEXTILE
Merter’in yeni hedefi
Irak ve Sudan pazar
pazarÜ
Iraqi and Sudanese markets
are the new targets of Merte
Merterr
46
66
ETKñNLñK-ACTIVITY
Japon
apon kültürün
kültürünüü tanÜma ve
anlama yÜl
yÜlÜ
Year of knowing and comprehending Japanese culture
culture
70
TURñZM-TOURISM
18 ülkede 42 tesis ve
23 bin yataðÜmÜz var
We have 42 facilities
facilities and
23,000 beds in 18 countries
countries
75
ñSTANBUL SARAYLARIñSTANBUL'S PALACES
TopkapÜ SarayÜ
SarayÜ, on bin yÜllÜk
ñran Medeniyeti
Medeniyeti’’ni aðÜrladÜ
TopkapÜ Palace has hosted the
10,000-year old IranÜan Civilisation
Civilisation
KAYBOLAN MESLEKLERDIMINISHING PROFESSIONS
Nerede íimdi o anlÜ íanlÜ lostracÜlar?
lostracÜlar?
Where are those glorious
shoeblacks now?
46
HEDEF SEKTÖR-TARGET SECTOR
Biraz
iraz deste
destekk düny
dünyaa liderliðin
liderliðini getirir
A little support to win the world
leadership
leadershi
p
52
TEKNOLOJñ-TECHNOLOGY
Geliíen teknoloji ardÜnda
bir çöp yÜðÜnÜ bÜrakÜyor
bÜrakÜyor
A junk heap behind developing
technologyy
technolog
56
AB AJANDASI-EU AGENDA
60 milyar Euro
Euro’’luk maliyete
hazÜr olun
Be prepared for a cost of
60 billion euro
euross
80
RÖPORTAJ-INTERVIEW
Ekonomik geliíimin yeni lokomotifi:
STK’larr
STK’la
The new locomotive for economic
development: NGO’s
86
62
SEKTÖREL AÇIKOTURUMSECTORAL OPEN FORUM
SaðlÜkta
SaðlÜ
ta özel sektörün önü açÜlmalÜ
Encouraging the private
health care sector
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
80
90
VERGñ-TAX
E-fatura
fatura uygulamasÜ
E-invoice application
application
93
KñTAPLIK-BOOKSHELF
94
EKONOMñK VERñLERECONOMIC INDICATORS
96
ADRESLER-ADDRESSES
-3-
ñTO’DAN HABERLER
NEWS FROM ICOC
DERñCñLER MARKALAìMAYI
TARTIìTI
“BRANDING” DISCUSSIONS BY
THE LEATHER INDUSTRIALISTS
yÜllarda ise olumlu deðiíimlerin
yaíandÜðÜnÜ kaydetti.
ñTO AyakkabÜ ve Yan Sanayi,
ñmalat ve SatÜcÜlarÜ ile Deri ve
Kürk Meslek Komiteleri, ‘marka
olmaya’ destek vermek amacÜyla
ortaklaía bir zümre toplantÜsÜ
düzenledi. ñTO Meclis Salonu’nda
düzenlenen toplantÜda,
sektördeki firmalarÜn dünya
genelinde nasÜl marka olabileceði
tartÜíÜldÜ. ToplantÜnÜn oturum
baíkanlÜðÜnÜ yürüten Türkiye
AyakkabÜ Sektörü AraítÜrma,
Geliítirme ve Eðitim VakfÜ
(TASEV) BaíkanÜ YalçÜn Egemen,
ayakkabÜ sektörünün geçmií
yÜllarda 400 milyon çift ayakkabÜ
üretme kapasitesinin, özellikle
Uzakdoðu’dan gelen ürünlerin de
etkisiyle 200 milyona düítüðünü
hatÜrlattÜ. Egemen, ancak son
ToplantÜnÜn açÜlÜí konuímasÜnÜ
yapan ñTO Yönetim Kurulu Üyesi
ñsrafil Kuralay ise markayÜ çocuða
benzeterek, “NasÜl ki, bir çocuða
verilen isim onu hayatÜ boyunca
tanÜmlÜyorsa marka da uzun
süreler kendini taíÜyabilmeli”
dedi. MarkanÜn kaliteli üretim,
daðÜtÜm ve pazarlama ile
desteklenmesi gerektiðini
vurgulayan “Deri ve ayakkabÜ
sektöründe bu gayreti görmek
bizi sevindiriyor” dedi.
ICOC Shoes and Accessories,
Manufacturers and Dealers, and
Leather and Fur Professional
Committees have convened
at a joint meeting with the
aim of supporting the ‘brand
making’. During the meeting,
held at the ICOC Assembly Hall,
the companies in the sector
have discussed the matter of
becoming world-wide brands.
YalçÜn Egemen, the Chairman of
Turkish Shoes Sector Research,
Development and Training
Foundation (TASEV), the
chairman of the meeting, has
reminded that while the shoe
sector had a production capacity
of 400 pairs annually in the
past, this figure has fallen to 200
million pairs with the impact of
the products imported from the
Far East. However from Egemen
has remarked, that progress has
been recorded in the recent years.
In the opening speech of the
meeting, ICOC Board Member
ñsrafil Kuralay, approximating the
brand to a child, has said: “Just
as the name given to a child is
identifying it for the rest of its
life, the brand name must be
also able to carry itself.” Kuralay,
emphasising that the brand name
must be supported with quality
manufacturing, distribution and
marketing, has added further:
“We are grateful to see these
efforts in the leather and shoes
sector.”
ALMANYA TIP, OTOMOTñV VE
ENERJñDE ñìBñRLñïñ ARIYOR
GERMANY IN PURSUIT OF COOPERATION IN
MEDICINE, AUTOMOTIVE AND ENERGY
Alman ií adamlarÜ ñTO’yu ziyaret
etti. Almanya’nÜn Bavyera Eyaleti
Ekonomi BakanÜ Martin Zeil’in, 30
kiíilik ekonomi heyetiyle birlikte
gerçekleítirdiði Türkiye ziyareti
kapsamÜnda ñTO ile de temaslarda
bulunan Alman ií adamlarÜ, ñTO
Baíkan YardÜmcÜsÜ Dursun Topçu
ile görüítü. Almanya’da yaíayan
2.7 milyon Türk’ten 72 bininin
giriíimci olduðunu dile getiren
Topçu, bu giriíimcilerin 8 milyar
Euro’luk yatÜrÜm gerçekleítirdiðini
kaydetti.
Topçu, Bavyera Eyaleti’nde 230
bin Türk’ün yaíadÜðÜnÜ söyleyerek,
-4-
“2008’de Türkiye’nin Bavyera’ya
ithalatÜ 1.7 milyar Euro, ihracatÜ
da 2.2 milyar Euro civarÜnda.
Türkiye, 4 milyar Euro’ya ulaían
ticaret hacmi ile Bavyera’nÜn en
büyük 20 ticari ortaðÜ arasÜnda yer
alÜyor” dedi. Bavyera’lÜ iíadamlarÜ
tÜp, otomotiv ve enerjide iíbirliðine
açÜk olduklarÜnÜ söylediler.
German businessmen have visited
ICOC. Within the scope of the
visit of Martin Zeil, Minister of
Economic Affairs of German State
of Bavaria, and the accompanying
delegation of 30 businessmen
to Turkey, German businessmen
have met with ICOC Vice President
Dursun Topçu. Topçu, stating
that 72,000 out of the 2.7
million Turks living in Germany
have become entrepreneurs, has
informed that these entrepreneurs
are accounting for investments to
the amount of 8 billion Euros.
Pointing out that 230,000 Turks
live in the State of Bavaria, Topçu
has added: “The imports from
Bavaria were around 1.7 billion
Euros with Turkish exports
standing at 2.2 billion Euros in
2008. With trade volumes reaching
4 billion Euros, Turkey ranks
among the top 20 trading partners
of Bavaria.” Bavarian businessmen
have stated that they are open
for cooperation in the area of
medicine, automotive and energy.
energy.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
AVM’LERñN 2010’DA
CñRO BEKLENTñSñ
25 MñLYAR TL
25 BILLION TRY THE
SHOPPING MALLS TURNOVER
EXPECTATIONS FOR 2010
AlÜíverií Merkezi YatÜrÜmcÜlarÜ
Derneði’nin (AYD) ikincisini
düzenlediði ‘AVM YatÜrÜmlarÜ
KonferansÜ’nda konuían ñTO
BaíkanÜ Dr. Murat YalçÜntaí,
sektörün 2010 ciro beklentisinin
25 milyar TL olduðunu söyledi.
YalnçÜntaí, “Herkes aynÜ
geminin içinde. Bu gemi ne
kadar iyi yüzerse hepimiz
iyi yüzeceðiz. AVM konsepti
bize yeni bir konsept deðil.
AslÜnda AVM konsepti bizde
olan bir konsept. KapalÜçaríÜ,
MÜsÜr ÇaríÜsÜ, AVM’lerin ilk
örnekleridir. Bugünkü AVM’ler
de OsmanlÜ’daki klasik çaríÜnÜn
modernize edilmií hali. Bu
modernizasyon devam ederken
her zaman dengeyi korumak
lazÜm” diye konuítu.
ICOC President Dr. Murat
YalçÜntaí, speaking at the
second ‘AVM Investments
Conference’, organised by the
Shopping Centre Investors’
Association (AYD), has said that
the sector’s turnover expectation
for 2010 is 25 billion TRY.
YalçÜntaí has said: “Everybody
is on the same boat. We will all
be swimming well in as much
as this boat is floating. The
AVM concept is not new to us.
Actually, the AVM concept is
a concept which we had. The
Grand Bazaar and the Egyptian
Bazaar are the first examples
of AVM. Today’s AVMs are
also modernised versions of
classical centres of the Ottoman
Empire. It is always necessary
to maintain the balance while
continuing modernising.”
E-DEVLET’E
ÇABUK ALIìTIK
GETTING QUICKLY USED TO
THE E-GOVERNMENT
KOBñ’lere yönelik majör
e-devlet ñTO’da gerçekleítirilen
bir seminerde tartÜíÜldÜ. ñTO
Müíaviri Dr. Veysi Sevið’in
baíkanlÜðÜnÜ yaptÜðÜ birinci
oturumda konuían Tüketicinin
ve Rekabetin KorunmasÜ Genel
Müdürlüðü ìube Müdürü Murat
Gülgör, e-satÜí sonrasÜ yeterlilik
belgesi baívurusunun internet
ortamÜndan nasÜl yapÜldÜðÜnÜ
ve e-garanti belgesini anlattÜ.
UygulamanÜn avantajlarÜna
deðinen Gülgör, “2008 baíÜ ve
2009 sonu arasÜnda 107 bin
500 iílem için 5 milyon adet
imza ve paraf atÜldÜ. ñílemlerin
internetten yapÜlmasÜ neticesinde
noter ücretinden de 11 milyon
TL tasarruf saðlandÜ” dedi.
Vergi Dairesi Otomasyon Projesi
(VEDOP) hakkÜnda ayrÜntÜlÜ bilgi
veren Gelir ñdaresi Grup BaíkanÜ
Arif YÜldÜrÜm ise Temel VEDOP
UygulamalarÜ, Web TabanlÜ
Vergi Dairesi Otomasyonu,
e-Beyanname, EBTñS ve
e-Tahsilat, Internet Vergi Dairesi,
Sanal POS Entegrasyonu, Web
Servis Hizmetleri ve Elektronik
Fatura ÇalÜímalarÜnÜn mevcut
durumuna iliíkin açÜklamada
bulundu. Ankara merkezle anlÜk
olarak iílem yapan 449 vergi
dairesi bulunduðunu söyleyen
YÜldÜrÜm, “Türkiye’nin sÜnÜrlarÜ
içinde otomasyonun gitmediði
yer yok” dedi.
The major e-Government
application targeting SMEs
has been promoted at a
seminar held at ICOC. Murat
Gülgör, Branch Director at
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
the General Directorate of
Consumer and Competition
Protection, speaking at the
first session chaired by ICOC
Public Accountant Dr. Veysi
Sevið, has provided information
regarding the on-line application
for compliance certificate for
after sale and the e-guarantee
document. Elaborating on the
advantages of the application,
Gülgör has said: “5 million
signatures were appended in
107,500 transactions between
the beginning of 2008 and the
end of 2009. 11 million TRY in
savings from notary public fees
were realised as a result of the
transaction carried out over the
internet.”
Providing detailed information
regarding the Tax Office
Automation Project (VEDOP),
Arif YÜldÜrÜm, the Chairman of
Revenue Administration Group,
talked about the current status
of Basic VEDOP Applications,
Web-based Tax Office
Automation, e-Declaration,
EBTñS and e-Collection,
Internet Tax Office, Virtual
POS Integration, Web Services
and Electronic Invoice Works.
YÜldÜrÜm, reminding that there
are 449 tax offices with instant
access to the headquarters in
Ankara, has told: “There is no
place left in Turkey where the
automation has not penetrated.”
-5-
ñTO’DAN HABERLER
NEWS FROM ICOC
TEMñZ ÜRETñM
YÜZDE 50 KÂR GETñRñYOR
CLEAN PRODUCTION YIELDS
50 PERCENT PROFITS
görevini bu toplantÜlarla
gerçekleítirdiðini dile getirdi.
Yeíil ií-temiz üretimin boyutlarÜ
ñTO Avrupa Birliði (AB) Bilgi
Merkezi’nin düzenlediði ‘Temiz
Üretim ve Sürdürülebilir
Tüketim’ konulu seminerde,
tartÜíÜldÜ. ñTO Yönetim Kurulu
Üyesi Muhammet Yenel,
açÜlÜí konuímasÜnÜ yaparken,
bugün 1 trilyon dolar olan bu
pazarÜn 2020 yÜlÜnda 2 trilyon
dolara çÜkacaðÜna dikkat çekti.
“FirmalarÜmÜzÜn yeíil pazarda
rekabet edebilir hale getirilmeleri
maliyetli bir süreçtir ama
birçok faydayÜ da beraberinde
taíÜmaktadÜr. Türkiye’nin bu
süreci hem kamu hem de özel
sektör olarak saðlÜklÜ bir íekilde
deðerlendirmesi gerekir” diyen
Yenel, ñTO’nun farkÜndalÜk
saðlayarak bilinçlendirmek
ñngiltere-Türkiye Çevre
Derneði’nden (UTES) Kumru
AdanalÜ, iklim deðiíikliði
konusunda Türkiye’deki
firmalarÜn farkÜndalÜðÜnÜn
artÜrÜlmasÜ için yaptÜklarÜ
çalÜímalarÜ anlattÜ. AdanalÜ, yeíil
uygulamalarda ciddi çalÜímalar
yapan firmalarÜn ñtalya, ñspanya
ve ñngiltere’den ortak bularak
AB’nin çevre projelerinden daha
kolay yararlanacaðÜnÜ söyledi.
Green business-clean production
status has been discussed
at a seminar entitled “Clean
Production and Sustainable
Consumption” held by
ICOC European Union (EU)
FAS’TA SATILANLARIN
YÜZDE 70’ñ TÜRK MALI
70 PERCENT OF PRODUCTS
SOLD IN MOROCCO ARE MADE
IN TURKEY
Fas Tetouan Sanayi ve Ticaret
OdasÜ Heyeti ñTO’yu ziyaret etti.
Görüíme sÜrasÜnda konuían ñTO
Yönetim Kurulu Üyesi Murat
Sungurlu, iki ülke arasÜndaki
ticaret rakamlarÜnda artÜí
olduðunu, ancak bunun yeterli
olmadÜðÜnÜ söyledi. Sungurlu,
son dönemde uygulanan dÜí
politika ataklarÜna, komíu
ülkelerle kaldÜrÜlan vizelere
dikkat çekerek, “Türkiye’nin
geçmiíten gelen sosyal, kültürel
ve ekonomik bir gücü var. Bir
-6-
parçasÜ Avrupa’da, bir parçasÜ
Asya’da. Fas’Ün da içinde yer
aldÜðÜ Orta Doðu ve Kuzey
Afrika ülkeleri ile kültürel ve
dini anlamda ortak yönlerimizin
olmasÜ bizleri yakÜnlaítÜrmakta.
Biz, siz deðerli dostlarÜmÜzÜn
Türkiye’nin tecrübelerinden
yararlanmasÜnÜ istiyoruz”
temennisinde bulundu.
Fas Tetouan Sanayi ve Ticaret
OdasÜ Genel Sekreteri Redouan
El Younsi ise, “Tetouan, Fas’Ün
en büyük ticaret odasÜ. 41
bin üyesi var. Bölgede satÜlan
Information Centre. In the
opening speech of the event,
ICOC Board Director Muhammet
Yenel has pointed out that the
size of the market will increase
from the current 1 trillion dollars
to 2 trillion dollars in 2020.
Yenel has said: “The process
of transforming our companies
into ones capable of competing
in the green market is a costly
process but it will bring along
many benefits, too. Turkey must
make most of this process both
in terms of public as well as
private sector”. Yenel has added
further that ICOC is fulfilling its
awareness duties by organising
these meetings.
Kumru AdanalÜ, from the
UK-Turkey Environmental
Association (UTES), has
explained the works they are
carrying out for building the
awareness of companies in
Turkey on climate change.
AdanalÜ has said that companies
engaged in serious works
regarding green applications
can benefit from EU
environmental projects easily by
entering into partnerships with
companies from Italy, Spain and
the UK.
mallarÜn yüzde 70’i Türk
malÜ ve Türk malÜnÜ güvenle
kullanmaktayÜz. AyrÜca Avrupa
mallarÜna göre de daha
ucuz. ñTO ile karíÜlÜklÜ iíbirliði
anlaímasÜ imzalamak ve kardeí
oda olmak istiyoruz” dedi.
One part of Turkey is in Europe,
the other one is in Asia. The
fact that we have cultural and
religious ties with the countries
of the Middle East and North
Africa, including Morocco,
brings us closer together. We
would like that you, our beloved
friends, can benefit from the
experience of Turkey.”
Moroccan Delegation of Tetouan
Chamber of Industry and
Commerce has paid a visit to
ICOC. Speaking at the meeting,
ICOC Board Member Murat
Sungurlu has emphasised that
the trade volumes between
the two countries were on the
rise but this was not sufficient.
Sungurlu, pointing out to the
recent foreign relation initiatives
and abolishment of visa
requirements with neighbouring
countries, has said: “Turkey has
social, cultural and economic
power stemming from its past.
Redouan El Younsi, the
Secretary General of Morocco
Tetouan Chamber of Industry
and Commerce, has said:
“Tetouan is the biggest chamber
in Morocco. It has 41 thousand
members. 70 percent of the
products sold in the region are
made in Turkey and we trust
Turkish products. In addition,
these products are cheaper than
the European ones. We would
like to conclude a cooperation
agreement with ICOC and
become sister chambers.”
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
TÜRKñYE MODANIN YENñ ADRESñ OLABñLñR
TURKEY A NEW CENTRE FOR FASHION
Tekstil sektörü, ñTO’da
gerçekleítirilen toplantÜda,
“Tekstil bitmedi, bitmeyecek,
birlikte hareket ederek daha da
güçleneceðiz” mesajÜnÜ verdi.
Sektörün hedefi, devletin de
desteðini alarak katma deðeri
yüksek üretim yapmak, modada
belirleyici olmak. ñTO HazÜr Giyim
Meslek Komitesi, ünlü modacÜlarÜn
da katÜlÜmÜyla bir zümre toplantÜsÜ
gerçekleítirdi. ToplantÜnÜn
açÜlÜíÜnda konuían ñTO BaíkanÜ
Dr. Murat YalçÜntaí, tekstilde çok
ciddi birikimleri olan Türkiye’nin,
dünya markalarÜ arasÜndaki
yerini alabilmesi için ülke olarak
da global oyuncu imajÜna sahip
olmasÜ gerektiðinin altÜnÜ çizdi.
ToplantÜya baíkanlÜk eden ñTO
HazÜr Giyim Meslek Komitesi
BaíkanÜ ve Meclis Üyesi ìenol
Aras, Türkiye’nin modada dünya
ile rekabette en üst konumda
olabilmesi için tasarÜmÜn önemi
üzerinde durdu. ModacÜ Bahar
Korçan, baíkanÜ olduðu Moda
TasarÜmcÜlarÜ Derneði ile ilgili bilgi
verdiði konuímasÜnda, tasarÜmcÜlar
da dahil tekstil sektörünün tek
baíÜna bir íey yapamayacaðÜnÜ
ve birlikte çalÜímak zorunda
olduðunu kaydetti. ModacÜ
Arzu Kaprol, modanÜn popüler
kültüre hizmet eden ama aynÜ
zamanda da önemli bir ticari
niteliðe sahip olan kimliði
üzerinde durdu. Kaprol, dünyada
modanÜn patronlarÜ olarak bilinen
markalarÜn iki büyük íirket
grubunda toplandÜðÜnÜ söyleyerek,
Türkiye’nin dünyada deðil de;
sahip olduðu avantajlarÜ da ön
plana çÜkarak bölgesinde moda
belirleyicisi olabileceðinin çok
daha kolay olacaðÜnÜn altÜnÜ çizdi.
The textile sector has delivered the
message “Textile is not over, will
not be over and we will become
even stronger by acting together”
at a meeting held at ICOC. The
target of the sector is to engage
in higher value added production
by obtaining the support of the
state and to become determiner
in fashion.
ICOC Professional Committee on
Ready Made Clothing has held a
meeting with the participation of
famous fashion designers. In his
opening speech at the meeting,
ICOC President Dr. Murat
YalçÜntaí has emphasised that
in order for Turkey, which has
significant know-how in the textile
sector, to acquire a place among
the global brands, it has to put on
an image of a global player as a
country.
Chairing the meeting ìenol Aras,
Professional Committee on Ready
Made Clothing and Assembly
Member, has talked about the
importance of the design in
order for Turkey to reach the top
global competition capability in
fashion. Fashion designer Bahar
Korçan, in her speech featuring
information about the Fashion
Designers Association which
she is chairing, has stated that
the textile sector, including the
designers, would not be able to
deliver on its own and that there
is a need to act together. Fashion
designer Arzu Kaprol has said
that fashion served the popular
culture and stressed at same
time that the identity of fashion
carried significant commercial
characteristics. Kaprol, stating
that brands which are deemed
as the bosses of global fashion
are concentrated at the hands of
two big corporation groups, has
emphasised that by focusing on its
advantages Turkey could become
a powerhouse in fashion not in the
world but in its region.
SAïLIK ÇALIìTAYINI
ñTO DÜZENLEYECEK
HEALTH WORKSHOP TO BE
HELD BY ICOC
SaðlÜk Uygulama Tebliði (SUT)
taslaðÜ ñTO’da tartÜíÜldÜ. 2010
yÜlÜ SUT hazÜrlÜklarÜ içinde,
SUT fiyatlarÜyla ilgili olarak
ñTO saðlÜk komiteleri de bir
çalÜíma yapacak. ToplantÜda .
SaðlÜk ÇalÜítayÜ’nÜ da ñTO’nun
düzenleyeceði açÜklandÜ.
ñTO Yönetim Kurulu Üyesi
Mehmet Develioðlu’nun
baíkanlÜðÜnda gerçekleíen
toplantÜda, ilaç sektöründe imha
edilen mallardan alÜnan KDV
konusunda yaíanan sÜkÜntÜlar da
dile getirildi. KDV farklÜlÜklarÜnÜn
olduðunu belirten komite
üyeleri, vergi idarelerinden KDV
alacaklarÜnÜn çok olduðunu
belirttiler.
ToplantÜda, Mesleki Yeterlilik
Kurumu’nun (MYK) çalÜímalarÜ
çerçevesinde saðlÜkta da
meslek standardizasyonunun
saðlanmasÜ gerektiðinin altÜ
çizildi. Meslek standartlarÜnÜn
belirlenmesinde ñTO’nun yoðun
çalÜímalar yürüttüðü dile
getirildi.
The Communiqué on Health
Implementation (SUT) has been
discussed at ICOC. ICOC health
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
committees will also undertake a
work regarding the SUT prices
within the scope of preparations
for 2010 SUT. It has been
announced at the meeting that
the Health Workshop will also
be organised by ICOC.
The problems regarding the VAT
charges on abolished products
in the medicine sector have been
also discussed at the meeting
chaired by ICOC Board Director
Mehmet Develioðlu. Committee
members, stating that there are
VAT differentials, have indicated
that the number of VAT refunds
from the tax offices is high.
The need for standardisation
in healthcare within the scope
of the works of Professional
Competency Administration
(MYK) has been also
emphasised at the meeting. It
has been also stated that the
ICOC is carrying out intensive
works for the identification of
professional standards.
-7-
ñTO’DAN HABERLER
PAKñSTAN’DA
YENñ ñì FIRSATLARI
NEW BUSINESS
OPPORTUNITIES IN PAKISTAN
Türkiye ile ticareti geliítirmek
isteyen PakistanlÜ ií adamlarÜ,
Pakistan’daki YatÜrÜmlardan
Sorumlu Devlet BakanÜ Saleem
H Mandviwala baíkanlÜðÜndaki
heyet ñTO’yu ziyaret etti.
Pakistan heyetini kabul
eden ñTO BaíkanÜ Dr. Murat
YalçÜntaí, Pakistan ve Türkiye
halklarÜnÜ ‘kardeí halklar’
olarak tanÜmladÜ. Pakistan
sanayisinin geliímekte olduðunu
belirten Dr. YalçÜntaí, ülkenin
bir deðiíim süreci yaíadÜðÜnÜ
kaydetti. Dr. YalçÜntaí, ülkenin
altyapÜ sorunlarÜ baíta olmak
üzere enerji ve müteahhitlik
alanlarÜnda yatÜrÜma ihtiyaç
duyabileceðini dile getirdi.
Pakistan Devlet BakanÜ
Mandviwala da, Türk firmalarÜ
ile ortak ií yapmaktan
mutluluk duyacaklarÜnÜ belirtti.
Pakistan’da yatÜrÜm için pek
çok avantaj bulunduðunu dile
getiren Mandviwala, Türk
firmalarÜnÜ ülkeye beklediklerini
söyledi. PakistanlÜ firmalar
NñJERYA’DAKñ
YATIRIMLARINIZIN
TAKñPÇñSñ OLACAïIZ
WE WILL FOLLOW UP OUR
INVESTMENTS IN NIGERIA
Nijerya, Türk ií dünyasÜnÜ ülkeye
yatÜrÜm yapmaya davet etti. Davet,
ñTO’yu ziyaret eden baíkent
Abuja’nÜn Ticaret ve Sanayi
OdasÜ’ndan geldi. Abuja Ticaret ve
Sanayi OdasÜ Genel Sekreteri Joe
Idowu Wenegieme’nin baíkanlÜk
ettiði ticaret heyetini ñTO Yönetim
Kurulu Üyesi Muhammet Yenel
kabul etti. ñki ülke arasÜndaki
ekonomik ve ticari verilere iliíkin
bilgileri aktaran Yenel, ñTO’nun
ekonomik ve ticari iliíkilerin
geliítirilmesine yönelik her türlü
faaliyeti desteklediðini vurguladÜ.
Yenel, ”Bu ziyaretiniz Nijerya ve
Türkiye arasÜndaki ticari iliíkilerin
kuvvetlendirilmesine yönelik
önemli bir fÜrsat olabilir. ñTO,
-8-
Türkiye’nin ve ñstanbul’un sahip
olduðu fÜrsatlarÜ akÜlcÜ yatÜrÜmlar
için kullanmaya her zaman
hazÜrdÜr” dedi.
Konuk heyet baíkanÜ Wenegieme
de, Türkiye ve Nijerya ií dünyasÜ
arasÜndaki görüímelerin bu ziyaret
NEWS FROM ICOC
ve Türk firmalarÜ arasÜnda
ikili görüímelerin de yapÜldÜðÜ
toplantÜda, ñTO Yönetim Kurulu
Üyeleri Mehmet Develioðlu ve
Muhammet Yenel de yer aldÜ.
The Pakistani Delegation,
comprised of Pakistani
businessmen willing to improve
the commercial ties with
Turkey, headed by Saleem H
Mandviwala, State Minister
responsible for Board of
Investments, has paid a visit to
ICOC. ICOC President Dr. Murat
YalçÜntaí, who received the
delegation, has described the
people of Pakistan and Turkey
as ‘relatives’. Dr. YalçÜntaí,
stating that the Pakistani
industry is developing, has
remarked that the country
ile daha üst noktalara taíÜnmasÜnÜ
umduklarÜnÜ söyledi.
Nigeria has invited Turkish
business world to invest in the
country. The invitation came at
the visit to ICOC by the Chamber
of Commerce and Industry in the
Nigerian capital of Abuja. The
commercial delegation headed
by Joe Idowu Wenegieme, the
Secretary General of Abuja
Chamber of Commerce and
Industry, has been received by
ICOC Board Member Muhammet
Yenel. Yenel, relating the
economic and commercial figures
is undergoing a process of
transformation. Dr. YalçÜntaí
has expressed that the country
may need investments in the
area of infrastructure, energy
and construction, especially
regarding the infrastructure
problems.
Pakistani State Minister
Mandviwala has expressed
that they will be pleased of
doing business with Turkish
companies. Mandviwala,
stating that there are a plenty
of investment opportunities in
Pakistan, has invited Turkish
companies to Pakistan. The
meeting, featuring bilateral
negotiations between Pakistani
and Turkish companies, has
been also attended by ICOC
Board Members Mehmet
Develioðlu and Muhammet
Yenel.
between the two countries, has
emphasised that ICOC supports
all kind of activities related to the
improvement of economic and
commercial ties. Yenel has said:
“Your visit could be an important
opportunity for strengthening the
commercial ties between Nigeria
and Turkey. ICOC is ready to
utilise the opportunities offered by
Turkey and ñstanbul in reasonable
investments.”
The visiting head of delegation
Wenegieme, too, has expressed
his belief that with this visit the
negotiations between the business
worlds of Turkey and Nigeria
would be improved further.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
ñTO’DAN, DÜNYA ìAMPñYONU
BñLARDO TÜRK MñLLñ TAKIMI’NA DESTEK
ICOC SUPPORTING THE TURKISH
NATIONAL BILLIARDS TEAM
ñstanbul Ticaret OdasÜ, Dünya Üç
Bant Bilardo ìampiyonasÜ’nda
birinci olan Türk milli takÜmÜ
oyuncularÜ Adnan Yüksel ve
Murat Naci Çoklu ile Türkiye
Bilardo Federasyonu As BaíkanÜ
Rasim Mazlum ve Türkiye Bilardo
Federasyonu BaíkanÜ Uður
Kurugöllü’ye baíarÜlarÜndan ötürü
birer plaket verdi.
Almanya'nÜn Düsseldorf kentinde
düzenlenen ve 28 ìubat tarihinde
sona eren Dünya Üç Bant Bilardo
ìampiyonasÜ’nda birinci olan Türk
milli takÜmÜnÜ oluíturan sporcular
Adnan Yüksel ve Murat Naci Çoklu,
Türkiye Bilardo Federasyonu
BaíkanÜ Uður Kurugöllü ile birlikte
ñTO’nun Mart ayÜ olaðan meclis
toplantÜsÜna katÜldÜ. Türkiye Bilardo
Federasyonu As BaíkanÜ Rasim
Mazlum ile Federasyon üyelerinin
de katÜldÜðÜ törende Kurugöllü,
Mazlum, Çoklu ve Yüksel’e; ñTO
adÜna birer plaket verildi.
ñTO Meclis üyesi de olan
Türkiye Bilardo Federasyonu As
BaíkanÜ Mazlum, Almanya'daki
íampiyonada; dünyanÜn en güçlü
takÜmlarÜndan ñspanya'yÜ maðlup
ederek, ñstiklal MaríÜ'nÜ tüm
dünyaya dinleten Türk sporcularÜn
ñTO’nun desteðinden duyduðu
memnuniyeti dile getirdi.
Dünya ìampiyon Kulüpler
ìampiyonasÜ’na katÜlacaðÜnÜ da
hatÜrlatarak íunlarÜ söyledi:
FEDERASYON DESTEK
BEKLñYOR
“Türkiye Milli TakÜmÜ’nÜn, bu
íampiyonada kazanmasÜ sürpriz
olmayacak. Bu kupalarÜ dünyada
ve Avrupa’da ñTO adÜna kazanalÜm
istiyoruz. ñTO, kendi spor
kulüplerinin arasÜna bilardoyu da
eklesin.”
Mazlum, geliímií ülkelerde yaygÜn
ve itibar gören bir spor dalÜ olan
bilardonun Türkiye’de layÜk olduðu
deðeri göremediðini söyleyerek
“Çoklu ve Yüksel dünya íampiyonu
oldular ama hala geçim sÜkÜntÜsÜ
içindeler” íeklinde konuítu.
Türkiye Bilardo Federasyonu’nun
ilköðretim okullarÜnda beden
eðitimi dersinde bilardo eðitimi
verilebilmesi amacÜyla çalÜíma
baílattÜðÜnÜ belirten Mazlum,
“Federasyonumuz özveriyle
çalÜímasÜna raðmen maddi
konularda büyük sÜkÜntÜ içinde”
diyerek iídünyasÜnÜn bilardo
sporuna ilgisini beklediklerini
söyledi.
BñLARDO KULÜBÜMÜZ OLSUN
“ñsteklerimiz arasÜnda spor
malzemeleri üzerindeki KDV
ve ÖTV’nin kalkmasÜ, bilardo
masalarÜndan eðlence vergisi
alÜnmamasÜ da bulunuyor”
diyen Rasim Mazlum, Türkiye
Milli TakÜmÜ’nÜn, 17 Nisan’da
Kahramanmaraí’ta yapÜlacak
ÖZBEKñSTAN’LA TñCARET
KÖPRÜSÜ KURALIM
A BRIDGE WITH UZBEKISTAN
OVER TRADE
Özbekistan’daki ií imkanlarÜnÜ
tanÜtmak ve Türkiye ile ticareti
geliítirmek için ñstanbul Ticaret
OdasÜ’nÜ (ñTO) ziyaret eden Özbek
heyeti, Türk ií adamlarÜnÜ ülkede
yatÜrÜma çaðÜrdÜ. Özbekistan’Ün
Ankara Büyükelçisi Uflat Kadirov,
Özbekistan’da ií yapmak için
pek çok imkan bulunduðunu
söyleyerek, “Bir kiíi köprü kurar,
bin kiíi geçer. Biz bu köprüyü
kurmak istiyoruz” diyerek çaðrÜda
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Turkish Billiards Federation Deputy
Chairman Rasim Mazlum, who
is at the same time an Assembly
Member at ICOC, has expressed
its gratification with the support
of ICOC to Turkish sportsmen who
made the whole world listen to
the Turkish National Anthem at
the tournament in Germany after
beating the Spanish team, one of
the strongest teams in the world.
THE FEDERATION AWAITS
SUPPORT
Mazlum, stating that billiards, a
sports branch which is widely
practiced and respected in
developed countries, does not enjoy
the same popularity in Turkey,
has said: “Çoklu and Yüksel have
become world champions but are
still struggling to make a living.”
Istanbul Chamber of Commerce
has presented Turkish national
team players Adnan Yüksel and
Murat Naci Çoklu, who became
the winners of the World ThreeCushion Billiards Championship,
and Turkish Billiards Federation
Deputy Chairman Rasim Mazlum,
and Turkish Billiards Federation
Chairman Uður Kurugöllü with
plaques for their achievements.
Turkish national team players
Adnan Yüksel and Murat Naci
Çoklu, who became the winners of
the World Three-Cushion Billiards
Championship, held in the German
city of Dusseldorf which ended on
February 28th, and Turkish Billiards
Federation Deputy Chairman
Rasim Mazlum, and Turkish
Billiards Federation Chairman
Uður Kurugöllü have attended the
regular meeting of ICOC Assembly
held in March. At the ceremony,
attended also by Turkish Billiards
Federation Deputy Chairman Uður
Kurugöllü and federation members,
plaques have been presented
on behalf of ICOC to Kurugöllü,
Mazlum, Çoklu and Yüksel.
Mazlum, informing that the Turkish
Billiards Federation has started an
initiative to provide billiards training
in physical education classes in
elementary education schools,
has expressed their desire for the
business world to show interest
towards the sport by saying:
“Despite the self-denying work,
our federation is in dire financial
problems.”
bulundu. ñki ülke arasÜnda
gerçekleíecek ticari iíbirliklerinin
dostluðu daha da pekiítireceðini
dile getiren Kadirov ise,
Özbekistan’da ií yapmak için pek
çok imkan olduðunu söyledi.
Turkish businessmen to invest
in the country. Uflat Kadirov,
Ambassador of Uzbekistan to
Turkey in Ankara, stating that there
a lot of business opportunities
in Uzbekistan, has voiced his
invitation by saying: “One builds
a bridge and many people cross
over. We would like to erect this
bridge.” Kadirov, expressing that
trade cooperation to be established
between the two countries would
boost friendship further, has added
that there are a lot of business
opportunities in Uzbekistan
The Uzbekistani delegation,
which has paid a visit to Istanbul
Chamber of Commerce (ICOC)
with the aim to promote business
opportunities in Uzbekistan
and improve trade relations
with Turkey, has invited
LET US HAVE A BILLIARDS
CLUB
Rasim Mazlum, requesting
“Abolishment of VAT and SCT
charges from sports equipment
and abolishment of entertainment
tax charged on billiard tables”, has
reminded that the Turkish National
Team will take part in the World
Champion Clubs Championship to
be held in Kahramanmaraí on April
17th, and has added further:
“It will not be a surprise for the
Turkish National Team to win this
tournament. We would like to win
these trophies in the world and
Europe on behalf of ICOC. Let ICOC
add billiards among its sports clubs.”
-9-
ñTO’DAN HABERLER
Soyhan Alpaslan
NEWS FROM ICOC
TEKNOPARK ñSTANBUL’U
YÖNETECEK ñMZALAR
ATILDI
THE SIGNATURES FOR TEKNOPARK
ISTANBUL ARE READY
B
eí ortaklÜ Teknopark ñstanbul’un kuruluí anlaímasÜ imzalandÜ. 2011’de faaliyete geçecek teknoparkta,
30 bin personel çalÜíacak. Yerli katma deðer 10 milyar dolar olacak. Teknopark ñstanbul’un faaliyete
geçmesiyle Ar-Ge kültürü geliíecek, inovatif ürünler ile patent sayÜlarÜ artacak. Teknopark ñstanbul’un 30
yÜl iíletmesini sürdürecek íirketin kuruluí sermayesi 1 milyon lira olarak açÜklandÜ. ñTO, projeye 50 milyon
TL kaynak ayÜrdÜ.
T
he founding agreement of Teknopark Istanbul, which has five co-partners, has been signed. The
centre which will be operational in 2011 is to employ 30 thousand people. The generated domestic
added value will be 10 billion dollars. Once Teknopark Istanbul is operational, the R&D culture will foster
and the number of innovative products and patents will increase. The founding capital of the company
which will manage Teknopark Istanbul for 30 years has been revealed as one million liras. ICOC has
allocated 50 million TRY for the project.
ñLK KATILIMCILAR 2011’DE
Savunma Sanayii MüsteíarlÜðÜ
ve ñstanbul Ticaret OdasÜ (ñTO),
sanayiye yönelik olarak bölgenin
en büyük Teknoloji Geliítirme
Bölgesi’ni (Teknopark ñstanbul)
kurmak için çok önemli bir
adÜm attÜ. Teknopark ñstanbul,
ñstanbul Teknoloji Geliítirme
Bölgesi, yönetici íirket ortaklÜk
sözleímesi, Milli Savunma
BakanÜ Vecdi Gönül’ün
himayelerinde; Savunma Sanayii
MüsteíarÜ Murad Bayar, ñstanbul
Ticaret OdasÜ BaíkanÜ Dr. Murat
YalçÜntaí ve diðer yetkililer
arasÜnda imzalandÜ.
-10-
Teknopark ñstanbul, ulusal
inovasyona ve ülkemizin
kalkÜnmasÜna önemli katkÜ
saðlayacak.
Teknopark ñstanbul'da baíta
savunma, uzay ve havacÜlÜk
olmak üzere ileri malzemeler,
nanoteknoloji, denizcilik
teknolojileri hedef sektörlerinde,
akademik ve bilimsel
çalÜímalarÜn ticari deðeri olan
teknolojik ürünlere dönüímesi
ile yeni íirketlerin kurulmasÜ ve
mevcut íirketlerin büyümesi
teívik edilecek.
Ulusal ñnovasyon sisteminin
geliíimine, bilgi toplumuna
dönüíüm sürecine ve ülkemizin
uluslararasÜ rekabet gücüne
Bayar, ICOC President Dr. Murat
YalçÜntaí and other officials.
The Undersecretary of Defence
Industries and Istanbul Chamber
of Commerce (ICOC) have
taken a very important step
for the establishment of the
Technology Development Zone
(Teknopark Istanbul), the
biggest industrial development
zone in the region. The
Teknopark Istanbul, Istanbul
Technology Development
Zone, management company
partnership agreement has been
signed under the auspices of
Defence Minister Vecdi Gönül by
Defence Undersecretary Murad
FIRST PARTICIPANTS
EXPECTED IN 2011
Teknopark Istanbul will
contribute significantly to
national innovation and
development.
Teknopark Istanbul will
aid the transformation of
academic and scientific works
into technological products,
and the creation of new
companies and supporting
the growth of existing ones
predominantly in target sectors
such as defence, space and
aeronautics, advanced materials,
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Dr. Murat YalçÜntaí, the
President of Istanbul Chamber
of Commerce (ICOC), in
his speech at the signature
ceremony, has stated that the
project is very important in
showing the ground covered
by Turkey in the field of science
and technology.
katkÜ saðlanmasÜ ve beyin
göçüyle yurt dÜíÜna gitmií
nitelikli beyinlerin yeniden
ülkemize kazandÜrÜlmasÜ
Teknopark ñstanbul'un hedefleri
arasÜnda.
ñlk katÜlÜmcÜlarÜnÜ 2011 yÜlÜ içinde
kabul etmeye baílayacak olan
Teknopark ñstanbul'un ileriye
dönük hedeflerinin baíÜnda 25
yÜllÜk bir geliíme süresi sonunda
yaklaíÜk 720 bin metrekare
kapalÜ alanda toplam 900'ün
üzerinde firma ile 18 binden
fazla uzman Ar-Ge ve nitelikli
personelin çalÜímasÜ yer alÜyor.
Bu süreç içinde ileri teknoloji
alanÜnda en az yüzde 10'u
üretime dayanan 10 milyar
dolar deðerinde yerel katkÜ
yaratÜlmasÜ amaçlanÜyor.
ñTO’DAN 50 MñLYON TL
KAYNAK
Kurtköy bölgesinde Sabiha
Kurtköy
Gökçen UluslararasÜ HavaalanÜ
bitiíiðinde, yaklaíÜk 250
hektarlÜk alan üzerine
kurulmakta olan Teknopark
ñstanbul'un bulunduðu alan
içinde, Savunma Sanayii
MüsteíarlÜðÜ'na 49 yÜllÜðÜna tahsis
edilen yaklaíÜk 140 hektarlÜk
orman alanÜ yer alÜyor.
ñstanbul Ticaret OdasÜ (ñTO)
Yönetim Kurulu BaíkanÜ Dr.
Murat YalçÜntaí, ortaklÜk
sözleímesi imza töreninde
yaptÜðÜ konuímada, projenin
Türkiye'nin bilim ve teknoloji
yarÜíÜnda katettiði mesafe
açÜsÜndan son derece önemli
bulduðunu söyledi.
nanotechnology, and maritime
technologies.
Teknopark ñstanbul'un 30 yÜl
iíletmesini sürdürecek íirketin
kuruluí sermayesinin 1 milyon
lira olduðunu ve 5 ortaðÜ
bulunduðunu ifade eden Dr.
YalçÜntaí, “Bu teknoparkÜn
farkÜ kamu, özel sektör ve
üniversiteden oluían ideal
bir yapÜ üzerine kurulmuí
olmasÜ” dedi. ñTO olarak
projeye 50 milyon liralÜk bir
kaynak ayÜrdÜklarÜnÜ bildiren Dr.
YalçÜntaí, íu bilgiyi verdi:
Contribution to the development
Contribution
of the National Innovation
System, the process of
transformation into information
society, international
competitiveness capability of
the country and bringing back
to the country the bright people
who had left the country due
to brain drain are among the
targets of Teknopark Istanbul.
“AyrÜca, 5 bin metrekarelik
bir kuluçka merkezini hayata
geçiriyoruz. AyrÜca bir araítÜrma
merkezi inía ediyoruz.
Teknoparka has olarak KOBñ ve
giriíimci adaylarÜ için çekirdek
ve giriíim sermayesi fonu
kuracaðÜz. Nitelikli öðrencilere
staj imkanÜ için ortak burs
programÜ gerçekleítireceðiz.
Teknopark ñstanbul'da binin
üzerinde firma faaliyet
gösterecek. 30 sene zarfÜnda 30
binin üzerinde nitelikli personel
istihdam edilebilecek. Böylelikle
oluíturulacak yerli katma
deðerin de yaklaíÜk 10 milyar
dolar olacaðÜnÜ tahmin ediyoruz”
ñHALELERñN YÜZDE 20’Sñ
KOBñ’LERE
Milli Savunma BakanÜ
Vecdi Gönül ise Teknopark
ñstanbul'un, Avrupa'nÜn en seçkin
araítÜrma, geliítirme ve teknoloji
üslerinden biri olacaðÜnÜ söyledi.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
At the end of the 25-year
development stage, Teknopark
Istanbul, which is expected
to begin receiving its first
participants in 2011, aims to
house more than 18,000 R&D
experts and skilled labour in
900 companies operating over
a closed area of 720,000 m2.
During this period, domestic
contribution of 10 billion dollars
of which at least 10 percent
is based on production is
targeted in the field of advanced
technologies.
50 MILLION TRY FUNDING
BY ICOC
On the grounds where
Teknopark Istanbul is erected
in Kurtköy adjacent to Sabiha
Gökçen International Airport
over an area of 250 hectares
there is 140-hectare forest
allocated to the Undersecretariat
of Defence Industries for 49
years.
Informing that the founding
capital of the company
established by 5 co-founders
which will manage Teknopark
Istanbul for 30 years is one
million dollars, Dr YalçÜntaí
has remarked: "The difference
of this teknopark is that it has
been established on perfect
structure comprising the public
sector, the private sector and a
university.” Stating that as ICOC,
they have allocated a 50-million
liras funding, Dr. YalçÜntaí has
elaborated further:
“In addition, we are setting up a
5,000 sq. m incubation centre.
We are also building a research
centre. We will establish a core
and entrepreneurial capital
fund, specific to Teknopark, for
the SMEs and entrepreneurial
candidates. We will implement a
joint scholarship programme for
the traineeship of accomplished
students. More than a thousand
companies will operate in
Teknopark Istanbul. During a
period of 30 years more than
30,000 skilled personnel will
be employed. We expect the
domestic value added created
in this way to reach 10 billion
dollars.”
20 PERCENT OF TENDERS
FOR THE SMEs
Defence Minister Vecdi Gönül
has emphasised that Teknopark
Istanbul will become one of the
elite research, development and
technology centres in Europe.
In his speech delivered at the
ceremony, Minister Gönül
has informed that currently
23 out of the 37 technology
development zones in Turkey
are operational.
-11-
5 ortaðÜn ií bölümü
* Savunma Sanayii MüsteíarlÜðÜ (SSM):
Türk savunma sanayisinin arkasÜndaki itici güç olan SSM,
savunma sanayiinde rol alan tüm kurum ve kuruluílarla
kuvvetli baðlara sahip. (www.ssm.gov.tr)
* ñstanbul Ticaret OdasÜ (ñTO):
300 bini aían üyesiyle dünyanÜn en büyük ticaret odalarÜndan
biri olan ñTO, ñstanbul genelinde sunduðu hizmetler, kamu ve
ií dünyasÜndaki seçkin konumu ve mevcut iletiíim aðlarÜ ile
teknoparka önemli katkÜlar saðlayacak. (www.ito.org.tr)
* ñstanbul Ticaret Üniversitesi (ñTñCÜ):
Yeni kurulan bir üniversite olmasÜna raðmen iddialÜ stratejik
hedefleri ve projeleri ile oldukça hÜzlÜ geliíen ñTñCÜ, öðrencileri
ve akademisyenleri ile teknopark oluíumu için seçkin bir ií
gücü oluíturacak. Her türlü araítÜrma ve geliítirme faaliyeti
için gereken üniversite tesislerine ve birikimine eriíimi
saðlayacak. (www.iticu.edu.tr)
* HavaalanÜ ñíletme Ve HavacÜlÜk Endüstrileri A.ì (HEAì):
ñTEP kapsamÜnda Sabiha Gökçen UluslararasÜ HavaalanÜ’nÜn
iíletmesini sürdüren ve sunduðu hizmetler ile gittikçe güçlenen
bir kuruluí olan HEAì’Ün kaynaklarÜ, bölgedeki mevcut iíletme
tecrübesi ve altyapÜsÜ teknopark oluíumuna önemli katkÜlar
saðlayacak. (www.sgairport.com)
* Savunma Teknolojileri Mühendislik Ve Ticaret A.ì. (STM):
Bilgi ve savunma teknolojileri konusunda 1991 yÜlÜndan
beri faaliyet gösteren ve saygÜn bir konumu olan STM, bilgi
birikimi, nitelikli alt yapÜsÜ, ulusal ve uluslararasÜ baðlantÜlarÜyla
Teknopark ñstanbul’un geliíimine ve hizmet kalitesine önemli
katkÜlar saðlayacak. (www.stm.com.tr)
Division of labour among 5 partners
* Undersecretariat of Defence Industries (SSM):
Being the driving force behind the Turkish defence industry,
SSM has strong ties with all institutions and agencies
comprising the defence industry. (www.ssm.gov.tr)
* Istanbul Chamber of Commerce (ICOC):
Being one of the largest chambers of commerce in the world
boasting more than 300,000 members, ICOC will contribute
significantly to teknopark with its services offered throughout
ñstanbul, distinguished standing in public sector and business
world, and existing communication network. (www.ito.org.tr)
* Istanbul Commerce University (ñTñCÜ):
Despite being a newly established university, ñTñCÜ, a fast
developing university with ambitious strategic targets and
projects, will constitute elite labour force for the teknopark
with its students and academic staff. It will provide access to
all kind of facilities and knowledge necessary for research and
development activities. (www.iticu.edu.tr)
* Airport Management and Aeronautics Industries AS (HEAS):
Facilities of HEAS, the company managing the Sabiha
Gökçen International Airport within the scope of ITEP which
is continually growing stronger with the offered services,
will contribute significantly to teknopark consortium with its
operational experience and infrastructure. (www.sgairport.com)
* Defence Technologies Engineering and Trade AS (STM):
Operating in the field of information and defence technologies
since 1991 and enjoying a respectable position, STM will make
significant contributions to the development and service quality
of Teknopark Istanbul with its know-how, quality infrastructure,
and domestic and international ties. (www.stm.com.tr)
-12-
Teknopark ñstanbul'un, ülkenin
ileri teknoloji ihtiyaçlarÜnÜn milli
kaynaklarÜndan karíÜlanabilmesi
olan ñleri Teknoloji ve Endüstri
ParkÜ (ñTEP) projesinin önemli
bir bileíeni olduðuna iíaret
eden Bakan Gönül, “Tüm
teknoparklara saðlanan
imkanlardan yararlanacak
olan Teknopark ñstanbul'un,
Avrupa'nÜn en seçkin araítÜrma,
geliítirme ve teknoloji üslerinden
birisi olmasÜ planlanmaktadÜr.
Bununla birlikte üretilen ürünlerin
ulusal ve uluslararasÜ pazarlara
ticari ürünler olarak sunulduðu,
bu alanlarda yabancÜ sermayenin
ülkemize çekildiði uluslararasÜ
modern bir teknopark ve ticaret
merkezi olacak” dedi.
Minister Gönül, pointing out
that Teknopark Istanbul is
an important component of
the Advanced Technology
and Industrial Park (ITEP)
project, which aims to meet
the advanced technology
needs of the country from
domestic resources, has
elaborated further: “Teknopark
Istanbul, which will benefit
from the facilities offered to
all teknoparks, is planned
to become one of the elite
research, development and
technology centres in Europe.
In addition, it will be an
international contemporary
teknopark and trade centre
where the developed products
will be presented as commercial
products to domestic and
international markets and which
will attract foreign investment in
these fields.”
Vecdi Gönül, Teknopark
ñstanbul'un ciddi bir uzmanlÜk
ve kaynak desteðine sahip
olduðunu belirterek,
“Üniversitelerimize baðlÜ çalÜían
teknoparklarda savunma sanayi
ürünleri önemli bir yer iígal
etmektedir. Bunda da yapÜlan
ihalelerin önemli bir kÜsmÜnÜn
dÜíarÜ verilmesi ve bunun da
en az yüzde 20'sinin KOBñ'lere
verilmesi prensibi teívik edici
olmaktadÜr” dedi.
Vecdi Gönül, stating that
Teknopark Istanbul is enjoying
a significant expertise and
funding support, has added:
“Defence industry products
occupy a significant part in the
teknoparks operating under
our universities. The principle
of outsourcing big chunk of the
tenders and granting at least 20
percent of these to SMEs plays
an encouraging role in this.”
Bakan Gönül, imza töreninde
yaptÜðÜ konuímada, bugün
itibariyle Türkiye'de 37 adet
teknoloji geliítirme bölgesinden
23'ünün faal halde olduðunu
söyledi.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
AKBANK
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
-13-
KAPAK-COVER
Tamer Çerçi
Hem hükümet hem de finans kesimi iísizliði azaltmak için
dört koldan formül arÜyor
The government as well as the financial sector seek
recipes to reduce unemployment
HER ìEY
ñSTñHDAM ñÇñN
ALL-OUT EFFORTS FOR EMPLOYMENT
-14-
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
O
ECD, iísizlik oranÜnÜn dünya genelinde, bu yÜlÜn ikinci yarÜsÜnda yüzde 10’luk artÜíla 57 milyona
ulaíacaðÜnÜ tahmin ediyor. TÜñK verilerine göre ise Türkiye genelinde iísiz sayÜsÜ bir önceki yÜlÜn
aynÜ dönemine göre 860 bin kiíi artarak, 3 milyon 471 bin kiíiye yükseldi. Bu gerçekten hareketle
gerek iktidar partisi milletvekilleri, gerek bakanlÜklar gerekse özel sektör istihdamda çözüm arayÜílarÜnÜ
yoðunlaítÜrdÜ.
O
ECD has forecasted that unemployment across the world will reach 57 million in the second
half of the year, with a rise of 10 percent. According to TURKSTAT data, on the other hand, the
number of unemployed across Turkey increased by 860,000 to 3,471,000 compared to the same
period previous year. Based on this reality, the quests by the ruling party’s MPs, the ministries as well
as the private sector to find recipes to resolve unemployment have intensified.
ARAYIìLAR BAìLADI
Hükümetin iísizlik sorununun
çözümü için aldÜðÜ önlemlere
raðmen iísizlik, ekonominin en
önemli sorunlarÜndan biri olarak
gündemin ilk sÜralarÜnda yer
alÜyor. Nitekim Türkiye ñstatistik
Kurumu (TÜñK) verilerine göre,
ülke genelinde iísiz sayÜsÜ bir
önceki yÜlÜn aynÜ dönemine göre
860 bin kiíi artarak, 3 milyon
471 bin kiíiye yükseldi. ñísizlik
oranÜ da bir önceki yÜla göre 3
puan artÜíla yüzde 14’e ulaítÜ.
Son açÜklanan 2009 verilerine
göre ise AralÜk ayÜnda iísizlik
yüzde 13.5 oldu.
Öte yandan OECD’nin ñstihdam
Görünüm Raporu’ndaki
projeksiyonuna göre, dünyada
üretim artÜíÜ ancak 2010
yÜlÜnÜn birinci yarÜsÜnda pozitif
olacak. Bu artÜí yÜl sonuna
kadar ise zayÜf kalacak. Bu
durumda saðlanacak ií sayÜsÜ
üretimdeki toparlanmanÜn
çok gerisinde kalacak. Bu
nedenle OECD, iísizlik oranÜnÜn
dünya genelinde, bu yÜlÜn ikinci
yarÜsÜnda yüzde 10’luk artÜíla
yeni bir savaí sonrasÜ zirvesine
yaklaíacaðÜnÜ tahmin ediyor.
Bu da 57 milyon iísiz anlamÜna
geliyor.
Bu gerçekten hareketle gerek
iktidar partisi milletvekilleri,
gerek bakanlÜklar istihdamda
çözüm arayÜílarÜnÜ yoðunlaítÜrdÜ.
Örneðin UlaítÜrma BakanlÜðÜ
özürlülerin call centerlerde
çalÜímasÜ, Sanayi ve Ticaret
BakanlÜðÜ ise tersine beyin
göçü projesini hayata geçirdi.
BankacÜlÜk sektöründe de íube
sayÜlarÜndaki artÜí ile birlikte
bu yÜl 10 bin ek istihdam
yaratÜlmasÜ bekleniyor.
Ak Parti Ekonomik ñíleri
BaíkanlÜðÜ, bir yÜlda 900
bin kiíiye ií saðlayacak bir
ñstihdam Raporu hazÜrladÜ. Proje
çerçevesinde 90 bin firmaya
kredi imkanÜ saðlanarak, 30 bin
yeni firma kurulacak. AyrÜca,
faaliyeti devam eden 60 bin
firmaya da 'kapasite artÜrÜmÜ'
íartÜ ile kredi saðlanacak. Yeni
kurulacak bir firmaya, yatÜrÜm
kredisi olarak 250 bin TL,
iíletme kredisi olarak da 250
bin TL olmak üzere toplamda
500 bin TL'ye kadar kredi
verilebilecek. Ancak hiçbir kredi,
giriíimcinin eline 'nakit' olarak
sunulmayacak. Örneðin firma,
yatÜrÜm için makine ve teçhizat
alacak. Banka, bu parayÜ
giriíimcinin makineyi aldÜðÜ
yere fatura karíÜlÜðÜ ödeyecek.
Böylece kredi olanaðÜnÜn yatÜrÜm
dÜíÜ amaçla kullanÜlmasÜnÜn önü
kesilmií olacak.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
of the year. And this means 57
million unemployed.
ONGOING QUESTS FOR
SOLUTION
The unemployment occupies
the top of the agenda as one of
the most important problems
in the economy despite the
government’s measures for
remedying unemployment.
According to Turkish Statistical
Institution (TURKSTAT) data,
the number of unemployed
throughout Turkey increased
by 860,000 to 3,471,000
compared to the same period
of the previous year. The
unemployment rate reached 14
percent, recording an increase
of 3 points year-on-year.
According to the latest 2009
data release, the unemployment
in December was 13.5 percent.
On the other hand, projections
contained in the OECD
Employment Outlook Report
suggest that output growth will
regain positive territory only
in the first half of 2010. This
growth will remain weak until
the end of the year. In this case,
job creation will lag significantly
behind recovery in output. As a
result, the OECD unemployment
rate is projected to rise,
approaching a new post-war
high of 10% in the second half
Based on this reality, quests by
the ruling party’s MPs as well
as the ministries to find recipes
to resolve the unemployment
issue have been intensified.
The Ministry of Transport
has implemented a project
envisaging the employment of
disabled persons in call centres,
while the Ministry of Industry
and Trade has launched a
project aimed at reversing the
brain drain. This year, additional
10,000 people are expected
to be employed following the
increase in the number of
branch offices in the banking
sector.
Department of Economic
Affairs of Ak Party has drafted
an Employment Report which
envisages the employment
of 900,000 people in a year.
Within the scope of the project,
30,000 new companies will
be set up by providing loan
opportunities to 90,000
companies. In addition, loan
will be provided to 60,000
companies in operation subject
to condition of ‘capacity
building’. A newly established
company may be granted a
total of up to TRY 500,000 in
-15-
100 BñN LñRAYLA
1 KñìñYE ñSTñHDAM
Bu noktada araç olarak 45
milyar TL’lik kredi kullanÜmÜ, 4.5
milyar TL’lik Kredi Garanti Fonu
(KGF) garantisi saðlanacak.
Böylelikle ortalama 100 bin lira
harcanarak 1 kiíiye istihdam
yaratÜlabilecek.
Ak Parti Ekonomik ñíler BaíkanÜ
Milletvekili Bülent Gedikli, Ulusal
ñstihdam ìurasÜ’na da sunulan
bu öneriler için hükümet,
ekonomi yönetimi, bankacÜlÜk ve
iídünyasÜ meslek kuruluílarÜnÜn
desteðini beklediklerini söylüyor.
YENñ KAPASñTE YENñ ñì
Bu arada model uygulanacak
faiz desteði ise bütçeye
yük getirmeyecek íekilde
kurgulandÜ. Böylelikle bir
yandan yeni firma kuruluíu
diðer yandan da mevcut
firmalarÜn kapasite artÜíÜ ile
istihdamÜn artmasÜ hedefleniyor.
Gerekli yatÜrÜm ve iíletme
sermayesi ihtiyacÜ, faiz ve kredi
garanti desteði ile giderilecek.
ñstihdam raporuna göre finans
kaynaðÜ mali sektörden temin
edilecek. Kredi kanallarÜnÜn
açÜlmasÜ için risk; firma-bankatedarikçi ve Kredi Garanti Fonu
(KGF) arasÜnda paylaítÜrÜlacak.
Banka-KGF-Devlet olarak
yukarÜya doðru hareket eden
biçimde çalÜíacak. YukarÜdan
aíaðÜ yani devletten firmaya
doðru bir mekanizma tercih
edilmeyecek. Bu noktada
iígücü arz cephesinde Meksika
ñí Kurumu örnek alÜnarak, boí
iílerin belirlenmesi ve bunlarÜn
iísizlere doðrudan iletilmesini
gerekecek.
PAZARLAMA HEDEF
FñNANS ÖDÜL
Raporda KOBñ’lerin, fiyat,
faiz, kur dengesi ile üretim,
pazarlama ve finans sorunlarÜnÜ
aynÜ anda yaíadÜðÜ belirtilerek,
“Firmalara pazarlamayÜ hedef,
finansmana eriíimi ödül
olarak koymalÜyÜz” deniyor.
-16-
ñstihdam projesi nasÜl iíleyecek ?
• Giriíimci firma KOSGEB’e baívuruyor. KOSGEB firmayÜ
derecelendiriyor.
• Firma, aldÜðÜ derecelendirmeyle ve istihdam
taahhütnamesiyle bankaya baívuruyor.
• Banka, firma ve Kredi Garanti Fonu’ndan (KGF) gerekli
teminatlarÜ tamamlayarak yatÜrÜm veya iíletme kredisini
açÜyor.
• Firma, krediyi doðrudan kullanamÜyor. Mal ve hizmet
faturalarÜnÜ ibraz etmek zorunda. Ödeme tedarikçilere
yapÜlÜyor.
• Tedarikçiler, mal veya hizmeti sigortalÜyor.
• Firma, iíletme kredisini alacaklarÜnÜ temlik etmek suretiyle
kullanabiliyor.
• Banka, yatÜrÜm ve istihdam bilgilerini aylÜk olarak izleyip,
sonuçlarÜnÜ Hazine’ye bildiriyor.
machine. In this way, the use of
the loan for other purposes will
be prevented.
1 JOB WITH AN
INVESTMENT OF TRY
100,000
The guarantee to the amount
of TRY 4.5 billion for the loan
usage of TRY 45 billion used
as a tool in this regard will be
provided by the Loan Guarantee
Fund (KGF). In this way, 1 job
will be created by spending on
average TRY 100,000.
• The company applies to KOSGEB. KOSGEB classifies the
company.
Bülent Gedikli, MP and Head
of Department of Economic
Affairs of Ak Party, has urged
the support of the government,
economy administration,
banking and business world for
these proposals presented at the
National Employment Council.
• The company applies to the bank with the obtained
classification and employment commitment.
NEW CAPACITY, NEW JOB
• Firmalar, yeni iíe alacaklarÜ personeli, ñí-Kur aracÜlÜðÜyla
temin ediyor.
How will the employment project work?
• The bank grants the investment or working capital loan by
completing the necessary collaterals from the company and
Credit Guarantee Fund (KGF).
• The company cannot use the loan directly. It has to present
the invoices of goods and services. The payment is made to
the suppliers.
• Suppliers insure the goods or the services.
• The company can use the working capital loan by
transferring its receivable debt.
• The bank communicates the results of the monthly
monitoring of investment and employment data of the
company to the Treasury.
• The company procures new personnel through the Turkish
Employment Agency (ñí-Kur).
Bu doðrultuda firmalar dört
aíamada analiz edilerek, öneriler
getiriliyor. Bu evrelerin ilki doðal
olarak kuruluí evresi. ñkinci
evre 1-2 yÜllÜk, üçüncü evre 3-5
yÜllÜk, dördüncü evre ise 5 yÜldan
fazla faaliyet gösteren firmalarÜ
kapsÜyor. Kuruluí evresinde
firmalar en çok finans sorunu
yaíÜyor.
Finansmana eriíim sorunu
giriíim safhasÜnda çözülemediði
loans, of which TRY 250,000
will be provided as investment
loan and TRY 250,000 will
be made available as working
capital loan. None of the loans,
however, will be given to the
entrepreneur in “cash”. For
example, the company will
buy machinery and equipment
for investment. The bank will
pay the amount against an
invoice to the place where the
entrepreneur has bought the
The interest rate support to be
used here was designed so as
to not impose burden on the
budget. In this way, the increase
in employment is envisaged
to be achieved with the
establishment of new companies
on one hand, and capacity
building of existing companies
on the other. The necessary
investment and working capital
needs will be addressed with
interest rate and loan guarantee
supports.
According to the employment
report, the funding will be
obtained from the financial
sector. In order for the loan
channels to open, the risk
will be distributed among the
company-bank-supplier and the
Credit Guarantee Fund (KGF). It
will work upwards following the
bank-KGF-State route. The topdown approach, in other words,
a mechanism working from the
state to the company will not
be preferred. In this regard,
taking as example the Mexican
Employment Institute in terms of
labour supply, vacant positions
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
sürece iísizlik sorununu da
acil ve kalÜcÜ olarak çözmek
mümkün deðil.
Bu gerçekten hareketle, kuruluí
döneminde YatÜrÜm Kredisi
Teminat Desteði’nin yüzde 70,
ilk 5 yÜl içinde kullanÜlabilecek
ñíletme Kredisi Teminat
Desteði’nin yüzde 50 olmasÜ
öneriliyor.
250 BñN TL YATIRIM VE
ñìLETME KREDñSñ
KullanÜlacak kredi üst sÜnÜrÜ
öz kaynakla iliíkilendirilerek;
kuruluí dönemi için yatÜrÜm
ve iíletme kredisi olarak 250
bin TL olarak belirlenecek.
Firmalara kuruluí dönemi faiz
desteði yatÜrÜm kredilerinde
yüzde 80, iíletme kredilerinde
yüzde 60 olacak. Beí yÜlÜnÜ
doldurmuí firmalarda ise
Tevsii yatÜrÜmlarda faiz desteði
yüzde 80, iíletme kredisi faiz
desteði ise yüzde 20 olarak
uygulanacak. Tevsii yatÜrÜmlarda
kredi limiti üst sÜnÜrÜ 500 bin TL
olacak. Firmalar yatÜrÜm kredisi
kullanmadan iíletme kredisi de
kullanamayacak. Kredi oranlarÜ,
yatÜrÜm kredilerinde firma öz
kaynaðÜnÜn yüzde 50’si, iíletme
kredilerinde ise yüzde 20’si
olmasÜna dikkat edilecek.
FirmalarÜn kullanacaklarÜ yatÜrÜm
kredilerinin vadesi 36 ay, iíletme
kredilerinin ise 18 ay olarak
uygulanacak.
RñSK DAïITILACAK
Firmalara kullandÜrÜlacak
kredilerin faiz giderleri KOSGEB
aracÜlÜðÜyla ödenecek, baívurular
KOSGEB ve anlaímalÜ bankalara
yapÜlacak. Teminat sorunu KGF
aracÜlÜðÜyla çözümlenecek, KGF
Hazine MüsteíarlÜðÜ tarafÜndan
desteklenecek. Burada kredinin
yatÜrÜm yapana deðil yaptÜrana
verilmesi hedefleniyor. Raporda
bu iíleyiíin gerekçesi ise íöyle
anlatÜlÜyor:
“Bu güne kadar yatÜrÜm riski,
banka ve giriíimci arasÜnda
paylaíÜlÜyordu. Bu modelde
ise giriíimci, banka, yatÜrÜm
tedarikçilerini ve KGF’u bir araya
gelecek. Böylece risk azalmÜí,
sinerji artmÜí olacak. Giriíimciye
yatÜrÜm tedarikçileri konsorsiyum
oluíturarak ulaíacak. Bizim
geleneðimizde bu yoktur.
PazÜlÜn tüm parçalarÜnÜ giriíimci
bir araya getirir. Oysa, risk
paylaíÜldÜkça küçülür ve hatta
kaybolur. Birlikte olunca güç
artar”
BÜTÇEYE YÜK
GELECEK Mñ?
Önerilen modelin uygulanmasÜ
için en önemli sorun bütçeye
ek yük binip binmeyeceði.
HazÜrlanan ñstihdam Raporu’nda
ise halen uygulanan birçok
istihdam teívikinin, yaklaíÜk
5-6 milyar TL yük getirdiði
hatÜrlatÜlÜyor. Uygulanan
teíviklerin içinde en uygununu
seçilmesi gerektiði savunulan
raporda, modelin devlet
bütçesine getireceði yük
konusunda íu analiz yapÜlÜyor:
“Bu programdan 30 bin yeni
kurulacak iíletmenin yanÜ
sÜra, 5 yaíÜna kadar olan 30
bin ve 5 yaíÜnÜn üstündeki
30 bin firmanÜn yararlanmasÜ
öngörülüyor. Risk bankalarÜn
yaptÜðÜ gibi daðÜtÜlÜyor. Sektöre
göre kotalar tanzim etmek,
Ekonomiden Sorumlu Devlet
BakanlÜðÜ tarafÜndan yapÜlacak.
Bu durumda model bütçeye 9.8
milyar TL yük getirecek. Ama
bu üç yÜlda ödeneceði için yÜllÜk
bütçeye maliyeti 3,5 milyar TL
düzeyinde kalacak. Bu rakam
ise Milli Gelirin binde 3’ünü
geçmiyor. Buna karíÜlÜk
bulmak üzere, bu krediyi
alanlarÜn KDV’den
muaf olmadÜðÜnÜ beyan
edebiliriz. Böylelikle, 90
milyar TL tutarÜndaki
harcamanÜn yüzde
70’i mal ve hizmet için
harcandÜðÜnda yüzde
18 KDV üzerinden 11,4
milyar TL KDV tahsilat
saðlanacak. Banka Sigorta
Muamele Vergisi, sigorta
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
will have to be identified and
communicated directly to the
jobless.
entrepreneurial stage, solving
the unemployment problem
urgently and permanently would
not be possible.
MARKETING IS THE
TARGET, FINANCE IS
THE REWARD
Based on this, at the
establishment stage the
Collateral Support for
Investment Loan is proposed
to be 70 percent, and the
Collateral Support for Working
Capital Loan that can be used in
the first 5 years is envisaged to
be 50 percent.
Stressing that SMEs are
experiencing price, interest rate,
exchange rate, production,
marketing and financial
problems simultaneously, the
report has stated: “We must
set marketing as target and
access to finance as reward
for the companies.” Proposals
are presented by analysing
companies in four stages. The
first of these stages is naturally
the establishment stage. The
second stage includes 1-2
year old companies, the third
stage 3-5 year old companies,
and the fourth stage includes
companies that have been in
operation more than 5 years.
Companies experience the
most financial difficulties
during the establishment
stage.
TRY 250,000
INVESTMENTS AND
WORKING CAPITAL LOAN
By associating the upper limit
of the used loan with equity
capital, TRY 250,000 will be
allocated as investment and
working capital loan for the
As long as the issue of
access to funding is not
resolved during the
-17-
TEKNOGñRñìñM BAìVURULARININ SEKTÖREL DURUMU /
DISTRIBUTION OF TECHNO-INCENTIVE APPLICATIONS BY SECTORS
TEKNOLOJñK ALAN /
TECHNOLOGñCAL AREA
BAìVURULARIN TEKNOLOJñK ALANLARA GÖRE DAïILIMI /
DñSTRñBUTñON OF APPLñCATñONS BY TECHNOLOGñCAL AREAS
Enformasyon (YazÜlÜm) / Informatics (Software)
353
Makine / Machinery
112
Elektrik-elektromekanik / Electrics-electromechanics
95
Biyo agroteknoloji / Bio agro-technology
64
Malzeme / Materials
55
Kimya / Chemistry
38
ñníaat teknolojileri / Construction technologies
2
Maden teknolojileri / Minerals technologies
2
TÜp teknolojileri / Medicine technologies
1
TarÜm / Agriculture
1
Uzay teknolojileri / Space technologies
TOPLAM / TOTAL
1
724
establishment period. The
interest rate support for
companies in the establishment
period will be 80 percent for
investment loans and 60 percent
for working capital loans. For
companies older than five
years, the interest rate support
for expansion investments
will be applied as 80 percent
and 20 percent for working
capital loans. The upper limit
of expansion investments will
be TRY 500,000. Companies
will not be able to use working
capital loans unless they have
used investment loans. Attention
will be paid for loan ratios to be
50 percent of the equity capital
of the company for investment
loans and 20 percent for
working capital loans.
The period of investment loans
used by companies will be 36
months and that of working
capital loans 18 months.
DISTRIBUTED RISK
The interest rate costs of loans
to be used by companies will
be reimbursed via KOSGEB and
the applications will be lodged
with KOSGEB and participating
banks. The collateral issue
will be resolved through KGF
which will be supported by the
Undersecretariat of Treasury.
The loan here is envisaged to
-18-
be granted to those who supply
the investment but not those
who make the investment. The
rationale of this mechanism
is explained in the report as
follows:
“Until now, the investment risk
used to be distributed between
the bank and the entrepreneur.
In this model, however, the
entrepreneur, the bank, the
investment suppliers and KGF
will come together. In this way,
the risk will be reduced and
the synergy increased. The
investment suppliers will reach
the entrepreneur by setting
up consortiums. We do not
have this in our tradition. The
entrepreneur will bring together
all pieces of the puzzle. In fact,
the risk is reduced when shared
and the error is diminished.
Power increases when come
together.”
WILL THERE BE BURDEN
ON THE BUDGET?
The most important problem for
the proposed model is whether
or not it will impose burden
on the budget. The drafted
Employment Report, on the
other hand, reminds that many
existing employment incentives
impose a burden of around 5-6
billion TRY. Claiming that the
most suitable one among the
implemented incentives should
be chosen, the report makes the
following assessment regarding
the envisaged burden of the
model on the budget:
“Alongside the 30,000
companies to be newly
established, 30,000 companies
less than 5 years old and
30,000 companies above 5
years are envisaged to benefit
from this programme. The risk
is distributed like in the banks.
The designation of quotas
according to sector will be
carried out by the State Ministry
responsible for Economy. In
this case, the model will impose
TRY 9.8 billion burden on
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
following the contraction
caused by the transfer of some
of the banks to the Savings
Deposit Insurance Fund.
Following the sector’s structural
transformation experienced after
2001, however, the sector has
become a cautiously growing
sector with the impact of foreign
takeovers and mergers.
íirketlerinden elde edilecek
Kurumlar Vergisi gibi kalemlerle,
bütçeye olan yük fazlasÜyla
karíÜlanacak”
400 ìUBEYLE ñSTñHDAM
ñstihdam artÜíÜ bankacÜlÜk
sektörünün de gündeminde.
HatÜrlanacaðÜ gibi 2001 krizinin
ardÜndan en yoðun iísizliðin
görüldüðü sektörlerden biri de,
bankacÜlÜk sektörü olmuítu. BazÜ
bankalarÜn Tasarruf MevduatÜ
Sigorta Fonu’na devri ve
yaíanan küçülme ile sektördeki
iísizlik giderek büyümüítü.
Ancak, 2001 krizinin ardÜndan
önemli bir yapÜsal deðiíim
geçiren sektör, yabancÜ satÜn
alma veya evliliklerin de etkisiyle
temkinli büyüyen bir sektör
haline geldi.
Bu temkinli büyüme bir yandan
teknolojik rekabeti bir yandan
da yeni íubeleri beraberinde
getirdi. Nitekim bankacÜlÜk
sektöründe bu yÜl 400'ün
üzerinde íube açÜlacaðÜ tahmin
ediliyor. BankacÜlar, bunun
sektör içinde genel müdürlük
kadrolarÜndaki büyümenin
etkisiyle 10 bin kiíinin üzerinde
yeni istihdam saðlayacaðÜnÜ
belirtiyorlar.
172 BñN 403 BANKACI VAR
Türkiye Bankalar Birliði'nin
AralÜk 2009 raporuna göre,
geçen yÜlÜn son çeyreði itibarÜyla
mevduat bankalarÜ ile kalkÜnma
ve yatÜrÜm bankalarÜnÜn toplam
íube sayÜsÜ, son bir yÜlda 246
adet, Temmuz-Eylül 2009
dönemine göre ise 141 adet
artarak 9 bin 36'ya ulaítÜ. Son
çeyrekte mevduat bankalarÜnda
banka baíÜna ortalama íube
sayÜsÜ 281 oldu. Mevduat
bankalarÜ ile kalkÜnma ve yatÜrÜm
bankalarÜnda çalÜían sayÜsÜ,
Temmuz-Eylül 2009 döneminde
1.642 kiíi artarak 172 bin 403'e
yükseldi.
Kimi bankalar artÜk dünya
genelinde bir finans kenti olarak
kabul edilen ñstanbul’da íube
sayÜsÜnÜ artÜrmayÜ planlarken,
This cautious growth brought
along technological competition
as well as opening of new
branch offices. In fact, more
than 400 branches are expected
to be opened in the banking
sector this year. Bankers have
stated that, taking into account
also the expansion of posts
in the headquarters, more
than 10,000 new jobs will be
created.
bazÜ bankalar da deðiíik
enstrümanlarÜ devreye sokarak
Anadolu’ya yöneliyor.
BñLL GATES’LERñ
KEìFETME PROJESñ
Öte yandan Sanayi ve Ticaret
BakanlÜðÜ “5746 SayÜlÜ AraítÜrma
ve Geliítirme Faaliyetlerinin
Desteklenmesi HakkÜnda Kanun
kapsamÜnda önemli destekler
veriyor. Bu düzenlemenin temel
amacÜ, yenilikçiliðe odaklanmÜí,
katma deðeri yüksek ürünler
üreterek, ülkemizin rekabet
gücünü arttÜrmak, yenilik
kapasitesini geliítirmek ve
dünyadaki geliímelere uygun
bir sanayi altyapÜsÜ oluíturmak.
Kanun kapsamÜnda ilk kez
geçtiðimiz yÜl, yüksek eðitimli ve
donanÜmlÜ gençleri ií hayatÜna
kazandÜran ‘Teknogiriíim
Sermayesi Desteði uygulamasÜ
baíladÜ. Bu destekle, genç
giriíimcilere 100 bin TL kefilsiz,
karíÜlÜksÜz, geri ödemesiz hibe
desteði saðlanÜyor.
724 BAìVURU OLDU
Geçen yÜl baívuran 159 genç
giriíimciden 78’i bu destekten
faydalandÜ. Bu yÜl çok daha
yoðun bir ilgi var.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
the budget. But because this
will be paid over three years,
the annual cost to budget will
remain around TRY 3.5 billion.
This figure does not exceed 0.3
percent of National Income. In
order to counterbalance this,
we must stress that those who
use this loan are not exempted
from VAT. Consequently, taking
into account that 70 percent of
the expenditure to the amount
of TRY 90 billion is used for
procurement of goods and
services, TRY 11.4 billion on
the basis of 18 percent VAT
will be collected. The burden
on the budget will be greatly
compensated taking into
account items such as the Bank
Insurance Transaction Tax and
Corporate Tax of insurance
companies.”
EMPLOYMENT WITH
400 BRANCH OFFICES
Employment increase is on the
agenda of the banking sector,
too. As could be recalled, the
banking sector was one of
the sectors with the highest
unemployment rate after the
2001 crisis. The unemployment
in the sector increased gradually
172,403 BANKERS
According to December 2009
report by the Banks Association
of Turkey, as of last quarter
of 2009, the total number
of branch offices of savings
banks and development and
investment banks reached
9,036, recording an increase
of 246 offices year-on-year,
or 141 offices compared to
the July-September period. In
the last quarter, the average
number of branches per
savings bank was 281. The
number of workers employed
in savings and development
and investment banks in
July-September 2009 period
increased by 1,642 to 172,403.
While some of the banks are
planning to increase the number
of their branches in ñstanbul,
recognised as financial centre
around the globe, the rest are
tending towards Anatolia using
different instruments.
PROJECT TO DISCOVER
NEW “BILL GATES”
The Ministry of Industry and
Trade, on the other hand, is
providing significant support
-19-
Genç beyinlerin yoðun ilgi
gösterdiði Teknogiriíim Sermaye
Desteði
De
steði programÜna, bu yÜl
724 baívuru oldu. ‘Parlak bir
fikrim var, ürüne dönüítürmek
istiyorum’ diyerek BakanlÜða
baívuran bu gençlerin projeleri
bundan sonraki süreçte titiz bir
deðerlendirmeye tabi tutulacak.
Bu deðerlendirme sonucu kabul
edilen baívurular kamuoyuna
açÜklanacak.
Son sÜnÜf öðrencisi, yüksek lisans
veya doktora öðrencisi ile lisans,
yüksek lisans veya doktorasÜnÜ
5 yÜl içinde bitirmií genç
akademisyenler bu programdan
yararlanabiliyor.
31 BAìVURU
YURTDIìINDAN
Sanayi ve Ticaret BakanÜ Nihat
Ergün, yaptÜðÜ açÜklamada bu
programla parlak fikirleri olan
gençlerin elinden tuttuklarÜnÜ
belirterek íu bilgiyi veriyor:
“Giriíimcilerimize ií fikirlerini
ürüne dönüítürmeleri için
teknoparklarda, TEKMER'lerde
(Teknoloji Geliítirme Merkezleri)
yer vererek, ‘ìirketini kur,
teknolojik ürününü geliítir’
diyoruz. Bu program, ülkemizde
‘beyin göçü’nü tersine çevirecek
bir programdÜr. Nitekim bu yÜlki
baívurularda bunu çok açÜk
görebiliyoruz. 724 baívurudan
31’i yurtdÜíÜnda eðitim gören,
master veya doktora yapan
parlak Türk beyinlerinden geldi.
Bu bizim için çok önemli bir
geliímedir. YurtdÜíÜndan baíta
Amerikan MIT Üniversitesi,
Stanford Üniversitesi, ñndiana
Üniversitesi, Utah Üniversitesi,
Virginia Üniversitesi, John
Hopkins Üniversitesi olmak
üzere dünyanÜn en prestijli
ve saygÜn üniversitelerinden
de baívuru aldÜk. DolayÜsÜyla
íunu açÜk ve net bir íekilde
ifade edebiliriz ki artÜk ‘beyin
göçü’ tersine dönmeye
baílamÜítÜr. DünyanÜn saygÜn
üniversitelerden önümüzdeki
yÜllarda daha çok baívuru
alacaðÜmÜza inanÜyorum”
DESTEK DEVAM EDECEK
Bakan Ergün’in verdiði
bilgiye göre bu program,
teknogiriíimcilerin sayÜsÜnÜn
artmasÜnÜ da hedefliyor.
“BunlarÜn içinden Türkiye'de
yÜllar içinde Bill Gates'ler
çÜkmasÜnÜ arzuluyoruz”
diyen Bakan Ergün, “Çünkü
insanÜmÜzda bu potansiyelin,
birikimin olduðuna inanÜyoruz.
Türkiye gibi büyük bir ülkenin
neden tüm dünyada tanÜnan
markalarÜ olmasÜn? BakanlÜk
olarak, genç giriíimcilerimizin
fikirlerini, birikimlerini ulusal ve
uluslararasÜ nitelikte markalara,
ürünlere dönüítürene kadar
desteklerimizi sürdüreceðiz.”
diyor.
within the scope of “Law
No 5746 on the Support of
Research and Development”.
The basic aim of this legislation
is to boost the competitiveness
of our country, improve the
innovation capacity and create
an industrial infrastructure
that is compatible with global
trends by producing products
with high added value that
are focused on innovation.
Within the scope of the law,
the “Techno-initiative Capital
Support” was launched for
the first time last year which
will introduce highly educated
and skilled young people into
the business world. With this
support, young entrepreneurs
are provided with TRY 100,000
grant which is an outright direct
credit without repayment.
724 APPLICATIONS
78 young entrepreneurs out of
the 159 applicants received this
grant last year. This year the
programme enjoys much higher
interest.
There were 724 applications
lodged by young brains to
the “Techno-initiative Capital
Support” programme this year.
These young persons who apply
to the Ministry by saying ‘I have
a bright idea and would like to
transform into a product’ will be
subjected to a strict evaluation
process. The successful
applications as a result of this
evaluation will be announced to
the public.
Last year and postgraduate
students or young scholars
who have obtained their
undergraduate or postgraduate
degree in the last 5 years can
benefit from this programme.
31 APPLICATIONS FROM
ABROAD
Industry and Trade Minister
Nihat Ergün, stating in his
statement that with this
programme they are lending a
-20-
helping hand to young people
with bright ideas, has talked as
follows:
“By allocating space in
technoparks and Technology
Development Centres in order
to turn initiatives and business
ideas into products we say ‘Set
up your company and develop
your technological product’.
This is a programme that will
reverse the brain drain from
our country. In fact, we very
clearly see this in this year’s
applications. 31 out of the
724 applications have come
from bright Turkish brains
who study or are postgraduate
students abroad. This is a very
important development for us.
We have received applications
from prestigious and reputable
foreign universities including
the MIT, Stanford University,
Indiana University, Utah
University, Virginia University
and John Hopkins University.
We can therefore explicitly say
that the ‘brain drain’ is being
reversed. I believe that in the
coming years we will receive
even more application from
world-renowned universities.”
SUPPORT TO CONTINUE
According to information
provided by Minister Ergün,
increasing the number of
techno-initiatives is also
envisaged. Minister Ergün,
saying that “Over time we would
like to see new ‘Bill Gates’ from
these entrepreneurs in Turkey”,
has added further: “That is
because we believe that our
people have this potential and
knowledge. Why a big country
like Turkey should not have
brands that are known across
the globe? As a Ministry, we
will continue to support the
ideas of young entrepreneurs
until they have become national
and international brands and
products.”
Another support programme
implemented by the Ministry
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Sanayi BakanlÜðÜ’nÜn yürüttüðü
bir baíka destek programÜ ise
“100 giriíimciye 100 bin TL
hibe” programÜ. Bu program
da Türkiye'yi Avrupa'nÜn ve
Asya'nÜn ileri teknoloji ve yüksek
katma deðer üreten ürünlerde
bir üretim sanayi merkezi haline
getirmeyi hedefliyor.
ÖRNEK PROJE
UlaítÜrma BakanlÜðÜ da
engellilerin istihdam edilmesine
yönelik örnek bir projeyi hayata
geçirdi. “Ben de varÜm” adlÜ
proje sayesinde engelliler, GSM
íirketleri ve Türk Telekom’da
çaðrÜ merkezlerinde istihdam
ediliyor.
“Gözleri olup da görenlerin,
gözleri deðil de gönülleri
görenlere göre çok daha fazla
íey öðrenmesi gerektiðini
düíünüyorum. Gönülle
görememek fiziki olarak
görememekten çok daha vahim”
diyen UlaítÜrma BakanÜ YÜldÜrÜm,
BakanlÜk olarak özürlülere
yönelik projeleri aralÜksÜz
sürdüreceklerini açÜkladÜ.
GSM íirketleri ile Türk Telekom
aracÜlÜðÜyla çaðrÜ merkezlerinnde
istihdam edilen 30 özürlünün
geleceðe dönük planlarÜnÜn
olumlu yönde deðiítiðini
söyleyen Bakan YÜldÜrÜm ‘Ben de
VarÜm Projesi’ ile ilgili olarak íu
bilgiyi verdi:
“Engelli gençleri hayata
baðlayacak bir proje. Belki
yurtdÜíÜnda örnekleri olabilir
ama Türkiye'de bir ilk.
Kamuda da engelliler için 38
bin boí kadro var. Neden
doldurulamÜyor? Çünkü
engelli çalÜítÜrma alÜíkanlÜðÜ
yerleímemií. ‘CezasÜ neyse
öderiz’ diyorlar, ama bizim
ihtiyacÜmÜz olan para deðil.
Bu projemiz ile 30 engelli
vatandaíÜmÜz iíe baíladÜ. Tabii
güzel olan onlarÜ evlerinde
istihdam etmek, onlarÜ hayata
baðlamak. Bundan böyle
attÜðÜmÜz her adÜmda, aldÜðÜmÜz
her kararda, çaktÜðÜmÜz her
çivide engelli vatandaílarÜmÜz da
olacak. BakanlÜk olarak biz bunu
kendimize prensip olarak kabul
ettik. PTT binalarÜmÜzda engelli
vatandaílarÜmÜza öncelik tanÜyan
düzenlemelere yer verdik.
AynÜ uygulamalarÜ bakanlÜðÜn
diðer hizmet birimlerine de
yayacaðÜz.”
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
of Industry and Trade is the
“TRY 100,000 Grant for 100
Entrepreneurs” programme.
This programme aims to make
Turkey an advanced technology
and high value added
production and industry centre
in Europe and Asia.
PILOT PROJECT
The Ministry of Transport, too,
has launched a pilot project
regarding the employment of
disabled persons. Thanks to the
project entitled “I also exist”,
disabled persons are employed
in call centres of GSM operators
and Türk Telecom.
“I believe that those who have
eyes and see must learn more
from those who see with their
hearts. Not being able to see
with your heart is far more
dangerous than not being to
see physically”, said Minister
YÜldÜrÜm and announced that
as a Ministry they will continue
the projects targeting disabled
people.
Minister YÜldÜrÜm, stating that
their future plans for the 30
disabled persons employed in
call centres through the GSM
operators and Türk Telekom are
changing for the better, related
the following regarding the “I
also exist” project:
“This is a project that will make
young persons with disabilities
hold onto life. This may have
examples abroad, but is first in
Turkey. There are 38,000 empty
positions in the public sector
for disabled people. Why they
are not filled in? This is because
the habit of employing disabled
people has not settled. They
say ‘We can pay whatever the
fine is’ but what we need is not
money. 30 disabled people have
started working in our project.
The good thing, of course, is
to employ them from home, to
make them hold onto life. From
now on, disabled people will
be in our minds in every step
and every decision we take, and
everything we do. As a Ministry
we have established this as our
principle. We have introduced
measures in the buildings
of post offices that prioritise
disabled people. We will extend
this practice into the other
service units of our Ministry.”
-21-
HABER-NEWS
Nalan Söylemez
Krizin büyüttüðü Doðrudan SatÜí Sektörü 2.5 milyon kiíinin geçim kapÜsÜ
Direct Sale: Means of subsistence for 2,5 million people
DOïRUDAN SATIì
BÜYÜYEREK ñìSñZLñïE
ÇARE OLUYOR
DIRECT SALE INCREASINGLY BECOMES
A REMEDY FOR UNEMPLOYMENT
T
üm dünyada yaíanan ekonomik kriz, birçok sektörde küçülme yaíanmasÜna neden olurken, ‘Doðrudan
SatÜí Sektörü’ kriz döneminde büyüdü. Dünya hasÜlatÜ 100 milyar dolara ulaían sektör, Türkiye’de
satÜílarÜnÜ yüzde 15 artÜrarak 600 milyon TL’lik bir ciroya ulaítÜ. Krizde iísizlere can simidi olan sektör
yaklaíÜk 2.5 milyon kiíinin de geçim kapÜsÜ.
D
espite the fact that the economic crisis affecting the whole world has resulted in recession in many
sectors, the ‘Direct Sale Sector’ has grown with the crisis. The sector which has reached the revenue
of 100 billion dollars in the world has made a turnover of TRY 600 million with an increase of 15% in
Turkey. As the life ring of the unemployed during the crisis, the sector employs 2.5 million people.
Krize raðmen satÜí grafiðini
yükselten ‘Doðrudan SatÜí
Sektörü’, büyümeye devam
ediyor. Pek çok sektörde
istihdam daralmasÜ yaíanÜrken,
iíini kaybedenler için adeta
can simidi olan sektör, son
beí yÜlda ortalama yüzde 10
büyüdü. Uzmanlar, doðudan
satÜí sektöründe yaíanan satÜí
artÜíÜnÜn önümüzdeki iki yÜl
içinde de devam edeceðini
öngörüyor.
-22-
Perakende sektörüne kÜyasla
iki kat daha fazla hÜzlÜ büyüyen
UluslararasÜ Doðrudan SatÜí
Sektörü, bugün dünyada 100
milyar dolara ulaían büyük bir
sektöre dönüítü.
Dünyada olduðu gibi Türkiye’de
de yükselen bir ivme kaydeden
sektörde, 2008’de yaklaíÜk
600 milyon TL’lik ciro elde
edildi. Sektör oyuncularÜnÜn
ülkemizdeki satÜílarÜ ise yüzde
15 oranÜnda arttÜ. DolaylÜ olarak
toplam 12.4 milyon kiíiye
geçim kapÜsÜ olan doðrudan
satÜí sektörü, sadece gizli bir
‘Sector of Direct Sale' continues
to increase in size by raising the
sales chart in spite of the crisis.
Though many sectors have
been shrinking employment
opportunities they provide,
this sector, as a life ring for
those who have lost their jobs
in the crisis, has increased by
10 % in the last five years.
Experts estimate that the sales
increase in the direct sale will be
maintained within the next two
years. International Direct Sales
Sector which has increased two
times faster in comparison with
the sector of retail sales, has
become a large sector in the
world with its volume of 100
billion dollars.
In this sector which has gain
acceleration not only around
the world but also in Turkey, a
turnover of TRY 600 million was
recorded in 2008 in Turkey.
The direct sales by the players
of the sector have increased
by 15 % in our country. As it
provides employment for a total
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
istihdam yaratmakla kalmÜyor
aynÜ zamanda Türk ekonomisine
de canlÜlÜk kazandÜrÜyor.
AB ÜLKELERñ BAìI
ÇEKñYOR
Düzenli olarak büyüyen sektör,
Avrupa’da 20 milyar Euro
tutarÜnda güçlü bir daðÜtÜm
kanalÜ olarak deðerlendiriliyor.
Ipsos MORI tarafÜndan yapÜlan
kapsamlÜ bir araítÜrmaya göre
doðrudan satÜí sektöründe
imalatÜn yüzde 78’i Avrupa
Birliði (AB) meníeili. SayÜsÜ
bini aían íirketlerin faaliyet
gösterdiði Avrupa pazarÜnda
20 milyar Euro’luk satÜí
cirosu elde ediliyor. AB
ülkeleri arasÜndaki doðrudan
satÜí faaliyetlerinin yüzde
80’ini ise ñngiltere, Fransa,
Almanya, ñtalya, Polonya, Çek
Cumhuriyeti ve Finlandiya
tarafÜndan gerçekleítiriliyor.
Bu íirketler aynÜ zamanda 5
milyar Euro’nun üzerinde vergi
ödeyerek ekonomiye katkÜ
saðlÜyor. Avrupa’da 25’i AB
üyesi, yedisi AB dÜíÜ olmak üzere
9 milyondan fazla doðrudan
satÜcÜ bulunuyor. AyrÜca yönetim
ve imalatta 50 bin’den fazla
insan íirketlerin idari, üretim,
pazarlama, lojistik ve benzeri
kadrolarÜnda tam zamanlÜ
çalÜíÜyor. ìirketlerin satÜí
gücündeki artÜí ise son beí yÜlda
yüzde 14’e ulaítÜ.
KADIN AïIRLIKLI
SATIì GÜCÜ
Doðrudan satÜcÜlarÜn yüzde
25’inin daha önceden iísiz
olduðu belirtilen araítÜrmada
sektörde çalÜíanlarÜn yüzde
83’ünü kadÜnlar oluíturuyor.
KadÜnlar bu íekilde yarÜ zamanlÜ
istihdam ediliyorlar. KadÜn
giriíimciliðini destekleyen,
yaílÜ ve engelli çalÜíanlarÜ da
ií yaíamÜna katan doðrudan
Doðrudan satÜíçÜ olmak ne kazandÜrÜyor?
• ñísizlere ií imkanÜ saðlÜyor.
• Ek gelir kazanÜmÜ getiriyor.
• SatÜcÜ zamanÜnÜ kendine göre ayarlayabiliyor.
• Doðrudan satÜcÜlarÜn büyük bir kÜsmÜnÜn kadÜn olmasÜ,
kadÜnlarÜn aile ve toplumdaki konumlarÜnÜ güçlendiriyor.
Özellikle çocuk sahibi kadÜnlar, esnek çalÜíma saatleri ve
belli bir iíyerinde bulunma zorunluluðunun olmamasÜ
nedeniyle çalÜíma imkanÜ buluyor.
• Emeklilere, yaílÜlara ve özürlülere adeta sosyal bir güvence
saðlÜyor.
• Öðrencilere eðitimlerine devam ederken masraflarÜnÜ
karíÜlama imkanÜ veriyor.
• ñnsanlarÜ ií hayatÜna hazÜrlÜyor. Bir çok insan, içindeki gizli
kalmÜí müteíebbis ruhunu bu sistemle keífediyor.
What is the gain of being a direct seller?
• It provides employment opportunities for the unemployed.
• It provides an additional income.
• Sellers can adjust the working times as they wish.
• As the most of the direct sellers consist of women, the
position of women in the family and community becomes
stronger. Especially women with children can find the
opportunity to work thanks to the flexible hours of working
and not having to be available in a certain working place.
• It acts as if it was a social security for pensioners, elderly
and the disabled.
• It provides the students with the possibility of covering their
expenses while continuing their education.
• It prepares people for the business world. Many people
explore their entrepreneurial spirit hidden inside thanks to
this system.
of 12,4 million people indirectly,
the sector of direct sales
generates unseen employment
opportunities as well as it
reinvigorates the Turkish
economy.
EU COUNTRIES TAKE
THE LEAD
With its regular increase,
this sector is considered as a
powerful distribution channel
of an amount of Euro 20 billion
in Europe. According to an
extensive study by Ipsos MORI,
the 78% of production in the
direct sale sector originate in
European Union (EU) countries.
In the European market where
more than one thousand
companies carry out business,
a sales turnover of Euro 20
billion is achieved. 80% of the
direct sales operations take
place among the EU countries
such as England, France,
Germany, Italy, Poland, Czech
Republic and Finland. These
companies also contribute to
the economy by paying taxes
of more than Euro 5 billion as
a total. There are more than 9
million direct sellers in Europe,
25 of them being EU members
and 7 of them being outside
EU. Moreover, in the stage of
management and production,
more than 50 thousand people
work in the administrative,
production, marketing, logistics
and similar positions as full time
employees. The increase in the
sales force of the companies
on the other hand has reached
14%.
Doðrudan satÜí nedir?
Doðrudan satÜí, bir satÜcÜnÜn anlatmasÜ ve göstererek tanÜtmasÜ
yoluyla, bir tüketim malÜnÜn veya hizmetin tüketiciye; kendi
evinde, bir tanÜdÜðÜnÜn evinde, iíyerinde veya satÜcÜya ait
olmayan bir baíka yerde doðrudan satÜlmasÜdÜr.
Doðrudan satÜí genel olarak iki íekilde çalÜíÜyor. Birincisi
kiíiden kiíiye olup, çoðunlukla satÜcÜ önceden ayarlanan bir
gün ve saatte, tüketiciye ve ailesine tanÜtÜm yapar. ñkincisi de
gruplara yapÜlan tanÜtÜm. Genellikle müíteri, ev sahibi olarak
arkadaílarÜnÜ bir araya toplar ve satÜcÜ orada bulunan kiíilere
tanÜtÜm yapar.
What is direct sale?
Direct sale is the practice of selling a good or service directly
to the consumer in his/her home, in an acquaintance’s home,
in his/her working place or another place that does not belong
to the seller through the explanations or demonstrations of
the seller.
Direct sale usually operates in two forms. First is the one
made from person to person and the seller usually makes a
demonstration of the product to the consumer and his/her
family on a prearranged day and time. The second one is the
kind of demonstration made to the groups. The customer
usually invites his/her friends in his/her house as the host and
the seller makes the demonstration for those who have come
together there.
satÜí sektörü, ekonomiye
de dinamizm kazandÜrÜyor.
SatÜcÜlarÜna becerilerini
geliítirme, ekstra gelir elde etme
ve yaíam kalitesini geliítirme
fÜrsatÜ sunan sektörde, satÜí
gücünün yüzde 43’ünü 35 ila
49 yaí grubu kiíiler oluíturuyor.
50 yaí ve üzeri satÜcÜlar ise
yüzde 29’luk bir dilime denk
geliyor. Her kesimden insanÜn
istihdam íansÜ bulduðu
doðrudan satÜí sektöründe
çalÜíanlarÜn yüzde 18’i yüksek
eðitimli ve bunlarÜn yüzde 28’i
de üniversite mezunu.
ANSñKLOPEDñ SATIìI
ñLE BAìLADI
Doðrudan satÜí yönteminin
ülkemizdeki serüveni 1970’li
yÜllara kadar uzuyor. Yerel
firmalar tarafÜndan kitap ve
ansiklopedi satÜíÜ ile geliímeye
baílayan sektör, zamanla ürün
skalasÜnÜ geliítirdi. Günümüzde
-24-
ise ulusal ve uluslararasÜ
firmalarÜn Türkiye pazarÜnda
yer almasÜ ile ev bakÜm
ürünlerinden, kiíisel bakÜma,
giyim ve kozmetikten, zinde
yaíam ve beslenme destek
ürünlerine, ev teknolojisinden,
mutfak saklama kaplarÜna
kadar bir çok ürünün satÜíÜnÜ
gerçekleítiriyor. Tüm dünyada
milyonlarca tüketici için pratik
bir satÜn alma yöntemi olarak
kendini kanÜtlayan doðrudan
satÜí, ülkemizde de her
kesimden insana önemli bir gelir
kapÜsÜ oluyor.
600 BñN KñìñYE ñSTñHDAM
Türkiye’de 600 bin kiíiye ií
imkanÜ saðlayan doðrudan
satÜí sektörü, satÜcÜlarÜn aile
fertleri de dahil edildiðinde
tahminen 2.4 milyon kiíinin
geçimine katkÜda bulunuyor.
BaíÜndan beri sisteme girmií
ve ayrÜlmÜí yaklaíÜk 2 milyon
500 bin kiíi aileleriyle birlikte
WOMEN INTENSIVE SALES
FORCE
EMPLOYMENT FOR 600
THOUSAND PEOPLE
In the study which has
shown that 25% of the direct
sellers had been unemployed
previously, it is put forward
that 83% of the employees in
this sector are women. Women
are employed part time in
the sector. Direct sales sector
which supports women’s
entrepreneurship and includes
the old and disabled people
in the business world evokes
dynamism in the economy. In
this sector where the sellers are
provided with the opportunity
of improving their skills, earn
extra income and improve their
life quality, the 43% of the sales
force is made up of people
between 35 and 49 years old.
The sellers above 50 on the
other hand correspond to 29%.
In the direct sales sector where
people from every segment of
the society can find a job, 18%
of the employees has received
higher education and 28% of
them are university graduates.
The sector of direct sale,
which provides more than
600 thousand people with
employment opportunities,
contributes to the subsistence
of approximately 2,4 million
people with the inclusion of
the families of the employees.
It is evident that a total of 12,4
million people, including around
2 million 500 thousand people
having entered and quit this
sector since the beginning, have
benefited from the system with
their families. Direct sale sector
plays an important role in an
environment where people look
for a remedy for unemployment
and the firms avoid employing
people.
A START WITH
ENCYCLOPEDIA SALES
The story of direct sales in
our country traces back to
the 1970's. This sector, which
started to develop with selling
books and encyclopaedias,
has expanded its product scale
throughout time. As the national
and international firms take part
in the market of Turkey today,
a wide range of products such
as housekeeping products,
personal care products, active
life and nutrition support
products, home technologies
and storage boxes for kitchen
are sold through direct
sale. Direct sale, which has
demonstrated itself as a practical
purchase method for millions
of consumers in the world, is
a major source of income for
people from every segment of
the society.
Direct sales sector enables
people with a lower school
education and no work
experience to work in special
hours which are appropriate
for them by presenting the
opportunity of earning money. It
acts as a life ring for those who
have lost their jobs due to the
economic crisis. As it requires
no capital and allows everybody
above 18 years old, regardless
of their education level, to sell
products, direct sale sector is
considered an advantage in the
crisis environment. They also
enjoy the chance of working in a
sector in which they do not take
any risk and earn an income
in proportion to the effort they
exert.
ONLY 19,4% KEEP AT
THEIR JOBS
Most of the people employed
in the direct sale sector do not
have another job or income.
Some of them, however, are
already employed but are
included in the low income
group. They usually consist of
housewives, pensioners and
low-paid workers. For this
reason, most of them end up
their jobs within a short while
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
hesaplandÜðÜnda ise toplam 12.4
milyon kiíinin bu sistemden bir
íekilde yararlandÜðÜ görülüyor.
ñísizliðe çare aranan ve
iíletmelerin maliyetten tasarruf
etmek için istihdamdan kaçÜndÜðÜ
bir ortamda doðrudan satÜí
sektörü önemli bir rol oynuyor.
Doðrudan satÜí sektörü belirli
bir eðitim seviyesi ve ií tecrübesi
bulunmayan kiíilere kazanç
fÜrsatÜ sunarak, kendileri için
uygun saatlerde çalÜímalarÜnÜ
saðlÜyor. Ekonomik kriz
nedeniyle var olan iílerini
kaybedenler için de can simidi
etkisi yaratÜyor. Belirli bir
sermaye gerektirmeyen ve
18 yaíÜnÜ aímÜí her eðitim
seviyesindeki kiíilerin satÜí
yapmalarÜna olanak verdiðinden,
doðrudan satÜí sektörü kriz
ortamlarÜnda bir avantaj olarak
görülüyor. AyrÜca herhangi bir
risk almadan ve harcadÜklarÜ
çaba ölçüsünde kazanç saðlayan
bir sektörde çalÜíma fÜrsatÜna da
kavuíuyorlar.
Doðrudan SatÜí Derneði’nin
(DSD) mesleði yaygÜnlaítÜrmak
için yaptÜðÜ çalÜímalar
hakkÜnda bilgi veren Dernek
BaíkanÜ Ron Griffiths,
Gazi Üniversitesi Ticaret ve
Turizm Fakültesi liderliðinde
gerçekleítirilen ‘Doðrudan
SatÜíÜn Sosyoekonomik Etkileri’
konulu araítÜrmaya göre
satÜí temsilcilerinin yüzde
49.5’inin iísiz iken bu iíe
after they begin working as
they understand that there is no
relative or friend left to whom
they can sell their products. Only
19.4%, a very small portion,
of those who start to work as
a direct seller can endure and
manage to keep their jobs. The
fact that 3 million 100 thousand
(2,5 million + 600 thousand)
people have taken part in this
system and only 600 thousand
of them are active currently is
the most clear evidence of the
thesis above. There are also
people who get involved in this
system to make a wholesale
purchase of a quality product
rather than earn a living.
Having given information
on the efforts made by the
Direct Selling Association
(DSA) to popularize this job,
Ron Griffiths, the President
of the Association, has stated
that according to the study
called ‘Socioeconomic Effects
of Direct Sales’ carried out
under the leadership of
Faculty of Commerce and
Tourism Education of Gazi
University, 49,5% of the sales
representatives has started
to do this job when they are
redundant. Griffiths gives
us the following information
by drawing attention to the
corporate responsibility projects
of DSA: “In the training seminar
organized by our association
about Entrepreneurship and
Direct Sales, we raise awareness
among people about
SADECE YÜZDE 19.4’Ü
DEVAM EDñYOR
Doðrudan satÜí iíinde istihdam
edilenlerin çoðunluðu baíka
iíi ve geliri olmayan kimseler.
AyrÜca bir kÜsmÜ da iíi olmakla
birlikte düíük gelir grubuna
dahiller. Bunlar genellikle ev
kadÜnlarÜ, emekliler ve düíük
gelirli ücretlilerden oluíuyor. Bu
nedenle de çoðu iíe baíladÜktan
kÜsa bir süre sonra, hatÜr-gönülle
satÜí yapabilecekleri akraba
ve arkadaí grubu bittiðinde,
baíarÜlÜ olamayacaklarÜnÜ anlayÜp
faaliyetlerine son veriyorlar.
ñíe baílayanlarÜn sadece yüzde
19.4 gibi çok az bir kÜsmÜ iíi
sürdürmek gayret ve becerisini
gösteriyor. Sisteme bugüne
kadar 3 milyon 100 bin kiíinin
girmesi ve bunlardan ancak 600
bininin faal olmasÜ da bunun en
iyi göstergesi. AyrÜca gelir elde
etmek yerine, belli kalitedeki
ürünü toptan fiyatÜndan satÜn
almak amacÜ ile de sisteme
girenler bulunuyor.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
-25-
baíladÜklarÜnÜ ifade ediyor.
Griffiths, DSD’nin kurumsal
sorumluluk projelerine de dikkat
çekerek, íu bilgiyi veriyor:
“Derneðimizce düzenlenen
Giriíimcilik ve Doðrudan SatÜí
konulu eðitim semirlerinde
halkÜ kiíisel geliíim, giriíimcilik
ve doðrudan satÜí sektörü
konusunda bilinçlendiriyoruz.
Uzmanlar tarafÜndan verilen
eðitimlerin sonunda katÜlÜmcÜlara
sertifika veriliyor. Projenin
uygulanmasÜnda istihdam açÜðÜnÜ
da gözönünde bulunduruldu.
Yozgat, AdÜyaman, Zonguldak
ve ElazÜð plot íehirler olarak
seçildi. Bugüne kadar, pilot
bölge seçilen illerin Ticaret ve
Sanayi OdalarÜ ile de iíbirliði
yaptÜk. AyrÜca Valiliklerin de
desteðini alarak Yozgat ve
AdÜyaman’da gerçekleítirilen
eðitimlere 200’den fazla katÜlÜm
saðlamayÜ baíardÜk”
KAPIDAN SATIìLA
KARIìTIRMAYIN
Doðrudan satÜí iíinin ülkemizde
büyük bir tüketici sorunu olan
-26-
‘kapÜdan satÜí’ ile karÜítÜrÜldÜðÜnÜ
belirten Ron Griffiths, bunlarÜn
farklÜ kavramlar olduðuna iíaret
ederek íöyle konuítu:
“Doðrudan satÜí firmalarÜnÜn
ürünlerini satan kiíiler
pazarladÜklarÜ ürünlerin
tanÜtÜmÜnÜ satÜí yapacaklarÜ kiíi
ve kiíilerle önceden mutabÜk
kalÜnan bir zamanda ve yerde
birebir gerçekleítriyor. Tüm
dünyada olduðu gibi ülkemizde
de Doðrudan SatÜí Derneði’ne
üye íirketler, satÜí iílemini
maðaza dÜíÜnda yapÜyor. SatÜí
sonrasÜ müíterinin yasalarla
belirtilen ‘vazgeçme süreleri’ de
göz önünde bulundurularak fikir
deðiítirip malÜ geri verme imkanÜ
bulunuyor. Müíteri bu sürelerde
bir kere daha düíünüp, malÜn
kalitesini ve fiyatÜnÜ karíÜlaítÜrma
fÜrsatÜna sahip oluyor. Bu,
doðrudan satÜíÜ tüketici için en
korunaklÜ satÜn alÜm yöntemi
yapÜyor. AyrÜca vazgeçme
süresi yasalarÜn öngördüðünden
daha uzun tutulmakta.
Üyeleri kÜsÜtlayan ahlaki ilkeler
yerleítirerek tüketici dernekleri
ile sürekli iletiíim kurulmakta.”
self-improvement,
entrepreneurship and direct
sales sector. At the end of
the training given by experts,
the attendants are provided
with a certificate. During the
application of the project,
employment gap has also been
considered. Yozgat, AdÜyaman,
Zonguldak and ElazÜð have
been chosen as plot cities. We
have also cooperated with the
Chambers of Commerce and
Industry in the pilot cities until
today. We have also managed
to find more than 200 people
to attend the trainings carried
out with the support of offices
of governor in Yozgat and
AdÜyaman.”
CONFUSION WITH DOOR
STEP SALE
Ron Griffiths, who has stated
that direct sale is confused with
'door step selling' which is a
major consumer problem in our
country, has pointed out that
these two are different concepts
and said:
“People who sell the products
of direct selling firms carry out
their sales activities through
personal contact in a place and
time agreed upon together with
the potential buyers beforehand.
In our country the member
companies of the Direct Sales
Association carry out their sales
activities outside a store, as the
ones all over the world do. The
customers have the right to
change their mind and return
the product after the sales
activity when the ‘disclaimer
period’ laid down by the laws is
taken into account. During these
periods the customer has the
chance to think one more time
and compare the quality and
price of the product with other
options. Therefore, direct sale
becomes the safest purchasing
method for the consumer.
Additionally, longer disclaimer
period than the period laid
down by the laws is granted to
the customers. A continuous
contact is maintained with the
consumers' associations as well
as laying moral principals which
restrict the members.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
FñNANSBANK
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
-27-
HABER-NEWS
Fedai YÜldÜrÜm
12 Türk íirketinin küresel piyasada 15.7 milyar dolarÜ var
12 Turkish enterprises account for 15.7 billion dollars
within the global market
TÜRK ìñRKETLERñ
61 ÜLKEDE 72 BñN KñìñYE
ñì SAïLIYOR
TURKISH ENTERPRISES PROVIDE EMPLOYMENT
FOR 72 THOUSAND PEOPLE IN 61 COUNTRIES
-28-
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
G
eçtiðimiz AralÜk ayÜnda yapÜlan uluslararasÜ bir araítÜrmayla yurtdÜíÜnda en fazla yatÜrÜm yapan
12 çokuluslu Türk firmasÜ belirlendi. YatÜrÜm için daha çok Avrupa’yÜ tercih eden 12 iíletmenin
15.7 milyar dolarlÜk dÜí varlÜðÜ bulunuyor. ñíletmeler yurtdÜíÜnda 72 bin 334 kiíiyi istihdam ederken, 61
ülkede 248 baðlÜ kuruluía sahip.
T
he 12 enterprises that made the highest foreign investments were determined through an international
research conducted in December last year. These 12 enterprises, which prefer mostly Europe for
investment, have 15.7 billion dollars of foreign assets. These enterprises employ 72 thousand 334
employees abroad and have 248 foreign affiliates in 61 countries.
LñDER
Lñ
DER ENKA ñNìAAT
YabancÜ sermayeyi Türkiye’ye
çekmek
çekm
ek için çeíitli çalÜímalar
ve düzenlemeler yapÜlÜrken
Türk íirketleri, küresel ií
piyasalarÜnda artÜk önemli birer
yatÜrÜmcÜ haline geldi. Kadir
Has Üniversitesi, Columbia
Üniversitesi, Vale Columbia
Center New York ile DÜí
Ekonomik ñliíkiler Kurulu
(DEñK) tarafÜndan hazÜrlanan ve
Türk íirketlerinin uluslararasÜ
piyasalarda ií stratejilerini
araítÜran rapora göre; 12
Türk íirketi 2007 yÜlÜ itibarÜyla
yurtdÜíÜnda toplamda 15,7
milyar dolarlÜk varlÜða ulaítÜ.
AyrÜca bu 12 íirketin, 12 milyar
dolarlÜk dÜí satÜíÜ, 72 bin 334
yurtdÜíÜ çalÜíanÜ ve 61 ülkede
248 baðlÜ kuruluí, iítirak, íube
veya yan kuruluíu bulunuyor.
Columbia Üniversitesi tarafÜndan
bugüne kadar Hindistan, Çin,
Rusya, Brezilya, ñsrail, Arjantin
ve Slovenya'da gerçekleítirilen
'Çokuluslu ìirketlerin
YurtdÜíÜ YatÜrÜmlarÜ' anket ve
araítÜrmasÜna bu yÜl Türkiye de
dahil edildi. Türkiye'nin projeye
ilk defa dahil olmasÜ sebebiyle
2007 yÜlÜ verileri esas alÜndÜ.
ÇalÜímada 12 Türkiye merkezli
çokuluslu íirket belirlendi ve
bu íirketler varlÜklar, satÜílar
ve istihdam hacimlerine göre
sÜralandÜ.
DÜí varlÜklarÜna göre sÜralanmÜí
olan 12 çokuluslu Türk
íirketinin yurt dÜíÜnda 15.7
milyar dolarlÜk malÜ bulunuyor.
Bu íirketler, 11.9 milyar
dolarÜn biraz üzerinde dÜí satÜí
gerçekleítirirken, íirketlerin
yurtdÜíÜnda 72,334 adet çalÜíanÜ
bulunuyor. DÜí varlÜklarda ise
satÜílar ve istihdam 2006-2007
yÜllarÜ arasÜnda sÜrasÜyla yüzde
32, yüzde 17 ve yüzde 37
oranlarÜnda yükseliyor.
Listedeki 12 íirket arasÜnda lider
toplam yabancÜ kaynaðÜn yüzde
25'ine sahip olan ve altyapÜ
sektöründe faaliyet gösteren
Enka ñníaat.
Enka'yÜ Turkcell, ÇalÜk Holding,
Koç Holding, Anadolu Grup,
TPAO, ìiíecam, Tekfen Holding,
SabancÜ Holding, EczacÜbaíÜ
Holding, Borusan Holding ve
Zorlu Enerji Grubu izliyor.
AraítÜrmada, Türkiye merkezli
çokuluslu íirketlerin ií için daha
çok Avrupa ülkelerine yöneldiði
gözleniyor. Avrupa, yatÜrÜmlarÜn
dörtte üçüne ev sahipliði
yapÜyor. YurtdÜíÜ yatÜrÜmlarÜ
Avrupa’dan sonra sÜrayla Afrika,
Asya ve Latin Amerika’ya doðru
yayÜlÜyor.
DIì VARLIKLAR
YÜZDE 32 ARTTI
AraítÜrmaya göre 12 çokuluslu
Türk firmalarÜnÜn dÜí varlÜklarÜ
2006-2007 yÜllarÜ arasÜnda
yüzde 32 artÜí gösterdi.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
multinational enterprises were
determined and they were
ranked according to their assets,
sales and employment volumes.
While performing various
studies and regulations in
order to attract foreign capital
to Turkey, Turkish enterprises
have become significant
investors in global business
markets. According to the
report prepared by Kadir
Has University, Columbia
University, Vale Columbia
Centre New York and the
Foreign Economic Relations
Board (DEñK) concerning the
business strategies of Turkish
enterprises in the international
markets; 12 Turkish enterprises
have accounted for totally
15.7 billion dollars of foreign
assets by 2007. Moreover,
these enterprises have 12
billion dollars of foreign sales,
72 thousand 334 employees
abroad and 248 foreign
affiliates, partnerships, branches
or subsidiaries in 61 countries.
This year, Turkey has also
been included into the ‘Foreign
Investments of Multinational
Enterprises’ survey and research
conducted by the Columbia
University in India, China, Brazil,
Israel, Argentina and Slovenia
until now. Since Turkey is
included to the research for the
first time, the 2007 data were
taken into consideration. Within
the research, Turkey based 12
THE LEADER IS ENKA
CONSTRUCTION
12 Turkish multinational
enterprises, which are ranked
based on their foreign assets,
have 15.7 billion dollars of
foreign assets. These enterprises
have accounted for over 11.9
billion dollars of foreign sales
and have 72 thousand 334
employees abroad. Besides,
the sales and employment
regarding the foreign assets
increased between the years
2006 and 2007 respectively by
32 percent, 17 percent and 37
percent.
The leading enterprise on the
list of 12 enterprises is Enka
Construction, which is in the
infrastructure business and
has approximately 25% of the
foreign assets on the list.
Enka is followed by Turkcell,
ÇalÜk Holding, Koç Holding,
Anadolu Group, TPAO, ìiíecam,
Tekfen Holding, SabancÜ
Holding, EczacÜbaíÜ Holding,
Borusan Holding and Zorlu
Energy Group.
According to the research, it can
be observed that Turkey based
multinational enterprises have
been focusing on Europe for
their business location. Europe
accounts for three-fourths
-29-
Çokuluslu Türk íirketleri
geliímekte olan birçok yeni
pazarda rakiplerinin gerisinde
kaldÜ. Sadece Enka ve ÇalÜk
Grubu’nun dÜí varlÜklarÜ 2 milyar
dolarÜ geçti ve yurtdÜíÜnda 33
bin 676 kiíiyi istihdam etmesiyle
Enka lider firma oldu.
Çokuluslu Türk íirketleri 20062007 yÜllarÜ arasÜnda yurtdÜíÜ
satÜílarÜnÜ yüzde 37 oranÜnda
artÜrarak 12 milyar dolar elde
etti. YurtdÜíÜ istihdamÜ ise
yüzde 17 oranÜnda artarak
toplamda 72 bin kiíiyi aítÜ. Bu
firmalarÜn 2007’deki yurtdÜíÜ
satÜí ve varlÜklarÜnÜn toplam satÜí
ve varlÜklarÜna oranÜ sÜrasÜyla
yüzde 10 ve yüzde 13 oldu.
Diðer yandan yabancÜ istihdam,
toplam rakamÜn yüzde 27’sine
ulaítÜ. Bu rakamlar 2005-2007
dönemi boyunca da genellikle
sabit kaldÜ.
YABANCI ñSTñHDAM DA
ARTTI
2006-2007 yÜllarÜ arasÜnda
firmalarÜn dÜí varlÜklarÜ toplam
varlÜklarÜna oranla daha az
büyüme gösterirken, diðer
yandan dÜí satÜílar biraz daha
yüksek oranda arttÜ. Ancak,
yabancÜ istihdam aynÜ dönem
içinde toplam istihdamÜn iki
katÜndan daha fazla artÜí
gösterdi. DÜí varlÜklardaki 3.8
milyar dolarlÜk artÜí, 41.3 milyar
dolarlÜk genel varlÜk artÜíÜnÜn
yüzde 9’unu temsil ederken, dÜí
satÜílardaki 3.2 milyar dolarlÜk
artÜí ise 22 milyar dolarlÜk
genel satÜíÜn yüzde 14.6’sÜnÜ
oluíturdu.
248 YABANCI BAïLANTILI
FñRMA
ñncelenen 12 firmanÜn toplam
61 ülkede 248 adet kendisi
ile baðlantÜlÜ yabancÜ íirketi
bulunuyor. Koç Holding 28
ülkede bulunan 55 yabancÜ
baðlantÜsÜ ile sÜranÜn baíÜnda
giderken, onu 9 ülkede 42
yabancÜ íirket ile Enka ve 7
ülkede 33 íirket ile SabancÜ
Holding takip etti. Bu 248 baðlÜ
-30-
by employing 33 thousand 676
employees abroad.
Proje ilk kez 2007’de baíladÜ
Çokuluslu Türk íirketleri sÜralamasÜ; Geliíen Ekonomilerin
Global OyuncularÜ Projesi çerçevesinde Kadir Has Üniversitesi,
DÜí Ekonomik ñliíkiler Konseyi ve Vale Columbia Center’Ün
önderliðinde gerçekleítirildi. Proje yükselen pazarlardaki
çokuluslu íirketlerin yÜllÜk sÜralama listeleri oluíturmak için
öncü kurumlarÜn bu pazarlardaki yabancÜ yatÜrÜmlarÜnÜ
araítÜran görevlilerini biraraya getirdi.
2007 yÜlÜnda baílatÜlan bu projede ilk olarak Brezilya ve
Rusya’nÜn sÜralamalarÜ yapÜldÜ ve aynÜ yÜlÜn AralÜk ayÜnda bu
veriler yayÜnlandÜ.
The project initiated in 2007
The ranking of the multinational Turkish enterprises has been
conducted within the ‘Emerging Markets Global Players
Project’ under the leadership of Kadir Has University, Foreign
Economic Relations Board and Vale Columbia Centre. The
project has brought together researchers from leading
institutions in emerging markets, who research the foreign
investments within these markets, in order to identify the
annual ranking lists of emerging market based multinational
enterprises.
Within the scope of this project, which was started in 2007,
the rankings of Brazil and Russia were identified initially and
the mentioned data were published in December within the
same year.
firmanÜn çoðunluðu yüzde 76 ile
Avrupa’da, yüzde 17 ile de Asya
ve Avustralya’da yoðunlaímÜí
durumda.
2007 yÜlÜnda Türkiye tarafÜndan
yapÜlan dÜí yatÜrÜmlarÜn çoðu
halka açÜk íirketler tarafÜndan
gerçekleíti. Listedeki halka açÜk
olmayan 2 íirket ise 2 milyar
dolar dÜí varlÜða sahip bir
íirketler topluluðu olan ÇalÜk
Grubu ile Türkiye Petrolleri
Anonim OrtaklÜðÜ oldu. Kalan
10 firmanÜn dÜí varlÜklarÜnÜn
toplamÜ 12.58 milyar dolar
deðerindeydi.
FñRMALARIN MERKEZñ
ñSTANBUL
Çokuluslu 12 Türk íirketinin
10’unun merkezi de ñstanbul’da
yer alÜyor. Sadece kalan 2
íirketin merkezi ñstanbul
of their foreign investments.
Following Europe, their foreign
investments are expanding
towards Africa, Asia and Latin
America.
FOREIGN ASSETS
INCREASED BY 32
PERCENT
According to the research, the
foreign assets of the mentioned
12 Turkish multinational
enterprises increased between
the years 2006 and 2007 by 32
percent.
Turkish multinational enterprises
are behind their competitors in
many new emerging markets.
Only the foreign assets of
Enka Construction and ÇalÜk
Group have accounted for
over 2 billion dollars and Enka
became the leading enterprise
The Turkish multinational
enterprises increased their
foreign sales between the years
2006 and 2007 by 32 percent
and consequently accounted
for 12 billion dollars. Besides,
the employment abroad was
increased by 17 percent
and exceeded 72 thousand
employees in total. The ratio
of the foreign sales and assets
of these enterprises in 2007
over their total sales and assets
is respectively 10 percent and
13 percent. On the other hand,
employment abroad reached 27
percent of the total figure. These
figures were generally steady
during the period between 2005
and 2007.
EMPLOYMENT ABROAD
INCREASED AS WELL
Between 2006 and 2007, the
rate of growth of foreign assets
of the enterprises was less than
the rate of growth of the total
assets. Meanwhile, the foreign
sales increased slightly higher.
However, the employment
abroad increased more than
two times the total employment
within the same period. The 3.8
billion dollars of growth in the
foreign assets represented 9
percent of the general growth
in assets accounting for 41.3
billion dollars. On the other
hand, the 3.2 billion dollars
of growth in the foreign sales
represented 14.6 percent of
the general growth in assets
accounting for 22 billion dollars.
248 FOREIGN AFFILIATES
The examined 12 enterprises
have totally 248 foreign affiliates
in 61 countries. Koç Holding
is the leading enterprise in this
ranking with its 55 foreign
affiliates in 28 countries.
Following Koç Holding, Enka
is ranked with its 42 foreign
affiliates in 9 countries and
SabancÜ Holding follows Enka
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
dÜíÜnda bir ilde yer alÜyor. Bu
íirketlerden birinin merkezi
Bursa’da, diðerinin ise
Ankara’da.
Öte yandan 12 íirketin 10’u,
ñstanbul Menkul KÜymetler
BorsasÜ’nda kayÜtlÜ. Turkcell
ñletiíim Hizmetleri A.ì ayrÜca
New York BorsasÜ’nda, Anadolu
Endüstri Holding A.ì. Londra
borsasÜnda, EczacÜbaíÜ Holding
ise Frankfurt ve Düseldorf
borsalarÜnda da yer alÜyor. ÇalÜk
Holding ve Türk Petrolleri A.ì.
ise halka açÜk deðil.
ìirketlerin tümünün resmi
iletiíim dili Türkçe olurken, Enka
10 enterprises was 12.58 billion
dollars.
DIì YATIRIM ñÇñN UYGUN
ZAMAN
with 33 affiliates in 7 countries.
Most of these foreign affiliates
are concentrated in Europe
by 76 percent and in Asia and
Australia by 17 percent.
AraítÜrmanÜn hazÜrlanmasÜnda
büyük emeði bulunan Kadir
Has Üniversitesi Ekonomi
Bölüm BaíkanÜ Dr. Sedat Aybar,
ekonomik krizin de etkisiyle
Türk dÜí yatÜrÜmlarÜnda bir
azalmanÜn meydana geldiðine
dikkat çekerek, “Eðer Türkiye
ekonomik kriz sonrasÜ küresel
ekonomiye daha güçlü bir
íekilde entegre olacaksa, yeni
doðrudan dÜí yatÜrÜm stratejileri
Most of the foreign investments
made by Turkey in 2007 were
executed by publicly held
enterprises. The 2 non-public
enterprises in the list are ÇalÜk
Group, which is a group of
companies has accounted for 2
billion dollars of foreign assets,
and Türkiye Petrolleri Anonim
OrtaklÜðÜ (Turkish Petroleum
Corporation). Total foreign
assets value of the remaining
The Headquarters of 10 of
the mentioned 12 Turkish
multinational enterprises are
located in ñstanbul. Only two of
them have their headquarters in
other cities. One of them has its
headquarters in Ankara and the
other one has in Bursa.
ve EczacÜbaíÜ resmi dil olarak
ñngilizce’yi de kullanÜyor.
ISTANBUL IS THE CENTRE
OF THESE ENTERPRISES
On the other hand, 10 of the
mentioned 12 enterprises are
registered to Istanbul Stock
Exchange. In addition; Turkcell
12 ÇOKULUSLU TÜRK ìñRKETñNñN BÖLGESEL DAïILIMI / REGIONAL DISTRIBUTION OF THE 12 MULTI-NATIONAL TURKISH ENTERPRISES
FñRMALAR /
ENTERPRñSES
AVRUPA /
EUROPE
AFRñKA /
AFRICA
KUZEY AMERñKA /
NORTH AMERICA
Enka ñníaat
93
0
0
Turkcell
90
0
0
ÇalÜk Holding
27
7
13
Koç Holding
89
0
Anadolu Grup
57
ASYA VE AVUSTRALYA /
ASIA AND AUSTRALIA
YABANCI ñìTñRAKLERñN /
NUMBER OF FOREIGN SUBSIDIARIES
0
7
42
0
10
10
0
53
15
0
2
9
55
0
0
0
43
30
33,3
0
0
33,3
33,3
6
ìiíecam A.ì.
92
4
0
0
4
24
Tekfen Holding
79
0
7
0
14
14
SabancÜ Holding
64
9
3
9
15
33
100
0
0
0
0
4
Borusan Holding
67
8
0
0
25
12
Zorlu Enerji Grubu
67
0
0
33
0
3
188
6
5
6
43
248
Türkiye Petrolleri Anonim OrtaklÜðÜ (TPAO)
EczacÜbaíÜ Holding
YabancÜ iítirakler
Foreign subsidiaries total
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
GÜNEY AMERñKA /
SOUTH AMERICA
-31-
ñìTE ÇOKULUSLU 12 TÜRK ìñRKETñ / HERE ARE THE 12 MULTINATIONAL TURKISH ENTERPRISES
SIRA /
RANKñNG
ñSñM / NAME
ENDÜSTRñ / INDUSTRY
DIì KAYNAKLAR MñLYON DOLAR /
FOREñGN ASSETS MñLLñON DOLLARS
1
Enka ñníaat
AltyapÜ / Infrastructure
3,877
2
Turkcell
ñletiíim / Communication
2,331
3
ÇalÜk Holding
Holdinga
4
Koç Holding
Holdinga / Holdinga
1,742
5
Anadolu Grup
Holdinga / Holdinga
1,629
6
Türkiye Petrolleri Anonim OrtaklÜðÜ (TPAO) /
Petrol ve gaz operasyonlarÜ /
Oil and gas operations
1,121
7
ìiíecam A.ì.
Cam üretimi /
Glass production
977
8
Tekfen Holding
Holdinga / Holdinga
751
9
SabancÜ Holding
Holdinga / Holdinga
640
/ Holdinga
266
/ Holdinga
2,002
10
EczacÜbaíÜ Holding
Holdinga
11
Borusan Holding
Holdinga / Holdinga
223
12
Zorlu Enerji Grubu
Enerji / Energy
152
TOPLAM / TOTAL
geliítirmek için en uygun
dönemde bulunuyoruz” dedi.
PAZARLARI BÜYÜTMELñYñZ
DEñK Yönetim Kurulu Üyesi
Dr. Zeynel Abidin Erdem ise
konuyu ií dünyasÜ açÜsÜndan
deðerlendirdiklerini belirterek,
söz konusu çalÜíma ile Türkiye
-32-
15,711
ve Türk özel sektörünün
küreselleímeye ve dünya
ekonomisine entegre oldukça
yurtdÜíÜndaki Türk yatÜrÜmlarÜnÜn
da ortaya çÜktÜðÜnÜ söyledi.
Columbia Üniversitesi’nin Vale
Columbia Center Direktörü
Dr. Karl P. Sauvant da Türk
ekonomi stratejilerinin doðrudan
dÜí yatÜrÜm konusuna daha
fazla önem vermelerinin
ve diðer geliímekte olan
ülkelerin deneyimlerinden ders
çÜkartmalarÜnÜn gerektiðini
kaydetti.
ñletiíim Hizmetleri A.ì is
registered to New York Stock
Exchange, Anadolu Endüstri
Holding A.ì. to London Stock
Exchange, EczacÜbaíÜ Holding
to Frankfurt Stock Exchange
and Dusseldorf Stock Exchange.
ÇalÜk Holding and Türkiye
Petrolleri Anonim OrtaklÜðÜ are
non-public enterprises.
All of the enterprises use Turkish
as the official communication,
while Enka and EczacÜbaíÜ use
English as official language in
addition to Turkish.
PROPER TIME FOR
FOREIGN INVESTMENT
Dr. Sedat Aybar, Head of
Department of Economics at
the Kadir Has University, who
has paid great efforts on the
execution of the research,
has mentioned that there is a
slowdown in Turkish foreign
investment due to the economic
crisis and has said “If Turkey
is to integrate into the global
economy more strongly after
the economic crisis, this is the
most proper time to develop
new foreign direct investment
strategies”.
WE NEED TO EXPAND THE
MARKETS
Dr. Zeynel Abidin Erdem,
Executive Board Member of
DEñK, has stated that they have
evaluated the fact considering
the business world and
said, through the mentioned
research, that as long as Turkey
and Turkish private sector
globalizes and integrates into
the global economy, the foreign
Turkish investments will emerge.
Moreover, Dr. Karl P. Sauvant,
Executive Director of Vale
Columbia Centre of Columbia
University, has said that Turkish
economic strategists should pay
more attention to foreign direct
investment and learn from the
experiences of other developing
countries.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
PEGASUS
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
-33-
EïñTñM-EDUCATION
Yrd.Doç.Dr.Nur
ERSUN - Yrd.Doç.Dr.Kahraman ARSLAN
ñstanbul Ticaret Üniversitesi Öðretim Üyesi
Lecturer at Istanbul Commerce University
ñstanbul Ticaret Üniversitesi Öðretim Üyesi
Lecturer at Istanbul Commerce University
ñstanbul Ticaret Üniversitesi, öðrencilerinin
giriíimcilik eðilimlerini araítÜrdÜ
A Survey by the Istanbul Commerce University on
“Entrepreneurship Tendency of Students”
GENÇLERñN ÜÇTE BñRñ
KENDñ ñìñNñ
KURMAK ñSTñYOR
ONE-THIRD OF THE YOUNG WANT TO
START THEIR OWN BUSINESS
-34-
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
ñ
stanbul Ticaret Üniversitesi, öðrencilerinin giriíimcilik eðilimleri belirlemek amacÜyla bir araítÜrma
yaptÜ. AraítÜrma sonuçlarÜna göre; öðrencilerin üçte biri gelecekte baðÜmsÜz çalÜíma, yani kendi
iíini kurma eðiliminde. KÜzlar giriíimcilik konusunda daha istekli. YaíanÜlan yer ile öðrenim görülen
lise türü giriíimcilik isteðini etkilemiyor ancak ilkokul mezunu ailelerin çocuklarÜnda giriíimcilik
eðilimi daha fazla. Ailesinin gelir seviyesi düíük olan gençler sabit ve düzenli bir iíte çalÜímak
istiyor.
I
stanbul Commerce University has conducted a research in order to determine the entrepreneurship
tendency among its students. The results of the research show that one third of the students are
inclined to work independently, that is, to start their own businesses. Girls are more willing to be
entrepreneurs. The place of residence and the type of high school education do not affect the will
to entrepreneurship, but children with primary school graduate parents show a higher tendency
towards entrepreneurship. Young people coming from families with low income levels want to
have stable and regular jobs.
isteðini etkilemiyor.
Giriíimcilik eðilimleri ve
Giriíimcilik
giriíimcilik faaliyetleri yüksek
seviyede olan ülkelerin
ekonomik büyümelerinin
ortalamanÜn üzerinde
gerçekleítiði görülüyor.
Giriíimciliðin iísizlik için bir
çözüm olarak görülmesi, yeni
ekonomi açÜsÜndan oynadÜðÜ
önemli rol ile ekonomi ve iíletme
alanÜndaki geliímeler sonucu
giriíimcilik daha da önem
kazandÜ.
ñstanbul Ticaret Üniversitesi
Ticari Bilimler Fakültesi
öðrencilerinin giriíimcilik
eðilimleri ve mesleki
tercihlerinde fiziksel, sosyal ve
ekonomik çevrenin önemini
belirlemek amacÜyla bir
araítÜrma yaptÜ. AraítÜrma
sonuçlarÜna göre; öðrencilerin
üçte biri gelecekte baðÜmsÜz
olarak çalÜíma, yani kendi iíini
kurma eðiliminde. KÜzlarda
giriíimcilik eðilimi daha fazla.
AyrÜca, yaíanÜlan yer ile öðrenim
görülen lise türü giriíimcilik
ñlkokul mezunu ailelerin
çocuklarÜnda giriíimcilik eðilimi
daha fazla ancak, yetiítirilme
tarzÜyla, anne mesleði de
giriíimcilik isteðinde etkili deðil.
Ancak, babalarÜ özel sektörde
çalÜían öðrencilerin giriíimcilik
eðilimleri daha yüksek. Ailesinin
gelir seviyesi düíük olan gençler
sabit ve düzenli bir iíte çalÜímak
isterken, aile gelir seviyesi
yüksek öðrencilerin giriíimcilik
eðilimleri de daha fazla.
GñRñìñMCñLñK EïñLñMñ
ARAìTIRILDI
ñstanbul Ticaret Üniversitesi
Ticari Bilimler Fakültesi
öðretim üyeleri Yrd. Doç. Dr.
Nur Ersun ve Yrd. Doç. Dr.
Kahraman Arslan tarafÜndan
gerçekleítirilen bu araítÜrmada,
üniversite öðrencilerinin mesleki
tercihlerinin íekillenmeye
baíladÜðÜ ve kariyer planlamasÜ
yapÜldÜðÜ bir dönemde
giriíimcilik eðilimlerinin
oluímasÜnda aile, cinsiyet,
doðum yeri, ailedeki çocuk
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
It is observed that countries with
high levels of entrepreneurship
trends and entrepreneurial
activities show an economic
growth rate above average. As
it is regarded as a solution to
unemployment, and considered
to have a very important role
in the new economy with the
developments in the fields
of economy and business,
entrepreneurship has gained
even more significance.
Istanbul Commerce University
Faculty of Commercial Sciences
has conducted a research
in order to determine the
importance of physical, social
and economic environment for
the students' entrepreneurial
trends and professional choices.
The results of the research
show that one third of the
students are inclined to work
independently, that is, to start
their own businesses in the
future. The girls are more
willing to be entrepreneurs.
Also, the place of residence
and the type of high school
education do not affect the will
to entrepreneurship.
The children of primary
school graduate parents
are more inclined towards
entrepreneurship, but the
upbringing and the profession
of the mother are not influential
for the will to entrepreneurship.
However, the students
whose fathers work for the
private sector show a higher
entrepreneurial tendency.
Whereas young people coming
from families with low income
levels want to have stable and
regular jobs, students with high
levels of family income show
a higher tendency towards
entrepreneurship.
ENTREPRENEURSHIP
ORIENTATION IS
RESEARCHED
The research conducted by
Istanbul Commerce University
Faculty of Commercial Sciences
Faculty Members Asst. Prof.
Dr. Nur Ersun and Asst. Prof.
-35-
sayÜsÜ, aile reisinin mesleði,
eðitim ve gelir seviyesi gibi çeíitli
unsurlarÜn ne derecede etkin
olduðu ortaya çÜkarÜldÜ.
462 öðrenciyle yüz yüze
gerçekleítirilen anket
çalÜímasÜyla öðrencilerin “ií
bekleyen mi yoksa ií yaratan
mÜ?” konumunda olmayÜ arzu
ettikleri, yani giriíimcilik ruhuna
sahip olup olmadÜklarÜ ortaya
konulmaya çalÜíÜldÜ.
ÜÇTE BñRñ GñRñìñMCñ
AraítÜrma sonuçlarÜna göre
öðrencilerin yüzde 36,5’lik
çoðunluðunun geleceðini
baðÜmsÜz olarak çalÜíma, yani
kendi iíini kurma eðiliminde
olduðu ve okuduklarÜ bölümün
bunu saðlayacaðÜna inandÜklarÜ
ortaya çÜktÜ. Öðrencilerin yüzde
34,1’lik kÜsmÜ ise, okuduklarÜ
bölümün arzu ettikleri para
ve statüyü kazandÜracaðÜna
inandÜklarÜnÜ ifade etti.
-36-
Öðrencilerin,
ðrencilerin, mezun olduktan
sonra çalÜímak istedikleri alan
incelendiðinde yüzde 51,7 ile
özel sektörde ve bunu takiben
yüzde 27,2 oranÜ ile kendi iíini
kurmada olduðu saptandÜ.
“Yüksek kazanç saðlama”
isteði ve “baðÜmsÜz çalÜíma”
arzusunun yüksek oranda
çÜkmasÜ, öðrencilerin giriíimcilik
eðilimleri ile doðrudan
iliíkilendirilmesi ve giriíimcilik
eðilimlerinin bir yansÜmasÜ olarak
kabul edilebilir. Bu sonuçlar,
öðrencilerin “ií bekleyen” deðil,
“ií yaratan” konumunda olmayÜ
arzuladÜklarÜnÜn bir göstergesi.
KIZLAR DAHA GñRñìñMCñ
Giriíimcilik kavramÜnÜn
temelinde; tuttuðunu koparmak,
ataklÜk, cesaret, özgüven,
risk alma, gibi. yüklemlerle
oluíturulan erkeksi bir imaj
yatÜyor. DolayÜsÜyla cinsiyet
unsurunun giriíimcilik
eðilimi üzerinde önemli bir
Dr. Kahraman Arslan shows to
what extent the various factors
such as family, gender, place
of birth, the number of children
in the family, the profession
of head of the family and the
levels of education and income
are effective in the formation of
entrepreneurship orientation in
a period in which the university
students professional choices
are shaped and their career
planning is performed.
In the face to face survey
conducted with 462 students,
the students have been asked
whether they would rather be
in the position of “the ones
waiting for jobs or the ones
establishing businesses” so as to
determine if they have the spirit
of entrepreneurship or not.
ONE THIRD IS
ENTREPRENEURS
The results of the research show
that 36.5 percent, that is the
majority of the students are
inclined
in
clined to work independently
and start their own businesses in
the future and they believe that
their majors at the university
will enable them to do so. 34.1
percent of the students have
expressed that they believe
their majors will enable them to
gain the money and status they
desired.
When the fields in which the
students want to work after
graduating are investigated, it
is determined that 51.7 percent
of the students want to work
for the private sector and
following that, 27.2 percent of
them want to start their own
businesses. The high rates of
the demands of “obtaining
high income” and “working
independently” can be related
to the students’ inclination
towards entrepreneurship and
considered as a reflection of
their entrepreneurial tendencies.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
etkisinin olmasÜ bekleniyor.
Ancak, araítÜrma sonuçlarÜ
bu beklentileri doðrulamadÜ.
Giriíimcilik eðilimlerinin
belirlenmesi ile ilgili sonuçlar
incelendiðinde kÜz öðrencilerin
puanlarÜnÜn daha yüksek olduðu
görüldü.
Giriíimcilik nedir?
Özellikle son yÜllarda kadÜnlarÜn
Özellikle
ií hayatÜnda daha etkin biçimde
yer almalarÜ ve giriíimciliðe ilgi
duymalarÜ dikkate alÜndÜðÜnda,
kadÜnlarÜn giriíimcilik eðilimleri
konusunda geçmiíe deðil,
geleceðe bakmanÜn daha
doðru olacaðÜ anlaíÜlÜyor.
Çünkü önümüzdeki dönemde
hoígörü, uzlaíma, íefkat, sabÜr
ve paylaímaya hazÜr olma
gibi kadÜnlarÜn ön plana çÜkan
özellikleri, kadÜn giriíimcilerin
daha baíarÜlÜ olmalarÜnÜ
saðlayacak temel unsurlar
olacak ve dolayÜsÜyla ií hayatÜnda
daha önemli roller üstlenecekler.
Giriíimciliðin bilimsel literatürde birçok tanÜmÜ olmakla
beraber hemen tümünde ortak olan nokta, giriíimcinin daima
baíkalarÜnÜn baktÜðÜ ama göremediði fÜrsatlarÜ görüp, bunlarÜ
birer ií fikrine dönüítürmesi ve risk almaya yatkÜn olmasÜ.
KÖY KENT FARKETMñYOR
AraítÜrmada dikkate alÜnan
bir diðer unsur, öðrencilerin
üniversite öncesinde yaíadÜklarÜ
yer ve mezun olduklarÜ lise
türünün, giriíimcilik eðilimlerinin
belirlenmesindeki etkinliði
oldu. Giriíimcilik eðiliminin
kentsel alanda doðan ve
yetiíenlerde daha yüksek olacaðÜ
beklentisinden hareketle yapÜlan
araítÜrmada, öðrencilerin
üniversite öncesinde yaíadÜklarÜ
yerin ve mezun olduklarÜ
lise türünün önemli olmadÜðÜ
sonucuna ulaíÜldÜ.
Giriíimcilik ruhu, genetik
olarak varolabileceði gibi,
ailenin, çevrenin ve eðitimin
de giriíimcilik ruhunun
geliímesinde önemli katkÜlarÜ
bulunuyor. Ailenin etkisini
ise sosyal ve ekonomik
koíullar belirliyor. Giriíimciler
genellikle kendi bilgi-tecrübe
ve sermayesine güveniyor.
DolayÜsÜyla ailesinin gelir
seviyesi düíük olan gençlerin
kendilerine “güvence” arama
güdüsüyle hareket etmeleri
sonucu sabit ve düzenli bir iíte,
genellikle kamu sektöründe
çalÜímak istemeleri giriíimcilik
Klasik anlamda giriíimci daha çok kendi iíini kuran, çeíitli
üretim faktörlerini bir araya getirerek ve risk üstlenerek üretim
sürecinde bulunan ve bunun sonucunda kar elde etmeyi
amaçlayan kiíi olarak tanÜmlanmaktaydÜ. Günümüzde ise
giriíimcilik, yüksek düzeyde yaratÜcÜlÜkla ortaya çÜkarÜlabilecek
daha üstün durumlara varmak için bir yöntem olarak
algÜlanÜyor. Bir diðer ifade ile giriíimcilik, yaíadÜðÜmÜz çevrenin
sunduðu fÜrsatlarÜ sezme, o sezgilerden düíler üretme, düíleri
projelere ve yaíama taíÜma ve zenginlik üreterek insan
yaíamÜnÜ kolaylaítÜrma becerisine sahip olmaktÜr.
YakÜn zamana kadar, giriíimcilikte eðitimin ve bilginin önemi
kabul edilmekle birlikte bir iíletme yönetimini belirleyen
unsurlarÜn aðÜrlÜðÜ yüzde 30 akademik ve teknik bilgi, yüzde
34 pratik bilgi, yüzde 36 da doðuítan ve sonradan kazanÜlan
kiíisel özellikler olarak sÜralanÜyordu. Bilgi toplumuna geçií,
bu oranlarÜ deðiítirdi ve akademik ve teknik bilgi daha fazla
önem kazandÜ.
What is entrepreneurship?
An entrepreneur, in the classical sense, generally used to be
defined as a person who established his/her own business,
contributes to the production process by combining various
production factors and taking risks, and aims to make profit
at the end. Today, on the other hand, entrepreneurship is
considered as a method of reaching higher states that can
be brought about only with a high level of creativity. To put
it in another way, entrepreneurship is the ability to perceive
the opportunities presented by our environment, creating
dreams based on these perceptions, turning these dreams into
projects and carrying them out into life and having the skill of
making the human life easier by creating richness.
Entrepreneurship has a number of definitions in the academic
literature, but the common point of all of these definitions is
that the entrepreneur always sees the opportunities the other
also look at but cannot see, turns them into business ideas
and has a tendency to take risks.
Until recently, although the importance of education and
knowledge for entrepreneurship was accepted, the weight of
the aspects in the management of a business were listed as
30 percent academic and technical knowledge, 34 percent
practical knowledge and 36 percent natural or acquired
personal characteristics. The transition to the information
society modified these rates and academic and technical
knowledge gained more importance.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
These results indicate that the
students prefer to be “the ones
establishing businesses” instead
of “the ones waiting for jobs”.
GIRLS ARE MORE WILLING
On the basis of the concept
of entrepreneurship lies a
masculine image with predicates
such as getting what one wants,
recklessness, courage, selfconfidence and risk taking.
Thus, the factor of gender is
expected to have a significant
impact on the entrepreneurial
tendency. However, the
results of the study do not
confirm these expectations.
When the results related
to the determination of the
entrepreneurial tendencies are
examined, it is observed that
the female students have done
higher scores.
Especially when the fact that
women have been taking
a more efficient stance in
the business life and have
been more interested in
entrepreneurship in recent years
is taken into consideration, it is
understood that regarding the
entrepreneurial tendencies of
women, it would be better to
look into the future instead of
the past. That is because, in the
coming years, the prominent
characteristics of women such
as tolerance, reconciliation,
compassion, patience and being
ready for sharing will be the
basic factors to make female
entrepreneurs more successful,
and consequently, they will
undertake much more important
roles in the business life.
NO DIFFERENCE BETWEEN
VILLAGES AND CITIES
Another factor that is taken into
account in the research is the
effect of the students' places of
residence before university and
the type of high schools they
have graduated from on their
entrepreneurial tendencies. The
research has been conducted
with the expectation that the
-37-
Öðrencilerin giriíimcilik özellikleri
• KÜz öðrencilerin giriíimcilik eðilimleri daha fazla
• Öðrencilerin üniversite öncesinde yaíadÜklarÜ yer giriíimcilik
isteðini etkilemiyor
• Mezun olunan lise türü giriíimciliði etkilemiyor.
• Ailesinin gelir seviyesi düíük olan gençler, sabit ve düzenli
bir iíte çalÜímak istiyor.
• Aile gelir seviyesi yüksek öðrencilerin giriíimcilik eðilimleri
daha yüksek.
• Ailesi ilkokul mezunu olan öðrencilerde özellikle kendi iíini
kurma ve baíarma arzusu daha fazla.
• 4 çocuklu ve daha sonra 2 çocuklu aileye sahip
öðrencilerde giriíimcilik isteði daha yüksek
• Anne ve babalarÜ ilkokul mezunu olan öðrencilerde
giriíimcilik arzusu daha fazla
• Annelerin mesleði ve yetiítirilme tarzlarÜ giriíimcilik eðilimini
etkilemiyor
• BabalarÜ özel sektörde çalÜían öðrencilerin giriíimcilik
eðilimleri daha yüksek.
The entrepreneurial characteristics
of the students
• The female students have a higher tendency towards
entrepreneurship.
• The students' place of residence before university does not
affect their will to entrepreneurship.
• The type of high school education does not affect
entrepreneurship.
• Young people coming from families with low income levels
want to have stable and regular jobs.
• The students with high income families show higher
entrepreneurial tendencies.
• The will to start their own businesses and to succeed is
higher among students whose parents are primary school
graduates.
• The will to entrepreneurship is higher in students coming
from families with 4 children, and following that, in
students coming from families with 2 children.
• The will to entrepreneurship is higher in students whose
parents are primary school graduates.
• The profession of the mother and upbringing do not affect
entrepreneurial tendency.
• The entrepreneurial tendencies of the students whose
fathers work for the private sector is higher.
-38-
eðilimlerini azaltan bir unsur
oluyor. AraítÜrma sonuçlarÜ, bu
beklentileri doðruluyor. Aile gelir
seviyesi yüksek gelir grubunda
yer alan öðrencilerin giriíimcilik
eðilimlerinin daha yüksek.
ANNE MESLEïñ
ETKñLEMñYOR
Ailenin sahip olduðu çocuk
sayÜsÜ bakÜmÜndan çok çocuklu
ailelerde çocuk yetiítirme ve
çocuða gelecek hazÜrlama
olanaklarÜ daralÜyor. AraítÜrma
sonucunda özellikle kendi iíini
kurma arzusunun 4 çocuklu
ve daha sonra 2 çocuklu aileye
sahip öðrencilerde daha yüksek
olduðu saptandÜ.
Öðrencilerin giriíimcilik
eðilimlerini etkileyen unsurlar
arasÜnda ana-babanÜn eðitim
entrepreneurial tendency would
be higher in those who are born
and brought up in cities, but the
results show that the students'
places of residence before
university and the type of high
schools they have graduated
from are not important.
The spirit of entrepreneurship
can be hereditary, but the
family, environment and
education can contribute to its
development as well. The impact
of the family is determined
by the social and economic
conditions. The entrepreneurs
usually rely on their own
knowledge, experience and
capital. Therefore, young
people coming from families
with low income levels, driven
by the instinct of obtaining a
“guarantee” for themselves,
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
durumunun da rol oynadÜðÜ
görülüyor. ñlginç íekilde, ana
ve babalarÜ ilkokul mezunu olan
öðrencilerde özellikle kendi iíini
kurma ve baíarma arzusu daha
yüksek. Buna karíÜn öðrencilerin
annelerinin mesleðinin ve
yetiítirilme tarzlarÜnÜn giriíimcilik
eðilimi üzerinde herhangi bir
rolü bulunmuyor.
KENDñ ñìñNñ KURMA BñR
ÇIKIì YOLU
Giriíimciliðin oluímasÜnda
önemli unsurlardan biri de
baba mesleðini sürdürme, yani
mesleðin bir bakÜma babadan
miras olarak devir alÜnmasÜ.
Bu nedenle babanÜn mesleði ile
öðrencilerin meslek tercihleri
arasÜndaki iliíki düzeyi araítÜrÜldÜ
ve babalarÜ özel sektörde
çalÜían öðrencilerin giriíimcilik
eðilimlerinin daha yüksek
olduðu belirlendi. Bu durum,
özellikle günümüzde kamu
veya özel sektörde sabit ücretle
ií bulmanÜn zorluklarÜ dikkate
alÜndÜðÜnda, baba mesleði ne
olursa olsun kendi iíini kurma
isteðinin bir nevi çÜkÜí yolu gibi
göründüðünü gösteriyor.
EïñTñM ìART
UlaíÜlan bu sonuçlar, bilgi
toplumuna geçilen bir dönemde
kadÜnÜ ile erkeði ile giriíimci
adaylarÜnÜn eðitimine daha
çok önem verilmesi ve eðitim
sistemimizin giriíimci yetiítirme
konusunu önemle ele alÜp
deðerlendirmesi gerektiðini
ortaya koyuyor.
AraítÜrmayÜ gerçekleítiren
Yrd. Doç. Dr. Nur Ersun ve
Yrd. Doç. Dr. Kahraman
Arslan “Ülkemizde üniversiteye
adÜmÜnÜ atan her öðrenciye
‘giriíimci adayÜ’ gözü ile
bakmak ve onlarÜn gerekli
bilgi ve becerilerle donatÜlmÜí
insanlar olarak yetiímelerini
saðlamak üniversitelerin temel
görevi olmalÜ” mesajÜ vererek
araítÜrmanÜn sonuçlarÜyla ilgili íu
deðerlendirmeyi yapÜyor:
want to have stable and regular
jobs usually in the public sector,
and this reduces their inclination
towards entrepreneurship.
The results of the research
confirm these expectations. The
entrepreneurial tendencies of
the students with high income
families are higher.
private sector. This indicates
that, taking particularly the
difficulty of finding a job with a
fixed salary in the public or the
private sector, the profession of
the father, no matter what that
is, is seen as a solution of having
their own independent business.
PROFESSION OF THE
PROFESSION
MOTHER HAS NO
NO EFFECT
These results indicate that in this
new era of information society,
the education of both the female
and the male entrepreneur
candidates taken very seriously,
and our educational system has
to evaluate the issue of raising
entrepreneurs with utmost care.
In aaccordance
ccordance with the number
of children the family has, the
resources for upbringing the
children and planning their
“Günümüzde sadece sermaye
sahibi olmanÜn, giriíimci olmaya futures in families with too
many children are limited. The
yetmeyeceði, baíarÜ ya da
results of the research show that
baíarÜsÜzlÜklarÜn tanrÜ, kader,
the will to establish their own
íans vs. deðil de giriíimcilerin
businesses is higher especially in
kendi içsel donanÜm ve
students coming from families
eylemlerine baðlÜ olduðu açÜk.
with 4 children, and following
Ne var ki, ülkemizde giriíimci
that, in students coming from
niteliðine sahip insanlarÜmÜzÜn
sayÜsÜ fazla olmadÜðÜ gibi eðitilmií families with 2 children.
It is observed that among
insanlarÜmÜzÜn giriíimcilik
the factors affecting the
konusunda çok da baíarÜlÜ
entrepreneurial tendencies of
olmadÜklarÜ bilinen bir gerçek.
the students, the education
Bu nedenle, her biri birer
“giriíimci adayÜ” olan üniversiteli levels of the parents also have
an important role. Interestingly,
gençlerimizin giriíimcilik
potansiyelini saptamak ve onlarÜ the will to establish their own
business and to succeed is
sahaya çÜkarmanÜn yollarÜnÜ
higher among the students
bulabilmek için daha ayrÜntÜlÜ
whose parents are primary
ve genií kapsamlÜ araítÜrmalar
school graduates. However,
özendirilmeli ve gençlerimizin
the professions of their mothers
“üstün nitelikli giriíimci”
and their upbringing do not
olmalarÜnÜ saðlayacak bir
“eðitim ortamÜnÜn” yaratÜlmasÜn
yaratÜlmasÜnaa have any effects on the students'
entrepreneurship orientations.
çalÜíÜlmalÜ.”
ESTABLISHING YOUR OWN
BUSINESS IS A SOLUTION
One of the important
factors in the formation of
entrepreneurship is maintaining
the profession of the father; that
is, taking over the profession
of the father, in a sense, as a
heritage. For this reason, the
level of relationship between
the profession of the father and
the professional choices of the
students is investigated, and
it is determined that the level
of entrepreneurial tendencies
is higher among students
whose fathers work for the
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
EDUCATION IS A MUST
The conductors of the research,
Asst. Prof. Dr. Nur Ersun and
Asst. Prof. Dr. Kahraman
Arslan state, “Regarding
each student who enters the
university as a 'entrepreneur
candidate' and providing that
they are raised as people with
the necessary knowledge and
skills should be the basic task
of the universities”, and make
the following evaluation in
accordance with the results of
the research:
“Today, it is obvious that
having capital is not sufficient
to be an entrepreneur, and
that success and failure are not
dependent on god, destiny of
luck, but on the entrepreneurs'
own internal equipment and
behaviours. However, not only
there are not many people
with entrepreneurial qualities
in our country, but also, it is a
known fact that our educated
people are not very successful
in entrepreneurship. For
this reason, more detailed
and extensive researches to
determine the entrepreneurship
potential of our university
students, each of whom are
“entrepreneur candidates”
and to find ways of bringing
them onto the field should
be encouraged, and an
“educational environment” to
turn our students into “qualified
entrepreneurs” should be
provided.”
-39-
ANALñZ-ANALYSIS
Doç. Dr.
ñbrahim ÖZTÜRK
TÜRKñYE’NñN
BñR BARIì VE
EKONOMñK
GÜÇ OLARAK
YÜKSELñìñ (II)
THE RISE OF TURKEY AS
A PEACE AND ECONOMIC
POWER HOUSE (II)
T
ürkiye, sahip olduðu pazar büyüklüðü
ve demografik yapÜya ilaveten Afrika,
Orta Doðu, Kafkaslar gibi genç ve gittikçe
alÜm gücü artan bir büyük pazarÜn da hemen
kenarÜnda belirginleíiyor. Bir baíka ifadeyle,
jeo-stratejik önemine ilaveten hem pazar,
hem de baílÜca kaynaklar üst üste denk
geliyor.
I
n addition to its market size and promising
demographic structure, Turkey is coming
into focus on the edge of a big young market
with increasingly rising purchasing power
such as Africa, the Middle East and the
Caucasus. In other words, both market and
resources come together to meet in Turkey
in addition to its geo-strategic importance.
-40-
Bir önceki yazÜda krizin taílarÜ
yerinden oynattÜðÜnÜ, kaçÜnÜlmaz
olarak yeniden kurulacak
olan dünyada Türkiye’nin
potansiyellerini tanÜmlamaya
ve bu doðrultuda uygulanabilir
bir büyük stratejiye ihtiyacÜ
olduðunu vurgulamÜítÜk. Çok
kÜsa özetlemek gerekirse,
dünyada “rÜzk haritasÜnÜn”
BatÜ’dan Doðu’ya kaydÜðÜnÜ,
Türkiye’nin bu dünyanÜn
“merkezinde” yer aldÜðÜnÜ ifade
etmiítik. Unutmamak gerekir
ki, rÜzk haritasÜnÜn kaydÜðÜ
dönemlerde medeniyetlerin
ekseni de kayar. Yeni ticaret
yollarÜnÜn keífedilip OsmanlÜ’nÜn
bypass edilmesi, aslÜnda
imparatorluðun ayaklarÜnÜn
altÜndaki halÜnÜn çekilmesi
anlamÜna gelmiíti. SÜklÜkla
“Para her íey deðildir” deriz.
Doðrudur ancak, “Diðerleri
de paranÜn üstünde yürür”
íeklindeki BatÜlÜ atasözünü
ilave etmek íartÜyla. Bu yüzden
önümüzdeki çaðÜn tam olarak
kimin çaðÜ olacaðÜnÜ söylemek
zor olsa da bunun bir “BatÜ
çaðÜ” olmayacaðÜ kuvvetle
muhtemeldir.
Bu dünyada Türkiye Doðu’nun
“en batÜsÜ,” BatÜ’nÜn ise “en
doðusunda” çok eksenli bir
íekilde ilgi sahasÜnÜ yeryüzünün
her tarafÜna açmÜí bir dünya
devleti olarak hareket etme
zorundadÜr. Türkiye’nin öne
çÜkan baílÜca avantajlarÜ:
• Sahip olduðu genç nüfus ve
bunun beraberinde getireceði
40 senelik “demografik fÜrsat
penceresi”,
In the previous article, we
have emphasised that the crisis
has dislocated the blocks and
that Turkey need to define its
potentials in a world which will
be inevitably reshaped and to set
up a realistic strategy in this line.
In brief, we have argued that the
world’s “map of opportunities”
has been shifting from the West
to the East and that Turkey is
located at the “centre” of this
world. Let us not forget that at
times when maps of economic
infrastructure shifts, the axis
of civilizations shift as well.
To remind, when new trading
routes were discovered and the
Ottoman Empire was by-passed
16-17th century, the rug under
the feet of the empire was pulled
out. We often say “Money is
not everything”. That is true;
provided that we add to this
the Western saying “civilizations
march on money too”. That is
why, although it is difficult to
predict whose age will be the next
age, it is highly probable that this
will not be a “Western Age”.
In this world, Turkey must act
as a global-oriented state that
has opened its area of interest
to the world in a multipolar
understanding of being “on the
most Western part” of the East
and “on the most Eastern part of
the West”. The main advantages
of Turkey that stand out are:
• The young population and
the 40-year “demographic
opportunity window” it will
bring along,
• Educated, dynamic, highlyskilled and competent stock of
white collars,
• Eðitilmií, dinamik, yüksek
donanÜmlÜ ve kabiliyetli bir
beyaz yakalÜ stoku,
• The location of known energy
and commodity resources
such as petrol and natural
gas in this geography and the
indispensable bridge position
of Turkey in this regard,
• Petrol ve doðal gaz gibi
bilinen enerji ve emtia
kaynaklarÜnÜn büyük bir
kÜsmÜnÜn bu coðrafyada
• In addition to its market size
and demographic structure,
Turkey is coming into focus
on the edge of a young big
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
bulunmasÜ ve bu doðrultuda
Türkiye’nin yeri ikame
edilemez deðerdeki köprü
konumu
• Kendi sahip olduðu pazar
büyüklüðü ve demografik
yapÜya ilaveten Afrika, Orta
Doðu, Kafkaslar gibi genç
ve gittikçe alÜm gücü artan
bir büyük pazarÜn da hemen
kenarÜnda olmuí olmasÜ
íeklinde belirginleíiyor.
Bir baíka ifadeyle, jeo-stratejik
önemine ilaveten hem pazar,
hem de baílÜca kaynaklar üst
üste denk geliyor.
Türkiye’nin sahip olduðu
bölgesel özgül aðÜrlÜðÜnÜ da aktif
hale getirerek bu potansiyeli
sonuna kadar devreye
sokmaya çalÜítÜðÜnda kuíku
yok. BazÜlarÜnda büyük mesafe
alÜnÜrken, bazÜlarÜnda henüz
aynÜ baíarÜ kaydedilmií deðil.
Enerji hatlarÜ siyaseti, çevre
ve komíu ülkelerle sÜfÜr sorun
diplomasisi, 55 civarÜnda ülke
ile vizelerin kaldÜrÜlmasÜ ve 15
civarÜnda ülke ile serbest ticaret
anlaímalarÜnÜn yapÜlmÜí olmasÜ
gibi bir çok alanda hamleler
devreye sokuluyor. Türkler
artÜk doðduklarÜ íehirleri terk
edip, yeryüzünü keífetmeye
baíladÜlar ya, ardÜ gelir.
Eskinden bir ülkede devletimiz
varsa ve insanÜmÜzla ilgilenirlerse
ií adamlarÜmÜz gitmeyi
akÜllarÜndan geçirirlerdi. ìimdi
tersi de oluyor. Türkiye’nin
ií adamlarÜ ve diðer sivil
toplum kuruluílarÜ, devletin
resmi temsilciliðinin olmadÜðÜ
yerlere artÜk devletten önce
gidip, devletimiz için de orada
bir ortam oluíturmaktadÜr.
Esas olan bir milletin kendi
kaderini avuçlarÜnÜn içine alma
iradesini ortaya koyma kararÜ ve
cesaretidir. Bizim medeniyetimiz
çaresizlik üreten ve merhamet
dilenen bir tecrübe deðil,
bilakis kuru taí üstünde imkan
oluíturma iradesinin adÜdÜr.
Tam da bu noktadan devam
etmek gerekirse, yeni çaðda
Türkiye’nin önündeki aíÜlmasÜ
çok zor olmasa da bir takÜm
ciddi meydan okumalardan biri
de “kendi halkÜnÜ ne yapacaðÜ”
sorunudur. Türkiye’nin siyasi
rejimi 1920’lerde dramatik
bir íekilde daðÜlan bir
imparatorluðun enkazÜ üzerinde
kuruldu. Rus ñhtilali’nin yapÜlÜp
dünyanÜn fiilen iki kutba ayrÜldÜðÜ
bir dönem baíladÜ. Keza geri
kalmÜí dünya, bu girdaptan
kurtulmak için kendini aíÜrÜ
modernite kÜskacÜnda buldu.
AydÜnlar arasÜnda “yerli deðerler
ve gelenek geri kalmÜílÜktan
baíka bir iíe yaramaz”
görüíüne kilitlendi. ñíte bizim
siyasi sistemimiz de bütün bu
etkileri fazlasÜyla bünyesine
taíÜdÜ.
ÇatÜsÜ soðuk savaí
döneminde inía edilen “ulus
devlet” olacaðÜm derken,
Türklerden önce de kadim
bir imparatorluklar bakiyesi
olan bu topraklarda yönettiði
hiçbir kesimi mutlu etmiíe
benzemiyor. Alttan alta zorlayan
toplumsal talepleri budamak
için darbeye varÜncaya kadar
her yolun denendiði bu ülkede
Alevi’si, Sünni’si, solcusu,
dindarÜ, Türk’ü, Kürt’ü kimse
kendini “yeterince” mutmain
olmuí görmüyor. AçÜkçasÜ
sistem milleti taíÜyamÜyor,
millet de sistemi taíÜyamÜyor.
Deðiítirmekten ve deðiímekten
korktukça da sadece korku
nöbetleri sÜklaíÜyor.
AçÜk olan íudur ki; içeride birlik
ve beraberliði saðlayamayan
hiçbir ülkenin büyük hamleler
yapma íansÜ yoktur. Türkiye
artÜk soðuk savaíÜn bittiðini fark
edip, komíularÜyla baílatmaya
muktedir olduðu “sÜfÜr sorun”
diplomasisini kendi halkÜna da
reva görmeli. Son günlerde
baílatÜlan “açÜlÜm politikasÜ”
tartÜímalarÜna aslÜna “köprüden
önceki son çÜkÜí” olarak bakmak
ve ülkemizin menfaatleri için
deðerlendirmek gerekmektedir.
Türkiye’nin deðiítirmesi gereken
“ekonomi modeline” de bir
sonraki yazÜda bakalÜm.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
market with increasingly rising
purchasing power such as
Africa, the Middle East and the
Caucasus.
In other words, both market and
resources come together to meet
in Turkey in addition to its geostrategic importance.
There is no doubt Turkey is trying
to utilise its potential fully by
activating her the specific gravity it
has in the region. It is possible to
state that a great deal of a ground
has been covered in some areas,
though, not so much of success
has been recorded in some others.
Actions are initiated in many
areas such as the pipeline policies,
the diplomacy of zero problems
with neighbouring countries, the
abolishment of visa requirements
with nearly 55 countries and
the conclusion of free trade
agreements with 15 countries.
Once the Turks have started
leaving the town where they were
born and explore the world, the
rest will follow. In the past, if our
state had an official representation
(i.e., embassy) in a country and
if the officials there paid attention
to our people, our businessmen
would have considered visiting
that country. Now the opposite is
happening. Turkish businessmen
and other NGOs are going before
the state to places where no
diplomatic mission is available,
and prepare the environment
for the state. The crucial thing is
to manifest the decision and the
willpower of a nation which wants
to take its faith in its own hands.
Our civilisation is not one which
generates despair and begs for
mercy; far from it, its name stands
out for willpower that creates
opportunity on a bare stone.
If we had to continue in this vein,
even if Turkey does not have
before her serious obstacles, one
of the serious challenges is the
issue of “what to do with its own
people”. The political regime of
Turkey was built upon the ruins
of an empire which shattered
dramatically in the 1920s. The
world entered a bipolar period
which started de facto with the
Russian Revolution. Likewise,
the underdeveloped world that
wanted to brake free from
this whirlpool found itself in
the grip of excess modernity.
Enlightened were locked into the
view that “domestic values and
traditions are good for nothing
than backwardness”. There, our
political system too has amply
carried all these excesses in its
structure.
While trying to become a “nation
state” whose roof is constructed
during the cold war, the country
appears to not have been able
to satisfy any of the sections of
the society on these lands which
are remnants of ancient empires
prior to the Turks. In this country,
where all means, up to the military
coups, have been tested to repress
social demands rising from
below, none of the inhabitants,
be it Alevi-Sunni (tow different
interpretation and understanding
of Islam), leftists, Turks or Kurds,
appear to have been “sufficiently”
satisfied. Clearly, as of today
the system lost her capacity and
relevance to satisfy recent and
newer demands and the nation
cannot carry such a system as
a burden on her shoulders. As
the current resistance against
transformation and change
continues, there is no doubt that
much serious fear attacks would
become more frequent.
One thing is clear – a country
which did not achieve unity and
social conformity in the way
of creating a social contract at
home has no chances of taking
big steps in the way of coping
with rising challenges as well as
internalizing new opportunities.
Turkey must now realise that
the cold war is over and see its
own peoples worthy of the “zero
problem” diplomacy which it is
able to initiate with neighbouring
countries. The discussions around
the “initiative policy” which have
been initiated recently must
be seen as “the last exit before
the bridge” and utilised for
the benefit of our country. Let
us look into to the “economic
model” which Turkey must
change in our next article.
-41-
TEKSTñL-TEXTILE
Fedai YÜldÜrÜm
ñlk adÜmlar fuarlar ve ií gezilerinde atÜlacak
First steps to be taken at fairs and business visits
MERTER’ñN
YENñ HEDEFñ
IRAK VE SUDAN PAZARI
IRAQI AND SUDANESE MARKETS ARE THE
NEW TARGETS OF MERTER
Y
aklaíÜk 4 bin firmasÜ ile 2 milyar dolar civarÜnda ihracat gerçekleítiren Merter’deki tekstil
firmalarÜnÜn yeni gözdesi Irak ve Sudan. Irak’ta savaí sonrasÜ oluíacak talep Türk firmalarÜnÜ
cezp ederken, Sudan’da ise 42 milyonluk nüfus ve çoðunluðu Müslüman olan kadÜnlar hedef
alÜnÜyor. Pazardan pay kapmak için ilk adÜm fuar ve ií gezileriyle atÜlÜyor.
I
raq and Sudan are the new destinations for the textile companies in Merter which number
around 4,000 and account for two billion dollar worth of exports. Turkish companies are
drawn by the anticipated demand after the war in Iraq, while Sudan is targeted due to its large
population and women who are predominantly Muslim. The first step of obtaining a share in the
market is taken at fairs and business visits.
Türkiye’de tekstil ve hazÜrgiyim
piyasasÜnÜn merkezlerinden olan
Merter, küresel kriz nedeniyle
yaíadÜðÜ daralmayÜ yeni
pazarlarla telafi etmeye çalÜíÜyor.
Merterli firmalar, rotasÜnÜ küresel
oyuncular tarafÜndan henüz
keífedilmediðine inandÜklarÜ
-42-
güney bölgelerine çevirerek bir
süredir Afrika ve Ortadoðu’yu
mercek altÜna aldÜ. ArdÜndan,
Irak ve Sudan’Ü kendilerine
yeni hedef pazar olarak seçip,
çalÜímalara baíladÜ.
Bu çalÜímalarÜn en önemlisi,
íubat ayÜnda Irak’Ün baíkenti
Baðdat’ta ilk kez düzenlenecek
olan Türk Moda ve HazÜrgiyim
FuarÜ. Firmalar, Sudan’a ise
yÜlsonunda ticari bir heyet
Merter, one of the centres of the
textile and ready-made clothing
market, is trying to make up
for the contraction caused by
the global crisis by discovering
new markets. Companies
based in Merter have turned
their attention to the southern
regions of the world and have
been monitoring for some time
Africa and the Middle East
which they believe have so far
been undiscovered by global
actors. Following this, they
have identified Iraq and Sudan
as new markets and begun to
work.
The most significant effort to
this end is the Turkish Fashion
and Ready-Made Clothing
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
göndererek iíbirliði fÜrsatlarÜnÜ
araítÜrmaya baílayacak. Merterli
firmalar bu organizasyonlarÜ
Merter Sanayici ve ñíadamlarÜ
Derneði (MESñAD) öncülüðünde
gerçekleítiriyor.
HEDEF 3.5 MñLYAR
DOLARLIK ñHRACAT
MESñAD, çatÜsÜ altÜnda bulunan
iíletmelerin pazarlarÜnÜ
geniíletmesini hedefliyor.
Merterli firmalar bugüne
kadar aðÜrlÜklÜ olarak Almanya,
Amerika, ñngiltere, Fransa ve
Rusya olmak üzere pek çok
ülkeye ihracat gerçekleítirdi.
Son dönemde Irak, Sudan, MÜsÜr
ve Türk Cumhuriyetleri ile Afrika
ülkeleri baíta olmak üzere yeni
pazarlara açÜlÜyorlar.
Irak ve Sudan’a en az 300 firma
ile girmek isteyen Türk tekstil
firmalarÜ, yaptÜklarÜ çalÜímalar
ile bölgeye gerçekleítirdikleri
2 milyar dolarlÜk ihracatÜ
önümüzdeki yÜl 3.5 milyar
dolara çÜkarmayÜ amaçlÜyor.
Firmalar, bu iki ülkenin de
sadece tekstil sektörü açÜsÜndan
deðil, aynÜ zamanda tüm
sektörler için de büyük fÜrsatlar
taíÜdÜðÜnÜn altÜnÜ çiziyor.
IRAK YENñ BñR PAZAR
Türkiye ile Irak arasÜndaki
ticari iliíkilerin geçmiíi çok
uzun yÜllar öncesine dayanÜyor
olsa da tekstil ve hazÜr giyim
firmalarÜ için ülke, íu an yepyeni
bir pazar durumunda. Çünkü
Irak’ta iígal döneminin de
etkisiyle íu sÜralar bastÜrÜlmÜí
bir tüketim talebinin olduðuna
inanÜlÜyor.
Sektör mensuplarÜnÜn
görüílerine göre, Irak’ta daha
çok ñtalyan ve ñngiliz firmalarÜnÜn
hakimiyeti bulunuyor. Giyimde
ise önde gelen markalarÜn da
büyük projeler peíinde olduðu
dile getiriliyor.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Fair to be held in Baghdad in
February. Companies are also
planning to send a business
delegation to Sudan at the
end of the year that will look
for cooperation opportunities.
Companies in Merter are
carrying out these activities
under the leadership of Merter
Industrialists and Businessmen
Association (MESñAD).
3.5 BILLION DOLLAR
EXPORT TARGET
MESñAD is aiming at widening
the markets for its member
enterprises. Companies based
in Merter have so far exported
primarily to Germany, USA, the
UK, France, Russia and many
other countries. Recently, they
have entered into new markets
including Iraq, Sudan, Egypt,
Turkic Republics and Africa.
Turkish textile companies,
desiring to enter the Iraqi and
Sudanese markets with at least
300 companies, are targeting to
increase the existing two billion
dollar worth of exports to 3.5
billion in the coming year with
the activities in the region.
Companies have emphasised
that these two countries are
offering big opportunities in
terms of not only textile sector
but all sectors.
IRAQ IS A NEW MARKET
Although the trade relations
between Turkey and Iraq
stretch way back into the past,
the country constitutes a new
market for textile and readymade clothing companies. That
is because Iraq is believed to
presently have a suppressed
consumer demand due to the
impacts of the occupation.
According to the opinions of
sector representatives, Iraq is
under the dominance of Italian
and British companies. It has
also been claimed that leading
-43-
Merter kimliði
• Bölgede 2 bin 500 civarÜnda tekstil ve hazÜrgiyim firmasÜ
bulunuyor.
• Merter’den yüzde 30’u gayri resmi olmak üzere 2 milyar
dolarlÜk ihracat yapÜlÜyor.
• Rusya en büyük pazar olarak ihracattan yüzde 30 pay
alÜyor.
• ñhracatta diðer önemli pazarlar BDT, Arap ülkeleri ve ñran.
• Bölgede son 2 yÜlda bin 500 firma markalaímaya yatÜrÜm
yapÜyor.
Identity tag of Merter
• There are around 2,500 textile and ready-made clothing
companies in the area.
• Two billion dollar worth of exports are carried out through
Merter, 30 percent of which is unofficial.
• Russia, as the biggest market, accounts for 30 percent of
exports.
• Other important export markets are the CIS countries, Arab
countries and Iran.
• 1,500 companies based in the area have been investing in
brand building for the last two years.
brand names in clothing are
developing big projects.
In order to avoid being a late
comer in obtaining a share
in the Iraqi market, Turkish
companies exhibited their
products in Baghdad at the
Turkish Fashion and
Ready-Made Clothing Fair
in February, 23-26, this year.
5-METRE LONG CLOTHING
Türk tekstil firmalarÜ da Irak
pazarÜndaki pastadan pay
almada geç kalmamak için
23-26 ìubat 2010 tarihleri
arasÜnda düzenlenen Türk Moda
ve HazÜrgiyim FuarÜ ile Baðdat’ta
ilk ürünlerini sergiledi.
5 METRELñK KUMAì
ÇEKñYOR
Türk tekstil firmalarÜ tarafÜndan
yeni keífedilmeye baílanan
Sudan ise 42 milyonluk nüfusu
ve Türkiye’ye duyulan sevgi
-44-
nedeniyle firmalar açÜsÜndan yeni
gözde pazar haline geldi.
FirmalarÜ Sudan’a çeken diðer
önemli bir faktör de nüfusun
yarÜdan fazlasÜnÜ oluíturan
kadÜnlar oldu. Çünkü çoðunluðu
Müslüman olan SudanlÜ
kadÜnlarÜn örtünmek için giydiði
milli kÜyafetleri, beí metre
kumaítan yapÜlÜyor. Sektör
mensuplarÜnÜn ifade ettiklerine
göre, bu elbiselerde Türk
firmalarÜnÜn payÜ henüz yok.
Firmalar, ülke ile yapÜlacak ticari
görüímelerde bu konuya da
Sudan, being newly discovered
by Turkish textile companies,
has become the new favourite
market with its 42 million
population and due to the
compassionate feelings towards
Turkey.
Another fact that has drawn
companies to Sudan is that
women constitute more
than half of the population.
That is because majority of
Sudanese women are Muslim
and the national dress they
wear is made of five metres
of fabric. According to the
sector representatives, Turkish
companies do not yet have
a share in this dress market.
Companies request that this
is brought to the agenda of
bilateral trade discussions with
the country.
During their visit to Turkey,
Sudanese officials have stated
that they will provide the
necessary assistance for the
investments in their country.
Sudan is asking Turkey for
investments especially in cotton.
EXPORTS TO RISE BY 10
PERCENT
Merter is an area where since
the 1980s the biggest Turkish
textile companies have been
set up and where millions of
dollars of exports have been
accomplished. Merter, which
used to be a self-contained
agglomerate of manufacturing
area with natural boundaries
drawn by main roads, has
begun to change skin by turning
towards to the concept of brand
building.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Baðdat’taki fuara 200 Türk tekstil firmasÜ
katÜlacak
Talebin yoðun olduðu Türk Moda ve HazÜrgiyim FuarÜ, 23-26
ìubat tarihleri arasÜnda düzenlenecek. Baðdat’taki fuara, 200
Türk tekstil firmasÜ katÜlacak. KatÜlÜmcÜlar sadece Merter’deki
firmalardan oluímayacak. Türkiye’nin her yerinde faaliyet
yürüten tüm tekstil ve hazÜr giyim firmalarÜ, fuarda yer
alabilecek.
Fuar için Türk firmalarÜna 3 bin metrekarelik bir alan
ayrÜldÜ. Ancak Irak’taki ilgili bakanlÜk ile alanÜn daha da
geniíletilmesine yönelik görüímeler yapÜlÜyor. AlanÜn daha da
geniíletilmesine izin verildiði takdirde fuarda çok daha fazla
sayÜda Türk firmasÜnÜn yer alabilmesi de saðlanmÜí olacak.
200 Turkish companies to exhibit at the fair
in Baghdad
The Turkish Fashion and Ready-Made Clothing Fair, which is
attracting a lot of demand, will be held in February, 23-26.
200 Turkish companies are going to exhibit at the fair in
Baghdad. Participants will not only include companies based
in Merter. All textile and ready-made clothing companies
operating all over Turkey can take part in the fair.
MESñAD Yönetim Kurulu BaíkanÜ
Ercan Tan
özellikle temas etmek istiyor.
Türkiye’ye ziyarette bulunan
SudanlÜ yetkililer de ülkelerine
yapÜlacak yatÜrÜmlarda gerekli
yardÜmlarda bulunacaklarÜnÜ dile
getiriyor. Sudan, Türkiye’den
daha çok pamuk yatÜrÜmÜ talep
ediyor.
ñHRACAT YÜZDE 10
ARTACAK
Merter, 1980’li yÜllardan itibaren
Türkiye’nin en büyük tekstil
firmalarÜnÜn bir arada bulunduðu
ve milyonlarca dolarlÜk ihracatÜn
gerçekleítirildiði bir bölge.
Merter, doðal sÜnÜrlarÜ ana
yollarla çizilmií, kendi baíÜna
kümelenmií imalat bölgesi iken,
markalaímaya geçerek kabuk
deðiítirmeye baíladÜ.
Türk tekstil firmalarÜ, özellikle
krizle birlikte talepte yaíanan
daralmayÜ en aza indirmek için
markalaímaya büyük aðÜrlÜk
veriyor. Son dönemlerde ihracat
fasonculuðundan çÜkÜp, moda
ve marka yaratan firmalarÜyla
Türkiye ihracatÜnÜn büyük
bir bölümünü tek baíÜna
karíÜlamaya baílayan Merter,
2008 yÜlÜnda 2 milyar dolara
yakÜn ihracat gerçekleítirdi.
Merterli tekstilciler, 2009 yÜlÜnda
ihracat gelirlerini yüzde 10
artÜrmayÜ hedefliyor.
3,000 sq m of exhibition space has been allocated for
Turkish companies at the fair. Moreover, the negotiations for
widening the area are underway with the relevant ministry in
Iraq. If the additional area is granted, much higher number of
Turkish companies will have the opportunity to exhibit at the
fair.
BñN ñHRACAT FñRMASI VAR
YaklaíÜk bin ihracat firmasÜna
sahip olan Merter, 2 bin 500
tekstil ve hazÜrgiyim firmasÜna ev
sahipliði yapÜyor. Hem küresel
ekonomik krizin hem de Çin,
Hindistan, Malezya, Endonezya
ve Suriye gibi katma deðersiz
ürünlerdeki rekabetin etkisiyle
hem katma deðerli ürünler
üreterek hem de yeni pazarlar
arayarak ticaret hacmini ve ürün
yelpazesini geniíletiyor.
Merter firmalarÜ olarak
amaçlarÜnÜn, ií hacmini
ve ihracatlarÜnÜ artÜrmak
olduðunu belirten MESñAD
Yönetim Kurulu BaíkanÜ Ercan
Tan,”Tekstil sektörünün en 30
yÜl daha Türkiye’nin lokomotif
sektörü olacaðÜna inanÜyorum.
ñíadamlarÜmÜzdan beklentimiz
sektörümüze bu zor dönemde
sahip çÜkÜp, birlik olmalarÜ”
diyor.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Turkish textile companies,
driven
driv
en by the desire to lessen
the effects of shrinking demand
particularly with the onset
of the crisis, are paying big
attention to brand building.
Beginning to account for a big
share of Turkish exports with
its companies abandoning
sub-contract manufacturing for
exports and creating fashion
and brands, Merter recorded
nearly two billion dollars of
exports in 2008. Exporters
based in Merter are aiming at
increasing their export revenues
by 10 percent in 2009.
ONE THOUSAND EXPORT
COMPANIES
Boasting around one thousand
exporting companies, Merter
is home to 2,500 textile and
ready-made clothing companies.
Driven by the global crisis as
well as by the competition from
cheaper products from countries
such as China, India, Malaysia,
Indonesia and Syria, the area is
broadening its trade volume and
product range by producing
higher value added products
and searching for new markets.
Ercan Tan, the President
of MESñAD, stating that as
companies based in Merter,
their aim is to increase their
business volumes and exports,
has emphasised: “I believe
that the textile sector will
be the locomotive sector of
Turkey for at least 30 years.
Our expectation from the
entrepreneurs is to hold on to
the sector and stay together
during this difficult time.”
-45-
HEDEF SEKTÖR-TARGET SECTOR
Soyhan Alpaslan
152 milyon zeytin
aðacÜmÜzla, 2015 hedefi
750 bin ton yað
With our 152 million olive
trees, the 2015 goal is 750
thousand tons of olive oil
BñRAZ
DESTEK
DÜNYA
LñDERLñïñNñ
GETñRñR
A LITTLE SUPPORT TO WIN
THE WORLD LEADERSHIP
2
009 yÜlÜnÜ yeni dikilen ve henüz meyve vermeyen fidanlarla birlikte 152 milyon adet zeytin aðacÜ ile
kapayan Türkiye’nin 2015 yÜlÜ zeytinyaðÜ üretim hedefi, 750 bin ton. Bu rakamÜn dünya ikinciliði
getirmesi bekleniyor. Sektör temsilcileri, AB’de zeytin üreticisinin aldÜðÜ desteðin Türkiye’deki üreticilere de
verilmesi durumunda sektörün zeytinyaðÜ üretiminde de ihracatÜnda da açÜk farkla dünya lideri olacaðÜnÜ
iddia ediyor.
T
urkey has completed 2009 with 152 million olive trees including the recently planted and yet fruitless
saplings and its olive oil production goal for 2015 is 750 thousand tons. This figure is expected to
bring the second rank in the list of world production. The representatives of the sector believe Turkish
olive oil sector will by far be the world leader both in the production and exportation of olive oil if the
olive manufacturers in Turkey are supported in the same way the other manufacturers in the EU are
supported.
-46-
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Türkiye, zeytin ve zeytinyaðÜnda
ülke politikalarÜnÜn olmamasÜ
nedeniyle üretimde dünya
altÜncÜlÜðÜna geriledi.
Türkiye’de zeytinyaðÜ sektörü,
geçmiíin kayÜplarÜnÜ da telafi
etmeye dönük hÜzlÜ bir geliíme
içinde. Uzun yÜllar margarin ve
diðer bitkisel yaðlarÜn gölgesinde
kalan zeytinyaðÜ son yÜllarda
saðlÜklÜ beslenmeye yöneliíle
birlikte özellikle büyük íehirlerde
ve geliímií ülkelerde hÜzlÜ bir
yükselme trendine girdi.
ZeytinyaðÜna dünyada talebin
her yÜl 100 bin ton artmasÜ bu
ilginin en büyük göstergesi...
Türkiye’de de kiíi baíÜna yÜlda
1 litre olan zeytinyaðÜ tüketimi
2 litreyi buldu. Kiíi baíÜna
tüketimin birkaç yÜl içinde 3
-4 litre seviyesine ulaímasÜnÜ
bekleyen sektör, böylece
dünyanÜn sayÜlÜ zeytinyaðÜ
üreticisi olup da zeytinyaðÜnÜ
neredeyse kullanmayan
Türkiye’nin bu tercihinin yavaí
yavaí deðiíeceðine inanÜyor.
2009 yÜlÜnÜ yeni dikilen ve
henüz meyve vermeyen
fidanlarla birlikte 152 milyon
adet zeytin aðacÜ ile kapayan
Türkiye’nin 2015 yÜlÜ zeytinyaðÜ
üretim hedefi 750 bin ton.
Bu rakamÜn dünya ikinciliði
getirmesi bekleniyor. AB’de
zeytin üreticisinin aldÜðÜ desteðin
Türkiye’deki üreticilere de
verilmesi durumunda sektörün
zeytinyaðÜ üretiminde de
ihracatÜnda da açÜk farkla dünya
lideri olmasÜ bekleniyor.
ULUSAL POLñTñKA
OLUìTURULMALI
Dünyadan artarak gelen talep,
ülkemizin zeytin ve zeytinyaðÜ
sektörünün de geliímesini
saðlÜyor. DünyanÜn en kaliteli ve
lezzetli zeytinyaðlarÜnÜ üreten
sektör, geliímesini hÜzlandÜrmak
için ciddi ulusal politikalar
oluíturma peíinde.
1950’li yÜlarda ñspanya ve
ñtalya’dan sonra dünyanÜn
üçüncü büyük üreticisi olan
Sektör, ulusal politikalarÜn
yetersizliðinden yakÜnÜrken
TarÜm BakanlÜðÜ son yÜllarda
gerek fidan dikimine gerekse
tesis yatÜrÜmlarÜna teívik vermeye
devam ediyor. Bu teíviklerle
birlikte sektör geliíme yönünde
ciddi bir ivme kazandÜ.
AïAÇ SAYISI
150 MñLYONU GEÇTñ
Sektöre yapÜlan yatÜrÜmlarla
Türkiye’nin zeytin aðacÜ varlÜðÜ
150 milyonu aítÜ.
Zeytin sektörü orman
arazilerinin zeytinliðe
çevrilmesi ve yeni zeytin aðacÜ
dikiminin devlet tarafÜndan
desteklenmesiyle birlikte 200
bin aileye daha yeni ií kapÜsÜ
açÜlmasÜnÜn umudunu taíÜyor.
TarÜm ve Köyiíleri BakanlÜðÜ
2012 yÜlÜnda 600 bin ton, 2014
yÜlÜnda 750 bin ton zeytinyaðÜ
üreteceðimizi
üre
teceðimizi öngörüyor.
Ulusal Zeytin ve ZeytinyaðÜ
Konseyi Yönetim Kurulu BaíkanÜ
Dr. Mustafa Tan da zeytinyaðÜ
üretiminde dünya ikinciliði
hedefine ulaíÜlacaðÜnÜ belirtiyor.
Dünya üretim lideri ñspanya’nÜn
The olive oil sector in Turkey is
in a rapid development that is
also directed at compensating
for the losses of the past.
For many years olive oil has
remained in the shadow of
margarine and other vegetable
oils, and during the recent years
it started to take an upward
trend with the healthy diet
orientation especially in big cities
and developed countries.
The 100 thousand tons of
annual increase in the demand
for olive oil in the world is
the greatest indicator of this
interest...
In Turkey, the olive oil
consumption per capita, which
used to be 1 litre per year, has
reached to 2 litres. The sector
expects that the consumption
per capita will reach a level of
3-4 litres in a few years and
believes that Turkey will thus
be one of the dominant olive
oil manufacturers of the world,
changing its preference of not
using olive oil almost at all.
Turkey has completed 2009
with 152 million olive trees
including the recently planted
including
and yet fruitless saplings and
its olive oil production goal
for 2015 is 750 thousand
tons. This figure is expected
to bring the second place of
the world in production. The
representatives of the sector
claim that in the case that the
olive manufacturers in Turkey
are supported in the same way
the manufacturers in the EU are
supported, the sector will by far
be the world leader both in the
production and the exportation
of olive oil.
A NATIONAL POLICY
SHOULD BE DRAWN UP
As a result of the increasing
world demand, the olive and
olive oil sector of our country
is developing. Manufacturing
the highest quality and most
delicious olive oils of the world,
the sector is aiming to make
serious national policies in order
to speed up its development.
In the 1950s, Turkey used to
be the world's third greatest
manufacturer after Spain and
Italy, but because of the lack of
national policy in the olive and
olive oil, it has regressed to the
sixth place.
Tarií, ihracat yaptÜðÜ ülkelerdeki tüketici tercihleri ve
davranÜílarÜndan elde ettiði bilgilerle zeytinyaðÜnda ‘Damak
tadÜ haritasÜ’ hazÜrladÜ. ZeytinyaðÜ Birliði BaíkanÜ Cahit
Çetin, yaptÜklarÜ araítÜrmaya göre JaponlarÜn hikayesi olan
zeytinyaðÜnÜ istediklerini, ñskandinavlarÜn ise yaðÜn renginden
etkilendiðini belirtti.
While the sector is complaining
of the lack of a national policy,
the Ministry of Agriculture
continues to provide incentives
both by planting saplings and
by investing for facilities in
the recent years. With these
incentives, the development of
the sector is accelerated.
Japanese want olive oil with a story
THE NUMBER OF TREES
EXCEEDS 150 MILLIONS
Japonlar hikâyesi olan zeytinyaðÜ istiyor
Tarií has prepared a 'Taste map' of olive oils based on
the information obtained from consumer preferences and
behaviours in the countries it exports to. Cahit Çetin, the
Chairman of the Olive Oil Union, has stated that according to
their research, the Japanese want olive oil with a story and
the Scandinavians are influenced by the colour of the oil.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
As a result of the investments
made in the sector, the number
of olive trees existing in Turkey
has exceeded 150 millions.
The olive sector expects to
provide new employment
opportunities to 200 thousand
families by turning forest lands
-47-
PLAYING FOR THE WORLD
LEADERSHIP
The sector is focused on its goal
of being the world's second
greatest producer with its
yield of 750 thousand tones
of olive oil and expects good
practices to be immediately put
to use within the context of the
acquis communitaire. The olive
manufacturers want the same
support the olive manufacturers
in the EU receive and they
assert that as soon as Turkey
becomes a member of the EU,
it will by far be the world leader
both in the production and the
exportation of olive oil.
küresel ÜsÜnmadan Türkiye’ye
göre daha fazla etkilendiðini,
ñtalya ve Yunanistan’da dikilebilir
alanlarÜn sÜnÜrlÜ olduðunu
belirten Tan, "Önü açÜk olan
zeytinciliðimize destekten
vazgeçilmemeli" dedi.
DÜNYA LñDERLñïñNE
OYNUYOR
750
50 bin ton zeytinyaðÜ
rekoltesi ile dünya ikinciliði
hedefine kilitlenen sektör, AB
müktesebatÜna kapsamÜnda iyi
uygulamalarÜn derhal hayata
geçirilmesini istiyor. AB’de
zeytin üreticisinin aldÜðÜ desteðin
kendilerine de verilmesini isteyen
zeytin üreticileri, Türkiye’nin
AB’ye girdiði anda zeytin,
zeytinyaðÜ üretiminde de
ihracatÜnda da açÜk farkla dünya
lideri olacaðÜnÜ iddia ediyor.
Zeytin dostu Derneði BaíkanÜ
Metin Ölken, “ 2009–2010
sezonunda 380 bin ton zeytin,
yaklaíÜk 150 bin ton zeytinyaðÜ
üreteceðiz” diyor.
2009–2010 sezonunda
ñspanya’da 1.2 milyon
ton, ñtalya’da 350 bin ton,
Yunanistan’da 300 bin ton,
Tunus’ta 150 bin, Suriye’de
150 bin ton, Fas’ta 50 bin
-48-
ton, Portekiz’de 45 bin
ton zeytinyaðÜ üretiminin
gerçekleítirileceði tahmin
ediliyor.
Sektör, bu tablonun 2010
yÜlÜnda büyük fiyat deðiíimlerinin
yaíanmayacaðÜ sinyalini
verdiðini söylüyor. Rekolte,
iklim koíullarÜ, ekonomik kriz,
özellikle ñspanyol üreticilerin
ürünlerini uygun zamanda
piyasaya sunmalarÜnda
gösterecekleri istikrar,
dünya zeytinyaðÜ fiyatlarÜnÜn
oluíumunda etkili olacak.
‘MADE IN TURKEY’
ñHRACATI ARTIYOR
Türkiye üretiminin büyük kÜsmÜnÜ
ihraç ediyor. Metin Ölken,
ihracatÜn önündeki engellerin
kaldÜrÜlarak ihracat pazarlarÜnda
Türkiye’nin daha fazla pay
sahibi olmasÜnÜn da mümkün
olacaðÜnÜ belirterek Türkiye’nin
Dahilde ñíleme Rejimi(DñR)
kapsamÜnda ihraç kayÜtlÜ da olsa
zeytinyaðÜ ithalatÜ yapamadÜðÜna
dikkat çekiyor.
Türkiye, Çin’den Kanada’ya,
Amerika Birleíik Devletleri’nden
Fildiíi Sahilleri’ne kadar onlarca
ülkeye zeytinyaðÜ ihracatÜ
yapÜyor.
into olive groves and attaining
government support for planting
new olive trees.
Turkey has completed the year
2009 with 152 million olive
trees including the recently
planted and yet fruitless
saplings. Turkey's olive oil
production goal for 2015
is 750 thousand tons. This
figure is expected to bring the
second place of the world in
production.
The Ministry of Agriculture and
Rural Affairs expects that we
will produce 600 thousand tons
of olive oil in 2012 and 750
thousand tons in 2014.
Dr. Mustafa Tan, the chairman
of the National Olive and Olive
Oil Council, also points out that
Turkey will achieve its goal
of being the world's second
greatest olive oil producer.
Tan has mentioned that Spain,
the world leader in olive oil
production, has been influenced
by the global warming more
that Turkey, and that the lands
convenient for planting in Italy
and Greece are limited, and has
said, “Our olive and olive oil
production has fine prospects
and it should not be given up
support.”
Metin Ölken, the Chairman of
the Olive Friend and Olive Oil
Association, says, “In the 20092010 season, we will produce
380 thousand tons of olive and
approximately 150 thousand
tons of olive oil.'
In the 2009-2010 season,
it is expected that Spain will
produce 1.2 million tons, Italy
350 thousand tons, Greece
300 thousand tons, Tunisia
150 thousand tons, Syria 150
thousand tons, Morocco 50
thousand tons and Portugal 45
thousand tons of olive oil.
The sector states that according
to this table there will no be
drastic price changes in 2010.
Yield, climate conditions,
the economic crisis and
particularly the stability the
Spanish producers will have in
introducing their products to the
market at the right time will be
effective in determining the olive
oil prices in the world.
‘MADE IN TURKEY’
INCREASES EXPORTS
Turkey exports a large portion
of its production. Metin Ölken
states that it is possible to
abolish the barriers in front of
exportation and consequently
make Turkey hold a larger
share and draws attention to the
fact that even though Turkey
is registered in the Inward
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Ulusal Zeytin ve ZeytinyaðÜ
Konseyi (UZZK) BaíkanÜ Dr.
Mustafa Tan ekonomik krizin
etkisiyle birçok sektörün
yaíadÜðÜ ihracatta düíüíün
zeytinyaðÜnda yaíanmadÜðÜnÜ
söyledi.
Tan, zeytinyaðÜ ihracatÜndaki
artÜí oranÜnÜn küresel ekonomik
krize raðmen yüzde 29, kutulu
ihracat artÜíÜnÜn ise yüzde 62
civarÜnda gerçekleítiðini söyledi.
Toplam ihracatta yüzde 25’lik
bir düíüí görülse de bu düíüíün
genelde dökme zeytinyaðÜ
ihracatÜndan kaynaklandÜðÜnÜ
ifade eden Tan, íöyle konuítu:
“Dökme zeytinyaðÜndan çok
üzerinde ‘Made in Turkey’
yazan markalÜ ambalajlÜ, kutulu
ihracat peíindeyiz ve bunda da
iyi bir yoldayÜz. Türk ihracatçÜsÜ
artÜk kutulu ve ambalajlÜ ihracatÜ
öðrendi. Çin’den Kanada’ya,
ABD’den Fil Diíi Sahilleri’ne
kadar genií bir ihracat aðÜmÜz
var”
Çin birinci pazar olur mu?
Zeytin ve ZeytinyaðÜ TanÜtÜm Komitesi (ZZTK) geçen yÜl Çin’i
birinci pazar olarak ilan etti. Çin’in zeytinyaðÜ ihtiyacÜnÜn son
beí yÜlda 20 kat arttÜðÜnÜ ve önümüzdeki süreçte çok daha
büyük sÜçrama beklediklerini belirten ZZTK Yönetim Kurulu
Baíkan Vekili Metin Ölken, íunlarÜ söyledi:
“Türkiye Çin'e yÜlda 2,6 milyon dolarlÜk zeytin ve zeytinyaðÜ
ihraç ediyor. 1 milyar 200 milyonluk nüfusu ve zeytinyaðÜna
artan ilgisi sebebiyle Çin pazarÜnda bu rakamÜ kÜsa sürede üçe,
beíe katlayabiliriz. ñtalyan ve ñspanyollarÜn hakimiyetindeki
pazarda Türkiye’nin payÜnÜ artÜracaðÜz”
Would China be the primary market?
Last year, the Olive and Olive Oil Promotion Committee
(OOPC) announced China as the primary market. The Vice
Chairman of OOPC, Metin Ölken, has pointed out that the
olive oil need of China has increased 20 times in the last five
years and that they were expecting an even higher increase in
the future, and has said;
“Turkey exports 2.6 million dollars worth of olive and olive oil
to China per year. We can easily increase this figure three of
five times in the Chinese market as a result of its population of
1 billion and 200 millions and its growing interest in olive oil.
We will grow Turkey's share in this market that is dominated
by the Italians and the Spanish.”
15 BñN TONU MARKALI
ZeytinyaðÜ üreticileri Türkiye’nin
zeytinyaðÜnda ambalajlÜ ve
markalÜ ihracatÜnÜ artÜrabilirse
yÜlda yaptÜðÜ 15 bin tonluk
markalÜ ve ambalajlÜ ihracatÜnÜ
artÜrabileceði görüíünde.
ZeytinyaðÜ sektörü, Türk
zeytinyaðlarÜnÜn rakipleriyle
mücadelede daha ileriye
gidebilmesi için üretimden satÜí
ve pazarlamaya kadar rakip
ülkeler seviyesinde teívikler
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Processing
ocessing Regime (IPR) for
exports, it cannot import olive
oil.
Turkey exports olive oil to
numerous countries from China
to Canada and from the United
States to the Ivory Coast.
Dr. Mustafa Tan, the chairman
of the National Olive and Olive
Oil Council, has said that decline
in exports that is experienced
in many sector because of the
economic crisis has not been
experienced in olive oil.
Tan has declared that despite
the global economic crisis, the
olive oil exports have increased
by 29 percent and the boxed
exports have increased by
approximately 62 percent.
Tan has said that although
there is a 25 percent decline in
the total exports, the decline is
generally caused by bulk olive
oil exports, and has added:
“We are up to trademarked,
packaged and boxed exports
signed 'Made in Turkey' instead
of bulk olive oil, and we are
doing well. By now, Turkish
exporters have learned boxed
-49-
AðacÜn yeri yaðÜn tadÜnÜ deðiítiriyor
ZeytinyaðÜ íarap gibi farklÜ tat ve aromalarÜ bünyesinde
barÜndÜrÜyor. Bulunduðu bölgenin özelliklerini tadÜna
yansÜtan zeytinyaðÜ farklÜ aromalara sahip. Ceviz aðaçlarÜnÜn
çok bulunduðu bölgede yetiíen zeytinlerden elde edilen
zeytinyaðÜnda ceviz tadÜnÜ, kekik olan bölgede yetiíen
zeytinlerden elde edilen zeytinyaðÜnda kekik tadÜnÜ alabilmek
mümkün.
The location changes the taste of the oil
Like wine, olive oil possesses different tastes and aromas.
Olive oil reflects the characteristics of its region to its taste and
has different aromas. It is possible to taste walnuts in an olive
oil that is obtained from olives that grew on a land where
there are many walnut trees, and it is possible to taste thyme
in an olive oil that is obtained from olives that grew on a land
where there is thyme.
and packaged exports. We have
an extensive export network
from China to Canada and from
the United States to the Ivory
Coast.””
Coast.
15 THOUSAND TONS ARE
TRADEMARKED
geliítirilmesi gerektiðinde
birleíiyor.
Sektörde son yÜllarda özellikle
bölgesel ve butik marka
sayÜsÜnda artÜí gözleniyor.
Sektöre butik üretimleri ile
giren markalarÜn sektördeki iç
tüketim artÜíÜna önemli katkÜlarÜ
bulunuyor.
ZeytinyaðÜ üreticileri reklâmlar,
yeni ürün çeíitleri, yeni íiíeler
ile tüketimi özendirmek
için yaptÜklarÜ çalÜímalarÜ
sürdürüyorlar.
Sektörün önde gelen Tarií,
KÜrlangÜç, Komili, Kristal
gibi isimleri, oluíturduklarÜ
koleksiyonlarla hem iç tüketimi
hem de dÜí tüketimi artÜrmaya
devam ediyorlar.
-50-
Tüketicinin beðenisine uygun
íiíeler, yeni tatlar, yeni tasarÜm
etiketlerle dünya vitrinlerini
süsleyen Türk markalarÜ
farklÜ tat ve ambalajlarda
yüzlerce çeíitte üretimlerini
sürdürüyorlar.
ZEYTñNYAïI KONSEYñNE
GñRMELñYñZ
Sektör Türkiye’nin merkezi
Madrid’de bulunan UluslararasÜ
ZeytinyaðÜ Konseyi’ne yeniden
girmesini istiyor. 1998 yÜlÜnda
dönemin hükümetinin aldÜðÜ
bir kararla konseyden ayrÜlan
Türkiye uluslararasÜ pazarlarda
daha iyi tanÜtÜm ve imaj için
konseye yeniden girme çabalarÜ
içinde.
The olive oil manufacturers
think that if Turkey can increase
its packaged and boxed olive
oil exports, it can increase its
annual packaged and boxed
exports of 15 thousand tons.
The olive oil sector believes
that for Turkish olive oils to go
higher in their struggle with
their competitors, incentives on
the competing countries' level
have to be developed in areas
ranging from production to
sales and marketing.
In recent years, an increase is
observed in the sector especially
in the number of regional and
boutique brands. The brands
that enter the sector with
boutique production contribute
immensely to the increase of
domestic consumption.
The olive oil manufacturers
continue encouraging
consumption with
advertisements, new product
varieties and new bottles.
The leading brands of the
sector, such as Tarií, KÜrlangÜç,
Komili and Kristal, continue
to increase both domestic
consumption and foreign
consumption with the collections
they create.
The Turkish brands, which
are displayed in shop cases
everywhere in the world with
new bottles, new flavours
and new labels designed in
accordance with the tastes of
the consumers, maintain their
production of hundreds of
varieties with different tastes
and packages.
PARTICIPATE TO THE
OLIVE OIL COUNCIL
The sector wants Turkey to
become a member of the
International Olive Oil Council
that is headquartered in
Madrid. In 1998, Turkey left the
council with the decision of the
government, and now, it aims to
re-enter the council for a better
presentation and image in the
international market.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
OTACI
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
-51-
TEKNOLOJñ-TECHNOLOGY
Fahri Sarrafoðlu
KullanmadÜðÜmÜz teknolojiye para ödüyoruz
We are paying for the technology we do not use
GELñìEN
,
ñ
J
O
L
O
TEKN
P
Ö
Ç
R
ñ
B
A
D
N
I
D
R
A
R
O
Y
I
K
A
R
I
B
I
N
I
ï
I
Y
PING
O
L
E
V
E
D
D
P BEHIN
A
A JUNK HE
GY
TECHNOLO
-52-
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
B
ilgisayardan, televizyona, ev aletlerinden cep telefonlarÜna kadar birçok ürün, teknolojik
özellikleriyle baí döndürüyor. Oysa teknolojisi yeni diye aldÜðÜmÜz ürünleri bir süre sonra
kullanamÜyoruz. Üretici firmalar, tüketicilerin bilinçlenmesi gerektiðini söylerken, ñTO Meslek
Komitesi ve Meclis Üyeleri “Bilinçsiz tüketim bizi atÜl ekonomi çöplüðüne dönüítürebilir” uyarÜsÜnÜ
yapÜyor.
M
any products from computers to televisions and from home appliances to mobile phones
intoxicate with their technological features. After a while, however, we become unable to
use the products we buy for their new technologies. While the manufacturers state that consumers
should have more awareness, ICOC Professional Committee and the Assembly Members warn us
that “Unconscious consumption may turn us into an idle economy garbage”.
Son yÜllarda teknolojide
meydana gelen tahminlerin
ötesindeki hÜzlÜ geliímeler
hepimizi etkiledi. Internet,
bilgisayar, fotoðraf, görüntülü
telefonlar ve cep müzik çalarlarÜ
teknolojisindeki geliímeler
hepimizi cezbediyor. Ancak
çoðu zaman bu hÜzlÜ geliímeyi
izleyebilecek kadar bilgi
birikimine sahip olmamÜz
mümkün olamÜyor. Bu nedenle
de teknolojik bir ürünü satÜn
almak istediðimiz zaman hep
en son piyasaya çÜkanÜ ya da
en son teknolojiye sahip olanÜ
almaya çalÜíÜyoruz. Ne var ki
‘teknolojide en son’ diye bir íey
olmadÜðÜ için bir çok ürün, üç
veya altÜ ay sonra eski sayÜlÜyor.
Hemen hemen her ürün
grubunda çok fazla özelliklere
sahip modeller olduðu gibi
sadece temel fonksiyonlara sahip
basit modeller de bulunuyor.
Ancak tüketicide, ihtiyacÜndan
fazla fonksiyon sunan ürünlere
doðru bir eðilim var. Bu eðilimin
farklÜ nedenleri bulunuyor.
Kimi en pahalÜ modelin en iyi
olduðunu düíünüyor. Kimi de
asla kullanmayacaðÜ sayÜda
fonksiyon zenginliðine sahip
olan bir modelde belki de hiç
ihtiyacÜ olmayan fonksiyonlara
para ödüyor.
DOïRU KULLANILMIYOR
Türk tüketicisinin teknoloji
kullanmaya hevesli bir yapÜsÜ
olduðunu belirten Prof. Dr.
Mustafa N. Özmen, bu durumu
íöyle anlatÜyor:
“Biz nedense geliímiílik
düzeyini teknoloji ile belirleriz.
Asgari ücretle geçinirsiniz
ama teknoloji kullanmayÜ
pek severiz. Temel amacÜmÜz
teknolojiden yararlanmak deðil
onu kullanmaktÜr. ‘Teknolojiyi
kullanÜyor muyuz?’ derseniz,
‘evet’ kullanÜyoruz. ‘Doðru mu
kullanÜyoruz?’ derseniz, ‘hayÜr’
tabiî ki doðru kullanmÜyoruz.”
ñTO 28 Nolu Bilgisayar, YazÜlÜm
ve Büro Makineleri Meslek
Komitesi ve Meclis Üyesi Taítan
Ersoy ise teknoloji satÜn alÜrken
her íeyden önce dikkat edilmesi
gereken en önemli hususun
ihtiyacÜn belirlenmesi olduðuna
dikkat çekiyor. Ersoy, ihtiyacÜn
yanÜ sÜra fiyat ve performans
özelliðine bakÜlmasÜ gerektiði
uyarÜsÜnÜ yaparak, “SatÜn
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
The rapid developments in
technology in recent years
are beyond the estimates
and have affected us all. The
developments in the internet,
computer, photography,
videophone and mobile music
player technologies attract all
of us. But we are often unable
to have enough knowledge to
keep track of this fast progress.
Therefore, when we want to
buy a technological product,
we always try to get the most
recently released one or that
have the latest technology.
However, because there is
no such thing as ‘the latest in
technology’, many products are
considered old in three to six
months.
Almost all product groups have
models with too many features
as well as simple models with
only basic functions available.
But the consumers have a
tendency to buy the products
that offer much more functions
than actually needed. There
are various reasons for this
tendency. Some people think
that the most expensive model is
the best one. And some people
pay for a model with various
functions that perhaps s/he will
never need.
INCORRECT USAGE
Indicating that the Turkish
consumers are keen on using
technology, Prof. Dr. Mustafa N.
Özmen explains:
“We somehow determine
development rate by technology.
You get along on minimum
wage but we like to use
technology very much. Our main
purpose is not to benefit from
technology, but to use it. If you
ask 'Do we use technology?',
'yes' we use it. If you say 'Do we
use it correctly?', 'no', of course
we do not use it correctly.”
A Member of ICOC Professional
Committee on Computer,
Software and Office Machines
No.28 and Council Member,
Taítan Ersoy states that when
purchasing technology, first
and the most important point is
determining the needs. Warning
that in addition to the needs,
price and performance features
also have to be considered,
Ersoy says, “It is necessary to
check whether the product to
-53-
alÜnacak ürünün ihtiyaçlarÜ
karíÜlayÜp karíÜlamadÜðÜna
bakmak, ihtiyaçlarÜnÜzÜn
haricinde fazladan ne gibi
özellikleri olduðunu ve bu
fazladan özelliklerin ileriki
dönemlerde hangilerini
kullanacaðÜnÜzÜ analiz etmek
ve bu doðrultuda doðru ürünü
doðru fiyata alarak ihtiyacÜ
karíÜlamak gerekmektedir.
Ne yazÜk ki, günümüzde
yukarÜda saymÜí olduðum
analizleri yaparak satÜn alma
gerçekleítiren tüketici topluluðu
çok az bir oranÜ içermektedir”
diyor.
FAZLADAN PARA
ÖDENñYOR
ñTO 54 Nolu Elektrikli Ev Aletleri
Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi
ñhsan Kara, aslÜnda teknoloji
deðil teknolojik ürünler alÜndÜðÜnÜ
düíünüyor. Kara, “Örneðin cep
telefonu ile internete girmek ve
araítÜrma yapmak pek mümkün
ve kolay olmadÜðÜ halde bu
özellikteki ürüne fazladan para
ödüyoruz. Otomatik makineler
zaten suyu kendileri ÜsÜtacak
olmalarÜna raðmen biz fazladan
para ödeyerek sÜcak su giriíli
makinelere yöneliyoruz. No
Frost dolaplarÜn kullanÜmÜ
konusunda zorluklar var.
Ama, ‘YÜlda bir kere temizlik
yapmayacaðÜm’ diye insanlar
fazladan para ödüyor.”
ñHTñYACA GÖRE ÜRETñM
MÜMKÜN MÜ?
Tüketicilerin teknoloji
kullanÜmÜndaki tercihlerini
sadece bilgisizlikleri veya pahalÜ
ürünün iyi ürün olduðunu
zannetmeleri deðil, üretici
firmalarÜn kampanyalarÜ da
etkiliyor. Elektrikli Ev Aletleri
Meslek Komitesi Meclis Üyesi
Aka Gündüz Özdemir, farklÜ
ihtiyaçlarÜ dikkate alarak üretim
yapÜlabileceðini fakat bu sefer de
üretimde verimli olamama gibi
bir riskin söz konusu olduðunu
söylüyor. Gündüz, insanlarÜn
yenilik denilen farklÜlÜklara daha
-54-
Ödeyip de kullanmadÜðÜmÜz teknoloji
Çoðumuzun elinde bir sürü özelliðini bilmediðimiz veya
özelliðinin adÜnÜ bildiðimiz halde ne iíe yaradÜðÜnÜ bilmediðimiz
telefonlarÜmÜz var. Ama satÜn alÜrken satÜcÜdan hep en iyisini
istiyoruz. ñíte kullanmadÜðÜmÜz ama para ödediðimiz bazÜ
özellikler:
• InfraRed (KÜzÜl Ötesi) özelliði olan bir telefonu satÜn alÜrken,
bu özelliðin bu telefonu bir baíka kÜzÜl ötesi özelliði olan
bir cihazla mesela dizüstü bilgisayarla iletiíim kurmak için
kullanÜldÜðÜnÜ bilmiyoruz ama gene de biraz daha fazla para
harcayarak bu özelliði olan telefon satÜn alÜyoruz.
• GPRS özelliði olan bir telefonu GPRS'in ne olduðunu
bilerek alÜyoruz fakat bu sefer de GPRS baðlantÜsÜnÜ pahalÜ
olduðu için kullanmÜyoruz.
• Televizyon alÜrken de aynÜ durum söz konusu. Bir sürü
teknolojik fonksiyonu olan bu elektronik aletleri alÜyoruz
ama her nedense kullanmayÜ bilmiyoruz.
• ñíletim sistemimiz bilgisayar açÜldÜðÜnda kullanacaðÜmÜz/
kullanmayacaðÜmÜz bütün servisleri hizmete koyuyor.
Böylece kullanÜcÜ herhangi bir talepte bulunduðu
zaman servis hemen hizmet vermeye baílÜyor. AslÜnda
kullanmadÜðÜmÜz servislerin baílatÜlmasÜ bilgisayarÜmÜzÜn
kaynaklarÜnÜn sömürülmesine neden olmaktadÜr. Bunu
önlemek için ücretsiz bazÜ yazÜlÜmlar var.
Technology we pay for, but do not use
Most of us have mobile phones with many features we do not
know about or features that we know the name of, but not
how to use. But when purchasing from vendors, we always
want the best one. Here are some of the features we pay for,
but do not use:
• When we purchase a mobile phone with InfraRed feature,
we do not know that this feature enables us to connect this
mobile phone with another device that also has infrared
feature, for example, with a laptop, but we still spend more
to buy a mobile phone with this feature.
• We purchase a mobile phone with GPRS feature knowing
what GPRS is, but then, we do not use the GPRS
connection because it is expensive.
• Purchasing a television is the same case. We buy these
electronic devices with numerous technological features,
but for some reason we are unable to use them.
• Our operating systems start all services when booting even
if we will not/cannot use them. Thus, when the user has
a request, the service immediately starts. In fact starting
services we do not use exploits the resources of our
computers. There is some free software to prevent this.
çok para ödediðine dikkat
çekerek íöyle konuíuyor:
“Örneðin bu ülkede dað
bisikletleri íehirlerde kullanÜlÜyor
ve hiç gerekli olmayan viteslere
be purchased meets the needs,
to analyze what king of extra
features it has in addition to
your needs and which of those
you will make use of, and to
meet this need by purchasing
the right product for the
right price in this direction.
Unfortunately, today the rate of
the consumers who make the
analysis I have mentioned above
before purchasing is very low.”
EXTRA MONEY IS PAID
ñhsan Kara, a member of ICOC
Electrical Appliances Professional
Committee No. 54 and Assembly
Member, thinks that actually
technological products are
purchased and not technology.
Kara, “For example, although
surfing and researching in the
internet is hardly possible and
not easy on mobile phones,
we are paying extra money for
product with this feature. Even
through the automatic machines
will warm the water themselves,
we are heading for machines
with warm water intake. There
are difficulties in the use of No
Frost fridges. But people are
paying extra money for it saying
“I will not have to do cleaning
once a year.”
IS IT POSSIBLE TO
MANUFACTURE IN
ACCORDANCE WITH
THE DEMAND?
The consumer preferences
in the use of technology are
influenced not only by their
ignorance or their belief that
expensive products are the best
ones, but also by the campaigns
of manufacturing firms.
Professional Committee Electrical
Appliances Assembly Member
Aka Gündüz Özdemir says that it
is possible to manufacture taking
different needs into account, but
this time there may be a risk of
inefficient production. Gündüz
draws attention to the fact that
people pay more money for the
differences called innovations
and says:
“For example, in this country,
mountain bikes are used in
towns and a lot of money is paid
for totally unnecessary gears.
Too much extra money is paid
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
avuç dolusu para ödeniyor.
Hiç kullanÜlamayan programlar
taíÜyan beyaz ve elektronik
aletlere gereksiz paralar
ödeniyor. Geliímií ülkelerde
lüks tüketimin azaldÜðÜna
íahit oluyoruz. Bu tüketicinin
bilinçlenmesi yanÜnda bir eðitim
ve kültür meselesidir de…”
KAMPANYALAR
YÖNLENDñRñYOR
ñTO Teknik Dekorotif AydÜnlatma
Meslek Komitesi Meclis Üyesi
Abdülkadir YÜldÜz ise üreticilerin
yaptÜklarÜ kampanyalar ve
yönlendirmelerin teknoloji
kullanÜmÜnda çok etkili olduðunu
söylüyor. YÜldÜz buna örnek
olarak HD TV'ler ile ilgili yapÜlan
kampanyalarÜ gösteriyor.
YÜldÜz, kampanyalarÜn tüketici
tercihlerini nasÜl yönlendirdiðini
íöyle anlatÜyor:
“ìu anda full HD (1080p)
denilen TV yayÜnÜnÜ dünyada
bile yapabilen çok az sayÜda
TV kuruluíu var. HD yayÜn
bile yapan çok kanal yok. Bu
yayÜnÜ yapanlar ise HD (720p)
yayÜn yapÜyorlar. Full HD yayÜn
yapmak hem maliyet hem de
teknolojik açÜdan çok zahmetli.
Ancak full HD panellere büyük
yatÜrÜm yapan üreticiler geleceðe
hazÜr olmamÜz (!) için bizim en
son teknoloji TV'lerden almamÜzÜ
istiyorlar”
OPTñMUM FAYDAYA
DñKKAT
Bilgisayar YazÜlÜm ve Büro
Makinleri Meslek Komitesi Meclis
Üyesi Ergun Kont, teknoloji
satÜn alÜrken uygun deðer
fayda gözetilmesi gerektiðine
dikkat çekiyor. SÜhhÜ Tesisat ve
ñklimlendirme Meslek Komitesi
Meclis Üyesi Halim Özdemir ise
optimum fayda konusunda íu
örneði anlatÜyor:
“Kimi tüketiciler kilolarÜndan
kurtulmak veya için spor
yapmak evlerine spor aletleri
alÜyor. Yürüme bandÜ,
kondisyon aletleri v.b.BunlarÜ
birkaç hafta kullandÜktan evin
bir köíesine koyuyorlar. Bu
aletler süs olarak atÜl bir íekilde
kalÜyor. Bu nedenle atÜl ekonomi
çöplüðü ortaya çÜkÜyor”.
Tüketiciler Birliði Genel BaíkanÜ
NazÜm Kaya ise yasal zorunluluk
olmasÜna raðmen halen Türkçe
KullanÜm KÜlavuzu olmayan
ürünler yüzünden gereksiz
teknoloji kullanÜldÜðÜnÜ söyledi.
Kaya, KullanÜm KÜlavuzu
okumamasÜ nedeniyle hem
cihazlarÜn ömrünün azaldÜðÜnÜ
hem de sürekli arÜzalarÜn
meydana geldiðini söylüyor.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
for white and electronic goods
with programs that will never
be used. We are witnessing the
reduction of luxury consumption
in developed countries. This
is a matter of education and
culture as well as consumer
awareness...”
CAMPAIGNS ARE GUIDED
ICOC Professional Committee on
Technical Decorative Lightning
Assembly Member, Abdülkadir
YÜldÜz says that campaigns and
guidance of manufacturers
are very effective on the use
of technology. YÜldÜz gives
the example of the HD TV
campaigns in relation to this.
YÜldÜz has explained how
consumer choices are guided by
campaigns as follows:
“Today, there are very few TV
institutions that can broadcast
full HD (1080p) even in the
whole world. There are not
many channels that broadcast
even HD. And the ones who
do this are broadcasting HD
(720p). Full HD broadcasts
are both technologically and
financially difficult. However, the
manufacturers who makes large
investments to the full HD panels
wants us to purchase the latest
technology TV's to be ready for
the future (!).”
ATTENTION TO THE
OPTIMUM BENEFIT
Professional Committee on
Computer Software and Office
Machines Assembly Member
Ergun Kont points out that
when purchasing technology
fair value benefit has to be
taken into consideration. And
Profession Committee on
Sanitary Plumbing and Air
Conditioning Assembly Member
Halim Özdemir gives the
following example to explain
optimum benefit:
“Some consumers purchase
sports equipments to lose
weight or to exercise.
Treadmill, conditioning
equipment etc. After a few
week of use, they put these in
a corner of the house. These
equipments remain idle as
decorative objects. Thus, an idle
junk heap comes about.”
The President of the Consumers
Union, NazÜm Kaya says,
although it is required by the
law, there is no Turkish User
Manual for some products and
this leads to the unnecessary
use of technology. Kaya says
because the user manuals are
not read, the life expectancy of
machines is reduced and they
continuously fail.
-55-
AB AJANDASI-EU AGENDA
Tuba Kobaí
AB ve UluslararasÜ ñíbirliði ìubesi
Department of European Union and
International Cooperation
Türkiye’nin AB Çevre MevzuatÜ’na uyumu müzakerelere açÜldÜ:
Turkey’s compliance with the EU Environmental
Legislation is opened to negotiation:
60 MñLYAR EURO’LUK
MALñYETE HAZIR
BE PREPARED FOR A COST OF
OLUN 60 BILLION EUROS
A
B müktesebatÜnÜn çok büyük bir kÜsmÜnÜ oluíturan ve sadece belirli bir sektörü deðil; üreticileri,
tüketicileri, ticaret dünyasÜnÜ ve yerel yönetimleri yakÜndan ilgilendiren Çevre FaslÜ, AralÜk
2009’da müzakerelere açÜldÜ. Çevre FaslÜ’nÜn 2007-2013 uyum takviminde öngörülen deðiíiklikler
üzerinden hesaplanan maliyetinin kabaca 60 milyar Euro olmasÜ bekleniyor.
T
he Environment Chapter, constituting a very large part of the EU acquis and concerning not
only certain sectors, but the producers, the consumers, the business world and also the local
administrations, is opened to negotiation in December 2009. It is expected that the cost of the
Environment Chapter calculated according to the anticipated changes in the 2007-2013 calendar
of compliance will roughly be 60 billion Euros.
300’ün üzerinde düzenleme
ile 120 bin sayfa olduðu ifade
edilen AB müktesebatÜnÜn
yüzde 40’ÜnÜ oluíturan ve
üyelik müzakerelerinde en
zorlu baílÜklardan biri olan
Çevre FaslÜ, uzun tartÜímalar
sonucunda AralÜk 2009’da
müzakerelere açÜldÜ.
-56-
ñsveç, Temmuz 2009’da 6
aylÜðÜna AB Dönem BaíkanlÜðÜ’nÜ
devralÜrken zaten küresel ÜsÜnma
ve iklim deðiíikliði konularÜnÜ
öncelikleri arasÜnda alacaðÜnÜ
duyurmuítu. DolayÜsÜyla
“Çevre FaslÜ”nÜn, Türkiye’nin
AB üyeliðine de destek veren
ñsveç’in Dönem BaíkanlÜðÜ’nda
açÜlmasÜ için gerek Türkiye
gerekse ñsveç tarafÜ oldukça
fazla çaba harcadÜ ve açÜlÜí, bu
The Environment Chapter,
constituting 40 percent of the
EU acquis that is declared to be
120 thousand pages with more
than 300 regulations and being
one of the most challenging
topics of the membership
negotiations, is opened to
negotiations in December 2009
after long discussions.
When taking over the EU
Presidency in July 2009 for
6 months, Sweden already
announced that the issues of
global warming and climate
change would be given priority.
Therefore, both Turkey and
Sweden put a lot of efforts to
open the 'Environment Chapter'
during the Presidency of
Sweden that gives full support
to Turkey's EU membership, and
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
“this regulation is not suitable
for us, let's reject it”.
the opening was managed to be
made in the final weeks of this
term.
Opening this challenging
chapter as the 12th topic of the
negotiation process that started
in 2005 and was anticipated
to take many years for a large
country like Turkey, contrary to
the countries in the last wave of
enlargement, received criticism
from some sections. According
to the criticisms, it would be
better to deal with this quite
complex, extensive and costly
chapter at the final stages of the
negotiations. The response of
institutions running the process
such as the Ministry of State for
EU Affairs and the EU General
Secretariat to these criticisms
is that it will save time for
Turkey for creating awareness
in the society and for costs of
approximation.
sürenin son birkaç haftasÜna da
olsa yetiítirildi.
Bu zorlu faslÜn; 2005 yÜlÜnda
baílayan ve son dalga
geniílemesindeki ülkelerin
aksine, Türkiye gibi büyük bir
ülke için uzun yÜllar süreceði
tahmin edilen müzakere
sürecinin 12. baílÜðÜ olarak
açÜlmasÜ bazÜ kesimlerin
eleítirilerine de hedef oldu.
Oldukça karmaíÜk, kapsamlÜ
ve maliyetli olan bu faslÜn
sonlara doðru ele alÜnmasÜnÜn
daha doðru olacaðÜnÜ savunan
bu eleítirilere karíÜ, süreci
yürüten AB’den Sorumlu Devlet
BakanlÜðÜ, AB Genel Sekreterliði
gibi kurumlarÜn cevabÜ ise
toplumda bilinç oluíturma
ve maliyetin paylaíÜlmasÜ
konularÜnda Türkiye’ye zaman
kazandÜracaðÜ íeklinde oldu.
YÜKSEK ALTYAPI
YATIRIMLARI GEREKECEK
AynÜ makamlarÜn yapmaya
gerek duyduklarÜ bir baíka
açÜklama ise tüm müzakere
sürecinin genelinde, fakat
yüksek maliyeti dolayÜsÜyla
Çevre FaslÜ özelinde karíÜlaíÜlan
bir konuya yönelik. Yetkililer,
toplumun çeíitli kesimlerinden
katkÜ ve geri besleme
bekledikleri bu süreçte en çok
karíÜlaítÜklarÜ yorumun “bu
direktif íu sektöre zararlÜdÜr,
uyum saðlamayalÜm” ya da “bu
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
HIGH INFRASTRUCTURE
INVESTMENTS WILL BE
REQUIRED
Another statement the same
authorities need to make
is directed at a subject that
is related with the entire
negotiation process, but taken
into consideration particularly
in the Environment Chapter
because of its high cost. The
authorities point out that the
most frequent comment they
receive in this process for which
they await contributions and
feedback from various sections
of the society is “this directive
is harmful to that sector, we
should not comply with it” or
However, despite the name
“negotiation”, the issues to be
negotiated in this process are
not the legislations that are to
be complied with themselves,
but the transition periods to
be taken in the course of the
harmonization process and
the calendar of compliance.
Therefore, particularly on the
issue of compliance with the
Environment Legislation that
will require high infrastructure
investments, the just concerns
and the rising opposition should
now be replaced by rational and
efficient investment and business
plans.
THE COST OF
COMPLIANCE
As is known, 20 of the 35
chapters of the EU acquis from
competition to employment
policy and from protecting
the consumers to company
laws affect “the ways of doing
business”. This effect is in terms
of both changing legislation that
has to be complied with and the
costs to be covered.
The cost of the Environment
Chapter calculated according
to the anticipated changes in
the 2007-2013 calendar of
compliance, which we have
been mentioned to constitute a
very large part of the EU acquis
and concern not only certain
sectors, but the producers,
the consumers, the business
world and also the local
administrations, is expected to
be roughly 60 billion Euros. It is
expressed that 34 billion of this
investment is related to water
management (drinking water
quality, water treatment, waste
water disposal) and about 10
billion is related to solid waste
management (recycling and
disposal). Other issues under
this chapter are in a wide range
that will concern every section
of the society from producer
-57-
ñídünyasÜ neler yapabilir?
Daha önce bu süreçten geçmií ülkeler ve sözkonusu mevzuatÜ
kaleme alan Brüksel’deki yetkililerin tavsiyeleri íu yönde:
• Baíta üretim yapanlar olmak üzere, tesislerini atÜk
yönetimi, çevre kirliliði, arÜtma gibi konulardaki mevzuata
uyumlu hale getirmek zorunda olan ií yeri sahipleri
Avrupa ülkelerindeki muadillerini ziyaret etmeli, onlarÜn
uygulamalarÜnÜ yerinde incelemeli ve gerekirse know-how
ve teknoloji transferi gibi konularda teknik iíbirliði yapmalÜ.
• AltyapÜ çalÜímalarÜ konusunda her ne kadar belediyeler
sorumlu olsa da hem teknik danÜímanlÜk hem de iníaat
konularÜnda özel sektör-kamu iíbirliðine gidilmeli.
• Meslek kuruluílarÜ üyelerini yürürlüðe girecek olan mevzuat
konusunda uyarmalÜ, gerekli altyapÜ ve insan kaynaklarÜ
hazÜrlÜklarÜnÜ yapmalarÜnÜ hatÜrlatmalÜ, böylece uyumdan
en az zarar ve en çok faydayla etkilenmeleri konusunda
yardÜmcÜ olmalÜ.
• SÜklÜkla hatÜrlatÜldÜðÜ üzere, iki taraf arasÜnda müzakere
konusu olan müzakerelerin içeriði deðil, geçií süreleridir.
Sektörler tarafÜndan avantaja çevrilmesi gereken geçií
süreleri konusunda meslek kuruluílarÜ, temsil ettikleri
sektörün çÜkarlarÜ doðrultusunda müzakereleri yürüten
resmi makamlara geri besleme yapmalÜ.
What can the business world do?
The recommendations of the countries that have already gone
through this process and the authorities in Brussels who have
written this legislation are as follows:
• Business owners, especially the producers, who have to
comply with the legislation in their plants on issues such
as waste management, environmental pollution and waste
treatment, should visit their counterparts in the European
countries, review their applications in their plants and if
necessary, should establish technical cooperation for knowhow and technology transfer.
• Although the municipalities are responsible for the
infrastructure work, on both technical advice and
construction issues the private and the public sectors should
cooperate.
• Professional organizations should warn their members
about the legislation that is to come into force, remind
them to complete the necessary infrastructure and human
resources preparations, and help them to be affected by the
legislation with minimum harm and maximum benefit.
• As it is frequently reminded, the subject of negotiation
between the two parties is not about the content of the
legislation, but the transition periods. On the subject of
transition periods that have to be turned into advantage
by the sectors, the professional organizations should
provide feedback in accordance with the interests of the
sectors they represent to the authorities conducting the
negotiations.
-58-
regülasyon bize uygun deðil,
reddedelim” olduðunu belirtiyor.
Oysa adÜ her ne kadar
“müzakere” olsa da, bu süreçte
müzakere edilen konular
uyum
uy
um saðlanacak mevzuatÜn
kendisi deðil, uyum sürecinde
alÜnabilecek geçií süreleri ve
uyumun takvimi. DolayÜsÜyla
özellikle yüksek altyapÜ
yatÜrÜmlarÜna ihtiyaç duyulacak
Çevre MevzuatÜ’na uyum
konusunda ií dünyasÜnda ortaya
çÜkan haklÜ kaygÜ ve yükselen
muhalefet seslerinin artÜk yerini
akÜlcÜ ve etkin yatÜrÜm ve ií
planlarÜna bÜrakmasÜ gerekiyor.
UYUMUN MALñYETñ
Bilindiði gibi, 35 baílÜktan
oluían AB müktesebatÜnÜn
rekabetten, istihdam
politikasÜna, tüketicinin
korunmasÜndan íirketler
hukukuna 20 kadarÜ “ií yapma
íekillerini” etkiliyor. Bu etkiden
kasÜt hem uyum saðlanmasÜ
gereken mevzuatÜn deðiíiyor
olmasÜ hem de bunun getireceði
maliyetin yüklenilmesidir.
AB müktesebatÜnÜn çok büyük
bir kÜsmÜnÜ oluíturduðunu
belirttiðimiz ve sadece belirli
bir sektörü deðil; üreticileri,
tüketicileri, ticaret dünyasÜnÜ
ve yerel yönetimleri yakÜndan
ilgilendiren Çevre FaslÜ’nÜn
2007-2013 uyum takviminde
öngörülen deðiíiklikler
üzerinden hesaplanan
maliyetinin kabaca 60 milyar
Euro olacaðÜ düíünülüyor. Bu
yatÜrÜmÜn 34 milyar kadarÜnÜn
su yönetimi (içme suyu kalitesi,
arÜtma, atÜk suyun bertarafÜ)
ve 10 milyar kadarÜnÜn katÜ
atÜk yönetimi (geri kazanÜm
ve bertaraf) ile ilgili olduðunu
belirtiliyor. Bu fasÜl altÜndaki
diðer konular ise üreticiden
tüketiciye toplumun her kesimini
ilgilendirecek kadar genií
bir yelpazeye yayÜlÜyor: Hava
kirliliði, gürültü kirliliði, doðal
kaynaklarÜn rasyonel kullanÜmÜ,
nükleer güvenlik, biyoçeíitlilik, genetiði deðiítirilmií
organizmalar, sürdürülebilir
kalkÜnma, kimyasallar, vs.
to consumer: Air pollution,
noise pollution, rational use
of natural resources, nuclear
safety, bio-diversity, genetically
modified organisms, sustainable
development, chemicals, etc.
SUPPORTS FOR MEETING
THE COSTS
On the other hand, it would
be unfair to say that the local
governments and the business
world that have to undertake
most of the costs are left alone
with the burden in this process.
At the moment, Turkey, as a
candidate country, benefits from
Instruments for Pre-Accession
providing opportunities such
as capacity building as well as
co-financing of investments for
compliance. For example, 230
million Euros, a large portion
of the financial assistance that
was predicted to be 560 million
Euros in total for 2009, was
allocated as "support for the
transitional preiod".
When we look at the
Environment Chapter only,
we see that in the 2007-2009
period, 270 million Euros
were allocated for water and
solid waste management,
the priority areas. Some of
the funds are managed by
the Ministry of Environment
and Forestry and channelled
to projects the municipalities
can apply to. 85 percent of
the cost of projects can be
financed by the EU, 5 percent
by the Ministry, while the rest
is co-financed from the local
administrations’ own budgets.
And for this remaining amount,
it is possible to become indebted
to the Bank of Provinces, or
raise a loan from the European
Bank for Reconstruction
and Development (EBRD),
the French Development
Agency (AFD) or the German
Development Fund (KWF) under
favourable conditions. At this
stage, the guarantee barrier
that is the greatest problem of
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
MALñYETñ KARìILAMA
DESTEKLERñ
Öte yandan, bu maliyetin
çoðunu üstlenmesi gereken
yerel yönetimler ve ií dünyasÜnÜn
bu süreçte sözkonusu maliyetle
baí baía bÜrakÜldÜðÜnÜ söylemek
haksÜzlÜk olur. ìu anda aday
ülke olarak KatÜlÜm Öncesi Mali
Araçlardan faydalanan Türkiye,
uyum konusunda gerek kapasite
geliítirme gerekse yatÜrÜmlarÜn
eí finansmanÜ gibi olanaklardan
faydalanÜyor. Örneðin 2009 yÜlÜ
için 560 milyon Euro olarak
öngörülmüí mali yardÜmlarÜn
büyük bir kÜsmÜ olan 230 milyon
Euro “geçií dönemi desteði”
olarak ayrÜlmÜítÜ.
Sadece Çevre BaílÜðÜ’na
baktÜðÜmÜzda ise 2007-2009
döneminde 270 milyon
Euro’nun öncelikli alanlar olan
su ve katÜ atÜk yönetimi için
ayrÜldÜðÜnÜ görüyoruz. Bir kÜsmÜ
Çevre ve Orman BakanlÜðÜ
tarafÜndan yönetilen bu fonlar
belediyelerin baívurabildikleri
projelere kanalize ediliyor. Bir
projenin maliyeti yüzde 85’i AB,
yüzde 5’i BakanlÜk tarafÜndan
ve kalanÜ da yerel yönetimlerin
kendi bütçelerinden olmak üzere
karíÜlanabiliyor.
Bu kalan meblað için ise ñller
BankasÜ’na borçlanÜlabildiði
gibi, Avrupa ñmar ve KalkÜnma
BankasÜ (EBRD), FransÜz
KalkÜnma AjansÜ (AFD) ve
Alman KalkÜnma Fonu’ndan
(KWF) uygun koíullarda kredi
alÜnabiliyor. Bu aíamada gerek
yerel yönetimlerin gerek özel
giriíimcilerin en büyük sorunu
olan teminat engeline de Kredi
Garanti Fonu çare oluyor.
Toplam bütçesi TOBB, KOSGEB
ve 20 ticari bankadan gelen
Kredi Garanti Fonu, projelere
toplamda 1,2 milyar TL’lik
teminat saðlayabiliyor.
TOPLUMSAL MUTABAKAT
GEREKñYOR
Maliyetlerin yanÜ sÜra, mevzuata
uyumun saðlÜklÜ bir íekilde
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
both the local administrations
and private entrepreneurs
is overcome by the Credit
Guarantee Fund. With its
budget provided by the Union
of Chambers and Commodity
Exchanges of Turkey (TOBB),
Small and Medium Industry
Development Organization
(KOSGEB) and 20 commercial
banks; Credit Guarantee Fund
can provide 1.2 billion Lira
guarantee in total.
SOCIAL AGREEMENT IS
NECESSARY
In addition to the costs, one of
the most important conditions
for conducting compliance to
the acquis in a healthy way is
social agreement. For example,
it is obvious that unless public
awareness about recycling
solid waste is raised, the solid
waste sorting plants built by
large investments will be of
no use. Thus, both the central
and the local governments
have important tasks as to
communications, incentives and
penalties. Again, when we look
at the countries that are already
members, we see that they have
formulated solutions as follows:
In line with the “the polluter
pays” principle, carbon emission
penalties; waste costs; extra
taxes for products that cause
waste such as the products
coming in boxes, packages
and bottles; high taxes for the
import of used cars; low taxes
to promote environmental
friendly products...”
THE RETURN OF
COMPLIANCE
But all this compliance of
legislation, its implementation,
investments to be made and
their supervision should be
considered as new business
and employment opportunities
in the medium and longterms. The reasonable reaction
of the business world was
-59-
yürütülebilmesi için en önemli
íartlardan
íart
lardan biri de toplumsal
mutabakat. Toplumda
–örneðin- katÜ atÜklarÜn geri
dönüíümü konusunda bilinç
oluíturulmadÜðÜ sürece, büyük
yatÜrÜmlarla yapÜlan katÜ atÜk
ayrÜítÜrma tesislerinin bir iíe
yaramayacaðÜ oldukça açÜk.
Bu yüzden, gerek merkezi
gerek yerel yönetimlere iletiíim,
teívikler ve cezalar konusunda
büyük görev düíüyor. Yine daha
önce üye olan ülke örneklerine
baktÜðÜmÜzda íu íekilde
çözümler üretmií olduklarÜnÜ
görüyoruz:
“Kirleten öder” prensibi ile
karbon emisyonu cezalarÜ, atÜk
bedelleri, kutu, paket, íiíe içinde
satÜlan ürünler gibi atÜk üreten
ürünlerden ekstra vergiler,
kullanÜlmÜí arabalarÜn ithalatÜ
için yüksek vergiler, çevre
dostu ürünleri teívik için düíük
vergiler...”
UYUMUN GETñRñSñ
Fakat tüm bu mevzuat uyumu,
uygulamasÜ, yapÜlan yatÜrÜmlar
ve bunlarÜn denetlenmesi aslÜnda
orta ve uzun vadede yeni ií
fÜrsatlarÜ ve istihdam olarak
düíünülmeli. ñí dünyasÜnÜn
haklÜ olarak gösterdiði tepki,
daha önce AB üyesi ülkelerde
de gösterilmiíti. Gerek toplum,
gerek ulusal düzeydeki
politikacÜlar arasÜnda mevzuatÜn
bu kadar detaylÜ ve talepkar
olmasÜnÜn AB ekonomisine
zarar verdiðini ve bu maliyeti
üstlenmek durumunda olan ií
dünyasÜnÜn uluslararasÜ rekabet
gücünü azalttÜðÜnÜ savunanlar
bulunuyordu.
Oysa daha sonra bu
gerekliliklerin AB vatandaílarÜnÜn
yaíam kalitesi arttÜrmak gibi
sosyal boyutunun yanÜ sÜra,
ekonomik büyümeye de yol
açtÜðÜ tüm kesimler tarafÜndan
kabul gördü. Bu kapsamda aynÜ
süreci henüz yaíamÜí olan ülke
örneklerine bakmakta fayda
var: Orta ve Doðru Avrupa’da
-60-
2001 yÜlÜnda yapÜlan bir analizde
sözkonusu mevzuata uyumun
o dönemdeki maliyeti 60
milyar Euro olurken, örneðin
daha düíük hastalÜk ve tedavi
giderleri, atÜklarÜn geri kazanÜmÜ,
yatÜrÜmlardan gelen istihdam
gibi orta ve uzun vadedeki
getirisi 130 milyar Euro olarak
hesaplanmÜítÜ.
Günümüzün en önemli
gündem maddeleri olan
doðal kaynaklarÜn ve enerjinin
yetersizliði, çevre kirliði ve
karbon emisyonu gibi sorunlara
çözüm olarak geliítirilen bu
politika kapsamÜnda getirilen
zorunluluklar oldukça yüklü
ve maliyetli olmakla birlikte,
uzun ve orta vadedeki
getirileri düíünüldüðünde bu
zorunluluklarÜn aslÜnda gerek
dünyamÜz gerekse ekonomimiz
için bir fÜrsat olduðu görülüyor.
also observed in the new
EU members during their
harmonization process. Among
the society as well as politicians
at national level, there were
ones who defended that this
detailed and demanding aspect
of the legislation was damaging
the economy of the EU and
reducing the competitiveness of
the business world that had to
undertake this cost.
However, later on all sections
of the society accepted that
these requirements had a social
dimension of enhancing the life
quality of the EU citizens and
leading to economic growth.
In this context, it is useful
to examine the examples of
the countries that have very
recently experienced the same
process: According to an
analysis made in Central and
Türkiye ekonomisi için fÜrsatlar
• Sözkonusu mevzuata uyum için
gerek mevcut kurumlarda gerekse
yeni açÜlacak kurumlarda (örneðin
kurulmasÜ planlanan Çevre AjansÜ) çok
sayÜda uzman ve denetimci istihdam
edilecek. Çünkü altyapÜ projelerinin
maliyetleri dÜíÜnda, mevzuat uyumunu
gerçekleítirecek ve denetimini yapacak
idari kapasitenin güçlendirilmesi de
oldukça önemli bir konu.
• Baíta belediyeler olmak üzere yapÜlacak
altyapÜ yatÜrÜmlarÜ baíta iníaat,
mühendislik ve danÜímanlÜk hizmetleri
olmak üzere özel sektör için yeni bir ií
sahasÜ olacak.
• AtÜklarÜn toplanmasÜ ve geri dönüíümü
zorunlu hale gelecek ve büyüyen bu
sektör yeni bir ií kolu fÜrsatÜ yaratacak.
• Zorunlu hale gelecek çevre dostu
ürünler yeni bir ií kolu fÜrsatÜ yaratacak.
“Yeíil Pazar” adÜ verilen ve inovatif
yöntemlerle üretilen çevreye zararsÜz, az
enerji ile çalÜían ürünlerden oluían bu
pazarÜn büyüklüðü günümüzde 1.000
milyar Euro olarak ifade edilirken,
2020’de 2.200 milyar Euro’ya
çÜkmasÜnÜn beklendiðini belirtmekte
fayda var.
Eastern Europe in 2001; while
the cost of compliance with the
legislation was 60 billion Euros,
its medium and long-term
return was calculated as 130
billion Euros resulting from
–for example- lower illness and
treatment costs, waste recycling,
employment provided by
investments, etc.
The new requirements coming
with this policy developed as
a solution to problems such as
deficiency of natural resources
and energy, environmental
pollution and carbon emissions
that are today's most important
agenda items are very heavy
and costly. Nevertheless, when
their medium and long-term
returns are considered, it is seen
that these requirements are
actually opportunities for our
world as well as our economy.
Opportunities for the economy
of Turkey
• For compliance with the legislation in
question, many experts and supervisors will
be employed both in the existing institutions
and institutions to be founded (for example
the Environment Agency planned to be
established). That is because in addition to
the costs of the infrastructure projects, it is
also important to solidify the administrative
capacity to carry out and supervise
compliance with the legislation.
• Municipalities holding the first place, the
infrastructure investments to be made will
be a new business area for the private sector
primarily in construction, engineering and
consulting services.
• Waste collecting and recycling will become
mandatory and this growing sector will
create new business opportunities.
• Environmental-friendly products will become
mandatory and create a new business
opportunity. The size of the “green market”
of environmental-friendly and energysaving products produced with innovative
technologies is estimated to be 1,000 billion
Euros and expected to reach 2,200 billion
Euros in 2020.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
ÇEVRECñ KOBñ’LERE
AÇIK AB PROJE ÇAïRISI: EKO-INOVASYON
EU PROJECT CALL FOR PROPOSAL OPEN TO
ENVIRONMENTALIST SMEs: ECO-INNOVATION
• Piyasaya eriíim engellerini
kaldÜrarak çevre dostu
çözümlerin piyasada
kullanÜmÜnÜn teívik edilmesi
Avrupa Komisyonu, “Rekabet
Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve
ProgramÜ - Giriíimcilik ve Yenilik
ProgramÜ (CIP)” altÜnda 13
Nisan 2010 tarihinde “EkoInovasyon” proje çaðrÜsÜnÜ
açÜyor.
Sürdürülebilir geliíme hedefine
ulaíma amacÜnÜ güden her
türlü yenilikçiliði kapsayan
Eko-Inovasyon ProgramÜ; ekoyenilikçi ürün, teknik, hizmet ya
da süreçleri kullanan projeleri
destekleyen, çevre üzerindeki
olumsuz etkilerin azaltÜlmasÜ
ya da bütünüyle bertaraf
edilmesini amaçlayan ve enerji
de dahil doðal kaynaklarÜn daha
verimli ve sorumlu bir íekilde
kullanÜmÜnÜ teívik eden bir
program.
KOBñ'lere öncelik veren
programÜn temel hedefleri;
• Çevre yönetimi, daha çevre
dostu ürünlerin, süreçlerin
ve hizmetlerin sunulmasÜ gibi
eko-inovasyon alanlarÜnda
yeni ve entegre yaklaíÜmlarÜn
benimsenmesi
• KOBñ'lerin geliíim
kapasitelerinin artmasÜ.
2009 yÜlÜnda açÜlan CIP EkoInovasyon Proje Teklif ÇaðrÜsÜ
kapsamÜnda Türkiye’den 29
projeyle baívuruda bulunuldu.
YapÜlan deðerlendirmeler
sonucunda, 2009 yÜlÜnda
baívuruda bulunan toplam 202
proje teklifinden 45’i seçilmií
olup, daðÜtÜlacak toplam hibe
tutarÜ 32 milyon Euro. Seçilen
projelerin konu itibariyle daðÜlÜmÜ
ise íu íekilde: Geri dönüíüm
(% 33), yeíil ií (% 29), gÜda
ve içecek sektörü (% 29), yapÜ
sektörü (% 7), diðerleri (% 2).
13 Nisan 2010 tarihi itibariyle
açÜlmasÜ öngörülen yeni çaðrÜ
kapsamÜnda ise program
önceliklerine ve hedeflerine
uygun eko-yenilikçi projelere
35 milyon Euro hibe
verilecek. Proje baívurularÜ,
Avrupa Komisyonu Çevre
Genel Müdürlüðü’nün EkoInovasyon’la ilgili linkinden
(http://ec.europa.eu/
environment/eco-innovation)
elektronik olarak yapÜlÜyor.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
On April 13, 2010, the
European Commission opens
call for proposals for the "EcoInnovation" project under the
"Competitiveness and Innovation
Framework Programme (CIP)".
The Eco-Innovation Programme
covers every type of
innovation intended to reach
the sustainable development
goal. It supports the projects
that use eco-innovative
products, techniques, services
or processes, aim to reduce
or completely eliminate
the negative effects on the
environment, and encourage the
more efficient end responsible
use of natural resources
including energy.
The main objectives of the
programme that gives priority to
the SMEs are;
• Adopting new and integrated
approaches in eco-innovation
areas such as environment
management and putting
environmental friendly
products, processes and
services into use
• Encouraging the use of
environmental-friendly
solutions in the market by
eliminating the barriers in
front of market access
• Increasing the development
capacities of the SMEs.
Turkey applied to the 2009
CIP Eco-Innovation Call for
Proposals with 29 projects.
As a result of assessments,
45 of the 202 projects that
made an application in 2009
European-wide were selected
and the total grant amount to be
distributed is 32 million Euros.
The distribution of the selected
projects as to their subjects is
as follows: Recycling (33%),
green business (29%), food
and beverage sector (29%),
construction sector (7%), others
(2%).
Within the context of a new call
that is planned to be launched
by April 13, 2010, ecoinnovative projects suited to the
priorities and the goals of the
programme will grant 35 million
Euros. The project applications
are made electronically via
the European Commission's
Environment DirectorateGeneral's link related with EcoInnovation (http://ec.europa.eu/
environment/eco-innovation).
-61-
RÖPORTAJ-INTERVIEW
Tuba Kobaí
AB ve UluslararasÜ ñíbirliði ìubesi
Department of European Union and
International Cooperation
Sivil toplum kuruluílarÜ ekonominin önemli bir aktörü haline geldi
Non-governmental organizations have become an important
player of economy
EKONOMñK GELñìñMñN
YENñ LOKOMOTñFñ:
STK’LAR
THE NEW LOCOMOTIVE FOR
ECONOMIC DEVELOPMENT: NGO’s
S
ivil Toplum KuruluílarÜ (STK), baskÜ gücü olmanÜn yanÜ sÜra, özel sektör ile birlikte geliítirdikleri sosyal
sorumluluk projeleri ile demokratik kültüre olduðu kadar ülke ekonomisine de yön veriyor. STK’lar bu
rolleriyle artÜk üçüncü bir sektör haline geliyor. Türkiye’nin de hem toplumsal geliíme hem de ekonomide
yapÜsal reformlarÜn baíarÜsÜ için üçüncü sektörün farkÜna varmasÜ gerekiyor.
I
n addition to being a pressure force, Non-Governmental Organizations (NGO's) direct national economy
as well as democratic culture with the social responsibility projects they develop in conjunction with the
private sector. With these roles, NGOs are now becoming a third sector. Turkey has to become aware of
the third sector both for social development and for the success of the structural reforms in economy.
Gerek ekonomide gerekse
politikada, devlet “kamu”,
iídünyasÜ da “özel sektör” olarak
tanÜmlanÜr. ñídünyasÜ “meslek
örgütleri, sendikalar, dernekler,
birlikler”, hayÜr kurumlarÜ ise
“Sivil Toplum KuruluílarÜ (STK)”
olarak nitelenir.
Bugüne kadar STK, baskÜ grubu
ve kendi zümrelerinin hak ve
çÜkarlarÜnÜ koruyan oluíumlar
olarak bilinirdi. Ancak STK’nÜn
fonksiyonlarÜ ile ilgili olarak artÜk
-62-
yeni bir kavramla tanÜíÜyoruz.
Bu kavram “üçüncü sektör”
olarak niteleniyor. Çünkü
özel sektör kurumlarÜ, sosyal
sorumluluk birimleri yoluyla
ülkenin sosyal ve demokratik
kültürü ile refah seviyesini
geliítiren güçlü bir oluíum
haline geliyor. O kadar ki, bir
ticari sektör gibi çalÜítÜklarÜ için
istihdam artÜíÜnda bile önemli rol
alÜyorlar. STK’lar bu yönleriyle
özel sektör ile de beraber çalÜíÜp,
geliítirdikleri çeíitli projeler
nedeniyle devletten de destek
alÜyorlar.
In economy as well as in
politics, government is defined
as “public” and business world
is defined as “private sector”.
The business world is described
as “professional organizations,
unions and associations” and the
charities are described as “NonGovernmental Organizations
(NGO's)”.
To date, NGO's were known
to be pressure groups and
formations that protect the
rights and interests of their
own classes. However, we are
now introduced a new concept
related with the functions of
NGO's. This concept is described
as “the third sector”. That is
because the private sector
turns institutions into powerful
formations that improve
the country's level of social
and democratic culture and
prosperity with their social
responsibility units. In so much
that, they have an important
role even in employment growth
since they work as a trade
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
usually performed by donating
to or raising funds for certain
undertakings of NGO's. In return,
the private sector institutions do
not only benefit from 'feeling
good' for helping an organization
in need, but they also acquire a
positive public image.
Dr. Leah M. Ersoylu, ABD’deki
üçüncü sektör kurumlarÜna
stratejik planlama ve
deðerlendirme alanlarÜnda
danÜímanlÜk hizmeti veren
Ersoylu Consulting adli
danÜímanlÜk íirketinin kurucusu
ve baíkanÜ. Dr. Leah M. Ersoylu,
STK’nÜn yeni konumunu ve
rolünü anlattÜ:
Is this the reason why the
concept of 3rd sector is
becoming widespread?
STK’nÜn deðiíen rolü ve
Türkiye için önemi nedir?
Özel sektör kurumlarÜ ve
STK, Türkiye gibi kapitalist
demokrasilerde çok kritik
bir role sahip. Bu iki grup
arasÜndaki iliíki genellikle pozitif
iíbirliðinden, deðerler arasÜ
çatÜímaya kadar uzanan genií
bir yelpazeye daðÜlmÜí durumda.
Fakat en çok rastlanan dinamik
özel sektör kurumlarÜnÜn –
sosyal sorumluluk birimleri
yoluyla – ülkenin sosyal ve
demokratik kültürü ile refah
seviyesini geliítiren güçlü bir
üçüncü sektöre destek olduklarÜ
sistemdir. Bu da genellikle
STK'nÜn belli teíebbüslerine
baðÜí saðlamak veya fon temin
etmek yolu ile gerçekleíir.
KaríÜlÜðÜnda özel sektör
kurumlarÜ, ihtiyacÜ olan bir
organizasyona yardÜmcÜ olmanÜn
verdiði ‘güzel duygulardan’
faydalanmakla kalmaz, ayni
zamanda da olumlu bir
toplumsal imaj edinirler.
Bu nedenle mi 3. sektör
kavramÜ yaygÜnlaíÜyor?
Evet, özel sektör kurumlarÜ ve
STK arasÜnda genellikle gözardÜ
edilen bir diðer sinerji de
topluma ií imkanÜ yaratmadaki
benzerlikleri. Genií çaplÜ iktisadi
sistemde sivil toplum sektörü
tam anlamÜ ile bir ticari sektör
veya sanayidir. Devlet, ticari
iíletmeler ve toplumun ilerleme
adÜna birlikte çalÜítÜðÜ, saðlÜklÜ bir
sosyal ve sivil toplum yaratÜlmak
isteniyorsa, STK’nÜn bu tanÜmda
ele alÜnmasÜ gereklidir.
STK’larÜ tarif ettiðiniz íekilde
tanÜmlayÜp, sonuç alan ülkeler
var mÜ?
Tabi. Örneðin, Amerika Birleíik
Devletleri’nde üçüncü sektör,
istihdam büyümesi açÜsÜndan
Dr. Leah M. Ersoylu
özel sektör ve devlet sektörünü
önemli oranda geride bÜraktÜ.
2004 yÜlÜna ait bir rapora göre,
ABD üçüncü sektör istihdam
büyümesi 1997-2001 yÜllarÜ
arasÜnda yüzde 2.5 olurken ABD
özel sektör büyümesi yüzde
1.8 olarak gerçekleíti. DahasÜ,
yakÜn geçmiíte ABD Federal
hükümeti tarafÜndan ülkenin
içinde bulunduðu aðÜr resesyona
çare amaçlÜ olarak Meclis’ten
geçirilen Ekonomik ñyileíme
YasasÜnda (Economic Recovery
Act), özel sektörün yanÜnda
üçüncü sektöre de çok ciddi bir
fon ayrÜldÜ ve hem altyapÜ hem
de sosyal projeler için bu sektöre
büyük teívik saðlandÜ. Bugün
itibariyle ABD’de sayÜlarÜ 1.4
milyona ulaímÜí olan STK'nÜn
toplam istihdamÜ 15 milyona
yaklaíÜyor. Johns Hopkins Sivil
Toplum ÇalÜímalar Merkezi’nin
Birleímií Milletler STK El Kitabi
için yaptÜðÜ analize göre bu
rakam, ABD’de ekonomik olarak
aktif ií gücünün yüzde 9.8’ini
oluíturuyor. Baíka bir deyiíle,
ABD örneði göstermektedir
ki, güçlü bir üçüncü sektör bir
ülkenin sadece sosyal yapÜsÜ için
deðil, ayni zamanda ekonomik
gücü için de çok önemli bir
parametre oluíturmaktadÜr.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
sector. With these aspects
of theirs, NGO's also work in
conjunction with the private
sector and receive support from
the government for the various
projects they develop.
Dr. Leah M. Ersoylu is the
founder and president of
the consulting firm Ersoylu
Consulting that provides
consulting services to the third
sector institutions in the USA in
the areas of strategic planning
and evaluation. Dr. Leah M.
Ersoylu has talked about the new
position and role of the NGO's:
What is the changed role of
NGO's and its importance for
Turkey?
The private sector institutions
and NGO's have a critical role
in capitalist democracies like
Turkey. The relationships
between these two groups
generally range from positive
cooperation to the conflict of
values. But the most common
system is the one in which
the dynamic private sector
institutions support a strong third
sector that develops the country's
level of social and democratic
culture and prosperity - with its
social responsibility units. This is
Yes, another often neglected
synergy between the private
sector institutions and NGO's
is their similarity in terms of
creating job opportunities
for the public. In the global
economic system, the nongovernmental sector in the
proper sense is a trade sector
or industry. If it is aimed
at creating a healthy social
and civil society in which the
government, commercial
enterprises and public work
together for progress, NGO's
must be taken into consideration
with this definition.
Are there countries that define
NGO's in the way you describe
and get results?
Of course! For example, the
third sector has significantly
outstripped the private and the
public sector as to employment
growth in the United States.
According to a 2004 report, as
the third-sector employment
growth of the USA between
the years 1997-2001 was 2.5
percent, the private sector
growth of the USA was 1.8
percent. Moreover, in the
Economic Recovery Act passed
through the Parliament by the
U.S. Federal government in
order to remedy the severe
recession the country is in, a
serious funding is saved for
the third sector as well as
the private sector and great
incentives are provided for
both the infrastructure and the
social projects in this sector.
As of today, the number of
NGO's in the USA has reached
1.4 million and their total
employment is approaching
15 million. According to
the analysis made by Johns
-63-
Peki Türkiye’de üçüncü sektör
neden yeterince profesyonel
deðil?
Bu soru bir çok ülkede üçüncü
sektörün
se
ktörün karsÜ karsÜya kaldÜðÜ
ana sorunlardan birine isaret
etmekte. Ortalama bir STK
sosyal deðerleri desteklemede,
güçlü bir ekonomi yaratmada
bu kadar önemli bir role
sahipken neden yapÜ olarak
daha güçlü deðildir? Bu konuda
kilit nokta toplumlarÜn anlayÜí
biçimi ve zamandÜr. ABD
örneðinin bize gösterdiði íudur
ki, güçlü ve fonksiyonel bir
üçüncü sektör geliítirmek uzun
zaman alan bir süreçtir. Bunun
için pek çok faktör gereklidir.
Güçlü devlet desteði, yenilikçi
düíünceleri bir organizasyon
kurmaya özendirecek
teívikler, güçlü bir sivil toplum
kavramÜna deðer veren ve bu
sektörün profesyonellerce idare
edilmesinin deðerini idrak etmií
bir toplum ve son olarak bu
sektörün kurumlarÜnda uzun
sure deðerlendirebilecek insan
kaynaklarÜ yaratan bir eðitim
sistemi gibi faktörlerin bileíimi,
bu amaca ulaíÜlmasÜ açÜsÜndan
hayati önem taíÜr.
ìüphesiz ki bugünün Türkiyesi,
eðitim yapÜsÜnÜ, vergi yasasÜnÜ
ve sosyal standartlarÜnÜ geliítirip
ileride bu sistemi destekleyecek
hale getirecek uzun vadeli
bir büyüme aíamasÜnda. Bu
aíamada, halkÜn, ozel sektorun
ve devletin önde gelenlerinin
íunu görmesi gerekmektedir
ki, bu amaca sadece iíini
amatörce yapan iyi niyetli
gönüllülerle ulaíÜlmasÜ mümkün
deðildir. Bu noktada artik
toplumun, gerekli fonlara sahip
profesyonel STK’nÜn deðerini
özümsemií olmasÜ íarttÜr. STK
profesyonelleímek yerine gelip
geçici bir yaklaíÜmla ve amatör
kaynaklarla yönetildikleri zaman
bir çok problem açÜða çÜ
çÜkar.
kar.
Ne gibi sorunlarla karíÜlaíma
ihtimali var?
Güvenilirlik kaybÜ baíta geliyor.
Profesyonel yönetilmeyen
STK’lar toplum ve özel ortaklar
tarafÜndan ciddiye alÜnmazlar
ve fon bulmakta ciddi sorun
yaíarlar. Toplumu mobilize
edecek ortak bir mesaj eksikliði
yaíanÜr. ñíbirliði eksikliði
olduðunda fonlar verimsiz
harcanmÜí olur. Rekabet mantÜðÜ
egemen olur ve STKlar iíbirliði
yerine birbirleriyle yarÜímaya
çabalarlar. Yenilikten yoksunluk
söz konusudur. Uzun vadeli
giriíim projelerine ve bu
projelere güçlü etkisi olabilecek
görevlerin kritik íekilde
gözden geçirilmesine öncelik
verilmez. Uzun vadeli stratejik
planlama, organizasyon, karar
ve uygulama mekanizmalari
hemen hemen hic islemez.
Sürdürülebilir bir mekanizmaya
sahip olunmamasÜ finansal
kaynak bulmakta ve bunun
akabinde de yönetim ve
planlama anlamÜnda sÜkÜntÜlar
yaratÜr. Bu da bir STKnin
topluma yapabilecegi pozitif
etkiyi çok büyük ölçüde kÜsÜtlar.
Hopkins Centre for Civil Society
Studies for the United Nations
NGO Handbook, this number
constitutes 9.8 percent of the
economically active labour force
in the USA. In other words,
the USA example shows that a
strong constitutes an important
parameter not only for a
country's social structure, but
also for its economic power.
Well, why is Turkey not
sufficiently professional in the
third sector?
This question indicates one of
the main problems the third
sector faces in many countries.
Why is an average NGO not
stronger in its structure when
it has such an important role
in supporting social values and
creating a powerful economy?
The key point of this issue is the
society's way of apprehension
and time. The USA example
shows us that developing a
strong and functional third
sector is a process that takes
a long time. Many factors are
required for this. A combination
of factors such as strong
government support, incentives
to encourage innovative ideas
to found an organization,
a society that esteems the
concept of a strong civil society
and that grasps the value of
having this sector managed
by professionals, and finally,
an education system creating
human resources which can
be put to use for a long time
in the institutions of this sector
is highly significant for the
realization of this aim.
Doubtlessly, today's Turkey is at
the stage of long-term growth
that is to make its educational
structure, tax laws and social
standards develop and support
this system in the future. At this
stage, the prominent people of
the public, the private sector
and the government have to
see that this aim cannot be
realized only with volunteers
who do this unprofessionally in
good faith. The society at this
point must have assimilated
the value of professional NGO
with the necessary funding.
Many problems arise when
NGO's are managed with
a random approach and
amateur resources instead of
professionalizing.
What are the likely problems?
The
he loss of credibility
comes first. If NGO's are not
professionally managed they
are not taken seriously by the
public and the private partners,
and they face serious problems
in receiving funds. The lack of
a common message to mobilize
the society is experienced. When
there is a lack of cooperation,
the funds are spent inefficiently.
Then the logic of competition
dominates and instead of
cooperating, NGO's strive to
compete with each other.
The lack of innovation is in
question. The critical review of
long-term undertaking projects
and the tasks that can strongly
influence these projects are
not prioritized. The long-term
strategic planning, organization,
decision and implementation
mechanisms almost do not
operate at all. Not having a
sustainable mechanism leads
to problems in finding financial
resources and subsequently
in management and planning.
And this significantly limits the
positive impact an NGO can
have on the society.
So is not it necessary to
encourage the public for
NGO's?
-64-
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
O zaman kamuda da STK’lari
özendirmek gerekmiyor mu?
Bugün Türkiye’de sivil toplumun
gerçek
gerç
ek potansiyeline eriíebilmesi
ve Türk toplumuna pozitif
katkÜda bulunabilmesi için
profesyonel, resmi ve altyapÜ
sahibi organizasyonlara ciddi
bir ihtiyaç var. Bu da bizi
özel sektör ve üçüncü sektör
arasÜnda ortak bir nokta
oluíturan baíka bir anahtar
konuya getiriyor: Kurumsal
Sosyal Sorumluluk.
Belirlenmií amaçlara ulaíÜlmasÜ
ve hedeflerin tutturulmasÜ
açÜsÜndan hem devlete, hem
STK'lara, hem de ií dünyasÜna
önemli görevler düíüyor.
Mesela, üçüncü sektöre
katkÜda bulunan bir özel
sektör kurulusunda, “Sosyal
Sorumluluk” departmanlarÜnÜn
görevleri oldukça kritik.
Bunlardan en onemlisi de,
üçüncü sektöre verilen
finansal kaynaklarÜn takibi ve
degerlendirmesi. Verimliliðin
ve etkili yönetimin artÜk bir lüks
deðil mecburiyet olduðu bu
global sistemde bu yaklaíÜm
olmazsa olmaz halini aldÜ.
STKlarin bir atilim yapabilmesi
icin kamuda ozendirme kadar
ozel sektorde yeni yaklasimlar
da cok onemli. Bu konuda
erken atilim yapan ozel sektor
kurumlari, pazarlama ve hakla
iliskiler alanlarinda da cok
buyuk avantaj saglayacaklar.
STK’larÜn geliítirilmesi için
Türkiye’de neler yapÜlmalÜ?
Uzun vadeli sosyal sorunlara
sürdürülebilir ve kalÜcÜ
çözümler hedeflemek, bir
sistemsel deðiíim arayÜíÜdÜr.
Türkiye’deki üçüncü sektörün
de bu noktada geliímií ülkeler
seviyesine gelebilmesi için bu
sistemsel deðiíim arayÜíÜna
girme yönünde adÜm atmasÜ
çok önemli. Bugünün modern
STK'larÜ çok çeíitli fonksiyonlara
sahip; bunlar temel hizmetlerde
bulunan klasik yardÜm amaçlÜ
hayÜr kurumlarÜndan tutun da,
insan haklarÜ, eðitim, çocuk
saðlÜðÜ gibi daha uzun vadeli
sistemsel deðiíim arayan
kurumlara kadar genií bir
yelpazede deðerlendirilebiliyor.
Bu ikinci grup, özellikle devletin
tek baíÜna çözmekte zorlandÜðÜ
veya etkisiz kaldÜðÜ derin sosyal
konularda öne çÜkÜyor. Ancak
bu anlamda yeterliliðe sahip
profesyonellerden faydalanan
bir STK, bu tarz bir sistemsel
deðiíimi gerçekleítirebilecek
kamusal veya özel ortaklÜklar
kurabilir. Sürdürülebilir
deðiíimin gerçekleítirilebilmesi
için, ií dünyasÜ aktörlerinin
üçüncü sektörle ortak çalÜímasÜ
çok önemli bir olgu olarak
karíÜmÜza çÜkÜyor.
Bu tarz bir ortak çalÜíma için
neler gerekli ?
Öncelikle belli baílÜ sorunlar ve
çözümler belirlenmeli. Eldeki
kaynaklarÜ optimum íekilde
deðerlendiren ortaklÜklar
kurulmalÜ. Aktivitelerin etki
ve baíarÜsÜ ölçülmeli. Konu
hakkÜnda açÜk bir mesaj
verilmesi açÜsÜndan kuvvetli bir
halka iliíkiler giriíimi olmalÜ.
STK, içinde ií altyapÜsÜ kurulmasÜ
için eðitim ve teknik yardÜm
yapÜlmalÜ.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Today Turkey is in serious need
of professional and official
organizations with infrastructure
for the civil society to reach
its true potential and to make
a positive contribution to the
Turkish society. And this brings
us to another key issue that
constitutes a common point
between the private sector and
the third sector: Corporate
Social Responsibility.
In order to achieve the
determined goals and to realize
the aims, the government and
NGO's as well as the business
world have important roles.
For example, in a private sector
establishment that contributes
to the third sector, the tasks
of the “Social Responsibility”
departments are highly critical.
And the most important one is
the pursuit and evaluation of the
financial resources supplied to
the third sector. This approach
has become indispensable in this
global system in which efficiency
and effective management
are no longer a luxuries but
necessities. For NGO's to make a
progress, new approaches in the
private sector are as significant
as the encouragement of the
public. The private sector
institutions making early
progress in this area will have
a great advantage in marketing
and public relations.
What has to be done for the
development of NGO's in
Turkey?
Aiming to find sustainable
and permanent solutions for
long-term social problems is
a search for systemic change.
It is very important for Turkey
at this point to take a step to
start searching for this systemic
change to reach the level of
developed countries. Today's
modern NGO's have various
functions; these can be assessed
in a wide range varying from
classical charities with basic
services to institutions looking
for long-term systemic change
in areas such as human rights,
educations and child health.
This second group stands
out particularly in deep social
issues that the government has
difficulties or remains ineffective
resolving by itself. Only a NGO
that benefits from professionals
qualified in this sense can
establish public or private
partnerships to realize this sort
of a systemic change. In order
to achieve sustainable change,
it is very important for the
actors of the business world to
collaborate with the third sector.
What are the requirements for
this kind of collaboration?
Primarily, major problems
and solutions should be
determined. Partnerships should
be established to assess the
available resources optimally.
The effects and success of the
activities should be measured.
In order to provide a clear
message on the subject, there
has to be a strong public
relations initiative. To establish
a business infrastructure within
NGO, training and technical
assistance should be supplied.
-65-
ETKñNLñK-ACTIVITY
Nalan Söylemez
Ertuðrul FaciasÜ’nÜn 120’nci yÜlÜnda Japon kültürü tanÜtÜlÜyor
Japanese culture is introduced on the 120 th year of Ertuðrul Disaster
JAPON
KÜLTÜRÜNÜ
TANIMA VE ANLAMA YILI
YEAR OF KNOWING AND COMPREHENDING
JAPANESE CULTURE
2
003`te Japonya`da “Türkiye YÜlÜ” kutlamalarÜnÜn ardÜndan, 2010 Türkiye`de “Japonya YÜlÜ”
olarak kutlanÜyor. YÜl boyunca, Japon kültürünün birbirinden farklÜ örneklerinin yanÜ sÜra
sinema, tiyatro, dans ve müzik gösterileri düzenlenecek. Etkinlikler kapsamÜnda iki ülke arasÜndaki
turizmin de canlandÜrÜlmasÜ planlanÜyor.
A
fter the “Turkey Year” celebrations in 2003 held in Japan, 2010 is celebrated as “Japan
Year” in Turkey. Movie, theatre, dance and music shows will be organized all the year round
besides introducing various samples of the Japanese culture. Within the scope of the activities, it
is planned to vitalize the tourism between the two countries.
Ertuðrul FaciasÜ’yla baílayan
Türk - Japon dostluðunun
120’nci yÜlÜ bir yÜla yayÜlan
etkinliklerle kutlanÜyor. “2010
Türkiye’de Japonya YÜlÜ” adÜ
altÜnda düzenlenen etkinlikler
kapsamÜnda Japon kültürünü
tanÜtan ve iki ülke iliíkilerini
-66-
güçlendirmeye yönelik bir dizi
organizasyon gerçekleítiriliyor.
YÜl boyunca ñstanbul’un muhtelif
kültür merkezlerinde Japon
gölge oyunlarÜndan, sinemaya,
resim ve kaligrafi sergisinden
dans gösterilerine kadar pek çok
etkinlik meraklÜsÜyla buluíacak.
Sadece kültür alanÜnda deðil
aynÜ zamanda eðitim, turizm ve
ticarette de ülkeler arasÜ iliíkiler
artÜrÜlacak.
The 120th anniversary of
Turkish-Japanese friendship
that started with the Ertuðrul
Disaster is celebrated with
activities organized throughout
the year. Within the scope of
the activities organized under
“Japan Year 2010 in Turkey”,
a series of organizations
are carried out in order to
introduce the Japanese culture
and strengthen the relations
between the two countries.
All the year round, many
activities from Japanese shadow
shows, movies to painting and
calligraphy exhibitions will meet
their fans at various cultural
centres in ñstanbul. The relation
between the nations will be
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
2003 DE TÜRKñYE YILIYDI
Türkiye’de Japonya YÜlÜ ile
hedeflerinin iki ülke arasÜndaki
iliíkileri artÜrmak olduðunu
söyleyen Japonya’nÜn ñstanbul
Baíkonsolosu Katsuyoshi
Hayashi, Türkiye’de Japon YÜlÜ
fikrinin ortaya çÜkÜí süreciyle
ilgili íöyle konuítu:
“Bu fikrin ortaya çÜkÜíÜ 2006
yÜlÜnÜn Ocak ayÜna denk geliyor.
Japonya’nÜn o dönemdeki
baíbakanÜ Türkiye’ye yaptÜðÜ
ziyarette Baíbakan Erdoðan’a
bir öneride bulunuyor ve
SayÜn Erdoðan da bu öneriyi
kabul ediyor. Ancak bütün bu
görüímelerin arka planÜnda
2003’te Japonya’da Türkiye
YÜlÜ yapÜlmasÜ yatÜyor. Bu
organizasyon aynÜ zamanda iade
niteliði taíÜyor. Bu etkinliklerin
2010’a denk getirilmesinin özel
sebebi de Türk - Japon dostluk
iliíkilerinin baílangÜcÜ sayÜlan
Ertuðrul FaciasÜ’nÜn 120’nci
yÜlÜ olmasÜ. Haziran 2008’de
CumhurbaíkanÜ SayÜn Gül’ün
Japonya ziyaretinde 2010’un
Türkiye’de Japonya YÜlÜ olarak
kutlanmasÜna karar verildi.”
GELECEïE YATIRIM
2010 Türkiye’de Japonya
YÜlÜ etkinliklerine ilginin çok
yoðun olduðunu söyleyen
Etkinlikler yÜl sonuna kadar sürecek
Birbirinden ilginç etkinliklerle Türk seyircisini buluíturacak
olan 2010 Türkiye’de Japonya YÜlÜ kapsamÜnda ana
etkinliklerin yanÜ sÜra çok sayÜda da ara etkinlik düzenlenecek.
Mart ayÜnda KadÜköy Caddebostan Kültür Merkezi’nde
Japon Gölge Oyunu tiyatro gösterisi yapÜldÜ. Nisan ayÜnda
SabancÜ Müzesi’nde Japon, OsmanlÜ ve Latin kaligrafisi sergisi
olacak. MayÜs’ta TopkapÜ SarayÜ’nda Japon Milli Hazinesi ve
Japonya’nÜn Güzellikleri adÜnda bir sergi gerçekleítirilecek.
Haziran ayÜnda da yine dans ve tiyatro gösterileri organize
edilecek. Temmuz’daki ñstanbul Jazz Festivali’ne ünlü bir
Japon piyanist gelecek. Aðustos’ta da Pera Müzesi’nde
tanÜnmÜí bir Japon ressamÜnÜn resim sergisi açÜlacak.
Sonbahara doðru da ñstanbul Modern’de bir Manga sergisi
yapÜlmasÜ planlanÜyor.
The activities will continue until the end of the
year
Within the scope of 2010 Japan Year in Turkey, which
will bring Turkish audience together with many interesting
activities, there will be many side activities besides the main
activities.
A Japanese Shadow Show theatre performance was held
at KadÜköy Caddebostan Cultural Centre in March. The
Japanese, Ottoman and Latin calligraphy exhibition will be
organized at SabancÜ Museum in April. In May, the Japanese
National Treasure and Beauties of Japan exhibition will be
organized at the TopkapÜ Palace. Besides, there will be some
dance and theatre performances organized in June. A famous
Japanese pianist will come to Istanbul Jazz Festival in July.
The painting exhibition of a famous Japanese painter will be
held in August at Pera Museum. It is planned to organize a
Manga exhibition at Istanbul Modern around autumn.
Katsuyoshi Hayashi
enhanced not only in the cultural
field, but also in education,
tourism and commerce.
2003 WAS THE YEAR OF
TURKEY
Japanese Consul General in
ñstanbul,l, Katsuyoshi Hayashi has
ñstanbu
stated that their first objective is
to improve the relations among
the two countries through
the Japan Year in Turkey and
commented further as follows
concerning how this idea of
Japan Year in Turkey was put
forward:
“The idea was brought up
in January 2006. The Prime
Minister of Japan at that time
made a proposal to Prime
Minister Erdoðan during
his visit to Turkey and Mr.
Erdoðan accepted the proposal.
However, the Turkey Year in
Japan in 2003 is the basis
of all these meetings. This
organization may also be
considered as a kind of return.
The special reason why these
activities are organized in
2010 is the coincidence with
the 120th year of the Ertuðrul
Disaster which represents
the beginning of the friendly
relations between Turkey and
Japan. During the President
Abdullah Gül’s visit to Japan
in June 2008, it was decided
to celebrate the year 2010 as
Japan Year in Turkey.
INVESTING IN THE
FUTURE
Stating that the interest in the
activities of 2010 Japan Year in
Turkey is very intense, Consul
General Hayashi has said: “An
anime conference and show
was held at Pera Museum
in February. The number of
people who could not watch
the show was more than three
times the number of people who
could watch. Moreover, 350
people came to the hall with the
capacity of 200 people for the
Japanese films festival held in
January”.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
-67-
Facia ile baílayan dostluk
1887’de Japonya ñmparatoru Meiji'nin yeðeni Prens Komatsu,
eíiyle birlikte OsmanlÜ ñmparatorluðu'nu ziyaret eder ve OsmanlÜ
PadiíahÜ Sultan II. Abdülhamit tarafÜndan kabul edilir. Bunun
ardÜndan, Sultan II. Abdülhamit, Tuðamiral Osman Paía
komutasÜndaki Ertuðrul Firkateyni'ni 650 kiíilik mürettebatÜyla
Temmuz 1889'da Japonya'ya gönderir. Haziran 1890'da heyet
Yokohama LimanÜ'na ulaíÜr ve Tuðamiral Osman Paía, OsmanlÜ
ñmparatorluðu yüksek niíanÜnÜ ñmparator Meiji'ye takdim eder.
Eylül 1890'da heyet dönüí yolculuðuna çÜkar. Ancak Ertuðrul
Firkateyni Kobe'ye doðru yol almakta iken, Kishu açÜklarÜnda
tayfuna yakalanÜr. ìiddetli rüzgâr ve büyük dalgalar arasÜnda
Ertuðrul Firkateyni, Kashinozaki deniz fenerine doðru
seyrederken maalesef kÜyÜdan yaklaíÜk 40 metre açÜkta kayalÜklara
çarparak batar.
Çevredeki halkÜn özverili çabalarÜna raðmen ancak 69 denizci
kurtarÜlÜr. Osman Paía himayesindeki 587 mürettebat íehit olur.
Daha sonra Japon DonanmasÜ'na ait ‘Kongou’ ve ‘Hiei’ isimli
savaí gemileriyle ñstanbul'a ulaítÜrÜlÜr. AyrÜca kazazedeler ve geride
kalan aileleri için Japonya çapÜnda yardÜm toplanÜr. Hal-i hazÜrda
Kushimoto'da Ertuðrul Firkateyni batÜðÜnÜn çÜkarÜlmasÜ projesi
yürütülüyor.
Ertuðrul Firkateyni'nin Japonya'yÜ ziyareti ve sonrasÜnda meydana
gelen bu elim facia, iki ülke arasÜndaki dostluk iliíkilerinin
baílamasÜna vesile olur. KazanÜn meydana geldiði Wakayama
Eyaleti Kushimoto ilçesine “Ertuðrul Firkateyni ìehitleri AnÜtÜ” inía
edildi, her yÜl anma törenleri düzenleniyor. AyrÜca, Kushimoto ile
kardeí íehir ilan edilen Mersin’de aynÜ formda “Refah ìehitleri
AnÜtÜ” inía edildi.
Friendship that started with a disaster
In 1887, Prince Komatsu, the nephew of Japanese Emperor
Meiji, visited the Ottoman Empire with his spouse and he was
received by Sultan Abdulhamid II. Later on, Sultan Abdulhamid
II instructed the Ertuðrul Frigate to set sail for Japan with Rear
Admiral Osman Pasha commanding with a total of 650 sailors
in July 1889. In June 1890, the delegation arrived in Port
Yokohama and Rear Admiral Osman Pasha presented the High
Order of the Ottoman Empire to Emperor Meiji.
In September 1890, the delegation set sail for the return journey.
However, en route to Kobe, Ertuðrul was caught in a typhoon
off the Kishu. While sailing towards the Kashinozaki Lighthouse
with strong wind and violent waves, unfortunately Ertuðrul hit the
reefs and sank, approximately 40 meters off the shore.
Thanks to the self-denying efforts of the local people, 69 sailors
were rescued. This big disaster claimed the lives of 587 sailors
that were under the command of Osman Pasha. Later, they
were transported back to ñstanbul onboard Japanese corvettes
‘Kongou’ and ‘Hiei’ belonging to Japanese Navy. Besides, fundraising activities were held nationwide for the victims and their
left families. Currently, the project for salvaging the sunken wreck
of Ertuðrul Frigate is conducted.
Ertuðrul Frigate's visit to Japan and the subsequent sad disaster
are perceived as the reason for the beginning of the friendly
relations between the two countries. “Memorial for the Ertuðrul
Frigate Martyrs” was built in Kushimoto district in Wakayama
Prefecture where the incident occurred and the event is
commemorated every year. Besides, “Memorial for the Refah
Martyrs” was built in the same form in Kushimoto in Mersin
considered as the sister city of Kushimoto.
-68-
Baíkonsolos Hayashi, “ìubat
ayÜnda Pera Müzesi’nde bir
anime konferansÜ ve gösterimi
yapÜldÜ. ñzleyemeyenlerin sayÜsÜ
izleyenlerden üç kat daha
fazlaydÜ. Yine ocak ayÜnda
Japon filmleri festivaline de 200
kiíilik salona 350 kiíi geldi” diye
konuítu.
Japonya’nÜn Türkiye’ye
tanÜtÜlmasÜnÜn yanÜ sÜra 2010’dan
itibaren iki ülke arasÜndaki
karíÜlÜklÜ turist gidií geliílerinin
artmasÜ da öncelikli amaçlar
arasÜnda. Bu etkinliklerle ayrÜca
ülkeler arasÜ ticaret hacminin
yükseltilmesi, yeni yatÜrÜmlar
yapÜlmasÜ, bilimsel seminer ve
toplantÜlar organize edilmesi de
hedefleniyor. Belediyeler arasÜ
iliíkileri güçlendirerek iíbirliðinin
daha üst boyutlara taíÜnmasÜ,
halklar arasÜ diyalogun
saðlanmasÜ ve öðrencilerin
karíÜlÜklÜ deðií tokuíu da diðer
önemli projeler arasÜnda.
HalihazÜrda Japonya’dan 20
üniversite öðrencisinin Kocaeli
Üniversitesi’ni ziyaret ettiðini
söyleyen Hayashi, “Biz bu küçük
projenin bir filiz bir tohum
olduðunu düíünmekteyiz.
Bunlar zamanla artarak
büyüyecek, aðaç olacak ve
meyve verecek. AmacÜmÜz
geleceðe yatÜrÜm yapmak” diye
konuítu.
JAPONYA SEFERLERñ
ARTACAK
“KÜsa zamanda beklentilerimize
karíÜlÜðÜn turizmden
geleceðini düíünüyoruz”
diyen Baíkonsolos Katsuyoshi
Hayashi, JaponlarÜn Türkiye’ye
yapacaðÜ ziyaretlerin Türklerin
Japonya’ya yapacaðÜ
ziyaretlerden çok daha fazla
olmasÜnÜ beklediklerini ifade etti.
Hayashi, bu sayede Türkiye’nin
turizmine de destek olunacaðÜnÜ
belirterek, íunlarÜ söyledi:
“2007 yÜlÜnda Japonya’dan
Türkiye’ye gelen turist sayÜsÜ
170 bin idi. Bu o tarihe kadar
ulaíÜlan en yüksek rakamdÜ.
2008’de ise biz 200 bin olmasÜnÜ
Besides introducing Japan
to Turkey, it is also among
the prioritized objectives to
increase the number of mutual
travelling between the two
countries beginning from 2010.
Through these activities, it is
also targeted to enhance the
volume of commerce among
these countries, to ensure new
investments to be made and
to organize scientific seminars
and meetings. Empowering
the inter-municipal relations so
as to improve the cooperation,
facilitating inter-communal
dialogue and exchanging
students are also among the
other important projects.
Stating that 20 universities
have already visited Kocaeli
University, Hayashi has told:
“We consider this small project
as a bud or a seed. These will
grow, become a tree and bear
fruit in time. Our purpose is to
make investment in the future”.
NUMBER OF FLIGHTS TO
JAPAN WILL INCREASE
The Consul General Katsuyoshi
Hayashi has said “We believe
that our expectations will be
met by tourism in short-term”
and expressed that they expect
the number of Turkey visits of
Japanese people will be more
than the number of Japan visits
of Turkish people. Hayashi
has stated that it will therefore
support the tourism of Turkey
and talked as follows:
“The number of tourists came
from Japan to Turkey was 170
thousand in 2007. This was
the highest number reached
until that year. However, in
2008 this number decreased
to 160 thousand as a result of
the global crisis, even though
we had expected the mentioned
amount to be around 200
thousand. This amount slightly
decreased to 150 thousand
in 2009. By 2010, we are
planning to increase this amount
by making a “U-turn”.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
bekliyorduk ancak küresel kriz
nedeniyle bu sayÜ 160 bine
düítü. 2009’da da küçük bir
düíüí yaíanarak bu sayÜ 150
bine indi. Biz artÜk 2010’dan
sonra bir ‘U dönüíü’ yaparak bu
sayÜyÜ daha yukarÜlara çÜkarmayÜ
planlÜyoruz. Ne mutlu ki THY
mart ayÜndan sonra Japonya’ya
olan seferlerinde artÜía giderek
Tokyo’ya haftada altÜ, Osaka’ya
da dört sefer yapacak. Bu
uçuílarda çok büyük uçaklar
kullanÜlmasÜ düíünülüyor.”
TÜRKñYE POTANSñYEL
BÖLGE
Japonya’da özel sektörün
Türkiye’ye oldukça olumlu
baktÜðÜnÜ dile getiren Baíkonsolos
Hayashi, “Türkiye’ye olan bu
yoðun ilgileri ülkenizin Ortadoðu,
Balkanlar ve Kuzey Afrika’ya
yakÜn olmasÜndan kaynaklanÜyor.
ñstanbul’un coðrafi konumu da
göz önünde bulundurularak
yapÜlacak çalÜímalarÜn çok daha
yararlÜ olacaðÜ düíünülüyor”
dedi.
Bir baíka beklentilerinin de
insan kaynaðÜ konusunda
olduðunu aktaran Hayashi,
Türkiye’de çok ciddi bir insan
kaynaðÜ bulunduðunu, bu insan
kaynaðÜnÜn eðitimle geliítirilerek
üretime dönüítürülebileceðini
ifade etti.
Hayashi, “Elbette bunun çok
kÜsa sürede gerçekleítirilmesi
mümkün deðil. Ancak beí
seneye kadar yapabilirsek ne
mutlu bize. Japon giriíimciler
ñstanbul’u ve Türkiye’yi üretim
yapÜlabilecek ciddi bir potansiyel
bölge olarak görüyor. Fabrikalar
kurarak bu fabrikalarda
çalÜían eðitimli insan sayÜsÜnÜn
artÜrÜlmasÜnÜ planlÜyoruz.
Türkiye’de üretilen çok íey
var. Ancak sorun íu ki A’dan
Z’ye, baíÜndan sonuna kadar
üretimi yapÜlan ürün az. Belli
ürünlerin parçalarÜ yurtdÜíÜndan
geliyor, burada birleítirilerek
Türk malÜ diye yurtdÜíÜna
ihraç ediliyor. Ancak sÜfÜrdan,
tümüyle Türkiye’de üretilmesinin
çok daha faydalÜ olacaðÜnÜ
düíünüyorum. Bunun olmasÜ
için de Ar-Ge çalÜímalarÜnÜn
derin olarak yaíandÜðÜ bir ií
dünyasÜ olmasÜ gerek.”
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Fortunately, Turkish Airlines will
increase the number of its flights
to Japan after March, as six
times a week to Tokyo and four
times a week to Osaka.
It is planned to use very big
planes for these flights.
TURKEY IS A POTENTIAL
REGION
Stating that the private sector
Stating
in Japan considers Turkey in
a very positive way,
Consul General Hayashi has
said “This intensive interest
is as a consequence of your
country’s being close to Middle
East, Balkans and North Africa.
Considering the geographical
location of ñstanbul, it is obvious
to see that the conducted studies
will be more beneficial”.
Hayashi has also mentioned
that another expectation of
them is regarding the human
resources and said that the
human resources capacity in
Turkey is of a great amount and
the mentioned human resources
can be transformed into
production through improving
by education.
Hayashi has commented further
as follows: “Certainly, it is
not possible to realize this in
a very short time. However,
we will be very pleased if we
can realize this in five years’
time. Japanese entrepreneurs
consider ñstanbul and Turkey as
a region with great potential.
We are planning to establish
factories and increase the
amount of educated people
working at those factories.
There are a lot of things to be
produced in Turkey. However,
the main problem is the lack
of products that are produced
from A to Z meaning from the
beginning till the end. Parts of
certain products are imported
from other countries, and then
these parts are assembled here
in Turkey and consequently
exported as Turkish products
after all. But, I believe it would
be more beneficial to produce
it entirely in Turkey, starting
from scratch. In order to realize
this, there should be a business
world where the R&D works are
profoundly performed.”
-69-
TURñZM-TOURISM
Selma ìenol
Türk turizmcilerin yurtdÜíÜndaki büyümesi sürüyor
Turkish tourism entrepreneurs continue to grow abroad
18 ÜLKEDE
42 TESñS VE
23000 YATAïIMIZ
VAR
WE HAVE 42 FACILITIES
AND 23,000 BEDS IN
18 COUNTRIES
D
ünyanÜn en büyük 10 turizm ülkesi arasÜnda yer alan Türkiye’de, turizmcilerin yurtdÜíÜ
yatÜrÜmlarÜ 7 milyar dolarÜ buldu. YurtdÜíÜnda 18 ülkede, 23 bin yataða sahip 42 konaklama
tesisinin iníaat veya iíletmesini sürdüren Türk turizmciler, yeni yatÜrÜmlara da start veriyor.
I
nvestments abroad by tourism businesses from Turkey, which ranks among the biggest 10
tourism countries in the world, have reached 7 billion dollars. Turkish tourism entrepreneurs
have also given start to new investments alongside the ongoing construction or operation of 42
accommodation facilities totalling a bed capacity of 23,000 in 18 countries.
Kabuðunu kÜran Türk turizm
yatÜrÜmcÜlarÜ, son yÜllarda ülke
sÜnÜrlarÜ dÜíÜndaki faaliyetlerine
hÜz verdi. Öyle ki, bugüne
kadar yurtdÜíÜnda 23 bin yataða
sahip 42 konaklama tesisinin
iníaat veya iíletmesini sürdüren
turizmciler, 3,5 milyar dolarlÜk
-70-
yeni yatÜrÜma daha start veriyor.
Bu rakama Turizm YatÜrÜmcÜlarÜ
Derneði (TYD) üyesi olmadÜðÜ
için kesin saptanamayan
turizmcilerin yatÜrÜmlarÜ da dahil
edildiðinde, turizmcilerin, Türk
otellerinin bayraðÜnÜ yurtdÜíÜnda
sallandÜrmak üzere takribi 7
milyar dolarÜ gözden çÜkardÜðÜ
anlaíÜlÜyor…
In recent years, excelling
Turkish tourism investors
have given emphasis to
operations abroad. So much
so that having undertaken the
construction or operation of
42 accommodation facilities
with 23,000 bed capacity,
tourism businesses are now
embarking on new investments
to the amount of 3.5 billion
dollars. Adding to this figure
the investments by tourism
investors whose investments
cannot be determined because
they are not members to Turkish
Tourism Investors Association
(TYD), it appears that tourism
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
YURTDIìINDA 42 TESñS
Turizm YatÜrÜmcÜlarÜ Derneði
Yönetim Kurulu BaíkanÜ Turgut
Gür, TYD üyelerinin bugüne
kadar yurtdÜíÜnda 23 bin 300
yataða sahip 42 konaklama
tesisinin iníaat veya iíletmesini
üstlendiðini belirtti. Bunlardan
8 bin 515 yataklÜ 19 tesis,
BaðÜmsÜz Devletler Topluluðu
(BDT) ülkelerinde, 8 bin 837
yataklÜ 11 tesis KKTC’de, 5
bin 948 yataklÜ 12 tesis ise
diðer ülkelerde bulunuyor.
TYD üyeleri yurtdÜíÜnda yine
turizm yatÜrÜmÜ kapsamÜnda
deðerlendirebileceðimiz 4
havalimanÜ, 4 alÜíverií merkezi
ve 1 marinanÜn iníaatÜnÜ
üstlendi. Bu yatÜrÜmlarÜn bir
kÜsmÜ tamamlanarak iíletmeye
açÜldÜ, bir kÜsmÜ ise yatÜrÜm
aíamasÜnda.
Dernek üyesi olmayanlarÜn
yatÜrÜmlarÜnÜ ancak tahmin
edebildiklerini belirten Gür, bu
nedenle yurtdÜíÜnda faaliyette
bulunan Türk firmalarÜnÜn ií
hacmini doðru saptamakta
zorlandÜklarÜnÜ söyledi.
7 MñLYAR DOLARLIK
YATIRIM
TYD’nin hesabÜna göre, TYD
TYD’nin
üyelerinin yurtdÜíÜ yatÜrÜm/
iíletme portföyü konaklamada 2
milyar dolar konaklama dÜíÜnda,
havalimanÜ/alÜíverií merkezi/
marinalardaki 1,5 milyar dolarla
birlikte toplam yeni yatÜrÜm
seviyesi 3,5 milyar dolarÜ buldu.
Turgut Gür, “Kaba bir tahminle
TYD üyesi olmayan firmalarÜn
turizmde yurtdÜíÜ yatÜrÜm
miktarÜnÜ da 3,5 milyar kabul
edersek, Türkiye’nin turizmde
yurtdÜíÜ toplam yatÜrÜm
hacmini 7 milyar dolar olarak
hesaplayabiliriz” dedi.
20 TESñSñN YATIRIMI
SÜRÜYOR
DünyanÜn en büyük 10
turizm ülkesi arasÜnda yer
alan Türkiye´de turizmcilerin
sermaye ihracatÜ dikkat çekici
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
entrepreneurs have spared 7
billion dollars in the name of
waving the Turkish flag abroad.
42 FACILITIES ABROAD
Turgut Gür, Chairman of the
Turkish Tourism Investors
Association, stated that
TYD members have to date
undertaken abroad the
construction or operation of
42 facilities with a bed capacity
of 23,300. 19 facilities with
a bed capacity of 8,515
are located in the countries
of the Commonwealth of
Independent States (CIS), 11
facilities a bed capacity of
8,837 in TRNC, with further 12
facilities with a bed capacity of
5,948 in other countries. TYD
members have also undertaken
abroad the construction of 4
airports, 4 shopping centres
and a marina which can be
considered within the scope of
tourism investments. Some of
these investments have been
completed and are in operation
while the rest are in investment
stage. Gür, stating that the
investments by non-members
may only be estimated, has
emphasised that they are having
difficulties when determining
the business volume of Turkish
companies operating abroad.
7-BILLION-DOLLAR WORTH
OF INVESTMENTS
According to TYD calculations,
the total amount of TYD
members’ portfolio of
investment/operation abroad
has reached 3.5 billion dollars,
including 2 billion dollars in the
accommodation industry and
1.5 billion dollars in sectors
other than accommodation such
as airports, shopping centres
and marinas. Turgut Gür has
said: “If we assume roughly
that companies that are not
members of TYD have invested
abroad to the amount of 3.5
billion dollars, we could say
that the total Turkish investment
-71-
ñníaattan kazanan otele girdi
Ekin YazÜm Grubu AraítÜrma Direktörü Fehmi Köfteoðlu da
Türklere ait yurtdÜíÜndaki otellerin toplam yatak kapasitesi,
KKTC’nin de dahil edilmesi durumundan 30 bine yaklaítÜðÜnÜ
ifade ederek bu sayÜnÜn önümüzdeki dönemde artacaðÜnÜ
kaydetti.
Köfteoglu, "YurtdÜíÜnda iníaatÜ, iíletme ya da yönetimi Türklere
ait olan otellerin büyük bölümü BaðÜmsÜz Devletler Topluluðu
(BDT) ülkelerinde bulunuyor. Çünkü Türk iníaat firmalarÜnÜn
oralarda otel iníaatlarÜ vardÜ. YaptÜklarÜ iníaatlarÜn bir kÜsmÜyla
otelciliðe girdiler. Doðrudan doðruya otel yatÜrÜmÜna gidenler
de oldu. Buna ilk örneklerden biri Dedeman oldu, Rixos gibi
zincirler onu takip etti" dedi.
Those who gained from construction have
transited to the hotel business
Fehmi Köfteoðlu, the Research Director of Ekin Publishing
Group, stating that the total bed capacity at hotels abroad
owned by the Turks has approached 30,000, counting those
in TRNC, has said that this figure is estimated to rise in the
near future. Köfteoðlu has told: “The biggest part of the
hotels abroad that were constructed, or are being operated
or managed by the Turks are located in the countries of the
Commonwealth of Independent States (CIS). That is because
Turkish companies have had hotel constructions there. They
have entered the hotel business using some of the hotels
they have constructed. There have been also some who have
invested directly in hotels. The first example for this was
Dedeman and chains such as Rixos have followed them.”
boyutlara ulaíÜrken, yurtdÜíÜnda
boyutlara
halen 20 yeni yatÜrÜmÜn
sürdüðü görülüyor. Emsaí’Ün
Özbekistan ve Beyaz Rusya,
Nurol Holding’in Gürcistan,
Dedeman’Ün Azerbaycan ve
ñran, Üçgen ñníaat’Ün Moskova,
Okan Holding’in Kazakistan,
Rixos’un Kazakistan, Ukrayna,
Avusturya, Dubai, Bahreyn,
Turintaí’Ün KKTC, Limak’Ün
KKTC, Net Holding’in KKTC
yatÜrÜmlarÜ Türk turizmcilerinin
yayÜlmasÜndaki yeni halkalar
olacak. Otel yatÜrÜm iíletme ve
yönetimini ülke sÜnÜrlan dÜíÜna
taíÜyan Türkler yurtdÜíÜndaki
devam eden projelerle birlikte
18 ülkeye ulaítÜ.
KOMìU ÜLKELERDE
YOïUNLAìTI
Türklere ait oteller aðÜrlÜklÜ
olarak komíu ve bölge ülkelerde
yoðunlaíÜyor. AralarÜnda
-72-
Dedeman, Rixos, The Marmara,
Merit gibi zincirlerin de
bulunduðu Türk otelcilerin
önümüzdeki dönemde de
yurtdÜíÜnda tesislerine yenilerini
ekleme planlarÜ bulunuyor.
YatÜrÜmcÜ gruplarÜ içinde
Rixos’un yükseliíi ise dikkat
çekiyor. Halen 3 ayrÜ noktada
iíletmesi bulunan grup, yeni
dönemde bunlara 6 ayrÜ otel
daha ekliyor. Böylece Rixos’un
toplam yatak kapasitesi
yurtdÜíÜnda 5 bine ulaíÜyor.
Rixos yetkilileri Kazakistan,
HÜrvatistan ve Ukrayna´da
faaliyette olan otellerine kÜsa
süre içinde Libya, Tripoli´deki
otel ile Dubai´deki Palm
Jumeirah adasÜnda yer
alan Zabeel Saray by Rixos
ekleneceðini, Bahreyn sahilinde
yer alan "Rixos Marina West
Bahrain" ise bu yÜl içinde
açÜlacaðÜnÜ söyledi.
volume abroad as 7 billion
dollars.”
INVESTMENTS IN 20
FACILITIES ARE ONGOING
20 new investments are still
ongoing with capital outflow
of tourism businesses in
Turkey, ranking among the
biggest 10 tourism countries
in the world, reaching eyecatching proportions. The
investments by Emsaí in
Uzbekistan and Belarus, Nurol
Holding in Georgia, Dedeman
in Azerbaijan and Iran, Üçgen
Construction in Moscow, Okan
Holding in Kazakhstan, Rixos in
Kazakhstan, Ukraine, Austria,
Dubai and Bahrain, Turintaí in
TRNC, Limak in TRNC, and Net
Holding in TRNC are to become
the new phase in the expansion
of Turkish tourism businesses.
Relocating the operation and
management of investments
abroad, the Turks have reached
18 countries including the
ongoing projects.
FOCUS ON NEIGHBOURING
COUNTRIES
The hotels owned by the Turks
are concentrated predominantly
in neighbouring and the region’s
countries. There are also plans
by hoteliers, including hotel
chains such as Dedeman, Rixos,
The Marmara and Merit, to add
new facilities to the existing ones
abroad in the immediate period.
The rise of Rixos among the
investing groups is standing out.
The group, which has facilities
in 3 different locations, is to add
6 different hotels in the coming
period. In this way, the total
bed capacity of Rixos abroad is
to reach 5,000. Rixos officials
have said that the existing hotels
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Bahrain shore to be opened
during this year.
ORIENTATION TOWARDS
EGYPT AND SYRIA
Recently, Egypt and Syria have
become favourite destinations
for investments. Köfteoðlu has
elaborated on the subject: “The
reason for choosing Egypt
was that the season is longer
compared to Turkey. The season
there is 12 months and Egypt
is opening new tourism areas.
For these reasons the Turks are
drawn towards Egypt.”
Turgut Gür, on the other
hand, reminding that the
Syrian Ministry of Tourism
has requested from the Turks
to invest in hotel projects
particularly in Damascus and
Aleppo, has stated: “They
say we can allocate lands,
provide state aids and offer tax
exemptions for you.”
Gür has said that they have also
received offers from countries
such as Lebanon, Jordan and
Libya. He has also announced
that they have received offers
such as “let’s be partners” or
“you operate” from the Arab
countries and Northern Iraq.
THE MARMARA ABROAD
Net Holding, which opened its
first hotel abroad in TRNC 15
years ago, has to date invested
abroad up to 130 million
dollars under the Merit brand
name. The company is planning
to open two new hotels in
Cyprus in the coming period,
one of which is in process of
construction.
MISIR VE SURñYE’YE
YÖNELñM
YatÜrÜmlarda son zamanlarÜn
gözde ülkeleri ise MÜsÜr ve Suriye
oldu. Köfteoðlu, "MÜsÜr´Ü tercih
etmelerinin nedeni Türkiye’ye
göre sezonun daha uzun olmasÜ.
MÜsÜr´da sezon 12 ay ve kendi
içinde yeni turizm bölgeleri
açÜyor. Bu nedenler Türklerin
MÜsÜr´a yönelik arayÜílarÜ var"
deðerlendirmesini yaptÜ.
Turgut Gür de Suriye Turizm
BakanlÜðÜ’nÜn Türklerden baíta
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
in Kazakhstan, Croatia and
Ukraine will be joined shortly
by the hotel in Tripoli, Libya,
and the Zabeel Palace by Rixos,
located on the Palm Jumeirah
Island in Dubai, and the “Rixos
Marina West Bahrain” on the
Dedeman, one of the oldest
hotel chains in Turkey, is
targeting 50 hotels for its
50th anniversary in 2016.
For this reason, the chain will
have opened at least 15 hotels
abroad. Dedeman Group, which
currently has seven hotels
abroad, is planning to add new
hotels to its chain of hotels in
the future in the Middle East,
-73-
ìam ve Halep olmak üzere
otel projelerine imza atmalarÜnÜ
istediðini belirterek “Size yer
tahsisi yaparÜz, teíviklerden
yararlandÜrÜrÜz, vergi muafiyeti
tanÜrÜz diyorlar" dedi.
üstlendiði 3 yeni otelle ismini
Ortadoðu’ya taíÜdÜ. ìam, Halep
ve Palmira’da yer alan otellerle
grubun portföyü toplam 4 bin
800 oda ve 9 bin yatak sayÜsÜna
ulaítÜ.
Gür, Lübnan, Ürdün, Libya gibi
ülkelerden de teklifler geldiðini
söyledi. Arap ülkeleri ve Kuzey
Irak’tan da ‘ortak olalÜm’ ya
da ‘siz iíletin’ íeklinde teklifler
aldÜklarÜnÜ açÜkladÜ.
The Marmara da rotasÜnÜ yurt
dÜíÜna çeviren gruplardan.
Grubun íu anda sadece
ABD´nin New York íehrinde
bir oteli bulunuyor. 10 yÜlda 40
otele ulaíma hedefi bulunan
The Marmara, New York,
Avrupa metropolleri ve Türk
iíadamlarÜnÜn sÜklÜkla gidip
geldiði Sofya, Bakü, Bükreí, St.
Petersburg gibi íehirlerde oteller
açmayÜ planlÜyor. Grup ayrÜca
Karadað ve Belgrad’dan teklifleri
de deðerlendiriyor.
THE MARMARA DA
YURTDIìINDA
15 yÜl önce ilk oteline KKTC’de
açan Net Holding, Merit markasÜ
ile bugüne kadar yurtdÜíÜnda
130 milyon dolar yatÜrÜm yaptÜ.
ìirket önümüzdeki dönemde
KÜbrÜs’ta iki yeni otel daha
açmayÜ planlÜyor, bunlardan biri
iníaat aíamasÜnda.
Türkiye´nin en eski otel
zincirlerinden Dedeman,
2016´da kutlayacaðÜ 50´nci
yÜlÜ için 50 oteli hedefliyor.
Bu nedenle en az 15 oteli
yurtdÜíÜnda açmÜí olacak.
Halen yurtdÜíÜnda yedi oteli
bulunan Dedeman Grubu,
gelecekte Ortadoðu, Doðu
Avrupa, Balkan ülkeleri
ve Türki Cumhuriyetler’de
zincirine yeni halkalar eklemeyi
planlÜyor. Dedeman Hotels
& Resorts International, son
olarak Suriye’de iíletme hakkÜnÜ
-74-
DñVAN DA NñYETLñ
Koç Holding kuruluílarÜndan
Divan da yurtdÜíÜnda otel
açmaya niyetli. Ancak bu
konuda birkaç yÜl önce açÜklama
yapan íirketin henüz hayata
geçmií bir giriíimi bulunmuyor.
Daha önce ñstanbul’da 4
business oteli açan Aygün
Grup da Almanya'nÜn baíkenti
ve yÜlda 18 milyon geceleme
yapÜlan Berlin'de yakÜnda
Titanic Berlin otelini açÜyor.
Oteli açan Mustafa Çelik, basÜna
yansÜyan demecinde Almanya
ve ñspanya’da da projeleri
olduðunu, 2012 yÜlÜnda iki
iníaatÜ daha bitireceðini söyledi.
Turgut Gür
Eastern Europe, the Balkan
Eastern
countries and Turkic Republics.
Lately, The Dedeman Hotels
& Resorts International has
entered the Middle East market
by undertaking the operation
of 3 new hotels in Syria. With
the hotels located in Damascus,
Aleppo and Palmyra, the
group’s portfolio has reached a
total of 4,800 rooms and 9,000
beds.
The Marmara is also among
the groups that steered their
attention abroad. Currently,
the group has only one hotel
in New York. In line with its
target to reach 40 hotels in 10
years, The Marmara is planning
to open hotels in New York
and European metropolises,
and cities frequently visited by
Turkish businessmen such as
Sofia, Baku and St. Petersburg.
The group is also evaluating
offers coming from Montenegro
and Belgrade.
DñVAN HAS INTENTIONS
TOO
Divan, a subsidiary of Koç
Holding,
Hold
ing, is also willing to open
hotels overseas. However,
despite announcing its objective
a few years ago, the company
has still not materialised its
intentions. Aygün Group,
which has previously opened 4
business hotels in ñstanbul, is to
open shortly Titanic Berlin Hotel
in the German capital which
attracts 14 million overnight
stays. Mustafa Çelik, the opened
of the hotel, has said in his
press statement that he also
has projects in Germany and
Spain, and that he will bring
to completion further two
constructions in 2012.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
ñSTANBUL SARAYLARI-ñSTANBUL’S PALACES
Fedai YÜldÜrÜm
TOPKAPI SARAYI,
ON BñN YILLIK
ñRAN MEDENñYETñ ’Nñ
AïIRLADI
TOPKAPI PALACE HAS HOSTED THE
10,000-YEAR OLD IRANIAN CIVILISATION
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
-75-
O
smanlÜ ñmparatorluðu’nun 400 yÜllÜk idare merkezi TopkapÜ SarayÜ, onbin YÜllÜk ñran
Medeniyeti’ne ev sahipliði yaptÜ. Sergide; ñran coðrafyasÜnda yer edinmií ñslamiyet öncesi ve
sonrasÜ döneme ait toplam 295 eser sergilendi. Saray, mayÜs ayÜna kadar Rus ve Japon medeniyeti
eserlerine yer verecek.
T
opkapÜ Palace, the administrative centre of the Ottoman Empire for 400 years, has hosted the
10,000-year old Iranian Civilisation. A total of 295 artefacts from the pre-Islamic and Islamic
periods across Iran have been displayed at the exhibition. The Palace is to exhibit artefacts from
Russian and Japanese civilisations in March and May.
600 yÜllÜk OsmanlÜ
ñmparatorluðu’nun 400
yÜllÜk idare merkezi, OsmanlÜ
padiíahlarÜnÜn yaíadÜðÜ Ulu
Mekan; TopkapÜ SarayÜ…
Tarihteki siyasi önemi kadar
bugün de tarihsel bir deðer olan
TopkapÜ SarayÜ, günümüzde
büyük turist kitlelerini kendine
çekerek, hem Türk tarihinin
dünyaya tanÜtÜlmasÜnda hem de
turizm geliri açÜsÜndan büyük bir
deðer…
Saray, 1985 yÜlÜnda UNESCO
Dünya MiraslarÜ Listesi’ne
giren ñstanbul Tarihî YarÜmada
içerisindeki tarihi eserlerin en
baíÜnda geliyor.
Tarihi yarÜmadanÜn en uç
noktasÜnda, 5 kilometreyi
bulan surlarla çevrili, 700 bin
metrekare özel araziye sahip
bir kompleks olan TopkapÜ
SarayÜ; Haliç’i, Boðaziçi’ni ve
Marmara denizi gören, çok
güzel manzaralÜ, ñstanbul’un ilk
kuruluí yeri olan bilinen akropol
tepesinde bulunuyor.
380 SENELñK ñDARñ
MERKEZ
TopkapÜ SarayÜ Fatih Sultan
Mehmet tarafÜndan 1478 yÜlÜnda
yaptÜrÜldÜ. Sultan Abdülmecid’in
-76-
Dolmabahçe SarayÜ’nÜ
yaptÜrmasÜna kadar yaklaíÜk
380 sene devletin idare merkezi,
OsmanlÜ sultanlarÜnÜn resmi
ikametgahÜ olarak kullanÜldÜ.
TopkapÜ SarayÜ ilk defa,
Sultan Abdülmecid tarafÜndan
1839-1861 yÜllarÜ arasÜnda
adeta tam bir müzeymií gibi
ziyarete açÜldÜ. O dönemin
ñngiliz elçisine TopkapÜ SarayÜ
Hazinesi’ndeki eíyalar gösterildi
ve bundan sonra TopkapÜ SarayÜ
Hazinesi’ndeki eski eserleri
yabancÜlara göstermek gelenek
haline geldi.
Sultan Abdülaziz (18611876) zamanÜnda, ampir
üslupta camekanlÜ vitrinler
yaptÜrÜldÜ, Hazine’deki eski
eserler bu vitrinler içinde
yabancÜlara gösterilmeðe
baílandÜ. Sultan II. Abdülhamid
(1876-1909) tahttan
indirildiði sÜralarda TopkapÜ
SarayÜ Hazine-i Hümâyûn’un
pazar ve salÜ günleri olmak
üzere halkÜn ziyaretine
açÜlmasÜ düíünülmüíse de bu
gerçekleíemedi.
CUMHURñYET DÖNEMñ
Cumhuriyet dönemine
gelindiðinde ise Gazi Mustafa
Kemal Atatürk’ün isteðiyle 3
Nisan 1924 tarihinde halkÜn
ziyaretine açÜlmak üzere
TopkapÜ Palace: the Holly
Residence of Ottoman Sultans,
the administrative centre for
400 years during the 600-year
reign of the Ottoman Empire…
Attracting visiting masses,
TopkapÜ Palace, with its
historical significance equalling
its political importance in the
past, has an immense value
today in terms of promoting
Turkish history in the world as
well as tourism revenues …
The Palace is leading the
monuments belonging to the
Historic Peninsula of ñstanbul,
which became a UNESCO World
Heritage Site in 1985.
TopkapÜ Palace, which is a
complex at the farthest point
of the historic peninsula
surrounded by five-kilometre
long walls with secluded lands
of 700,000 sq. m, is located
on the hills of acropolis offering
stunning views of the Golden
Horn, the Bosphorus and the
Sea of Marmara, which is
thought to be the place where
the city was first established.
ADMINISTRATIVE CENTRE
FOR 380 YEARS
TopkapÜ Palace was constructed
in 1478 by the orders of Sultan
Mehmet the Conqueror. Before
the construction of Dolmabahçe
Palace, ordered by Sultan
Abdülmecid, the Palace was
used as the administrative centre
of the state for 380 years and
served as official residence of
Ottoman Sultans.
TopkapÜ Palace was opened
for visit for the first time in the
capacity of a museum in 18391861 by Sultan Abdülmecid.
The artefacts in the TopkapÜ
Palace Treasury were shown
to the British Ambassador of
the period and from then on, it
became a tradition to show old
artefacts kept at the Treasury to
foreigners.
Imperial style display windows
were made during the reign of
Sultan Abdülaziz (1861-1876)
and artefacts at the Treasury
began to be displayed to
foreigners in these windows.
Even though the treasury
(Hazine-i Hümâyûn) was
considered to be opened
on Tuesdays and Sundays
around the time when Sultan
Abdülhamid II (1876-1909)
was dethroned, this was not
implemented.
REPUBLICAN ERA
During the Republican Era,
TopkapÜ Palace was affiliated
to the Archaeological Museums
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
380 yÜl padiíahlara evsahipliði yaptÜ
ñstanbul’un fethini 1453’te gerçekleítiren genç Fatih Sultan Mehmet,
ñmparatorluk tahtÜnÜ bu íehre taíÜdÜ. Kurduðu ilk saray íehrin
ortasÜnda bulunuyordu. 1470’lerde yaptÜrdÜðÜ ikinci saraya, önceleri
Yeni Saray, yakÜn tarihlerden beri de TopkapÜ SarayÜ deniliyor.
ñstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafÜndan 1460
- 1478 yÜllarÜ arasÜnda yaptÜrÜlan ve zamanla yeni eklemelerle
geniíletilen TopkapÜ SarayÜ, yaklaíÜk 380 yÜl imparatorluðun yönetim
merkezi ve padiíahlarÜn evi olarak kullanÜldÜ.
Dünyada günümüze gelebilmií saraylarÜn en eskisi ve geniíi TopkapÜ
SarayÜ.
BurasÜ, tarihte bilinen diðer Türk saraylarÜ gibi, klasik bir Türk sarayÜ.
Deðiíik fonksiyonlarÜ olan, aðaçlarla gölgelendirilmií, birbirini takip
eden ve abidevi kapÜlarla ayrÜlmÜí avlulardan oluíuyor. Fonksiyonel
yapÜlar bu avlularÜn çevresine serpiítirilmií. Saray, kurulduðu çaðdan
baílayarak sultanlarÜn yaptÜrdÜðÜ birçok deðiíiklik ve eklemelerle
sürekli geliíti. SultanlarÜn 1853’te gösteriíli Dolmabahçe SarayÜ’na
taíÜnmalarÜ ile resmi saraylÜktan çÜktÜ ve hÜzla harap olmaya yüz
tuttu. Cumhuriyet döneminde 50 yÜlÜ aían sürekli onarÜmlar TopkapÜ
SarayÜ’nÜ eski sade güzelliðine kavuíturdu.
Saray olarak kullanÜldÜðÜ devirlerdeki fonksiyonlarÜ, tarihteki diðer
saraylara göre oldukça deðiíik. BurasÜ imparatorluðun tek sahibi
padiíahÜn resmi ikametgâhÜ olmakla beraber, resmi devlet iílerinin
merkezi, bakanlar kurulunun toplandÜðÜ, devlet hazinesi, darphanesi
ve aríivlerinin bulunduðu yerdi.
ñmparatorluðun en yüksek öðrenim kurumu, padiíahÜn ve devletin
üniversitesi de sarayda bulunurdu. OsmanlÜ ñmparatorluðu’nun kalbi,
beyni ve her anlamdaki tek merkezi burasÜydÜ. Kuruluíundan epey
sonra da padiíahlarÜn özel haremleri de bu saraya yerleítirilmiíti.
Home to sultans for 380 years
After the conquest of ñstanbul in 1453, Sultan Mehmet the Conqueror
moved the throne to the city. The first palace he built was in the
centre of the city. The second palace he ordered in 1470, which
was recently re-named as TopkapÜ Palace, used to be called the New
Palace.
TopkapÜ Palace, built between 1460-1478 by the orders of Sultan
Mehmet the Conqueror following the conquest of ñstanbul, was
expanded with the time and served as administrative centre of the
empire and used as residence of sultans.
TopkapÜ Palace is the oldest and the broadest palace surviving to date
in the world.
This place is a classical Turkish palace, just as the other known
palaces in history. The Palace is comprised of successive courtyards
with different functionalities separated by majestic gates and
shadowed with trees. Functional buildings are scattered around these
courtyards. Since the age of its construction, the Palace has been
constantly transformed and expanded as ordered by sultans. With
the move of sultans to the splendid Dolmabahçe Palace in 1853, the
complex ceased to be official palace and was left to perish. More than
50 years of restorations during the Republican Era have brought
TopkapÜ Palace to its former pure glory.
Its functions during the time when it was used as Palace were rather
different compared to other palaces. Being an official home of
the sultan, the sole owner of the empire, it was a place where the
administrative centre of the state, the cabinet of ministers, the state
treasury, the mint and the archives were located.
The university of the sultan and the state, the highest education
institution in the empire, was also located in the Palace. This was the
place where the heart, the brain, or in every sense, the only centre of
the Ottoman Empire was located. After quite some time following its
construction, the private harems of the sultans were also situated here.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
ñstanbul Âsâr-Ü Atika Müzeleri
Müdürlüðü’ne baðlanan TopkapÜ
SarayÜ, önce Hazine KethüdalÜðÜ,
sonra Hazine Müdüriyeti
adÜyla hizmet vermeye baíladÜ.
ArdÜndan Saray, TopkapÜ SarayÜ
Müzesi Müdürlüðü adÜyla
hizmetine devam etti.
TopkapÜ SarayÜ, 1924 yÜlÜnda
bazÜ ufak onarÜmlar yapÜlarak,
ziyaretçilerin gezebilmeleri
için gereken idari önlemler de
alÜndÜktan sonra 9 Ekim 1924
tarihinde müze olarak ziyarete
açÜldÜ. O tarihte ziyarete açÜlan
bölümler KubbealtÜ, Arz OdasÜ,
Mecidiye Köíkü, HekimbaíÜ
OdasÜ, Mustafa Paía Köíkü ve
Baðdad Köíkü’dür.
3.5 MñLYONA YAKIN
ZñYARETÇñ
O tarihten beri TopkapÜ SarayÜ’nÜ
yerli ve yabancÜ pek çok turist
ziyaret ediyor. Hatta ñstanbul’a
gelip de TopkapÜ SarayÜ’nÜ
görmeden ülkesine geri dönen
turist yok gibi…
Directorate (Âsâr-Ü Atika) on
April 3rd, 1924, with the aim
to be opened for visitors and
began operating first under the
name of Treasury Chamberlain
and then the Treasury
Directorate. After that it
continued operating as TopkapÜ
Palace Museum Directorate.
Following small repairs and
the introduction of some
administrative measures in
1924, TopkapÜ Palace was
opened for service as a museum
on October 9, 1924. . The
sections opened to visit at that
time were the main chamber
KubbealtÜ, the Audience
Chamber (Arz OdasÜ), the Grand
Kiosk (Mecidiye Köíkü), the
Chamber of the Chief Physician
(HekimbaíÜ OdasÜ), the Kiosk of
Mustafa Pasha (Mustafa Paía
Köíkü) and the Baghdad Kiosk
(Baðdad Köíkü).
AROUND 3.5 MILLION
VISITORS
TopkapÜ SarayÜ yetkililerinden
alÜnan resmi verilere göre;
geçtiðimiz yÜl SarayÜ, 2 milyon
630 bin 947’si biletli, 123 bin
269’u müze kartlÜ, 467 bin
928’i de ücretsiz olmak üzere
toplam 3 milyon 222 bin 144
kiíi ziyaret etti.
A number of domestic and
foreign tourists have visited
TopkapÜ Palace since that date.
As a matter of fact, it seems that
there are still no tourists who
come to ñstanbul and return
home without visiting TopkapÜ
Palace...
ìu an TopkapÜ SarayÜ’nÜn bazÜ
bölümleri onarÜlÜyor. Restore
According to official data
provided by TopkapÜ Palace
-77-
edilen bölümlerden Silah
Bölümü 8 ìubat’ta bildirildi,
Mutfak Bölümünün 6 MayÜs’ta
ve Revan, Kara Mustafa Paía
Köíkleri ile Sofa Camii’nin
restorasyon çalÜímalarÜnÜn
ise 7 Temmuz’da bitirilmesi
planlanÜyor.
ñKñ ÜLKENñN ORTAK
TARñHñ MñRASI
ONBñN YILLIK MEDENñYET
SERGñLENDñ
Eserler; baíta ñran Ulusal Müzesi
ve TopkapÜ SarayÜ Müzesi
olmak üzere, ñstanbul Arkeolojik
Müzeleri, ñstanbul Türk ve ñslam
Eserleri Müzesi, Askeri Müze,
Sadberk HanÜm Müzesi ve Millet
Yazma Eserler Kütüphanesi
koleksiyonlarÜndan derlendi.
Bugüne kadar çok sayÜda sergi,
konser, etkinlik ve ünlü isme ev
sahipliði yapan Saray íimdi de
on bin yÜllÜk ñran Medeniyeti’ne
ev sahipliði yapÜyor.
5 ìubat tarihinde sona eren
‘Onbin YÜllÜk ñran Medeniyeti,
ñkibin YÜllÜk Ortak Miras’ sergisi,
2009 Türkiye-ñran Kültür YÜlÜ
etkinlikleri kapsamÜnda, ñstanbul
2010 Avrupa Kültür Baíkenti
AjansÜ’nÜn katkÜlarÜyla ve ñran
Ulusal Müzesi ve TopkapÜ
SarayÜ Müzesi’nin iíbirliðiyle
düzenlendi.
ñslamiyet öncesi ve ñslami
dönem olarak iki bölüm
halinde tasarlanan sergide 295
eser sergilendi. Bu 295 eser
arasÜnda; ñran coðrafyasÜnda
varlÜk gösteren medeniyetlere
ait çivi yazÜlÜ tabletler, minyatür
ve el yazmalarÜ, piímií toprak
kaplar, çiniler, insan ve hayvan
figürinleri, heykeller, tekstil,
sikke, madeni ve ahíap eserler
yer aldÜ.
-78-
Eserlerin yarÜsÜ ñran’dan
getirilirken, diðer yarÜsÜ da
Türkiye tarafÜndan tamamlandÜ.
Bu sayede her iki ülkenin
de ortak tarihi mirasÜ ortaya
çÜkarÜlmÜí oldu.
ñnsan yaíamÜ ve geliíimine
elveriíli doðal özelliklere sahip
ñran coðrafyasÜnÜn prehistorik
dönemlerine ait eserler sergide
kronolojik olarak sergilendi.
Bunlar arasÜndaki ñran’da
yazÜnÜn geliíimini ortaya
koyan Elam ve Ahamenií
ñmparatorluðu’na ait yazÜ ve
kitabeler ise en önemli eserler
arasÜnda gösteriliyor.
ñZ BIRAKAN
MEDENñYETLER
Sergide önemli bir eser
grubunu ñran’Ün batÜsÜndaki
Luristan bölgesine ait
formlarÜ, bezemeleri ve yazÜm
teknikleriyle oldukça zengin bir
çeíitlilik gösteren bronz eserler
oluíturdu. ñran’Ün en önemli
officials, last year a total of
3,222,144 people visited the
palace, including 2,630,947
with tickets, 123,269 with
museum cards and 467,928
free of charge.
Presently, some of the sections
of TopkapÜ Palace are repaired.
The restoration works of the
Arms Section were completed
on February 8th, and the
Kitchen Section on May 6th,
and the Yerevan and the Kara
Mustafa Pasha Kiosks, and the
Sofa (Terrace) Mosque will
completed on July 7th.
10,000-YEAR OLD
CIVILISATION ON DISPLAY
The palace, which to date has
welcomed many exhibitions,
concerts, events and famous
names, now has hosted the
10,000-year old Iranian
Civilisation.
The exhibition entitled “10,000Year Old Iranian Civilisation,
2,000 Years of Common
Heritage” which ended on
February 5th, was held within
the scope of 2009 TurkeyIran Culture Year events, with
contributions by the Istanbul
2010 European Capital of
Culture Agency in cooperation
with Iranian National Museum
and TopkapÜ Palace Museum.
295 artefacts were on display
at the exhibition, designed
in two sections depicting the
pre-Islamic and the Islamic
periods. These 295 artefacts
included artefacts belonging to
civilisations flourishing on the
Iranian land such as cuneiform
script tablets, miniatures
and manuscripts, clay pots,
ceramics, human and animal
figurines, statues, fabric, coins
and wooden artefacts.
COMMON HISTORICAL
HERITAGE OF TWO
COUNTRIES
While half of the artefacts
were brought from Iran, the
other half was complemented
from Turkey. In this way, the
common historical heritage of
the two countries was compiled.
The artefacts were compiled
predominantly from the Iranian
National Museum and TopkapÜ
Palace Museum, with collection
contributions from Istanbul
Archaeological Museums,
Istanbul Turkish and Islamic
Arts Museum, Military Museum,
Sadberk HanÜm Museum and
Millet Manuscript Library.
Artefacts from the prehistoric
period of the Iranian geography,
which has natural features
suitable for human life and
evolution, were displayed
chronologically at the exhibition.
exhibition
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Among these, writings and
inscriptions from Elam and
the Achaemenid Empire which
reveal the evolution of writing
in Iran are said to be the most
important ones.
VESTIGIAL CIVILISATIONS
medeniyetlerinden Sasaniler’in
madeni eserleri de seçkin
eserleriyle sergide yerini aldÜ.
ñran’Ün ñslami dönemine ait
eserleri arasÜnda ise Abbasi,
Selçuklu, ñlhanlÜ, ñncu, Muzafferi,
Celayiri, Timuri, Karakoyunlu,
Akkoyunlu, Safevi ve Kaçar
dönemlerine ait eserler yer
aldÜ. Bu döneme ait iki ülke
müzelerindeki seçkin seramik,
çini, maden, el yazma kitap,
tekstil ve ahíap örnekleri
ziyaretçilere sunuldu.
DñPLOMATñK HEDñYELER
Serginin diðer önemli
bölümünde de ñran ile Türkiye
arasÜndaki diplomatik ve kültürel
iliíkileri belgeleyen baíyapÜtlar
sergilendi. TopkapÜ SarayÜ
koleksiyonundaki eserlerin
büyük bir bölümünü iki ülke
arasÜndaki barÜíÜ pekiítirmek
amacÜyla OsmanlÜ sultanlarÜna
gönderilen diplomatik
hediyelerle elçilik heyetlerinin
getirdiði hediyelere ayrÜldÜ.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Bronze artefacts, displaying
rather rich variety with
forms, ornaments and writing
techniques belonging to Luristan
region, West Iran, comprised
one of the significant groups
at the exhibition. The exquisite
metal artefacts of the Sassanid
Empire, one of the most
important Iranian civilisations,
also took part in the exhibition.
Artefacts from the Abbasid,
Seljuk, Ilkhanid, Incu, Muzafferi,
Celayiri, Timuri, Karakoyunlu,
Akkoyunlu, Safavid and Kacar
periods were among the
artefacts from the Islamic period
in Iran. Exquisite ceramic,
porcelain, metal, manuscripts,
fabric and wooden artefacts
from this period belonging to
museums of the two countries
were presented to the visitors.
DIPLOMATIC GIFTS
In the other important section
of the exhibition, masterpieces
documenting the diplomatic and
cultural ties between Turkey and
Iran have been displayed. The
biggest part of the collection
at TopkapÜ Palace has been
spared for diplomatic gifts
sent to consolidate the peace
between the two countries and
for presents brought to sultans
by embassy delegations.
-79-
KAYBOLAN MESLEKLER-DIMINISHING PROFESSIONS
Mehmet Ali DiyarbakÜrlÜoðlu
NEREDE ìñMDñ
O ANLI ìANLI
LOSTRACILAR?
WHERE ARE THOSE GLORIOUS
SHOEBLACKS NOW?
T
eknolojinin geliímesiyle çÜkan hazÜr ve ucuz boyalar, ekonomik krizler, özellikle orta kesimin
kendi ayakkabÜsÜnÜ kendisinin boyamaya baílamasÜna neden oldu. Bu da uzun yÜllarÜn mesleði
olan ayakkabÜ boyacÜlÜðÜnÜn íanlÜ günlerinin artÜk gerilerde kalmasÜna yol açtÜ.
R
eady-made and cheap shoe polishes produced as a consequence of the development of
technology and the economic crisis caused especially the middle-class people start polishing
their shoes on their own. This caused the flamboyant days of the shoe-polishing based on very
long years to be left behind.
AyakkabÜ boyacÜlÜðÜ, adÜndan da
anlaíÜlacaðÜ üzere ayakkabÜlarÜ,
ayakkabÜ boyasÜyla boyayan,
parlatan kiíilerin yaptÜðÜ iítir.
Bu ií son zamana kadar sadece
yetiíkin erkekler tarafÜndan
yapÜlmaktaydÜ. AdÜna da
“lostracÜlÜk” deniyordu.
LostracÜ dükkânlarÜ, insanlarÜn
berber dükkânlarÜ kadar
sevdikleri mekânlardÜ. ñnsanlar
oralarda hem ayakkabÜlarÜnÜ
boyatÜrlar, hem de boya
süresince lostracÜyla sohbet eder
ya da gazete, dergi okurlardÜ.
-80-
YarÜm yüzyÜl kadar önce bu
dükkânlar ansÜzÜn yok oldu.
Onun yerini íÜk boya sandÜklarÜnÜ
özel kemeriyle omzunda taíÜyan,
belirli noktalarÜ kendilerine
mekân tutan ayakkabÜ boyacÜlarÜ
aldÜ.
KAYBOLMAYA BAìLADILAR
BñRER BñRER
Bir süredir onlar da ortadan
kayboluyorlar. Zira ayakkabÜ
boyacÜlÜðÜ, bu iíi yapan
insanlarÜn ev geçindirme
sorununa yanÜt veremez hale
geldi.
AyakkabÜ boyacÜlÜðÜ son
zamanlarda çocuklarÜn iíiydi.
Onlar için boyama hizmeti
Shoe-polishing, as can be
understood from its title, is
the job performed by people
who polish shoes. This job was
performed only by grown-up
men until recently and was
called “shoeblack”.
Shops of shoeblacks were
places that people liked as much
as barber shops. People used
to have their shoes polished
and chat with the shoeblack
during the polishing or read
newspapers and magazines.
Approximately half a century
ago, these shops suddenly
disappeared. Shoe polishers
who carry fancy polish chests
on their shoulders with their
special belts and who occupy
some special spaces in the city
have replaced them.
STARTED TO DISAPPEAR
ONE BY ONE
Even those shoeshine boys
started to disappear in a certain
while. The reason is that the
shoe-polishing can no longer
meet the need to earn a living
for the family.
Not a long time ago, shoepolishing was the children’s
job. They were happy to receive
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
karíÜlÜðÜnda 1 lira verilmií,
50 kuruí verilmií önemli
deðildi. Çocuðun emeði ucuz
olurdu. Onlar ev geçindirmek
zorunda da deðillerdi. Okul
harçlÜklarÜ ya da dondurma
parasÜ çÜksÜn yeterdi. Çocuklar
bu iíi yarÜm yamalak
sürdürmeye çalÜíÜrken iíin
peíini bÜrakmayanlar da vardÜ.
Bunlar ayakkabÜ tamircileriydi.
AyakkabÜ tamircileri de
sadece tamir parasÜyla geçim
saðlayamÜyorlardÜ. O nedenle
onlar da tamir iíinin yanÜnda
boyama iíini de yapmaya
baíladÜlar.
MESLEïñN ìANLI YILLARI
BoyacÜlÜk mesleði 19.
yüzyÜlda ñngiltere'de oldukça
yaygÜndÜ. Özellikle elit tabaka
ayakkabÜlarÜna son derece
özen gösterirdi. Düklerin,
lordlarÜn malikânelerinde
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
only TRY 1.5 for polishing a
pair of shoes. Child labour was
always cheap. They were not
obliged to earn a living for their
family. It was sufficient if they
earn their pocket-money or icecream money. However, there
were also some other people
hanging on shoe-polishing
while the children were trying
to incompletely sustain this
profession. Those were the
shoe-repairers. They were also
unable to earn a living solely by
shoe-repairing. Therefore, the
repairers started carrying out
shoe-polishing as well as shoerepairing works.
GLORIOUS YEARS OF THE
PROFESSION
Polishing profession was very
common in England in the 19th
century. Especially the elite
people took great care of their
-81-
shoes. It is stated that there
were private shoe-polishers
working within the houses
of Dukes and Lords. On the
glorious days of shoe-polishing,
in the very beginning of 1900s,
it was not only the aristocrats
who took care of their shoes.
Even middle-class people
would not wear an unpolished
shoe. At those days, wearing
an unpolished shoe meant
being poor or even a beggar.
In the beginning of the World
War I years, even soldiers paid
attention to wear polished
shoes. However, the more the
war became severe, the less the
soldiers and other people paid
attention to their shoes.
Even though wearing polished
shoes were fashionable after
the World War I, the beginning
of World War II caused
another decline regarding this
profession. After the World War
II, number of shoe-polishers
increased in every country. It
was a kind of lifesaver for the
people who lost their jobs or
who could not find a job at all.
This occupation drew attention
and acquired reputation
especially in Europe with each
day passing by. After all, not
only men, but also women
started taking care of their
shoes.
LUXURY CHESTS
WERE USED
Later on, shoe-polishers started
Later
using luxury chests in order
to draw the attention of their
customers. For instance, there
were shoe-chests ornamented
with processing original
mother-of-pearl by the method
of damasking the mother-ofpearl on solid walnut tree. Some
other chests were ornamented
with brass wire processing.
The plate that the foot is placed
on - the “leg”- is made of brass
by casting. The steps and other
chamber parts were made by
-82-
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
özel ayakkabÜ boyacÜlarÜnÜn
dahi bulunduðu kaydediliyor.
AyakkabÜ boyacÜlÜðÜnÜn íanlÜ
günlerini yaíadÜðÜ 1900’lü
yÜllarÜn baíÜnda, ñngiltere’de
ayakkabÜlarÜna özen gösterenler
sadece asilzadeler deðildi. Orta
tabaka insanlarÜ dahi boyasÜz
ayakkabÜ giymezdi. Bu dönemde
boyasÜz ayakkabÜ giymek
yoksulluða hatta dilenciliðe
delalet ederdi. ArdÜndan gelen I.
Dünya SavaíÜ yÜllarÜnÜn baíÜnda
askerler de ayakkabÜlarÜnÜn
boyanmÜí, parlatÜlmÜí olmasÜna
dikkat ederdi. Ancak savaí
kÜzÜítÜkça askerler de insanlar da
ayakkabÜlarÜnÜ umursamaz hale
geldi.
BoyalÜ ayakkabÜ giyme modasÜ
ilk dünya savaíÜndan sonra
yeniden gündeme geldiyse de,
II. Dünya SavaíÜ’nÜn çÜkmasÜ
mesleðin yeniden düíüí
yaíamasÜna neden oldu. II.
Dünya SavaíÜ’ndan sonra
ayakkabÜ boyacÜlarÜnÜn sayÜsÜ
her ülkede artÜí gösterdi. Bu
meslek iísiz kalan, ií bulamayan
insanlarÜn cankurtaranÜydÜ sanki.
Meslek özellikle Avrupa’da
giderek ilgi gördü, itibar
kazandÜ. ArtÜk sadece erkekler
deðil, kadÜnlar da ayakkabÜlarÜna
özen gösterir olmuítu.
LÜKS SANDIKLAR
KULLANILDI
AyakkabÜ boyacÜlarÜ müíteri
çekmek için artÜk lüks ayakkabÜ
sandÜklarÜ kullanmaya baíladÜlar.
Örneðin, masif ceviz aðacÜ
üzerine sedef kakma yöntemi
ile orijinal sedef iíleme yapÜlan
ayakkabÜ sandÜklarÜ vardÜr.
BazÜ sandÜklarda pirinç tel
iíleme ile de süslenirdi. Ayak
basÜlan yer “bacak” pirinçten
döküm yapÜlarak imal edilmiítir.
BasamaklarÜ ve diðer hazne
kÜsÜmlarÜ pirinç levha üzeri
kabartma çalÜíÜlmÜítÜr. Boya
sandÜklarÜnda en çok özen
gösterilen bölüm ise boyalarÜn
konulduðu íiíe yerleítirme
bölümleridir. SandÜðÜn iki
baíÜnda basamaklar halinde
yükselen boya íiíelerinin
íÜk görünmesi için altÜn gibi
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
relief work on brass plate. The
greatest attention is paid to
the part that holds the bottles,
where the shoe-polishes are put.
In order to make the shoe-polish
bottles standing on each edge of
the chest in a graded order look
elegant, metal caps shining like
gold are made.
In the 20th century, shoepolishing became a profession
generating a high income
and experienced a major
development. By then, it
-83-
parlayan metal kapaklar
yapÜlmÜítÜr.
20. YüzyÜlda ayakkabÜcÜlÜk iyi
para kazanan bir meslek haline
gelerek oldukça geliímiíti. ArtÜk
Paris’in ünlüleri, sanatçÜlarÜ
tarafÜndan doldurulan
caddelerinde lüks lostracÜ
dükkânlarÜna rastlamak olasÜydÜ.
AYAKKABI BOYACILIïI SON
NEFESñNñ ALIP VERñYOR
AyakkabÜ boyacÜlÜðÜ batÜya
paralel olarak ülkemizde de
ilgi gören bir meslek haline
gelmiíti. Ancak, günümüzde
sanayileímemií dünya
ülkelerinde genellikle çocuklarÜn
veya gençlerin yarÜ-zamanlÜ veya
tam gün olarak yaptÜðÜ bir ií
olarak durmaktadÜr. Ülkemizde
de küçük çocuklar parklarda,
kaldÜrÜmlarda insanlarÜn önünü
kesip, neredeyse rica-minnet
bir müíterinin ayakkabÜsÜnÜ
boyayarak, bir taraftan
harçlÜklarÜnÜ çÜkartmaya, diðer
taraftan ayakkabÜ boyacÜlÜðÜ
mesleðinin, tarihin sayfalarÜ
arasÜnda kaybolmamasÜ için
çaba harcamaya devam
etmekteler. Öte yandan
teknolojinin geliímesiyle çÜkan
hazÜr ve ucuz boyalar, ekonomik
krizler nedeniyle özellikle orta
kesimin kendi ayakkabÜsÜnÜ
kendisinin boyamaya
SELAM OLSUN SñZE SON LOSTRACILAR!
AyakkabÜ boyacÜlÜðÜ da öldü.
Doktorlar bu mesleðe tam
olarak öldü raporu vermiyorsa
da, onun can çekiítiði, bitkisel
yaíamda olduðu bir gerçek.
KalealtÜ’ndan Paía HamamÜ’na
doðru yürürken gördüm
onu. Ekmek teknesi boya
sandÜðÜnÜn baíÜna oturmuí,
kara kara düíünerek çorba
parasÜnÜ kazanacaðÜ müíteriyi
bekliyordu. Dostum ressam
Mehmet Ali DiyarbakÜrlÜoðlu’nun
tablosunu yaptÜðÜ ayakkabÜ
boyacÜsÜ Mehmet ustaydÜ bu.
Ressamla gide gele ben de
iyi dostlarÜ arasÜna girmiítim
Mehmet ustanÜn. Beni
gördüðünde gözbebeklerinin
içiyle gülüyordu.
-84-
Mesleklerinin içine düítüðü içler
acÜsÜ hali içine sindiremese de
iíini sürdüren boyacÜlar var hâlâ
günümüzde. En yaílÜlarÜndan
biri de bu Mehmet usta iíte.
Onunla, ayakkabÜ boyacÜlÜðÜnÜn
geçmiíini ve geleceðini
konuíuyoruz. Mehmet usta bir
yandan özenerek ayakkabÜmÜ
boyuyor, bir yandan da
sorularÜma yanÜt veriyor:
- AyakkabÜyÜ boyarken nelere
dikkat edersiniz Mehmet usta?
- Her íeyden önce müíterinin
çorabÜnÜ, pantolonunu boya ile
lekelemememiz gerekir. Bunun
için de eskiden sigara kutularÜnÜn
kartonunu kullanÜrdÜk. Bu tür
kutular üretimden kaldÜrÜlÜnca
meíinden kesilmií parçalar
kullanmaya baíladÜk. BazÜ
meslektaílarsa karton
parçalarÜnÜ keserek kullanÜr. Bu
kartonlardan, müíterinin çorabÜ
ile ayakkabÜsÜ arasÜna yeteri
kadar yerleítirilir.
was possible to meet luxury
shoeblack shops on the
boulevards of Paris, full of
famous people and artists.
SHOE POLISHING IS
TAKING ITS FINAL BREATH
In parallel with the western
developments, shoe-polishing
became a popular profession
in our country, too. However,
today, shoe-polishing is a
part-time or full-time job that is
performed by mostly children
or youngsters in the nonindustrial and less-developed
countries. There are also
children in our country, crossing
people’s paths at the parks or
on the pavements, polishing
the shoes of a customer
almost by soliciting, trying
to earn their pocket-money
and paying effort to prevent
shoe-polishing profession from
being disappeared among the
pages of the history. On the
other hand, the ready-made
and cheap shoe-polishes
produced as a consequence of
the development of technology
and the economic crisis caused
especially the middle-class
people start polishing their shoes
on their own. Consequently,
this caused the glorious days of
the shoe-polishing, a profession
Fevzi Güvenç
Birinin kÜzÜnÜ isteseniz, ayakkabÜ
boyacÜsÜ
bo
yacÜsÜ olduðunuzu anlayÜnca
gülerek sizi aíaðÜlarlar.
Kazanç ise yok denecek kadar
azalmÜítÜr. BazÜ günler siftah
bile edemeden sandÜðÜ omuzlar,
evin yolunu tutarÜm. Böyle
günlerde kendi kendime, ‘BÜrak
oðlum artÜk íu iíi…’ derim.
BÜrakamam. BÜrakÜp da ne
yapacaksÜn? Sevgili gibi olmuíuz
bu iíle birbirimize.
- AyakkabÜ boyacÜlarÜnÜn
sayÜsÜnda azalma oldu mu?
- Eskiden her köíe baíÜnda
bir iki ayakkabÜ boyacÜsÜna
rastlayabilirdiniz. Bugün ise
ayakkabÜnÜzÜ boyattÜrmak için bir
usta arasanÜz zor bulursunuz.
Evet, ayakkabÜ boyayanlar yok
deðil. Sokaklar, parklar boyacÜ
çocuklarla dolu. Elma, portakal
sandÜðÜnÜ kapÜp bir kutu boya
ile cila alanlar ‘boyacÜyÜm’ diye
dolaíÜyor ortalarda. Onlar doðru
dürüst ayakkabÜ boyayamaz.
AyakkabÜnÜzÜ rezil ederler.
- Eskiden mi çok
kazanÜyordunuz íimdi mi?
- Bu mesleði bundan sonra
kim sürdürür?
- ñnanÜr mÜsÜn, eskiden kadÜnlar
kÜzlarÜnÜ bir ayakkabÜ boyacÜsÜ
ile baí göz etmek için can
atarlardÜ. Bugünse kimsenin
dönüp yüzümüze baktÜðÜ yok.
- Hiç kimse… Zira meslek
çoluk çocuðun elinde kaldÜ.
Zannederim bundan sonra artÜk
sokaklarda ayakkabÜ sandÜðÜnÜn
arkasÜnda fÜrça sallayan
boyacÜlar göremeyeceksiniz.
-YazÜn bir duvar dibi
yada aðaç gölgesi bulup
oturuyorsunuz. Peki karda
kÜíta ne yaparsÜnÜz? Hareket
etmeyen, oturan insan daha
çok üíümez mi?
- AyaklarÜma iki kat çorap
giyerim. AyakkabÜnÜn tabanÜna
da keçe koyuyorum. Bazen
soðuk havalarda pantolonumun
içine askerlerinki gibi yünden
uzun don giyiyorum. Zaten
yaðmurlu havalarda iíe
çÜkamam. HazÜrda ne varsa onu
yeriz. Hasta falan olmak gibi
lüksümüz de olamaz. HavalarÜn
iyi gitmesi bizim iíimize
gitmemiz demektir.
ìu an, bu yazÜyÜ yazarken bile
onunlayÜm sanki. AyakkabÜ
boyatÜyorum da, birini bitirmií,
ötekini istiyor gibi tabanÜma tÜk
diye vuruyordu sanki.
KonuímalarÜndaki ses
tonuyla, söyleíimizin sonuna
gelmiítik. Bütün müíterileri
ona ayakkabÜlarÜnÜ boyatÜrken
hep yukarÜdan bakmÜílardÜ
ama o, emeðiyle, alÜn teriyle
ve tevazusuyla çok daha
yukarÜlardaydÜ.
Selam olsun size son lostracÜlar!
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
baílamasÜna neden olmuítur.
Bu da uzun yÜllarÜn mesleði
olan ayakkabÜ boyacÜlÜðÜnÜn
íanlÜ günlerinin artÜk gerilerde
kalmasÜna neden olmaktadÜr.
ALTIN SARISI SANDIKLAR
21. yüzyÜla girerken ayakkabÜ
boyalarÜnÜn ve cilalarÜnÜn
kalitesinde deðiíiklikler fark
edilmeye baílanÜyor. Buna
raðmen insanlar yine de
boyalÜ ayakkabÜ giymekten
vazgeçmeyecek; ya onlarÜ
evlerinde kendileri boyayacak
ya da ayakkabÜlarÜnÜ sokaklarda,
parklarda peílerini bÜrakmayan
sözüm ona ayakkabÜ boyacÜsÜ
çocuklara teslim edeceklerdir.
Yolunuz ñstanbul’a düíerse
mutlaka Eminönü Yeni Camii
civarÜna uðramalÜsÜnÜz. Yan
yana dizili, altÜn sarÜsÜ çok katlÜ
boyacÜ sandÜklarÜnÜ ve onlarÜn
arkasÜnda tek tip elbiseleri ile
müíteri bekleyen mesleðin
son temsilcilerini görebilirsiniz.
Görüntü kirliliði olmasÜn diye
ñstanbul Ticaret OdasÜ onlara
giyimlerinin yanÜnda bir de tente
yaptÜrmÜí. OnlarÜn bu halleri
tarihi doku içerisinde hoí bir
görüntü oluíturmuí. Gönül
isterdi ki yaðmur ve güneíten
koruyan tenteleri, onlarÜ hayatÜn
acÜmasÜzlÜðÜndan da korusun.
enduring very long years, to be
left behind.
GOLDEN-YELLOW
CHESTS
In the beginning of the 21st
century, some changes in
the quality of shoe-polishes
and chests were recognized.
Nevertheless, people will not
give up on wearing polished
shoes and thus they have to
make a preference between
polishing them at their own
houses or give them to the
so-called shoe-polisher children
who follow them at the parks
and on the streets.
You must visit the surrounding
of Eminönü Yeni Camii if you
ever come to ñstanbul. You can
see the golden-yellow, multi
layer shoe-polishing chests
sequenced one by one and
the final representatives of
the profession waiting for the
customers in their uniforms
behind the chests. In order to
avoid visual pollution, Istanbul
Chamber of Commerce supplied
them with a baldachin besides
their uniforms. Their mentioned
look created a nice view. I wish
the baldachin had prevented
them from the cruelty of life as
much as it had guarded them
from rain and sunlight.
GREETINGS TO ALL FINAL SHOEBLACKS!
Finally, even shoe-polishing
ceased to exist. Even though the
doctors do not give a complete
death-report, it is obvious that
it is in the death agony and in a
persistent vegetative state.
I saw this guy on my way from
KalealtÜ to Paía HamamÜ. He
was sitting behind his breadearning polishing chest, waiting
in a deep thought for the
customer to earn some money
enough for a cup of soup.
This was master Mehmet, the
shoe-polisher that my good
friend painter Mehmet Ali
DiyarbakÜrlÜoðlu painted. After
keeping company with the
painter, I became a good friend
of master Mehmet as well. His
eyes were shining with joy when
he saw me.
Even though they could not
stand for the current bad
situation, there are some
shoe-polishers who sustain this
profession. Master Mehmet is
one of the eldest of them. I have
made an interview with him
on the past and the future of
shoe-polishing. Master Mehmet
has polished my shoes while
answering my questions.
- What do you pay attention
while polishing shoes, master
Mehmet?
- Since you are polishing
shoes while they are on your
customers’ feet, you need to
be careful not to polish the
customer’s socks or trousers
first of all... Therefore; we used
to utilize cardboard pieces from
cigarette packages. When such
boxes are started to disappear,
we started using some leather
pieces. Some of our colleagues
cut cardboards into pieces
and use them. You must put
sufficient cardboard pieces
between the customer’s socks
and shoes.
- Did you earn more in the
past, or are you earning more
nowadays?
- Believe it or not, in the past,
women were so desirous to
allow their daughters to get
married to a shoe-polisher.
Nowadays, they do not even
look at our faces. If you propose
a girl, they would immediately
humiliate you just after they
realize that you are just a
shoe-polisher. Our earning
is considerably decreased to
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
almost nothing. Sometimes I
hang the chest on my shoulder
and head home, even without
earning a starter for the day. On
such days, I talk to myself, “Quit
this job, man…”. But I cannot.
What if I quit? Me and this job;
we are like lovers.
- Did the number of shoepolishers decline?
- You could be able to meet at
least one or two shoe-polishers
at each street corner in the past.
However, today, you can hardly
find a master to have your shoes
polished. Of course there are
people who still polish shoes.
Streets and parks are full of
shoe-polisher children. Everyone
who takes an apple or orange
box, a box of shoe-polish and
wax declares himself as a ‘shoepolisher’. They cannot polish
your shoes properly. They may
even ruin your shoes.
- Who will sustain this
profession from now on?
- Nobody… as this profession
is now performed by children. I
suppose you will not be able to
see any shoe-polishers on the
streets any more brushing away
behind the shoe-chest.
- You sit under the shadow
of a tree or besides a wall in
summer time. But, how do
you handle in winter time?
Does not a person sitting
stand-still feel colder?
- I wear double socks on
feet. Moreover, I put felt on
the sole of my shoes. Even
sometimes, at cold weather, I
wear woollen underpants that
are similar to those soldiers
have. Nevertheless, I cannot
go to work on rainy days. We
eat whatever we have in hand.
Moreover, I do not have the
comfort to get ill. Good weather
means time to go to work.
At the moment while writing
this, I feel as if I am still by his
side. As if I was having my
shoes polished and thus he was
ticking on my sole indicating
that he already finished
polishing that one and asking
for the other.
With the tone of his voice at his
speech, we have come to the
end of our interview. All of his
customers have looked down
on him while having their shoes
polished; however he was much
more above with his effort,
elbow grease and modesty.
Greetings to all final shoeblacks!
-85-
SEKTÖREL AÇIKOTURUM-SECTORAL OPEN FORUM
Dilíah Keflioðlu
SaðlÜk Hizmetleri
Hizmetle Meslek Komitesi sorunlarÜnÜ masaya yatÜrdÜ
Professional Committee on Health Care discusses
Prof
the problems of the sector
SAïLIKTA
ÖZEL SEKTÖRÜN
ÖNÜ AÇILMALI
ENCOURAGING THE PRIVATE HEALT
CARE SECTOR
ñ
stanbul Ticaret OdasÜ (ñTO) SaðlÜk Hizmetleri Meslek Komitesi üyeleri, sektörel sorunlarÜnÜ ñTOVñZYON için
dile getirdi. Türkiye’nin saðlÜkta dÜía açÜlÜm yaparak dünya markasÜ olma yolunda ilerlemesi gerektiðini
belirten sektör mensuplarÜ, kÜsÜtlayÜcÜ kurallar ve finansal sorunlar içerisindeki özel sektörün var olma
savaíÜ verdiðine dikkat çektiler.
I
stanbul Chamber of Commerce (ICOC) Professional Committee on Health Care has described the
problems of the sector to ñTOVñZYON. Sector representatives, stating that Turkey must progress towards
becoming a global brand in health care by expanding abroad, have pointed out that the private sector,
currently bogged down with restricting regulations and financial problems, is struggling to survive.
DR. MUSTAFA CANTÜRK:
ñTO SaðlÜk Hizmetleri Meslek
Komitesi Üyesiyim. Hükümetin
son 7 yÜldÜr uyguladÜðÜ saðlÜk
politikasÜ, saðlÜkta dönüíüm
politikasÜ, özel saðlÜk sektörünün
yaíamasÜ açÜsÜndan son derece
önemli bir karardÜ. Bu açÜlÜmÜn
-86-
özel saðlÜk sektörüne ne getirip
ne götürdüðü, zaman içerisinde
kendini ortaya çÜkardÜ. Bunun
olumlu ya da olumsuz yönlerini
aktif olarak gördük. En olumlu
tarafÜ, saðlÜk sektöründe
insanlarÜn saðlÜða ulaíÜmÜnÜ
daha kolay hale getirdi. Çünkü
eskiden son derece zor bir
saðlÜk sistemimiz vardÜ. Bu
saðlÜk sistemine ulaímakta
DR. MUSTAFA CANTÜRK:
I am a member of the ICOC
Professional Committee on
Health Care. The health policy,
transformation in health policy
that has been implemented
by the government in the last
7 years was a vital decision
for the survival of the private
healthcare sector. The impacts
of this initiative on the private
healthcare sector have shown
themselves over time. We
have witnessed the positive
and negative aspects of this
initiative. The best aspect of
it was that it facilitated the
access to healthcare services.
This is because; we had a very
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
son derece ciddi engeller
vardÜ. Bu bürokratik engellerin
çoðu bu dönüíümle, saðlÜkta
dönüíüm programÜyla aíÜldÜ.
Özel sektöre getirdikleri ise,
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun
(SGK) özel sektörden hizmet
alÜmÜ, özel sektörün canlÜlÜðÜ ve
efektifliði açÜsÜndan son derece
gerekliydi. Bu da hükümet
politikasÜyla saðlanmÜí oldu.
Ancak detaylarda birtakÜm
sorunlar yaíadÜk. Bu sorunlar
özellikle özel sektörün
maliyet analizleriyle ilgiliydi.
Hükümetin saðlÜktaki politikasÜ
ve ücretlendirme politikasÜ
zaman zaman verilen hizmetin
karíÜlÜðÜnda yetersiz kaldÜ. Bu
nedenle de özel sektör bununla
ilgili pek çok mücadelede
bulundu. Belli bir noktalara
gelindi, ancak tabii daha
çözülecek çok sÜkÜntÜlarÜmÜz
var. Bu sÜkÜntÜlarÜ aímak için de
biz de kendi çapÜmÜzda komite
olarak birtakÜm faaliyetlerde
bulunuyoruz.
ilgili kararlarÜn hÜzlÜca alÜnmasÜ
gerekmektedir.
ger
ekmektedir. Bu konuda
1990 yÜlÜnÜn Nisan’Ünda kurulan
KOSGEB'in saðlÜk hizmeti veren
klinik ve hastanelere desteðini
baílatmasÜ ve artÜrmasÜ en
büyük beklentilerimizdendir.
Turquality’nin saðlÜk
sektörünü desteklemesi diðer
beklentilerimizin arasÜnda
gelmektedir. Otellerimizin yurt
dÜíÜ saðlÜk turizminde fiyat
desteklerine katkÜda bulunmasÜ,
saðlÜk turizmini canlandÜracak
etkenlerin arasÜnda olduðunu
düíünüyoruz. DÜí Ticaret
MüsteíarlÜðÜ’ndan saðlÜk
turizmini canlandÜrmak adÜna
gerekli destekleri beklemekteyiz.
UluslararasÜ saðlÜk tanÜtÜm
grubu oluíturulup ortak hareket
edilmesi de beklentilerimizin
arasÜndadÜr.
DR. UïUR BARAN:
ñTO SaðlÜk Hizmetleri Komitesi
BaíkanÜ ve Meclis Üyesiyim.
Ülkenin saðlÜkla ilgili kaynaklarÜ
belirli. BunlarÜn bir kÜsmÜ
difficult healthcare system in the
past. There used to be serious
obstacles when accessing the
healthcare system. Most of
these bureaucratic obstacles
have been overcome with
this transformation. What it
introduced for the private sector
was very necessary in terms
of procurement of services by
the Social Security Institution
(SGK) from the private sector,
vitality in the private sector
and its effectiveness. And this
was accomplished with the
government’s policy. We have,
however, experienced some
problems when it comes to
the details. These problems
were particularly related to
the sector’s cost analyses. The
government’s health care policy
and pricing policy were at times
not adequate in terms of the
provided services. That is why
the private sector fought back
many times regarding this. We
reached a certain point, but we
DR. SERVET TERZñLER:
ñTO SaðlÜk Hizmetleri Meslek
Komitesi Üyesiyim. Türkiye'de
íu anda resmi olarak faaliyet
gösteren 400 civarÜnda
estetik ve güzellik merkezleri
mevcut. Estetik salonu adÜ
altÜnda hizmet veren ortalama
600 tane firmayÜ da iíin içine
dahil ettiðimiz zaman, 1000
civarÜnda estetik merkezinin
temsilcisi olarak ñTO’da vazife
yapÜyorum. ìu anda dünya
yüzünde Türk hastaneleri ve
Türk doktorlarÜ zirve yarÜíÜnda
çok güzel noktada bulunuyorlar.
ArtÜk Türk hastane ve Türk
doktorlarÜn dÜía açÜlÜm yaparak,
dünyada marka olmasÜ için
birtakÜm yol haritalarÜnÜn çok net
bir íekilde belirlenme zamanÜ
geldiðini söyleyebilirim. Bu
noktada kendi komisyonumuzda
ve saðlÜk ihtisas komite
toplantÜlarÜnda Türk saðlÜðÜnÜn
yurt dÜíÜ açÜlÜmÜ için yurt
dÜíÜndan hastanÜn Türkiye'ye
getirilmesi noktasÜnda, ciddi
ve somut adÜmlar atÜlmasÜ için
Dr. Mustafa Cantürk
Hükümetin son 7 yÜldÜr uyguladÜðÜ saðlÜk politikasÜ, saðlÜkta
dönüíüm politikasÜ, özel saðlÜk sektörünün yaíamasÜ açÜsÜndan
son derece önemli bir karardÜ. En olumlu tarafÜ, saðlÜk sektöründe
insanlarÜn saðlÜða ulaíÜmÜnÜ daha kolay hale getirdi. SaðlÜk sistemine
ulaímada yaíanan bürokratik engellerin çoðu saðlÜkta dönüíüm
programÜyla aíÜldÜ.
The health policy, transformation in health policy that has been
implemented by the government in the last 7 years was a vital
decision for the survival of the private healthcare sector. The best
aspect of it was that it facilitated the access to healthcare services by
the people. Most of the bureaucratic obstacles before the access to
the health care system have been overcome with the transformation
in health programme.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
still have many issues to resolve.
In order to overcome these
problems, we as a committee in
our own right engage in certain
activities.
DR. SERVET TERZILER:
I am a member of the ICOC
Professional Committee on
Health Care. Currently in
Turkey, there are around 400
aesthetic and beauty centres
that operate officially. If we
add to this figure on average
600 companies that operate
as aesthetic saloons, this
means that I serve at ICOC as
the representative of around
1000 aesthetic centres. At the
moment, Turkish hospitals and
Turkish doctors are in a very
good position in the race for
the summit in the world. I can
say that the time has come
now to clearly define certain
roadmaps in order for the
Turkish hospitals and Turkish
doctors to expand abroad and
become global brands. To this
end, in order that serious and
concrete steps are taken that
allow Turkish healthcare to
expand abroad and to bring
to Turkey foreign patients, the
relevant decisions must swiftly
be taken at meetings of our
own committee and the health
expertise committee. In this
regard, our biggest expectation
is for KOSGEB, established in
April 1990, to start aiding and
increase its support for the
health care clinics and hospitals.
The support of healthcare
sector by Turquality is among
our other expectations. We
think that the contributions to
price supports by our hotels
regarding foreign health tourism
will be among the factors that
will vitalise the health tourism.
We await the necessary supports
from the Undersecretariat of
Foreign Trade in the name
of reviving health tourism.
Common action by establishing
international healthcare
promotion group is also among
our expectations.
-87-
Dr. Servet Terziler:
DR. UïUR BARAN:
ìu anda Türk hastaneleri ve Türk doktorlarÜ zirve yarÜíÜnda çok
güzel noktada bulunuyorlar. ArtÜk Türk hastane ve Türk doktorlarÜn
dÜía açÜlÜm yaparak, dünyada marka olmasÜ için birtakÜm yol
haritalarÜnÜn çok net bir íekilde belirlenme zamanÜ geldiðini
söyleyebilirim.
I am Assembly Member and the
Chairman of ICOC Professional
Committee on Health Care. The
health resources of the country
are well-known. Some of these
are in the hands of the public
sector and the rest belong to
the private sector. There is the
prerequisite to utilise efficiently
these resources when delivering
health care services to the
people of this country. We as a
sector are closely interested in
just how much the cost can be
reduced without prejudice to
the provision of these services,
how the resources can be
utilised efficiently and effectively,
and ultimately how the patient
satisfaction can be maintained
at the highest level provided that
correct services are delivered. In
this regard, Istanbul Chamber
of Commerce has planned to
At the moment, Turkish hospitals and Turkish doctors are in a very
good position in the race for the summit in the world. I can say that
the time has come now to clearly define certain roadmaps in order
for the Turkish hospitals and Turkish doctors to expand abroad and
become global brands.
kamunun elinde, bir kÜsmÜ özel
sektörün elinde. KaynaðÜn bu
ülke insanÜnÜn saðlÜk hizmeti
açÜsÜndan verimli kullanÜlmasÜ
íartÜ var. Biz sektör olarak bu
hizmetin sunulmasÜnda maliyetin
kaliteden taviz verilmeden, ne
düzeyde aíaðÜya çekilebileceði,
kaynaklarÜn ne íekilde etkin
ve verimli kullanÜlabileceði ve
sonuçta hasta memnuniyetinin
doðru hizmetler yapÜlmak
íartÜyla, en üst düzeyde nasÜl
tutulacaðÜ ile yakÜndan ilgiliyiz.
Bununla ilgili olarak ñstanbul
Ticaret OdasÜ bir üniversite
proje grubuna saðlÜk hizmetini
sunan özel sektör ve kamu
sektörü hastaneleri arasÜnda bir
maliyet, kaynak verimliliði ve
kalite araítÜrmasÜ planladÜ. 2005
yÜlÜndan beri deðiímeyen SaðlÜk
Uygulama Tebliði (SUT) fiyatlarÜ,
buna raðmen artan maliyetler,
hastalardan alÜnabilecek
fark ücretlerinin yasayla
sÜnÜrlanmÜí olmasÜ hastanelerin
sÜnÜflandÜrÜlmasÜ giriíimleri ve
benzeri gibi. 2008 yÜlÜ baíÜnda
aslÜnda çok geç kalÜnmÜí
olarak alÜnan planlama kararÜ
ve bunun sonuçlarÜ sektörde
-88-
assign a university project group
with conducting a comparative
research on the cost, resource
efficiency and quality among the
private sector and public sector
hospitals that deliver healthcare
services. The Communiqué on
Health Implementation (SUT)
prices that have not changed
since 2005, the costs which
have risen despite this, the
restriction by the law of price
differences that can be charged
on patients, the attempts to
classify hospitals, and similar
issues. The planning decision
which was belatedly taken
at the beginning of 2008
and the consequences of this
are presenting obstacles for
conducting projection of the
sector in an inert period. The
Chamber of Commerce is
conducting a public survey
in cooperation with Istanbul
duraðan bir döneme projeksiyon
yapÜlmasÜna engel teíkil ediyor.
Ticaret OdasÜ, saðlÜkta dönüíüm
programÜnÜn nasÜl algÜlandÜðÜ ile
ilgili, ñstanbul Ticaret Üniversitesi
iíbirliði ile bir kamuoyu
araítÜrmasÜ yapÜyor. YaklaíÜk 7
yÜldÜr sürdürülen bu politikanÜn
hizmet alÜcÜlar tarafÜndan
nasÜl deðerlendirildiðini de bir
anlamda görme imkânÜmÜz
olacak.
DR. AHMET ÖZDEMñR:
ñTO SaðlÜk Hizmetleri Meslek
Komitesi Meclis Üyesiyim. Son
yÜllarda saðlÜktaki deðiíimlerle
beraber, Türkiye'nin özel sektör
tarafÜndaki yüzü maalesef yurt
içine döndürüldü. Pek çok
sektörde yurt dÜíÜna açÜlÜm,
mal ve hizmetlerin ithalat,
ihracat koíullarÜ itibariyle
oldukça geniílerken, saðlÜk
hizmetleri sunumunda, çok
içeriye, nerdeyse sadece SGK
fÜrsatlarÜna dönük bir sektör
oluíturuldu. Böylece büyük bir
istihdam fÜrsatÜ ve katma deðer
üretme potansiyeli maalesef
durduruldu. Hastanelerdeki yeni
kadrolarÜn ihdasÜ, yeni hastane
Dr. Uður Baran:
Ülkenin saðlÜkla ilgili kaynaklarÜ belirli. BunlarÜn bir kÜsmÜ kamunun
elinde, bir kÜsmÜ özel sektörün elinde. Hem özel sektörün hem
de kamunun elindeki kaynaðÜn bu ülke insanÜnÜn saðlÜk hizmeti
açÜsÜndan verimli kullanÜlmasÜ íartÜ var. Ülkenin saðlÜk hizmeti
alanÜndaki temel problemi ve üzerinde yoðunlaímasÜ gereken konu
bence budur.
The health resources of the country are well-known. Some of
these are in the hands of the public sector and the rest belong
to the private sector. There is the prerequisite to utilise efficiently
the resources held by both the private and public sectors when
delivering health care services to the people of this country. I think
that this is the fundamental problem faced by the country which
needs to be focused on.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Dr. Ahmet Özdemir:
Ülkemizde yapÜlmasÜ gereken en doðru dönüíümlerden birisi
saðlÜk hizmeti sunumu yapan kamu kurum ve kuruluílarÜnÜn
SaðlÜk BakanlÜðÜ’ndan ayrÜlarak yeni bir otoritede yönetilmesidir.
SaðlÜk BakanlÜðÜ, sadece saðlÜk hizmetlerinde standart belirleyen ve
denetleyen bir noktaya kaymalÜdÜr.
One of the most appropriate transformations which must be done in
the country is to manage the public institutions and agencies, which
deliver health care services, under a new authority by separating
them from the Ministry of Health. The Ministry of Health must be
transformed into an institution which sets the standards in health care
and audits the sector.
veya tÜp merkezlerinin açÜlmasÜ
veya
gibi
gi
bi konulara getirilen sÜnÜrlama
buna neden oldu. Bu arada tabii
özel sektörü kÜsÜtlayÜcÜ baíka
íeyler de yapÜldÜ. Bunlardan
birisi katkÜ ücretlerinin özel
sektörde 12 lira, kamu tarafÜnda
5 lira olmasÜyken bir baíkasÜ da
kamu tarafÜnda sÜnÜrsÜz doktor
atamasÜ yapÜlabilirken özel
sektörde dondurulmasÜdÜr. TÜbbi
donanÜmda da aynÜ kÜsÜtlama
varken son zamanlarda biraz
gevíetildi. Özel ve kamu
kurumlarÜnÜn arasÜndaki
adaletsizlik hizmetlerin
fiyatlandÜrÜlmasÜyla sÜnÜrlÜ
deðil. Kamu kurumlarÜ genel
bütçeden pay alÜyorlar, özel
idare kaynaklarÜnÜ kullanÜyorlar
ve kendilerine yapÜlan her
türlü baðÜíta, yüzde 100 vergi
indirimi devam ediyor. AyrÜca
SGK’dan da görece yüksek ücret
alarak, ucuza kamu hizmeti
verdiklerini iddia ediyorlar. Özel
sektör var olma savaíÜ verirken
her gün yeni bir kÜsÜtlayÜcÜ
deðiíiklik dayatÜlÜyor. Devlet
kendisine uygun görmediðini
özel sektöre zorla yaptÜrÜyor.
Ülkemizde yapÜlmasÜ gereken
en doðru dönüíümlerden birisi
saðlÜk hizmeti sunumu yapan
kamu kurum ve kuruluílarÜnÜn
SaðlÜk BakanlÜðÜ’ndan ayrÜlarak
yeni bir otoritede yönetilmesidir.
Bu saðlanmadÜðÜ sürece SaðlÜk
BakanlÜðÜ özel saðlÜk sektörünün
önünü kapatmaya, oluíturacaðÜ
fÜrsatlarÜ engellemeye devam
edecektir. AyrÜca her konuda
özelleímeye yönelen genel
politikalarÜn saðlÜkta niye bu
kadar tutucu kaldÜðÜ da baíka
bir konudur. SaðlÜkta kullanÜlan
cihaz ve sarf malzemelerinin
yurt içinde üretimlerinin
nerdeyse yok seviyesinde
olmasÜ bu büyümeden ülkenin
genel ekonomisinin olumlu
etkilemesini engelliyor. Belki bu
noktada yani yurt içinde medikal
malzemelerin veya cihazlarÜn
üretimi noktasÜnda gerçekten
AR-GE destekleri ve üretim
destekleri saðlanarak bu katma
deðerin yurt içinde kalmasÜ
ve istihdam artÜíÜ saðlanabilir.
ñstanbul Ticaret OdasÜ olarak
bizim için en önemli konu bu.
Çünkü biz temelde özel sektörün
temsilcisiyiz.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Commerce University regarding
g
how the health transformation
programme is perceived. We
will have the opportunity to seee
how this policy, which has beenn
implemented for 7 years, is
perceived by those who receivee
the services.
DR. AHMET ÖZDEMIR:
I am a member of the ICOC
Professional Committee on
Health Care. Together with the
transformation in health care in
recent years, the private sector
face of Turkey has unfortunately
turned towards the domestic
market. While many sectors
have rather broadened in terms
of expansion abroad, and
import and export conditions
of goods and services, a sector
that is very much inward facing,
targeting almost solely SGK
opportunities has been created
in the delivery of health services.
Consequently, big employment
opportunities and the potential
for generating added value have
regrettably been stopped. This
was caused by the restrictions
imposed on matters such as
creation of new positions at
the hospitals and opening of
new hospitals or health centres.
Meanwhile, other things
restraining the private sector
were implemented. One of
these was that the contribution
fee in the private sector was
TRY 12 while the same in the
public sector was TRY 5, and
the other was that while in
the public sector doctors were
appointed without limits, the
private sector appointments
were frozen. While a similar
restriction was imposed in the
area of medical equipment, this
has recently been relaxed. The
injustice between the private
and public institutions is not
limited only to the pricing of
the services. Public institutions
get a share from the general
budget, use the resources of
special administration and enjoy
100 percent tax exemption
from donations. In addition,
they charge SGK high fees and
claim that they deliver cheaper
public services. While the private
sector is fighting for survival,
every day a new restriction is
imposed on it. The state forces
the private sector to do things
that it deems not suitable for
the state to do. One of the most
appropriate transformations
which must be done in the
country is to manage the public
institutions and agencies, which
deliver health care services,
under a new authority by
separating them from the
Ministry of Health. As long as
this is not done, the Ministry of
Health will continue to block the
way for the private sector and
impede the opportunities which
it is going to create. Moreover,
why the general policies which
tend towards privatisation in
all areas are so conservative
when it comes to health
care is another matter. The
almost non-existent domestic
production of equipment and
consumables used in health care
is preventing this growth to
impact positively on the general
economy of the country. In
this regard, perhaps keeping
this added value in the country
and creating employment
opportunities can be ensured
with real R&D and production
aids targeting the production of
medical materials or equipment
within the country. As Istanbul
Chamber of Commerce, this is
the most important subject for
us because essentially we are
representatives of the private
sector.
-89-
VERGñ-TAX
ICC Vergi Komisyonu Üyesi
Member of the
ICC Tax Commission
Dr. Veysi SEVñï
E-FATURA
UYGULAMASI
E-INVOICE APPLICATION
M
aliye BakanlÜðÜ, 397 sÜra
numaralÜ Vergi Usul YasasÜ
genel tebliði ile uygulamalarda
yaygÜn olarak kullanÜlan belgelerden
biri olan faturanÜn elektronik belge
olarak düzenlenmesi, elektronik
ortamda iletilmesi, muhafazasÜ ve
ibraz edilmesine iliíkin usul ve esaslarÜ
belirlemií bulunmaktadÜr.
T
he Ministry of Finance has
determined the procedures and
principles on issuing the invoices,
one of the documents used widely
in practice, as electronic documents,
and transmission, protection and
presentation of them electronically
by the General Communiqué on Tax
Procedure Law, serial no. 397.
-90-
Vergi Usul YasasÜ’nÜn mükerrer
242’inci maddesinin ikinci
fÜkrasÜ hükmü gereði olarak
Maliye BakanlÜðÜ; elektronik
defter, kayÜt ve belgelerin
oluíturulmasÜ, kaydedilmesi,
iletilmesi, muhafazasÜ ve
ibrazÜ ile defter ve belgelerin
elektronik ortamda tutulmasÜ
ve düzenlenmesi uygulamasÜna
iliíkin usul ve esaslarÜ
belirlemeye yetkili kÜlÜnmÜítÜr.
Bu baðlamda aynÜ düzenleme
uyarÜnca Maliye BakanlÜðÜ
elektronik ortamda tutulmasÜna
ve düzenlenmesine izin verilen
defter ve belgelerde yer almasÜ
gereken bilgileri internet de
dahil olmak üzere her türlü
elektronik bilgi iletiíim araç ve
ortamÜnda Maliye BakanlÜðÜ’na
veya Maliye BakanlÜðÜ’nÜn
gözetim ve denetimine tabi
olup kuruluíu, faaliyeti, çalÜíma
ve denetim esaslarÜ Bakanlar
Kurulu’nca çÜkarÜlacak bir
yönetmelikle belirlenecek olan
özel hukuk tüzel kiíiliðini haiz
bir íirkete aktarma zorunluluðu
getirmeye, bilgi aktarÜmÜnda
uyulacak format ve standartlar
ile uygulamaya iliíkin usul ve
esaslarÜ tespit etmeye, Vergi
Usul YasasÜ kapsamÜna giren
iílemlerde elektronik imza
kullanÜm usul ve esaslarÜnÜ
düzenlemeye ve denetlemeye de
yetkili kÜlÜnmÜítÜr.
AyrÜca; Vergi Usul YasasÜ ve
diðer vergi yasalarÜnda defter,
Pursuant to the second
paragraph of the duplicated
entry no. 242 of Tax Procedure
Law, the Ministry of Finance
has been authorized to
determine the procedures and
principles on issuing, saving,
transmission, protection and
presentation of the electronic
books, records and documents,
and for keeping and preparing
the books and documents
electronically. Within this
context, pursuant to the same
regulation, any information
required to be stated on the
books and documents, which
are authorized to be prepared
and kept electronically, on all
kinds of electronic information
communication tools and
environments including
internet shall be subject to the
supervision and audit of Ministry
of Finance and the Ministry
of Finance is authorized to
impose an obligation for the
transmission of such information
to a company, which is a
private legal entity and whose
corporation, operation, working
and audit procedures shall be
determined by a regulation
to be passed by the Council
of Ministries, to determine
the formats and standards
to be used for information
transmission and to regulate
and audit procedures and
principles concerning electronic
signature utilization for the
operations within the scope of
Tax Procedure Law.
Furthermore, it is decided that
the provisions concerning the
books, records and documents
stated in the Tax Procedure
Law and other tax laws are also
valid for the electronic books,
records and documents, and the
Ministry of Finance is authorized
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
kayÜt ve belgelere iliíkin olarak
yer alan hükümlerin elektronik
defter, kayÜt ve belgeler için
de geçerli olduðu; Maliye
BakanlÜðÜ’nÜn, elektronik defter,
belge ve kayÜtlar için diðer defter
belge ve kayÜtlara iliíkin usul ve
esaslar belirlemeye yetkili olduðu
hususu hükme baðlanmÜítÜr.
Maliye BakanlÜðÜ kendisine
yasa maddesi ile verilen yetki
çerçevesinde yayÜmlamÜí
bulunduðu 397 sÜra numaralÜ
Vergi Usul YasasÜ genel teblið
ile uygulamalarda yaygÜn
olarak kullanÜlan belgelerden
biri olan faturanÜn elektronik
belge olarak düzenlenmesi,
elektronik ortamda iletilmesi,
muhafazasÜ ve ibraz edilmesine
iliíkin usul ve esaslarÜ belirlemií
bulunmaktadÜr. (05 Mart 2010
gün ve 27512 sayÜlÜ Resmi
Gazete)
Bilindiði üzere Vergi Usul
YasasÜ’nÜn 229’uncu
maddesinde fatura; satÜlan emtia
veya yapÜlan ií karíÜlÜðÜnda
müíterinin borçlandÜðÜ meblaðÜ
göstermek üzere emtiayÜ satan
veya iíi yapan tüccar tarafÜndan
müíteriye verilen ticari vesika
olarak tanÜmlanmaktadÜr. Vergi
Usul YasasÜ’nÜn 230’uncu
maddesinde ise faturanÜn íekli
belirtilerek içermesi gereken
asgari bilgiler sayÜlmÜítÜr.
Sözü edilen yasanÜn 231’inci
maddesinde de fatura
düzenlenmesinde uyulacak
ilkelere, 232’inci maddesinde ise
fatura kullanma zorunluluðuna
iliíkin esaslara yer verilmiítir.
Yasal düzenleme gereði
düzenlenmesi, müíteriye
verilmesi, müíteri tarafÜndan da
istenmesi ve alÜnmasÜ zorunlu
olan faturanÜn, elektronik
belge olarak düzenlenmesi,
müíteriye elektronik ortamda
iletilmesi ve elektronik ortamda
kullanÜlmasÜ, elektronik ortamda
muhafaza ve ibraz edilmesine
iliíkin yapÜlan düzenlemeler 397
sÜra numaralÜ Vergi Usul YasasÜ
genel tebliðinde açÜklanmÜí
bulunmaktadÜr.
e-fatura, yeni bir belge türü
olmayÜp,
ol
mayÜp, kaðÜt fatura ile aynÜ
hukuki niteliklere sahiptir.
e-fatura uygulamasÜndan
baílangÜçta sadece anonim ve
limited íirketlerin yararlanmasÜ
öngörülmüítür.
Teblið ile yapÜlan düzenlemeden
de anlaíÜlacaðÜ üzere bilgi
iílem sistemleri yeterli
olan kullanÜcÜlarÜn, gerekli
entegrasyonu saðlamalarÜ
koíulu ile e-fatura uygulamasÜnÜ
doðrudan kendilerine ait bilgi
iílem sistemleri aracÜlÜðÜ ile
kullanmalarÜ mümkündür.
Buna göre bilgi iílem sistemi
entegrasyonu yapÜlabilmesi için
uyulmasÜ gereken kurallar ve
standartlar ile yapÜlmasÜ gereken
iílemleri içeren klavuzlar ‘http//
www.efatura.gov.tr/’ internet
sitesinde kamuoyu bilgisine
sunulmuítur.
Uygulamaya entegre olmak
isteyenler, bilgi iílem
sistemlerinde gerekli ön
hazÜrlÜklarÜ tamamladÜktan
sonra, sistemlerini ve fatura
ile ilgili süreçlerini açÜklayan
dokümanlarla birlikte
Gelir ñdaresi BaíkanlÜðÜ’na
yazÜlÜ olarak baívuruda
bulunacaklardÜr.
Baívurusu uygun bulunanlara
entegrasyon iílemlerine
baílayabilecekleri bir yazÜ ile
bildirilecektir. Entegrasyon
çalÜímalarÜ, baílama yazÜsÜ
tarihinden itibaren en geç bir
yÜl içerisinde tamamlanmak
zorundadÜr.
Entegrasyon sürecini baíarÜ ile
tamamlayan mükellefler, Gelir
ñdaresi BaíkanlÜðÜ’nÜn konuya
iliíkin yazÜsÜ üzerine e-fatura
uygulamasÜnÜ gerçekleítirdikleri
entegrasyon aracÜlÜðÜ ile
kullanmaya baílayacaktÜr.
Gelir ñdaresi BaíkanlÜðÜ e-fatura
uygulamasÜna entegre olmak
isteyen mükelleflere yönelik
olarak genel entegrasyon
usulleri belirleyebileceði gibi
bilgi iílem sistemleri, kapasite
ií gerekleri ve ihtiyaçlarÜ gibi
hususlarÜ göz önüne alarak
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
to determine the procedures
and principles on other books,
documents and records for
electronic books, documents
and records.
qualifications as the paper-copy
invoice. Initially, it is foreseen
that solely the incorporated and
limited companies could benefit
from the e-invoice application.
Ministry of Finance defined
the procedures and principles
on issuing the invoices, one
of the documents used widely
in practice, as electronic
documents, and transmission,
protection and presentation
of them electronically, by the
General Communiqué on Tax
Procedure Law, serial no. 397,
published within the scope
of the authority given to the
Ministry through the article of
law. (Official Gazette no. 27512
and dated 5th of March, 2010)
As could be understood from
the regulations made by the
communiqué, the users with
sufficient information processing
systems can use the e-invoice
application directly through their
own information processing
systems provided that they
have the required integration.
According to this, the rules and
standards and the guidelines
including the required processes
in order to integrate the
information processing systems
are brought to the public
attention on the web page
‘http//www.efatura.gov.tr/’.
As is known, an invoice is
defined in the article no. 229
of the Tax Procedure Law
as the commercial certificate
delivered to the customer by
the merchant, who sells the
commodity or performs the
work, in order to demonstrate
the amount of money that the
customer owes for the sold
commodity or performed work.
On the other hand, form of
the invoice is defined and the
minimum information to be
included is listed in the law no.
230 of the Tax Procedure Law.
In addition to this, the principles
to be complied with concerning
the issuance of invoices and
the provisions regarding the
obligation to use an invoice are
stated respectively in the law no.
231 and 232 of the mentioned
Law.
The regulations on issuing the
invoice, which is required to be
issued, given to the customer
and asked and taken by the
customer, as an electronic
document, its transmission to
the customer and utilization,
its protection and presentation
electronically are explained in
the General Communiqué on
Tax Procedure Law, serial no.
397.
E-invoice is not a new document
and it has the same legal
The ones that would like to be
integrated to the application
shall submit a written
application to the Revenue
Administration together with
the documents explaining their
systems and their processes
regarding invoices, after
completing the pre-preparations
required for their information
processing systems.
The ones, whose applications
are found to be proper, will be
informed in a written document
declaring that they can initialize
the integration processes. The
integration processes must be
completed at most within a year
as from the date of the written
initialization document.
The tax-payers, who successfully
complete the integration
process, can start using the
e-invoice application through the
implemented integration upon
the relevant written document of
the Revenue Administration.
The Revenue Administration
can determine the general
integration procedures for the
tax-payers that would like to
be integrated to the e-invoice
application besides determining
special integration procedures
considering the information
processing systems, capacity
-91-
özel entegrasyon usulleri
belirleyebilir.
Gerçekte e-fatura uygulamasÜ,
elektronik belge olarak
düzenlenen faturalarÜn taraflarÜ
arasÜnda dolaíÜmÜ ile ilgili
oluíturma, gönderme ve alma
zamanÜ gibi önemli kayÜtlarÜn
tarafsÜz bir biçimde tutulmasÜnÜ
saðlamak ve elektronik belge
olarak oluíturulmuí herhangi
bir belgenin sÜhhatinden
(format ve standartlara
uygunluk, göndericinin kimliði
ve doðruluðu, elektronik
belgenin geçerliliði ile içeriðinin
bütünlüðü) emin olmak amacÜ
ile Gelir ñdaresi BaíkanlÜðÜ
tarafÜndan oluíturulan
uygulamanÜn genel adÜdÜr.
Buna göre e-fatura uygulamasÜ,
bünyesinde e-fatura gönderme
ve/veya alma iílemlerini yapmak
üzere her bir kullanÜcÜya ait
kullanÜcÜ hesabÜ barÜndÜracak
olup, bu hesap aracÜlÜðÜ ile
kullanÜlabilecek fonksiyonlar,
ilgili hesabÜn ve kullanÜcÜnÜn
niteliðine göre íekillenecektir.
Vergi Usul YasasÜ’nÜn 253’üncü
maddesi uyarÜnca defter
tutmak mecburiyetinde
olanlar, tuttuklarÜ defterlerle,
düzenlemek, kullanmak ve
almak zorunda olduklarÜ
belgeleri, ilgili bulunduklarÜ
yÜlÜ izleyen takvim yÜlÜndan
baílayarak beí yÜl süre ile
muhafaza etmek zorundadÜrlar.
Türk Ticaret YasasÜ’nÜn 68’inci
maddesi gereði olarak da
“Defter tutmak mecburiyetinde
bulunan kimse ve iíletmeye
devam eden halefleri, defterleri
son kayÜt tarihinden ve
saklanmasÜ mecburi olan diðer
hesap ve kaðÜtlarÜ tarihinden
itibaren on yÜl geçinceye kadar
saklamaya mecburdurlar.”
Maliye BakanlÜðÜ tarafÜndan
yayÜmlanan 397 sÜra
numaralÜ Genel Teblið’nin
6’ÜncÜ bölümünde yer alan
açÜklamalarÜndan da anlaíÜlacaðÜ
üzere e-fatura’nÜn veri
bütünlüðünün saðlanmasÜ ile
kaynaðÜnÜn inkar edilmezliði
“Mali Mühür”le garanti altÜna
-92-
alÜnmaktadÜr. Mührün doðruluk
ve geçerlilik kontrolünün ancak
elektronik ortamda yapÜlabilmesi
nedeniyle e- faturanÜn kaðÜda
basÜlarak saklanmasÜ söz
konusu deðildir. Bu nedenle
mükellefler, düzenledikleri ve
aldÜklarÜ e-faturalarÜ, üzerinde
Mali Mühür’ü de içerecek
íekilde kanuni süreler dahilinde
kendi bünyelerindeki elektronik,
manyetik veya optik araçlar
vasÜtasÜyla ibraz edileceklerdir.
Muhafaza ve ibraz
yükümlülüðü, aríivlenen
faturalarÜn doðruluðuna,
bütünlüðüne ve deðiímezliðine
iliíkin olan her türlü elektronik
kayÜt ve veri, veri tabanÜ dosyasÜ,
saklama ortamÜ ile doðrulama ve
görüntüleme araçlarÜnÜn tümünü
kapsamaktadÜr. Bu baðlamda
da e-faturalara istenildiðinde
kolaylÜkla eriíebilmeyi,
anlaíÜlabilir ve eksiksiz bir
biçimde görüntüleyebilmeyi
ve faturalarÜn okunabilir
kaðÜt baskÜlarÜnÜ üretebilmeyi
saðlayacak biçimde yerine
getirmesi gerekmektedir.
Mükelleflere ait e-faturalarÜn
yine mükelleflere ait bilgi
iílem sistemlerinde saklanmasÜ
gerekmekte olup, üçüncü kiíiler
nezdinde yada yurt dÜíÜnda
yapÜlan saklama iílemi Gelir
ñdaresi BaíkanlÜðÜ açÜsÜndan
herhangi bir hüküm ifade
etmemektedir. Aríivlemenin
Türkiye Cumhuriyeti sÜnÜrlarÜ
içerisinde ve Türkiye
Cumhuriyeti yasalarÜnÜn geçerli
olduðu yerlerde yapÜlmasÜ
zorunluluðu, yurt dÜíÜndan da
ikincil bir aríivleme yapÜlmasÜna
engel teíkil etmeyecektir.
Teblið ile yapÜlan düzenlemeler
çerçevesinde Vergi Usul
YasasÜ kapsamÜnda yapÜlacak
düzenlemeler gereði kullanÜlmak
üzere tüzel kiíi ve diðer kurum,
kuruluí ve iíletmecilere ait
veri bütünlüðünün, kaynaðÜn
ve içeriðin garanti alÜnmasÜ ile
gerekli durumlarda gizliliðin
saðlanmasÜ fonksiyonlarÜnÜn
yerine getirilmesi “Mali Mühür”
uygulamasÜ ile saðlanacaktÜr.
and business requirements and
necessities.
Actually, the e-invoice
application is the general
definition of the application
performed by the Revenue
Administration in order to be
sure about the correctness
(convenience to the format
and standards, identity of the
transmitter and its accuracy,
validity of the electronic
document and integration of
the content) of any document
prepared as an electronic
document and to ensure that
the important records, such
as preparation, sending and
delivery time regarding the
mobility of the electronically
issued invoices among its parties
are registered objectively.
Accordingly, the e-invoice
application will include a user
account for each user so as
to perform the sending and/
or receiving procedures of the
e-invoice, and the functions to
be used through these accounts
shall be formed in accordance
with the qualifications of the
relevant account and user.
The ones, who are obliged to
keep a book as per the law no.
253 of the Tax Procedure Law,
shall preserve the mentioned
books and the documents,
which they have to issue, use
and take, for five years as from
the calendar year following the
relevant year.
In addition, as per the law no.
68 of the Turkish Commercial
Code, “The ones those are
obliged to keep a book and
their representatives continuing
the operation shall preserve the
books for ten years as from the
last date of record and shall
preserve other accounts and
documents, which are obliged
to be preserved, for ten years as
from the arrangement dates.”
As can be understood from
the explanations stated in the
6th division of the General
Communiqué no. 397, the
provision of data integrity
of the e-invoice and the
incontrovertibility of the source
is assured through the “Financial
Seal”. Since the verification and
validity of the seal can solely
be controlled electronically,
it is not possible to keep the
e-invoice by printing a papercopy. Therefore, tax-payers shall
present the e-invoices, which
they receive and give, within
the legal durations via their
electronic, magnetic or optical
tools under the condition that
the Financial Seal is included.
Protection and presentation
obligation contains all electronic
records and data, database
file, storage media with respect
to the accuracy, integrity and
irrevocability of the archived
invoices and all verification
and display instruments.
In this context, e-invoices
would be easily accessible,
comprehensible and completely
displayable when required and
also readable invoices would be
published on paper.
E-invoices pertaining to tax
payers should be stored in tax
payers’ own data processing
systems and third party or
overseas storage process
does not inure from Revenue
Administration’s point of
view. However, the burden of
archiving within the boundaries
of Turkish Republic and the
burden of archiving at the
places where Turkish Republic
laws are valid do not constitute
any impediment on an additional
secondary archiving abroad.
In the framework of the
regulations made through the
Communiqué; the assurance
of data integrity, source and
content of legal persons and
other enterprises, institutions or
organizations, and the provision
of security when required shall
be ensured by the “Financial
Seal” application in order to
be used for arrangements
held within the scope of Tax
Procedure Law.
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
KñTAPLIK-BOOKSHELF
YÜldÜz Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi /
Lecturer at YÜldÜz Technical University, Faculty of Arts and Science
AMERñKA’YI NEFñS
MUHASEBESñNE ÇAïRI
INVITING THE USA TO
SELF-QUESTIONING
The Cultural Contradictions of Democracy: Political
Thought since September 11 (Demokrasinin Kültürel
Çeliíkileri: 11 Eylül’den Beri Siyasî Düíünce), John
Brenkman, Princeton University Press, 2007, 205 s.
ISBN 978-0-691-11664-8
The Cultural Contradictions of Democracy: Political
Thought since September 11 , John Brenkman,
Princeton University Press, 2007, 205 p.
ISBN 978-0-691-11664-8
KÜLTÜR DEïñL
ñNSANA ÖNCELñK
PRIORITIZING HUMAN
RATHER THAN CULTURE
Multiculturalism without Culture, (Kültürsüz
Çokkültürcülük), Anne Phillips, Princeton University
Press, 2007, 202 s. ISBN 978-0-691-12944-0
Multiculturalism without Culture,
Anne Phillips, Princeton University Press, 2007, 202 p.
ISBN 978-0-691-12944-0
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Prof. Dr. Bedri Gencer
ñç ve dÜí politikaya yansÜyan Amerikan
"ben" algÜlamasÜnda bir dönüm noktasÜnÜ
oluíturan 11 Eylül, çökmesi mukadder
her ülke gibi Amerika’nÜn içe kapanmasÜ
sürecini baílattÜ. 11 Eylül’den beri Amerikan
dÜí siyasasÜna pragmatik kaygÜlardan
ziyade ceberut, demokrasi ve özgürlük
gibi büyük fikirler yön vermektedir. Ancak
olaylarÜn seyri benzer íekilde íahinler
ve güvercinlerin muazzez varsayÜmlarÜnÜ
berhava etti. Lübnan’dan Pakistan’a,
Irak’tan Afganistan’a ñslam dünyasÜnÜn
çektiði jeo-sivil savaí, BatÜ’yÜ siyasî fikir
ve ideallerinin neler olduðunu yeniden
tanÜmlama ihtiyacÜyla karíÜ karíÜya bÜrakÜyor.
Brenkman, bugünün siyasî söylemini
yozlaítÜran ve dÜí iílerinde hürriyet ve
demokrasi fikrini istismar eden belagati
masaya yatÜrÜyor. Amerikan dÜí politikasÜna
yön veren yeni sað düíünürlerin mesihçi
tasarÜlarÜna karíÜ Hobbes, Kant, Arendt,
Isaiah Berlin, Habermas ve Chomsky gibi
filozoflara atÜfla demokratik düíünceye íekil
veren orijinal varsayÜm ve çeliíkileri gözden
geçiren yazar, demokraside içkin hürriyet
dilini yeniden canlandÜrmaya ve mevcut
küresel kargaía ortasÜnda siyasî tartÜímaya
yeni bir temel kazandÜrmaya çalÜíÜyor.
Creating a milestone in the understanding
of American id that reflects on the domestic
and international politics, September
11 started the withdrawal process of
the USA like all other countries of which
their collapses are foreordained. Since
September 11, American foreign policy
has been guided by grand ideas like
tyranny, democracy and freedom rather
than the pragmatic concerns. However,
the course of events has played havoc with
the cherished assumptions of hawks and
doves alike. The geo-civil war afflicting the
Muslim world from Lebanon through Iraq
and Afghanistan to Pakistan confronts the
West with the need to articulate anew what
its political ideas and ideals actually are.
Brenkman dissects the rhetoric that has
corrupted today's political discourse and
abused the idea of freedom and democracy
in foreign affairs. Looking back to the
original assumptions and contradictions that
animate democratic thought by referring to
philosophers such as Hobbes, Kant, Arendt,
Isaiah Berlin, Habermas and Chomsky
in contrary to messianic ambitions of the
neoconservative intellectuals directing
the American foreign policy, the author
attempts to resuscitate the language of
liberty and give political debate a fresh basis
amid the present global turmoil.
Büyük ölçüde radikal ñslam korkularÜndan
dolayÜ kamuoyu son yÜllarda
çokkültürcülükten soðudu. Yazar ise
eleítirmenlerin azÜnlÜk ve BatÜlÜ olmayan
gruplara mensup bireylerin yaptÜðÜ her íeyin
açÜklamasÜ íeklinde, kültürü yanlÜí tasvir
ettiklerini iddia ediyor. Çokkültürcülüðün bir
müdafaasÜnÜ ortaya koyan yazar, hakkÜndaki
tanÜmlarla uðraímak yerine kültürün özüne
bizzat fertleri yerleítiriyor. Çokkültürcülük,
zorunlu evlilikler, kadÜn sünneti, kÜz
öðrencilerin baíÜnÜn örtülmesi gibi pratiklere
atÜfla kadÜnlarÜn ezilmesi diye kÜnanmÜítÜr.
Birçok eleítirmen, kültürel stereotipileri
sürdürmek için eíitlik gündemini hasÜraltÜ
ederek çokkültürcülükten feragati haklÜ
göstermek için fÜrsatçÜ bir íekilde cinsiyet
eíitliðini kullanÜyor. Yazar, kadÜnlarÜn
failler olarak tanÜnmasÜ konusundaki
feminist Üsrarla argümanÜnÜ destekliyor
ve siyasî teoriden felsefeye, feminist
teoriden hukuk ve antropolojiye uzanan
alÜíÜlmamÜí geniílikte bir edebiyata atÜfla
tavrÜnÜ savunuyor. Ona göre eleítirmenler
ile savunanlar benzer íekilde kültürel
gereklerin kayÜtladÜðÜ kuklalar íeklinde bir
erkek ve kadÜn algÜsÜnÜ teívik edecek íekilde
kültürlerin birliði, ayrÜlÜðÜ ve dirençliliði
üzerine haddinden fazla vurgu yapÜyorlar.
Public opinion in recent years has soured
on multiculturalism, due in large part
to fears of radical Islam. The author
contends that critics misrepresent culture
as the explanation of everything that
individuals from minority and non-Western
groups do. Putting forward a defense
of multiculturalism, the author places
individuals themselves at the core of culture
instead of coping with the definitions about
it. Multiculturalism has been blamed for
being the oppression of women through
referring the practices such as forced
marriages, female circumcision and school
girls wearing the headscarves. Many critics
opportunistically deploy gender equality
to justify the retreat from multiculturalism,
hijacking the equality agenda to perpetuate
cultural stereotypes. The author supports
her argument with the feminist insistence on
recognizing women as agents, and defends
her position referring to an unusually
broad range of literature, including political
theory, philosophy, feminist theory, law
and anthropology. In her opinion, the
critics and proponents similarly exaggerate
the unity, distinctness and intractability of
cultures, thereby encouraging a perception
of men and women as dupes constrained by
cultural dictates.
-93-
EKONOMñK VERñLER-ECONOMIC INDICATORS
GAYRñSAFñ MñLLñ HASILA (Sabit Fiyatlarla-Bin TL) / GROSS NATIONAL (Fixed Prices-000 TL)
GELñìME HIZI
DEVELOPMENT RATE (%)
SEKTÖR
2008
2008
2008
2009
2009
2009
2009
2008
2009
YILLIK
ANNUAL
TOP. (9 AY)
(6AY/MO)
2. Üç Ay
3. Üç Ay
4. Üç Ay
1. Üç Ay
2. Üç Ay
3. Üç Ay
TOP. (9 AY)
(6AY/MO)
TARIM,ORMAGRICULTURE&FORESTRY
1.700.129
4.245.663
2.149.170
976.504
1.808.497
4.361.797
7.146.798
3,9
3,2
ñMALAT SANAYñMANUFACTURñNG INDUSTRY
6.547.325
6.121.038
5.482.671
4.974.261
5.815.730
5.881.497
16.671.488
0,8
-12,4
ñNìAAT-CONSTRUCTION
1.543.723
1.538.211
1.463.416
1.206.104
1.213.190
1.259.574
3.678.868
-8,2
-19,5
TñCARET-TRADE
3.515.737
3.409.261
2.932.746
2.531.509
2.975.176
3.162.460
8.669.145
-1,1
-16,3
ULAìTIRMA-TRANSPORTATION
3.842.230
3.873.838
3.552.119
3.071.509
3.373.650
3.607.297
10.052.456
1,3
-12,2
MALñ MÜESSESELER-FINANCE
2.460.132
2.749.612
3.082.460
2.782.987
2.643.646
2.965.124
8.391.757
9,1
8,7
VERGñ-SÜBVANSñYON
2.095.323
2.319.417
1.995.911
1.711.493
1.948.751
2.124.414
5.784.658
-0,3
-12,5
GSMH
25.279.414
28.048.889
24.352.788
20.879.186
23.285.107
27.129.335
71.293.628
0,9
-8,4
DIì TñCARET (Milyon$) / FOREIGN TRADE (Million USD)
DEïñìñM ORANI %
CHANGE RATIO
DEïñìñM ORANI %
CHANGE RATIO
2008 YÜllÜk
Annual
2009 YÜllÜk
Annual
132.027,2
3.936,7
TarÜm ve Orman
Agriculture&Forestry
BalÜkçÜlÜk-Fishery
240,3
Madencilik-Mining
ñmalat-Manufacturing
Diðer-Others
2009 YÜllÜk
Annual
2010 Ocak
January
2009/2008
YÜllÜk-Annual
2010/2009
YÜllÜk-Annual
201.963,6
140,869,0
11,504,3
-30,3
23,9
6.391,9
4,593,4
458,5
-28,2
32,8
41,1
31,2
2,6
-24,1
23,2
Madencilik-Mining
35.649,7
20,624,6
2,020,5
-42,1
-2,2
ñmalat-Manufacturing
150.252,3
110,972,6
8,567,7
-26,2
30,6
Diðer-Others
9.628,6
4,647,2
454,9
-51,8
46,9
-44,8
160,6
2009/2008
YÜllÜk-Annual
2010/2009
Genel-General
102,138,5
7,864,2
-22,6
-0,3
TarÜm ve Orman
Agriculture&Forestry
4,347,5
436,8
10,4
3,5
BalÜkçÜlÜk-Fishery
Ocak-January
ñHRACAT / EXPORT
Genel-General
2008 YÜllÜk
Annual
2010 Ocak
January
189,0
10,0
-21,4
-65,3
2.155,2
1,682,5
147,2
-21,9
49,9
125.187,2
95,445,4
7,217,8
-23,8
-1,3
507,3
474,1
52,5
-6,5
105,4
ñMALAT SANAYñ KAPASñTE KULLANIM ORANI
MANUFACTURING INDUSTRY RATE OF CAPACITY UTILISATION
AYLAR ñTñBARñYLE KAPASñTE KULLANIM ORANI %
RATE OF CAPACITY UTILISATION BY MONTHS (%)
2007
2008
2009
2010
OCAK-January
75,3
75,4
61,4
67,8
ìUBAT-February
75,8
76,2
60,3
67,8
MART-March
78,0
76,3
59,2
NñSAN-April
79,0
77,5
60,3
MAYIS-May
79,5
77,2
64,2
HAZñRAN-June
79,3
78,8
66,8
TEMMUZ-July
79,8
78,0
67,4
AïUSTOS-August
77,5
78,1
68,2
EYLÜL-September
79,4
75,6
67,5
EKñM-October
79,5
74,3
68,0
KASIM-November
78,7
70,6
69,2
ARALIK-December
77,5
64,1
67,6
2009
2009
2010
TOPLAM ñMALAT SANAYñ- TOTAL MANUFACTURING INDUSTRY
64,1
67,6
60,3
67,8
GÜda Ürünleri ve ñçecek ñmalatÜ- ManufacturÜng Food And Beverage
71,2
69,7
66,7
69,9
Tekstil Ürünleri ñmalatÜ-Textile Products Manufacturing
64,3
71,7
59,4
72,3
Giyim EíyasÜ ñmalatÜ-Garment Manufacturing
69,3
72,5
66,3
72,3
Aðaç ve Aðaç MantarÜ Ürünleri ñmalatÜ-Wood and Wood Fungus Products
Manufacturing
65,5
79,1
62,0
75,6
Kimyasal Madde ve Ürünleri-Chemical Substances and Products
58,1
73,3
62,2
71,4
Plastik ve Kauçuk Ürünleri ñmalatÜ-Plastics and Rubber Products Manufacturing
62,0
68,1
59,3
69,2
Ana Metal Sanayi-Base Metal Industry
68,4
73,0
73,7
72,0
Makine ve Teçhizat ñmalatÜ-Machinery and Equipment Manufacturing
61,4
62,2
55,7
64,8
Elektrikli Makine ve CihazlarÜ ñmalatÜ-Manufacturing Electrical Machinery and
Devices
73,3
65,9
67,5
64,7
Haberleíme TechizatÜ ve CihazlarÜ ñmlt-Manufacturing Communication Equipments
and Devices
67,1
72,6
65,1
70,7
Motorlu Kara TaíÜtÜ, Romörk ve YarÜ Römork ñmalatÜ-Manufacturing Motor Land
Vehicle, Trailer and Half Trailer
55,8
62,6
45,5
66,1
Diðer UlaíÜm AraçlarÜnÜn ñmalatÜ-Manufacturing Other Transportation Vehicles
80,6
64,6
69,4
62,2
Mobilya ñmalatÜ-Furniture Manufacturing
59,5
58,2
53,2
59,1
ìubat
February
-69.936,4
-38,730,5
-3,640,0
ñHRACATIN ñTHALATI
KARìILAMA ORANI (%)
EXPORT TO IMPORT RATIO (%)
65,4
72,5
68,4
ñHRACAT
EXPORT
2008
AralÜk
December
DIì TñCARET AÇIïI
FOREIGN TRADE DEFICIT
ÜLKE GRUPLARINA GÖRE DIì TñCARET
FOREIGN TRADE BY COUNTRY GROUPS
ñKñLñ SEKTÖRLERE GÖRE KAPASñTE KULLANIM ORANI (AðÜrlÜklÜ Ortalama %)
RATE OF CAPACITY UTILISATION BY DUAL SECTORS (Weighted Average %)
AralÜk
December
ñTHALAT / IMPORT
ìubat
February
ñTHALAT
IMPORT
2009 YÜllÜk
Annual
2010 Ocak
January
2009 YÜllÜk
Annual
2010 Ocak
January
GENEL TOPLAM-TOTAL
102,138,5
7,864,2
140,869,0
11,504,3
A-AVRUPA BñRLñïñ
ÜLKELERñ-EU CONTRIES
46,992,9
3,963,5
56,570,7
4,100,8
B-TÜRKñYE SERBEST
BÖLGELERñTURKEY FREE ZONES
1,957,1
150,7
965,4
59,2
C-DñïER ÜLKELEROTHER COUNTRIES
53,188,5
3,750,0
83,333,0
7,344,2
SEÇñLMñì ÜLKE GRUPLARI-SELECTED COUNTRY GROUPS
1-OECD ÜlkeleriOECD Countries
54,235,4
4,401,9
75,120,4
5,452,1
2-EFTA ÜlkeleriEFTA Countries
4,327,1
172,2
2,780,4
192,9
3-Karadeniz Ekonomik ñíbirliðiBlacksea Economic Cooperation
12,314,9
919,2
28,565,8
2,614,2
4-Ekonomik ñí Birliði TeíkilatÜOrganization of Economic
Cooperation
5,944,0
463,8
6,741,8
756,4
5-BaðÜmsÜz Devletler TopluluðuCommonwealth of Independet
States
8,741,1
609,5
26,043,9
2,477,1
6-Türk CumhuriyetleriTurkic Republics
3,396,0
212,2
2,605,1
262,2
7-ñslam KonferansÜ TeíkilatÜOrganization of Islamic
Conference
28,664,2
2,084,7
17,702,3
1,699,5
PARASAL GÖSTERGELER / MONATERY INDICATORS
DEïñìñM-CHANGE (%)
TEDAVÜLDEKñ BANKNOT (Bin TL)
NOTES IN CIRCULATION (000 TL)
28.12.2007
26.12.2008
31.12.2009
12.03.2010
2009/2008
YÜllÜk-Annual
2010/2009
YÜl Sonuna G.Year End
CARñ-CURRENT
27,943,811
32,724,753
38,340,278
39,619,683
17,2
3,3
REEL-REAL
2,418,025
2,625,384
2,961,734
2,943,617
12,8
-0,6
DEïñìñM-CHANGE (%)
BRÜT REZERV (Milyon $)
GROSS RESERVIES (Million USD)
CARñ-CURRENT
Toplam-Total
28.12.2007
26.12.2008
31.12.2009
12.03.2010
2009/2008
YÜllÜk-Annual
2010/2009
YÜl Sonuna G.Year End
74,027
73,345
75,849
72,754
3,4
-4,1
- AltÜn Mevcudu / Gold Stock
2,764
3,271
4,286
4,260
31,0
-0,6
- Döviz VarlÜklarÜ / Forex Assets
71,263
70,074
71,563
68,494
2,1
-4,3
REEL-REAL
Toplam-Total
6,406
5,884
5,859
5,405
-0,4
-7,7
- AltÜn Mevcudu / Gold Stock
239
262
331
317
26,2
-4,4
- Döviz VarlÜklarÜ / Forex Assets
6,167
5,622
5,528
5,089
-1,7
-7,9
DEïñìñM-CHANGE (%)
KREDñ STOKU (Bin TL)
CREDIT STOCK (000 TL)
26.12.2008
31.12.2009
06.03.2009
05.03.2010
2009/2008
YÜllÜk-Annual
2010/2009
YÜllÜk-Annual
- CARñ / CURRENT
278,395,523
305,478,312
273,105,826
318,402,901
9,7
-10,6
- REEL / REAL
24,090,029
24,507,376
22,019,137
23,656,328
1,7
-10,2
MERKEZñ BÜTÇE GERÇEKLEìMELER (Milyon TL)
CENTRAL BUDGET REALIZATIONS (Million TL)
2008
YÜllÜk-Annual
2009
YÜllÜk-Annual
2009
Ocak-ìubat
2010
Ocak-ìubat
January-February
January-February
Denge / Balance
-17,432
-52,215
-10,359
-5,392
199,5
-47,9
Gelir / Income
209,598
215,060
34,245
39,544
2,6
15,5
Harcamalar / ExpendÜtures
227,031
267,275
44,604
44,936
17,7
0,7
2009/2008
YÜllÜk-Annual
2010/2009
Ocak-ìubat
January-February
KAMU KESñMñ / PUBLIC SECTOR
VERGñ GELñRLERñ (Gelirden AlÜnan-Milyon TL)
TAX INCOME (Collected from Income-Million TL)
2009
YÜllÜk-Annual
January-February
January-February
January-February
6,657
5,961
-10,5
Kurumlar Vergisi / Corporate Tax
18.023
Gelir Vergisi / Income Tax
Kurumlar Vergisi / Corporate Tax
- Deðer / Value
- Deðer / Value
2010/2009
Ocak-ìubat
38,445
REEL-REAL
ñÇ BORÇ STOKU (Milyon $)
DOMESTIC DEBTS STOCK (Million USD)
2010
Ocak-ìubat
Gelir Vergisi / Income Tax
CARñ-CURRENT
DIì BORÇ STOKU (Milyon $)
FOREIGN DEBTS STOCK (Million USD)
2009
Ocak-ìubat
3,738
4,345
16,2
2.970
537
443
-17,5
1.392
301
323
7,1
2008/2007
YÜllÜk-Annual
2009/2008
YÜl Sonuna G.- Year End
2006
AralÜk-December
2007
AralÜk-December
2008
AralÜk-December
2009
Eylül-September
207.593
249.426
278.302
273.454
2007
AralÜk-December
2008
AralÜk-December
2009
AralÜk-December
2010
Ocak-January
255.310
274.827
330.005
339,434
11,6
2009/2008
YÜllÜk-Annual
20,1
-1,7
2010/2009
YÜl Sonuna G.- Year End
2,9
ñTO ENFLASYON ORANLARI / RATES OF INFLATION BY ICOC
ñSTANBUL ÜCRETLñLER GEÇñNME ENDEKSñ
COST OF LIVING INDEX FOR WAGE EARNERS IN ISTANBUL
1995=100
2009
Mart-March
2010
ìubat-February
2010
Mart-March
BñR ÖNCEKñ AYA GÖRE DEïñìñM %
CHANGE PER PREVIOUS MONTH %
1,24
0,38
1,01
BñR ÖNCEKñ YIL SONUNA GÖRE DEïñìñM %
CHANGE PER PREVIOUS YEAREND %
1,96
2,98
BñR ÖNCEKñ YILIN AYNI AYINA GÖRE DEïñìñM %
CHANGE PER SAME MONTH OF PREVIOUS YEAR %
9,34
12 AYLIK ORTALAMA DEïñìñM %
AVARAGE CHANGE IN 12 MONTHS %
12,30
TOPTAN EìYA FñYAT ENDEKSñ
WHOLESALE PRICE INDEX
1963=100
2009
Mart-March
2010
ìubat-February
2010
Mart-March
0,65
1,62
1,48
4,03
0,15
3,97
5,51
12,27
12,01
3,27
8,52
9,41
8,71
8,94
10,34
1,59
2,10
ADRESLER-ADDRESSES
TURKISH TRADE MISSION ABROAD
ALMATI
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
Tole Bi 29 ALMATI
REPUBLIC OF KAZAKHSTAN
Tel : 00-3272 / 93 00 22
Fax : 00-3272 / 93 00 26
E-mail : [email protected]
AMMAN
BUENOS AIRES
Embajada de Turquia
Officina de Consejeria Comercio 11de
Septiembre 1382, 1426 BUENOS AIRES
/ ARGENTINA
Tel : 00 54- 11 / 47 87 12 45
Fax : 00 54- 11 / 47 87 12 48
E-mail : [email protected]
BUCHAREST
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
P.O Box 2062 11181
AMMAN / JORDAN
Tel : 00 962-6 / 465 08 15
00 962-6 / 464 12 51 / 2
Fax : 00 962-6 / 464 25 07
E-mail : [email protected]
Ambassade de Turquie
Bureau du Conseiller Commercial Bd.
Magheru No: 24, et 4, apt. 27 Sector 1
BUCHAREST / ROMANIA
Tel : 00 40- 1 / 650 77 14
Fax : 00 40- 1 / 211 22 23
E-mail : [email protected]
ASHGABAT
Mission Permanente de Turquie
Aupres d’Organisation Commerciale
Mondiale ICC Route de Pre-Bois 20 Case
Postale 1837 1215 GENEVE 15 / SUISSE
Tel : 00 41- 22 / 791 70 10
Fax : 00 41- 22 / 791 70 20
E-mail : [email protected]
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
Shevchenko, 9 ASHGABAT
REPUBLñC OF TURKMENñSTAN
Tel : 00 993-12 / 35 41 18
Fax : 00 993-12 / 51 15 42
E-mail : [email protected]
ATHENS
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
26, Righilis Str. 10674
ATHENS / GREECE
Tel : 00 30210 / 722 22 96
Fax : 00 30210 / 724 29 48
E-mail : [email protected]
BAGHDAD
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
Hay El-Sadoon, Mahalla 101 Zukak
18.56/ 1
BAGHDAT / IRAQ
Tel :
00 96 41 / 718 65 70
00 96 41 / 719 44 19
Fax :
00 96 41 / 718 02 05
BAKU
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
28 May Küçesi No:2/4
BAKU / AZERBAIJAN
Tel : 00 99- 412 / 98 96 19
Fax : 00 99- 412 / 98 87 74
E-mail : [email protected]
BERLIN
Turkische Botschaft Handelsabteilung
Rungestr. 9 D-10179
BERLIN / DEUTSCHLAND
Tel : 00 49-30 / 278 98 055
Fax : 00 49-30 / 278 98 040
E-mail : [email protected]
BERNE
Ambassade de Turquie
Bureau du Conseiller Commercial
Lombachweg, 33 3006
BERNE / SUISSE
Tel : 00 41 – 31 / 351 43 75
Fax : 00 41 – 31 / 351 43 55
E-mail : [email protected]
BEIRUT
Turkish Embassy
Riad El Solh Str. Abdel Razzak Bldg.
1st Flor
Beirut Central District / LEBANON
Tel : (961-1) 991.981
Fax : (961-1) 991.982
E-mail : [email protected]
BRUSSELS- EU
DelegationPermanente de Turquie
Aupres de I’UE 4, rue Montoyer 1000
BRUXELLES / BELGIQUE
Tel : 00 32- 2 / 513 72 12
Fax : 00 32-2 / 511 16 41
E-mail : [email protected]
BRUSSELS
Ambassade de Turque
Bureau du Conseiller Commercial 4, rue
Montoyer 1000 BRUXELLES / BELGIQUE
Tel : 00 32- 2 / 514 29 78
00 32- 2 / 513 94 28
Fax : 00 32- 2 / 514 45 63
E-mail : [email protected]
BUDAPEST
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
Török Kereskedelmi Tanacsos Andrassy ut
123 H- 1062 BUDAPEST / HUNGARY
Tel : 00 36- 1 / 344 58 96
Fax : 00 36-1 / 344 58 96
E-mail : [email protected]
-96-
GENEVE- DTÖ
ALGERIA
Ambassade de Turquie
Bureau du Conseiller Commercial 15,
Avenue Des Freres Oughlis El- Mouradia
ALGER / ALGERIE
Tel : 00 213- 21 / 69 94 06
Fax : 00 213- 21 / 69 94 23
E-mail : [email protected]
JEDDAH
KIEV
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 18,
Arsenalna Str. 01901 KIEV / REPUBLIC OF
UKRAINE
Tel :
Fax :
E-mail :
00 380- 44 / 294 83 17
00 380- 44 / 295 24 16
[email protected]
COPENHAGEN
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
Borgergade 42, DK- 1300 COPENHAGEN
/ DENMARK
Tel : 00 45- 33 / 12 29 20
Fax : 00 45- 33 / 14 63 46
E-mail : [email protected]
KUALA LUMPUR
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 118,
Jalan U Thant 5500 KUALA LUMPUR /
MALAYSIA
Tel : 00 603 / 4257 21 14
Fax : 00 603 / 4257 57 30
E-mail : [email protected]
KUWAIT
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor P.O.
Box. 24517 Safat 13106 / KUWAIT
Tel : 00 965 / 256 06 58
Fax : 00 965 / 256 06 73
E-mail : [email protected]
HAGUE
Turkish Consualate General Office of
the Commercial Attache P.O.Box: 2338
JEDDAH 21451 / SAUDI ARABIA
Tel : 00 966- 2 / 665 48 71
00 966- 2 / 665 51 10
Fax : 00 966-2 / 665 43 11
E-mail : [email protected]
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor Jan
Evertstraat 15, 2514 BS Lahey Den Haag
/ HOLLAND
Tel : 00 31- 70 / 362 35 76
Fax : 00 31- 70 / 362 43 32
E-mail : [email protected]
DUBLIN
LEFKOìA
Turkish Consulate General Office of the
Commercial Counsellor 11, Clyde Road,
Ballsbridge, DUBLIN 4 / IRELAND
Tel : 00 353- 1 / 668 18 37
Fax : 00 353-1 / 668 17 91
E-mail : [email protected]
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor Bedrettin Demirel Caddesi LEFKOìA/ KKTC
Tel : 00 392 / 228 89 84
Fax : 00 392 / 227 27 56
E-mail : [email protected]
DÜSELDORF
LONDON
Türkisches Generalkonsulat Handelsabteilung Decilien Allee 41 40474 DÜSSELDORF / GERMANY
Tel : 0049- 211 / 45 47 851
0049- 211 / 45 30 804
Fax : 0049- 211 / 45 30 805
E-mail : [email protected]
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 43
Belgrave Square LONDON SW1X 8PA /
UNñTED KINGDOM
Tel : 00 44- 20 / 7235 49 91
Fax : 00 44- 20 / 7235 22 07
E-mail : [email protected]
HAMBURG
MADRID
Türkisches Generalkonsulat Buro des
Handelsrats Mittelweg 13, Etage 3 20148
HAMBURG / DEUTSCHLAND
Tel : 00 49 40 / 44 44 66
Fax : 00 49 40 / 44 01 47
E-mail : [email protected]
Embajada Turquai Officina de Consejero
Commercio Rafael Calvo, 18 / 2 28010
MADRID / SPAIN
Tel : 00 34- 91 / 310 49 99
Fax : 00 34- 91 / 308 25 51
E-mail : [email protected]
HELSINKI
MELBOURNE
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
Mechelininkatu 28 A a 4 SF- 00100
HELSINKI / FINLAND
Tel : 00 358- 9 / 44 44 10
00 358- 9 / 44 88 11
Fax : 00 358- 9 / 44 44 92
E-mail : [email protected]
Turkish Consulate General Office of the
Commercial Attache 24, Albert Road
South Melbourne VIC 3205 MELBOURNE
/ AUSTRALIA
Tel : 00 613 / 96 82 54 48
Fax : 00 613 / 96 82 54 49
E-mail : [email protected]
HONG-KONG
Consualato Generale di Turchia Ufficio
Commerciale Via Cesare Battisti, 8 20122
MILANO / ITALY
Tel : 00 39- 0- 2 / 545 68 32
Fax : 00 39-0- 2 / 545 63 25
E-mail : [email protected]
Turkish Consualate General Office of
the Commercial Attache Room 301, 3/F
Sino Plaza 255 – 257 Gloucester Road
Causeway Bay- HONG KONG PEOPLE’S
REPUBLIC OF CHINA
Tel : 00 92 51 / 257 32 850
Fax : 00 92 51 / 289 36 620
E-mail : [email protected]
ISLAMABAD
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
Atatürk Avanue House Number 58 G 6/3
ISLAMABAD / PAKñSTAN
Tel : 00 92 51 / 282 91 23
00 92 51 / 227 87 48
Fax : 00 92 51 / 282 93 63
E-mail : [email protected]
CAIRO
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 25, El
Falaki Street Bab El Louk CAIRO / EGYPT
Tel : 00 202- 792 22 53
Fax : 00 202- 794 36 11
E-mail : [email protected]
MILAN
MOSCOW
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 7,
Rostosvskiy Per. D 12 MOSCOW 119121
RUSSIAN FEDERATION
Tel : 00 7- 095 / 246 29 89
00 7- 095 / 246 39 89
Fax : 00 7- 095 / 246 49 89
E-mail : [email protected]
NEW YORK
Turkish Consulate General Office of the
Commercial Attache 821 United Nations
Plaza, 4 th Floor NEW YORK, N.Y. 10017
U.S.A
Tel : 00 1- 212 / 687 15 30- 31
Fax : 00 1- 212 / 687 20 78
E-mail : [email protected]
OTTOWA
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 197
Wurtemburg St. Ottowa, Ontorio K1 N
8L9 OTTOWA / CANADA
Tel : 00 1- 613 / 789 20 90
Fax : 00 1- 613 / 789 23 06
E-mail : [email protected]
PARIS
Ambassade de Turquie
Bureau du Conseiller Commercial 16, Avenue de Lamballe 75016 PARIS / FRANCE
Tel : 00 33- 1 / 45 25 29 63
Fax : 00 33- 1 / 45 24 27 14
E-mail : [email protected]
PARIS – OECD
Delegation Permanente de Turquie Aupres
de I’OCDE 9, rue Alfred Dehodencq
75016 PARIS / FRANCE
Tel : 00 33- 1 / 42 88 50 02
Fax : 00 33- 1 / 42 27 28 24
E-mail : [email protected]
BEIJING
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor Dong
Wu Jie, 9 Sun Li Tun, 100600 Beijing
PEOPLE’S REPUBLIC OF CHINA
Tel : 00 86- 10 / 65 32 38 46
Fax : 00 86- 10 / 65 32 32 68
E-mail : [email protected]
PRAGUE
Ambassade de Turquie
Bureau du Conseiller Commercial
Pevnostni 3, 16200 PRAGUE 6 /CZECH
REPUBLIC
Tel : 00 420- 2 / 24 31 19 44
Fax : 00 420- 2 / 24 31 19 43
E-mail : [email protected]
PRETORIA
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor P.O.
Box. 56104 Arcadia 0007 PRETORIA /
REPUBLIC OF SOUTH AFRICA
Tel : 00 27- 12 / 342 60 51
Fax : 00 27- 12 / 342 60 58
E-mail : [email protected]
ROME
Ambasciata di Turchia Ufficio Commerciale Viale Pasteur 77/8, 00144, ROMA
/ ITALY
Tel : 00 390- 6 / 592 51 17
00 390- 6 / 592 23 34
Fax : 00 390- 6 / 591 79 84
E-mail : dtrÜ[email protected]
SARAJEVO
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor Ulica
Skenderija 4, 71000 SARAJEVO-BIH
REPUBLIC OF BOSNIA – HERZEGOVINA
Tel : 00 387- 33 / 66 59 88
Fax : 00 387- 33 / 20 85 62
E-mail : [email protected]
SEOUL
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor Vivien
Corporation Building 4 tb Eloor 4-52
Subinggo-dong Yongsan-ku SEOUL /
REPUBLIC OF KOREA
Tel : 00 82-2 / 794 13 82
Fax : 00 82- 2 / 796 21 77
E-mail : [email protected]
SYDNEY
Turkish Consulate General Office of the
Commercial Attache 66, Ocean Street Woollahra NSW 2025 SYDNEY / AUSTRALIA
Tel : 00 61- 2 / 93 27 66 39
Fax : 00 61- 2 / 93 62 47 30
E-mail : [email protected]
SINGAPORE
Embassy of the Republic of Turkey Office
of the Commercial Counsellor 2, Shenton
Way 10-03, SINGAPORE
Tel : 00 65 6533 33 85
Fax : 00 65 6533 33 82
E-mail : [email protected]
SOFIA
DAMASCUS
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor P.O.
Box: 3995 DAMASCUS / SYRIA
Tel :
00 963- 11 / 333 31 42
Fax :
00 963- 11 / 331 49 65
SHANGAI
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
No: 1375 Huai Hai Road (M) QI HUA
TOWER-13A 200031 SHANGAI / CHINA
Tel : 00 86- 21 / 64 37 83 02
Fax : 00 86- 21 / 64 33 02 21
E-mail : [email protected]
TEHRAN
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
Ferdowsi Ave. 314 TEHRAN / IRAN
Tel : 00 98- 21 / 391 35 92
00 98- 21 / 392 62 46
Fax : 00 98-21 / 392 49 52
E-mail : [email protected]
TASHKENT
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor Gogol
Kucesi No: 87, TASHKENT / REPUBLIC OF
UZBEKñSTAN
Tel : 00 99- 871 / 133 29 19
Fax : 00 99- 871 / 133 29 19
E-mail : [email protected]
TEL AVIV
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
202 Hayarkon Street, 63405 TEL AVIV
/ ISRAEL
Tel : 00 972- 3 / 524 09 05
Fax : 00 972- 3 / 523 61 98
E-mail : [email protected]
TñFLñS
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 61,
Agmashenebeli Ave., 3 Floor TñFLñS /
GEORGIA
Tel : 00- 99532 / 92 37 74
00- 99532 / 92 37 75
Fax : 00- 99532 / 93 9117
E-mail : [email protected]
TOKYO
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
2- 33- 6 Jingumae, Shibuya-ku, TOKYO
150 / JAPAN
Tel : 00 81- 3 / 34 70 67 23
00 81- 3 / 34 70 51 31
Fax : 00 81- 3 / 34 70 62 80
E-mail : [email protected]
TUNUSIA
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 3,
Rue Ibn EL Jazzar EL Menzar 4 1004
TUNIS / TUNISIE
Tel : 00 216- 1 / 75 32 12
00 216- 1 / 75 25 06
Fax : 00 216- 1 / 76 69 88
E-mail : dttun@amb_turquie.intl.tn
WARSAW
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor Ul
Malczewskiego 32, Mokotow 02-622
WARSAW / POLAND
Tel : 00 48- 22 / 646 43 21
00 48- 22 / 646 14 08
Fax : 00 48- 22 / 646 34 47
E-mail : [email protected]
VIENNA
Turkische Botschaft Büro des Handelsrats
Gottfried – Kellergasse 2/12, A-1030
WIEN / AUSTRIA
Tel : 00 43- 1 / 713 13 58
00 43- 1 / 712 43 82
Fax : 00 43- 1 / 713 13 58 75
00 43-1 / 712 43 82 75
E-mail : [email protected]
WASHINGTON
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 80,
Vasil Levski Blvd. 1000 SOFIA / BULGARIA
Tel : 00 359- 2 / 981 82 22
Fax : 00 359- 2 / 981 61 65
E-mail : [email protected]
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor 2525
Massachusetts Avenue, N.W. WASHINGTON D.C. 20008 / U.S.A.
Tel : 00 1- 202 / 612- 6780/81
Fax : 00 1- 202 / 238- 0629
E-mail : [email protected]
STOCKHOLM
NEW DELHI
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
Karlavagen 56, 11449 STOCKHOLM /
SWEDEN
Tel : 00 46- 8 / 661 64 83
Fax : 00 46- 8 / 666 96 25
E-mail : [email protected]
Turkish Embassy
Office of the Commercial Counsellor
50-N, Nyaya Marg, Chanalyapuri, NEW
DELHI / INDIA
Tel : 00 91 11 / 688 90 53
Fax : 00 91 11 / 688 92 36
E-mail : [email protected]
ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010

Similar documents

here - TICA

here - TICA Updated 09/7/2016: The following is a current list of TICA registered cattery names organized alphabetically. This list is furnished to minimize the rejection of cattery names due to duplicates. 00...

More information