7tepeklinik - Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

Transcription

7tepeklinik - Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
1
Yeditepe Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi
Dergisi
7tepe Klinik Dergisi
Sahibi
Yayın Kurulu
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Adına
Prof. Dr. Bahar Eren Kuru (Yeditepe Üniversitesi)
Prof. Dr. R. Figen Kaptan, Dekan
Prof. Dr. Bahar Sezer (Ege Üniversitesi)
Editör
Prof. Dr. Baybora Kayahan (Okan Üniversitesi)
Prof. Dr. Buket Aybar (İstanbul Üniversitesi)
Prof. Dr. Cenk Haytaç (Çukurova Üniversitesi)
Prof. Dr. İdil Dikbaş
Prof. Dr. Dilhan İlgüy (Yeditepe Üniversitesi)
Yardımcı Editörler
Prof. Dr. Ender Kazazoğlu (Yeditepe Üniversitesi)
Doç. Dr. Ceyda Özçakır Tomruk
Doç. Dr. Zeynep Özkurt Kayahan
Doç. Dr. Hare Gürsoy
Prof. Dr. Fulya Özdemir (Yeditepe Üniversitesi)
Prof. Dr. Gonca Çayır Keleş (Ondokuz Mayıs Üniversitesi)
Prof. Dr. Jale Tanalp (Yeditepe Üniversitesi)
Prof. Dr. Leyla Kuru (Marmara Üniversitesi)
Prof. Dr. Mübin Soyman (Yeditepe Üniversitesi)
Prof. Dr. Tamer Erdem (Okan Üniversitesi)
Doç. Dr. Berkay Tolga Süer (GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi)
Doç. Dr. Didem Özdemir Özenen (Yeditepe Üniversitesi)
Doç. Dr. Emre Özel (Kocaeli Üniversitesi)
Doç. Dr. Hakan Akın (Cumhuriyet Üniversitesi)
Doç. Dr. Hanefi Kurt (Medipol Üniversitesi)
Doç. Dr. S. İlhan Ramoğlu (Bezmialem Vakıf Üniversitesi)
Doç. Dr. Tamer Tüzüner (Karadeniz Teknik Üniversitesi)
Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Kaspar (Yeditepe Üniversitesi)
ISSN: 1307-8593
BASKI: Ulusal Dijital Baskı Kopyalama Merkezi
Kayışdağı Mh. Kayışdağı Cd. No: 225
34755 Ataşehir - İstanbul
Pleksus Türk Medline veritabanında indeksli
7tepeklinik
2
7tepeklinik
3
İÇİNDEKİLER
ÖZGÜN ARAŞTIRMALAR
Özkurt-Kayahan Z, Yurdagüven H, Dikbaş İ, Kayahan MB, Kazazoğlu E, Soyman M.
The short-term effect of sodium ascorbate irrigation on push-out bond strengths of fiber posts
Sodyum askorbat irrigasyonunun fiber postların bağlanma kuvveti üzerindeki kısa süreli etkisi ............................................... 5
Aydoğdu A, Ballı U, Keskiner İ, Sağır S.
Erbium-Doped Yttrium Aluminum Garnet (Er:Yag) lazerin periodontitisli kök yüzeylerinde
neden olduğu morfolojik değişikliklerin taramalı elektron mikroskobu ile değerlendirilmesi
Effect of Erbium-Doped Yttrium Aluminum Garnet (Er:Yag) laser on the morphology of periodontally
diseased root surfaces with scanning electron microscopy .............................................................................................................................................. 15
DERLEMELER
Abbasoğlu Z, Gürdoğan EB, Selvi Kuvvetli S.
Süt azı hipomineralizasyonu
Deciduous molar hypomineralization ....................................................................................................................................................................................................... 21
Barut G.
Kök kanallarından kalsiyum hidroksit uzaklaştırılmasında kullanılan
yıkama solüsyonu aktivasyon yöntemleri
Different activation techniques for removal of calcium hydroxide paste from root canals ............................................................... 27
OLGU SUNUMLARI
Açikgöz M, Günbatan M, Yurtseven A, Ak G.
Alveolar bone preservation by using highly porous bioabsorbable device
before implantation: A case report
İmplant öncesi yüksek poröziteli rezorbe olabilen aygıt kullanımı ile
alveolar kemiği koruma: Bir olgu sunumu .............................................................................................................................................................................................. 33
Cansız E, Atalay B, Akbaş E.
Inferior alveolar nerve lateralization: A case report
İnferior alveolar sinir lateralizasyonu: Bir olgu sunumu .......................................................................................................................................................... 37
Yalçın GM, Yılmaz A, Cabbar F.
Inferior alveolar nerve paresthesia related with a complex odontoma
in the posterior mandible: A case report
Posterior mandibuladaki kompleks odontomaya bağlı
inferior alveolar sinir parestezisi: Bir olgu sunumu ....................................................................................................................................................................... 41
7tepeklinik
4
7tepeklinik
5
ORIGINAL ARTICLE
The short-term effect
of sodium ascorbate
irrigation on push-out
bond strengths of fiber
posts
Sodyum askorbat
irrigasyonunun fiber
postların bağlanma
kuvveti üzerindeki kısa
süreli etkisi
Assoc. Prof. Zeynep Özkurt-Kayahan
Department of Prosthodontics, Yeditepe University, Faculty
of Dentistry, Istanbul, Turkey.
Assoc. Prof. Haktan Yurdagüven
Department of Restorative Dentistry, Yeditepe University,
Faculty of Dentistry, Istanbul, Turkey.
Prof. İdil Dikbaş
Department of Prosthodontics, Yeditepe University, Faculty
of Dentistry, Istanbul, Turkey.
Prof. Mehmet Baybora Kayahan
Department of Endodontics, Okan University, Faculty of
Dentistry, Istanbul, Turkey.
Prof. Ender Kazazoğlu
Department of Prosthodontics, Yeditepe University, Faculty
of Dentistry, Istanbul, Turkey.
Prof. Mübin Soyman
Department of Restorative Dentistry, Yeditepe University,
Faculty of Dentistry, Istanbul, Turkey.
Received : 19 June 2015
Accepted : 20 September 2015
Corresponding author:
Zeynep Özkurt-Kayahan
Yeditepe University, Faculty of Dentistry Department of
Prosthodontics, Bağdat cad. No: 238
34728, Goztepe, Istanbul, Turkey
email: [email protected]
SUMMARY
Aim: The aim of this study was to evaluate the pushout bond strength of fiber posts to root canal dentin
after irrigation of post spaces, prepared shortly after root
canal filling.
Materials and Methods: Thirty roots of maxillary central
incisors and canines were divided into 3 groups (n=10)
and irrigated with different solutions after post space
preparations. In the first group that served as the control,
only distilled water was used for irrigation. In the second
group, 5.25% NaOCl, 17% EDTA and distilled water were
used subsequently for irrigation. In the third group, 5.25%
NaOCl, 17% EDTA and distilled water were used. Then, 10%
sodium ascorbate was applied to root canal for 10 minutes.
RelyX Fiber Posts were cemented with RelyX Unicem selfadhesive resin cement. Three slices from different root
regions (coronal, middle, apical) were sectioned, and totally
90 slices were collected. The push-out test was conducted
and the SEM analysis was performed to determine the
failure modes. One-way ANOVA and Tukey HDS tests were
used to analyze the data (p<0.05).
Results: The mean bond strength was found as 8.64±3.73
MPa in the control group, 8.37±2.88 MPa in the second
group and 9.94±2.94 MPa in the third group. There were
no statistically significant differences between the bond
strength values of the groups related to irrigation procedures
and root regions (p>0.05).
Conclusions: Sodium ascorbate application after post
space preparation did not cause higher bond strength of
fiber posts to dentin, compared to conventional NaOCl and
EDTA irrigation.
Keywords: Sodium ascorbate, bond strength, fiber post.
ÖZET
Amaç: Bu çalışmanın amacı, kanal dolgusunun hemen
ardından hazırlanan post boşluklarının irrigasyonundan
sonra, fiber postların kök kanal dentinine push-out bağlanma
kuvvetinin değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntem: 30 adet tek kanallı üst kesici ve kanin
dişleri 3 gruba ayrıldı (n:10). Kanal tedavileri tamamlandıktan
ve post boşlukları hazırlandıktan sonra dişler farklı
solüsyonlarla yıkandı. 1.gruptaki dişler distile suyla yıkandı
ve kontrol grubu olarak belirlendi. 2.gruptaki dişler
%5,25 NaOCl, %17 EDTA ve distile suyla yıkandı. 3.gruptaki
dişler % 5,25NaOCl, %17 EDTA ve distile suyla yıkandı.
Ardından, bu gruptaki dişlere 10 dk boyunca %10 sodyum
askorbat solüsyonu uygulandı. RelyX fiber postlar RelyX
Unicem self-adeziv rezin simanla yapıştırıldı. Köklerin
kuronal, orta ve apikal olmak kaydıyla her bölümünden 3
adet kesit alındı ve toplamda 90 adet kesit elde edildi. Pushout bağlanma dayanımı testi ve kırık tiplerini belirlemek
7tepeklinik
6
The bond strengths of fiber posts
amacıyla SEM analizi yapıldı. İstatistiksel analiz için one-way
ANOVA ve Tukey HDS testleri kullanıldı (p<0.05).
Bulgular: Ortalama bağlanma dayanımı değerleri kontrol
grubunda 8,64±3,73 MPa, 2.grupta 8,37±2,88 MPa ve
3.grupta 9,94±2,94 MPa olarak bulundu. Kök bölgelerine
ve kullanılan irrigasyon solüsyonlarına göre bağlanma
dayanımı değerleri arasında anlamlı bir farklılık gözlenmedi
(p>0.05).
Sonuç: Post boşluğu hazırlandıktan sonra uygulanan
sodyum askorbat solüsyonu, NaOCl ve EDTA’ya kıyasla fiber
postların dentine bağlanma kuvvetini arttırmamaktadır.
Key words: Sodyum askorbat, bağlanma kuvveti, fiber
post.
INTRODUCTION
Fiber-reinforced composite (FRC) posts have been used
successfully in endodontically treated teeth because
they have similar elastic modulus to dentin that leads to
decrease in the incidence of root fracture (1), they do not
cause metallic allergies and they provide good esthetics
especially in visible areas (2). On the other hand, removal of
a FRC post is easy in retreatment cases (3).
FRC posts are cemented with adhesive resin cements. The
success of FRC posts depends on the cementing agent
and the success of the cementing procedure to root canal
dentin (4). Debonding is considered as the main failure mode
of FRC posts (5). Many factors may cause debonding. The
dentin of endodontically treated teeth is generally contacted
by mechanical instrumentation, irrigation, medication and
temporary restoration. In a study conducted by Nikaido et
al. (6), it was stated that the remnants of irrigation solution
such as sodium hypochlorite (NaOCl) or hydrogen peroxide
demonstrated negative effect on polymerization of the
adhesive system, which caused reduction of bond strength.
It has been suggested that this reduction might be caused
by the damage of the organic matrix, mainly the collagen,
leaving the mineralized surfaces of dentin by application
of NaOCl (6). In addition, NaOCl breaks down to sodium
chloride and oxygen. Oxygen from the chemical reaction
causes strong inhibition of the interfacial polymerization
of adhesive materials (7). Otherwise, there might be some
reactive residual free-radicals in NaOCl treated dentin
which might compete with the vinyl free radicals generated
during light activation of the adhesive system. This
results in premature chain termination and incomplete
polymerization (8).
To achieve adequate bond strength, 10% sodium ascorbate
was introduced to apply on the NaOCl treated dentin and
followed by water rinsing (8, 9). The sodium ascorbate
7tepeklinik
is a reducing agent that interacts with oxygen, which is
by-product of NaOCl by redox reaction (9). According to
Vongphan et al. (10) application of 10% sodium ascorbate
on NaOCl treated dentin (40.5 MPa) significantly increased
the bond strength of single bond on etched dentin
compared to NaOCl treatment (21 MPa). This finding was in
agreement with the other studies (9, 11, 12). They found that
additional treatment with ascorbic acid or neutral sodium
ascorbate increased bond strengths of resin cements.
Immediate restoration of endodontically treated teeth is
of great significance both for clinicians and patients. This
immediate approach may prevent microleakage (13). In
addition, dental patients expect adequate esthetics and
function shortly after the root canal treatment (14). Although
it was indicated in a few studies (9-12) that sodium ascorbate
irrigation restored the bond strength of resin cements, shortterm effect of sodium ascorbate on bond strengths of FRC
posts to root canal dentin has not been evaluated yet. Thus,
the aim of this study was (i) to evaluate the push-out bond
strength of self-adhesive resin cement to dentin surfaces
which were treated with different irrigates, (ii) to evaluate the
effect of sodium ascorbate irrigate on the bond strength of
FRC posts shortly after applying the conventional NaOCl
and EDTA (ethylenediaminetetracetic acid) irrigates, and
(iii) to determine the bond strength of FRC posts according
to regional differences of the root dentin. The hypothesis
tested was that, sodium ascorbate irrigation would increase
the push-out bond strength of FRC posts shortly after
the root canal treatment, reducing the negative effect of
NaOCl irrigate used during instrumentation and post space
preparation of the roots.
MATERIALS AND METHODS
Thirty human maxillary central incisors and canines extracted
for periodontal reasons, with straight single root canals, free
of cracks, caries, and fractures, and fully developed apices,
were selected for this study. External debris was removed
and they were stored in tymol solution for surface disinfection
until use. The crown of each tooth was removed from the
cemento-enamel junction with a 0.15 diamond-wafering
blade (Buehler Ltd., Lake Bluff, IL, USA) with a slow speed
saw (Buehler Ltd., Lake Bluff, IL, USA) under water cooling,
to achieve a uniform length of 16 mm. The pulp tissue
was removed with a barbed broach. Canal patency was
determined by passing a size 10 K-file (Dentsply Maillefer,
Ballaigues, Switzerland) through the apical foramen. Canal
working lengths were established 1 mm short of the apical
foramen and the step-back technique was used for canal
instrumentation. The 30 roots were randomly assigned to 3
groups (n=10). In group 1, which served as the control, root
7
canals were copiously irrigated with distilled water during
shaping procedure. In group 2 and group 3, root canals
were copiously irrigated with 5.25% NaOCl between the
instruments. At the end of shaping procedure, canals were
thoroughly rinsed using 17% aqueous EDTA. Distilled water
was the final irrigant. Following the irrigation, the canals were
completely dried with absorbent paper points (Dentsply
Maillefer, Ballaigues, Switzerland). Then the canals were
obturated with cold lateral condensation technique.
AHPlus (De Trey-Dentsply, Konstanz, Germany) was the
sealer. After obturation, all access cavities were sealed with
temporary filling material (Coltosol-F, Coltene-Whaledent,
Switzerland) and the roots were stored in distilled water at
room temperature for 24 hours. Then, the post spaces were
all prepared to a depth of 10 mm with preparation drills (size
3, RelyX Fiber Post drill; 3M ESPE, Seefeld, Germany). Five
mm of intact gutta-percha was left behind to preserve the
apical seal. Post size 3 (RelyX Fiber Post, 3M ESPE, Seefeld,
Germany, 0.9-mm diameter apically, 1.9-mm diameter
coronally and 0.10 taper) was tried to ensure that the posts
would reach the bottom of the post space. Presence of
any residual gutta-percha in the walls of post space was
checked by radiographic evaluation.
Before cementation of the posts, different irrigation
procedures were performed. In the first group, only distilled
water was used for irrigation (group 1). In the second group,
after copious irrigation with 5.25% NaOCl, 17% EDTA and
distilled water were used subsequently (group 2). In the
third group, 5.25% NaOCl, 17% EDTA and distilled water
were used followed by 10% sodium ascorbate irrigation for
10 minutes (group 3).
The post spaces were completely dried with absorbent
paper points (Dentsply Maillefer, Ballaigues, Switzerland)
and the surfaces of the posts were cleaned with alcohol
and dried with air. For cementation of fiber posts, the dualpolymerized self adhesive resin luting agent (RelyX Unicem,
3M ESPE, Seefeld, Germany) was prepared according to
the manufacturer’s instructions. RelyX Unicem Aplicap was
mixed for 15 seconds and the special elongation tip was
inserted to RelyX Unicem Aplicap. The cement was applied
into the orifice of root canals. The posts were inserted into
the canal to full depth by using finger pressure, and excess
was immediately removed. The light curing was performed
for 40 seconds through the posts, the tip of the light unit
(Optilux 501, Kerr, USA) directly in contact with the coronal
end of the posts. All the post-cemented roots were placed
in distilled water at room temperature for 24 hours.
Push-out test
Then, each root was sectioned perpendicular to the long
axis with a low speed saw (Buehler Ltd., Lake Bluff, IL, USA)
to create 1.00±0.05-mm-thick slices. For each root, 3 slices
from each region (coronal, middle, apical) were sectioned
and totally 90 slices were collected. Each slice was marked
on its coronal side with an indelible marker. The thickness
of the slices were measured with a micro-measuring device
in which the minimum reading value was set at ±0.001
mm (Mitutoyo Digimatic Caliper, Mitutoyo Corp., Kawasaki,
Japan), and the radius of the canals were measured by
using stereomicroscope (Leica MZ16 FA, Houston, TX).
The push-out tests were performed at a crosshead speed
of 1 mm/min by using a universal testing machine (Instron,
3345, Instron Corp., Norwood, MA, USA). The push-out jig
was placed on the test machine. Care was taken to center
the push-out pin (1.0 mm in diameter) on the center of the
post surface, without stressing the surrounding post space
walls. The load was applied to the apical side of the root slice
to avoid any limitation of post movement due to post space
taper. The peak force at the point of extrusion of the post
segment from the slice was taken as point of bond failure,
and the values were recorded in Newton (N). To express the
bond strength in MPa, the load values recorded in Newton
were divided by the area of the bonded interface. It was
calculated using this formula: A=2πrh (A: bonded area, r:
radius, h: thickness of the slices).
Push-out test
After testing the push-out bond strengths, all samples were
analyzed under a scanning electron microscope (SEM) to
determine the type of failure. Failure of fractured specimens
were determined and classified in 5 categories, described
by Perdigao et al. (15):
1: Adhesive failure between the post and resin cement,
there is no cement around the post.
2: Mixed failure between the post and resin cement, there is
resin cement 0-50% in percentage around the post.
3: Mixed failure between the post and resin cement, there is
resin cement 50-100% in percentage around the post.
4: Adhesive failure between the dentin and resin cement,
the post is surrounded with resin cement.
5 : Cohesive failure in dentin.
Failure mode analysis
After testing the push-out bond strengths, all samples were
analyzed under a scanning electron microscope (SEM) to
determine the type of failure. Failure of fractured specimens
were determined and classified in 5 categories, described
by Perdigao et al. (15):
7tepeklinik
8
The bond strengths of fiber posts
1: Adhesive failure between the post and resin cement,
there is no cement around the post.
2: Mixed failure between the post and resin cement, there is
resin cement 0-50% in percentage around the post.
3: Mixed failure between the post and resin cement, there is
resin cement 50-100% in percentage around the post.
4: Adhesive failure between the dentin and resin cement,
the post is surrounded with resin cement.
5: Cohesive failure in dentin.
Statistical analysis
Statistical analyses were performed to evaluate the
differences between bond strengths. One-way analysis
of variance (ANOVA) and Tukey HDS tests were used to
analyze the data and the significance level was set at p<0.05.
Mean (sd)
Coronal region
Group 1 (distilled water)
10.38 (4.11)
Group 2 (NaOCl and EDTA)
8.04 (3.30)
Group 3 (NaOCl and EDTA and
10.35 (2.46)
sodium ascorbate)
Middle region
p
0.222
Group 1 (distilled water)
7.83 (3.63)
Group 2 (NaOCl and EDTA)
7.50 (2.72)
Group 3 (NaOCl and EDTA and
9.58 (3.49)
sodium ascorbate)
p
Apical region
0.331
Group 1 (distilled water)
7.73 (3.12)
Group 2 (NaOCl and EDTA)
9.57 (2.42)
Group 3 (NaOCl and EDTA and
9.89 (3.06)
sodium ascorbate)
RESULTS
Push-out bond strength
The push-out bond strength values are shown in Table
2. The bond strength for coronal region was found as
10.38±4.11 MPa in control group, 8.04±3.3 MPa in group 2
(NaOCl and EDTA) and 10.35±2.46 MPa in group 3 (NaOCl
and EDTA and sodium ascorbate). The bond strength
for middle region was found as 7.82±3.63 MPa in control
group, 7.50±2.72 MPa in group 2 and 9.58±3.49 MPa in
group 3. The bond strength for apical region was found as
7.73±3.12 MPa in control group, 9.57±2.42 MPa in group 2
and 9.89±3.06 MPa in group 3. There were no statistically
significant differences between the bond strength values
of the groups related to irrigation procedures (p>0.05). In
addition, there were no statistically significant differences
between the bond strength values of the groups related to
different regions of the roots (p>0.05).
Material
Manufacturer
Composition
Lot number
Parallel oriented and
RelyX
Fiber Post
3M ESPE,
equal distributed glass
Seefeld,
fibers, embedded into
Germany
a composite resin
Total
Powder: glass
3M ESPE,
(self-
Seefeld,
adhesive
Germany
resin
cement)
Liquid: methacrylated
phosphoric esters,
7tepeklinik
0.134
Failure mode
Groups
Region
1
2
3
4
5
Group 1
Coronal
0
5
5
0
0
Middle
1
2
7
0
0
357281
Group 3
acetate, stabilisers,
Table 1: Materials used in this study
9.94 (2.94)
Failure mode analyses
According to the SEM analysis, mixed failure between
the post and resin cement which included 50-100% resin
cement remaining around the post (failure type 3) was
the most frequently observed failure type (45%, n=41).
The cohesive failure in dentin (failure type 5) was the
least observed failure type (n=2). Other failure types were
determined as adhesive failure between the post and resin
cement which included no cement around the post (failure
type 1, n=7), mixed failure between the post and resin
cement which included 0-50% resin cement around the
post (failure type 2, n=22) and adhesive failure between the
dentin and resin cement in which the post was surrounded
with resin cement (failure type 4, n=18) (Table 3).
dimethacrylates,
self-cure initiators
8.37 (2.88)
Group 3 (NaOCl and EDTA and
Table 2: Mean push-out bond strength values (sd) in MPa.
Group 2
initiators, pigments,
light-cure initiators
Group 2 (NaOCl and EDTA)
p
hydroxide, self-cure
Aplicap
8.64 (3.73)
sodium ascorbate)
fillers, silica, calcium
Unicem
0.213
113770907
matrix
RelyX
p
Group 1 (distilled water)
Total
Apical
2
0
8
0
0
Coronal
2
1
2
5
0
Middle
2
0
2
6
0
Apical
0
2
5
3
0
Coronal
0
3
5
1
1
Middle
0
3
4
2
1
Apical
0
6
3
1
0
7
22
41
18
2
Table 3: Distribution of the failure modes following the pushout test
9
DISCUSSION
The dislocation resistance of the FRC posts is mainly related
to the luting agent and the success of the luting procedure to
dentin. Although clinical experiences give exact information
of bonding effectiveness, laboratory researches provide
first-hand information on newly introduced materials (16).
For quantitative evaluation of adhesion reliability, bond
strength tests suggest that the stronger the bond at the
tooth-material interface, the better it will resist undesirable
stresses (17).
Several bond strength tests have been developed to
evaluate clinical performances of dental materials. When
FRC posts were first introduced in the 1990s, conventional
shear and tensile tests had been criticized by some
researchers (18). The bond strengths were entirely
depended on experimental conditions and this was a
limitation of these methods (19). The microtensile bond
strength testing was introduced because it has the ability to
reflect the true bond strength, to measure adhesion to small
surfaces, to assess local variations and to obtain multiple
specimens from a single tooth (20).
The push-out test, first used in 1996, is a valid method to
investigate the retention of posts. Factors affecting the
retention such as root canal treatments, timing of post
cementation, type of adhesive and polymerization mode,
properties of the luting agent, and thickness of the cement
layer have been evaluated with this method (21). Also the
degree of bond maturation over time and bond degradation
under fatigue loading has been studied with the push-out
test (16). This test is involved sectioning the posted root into
1 mm thick slices, and loading the post within each slice with
a plunger until failure occurs. It provides a better estimation
of the bonding strength than the conventional shear test,
because the fracture occurs parallel to the dentin-bonding
interface (22). In addition, the push-out test has been
considered more dependable than the microtensile test for
bonded posts because of the high number of premature
failures occurring during specimen preparation and the
large data distribution associated with microtensile testing
(23). Moreover, the push-out test simulates the clinical
conditions more closely (18).
The adhesive systems that have been proposed for
bonding FRC posts to root canal dentin can be divided
into self-etching adhesives and etch-and-rinse systems
(24). Recently, self-adhesive resin cement, RelyX Unicem,
was introduced. The multifunctional monomers with
phosphoric acid groups simultaneously demineralize and
infiltrate enamel and dentin. The adhesion obtained with
this agent is claimed to rely on micromechanical retention
and chemical interaction between monomer acidic groups
and hydroxyapatite (25). Self-adhesive cements do not
require any pretreatment of dentin and this offers a shorter
application time and reduced number of clinical steps (4). In
this study, this cement is preferred to eliminate the variability
depending on multiple steps.
Self-adhesive resin cements react with the hydroxyapatite of
the dental hard tissues. However, they have limited capacity
to diffuse and decalcify the dentin because of their high
viscosity which increases the acid-base reaction (26). They
are unable to dissolve the smear layer completely. Despite
the initial acidic pH (2.1), RelyX Unicem does not produce
any dentin demineralization and hybridization (27, 28). Behr
et al (29). revealed that the adhesive interface appeared
similar to established dual-cured luting agents.
The post space preparation and cementation can be
performed immediately or later, after the endodontic
treatment. In vitro studies reported less apical leakage in case
of immediate post space preparation and post cementation
(13, 30), and immediate approach is less time consuming
(31). However, the timing of these procedures may affect the
retention of the posts. Vano et al. (32) investigated the effect
of immediate versus delayed cementation of the FRC posts
on the retention and found that push-out bond strength
obtained with immediate approach was significantly
lower than those obtained with delayed approach (24 h
and 1 week). This finding was attributed to poor adhesion
caused by contamination of the post space walls with the
unset eugenol sealer. In the present study, non-eugenol
sealer was used to eliminate this factor. On the other hand,
obturated roots were stored in distilled water for 24 hours
before post space preparation and post cementation to
allow the root canal fillings to set.
The preparation of the post space using post drills results in
an additional and thicker smear layer, which is composed
of both dentin debris and sealer or gutta-percha remnants,
which would affect the FRC post adhesion (33). These
remnants may decrease the penetration and chemical
interaction of the bonding agents. Therefore, achieving
a clean dental surface with irrigation the post space after
drilling procedures is a critical step for optimal FRC post
retention (34).
Surface treatments of root dentin with different agents
may cause alterations in the chemical and structural
7tepeklinik
10
The bond strengths of fiber posts
composition of dentin, which may change its permeability
and solubility (35). These alterations have the potential
to affect the bonding of adhesive materials to the treated
dentin surfaces (36). In the present study, a conventional
irrigation procedure was followed during shaping the
root canals. According to this procedure, the canals were
irrigated with copious amounts of NaOCl. After shaping
procedure, EDTA was used because of its smear-removing
efficacy. As it was demonstrated that dental erosion was
more evident with final flush of NaOCl (37, 38), distilled water
was used for the final irrigation. The presence of the smear
layer may be a weak link for self-adhesive cements similar to
glass ionomers (28).
NaOCl is a nonspecific oxidizing and proteolytic agent which
denatures the collagen components of the smear layer
(39). The oxidizing properties of the NaOCl cause negative
effect on the initiation of polymerization of the adhesive
system, leading to lower bond strength (6). Vonghpan et
al. (10) suggested that endodontically treated teeth which
were irrigated with NaOCl can be acid-etched and bonded
immediately, with the use of 10% sodium ascorbate without
any adverse effect. They observed rougher surface and
more clearly visible collagen fibrils on the intertubular
dentine after treating with 10% sodium ascorbate. The
increased bonding strength was attributed to this finding.
Sodium ascorbate is a salt of ascorbic acid, which is a
water-soluble vitamin known as vitamin C. This solution
has antioxidant properties. As vitamin C and its salts are
non-toxic and are used in food industry, it seems that their
use on dentine will create no adverse biological effect. It is
reported that sodium ascorbate increases bonding strength
of resins to dentin (40). Various results have been reported
regarding the positive influence of sodium ascorbate
solutions on the bond strengths of resin materials to dentine
(9-12). In Morris et al.’s study (9), it was stated that irrigation
with 5% NaOCl (7.7 MPa) decreased the bond strength of
resin to dentin compared to distilled water (23.6 MPa). On
the other hand, they applied 10% sodium ascorbate and
found that this procedure increased the bond strength
(27.7 MPa). Vongphan et al. (10) evaluated the microtensile
bond strength of resin to dentin after treated with different
irrigates and found that the bond strength of dentin irrigated
with 5.25% NaOCl for 10 minutes was significantly lower (21
MPa) than the bond strength of dentin irrigated with 5.25%
NaOCl and 10% sodium ascorbate for 10 minutes (40.5
MPa). Weston et al. (11) investigated the effectiveness of
sodium ascorbate to increase bond strengths when used
for less time (1 to 3 minutes) than recommended by the
7tepeklinik
manufacturer (10 minutes) or at different concentrations
(10%, 20%). They stated that there were no significant
differences between those canals treated with 10% sodium
ascorbate and those treated with 20% sodium ascorbate
regardless of treatment time, and 1-min treatment (23.8
MPa) was just as effective as 10-min treatment (29.1 MPa).
However, they found statistically significant differences
among the all sodium ascorbate groups (22.0 MPa- 29.1
MPa) and 5.25% NaOCl groups (8.3 MPa) (11). Da Cunha
et al. (12) compared 3 different irrigation procedures for
the evaluation of push-out bond strength of FRC posts
to dentin. They reported that application of 5% NaOCl for
10 minutes decreased the bond strength compared to
distilled water and irrigation of 10 % sodium ascorbate for 10
minutes restored the bond strength (12). These results can
be explained by the antioxidant ability of sodium ascorbate.
In the present study, there were no statistically significant
differences between the bond strength values of the groups,
both related to irrigation procedures and the root regions.
However, the mean bond strength values of the sodium
ascorbate group (9.94 MPa) were numerically higher than
the other groups. Similarly, the bond strength values of the
NaOCl and EDTA group (8.37 MPa) were numerically lower
than the other groups. A possible explanation for these
findings could be that the post space preparations and
the adhesive procedures were performed 1 day after the
root-canal treatment. In the other studies (9-12), all these
procedures were performed 1 week later. Reduction in
bond strength may be related to changes in the physical
and chemical properties of dentin after application of NaOCl
and EDTA (41).
EDTA is a chelator agent that reacts with calcium ions
in the hydroxyapatite crystals of dentin. It softens dentin
especially in the middle and coronal peritubular dentin. It
is very effective in smear layer removal. It is considered to
improve the retention of the FRC posts by removing the
smear layer, opening the dentin tubules and etching the
intertubular dentin that leads to better contact between the
resin cement and the dentin (42). In the present study, EDTA
was used after NaOCl irrigate for the purpose of applying
routine clinical irrigation procedure. Higher bond strength
values were obtained in group 2 (NaOCl and EDTA) than
expected, and this result can be attributed to the irrigation of
root canals with EDTA.
The secondary aim of this study was to compare the
regional differences on the bond strengths of FRC posts for
all irrigation procedures. However, a statistically significant
difference was not found between the coronal, middle and
apical regions of the root canal dentin.
11
According to SEM evaluation of this study, mixed failures
between post and resin cement (type 3) were observed
frequently (66%) in group 1. Most of the dentinal tubules
were closed probably because of the smear layer that could
not be dissolved by rinsing distilled water. No hybrid layer or
resin tag formation was observed in this group (Figure 1 and
Figure 2)
Figure 3: : Fe-SEM image of Rely X Unicem and NaOCl, EDTA
treated dentin interface. An interaction zone (white arrows) and
large funnel shaped resin tags (black arrow) were detected. The
interaction zone appeared to have a larger diameter compared
to those observed in the control and in the NaOCl-EDTA-Sodium
Ascorbat group. (D: Dentin; RU: Rely X Unicem; FP:Fiber post).
Figure 1: Fe-SEM image of the Rely X Unicem dentin interface
from the control group. At the cement-dentin interface a thin
interaction zone with few resin tags were observed. (D: Dentin;
RU: Rely X Unicem; FP:Fiber post).
Figure 4: Dentin side of a fractured push-out specimen from
NaOCl and EDTA treated group showing adhesive failure mode.
Most of the resin tags were pulled out of the tubules (black
arrow) whereas infiltration into some tubules were not evident
(white arrow).
Figure 2: Dentin side of a fractured push-out specimen from
Rely X Unicem control group showing mixed failure mode with
smear layer covered dentin (D) and resin cement (RU).
In group 2, it was observed that the smear layer was removed
completely from the NaOCl EDTA treated dentin, and
an erosive surface occurred with large opened dentinal
tubules and resin tags. Although resin tag formation was
detected, no hybrid layer was observed in group 2.
Adhesive failures between dentin and resin cement (type
4) were observed frequently (46%) and this may be
related to lower bonding strength
(Figure 3 and Figure 4).
In group 3, the application of 10% sodium ascorbate on
the NaOCl EDTA treated dentin surface showed no
obvious morphology change compared to group 2.
Mixed failures between the post and resin cement (type
2 and 3) were detected frequently in this group (80%).
Cohesive failures within the dentin were observed in 2
samples (Figure 5 and Figure 6).
7tepeklinik
12
The bond strengths of fiber posts
REFERENCES
Figure 5: : Fe-SEM image of Rely X Unicem and NaOCl-EDTASodium Ascorbat treated dentin interface. A thin interaction
zone (white arrows) with a lot of resin tags (black arrow) were
evident. (D: Dentin; RU: Rely X Unicem; FP:Fiber post).
Figure 6: Dentin side of a fractured push-out specimen from
NaOCl- EDTA- Sodium Ascorbat treated group showing mixed
failure mode with fractured resin tags into the tubules (black
arrow) and resin cement (white arrow).
CONCLUSIONS
The short-term effect of sodium ascorbate irrigation on the
push-out bond strengths of FRC posts to root canal dentin
was determined in vitro. The use of 10% sodium ascorbate
after irrigation the dentin with NaOCl and EDTA improved
the bond strengths but this difference was not statistically
significant. The surface treatment of dentin with sodium
ascorbate requires further investigation to determine
appropriate timing or concentration for achieving optimal
adhesion at the resin cement-dentin interface after exposure
to NaOCl.
ACKNOWLEDGEMENT
The authors gratefully acknowledge the funding of this work
by the Scientic and Technical Research Council of Turkey,
7tepeklinik
TÜBİTAK (Project No: 109S290).
1. Sirimai S, Riis DN, Morgano SM. An in vitro study of the
fracture resistance and the incidence of vertical root
fracture of pulpless teeth restored with six post-andcore systems. J Prosthet Dent, 1999; 81:262-269.
2. Cheung W. A review of the management of
endodontically treated teeth. Post, core and the final
restoration. J Am Dent Assoc, 2005; 136: 611-619.
3. Cormier CJ, Burns DR, Moon P. In vitro comparison of
fracture resistance and failure mode of fiber, ceramic,
and conventional post systems at various stages of
restoration. J Prosthodont, 2001; 10:26-36.
4. Radovic I, Mazzitelli C, Chieffi N, Ferrari M. Evaluation of the
adhesion of fiber posts cemented using different adhesive
approaches. Eur J Oral Sci, 2008; 116:557-563.
5. Cagidiaco MC, Goracci C, Garcia-Godoy F, Ferrari M.
Clinical studies of fiber posts: a literature review. Int J
Prosthodont, 2008; 21:328-336.
6. Nikaido T, Takano Y, Susafuchi Y, Burrow MF, Tagami
J. Bond strengths to endodontically-treated teeth. Am J
Dent, 1999; 12:177-180.
7. Rueggeberg FA, Margeson DH. The effect of oxygen
inhibition on an unfilled/filled composite system. J Dent
Res, 1990; 69:1652-1658.
8. Lai SCN, Mak YF, Cheung GSP, Osorio R, Toledano M,
Carvalho RM, et al. Reversal of compromised bonding to
oxidized etched dentine. J Dent Res, 2001; 80:1919-1924.
9. Morris MD, Lee KW, Agee KA, Bouillaguet S, Pashley
DH. Effects of sodium hypochlorite and RC-prep on
bond strengths of resin cement to endodontic surfaces.
J Endod, 2001; 27:753-757.
10. Vongphan N, Senawongse P, Somsiri W, Harnirattisai
C. Effects of sodium ascorbate on microtensile bond
strength of total-etching adhesive system to NaOCl
treated dentine. J Dent, 2005; 33:689-695.
11. Weston CH, Ito S, Wadgaonkar B, Pashley DH. Effects
of time and concentration of sodium ascorbate on
reversal of NaOCl-induced reduction in bond strengths.
J Endod, 2007; 33:879-881.
12. Da Cunha LF, Furuse AY, Mondelli RF, Mondelli
J. Compromised bond strength after root dentin
deproteinization reversed with ascorbic acid. J Endod,
2010; 36:130-134.
13. Karapinar-Kazandağ M, Tanalp J, Bayrak OF, Sunay H,
Bayirli G. Microleakage of various root filling systems
by glucose filtration analysis. Oral Surg Oral Med Oral
Pathol Oral Radiol Endod, 2010;109:96-102.
14. Villat C, Machtou P, Naulin-Ifi C. Multidisciplinary
approach to the immediate esthetic repair and longterm treatment of an oblique crown-root fracture. Dent
Traumatol, 2004; 20:56-60.
15. Perdigão J, Gomes G, Lee IK. The effect of silane on the
13
bond strengths of fiber posts. Dent Mater, 2006; 22:752-758.
16. Goracci C, Grandini S, Bossù M, Bertelli E, Ferrari M.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
Laboratory assessment of the retentive potential of
adhesive posts: a review. J Dent, 2007; 35:827-835.
De Munck J, Van Landuyt K, Peumans M, Poitevin A,
Lambrechts P, Braem M, et al. A critical review of the
durability of adhesion to tooth tissue: methods and
results. J Dent Res, 2005; 84:118-132.
Sudsangiam S, Van Noort R. Do dentin bond strength tests
serve a useful purpose? J Adhes Dent, 1999; 1:57-67.
Versluis A, Tantbirojn D, Douglas WH. Why do shear
bond tests pull-out dentin? J Dent Res, 1997; 76:12981307.
Pashley DH, Carvalho RM, Sano H, Nakajima M,
Yoshiyama M, Shono Y, et al. The microtensile bond
test: a review. J Adhes Dent, 1999; 1:299-309.
Patierno JM, Rueggeberg FA, Anderson RW, Weller
RN, Pashley DH. Push-out and SEM evaluation of resin
composite bonded to internal cervical dentin. J Endod
Dent Traumatol, 1996; 12:227-236.
Drummond JL, Sakaguchi RL, Racean DC, Wozny J,
Steinberg AD. Testing mode and surface treatment
effects on dentin bonding. J Biomed Mater Res, 1996;
32:533-541.
Goracci C, Tavares AU, Fabianelli A, Monticelli F, Raffaelli
O, Cardoso PC, et al. The adhesion between fiber posts
and root canal walls: comparison between microtensile
and push-out bond strength measurements. Eur J Oral
Sci, 2004; 112:353-361.
Bitter K, Meyer-Lueckel H, Priehn K, Kanjuparambil JP,
Neumann K, Kielbassa AM. Effects of luting agent and
thermocycling on bond strengths to root canal dentine.
Int Endod J, 2006; 39: 809-818.
Radovic I, Monticelli F, Goracci C, Vulicevic ZR, Ferrari
M. Self-adhesive resin cements: a literature review. J
Adhes Dent, 2008; 10:251-258.
De Munck J, Vargas M, Van Landuyt K, Hikita K,
Lambrechts P, Van Meerbeek B. Bonding of an autoadhesive luting material to enamel and dentin. Dent
Mater, 2004; 20:963-971.
Yang B, Ludwig K, Adelung R, Kern M. Micro-tensile
bond strength of three luting resins to human regional
dentin. Dent Mater, 2006; 22:45-56.
Al-Assaf K, Chakmakchi M, Palaghias G, KaranikaKouma A, Eliades G. Interfacial characteristics of
adhesive luting resins and composites with dentine.
Dent Mater, 2007; 23:829-839.
Behr M, Rosentritt M, Regnet T, Lang R, Handel G.
Marginal adaptation in dentin of a self-adhesive
universal resin cement compared with well-tried
systems. Dent Mater, 2004; 20:191-197.
Solano F, Hartwell G, Appelstein C. Comparison of
apical leakage between immediate versus delayed
post space preparation using AH Plus sealer. J Endod,
2005; 31:752-754.
31. Saunders EM, Saunders WP, Rashid MY. The effect of
post space preparation on the apical seal of root fillings
using chemically adhesive materials. Int Endod J, 1991;
24:51-57.
32. Vano M, Cury AH, Goracci C, Chieffi N, Gabriele M,
Tay FR, Ferrari M. Retention of fiber posts cemented
at different time intervals in canals obturated using an
epoxy resin sealer. J Dent, 2008; 36:801-817.
33. Goracci C, Sadek FT, Fabianelli A, Tay FR, Ferrari M.
Evaluation of the adhesion of fiber posts to intraradicular
dentin. Oper Dent, 2005; 30:627-635.
34. Boone KJ, Murchison DF, Schindler WG, Walker WA
3rd. Post retention: the effect of sequence of post-space
preparation, cementation time, and different sealers. J
Endod, 2001; 27:768-771.
35. Tang W, Wu Y, Smales RJ. Identifying and reducing risks
for potential fractures in endodontically treated teeth. J
Endod, 2010; 36:609-617.
36. Dogan Buzoglu H, Calt S, Gümüsderelioglu M.
Evaluation of the surface free energy on root canal
dentine walls treated with chelating agents and NaOCl.
Int Endod J, 2007; 40:18-24.
37. Niu W, Yoshioka T, Kobayashi C, Suda H. A scanning
electron microscopic study of dentinal erosion by final
irrigation with EDTA and NaOCl solutions. Int Endod J,
2002; 35:934-939.
38. Grande CM, Plotino G, Falanga A, Pomponi M, Somma
F. Interaction between EDTA and Sodium hypoclorite:
Anuclear Magnetic Resonance Analysis. J Endod,
2006; 32:460-464.
39. Zhang K, Kim YK, Cadenaro M, Bryan TE, Sidow SJ,
Loushine RJ, Ling JQ, Pashley DH, Tay FR. Effects of
different exposure times and concentrations of sodium
hypochlorite/ethylenediaminetetraacetic acid on the
structural integrity of mineralized dentin. J Endod, 2010;
36:105-109.
40. Soeno K, Taira Y, Jimbo R, Sawase T. Surface treatment
with ascorbic acid and ferric chloride improves the
micro-tensile bond strength of 4-META/MMA-TBB resin
to dentin. J Dent, 2008; 36:940-944.
41.
Yiu CK, García-Godoy F, Tay FR, Pashley DH, Imazato
S, King NM, Lai SC. A nanoleakage perspective on
bonding to oxidized dentin. J Dent Res, 2002; 81:628632.
42. Rasimick BJ, Shah RP, Musikant BL, Deutsch AS.
Effect of EDTA conditioning upon the retention of fibre
posts luted with resin cements. Int Endod J, 2008;
41:1101-1106.
7tepeklinik
14
7tepeklinik
15
ÖZGÜN ARAŞTIRMA
Erbium-Doped Yttrium
Aluminum Garnet (Er:YAG)
lazerin periodontitisli
kök yüzeylerinde neden
olduğu morfolojik
değişikliklerin taramalı
elektron mikroskobu ile
değerlendirilmesi
Effect of Erbium-Doped
Yttrium Aluminum
Garnet (Er: YAG) laser
on the morphology of
periodontally diseased
root surfaces with
scanning electron
microscopy
Dr. Ahmet Aydoğdu
Başkent Üniversitesi İstanbul Hastanesi, İstanbul
Yrd. Doç. Dr. Umut Ballı
Bülent Ecevit Üniversitesi, Diş Hekimliği
Periodontoloji Anabilim Dalı, Zonguldak
Fakültesi,
Yrd. Doç. Dr. İlker Keskiner
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi,
Periodontoloji Anabilim Dalı, Samsun
Doç. Dr. Seda Sağır
Biruni Üniveristesi Diş Hekimliği Fakültesi, Periodontoloji
Anabilim Dalı, İstanbul
Geliş tarihi: 5 Mayıs 2015
Kabul tarihi: 21 Temmuz 2015
Yazışma adresi:
Doç. Dr. Seda Sağır
Biruni Üniveristesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji
Anabilim Dalı
Topkapı, İstanbul, Türkiye
E-mail: [email protected]
ÖZET
Amaç: Bu çalışmanın amacı kök yüzeyi düzleştirilmesi
sırasında kullanılan el aletleri, ultrasonik kazıyıcılar ve
Erbium-Doped Yttrium Aluminum Garnet (Er:YAG) lazerin
kullanılması ile kök yüzeyinde oluşabilecek morfolojik
değişiklerin değerlendirilmesidir.
Gereç ve yöntem: Periodontal nedenlerle çekimine karar
verilmiş 60 adet diş toplanmıştır. Dişlerin çekim sonrası
kökleri ve kök uçları elmas frez ile kesilerek uzaklaştırıldı. Her
grupta 30 diş olmak üzere 2 grup oluşturuldu. İlk grubta kök
yüzey düzleştirilmesi işlemi el aletleri ve ulrasonik aletlerle
yapıldı. İkinci grupta kök yüzey düzleştirilmesi el aletleri,
ulrasonik aletler ve Er:YAG lazer ile yapıldı. Daha sonra
dişler kurutularak taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile
incelemeye hazır hale getirildi.
Bulgular: 500X büyütmede yapılan kök yüzey
incelemesinde kök yüzeylerinde erime, karbonizasyon
oluşumu gibi ileri morfolojik değişikliklere rastlanmadı. Her
iki grupta da kök yüzeylerinde kalkulus uzaklaştırıldı. Ancak
lazer uygulanan grupta kök yüzey düzensizlikleri daha fazla
izlenmiştir.
Sonuç: 160 mj/pulse ile Er:YAG lazerin, el aletlerine
ve ultrasonik kazıyıcılara ek olarak kullanılması, kök
yüzeylerinde çok ileri hasara neden olmamakla birlikte, kök
yüzeylerinde çok daha fazla düzensizliğe neden olmuştur.
Anahtar kelimeler: Er:YAG lazer, kök yüzey düzleştirilmesi,
taramalı elektron mikroskobu, ultrasonik kazıyıcı
SUMMARY
Objectives: The purpose of the present study was to
evaluate the ultra-structural changes which happened after
treatment of the root surfaces with hand and ultrasonic
instrumentation followed by Erbium-Doped Yttrium
Aluminum Garnet (Er:YAG) laser irradiation.
Materials and Methods: A total of 100 freshly extracted
periodontally involved single rooted teeth were collected.
Crown and apical parts of the root were cut off using a
diamond bur. Teeth were randomly divided into 2 groups
having 50 teeth in each group. Group1: were treated with
hand and ultrasonic scaling samples, group2: were root
planed using conventional hand curette, ultrasonic scaler
and Er:YAG laser. Furthermore, the teeth were dried, coated
and monitored with scanning electron microscope (SEM).
Results: Photomicrographs from samples of root surfaces
which were taken at magnifications up to 500X revealed
that there were not any severe morphologic changes, such
as melting and charring, in any group. Both of the groups
showed effectiveness in calculus removal. However,
the samples treated by laser irradiation showed more
irregularities and distortions.
Conclusions: Er:YAG laser setting at 160mj/pulse, as an
7tepeklinik
16
Lazer destekli kök yüzey düzleştirilmesi
adjunctive to traditional scaling and root planning, did not
induce severe damages to root surfaces, although root
surface irregularities were more pronounced in laser treated
group compare to hand and ultrasonic scaling group.
Keywords: Er:YAG lasers, root planning, scanning
electron microscopy, ultrasonic scaler.
GİRİŞ
Son yıllarda lazerlerin kullanım alanlarında meydana gelen
ilerleme ile periodontoloji alanında da kullanımı gündeme
gelmiştir. Lazer, periodontolojide cerrahi ve cerrahi olmayan
periodontal tedavilerde kullanılabilir. CO2, diode ve Nd:YAG
lazerler periodontolojide yumuşak doku tedavilerinde,
Erbium lazerler ise hem yumuşak hem de sert dokularda
kullanılabilirler. Lazerle tedavi sırasında smear tabakası
oluşmadığı ve geleneksel mekanik tedavi ile ulaşılamayan
bölgelere bile ulaşılabildiği bildirilmiştir. Bununla birlikte,
diştaşı temizliğinde tek başına lazerlerin mekanik tedavi kadar
etkili olmadığı da gösterilmiştir (1). Lazerlerin güçlü ablasyon,
hemostatik ve bakterisidal etkilerinden yararlanılarak cerrahi
olmayan periodontal tedavilerde mekanik tedaviye ek
olarak kullanılabilecek en iyi yöntemlerden biri olduğu
bildirilmiştir (1,2). Kalıcı ceplerin tedavisinde lazerlerin başarılı
sonuçlar sağladığı rapor edilmiştir (1-3). Lazerler cerrahi
periodontal tedavide yönlendirilmiş doku rejenerasyonu,
flep operasyonları, deepitelizasyon, depigmentasyon,
frenektomi, prekanseröz ve malign lezyonların tedavisinde,
idame tedavide, peri-implantitis tedavisinde, osteotomi ve/
veya osteoktomide kullanılabililir (1-4).
Başlangıç periodontal tedavi sırasında hastalıklı kök yüzeyinin
mekanik temizliği genellikle el aletleri ile ya da ultrasonik
cihazlar aracılığı ile yapılmaktadır. Ultrasonik cihazlar hekime
çalışma kolaylığı sağladığı için tercih edilmektedir. Ancak
bu cihazların çalışırken çıkardığı ses ve neden olduğu
vibrasyon hastada strese neden olmaktadır. Konvansiyonel
el aletleri kullanılarak yapılan tedavi ise hekime el hassasiyeti
sağlamakla birlikte hastada ağrıya neden olabilmekte, daha
fazla kanamaya ve hastada huzursuzluğa neden olmaktadır.
Ayrıca el aletleri kullanılarak yapılan tedavinin başarısı çoğu
zaman hekimin el becerisi ile ilişkilidir.
Bazı klinisyenler el aletlerinin kök yüzey düzleştirme de
çok başarılı olduğunu düşünürken, ultrasonik cihazların ise
kök yüzeylerine zarar verebileceğini iddia etmektedirler.
Bu nedenlerle son zamanlarda farklı dalga boylarında ki
lazerlerin diş hekimliğinde kullanımı çok daha popular
hale gelmiştir. Lazerlerin antibakteriyel etkisi olduğu (3),
yumuşak doku küretajı ve deepitelizasyon yaptığı (4), düşük
enerji seviyelerinde biostimulasyon sağladığı (5), kök yüzey
modifikasyonu yaptığı bilinmektedir(6).
7tepeklinik
Erbium ailesi diş ve kök yüzeyinde bulunan kalkulusu
uzaklaştırma etkilidir ancak cerrahi olmayan periodontal
tedavide tek başına kullanımı önerilmemektedir. Tek
başına kullanıldığında kalkulusun uzaklaştırılması için
yüksek enerjili kullanımı gerekebilmekte ve dişin fazla
ısınması, çatlakların, pitlerin oluşması gibi olumsuz yan
etkilere neden olabilmektedir (7). De Mendonca ve
ark. yaptıkları çalışmada 120 mj/pulse ile Er:YAG lazeri
kök yüzey düzleştirmesi işleminde kullanmış el aletleri
kullanılarak yapılan konvansiyonel periodontal tedavi ile
karşılaştırdığında kök yüzeyinde düzensizlikler izlemiş ve
yeterli kök yüzey düzleştirmesi sağlayamamıştır (8). Bu
nedenle araştırmacıların çoğu erime ve diş yüzeyinde
bozulmayı önlemek için lazerlerin daha düşük enerji
seviyelerinde kullanımını önermektedirler (9).
Lazerlerin fibroblast hücrelerinin adezyonunu kolaylaştırıcı
etkileri vardır ve bu nedenle, konvansiyonel tedaviye
ek olarak cep içerisinde kullanımı bazı araştırmacılar
tarafından önerilmektedir (10). Lazer uygulaması ile elde
edilen kök yüzey biomodifikasyonu fibroblast hücrelerinin
adezyonunu kolaylaştırmaktadır. Erbium lazerlerin kök
yüzeylerinde fiziksel ve kimyasal etkileri söz konusudur. Bu
yüzey değişiklerinin değerlendirmenin ise iki yolu vardır.
1) kök yüzey düzensizliklerinin kantitatif analizi, 2) taramalı
elektron mikroskobu (SEM) ile kök yüzeyinin kalitatif olarak
incelenmesi (11).
Yayınlanan meta-analizler Erbium lazerlerin tek değil
ama periodontal tedaviye destek olarak kullanılmanı
önermektedirler (12). Bu çalışmanın amacı periodontitisli
hastalarda konvansiyonal olarak uygulanan tedaviye ek
olarak kullanılan Er:YAG lazerin kök yüzeyinde neden
olduğu olası değişiklikleri SEM analizi ile incelemek ve
değerlendirmektir.
GEREÇ VE YÖNTEM
Çalışma kullanılmak üzere periodontal nedenlerle
çekilmesine karar verilmiş 50 adet mandibular ya da
maksillar tek köklü dişler toplanmıştır. Dişlerin çekiminden
hemen sonra dişlerin kron ve kök uçları kesilerek kalan
kökler fosfat yüklü izotonik çözeltide saklandı. Yeterli örnek
sayısı sağlandıktan sonra kök yüzeylerinin tedavisinin
sağlanabilmesi için kökler akrilik rezin içine gömüldü.
Örnekler 2 gruba ayrıldı. Grup 1) kök yüzey düzleştirilmesi el
aletleri ve ultrasonik cihazlar ile yapıldı.
Grup 2) kök yüzeyi düzleştirilme işlemi el aletleri, ultrasonik
cihaz ve Er: YAG lazer (160 mj/pulse, 10 pulses/second, suhava irrigasyonu) ile yapıldı.
SEM analizi için örnekler %2,5 gluteraldehit eklenmiş fosfat
tamponlu izotonik çözelti içinde fikse edildi. Daha sonra
17
yıkandı ve kurutuldu. SEM uygulaması için yüzey kaplama
işlemleri yapıldı. Kök yüzeylerinin X500 magnifikasyonda
fotografları çekildi.
BULGULAR
Tedavi işlemleri sonrası kök yüzey morfolojileri SEM ile
değerlendirildi. Sonuçlar tedavi yöntemlerinin kalkulusun
uzaklaştırılmasında yeterli olduğunu gösterdi (Resim 1, 2).
Kök yüzeylerinde erime ya da karbonizasyon gibi termal
yan etkiler izlenmedi. Lazer uygulanan grupta kök yüzey
düzensizliği diğer gruba göre çok daha fazlaydı ve belirgin
yarıklarla adacıklara ayrılmıştı (Resim 2). Genel olarak
sementte değişiklik izlenmemekle birlikte açığa çıkmış
dentin tübüllerine her iki grupta da birer örnek olmak üzere
2 örnekte rastlandı.
TARTIŞMA
Periodontal patojenlerle karşılaşan kök yüzeylerinde ciddi
kimyasal ve fiziksel değişiklikler izlenmektedir. Yeni bağ
dokusu ataşmanı sağlanarak cep derinliğinde azalma ise
ekolojik çevrenin değişimi sağlanabilmektedir. Cerrahi
olmayan periodontal tedavide amaç kök yüzeyinde
yeni ataşmanın tutunabilmesini sağlamaktır (13).
Bakteriyel artıkların uzaklaştırılması ve nekrotik sementin
uzaklaştırılması için çok çeşitli aletler ve çeşitli tedavi
protokolleri uygulanmaktadır. Konvansiyonel tedavide el
aletleri ve ultrasonik aletler rutin olarak kullanılmaktadır. Bazı
çalışmalarda konvansiyonel tedaviye ek olarak kullanılan
Nd:YAG, Er:YAG, Er,Cr:YSGG ve diyod lazer uygulamalarının
tedavinin başarısına olumlu etki olduğu savunulurken (14),
bazılarında ise etkisiz olduğu savunulmuştur (15).
Biz bu çalışmada lazer destekli periodontal tedavi sonrası
oluşan kök yüzey değişikleri SEM ile incelemeyi amaçladık.
Elde ettiğimiz sonuçlar Oliveire ve ark. ile uyumluydu. Oliveire
ve ark. ve arkadaşları yaptığı çalışmada Er,Cr:YSGG lazer
kullanmış ve lazer uygulanmış yüzeylerin daha düzensiz
olduğunu gözlemlemişlerdir (16).
Resim 1: Konvansiyonel tedavi periodontal tedavi sonrası kök
yüzeyinin SEM görüntüsü (500X magnifikasyon)
Resim 2: Konvansiyonel tedavi ve lazer uygulaması sonrası kök
yüzeyinin SEM görüntüsü (500X magnifikasyon)
Konvansiyonel tedaviye ek olarak kullanılan lazer
uygulamalarında kullanılan lazer parametrelerinin morfolojik
değişiklere neden olduğu bilinmektedir. Tin ve ark. Er,Cr:YSGG
lazer kullanarak yaptıkları çalışmalarında lazeri farklı ayarlar
da (0,5 W, 1 W, 1,5 W, 2 W) kullanmış ve bu değerlerde
oluşan morfolojik değişikleri SEM ile incelemişlerdir. Lazer
2 W enerji ile kullanıldığında etkin bir kalkulus uzaklaştırması
sağlanmış ancak kök yüzeyinde beraberinde belirgin
morfolojik değişiklikler izlenmiştir. Bu nedenle her ne
kadar 1 W kalkulus uzaklaştırma da, 2 W kadar başarılı
olmasa da kök yüzeyinde değişikliklere neden olmaması
nedeniyle daha uygun olduğu sonucuna varmışlardır (17).
Hakkı ve ark. (13) yaptıkları çalışmada ise lazer grubunda izlenen kök yüzey değişikliklerinin puls süresine bağlı
olabileceğini öne sürmüşlerdir. Ayrıca kök yüzeyinde oluşan
morfolojik değişiklikler lazer tipine bağlı olarak da farklılıklar
gösterebilmektedir. Kök yüzey düzleştirmesi için en uygun
lazerlerden biri olan Er:YAG lazerin kök yüzey morfolojisi
üzerine etkisini değerlendirdiğimiz bu çalışmamızda,
Er:YAG lazerin, el aletleri ve ultrasonik cihazlar kullanılarak
yapılan tedaviye göre daha fazla kök yüzey düzensizliğine
yol açtığı sonucuna ulaştık. Ancak elde ettiğimiz bu sonuç
kök yüzeyine kan hücrelerinin ya da fibroblast hücrelerinin
tutunmasına engel teşkil edeceği anlamına gelmemektedir.
Bolortuya ve ark. (18) dentin yüzeylerinde oluşan morfolojik
değişiklikleri ve düzensizlikleri ölçerek değerlendirmiş ve
12. ve 24. saatler sonunda Er:YAG lazer uygulanan dentin
yüzeylerine diğer gruplara göre daha fazla sayıda fibroblast
7tepeklinik
18
Lazer destekli kök yüzey düzleştirilmesi
hücrelerinin tutunduğunu göstermiştir. Tsurumaki Jdo ve
ark. (19) da ultrasonik cihazlar ve Er,Cr:YSGG kullanılarak
yapılan tedaviler de küretlerle yapılan tedaviye göre çok
daha fazla yüzey düzensizliği rastlanmış olmasına rağmen
kan hücre adezyonu açısında gruplar arasında bir fark
bulamamışlardır.
SONUÇ
Çalışmamızda yüzey düzensizliklerinin analizine dair bir
değerlendirme olmamasına rağmen, SEM analizleri sonucu
gruplar arasında yüzey düzensizliğinde belirgin farklılıklar
elde edilmiştir. En az yüzey düzensizliği ve düzgün yüzeyler
konvansiyonel tedavi ile elde edilmiş, lazer grubunda ise
düzensizlik çok daha fazla olarak izlenmiştir.
Konvansiyonel periodontal tedaviye ek olarak Er:YAG lazerin
kullanılması ile zarar görmüş kök yüzeylerinin düzleştirilmesin
de başlangıca göre kök yüzey düzensizliğinde azalma
sağlansa da tek başına konvansiyonel tedavi ile çok daha
pürüzsüz kök yüzeyleri elde edilebilmektedir. Bu çalışmada
klinik bir öneride bulunabilmek ya da herhangi bir yargıya
varabilmek için elde edilen sonuçları hücre adezyon testleri
ile desteklememiz gerekmektedir. Çalışılan örnek sayısı
yeterli olup, hücre adezyon testlerinin çalışma içinde yer
almaması, bu çalışmanın en önemli limitasyonudur.
7tepeklinik
19
KAYNAKLAR
Lopes BM, Theodoro LH, Melo RF, Thompson GM,
Marcantonio RA. Clinical and microbiologic follow up
evaluations after non-surgical periodontal treatment.
Periodontol 2010;81:682-691.
2. Herrero A, García-Kass AI, Gómez C, Sanz M, GarcíaNuñez JA. Effect of two kinds of Er:YAG laser systems
on root surface in comparison to ultrasonic scaling: an
in vitro study. Photomed Laser Surg 2010;28:497-504.
3. Tomasi C, Schander K, Dahlén G, Wennström JL.
Short-term clinical and microbiologic effects of pocket
debridement with an Er:YAG laser during periodontal
maintenance. J Periodontol 2006;77:111-118.
4. Schwarz F, Sculean A, Rothamel D, Schwenzer K,
Georg T, Becker J. Clinical evaluation of an Er:YAG
laser for nonsurgical treatment of peri-implantitis: a pilot
study. Clin Oral Implants Res 2005;16:44-52.
5. Pereira AN, Eduardo Cde P, Matson E, Marques MM.
Effect of low-power laser irradiation on cell growth and
procollagen synthesis of cultured fibroblasts. Lasers
Surg Med 2002;31:263-267.
6. Fried D, Zuerlein MJ, Le CQ, Featherstone JD. Thermal
and chemical modification of dentin by 9-11-microm
CO2 laser pulses of 5-100-micros duration. Lasers Surg
Med 2002;31:275-282.
7. Qadri T, Javed F, Poddani P, Tunér J, Gustafsson
A. Longterm effects of a single application of a
water-cooled pulsed Nd:YAG laser in supplement to
scaling and root planing in patients with periodontal
inflammation. Lasers Med Sci 2011;26:763-766.
8. De Mendonca AC, Maximo MB, Rodrigues JA, Arrais
CA, de Freitas PM, Duarte PM. Er:YAG laser, ultrasonic
system, and curette produce different profiles on
dentine root surfaces: an in vitro study. Photomed Laser
Surg 2008;26:91-97.
9. Theodoro LH, Haypek P, Bachmann L, Garcia VG,
Sampaio JE, Zezell DM, et al. Effect of Er:YAG and diode
laser irradiation on the root surface: morphological and
thermal analysis. J Periodontol 2003;74:838-843.
10. Maruyama H, Aoki A, Sasaki KM, Takasaki AA,
Iwasaki K, Ichinos S. The effect of chemical and/or
mechanical conditioning on the Er:YAG laser-treated
root cementum: analysis of surface morphology and
periodontal ligament fibroblast attachment. Lasers Surg
Med 2008;40:211-222.
11. Casarin RCV, Pinto FR, Sallum AW, Sallum EA, Nociti-Jr
FM, Casati MZ. Assessment of ultrasonic root surface
scaling with different power settings. Roughness
evaluation. Braz Journal of Oral Sci 2006;17:996-1000.
12. Cobb CM. Laser in periodontics: a review of literature. J
Periodontol 2006;77: 545-564.
1.
13. Hakki SS, Korkusuz P, Berk G, Dundar N, Saglam M,
14.
15.
16.
17.
18.
19.
Bozkurt B, et al. Comparison of Er,Cr:YSGG laser and
hand instrumentation on the attachment of periodontal
ligament fibroblasts to periodontally diseased root
surfaces: an in vitro study. J Periodontol 2010;81:12161225.
Ishikawa I, Aoki A, Takasaki AA. Clinical application
of Erbium:YAG laser in periodontology. J Int Acad
Periodontol 2008;10:22-30.
Rotundo R, Nieri M, Cairo F, Franceschi D, Mervelt
J, Bonaccini D, et al. Lack of adjunctive benefit of
Er:YAG laser in non-surgical periodontal treatment: a
randomized split-mouth clinical trial. J Clin Periodontol
2010; 37:526-533.
De Oliveira GJ, Sampaio JE, Marcantonio RA. Effects
of Er,Cr:YSGG laser irradiation on root surfaces for
adhesion of blood components and morphology.
Photomed Laser Surg 2010; 28:751-756.
Ting CC, Fukuda M, Watanabe T, Aoki T, Sanaoka A,
Noguchi T. Effects of Er,Cr:YSGG laser irradiation on
the root surface: morphologic analysis and efficiency
of calculus removal. J Periodontol 2007;78:2156-2164.
Bolortuya G, Ebihara A, Ichinose S, Watanabe S,
Anjo T, Kokuzawa C, et al. Effects of dentin surface
modifications treated with Er:YAG and Nd:YAG laser
irradiation on fibroblast cell adhesion. Photomed Laser
Surg 2012;30:63-70.
Tsurumaki Jdo N, Souto BH, Oliveira GJ, Sampaio
JE, Marcantonio Júnior E, Marcantonio RA. Effect of
instrumentation using curettes, piezoelectric ultrasonic
scaler and Er,Cr:YSGG laser on the morphology and
adhesion of blood components on root surfaces: a
SEM study. Braz Dent J 2011;22:185-192.
7tepeklinik
20
7tepeklinik
21
DERLEME
Süt azı
hipomineralizasyonu
Deciduous molar
hypomineralization
Dr. Zerrin Abbasoğlu
Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, Çocuk Diş
Hekimliği Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
Dr. Elif Beril Gürdoğan
Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, Çocuk Diş
Hekimliği Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
Doç. Dr. Senem Selvi Kuvvetli
Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, Çocuk Diş
Hekimliği Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
Geliş tarihi : 2 Eylül 2015
Kabul tarihi : 23 Eylül 2015
Yazışma Adresi:
Öğr. Gör. Dr. Zerrin Abbasoğlu
Adres: Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Bağdat
Cd. No: 238, 34728, Göztepe İstanbul
E-posta: [email protected]
ÖZET
Çocuklarda görülen sorunlar arasında yerini alan
keser hipomineralizasyonu (BAKH) ve süt azı
hipomineralizasyonu (SAH) sık rastlanan durumlar haline
gelmiştir. BAKH’da sürmekte olan birinci büyük azılarda
ve bazen sürekli keser dişlerde sınırları belirgin opasiteler
görülmektedir. SAH görülen çocuklarda ise, ikinci süt azı
dişlerinde sınırları belirgin opasiteler görmek mümkündür.
Hipomineralize olan mine dokusu sağlam mine dokusuna
göre daha az mineral içermekte ve bu durum sonucu
genellikle sürme sonrası doku kaybı ve hızlı ilerleyen
çürük lezyonları görülmektedir. Bu derlemenin amacı SAH
tanısının, oluşum mekanizmasının ve etiyolojik faktörlerinin
değerlendirilmesidir.
Anahtar Kelimeler: Hipomineralizasyon, çocuk, süt azı
dişi.
SUMMARY
Molar incisor hypomineralisation (MIH) and deciduous
molar hypomineralisation (DMH) are frequently occurring
dental problems in children. Children with MIH have
demarcated opacities in their errupting first permanent
molars often in combination with demarcated opacities
in their permanent incisors. Similarly, children with DMH
also have demarcated opacities in their second primary
molars. The hypomineralised enamel has a lower mineral
content compared to healthy enamel, which often results
in post-erruptive enamel loss together with rapid caries
progression. The purpose of this review is to evaluate the
diagnosis, formation mechanism and ethiological factors
of DMH.
Keywords: Hypomineralization, child, deciduous molar.
GİRİŞ
Mine dokusunda görülen gelişimsel defektler sıklıkla
rastlanılan klinik durumlar olup nitel (hipomineralizasyon)
veya nicel (hipoplazi) olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar
(1,2). Büyük Azı Keser Hipomineralizasyonu (BAKH), ‘bir
veya birden fazla birinci büyük azı dişinin ve genellikle
keser dişlerin de etkilendiği sistemik kökenli bir mine defekti’
olarak tanımlanmaktadır (3). Weerheijm ve ark., 2003 yılında
Atina’daki toplantılarında BAKH terminolojisi ve teşhis
kriterlerini gözden geçirmiş ve kesinleştirmişlerdir. BAKH
tanımında ağırlık verilen durumun büyük azı dişlerinde
görülen sınırları belirgin opasiteler olduğunu, yalnızca keser
dişlerde görülen benzer opasitelerin BAKH olmadığını ve
farklı bir duruma işaret edebileceğini belirtmişlerdir (4).
Seminerin sonucunda BAKH hakkında önemli bilgiler
yayınlanmıştır ve bu bilgiler 2009 yılında güncellenmiştir:
• Birinci büyük azılar ve keser dişler muayene edilmelidir.
7tepeklinik
büyük
azı
22
Hipomineralizasyon
• BAKH değerlendirilmesinde temiz ve ıslak diş yüzeyi
incelenmelidir.
• BAKH değerlendirmesinin yapılabilmesi için en uygun yaş
8’dir.
• Her diş aşağıdaki durumları için ayrı ayrı değerlendirilmelidir:
• Sınırları belirgin opasitelerin varlığı
• Sürmeyi takiben oluşan madde kaybının varlığı
• Atipik restorasyonların varlığı
• Erken çekilmiş olan büyük azı veya keser dişlerin varlığı
• Büyük azı veya keser dişin sürememesi durumu
değerlendirilmelidir (5,6).
2003 yılında Weerheijm ve ark., hipomineralizasyonun
aynı zamanda ikinci süt azılarında görülebileceğine dikkat
çekmişlerdir (4). Bir çok araştırmacıya göre, birinci büyük azı
dişlerinin yanı sıra ikinci süt azı dişlerinde de BAKH’ya benzer
defektler görülebilmektedir (5, 7, 8, 9). Yapılan çalışmalarda
sınırları belirgin opasitelerin diş dizisinde bulunan herhangi
bir dişte meydana gelebileceği bildirilmiş olsada, en sık
olarak birinci büyük azı dişlerinde görülmektedir (10-14).Süt
dişlerinde görülen bu defektler, süt azı hipomineralizasyonu
(SAH) olarak adlandırılmıştır (5, 10, 15).
Süt azı hipomineralizasyonunda bir veya dört tane ikinci
süt azısında etkilenme görülebilmektedir (16). Süt ikinci
azı dişlerinde görülen mine hipomineralizasyonu, özellikle
sürmeyi takiben oluşan madde kaybı ve atipik restorasyonları
açısından, sürekli dişlerde görülen çeşidi olan BAKH’a çok
benzemektedir (10). BAKH ve SAH için aynı tanı kriterleri
kullanılmaktadır (Tablo 1).
Klinik ve Histolojik Özellikleri
Haf if
Ciddi
·Sürme sonrası mine dokusu kaybı:
SAH görülen süt dişlerinde beyazdan kahverengiye kadar
değişen demarke opasiteler görülmektedir (5). Opasite
görülen mine yapısı, sağlıklı mineye göre daha az mineral
içermektedir (11, 17). Bu düşük mineral içeriği sonucu DMH
ve BAKH görülen dişlerin minesinde kolaylıkla kırılmalar
görülebilmektedir. Bu kırılmalar, sürme sonrası mine kaybı
olarak tanımlanır. Diş minesindeki düşük mineral içeriği
yüzünden diş çürüğü oluşumu hızla ilerlemektedir (3, 5).
Çürük lezyonlarının ve restorasyonların büyüklüğü ve
formu, var olan diş çürüğü dağılım paterni ile uyum
göstermemektedir. Bu yüzden atipik çürük ve atipik
restorasyonlar olarak bilinirler (4). Demarke opasitelerin
rengi, minenin dayanıklılığı açısından önemlidir. Daha koyu
olan opasiteler minenin dayanıklılığı açısından açık renkte
olan opasitelere göre zayıftır (18).
SAH ve BAKH görülen dişler de soğuk, sıcak ve havaya
karşı hassasiyet görülmektedir. Hipomineralize minede diş
fırçalama sırasında hassasiyet oluşabilmektedir (3,5). Sürme
sonrası mine yıkımı sonucu, diş çürüğü oluşumu hızlanır
ve diş ağrısı artmaktadır. SAH ve BAKH varlığında mine
oluşumunda bozulma, minede olgunlaşma safhası ve/veya
başlangıç kalsifikasyon safhası ile ilişkilidir (17,19).
SAH ve BAKH görülen dişlerdeki bu hassasiyet, diş
minesindeki düşük mineral içeriği veya farklı mineral
bileşimleri sonucu açıklanabilir. BAKH’li dişlerdeki opasiteler,
fazla karbon ve düşük kalsiyum ve fosfat içermesi olarak
bilinmektedir (20, 21). SAH görülen dişlerde bu durum
kapsamlı bir şekilde henüz araştırılmamıştır. Fakat BAKH’li
dişlere benzer sonuçlar bulunacağı umulmaktadır (18).
Hipomineralizasyon ile ilişkili atrizyon
· Opasite: Mine dokusunun
saydamlığını farklı
derecelerde değiştirebilen
bir defekttir. Etkilenen
mine dokusunun beyaz,
sarı veya kahverengi
görülebilmesi ile birlikte
normal kalınlıkta ve yüzeyi
pürüsüzdür. Sınırları belirgin
olan opasiteler çürük,
amelogenezis imperfekta
veya dişin gelişim
aşamasında alınan fluorid
sebebi ile oluşmamıştır.
sonucu sürmeyi takiben mine yüzeyinde
doku kaybı görülebilmektedir. Erozyon
kaynaklı mine dokusu kayıpları dahil
edilmemektedir. Sürme sonrası mine
dokusu kaybı tek başına veya şu
durumlar ile beraber görülebilmektedir:
· Atipik çürük lezyonları: Çocuk
hastanın mevcut çürük lezyonlarından
farklı boyut ve form değişikliği
gösteren çürük lezyonlarının varlığı
· Atipik restorasyonlar: Mevcut
restorasyonlarının boyut ve form olarak
farklılık göstermesi
· Atipik diş çekimleri: Çocuk
hastanın çürük lezyon ve dişsel gelişim
durumu ile uyuşmayan zamansız azı
dişi çekimleri
Tablo 1. BAKH ve SAH tanı kriterleri
7tepeklinik
Sağlam mine dokusunun %96’sı inorganik madde yani
biyolojik hidroksiapatit kristallerinden ve dişin gelişme
aşamasından kalan proteinler ve sudan oluşmaktadır (22).
Mine dokusunun geriye kalan yapısını, ağırlık olarak, organik
madde (%0,6) ve su (%3,5) oluşturmaktadır (23). BAKH
görülen dişlerde, mine dokusunun mineral yoğunluğu
mekanik özelliklerini belirlemektedir (19). Daha önce yapılan
çalışmalarda, BAKH görülen sürekli azı dişlerinde, etkilenen
mine dokusunun mineral yoğunluğunda %19-20’lik bir
azalma bildirilmiştir (17, 19).
Elfrink ve ark. 2013 yılında, SAH görülen dişlerin mineral
yoğunluğu hakkındaki ilk çalışmayı yayınlamışlardır.
Araştırmacılar, süt azı dişlerinde bulunan sarı ve kahverengi
opasitelerin, sırasıyla, sağlam mineye kıyasla hidroksiapatit
yoğunluğunda %22 ve %19’luk bir azalma saptamışlardır.
Sağlam mine ile karşılaştırıldığı zaman, sarı ve kahverengi
opasitelerinin mine yoğunluğunda sırasıyla %22 ve
23
%20 oranlarında düşüş saptanmıştır. Mikro-CT ile analiz
sonucunda, süt azı dişlerinde görülen sarı ve kahverengi
hipomineralize alanlar, sağlam mineye göre anlamlı
derecede daha az mineral yoğunluğuna sahiptirler. Süt
azı dişlerindeki beyaz renkli opasiteler mineral yoğunluğu
açısından hiç bir düşüş göstermemişlerdir (24). Bu çalışmanın
bulguları daha önce yapılan çalışmaların bulguları ile uyum
içerisindedir (19, 25, 26).
Etiyolojisi
BAKH’ın gelişmesindeki en önemli faktör birinci büyük azı
dişinin mineralizasyon durumudur. Birinci büyük azı dişinin
mineralizasyonu hayatın ilk bir yılında tamamlanmakta ve
bu sebeple hayatın ilk yılı BAKH açısından büyük önem
taşımaktadır (27). İkinci süt azıları, birinci büyük azı dişleri
ve keser dişler oluşmadan hemen önce gelişimlerini
tamamlamaktadırlar (10, 28). BAKH’in multifaktöryel bir
defekt olduğu kabul edilmekte (29) ve perinatal dönemde
meydana gelen aynı etken veya etkenlerin SAH’a yol açacağı
düşünülmektedir (8, 30). İkinci süt azı dişi ve birinci büyük
azı dişlerinin gelişimleri bir noktada kesiştiği için, süt ikinci
azı dişinde görülen hipoplazilerin birinci büyük azılarında
da BAKH görüleceğinin bir göstergesi olabilir. Bu hipotezin
doğrulanması amacıyla Rotterdam şehrinde ‘Generation R’
isimli bir çalışma başlatılmıştır. Bu kohort çalışmasının amacı
çocuklarda SAH’a neden olabilecek prenatal, perinatal ve
erken dönem postnatal faktörlerin incelenmesidir (16, 31,
32).
Bu çalışmanın sonucunda, Hollanda ırkından olma, düşük
doğum ağırlığı, hamilelik sırasında alkol alınımı ve hayatın ilk
yılı boyunca herhangi bir ateşlenme SAH ile ilişkilendirilmiştir.
Araştırmacılar, SAH’ı araştırırken prenatal faktörlerin büyük
önem taşıdığını belirtmişlerdir (16).
Costa-Silva ve arkadaşları, 2013 yılında yaptıkları 2 senelik
takip çalışmasında, SAH ve BAKH arasındaki ilişkiyi ve iki
farklı diş dizisinde ortaya çıkmasında etkili olabilecek çeşitli
etkenleri araştırmışlardır. Süt azı dişlerinde SAH görülen
çocukların, SAH görülmeyen çocuklara göre, birinci büyük
azı dişlerinde BAKH’a rastlama sıklığında artış gözlenmiş
olsa da iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki
saptanamamıştır. Araştırmacılara göre, çalışmaya farklı
sosyoekonomik statüye sahip hastalar ve daha büyük
bir çalışma popülasyonu dahil edilseydi farklı bir sonuca
ulaşma ihtimalinin olduğunu ve daha çok çalışmaya ihtiyaç
duyulduğunu vurgulamışlardır (33).
oluşumunda etkili olduğu öne sürülmektedir (8, 30, 34).
Prevalansı
BAKH’ın çeşitli ülkelerde görülme sıklığı bir çok çalışma ile
bildirilmiştir (6, 35-38). Henüz SAH’ın görülme sıklığı ile ilgili
yeterli çalışma bulunmamaktadır. Elfrink ve ark. 2008 yılında
yaptıkları çalışmada, Hollanda’da SAH’a rastlama sıklığını
çocuklarda %4,9 ve diş düzeyinde %3,6 olarak bildirmişlerdir
(10). Irak, Hindistan ve Hollanda’da BAKH görülme sıklığı
Tablo 2’de gösterilmiştir (Tablo 2). Elfrink ve ark.’nın 2012
yılında yaptıkları çalışmada ise SAH görülme sıklığını %9,0
Ülke
Görülme Sıklığı
Kaynak
Irak
%6,60
Ghanim ve ark.,10 2013
Hollanda
%4,90
Elfrink ve ark.,39 2008
Hollanda
%9
Elfrink ve ark.,40 2012
Hindistan
%5,60
Mittal ve Sharma,41 2015
Tablo 2. Ülkelere göre SAH dağılımı
olarak bulmuşlardır (39).
Klinik yaklaşım için tavsiyeler
SAH’da erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Koruyucu
tedaviler, sürme sonrası yıkımı ve çürük oluşumunu
önleyerek remineralizasyonun sağlanmasına yardımcı
olur. Hipomineralize dişler, çok hızlı çürük oluşumuna ve
rahatsızlıklara neden olmaktadır. Bu yüzden düzenli diş
hekimi kontrolleri önem taşımaktadır (11).
İki yaş civarında, ikinci süt azı dişleri sürmektedir. Diş
hekimlerinin, koruyucu tavsiyeler ve erken çürük teşhisi
yanında SAH görülebilme olasılığının da farkında olmaları
gerekmektedir. SAH görüldüğü taktirde beslenme, tooth
mousse kullanımı, düzenli kontroller (3 ayda bir) ve diş
fırçalama hakkında ebeveynlere tavsiyelerde bulunulabilir.
Takip edilen hasta 6 yaşında iken ilk birinci büyük azıları
sürdüğünde, diş hekimlerinin BAKH görülme olasılığının
farkında olmaları gereklidir (11).
SONUÇ
Erken teşhis ve hastaya göre uygun tedavinin uygulanması
SAH ve BAKH açısından büyük önem taşımaktadır.
İkinci süt azılarda görülen SAH’ın, BAKH için bir belirleyici
olduğu düşünülse de henüz bu bilgiyi kanıtlayan bir
çalışma bulunmamaktadır. Diş hekimleri, SAH görülen
çocuklara dikkatlice yaklaşmalı ve sık olarak kontrollere
çağırmayı ihmal etmemelidirler. Çocuk ve ebeveynler
ağız hijyeni ve beslenme alışkanlıkları konusunda mutlaka
bilgilendirilmelidir.
Süt ikinci azı dişlerinde görülen hipoplazilerin etiyolojisi kesin
olarak saptanamamış olsa da, BAKH oluşmasında etkili
olan faktörlerin perinatal dönemde etki yapmasının SAH
7tepeklinik
24
Hipomineralizasyon
KAYNAKLAR
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
Jalevik B, Noren JG. Enamel hypomineralization of
permanent first molars: a morphological study and
survey of possible aetiological factors. Int J Paediatr
Dent 2000; 10: 278-289.
William V, Messer LB, Burrow MF. Molar incisor
hypomineralization: review and recommendations for
clinical management. Pediatr Dent 2006; 28: 224-232.
Weerheijm KL, Jalevik B, Alaluusua S. Molar incisor
hypomineralization. Caries Res. 2001; 35: 390-391.
Weerheijm KL, Duggal M, Mejare I, Papagiannoulis
L, Koch G, Martens LC, Hallonsten AL. Judgement
criteria for molar incisor hypomineralisation (MIH) in
epidemiologic studies: a summary of the European
meeting on MIH held in Athens, 2003. Eur J Paediatr
Dent 2003; 4: 110-113.
Weerheijm KL. Molar incisor hypomineralisation (MIH).
Eur Paediatr Dent 2003; 4: 115-120.
Jalevik B. Prevalence and Diagnosis of Molar-IncisorHypomineralisation (MIH): A systematic review. Eur Arch
Paediatr Dent 2010; 11: 59-64.
Seow WK. Effects of preterm birth on oral growth and
development. Aust Dent J 1997; 42: 85-91.
Slayton RL, Warren JJ, Kanellis MJ, Levy SM, Islam M.
Prevalence of enamel hypoplasia and isolated opacities
in the primary dentition. Paediatr Dent 2001; 23: 32-36.
Lunardelli SE, Peres MA. Prevalence and distribution of
developmental enamel defects in the primary dentition
of pre-school children. Pesqui Odontol Bras 2005; 19:
144-149.
Elfrink ME, Schuller AA, Weerheijm KL, Veerkamp JS.
Hypomineralized second primary molars: prevalence
data in Dutch 5-year-olds. Caries Res 2008; 42: 282-285.
Elfrink MEC: Deciduous Molar Hypomineralisation,
its nature and nurture. Amsterdam, University of
Amsterdam (UvA), PhD Thesis, 2012; 1-160.
Lygidakis NA. Treatment modalities in children with teeth
affected by molar-incisor enamel hypomineralisation
(MIH): A systematic review. Eur Arch Paediatr Dent 2010;
511: 65-74.
Ghanim A, Morgan M, Marino R, Bailey D, Manton D.
Molar-incisor hypomineralisation: Prevalence and
defect characteristics in Iraqi children. Int J Paediatr Dent
2011; 21: 413-421.
Kuhnisch J, Mach D, Thiering E, Brockow I, Hoffmann
U, Neumann C, Heinrich-Weitzien R, Bauer CP, Berdel
D, von Berg A, Koletzko S, Garcia-Godoy F, Hickel R,
Heinrich J. Respiratory diseases are associated with
molar-incisor hypomineralizations. Swiss Dent J 2014;
124: 286-293.
Elfrink ME, Veerkamp JS, Aartman IH, Moll HA, Ten
7tepeklinik
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
Cate JM. Validity of scoring caries and primary molar
hypomineralization (DMH) on intraoral photographs.
Eur Arch Paediatr Dent 2009; 10: 5-10.
Elfrink MEC, MEC, Moll HA, Kiefte-de Jong JC, Jaddoe
VWV, Hofman A, Ten Cate JM, Veerkamp JSJ. Preand Postnatal Determinants of Deciduous Molar
Hypomineralisation in 6-Year-Old Children. The
Generation R Study. PloS ONE 2014; 9: e91057.
Fearne J, Anderson P, Davis GR: 3D X-ray microscopic
study of the extent of variations in enamel density
in first permanent molars with idiopathic enamel
hypomineralisation. Br Dent J 2004; 196: 634-638.
Farah RA, Drummond B, Swain M, Williams S: Linking the
clinical presentation of molar-incisor hypomineralisation
to its mineral density. Int J Paediatr Dent 2010; 20, 353360.
Farah RA, Swain MV, Drummond BK, Cook R, Atieh M:
Mineral density of hypomineralised enamel. J Dent
2010; 38: 50-58.
Jalevik B. Enamel hypomineralization in permanent first
molars. A clinical, histo-morphological and biochemical
study. Swed Dent J Suppl 2001; 1-86.
Fagrell TG, Dietz W, Jalevik B, Noren JG: Chemical,
mechanical and morphological properties of
hypomineralized enamel of permanent first molars. Acta
Odontol Scand 2010; 68: 215-222.
Ten Cate AR. Oral Histology: development, structure
and function. St Louis, Mosby, 1994.
Ehrlich H, Koutsoukos PG, Demadis KD, Pokrovsky OS.
Principles of demineralization: modern stratejies for the
isolation of organic frameworks. Part II. Decalcification.
Micron 2009; 40: 169-193.
Elfrink MEC, Ten Cate JM, Van Ruijven LJ, Veerkamp
JSJ. Mineral content in teeth with Deciduous Molar
Hypomineralisation (DMH). J Dent 2013; 41: 974-978.
Suckling GW, Nelson DG, Patel MJ. Macroscopic and
scanning electron microscopic appearance and
hardness values of developmental defects in human
permanent tooth enamel. Adv Dent Res 1989; 3: 219233.
Mahoney E, Ismail FS, Kilpatrick N, Swain M. Mechanical
properties across hypomineralized/hypoplastic enamel
of first permanent molar teeth. Eur J Oral Sci 2004; 112:
497-502.
Reid DJ, Dean MC. Variation in modern human enamel
formation times. J Hum Evol 2006; 50: 329-346.
Van der Linden FPGM. Numerieke en grafische
informatie over de gebitsontwikkeling: in van der Linden
FPGM (ed): Gebitsontwikkeling. Houten, Bohn Stafleu
Van Loghum, 1994, 163-200.
25
29. Alaluusa
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
S.
Aetiology
of
Molar-Incisor
Hypomineralisation: A systematic review. Eur Arch
Paediatr Dent 2010; 11: 53-58.
Aine L, Backstrom MC, Maki R, Kuusela AL, Koivisto
AM, Ikonen RS, Maki M. Enamel defects in primary and
permanent teeth of children born prematurely. J Oral
Pathol Med 2000; 29: 403-409.
Jaddoe VW, Mackenbach JP, Moll HA, Steegers EA,
Tiemeier H. The Generation R Study: Design and cohort
profile. Eur J Epidemiol 2006; 21: 475-484.
Jaddoe VW, Van Duijn CM, Van der Heijden AJ,
Mackenbach JP, Moll HA. The Generation R Study:
design and cohort update. Eur J Epidemiol 2010; 25:
823-841.
Costa-Silva CM, De Paula JS, Ambrosano GMB, Mialhe
FL. Influence of deciduous molar hypomineralization on
the development of molar-incisor hypomineralization.
Braz J Oral Sci 2013; 12: 335-338.
Li Y, Navia JM, Bian JY: Prevalence and distribu- tion of
developmental enamel defects in primary dentition of
Chinese children 3–5 years old. Community Dent Oral
Epidemiol 1995; 23: 72-79.
Kuscu OO, Caglar E, Aslan S, Durmusoglu E, Karademir
A, Sandalli N. The prevalence of molar incisor
hypomineralization (MIH) in a group of children in a
highly polluted urban region and a windfarm-green
energy island. Int J Paediatr Dent 2009; 19: 176-185.
Balmer RC, Laskey D, Mahoney E, Toumba KJ.
Prevalence of enamel defects and MIH in nonfluoridated and fluoridated communities. Eur J Paediatr
Dent 2005; 6: 209-212.
Mahoney EK, Morrison DG. Further examination of the
prevalence of MIH in the Wellington region. N Z Dent J
2011; 107: 79-84.
Weerheijm KL, Groen HJ, Beentjes VE, Poorterman JH.
Prevalence of cheese molars in eleven-yearold Dutch
children. ASDC J Dent Child 2001; 68: 259-262.
Elfrink ME, Ten Cate JM, Jaddoe VW, Hofman A, Moll
HA, Veerkamp JS. Deciduous Molar Hypomineralization
and Molar Incisor Hypomineralization. J Dent Res 2012;
91: 551-555.
Ghanim AM, Manton DJ, Morgan MV, Marino RJ, Bailey
DL. Prevalence of demarcated hypomineralisation
defects in second primary molars in Iraqi children. Int J
Paediatr Dent 2013; 23: 48-55.
Mittal N, Sharma BB. Hypomineralised second primary
molars: prevalence, defect characteristics and possible
association with Molar Incisor Hypomineralisation in
Indian children. Eur Arch Paediatr Dent. 2015; 16: 441447.
7tepeklinik
26
7tepeklinik
27
DERLEME
Kök kanallarından
kalsiyum hidroksit
uzaklaştırılmasında
kullanılan yıkama
solüsyonu aktivasyon
yöntemleri
Different activation
techniques for removal
of calcium hydroxide
paste from root canals
Dr. Güher Barut
Yeditepe Üniveristesi Diş Hekimliği Fakültesi, Endodonti
Anabilim Dalı, İstanbul
ÖZET
Kök kanallarının dezenfeksiyonunda kullanılan kalsiyum
hidroksit patının kanal dolgusu öncesinde kök kanallarından
tamamen uzaklaştırılması kök kanal tedavisinin başarısı
açısından önem taşımaktadır. Kök kanallarının yıkanmasında
kullanılan solüsyonların etkinliğinin arttırılması için farklı
aktivasyon yöntemleri kullanılmaktadır. Bu derlemenin
amacı, kalsiyum hidroksitin uzaklaştırılmasında uygulanan
geleneksel ve güncel aktivasyon tekniklerinin irdelenmesidir.
Anahtar kelimeler: Kalsiyum hidroksit uzaklaştırılması,
aktivasyon teknikleri, yıkama.
SUMMARY
It is important to complete removal of calcium hydroxide
paste from root canal walls before the obturation for the
success of the endodontic treatment. Different activation
methods are described to increase the efficacy of irrigants.
Aim of this paper is to review the traditional and recent
activation techniques for removal of calcium hydroxide
paste from root canals.
Key words: Calcium hydroxide removal, activation
techniques, irrigation.
GİRİŞ
Endodontik tedavinin en önemli aşamalarından biri kök
kanallarının kemo-mekanik hazırlığıdır. Kemo-mekanik
hazırlık, aletlerin kök kanal duvarında gerçekleştirdiği
mekanik etki, yıkama solüsyonları ve kök kanalına
uygulanan ilaçların kimyasal etkisinin kombinasyonudur
(1). Amaç, kök kanallarından nekrotik veya canlı pulpa
artıkları, inorganik dentin artıkları, mikroorganizma ve
yan ürünleri ve smear tabakasının uzaklaştırabilmektir
(2). Mekanik şekillendirme yıllar içinde büyük gelişmeler
göstermiş olsa da, bakterilerin kök kanal sisteminden
tamamen uzaklaştırılmasının zor olduğu bilinmektedir
(2, 3). Kök kanallarının dezenfeksiyonunda organik doku
çözücü olarak farklı konsantrasyonlarda NaOCl önerilirken
(4), inorganik dokuların uzaklaştırılmasında EDTA kullanımı
önerilmektedir (5). Kök kanal sisteminde kalan bakterileri
ortadan kaldırmak için ise, seanslar arasında kanal içine
antimikrobiyal ilaç uygulanmaktadır (6).
Geliş tarihi : 3 Ağustos 2015
Kabul tarihi : 16 Eylül 2015
Yazışma Adresi:
Dr. Güher Barut
Yeditepe Üniveristesi, Diş Hekimliği Fakültesi,
Endodonti Anabilim Dalı,
Bağdat Cad. No:238 Göztepe, Kadıköy, İstanbul.
E-posta: [email protected]
Kalsiyum hidroksit (Ca(OH)2) endodontide ilk olarak 1920
yılında kullanılmaya başlanmıştır (7). Antimikrobiyal etkisinin
(8) yanı sıra, pek çok özelliğe (kök rezorpsiyonunu durdurma,
sert doku oluşumu) sahip olması sebebiyle günümüzde
en sık kullanılan kanal içi ilaçtır (9, 10). Kalsiyum hidroksitin
etkinliği pek çok çalışma (8, 11) ile gösterilmiş olmakla
beraber, kök kanal dolgusundan önce kök kanallarından
tamamen uzaklaştırılamadığı da bildirilmiştir (12, 13). Kalan
Ca(OH)2 artıklarının, dolgu materyali ile kanal duvarı (14)
7tepeklinik
28
Kök kanallarından kalsiyum hidroksit uzaklaştırılması
ve kanal patı ile dentin tübülleri arasındaki penetrasyonu
azalttığı bilinmektedir (15). Ayrıca Ca(OH)2 artıklarının
apikaldeki sızıntı miktarını arttırdığı gösterilmiştir (16). Bu
sebeple, kök kanal dolgusundan önce Ca(OH)2 tamamen
uzaklaştırılması kök kanal tedavisinin başarısı açısından
büyük önem taşımaktadır.
Kalsiyum hidroksit uzaklaştırma teknikleri
Ca(OH)2’in uzaklaştırılmasında çeşitli yıkama solüsyonları ve
teknikler denenmiştir (17, 18). En sık kullanılan metodlardan
biri, apikalde son şekilllendirmenin yapıldığı eğe (MAF)
ile kök kanalları şekillendirilirken, NaOCl ile bol yıkama
yapılmasıdır (18). Ancak bu yöntemin en büyük dezavantajı
geleneksel yıkama tekniği ile kanal içindeki düzensizliklere
ulaşılamaması, bu alanlarda kalan kalsiyum hidroksitin
uzaklaştırılamamasıdır (19).
Ultrasonik aletler ilk olarak kök kanal şekillendirilmesinde
kullanılmıştır (20). Fakat aktif ultrasonik uçlar ile dentin
kesilerek kök kanallarının şekillendirilmesi esnasında
aletin kontrol edilmesindeki zorluklar sebebiyle apikal
perforasyonlar ve kök kanal düzensizlikleri meydana geldiği
gösterilmiştir (21, 22). Günümüzde ise çoğunlukla yıkama
solüsyonunun etkinliğinin arttırılması için aktivasyon yöntemi
olarak kullanılmaktadır. Keskin olmayan uçların yardımıyla
yapılan pasif ultrasonik yıkama (PUI) ilk olarak Weller
ve ark. (23) tarafından tarif edilmiştir. Yapılan çalışmalar,
Ca(OH)2 uzaklaştırılmasında PUI ile yıkama solüsyonu
aktivasyonunun, geleneksel şırıngadan daha etkin olduğu
sonucuna varmıştır (24). Bunun sebebi, ultrasonik aletin
ucuna takılan eğe/telin yaptığı salınım hareketi sonucunda
elde edilen akustik akım ile yıkama solüsyonunun kanal
sistemine daha kolay penetre olmasıdır (25, 26).
Son yıllarda EndoActivator (Dentsply Tulsa Dental,
Tulsa, OK) ve Vibringe (Vibringe B. V. Corp, Amsterdam,
Netherlands) gibi sonik aletler aktivasyon yöntemi olarak
sıklıkla kullanılmaktadır. Her iki sistemin de kablosuz olmaları
kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Ancak Wiseman ve ark.
(27) EndoActivator ve ultrasonik kullanımının mezial kök
kanallarından Ca(OH)2 uzaklaştırılmasındaki etkinliğini
değerlendirdikleri çalışmanın sonucunda ultrasonik
kullanıldığında daha az artık kaldığını tespit etmişlerdir. Rödig
ve ark. (28) Vibringe kullanılarak yapılan sonik aktivasyonun
geleneksel yıkamadan daha etkin olduğunu göstermiştir.
Bu çalışmada, pek çok benzer çalışmada olduğu gibi
pasif ultrasonik yıkama diğer tekniklerden daha üstün
bulunmuştur (29-31). Bu sonuçlar, ultrasonik frekans (30
kHz) ile karşılaştırıldığında, sonik frekansın (150 Hz) daha
düşük frekansa sahip olmasına bağlı elde edilebilir.
7tepeklinik
Diğer sistemlerden farklı olarak negatif basınç ile yıkama
yapan bir sistem olan EndoVac (Discus Dental, Culver,
CA, USA) yıkama solüsyonunu güvenli bir şekilde kök
ucuna kadar ulaştırabilmek için dizayn edilmiştir. EndoVac’ı
oluşturan mikro ve makro-kanüller vakum sistemine bağlı
olarak çalışmaktadır. Kök kanallarından kalsiyum hidroksit
uzaklaştırma etkinliği açısından Alturaiki ve ark. (32)’nın
çalışmasında, EndoVac kullanımının EndoActivator’a göre
daha başarısız olduğu sonucunu bildirilmiştir.
Metzger ve ark. (33) tarafından tanıtılan, kök kanalının şekline
adapte olabilen ve kök kanalı şekillendirmesi esnasında
sürekli yıkama yapılmasını sağlayan bir sistem olan SAF
(Self Adjusting File) (Re-Dent-Nova, Ra’nana, Israel) aktif
bir yıkama sistemi olarak kullanılmaktadır. Topcuoglu ve
ark. (34) iç rezorpsiyon kavitelerinden kalsiyum hidroksit
uzaklaştırılmasında SAF ve PUI arasında fark olmadığını,
bu iki sistemin EndoActivator ve EndoVac’tan daha
etkili olduğunu bildirmiştir. Çapar ve ark. (35) ise yıkama
solüsyonu olarak sadece NaOCl kullanıldığında PUI’nin,
SAF ve EndoVac’tan daha etkin bir şekilde Ca(OH)2
uzaklaştırıldığını, ancak NaOCl ve EDTA kombinasyonunda
SAF ve PUI’nin benzer sonuçlar gösterdiğini bulmuştur.
Bu çalışma aktivasyon yönteminin yanı sıra, yıkama
solüsyonunun önemine de dikkat çekmektedir. SAF
sisteminin kanal duvarlarına iyi adapte olması, zımparalama
hareketi ile kanal düzensizliklerini ortadan kaldırması ve
sürekli yıkama yapması önemli avantajlardır.
Bu tekniklerin yanı sıra, son yıllarda kullanıma sunulan, lazerle
aktive edilmiş bir sistem olan ışıkla indüklenen foto-akustik
akım sisteminin Photon induced photoacoustic streamin
(PIPS), geleneksel yöntemlerden daha başarılı şekilde
kanal içindeki yıkama solüsyonunu aktive ederek debrisi
uzaklaştırdığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir (36-38).
PIPS, düşük enerji seviyesinde kullanıldığında bile solüsyon
içinde minimal termal etki ile yoğun şok dalgaları meydana
getirebilmektedir. PIPS ile aktivasyonun kalsiyum hidroksit
uzaklaştırılmasındaki etkinliği değerlendirildiğinde, PIPS’in
ultrasonik ile benzer sonuçlar gösterdiği, EndoActivator’den
ise daha üstün olduğu bildirilmiştir (39).
Yıkama solüsyonları aktivasyon tekniklerine ait literatür
incelendiğinde, resiprokal hareket ile çalışan eğelerin
kullanıldığı görülmüştür (40, 41). Kanumuru ve ark. (40),
yıkama solüsyonunu 25.02 RACE döner alet eğesini
resiprokal hareket ile kullanarak aktive ettikleri çalışmalarında,
bu yeni tekniği sonik aktivasyona göre daha etkin olmasına
rağmen ultrasonik kadar yeterli bulunmamıştır. Resiprokal
hareket ile yıkama solüsyonunun aktive edildiği bir başka
29
çalışmada ise, bu yöntemin apikal bölgede pasif ultrasonik
aktivasyondan daha fazla debris uzaklaştırıldığı gösterilmiştir
(41).
SONUÇ
Sonuç olarak, kök kanallarından kalsiyum hidroksit
uzaklaştırılmasında pasif ultrasonik, SAF ve PIPS kullanımının
etkinliği yapılan çalışmalarla desteklenmektedir. Ancak
kullanılması önerilen resiprokal hareket ile aktivasyonunun
temizleme ve kalsiyum hidroksit uzaklaştırma etkinliğini
değerlendiren daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
7tepeklinik
30
Kök kanallarından kalsiyum hidroksit uzaklaştırılması
KAYNAKLAR
1.
Baratto-Filho F, Leonardi DP, Zielak JS, Vanni JR, SayaoMaia SMA, Sousa-Neto, MD. Influence of ProTaper
13. Taşdemir T, Celik D, Er K. Efficacy of several techniques
finishing files and sodium hypochlorite on cleaning and
for the removal of calcium hydroxide medicament from
shaping of mandibular central incisors- A histological
root canals. Int Endod J 2011; 44:505-509.
analysis. Journal of Applied Oral Science 2009; 17:2292.
3.
5.
6.
M, Teixeira FB. Effect of calcium hydroxide intracanal
Siqueira Jr. JF, Araujo MCP, Garcia PF, Fraga RC, Dantas
dressing on the bond strength of a resin-based
CJS. Histological evaluation of the effectiveness of five
endodontic sealer. Braz Dent J. 2008;19:224-227.
instrumentation techniques for cleaning the apical third
15. Çalt S, Serper A. Dentinal tubule penetration of root canal
of root canals. Journal of Endodontics. 1997; 23:499-
sealers after root canal dressing with calcium hydroxide.
502.
J Endod 1999;25:431–433.
Byström A, Sundqvist G. Bacteriologic evaluation of the
16. Kim SK, Kim YO. Influence of calcium hydroxide
efficacy of mechanical root canal instrumentation in
intracanal medication on apical seal. Int Endod J.
endodontic therapy. Scand J Dent Res. 1981;89:321-
2002;35:623-628.
17. Foster KH , Kulild JC, Weller RN. Effect of smear layer
Zehnder M. Root canal irrigants. Review. J Endod.
removal on the diffusion of calcium hydroxide through
2006;32:389-398.
radicular dentin. J Endod. 1993;19:136-140.
Aktener BO, Bilkay U. Smear layer removal with different
18. Lambrianidis T, Margelos J, Beltes P. Removal efficiency
concentrations of EDTA-ethylenediamine mixtures. J
of calcium hydroxide dressing from the root canal. J
Endod. 1993;19:228-231.
Endod. 1999;25:85-88.
Bystrom A, Claesson R, Sundqvist G. The antibacterial
effect
7.
of
camphorated
of removal of calcium hydroxide paste from an artificial
camphorated phenol and calcium hydroxide in the
standardized groove in the apical root canal using
treatment of infected root canals. Endod Dent Traumatol.
different irrigation methodologies. Int Endod J 2007;40:
1985;1:170-175.
52-57.
Hermann, B.W. Calcium hydroxid als Mittelzurn,
20. Richman MJ. The use of ultrasonics in root canal therapy
Behandeln und Fullen von Wurzelkanalen. (PhD.
and root resection. Journal of Medicine; 1957;12:12-18.
21. Stock CJR Current status of the use of ultrasound in
Sjögren U, Figdor D, Spångberg L, Sundqvist G. The
endodontics. International Dental Journal. 1991;41,175-
antimicrobial effect of calcium hydroxide as a short-term
182.
intracanal dressing. Int Endod J. 1991;24:119-125.
9.
19. van der Sluis LW, Wu MK, Wesselink PR. The evaluation
paramonochlorophenol,
Thesis), Wurzburg. (1920).
8.
14. Barbizam JV, Trope M, Teixeira EC, Tanomaru-Filho
233.
328.
4.
root canal walls. Braz Oral Res 2012;26:13-19.
22. Lumley PJ, Walmsley AD, Walton RE, Rippin JW Effect of
Tronstad L. Root resorption--etiology, terminology
precurving endosonic files on the amount of debris and
and clinical manifestations. Endod Dent Traumatol.
smear layer remaining in curved root canals. Journal of
1988;4:241-252.
Endodontics. 1992;18,616-619.
10. Foreman PC, Barnes IE. Review of calcium hydroxide. Int
Endod J. 1990;23:283-297.
23. Weller RN, Brady JM, Bernier WE. Efficacy of ultrasonic
cleaning. Journal of Endodontics 1980;6:740-743.
11. Ørstavik D, Kerekes K, Molven O. Effects of extensive
24. Balvedi RP, Versiani MA, Manna FF, Biffi JC. A comparison
apical reaming and calcium hydroxide dressing
of two techniques for the removal of calcium hydroxide
on bacterial infection during treatment of apical
from root canals. Int Endod J. 2010;43:763-768.
periodontitis: a pilot study. International Endodontic
Journal 1991;24:1-7.
12. Kuga MC, Campos EA, Faria-Junior NB, So MV,
25. Lumley PJ, Walmsley AD, Laird WRE Streaming patterns
produced
around
endosonic
files.
International
Endodontic Journal 1991;24:290-297.
Shinohara AL. Efficacy of NiTi rotary instruments in
26. Roy RA, Ahmad M, Crum LA. Physical mechanisms
removing calcium hydroxide dressing residues from
governing the hydrodynamic response of an oscillating
7tepeklinik
31
ultrasonic
file.
International
Endodontic
Journal
1994;27:197-207.
instrumentation. Lasers Med Sci 2012;27:273-280.
37. Lloyd A, Uhles JP, Clement DJ, Garcia–Godoy F.
27. Wiseman A, Cox TC, Paranjpe A, Flake NM, Cohenca N,
Elimination of intracanal tissue and debris through a
Johnson JD. Efficacy of sonic and ultrasonic activation
novel laser-activated system assessed using high-
for removal of calcium hydroxide from mesial canals
resolution micro-computed tomography: a pilot study.
of mandibular molars: a microtomographic study. J
Int Endod J 2014;40:584-587.
Endod. 2011;37:235-238.
38. Arslan H, Capar I, Saygili G, Gok T, Akcay M. Effect
28. Rödig T, Bozkurt M, Konietschke F, Hülsmann M.
of photon-initiated photoacoustic streaming on
Comparison of the Vibringe system with syringe
removal of apically placed dentinal debris. Int Endod J
and passive ultrasonic irrigation in removing debris
2014;47:1072-1077.
from simulated root canal irregularities. J Endod.
2010;36:1410-1413.
39. Li D, Jiang S, Yin X, Chang JW, Ke J, Zhang C. Efficacy
of Needle, Ultrasonic, and Endoactivator Irrigation
29. Stamos DE, Sadeghi EM, Haasch GC, Gerstein H. An in
and Photon-Induced Photoacoustic Streaming in
vitro comparison study to quantitate the debridement
Removing Calcium Hydroxide from the Main Canal and
ability of hand, sonic, and ultrasonic instrumentation. J
Isthmus: An In Vitro Micro-Computed Tomography and
Endod 1987;13:434-440.
Scanning Electron Microscopy Study. Photomed Laser
30. Sabins RA, Johnson JD, Hellstein JW. A comparison of
Surg. 2015;33:330-337.
the cleaning efficacy of shortterm sonic and ultrasonic
40. Kanumuru PK, Sooraparaju SG, Konda KR, Nujella SK,
passive irrigation after hand instrumentation in molar
Reddy BK, Penigalapati SR. Comparison of Penetration
root canals. J Endod 2003;29:674-678.
of Irrigant Activated by Traditional Methods with A Novel
31. Jiang LM, Verhaagen B, Versluis M, van der Sluis LW.
Evaluation of a sonic device designed to activate irrigant
in the root canal. J Endod 2010;36:143-146.
Technique J Clin Diagn Res. 2015;9:44-47.
41. Kato AS, Cunha RS, da Silveira Bueno CE, Pelegrine RA,
Fontana CE, de Martin AS. Investigation of the Efficacy
32. Alturaiki S, Lamphon H, Edrees H, Ahlquist M Efficacy
of Passive Ultrasonic Irrigation Versus Irrigation with
of 3 different irrigation systems on removal of calcium
Reciprocating Activation: An Environmental Scanning
hydroxide from the root canal: a scanning electron
Electron Microscopic Study. J Endod. 2016;42:659-663.
microscopic study. J Endod. 2015;41:97-101.
33. Metzger Z, Teperovich E, Zary R, Cohen R, Hof R. The
self-adjusting file (SAF). Part 1: respecting the root canal
anatomy--a new concept of endodontic files and its
implementation. J Endod. 2010;36:679-690.
34. Topcuoglu HS, Duzgun S, Ceyhanlı KT, Aktı A, Pala K,
Kesim B. Efficacy of different irrigation techniques in the
removal of calcium hydroxide from a simulated internal
root resorption cavity. International Endodontic Journal,
2015;48:309-316.
35. Capar ID, Ozcan E, Arslan H, Ertas H, Aydinbelge HA.
Effect of different final irrigation methods on the removal
of calcium hydroxide from an artificial standardized
groove in the apical third of root canals. J.Endod.
2014;40:451-454.
36. DiVito E, Peters OA, Olivi G. Effectiveness of the
erbium:YAG laser and new design radial and stripped
tips in removing the smear layer after root canal
7tepeklinik
32
7tepeklinik
33
CASE REPORT
Alveolar bone
preservation by
using highly porous
bioabsorbable device
before implantation:
A case report
İmplant öncesi yüksek
poröziteli rezorbe
olabilen aygıt kullanımı
ile alveolar kemiği
koruma: Bir olgu sunumu
Dt. Mert Açıkgöz
İstanbul University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, Istanbul, Turkey
Dt. Murat Günbatan
İstanbul University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, Istanbul, Turkey
Dt. Ayşem Yurtseven
İstanbul University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, Istanbul, Turkey
Prof. Gülsüm Ak
İstanbul University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, Istanbul, Turkey
Received : 8 March 2015
Accepted : 16 May 2015
Corresponding author:
Dt. Mert Açıkgöz
İstanbul University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery
E-mail: [email protected]
SUMMARY
The most important issue for implantation is maintaining
height and width of alveolar bone after extraction. Forty
to 60 percentage of the bone resorbs in 2 years after
dental extraction. The new technologies are about to be
developed to protect the bone level by obtaining alveolar
socket preservation. In this case, we used Alvelac TM
to maintain the original height and width of the socket
with minimal bone loss and normal bone structure by
blocking the collapsing of alveolar socket walls. Highly
porous bioabsorbable device (AlvelacTM) is a porous,
osteoconductive, biocompatible and biodegradable
synthetic scaffold synthesized from poly lactic-co-glycolic
acid (PLGA) with polyvinyl alcohol and produced by using
3D printing technology. The device provides bone healing,
decreases the need for bone augmentation and resorbs in
2 to 6 months. In addition, future dental procedures such as
dental implants can be successfully performed. Accordingly
patients need no additional surgery such as bone grafting
for inadequate bone configuration after dental extractions.
Key Words: Alvelac, alveolar socket presentation, dental
implant surgery.
ÖZET
İmplant tedavisinde en önemli ve güncel konu alveolar
kemik yüksekliği ve genişliğini diş çekimi sonrasında
korumaktır. Diş çekimini takiben 2 yılda %40-60 oranında
kemik kaybı gözlenmektedir. Günümüzde alveolar soketin
korunarak yeterli kemik seviyesinin sağlanabilmesi için yeni
teknolojiler geliştirilmektedir. Bu vakada alveol kemiğinin
çekim sonrasında yüksekliğini ve genişliğini minimum kemik
kaybı ve normal kemik yapısı ile korumak için, alveolar soket
duvarlarının rezorpsiyonunu önleyen yüksek poröziteli
rezorbe olabilen aygıt (Alvelac) kullanıldı. Alvelac poröz,
osteokondüktif, biyouyumlu ve rezorbe olabilen bir sentetik
iskelet yapıdır. 3D yazıcı teknolojisi kullanılarak Polilaktik-koglikolik asit (PLGA) ve Polivinil alkolden elde edilmiştir. Aygıt
ile kemik iyileşmesi ve ogmentasyon ihtiyacının azalması
sağlanarak büyük bir avantaj elde edilir. Daha sonra 2-6 aylık
süre içerisinde aygıt rezorbe olur. Bunun yanında implant
tedavisi gibi dental işlemlerin yapılmasında kemik kaybını
önleyerek yardımcı olmaktadır. Böylelikle hastalarda greft
uygulaması gibi ikinci bir cerrahi operasyon gereksinimi
ortadan kaldırılarak çekim sonrası kemik rezorpsiyonun
engellenmesi hedeflenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Alvelac, alveolar soketin korunması,
dental implant cerrahisi.
7tepeklinik
34
Alveolar bone preservation with Alvelac
INTRODUCTION
Today, if there are no any contraindications, implant surgery
is the most effective treatment for patients’ prosthetic needs.
The most important criteria before the implant surgery are
the sufficient alveolar bone height and width. After the
extractions, bone-healing process begins to take place
immediately. Since the alveolar bone no longer responds
to stresses applied in this area, it begins to resorb (1). In
relation to lack of the stimulating effect of the teeth roots, the
alveolar ridge volume decreases in height and width. Bone
height loss can be up to 1.5 mm in 3 months and decreasing
in the width of alveolar ridge can be as much as %40-60 in
1-3 years. The new technologies are about to be developed
to protect the desired bone level after tooth extraction for the
implant surgery (1,2).
After tooth extraction, blood fills the alveolar socket and
forms the clot as a beginning of healing process. The blood
clot formation continues with the organization of granulation
tissue in one week and finally osteogenesis starts. During
this healing period, bone loses its height and width (1,3,4).
Socket preservation techniques are being developed to
prevent this loss. The highly porous bioabsorbable device
is made of PLGA (polyactic co-glycolic-acid) with polyvinyl
alcohol and material that obtains mechanical support to
hold the blood clot at the crest level (1,4,5). Alvelac provides
minimal bone loss and maintains healthy bone structure
with its osteoconductive and biocompatible features that
makes it valid option before the implant surgery. In this case,
it was reported the preservation of alveolar bone level after
tooth extraction by using Alvelac.
CASE REPORT
52-year-old female patient presented to Istanbul
University, Faculty of Dentistry, Department of Oral and
Maxillofacial Surgery with complaint of progressive decay
in right mandibular first molar. Intraoral and radiographic
examination (Fig. 1) revealed that extraction of tooth #46
was indicated. Alvelac™ (3,5*4mm x 3,6*5mm) was inserted
into the empty socket after extraction (Fig. 2), and primary
wound closure was obtained with sutures in the operation
Fig 1. Preoperative panoramic radiograph
7tepeklinik
site. The patient was examined
clinically and radiographically in
terms of infection and process of
healing postoperatively (Fig. 3) and
3 months after extraction (Fig. 4).
The radiographic examination was
done by panoramic radiograph.
Successful healing of soft tissue
and bone tissue was observed.
Fig 2. Insertion of Alvelac™
(3,5*4mm x 3,6*5mm)
Fig 3. Postoperative panoramic radiograph
Fig 4. Panoramic radiograph after 3 months
DISCUSSION
Socket preservation is a developing concept for protecting
the bone from resorption. It is a practical and noninvasive
alternative for bone augmentation techniques. Highly
porous bioabsorbable device (AlvelacTM) has this important
advantage by decreasing the need for bone augmentation
before implant surgery. Defects that were treated with this
device had an improved bone height and width preservation
compared with empty defects while follow-up controls (1,6).
AlvelacTM can easily be applied to the socket with variable
sizes. Placement can be vertical, horizontal or diagonal at
crest level. It maintains the protection of bone volume and
increases the patients’ chance to be indicated for dental
implant surgery.
35
CONCLUSION
Considering the rapid increase of dental implant surgery as
a treatment of option, socket preservation is an important
issue to maintain the sufficient bone volume (1,7). Highly
porous bioabsorbable device (AlvelacTM) is an excellent
choice for preservation of the socket by blocking the
collapsing of alveolar socket walls. More studies need to be
done for this concept.
REFERENCES
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Sager M, Darwish S, Melek L. The Effect Of Bioscaffold
Alvelac™ in Preservation of Alveolar Bone After
Extraction Of Teeth (Clinical and Radiographic Study).
Alexandria Dental Journal 2015;40:22-26.
Pagni G, Pellegrini G, Giannobile WV, Rasperini G.
Postextraction alveolar ridge preservation: biological
basis and treatments. Int J Dent 2012; 2012: 151030.
Irinakis T. Rationale for Socket Preservation after
Extraction of a Single-Rooted Tooth when Planning
for Future Implant Placement. J Can Dent Assoc 2006;
72:917–922.
Orgeas GV, Clementini M, de Risi V, de Sanctis M.
Surgical Techniques for Alveolar Socket Preservation:
A Systematic Review. Int J Oral MaxilloFac Implants
2013;28:1049-1061.
Vignoletti F, Matesanz P, Rodrigo D, Figuero E, Martin C,
Sanz M. Surgical protocols for ridge preservation after
tooth extraction. A systematic review. Clin. Oral Impl. Res
23(Suppl. 5), 2012/22–38.
Weng D, Stock V, Schliephake H. Are socket and ridge
preservation techniques at the day of tooth extraction
efficient inmaintaining the tissues of the alveolar ridge?
Eur J Oral Implantol 2011;4:S5-S10.
Horváth A, Mardas N, Mezzomo LA, Needleman IG,
Donos N. Alveolar ridge preservation. A systematic
review. Clin Oral Invest 2013:17:341-363.
7tepeklinik
36
7tepeklinik
37
CASE REPORT
Inferior alveolar nerve
lateralization: A case
report
İnferior alveolar sinir
lateralizasyonu: Bir
olgu sunumu
Running title: Inferior
alveolar nerve
lateralization
SUMMARY
Augmentation of alveolar deficiencies are the challenging
generally. Lots of surgical techniques such as, onlay
autogenous bone grafting, alveolar distraction osteogenesis
or alveolar vertical sandwich osteotomies were described
to solve that problem. One of these techniques is the
alveolar nerve reposition and the aim of this report is to
describe the surgical technique of inferior alveolar nerve
(IAN) lateralization combined by dental implantation.
Keywords: Alveolar bone atrophy, dental implants, inferior
alveolar nerve lateralization.
ÖZET
Dr. Erol Cansız
İstanbul University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, Istanbul, Turkey
Alveolar
kemik
eksikliğinin
ogmentasyon
tedavisi
değişkendir. Onley otojen kemik greftleme, alveolar
distraksiyon osteogenezisi ya da alveolar vertikal sandiviç
Dr. Berkem Atalay
İstanbul University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, Istanbul, Turkey
osteotomi gibi pek çok cerrahi teknik bu problemleri çözmek
Dr. Emine Akbaş
İstanbul University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, Istanbul, Turkey
tedavisi ile beraber uygulanan inferior alveolar sinir
için tanımlanmışlardır. Bu tekniklerden biri alveolar sinir
repozisyonudur ve bu vaka raporunun amacı dental implant
lateralizasyon cerrahi tekniğinin tanımlanmasıdır.
Anahtar kelimeler: Alveolar kemik atrofisi, dental
implantlar, inferior alveolar sinir lateralizasyonu.
INTRODUCTION
Large bone defects or severe alveolar bone resorption are
limiting factors for dental implantation. Also, the presence of
anatomic structures such as IAN in the posterior mandible
can indicate the need for complementary surgical
techniques to allow dental implantation. Inferior alveolar
Received : 2 June 2015
Accepted : 10 August 2015
nerve lateralization is indicated for the rehabilitation of
atrophic mandibles with inadequate posterior vertical
bone height above the mandibular canal. The intention of
Corresponding author:
Dr. Berkem ATALAY
İstanbul University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, Istanbul, Turkey
34093 Çapa-Fatih İSTANBUL
e-mail: [email protected]
çoğunlukla
this article is to define inferior alveolar nerve lateralization
followed by dental implant placement. The patient who
had undergone inferior alveolar nerve lateralization was
evaluated and examined during follow-up visits.
7tepeklinik
38
Inferior alveolar nerve lateralization
Technique
A horizontal alveolar crest incision is performed to allow
visualization of the lateral and superior aspects of the
posterior mandible. The incision has to pass through the
retromolar pad to minimize the tension. A releasing incision
must be performed diagonally to the vestibulum to allow the
exposure of the entire lateral mandibular corpus and mental
foramen. There is no need for an anterior releasing incision
Figure 3: Removing of bony window
by this type of incision design (Figure 1).
Figure 4: Retraction of exposed IAN.
Figure 1: A horizontal incision is performed to allow visualization
of the lateral and superior aspect of the posterior mandible.
Piezo surgical instruments are useful for the protection of
soft tissues like IAN during osteotomy. However, it must
be noted that piezo surgical instruments can damage the
soft tissues under pressure (Figure 2). Rectangular bony
Figure 5: Panoramic radiograpy after dental implantation
surgery.
by repositioning the bone that was removed by using a
mini plate system (Figure 5). The wound is sutured with
non-resorbable material, and a systemic corticosteroid
is prescribed in addition to conventional postoperative
Figure 2: Rectangular bony window.
medication. After three months of osseointegration and
a bone healing period, second-stage surgery for dental
windows are designed to attain the inferior alveolar canal,
and the corticotomy is performed by using piezo surgery.
implant exposition is performed, and the prosthodontic
phase is started.
After the osteotomy, the bone window is removed with
sharp osteotomes, and dissection of the nerve is achieved
DISCUSSION
by the combined use of piezo surgery and curettes (Figure
The reconstruction of atrophied posterior mandibular ridges
3). Then, the exposed IAN is retracted with a latex strip, and
with height deficiencies is possible through different ways.
dental implants are inserted (Figure 4). The cancellous bone
These are onlay bone grafting, interpositioning bone grafting,
removed from around the inferior alveolar canal is placed
vertical alveolar osteodistraction, nerve lateralization or
between the dental implants and the IAN for thermal and
transposition and a combination of nerve repositioning and
mechanic isolation. Finally, the bone window is covered
inlay bone grafting (1- 5).
7tepeklinik
39
The inferior alveolar nerve lateralization technique indicated
for the rehabilitation of posterior mandibles with inadequate
vertical bone height above the mandibular canal (6-8).
This method allows the bicortical installation of long
implants, which increases the implants’ primary stability
essential for the osseointegration process (9).
The advantage of the presented technique is no need for
long waiting periods or other surgical donor sites for bone
augmentations. As opposed to other techniques, such as
bone grafts, this procedure enables one surgical intervention
that also includes implant placement. As a result, in cases of
severe atrophy of the mandible, improved quality of life for a
short period is expected (10).
As minimally invasive surgery has become a tendency
among surgeons, the piezo surgery has been introduced
in maxillofacial surgery with satisfactory results by reducing
the risk of soft tissue injuries. The main risk involved in this
technique is the possibility of a prolonged neurosensory
dysfunction due to manipulation of the nerve (11-13).
The prognosis of the IAN after conventional lateralization
reported being proper healing (between 80%-100%) in
the literature (14, 15). Initial healing observed after 3.8–5.7
weeks and complete recovery after six months to 1 year
(14,16,17). These statements refer to a lateralization without
complications.
CONCLUSIONS
Although, temporary inferior alveolar nerve paralysis
incidence is not low due to inferior alveolar nerve
lateralization, it can be alternative for the rehabilitation of
edentulous posterior mandibular region compared with
other techniques. On the other hand, the nerve injury
incidence can be reduced by technical sensitivity and
experience.
7tepeklinik
40
Inferior alveolar nerve lateralization
REFERENCES
1.
2.
3.
4.
Felice P, Corinaldesi G, Lizio G, Piattelli A, Iezzi G,
treated by pieozosurgery and distraction osteogenesis:
Marchetti C. Implant prosthetic rehabilitation of posterior
case report. Br J Oral Maxillofac Surg 2011; 49: 47-49.
mandible after tumor ablation with inferior alveolar nerve
12. Kan JY, Lozada JL, Goodacre CJ, Davis WH, Hanisch
mobilization and inlay bone grafting: a case report. J
O. Endosseous implant placement in conjunction with
Oral Maxillofac Surg 2009, 67: 1104-1112.
inferior alveolar nerve transposition: an evaluation of
Felice P, Iezzi G, Lizio G, Piattelli A, Marchetti C.
neurosensory disturbance Int J Oral Maxillofac Implants.
Reconstruction of atrophied posterior mandible with
1997; 12: 463-471.
inlay technique and mandibular ramus block graft for
13. Sakkas N, Otten JE, Gutwald R, Schmelzeisen R.
implant prosthetic rehabilitation. J Oral Maxillofac Surg
Transposition of the mental nerve by piezosurgery
2009, 67: 372-380.
followed by postoperative neurosensory control: A
Rachmiel A, Emodi O, Aizenbud D. Reconstruction
case report. Br J Oral Maxillofac Surg 2008; 46: 270-271.
of the alveolar ridge by osteodistraction for implant
14. Nocini PF, De Santis D, Fracasso E, Zanette G. Clinical
placement. Refuat Hapeh Vehashinayim 2011, 28: 30-
and electrophysiological assessment of inferior alveolar
36.
nerve function after lateral nerve transposition. Clin Oral
Smiler DG. Repositioning the inferior alveolar nerve for
Implants Res. 1999;10: 120-130.
placement of endosseous implants: technical note. Int J
5.
Oral Maxillofac Implants 1993; 8: 145-150.
the trigeminal nerve: a long-term follow-up of traumatic
Jensen O.T. Alveolar segmental sandwich osteotomies
injuries. J Oral Maxillofac Surg 1995; 53: 498-505.
for posterior edentulous mandibular sites for dental
6.
7.
foramen with transpositioning of the inferior alveolar
Jensen O, Nock D. Inferior alveolar nerve repositioning
nerve. Int J Oral Maxillofac Implants 1992; 7: 45-50.
in conjunction with placement of osseointegrated
17. Morrison, A. ,Chiarot M, Kirby S. Mental nerve function
implants: a case report. Oral Surg Oral Med Oral Pathol
after inferior alveolar nerve transposition for placement
1987; 63: 263-268.
of dental implants. J Can Dent Assoc 2002; 68: 46-50.
Peleg M, Mazor Z, Chaushu G, Garg AK. Lateralization
placement: a modified technique. Int J Oral Maxillofac
Implants 2002; 17: 101-106.
Luna AH, Passeri LA, de Moraes M, Moreira RW.
Endosseous implant placement in conjunction with
inferior alveolar nerve transposition: a report of an
unusual complication and surgical management. Int J
Oral Maxillofac Implants 2008; 23: 133-136.
9.
16. Rosenquist B. Fixture placement posterior to the mental
implants J Oral Maxillofac Surg 2006; 64: 471-475.
of the inferior alveolar nerve with simultaneous implant
8.
15. Sandstedt P, Sörensen S. Neurosensory disturbances of
Suzuki D, Bassi AP, Lee HJ, Alcântara PR, de Sartori IM,
Luvizuto ER, Faco EF, Faot F. Inferior alveolar nerve
lateralization and implant placement in atrophic
posterior mandible. J Craniofac Surg. 2012; 23: 347-349.
10. Peleg M, Mazor Z, Chaushu G, Garg AK. Lateralization
of the inferior alveolar nerve with simultaneous implant
placement: a modified technique Int J Oral Maxillofac
Implants, 2002; 17: 101-106.
11. De Castro e Silva LM, Pereira Filho VA, Vieira EH,
Gabrielli MF. Trachesotomy-dependent child with
temporomandibular ankylosis and severe micrognathia
7tepeklinik
41
CASE REPORT
Inferior alveolar nerve
paresthesia related
with a complex
odontoma in the
posterior mandible:
A case report
Posterior
mandibuladaki
kompleks odontomaya
bağlı inferior alveolar
sinir parestezisi: Bir
olgu sunumu
Dt. Gül Merve Yalçın
Yeditepe University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, İstanbul, Turkey
Dt. Ayşe Yılmaz
Yeditepe University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, İstanbul, Turkey
Assist. Prof. Fatih Cabbar
Yeditepe University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery, İstanbul, Turkey
Received : 13 April 2015
Accepted : 22 July 2015
Corresponding author:
Dt. Gül Merve Yalçın
Yeditepe University, Faculty of Dentistry, Department of Oral
and Maxillofacial Surgery,
Bağdat Cad.No: 238 Göztepe İstanbul, Turkey.
E-mail: [email protected]
SUMMARY
Odontomas are odontogenic benign tumors composed of
dental tissues. These lesions are classified into two types:
complex and compound odontoma. Although most of
these lesions are asymptomatic and are often detected
on routine radiographs, sometimes they can cause overretention, impaction and delayed eruption of both primary
and permanent teeth. In this case report, we will present
a case of 32-year-old female with complex odontoma
superior to inferior alveolar canal in the left posterior
mandible with inferior alveolar nerve paresthesia and the
resolution of paresthesia after surgical removal of the lesion.
Keywords: Complex odontoma, inferior alveolar nerve,
paresthesia.
ÖZET
Odontomalar dental dokulardan meydana gelen selim
odontojenik tümörlerdir. Bu lezyonlar kompleks ve
kompaund olmak üzere iki sınıfa ayrılırlar. Bu leyzonların
birçoğu asemptomatik olmalarına ve alınan rutin
radyografilerde belirlenmelerine rağmen; bazı durumlarda
süt veya sürekli dişlerin gömülü kalmalarına ya da geç
sürmelerine neden olmaktadır. Bu vaka raporunda, 32
yaşında bir kadın hastanın inferior alveolar kanalın üzerinde
yer alan kompleks odontomanın inferior alveolar sinirde
neden olduğu parestezi ve lezyonun cerrahi olarak
uzaklaştırılmasını takiben parestezinin ortadan kayboluşu
sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Kompleks odontoma, inferior alveolar
sinir, parestezi.
INTRODUCTION
Odontomas are odontogenic benign tumors composed
of dental tissues. They are actually hamartomas or
developmental anomalies composed of enamel, dentin,
cementum and pulp tissue (1). According World Health
Organization (WHO), these lesions are classified into
two types as compound and complex. The compound
odontoma is a disfigurement in that all the dental tissues are
in a more arranged shape than in the complex odontoma.
In compound odontomas, tooth-like structures, enamel,
dentin, cementum and pulp are organized as in the normal
tooth. Complex odontomas appear as an amorphous mass
of enamel and dentin, most commonly in the molar areas of
the jaws. A complex odontoma may be confused with an
osteoma (1-3).
Although most of these lesions are asymptomatic and are
often detected on routine radiographs, sometimes they can
cause over-retention, impaction and delayed eruption of
both primary and permanent teeth (4). In this case report,
7tepeklinik
42
Paresthesia related with a complex odontoma
we will present a case of 32-year-old female with complex
odontoma superior to inferior alveolar canal in the left
posterior mandible with inferior alveolar nerve paresthesia
and the resolution of paresthesia after surgical removal of
the lesion.
CASE REPORT
A 32-year-old woman was referred to our clinic with
a complaint of a paresthesia on her left lower lip. Past
medical history was unremarkable. Intraoral examination
revealed that tooth number 36 and 37 were missing and
surrounding mucosa was normal (Figure 1). On OPTG,
Figure 3: The bone surrounding the lesion was intact.
was performed (Figure 4). Antibiotics (Amoxicillin and
Clavulanate) and corticosteroids (Prednisolone) were
prescribed for ten days. After two weeks, the paresthesia
Figure 4: Total surgical removal was performed.
was controlled and after one month of the surgery, the
paresthesia disappeared completely. The lesion was
histopathologically diagnosed as complex odontoma,
containing irregular dental structures.
Figure 1: Surrounding mucosa is normal.
there was a radiopaque lesion with well-defined borders
in posterior mandible neighboring inferior alveolar canal
(Figure 2). On CBCT, the bone between the lesion and the
Figure 2: A radiopacity with well-defined borders in the posterior
mandible.
inferior alveolar canal; lingual and buccal bone were intact
(Figure 3). The main diagnosis proposed was odontoma
while differential diagnosis included osteoma, condensing
osteitis and idiopathic osteosclerosis. Total surgical removal
7tepeklinik
DISCUSSION
Odontomas are the most common type of odontogenic
tumors. Some authors prefer to call it as a hamartoma, not
a true tumor. These lesions are classified into two types:
complex and compound odontomas. The term “complex”
refers to the haphazard arrangement of tooth elements
such as enamel matrix, enamel, tubular dentin, and pulpal
tissue, while the term “compound” refers to the aggregate
of recognizable teeth (1, 3). Both types of odontoma are
primarily diagnosed in children, adolescents, and young
adults with no gender predilection (5). Complex odontomas
occur mostly in the posterior part of the mandible like in
this case. Radiographically, three different stages can
be detected depending on the degree of calcification
of the odontoma. In the first stage, the lesion appears
radiolucent due to the lack of calcification, intermediate
stage is characterized by partial calcification and in the final
stage the odontoma appears as a radioopaque mass that
is surrounded by a radiolucent halo. It presents as a welldefined radiopacity, with a density greater than bone, and
equal to the teeth (4). A connective tissue capsule like a
tooth follicle surrounds it.
Odontomas are commonly asymptomatic. Clinically, they
can cause retention of deciduous teeth, pain, expansion
of the cortical bone and tooth displacement (5). In these
cases, it is mandatory to use additional imaging techniques
like CBCT. In this way, the relationship between anatomical
43
structures and the lesion could be observed and the result
after surgical removal could be predicted. Mostly these
lesions are asymptomatic and they go undiagnosed until
causing any developmental, anatomical or physiological
complication (6). Because of that, routine radiographs like
OPTGs could help to early detection of such lesions.
In this case, odontoma was located superior to inferior
alveolar canal in the left posterior mandible and it was
causing inferior alveolar nerve paresthesia. In this case, it
is suggested that odontoma is in the final stage. Because
of this features, after performing surgical removal, with the
elimination of the pressure of the odontoma on the nerve,
the resolution of paresthesia occurred in two weeks.
CONCLUSION
In this case report, complex odontoma which causes inferior
alveolar nerve paresthesia was presented. After surgical
removal, the effect of the odontoma resolved completely.
But in some cases, these masses could lead to more
serious and irreversible maxillofacial deformities. Routine
radiographic control is suggested to detect such lesions
early.
REFERENCES
1.
Budnick, S., 1976. Compound and complex odontomas.
Oral Surg Oral Med Oral Pathol 42, 501–506.
2.
Neville, W.B., Damm, DD., Allen, MC., et al., 1995.
Odontogenic Cysts and Tumours. Oral and Maxillofacial
Pathology. W.B. Saunders Company, Philadelphia,
London, Toronto, Montreal, Sydney, Tokyo, pp. 531–
533.
3.
Matsuo K, Yamamoto K, Monmoto Y, Yamashita Y,
Zhang M, Ishikawa A et al. Multiple complex odontomas
and subsequent occurrence of an ossifying fibroma
at the same site as the removed odontoma. J Dent Sci
2013: 8; 189-195.
4.
Vengal M, Arora H, Ghosh S, Pai KM. Large erupting
complex odontoma: a case report. J Can Dent Assoc
2007; 73: 169-173.
5.
Katz RW. An analysis of compound and complex
odontomas. J Dent Child 1989; 56: 445-449.
6.
Rani A, Shashidara J, Suragimath G. Complex Odontoma:
Early Detection, Immediate Correction. JKIMSU 2014; 3:
129-132.
7tepeklinik
44
7tepeklinik
45
7tepe Klinik
T.C. Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Bilimsel Dergisi
Yayın Kuralları
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 7tepe Klinik
Dergisi’nde yayımlanmak üzere hazırlanan makaleler
editörün e-posta adresi “http://journalagent.com/yeditepe/”
ye online olarak gönderilmelidir.
GENEL BİLGİLER
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 7tepe klinik
Dergisi, Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin
bilimsel yayın organıdır. Bu dergide diş hekimliği alanında
yürütülen orijinal araştırmalar, olgu sunumları, derlemeler
Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanır. 7tepe Klinik, yılda iki
sayı olarak yayımlanır ve dört sayıda bir cilt tamamlanır.
Bu dergide yayımlanmak için gönderilen makaleler, daha
önce başka bir yerde yayımlanmamış veya yayımlanmak
üzere gönderilmemiş olması şartı ile kabul edilir. Dergide
Türkçe ve İngilizce yazılmış makaleler yayımlanabilir.
Tüm yazılar önce editör ve yardımcı editörler tarafından
ön değerlendirmeye alınır; daha sonra değerlendirilmesi
için derginin bilimsel danışma kurulu üyelerine gönderilir.
Yayımlanmak üzere dergiye iletilen tüm makalelerde hakem
değerlendirmesi ve düzeltmeye başvurulur; gerektiğinde,
yazarlardan bazı soruları yanıtlaması ve eksikleri
tamamlaması istenebilir. Dergide yayımlanmasına karar
verilen yazılar, tüm bilgilerin doğruluğu için ayrıntılı kontrol
ve denetimden geçirilir; yayım öncesi şekline getirilerek
yazarların kontrolüne ve onayına sunulur.
ETİK SORUMLULUK
• Etik kurallara uyulmamasından doğacak her türlü
sorumluluk yazar(lar)a aittir.
• Özellikle hastanın adı, adının kısaltılması, hasta ve kayıt
numarası kullanılmamalıdır.
• Hasta onayı ve/veya gözlere ilişkin özel bir bulgu olmadıkça
fotoğraflarda gözler bantlanmalı/flulaştırılmalıdır.
• “İnsan” öğesini içeren tüm çalışmalarda Helsinki
Deklerasyonu Prensipleri’ne uygunluk (http://www.wma.
net/en/30 publications/10policies/b3/index.html) ilkesi
kabul edilir. Bu çalışmalarda yazarların, makalenin GEREÇ
7tepeklinik
VE YÖNTEM bölümünde çalışmanın yukarıdaki prensiplere
uygun olarak yapıldığını, etik kuruldan onay ve çalışmaya
katılmış
bireylerden/ebeveynlerinden
“Bilgilendirilmiş
Onam” alındığını bildirmeleri gereklidir.
• “Hayvan” öğesi ile ilgili çalışmalarda ise yazarların, makalenin
GEREÇ VE YÖNTEM bölümünde Guide for the Care and Use
of Laboratory Animals (www.nap.edu/catalog/5140.html)
prensipleri doğrultusunda hayvan haklarını koruduklarını ve
etik kuruldan onay aldıklarını bildirmeleri gereklidir.
• Çalışma etik kurul onayı alınmasını gerektiriyor ise, alınan
onay belgesi makale ile birlikte dergi yayın kuruluna
gönderilmelidir.
YAYIN HAKKI
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi bilimsel
yayın organı Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
7tepe Klinik Dergisi’nde yayımlanan yazıların telif hakkı
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne aittir,
başka yerde yayımlanamaz. Dergi, editörden yazılı izin
alınmadan ve kaynak gösterilmeden kısmen veya tamamen
kopya edilemez, fotokopi, teksir, baskı ve diğer yollarla
çoğaltılamaz. Yayımlanan makale ve reklamlardaki fikir,
görüş ve sonuçlar yazar(lar)a veya firmaya ait olup, Yayın
Kurulunun düşüncelerini yansıtmaz.
BİLİMSEL MAKALE ÇEŞİTLERİ
Özgün Araştırma
Klinik, laboratuvar, epidemiyolojik ve her türlü deneysel
çalışmalar yayımlanabilir. Araştırma makaleleri aşağıdaki
bölümlerden oluşmalıdır:
• Özet ve summary
• Giriş
• Gereç ve Yöntem
• Bulgular
• Tartışma
• Sonuçlar
• Teşekkür
• Kaynaklar
7tepeklinik
46
Derleme
Diş hekimliği alanındaki güncel konulardan oluşan
derlemeler doğrudan ya da davet edilen yazarlar tarafından
yazılabilir. Derleme makaleleri aşağıdaki bölümlerden
oluşmalıdır:
• Özet ve summary
• Metin
• Kaynaklar
Olgu Raporu
Diş hekimliği alanında nadir görülen, tanı ve tedavisinde
yenilik ve farklılıklar gösteren, tedavisi tamamlanmış ve
takibi yapılmış olgulara yer verilir. Olgu sunumları aşağıdaki
bölümlerden oluşmalıdır:
• Özet ve summary
• Giriş
• Olgu
• Tartışma
• Kaynaklar
YAZIM KURALLARI
Araştırma ve derlemeler 15, olgu sunumları 5 sayfayı
(özet, referanslar, tablo ve şekiller hariç) geçmemelidir.
Gerektiğinde hakem değerlendirmesi öncesi yazar(lar)
dan metinde kısaltma ve düzeltmeler istenebilir. Tüm yazılı
metinler 12 punto büyüklükte “Times New Roman” yazı
karakterinde iki satır aralıklı olarak yazılmalıdır. Sayfada her iki
tarafta uygun miktarda boşluk bırakılmalı ve ana metindeki
sayfalar numaralandırılmalıdır. Sayfa numaraları sayfanın
sağ alt köşesinde yer almalı ve kapak sayfasına numara
yazılmamalıdır.
KAPAK SAYFASI: Bu sayfada makalenin Türkçe ve
İngilizce başlığı, yazar(lar)ın akademik unvan(lar)ı ve ad(lar)
ı, görev(ler)i ve kurum(lar)ı belirtilmelidir. Yazışmaların
yapılacağı yazarın adres, telefon ve faks numarası ve
e-mail adresi de bu sayfada yer almalıdır. Başlık sayfasına
beş sözcüğü geçmeyecek şekilde kısa bir başlık (running
title) da yazılmalıdır. Gönderilecek olan iki kopyada başlık
sayfasında sadece makalenin adı olmalı ve metin içerisinde
yer alan yazar ve kurum adlan silinmelidir.
Makale daha önce tebliğ olarak sunulmuş ise tebliğ yeri ve
tarihi belirtilmelidir.
ÖZET: Ayrı sayfada olmak üzere hazırlanmalı, 150
sözcükten az 300 sözcükten fazla olmamalıdır. Özetin altına
en az üç anahtar sözcük yazılmalıdır.
SUMMARY: Özetin İngilizcesi yazılmalı, 150 sözcükten
az 300 sözcükten fazla olmamalıdır. Özetin altına en az üç
anahtar sözcük yazılmalıdır.
7tepeklinik
GİRİŞ: Bu bölümde araştırmanın neden yapıldığı
sorularına yanıt verilmeli, konu ile ilgili geçmiş literatür
değerlendirilmelidir.
GEREÇ VE YÖNTEM: Bu bölümde çalışmada kullanılan
materyal tanımlanmalı ve uygulanan yöntem detaylı biçimde
anlatılmalıdır.
BULGULAR: Bu bölümde, elde edilen bulgular açık ve kısa
bir şekilde sunulmalıdır. Bu amaçla tablo, grafik ve fotoğraflar
kullanılabilir.
TARTIŞMA: Bu bölümde, giriş bölümünün tekrarı
yapılmadan, bulguların önemi belirtilmelidir.
SONUÇ(LAR):
verilmelidir.
Bu
bölümde
çalışmanın
sonuçlan
TEŞEKKÜR YAZISI: Gerekli görüldüğü durumlarda
çalışmaya katkıda bulunanlara yazılır.
KAYNAKLAR: Kaynaklar makalede geçiş sırasına göre
numaralandırılmalı ve metin içerisinde aldığı numaraya
göre kaynak listesinde gösterilmelidir. Kaynak listesi ayrı
bir sayfada olmalıdır. Metin içerisinde kaynak numarası üst
simge olarak verilmelidir. Metin içinde yazar ad sayısı beş
veya daha az ise tüm adlar yazılmalı, fakat beş taneden fazla
ise ilk yazar adı yazılmalı ve “ve ark.” kısaltması kullanılmalıdır.
Kaynak bildirme “Uniform Requirements for Manuscripts
Submitted to Biomedical Journals” (http://www.icmje.org)
adlı kılavuzun en son güncellenmiş şekline uymalıdır.
Dergiler: Yazar ad(lar)ı, makale adı, dergi adı (“lndexMedicus”
ta verilen listeye göre kısaltılmalıdır), yılı, cilt numarası, ilk ve
son sayfa numarası.
Ör: Shannon KR, Nanda RS. Changes in the curve of Spee
with treatment and at 2 years posttreatment. Am J Orthod
Dentofacial Orthop 2004; 125: 589-596.
Kitaplar: Bölümün yazarlarının ad(lar)ı, kitabın adı, kaçıncı
baskı olduğu, yayımlandığı yer, yayınevi, yıl.
Ör: Graber TM, Rakosi T, Petrovic AG. Dentofacial
orthopedics with functional appliances. 2nd ed., St. Louis,
Mosby; 1997.
Kitap bölümü: İlgili bölüm yazar ad(lar)ı, ilgili bölüm adı,
editör(ler), kitabın adı, yayımlandığı yer, yayınevi, yıl, ilk ve son
sayfa numarası.
Ör: Marsh PD, Nyvad B. The oral microflora and biofilms
on teeth. In: Fejerskov O, Kidd E, editors. Dental caries the
disease and its clinical management. 2nd ed. Blackwell
Munksgaard; 2004. p. 29-48.
TABLOLAR: Makale içindeki geçiş sıralarına göre arabik
rakam ile numaralandırılmalıdır. Metin içerisinde de yerleri
belirtilmelidir. Her tablo ayrı bir sayfaya yazılmalı, her biri ayrı
bir başlık taşımalıdır. Tablolar tek başlarına anlamlı olmalı ve
metni tekrarlamamalıdır. Daha önce yayımlanmış olan bilgi
47
veya tabloların kaynağı, ilgili tablonun altına iliştirilen bir dip
not ile belirtilmelidir.
KISALTMALAR: Kelimenin ilk geçtiği yerde parantez içinde
verilir ve tüm metin boyunca aynı kısaltma kullanılır.
RESİM VE ŞEKİL ALT YAZILARI: Resim ve şekiller jpeg ya
da tiff formatında, piksel boyutu yaklaşık 500×400 ve 300 dpi
çözünürlükte kaydedilmeli ve online olarak gönderilmelidir.
Histolojik kesit fotoğraflarında büyütme ve boyama tekniği
belirtilmelidir.
Resim ve şekiller metinde geçiş sırasına göre
numaralandırılmalıdır. Metin içerisinde de yerleri
belirtilmelidir. Resim ve şekil alt yazıları makalenin sonunda
ayrı bir sayfada verilmelidir. Resim ve şekil altyazıları kısa
olmalı, metni tekrar etmemeli ve açıklayıcı olmalıdır. Resim
veya şekillerde kullanılan sayı, sembol ve harflerin anlamı
açık bir şekilde belirtilmelidir.
BAŞVURU YAZISI: Bu mektupta yazının tüm yazarlar
tarafından okunduğu, onaylandığı ve orijinal bir çalışma
ürünü olduğu ifade edilmeli ve yazar isimlerinin yanında
imzaları bulunmalıdır. Herhangi bir yazar, kurum ya da
kuruluş ile çıkar çatışması olmadığı belirtilmeli ve bunun için
“International College of Medical Journal Editors Form for
the Disclosure of Conflict of Interest”e göre hazırlanmış olan
“Çıkar Çatışması Formu” doldurulmalı ve gönderilmelidir.
YAZARLAR İÇİN SON KONTROL LİSTESİ:
Makalenizi Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
7tepe Klinik Dergisi’ne göndermeden önce lütfen bu
bölümdeki maddelerle karşılaştırarak eksik olmadığından
emin olunuz.
• Editöre başvuru mektubu
• Çıkar çatışması formu
• Kapak sayfası (iki kopya – yazar adları bulunan ve
bulunmayan)
• Makalenin metni
• Özet (Türkçe)
• Summary (İngilizce)
• Kaynaklar (Ayrı sayfada)
• Tablolar ve grafikler
• Resimler ve şekiller
İLETİŞİM İÇİN:
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 7tepe Klinik
Dergisi Yayın Kurulu Başkanlığı
Adres: Bağdat Cad. No:238 34728 Göztepe/Kadıköy/
İstanbul/Türkiye
Tel: +90 216 363 60 44 / 6412, 6418, 6427, 6440
Faks: +90 216 363 62 11
7tepeklinik
48
7tepeklinik

Similar documents

Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi 7tepe Klinik

Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi 7tepe Klinik Prof. Dr. Gonca Çayır Keleş (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) Prof. Dr. Jale Tanalp (Yeditepe Üniversitesi) Prof. Dr. Leyla Kuru (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Mübin Soyman (Yeditepe Üniversitesi) Pro...

More information