DKMP_Izleme_Rapor_2012

Transcription

DKMP_Izleme_Rapor_2012
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ
İZLEME VE DEĞERLENDİRME
RAPORU
2012
T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Biyolojik Çeşitlilik Daire Başkanlığı
İzleme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü
Hazırlayanlar:
Ayhan ÇAĞATAY
Ergül TERZİOĞLU
Dr. Z. İpek EKMEN
Emrah ERDOĞAN
İzleme Raporu Komisyon Üyeleri:
Ergül TERZİOĞLU
Dr. Z. İpek EKMEN
Emrah ERDOĞAN
Mustafa KANTARLI
H. Tahsin ERTAŞ
İbrahim E. AVŞAR
Hakkı S. ERGENELİ
Serhan ÇAĞIRANKAYA
Şevket TAŞ
Serhat ORAL
Hasan EMİR
Sadık Serhat ARDA
İletişim Adresi:
Sögütözü Cad. No: 14/E Beştepe 06560 Yenimahalle/ANKARA
Telefon:
(0312) 207 58 91
207 56 59
207 55 91
İnternet Sitesi:
T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
http://www.milliparklar.gov.tr
[email protected]
ISBN: 978-605-4610-23-5
© Her türlü kullanım hakkı T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na aittir.
Baskı:
Lazer Ofset Matbaa Tes.Ltd.Şti.
Kazım Karabekir Cad. 95/1 İskitler/Ankara
Tel: (0312)341 23 70 Faks: (0312)342 28 98
e-mail: [email protected]
Kültür Bakanlığı Yayıncı Sertifika No: 15108
1.Baskı - Ankara/2013
İnsanoğlu Kadar Her Canlı da Yaşama Hakkına Sahiptir
Biyolojik çeşitlilik bir ülkenin biyolojik zenginliğidir. Ülkemiz hem tür, hem
genetik hem de ekosistem açısından zengin bir çeşitliliğe sahiptir.
Türkiye, sahip olduğu ekosistem ve habitat özellikleri ile biyolojik çeşitlilik
açısından küçük bir kıta özelliği göstermektedir. Bu olağanüstü ekosistem ve habitat
çeşitliliği, beraberinde önemli tür ve genetik çeşitliliği getirmiştir.
Ülkemizin sahip olduğu genetik, tür, habitat ve ekosistem çeşitliliğine yönelik bu
değerlerinin ortaya konulması büyük önem arz etmektedir. Envanter ve izleme
çalışmalarının, bu değerlerin ülke mirasımıza kazandırılması ve gelecek nesillere
aktarılması noktasında çok önemli bir çalışma olduğunu düşünüyorum.
Unutmayalım ki biyolojik çeşitlilik bizlere bırakılan bir emanettir ve insanoğlu
kadar her canlı da yaşama hakkına sahiptir.
Hazırlanan Biyolojik Çeşitliliği İzleme ve Değerlendirme Raporu'nun, biyolojik
çeşitlilik şuurunu arttırmasına vesile olmasını temenni ediyor, emeği geçen Doğa
Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü mensuplarını tebrik ediyorum.
Prof. Dr. Veysel EROĞLU
Orman ve Su İşleri Bakanı
ÖNSÖZ
Günümüzde insanlığın beslenmesi için önem taşıyan ve giderek azalan canlı
kaynaklar, bugün bir ülkenin sahip olabileceği en önemli kaynak değerleridir.
Dünyamızda tarım yapılabilecek nitelikteki alanlar ve su kaynakları hızla kirlenmekte
ve yok olmaktadır.
Dünya daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir hızla değişmekte, doğal varlıklar
tükenmekte, artan nüfus ve kontrol edilemeyen tüketim arzusunun yarattığı baskı, doğal
varlıkların kendi türümüzün ve gezegenimizin geleceğini tehlikeye atacak oranda
sürdürülemez bir şekilde tüketilmesine neden olmaktadır.
Dünya üzerinde 1,7 milyondan fazla bitki ve hayvan türünün tanımlandığı
bilinmektedir. Maalesef, son yüzyılda bu türlerin sayısı tarihte görülmemiş bir hızla
azalmaya başlamıştır. 1970’ten beri dünya üzerindeki bilinen türlerin yüzde 30’u yok
olmuştur.
Türkiye biyolojik çeşitlilik bakımından Avrupa ve Ortadoğu'nun en zengin
ülkelerinden birisidir. İnsanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarının
karşılanmasında vazgeçilmez bir yeri olan “gen kaynaklarının temeli olan biyolojik
çeşitliliğin korunmasının önemini” artık daha fazla bilmek ve önemsemek zorundayız.
Biyolojik çeşitliliğin bizlere bırakılan emanet olduğunu unutmamamız gerektiğini,
bu konuda birey olarak gerekli hassasiyet ve bilince sahip olarak hareket etmemizin
önemini vurgulamak isterim. “İnsanoğlunun yaşama hakkı kadar her canlının da yaşama
hakkına sahip olduğunu unutmamalıyız.” Hepimiz elbirliğiyle sahip olduğumuz bu
değerlerin kıymetini bilmeli ve bu değerlerin gelecek nesillere aktarılması
sorumluluğunu taşımalıyız. Biyolojik çeşitlilik bilincini arttırmaya yönelik bu raporun
hazırlanmasında emeği geçen tüm Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
personeline teşekkür ederim.
Ahmet ÖZYANIK
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü
Sayfa
No
İÇİNDEKİLER
1-GİRİŞ
7
2-BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
11
3-DÜNYA'DA VE TÜRKİYE'DE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
13
4-BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ İZLEME
31
5-İZLEME GÖSTERGELERİ
37
6-KORUNAN ALANLARI İZLEME FAALİYETLERİ
53
7-KORUNAN ALANLAR YÖNETİM ETKİNLİĞİNİN İZLENMESİ
63
8-DİĞER İZLEME FAALİYETLERİ
76
9-SONUÇ DEĞERLENDİRME
90
10-KAYNAKLAR
94
1
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 3.1. Dünya canlı indeksi
Şekil 3.2. Farklı tehlike kategorilerindeki türlerin oranı
Şekil 3.3. Türlerin, kapsamlı incelenmiş taksonomik gruplardaki tehlike durumları
Şekil 3.4. Kırmızı Liste İndeksi
Şekil 3.5. Türkiye'de kesişen üç sıcak bölge
Şekil 3.6. Dünya’daki 34 sıcak bölge
Şekil 3.7. Türkiye’nin 9 sıcak noktası
Şekil 3.8. Türkiye’de ve Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri sayısı
Şekil 3.9. Türkiye’deki Bitki Coğrafyası Bölgeleri ve Anadolu Diyagonali (Çaprazı)
Şekil 3.10. Bitki Coğrafyası Bölgelerine göre endemik bitkilerin dağılım yüzdeleri
Şekil 3.11. Dünya’da, Avrupa’da ve Türkiye’deki açık ve kapalı tohumlu bitki tür sayısı
Şekil 3.12. Türkiye'de tanımlanmış türler/alttürler
Şekil 3.13. Omurgasız hayvan grupları
Şekil 3.14. Omurgalı hayvan grupları
Şekil 6.1. Bitki Coğrafyası Bölgeleri
Şekil 6.2. Korunan alanlar
Şekil 6.3. DKMP, OGM korunan alanlar
Şekil 6.4. DKMP, OGM, ÖÇK ve Doğal Sitler
Şekil 6.5. Sulak alan yönetim planı sayısının yıllara göre kümülatif dağılımı
Şekil 8.1. Deniz Kaplumbağaları yuvalama alanları
Şekil 8.2. Akdeniz Foku yaşam alanları haritası
2
Sayfa
No
14
15
16
17
18
18
19
19
21
21
22
23
28
29
56
57
58
59
61
79
81
Sayfa
No
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 3.1.Türkiye’de ve Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri sayısı
19
Tablo 3.2. Bitki Coğrafyası Bölgelerine (BCB) göre endemik bitkilerin dağılımı
(alttür ve varyeteler dahil)
21
Tablo 3.3. Coğrafi bölgelere göre endemik bitki türü sayısı
22
Tablo 3.4. Dünya, Avrupa, Türkiye’de açık ve kapalı tohumlu bitki türleri
22
Tablo 3.5. Çeşitli bitki gruplarına ait tür ve tür altı takson sayıları, endemizm
durumu, nadir ve tehdit altındaki tür sayıları, nesli tükenmiş türler
23
Tablo 3.6. Türkiye Bitkileri Listesi (2012) verileri
25
Tablo 3.7. Çeşitli hayvan gruplarına ait tür ve tür altı takson sayıları, endemizm
durumu, nadir ve tehlike altındaki tür sayıları, nesli tükenmiş türler
27
Tablo 5.1. 2006’ dan 2010 yılına kadar Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 2010
hedeflerine yönelik küresel göstergelerdeki gelişim
37
Tablo 5.2. 2010 hedefleri ve biyolojik çeşitlilik göstergeleri
39
Tablo 5.3. SEBİ 2010 göstergeleri; Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi odak alanlar
ve Avrupa Birliği gösterge başlıkları
40
Tablo 5.4. Biyolojik Çeşitlilik 2011-2020 yıllarını kapsayan stratejik plana
yönelik olası göstergeler
42
Tablo 6.1. Korunan alanlar izleme göstergeleri
54
Tablo 6.2. Bitki Coğrafyası Bölgelerine göre korunan alanlar
54
Tablo 6.3. DKMP, OGM, ÖÇK alanları ve Doğal Sit alanları birlikte tek yüzey
haline getirilmiş korunan alanlar
55
Tablo 6.4. Korunan alanların sayısı
55
Tablo 6.5. Sulak alanlar
60
Tablo 6.6. Yaban hayatı geliştirme sahalarındaki envanter çalışmaları
62
Tablo 7.1. Korunan alanların uluslararası statüsü
64
Tablo 7.2. Korunan alanların statü örtüşme durumu
64
Tablo 7.3. Korunan alanların mülkiyet durumu
65
Tablo 7.4. Korunan alanların mevcut ödenek durumu
65
3
Tablo 7.5. Korunan alanlara giriş ücretleri, para cezaları, tesisi kiralama vb.
katkılar
65
Tablo 7.6. Korunan alanların plan durumu
66
Tablo 7.7. Korunan alanlarda ekonomik değeri olan türlerin ve diğer kaynak
değerlerinin durumu
67
Tablo 7.8. Yerel halkın ekonomik fayda sağlama durumu
67
Tablo 7.9. Yerel halkın korunan alana katkısı
67
Tablo 7.10.Yerel halkın korunan alana zararı
67
Tablo 7.11. Korunan alan yönetimi için kapasite ihtiyacı durumu
68
Tablo 7.12. Korunan alanlarda eko-turizm faaliyet durumu
68
Tablo 7.13. Personele yönetim hedeflerini gerçekleştirmek için verilen eğitimin
durumu
68
Tablo 7.14. Korunan alanlarla ilgili hukuki sorunların durumu
69
Tablo 7.15. Ortalama tehdit değerlerine göre renklendirme
71
Tablo 7.16. Milli parklar üzerinde tehdit sıralamaları
71
Tablo 7.17. Tabiat Parkları üzerinde tehdit sıralamaları
72
Tablo 7.18. Tabiat Anıtları üzerinde tehdit sıralamaları
72
Tablo 7.19. Sulak Alanlar üzerinde tehdit sıralamaları
73
Tablo 7.20. YHGS üzerine tehdit sıralamaları.
74
Tablo 8.1. Türkiye sularında yaşayan deniz memelileri
77
Tablo 8.2. Deniz kaplumbağaları yuvalama alanları ve yuva sayıları
80
Tablo 8.3. Deniz kaplumbağaları izleme koordinatları
81
Tablo 8.4. Tespit edilen biyokaçakçılık vakaları
84
Tablo 8.5. Hatay Dağ Ceylanı envanter verileri
86
Tablo 8.6 Sahipli ve sahipsiz hayvanlara yönelik faaliyet sayıları
87
Tablo 8.7. 2012 Yılında gerçekleştirilen alan kılavuzluğu eğitimi
88
Tablo 8.8. Milli Park-Tabiat Parkı 2012 ziyaretçi sayıları
89
4
KISALTMALAR
ABTI
Tüm Biyotik Taksonomik Envanter
BÇS
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
IUCN
Uluslararası Dünya Koruma Birliği
LPI
Küresel Canlı İndeksi
WWF
Doğal Hayatı Koruma Vakfı
BCB
Bitki Coğrafyası Bölgeleri
UBSEP
Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı
RBA
Hızlı Biyolojik Çeşitlilik Değerlendirmesi
UNEP
Birleşmiş Milletler Çevre Programı
GEF
Küresel Çevre Fonu
CBD
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
DKMP
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
OGM
Orman Genel Müdürlüğü
ÖÇK
Özel Çevre Koruma Bölgeleri
MP
Milli Parklar
TP
Tabiat Parkları
TKA
Tabiat Koruma Alanları
TA
Tabiat Anıtları
YHGS
Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları
UDGP
Uzun Devreli Gelişme Planı
BERN
Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi
5
Lomaspilis bithynica (Geometridae)
Muzimes caucasicus (Meloidae)
Eristalinus megacephalus (Syrphidae)
Enallagma cyathigerum (Coenagrionidae)
Chrysotoxum bicinctum (Syrphidae)
Agatharchus escalerae (Scutelleridae)
Mantispa perla (Mantispidae)
Meloe tuccius (Meloidae)
Fotoğraflar: Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ
6
Graphosoma lineatum (Pentatomidae)
Fotoğraf: Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ
1-GİRİŞ
İnsanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarının karşılamasında vazgeçilmez
bir yeri olan canlı kaynakların temeli biyolojik çeşitliliktir.
Gıda ve tarım için önem taşıyan ve giderek azalan canlı kaynaklar, bugün bir ülkenin
sahip olabileceği en önemli hazinedir. Dünyanın sahip olduğu biyolojik çeşitlilik hızla
tahrip edilmekte ve yok olmaktadır. Bunun sonucu olarak yakın gelecekte insanoğlunun
ciddi bir gıda ve su sorunu ile karşı karşıya kalacağı bilimsel gerçeklerle ortaya
konulmaktadır.
Küresel ölçekte, ülkelerin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik, özellikle genetik
kaynaklar anlamında büyük bir güç ve fırsat kazandırmaktadır.
Dünya’da biyolojik çeşitliliği azaltan, olumsuz yönde etkileyen nedenlerin
başında doğrudan veya dolaylı olarak insan faktörü rol oynamaktadır. Biyolojik
zenginliği azaltan nedenlerin kökeni ne olursa olsun onu korumak, etkin biçimde
yönetmek ve sürdürülebilir şekilde kullanmak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Ülkemiz, gerek coğrafi yapısı, gerekse değişik ekolojik koşulları nedeniyle,
dünyanın çok önemli gen ya da orijin merkezinin örtüştüğü bir konumdadır.
Ülkemiz, Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olarak isimlendirilen üç bitki
coğrafyası bölgesine sahip olması ve iki kıta arasında köprü görevi sağlaması sebebiyle
iklimsel ve coğrafik özelliklerin kısa aralıklarla değişmesi sonucu orman, dağ, step,
sulak alan, kıyı ve deniz ekosistemlerine, bu ekosistemlerin farklı formlarına ve farklı
kombinasyonlarıyla birlikte zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olmuştur. Ülkemiz,
ekosistem ve habitat çeşitliliği beraberinde oldukça zengin tür çeşitliliğini barındırır.
Ilıman kuşakta bulunan ülkelerin biyolojik çeşitliliği ile karşılaştırıldığında, hayvan
(fauna) biyolojik çeşitliliğinin ülkemizde oldukça yüksek olduğu göze çarpmaktadır.
Veri eksikliğine rağmen tanımlanan canlı türleri içinde en büyük rakamı omurgasızlar
grubu oluşturmaktadır. Omurgasız hayvan türü sayısı yaklaşık 19.000’dir ve bunlardan
7
yaklaşık 4.000 tür/alttür endemiktir. Bugüne kadar belirlenen toplam omurgalı hayvan
türü sayısı ise 1.500’e yakındır. Ülkemizin dünyanın iki büyük kuş göç yolu üzerinde
olması kuşların beslenme ve üreme alanı olarak önemini artırmaktadır.
Türkiye’nin bitki (flora) türleri bakımından sahip olduğu zenginliği anlamak için
Avrupa kıtası ile karşılaştırmak yeterli olacaktır: Tüm Avrupa kıtasında 12500 açık ve
kapalı tohumlu bitki türü varken, sadece Anadolu’da bu sayıya yakın (11000 üzerinde)
tür olduğu bilinmektedir. Bunların yaklaşık üçte biri Türkiye’ye özgü (endemik)
türlerdir.
Türkiye’yi çevreleyen denizlerin farklı özelliklere sahip olması içinde
bulundurduğu biyolojik çeşitliliğin de farklılaşmasını sağlamıştır. Dünya okyanusları ve
denizlerinde 30.000 tür, Türkiye denizlerinde ise 4000 tür bulunmaktadır. Kıyı şeridinde
yaklaşık, 3.000 bitki ve hayvan türü yaşamaktadır. Türkiye denizlerinde de toplam 480
balık, 2150 alg türü yaşamaktadır.
Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’i içeren Türkiye denizleri biyolojik
çeşitlilik açısından çok zengindir: Karadeniz’de 300, Marmara Denizi’nde 200, Ege
Denizi’nde 300 ve Akdeniz’de de 400 balık türü yaşamaktadır. Denizlerimiz, içinde
bulundurduğu canlı kaynaklar ve ekosistem açısından büyük önem arz etmektedir. Bu
denizel canlı kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliği ülkemizin gen kaynakları,
tür ve ekosistem çeşitliliği açısından önemlidir. Özellikle Akdeniz Foku, deniz
kaplumbağası, yunuslar, balinalar, denizlerin akciğeri olan deniz yosunları, balık türleri,
mercanlar denizlerimizde bulunan doğa koruma açısından önem taşıyan, dünyaca takip
edilen ve izlenen en önemli denizel canlı kaynaklardır.
Coğrafi bölgelerden, Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri; Bitki Coğrafyası
Bölgelerinden ise İran-Turan ve Akdeniz Bölgeleri endemik bitki türleri bakımından
oldukça zengindir.
Türkiye’nin genetik çeşitliliği özellikle bitki genetik kaynakları ile önem
kazanmaktadır. Ülkemiz, Akdeniz ve Yakın Doğu gen merkezlerinin kesiştiği noktada
yer almaktadır. Bu iki bölge tahılların ve bahçe bitkilerinin ortaya çıkışında çok önemli
bir role sahiptir. Ülkemizde 100’den fazla türün geniş değişim gösterdiği, çok sayıda
önemli kültür bitkisi ve tıbbi bitkiler gibi ekonomik açıdan önemli diğer bitki türlerinin
orijin ya da çeşitlilik merkezi olan beş mikro-gen merkezi bulunmaktadır.
Hayvan genetik kaynakları açısından ise, konumu nedeniyle birçok yerli hayvan
ırkının Anadolu’da yetiştirildiği ve buradan dünyanın diğer bölgelerine yayıldığı kabul
edilmektedir.
Ülkemizin bu olağanüstü zengin biyolojik çeşitliliğinin gelecek nesillere
aktarılmasını sağlamak biz insanoğlunun en temel görevlerinden birisidir. Bu görevin
yerine getirilmesinde, yapılan tüm koruma ve yönetim faaliyetlerinin gidişatının
izlenmesi ve sonucundan yararlanılarak yeni yol haritalarının belirlenmesi
gerekmektedir. Biyolojik çeşitliliğin tür, habitat ve ekosistem düzeyinde etkin izlenmesi
ve izleme sonuçlarının değerlendirilmesi neticesinde koruma kullanma dengesinin
eşgüdüm içerisinde olduğu bir yönetim anlayışı mümkün olacaktır.
8
Trachylepis aurata -Tıknaz kertenkele
Telescopus fallax- Kedi gözlü yılan
Montivipera wagneri- Vagner Engereği (endemik)
Pseudopus apodus-oluklu kertenkele
Bufo viridis- İzmir
Laudakia stellio - Dikenli keler
Fotoğraflar: Prof. Dr. Yusuf KUMLUTAŞ
Cistus salviifolius
Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN
Hypericum androsaemum
9
Karaboğazlı ötleğen
Halkalı küçük cılıbıt
Elmabaş çifti
Bozkır kartalı
Balaban
Akyanaklı baştankara
Akdeniz martısı
Ak kumkuşu
Fotoğraflar: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
10
Tulipa cinnabarina (endemik)
Fotoğraf: Prof. Dr. Hayri DUMAN
2-BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
Biyolojik çeşitlilik, kara, deniz ve diğer su ekosistemleri ile bu ekosistemlerin bir
parçası olan ekolojik yapılar da dahil olmak üzere tüm kaynaklardaki canlı
organizmaların (habitatların daha geniş anlamda ekosistemlerin) çeşitli biyotik ve
abiyotik faktörler bakımından gösterdiği farklılıkları, ekosistemlerde yaşayan canlıların
kendi aralarında, canlılar ile cansızlar arasında, yere ve zamana göre değişen
farklılıkları ile genler, türler, ekosistemler ve işlevlerin tamamını ifade etmektedir.
Biyolojik çeşitlilik genetik çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliği olmak
üzere üç hiyerarşik kategoride ele alınır.
 Genetik çeşitlilik bir tür içindeki çeşitliliği ifade eder. Bu çeşitlilik belli bir
tür, popülasyon, varyete, alt-tür ya da ırk içindeki genetik farklılıkla ölçülür.
 Tür çeşitliliği belli bir bölgedeki, alandaki ya da tüm dünyadaki türlerin
farklılığını ifade eder. Bir bölgedeki türlerin sayısı (yani o bölgenin “tür zenginliği’’) bu
konuda kullanılan en sık ölçüttür.
 Ekosistem çeşitliliği ise bir ekolojik birim olarak karşılıklı etkileşim içinde
olan organizmalar topluluğu ile fiziksel çevrelerin oluşturduğu bütünle ilgilidir.
Ekosistem; kendisini topluluk düzeyinden ayıran, kendileri cansız olan fakat canlı
toplulukların oluşumunu, yapısını ve karşılıklı etkileşimlerini etkileyen yangın, iklim ve
besin döngüsü gibi faktörleri de içerir. Ekosistem düzeyindeki biyolojik çeşitliliğin
korunması besin zincirinin ve enerji akışının korunmasını kapsar. Bu düzeyde, yalnızca
türlerin oluşturduğu grupların değil, özelliklerin ve süreçlerin de korunması gerekliliği
ortaya çıkmaktadır.
11
Ülkemiz biyolojik çeşitliliğin küresel ölçekte korunması hedefine yönelik çabalara
destek vermiş, bu alanda birçok girişim ve anlaşmaları imzalamış, süreçlere katılım
sağlamıştır. Türkiye Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesini 1992’de imzalamış ve 29
Ağustos 1996 tarih ve 4177 sayılı Kanun ile onaylamıştır. Sözleşme 14 Mayıs 1997
yılında ülkemizde yürürlüğe girmiştir.
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS)’nin üç temel hedefi olan biyolojik
çeşitliliğin korunması, biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı, genetik
kaynakların kullanımından kaynaklanan faydaların adil ve hakkaniyete uygun paylaşım
ilkelerinin gerçekleştirilmesi, küresel, bölgesel ve yerel düzeyde koruma hedeflerinin
gerçekleştirilmesi ve biyolojik çeşitlilik unsurlarının gidişatının ortaya konulması ve bu
gidişatın takibi ve sürdürülebilirliliğini sağlayacak tedbirlerin alınması ancak etkin ve
sürekli izleme faaliyetleri ile gerçekleştirilebilecektir.
Akça cılıbıt
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
12
Anadolu şehzadesi
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
3- DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
Dünya üzerinde 8.7 milyon türün bulunduğu varsayılmaktadır. Fakat sahip
olduğumuz biyolojik çeşitliliğin tür düzeyinde büyük bir bölümü henüz
tanımlanmamıştır.
Uluslararası Dünya Koruma Birliği (IUCN)’in son verilerine göre dünyamızda var
olan türlerden yaklaşık olarak 1.740.330 türün tanımlandığı bilinmektedir.
Biyolojik çeşitliliğin dünyadaki durumuna baktığımızda, Biyolojik Çeşitlilik
Sözleşmesi’nin 3. Küresel Biyolojik Çeşitliliğe Bakışı kitabı verilerine göre 1970-2006
yılları arasında dünyada omurgalı türlerinin sayısı yaklaşık üçte bir oranında düşüş
kaydetmiş olup tropiklerde bu azalma %59, tatlı su ekosistemlerinde ise % 41
oranındadır. Şekil 3.1.’de görüldüğü gibi Küresel Canlı İndeksi’ne (LPI) göre tür
sayılarındaki değişim ılıman ve tropik kuşaklar arasında ve tür çeşidi bakımında büyük
farklılık göstermektedir. Dünya genelinde tür bolluğunun azalması, tropiklerde devam
eden ve ciddi boyutlara ulaşan biyoçeşitlilik kaybını göstermektedir.

1980’den günümüze Avrupa’daki tarım arazilerindeki kuş popülasyonu %50
azalmıştır.

Su kuşlarının popülasyonu %40 oranında azalmıştır.

Tüm iki yaşamlı türlerinin %42’sinin ve kuşların %40’ının popülasyon sayıları
azalmıştır.
13
Şekil 3.1.’de ortadaki çizgiyle
Küresel
Canlı
indeksi
gösterilmektedir.
1970’den günümüze %30’dan
fazla
düşüş
kaydetmiştir.
Tropiklerde (alttaki çizgi) ise
düşüş daha keskin olup %60
oranındadır. Ilıman kuşakta
önce %15 oranında bir artış
olmuştur. Daha sonra önemli
oranda düşüşler kaydedilmiştir.
(Kaynak:WWF/Zoologial
Society of London)
Dünya Canlı İndeksi’ne göre
dünya genelinde 2300 memeli,
kuş sürüngen, iki yaşamlı ve
balık türünde 7100’den fazla
popülasyon görülmektedir.
Şekil 3.1. Dünya canlı indeksi
Kaynak : Global Biodiversity Outlook-3, 2010
(1970=1.0 kabul edilmiştir.)
Türlerin zaman içindeki ortalama yok olma durumlarını izleyen Kırmızı Liste
İndeksi, nesli tükenme tehlikesi altında olan grupların nesillerinin zamanla daha da
riskli duruma ulaştığını göstermektedir.
IUCN Kırmızı Listesi’ne göre türler tehlike durumlarına göre 8 kategoride
toplanmaktadır. Bunlar: Nesli Tükenmiş, Nesli Doğada Tükenmiş, Tehdite Yakın,
Önceliği Düşük, Yetersiz Verili, Kritik, Hassas ve Tehlikede kategorileridir.
14
Şekil 3.2. Farklı tehlike kategorilerindeki türlerin oranı
Kaynak : Global Biodiversity Outlook-3, 2010
Tüm dünyadaki IUCN tehlike kategorisine göre %2 oranında türler yok olmuş ve
nesli tükenmiştir. Dünya genelinde %7 oranında kritik türler, %10 civarında nesli
tehlikede olan türler, %19 oranında ise tehlike sınırında hassas türler bulunmaktadır.
Tehlikeye yakın, hassas, tehlikede ve kritik türlerin toplamı %44 oranındadır. Bu
kategoride yer alan türler acilen küresel ölçekte koruma tedbirleri alınması gereken
türlerdir. Yakın bir gelecekte gerekli tedbirler alınmazsa nesli tükenmiş veya nesli
doğada tükenmiş olan türlerin oranı hızla artacak ve bu türlerin doğadaki popülasyonları
yok olacaktır.
Tür taksonlarına göre tehlike kategorileri değerlendirildiğinde en çok iki
yaşamlıların takson olarak en fazla tehlike grubuna sahip olduğu, yaklaşık 2.000 türü
barındırdığı bunu takiben 1.300 kuş türü ve 1.100 memeli türünün tehlike sınıfında yer
aldığı görülmektedir. Diğer takson gruplarında ise tehlikede olan tür sayısı 500 türün
altındadır. Bu grupta sürüngenlerin en fazla tehlike kategorisinde tür barındıran takson
grubu olduğu, en az tehlike grubunda tür içeren grubun ise kızböcekleri olduğu
görülmektedir.
15
Şekil 3.3. Türlerin, kapsamlı incelenmiş taksonomik gruplardaki tehlike durumları
Kaynak : Global Biodiversity Outlook-3, 2010
Mercanlar, kuşlar, memeliler ve iki yaşamlı türlerinin yakın gelecekte neslini
devam ettirmesi beklenirken, bu gruplara ait Kırmızı Liste İndeksi’ne göre özellikle
mercan türlerinin hızlı bir şekilde yok olma eğiliminde olduğunu, bunun yanı sıra iki
yaşamlı türlerinin ise en çok tehlike altında olan grup olarak tür sayısının azalma
eğiliminde olduğu görülmektedir.
Yırtık pırtık
Fotoğraflar: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
Telli turna
16
Kırmızı liste indeks değeri
“1.0” ise, bu grupta bulunan
tüm türlerin LC (önceliği
düşük) kategorisinde olduğunu
ve yakın gelecekte yok olma
tehlikesi
taşıdığını
göstermektedir.
“0” değeri ise grupta bulunan
tüm
türlerin
neslinin
tükendiğini göstermektedir.
Şekil 3.4. Kırmızı Liste İndeksi
Kaynak : Global Biodiversity Outlook-3, 2010
 Sonuç olarak dünyada bölgelere göre tehlike kategorilerine bakacak olursak;
Güneydoğu Asya, Pasifik Adaları, kutuplar, deniz ve kıyı ekosistemlerindeki kuş türleri
tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
 Avlanma ve habitat kaybı nedeniyle Güney ve Güneydoğu Asya’daki memeli
türleri de yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. En çok deniz memelileri
risk altında olup, tatlı su memelileri de ciddi tehdit altındadır.
 Güney ve Orta Amerika ile Karayipler’de iki yaşamlı türlerinin nesli ciddi
tehlike altındadır.
 Dünya’da biyolojik çeşitlilik açısından 34 sıcak bölge önem arz etmektedir.
 Bu bölgeler aşağıdaki haritada kırmızı renkte görünmektedir. Ülkemiz de bu
bölgeler içindedir.
17
Şekil 3.5. Türkiye'de kesişen üç sıcak bölge
Kaynak: Russell A. Mittermeier, Patricio Robles Gil, Michael Hoffman, John Pilgrim, Thomas
Brooks, Cristina Goettsch Mittermeier, John Lamoreux, Gustavo A. B. da Fonseca, 2004. “Hotspots
Revisited: Earth's Biologically Richest and Most Endangered Terrestrial Ecoregions”, Conservation
International, USA
Şekil 3.6. Dünya’daki 34 sıcak bölge;
Dünya yüzölçümünün %2,3’ünü kaplamaktadır.
Dünya’daki tüm bitki türlerinin %50’si bu bölgelerde yer almaktadır.
Dünya’daki tüm karasal omurgalıların %42’si ise bu 34 sıcak noktaya endemiktir.
Yukarıdaki şekilde de görüldüğü üzere dünyada tehlike arz eden 34 sıcak noktanın
üç tanesi ülkemizde bulunmaktadır. Bunlar; Akdeniz, İran-Anadolu ve Kafkas Bölgesi
olarak ifade edilebilir. Dünyada beş ülke (Çin, Kenya, Güney Afrika, Amerika Birleşik
Devletleri ve Türkiye) bu sıcak noktaların ikisinin birleştiği ülkelerdir.
Bunlardan sadece Türkiye, üç sıcak noktanın buluştuğu yer olması sebebiyle
zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptir.
18
Şekil 3.7. Türkiye’nin 9 sıcak noktası
Kaynak: WWF, 1999; Lise, Y., Çok çalışkan, B. A., Ataol, M. 2009
Ülkemiz doğal orman ekosistemleri yönünden zengin olup, küresel ölçekte 9
orman sıcak noktası barındırmaktadır. Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri
sayısı 1.740.330 iken Türkiye’de tanımlanmış tür sayısının yaklaşık olarak 76.539
civarında olduğu bilinmektedir.
Tablo 3.1.Türkiye’de ve Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri sayısı
Tür Sayısı
Tanımlanmış Bitki-Hayvan tür sayısı
Dünyada
Türkiye
1.740.330
76.539
Şekil 3.8. Türkiye’de ve Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri sayısı
Kaynak: IUCN Kırmızı Red List version 2010.1: Table 1, Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve
Eylem Planı 2007
Türkiye Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olmak üzere üç farklı bitki
coğrafyası bölgesinin kesişme noktasıdır. Türkiye, dünyanın 8 gen merkezinden ikisinin
(Akdeniz ve Yakın Doğu) kesiştiği noktada yer almaktadır. Bu iki bölge tahılların ve
bahçe bitkilerinin ortaya çıkışında çok önemli bir role sahiptir.
19
Türkiye endemik bitkiler açısından dünyanın önemli ülkelerinden birisidir.
Yurdumuzun siyasi hudutları içinde doğal olarak yetiştiği halde başka hiçbir yerde
yetişmeyen, diğer bir deyişle dünyada yalnız ülkemizde yetişen bitkiler Türkiye
endemikleri olarak adlandırılır. Ülkemizde endemizm oranı %34 civarındadır (Davis,
1965-1988).
Tüm taksonlardaki tür çeşitliliği ve tür içi çeşitliliğin fazla olması sebebiyle
biyolojik çeşitliliğimiz tür düzeyinde gün geçtikçe sayıca artmaktadır. Her geçen gün
yeni türler tanımlanabilmekte ve tür sayısına ilave yeni türler eklenmektedir.
Türkiye biyolojik çeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliği göstermektedir.
Bunun nedenleri arasında üç farklı biyoiklim tipinin görülmesi, bünyesinde AvrupaSibirya, Akdeniz ve İran-Turan olmak üzere üç Bitki Coğrafyası Bölgesi (BCB)
bulundurması, sahip olduğu topoğrafik, jeolojik, jeomorfolojik ve toprak çeşitlilikleri,
deniz, göl, akarsu, tatlı, tuzlu ve sodalı göller gibi değişik sulak alan tiplerinin varlığı, 05000 metreler arasında değişen yükselti farklılıkları, derin kanyonlara ve çok farklı
ekosistem tiplerine sahip olması, Avrupa ülkelerine göre buzul döneminden daha az
etkilenmesi, Kuzey Anadolu’yu Güney Anadolu’ya bağlayan Anadolu Diyagonalinin
varlığı ve buna bağlı olarak oluşan ekolojik ve floristik farklılıklar ile üç kıtanın
birleşme noktasında yer alması sayılabilir. Özetle, Türkiye tarım, orman, dağ, step,
sulak alan, kıyı ve deniz ekosistemlerine ve bu ekosistemlerin farklı formlarına ve farklı
kombinasyonlarına sahiptir.
Bitki Coğrafyası Bölgelerinden Avrupa-Sibirya Bitki Coğrafyası Bölgesi, Kuzey
Anadolu’da boydan boya ve Trakya Bölgesinin Karadeniz’e bakan kısımlarında
uzanmaktadır. En yağışlı iklim bölgesidir, geniş kısmı ormanlarla kaplıdır. Akdeniz
Bitki Coğrafyası Bölgesi, Akdeniz’e kıyısı olan tüm yöreler ile Trakya’nın batı
kısımlarını kaplar ve çok farklı ekosistem tiplerini içerir. İran-Turan bölgesi, bitki
coğrafyası bölgelerinin en genişidir ve Orta Anadolu’dan başlayarak Moğolistan’a
kadar uzanır. Bölgede karasal iklim ve step bitkileri baskındır.
Çütre
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
20
Şekil 3.9. Türkiye’deki Bitki Coğrafyası Bölgeleri ve Anadolu Diyagonali (Çaprazı)
Kaynak: Türkiye’nin Biyolojik Zenginliği ve Korunması, ANG yayınları İstanbul Gökyiğit, A.N (2013)
Tablo 3.2. Bitki Coğrafyası Bölgelerine (BCB) göre endemik bitkilerin dağılımı
(alttür ve varyeteler dahil)
Avrupa- Sibirya
320
Akdeniz
1325
İran-Turan
1250
Bölgelere özgü olmayan
1030
Toplam
3925
Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007
8%
Avrupa- Sibirya
26%
Akdeniz
34%
İran-Turan
Bölgelere özgü olmayan
32%
Şekil 3.10. Bitki Coğrafyası Bölgelerine (BCB) göre endemik bitkilerin dağılım
yüzdeleri
Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007
Türkiye Florası incelendiğinde sadece belirli bir coğrafi bölgeye has olan diğer
bölgelerde bulunmayan endemikler açısından durum aşağıda özetlenmiştir. Ayrıca
1.000 kadar endemik tür ise en az iki bölgemizde yayılış göstermektedir.
21
Tablo 3.3. Coğrafi bölgelere göre endemik bitki türü sayısı
Coğrafi Bölge
Akdeniz Bölgesi
Doğu Anadolu Bölgesi
Orta Anadolu Bölgesi
Karadeniz Bölgesi
Ege Bölgesi
Marmara Bölgesi
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Toplam
Endemik Tür Sayısı
750
380
275
220
160
70
35
1890
Kaynak: Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı, Türkiye Tabiatı Koruma Derneği, Ankara (Ekim ve ark. 2000)
Türkiye, özellikle tohumlu bitkiler açısından bulunduğu iklim kuşağı göz önüne
alındığında bitki türleri açısından oldukça zengin sayılabilecek bir konuma sahiptir.
Tohumlu bitkilere ait tür sayısı, 2007 yılında hazırlanan Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
Stratejisi ve Eylem Planı’nda yer alan veriler dahilinde aşağıda verilmektedir.
Tablo 3.4. Dünya, Avrupa, Türkiye’de açık ve kapalı tohumlu bitki türleri
Açık tohumlular ve kapalı tohumlu türler
Dünya
Avrupa
Türkiye
282842
12500
11001
4%
4%
Dünyada
Avrupa
92%
Türkiye de
Şekil 3.11. Dünya’da, Avrupa’da ve Türkiye’deki açık ve kapalı tohumlu bitki tür
sayısı dağılımı
Kaynak: IUCN Red List version 2010.1: Table 1, Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007
Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007’ye göre; likenler,
mantarların alglerle oluşturdukları ortak yaşama dayalı bir canlı grubudur. Dünya’nın
hemen her yerinde yayılış gösterirler. Dünya’da bilinen tür sayısı 20.000 civarındadır.
Türkiye’de ise likenler üzerine yapılan çalışmalar son yıllarda hızla artış göstermiştir.
Türkiye’de günümüzde bilinen liken türü sayısı 1.000 civarında olup, bu sayı her geçen
gün artmaktadır. Türkiye’de alg florasına yönelik araştırmalar artmış olmasına rağmen
tür sayısı henüz tam belirlenememiştir.
Karayosunları, yeterince gelişmemiş en ilkel iletim demetine sahip bitki grubudur.
Türkiye’de 3 Boynuzsu Ciğerotu, 165 civarında Ciğerotu ve 740 civarında da
Karayosununun yayılış gösterdiği belirlenmiştir.
22
Eğreltiler, tohumlu bitkilerle birlikte en iyi bilinen bitki grubudur. Eğreltiler
Türkiye’nin çok kurak bölgeleri hariç diğer bölgelerinde yayılış gösterir, ancak
Karadeniz Bölgesi bu bitki grubunun en yaygın olarak bulunduğu bölgedir. Türkiye’de
Eğreltiler içerisinde yer alan Atkuyruklarına (Equisetales) ait 8 tür, Kibrit Otlarına ait
(Lycopodiales) 6 tür ve gerçek eğreltilere ait 80 civarında tür bulunmaktadır.
Tohumlu bitkiler, Türkiye’de ve Dünya’da en iyi bilinen bitki grubu olup, aynı
zamanda en gelişmiş bitki grubudur. Türkiye’de tanımlanmış tohumlu bitki türü
sayısının tür ve tür altı takson sayısı ile birlikte 11.000 civarında olduğu bilinmektedir.
Yeni türlerin tanımlanması ile bu sayı her geçen gün artmaktadır. Bu, tür zenginliği
Avrupa’nın hiçbir ülkesinde yoktur. Bu nedenle Türkiye tohumlu bitki çeşitliliği
açısından bir kıta özelliği gösterir. Çünkü tüm Avrupa’daki tür sayısı 12.500
civarındadır. Aynı zamanda sahip olduğu türlerin %34’ü endemiktir. Endemizm
oranının bu derece yüksek olması Türkiye’yi çiçekli bitkiler açısından ilginç kılmakta
ve cazibe merkezi olma özelliğini sürdürmektedir.
Tablo 3.5. Çeşitli bitki gruplarına ait tür ve tür altı takson sayıları, endemizm durumu,
nadir ve tehdit altındaki tür sayıları, nesli tükenmiş türler
Bitki
Grupları
Algler
Likenler
Karayosunları
Eğreltiler
AçıkTohumlular
Tek-çenekliler
Çift-çenekliler
Toplam
Tanımlanmış
Türler/alttürler
Endemik
Türler
2150
1000
910
101
35
-------2
3
5
1765
9100
15061
420
3500
3930
Nadir ve
Tehlike
Altındaki
Türler
bilinmiyor
bilinmiyor
2
1
1
Soyu
Tükenmiş
Türler
180
1100
1284
bilinmiyor
bilinmiyor
bilinmiyor
bilinmiyor
bilinmiyor
11
11
Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007
Şekil 3.12. Türkiye'de tanımlanmış türler/alttürler
Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007
Bitki genetik çeşitliliği gerek Türkiye gerekse dünya tarımı için çok önem arz
etmektedir. Türkiye bitki genetik kaynakları yönünden çok özel bir konumda
bulunmaktadır. Vavilov’un açıklamış olduğu çeşitlilik ve orijin merkezlerinden Akdeniz
ve Yakın Doğu Merkezleri Türkiye’de örtüşmektedir. J. Harlan’a göre ülkemizde
23
100’den fazla türün değişim gösterdiği 5 mikro-gen merkezi bulunmaktadır. Ayrıca
ülkemiz çok sayıda önemli kültür bitkisi ve diğer bitki türlerinin orijin ya da çeşitlilik
merkezidir. Omurgalı ve omurgasız hayvanlarla ilgili envanter verileri UBSEP-2007’ye
göre verilmiş olup, mevcut envanter durumunun ortaya konulmasına yönelik “Ulusal
Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” hazırlanmıştır. Projede damarlı bitkiler
(eğreltiler dahil) ve omurgalı hayvanlar (memeliler, kuşlar, balıklar, sürüngenler ve çift
yaşamlılar) için ülke bazında literatür ve arazi çalışmaları yapılması öngörülmüştür.
Ayrıca söz konusu projede tohumlu bitkiler (karayosunları, likenler ve makro mantarlar)
ve omurgasız hayvanlarla ilgili literatür verileri derlenerek, veri tabanına girişleri
sağlanacaktır. Projede iki ana unsur olarak; tüm ülke bazında belirtilen taksonlarda
envanter ve izleme çalışmaları yürütülecektir. İzleme çalışmaları tür, popülasyon,
ekosistem ve bölgesel bazda yapılacaktır. 2013 yılının ilk yarısında projenin
başlatılacak olup, 2018 yılı sonunda proje bitişi ile ülkemizde var olan omurgalı,
omurgasız ve damarlı bitkilerin envanterleri güncellenecek, arazi çalışması altlığında
sayısal verilerin, analizine ve sorgulanmasına imkan sağlayacak biçimde veri tabanına
veri girişleri yapılacaktır.
Türkiye, iki önemli Vavilovyan gen merkezinin kesiştiği noktada yer almaktadır:
Akdeniz ve Yakın Doğu. Bu iki bölge, tahılların ve bahçe bitkilerinin ortaya çıkışında
çok önemli bir role sahiptir. Anadolu kökenli tarım bitki türlerinden bazıları şunlardır:
Linum sp., Allium sp., Hordeum sp., Triticum sp., Avena sp., Cicer sp., Lens sp., Pisum
sp., Vitis sp., Amygladus sp., Prunus sp., Beta sp., vb. Türkiye’de beş ayrı “mikrogen
merkezi” bulunmaktadır :
 Trakya-Ege Bölgesi: Ekmeklik buğday, durum buğdayı, Poulard buğdayı,
değnek buğdayı, küçük kızıl buğday, mercimek, nohut, kavun, burçak, acıbakla ve
yonca.
 Güney - Güneydoğu Anadolu: Çift taneli buğday (Triticum dicoccum), küçük
kızıl buğday, Aegilops speltoides, kabak, karpuz, salatalık, fasulye, mercimek, bakla,
üzüm asması ve yem bitkileri.
 Samsun, Tokat, Amasya: Çok sayıda meyve cinsi ve türü, bakla, fasulye,
mercimek ve hayvan yemi olarak kullanılan çeşitli baklagiller.
 Kayseri ve çevresi: Badem, elma, bezelye, meyve türleri, üzüm asması,
mercimek, nohut, kaba yonca (alfalfa) ve evliyaotu.
 Ağrı ve çevresi: Elma, kayısı, kiraz, vişne, yem baklagilleri ve karpuz.
İki ayrı gen ve çeşitlilik merkezinin örtüştüğü yerde bulunan Türkiye’nin gen ve
orijin merkezi olduğu bazı kültür bitkileri şöylece sıralanabilir: Triticum, Hordeum,
Secale, Avena, Linum, Allium, Cicer, Lens, Pisum, Medicago ve Vicia. Türkiye’de
buğdayın (Triticum ve Aegilops) 25, arpanın (Hordeum) 8, çavdarın (Secale) 5 ve
yulafın (Avena) da 8 adet yabani akrabası vardır. Türkiye, yemeklik tane baklagiller ve
yem bitkilerinin yabani akrabaları bakımından da zengindir. Mercimeğin (Lens) 4,
nohudun (Cicer) 10, üçgülün (Trifolium) 11 tanesi endemik olmak üzere 104, yoncanın
(Medicago) 34, korunganın (Onobrychis) 42, fiğin (Vicia) 6 tanesi endemik olmak üzere
60 türü ülkemizde bulunmaktadır (Açıkgöz ve ark., 1998).
Türkiye aynı zamanda Amygdalus spp., Cucumis melo, C. sativus, Cucurbita
moshata, C. pepo, Malus spp., Pistachio spp., Prunus spp., Pyrus spp. ve Vitis vinifera
türlerinin mikro gen merkezidir (Tan, 1998). Ayrıca Türkiye, başta lale ve kardelen
olmak üzere birçok süs bitkisinin de anavatanıdır. Günümüzde birçok botanikçinin
katkılarıyla “Resimli Türkiye Florası”nın yazımı ile ilgili çalışmalar başlatılmıştır.
24
Türkiye bitkileri konusunda en son yayınlardan biri olan “Türkiye Bitkileri Listesi
(2012)” kitabı hazırlanmıştır. Kitabın hazırlanmasında doksandan fazla bilim insanı
katkı sağlamış olup, kitapta yer alan damarlı bitkilere yönelik güncel bilgiler aşağıdaki
tablolarda verilmektedir.
Tablo 3.6. Türkiye Bitkileri Listesi (2012) verileri
Aileler
Kibritotları
Eğreltiler
Açık tohumlular
Kapalıtohumlular
Toplam
Doğal
3
16
4
131
154
Endemik
0
0
0
0
0
%
0,0
0,0
0,0
0,0
0,0
Yabancı
0
0
0
10
10
Yabancı
0
0
2
74
76
Tarım
0
0
0
3
3
Cinsler
Kibritotları
Eğreltiler
Açık tohumlular
Kapalıtohumlular
Toplam
Doğal
5
29
8
1178
1220
Endemik
0
0
0
14
14
%
0,0
0,0
0,0
1,19
1,15
Türler
Kibritotları
Eğreltiler
Açık tohumlular
Kapalıtohumlular
Toplam
Doğal
13
76
22
9642
9753
Endemik
1
2
0
3032
3035
%
8,00
2,63
0,0
31,45
31,12
Alttürler
Kibritotları
Eğreltiler
Açıktohumlular
Kapalıtohumlular
Toplam
Doğal
0
6
19
1960
1985
Endemik
0
0
5
495
500
%
0,0
0,0
26,00
25,26
25,19
Yabancı
0
0
0
1
1
Tarım
0
0
0
3
3
Toplam
0
6
19
1964
1989
Varyeteler
Kibritotları
Eğreltiler
Açık tohumlular
Kapalıtohumlular
Toplam
Doğal
0
3
8
847
858
Endemik
0
0
1
252
253
%
0,0
0,0
13,00
29,75
29,49
Yabancı
0
0
3
4
7
Tarım
0
0
1
1
2
Toplam
0
3
12
852
867
Melez Cins
Kibritotları
Eğreltiler
Açık tohumlular
Kapalıtohumlular
Toplam
Doğal
0
0
0
5
5
Endemik
0
0
0
0
0
%
0,0
0,0
0,0
0,0
0,0
Yabancı
0
0
0
0
0
Tarım
0
0
0
0
0
Toplam
0
0
0
0
0
Melez Tür
Kibritotları
Eğreltiler
Açık tohumlular
Kapalıtohumlular
Toplam
Doğal
0
12
8
233
253
Endemik
0
0
1
59
60
%
0,0
0,0
13,00
25,32
23,72
25
Yabancı
0
0
5
169
174
Yabancı
0
0
3
5
8
Tarım
0
0
0
24
24
Toplam
3
16
4
144
167
Tarım
0
0
0
69
69
Tarım
0
0
1
1
2
Toplam
5
29
10
1275
1320
Toplam
13
76
27
9880
9996
Toplam
0
12
12
239
263
Melez Alttür
Kibritotları
Eğreltiler
Açık tohumlular
Kapalıtohumlular
Toplam
Toplam Cins altı
Taksonlar
Kibritotları
Eğreltiler
Açıktohumlular
Kapalıtohumlular
Toplam
Doğal
0
0
0
5
5
Yabancı
0
0
0
0
0
Tarım
0
0
0
0
0
Endemik
0
0
0
1
1
%
0,0
0,0
0,0
20,0
20,0
Toplam
0
0
0
5
5
Doğal
Endemik
%
Yabancı
Tarım
Toplam
13
73
37
11343
11466
1
2
6
3640
3649
8,00
2,74
16,00
32,09
31,82
0
0
4
167
171
0
0
1
69
70
13
73
42
11579
11707
Kaynak: Güner,A., Aslan,S., Ekim,T., Vural,M., Babaç, M.T.,(edlr.),(2012).Türkiye Bitkileri Listesi
( Damarlı Bitkiler), Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Derneği Yayını. İstanbul.
Not: Söz konusu kitapta yer alan tabloların son bölümlerindeki rakamlar (Toplam Cinsaltı Taksonlar)
basit toplamlar değildir. Varyetesi veya alttürü olan bir basit toplamada en az iki kere toplama katılmış
olur. Toplamalarda bundan kaçınılmış, melezler endemik toplamına katılmamıştır.
“Türkiye Bitkileri Listesi” kitabı hazırlanması çalışmasında karayosunları,
suyosunları ve mantarlar bu çalışmada liste dışında bırakılmıştır. Söz konusu kitaba
göre ülkemizde 9.753 doğal türün olduğu, bunun 3.035’inin ise endemik türler olduğu
bilinmektedir. Cins altı taksonlar da ilave edildiğinde toplam sayının 11.707 olduğu ve
bunun 3.649’unun endemik olduğu tespit edilmiştir.
Türkiye, flora açısından zengin olduğu gibi fauna açısından da bulunduğu kuşak
itibariyle zengindir. Bunun başlıca sebebi Anadolu’nun Avrupa ve Asya kıtaları
arasında köprü oluşturması ve dolayısı ile Anadolu’nun göç yolu üzerinde bulunması,
farklı iklim ve ekosistem tiplerine sahip olması, florasının zengin olması ve dolayısı ile
besin ihtiyacı olan birçok hayvan türünün kendisine uygun yaşam alanı bulabilmesi
sayılabilir. Bütün bu zengin ekolojik faktörler faunanın zenginliğine de yansımıştır.
Ilıman kuşakta bulunan ülkeler biyolojik çeşitlilik bakımından karşılaştırıldığında,
hayvan (fauna) biyolojik çeşitliliğinin ülkemizde veri eksikliğine rağmen oldukça
yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı
2007 verilerine göre; tanımlanan canlı türleri içinde en büyük rakamı omurgasızlar
grubu oluşturmaktadır. Omurgasız hayvan türü sayısı yaklaşık 19.000’dir ve bunlardan
yaklaşık 4.000 tür/alttür endemiktir. Bugüne kadar belirlenen toplam omurgalı hayvan
türü sayısı 1.500’e yakındır. Omurgalılardan, 70’i balık türü olmak üzere 100’ün
üzerinde tür endemiktir. Alageyik ve sülünün anavatanı Anadolu'dur. Ülkemizin
dünyanın iki büyük kuş göç yolu üzerinde olması, kuşların beslenme ve üreme alanı
olarak önemini artırmaktadır.
Türkiye omurgalı faunası üzerine birçok çalışma yapıldığı için fauna büyük
oranda ortaya çıkmıştır. Son verilere göre Türkiye’de 460 kuş, 161 memeli, 141
sürüngen, 480 deniz balığı ve 236 tatlı su balığı türünün yaşadığı tespit edilmiştir.
Tüm dünyada olduğu gibi böcek (Insecta) grubu Türkiye’de de çok zengindir.
Ancak bazı gruplarda hiç çalışma olmaması, bazı gruplardaki çalışmaların yetersiz
oluşu gibi sebeplerle Türkiye böcek faunası hakkında tahmini rakamlar vermek
mümkündür.
26
Türkiye’de bugüne kadar tespit edilmiş böcek türü yaklaşık 30.000 civarındadır.
Ancak tahmin edilen sayı ise 60.000-80.000 arasındadır. Bu rakamlar da böceklerle
ilgili çalışmaların ne kadar yetersiz olduğunu göstermektedir. Buna rağmen bazı böcek
grupları ile ilgili faunistik liste büyük oranda çıkartılmıştır. Örneğin Türkiye’de
kızböcekleri (Odonata) 114, çekirgeler (Orthoptera) 600 (270’i endemik), kınkanatlılar
(Coleoptera) 10.000, yumuşakçalar (Mollusca) 522 (203’ü endemik), yarımkanatlılar
(Heteroptera) 1.400, eşkanatlılar (Homoptera) 1.500, kelebekler (Lepidoptera) 6.500
(600’ü gündüz diğerleri gece) türle temsil edilmektedir.
Türkiye’nin sahip olduğu yaklaşık 8.592 km’lik kıyı şeridinde (adalar hariç) yaklaşık
3.000 bitki ve hayvan türü yaşamaktadır. Türkiye’deki bazı habitatlar bozulmuş hatta tahrip
olmuş olsalar bile Akdeniz ve Ege kıyıları Akdeniz Foku (Monachus monachus), deniz
kaplumbağası (Caretta caretta) ve yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas) gibi nesli
tehlikede olan türlere barınma ortamı sağlamaktadır. Türkiye kıyılarında yaklaşık 480
deniz balığı türü tespit edilmiştir. Bunların %50’sinin yerel olarak yok olma tehlikesi altında
olduğu tahmin edilmektedir. Ekonomik açıdan önemli balık türleri arasında hamsi, istavrit,
palamut, sardalya, lüfer, barbun ve kalkan yer almaktadır. Türkiye'nin deniz alanlarına
bağımlı kuş faunası, Ada martısının (Larus audouinii) yanı sıra, göçmen yaz ziyaretçisi Ada
doğanını (Falco eleonorae) da içermektedir.
Uzun bacak Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
Tablo 3.7. Çeşitli hayvan gruplarına ait tür ve tür altı takson sayıları, endemizm durumu, nadir
ve tehlike altındaki tür sayıları, nesli tükenmiş türler
Hayvan grupları
Tanımlanmış
türler
Endemik
türler/altür,
varyete
141
460
161
236
480
16
Nadir ve
tehlike
altındaki
türler
Soyu tükenmiş
türler
OMURGALILAR
Sürüngenler/Amfibi
Kuşlar
Memeliler
Tatlısu balıkları
Deniz balıkları
37
70
27
10
17
23
4
4
Hayvan grupları
OMURGASIZLAR
Yumuşakçalar
Kelebekler
Çekirgeler
Kızböcekleri
Kınkanatlılar
Yarımkanatlılar
Eşkanatlılar
Tanımlanmış
türler
Endemik
türler/altür,
varyete
Nadir ve
tehlike
altındaki
türler
522
6500
600
114
10000
1400
1500
203
89
270
89
Soyu tükenmiş
türler
3000
200
200
Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007
Türkiye floristik açıdan olduğu gibi faunistik açıdan da çok zengin ve dikkat
çekicidir. Türkiye omurgalı hayvanları üzerine birçok çalışma yapılmış ve yapılmaya da
devam etmektedir. Bu nedenle omurgalı hayvanlara ait endemizm durumu, tehlike
sınıfları ve koruma altına alınan türlerle ilgili sağlıklı veriler bulunmaktadır. Buna göre
Türkiye’de yayılış gösteren 141 sürüngen ve amfibi türünden 16’sı endemik olup,
bunlardan 10’u tehdit altındadır. Kuşlardan ise Türkiye’ye endemik tür yoktur. Bununla
birlikte memelilerden 5 tür, 32 alttür, sürüngenlerden 16 tür ve/veya alttür, tatlı su
balıklarından ise 70 tür/alttür endemiktir.
Şekil 3.13. Omurgasız hayvan grupları
Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007
28
Şekil 3.14. Omurgalı hayvan grupları
Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007
IUCN kaynaklarına ve UBSEP 2007 kaynaklarına göre ülkemizde omurgasızların
tür sayısının 19.000 civarında olduğu, bunlardan 4.000’inin endemik olduğu,
omurgalılardan ise 1.500 civarında tür olduğu, bunlardan 100’ünün endemik olduğu
bilinmektedir.
Türkiye Omurgasız Hayvan faunası, omurgalılar kadar iyi bilinmemekle birlikte
tanımlanan 30.000, tahmin edilen tür sayısının da 60.000-80.000 civarında olduğu
bilinmektedir. Omurgasız hayvan gruplarında endemizm oranı da çok yüksektir.
Ülkemiz ekosistem çeşitliliği açısından da farklı ekosistemlerin temsiliyetine
sahiptir. Bunlar tarımsal alan-step biyoçeşitliliği, iç su biyoçeşitliliği, orman ve dağ
biyoçeşitliliği ve kıyı-deniz biyoçeşitliliğidir.
Anadolu ateşi
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
29
Digitalis trojana (endemik)
Cochicum turcicum (endemik)
Rhodendron ponticum
Fritillaria acmopetala
Phlomis leuphrocracta (endemik)
Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN
30
Step fistosu
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
4- BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ İZLEME
Biyolojik çeşitlilik, yani doğa; içsel ve dışsal etkilere cevap olarak ekosistem
özelliklerinin, fonksiyonel ve yapısal özelliklerin değiştiği dinamik bir yapıya sahiptir.
Biyolojik çeşitliliğin izlenmesi; biyolojik çeşitlilik unsurlarının (gen, takson,
yapısal, fonksiyonel ve ekosistem) etkin yönetim hedefleri doğrultusunda mevcut
değişimlerinin ölçülmesine odaklı sistematik bir süreçtir.
Çevresel izleme aşağıda belirtilen hedefler doğrultusunda ekosistemdeki çevresel
ve biyolojik değişimlerin değerlendirilmesinde;
 Bir alanda mevcut olan türlerin ve habitatların envanterinin yapılması ve
karşılıklı ilişkilerinin not edilmesini,
 Doğal salınımların anormal değişikliklerden ayırt edilmesini,
 Dış gelişmeler ve biyolojik topluluk içindeki değişiklikler arasındaki sebepsonuç ilişkilerinin belirlenmesini sağlar.
Biyolojik çeşitlilik yönetimindeki araçlar, izlemede de etkin birer araçtır.
 Koruma yöntemlerinin gelişim ve etkinliğini ölçmek, çevre üzerindeki doğal ve insan
kaynaklı etkilerin sonucundaki biyolojik eğilimlerin tespit edilmesini sağlar.
Bir izleme programı içinde belirli bir zaman aşamasında farklı yaklaşımlar
izlenebilir. Örnek olarak;
 Tüm Biyota için Taksonomik Envanter (All Biota Taxonomic Inventory(ABTI))
isimli envanter belirli bir alanda mevcut olan tüm türlerin tanımı üzerine
odaklanmaktadır (Örneğin; Termitler (beyaz ve kanatlı karınca), balıklar veya
kelebekler gibi).
31
 Hızlı Biyoçeşitlilik Değerlendirme (A Rapid Biodiversity Assessment (RBA))
seçilmiş türler üzerine bir envanter sunarak, bir alanın biyolojik zenginliği üzerine hızlı
bir fikir vermektedir.
İzleme programları genetik çeşitlilik, türler veya habitatlar ya da bunların
bileşimleri üzerinde yoğunlaşabilir. Bunlar, izleme programlarının özellikleri konusuna
sadece birkaç örnektir. Seçilen yaklaşım, izleme programının amacı ve maliyet
açısından verimli olabileceği düşünülen kaynaklarla yakından ilgilidir.
Biyolojik çeşitliliğin ulusal, bölgesel ve küresel seviyelerde izlenmesi sistematik
altyapı ve ekolojik altyapı, ekonomik girdi ve insan kaynakları gerektirir. Ek olarak,
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesine taraf olan ülkeler, gerek koruma gerekse
sürdürülebilir kullanım için biyoçeşitliliği belirlemeyi ve izlemeyi taahhüt etmektedir.
Kaynakları zengin ve çok gelişmiş olan ülkeler bile; halen kendilerine ait biyota
hakkında yetersiz bilgiye sahiptir. Çünkü, kapsamlı bir izleme programı olmadığı gibi
var olan bilgilerin de karmaşıklığı söz konusudur.
Biyolojik çeşitlilik -doğası gereği-, ekosistemlerin çok çeşitli iç ve dış etkenlere
tepki olarak bileşimini, yapısal ve işlevsel özelliklerini değiştiren dinamik bir özelliktir.
Biyolojik çeşitliliğin izlenmesi, küresel ölçekte tanımlanmış bir durum içinde (araştırma
veya yönetim amaçlı), biyoçeşitliliğin kendi formları içindeki (cins, takson, yapı, işlev,
ekosistem) değişimlerin sistematik bir şekilde incelenmesi ve ölçülmesi olarak
tanımlanmaktadır.
Son yıllarda meydana gelen küresel çevre değişiklikleri, biyolojik çeşitliliğin
değişim yoğunluğunu ve hızını daha önce görülmemiş bir oranda arttırmıştır. Bunun
sonucunda küresel değişimlerin izlenmesi önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Biyolojik çeşitlilik, evrimsel süreç içinde tür, diğer taksonomik düzeyler ve bunların
işlevsel kabiliyetleri olmak üzere en temel birimlerini değiştirmektedir. Kısa zaman ölçeğinde
ise, var olan takson ve tür havuzu çok çeşitli abiyotik ve biyotik çevresel faktörlerin
denetiminde değişime uğramaktadır. Bunun tam tersi yönde biyoçeşitlilik, canlı organizmanın
işlevsel özellikleri doğrultusunda çevresel parametreleri değiştirir.
Özetle, biyoçeşitlilik dinamikleri, ekosistemler içindeki değişimlerin gösterilmesi,
ölçülmesi, anlaşılması ve tahmin edilmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda
biyoçeşitliliğin izlenmesi, her bir sistemin özelliklerinin ve dinamiklerinin anlaşılması
konusunda önemli bilgiler sağlamaktadır. Özellikle biyoçeşitliliğin yönetimi için sarf edilen
tüm çabalar dört temel hedefe göre sistem dinamiklerinin ölçülmesini gerektirmektedir:
1. Mevcut değişimin bir sistem dahilinde yönünün ve hızının ölçülmesi esastır.
Doğal kaynakların veya doğal tehditlerin (örneğin tehlikeli hayvanların, hastalıkların
varlığı vs.) durumunun izlenmesi doğal sistemlerin gözlenmesine basit birer örnektir.
Yönetimi yapılan sistemlerde (tarlalar, koruma planları) durumun tanımlanan hedefe
kıyasla ölçülmesi için izleme gerekli olmaktadır.
2. Pek çok durumda çeşitli dış güçlerin biyoçeşitlilik üzerinde gözlenen bir
değişimden sorumlu olduğu kabul edilmektedir. Örneğin iklim değişikliği karşısında
arazi kullanımındaki değişiklik, gerek biyoçeşitliliğin gerekse potansiyel itici güçlerin
seyrinin izlenmesi her bir itici gücün göreceli öneminin tanımlanmasına olanak
sağlamaktadır.
32
3. Değişim, genellikle ardı ardına etkilere sahip geniş spektrumlu işleyiş ve
süreçlere dayanmaktadır. İzleme tüm bu işleyişlerin anlaşılmasını sağlar.
4. Yukarıda adı geçen tüm gözlem ve analizler aynı zamanda gelecekteki
değişiklikleri tahmin etmeyi sağlar. Tahminin niteliği çoğunlukla bilimsel analizlere
yapılan yatırıma bağlıdır.
Tüm bu izleme faaliyetlerinin uygulanması çalışmaları, çok sayıda canlı ve
çevresel koşul arasındaki etkileşimlerin ölçeği (ekosistem ve tür çeşitliliği, genetik
çeşitlilik), durumu (taksonomik, yapısal, işlevsel) ve büyüklüğü şeklinde ifade edilen
biyoçeşitliliğin karmaşıklığını hesaba katmak durumundadır. Bu karmaşıklık ölçülecek
parametrelerin sayısı ve izlenecek yöntem konusunda net karar vermeyi
gerektirmektedir. Bu, izlemenin farklı sistemleri ve alanları kıyaslaması ile mekansal
modelleme açısından oldukça önemlidir.
Bu hedeflerin, konuların ve yöntemlerin karmaşıklığı izleme faaliyetlerinin
düzenlenmesi için sarf edilen çabaları zorlaştırsa da biyoçeşitliliğin küresel ölçekte
olağanüstü değişimi, biyoçeşitliliğin değişim oranı ve yönü konusunda bilimsel olarak
sağlam ve güvenilir verilerin acilen sağlanmasına olan gereksinimi belirlemektedir. Bu
yüzden biyoçeşitliliğin değişiminin küresel ölçekte gözlenmesine yönelik yol haritası,
bilimsel çevreler ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalar için
önemli bir tartışma konusudur.
Biyoçeşitliliğin izlenmesi çoklu hedefler açısından değerlendirildiğinde biyolojik
çeşitliliğin izlenmesinin pek çok hedefe hizmet ettiği görülmektedir. Korunan türlerin
korundukları alandaki popülasyon büyüklüklerinin izlenmesi, koruma tedbirlerinin
başarısı hakkında geri bildirim sağlamaktadır. Zehirli bir istilacı türün veya bulaşıcı bir
organizmanın yayılımının izlenmesi, çiftçiler ya da sağlık hizmetleri için bir erken uyarı
sistemini etkin kılmaktadır.
Daha sistematik olarak, aşağıdaki liste izleme konusuna farklı yaklaşımlar
sunmaktadır:
1-Tarafsız gözlem
Saf gözlem yaklaşımı, bir hipotezi test etmediği için ilk bakışta bilimselliği az gibi
görünür. Ancak biyoçeşitliliğin değişimine sebep olan önemli süreç ve itici güçlerin
tanımlanıp tanımlanmadığını bilmiyoruz. Yeni ve şaşırtıcı gözlemleri göz önünde
bulundurmak gerekmektedir. Bu tip bir saf gözlem yaklaşımı, değişimin sonuçlarını
belgelemektedir. (Özellikle de ekosistemin özellikleri gözlem programının bir kısmını
oluşturuyorsa)
2-Erken uyarı sistemi
Biyoçeşitliliğin değişimi, ekosistemin işlevi ve kaynakların kullanımı için önemli
sonuçlara sahiptir. Bu değişiklikler nadiren doğrusal ilişkiler izlerler. Pozitif ve negatif
geri besleme döngüleri vardır. Gözlem sistemi, geri dönüşümsüz, bir hasar olmadan
harekete geçecek bir erken uyarı sistemi gibi çalışmalıdır.
33
3-Biyoçeşitlilik değişimlerinin göstergeleri
Çok fazla sayıda parametrenin ve sürecin gözlemlenmesi genelde zamana ve insan
gücüne yatırım yapmayı gerektirir. Alternatif bir çözüm, sadece çok kısıtlı spesifik
özelliklerin (göstergeler) ve/veya miktarların ölçülmesi veya gözlenmesi olabilir.
4-Nedensellik yaklaşımı
Eğer gözlemleme sistemine potansiyel itici güçlerin (spesifik iklimsel
değişiklikler, belli arazi kullanımı uygulamaları) ölçümleri entegre edilirse, belli bir
ekosistemdeki değişimin çeşidi ve şiddetinin gözlenmesi, değişim dinamiklerinin
tanımlanmasına olanak tanır.
5-Süreç analizi
Eğer gözlemler, değişimin süreçleri ve mekanizması hakkında bilimsel bir anlayış
sunacak şekilde tasarlanmışsa, biyosenöz ve popülasyon dinamikleri ile ilgili daha
ayrıntılı çalışmaların entegre edilmesi gerekmektedir. Elde edilen bilgi gelecekteki
gelişmelerin tahmin edilmesinde bir temel oluşturacaktır.
1-Modele dayalı yaklaşım
2-Deneysel yaklaşım
Biyoçeşitlilik araştırmalarının temel hedeflerinden biri de sürdürülebilir
kullanımın uygulanması ve biyolojik çeşitliliğin korunmasıdır. Bu amaçla gözlem,
hassasiyet, elastikiyet, yenilenme ve diğer sistem özelliklerinin ölçülmesi için pek çok
deneysel yaklaşım da eklenmelidir.
Sonuç olarak biyoçeşitliliğin izlenmesi sistematik yaklaşım işidir. Her ölçekte
biyolojik çeşitlilik unsurlarının belirlenen göstergeler nezdinde izlenmesi en ekonomik
ve elverişli izleme yöntemidir. Ülkemizde biyolojik çeşitliliğin izlenmesine yönelik bir
çok kısmi çalışma bulunmasına rağmen resmin bütününü gösteren izleme
göstergelerinin ulusal ölçekte belirlenmesi ve bunlar üzerinden ulusal izleme çatısının
oluşturulması gereklidir. Bu amaca hizmet etmek üzere “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
Envanter ve İzleme Projesi” hazırlanmış olup, 2013 Yatırım Programına sunulmuş ve
projenin yatırımda yer alması sağlanmıştır. Projede 2013-2018 yıllarını kapsayacak
biçimde tüm ülkeye yönelik izleme göstergelerinin belirlenmesi, bu göstergeler
üzerinden bölgesel ölçekte izleme planlarının hazırlanması, yürütülen izleme
faaliyetlerinin belirli periyotlarda raporlanması öngörülmektedir. Bu çalışma ile alan
bazında çalışmalarla ulusal ölçekte gösterge setinin ortaya konulması, izleme planı ve
raporlarının bütüncül ölçekte hazırlanarak uygulamaya aktarılması hedeflenmektedir.
Özet olarak; izleme sonucunda yapılan değerlendirmeler bizlerin uygulamaya koyduğu
faaliyetlerin hedeflerine ne derece ulaştığının sonucunu belirtmesi ve gelecekte yönetim
hedeflerine ne kadar yakınlaşıp uzaklaştığımıza ilişkin yaklaşımları ortaya koyması ve
gelecekteki yönetim müdahalelerini ayarlamak için geri bildirim sağlaması açısından
katkı sağlayacaktır.
34
Centaurea ptosimopappoides (endemik)
Colchicum baytopiorum (endemik)
Cyclamen cilicicum (endemik)
Fritillaria forbesi (endemik)
Fritillaria whittallii (endemik)
Iris masia subsp. dumanii (endemik)
Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN
Anemone coronaria
35
Alkanna macrophylla (endemik)
Anchusa limbata (endemik)
Anthemis rosea (endemik)
Chionodoxa forbesii (endemik)
Crocus ancyrensis (endemik)
Gentiana septemfida
Tordylium pustulosum (endemik)
Viola ermenekensis (endemik)
Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN
36
Yalı çapkını
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
5- İZLEME GÖSTERGELERİ
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında 2006-2010 yıllarını içeren 2010 yılı
hedefleri benimsenmiş ve küresel ölçekte bu hedeflere erişilmesinde ülkelerin
yararlanacakları göstergeler belirlenmiştir. Bu göstergeler hala birçok ülkede izleme
amaçları doğrultusunda test edilmekte olup, ulusal uygulamalarda gösterge olarak
kullanılmaktadır. Söz konusu göstergelerin mavi olanları küresel ölçekte test edilmiş
olup kullanılmakta olan göstergelerdir. Sarı olanlar geliştirilmesi gerekenler olup
kırmızı renkteki göstergeler ise uygulamada gelişim kaydedilememiş göstergelerdir.
Tablo 5.1 2006’dan 2010 yılına kadar Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 2010
hedeflerine yönelik küresel göstergelerdeki gelişim
Odak alanlar
Gösterge Başlığı
1-Seçilen biyomlar, ekosistemler ve habitatların
büyüklük eğilimi
2-Seçilen türlerin dağılım ve bolluk eğilimi
Biyoçeşitlilik unsurlarının durum ve eğilimleri
3-Korunan alan büyüklüğü
4-Tehdit altındaki türlerin durumundaki değişim
5-Önemli sosyo-ekonomik önemi olan balık
türlerinin, kültür bitkilerinin evcil hayvan genetik
çeşitliliğinin eğilimi
37
6- Sürdürülebilir biçimde yönetilen su ürünleri, tarım
ve orman ekosistemlerinin alanı
Sürdürülebilir kullanım
7-Sürdürülebilir kaynaklardan üretilen ürünlerin
oranı
8-Ekolojik ayak izi ve ilgili kavramlar
9-Nitrojen depolama
Biyoçeşitliliğe tehditler
10- İstilacı yabancı türlerin eğilimleri
11- Denizel trofik indeks
12- Tatlı su ekosistemlerindeki su kalitesi
13- Diğer ekosistemlerin trofik bütünlüğü
Ekosistem mal ve hizmetler ile ekosistem
bütünlüğü
14-Ekosistemlerin parçalanması/ bağlanabilirliği
15-İnsan kaynaklı ekosistem tahribat derecesi
16-Yerel ekosistem mal ve hizmetlerine bağımlı
toplulukların refahı ve sağlığı
17- Gıda ve ilaç için biyoçeşitlilik
18- Konuşulan yerel dil sayısı ve dil çeşitliliğindeki
durum ve eğilim
19- Yerel ve geleneksel bilginin durumuna yönelik
diğer göstergeler
Geleneksel bilgi, yenilik ve pratik uygulamaların
durumu
20- Erişim ve fayda paylaşımı göstergesi
Erişim ve fayda paylaşımının durumu
21- Sözleşme desteğiyle sağlanan resmi gelişme
Kaynak transferinin durumu
22-Teknoloji transferi göstergesi
Kaynak: Biodiversity Indicator&The 2010 Biodiversity Target
38
Tablo 5.2. 2010 hedefleri ve biyolojik çeşitlilik göstergeleri
Biyoçeşitlilik unsurlarının durum ve
eğilimleri
1-Seçilen biyomlar, ekosistemler
habitatların büyüklük eğilimi
ve
●●
●●
●●
●●
2-Seçilen türlerin dağılım ve bolluk eğilimi
●●●
●●●
●●●●
●●●
3-Korunan alan büyüklüğü
●●●
● ●●
●●●
●●●
●
●
●
●
●●
●●
4-Tehdit altındaki türlerin durumundaki
değişim
5-Önemli sosyo-ekonomik önemi olan
balık türlerinin, kültür bitkilerinin, evcil
hayvan genetik çeşitliliğinin eğilimi
●●
●●
Sürdürülebilir kullanım
6- Sürdürülebilir biçimde yönetilen su
ürünleri, tarım ve orman ekosistemlerinin
alanı
●●●
●●●
● ●●
●●●
7-Sürdürülebilir kaynaklardan üretilen
ürünlerin oranı
●●●
●●●
●●●
●●●
8-Ekolojik ayak izi ve ilgili kavramlar
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●●
●●
●●
●●
●
●
●
●
16-Yerel ekosistem mal ve hizmetlere
bağımlı toplulukların refahı ve sağlığı
●
●
●
●
17- Gıda ve ilaç için biyoçeşitlilik
●●
●●
●●
●●
Biyoçeşitliliğe tehditler
●
9-Nitrojen depolama
10- İstilacı yabancı türlerin eğilimleri
Ekosistem mal ve
ekosistem bütünlüğü
hizmetler
●
ile
11- Denizel trofik indeks
12- Tatlı su ekosistemlerindeki su kalitesi
13- Diğer ekosistemlerin trofik bütünlüğü
14-Ekosistemlerin
bağlanabilirliği
15-İnsan
derecesi
faktörlü
parçalanması/
ekosistem
●
tahribat
39
Geleneksel bilgi, yenilik ve pratik
uygulamaların durumu
18- Konuşulan yerel dil sayısı ve dil
çeşitliliğindeki durum ve eğilim
19- Yerel ve geleneksel bilginin durumuna
yönelik diğer göstergeler
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
●
Erişim ve fayda paylaşımının durumu
20- Erişim ve fayda paylaşımı göstergesi
Kaynak transferinin durumu
21-Sözleşme desteğiyle sağlanan resmi
gelişme
22-Teknoloji transferi göstergesi
●
●
●
●
Kaynak: Outputs, Experiences and Lessons Learnt from the 2010 Biodiversity Indicators Partnership
● Küresel olarak zaman- veri ölçeğinde metodolojileri tamamen geliştirilmiş göstergeler
● Gelişme aşamasında
● Gelişme sağlanamamış. Renkli noktalar gösterge gelişim aşaması ile ilgili bilgi vermektedir.
Tablo 5.3. SEBI 2010 göstergeleri; Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi odak alanlar ve
Avrupa Birliği gösterge başlıkları
CBD Odak alanı
Biyoçeşitlilik
unsurlarının
durum ve eğilimleri
Gösterge başlıkları
SEBI 2010 Göstergeleri
Seçilen türlerin dağılım ve bolluk
eğilimi
1.Seçilen
dağılımı
türlerin
bolluk
ve
a.Kuşlar
b.Kelebekler
Tehdit altında ve /veya korunan
türlerin durumundaki değişim
2. Avrupa türleri için Kırmızı
Liste Endeksi
3. Avrupa için önemli türler
Seçilen biyomlar, ekosistemler ve
habitatların büyüklüklerinin eğilim
derecesi
4. Ekosistemin kapladığı alan
5. Avrupa için önemli habitatlar
Sosyo-ekonomik önemi olan balık
türlerinin, evcil hayvan ve kültür
bitkilerinin genetik çeşitlilik eğilimi
6.Çiftlik
çeşitliliği
Korunan alanların büyüklüğü
hayvanları
7.Ulusal
bazda
korunan alanlar
genetik
belirlenen
8.Habitat ve Kuş Direktiflerine
göre belirlenen alanlar
Biyoçeşitliliğe
tehditler
yönelik
Nitrojen birikimi
9.Nitrojen için kritik yük aşımı
İstilacı yabancı türlerin eğilimi
(istilacı yabancı türlerin sayısı ve
maliyeti)
10.Avrupa’daki istilacı
türler
İklim değişikliğinin
üzerinde etkisi
11.İklim
Değişikliğinin
kuş
popülasyonu üzerinde etkisi
40
biyoçeşitlilik
yabancı
CBD Odak alanı
Gösterge başlıkları
SEBI 2010 Göstergeleri
Denizel Trofik İndeks
12.Avrupa’daki
Denizlerin
“Denizel Trofik” İndeksi
Ekosistemlerin parçalanması
13. Doğal ve yarı doğal alanların
parçalanması
Ekosistem
bütünlüğü
ve
ekosistem mal ve hizmetleri
14.Nehir
parçalanması
Sucul ekosistemlerde su kalitesi
sistemlerinin
15.Kıyısal ve deniz sularında
besinlerin geçişkenliği
16.Tatlı su kalitesi
Sürdürülebilir kullanım
Sürdürülebilir yönetim altındaki su
ürünleri yetiştirilen ekosistemler,
balıkçılık, tarımsal ve orman
alanları
17.Orman:
geliştirilmesi,
kesimler
stokların
kazanç
ve
18. Orman: Kuru dallar veya
ağaçlar
19. Tarım: Nitrojen dengesi
20. Tarım: Potansiyel olarak
biyoçeşitliliği destekleyen
yönetim pratiği altındaki alanlar
21. Balıkçılık: Avrupa’nın ticari
balık stokları
22. Su ürünleri: Balık
çiftliklerinden atılan suların
kalitesi
Avrupa ülkelerinin ekolojik ayak
izleri
23. Avrupa ülkelerinin ekolojik
ayak izleri
Genetik kaynaklara dayalı patent
başvuru yüzdesi
24. Genetik kaynaklara dayalı
patent başvurusu
Kaynak transfer durumu
Biyoçeşitliliği finanse etmek
25. Biyoçeşitlilik yönetim
finansmanı
Kamu görüşü
Kamu bilicinin arttırılması ve
katılım
26. Kamu bilicinin arttırılması
Erişim ve fayda paylaşımı
durumu
Kaynak: Streamlining European biodiversity indicators 2020
Avrupa ölçeğinde 2010 yılı hedeflerine erişilmesinde belirlenmiş olan göstergeler
aynı zamanda Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri (2020 hedefleri) içinde temel altığı
oluşturmaktadır. Bu alanda öne çıkan Avrupa ölçeğindeki göstergeler, SEBI
göstergeleri olarak bilinmekte ve tüm Avrupa ülkelerinde ulusal ölçekte yaygın olarak
kullanılmaktadır.
2011-2020 yılları arasında Küresel Stratejik Plan benimsenmiştir. Stratejik Plan’ın
görevi “2020’ye kadar ekosistemlerin dirençliliğini ve temel hizmetleri sağlamaya
devam etmesini garanti altına almak, böylece dünyada yaşam çeşitliliğini güvence altına
almak, insan refahına katkıda bulunmak ve fakirliği azaltmak için biyoçeşitlilik kaybını
durdurmaya yönelik etkili ve acil olarak harekete geçmektir.
41
2020 yılına kadar Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri tüm dünyada biyoçeşitliliğin
korunması ve sürdürülebilir kullanım hedeflerinin uygulanmasında stratejik açıdan
izlenecek yol olarak benimsenmiştir.
Stratejik Plan beş stratejik amaç altında düzenlenmiş olan, 2015 veya 2020 için 20
ana başlık altında hedefleri (“Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri”) kapsamaktadır. Amaçlar ve
hedefler gerek (i) küresel seviyede ulaşılmak istenen büyük amaçları, gerekse (ii) ulusal
veya bölgesel seviyede hedefler belirlenmesi için esnek bir çerçeveyi oluşturmaktadır.
Tablo 5.4. Biyolojik Çeşitlilik 2011-2020 yıllarını kapsayan stratejik plana yönelik olası
göstergeler
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Olası Gösterge Başlıkları
Stratejik amaç A. Biyoçeşitliliği hükümet ve toplum içinde
hakim anlayış haline getirerek, biyoçeşitlilik kaybının temel
nedenlerinin ele alınması
Hedef 1: En geç 2020 itibariyle
insanlar, biyoçeşitliliğin
İnceleme bilinci ve
değerinden ve onu korumak ve
biyoçeşitliliğe yönelik
sürdürülebilir bir şekilde
davranışlar
kullanmak için atmaları gereken
adımlardan haberdardır.
Halkın biyoçeşitlilikle ilgili
sorumlulukları
Olası Birincil Göstergeler
" Biyoçeşitlilik basınçölçer"
Medyada biyoçeşitliliğe çağrı
Resmen onaylanmış eğitim
materyalleri ve Biyoçeşitlilik
eğitimi yapılan okul sayısı
Korunan alanları, doğa tarihi
müzesini ve botanik bahçelerini
ziyaret eden ziyaretçi sayısı
Vatandaş bilim gözlem sistemine
halkın katkıları
Çevresel aktivitelere katılan insan
sayısı
Hedef 2: En geç 2020 itibariyle,
biyoçeşitlilik değerleri, ulusal ve
yerel kalkınma ve fakirliğin
azaltılması stratejilerine ve
planlama süreçlerine entegre
edilmiştir ve uygun olduğunda
ulusal bütçeye ve raporlama
sistemine dahil edilmektedir.
Biyoçeşitliliğin yansıtıldığı
politik kararlar
Biyoçeşitlilik ve ekosistem
hizmetlerinin biyofiziksel
envanterini yapan ülke sayısı
Suyla ilgili ekosistem hizmetlerinin
ulusal planlama süreçlerinde yer
alan ülke sayısı
Biyoçeşitlilik ve ekosistem
hizmetlerinin durumunu ulusal
hesaplarda yansıtan ülke sayısı
(uygun stok ve sermaye hareketi)
Biyoçeşitliliğe yoksulluğu
azaltacak strateji ve ulusal gelişme
planlarında yer veren ülke sayısı
Biyoçeşitliliği yansıtan planlama
süreçleri sayısı
Stratejik çevresel etki
değerlendirmesi veya benzeri
değerlendirme araçlarını kullanan
ülke sayısı
Ötelenen biyoçeşitlilik program
sayısı
42
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Hedef 3: En geç 2020 itibariyle,
sübvansiyonlar dahil olmak
üzere, biyoçeşitliliğe zarar veren
teşvikler, olumsuz etkileri en aza
indirgemek veya önlemek için,
ortadan kaldırılmış, aşamalı
olarak azaltılmış veya
düzeltilmiştir; biyoçeşitliliğin
korunması ve sürdürülebilir
kullanımı için olumlu teşvikler,
ulusal sosyo-ekonomik şartlar
hesaba katılarak, Sözleşme ile ve
diğer ilgili uluslar arası
yükümlülüklerle uyumlu ve
tutarlı biçimde, geliştirilmiştir ve
uygulanmaktadır.
Olası Gösterge Başlıkları
Olası Birincil Göstergeler
Geliştirilen teşvik sistemi
Zararlı teşviklerin tahmini değeri
Hedef 4: En geç 2020 itibariyle,
Hükümetler, iş çevreleri ve her
seviyede ilgi grupları,
sürdürülebilir üretime ve
tüketime erişmeye yönelik
adımlar atmış veya bunun için
planlar uygulamıştır ve doğal
kaynakların kullanım etkilerini
güvenli ekolojik sınırlar içinde
tutmuştur.
Ekolojik ayak izi ve ilgili
kavramlar
Pozitif teşvik geliştirilen ve
uygulanan sayı
Ekolojik ayak izi ve biyokapasite
Su ayak izi
Şehir biyoçeşitliliği Singapur
indeksi (CBI)
Birincil üretimden insana ayrılan
ödenek (HANPP)
Kullanılan toplam su kaynağı oranı
Ekonomik aktiviteler tarafından
kullanılan su yoğunluğu
Sürdürülebilir kaynaklardan elde
edilen ürün oranları
Ticarete konu türlerin durumu
Yaban hayatına ilişkin mal endeksi
ISO 14001 çevresel yönetim
sertifikaları sayısı
Biyoçeşitliliğe dost sertifika
programları
43
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Olası Gösterge Başlıkları
Stratejik amaç B. Biyoçeşitlilik üzerindeki doğrudan
baskıların azaltılması ve sürdürülebilir kullanımın
desteklenmesi
Hedef 5: 2020 itibariyle,
Seçilen biyom, ekosistem ve
ormanlar dahil tüm doğal
habitatların eğilim derecesi
habitatların kaybedilme hızı en
azından yarıya indirilmiş,
mümkün olduğu yerde
sıfırlanmıştır, bozulma ve
parçalanma önemli ölçüde
azaltılmıştır.
Olası Birincil Göstergeler
Karasal habitatların eğilimleri
Sulak alan habitatı kıyısal ve deniz
alanlarındaki eğilimler
Ekosistemlerin parçalanması
Habitat niteliğinde bozulma
Nehirlerin parçalanması
Ormanların parçalanması
Ormanların bozulması
Çölleşmeden etkilenen arazi
Arazi bozulumu ve geliştirme
Hedef 6: 2020 itibariyle, tüm
balık ve omurgasız stokları ve
sucul bitkiler, sürdürülebilir,
yasaya uygun ve ekosisteme
dayalı yaklaşımlar uygulanarak
yönetilmekte ve hasat
edilmektedir, öyle ki; aşırı
balıkçılık önlenmektedir.
Tükenmekte olan tüm türler için
kurtarma planları ve tedbirleri
yürütülmektedir. Balıkçılık,
tehdit altındaki türler ve hassas
ekosistemler üzerinde ciddi
olumsuz etkilere sahip değildir
ve balıkçılığın stoklar, türler ve
ekosistemler üzerindeki etkileri
güvenli ekolojik sınırlar
içindedir.
Balık stoklarındaki eğilimler
Denizel trofik indeks
Sürdürülebilir biçimde deniz
hasatı yapılan pratikler
44
Aşırı balıkçık yapılan veya
tükenmiş balık stokları yüzdesi
Dünya balıkçılık üretimi
Değerli deniz türlerinin yakalanma
eğilimi
Yıllık balık yakalama
Tahrip edici balıkçılık pratiklerinin
mevcudiyeti
Her bir ünite için yakalama çabası
Tükenen türlere yönelik iyileştirme
programı yüzdesi
Hedeflenen türlerin dışında avcılık
yapılan türlerin durumu
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Hedef 7: 2020 itibariyle, tarım,
kültür balıkçılığı ve ormancılık
uygulamalarına maruz alanlar,
biyoçeşitliliğin korunması
sağlanarak, sürdürülebilir bir
şekilde yönetilmektedir.
Olası Gösterge Başlıkları
Sürdürülebilir yönetim altındaki
orman, tarımsal ve su ürünleri
yapılan ekosistem alanı
Olası Birincil Göstergeler
Sürdürülebilir yönetim sertifikası
altındaki orman alanı
Sürdürülebilir yönetim altındaki
tarımsal ekosistemler
Sürdürülebilir yönetim altındaki su
ürünleri ekosistemleri
Organik sertifikalı tarımsal
alanlardaki eğilim
Tarım, orman ve su ürünlerinde
kullanılan alanlardaki eğilimler
Hedef 8: 2020 itibariyle, artık
bitki besin maddesi dahil olmak
üzere kirlilik, ekosistem işleyişi
ve biyoçeşitlilik için zararlı
olmayan seviyelere taşınmıştır.
Nitrojen çökeltisi
Üretim, ithal ihraç ve tüketim
aktivitelerindeki Nitrojen ayakizi
Nitrojen dengesi
Biyoçeşitlilik için su kalite indeksi
Kullanılan toplam su kaynağı oranı
Deniz çevresi ve tatlı suda besin
yükleme
Oksijen azlığı ve yosun patlaması
oluş sıklığı
Sağlık önlemlerinde kullanılan oran
Atık su arıtımı
Su kalitesi
Atık Yönetimi
Hedef 9: 2020 itibariyle, yabancı
yayılımcı türler ve giriş yolları
belirlenmiş ve
önceliklendirilmiştir, öncelikli
olanlar kontrol altına alınmış ve
önlenmiştir, girişlerini ve
yerleşmelerini önlemek için giriş
yollarını yönetmeye yönelik
tedbirler yürürlüktedir
Nitrojen çökeltisi
İstilacı yabancı tür eğilimi
İstilacı yabancı tür eğilimi
İstilacı yabancı tür yönetim planı
Ulusal yönetim/ eylem planları
Hedef 10: 2015 itibariyle, iklim
Nadir ekosistemlerin bütünlük ve
değişikliğinden veya okyanus
derecesi
asitlenmesinden etkilenen
mercan resifleri ve diğer hassas
ekosistemler üzerinde çoklu
insan kaynaklı baskılar, bu
ekosistemlerin bütünlüğünü ve
işleyişini idame ettirecek ölçüde
en aza indirilmiştir.
Stratejik amaç. C: Ekosistemleri, türleri ve genetik çeşitliliği
güvence altına alarak biyoçeşitliliğin durumunun
iyileştirilmesi
45
Mercan resifi durumu
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Olası Gösterge Başlıkları
Hedef 11: 2020 itibariyle, başta
biyoçeşitlilik ve ekosistem
hizmetleri açısından özel öneme
sahip alanlar olmak üzere,
karasal alanların ve iç su
alanlarının en az %17’si ile kıyı
ve deniz alanlarının %10’u, etkin
ve adilane yönetilen, farklı
ekolojik özellikleri temsil eden
ve birbirine iyi bağlanmış
korunan alanlar sistemleri ve
diğer alana dayalı etkin koruma
tedbirleri vasıtasıyla
korunmaktadır ve daha geniş
karasal ve denizel tabiat
alanlarına entegre edilmiştir.
Korunan alanların kapladığı alan
Olası Birincil Göstergeler
Karasal korunan alanların kapladığı
alan
Korunan ekolojik bölgelerin oranı
Denizel korunan
alanların kapladığı alan
İç su korunan alanların kapladığı
alan
Korunan biyo kütlenin oranı
Anahtar korunan alanların oranı
Tampon bölge ve koridorlarla
birlikte korunan alan sayısı
Korunan alan yönetimi
Ekolojik boşluk analizini
tamamlayan ülke sayısı
Korunan alan yönetim etkinliği
Hedef 12: 2020 itibariyle, tehdit
altında olduğu bilinen türlerin
yok olması önlenmiştir ve başta
en fazla düşüşe sahip olanlar
olmak üzere bu türlerin korunma
durumları iyileştirilmiş ve
devamlılığı sağlanmıştır.
Tehdit altındaki türlerin
durumundaki değişim
Seçilmiş türlerin dağılım ve
bolluk eğilimi
Kırmızı liste indeksi
Yaşayan gezegen indeksi
Küresel yabani kuş indeksi
Arktik türlerin eğilim indeksi
Su kuşları popülasyon durumu
indeksi
46
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Hedef 13: 2020 itibariyle, sosyoekonomik ve kültürel değere
sahip diğer türler de dahil olmak
üzere, kültür bitkilerinin, çiftlik
hayvanlarının, evcil hayvanların
ve bunların yabani akrabalarının
genetik çeşitliliği idame
ettirilmektedir ve genetik
erozyonun en aza indirilmesine
ve genetik çeşitliliğin
korunmasına yönelik stratejiler
geliştirilmiştir ve
uygulanmaktadır.
Olası Gösterge Başlıkları
Sosyo ekonomik önemi olan
önemli balık türlerinin, kültürü
yapılan bitkilerin evcil
hayvanların genetik çeşitlilik
eğilimi
Olası Birincil Göstergeler
Nesli tükenme riski altında olan
türlerin üretim oranı
Genetik kaynakların korunması
ve genetik erozyonu azaltıcı
uygulama ve stratejilerin
geliştirilmesi
Sucul türlerin, çiftlik hayvanlarının,
hasatı yapılan gıda ve tarım genetik
kaynaklarının değerlendirmesi
Gen bankasına erişim sayısı
Stratejik amaç D: Herkes için biyoçeşitlilikten ve
ekosistemlerden doğan faydaların çoğaltılması
Hedef 14: 2020 itibariyle, suyla
Sağlık ve refah
ilgili olanlar ve sağlığa, geçime
ve refaha katkıda bulunanlar
dahil, temel hizmetleri sağlayan
ekosistemler, kadınların, yerli ve
yerel toplulukların, fakirlerin ve
savunmasızların ihtiyaçları
hesaba katılarak restore
edilmiştir ve korunmaktadır.
Gıda ve ilaç için biyoçeşitlilik
Su güvenliği
Hedef 15: 2020 itibariyle,
ekosistem dirençliliği ve
biyoçeşitliliğin karbon stoklarına
katkısı, bozulmuş ekosistemlerin
en az %15’inin restorasyonu
dahil, restorasyon ve koruma
yoluyla artırılmıştır, böylece,
iklim değişikliği ile mücadele ve
uyum ile çölleşme ile
mücadeleye katkı sağlamaktadır.
Yerel ekosistemlerdeki mal ve
hizmetlere doğrudan bağımlı olan
toplulukların sağlık ve refahı
Biyoçeşitliliğin besin değeri
Gıda ve ilaç için biyoçeşitlilik
Suya bağlı doğal afetlerin sebep
olduğu ekonomik ve insani kayıplar
İklim nem indeksi
Suya bağlı çatışmalar
Besinsel bütünlük
İnsan eliyle bozulmuş
ekosistemlerde bozulmanın
tekrarlama oranı
Karbon depolama
Zarar görebilecek
ekosistemlerin onarımı
47
Bilimsel değerlendirmeler
tarafından desteklenen diğer
envanterler
(UNFCCC tarafından kullanılan
GHG envanteri) ve karbon
depolama
Ekosistem onarım eğilimi
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Hedef 16: 2015 itibariyle,
Genetik Kaynaklara Erişim ve
Bunların Kullanımından Doğan
Faydaların Eşit ve Adil
Paylaşımı Hakkında Nagoya
Protokolü yürürlüğe girmiştir ve
ulusal mevzuatla uyumlu bir
şekilde işlevseldir.
Olası Gösterge Başlıkları
Olası Birincil Göstergeler
Nagoya Protokolünün
uygulanması
Nagoya Protokolüne taraf ülke
sayısı
Genetik kaynaklara erişim ve
fayda paylaşımı politikalarının
etkinliği
Genetik Kaynaklara erişim ve
fayda paylaşımında genetik kaynağı
kullanan ve tedarik edene yönelik
ulusal tedbirleri alan ülke sayısı
Yetkili ulusal otoritenin ve odak
noktalarının belirlenmiş ülke sayısı
Ulusal genetik kaynaklara erişim
ve fayda paylaşımı mevzuatını
tamamlayan ülke sayısı
Stratejik amaç E: Katılımcı planlama, bilgi yönetimi ve
kapasite geliştirme yoluyla uygulamanın geliştirilmesi
Hedef 17: 2015 itibariyle, her bir Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
taraf ülke, etkin, katılımcı ve
Stratejisi ve Eylem Planını
güncel ulusal biyoçeşitlilik
( UBSEP) uygulama ve
stratejisi ve eylem planını
geliştirme eğilimi
geliştirmiş, politika aracı olarak
onaylamış ve uygulamaya
başlamıştır.
Hedef 18: 2020 itibariyle, ulusal
mevzuata ve ilgili uluslar arası
yükümlülüklere tabi olarak, yerli
ve yerel toplulukların
biyoçeşitliliğin korunması ve
sürdürülebilir kullanımı ile ilgili
geleneksel bilgilerine,
yeniliklerine ve uygulamalarına
ve biyolojik kaynakların
geleneksel kullanım şekline
itibar edilmektedir ve bunlar tüm
ilgili seviyelerde yerli ve yerel
toplulukların tam ve etkin
katılımı ile Sözleşmenin
uygulanmasına tam olarak
entegre edilmiş ve yansıtılmıştır.
Yerel dili konuşanların sayısı ve
dil çeşitliliğinin durum ve
eğilimleri
Geleneksel alanlarda yerli ve
yerel toplulukların arazi
mülkiyet ve arazi değişimindeki
durum ve eğilim
Geleneksel kullanımların durum
ve eğilimleri
48
Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi
ve Eylem Planını
( UBSEP)
revize eden ülke sayısı
UBSEP uygulamasının ulusal
bazda değerlendirme sayısı
Yerel yönetimler tarafından
uygulanan eylem planları ve
stratejilerinin sayısı
Dil çeşitliliğinin durum ve
eğilimleri
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Hedef 19: 2020 itibariyle,
biyoçeşitlilik, onun değeri,
işleyişi, durumu ve eğilimleri ile
kaybedilmesinin sonuçlarına
ilişkin bilgi, bilimsel temel ve
teknolojiler geliştirilmiştir,
yaygın olarak paylaşılmaktadır,
transfer edilmektedir ve
uygulanmaktadır.
Olası Gösterge Başlıkları
Bilimsel teknik işbirliği ve
teknoloji transferi
Olası Birincil Göstergeler
İşbirliği girişimi sayısı
GEF’in ve diğer uluslararası
fonların desteklediği proje sayısı
Bilgi paylaşımı, bilgi değişimi ve
insan iletişim ağı
Hedef 20: En geç 2020
itibariyle, tüm kaynaklardan ve
Kaynakların Harekete
Geçirilmesi Stratejisinde
birleştirilmiş ve kararlaştırılmış
sürece uygun olarak, 2011-2020
Biyoçeşitlilik Stratejik Planının
etkin uygulanması için mali
kaynakların harekete geçirilmesi,
mevcut seviyeye göre önemli
ölçüde artırılmalıdır. Bu hedef,
Taraf ülkeler tarafından
geliştirilecek ve raporlanacak
kaynak ihtiyacı
değerlendirmelerine bağlı
değişikliklere tabi olacaktır.
Kapasite oluşturma programlarının
sayısı ve etkinliğinin geliştirilmesi,
transferinin paylaşılması,
teknolojilere ve bilgilere
uygulanması
Projeler (GEF ve diğer finans
kuruluşları) ulusal bilgi takas
mekanizması unsurları ( sayı,
bütçe, hedef, etki) ile birlikte
Etkin takas mekanizması web sitesi
sayısı
Etkin ulusal takas mekanizması
sayısıyla birlikte teknoloji ve
bilgiye uygulanması ve transferine
odaklanılması
Takas mekanizmasına bilgi tabanlı
girişler (bilgi türü sayısı, niteliği,
kaynağı, popülarite durumu,
değerlendirme notu)
Bilgi tabanlı takas mekanizmasının
kullanımı (kullanıcı sayısı,
araştırılan konular, kullanıcı
yorumları)
Takas mekanizmasının çalışma
alanı (kullanıcı sayısı, yapılan
katkılar)
Merkezi takas mekanizmasından
çıkarılan bilgilerin tıklanma sayısı
Muhafaza edilen tür envanter sayısı
Resmi kalkınma yardımı
49
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Olası Gösterge Başlıkları
Olası Birincil Göstergeler
Sözleşmenin üç amacı
doğrultusunda finans akışında
biyoçeşitlilik için ayrılan yıllık
bütçe oranı
a) Sözleşme doğrultusunda
biyolojik çeşitliliği değerlendiren
ülke sayısı
b) İhtiyaçlar, boşluklar ve
öncelikler için tanımlanan ve
raporlanan bütçe gereksinimi,
c) Ulusal finans planı,
d)Kapasite oluşturma için
gereksinim duyulan bütçe,
Yıllar bazında ulusal bazda
faaliyetler için iç bütçeden sağlanan
miktar
Biyoçeşitlilik odak alanıyla ilgili
Küresel Çevre Fonundan temin
edilen miktar
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
düzeyinde, tarafların desteklendiği
diğer finans kuruluşları
Uluslararası finans kuruluşlarının
sayısı
Ekosistem hizmetlerini kalkınma
planlarına, stratejilere ve
bütçelendirmeye entegre eden ülke
sayısı
Gelişmekte olan ülkelerce
yürütülen Güney-Güney işbirliği
destekleyen girişim sayısı
Kuzey-Güney ve Güney- Güney
arasında kapasite geliştirmeye
yönelik teknik işbirliği sayısı ve
miktarı
Bilincin arttırılması yönünde
biyoçeşitliliğe kaynak ayrılan
girişim sayısı
Gelişmiş ülkeler tarafından
gelişmekte olan ülkelere finans
sağlanılan miktar
2011-2020 Stratejik planın
uygulanmasına yönelik gelişmiş
ülkeler tarafından gelişmekte olan
ülkelere finans sağlanılan miktar
Biyoçeşitliliğe destek sağlayan
pozitif teşvikler ile biyoçeşitliliğe
zararı olan sübvansiyonlar,
reformların uzaklaştırılmasına
ayrılan kaynaklar
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin
Madde 21 kapsamında finans
mekanizmasıyla ilgili miktar ve
girişim sayısı
50
Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri
Olası Gösterge Başlıkları
Olası Birincil Göstergeler
Orman ekosistemlerinde bozulma
ve ormansızlaşmayı azaltacak
ekosistem hizmetlerini de içeren
uluslararası ödenek
Erişim ve fayda paylaşımına
yönelik girişim ve mekanizma
sayısı
Kaynak: UNEP/CBD/AHTEG-SP-Ind/1/2
Küresel ölçekte belirlenmiş olan küresel göstergeler “Biyoçeşitliliğin gidişatının
izlenmesine” yönelik karar vericilere ışık tutmaktadır. Birçok ülkenin ulusal bazda
izleme faaliyetlerinde kullandığı araçlardır. Ülkemizde de korunan alanlar için
belirlenmiş olan korunan alan büyüklüğü ve korunan alan sayısı ülke genelinde korunan
alan gidişatı konusunda fikir verme adına izlenen iki izleme göstergesidir. Belirlenen iki
kriter doğrultusunda korunan alanlar ulusal bazda izlenmekte ve karar vericilere karar
alma süreçlerinde yardımcı olma adına rapor edilmektedir. Ayrıca seçilen/ hedef tür ve
habitatlar olarak belirlenen biyoçeşitlilik unsurları bazında izlenen türün popülasyon
değişimi ve yaşam alanları nezdinde yürütülmektedir.
Ülkemizde izleme faaliyetlerinde; korunan alan sayısı, korunan alan büyüklüğü,
korunan alan yönetim etkinliği, korunan alan ziyaretçi sayısı, korunan alan statü
durumu, korunan alan plan durumu, eko-turizm ve yangına yönelik yapılan plan sayısı,
tür koruma ve izleme programları, türün yaşam alanı, türün yuvalama alanı, türün
popülasyonu, hedef türe yönelik tehditler, eğitim ve kapasite geliştirmeye yönelik
faaliyet sayısı v.s. gibi göstergeler üzerinden izleme çalışmaları yürütülmektedir.
Biyolojik çeşitliliğin izlenmesinde kullanılan göstergelerin geliştirilmesinde
küresel ölçekte kullanılan göstergelerden yararlanılarak ülkemize uygun olanlar
seçilerek zaman içinde ulusal izleme amaçlarımız doğrultusunda kullanılarak denenmeli
ve uygun olanlar ulusal izleme faaliyetlerinde geliştirilerek kullanılmalıdır.
Dağ ceylanı
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
51
Akdeniz zıpzıpı
Alev ateşi
Anadolu gelinciği
Büyük mor bakır
Büyük bakır
Büyük inci
Cengaver
Geyer’in yalancı cadısı
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
52
Trichodes quadriguttatus (Cleridae)
Fotoğraf: Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ
6-KORUNAN ALANLARI İZLEME FAALİYETLERİ
Biyolojik çeşitlilik unsuru olarak ekosistemler önemli yere sahiptir. Her bir
ekosistem tipi kendi içinde farklı habitatları barındırmaktadır. Ülkemizdeki çeşitli
statülerde bulunan korunan alanların ülke yüzölçümüne oranı 2000 yılından sonra
%4’ten 2012 yılı sonu itibariyle %7,24’lere yükselmiştir.
Ulusal bazda sahip olduğumuz korunan alanlara yönelik sayısal verilerin
derlenmesi maksadıyla Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
koordinasyonunda ve Bilgi İşlem Daire Başkanlığının katkılarıyla, korunan alanlar
öznitelik bilgilerinin derlenmesi için Bölge Müdürlükleri ile birlikte çalışma
yürütülmüştür. Koruma statülerine yönelik sayısal verilerin derlenmesi ve bu verilerin
sayısal ortama aktarılması doğrultusunda Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Doğa
Koruma ve Milli Parklar) Bölge Müdürlükleri personeline eğitimler düzenlenmiş ve bu
verilerin Orman ve Su İşleri Bakanlığı veri tabanına veri girişleri sağlanmıştır.
Bu çalışmada korunan alanlara ilişkin sayısal verilerin derlenmesi, korunan
alanların statü durumları ve birden fazla korunan alan statüsüne sahip alanların
belirlenmesi, bu alanların statü durumlarının teke indirilmesi için öneri ve gerekçelerin
tespit edilmesi, alana ilişkin bilimsel verilerin öznitelik bilgileriyle birlikte tüm sayısal
verilerin veri tabanına giriş işlemleri yapılmıştır.
Söz konusu çalışmalar neticesinde 31 Aralık 2012 tarihi itibariyle Doğa Koruma
ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü yetkisinde olan korunan alanların sayısı, alan
büyüklükleri ve plan durumları aşağıdaki tabloda verilmektedir.
53
Tablo 6.1. Korunan alanlar izleme göstergeleri
Korunan Alanlar
Sayısı
Alan(ha)
2012 yılı öncesinde
Planı yapılan
korunan alan
sayısı
2012 yılında Planı
yapılan korunan
alan sayısı
Milli Parklar (MP)
40
848.119
27
Tabiatı Koruma Alanları
(TKA)
Tabiat Anıtları( TA)
31
63.694
-
5 MP’ın planı
onaylanmış,
2 MP’nın Plan revizyonu
yapılarak onaylanmıştır.
11 MP’ın Plan hazırlığı
ve 3 MP’ın Plan
revizyon çalışmaları
devam etmektedir.
-
107
5.712,48
-
-
Tabiat Parkları ( TP)
184
81.989
30
80
1.201.212
25
Yaban Hayatı
Geliştirme Sahaları
(YHGS)
5 TP’nın planı
onaylanmış,
1 TP’nın Plan revizyonu
yapılarak onaylanmıştır.
11 TP’nın Plan
hazırlanması çalışmaları
devam etmektedir.
18 adet YHGS Yönetim
Planı onaylanmış;
5 adet YHGS Yönetim
Planı onaya hazır hale
getirilmiştir.
Kaynak: DKMP Gn. Md. Milli Parklar Daire Başkanlığı, Yaban Hayatı Daire Başkanlığı-2012
Tablo 6.2. Bitki Coğrafyası Bölgelerine göre korunan alanlar
Bitki Coğrafyası Bölgelerine Göre Korunan Alanlar
Alan (Ha)
Tek Yüzey Haline Getirilmiş Korunan Alanlar
Bitki Coğrafyası
Bölgesinin
Oran %
Toplam Alanı
(Ha)
Avrupa Sibirya Bitki Coğrafyası Bölgesi Üzerinde
729.663,78
11.320.065,49
%6.45
Akdeniz Bitki Coğrafyası Bölgesi Üzerinde
789.431,60
16.199.446,27
%4.87
İran Turan Bitki Coğrafyası Bölgesi Üzerinde
2.666.687,79
50.146.687,77
%5.32
Toplam
4.185.783,17
77.666.199,53
%5.39
54
Tablo 6.3. DKMP, OGM, ÖÇK alanları ve Doğal Sit alanları ile birlikte
tek yüzey haline getirilmiş korunan alanlar
DKMP, OGM, ÖÇK Alanları ve Doğal Sit Alanları
ile Birlikte
Tek Yüzey Haline Getirilmiş Korunan Alanlar
Alan (Ha)
Oran %
Deniz Üzerinde
397.446,63
%6,57
Kara Üzerinde
5.647.568,45
%93,43
Toplam
6.045.015,08
%100,00
Kaynak: Orman ve Su İşleri Bakanlığı,2012
Türkiye Yüzölçümü: 77.998.600,81 ha.
Yapılan bu çalışma ile karasal korunan alanların ülke yüz ölçümüne oranının %7,24
olduğu ortaya konulmuştur.
Tablo 6.4. Korunan alanların sayısı
Orman ve Su İşleri Bakanlığı
Korunan Alanlar
Sayısı
Milli Park
40
Tabiat Parkı
184
Tabiatı Koruma Alanı
Tabiat Anıtı
31
107
Yaban Hayatı Geliştirme Sahası
80
Sulak Alanlar
Gen Koruma Ormanı
Muhafaza Ormanları
135 1
238
54
Tohum Meşceresi
349
Tohum Bahçesi
179
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Korunan Alanlar
ÖÇK Alanları
Doğal Sit Sayısı
Kaynak: Orman ve Su İşleri Bakanlığı-2012
Sayısı
15
1273
Küresel ölçekteki korunan alan yüzdeliği olarak Biyolojik Çeşitlilik
Sözleşmesi’ne göre, 2020’ye kadar, karasal ve iç su alanlarının yüzde 17’si ile kıyı ve
deniz alanlarının yüzde 10’unun korunan alan sistemine alınması hedefi yer almaktadır.
Söz konusu çalışma sonucunda elde edilen haritalar aşağıda yer almaktadır.
Bu sayı tüm sulak alanları değil sadece uluslar arası kriterlere göre belirlenmiş alanları
kapsamaktadır.
1
55
Şekil 6.1. Bitki Coğrafyası Bölgeleri
Avrupa-Sibirya Bölgesinin Toplam Alanı (ha): 11.320.065,49 Akdeniz Bölgesinin Toplam Alanı (ha): 16.199.446,27 İran-Turan Bölgesinin Toplam Alanı (ha):50.146.687,77
56
Şekil 6.2. Korunan alanlar
57
Şekil 6.3. DKMP, OGM Korunan alanlar
58
Şekil 6.4. DKMP, OGM, ÖÇK ve Doğal Sitler
59
Sulak Alanlar
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda ekolojik açıdan öneme sahip akarsular da
olmak üzere 1282 adet sulak alan bugüne kadar tespit edilmiştir. Tespit edilen
alanlardan 135 adet sulak alanın Ramsar Kriterlerini karşılayan uluslararası öneme sahip
sulak alan niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Uluslararası öneme sahip sulak
alanlardan 13 tanesi “Ramsar Alanı” statüsünde ilan edilmiştir.
Tablo 6.5. Sulak alanlar
Sayısı
Alanı (ha.)
Uluslararası öneme
sahip sulak alanlar
Ramsar alanı
122
1.465.526
Plan Durumu
31 Aralık 2012
itibariyle
13
13
179.898
10
TOPLAM
135
1.645.424
23
Sulak Alanlar
Kaynak: DKMP Gn. Md. Hassas Alanlar Daire Başkanlığı
Özellikle 2012 yılında başlatılan Sulak Alan Biyolojik Çeşitlilik Araştırma
Projeleri bugüne kadar sulak alanlar üzerine yapılan en kapsamlı proje niteliğindedir.
2012 yılı içinde başlayan Sulak Alan Alt Havzası Biyolojik Çeşitlilik Araştırma
Projeleri kapsamında 28 sulak alanın alt havzasında toplam 39 sulak alanda etüt
çalışmaları yapılmıştır. Bu projelerden 28 adedi 2012 yılı sonunda tamamlanmıştır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca 1999-2012 yılları arasında 23 adet sulak alan
yönetim planı hazırlanmış, Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun uygun görüşü ile
yürürlüğe girmiştir. Bu planlar:
1. Göksu Deltası (Mersin 1999),
2. Manyas Gölü (Balıkesir 2003),
3. Uluabat Gölü (Bursa 2003),
4. Gediz Deltası (İzmir 2007),
5. Kızılırmak Deltası ( Samsun 2008),
6. Akşehir-Eber Gölleri (Afyon-Konya 2008),
7. Sultan Sazlığı (Kayseri 2008),
8. Yumurtalık Lagünü (Adana 2008),
9. Eğirdir Gölü (Isparta 2008),
10. Burdur Gölü (Burdur 2008),
11. Acarlar Gölü Longoz Ormanı (Sakarya, 2009)
12. Hazar Gölü (Elazığ, 2010)
13. Gökgöl-Işıklı Gölleri (Denizli, 2010)
14. Karakuyu Sazlıkları (Afyon, 2010)
15. Seyfe Gölü (Kırşehir, 2010)
16. Kuyucuk Gölü (Kars, 2010)
17. Efteni Gölü (Düzce 2012)
60
18. Tödürge Gölü (Sivas 2012)
19. Ulaş Gölü (Sivas 2012)
20. Kozanlı-Gökgöl (Konya 2012)
21. Hürmetçi Sazlıkları (Kayseri 2012)
22. Balıkdamı Gölü (Eskişehir 2012)
23. Akyatan Tuzla Lagünü (Adana 2012)
Şekil 6.5. Sulak alan yönetim planı sayısının yıllara göre kümülatif dağılımı
Kaynak: DKMP Gn. Md. Hassas Alanlar Daire Başkanlığı
Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları
Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarının türlere göre dağılımına bakıldığında 22
sahanın Yaban Keçisi için, 15 sahanın Kızıl Geyik için, 16 adet saha ise su kuşları için
tesis edildiği görülmektedir. Daha sonra Karaca, Yaban Koyunu, Ceylan, Çengel
Boynuzlu Dağ Keçisi, Ayı, Sırtlan, Alageyik, Dağ Horozu, Sülün, Toy gibi türlerimiz
için tesis edilen sahalar yer almaktadır.
Bu sahalarda köy tüzel kişilikleri ve belde belediyeleri ile yapılan işbirliği ile
koruma çalışmaları yapılmaktadır ve bu kapsamda 2012 yılı içerisinde 46 köy tüzel
kişiliği ve belde belediyesi ile işbirliği yapılmıştır. Yapılan bu işbirliği çalışması ile
gerek yaban hayvanlarının yerel halk tarafından korunması sağlanmış gerekse kırsal
kalkınmaya destek olunmuştur.
Yaban Hayvanları 2012 yılında yerli tasma ile ilk defa takibe alınmıştır. YHGS ve
Yaban Hayatı yerli gözlem aracı ile takip edilmesi çalışmaları yürütülmüş, ayrıca
YHGS ile Yaban hayvanlarının havadan takip edilmesi için uzaktan kumandalı gözlem
aracı üretilmiş, yapılan denemelerde (video ve fotoğraf çekimleri) başarılı sonuçlar
alınmıştır.
Yaban Hayatı Gelişme Sahalarında (YHGS) hedef türlere yönelik envanter
çalışmaları özellikle türün popülasyonunun izlenmesine yönelik verileri içermektedir.
61
Tablo 6.6. Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarındaki envanter çalışmaları
NO
ALAN ADI
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
Adana Maraş Hançerderesi YHGS
Adana Pozantı Karanfildağı YHGS
Afyon Sandıklı Akdağ YHGS
Ankara Beypazarı Kapaklı YHGS
Ardahan Posof YHGS
Balıkesir-Kütahya Akdağ YHGS
Bartın Ulus Sökü YHGS
Bitlis Adilcevaz Süphandağı YHGS
Bolu Göynük Kapıormanı YHGS
Bolu Yedigöller YHGS
Bolu Abant YHGS
Çorum Kargı Kösdağ YHGS
Erzurum İspir Vercenik Dağı YHGS
Erzurum Oltu YHGS
Eskişehir Mihallıçık Çatacık YHGS
Hatay İskenderun Arsuz YHGS
İzmir Bayındır Ovacık YHGS
Karabük Sırçalı Kanyonu YHGS
Karabük Yenice YHGS
Kastamonu Aydavaz Kartdağı YHGS
Kastamonu Ilgazdağı YHGS
Kastamonu Taşköprü Elekdağı YHGS
Kastamonu Tosya Gavurdağı YHGS
Kayseri Yahyalı Aladağlar YHGS
Konya Bozdağ YHGS
Kütahya Merkez Altıntaş YHGS
Kütahya Tavşanlı Çatak YHGS
Kütahya Merkez Türkmenbaba YHGS
Mersin Mut Kestel Dağı YHGS
Mersin Tarsus Kadıncık Vadisi YHGS
Mersin Çamlıyayla Cehennemderesi YHGS
Mersin Hisardağı ve Gedikdağı YHGS
Mersin Tarsus Hopur Topaşır YHGS
Muğla Köyceyiz YHGS
Muğla Yılanlı Çakmak YHGS
Niğde Çamardı Demirkazık YHGS
Osmaniye Zorkun Yaylası YHGS
Şanlıurfa Kızılkuyu YHGS
Zonguldak Yeşilöz YHGS
HEDEF TÜR /
TÜRLER
Y. Keçisi
Y. Keçisi
K. Geyik
K. Geyik
Dağ Horozu
K. Geyik
K. Geyik, Karaca
ÇDBK
K. Geyik
K. Geyik, Karaca
K. Geyik
Karaca
ÇDBK, Y. Keçisi
Y. Keçisi
K. Geyik
Y. Keçisi, Karaca
Karaca
Karaca
K. Geyik, Karaca
K. Geyik
K. Geyik
K. Geyik
K. Geyik
Y. Keçisi
Y. Koyunu
Toy Kuşu
K. Geyik
K. Geyik
Y. Keçisi
Y. Keçisi
Y. Keçisi
Y. Keçisi
Y. Keçisi
Y. Keçisi
Y. Keçisi
Y. Keçisi
Karaca
Ceylan
K. Geyik, Karaca
ENVANTER SONUÇLARI
Y. Keçisi:18
Y. Keçisi:1159
K.Geyik:256
K.Geyik:66
Dağ Horozu:178
K.Geyik:2
K.Geyik:8, Karaca:212
ÇDBK:0
K.Geyik:48, Y. Domuzu:560
K.Geyik:620, Karaca:845
K.Geyik:139, Karaca:50
K.Geyik:83, Karaca:86
ÇDBK: 84 Y. Keçisi:400
Y. Keçisi:168
K.Geyik:116
Y. Keçisi:324 Karaca:37
Karaca:129
Karaca:27
K.Geyik:202, Karaca:372
K.Geyik:111, Karaca:589
K.Geyik:296, Karaca:636
K.Geyik:132, Karaca:120
K.Geyik:75, Karaca:63
Y. Keçisi:468
Y. Koyunu:497
Toy Kuşu:32
K.Geyik:87
K.Geyik:139
Y. Keçisi:391
Y. Keçisi:450
Y. Keçisi:458
Y. Keçisi:842
Y. Keçisi:357
Y. Keçisi:2521
Y. Keçisi:82
Y. Keçisi:1478
Karaca:192
Ceylan: 373
K.Geyik:32, Karaca:118
* Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarımızdaki envanter çalışmalarının ilk aşaması olan arazi çalışmaları çiftleşme dönemlerinde
yapılmakta olup çalışmalar 2012 Kasım-Aralık aylarında başlayıp 2013 Şubat aylarında sonlandırılmaktadır. Arazide elde verilerin
değerlendirilmesi, yorumlanması gibi iş ve işlemlerden oluşan büro çalışmalarının İl Şube Müdürlüklerince henüz tamamlanmamış
olması sebebiyle 23 adet Yaban Hayatı Geliştirme Sahasına ilişkin envanter raporları henüz değerlendirilememiş ve 2 adet Yaba n
Hayatı Geliştirme Sahası envanter çalışması da yöredeki güvenlik problemleri nedeniyle yapılamamıştır
62
Oxythyrea albopicta (Scarabaeidae)
Fotoğraf: Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ
7- KORUNAN ALANLAR YÖNETİM ETKİNLİĞİNİN İZLENMESİ
Biyolojik çeşitliliğin ve doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir yönetimi,
önceliği giderek artan bir konu olarak dünya gündeminde yer almaktadır. Genetik çeşitliliğin
tür ve ekosistem çeşitliliğiyle birlikte korunması ve devamlılığının sağlanması, gelecek
kuşaklar için yaşamsal öneme sahip bir konu olduğu tartışmasız olarak kabul edilmektedir. Bu
noktada eldeki en güçlü araç, etkili biçimde yönetilen korunan alanlardır.
Günümüzde korunan alan uygulamaları, ulusal ve bölgesel ölçeğin ötesinde,
küresel anlamda ele alınmaya başlamıştır. Bu bağlamda; uluslararası sözleşmeler ve
kurumlar yoluyla ortak hedefler ve ölçütler belirlenmesi ve bütüncül bir korunan alan
ağının oluşturulması ortak bir amaç olarak ortaya çıkmaktadır. Biyolojik Çeşitlilik
Sözleşmesi'nin (BÇS) getirdiği yaptırımlar ile IUCN (Uluslararası Doğa Koruma
Birliği) tarafından geliştirilmiş Korunan Alan Kategorileri; bu konuda uluslararası
çerçeveyi belirleyen iki önemli gerekçedir.
Bu bağlamda ülkemizin taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında
korunan alanlara yönelik iş programları hazırlanmıştır. Söz konusu iş programındaki
Amaç 4.2 “Korunan alanların yönetiminde etkinliğin değerlendirilmesi ve
geliştirilmesi” çerçevesinde Sözleşmeye taraf ülkelerin ulusal korunan alanlarının
yönetim etkinliğini değerlendirmeleri gerekmektedir. Korunan alanların yönetim
etkinliğinin izlenmesine yönelik iki kısımdan oluşan anket hazırlanmıştır. Bu anketler
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Doğa Koruma ve Milli Parklar) 15 Bölge
Müdürlüğüne gönderilmiş olup, ellerindeki veriler ve yönetimle ilgili değerlendirmeleri
doğrultusunda doldurmaları istenmiştir. Anketler Bölge Müdürlüklerindeki her bir
korunan alana ait, yöneticilerin bakış açılarını yansıtmakta olup, korunan alanların
yönetimindeki ihtiyaçları, sıkıntıları ve korunan alanlar üzerine tehditleri ortaya
koymaktadır.
63
Anketin birinci kısmında korunan alanın özellikleri, statüsü, mülkiyet durumu,
yönetim birimi, bütçe durumu, personel durumu, yönetim amaçları, kaynak değerlerini
vb. öğrenmeye yönelik anket soruları mevcuttur. Bu kısımdan çıkan sonuçlar korunan
alanın mevcut durumunu, var olan sıkıntıları, alandaki verilerin yeterliliği veya
yetersizliği, ihtiyaç ve eksiklikleri çözmeye yöneliktir. Bu doğrultuda anketlerden çıkan
yönetim etkinlikleri cevaplarının sayısal verilere dönüştürülmesiyle gerek sayısal veriler
gerekse yüzdelikler belirlenmiş olup, grafiksel olarak da irdelenmiştir. Toplam 15
Bölge Müdürlüğü tarafından doldurulan 475 adet anket formu değerlendirmeye
alınmıştır. Elde edilen tespitler aşağıda ayrıntılı olarak verilmektedir.
Korunan Alanların Uluslararası Statüsü:
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan
alanlar uluslararası statüsü var cevabı verilen alan yüzdesi %21, yok cevabı verilen alan
yüzdesi %79 olarak çıkmıştır.
Tablo 7.1 Korunan alanların uluslararası statüsü
Korunan alanlar
uluslararası statüsü
Var
Yok
Toplam
Toplam
99
376
475
Yüzde
%21
%79
%100
Anketlerde korunan alanların hangi statülerle örtüştüğü yazılmış olup, örtüşen
alanlar; 1. derece doğal sit alanı, 2. derece doğal sit alanı, 3. derece doğal sit alanı,
muhafaza ormanı, devlet ormanı, milli park, sulak alan, tabiat parkı, yaban hayatı
geliştirme sahası, arkeolojik sit alanı, tarihi sit, kaplumbağa yuvalama alanı, Ramsar
alanı, arkeolojik ve kentsel sit alanı, özel çevre koruma bölgesi, askeri bölge olarak
bildirilmiştir.
Tablo 7.2 Korunan alanların statü örtüşme durumu
Statülerle Örtüşme
Durumu
Var
Yok
Toplam
Toplam
114
361
475
Yüzde(%)
%24
%76
%100
Anketlerde korunan alanların mülkiyet durumlarına verilen cevaplarda en yüksek
yüzde, % 57 ile orman olarak belirlenmiştir. Bunu % 16 ile diğer ve % 10 ile ormandiğer özel mülkiyetlerin birlikte olduğu alanlar izlemiştir. Anketlerde yüzde olarak en az
çıkan mülkiyet oranı ise orman ve özel alanların birlikte olduğu yerler olarak tespit
edilmiştir.
64
Tablo 7.3. Korunan alanların mülkiyet durumu
Mülkiyet Durumu
Toplam
Orman
270
Diğer (Hazine, KültürTurizm vb).
74
Özel
12
Diğer-Özel
35
Orman-Özel
12
Orman-Diğer
24
Orman-Diğer-Özel
48
Toplam
475
Yüzde(%)
%57
%16
%3
%7
%3
%5
%10
%100
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan
alanların mevcut ödenek durumunun % 56’sında yeterli % 44’ünde ise yeterli olmadığı
tespit edilmiştir.
Tablo 7.4. Korunan alanların mevcut ödenek durumu
Mevcut Ödenek Durumu
Yeterli
Yeterli değil
Toplam
Toplam
264
211
475
Yüzde(%)
%56
%44
%100
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre korunan
alanlara giriş ücretleri, para cezaları, tesisi kiralama vb. katkısının var olup olmadığı
sorusuna % 24’ü “Var” %76’sı ise “Yok” şeklinde görüş bildirmiştir. Ayrıca Bölge
Müdürlükleri bu katkıları; giriş ücretleri, izin irtifak geliri, işletmeciliği ihale edilen
tesislere ait gelirler, kamp alanı gelirleri, bungalovların kira geliri, av geliri, kara
avcılığı kanununa muhalefetten dolayı kesilen idari para cezaları, saz kesim bedelleri,
avlanma pulu, sulak alan faaliyetleri olarak bildirmiştir.
Tablo 7.5. Korunan alanlara giriş ücretleri, para cezaları, tesisi kiralama vb. katkılar
Korunan alanlara giriş
ücretleri, para cezaları
tesisi kiralama vb. katkısı
var mı?
Toplam
Yüzde(%)
Var
114
%24
Yok
361
%76
Toplam
475
%100
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan
alanların %36’sında alanların planının bulunduğu, % 64’ünde ise alanların planının
olmadığı tespit edilmiştir (anketlere göre plan yapım aşamaları devam eden birçok alan
sonuçlarda gösterilmemiştir).
65
Ayrıca Bölge Müdürlükleri korunan alanların plan durumu için aşağıdaki
görüşleri bildirmiştir:
 UDGP olmayan korunan alanların büyük bir kısmında gelişme planları
hazırlama ve onay aşamasındadır.
 Gelişme planları olan bazı alanlarda ise planların revizesi için çalışmalar
yapılmaktadır.
 Plan bulunmamaktadır.
Tablo 7.6. Korunan alanların plan durumu
Korunan Alanların Plan
Durumu
Toplam
Var
169
Yok
306
Toplam
475
Yüzde(%)
%36
%64
%100
Korunan alanlarda yönetim amaçları:
Anketlerde korunan alanların yönetim amaçları değerlendirilmiş ve gelen cevaplara
göre yönetim amaçlarında gruplandırma yapılmıştır:
 Jeolojik-jeomorfolojik, tarihi, rekreasyonel, su kaynakları, sosyokültürel peyzaj
amaçları
 Biyolojik çeşitlilik değerlerinin, flora ve faunanın korunması, devamlılığının
sağlanması ve gelecek nesillere aktarılması
 Koruma-kullanma dengesinin sağlanması
 Sürdürülebilir av yaban hayatının sağlanması
 Biyolojik çeşitliliğin korunarak geliştirilmesi ve iyileştirilmesinin sağlanması
 Doğal güzelliklerin korunarak turizme açılmasının sağlanması
 Milli Parkı tanıtmak için lüzumlu tanıtıcı ve bilgi verici tesislerin yapılması
 Alandaki ekosistemleri etkileyen çevre kirliliğinin önlenmesi
 Korunan alana ilişkin bilincin arttırılması
 Sürdürülebilirlik, çevreye duyarlı, koruma kullanma dengesi içinde, toplumun
giderek artan açık hava rekreasyon gereksiniminin düzenli bir şekilde temin
edilmesi
 Yöresel ekonominin desteklenmesi
 Milli Parkı tanıtmak için lüzumlu tanıtıcı ve bilgi verici tesislerin yapılması
 Bilim ve eğitim amaçlı kullanılması
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre korunan
alanlarda, “Korunan alanda ekonomik değeri olan türlerin ve diğer kaynak değerlerinin
durumu” sorusuna verilen yanıtların %42’sinde kaynak değerlerinin var olduğu,
%58’nin kaynak değerinin olmadığı ortaya çıkmıştır.
66
Tablo 7.7. Korunan alanda ekonomik değeri olan türlerin ve diğer kaynak değerlerinin
durumu
Korunan alanda
ekonomik değeri olan
türlerin ve diğer kaynak
değerlerinin durumu
Toplam
Yüzde(%)
Var
198
%42
Yok
277
%58
Toplam
475
%100
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, yerel halktan
korunan alanlardan ekonomik fayda sağlayanlar %40, sağlamayanlar ise %60 olarak
tespit edilmiştir.
Tablo 7.8. Yerel halkın ekonomik fayda sağlama durumu
Yerel halkın ekonomik
fayda sağlama durumu
Toplam
Var
190
Yok
285
Toplam
475
Yüzde(%)
%40
%60
%100
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, yerel halktan
korunan alana katkısı olanlar % 27, katkısı olmayanlar ise %73 olarak tespit edilmiştir.
Tablo 7.9. Yerel halkın korunan alana katkısı
Yerel halkın korunan
alana katkısı
Toplam
Var
129
Yok
346
Toplam
475
Yüzde(%)
%27
%73
%100
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre korunan
alanlarda yerel halkın korunan alana zarar durumuna var diyenler %32, yerel halkın
korunan alana zararı durumu yok diyenler ise %68 olarak tespit edilmiştir.
Tablo 7.10. Yerel halkın korunan alana zararı
Yerel halkın korunan
alana zararı
Toplam
Var
154
Yok
321
Toplam
475
Yüzde(%)
%32
%68
%100
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan
alanlardan kapasite ihtiyacı olanlar %54, kapasite ihtiyacı olmayanlar %46 olarak tespit
edilmiştir.
67
Tablo 7.11. Korunan alan yönetimi için kapasite ihtiyacı durumu
Korunan alan yönetimi
için kapasite ihtiyacı
durumu
Toplam
Var
256
Yok
219
Toplam
475
Yüzde(%)
%54
%46
%100
Ayrıca kapasite ihtiyacı durumu:
 Personel (orman muhafaza memuru, orman mühendisi, avukat, inşaat
mühendisi, elektrik mühendisi, harita mühendisi, peyzaj mimarı, hidrojeoloji
mühendisi, büro elemanı, teknik ressam, bahçıvan, biyolog, veteriner, işçi,
şoför)
 Araç (pikap, çevre koruma botu, atv motoru, arazi aracı, yangın söndürme
aracı)
 Teçhizat malzeme (dürbün, teleskop, foto kapan, gece görüş, kuş gözlemi ve
fotoğraf çekmek için araç) şeklinde bildirilmiştir.
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan
alanlarda eko-turizm faaliyetleri olanların oranı %36, olmayanların oranı ise %64 olarak
tespit edilmiştir.
Tablo 7.12. Korunan alanlarda eko-turizm faaliyet durumu
Korunan alanlarda ekoToplam
turizm faaliyet durumu
Var
170
Yok
305
Toplam
475
Yüzde(%)
%36
%64
%100
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan
alanlarda personele yönetim hedeflerini gerçekleştirmek için verilen eğitim için yeterli
diyenler %59, yeterli değil diyenler %41 olarak tespit edilmiştir.
Tablo 7.13. Personele yönetim hedeflerini gerçekleştirmek için verilen eğitimin durumu
Personele yönetim
hedeflerini
gerçekleştirmek için
verilen eğitimin durumu
Toplam
Yüzde(%)
Yeterli
278
%59
Yeterli değil
197
%41
Toplam
475
%100
68
Öneri olarak da; korunan alanlarla ilgili seminerler ve eğitimler (sulak alanlarla
ilgili klavuzluk ve alan yönetimi ile ilgili mevzuat eğitimi, ekoturizm ) benzer alanlar ve
uygulamalar hakkında yurt içi, yurt dışı gezilerinin olabileceği, diğer illerdeki
uygulamaların yerinde gösterilmesi, kendi personelimizden başlayarak amaç/hedef
birlikteliği sağlanmasının önemi belirtilmiştir. Bölge Müdürlüğü bazında, her korunan
alanın kaynak değerleri gözetilerek ve tehditlere karşı çözüm önerileri üretmek üzere
yöre halkıyla birlikte seminerler düzenlenmesi ve yöre halkının korunan alanlara
yönelik bilinçlendirilmesi yönünde öneriler elde edilmiştir.
Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan
alanlarda hukuki sorun var şeklinde cevap verenler %20, hukuki sorun yok yönünde
cevap verenler %80 olarak tespit edilmiştir.
Tablo 7.14. Korunan alanlarla ilgili hukuki sorunların durumu
Korunan alanla ilgili
hukuki sorunlar var mı?
Toplam
Var
97
Yok
378
Toplam
475
Yüzde(%)
%20
%80
%100
Karşılaşılan hukuki sorunlar; Orman Kanunu ve Milli Parklar Kanununa
muhalefet suçları (kaçak ağaç kesimi, kaçak su alımı, kaçak yol yapımı, yangına
sebebiyet) işletmelerin kaçak yapılaşmaları, alacak davaları, hazineye ait olan alanlarda
tahsis sorunu mülkiyet sorunları, mevcut tesislerin ruhsatlandırma problemleri, açma ve
işgal, Kara Avcılığı Kanunu, kaçak su ürünleri avcılığı, doğal sit kaynaklı davalar, arazi
kullanımından kaynaklanan ve sözleşmeden kaynaklanan sorunlar olarak belirtilmiştir.
Ayrıca Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Doğa Koruma ve Milli Parklar) Bölge
Müdürlükleri sorumlulukları dahilinde yer alan Milli Park ve Tabiat Parklarında mevcut
durumun ortaya konması, temizlik ve alan yönetimine yönelik ihtiyaç ve tehditlerin
tanımlanması ile korunan alanın değerlerinin ne kadar korunduğunu, yönetim ve
koruma hedef ve amaçlarına ulaşılmasında ne kadar yol alındığının ortaya konulması ve
2873 sayılı Milli Parklar Kanununa tabi alanların daha etkin yönetilmesi, insan gücü ve
kaynaklarının daha etkili kullanılması, yönetim etkinliğini azaltan nedenlere zamanında
doğru teşhis konulması ve buna yönelik doğru ve etkin politikaların geliştirilmesi
amacıyla yönetim etkinliği izleme sistemi uygulamasına yönelik olarak, 2012 yılı içinde
"Çevre Temizliği ve Genel Bakım Denetlemesi", "Ödenek Durumlarının İzlenmesi",
"Uzun Devreli Gelişme Planı Uygulamalarının İzlenmesi" ve "Yönetim Etkinliğinin
İzlenmesi" Formları hazırlanarak, gerekli denetim ve kontrol çalışmaları
gerçekleştirilmiştir.
Bu çerçevede; 2012 Yılında I. , III. ve IV. Bölge Müdürlüğünde çalışmalar
tamamlanmış olup, izleme sürecinde 66 Tabiat Parkı’nda Çevre Temizliği ve Genel
Bakım Denetlemesi, 17 Milli Park’ta ise Yönetim Etkinliğinin İzlenmesi (METT) ile
Çevre Temizliği ve Genel Bakım Denetlemesi çalışmaları ve denetimleri yapılmıştır.
Anketin ikinci kısımda ise korunan alana yönelen tehditleri tespit etmeye yönelik
sorular yer almaktadır. Bu bölümde yapılaşma, tarımsal uygulamalar, enerji ve
madencilik, ulaşım, doğal kaynak kullanımı, alana zarar veren faaliyetler, doğal sistem
69
değişiklikleri, istilacı türler, kirlilik, iklim değişikliği, jeolojik olaylar, kültürel ve sosyal
tehditler gibi tehdit edici unsurlar hakkında anket soruları hazırlanmıştır. Bu anket
sorularında tehdit derecesini belirtmek için Yüksek (3), Orta (2), Düşük (1) ve Tehdit
Yok (0) şeklinde kodlamalar yapılmıştır. Tehdit derecelerinin her bir alan için
ortalamaları alınmış ve korunan alanlarda en yüksek derecedeki tehdit unsurları
yüksekten–tehdit yok’a kadar sıralanmıştır. Ortalamalarda yüksek çıkan tehditler, bu
konuda alınacak önlemler ve yapılacak çalışmalar için yol gösterici mahiyette olmuştur.
Anketlerde verilen tehdit derecelerine göre çok düşük düzeylerde çıkanlar dahil
bütün tehdit unsurları önemlidir ve değerlendirmeye katılmıştır. Çünkü küçük ve
önemsenmeyecek derecede olan tehditlerin ilerleyen dönemlerde daha üst sıralamalara
yükselme ihtimaline karşı bugünden önlem almak korunan alanlarımızın geleceği
açısından önem taşımaktadır.
Türkiye genelinde korunan alana yönelik üst sıralarda yer alan tehditler şunlardır:
• Hayvancılık ve otlatma
• Yangın ve yangın önleme (kundaklama dahil)
• Konut ve yerleşimler
• Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insan-yaban hayatı çatışması)
• Aşırı sıcaklar
• Kuraklık
• Turizm ve rekreasyon alt yapıları
• Fırtına ve seller
• Depremler
• Çöp ve katı atıklar
Korunan alanlarda çok düşük düzeylerde çıkan veya hiç çıkmayan tehditler şunlardır:
• Volkanlar
• Petrol ve doğal gaz sondajı
• Kültürel miras örneklerini sergileyen binalar, bahçeler vb.lerin tahrip edilmeleri
• Savaş, isyan ve askeri tatbikatlar
• Uçuş yolları
• Deniz taşımacılığı hatları ve kanallar
• Aşırı enerji (örn: ısı kirliliği, ışıklar vb.)
• Önemli kültür alanlarının doğal olarak bozulması
• Kültürel bağların, geleneksel bilgi ve/veya yönetim uygulamalarının kaybolması
• Kereste ve selüloz üretimi amaçlı ağaçlandırma
70
Tablo 7.15. Ortalama tehdit değerlerine göre renklendirme
Yüksek(3)
Orta(2)
Düşük(1)
Tehdit yok (0)
0 - 0.499
DÜŞÜK
0.500 - 0.999
1.000 - 1.499
1.500 - 1.999
ORTA
2.00 - 2.499
2.500 - 3.000
YÜKSEK
Tablo 7.16. Milli Parklar üzerinde tehdit sıralamaları
Sıra
No: Milli Parklar Üzerinde Tehdit Sıralamaları
1
Hayvancılık ve otlatma
2
Çöp ve katı atıklar
3
Yangın (kundaklama dahil)
4
5
Ortalamalar
1.525
1.230
1.225
Rekreasyonel aktiviteler ve turizm
Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması )
1.102
Turizm ve rekreasyon altyapıları
Hizmet ve servis hatları (örn.; elektrik kabloları, telefon hatları, su
isale hatları, vericiler, baz istasyonları)
1.050
8
Konut ve yerleşimler
1.000
9
Evsel kanalizasyon ve kentsel atık su
0.925
10
Barajlar, hidrolojik değişiklikler ve su yönetim/kullanımı
0.750
11
Kuraklıklar
0.875
12
13
Aşırı sıcaklar
Korunan alan değerleri üzerinde diğer yan etkiler (korunan alanı
çevreleyen dış bölgede meydana gelen etkiler)
0.850
14
Balık avlama, sucul canlılarının öldürülmesi ve toplanması
0.800
15
Fırtınalar ve seller
0.775
6
7
71
1.100
1.025
0.846
Tablo 7.17. Tabiat Parkları üzerinde tehdit sıralamaları
Sıra
No: Tabiat Parkları Üzerinde Tehdit Sıralamaları
Ortalamalar
1
Yangın (Kundaklama Dahil)
0.988
2
Rekreasyonel aktiviteler ve turizm
0.897
3
Çöp ve katı atıklar
0.857
4
Aşırı sıcaklıklar
0.748
5
Turizm ve rekreasyon altyapıları
0.674
6
Fırtınalar ve seller
0.660
7
8
Kuraklıklar
Korunan alan tesislerinden kaynaklanan kanalizasyon ve atık su
(örn: tuvaletler, oteller, vb.)
Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması )
0.531
10
Balık avlama, sucul canlılarının öldürülmesi ve toplanması
0.474
11
Depremler
0.430
12
Evsel kanalizasyon ve kentsel atık su
0.422
13
14
Konut ve yerleşimler
Karasal bitkilerin veya bitki ürünlerinin (odun dışı) toplanması,
hasadı
Hizmet ve servis hatları (örn.; elektrik kabloları, telefon hatları, su
isale hatları, vericiler, baz istasyonları)
0.411
9
15
0.500
0.480
0.392
0.382
Tablo 7.18. Tabiat Anıtları üzerinde tehdit sıralamaları
Sıra
No: Tabiat Anıtları Üzerinde Tehdit Sıralamaları
Ortalamalar
1
Yangın (kundaklama dahil)
0.538
2
Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması )
0.461
3
Ağaç kesimi ve kereste temini
0.461
4
Kuraklıklar
0.461
5
Aşırı sıcaklar
0.435
6
Rekreasyonel aktiviteler ve turizm
0.358
7
Depremler
0.333
8
Fırtınalar ve seller
0,333
9
Hayvancılık ve otlatma
0.256
10 Korunan alan içinde artan habitat parçalanması
0.256
11 Erozyon ve mil oluşumu/çökelmesi (örn: kıyı şeridi ve nehir yatağı
değişimleri)
0.230
72
12
13
14
15
Karasal bitkilerin veya bitki ürünlerinin (odun dışı) toplanması,
hasadı
Korunan alan değerleri üzerinde diğer yan etkiler (korunan alanı
çevreleyen dış bölgede meydana gelen etkiler)
Yıllık ve çok yıllık odun dışı bitki üretimi
Yaşam alanlarının yer değiştirmesi ve değişimi
0.205
0.205
0.179
0.179
Tablo 7.19. Sulak Alanlar üzerinde tehdit sıralamaları
Sıra
No: Sulak Alanlar Üzerinde Tehdit Sıralamaları
Ortalamalar
1
Hayvancılık ve otlatma
1.555
2
Kuraklıklar
1.333
3
Evsel kanalizasyon ve kentsel atık su
1.287
4
Aşırı sıcaklar
1.271
5
Tarım ve ormancılık uygulamalarından kaynaklı sıvı atıklar (örn:
aşırı gübreleme veya böcek ilaçları kullanımı)
1.237
6
Konut ve yerleşimler
1.135
7
Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması )
1.123
8
Balık avlama, sucul canlılarının öldürülmesi ve toplanması
0.978
9
Ticari ve endüstriyel alanlar
0.975
10 Çöp ve katı atıklar
0,912
11 Sanayi, madencilik, askeri sıvı atıklar ve deşarjlar (örn: barajlardan
düşük kaliteli su boşaltılması, örneğin doğal olmayan su sıcaklıkları,
oksijensizleştirilmiş, diğer kirleticilerle kirlenmiş)
0.875
12 İklim değişikliğinin anahtar süreçleri (hidrolojik rejimler, yangın
rejimi, istilacı türler gibi) etkileme derecesi
0.862
13 İklim değişikliğinin anahtar türleri (türlerin popülasyonları arası
bağlantılar, kullandıkları habitatlar, göç zamanı veya yerleri gibi)
etkileme derecesi
0.822
14 Korunan alan değerleri üzerinde diğer yan etkiler (korunan alanı
çevreleyen dış bölgede meydana gelen etkiler)
0.814
15 Barajlar, hidrolojik değişiklikler ve su yönetim/kullanımı
0.804
73
Tablo 7.20. YHGS üzerinde tehdit sıralamaları
Sıra
No: YHGS Üzerinde Tehdit Sıralamaları
Ortalamalar
1
Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması )
1.632
2
Hayvancılık ve otlatma
3
Kuraklıklar
1.014
4
5
Yangın (Kundaklama dahil)
0.97
Karasal bitkilerin veya bitki ürünlerinin (odun dışı) toplanması,
hasadı
0.955
6
Madencilik ve taş ocakları
0.926
7
Hidroelektrik barajlar dahil enerji üretimi (HES’ler ve barajlar)
0.911
8
Ağaç kesimi ve kereste temini
0.911
9
Balık avlama, sucul canlılarının öldürülmesi ve toplanması
0.897
10
Barajlar, hidrolojik değişiklikler ve su yönetim/kullanımı
0.884
11
Hizmet ve servis hatları (örn.; elektrik kabloları, telefon hatları, su
isale hatları, vericiler, baz istasyonları)
0.882
12
Aşırı sıcaklar
0.882
13
Anahtar türlerin kaybı (örn: besin zincirinin en üstündeki avcılar
(ayı, kartal, kurt vb. yırtıcılar - predatörler), tozlaştırıcılar, vb.)
0.764
14
İklim değişikliğinin anahtar türleri (türlerin popülasyonları arası
bağlantılar, kullandıkları habitatlar, göç zamanı veya yerleri gibi)
etkileme derecesi
0.720
Fırtınalar ve seller
0.705
15
1.5
74
Ak kumkuşu
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
Tilki
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
75
8- DİĞER İZLEME FAALİYETLERİ
Korunan alan dışında farklı ekosistemleri temsil eden türler, türlerin popülasyon
düzeyleri ve biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik çeşitli çalışmalar düzeyinde izleme
faaliyetleri yürütülmektedir.
Denizel Hassas Alanlar ve Ada Biyolojik Çeşitliliği
Türkiye Denizel Biyolojik Çeşitliliği
Türkiye iki yarımadadan (Anadolu ve Trakya) oluşan bir ülkedir ve Türk Boğazlar
Sistemi (İstanbul ve Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi) dahil kıyı uzunluğu, adalar
hariç yaklaşık 8592 km’dir. 1853 km’lik kıyı şeridi koruma altındadır (%22). Deniz
koruma alanlarının korunan alan içindeki oranı da %6.57’dir. Türkiye’yi çevreleyen
denizlerin farklı özelliklere sahip olması, içinde bulundurduğu biyoçeşitliliğin de
farklılaşmasını sağlamıştır. Kıyı şeridinde yaklaşık, 3.000 bitki ve hayvan türü yaşarken,
Türkiye denizlerinde toplam 4.000 tür bulunmaktadır.
Ulusal Odak Noktalığı görevini Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün
yürüttüğü Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Bükreş Sözleşmesi, Biyoçeşitlilik Çalışma
Grubunca Karadeniz Deniz Kırmızı Liste Kitabı, Deniz Habitatları Listesi, Denizel Biyolojik
Çeşitlilik İndikatörleri, Karadeniz Türleri IUCN Koruma Kategorileri ve Karadeniz Balık
Listesi ile İstilacı Yabancı Türler Listesi oluşturma çalışmaları başlamış ve bitme aşamasına
gelmiştir.
Türkiye Açısından Önemli Deniz Habitatları;
- Kum bankları (sandbanks),
- Posidonia çayırları (Posidonia meadows),
- Haliçler, Nehir ağızları (Estuaries),
- Çamur düzlükleri (mudflats),
- Kıyısal lagünler (Coastal lagoons),
- Körfezcikler (shallow inlets),
- Resifler (Reefs),
-Gaz sızıntısından oluşan deniz altı yapıları (Submarine structures made by
leaking gases),
-Batmış veya yarı batmış deniz altı mağaraları (Marine caves submerged or semisubmerged) sayılabilir.
Türkiye Adaları ve Ada Biyoçeşitliliği
Adalar dünya kara alanlarının yaklaşık %5’ini kapsamaktadır. En çok ada Ege
Denizi’nde yer almaktadır. Adaların bir kısmı zengin biyolojik çeşitliliğe ve endemik
türlere sahip, bazıları insan müdahalesinden uzak izole edilmiş alanlar olduğundan dolayı
birçok türe yaşama ve üreme ortamı sağlayarak gerek denizel gerekse karasal
biyoçeşitliliğin korunmasına yardımcı olmakta ve Akdeniz Foku gibi dünyada tehdit
altındaki deniz memelilerine, deniz kuşlarına ve iki yaşamlılara ev sahipliği yapmaktadır.
Adalar ayrıca, kuş göçlerinde kuşların konaklama yerleri olarak da önemli bir role
sahiptir. Her yıl binlerce kuş buralarda konaklarlar. Yelkovan kuşları (Puffinus yelkouan),
ada martısı (Larus audouinii), ada doğanı (Falco eleonorae) ve balık kartalı (Pandion
haliaetus) gibi birçok kuşun yuvalama ve yaşama alanıdır. Bu nedenlerden dolayı küçük
adalar koruma öncelikli alanlar olarak değerlendirilmektedir.
76
Ada habitatlarına Algler, Posidonia, Cymodocea, Zostera çayırları, kaya, çakıl,
kum, Korallijen Biyotopları sayılabilir. Ada biyoçeşitliliğine de Cystoseira spinosa,
Cymodocea nodosa, Posidonia, oceanica, Aplysina aerophoba, Axinella cannabina,
Axinella polypoides, Tethya aurantium, Lithophaga lithophaga, Pinna nobilis, Echinaster
sepositus, Ophidiaster ophidianus, Paracentrotus lividus, Sciaena umbra, Epinephelus
marginatus, Pagrus pagrus, Centrostephanus longispinus, Monachus monachus örnek
verilebilir. Ülkemizde ada biyoçeşitliliği konusunda yapılan çalışmalar az ve yetersizdir.
Karadeniz deniz kuşları ile ilgili, bazı sivil toplum örgütlerince projeler başlamış
bulunmaktadır.
Türkiye Denizlerinde Bulunan Deniz Memelileri
Türkiye sularında deniz memelileri önemli deniz canlı gruplarından biridir.
Türkiye sularında 10 adet deniz memelisi türü bulunmaktadır. Akdeniz’de düzenli
olarak bulunan veya Akdeniz’e ara sıra giren 21 adet deniz memeli türünün yaşamasına
karşın, Karadeniz’de ise sadece 3 adet yaşamaktadır. Akdeniz Foku’nun (Monachus
monachus) ise 1997 yılından beri Karadeniz’de görülmediği belirtilmektedir.
Tablo 8.1. Türkiye sularında yaşayan deniz memelileri
Türler
Karadeniz
Marmara Denizi
Ege Denizi
Akdeniz
Delphinus delphis
Turiops truncates
Phococena phocoena
Stenella coeruleolaba
Grampus griseus
Pseudorca crassidens
Globicephala melas
Ziphius cavirostris
Balaenoptera physalus
Physeter catodon
Monachus monachus
+
+
+
?
+
+
+
?
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
(+) Var, (-) Yok (Öztürk, B., 2004: Marine of Life in the Aegean & Mediterranean Seas)
Türkiye Denizlerinde İstilacı Yabancı Türler
Türkiye denizlerindeki yabancı türlerin sayısı 2005 yılında 263 tür iken, bu sayı
2011 yılında toplam 422 olup (Cinar et al. 2011), bu sayı artmaya devam etmekte ve
Süveyş kanalından her 9 günde bir istilacı yabancı tür girişi olmaktadır. Akdeniz’de
bulunan istilacı yabancı türlerin büyük çoğunluğu Süveyş kanalı yoluyla gelmesine
karşın, Karadeniz’de bulunan istilacı yabancı türlerin büyük çoğunluğu da gemilerin
balast sularıyla gelmektedir. Ülkemiz denizlerinde tespit edilen istilacı yabancı türlere
örnek olarak, Mnemiopsis leidyi (Taraklı Deniz Anası, Kaykay), Rapana venosa (Deniz
salyangozu), Lagocephalus sceleratus (Balon balığı), Caulerpa taxifolia, (Katil yosun)
sayılabilir. Bu istilacı yabancı türlerin izlenmesi, doğal biyolojik çeşitliliğimizin
korunması ve olası sosyal, ekonomik ve sağlık etkileri yönünden izlenmesi son derece
önemlidir. İzleme amacıyla Nuh’un Gemisi Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı altında
“İstilacı Yabancı Türler Ara Yüzü” oluşturulmuştur.
77
Denizel Biyoçeşitlilik Üzerine Tehditler:
• Habitat kaybı ve bozulması
• Yabancı türler
• Aşırı kullanım (Avcılık, trol balıkçılığı, hayalet balıkçılık)
• Akuakültür (Su ürünleri yetiştiriciliği)
• Kirlilik (Karasal kökenli kirlilik vb)
• Sedimantasyon (Çökelme)
• İklim değişikliği (Karadeniz Akdenizleşiyor, aşırı ısınma vb)
• Hidrolojinin değişimi
• Hava kirliliği
• Deniz dibinin taranması
• İnsan aktiviteleri sayılabilir.
Deniz Kaplumbağası
Deniz Kaplumbağaları, son 40-50 yıllık zaman zarfında çevre kirliliği, yuvalama
kumsallarının turizm ve ikinci konut amaçlı kullanımı ile kumsallardan kum alımı gibi
faaliyetler sonucu önemli ölçüde tehlike altına girmiş durumdadır.
Nesillerinin korunması ve devamlılığı için bir dizi çalışmanın yapıldığı deniz
kaplumbağaları, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden BERN ve
Barselona Sözleşmeleri ile ve ulusal mevzuatımız (Kıyı Kanunu, Çevre Kanunu, Kara
Avcılığı Kanunu ve MAK Kararları, Su Ürünleri Kanunu ve Su Ürünleri Tebliği,
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 2009/10 Sayılı Deniz Kaplumbağalarının Korunması
Genelgesi gereği koruma altına alınmıştır.
Yaklaşık 110 milyon yıldır yerküre üzerinde yaşadığı bilinen deniz
kaplumbağalarının, yakın akrabalarından birçok canlı türünün yok olmasına karşılık,
uzun bir zaman periyodu boyunca tabii koşullara üstün bir ekolojik tolerans göstererek
nesillerinin devamını başarı ile sürdürebilen ender canlılardan biridir. Orman ve Su
İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, üniversiteler ve deniz
kaplumbağaları konusunda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde
deniz kaplumbağalarını koruma ve izleme faaliyetlerini yürütmektedir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından 2009/10 Sayılı Deniz Kaplumbağalarının
Korunması Konulu Genelge çıkarılarak Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü web sayfasında yayınlanmış ve deniz kaplumbağası alanlarına ilişkin
koruma-kullanma koşulları belirlenerek, bu alanlar Çevre Düzeni Planlarına işlenmiş ve
plan koşulları oluşturulmuştur.
Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalar sonucu 21 adet önemli deniz kaplumbağası
yuvalama alanı belirlenmiştir. Bu alanlar; Ekincik, Dalyan, Dalaman, Fethiye-Çalış
Kumsalı, Patara, Kale, Kumluca, Olympos-Çıralı Tekirova, Belek, Kızılot, Demirtaş,
Gazipaşa, Anamur, Göksu Deltası, Alata, Davultepe, Kazanlı, Akyatan ve Samandağ
kumsallarıdır.
78
Şekil 8.1. Deniz kaplumbağaları yuvalama alanları
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca, 2003 yılı Aralık ayında İstanbul’da ülkemizde
ilk defa olmak üzere “I. Ulusal Deniz Kaplumbağaları Sempozyumu” yapılmış, 2005
yılı Mayıs ayında ise Antalya’da yine ülkemizde ilk defa olmak üzere birincisi Roma’da
yapılan
“II.
Uluslararası
Akdeniz
Deniz
Kaplumbağaları
Konferansı”
gerçekleştirilmiştir. “II. Ulusal Deniz Kaplumbağaları Sempozyumu” 2007 yılında
Muğla Dalyan’da, III.’sü 2009 yılında Mersin’de, IV.sü ise Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi ile birlikte 11-13 Ekim 2012 tarihleri arasında Çanakkale’de
düzenlenmiştir.
Deniz kaplumbağalarının korunabilmesi için yuvalama alanlarının ve yuvalama
amacıyla sahilde geçirdikleri sürecin hassasiyetle izlenmesi, tedirgin edecek ve zarar
verecek faaliyetlerden kaçınılması önem arz etmektedir.
Deniz Kaplumbağa türlerinden her bir Caretta caretta yuvasında ortalama 70
yumurta bulunmaktadır. Chelonia mydas yuvasında ise ortalama 100 yumurta
bulunmaktadır. Bu yumurtalardan yaklaşık %80’inin yuvadan çıkma ihtimali vardır.
Denize ulaşan bireylerin % 1’inin yaşama ihtimali olduğu düşünülmekte ve bu bireyler
de 13-15 yıl sonra eşeysel olgunluğa geldiğinde yumurtlamak amacıyla kumsala
çıkmaktadırlar.
Ülkemizde 21 deniz kaplumbağası üreme alanı mevcut olup, bunlardan 14 üreme
alanı düzenli olarak izlenmektedir. 14 üreme alanında 4.000 adet yuva tespit edilmiş,
340.000 adet yumurta bırakılmış, bunlardan 272.000 adet yavru çıkışı gerçekleşmiş ve
yavruların deniz ile buluşması sağlanmıştır.
79
Tablo 8.2. Deniz kaplumbağaları yuvalama alanları ve yuva sayıları
2008
sıra
Alanlar
Uzunluk
1 Dalyan4,5 km
2 Dalaman10,4 km
Sarıgerme
3 Fethiye-Çalış 8,3 km
4 Olimpos-Çıralı 3,2 km
5 Belek Kumsalı 30 km
6 Kızılot Kumsalı 16 km
7 Anamur
13 km.
Kumsalı
8 Göksu Deltası 25.6 km
9 Alata Kumsalı 3 km
1o Davultepe
1.8 km
Kumsalı
11 Kazanlı
4.5 km
Kumsalı
12 Akyatan
22 km
Kumsalı
13 Yumurtalık
3,4 km
14 Samandağ
14 km
Kumsalı
2009
2010
2011
2012
C.
C.
C.
C.
C.
C.
C.
C.
C.
C.
mydas caretta mydas caretta mydas caretta mydas caretta mydas caretta
277
291
354
341
278
82
56
74
56
65
79
79
1072
90
109
1024
95
76
1453
1
60
97
454
89
82
1200
209
-----
808
------
738
------
861
-----
1025
1
845
11
74
102
12
14
172
107
38
23
172
185
19
5
223
119
10
11
252
92
10
----
----
68
4
76
2
93
6
316
8
364
----
562
21
264
15
550
22
243
3
542
14
261
3
289
14
346
23
444
12
180
1
163
104
1
145
3
76
1
441
0+(25)
621
4
10 +
(15)
261
8+ (12)
716
8+ (12)
526
4
Kaynak: DKMP Gn. Md. Yaban Hayatı Daire Başkanlığı-2012
Kaplumbağaların beslenme ve kışlama alanlarının tespiti amacıyla 2010 yılı
içinde, 2 adet deniz kaplumbağasına uydu cihazının takılması RAC-SPA (Tunus) ve
Zooloji İstasyonu’nun (Napoli-İtalya) işbirliği ile gerçekleştirilmiştir.
2011 yılı içinde de benzer işbirliğine devam edilmiş olup, Temmuz ayında 2 adet
deniz kaplumbağasına, Eylül ayında da 5 adet deniz kaplumbağasına da uydu cihazı
takılmıştır.
2012 yaz döneminde 5 adet deniz kaplumbağasına uydu takip cihazı takılmıştır.
Bunlardan biri Samandağ (Hatay) Kaymakamlığı sponsorluğunda 07 Ağustos 2012
günü takılmış olup, geri kalan 4 adedi ise Dalyan Kumsalı’ndan (Muğla) gönderilmiştir.
Deniz Kaplumbağalarının izlemiş olduğu güzergah aşağıda verilen linklerden takip
edilebilmektedir.
80
Tablo 8.3. Deniz kaplumbağaları izleme koordinatları
Kaplumbağa
adı
Yıl
Harita ve diğer bilgiler için ilgili bağlantıyı tıklayınız.
Isabel dalyan
2010
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=88236
Dolunay
2010
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=46524
Tuğçe barış
2011
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=34298
Fethiye
(TR48)
2011
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=46525
Songül
2011
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108905
Dalyan
2011
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108906
Mersin-Nazlı
2011
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108907
Fethi
2011
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108908
İlker
2011
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108909
Mustafa
2012
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=120042
İrfan
2012
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=120043
Osman
2012
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=120044
Bodrum Karya
2012
http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=120041
DEKAMER – http://caretta.pau.edu.tr
Defne
2012
http://www.seaturtle.org/tracking/?tag_id=120040&dyn=1357130303
Kaynak: DKMP Gn. Md. Yaban Hayatı Daire Başkanlığı-2012
Akdeniz Foku
Akdeniz foku-Monachus monachus (Hermann,1779) dünya çapında nesli en fazla
tükenme tehlikesi altında olan canlılar arasında kabul edilmiştir. IUCN tarafından
1986’da nesli tehlike altında (EN) kategorisi ve 1996’da ise nesli kritik derecede tehlike
altında (CR) kategorisinde bir tür olarak sınıflandırılmış olup halen CR kategorisinde
yer almaktadır. Dünya üzerindeki toplam sayısı yaklaşık 600 civarındadır ve türün
dünya dağılımı, esas itibariyle Akdeniz’de Yunanistan ile Türkiye’de ve Atlantik’te
Portekiz’in Madeira Adası ile Moritanya kıyıları olmak üzere başlıca dört ülkededir.
Şekil 8.2. Akdeniz foku yaşam alanları haritası
81
Monachus monachus ülkemizde ilk olarak 1960’larda bilimsel olarak çalışılmış ve
Türkiye kıyılarındaki varlığı 1964’te Ankara Üniversitesi Zooloji Profesörü B.
Mursaloğlu tarafından bilimsel bir temelle raporlanmıştır; kendisi öncü çalışmalar
yaparak kıyılarımızda 5 ayrı noktadan ölü veya canlı örneklerin incelenmesi suretiyle
kıyılarımızda yaşayan yüzgeçayaklının Monachus monachus olduğunu ve tüm Türkiye
kıyılarında yaşadığını bilimsel olarak ortaya koymuştur. Ayrıca yine aynı bilim adamı
tarafından 1980’lerin başında fokların yaşadığı mağaralarda yapılan bire bir gözlemlerle
anne-yavru-çevre ilişkisine ve habitatın önemine dair özgün ve önemli veriler ortaya
konulmuştur. Daha sonra Berkes, 1970’lerin sonuna doğru yaptığı ve o dönem tahmini
popülasyonun 150 ila 300 arasında olduğunu belirtmiş, türün ülkemizde varlığının
Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında olduğuna dair bulgularını aktarmış ve
türe yönelik tehdit analizleri yapmıştır. Ancak, 1997 yılından beri Karadeniz’de
görülmemiştir. Sualtı Araştırmaları Derneği Akdeniz Foku Araştırma Grubu, İstanbul
Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi ve ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü günümüze
kadarki süreçte saha araştırma ve koruma çalışmalarıyla türün, Türkiye’deki durumuna
ilişkin bilgi toplanmasına güncel verilerle katkıda bulunmuşlardır. Yaklaşık 100 bireylik
bir popülasyona sahip olduğu tahmin edilen tür ile ilgili, 1994 ve 2002 yılları arasında 7
yavrulama ve 22 ölü fok kaydı elde edilmiştir.
Akdeniz foku, Türkiye’nin taraf olduğu Akdeniz’in Kıyı ve Deniz Çevresinin
Korunması Sözleşmesi (Barselona Sözleşmesi) ve ilgili protokolleri, Avrupa’nın Yaban
Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN) ve Nesli Tehlikede Olan
Yabani Bitki ve Hayvan Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES)
kapsamında korunması gerekli türler listesindedir. Ayrıca, 1380 Sayılı Su Ürünleri
Kanunu, 5199 Hayvanları Koruma Kanunu ve 2872 Sayılı Çevre Kanunu ile de ulusal
düzeyde koruma altına alınmıştır. 1988 yılında Avrupa Konseyi tarafından Akdeniz
Foku’nun yaşadığı bütün alanları kapsayan bir eylem planı hazırlanmış ve Türkiye
tarafından da kabul edilmiştir. 1991 yılında Avrupa Konseyi Bern Sözleşmesi Komitesi
mülga Çevre ve Orman Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği “Akdeniz Foku’nun
Korunması Hakkında Uluslararası Toplantı” sırasında alınan kararlar çerçevesinde,
“Ulusal Strateji” belirlenmiştir. Ulusal Strateji, Türkiye çapında ulusal bir işbirliğini
öngörmüştür. Bu, ulusal yetkililer ile uzmanlarca belirlenen ve uygulanması gereken bir
strateji olup, araştırma, koruma ve eğitim adı altında 3 ana başlıktan oluşmuştur.
Bakanlığın koordinatörlüğünde bütün ilgi gruplarının yer aldığı ulusal bir komite
kurulmuştur. Ulusal Fok Komitesi kararıyla, Ulusal Stratejinin uygulama çalışmaları
çerçevesinde Foça ve Bodrum / Yalıkavak da pilot projeler yürütülmüştür. Bu projelerle
Akdeniz fokunu tehdit eden faktörler belirlenmiş ve koruma çalışmalarının etkinliği
arttırılmıştır. Bu proje çalışmaları sırasında Bodrum Çavuş adasında önemli bir fok
mağarasını da içeren bir fok habitatının petrol kirliliğine maruz kaldığı görülmüş ve
mülga Çevre ve Orman Bakanlığı’nın maddi desteğiyle Sualtı Araştırmaları Derneği ile
birlikte temizlenerek fokların yuvalarına geri dönmeleri sağlanmıştır.
Yapılan bu temizlik faaliyeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından belgesel bir
film haline dönüştürülmüş ve bu belgesel film ulusal ve uluslararası platformda eğitim
ve tanıtım çalışmalarında kullanılmıştır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı
koordinasyonunda Ulusal Fok Komitesi toplantıları düzenlenmektedir. Bu güne kadar
Türkiye genelinde beş bölge (1. Çanakkale–Gökçeada, 2. İzmir: Aliağa-Menemen arası
ve Karaburun Yarımadası, 3. İzmir-Çeşme ve Aydın-Kuşadası arası, 4. Muğla: Bodrum
Yarımadası, 5. Antalya: Gazipaşa-Taşucu) belirlenmiştir.
82
2012 yılında güncellenen “Akdeniz Foku Ulusal Eylem Planı” kurum görüşlerine
açılmıştır ve en kısa sürede nihai halinin getirilmesine yönelik çalışmalar devam
etmektedir. Bölgesel olarak, Mersin ilinde yaşayan Akdeniz Foklarının Korunması Tür
Koruma Eylem Planı 2012 yılında tamamlanarak yürürlüğe konmuştur. Bu planlarda
türün varlığını tehlikeye sokan tehditler genel bir önem sıralamasına göre şöyle
sınıflandırılmıştır:
1 Habitat tahribatı
2 Akdeniz foku ölümleri
3 Mağaralarda rahatsız edilmeler
4 Balık stoklarında azalma
5 Deniz kirliliği
6 Deniz trafiği
Biyokaçakçılık
Ülkelerin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik, özellikle genetik kaynaklar, geliştirilen
yeni teknolojilerin de katkısıyla artan ekonomik, sosyal ve kültürel değerleri nedeniyle
stratejik bir önem kazanmıştır. Ekonomik, bilimsel ve teknik imkanları daha ileri
düzeyde olan gelişmiş ülkeler, biyolojik çeşitliliği yüksek diğer ülkelerin canlı doğal
kaynakları üzerinde yürüttükleri araştırmalar ve bu araştırmalar sırasında yasal veya
yasal olmayan yollarla elde ettikleri genetik materyaller yoluyla canlı doğal
kaynaklardan ekonomik, sosyal, bilimsel, teknolojik ve kültürel faydalar elde
etmektedirler.
Taraf olduğumuz BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 3. Maddesi’ne göre
ülkeler kendi doğal kaynakları üzerinde egemenlik haklarına sahiptir. Sözleşme’nin 15.
maddesine göre genetik kaynaklara (yabani bitki ve hayvanlara ait örneklere) erişime
kısıtlama getirme yetkisi ulusal hükümetlere aittir. Sözleşme’nin 15.maddesi aynı
zamanda karşılıklı anlaşma ve materyal transfer anlaşması yapılarak erişimine izin
verilen genetik kaynaklardan elde edilecek faydaların genetik kaynağı sağlayan ülke ile
paylaşımının sağlanmasına yönelik hükümler içermektedir. Ayrıca, CITES gereğince
yabani bitki ve hayvan türlerinin uluslararası ticareti çeşitli sınırlandırmalara ve
kurallara tabiidir.
Bilim ve teknolojideki gelişmeler, zengin biyolojik kaynaklara sahip olan
ülkemizi bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Yabancılar tarafından izin alınmadan
ülkemizden çeşitli bitki, böcek, mantar, sürüngen türleri toplanmakta ve yurt dışına
kaçırılmaya çalışılmaktadır.
Doğadan yabani canlıların ve onlara ait parçaların yetkili makamların izni
olmadan toplanması ve yurt dışına çıkartılması biyokaçakçılık veya diğer adıyla
biyokorsanlık olarak adlandırılmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ilgili diğer
kurumlarla işbirliği halinde biyokaçakçılığın önüne geçebilmek için çeşitli tedbirler
almakta ve biyokaçakçılık vakaları izlenmektedir.
Ülkemizde 2007-2012 yılları arasında toplam 47 biyokaçakçılık vakası tespit
edilmiştir Bunlardan 21 vaka 2011 yılında tespit edilmiştir. Adana ve Hatay gibi avcılık
amacıyla Suriye vatandaşları tarafından yakalanan kuşlar dışındaki vakalar Doğu
Karadeniz illerimizde yoğunlaşmaktadır.
83
Başta Artvin olmak üzere Doğu Karadeniz illerimizden, genetik kaynak değeri
taşıyan bitki, böcek ve sürüngen hayvan türleri çeşitli Avrupa ülkeleri ve Rusya
vatandaşları tarafından yurt dışına kaçırılmaya çalışılmıştır.
Tablo 8.4. Tespit edilen biyokaçakçılık vakaları
Vakanın
gerçekleştiği il
Yakalanan
şahısların Uyruğu
Vakada ele
geçirilen
türler
Yıllara Göre Vaka Sayıları
2007
Kuş (saka
kuşu)
Bitki
Adana
Suriye
Aksaray
Çek Cumhuriyeti
Antalya
İsveç, Belçika,
Romanya, Almanya
Artvin
Makedonya,
Almanya, Rusya,
Fransa, İsviçre,
Macaristan, Japonya
Edirne
Gaziantep
Çek Cumhuriyeti,
Hollanda
Japonya
Gümüşhane
Çek Cumhuriyeti
Hatay
Suriye
Isparta
İtalya
Karabük
İspanya
Kars
Suriye
Bitki, tohum ve
böcek
Kuş (güvercin)
Kırıklareli
Macaristan
Bitki
Rize
İsveç, Danimarka
Bitki
Van
Macaristan
Bitki
2008
2009
2010
2011
1
5
1
2012
1
Kelebek ve
diğer böcek
çeşitleri ,
kaplumbağa
Kelebek ve
diğer böcek
çeşitleri,
salyangoz,
sülük, yılan ve
bitki türleri
Bitki ve böcek
1
1
3
1
1
5
2
Bitki (yabani
buğday)
Böcek
1
1
Kuş (papağan
ve saka kuşu)
Bitki
1
5
7
2
1
1
1
1
1
1
1
1
Yıllara göre toplam vaka sayısı
2
2007-2012 toplam vaka sayısı
2
2
9
21
11
47
Kaynak: DKMP Gn. Md. Biyolojik Çeşitlilik Daire Başkanlığı-2012
Yaban Hayatına Yönelik Faaliyetler
59 Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında hedef tür memeli türler, 5 sahada hedef tür
kuş türleri olmak üzere 64 Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında toplam 934.825 hektarlık
alanda envanter çalışmaları yürütülmektedir.
Halkalama çalışmaları kapsamında, 3 kuş halkalama istasyonunda 268 değişik
türde toplam 14.541 adet kuş halkalanmıştır.
84
Üretme merkezlerinde yetiştirilen Alageyiklerden 4 adeti Dilek Yarımadası Milli
Parkı’nda, 1 adeti Antalya Düzlerçamı’nda, 44 adet Ceylan Şanlıurfa Payamlı ve 14
adet Kızıl Geyikten 7’si Samsun Vezirköprü’de, diğer 7’si Kütahya Gediz’de doğaya
yerleştirilmiştir. Bunlardan, Dilek Yarımadası Milli Parkı’na yerleştirilmesi yapılan
alageyiklerin izlenmesi devam etmektedir. Alanda ilk yavru Haziran 2012’de
doğmuştur.
Yaban hayvanlarını izlemek için 2012 yılında yerli (GPS-GSM-UHF) tasmalar
üretilerek izleme çalışmalarına başlanmıştır.
2012 yılında dünyaya gelen 33 yavru ile birlikte toplam kelaynak sayısı 153
bireye ulaşmıştır.
Memeli yaban hayvanı üretme merkezlerinde Eylül 2012 itibariyle 178 yavru
birey doğmuş olup, doğumlar ve yavruların tespit işlemleri tamamlanmıştır. Bursa
Karacabey’de 2011 yılında faaliyete geçen yaban hayatı kurtarma ve rehabilitasyon
merkezinde; 2012 yılı içerisinde 60 yaban hayvanı tedavi edilmiştir. Bu hayvanlardan
27 yaban hayvanı doğaya tekrar yerleştirilmiştir. Bölge ve il düzeyinde yapılan
çalışmalar neticesinde 1027 adet yaban hayvanının doğada zarar gördüğü tespit edilmiş;
bunlardan 894 adeti tedavi ve bakımı yapılarak tekrar doğaya yerleştirilmiştir. Doğaya
uyum sağlayamayacak olan bireyler ise hayvanat bahçelerine yerleştirilmektedir. 4915
sayılı Kanun ve CITES Sözleşmesi kapsamında ticarete konu olan 1215 yaban
hayvanına el konulmuş, yasadışı faaliyet yapan kişilere idari yaptırım ve tazminat cezası
verilmiştir.
Ülkemizin değişik yörelerinde 8’i kanatlı, 10’i memeli yaban hayvanları olmak üzere
toplam 18 adet üretme istasyonu bulunmakta olup, bu alanlarda üretim faaliyetleri devam
etmektedir. Bu tesislerde Geyik, Alageyik, Ceylan, Yaban Keçisi, Anadolu Yaban Koyunu,
Keklik, Sülün ve Kelaynak kuşlarının üretimi yapılmakta olup, bu türlere önümüzdeki
günlerde Hatay Dağ Ceylanı ve Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi de eklenecektir. Düzlerçamı
Üretme İstasyonunda Nisan 2012 itibariyle 88 adet alageyik bulunmaktadır. İstasyon
dışında da yaklaşık 100 adet alageyik olduğu tahmin edilmekte olup, ülkemizdeki doğal
alageyik sayısı yaklaşık 200 adettir. 2011-2012 yıllarında yapılan nakil çalışmaları ile 21
alageyik yakalanarak Dilek Yarımadası Milli Parkında tabiata bırakılmıştır. Bu hayvanlar
boyunlarına takılan GPS vericili tasmalarla izlenmektedir.
Memeli yaban hayvanları için kurulan üretme yerleri genellikle etrafı tel örgü ile
çevrili, içinde bekçi evi ve yem depolarının bulunduğu, üretimin tabii olarak yapıldığı
yerlerdir. Bu üretme istasyonlarında üretilen memeli yaban hayvanları için daha sonra
uygun yaşam alanları belirlenmekte ve belirlenen alanlarda tabiata yerleştirilmektedir.
Tabiata yerleştirilen hayvanlar uydu vericili tasmalar ve foto kapanlar ile izlenmekte
olup, bu çalışmalarda üniversite ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği çalışmaları
yapılmaktadır.
Ülkemize endemik olan Anadolu Yaban Koyunu üretimi Konya Bozdağ ve
Ankara Nallıhan’da kurulan istasyonlarda devam etmektedir. 2004 yılında başlanılan
çalışmalar ile Ankara-Nallıhan ve Karaman Karadağ da doğaya yerleştirmeler
yapılmıştır. Günümüz itibariyle Karaman Karadağ’da 30-40, Nallıhan Sarıyar’da ise 4050 birey doğal ortamda yaşamlarını sürdürmektedir.
85
Yine 2005 yılında uygulamaya konulan ceylanların doğaya yerleştirilmesi projesi
kapsamında, 44’ü 2012 yılında olmak üzere bu güne kadar 199 ceylan Şanlıurfa
Kızılkuyu mevkiinde tabiata bırakılmıştır. Proje öncesi doğada sadece 40-50 birey
civarında bulunan ceylanlar aynı alanda 500’ün üzerine çıkmıştır.
Ceylan yerleştirme çalışmaları kapsamında Gaziantep Erikçe Ceylan Üretme
İstasyonunda bulunan ceylanların 2013 yılı içerisinde, daha önceki yıllarda ceylanın
yaşadığı fakat çeşitli nedenlerle doğal popülasyonlarının yok olduğu Iğdır ilinde
TİGEM arazisine yerleştirilmesi yapılacaktır.
Türkiye’de yeni tespit edilen Hatay Dağ Ceylanının envanteri ilk kez yapılmış
olup, aşağıdaki tabloda verileri verilmektedir.
Tablo 8.5. Hatay Dağ Ceylanı envanter verileri
Erkek
Dişi
Genel Toplam
75
160
235
Kaynak: DKMP Gn. Md. Yaban Hayatı Daire Başkanlığı-2012
Diğer bir ceylan türü olan ve sadece Hatay ili Kırıkhan ilçesinde dar bir alanda
bulunan Hatay Dağ Ceylanı için üretme istasyonu kurulması çalışmalarına başlanmış
olup, istasyonun yapımı 2013 yılı içerisinde tamamlanacaktır. Bu merkezde üretilen
ceylanlar ile daha sonraki yıllarda istasyonlarda üretilen Hatay Dağ Ceylanları ile Fırat
Nehri’nin batısı olarak bilinen eski yaşam alanlarında uygun alanlarda yerleştirme
çalışmaları yapılması planlanmaktadır.
Şanlıurfa Birecik’te bulunan kelaynak üretme istasyonunda yürütülen üretme
çalışmaları ile 1973 yılında sayıları 23 çifte kadar düşen kelaynak sayısı 2012 yılı
itibariyle 36’sı yavru olmak üzere 153 adete ulaşmıştır. Önümüzdeki yıllarda tekrar
göçe gönderilmeye başlanacak kelaynakların tekrar özgürce göç edebilmelerini
sağlamak amacı ile çalışmalara devam edilecektir.
"Ulusal Biyoçeşitliliğin ve Gen Kaynaklarının Korunması Hedefleri
Doğrultusunda Büyük memeli Türlerinin Araştırılması, Korunması ve Yönetimi"
projesi TÜBİTAK 1007 Projesi olarak hazırlanmış ve 04.10.2010 tarihinde kabul
edilmiştir. Proje kapsamında 01 Kasım 2012 itibariyle 15 büyük memeli türünden
yaklaşık 300’e yakın örnek toplanmıştır.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunun yürürlülüğe girdiği tarihten itibaren
Türkiye genelinde sahipsiz hayvanların korunması, üremelerinin kontrol altına
alınmasının sağlanması ve rehabilitasyonuna ilişkin faaliyetler sürdürülmekte olup 2012
yılında yapılan çalışmalar aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
86
YILI
KISIRLAŞTIRMA
YAPAN
VETERİNER
SAYISI
BAKIMEVİ SAYISI
BAKIMEVİ
KAPASİTESİ
TOPLANAN
HAYVAN SAYISI
AŞILANAN
HAYVAN SAYISI
KISIRLAŞTIRILAN
HAYVAN SAYISI
İŞARETLENEN
HAYVAN SAYISI
SAHİPLENDİRİLE
N HAYVAN
SAYISI
Tablo 8.6. Sahipli ve sahipsiz hayvanlara yönelik faaliyet sayıları
2012
261
197
66.335
76.466
77.116
53.489
54.991
14.476
Taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar ve ulusal mevzuatımız gereği,
biyolojik çeşitliliğin temel bileşenleri olan canlı türlerin ve ekosistemlerin korunması
konusunda başta kamu kurumları olmak üzere, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları
tarafından çalışmalar yürütülmektedir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, ülkemizin
biyolojik çeşitlilik envanterinin oluşturulması konusunda ilgili birimlerle koordineli bir
şekilde çalışmaktadır. Bu maksada yönelik olarak mükerrer çalışmaların önlenmesi, hiç
çalışılmayan türlerin ve yaşama alanlarının ortaya çıkarılması için mevcut bilgilerin bir
araya getirilerek değerlendirilmesi ve bundan sonraki tür koruma ve izleme
çalışmalarının bu veriler doğrultusunda yapılması gerekli görülmüştür. Orman ve Su
İşleri Bakanlığı’nca tür koruma projelerinin koordinasyonunu sağlamak amacıyla
2012/01 sayılı “Tür İzleme ve Koruma Genelgesi” yayımlanmış ve tüm ilgi gruplarına
iletilmesi sağlanmıştır.
Ekoturizm/Sürdürülebilir Turizm Planlama, Uygulama, Alan Kılavuzluğu
Uygulamaları ve Eğitim Faaliyetleri
-Korunan alanlar için 2012-2017 yılı Ekoturizm Eylem Planı hazırlanmış ve
uygulamaya konulmuştur.
-Ulusal Ekoturizm Stratejisi- Stratejinin içeriği taslak olarak hazırlanmıştır. 20132014 yıllarını kapsayacak Ulusal Korunan Alanlar Sisteminin İyileştirilmesi Projesine
entegre edilerek, nihai hale getirilmesi hedeflenmektedir.
-EİT Bölgesi için eko-turizm eğitimi ve III. Uzmanlar Grubu Toplantısı
yapılmıştır.
-Beyşehir Gölü Milli Parkı Eko-Turizm Planı’nın envanter aşaması, hazırlanan
teknik şartname kapsamında tamamlanmıştır.
-Spil Dağı Milli Parkı’nda Yangın Eylem Planı onaylanmış ve uygulamaya
konulmuştur.
-Aladağlar Milli Parkı’nda Yangın Planı onaylanmış ve uygulamaya konulmuştur.
2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında belirlenen, ilan edilen, planlanan ve
yönetilen Milli Parkların etkin yönetimini sağlamak için alanların yönetsel
sorumlularının kapasitelerini güçlendirmek amacıyla;
87
MODÜL 1:Temel Yönetim Programı (Yönetsel Becerilerin Geliştirilmesi) için 07
Şubat-02 Mart 2012 tarihinde Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü
(TODAIE)- Ankara’da;
MODÜL 2: Genel Yeterlilik Alanlarına Yönelik Eğitim 12-16 Mart 2012
tarihinde Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAIE)- Ankara’da;
MODÜL 3: Kurumsal İhtiyaç ve Gerekliliklerin Yerine Getirilmesi Amaçlı
Uygulamalar İle Alansal Uygulamalara Yönelik Eğitim 2-6 Nisan 2012 tarihinde Dilek
Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı (Kuşadası)-Aydın’da
gerçekleştirilmiştir.
-Sürdürülebilir Turizm/Eko-turizm Alt Planının yapımına ilişkin teknik şartname
hazırlanmış, Beyşehir Gölü Milli Parkı örneğinde envanter çalışması sona ermiş ve
planlama aşamasına geçilmiştir.
-2012 yılı için 4 alanda (Ballıca Mağarası Tabiat Parkı, Kaçkar Dağları Milli
Parkı, Yusufeli Bölümü, Küre Dağları Milli Parkı ve Dilek Yarımadası Büyük
Menderes Deltası Milli Parkı) alan kılavuzluğu eğitimleri yapılmış, eğitim sonucu 117
kişi sertifika almaya hak kazanmıştır.
-Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda alan kılavuzları için hizmet içi eğitim
gerçekleştirilmiştir.
Tablo 8.7. 2012 Yılında gerçekleştirilen alan kılavuzluğu eğitimi
İLİ
EĞİTİM TARİHİ
BAŞVURU
SAYISI
SERTİFİKA
ALAN
TOPLAM
ALAN
KILAVUZU
SAYISI
Ballıca Mağarası
Tabiat Parkı
Tokat
04-22 Haziran 2012
7
7
Kaçkar Dağları
Milli Parkı
Yusufeli
Bölümü
25 Haziran–13 Temmuz
2012
17
16
Küre Dağları
Milli Parkı
KastamonuBartın
05-23 Kasım 2012
91
65
Dilek YarımadasıBüyük
Menderes Deltası
Milli Parkı
Aydın
03-21 Aralık 2012
30
29
145
117
EĞİTİM
YAPILAN
KORUNAN
ALAN
TOPLAM
Kaynak: DKMP Gn. Md. Milli Parklar Daire Başkanlığı-2012
Korunan alanlara gelen ziyaretçilerin tespitine yönelik çalışmalar yapılmıştır.
88
Tablo 8.8. Milli Park-Tabiat Parkı 2012 ziyaretçi sayıları
BÖLGELER
MİLLİ PARK
TABİAT PARKI
1.777.727
TOPLAM
1.777.727
876.051
1.302
877.353
İstanbul (I. Bölge)
Bursa (II. Bölge)
1.008.074
Çanakkale (III. Bölge)
Manisa (IV. Bölge)
Afyonkarahisar (V. Bölge)
Burdur (VI. Bölge)
1.490.230
51.000
590.663
916.817
2.080.893
967.817
732.619
174.886
907.505
238.816
Adana (VII. Bölge)
Konya (VIII. Bölge)
155.000
155.000
Ankara (IX. Bölge)
270.052
1.162.222
1.432.274
Sinop (X. Bölge)
46.000
99.642
145.642
176.784
Samsun (XI. Bölge)
Rize (XII. Bölge)
588.733
Erzurum (XIII. Bölge)
357.578
946.311
12.528
12.528
842.922
842.922
5.936.287
11.569.646
Van (XIV. Bölge)
Malatya (XV. Bölge)
4.209.685
TOPLAM
Kaynak: DKMP Gn. Md. Milli Parklar Daire Başkanlığı-2012
Kaya kırlangıcı
Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
89
9. SONUÇ DEĞERLENDİRME
Biyolojik çeşitliliğin izlenmesi, tür ve alan bazındaki yürütülen koruma
faaliyetleri ve bütünsel yönetim anlayışı çerçevesinde kaçınılmaz ve zaruret arz eden bir
süreçtir.
İzleme ve değerlendirme konularında yürütülen çalışmalar ile doğal varlıkların
korunması ve geliştirilmesinde merkezi, yerel ve yasal araçların etkin kullanılması
amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, karar mekanizmalarını etkilemek,
sürdürülebilir yaşamı tehdit edecek yasal düzenlemeleri takip etmek ve değiştirmek,
insan ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyecek uygulamaları izleyerek bunları
engellemek üzere harekete geçilmesi hedeflenmiştir.
Zengin bitki ve hayvan tür kaynaklarına sahip olan Türkiye, küreselleşme
sürecinde yükselen değer olan çevre koruma ve alan yönetimi için gerekli karar destek
mekanizmasını oluşturarak, biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliliğini sağlamalıdır. Bitki
ve hayvan türlerine ait öznitelik ve mekânsal veriler aracılığıyla yapılan
değerlendirmeler sonucunda doğal kaynaklara ilişkin yönetim kararlarının, tek elden
yürütülmesi, doğru ve zamanında gerçekleşmesi, çevre koruma ve izleme faaliyetlerinin
hız kazanması ile sağlanacaktır.
Koruma öncelikli alanlarda meydana gelebilecek kaçak avlanma, bitki
sökümü/toplama gibi biyolojik çeşitlilik üzerinde baskı yaratacak durumların ortaya
konması ve izleme sonuçlarının veri tabanında depolanarak, derlenmiş bilgilerin rapor
edilmesi karar verme sürecine ışık tutacaktır.
İzleme konusunda, Türkiye’de biyolojik çeşitliliğin izlenmesi ve gerektiğinde acil
önlemler alınması amacıyla bir izleme sisteminin ve veritabanının oluşturulması
gerekliliği bu konuda çalışan tüm kişi ve kuruluşlarca kabul edilen bir tespittir. Uzun
vadeli izleme çalışmalarına yönelik yöntem ve araçların oluşturulması ile bunun
bütçelendirilerek uygulamaya konması için izleme uygulamalarının çıktılarından
yararlanılması önemlidir. Ancak izleme çalışmalarında ulusal mekanizmanın
geliştirilmesi sürecinin uzun vadeli bir iş olması ve altık teşkil edecek ön çalışmalara
ihtiyaç duyulması sebebiyle en kısa zamanda basit bir izleme mekanizması
çerçevesinde, izleme faaliyetlerinin başlatılması önem arz etmektedir. İzlemede,
uzaktan algılama araçlarından faydalanılabilmeli, analiz ve sorgulamalar sayısal olarak
verilebilmelidir. İzleme çalışmaları ulusal, bölgesel, ekosistem ve tür bazında, hizmet
alımı şeklinde yaptırılabileceği gibi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Doğa Koruma
ve Milli Parklar) Bölge Müdürlükleri teşkilat yapısı ile de yapılabilecektir.
İzleme çalışmalarında yapılacak çalışma basamakları;
1) Sayısal arazi altlığının oluşturulması,
2) Çeşitli biyotik ve abiyotik faktörlerin (vejetasyon, habitat ve toprak
sınıflandırmaları, korunan alan sınırları, arazi kullanım sınıfları, vb.) belirlenmesi,
3) İzleme hedefi olarak seçilen göstergelere ait bilgilerin (gösterge tür
popülasyonu, üreme dağılım haritaları v.s.) tespit edilerek verilerin veri tabanına
girilmesi olarak özetlenebilir.
90
Bu aşamadan sonra yapılan çalışma, elde edilen sistemin CBS analiz yöntemleri
kullanılarak incelenmesi ve koruma amaçlı yönetim çıktıları oluşturulması şeklindedir.
İzleme çalışmasının altlığını oluşturmak için CBS sisteminden yararlanılması
gerekmektedir. CBS teknolojisi coğrafi olan ya da olmayan bilgilerin toplanması ve
depolanmasını sağlayarak izleme, değerlendirme, karar verme, yönetim ve planlama
amaçlı analiz yapılabilmesi ve tüm sonuçların görüntülenmesini sağlayan önemli bir
araçtır.
İzleme amaçlı gözlemlerde; habitat ve tehdit verileri, türün tehlike statüleri,
gözlem noktası için değişmeyen sabit karakterde verilerdir. Sayısal haritaların
oluşturulması sırasında 1/25.000’lik haritalara ait paftalar kullanılmaktadır. Raster
haritalar elde edilmekte ve daha sonra elde edilen tüm sayısal veriler, analiz amaçlı CBS
katmanları altında birleştirilerek ArcMap ve MapInfo programları yardımıyla analiz
edilmektedir. Arazi çalışması sonucu tespit edilen tehdit faktörleri de benzer şekilde
haritalanarak etkiledikleri alanlar belirlenmektedir.
İzleme çalışmalarında literatür ve arazi verilerine ek olarak modelleme çalışmaları
da yapılabilmektedir. Modelleme çalışmalarında türlerin habitat tercihleri eldeki habitat
verileri ile birleştirilerek türün yaşaması için uygun habitatlar belirlenmektedir. Elde
edilen tüm envanter ve izleme amaçlı verilerin, ulusal bazda tek bir veri tabanında
depolanması ve analiz edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde üretilen biyolojik çeşitliliğe
yönelik izleme verileri ise Orman ve Su İşleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Nuh’un
Gemisi Biyolojik Çeşitlilik Veritabanı’na girilmektedir. Bilindiği üzere Nuh’un Gemisi
Biyolojik Çeşitlilik Veritabanı; internet tabanlı, kamuoyuna açık, üyelerin kendilerine
özgü sınırlı haklarla verilere erişebildiği, biyolojik çeşitliliğin izlenmesine yönelik bir
veritabanıdır. Söz konusu veritabanında “türler”, “habitatlar” ve “alanlar” özelinde
sorgulama yapılabilmektedir. Bu veritabanı ile Türkiye biyolojik çeşitliliğinin izlenmesi
ile ilgili veriler, ilk kez bir araya getirilmiştir. Veri tabanına sınırsız sayıda biyolojik
çeşitlilik verisi girilmesi için altlık oluşturmuştur.
İzleme faaliyetlerinde izleme göstergelerinin belirlenmesi, konuya özgü literatür
taraması ile arazi gözlem ve ölçüm verilerinin derlenmesi, veri tabanına girilmesi ve
sayısal verilerin CBS altlığında oluşturulması en öncelikli adımı teşkil etmektedir.
İzleme kavramı öncelikle devlet politikası haline getirilmelidir. Ulusal etkin izleme
sistemin oluşturulmasında veri eksikliğinin hızla tamamlanması önemlidir. Bunun için
ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından veri temini ve izleme altığının tamamlanması için
gerekli mevcut verilerin derlenmesi için işbirliği protokollerinin yapılmasına ihtiyaç
vardır.
2012 yılında, bütün bu izleme amaçları doğrultusunda yapılması gereken teknik
çalışmaları içeren ulusal izleme sisteminin altığını oluşturacak bir proje geliştirilmiştir.
“Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” 2013 yılı Yatırım Programına
sunulmuş ve onaylanmıştır. Söz konusu projenin ana bölümlerinden birisi; izleme
göstergelerinin tür, ekosistem ve bölgesel ölçekte belirlenmesi, izleme verilerinin
literatür ve arazi çalışması ile derlenmesi ve sayısal ortama aktarılmasıdır. Bu proje
kapsamında, tüm izleme altlıkları dikkate alınarak hazırlanmış veriler, 1/25.000 ölçekli
topoğrafik harita paftaları üzerinde çalışılacak ve sayısal veriler üretilerek analiz
sonuçlarını gösteren haritalar oluşturulacaktır.
91
Proje 2013 yılı başında başlayacak ve 2018 yılı içinde tamamlanacaktır. Proje
arazi çalışması temelinde yürütülecek olup, alan çalışmaları Orman ve Su İşleri
Bakanlığı’nın (Doğa Koruma ve Milli Parklar) 15 Bölge Müdürlüğünde yürütülecektir.
Sonuç olarak her bir bölge için izleme göstergeleri ve bölgesel izleme planları
geliştirilecektir. İzleme çalışmaları periyotlarını içeren izleme raporları hazırlanarak ilgi
gruplarının paylaşımına sunulacaktır. Bütün bu çalışmalar, izleme faaliyetlerinin
bölgesel bazda uygulama sonuçlarından yararlanarak ulusal bazda biyolojik çeşitlilik
izleme sisteminin geliştirilmesine ışık tutacaktır. Uzun vadede ulusal izleme sisteminin
oluşturulmasında, “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” kapsamında
yürütülecek olan izleme faaliyetlerinin güçlü ve zayıf yönleri ve izleme sonuçları temel
altlığı teşkil edecektir.
Tulipa cinnabarina (endemik)
Sternbergia candida (endemik)
Crocus mathewii (endemik)
Crocus biflorus subsp. isauricus (endemik)
Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN
92
Ak kuyruksallayan
Akkuyruklu kız kuşu
Arı şahini
Boğmaklı
Bozkır toygarı
Flamingo
İzmir yalıçapkını
Kukumav
Fotoğraflar: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
93
10. KAYNAKLAR
1-Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı (UBSEP), 2007.
2-Streamlining European Biodiversity Indicators 2020: Building a future on lessons learnt from the
SEBI 2010 process, 2012
3-SEBI 2010 indicators within CBD focal areas and EU headline indicators.
4-UNEP/CBD/AHTEG-SP-Ind/1/2.
5-Biodiversity Indicators &The 2010 Biodiversity Target:Outputs, experiences and lessons learnt
from the 2010 Biodiversity Indicators Partnership, 2010 Secretariat of the Convention on
Biological Diversity, Technical Series No. 53, 196 pp.
6-Guidance for National Biodiversity Indicator Development and Use, Biodiversity Indicators
Partnership.
7-Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Bitkiler), Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora
Araştırmaları Derneği Yayını, 2012 İstanbul, Güner, A., Aslan, S., Ekim, T., Vural, M., Babaç,
M.T.,(edlr.).
8-IUCN Red List Version 2010.1: Table 1
9-WWF, 1999; Lise, Y., Çokçalışkan, B. A., Ataol, M. 2009.
10-Ulusal Sulak Alan Durum Raporu, 2012.
11-“Hotspots Revisited: Earth's Biologically Richest and Most Endangered Terrestrial Ecoregions”,
Conservation International, USA, 2004, Russell A. Mittermeier, Patricio Robles Gil, Michael
Hoffman, John Pilgrim, Thomas Brooks, Cristina Goettsch Mittermeier, John Lamoreux, Gustavo
A. B. da Fonseca.
12-Global Biodiversity Outlook-3, 2010.
13- http://www.theebi.org/pdfs/indicators.pdf. Biodiversity Indicators for Monitoring Impacts and
Conservation Actions, The Energy & Biodiversity Initiative.
14-Monitoring Biodiversity, N. Juergens, Faculty of Nature Sciences, University of Hamburg,
Germany
15-Thomas, L., 2006 .Türkiye Korunan Alan Yönetiminde IUCN Kategori Sistemi
16-Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Biyolojik
Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi
17-Arazi İzleme Sistemi (ARIS) Orman ve Su İşleri Bakanlığı Ulusal Arazi Örtüsü 2006 Projesi.
18- http://www.coastlearn.org/tr/bio/monitoring.htm
19-“Biyolojik Çeşitliliğin Orman Amenajman Planlarına Entegrasyonu Rehberi” II. Değerlendirme
ve Sonuçlandırma Çalıştayı,16-18 Ocak 2012, Antalya
20- 4. Coğrafi Bilgi Sistemleri Bilişim Günleri, 13–16 Eylül 2006 / Fatih Üniversitesi / İstanbulTürkiye “Application of GIS Systems for Monitoring and Management Purposes of the Important
Bird Areas, Gediz Delta Important Bird Area Case Study” Ortaç ONMUS
21-Biyolojik Çesitliliğin Orman Amenajman Planlarıyla Bütünleştirilmesi: GEF Projesi
Yansımaları–II (Yaygınlaştırma Stratejileri Prof. Dr. Emin Zeki BAŞKENT, Prof. Dr. Selahattin
KÖSE, Doç. Dr. Salih TERZİOGLU, Doç. Dr. Şağdan BAŞKAYA ve Doç. Dr. Lokman ALTUN
94
22- Deniz Koruma Alanlarının Ekonomik Yönü, 2006. Nir Becker & Yael Choresh. s. 4. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, TVKGM. Yayını
23- Marine Life of Turkey in the Aegean & Mediterrenean Seas, 2004. Öztürk, B.,TUDAV
Yayınları. 200 s
24- An updated review of alien species on the coasts of Turkey, 2011, Mediterranean Marine
Science. 257-315. Cinar.M.E., Bilecenoglu M., Ozturk Β., Katagan Τ., Yokes Μ.Β., Aysel V.,
Dagli E., Acık S., Ozcan T., Erdogan H.
25- Akdeniz Foku Ulusal Eylem Planı, 2012.
26- http://www.ortohum.gov.tr/ Gen Koruma Ormanları/Tohum Meşçereleri/Tohum Bahçeleri,
Aralık 2012.
27- http://www. milliparklar.gov.tr/Korunan Alanlar, Aralık 2012.
28- Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı, Türkiye Tabiatı Koruma Derneği Ankara, 2000, Ekim T.,
Koyuncu M., Duman H., Aytaç Z., Adıgüzel N.
29-Türkiye’nin Biyolojik Zenginliği ve Korunması, ANG Yayınları, İstanbul, Gökyiğit, A.N.
(2013)
95
RAPORA KATKI SAĞLAYANLAR
Erol KURU
Mahmut AKAN
Aybars ALTIPARMAK
Tuğba USTA
Ersin ÖZEK
Dr. İrfan UYSAL
Dr. Fatma KURT
Hüsniye KILINÇARSLAN
Adem BİLGİN
Bülent BOZ
Serhat ERBAŞ
Hanım ARMAĞAN
Nurcihan MERCAN ERDOĞAN
Ön ve Arka Kapak Fotografları
Prof. Dr. Hayri DUMAN
Prof. Dr. Mustafa SÖZEN
Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ
Prof. Dr.Yusuf KUMLUTAŞ
96
97