DKMP_Izleme_Rapor_2012
Transcription
DKMP_Izleme_Rapor_2012
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ İZLEME VE DEĞERLENDİRME RAPORU 2012 T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Biyolojik Çeşitlilik Daire Başkanlığı İzleme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü Hazırlayanlar: Ayhan ÇAĞATAY Ergül TERZİOĞLU Dr. Z. İpek EKMEN Emrah ERDOĞAN İzleme Raporu Komisyon Üyeleri: Ergül TERZİOĞLU Dr. Z. İpek EKMEN Emrah ERDOĞAN Mustafa KANTARLI H. Tahsin ERTAŞ İbrahim E. AVŞAR Hakkı S. ERGENELİ Serhan ÇAĞIRANKAYA Şevket TAŞ Serhat ORAL Hasan EMİR Sadık Serhat ARDA İletişim Adresi: Sögütözü Cad. No: 14/E Beştepe 06560 Yenimahalle/ANKARA Telefon: (0312) 207 58 91 207 56 59 207 55 91 İnternet Sitesi: T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü http://www.milliparklar.gov.tr [email protected] ISBN: 978-605-4610-23-5 © Her türlü kullanım hakkı T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na aittir. Baskı: Lazer Ofset Matbaa Tes.Ltd.Şti. Kazım Karabekir Cad. 95/1 İskitler/Ankara Tel: (0312)341 23 70 Faks: (0312)342 28 98 e-mail: [email protected] Kültür Bakanlığı Yayıncı Sertifika No: 15108 1.Baskı - Ankara/2013 İnsanoğlu Kadar Her Canlı da Yaşama Hakkına Sahiptir Biyolojik çeşitlilik bir ülkenin biyolojik zenginliğidir. Ülkemiz hem tür, hem genetik hem de ekosistem açısından zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Türkiye, sahip olduğu ekosistem ve habitat özellikleri ile biyolojik çeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliği göstermektedir. Bu olağanüstü ekosistem ve habitat çeşitliliği, beraberinde önemli tür ve genetik çeşitliliği getirmiştir. Ülkemizin sahip olduğu genetik, tür, habitat ve ekosistem çeşitliliğine yönelik bu değerlerinin ortaya konulması büyük önem arz etmektedir. Envanter ve izleme çalışmalarının, bu değerlerin ülke mirasımıza kazandırılması ve gelecek nesillere aktarılması noktasında çok önemli bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Unutmayalım ki biyolojik çeşitlilik bizlere bırakılan bir emanettir ve insanoğlu kadar her canlı da yaşama hakkına sahiptir. Hazırlanan Biyolojik Çeşitliliği İzleme ve Değerlendirme Raporu'nun, biyolojik çeşitlilik şuurunu arttırmasına vesile olmasını temenni ediyor, emeği geçen Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü mensuplarını tebrik ediyorum. Prof. Dr. Veysel EROĞLU Orman ve Su İşleri Bakanı ÖNSÖZ Günümüzde insanlığın beslenmesi için önem taşıyan ve giderek azalan canlı kaynaklar, bugün bir ülkenin sahip olabileceği en önemli kaynak değerleridir. Dünyamızda tarım yapılabilecek nitelikteki alanlar ve su kaynakları hızla kirlenmekte ve yok olmaktadır. Dünya daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir hızla değişmekte, doğal varlıklar tükenmekte, artan nüfus ve kontrol edilemeyen tüketim arzusunun yarattığı baskı, doğal varlıkların kendi türümüzün ve gezegenimizin geleceğini tehlikeye atacak oranda sürdürülemez bir şekilde tüketilmesine neden olmaktadır. Dünya üzerinde 1,7 milyondan fazla bitki ve hayvan türünün tanımlandığı bilinmektedir. Maalesef, son yüzyılda bu türlerin sayısı tarihte görülmemiş bir hızla azalmaya başlamıştır. 1970’ten beri dünya üzerindeki bilinen türlerin yüzde 30’u yok olmuştur. Türkiye biyolojik çeşitlilik bakımından Avrupa ve Ortadoğu'nun en zengin ülkelerinden birisidir. İnsanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarının karşılanmasında vazgeçilmez bir yeri olan “gen kaynaklarının temeli olan biyolojik çeşitliliğin korunmasının önemini” artık daha fazla bilmek ve önemsemek zorundayız. Biyolojik çeşitliliğin bizlere bırakılan emanet olduğunu unutmamamız gerektiğini, bu konuda birey olarak gerekli hassasiyet ve bilince sahip olarak hareket etmemizin önemini vurgulamak isterim. “İnsanoğlunun yaşama hakkı kadar her canlının da yaşama hakkına sahip olduğunu unutmamalıyız.” Hepimiz elbirliğiyle sahip olduğumuz bu değerlerin kıymetini bilmeli ve bu değerlerin gelecek nesillere aktarılması sorumluluğunu taşımalıyız. Biyolojik çeşitlilik bilincini arttırmaya yönelik bu raporun hazırlanmasında emeği geçen tüm Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü personeline teşekkür ederim. Ahmet ÖZYANIK Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Sayfa No İÇİNDEKİLER 1-GİRİŞ 7 2-BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK 11 3-DÜNYA'DA VE TÜRKİYE'DE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK 13 4-BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ İZLEME 31 5-İZLEME GÖSTERGELERİ 37 6-KORUNAN ALANLARI İZLEME FAALİYETLERİ 53 7-KORUNAN ALANLAR YÖNETİM ETKİNLİĞİNİN İZLENMESİ 63 8-DİĞER İZLEME FAALİYETLERİ 76 9-SONUÇ DEĞERLENDİRME 90 10-KAYNAKLAR 94 1 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 3.1. Dünya canlı indeksi Şekil 3.2. Farklı tehlike kategorilerindeki türlerin oranı Şekil 3.3. Türlerin, kapsamlı incelenmiş taksonomik gruplardaki tehlike durumları Şekil 3.4. Kırmızı Liste İndeksi Şekil 3.5. Türkiye'de kesişen üç sıcak bölge Şekil 3.6. Dünya’daki 34 sıcak bölge Şekil 3.7. Türkiye’nin 9 sıcak noktası Şekil 3.8. Türkiye’de ve Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri sayısı Şekil 3.9. Türkiye’deki Bitki Coğrafyası Bölgeleri ve Anadolu Diyagonali (Çaprazı) Şekil 3.10. Bitki Coğrafyası Bölgelerine göre endemik bitkilerin dağılım yüzdeleri Şekil 3.11. Dünya’da, Avrupa’da ve Türkiye’deki açık ve kapalı tohumlu bitki tür sayısı Şekil 3.12. Türkiye'de tanımlanmış türler/alttürler Şekil 3.13. Omurgasız hayvan grupları Şekil 3.14. Omurgalı hayvan grupları Şekil 6.1. Bitki Coğrafyası Bölgeleri Şekil 6.2. Korunan alanlar Şekil 6.3. DKMP, OGM korunan alanlar Şekil 6.4. DKMP, OGM, ÖÇK ve Doğal Sitler Şekil 6.5. Sulak alan yönetim planı sayısının yıllara göre kümülatif dağılımı Şekil 8.1. Deniz Kaplumbağaları yuvalama alanları Şekil 8.2. Akdeniz Foku yaşam alanları haritası 2 Sayfa No 14 15 16 17 18 18 19 19 21 21 22 23 28 29 56 57 58 59 61 79 81 Sayfa No TABLOLAR LİSTESİ Tablo 3.1.Türkiye’de ve Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri sayısı 19 Tablo 3.2. Bitki Coğrafyası Bölgelerine (BCB) göre endemik bitkilerin dağılımı (alttür ve varyeteler dahil) 21 Tablo 3.3. Coğrafi bölgelere göre endemik bitki türü sayısı 22 Tablo 3.4. Dünya, Avrupa, Türkiye’de açık ve kapalı tohumlu bitki türleri 22 Tablo 3.5. Çeşitli bitki gruplarına ait tür ve tür altı takson sayıları, endemizm durumu, nadir ve tehdit altındaki tür sayıları, nesli tükenmiş türler 23 Tablo 3.6. Türkiye Bitkileri Listesi (2012) verileri 25 Tablo 3.7. Çeşitli hayvan gruplarına ait tür ve tür altı takson sayıları, endemizm durumu, nadir ve tehlike altındaki tür sayıları, nesli tükenmiş türler 27 Tablo 5.1. 2006’ dan 2010 yılına kadar Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 2010 hedeflerine yönelik küresel göstergelerdeki gelişim 37 Tablo 5.2. 2010 hedefleri ve biyolojik çeşitlilik göstergeleri 39 Tablo 5.3. SEBİ 2010 göstergeleri; Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi odak alanlar ve Avrupa Birliği gösterge başlıkları 40 Tablo 5.4. Biyolojik Çeşitlilik 2011-2020 yıllarını kapsayan stratejik plana yönelik olası göstergeler 42 Tablo 6.1. Korunan alanlar izleme göstergeleri 54 Tablo 6.2. Bitki Coğrafyası Bölgelerine göre korunan alanlar 54 Tablo 6.3. DKMP, OGM, ÖÇK alanları ve Doğal Sit alanları birlikte tek yüzey haline getirilmiş korunan alanlar 55 Tablo 6.4. Korunan alanların sayısı 55 Tablo 6.5. Sulak alanlar 60 Tablo 6.6. Yaban hayatı geliştirme sahalarındaki envanter çalışmaları 62 Tablo 7.1. Korunan alanların uluslararası statüsü 64 Tablo 7.2. Korunan alanların statü örtüşme durumu 64 Tablo 7.3. Korunan alanların mülkiyet durumu 65 Tablo 7.4. Korunan alanların mevcut ödenek durumu 65 3 Tablo 7.5. Korunan alanlara giriş ücretleri, para cezaları, tesisi kiralama vb. katkılar 65 Tablo 7.6. Korunan alanların plan durumu 66 Tablo 7.7. Korunan alanlarda ekonomik değeri olan türlerin ve diğer kaynak değerlerinin durumu 67 Tablo 7.8. Yerel halkın ekonomik fayda sağlama durumu 67 Tablo 7.9. Yerel halkın korunan alana katkısı 67 Tablo 7.10.Yerel halkın korunan alana zararı 67 Tablo 7.11. Korunan alan yönetimi için kapasite ihtiyacı durumu 68 Tablo 7.12. Korunan alanlarda eko-turizm faaliyet durumu 68 Tablo 7.13. Personele yönetim hedeflerini gerçekleştirmek için verilen eğitimin durumu 68 Tablo 7.14. Korunan alanlarla ilgili hukuki sorunların durumu 69 Tablo 7.15. Ortalama tehdit değerlerine göre renklendirme 71 Tablo 7.16. Milli parklar üzerinde tehdit sıralamaları 71 Tablo 7.17. Tabiat Parkları üzerinde tehdit sıralamaları 72 Tablo 7.18. Tabiat Anıtları üzerinde tehdit sıralamaları 72 Tablo 7.19. Sulak Alanlar üzerinde tehdit sıralamaları 73 Tablo 7.20. YHGS üzerine tehdit sıralamaları. 74 Tablo 8.1. Türkiye sularında yaşayan deniz memelileri 77 Tablo 8.2. Deniz kaplumbağaları yuvalama alanları ve yuva sayıları 80 Tablo 8.3. Deniz kaplumbağaları izleme koordinatları 81 Tablo 8.4. Tespit edilen biyokaçakçılık vakaları 84 Tablo 8.5. Hatay Dağ Ceylanı envanter verileri 86 Tablo 8.6 Sahipli ve sahipsiz hayvanlara yönelik faaliyet sayıları 87 Tablo 8.7. 2012 Yılında gerçekleştirilen alan kılavuzluğu eğitimi 88 Tablo 8.8. Milli Park-Tabiat Parkı 2012 ziyaretçi sayıları 89 4 KISALTMALAR ABTI Tüm Biyotik Taksonomik Envanter BÇS Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi IUCN Uluslararası Dünya Koruma Birliği LPI Küresel Canlı İndeksi WWF Doğal Hayatı Koruma Vakfı BCB Bitki Coğrafyası Bölgeleri UBSEP Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı RBA Hızlı Biyolojik Çeşitlilik Değerlendirmesi UNEP Birleşmiş Milletler Çevre Programı GEF Küresel Çevre Fonu CBD Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi DKMP Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü OGM Orman Genel Müdürlüğü ÖÇK Özel Çevre Koruma Bölgeleri MP Milli Parklar TP Tabiat Parkları TKA Tabiat Koruma Alanları TA Tabiat Anıtları YHGS Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları UDGP Uzun Devreli Gelişme Planı BERN Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi 5 Lomaspilis bithynica (Geometridae) Muzimes caucasicus (Meloidae) Eristalinus megacephalus (Syrphidae) Enallagma cyathigerum (Coenagrionidae) Chrysotoxum bicinctum (Syrphidae) Agatharchus escalerae (Scutelleridae) Mantispa perla (Mantispidae) Meloe tuccius (Meloidae) Fotoğraflar: Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ 6 Graphosoma lineatum (Pentatomidae) Fotoğraf: Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ 1-GİRİŞ İnsanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarının karşılamasında vazgeçilmez bir yeri olan canlı kaynakların temeli biyolojik çeşitliliktir. Gıda ve tarım için önem taşıyan ve giderek azalan canlı kaynaklar, bugün bir ülkenin sahip olabileceği en önemli hazinedir. Dünyanın sahip olduğu biyolojik çeşitlilik hızla tahrip edilmekte ve yok olmaktadır. Bunun sonucu olarak yakın gelecekte insanoğlunun ciddi bir gıda ve su sorunu ile karşı karşıya kalacağı bilimsel gerçeklerle ortaya konulmaktadır. Küresel ölçekte, ülkelerin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik, özellikle genetik kaynaklar anlamında büyük bir güç ve fırsat kazandırmaktadır. Dünya’da biyolojik çeşitliliği azaltan, olumsuz yönde etkileyen nedenlerin başında doğrudan veya dolaylı olarak insan faktörü rol oynamaktadır. Biyolojik zenginliği azaltan nedenlerin kökeni ne olursa olsun onu korumak, etkin biçimde yönetmek ve sürdürülebilir şekilde kullanmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Ülkemiz, gerek coğrafi yapısı, gerekse değişik ekolojik koşulları nedeniyle, dünyanın çok önemli gen ya da orijin merkezinin örtüştüğü bir konumdadır. Ülkemiz, Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olarak isimlendirilen üç bitki coğrafyası bölgesine sahip olması ve iki kıta arasında köprü görevi sağlaması sebebiyle iklimsel ve coğrafik özelliklerin kısa aralıklarla değişmesi sonucu orman, dağ, step, sulak alan, kıyı ve deniz ekosistemlerine, bu ekosistemlerin farklı formlarına ve farklı kombinasyonlarıyla birlikte zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olmuştur. Ülkemiz, ekosistem ve habitat çeşitliliği beraberinde oldukça zengin tür çeşitliliğini barındırır. Ilıman kuşakta bulunan ülkelerin biyolojik çeşitliliği ile karşılaştırıldığında, hayvan (fauna) biyolojik çeşitliliğinin ülkemizde oldukça yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Veri eksikliğine rağmen tanımlanan canlı türleri içinde en büyük rakamı omurgasızlar grubu oluşturmaktadır. Omurgasız hayvan türü sayısı yaklaşık 19.000’dir ve bunlardan 7 yaklaşık 4.000 tür/alttür endemiktir. Bugüne kadar belirlenen toplam omurgalı hayvan türü sayısı ise 1.500’e yakındır. Ülkemizin dünyanın iki büyük kuş göç yolu üzerinde olması kuşların beslenme ve üreme alanı olarak önemini artırmaktadır. Türkiye’nin bitki (flora) türleri bakımından sahip olduğu zenginliği anlamak için Avrupa kıtası ile karşılaştırmak yeterli olacaktır: Tüm Avrupa kıtasında 12500 açık ve kapalı tohumlu bitki türü varken, sadece Anadolu’da bu sayıya yakın (11000 üzerinde) tür olduğu bilinmektedir. Bunların yaklaşık üçte biri Türkiye’ye özgü (endemik) türlerdir. Türkiye’yi çevreleyen denizlerin farklı özelliklere sahip olması içinde bulundurduğu biyolojik çeşitliliğin de farklılaşmasını sağlamıştır. Dünya okyanusları ve denizlerinde 30.000 tür, Türkiye denizlerinde ise 4000 tür bulunmaktadır. Kıyı şeridinde yaklaşık, 3.000 bitki ve hayvan türü yaşamaktadır. Türkiye denizlerinde de toplam 480 balık, 2150 alg türü yaşamaktadır. Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’i içeren Türkiye denizleri biyolojik çeşitlilik açısından çok zengindir: Karadeniz’de 300, Marmara Denizi’nde 200, Ege Denizi’nde 300 ve Akdeniz’de de 400 balık türü yaşamaktadır. Denizlerimiz, içinde bulundurduğu canlı kaynaklar ve ekosistem açısından büyük önem arz etmektedir. Bu denizel canlı kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliği ülkemizin gen kaynakları, tür ve ekosistem çeşitliliği açısından önemlidir. Özellikle Akdeniz Foku, deniz kaplumbağası, yunuslar, balinalar, denizlerin akciğeri olan deniz yosunları, balık türleri, mercanlar denizlerimizde bulunan doğa koruma açısından önem taşıyan, dünyaca takip edilen ve izlenen en önemli denizel canlı kaynaklardır. Coğrafi bölgelerden, Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri; Bitki Coğrafyası Bölgelerinden ise İran-Turan ve Akdeniz Bölgeleri endemik bitki türleri bakımından oldukça zengindir. Türkiye’nin genetik çeşitliliği özellikle bitki genetik kaynakları ile önem kazanmaktadır. Ülkemiz, Akdeniz ve Yakın Doğu gen merkezlerinin kesiştiği noktada yer almaktadır. Bu iki bölge tahılların ve bahçe bitkilerinin ortaya çıkışında çok önemli bir role sahiptir. Ülkemizde 100’den fazla türün geniş değişim gösterdiği, çok sayıda önemli kültür bitkisi ve tıbbi bitkiler gibi ekonomik açıdan önemli diğer bitki türlerinin orijin ya da çeşitlilik merkezi olan beş mikro-gen merkezi bulunmaktadır. Hayvan genetik kaynakları açısından ise, konumu nedeniyle birçok yerli hayvan ırkının Anadolu’da yetiştirildiği ve buradan dünyanın diğer bölgelerine yayıldığı kabul edilmektedir. Ülkemizin bu olağanüstü zengin biyolojik çeşitliliğinin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak biz insanoğlunun en temel görevlerinden birisidir. Bu görevin yerine getirilmesinde, yapılan tüm koruma ve yönetim faaliyetlerinin gidişatının izlenmesi ve sonucundan yararlanılarak yeni yol haritalarının belirlenmesi gerekmektedir. Biyolojik çeşitliliğin tür, habitat ve ekosistem düzeyinde etkin izlenmesi ve izleme sonuçlarının değerlendirilmesi neticesinde koruma kullanma dengesinin eşgüdüm içerisinde olduğu bir yönetim anlayışı mümkün olacaktır. 8 Trachylepis aurata -Tıknaz kertenkele Telescopus fallax- Kedi gözlü yılan Montivipera wagneri- Vagner Engereği (endemik) Pseudopus apodus-oluklu kertenkele Bufo viridis- İzmir Laudakia stellio - Dikenli keler Fotoğraflar: Prof. Dr. Yusuf KUMLUTAŞ Cistus salviifolius Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN Hypericum androsaemum 9 Karaboğazlı ötleğen Halkalı küçük cılıbıt Elmabaş çifti Bozkır kartalı Balaban Akyanaklı baştankara Akdeniz martısı Ak kumkuşu Fotoğraflar: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 10 Tulipa cinnabarina (endemik) Fotoğraf: Prof. Dr. Hayri DUMAN 2-BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK Biyolojik çeşitlilik, kara, deniz ve diğer su ekosistemleri ile bu ekosistemlerin bir parçası olan ekolojik yapılar da dahil olmak üzere tüm kaynaklardaki canlı organizmaların (habitatların daha geniş anlamda ekosistemlerin) çeşitli biyotik ve abiyotik faktörler bakımından gösterdiği farklılıkları, ekosistemlerde yaşayan canlıların kendi aralarında, canlılar ile cansızlar arasında, yere ve zamana göre değişen farklılıkları ile genler, türler, ekosistemler ve işlevlerin tamamını ifade etmektedir. Biyolojik çeşitlilik genetik çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliği olmak üzere üç hiyerarşik kategoride ele alınır. Genetik çeşitlilik bir tür içindeki çeşitliliği ifade eder. Bu çeşitlilik belli bir tür, popülasyon, varyete, alt-tür ya da ırk içindeki genetik farklılıkla ölçülür. Tür çeşitliliği belli bir bölgedeki, alandaki ya da tüm dünyadaki türlerin farklılığını ifade eder. Bir bölgedeki türlerin sayısı (yani o bölgenin “tür zenginliği’’) bu konuda kullanılan en sık ölçüttür. Ekosistem çeşitliliği ise bir ekolojik birim olarak karşılıklı etkileşim içinde olan organizmalar topluluğu ile fiziksel çevrelerin oluşturduğu bütünle ilgilidir. Ekosistem; kendisini topluluk düzeyinden ayıran, kendileri cansız olan fakat canlı toplulukların oluşumunu, yapısını ve karşılıklı etkileşimlerini etkileyen yangın, iklim ve besin döngüsü gibi faktörleri de içerir. Ekosistem düzeyindeki biyolojik çeşitliliğin korunması besin zincirinin ve enerji akışının korunmasını kapsar. Bu düzeyde, yalnızca türlerin oluşturduğu grupların değil, özelliklerin ve süreçlerin de korunması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. 11 Ülkemiz biyolojik çeşitliliğin küresel ölçekte korunması hedefine yönelik çabalara destek vermiş, bu alanda birçok girişim ve anlaşmaları imzalamış, süreçlere katılım sağlamıştır. Türkiye Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesini 1992’de imzalamış ve 29 Ağustos 1996 tarih ve 4177 sayılı Kanun ile onaylamıştır. Sözleşme 14 Mayıs 1997 yılında ülkemizde yürürlüğe girmiştir. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS)’nin üç temel hedefi olan biyolojik çeşitliliğin korunması, biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı, genetik kaynakların kullanımından kaynaklanan faydaların adil ve hakkaniyete uygun paylaşım ilkelerinin gerçekleştirilmesi, küresel, bölgesel ve yerel düzeyde koruma hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve biyolojik çeşitlilik unsurlarının gidişatının ortaya konulması ve bu gidişatın takibi ve sürdürülebilirliliğini sağlayacak tedbirlerin alınması ancak etkin ve sürekli izleme faaliyetleri ile gerçekleştirilebilecektir. Akça cılıbıt Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 12 Anadolu şehzadesi Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 3- DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK Dünya üzerinde 8.7 milyon türün bulunduğu varsayılmaktadır. Fakat sahip olduğumuz biyolojik çeşitliliğin tür düzeyinde büyük bir bölümü henüz tanımlanmamıştır. Uluslararası Dünya Koruma Birliği (IUCN)’in son verilerine göre dünyamızda var olan türlerden yaklaşık olarak 1.740.330 türün tanımlandığı bilinmektedir. Biyolojik çeşitliliğin dünyadaki durumuna baktığımızda, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 3. Küresel Biyolojik Çeşitliliğe Bakışı kitabı verilerine göre 1970-2006 yılları arasında dünyada omurgalı türlerinin sayısı yaklaşık üçte bir oranında düşüş kaydetmiş olup tropiklerde bu azalma %59, tatlı su ekosistemlerinde ise % 41 oranındadır. Şekil 3.1.’de görüldüğü gibi Küresel Canlı İndeksi’ne (LPI) göre tür sayılarındaki değişim ılıman ve tropik kuşaklar arasında ve tür çeşidi bakımında büyük farklılık göstermektedir. Dünya genelinde tür bolluğunun azalması, tropiklerde devam eden ve ciddi boyutlara ulaşan biyoçeşitlilik kaybını göstermektedir. 1980’den günümüze Avrupa’daki tarım arazilerindeki kuş popülasyonu %50 azalmıştır. Su kuşlarının popülasyonu %40 oranında azalmıştır. Tüm iki yaşamlı türlerinin %42’sinin ve kuşların %40’ının popülasyon sayıları azalmıştır. 13 Şekil 3.1.’de ortadaki çizgiyle Küresel Canlı indeksi gösterilmektedir. 1970’den günümüze %30’dan fazla düşüş kaydetmiştir. Tropiklerde (alttaki çizgi) ise düşüş daha keskin olup %60 oranındadır. Ilıman kuşakta önce %15 oranında bir artış olmuştur. Daha sonra önemli oranda düşüşler kaydedilmiştir. (Kaynak:WWF/Zoologial Society of London) Dünya Canlı İndeksi’ne göre dünya genelinde 2300 memeli, kuş sürüngen, iki yaşamlı ve balık türünde 7100’den fazla popülasyon görülmektedir. Şekil 3.1. Dünya canlı indeksi Kaynak : Global Biodiversity Outlook-3, 2010 (1970=1.0 kabul edilmiştir.) Türlerin zaman içindeki ortalama yok olma durumlarını izleyen Kırmızı Liste İndeksi, nesli tükenme tehlikesi altında olan grupların nesillerinin zamanla daha da riskli duruma ulaştığını göstermektedir. IUCN Kırmızı Listesi’ne göre türler tehlike durumlarına göre 8 kategoride toplanmaktadır. Bunlar: Nesli Tükenmiş, Nesli Doğada Tükenmiş, Tehdite Yakın, Önceliği Düşük, Yetersiz Verili, Kritik, Hassas ve Tehlikede kategorileridir. 14 Şekil 3.2. Farklı tehlike kategorilerindeki türlerin oranı Kaynak : Global Biodiversity Outlook-3, 2010 Tüm dünyadaki IUCN tehlike kategorisine göre %2 oranında türler yok olmuş ve nesli tükenmiştir. Dünya genelinde %7 oranında kritik türler, %10 civarında nesli tehlikede olan türler, %19 oranında ise tehlike sınırında hassas türler bulunmaktadır. Tehlikeye yakın, hassas, tehlikede ve kritik türlerin toplamı %44 oranındadır. Bu kategoride yer alan türler acilen küresel ölçekte koruma tedbirleri alınması gereken türlerdir. Yakın bir gelecekte gerekli tedbirler alınmazsa nesli tükenmiş veya nesli doğada tükenmiş olan türlerin oranı hızla artacak ve bu türlerin doğadaki popülasyonları yok olacaktır. Tür taksonlarına göre tehlike kategorileri değerlendirildiğinde en çok iki yaşamlıların takson olarak en fazla tehlike grubuna sahip olduğu, yaklaşık 2.000 türü barındırdığı bunu takiben 1.300 kuş türü ve 1.100 memeli türünün tehlike sınıfında yer aldığı görülmektedir. Diğer takson gruplarında ise tehlikede olan tür sayısı 500 türün altındadır. Bu grupta sürüngenlerin en fazla tehlike kategorisinde tür barındıran takson grubu olduğu, en az tehlike grubunda tür içeren grubun ise kızböcekleri olduğu görülmektedir. 15 Şekil 3.3. Türlerin, kapsamlı incelenmiş taksonomik gruplardaki tehlike durumları Kaynak : Global Biodiversity Outlook-3, 2010 Mercanlar, kuşlar, memeliler ve iki yaşamlı türlerinin yakın gelecekte neslini devam ettirmesi beklenirken, bu gruplara ait Kırmızı Liste İndeksi’ne göre özellikle mercan türlerinin hızlı bir şekilde yok olma eğiliminde olduğunu, bunun yanı sıra iki yaşamlı türlerinin ise en çok tehlike altında olan grup olarak tür sayısının azalma eğiliminde olduğu görülmektedir. Yırtık pırtık Fotoğraflar: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN Telli turna 16 Kırmızı liste indeks değeri “1.0” ise, bu grupta bulunan tüm türlerin LC (önceliği düşük) kategorisinde olduğunu ve yakın gelecekte yok olma tehlikesi taşıdığını göstermektedir. “0” değeri ise grupta bulunan tüm türlerin neslinin tükendiğini göstermektedir. Şekil 3.4. Kırmızı Liste İndeksi Kaynak : Global Biodiversity Outlook-3, 2010 Sonuç olarak dünyada bölgelere göre tehlike kategorilerine bakacak olursak; Güneydoğu Asya, Pasifik Adaları, kutuplar, deniz ve kıyı ekosistemlerindeki kuş türleri tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Avlanma ve habitat kaybı nedeniyle Güney ve Güneydoğu Asya’daki memeli türleri de yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. En çok deniz memelileri risk altında olup, tatlı su memelileri de ciddi tehdit altındadır. Güney ve Orta Amerika ile Karayipler’de iki yaşamlı türlerinin nesli ciddi tehlike altındadır. Dünya’da biyolojik çeşitlilik açısından 34 sıcak bölge önem arz etmektedir. Bu bölgeler aşağıdaki haritada kırmızı renkte görünmektedir. Ülkemiz de bu bölgeler içindedir. 17 Şekil 3.5. Türkiye'de kesişen üç sıcak bölge Kaynak: Russell A. Mittermeier, Patricio Robles Gil, Michael Hoffman, John Pilgrim, Thomas Brooks, Cristina Goettsch Mittermeier, John Lamoreux, Gustavo A. B. da Fonseca, 2004. “Hotspots Revisited: Earth's Biologically Richest and Most Endangered Terrestrial Ecoregions”, Conservation International, USA Şekil 3.6. Dünya’daki 34 sıcak bölge; Dünya yüzölçümünün %2,3’ünü kaplamaktadır. Dünya’daki tüm bitki türlerinin %50’si bu bölgelerde yer almaktadır. Dünya’daki tüm karasal omurgalıların %42’si ise bu 34 sıcak noktaya endemiktir. Yukarıdaki şekilde de görüldüğü üzere dünyada tehlike arz eden 34 sıcak noktanın üç tanesi ülkemizde bulunmaktadır. Bunlar; Akdeniz, İran-Anadolu ve Kafkas Bölgesi olarak ifade edilebilir. Dünyada beş ülke (Çin, Kenya, Güney Afrika, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye) bu sıcak noktaların ikisinin birleştiği ülkelerdir. Bunlardan sadece Türkiye, üç sıcak noktanın buluştuğu yer olması sebebiyle zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptir. 18 Şekil 3.7. Türkiye’nin 9 sıcak noktası Kaynak: WWF, 1999; Lise, Y., Çok çalışkan, B. A., Ataol, M. 2009 Ülkemiz doğal orman ekosistemleri yönünden zengin olup, küresel ölçekte 9 orman sıcak noktası barındırmaktadır. Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri sayısı 1.740.330 iken Türkiye’de tanımlanmış tür sayısının yaklaşık olarak 76.539 civarında olduğu bilinmektedir. Tablo 3.1.Türkiye’de ve Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri sayısı Tür Sayısı Tanımlanmış Bitki-Hayvan tür sayısı Dünyada Türkiye 1.740.330 76.539 Şekil 3.8. Türkiye’de ve Dünya’da tanımlanmış bitki ve hayvan türleri sayısı Kaynak: IUCN Kırmızı Red List version 2010.1: Table 1, Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 Türkiye Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olmak üzere üç farklı bitki coğrafyası bölgesinin kesişme noktasıdır. Türkiye, dünyanın 8 gen merkezinden ikisinin (Akdeniz ve Yakın Doğu) kesiştiği noktada yer almaktadır. Bu iki bölge tahılların ve bahçe bitkilerinin ortaya çıkışında çok önemli bir role sahiptir. 19 Türkiye endemik bitkiler açısından dünyanın önemli ülkelerinden birisidir. Yurdumuzun siyasi hudutları içinde doğal olarak yetiştiği halde başka hiçbir yerde yetişmeyen, diğer bir deyişle dünyada yalnız ülkemizde yetişen bitkiler Türkiye endemikleri olarak adlandırılır. Ülkemizde endemizm oranı %34 civarındadır (Davis, 1965-1988). Tüm taksonlardaki tür çeşitliliği ve tür içi çeşitliliğin fazla olması sebebiyle biyolojik çeşitliliğimiz tür düzeyinde gün geçtikçe sayıca artmaktadır. Her geçen gün yeni türler tanımlanabilmekte ve tür sayısına ilave yeni türler eklenmektedir. Türkiye biyolojik çeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliği göstermektedir. Bunun nedenleri arasında üç farklı biyoiklim tipinin görülmesi, bünyesinde AvrupaSibirya, Akdeniz ve İran-Turan olmak üzere üç Bitki Coğrafyası Bölgesi (BCB) bulundurması, sahip olduğu topoğrafik, jeolojik, jeomorfolojik ve toprak çeşitlilikleri, deniz, göl, akarsu, tatlı, tuzlu ve sodalı göller gibi değişik sulak alan tiplerinin varlığı, 05000 metreler arasında değişen yükselti farklılıkları, derin kanyonlara ve çok farklı ekosistem tiplerine sahip olması, Avrupa ülkelerine göre buzul döneminden daha az etkilenmesi, Kuzey Anadolu’yu Güney Anadolu’ya bağlayan Anadolu Diyagonalinin varlığı ve buna bağlı olarak oluşan ekolojik ve floristik farklılıklar ile üç kıtanın birleşme noktasında yer alması sayılabilir. Özetle, Türkiye tarım, orman, dağ, step, sulak alan, kıyı ve deniz ekosistemlerine ve bu ekosistemlerin farklı formlarına ve farklı kombinasyonlarına sahiptir. Bitki Coğrafyası Bölgelerinden Avrupa-Sibirya Bitki Coğrafyası Bölgesi, Kuzey Anadolu’da boydan boya ve Trakya Bölgesinin Karadeniz’e bakan kısımlarında uzanmaktadır. En yağışlı iklim bölgesidir, geniş kısmı ormanlarla kaplıdır. Akdeniz Bitki Coğrafyası Bölgesi, Akdeniz’e kıyısı olan tüm yöreler ile Trakya’nın batı kısımlarını kaplar ve çok farklı ekosistem tiplerini içerir. İran-Turan bölgesi, bitki coğrafyası bölgelerinin en genişidir ve Orta Anadolu’dan başlayarak Moğolistan’a kadar uzanır. Bölgede karasal iklim ve step bitkileri baskındır. Çütre Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 20 Şekil 3.9. Türkiye’deki Bitki Coğrafyası Bölgeleri ve Anadolu Diyagonali (Çaprazı) Kaynak: Türkiye’nin Biyolojik Zenginliği ve Korunması, ANG yayınları İstanbul Gökyiğit, A.N (2013) Tablo 3.2. Bitki Coğrafyası Bölgelerine (BCB) göre endemik bitkilerin dağılımı (alttür ve varyeteler dahil) Avrupa- Sibirya 320 Akdeniz 1325 İran-Turan 1250 Bölgelere özgü olmayan 1030 Toplam 3925 Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 8% Avrupa- Sibirya 26% Akdeniz 34% İran-Turan Bölgelere özgü olmayan 32% Şekil 3.10. Bitki Coğrafyası Bölgelerine (BCB) göre endemik bitkilerin dağılım yüzdeleri Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 Türkiye Florası incelendiğinde sadece belirli bir coğrafi bölgeye has olan diğer bölgelerde bulunmayan endemikler açısından durum aşağıda özetlenmiştir. Ayrıca 1.000 kadar endemik tür ise en az iki bölgemizde yayılış göstermektedir. 21 Tablo 3.3. Coğrafi bölgelere göre endemik bitki türü sayısı Coğrafi Bölge Akdeniz Bölgesi Doğu Anadolu Bölgesi Orta Anadolu Bölgesi Karadeniz Bölgesi Ege Bölgesi Marmara Bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi Toplam Endemik Tür Sayısı 750 380 275 220 160 70 35 1890 Kaynak: Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı, Türkiye Tabiatı Koruma Derneği, Ankara (Ekim ve ark. 2000) Türkiye, özellikle tohumlu bitkiler açısından bulunduğu iklim kuşağı göz önüne alındığında bitki türleri açısından oldukça zengin sayılabilecek bir konuma sahiptir. Tohumlu bitkilere ait tür sayısı, 2007 yılında hazırlanan Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı’nda yer alan veriler dahilinde aşağıda verilmektedir. Tablo 3.4. Dünya, Avrupa, Türkiye’de açık ve kapalı tohumlu bitki türleri Açık tohumlular ve kapalı tohumlu türler Dünya Avrupa Türkiye 282842 12500 11001 4% 4% Dünyada Avrupa 92% Türkiye de Şekil 3.11. Dünya’da, Avrupa’da ve Türkiye’deki açık ve kapalı tohumlu bitki tür sayısı dağılımı Kaynak: IUCN Red List version 2010.1: Table 1, Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007’ye göre; likenler, mantarların alglerle oluşturdukları ortak yaşama dayalı bir canlı grubudur. Dünya’nın hemen her yerinde yayılış gösterirler. Dünya’da bilinen tür sayısı 20.000 civarındadır. Türkiye’de ise likenler üzerine yapılan çalışmalar son yıllarda hızla artış göstermiştir. Türkiye’de günümüzde bilinen liken türü sayısı 1.000 civarında olup, bu sayı her geçen gün artmaktadır. Türkiye’de alg florasına yönelik araştırmalar artmış olmasına rağmen tür sayısı henüz tam belirlenememiştir. Karayosunları, yeterince gelişmemiş en ilkel iletim demetine sahip bitki grubudur. Türkiye’de 3 Boynuzsu Ciğerotu, 165 civarında Ciğerotu ve 740 civarında da Karayosununun yayılış gösterdiği belirlenmiştir. 22 Eğreltiler, tohumlu bitkilerle birlikte en iyi bilinen bitki grubudur. Eğreltiler Türkiye’nin çok kurak bölgeleri hariç diğer bölgelerinde yayılış gösterir, ancak Karadeniz Bölgesi bu bitki grubunun en yaygın olarak bulunduğu bölgedir. Türkiye’de Eğreltiler içerisinde yer alan Atkuyruklarına (Equisetales) ait 8 tür, Kibrit Otlarına ait (Lycopodiales) 6 tür ve gerçek eğreltilere ait 80 civarında tür bulunmaktadır. Tohumlu bitkiler, Türkiye’de ve Dünya’da en iyi bilinen bitki grubu olup, aynı zamanda en gelişmiş bitki grubudur. Türkiye’de tanımlanmış tohumlu bitki türü sayısının tür ve tür altı takson sayısı ile birlikte 11.000 civarında olduğu bilinmektedir. Yeni türlerin tanımlanması ile bu sayı her geçen gün artmaktadır. Bu, tür zenginliği Avrupa’nın hiçbir ülkesinde yoktur. Bu nedenle Türkiye tohumlu bitki çeşitliliği açısından bir kıta özelliği gösterir. Çünkü tüm Avrupa’daki tür sayısı 12.500 civarındadır. Aynı zamanda sahip olduğu türlerin %34’ü endemiktir. Endemizm oranının bu derece yüksek olması Türkiye’yi çiçekli bitkiler açısından ilginç kılmakta ve cazibe merkezi olma özelliğini sürdürmektedir. Tablo 3.5. Çeşitli bitki gruplarına ait tür ve tür altı takson sayıları, endemizm durumu, nadir ve tehdit altındaki tür sayıları, nesli tükenmiş türler Bitki Grupları Algler Likenler Karayosunları Eğreltiler AçıkTohumlular Tek-çenekliler Çift-çenekliler Toplam Tanımlanmış Türler/alttürler Endemik Türler 2150 1000 910 101 35 -------2 3 5 1765 9100 15061 420 3500 3930 Nadir ve Tehlike Altındaki Türler bilinmiyor bilinmiyor 2 1 1 Soyu Tükenmiş Türler 180 1100 1284 bilinmiyor bilinmiyor bilinmiyor bilinmiyor bilinmiyor 11 11 Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 Şekil 3.12. Türkiye'de tanımlanmış türler/alttürler Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 Bitki genetik çeşitliliği gerek Türkiye gerekse dünya tarımı için çok önem arz etmektedir. Türkiye bitki genetik kaynakları yönünden çok özel bir konumda bulunmaktadır. Vavilov’un açıklamış olduğu çeşitlilik ve orijin merkezlerinden Akdeniz ve Yakın Doğu Merkezleri Türkiye’de örtüşmektedir. J. Harlan’a göre ülkemizde 23 100’den fazla türün değişim gösterdiği 5 mikro-gen merkezi bulunmaktadır. Ayrıca ülkemiz çok sayıda önemli kültür bitkisi ve diğer bitki türlerinin orijin ya da çeşitlilik merkezidir. Omurgalı ve omurgasız hayvanlarla ilgili envanter verileri UBSEP-2007’ye göre verilmiş olup, mevcut envanter durumunun ortaya konulmasına yönelik “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” hazırlanmıştır. Projede damarlı bitkiler (eğreltiler dahil) ve omurgalı hayvanlar (memeliler, kuşlar, balıklar, sürüngenler ve çift yaşamlılar) için ülke bazında literatür ve arazi çalışmaları yapılması öngörülmüştür. Ayrıca söz konusu projede tohumlu bitkiler (karayosunları, likenler ve makro mantarlar) ve omurgasız hayvanlarla ilgili literatür verileri derlenerek, veri tabanına girişleri sağlanacaktır. Projede iki ana unsur olarak; tüm ülke bazında belirtilen taksonlarda envanter ve izleme çalışmaları yürütülecektir. İzleme çalışmaları tür, popülasyon, ekosistem ve bölgesel bazda yapılacaktır. 2013 yılının ilk yarısında projenin başlatılacak olup, 2018 yılı sonunda proje bitişi ile ülkemizde var olan omurgalı, omurgasız ve damarlı bitkilerin envanterleri güncellenecek, arazi çalışması altlığında sayısal verilerin, analizine ve sorgulanmasına imkan sağlayacak biçimde veri tabanına veri girişleri yapılacaktır. Türkiye, iki önemli Vavilovyan gen merkezinin kesiştiği noktada yer almaktadır: Akdeniz ve Yakın Doğu. Bu iki bölge, tahılların ve bahçe bitkilerinin ortaya çıkışında çok önemli bir role sahiptir. Anadolu kökenli tarım bitki türlerinden bazıları şunlardır: Linum sp., Allium sp., Hordeum sp., Triticum sp., Avena sp., Cicer sp., Lens sp., Pisum sp., Vitis sp., Amygladus sp., Prunus sp., Beta sp., vb. Türkiye’de beş ayrı “mikrogen merkezi” bulunmaktadır : Trakya-Ege Bölgesi: Ekmeklik buğday, durum buğdayı, Poulard buğdayı, değnek buğdayı, küçük kızıl buğday, mercimek, nohut, kavun, burçak, acıbakla ve yonca. Güney - Güneydoğu Anadolu: Çift taneli buğday (Triticum dicoccum), küçük kızıl buğday, Aegilops speltoides, kabak, karpuz, salatalık, fasulye, mercimek, bakla, üzüm asması ve yem bitkileri. Samsun, Tokat, Amasya: Çok sayıda meyve cinsi ve türü, bakla, fasulye, mercimek ve hayvan yemi olarak kullanılan çeşitli baklagiller. Kayseri ve çevresi: Badem, elma, bezelye, meyve türleri, üzüm asması, mercimek, nohut, kaba yonca (alfalfa) ve evliyaotu. Ağrı ve çevresi: Elma, kayısı, kiraz, vişne, yem baklagilleri ve karpuz. İki ayrı gen ve çeşitlilik merkezinin örtüştüğü yerde bulunan Türkiye’nin gen ve orijin merkezi olduğu bazı kültür bitkileri şöylece sıralanabilir: Triticum, Hordeum, Secale, Avena, Linum, Allium, Cicer, Lens, Pisum, Medicago ve Vicia. Türkiye’de buğdayın (Triticum ve Aegilops) 25, arpanın (Hordeum) 8, çavdarın (Secale) 5 ve yulafın (Avena) da 8 adet yabani akrabası vardır. Türkiye, yemeklik tane baklagiller ve yem bitkilerinin yabani akrabaları bakımından da zengindir. Mercimeğin (Lens) 4, nohudun (Cicer) 10, üçgülün (Trifolium) 11 tanesi endemik olmak üzere 104, yoncanın (Medicago) 34, korunganın (Onobrychis) 42, fiğin (Vicia) 6 tanesi endemik olmak üzere 60 türü ülkemizde bulunmaktadır (Açıkgöz ve ark., 1998). Türkiye aynı zamanda Amygdalus spp., Cucumis melo, C. sativus, Cucurbita moshata, C. pepo, Malus spp., Pistachio spp., Prunus spp., Pyrus spp. ve Vitis vinifera türlerinin mikro gen merkezidir (Tan, 1998). Ayrıca Türkiye, başta lale ve kardelen olmak üzere birçok süs bitkisinin de anavatanıdır. Günümüzde birçok botanikçinin katkılarıyla “Resimli Türkiye Florası”nın yazımı ile ilgili çalışmalar başlatılmıştır. 24 Türkiye bitkileri konusunda en son yayınlardan biri olan “Türkiye Bitkileri Listesi (2012)” kitabı hazırlanmıştır. Kitabın hazırlanmasında doksandan fazla bilim insanı katkı sağlamış olup, kitapta yer alan damarlı bitkilere yönelik güncel bilgiler aşağıdaki tablolarda verilmektedir. Tablo 3.6. Türkiye Bitkileri Listesi (2012) verileri Aileler Kibritotları Eğreltiler Açık tohumlular Kapalıtohumlular Toplam Doğal 3 16 4 131 154 Endemik 0 0 0 0 0 % 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 Yabancı 0 0 0 10 10 Yabancı 0 0 2 74 76 Tarım 0 0 0 3 3 Cinsler Kibritotları Eğreltiler Açık tohumlular Kapalıtohumlular Toplam Doğal 5 29 8 1178 1220 Endemik 0 0 0 14 14 % 0,0 0,0 0,0 1,19 1,15 Türler Kibritotları Eğreltiler Açık tohumlular Kapalıtohumlular Toplam Doğal 13 76 22 9642 9753 Endemik 1 2 0 3032 3035 % 8,00 2,63 0,0 31,45 31,12 Alttürler Kibritotları Eğreltiler Açıktohumlular Kapalıtohumlular Toplam Doğal 0 6 19 1960 1985 Endemik 0 0 5 495 500 % 0,0 0,0 26,00 25,26 25,19 Yabancı 0 0 0 1 1 Tarım 0 0 0 3 3 Toplam 0 6 19 1964 1989 Varyeteler Kibritotları Eğreltiler Açık tohumlular Kapalıtohumlular Toplam Doğal 0 3 8 847 858 Endemik 0 0 1 252 253 % 0,0 0,0 13,00 29,75 29,49 Yabancı 0 0 3 4 7 Tarım 0 0 1 1 2 Toplam 0 3 12 852 867 Melez Cins Kibritotları Eğreltiler Açık tohumlular Kapalıtohumlular Toplam Doğal 0 0 0 5 5 Endemik 0 0 0 0 0 % 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 Yabancı 0 0 0 0 0 Tarım 0 0 0 0 0 Toplam 0 0 0 0 0 Melez Tür Kibritotları Eğreltiler Açık tohumlular Kapalıtohumlular Toplam Doğal 0 12 8 233 253 Endemik 0 0 1 59 60 % 0,0 0,0 13,00 25,32 23,72 25 Yabancı 0 0 5 169 174 Yabancı 0 0 3 5 8 Tarım 0 0 0 24 24 Toplam 3 16 4 144 167 Tarım 0 0 0 69 69 Tarım 0 0 1 1 2 Toplam 5 29 10 1275 1320 Toplam 13 76 27 9880 9996 Toplam 0 12 12 239 263 Melez Alttür Kibritotları Eğreltiler Açık tohumlular Kapalıtohumlular Toplam Toplam Cins altı Taksonlar Kibritotları Eğreltiler Açıktohumlular Kapalıtohumlular Toplam Doğal 0 0 0 5 5 Yabancı 0 0 0 0 0 Tarım 0 0 0 0 0 Endemik 0 0 0 1 1 % 0,0 0,0 0,0 20,0 20,0 Toplam 0 0 0 5 5 Doğal Endemik % Yabancı Tarım Toplam 13 73 37 11343 11466 1 2 6 3640 3649 8,00 2,74 16,00 32,09 31,82 0 0 4 167 171 0 0 1 69 70 13 73 42 11579 11707 Kaynak: Güner,A., Aslan,S., Ekim,T., Vural,M., Babaç, M.T.,(edlr.),(2012).Türkiye Bitkileri Listesi ( Damarlı Bitkiler), Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Derneği Yayını. İstanbul. Not: Söz konusu kitapta yer alan tabloların son bölümlerindeki rakamlar (Toplam Cinsaltı Taksonlar) basit toplamlar değildir. Varyetesi veya alttürü olan bir basit toplamada en az iki kere toplama katılmış olur. Toplamalarda bundan kaçınılmış, melezler endemik toplamına katılmamıştır. “Türkiye Bitkileri Listesi” kitabı hazırlanması çalışmasında karayosunları, suyosunları ve mantarlar bu çalışmada liste dışında bırakılmıştır. Söz konusu kitaba göre ülkemizde 9.753 doğal türün olduğu, bunun 3.035’inin ise endemik türler olduğu bilinmektedir. Cins altı taksonlar da ilave edildiğinde toplam sayının 11.707 olduğu ve bunun 3.649’unun endemik olduğu tespit edilmiştir. Türkiye, flora açısından zengin olduğu gibi fauna açısından da bulunduğu kuşak itibariyle zengindir. Bunun başlıca sebebi Anadolu’nun Avrupa ve Asya kıtaları arasında köprü oluşturması ve dolayısı ile Anadolu’nun göç yolu üzerinde bulunması, farklı iklim ve ekosistem tiplerine sahip olması, florasının zengin olması ve dolayısı ile besin ihtiyacı olan birçok hayvan türünün kendisine uygun yaşam alanı bulabilmesi sayılabilir. Bütün bu zengin ekolojik faktörler faunanın zenginliğine de yansımıştır. Ilıman kuşakta bulunan ülkeler biyolojik çeşitlilik bakımından karşılaştırıldığında, hayvan (fauna) biyolojik çeşitliliğinin ülkemizde veri eksikliğine rağmen oldukça yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 verilerine göre; tanımlanan canlı türleri içinde en büyük rakamı omurgasızlar grubu oluşturmaktadır. Omurgasız hayvan türü sayısı yaklaşık 19.000’dir ve bunlardan yaklaşık 4.000 tür/alttür endemiktir. Bugüne kadar belirlenen toplam omurgalı hayvan türü sayısı 1.500’e yakındır. Omurgalılardan, 70’i balık türü olmak üzere 100’ün üzerinde tür endemiktir. Alageyik ve sülünün anavatanı Anadolu'dur. Ülkemizin dünyanın iki büyük kuş göç yolu üzerinde olması, kuşların beslenme ve üreme alanı olarak önemini artırmaktadır. Türkiye omurgalı faunası üzerine birçok çalışma yapıldığı için fauna büyük oranda ortaya çıkmıştır. Son verilere göre Türkiye’de 460 kuş, 161 memeli, 141 sürüngen, 480 deniz balığı ve 236 tatlı su balığı türünün yaşadığı tespit edilmiştir. Tüm dünyada olduğu gibi böcek (Insecta) grubu Türkiye’de de çok zengindir. Ancak bazı gruplarda hiç çalışma olmaması, bazı gruplardaki çalışmaların yetersiz oluşu gibi sebeplerle Türkiye böcek faunası hakkında tahmini rakamlar vermek mümkündür. 26 Türkiye’de bugüne kadar tespit edilmiş böcek türü yaklaşık 30.000 civarındadır. Ancak tahmin edilen sayı ise 60.000-80.000 arasındadır. Bu rakamlar da böceklerle ilgili çalışmaların ne kadar yetersiz olduğunu göstermektedir. Buna rağmen bazı böcek grupları ile ilgili faunistik liste büyük oranda çıkartılmıştır. Örneğin Türkiye’de kızböcekleri (Odonata) 114, çekirgeler (Orthoptera) 600 (270’i endemik), kınkanatlılar (Coleoptera) 10.000, yumuşakçalar (Mollusca) 522 (203’ü endemik), yarımkanatlılar (Heteroptera) 1.400, eşkanatlılar (Homoptera) 1.500, kelebekler (Lepidoptera) 6.500 (600’ü gündüz diğerleri gece) türle temsil edilmektedir. Türkiye’nin sahip olduğu yaklaşık 8.592 km’lik kıyı şeridinde (adalar hariç) yaklaşık 3.000 bitki ve hayvan türü yaşamaktadır. Türkiye’deki bazı habitatlar bozulmuş hatta tahrip olmuş olsalar bile Akdeniz ve Ege kıyıları Akdeniz Foku (Monachus monachus), deniz kaplumbağası (Caretta caretta) ve yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas) gibi nesli tehlikede olan türlere barınma ortamı sağlamaktadır. Türkiye kıyılarında yaklaşık 480 deniz balığı türü tespit edilmiştir. Bunların %50’sinin yerel olarak yok olma tehlikesi altında olduğu tahmin edilmektedir. Ekonomik açıdan önemli balık türleri arasında hamsi, istavrit, palamut, sardalya, lüfer, barbun ve kalkan yer almaktadır. Türkiye'nin deniz alanlarına bağımlı kuş faunası, Ada martısının (Larus audouinii) yanı sıra, göçmen yaz ziyaretçisi Ada doğanını (Falco eleonorae) da içermektedir. Uzun bacak Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN Tablo 3.7. Çeşitli hayvan gruplarına ait tür ve tür altı takson sayıları, endemizm durumu, nadir ve tehlike altındaki tür sayıları, nesli tükenmiş türler Hayvan grupları Tanımlanmış türler Endemik türler/altür, varyete 141 460 161 236 480 16 Nadir ve tehlike altındaki türler Soyu tükenmiş türler OMURGALILAR Sürüngenler/Amfibi Kuşlar Memeliler Tatlısu balıkları Deniz balıkları 37 70 27 10 17 23 4 4 Hayvan grupları OMURGASIZLAR Yumuşakçalar Kelebekler Çekirgeler Kızböcekleri Kınkanatlılar Yarımkanatlılar Eşkanatlılar Tanımlanmış türler Endemik türler/altür, varyete Nadir ve tehlike altındaki türler 522 6500 600 114 10000 1400 1500 203 89 270 89 Soyu tükenmiş türler 3000 200 200 Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 Türkiye floristik açıdan olduğu gibi faunistik açıdan da çok zengin ve dikkat çekicidir. Türkiye omurgalı hayvanları üzerine birçok çalışma yapılmış ve yapılmaya da devam etmektedir. Bu nedenle omurgalı hayvanlara ait endemizm durumu, tehlike sınıfları ve koruma altına alınan türlerle ilgili sağlıklı veriler bulunmaktadır. Buna göre Türkiye’de yayılış gösteren 141 sürüngen ve amfibi türünden 16’sı endemik olup, bunlardan 10’u tehdit altındadır. Kuşlardan ise Türkiye’ye endemik tür yoktur. Bununla birlikte memelilerden 5 tür, 32 alttür, sürüngenlerden 16 tür ve/veya alttür, tatlı su balıklarından ise 70 tür/alttür endemiktir. Şekil 3.13. Omurgasız hayvan grupları Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 28 Şekil 3.14. Omurgalı hayvan grupları Kaynak : Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 IUCN kaynaklarına ve UBSEP 2007 kaynaklarına göre ülkemizde omurgasızların tür sayısının 19.000 civarında olduğu, bunlardan 4.000’inin endemik olduğu, omurgalılardan ise 1.500 civarında tür olduğu, bunlardan 100’ünün endemik olduğu bilinmektedir. Türkiye Omurgasız Hayvan faunası, omurgalılar kadar iyi bilinmemekle birlikte tanımlanan 30.000, tahmin edilen tür sayısının da 60.000-80.000 civarında olduğu bilinmektedir. Omurgasız hayvan gruplarında endemizm oranı da çok yüksektir. Ülkemiz ekosistem çeşitliliği açısından da farklı ekosistemlerin temsiliyetine sahiptir. Bunlar tarımsal alan-step biyoçeşitliliği, iç su biyoçeşitliliği, orman ve dağ biyoçeşitliliği ve kıyı-deniz biyoçeşitliliğidir. Anadolu ateşi Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 29 Digitalis trojana (endemik) Cochicum turcicum (endemik) Rhodendron ponticum Fritillaria acmopetala Phlomis leuphrocracta (endemik) Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN 30 Step fistosu Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 4- BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ İZLEME Biyolojik çeşitlilik, yani doğa; içsel ve dışsal etkilere cevap olarak ekosistem özelliklerinin, fonksiyonel ve yapısal özelliklerin değiştiği dinamik bir yapıya sahiptir. Biyolojik çeşitliliğin izlenmesi; biyolojik çeşitlilik unsurlarının (gen, takson, yapısal, fonksiyonel ve ekosistem) etkin yönetim hedefleri doğrultusunda mevcut değişimlerinin ölçülmesine odaklı sistematik bir süreçtir. Çevresel izleme aşağıda belirtilen hedefler doğrultusunda ekosistemdeki çevresel ve biyolojik değişimlerin değerlendirilmesinde; Bir alanda mevcut olan türlerin ve habitatların envanterinin yapılması ve karşılıklı ilişkilerinin not edilmesini, Doğal salınımların anormal değişikliklerden ayırt edilmesini, Dış gelişmeler ve biyolojik topluluk içindeki değişiklikler arasındaki sebepsonuç ilişkilerinin belirlenmesini sağlar. Biyolojik çeşitlilik yönetimindeki araçlar, izlemede de etkin birer araçtır. Koruma yöntemlerinin gelişim ve etkinliğini ölçmek, çevre üzerindeki doğal ve insan kaynaklı etkilerin sonucundaki biyolojik eğilimlerin tespit edilmesini sağlar. Bir izleme programı içinde belirli bir zaman aşamasında farklı yaklaşımlar izlenebilir. Örnek olarak; Tüm Biyota için Taksonomik Envanter (All Biota Taxonomic Inventory(ABTI)) isimli envanter belirli bir alanda mevcut olan tüm türlerin tanımı üzerine odaklanmaktadır (Örneğin; Termitler (beyaz ve kanatlı karınca), balıklar veya kelebekler gibi). 31 Hızlı Biyoçeşitlilik Değerlendirme (A Rapid Biodiversity Assessment (RBA)) seçilmiş türler üzerine bir envanter sunarak, bir alanın biyolojik zenginliği üzerine hızlı bir fikir vermektedir. İzleme programları genetik çeşitlilik, türler veya habitatlar ya da bunların bileşimleri üzerinde yoğunlaşabilir. Bunlar, izleme programlarının özellikleri konusuna sadece birkaç örnektir. Seçilen yaklaşım, izleme programının amacı ve maliyet açısından verimli olabileceği düşünülen kaynaklarla yakından ilgilidir. Biyolojik çeşitliliğin ulusal, bölgesel ve küresel seviyelerde izlenmesi sistematik altyapı ve ekolojik altyapı, ekonomik girdi ve insan kaynakları gerektirir. Ek olarak, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesine taraf olan ülkeler, gerek koruma gerekse sürdürülebilir kullanım için biyoçeşitliliği belirlemeyi ve izlemeyi taahhüt etmektedir. Kaynakları zengin ve çok gelişmiş olan ülkeler bile; halen kendilerine ait biyota hakkında yetersiz bilgiye sahiptir. Çünkü, kapsamlı bir izleme programı olmadığı gibi var olan bilgilerin de karmaşıklığı söz konusudur. Biyolojik çeşitlilik -doğası gereği-, ekosistemlerin çok çeşitli iç ve dış etkenlere tepki olarak bileşimini, yapısal ve işlevsel özelliklerini değiştiren dinamik bir özelliktir. Biyolojik çeşitliliğin izlenmesi, küresel ölçekte tanımlanmış bir durum içinde (araştırma veya yönetim amaçlı), biyoçeşitliliğin kendi formları içindeki (cins, takson, yapı, işlev, ekosistem) değişimlerin sistematik bir şekilde incelenmesi ve ölçülmesi olarak tanımlanmaktadır. Son yıllarda meydana gelen küresel çevre değişiklikleri, biyolojik çeşitliliğin değişim yoğunluğunu ve hızını daha önce görülmemiş bir oranda arttırmıştır. Bunun sonucunda küresel değişimlerin izlenmesi önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir. Biyolojik çeşitlilik, evrimsel süreç içinde tür, diğer taksonomik düzeyler ve bunların işlevsel kabiliyetleri olmak üzere en temel birimlerini değiştirmektedir. Kısa zaman ölçeğinde ise, var olan takson ve tür havuzu çok çeşitli abiyotik ve biyotik çevresel faktörlerin denetiminde değişime uğramaktadır. Bunun tam tersi yönde biyoçeşitlilik, canlı organizmanın işlevsel özellikleri doğrultusunda çevresel parametreleri değiştirir. Özetle, biyoçeşitlilik dinamikleri, ekosistemler içindeki değişimlerin gösterilmesi, ölçülmesi, anlaşılması ve tahmin edilmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda biyoçeşitliliğin izlenmesi, her bir sistemin özelliklerinin ve dinamiklerinin anlaşılması konusunda önemli bilgiler sağlamaktadır. Özellikle biyoçeşitliliğin yönetimi için sarf edilen tüm çabalar dört temel hedefe göre sistem dinamiklerinin ölçülmesini gerektirmektedir: 1. Mevcut değişimin bir sistem dahilinde yönünün ve hızının ölçülmesi esastır. Doğal kaynakların veya doğal tehditlerin (örneğin tehlikeli hayvanların, hastalıkların varlığı vs.) durumunun izlenmesi doğal sistemlerin gözlenmesine basit birer örnektir. Yönetimi yapılan sistemlerde (tarlalar, koruma planları) durumun tanımlanan hedefe kıyasla ölçülmesi için izleme gerekli olmaktadır. 2. Pek çok durumda çeşitli dış güçlerin biyoçeşitlilik üzerinde gözlenen bir değişimden sorumlu olduğu kabul edilmektedir. Örneğin iklim değişikliği karşısında arazi kullanımındaki değişiklik, gerek biyoçeşitliliğin gerekse potansiyel itici güçlerin seyrinin izlenmesi her bir itici gücün göreceli öneminin tanımlanmasına olanak sağlamaktadır. 32 3. Değişim, genellikle ardı ardına etkilere sahip geniş spektrumlu işleyiş ve süreçlere dayanmaktadır. İzleme tüm bu işleyişlerin anlaşılmasını sağlar. 4. Yukarıda adı geçen tüm gözlem ve analizler aynı zamanda gelecekteki değişiklikleri tahmin etmeyi sağlar. Tahminin niteliği çoğunlukla bilimsel analizlere yapılan yatırıma bağlıdır. Tüm bu izleme faaliyetlerinin uygulanması çalışmaları, çok sayıda canlı ve çevresel koşul arasındaki etkileşimlerin ölçeği (ekosistem ve tür çeşitliliği, genetik çeşitlilik), durumu (taksonomik, yapısal, işlevsel) ve büyüklüğü şeklinde ifade edilen biyoçeşitliliğin karmaşıklığını hesaba katmak durumundadır. Bu karmaşıklık ölçülecek parametrelerin sayısı ve izlenecek yöntem konusunda net karar vermeyi gerektirmektedir. Bu, izlemenin farklı sistemleri ve alanları kıyaslaması ile mekansal modelleme açısından oldukça önemlidir. Bu hedeflerin, konuların ve yöntemlerin karmaşıklığı izleme faaliyetlerinin düzenlenmesi için sarf edilen çabaları zorlaştırsa da biyoçeşitliliğin küresel ölçekte olağanüstü değişimi, biyoçeşitliliğin değişim oranı ve yönü konusunda bilimsel olarak sağlam ve güvenilir verilerin acilen sağlanmasına olan gereksinimi belirlemektedir. Bu yüzden biyoçeşitliliğin değişiminin küresel ölçekte gözlenmesine yönelik yol haritası, bilimsel çevreler ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalar için önemli bir tartışma konusudur. Biyoçeşitliliğin izlenmesi çoklu hedefler açısından değerlendirildiğinde biyolojik çeşitliliğin izlenmesinin pek çok hedefe hizmet ettiği görülmektedir. Korunan türlerin korundukları alandaki popülasyon büyüklüklerinin izlenmesi, koruma tedbirlerinin başarısı hakkında geri bildirim sağlamaktadır. Zehirli bir istilacı türün veya bulaşıcı bir organizmanın yayılımının izlenmesi, çiftçiler ya da sağlık hizmetleri için bir erken uyarı sistemini etkin kılmaktadır. Daha sistematik olarak, aşağıdaki liste izleme konusuna farklı yaklaşımlar sunmaktadır: 1-Tarafsız gözlem Saf gözlem yaklaşımı, bir hipotezi test etmediği için ilk bakışta bilimselliği az gibi görünür. Ancak biyoçeşitliliğin değişimine sebep olan önemli süreç ve itici güçlerin tanımlanıp tanımlanmadığını bilmiyoruz. Yeni ve şaşırtıcı gözlemleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu tip bir saf gözlem yaklaşımı, değişimin sonuçlarını belgelemektedir. (Özellikle de ekosistemin özellikleri gözlem programının bir kısmını oluşturuyorsa) 2-Erken uyarı sistemi Biyoçeşitliliğin değişimi, ekosistemin işlevi ve kaynakların kullanımı için önemli sonuçlara sahiptir. Bu değişiklikler nadiren doğrusal ilişkiler izlerler. Pozitif ve negatif geri besleme döngüleri vardır. Gözlem sistemi, geri dönüşümsüz, bir hasar olmadan harekete geçecek bir erken uyarı sistemi gibi çalışmalıdır. 33 3-Biyoçeşitlilik değişimlerinin göstergeleri Çok fazla sayıda parametrenin ve sürecin gözlemlenmesi genelde zamana ve insan gücüne yatırım yapmayı gerektirir. Alternatif bir çözüm, sadece çok kısıtlı spesifik özelliklerin (göstergeler) ve/veya miktarların ölçülmesi veya gözlenmesi olabilir. 4-Nedensellik yaklaşımı Eğer gözlemleme sistemine potansiyel itici güçlerin (spesifik iklimsel değişiklikler, belli arazi kullanımı uygulamaları) ölçümleri entegre edilirse, belli bir ekosistemdeki değişimin çeşidi ve şiddetinin gözlenmesi, değişim dinamiklerinin tanımlanmasına olanak tanır. 5-Süreç analizi Eğer gözlemler, değişimin süreçleri ve mekanizması hakkında bilimsel bir anlayış sunacak şekilde tasarlanmışsa, biyosenöz ve popülasyon dinamikleri ile ilgili daha ayrıntılı çalışmaların entegre edilmesi gerekmektedir. Elde edilen bilgi gelecekteki gelişmelerin tahmin edilmesinde bir temel oluşturacaktır. 1-Modele dayalı yaklaşım 2-Deneysel yaklaşım Biyoçeşitlilik araştırmalarının temel hedeflerinden biri de sürdürülebilir kullanımın uygulanması ve biyolojik çeşitliliğin korunmasıdır. Bu amaçla gözlem, hassasiyet, elastikiyet, yenilenme ve diğer sistem özelliklerinin ölçülmesi için pek çok deneysel yaklaşım da eklenmelidir. Sonuç olarak biyoçeşitliliğin izlenmesi sistematik yaklaşım işidir. Her ölçekte biyolojik çeşitlilik unsurlarının belirlenen göstergeler nezdinde izlenmesi en ekonomik ve elverişli izleme yöntemidir. Ülkemizde biyolojik çeşitliliğin izlenmesine yönelik bir çok kısmi çalışma bulunmasına rağmen resmin bütününü gösteren izleme göstergelerinin ulusal ölçekte belirlenmesi ve bunlar üzerinden ulusal izleme çatısının oluşturulması gereklidir. Bu amaca hizmet etmek üzere “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” hazırlanmış olup, 2013 Yatırım Programına sunulmuş ve projenin yatırımda yer alması sağlanmıştır. Projede 2013-2018 yıllarını kapsayacak biçimde tüm ülkeye yönelik izleme göstergelerinin belirlenmesi, bu göstergeler üzerinden bölgesel ölçekte izleme planlarının hazırlanması, yürütülen izleme faaliyetlerinin belirli periyotlarda raporlanması öngörülmektedir. Bu çalışma ile alan bazında çalışmalarla ulusal ölçekte gösterge setinin ortaya konulması, izleme planı ve raporlarının bütüncül ölçekte hazırlanarak uygulamaya aktarılması hedeflenmektedir. Özet olarak; izleme sonucunda yapılan değerlendirmeler bizlerin uygulamaya koyduğu faaliyetlerin hedeflerine ne derece ulaştığının sonucunu belirtmesi ve gelecekte yönetim hedeflerine ne kadar yakınlaşıp uzaklaştığımıza ilişkin yaklaşımları ortaya koyması ve gelecekteki yönetim müdahalelerini ayarlamak için geri bildirim sağlaması açısından katkı sağlayacaktır. 34 Centaurea ptosimopappoides (endemik) Colchicum baytopiorum (endemik) Cyclamen cilicicum (endemik) Fritillaria forbesi (endemik) Fritillaria whittallii (endemik) Iris masia subsp. dumanii (endemik) Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN Anemone coronaria 35 Alkanna macrophylla (endemik) Anchusa limbata (endemik) Anthemis rosea (endemik) Chionodoxa forbesii (endemik) Crocus ancyrensis (endemik) Gentiana septemfida Tordylium pustulosum (endemik) Viola ermenekensis (endemik) Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN 36 Yalı çapkını Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 5- İZLEME GÖSTERGELERİ Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında 2006-2010 yıllarını içeren 2010 yılı hedefleri benimsenmiş ve küresel ölçekte bu hedeflere erişilmesinde ülkelerin yararlanacakları göstergeler belirlenmiştir. Bu göstergeler hala birçok ülkede izleme amaçları doğrultusunda test edilmekte olup, ulusal uygulamalarda gösterge olarak kullanılmaktadır. Söz konusu göstergelerin mavi olanları küresel ölçekte test edilmiş olup kullanılmakta olan göstergelerdir. Sarı olanlar geliştirilmesi gerekenler olup kırmızı renkteki göstergeler ise uygulamada gelişim kaydedilememiş göstergelerdir. Tablo 5.1 2006’dan 2010 yılına kadar Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 2010 hedeflerine yönelik küresel göstergelerdeki gelişim Odak alanlar Gösterge Başlığı 1-Seçilen biyomlar, ekosistemler ve habitatların büyüklük eğilimi 2-Seçilen türlerin dağılım ve bolluk eğilimi Biyoçeşitlilik unsurlarının durum ve eğilimleri 3-Korunan alan büyüklüğü 4-Tehdit altındaki türlerin durumundaki değişim 5-Önemli sosyo-ekonomik önemi olan balık türlerinin, kültür bitkilerinin evcil hayvan genetik çeşitliliğinin eğilimi 37 6- Sürdürülebilir biçimde yönetilen su ürünleri, tarım ve orman ekosistemlerinin alanı Sürdürülebilir kullanım 7-Sürdürülebilir kaynaklardan üretilen ürünlerin oranı 8-Ekolojik ayak izi ve ilgili kavramlar 9-Nitrojen depolama Biyoçeşitliliğe tehditler 10- İstilacı yabancı türlerin eğilimleri 11- Denizel trofik indeks 12- Tatlı su ekosistemlerindeki su kalitesi 13- Diğer ekosistemlerin trofik bütünlüğü Ekosistem mal ve hizmetler ile ekosistem bütünlüğü 14-Ekosistemlerin parçalanması/ bağlanabilirliği 15-İnsan kaynaklı ekosistem tahribat derecesi 16-Yerel ekosistem mal ve hizmetlerine bağımlı toplulukların refahı ve sağlığı 17- Gıda ve ilaç için biyoçeşitlilik 18- Konuşulan yerel dil sayısı ve dil çeşitliliğindeki durum ve eğilim 19- Yerel ve geleneksel bilginin durumuna yönelik diğer göstergeler Geleneksel bilgi, yenilik ve pratik uygulamaların durumu 20- Erişim ve fayda paylaşımı göstergesi Erişim ve fayda paylaşımının durumu 21- Sözleşme desteğiyle sağlanan resmi gelişme Kaynak transferinin durumu 22-Teknoloji transferi göstergesi Kaynak: Biodiversity Indicator&The 2010 Biodiversity Target 38 Tablo 5.2. 2010 hedefleri ve biyolojik çeşitlilik göstergeleri Biyoçeşitlilik unsurlarının durum ve eğilimleri 1-Seçilen biyomlar, ekosistemler habitatların büyüklük eğilimi ve ●● ●● ●● ●● 2-Seçilen türlerin dağılım ve bolluk eğilimi ●●● ●●● ●●●● ●●● 3-Korunan alan büyüklüğü ●●● ● ●● ●●● ●●● ● ● ● ● ●● ●● 4-Tehdit altındaki türlerin durumundaki değişim 5-Önemli sosyo-ekonomik önemi olan balık türlerinin, kültür bitkilerinin, evcil hayvan genetik çeşitliliğinin eğilimi ●● ●● Sürdürülebilir kullanım 6- Sürdürülebilir biçimde yönetilen su ürünleri, tarım ve orman ekosistemlerinin alanı ●●● ●●● ● ●● ●●● 7-Sürdürülebilir kaynaklardan üretilen ürünlerin oranı ●●● ●●● ●●● ●●● 8-Ekolojik ayak izi ve ilgili kavramlar ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ●● ●● ●● ●● ● ● ● ● 16-Yerel ekosistem mal ve hizmetlere bağımlı toplulukların refahı ve sağlığı ● ● ● ● 17- Gıda ve ilaç için biyoçeşitlilik ●● ●● ●● ●● Biyoçeşitliliğe tehditler ● 9-Nitrojen depolama 10- İstilacı yabancı türlerin eğilimleri Ekosistem mal ve ekosistem bütünlüğü hizmetler ● ile 11- Denizel trofik indeks 12- Tatlı su ekosistemlerindeki su kalitesi 13- Diğer ekosistemlerin trofik bütünlüğü 14-Ekosistemlerin bağlanabilirliği 15-İnsan derecesi faktörlü parçalanması/ ekosistem ● tahribat 39 Geleneksel bilgi, yenilik ve pratik uygulamaların durumu 18- Konuşulan yerel dil sayısı ve dil çeşitliliğindeki durum ve eğilim 19- Yerel ve geleneksel bilginin durumuna yönelik diğer göstergeler ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● ● Erişim ve fayda paylaşımının durumu 20- Erişim ve fayda paylaşımı göstergesi Kaynak transferinin durumu 21-Sözleşme desteğiyle sağlanan resmi gelişme 22-Teknoloji transferi göstergesi ● ● ● ● Kaynak: Outputs, Experiences and Lessons Learnt from the 2010 Biodiversity Indicators Partnership ● Küresel olarak zaman- veri ölçeğinde metodolojileri tamamen geliştirilmiş göstergeler ● Gelişme aşamasında ● Gelişme sağlanamamış. Renkli noktalar gösterge gelişim aşaması ile ilgili bilgi vermektedir. Tablo 5.3. SEBI 2010 göstergeleri; Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi odak alanlar ve Avrupa Birliği gösterge başlıkları CBD Odak alanı Biyoçeşitlilik unsurlarının durum ve eğilimleri Gösterge başlıkları SEBI 2010 Göstergeleri Seçilen türlerin dağılım ve bolluk eğilimi 1.Seçilen dağılımı türlerin bolluk ve a.Kuşlar b.Kelebekler Tehdit altında ve /veya korunan türlerin durumundaki değişim 2. Avrupa türleri için Kırmızı Liste Endeksi 3. Avrupa için önemli türler Seçilen biyomlar, ekosistemler ve habitatların büyüklüklerinin eğilim derecesi 4. Ekosistemin kapladığı alan 5. Avrupa için önemli habitatlar Sosyo-ekonomik önemi olan balık türlerinin, evcil hayvan ve kültür bitkilerinin genetik çeşitlilik eğilimi 6.Çiftlik çeşitliliği Korunan alanların büyüklüğü hayvanları 7.Ulusal bazda korunan alanlar genetik belirlenen 8.Habitat ve Kuş Direktiflerine göre belirlenen alanlar Biyoçeşitliliğe tehditler yönelik Nitrojen birikimi 9.Nitrojen için kritik yük aşımı İstilacı yabancı türlerin eğilimi (istilacı yabancı türlerin sayısı ve maliyeti) 10.Avrupa’daki istilacı türler İklim değişikliğinin üzerinde etkisi 11.İklim Değişikliğinin kuş popülasyonu üzerinde etkisi 40 biyoçeşitlilik yabancı CBD Odak alanı Gösterge başlıkları SEBI 2010 Göstergeleri Denizel Trofik İndeks 12.Avrupa’daki Denizlerin “Denizel Trofik” İndeksi Ekosistemlerin parçalanması 13. Doğal ve yarı doğal alanların parçalanması Ekosistem bütünlüğü ve ekosistem mal ve hizmetleri 14.Nehir parçalanması Sucul ekosistemlerde su kalitesi sistemlerinin 15.Kıyısal ve deniz sularında besinlerin geçişkenliği 16.Tatlı su kalitesi Sürdürülebilir kullanım Sürdürülebilir yönetim altındaki su ürünleri yetiştirilen ekosistemler, balıkçılık, tarımsal ve orman alanları 17.Orman: geliştirilmesi, kesimler stokların kazanç ve 18. Orman: Kuru dallar veya ağaçlar 19. Tarım: Nitrojen dengesi 20. Tarım: Potansiyel olarak biyoçeşitliliği destekleyen yönetim pratiği altındaki alanlar 21. Balıkçılık: Avrupa’nın ticari balık stokları 22. Su ürünleri: Balık çiftliklerinden atılan suların kalitesi Avrupa ülkelerinin ekolojik ayak izleri 23. Avrupa ülkelerinin ekolojik ayak izleri Genetik kaynaklara dayalı patent başvuru yüzdesi 24. Genetik kaynaklara dayalı patent başvurusu Kaynak transfer durumu Biyoçeşitliliği finanse etmek 25. Biyoçeşitlilik yönetim finansmanı Kamu görüşü Kamu bilicinin arttırılması ve katılım 26. Kamu bilicinin arttırılması Erişim ve fayda paylaşımı durumu Kaynak: Streamlining European biodiversity indicators 2020 Avrupa ölçeğinde 2010 yılı hedeflerine erişilmesinde belirlenmiş olan göstergeler aynı zamanda Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri (2020 hedefleri) içinde temel altığı oluşturmaktadır. Bu alanda öne çıkan Avrupa ölçeğindeki göstergeler, SEBI göstergeleri olarak bilinmekte ve tüm Avrupa ülkelerinde ulusal ölçekte yaygın olarak kullanılmaktadır. 2011-2020 yılları arasında Küresel Stratejik Plan benimsenmiştir. Stratejik Plan’ın görevi “2020’ye kadar ekosistemlerin dirençliliğini ve temel hizmetleri sağlamaya devam etmesini garanti altına almak, böylece dünyada yaşam çeşitliliğini güvence altına almak, insan refahına katkıda bulunmak ve fakirliği azaltmak için biyoçeşitlilik kaybını durdurmaya yönelik etkili ve acil olarak harekete geçmektir. 41 2020 yılına kadar Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri tüm dünyada biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanım hedeflerinin uygulanmasında stratejik açıdan izlenecek yol olarak benimsenmiştir. Stratejik Plan beş stratejik amaç altında düzenlenmiş olan, 2015 veya 2020 için 20 ana başlık altında hedefleri (“Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri”) kapsamaktadır. Amaçlar ve hedefler gerek (i) küresel seviyede ulaşılmak istenen büyük amaçları, gerekse (ii) ulusal veya bölgesel seviyede hedefler belirlenmesi için esnek bir çerçeveyi oluşturmaktadır. Tablo 5.4. Biyolojik Çeşitlilik 2011-2020 yıllarını kapsayan stratejik plana yönelik olası göstergeler Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Olası Gösterge Başlıkları Stratejik amaç A. Biyoçeşitliliği hükümet ve toplum içinde hakim anlayış haline getirerek, biyoçeşitlilik kaybının temel nedenlerinin ele alınması Hedef 1: En geç 2020 itibariyle insanlar, biyoçeşitliliğin İnceleme bilinci ve değerinden ve onu korumak ve biyoçeşitliliğe yönelik sürdürülebilir bir şekilde davranışlar kullanmak için atmaları gereken adımlardan haberdardır. Halkın biyoçeşitlilikle ilgili sorumlulukları Olası Birincil Göstergeler " Biyoçeşitlilik basınçölçer" Medyada biyoçeşitliliğe çağrı Resmen onaylanmış eğitim materyalleri ve Biyoçeşitlilik eğitimi yapılan okul sayısı Korunan alanları, doğa tarihi müzesini ve botanik bahçelerini ziyaret eden ziyaretçi sayısı Vatandaş bilim gözlem sistemine halkın katkıları Çevresel aktivitelere katılan insan sayısı Hedef 2: En geç 2020 itibariyle, biyoçeşitlilik değerleri, ulusal ve yerel kalkınma ve fakirliğin azaltılması stratejilerine ve planlama süreçlerine entegre edilmiştir ve uygun olduğunda ulusal bütçeye ve raporlama sistemine dahil edilmektedir. Biyoçeşitliliğin yansıtıldığı politik kararlar Biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetlerinin biyofiziksel envanterini yapan ülke sayısı Suyla ilgili ekosistem hizmetlerinin ulusal planlama süreçlerinde yer alan ülke sayısı Biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetlerinin durumunu ulusal hesaplarda yansıtan ülke sayısı (uygun stok ve sermaye hareketi) Biyoçeşitliliğe yoksulluğu azaltacak strateji ve ulusal gelişme planlarında yer veren ülke sayısı Biyoçeşitliliği yansıtan planlama süreçleri sayısı Stratejik çevresel etki değerlendirmesi veya benzeri değerlendirme araçlarını kullanan ülke sayısı Ötelenen biyoçeşitlilik program sayısı 42 Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Hedef 3: En geç 2020 itibariyle, sübvansiyonlar dahil olmak üzere, biyoçeşitliliğe zarar veren teşvikler, olumsuz etkileri en aza indirgemek veya önlemek için, ortadan kaldırılmış, aşamalı olarak azaltılmış veya düzeltilmiştir; biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı için olumlu teşvikler, ulusal sosyo-ekonomik şartlar hesaba katılarak, Sözleşme ile ve diğer ilgili uluslar arası yükümlülüklerle uyumlu ve tutarlı biçimde, geliştirilmiştir ve uygulanmaktadır. Olası Gösterge Başlıkları Olası Birincil Göstergeler Geliştirilen teşvik sistemi Zararlı teşviklerin tahmini değeri Hedef 4: En geç 2020 itibariyle, Hükümetler, iş çevreleri ve her seviyede ilgi grupları, sürdürülebilir üretime ve tüketime erişmeye yönelik adımlar atmış veya bunun için planlar uygulamıştır ve doğal kaynakların kullanım etkilerini güvenli ekolojik sınırlar içinde tutmuştur. Ekolojik ayak izi ve ilgili kavramlar Pozitif teşvik geliştirilen ve uygulanan sayı Ekolojik ayak izi ve biyokapasite Su ayak izi Şehir biyoçeşitliliği Singapur indeksi (CBI) Birincil üretimden insana ayrılan ödenek (HANPP) Kullanılan toplam su kaynağı oranı Ekonomik aktiviteler tarafından kullanılan su yoğunluğu Sürdürülebilir kaynaklardan elde edilen ürün oranları Ticarete konu türlerin durumu Yaban hayatına ilişkin mal endeksi ISO 14001 çevresel yönetim sertifikaları sayısı Biyoçeşitliliğe dost sertifika programları 43 Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Olası Gösterge Başlıkları Stratejik amaç B. Biyoçeşitlilik üzerindeki doğrudan baskıların azaltılması ve sürdürülebilir kullanımın desteklenmesi Hedef 5: 2020 itibariyle, Seçilen biyom, ekosistem ve ormanlar dahil tüm doğal habitatların eğilim derecesi habitatların kaybedilme hızı en azından yarıya indirilmiş, mümkün olduğu yerde sıfırlanmıştır, bozulma ve parçalanma önemli ölçüde azaltılmıştır. Olası Birincil Göstergeler Karasal habitatların eğilimleri Sulak alan habitatı kıyısal ve deniz alanlarındaki eğilimler Ekosistemlerin parçalanması Habitat niteliğinde bozulma Nehirlerin parçalanması Ormanların parçalanması Ormanların bozulması Çölleşmeden etkilenen arazi Arazi bozulumu ve geliştirme Hedef 6: 2020 itibariyle, tüm balık ve omurgasız stokları ve sucul bitkiler, sürdürülebilir, yasaya uygun ve ekosisteme dayalı yaklaşımlar uygulanarak yönetilmekte ve hasat edilmektedir, öyle ki; aşırı balıkçılık önlenmektedir. Tükenmekte olan tüm türler için kurtarma planları ve tedbirleri yürütülmektedir. Balıkçılık, tehdit altındaki türler ve hassas ekosistemler üzerinde ciddi olumsuz etkilere sahip değildir ve balıkçılığın stoklar, türler ve ekosistemler üzerindeki etkileri güvenli ekolojik sınırlar içindedir. Balık stoklarındaki eğilimler Denizel trofik indeks Sürdürülebilir biçimde deniz hasatı yapılan pratikler 44 Aşırı balıkçık yapılan veya tükenmiş balık stokları yüzdesi Dünya balıkçılık üretimi Değerli deniz türlerinin yakalanma eğilimi Yıllık balık yakalama Tahrip edici balıkçılık pratiklerinin mevcudiyeti Her bir ünite için yakalama çabası Tükenen türlere yönelik iyileştirme programı yüzdesi Hedeflenen türlerin dışında avcılık yapılan türlerin durumu Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Hedef 7: 2020 itibariyle, tarım, kültür balıkçılığı ve ormancılık uygulamalarına maruz alanlar, biyoçeşitliliğin korunması sağlanarak, sürdürülebilir bir şekilde yönetilmektedir. Olası Gösterge Başlıkları Sürdürülebilir yönetim altındaki orman, tarımsal ve su ürünleri yapılan ekosistem alanı Olası Birincil Göstergeler Sürdürülebilir yönetim sertifikası altındaki orman alanı Sürdürülebilir yönetim altındaki tarımsal ekosistemler Sürdürülebilir yönetim altındaki su ürünleri ekosistemleri Organik sertifikalı tarımsal alanlardaki eğilim Tarım, orman ve su ürünlerinde kullanılan alanlardaki eğilimler Hedef 8: 2020 itibariyle, artık bitki besin maddesi dahil olmak üzere kirlilik, ekosistem işleyişi ve biyoçeşitlilik için zararlı olmayan seviyelere taşınmıştır. Nitrojen çökeltisi Üretim, ithal ihraç ve tüketim aktivitelerindeki Nitrojen ayakizi Nitrojen dengesi Biyoçeşitlilik için su kalite indeksi Kullanılan toplam su kaynağı oranı Deniz çevresi ve tatlı suda besin yükleme Oksijen azlığı ve yosun patlaması oluş sıklığı Sağlık önlemlerinde kullanılan oran Atık su arıtımı Su kalitesi Atık Yönetimi Hedef 9: 2020 itibariyle, yabancı yayılımcı türler ve giriş yolları belirlenmiş ve önceliklendirilmiştir, öncelikli olanlar kontrol altına alınmış ve önlenmiştir, girişlerini ve yerleşmelerini önlemek için giriş yollarını yönetmeye yönelik tedbirler yürürlüktedir Nitrojen çökeltisi İstilacı yabancı tür eğilimi İstilacı yabancı tür eğilimi İstilacı yabancı tür yönetim planı Ulusal yönetim/ eylem planları Hedef 10: 2015 itibariyle, iklim Nadir ekosistemlerin bütünlük ve değişikliğinden veya okyanus derecesi asitlenmesinden etkilenen mercan resifleri ve diğer hassas ekosistemler üzerinde çoklu insan kaynaklı baskılar, bu ekosistemlerin bütünlüğünü ve işleyişini idame ettirecek ölçüde en aza indirilmiştir. Stratejik amaç. C: Ekosistemleri, türleri ve genetik çeşitliliği güvence altına alarak biyoçeşitliliğin durumunun iyileştirilmesi 45 Mercan resifi durumu Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Olası Gösterge Başlıkları Hedef 11: 2020 itibariyle, başta biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetleri açısından özel öneme sahip alanlar olmak üzere, karasal alanların ve iç su alanlarının en az %17’si ile kıyı ve deniz alanlarının %10’u, etkin ve adilane yönetilen, farklı ekolojik özellikleri temsil eden ve birbirine iyi bağlanmış korunan alanlar sistemleri ve diğer alana dayalı etkin koruma tedbirleri vasıtasıyla korunmaktadır ve daha geniş karasal ve denizel tabiat alanlarına entegre edilmiştir. Korunan alanların kapladığı alan Olası Birincil Göstergeler Karasal korunan alanların kapladığı alan Korunan ekolojik bölgelerin oranı Denizel korunan alanların kapladığı alan İç su korunan alanların kapladığı alan Korunan biyo kütlenin oranı Anahtar korunan alanların oranı Tampon bölge ve koridorlarla birlikte korunan alan sayısı Korunan alan yönetimi Ekolojik boşluk analizini tamamlayan ülke sayısı Korunan alan yönetim etkinliği Hedef 12: 2020 itibariyle, tehdit altında olduğu bilinen türlerin yok olması önlenmiştir ve başta en fazla düşüşe sahip olanlar olmak üzere bu türlerin korunma durumları iyileştirilmiş ve devamlılığı sağlanmıştır. Tehdit altındaki türlerin durumundaki değişim Seçilmiş türlerin dağılım ve bolluk eğilimi Kırmızı liste indeksi Yaşayan gezegen indeksi Küresel yabani kuş indeksi Arktik türlerin eğilim indeksi Su kuşları popülasyon durumu indeksi 46 Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Hedef 13: 2020 itibariyle, sosyoekonomik ve kültürel değere sahip diğer türler de dahil olmak üzere, kültür bitkilerinin, çiftlik hayvanlarının, evcil hayvanların ve bunların yabani akrabalarının genetik çeşitliliği idame ettirilmektedir ve genetik erozyonun en aza indirilmesine ve genetik çeşitliliğin korunmasına yönelik stratejiler geliştirilmiştir ve uygulanmaktadır. Olası Gösterge Başlıkları Sosyo ekonomik önemi olan önemli balık türlerinin, kültürü yapılan bitkilerin evcil hayvanların genetik çeşitlilik eğilimi Olası Birincil Göstergeler Nesli tükenme riski altında olan türlerin üretim oranı Genetik kaynakların korunması ve genetik erozyonu azaltıcı uygulama ve stratejilerin geliştirilmesi Sucul türlerin, çiftlik hayvanlarının, hasatı yapılan gıda ve tarım genetik kaynaklarının değerlendirmesi Gen bankasına erişim sayısı Stratejik amaç D: Herkes için biyoçeşitlilikten ve ekosistemlerden doğan faydaların çoğaltılması Hedef 14: 2020 itibariyle, suyla Sağlık ve refah ilgili olanlar ve sağlığa, geçime ve refaha katkıda bulunanlar dahil, temel hizmetleri sağlayan ekosistemler, kadınların, yerli ve yerel toplulukların, fakirlerin ve savunmasızların ihtiyaçları hesaba katılarak restore edilmiştir ve korunmaktadır. Gıda ve ilaç için biyoçeşitlilik Su güvenliği Hedef 15: 2020 itibariyle, ekosistem dirençliliği ve biyoçeşitliliğin karbon stoklarına katkısı, bozulmuş ekosistemlerin en az %15’inin restorasyonu dahil, restorasyon ve koruma yoluyla artırılmıştır, böylece, iklim değişikliği ile mücadele ve uyum ile çölleşme ile mücadeleye katkı sağlamaktadır. Yerel ekosistemlerdeki mal ve hizmetlere doğrudan bağımlı olan toplulukların sağlık ve refahı Biyoçeşitliliğin besin değeri Gıda ve ilaç için biyoçeşitlilik Suya bağlı doğal afetlerin sebep olduğu ekonomik ve insani kayıplar İklim nem indeksi Suya bağlı çatışmalar Besinsel bütünlük İnsan eliyle bozulmuş ekosistemlerde bozulmanın tekrarlama oranı Karbon depolama Zarar görebilecek ekosistemlerin onarımı 47 Bilimsel değerlendirmeler tarafından desteklenen diğer envanterler (UNFCCC tarafından kullanılan GHG envanteri) ve karbon depolama Ekosistem onarım eğilimi Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Hedef 16: 2015 itibariyle, Genetik Kaynaklara Erişim ve Bunların Kullanımından Doğan Faydaların Eşit ve Adil Paylaşımı Hakkında Nagoya Protokolü yürürlüğe girmiştir ve ulusal mevzuatla uyumlu bir şekilde işlevseldir. Olası Gösterge Başlıkları Olası Birincil Göstergeler Nagoya Protokolünün uygulanması Nagoya Protokolüne taraf ülke sayısı Genetik kaynaklara erişim ve fayda paylaşımı politikalarının etkinliği Genetik Kaynaklara erişim ve fayda paylaşımında genetik kaynağı kullanan ve tedarik edene yönelik ulusal tedbirleri alan ülke sayısı Yetkili ulusal otoritenin ve odak noktalarının belirlenmiş ülke sayısı Ulusal genetik kaynaklara erişim ve fayda paylaşımı mevzuatını tamamlayan ülke sayısı Stratejik amaç E: Katılımcı planlama, bilgi yönetimi ve kapasite geliştirme yoluyla uygulamanın geliştirilmesi Hedef 17: 2015 itibariyle, her bir Ulusal Biyolojik Çeşitlilik taraf ülke, etkin, katılımcı ve Stratejisi ve Eylem Planını güncel ulusal biyoçeşitlilik ( UBSEP) uygulama ve stratejisi ve eylem planını geliştirme eğilimi geliştirmiş, politika aracı olarak onaylamış ve uygulamaya başlamıştır. Hedef 18: 2020 itibariyle, ulusal mevzuata ve ilgili uluslar arası yükümlülüklere tabi olarak, yerli ve yerel toplulukların biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili geleneksel bilgilerine, yeniliklerine ve uygulamalarına ve biyolojik kaynakların geleneksel kullanım şekline itibar edilmektedir ve bunlar tüm ilgili seviyelerde yerli ve yerel toplulukların tam ve etkin katılımı ile Sözleşmenin uygulanmasına tam olarak entegre edilmiş ve yansıtılmıştır. Yerel dili konuşanların sayısı ve dil çeşitliliğinin durum ve eğilimleri Geleneksel alanlarda yerli ve yerel toplulukların arazi mülkiyet ve arazi değişimindeki durum ve eğilim Geleneksel kullanımların durum ve eğilimleri 48 Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planını ( UBSEP) revize eden ülke sayısı UBSEP uygulamasının ulusal bazda değerlendirme sayısı Yerel yönetimler tarafından uygulanan eylem planları ve stratejilerinin sayısı Dil çeşitliliğinin durum ve eğilimleri Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Hedef 19: 2020 itibariyle, biyoçeşitlilik, onun değeri, işleyişi, durumu ve eğilimleri ile kaybedilmesinin sonuçlarına ilişkin bilgi, bilimsel temel ve teknolojiler geliştirilmiştir, yaygın olarak paylaşılmaktadır, transfer edilmektedir ve uygulanmaktadır. Olası Gösterge Başlıkları Bilimsel teknik işbirliği ve teknoloji transferi Olası Birincil Göstergeler İşbirliği girişimi sayısı GEF’in ve diğer uluslararası fonların desteklediği proje sayısı Bilgi paylaşımı, bilgi değişimi ve insan iletişim ağı Hedef 20: En geç 2020 itibariyle, tüm kaynaklardan ve Kaynakların Harekete Geçirilmesi Stratejisinde birleştirilmiş ve kararlaştırılmış sürece uygun olarak, 2011-2020 Biyoçeşitlilik Stratejik Planının etkin uygulanması için mali kaynakların harekete geçirilmesi, mevcut seviyeye göre önemli ölçüde artırılmalıdır. Bu hedef, Taraf ülkeler tarafından geliştirilecek ve raporlanacak kaynak ihtiyacı değerlendirmelerine bağlı değişikliklere tabi olacaktır. Kapasite oluşturma programlarının sayısı ve etkinliğinin geliştirilmesi, transferinin paylaşılması, teknolojilere ve bilgilere uygulanması Projeler (GEF ve diğer finans kuruluşları) ulusal bilgi takas mekanizması unsurları ( sayı, bütçe, hedef, etki) ile birlikte Etkin takas mekanizması web sitesi sayısı Etkin ulusal takas mekanizması sayısıyla birlikte teknoloji ve bilgiye uygulanması ve transferine odaklanılması Takas mekanizmasına bilgi tabanlı girişler (bilgi türü sayısı, niteliği, kaynağı, popülarite durumu, değerlendirme notu) Bilgi tabanlı takas mekanizmasının kullanımı (kullanıcı sayısı, araştırılan konular, kullanıcı yorumları) Takas mekanizmasının çalışma alanı (kullanıcı sayısı, yapılan katkılar) Merkezi takas mekanizmasından çıkarılan bilgilerin tıklanma sayısı Muhafaza edilen tür envanter sayısı Resmi kalkınma yardımı 49 Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Olası Gösterge Başlıkları Olası Birincil Göstergeler Sözleşmenin üç amacı doğrultusunda finans akışında biyoçeşitlilik için ayrılan yıllık bütçe oranı a) Sözleşme doğrultusunda biyolojik çeşitliliği değerlendiren ülke sayısı b) İhtiyaçlar, boşluklar ve öncelikler için tanımlanan ve raporlanan bütçe gereksinimi, c) Ulusal finans planı, d)Kapasite oluşturma için gereksinim duyulan bütçe, Yıllar bazında ulusal bazda faaliyetler için iç bütçeden sağlanan miktar Biyoçeşitlilik odak alanıyla ilgili Küresel Çevre Fonundan temin edilen miktar Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi düzeyinde, tarafların desteklendiği diğer finans kuruluşları Uluslararası finans kuruluşlarının sayısı Ekosistem hizmetlerini kalkınma planlarına, stratejilere ve bütçelendirmeye entegre eden ülke sayısı Gelişmekte olan ülkelerce yürütülen Güney-Güney işbirliği destekleyen girişim sayısı Kuzey-Güney ve Güney- Güney arasında kapasite geliştirmeye yönelik teknik işbirliği sayısı ve miktarı Bilincin arttırılması yönünde biyoçeşitliliğe kaynak ayrılan girişim sayısı Gelişmiş ülkeler tarafından gelişmekte olan ülkelere finans sağlanılan miktar 2011-2020 Stratejik planın uygulanmasına yönelik gelişmiş ülkeler tarafından gelişmekte olan ülkelere finans sağlanılan miktar Biyoçeşitliliğe destek sağlayan pozitif teşvikler ile biyoçeşitliliğe zararı olan sübvansiyonlar, reformların uzaklaştırılmasına ayrılan kaynaklar Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin Madde 21 kapsamında finans mekanizmasıyla ilgili miktar ve girişim sayısı 50 Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri Olası Gösterge Başlıkları Olası Birincil Göstergeler Orman ekosistemlerinde bozulma ve ormansızlaşmayı azaltacak ekosistem hizmetlerini de içeren uluslararası ödenek Erişim ve fayda paylaşımına yönelik girişim ve mekanizma sayısı Kaynak: UNEP/CBD/AHTEG-SP-Ind/1/2 Küresel ölçekte belirlenmiş olan küresel göstergeler “Biyoçeşitliliğin gidişatının izlenmesine” yönelik karar vericilere ışık tutmaktadır. Birçok ülkenin ulusal bazda izleme faaliyetlerinde kullandığı araçlardır. Ülkemizde de korunan alanlar için belirlenmiş olan korunan alan büyüklüğü ve korunan alan sayısı ülke genelinde korunan alan gidişatı konusunda fikir verme adına izlenen iki izleme göstergesidir. Belirlenen iki kriter doğrultusunda korunan alanlar ulusal bazda izlenmekte ve karar vericilere karar alma süreçlerinde yardımcı olma adına rapor edilmektedir. Ayrıca seçilen/ hedef tür ve habitatlar olarak belirlenen biyoçeşitlilik unsurları bazında izlenen türün popülasyon değişimi ve yaşam alanları nezdinde yürütülmektedir. Ülkemizde izleme faaliyetlerinde; korunan alan sayısı, korunan alan büyüklüğü, korunan alan yönetim etkinliği, korunan alan ziyaretçi sayısı, korunan alan statü durumu, korunan alan plan durumu, eko-turizm ve yangına yönelik yapılan plan sayısı, tür koruma ve izleme programları, türün yaşam alanı, türün yuvalama alanı, türün popülasyonu, hedef türe yönelik tehditler, eğitim ve kapasite geliştirmeye yönelik faaliyet sayısı v.s. gibi göstergeler üzerinden izleme çalışmaları yürütülmektedir. Biyolojik çeşitliliğin izlenmesinde kullanılan göstergelerin geliştirilmesinde küresel ölçekte kullanılan göstergelerden yararlanılarak ülkemize uygun olanlar seçilerek zaman içinde ulusal izleme amaçlarımız doğrultusunda kullanılarak denenmeli ve uygun olanlar ulusal izleme faaliyetlerinde geliştirilerek kullanılmalıdır. Dağ ceylanı Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 51 Akdeniz zıpzıpı Alev ateşi Anadolu gelinciği Büyük mor bakır Büyük bakır Büyük inci Cengaver Geyer’in yalancı cadısı Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 52 Trichodes quadriguttatus (Cleridae) Fotoğraf: Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ 6-KORUNAN ALANLARI İZLEME FAALİYETLERİ Biyolojik çeşitlilik unsuru olarak ekosistemler önemli yere sahiptir. Her bir ekosistem tipi kendi içinde farklı habitatları barındırmaktadır. Ülkemizdeki çeşitli statülerde bulunan korunan alanların ülke yüzölçümüne oranı 2000 yılından sonra %4’ten 2012 yılı sonu itibariyle %7,24’lere yükselmiştir. Ulusal bazda sahip olduğumuz korunan alanlara yönelik sayısal verilerin derlenmesi maksadıyla Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü koordinasyonunda ve Bilgi İşlem Daire Başkanlığının katkılarıyla, korunan alanlar öznitelik bilgilerinin derlenmesi için Bölge Müdürlükleri ile birlikte çalışma yürütülmüştür. Koruma statülerine yönelik sayısal verilerin derlenmesi ve bu verilerin sayısal ortama aktarılması doğrultusunda Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Doğa Koruma ve Milli Parklar) Bölge Müdürlükleri personeline eğitimler düzenlenmiş ve bu verilerin Orman ve Su İşleri Bakanlığı veri tabanına veri girişleri sağlanmıştır. Bu çalışmada korunan alanlara ilişkin sayısal verilerin derlenmesi, korunan alanların statü durumları ve birden fazla korunan alan statüsüne sahip alanların belirlenmesi, bu alanların statü durumlarının teke indirilmesi için öneri ve gerekçelerin tespit edilmesi, alana ilişkin bilimsel verilerin öznitelik bilgileriyle birlikte tüm sayısal verilerin veri tabanına giriş işlemleri yapılmıştır. Söz konusu çalışmalar neticesinde 31 Aralık 2012 tarihi itibariyle Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü yetkisinde olan korunan alanların sayısı, alan büyüklükleri ve plan durumları aşağıdaki tabloda verilmektedir. 53 Tablo 6.1. Korunan alanlar izleme göstergeleri Korunan Alanlar Sayısı Alan(ha) 2012 yılı öncesinde Planı yapılan korunan alan sayısı 2012 yılında Planı yapılan korunan alan sayısı Milli Parklar (MP) 40 848.119 27 Tabiatı Koruma Alanları (TKA) Tabiat Anıtları( TA) 31 63.694 - 5 MP’ın planı onaylanmış, 2 MP’nın Plan revizyonu yapılarak onaylanmıştır. 11 MP’ın Plan hazırlığı ve 3 MP’ın Plan revizyon çalışmaları devam etmektedir. - 107 5.712,48 - - Tabiat Parkları ( TP) 184 81.989 30 80 1.201.212 25 Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları (YHGS) 5 TP’nın planı onaylanmış, 1 TP’nın Plan revizyonu yapılarak onaylanmıştır. 11 TP’nın Plan hazırlanması çalışmaları devam etmektedir. 18 adet YHGS Yönetim Planı onaylanmış; 5 adet YHGS Yönetim Planı onaya hazır hale getirilmiştir. Kaynak: DKMP Gn. Md. Milli Parklar Daire Başkanlığı, Yaban Hayatı Daire Başkanlığı-2012 Tablo 6.2. Bitki Coğrafyası Bölgelerine göre korunan alanlar Bitki Coğrafyası Bölgelerine Göre Korunan Alanlar Alan (Ha) Tek Yüzey Haline Getirilmiş Korunan Alanlar Bitki Coğrafyası Bölgesinin Oran % Toplam Alanı (Ha) Avrupa Sibirya Bitki Coğrafyası Bölgesi Üzerinde 729.663,78 11.320.065,49 %6.45 Akdeniz Bitki Coğrafyası Bölgesi Üzerinde 789.431,60 16.199.446,27 %4.87 İran Turan Bitki Coğrafyası Bölgesi Üzerinde 2.666.687,79 50.146.687,77 %5.32 Toplam 4.185.783,17 77.666.199,53 %5.39 54 Tablo 6.3. DKMP, OGM, ÖÇK alanları ve Doğal Sit alanları ile birlikte tek yüzey haline getirilmiş korunan alanlar DKMP, OGM, ÖÇK Alanları ve Doğal Sit Alanları ile Birlikte Tek Yüzey Haline Getirilmiş Korunan Alanlar Alan (Ha) Oran % Deniz Üzerinde 397.446,63 %6,57 Kara Üzerinde 5.647.568,45 %93,43 Toplam 6.045.015,08 %100,00 Kaynak: Orman ve Su İşleri Bakanlığı,2012 Türkiye Yüzölçümü: 77.998.600,81 ha. Yapılan bu çalışma ile karasal korunan alanların ülke yüz ölçümüne oranının %7,24 olduğu ortaya konulmuştur. Tablo 6.4. Korunan alanların sayısı Orman ve Su İşleri Bakanlığı Korunan Alanlar Sayısı Milli Park 40 Tabiat Parkı 184 Tabiatı Koruma Alanı Tabiat Anıtı 31 107 Yaban Hayatı Geliştirme Sahası 80 Sulak Alanlar Gen Koruma Ormanı Muhafaza Ormanları 135 1 238 54 Tohum Meşceresi 349 Tohum Bahçesi 179 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Korunan Alanlar ÖÇK Alanları Doğal Sit Sayısı Kaynak: Orman ve Su İşleri Bakanlığı-2012 Sayısı 15 1273 Küresel ölçekteki korunan alan yüzdeliği olarak Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne göre, 2020’ye kadar, karasal ve iç su alanlarının yüzde 17’si ile kıyı ve deniz alanlarının yüzde 10’unun korunan alan sistemine alınması hedefi yer almaktadır. Söz konusu çalışma sonucunda elde edilen haritalar aşağıda yer almaktadır. Bu sayı tüm sulak alanları değil sadece uluslar arası kriterlere göre belirlenmiş alanları kapsamaktadır. 1 55 Şekil 6.1. Bitki Coğrafyası Bölgeleri Avrupa-Sibirya Bölgesinin Toplam Alanı (ha): 11.320.065,49 Akdeniz Bölgesinin Toplam Alanı (ha): 16.199.446,27 İran-Turan Bölgesinin Toplam Alanı (ha):50.146.687,77 56 Şekil 6.2. Korunan alanlar 57 Şekil 6.3. DKMP, OGM Korunan alanlar 58 Şekil 6.4. DKMP, OGM, ÖÇK ve Doğal Sitler 59 Sulak Alanlar Bugüne kadar yapılan çalışmalarda ekolojik açıdan öneme sahip akarsular da olmak üzere 1282 adet sulak alan bugüne kadar tespit edilmiştir. Tespit edilen alanlardan 135 adet sulak alanın Ramsar Kriterlerini karşılayan uluslararası öneme sahip sulak alan niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Uluslararası öneme sahip sulak alanlardan 13 tanesi “Ramsar Alanı” statüsünde ilan edilmiştir. Tablo 6.5. Sulak alanlar Sayısı Alanı (ha.) Uluslararası öneme sahip sulak alanlar Ramsar alanı 122 1.465.526 Plan Durumu 31 Aralık 2012 itibariyle 13 13 179.898 10 TOPLAM 135 1.645.424 23 Sulak Alanlar Kaynak: DKMP Gn. Md. Hassas Alanlar Daire Başkanlığı Özellikle 2012 yılında başlatılan Sulak Alan Biyolojik Çeşitlilik Araştırma Projeleri bugüne kadar sulak alanlar üzerine yapılan en kapsamlı proje niteliğindedir. 2012 yılı içinde başlayan Sulak Alan Alt Havzası Biyolojik Çeşitlilik Araştırma Projeleri kapsamında 28 sulak alanın alt havzasında toplam 39 sulak alanda etüt çalışmaları yapılmıştır. Bu projelerden 28 adedi 2012 yılı sonunda tamamlanmıştır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca 1999-2012 yılları arasında 23 adet sulak alan yönetim planı hazırlanmış, Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nun uygun görüşü ile yürürlüğe girmiştir. Bu planlar: 1. Göksu Deltası (Mersin 1999), 2. Manyas Gölü (Balıkesir 2003), 3. Uluabat Gölü (Bursa 2003), 4. Gediz Deltası (İzmir 2007), 5. Kızılırmak Deltası ( Samsun 2008), 6. Akşehir-Eber Gölleri (Afyon-Konya 2008), 7. Sultan Sazlığı (Kayseri 2008), 8. Yumurtalık Lagünü (Adana 2008), 9. Eğirdir Gölü (Isparta 2008), 10. Burdur Gölü (Burdur 2008), 11. Acarlar Gölü Longoz Ormanı (Sakarya, 2009) 12. Hazar Gölü (Elazığ, 2010) 13. Gökgöl-Işıklı Gölleri (Denizli, 2010) 14. Karakuyu Sazlıkları (Afyon, 2010) 15. Seyfe Gölü (Kırşehir, 2010) 16. Kuyucuk Gölü (Kars, 2010) 17. Efteni Gölü (Düzce 2012) 60 18. Tödürge Gölü (Sivas 2012) 19. Ulaş Gölü (Sivas 2012) 20. Kozanlı-Gökgöl (Konya 2012) 21. Hürmetçi Sazlıkları (Kayseri 2012) 22. Balıkdamı Gölü (Eskişehir 2012) 23. Akyatan Tuzla Lagünü (Adana 2012) Şekil 6.5. Sulak alan yönetim planı sayısının yıllara göre kümülatif dağılımı Kaynak: DKMP Gn. Md. Hassas Alanlar Daire Başkanlığı Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarının türlere göre dağılımına bakıldığında 22 sahanın Yaban Keçisi için, 15 sahanın Kızıl Geyik için, 16 adet saha ise su kuşları için tesis edildiği görülmektedir. Daha sonra Karaca, Yaban Koyunu, Ceylan, Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi, Ayı, Sırtlan, Alageyik, Dağ Horozu, Sülün, Toy gibi türlerimiz için tesis edilen sahalar yer almaktadır. Bu sahalarda köy tüzel kişilikleri ve belde belediyeleri ile yapılan işbirliği ile koruma çalışmaları yapılmaktadır ve bu kapsamda 2012 yılı içerisinde 46 köy tüzel kişiliği ve belde belediyesi ile işbirliği yapılmıştır. Yapılan bu işbirliği çalışması ile gerek yaban hayvanlarının yerel halk tarafından korunması sağlanmış gerekse kırsal kalkınmaya destek olunmuştur. Yaban Hayvanları 2012 yılında yerli tasma ile ilk defa takibe alınmıştır. YHGS ve Yaban Hayatı yerli gözlem aracı ile takip edilmesi çalışmaları yürütülmüş, ayrıca YHGS ile Yaban hayvanlarının havadan takip edilmesi için uzaktan kumandalı gözlem aracı üretilmiş, yapılan denemelerde (video ve fotoğraf çekimleri) başarılı sonuçlar alınmıştır. Yaban Hayatı Gelişme Sahalarında (YHGS) hedef türlere yönelik envanter çalışmaları özellikle türün popülasyonunun izlenmesine yönelik verileri içermektedir. 61 Tablo 6.6. Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarındaki envanter çalışmaları NO ALAN ADI 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. Adana Maraş Hançerderesi YHGS Adana Pozantı Karanfildağı YHGS Afyon Sandıklı Akdağ YHGS Ankara Beypazarı Kapaklı YHGS Ardahan Posof YHGS Balıkesir-Kütahya Akdağ YHGS Bartın Ulus Sökü YHGS Bitlis Adilcevaz Süphandağı YHGS Bolu Göynük Kapıormanı YHGS Bolu Yedigöller YHGS Bolu Abant YHGS Çorum Kargı Kösdağ YHGS Erzurum İspir Vercenik Dağı YHGS Erzurum Oltu YHGS Eskişehir Mihallıçık Çatacık YHGS Hatay İskenderun Arsuz YHGS İzmir Bayındır Ovacık YHGS Karabük Sırçalı Kanyonu YHGS Karabük Yenice YHGS Kastamonu Aydavaz Kartdağı YHGS Kastamonu Ilgazdağı YHGS Kastamonu Taşköprü Elekdağı YHGS Kastamonu Tosya Gavurdağı YHGS Kayseri Yahyalı Aladağlar YHGS Konya Bozdağ YHGS Kütahya Merkez Altıntaş YHGS Kütahya Tavşanlı Çatak YHGS Kütahya Merkez Türkmenbaba YHGS Mersin Mut Kestel Dağı YHGS Mersin Tarsus Kadıncık Vadisi YHGS Mersin Çamlıyayla Cehennemderesi YHGS Mersin Hisardağı ve Gedikdağı YHGS Mersin Tarsus Hopur Topaşır YHGS Muğla Köyceyiz YHGS Muğla Yılanlı Çakmak YHGS Niğde Çamardı Demirkazık YHGS Osmaniye Zorkun Yaylası YHGS Şanlıurfa Kızılkuyu YHGS Zonguldak Yeşilöz YHGS HEDEF TÜR / TÜRLER Y. Keçisi Y. Keçisi K. Geyik K. Geyik Dağ Horozu K. Geyik K. Geyik, Karaca ÇDBK K. Geyik K. Geyik, Karaca K. Geyik Karaca ÇDBK, Y. Keçisi Y. Keçisi K. Geyik Y. Keçisi, Karaca Karaca Karaca K. Geyik, Karaca K. Geyik K. Geyik K. Geyik K. Geyik Y. Keçisi Y. Koyunu Toy Kuşu K. Geyik K. Geyik Y. Keçisi Y. Keçisi Y. Keçisi Y. Keçisi Y. Keçisi Y. Keçisi Y. Keçisi Y. Keçisi Karaca Ceylan K. Geyik, Karaca ENVANTER SONUÇLARI Y. Keçisi:18 Y. Keçisi:1159 K.Geyik:256 K.Geyik:66 Dağ Horozu:178 K.Geyik:2 K.Geyik:8, Karaca:212 ÇDBK:0 K.Geyik:48, Y. Domuzu:560 K.Geyik:620, Karaca:845 K.Geyik:139, Karaca:50 K.Geyik:83, Karaca:86 ÇDBK: 84 Y. Keçisi:400 Y. Keçisi:168 K.Geyik:116 Y. Keçisi:324 Karaca:37 Karaca:129 Karaca:27 K.Geyik:202, Karaca:372 K.Geyik:111, Karaca:589 K.Geyik:296, Karaca:636 K.Geyik:132, Karaca:120 K.Geyik:75, Karaca:63 Y. Keçisi:468 Y. Koyunu:497 Toy Kuşu:32 K.Geyik:87 K.Geyik:139 Y. Keçisi:391 Y. Keçisi:450 Y. Keçisi:458 Y. Keçisi:842 Y. Keçisi:357 Y. Keçisi:2521 Y. Keçisi:82 Y. Keçisi:1478 Karaca:192 Ceylan: 373 K.Geyik:32, Karaca:118 * Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarımızdaki envanter çalışmalarının ilk aşaması olan arazi çalışmaları çiftleşme dönemlerinde yapılmakta olup çalışmalar 2012 Kasım-Aralık aylarında başlayıp 2013 Şubat aylarında sonlandırılmaktadır. Arazide elde verilerin değerlendirilmesi, yorumlanması gibi iş ve işlemlerden oluşan büro çalışmalarının İl Şube Müdürlüklerince henüz tamamlanmamış olması sebebiyle 23 adet Yaban Hayatı Geliştirme Sahasına ilişkin envanter raporları henüz değerlendirilememiş ve 2 adet Yaba n Hayatı Geliştirme Sahası envanter çalışması da yöredeki güvenlik problemleri nedeniyle yapılamamıştır 62 Oxythyrea albopicta (Scarabaeidae) Fotoğraf: Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ 7- KORUNAN ALANLAR YÖNETİM ETKİNLİĞİNİN İZLENMESİ Biyolojik çeşitliliğin ve doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir yönetimi, önceliği giderek artan bir konu olarak dünya gündeminde yer almaktadır. Genetik çeşitliliğin tür ve ekosistem çeşitliliğiyle birlikte korunması ve devamlılığının sağlanması, gelecek kuşaklar için yaşamsal öneme sahip bir konu olduğu tartışmasız olarak kabul edilmektedir. Bu noktada eldeki en güçlü araç, etkili biçimde yönetilen korunan alanlardır. Günümüzde korunan alan uygulamaları, ulusal ve bölgesel ölçeğin ötesinde, küresel anlamda ele alınmaya başlamıştır. Bu bağlamda; uluslararası sözleşmeler ve kurumlar yoluyla ortak hedefler ve ölçütler belirlenmesi ve bütüncül bir korunan alan ağının oluşturulması ortak bir amaç olarak ortaya çıkmaktadır. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin (BÇS) getirdiği yaptırımlar ile IUCN (Uluslararası Doğa Koruma Birliği) tarafından geliştirilmiş Korunan Alan Kategorileri; bu konuda uluslararası çerçeveyi belirleyen iki önemli gerekçedir. Bu bağlamda ülkemizin taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında korunan alanlara yönelik iş programları hazırlanmıştır. Söz konusu iş programındaki Amaç 4.2 “Korunan alanların yönetiminde etkinliğin değerlendirilmesi ve geliştirilmesi” çerçevesinde Sözleşmeye taraf ülkelerin ulusal korunan alanlarının yönetim etkinliğini değerlendirmeleri gerekmektedir. Korunan alanların yönetim etkinliğinin izlenmesine yönelik iki kısımdan oluşan anket hazırlanmıştır. Bu anketler Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Doğa Koruma ve Milli Parklar) 15 Bölge Müdürlüğüne gönderilmiş olup, ellerindeki veriler ve yönetimle ilgili değerlendirmeleri doğrultusunda doldurmaları istenmiştir. Anketler Bölge Müdürlüklerindeki her bir korunan alana ait, yöneticilerin bakış açılarını yansıtmakta olup, korunan alanların yönetimindeki ihtiyaçları, sıkıntıları ve korunan alanlar üzerine tehditleri ortaya koymaktadır. 63 Anketin birinci kısmında korunan alanın özellikleri, statüsü, mülkiyet durumu, yönetim birimi, bütçe durumu, personel durumu, yönetim amaçları, kaynak değerlerini vb. öğrenmeye yönelik anket soruları mevcuttur. Bu kısımdan çıkan sonuçlar korunan alanın mevcut durumunu, var olan sıkıntıları, alandaki verilerin yeterliliği veya yetersizliği, ihtiyaç ve eksiklikleri çözmeye yöneliktir. Bu doğrultuda anketlerden çıkan yönetim etkinlikleri cevaplarının sayısal verilere dönüştürülmesiyle gerek sayısal veriler gerekse yüzdelikler belirlenmiş olup, grafiksel olarak da irdelenmiştir. Toplam 15 Bölge Müdürlüğü tarafından doldurulan 475 adet anket formu değerlendirmeye alınmıştır. Elde edilen tespitler aşağıda ayrıntılı olarak verilmektedir. Korunan Alanların Uluslararası Statüsü: Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan alanlar uluslararası statüsü var cevabı verilen alan yüzdesi %21, yok cevabı verilen alan yüzdesi %79 olarak çıkmıştır. Tablo 7.1 Korunan alanların uluslararası statüsü Korunan alanlar uluslararası statüsü Var Yok Toplam Toplam 99 376 475 Yüzde %21 %79 %100 Anketlerde korunan alanların hangi statülerle örtüştüğü yazılmış olup, örtüşen alanlar; 1. derece doğal sit alanı, 2. derece doğal sit alanı, 3. derece doğal sit alanı, muhafaza ormanı, devlet ormanı, milli park, sulak alan, tabiat parkı, yaban hayatı geliştirme sahası, arkeolojik sit alanı, tarihi sit, kaplumbağa yuvalama alanı, Ramsar alanı, arkeolojik ve kentsel sit alanı, özel çevre koruma bölgesi, askeri bölge olarak bildirilmiştir. Tablo 7.2 Korunan alanların statü örtüşme durumu Statülerle Örtüşme Durumu Var Yok Toplam Toplam 114 361 475 Yüzde(%) %24 %76 %100 Anketlerde korunan alanların mülkiyet durumlarına verilen cevaplarda en yüksek yüzde, % 57 ile orman olarak belirlenmiştir. Bunu % 16 ile diğer ve % 10 ile ormandiğer özel mülkiyetlerin birlikte olduğu alanlar izlemiştir. Anketlerde yüzde olarak en az çıkan mülkiyet oranı ise orman ve özel alanların birlikte olduğu yerler olarak tespit edilmiştir. 64 Tablo 7.3. Korunan alanların mülkiyet durumu Mülkiyet Durumu Toplam Orman 270 Diğer (Hazine, KültürTurizm vb). 74 Özel 12 Diğer-Özel 35 Orman-Özel 12 Orman-Diğer 24 Orman-Diğer-Özel 48 Toplam 475 Yüzde(%) %57 %16 %3 %7 %3 %5 %10 %100 Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan alanların mevcut ödenek durumunun % 56’sında yeterli % 44’ünde ise yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Tablo 7.4. Korunan alanların mevcut ödenek durumu Mevcut Ödenek Durumu Yeterli Yeterli değil Toplam Toplam 264 211 475 Yüzde(%) %56 %44 %100 Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre korunan alanlara giriş ücretleri, para cezaları, tesisi kiralama vb. katkısının var olup olmadığı sorusuna % 24’ü “Var” %76’sı ise “Yok” şeklinde görüş bildirmiştir. Ayrıca Bölge Müdürlükleri bu katkıları; giriş ücretleri, izin irtifak geliri, işletmeciliği ihale edilen tesislere ait gelirler, kamp alanı gelirleri, bungalovların kira geliri, av geliri, kara avcılığı kanununa muhalefetten dolayı kesilen idari para cezaları, saz kesim bedelleri, avlanma pulu, sulak alan faaliyetleri olarak bildirmiştir. Tablo 7.5. Korunan alanlara giriş ücretleri, para cezaları, tesisi kiralama vb. katkılar Korunan alanlara giriş ücretleri, para cezaları tesisi kiralama vb. katkısı var mı? Toplam Yüzde(%) Var 114 %24 Yok 361 %76 Toplam 475 %100 Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan alanların %36’sında alanların planının bulunduğu, % 64’ünde ise alanların planının olmadığı tespit edilmiştir (anketlere göre plan yapım aşamaları devam eden birçok alan sonuçlarda gösterilmemiştir). 65 Ayrıca Bölge Müdürlükleri korunan alanların plan durumu için aşağıdaki görüşleri bildirmiştir: UDGP olmayan korunan alanların büyük bir kısmında gelişme planları hazırlama ve onay aşamasındadır. Gelişme planları olan bazı alanlarda ise planların revizesi için çalışmalar yapılmaktadır. Plan bulunmamaktadır. Tablo 7.6. Korunan alanların plan durumu Korunan Alanların Plan Durumu Toplam Var 169 Yok 306 Toplam 475 Yüzde(%) %36 %64 %100 Korunan alanlarda yönetim amaçları: Anketlerde korunan alanların yönetim amaçları değerlendirilmiş ve gelen cevaplara göre yönetim amaçlarında gruplandırma yapılmıştır: Jeolojik-jeomorfolojik, tarihi, rekreasyonel, su kaynakları, sosyokültürel peyzaj amaçları Biyolojik çeşitlilik değerlerinin, flora ve faunanın korunması, devamlılığının sağlanması ve gelecek nesillere aktarılması Koruma-kullanma dengesinin sağlanması Sürdürülebilir av yaban hayatının sağlanması Biyolojik çeşitliliğin korunarak geliştirilmesi ve iyileştirilmesinin sağlanması Doğal güzelliklerin korunarak turizme açılmasının sağlanması Milli Parkı tanıtmak için lüzumlu tanıtıcı ve bilgi verici tesislerin yapılması Alandaki ekosistemleri etkileyen çevre kirliliğinin önlenmesi Korunan alana ilişkin bilincin arttırılması Sürdürülebilirlik, çevreye duyarlı, koruma kullanma dengesi içinde, toplumun giderek artan açık hava rekreasyon gereksiniminin düzenli bir şekilde temin edilmesi Yöresel ekonominin desteklenmesi Milli Parkı tanıtmak için lüzumlu tanıtıcı ve bilgi verici tesislerin yapılması Bilim ve eğitim amaçlı kullanılması Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre korunan alanlarda, “Korunan alanda ekonomik değeri olan türlerin ve diğer kaynak değerlerinin durumu” sorusuna verilen yanıtların %42’sinde kaynak değerlerinin var olduğu, %58’nin kaynak değerinin olmadığı ortaya çıkmıştır. 66 Tablo 7.7. Korunan alanda ekonomik değeri olan türlerin ve diğer kaynak değerlerinin durumu Korunan alanda ekonomik değeri olan türlerin ve diğer kaynak değerlerinin durumu Toplam Yüzde(%) Var 198 %42 Yok 277 %58 Toplam 475 %100 Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, yerel halktan korunan alanlardan ekonomik fayda sağlayanlar %40, sağlamayanlar ise %60 olarak tespit edilmiştir. Tablo 7.8. Yerel halkın ekonomik fayda sağlama durumu Yerel halkın ekonomik fayda sağlama durumu Toplam Var 190 Yok 285 Toplam 475 Yüzde(%) %40 %60 %100 Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, yerel halktan korunan alana katkısı olanlar % 27, katkısı olmayanlar ise %73 olarak tespit edilmiştir. Tablo 7.9. Yerel halkın korunan alana katkısı Yerel halkın korunan alana katkısı Toplam Var 129 Yok 346 Toplam 475 Yüzde(%) %27 %73 %100 Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre korunan alanlarda yerel halkın korunan alana zarar durumuna var diyenler %32, yerel halkın korunan alana zararı durumu yok diyenler ise %68 olarak tespit edilmiştir. Tablo 7.10. Yerel halkın korunan alana zararı Yerel halkın korunan alana zararı Toplam Var 154 Yok 321 Toplam 475 Yüzde(%) %32 %68 %100 Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan alanlardan kapasite ihtiyacı olanlar %54, kapasite ihtiyacı olmayanlar %46 olarak tespit edilmiştir. 67 Tablo 7.11. Korunan alan yönetimi için kapasite ihtiyacı durumu Korunan alan yönetimi için kapasite ihtiyacı durumu Toplam Var 256 Yok 219 Toplam 475 Yüzde(%) %54 %46 %100 Ayrıca kapasite ihtiyacı durumu: Personel (orman muhafaza memuru, orman mühendisi, avukat, inşaat mühendisi, elektrik mühendisi, harita mühendisi, peyzaj mimarı, hidrojeoloji mühendisi, büro elemanı, teknik ressam, bahçıvan, biyolog, veteriner, işçi, şoför) Araç (pikap, çevre koruma botu, atv motoru, arazi aracı, yangın söndürme aracı) Teçhizat malzeme (dürbün, teleskop, foto kapan, gece görüş, kuş gözlemi ve fotoğraf çekmek için araç) şeklinde bildirilmiştir. Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan alanlarda eko-turizm faaliyetleri olanların oranı %36, olmayanların oranı ise %64 olarak tespit edilmiştir. Tablo 7.12. Korunan alanlarda eko-turizm faaliyet durumu Korunan alanlarda ekoToplam turizm faaliyet durumu Var 170 Yok 305 Toplam 475 Yüzde(%) %36 %64 %100 Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan alanlarda personele yönetim hedeflerini gerçekleştirmek için verilen eğitim için yeterli diyenler %59, yeterli değil diyenler %41 olarak tespit edilmiştir. Tablo 7.13. Personele yönetim hedeflerini gerçekleştirmek için verilen eğitimin durumu Personele yönetim hedeflerini gerçekleştirmek için verilen eğitimin durumu Toplam Yüzde(%) Yeterli 278 %59 Yeterli değil 197 %41 Toplam 475 %100 68 Öneri olarak da; korunan alanlarla ilgili seminerler ve eğitimler (sulak alanlarla ilgili klavuzluk ve alan yönetimi ile ilgili mevzuat eğitimi, ekoturizm ) benzer alanlar ve uygulamalar hakkında yurt içi, yurt dışı gezilerinin olabileceği, diğer illerdeki uygulamaların yerinde gösterilmesi, kendi personelimizden başlayarak amaç/hedef birlikteliği sağlanmasının önemi belirtilmiştir. Bölge Müdürlüğü bazında, her korunan alanın kaynak değerleri gözetilerek ve tehditlere karşı çözüm önerileri üretmek üzere yöre halkıyla birlikte seminerler düzenlenmesi ve yöre halkının korunan alanlara yönelik bilinçlendirilmesi yönünde öneriler elde edilmiştir. Yönetim etkinliğinin izlenmesi anketlerinden çıkan sonuçlara göre, korunan alanlarda hukuki sorun var şeklinde cevap verenler %20, hukuki sorun yok yönünde cevap verenler %80 olarak tespit edilmiştir. Tablo 7.14. Korunan alanlarla ilgili hukuki sorunların durumu Korunan alanla ilgili hukuki sorunlar var mı? Toplam Var 97 Yok 378 Toplam 475 Yüzde(%) %20 %80 %100 Karşılaşılan hukuki sorunlar; Orman Kanunu ve Milli Parklar Kanununa muhalefet suçları (kaçak ağaç kesimi, kaçak su alımı, kaçak yol yapımı, yangına sebebiyet) işletmelerin kaçak yapılaşmaları, alacak davaları, hazineye ait olan alanlarda tahsis sorunu mülkiyet sorunları, mevcut tesislerin ruhsatlandırma problemleri, açma ve işgal, Kara Avcılığı Kanunu, kaçak su ürünleri avcılığı, doğal sit kaynaklı davalar, arazi kullanımından kaynaklanan ve sözleşmeden kaynaklanan sorunlar olarak belirtilmiştir. Ayrıca Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Doğa Koruma ve Milli Parklar) Bölge Müdürlükleri sorumlulukları dahilinde yer alan Milli Park ve Tabiat Parklarında mevcut durumun ortaya konması, temizlik ve alan yönetimine yönelik ihtiyaç ve tehditlerin tanımlanması ile korunan alanın değerlerinin ne kadar korunduğunu, yönetim ve koruma hedef ve amaçlarına ulaşılmasında ne kadar yol alındığının ortaya konulması ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanununa tabi alanların daha etkin yönetilmesi, insan gücü ve kaynaklarının daha etkili kullanılması, yönetim etkinliğini azaltan nedenlere zamanında doğru teşhis konulması ve buna yönelik doğru ve etkin politikaların geliştirilmesi amacıyla yönetim etkinliği izleme sistemi uygulamasına yönelik olarak, 2012 yılı içinde "Çevre Temizliği ve Genel Bakım Denetlemesi", "Ödenek Durumlarının İzlenmesi", "Uzun Devreli Gelişme Planı Uygulamalarının İzlenmesi" ve "Yönetim Etkinliğinin İzlenmesi" Formları hazırlanarak, gerekli denetim ve kontrol çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede; 2012 Yılında I. , III. ve IV. Bölge Müdürlüğünde çalışmalar tamamlanmış olup, izleme sürecinde 66 Tabiat Parkı’nda Çevre Temizliği ve Genel Bakım Denetlemesi, 17 Milli Park’ta ise Yönetim Etkinliğinin İzlenmesi (METT) ile Çevre Temizliği ve Genel Bakım Denetlemesi çalışmaları ve denetimleri yapılmıştır. Anketin ikinci kısımda ise korunan alana yönelen tehditleri tespit etmeye yönelik sorular yer almaktadır. Bu bölümde yapılaşma, tarımsal uygulamalar, enerji ve madencilik, ulaşım, doğal kaynak kullanımı, alana zarar veren faaliyetler, doğal sistem 69 değişiklikleri, istilacı türler, kirlilik, iklim değişikliği, jeolojik olaylar, kültürel ve sosyal tehditler gibi tehdit edici unsurlar hakkında anket soruları hazırlanmıştır. Bu anket sorularında tehdit derecesini belirtmek için Yüksek (3), Orta (2), Düşük (1) ve Tehdit Yok (0) şeklinde kodlamalar yapılmıştır. Tehdit derecelerinin her bir alan için ortalamaları alınmış ve korunan alanlarda en yüksek derecedeki tehdit unsurları yüksekten–tehdit yok’a kadar sıralanmıştır. Ortalamalarda yüksek çıkan tehditler, bu konuda alınacak önlemler ve yapılacak çalışmalar için yol gösterici mahiyette olmuştur. Anketlerde verilen tehdit derecelerine göre çok düşük düzeylerde çıkanlar dahil bütün tehdit unsurları önemlidir ve değerlendirmeye katılmıştır. Çünkü küçük ve önemsenmeyecek derecede olan tehditlerin ilerleyen dönemlerde daha üst sıralamalara yükselme ihtimaline karşı bugünden önlem almak korunan alanlarımızın geleceği açısından önem taşımaktadır. Türkiye genelinde korunan alana yönelik üst sıralarda yer alan tehditler şunlardır: • Hayvancılık ve otlatma • Yangın ve yangın önleme (kundaklama dahil) • Konut ve yerleşimler • Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insan-yaban hayatı çatışması) • Aşırı sıcaklar • Kuraklık • Turizm ve rekreasyon alt yapıları • Fırtına ve seller • Depremler • Çöp ve katı atıklar Korunan alanlarda çok düşük düzeylerde çıkan veya hiç çıkmayan tehditler şunlardır: • Volkanlar • Petrol ve doğal gaz sondajı • Kültürel miras örneklerini sergileyen binalar, bahçeler vb.lerin tahrip edilmeleri • Savaş, isyan ve askeri tatbikatlar • Uçuş yolları • Deniz taşımacılığı hatları ve kanallar • Aşırı enerji (örn: ısı kirliliği, ışıklar vb.) • Önemli kültür alanlarının doğal olarak bozulması • Kültürel bağların, geleneksel bilgi ve/veya yönetim uygulamalarının kaybolması • Kereste ve selüloz üretimi amaçlı ağaçlandırma 70 Tablo 7.15. Ortalama tehdit değerlerine göre renklendirme Yüksek(3) Orta(2) Düşük(1) Tehdit yok (0) 0 - 0.499 DÜŞÜK 0.500 - 0.999 1.000 - 1.499 1.500 - 1.999 ORTA 2.00 - 2.499 2.500 - 3.000 YÜKSEK Tablo 7.16. Milli Parklar üzerinde tehdit sıralamaları Sıra No: Milli Parklar Üzerinde Tehdit Sıralamaları 1 Hayvancılık ve otlatma 2 Çöp ve katı atıklar 3 Yangın (kundaklama dahil) 4 5 Ortalamalar 1.525 1.230 1.225 Rekreasyonel aktiviteler ve turizm Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması ) 1.102 Turizm ve rekreasyon altyapıları Hizmet ve servis hatları (örn.; elektrik kabloları, telefon hatları, su isale hatları, vericiler, baz istasyonları) 1.050 8 Konut ve yerleşimler 1.000 9 Evsel kanalizasyon ve kentsel atık su 0.925 10 Barajlar, hidrolojik değişiklikler ve su yönetim/kullanımı 0.750 11 Kuraklıklar 0.875 12 13 Aşırı sıcaklar Korunan alan değerleri üzerinde diğer yan etkiler (korunan alanı çevreleyen dış bölgede meydana gelen etkiler) 0.850 14 Balık avlama, sucul canlılarının öldürülmesi ve toplanması 0.800 15 Fırtınalar ve seller 0.775 6 7 71 1.100 1.025 0.846 Tablo 7.17. Tabiat Parkları üzerinde tehdit sıralamaları Sıra No: Tabiat Parkları Üzerinde Tehdit Sıralamaları Ortalamalar 1 Yangın (Kundaklama Dahil) 0.988 2 Rekreasyonel aktiviteler ve turizm 0.897 3 Çöp ve katı atıklar 0.857 4 Aşırı sıcaklıklar 0.748 5 Turizm ve rekreasyon altyapıları 0.674 6 Fırtınalar ve seller 0.660 7 8 Kuraklıklar Korunan alan tesislerinden kaynaklanan kanalizasyon ve atık su (örn: tuvaletler, oteller, vb.) Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması ) 0.531 10 Balık avlama, sucul canlılarının öldürülmesi ve toplanması 0.474 11 Depremler 0.430 12 Evsel kanalizasyon ve kentsel atık su 0.422 13 14 Konut ve yerleşimler Karasal bitkilerin veya bitki ürünlerinin (odun dışı) toplanması, hasadı Hizmet ve servis hatları (örn.; elektrik kabloları, telefon hatları, su isale hatları, vericiler, baz istasyonları) 0.411 9 15 0.500 0.480 0.392 0.382 Tablo 7.18. Tabiat Anıtları üzerinde tehdit sıralamaları Sıra No: Tabiat Anıtları Üzerinde Tehdit Sıralamaları Ortalamalar 1 Yangın (kundaklama dahil) 0.538 2 Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması ) 0.461 3 Ağaç kesimi ve kereste temini 0.461 4 Kuraklıklar 0.461 5 Aşırı sıcaklar 0.435 6 Rekreasyonel aktiviteler ve turizm 0.358 7 Depremler 0.333 8 Fırtınalar ve seller 0,333 9 Hayvancılık ve otlatma 0.256 10 Korunan alan içinde artan habitat parçalanması 0.256 11 Erozyon ve mil oluşumu/çökelmesi (örn: kıyı şeridi ve nehir yatağı değişimleri) 0.230 72 12 13 14 15 Karasal bitkilerin veya bitki ürünlerinin (odun dışı) toplanması, hasadı Korunan alan değerleri üzerinde diğer yan etkiler (korunan alanı çevreleyen dış bölgede meydana gelen etkiler) Yıllık ve çok yıllık odun dışı bitki üretimi Yaşam alanlarının yer değiştirmesi ve değişimi 0.205 0.205 0.179 0.179 Tablo 7.19. Sulak Alanlar üzerinde tehdit sıralamaları Sıra No: Sulak Alanlar Üzerinde Tehdit Sıralamaları Ortalamalar 1 Hayvancılık ve otlatma 1.555 2 Kuraklıklar 1.333 3 Evsel kanalizasyon ve kentsel atık su 1.287 4 Aşırı sıcaklar 1.271 5 Tarım ve ormancılık uygulamalarından kaynaklı sıvı atıklar (örn: aşırı gübreleme veya böcek ilaçları kullanımı) 1.237 6 Konut ve yerleşimler 1.135 7 Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması ) 1.123 8 Balık avlama, sucul canlılarının öldürülmesi ve toplanması 0.978 9 Ticari ve endüstriyel alanlar 0.975 10 Çöp ve katı atıklar 0,912 11 Sanayi, madencilik, askeri sıvı atıklar ve deşarjlar (örn: barajlardan düşük kaliteli su boşaltılması, örneğin doğal olmayan su sıcaklıkları, oksijensizleştirilmiş, diğer kirleticilerle kirlenmiş) 0.875 12 İklim değişikliğinin anahtar süreçleri (hidrolojik rejimler, yangın rejimi, istilacı türler gibi) etkileme derecesi 0.862 13 İklim değişikliğinin anahtar türleri (türlerin popülasyonları arası bağlantılar, kullandıkları habitatlar, göç zamanı veya yerleri gibi) etkileme derecesi 0.822 14 Korunan alan değerleri üzerinde diğer yan etkiler (korunan alanı çevreleyen dış bölgede meydana gelen etkiler) 0.814 15 Barajlar, hidrolojik değişiklikler ve su yönetim/kullanımı 0.804 73 Tablo 7.20. YHGS üzerinde tehdit sıralamaları Sıra No: YHGS Üzerinde Tehdit Sıralamaları Ortalamalar 1 Kara hayvanlarının avlanması, öldürülmesi ve toplanması (insanyaban hayatı çatışması ) 1.632 2 Hayvancılık ve otlatma 3 Kuraklıklar 1.014 4 5 Yangın (Kundaklama dahil) 0.97 Karasal bitkilerin veya bitki ürünlerinin (odun dışı) toplanması, hasadı 0.955 6 Madencilik ve taş ocakları 0.926 7 Hidroelektrik barajlar dahil enerji üretimi (HES’ler ve barajlar) 0.911 8 Ağaç kesimi ve kereste temini 0.911 9 Balık avlama, sucul canlılarının öldürülmesi ve toplanması 0.897 10 Barajlar, hidrolojik değişiklikler ve su yönetim/kullanımı 0.884 11 Hizmet ve servis hatları (örn.; elektrik kabloları, telefon hatları, su isale hatları, vericiler, baz istasyonları) 0.882 12 Aşırı sıcaklar 0.882 13 Anahtar türlerin kaybı (örn: besin zincirinin en üstündeki avcılar (ayı, kartal, kurt vb. yırtıcılar - predatörler), tozlaştırıcılar, vb.) 0.764 14 İklim değişikliğinin anahtar türleri (türlerin popülasyonları arası bağlantılar, kullandıkları habitatlar, göç zamanı veya yerleri gibi) etkileme derecesi 0.720 Fırtınalar ve seller 0.705 15 1.5 74 Ak kumkuşu Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN Tilki Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 75 8- DİĞER İZLEME FAALİYETLERİ Korunan alan dışında farklı ekosistemleri temsil eden türler, türlerin popülasyon düzeyleri ve biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik çeşitli çalışmalar düzeyinde izleme faaliyetleri yürütülmektedir. Denizel Hassas Alanlar ve Ada Biyolojik Çeşitliliği Türkiye Denizel Biyolojik Çeşitliliği Türkiye iki yarımadadan (Anadolu ve Trakya) oluşan bir ülkedir ve Türk Boğazlar Sistemi (İstanbul ve Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi) dahil kıyı uzunluğu, adalar hariç yaklaşık 8592 km’dir. 1853 km’lik kıyı şeridi koruma altındadır (%22). Deniz koruma alanlarının korunan alan içindeki oranı da %6.57’dir. Türkiye’yi çevreleyen denizlerin farklı özelliklere sahip olması, içinde bulundurduğu biyoçeşitliliğin de farklılaşmasını sağlamıştır. Kıyı şeridinde yaklaşık, 3.000 bitki ve hayvan türü yaşarken, Türkiye denizlerinde toplam 4.000 tür bulunmaktadır. Ulusal Odak Noktalığı görevini Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Bükreş Sözleşmesi, Biyoçeşitlilik Çalışma Grubunca Karadeniz Deniz Kırmızı Liste Kitabı, Deniz Habitatları Listesi, Denizel Biyolojik Çeşitlilik İndikatörleri, Karadeniz Türleri IUCN Koruma Kategorileri ve Karadeniz Balık Listesi ile İstilacı Yabancı Türler Listesi oluşturma çalışmaları başlamış ve bitme aşamasına gelmiştir. Türkiye Açısından Önemli Deniz Habitatları; - Kum bankları (sandbanks), - Posidonia çayırları (Posidonia meadows), - Haliçler, Nehir ağızları (Estuaries), - Çamur düzlükleri (mudflats), - Kıyısal lagünler (Coastal lagoons), - Körfezcikler (shallow inlets), - Resifler (Reefs), -Gaz sızıntısından oluşan deniz altı yapıları (Submarine structures made by leaking gases), -Batmış veya yarı batmış deniz altı mağaraları (Marine caves submerged or semisubmerged) sayılabilir. Türkiye Adaları ve Ada Biyoçeşitliliği Adalar dünya kara alanlarının yaklaşık %5’ini kapsamaktadır. En çok ada Ege Denizi’nde yer almaktadır. Adaların bir kısmı zengin biyolojik çeşitliliğe ve endemik türlere sahip, bazıları insan müdahalesinden uzak izole edilmiş alanlar olduğundan dolayı birçok türe yaşama ve üreme ortamı sağlayarak gerek denizel gerekse karasal biyoçeşitliliğin korunmasına yardımcı olmakta ve Akdeniz Foku gibi dünyada tehdit altındaki deniz memelilerine, deniz kuşlarına ve iki yaşamlılara ev sahipliği yapmaktadır. Adalar ayrıca, kuş göçlerinde kuşların konaklama yerleri olarak da önemli bir role sahiptir. Her yıl binlerce kuş buralarda konaklarlar. Yelkovan kuşları (Puffinus yelkouan), ada martısı (Larus audouinii), ada doğanı (Falco eleonorae) ve balık kartalı (Pandion haliaetus) gibi birçok kuşun yuvalama ve yaşama alanıdır. Bu nedenlerden dolayı küçük adalar koruma öncelikli alanlar olarak değerlendirilmektedir. 76 Ada habitatlarına Algler, Posidonia, Cymodocea, Zostera çayırları, kaya, çakıl, kum, Korallijen Biyotopları sayılabilir. Ada biyoçeşitliliğine de Cystoseira spinosa, Cymodocea nodosa, Posidonia, oceanica, Aplysina aerophoba, Axinella cannabina, Axinella polypoides, Tethya aurantium, Lithophaga lithophaga, Pinna nobilis, Echinaster sepositus, Ophidiaster ophidianus, Paracentrotus lividus, Sciaena umbra, Epinephelus marginatus, Pagrus pagrus, Centrostephanus longispinus, Monachus monachus örnek verilebilir. Ülkemizde ada biyoçeşitliliği konusunda yapılan çalışmalar az ve yetersizdir. Karadeniz deniz kuşları ile ilgili, bazı sivil toplum örgütlerince projeler başlamış bulunmaktadır. Türkiye Denizlerinde Bulunan Deniz Memelileri Türkiye sularında deniz memelileri önemli deniz canlı gruplarından biridir. Türkiye sularında 10 adet deniz memelisi türü bulunmaktadır. Akdeniz’de düzenli olarak bulunan veya Akdeniz’e ara sıra giren 21 adet deniz memeli türünün yaşamasına karşın, Karadeniz’de ise sadece 3 adet yaşamaktadır. Akdeniz Foku’nun (Monachus monachus) ise 1997 yılından beri Karadeniz’de görülmediği belirtilmektedir. Tablo 8.1. Türkiye sularında yaşayan deniz memelileri Türler Karadeniz Marmara Denizi Ege Denizi Akdeniz Delphinus delphis Turiops truncates Phococena phocoena Stenella coeruleolaba Grampus griseus Pseudorca crassidens Globicephala melas Ziphius cavirostris Balaenoptera physalus Physeter catodon Monachus monachus + + + ? + + + ? + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + (+) Var, (-) Yok (Öztürk, B., 2004: Marine of Life in the Aegean & Mediterranean Seas) Türkiye Denizlerinde İstilacı Yabancı Türler Türkiye denizlerindeki yabancı türlerin sayısı 2005 yılında 263 tür iken, bu sayı 2011 yılında toplam 422 olup (Cinar et al. 2011), bu sayı artmaya devam etmekte ve Süveyş kanalından her 9 günde bir istilacı yabancı tür girişi olmaktadır. Akdeniz’de bulunan istilacı yabancı türlerin büyük çoğunluğu Süveyş kanalı yoluyla gelmesine karşın, Karadeniz’de bulunan istilacı yabancı türlerin büyük çoğunluğu da gemilerin balast sularıyla gelmektedir. Ülkemiz denizlerinde tespit edilen istilacı yabancı türlere örnek olarak, Mnemiopsis leidyi (Taraklı Deniz Anası, Kaykay), Rapana venosa (Deniz salyangozu), Lagocephalus sceleratus (Balon balığı), Caulerpa taxifolia, (Katil yosun) sayılabilir. Bu istilacı yabancı türlerin izlenmesi, doğal biyolojik çeşitliliğimizin korunması ve olası sosyal, ekonomik ve sağlık etkileri yönünden izlenmesi son derece önemlidir. İzleme amacıyla Nuh’un Gemisi Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı altında “İstilacı Yabancı Türler Ara Yüzü” oluşturulmuştur. 77 Denizel Biyoçeşitlilik Üzerine Tehditler: • Habitat kaybı ve bozulması • Yabancı türler • Aşırı kullanım (Avcılık, trol balıkçılığı, hayalet balıkçılık) • Akuakültür (Su ürünleri yetiştiriciliği) • Kirlilik (Karasal kökenli kirlilik vb) • Sedimantasyon (Çökelme) • İklim değişikliği (Karadeniz Akdenizleşiyor, aşırı ısınma vb) • Hidrolojinin değişimi • Hava kirliliği • Deniz dibinin taranması • İnsan aktiviteleri sayılabilir. Deniz Kaplumbağası Deniz Kaplumbağaları, son 40-50 yıllık zaman zarfında çevre kirliliği, yuvalama kumsallarının turizm ve ikinci konut amaçlı kullanımı ile kumsallardan kum alımı gibi faaliyetler sonucu önemli ölçüde tehlike altına girmiş durumdadır. Nesillerinin korunması ve devamlılığı için bir dizi çalışmanın yapıldığı deniz kaplumbağaları, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden BERN ve Barselona Sözleşmeleri ile ve ulusal mevzuatımız (Kıyı Kanunu, Çevre Kanunu, Kara Avcılığı Kanunu ve MAK Kararları, Su Ürünleri Kanunu ve Su Ürünleri Tebliği, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 2009/10 Sayılı Deniz Kaplumbağalarının Korunması Genelgesi gereği koruma altına alınmıştır. Yaklaşık 110 milyon yıldır yerküre üzerinde yaşadığı bilinen deniz kaplumbağalarının, yakın akrabalarından birçok canlı türünün yok olmasına karşılık, uzun bir zaman periyodu boyunca tabii koşullara üstün bir ekolojik tolerans göstererek nesillerinin devamını başarı ile sürdürebilen ender canlılardan biridir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, üniversiteler ve deniz kaplumbağaları konusunda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde deniz kaplumbağalarını koruma ve izleme faaliyetlerini yürütmektedir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından 2009/10 Sayılı Deniz Kaplumbağalarının Korunması Konulu Genelge çıkarılarak Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü web sayfasında yayınlanmış ve deniz kaplumbağası alanlarına ilişkin koruma-kullanma koşulları belirlenerek, bu alanlar Çevre Düzeni Planlarına işlenmiş ve plan koşulları oluşturulmuştur. Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalar sonucu 21 adet önemli deniz kaplumbağası yuvalama alanı belirlenmiştir. Bu alanlar; Ekincik, Dalyan, Dalaman, Fethiye-Çalış Kumsalı, Patara, Kale, Kumluca, Olympos-Çıralı Tekirova, Belek, Kızılot, Demirtaş, Gazipaşa, Anamur, Göksu Deltası, Alata, Davultepe, Kazanlı, Akyatan ve Samandağ kumsallarıdır. 78 Şekil 8.1. Deniz kaplumbağaları yuvalama alanları Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca, 2003 yılı Aralık ayında İstanbul’da ülkemizde ilk defa olmak üzere “I. Ulusal Deniz Kaplumbağaları Sempozyumu” yapılmış, 2005 yılı Mayıs ayında ise Antalya’da yine ülkemizde ilk defa olmak üzere birincisi Roma’da yapılan “II. Uluslararası Akdeniz Deniz Kaplumbağaları Konferansı” gerçekleştirilmiştir. “II. Ulusal Deniz Kaplumbağaları Sempozyumu” 2007 yılında Muğla Dalyan’da, III.’sü 2009 yılında Mersin’de, IV.sü ise Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ile birlikte 11-13 Ekim 2012 tarihleri arasında Çanakkale’de düzenlenmiştir. Deniz kaplumbağalarının korunabilmesi için yuvalama alanlarının ve yuvalama amacıyla sahilde geçirdikleri sürecin hassasiyetle izlenmesi, tedirgin edecek ve zarar verecek faaliyetlerden kaçınılması önem arz etmektedir. Deniz Kaplumbağa türlerinden her bir Caretta caretta yuvasında ortalama 70 yumurta bulunmaktadır. Chelonia mydas yuvasında ise ortalama 100 yumurta bulunmaktadır. Bu yumurtalardan yaklaşık %80’inin yuvadan çıkma ihtimali vardır. Denize ulaşan bireylerin % 1’inin yaşama ihtimali olduğu düşünülmekte ve bu bireyler de 13-15 yıl sonra eşeysel olgunluğa geldiğinde yumurtlamak amacıyla kumsala çıkmaktadırlar. Ülkemizde 21 deniz kaplumbağası üreme alanı mevcut olup, bunlardan 14 üreme alanı düzenli olarak izlenmektedir. 14 üreme alanında 4.000 adet yuva tespit edilmiş, 340.000 adet yumurta bırakılmış, bunlardan 272.000 adet yavru çıkışı gerçekleşmiş ve yavruların deniz ile buluşması sağlanmıştır. 79 Tablo 8.2. Deniz kaplumbağaları yuvalama alanları ve yuva sayıları 2008 sıra Alanlar Uzunluk 1 Dalyan4,5 km 2 Dalaman10,4 km Sarıgerme 3 Fethiye-Çalış 8,3 km 4 Olimpos-Çıralı 3,2 km 5 Belek Kumsalı 30 km 6 Kızılot Kumsalı 16 km 7 Anamur 13 km. Kumsalı 8 Göksu Deltası 25.6 km 9 Alata Kumsalı 3 km 1o Davultepe 1.8 km Kumsalı 11 Kazanlı 4.5 km Kumsalı 12 Akyatan 22 km Kumsalı 13 Yumurtalık 3,4 km 14 Samandağ 14 km Kumsalı 2009 2010 2011 2012 C. C. C. C. C. C. C. C. C. C. mydas caretta mydas caretta mydas caretta mydas caretta mydas caretta 277 291 354 341 278 82 56 74 56 65 79 79 1072 90 109 1024 95 76 1453 1 60 97 454 89 82 1200 209 ----- 808 ------ 738 ------ 861 ----- 1025 1 845 11 74 102 12 14 172 107 38 23 172 185 19 5 223 119 10 11 252 92 10 ---- ---- 68 4 76 2 93 6 316 8 364 ---- 562 21 264 15 550 22 243 3 542 14 261 3 289 14 346 23 444 12 180 1 163 104 1 145 3 76 1 441 0+(25) 621 4 10 + (15) 261 8+ (12) 716 8+ (12) 526 4 Kaynak: DKMP Gn. Md. Yaban Hayatı Daire Başkanlığı-2012 Kaplumbağaların beslenme ve kışlama alanlarının tespiti amacıyla 2010 yılı içinde, 2 adet deniz kaplumbağasına uydu cihazının takılması RAC-SPA (Tunus) ve Zooloji İstasyonu’nun (Napoli-İtalya) işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. 2011 yılı içinde de benzer işbirliğine devam edilmiş olup, Temmuz ayında 2 adet deniz kaplumbağasına, Eylül ayında da 5 adet deniz kaplumbağasına da uydu cihazı takılmıştır. 2012 yaz döneminde 5 adet deniz kaplumbağasına uydu takip cihazı takılmıştır. Bunlardan biri Samandağ (Hatay) Kaymakamlığı sponsorluğunda 07 Ağustos 2012 günü takılmış olup, geri kalan 4 adedi ise Dalyan Kumsalı’ndan (Muğla) gönderilmiştir. Deniz Kaplumbağalarının izlemiş olduğu güzergah aşağıda verilen linklerden takip edilebilmektedir. 80 Tablo 8.3. Deniz kaplumbağaları izleme koordinatları Kaplumbağa adı Yıl Harita ve diğer bilgiler için ilgili bağlantıyı tıklayınız. Isabel dalyan 2010 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=88236 Dolunay 2010 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=46524 Tuğçe barış 2011 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=34298 Fethiye (TR48) 2011 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=46525 Songül 2011 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108905 Dalyan 2011 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108906 Mersin-Nazlı 2011 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108907 Fethi 2011 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108908 İlker 2011 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=108909 Mustafa 2012 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=120042 İrfan 2012 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=120043 Osman 2012 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=120044 Bodrum Karya 2012 http://www.seaturtle.org/tracking/index.shtml?tag_id=120041 DEKAMER – http://caretta.pau.edu.tr Defne 2012 http://www.seaturtle.org/tracking/?tag_id=120040&dyn=1357130303 Kaynak: DKMP Gn. Md. Yaban Hayatı Daire Başkanlığı-2012 Akdeniz Foku Akdeniz foku-Monachus monachus (Hermann,1779) dünya çapında nesli en fazla tükenme tehlikesi altında olan canlılar arasında kabul edilmiştir. IUCN tarafından 1986’da nesli tehlike altında (EN) kategorisi ve 1996’da ise nesli kritik derecede tehlike altında (CR) kategorisinde bir tür olarak sınıflandırılmış olup halen CR kategorisinde yer almaktadır. Dünya üzerindeki toplam sayısı yaklaşık 600 civarındadır ve türün dünya dağılımı, esas itibariyle Akdeniz’de Yunanistan ile Türkiye’de ve Atlantik’te Portekiz’in Madeira Adası ile Moritanya kıyıları olmak üzere başlıca dört ülkededir. Şekil 8.2. Akdeniz foku yaşam alanları haritası 81 Monachus monachus ülkemizde ilk olarak 1960’larda bilimsel olarak çalışılmış ve Türkiye kıyılarındaki varlığı 1964’te Ankara Üniversitesi Zooloji Profesörü B. Mursaloğlu tarafından bilimsel bir temelle raporlanmıştır; kendisi öncü çalışmalar yaparak kıyılarımızda 5 ayrı noktadan ölü veya canlı örneklerin incelenmesi suretiyle kıyılarımızda yaşayan yüzgeçayaklının Monachus monachus olduğunu ve tüm Türkiye kıyılarında yaşadığını bilimsel olarak ortaya koymuştur. Ayrıca yine aynı bilim adamı tarafından 1980’lerin başında fokların yaşadığı mağaralarda yapılan bire bir gözlemlerle anne-yavru-çevre ilişkisine ve habitatın önemine dair özgün ve önemli veriler ortaya konulmuştur. Daha sonra Berkes, 1970’lerin sonuna doğru yaptığı ve o dönem tahmini popülasyonun 150 ila 300 arasında olduğunu belirtmiş, türün ülkemizde varlığının Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında olduğuna dair bulgularını aktarmış ve türe yönelik tehdit analizleri yapmıştır. Ancak, 1997 yılından beri Karadeniz’de görülmemiştir. Sualtı Araştırmaları Derneği Akdeniz Foku Araştırma Grubu, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi ve ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü günümüze kadarki süreçte saha araştırma ve koruma çalışmalarıyla türün, Türkiye’deki durumuna ilişkin bilgi toplanmasına güncel verilerle katkıda bulunmuşlardır. Yaklaşık 100 bireylik bir popülasyona sahip olduğu tahmin edilen tür ile ilgili, 1994 ve 2002 yılları arasında 7 yavrulama ve 22 ölü fok kaydı elde edilmiştir. Akdeniz foku, Türkiye’nin taraf olduğu Akdeniz’in Kıyı ve Deniz Çevresinin Korunması Sözleşmesi (Barselona Sözleşmesi) ve ilgili protokolleri, Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN) ve Nesli Tehlikede Olan Yabani Bitki ve Hayvan Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES) kapsamında korunması gerekli türler listesindedir. Ayrıca, 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu, 5199 Hayvanları Koruma Kanunu ve 2872 Sayılı Çevre Kanunu ile de ulusal düzeyde koruma altına alınmıştır. 1988 yılında Avrupa Konseyi tarafından Akdeniz Foku’nun yaşadığı bütün alanları kapsayan bir eylem planı hazırlanmış ve Türkiye tarafından da kabul edilmiştir. 1991 yılında Avrupa Konseyi Bern Sözleşmesi Komitesi mülga Çevre ve Orman Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği “Akdeniz Foku’nun Korunması Hakkında Uluslararası Toplantı” sırasında alınan kararlar çerçevesinde, “Ulusal Strateji” belirlenmiştir. Ulusal Strateji, Türkiye çapında ulusal bir işbirliğini öngörmüştür. Bu, ulusal yetkililer ile uzmanlarca belirlenen ve uygulanması gereken bir strateji olup, araştırma, koruma ve eğitim adı altında 3 ana başlıktan oluşmuştur. Bakanlığın koordinatörlüğünde bütün ilgi gruplarının yer aldığı ulusal bir komite kurulmuştur. Ulusal Fok Komitesi kararıyla, Ulusal Stratejinin uygulama çalışmaları çerçevesinde Foça ve Bodrum / Yalıkavak da pilot projeler yürütülmüştür. Bu projelerle Akdeniz fokunu tehdit eden faktörler belirlenmiş ve koruma çalışmalarının etkinliği arttırılmıştır. Bu proje çalışmaları sırasında Bodrum Çavuş adasında önemli bir fok mağarasını da içeren bir fok habitatının petrol kirliliğine maruz kaldığı görülmüş ve mülga Çevre ve Orman Bakanlığı’nın maddi desteğiyle Sualtı Araştırmaları Derneği ile birlikte temizlenerek fokların yuvalarına geri dönmeleri sağlanmıştır. Yapılan bu temizlik faaliyeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından belgesel bir film haline dönüştürülmüş ve bu belgesel film ulusal ve uluslararası platformda eğitim ve tanıtım çalışmalarında kullanılmıştır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı koordinasyonunda Ulusal Fok Komitesi toplantıları düzenlenmektedir. Bu güne kadar Türkiye genelinde beş bölge (1. Çanakkale–Gökçeada, 2. İzmir: Aliağa-Menemen arası ve Karaburun Yarımadası, 3. İzmir-Çeşme ve Aydın-Kuşadası arası, 4. Muğla: Bodrum Yarımadası, 5. Antalya: Gazipaşa-Taşucu) belirlenmiştir. 82 2012 yılında güncellenen “Akdeniz Foku Ulusal Eylem Planı” kurum görüşlerine açılmıştır ve en kısa sürede nihai halinin getirilmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bölgesel olarak, Mersin ilinde yaşayan Akdeniz Foklarının Korunması Tür Koruma Eylem Planı 2012 yılında tamamlanarak yürürlüğe konmuştur. Bu planlarda türün varlığını tehlikeye sokan tehditler genel bir önem sıralamasına göre şöyle sınıflandırılmıştır: 1 Habitat tahribatı 2 Akdeniz foku ölümleri 3 Mağaralarda rahatsız edilmeler 4 Balık stoklarında azalma 5 Deniz kirliliği 6 Deniz trafiği Biyokaçakçılık Ülkelerin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik, özellikle genetik kaynaklar, geliştirilen yeni teknolojilerin de katkısıyla artan ekonomik, sosyal ve kültürel değerleri nedeniyle stratejik bir önem kazanmıştır. Ekonomik, bilimsel ve teknik imkanları daha ileri düzeyde olan gelişmiş ülkeler, biyolojik çeşitliliği yüksek diğer ülkelerin canlı doğal kaynakları üzerinde yürüttükleri araştırmalar ve bu araştırmalar sırasında yasal veya yasal olmayan yollarla elde ettikleri genetik materyaller yoluyla canlı doğal kaynaklardan ekonomik, sosyal, bilimsel, teknolojik ve kültürel faydalar elde etmektedirler. Taraf olduğumuz BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 3. Maddesi’ne göre ülkeler kendi doğal kaynakları üzerinde egemenlik haklarına sahiptir. Sözleşme’nin 15. maddesine göre genetik kaynaklara (yabani bitki ve hayvanlara ait örneklere) erişime kısıtlama getirme yetkisi ulusal hükümetlere aittir. Sözleşme’nin 15.maddesi aynı zamanda karşılıklı anlaşma ve materyal transfer anlaşması yapılarak erişimine izin verilen genetik kaynaklardan elde edilecek faydaların genetik kaynağı sağlayan ülke ile paylaşımının sağlanmasına yönelik hükümler içermektedir. Ayrıca, CITES gereğince yabani bitki ve hayvan türlerinin uluslararası ticareti çeşitli sınırlandırmalara ve kurallara tabiidir. Bilim ve teknolojideki gelişmeler, zengin biyolojik kaynaklara sahip olan ülkemizi bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Yabancılar tarafından izin alınmadan ülkemizden çeşitli bitki, böcek, mantar, sürüngen türleri toplanmakta ve yurt dışına kaçırılmaya çalışılmaktadır. Doğadan yabani canlıların ve onlara ait parçaların yetkili makamların izni olmadan toplanması ve yurt dışına çıkartılması biyokaçakçılık veya diğer adıyla biyokorsanlık olarak adlandırılmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ilgili diğer kurumlarla işbirliği halinde biyokaçakçılığın önüne geçebilmek için çeşitli tedbirler almakta ve biyokaçakçılık vakaları izlenmektedir. Ülkemizde 2007-2012 yılları arasında toplam 47 biyokaçakçılık vakası tespit edilmiştir Bunlardan 21 vaka 2011 yılında tespit edilmiştir. Adana ve Hatay gibi avcılık amacıyla Suriye vatandaşları tarafından yakalanan kuşlar dışındaki vakalar Doğu Karadeniz illerimizde yoğunlaşmaktadır. 83 Başta Artvin olmak üzere Doğu Karadeniz illerimizden, genetik kaynak değeri taşıyan bitki, böcek ve sürüngen hayvan türleri çeşitli Avrupa ülkeleri ve Rusya vatandaşları tarafından yurt dışına kaçırılmaya çalışılmıştır. Tablo 8.4. Tespit edilen biyokaçakçılık vakaları Vakanın gerçekleştiği il Yakalanan şahısların Uyruğu Vakada ele geçirilen türler Yıllara Göre Vaka Sayıları 2007 Kuş (saka kuşu) Bitki Adana Suriye Aksaray Çek Cumhuriyeti Antalya İsveç, Belçika, Romanya, Almanya Artvin Makedonya, Almanya, Rusya, Fransa, İsviçre, Macaristan, Japonya Edirne Gaziantep Çek Cumhuriyeti, Hollanda Japonya Gümüşhane Çek Cumhuriyeti Hatay Suriye Isparta İtalya Karabük İspanya Kars Suriye Bitki, tohum ve böcek Kuş (güvercin) Kırıklareli Macaristan Bitki Rize İsveç, Danimarka Bitki Van Macaristan Bitki 2008 2009 2010 2011 1 5 1 2012 1 Kelebek ve diğer böcek çeşitleri , kaplumbağa Kelebek ve diğer böcek çeşitleri, salyangoz, sülük, yılan ve bitki türleri Bitki ve böcek 1 1 3 1 1 5 2 Bitki (yabani buğday) Böcek 1 1 Kuş (papağan ve saka kuşu) Bitki 1 5 7 2 1 1 1 1 1 1 1 1 Yıllara göre toplam vaka sayısı 2 2007-2012 toplam vaka sayısı 2 2 9 21 11 47 Kaynak: DKMP Gn. Md. Biyolojik Çeşitlilik Daire Başkanlığı-2012 Yaban Hayatına Yönelik Faaliyetler 59 Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında hedef tür memeli türler, 5 sahada hedef tür kuş türleri olmak üzere 64 Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında toplam 934.825 hektarlık alanda envanter çalışmaları yürütülmektedir. Halkalama çalışmaları kapsamında, 3 kuş halkalama istasyonunda 268 değişik türde toplam 14.541 adet kuş halkalanmıştır. 84 Üretme merkezlerinde yetiştirilen Alageyiklerden 4 adeti Dilek Yarımadası Milli Parkı’nda, 1 adeti Antalya Düzlerçamı’nda, 44 adet Ceylan Şanlıurfa Payamlı ve 14 adet Kızıl Geyikten 7’si Samsun Vezirköprü’de, diğer 7’si Kütahya Gediz’de doğaya yerleştirilmiştir. Bunlardan, Dilek Yarımadası Milli Parkı’na yerleştirilmesi yapılan alageyiklerin izlenmesi devam etmektedir. Alanda ilk yavru Haziran 2012’de doğmuştur. Yaban hayvanlarını izlemek için 2012 yılında yerli (GPS-GSM-UHF) tasmalar üretilerek izleme çalışmalarına başlanmıştır. 2012 yılında dünyaya gelen 33 yavru ile birlikte toplam kelaynak sayısı 153 bireye ulaşmıştır. Memeli yaban hayvanı üretme merkezlerinde Eylül 2012 itibariyle 178 yavru birey doğmuş olup, doğumlar ve yavruların tespit işlemleri tamamlanmıştır. Bursa Karacabey’de 2011 yılında faaliyete geçen yaban hayatı kurtarma ve rehabilitasyon merkezinde; 2012 yılı içerisinde 60 yaban hayvanı tedavi edilmiştir. Bu hayvanlardan 27 yaban hayvanı doğaya tekrar yerleştirilmiştir. Bölge ve il düzeyinde yapılan çalışmalar neticesinde 1027 adet yaban hayvanının doğada zarar gördüğü tespit edilmiş; bunlardan 894 adeti tedavi ve bakımı yapılarak tekrar doğaya yerleştirilmiştir. Doğaya uyum sağlayamayacak olan bireyler ise hayvanat bahçelerine yerleştirilmektedir. 4915 sayılı Kanun ve CITES Sözleşmesi kapsamında ticarete konu olan 1215 yaban hayvanına el konulmuş, yasadışı faaliyet yapan kişilere idari yaptırım ve tazminat cezası verilmiştir. Ülkemizin değişik yörelerinde 8’i kanatlı, 10’i memeli yaban hayvanları olmak üzere toplam 18 adet üretme istasyonu bulunmakta olup, bu alanlarda üretim faaliyetleri devam etmektedir. Bu tesislerde Geyik, Alageyik, Ceylan, Yaban Keçisi, Anadolu Yaban Koyunu, Keklik, Sülün ve Kelaynak kuşlarının üretimi yapılmakta olup, bu türlere önümüzdeki günlerde Hatay Dağ Ceylanı ve Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi de eklenecektir. Düzlerçamı Üretme İstasyonunda Nisan 2012 itibariyle 88 adet alageyik bulunmaktadır. İstasyon dışında da yaklaşık 100 adet alageyik olduğu tahmin edilmekte olup, ülkemizdeki doğal alageyik sayısı yaklaşık 200 adettir. 2011-2012 yıllarında yapılan nakil çalışmaları ile 21 alageyik yakalanarak Dilek Yarımadası Milli Parkında tabiata bırakılmıştır. Bu hayvanlar boyunlarına takılan GPS vericili tasmalarla izlenmektedir. Memeli yaban hayvanları için kurulan üretme yerleri genellikle etrafı tel örgü ile çevrili, içinde bekçi evi ve yem depolarının bulunduğu, üretimin tabii olarak yapıldığı yerlerdir. Bu üretme istasyonlarında üretilen memeli yaban hayvanları için daha sonra uygun yaşam alanları belirlenmekte ve belirlenen alanlarda tabiata yerleştirilmektedir. Tabiata yerleştirilen hayvanlar uydu vericili tasmalar ve foto kapanlar ile izlenmekte olup, bu çalışmalarda üniversite ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği çalışmaları yapılmaktadır. Ülkemize endemik olan Anadolu Yaban Koyunu üretimi Konya Bozdağ ve Ankara Nallıhan’da kurulan istasyonlarda devam etmektedir. 2004 yılında başlanılan çalışmalar ile Ankara-Nallıhan ve Karaman Karadağ da doğaya yerleştirmeler yapılmıştır. Günümüz itibariyle Karaman Karadağ’da 30-40, Nallıhan Sarıyar’da ise 4050 birey doğal ortamda yaşamlarını sürdürmektedir. 85 Yine 2005 yılında uygulamaya konulan ceylanların doğaya yerleştirilmesi projesi kapsamında, 44’ü 2012 yılında olmak üzere bu güne kadar 199 ceylan Şanlıurfa Kızılkuyu mevkiinde tabiata bırakılmıştır. Proje öncesi doğada sadece 40-50 birey civarında bulunan ceylanlar aynı alanda 500’ün üzerine çıkmıştır. Ceylan yerleştirme çalışmaları kapsamında Gaziantep Erikçe Ceylan Üretme İstasyonunda bulunan ceylanların 2013 yılı içerisinde, daha önceki yıllarda ceylanın yaşadığı fakat çeşitli nedenlerle doğal popülasyonlarının yok olduğu Iğdır ilinde TİGEM arazisine yerleştirilmesi yapılacaktır. Türkiye’de yeni tespit edilen Hatay Dağ Ceylanının envanteri ilk kez yapılmış olup, aşağıdaki tabloda verileri verilmektedir. Tablo 8.5. Hatay Dağ Ceylanı envanter verileri Erkek Dişi Genel Toplam 75 160 235 Kaynak: DKMP Gn. Md. Yaban Hayatı Daire Başkanlığı-2012 Diğer bir ceylan türü olan ve sadece Hatay ili Kırıkhan ilçesinde dar bir alanda bulunan Hatay Dağ Ceylanı için üretme istasyonu kurulması çalışmalarına başlanmış olup, istasyonun yapımı 2013 yılı içerisinde tamamlanacaktır. Bu merkezde üretilen ceylanlar ile daha sonraki yıllarda istasyonlarda üretilen Hatay Dağ Ceylanları ile Fırat Nehri’nin batısı olarak bilinen eski yaşam alanlarında uygun alanlarda yerleştirme çalışmaları yapılması planlanmaktadır. Şanlıurfa Birecik’te bulunan kelaynak üretme istasyonunda yürütülen üretme çalışmaları ile 1973 yılında sayıları 23 çifte kadar düşen kelaynak sayısı 2012 yılı itibariyle 36’sı yavru olmak üzere 153 adete ulaşmıştır. Önümüzdeki yıllarda tekrar göçe gönderilmeye başlanacak kelaynakların tekrar özgürce göç edebilmelerini sağlamak amacı ile çalışmalara devam edilecektir. "Ulusal Biyoçeşitliliğin ve Gen Kaynaklarının Korunması Hedefleri Doğrultusunda Büyük memeli Türlerinin Araştırılması, Korunması ve Yönetimi" projesi TÜBİTAK 1007 Projesi olarak hazırlanmış ve 04.10.2010 tarihinde kabul edilmiştir. Proje kapsamında 01 Kasım 2012 itibariyle 15 büyük memeli türünden yaklaşık 300’e yakın örnek toplanmıştır. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunun yürürlülüğe girdiği tarihten itibaren Türkiye genelinde sahipsiz hayvanların korunması, üremelerinin kontrol altına alınmasının sağlanması ve rehabilitasyonuna ilişkin faaliyetler sürdürülmekte olup 2012 yılında yapılan çalışmalar aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. 86 YILI KISIRLAŞTIRMA YAPAN VETERİNER SAYISI BAKIMEVİ SAYISI BAKIMEVİ KAPASİTESİ TOPLANAN HAYVAN SAYISI AŞILANAN HAYVAN SAYISI KISIRLAŞTIRILAN HAYVAN SAYISI İŞARETLENEN HAYVAN SAYISI SAHİPLENDİRİLE N HAYVAN SAYISI Tablo 8.6. Sahipli ve sahipsiz hayvanlara yönelik faaliyet sayıları 2012 261 197 66.335 76.466 77.116 53.489 54.991 14.476 Taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar ve ulusal mevzuatımız gereği, biyolojik çeşitliliğin temel bileşenleri olan canlı türlerin ve ekosistemlerin korunması konusunda başta kamu kurumları olmak üzere, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları tarafından çalışmalar yürütülmektedir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, ülkemizin biyolojik çeşitlilik envanterinin oluşturulması konusunda ilgili birimlerle koordineli bir şekilde çalışmaktadır. Bu maksada yönelik olarak mükerrer çalışmaların önlenmesi, hiç çalışılmayan türlerin ve yaşama alanlarının ortaya çıkarılması için mevcut bilgilerin bir araya getirilerek değerlendirilmesi ve bundan sonraki tür koruma ve izleme çalışmalarının bu veriler doğrultusunda yapılması gerekli görülmüştür. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca tür koruma projelerinin koordinasyonunu sağlamak amacıyla 2012/01 sayılı “Tür İzleme ve Koruma Genelgesi” yayımlanmış ve tüm ilgi gruplarına iletilmesi sağlanmıştır. Ekoturizm/Sürdürülebilir Turizm Planlama, Uygulama, Alan Kılavuzluğu Uygulamaları ve Eğitim Faaliyetleri -Korunan alanlar için 2012-2017 yılı Ekoturizm Eylem Planı hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur. -Ulusal Ekoturizm Stratejisi- Stratejinin içeriği taslak olarak hazırlanmıştır. 20132014 yıllarını kapsayacak Ulusal Korunan Alanlar Sisteminin İyileştirilmesi Projesine entegre edilerek, nihai hale getirilmesi hedeflenmektedir. -EİT Bölgesi için eko-turizm eğitimi ve III. Uzmanlar Grubu Toplantısı yapılmıştır. -Beyşehir Gölü Milli Parkı Eko-Turizm Planı’nın envanter aşaması, hazırlanan teknik şartname kapsamında tamamlanmıştır. -Spil Dağı Milli Parkı’nda Yangın Eylem Planı onaylanmış ve uygulamaya konulmuştur. -Aladağlar Milli Parkı’nda Yangın Planı onaylanmış ve uygulamaya konulmuştur. 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında belirlenen, ilan edilen, planlanan ve yönetilen Milli Parkların etkin yönetimini sağlamak için alanların yönetsel sorumlularının kapasitelerini güçlendirmek amacıyla; 87 MODÜL 1:Temel Yönetim Programı (Yönetsel Becerilerin Geliştirilmesi) için 07 Şubat-02 Mart 2012 tarihinde Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAIE)- Ankara’da; MODÜL 2: Genel Yeterlilik Alanlarına Yönelik Eğitim 12-16 Mart 2012 tarihinde Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAIE)- Ankara’da; MODÜL 3: Kurumsal İhtiyaç ve Gerekliliklerin Yerine Getirilmesi Amaçlı Uygulamalar İle Alansal Uygulamalara Yönelik Eğitim 2-6 Nisan 2012 tarihinde Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı (Kuşadası)-Aydın’da gerçekleştirilmiştir. -Sürdürülebilir Turizm/Eko-turizm Alt Planının yapımına ilişkin teknik şartname hazırlanmış, Beyşehir Gölü Milli Parkı örneğinde envanter çalışması sona ermiş ve planlama aşamasına geçilmiştir. -2012 yılı için 4 alanda (Ballıca Mağarası Tabiat Parkı, Kaçkar Dağları Milli Parkı, Yusufeli Bölümü, Küre Dağları Milli Parkı ve Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı) alan kılavuzluğu eğitimleri yapılmış, eğitim sonucu 117 kişi sertifika almaya hak kazanmıştır. -Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda alan kılavuzları için hizmet içi eğitim gerçekleştirilmiştir. Tablo 8.7. 2012 Yılında gerçekleştirilen alan kılavuzluğu eğitimi İLİ EĞİTİM TARİHİ BAŞVURU SAYISI SERTİFİKA ALAN TOPLAM ALAN KILAVUZU SAYISI Ballıca Mağarası Tabiat Parkı Tokat 04-22 Haziran 2012 7 7 Kaçkar Dağları Milli Parkı Yusufeli Bölümü 25 Haziran–13 Temmuz 2012 17 16 Küre Dağları Milli Parkı KastamonuBartın 05-23 Kasım 2012 91 65 Dilek YarımadasıBüyük Menderes Deltası Milli Parkı Aydın 03-21 Aralık 2012 30 29 145 117 EĞİTİM YAPILAN KORUNAN ALAN TOPLAM Kaynak: DKMP Gn. Md. Milli Parklar Daire Başkanlığı-2012 Korunan alanlara gelen ziyaretçilerin tespitine yönelik çalışmalar yapılmıştır. 88 Tablo 8.8. Milli Park-Tabiat Parkı 2012 ziyaretçi sayıları BÖLGELER MİLLİ PARK TABİAT PARKI 1.777.727 TOPLAM 1.777.727 876.051 1.302 877.353 İstanbul (I. Bölge) Bursa (II. Bölge) 1.008.074 Çanakkale (III. Bölge) Manisa (IV. Bölge) Afyonkarahisar (V. Bölge) Burdur (VI. Bölge) 1.490.230 51.000 590.663 916.817 2.080.893 967.817 732.619 174.886 907.505 238.816 Adana (VII. Bölge) Konya (VIII. Bölge) 155.000 155.000 Ankara (IX. Bölge) 270.052 1.162.222 1.432.274 Sinop (X. Bölge) 46.000 99.642 145.642 176.784 Samsun (XI. Bölge) Rize (XII. Bölge) 588.733 Erzurum (XIII. Bölge) 357.578 946.311 12.528 12.528 842.922 842.922 5.936.287 11.569.646 Van (XIV. Bölge) Malatya (XV. Bölge) 4.209.685 TOPLAM Kaynak: DKMP Gn. Md. Milli Parklar Daire Başkanlığı-2012 Kaya kırlangıcı Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 89 9. SONUÇ DEĞERLENDİRME Biyolojik çeşitliliğin izlenmesi, tür ve alan bazındaki yürütülen koruma faaliyetleri ve bütünsel yönetim anlayışı çerçevesinde kaçınılmaz ve zaruret arz eden bir süreçtir. İzleme ve değerlendirme konularında yürütülen çalışmalar ile doğal varlıkların korunması ve geliştirilmesinde merkezi, yerel ve yasal araçların etkin kullanılması amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, karar mekanizmalarını etkilemek, sürdürülebilir yaşamı tehdit edecek yasal düzenlemeleri takip etmek ve değiştirmek, insan ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyecek uygulamaları izleyerek bunları engellemek üzere harekete geçilmesi hedeflenmiştir. Zengin bitki ve hayvan tür kaynaklarına sahip olan Türkiye, küreselleşme sürecinde yükselen değer olan çevre koruma ve alan yönetimi için gerekli karar destek mekanizmasını oluşturarak, biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliliğini sağlamalıdır. Bitki ve hayvan türlerine ait öznitelik ve mekânsal veriler aracılığıyla yapılan değerlendirmeler sonucunda doğal kaynaklara ilişkin yönetim kararlarının, tek elden yürütülmesi, doğru ve zamanında gerçekleşmesi, çevre koruma ve izleme faaliyetlerinin hız kazanması ile sağlanacaktır. Koruma öncelikli alanlarda meydana gelebilecek kaçak avlanma, bitki sökümü/toplama gibi biyolojik çeşitlilik üzerinde baskı yaratacak durumların ortaya konması ve izleme sonuçlarının veri tabanında depolanarak, derlenmiş bilgilerin rapor edilmesi karar verme sürecine ışık tutacaktır. İzleme konusunda, Türkiye’de biyolojik çeşitliliğin izlenmesi ve gerektiğinde acil önlemler alınması amacıyla bir izleme sisteminin ve veritabanının oluşturulması gerekliliği bu konuda çalışan tüm kişi ve kuruluşlarca kabul edilen bir tespittir. Uzun vadeli izleme çalışmalarına yönelik yöntem ve araçların oluşturulması ile bunun bütçelendirilerek uygulamaya konması için izleme uygulamalarının çıktılarından yararlanılması önemlidir. Ancak izleme çalışmalarında ulusal mekanizmanın geliştirilmesi sürecinin uzun vadeli bir iş olması ve altık teşkil edecek ön çalışmalara ihtiyaç duyulması sebebiyle en kısa zamanda basit bir izleme mekanizması çerçevesinde, izleme faaliyetlerinin başlatılması önem arz etmektedir. İzlemede, uzaktan algılama araçlarından faydalanılabilmeli, analiz ve sorgulamalar sayısal olarak verilebilmelidir. İzleme çalışmaları ulusal, bölgesel, ekosistem ve tür bazında, hizmet alımı şeklinde yaptırılabileceği gibi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Doğa Koruma ve Milli Parklar) Bölge Müdürlükleri teşkilat yapısı ile de yapılabilecektir. İzleme çalışmalarında yapılacak çalışma basamakları; 1) Sayısal arazi altlığının oluşturulması, 2) Çeşitli biyotik ve abiyotik faktörlerin (vejetasyon, habitat ve toprak sınıflandırmaları, korunan alan sınırları, arazi kullanım sınıfları, vb.) belirlenmesi, 3) İzleme hedefi olarak seçilen göstergelere ait bilgilerin (gösterge tür popülasyonu, üreme dağılım haritaları v.s.) tespit edilerek verilerin veri tabanına girilmesi olarak özetlenebilir. 90 Bu aşamadan sonra yapılan çalışma, elde edilen sistemin CBS analiz yöntemleri kullanılarak incelenmesi ve koruma amaçlı yönetim çıktıları oluşturulması şeklindedir. İzleme çalışmasının altlığını oluşturmak için CBS sisteminden yararlanılması gerekmektedir. CBS teknolojisi coğrafi olan ya da olmayan bilgilerin toplanması ve depolanmasını sağlayarak izleme, değerlendirme, karar verme, yönetim ve planlama amaçlı analiz yapılabilmesi ve tüm sonuçların görüntülenmesini sağlayan önemli bir araçtır. İzleme amaçlı gözlemlerde; habitat ve tehdit verileri, türün tehlike statüleri, gözlem noktası için değişmeyen sabit karakterde verilerdir. Sayısal haritaların oluşturulması sırasında 1/25.000’lik haritalara ait paftalar kullanılmaktadır. Raster haritalar elde edilmekte ve daha sonra elde edilen tüm sayısal veriler, analiz amaçlı CBS katmanları altında birleştirilerek ArcMap ve MapInfo programları yardımıyla analiz edilmektedir. Arazi çalışması sonucu tespit edilen tehdit faktörleri de benzer şekilde haritalanarak etkiledikleri alanlar belirlenmektedir. İzleme çalışmalarında literatür ve arazi verilerine ek olarak modelleme çalışmaları da yapılabilmektedir. Modelleme çalışmalarında türlerin habitat tercihleri eldeki habitat verileri ile birleştirilerek türün yaşaması için uygun habitatlar belirlenmektedir. Elde edilen tüm envanter ve izleme amaçlı verilerin, ulusal bazda tek bir veri tabanında depolanması ve analiz edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde üretilen biyolojik çeşitliliğe yönelik izleme verileri ise Orman ve Su İşleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Nuh’un Gemisi Biyolojik Çeşitlilik Veritabanı’na girilmektedir. Bilindiği üzere Nuh’un Gemisi Biyolojik Çeşitlilik Veritabanı; internet tabanlı, kamuoyuna açık, üyelerin kendilerine özgü sınırlı haklarla verilere erişebildiği, biyolojik çeşitliliğin izlenmesine yönelik bir veritabanıdır. Söz konusu veritabanında “türler”, “habitatlar” ve “alanlar” özelinde sorgulama yapılabilmektedir. Bu veritabanı ile Türkiye biyolojik çeşitliliğinin izlenmesi ile ilgili veriler, ilk kez bir araya getirilmiştir. Veri tabanına sınırsız sayıda biyolojik çeşitlilik verisi girilmesi için altlık oluşturmuştur. İzleme faaliyetlerinde izleme göstergelerinin belirlenmesi, konuya özgü literatür taraması ile arazi gözlem ve ölçüm verilerinin derlenmesi, veri tabanına girilmesi ve sayısal verilerin CBS altlığında oluşturulması en öncelikli adımı teşkil etmektedir. İzleme kavramı öncelikle devlet politikası haline getirilmelidir. Ulusal etkin izleme sistemin oluşturulmasında veri eksikliğinin hızla tamamlanması önemlidir. Bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından veri temini ve izleme altığının tamamlanması için gerekli mevcut verilerin derlenmesi için işbirliği protokollerinin yapılmasına ihtiyaç vardır. 2012 yılında, bütün bu izleme amaçları doğrultusunda yapılması gereken teknik çalışmaları içeren ulusal izleme sisteminin altığını oluşturacak bir proje geliştirilmiştir. “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” 2013 yılı Yatırım Programına sunulmuş ve onaylanmıştır. Söz konusu projenin ana bölümlerinden birisi; izleme göstergelerinin tür, ekosistem ve bölgesel ölçekte belirlenmesi, izleme verilerinin literatür ve arazi çalışması ile derlenmesi ve sayısal ortama aktarılmasıdır. Bu proje kapsamında, tüm izleme altlıkları dikkate alınarak hazırlanmış veriler, 1/25.000 ölçekli topoğrafik harita paftaları üzerinde çalışılacak ve sayısal veriler üretilerek analiz sonuçlarını gösteren haritalar oluşturulacaktır. 91 Proje 2013 yılı başında başlayacak ve 2018 yılı içinde tamamlanacaktır. Proje arazi çalışması temelinde yürütülecek olup, alan çalışmaları Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Doğa Koruma ve Milli Parklar) 15 Bölge Müdürlüğünde yürütülecektir. Sonuç olarak her bir bölge için izleme göstergeleri ve bölgesel izleme planları geliştirilecektir. İzleme çalışmaları periyotlarını içeren izleme raporları hazırlanarak ilgi gruplarının paylaşımına sunulacaktır. Bütün bu çalışmalar, izleme faaliyetlerinin bölgesel bazda uygulama sonuçlarından yararlanarak ulusal bazda biyolojik çeşitlilik izleme sisteminin geliştirilmesine ışık tutacaktır. Uzun vadede ulusal izleme sisteminin oluşturulmasında, “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” kapsamında yürütülecek olan izleme faaliyetlerinin güçlü ve zayıf yönleri ve izleme sonuçları temel altlığı teşkil edecektir. Tulipa cinnabarina (endemik) Sternbergia candida (endemik) Crocus mathewii (endemik) Crocus biflorus subsp. isauricus (endemik) Fotoğraflar: Prof. Dr. Hayri DUMAN 92 Ak kuyruksallayan Akkuyruklu kız kuşu Arı şahini Boğmaklı Bozkır toygarı Flamingo İzmir yalıçapkını Kukumav Fotoğraflar: Prof. Dr. Mustafa SÖZEN 93 10. KAYNAKLAR 1-Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı (UBSEP), 2007. 2-Streamlining European Biodiversity Indicators 2020: Building a future on lessons learnt from the SEBI 2010 process, 2012 3-SEBI 2010 indicators within CBD focal areas and EU headline indicators. 4-UNEP/CBD/AHTEG-SP-Ind/1/2. 5-Biodiversity Indicators &The 2010 Biodiversity Target:Outputs, experiences and lessons learnt from the 2010 Biodiversity Indicators Partnership, 2010 Secretariat of the Convention on Biological Diversity, Technical Series No. 53, 196 pp. 6-Guidance for National Biodiversity Indicator Development and Use, Biodiversity Indicators Partnership. 7-Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Bitkiler), Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Derneği Yayını, 2012 İstanbul, Güner, A., Aslan, S., Ekim, T., Vural, M., Babaç, M.T.,(edlr.). 8-IUCN Red List Version 2010.1: Table 1 9-WWF, 1999; Lise, Y., Çokçalışkan, B. A., Ataol, M. 2009. 10-Ulusal Sulak Alan Durum Raporu, 2012. 11-“Hotspots Revisited: Earth's Biologically Richest and Most Endangered Terrestrial Ecoregions”, Conservation International, USA, 2004, Russell A. Mittermeier, Patricio Robles Gil, Michael Hoffman, John Pilgrim, Thomas Brooks, Cristina Goettsch Mittermeier, John Lamoreux, Gustavo A. B. da Fonseca. 12-Global Biodiversity Outlook-3, 2010. 13- http://www.theebi.org/pdfs/indicators.pdf. Biodiversity Indicators for Monitoring Impacts and Conservation Actions, The Energy & Biodiversity Initiative. 14-Monitoring Biodiversity, N. Juergens, Faculty of Nature Sciences, University of Hamburg, Germany 15-Thomas, L., 2006 .Türkiye Korunan Alan Yönetiminde IUCN Kategori Sistemi 16-Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi 17-Arazi İzleme Sistemi (ARIS) Orman ve Su İşleri Bakanlığı Ulusal Arazi Örtüsü 2006 Projesi. 18- http://www.coastlearn.org/tr/bio/monitoring.htm 19-“Biyolojik Çeşitliliğin Orman Amenajman Planlarına Entegrasyonu Rehberi” II. Değerlendirme ve Sonuçlandırma Çalıştayı,16-18 Ocak 2012, Antalya 20- 4. Coğrafi Bilgi Sistemleri Bilişim Günleri, 13–16 Eylül 2006 / Fatih Üniversitesi / İstanbulTürkiye “Application of GIS Systems for Monitoring and Management Purposes of the Important Bird Areas, Gediz Delta Important Bird Area Case Study” Ortaç ONMUS 21-Biyolojik Çesitliliğin Orman Amenajman Planlarıyla Bütünleştirilmesi: GEF Projesi Yansımaları–II (Yaygınlaştırma Stratejileri Prof. Dr. Emin Zeki BAŞKENT, Prof. Dr. Selahattin KÖSE, Doç. Dr. Salih TERZİOGLU, Doç. Dr. Şağdan BAŞKAYA ve Doç. Dr. Lokman ALTUN 94 22- Deniz Koruma Alanlarının Ekonomik Yönü, 2006. Nir Becker & Yael Choresh. s. 4. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TVKGM. Yayını 23- Marine Life of Turkey in the Aegean & Mediterrenean Seas, 2004. Öztürk, B.,TUDAV Yayınları. 200 s 24- An updated review of alien species on the coasts of Turkey, 2011, Mediterranean Marine Science. 257-315. Cinar.M.E., Bilecenoglu M., Ozturk Β., Katagan Τ., Yokes Μ.Β., Aysel V., Dagli E., Acık S., Ozcan T., Erdogan H. 25- Akdeniz Foku Ulusal Eylem Planı, 2012. 26- http://www.ortohum.gov.tr/ Gen Koruma Ormanları/Tohum Meşçereleri/Tohum Bahçeleri, Aralık 2012. 27- http://www. milliparklar.gov.tr/Korunan Alanlar, Aralık 2012. 28- Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı, Türkiye Tabiatı Koruma Derneği Ankara, 2000, Ekim T., Koyuncu M., Duman H., Aytaç Z., Adıgüzel N. 29-Türkiye’nin Biyolojik Zenginliği ve Korunması, ANG Yayınları, İstanbul, Gökyiğit, A.N. (2013) 95 RAPORA KATKI SAĞLAYANLAR Erol KURU Mahmut AKAN Aybars ALTIPARMAK Tuğba USTA Ersin ÖZEK Dr. İrfan UYSAL Dr. Fatma KURT Hüsniye KILINÇARSLAN Adem BİLGİN Bülent BOZ Serhat ERBAŞ Hanım ARMAĞAN Nurcihan MERCAN ERDOĞAN Ön ve Arka Kapak Fotografları Prof. Dr. Hayri DUMAN Prof. Dr. Mustafa SÖZEN Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ Prof. Dr.Yusuf KUMLUTAŞ 96 97