Beton çatla€›na ilaç gibi bakteri
Transcription
Beton çatla€›na ilaç gibi bakteri
Sayfa01_Sayfa 1.qxd 28.01.2011 00:30 Page 1 Filipinler’den sedef, fieysel’den kaplumba€a kabu€u OSMANLI sedef sanatını günümüze taşıyan Hilmi Emekli’nin kullandığı kaplumbağa kabuğunun menşei Şeysel Adaları. Süslemede kullanılan fildişi ve abanoz ağacının menşei ise Afrika. ■ 12 ‘‹stanbul tüccar›n›n Beton çatla€›na sorunlar›n› çözebiliriz’ ilaç gibi bakteri İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Adem Baştürk, İstanbul SOYHAN ALPASLAN Ticaret Odası’nın görüş ve önerilerinin çalışmalarına yön vereceğini söyledi. İTO’yu ziyaret eden Baştürk, “İşlerinizi kolaylaştırmak ve daha çok ticaretin gerçekleştirilmesi için çalışıyoruz. Üretenlerin, taş üstüne taş koyanların işlerini kolaylaştırmak için buradayız. İTO meslek komiteleri ile bir araya gelerek sorunları çözebiliriz” dedi. ■ 5’te İNGİLİZ araştırmacılar, betonlarda oluşan çatlakların tamir edilmesi için bir bakteri üretti. BacillaFilla, betonun pH seviyesinde aktif hale geçiyor ve üremeye başlıyor. Önce çatlağın tamamını kaplayan bakteri, hemen ardından sıkılaşıyor. Sıkılaşma ise üç tip hücrenin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Kalsiyum karbonat üretenler, ipliksi bir şekil alıp beton içindeki demir gibi davrananlar ve yapıştırıcı üretenler. ■ 8’de BacillaFilla “Tüccar, milletin emeği ve üretimini kıymetlendirmek için eline ve zekasına emniyet edilen ve bu emniyete liyakat göstermesi gereken adamdır.” ISSN 1300-3666 İstanbul tİcaret odası yayını 28 OCAK 2011 YIL: 55 SAYI: 2643 HAZIRGİYİM sektörü, İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ’in sektöre fayda getireceği yönünde endişeli. Sektör temsilcileri, “Bu tebliğlerle bindiğimiz dalı kesiyoruz” diyerek, maliyetleri düşürecek teşviklerle, ucuz ve kaliteli hammadde sağlayacak önlemlerin alınmasını istiyor. ■ 2’de ‹ngiltere ile YEN‹ SÜREÇ Fotoğraf: Osman Kuvvet Osmanbey, Merter ve Laleli’nin sesine kulak verin! Jessica Hand, İstanbul Ticaret’i Tepebaşı’ndaki başkonsoloslukta kabul etti Gümrükçüler uzlaflma yasas›n› bekliyor İngiltere Başkonsolosu ve Birleşik Krallık’ın Ticaret ve Yatırım Türkiye Direktörü Jessica Hand’e göre, 2011 yılı İngiltere ve Türkiye ekonomik ilişkilerinde sürpriz bir yıl olabilir. TBMM’de görüşülen uzlaşma yasası, Torba Yasa’nın yayınlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek. Çünkü uygulamasına yönelik yönetmelik çıkarılacak. Suç teşkil eden eylem, kabahat türü olanlar uzlaşma Devlet Bakanı Hayati kapsamında Yazıcı, Dünya Gümrük değerlendirilmeyecek. Günü’nü İTO’da FEDAİ YILDIRIM 3’te kutladı. İstanbul için bizde büyük r rekabet vlıaşma L’da ça İSTANBU ım için ladığ şansı yaka şanlı k ço i im kend m. Çünkü ru o iy d se his ışişleri İngiltere D lomasi ip Bakanlığı d tanbul’da İs a d n u b gru teyen çok çalışmak is uyor ve n kimse bulu ak için şm lı ça a burad kabet var. re ir b k ü y bü Yerli makine üreticisine destek ‘Türk Malı’ belgesine sahip yerli makine üreticisi, Halkbank’ın sunduğu 6 farklı kredi paketinden yararlanabilecek. ■ 10’da ‘Kömür yataklar› at›l bekliyor’ ÜLKEMİZDE atıl durumda bekleyen kömür yataklarımızı çalıştırarak insanımıza da istihdam sağlamış oluruz. Gelir kapısı açarız. Yeni katma değerler oluştururuz. Hüseyin Akarçeşme ■ 8’de İSTANBUL FİNANS MERKEZİ’NE İLGİ SEÇİLDİKTEN sonra ziyaret ettiği ikinci ülke Türkiye olan Başbakan David Cameron’ın ardından Liam Fox da, 8 yıl sonra Ankara’ya gelen ilk İngiliz Savunma Bakanı oldu. Londra‘nın finans bölgesi City’nin Belediye Başkanı Lord Michael Bear de İstanbul Finans Merkezi için geliyor. DÖRT ÖNEMLİ NOKTA David Cameron Tayyip Erdoğan İNGİLTERE’nin İstanbul Başkonsolosu ve aynı zamanda Birleşik Krallık’ın Ticaret ve Yatırım Türkiye Direktörü olan Jessica Hand, Cameron’ın Türkiye’yi ziyareti sonrası İngiltere ve Türkiye arasında şu dört önemli noktaya dikkat çekti: Savunma sanayinde uydu iletişim ve gemilerle ilgili sistemlerde proje geliştirilebilir. İki ülke arasında ticareti artırmak için ortak ekonomi Ticaret Komitesi oluşturuldu. İstanbul Finans Merkezi projesi kapsamında City Bölgesi tecrübeleri model alınabilir. Türkiye’nin İngiltere’de İngiliz şirketlerle ortalık NALAN SÖYLEMEZ kurması için çalışmalar devam ediyor. ■ 7’de 10 milyar dolar sıcak para çıktı, Türk halkı 11 milyar dolar bozdurdu Emekli personelin sosyal güvenlik destek primi kesintileri Ekonomi yönetiminin son kararlar›yla bankac›l›k aray›flta Prof. Dr. Kerem Alkin yazdı 2011 yılı, Türkiye genel seçimlere gidiyor olmasına rağmen 2010 yılı kadar iç talebin aynı ölçüde hareketli olacağı bir yıl izlenimi vermiyor. Çünkü küresel ekonomide kaotik boyutta bir belirsizlik sürecinin devam ettiği bir dönemde, Türk ekonomi yönetimi, hane halkının ve şirketlerin borç yükümlülüğünün aynı tempoyla arttığı bir yıl istemiyor ■ 2’de Plastik pofletler mi çevreci de€il, yoksa bizler mi? Eski malzemeler, iddia edilenin aksine ne plastiklerden avantajlılar, ne de onlardan çevreciler. MEHMET UYSAL 6’da Baflbakan: Mali disiplinden asla taviz yok BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, 360 oda ve borsa başkanının katılımıyla Ukrayna’nın başkenti Kiev’de Intercontinental Oteli’nde düzenlenen toplantıda konuştu. Başbakan Erdoğan, 2011 bütçesini hazırladıklarını ve TBMM’de yasalaştırdıklarını anımsatarak, 2011 bütçesinin sosyal bir bütçe olmasının yanı sıra yatırımı, üretimi, istihdamı teşvik eden bir bütçe olduğunu, seçim yılı olmasına rağmen disiplinden asla taviz vermeyeceklerini vurguladı. ■ 3’te Başbakan’ın Ukrayna programına TOBB Başkan Vekili ve İstanbul Ticaret Odası Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş da katıldı. EMEKLİ olup, ticari, serbest meslek dolayısıyla gelir vergisi mükellefi olanlar ile limited şirket ortakları, A.Ş. ortak ve yönetim kurulu üyelerinin sosyal güvenlik destekleme primleri, aylık maaşlarından nasıl kesilecek? Mehmet Türker yazdı ■ 10’da Deride olan her belirti, deri hastal›klar› uzman›na dan›fl›lmal› BEN mesleğimin en bilinen adıyla bir dermatoloğum, yani ‘Deri ve Zührevi Hastalıklar’ uzmanı. Eski adıyla ‘Cildiyye’ veya Frenk söyleyişiyle ‘Dermatoveneroloji’ uzmanı. Deri ve Zührevi Hastalıklar Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul H. Aydemir, İstanbul Ticaret’te yazıyor. ■ 11’de Sayfa02_Sayfa 2.qxd 28.01.2011 00:10 Page 1 } güncel 28 OCAK 2011 Osmanbey, Merter ve Laleli’nin sesine kulak verilmeli Hazırgiyim sektörü, İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ’in sektöre olumlu etkileri konusunda endişeli. Çünkü getirilmek istenen vergi artışının iç piyasada enflasyona, dış piyasada da fiyat artışı sebebiyle müşteri kaybına yol açacağı belirtiliyor. Sektör temsilcileri, “Bindiğimiz dalı kesiyoruz” şeklinde uyarıyor. ‘Ana hammaddede dışa bağımlıyız’ HAZIRGİYİM temsilcileri, sektörün önemine şöyle vurgu yapıyor: “Türkiye hazırgiyim ihracatının neredeyse yüzde 50’sini Merter, Osmanbey, Laleli ve Zeytinburnu’ndaki firmalar gerçekleştiriyor. Komite olarak, kendi markalarımızla uluslararası moda trendlerini yakından takip edip, yaklaşık 80 ülkeye ürün satıyoruz. Bu arada acımasız uluslararası rekabet koşullarına da göğüs geriyoruz. Üretim ve pazarlama yaparak ülke ekonomisine ve istihdamına katkı sağlıyoruz. Çoğu KOBİ olan 20 bin civarındaki firma, ana hammadde tedarikini dışa bağımlı olarak gerçekleştiriyor. Halen yürürlükteki mevzuatların uygulanması neticesinde sürdürülebilir ve daha rekabetçi bir yapıda üretim ve pazarlama koşullarını güçlükle yakalıyoruz.” Ekonomi yönetiminin son kararlarıyla bankacılık arayışta İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Hazır Giyim Meslek Komitesi üyeleri, komite toplantısında yaptıkları açıklamada zaten zor şartlarda üretim ve pazarlama yaptıklarını vurgulayarak, 5 milyar dolarlık dövizi de ülkeye kazandırdıklarının altını FEDAİ YILDIRIM çizdi. Komite üyeleri, 13 Ocak 2011’de yayımlanan İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ’in sektörlerine getireceği olumsuz etkileri konuştu. Komite adına açıklama yapan Komite Başkanı ve İTO Meclis Üyesi Şenol Aras, Dış Ticaret Müsteşarlığı İthalat Genel Müdürlüğü’nün; tekstil ve kumaş sektörünün şikâyetlerini değerlendirmek üzere İthalatta Korunma Önlemleri Mevzuatı çerçevesinde İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin 2011/1 ve 2011/2 No’lu tebliğlerini yayınladığını hatırlattı. Aras, 2011/2 No’lu tebliğin, AB ve STA ülkeleri haricindeki tüm ülkelerden ithal edilen dokuma ve örme hazırgiyim ürünlerinin mevcut gümrük vergilerinin önemli oranda artışını öngördüğünü söyledi. “Veriler, hazırgiyim ithalatının 1’e 4 oranında arttığını gösteriyor” diyen Aras, bu tebliğin uygulanmasının belki piyasalara olumlu yansıyacağını, ancak küreselleşen ekonomik şartlarda tebliğe karşı olumlu ya da olumsuz tavır takınmanın şimdilik uygun olmayacağını belirtti. İŞLETMELER SIKINTIYA DÜŞEBİLİR 2011/1 No’lu tebliğin ise İTO üyesi hazırgiyim işletmelerinin üretimlerinde kullandığı yün, pamuklu ve sentetik kumaşların neredeyse tamamının ithalatında vergi artışını öngördüğünü ifade eden Aras, açıklamasında şunların altını çizdi: “Burada asıl büyük tehlike yaklaşık 9 ay sürecek soruşturma sürecinde eğer Bakanlar Kurulu kararı alınırsa geçici önlem adı altında öngörülen vergi artışı kapsamında teminat alınması uygulaması olacak. Tebliğin bu şekilde uygulanması, zor şartlarda çoğunlukla ithalat ikameli üretim ve pazarlama yapan işletmeleri sıkıntıya düşürecek. 9 ay sonra yatırdığı teminatını geri alıp alamayacağını bilemeyen kumaş ithalatçı-tedarikçileri ile hazırgiyim üreticileri arasında yaşanacak fiyatlama belirsizliklerinin yaratacağı kaos; bölgemiz üretim, pazarlama ve istihdamını çok menfi yönde etkileyecek. Pek çok işletmenin kapısına kilit vurmasına ve on binlerce çalışanın da işsiz kalmasına neden olacak. Bu nedenle, bu tebliğin uygulanmasıyla birlikte meydana gelebilecek sonuçlar konusunda; her kesimin sektörümüzde yaratacağı sarsıntıya hazırlıklı olması gerekiyor. Özellikle 2011/1 No’lu tebliğin yaratacağı sonuçlar, yerli kumaş ve tekstil üreticilerimizi bir süre koruma altına alıyor. Ancak, üreticilerimiz, artırılan vergi oranları paralelinde ürünlere yapacakları fiyat artışları sonucunda, zaman gelecek ürünlerini satacak hazırgiyim sektörünü bulamayacaklar. Bu tür tebliğlerle bindiğimiz dalı kesiyoruz. İthalatı ve hammadde de dışa bağımlılığı savunmuyoruz. Program dahilinde tekstil sektörünün modernize edilmesinin yanı sıra maliyetlerini düşürecek teşvikler ile sektöre ucuz ve kaliteli hammadde sağlayacak, dışarıdan ithalat ikamesini önleyecek tedbirler alınması yönünde adımlar atılmalı.” Aras, kısa süreliğine bir sektörü rahatlatacak ancak diğer bir sektörü ise batıracak söz konusu tebliğin tüm kesimlerce sağduyulu bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Aras, “İptali yönünde gayret gösterileceğine inanıyoruz” dedi. Afrika ülkelerine iğneden ipliğe her şey satılabilir Türkiye’nin ticarette oldukça geç kaldığı kara kıtanın cazip ülkesi Angola, girişimciler için pek çok fırsat sunuyor. Zengin elmas yataklarına sahip ülkede, iğneden ipliğe her şey alıcı bulabiliyor. İŞ dünyasının 2011 yılında daha fazla ihracat için yeni ülkelere yelken açması gerektiğini söyleyen İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi İsrafil Kuralay, özellikle Afrika ülkelerine yönelmenin önemine dikkat çekti. Afrika’ya yapılacak küçük yatırımların ileride büyük kazançlara imkan tanıyacağını belirten Kuralay, Angola’nın da bu ülkeler arasında yer aldığını kaydetti. “Afrika ülkeleri cazip imkânlar sunuyor ama öncelikle sabırlı olmalı ve iyi araştırma yapılmalı” diyen Kuralay, Gana, Angola gibi ülkelere iğneden ipliğe her şeyin satılabileceğini dile getirdi. FAHRİ SARRAFOĞLU Geç bile kaldık “AFRİKA ülkeleri ile ticarette geç bile kalındı” diyen İTO Meclis Üyesi Ramiz Orhan Ermeç, Angola ile ticarete bir an önce başlanılması gerektiğine işaret etti. Emeç, “Sadece Angola değil, bu ülkeyi atlama taşı olarak kullanıp diğer komşu ülkelerle de ticaretimizin gelişmesi için mutlaka gezi ve fuar düzenlenerek buralara gidilmeli” tavsiyesinde bulundu. Elmas satışı özel firmalara devredilecek ANGOLA’nın geniş elmas maden yataklarına sahip olduğunu belirten İTO Meclis Üyesi Erhan Hoşhanlı, Türk maden şirketlerinin Angola’yı ziyaret etmelerinin fayda sağlayacağını dile getirdi. Angola’da elmas satışının özel firmalara devredilmesi yönünde bir çalışma yürütüldüğü bilgisini aldıklarını da ifade eden Hoşhanlı, “Bu durum da Türk firmaları tarafından değerlendirilebilir” dedi. Hoşhanlı, Angola’nın dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden ve en hızlı değişen ülkelerinden birisi olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti: “Hızlı ekonomik büyüme sosyal gelişmelere ve altyapıdaki iyileşmelere sebep olmaktadır. Angola, 80 milyar dolarlık GSMH ile sahra-altı Afrika’nın en büyük üçüncü ekonomisine sahip. Ülke mineral kaynaklar, petrol, doğalgaz, elmas, kahve, sisal, mermer, demir ve doğal kaynaklar yönünden zengin.” Uçak seferleri artırılsın İTO Meclis Üyesi Fatih Oruç, Angola’nın diğer Afrika ülkeleri gibi ekonomik olarak cazip ülkeler arasında yer aldığını söyledi. Oruç, sadece Angola değil, diğer Afrika ülkelerine de ulaşım kolaylığı sağlanması için Türk Hava Yolları (THY) başta olmak üzere diğer uçak firmalarının da uçak seferlerinin ve direkt uçuşlarının artırılmasını istedi. Angola’nın ihracatının yüzde 97’sini petrolün oluşturduğunu ifade eden Oruç, ülke ithalatının yüzde 62’sini tüketim ürünleri, yüzde 27’sini sermaye malları ve yüzde 11’ini de ara malların teşkil ettiğini belirtti. Oruç, inşaat malzemeleri, işlenmiş gıda, iş ve maden makineleri ile yedek parçaları, mobilya ve ev aletlerinin Türk firmaları açısından en fazla ihracat ve yatırım potansiyeline sahip sektörler arasında yer aldığını da sözlerine ekledi. Makedonya, üniversiteler arasında işbirliği istiyor İTO, 80 firma ile CeBIT’e gidiyor İSTANBUL Ticaret Odası (İTO), dünyanın en büyük ve en etkili iletişim fuarı CeBIT 2011’e 80 Türk firması ile gidiyor. Türkiye’nin CeBIT 2011’e milli katılımını her yıl İTO organize ediyor. Türkiye’nin bu yıl partner ülke olarak katılacağı fuar, 28 Şubat günü Almanya’da Hannover Kongre Merkezi’nde Almanya Şansölyesi ve Türkiye Başbakanı tarafından açılacak. Açılışta her iki ülke bakanları, üst düzey yetkilileri ve iş dünyasının önde gelen isimleri de bulunacak. 1 Mart 2011’de Türkiye ana standında özel bir açılış yapılacak ve bir Türk gecesi düzenlenecek. Fransa, ABD (California) ve İspanya’dan sonra Türkiye’nin partner ülke olarak katılacağı fuarı, 2 bin 500 profesyonelin ziyaret etmesi bekleniyor. İTO, fuarla ilgili olarak her türlü ayrıntının ve bilginin yer alacağı www.cebit-turkey.com sitesini de kullanıma açtı. İTO Fuarlar ve Dış İlişkiler Şubesi Müdürü Aysun Yılmaz; Turkey Partner Country CeBIT 2011 anonsları ile yurt dışında etkin tanıtımı yapılan fuar ile ilgili olarak İTO’da düzenlenen toplantıda, katılımcı firmalara bilgi verdi. GÜLŞAH NUR AYTAN MAKEDONYA Kalkandelen (Tetova) Üniversitesi’nden 30 kişilik bir heyet İstanbul Ticaret Odası’nı (İTO) ziyaret etti. Başkanlığını Felsefe Fakültesi Dekanı Tehari Ramazani’nin yaptığı ve öğretim üyeleriyle öğrencilerden oluşan heyeti, İTO Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Develioğlu ve İsrafil Kuralay karşıladı. Heyetin ziyaretinden memnuniyet duyduklarını ifade eden Develioğlu, İTO olarak Kalkandelen Üniversitesi ile birlikte çalışmaktan memnun olacaklarını belirtti. Develioğlu, bu konuda İstanbul Ticaret Üniversitesi (İTİCÜ) yöneticileriyle de biraraya gelmenin faydalı olacağını dile getirdi. Heyetin ziyaret amacının, İTO ve İTİCÜ ile karşılıklı bilgi alış verişinde bulunmak, tecrübe paylaşımı ve işbirliği imkanları oluşturmak için bağları güçlendirmek, ortak projeler üretmek ve öğrenci transferleri yapmak olduğu belirtildi. Heyet başkanına İTO adına plaket veren Develioğlu, daha sonra toplu bir hatıra fotoğrafı çektirdi. YAHYA GÜL 2011 yılı, Türkiye genel seçimlere gidiyor olmasına rağmen 2010 yılı kadar iç talebin aynı ölçüde hareketli olacağı bir yıl izlenimi vermiyor. Çünkü küresel ekonomide kaotik boyutta bir belirsizlik sürecinin devam ettiği bir dönemde, Türk ekonomi yönetimi, 2010 yılına göre küresel risk ve belirsizliklerin arttığı gerçeğiyle, Türk ekonomisinde aktörlerin açılmalarına, tempolu bir şekilde borçlanmaya devam etmelerine, hane halkının ve şirketlerin borç yükümlülüğünün aynı tempoyla arttığı bir yıl istemiyor. Çünkü Türkiye’de ekonominin borç yükümlülüğü (leveraged) artarken, bir yandan tüketim, hammadde ve yatırım malı ithalatına yüklenmeyi sürdüren bir Türk ekonomisinin, 2010 yılında zaten 42 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihi rekoru kırması beklenen bir cari açık sorununu 50-52 milyar dolara taşıması riski, ekonomi yönetimi açısından önemli bir finansal risk olarak algılanıyor. Bu nedenle, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında, gerek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), gerek Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), gerekse de Hazine Müsteşarlığı finansal istikrar riskini yeterince analiz ederek, geçtiğimiz aralık ayı başından itibaren ekonomide izlenen politika setini kademeli olarak değiştirmeye başladılar. 1.5 aylık bir zaman dilimi içerisinde, yani yeni yılın ocak ayının son haftasına kadar TCMB gerek Para Politikası Kurulu’nun (PPK), gerekse de Banka Meclisi’nin aldığı kararlarla şu mesajın altını çizdi: “Temel politika faizini düşürerek, TL ve döviz mevduatına uygulanan zorunlu karşılık (mevduat munzam karşılığı) oranlarını iki kez yükselterek, kısa vadeli sermaye hareketlerinin önüne geçiyoruz. Risk oluşturabilecek sıcak para istemiyoruz. Türk ekonomisinde kısmi bir sıkılaştırma ve soğutmayı hedefliyoruz. Finansal istikrarı, fiyat istikrarını ihmal etmeden gözetiyoruz.” Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Babacan da, 2011’de proaktif bir ekonomi yönetimi hedeflendiğini, Türk bankacılık sektörünün yılı 532 milyar TL düzeyinde kapatan kredi hacmindeki artışı, 2011 yılında yüzde 25 düzeyinde sınırlamalarını beklediklerini belirtmekte. 2009 yılı sonunda 397 milyar TL düzeyinde olan toplam kredi hacminin 2010 yılında yüzde 34’lük bir artış yakaladığı ve bir yılda 135 milyar TL arttığı bir gerçek. Ekonomi yönetimi 2011’de de kredi hacminin en fazla 133-135 milyar TL düzeyinde artmasını arzu ediyor. TCMB’nin raporları, bankacılık sektörünün bu rakamın üzerinde bir kredi kullandırması halinde, örneğin 160 milyar TL düzeyinde bir kredinin 2011 yılında kullanılması ve yıl sonunda kredi hacminin 692 milyar TL’ye ulaşması halinde, Türkiye’nin PLATFORM } SAYFA 2 Prof. Dr. KEREM ALKİN [email protected] 2011 yılı cari açık/GSYH oranının yüzde 6.4’e ulaşacağına işaret ediyor. Bu da, 50 milyar dolar cari açık demek. 50 milyar dolar cari açık ise Türkiye’nin küresel ekonomide kaotik bir belirsizlik süregelirken, kendini hayli zorlayacağı ve finansal istikrar riskini artıracak bir cari açık anlamına gelmekte. 10 milyar dolar sıcak para çıktı, Türk halkı 11 milyar dolar bozdurdu 5 Kasım 2010 sonu itibariyle Türk halkının TL mevduatı 346 milyar TL, TL cinsinden menkul kıymet portföyü 68 milyar TL, döviz mevduatı 112 milyar dolar, yabancıların toplam yatırım portföyü 120 milyar dolar düzeyindeydi. Türk halkı TCMB’nin para politikası set değişikliği sonrasında, 5 Kasım Cuma günü aşıldıktan sonra, 31 Aralık tarihine kadar 11 milyar dolar, yani 16.72 milyar TL düzeyinde DTH’ını bozdurdu. Bu dönemde, 346 milyar TL düzeyinde olan TL mevduatı ise, 380 milyar TL’ye çıktı. Yani 34 milyar TL mevduatı arttı. TL menkul kıymet portföyü aynı kaldı. Yabancıların portföy büyüklüğü ise 10 milyar dolar daraldı. Aynı dönemde, ithalatçıların mal ve hizmet ödemeleri ile banka ve banka dışı kesiminin (reel sektör ve kamu) dış borç ödemeleri nedeniyle oluşan döviz talebiyle birlikte, dolar kurunun 1.60 TL’yi dahi kısa bir süre için test ettiği gözlendi. Bu dönemde, toplam kredi hacmi 48 milyar TL, bono-tahvil portföyü ise 8 milyar TL arttı. Beklenti, siyasi istikrarla TL yeniden değerlenebilir Genel seçimlerden AK Parti’nin tek başına iktidar çıkması ve siyasi istikrarın devam edeceğinin anlaşılmasıyla, uluslararası derecelendirme kuruluşları (öncelikle Fitch) Türkiye’nin derecelendirme notunu bir kademe daha yükseltir ise bu durumda Türkiye’nin en düşük yatırım yapılır ülke notunu elde etmesi dahi, en az 10-15 milyar dolar düzeyinde bir kurumsal yatırım fonu imkanının Türkiye pozisyonu satın almak için yatırımlarını yönlendirmesi anlamına gelecektir ki, bu durum, yılın ikinci yarısında TL’nin değerlenmesine sebep olabilir ve cari açıktaki artış bir miktar yeniden hızlanabilir. Nitekim, yabancı finans kurumları bahsettiğimiz ikinci senaryoyu da, yani TL’nin yılın ikinci yarısında yine değer kazandığı bir senaryo setini dikkate almaktalar. Hatta, bu tür senaryolara dayalı 2011 strateji raporlarında, dolar kurunu yıl sonunda yeniden 1.40 TL düzeyinde beklediğini belirten finans kurumları da mevcut. İhracatta hedef 2008’i yakalamak Ekonomi yönetimi, kısa vadeli sıcak parayı, reel faiz cazibesini kırarak ve önlemleri sertleştirerek, Türkiye’den uzak tutmaya çalıştığından, 2010 yılının son iki ayında 10 milyar dolar düzeyinde sıcak para Türkiye’den çıktı ve bu gelişme döviz kurlarına artış olarak yansıdı. Dolar kuru 1.60 TL düzeyini kısa bir süre için test etmiş olsa da, 1.54-1.58 TL bandına oturmaya çalışıyor. Gerek TCMB’nin aralık ayından beri aldığı önlemler, gerekse de BDDK’nın konut kredilerinde yüzde 25, ticari gayrimenkul kredilerinde yüzde 50 özkaynak şartına yönelik düzenlemesi, bankaların 2011 yılında tüketici kredileri, otomobil, konut ve ihtiyaç kredilerinde agresif olmalarını önlemeyi hedefliyor. Nitekim, 20 Ocak’taki PPK toplantısı ve hem 17 Aralık’ta hem de TCMB Banka Meclisi toplantısından hemen sonra, aynı gün, yani 24 Ocak günü açıklanan iki ayrı zorunlu karşılık oranlarına yönelik kararlarla, TCMB bankaların topladığı mevduatın 22.5 milyar TL’sini bloke etti. Bu durum, hiç kuşkusuz, bankaların kaynak maliyetini de artıracak. Nitekim, 25 Ocak gününden itibaren çok şubeli bankalar öncelikle tüketici kredilerinin faiz oranlarını kademeli olarak artırmaya başlayacaklarını açıklamaya başladılar. Bu durum, iç talebi besleyen kaynakların yavaşlamasına bağlı olarak ve dolar kuru 1.54-1.58 TL bandına oturur ise ithalattaki artışın kısmen yavaşlayacağına ve ihracat hacminin döviz kurlarının yeni düzeyinden destek alabileceğine işaret ediyor. Eğer döviz kurları yıl sonuna kadar bu düzeyde yoluna devam ederse, her ne kadar Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerinde 2011 yılı ihracat hacmi 127 milyar dolarak öngörülse de, ihracatçı kesimi 2008’deki rekor düzey olan 132 milyar doları bir kez daha gerçekleştirmeye çalışacak. Bu durumda, daha hızlı artan ihracat ve artışı yavaşlayan ithalat ile dış ticaret açığındaki büyüme mümkün mertebe sabitlenir ve 2011 yılında turizm sektörü de 25 milyar dolar geliri aşar ise 44-45 milyar dolar düzeyinde kalması umut edilen cari açıkla, Türkiye 2011 yılını hiç olmaz ise yüzde 5.5 düzeyinde bir cari açık oranı ile kapatabilir. Sayfa03_Sayfa 3.qxd 28.01.2011 00:10 Page 1 BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, 2011 bütçesini hazırladıklarını ve TBMM’de yasalaştırdıklarını anımsatarak, 2011 bütçesinin sosyal bir bütçe olmasının yanı sıra yatırımı, üretimi, istihdamı teşvik eden bir bütçe olduğunu, seçim yılı olmasına rağmen disiplinden asla taviz vermeyeceklerini vurguladı. Genel seçimlere de tam bir mali disiplin içinde girdiklerini belirten Erdoğan, 4.5 aylık bir süre olmasına rağmen özellikle iş dünyasının bu disiplini takdir ettiğini, mali disiplin konusunda hükümet politikalarına güvenlerinin tam olduğunu gördüklerini ifade etti. “Şu anda hazirandaki seçimleri değil, 4 yıl sonraki genel seçimleri de değil, 22 yıl sonrasını, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünü hedefledik. Onu planlıyoruz. Büyük düşünmeye mecburuz” diyen Erdoğan, bu çerçevede önlerine son derece somut ve gerçekleşebilir hedefler koyduklarını bildirdi. 2020’DE KENDİ UÇAĞIMIZI ÜRETECEĞİZ ATAK helikopterinin yapıldığını, test uçuşunun gerçekleştirildiğini anlatan Erdoğan, 2013’de seri üretime başlanacağını belirtti. Böylece dışarıdan almak yerine satma imkanının yakalandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam GÜNCEL 28 OCAK 2011 Ukrayna’ya da vize kalkıyor etti: “2020’de inşallah kendi uçağımızı üreteceğiz. Devamlı dünyanın değişik ülkelerine buradan parça üreten değil, kendi uçağını kendisi yapan ülke durumuna ulaşacağız. TÜSİAD’da söyledim, ‘Kendi otomobilimizi üretelim’ dedim. Yani niçin? ‘Made in Turkey’ demiyoruz. Diyelim. Üretir miyiz, diyorum. O zaman niçin üretmiyoruz? Biz hep montajları mı yapacağız? Önemli olan üzümü yiyelim. Çok önemli olan şey, 8 yılda 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol inşa ettik. Biz göreve geldiğimizde 6 bin 100 kilometre yol inşa edilmişti, üzerine ilave ettik. Bunu 15 bine tamamlayıp 2023’e bir 15 bin daha yapmak. Dünyanın en büyük 10 limanından bir tanesi Türkiye’de olacak. Ben size 2023’ü anlatıyorum. 3 nükleer santralin kurulması konusunda ilkinin anlaşmasını yaptık. Gelecek aylarda temelini atacağız. İkincinin anlaşması için görüşmeler devam ediyor. Üçüncünün anlaşmasıyla ilgili de çalışmalar sürüyor.” BAŞBAKAN Erdoğan, Ukrayna’ya resmi ziyaretinde Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’le düzenlediği basın toplantısında, vize muafiyeti için çalışmalara başladıklarını söyledi. Konuyu serbest ticaret ve geri kabul anlaşmasıyla paralel yürüteceklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, iki ülkenin meclisinde kabul edilmesinin ardından Türkiye ve Ukrayna vatandaşlarına vizesiz seyahat yolunun açılacağını dile getirdi. Erdoğan, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak Ukrayna’nın inşaat projelerine Türk firmalarının talip olduğunu da kaydetti. Başbakan’ın Ukrayna programına İstanbul Ticaret Odası Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş da katılarak bir konuşma yaptı. Şu an TBMM’de görüşülen uzlaşma yasası, Torba Yasa’nın yayınlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek. Çünkü uygulamasına yönelik yönetmelik çıkarılacak. Suç teşkil eden eylem, kabahat türü olanlar uzlaşma kapsamında değerlendirilmeyecek. Gümrükçüler uzlaflma yasas›n› bekliyor FEDAİ YILDIRIM DÜNYA Gümrük Günü, 1981’den beri kutlanıyor. Dünya Gümrük Günü etkinlikleri bu yıl Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın katılımıyla İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) gerçekleştirildi. ‘Mükemmel Gümrüğün Katalizörü: Bilgi’ temasıyla kutlanan etkinlikler kapsamında düzenlenen ‘Gümrükte Uzlaşma Platformu’ konulu panelde, ‘uzlaşma müessesesi’nin etkileri ele alındı. Uzlaşma müessesesinin, gümrük vergileri ve cezalar nedeniyle borçları olan yükümlülere uzlaşma yoluyla büyük kolaylıklar getirileceği konuşuldu. 18 GÜMRÜK KAPISI YENİLENECEK Panelde konuşan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye gümrüklerinin önemli atılımlar gerçekleştirdiğini belirterek, 18 gümrük kapısından 7’sini yap-işlet-devret modeliyle modernize ettiklerini, diğerlerinin de modernizasyonunu sağlayacaklarını söyledi. Bakan Yazıcı, gümrük idaresinin tarafı olduğu 100 bin dolayında dava bulunduğunu, bu davalara gümrük idaresi olarak bakamadıklarını, davalara hazine avukatının girdiğini anlatarak, Torba Yasa tasarısında gümrük ihtilaflarının da tasfiye edilmesini öngören maddeler yer aldığını kaydetti. Yazıcı, şunları söyledi: “Tasarıda gümrükte uzlaşma konusu da var. Vergi gelirlerinin yüzde 18-20’si gümrüklerden toplanıyor. Bu büyük bir oran. Bir hayli vergi ihtilafı oluyor. Vatandaşın bir kısmı bir kamu idaresinde başka işleme tabi, bir başka yerde başka işleme tabi. Bu, hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmaz. Bu, gümrük idaresinin risk alması demektir. Uzlaşma, yasanın yayınlandığı tarihten itibaren 6 ay sonra yürürlüğe girecek. Çünkü uygulamasına yönelik yönetmelik çıkarılacak. Suç teşkil eden eylem, hatta kabahat türü olanlar kesinlikle uzlaşma kapsamında değerlendirilmeyecek.” Hayati Yazıcı, “Gümrüklerde etik kural ihlal eden kim olursa olsun gözünün yaşına bakmam, toleransım o noktada sıfır” dedi. Yazıcı, Torba Yasa tasarısında yer alan bir maddeyle gümrük işlemleri dolayısıyla el konulan araçların da satılacağını belirtti. Öte yandan Bakan Yazıcı, Atatürk Havalimanı’nda yapılan gümrük operasyonu ile ilgili gümrük çalışanı olup da ulaşılamayan, aranan kişinin bulunmadığını, operasyonda 16 kişinin tutuklandığını söyledi. } GÜNDEM Başbakan: Mali disiplinden asla taviz yok } S AYF A 3 Bir devir kapanıyor; bu başka bir devir ERTUĞ YAŞAR [email protected] Aralık ayının sonunda ekonomi yönetiminin aldığı kararlar ile Türkiye’nin ekonomik stratejisinin değişmekte olduğunu anlamıştık. Ta 2001 krizinden bu yana, o zaman ABD’den ‘kurtarıcı’ olarak Türkiye’ye gelen Kemal Derviş’ten başlayarak, Türkiye yüksek reel faiz politikası izlemişti. (Bu politikaya ‘sıcak para politikası’ da deniyor). Yüksek reel faiz, Türkiye’de hem enflasyonun dizginlenmesini sağlamıştı hem de çok gereksinimimiz olan yabancı sermayenin (çoğu kısa vadeli de olsa) Türkiye’ye gelmesine olanak yaratmıştı. Üstelik dışalımla gelen mallar görece ucuz kaldığı için hem tüketim rahatlamış hem de üretim daha ucuza yapılabilmişti. Tabii her ekonomi politikası gibi yüksek reel faiz politikasının da yan etkileri ve sıkıntıları vardı. Bu sıkıntılardan en büyüğü TL’nin reel anlamda aşırı değerlenmesi idi. Yani, örneğin dolar kuru 1.50 TL olması gerekirken uzun süre 1.20 TL’de kalmıştı. Reel anlamda değerli TL, öncelikle dışsatıma çalışan sanayicilerin uluslararası rekabet gücünü zayıflatıyordu. Ama dışsatıma çalışan sanayicilerimiz uyanık çıktılar ve bu rekabet gücü azalmasını daha çok ithal (yani ucuz!) girdi kullanarak bir anlamda aştılar. Olan Türk sanayisine oldu; çünkü yaratılan katma değer ve istihdam azaldı. Ama sanayinin ve dışsatımın çarkları yine de döndü. Tabii bir de cari açık sorunu vardı! Aşırı artan dışalım; artsa da dışalımın artış hızını yakalayamayan dışsatım ile eşleşince cari açık büyüdü de büyüdü. Hem değer olarak hem de gayri safi milli hasılaya oranı olarak tehlikeli düzeylere geldi. 2008 küresel mali krizinin bir etkisi, ‘geberen’ (!) dışalım sayesinde cari açık sorununun bir anda ortadan kalkması idi. Ama bu etki ancak iki yıl sürdü. 2010’da yüzde 8 büyüyen ekonomi, yüksek reel faiz ile eşleşince cari açık 2010 sonunda yine rekorlara koştu! Cari açığın bu kadar büyümesi çok tehlikelidir. Eğer ulusal ve uluslararası yatırımcılar size olan güvenlerini ufacık bir olaydan dolayı kaybederlerse, bir anda her şey tepetaklak olur. Bu durumu 1994’de yaşadık; 1998’de yaşadık; 2001’de yaşadık. Hatta 2006 yılının Mayıs ayında (Merkez Bankası Başkanı ataması krizi sırasında) da yaşadık. Ekonomide kırılgan noktalar olmayacak. Eğer olursa en ufak ve anlamsız / bağlantısız bir olay nedeni ile bütün dengeleriniz alt üst olabilir. İşte sanırım Ali Babacan yönetimindeki ekonomi yönetimi bu sıkıntıyı gördü. Üstelik sıcak para politikasının getirdiği sanayisizleşmeyi de iyice anladı. Gerçekten de dünya ekonomik kalkınma tarihine bakınca, Almanya’sından Japonya’sına, Güney Kore’sinden Çin’ine, sanayileşen ve dünya devi imalat olan her ülkenin bunu dışsatıma dayalı imalat sanayi ile başardığını görüyoruz. Ama sıcak para politikası ile kalkınan ve zenginleşen bir ülkeyi hiç göremiyoruz… ★★★ Bizce Türkiye 2010 yılı sonunda çok önemli bir karar alarak (en azından şimdilik) sıcak para politikasını terk etti. Hem de hiç olmayacak bir zamanda, yani bir seçim yılında bunu yaptı. Çünkü sıcak para politikası dışalımı rahatlattığı ve mal bolluğu sağladığı için, tüketimi artan seçmen kendini ‘darı ambarında gibi’ hisseder. Bu da iktidarda olan partinin seçimi kazanmasına yardım edebilir. Tabii ki seçimlerden sonra kemerlerin daha fazla sıkılması pahasına! Ama dedik ya TEMEL bir ekonomik politika değişikliği artık uygulanmaktadır. Merkez Bankamız faizi düşürmektedir. Düşen faiz, TL’nin yabancı sermaye açısından çekiciliğini azaltmaktadır. Artık kısa dönemli sıcak para Türkiye’ye çok daha az gelecektir. Eğer uluslararası sermaye Türkiye’ye gelecekse, bunu uzun dönemli sabit sermaye yatırımları için yapacaktır. Öte yandan düşen faizin tüketim artışına neden olmaması için diğer parasal önlemler Merkez Bankası tarafından yaşama geçiriliyor. Düşük faizin yaratacağı genişlemeci politika, örneğin munzam karşılıklar artırılarak daraltıcı politikalara dönüştürülüyor. Böylece hem faizler düşük kalacak hem de TL aşırı değerli olmayacak; yani imalat sanayimizin uluslararası rekabet gücü azalmayacak. ★★★ Türkiye ekonomisi yeni bir döneme girdi. 2001’den bu yana izlenen ekonomik politikaları değişiyor. Doğal olarak haziran ayında yapılacak genel seçimlere kadar bekleyip o seçimlerden sonra olabilecek herhangi bir ekonomik gelişmeye de hazır olmak gerekir. Ama sanırım biz sanayici ve tüccarlar artık hesaplarımızı bu değişen ekonomi politikasına göre yapmalıyız… Şifrem çalındı mazeretine son DEVLET Bakanı Hayati Yazıcı, 10 ili kapsayan hayali ihracat operasyonunda gümrükte çalışanların şifrelerinin kullanıldığına ilişkin bulgulara erişildiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Bir daha böyle bir olay yaşanmaması için tek kullanımlık şifre ürettik. Bununla kişi, yaptığı işlem için ürettiği bir şifreyi kullanacak. Bir daha ‘şifrem çalındı’ deme mazereti olmayacak.” Yargıya başvurmadan uzlaşma yoluyla çözüm KAMUOYUNDA ‘Torba Yasa’ olarak bilinen ‘Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ ile gümrük vergileri ve cezalar yüzünden ihtilaf yaşayan yükümlülere, yargıya başvurmadan uzlaşma yoluyla sorunlarını çözme yolu açılıyor. Yükümlülerden istenilen gümrük vergileri ve cezalarının bir kısmından vazgeçilerek, vergi alacağının idarece en kısa zamanda tahsil edilmesine imkan sağlanıyor. ihracatında yarışın gittikçe hızlandığını, rekabet gücünün daha da önem kazandığını ifade eden Büyükekşi, bu ortamda gümrük hızının önemli olduğunu vurguladı. E-BEYANNAME YÜZDE 94’Ü BULDU Başbakanlık Gümrük Müsteşarı Ziya Altunyaldız da, 2010’da elektronik olarak verilen beyannamelerin oranının yüzde 94’ü bulduğunu kaydetti. Müsteşarlığın e-gümrük uygulamasıyla 10’dan fazla kurumla elektronik ortamda veri değişimi sağladığını belirten Altunyaldız, 130 gümrük idaresinin otomasyona geçtiğini, ithalat ve ihracatın yüzde 100’ünün elektronik ortamda gerçekleştirildiğini anlattı. Toplantıda Gümrükler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Harun Uslu, İTO Meclis Üyesi Esen Yağcı, TİM-İTKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, TOBB Esen Yağcı Ulaştırma ve Lojistik Sektör Meclis KAYBEDİLEN ZAMANIN TELAFİSİ Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Başkanı Çetin Nuhoğlu, Gelir İdaresi Başkanlığı Daire Başkanı Serdal Dağdemir ile İzmir Gümrük ve Büyükekşi ise gümrükte uzlaşma konusunun hayati Muhafaza Başmüdürü Nazım Bütün de öneme sahip olduğunu belirterek, “Devrim birer sunum yaptı. Panelin oturum başkanlığını ise niteliğinde olan bu uygulamanın yasalaşması, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Eski mahkemelerde bekleyen binlerce, on binlerce dosya Başbakanlık Gümrük Müsteşarı ve kaybedilen zamanın telafisi için çok önemli Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu yürüttü. olacak” dedi. Ülkeler arasında mal ve hizmet ‘3 sacayağı ahenk içinde çalışmalı’ İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, gümrüklerin modernleşmesiyle ülkenin geleceğine yatırım yapıldığını söyledi. Gümrükleri ve ilgili konuları üçlü sac ayağı şeklinde değerlendiren Topçu, “Birinci ayağı iş adamı, ikinci ayağı gümrükler için karar alan idare, üçüncüsü ise gümrüklerin kendisi. Bu 3 sacayağının ahenk içinde çalışması gerekiyor. Bu ahenk, gümrüklerde oluşabilecek kayıp ve kaçakları dürüst iş adamlarını mağdur etmeyecek şekilde en az seviyeye indirecek” dedi. Nusaybin Kapısı’nın temeli 26 Şubat’ta atılacak BAKAN Hayati Yazıcı, Türkiye’nin gümrükte sağladığı deneyimlerini komşu ülkelerle paylaştığını ifade etti. Bakan Yazıcı, “Dünyada örneği az olan ‘tek gümrük kapısı, iki idare’ şeklindeki uygulamayı komşu ülkelerle müzakere ediyoruz. Gürcistan, Suriye, İran ve Yunanistan ile müzakere ediyoruz. Dünyada iki örneği var; ABD ve İsviçre’de. Türkiye’de bunun ilk uygulaması, Nusaybin Gümrük Kapısı’n da olacak. Nusaybin Gümrük Kapısı’nın yap-işletdevret modeliyle temelini 26 Şubat’ta Suriye ile birlikte atacağız” dedi. DUYURU Hakem bilirkişi ücreti İstanbul Ticaret Odası Meclisi, 13 Ocak 2011 tarihli toplantısında İTO Tahkim, Uzlaştırma, Hakem Bilirkişilik Yönetmeliği’nin 5. maddesinin yıllık enflasyon oranı dikkate alınarak tadilini kararlaştırmıştır. Söz konusu karar uyarınca hakem bilirkişi ücretleri aşağıdaki şekilde belirlenmiştir: “Madde 5 – Hakem bilirkişi ücreti için işin niteliği, inceleme mahalli, inceleme konusunun değeri, inceleme süresi ve diğer hususlar dikkate alınarak, İstanbul için 110 TL - 600 TL İstanbul ili sınırları dışında 165 TL - 750 TL’ye kadar olmak üzere Yönetim Kurulunca saptanır. Tespit edilen ücret peşin ödenir.” Sayfa04_Sayfa 4.qxd 28.01.2011 00:11 Page 1 } TİCARET REHBERİ N SURİYE VE MISIR’DA İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI Firma adı: M. Kamal Alamo Adres: Syrian Arap Republic Aleppo/Syria Yetkili kişi: M. Kamal Alamo Tel: 00 963 212 125 911 Faks: 00963 212 115 106 [email protected] [email protected] ■ Talep: Oto yedek parçaları ithalatı, filtre ve aksesuarları uluslararası ticareti Firma adı: Al-Amir Company (Mohamed Zeino) Adres: Suluymaniyeh Capry Bulding Aleppo/Syria Yetkili kişi: Mohamed Zeino Tel: 00 963 214 466 046 Faks: 00 963 214 603 503 [email protected] mohamedzeino@aleppochamb er.com ■ Talep: Aksesuarlar, ss boru ve hırdavat, zeytinyağı, pamuk giysi Firma adı: GSCC Adres: Aleppo, Khalaseh, Ahrar area-est. Street Aleppo/Syria Yetkili kişi: Zouhair Rihawi Tel: 00 963 213 627 742 Faks: 00 963 955 177 910 [email protected] ■ Talep: Galvaniz çökelti, metal ticareti Firma adı: Seekhsteel Adres: Alkatorji Street Aleppo/Syria Yetkili kişi: Zaki Seekh Tel: 00 963 213 211 09 30 Faks: 00 963 213 234 930 [email protected] ■ Talep: Genel ticaret, ithalat, ihracat Firma adı: Danamas Com. M. Bassam Dawa Adres: P.O.B 7701 Reef al Mouhandessin Aleppo/Syria Tel: 00 963 933 346 535 Faks: 00 963 216 217 773 [email protected] ■ Talep: Plastik, yapıştırıcı, alüminyum levha, radyatör ve akaryakıt parçaları, HVAC bileşenleri Firma adı: El Teriak Industrial Group Adres: 25 A Ismail Mohamed, Zamalek, Cairo, Egypt Zamalek, Cairo Yetkili kişi: Maryam Nabil Tel: 00 202 273 673 57 Faks: 00 202 273 630 17 [email protected] n a de lıkt ’ le k ku uza ı p Ka km 5 14 UMMAN’ın başkenti Maskat’a 25 kilometre uzaklıkta bulunan Bander Al Khyran bölgesi, turizm projeleriyle geliştirilecek. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden (TOBB) alınan bilgiye göre, Umman Turizm Bakanlığı, bu amaca yönelik konaklama tesisleri ve çeşitli aktiviteleri içeren bir plan hazırladı. Özellikle bölgenin temizliği ve sakinliği dikkate alınarak su sporlarının geliştirilebileceği, dalgıçlar için ilgi çekici bir alan haline gelebileceği 11 ABD firmas› Türkiye’de distribütör ar›yor belirtiliyor. Ancak bunun için öncelikle daha iyi hizmetler sunan tesislere ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor. Öte yandan, Nizwa-Thumriat yolunun 750 kilometre uzunluğundaki Adam-Thumriat bölümünün genişletilmesi için uluslararası müşavirlik firmaları ihaleye davet ediliyor. İhale için teklifler 2 Şubat’ta açılacak. Yol projesinin hazırlanmasının 6 ay sürebileceği, ardından ihalenin açılacağı bilgisi verildi. Bilgi: www.tobb.org.tr ABD’de faaliyet gösteren 11 firma, Türk şirketlerine distribütörlük verecek. Sağlıktan gıdaya, elektronikten telekomünikasyona kadar farklı alanlarda hizmet veren ABD’li firmalar, Türkiye’de temsilci veya distribütör arıyor. ABD’li firmalarla işbirliği yapmak isteyenler, New York Eyaleti İstanbul Ticaret ve Yatırım Ofisi ile irtibata geçebilir. Temsilcilik vermek isteyen ABD’li şirketler ve faaliyet alanları şunlar: ■ American Bio Medica Corporation: Hızlı uyuşturucu tarama, idrar testleri, Oral Stat ağız sıvısı testleri, Rapid Tox ve Rapid Tox Cup 2 idrar testleri. ■ American Defense Systems: Hafif mermi ve patlamaya dayanıklı transparan ve opak zırhlar, çarpmaya karşı bariyerler ve babalar. ■ Nationwide Tarps DBA NTI GLOBAL: Yüzme havuzları için solar örtüler. ■ Nationwide Tarps Inc. DBA NTI GLOBAL: Esnek borular (flexible ducting). ■ ADH Health Products: Diyet ek gıdalar ve tüketici sağlığı ürünleri. ■ CAPSYS CORP: Tutuşmaya karşı (non-combustible) modüler binalar. ■ Telebyte: DSL için telekomünikasyon test ekipmanları. ■ Alpine Overhead Doors: Katlanabilir kapılar (garaj kapıları) ve kepenk. ■ Dorsey Metrology International: Ölçme aletleri ve optik karşılaştırıcılar. ■ Hill Electric Supply: Elektrik jeneratörleri, kablo, PVC borular ve kaplamalar. ■ CFIC-Q: Kriyo soğutucular, özel motorlar ve kuru gaz kompresörleri. ■ TV Ferret: Boru tetkik ekipmanı. ■ Medical Technology Products: EMS ve diğer ağır hastalıklar için mobil infüzyon pompaları ve benzeri ekipman. ■ D.W. Haber&Son: Ziyafet (banket) ve profesyonel yemek ekipmanı. İlgilenen İTO üyeleri, New York Eyaleti İstanbul Ticaret ve Yatırım Ofisi ile irtibata geçebilir. [email protected] [email protected] Tel: 0 212 351 5307 SIK KULLANILAN ‹NTERNET ADRESLER‹ Yurtd›fl› ‹fl Talep ve Teklifleri Yurtiçi Firma Adresleri Yurtd›fl› Firma Adresleri http://isbirilan.tobb.org.tr http://www.ito.org.tr/wps/portal/is-talepleri http://www.dtm.gov.tr/dtmdistalep/login.cfm?CFID=641 534&CFTOKEN=60152921 http://www.oaib.gov.tr http://www.deik.org.tr/pages/TR/DEIK_AnaSayfa.aspx?I KID=10 http://www.igeme.org.tr/KKS/section-igeme-tbrh.cfm www.ito.org.tr/wps/portal/bilgi-bankasi http://sanayi.tobb.org.tr www.dtm.gov.tr/dtmihrrehber www.iso.org.tr/tr/web/musteriarama/uyefirmalar.aspx www.kobinet.org.tr/kobinetuye.php www.ttrehber.turktelekom.com.tr/trk-yp/IDA2 www.sectorbilgibankasi.com kamu idarelerine hizmet veren muhasebe birimlerinde kasadan yapılacak ödeme tutarı, büyükşehir belediyesi olan illerdeki birimler ile Ziraat Bankası şubesi bulunmayan ilçelerdeki birimlerde 850 lira, diğer muhasebe birimlerinde ise 550 lira olarak uygulanacak. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ KORUNMASI: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararları Resmi Gazete’de yayımlandı. İzin belgesi bulunan tescilsiz yapılarda, çatı aktarımı, oluk onarımı, boya, badana ve benzerlerine bakım, ahşap, madeni, pişmiş toprak, taş gibi çürüyen ya da bozularak eksilen mimari ögelerinin özgün biçimlerine uygun olarak aynı malzemeyle değiştirilecek. İzin belgesi bulunmayan tescilsiz ve kaçak yapıların tadilat ve tamiratlarına izin verilemeyecek. www.alibaba.com www.globalsources.com www.asianbusinesscentral.com www.brabys.com www.europages.com www.gulfdirectory.com.bh www.kompass.com www.paginasamarillas.com www.thomasglobal.com www.thomasnet.com www.musavirlikler.gov.tr www.mfa.gov.tr Yurtiçi ve Yurtd›fl› Ticaret - Sanayi Odalar› Fuarlar Resmi Gazete - Mevzuatlar www.expodatabase.com www.fuarrehberi.org.tr www.fuartakip.com www.intracen.org/tpo www.tobb.org.tr/odaveborsalar/adres.php http://eur-lex.europa.eu/en/index.htm http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr http://rega.basbakanlik.gov.tr http://www.mevzuat.net http://www.kazanci.com.tr http://www.lebibyalkin.com.tr/ Döviz Kurlar› – Pariteler www.oanda.com www.tcmb.gov.tr Ülke Bilgileri Sektör Bilgileri ‹haleler http://www.ito.org.tr/wps/portal/kutuphanemiz http://www.igeme.org.tr/pg/section-pg-sektor.cfm http://www.oaib.gov.tr http://www.securities.com http://rega.basbakanlik.gov.tr/# http://www.ihaledergisi.com/ http://www.timdergisi.com.tr/ http://www.resmiihaleler.com/ http://www.kamuihaleilan.com/ http://www.resmiihalebulteni.com/ http://www.kamuihalebulteni.com/ http://www.deik.org.tr/pages/TR/DEIK_AnaSayfa.aspx?IKID=10 http://ihracat.ssm.gov.tr/TR/Content/IhaleIlanlari.aspx Uluslararas› Kurulufllar www.deik.org.tr/Pages/TR/DEIK_ CokTarafliKuruluslar.aspx?ctID= 3&IKID=10 http://www.ito.org.tr/wps/portal/kutuphanemiz http://www.doingbusiness.org http://www.igeme.org.tr/pg/section-pg-ndx.cfm http://www.musavirlikler.gov.tr http://www.oaib.gov.tr http://www.pwc.com http://www.ulkeler.net http://www.dunyadevletleri.com http://new.sourceoecd.org http://www.deik.org.tr/pages/TR/DEIK_Bulten.aspx?IKID=10 http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=detay&yayinID=245&ic erikID=262&dil=TR Kaynak: İTO Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi Seçilmifl emtia fiyatlar› Madde Bulgaristan Plovdiv (Assenovgrad) Sanayi Bölgesi’nde Konut ‹nflaat› Meslek Komitesi 2 fiubat’ta toplanacak Bu bir ilandır. SATILIK FABRİKA BİNASI VE ARAZİSİ Tel: 0533 564 32 22 (İstanbul) İRTİBAT TELEFONLARI: Tel: + 359 898 535 077 (Bulgaristan) Müflavirlik firmalar›na Umman’dan ihale daveti NEW YORK T‹CARET VE YATIRIM OF‹S‹’NDEN TÜRK ‹fi ADAMLARINA TEKL‹F VAR RESM‹ GAZETE HARP ARAÇ VE GEREÇLERİNİN İTHALAT VE İHRACAT İZİNLERİ: Milli Savunma Bakanlığı’nca ‘kontrole tabi tutulacak harp araç ve gereçleri ile silah, mühimmat ve bunlara ait yedek parçalar, askeri patlayıcı maddeler, bunlara ait teknolojilere ilişkin liste’ yenilendi. ÇEK TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK: Karşılığı olmayan veya kısmen bulunan çeklerde, bankaların ödeme yükümlülüğüne ilişkin tutar 655 liraya yükseltildi. MUHASEBE STANDARTLARI KURULU TEBLİĞLERİ: Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu’nun (TMSK), finansal raporlama ve finansal araçlara ilişkin tebliğleri Resmi Gazete’de yayımlandı. PARASAL SINIRLAR YENİDEN BELİRLENDİ: Parasal Sınırlar ve Oranlar Hakkında Genel Tebliğe göre, genel bütçe kapsamındaki 28 OCAK 2011 İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Konut İnşaatı Meslek Komitesi, 2 Şubat 2011 tarihinde yapılacak zümre toplantısında, sektördeki sorunlarını ve çözüm önerilerini tartışacak. İnşaat sektörünü buluşturacak toplantı, İTO Meclis Salonu’nda saat 13.30’da başlayacak. Dünya Borsası Birim Dünya Borsası Fiyatı ($) Haftalık Değişim (%) ‹STANBUL T‹CARET ODASI F‹YAT ‹NDEKSLER‹ Yerli Malın Fiyatı ($) Haftalık Değişim (%) Alüminyum Londra Ton 2362.50 -3.33 2538.07 -2.17 Çinko Londra Ton 2238.50 -7.69 2222.72 -8.36 Pamuk NYCE 18.96 8.53 3.87 0.78 Buğday Şikago Ton 316.04 8.53 457.23 -0.39 Altın Londra Ons 1328.00 -3.21 1331.00 -3.13 Pik Demir TDÇİ Ton 650.00 3.17 610.00 0.00 (cent-kg) Kaynak: İTO İstatistik Şubesi ■ Talep: Kümes hayvanı ilaçları, aşıları, tavuk yetiştirme ekipmanları, tavuk yemi ve kafesi için temsilci arıyor. Firma adı: RAKI Co. Adres: King Faisal St.-Gonidan Building Aleppo/Syria Yetkili kişi: Firass Babi Tel: 00 963 21 221 22 84/5 Faks: 00 963 21 221 22 83 [email protected] ■ Talep: Her çeşit nakliye ve gümrük hizmeti Firma adı: Keichour Int. Transport&Trading Adres: ”The old Syrian after the customs” Aleppo/Syria Yetkili kişi: M. Saleh Keichour Tel: 00 963 21 50 84/ 225 57 00–00 963 11 50 84 Faks: 00 963 212 245 297 00 963 11 232 01 62 [email protected] ■ Talep: Otomasyon, elektrik ve aydınlatma ürünleri Firma adı: Zahabi Co. Adres: 8 Shouhada Street, Azizieh Region Aleppo/Syria Yetkili kişi: Ayman Zahabi Tel: 00 963 944 349 349 [email protected] ■ Talep: Suriye’ye kimyasal madde ticareti ve ithalatı Firma adı: Afash Center for Chemicals and Technical Supplies Yetkili kişi: Mustafa Afash Adres: Al Jamiliha Eskandarun Street-Al Kudsi Building Flor 3 Aleppo/Syria Tel: 00 963 21 223 16 03 223 16 06-223 16 09 Faks: 00 963 212 231 603526 805 [email protected] [email protected] ■ Talep: Sıhhi tesisat, gaz ısıtma, esnek örgü hortum, pprc borusu, boru bağlantılı duş seti, kaynak makinesi Firma adı: Hamwi and Brr for Trading Adres: Bab Alnaser Street Aleppo/Syria Tel: 00 963 21/332 30 93 00 963 933 486 022 Faks: 00 963 21/363 63 34 [email protected] [email protected] ■ Talep: Düşük ve orta voltajlı elektrik ekipmanları } SAYFA 4 Aralık 2010 İstanbul TÜFE Aylık -0.20 1.64 Yıl Sonuna Göre 8.67 12.79 Yıllık değişim 8.67 12.79 10.29 9.77 Yıllık ort. değiş. İstanbul TEFE Not : 27.01.2011 tarihli MB Döviz Satış Kuru dikkate alınmıştır. EURO - DOLAR - ALTIN - BORSA En Yüksek Değer Görüldüğü Tarih En Düşük Değer Görüldüğü Tarih Cumhuriyet Altını (satış TL) 464.00 24.01.2011 454.00 25.01.2011 İMKB 65960.95 26.01.2011 65152.09 25.01.2011 Döviz Kurları -TL (TCMB) Euro Alış Kuru Satış Kuru Dolar ($) Alış Kuru Satış Kuru 2.1452 2.1555 27.01.2011 27.01.2011 2.0637 2.0737 20.01.2011 20.01.2011 1.5693 1.5769 24.01.2011 24.01.2011 1.5320 1.5394 20.01.2011 20.01.2011 Komünist sistemde kapitalist yöntemlerle kalkınma!.. Çin, gelecek 10 yıla damgasını nasıl vuracak? Çin’de yönetim şekli bildiğimiz sosyalist politbüro yönetimi, ancak ülkeyi yönetenler vizyonel hedeflerini o kadar güzel uyguluyorlar ki, SUAT SARI yönetenler arasında İTO Meclis Üyesi kıyasıya bir hizmet Servis Taşımacılığı yarışı oluşturulmuş Meslek Komitesi durumda. Çin’de Başkan Vekili her eyalet valisi kente ne kadar iş imkanı ve sermaye getirdiği, o eyalette inşaat sektöründe yapılan inşaat adedi, Ar-Ge çalışmalarına ne kadar katkı sağlandığı, eyalet bütçesinin açık verip vermediği, halkın memnuniyet seviyesi ne durumda gibi hedeflerle çalışıyorlar. Sonucunda eyaletler arası kıyasıya bir yarış hakim. Eyalet valilerinin siyasette yükselmek ve politbüroda yer almak için bu başarıları kategorize ediliyor!... Şimdi bu yarışı kapitalist sistemdeki vali profili ile kıyas ediniz!.. Çin’de otomotiv endüstrisi, 1990’ların başından bu yana hızlı bir gelişim sergileyerek, yıllık araç üretimini 1 milyondan 18 milyonlara kadar yükselterek, dünyanın en büyük otomotiv üreticileri ABD ve Japonya’nın önüne geçti. Çin kendi markalarının yanı sıra yerli ortaklarıyla birlikte Volkswagen, Audi, General Motors, Hyundai, Nissan, Honda, Toyota gibi birçok dünya markasının üretimini yapmaya başladı. Ülkede birçok yerli markanın üretimdeki piyasa payı, bugünlerde yüzde 44.3 oranında seyrederken, kalanını yabancı markaların üretimi oluşturuyor. Çin’de 2009 yılı itibariyle trafiğe kayıtlı 62 milyon araç bulunuyor (Türkiye’de bu oran 15 milyon) ve bu rakamın 2020 yılında 200 milyonu aşması bekleniyor. Ancak bir zamanlar ‘bisiklet krallığı’ olarak adlandırılan Çin’in büyük şehirlerinde alım gücünün artmasına bağlı olarak henüz tam anlamıyla bu duruma hazır olmayan şehirlerde altyapı eksikliği nedeniyle yolların yetersizliğinden park yerlerine kadar keşmekeşler oluşuyor. Bu nedenle Pekin başta olmak üzere ülkedeki ilginç uygulamalar dikkati çekiyor. Pekin’de olimpiyatlar öncesinde tek ve çift plakaların gün aşırı trafiğe çıkması uygulamasının ardından 2011 yılından itibaren araç plakaları kura ile verilmeye başlandı. Ülkenin en büyük şehri Şanghay’da ise Şanghay plakaları 40 bin yuan (yaklaşık 9 bin 400 TL) civarında fiyatlarla temin ediliyor. Şanghay’da farklı eyalet ve şehirlerin plakaları kullanması durumunda belli saatlerde ana caddelere ve şehir merkezine girilmesine izin verilmiyor. Haftaya: Çin’in 2020 vizyonu } } SAYFA 5 GÜNCEL 28 OCAK 2011 İBB Genel Sekteri Prof. Dr. Adem Baştürk: İstanbul tüccarının sorunlarını çözebiliriz İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Adem Baştürk, İstanbul Ticaret Odası’nın görüş ve önerilerinin çalışmalarına yön vereceğini söyledi. Prof. Dr. Baştürk, ”İşlerinizi kolaylaştırmak ve daha çok ticaretin gerçekleşmesi için çalışıyoruz. Üretenlerin, taş üstüne taş koyanların işlerini kolaylaştırmak için buradayız. İTO meslek komiteleri ile bir araya gelerek sorunları çözebiliriz” dedi. İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Üyeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yetkilileri ile bir araya geldi. İTO Meclis ve Komite Üyeleri, İBB Genel Sekreteri Prof. Dr. SOYHAN Adem Baştürk ile kendisine ALPASLAN bağlı grup müdürleri ve daire başkanlarına belediyenin yetki alanına giren konularda talep ve beklentilerini iletti. İTO’nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya, İTO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Şekib Avdagiç başkanlık etti. İTO Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Çınar, Muhammet Yenel ve Genel Sekreter Yardımcısı Selçuk Tayfun Ok’un da hazır bulunduğu toplantıda konuşan Avdagiç, İstanbul’da, belediyenin çalışmaları ile ticari hayatın önünden kaldırılabilecek engelleri dile getirdi. Avdagiç, Prof. Dr. Baştürk’e bu konuyla ilgili bir rapor sunulduğunu da kaydetti. Avdagiç, “İstanbul o kadar büyük ki, ne yapsanız az geliyor. İstanbul’a büyük katkılar ve hizmetler sundunuz. Ne zaman İBB’nin kapısını çaldıysak, her zaman bir muhatap bulduk ve görüşme imkânı sağlandı. Ümit ediyorum, birlikte birtakım problemleri daha ekonomik, konforlu olarak çözebileceğiz” mesajını verdi. UYGULAMALAR EŞİT VE STANDART OLSUN İlçe ve büyükşehir belediyeleri arasında aynı işler için farklı uygulamalar yapıldığına dikkat çeken Avdagiç, “İşyeri ruhsatlarında ilçe belediyelerinin farklı talepleri var. İskânı olmayan binalarda iş yapmak isteyen üyelerimiz zor durumda” dedi. Tabela asma ve tabela vergi bedelleri ile ilgili sorunları dile getiren Avdagiç, tüccarın bu konuda da uygulamalarda birliktelik ve standart bir politika istediğini belirtti. Avdagiç, üyelerin işaret ettiği şu sorunlara da dikkat çekti: “Ana arterler ile ilçe belediyeleri sınırları kesin olmalı. LPG ve benzin istasyonları ile ilgili sorunlar giderilmeli. Kentte sanayi kuruluşlarının atıklarının toplanması gelir kaynağı olarak görülüyor. Bu durum da bazen bu atıkların kural dışı bertarafına gidilmesine neden oluyor. Çevre Bakanlığı’nın lisanslı işyerine atık veremiyoruz ve ilçe belediyesi nezdinde suçlu oluyoruz. Üyelerimiz, Avrupa ve Anadolu yakasındaki sebze ve meyve halleri için yürütülebilir bir politika talep ediyorlar. İstanbul kültür sanat salonları için performans değerlendirilmesi yapmanızı istiyoruz; çünkü var olan mekânlar boş dururken yenileri yapılıyor. KURALLAR EKONOMİYİ ZORA SOKMAMALI Kimler katıldı? Strateji Geliştirme Daire Başkanı Köksal Tandıroğlu, İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ahmet Erhan Gökal, Zabıta Daire Başkanı Mustafa Tahmaz, Ruhsat ve Denetim Müdürü Yaşar Parlak, Ulaşım Koordinasyon Müdürü Adil Karaismailoğlu, İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Alişan Koyuncu, Çevre Koruma Daire Başkanı Cevat Yaman, Kentsel Tasarım Müdürü Ali Ergün. Belediye’den cevaplar Zabıta Daire Başkanı Mustafa Tahmaz: “2004 öncesi binalar imar planına aykırı değilse, Gayri Sıhhi Müessese kurulunca ruhsatlandırılması sağlanıyor. Bine yakın firmaya bu ruhsatı verdik.” Kentsel Tasarım Müdürü Ali Ergün: “Tabela ve reklâmlarla ilgili sorunlar için İTO’nun ilgili komiteleriyle bir araya gelelim.” Çevre Koruma Daire Başkanı Cevat Yaman: “Hafriyat döküm yerleri ile ilgili olarak bir araya gelip ortak çözüm arayabiliriz.” İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ahmet Erhan Gökal: ”Şehiriçi otogarlar ve ara terminaller konusunda İBB koordinatör olabilir.” Şehirde ağır araçların, kamyonların trafiğe çıkışı ile ilgili fazla kısıtlamalar ekonomik faaliyetleri de kısıtlıyor. Birtakım düzenlemelerin ve kuralların gündeme gelmesi olumlu ama kısıtlı ekonomik faaliyetleri zora sokucu konuların gündeme gelmesi büyük sıkıntı oluyor. Belediyenin hizmet tarifelerindeki artışlar, üyelerimiz için önemli bir sorun olmaya devam ediyor. İstanbul’da döküm alanları konusunda da sıkıntı var. Bir yol haritası kaçak dökümleri engelleyecektir. Deniz ulaşımının etkinliğinin artırılması, otopark bedellerinin gözden geçirilmesi, yap-işletdevret ile otopark projelerine devam edilmesi lazım. İspark faaliyetleri memnuniyetle karşılanıyor. İspark otoparklarında minibüs gibi büyük araçların parkı için üst katların düzenlenmesi çok önemli. Trafik yoğunluğunu takip ettiğimiz İBB web sisteminin kullanıcı dostu haline getirilmesi gündeme gelebilir. İHALELERDE YERLİ MAL KULLANALIM İhalelerde yerli kaynaklardan tedarik edilen malzemelerin kullanımının VERGİ REHBERİ Sayfa05_Sayfa 5.qxd 28.01.2011 00:15 Page 1 Dr. VEYSİ SEVİĞ [email protected] Kesin mizanların bildirim esasları teşvik edilmesi önemli. Pozitif ayrımcılık yapabilmeliyiz. Korsan yayınların el arabasıyla satılmasına izin verilmemeli. Servis araçlarının belediyeden aldıkları belgeleri İTO olarak verelim istiyoruz. Ticari konularda İTO komitelerinin görüşlerinin alınması önemli. Mesela, UKOME’de komite arkadaşlarımızın, Odamızın görüşleri de alınmalı. AYNI KONUDA FARKLI BEKLENTİLER İtfaiye çevre koruma ve İSKİ çalışma ruhsatlarımız konusunda farklı beklentilere sahipler. Aynı konuda iki ayrı kurumun farklı beklentilerini karşılamak zorunda kalıyoruz. Belediyelerden temsilciler bir şikâyet ya da ihbar olmadığı sürece denetime randevu ile gelmeli; çat kapı gelmemeli. Ticareti etkileyecek yasaklamalar getirilirken sektörlerden görüş alınması ve birlikte yürütülmesi gerekiyor.” İTO’nun görüşleri bize yön verecek PROF. Dr. Adem Baştürk, İTO’nun görüş ve önerilerinin İBB’nin çalışmalarına yön vereceğini dile getirdi. Prof. Dr. Baştürk, ”İşlerinizi kolaylaştırmak ve daha çok ticaretin gerçekleşmesi için çalışıyoruz. Üretenlerin, taş üstüne taş koyanların işlerini kolaylaştırmak için buradayız. İTO’nun sorunları olan meslek komiteleri ile bir araya gelerek sorunları çözebiliriz” mesajını verdiği toplantıda, bazı soruları da şöyle yanıtladı: “Tabela ücreti meclis kararına göre alınıyor, yıllık alıyoruz. İstanbul’un ana caddelerinde tabelalarda ciddi görüntü kirliliği var. Tabelalara asma ve bakım ücreti alınması ama hizmet verilmemesi konusundaki şikâyetleri ilgili sektör temsilcileriyle ele alabiliriz. Açık hava reklâmcılığında bina cephelerinin reklâm alanı olması doğru değil. Toplu ulaşım araçlarındaki reklâma belli standartlar getirdik. UKOME’de herkesin görüşleri dinleniyor. Silivri’de 6 milyon metreküplük bir hafriyat sahası hizmete giriyor. Deniz dolgusu gibi arayışlarımız da var. Arıtma tesisleriyle ilgili şikâyet gelince randevusuz gidiyoruz. Ruhsatı olmayan binaya açma ruhsatı veremiyoruz. Mevzuat geçici ruhsat uygulaması öngörmüyor.” Üyeler ne dedi? İTO Yönetim Kurulu Üyesi - İç ve Spor Giyim Meslek Komitesi Meclis Üyesi Abdullah Çınar: “İTO ve İBB işbirliğinde hazırlanan Kademeli Saat Projesi tekrar gözden geçirilmeli. Tarihi Yarımada’daki yayalaştırma takibimizde. Şubat ayının ortalarında 45 günlük uygulama sonuçlarını yansıtacağız sizlere. Kitapkent projesinin tekrar ele alınmasını istiyoruz. İTO’nun UKOME’de resmi temsilci olmasının, UKOME’nin faaliyetlerine ciddi katkı sağlayacağını düşünüyoruz.” Ev Tekstili Meslek Komitesi Meclis Üyesi Halit Örgad: “Ev tekstilinde sevkiyat sıkıntımız var. Sektörümüz Sultanhamam’daki yayalaştırmanın 11.0016.00 saatleri arasında uygulanmasını istiyor ki, iş yapma potansiyelimiz artsın. Kör sokaklar otoparklara açılsın.” Servis Taşımacılığı Meslek Komitesi Meclis Üyesi Hakan Orduhan: “Servis araçlarına yapıştırılan tabelalarda ölçülendirmede dengesizlik var. UKOME’de güzel kararlar alınıyor. İstanbul’da 11 bin tane servis aracı var ve bunların 7 bini bizim üyemiz. Esnaf odası üye adedi resmen 3 binin üzerinde. Okul servisleri ile ilgili karar alırken Odamızın görüşlerine ağırlık verin. İstanbul’da mesaiye başlama saatleri kademeli olmalı. Böylece biz daha az araçla çok iş yapacağız; daha az çevre kirliliği yaşanacak. Güzergâh kullanım izin belgesinde sorun var. Bu belge işlemlerini biz yapalım ve parasını toplu olarak belediyeye yatıralım.” Toprak Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Ahmet Çelik: ”Silivri bölgesinde Büyükşehir Belediyesi’ne ait döküm yerinin kapanması sorun oldu. Nakliye fiyatları arttı ve sağlıksız dökümler başladı. İstanbul’un genel sorunlarından biri olan döküm yerleri rant yerleri haline geldi.” Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi Meclis Üyesi Mustafa Cebeci: “Ruhsatla ilgili sıkıntılarımız çok. Çevre İl Müdürlüğü’nden sıkıntılıyız. Enjeksiyon makinelerinin üzerine konulması gereksiz yere istenen davlumbaz ciddi oranda maliyet getiriyor. Bu konuda bir kolaylık sağlanmasını istiyoruz” Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Uysal: “Katı atık diye toplanılan birçok atık maddi ve ekonomik değere sahip. Toplayan firmalar bunları yüksek bedellerle ekonomiye kazandırıyorlar. Bu dönüşümde, atığı veren firmaya da bir avantaj sağlanmalı. Atık sacın yıllık dönüşümü 11 milyon dolar. Ekonomik değeri olan ürünlerimizi bakanlığın ruhsatlı kanallarıyla bertaraf edelim ama karşılığını da alalım istiyoruz.” Dokuma Meslek Komitesi Meclis Üyesi Rasim Mazlum: “Hizmet işinde ihale alanlarda sakat istihdamına yer verilmiyor. Kadıköy su ürünleri kooperatifindeyim. Kadıköy Belediyesi, İBB’nin müsaade ettiği her şeyi kaldırdı. 270 üyemiz var ve Tarım Bakanlığı’nın müsaade ettiği normlarda bir balık satış yeri istiyoruz.” İşletme Destek Hizmetleri Meslek Komitesi Ahmet Karakış: ”Gebze sınırlarına 34 plakalı araçlar sokulmuyor. Servisler Tuzla’da oturan öğrencileri evine bırakabiliyor ama Gebze’dekileri bırakamıyor. Bu sıkıntımızın çözülmesini istiyoruz.” İnşaat Restorasyon Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Şevket Can Tülümen: ”İstanbul’da 15 çeşmeyi restore ettik ve çalışmalarımız sürecek. Desteğinizin devamını bekliyoruz.” Yaş Meyve Sebze Meslek Komitesi Meclis Üyesi Mevlüt Yılmaz: “Anadolu yakası hali olumsuz şartlarda çalışıyor. Tuzla Aydınlı’da belirlenen yere ne zaman taşınacağız? Bulunduğumuz yerde ticaret yapmamız bir işkence haline geldi. Gebze halinin yeni taşınacak halle birleştirilmesi söz konusu olmamalı. Türkiye’nin üçüncü büyük hali olan Anadolu yakası meyve sebze halinde 193 dükkân var. Burası ayrı bir statüye kavuşturulmalı.” Kültür Sanat ve Spor Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Fırat Kasapoğlu: ”Kültür endüstrisinin bir tanımı yok, herhangi bir yaptırım da yok. Kültür endüstrisinin bir koordinasyona ihtiyacı var. İstanbul’u tanıtan film için 60 bin dolarlık bütçe ayırıyorsunuz ama bunun dışında 70 bin dolarlık harç ödüyorsunuz. Birçok yabancı film şirketi bu harçlar nedeniyle İstanbul’a gelmiyor. Turistleri İstanbul’a gezdirmeye kalktığımda her şeyin belgesini istiyorlar ama 50 bin kişilik Rock’n Coke festivalini düzenledim, kimse bir şey sormadı. İstanbul’daki 150 tane salonun 100’ünü kullanamıyoruz; çünkü sahne girişi 60 santim olduğu için sahneye malzeme giremiyor. İstanbul Kongre Merkezi’nde en son teknolojiyi koymuşlar ama kimse kullanmasını bilmiyor.” İşletme Destek Hizmetleri Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi Mehmet Ersoy: “İstanbul’da trafik çok yoğun. Elektronik Denetleme Sistemi Maslak, Okmeydanı, Levent, Sarıyer gibi yerlerde daha aktif hale getirilsin. Özel halk otobüslerinin emniyet şeridini kullanmalarına izin verilmemeli.” Seyahat Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi İbrahim Artırdı: ”Harem otogarı artık işlevini kaybetti. Giriş çıkış 30 dakika zaman kaybı oluyor. Firmalar çevre yoluna uygun yerlerde terminal açtılar. Buraları açıldıktan sonra bir yönerge çıktı. İlçe belediyelerinin burada daha fazla rahatsızlık vermemesi, Harem otogarının yerine yapılacak olanın bir an önce yapılması lazım. Belirli ilçelerde mini terminaller yapılmalı.” Çiçekçilik ve Bahçe Kültürleri Meslek Komitesi Meclis Üyesi Kadir Gümüş: ”İlçe belediyelerindeki nikâh salonlarında çiçek ihaleleri sağlıklı yapılamıyor. Dışarıdan gelen çiçekler salonlara sokulmuyor. Ayrıca çiçek toprağının hafriyat malzemesi olarak görülmesini istemiyoruz. Biz suyu çiçekleri sulamak için kullanıyoruz, dolayısıyla atık suyumuz yok. Suda dönüşüm ücreti alınmamalı. Mahalle aralarında eski çöp konteynerleri eski ve bozuk; görüntü kirliliği yapıyorlar.” Bankalar ve Finans Kuruluşları Başkanı ve Meclis Üyesi Zeki Sayın: ”Bahçeköy’den gelen anayol TEM’e kadar hep kapalı. Belediye bu yolda sabah ve akşam en yoğun saatlerde tamirat yapmamalı.” Mimarlık Mühendislik ve Ar-Ge Hizmetleri Meslek Komitesi Meclis Üyesi Sadi Yalçın: “Tarihi eser aydınlatmaları ile ilgili olarak çalışmalarımıza desteklerin sürmesini istiyoruz.” Yaş Meyve Sebze Meslek Komitesi Meclis Üyesi Abdulmuti Baran: ”Birçok sorunumuz halloldu. Hakikaten İBB’ye teşekkür ediyoruz. Yeni bir hal yönetimi var; çok ciddi, iyi çalışıyor. Esnafın haricinde gelen şikayetleri dikkate almayın lütfen.” Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Uysal: “İstanbul’da Kadıköy Belediyesi’nden başlayan, Bakırköy ve Küçükçekmece Belediyeleri tarafından da uygulanan plastik poşet yasağı ne kadar kanunidir? Ayrıca plastiğe alternatif diye verdikleri poşetlerin tekstil değil, plastik olduğunu belirtmek istiyorum.” Vergi Usul Yasası’nın vermiş olduğu yetkiyi kullanarak Maliye Bakanlığı yayımlamış bulunduğu 403 sıra numaralı Vergi Usul Yasası Genel Tebliğ ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflere 2010 yılı ve izleyen dönemler için elektronik ortamda kesin mizan verme zorunluluğu getirmiş bulunmaktadır (19 Ocak 2011 gün ve 27820 sayılı Resmi Gazete) Tebliğ ile yapılan açıklamadan anlaşılacağı üzere bundan böyle “Bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükellefleri elektronik ortamda kesin mizan bildirimi“ vermek zorundadırlar. Bildirim verme yükümlülüğü getirilen gelir vergisi mükellefleri bildirimlerini 1 Mart-31 Mart tarihleri arasında, kurumlar vergisi mükellefleri ise bildirimlerini 1 Nisan-30 Nisan tarihleri arasında elektronik ortamda vermek zorundadırlar. Özel hesap dönemine tabi mükellefler bildirimlerini kendi gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinin verilmesi süresi içerisinde verecekler. Kurumlar Vergisi Yasası hükümlerine göre tasfiyeye girmiş kurumların her bağımsız tasfiye dönemine ait kesin mizan bildirimleri, bu kurumların tasfiye memurları tarafından tasfiye beyannamesinin verilme süresi içinde verilecek. Birleşme halinde ise, münfesih kurum veya kurumlara ait bildirimler, bu kurumların fesih oldukları tarihteki kanuni temsilcileri tarafından birleşme beyannamesinin verilme süresi içinde verilebilecek. Devir halinde, münfesih kurumun o dönemdeki faaliyetlerine ilişkin bildirimler, münfesih kurumun ünvanı ve vergi kimlik numarası yazılmak suretiyle devir alan kurum tarafından münfesih kurumun varlıklarını devralan kurumlardan müteselsil sorumluluk kapsamında herhangi biri tarafından bölünme işlemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresi için de yapılacak. Mükellefiyetin sona ermesi halinde bildirimler, mükellefin en son bağlı bulunduğu vergi dairesinde kanunların da yazılı beyanname verme süresi içinde verilecek. Bildirimlerin elektronik ortamda verilmesinde, bildirimlerin verilmiş sayılabilmesi için onaylama işleminin yapılması zorunludur. Onaylama işlemi en geç, bildirimlerin verilmesi gereken ayın son günü saat 24.00’a kadar tamamlanmak zorundadır. Bildirimlerin elektronik ortamda gönderilmesi zorunlu olduğundan vergi daireleri kağıt ortamında verilen yapılan bildirimleri kabul etmeyecek. Bir başka anlatımla, kesin mizan bildirimleri posta ile gönderilemeyecek veyahut da elden verilemeyecek. Elektronik ortamda bildirimler, kullanıcı kodu, parola ve şifre almış mükellefler tarafından yerine getiriliyor ise bildirimi düzenleyen kısmına mükellefe ilişkin bilgiler, bildirimdeki yeminli mali müşavir kısmına ise varsa yeminli mali müşavire ilişkin bilgiler yazılacak. Bildirimlerin elektronik ortamda gönderilmesi işlemi yeminli mali müşavirler tarafından gerçekleştirilecek ise bildirimi düzenleyen kısmına varsa serbest muhasebeci veyahut da serbest muhasebeci mali müşavire ait bilgiler yazılacak; mükellefin serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşaviri bulunmaması halinde, bu kısma, mükellefe ait bilgiler yazılacak. Bildirimi gönderen kısmına ise elektronik ortamda gönderen yeminli mali müşavirlerin bilgileri yazılacak. Bildirimlerin elektronik ortamda gönderilmesi işlemi, serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir tarafından gerçekleştirilecek ise bildirimi düzenleyen kısmına serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirin bilgileri, yeminli mali müşavir kısmına ise varsa yeminli mali müşavire ait bilgiler yazılacak. Elektronik ortamda bildirimlerin onaylanmasından sonra, hatalı verildiği anlaşılan bildirimler için düzeltme bildirimi verilmesi gerekmektedir. Düzeltme bildiriminin elektronik ortamda, kesin mizan bildiriminin verilme süresinden sonra verilmesi durumunda Vergi Usul Yasası’nın mükerrer 355’inci maddesinin düzeltme bildirimlerine ilişkin hükümleri dikkate alınarak işlem yapılacak. Düzeltme işlemlerinde ilk bildirim tamamen iptal edilmekte ve ikinci defa verilen bildirim geçerli kabul edilmektedir. Bu nedenle, düzeltme yapmaması gereken mükelleflerin, yeni bildirimi, daha önce bildirimde bulunulmamış gibi tüm bilgileri içerecek şekilde doldurmaları gerekmektedir. 2010 yılı içinde faaliyetlerini terk eden mükellefler 2010 yılında faaliyette bulundukları döneme ilişkin bildirimlerini en son bağlı oldukları vergi dairesine elektronik ortamda gönderecekler. Sayfa06_Sayfa 6.qxd 28.01.2011 00:18 Page 1 } Plastik poşetler mi çevreci değil, yoksa bizler mi? MEHMET UYSAL İTO Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi Başkanı PAGEV Başkanı 20. yüzyılın çığır açan buluşlarından biri olan plastikler, kullanım kolaylıkları ve sağladıkları avantajlar nedeniyle endüstride ve hayatımızın her alanında vazgeçilmez malzemeler haline geldiler. Tarihte hiçbir malzeme, bu kadar kısa bir zaman diliminde bu kadar hızlı bir ilerleme kaydetmemiştir. Şimdilerde, kimi çevrelerce “naylon” denilerek değeri göz ardı edilmeye çalışılsa da, özellikle tüketim toplumunun gelişmesi ile birlikte artan ihtiyaçlara en uygun çözümleri sunan plastiklerin yerine yeni bir malzemeyi koyamıyoruz. Eski malzemelerse, iddia edilenin aksine ne plastiklerden avantajlılar, ne de onlardan daha fazla çevreciler. Dünyada üretilen petrolün sadece yüzde 4’ü plastik üretiminde kullanılıyor. Plastikler üretim ve geri dönüşüm sırasında en az suyu, enerjiyi harcayan malzeme. Küresel ısınmanın en büyük sebebi olarak gösterilen uçaklar, otomobiller plastikler sayesinde önemli oranda hafiflediler. Artık daha az yakıt harcıyorlar, çevreyi daha az kirletiyorlar. Ambalajların plastik olması sayesinde artık lojistik sırasında da daha az yakıt tüketiliyor. Yani, çevre daha çok korunuyor. “Plastikler en çevreci malzemedir” diyoruz ama bu yargıyı yalnızca biz plastik üreticileri dile getirmiyoruz. Bilimsel veriler ve bağımsız araştırma kurumlarının raporları, plastiğin en çevreci malzeme olduğunu ortaya koyuyor. Tıpkı, bilinçsizce çevreye bıraktığımız, hafif olması sebebiyle etrafta en çok göze batan plastik poşetlerde olduğu gibi… Hep söylediğimiz gibi plastikleri kötülemek yerine bilinçli kullanımdan söz edelim, tüketiciyi bu konuda bilgilendirelim. Ne plastik ne de diğer atıklarımızı çevreye, denizlerimize gelişi güzel bırakalım. Bu konuda üreticiler kadar tüketicilere de büyük görevler düşüyor. Belediyelerimiz de geri dönüşüm konusunda görevlerini yapmalı, sorumluluklarını yerine getirmeliler. Bilimsel veriler, plastiklerin alternatiflerine göre daha çevreci olduğunu ortaya koyuyor. ■ Plastik poşetler daha az enerji ile üretilir. Plastik torbaların üretiminde alternatiflerine göre 4.5 kat daha az enerji harcanır. ■ Plastik poşetler enerji tasarrufu sağlar. Alternatif malzemelerin taşınmasında harcanan enerji plastik torbaların taşınmasında kullanılan enerjinin 3 katı. Alternatif malzemeyle yapılmış torbalar için 73 kWh enerji harcanırken, plastik torbalar için kullanılan enerji ise sadece 14 kWh. ■ Plastik poşetler daha az katı atık yaratır. 1000 adet plastik torba 4.7 kg katı atık oluşturur. Aynı adetteki alternatif malzemeler ise bu rakamın yaklaşık 7 katı yani 33.9 kg katı atığa neden olur. ■ Plastik poşetler için ağaç kesilmez… Evet çevre kirleniyor ve daha çok ağaca ihtiyacımız var. Plastik poşetleri üretmek için ağaç kesilmediğinden ekosistem korunur. ■ Plastik poşetler daha az su tüketir. Alternatif malzemelerden üretilen 1000 adet torba için 3 bin 785 litre, aynı adetteki polietilen plastik torbalar içinse sadece 30 litre su harcanır. ■ Plastik poşetler daha hafiftir. Günümüzün plastik poşetlerinde, ilk kullanılmaya başlandıkları 20 yıl önceye göre yüzde 70 daha az plastik kullanılıyor. Hafif olmalarından dolayı lojistikte daha az enerji kullanılmasını sağlıyorlar. ■ Plastik poşetler daha az sera gazı emisyonu yaratır. Plastik poşetler, alternatif malzeme ile üretilen poşetlere kıyasla yüzde 60-79 daha az sera gazı emisyonu üretirler. 100 milyon poşet başına plastik poşetler 3097 ton, diğer poşetler ise 7621-14558 ton CO2 eşdeğeri sera gazı emisyonu üretirler. Ayrıca plastikler alternatiflerine kıyasla en hafif olduklarından tüketim bölgelerine nakliyeleri sırasında daha az yakıt tüketirler ve daha az sera gazı emisyonu verirler. Bilimsel verileri yazmaya önümüzdeki hafta da devam edeceğiz. İstanbul Ticaret Odası adına sahibi Yönetim Kurulu Başkanı: Dr. MURAT YALÇINTAŞ Genel Yayın Koordinatörü ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Dr. Cengiz ERSUN Genel Yayın Yönetmeni İsmail ŞEN Yayın Danışmanı Şefik MEMİŞ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Şubesi Müdürü Doğan ERDOĞAN Haber-Araşt›rma Tamer ÇERÇİ Baş Editör Dilek ÜLKER Editörler: Soyhan ALPASLAN, Dilşah KEFL‹O⁄LU, Nalan SÖYLEMEZ, Canan BİLGİN, Fedai YILDIRIM Fotoğraf-Grafik: İlker BAŞÖZ Reklam-Abone: Yahya GÜL Yazışma: Nuran ÇAPKIN İSTANBUL TİCARET’TE YAYINLANAN YAZILARIN VE MAKALELERİN SORUMLULUĞU YAZARLARINA AİTTİR. İTO’NUN GÖRÜŞLERİNİ İÇERMEZ. YAZI VE HABERLER, KAYNAK BELİRTİLEREK KISMEN YA DA TAMAMEN KULLANILABİLİR. ABONE VE REKLAM TARİFESİ Yıllık abone bedeli yurtiçi ve KKTC için 40 TL, diğer ülkeler için ise posta ücreti dahil 92 TL’dir. Abone bedeli, ticaret sicil numarası (tacirler için), ad ve adres belirtilerek T. İş Bankası İstanbul Sirkeci Ticari Şube (Ş. kodu: 1385) 3092 no’lu hesaba yatırılabilir. IBAN NO: TR 30 0006 4000 0011 3850 0030 92 Reklamların sütun/santimi 6 TL’dir. Yayın türü: Yerel süreli yayın. Yayın tarihi: 28.01.2011 İSTANBUL TİCARET ODASI Reşadiye Cad. 34378 Eminönü İstanbul P.K. 377 34112 İst. Oda Tel: 0 212 455 60 00 (pbx) Fax: 513 83 11 (Basın-Yayın Şb.) 513 15 65-520 16 56 Internet: www.ito.org.tr İTO Çağrı Merkezi: 0212 444 04 86 BASKI: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna - İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00 S AYF A 6 SEKTÖREL 28 OCAK 2011 } Lokanta ve kafe sayısına bölgesel sınırlama önerisi İstanbul Ticaret Odası Lokanta ve Kafeler Meslek Komitesi Başkanı Fatih Güner, sektördeki işletme sayısının nüfus yoğunluğu ve bölgeye göre sınırlandırılması gerektiğini söyledi. Güner, “Aksi halde yerli firmalar, önümüzdeki 5-10 yılda bakkalların karşılaştığı zor duruma düşmekten kendini kurtaramayacaklar” uyarısı yaptı. FAHRİ SARRAFOĞLU İSTANBUL Ticaret Odası Lokanta ve Kafeler Meslek Komitesi Başkanı Fatih Güner, sektörün 2010 yılını çok aşırı rekabetle geçirdiğini söyleyerek, “Yabancı markaların Türkiye’ye gelip yayılması, iç pazarda farklı kesimden oyuncuların sektöre dahil olması ve ikiüç arkadaşın bir araya gelip ucuz yollu bazı işletmeler açması, bunda etkili olan sebepler arasında” dedi. Devletin AB müktesebatı çerçevesinde sektörde yapılanmaya gittiğini Türk mutfağı arşivi derlenmeli SEKTÖRDE birleşmelerin artması gerektiğine işaret eden İTO Meclis Üyesi Hacı Abdullah Korun, bunun hem sektörün büyümesinin önünü açacağını hem de yeni istihdam alanları oluşturacağını savundu. Meslekte sadakat ve samimiyetin önemini vurgulayan Korun, “Toplumumuzun geçmişine baktığımızda, övünülecek çok şeyin olduğunu görürüz. Bunların en başında da sadakat ve samimiyet gelir. Bu iki unsurun gelecek kuşaklara aktarılması çok önemli. Enaniyetten kaçınıp, her daim işimizi kalite ve hijyen standartlarından ödün vermeden severek yapmalıyız. Peygamber Efendimizin de buyurduğu gibi ‘İki günü eşit olan ziyandadır’ sözünü düstur edinerek çalışmalıyız” dedi. Türk mutfağının köklü bir geleneğe sahip olduğunun ve bu asırlık yemek kültürü birikiminin gelecek kuşaklara sağlıklı aktarılması gerektiğinin altını çizen Korun, şunları dile getirdi: “Bu değerler güvence altına alınmalı. Devlet, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve üniversiteler önderliğinde çalışmalar ve araştırmalar yapılmalı. Süreli yayın, kitap vb. etkinliklerle Türk mutfağı arşivi derlenmeli.” hatırlatan Güner, ancak eski kuşağın uyum zorluğunun ve büyümek isteyen yerli firmaların yabancılara kıyasla yönetme becerilerinin oluşmamasının sıkıntıya yol açtığını kaydetti. Güner, nüfus yoğunluğu ve bölgeye göre işletme adedinin sınırlandırılması gerektiğine işaret ederek, bunun çözülmesi halinde sektörün hem daha çabuk büyüyeceğini hem de rekabet gücünün artacağını dile getirdi. Güner son olarak da, “Bunun yapılmaması halinde yerli firmalar, önümüzdeki 5-10 yılda, geçmiş yıllarda bakkalların karşılaştığı zor duruma düşmekten kendini kurtaramayacaklar” uyarısında bulundu. Denetimli üretici bilinçli tüketici İTO Meclis Üyesi Mehmet Yılmaz, “Sektörün önünün açılmasının yolu, tüketicileri bilinçlendirmekten geçer” diyerek, gıda sektöründe son zamanlarda kaliteli imalatın yanı sıra insan sağlığını riske sokan ve hayati tehlikeler taşıyan üretimler de gerçekleştiğini söyledi. Hammadde alımlarında denetimlere önem verilmesini isteyen Yılmaz, denetimli üretici ve bilinçli tüketici zorunluluğuna işaret etti. Mehmet Yılmaz, “Günümüzde etin kilosu 30 lirayı bulurken, 200 gr bir etli yemeğin 4–5 liraya nasıl satılabildiği incelenmeli. Sektörde ilerleme kaydetmek için öncelikle kendi içimizdeki denetlemeyi yaparak, bilinçli tüketiciler olmayı sağlamalı ve insan sağlığını riske atmayan bir üretici yaratmalıyız. Ülkemizde maalesef hileli üretim yapılarak halk sağlığı ile oynanmaktadır. Bu durum da sektörün güven kaybetmesine neden olmaktadır” diye konuştu. Yeterlilik belgesi olan işyeri açsın İTO Meclis Üyesi Gürkan Tüzel, her önüne gelenin sektörde yer almasının ciddi sıkıntıya yol açtığını belirterek, “Yeterlilik belgesi olanlar işyeri açmalı” tavsiyesinde bulundu. Herkesin kendi işini yapmasını isteyen Tüzel, sektörde standardın olmamasından yakındı. Merdiven altı tabir edilen firmaların denetime tabi tutulması ya da kapatılması gerektiğini ifade eden Tüzel, “En büyük girdi olan et suiistimallerini önlemek için de firmalar fiyat ve kalite noktasında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nca denetlenmeli. Kaçak etin önüne mutlaka geçilmeli” dedi. Sektörde kurumsallaşmanın öneminden de bahseden Tüzel, şirket birleşmelerinde bu yüzden geç kalındığını aktardı. Tüzel, “Sektör temsilcilerinin destekçi olmaları sorunu çözebilir. Bu konuda model birleşmeler örnek olabilir. Ben uygun bir firmayla birleşmeyi son senelerde düşünmekteyim” diye konuştu. Tüketicilere dönük tavsiyelerde de bulunan Tüzel, tabldot yemek alacak olanların, çalışmak istedikleri firmaların üretim yerlerini denetlemeleri ve çalıştığı firmalardan bilgi alması gerektiğine dikkat çekti. Tüzel, firmaların kurumsallaşmasına katkı sağlayacağına inandığı bu sistemin, daha etkili bir denetim mekanizması olduğunu da sözlerine ekledi. Eğitimli personel, işletmenin hem hacmini hem imajını geliştirir KOMİTE Başkan Vekili Ersin Aktürk, gerek İşKur’un gerekse üniversitelerin bu alanda personel yetiştirmesini ve kalifiye iş gücünün artırılmasını beklediklerini söyledi. Eğitimli personelin işletmenin hacmini ve imajını her zaman geliştireceğini vurgulayan Aktürk, sektörün diğer bir beklentisini de, turizm belgeli 1. sınıf işletmelere uygulanan yüzde 18 oranındaki KDV’nin yüzde 8’e indirilmesi şeklinde açıkladı. Aktürk, “Çünkü bu belgeye sahip işletmeler, diğerleri ile aralarında adaletsizlik olduğunu düşünüyorlar. Bu alanda çalışmalar başlatılabilir” önerisinde bulundu. Et fiyatlarına ve sektörün bu yöndeki taleplerine de değinen Aktürk, “Et fiyatlarındaki artış, geçtiğimiz yıl çok büyük rahatsızlık doğurmuştu. İthal et ile birlikte nefes alınsa da, sektör daha uygun fiyatlarla et hammaddesini almak isteyecektir. Ayrıca sigara yasağının revize edilmesi ile ilgili beklentilerin de artacağını düşünüyorum” diye konuştu. Sektörün okulu olursa Türk mutfağı dünyaya açılabilir “LOKANTA sektöründe okullaşma halen istenilen seviyede değil” şeklinde eleştiride bulunan İTO Meclis Üyesi Ramazan Bingöl, en acil ihtiyacın kalifiye eleman olduğunu söyledi. Bingöl, “Mutfağınızın ne kadar iyi olduğunu söylerseniz söyleyin, o kaliteyi devam ettirecek elemanınız yoksa yaptığınız onca masraf ve emek boşa gidecek. Her zaman övündüğümüz dünyanın en iyi mutfağına sahip olmamız, maalesef birçok alanda sözde kalıyor. Bu işin okullarını kuramamanın sıkıntısını yaşıyoruz” dedi. Aşçılık okulu adı altında en iyi şeflerin yetiştirildiğini belirten Bingöl, ancak milyon dolarlık şirketlerin başına geçirebilecek işletmeci şeflerimizin olmamasının büyük eksiklik olduğunu dile getirdi. Bingöl, dünyanın en iyi aşçılarının yetiştirilmesi konusunun bir an önce çözülmesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sektörün okulunu hayata geçirebilirsek Türk mutfağını dünyanın her yerine açabiliriz. Başkanımız Murat Yalçıntaş’ın, kendisiyle yaptığımız görüşmemizde bize tam destek olacağını söylemesi, bizim için sevindirici bir gelişme. Konuyla ilgili girişimlerimiz devam ediyor. Türk mutfağının dünyaya tanıtımının, okuldan yetişecek gençlerin tecrübe ile birleşmesi sonucu olacağı kanaatindeyim.” 5. s›n›flar›n ö€retmeni gelmedi€inde derse ben girerdim B‹R BAfiARI H‹KAYES‹ Okuldan sonra, ekmek fırınına getirilen böreklerin pişirme paralarının hesabını tuttu. Tepsi başına 25 kuruşları biriktirdi… 4. sınıfa giderken 5. sınıfların öğretmeni gelmediği zaman öğretmen olarak derse girdi… Şimdi ise o Türkiye’nin en ünlü inşaat markalarından birinin sahibi: Ali Ağaoğlu. Ağaoğlu, İstanbul Ticaret Odası’ndaki ‘Üniversiteden Girişimciliğe’ konulu seminerde, hayat hikayesini girişimci adayı gençlerle paylaştı. DİLŞAH KEFLİOĞLU İşte Ağaoğlu’nun gençlere tavsiyeleri… ANTENLERİNİZ ÇOK AÇIK “Belki doğal kaynağı az ama Türkiye’nin kaynağı, nüfusunun yüzde 70’ini oluşturan 30 yaşın altındaki genç nüfusu. Hepiniz öyle veya böyle iyi eğitim alıyorsunuz. İyi yetişiyorsunuz, yani antenleriniz çok açık! Ben 1954 doğumluyum, işte 22 yapıyor yaşım! Ama biz sizin kadar şanslı değildik. Yani biz sadece ailemizden, dar çerçeveden aldığımız bilgilerle hayatı öğrendik. Şimdiki gençlik çok şanslı; tabii aynı zamanda şanssız da. Tüm Türkiye’nin gelecekteki gücünün siz olduğunuza inanıyorum. Sizlere bir şeyler, bir katkı sağlayabiliyorsam, o hayat hikayemi paylaşmaktan mutlu olurum. ASIL SIFIRDAN GELEN BABAMDI Dediğim gibi ben aslında Karadeniz kökenli bir ailenin çocuğuyum… Elhamdülillah Oflu’yum. Doğma büyüme İstanbullu’yum ama benim 5 yaşında oğlum var; o bile ‘Oflu’yum’ diyor yani… Babam İstanbul’a 1946’da gelmiş ve hakikaten çok başarılı biri. Yani asıl sıfırdan gelen oydu. Karadeniz’i biliyorsunuz; Karadeniz’de ayakta durmak bile zordur. Karadeniz insanı tarla yapmak için bile dağları teras teras merdiven gibi yapar, oraları eker, ekinini alır. Hep hayatı mücadeleyle geçti; onun için böyle bir yapısı vardır. Dolayısıyla geçim azdı; gerçi büyükbabam da ağaydı. Yani İbrahim Ağa’nın torunuyum. Tabii o bölgedeki ağalık da o kadar... Neticede insanlar çoğalınca, geçim için göç ettiler. Babam 1946’da İstanbul’a geldi. Çok iyi bir tüccardı, iyi bir müteahhitti. Sanayiciliği vardı, hayatımda kendime örnek aldığım, ticarette örnek aldığım insanlardan biridir. İlkokulum Ümraniye’deydi. Tramvay, Çamlıca’nın eteğine kadar gelir, oradan Ümraniye’ye geçmezdi, minibüsler giderdi. 25 KURUŞA BÖREK PİŞİRDİM Bazen kışın hocalar okula gelemezdi. Ben 4. sınıfa giderken 5. sınıfların hocası gelmediği zaman hoca olarak derse girerdim. İlkokuldayken babamın Ümraniye’de fırını vardı, okuldan sonra giderdim, Gazeteyi atıyor, magazin ekini alıp okuyor! ÇOCUKLUĞUMDAN beri her zaman iş hayatının içinde bulundum. Benim belki en büyük servetim, paramdan kıymetli iş yapma kabiliyetimdir. Muhakkak çok iyi yetişiyorsunuz, çok iyi eğitim alıyorsunuz. Öyle veya böyle Türkiye’de eğitime gereken önemi vermediğimize inanıyorum. Senelerdir eğitim bizde çok ihmal edildi, yatırım yapılmadı. Birinci göreviniz okuyup eğitiminizi tamamlamak. Ama eğitimi tamamlarken de muhakkak günlük olayların içinde olun. Her gün muhakkak en az bir-iki köşe yazarını okuyun. Ben görüyorum, maalesef gazeteyi atıyor, magazin ekini alıp okuyor. Yani ekonomide muhakkak bir köşe yazarını okuyun. Gençsiniz, eğlenmek isteyeceksiniz ama muhakkak etrafınızda ne oluyor, bitiyor bihaber olmayın. Ağaoğlu, garajındaki pahalı otomobilleriyle de tanınıyor. Otomobilleri ile bir tur atmak isteyenlere ise şoförü Hakan Bey’i adres gösteriyor. “Pazar günleri gezebilirsiniz” diyor. fırının muhasebe hesaplarını tutardım. Şimdiki gibi her evde mikrodalga fırın da yoktu. Yani kadınlar tepsilerde börekleri açarlardı, ekmek fırınına pişirmeye getirirlerdi. Bir tepsi pişirmek 25 kuruş... Muhasebe hesaplarını tutardım, o 25 kuruşları da ben alırdım. 10 TANE YARIM 1 BÜTÜN ETMEZ Yani şunu söylemek istiyorum: Hayatımda hep ticaretin içinde oldum. Babamın o zaman işleri güzel, fabrikaları, inşaatları, tüccarlığı var. Babam 1975’te kalp rahatsızlığı geçirdi. Amcam babamdan büyüktü, babamla da ortaktı. İşi amcama teslim etmedi. O zaman Kabataş’ta okuyordum, yani sizin gibi üniversite sıralarında oturmadım maalesef. Babam okuldan aldı beni, işin başına geçirdi. İki sene işi ben idare ettim ama o arada babam iyileşti iyi ki de…. Ben tabii girişkenim, işi büyütüyorum. Ama babamla kuşak çatışması yaşadık. Genç delikanlıyken her şeyi babama teslim ettim. Ceketimi aldım. Çıktım. Cebimde 5 lira yoktu. Neye güveniyordum biliyor musunuz? İş yapabilme gücüme inanıyordum. Ama babamdan dolayı çevremin olduğunu hesaplayamıyordum. Yine de yılmadım. Devam ettim. Şimdiki gençlerde bu mücadeleciliği göremiyorum. Sabırsızlar. Oysa ki yaptığın işi iyi yapacaksın, inatla çalışacaksın ve sabretmeyi bileceksin. Bunlar şart. Ben hedefi olmayan insanı boş çuvala benzetirim. Benim için 10 tane yarım 1 tane bütün etmez. Hangi işi yapıyorsanız o işi sevin. Çok iyi dinleyiciyimdir. Dinlemesini iyi bilmeyen öğrenemez.” Sayfa07_Sayfa 7.qxd 28.01.2011 00:20 Page 1 İstanbul’da bir kadın başkonsolos olmak… BİR kadın diplomat olarak fazla bir zorluk çekmedim. Yabancı bir ülkede görev yaparken, bulunduğunuz ülkenin kültürüne önem vermelisiniz. O kültürün hassasiyetlerini bilip, ona göre hareket ettiğinizde zaten sizi kabul ediyorlar. O zaman yaş, cinsiyet gibi unsurlar fark etmiyor. Ayrıca bulunduğunuz ülkeye ilgi duyup bu ilgiyi göstermelisiniz. 2011 önemli bir yıl olabilir Türkiye ve İngiltere arasındaki ticareti nasıl görüyorsunuz? 2011 önemli bir dönüş yılı olabilir. Şu anda bu gelişmelerle ilgili göstergeler var. Birleşik Krallık Ticaret Yatırım Dairesi olarak Türkiye’nin İngiltere’de İngiliz şirketlerle ortaklıklar kurması için tanıtımını yapıyoruz. İngiliz Hükümeti olarak da bu işbirliğinin gelişmesi için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Araştırma geliştirme konularında da işbirliği içindeyiz. 2011 gerçekten önemli bir yıl olabilir. söyleşİ 28 OCAK 2011 } ‹ngiltere ile YENI SUREÇ Başkonsolos Jessica Hand’e göre, 2011 yılı İngiltere ve Türkiye ekonomik ilişkilerinde sürpriz yıl olabilir. Seçildikten sonra ziyaret ettiği ikinci ülke Türkiye olan Başbakan Cameron’ın ardından Liam Fox da, 8 yıl sonra Ankara’ya gelen ilk İngiliz Savunma Bakanı oldu. Londra‘nın finans bölgesi City’nin Belediye Başkanı Lord Michael Bear de, İstanbul Finans Merkezi projesi ile ilgili. ESSICA Hand… TİCARET KOMİTESİ İngiltere’nin İstanbul NALAN 1.5 YILDIR ÇALIŞIYOR SÖYLEMEZ Başkonsolosu. Aynı [email protected] zamanda Birleşik Türkiye ve İngiltere Krallık’ın Ticareti arasındaki askeri ve Geliştirme ve Yatırım diplomatik ilişkiler yolunda. Türkiye Direktörü. İngiliz sermayesinin Türkiye’de İstanbul Ticaret’i yönelmek istediği alanlar, işbirliği Tepebaşı’ndaki konsolosluk ofisinde fırsatları neler? kabul eden Jessica Hand, Başbakan David Ülkeler arasında diplomatik ilişkiler olumlu Cameron’un Türkiye’ye ziyaretini iki ülke olunca, doğal olarak iş dünyası da bu gelişmeden ilişkilerinde önemli bir başlangıç olarak görüyor. pozitif etkileniyor. İyi siyasi ilişkiler ve Hand, röportajda David Cameron’ın Türkiye’yi hükümetler tarafından desteklenen iş ilişkileri de ‘Avrupa’nın BRIC ülkesi’ olarak tanımlamasına olumlu yönde sonuçlanıyor. vurgu yaptı. Hand, Cameron’ın Türkiye’yi ziyareti İlişkiler geliştikçe hem iş anlamında hem de sonrası İngiltere ve Türkiye arasında şu dört siyasi anlamda yeni projeler ve ortaklıklar için önemli noktaya dikkat çekti: daha yeni fırsatlar doğacaktır. Son 18 ay içinde ■ Savunma sanayinde uydu iletişim ve gemilerle ‘ortak ekonomi Ticaret Komitesi’ olarak ifade ilgili sistemlerde proje geliştirilebilir. edebileceğimiz bir mekanizma oluşturduk. Bu ■ İki ülke arasında ticareti artırmak için ortak hükümetler arası ticaret ve ekonomi fırsatlarını ekonomi, ‘Ticaret Komitesi’ oluşturuldu. belirlemek ve bu konuda işbirlikleri yapmak ■ İstanbul’un finans merkezi olması çalışmaları üzere kurulmuş bir komite. Bu komite ile yapılan kapsamında City of London’un tecrübeleri konuşmalar sonucunda, ortak pek çok işbirliği model alınabilir. fırsatı doğdu. Örneğin; telekom, IT, enerji, altyapı, ■ Birleşik Krallık Ticaret Yatırım Dairesi’nin, inşaat, şehir planlaması, yol, demiryolu, liman Türkiye’nin İngiltere’de İngiliz şirketlerle gibi büyük proje fikirleri ortaya çıktı. ortaklıklar kurması için çalışmaları devam Diğer bir konu da finans hizmetleri. Bu hafta ediyor. Tüm bu yeni gelişmeler doğrultusunda Londra‘nın finans bölgesi City’nin Belediye 2011 iki ülke ilişkilerinde önemli bir yıl olabilir. Başkanı Lord Michael Bear, İstanbul ve İngiltere ve Türkiye arasında savunma sanayi Ankara’ya bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu alanında ilişkiler ne yöne doğru kaymakta? ziyarette İstanbul’un bir finans merkezine Türkiye’nin İngiltere’den uçak satın aldığını dönüştürülmesi projesi de görüşülecek. Burada biliyoruz. Türk işadamları savunma sanayi ilgilendiğimiz konu, İstanbul’un vizyonu. alanında İngiltere için ne tür üretimler yapabilir? Görüşmelerde de City of London’la İstanbul’un İşadamlarımıza önerileriniz neler? tecrübeleri karşılaştırılacak. Bir diğer konu da Savunma ilişkilerinde İngiltere ve Türkiye markalaşma, şirket ve ürün bilinirliğinin ve arasında işbirliğimizi artırmak istiyoruz. Her iki sürekliliğinin nasıl sağlanabileceği olacak. ülkenin de beraber çalışabileceği ortak projelerde FİNANS MERKEZİ bazı fırsatlar olduğuna inanıyoruz. Bizim burada görevimiz, İngiltere’nin Türkiye’ye ihracatını Bu görüşmelerden ticari anlamda nihai artırmak. Bu bağlamda da çeşitli projeler beklenti nedir? İstanbul Finans Merkezi öngörmekteyiz. Uydu iletişim sistemlerinin kapsamında yeni işbirlikleri ve yeni yatırımlar geliştirilmesi ve gemilerle ilgili sistemleri örnek söz konusu olabilir mi? verebiliriz. Bu konularda faaliyet gösteren Rolls Elbette ki daha fazla İngiliz şirketinin Royce, EADS, Astrium gibi bazı şirketler var. Türkiye’ye gelip yatırım yapmasını isteriz. Lord Türkiye’nin savunma sistemleri konusunda ürün Mayor’ın yapacağı ziyaret ve bundan sonra ve teknoloji bakımından katkı sağlayabileceğini yapılacak ziyaretlerde bu tip yatırımların artması biliyoruz. Türk şirketlerinden de bu konulardaki temennimiz. Ancak bu ziyaretten spesifik bir yeni çalışmalarını memnuniyetle bekleriz. Özellikle beklentimiz yok. Bundan sonraki süreçte yeni son 18 ay içinde Türkiye ve İngiltere arasında ortaklıkların gelişmesini bekliyoruz. Son savunma imalatı konusunda çok yakın bir işbirliği zamanlarda Türkiye’ye zaten büyük yatırımlar olduğunu gördük. Örneğin bu hafta İngiltere yapıldı. Bunların bazıları İngiltere merkezden, Savunma Bakanı Türkiye’yi ziyaret edecek. bazıları da Türkiye’den yapıldı. Mesela HSBC ve J Londra İstanbul Başkonsolosu Jessica Hand Aviva başarılı örnekler. Londra ve Türkiye arasında özelikle üniversite eğitiminde profesyonel tecrübeler paylaşılmakta. CAMERON’DAN ‘İKİ MİSLİ’ HEDEF İşbirliğini geliştirmek için sizce başka neler yapılabilir? İki ülke arasındaki ticaret hacmini değerlendirir misiniz? Geçen temmuz ayında İngiltere Başbakanı David Cameron Türkiye’deydi. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve olanın iki misline çıkarılması, özellikle onun isteğiydi. Yeni iş ilişkilerinin geliştirilmesi, olan ilişkilerin büyütülmesi ve iş ilişkilerinin kalitesinin artırılması üzerinde durduğumuz üç nokta. 2010’un ilk 10 ayında iki ülke arasındaki toplam ticaret hacmi 6.6 milyar sterlin ve kendi başına 2009 yılının toplamından daha fazla. Dolayısıyla 2009’dan 2010’a ticaret artışında önemli bir artış gözlemlenmekte. Fakat yine de gerçekçi olmalıyız. Çünkü global bir ekonomik krizden yeni çıkmış bulunmaktayız. RÜZGAR VE DENİZ GÜCÜ Türkiye’yi enerji potansiyeli bakımından nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin özellikle enerji ağı konusunda etkin bir konumu var. Coğrafi konumunu göz önünde bulundurduğumuzda bu gayet normal. Ayrıca Türkiye’nin başka bir potansiyel alternatif enerji alanı var: Rüzgar gücü ve deniz gücü. Dünyada petrolün azalmakta olduğunu düşünürsek, bunlar da ileride önemli enerji kaynakları. YENİ KOALİSYON HÜKÜMETİ ÇOK İLGİLİ İngiliz hükümet yetkililerinin Türkiye ziyaretlerindeki artışını, politik ve ekonomik süreçle nasıl ilişkilendirebiliriz? Yeni koalisyon hükümetinin Türkiye ile çok dinamik bir iletişim kurma isteği var. Bu ziyaretler de bu isteğin bir göstergesi. İngiltere her zaman Türkiye’nin AB’ye girişini desteklemiştir. Bu hükümet de aynı şekilde desteklemekte. Ekonomi bağlamında da daha iyi bölgesel ilişkiler geliştirme isteğinde. TÜRKİYE, AVRUPA’NIN BRIC’İ İngiltere, Fransa ve Almanya’nın aksine Türkiye’nin AB’ye üyeliğini destekliyor. Ülkenizin Türkiye’ye verdiği desteğin arka planındaki stratejik nedenleri nasıl açıklayabilirsiniz? İngiltere her zaman Türkiye ve AB’nin birbirine ihtiyacı olduğuna inandı. Ticaret ve insan ilişkilerinde yüzyıllar boyunca kurulan bir bağ var. Türkiye gelişen pazarlardan biri. Çünkü genç, dinamik, iyi eğitimli bir nüfusu var. Öte yandan Avrupa’da ise daha yaşlanmakta olan bir nüfus mevcut. İngiltere Başbakanı David Cameron, Türkiye’yi Avrupa’nın BRIC ülkeleri olarak tanımlıyor. Türkiye’nin AB’ye girmesinde uğraşılması gereken konulardan birisi Kıbrıs. Bu konuda görüşmeler devam ediyor. Umarım çözüme kavuşur. Ayrıca AB’ye girişte yerine getirilmesi gereken birtakım teknik ayrıntılar, kriterler var. Ama önemli olan her iki tarafın da siyasi, politik isteği ki, bu da var. İstanbul’da çalışmak için büyük rekabet var Türkiye’de ve İstanbul’da olmak nasıl bir şey? ÖNCELİKLE İstanbul’da çalışma şansı yakaladığım için kendimi çok şanlı hissediyorum. Çünkü İngiltere Dışişleri Bakanlığı diplomasi grubunda İstanbul’da çalışmak isteyen çok kimse bulunuyor ve burada çalışmak için büyük bir rekabet var. İngiliz tasarımlı Türk inşaatı Özellikle hangi alanlarda yatırım yapılabilir? Sektörel bazda bilgi verir misiniz? TÜRKİYE’den İngiltere’ye özellikle tekstil ürünleri ve beyaz eşya satılıyor. Ayrıca İngiltere’de faaliyet gösteren küçük restaurant ve hazır yemek şirketleri var. THY’nin İngiltere’ye uçuş sayısını artırması da önemli bir gelişme. İngiltere ise Türkiye’ye IT, otomotiv, denizcilik ve finansal hizmetler alanlarında yatırım yapıyor. Ayrıca İngiliz tasarımı ve mimarlığı ile Türk inşaatının ortak bir çalışması yapılabilir. Bu belki bir üçüncü ülke ile de gerçekleştirilebilir. PERSPEKTİF } S AYF A 7 Dr. CAN GÜRLESEL [email protected] Reel sektör dikkat, sıkılaştırma artıyor Merkez Bankası’nın yeni politika seti finansal istikrar ve cari açık riskini yönetmeyi amaçlıyor. Bu amaçla uygulanan yeni politika araçlarının olası sonuçları reel sektör kurumlarını da yakından ilgilendiriyor. 1. Bankalar doğrudan, reel sektör dolaylı etkilenecek Merkez Bankası’nın yeni politika setinin tüm araçları bankacılık sektörü ile ilgili. Bu nedenle yeni politika seti öncelikle doğrudan bankaları etkiliyor. Ancak esas amaç bankalar üzerinden kredileri yavaşlatarak cari açığın genişlemesini kontrol etmek. Bu nedenle ister istemez kredilerin sınırlanması ile ortaya çıkacak iktisadi faaliyetlerdeki yavaşlama reel sektörü de dolaylı yoldan etkileyecek. 2. Likidite bulmak zorlaşacak Merkez Bankası, bankaların kaynak kullandırma olanaklarını sıkılaştırmayı sürdürüyor. Bankalar daha az likidite ile faaliyetlerini sürdürecek ve daha az kredi verebilir hale gelecekler. Bu nedenle bankalar kaynak kullandırma ve kredi verme konusunda daha titiz olmaya başlayacaklar. Bankalar Merkez Bankası’nın yeni politika setindeki daha az likidite koşullarına uyum sağlarken, bu reel sektörü de doğrudan etkileyecek. Reel sektör şirketlerinin bankalardan istediği anda likiditeye (krediye) ulaşma olanakları sınırlanacak. Bu nedenle şirketlerin nakit-likidite yönetimine daha fazla önem vermeleri gerekecek. 3. Para piyasası ve ticari piyasada vadeler uzayacak Merkez Bankası, para piyasasında gecelikten başlayıp en fazla bir aya kadar uzayan vadelerde aşırı yoğunlaşmış olan işlemlerin vadesini uzatmayı hedefliyor. Bu nedenle bankaların kısa vadeli kaynak tutma ve kullandırma maliyetlerini artırıyor, faizleri aşağı çekerek getirilerini düşürüyor. Bunların sonucu olarak bankalar da işlem vadelerini uzatmak zorunda kalacaklar. Reel sektör şirketleri de bankalardan kısa vadeli kaynak bulmakta zorlanmaya başlayacak. Bankalar ile reel sektör arasındaki kredi ve diğer mali işlemlerin vadeleri uzayacak. Bu, doğal olarak ticari piyasada da vadelerin uzamasına yol açacak. Reel sektör şirketleri kaynak yönetiminde daha uzun vadeler ile çalışmak durumunda kalacaklar. 4. İç talepteki genişleme yavaşlayacak Türkiye’de iç talepteki genişleme ile kredi kullanımı arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. Merkez Bankası finansal istikrar ve cari açık risklerine karşı kredi genişlemesini sınırlandırmayı hedeflemektedir. Bu sınırlandırma doğal olarak iç talepteki genişlemeyi yavaşlatacak. Merkez Bankası, kredi genişlemesi ve iç talep yavaşlayana kadar önlemleri artırmakta kararlı olduğunu açıklamaktadır. 2011 yılında iç talepteki genişleme daha yavaş olacak. Reel sektör şirketleri tedarik, stok, üretim planlarını bu yavaşlama etkisi ile yapmalı. 5. Faizler ve döviz kurları yukarı yönlü olacak Merkez Bankası yeni politika setinde gösterge faiz oranlarını aşağı indirmektedir. Ancak aynı anda uyguladığı parasal sıkılaştırma ve bunun bankaların maliyetlerini artırması nedeniyle bankalar bireysel ve ticari kredi faiz oranlarını yükseltmek zorunda kalacak. Bu nedenle Merkez Bankası’nın faiz indirimi reel sektörün finansman maliyetleri üzerinde azaltıcı değil belki de artırıcı etki yapacak. Reel sektörün artan kredi maliyetleri nedeniyle kredi kullanımından vazgeçmesi veya ertelemesi de Merkez Bankası’nın kredi genişlemesinin yavaşlatılması politikasına katkı sağlayacak. Döviz kurlarında ise yeni yılın ilk yarısında yön yukarı durmaktadır. Döviz kurlarındaki yukarı yönlü hareket reel sektörde ihracat yapanlar için olumlu, ithal girdi kullananlar için ise olumsuz etki yaratacak. Yılın ikinci yarısında ise Türkiye’nin kredi notu artarsa döviz kurları yine aşağı yönlü olabilecek. S ON Reel sektör şirketleri de ÖZ kaynak, likidite ve ma liyet yönetimlerini Merkez Bankası’nın sıkılaştırma ile ortaya çıkan yeni koşullara uyumlu hale getirmelid ir. Sayfa08_Sayfa 8.qxd 28.01.2011 00:20 Page 1 Horozduk, tavuk olduk. 1995 yılında İstanbul’da (zamanın nüfusu daha azdı) 10 milyon/ton yerli kömür tüketiliyordu. 1995’ten itibaren yerli kömür yasaklandı. Doğalgaz da piyasaya HÜSEYİN girdi. İthal kömür AKARÇEŞME teşvik edildi. 1.5 milyon/ton ithal İTO Meclis Üyesi Doğal ve İşlenmiş kömür tüketiliyordu. Katı Yakıt (Bir ton ithal Meslek Komitesi kömürün, 2 ton yerli Başkan Vekili kömüre tekabül ettiğini varsayıyoruz. 10 milyon/ton yerli kömürün ithal kömür karşılığı 5 milyon/ton oluyor.) 2000 yılından sonra doğalgaz çok yaygınlaşınca bu rakam her yıl kademe kademe aşağıya doğru düşüş gösterdi. 2009 yılında da 400 bin/ton ithal kömüre kadar düştü. 2010 yılında 300 bin/ton olarak tahmin ediyorduk. Ancak kışın sert geçmesi ve evinde doğalgaz olduğu halde kömür sobası kurup, kömür yakanların artmasından dolayı bu rakamın 350 bin/ton olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. (50 bin/ton artış.) Piyasadan kaldırılan ve satışına ara verilen yerli kömür, şimdilerde devlet tarafından Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu (SYDTF) kanalıyla halka beyaz torbalarda ücretsiz olarak dağıtılıyor. Dağıtılan bu kömürlerden dolayı sektörümüz olumsuz etkileniyor. Geçimini kömürcülükle sağlayan esnafımız evine ekmek parası götüremez duruma geliyor. Hükümet illa da kömür dağıtımında ısrarcı olursa, biz de bu kömürlerin sektörümüzü teşkil eden kömürcüler tarafından dağıtılmasının uygun olacağını düşünüyoruz. Bu sayede hem vatandaş kaliteli kömür yakar. Aynı zamanda can çekişen meslektaşlarımız evine ekmek parası götürmüş olur. Gönül ister ki devlet ekmek de dağıtmasın, kömür de dağıtmasın, başka şeyler de dağıtmasın. Her ihtiyacını devletten bedava temin eden vatandaşı üretimden, üreticilikten uzaklaştırmıyor muyuz? Nasıl olsa devlet her şeyi veriyor. Çalışmama gerek yok gibi bir durum çıkmaz mı? Klasik tabirle derler ya, balık mı vermek iyidir? Balık tutmasını öğretmek mi? TERMİK SANTRALLER Kömür, ülkemizin önemli ve yerli birinci enerji kaynağıdır. Kömüre dayalı termik santraller için gerekli yakıt ihtiyacı kendi öz kaynaklarımızdan sağlandığında, enerji arzı daha güvenilir ve ucuz olmaktadır. Daha da önemlisi, kömürün maliyeti için ödenen paralar yurt içinde kalarak katma değer yaratmaktadır. Ülkemizde atıl durumda bekleyen kömür yataklarımızı da bu sayede çalıştırarak insanımıza da istihdam sağlamış oluruz. Gelir kapısı açarız. Yeni katma değerler oluştururuz. Enerjide dışa bağımlılığımız yüzde 70. Daha ucuza elektrik elde etmek için yerli kaynaklarımız değerlendirilmeli gibi öneriler şu anda gündemde. Karadeniz bölgesinin, Sinop ilinde “Termik Santral” projeleri hazırlandı. Sıra işletmeye geldi. Yöre halkının bir kısmı yanlış bilgilendirmeden dolayı termik santrallerini illerinde istememektedir. “Türkiye’de kraldan çok, kralcı çok.” Bölgede yaşayan insanların bir bölümünü Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden emekli olan gurbetçiler oluşturuyor. Birçoğu da orada termik santrallerde bizzat çalışmışlar. Bu insanlar, termik santrallerin buradaki propagandalarda söylendiği gibi tehlikeli ve zararlı bir durum içermediği görüşündeler. Yeter ki önlemler iyi alınsın diyorlar. Ayrıca kömürün dünyada bilinen ve uygulanan, düşünüldüğü kadar çok zor ve pahalı olmayan sistemlerle yakıldığında çevre problemi yaratmadığı ve insan sağlığına olumsuz tesir yapmadığı gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Bu konu ile ilgili yapılan olumsuz propagandaları konu ile ilgili bilim adamları ve akademisyenler net şekilde reddetmektedirler. Ne yazık ki ülkemizde, günümüzde dahi ithal edilen pahalı doğalgazla çalışan elektrik santralleri var. Enerjisini çok pahalı sağlayan sanayicimiz, ürettiği ürünü pazarlarken dünya ile nasıl rekabet edecek? Burası da çok önem arz etmektedir. TEKNOLOJİ 28 OCAK 2011 YENİ İŞ, TEKNOLOJİ VE İNOVASYON AYŞE BAŞAK } [email protected] ‘Bisiklet h›rs›zlar›’ BİR kere izleyenlerin bisiklet ve bisiklet hırsızlığı deyince hemen hatırlayacağı ilk şeylerden biridir. İtalyan yönetmen Vittorio De Sica’nın 1948 yapımı Bisiklet Hırsızları filmindeki sade ve gerçekçi dram aynı şiddette olmasa da, herkese kendi hayatından bir hikayeyi çağrıştırabilir. Zira bisikletler kolay çalınır. Ebeveynlere dökülen diller, ısrarlar ile zor elde edilen ya da ekonomik sebeplerle yıllar sonra kavuşulan bir bisikletin çalınması insanın içine oturur. Bu yüzden bisikletiniz varsa bir bisiklet kilidiniz de olmalı. Kablolu ve zincirli kilitler her seferinde işe yaramasa bile epey iş görür. Ancak bisikletinizi nispeten tenha bir yere park edecekseniz, hele hele bisikletiniz geceyi orada geçirecekse size farklı çözümler gerek. Çünkü kilitlerin Güneş başucunuzda ALACAKARANLIK kelimesi son zamanlarda akıllara dünyayı kasıp kavuran kitapları, filmleri ve onların yakışıklı, güzel kahramanları vampirleri, kurt adamları getiriyor. Ama alacakaranlık bazılarına sıkıntı, kasvet, gerilim çağrıştırıyor. Özellikle soğuk kış günlerinde, çok erken saatlerde, alacakaranlıkta işe gitmek zorunda olanlara. Hatta hava henüz aydınlanmamışken yollara düşenlere. Araştırmalar gösteriyor ki, kimi insanlar bu durumdan diğerlerinden daha fazla etkileniyor. Özellikle kış aylarında meydana gelen bu alacakaranlık depresyonuna SAD hastalığı adı veriliyor. Bu hastalığa karşı uygulanan tedavilerden biri de ışık terapisi. Size tanıtacağımız ürün aslında alarmlı bir saat. Radyo ile sizi uyandıran diğer saatlerden tek farkı, güneşin doğuşunu taklit eden bir ışık saçması. Böylece hangi saatte uyanırsanız uyanın, siz uyandığınız anda güneşin doğuşunu hissediyorsunuz. Pure adı verilen ürünün maharetleri bununla da kalmıyor, isteyenler için müzik eşliğinde rengârenk ışık gösterileri sunuyor. Olayın ekonomik boyutunu da anlatalım ki, resim netleşsin: LED lambalar çok az enerji tüketiyor. Kapalı iken 1 W, ışık açıkken 5.4 W tüketen Pure, oldukça çevreci bir ürün. Sizi depresyondan çıkarma iddiası da cabası. açılması, kabloların veya zincirlerin kesilmesi hırsızlar için hiç de zor değildir. Bisiklet kullanıcılarını rahatlatacak son yaratıcı çözüm ise Almanya’dan... Conrad firması için bir şirket reklam amaçlı olarak sadece 14 günde bu ürünü tasarladı. Ama dediğimiz gibi sadece reklam amaçlı. Ürün maalesef piyasaya sunulmayacak. Ancak bu kilitle bisikletler hırsızların ulaşamayacakları bir yere çıkıyorlar: Bir elektrik direğinin tepesine… Bir kelepçeye benzer kilit direğe geçiriliyor. Bisiklet üzerine yerleştiriliyor ve uzaktan kumanda düğmesine basılıyor. Hepsi bu. Bisiklet yukarı tırmanmaya başlıyor. Ne dersiniz? Bu yeni ürünün seri üretime geçme şansı var mı? Ya da başka bir çözüme ilham kaynağı olabilir mi? Dalgasız radyo Q2 bir radyo. Ancak radyo dalgaları ile ilgilenmiyor. Q2 bir internet radyosu. İnternette son yıllarda sayıları hızla artan radyoları çoğumuz sadece bilgisayar başında otururken dinliyoruz. Q2 ise kablosuz olarak internete bağlanıp bize kesintisiz müzik sunuyor. Pilleri 10 saat boyunca dayanan alet, seçtiğiniz radyo kanallarını çalabiliyor. Oldukça sevimli olan Q2’nin üzerinde hiç düğme yok. Q2‘nin sesini kısmak için başını öne eğiyorsunuz, sesini açmak içinse başını havaya kaldırıyorsunuz. Kapamak için de tek yapmanız gereken Q2’yi baş aşağı çevirmek. USB üzerinden bilgisayara bağlanarak yüklenen yazılım sayesinde hafızasındaki radyo kanallarını değiştirmeniz mümkün. BacillaFilla: Beton çatlağına ilaç gibi bakteri BETONLARDA oluşan çatlaklar her zaman tehlike göstergesi değildir. Ancak Türkiye gibi deprem ülkelerinde bu çatlakların dikkate incelenmesi gerekebilir. Yüzeysel çatlakların tamiri için güçlü yapıştırıcıların kullanılması dünyada bilinen bir yöntem. Ancak pek az çatlak, bu yapıştırıcıların kusursuz bir şekilde sorunlu yapının içine uygulanmasına fırsat verir. İşte bu yüzden son ürün çok dikkat çekiyor ve ezber bozacak nitelikte. Haberimiz İngiliz araştırmacıların çatlakların tamir edilmesi için ürettiği bakteriyle ilgili. BacillaFilla adını verdikleri bu bakteri, betonun pH seviyesinde aktif hale geçiyor ve üremeye başlıyor. Önce çatlağın tamamını kaplayan bakteri, ardından sıkılaşıyor. Sıkılaşma üç tip hücrenin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Kalsiyum karbonat üretenler, ipliksi bir şekil alıp beton içindeki demir gibi davrananlar ve yapıştırıcı üretenler. Bu üç tip hücrenin etkileşimi ile mükemmel bir tamir yapılmış oluyor. Bakteri beton dışı bir ortamda kesinlikle yaşamıyor. Yatan hasta robotu YATAĞINDAN kalkamayacak durumda olan hastaların bakımı zordur. Vücutlarında yaralar açılmaması için özenle yıkanmaları şarttır. Hastabakıcı ve hemşireler için yatalak bir hastanın yıkanması meşakkatlidir. Bu hasta için de zor, hatta zaman zaman eziyetli bir durum olabilir. Her iki tarafı da rahatlatacak ve hastanın yıkanma ihtiyacını özenle çözecek bu robot, tam da bu iş için geliştirilmiş. Hastanın başkalarına bağımlılığını ortadan kaldıran bu robotun adı Segway. Onu Georgia Teknoloji Enstitüsü geliştirdi. Robot hastayı lazer yardımıyla tarıyor, bedenini tanıyor ve sonra hemen işe koyulup, hastayı özenle yıkıyor. Uzmanlar fazla bilimkurgu filmi izlemiş olan hastaları için bir robotun kendilerini evirip çevirmesinin tedirgin edici olabileceğini de düşünmüşler ve cihazın yönetimini tamamıyla hastaya bırakmışlar. Robotun kapama düğmesini hasta elinde tutuyor. Hasta rahatsız olduğu anda robotu durdurabiliyor. GÖRÜŞ Kömürcünün 15 yıllık serüveni } SAYFA 8 İBRAHİM YARIŞ [email protected] Sarraf bilir Ne hazindir ki, bağlamından, ruhundan kopartılan Türkiye, yıllar yılı yönünü kaybetmiş bir gemi gibi fener aradı durdu. Oysa ki aradığı fener aslında kendi ışığı idi. Son yıllarda yabancı kaynaklara bakıldığında bu ışığı yakalamış gibi gözüküyor. ABD’li siyaset dergisi Foreign Policy, “Ortadoğu’nun yeni hakimi Türkiye” demiş ve Araplar arasında yaptığı ankette en çok sevilen liderin Başbakan Tayyip Erdoğan olduğunu ifade etmiş. Günümüzde o kadar sıradan bir haber haline geldi ki, Türkiye’nin bölgesel güç olduğu. Oysa ki biz bundan daha yedi- sekiz yıl önce iflas eden İzlanda gibi savrulmuş durumda değil miydik? Ya da öyle hissediyorduk, öyle hissettiriliyordu. Şimdi ne oldu da biz komşularıyla sıfır sorun yaşayan, ‘çoklu’ dış politika izleyen, ekonomik krizde batmayan bir ülke olduk. Eğer bu sadece bir imajsa ve yanlışsa, öncekiler de öyleydi. Enflasyon, büyüme, ithalat, ihracat, işsizlik rakamları açıklayan kurumlar insanları yanıltmıştı. “Altının değerini sarraf bilir” diye bir söz vardır. Siyasi ve ekonomik istikrarın olmadığı dönemleri bilen kişileri dinlediğimizde, bugünün önemini kavrayamadığımız daha açık bir şekilde ortaya çıkıyor. ★★★ Türkiye bütün komşularıyla iyi geçinmekle hata etti.(!) Çünkü ülkeye Baas rejimi kurmak isteyenlerin önüne set çekildi. Yıllarca ülkeyi bu coğrafyaya hapseden klişe ya da retorik, el uzatıldığında ülkeye güç katacak komşu ivmesini reddetti. Ne zaman Yunanistan, İran, Suriye, Güney Kıbrıs, Suudi Arabistan’la, Rusya ile yakınlaşsak ciddi bir kriz kapıyı çalardı. Şimdi hepsi ile tokalaşmak, yürümek istemenin faydasını görüyoruz. Dolayısıyla tereddüt etmeden, “Evet Ortadoğu, evet Afrika, evet Balkanlar, evet Orta Asya, evet Uzak Doğu” desek ne kaybedeceğiz ki? Tabi meseleyi iyi anlatmak için maalesef dolaşımda olan bölge adlarını kullanıyoruz. Yoksa hiçbir yer bizim için ‘orta’ ya da ‘uzak’ değildir. Komşudur, pazardır. Çünkü benzer kaderi paylaşmışlığımız vardır. Bu pörsümüş klişeye göre bütün dünya işini gücünü bırakmış Türkiye’yi bölmeye çabalamaktadır. Bu bir dönem toplumu motive etmiş olabilir, ancak artık iyiden iyiye geri götürüyor. Herkesin kendi sorunu varken niçin bizim haritayla vakti geçirecek ki? Ya da biz şimdi elimize bir başka ülkenin haritasını alıp yeniden biçimlendirmeye kalksak, ne kadar inandırıcı oluruz? Ölümle korkut, sıtmaya razı et. Bölünmeyle korkut, Baasçı fikri ülkeye egemen kıl. Söyler misiniz, İstanbul sokaklarında rastlamadığınız ülke insanı kaldı mı? Her gün yeni bir ülkeyle daha vize kalktı haberini duyunca mutlu olmuyor musunuz? Geçen gün vapurda sohbet ettiğim Arjantinli iki genç, yeni bir dönemin başladığının somut örneği idi. ★★★ Türkiye’nin geleceğine dair ‘ulu rüya’ görenler ve onların etkilediği insanlar, ülkeyi doğru bir yere taşıyorlar. Etnik ve dini çatışmalardan arınmış bir bölge isteyen Türkiye, zaten bir ülke hariç herkesi de memnun etmeyi başarmıştır. Belki de o ülkeyi memnun edemediği için diğerlerini memnun etmiştir. Çünkü o ülkenin memnuniyeti genellikle diğer ülkelerin ve halkların mutsuzluğu oluyor. O ülkede yaşayan halklar bile ‘artık yeter’ diyecek hale geldi. Çizdiğimiz bu tablonun kuru hamasetten arınması gerektiğini söylemek bir vecibe. Yoksa bir ülkenin gerçeklerle örtüşmeyen, kontrolsüz hayaller kuran makyajlı devlet başkanının ifadelerinden ne farkı kalır ki? Oğuz saflığı değil aklıselim, etnik değil evrensel, tekil değil çoğul bir strüktür ile yürüyecek Türkiye. Çünkü başka şansı yok. Bundan yüz yıl önce Çin ve ABD’nin dünyaya yön vereceği kestirilebiliyor muydu? Her şey inanmakla başlıyor ama yetmiyor. Fiil olmadan inanışın kıymeti yok. } Çevre sorunlarını S AYF A 9 SEKTÖREL 28 OCAK 2011 } çözmeden enerji yatırımlarını artırmak zor ENERJİ projelerinde çevresel açıdan yatırım sorunları, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) gerçekleştirilen zümre DİLŞAH toplantısında tartışıldı. Enerji KEFLİOĞLU Meslek Komitesi tarafından düzenlenen ve sektör mensuplarını bir araya getiren toplantının oturum başkanlığını Komite Başkanı M. Ata Ceylan yaptı. Sektörün 2011 yılına enerjik başladığını söyleyen Ceylan, “Yenilenebilir enerji kanunu ile ilgili beklenen değişiklik yasalaştı ve sektöre heyecan verdi. Şubat ayında rüzgar enerjisi ihalelerinin başlaması da sektörü oldukça memnun etti” dedi. Ceylan, ancak 31 Aralık 2010’da Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kararıyla yayımlanan elektrik dağıtım şirketlerinin tarifelerindeki değişikliğin sektörde şok etkisi oluşturduğunu belirterek, bu konunun tekrar ele alınması gerektiğini ifade etti. 2016’DA ENERJİ AÇIĞI Çevresel sorunların enerji yatırımlarının önünde engel teşkil ettiğini dile getiren Türkiye’nin enerji profili Yenilenebilir enerji kanunu ile ilgili değişikliğin yasalaşması sektörde heyecan yarattı. Yatırımcılara göre, Türkiye’nin 2019’da ihtiyaç duyduğu yaklaşık 17.2 bin MW’lik güç kapasitesinin kurulumu için önce çevresel sorunlar giderilmeli. Ceylan, şunları aktardı: “Ülkemizde 2010 yılı itibariyle kurulu güç kapasitesi 49 bin 87 MW. Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından hazırlanan 10 yıllık projeksiyon çerçevesinde 2019 yılında kurulu güç kapasitemizin 61.700 MW’ye çıkması öngörülmekte. Senaryoya göre, 17 bin 238 MW’lik ilave bir kapasite ihtiyacımız var. Mevcut yatırımlar dikkate alındığında, 2016 yılı itibariyle yüksek talep senaryosuna göre enerji açığı bekleniyor. Yatırımcılar da çevresel açıdan yatırım zorluklarını dile getiriyor. Dolayısıyla çevresel sorunları bitirmeden bu yatırımları artırmak zor olacak.” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Hayati Çetin ise, Türkiye’nin enerji politikalarına değindi. Çetin, Türkiye’nin enerji görünümünü enerji politikaları, strateji ■ Türkiye, dünyada enerji talebi en hızlı artan ülkelerden biri. ■ Türkiye enerji politikalarını ve stratejilerini hayata geçirmektedir. ■ Enerji verimliliği dışa bağımlılığı azaltmada ve arz güvenliği için en güçlü araçtır. belgeleri, mevzuat düzenlemeleri, birincil enerji talebi, elektrik enerjisi olarak sıraladı. DÜŞÜK TALEP-YÜKSEK ARZ EPDK Elektrik Piyasası Daire Başkanı Ahmet Ocak da, elektrik piyasasının büyüklüğüne ilişkin bir sunum yaptı. Arz güvenliğiyle ilgili en kötü durumun yüksek talep, düşük arz senaryosu olduğunu belirten Ocak, en iyi durumu ise düşük talep, yüksek arz senaryosu şeklinde açıkladı. Enerji projelerinde çevresel yatırım sorunlarına ilişkin hukuki durumu değerlendiren Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü Başkanı Avukat Süleyman Boşça ise, yasal düzenlemeler ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği hakkında bilgi verdi. Toplantıya İTO Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Naci Helvacı da katıldı. ■ Enerji kaynak çeşitliği içinde nükleer enerji yerini alacak. ■ Enerjide dışa bağımlı olan Japonya, Kore, İspanya gibi ülkeler enerji teknolojilerinde (çevrim teknolojilerinde) üstünlük sağlamışlardır. Geçtiğimiz yıl AVM’lere yapılan 30 milyar dolarlık yatırımın 10 milyon doları yabancı sermayeden oluşuyor. AVM yatırımlarının 2012’de 50 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. ÇEVRE ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Etüt ve Plan Dairesi Başkanlığı Daire Başkan Yardımcısı Ali Şahin, enerjinin sürekli, güvenilir ve ekonomik olarak karşılanması gerektiğini söyledi. Enerji projelerinde çevresel açıdan yatırım sorunları ve çözüme ilişkin bir sunum yapan Şahin, Türkiye’deki su kaynakları ve sektörlere göre su tüketimi hakkında sektör mensuplarını bilgilendirdi. Şahin, “Türkiye’nin 433 bin GWh olan hidroelektrik enerji potansiyeli, dünya toplam potansiyelinin yüzde 1’i, Avrupa’nın toplam potansiyelinin ise yüzde 16’sı civarında. Yılda 90 milyar KWh enerji denize akıyor. Yıllık kayıp 9 milyar dolar” diye konuştu. ■ Enerji teknolojilerinin desteklenmesine yönelik siyasi kararlılık var; mevzuat düzenlemeleri yapıldı. ■ Enerji kaynakları arama faaliyetlerine ağırlık verilmiş olumlu sonuçlar alındı. Bu çalışmalar devam edecek. AVM yat›r›m›n›n 3’te 1’i yabanc› sermaye AVM ziyaretçisi büyüteç altında AVM Yatırımcıları Derneği (AYD), ‘AVM Ziyaretçisi Büyüteç Altında’ başlığıyla 2010’da AVM’leri ziyaret eden tüketicilerin görüşlerini, tercihlerini, duygularını perakende sektörüne rehber olması amacıyla araştırıp ikinci defa kitap haline getirdi. Türkiye’de bu ölçekte 2009’da başlatılan ve bir ilk niteliği taşıyan araştırma, 18 ilde 1200 hane ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi. Müşterilerin satın alma ihtiyaçlarını karşılamak için tercih ettikleri noktalar değerlendirildiğinde, AVM’lerde 2009’a oranla 2010’da artış görüldü. Özellikle toplu gıda alışverişlerinde AVM’leri tercih edenler, Türkiye genelinde yüzde 22.4 oranla arttı. Yılda 9 milyar dolar denize akıyor 2011’de 1 milyon m2 kiralanabilir alan eklenecek Harcamaya paralel olarak AVM’leri ortalama ziyaret süresi 2009 yılına göre yarım saat arttı. AVM’leri ortalama ziyaret süresi; 2009 yılında 1 saat 53 dakika iken, 2010 yılında 2 saat 24 dakikaya çıktı. Türkiye genelinde harcama miktarı bakımından, toplu gıda, giyim ve kişisel bakım ürünlerinde düşüş yaşandığı görülürken; ayakkabı, ev tekstili, dekorasyon, oyuncak, kırtasiye ve elektronik ürünlerde artış kaydedildi. Müşterilerin 2010’da, 2009’a oranla 15 TL daha fazla harcama yaptığı belirlendi. Ziyaret başı harcamalarda özellikle üst sosyo-ekonomik sınıf müşteri sayısında önemli artış yaşanması dikkat çekti. ALIŞVERİŞ Merkezi Yatırımcıları Derneği’nin (AYD) araştırmasına göre, 2010 yılında açılan 21 AVM ile sektöre 750 bin metrekare kiralanabilir alan daha eklendi. 2011 yılında ise inşa ve planlama aşamasında bulunan projelerin tamamlanmasıyla sektörün 1 milyon metrekare kiralanabilir alan kazanacağı belirtiliyor. 1.2 milyar Araştırmaya ziyaretçi göre, Türkiye genelinde ■ 2010 yılında gerçekleşen 81 ilin ciro rakamı 27.5 milyar TL. sadece ■ Cironun 2011’de 30 milyar TL 46’sında olacağı tahmin ediliyor. AVM ■ 2010’da ziyaretçi sayısı bulunuyor. 1.07 milyar. 2010 yılında ■ 2011’de 1.2 milyar açılan ziyaretçi bekleniyor. AVM’lerin yüzde 58’i Ankara ve İstanbul’da yer alıyor. GAYRİMENKUL sektörünün 2010 yılı performansı, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) düzenlenen zümre toplantısında değerlendirildi. İTO Gayrimenkul Hizmetleri Meslek İLKER Komitesi tarafından düzenlenen ve BAŞÖZ sektör mensuplarını bir araya getiren toplantının oturum başkanlığını Komite Başkanı Azmi Sarıbay yürüttü. Sektörün sorunlarının da ele alındığı toplantıda, Komite Üyesi Metin Yeşil, komitenin 2010 faaliyetlerini aktardı. Toplantıya katılan Tapu ve Kadastro İstanbul Bölge Müdürü Ali Ataman ise, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 2010 yılında aldığı radikal bir kararla, pek çok ilde bulunan tapu sicil müdürlüklerinin ilçe bazında müdürlüğe dönüştürüldüğünü söyledi. Tapu sicil ve kadastro müdürlüklerini 2011 yılında daha çağdaş hale getireceklerini belirten Ataman, bütün müdürlüklerin elden geçirileceği bilgisini verdi. 30 MİLYAR DOLAR Toplantıda, Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Genel Sekreteri Nihat Sandıkçıoğlu da, 2010 yılına ait istatistiki veriler içeren bir sunum gerçekleştirdi. Alışveriş Merkezleri’ne (AVM) 2010 yılında toplam 30 milyar dolar yatırım yapıldığını bildiren Sandıkçıoğlu, bu rakamın 2012’de 50 milyar dolara çıkacağının hesaplandığını söyledi. 30 milyar doların oldukça büyük bir rakam olduğunu vurgulayan Sandıkçıoğlu, “Bu rakamın 10 milyar dolarını yabancı sermaye oluşturuyor” dedi. 2010 yılında 350 bin kişiye istihdam sağlayan AVM sektörünün, 2012’de bu rakamı 500 bin kişiye çıkaracağını ifade eden Sandıkçıoğlu, aktif olan AVM sayısını da 265 olarak bildirdi. Sandıkçıoğlu, bu AVM’lerin kiralanabilir alanlarının ise toplam 6.5 milyon metrekare olduğunu dile getirdi. Küresel pazarda farkedilmek gittikçe zorlafl›yor İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Elektrik Ekipmanları Meslek Komitesi, düzenlediği zümre toplantısında, kriz sonrası Türkiye’nin son durumunu masaya yatırdı. İTO Meclis Başkan Vekili Sami Yılmaz, toplantının sektör mensupları için verimli olacağını belirterek, komite üyelerinin değerlendirmelerinin önemini vurguladı. İTO Meclis Üyesi Nail Olpak ise, “Tüccarca gördüğümüz bir 2010 yılı vardı. Bir de sizin gözünüzle görelim” dedi. Toplantıya katılan Prof. Dr. Emre Alkin de, küresel pazarda fark edilmenin gittikçe zorlaştığını söyleyerek, krizde çarpıcı ve sıra dışı olmanın önemine dikkat çekti. Kriz dönemlerinin yeni icatlar için fırsat oluşturduğunun altını çizen EKONOMİ VE POLİTİKA Sayfa09_Sayfa 9.qxd 28.01.2011 00:21 Page 1 Prof. Dr. ERDOĞAN ALKİN [email protected] Liberalizmin gerçek anlamı nedir? Bazı sol düşünürlere göre siyasal ve toplumsal liberalizm olmadan iktisadi liberalizmin işlemesi imkansızdır. Karşıt fikirde olanlar ise, özgürlük ve insan hakları kavramlarının tarihsel gelişimine dikkati çekerek, liberalizm fikrinin yüzyıllar önce iktisadi kararlarda devlet yerine bireylere ağırlık verme mücadelesiyle doğup güçlendiğini savunuyorlar. ★★★ Şimdi içtenlikle ve yansız olarak her iki grubun da çelişkilerini tartışmaya çalışalım. Muhafazakarlarca liberalizm çoğu kez yalnızca piyasalara devletin müdahale etmemesi biçiminde anlaşılıyor. Oysa Batı ülkelerindeki tecrübelerin de gösterdiği gibi devletin elindeki gücün önemli bir kısmı topluma aktarılmadan ve bu aktarımı sürekli kılacak sağlam bir hukuk sistemi kurulmadan, serbest piyasa düzeninin de devamına imkan yoktur. Devlete insanların üstünde adeta metafizik bir anlam ve ağırlık verildikçe, mal, hizmet ve para piyasaları da müdahaleden kurtulamaz. “Devletin yüksek çıkarlarıyla çatıştığı anda demokrasi ve insan hakları askıya alınabilir” anlayışı hakim oldukça, liberalizme hayat verecek kurumlar oluşturulamaz. Toplumun önemli bir kesiti hâlâ devletten babalık bekliyor; üstelik bu beklentileri de fazlasıyla gerçekleşiyorsa, milleti liberalizmin faziletine inandırmak güçtür. Bunlar, liberalizmi yalnızca serbest piyasa ekonomisi olarak görenlerin düştükleri hatalar. Şimdi gelelim diğer grubun çelişkilerine… ★★★ Özgürlüğü, saf ve katkısız demokrasiyi, sınırsız insan haklarını savunanlar, sanki yanlış anlaşılma korkusu içindelermiş gibi iktisadi liberalizm ve serbest piyasa lakırdısını ağızlarına almaktan bile kaçınıyorlar. Hatta bazen açık, bazen de üstü kapalı olarak ekonomiye devlet müdahalesinin zorunluluğunu adeta özlemle vurguladıkları da bir gerçek. Oysa kendileri liberalizmin bir bütün olduğunu ileri sürdüklerine göre, piyasalara veya daha doğrusu bireysel iktisadi kararlara devlet müdahalesi ile özgürlük ve insan haklarının birlikte yürüyemeyeceğini idrak etmeleri gerek. Eğitim ve kültür düzeyleri, tarih bilgileri buna müsait. Ama nedense ideoloji ağır basıp onları bu çelişkiye sürüklüyor. Gerçek demokrasiyi ve açık toplumu savunanların kişisel ideolojileri ne olursa olsun, hem devlete öyle veya böyle, gereğinden fazla önem ve ağırlık verip hem de özgürlükleri ve insan haklarını hararetle savunma gibi bir çelişkiden kaçınmaları lazım. ★★★ İktisadi ve siyasal liberalizmden hangisine öncelik vermeli? Bunun kestirmeden yanıtı, böyle bir sorunun yersiz ve anlamsız olmasıdır. Liberalizm bir bütündür. Ne siyasal liberalizm olmadan iktisadi özgürlükler işler, ne de iktisadi liberalizm olmadan siyasal ve toplumsal özgürlükler… İkisinin de yarım yamalak uygulandığı ülkelerin çağdaşlıktan uzak kalmasının nedeni de herhalde bu olmalı. Prof. Dr. Alkin, “Dikiş makinesi, yürüyen merdiven, asansör, telefon, mikrofon, radyo ve radyasyon saptama cihazı, ilk nükleer çalışmaların ortak noktası kriz dönemlerinde icat edilmiş olmalarıdır. Krizde çarpıcı, sıra dışı ve marifetli olmak gerekir. Bugünkü durumumuz, üretim ve ihracat dışa bağımlı halde, dış ticaret açığı ve cari açık yapısal bir özellik arz ediyor. Dış ticaret açığının daraltılması için bugüne kadarkilerden daha farklı yaklaşımlar gerekiyor. Sadece mal alıp satma dönemi kapandı. Aynı iş, aynı ürün ve aynı hizmet çok kalabalık bir piyasada sunuluyor. Küresel pazarda fark edilmek gitgide zorlaşıyor” şeklinde konuştu. DİLŞAH KEFLİOĞLU BULMACANIN ÇÖZÜMÜ SOLDAN SAĞA: 1- Ahmedinejad… 2- Kia… Adi senet… 3- Bnb… Hak… Tapu… 4- Elidor… Do… 5- Lays… İn… Boza… 6- Ni… Mali… 7- Banat… Leh… Ta… 8- Cr… Barça… 9- Olips… Cıs… 10ki… AA… Livane… 11- Ara… Aut… Em… 12Jacobs… En... Ta. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1- Akbil… Blokaj… 2Hin… Ana… Lira… 3- Mabeyinci… Ac… 4- ls… Arpa… 5- Dahi… At… Saab… 6- İdadi… Us… 7Nikon… La… LT… 8- Es… Merci... 9- Jet… Bahçıvan… 10- Anadol… Asa… 11- Depozit… Net… 12- tU… Artema. Sayfa10_Sayfa 10.qxd 28.01.2011 00:23 Page 1 } } SAYFA 10 MEVZUAT 28 OCAK 2011 Halk Bankası’ndan yerli makine üreticisine destek ‘Türk malı’ belgesine sahip yerli makine üreticisi, Halk Bankası’nın sunduğu 6 farklı kredi paketinden yararlanabilecek. Kredi, 10 yıla kadar vadeli ve TL için yüzde 7’lerden başlayan faiz oranlarında olacak. HALK Bankası ile Makine İhracatçıları Birliği, yerli sanayicinin önünü açmak için bir kredi anlaşması yaptı. Makine İmalat Sanayi Destek Paketi kapsamında, yerli makine üreticisinin SOYHAN ALPASLAN finans kaynaklarına kolaylıkla ulaşması hedeflendi. İmzalanan protokolle makine imalatçısına; işletme kredisi, Ar-Ge, know-how, inovasyon ve patent destek kredisi verilecek. Makine alıcılarına da yatırım ve işletme kredisi kullandırılacak. Makine üretiminin teşvik edilmesi ile makine ihracatının artırılması ve ithalatın kısılması bekleniyor. Bu, cari açığın aşağıya çekilmesi anlamına gelecek. TÜRK MALI BELGESİ Kredinin en önemli ayaklarından biri de, başvuran firmaların üretimlerindeki yerellik oranı. Kredi kullanmak isteyen firmalar, ürettikleri makinelerin Türk malı olduğuna dair Makine İhracatçıları Birliği’nden belge alacak. Firmaların ‘yerli’ sayılması için oran en az yüzde 50 olarak belirlendi. Kredi, 10 yıla kadar vadeli ve TL için yüzde 7’lerden başlayan faiz oranlarında olacak. Yabancı para cinsinden ise faiz oranları yüzde 3–4.5 düzeyinde seyredecek. KREDİ PAKETİ Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) ve Halk Bankası’nın imza attığı protokol kapsamında, Birlik üyesi imalatçılara ve müşterilerine Türk lirası ve döviz cinsinden kullandırılacak Makine Alım Kredisi, tutarın azami yüzde 75’ini karşılıyor. Kredi, ödemesiz dönem dahil olmak üzere azami 10 yıl vade fırsatı sunuyor. Üreticilere Hammadde ve Ara Mal Alım Kredisi, Ar-Ge, İnovasyon ve Patent Destek Kredisi sunuluyor. Makine Alım Kredisi çerçevesinde, işletme kredisinin vadesi ise ödemesiz dönemle birlikte 4 yıla kadar uzuyor. Kredilere uygulanacak vade, faiz oranı ve kredilendirilecek azami oran, firmaların kredi rating notu, verimliliği, piyasa ve sektörel koşullar, kredi konusu makinenin üretilip faaliyete geçmesi ve verimli kullanım süresine göre belirleniyor. 6 FARKLI KREDİ VAR İmalatçı ve alıcıların farklı gereksinimleri göz önünde bulundurularak oluşturulan Makine İmalat Sanayi Destek Paketi, 6 farklı kredi seçeneğinden oluşuyor. Üreticiler İçin Makine Alımına Yönelik Yatırım Kredisi, Hammadde ve Ara Mal Alımına Yönelik İşletme Kredisi, Ar-Ge, İnovasyon ve Patent Destek Kredisi, Gayrinakit Destek Kredisi, Müşteriler İçin Makine Alımına Yönelik Yatırım ve İşletme Kredisi olmak üzere 6 farklı kredi seçeneği içeriyor. N LARI ASI K A ALACNDIRILM LA DA YAPI PSAMIN KA Emekli personelin sosyal güvenlik destek primi kesintileri Sosyal güvenlik maddesine göre belirlenen 12’nci kurumlarından emekli aylığı gelir basamağının yüzde 10’u alanların, ticari organizasyonların oranında sosyal güvenlik destek içinde olmaları halinde primi öderler. Sosyal güvenlik ödemeleri gereken sosyal destek primi ödemesi güvenlik destekleme primi: gerekenlerden bu kanunun yayım Şirket ortakları ile yönetim tarihinden önce aylık bağlananlar kurulu üyelerinden emekli maaşı kanunun yayımını, daha sonra alan ve detayını aşağıda tekrar gerçek veya basit usulde belirttiğimiz şirketlerde kurucu gelir vergisi mükellefi olanlar ise ortak, yönetim kurulu üyesi veya mükellefiyetin başladığı tarihi MEHMET TÜRKER gerçek usulde ticari, zirai veya takip eden aybaşından itibaren üç İTO Meclis Üyesi serbest meslek kazançları ay içinde Kuruma yazılı bildirimde Mali Müşavirler dolayısıyla vergi mükellefi bulunmak zorundadırlar. Bu süre olanların, bu durumları nedeniyle içinde Kuruma yazılı bildirimde Meslek Komitesi Sosyal Güvenlik Kurumlarından bulunmayanlar ile Kurumca tespit aldıkları emekli maaşlarıyla ilgili olarak, edilemeyenlerden sosyal güvenlik destek 01.08.2003 ile 01.01.2004 tarihlerinden primi, 53’üncü maddeye göre hesaplanarak 01.10.2008 tarihine kadar olan uygulama ile tahsil edilir. 01.10.2008 tarihinden sonraki uygulamaları iki 4956 sayılı Kanun 02.08.2003 tarihli 25187 bölümde değerlendireceğiz. sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olup, ■ 01.10.2008 tarihine kadarki uygulama: yukarıda bahsettiğimiz madde, kanunun Ağustos 2003 ayında yayımlanan 4956 sayılı yayımı tarihinde yürürlüğe girmektedir. “Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Ocak 2004 ayında yayımlanan 5073 sayılı Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu “Sosyal Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri Kanunu’nun ve Tarımda Kendi Adına ve Sosyal Sigortalar Kanunu, Esnaf ve Sanatkârlar Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Kurumu Kanunu ile Tarımda Kendi Adına ve Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanununa Göre Gelir ve Aylık Almakta Kanun’un 44’üncü maddesiyle 1479 sayılı Bağ- Olanların Gelir ve Aylıklarında Artış ve Bazı Kur Kanunu’nun Ek:20 maddesiyle yapılan Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki değişiklik sonrasında madde şöyledir: Kanunun” 15’nci maddesiyle 1479 sayılı Madde 44- Bu kanuna göre yaşlılık aylığı Kanunun ek 20’nci maddesinde değişiklik bağlananlardan, ticari kazanç veya serbest yapılmış olup, bu değişiklik sonrası madde şu meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit halini almıştır: usulde gelir vergisi mükellefiyeti devam Ek: 20’nci Madde: Bu kanuna göre yaşlılık edenlerden, sosyal yardım zammı dahil aylığı bağlananlardan, 24’üncü maddenin (I) tahakkuk eden aylıklarından, aylığın numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına bağlandığı veya tekrar çalışmaya başladığı devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya tarihi takip eden aybaşından itibaren, başlayanların, sosyal yardım zammı dahil çalışmalarının sona erdiği ay dahil yüzde 10 tahakkuk eden aylıklarından, aylığın oranında sosyal güvenlik destekleme primi bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlanıldığı kesilir. tarihi takip eden aybaşından itibaren, Diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre çalışmalarının sona erdiği ay dahil yüzde 10 yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan, oranında sosyal güvenlik destekleme primi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı kesilir. (5073 sayılı kanunla değişen kısım) dolayısıyla gerçek ve basit usulde gelir vergisi Diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre mükellefi olanlar çalışmaya başladıkları ayı yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan, takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının 24’üncü maddenin (I) numaralı bendinde sona erdiği ay dahil bu kanunun 50’nci belirtilen kapsamda çalışmaya başlayanlar, ‘Bu, hepimizin hoşuna gitmez mi?’ ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye’de 2009 yılında işten çıkarılan, işini değiştiren ya da işinden ayrılan 2.5 milyon kişiden sadece yüzde 8’inin kıdem tazminatı alabildiğini belirterek, “Biz bu ülkede öyle bir mekanizma oluşturalım ki, ister işinden ayrılsın, isten çıkarılsın, ister 1 ay çalışsın, ister 10 yıl, 30 yıl çalışsın, işçinin her halükarda hak edeceği bir tazminatı öngören sistemi kuralım. Bu, hepimizin hoşuna gitmez mi?” dedi. Dinçer, Hizmet-İş Sendikası’nın kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törende, çalışma hayatıyla ilgili birçok sorun bulunduğunu, bu sorunların hepsini tek tek çözmenin ve çalışma hayatının kalitesini artırmaya çalışmanın, sadece hükümetin değil, konuyla ilgili tüm tarafların ortak sorumluluğu olduğunu söyledi. Bakan Dinçer, kıdem tazminatı konusu gündeme geldiğinde de işçilerin itirazlarıyla karşılaştıklarını belirterek, “Açıkça sormak istiyorum. Türkiye’de 2009 yılında 2.5 milyon insanımız işinden çıkarıldı, işini değiştirdi ya da işinden ayrıldı. Bu 2.5 milyon insandan sadece yüzde 8’i kıdem tazminatı alabildi. Bu, sizce çok adil bir durum mu? Geri kalan yüzde 92’sinin kıdem tazminatı alma hakkını kim korumalı, kimin koruması için üzerine gidilmeli, baskı yapılmalı? Bu sadece Çalışma Bakanlarının sorunu olmamalı. Biz bu ülkede gelin hep beraber öyle bir mekanizma oluşturalım ki, ister işinden ayrılsın, isten çıkarılsın, ister 1 ay çalışsın, ister 10 yıl, 30 yıl çalışsın, işçinin her halükarda hak edeceği bir tazminatı öngören sistemi kuralım. Bu, hepimizin hoşuna gitmez mi?” şeklinde konuştu. Vergi kanunlarındaki değişiklikler İTO’da masaya yatırıldı çalışmaya başladıkları ayı takip eden ay başından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil, bu kanunun 50’nci maddesine göre belirlenen on ikinci gelir basamağının yüzde 10’u oranında sosyal güvenlik destek primi öderler. (5073 sayılı kanunla değişen kısım) Sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekenlerden bu Kanunun yayım tarihinden önce aylık bağlananlar Kanunun yayımını, daha sonra tekrar gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ise mükellefiyetin başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmak zorundadırlar. Bu süre içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmayanlar ile Kurumca tespit edilemeyenlerden sosyal güvenlik destek primi, 53’üncü maddeye göre hesaplanarak tahsil edilir.” 5073 sayılı kanun, 20.01.2004 tarihli 25360 sayılı Resmi gazetede yayımlanmış olup, yukarıda bahsettiğimiz madde kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girmektedir. Bu kanun maddelerinde yer alan maddelerle ilgili açıklamamız şöyledir: 1- 1479 sayılı Bağ Kur Kanunu’nun 24’üncü maddesinde, kimlerin sigorta sayılacakları belirtilmiş olup, bu maddede; a) Meslek odalarına kayıtlarını yaptırmış vergi mükellefi olan gerçek kişiler, b) Kollektif şirketin ortakları, c) Adi komandit şirketlerin sorumlu olan ve olmayan ortakları, d) Limited şirketlerin ortakları, e) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortakları, f) Donatma iştirakleri ortakları, e) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları; olup bunlar Bağ Kur’a (5510 sayılı yasaya göre 4/b kapsamında) sigortalı olmaları gerekmektedir. 2- 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunun 50 inci maddesi “prim oranları hesaplaması”, 53’üncü maddesi primlerin ödenmesi başlığını taşımaktadırlar. Yukarıda yasal mevzuat açıklamasını yaptıktan sonra, bu maddelerin uygulaması şu şekildedir: Sosyal Sigortalar Kurumu veya Emekli Sandığı’ndan emekli olup, emekli aylığı alan kişilerin, 1479 sayılı Bağ Kur Kanunu’nda sigortalı olmaları tadat edilen işyerlerinde kurucu ortak veya yönetim kurulu üyesi olanların, bu görevlerine başlamaları halinde Bağ Kur Müdürlüğüne müracaat ederek işyeri dosyası açtırarak bu numaraya ilgili olduğu ayı takip eden ayda, 12’nci basamakta belirlene Bağ Kur priminin yüzde 10’u oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi ödemesi gerekmekte idi. Bu primi ödemeyenlerin tespiti halinde, kendilerinden gecikme zamlı olarak tahsil edilmesi söz konusu olup, aldıkları emekli aylığının kesilmesi söz konusu değildir. 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun Ek 20’nci maddesinde belirtilen, vecibelerini yerine getirmeyen emekli aylığı alan müteşebbislerden alınması gereken primlerin ödenebilecek seviyede gecikme zam cezasının düşük tutulması için Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri ile görüşerek ve de bu primlerin tahsilinde uygulanması mümkün olan zaman aşımı süreleri varise bu sürelerin göz önüne alınarak ödenmeyen primin ana parası olduğu gibi, gecikme zammının düşük bir oranda uygulanarak emekli olan kişilerden tahsili için gerekli kolaylığın sağlanmasının teklif edilmesi gerekmektedir. ‘VERGİ Kanunlarında Yapılacak Değişiklikler ve Matrah Artırımı, Stok ve Bilanço Düzeltilmesi’ konulu seminer, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını İTO Genel Sekreter Yardımcısı Selçuk Tayfun Ok’un yaptığı toplantıda, yenilenen Ticaret Kanunu hakkında görüş bildirildi. Oturum Başkanlığını İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Sezai Onaral’ın yürüttüğü seminerde, İTO Müşaviri Dr. Veysi Seviğ de yer aldı. Toplantıda Sosyal Güvenlik Uzmanı Dr. Resul Kurt ‘Sosyal Güvenlik ve İş Mevzuatında Yapılan Değişiklikler’, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Tahsilat Grup Müdürlüğü Tahsilat Müdürü Halil Tekin ‘Kesinleşmiş-İnceleme ve Tarhiyat Safhasındaki Alacaklar’, Yeminli Mali Müşavir Burhan Gezgin ‘Matrah Artırımı’, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Bumin Doğrusöz de ‘Kesinleşmemiş Dava Safhasındaki Alacaklar’ hakkında katılımcıları bilgilendirdiler. Baş Hesap Uzmanı Muharrem Uzunoğlu ise genel bir değerlendirme yaptı. NALAN SÖYLEMEZ Haftaya: 01.10.2008 tarihinden sonraki uygulama Yeni Türk Ticaret Kanunu’na genel bir bakış (2) PROF. DR. HÜSEYİN ÜLGEN Türk Ticaret Kanunu Komisyonu Taşıma Hukuku ve Sigorta Hukuku Alt Komisyonları Başkanı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda haksız rekabete ilişkin hükümlerle ticaret hayatındaki tüm oyuncuların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması amaçlanmış, dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar (münferit bazı haksız rekabet halleri) günümüz koşulları dikkate alınarak saptanmıştır. Taksitle satış sözleşmelerine ve tüketici kredilerine ilişkin ilanlara müdahale getirilmiştir. Basın, yayın, iletişim ve bilişim kuruluşlarının sorumluluğu düzenlenmiştir. Ticari defterler bakımından Türkiye Muhasebe Standartları ön planda tutulmuş, elektronik ortamda ya da dosyalama suretiyle tutulan defterlerle ilgili olarak hüküm konulmuştur. Yılsonu finansal tabloları ile ilgili düzenlemeye yer verilmiş, ticari defterlerin ibrazı ve defterlerin tümüyle incelenmesi saklı kalmak üzere ticari defterlerin özel delil olması hakkındaki hükümlere yer verilmeyerek ticari defterlerle ispat anılan boyutu ile kaldırılmıştır. Aracılık faaliyeti olarak sadece acentelik düzenlenmiş, ticari işleri tellallığı, Borçlar Kanunu’nda tellallığa ilişkin hükümler yeterli görülerek Ticaret Kanunu’na alınmamıştır. Acente bakımından uygulamada büyük önem taşıyan denkleştirme istemi kabul edilmiştir. Ticaret şirketleri kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketler kabul edilmiş ve ticaret şirketlerinde ultra-vires (sınırlı ehliyet) terkedilmiştir. Ticaret şirketlerinin birleşmesi ve tür değiştirme ayrıntılı bir düzenlemeye tabi tutulmuş, bölünme de düzenlenmiştir. Böylece birleşme, bölünme, tür değiştirme sağlıklı bir sistem içinde gerçekleşebilecektir. Türk hukukunda büyük bir noksanlık olarak gözlenen şirketler topluluğu düzenlemesine yer verilmiş hakimbağlı şirket ilişkileri düzenlenmiş pay ve oy oranlarının hesaplanması, karşılıklı iştirak, bildirim, tescil ve ilan yükümlülükleri, raporlar ve sorumluluk ve özel denetim konularında hükümler sevk edilmiştir. Hakim şirket, topluluk itibarının, topluma ve tüketiciye güven veren bir düzeye ulaştığı hallerde, bu itibarın, kullanılmasının uyandırdığı güvenden sorumlu tutulmuş, böylece kanunun sisteminde bir genel ilke olarak sürekli göz önünde tutulmuş olan tüketicinin korunması ilkesinin somut uygulamalarından birine açık bir hükümle yer verilmiştir. Anonim ve limited şirketler ile ilgili olarak çok önemli değişikliklere ve düzenlemelere yer verilmiştir. Her şeyden önce, tek kişi ortaklık (tek kişi anonim ortaklığı/ tek kişi limited ortaklığı) kavramına ve düzenlemesine yer verilmiş olması belirtilmelidir. Şirket kuruluşları basitleştirilmiş; daha sade, daha yalın hale getirilmiştir. Gerek anonim gerekse limited şirketler, kurucuların kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan şirket sözleşmesinde sermayenin tamamını şartsız taahhüt etmeleri ve anonim şirket ya da limited şirket kurma iradelerini açıklamaları ile kurulur. Anonim şirketlerde taahhüt edilen payların en az yüzde 25’inin tescilden önce, gerisinin de tescili izleyen 24 ay içinde ödenmesi gerekir. Limited şirketlerde nakit kısmın hemen ve tamamen ödenmesi gerekir. Her iki şirket bakımından tescil ve ilan söz konusudur. Ayni sermayeye cevaz verilmiştir. Devamı haftaya… İhracata İlk Adım Programı’na son başvuru tarihi 11 Şubat İSTANBUL Ticaret Odası, Madrid Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğiyle yürüttüğü İhracata İlk Adım Programı sayesinde bugüne kadar hiç ihracat yapmamış firmaları ihracatçı yapıyor. Programın 7’nci etabı ise şubatta başlayacak ve 20 firma, 4 ayda 30 saatlik bire bir danışmanlık eğitimi alacak. Şubat ayındaki programa katılmak isteyen firmaların en geç 11 Şubat’a kadar İTO’ya başvuruda bulunması gerekiyor. Bilgi: [email protected] [email protected] Sayfa11_Sayfa 11.qxd 28.01.2011 00:25 Page 1 } S AYF A 1 1 GÜNCEL 28 OCAK 2011 } İstanbul’un ‘çok kültürlü yüzü’ İTO’da sergilenecek FEDAİ YILDIRIM AB ve Türkiye arasındaki diyaloğun geliştirilmesi, toplumlar arasındaki önyargıların ve bilgi eksikliklerinin giderilmesi için İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve dönemin fotoğraf sanatçıları, fotoğraf sergisinde bir araya geliyor. İTO bünyesindeki AB Bilgi Merkezi’nin 2010’un Mart ayı ile 2011’in Şubat ayı faaliyet planı çerçevesinde, 10 Şubat 2011 tarihinde ‘Çeşitlilikte Birlik’ temalı İNSANBUL Sergisi açılacak. İTO’nun Eminönü’ndeki merkez binasındaki sergi, 16 Şubat’a kadar ziyaret edilebilecek. ‘Çeşitlilikte Birlik’ temasıyla oluşturulacak sergide; Yüz Bin Yüz (100100) Projesi ekibinin çalışmalarının yer alacağı çok sayıda resim bulunacak. 100100 Projesi ekibi adına açıklama yapan Herman Artuç, sergi ve proje hakkında şunları İstanbul’un çok kültürlülüğü, 10-16 Şubat 2011 tarihleri arasında İTO’da gerçekleştirilecek ‘Çeşitlilikte Birlik’ temalı İNSANBUL Fotoğraf Sergisi’nde anlatılacak. söyledi: “İnsanları aidiyetleriyle değil, insan oluşlarıyla görmeye ve tanımaya ihtiyaç var. Birbirimizi daha yakından tanıdıkça, dünya halkları arasındaki ortak noktaları keşfettikçe, karşılıklı korkular ve önyargılar da ortadan kalkacak. Farklı coğrafyalarda yaşayan insanlar arasında kalıcı ve sürdürülebilir bir birliktelik kurulabilecek.” ORTAK PAYDA İNSAN İlk kez 2006 yılında başlanan 100100 Projesi, dünya kültürünün ortak paydasının ‘insan’ olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Projenin 20 yıl süreceğini öngören 100100 ekibi, bugüne kadar her yaştan, meslekten ve sosyal gruptan 7 bini aşkın insanın fotoğrafını çekti ve çekmeye de devam ediyor. Ekip, projenin insanlık ve dünya barışı için değerli bir çalışma olduğuna inanıyor. Artuç, “Ayrıca dünyanın ve Türkiye’nin her yerinden insanın aynı anda görülebileceği İstanbul’daki insanların fotoğraflarıyla 21. yüzyıldaki İstanbulluların bir arşivini oluşturduğumuza inanıyoruz” dedi. Artuç, proje boyunca 100’e yakın ülkeden insanı fotoğraflayarak, İstanbul’daki insanların çeşitliliğini ve şehrin çok kültürlü yapısını belgelemiş olduklarını ifade etti. Ça€lar, Veteran Futbol Tak›m› antrenman›nda Ralli ödülleri sahiplerini buldu İSTANBUL Ticaret Odası Meclis Başkanı İbrahim Çağlar, 20 Ocak Perşembe akşamı yapılan Veteran Futbol Takımı antrenmanına katılarak, Meclis Üyeleriyle birlikte top koşturdu. Düzenli olarak spor yaptığını 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul Ralli Şampiyonası’nda ödüller düzenlenen törenle sahiplerini buldu. VIA/Hotel’de gerçekleşen ödül töreninde şampiyonlar ve birinciler kupalarına kavuştu. İstanbul Otomobil Sporları Kulübü Başkanı ve İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi Hilmi Orbay, törende yaptığı konuşmada, amatöründen profesyoneline vazgeçilmez olan İstanbul mahalli şampiyonasını gerçekleştirmelerinde katkısı olan başta 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve VIA/PORT olmak üzere tüm sponsorlara teşekkür etti. Şampiyona yarışma direktörü Vedat Bostancı da, sportif olarak mücadelenin en üst seviyede yaşandığı şampiyonada çalışan tüm görevlileri gösterdikleri üstün gayret için kutladı. Törende önce motorsporları internet sitesi www.rally-sport.com‘un üyelerinin seçtiği ‘2010’un En İyileri’ ödülleri dağıtıldı. Ardından İstanbul mahalli şampiyonasının birincisi Menderes Okur, ikincisi Ünal Şenbahar ve üçüncüsü Ferhat Tanrıbilir kupalarını Hilmi Orbay’ın elinden aldılar. Şampiyonanın genel klasmanında ilk üçe giren co-pilotlar Aras Dinçer, Bahadir Gücenmez ve Cem Bakançocukları kupaları da Vedat Bostancı tarafından takdim edildi. Gecede sınıf ve gruplarda dereceye giren yarışmacılara ödüllerinin verilmesinin ardından 2011 sezonu için çalışmaların başladığı müjdesi de misafirlerle paylaşıldı. belirten Çağlar, takımın temposuna ayak uydurmakta zorlanmadı. Son derece zevkli ve çekişmeli geçen çift kale antrenman maçında ter atan Meclis Üyeleri, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile yapacakları maçın hazırlıklarına başladılar. İTO Spor Kulübü Başkanı ve Meclis Üyesi Atilla Örsel’in de izlediği antrenmandan sonra yapılan mangal partisinde Veteran Futbol Takımı ile birlikte yemek yiyen Meclis Başkanı Çağlar oyunculara moral verdi. İLKER BAŞÖZ TÜRKİYE İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Torba Kanun Tasarısı’nı İstanbul’da düzenleyeceği seminerde tüm yönleriyle masaya yatıracak. “Torba Yasa İle Getirilen Yeni Düzenlemeler” başlıklı seminer, 8 Şubat 2011 günü İstanbul Conrad Otel’de yapılacak. TİSK Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hakkı Matraş’ın açılış konuşmasını yapacağı seminerde, konunun uzmanları da görüşlerini aktaracaklar. Bilgi: 0312 439 77 17 BULMACA Ö€rencilere ‘Lokum’lu AB tan›t›m› İSTANBUL Ticaret Odası Avrupa Birliği (AB) Bilgi Merkezi, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun hazırladığı ‘Lokum’ isimli hikâye ile İstanbul’daki ilköğretim 2. ve 3. sınıf öğrencilerine Avrupa’yı anlatıyor. Miniklere Avrupa’yı, kitabın başkarakteri, Türkiye’nin geleneksel şekerlemelerinden ‘Lokum’ aktarıyor. Lokum’la çocuklar AB’nin kuruluşundan üye ülkelerin coğrafyasına ve kültürüne kadar birçok konuyu eğlenceli bir şekilde öğreniyorlar. Hikâye, 9 Mayıs 1950 yılında Robert Schumann tarafından temeli atılan AB’nin kuruluşuyla başlayarak, ülkeleriyle ve değerleriyle devam ediyor. Avrupa masal üslubuyla anlatılarak, çocukların hikâyeye etkin katılımını sağlamak için de sorular soruluyor. Ziyaret edilen okullardaki öğrencilere kalem, defter, silgi ve kalemtraştan oluşan bir set İlk gün heyecanı! çocuklarda çocuk doktorları, kaşıntı ve Merhaba, ben mesleğimin en bilinen kabartılarda alerji uzmanları, bazen adıyla bir dermatoloğum, yani “Deri ve gözcüler, dahiliyeciler, güzellik Zührevi Hastalıklar” uzmanı eski adıyla uzmanları, berberler, otçular, “Cildiyye” veya Frenk söyleyişiyle kozmetikçiler, eczacılar, komşular, “Dermatoveneroloji” uzmanı. Bugün ilk arkadaşlar, anneler, babalar, hala, yazıda sizlere merhaba demek için teyze vb. akrabalar olmak üzere buradayım ki, girişte de bunu demiştim “meslektaşlarımızın” sayısı saymakla zaten. Belirsiz bir süre için bu köşede bitmez. Hekim olanlar yine de biraz sizlerle uzmanlık dalım olan deri temkinli yaklaşırken, diğerlerinin hastalıkları ve doğal olarak zührevi önerileri çok net, kesin ve kendinden hastalıklar konularında sohbet edeceğiz. emin gelmektedir. Anlattıkları Benim nereden çıktığımı, ne alakayla PROF. DR. hurafelere, kulaktan kulağa yayılan burada olduğumu da muhakkak merak ERTUĞRUL abuk yorumlara inanılmaması edenleriniz olacaktır. Kısaca onu da mümkün değildir! Bizden bile açıklamak isterim. Sn. Murat Yalçıntaş’ın H. AYDEMİR inandırıcı olabilirler, hatta bize bile “Rapunzel” başlıklı saçla ilgili yazımı İstanbul Üniversitesi okuması, bendeki “muharrirlik Cerrahpaşa Dermatoloji AD önerilerde bulunabilirler. Ayrıca bir Deri Zührevi Hastalıklar gün deri hastalığıyla elimize düşmeyen istidadının” keşfine neden oldu ve Sn. Derneği Başkanı diğer hekim arkadaşların en çok Yalçıntaş’ın teklifini kıramayarak ikinci sevdiği espri ise “Dermatolojide ne dönem yazarlık hayatıma başlamış oldum. sürersen sür iyileşen ve ne sürersen sür iyileşmeyen (Birincisi 1999 yılında 9 ay süreyle Milliyet gazetesinin iki tür hastalık vardır” esprisidir ki, bu düşüncelerini Vitrin ekindeki sponsorluklu bir köşede haftalık deri değiştirmeleri bir küçük kaşıntıya bakar. hastalıkları konulu yazılar şeklindeydi.) ★★★ ★★★ Bu kişisel girişten sonra branşımın toplumda bilinen ve bilinmeyen özelliklerinden söz ederek sohbetlerimize başlamak istiyorum. Bizim branşımız, ne yaptığı, ne işe yaradığı, etki ve yetkilerinin ne olduğu en az tanınan tıp dallarından biri, belki de birincisidir. Aynı zamanda güzellik ve kozmetik bağlantılı yönleriyle üzerinde en çok konuşulan, magazin haberlerinde en çok yer bulan, başka branşlardan doktorların olduğu gibi doktor olan olmayan herkesin de en çok karıştığı, tanı ve tedavi önerileri verdiği, bizim iş yükümüzü hafifletmeye çalıştığı bir branştır. Başta diğer branşlardan uzmanlar, özellikle ağızda KBB uzmanları ve diş hekimleri, genitalde jinekologlar ve ürologlar, TİSK, Torba Yasa’yı seminerde tartışacak Eskiden başka bir uzmanlık alanını kazanamayanların branşı gibi bakılan, pek de adam yerine konmayan uzmanlık dalımız, değişen koşullar nedeniyle günümüzde en yüksek puanla asistan alan dallardan biri haline gelmiştir ve bu başarıyı da çoğunlukla bayanlar göstermektedir. Bunun sonucu olarak da ülkemizdeki bayan dermatologların oranı yüzde 70 civarına yükselmiştir. Benim için bu olayın iyi yanıysa tüm erkek dermatologlarla birlikte nesli tükenen canlılar kapsamında korunmaya alınmam oldu. Zaten uzun zamandır eski eserleri koruma derneğinin de koruması altında olduğum için bu katmerli koruma çemberiyle kendimi bayağı güvende hissediyorum. hediye ediliyor. Ayrıca Lokum’la Avrupa’ya ve Lokum Tatilde isimli hikâye kitapları dağıtılıyor. Bu çerçevede bugüne kadar İbrahim Hakkı Konyalı İlköğretim Okulu (Çengelköy), Melahat Şefizade İlköğretim Okulu (Kadıköy), Yeniköy Örfi Çetinkaya İlköğretim Okulu (Arnavutköy) ve Büyük Esma Sultan İlköğretim Okulu (Beşiktaş) ziyaret edilerek öğrenciler bilgilendirildi. YAHYA GÜL Kaportanın tamamı bize aittir Bizim branşımız, adı üstünde “Deri” sağlığı, bakımı ve hastalıklarıyla uğraşır, ama deri kavramının içerisine derinin doğal uzantıları olan ağız içerisi, cinsel organlar, ayrıca saç ve tırnak gibi derinin ekleri de girer. Kabaca söylersek, kaportanın tamamı (anten, silecek, ayna vb. her şey) bize aittir. Genelde bu kapsama alanı çok iyi bilinmediği için yanılgı ve tereddütlere neden olur. Muayenehaneden çıkarken “Tırnağımda da bir şey var ama doktor bey acaba anlar mı?” veya yanıma geldiğinde “Dışarıda bekleyenlerin hiçbirinin sivilcesi yok, acaba onlar niye gelmişler?” soruları sık rastladığımız sorulardır. Ek olarak branşımızın uzantısı olan “Cinsel temasla bulaşan hastalıklar=veneriyen hastalıklar=zührevi hastalıklar” işimizin önemli bir parçasını oluşturur. Bunların da çoğunluğu (AIDS’de daha az ve daha geç dönemlerde deri belirtisi olmaktadır) başta cinsel organlarda olmak üzere derinin her yerinde görülebilen deri döküntüleriyle kendilerini gösterirler. Tıp dalımızın bu bölümü adını, aşk tanrıçası olan “Venüs veya bizdeki eski söylenişiyle Zühre’den” alır. (“Veneroloji” ve “zührevi hastalıklar” adları buradan gelir.) Hastalığın suçunun bizde değil, aşk tanrılarında olduğunu ifade etmek için (şeytana uydum gibi!) bu isimlerle anılır. Genellikle de önlemlerimizi almadan deplasman karşılaşmalarına çıkar, sonra da sıkılmadan Venüs’ü suçlarız. Nedensel olarak da görüntüsel olarak da çok çeşitli bir hastalıklar yelpazemiz vardır ve çoğu halk arasında da diğer doktorlar tarafından da tanınmayan hastalıklardır. Yine de herkes karışmaktan kendini alamaz. İlk gün için sözü fazla uzatmadan “Deride olan her belirti deri hastalıkları uzmanına danışılmalı” veciz sözüyle yazıma son vermek istiyorum. Daha sonraki yazılarda hastalıklarla ilgili, dozunda açıklamalar ve ayrıntılarla devam edeceğiz. Sağlıcakla kalın! Haz›rlayan Nalan M. ALAKENT [email protected] SOLDAN SAĞA: 1- Komşumuz İran’ın Cumhurbaşkanı… 2- Picanto ve Rio modellerini üreten Güney Koreli otomotiv firması… Bir borç ve hak doğurmak veya bir borcu ya da hakkı kanıtlamak amacıyla oluşturulan, borçlunun imzasını içeren belge… 3- “Binbaşı” için kullanılan kısaltma… Emek karşılığı ücret… Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge… 4Unilever’in şampuan markalarından biri… Bir nota… 5- Frito Lay’ın patates cipsi markası… Mağara… Arpa, darı, mısır, buğday gibi tahılların hamurunun ekşitilmesiyle yapılan koyuca, tatlı veya mayhoş içecek… 6- Nikel elementinin simgesi… Parasal… 7- Ülkemizin ilk diş fırçası üreticisi… Polonya halkından olan kimse… Uzaklık anlatan bir söz… 8Krom elementinin simgesi… Barcelona futbol takımının takma ismi… 9- Kent Gıda’nın bonbon şeker markalarından biri… Çocukları ateşe ve tehlikeli şeylere karşı uyarırken söylenen bir söz… 10- Bir bağlaç… Bir haber ajansımızı simgeleyen harfler… Artvin’in eski adlarından biri… 11- Güler soyadlı fotoğraf sanatçısı… Bazı top oyunlarında karşı takım oyuncularının vuruşuyla topun kalenin bulunduğu taraftan dışarı çıkması… İlaç, merhem… 12- Kraft Foods’un granül kahve markası… Genişlik… Tantal elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1- Akıllı Bilet olarak adlandırılan ve İstanbul genelinde ulaşım ücretlendirmesinde kullanılan cihaz… Bankacılıkta bir varlığın yetkili otoritelerin izni olmadan sahibi tarafından kullanılamaması durumu… 2- Kurnaz, cin fikirli kimse… Onun gibi yar olmaz… Yüz kuruş değerinde Türk para birimi… 3- Osmanlı Devleti’nde padişahların dışarıyla olan ilişkilerine bakan, buyruklarını ilgililere bildiren, bazı kişilerin dileklerini kendisine ileten görevli… Aktinyum elementinin simgesi… 4- Lesoto’nun internet kodu… Taneleri ekmek yapımında kullanılan bir bitki… 5- Olağanüstü yeteneği ve yaratıcı gücü olan kimse... Satrançta bir taş… 1937’de İsveç’te kurulan otomobil ve uçak şirketi… 6Lise derecesindeki okul… Akıl… 7- Japonya kökenli fotoğraf makinesi, objektif, mikroskop ve teleskop üreticisi bir firma… Lantan elementinin simgesi… Litvanya’nın plaka işareti… 8- Notada duraklama zamanı ve bunu gösteren işaretin adı… Başvurulacak yer veya makam… 9- Tepkili motorlarla çalışan, özel cihazların çıkardığı gazla basınç sağlanan, hızı çok olan uçak… Adını bir meslek mensubundan alan peynir markası… 10- Türkiye’de toplu olarak üretilen ilk otomobil markası… Baston… 11- Herhangi bir sorumluluk yerine getirilmediğinde karşı tarafça el konulacak olan para… Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi… 12(Tersi) Mızrapla çalınan bir çalgı… Eczacıbaşı Grubu’nun armatür markası. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 9. SAYFADA Sayfa12_Sayfa 12.qxd 28.01.2011 00:26 Page 1 } BAŞARI 28 OCAK 2011 Dünyan›n tarihini onar›yor SOYHAN ALPASLAN 51Þ7-)ŋ0.'4å0 ITM ANTARES Motorin Yakıtlı, Bacalı 17.200 - 21.500 - 27.520 - 41.280 - 59.170 - 68.800 kcal/h BOYAHANELER ITM MIZAR Motorin Yakıtlı, Bacasız 13.872 - 17.340 - 34.400 - 43.300 kcal/h TAVUK ÇİFTLİKLERİ SERALAR ÇADIRLAR PREFABRİK YAPILAR OTO YIKAMA ITM ZEUS Motorin/LPG Yakıtlı, Bacalı 61.750 - 103.200 kcal/h ILLIK ihracatı 1 milyon 250 bin dolar olan Hazerantik firmasının ünü dünyaya yayılmış durumda. Özellikle de İslam ülkelerine. İstanbul’a özgü sedef işlemeciliği olarak anılan eser-i İstanbul tarzı ahşap ve sedef eserlerin üretimini ve ihracatını yapıyor firma. Y [email protected] bağa g.tr denilen kaplumbağa kabuğunun menşei Şeysel FİRMANIN BAŞSEDEFKÂRI İMAM Adaları ve Endonezya. Eserlerin süslemesindeki fildişinin ve Katar ulusal müzelerinin eser restorasyonunda yer ahşabında kullanılan siyah alan Hazerantik firmasının baş abanoz ağacının menşei sedefkârı Hilmi Emekli. Emekli Afrika. Bazı ürünlerde ve ekibi; İstanbul Ticaret şimşir ve ceviz de Odası’nın sponsorluğunda kullanıyorlar. restorasyonu yapılan, Eminönü Yeni Cami Hünkar Kasrı’nın müze projesi kapsamında, müzede kullanılacak olan sedefli eserlerin yeniden imalatını gerçekleştirdi. 1. Abdülhamit, Nur-u HİLMİ Emekli’nin Osmaniye türbelerinin, Vakıflar ve Hazerantik’in Genel Müdürlüğü’nün ünü Türkiye bünyesinde bulunan ve müzede sınırlarını aşmış sergilenecek olan 93 adet birinci durumda. Dört yıl sınıf sedefli eserin, Süleymaniye önce kurulan Camii kapıları ve kürsüleri başta firmanın en önemli müşterileri arasında olmak üzere birçok tarihi eserin Katar Emiri’nin kız restorasyonunu, kurduğu kardeşi Hessa al ekibiyle yapan sedefkâr Hilmi Thani, MÜSİAD’ın Emekli, Başbakan’ın İstanbul’a eski başkanı, iş ISITMA KURUTMA geldiğinde Cuma namazına adamı Erol Yarar, gittiği Büyük Piyale Paşa FABRİKALAR Fako İlaç’ın sahibi Camii’nin de imamı. Kaya Turgut var. Görevi bittikten sonra sedef ATÖLYELER atölyesinin yolunu tutan Emekli, İMALATHANELER Katar ulusal müzeleri için alınan 40 adet tarihi eserin onarımını yaptı. Türkiye’nin sayısı gittikçe azalan sedef TAMİRHANELER ustaları arasında bulunan Emekli, İTO ile Katar Türk GARAJLAR Ürünleri Fuarı’na da katılarak yeni iş bağlantıları kurdu. HİLMİ Emekli gönül verdiği sedefkârlık için dünyayı dolaşıyor. En iyi sedefi bulabilmek için çıktığı gezinin sonunda Filipinler’de karar kılmış sedefkâr. Hazerantik’in kilosu 350-450 dolar arasında bulunan sedefleri Filipinler’den geliyor. Sedef sanatında kullanılan, HALI YIKAMA TARIM ÜRÜNLERİ YARI AÇIK / AÇIK ALANLAR ITM GRISOU&SCIROCCO Gaz Yakıtlı, Bacasız K 2C (40.000 - 60.000) Katar ve Suriye’de müze eserlerini onardı İSTANBUL’UN EN BÜYÜK ATÖLYESİ 15 kişilik ekibiyle ile Türkiye’nin en büyük sedef atölyesine sahip olan Hilmi Emekli, 40 kişinin rahatça çalışacağı büyüklükte yeni bir atölye arayışında. Çünkü şu anda Okmeydanı’nda bulunan atölyesi talepleri karşılamakta zorlanıyor. Onlarca kilo sedef, bağa ve abanoz ağacı kerestelerinin depolandığı atölyede aynı anda üretim de yapılıyor. Emekli, sedefkârlığa başlama öyküsünü şöyle anlatıyor: “Lisedeyken Mimar Sinan Üniversitesi’nin hat hocalarından Mahmut Öncü’den hat dersleri aldım. Bir dostumun yanında sedefkârlığı öğrendim. Amatörce başladığım sedefkârlığı kısa sürede geliştirdim. Camide görevim bittikten sonra atölyeye gidiyorum. Amacım atalarımızın bize bıraktığı Osmanlı sedef sanatını yurt içi ve yurt dışında tanıtmak. Bu yolda ciddi adımlar attık. İnşallah daha da ileriye götüreceğiz.” SEDEFKÂR KİMSESİZ ÇOCUKLAR Grisou 15 13.072 Grisou 25 23.478 kcal/h Scirocco 69 40.000 - 60.000 kcal/h ITM SUNNY ISITICI ŞEMSİYE • Yarı açık yada açık alanlarda güvenli kullanım. • Hızlı ısıtma, sessiz çalışma. • Yüksek verim. • Düşük yakıt tüketimi. • Standart LPG tüpü ile çalışan radyant ısıtıcıdır. • Özel el taşıyıcısı ile kolayca taşınabilme GÜNEŞ ISITICI Uzaktan kumandalı, oynar başlıklı, enerjide tasarruf GENEL DAĞITICI Avrupa Merkez Anadolu Bölge Şube/Depo MÜRSEL SÖNMEZ [email protected] ‘Hayatın yarısı karanlıksa’ Osmanlı sedef sanatını günümüze taşıyan Hilmi Emekli, birbirinden değerli altın ve sedef işlemeli tilavet rahleleri, Kur’an-ı Kerim mahfazaları, mücevher dolapları üretiyor. Emekli’nin başsedefkârı olduğu Hazerantik, birçok İslam ülkesine Kabuklarını sedef eserler ihraç ediyor. böyle kırdılar Filipinler’den sedef Şeysel’den kaplumbağa TİCARET VE HAYAT } S AYF A 1 2 0212 697 64 52 0533 659 79 06 0216 314 03 33 0533 663 16 02 0212 671 55 45 0533 665 95 45 Emekli’nin ileriye dönük projeleri arasında kuracağı büyük atölyede kimsesiz çocuklara sedefkârlığı öğretmek de var. “Yetiştirme yurtlarından alacağımız öğrencileri sedefkâr olarak yetiştireceğiz. Böylece onların hayata daha özgüvenli sarılmalarını ve mutlu olmalarını sağlayacağız. Hem de bu sanata gönül verenlerin sayısını artırmış olacağız” diyen Emekli, Hazerantik’in üretimlerini Horhor’da antikacılar çarşısındaki dükkânda sergiliyor. Özel tasarımlar da var çeşit çeşit ürün de HAZERANTİK; ofis, otel odaları ve ev dekorasyonunda isteğe göre özel tasarımlar yapıyor. Cami kürsüsü, dolap, mücevher kutusu, VIP düğün sandığı, Kur’an-ı Kerim mahfazaları, rahle, çalışma masaları, kapı, ayna ve resim çerçevesi, kolye, küpe, müzik aletlerinin süslemeleri, tabanca ve tüfek kabzalarının süslemeleri, satranç takımı belli başlı ürünleri arasında. Hayatın toplamı da parçaları da salt iyilik ve olumluluklardan oluşmadığı gibi yalnız kötülük ve olumsuzluklardan ibaret değil. Her şey kendi içinde zıt durumları barındırıyor çünkü. Yaşamayı diri kılan, yapıp etmelerin önünü açan bir olgu bu. Bisiklet pedallarının karşılıklı çalışması gibi karşılıklı ve birbirini tamamlayan unsurlar bunlar. Aynı caddenin karşı kaldırımları gibi ya da. Cadde aynı yöne akıyor ve kaldırımlar karşı karşıya da olsalar ona tabi oluyorlar. Herkes kendi kanaatince, kendi bilgi ve hakikatince anlamlandırıyor var oluşunu. Ve hayat denilen cadde ise, kendi gerçekliğini dayatarak, farklı kanı ve inanışları bünyesinde buluşturuyor. Soyut kavramlardan ziyade somut tezlerle, edim ve eylemlerle gerçekleşiyor çünkü yaşamak. Soyut olanın, hayali olanın alanında kalmak da mümkün ama tekil tercihlerden ibaret olmaktan öteye gitmiyor bu tür yönelişler. “Nadir madum gibidir” deyip bu tekil tercih ve yönelişleri bir yana bırakırsak, hayat denilen oyunun çoğul oynandığını söyleyebiliriz rahatlıkla ve öyle de sürüyor. Her ne kadar insanlık atomize edilerek asgari sosyal sınırlara itiliyorsa da ‘ortak oyun’ niteliği devam ediyor. Birey dünyasında nasıl düşünüyor ve yaşıyorsa yaşasın, insan, toplumsal katmana ya da (cadde benzetmemizle söylersek) caddeye çıkınca orasının yasalarına, değerlerine ve teamüllerine göre hareket etmek durumunda. Orayı oluşturan elbette insanların tekil katkıları ama toplam bir çerçeve içinde kalınıyor. O çerçevede, az ya da çok kendisinden bir şeyler buluyor. Bunlar bir yana, asıl, somut gerçeklik kendisini gösteriyor. Bu da zıtların birbirleriyle cebelleşmesi, çatışması ve rekabetiyle oluşan bir gerçeklik. Birey burada sınırlanıyor ve ‘öteki’nde durmak zorunda kalıyor. Ayrıca, kazanmak ve kaybetmek gibi zıtlar arasında mekik dokunuyor. Hedefler çoğunlukla somut oluyor ve başkaları da bu somut olana katkı sağlıyorlar. Bu katkı ise kimi zaman harekete geçirici bir duygu olabiliyor veya yapılan faaliyetlerin birbirleri ile mecburi ilişkisinden meydana geliyor. Alıyor veriyor, yapıyor satıyor. Gönüllü ya da gönülsüz, istekli ya da isteksiz, kendimiz belirleyerek ya da istem dışı olarak, içinde bulunduğumuz ya da doğru ifadeyle, yaşadığımız caddede diğerleri ile birlikte yaşamak, farklıklara sahip olsak da hayat çarkını birlikte çevirmek, somut olan üzerinde mutabık kalmak mecburiyetindeyiz. Bu noktada birey gerçekliğimiz flu, sosyal gerçekliğimiz daha net oluyor. Bu sosyal gerçekliğin birey durumu da içerdiği olgusu var ve bireyi sildiği söylenemez. Belki olumlu örneklere bakılırsa bireyi büyüttüğü dahi söylenebilir. Başkaları ile işi olmak durumunda kimse kendisini yüzde yüz veya birey dünyasında olduğu gibi ortaya koyamaz. İlişkileri taraflar belirler çünkü. Ama son noktada zaruretler tarafların etkisini azaltarak kendi yasalarını kabul ettirirler. Son söz, zaruretlerin, sorumlulukların veya gerekliliklerin olur. Somut olan, soyut ve karmaşık düzlemi hizaya sokar ve bu karmaşayı yara yara yerine oturur. Toplumsal ve iktisadi hayatımızın düzene girmesinde somut konuları konuşmak, bu doğrultuda oluşan sorumlulukları yerine getirmek ve ille de bir şeyler üretmek bilincinin büyük önemi vardır. Herkesin birey gerçekliği ya da soyut alanı kendisinedir ve saygıyı hak eder. Ancak, toplumsal bir faaliyet gerçekleşiyorsa orada o işin gereklilikleri önemlidir. Çünkü, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Kişinin rütbe-i aklı görünür eserinde”. ‘Hayatın yarısı karanlıksa’ yarısı da aydınlıktır ve caddenin aydınlık tarafından yürüyenler de vardır, karanlık tarafından da. Yahut, size aydınlık gibi gelen bir başkasına karanlık gelebilir. Tartışmaya ve yoruma açık olanlar bir yana bırakılmalı, yerli yerince görülmeli ve önemli olanın hayatın canlı nabzı olduğu unutulmamalıdır. Bizi bir arada, üretken, verimli ve dolayısıyla daha güçlü kılacak olan şey, birey dünyalarımıza dalmak ya da bunu dışarıya dayatmak değil, hayatın tartışılamayacak gerekliliklerini yerine getirmektir. Varsın herkes kendi aleminde, kendi doğruları doğrultusunda gitsin. Herkesin attığı adım kendisine ama caddede kaldırımlar herkesin.
Similar documents
otomotivde kompozit kullanımına bakış
CHEM-VET Projesi’nde Kadırga Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Proje Ortağı, Kompozit Sanayicileri Derneği ise DYO ve Pharmavision ile birlikte Proje
More information