Beton çatla€›na ilaç gibi bakteri

Transcription

Beton çatla€›na ilaç gibi bakteri
Sayfa01_Sayfa 1.qxd 28.01.2011 00:30 Page 1
Filipinler’den sedef,
fieysel’den
kaplumba€a
kabu€u
OSMANLI sedef sanatını günümüze
taşıyan Hilmi Emekli’nin kullandığı kaplumbağa kabuğunun menşei Şeysel
Adaları. Süslemede kullanılan fildişi ve
abanoz ağacının menşei ise Afrika. ■ 12
‘‹stanbul tüccar›n›n
Beton çatla€›na sorunlar›n›
çözebiliriz’
ilaç gibi bakteri
İSTANBUL
Büyükşehir Belediyesi
(İBB) Genel Sekreteri
Prof. Dr. Adem
Baştürk, İstanbul
SOYHAN
ALPASLAN
Ticaret Odası’nın
görüş ve önerilerinin
çalışmalarına yön vereceğini
söyledi. İTO’yu ziyaret eden Baştürk, “İşlerinizi kolaylaştırmak ve daha
çok ticaretin gerçekleştirilmesi için çalışıyoruz. Üretenlerin, taş üstüne
taş koyanların işlerini kolaylaştırmak için buradayız. İTO meslek
komiteleri ile bir araya gelerek sorunları çözebiliriz” dedi. ■ 5’te
İNGİLİZ araştırmacılar,
betonlarda oluşan
çatlakların tamir edilmesi
için bir bakteri üretti.
BacillaFilla, betonun pH seviyesinde aktif hale
geçiyor ve üremeye başlıyor. Önce çatlağın
tamamını kaplayan bakteri, hemen ardından
sıkılaşıyor. Sıkılaşma ise üç tip hücrenin ortaya
çıkmasına sebep oluyor. Kalsiyum karbonat
üretenler, ipliksi bir şekil alıp beton içindeki demir
gibi davrananlar ve yapıştırıcı üretenler. ■ 8’de
BacillaFilla
“Tüccar, milletin
emeği ve üretimini
kıymetlendirmek için
eline ve zekasına
emniyet edilen ve bu
emniyete liyakat
göstermesi gereken
adamdır.”
ISSN 1300-3666
İstanbul tİcaret odası yayını
28 OCAK 2011 YIL: 55 SAYI: 2643
HAZIRGİYİM sektörü,
İthalatta Korunma
Önlemlerine İlişkin Tebliğ’in
sektöre fayda getireceği
yönünde endişeli. Sektör
temsilcileri, “Bu tebliğlerle
bindiğimiz dalı kesiyoruz”
diyerek, maliyetleri
düşürecek teşviklerle, ucuz
ve kaliteli hammadde
sağlayacak önlemlerin
alınmasını istiyor. ■ 2’de
‹ngiltere ile
YEN‹ SÜREÇ
Fotoğraf: Osman Kuvvet
Osmanbey, Merter
ve Laleli’nin sesine
kulak verin!
Jessica Hand, İstanbul
Ticaret’i Tepebaşı’ndaki
başkonsoloslukta
kabul etti
Gümrükçüler uzlaflma
yasas›n› bekliyor
İngiltere Başkonsolosu ve Birleşik Krallık’ın Ticaret ve Yatırım
Türkiye Direktörü Jessica Hand’e göre, 2011 yılı İngiltere ve
Türkiye ekonomik ilişkilerinde sürpriz bir yıl olabilir.
TBMM’de görüşülen
uzlaşma yasası,
Torba Yasa’nın
yayınlanmasından 6
ay sonra yürürlüğe
girecek. Çünkü
uygulamasına yönelik
yönetmelik
çıkarılacak. Suç teşkil
eden eylem, kabahat
türü olanlar uzlaşma
Devlet Bakanı Hayati
kapsamında
Yazıcı, Dünya Gümrük
değerlendirilmeyecek.
Günü’nü İTO’da
FEDAİ YILDIRIM 3’te
kutladı.
İstanbul
için bizde
büyük
r
rekabet vlıaşma
L’da ça
İSTANBU ım için
ladığ
şansı yaka şanlı
k
ço
i
im
kend
m. Çünkü
ru
o
iy
d
se
his
ışişleri
İngiltere D lomasi
ip
Bakanlığı d tanbul’da
İs
a
d
n
u
b
gru
teyen çok
çalışmak is uyor ve
n
kimse bulu ak için
şm
lı
ça
a
burad
kabet var.
re
ir
b
k
ü
y
bü
Yerli makine
üreticisine destek
‘Türk Malı’ belgesine sahip yerli makine
üreticisi, Halkbank’ın sunduğu 6 farklı kredi
paketinden yararlanabilecek. ■ 10’da
‘Kömür
yataklar›
at›l
bekliyor’
ÜLKEMİZDE atıl durumda
bekleyen kömür yataklarımızı
çalıştırarak insanımıza da
istihdam sağlamış oluruz.
Gelir kapısı açarız. Yeni
katma değerler oluştururuz.
Hüseyin Akarçeşme ■ 8’de
İSTANBUL FİNANS MERKEZİ’NE İLGİ
SEÇİLDİKTEN sonra ziyaret ettiği ikinci ülke Türkiye olan
Başbakan David Cameron’ın ardından Liam Fox da, 8 yıl sonra
Ankara’ya gelen ilk İngiliz Savunma Bakanı oldu. Londra‘nın
finans bölgesi City’nin Belediye Başkanı Lord Michael Bear de
İstanbul Finans Merkezi için geliyor.
DÖRT ÖNEMLİ NOKTA
David
Cameron
Tayyip
Erdoğan
İNGİLTERE’nin İstanbul Başkonsolosu ve aynı zamanda
Birleşik Krallık’ın Ticaret ve Yatırım Türkiye Direktörü olan
Jessica Hand, Cameron’ın Türkiye’yi ziyareti sonrası İngiltere ve
Türkiye arasında şu dört önemli noktaya dikkat çekti: Savunma
sanayinde uydu iletişim ve gemilerle ilgili
sistemlerde proje geliştirilebilir. İki ülke arasında
ticareti artırmak için ortak ekonomi Ticaret Komitesi
oluşturuldu. İstanbul Finans Merkezi projesi
kapsamında City Bölgesi tecrübeleri model alınabilir.
Türkiye’nin İngiltere’de İngiliz şirketlerle ortalık
NALAN
SÖYLEMEZ
kurması için çalışmalar devam ediyor. ■ 7’de
10 milyar dolar sıcak para çıktı,
Türk halkı 11 milyar dolar bozdurdu
Emekli
personelin
sosyal güvenlik
destek primi
kesintileri
Ekonomi yönetiminin
son kararlar›yla
bankac›l›k aray›flta
Prof. Dr.
Kerem Alkin
yazdı
2011 yılı, Türkiye genel seçimlere
gidiyor olmasına rağmen 2010 yılı
kadar iç talebin aynı ölçüde
hareketli olacağı bir yıl izlenimi
vermiyor. Çünkü küresel
ekonomide kaotik boyutta bir
belirsizlik sürecinin devam ettiği bir
dönemde, Türk ekonomi yönetimi,
hane halkının ve şirketlerin borç
yükümlülüğünün aynı tempoyla
arttığı bir yıl istemiyor ■ 2’de
Plastik pofletler mi
çevreci de€il,
yoksa bizler mi?
Eski malzemeler, iddia
edilenin aksine ne
plastiklerden avantajlılar,
ne de onlardan çevreciler.
MEHMET UYSAL 6’da
Baflbakan:
Mali disiplinden
asla taviz yok
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, 360
oda ve borsa başkanının katılımıyla
Ukrayna’nın başkenti Kiev’de
Intercontinental Oteli’nde düzenlenen
toplantıda konuştu. Başbakan
Erdoğan, 2011 bütçesini
hazırladıklarını ve TBMM’de
yasalaştırdıklarını anımsatarak, 2011
bütçesinin sosyal bir bütçe olmasının
yanı sıra yatırımı, üretimi, istihdamı
teşvik eden bir bütçe olduğunu,
seçim yılı olmasına rağmen
disiplinden asla taviz
vermeyeceklerini vurguladı. ■ 3’te
Başbakan’ın
Ukrayna
programına
TOBB Başkan
Vekili ve İstanbul
Ticaret Odası
Başkanı Dr. Murat
Yalçıntaş da
katıldı.
EMEKLİ olup, ticari,
serbest meslek dolayısıyla
gelir vergisi mükellefi
olanlar ile limited şirket
ortakları, A.Ş. ortak ve
yönetim kurulu üyelerinin
sosyal güvenlik destekleme
primleri, aylık maaşlarından
nasıl kesilecek? Mehmet
Türker yazdı ■ 10’da
Deride olan her
belirti, deri
hastal›klar›
uzman›na
dan›fl›lmal›
BEN mesleğimin en bilinen adıyla
bir dermatoloğum, yani ‘Deri ve
Zührevi Hastalıklar’ uzmanı. Eski
adıyla ‘Cildiyye’ veya Frenk
söyleyişiyle ‘Dermatoveneroloji’
uzmanı. Deri ve Zührevi
Hastalıklar Derneği Başkanı Prof.
Dr. Ertuğrul H. Aydemir, İstanbul
Ticaret’te yazıyor. ■ 11’de
Sayfa02_Sayfa 2.qxd 28.01.2011 00:10 Page 1
}
güncel
28 OCAK 2011
Osmanbey, Merter
ve Laleli’nin sesine
kulak verilmeli
Hazırgiyim sektörü, İthalatta Korunma
Önlemlerine İlişkin Tebliğ’in sektöre
olumlu etkileri konusunda endişeli.
Çünkü getirilmek istenen vergi artışının
iç piyasada enflasyona, dış piyasada da
fiyat artışı sebebiyle müşteri kaybına
yol açacağı belirtiliyor. Sektör
temsilcileri, “Bindiğimiz dalı kesiyoruz”
şeklinde uyarıyor.
‘Ana hammaddede
dışa bağımlıyız’
HAZIRGİYİM temsilcileri, sektörün önemine
şöyle vurgu yapıyor: “Türkiye hazırgiyim
ihracatının neredeyse yüzde 50’sini Merter,
Osmanbey, Laleli ve Zeytinburnu’ndaki firmalar
gerçekleştiriyor. Komite olarak, kendi
markalarımızla uluslararası moda trendlerini
yakından takip edip, yaklaşık 80 ülkeye ürün
satıyoruz. Bu arada acımasız uluslararası rekabet
koşullarına da göğüs geriyoruz. Üretim ve
pazarlama yaparak ülke ekonomisine ve
istihdamına katkı sağlıyoruz. Çoğu KOBİ olan 20
bin civarındaki firma, ana hammadde tedarikini
dışa bağımlı olarak gerçekleştiriyor. Halen
yürürlükteki mevzuatların uygulanması neticesinde
sürdürülebilir ve daha rekabetçi bir yapıda üretim
ve pazarlama koşullarını güçlükle yakalıyoruz.”
Ekonomi
yönetiminin son
kararlarıyla
bankacılık
arayışta
İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Hazır
Giyim Meslek Komitesi üyeleri, komite
toplantısında yaptıkları açıklamada zaten
zor şartlarda üretim ve pazarlama
yaptıklarını vurgulayarak, 5 milyar dolarlık
dövizi de ülkeye kazandırdıklarının altını
FEDAİ
YILDIRIM
çizdi. Komite üyeleri, 13 Ocak 2011’de
yayımlanan İthalatta Korunma Önlemlerine
İlişkin Tebliğ’in sektörlerine getireceği olumsuz etkileri
konuştu. Komite adına açıklama yapan Komite Başkanı
ve İTO Meclis Üyesi Şenol Aras, Dış Ticaret Müsteşarlığı
İthalat Genel Müdürlüğü’nün; tekstil ve kumaş
sektörünün şikâyetlerini değerlendirmek üzere İthalatta
Korunma Önlemleri Mevzuatı çerçevesinde İthalatta
Korunma Önlemlerine İlişkin 2011/1 ve 2011/2 No’lu
tebliğlerini yayınladığını hatırlattı.
Aras, 2011/2 No’lu tebliğin, AB ve STA ülkeleri
haricindeki tüm ülkelerden ithal edilen dokuma ve
örme hazırgiyim ürünlerinin mevcut gümrük
vergilerinin önemli oranda artışını öngördüğünü
söyledi. “Veriler, hazırgiyim ithalatının 1’e 4 oranında
arttığını gösteriyor” diyen Aras, bu tebliğin
uygulanmasının belki piyasalara olumlu yansıyacağını,
ancak küreselleşen ekonomik şartlarda tebliğe karşı
olumlu ya da olumsuz tavır takınmanın şimdilik uygun
olmayacağını belirtti.
İŞLETMELER SIKINTIYA DÜŞEBİLİR
2011/1 No’lu tebliğin ise İTO üyesi hazırgiyim
işletmelerinin üretimlerinde kullandığı yün, pamuklu
ve sentetik kumaşların neredeyse tamamının ithalatında
vergi artışını öngördüğünü ifade eden Aras,
açıklamasında şunların altını çizdi: “Burada asıl büyük
tehlike yaklaşık 9 ay sürecek soruşturma sürecinde eğer
Bakanlar Kurulu kararı alınırsa geçici önlem adı altında
öngörülen vergi artışı kapsamında teminat alınması
uygulaması olacak. Tebliğin bu şekilde uygulanması,
zor şartlarda çoğunlukla ithalat ikameli üretim ve
pazarlama yapan işletmeleri sıkıntıya düşürecek. 9 ay
sonra yatırdığı teminatını geri alıp alamayacağını
bilemeyen kumaş ithalatçı-tedarikçileri ile hazırgiyim
üreticileri arasında yaşanacak fiyatlama belirsizliklerinin
yaratacağı kaos; bölgemiz üretim, pazarlama ve
istihdamını çok menfi yönde etkileyecek. Pek çok
işletmenin kapısına kilit vurmasına ve on binlerce
çalışanın da işsiz kalmasına neden olacak. Bu nedenle,
bu tebliğin uygulanmasıyla birlikte meydana
gelebilecek sonuçlar konusunda; her kesimin
sektörümüzde yaratacağı sarsıntıya hazırlıklı olması
gerekiyor. Özellikle 2011/1 No’lu tebliğin yaratacağı
sonuçlar, yerli kumaş ve tekstil üreticilerimizi bir süre
koruma altına alıyor. Ancak, üreticilerimiz, artırılan
vergi oranları paralelinde ürünlere yapacakları fiyat
artışları sonucunda, zaman gelecek ürünlerini satacak
hazırgiyim sektörünü bulamayacaklar. Bu tür tebliğlerle
bindiğimiz dalı kesiyoruz. İthalatı ve hammadde de
dışa bağımlılığı savunmuyoruz. Program dahilinde
tekstil sektörünün modernize edilmesinin yanı sıra
maliyetlerini düşürecek teşvikler ile sektöre ucuz ve
kaliteli hammadde sağlayacak, dışarıdan ithalat
ikamesini önleyecek tedbirler alınması yönünde adımlar
atılmalı.”
Aras, kısa süreliğine bir sektörü rahatlatacak ancak
diğer bir sektörü ise batıracak söz konusu tebliğin tüm
kesimlerce sağduyulu bir şekilde değerlendirilmesi
gerektiğine dikkat çekti. Aras, “İptali yönünde gayret
gösterileceğine inanıyoruz” dedi.
Afrika ülkelerine
iğneden ipliğe
her şey satılabilir
Türkiye’nin ticarette oldukça geç kaldığı kara
kıtanın cazip ülkesi Angola, girişimciler için pek çok
fırsat sunuyor. Zengin elmas yataklarına sahip
ülkede, iğneden ipliğe her şey alıcı bulabiliyor.
İŞ dünyasının 2011 yılında daha fazla
ihracat için yeni ülkelere yelken açması
gerektiğini söyleyen İstanbul Ticaret
Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi
İsrafil Kuralay, özellikle Afrika
ülkelerine yönelmenin önemine dikkat
çekti. Afrika’ya yapılacak küçük
yatırımların ileride büyük kazançlara
imkan tanıyacağını belirten Kuralay,
Angola’nın da bu
ülkeler arasında yer
aldığını kaydetti.
“Afrika ülkeleri cazip imkânlar sunuyor
ama öncelikle sabırlı olmalı ve iyi
araştırma yapılmalı” diyen Kuralay,
Gana, Angola gibi ülkelere iğneden
ipliğe her şeyin satılabileceğini dile
getirdi. FAHRİ SARRAFOĞLU
Geç bile kaldık
“AFRİKA ülkeleri ile ticarette geç bile kalındı” diyen İTO
Meclis Üyesi Ramiz Orhan Ermeç, Angola ile ticarete bir an
önce başlanılması gerektiğine işaret etti. Emeç, “Sadece
Angola değil, bu ülkeyi atlama taşı olarak kullanıp diğer komşu
ülkelerle de ticaretimizin gelişmesi için mutlaka gezi ve fuar
düzenlenerek buralara gidilmeli” tavsiyesinde bulundu.
Elmas satışı özel firmalara devredilecek
ANGOLA’nın
geniş elmas
maden
yataklarına sahip
olduğunu
belirten İTO
Meclis Üyesi
Erhan Hoşhanlı, Türk maden
şirketlerinin Angola’yı ziyaret
etmelerinin fayda sağlayacağını
dile getirdi. Angola’da elmas
satışının özel firmalara
devredilmesi yönünde bir
çalışma yürütüldüğü bilgisini
aldıklarını da ifade eden
Hoşhanlı, “Bu durum da Türk
firmaları tarafından
değerlendirilebilir” dedi.
Hoşhanlı, Angola’nın dünyanın
en hızlı büyüyen ekonomilerinden
ve en hızlı değişen ülkelerinden
birisi olduğunu hatırlatarak,
şunları kaydetti: “Hızlı ekonomik
büyüme sosyal gelişmelere ve
altyapıdaki iyileşmelere sebep
olmaktadır. Angola, 80 milyar
dolarlık GSMH ile sahra-altı
Afrika’nın en büyük üçüncü
ekonomisine sahip. Ülke mineral
kaynaklar, petrol, doğalgaz,
elmas, kahve, sisal, mermer,
demir ve doğal kaynaklar
yönünden zengin.”
Uçak seferleri artırılsın
İTO Meclis Üyesi
Fatih Oruç, Angola’nın
diğer Afrika ülkeleri gibi
ekonomik olarak cazip
ülkeler arasında yer
aldığını söyledi. Oruç,
sadece Angola değil,
diğer Afrika ülkelerine de ulaşım
kolaylığı sağlanması için Türk
Hava Yolları (THY) başta olmak
üzere diğer uçak firmalarının da
uçak seferlerinin ve direkt
uçuşlarının artırılmasını istedi.
Angola’nın ihracatının yüzde
97’sini petrolün oluşturduğunu
ifade eden Oruç, ülke
ithalatının yüzde 62’sini
tüketim ürünleri, yüzde
27’sini sermaye malları
ve yüzde 11’ini de ara
malların teşkil ettiğini
belirtti. Oruç, inşaat
malzemeleri, işlenmiş gıda, iş ve
maden makineleri ile yedek
parçaları, mobilya ve ev
aletlerinin Türk firmaları
açısından en fazla ihracat ve
yatırım potansiyeline sahip
sektörler arasında yer
aldığını da sözlerine ekledi.
Makedonya,
üniversiteler arasında
işbirliği istiyor
İTO, 80 firma ile CeBIT’e gidiyor
İSTANBUL Ticaret Odası (İTO), dünyanın en
büyük ve en etkili iletişim fuarı CeBIT 2011’e 80
Türk firması ile gidiyor. Türkiye’nin CeBIT
2011’e milli katılımını her yıl İTO organize
ediyor. Türkiye’nin bu yıl partner ülke olarak
katılacağı fuar, 28 Şubat günü Almanya’da
Hannover Kongre Merkezi’nde Almanya
Şansölyesi ve Türkiye Başbakanı tarafından
açılacak. Açılışta her iki ülke bakanları, üst
düzey yetkilileri ve iş dünyasının önde gelen
isimleri de bulunacak. 1 Mart 2011’de Türkiye
ana standında özel bir açılış yapılacak ve bir
Türk gecesi düzenlenecek. Fransa, ABD
(California) ve İspanya’dan sonra Türkiye’nin
partner ülke olarak katılacağı fuarı, 2 bin 500
profesyonelin ziyaret etmesi bekleniyor.
İTO, fuarla ilgili olarak her türlü ayrıntının ve
bilginin yer alacağı www.cebit-turkey.com
sitesini de kullanıma açtı. İTO Fuarlar ve Dış
İlişkiler Şubesi Müdürü Aysun Yılmaz; Turkey
Partner Country CeBIT 2011 anonsları ile yurt
dışında etkin tanıtımı yapılan fuar ile ilgili
olarak İTO’da düzenlenen toplantıda, katılımcı
firmalara bilgi verdi. GÜLŞAH NUR AYTAN
MAKEDONYA Kalkandelen (Tetova)
Üniversitesi’nden 30 kişilik bir heyet İstanbul
Ticaret Odası’nı (İTO) ziyaret etti. Başkanlığını
Felsefe Fakültesi Dekanı Tehari Ramazani’nin
yaptığı ve öğretim üyeleriyle öğrencilerden oluşan
heyeti, İTO Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet
Develioğlu ve İsrafil Kuralay karşıladı.
Heyetin ziyaretinden memnuniyet duyduklarını
ifade eden Develioğlu, İTO olarak Kalkandelen
Üniversitesi ile birlikte çalışmaktan memnun
olacaklarını belirtti. Develioğlu, bu konuda
İstanbul Ticaret Üniversitesi (İTİCÜ) yöneticileriyle
de biraraya gelmenin faydalı olacağını dile getirdi.
Heyetin ziyaret amacının, İTO ve İTİCÜ ile
karşılıklı bilgi alış verişinde bulunmak, tecrübe
paylaşımı ve işbirliği imkanları oluşturmak için
bağları güçlendirmek, ortak projeler üretmek ve
öğrenci transferleri yapmak olduğu belirtildi.
Heyet başkanına İTO adına plaket veren
Develioğlu, daha sonra toplu bir hatıra fotoğrafı
çektirdi. YAHYA GÜL
2011 yılı, Türkiye genel seçimlere
gidiyor olmasına rağmen 2010 yılı
kadar iç talebin aynı ölçüde hareketli
olacağı bir yıl izlenimi vermiyor.
Çünkü küresel ekonomide kaotik
boyutta bir belirsizlik sürecinin
devam ettiği bir dönemde, Türk
ekonomi yönetimi, 2010 yılına göre
küresel risk ve belirsizliklerin arttığı
gerçeğiyle, Türk ekonomisinde
aktörlerin açılmalarına, tempolu bir
şekilde borçlanmaya devam
etmelerine, hane halkının ve
şirketlerin borç yükümlülüğünün
aynı tempoyla arttığı bir yıl istemiyor.
Çünkü Türkiye’de ekonominin borç
yükümlülüğü (leveraged) artarken,
bir yandan tüketim, hammadde ve
yatırım malı ithalatına yüklenmeyi
sürdüren bir Türk ekonomisinin,
2010 yılında zaten 42 milyar doları
aşarak Cumhuriyet tarihi rekoru
kırması beklenen bir cari açık
sorununu 50-52 milyar dolara
taşıması riski, ekonomi yönetimi
açısından önemli bir finansal risk
olarak algılanıyor.
Bu nedenle, Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan başkanlığında, gerek
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
(TCMB), gerek Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu (BDDK),
gerekse de Hazine Müsteşarlığı
finansal istikrar riskini yeterince
analiz ederek, geçtiğimiz aralık ayı
başından itibaren ekonomide izlenen
politika setini kademeli olarak
değiştirmeye başladılar. 1.5 aylık bir
zaman dilimi içerisinde, yani yeni
yılın ocak ayının son haftasına kadar
TCMB gerek Para Politikası
Kurulu’nun (PPK), gerekse de Banka
Meclisi’nin aldığı kararlarla şu
mesajın altını çizdi: “Temel politika
faizini düşürerek, TL ve döviz
mevduatına uygulanan zorunlu
karşılık (mevduat munzam karşılığı)
oranlarını iki kez yükselterek, kısa
vadeli sermaye hareketlerinin önüne
geçiyoruz. Risk oluşturabilecek sıcak
para istemiyoruz. Türk ekonomisinde
kısmi bir sıkılaştırma ve soğutmayı
hedefliyoruz. Finansal istikrarı, fiyat
istikrarını ihmal etmeden
gözetiyoruz.”
Ekonomiden sorumlu Başbakan
Yardımcısı ve Devlet Bakanı Babacan
da, 2011’de proaktif bir ekonomi
yönetimi hedeflendiğini, Türk
bankacılık sektörünün yılı 532 milyar
TL düzeyinde kapatan kredi
hacmindeki artışı, 2011 yılında yüzde
25 düzeyinde sınırlamalarını
beklediklerini belirtmekte. 2009 yılı
sonunda 397 milyar TL düzeyinde
olan toplam kredi hacminin 2010
yılında yüzde 34’lük bir artış
yakaladığı ve bir yılda 135 milyar TL
arttığı bir gerçek. Ekonomi yönetimi
2011’de de kredi hacminin en fazla
133-135 milyar TL düzeyinde
artmasını arzu ediyor. TCMB’nin
raporları, bankacılık sektörünün bu
rakamın üzerinde bir kredi
kullandırması halinde, örneğin 160
milyar TL düzeyinde bir kredinin
2011 yılında kullanılması ve yıl
sonunda kredi hacminin 692 milyar
TL’ye ulaşması halinde, Türkiye’nin
PLATFORM
}
SAYFA 2
Prof. Dr.
KEREM ALKİN
[email protected]
2011 yılı cari açık/GSYH oranının
yüzde 6.4’e ulaşacağına işaret ediyor.
Bu da, 50 milyar dolar cari açık
demek. 50 milyar dolar cari açık ise
Türkiye’nin küresel ekonomide
kaotik bir belirsizlik süregelirken,
kendini hayli zorlayacağı ve finansal
istikrar riskini artıracak bir cari açık
anlamına gelmekte.
10 milyar dolar sıcak para
çıktı, Türk halkı 11 milyar
dolar bozdurdu
5 Kasım 2010 sonu itibariyle Türk
halkının TL mevduatı 346 milyar TL,
TL cinsinden menkul kıymet
portföyü 68 milyar TL, döviz
mevduatı 112 milyar dolar,
yabancıların toplam yatırım portföyü
120 milyar dolar düzeyindeydi. Türk
halkı TCMB’nin para politikası set
değişikliği sonrasında, 5 Kasım Cuma
günü aşıldıktan sonra, 31 Aralık
tarihine kadar 11 milyar dolar, yani
16.72 milyar TL düzeyinde DTH’ını
bozdurdu. Bu dönemde, 346 milyar
TL düzeyinde olan TL mevduatı ise,
380 milyar TL’ye çıktı. Yani 34 milyar
TL mevduatı arttı. TL menkul kıymet
portföyü aynı kaldı. Yabancıların
portföy büyüklüğü ise 10 milyar
dolar daraldı. Aynı dönemde,
ithalatçıların mal ve hizmet
ödemeleri ile banka ve banka dışı
kesiminin (reel sektör ve kamu) dış
borç ödemeleri nedeniyle oluşan
döviz talebiyle birlikte, dolar
kurunun 1.60 TL’yi dahi kısa bir süre
için test ettiği gözlendi. Bu dönemde,
toplam kredi hacmi 48 milyar TL,
bono-tahvil portföyü ise 8 milyar TL
arttı.
Beklenti, siyasi istikrarla
TL yeniden değerlenebilir
Genel seçimlerden AK Parti’nin
tek başına iktidar çıkması ve siyasi
istikrarın devam edeceğinin
anlaşılmasıyla, uluslararası
derecelendirme kuruluşları (öncelikle
Fitch) Türkiye’nin derecelendirme
notunu bir kademe daha yükseltir ise
bu durumda Türkiye’nin en düşük
yatırım yapılır ülke notunu elde
etmesi dahi, en az 10-15 milyar dolar
düzeyinde bir kurumsal yatırım fonu
imkanının Türkiye pozisyonu satın
almak için yatırımlarını
yönlendirmesi anlamına gelecektir ki,
bu durum, yılın ikinci yarısında
TL’nin değerlenmesine sebep olabilir
ve cari açıktaki artış bir miktar
yeniden hızlanabilir. Nitekim,
yabancı finans kurumları
bahsettiğimiz ikinci senaryoyu da,
yani TL’nin yılın ikinci yarısında yine
değer kazandığı bir senaryo setini
dikkate almaktalar. Hatta, bu tür
senaryolara dayalı 2011 strateji
raporlarında, dolar kurunu yıl
sonunda yeniden 1.40 TL düzeyinde
beklediğini belirten finans kurumları
da mevcut.
İhracatta hedef 2008’i yakalamak
Ekonomi yönetimi, kısa
vadeli sıcak parayı, reel faiz
cazibesini kırarak ve önlemleri
sertleştirerek, Türkiye’den uzak
tutmaya çalıştığından, 2010
yılının son iki ayında 10 milyar
dolar düzeyinde sıcak para
Türkiye’den çıktı ve bu gelişme
döviz kurlarına artış olarak
yansıdı. Dolar kuru 1.60 TL
düzeyini kısa bir süre için test
etmiş olsa da, 1.54-1.58 TL
bandına oturmaya çalışıyor.
Gerek TCMB’nin aralık ayından
beri aldığı önlemler, gerekse de
BDDK’nın konut kredilerinde
yüzde 25, ticari gayrimenkul
kredilerinde yüzde 50 özkaynak
şartına yönelik düzenlemesi,
bankaların 2011 yılında tüketici
kredileri, otomobil, konut ve
ihtiyaç kredilerinde agresif
olmalarını önlemeyi hedefliyor.
Nitekim, 20 Ocak’taki PPK
toplantısı ve hem 17 Aralık’ta
hem de TCMB Banka Meclisi
toplantısından hemen sonra,
aynı gün, yani 24 Ocak günü
açıklanan iki ayrı zorunlu karşılık
oranlarına yönelik kararlarla,
TCMB bankaların topladığı
mevduatın 22.5 milyar TL’sini
bloke etti. Bu durum, hiç
kuşkusuz, bankaların kaynak
maliyetini de artıracak. Nitekim,
25 Ocak gününden itibaren çok
şubeli bankalar öncelikle
tüketici kredilerinin faiz
oranlarını kademeli olarak
artırmaya başlayacaklarını
açıklamaya başladılar.
Bu durum, iç talebi besleyen
kaynakların yavaşlamasına bağlı
olarak ve dolar kuru 1.54-1.58
TL bandına oturur ise ithalattaki
artışın kısmen yavaşlayacağına
ve ihracat hacminin döviz
kurlarının yeni düzeyinden
destek alabileceğine işaret
ediyor. Eğer döviz kurları yıl
sonuna kadar bu düzeyde
yoluna devam ederse, her ne
kadar Orta Vadeli Program
(OVP) hedeflerinde 2011 yılı
ihracat hacmi 127 milyar
dolarak öngörülse de, ihracatçı
kesimi 2008’deki rekor düzey
olan 132 milyar doları bir kez
daha gerçekleştirmeye
çalışacak. Bu durumda, daha
hızlı artan ihracat ve artışı
yavaşlayan ithalat ile dış ticaret
açığındaki büyüme mümkün
mertebe sabitlenir ve 2011
yılında turizm sektörü de 25
milyar dolar geliri aşar ise 44-45
milyar dolar düzeyinde kalması
umut edilen cari açıkla, Türkiye
2011 yılını hiç olmaz ise yüzde
5.5 düzeyinde bir cari açık oranı
ile kapatabilir.
Sayfa03_Sayfa 3.qxd 28.01.2011 00:10 Page 1
BAŞBAKAN Recep
Tayyip Erdoğan, 2011
bütçesini hazırladıklarını ve
TBMM’de yasalaştırdıklarını
anımsatarak, 2011 bütçesinin
sosyal bir bütçe olmasının
yanı sıra yatırımı, üretimi,
istihdamı teşvik eden bir
bütçe olduğunu, seçim yılı
olmasına rağmen disiplinden
asla taviz vermeyeceklerini
vurguladı. Genel seçimlere
de tam bir mali disiplin
içinde girdiklerini belirten
Erdoğan, 4.5 aylık bir süre olmasına rağmen
özellikle iş dünyasının bu disiplini takdir ettiğini,
mali disiplin konusunda hükümet politikalarına
güvenlerinin tam olduğunu gördüklerini ifade
etti. “Şu anda hazirandaki seçimleri değil, 4 yıl
sonraki genel seçimleri de değil, 22 yıl sonrasını,
Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünü
hedefledik. Onu planlıyoruz. Büyük düşünmeye
mecburuz” diyen Erdoğan, bu çerçevede önlerine
son derece somut ve gerçekleşebilir hedefler
koyduklarını bildirdi.
2020’DE KENDİ UÇAĞIMIZI
ÜRETECEĞİZ
ATAK helikopterinin yapıldığını, test
uçuşunun gerçekleştirildiğini anlatan Erdoğan,
2013’de seri üretime başlanacağını belirtti.
Böylece dışarıdan almak yerine satma imkanının
yakalandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam
GÜNCEL
28 OCAK 2011
Ukrayna’ya da
vize kalkıyor
etti: “2020’de inşallah kendi uçağımızı üreteceğiz.
Devamlı dünyanın değişik ülkelerine buradan
parça üreten değil, kendi uçağını kendisi yapan
ülke durumuna ulaşacağız. TÜSİAD’da
söyledim, ‘Kendi otomobilimizi üretelim’ dedim.
Yani niçin? ‘Made in Turkey’ demiyoruz.
Diyelim. Üretir miyiz, diyorum. O zaman niçin
üretmiyoruz? Biz hep montajları mı yapacağız?
Önemli olan üzümü yiyelim. Çok önemli olan
şey, 8 yılda 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol
inşa ettik. Biz göreve geldiğimizde 6 bin 100
kilometre yol inşa edilmişti, üzerine ilave ettik.
Bunu 15 bine tamamlayıp 2023’e bir 15 bin daha
yapmak. Dünyanın en büyük 10 limanından bir
tanesi Türkiye’de olacak. Ben size 2023’ü
anlatıyorum. 3 nükleer santralin kurulması
konusunda ilkinin anlaşmasını yaptık. Gelecek
aylarda temelini atacağız. İkincinin anlaşması için
görüşmeler devam ediyor. Üçüncünün
anlaşmasıyla ilgili de çalışmalar sürüyor.”
BAŞBAKAN Erdoğan,
Ukrayna’ya resmi ziyaretinde
Devlet Başkanı Viktor
Yanukoviç’le düzenlediği
basın toplantısında, vize
muafiyeti için çalışmalara
başladıklarını söyledi.
Konuyu serbest ticaret ve
geri kabul anlaşmasıyla
paralel yürüteceklerini dile
getiren Başbakan Erdoğan,
iki ülkenin meclisinde kabul
edilmesinin ardından Türkiye
ve Ukrayna vatandaşlarına
vizesiz seyahat yolunun
açılacağını dile getirdi.
Erdoğan, 2012 Avrupa
Futbol Şampiyonası’na ev
sahipliği yapacak
Ukrayna’nın inşaat
projelerine Türk firmalarının
talip olduğunu da kaydetti.
Başbakan’ın Ukrayna
programına İstanbul Ticaret
Odası Başkanı Dr. Murat
Yalçıntaş da katılarak bir
konuşma yaptı.
Şu an TBMM’de
görüşülen uzlaşma yasası,
Torba Yasa’nın
yayınlanmasından 6 ay
sonra yürürlüğe girecek.
Çünkü uygulamasına
yönelik yönetmelik
çıkarılacak. Suç teşkil eden
eylem, kabahat türü
olanlar uzlaşma
kapsamında
değerlendirilmeyecek.
Gümrükçüler uzlaflma
yasas›n› bekliyor
FEDAİ YILDIRIM
DÜNYA Gümrük Günü, 1981’den beri kutlanıyor.
Dünya Gümrük Günü etkinlikleri bu yıl Devlet
Bakanı Hayati Yazıcı’nın katılımıyla İstanbul Ticaret
Odası’nda (İTO) gerçekleştirildi. ‘Mükemmel
Gümrüğün Katalizörü: Bilgi’ temasıyla kutlanan
etkinlikler kapsamında düzenlenen ‘Gümrükte
Uzlaşma Platformu’ konulu panelde, ‘uzlaşma
müessesesi’nin etkileri ele alındı. Uzlaşma
müessesesinin, gümrük vergileri ve cezalar nedeniyle
borçları olan yükümlülere uzlaşma yoluyla büyük
kolaylıklar getirileceği konuşuldu.
18 GÜMRÜK KAPISI YENİLENECEK
Panelde konuşan Devlet Bakanı Hayati
Yazıcı, Türkiye gümrüklerinin önemli atılımlar
gerçekleştirdiğini belirterek, 18 gümrük kapısından
7’sini yap-işlet-devret modeliyle modernize
ettiklerini, diğerlerinin de modernizasyonunu
sağlayacaklarını söyledi. Bakan Yazıcı, gümrük
idaresinin tarafı olduğu 100 bin dolayında dava
bulunduğunu, bu davalara gümrük idaresi olarak
bakamadıklarını, davalara hazine avukatının girdiğini
anlatarak, Torba Yasa tasarısında gümrük
ihtilaflarının da tasfiye edilmesini öngören maddeler
yer aldığını kaydetti. Yazıcı, şunları söyledi: “Tasarıda
gümrükte uzlaşma konusu da var. Vergi gelirlerinin
yüzde 18-20’si gümrüklerden toplanıyor. Bu büyük
bir oran. Bir hayli vergi ihtilafı oluyor. Vatandaşın bir
kısmı bir kamu idaresinde başka işleme tabi, bir başka
yerde başka işleme tabi. Bu, hukuk devleti anlayışı ile
bağdaşmaz. Bu, gümrük idaresinin risk alması
demektir. Uzlaşma, yasanın yayınlandığı tarihten
itibaren 6 ay sonra yürürlüğe girecek. Çünkü
uygulamasına yönelik yönetmelik çıkarılacak. Suç
teşkil eden eylem, hatta kabahat türü olanlar
kesinlikle uzlaşma kapsamında
değerlendirilmeyecek.” Hayati Yazıcı, “Gümrüklerde
etik kural ihlal eden kim olursa olsun gözünün yaşına
bakmam, toleransım o noktada sıfır” dedi. Yazıcı,
Torba Yasa tasarısında yer alan bir maddeyle gümrük
işlemleri dolayısıyla el konulan araçların da
satılacağını belirtti. Öte yandan Bakan Yazıcı, Atatürk
Havalimanı’nda yapılan gümrük operasyonu ile ilgili
gümrük çalışanı olup da ulaşılamayan, aranan kişinin
bulunmadığını, operasyonda 16 kişinin
tutuklandığını söyledi.
}
GÜNDEM
Başbakan:
Mali
disiplinden
asla taviz yok
}
S AYF A 3
Bir devir kapanıyor;
bu başka bir devir
ERTUĞ YAŞAR
[email protected]
Aralık ayının sonunda
ekonomi yönetiminin aldığı
kararlar ile Türkiye’nin
ekonomik stratejisinin
değişmekte olduğunu
anlamıştık.
Ta 2001 krizinden bu yana, o
zaman ABD’den ‘kurtarıcı’
olarak Türkiye’ye gelen Kemal
Derviş’ten başlayarak, Türkiye
yüksek reel faiz politikası
izlemişti. (Bu politikaya ‘sıcak
para politikası’ da deniyor).
Yüksek reel faiz, Türkiye’de
hem enflasyonun
dizginlenmesini sağlamıştı
hem de çok gereksinimimiz
olan yabancı sermayenin (çoğu
kısa vadeli de olsa) Türkiye’ye
gelmesine olanak yaratmıştı.
Üstelik dışalımla gelen mallar
görece ucuz kaldığı için hem
tüketim rahatlamış hem de
üretim daha ucuza
yapılabilmişti.
Tabii her ekonomi politikası
gibi yüksek reel faiz
politikasının da yan etkileri ve
sıkıntıları vardı. Bu
sıkıntılardan en büyüğü TL’nin
reel anlamda aşırı
değerlenmesi idi. Yani, örneğin
dolar kuru 1.50 TL olması
gerekirken uzun süre 1.20
TL’de kalmıştı.
Reel anlamda değerli TL,
öncelikle dışsatıma çalışan
sanayicilerin uluslararası
rekabet gücünü zayıflatıyordu.
Ama dışsatıma çalışan
sanayicilerimiz uyanık çıktılar
ve bu rekabet gücü azalmasını
daha çok ithal (yani ucuz!)
girdi kullanarak bir anlamda
aştılar. Olan Türk sanayisine
oldu; çünkü yaratılan katma
değer ve istihdam azaldı. Ama
sanayinin ve dışsatımın çarkları
yine de döndü.
Tabii bir de cari açık sorunu
vardı! Aşırı artan dışalım; artsa
da dışalımın artış hızını
yakalayamayan dışsatım ile
eşleşince cari açık büyüdü de
büyüdü. Hem değer olarak
hem de gayri safi milli
hasılaya oranı olarak tehlikeli
düzeylere geldi.
2008 küresel mali krizinin bir
etkisi, ‘geberen’ (!) dışalım
sayesinde cari açık sorununun
bir anda ortadan kalkması idi.
Ama bu etki ancak iki yıl sürdü.
2010’da yüzde 8 büyüyen
ekonomi, yüksek reel faiz ile
eşleşince cari açık 2010
sonunda yine rekorlara koştu!
Cari açığın bu kadar
büyümesi çok tehlikelidir. Eğer
ulusal ve uluslararası
yatırımcılar size olan
güvenlerini ufacık bir olaydan
dolayı kaybederlerse, bir anda
her şey tepetaklak olur. Bu
durumu 1994’de yaşadık;
1998’de yaşadık; 2001’de
yaşadık. Hatta 2006 yılının
Mayıs ayında (Merkez Bankası
Başkanı ataması krizi sırasında)
da yaşadık.
Ekonomide kırılgan
noktalar olmayacak. Eğer
olursa en ufak ve anlamsız /
bağlantısız bir olay nedeni ile
bütün dengeleriniz alt üst
olabilir.
İşte sanırım Ali Babacan
yönetimindeki ekonomi
yönetimi bu sıkıntıyı gördü.
Üstelik sıcak para politikasının
getirdiği sanayisizleşmeyi de
iyice anladı. Gerçekten de
dünya ekonomik kalkınma
tarihine bakınca,
Almanya’sından Japonya’sına,
Güney Kore’sinden Çin’ine,
sanayileşen ve dünya devi
imalat olan her ülkenin bunu
dışsatıma dayalı imalat sanayi
ile başardığını görüyoruz.
Ama sıcak para politikası ile
kalkınan ve zenginleşen bir
ülkeyi hiç göremiyoruz…
★★★
Bizce Türkiye 2010 yılı
sonunda çok önemli bir karar
alarak (en azından şimdilik)
sıcak para politikasını terk etti.
Hem de hiç olmayacak bir
zamanda, yani bir seçim yılında
bunu yaptı. Çünkü sıcak para
politikası dışalımı rahatlattığı
ve mal bolluğu sağladığı için,
tüketimi artan seçmen kendini
‘darı ambarında gibi’ hisseder. Bu
da iktidarda olan partinin
seçimi kazanmasına yardım
edebilir. Tabii ki seçimlerden
sonra kemerlerin daha fazla
sıkılması pahasına!
Ama dedik ya TEMEL bir
ekonomik politika değişikliği
artık uygulanmaktadır. Merkez
Bankamız faizi düşürmektedir.
Düşen faiz, TL’nin yabancı
sermaye açısından çekiciliğini
azaltmaktadır. Artık kısa
dönemli sıcak para Türkiye’ye
çok daha az gelecektir. Eğer
uluslararası sermaye Türkiye’ye
gelecekse, bunu uzun dönemli
sabit sermaye yatırımları için
yapacaktır.
Öte yandan düşen faizin
tüketim artışına neden
olmaması için diğer parasal
önlemler Merkez Bankası
tarafından yaşama geçiriliyor.
Düşük faizin yaratacağı
genişlemeci politika, örneğin
munzam karşılıklar artırılarak
daraltıcı politikalara
dönüştürülüyor. Böylece hem
faizler düşük kalacak hem de
TL aşırı değerli olmayacak; yani
imalat sanayimizin uluslararası
rekabet gücü azalmayacak.
★★★
Türkiye ekonomisi yeni bir
döneme girdi. 2001’den bu
yana izlenen ekonomik
politikaları değişiyor. Doğal
olarak haziran ayında yapılacak
genel seçimlere kadar bekleyip
o seçimlerden sonra olabilecek
herhangi bir ekonomik
gelişmeye de hazır olmak
gerekir.
Ama sanırım biz sanayici ve
tüccarlar artık hesaplarımızı
bu değişen ekonomi
politikasına göre yapmalıyız…
Şifrem çalındı
mazeretine son
DEVLET Bakanı Hayati Yazıcı, 10 ili kapsayan hayali
ihracat operasyonunda gümrükte çalışanların
şifrelerinin kullanıldığına ilişkin bulgulara erişildiğine
dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Bir daha böyle bir olay
yaşanmaması için tek kullanımlık şifre ürettik. Bununla
kişi, yaptığı işlem için ürettiği bir şifreyi kullanacak. Bir
daha ‘şifrem çalındı’ deme mazereti olmayacak.”
Yargıya başvurmadan
uzlaşma yoluyla çözüm
KAMUOYUNDA ‘Torba Yasa’ olarak bilinen
‘Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ ile gümrük
vergileri ve cezalar yüzünden ihtilaf yaşayan
yükümlülere, yargıya başvurmadan uzlaşma
yoluyla sorunlarını çözme yolu açılıyor.
Yükümlülerden istenilen gümrük vergileri ve
cezalarının bir kısmından vazgeçilerek, vergi
alacağının idarece en kısa zamanda tahsil
edilmesine imkan sağlanıyor.
ihracatında yarışın gittikçe hızlandığını, rekabet
gücünün daha da önem kazandığını ifade eden
Büyükekşi, bu ortamda gümrük hızının önemli
olduğunu vurguladı.
E-BEYANNAME YÜZDE 94’Ü BULDU
Başbakanlık Gümrük Müsteşarı Ziya Altunyaldız
da, 2010’da elektronik olarak verilen beyannamelerin
oranının yüzde 94’ü bulduğunu kaydetti.
Müsteşarlığın e-gümrük uygulamasıyla 10’dan fazla
kurumla elektronik ortamda veri değişimi sağladığını
belirten Altunyaldız, 130 gümrük
idaresinin otomasyona geçtiğini, ithalat
ve ihracatın yüzde 100’ünün elektronik
ortamda gerçekleştirildiğini anlattı.
Toplantıda Gümrükler Genel
Müdürlüğü Daire Başkanı Harun Uslu,
İTO Meclis Üyesi Esen Yağcı, TİM-İTKİB
Başkanı Hikmet Tanrıverdi, TOBB
Esen Yağcı Ulaştırma ve Lojistik Sektör Meclis
KAYBEDİLEN ZAMANIN TELAFİSİ
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Başkanı Çetin Nuhoğlu, Gelir İdaresi Başkanlığı Daire
Başkanı Serdal Dağdemir ile İzmir Gümrük ve
Büyükekşi ise gümrükte uzlaşma konusunun hayati
Muhafaza Başmüdürü Nazım Bütün de
öneme sahip olduğunu belirterek, “Devrim
birer sunum yaptı. Panelin oturum başkanlığını ise
niteliğinde olan bu uygulamanın yasalaşması,
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Eski
mahkemelerde bekleyen binlerce, on binlerce dosya
Başbakanlık Gümrük Müsteşarı
ve kaybedilen zamanın telafisi için çok önemli
Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu yürüttü.
olacak” dedi. Ülkeler arasında mal ve hizmet
‘3 sacayağı ahenk
içinde çalışmalı’
İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Dursun Topçu, gümrüklerin
modernleşmesiyle
ülkenin geleceğine
yatırım yapıldığını
söyledi. Gümrükleri ve
ilgili konuları üçlü sac
ayağı şeklinde
değerlendiren Topçu,
“Birinci ayağı iş adamı,
ikinci ayağı gümrükler
için karar alan idare,
üçüncüsü ise
gümrüklerin kendisi. Bu
3 sacayağının ahenk
içinde çalışması
gerekiyor. Bu ahenk,
gümrüklerde
oluşabilecek kayıp ve
kaçakları dürüst iş
adamlarını mağdur
etmeyecek şekilde
en az seviyeye
indirecek” dedi.
Nusaybin
Kapısı’nın temeli
26 Şubat’ta
atılacak
BAKAN Hayati Yazıcı,
Türkiye’nin gümrükte sağladığı
deneyimlerini komşu ülkelerle
paylaştığını ifade etti. Bakan
Yazıcı, “Dünyada örneği az olan
‘tek gümrük kapısı, iki idare’
şeklindeki uygulamayı komşu
ülkelerle müzakere ediyoruz.
Gürcistan, Suriye, İran ve
Yunanistan ile müzakere
ediyoruz. Dünyada iki örneği
var; ABD ve İsviçre’de.
Türkiye’de bunun ilk
uygulaması, Nusaybin Gümrük
Kapısı’n da olacak. Nusaybin
Gümrük Kapısı’nın yap-işletdevret modeliyle temelini 26
Şubat’ta Suriye ile birlikte
atacağız” dedi.
DUYURU
Hakem bilirkişi
ücreti
İstanbul Ticaret Odası Meclisi, 13 Ocak
2011 tarihli toplantısında İTO Tahkim,
Uzlaştırma, Hakem Bilirkişilik
Yönetmeliği’nin 5. maddesinin yıllık
enflasyon oranı dikkate alınarak tadilini
kararlaştırmıştır.
Söz konusu karar uyarınca hakem
bilirkişi ücretleri aşağıdaki şekilde
belirlenmiştir:
“Madde 5 – Hakem bilirkişi ücreti için
işin niteliği, inceleme mahalli, inceleme
konusunun değeri, inceleme süresi ve
diğer hususlar dikkate alınarak,
İstanbul için 110 TL - 600 TL
İstanbul ili sınırları dışında 165 TL - 750
TL’ye kadar olmak üzere Yönetim
Kurulunca saptanır. Tespit edilen ücret
peşin ödenir.”
Sayfa04_Sayfa 4.qxd 28.01.2011 00:11 Page 1
}
TİCARET REHBERİ
N
SURİYE VE MISIR’DA
İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI
Firma adı: M. Kamal Alamo
Adres: Syrian Arap Republic
Aleppo/Syria
Yetkili kişi: M. Kamal Alamo
Tel: 00 963 212 125 911
Faks: 00963 212 115 106
[email protected]
[email protected]
■ Talep: Oto yedek
parçaları ithalatı, filtre ve
aksesuarları uluslararası
ticareti
Firma adı: Al-Amir Company
(Mohamed Zeino)
Adres: Suluymaniyeh Capry
Bulding Aleppo/Syria
Yetkili kişi: Mohamed Zeino
Tel: 00 963 214 466 046
Faks: 00 963 214 603 503
[email protected]
mohamedzeino@aleppochamb
er.com
■ Talep: Aksesuarlar, ss
boru ve hırdavat, zeytinyağı,
pamuk giysi
Firma adı: GSCC
Adres: Aleppo, Khalaseh,
Ahrar area-est. Street
Aleppo/Syria
Yetkili kişi: Zouhair Rihawi
Tel: 00 963 213 627 742
Faks: 00 963 955 177 910
[email protected]
■ Talep: Galvaniz çökelti,
metal ticareti
Firma adı: Seekhsteel
Adres: Alkatorji Street
Aleppo/Syria
Yetkili kişi: Zaki Seekh
Tel: 00 963 213 211 09 30
Faks: 00 963 213 234 930
[email protected]
■ Talep: Genel ticaret,
ithalat, ihracat
Firma adı: Danamas Com. M.
Bassam Dawa
Adres: P.O.B 7701 Reef al
Mouhandessin Aleppo/Syria
Tel: 00 963 933 346 535
Faks: 00 963 216 217 773
[email protected]
■ Talep: Plastik,
yapıştırıcı, alüminyum levha,
radyatör ve akaryakıt
parçaları, HVAC bileşenleri
Firma adı: El Teriak Industrial
Group
Adres: 25 A Ismail Mohamed,
Zamalek, Cairo, Egypt
Zamalek, Cairo
Yetkili kişi: Maryam Nabil
Tel: 00 202 273 673 57
Faks: 00 202 273 630 17
[email protected]
n a
de lıkt
’
le k
ku uza
ı
p
Ka km
5
14
UMMAN’ın başkenti Maskat’a 25
kilometre uzaklıkta bulunan Bander Al
Khyran bölgesi, turizm projeleriyle
geliştirilecek. Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği’nden (TOBB) alınan bilgiye göre,
Umman Turizm Bakanlığı, bu amaca yönelik
konaklama tesisleri ve çeşitli aktiviteleri
içeren bir plan hazırladı. Özellikle bölgenin
temizliği ve sakinliği dikkate alınarak su
sporlarının geliştirilebileceği, dalgıçlar için
ilgi çekici bir alan haline gelebileceği
11 ABD firmas›
Türkiye’de
distribütör ar›yor
belirtiliyor. Ancak bunun için öncelikle daha
iyi hizmetler sunan tesislere ihtiyaç
duyulduğu vurgulanıyor.
Öte yandan, Nizwa-Thumriat yolunun 750
kilometre uzunluğundaki Adam-Thumriat
bölümünün genişletilmesi için uluslararası
müşavirlik firmaları ihaleye davet ediliyor.
İhale için teklifler 2 Şubat’ta açılacak. Yol
projesinin hazırlanmasının 6 ay sürebileceği,
ardından ihalenin açılacağı bilgisi verildi.
Bilgi: www.tobb.org.tr
ABD’de faaliyet gösteren 11 firma, Türk şirketlerine
distribütörlük verecek. Sağlıktan gıdaya, elektronikten
telekomünikasyona kadar farklı alanlarda hizmet veren
ABD’li firmalar, Türkiye’de temsilci veya distribütör
arıyor.
ABD’li firmalarla işbirliği yapmak isteyenler, New
York Eyaleti İstanbul Ticaret ve Yatırım Ofisi ile irtibata
geçebilir.
Temsilcilik vermek isteyen ABD’li şirketler ve faaliyet
alanları şunlar:
■ American Bio Medica Corporation: Hızlı uyuşturucu
tarama, idrar testleri, Oral Stat ağız sıvısı testleri, Rapid
Tox ve Rapid Tox Cup 2 idrar testleri.
■ American Defense Systems: Hafif mermi ve patlamaya
dayanıklı transparan ve opak zırhlar, çarpmaya karşı
bariyerler ve babalar.
■ Nationwide Tarps DBA NTI GLOBAL: Yüzme
havuzları için solar örtüler.
■ Nationwide Tarps Inc. DBA NTI GLOBAL: Esnek
borular (flexible ducting).
■ ADH Health Products: Diyet ek gıdalar ve tüketici
sağlığı ürünleri.
■ CAPSYS CORP: Tutuşmaya karşı (non-combustible)
modüler binalar.
■ Telebyte: DSL için telekomünikasyon test ekipmanları.
■ Alpine Overhead Doors: Katlanabilir kapılar (garaj
kapıları) ve kepenk.
■ Dorsey Metrology International: Ölçme aletleri ve
optik karşılaştırıcılar.
■ Hill Electric Supply: Elektrik jeneratörleri, kablo, PVC
borular ve kaplamalar.
■ CFIC-Q: Kriyo soğutucular, özel motorlar ve kuru gaz
kompresörleri.
■ TV Ferret: Boru tetkik ekipmanı.
■ Medical Technology Products: EMS ve diğer ağır
hastalıklar için mobil infüzyon pompaları ve benzeri
ekipman.
■ D.W. Haber&Son: Ziyafet (banket) ve profesyonel
yemek ekipmanı.
İlgilenen İTO üyeleri, New York Eyaleti İstanbul Ticaret
ve Yatırım Ofisi ile irtibata geçebilir.
[email protected]
[email protected]
Tel: 0 212 351 5307
SIK KULLANILAN ‹NTERNET ADRESLER‹
Yurtd›fl› ‹fl Talep ve Teklifleri
Yurtiçi Firma Adresleri
Yurtd›fl› Firma Adresleri
http://isbirilan.tobb.org.tr
http://www.ito.org.tr/wps/portal/is-talepleri
http://www.dtm.gov.tr/dtmdistalep/login.cfm?CFID=641
534&CFTOKEN=60152921
http://www.oaib.gov.tr
http://www.deik.org.tr/pages/TR/DEIK_AnaSayfa.aspx?I
KID=10
http://www.igeme.org.tr/KKS/section-igeme-tbrh.cfm
www.ito.org.tr/wps/portal/bilgi-bankasi
http://sanayi.tobb.org.tr
www.dtm.gov.tr/dtmihrrehber
www.iso.org.tr/tr/web/musteriarama/uyefirmalar.aspx
www.kobinet.org.tr/kobinetuye.php
www.ttrehber.turktelekom.com.tr/trk-yp/IDA2
www.sectorbilgibankasi.com
kamu idarelerine hizmet veren
muhasebe birimlerinde kasadan
yapılacak ödeme tutarı, büyükşehir
belediyesi olan illerdeki birimler ile
Ziraat Bankası şubesi bulunmayan
ilçelerdeki birimlerde 850 lira, diğer
muhasebe birimlerinde ise 550 lira
olarak uygulanacak.
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ KORUNMASI: Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek
Kurulu’nun ilke kararları Resmi
Gazete’de yayımlandı. İzin belgesi
bulunan tescilsiz yapılarda, çatı
aktarımı, oluk onarımı, boya,
badana ve benzerlerine bakım,
ahşap, madeni, pişmiş toprak, taş
gibi çürüyen ya da bozularak
eksilen mimari ögelerinin özgün
biçimlerine uygun olarak aynı
malzemeyle değiştirilecek. İzin
belgesi bulunmayan tescilsiz ve
kaçak yapıların tadilat ve
tamiratlarına izin verilemeyecek.
www.alibaba.com
www.globalsources.com
www.asianbusinesscentral.com
www.brabys.com
www.europages.com
www.gulfdirectory.com.bh
www.kompass.com
www.paginasamarillas.com
www.thomasglobal.com
www.thomasnet.com
www.musavirlikler.gov.tr
www.mfa.gov.tr
Yurtiçi ve Yurtd›fl› Ticaret - Sanayi Odalar›
Fuarlar
Resmi Gazete - Mevzuatlar
www.expodatabase.com
www.fuarrehberi.org.tr
www.fuartakip.com
www.intracen.org/tpo
www.tobb.org.tr/odaveborsalar/adres.php
http://eur-lex.europa.eu/en/index.htm
http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr
http://rega.basbakanlik.gov.tr
http://www.mevzuat.net
http://www.kazanci.com.tr
http://www.lebibyalkin.com.tr/
Döviz Kurlar› – Pariteler
www.oanda.com
www.tcmb.gov.tr
Ülke Bilgileri
Sektör Bilgileri
‹haleler
http://www.ito.org.tr/wps/portal/kutuphanemiz
http://www.igeme.org.tr/pg/section-pg-sektor.cfm
http://www.oaib.gov.tr
http://www.securities.com
http://rega.basbakanlik.gov.tr/#
http://www.ihaledergisi.com/
http://www.timdergisi.com.tr/
http://www.resmiihaleler.com/
http://www.kamuihaleilan.com/
http://www.resmiihalebulteni.com/
http://www.kamuihalebulteni.com/
http://www.deik.org.tr/pages/TR/DEIK_AnaSayfa.aspx?IKID=10
http://ihracat.ssm.gov.tr/TR/Content/IhaleIlanlari.aspx
Uluslararas› Kurulufllar
www.deik.org.tr/Pages/TR/DEIK_
CokTarafliKuruluslar.aspx?ctID=
3&IKID=10
http://www.ito.org.tr/wps/portal/kutuphanemiz
http://www.doingbusiness.org
http://www.igeme.org.tr/pg/section-pg-ndx.cfm
http://www.musavirlikler.gov.tr
http://www.oaib.gov.tr
http://www.pwc.com
http://www.ulkeler.net
http://www.dunyadevletleri.com
http://new.sourceoecd.org
http://www.deik.org.tr/pages/TR/DEIK_Bulten.aspx?IKID=10
http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=detay&yayinID=245&ic
erikID=262&dil=TR
Kaynak: İTO Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi
Seçilmifl emtia fiyatlar›
Madde
Bulgaristan Plovdiv
(Assenovgrad)
Sanayi Bölgesi’nde
Konut ‹nflaat›
Meslek Komitesi
2 fiubat’ta
toplanacak
Bu bir ilandır.
SATILIK FABRİKA
BİNASI VE ARAZİSİ
Tel: 0533 564 32 22 (İstanbul)
İRTİBAT
TELEFONLARI: Tel: + 359 898 535 077 (Bulgaristan)
Müflavirlik firmalar›na Umman’dan ihale daveti
NEW YORK T‹CARET
VE YATIRIM OF‹S‹’NDEN
TÜRK ‹fi ADAMLARINA
TEKL‹F VAR
RESM‹ GAZETE
HARP ARAÇ VE GEREÇLERİNİN
İTHALAT VE İHRACAT
İZİNLERİ: Milli Savunma
Bakanlığı’nca ‘kontrole tabi
tutulacak harp araç ve gereçleri ile
silah, mühimmat ve bunlara ait
yedek parçalar, askeri patlayıcı
maddeler, bunlara ait teknolojilere
ilişkin liste’ yenilendi.
ÇEK TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK:
Karşılığı olmayan veya kısmen
bulunan çeklerde, bankaların
ödeme yükümlülüğüne ilişkin
tutar 655 liraya yükseltildi.
MUHASEBE STANDARTLARI
KURULU TEBLİĞLERİ: Türkiye
Muhasebe Standartları Kurulu’nun
(TMSK), finansal raporlama ve
finansal araçlara ilişkin tebliğleri
Resmi Gazete’de yayımlandı.
PARASAL SINIRLAR YENİDEN
BELİRLENDİ: Parasal Sınırlar ve
Oranlar Hakkında Genel Tebliğe
göre, genel bütçe kapsamındaki
28 OCAK 2011
İSTANBUL Ticaret Odası
(İTO) Konut İnşaatı
Meslek Komitesi, 2 Şubat
2011 tarihinde yapılacak
zümre toplantısında,
sektördeki sorunlarını ve
çözüm önerilerini
tartışacak. İnşaat
sektörünü buluşturacak
toplantı, İTO Meclis
Salonu’nda saat 13.30’da
başlayacak.
Dünya
Borsası
Birim
Dünya Borsası
Fiyatı ($)
Haftalık
Değişim (%)
‹STANBUL T‹CARET
ODASI F‹YAT ‹NDEKSLER‹
Yerli Malın
Fiyatı ($)
Haftalık
Değişim (%)
Alüminyum
Londra
Ton
2362.50
-3.33
2538.07
-2.17
Çinko
Londra
Ton
2238.50
-7.69
2222.72
-8.36
Pamuk
NYCE
18.96
8.53
3.87
0.78
Buğday
Şikago
Ton
316.04
8.53
457.23
-0.39
Altın
Londra
Ons
1328.00
-3.21
1331.00
-3.13
Pik Demir
TDÇİ
Ton
650.00
3.17
610.00
0.00
(cent-kg)
Kaynak: İTO İstatistik Şubesi
■ Talep: Kümes hayvanı
ilaçları, aşıları, tavuk
yetiştirme ekipmanları, tavuk
yemi ve kafesi için temsilci
arıyor.
Firma adı: RAKI Co.
Adres: King Faisal St.-Gonidan
Building Aleppo/Syria
Yetkili kişi: Firass Babi
Tel: 00 963 21 221 22 84/5
Faks: 00 963 21 221 22 83
[email protected]
■ Talep: Her çeşit nakliye
ve gümrük hizmeti
Firma adı: Keichour Int.
Transport&Trading
Adres: ”The old Syrian after
the customs” Aleppo/Syria
Yetkili kişi: M. Saleh Keichour
Tel: 00 963 21 50 84/
225 57 00–00 963 11 50 84
Faks: 00 963 212 245 297
00 963 11 232 01 62
[email protected]
■ Talep: Otomasyon,
elektrik ve aydınlatma
ürünleri
Firma adı: Zahabi Co.
Adres: 8 Shouhada Street,
Azizieh Region Aleppo/Syria
Yetkili kişi: Ayman Zahabi
Tel: 00 963 944 349 349
[email protected]
■ Talep: Suriye’ye
kimyasal madde ticareti ve
ithalatı
Firma adı: Afash Center for
Chemicals and Technical
Supplies
Yetkili kişi: Mustafa Afash
Adres: Al Jamiliha
Eskandarun Street-Al Kudsi
Building Flor 3 Aleppo/Syria
Tel: 00 963 21 223 16 03
223 16 06-223 16 09
Faks: 00 963 212 231 603526 805
[email protected]
[email protected]
■ Talep: Sıhhi tesisat, gaz
ısıtma, esnek örgü hortum,
pprc borusu, boru bağlantılı
duş seti, kaynak makinesi
Firma adı: Hamwi and Brr for
Trading
Adres: Bab Alnaser Street
Aleppo/Syria
Tel: 00 963 21/332 30 93
00 963 933 486 022
Faks: 00 963 21/363 63 34
[email protected]
[email protected]
■ Talep: Düşük ve orta
voltajlı elektrik ekipmanları
}
SAYFA 4
Aralık 2010
İstanbul
TÜFE
Aylık
-0.20
1.64
Yıl Sonuna Göre
8.67
12.79
Yıllık değişim
8.67
12.79
10.29
9.77
Yıllık ort. değiş.
İstanbul
TEFE
Not : 27.01.2011 tarihli MB Döviz Satış Kuru dikkate alınmıştır.
EURO - DOLAR - ALTIN - BORSA
En Yüksek Değer
Görüldüğü Tarih
En Düşük Değer
Görüldüğü Tarih
Cumhuriyet Altını (satış TL)
464.00
24.01.2011
454.00
25.01.2011
İMKB
65960.95
26.01.2011
65152.09
25.01.2011
Döviz Kurları -TL (TCMB)
Euro
Alış Kuru
Satış Kuru
Dolar ($)
Alış Kuru
Satış Kuru
2.1452
2.1555
27.01.2011
27.01.2011
2.0637
2.0737
20.01.2011
20.01.2011
1.5693
1.5769
24.01.2011
24.01.2011
1.5320
1.5394
20.01.2011
20.01.2011
Komünist sistemde
kapitalist
yöntemlerle
kalkınma!..
Çin, gelecek 10
yıla damgasını nasıl
vuracak?
Çin’de yönetim
şekli bildiğimiz
sosyalist politbüro
yönetimi, ancak
ülkeyi yönetenler
vizyonel hedeflerini
o kadar güzel
uyguluyorlar ki,
SUAT SARI
yönetenler arasında
İTO Meclis Üyesi
kıyasıya bir hizmet
Servis Taşımacılığı
yarışı oluşturulmuş
Meslek Komitesi
durumda. Çin’de
Başkan Vekili
her eyalet valisi
kente ne kadar iş imkanı ve sermaye
getirdiği, o eyalette inşaat sektöründe
yapılan inşaat adedi, Ar-Ge çalışmalarına
ne kadar katkı sağlandığı, eyalet
bütçesinin açık verip vermediği, halkın
memnuniyet seviyesi ne durumda gibi
hedeflerle çalışıyorlar. Sonucunda
eyaletler arası kıyasıya bir yarış hakim.
Eyalet valilerinin siyasette yükselmek ve
politbüroda yer almak için bu başarıları
kategorize ediliyor!... Şimdi bu yarışı
kapitalist sistemdeki vali profili ile kıyas
ediniz!..
Çin’de otomotiv endüstrisi, 1990’ların
başından bu yana hızlı bir gelişim
sergileyerek, yıllık araç üretimini 1
milyondan 18 milyonlara kadar
yükselterek, dünyanın en büyük otomotiv
üreticileri ABD ve Japonya’nın önüne
geçti.
Çin kendi markalarının yanı sıra yerli
ortaklarıyla birlikte Volkswagen, Audi,
General Motors, Hyundai, Nissan, Honda,
Toyota gibi birçok dünya markasının
üretimini yapmaya başladı.
Ülkede birçok yerli markanın
üretimdeki piyasa payı, bugünlerde
yüzde 44.3 oranında seyrederken, kalanını
yabancı markaların üretimi oluşturuyor.
Çin’de 2009 yılı itibariyle trafiğe kayıtlı
62 milyon araç bulunuyor (Türkiye’de bu
oran 15 milyon) ve bu rakamın 2020
yılında 200 milyonu aşması bekleniyor.
Ancak bir zamanlar ‘bisiklet krallığı’
olarak adlandırılan Çin’in büyük
şehirlerinde alım gücünün artmasına bağlı
olarak henüz tam anlamıyla bu duruma
hazır olmayan şehirlerde altyapı eksikliği
nedeniyle yolların yetersizliğinden park
yerlerine kadar keşmekeşler oluşuyor. Bu
nedenle Pekin başta olmak üzere ülkedeki
ilginç uygulamalar dikkati çekiyor.
Pekin’de olimpiyatlar öncesinde tek ve çift
plakaların gün aşırı trafiğe çıkması
uygulamasının ardından 2011 yılından
itibaren araç plakaları kura ile verilmeye
başlandı.
Ülkenin en büyük şehri Şanghay’da ise
Şanghay plakaları 40 bin yuan (yaklaşık 9
bin 400 TL) civarında fiyatlarla temin
ediliyor. Şanghay’da farklı eyalet ve
şehirlerin plakaları kullanması
durumunda belli saatlerde ana caddelere
ve şehir merkezine girilmesine izin
verilmiyor.
Haftaya: Çin’in 2020 vizyonu
}
}
SAYFA 5
GÜNCEL
28 OCAK 2011
İBB Genel Sekteri Prof. Dr. Adem Baştürk:
İstanbul tüccarının
sorunlarını çözebiliriz
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)
Genel Sekreteri Prof. Dr. Adem
Baştürk, İstanbul Ticaret Odası’nın
görüş ve önerilerinin çalışmalarına
yön vereceğini söyledi. Prof. Dr.
Baştürk, ”İşlerinizi kolaylaştırmak ve
daha çok ticaretin gerçekleşmesi için
çalışıyoruz. Üretenlerin, taş üstüne
taş koyanların işlerini kolaylaştırmak
için buradayız. İTO meslek
komiteleri ile bir araya gelerek
sorunları çözebiliriz” dedi.
İSTANBUL Ticaret Odası
(İTO) Üyeleri, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi (İBB)
yetkilileri ile bir araya geldi.
İTO Meclis ve Komite Üyeleri,
İBB Genel Sekreteri Prof. Dr.
SOYHAN
Adem Baştürk ile kendisine
ALPASLAN
bağlı grup müdürleri ve daire
başkanlarına belediyenin yetki alanına
giren konularda talep ve beklentilerini
iletti. İTO’nun ev sahipliğinde gerçekleşen
toplantıya, İTO Yönetim Kurulu Başkan
Vekili Şekib Avdagiç başkanlık etti.
İTO Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah
Çınar, Muhammet Yenel ve Genel Sekreter
Yardımcısı Selçuk Tayfun Ok’un da hazır
bulunduğu toplantıda konuşan Avdagiç,
İstanbul’da, belediyenin çalışmaları ile
ticari hayatın önünden kaldırılabilecek
engelleri dile getirdi. Avdagiç, Prof. Dr.
Baştürk’e bu konuyla ilgili bir rapor
sunulduğunu da kaydetti.
Avdagiç, “İstanbul o kadar büyük ki, ne
yapsanız az geliyor. İstanbul’a büyük
katkılar ve hizmetler sundunuz. Ne zaman
İBB’nin kapısını çaldıysak, her zaman bir
muhatap bulduk ve görüşme imkânı
sağlandı. Ümit ediyorum, birlikte birtakım
problemleri daha ekonomik, konforlu
olarak çözebileceğiz” mesajını verdi.
UYGULAMALAR EŞİT VE
STANDART OLSUN
İlçe ve büyükşehir belediyeleri arasında
aynı işler için farklı uygulamalar
yapıldığına dikkat çeken Avdagiç, “İşyeri
ruhsatlarında ilçe belediyelerinin farklı
talepleri var. İskânı olmayan binalarda iş
yapmak isteyen üyelerimiz zor durumda”
dedi.
Tabela asma ve tabela vergi bedelleri ile
ilgili sorunları dile getiren Avdagiç,
tüccarın bu konuda da uygulamalarda
birliktelik ve standart bir politika istediğini
belirtti.
Avdagiç, üyelerin işaret ettiği şu
sorunlara da dikkat çekti: “Ana arterler ile
ilçe belediyeleri sınırları kesin olmalı. LPG
ve benzin istasyonları ile ilgili sorunlar
giderilmeli. Kentte sanayi kuruluşlarının
atıklarının toplanması gelir kaynağı olarak
görülüyor. Bu durum da bazen bu atıkların
kural dışı bertarafına gidilmesine neden
oluyor. Çevre Bakanlığı’nın lisanslı işyerine
atık veremiyoruz ve ilçe belediyesi
nezdinde suçlu oluyoruz.
Üyelerimiz, Avrupa ve Anadolu
yakasındaki sebze ve meyve halleri için
yürütülebilir bir politika talep ediyorlar.
İstanbul kültür sanat salonları için
performans değerlendirilmesi
yapmanızı istiyoruz; çünkü var
olan mekânlar boş dururken
yenileri yapılıyor.
KURALLAR
EKONOMİYİ ZORA
SOKMAMALI
Kimler katıldı?
Strateji Geliştirme Daire Başkanı Köksal Tandıroğlu, İmar ve
Şehircilik Daire Başkanı Ahmet Erhan Gökal, Zabıta Daire Başkanı
Mustafa Tahmaz, Ruhsat ve Denetim Müdürü Yaşar Parlak, Ulaşım
Koordinasyon Müdürü Adil Karaismailoğlu, İSKİ Genel Müdür
Yardımcısı Alişan Koyuncu, Çevre Koruma Daire Başkanı Cevat
Yaman, Kentsel Tasarım Müdürü Ali Ergün.
Belediye’den cevaplar
Zabıta Daire Başkanı Mustafa Tahmaz: “2004 öncesi binalar
imar planına aykırı değilse, Gayri Sıhhi Müessese kurulunca
ruhsatlandırılması sağlanıyor. Bine yakın firmaya bu ruhsatı
verdik.”
Kentsel Tasarım Müdürü Ali Ergün: “Tabela ve reklâmlarla
ilgili sorunlar için İTO’nun ilgili komiteleriyle bir araya gelelim.”
Çevre Koruma Daire Başkanı Cevat Yaman: “Hafriyat döküm
yerleri ile ilgili olarak bir araya gelip ortak çözüm arayabiliriz.”
İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ahmet Erhan Gökal:
”Şehiriçi otogarlar ve ara terminaller konusunda İBB koordinatör
olabilir.”
Şehirde ağır araçların,
kamyonların trafiğe çıkışı ile
ilgili fazla kısıtlamalar
ekonomik faaliyetleri de
kısıtlıyor. Birtakım
düzenlemelerin ve kuralların
gündeme gelmesi olumlu ama
kısıtlı ekonomik faaliyetleri
zora sokucu konuların
gündeme gelmesi büyük sıkıntı
oluyor.
Belediyenin hizmet
tarifelerindeki artışlar,
üyelerimiz için önemli bir
sorun olmaya devam ediyor.
İstanbul’da döküm alanları
konusunda da sıkıntı var. Bir
yol haritası kaçak dökümleri
engelleyecektir. Deniz
ulaşımının etkinliğinin
artırılması, otopark bedellerinin
gözden geçirilmesi, yap-işletdevret ile otopark projelerine
devam edilmesi lazım. İspark
faaliyetleri memnuniyetle
karşılanıyor. İspark
otoparklarında minibüs gibi
büyük araçların parkı için üst
katların düzenlenmesi çok
önemli.
Trafik yoğunluğunu takip
ettiğimiz İBB web sisteminin
kullanıcı dostu haline
getirilmesi gündeme gelebilir.
İHALELERDE YERLİ
MAL KULLANALIM
İhalelerde yerli
kaynaklardan tedarik edilen
malzemelerin kullanımının
VERGİ REHBERİ
Sayfa05_Sayfa 5.qxd 28.01.2011 00:15 Page 1
Dr. VEYSİ SEVİĞ
[email protected]
Kesin mizanların
bildirim esasları
teşvik edilmesi önemli. Pozitif
ayrımcılık yapabilmeliyiz. Korsan
yayınların el arabasıyla
satılmasına izin verilmemeli.
Servis araçlarının belediyeden
aldıkları belgeleri İTO olarak
verelim istiyoruz. Ticari
konularda İTO komitelerinin
görüşlerinin alınması önemli.
Mesela, UKOME’de komite
arkadaşlarımızın, Odamızın
görüşleri de alınmalı.
AYNI KONUDA
FARKLI BEKLENTİLER
İtfaiye çevre koruma ve İSKİ
çalışma ruhsatlarımız konusunda
farklı beklentilere sahipler. Aynı
konuda iki ayrı kurumun farklı
beklentilerini karşılamak zorunda
kalıyoruz.
Belediyelerden temsilciler bir
şikâyet ya da ihbar olmadığı
sürece denetime randevu ile
gelmeli; çat kapı gelmemeli.
Ticareti etkileyecek yasaklamalar
getirilirken sektörlerden görüş
alınması ve birlikte yürütülmesi
gerekiyor.”
İTO’nun görüşleri
bize yön verecek
PROF. Dr. Adem Baştürk, İTO’nun görüş ve
önerilerinin İBB’nin çalışmalarına yön vereceğini dile
getirdi. Prof. Dr. Baştürk, ”İşlerinizi kolaylaştırmak ve
daha çok ticaretin gerçekleşmesi için çalışıyoruz.
Üretenlerin, taş üstüne taş koyanların işlerini
kolaylaştırmak için buradayız. İTO’nun sorunları olan
meslek komiteleri ile bir araya gelerek sorunları
çözebiliriz” mesajını verdiği toplantıda, bazı soruları da
şöyle yanıtladı: “Tabela ücreti meclis kararına göre
alınıyor, yıllık alıyoruz. İstanbul’un ana caddelerinde
tabelalarda ciddi görüntü kirliliği var. Tabelalara asma
ve bakım ücreti alınması ama hizmet verilmemesi
konusundaki şikâyetleri ilgili sektör temsilcileriyle ele
alabiliriz. Açık hava reklâmcılığında bina cephelerinin
reklâm alanı olması doğru değil. Toplu ulaşım
araçlarındaki reklâma belli standartlar getirdik.
UKOME’de herkesin görüşleri dinleniyor. Silivri’de 6
milyon metreküplük bir hafriyat sahası hizmete giriyor.
Deniz dolgusu gibi arayışlarımız da var. Arıtma
tesisleriyle ilgili şikâyet gelince randevusuz gidiyoruz.
Ruhsatı olmayan binaya açma ruhsatı veremiyoruz.
Mevzuat geçici ruhsat uygulaması öngörmüyor.”
Üyeler ne dedi?
İTO Yönetim Kurulu Üyesi - İç ve Spor
Giyim Meslek Komitesi Meclis Üyesi
Abdullah Çınar: “İTO ve İBB işbirliğinde
hazırlanan Kademeli Saat Projesi tekrar
gözden geçirilmeli. Tarihi Yarımada’daki
yayalaştırma takibimizde. Şubat ayının
ortalarında 45 günlük uygulama sonuçlarını
yansıtacağız sizlere. Kitapkent projesinin
tekrar ele alınmasını istiyoruz. İTO’nun
UKOME’de resmi temsilci olmasının,
UKOME’nin faaliyetlerine ciddi katkı
sağlayacağını düşünüyoruz.”
Ev Tekstili Meslek Komitesi Meclis
Üyesi Halit Örgad: “Ev tekstilinde sevkiyat
sıkıntımız var. Sektörümüz
Sultanhamam’daki yayalaştırmanın 11.0016.00 saatleri arasında uygulanmasını istiyor
ki, iş yapma potansiyelimiz artsın. Kör
sokaklar otoparklara açılsın.”
Servis Taşımacılığı Meslek Komitesi
Meclis Üyesi Hakan Orduhan: “Servis
araçlarına yapıştırılan tabelalarda
ölçülendirmede dengesizlik var. UKOME’de
güzel kararlar alınıyor. İstanbul’da 11 bin tane
servis aracı var ve bunların 7 bini bizim
üyemiz. Esnaf odası üye adedi resmen 3 binin
üzerinde. Okul servisleri ile ilgili karar alırken
Odamızın görüşlerine ağırlık verin.
İstanbul’da mesaiye başlama saatleri
kademeli olmalı. Böylece biz daha az araçla
çok iş yapacağız; daha az çevre kirliliği
yaşanacak. Güzergâh kullanım izin belgesinde
sorun var. Bu belge işlemlerini biz yapalım ve
parasını toplu olarak belediyeye yatıralım.”
Toprak Ürünleri Meslek Komitesi
Başkanı ve Meclis Üyesi Ahmet Çelik:
”Silivri bölgesinde Büyükşehir Belediyesi’ne
ait döküm yerinin kapanması sorun oldu.
Nakliye fiyatları arttı ve sağlıksız dökümler
başladı. İstanbul’un genel sorunlarından biri
olan döküm yerleri rant yerleri haline geldi.”
Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi
Meclis Üyesi Mustafa Cebeci: “Ruhsatla ilgili
sıkıntılarımız çok. Çevre İl Müdürlüğü’nden
sıkıntılıyız. Enjeksiyon makinelerinin üzerine
konulması gereksiz yere istenen davlumbaz
ciddi oranda maliyet getiriyor. Bu konuda bir
kolaylık sağlanmasını istiyoruz”
Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi
Başkanı Mehmet Uysal: “Katı atık diye
toplanılan birçok atık maddi ve ekonomik
değere sahip. Toplayan firmalar bunları
yüksek bedellerle ekonomiye kazandırıyorlar.
Bu dönüşümde, atığı veren firmaya da bir
avantaj sağlanmalı. Atık sacın yıllık
dönüşümü 11 milyon dolar. Ekonomik değeri
olan ürünlerimizi bakanlığın ruhsatlı
kanallarıyla bertaraf edelim ama karşılığını da
alalım istiyoruz.”
Dokuma Meslek Komitesi Meclis Üyesi
Rasim Mazlum: “Hizmet işinde ihale
alanlarda sakat istihdamına yer verilmiyor.
Kadıköy su ürünleri kooperatifindeyim.
Kadıköy Belediyesi, İBB’nin müsaade ettiği
her şeyi kaldırdı. 270 üyemiz var ve Tarım
Bakanlığı’nın müsaade ettiği normlarda bir
balık satış yeri istiyoruz.”
İşletme Destek Hizmetleri Meslek
Komitesi Ahmet Karakış: ”Gebze sınırlarına
34 plakalı araçlar sokulmuyor. Servisler
Tuzla’da oturan öğrencileri evine
bırakabiliyor ama Gebze’dekileri bırakamıyor.
Bu sıkıntımızın çözülmesini istiyoruz.”
İnşaat Restorasyon Meslek Komitesi
Başkan Yardımcısı Şevket Can Tülümen:
”İstanbul’da 15 çeşmeyi restore ettik ve
çalışmalarımız sürecek. Desteğinizin devamını
bekliyoruz.”
Yaş Meyve Sebze Meslek Komitesi
Meclis Üyesi Mevlüt Yılmaz: “Anadolu
yakası hali olumsuz şartlarda çalışıyor. Tuzla
Aydınlı’da belirlenen yere ne zaman
taşınacağız? Bulunduğumuz yerde ticaret
yapmamız bir işkence haline geldi. Gebze
halinin yeni taşınacak halle birleştirilmesi söz
konusu olmamalı. Türkiye’nin üçüncü büyük
hali olan Anadolu yakası meyve sebze halinde
193 dükkân var. Burası ayrı bir statüye
kavuşturulmalı.”
Kültür Sanat ve Spor Hizmetleri Meslek
Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Fırat
Kasapoğlu: ”Kültür endüstrisinin bir tanımı
yok, herhangi bir yaptırım da yok. Kültür
endüstrisinin bir koordinasyona ihtiyacı var.
İstanbul’u tanıtan film için 60 bin dolarlık
bütçe ayırıyorsunuz ama bunun dışında 70
bin dolarlık harç ödüyorsunuz. Birçok yabancı
film şirketi bu harçlar nedeniyle İstanbul’a
gelmiyor. Turistleri İstanbul’a gezdirmeye
kalktığımda her şeyin belgesini istiyorlar ama
50 bin kişilik Rock’n Coke festivalini
düzenledim, kimse bir şey sormadı.
İstanbul’daki 150 tane salonun 100’ünü
kullanamıyoruz; çünkü sahne girişi 60 santim
olduğu için sahneye malzeme giremiyor.
İstanbul Kongre Merkezi’nde en son
teknolojiyi koymuşlar ama kimse
kullanmasını bilmiyor.”
İşletme Destek Hizmetleri Meslek
Komitesi Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi
Mehmet Ersoy: “İstanbul’da trafik çok yoğun.
Elektronik Denetleme Sistemi Maslak,
Okmeydanı, Levent, Sarıyer gibi yerlerde
daha aktif hale getirilsin. Özel halk
otobüslerinin emniyet şeridini kullanmalarına
izin verilmemeli.”
Seyahat Hizmetleri Meslek Komitesi
Başkanı ve Meclis Üyesi İbrahim Artırdı:
”Harem otogarı artık işlevini kaybetti. Giriş
çıkış 30 dakika zaman kaybı oluyor. Firmalar
çevre yoluna uygun yerlerde terminal açtılar.
Buraları açıldıktan sonra bir yönerge çıktı. İlçe
belediyelerinin burada daha fazla rahatsızlık
vermemesi, Harem otogarının yerine
yapılacak olanın bir an önce yapılması lazım.
Belirli ilçelerde mini terminaller yapılmalı.”
Çiçekçilik ve Bahçe Kültürleri Meslek
Komitesi Meclis Üyesi Kadir Gümüş: ”İlçe
belediyelerindeki nikâh salonlarında çiçek
ihaleleri sağlıklı yapılamıyor. Dışarıdan gelen
çiçekler salonlara sokulmuyor. Ayrıca çiçek
toprağının hafriyat malzemesi olarak
görülmesini istemiyoruz. Biz suyu çiçekleri
sulamak için kullanıyoruz, dolayısıyla atık
suyumuz yok. Suda dönüşüm ücreti
alınmamalı. Mahalle aralarında eski çöp
konteynerleri eski ve bozuk; görüntü kirliliği
yapıyorlar.”
Bankalar ve Finans Kuruluşları Başkanı
ve Meclis Üyesi Zeki Sayın: ”Bahçeköy’den
gelen anayol TEM’e kadar hep kapalı.
Belediye bu yolda sabah ve akşam en yoğun
saatlerde tamirat yapmamalı.”
Mimarlık Mühendislik ve Ar-Ge
Hizmetleri Meslek Komitesi Meclis Üyesi
Sadi Yalçın: “Tarihi eser aydınlatmaları ile
ilgili olarak çalışmalarımıza desteklerin
sürmesini istiyoruz.”
Yaş Meyve Sebze Meslek Komitesi
Meclis Üyesi Abdulmuti Baran: ”Birçok
sorunumuz halloldu. Hakikaten İBB’ye
teşekkür ediyoruz. Yeni bir hal yönetimi var;
çok ciddi, iyi çalışıyor. Esnafın haricinde gelen
şikayetleri dikkate almayın lütfen.”
Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi
Başkanı Mehmet Uysal: “İstanbul’da
Kadıköy Belediyesi’nden başlayan, Bakırköy
ve Küçükçekmece Belediyeleri tarafından da
uygulanan plastik poşet yasağı ne kadar
kanunidir? Ayrıca plastiğe alternatif diye
verdikleri poşetlerin tekstil değil, plastik
olduğunu belirtmek istiyorum.”
Vergi Usul Yasası’nın vermiş olduğu yetkiyi
kullanarak Maliye Bakanlığı yayımlamış
bulunduğu 403 sıra numaralı Vergi Usul Yasası
Genel Tebliğ ile bilanço esasına göre defter tutan
mükelleflere 2010 yılı ve izleyen dönemler için
elektronik ortamda kesin mizan verme
zorunluluğu getirmiş bulunmaktadır (19 Ocak
2011 gün ve 27820 sayılı Resmi Gazete)
Tebliğ ile yapılan açıklamadan anlaşılacağı
üzere bundan böyle “Bilanço esasına göre defter
tutan gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar
vergisi mükellefleri elektronik ortamda kesin
mizan bildirimi“ vermek zorundadırlar.
Bildirim verme yükümlülüğü getirilen gelir
vergisi mükellefleri bildirimlerini 1 Mart-31 Mart
tarihleri arasında, kurumlar vergisi mükellefleri
ise bildirimlerini 1 Nisan-30 Nisan tarihleri
arasında elektronik ortamda vermek
zorundadırlar.
Özel hesap dönemine tabi mükellefler
bildirimlerini kendi gelir veya kurumlar vergisi
beyannamelerinin verilmesi süresi içerisinde
verecekler.
Kurumlar Vergisi Yasası hükümlerine göre
tasfiyeye girmiş kurumların her bağımsız tasfiye
dönemine ait kesin mizan bildirimleri, bu
kurumların tasfiye memurları tarafından tasfiye
beyannamesinin verilme süresi içinde verilecek.
Birleşme halinde ise, münfesih kurum veya
kurumlara ait bildirimler, bu kurumların fesih
oldukları tarihteki kanuni temsilcileri tarafından
birleşme beyannamesinin verilme süresi içinde
verilebilecek.
Devir halinde, münfesih kurumun o
dönemdeki faaliyetlerine ilişkin bildirimler,
münfesih kurumun ünvanı ve vergi kimlik
numarası yazılmak suretiyle devir alan kurum
tarafından münfesih kurumun varlıklarını
devralan kurumlardan müteselsil sorumluluk
kapsamında herhangi biri tarafından bölünme
işlemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin
verilme süresi için de yapılacak.
Mükellefiyetin sona ermesi halinde
bildirimler, mükellefin en son bağlı bulunduğu
vergi dairesinde kanunların da yazılı beyanname
verme süresi içinde verilecek.
Bildirimlerin elektronik ortamda verilmesinde,
bildirimlerin verilmiş sayılabilmesi için onaylama
işleminin yapılması zorunludur. Onaylama
işlemi en geç, bildirimlerin verilmesi gereken
ayın son günü saat 24.00’a kadar tamamlanmak
zorundadır.
Bildirimlerin elektronik ortamda gönderilmesi
zorunlu olduğundan vergi daireleri kağıt
ortamında verilen yapılan bildirimleri kabul
etmeyecek. Bir başka anlatımla, kesin mizan
bildirimleri posta ile gönderilemeyecek veyahut
da elden verilemeyecek.
Elektronik ortamda bildirimler, kullanıcı kodu,
parola ve şifre almış mükellefler tarafından
yerine getiriliyor ise bildirimi düzenleyen
kısmına mükellefe ilişkin bilgiler, bildirimdeki
yeminli mali müşavir kısmına ise varsa yeminli
mali müşavire ilişkin bilgiler yazılacak.
Bildirimlerin elektronik ortamda gönderilmesi
işlemi yeminli mali müşavirler tarafından
gerçekleştirilecek ise bildirimi düzenleyen
kısmına varsa serbest muhasebeci veyahut da
serbest muhasebeci mali müşavire ait bilgiler
yazılacak; mükellefin serbest muhasebeci, serbest
muhasebeci mali müşaviri bulunmaması halinde,
bu kısma, mükellefe ait bilgiler yazılacak.
Bildirimi gönderen kısmına ise elektronik
ortamda gönderen yeminli mali müşavirlerin
bilgileri yazılacak.
Bildirimlerin elektronik ortamda gönderilmesi
işlemi, serbest muhasebeci, serbest muhasebeci
mali müşavir tarafından gerçekleştirilecek ise
bildirimi düzenleyen kısmına serbest
muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirin
bilgileri, yeminli mali müşavir kısmına ise varsa
yeminli mali müşavire ait bilgiler yazılacak.
Elektronik ortamda bildirimlerin
onaylanmasından sonra, hatalı verildiği anlaşılan
bildirimler için düzeltme bildirimi verilmesi
gerekmektedir. Düzeltme bildiriminin elektronik
ortamda, kesin mizan bildiriminin verilme
süresinden sonra verilmesi durumunda Vergi
Usul Yasası’nın mükerrer 355’inci maddesinin
düzeltme bildirimlerine ilişkin hükümleri
dikkate alınarak işlem yapılacak.
Düzeltme işlemlerinde ilk bildirim tamamen
iptal edilmekte ve ikinci defa verilen bildirim
geçerli kabul edilmektedir. Bu nedenle, düzeltme
yapmaması gereken mükelleflerin, yeni bildirimi,
daha önce bildirimde bulunulmamış gibi tüm
bilgileri içerecek şekilde doldurmaları
gerekmektedir.
2010 yılı içinde faaliyetlerini terk eden
mükellefler 2010 yılında faaliyette bulundukları
döneme ilişkin bildirimlerini en son bağlı
oldukları vergi dairesine elektronik ortamda
gönderecekler.
Sayfa06_Sayfa 6.qxd 28.01.2011 00:18 Page 1
}
Plastik
poşetler mi
çevreci
değil, yoksa
bizler mi?
MEHMET UYSAL
İTO Plastik ve
Kauçuk Meslek
Komitesi Başkanı
PAGEV Başkanı
20. yüzyılın çığır açan buluşlarından biri olan
plastikler, kullanım kolaylıkları ve sağladıkları
avantajlar nedeniyle endüstride ve hayatımızın her
alanında vazgeçilmez malzemeler haline geldiler.
Tarihte hiçbir malzeme, bu kadar kısa bir zaman
diliminde bu kadar hızlı bir ilerleme kaydetmemiştir.
Şimdilerde, kimi çevrelerce “naylon” denilerek değeri
göz ardı edilmeye çalışılsa da, özellikle tüketim
toplumunun gelişmesi ile birlikte artan ihtiyaçlara en
uygun çözümleri sunan plastiklerin yerine yeni bir
malzemeyi koyamıyoruz. Eski malzemelerse, iddia
edilenin aksine ne plastiklerden avantajlılar, ne de
onlardan daha fazla çevreciler.
Dünyada üretilen petrolün sadece yüzde 4’ü plastik
üretiminde kullanılıyor. Plastikler üretim ve geri
dönüşüm sırasında en az suyu, enerjiyi harcayan
malzeme. Küresel ısınmanın en büyük sebebi olarak
gösterilen uçaklar, otomobiller plastikler sayesinde
önemli oranda hafiflediler. Artık daha az yakıt
harcıyorlar, çevreyi daha az kirletiyorlar. Ambalajların
plastik olması sayesinde artık lojistik sırasında da daha
az yakıt tüketiliyor. Yani, çevre daha çok korunuyor.
“Plastikler en çevreci malzemedir” diyoruz ama bu
yargıyı yalnızca biz plastik üreticileri dile getirmiyoruz.
Bilimsel veriler ve bağımsız araştırma kurumlarının
raporları, plastiğin en çevreci malzeme olduğunu ortaya
koyuyor. Tıpkı, bilinçsizce çevreye bıraktığımız, hafif
olması sebebiyle etrafta en çok göze batan plastik
poşetlerde olduğu gibi… Hep söylediğimiz gibi
plastikleri kötülemek yerine bilinçli kullanımdan söz
edelim, tüketiciyi bu konuda bilgilendirelim. Ne plastik
ne de diğer atıklarımızı çevreye, denizlerimize gelişi
güzel bırakalım. Bu konuda üreticiler kadar tüketicilere
de büyük görevler düşüyor. Belediyelerimiz de geri
dönüşüm konusunda görevlerini yapmalı,
sorumluluklarını yerine getirmeliler.
Bilimsel veriler, plastiklerin alternatiflerine göre
daha çevreci olduğunu ortaya koyuyor.
■ Plastik poşetler daha az enerji ile üretilir. Plastik
torbaların üretiminde alternatiflerine göre 4.5 kat daha
az enerji harcanır.
■ Plastik poşetler enerji tasarrufu sağlar. Alternatif
malzemelerin taşınmasında harcanan enerji plastik
torbaların taşınmasında kullanılan enerjinin 3 katı.
Alternatif malzemeyle yapılmış torbalar için 73 kWh
enerji harcanırken, plastik torbalar için kullanılan enerji
ise sadece 14 kWh.
■ Plastik poşetler daha az katı atık yaratır. 1000
adet plastik torba 4.7 kg katı atık oluşturur. Aynı
adetteki alternatif malzemeler ise bu rakamın yaklaşık 7
katı yani 33.9 kg katı atığa neden olur.
■ Plastik poşetler için ağaç kesilmez… Evet çevre
kirleniyor ve daha çok ağaca ihtiyacımız var. Plastik
poşetleri üretmek için ağaç kesilmediğinden ekosistem
korunur.
■ Plastik poşetler daha az su tüketir. Alternatif
malzemelerden üretilen 1000 adet torba için 3 bin 785
litre, aynı adetteki polietilen plastik torbalar içinse
sadece 30 litre su harcanır.
■ Plastik poşetler daha hafiftir. Günümüzün plastik
poşetlerinde, ilk kullanılmaya başlandıkları 20 yıl
önceye göre yüzde 70 daha az plastik kullanılıyor. Hafif
olmalarından dolayı lojistikte daha az enerji
kullanılmasını sağlıyorlar.
■ Plastik poşetler daha az sera gazı emisyonu
yaratır. Plastik poşetler, alternatif malzeme ile üretilen
poşetlere kıyasla yüzde 60-79 daha az sera gazı
emisyonu üretirler. 100 milyon poşet başına plastik
poşetler 3097 ton, diğer poşetler ise 7621-14558 ton CO2
eşdeğeri sera gazı emisyonu üretirler. Ayrıca plastikler
alternatiflerine kıyasla en hafif olduklarından tüketim
bölgelerine nakliyeleri sırasında daha az yakıt tüketirler
ve daha az sera gazı emisyonu verirler.
Bilimsel verileri yazmaya önümüzdeki hafta da
devam edeceğiz.
İstanbul Ticaret Odası adına sahibi
Yönetim Kurulu Başkanı:
Dr. MURAT YALÇINTAŞ
Genel Yayın Koordinatörü ve
Sorumlu Yazıişleri Müdürü:
Dr. Cengiz ERSUN
Genel Yayın
Yönetmeni
İsmail ŞEN
Yayın
Danışmanı
Şefik MEMİŞ
Basın Yayın ve Halkla
İlişkiler Şubesi Müdürü
Doğan ERDOĞAN
Haber-Araşt›rma
Tamer ÇERÇİ
Baş Editör
Dilek ÜLKER
Editörler: Soyhan ALPASLAN, Dilşah
KEFL‹O⁄LU, Nalan SÖYLEMEZ,
Canan BİLGİN, Fedai YILDIRIM
Fotoğraf-Grafik: İlker BAŞÖZ
Reklam-Abone: Yahya GÜL
Yazışma: Nuran ÇAPKIN
İSTANBUL TİCARET’TE YAYINLANAN YAZILARIN
VE MAKALELERİN SORUMLULUĞU YAZARLARINA AİTTİR.
İTO’NUN GÖRÜŞLERİNİ İÇERMEZ. YAZI VE HABERLER, KAYNAK
BELİRTİLEREK KISMEN YA DA TAMAMEN KULLANILABİLİR.
ABONE VE REKLAM TARİFESİ
Yıllık abone bedeli yurtiçi ve KKTC için 40 TL, diğer ülkeler için ise
posta ücreti dahil 92 TL’dir. Abone bedeli, ticaret sicil numarası
(tacirler için), ad ve adres belirtilerek T. İş Bankası İstanbul Sirkeci Ticari Şube
(Ş. kodu: 1385) 3092 no’lu hesaba yatırılabilir.
IBAN NO: TR 30 0006 4000 0011 3850 0030 92
Reklamların sütun/santimi 6 TL’dir.
Yayın türü: Yerel süreli yayın.
Yayın tarihi: 28.01.2011
İSTANBUL TİCARET ODASI
Reşadiye Cad. 34378 Eminönü İstanbul P.K. 377 34112 İst.
Oda Tel: 0 212 455 60 00 (pbx)
Fax: 513 83 11 (Basın-Yayın Şb.) 513 15 65-520 16 56
Internet: www.ito.org.tr
İTO Çağrı Merkezi: 0212 444 04 86
BASKI: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23
Yenibosna - İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00
S AYF A 6
SEKTÖREL
28 OCAK 2011
}
Lokanta ve kafe sayısına
bölgesel sınırlama önerisi
İstanbul Ticaret Odası Lokanta ve Kafeler Meslek Komitesi Başkanı Fatih Güner, sektördeki işletme sayısının
nüfus yoğunluğu ve bölgeye göre sınırlandırılması gerektiğini söyledi. Güner, “Aksi halde yerli firmalar,
önümüzdeki 5-10 yılda bakkalların karşılaştığı zor duruma düşmekten kendini kurtaramayacaklar” uyarısı yaptı.
FAHRİ SARRAFOĞLU
İSTANBUL Ticaret Odası Lokanta ve
Kafeler Meslek Komitesi Başkanı Fatih
Güner, sektörün 2010 yılını çok aşırı
rekabetle geçirdiğini söyleyerek,
“Yabancı markaların Türkiye’ye gelip
yayılması, iç pazarda farklı kesimden
oyuncuların sektöre dahil olması ve ikiüç arkadaşın bir araya gelip ucuz yollu
bazı işletmeler açması, bunda etkili olan sebepler
arasında” dedi. Devletin AB müktesebatı
çerçevesinde sektörde yapılanmaya gittiğini
Türk mutfağı
arşivi derlenmeli
SEKTÖRDE birleşmelerin
artması gerektiğine işaret
eden İTO Meclis Üyesi Hacı
Abdullah Korun, bunun hem
sektörün büyümesinin önünü
açacağını hem de yeni
istihdam alanları
oluşturacağını savundu. Meslekte
sadakat ve samimiyetin önemini
vurgulayan Korun, “Toplumumuzun
geçmişine baktığımızda, övünülecek çok
şeyin olduğunu görürüz. Bunların en
başında da sadakat ve samimiyet gelir.
Bu iki unsurun gelecek kuşaklara
aktarılması çok önemli. Enaniyetten
kaçınıp, her daim işimizi kalite ve hijyen
standartlarından ödün vermeden severek
yapmalıyız. Peygamber Efendimizin de
buyurduğu gibi ‘İki günü eşit olan
ziyandadır’ sözünü düstur edinerek
çalışmalıyız” dedi. Türk mutfağının köklü
bir geleneğe sahip olduğunun ve bu
asırlık yemek kültürü birikiminin gelecek
kuşaklara sağlıklı aktarılması gerektiğinin
altını çizen Korun, şunları dile getirdi: “Bu
değerler güvence altına alınmalı. Devlet,
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve
üniversiteler önderliğinde çalışmalar ve
araştırmalar yapılmalı. Süreli yayın, kitap
vb. etkinliklerle Türk mutfağı arşivi
derlenmeli.”
hatırlatan Güner, ancak eski kuşağın uyum
zorluğunun ve büyümek isteyen yerli firmaların
yabancılara kıyasla yönetme becerilerinin
oluşmamasının sıkıntıya yol açtığını kaydetti.
Güner, nüfus yoğunluğu ve bölgeye göre işletme
adedinin sınırlandırılması gerektiğine işaret ederek,
bunun çözülmesi halinde sektörün hem daha çabuk
büyüyeceğini hem de rekabet gücünün
artacağını dile getirdi. Güner son olarak da, “Bunun
yapılmaması halinde yerli firmalar, önümüzdeki 5-10
yılda, geçmiş yıllarda bakkalların karşılaştığı zor
duruma düşmekten kendini kurtaramayacaklar”
uyarısında bulundu.
Denetimli üretici
bilinçli tüketici
İTO Meclis Üyesi
Mehmet Yılmaz,
“Sektörün önünün
açılmasının yolu,
tüketicileri
bilinçlendirmekten geçer”
diyerek, gıda sektöründe
son zamanlarda kaliteli imalatın yanı
sıra insan sağlığını riske sokan ve
hayati tehlikeler taşıyan üretimler de
gerçekleştiğini söyledi. Hammadde
alımlarında denetimlere önem
verilmesini isteyen Yılmaz, denetimli
üretici ve bilinçli tüketici
zorunluluğuna işaret etti. Mehmet
Yılmaz, “Günümüzde etin kilosu 30
lirayı bulurken, 200 gr bir etli yemeğin
4–5 liraya nasıl satılabildiği
incelenmeli. Sektörde ilerleme
kaydetmek için öncelikle kendi
içimizdeki denetlemeyi yaparak,
bilinçli tüketiciler olmayı sağlamalı ve
insan sağlığını riske atmayan bir
üretici yaratmalıyız. Ülkemizde
maalesef hileli üretim yapılarak halk
sağlığı ile oynanmaktadır. Bu
durum da sektörün güven
kaybetmesine
neden olmaktadır” diye konuştu.
Yeterlilik belgesi
olan işyeri açsın
İTO Meclis Üyesi Gürkan
Tüzel, her önüne gelenin
sektörde yer almasının ciddi
sıkıntıya yol açtığını belirterek,
“Yeterlilik belgesi olanlar işyeri
açmalı” tavsiyesinde bulundu.
Herkesin kendi işini yapmasını
isteyen Tüzel, sektörde standardın
olmamasından yakındı. Merdiven altı tabir
edilen firmaların denetime tabi tutulması ya
da kapatılması gerektiğini ifade eden Tüzel,
“En büyük girdi olan et suiistimallerini
önlemek için de firmalar fiyat ve kalite
noktasında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nca
denetlenmeli. Kaçak etin önüne mutlaka
geçilmeli” dedi. Sektörde kurumsallaşmanın
öneminden de bahseden Tüzel, şirket
birleşmelerinde bu yüzden geç kalındığını
aktardı. Tüzel, “Sektör temsilcilerinin
destekçi olmaları sorunu çözebilir. Bu
konuda model birleşmeler örnek olabilir.
Ben uygun bir firmayla birleşmeyi son
senelerde düşünmekteyim” diye konuştu.
Tüketicilere dönük tavsiyelerde de bulunan
Tüzel, tabldot yemek alacak olanların,
çalışmak istedikleri firmaların üretim yerlerini
denetlemeleri ve çalıştığı firmalardan bilgi
alması gerektiğine dikkat çekti. Tüzel,
firmaların kurumsallaşmasına katkı
sağlayacağına inandığı bu sistemin, daha
etkili bir denetim mekanizması olduğunu da
sözlerine ekledi.
Eğitimli personel, işletmenin hem
hacmini hem imajını geliştirir
KOMİTE Başkan Vekili Ersin Aktürk, gerek İşKur’un gerekse üniversitelerin bu alanda personel
yetiştirmesini ve kalifiye iş gücünün artırılmasını
beklediklerini söyledi. Eğitimli personelin işletmenin
hacmini ve imajını her zaman geliştireceğini
vurgulayan Aktürk, sektörün diğer bir beklentisini
de, turizm belgeli 1. sınıf işletmelere uygulanan
yüzde 18 oranındaki KDV’nin yüzde 8’e indirilmesi şeklinde açıkladı.
Aktürk, “Çünkü bu belgeye sahip işletmeler, diğerleri ile aralarında
adaletsizlik olduğunu düşünüyorlar. Bu alanda çalışmalar
başlatılabilir” önerisinde bulundu. Et fiyatlarına ve sektörün bu
yöndeki taleplerine de değinen Aktürk, “Et fiyatlarındaki artış,
geçtiğimiz yıl çok büyük rahatsızlık doğurmuştu. İthal et ile birlikte
nefes alınsa da, sektör daha uygun fiyatlarla et hammaddesini
almak isteyecektir. Ayrıca sigara yasağının revize edilmesi ile ilgili
beklentilerin de artacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Sektörün okulu olursa Türk
mutfağı dünyaya açılabilir
“LOKANTA sektöründe okullaşma halen istenilen
seviyede değil” şeklinde eleştiride bulunan İTO Meclis
Üyesi Ramazan Bingöl, en acil ihtiyacın kalifiye eleman
olduğunu söyledi. Bingöl, “Mutfağınızın ne kadar iyi
olduğunu söylerseniz söyleyin, o kaliteyi devam
ettirecek elemanınız yoksa yaptığınız onca masraf ve
emek boşa gidecek. Her zaman övündüğümüz
dünyanın en iyi mutfağına sahip olmamız, maalesef birçok
alanda sözde kalıyor. Bu işin okullarını kuramamanın sıkıntısını
yaşıyoruz” dedi. Aşçılık okulu adı altında en iyi şeflerin
yetiştirildiğini belirten Bingöl, ancak milyon dolarlık şirketlerin
başına geçirebilecek işletmeci şeflerimizin olmamasının büyük
eksiklik olduğunu dile getirdi. Bingöl, dünyanın en iyi aşçılarının
yetiştirilmesi konusunun bir an önce çözülmesi gerektiğini
vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sektörün okulunu
hayata geçirebilirsek Türk mutfağını dünyanın her yerine
açabiliriz. Başkanımız Murat Yalçıntaş’ın, kendisiyle yaptığımız
görüşmemizde bize tam destek olacağını söylemesi, bizim için
sevindirici bir gelişme. Konuyla ilgili girişimlerimiz devam ediyor.
Türk mutfağının dünyaya tanıtımının, okuldan yetişecek
gençlerin tecrübe ile birleşmesi sonucu olacağı kanaatindeyim.”
5. s›n›flar›n ö€retmeni
gelmedi€inde
derse ben girerdim
B‹R
BAfiARI
H‹KAYES‹
Okuldan sonra, ekmek fırınına getirilen
böreklerin pişirme paralarının hesabını tuttu.
Tepsi başına 25 kuruşları biriktirdi… 4. sınıfa
giderken 5. sınıfların öğretmeni gelmediği
zaman öğretmen olarak derse girdi… Şimdi ise
o Türkiye’nin en ünlü inşaat markalarından
birinin sahibi: Ali Ağaoğlu. Ağaoğlu,
İstanbul Ticaret Odası’ndaki
‘Üniversiteden Girişimciliğe’ konulu
seminerde, hayat hikayesini girişimci
adayı gençlerle paylaştı.
DİLŞAH
KEFLİOĞLU
İşte Ağaoğlu’nun gençlere tavsiyeleri…
ANTENLERİNİZ ÇOK AÇIK
“Belki doğal kaynağı az ama
Türkiye’nin kaynağı,
nüfusunun yüzde 70’ini
oluşturan 30 yaşın
altındaki genç nüfusu.
Hepiniz öyle veya böyle
iyi eğitim alıyorsunuz.
İyi yetişiyorsunuz,
yani antenleriniz çok
açık! Ben 1954
doğumluyum, işte 22
yapıyor yaşım! Ama biz
sizin kadar şanslı
değildik. Yani biz sadece
ailemizden, dar
çerçeveden aldığımız
bilgilerle hayatı öğrendik.
Şimdiki gençlik çok şanslı; tabii
aynı zamanda şanssız da. Tüm
Türkiye’nin gelecekteki gücünün siz olduğunuza
inanıyorum. Sizlere bir şeyler, bir katkı
sağlayabiliyorsam, o hayat hikayemi paylaşmaktan
mutlu olurum.
ASIL SIFIRDAN GELEN BABAMDI
Dediğim gibi ben aslında Karadeniz kökenli bir
ailenin çocuğuyum… Elhamdülillah Oflu’yum. Doğma
büyüme İstanbullu’yum ama benim 5 yaşında oğlum
var; o bile ‘Oflu’yum’ diyor yani…
Babam
İstanbul’a 1946’da gelmiş ve hakikaten
çok başarılı biri.
Yani asıl sıfırdan gelen oydu.
Karadeniz’i biliyorsunuz;
Karadeniz’de ayakta durmak bile
zordur. Karadeniz insanı tarla
yapmak için bile dağları teras teras
merdiven gibi yapar, oraları eker,
ekinini alır. Hep hayatı mücadeleyle
geçti; onun için böyle bir yapısı
vardır. Dolayısıyla geçim azdı; gerçi
büyükbabam da ağaydı. Yani İbrahim
Ağa’nın torunuyum. Tabii o bölgedeki
ağalık da o kadar... Neticede insanlar
çoğalınca, geçim için göç ettiler. Babam
1946’da İstanbul’a geldi. Çok iyi bir tüccardı, iyi
bir müteahhitti. Sanayiciliği vardı, hayatımda
kendime örnek aldığım, ticarette örnek aldığım
insanlardan biridir. İlkokulum Ümraniye’deydi.
Tramvay, Çamlıca’nın eteğine kadar gelir, oradan
Ümraniye’ye geçmezdi, minibüsler giderdi.
25 KURUŞA BÖREK PİŞİRDİM
Bazen kışın hocalar okula gelemezdi. Ben 4. sınıfa
giderken 5. sınıfların hocası gelmediği zaman hoca
olarak derse girerdim. İlkokuldayken babamın
Ümraniye’de fırını vardı, okuldan sonra giderdim,
Gazeteyi atıyor, magazin
ekini alıp okuyor!
ÇOCUKLUĞUMDAN beri her zaman iş
hayatının içinde bulundum. Benim belki en
büyük servetim, paramdan kıymetli iş yapma
kabiliyetimdir. Muhakkak çok iyi
yetişiyorsunuz, çok iyi eğitim alıyorsunuz. Öyle
veya böyle Türkiye’de eğitime gereken önemi
vermediğimize inanıyorum. Senelerdir eğitim
bizde çok ihmal edildi, yatırım yapılmadı.
Birinci göreviniz okuyup eğitiminizi
tamamlamak. Ama eğitimi tamamlarken
de muhakkak günlük olayların içinde
olun. Her gün muhakkak en az bir-iki
köşe yazarını okuyun. Ben görüyorum,
maalesef gazeteyi atıyor, magazin
ekini alıp okuyor. Yani
ekonomide muhakkak bir
köşe yazarını okuyun.
Gençsiniz, eğlenmek
isteyeceksiniz ama
muhakkak etrafınızda ne
oluyor, bitiyor bihaber
olmayın.
Ağaoğlu, garajındaki pahalı
otomobilleriyle de tanınıyor.
Otomobilleri ile bir tur atmak
isteyenlere ise şoförü Hakan Bey’i
adres gösteriyor. “Pazar günleri
gezebilirsiniz” diyor.
fırının muhasebe hesaplarını tutardım.
Şimdiki gibi her evde mikrodalga fırın da
yoktu. Yani kadınlar tepsilerde börekleri açarlardı,
ekmek fırınına pişirmeye getirirlerdi. Bir tepsi
pişirmek 25 kuruş...
Muhasebe hesaplarını tutardım, o 25 kuruşları da ben
alırdım.
10 TANE YARIM 1 BÜTÜN ETMEZ
Yani şunu söylemek istiyorum: Hayatımda hep
ticaretin içinde oldum. Babamın o zaman işleri güzel,
fabrikaları, inşaatları, tüccarlığı var. Babam 1975’te kalp
rahatsızlığı geçirdi. Amcam babamdan büyüktü,
babamla da ortaktı. İşi amcama teslim etmedi. O zaman
Kabataş’ta okuyordum, yani sizin gibi üniversite
sıralarında oturmadım maalesef. Babam okuldan aldı
beni, işin başına geçirdi. İki sene işi ben idare ettim ama
o arada babam iyileşti iyi ki de…. Ben tabii girişkenim,
işi büyütüyorum. Ama babamla kuşak çatışması
yaşadık. Genç delikanlıyken her şeyi babama teslim
ettim. Ceketimi aldım. Çıktım. Cebimde 5 lira yoktu.
Neye güveniyordum biliyor musunuz? İş yapabilme
gücüme inanıyordum. Ama babamdan dolayı çevremin
olduğunu hesaplayamıyordum. Yine de yılmadım.
Devam ettim. Şimdiki gençlerde bu mücadeleciliği
göremiyorum. Sabırsızlar. Oysa ki yaptığın işi iyi
yapacaksın, inatla çalışacaksın ve sabretmeyi bileceksin.
Bunlar şart. Ben hedefi olmayan insanı boş çuvala
benzetirim. Benim için 10 tane yarım 1 tane bütün
etmez. Hangi işi yapıyorsanız o işi sevin. Çok iyi
dinleyiciyimdir. Dinlemesini iyi bilmeyen öğrenemez.”
Sayfa07_Sayfa 7.qxd 28.01.2011 00:20 Page 1
İstanbul’da
bir kadın
başkonsolos
olmak…
BİR kadın diplomat olarak fazla
bir zorluk çekmedim. Yabancı bir
ülkede görev yaparken,
bulunduğunuz ülkenin kültürüne
önem vermelisiniz. O kültürün
hassasiyetlerini bilip, ona göre
hareket ettiğinizde zaten sizi kabul
ediyorlar. O zaman yaş, cinsiyet gibi
unsurlar fark etmiyor. Ayrıca
bulunduğunuz ülkeye ilgi duyup bu
ilgiyi göstermelisiniz.
2011 önemli
bir yıl olabilir
Türkiye ve İngiltere arasındaki
ticareti nasıl görüyorsunuz?
2011 önemli bir dönüş yılı olabilir.
Şu anda bu gelişmelerle ilgili
göstergeler var. Birleşik Krallık Ticaret
Yatırım Dairesi olarak Türkiye’nin
İngiltere’de İngiliz şirketlerle
ortaklıklar kurması için tanıtımını
yapıyoruz. İngiliz Hükümeti olarak da
bu işbirliğinin gelişmesi için elimizden
gelen çabayı gösteriyoruz. Araştırma
geliştirme konularında da işbirliği
içindeyiz. 2011 gerçekten önemli bir
yıl olabilir.
söyleşİ
28 OCAK 2011
}
‹ngiltere ile
YENI SUREÇ
Başkonsolos Jessica Hand’e
göre, 2011 yılı İngiltere ve
Türkiye ekonomik ilişkilerinde
sürpriz yıl olabilir. Seçildikten
sonra ziyaret ettiği ikinci ülke
Türkiye olan Başbakan
Cameron’ın ardından Liam Fox
da, 8 yıl sonra Ankara’ya gelen
ilk İngiliz Savunma Bakanı
oldu. Londra‘nın finans
bölgesi City’nin
Belediye
Başkanı Lord
Michael
Bear de,
İstanbul
Finans
Merkezi
projesi ile
ilgili.
ESSICA Hand…
TİCARET KOMİTESİ
İngiltere’nin İstanbul
NALAN
1.5 YILDIR ÇALIŞIYOR
SÖYLEMEZ
Başkonsolosu. Aynı
[email protected]
zamanda Birleşik
Türkiye ve İngiltere
Krallık’ın Ticareti
arasındaki askeri ve
Geliştirme ve Yatırım
diplomatik ilişkiler yolunda.
Türkiye Direktörü.
İngiliz sermayesinin Türkiye’de
İstanbul Ticaret’i
yönelmek istediği alanlar, işbirliği
Tepebaşı’ndaki konsolosluk ofisinde
fırsatları neler?
kabul eden Jessica Hand, Başbakan David
Ülkeler arasında diplomatik ilişkiler olumlu
Cameron’un Türkiye’ye ziyaretini iki ülke
olunca, doğal olarak iş dünyası da bu gelişmeden
ilişkilerinde önemli bir başlangıç olarak görüyor.
pozitif etkileniyor. İyi siyasi ilişkiler ve
Hand, röportajda David Cameron’ın Türkiye’yi
hükümetler tarafından desteklenen iş ilişkileri de
‘Avrupa’nın BRIC ülkesi’ olarak tanımlamasına
olumlu yönde sonuçlanıyor.
vurgu yaptı. Hand, Cameron’ın Türkiye’yi ziyareti
İlişkiler geliştikçe hem iş anlamında hem de
sonrası İngiltere ve Türkiye arasında şu dört
siyasi anlamda yeni projeler ve ortaklıklar için
önemli noktaya dikkat çekti:
daha yeni fırsatlar doğacaktır. Son 18 ay içinde
■ Savunma sanayinde uydu iletişim ve gemilerle
‘ortak ekonomi Ticaret Komitesi’ olarak ifade
ilgili sistemlerde proje geliştirilebilir.
edebileceğimiz bir mekanizma oluşturduk. Bu
■ İki ülke arasında ticareti artırmak için ortak
hükümetler arası ticaret ve ekonomi fırsatlarını
ekonomi, ‘Ticaret Komitesi’ oluşturuldu.
belirlemek ve bu konuda işbirlikleri yapmak
■ İstanbul’un finans merkezi olması çalışmaları
üzere kurulmuş bir komite. Bu komite ile yapılan
kapsamında City of London’un tecrübeleri
konuşmalar sonucunda, ortak pek çok işbirliği
model alınabilir.
fırsatı doğdu. Örneğin; telekom, IT, enerji, altyapı,
■ Birleşik Krallık Ticaret Yatırım Dairesi’nin,
inşaat, şehir planlaması, yol, demiryolu, liman
Türkiye’nin İngiltere’de İngiliz şirketlerle
gibi büyük proje fikirleri ortaya çıktı.
ortaklıklar kurması için çalışmaları devam
Diğer bir konu da finans hizmetleri. Bu hafta
ediyor. Tüm bu yeni gelişmeler doğrultusunda
Londra‘nın finans bölgesi City’nin Belediye
2011 iki ülke ilişkilerinde önemli bir yıl olabilir.
Başkanı Lord Michael Bear, İstanbul ve
İngiltere ve Türkiye arasında savunma sanayi
Ankara’ya bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu
alanında ilişkiler ne yöne doğru kaymakta?
ziyarette İstanbul’un bir finans merkezine
Türkiye’nin İngiltere’den uçak satın aldığını
dönüştürülmesi projesi de görüşülecek. Burada
biliyoruz. Türk işadamları savunma sanayi
ilgilendiğimiz konu, İstanbul’un vizyonu.
alanında İngiltere için ne tür üretimler yapabilir?
Görüşmelerde de City of London’la İstanbul’un
İşadamlarımıza önerileriniz neler?
tecrübeleri karşılaştırılacak. Bir diğer konu da
Savunma ilişkilerinde İngiltere ve Türkiye
markalaşma, şirket ve ürün bilinirliğinin ve
arasında işbirliğimizi artırmak istiyoruz. Her iki
sürekliliğinin nasıl sağlanabileceği olacak.
ülkenin de beraber çalışabileceği ortak projelerde
FİNANS MERKEZİ
bazı fırsatlar olduğuna inanıyoruz. Bizim burada
görevimiz, İngiltere’nin Türkiye’ye ihracatını
Bu görüşmelerden ticari anlamda nihai
artırmak. Bu bağlamda da çeşitli projeler
beklenti nedir? İstanbul Finans Merkezi
öngörmekteyiz. Uydu iletişim sistemlerinin
kapsamında yeni işbirlikleri ve yeni yatırımlar
geliştirilmesi ve gemilerle ilgili sistemleri örnek
söz konusu olabilir mi?
verebiliriz. Bu konularda faaliyet gösteren Rolls
Elbette ki daha fazla İngiliz şirketinin
Royce, EADS, Astrium gibi bazı şirketler var.
Türkiye’ye gelip yatırım yapmasını isteriz. Lord
Türkiye’nin savunma sistemleri konusunda ürün
Mayor’ın yapacağı ziyaret ve bundan sonra
ve teknoloji bakımından katkı sağlayabileceğini
yapılacak ziyaretlerde bu tip yatırımların artması
biliyoruz. Türk şirketlerinden de bu konulardaki
temennimiz. Ancak bu ziyaretten spesifik bir
yeni çalışmalarını memnuniyetle bekleriz. Özellikle beklentimiz yok. Bundan sonraki süreçte yeni
son 18 ay içinde Türkiye ve İngiltere arasında
ortaklıkların gelişmesini bekliyoruz. Son
savunma imalatı konusunda çok yakın bir işbirliği
zamanlarda Türkiye’ye zaten büyük yatırımlar
olduğunu gördük. Örneğin bu hafta İngiltere
yapıldı. Bunların bazıları İngiltere merkezden,
Savunma Bakanı Türkiye’yi ziyaret edecek.
bazıları da Türkiye’den yapıldı. Mesela HSBC ve
J
Londra
İstanbul
Başkonsolosu
Jessica Hand
Aviva başarılı örnekler. Londra ve Türkiye
arasında özelikle üniversite eğitiminde
profesyonel tecrübeler paylaşılmakta.
CAMERON’DAN
‘İKİ MİSLİ’ HEDEF
İşbirliğini geliştirmek için sizce başka neler
yapılabilir? İki ülke arasındaki ticaret hacmini
değerlendirir misiniz?
Geçen temmuz ayında İngiltere Başbakanı
David Cameron Türkiye’deydi. İki ülke
arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve olanın
iki misline çıkarılması, özellikle onun isteğiydi.
Yeni iş ilişkilerinin geliştirilmesi, olan ilişkilerin
büyütülmesi ve iş ilişkilerinin kalitesinin
artırılması üzerinde durduğumuz üç nokta.
2010’un ilk 10 ayında iki ülke arasındaki toplam
ticaret hacmi 6.6 milyar sterlin ve kendi başına
2009 yılının toplamından daha fazla. Dolayısıyla
2009’dan 2010’a ticaret artışında önemli bir artış
gözlemlenmekte. Fakat yine de gerçekçi
olmalıyız. Çünkü global bir ekonomik krizden
yeni çıkmış bulunmaktayız.
RÜZGAR VE DENİZ GÜCÜ
Türkiye’yi enerji potansiyeli bakımından
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin özellikle enerji ağı konusunda
etkin bir konumu var. Coğrafi konumunu göz
önünde bulundurduğumuzda bu gayet normal.
Ayrıca Türkiye’nin başka bir potansiyel alternatif
enerji alanı var: Rüzgar gücü ve deniz gücü.
Dünyada petrolün azalmakta olduğunu
düşünürsek, bunlar da ileride önemli enerji
kaynakları.
YENİ KOALİSYON
HÜKÜMETİ ÇOK İLGİLİ
İngiliz hükümet yetkililerinin Türkiye
ziyaretlerindeki artışını, politik ve ekonomik
süreçle nasıl ilişkilendirebiliriz?
Yeni koalisyon hükümetinin Türkiye ile çok
dinamik bir iletişim kurma isteği var. Bu
ziyaretler de bu isteğin bir göstergesi. İngiltere
her zaman Türkiye’nin AB’ye girişini
desteklemiştir. Bu hükümet de aynı şekilde
desteklemekte. Ekonomi bağlamında da daha iyi
bölgesel ilişkiler geliştirme isteğinde.
TÜRKİYE, AVRUPA’NIN BRIC’İ
İngiltere, Fransa ve Almanya’nın aksine
Türkiye’nin AB’ye üyeliğini destekliyor.
Ülkenizin Türkiye’ye verdiği desteğin arka
planındaki stratejik nedenleri nasıl
açıklayabilirsiniz?
İngiltere her zaman Türkiye ve AB’nin
birbirine ihtiyacı olduğuna inandı. Ticaret ve
insan ilişkilerinde yüzyıllar boyunca kurulan bir
bağ var. Türkiye gelişen pazarlardan biri. Çünkü
genç, dinamik, iyi eğitimli bir nüfusu var. Öte
yandan Avrupa’da ise daha yaşlanmakta olan bir
nüfus mevcut. İngiltere Başbakanı David
Cameron, Türkiye’yi Avrupa’nın BRIC ülkeleri
olarak tanımlıyor.
Türkiye’nin AB’ye girmesinde uğraşılması
gereken konulardan birisi Kıbrıs. Bu konuda
görüşmeler devam ediyor. Umarım çözüme
kavuşur. Ayrıca AB’ye girişte yerine getirilmesi
gereken birtakım teknik ayrıntılar, kriterler var.
Ama önemli olan her iki tarafın da siyasi, politik
isteği ki, bu da var.
İstanbul’da
çalışmak
için büyük
rekabet var
Türkiye’de ve
İstanbul’da
olmak nasıl bir
şey?
ÖNCELİKLE
İstanbul’da
çalışma şansı
yakaladığım için
kendimi çok şanlı
hissediyorum.
Çünkü İngiltere
Dışişleri Bakanlığı
diplomasi
grubunda
İstanbul’da
çalışmak isteyen
çok kimse
bulunuyor ve
burada çalışmak
için büyük bir
rekabet var.
İngiliz
tasarımlı
Türk
inşaatı
Özellikle hangi
alanlarda yatırım
yapılabilir?
Sektörel bazda
bilgi verir
misiniz?
TÜRKİYE’den
İngiltere’ye
özellikle tekstil
ürünleri ve beyaz
eşya satılıyor.
Ayrıca İngiltere’de
faaliyet gösteren
küçük restaurant
ve hazır yemek
şirketleri var.
THY’nin
İngiltere’ye uçuş
sayısını artırması
da önemli bir
gelişme. İngiltere
ise Türkiye’ye IT,
otomotiv,
denizcilik ve
finansal hizmetler
alanlarında
yatırım yapıyor.
Ayrıca İngiliz
tasarımı ve
mimarlığı ile Türk
inşaatının ortak bir
çalışması
yapılabilir. Bu
belki bir üçüncü
ülke ile de
gerçekleştirilebilir.
PERSPEKTİF
}
S AYF A 7
Dr. CAN GÜRLESEL
[email protected]
Reel sektör dikkat,
sıkılaştırma artıyor
Merkez Bankası’nın yeni politika seti
finansal istikrar ve cari açık riskini yönetmeyi
amaçlıyor. Bu amaçla uygulanan yeni politika
araçlarının olası sonuçları reel sektör
kurumlarını da yakından ilgilendiriyor.
1. Bankalar doğrudan, reel
sektör dolaylı etkilenecek
Merkez Bankası’nın yeni politika setinin
tüm araçları bankacılık sektörü ile ilgili. Bu
nedenle yeni politika seti öncelikle doğrudan
bankaları etkiliyor. Ancak esas amaç bankalar
üzerinden kredileri yavaşlatarak cari açığın
genişlemesini kontrol etmek. Bu nedenle ister
istemez kredilerin sınırlanması ile ortaya
çıkacak iktisadi faaliyetlerdeki yavaşlama reel
sektörü de dolaylı yoldan etkileyecek.
2. Likidite bulmak zorlaşacak
Merkez Bankası, bankaların kaynak
kullandırma olanaklarını sıkılaştırmayı
sürdürüyor. Bankalar daha az likidite ile
faaliyetlerini sürdürecek ve daha az kredi
verebilir hale gelecekler. Bu nedenle bankalar
kaynak kullandırma ve kredi verme
konusunda daha titiz olmaya başlayacaklar.
Bankalar Merkez Bankası’nın yeni politika
setindeki daha az likidite koşullarına uyum
sağlarken, bu reel sektörü de doğrudan
etkileyecek. Reel sektör şirketlerinin
bankalardan istediği anda likiditeye (krediye)
ulaşma olanakları sınırlanacak. Bu nedenle
şirketlerin nakit-likidite yönetimine daha
fazla önem vermeleri gerekecek.
3. Para piyasası ve ticari
piyasada vadeler uzayacak
Merkez Bankası, para piyasasında
gecelikten başlayıp en fazla bir aya kadar
uzayan vadelerde aşırı yoğunlaşmış olan
işlemlerin vadesini uzatmayı hedefliyor. Bu
nedenle bankaların kısa vadeli kaynak tutma
ve kullandırma maliyetlerini artırıyor, faizleri
aşağı çekerek getirilerini düşürüyor.
Bunların sonucu olarak bankalar da işlem
vadelerini uzatmak zorunda kalacaklar. Reel
sektör şirketleri de bankalardan kısa vadeli
kaynak bulmakta zorlanmaya başlayacak.
Bankalar ile reel sektör arasındaki kredi ve
diğer mali işlemlerin vadeleri uzayacak. Bu,
doğal olarak ticari piyasada da vadelerin
uzamasına yol açacak. Reel sektör şirketleri
kaynak yönetiminde daha uzun vadeler ile
çalışmak durumunda kalacaklar.
4. İç talepteki genişleme yavaşlayacak
Türkiye’de iç talepteki genişleme ile kredi
kullanımı arasında çok yakın bir ilişki
bulunmaktadır. Merkez Bankası finansal
istikrar ve cari açık risklerine karşı kredi
genişlemesini sınırlandırmayı
hedeflemektedir. Bu sınırlandırma doğal
olarak iç talepteki genişlemeyi yavaşlatacak.
Merkez Bankası, kredi genişlemesi ve iç talep
yavaşlayana kadar önlemleri artırmakta
kararlı olduğunu açıklamaktadır. 2011 yılında
iç talepteki genişleme daha yavaş olacak.
Reel sektör şirketleri tedarik, stok, üretim
planlarını bu yavaşlama etkisi ile yapmalı.
5. Faizler ve döviz kurları
yukarı yönlü olacak
Merkez Bankası yeni politika setinde
gösterge faiz oranlarını aşağı indirmektedir.
Ancak aynı anda uyguladığı parasal
sıkılaştırma ve bunun bankaların
maliyetlerini artırması nedeniyle bankalar
bireysel ve ticari kredi faiz oranlarını
yükseltmek zorunda kalacak.
Bu nedenle Merkez Bankası’nın faiz
indirimi reel sektörün finansman maliyetleri
üzerinde azaltıcı değil belki de artırıcı etki
yapacak. Reel sektörün artan kredi maliyetleri
nedeniyle kredi kullanımından vazgeçmesi
veya ertelemesi de Merkez Bankası’nın kredi
genişlemesinin yavaşlatılması politikasına
katkı sağlayacak.
Döviz kurlarında ise yeni yılın ilk yarısında
yön yukarı durmaktadır. Döviz kurlarındaki
yukarı yönlü hareket reel sektörde ihracat
yapanlar için olumlu, ithal girdi kullananlar
için ise olumsuz etki yaratacak.
Yılın ikinci yarısında ise Türkiye’nin
kredi notu artarsa döviz kurları yine aşağı
yönlü olabilecek.
S
ON
Reel sektör şirketleri de
ÖZ
kaynak, likidite ve ma
liyet
yönetimlerini Merkez
Bankası’nın
sıkılaştırma ile ortaya
çıkan yeni koşullara
uyumlu hale getirmelid
ir.
Sayfa08_Sayfa 8.qxd 28.01.2011 00:20 Page 1
Horozduk, tavuk
olduk. 1995 yılında
İstanbul’da (zamanın
nüfusu daha azdı) 10
milyon/ton yerli
kömür tüketiliyordu.
1995’ten itibaren yerli
kömür yasaklandı.
Doğalgaz da piyasaya
HÜSEYİN
girdi. İthal kömür
AKARÇEŞME
teşvik edildi. 1.5
milyon/ton ithal
İTO Meclis Üyesi
Doğal ve İşlenmiş
kömür tüketiliyordu.
Katı Yakıt
(Bir ton ithal
Meslek Komitesi
kömürün, 2 ton yerli
Başkan Vekili
kömüre tekabül
ettiğini varsayıyoruz. 10 milyon/ton
yerli kömürün ithal kömür karşılığı 5
milyon/ton oluyor.)
2000 yılından sonra doğalgaz çok
yaygınlaşınca bu rakam her yıl kademe
kademe aşağıya doğru düşüş gösterdi.
2009 yılında da 400 bin/ton ithal kömüre
kadar düştü. 2010 yılında 300 bin/ton
olarak tahmin ediyorduk. Ancak kışın
sert geçmesi ve evinde doğalgaz olduğu
halde kömür sobası kurup, kömür
yakanların artmasından dolayı bu
rakamın 350 bin/ton olarak
gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. (50
bin/ton artış.)
Piyasadan kaldırılan ve satışına ara
verilen yerli kömür, şimdilerde devlet
tarafından Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Fonu (SYDTF) kanalıyla
halka beyaz torbalarda ücretsiz olarak
dağıtılıyor. Dağıtılan bu kömürlerden
dolayı sektörümüz olumsuz etkileniyor.
Geçimini kömürcülükle sağlayan
esnafımız evine ekmek parası götüremez
duruma geliyor. Hükümet illa da kömür
dağıtımında ısrarcı olursa, biz de bu
kömürlerin sektörümüzü teşkil eden
kömürcüler tarafından dağıtılmasının
uygun olacağını düşünüyoruz. Bu
sayede hem vatandaş kaliteli kömür
yakar. Aynı zamanda can çekişen
meslektaşlarımız evine ekmek parası
götürmüş olur.
Gönül ister ki devlet ekmek de
dağıtmasın, kömür de dağıtmasın, başka
şeyler de dağıtmasın. Her ihtiyacını
devletten bedava temin eden vatandaşı
üretimden, üreticilikten uzaklaştırmıyor
muyuz? Nasıl olsa devlet her şeyi
veriyor. Çalışmama gerek yok gibi bir
durum çıkmaz mı? Klasik tabirle derler
ya, balık mı vermek iyidir? Balık
tutmasını öğretmek mi?
TERMİK SANTRALLER
Kömür, ülkemizin önemli ve yerli
birinci enerji kaynağıdır. Kömüre dayalı
termik santraller için gerekli yakıt
ihtiyacı kendi öz kaynaklarımızdan
sağlandığında, enerji arzı daha güvenilir
ve ucuz olmaktadır. Daha da önemlisi,
kömürün maliyeti için ödenen paralar
yurt içinde kalarak katma değer
yaratmaktadır. Ülkemizde atıl durumda
bekleyen kömür yataklarımızı da bu
sayede çalıştırarak insanımıza da
istihdam sağlamış oluruz. Gelir kapısı
açarız. Yeni katma değerler oluştururuz.
Enerjide dışa bağımlılığımız yüzde 70.
Daha ucuza elektrik elde etmek için yerli
kaynaklarımız değerlendirilmeli gibi
öneriler şu anda gündemde.
Karadeniz bölgesinin, Sinop ilinde
“Termik Santral” projeleri hazırlandı.
Sıra işletmeye geldi. Yöre halkının bir
kısmı yanlış bilgilendirmeden dolayı
termik santrallerini illerinde
istememektedir. “Türkiye’de kraldan
çok, kralcı çok.” Bölgede yaşayan
insanların bir bölümünü Avrupa’nın
çeşitli ülkelerinden emekli olan
gurbetçiler oluşturuyor. Birçoğu da
orada termik santrallerde bizzat
çalışmışlar. Bu insanlar, termik
santrallerin buradaki propagandalarda
söylendiği gibi tehlikeli ve zararlı bir
durum içermediği görüşündeler. Yeter ki
önlemler iyi alınsın diyorlar. Ayrıca
kömürün dünyada bilinen ve
uygulanan, düşünüldüğü kadar çok zor
ve pahalı olmayan sistemlerle
yakıldığında çevre problemi yaratmadığı
ve insan sağlığına olumsuz tesir
yapmadığı gerçeğini de unutmamak
gerekiyor. Bu konu ile ilgili yapılan
olumsuz propagandaları konu ile ilgili
bilim adamları ve akademisyenler net
şekilde reddetmektedirler.
Ne yazık ki ülkemizde, günümüzde
dahi ithal edilen pahalı doğalgazla
çalışan elektrik santralleri var. Enerjisini
çok pahalı sağlayan sanayicimiz, ürettiği
ürünü pazarlarken dünya ile nasıl
rekabet edecek? Burası da çok önem arz
etmektedir.
TEKNOLOJİ
28 OCAK 2011
YENİ İŞ, TEKNOLOJİ VE İNOVASYON
AYŞE BAŞAK
}
[email protected]
‘Bisiklet h›rs›zlar›’
BİR kere izleyenlerin bisiklet ve bisiklet hırsızlığı
deyince hemen hatırlayacağı ilk şeylerden biridir.
İtalyan yönetmen Vittorio De Sica’nın 1948 yapımı
Bisiklet Hırsızları filmindeki sade ve gerçekçi dram
aynı şiddette olmasa da, herkese kendi hayatından bir
hikayeyi çağrıştırabilir. Zira bisikletler kolay çalınır.
Ebeveynlere dökülen diller, ısrarlar ile zor elde edilen
ya da ekonomik sebeplerle yıllar sonra kavuşulan bir
bisikletin çalınması insanın içine oturur. Bu yüzden
bisikletiniz varsa bir bisiklet kilidiniz de olmalı. Kablolu
ve zincirli kilitler her seferinde işe yaramasa bile epey
iş görür. Ancak bisikletinizi nispeten tenha bir yere
park edecekseniz, hele hele bisikletiniz geceyi orada
geçirecekse size farklı çözümler gerek. Çünkü kilitlerin
Güneş
başucunuzda
ALACAKARANLIK kelimesi son
zamanlarda akıllara dünyayı kasıp kavuran
kitapları, filmleri ve
onların yakışıklı,
güzel kahramanları
vampirleri, kurt
adamları getiriyor.
Ama alacakaranlık
bazılarına sıkıntı,
kasvet, gerilim
çağrıştırıyor. Özellikle soğuk kış
günlerinde, çok erken saatlerde,
alacakaranlıkta işe gitmek zorunda olanlara.
Hatta hava henüz aydınlanmamışken
yollara düşenlere. Araştırmalar gösteriyor
ki, kimi insanlar bu durumdan
diğerlerinden daha fazla etkileniyor.
Özellikle kış aylarında meydana gelen bu
alacakaranlık depresyonuna SAD hastalığı
adı veriliyor. Bu hastalığa karşı uygulanan
tedavilerden biri de ışık terapisi. Size
tanıtacağımız ürün aslında alarmlı bir saat.
Radyo ile sizi uyandıran diğer saatlerden
tek farkı, güneşin doğuşunu taklit eden bir
ışık saçması. Böylece hangi saatte
uyanırsanız uyanın, siz uyandığınız anda
güneşin doğuşunu hissediyorsunuz. Pure
adı verilen ürünün maharetleri bununla da
kalmıyor, isteyenler için müzik eşliğinde
rengârenk ışık gösterileri sunuyor. Olayın
ekonomik boyutunu da anlatalım ki, resim
netleşsin: LED lambalar çok az enerji
tüketiyor. Kapalı iken 1 W, ışık
açıkken 5.4 W tüketen Pure, oldukça çevreci
bir ürün. Sizi depresyondan çıkarma
iddiası da cabası.
açılması, kabloların veya zincirlerin kesilmesi hırsızlar
için hiç de zor değildir. Bisiklet kullanıcılarını
rahatlatacak son yaratıcı çözüm ise Almanya’dan...
Conrad firması için bir şirket reklam amaçlı olarak
sadece 14 günde bu ürünü tasarladı. Ama dediğimiz
gibi sadece reklam amaçlı. Ürün maalesef piyasaya
sunulmayacak. Ancak bu kilitle bisikletler hırsızların
ulaşamayacakları bir yere çıkıyorlar: Bir elektrik
direğinin tepesine… Bir kelepçeye benzer kilit direğe
geçiriliyor. Bisiklet üzerine yerleştiriliyor ve uzaktan
kumanda düğmesine basılıyor. Hepsi bu. Bisiklet
yukarı tırmanmaya başlıyor. Ne dersiniz? Bu yeni
ürünün seri üretime geçme şansı var mı? Ya da başka
bir çözüme ilham kaynağı olabilir mi?
Dalgasız radyo
Q2 bir radyo. Ancak radyo dalgaları ile
ilgilenmiyor. Q2 bir internet radyosu. İnternette
son yıllarda sayıları hızla artan radyoları
çoğumuz sadece bilgisayar başında otururken
dinliyoruz. Q2 ise kablosuz olarak internete
bağlanıp bize kesintisiz müzik sunuyor. Pilleri 10
saat boyunca dayanan alet, seçtiğiniz radyo
kanallarını çalabiliyor. Oldukça sevimli olan Q2’nin üzerinde hiç düğme
yok. Q2‘nin sesini kısmak için başını öne eğiyorsunuz, sesini açmak
içinse başını havaya kaldırıyorsunuz. Kapamak için de tek yapmanız
gereken Q2’yi baş aşağı çevirmek. USB üzerinden bilgisayara bağlanarak
yüklenen yazılım sayesinde hafızasındaki radyo kanallarını
değiştirmeniz mümkün.
BacillaFilla: Beton
çatlağına ilaç gibi bakteri
BETONLARDA oluşan
çatlaklar her zaman
tehlike göstergesi
değildir. Ancak Türkiye
gibi deprem ülkelerinde
bu çatlakların dikkate
incelenmesi gerekebilir.
Yüzeysel çatlakların
tamiri için güçlü
yapıştırıcıların
kullanılması dünyada
bilinen bir yöntem. Ancak pek az
çatlak, bu yapıştırıcıların kusursuz
bir şekilde sorunlu yapının içine
uygulanmasına fırsat verir. İşte bu
yüzden son ürün çok dikkat çekiyor
ve ezber bozacak nitelikte.
Haberimiz İngiliz araştırmacıların
çatlakların tamir edilmesi için
ürettiği bakteriyle ilgili.
BacillaFilla adını
verdikleri bu bakteri,
betonun pH
seviyesinde aktif hale
geçiyor ve üremeye
başlıyor. Önce çatlağın
tamamını kaplayan
bakteri, ardından
sıkılaşıyor. Sıkılaşma
üç tip hücrenin ortaya
çıkmasına sebep oluyor. Kalsiyum
karbonat üretenler, ipliksi bir şekil
alıp beton içindeki demir gibi
davrananlar ve yapıştırıcı üretenler.
Bu üç tip hücrenin etkileşimi ile
mükemmel bir tamir yapılmış
oluyor. Bakteri beton dışı bir
ortamda kesinlikle yaşamıyor.
Yatan
hasta
robotu
YATAĞINDAN
kalkamayacak durumda
olan hastaların bakımı
zordur. Vücutlarında
yaralar açılmaması için
özenle yıkanmaları şarttır.
Hastabakıcı ve hemşireler
için yatalak bir hastanın
yıkanması meşakkatlidir.
Bu hasta için de zor, hatta
zaman zaman eziyetli bir
durum olabilir. Her iki
tarafı da rahatlatacak ve
hastanın yıkanma
ihtiyacını özenle çözecek
bu robot, tam da bu iş için
geliştirilmiş. Hastanın
başkalarına bağımlılığını
ortadan kaldıran bu
robotun adı Segway. Onu
Georgia Teknoloji
Enstitüsü geliştirdi. Robot
hastayı lazer yardımıyla
tarıyor, bedenini tanıyor
ve sonra hemen işe
koyulup, hastayı özenle
yıkıyor. Uzmanlar fazla
bilimkurgu filmi izlemiş
olan hastaları için bir
robotun kendilerini evirip
çevirmesinin tedirgin
edici olabileceğini de
düşünmüşler ve cihazın
yönetimini tamamıyla
hastaya bırakmışlar.
Robotun kapama
düğmesini hasta elinde
tutuyor. Hasta rahatsız
olduğu anda robotu
durdurabiliyor.
GÖRÜŞ
Kömürcünün
15 yıllık serüveni
}
SAYFA 8
İBRAHİM YARIŞ
[email protected]
Sarraf bilir
Ne hazindir ki, bağlamından, ruhundan
kopartılan Türkiye, yıllar yılı yönünü
kaybetmiş bir gemi gibi fener aradı durdu.
Oysa ki aradığı fener aslında kendi ışığı idi.
Son yıllarda yabancı kaynaklara
bakıldığında bu ışığı yakalamış gibi
gözüküyor.
ABD’li siyaset dergisi Foreign Policy,
“Ortadoğu’nun yeni hakimi Türkiye” demiş
ve Araplar arasında yaptığı ankette en çok
sevilen liderin Başbakan Tayyip Erdoğan
olduğunu ifade etmiş. Günümüzde o kadar
sıradan bir haber haline geldi ki, Türkiye’nin
bölgesel güç olduğu. Oysa ki biz bundan
daha yedi- sekiz yıl önce iflas eden İzlanda
gibi savrulmuş durumda değil miydik? Ya
da öyle hissediyorduk, öyle hissettiriliyordu.
Şimdi ne oldu da biz komşularıyla sıfır
sorun yaşayan, ‘çoklu’ dış politika izleyen,
ekonomik krizde batmayan bir ülke olduk.
Eğer bu sadece bir imajsa ve yanlışsa,
öncekiler de öyleydi. Enflasyon, büyüme,
ithalat, ihracat, işsizlik rakamları açıklayan
kurumlar insanları yanıltmıştı.
“Altının değerini sarraf bilir” diye bir söz
vardır. Siyasi ve ekonomik istikrarın
olmadığı dönemleri bilen kişileri
dinlediğimizde, bugünün önemini
kavrayamadığımız daha açık bir şekilde
ortaya çıkıyor.
★★★
Türkiye bütün komşularıyla iyi
geçinmekle hata etti.(!) Çünkü ülkeye Baas
rejimi kurmak isteyenlerin önüne set çekildi.
Yıllarca ülkeyi bu coğrafyaya hapseden klişe
ya da retorik, el uzatıldığında ülkeye güç
katacak komşu ivmesini reddetti. Ne zaman
Yunanistan, İran, Suriye, Güney Kıbrıs,
Suudi Arabistan’la, Rusya ile yakınlaşsak
ciddi bir kriz kapıyı çalardı.
Şimdi hepsi ile tokalaşmak, yürümek
istemenin faydasını görüyoruz.
Dolayısıyla tereddüt etmeden, “Evet
Ortadoğu, evet Afrika, evet Balkanlar, evet
Orta Asya, evet Uzak Doğu” desek ne
kaybedeceğiz ki? Tabi meseleyi iyi anlatmak
için maalesef dolaşımda olan bölge adlarını
kullanıyoruz. Yoksa hiçbir yer bizim için
‘orta’ ya da ‘uzak’ değildir. Komşudur,
pazardır. Çünkü benzer kaderi
paylaşmışlığımız vardır.
Bu pörsümüş klişeye göre bütün dünya
işini gücünü bırakmış Türkiye’yi bölmeye
çabalamaktadır. Bu bir dönem toplumu
motive etmiş olabilir, ancak artık iyiden
iyiye geri götürüyor. Herkesin kendi sorunu
varken niçin bizim haritayla vakti geçirecek
ki? Ya da biz şimdi elimize bir başka ülkenin
haritasını alıp yeniden biçimlendirmeye
kalksak, ne kadar inandırıcı oluruz? Ölümle
korkut, sıtmaya razı et. Bölünmeyle korkut,
Baasçı fikri ülkeye egemen kıl. Söyler
misiniz, İstanbul sokaklarında
rastlamadığınız ülke insanı kaldı mı? Her
gün yeni bir ülkeyle daha vize kalktı
haberini duyunca mutlu olmuyor musunuz?
Geçen gün vapurda sohbet ettiğim Arjantinli
iki genç, yeni bir dönemin başladığının
somut örneği idi.
★★★
Türkiye’nin geleceğine dair ‘ulu rüya’
görenler ve onların etkilediği insanlar, ülkeyi
doğru bir yere taşıyorlar. Etnik ve dini
çatışmalardan arınmış bir bölge isteyen
Türkiye, zaten bir ülke hariç herkesi de
memnun etmeyi başarmıştır. Belki de o
ülkeyi memnun edemediği için diğerlerini
memnun etmiştir. Çünkü o ülkenin
memnuniyeti genellikle diğer ülkelerin ve
halkların mutsuzluğu oluyor.
O ülkede yaşayan halklar bile ‘artık yeter’
diyecek hale geldi.
Çizdiğimiz bu tablonun kuru hamasetten
arınması gerektiğini söylemek bir vecibe.
Yoksa bir ülkenin gerçeklerle örtüşmeyen,
kontrolsüz hayaller kuran makyajlı devlet
başkanının ifadelerinden ne farkı kalır ki?
Oğuz saflığı değil aklıselim, etnik değil
evrensel, tekil değil çoğul bir strüktür ile
yürüyecek Türkiye. Çünkü başka şansı yok.
Bundan yüz yıl önce Çin ve ABD’nin
dünyaya yön vereceği kestirilebiliyor
muydu? Her şey inanmakla başlıyor ama
yetmiyor.
Fiil olmadan inanışın kıymeti yok.
}
Çevre sorunlarını
S AYF A 9
SEKTÖREL
28 OCAK 2011
}
çözmeden
enerji yatırımlarını
artırmak zor
ENERJİ projelerinde çevresel
açıdan yatırım sorunları,
İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO)
gerçekleştirilen zümre
DİLŞAH
toplantısında tartışıldı. Enerji
KEFLİOĞLU
Meslek Komitesi tarafından
düzenlenen ve sektör mensuplarını bir
araya getiren toplantının oturum
başkanlığını Komite Başkanı M. Ata Ceylan
yaptı. Sektörün 2011 yılına enerjik
başladığını söyleyen Ceylan, “Yenilenebilir
enerji kanunu ile ilgili beklenen değişiklik
yasalaştı ve sektöre heyecan verdi. Şubat
ayında rüzgar enerjisi ihalelerinin
başlaması da sektörü oldukça memnun
etti” dedi. Ceylan, ancak 31 Aralık 2010’da
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
(EPDK) kararıyla yayımlanan elektrik
dağıtım şirketlerinin tarifelerindeki
değişikliğin sektörde şok etkisi
oluşturduğunu belirterek, bu konunun
tekrar ele alınması gerektiğini ifade etti.
2016’DA ENERJİ AÇIĞI
Çevresel sorunların enerji yatırımlarının
önünde engel teşkil ettiğini dile getiren
Türkiye’nin
enerji
profili
Yenilenebilir enerji kanunu ile ilgili değişikliğin
yasalaşması sektörde heyecan yarattı. Yatırımcılara göre,
Türkiye’nin 2019’da ihtiyaç duyduğu yaklaşık 17.2 bin MW’lik güç
kapasitesinin kurulumu için önce çevresel sorunlar giderilmeli.
Ceylan, şunları aktardı: “Ülkemizde 2010
yılı itibariyle kurulu güç kapasitesi 49 bin
87 MW. Türkiye Elektrik İletim A.Ş.
(TEİAŞ) tarafından hazırlanan 10 yıllık
projeksiyon çerçevesinde 2019 yılında
kurulu güç kapasitemizin 61.700 MW’ye
çıkması öngörülmekte. Senaryoya göre, 17
bin 238 MW’lik ilave bir kapasite
ihtiyacımız var. Mevcut yatırımlar dikkate
alındığında, 2016 yılı itibariyle yüksek talep
senaryosuna göre enerji açığı bekleniyor.
Yatırımcılar da çevresel açıdan yatırım
zorluklarını dile getiriyor. Dolayısıyla
çevresel sorunları bitirmeden bu yatırımları
artırmak zor olacak.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Hayati
Çetin ise, Türkiye’nin enerji politikalarına
değindi. Çetin, Türkiye’nin enerji
görünümünü enerji politikaları, strateji
■ Türkiye, dünyada enerji talebi en hızlı
artan ülkelerden biri.
■ Türkiye enerji politikalarını ve stratejilerini
hayata geçirmektedir.
■ Enerji verimliliği dışa bağımlılığı azaltmada
ve arz güvenliği için en güçlü araçtır.
belgeleri, mevzuat düzenlemeleri, birincil
enerji talebi, elektrik enerjisi olarak sıraladı.
DÜŞÜK TALEP-YÜKSEK ARZ
EPDK Elektrik Piyasası Daire Başkanı
Ahmet Ocak da, elektrik piyasasının
büyüklüğüne ilişkin bir sunum yaptı. Arz
güvenliğiyle ilgili en kötü durumun yüksek
talep, düşük arz senaryosu olduğunu
belirten Ocak, en iyi durumu ise düşük
talep, yüksek arz senaryosu şeklinde
açıkladı. Enerji projelerinde çevresel yatırım
sorunlarına ilişkin hukuki durumu
değerlendiren Enerji Hukuku Araştırma
Enstitüsü Başkanı Avukat Süleyman Boşça
ise, yasal düzenlemeler ve Çevresel Etki
Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği
hakkında bilgi verdi. Toplantıya
İTO Genel Sekreter Yardımcısı
Ahmet Naci Helvacı da katıldı.
■ Enerji kaynak çeşitliği içinde nükleer enerji
yerini alacak.
■ Enerjide dışa bağımlı olan Japonya, Kore,
İspanya gibi ülkeler enerji teknolojilerinde
(çevrim teknolojilerinde) üstünlük
sağlamışlardır.
Geçtiğimiz yıl
AVM’lere yapılan 30
milyar dolarlık
yatırımın 10 milyon
doları yabancı
sermayeden oluşuyor.
AVM yatırımlarının
2012’de 50 milyar
dolara çıkacağı
tahmin ediliyor.
ÇEVRE ve Orman Bakanlığı Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü Etüt ve Plan
Dairesi Başkanlığı Daire Başkan
Yardımcısı Ali Şahin, enerjinin sürekli,
güvenilir ve ekonomik olarak
karşılanması gerektiğini söyledi. Enerji
projelerinde çevresel açıdan yatırım
sorunları ve çözüme ilişkin bir sunum
yapan Şahin, Türkiye’deki su kaynakları
ve sektörlere göre su tüketimi hakkında
sektör mensuplarını bilgilendirdi. Şahin,
“Türkiye’nin 433 bin GWh olan
hidroelektrik enerji potansiyeli, dünya
toplam potansiyelinin yüzde 1’i,
Avrupa’nın toplam potansiyelinin ise
yüzde 16’sı civarında. Yılda 90 milyar
KWh enerji denize akıyor. Yıllık kayıp 9
milyar dolar” diye konuştu.
■ Enerji teknolojilerinin desteklenmesine
yönelik siyasi kararlılık var; mevzuat
düzenlemeleri yapıldı.
■ Enerji kaynakları arama faaliyetlerine
ağırlık verilmiş olumlu sonuçlar alındı. Bu
çalışmalar devam edecek.
AVM yat›r›m›n›n 3’te
1’i yabanc› sermaye
AVM ziyaretçisi büyüteç altında
AVM Yatırımcıları Derneği (AYD), ‘AVM
Ziyaretçisi Büyüteç Altında’ başlığıyla 2010’da
AVM’leri ziyaret eden tüketicilerin görüşlerini,
tercihlerini, duygularını perakende sektörüne
rehber olması amacıyla araştırıp ikinci defa kitap
haline getirdi. Türkiye’de bu ölçekte 2009’da
başlatılan ve bir ilk niteliği taşıyan araştırma, 18 ilde
1200 hane ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi.
Müşterilerin satın alma ihtiyaçlarını karşılamak için
tercih ettikleri noktalar değerlendirildiğinde,
AVM’lerde 2009’a oranla 2010’da artış görüldü.
Özellikle toplu gıda alışverişlerinde AVM’leri tercih
edenler, Türkiye genelinde yüzde 22.4 oranla arttı.
Yılda 9 milyar
dolar denize akıyor
2011’de
1 milyon m2
kiralanabilir
alan eklenecek
Harcamaya paralel olarak AVM’leri ortalama
ziyaret süresi 2009 yılına göre yarım saat arttı.
AVM’leri ortalama ziyaret süresi; 2009 yılında 1 saat
53 dakika iken, 2010 yılında 2 saat 24 dakikaya çıktı.
Türkiye genelinde harcama miktarı bakımından,
toplu gıda, giyim ve kişisel bakım ürünlerinde
düşüş yaşandığı görülürken; ayakkabı, ev tekstili,
dekorasyon, oyuncak, kırtasiye ve elektronik
ürünlerde artış kaydedildi. Müşterilerin 2010’da,
2009’a oranla 15 TL daha fazla harcama yaptığı
belirlendi. Ziyaret başı harcamalarda özellikle üst
sosyo-ekonomik sınıf müşteri sayısında önemli artış
yaşanması dikkat çekti.
ALIŞVERİŞ
Merkezi Yatırımcıları
Derneği’nin (AYD)
araştırmasına göre,
2010 yılında açılan 21
AVM ile sektöre 750
bin metrekare
kiralanabilir alan daha
eklendi. 2011 yılında
ise inşa ve planlama
aşamasında bulunan
projelerin
tamamlanmasıyla
sektörün 1 milyon
metrekare kiralanabilir
alan kazanacağı
belirtiliyor.
1.2 milyar
Araştırmaya
ziyaretçi
göre, Türkiye
genelinde
■ 2010 yılında gerçekleşen
81 ilin
ciro rakamı 27.5 milyar TL.
sadece
■ Cironun 2011’de 30 milyar TL
46’sında
olacağı tahmin ediliyor.
AVM
■ 2010’da ziyaretçi sayısı
bulunuyor.
1.07 milyar.
2010 yılında
■ 2011’de 1.2 milyar
açılan
ziyaretçi bekleniyor.
AVM’lerin
yüzde 58’i Ankara
ve İstanbul’da yer
alıyor.
GAYRİMENKUL sektörünün 2010
yılı performansı, İstanbul Ticaret
Odası’nda (İTO) düzenlenen zümre
toplantısında değerlendirildi. İTO
Gayrimenkul Hizmetleri Meslek
İLKER
Komitesi tarafından düzenlenen ve
BAŞÖZ
sektör mensuplarını bir araya getiren
toplantının oturum başkanlığını Komite Başkanı
Azmi Sarıbay yürüttü. Sektörün sorunlarının da
ele alındığı toplantıda, Komite Üyesi Metin Yeşil,
komitenin 2010 faaliyetlerini aktardı. Toplantıya
katılan Tapu ve Kadastro İstanbul Bölge Müdürü
Ali Ataman ise, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü’nün 2010 yılında aldığı radikal bir
kararla, pek çok ilde bulunan tapu sicil
müdürlüklerinin ilçe bazında müdürlüğe
dönüştürüldüğünü söyledi. Tapu sicil ve kadastro
müdürlüklerini 2011 yılında daha çağdaş hale
getireceklerini belirten Ataman, bütün
müdürlüklerin elden geçirileceği bilgisini verdi.
30 MİLYAR DOLAR
Toplantıda, Alışveriş Merkezi Yatırımcıları
Derneği (AYD) Genel Sekreteri Nihat Sandıkçıoğlu
da, 2010 yılına ait istatistiki veriler içeren bir
sunum gerçekleştirdi. Alışveriş Merkezleri’ne
(AVM) 2010 yılında toplam 30 milyar dolar
yatırım yapıldığını bildiren Sandıkçıoğlu, bu
rakamın 2012’de 50 milyar dolara çıkacağının
hesaplandığını söyledi. 30 milyar doların oldukça
büyük bir rakam olduğunu vurgulayan
Sandıkçıoğlu, “Bu rakamın 10 milyar dolarını
yabancı sermaye oluşturuyor” dedi. 2010 yılında
350 bin kişiye istihdam sağlayan AVM
sektörünün, 2012’de bu rakamı 500 bin kişiye
çıkaracağını ifade eden Sandıkçıoğlu, aktif olan
AVM sayısını da 265 olarak bildirdi. Sandıkçıoğlu,
bu AVM’lerin kiralanabilir alanlarının ise toplam
6.5 milyon metrekare olduğunu dile getirdi.
Küresel
pazarda
farkedilmek
gittikçe
zorlafl›yor
İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Elektrik
Ekipmanları Meslek Komitesi, düzenlediği
zümre toplantısında, kriz sonrası Türkiye’nin son
durumunu masaya yatırdı. İTO Meclis Başkan
Vekili Sami Yılmaz, toplantının sektör
mensupları için verimli olacağını belirterek,
komite üyelerinin değerlendirmelerinin önemini
vurguladı. İTO Meclis Üyesi Nail Olpak ise,
“Tüccarca gördüğümüz bir 2010 yılı vardı. Bir de
sizin gözünüzle görelim” dedi.
Toplantıya katılan Prof. Dr. Emre Alkin de,
küresel pazarda fark edilmenin gittikçe
zorlaştığını söyleyerek, krizde çarpıcı ve sıra dışı
olmanın önemine dikkat çekti. Kriz dönemlerinin
yeni icatlar için fırsat oluşturduğunun altını çizen
EKONOMİ VE POLİTİKA
Sayfa09_Sayfa 9.qxd 28.01.2011 00:21 Page 1
Prof. Dr. ERDOĞAN ALKİN
[email protected]
Liberalizmin gerçek
anlamı nedir?
Bazı sol düşünürlere göre siyasal ve
toplumsal liberalizm olmadan iktisadi
liberalizmin işlemesi imkansızdır. Karşıt
fikirde olanlar ise, özgürlük ve insan hakları
kavramlarının tarihsel gelişimine dikkati
çekerek, liberalizm fikrinin yüzyıllar önce
iktisadi kararlarda devlet yerine bireylere
ağırlık verme mücadelesiyle doğup
güçlendiğini savunuyorlar.
★★★
Şimdi içtenlikle ve yansız olarak her iki
grubun da çelişkilerini tartışmaya çalışalım.
Muhafazakarlarca liberalizm çoğu kez
yalnızca piyasalara devletin müdahale
etmemesi biçiminde anlaşılıyor. Oysa Batı
ülkelerindeki tecrübelerin de gösterdiği gibi
devletin elindeki gücün önemli bir kısmı
topluma aktarılmadan ve bu aktarımı sürekli
kılacak sağlam bir hukuk sistemi
kurulmadan, serbest piyasa düzeninin de
devamına imkan yoktur.
Devlete insanların üstünde adeta metafizik
bir anlam ve ağırlık verildikçe, mal, hizmet ve
para piyasaları da müdahaleden kurtulamaz.
“Devletin yüksek çıkarlarıyla çatıştığı anda
demokrasi ve insan hakları askıya alınabilir”
anlayışı hakim oldukça, liberalizme hayat
verecek kurumlar oluşturulamaz. Toplumun
önemli bir kesiti hâlâ devletten babalık
bekliyor; üstelik bu beklentileri de fazlasıyla
gerçekleşiyorsa, milleti liberalizmin faziletine
inandırmak güçtür.
Bunlar, liberalizmi yalnızca serbest piyasa
ekonomisi olarak görenlerin düştükleri
hatalar. Şimdi gelelim diğer grubun
çelişkilerine…
★★★
Özgürlüğü, saf ve katkısız demokrasiyi,
sınırsız insan haklarını savunanlar, sanki
yanlış anlaşılma korkusu içindelermiş gibi
iktisadi liberalizm ve serbest piyasa
lakırdısını ağızlarına almaktan bile
kaçınıyorlar. Hatta bazen açık, bazen de üstü
kapalı olarak ekonomiye devlet müdahalesinin
zorunluluğunu adeta özlemle vurguladıkları
da bir gerçek.
Oysa kendileri liberalizmin bir bütün
olduğunu ileri sürdüklerine göre, piyasalara
veya daha doğrusu bireysel iktisadi kararlara
devlet müdahalesi ile özgürlük ve insan
haklarının birlikte yürüyemeyeceğini idrak
etmeleri gerek. Eğitim ve kültür düzeyleri,
tarih bilgileri buna müsait. Ama nedense
ideoloji ağır basıp onları bu çelişkiye
sürüklüyor.
Gerçek demokrasiyi ve açık toplumu
savunanların kişisel ideolojileri ne olursa
olsun, hem devlete öyle veya böyle,
gereğinden fazla önem ve ağırlık verip hem de
özgürlükleri ve insan haklarını hararetle
savunma gibi bir çelişkiden kaçınmaları
lazım.
★★★
İktisadi ve siyasal liberalizmden hangisine
öncelik vermeli? Bunun kestirmeden yanıtı,
böyle bir sorunun yersiz ve anlamsız
olmasıdır. Liberalizm bir bütündür. Ne siyasal
liberalizm olmadan iktisadi özgürlükler işler,
ne de iktisadi liberalizm olmadan siyasal ve
toplumsal özgürlükler… İkisinin de yarım
yamalak uygulandığı ülkelerin çağdaşlıktan
uzak kalmasının nedeni de herhalde bu
olmalı.
Prof. Dr. Alkin, “Dikiş makinesi, yürüyen
merdiven, asansör, telefon, mikrofon, radyo ve
radyasyon saptama cihazı, ilk nükleer
çalışmaların ortak noktası kriz dönemlerinde icat
edilmiş olmalarıdır. Krizde çarpıcı, sıra dışı ve
marifetli olmak gerekir. Bugünkü durumumuz,
üretim ve ihracat dışa bağımlı halde, dış ticaret
açığı ve cari açık yapısal bir özellik arz ediyor. Dış
ticaret açığının daraltılması için bugüne
kadarkilerden daha farklı yaklaşımlar
gerekiyor. Sadece mal alıp satma dönemi
kapandı. Aynı iş, aynı ürün ve aynı hizmet çok
kalabalık bir piyasada sunuluyor. Küresel
pazarda fark edilmek gitgide zorlaşıyor” şeklinde
konuştu. DİLŞAH KEFLİOĞLU
BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
SOLDAN SAĞA: 1- Ahmedinejad… 2- Kia… Adi
senet… 3- Bnb… Hak… Tapu… 4- Elidor… Do…
5- Lays… İn… Boza… 6- Ni… Mali… 7- Banat…
Leh… Ta… 8- Cr… Barça… 9- Olips… Cıs… 10ki… AA… Livane… 11- Ara… Aut… Em… 12Jacobs… En... Ta.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1- Akbil… Blokaj… 2Hin… Ana… Lira… 3- Mabeyinci… Ac… 4- ls…
Arpa… 5- Dahi… At… Saab… 6- İdadi… Us… 7Nikon… La… LT… 8- Es… Merci... 9- Jet…
Bahçıvan… 10- Anadol… Asa… 11- Depozit…
Net… 12- tU… Artema.
Sayfa10_Sayfa 10.qxd 28.01.2011 00:23 Page 1
}
}
SAYFA 10
MEVZUAT
28 OCAK 2011
Halk Bankası’ndan
yerli makine
üreticisine destek
‘Türk malı’ belgesine sahip yerli makine üreticisi, Halk
Bankası’nın sunduğu 6 farklı kredi paketinden
yararlanabilecek. Kredi, 10 yıla kadar vadeli ve TL için yüzde
7’lerden başlayan faiz oranlarında olacak.
HALK Bankası ile Makine İhracatçıları Birliği,
yerli sanayicinin önünü açmak için bir kredi
anlaşması yaptı. Makine İmalat Sanayi Destek
Paketi kapsamında, yerli makine üreticisinin
SOYHAN
ALPASLAN
finans kaynaklarına kolaylıkla ulaşması
hedeflendi. İmzalanan protokolle makine
imalatçısına; işletme kredisi, Ar-Ge, know-how, inovasyon ve
patent destek kredisi verilecek. Makine alıcılarına da yatırım ve
işletme kredisi kullandırılacak. Makine üretiminin teşvik
edilmesi ile makine ihracatının artırılması ve ithalatın kısılması
bekleniyor. Bu, cari açığın aşağıya çekilmesi anlamına gelecek.
TÜRK MALI BELGESİ
Kredinin en önemli ayaklarından biri de, başvuran
firmaların üretimlerindeki yerellik oranı. Kredi kullanmak
isteyen firmalar, ürettikleri makinelerin Türk malı olduğuna
dair Makine İhracatçıları Birliği’nden belge alacak. Firmaların
‘yerli’ sayılması için oran en az yüzde 50 olarak belirlendi.
Kredi, 10 yıla kadar vadeli ve TL için yüzde 7’lerden başlayan
faiz oranlarında olacak. Yabancı para cinsinden ise faiz oranları
yüzde 3–4.5 düzeyinde seyredecek.
KREDİ PAKETİ
Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) ve Halk
Bankası’nın imza attığı protokol kapsamında, Birlik üyesi
imalatçılara ve müşterilerine Türk lirası ve döviz cinsinden
kullandırılacak Makine Alım Kredisi, tutarın azami yüzde
75’ini karşılıyor. Kredi, ödemesiz dönem dahil olmak üzere
azami 10 yıl vade fırsatı sunuyor. Üreticilere Hammadde ve
Ara Mal Alım Kredisi, Ar-Ge, İnovasyon ve Patent Destek
Kredisi sunuluyor. Makine Alım Kredisi çerçevesinde, işletme
kredisinin vadesi ise ödemesiz dönemle birlikte 4 yıla kadar
uzuyor. Kredilere uygulanacak vade, faiz oranı ve
kredilendirilecek azami oran, firmaların kredi rating notu,
verimliliği, piyasa ve sektörel koşullar, kredi konusu
makinenin üretilip faaliyete geçmesi ve verimli kullanım
süresine göre belirleniyor.
6 FARKLI KREDİ VAR
İmalatçı ve alıcıların farklı gereksinimleri göz önünde
bulundurularak oluşturulan Makine İmalat Sanayi Destek
Paketi, 6 farklı kredi seçeneğinden oluşuyor. Üreticiler İçin
Makine Alımına Yönelik Yatırım Kredisi, Hammadde ve Ara
Mal Alımına Yönelik İşletme Kredisi, Ar-Ge, İnovasyon ve
Patent Destek Kredisi, Gayrinakit Destek Kredisi, Müşteriler
İçin Makine Alımına Yönelik Yatırım ve İşletme Kredisi olmak
üzere 6 farklı kredi seçeneği içeriyor.
N
LARI ASI
K
A
ALACNDIRILM
LA
DA
YAPI PSAMIN
KA
Emekli personelin sosyal
güvenlik destek primi kesintileri
Sosyal güvenlik
maddesine göre belirlenen 12’nci
kurumlarından emekli aylığı
gelir basamağının yüzde 10’u
alanların, ticari organizasyonların
oranında sosyal güvenlik destek
içinde olmaları halinde
primi öderler. Sosyal güvenlik
ödemeleri gereken sosyal
destek primi ödemesi
güvenlik destekleme primi:
gerekenlerden bu kanunun yayım
Şirket ortakları ile yönetim
tarihinden önce aylık bağlananlar
kurulu üyelerinden emekli maaşı
kanunun yayımını, daha sonra
alan ve detayını aşağıda
tekrar gerçek veya basit usulde
belirttiğimiz şirketlerde kurucu
gelir vergisi mükellefi olanlar ise
ortak, yönetim kurulu üyesi veya
mükellefiyetin başladığı tarihi
MEHMET TÜRKER
gerçek usulde ticari, zirai veya
takip eden aybaşından itibaren üç
İTO Meclis Üyesi
serbest meslek kazançları
ay içinde Kuruma yazılı bildirimde
Mali Müşavirler
dolayısıyla vergi mükellefi
bulunmak zorundadırlar. Bu süre
olanların, bu durumları nedeniyle
içinde Kuruma yazılı bildirimde
Meslek Komitesi
Sosyal Güvenlik Kurumlarından
bulunmayanlar ile Kurumca tespit
aldıkları emekli maaşlarıyla ilgili olarak,
edilemeyenlerden sosyal güvenlik destek
01.08.2003 ile 01.01.2004 tarihlerinden
primi, 53’üncü maddeye göre hesaplanarak
01.10.2008 tarihine kadar olan uygulama ile
tahsil edilir.
01.10.2008 tarihinden sonraki uygulamaları iki
4956 sayılı Kanun 02.08.2003 tarihli 25187
bölümde değerlendireceğiz.
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olup,
■ 01.10.2008 tarihine kadarki uygulama:
yukarıda bahsettiğimiz madde, kanunun
Ağustos 2003 ayında yayımlanan 4956 sayılı
yayımı tarihinde yürürlüğe girmektedir.
“Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız
Ocak 2004 ayında yayımlanan 5073 sayılı
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu
“Sosyal Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri
Kanunu’nun ve Tarımda Kendi Adına ve
Sosyal Sigortalar Kanunu, Esnaf ve Sanatkârlar
Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar
ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Kurumu Kanunu ile Tarımda Kendi Adına ve
Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara
Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında
Kanununa Göre Gelir ve Aylık Almakta
Kanun’un 44’üncü maddesiyle 1479 sayılı Bağ- Olanların Gelir ve Aylıklarında Artış ve Bazı
Kur Kanunu’nun Ek:20 maddesiyle yapılan
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki
değişiklik sonrasında madde şöyledir:
Kanunun” 15’nci maddesiyle 1479 sayılı
Madde 44- Bu kanuna göre yaşlılık aylığı
Kanunun ek 20’nci maddesinde değişiklik
bağlananlardan, ticari kazanç veya serbest
yapılmış olup, bu değişiklik sonrası madde şu
meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit
halini almıştır:
usulde gelir vergisi mükellefiyeti devam
Ek: 20’nci Madde: Bu kanuna göre yaşlılık
edenlerden, sosyal yardım zammı dahil
aylığı bağlananlardan, 24’üncü maddenin (I)
tahakkuk eden aylıklarından, aylığın
numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına
bağlandığı veya tekrar çalışmaya başladığı
devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya
tarihi takip eden aybaşından itibaren,
başlayanların, sosyal yardım zammı dahil
çalışmalarının sona erdiği ay dahil yüzde 10
tahakkuk eden aylıklarından, aylığın
oranında sosyal güvenlik destekleme primi
bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlanıldığı
kesilir.
tarihi takip eden aybaşından itibaren,
Diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre
çalışmalarının sona erdiği ay dahil yüzde 10
yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan,
oranında sosyal güvenlik destekleme primi
ticari kazanç veya serbest meslek kazancı
kesilir. (5073 sayılı kanunla değişen kısım)
dolayısıyla gerçek ve basit usulde gelir vergisi
Diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre
mükellefi olanlar çalışmaya başladıkları ayı
yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan,
takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının
24’üncü maddenin (I) numaralı bendinde
sona erdiği ay dahil bu kanunun 50’nci
belirtilen kapsamda çalışmaya başlayanlar,
‘Bu, hepimizin
hoşuna gitmez mi?’
ÇALIŞMA ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer,
Türkiye’de 2009 yılında işten
çıkarılan, işini değiştiren ya da
işinden ayrılan 2.5 milyon
kişiden sadece yüzde 8’inin
kıdem tazminatı alabildiğini
belirterek, “Biz bu ülkede öyle
bir mekanizma oluşturalım ki,
ister işinden ayrılsın, isten çıkarılsın, ister 1 ay
çalışsın, ister 10 yıl, 30 yıl çalışsın, işçinin her
halükarda hak edeceği bir tazminatı öngören
sistemi kuralım. Bu, hepimizin hoşuna gitmez
mi?” dedi. Dinçer, Hizmet-İş Sendikası’nın
kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen
törende, çalışma hayatıyla ilgili birçok sorun
bulunduğunu, bu sorunların hepsini tek tek
çözmenin ve çalışma hayatının kalitesini
artırmaya çalışmanın, sadece hükümetin değil,
konuyla ilgili tüm tarafların ortak sorumluluğu
olduğunu söyledi.
Bakan Dinçer, kıdem tazminatı konusu
gündeme geldiğinde de işçilerin itirazlarıyla
karşılaştıklarını belirterek, “Açıkça sormak
istiyorum. Türkiye’de 2009 yılında 2.5 milyon
insanımız işinden çıkarıldı, işini değiştirdi ya da
işinden ayrıldı. Bu 2.5 milyon insandan sadece
yüzde 8’i kıdem tazminatı alabildi. Bu, sizce çok
adil bir durum mu? Geri kalan yüzde 92’sinin
kıdem tazminatı alma hakkını kim korumalı,
kimin koruması için üzerine gidilmeli, baskı
yapılmalı? Bu sadece Çalışma Bakanlarının
sorunu olmamalı. Biz bu ülkede gelin hep
beraber öyle bir mekanizma oluşturalım ki, ister
işinden ayrılsın, isten çıkarılsın, ister 1 ay
çalışsın, ister 10 yıl, 30 yıl çalışsın, işçinin her
halükarda hak edeceği bir tazminatı öngören
sistemi kuralım. Bu, hepimizin hoşuna gitmez
mi?” şeklinde konuştu.
Vergi
kanunlarındaki
değişiklikler İTO’da
masaya yatırıldı
çalışmaya başladıkları ayı takip eden ay
başından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay
dahil, bu kanunun 50’nci maddesine göre
belirlenen on ikinci gelir basamağının yüzde
10’u oranında sosyal güvenlik destek primi
öderler. (5073 sayılı kanunla değişen kısım)
Sosyal güvenlik destek primi ödemesi
gerekenlerden bu Kanunun yayım tarihinden
önce aylık bağlananlar Kanunun yayımını,
daha sonra tekrar gerçek veya basit usulde gelir
vergisi mükellefi olanlar ise mükellefiyetin
başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren
üç ay içinde Kuruma yazılı bildirimde
bulunmak zorundadırlar. Bu süre içinde
Kuruma yazılı bildirimde bulunmayanlar ile
Kurumca tespit edilemeyenlerden sosyal
güvenlik destek primi, 53’üncü maddeye göre
hesaplanarak tahsil edilir.”
5073 sayılı kanun, 20.01.2004 tarihli 25360
sayılı Resmi gazetede yayımlanmış olup,
yukarıda bahsettiğimiz madde kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girmektedir.
Bu kanun maddelerinde yer alan
maddelerle ilgili açıklamamız şöyledir:
1- 1479 sayılı Bağ Kur Kanunu’nun 24’üncü
maddesinde, kimlerin sigorta sayılacakları
belirtilmiş olup, bu maddede;
a) Meslek odalarına kayıtlarını yaptırmış
vergi mükellefi olan gerçek kişiler,
b) Kollektif şirketin ortakları,
c) Adi komandit şirketlerin sorumlu olan ve
olmayan ortakları,
d) Limited şirketlerin ortakları,
e) Sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerin komanditer ortakları,
f) Donatma iştirakleri ortakları,
e) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ile
yönetim kurulu üyesi olan ortakları; olup
bunlar Bağ Kur’a (5510 sayılı yasaya göre 4/b
kapsamında) sigortalı olmaları gerekmektedir.
2- 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunun 50 inci
maddesi “prim oranları hesaplaması”, 53’üncü
maddesi primlerin ödenmesi başlığını
taşımaktadırlar.
Yukarıda yasal mevzuat açıklamasını
yaptıktan sonra, bu maddelerin uygulaması şu
şekildedir: Sosyal Sigortalar Kurumu veya
Emekli Sandığı’ndan emekli olup, emekli aylığı
alan kişilerin, 1479 sayılı Bağ Kur Kanunu’nda
sigortalı olmaları tadat edilen işyerlerinde
kurucu ortak veya yönetim kurulu üyesi
olanların, bu görevlerine başlamaları halinde
Bağ Kur Müdürlüğüne müracaat ederek işyeri
dosyası açtırarak bu numaraya ilgili olduğu ayı
takip eden ayda, 12’nci basamakta belirlene
Bağ Kur priminin yüzde 10’u oranında Sosyal
Güvenlik Destek Primi ödemesi gerekmekte
idi. Bu primi ödemeyenlerin tespiti halinde,
kendilerinden gecikme zamlı olarak tahsil
edilmesi söz konusu olup, aldıkları emekli
aylığının kesilmesi söz konusu değildir.
1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun Ek 20’nci
maddesinde belirtilen, vecibelerini yerine
getirmeyen emekli aylığı alan
müteşebbislerden alınması gereken primlerin
ödenebilecek seviyede gecikme zam cezasının
düşük tutulması için Sosyal Güvenlik Kurumu
yetkilileri ile görüşerek ve de bu primlerin
tahsilinde uygulanması mümkün olan zaman
aşımı süreleri varise bu sürelerin göz önüne
alınarak ödenmeyen primin ana parası olduğu
gibi, gecikme zammının düşük bir oranda
uygulanarak emekli olan kişilerden tahsili için
gerekli kolaylığın sağlanmasının teklif edilmesi
gerekmektedir.
‘VERGİ Kanunlarında Yapılacak Değişiklikler
ve Matrah Artırımı, Stok ve Bilanço
Düzeltilmesi’ konulu seminer, İstanbul Ticaret
Odası’nda (İTO) gerçekleştirildi. Açılış
konuşmasını İTO Genel Sekreter Yardımcısı
Selçuk Tayfun Ok’un yaptığı toplantıda,
yenilenen Ticaret Kanunu hakkında görüş
bildirildi. Oturum Başkanlığını İstanbul Yeminli
Mali Müşavirler Odası Başkanı Sezai Onaral’ın
yürüttüğü seminerde, İTO Müşaviri Dr. Veysi
Seviğ de yer aldı. Toplantıda Sosyal Güvenlik
Uzmanı Dr. Resul Kurt ‘Sosyal Güvenlik ve İş
Mevzuatında Yapılan Değişiklikler’, İstanbul
Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri
Tahsilat Grup Müdürlüğü Tahsilat Müdürü
Halil Tekin ‘Kesinleşmiş-İnceleme ve Tarhiyat
Safhasındaki Alacaklar’, Yeminli Mali Müşavir
Burhan Gezgin ‘Matrah Artırımı’, Marmara
Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Bumin
Doğrusöz de ‘Kesinleşmemiş Dava
Safhasındaki Alacaklar’ hakkında
katılımcıları bilgilendirdiler. Baş Hesap Uzmanı
Muharrem Uzunoğlu ise genel bir
değerlendirme yaptı. NALAN SÖYLEMEZ
Haftaya: 01.10.2008 tarihinden sonraki uygulama
Yeni Türk Ticaret Kanunu’na genel bir bakış (2)
PROF. DR.
HÜSEYİN ÜLGEN
Türk Ticaret Kanunu
Komisyonu
Taşıma Hukuku ve
Sigorta Hukuku
Alt Komisyonları Başkanı
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda
haksız rekabete ilişkin hükümlerle
ticaret hayatındaki tüm oyuncuların
menfaatine, dürüst ve bozulmamış
rekabetin sağlanması amaçlanmış,
dürüstlük kurallarına aykırı
davranışlar (münferit bazı haksız
rekabet halleri) günümüz koşulları
dikkate alınarak saptanmıştır.
Taksitle satış sözleşmelerine ve
tüketici kredilerine ilişkin ilanlara
müdahale getirilmiştir.
Basın, yayın, iletişim ve bilişim
kuruluşlarının sorumluluğu
düzenlenmiştir. Ticari defterler
bakımından Türkiye Muhasebe
Standartları ön planda tutulmuş,
elektronik ortamda ya da dosyalama
suretiyle tutulan defterlerle ilgili
olarak hüküm konulmuştur.
Yılsonu finansal tabloları ile ilgili
düzenlemeye yer verilmiş, ticari
defterlerin ibrazı ve defterlerin
tümüyle incelenmesi saklı kalmak
üzere ticari defterlerin özel delil
olması hakkındaki hükümlere yer
verilmeyerek ticari defterlerle ispat
anılan boyutu ile kaldırılmıştır.
Aracılık faaliyeti olarak sadece
acentelik düzenlenmiş, ticari işleri
tellallığı, Borçlar Kanunu’nda
tellallığa ilişkin hükümler yeterli
görülerek Ticaret Kanunu’na
alınmamıştır. Acente bakımından
uygulamada büyük önem taşıyan
denkleştirme istemi kabul edilmiştir.
Ticaret şirketleri kolektif,
komandit, anonim, limited ve
kooperatif şirketler kabul edilmiş ve
ticaret şirketlerinde ultra-vires (sınırlı
ehliyet) terkedilmiştir.
Ticaret şirketlerinin birleşmesi ve
tür değiştirme ayrıntılı bir
düzenlemeye tabi tutulmuş, bölünme
de düzenlenmiştir.
Böylece birleşme, bölünme, tür
değiştirme sağlıklı bir sistem içinde
gerçekleşebilecektir. Türk
hukukunda büyük bir noksanlık
olarak gözlenen şirketler topluluğu
düzenlemesine yer verilmiş hakimbağlı şirket ilişkileri düzenlenmiş pay
ve oy oranlarının hesaplanması,
karşılıklı iştirak, bildirim, tescil ve
ilan yükümlülükleri, raporlar ve
sorumluluk ve özel denetim
konularında hükümler sevk
edilmiştir.
Hakim şirket, topluluk itibarının,
topluma ve tüketiciye güven veren
bir düzeye ulaştığı hallerde, bu
itibarın, kullanılmasının uyandırdığı
güvenden sorumlu tutulmuş, böylece
kanunun sisteminde bir genel ilke
olarak sürekli göz önünde tutulmuş
olan tüketicinin korunması ilkesinin
somut uygulamalarından birine açık
bir hükümle yer verilmiştir.
Anonim ve limited şirketler ile
ilgili olarak çok önemli değişikliklere
ve düzenlemelere yer verilmiştir.
Her şeyden önce, tek kişi ortaklık
(tek kişi anonim ortaklığı/ tek kişi
limited ortaklığı) kavramına ve
düzenlemesine yer verilmiş olması
belirtilmelidir. Şirket kuruluşları
basitleştirilmiş; daha sade, daha yalın
hale getirilmiştir. Gerek anonim
gerekse limited şirketler, kurucuların
kanuna uygun olarak düzenlenmiş
bulunan şirket sözleşmesinde
sermayenin tamamını şartsız taahhüt
etmeleri ve anonim şirket ya da
limited şirket kurma iradelerini
açıklamaları ile kurulur.
Anonim şirketlerde taahhüt
edilen payların en az yüzde 25’inin
tescilden önce, gerisinin de tescili
izleyen 24 ay içinde ödenmesi
gerekir. Limited şirketlerde nakit
kısmın hemen ve tamamen ödenmesi
gerekir.
Her iki şirket bakımından tescil ve
ilan söz konusudur. Ayni sermayeye
cevaz verilmiştir.
Devamı haftaya…
İhracata İlk Adım
Programı’na
son başvuru
tarihi 11 Şubat
İSTANBUL Ticaret Odası, Madrid Ticaret
ve Sanayi Odası işbirliğiyle yürüttüğü
İhracata İlk Adım Programı sayesinde
bugüne kadar hiç ihracat yapmamış
firmaları ihracatçı yapıyor. Programın
7’nci etabı ise şubatta başlayacak ve 20
firma, 4 ayda 30 saatlik bire bir
danışmanlık eğitimi alacak. Şubat
ayındaki programa katılmak isteyen
firmaların en geç 11 Şubat’a kadar İTO’ya
başvuruda bulunması gerekiyor.
Bilgi: [email protected]
[email protected]
Sayfa11_Sayfa 11.qxd 28.01.2011 00:25 Page 1
}
S AYF A 1 1
GÜNCEL
28 OCAK 2011
}
İstanbul’un ‘çok kültürlü yüzü’ İTO’da sergilenecek
FEDAİ YILDIRIM
AB ve Türkiye arasındaki diyaloğun geliştirilmesi,
toplumlar arasındaki önyargıların ve bilgi
eksikliklerinin giderilmesi için İstanbul Ticaret Odası
(İTO) ve dönemin fotoğraf sanatçıları, fotoğraf
sergisinde bir araya geliyor. İTO bünyesindeki AB Bilgi
Merkezi’nin 2010’un Mart ayı ile 2011’in Şubat ayı
faaliyet planı çerçevesinde, 10 Şubat 2011 tarihinde
‘Çeşitlilikte Birlik’ temalı İNSANBUL Sergisi açılacak.
İTO’nun Eminönü’ndeki merkez binasındaki sergi, 16
Şubat’a kadar ziyaret edilebilecek. ‘Çeşitlilikte Birlik’
temasıyla oluşturulacak sergide; Yüz Bin Yüz (100100)
Projesi ekibinin çalışmalarının yer alacağı çok sayıda
resim bulunacak. 100100 Projesi ekibi adına açıklama
yapan Herman Artuç, sergi ve proje hakkında şunları
İstanbul’un çok kültürlülüğü, 10-16 Şubat 2011 tarihleri arasında İTO’da
gerçekleştirilecek ‘Çeşitlilikte Birlik’ temalı İNSANBUL Fotoğraf Sergisi’nde anlatılacak.
söyledi: “İnsanları aidiyetleriyle değil, insan oluşlarıyla
görmeye ve tanımaya ihtiyaç var. Birbirimizi daha
yakından tanıdıkça, dünya halkları arasındaki ortak
noktaları keşfettikçe, karşılıklı korkular ve önyargılar
da ortadan kalkacak. Farklı coğrafyalarda yaşayan
insanlar arasında kalıcı ve sürdürülebilir bir birliktelik
kurulabilecek.”
ORTAK PAYDA İNSAN
İlk kez 2006 yılında başlanan 100100 Projesi, dünya
kültürünün ortak paydasının ‘insan’ olduğunu
göstermeyi amaçlıyor. Projenin 20 yıl süreceğini
öngören 100100 ekibi, bugüne kadar her yaştan,
meslekten ve sosyal gruptan 7 bini aşkın insanın
fotoğrafını çekti ve çekmeye de devam ediyor. Ekip,
projenin insanlık ve dünya barışı için değerli bir
çalışma olduğuna inanıyor. Artuç, “Ayrıca dünyanın
ve Türkiye’nin her yerinden insanın aynı anda
görülebileceği İstanbul’daki insanların fotoğraflarıyla
21. yüzyıldaki İstanbulluların bir arşivini
oluşturduğumuza inanıyoruz” dedi. Artuç, proje
boyunca 100’e yakın ülkeden insanı fotoğraflayarak,
İstanbul’daki insanların çeşitliliğini ve şehrin çok
kültürlü yapısını belgelemiş olduklarını ifade etti.
Ça€lar, Veteran
Futbol Tak›m›
antrenman›nda
Ralli ödülleri
sahiplerini
buldu
İSTANBUL Ticaret Odası Meclis
Başkanı İbrahim Çağlar, 20 Ocak
Perşembe akşamı yapılan Veteran
Futbol Takımı antrenmanına
katılarak, Meclis Üyeleriyle birlikte
top koşturdu.
Düzenli olarak spor yaptığını
2010 Avrupa
Kültür Başkenti
İstanbul Ralli
Şampiyonası’nda
ödüller
düzenlenen
törenle sahiplerini
buldu.
VIA/Hotel’de
gerçekleşen ödül töreninde şampiyonlar ve
birinciler kupalarına kavuştu.
İstanbul Otomobil Sporları Kulübü Başkanı
ve İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi Hilmi
Orbay, törende yaptığı konuşmada,
amatöründen profesyoneline vazgeçilmez olan
İstanbul mahalli şampiyonasını
gerçekleştirmelerinde katkısı olan başta 2010
Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve VIA/PORT
olmak üzere tüm sponsorlara teşekkür etti.
Şampiyona yarışma direktörü Vedat Bostancı
da, sportif olarak mücadelenin en üst seviyede
yaşandığı şampiyonada çalışan tüm görevlileri
gösterdikleri üstün gayret için kutladı.
Törende önce motorsporları internet sitesi
www.rally-sport.com‘un üyelerinin seçtiği
‘2010’un En İyileri’ ödülleri dağıtıldı. Ardından
İstanbul mahalli şampiyonasının birincisi
Menderes Okur, ikincisi Ünal Şenbahar ve
üçüncüsü Ferhat Tanrıbilir kupalarını Hilmi
Orbay’ın elinden aldılar. Şampiyonanın genel
klasmanında ilk üçe giren co-pilotlar Aras
Dinçer, Bahadir Gücenmez ve Cem
Bakançocukları kupaları da Vedat Bostancı
tarafından takdim edildi.
Gecede sınıf ve gruplarda dereceye giren
yarışmacılara ödüllerinin verilmesinin
ardından 2011 sezonu için çalışmaların
başladığı müjdesi de misafirlerle paylaşıldı.
belirten Çağlar, takımın temposuna
ayak uydurmakta zorlanmadı. Son
derece zevkli ve çekişmeli geçen çift
kale antrenman maçında ter atan
Meclis Üyeleri, Mersin Ticaret ve
Sanayi Odası ile yapacakları maçın
hazırlıklarına başladılar.
İTO Spor Kulübü Başkanı ve
Meclis Üyesi Atilla Örsel’in de
izlediği antrenmandan sonra yapılan
mangal partisinde Veteran Futbol
Takımı ile birlikte yemek yiyen
Meclis Başkanı Çağlar oyunculara
moral verdi. İLKER BAŞÖZ
TÜRKİYE İşveren Sendikaları
Konfederasyonu (TİSK), Torba Kanun
Tasarısı’nı İstanbul’da düzenleyeceği
seminerde tüm yönleriyle masaya yatıracak.
“Torba Yasa İle Getirilen Yeni Düzenlemeler”
başlıklı seminer, 8 Şubat 2011 günü İstanbul
Conrad Otel’de yapılacak. TİSK Yönetim
Kurulu Başkan Vekili Hakkı Matraş’ın açılış
konuşmasını yapacağı seminerde, konunun
uzmanları da görüşlerini aktaracaklar.
Bilgi: 0312 439 77 17
BULMACA
Ö€rencilere ‘Lokum’lu AB tan›t›m›
İSTANBUL Ticaret Odası
Avrupa Birliği (AB) Bilgi
Merkezi, Avrupa Birliği Türkiye
Delegasyonu’nun hazırladığı
‘Lokum’ isimli hikâye ile
İstanbul’daki ilköğretim 2. ve 3.
sınıf öğrencilerine Avrupa’yı
anlatıyor. Miniklere Avrupa’yı,
kitabın başkarakteri, Türkiye’nin
geleneksel şekerlemelerinden
‘Lokum’ aktarıyor. Lokum’la
çocuklar AB’nin kuruluşundan
üye ülkelerin coğrafyasına ve
kültürüne kadar birçok konuyu
eğlenceli bir şekilde
öğreniyorlar.
Hikâye, 9 Mayıs 1950 yılında
Robert Schumann tarafından
temeli atılan AB’nin kuruluşuyla
başlayarak, ülkeleriyle ve
değerleriyle devam ediyor.
Avrupa masal üslubuyla
anlatılarak, çocukların hikâyeye
etkin katılımını sağlamak için de
sorular soruluyor.
Ziyaret edilen okullardaki
öğrencilere kalem, defter, silgi
ve kalemtraştan oluşan bir set
İlk gün heyecanı!
çocuklarda çocuk doktorları, kaşıntı ve
Merhaba, ben mesleğimin en bilinen
kabartılarda alerji uzmanları, bazen
adıyla bir dermatoloğum, yani “Deri ve
gözcüler, dahiliyeciler, güzellik
Zührevi Hastalıklar” uzmanı eski adıyla
uzmanları, berberler, otçular,
“Cildiyye” veya Frenk söyleyişiyle
kozmetikçiler, eczacılar, komşular,
“Dermatoveneroloji” uzmanı. Bugün ilk
arkadaşlar, anneler, babalar, hala,
yazıda sizlere merhaba demek için
teyze vb. akrabalar olmak üzere
buradayım ki, girişte de bunu demiştim
“meslektaşlarımızın” sayısı saymakla
zaten. Belirsiz bir süre için bu köşede
bitmez. Hekim olanlar yine de biraz
sizlerle uzmanlık dalım olan deri
temkinli yaklaşırken, diğerlerinin
hastalıkları ve doğal olarak zührevi
önerileri çok net, kesin ve kendinden
hastalıklar konularında sohbet edeceğiz.
emin gelmektedir. Anlattıkları
Benim nereden çıktığımı, ne alakayla
PROF. DR.
hurafelere, kulaktan kulağa yayılan
burada olduğumu da muhakkak merak
ERTUĞRUL
abuk yorumlara inanılmaması
edenleriniz olacaktır. Kısaca onu da
mümkün değildir! Bizden bile
açıklamak isterim. Sn. Murat Yalçıntaş’ın
H. AYDEMİR
inandırıcı olabilirler, hatta bize bile
“Rapunzel” başlıklı saçla ilgili yazımı
İstanbul Üniversitesi
okuması, bendeki “muharrirlik
Cerrahpaşa Dermatoloji AD önerilerde bulunabilirler. Ayrıca bir
Deri Zührevi Hastalıklar
gün deri hastalığıyla elimize düşmeyen
istidadının” keşfine neden oldu ve Sn.
Derneği Başkanı
diğer hekim arkadaşların en çok
Yalçıntaş’ın teklifini kıramayarak ikinci
sevdiği espri ise “Dermatolojide ne
dönem yazarlık hayatıma başlamış oldum.
sürersen sür iyileşen ve ne sürersen sür iyileşmeyen
(Birincisi 1999 yılında 9 ay süreyle Milliyet gazetesinin
iki tür hastalık vardır” esprisidir ki, bu düşüncelerini
Vitrin ekindeki sponsorluklu bir köşede haftalık deri
değiştirmeleri bir küçük kaşıntıya bakar.
hastalıkları konulu yazılar şeklindeydi.)
★★★
★★★
Bu kişisel girişten sonra branşımın toplumda
bilinen ve bilinmeyen özelliklerinden söz ederek
sohbetlerimize başlamak istiyorum. Bizim branşımız,
ne yaptığı, ne işe yaradığı, etki ve yetkilerinin ne
olduğu en az tanınan tıp dallarından biri, belki de
birincisidir. Aynı zamanda güzellik ve kozmetik
bağlantılı yönleriyle üzerinde en çok konuşulan,
magazin haberlerinde en çok yer bulan, başka
branşlardan doktorların olduğu gibi doktor olan
olmayan herkesin de en çok karıştığı, tanı ve tedavi
önerileri verdiği, bizim iş yükümüzü hafifletmeye
çalıştığı bir branştır. Başta diğer branşlardan
uzmanlar, özellikle ağızda KBB uzmanları ve diş
hekimleri, genitalde jinekologlar ve ürologlar,
TİSK, Torba Yasa’yı
seminerde tartışacak
Eskiden başka bir uzmanlık alanını
kazanamayanların branşı gibi bakılan, pek de adam
yerine konmayan uzmanlık dalımız, değişen
koşullar nedeniyle günümüzde en yüksek puanla
asistan alan dallardan biri haline gelmiştir ve bu
başarıyı da çoğunlukla bayanlar göstermektedir.
Bunun sonucu olarak da ülkemizdeki bayan
dermatologların oranı yüzde 70 civarına
yükselmiştir. Benim için bu olayın iyi yanıysa tüm
erkek dermatologlarla birlikte nesli tükenen canlılar
kapsamında korunmaya alınmam oldu. Zaten uzun
zamandır eski eserleri koruma derneğinin de
koruması altında olduğum için bu katmerli koruma
çemberiyle kendimi bayağı güvende hissediyorum.
hediye ediliyor. Ayrıca Lokum’la
Avrupa’ya ve Lokum Tatilde
isimli hikâye kitapları dağıtılıyor.
Bu çerçevede bugüne kadar
İbrahim Hakkı Konyalı
İlköğretim Okulu (Çengelköy),
Melahat Şefizade İlköğretim
Okulu (Kadıköy), Yeniköy Örfi
Çetinkaya İlköğretim Okulu
(Arnavutköy) ve Büyük Esma
Sultan İlköğretim Okulu
(Beşiktaş) ziyaret edilerek
öğrenciler bilgilendirildi.
YAHYA GÜL
Kaportanın tamamı bize aittir
Bizim branşımız, adı üstünde
“Deri” sağlığı, bakımı ve
hastalıklarıyla uğraşır, ama deri
kavramının içerisine derinin doğal
uzantıları olan ağız içerisi, cinsel
organlar, ayrıca saç ve tırnak gibi
derinin ekleri de girer. Kabaca
söylersek, kaportanın tamamı (anten,
silecek, ayna vb. her şey) bize aittir.
Genelde bu kapsama alanı çok iyi
bilinmediği için yanılgı ve
tereddütlere neden olur.
Muayenehaneden çıkarken
“Tırnağımda da bir şey var ama
doktor bey acaba anlar mı?” veya
yanıma geldiğinde “Dışarıda bekleyenlerin hiçbirinin sivilcesi
yok, acaba onlar niye gelmişler?” soruları sık rastladığımız
sorulardır. Ek olarak branşımızın uzantısı olan “Cinsel temasla
bulaşan hastalıklar=veneriyen hastalıklar=zührevi hastalıklar”
işimizin önemli bir parçasını oluşturur. Bunların da çoğunluğu
(AIDS’de daha az ve daha geç dönemlerde deri belirtisi
olmaktadır) başta cinsel organlarda olmak üzere derinin her
yerinde görülebilen deri döküntüleriyle kendilerini gösterirler.
Tıp dalımızın bu bölümü adını, aşk tanrıçası olan “Venüs
veya bizdeki eski söylenişiyle Zühre’den” alır. (“Veneroloji” ve
“zührevi hastalıklar” adları buradan gelir.) Hastalığın suçunun
bizde değil, aşk tanrılarında olduğunu ifade etmek için (şeytana
uydum gibi!) bu isimlerle anılır. Genellikle de önlemlerimizi
almadan deplasman karşılaşmalarına çıkar, sonra da
sıkılmadan Venüs’ü suçlarız. Nedensel olarak da görüntüsel
olarak da çok çeşitli bir hastalıklar yelpazemiz vardır ve çoğu
halk arasında da diğer doktorlar tarafından da tanınmayan
hastalıklardır. Yine de herkes karışmaktan kendini alamaz.
İlk gün için sözü fazla uzatmadan “Deride olan her belirti
deri hastalıkları uzmanına danışılmalı” veciz sözüyle yazıma
son vermek istiyorum. Daha sonraki yazılarda hastalıklarla ilgili,
dozunda açıklamalar ve ayrıntılarla devam edeceğiz.
Sağlıcakla kalın!
Haz›rlayan
Nalan M. ALAKENT
[email protected]
SOLDAN SAĞA: 1- Komşumuz İran’ın
Cumhurbaşkanı… 2- Picanto ve Rio
modellerini üreten Güney Koreli otomotiv
firması… Bir borç ve hak doğurmak veya bir
borcu ya da hakkı kanıtlamak amacıyla
oluşturulan, borçlunun imzasını içeren belge…
3- “Binbaşı” için kullanılan kısaltma… Emek
karşılığı ücret… Bir taşınmazın üstündeki
mülkiyet hakkını gösteren belge… 4Unilever’in şampuan markalarından biri… Bir
nota… 5- Frito Lay’ın patates cipsi markası…
Mağara… Arpa, darı, mısır, buğday gibi
tahılların hamurunun ekşitilmesiyle yapılan
koyuca, tatlı veya mayhoş içecek… 6- Nikel
elementinin simgesi… Parasal… 7- Ülkemizin
ilk diş fırçası üreticisi… Polonya halkından
olan kimse… Uzaklık anlatan bir söz… 8Krom elementinin simgesi… Barcelona futbol
takımının takma ismi… 9- Kent Gıda’nın
bonbon şeker markalarından biri… Çocukları
ateşe ve tehlikeli şeylere karşı uyarırken
söylenen bir söz… 10- Bir bağlaç… Bir haber
ajansımızı simgeleyen harfler… Artvin’in eski
adlarından biri… 11- Güler soyadlı fotoğraf
sanatçısı… Bazı top oyunlarında karşı takım
oyuncularının vuruşuyla topun kalenin
bulunduğu taraftan dışarı çıkması… İlaç,
merhem… 12- Kraft Foods’un granül kahve
markası… Genişlik… Tantal elementinin
simgesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1- Akıllı Bilet olarak
adlandırılan ve İstanbul genelinde ulaşım
ücretlendirmesinde kullanılan cihaz…
Bankacılıkta bir varlığın yetkili otoritelerin izni
olmadan sahibi tarafından kullanılamaması
durumu… 2- Kurnaz, cin fikirli kimse… Onun
gibi yar olmaz… Yüz kuruş değerinde Türk
para birimi… 3- Osmanlı Devleti’nde
padişahların dışarıyla olan ilişkilerine bakan,
buyruklarını ilgililere bildiren, bazı kişilerin
dileklerini kendisine ileten görevli… Aktinyum
elementinin simgesi… 4- Lesoto’nun internet
kodu… Taneleri ekmek yapımında kullanılan
bir bitki… 5- Olağanüstü yeteneği ve yaratıcı
gücü olan kimse... Satrançta bir taş… 1937’de
İsveç’te kurulan otomobil ve uçak şirketi… 6Lise derecesindeki okul… Akıl… 7- Japonya
kökenli fotoğraf makinesi, objektif, mikroskop
ve teleskop üreticisi bir firma… Lantan
elementinin simgesi… Litvanya’nın plaka
işareti… 8- Notada duraklama zamanı ve
bunu gösteren işaretin adı… Başvurulacak yer
veya makam… 9- Tepkili motorlarla çalışan,
özel cihazların çıkardığı gazla basınç
sağlanan, hızı çok olan uçak… Adını bir
meslek mensubundan alan peynir markası…
10- Türkiye’de toplu olarak üretilen ilk
otomobil markası… Baston… 11- Herhangi bir
sorumluluk yerine getirilmediğinde karşı
tarafça el konulacak olan para… Kesintilerden
sonra geri kalan miktarda olan, safi… 12(Tersi) Mızrapla çalınan bir çalgı… Eczacıbaşı
Grubu’nun armatür markası.
BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 9. SAYFADA
Sayfa12_Sayfa 12.qxd 28.01.2011 00:26 Page 1
}
BAŞARI
28 OCAK 2011
Dünyan›n
tarihini
onar›yor
SOYHAN ALPASLAN
51Þ7-)ŋ0.'4å0
ITM ANTARES
Motorin Yakıtlı, Bacalı
17.200 - 21.500 - 27.520 - 41.280 - 59.170 - 68.800 kcal/h
BOYAHANELER
ITM MIZAR
Motorin Yakıtlı, Bacasız
13.872 - 17.340 - 34.400 - 43.300 kcal/h
TAVUK ÇİFTLİKLERİ
SERALAR
ÇADIRLAR
PREFABRİK YAPILAR
OTO YIKAMA
ITM ZEUS
Motorin/LPG Yakıtlı, Bacalı
61.750 - 103.200 kcal/h
ILLIK ihracatı 1 milyon 250 bin dolar olan
Hazerantik firmasının ünü dünyaya
yayılmış durumda. Özellikle de İslam
ülkelerine. İstanbul’a özgü sedef
işlemeciliği olarak anılan eser-i İstanbul tarzı
ahşap ve sedef eserlerin üretimini ve ihracatını
yapıyor firma.
Y
[email protected]
bağa
g.tr
denilen kaplumbağa
kabuğunun menşei Şeysel
FİRMANIN BAŞSEDEFKÂRI İMAM
Adaları ve Endonezya. Eserlerin
süslemesindeki fildişinin ve
Katar ulusal müzelerinin eser restorasyonunda yer
ahşabında kullanılan siyah
alan Hazerantik firmasının baş
abanoz ağacının menşei
sedefkârı Hilmi Emekli. Emekli
Afrika. Bazı ürünlerde
ve ekibi; İstanbul Ticaret
şimşir ve ceviz de
Odası’nın sponsorluğunda
kullanıyorlar.
restorasyonu yapılan, Eminönü
Yeni Cami Hünkar Kasrı’nın
müze projesi kapsamında,
müzede kullanılacak olan sedefli
eserlerin yeniden imalatını
gerçekleştirdi.
1. Abdülhamit, Nur-u
HİLMİ Emekli’nin
Osmaniye türbelerinin, Vakıflar
ve Hazerantik’in
Genel Müdürlüğü’nün
ünü Türkiye
bünyesinde bulunan ve müzede
sınırlarını aşmış
sergilenecek olan 93 adet birinci
durumda. Dört yıl
sınıf sedefli eserin, Süleymaniye
önce kurulan
Camii kapıları ve kürsüleri başta
firmanın en önemli
müşterileri arasında
olmak üzere birçok tarihi eserin
Katar Emiri’nin kız
restorasyonunu, kurduğu
kardeşi Hessa al
ekibiyle yapan sedefkâr Hilmi
Thani, MÜSİAD’ın
Emekli, Başbakan’ın İstanbul’a
eski başkanı, iş
ISITMA
KURUTMA
geldiğinde Cuma namazına
adamı Erol Yarar,
gittiği Büyük Piyale Paşa
FABRİKALAR
Fako İlaç’ın sahibi
Camii’nin de imamı.
Kaya Turgut var.
Görevi bittikten sonra sedef
ATÖLYELER
atölyesinin yolunu tutan Emekli,
İMALATHANELER
Katar ulusal müzeleri için alınan 40 adet tarihi eserin
onarımını yaptı. Türkiye’nin sayısı gittikçe azalan sedef
TAMİRHANELER
ustaları arasında bulunan Emekli, İTO ile Katar Türk
GARAJLAR
Ürünleri Fuarı’na da katılarak yeni iş bağlantıları kurdu.
HİLMİ Emekli gönül verdiği
sedefkârlık için dünyayı
dolaşıyor. En iyi sedefi
bulabilmek için çıktığı gezinin
sonunda Filipinler’de karar
kılmış sedefkâr. Hazerantik’in
kilosu 350-450 dolar arasında
bulunan sedefleri Filipinler’den
geliyor.
Sedef sanatında kullanılan,
HALI YIKAMA
TARIM ÜRÜNLERİ
YARI AÇIK / AÇIK ALANLAR
ITM GRISOU&SCIROCCO
Gaz Yakıtlı, Bacasız
K 2C (40.000 - 60.000)
Katar ve
Suriye’de
müze
eserlerini
onardı İSTANBUL’UN EN BÜYÜK ATÖLYESİ
15 kişilik ekibiyle ile Türkiye’nin en büyük sedef
atölyesine sahip olan Hilmi Emekli, 40 kişinin rahatça
çalışacağı büyüklükte yeni bir atölye arayışında. Çünkü
şu anda Okmeydanı’nda bulunan atölyesi talepleri
karşılamakta zorlanıyor. Onlarca kilo sedef, bağa ve
abanoz ağacı kerestelerinin depolandığı atölyede aynı
anda üretim de yapılıyor. Emekli, sedefkârlığa başlama
öyküsünü şöyle anlatıyor: “Lisedeyken Mimar Sinan
Üniversitesi’nin hat hocalarından Mahmut Öncü’den hat
dersleri aldım. Bir dostumun yanında sedefkârlığı
öğrendim. Amatörce başladığım sedefkârlığı kısa sürede
geliştirdim. Camide görevim bittikten sonra atölyeye
gidiyorum. Amacım atalarımızın bize bıraktığı Osmanlı
sedef sanatını yurt içi ve yurt dışında tanıtmak. Bu yolda
ciddi adımlar attık. İnşallah daha da ileriye götüreceğiz.”
SEDEFKÂR KİMSESİZ ÇOCUKLAR
Grisou 15 13.072
Grisou 25 23.478 kcal/h
Scirocco 69 40.000 - 60.000 kcal/h
ITM SUNNY
ISITICI ŞEMSİYE
• Yarı açık yada açık
alanlarda güvenli kullanım.
• Hızlı ısıtma, sessiz
çalışma.
• Yüksek verim.
• Düşük yakıt tüketimi.
• Standart LPG tüpü ile
çalışan radyant ısıtıcıdır.
• Özel el taşıyıcısı ile
kolayca taşınabilme
GÜNEŞ ISITICI
Uzaktan kumandalı, oynar
başlıklı, enerjide tasarruf
GENEL DAĞITICI
Avrupa Merkez
Anadolu Bölge
Şube/Depo
MÜRSEL SÖNMEZ
[email protected]
‘Hayatın yarısı
karanlıksa’
Osmanlı sedef sanatını günümüze taşıyan Hilmi Emekli,
birbirinden değerli altın ve sedef işlemeli tilavet rahleleri, Kur’an-ı
Kerim mahfazaları, mücevher dolapları üretiyor. Emekli’nin
başsedefkârı olduğu Hazerantik, birçok İslam ülkesine
Kabuklarını
sedef eserler ihraç ediyor.
böyle
kırdılar
Filipinler’den sedef
Şeysel’den kaplumbağa
TİCARET VE HAYAT
}
S AYF A 1 2
0212 697 64 52
0533 659 79 06
0216 314 03 33
0533 663 16 02
0212 671 55 45
0533 665 95 45
Emekli’nin ileriye dönük projeleri arasında kuracağı
büyük atölyede kimsesiz çocuklara sedefkârlığı öğretmek
de var. “Yetiştirme yurtlarından alacağımız öğrencileri
sedefkâr olarak yetiştireceğiz. Böylece onların hayata
daha özgüvenli sarılmalarını ve mutlu olmalarını
sağlayacağız. Hem de bu sanata gönül verenlerin
sayısını artırmış olacağız” diyen Emekli, Hazerantik’in
üretimlerini Horhor’da antikacılar çarşısındaki
dükkânda sergiliyor.
Özel tasarımlar da var
çeşit çeşit ürün de
HAZERANTİK; ofis, otel odaları ve ev
dekorasyonunda isteğe göre özel tasarımlar
yapıyor. Cami kürsüsü, dolap, mücevher kutusu,
VIP düğün sandığı, Kur’an-ı Kerim mahfazaları,
rahle, çalışma masaları, kapı, ayna ve resim
çerçevesi, kolye, küpe, müzik aletlerinin süslemeleri,
tabanca ve tüfek kabzalarının süslemeleri, satranç
takımı belli başlı ürünleri arasında.
Hayatın toplamı da parçaları da salt iyilik
ve olumluluklardan oluşmadığı gibi yalnız
kötülük ve olumsuzluklardan ibaret değil.
Her şey kendi içinde zıt durumları
barındırıyor çünkü. Yaşamayı diri kılan,
yapıp etmelerin önünü açan bir olgu bu.
Bisiklet pedallarının karşılıklı çalışması gibi
karşılıklı ve birbirini tamamlayan unsurlar
bunlar. Aynı caddenin karşı kaldırımları gibi
ya da. Cadde aynı yöne akıyor ve kaldırımlar
karşı karşıya da olsalar ona tabi oluyorlar.
Herkes kendi kanaatince, kendi bilgi ve
hakikatince anlamlandırıyor var oluşunu. Ve
hayat denilen cadde ise, kendi gerçekliğini
dayatarak, farklı kanı ve inanışları
bünyesinde buluşturuyor. Soyut
kavramlardan ziyade somut tezlerle, edim ve
eylemlerle gerçekleşiyor çünkü yaşamak.
Soyut olanın, hayali olanın alanında kalmak
da mümkün ama tekil tercihlerden ibaret
olmaktan öteye gitmiyor bu tür yönelişler.
“Nadir madum gibidir” deyip bu tekil tercih
ve yönelişleri bir yana bırakırsak, hayat
denilen oyunun çoğul oynandığını
söyleyebiliriz rahatlıkla ve öyle de sürüyor.
Her ne kadar insanlık atomize edilerek asgari
sosyal sınırlara itiliyorsa da ‘ortak oyun’
niteliği devam ediyor.
Birey dünyasında nasıl düşünüyor ve
yaşıyorsa yaşasın, insan, toplumsal katmana
ya da (cadde benzetmemizle söylersek)
caddeye çıkınca orasının yasalarına,
değerlerine ve teamüllerine göre hareket
etmek durumunda. Orayı oluşturan elbette
insanların tekil katkıları ama toplam bir
çerçeve içinde kalınıyor. O çerçevede, az ya
da çok kendisinden bir şeyler buluyor. Bunlar
bir yana, asıl, somut gerçeklik kendisini
gösteriyor. Bu da zıtların birbirleriyle
cebelleşmesi, çatışması ve rekabetiyle oluşan
bir gerçeklik. Birey burada sınırlanıyor ve
‘öteki’nde durmak zorunda kalıyor. Ayrıca,
kazanmak ve kaybetmek gibi zıtlar arasında
mekik dokunuyor. Hedefler çoğunlukla
somut oluyor ve başkaları da bu somut olana
katkı sağlıyorlar. Bu katkı ise kimi zaman
harekete geçirici bir duygu olabiliyor veya
yapılan faaliyetlerin birbirleri ile mecburi
ilişkisinden meydana geliyor. Alıyor veriyor,
yapıyor satıyor.
Gönüllü ya da gönülsüz, istekli ya da
isteksiz, kendimiz belirleyerek ya da istem
dışı olarak, içinde bulunduğumuz ya da
doğru ifadeyle, yaşadığımız caddede diğerleri
ile birlikte yaşamak, farklıklara sahip olsak da
hayat çarkını birlikte çevirmek, somut olan
üzerinde mutabık kalmak mecburiyetindeyiz.
Bu noktada birey gerçekliğimiz flu, sosyal
gerçekliğimiz daha net oluyor. Bu sosyal
gerçekliğin birey durumu da içerdiği olgusu
var ve bireyi sildiği söylenemez. Belki olumlu
örneklere bakılırsa bireyi büyüttüğü dahi
söylenebilir. Başkaları ile işi olmak
durumunda kimse kendisini yüzde yüz veya
birey dünyasında olduğu gibi ortaya
koyamaz. İlişkileri taraflar belirler çünkü.
Ama son noktada zaruretler tarafların etkisini
azaltarak kendi yasalarını kabul ettirirler. Son
söz, zaruretlerin, sorumlulukların veya
gerekliliklerin olur. Somut olan, soyut ve
karmaşık düzlemi hizaya sokar ve bu
karmaşayı yara yara yerine oturur.
Toplumsal ve iktisadi hayatımızın düzene
girmesinde somut konuları konuşmak, bu
doğrultuda oluşan sorumlulukları yerine
getirmek ve ille de bir şeyler üretmek
bilincinin büyük önemi vardır. Herkesin birey
gerçekliği ya da soyut alanı kendisinedir ve
saygıyı hak eder. Ancak, toplumsal bir
faaliyet gerçekleşiyorsa orada o işin
gereklilikleri önemlidir. Çünkü, “Ayinesi
iştir kişinin lafa bakılmaz/ Kişinin rütbe-i
aklı görünür eserinde”.
‘Hayatın yarısı karanlıksa’ yarısı da
aydınlıktır ve caddenin aydınlık tarafından
yürüyenler de vardır, karanlık tarafından da.
Yahut, size aydınlık gibi gelen bir başkasına
karanlık gelebilir. Tartışmaya ve yoruma açık
olanlar bir yana bırakılmalı, yerli yerince
görülmeli ve önemli olanın hayatın canlı
nabzı olduğu unutulmamalıdır. Bizi bir
arada, üretken, verimli ve dolayısıyla daha
güçlü kılacak olan şey, birey dünyalarımıza
dalmak ya da bunu dışarıya dayatmak değil,
hayatın tartışılamayacak gerekliliklerini
yerine getirmektir. Varsın herkes kendi
aleminde, kendi doğruları doğrultusunda
gitsin. Herkesin attığı adım kendisine ama
caddede kaldırımlar herkesin.

Similar documents

otomotivde kompozit kullanımına bakış

otomotivde kompozit kullanımına bakış CHEM-VET Projesi’nde Kadırga Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Proje Ortağı, Kompozit Sanayicileri Derneği ise DYO ve Pharmavision ile birlikte Proje

More information