Türkçe
Transcription
Türkçe
2011 Dünyada önüllülüğün Durumu Raporu Küresel Refah için Evrensel Değerler DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 © Birleşmiş Milletler Gönüllüleri, 2011 Yayın: Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) Tasarım: Baseline Arts, İngiltere Shubh Chakraborty (kapak fikri) Çeviri: Zarife Biliz, Türkiye Yayıma Hazırlık ve Uygulama: Beyaz Gemi Eğitim Danışmanlık Yayıncılık, Türkiye Basım: Art Press, Türkiye Bu rapor Arapça, İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Türkçe dillerinde hazırlanmıştır. Raporlara ulaşmak için lütfen https://unp.un.org adresini ziyaret ediniz. Bu raporun Türkçe’ye çevrilmesine ve yayınlanmasına yaptıkları katkılardan dolayı Türk Ulusal Ajansı’na ve Beyaz Gemi Eğitim Danışmanlık Yayıncılık’a teşekkür ederiz. Bu yayının herhangi bir bölümünü çoğaltmak için izin alınması gereklidir. ii RAPOR EKİBİ Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu Ekibi Başyazar Robert Leigh Proje Yöneticisi Aygen Aytaç Araştırma ve Yazı Ekibi David Horton Smith (Senior Researcher), Cornelia Giesing, María José León, Debbie Haski-Leventhal, Benjamin J. Lough, Jacob Mwathi Mati, Sabine Strassburg İletişim Uzmanı Lothar Mikulla İdari Destek Ekibi Vera Chrobok, Johannes Bullmann Editör Paul Hockenos iii DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Önsöz Gönüllülük; dünya üzerinde her toplumda görülen bir olgudur. Bu durumu tanımlayan terimler ve gönüllülüğün ifade biçimleri kültürden kültüre ve dilden dile değişiklik gösterse de gönüllülüğü güdüleyen değerler ortak ve evrenseldir: Özgür iradeyle ve dayanışma ruhu içinde, herhangi bir maddi karşılık beklemeksizin kamu yararına katkıda bulunma arzusu. arttırmayı talep ederek, insani gelişim kavramını geliştirmiştir. İnsani Gelişme Raporları’nın gösterdiği üzere, gelişimin ne derece etkili olduğu yalnızca kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hâsıla (GSYİH) ile değil, aynı zamanda insanların seçeneklerinin artması ve yaşam kalitelerinin yükselmesi ölçüsüne göre de değerlendirilmelidir. Gönüllüler, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde ifade edilmiş olan adalet, eşitlik ve özgürlük gibi değerlerle harekete geçerler. Gönüllülüğün çeşitli biçimlerini destekleyen ve teşvik eden bir toplum, aynı zamanda yurttaşlarının refahını da arttıran bir toplum olacaktır. Gönüllülerin katkılarına gereken değeri vermeyen ve bu katkılardan faydalanmayan bir toplum ise kendini kamusal refaha yapılacak katkılardan da mahrum etmiş olur. İnsani gelişim kavramı, gelişimin tam merkezine insanı koyar. UNV’nin raporu da, bu bakış açısını benimsiyor ve bireyler ile tüm bir toplumun refahında maddi olmayan kazanımların önemini kabul ediyor. Maddi ilerlemeler (sağlık, eğitim, iyi bir iş) hâlâ elzemdir, ancak katılım ve güçlendirmenin yanı sıra gönüllülüğün bizzat ifade ettiği aktif yurttaşlık da hayati bir öneme sahiptir. Uluslararası topluluk, on yıl önce 2001 yılını “Uluslararası Gönüllüler Yılı” ilan etmek suretiyle gönüllülerin topluluk ve ulusların esnekliğine, uyumuna ve ilerlemesine yaptıkları temel katkıları kabul etmiştir. Ancak 2015 yılına dek Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşabilmek için gereken ilerlemeyi hızlandırma çabalarımızda, gönüllülerin katkıları kalkınma stratejileri içinde her zaman dikkate alınmamış ve genelde kalkınma tartışmalarının kıyısında kalmıştır. Birleşmiş Milletler Gönüllüler (UNV) Programı, Uluslararası Gönüllüler Yılı’nın (IYV) onuncu yıldönümünü hatırlatmanın bir yolu olarak, elinizdeki bu ilk Birleşmiş Milletler Gönüllülük Raporu’nu ortaya çıkarma girişiminde bulundu. Rapor, gönüllülüğün henüz keşfedilmemiş potansiyelini vurgulayarak, gönüllülerin yapabileceği katkıların dâhil edilmediği yerlerde mevcut kalkınma mimarisinin nasıl eksik kalacağını açıkça ortaya seriyor. Geçen yirmi yıl içinde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), insanların seçim ve özgürlük alanlarını genişletmeyi, uzun ve sağlıklı hayatlar yaşama, eğitim görme, insani bir yaşam standardına sahip olma becerilerini iv 2010 yılı Küresel İnsani Gelişme Raporu’nda şöyle deniyor: “Gelişimin merkezine insanı koymak, ilerlemeyi eşitlikçi ve geniş tabanlı hale getirmek, insanların değişime aktif şekilde katılabilmelerini sağlamak demektir…” UNV’nin raporu, gönüllülüğün tüm toplumlarda ve her düzeyde, insanların yapabilirliklerini inşa etmenin hayli etkili bir yolu olduğunu gösteriyor. UNDP’de biz, ülkeleri dönüşümsel değişimlere götürecek kurumlar, yeterlikler ve politikalar yapılandırmaları için desteklemenin önemine inanıyoruz. Etkili olabilmesi için, politikaların değişimi taban seviyesinde yaratması gerekir. Topluluk seviyesindeki faaliyetle beslenen stratejiler bunun oluşumuna yardımcı olabilir. Bu rapor, bir tartışma başlatmalı, gönüllülüğün barışa ve kalkınmaya olan katkılarının daha iyi anlaşılmasına destek olmalıdır. Helen Clark Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı ÖNSÖZ VE GİRİŞ Giriş Bu raporun odak noktası, tüm dünyada insanları kamu yararı için gönüllü olmaya iten evrensel değerlerdir. Bu değerler ile gönüllü faaliyetlerin toplum ve bireyler üzerindeki etkisi, bu raporun temel izleğini oluşturuyor. Biz., gönüllülüğün gücünün işbirliğini arttırdığına, katılımı teşvik ettiğine ve hem bireylerin, hem de bir bütün olarak toplumun refahına katkıda bulunduğuna inanıyoruz. On yıl önce 2001 yılında, Uluslararası Gönüllüler Yılı (IYV) sonunda 126 üye devletin bir genel kurul önergesine ortak olarak imza atmasıyla, gönüllülük kalkınmada önemli bir faktör olarak kabul edildi. Bu önerge hükümetlere, Avrupa Birliği organlarına, sivil toplum örgütlerine ve gönüllülüğü destekleyip teşvik eden tüm diğer oluşumlara çeşitli politika önerileri sunuyordu. O zamandan bu yana, bu önerilerin bazılarını hayata geçirme yolunda cesaret verici ilerlemeler kaydedildi. Aynı zamanda, IYV’nin onuncu yıldönümünü tekrar hatırlattığımız şu günlerde, gönüllülüğün katkısı hâlâ kısmen takdir görüyor. Bu katkı, yurttaş katılımını ve toplumsal refahı artırmak için tasarlanan programların organik bir parçası olmaktan ziyade, sonradan akla gelen bir fikir oluyor. Umuyoruz ki bu rapor, gönüllülüğün topluluk ve ulusların sürdürülebilir, eşitlikçi kalkınmasının temel bileşeni olarak kabul görmesi gereğini açıkça ortaya serer. Hızla değişen bir çevrede, gönüllülük değişmeyen bir gerçektir. İfade biçimleri değişiklik gösterebilir ama gönüllülüğün özünde yatan dayanışma ve bağlılık gibi temel değerler gücünü ve evrenselliğini korur. Bunlar her toplumda ve kültürde bulunur; bu değerler ortak insanlığımızın gerçek ifadesidir. problemleri için sihirli bir değnek olmasa da, kalkınmanın sadece ekonomik kazanç terimleriyle ölçülemeyeceğini ve bireylerin sadece kendi çıkarlarıyla değil, aynı zamanda bazı değer ve inançlarla da motive olduğunu kabul eden herhangi bir stratejinin temel bileşenlerindendir. İleriki bölümlerde, gönüllülerin deneyimlediği ve yarattığı dönüşümsel değişimlere sayısız örnek vereceğiz. Gönüllülüğün insani gelişimde niye yaşamsal bir öneme sahip olduğunu göstereceğiz. Daha da önemlisi, gerçek bir insan toplumunun, tüm gönüllülere ilham veren güven, dayanışma ve karşılıklı saygı gibi değerlerle güdülendiğini ileri süreceğiz. Gönüllülüğe dair bu ilk Birleşmiş Milletler Raporu’nu hazırlarken, çok sayıda tanımsal ve metodolojik meseleyi ele aldık. İnsan gayretinin bu ifadesinin doğasına ve uzandığı alana dair anlayışımızı geliştirmek için daha fazla araştırma ve çalışmaya ihtiyaç olduğunun farkındayız. Bu rapor kesin bir yanıt olmaktan ziyade, daha geniş bir münazaranın başlangıç noktasını temsil ediyor. Önümüzdeki yıllarda dünya çapında gönüllülüğün etkisine, değerine, kapsamına ve motivasyonlarına dair anlayışımızı daha da derinleştirme niyetindeyiz. Flavia Pansieri Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Başkanı Sürdürülemez üretim ve tüketim modellerimizi değiştirmemiz gerektiği gerçeği her gün daha fazla kabul görüyor. Bunun için siyasi bir irade gerekiyor. Aynı şekilde yurttaşların aktif katılımı da şart. Gönüllülük, dünyanın bugünkü v DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Teşekkür Bu rapor, gerçek bir katılım ruhuna dayanan ortak bir çabanın ürünüdür. UNV zamanını, bilgisini ve tecrübesini esirgemeyen herkese en içten teşekkürlerini sunar. Katkıların çoğu, gönüllülük konulu bir rapora gayet uygun olduğu üzere, gönüllü katılım tarzında gerçekleşmiştir. Rapor, koordinasyonu Proje Yöneticisi Aygen Aytaç tarafından sağlanan çekirdek bir ekip tarafından, Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) Programı Başkanı Flavia Pansieri’nin genel rehberliği ve denetimi altında hazırlandı. Başyazar Robert Leigh’in öncülüğündeki araştırma ve yazı ekibi; Boston Koleji’nden, ARNOVA’nın kurucusu David Horton Smith, Urbana-Champaign’deki Illinois Üniversitesi’nden Benjamin J. Lough, Witwatersrand Üniversitesi’nden Jacob Mwathi Mati, Macquarie Üniversitesi’nden Debbie Haski-Leventhal ile bağımsız danışmanlar María José León, Cornelia Giesing ve Sabine Strassburg’dan oluşuyor. Vera Chrobok ile Johannes Bullmann proje desteği ve idari destek sağladılar. İletişim ve savunuculuk faaliyetlerini Lothar Mikulla yönetti; Paul Hockenos raporu yayına hazırladı. Kapak tasarımıyla ilgili tavsiyeler için de Shubh Chakraborty’a teşekkür ediyoruz. Teknik Danışma Kurulu, raporda bahsi geçen konuların belirlenmesi ve raporun içeriğinin ana hatlarının çizilmesi sürecine katıldı. Teknik Danışma Kurulu üyeleri; Jeffrey Brudney, Anabel Cruz, Lev Jakobson, Amany Kandil, Thierno Kane, Jeni Klugman, Lucas Meijs, Maureen Nakirunda, Justin Davis Smith ve Rajesh Tandon’a teşekkür ediyoruz. Yüksek Danışma Kurulu daha geniş vizyonun oluşturulmasına katkıda bulundu ve raporun genel bağlamının oluşturulmasına yardımcı oldu. Soukeyna Ndiaye Ba, Liz Burns, Marian Harkin, Bruce Jenks, Rima Khalaf, Bernardo Kliksberg, Justin Koutaba, Miria vi Matembe, Taimalieutu Kiwi Tamasese ve Erna Witoelar’dan oluşan Yüksek Danışma Kurulu üyelerine, paha biçilmez kavrayış ve tavsiyeleri için teşekkür ederiz. Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu’ nun taslağını gözden geçirip yorumlaması için UNV yönetimi ile teknik personelden oluşan dâhili bir UNV okuma grubu oluşturuldu. Rapor hazırlanırken bu grubun savlarından ve önerilerinden fazlasıyla yararlandık. Kwabena Asante-Ntiamoah, Mahamane Baby, Manon Bernier, Elise Bouvet, Mae Chao, Simona Costanzo-Sow, Peter Devereux, Olga Devyatkin, Francesco Galtieri, Kevin Gilroy, Naheed Haque, Moraig Henderson, Ibrahim Hussein, Ghulam Isaczai, Allen Jennings, Tapiwa Kamuruko, Donna Keher, Svend Amdi Madsen, Yvonne Maharoof, Robert Palmer, Jan Snoeks, Robert Toe, Marco van der Ree, Oliver Wittershagen, Kawtar Zerouali ve Veronique Zidi-Aporeigah’a bu katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Dâhili bir referans grubunun da yardımları dokundu. Alba Candel Pau, Fabienne Copin, Romain Desclous, Rafael Martinez, Marguerite Minani ve Amina Said’e de teşekkürler... UNV, gönüllülükle ilgili bir dizi konuda 19 araştırma yazısı ile dünyanın çeşitli bölgelerinde gönüllülüğün durumuyla ilgili araştırmalar yaptırdı. Bize zengin bir bilgi ve veri akışı sağlayan yazarlara teşekkür ediyoruz. Jody Aked, Emmanuel Asomba, Denise Bortree, Carol Carter, Kathryn Dinh, Christopher Einolf, Sharon Eng, Snezana Green, Jürgen Grotz, Celayne Healon-Shrestha, Nicole A. Hofmann, Benedict Iheme, Osama Kadi, Alina Meyer, Kimberly Ochs, René Olate, John Robinson, Sigfrido Romeo, Lester Salamon, David H. Smith, Lars Svedberg, Rajesh Tandon, Rebecca Tiessen ve Ying Xu lütfen teşekkürlerimizi kabul edin. TEŞEKKÜR Rapor hazırlanırken, Ekim 2010 ile Şubat 2011 arasında, gönüllülük konusunda araştırma yapanların, akademik ve sivil toplum liderlerinin ve tüm dünyada kalkınma konusunda faaliyet yürütenlerin uzmanlığından faydalanmak ve gönüllülükle ilgili konuları tartışmak amacıyla danışma niteliğinde dokuz adet toplantı yapıldı. Latin Amerika, Kuzey Amerika, Batı Avrupa, Doğu Avrupa/Bağımsız Devletler Topluluğu ve Kuzey Afrika, Frankofon Afrika, Anglofon Afrika ve Asya-Pasifik dâhil olmak üzere yedi bölgesel toplantı ile Almanya’da sivil toplum liderleriyle gerçekleşen danışma toplantısını bu kapsamda sayabiliriz. Bu toplantılara katılıp kıymetli görüşlerini, önerilerini, vaka çalışmalarını ve kendi araştırma bulgularını bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyoruz. İşbirliği yapan tüm üniversite ve kuruluşlara da elemanlarının danışma toplantılarımıza katılımını destekledikleri için teşekkür ediyoruz. (Danışma toplantılarının ve katılımcıların listesi için teşekkür bölümünün devamına bakınız.) Türkiye, Senegal, Kenya, Tayland ve Arjantin’deki UNDP Ülke Ofisleri ile New York’daki UNV Ofisi, bölgesel danışma toplantılarının organizasyonuna destek oldular. Arjantin’de Comisión Cascos Blancos (White Helmets Komisyonu) Buenos Aires’teki toplantının, Türkiye’deki araştırma enstitüsü TÜSSİDE ise İstanbul’dakinin organizasyonuna destek verdi. Türkiye’deki bölgeler arası danışma toplantısı, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edildi. Bu finansal destek için müteşekkiriz. UNDP Bilgi Ağları, çevrimiçi tartışmalar aracılığıyla gönüllülükle ilgili çeşitli başlıklar hakkında faydalı düşünce ve örnekler sağladılar. Toplumsal Cinsiyet, Afet Riskini Azaltma, HIV/AIDS, Çevre, Çatışma Önleme ve İyileştirme konularındaki UNDP Bilgi Ağları’nın adını burada özellikle anmak gerekiyor. Bu raporda kullanılan veri ve istatistikler büyük oranda, bize bu imkânı sağlayan kuruluşların veritabanlarından alındı. Bu çerçevede Londra’daki Charities Aid Foundation (Londra Yardım Vakfı) Araştırma Direktörü Richard Harrison’a ve GALLUP’dan Andrew Rzepa’ya teşekkür ederiz. Proje süresince özverili çalışmalarıyla Rapor ekibini destekleyen stajyerlere de teşekkür borçluyuz. Collins Fomukong Abie, Abdalhadi Alijla, Bárbara Bécares Castaño, Bowen Cao, Piyush Dhawan, Geline Alfred Fuko, Carly Garonne, Miles Hookey, Ika Rini lndrawati, Aurora Gomez Jimenez, Aivis Klavinskis, Parul Lihla, Amrita Manocha, Evgenia Mitroliou, Hiromi Morikawa, Victor Bakhoya Nyange, Valentina Primo, Liam Puzzi ve Rafael Tahan lütfen teşekkürlerimizi kabul edin. Raporun hazırlanması sürecinde internet aracılığıyla, tüm dünyadan pek çok çevrimiçi gönüllünün desteğinden faydalandık. Frank Brockmeier, Jorge Carvajal, Audrey Desmet, Arit Eminue, Camilla Eriksson, Monica Figueroa, Sophie Guo, Carolina Henriques, Ali Hentati, Jae Hyeon Park, Ahsan ljaz, Syed Ijaz, Hussain Shah, Marina Jousse, Wenni Lee, Natalia Markitan, Leire Martinez Arribas, Lucia Martinkova, Luana Mulugheta, Saki Nagamone, Joanna Pilch, Montasir Rahman, Mara Romiti, Britta Sadoun, Christopher Sam, Divya Sharma, Feiru Tang, Aneliya Valkova ve Jennifer Walsh’a teşekkürü borç biliriz. APA Journals, Rapor’un referanslarında kullanılan APA stiline dair süreğen bilgi aktararak destek sağladı. UNV katkı sağlayan herkese teşekkür eder. vii DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Katkılar YÜKSEK DANIŞMA KURULU ÜYELERİ (alfabetik sırayla) Soukeyna Ndiaye Ba - İcra Direktörü, Uluslararası Alternatif Finansal Kurumlar Ağı (International Network of Alternative Financial Institutions), Dakar, Senegal Elizabeth Burns – Eski Dünya Başkanı, Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği (International Association for Volunteer Effort) (IAVE), Birleşik Krallık Marian Harkin – Avrupa Parlamentosu Bağımsız Üyesi, İrlanda Bruce Jenks – Kıdemli Misafir Öğretim Görevlisi, Harvard Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri Rima Khalaf – Genel Sekreter, Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (United Nations Economic and Social Commission for Western Asia), Beyrut, Lübnan Bernardo Kliksberg – Kalkınma Politikası Bürosu (Bureau for Development Policy) Direktörü Kıdemli Danışmanı, UNDP, Arjantin Justin Koutaba – Felsefe Profesörü, Ouagadougou Üniversitesi, Burkina Faso Miriam Matembe – Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi, Yönetişimde Kadınlar Merkezi (Centre for Women in Governance), Kampala, Uganda Taimalieutu Kiwi Tamasese – Pasifik Seksiyonu Koordinatörü, Aile Merkezi (Family Centre), Yeni Zelanda Erna Witoelar – Başkan, Asya Pasifik Filantropi Ortaklığı (Asia Pacific Philantrophy Consortium), Endonezya viii TEKNİK DANIŞMA KURULU ÜYELERİ (alfabetik sırayla) Jeffrey Brudney – Kentsel Çalışmalar ve Kamu Hizmeti Albert A. Levin Kürsüsü (Albert A. Levin Chair of Urban Studies and Public Service), Şehir Sorunları Levin Koleji (Levin College of Urban Affairs), Cleveland State Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri Anabel Cruz – Direktör, İletişim ve Kalkınma Enstitüsü (Communication and Development Institute), Montevideo, Uruguay Lev Jakobson – İlk Rektör Yardımcısı, İktisat Yüksek Okulu (Higher School of Economics), State Üniversitesi, Moskova, Rusya Federasyonu Amany Kandil – İcra Direktörü, Arap STK Ağı (The Arab Network for NGOs), Kahire, Mısır Thierno Kane – Eski Direktör, UNDP Sivil Toplum Kuruluşları Bölümü (UNDP Civil Society Organizations Division), Dakar, Senegal Jeni Klugmann - Eski Direktör, UNDP İnsani Gelişim Rapor Dairesi (UNDP Human Development Reports Office), New York, Amerika Birleşik Devletleri Lucas Meijs – Profesör, Erasmus Üniversitesi Rotterdam İdari Bilimler Fakültesi (Rotterdam School of Management at Erasmus University), Rotterdam, Hollanda Maureen Nakirunda – Araştırmacı, Temel Araştırmalar Merkezi (Centre for Basic Research), Kampala, Uganda Justin Davis Smith – Yönetim Kurulu Başkanı, Gönüllü İngiltere (Volunteering England), Londra, Birleşik Krallık Rajesh Tandon – Başkan, Asya Katılımcı Araştırma Cemiyeti (Society for Participatory Research in Asia), Yeni Delhi, Hindistan KATKILAR DANIŞMA TOPLANTILARI Bölgelerarası Danışma Toplantısı (Batı Avrupa, Doğu Avrupa/CIS, Orta Doğu ve Kuzey Afrika), Türkiye 29-30 Ekim 2010 Batı Avrupa Cliff Allum (Yönetim Kurulu Başkanı, Skillshare International, Birleşik Krallık); Aurélie Beaujolais (Koordinatör, Comité de Liaison des ONG de Volontariat, Fransa); Rene Bekkers (Yardımcı Doçent, Filantropi Araştırmaları Bölümü, VU Üniversitesi, Amsterdam, Hollanda); Steffen Bethmann (Araştırmacı, Filantropi Araştırmaları Merkezi, Basel Üniversitesi, İsviçre); Thilo Boeck (Uzman Araştırmacı, Sosyal Faaliyet Merkezi, De Montfort Üniversitesi, Uygulamalı Sosyal Bilimler Okulu, Birleşik Krallık); Angeliki Boura (Gençlik Genel Sekreterliği Özel Danışmanı, Gençlik Genel Sekreterliği, Yunanistan); Matthew Hill (Araştırmacı, Gönüllülük Araştırma Enstitüsü, Birleşik Krallık); Lesley Hustinx (Yardımcı Doçent, Sosyoloji Bölümü, Ghent Üniversitesi, Belçika); Liz Lipscomb (Araştırma Şefi, Charities Aid Foundation, Birleşik Krallık); Deirdre Murray (Direktör, Comhlámh, FORUM adına katılıyor, İrlanda); Colin Rochester (Uzman Araştırmacı, Gönüllülük ve Topluluk Faaliyetleri Araştırma Merkezi, Roehampton Üniversitesi, Birleşik Krallık); Boguslawa Sardinha (Doçent, Escola Superior de Ciências Empresariais, Institute Politechnico de Setubal, Portekiz); Lars Svedberg (Profesör/Araştırma Direktörü, Sivil Toplum Araştırmaları Merkezi, Ersta Sköndal University College, İsveç); Agnes Uhereczky (Direktör, Gönüllü Hizmet Kuruluşları Birliği, Belçika); Annette Zimmer (Siyaset Bilimleri Enstitüsü Direktörü, Münster Üniversitesi, Almanya). Doğu Avrupa/Bağımsız Devletler Topluluğu Indrė Balčaitė (Analist, Kamu Politikası ve İdare Enstitüsü, Litvanya); Galina Bodrenkova (Moskova Yardım Derneği Kurucusu ve Başkanı / Rusya IAVE Ulusal Temsilcisi); Astrit Istrefi (Proje Koordinatörü, Saferworld, Kosova, Sırbistan); Nikica Kusinikova (İcra Direktörü, Konekt, Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti); Anna Mazgal (Uluslararası İlişkiler Sorumlusu, Polonya STK’ları Ulusal Federasyonu, Polonya); Ferdinand Nikolla (İcra Direktörü, Sivil Girişimler Forumu, Kosova, Sırbistan); Miroslav Pospisil (Direktör, Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Araştırmaları Merkezi, Çek Cumhuriyeti); Steve Powell (Başkan ve Uzman Araştırmacı, proMente, Bosna Hersek); Lejla Sehic Relic (Merkez Yöneticisi, Volonterski Centar Osijek, Hırvatistan); Kuba Wygnanski (Uzman, KLON/JAWOR Birliği, SHIPYARD Sosyal Araştırma ve Yenilik Birimi, Polonya); Igor Germanovich Zakharov (Ağ Yönetim Danışmanı, Sozidanie Vakfı, Rusya Federasyonu); Elena Zakharova (İcra Direktörü, Sozidanie Vakfı, Rusya Federasyonu). Orta Doğu ve Kuzey Afrika Hadeel AI-Ali (Direktör, Suriye Gönüllülük Gençlik Komisyonu, Suriye); Khalid S. AIGhamdi (NPO Teknoloji Danışmanı ve Araştırmacı, MEDAD Merkezi – Uluslararası Araştırma ve İnceleme Merkezi, Suudi Arabistan); Rana Al Hariri (Program Asistanı, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu, Lübnan); Abdel Rahim Belal (Direktör, Friedrich Ebert Vakfı, Sudan); Farah Cherif D’Ouezzan (Thaqafat Birliği Kurucusu, Kültürler Arası Öğretim Merkezi Kurucusu ve Direktörü, Fas); Hür Güldü (Koordinatör, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi, Ulusal Ajans, Türkiye); Osama Kadi (Kurucu-Ortak ve Başkan, Suriye Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, Amerika Birleşik Devletleri); Salma Kahale (Üst Düzey İdareci Yardımcısı, First Lady Proje ve Girişimler Dairesi, Suriye); Najwa Kallas (First Lady Proje Dairesi Gençlik Gündemi Program Ortağı, Suriye); Hagai Katz (Direktör, İsrail Üçüncü Sektör Araştırma Merkezi, Negev Ben-Gurion Üniversitesi, İsrail). ix DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Sivil Toplum Danışma Toplantısı, Almanya 8-9 Kasım 2010 Stefan Agerhem (Üst Düzey Görevli, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu/İsveç Kızılhaçı); İbrahim Betil (Başkan, TOG - Toplum Gönüllüleri, Türkiye); Elizabeth Burns (Eski Dünya Başkanı, Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği, Birleşik Krallık); Jacqueline Butcher-Rivas (Başkan, CEMEFI, Meksika Filantropi Merkezi, Meksika); Mei Cobb (Başkan Yardımcısı, Gönüllü ve Çalışan İştiraki, United Way Worldwide, Amerika Birleşik Devletleri); Kate Cotton (Ulusal Gönüllülük Ekip Yöneticisi, Denizaşırı Ülkelerde Gönüllü Hizmet, Birleşik Krallık); Philippe Fragnier (Uniterra Gönüllü Programı Bilgi Yönetim Birimi, CECI ve WUSC, Kanada); Tuesday Gichuki (İcra Direktörü, NAVNET, Kenya); Rosemary Hindle (Kalkınma Yürütücüsü – Dış İlişkiler, Kız İzciler ve Kız Rehberler Dünya Birliği, Belçika); Jeffrey Huffines (Birleşmiş Milletler Temsilcisi, CIVICUS, Amerika Birleşik Devletleri); Viola Krebs (Kurucu ve İcra Direktörü, ICVolunteers, İsviçre); Eva Mysliwiec (Kurucu ve İcra Direktörü, Youth Star, Kamboçya); Mike Naftali (Kurucu ve Başkan, Brit Olam – Uluslararası Gönüllülük ve Kalkınma / Ulusal Gönüllülük Konseyi, İsrail); Kumi Naidoo (İcra Direktörü, Uluslararası Greenpeace, Hollanda); Cary Pedicini (İcra Kurulu Başkanı, Gönüllü Avustralya, Avustralya); Taimalieutu Kiwi Tamasese (Pasifik Seksiyonu Koordinatörü, Aile Merkezi, Yeni Zelanda); Francesco Volpini (Direktör, Uluslararası Gönüllülük Hizmeti Koordinasyon Komitesi, Fransa); Saâd Zian (Gönüllü Kalkınma Direktörü, İzci Hareketi Dünya Organizasyonu, İsviçre). Kuzey Amerika Bölgesel Danışma Toplantısı, Amerika Birleşik Devletleri 20-21 Kasım 2010 Douglas Baer (Profesör, Sosyoloji Bölümü, Victoria Üniversitesi, Kanada); Thomasina Borkman (Sosyoloji Emerita Profesörü, George Mason Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); x Jeffrey Brudney (Kentsel Çalışmalar ve Kamu Hizmeti Albert A. Levin Kürsüsü, Şehir Sorunları Levin Koleji, Cleveland State Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); Carol Carter (Baş Danışman, IVA Consulting, Amerika Birleşik Devletleri); Lilian Chatterjee (Genel Direktör, Danışma ve Sosyal Hizmetler, Stratejik Politika ve Performans Şubesi, Kanada Uluslararası Kalkınma Ajansı, Kanada); Ernest Gilmer Clary (Profesör, Psikoloji Bölümü, St. Catherine Koleji, Amerika Birleşik Devletleri); Ram A. Cnaan (ARNOVA Başkanı, Profesör ve Kıdemli Dekan Yardımcısı, Pennsylvania Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); Kathleen Dennis (İcra Direktörü, Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği, Amerika Birleşik Devletleri); Christopher J. Einolf (Yardımcı Doçent, Kamu Hizmetleri Fakültesi, DePaul Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); Susan J. Ellis (Başkan, Energize, Inc., Amerika Birleşik Devletleri); Barney Ellis-Perry (Strateji Danışmanı, Gönüllü Vancouver/Stratejik Dış İlişkiler Görevlisi, British Columbia Üniversitesi, Kanada); Megan Haddock (Uluslararası Araştırma Projeleri Koordinatörü, Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi, Johns Hopkins Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); Michael H. Hall (Müdür, Sosyal Etki Stratejileri, Kanada); Femida Handy (Profesör, Sosyal Politikalar ve Uygulamaları Fakültesi, Pennsylvania Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); David Lasby (Uzman Araştırmacı, Imagine Canada, Kanada); Nancy Macduff (Eğitimci ve Danışman, Macduff/ Bunt Associates, Öğretim Üyesi, Portland State Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); Julie Fisher Melton (Ortak, Emekli Program Yöneticisi, Kettering Vakfı, Amerika Birleşik Devletleri); Brandee Menoher (Değerlendirme/ Performans Ölçüm Direktörü, Points of Light Enstitüsü, Amerika Birleşik Devletleri); Rick Montpelier (Operasyon ve Program Uzmanı, Barış Gönüllüleri, Amerika Birleşik Devletleri); Danny Pelletier (Programlar ve Ortaklıklar Direktörü, CUSO-VSO, Kanada); Victor Pestoff (Misafir Profesör, Sivil Toplum Çalışmaları KATKILAR Enstitüsü, Ersta Skondal University College, İsveç); Jack Quarter (Profesör ve Direktör, Sosyal Ekonomi Merkezi, Toronto Üniversitesi, Kanada); David Ray (Strateji ve Kamu Politikaları Yöneticisi, Points of Light Enstitüsü, Amerika Birleşik Devletleri); Sarah Jane Rehnborg (Planlama ve Kalkınma Yardımcı Direktörü, RGK Filantropi ve Toplum Hizmeti Merkezi, LBJ Kamu Yönetimi Fakültesi, Texas Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); Lester Salamon (Direktör, Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi, Johns Hopkins Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); Sarah Saso (Direktör, Topluluk İlişkileri, Manulife Financial Corporation, Kanada); Elizabeth Specht (İcra Direktörü, Volunteer Richmond, Kanada); Robert A. Stebbins (Öğretim Üyesi, Sosyoloji Bölümü, Calgary Üniversitesi, Kanada); Richard A. Sundeen (Emeritus Profesör, Politika, Planlama ve Kalkınma Fakültesi, Güney California Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); John Wilson (Emeritus Profesör, Sosyoloji Bölümü, Duke Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri). Frankofon Afrika Bölgesel Danışma Toplantısı, Senegal 7-8 Ocak 2011 İbrahim Ag Nock (Ulusal Koordinatör, Barış ve Kalkınma için Ulusal Gönüllülüğü Teşvik Etme Ulusal Merkezi, Mali); Gustave Assah (Başkan, Afrika Yurttaşlık Komisyonu, OSC/ PNUD Projesi, Benin); Kossi Ayeh (Genel Sekreter, Freres Agriculteurs et Artisans pour le Développement, Togo); Thierno Kane (Eski Direktör, UNDP Sivil Toplum Bölümü, UNW/ SWVR Teknik Danışma Kurulu Üyesi, Senegal); Flavien Munzuluba Kinier (Ulusal Gönüllülük Sekreterliği, Planlama Bakanlığı, Kongo Demokratik Cumhuriyeti); Zélia Leite Rodrigues (Direktör, Ulusal Gönüllülük Programı, Cape Verde); İbrahim Patingde Alassane Ouedraogo (Genel Direktör, Ulusal Gönüllülük Programı, Burkina Faso); Benoit Ouoba (Yönetici Sekreter, Tin Tua, Burkina Faso); Rodolphe Soh (Engelli ve Yaşlıların Sosyal Korunması Direktörü, Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kamerun); Saadé Souleye (Bölgesel Kalkınma Planlaması ve Toplumsal Kalkınma Eski Bakanı, Nijerya); Papa Birama Thiam (Direktör, L’Assistance Technique, Senegal). Anglofon Afrika Bölgesel Danışma Toplantısı, Kenya 17-18 Ocak 2011 Raymonde Agossou (HR & Gençlik Gelişimi Bölümü Başkanı, Afrika Birliği Komisyonu, Etiyopya); Fatma Alloo (Kurucu, Tanzanya Kadın Medya Çalışanları Birliği, Tanzanya); Salmina E. Jobe (Ulusal Koordinatör, Ulusal Gönüllülük Hizmeti Merkezi Projesi, Gambiya); Eve Lwembe-Mungai (Gönüllülük Gelişim Danışmanı, VSO Jitolee, Kenya); Winnie Mitullah (Yardımcı Araştırma Profesörü, Nairobi Üniversitesi, Kenya); Esther Mwaura-Muiru (Ulusal Koordinatör, GROOTS Kenya, Kenya); Dieudonné Nikiema (Kapasite Oluşturma Uzmanı, ECOWAS Komisyonu, Nijerya); Frances Birungi Odong (Programlar Direktörü, UCOBAC, Uganda); Morena J. Rankopo (Okutman, MSW Koordinatörü, Botswana Üniversitesi, Botswana); Murindwa Rutanga (Profesör, Makerere Üniversitesi / CODESRIA Temsilcisi, Uganda); Joyce Shaidi (Direktör Gençlik Gelişimi Departmanı, Enformasyon, Gençlik, Kültür ve Spor Bakanlığı, Tanzanya); Benon Webare (Danışman, Uluslararası Profesyonel Gelişim Danışmanları, Uganda); Susan Wilkinson-Maposa (Danışman, Güney Afrika). Asya-Pasifik Bölgesel Danışma Toplantısı, Tayland 31 Ocak -1 Şubat 2011 Vinya Ariyaratne (Genel Sekreter, Sarvodaya Shramadana Hareketi, Sri Lanka); Tim Burns (İcra Direktörü, Gönüllü Yeni Zelanda, Yeni Zelanda); Kin-Man Chan (Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi Direktörü / Sosyoloji Doçenti, Hong Kong Chinese Üniversitesi, Çin); Kathryn Dinh (Uluslararası Gelişim xi DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Danışmanı, Avustralya); Yashavantha Dongre (Profesör, Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar Proje Koordinatörü, Mysore Üniversitesi, Hindistan); Debbie Haski-Leventhal (Kıdemli Okutman, Macquarie İdari Bilimler Enstitüsü, Macquarie Üniversitesi, Avustralya); Chulhee Kang (Profesör, Sosyal Refah Okulu, Yonsei Üniversitesi, Kore Cumhuriyeti); Kang-Hyun Lee (Başkan, Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği, Kore Cumhuriyeti); Corazon Macaraig (Kıdemli Gönüllü Hizmet Görevlisi, Filipin Ulusal Gönüllü Hizmet Koordinasyon Ajansı, Filipinler); Phra Win Mektripop (Kurul, Volunteer Spirit Network, Tayland); Malanon Nuntinee (Sekreterlik, Gönüllülük Merkezi, Thammasat Üniversitesi, Tayland); Pooran Chandra Pandey (Direktör, Times Vakfı, Times Group, Hindistan); Rajesh Tandon (Başkan, Asya Katılımcı Araştırma Cemiyeti, Hindistan); Erna Witoelar (Başkan, Asya Pasifik Filantropi Konsonsiyumu, Endonezya); Naoto Yamauchi (Kamu İktisadı Profesörü, Uluslararası Kamu Politikaları Osaka Okulu, Osaka Üniversitesi, Japonya); Zhibin Zhang (Yardımcı Doçent, Nanyang Teknik Üniversitesi, Singapur). Latin Amerika Bölgesel Danışma Toplantısı, Arjantin 8-9 Şubat 2011 Bruno Ayres (Direktör, Redes V2V, Brezilya); Analía Bettoni Schafer (Proje Alan Koordinatörü, Kalkınma ve İletişim Enstitüsü, Uruguay); Fernanda Bornhausen Sá xii (Başkan, Gönüllü Eylem Enstitüsü, Brezilya); Jacqueline Butcher-Rivas (Yönetim Kurulu Üyesi, CEMEFI, Meksika); Laura Carizzoni (Asistan, White Helmets Komisyonu, Arjantin); Geovanna Collaguazo (Ulusal Gönüllülük ve Gençlik Koordinatörü, Kızılhaç Ekvador); Gabriel Marcelo Fuks (Başkan, White Helmets Komisyonu, Arjantin); Marcela Jiménez de la Jara (Kıdemli Öğretim Görevlisi, Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi, Johns Hopkins Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); Mariana Lomé (Koordinatör, Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar Lisanasüstü Programı, San Andrés Üniversitesi, CEDES, Arjantin); Raúl Edgardo Martínez Amador (Binbaşı, Gönüllü İtfaiye Birliği, Comayeguala, Honduras); Carolina Munín (Asistan, White Helmets Komisyonu, Arjantin); Marta Muñoz Cárdenas (Direktör Yardımcısı, Hıristiyan Gençler Birliği, Kolombiya STK Federasyonu, Kolombiya); Juan Carlos Nadalich (Teknik Koordinatör, Sosyal Politikalar Koordinasyonu Ulusal Konseyi, Arjantin); René Olate (Araştırmacı, Sosyal Hizmet Fakültesi, Ohio State Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); Felipe Portocarrero (Rektör, Pasifik Üniversitesi, Peru); Mario Roitter (Araştırmacı, Devlet ve Toplum Araştırma Merkezi, Arjantin); Javiera Serani (Meksika ve Karayipler Bölge Direktörü, Ülkem İçin Bir Çatı Vakfı, Şili); Cecilia Ugaz (Deputy Resident Representative, Birleşmiş Milletler Gelişim Programı, Arjantin); Carlos Eduardo Zaballa (UNV Koordinatörü, White Helmets Komisyonu, Arjantin). KISALTMALAR Kısaltmalar BwB Sınır tanımayan Bankacılar CEPAL La Comisión Económica para América Latina y el Caribe CHW Toplum Sağlığı Çalışanları CIS Bağımsız Devletler Topluluğu CNP Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi CSI Sivil Toplum Endeksi CSR Kurumsal Sosyal Sorumluluk CUSO Kanada Üniversitesi Denizaşırı Ülkelerde Hizmet DFID Uluslararası Kalkınma Departmanı (Birleşik Krallık) DRR Afet Risk Azaltma EAC-EA Eğitim, Görsel-İşitsel ve Kültür Yürütme Ajansı ECOWAS Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu EU Avrupa Birliği EVP İşveren Gönüllülük Programı FBO İnanç Temelli Kuruluşlar FOCSIV Federazione Organismi Cristiani Servizio Internazionale Volontario GSYİH Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla GWP Gallup Dünya Anketi HDR İnsani Gelişme Raporu HIV/AIDS İnsanlarda Bağışıklık Sistemini Bozan Virüs/ Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu IAVE Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği ICNL Uluslararası Kâr Amacı Gütmeyen Hukuk Merkezi ICNPO Uluslararası Kâr Amacı Gütmeyen Kurum Sınıflandırması ICT Bilgi ve İletişim Teknolojileri IFAD Uluslararası Tarım Kalkınma Fonu IFRC Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Uluslararası Federasyonu IKS Yerli Bilgi Sistemi ILO Uluslararası Çalışma Örgütü IOM Uluslararası Göç Örgütü ISO Uluslararası Standartlar Teşkilatı ITU Uluslararası Telekomünikasyon Birliği IVS Uluslararası Gönüllü Hizmeti IYV Uluslararası Gönüllülük Yılı MARWOPNET Mano Nehri Kadın Barış Ağı MDGs Binyıl Kalkınma Hedefleri MRU Mano Nehri Birliği NSDP Ulusal Stratejik Kalkınma Planı NVM Ulusal Gönüllü Hareketi OECD Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü SADNET Güney Afrika Kuraklık Teknoloji Ağı SIF Singapur Uluslararası Vakfı SMS Kısa Mesaj Servisi STK Sivil Toplum Kuruluşu SWVR Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu TICA Tayland Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı UN (BM) Birleşmiş Milletler UNCCD Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi UNCDF Birleşmiş Milletler Sermaye Geliştirme Fonu UNDESA Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Sorunlar Bölümü UNDP Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNEP Birleşmiş Milletler Çevre Programı UNESCO Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültürel Kurumu xiii DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 UNGC Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi UNGA Birleşmiş Milletler Genel Kurulu UN IANWGE Birleşmiş Milletler Ajanslar Arası Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ağı UNICEF Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNISDR Birleşmiş Milletler Afet Risklerini Azaltma Uluslararası Stratejisi xiv UNSC Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi UNV Birleşmiş Milletler Gönüllüleri UPS United Parcel Service USAID ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı VSO Denizaşırı Ülkelerde Gönüllü Hizmet WANEP Batı Afrika Barış Ağı WHO Dünya Sağlık Örgütü İÇİNDEKİLER İçindekiler DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU EKİBİiii ÖNSÖZ Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı iv GİRİŞ Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Başkanı v TEŞEKKÜRvi KATKILARviii KISALTMALARxiii İÇİNDEKİLERxv GENEL BAKIŞxix Günümüz dünyasında gönüllülük xxii Gönüllülüğün yeni yüzleri xxii Gönüllülük ve kalkınma paradigması xxii BÖLÜM 1 . Gönüllülük evrenseldir1 Gönüllülük ve geleneksel değerler 2 Radara girmeyen gönüllülük 3 Gönüllülük nedir? 3 Gönüllülük nasıl ifade edilir? 5 Gönüllülükle ilgili yaygın yanlış algılar 8 Sonuçlar ve tartışmalar 12 BÖLÜM 2 . Gönüllülüğü Ölçümlemek13 Gönüllülüğü niçin ölçümlüyoruz? 14 Gönüllülüğün çeşitli ölçümleri 15 Ulusal gönüllü araştırmaları 18 Küresel bir ölçümün peşinde: uluslararası ölçüm girişimlerini vurgulamak 18 Avrupa Komisyonu Çalışması 18 Gallup Dünya Anketi (GWP) 20 Dünya Değerler Anketi (WVS) 20 Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi (CNP) ) 20 CIVICUS Sivil Toplum Endeksi (CSI) 21 Gönüllü Çalışma Ölçümü El Kitabı 23 Sonuçlar ve tartışmalar 23 xv DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 BÖLÜM 3 . Yirmi birinci yüzyılda gönüllülük25 Giriş26 Gönüllülük ve teknoloji 26 Gönüllülük ve mobil iletişim teknolojileri 26 Gönüllülük ve internet 27 Uluslararası gönüllülük 29 Gönüllülük ve özel sektör 33 Sonuçlar ve tartışmalar 37 BÖLÜM 4 . Sürdürülebilir geçim koşulları39 Giriş40 Sürdürülebilir geçim koşulları nedir? 40 Gönüllülük ve toplumsal sermaye 41 Gönüllülük ve beşeri sermaye 42 Gönüllülük ve doğal sermaye 45 Gönüllülük ve fiziksel sermaye 46 Gönüllülük ve mali kaynaklar 47 Gönüllülük ve politik kaynaklar 48 Sonuçlar ve tartışmalar 49 BÖLÜM 5 . Sosyal içerme gücü olarak gönüllülük51 Sosyal içerme nedir? 52 Sosyal içerme düzeyleri 52 Gönüllülük yoluyla grupların sosyal olarak içerilmesi 54 Kadınlar 54 Gençler 56 Yaşlılar 58 Engelliler 58 Göçmenler 59 HIV/AIDS’le yaşayanlar 60 Sonuçlar ve tartışmalar 61 BÖLÜM 6 . Gönüllülük, uyum ve çatışma yönetimi63 Giriş64 Sosyal uyum ve şiddetli çatışma 64 Çatışmanın engellenilmesinde gönüllülük 65 Çatışma sırasında gönüllülük 66 Çatışma sonrasında gönüllülük 67 Gönülllülük ve barışın teşviki 68 Kadınlar 68 Gençler 69 Sonuçlar ve tartışmalar 71 xvi İÇİNDEKİLER BÖLÜM 7 . Gönüllülük ve afetler73 Giriş74 Afetler ve kalkınma 74 Afetlerde gönüllülüğün çok yönlü rolleri 74 Afetten önce 74 Afetlerin önlenmesi ve hafifletilmesi 74 Afetlere hazırlanmak 76 Afetlere müdahale etmek 77 Gönüllülük ve onarım 80 Sonuçlar ve tartışmalar 82 BÖLÜM 8 . Gönüllülük ve refah83 Giriş84 Gönüllülük ve kişisel refah 86 Gönüllülük ve topluluk refahı 87 Refah ve politika 88 Sonuçlar ve tartışmalar 89 SONUÇ . İzlenmesi gereken yol91 Giriş92 Tam zamanı 93 NOTLAR95 REFERANSLAR99 KUTULAR GB.1 Kalkınma planlarının değerli bir bileşeni olarak gönüllülük xx GB.2 Küresel değişimler karşısında bir dayanak noktası olarak gönüllülük xxi 1.1 Gönüllülüğün geleneksel biçimleri 2 1.2 Hava tahminlerindeki gönüllüler 3 1.3 Hindistan’da yoksullara eğitim vermek 5 1.4 Ziraat Kooperatifleri Zambiyalı Çiftçilerin Hayatta Kalmasına ve Gelişmesine Yardımcı Oluyor 6 1.5 Arap Baharı – Rengârenk Mısır 7 1.6 Yoksulluk ve tüberküloza karşı kamu ve topluluk işbirliği 9 1.7 Afrika hayırseverliği – güçlü bir gelenek 9 1.8 Ev yapmaktan aktif yurttaşlığa 10 1.9 Gönüllülüğü destekleyen kanun ve politikalar 11 2.1 Gönüllü değerleri 14 2.2 Gönüllülüğün değerini ölçümlemek için topluluk gündemini kullanmak 15 2.3 Ekonomik değerin ötesinde 16 2.4 Afrika Birliği genç gönüllüleri 16 2.5 Bangladeş’teki ilk gönüllülük araştırması 17 2.6 Gönüllüler ekonomik ve sosyal refaha önemli ölçüde katkıda bulunuyor 22 2.7 En iyi gönüllülük ölçüm uygulamaları 22 3.1 SMS ile seçim gözlemi yapmak 27 3.2 Çevrimiçi gönüllülük 28 xvii DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 3.3 Açık kaynak çevrimiçi gönüllülüğü 29 3.4 Kraft Foods’un Mikro-Gönüllülük Programı 29 3.5 Butan’da Taylandlı Dostlar 30 3.6 JICA Kıdemli Gönüllüleri 31 3.7 Etiyopya Diaspora Gönüllüleri Programı 32 3.8 İş yaşamında değerlere ve ilkelere duyulan ihtiyaç 34 3.9 Çalışan gönüllülüğü ve Binyıl Kalkınma Hedefleri 34 3.10 Kurumsal gönüllülük 35 3.11 Sınır Tanımayan Bankacılar 36 3.12 İnsanlarla davaları bir araya getirmek 37 4.1 Kamboçyalı taksi şoförleri sıtmayla mücadeleye yardım ediyor 43 4.2 Beşeri sermaye oluşturmada eğitimin rolü 44 4.3 Tongan dev deniztarağı yatakları 45 4.4 Topluluk gönüllüleri ipleri eline alıyor 47 4.5 Meksika Hemşeri Dernekleri’nin sınır ötesi gönüllülüğü 48 4.6 Latin Amerika’da toplumsal cinsiyet eşitliği için gönüllü olmak 49 5.1 Sosyal bir davranış olarak gönüllülük 52 5.2 Emekli ve katılımcı 53 5.3 Brezilya’da geleneksel yardım – mutirão54 5.4 Yerli halkın politik katılımı 55 5.5 Massai Kırsal Kadın Meclisi 56 5.6 Bosna-Hersek’te genç istihdamın artışı 57 5.7 İşleri sürdürmek - gönüllülük iradesi 59 5.8 Göçmen gönüllülüğü: Yeni Zelanda 60 5.9 HIV hakkında olumlu konuşmak: Çin 60 6.1 Etnik sınırlar arasında köprü kurmak 66 6.2 Filipinler’de Gönüllü Müslüman Örgütlenmesi 67 6.3 Barış için topluluk gönüllülüğü 68 6.4 Duyulmak için uğraşan kadınlar 69 6.5 Liberya’da gençler çatışma sonrası iyileşme sürecini destekliyor 70 7.1 Topluluk esnekliği için iyi uygulamalar 74 7.2 Hayat kurtarmak için gönüllü erken uyarı 76 7.3 Christchurch Depremi: Her türden gönüllülük 78 7.4 Haiti’de erken müdahale 80 7.5 Afet onarımı ve gotong royong ruhu 81 8.1 Butan’da Gayri Safi Milli Mutluluk 85 8.2 Gönüllü faaliyette bulunma ve kişisel refah 86 8.3 Brezilya’da gönüllülük yoluyla refah 87 8.4 İyi yaşamak 88 S.1 Gönüllülüğün katkısının kabul edilmesi 93 ŞEKİLLER ŞEKİL 2.1 Eğer gönüllüler bir ülke olsaydı… ŞEKİL 2.2 GSYİH payı olarak gönüllü çalışmanın değeri ŞEKİL 2.3 CIVICUS Sivil Toplum Elması xviii 20 21 21 GENEL BAKIŞ Genel Bakış Bir ulusun gerçek değeri insanlardır. UNDP İnsani Gelişme Raporu (1990) xix DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Gönüllülük, insan ilişkilerinin temel bir dışavurumudur. İnsanların içinde yaşadıkları topluma iştirak etme ve diğerleri için önemli olduklarını hissetme ihtiyaçlarıyla ilgilidir. Biz, gönüllü çalışmanın esası olan sosyal ilişkilerin, bireyin ve topluluğun refahı için kritik önemde olduğuna inanıyoruz. Gönüllülük etiği, hepsi de yaşam kalitesine anlamlı şekilde katkıda bulunan, dayanışma, karşılıklılık, aidiyet, karşılıklı güven ve güçlendirme gibi değerleri barındırmaktadır. Tüm dünyada insanlar çok çeşitli sebeplerle gönüllü faaliyetlere katılıyor. Yoksulluğu yok etmek, temel sağlık ve eğitim hizmetlerini iyileştirmek, insanlara güvenli su kaynağı ve sağlıklı koşullar sağlamak, çevre sorunlarından ve iklim değişiminden kaynaklanan sorunlarla başa çıkmak, afet riskini azaltmak, sosyal dışlanmayla ve şiddete meydan veren itilaflarla mücadele etmek bunlardan sadece bazıları. Bütün bu alanlarda gönüllülük, insanların ve toplulukların refahını sağlayarak, kalkınmaya ve barışa katkıda bulunuyor. Gönüllülük aynı zamanda pek çok sivil toplum kuruluşunun, sosyal ve politik hareketin belkemiğini de oluşturuyor. Kamu sektöründe varlığını sürdürdüğü gibi, özel sektörün de giderek artan bir niteliği olmaya devam ediyor. Özellikle, Birleşmiş Milletler 2001 yılını Uluslararası Gönüllüler Yılı (IYV) olarak ilan ettiğinden beri gönüllülüğün anlamı ve değeri giderek artan oranda kabul görürken, söz KUTU GB.1: Kalkınma planlarının değerli bir bileşeni olarak gönüllülük Gönüllülük kavramını, ulusal kalkınma planlamasının değerli bir ek bileşeni olarak kalkınma işbirliği politikasının kapsamına alın. Yerel nitelikteki, gönüllülüğe dayalı zengin kendi kendine yetme ve yardım geleneklerinin farkına varmak ve bunları stratejik olarak sağlam temellere oturtmak, kalkınma çabalarını destekleyecek yeni bir seçmen yapısı oluşturmanın yolunu açmaya yardım edebilir. Ayrıca, kalkınma yardımı sağlayan ülkelerde kamuoyunun zihninde, yardım sağlayan ülkelerdeki gönüllüler ile yardım alan ülkelerdeki yerel gönüllüler arasında bir bağlantı tesis etmek, kalkınma işbirliğine kamuoyu desteği sağlamaya yardımcı olabilir. (4) Kaynak: UNGA (2002b). xx konusu kavram gene de hâlâ yanlış yorumlanıyor ve gereken değeri görmüyor. Gönüllü faaliyet ile hem insani gelişim, hem de barış arasındaki güçlü bağlar sıklıkla gözden kaçırılıyor. Gönüllülüğün yaşam kalitesine, daha geniş anlamıyla refaha olan katkısının, ekonomik gelişmeyi merkezine alan bir kalkınma paradigmasının da kayıp parçalarından biri olarak kavranmasının tam zamanıdır. Bununla birlikte, ilk UNDP İnsani Gelişme Raporu’nda da belirtildiği üzere, bir ulusun gerçek değeri insanlardır. Kalkınma, insanların değer verdikleri bir hayatı yaşayabilmeleri için ulaşabilecekleri seçenekleri çoğaltmaktan geçer. Ekonomik büyüme insanların seçeneklerini arttırmanın yollarından sadece biridir. (1) Sağlık ve eğitim gibi kriterlerin yanı sıra insani gelişim kavramına eklenen bir unsur daha vardır: İnsanların bilgi ve becerilerini kendi kaderlerini belirleyecek şekilde kullanabilme özgürlükleri. Kalkınmanın bu geniş tanımı, yirmi yıldır küresel İnsani Gelişme Raporları ile 600’ün üzerinde ulusal İnsani Gelişme Raporu’na şekil veriyor. İlk Birleşmiş Milletler Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu, gönüllülüğün insanların kendi hayatlarının kontrolünü ellerine alabilmeleri, kendilerinin ve etraflarındaki insanların yaşamlarında fark yaratabilmeleri için nasıl bir araç olabileceğini vurguluyor. Gönüllülük, insan çabasının önemi tam olarak anlaşılmamış ve kalkınma tartışmalarında, özellikle de Binyıl Kalkınma Hedefleri çerçevesinde yeterince ifade edilmemiş bir veçhesidir. Bunu söylememizin amacı, Dünya Gönüllüler Yılı’ndan beri özellikle de gelişmekte olan dünyada, gönüllüler yılı içinde tanımlanan dört temel temaya (gönüllülüğün daha çok kabul görmesi, teşvik edilmesi, kolaylaştırılması ve bununla ilgili ağlar oluşturulması) cevaben kaydedilen hatırı sayılır ilerlemeleri inkâr etmek değildir. Hükümetler gönüllülüğü destekleyecek faaliyetlere dair tavsiyeler içeren kapsamlı bir liste oluşturdular. 2001 yılındaki 56/38 sayılı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Önergesi’nde bu tavsiyelere yer verilmiş, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından akabinde buna başka GENEL BAKIŞ önergeler de eklenmiştir. (2) Bu tavsiyeler Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’nin müteakip raporlarında da vurgulanmıştır. (3) Dünya Gönüllüler Yılı’nın üzerinden geçen on yılın ardından yayımlanan bu raporun zamanlaması yaşamsal öneme sahiptir. Zira hem kendimiz, hem de gelecek kuşaklar için görmek istediğimiz toplum tiplerine dair yapılan yoğun tartışmalarla aynı döneme denk gelmiştir. Küreselleşme kültürel ve sosyal normları hızla dönüştürüyor, bu bazı kesimlere fayda sağlarken bazı kesimler için dışlanma ve marjinalleşme anlamına geliyor. Pek çok insan kendi hayatı üzerindeki kontrolünü yitirdiğini hissediyor. (5) Gönüllülük insanlar için yaşadıkları topluluğun ve toplumun yaşamında söz almanın bir yoludur. Bunu yaparak aidiyet ve içerilme hissi yaşarlar ve böylece hayatlarına yön verebilirler. Tarihin her döneminde asıl aktörlerin, içinde bulundukları topluluk içindeki olayların gidişatını etkileme ve kaderlerine yön verme potansiyelleri, pasif, seyirci konumundakilere oranla daha yüksek olmuştur. 1980’lerde Latin Amerika’da, 1990’larda Doğu Avrupa’da, daha yakın dönemde Arap ülkelerinde, dijital iletişim biçimlerinin hızla yayılmasının da yardımıyla insanlar gönüllülük temelli kampanyalar ve aktivizm aracılığı ile katılımcı demokratik süreçlere olan arzularını dile getirdiler. Küresel, bölgesel ya da ülke düzeyinde olsun, kalkınma konulu her tür görüşme ve konuşmada gönüllülüğün öne çıkarılması şarttır. Son yıllarda gönüllülüğün pek çok veçhesine olan ilgi hatırı sayılır ölçüde arttı. Bunu, konuyla ilgili yapılan akademik çalışmaların artmasından, gönüllülüğün tartışıldığı çeşitli forumlardan ve özellikle Olimpiyat Oyunları ya da Dünya Futbol Kupası gibi önemli spor etkinlikleri ve doğal afetlerle bağlantılı olarak medyada tuttuğu geniş yerden anlayabiliriz. Bir sivil katılım biçimi olarak gönüllülüğe yönelik hükümet desteğinin varlığını gösteren işaretler de artıyor. Bu desteğin amacı yalnızca verilen hizmetlerin artması değil, aynı zamanda sosyal uyum ve bağlılığı destekleyen değerlerin de teşvik KUTU GB.2: Küresel değişimler karşısında bir dayanak noktası olarak gönüllülük “İnsanlar küreselleşme karşısında genelde kendilerini güçsüz, bağlı olduğu hiçbir dayanak olmadan dalgalarla savrulan bir enkaz gibi hissederler. Gönüllülük insanlar için bir dayanak noktası olabilir, zira bu sayede içinde yaşadıkları ortamda değişim yaratabilirler.” Kaynak: Marian Harkin, [Avrupa Parlamentosu Üyesi, UNV Yüksek Danışma Kurulu] (2011). (6) edilmesidir. Gönüllülüğe yönelik bu ilgi 2001’de Dünya Gönüllüler Yılı ile başlamış olmamakla birlikte, pek çok yeni gönüllü inisiyatifin kökenlerinin izini oraya dek sürmek mümkündür. Bu rapor, gönüllülük hakkındaki mevcut akademik çalışma külliyatını (referanslara bakınız) çoğaltma amacıyla hazırlanmadı. Bunun yerine biz, bir gönüllülük vizyonu sunuyor ve gönüllülüğün çağımızın barış ve kalkınmayla ilgili başlıca sorunlarıyla nasıl ilişkilendirilebileceğini inceliyoruz. Burada bahsedilen örnekler ağırlıklı olarak, gelişmekte olan ülkelerden alındı, böylece akademik çalışmalarda bugüne kadarki aşikâr dengesizlik düzeltilmeye çalışıldı. Öte yandan Raporun uygulamada küresel olması amaçlandı. Birleşmiş Milletler’in 56/38 sayılı çığır açan önergesi; hem hükümetlerin, hem Birleşmiş Milletler sisteminin gönüllülüğü destekleyebileceği açık seçik öneriler içerir. (7) Başlıca mülahazalar arasında şunlar sayılabilir: n Gönüllülük faktörünü politikaların gerektasarımında gerekse uygulanmasında ihmal etmek, kıymetli bir değeri gözden kaçırma ve toplulukları bir arada tutan işbirliği geleneklerini zayıflatma riskini taşıyabilir. (8) n En iyi uygulamanın ne olduğuna dair evrensel bir model yoktur, zira bir ülkede işe yarayan bir model, farklı kültür ve geleneklerde işe yaramayabilir. (9) n Gönüllü faaliyetleri desteklemek, devletin küçülmesini ya da ücretli emeğin yerini alacak bir uygulamayı desteklemek manasına gelmez. (10) xxi DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA GÖNÜLLÜLÜK Biçimleri değişebilse de dünya üzerinde her toplumda bir gönüllülük etiği vardır. 2001 yılından beri yapılan geniş kapsamlı araştırmalar, bu kavrama dair kavrayışımıza büyük katkılarda bulunmuştur. Fakat buna rağmen, gönüllülüğün doğasına ve katkılarına dair temel yanlış algılamalar Batı Dünyası’nda ve başka yerlerde yaygın olarak varlığını sürdürüyor. Gönüllü katılımın ölçeğini belirlemek için üzerinde fikir birliğine varılmış bir metodoloji yoktur. Öte yandan çoğu araştırma gönüllülüğün evrenselliğini, evrensel yayılımını, geniş ölçekli varlığını ve etkisini doğrulamaktadır. GÖNÜLLÜLÜĞÜN YENİ YÜZLERİ Gönüllülüğün doğasına ve katkılarına dair temel yanlış algılamalar Batı Dünyası’nda ve başka yerlerde yaygın olarak varlığını sürdürüyor Küreselleşme, özel sektörün kurumsal sosyal sorumlulukla bağlantılı inisiyatiflerinin ve yeni teknolojilerin yayılması gibi faktörlerin sonucu olarak, insanların gönüllü faaliyetlere katılabilme imkânları son yıllarda arttı. Örneğin, mobil iletişim teknolojilerinin ve çevrimiçi gönüllülüğün ortaya çıkması pek çok insana bu tip faaliyetlere ilk kez katılma imkânı sağladı. Kısa mesajla iletişim (SMS) hizmeti, bilgi üretimi ve paylaşımına katkıda bulunan “mikro-gönüllülüğün” bir biçimi. İnsanlar bu hizmeti sık sık bilinç yaratmak, seçeneklere dair bilgi paylaşımında bulunmak ve kamu hizmetlerini denetlemek için kullanıyorlar. Çevrimiçi gönüllülük, yani internet aracılığıyla gönüllü bir iş yapmak, gönüllülüğün belli bir mekâna ve zamana bağlı olma gereksinimini ortadan kaldırdı, böylece gönüllü katılımın esnekliğini ve özgürlüğünü büyük oranda arttırdı. Twitter, Facebook ve Orkut gibi sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla bilgi paylaşabilmek insanların çevre sorunlarından (yakın zamanda Arap Devletleri’nde olduğu gibi) demokrasi sorunlarına dek pek çok konuda örgütlenebilmesine yardımcı oluyor. İnternet, ev sahibi organizasyonların ihtiyaçları çerçevesinde gönüllü olarak bir araya gelmek isteyen insanların çıkarlarını eşleştirerek gönüllü- xxii lüğü kolaylaştırıyor; AB Gönüllüleri Çevrimiçi Gönüllülük Hizmeti buna örnek olarak gösterilebilir. İnternete dayanan sanal topluluklara üye olmak aidiyet ve esenlik duygusu da yaratabiliyor. Uluslararası gönüllülük yeni bir kavram olmamakla birlikte, küreselleşme çağında yeni biçimler alıyor ve yeni boyutlar kazanıyor. Genelde kısa dönemleri kapsayan, “gönüllü turizmi” (volun-tourism) ya da öğrencilerin “boş yıl”larını gönüllü faaliyetlerle geçirmesi, yeni tezahürlerdir ve bunların etkileri üzerinde yeterince bilgi sahibi değiliz. Kurumlar, sivil toplum kuruluşları (STK), üniversiteler, inanca dayalı örgütlenmeler giderek uluslararası düzeyde gönüllü faaliyetlere katılımı kolaylaştırıyor. Dahası, bir diaspora gönüllülüğü var; göçmen topluluklardan uzmanlar ülkelerine bilgi aktarımı sağlamak için kısa dönemli görevler alıyorlar. Konuyla bağlantılı bir diğer yeni durum da özel sektörün işin içine girmesidir. Bugün, kabaca her üç büyük şirketten biri, bir tür işveren destekli gönüllülük imkânı sunuyor. Özel sektör girişimleri ile yerel STK’lar arasında uzun dönemli işbirliği eğilimi giderek artıyor. GÖNÜLLüLÜK VE KALKINMA PARADİGMASI Gönüllülüğün kalkınmaya katkısı, sürdürülebilir geçim koşulları ve değere dayanan refah kavramları bağlamında özellikle çarpıcıdır. Genel algının aksine, dar gelirli kişilerin gönüllü olması diğerleri kadar muhtemeldir. Bunu yaparken hem kendilerinin hem ailelerinin hem de topluluklarının yararına olan bilgilerini, becerilerini ve ilgili sosyal ağların varlığını fark ederler. Gönüllülüğün değerleri, en kolay zarar görebilecek olanın kapasitesini; güvenli geçim koşullarına sahip olma, fiziki, ekonomik, ruhsal ve sosyal refahını artırmak için güçlendirmesiyle yakından bağlantılıdır. Dahası, gönüllülük genelde yoksulluğun, marjinalleşmenin ve eşitsizliğin diğer biçimlerinin sonucu olan sosyal dışlanmayı GENEL BAKIŞ azaltabilir. Gönüllülük; kadınlar, gençler, yaşlılar, engelliler, göçmenler ve HIV/AIDS’le yaşayan insanlar gibi sıklıkla dışlanan nüfus gruplarının topluluğa dâhil olmasının bir yoludur. Gönüllü katılımın, her düzeyde şiddet içeren çatışmaları azaltan ve hatta itilaf sonrası durumlarda uzlaşmayı teşvik eden yurttaşlık değerlerini ve sosyal bağlılığı desteklediğini gösteren pek çok kanıt vardır. Gönüllü faaliyet, güvenin inşa edilmesine katkıda bulunarak, ihtilaf yaratan gerilimleri azalttığı gibi, çatışmaların çözüme ulaştırılmasına da katkıda bulunabilir. Savaş sonrasında ortak bir amaç da yaratabilir. Aslına bakılırsa, yerel düzeyde aktif katılım ve işbirliğiyle bağlı olan insanlar, farklılıkları çatışmacı olmayan yollardan çözüme ulaştırmak için daha uygun bir konumdadırlar. Doğal afetlerdeki gönüllü faaliyetler eskiden beri gönüllülüğün en çok göz önünde olan tezahürlerinden biridir. Ayrıca, başka insanları düşünme güdüsünü destekleyen insani değerlerin en açık ifadelerinden de biridir. Medya, uluslararası gönüllüleri öne çıkarma eğiliminde olsa da böyle durumlarda ilk tepki verenler genelde komşular ve yerel halktır. İklim değişimi, hızlı kentleşme ve diğer faktörler afet olasılığını arttırdığı için bu alanda gönüllülüğün rolü daha da göze çarpıyor. Ulusların ve toplulukların, topluluğun içine kök salmış gönüllü inisiyatifler biçiminde “aşağıdan gelen” bir süreç aracılığıyla afetlere karşı esneklik kazanabileceğine ve bunun yapılması gerekliliğine dair artan bir uluslararası bilinç var. 2005 Dünya Afetleri Azaltma Konferansı’nda, savunmasızlık ve zarar görmeye açık olma durumunu aşmanın en etkili kaynakları olarak, yerel topluluğun kendine yetmesi, yerel örgütlenmeler ve yerel ağlar belirtilmiştir. HDR-Küresel İnsani Gelişme Raporu 2010’da “Kalkınmanın merkezine insanı koymak, entelektüel bir alıştırmadan fazlasıdır,” denmektedir. “Bunun anlamı, ilerlemeyi eşitlikçi ve geniş tabanlı hale getirmek, insanların değişime aktif olarak katılabilmesini sağlamaktır.” (11) Gönüllülük tüm toplumlarda ve tüm seviyelerde insanların kabiliyetlerine ve yapabilirliklerine dayanmanın hayli etkili ve pratik bir aracı olabilir. Ayrıca, bu yapabilirlikler bireylerin, toplulukların ve ulusların refahını artırabilmesine de bir kanal açar. Binyıl Kalkınma Hedefleri gibi uluslararası kalkınma amaçlarına ulaşmak için, hükümetlerin ve uluslararası aktörlerin çabaları milyonlarca sıradan yurttaşın gönüllü çabalarıyla desteklenmelidir. (12) Gönüllülüğün zengin ve çeşitli ifadelerinin, ilerlemenin kuvvetli bir itici gücü olarak daha fazla kabul görmesi için uğraşıyoruz. Gönüllülüğün belli bir işi ifa etmekten çok daha öte bir anlamı olduğuna yürekten inanıyoruz. Gönüllülük; güven ve sosyal bağlılık sağlayan ilişkileri yaratıp koruduğu gibi, kimliğe ve ortak geleceğe dair bir sağduyu oluşmasına da yardımcı oluyor. Ortak bir hedef çerçevesinde birlikte çaba gösteren, bunun için birleşen insanların gönüllü faaliyeti pek çok toplumda görülen bir özelliktir. Bu anlamda tüm dünyada çok sayıda insanın yaşamını da etkilemektedir. Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu, özellikle dar gelirli olan, güvensiz koşullarda yaşayan ve dışlanan çok sayıda insan için gönüllülüğün olumlu etkisinin hem bir tanımı hem de kutlanmasıdır. Biz gönüllülüğe, konuyla zaten ilgilenen akademisyenler ve aktif olarak çalışan kişilerin ötesinde de ilgi uyandırmayı umut ediyoruz. Barış, kalkınma ve refahla ilgili geleceğe yönelik politika münazaralarına bu konuyu dâhil etmek istiyoruz. Böylece politikaları oluşturanların, siyasetçilerin bu devasa ama büyük ölçüde görünmeyen ve henüz keşfedilmemiş kaynakları dikkate almalarına yol açabiliriz. Gönüllülüğün doğasında var olan değerler, insani gelişim için geniş kapsamlı bir potansiyeli barındırır Bu rapor boyunca ele alınan temalardan biri, gönüllülüğün doğasında var olan değerlerin insani gelişim için geniş kapsamlı bir potansiyeli barındırdığıdır. Bu kalkınma kavramı dayanışma, sosyal içerme, güçlendirme, yaşamdan doyum alma, bireysel ve toplumsal refah gibi faktörleri içerir. Bireylerin refahı, özü itibariyle, diğer insanların yaşamına olan katkılarına bağlıdır. xxiii DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Bu değerler Birleşmiş Milletler’in çalışmalarıyla yakından ilişkilidir. Ama buna rağmen gönüllülük, barış ve kalkınma gündeminde büyük oranda yer almıyor. Bunun değişmesi gerekiyor. Gönüllülük; her ulusun sosyal sermayesinin yaşamsal bir bileşeni, evrensel ve güçlü bir yenilenebilir değeri olarak kabul görmelidir. Aciliyet taşıyan pek çok küresel soruna verilecek yanıtta xxiv gönüllülüğün gerçek bir fark yaratma potansiyeli vardır ve bu potansiyel çok büyüktür. Biz bu raporun, söz konusu potansiyelin daha iyi değerlendirilmesine katkıda bulunmasını, daha büyük bir stratejik düşünceyi özendirmesini, barış ve kalkınmaya yönelik hâkim politika ve programlarda işbirlikçi gönüllülüğü aktif olarak harekete geçirmesini umut ediyoruz. 1 GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR 1. BÖLÜM Gönüllülük evrenseldir Gönüllülük, bireyin topluluğa dâhil olmasının bir ifadesidir. Ortak bir anlayış ve müşterek yükümlülük duygusuna dayanan katılım, güven, dayanışma ve karşılıklılık; yönetişimin ve iyi yurttaşlığın merkezinde yer alan ve karşılıklı olarak birbirini destekleyen değerlerdir. Gönüllülük geçmişin nostaljik bir yadigârı değildir. Küreselleşen dünyada sosyal atomizasyona karşı savunmamızın ilk hattıdır. Bugün, başkalarını düşünme ve paylaşma, belki de her zamankinden daha çok, bir hayır faaliyeti değil, ihtiyaçtır. UNV (2000, Kasım) 1 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 GÖNÜLLÜLÜK VE GELENEKSEL DEĞERLER Gönüllülük, insan davranışının en temel ifadelerinden biridir; karşılıklı alıp vermeye ve paylaşmaya dayanan eski ve köklü geleneklerden doğmuştur. Özünde, ilişkiler ve bu ilişkilerin bireylerin ve toplulukların refahını arttırma potansiyeli yatar. Örneğin, gönüllülüğün olduğu yerde sosyal bağlılık ve güven canlanır. Gönüllülük sadece sivil toplum kuruluşlarının, sosyal ve politik hareketlerin belkemiği olmakla kalmaz, aynı zamanda pek çok sağlık, eğitim, barınma ve çevre programının, dünya çapındaki diğer sivil toplum, KUTU 1.1: Gönüllülüğün geleneksel biçimleri Pek çok ülkede gönüllülük geleneksel inançların ve topluluk adetlerinin içine derinlemesine kök salmıştır. Örneğin Norveç’te “Dugnad” terimi, kolektif gönüllü çalışmayı tanımlar: Aile, mahalle, topluluk, coğrafi bölge, meslek sektörü veya ulus gibi bir sosyal grup içinde geleneksel bir işbirliği şemasıdır. Buna örnek olarak köylerde baharda yapılan yöresel temizlik faaliyeti verilebilir. Dugnad, zamandan ve paradan tasarruf etmeye katkıda bulunur. Aynı zamanda, komşular ve topluluk üyeleri arasında ilişki kurulmasına ve topluluk ruhu yaratılmasına hizmet eder. Arap Dünyası’nda gönüllülük, kutlamalarda ya da zor zamanlarında insanlara yardım etmekle ilişkilidir; dini bir vecibe ve hayır işi olarak görülür. Arapçada gönüllülük anlamına gelen sözcük (tatawa’a) ()عوطت, bir şey bağışlamak demektir. Aynı zamanda dini vecibe olmayan bir hayır faaliyeti yapmak anlamını taşır. (Al-taw’a) ()عوطلا sözcüğünden gelir ki bu sözcük de razı olma, uyum ve esneklik demektir. Kavram bugün modernleşmenin, ayrıca devlet kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının ortaya çıkması sonucunda yeni biçimler almaktadır. Güney Afrika’da Ubuntu kavramı, diğerleriyle ilişki içindeki bireyi tanımlar. Nelson Mandela’nın sözleriyle ifade edecek olursak, “Bir ülkeden geçen bir seyyah bir köyde durur, yiyecek ya da içecek istemesine gerek yoktur. O köyde durduğunda köylüler ona yiyecek verir, onu ağırlar. Bu Ubuntu’nun bir veçhesidir ama başka pek çok veçhesi de vardır. Ubuntu insanların kendilerinin bizzat zenginleşmemesi gerektiği anlamına gelmez. Burada asıl mesele şudur: Etrafındaki topluluğun daha iyi konuma gelmesi için de aynı şeyi yapıyor musun?” Kaynaklar: Haugestad. (2004, Temmuz 25-30); Leland. (2010, Ağustos 29); Mandela. (2006, Haziran 1); Nita Kapoor, [Genel Müdür, Fredskorpset (FK Norveç)], Kişisel Görüşme. (2011, Temmuz 27); Shatti. (2009). 2 kamu ve özel sektör programının da belkemiğidir. Gönüllülük her toplumun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu raporun merkezinde değerler var. Tüm dünyada pek çok topluluğun içine derinlemesine kök salmış sistemler dayanışma, merhamet, empati ve diğerlerine saygı ile tanımlanır ve genelde ifadesini kişinin bir şeye zamanını vakfetmesinde bulur. Gönüllülük aynı zamanda kişinin eşitsizlik karşısında adalet ve hakkaniyet duygularını hayata geçirme ve bir topluluğun refahı için müşterek bir çıkara dayanan sosyal uyumu tesis etme arzusunu da ifade eder. Çoğu dilde gönüllülük kavramını ifade eden sözcükler vardır. Bunlar sıklıkla yerli geleneğinden esinlenerek, insanların enerjilerini, becerilerini, bilgilerini ve diğer kaynaklarını müşterek fayda için kolektif olarak kullanmalarının belli başlı yollarını tanımlar. Gönüllülük faaliyeti, sözcükler birebir aynı olmasa bile, tüm dünyada tanınan bir kavram. Örneğin, Güney Afrika’nın tamamına yayılmış olan Ubuntu felsefesinin unsurları, tüm dünyada pek çok gelenekte bulunur. (1) Ubuntu, karşılıklı destek ruhu içinde birbirinin refahı ve iyiliği için ötekini düşünüp gözetmeye değer verir. İnsanın kıymetinin, komünal ilişkinin, insani değerlerin, doğal çevreye ve onun kaynaklarına saygının kabul edilmesine dayanır. (2) Bir Güney Afrika ülkesine ait resmi bir evrakta belirtildiği üzere: “Her bireyin insanlığı ideal olarak, onun diğerleriyle ilişkisinde ifade bulur. Ubuntu, insan ancak başka insanlar aracılığıyla insan olur, demektir. Aynı zamanda her yurttaşın bireysel ve toplumsal refahın arttırılması için hem hakları, hem de sorumlulukları olduğunu kabul eder.” (3) GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR RADARA GİRMEYEN GÖNÜLLÜLÜK Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen on yıllık hükümetler arası mevzuata rağmen, gönüllülük hâlâ büyük oranda, barış ve kalkınmayla ilgilenen siyasetçilerin radarına girmiyor. Fakat gönüllü katılım o kadar önemlidir ki, pek çok toplumun onsuz varlığını sürdürebilmesi oldukça güçtür. Hava tahminleri buna iyi bir örnektir. Hava tahminlerinin nasıl ortaya çıktığına çok fazla kafa yormamış olabilirsiniz ama hava tahminleri hayatımızı, sağlığımızı, boş zamanımızı değerlendirme biçimimizi ve üretim faaliyetlerimizi büyük ölçüde etkiler. Üstüne üstlük gönüllü zeminde faaliyet gösteren insanların çabalarını yansıtır. Bunun sebebi, uydulardan ve hava radarlarından gelen verilerin ancak yerde olup bitenlere dair verilerle eşleştiğinde bir anlam kazanabilmesidir. Uzaktan algılama araçlarıyla toplanan bilgilerin kalibre edilmesi ve geçerli hale gelmesi için bölgelerindeki yağışı ölçen ve rapor eden gönüllüler şarttır. Pek çok coğrafi bölgede gönüllüler günlük olarak, resmi gözlem ağlarından daha fazla veri bildirimi yapmaktadır. (4) Radarda gözükmeyen gönüllülüğün benzer örnekleri Birleşmiş Milletler çalışmalarının büyük bölümünde de görülebilir. Gönüllülük evrenseldir; barış ve kalkınma için devasa bir yerel bilgi, enerji ve beceri rezervuarını temsil edecek şekilde varlık alanı çok geniştir. Öte yandan dünya çapında gönüllülüğe dair yapılmış kapsamlı, karşılaştırmalı bir çalışma yoktur. En gelişmiş ülkelerin kendilerine dair yapılmış araştırmaları vardır. Gönüllülüğün haritasını çizme yönündeki ilk çabalar büyük oranda UNV tarafından desteklenmiş olup, gelişmekte olan sınırlı sayıdaki ülkede yapılmıştır. Gönüllülüğün araştırılmasının önündeki zorluklar arasında üç güçlük öne çıkmaktadır. İlk olarak, gönüllülüğün ne olduğu ve nasıl tezahür ettiği üzerinde varılmış bir fikir birliği yoktur; ikinci olarak, ampirik verilerle ve anekdota dayanan bilgilerle çelişen yaygın yanlış kanılar vardır, bu da gönüllülüğün ölçeğini ve doğasını gizlemektedir. Üçüncüsü de, gönüllü faaliyetin değerini ve hacmini değerlendirmek için üzerinde fikir birliğine varılmış bir metodolojinin bulunmamasıdır. GÖNÜLLÜLÜK NEDİR? Soru çok basit görünüyor ama akademik literatürde ve ulusal düzeydeki yasal çerçevelerde pek çok farklı tanıma rastlıyoruz. Gelişmekte olan dünyada kısmen, “gönüllü” terimi daha yakın zamanda gelişmiş ülkelerden alınmıştır ve esas olarak uluslararası gönüllülüğe gönderme yapar. Öte yandan bu durum, elinizdeki raporun da içerdiği, gönüllülük kavramı tanımına giren, nitekim öyle kabul görülüp incelenmeyi hak eden, karşılıklı destek ve kendi kendine yetebilme biçimlerini kapsamakta yetersiz kalır. Bizim kullandığımız tanım, 2001 yılı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş olan tanımdır. Gönüllülük hâlâ radarda gözükmüyor, hâlbuki pek çok toplumun onsuz varlığını sürdürebilmesi oldukça güç İlk olarak faaliyet; gönüllü olarak, yasanın, bir sözleşmenin veya akademik bir gerekliliğin dayattığı bir yükümlülük olarak değil, kişinin kendi özgür iradesi çerçevesinde KUTU 1.2: Hava tahminlerindeki gönüllüler Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 2001 Dünya Meteoroloji Günü’nde, gönüllülerin meteorolojiye ve hidrolojiye katkılarının öne çıkması ve daha geniş ölçekte takdir görmesi için hava, iklim ve su gönüllüleri temasını seçti. Aslına bakılırsa, bu bilimlerin ilk ortaya çıktığı günlerden beri gönüllülerin gerek bireyler, gerekse okullar ve dini gruplar gibi kurumlar olarak özellikle operasyonel düzeyde meteoroloji ve hidroloji uzmanlarına yardım ettiği ve bu bilimlerin gelişmesine katkıda bulundukları biliniyor. Bu alandaki gönüllülerin meteoroloji ve hidroloji fenomenine karşı ortak bir ilgi duydukları, bu işe bağlılık ve sebat gösterdikleri bilinen gerçeklerdir. Bazı ülkelerde, özellikle doğal afet olaylarında, gönüllüler sık sık önlem almaya, tehdit altındaki nüfusun erkenden uyarılabilmesi için yağış, ısı, nehirlerin seviyesi gibi verileri an be an iletmeye çağrılırlar. Gönüllü fırtına gözlemcileri, hava radar ve uydularının sağladığı bilgileri tamamlayıcı olmak üzere yerden güncel bilgiler aktarırlar. Kaynak: WMO. (2001). 3 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 gerçekleştirilmelidir. Gönüllü olma kararı akran baskısından, kişisel değerlerden ya da kültürel veya sosyal yükümlülüklerden etkilenebilir, fakat faaliyeti gerçekleştirip gerçekleştirmemeyi kişinin kendisi seçebilmelidir. Zorunlu askerlik hizmetine veya suçluların hapis cezasına alternatif olarak toplum hizmeti yapmaları gibi “mecburi gönüllülük” türleri bu raporun kapsamı dışındadır. Burada bu tür hizmetlere bir değer yargısı yüklenmiyor. Belli koşullar altında bunlar olumlu olabilir, hatta geleceğe yönelik olarak gönüllülüğün tohumlarını atabilir. Özgür irade, maddiyata dayanmayan motivasyon ve başkalarının yararına olması şeklinde ifade ettiğimiz üç kriter, herhangi bir eylemin gönüllülük kapsamında olup olmadığını değerlendirmek için kullanılabilir İkinci olarak, faaliyet finansal bir ödül için yapılmamalıdır. Bazı gider tazminatları veya harcırah türü ödemeler yahut yemek veya ulaşım karşılığı olarak yapılan ödemeler mazur görülebilir. Aslına bakılırsa, bu tip ödemeler gönüllü faaliyet imkânlarını daha erişilir ve kapsayıcı kıldığından, olumlu bir uygulama olarak görülür. Diyelim bir şirkette çalışan kişi mesai saatleri içinde ekstra bir ödeme ya da mükâfat almaksızın, olağan ücreti karşılığında gönüllü bir faaliyet yürütüyorsa, bu tür faaliyetler de gönüllülük olarak kabul edilir. Böyle örneklerde şirketin, çalışanının mesai saatinden gönüllü olarak feragat ettiği görülmektedir; bu da kurumsal sosyal sorumluluğunun bir veçhesidir. Tanımımızın parametreleri aynı zamanda, hem ulusal hem uluslararası düzeyde, bulunulan bölgenin standartlarına göre gider hesaplaması yapılıp ödenek ayrılabilen tam zamanlı gönüllü yerleştirme programlarını da içerir. Bu programlarda aynı zamanda evden uzakta yaşamanın ve normal gelir kaynağından mahrum kalmanın getirdiği giderler de göz önüne alınmaktadır. Üçüncü olarak, faaliyet kamu yararına olmalıdır. Doğrudan ya da dolaylı olarak aile veya hane halkı dışındaki insanların faydasına olmalı ya da gönüllü olan kişi de normalde yarar sağlasa bile, bir davaya hizmet etmelidir. Pek çok kültürde gönüllü, “topluluğun refahı için çalışan kişi” olarak tanımlanır. (5) Kamu yararını neyin oluşturduğu üzerinde 4 fikir birliği olmayabilir. Örneğin, insanlar barışçıl bir eyleme, hayvanlar üzerindeki araştırmalara ya da bir barajın yapılmasına karşı bir eyleme katıldıklarında, iki taraf da faydalı sonuçlar olarak gördükleri şeyleri ortaya koyar. Bunlar tanımımız kapsamındadır. Topluma zarar veren bir şiddet içeren veya bunu kışkırtan faaliyetler ve gönüllülüğe atfedilen değerlerle uyuşmayan eylemler tanımımız kapsamı içinde değildir. Özgür irade, maddiyata dayanmayan motivasyon ve başkalarının yararına olması şeklinde ifade ettiğimiz üç kriter, herhangi bir eylemin gönüllülük kapsamı içinde olup olmadığı değerlendirilirken kullanılabilir. Birleşmiş Milletler, oldukça farklı sosyal ve kültürel koşullarda rastlanan çok sayıda ve çeşitli gönüllülük tezahürlerini kapsayacak şekilde bir “büyük şemsiye” yaklaşımı benimsemiştir. Gönüllülüğün zaman zaman bahsi geçen bir diğer parametresi de örgütlenmeyle ilgilidir. (6) Çoğu ampirik çalışma, resmi organizasyonlar çerçevesinde gerçekleştirilen gönüllülükle ilgilidir. Mamafih gönüllülüğün sadece bu veçhesine yoğunlaşmak, gönüllü faaliyetlerin büyük bir kısmını göz ardı eder. Bizim tanımımız daha geniş ve resmi koşullar dışında gerçekleşen pek çok gönüllü faaliyeti de içeriyor. Bu geniş kapsamlı tanım, gönüllülüğün evrenselliğine olan güçlü inancımızı yansıtıyor. Tabii ki insanların; hasta olan birine bakmak, komşunun çocuğunun okul ödevine yardım etmek ya da bir yabancıya yiyecek ya da kalacak yer sağlamak gibi iyilikle yaptığı sayısız bireysel edim vardır. Biz, “gönüllülüğün” genel anlamıyla, zaman, enerji ve becerilerin özgürce ve bir karşılık beklemeksizin sarf edildiği faaliyetler için kullanıldığını kabul ediyoruz. Bu tip faaliyetler, yüksek refah seviyesinin kaydedildiği ve çoğu araştırmanın gönüllülükle pozitif korelasyona işaret ettiği, ilgili ve destekleyici toplumların hayati bir parçasıdır. Bu rapor büyük oranda, muntazaman gerçekleşen gönüllü faaliyetler üzerinde duruyor. Bunun başlıca istisnası, doğal afetlerin ya da bu tip GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR başka acil durumların ardından spontane bir şekilde ve örgütsüz olarak gelişen, bireysel faaliyetlerin bir araya gelerek ciddi etkiye sahip kitlesel bir güç oluşturduğu gönüllülük faaliyetleridir. Bu tip durumlar gayet iyi belgelenmiştir. GÖNÜLLÜLÜK NASIL İFADE EDİLİR? İlk olarak, gönüllülüğün en bilinen ifade biçimi, bir hizmetin üçüncü bir şahsa ulaştırılması anlamındaki resmi hizmet vermektir. Bu, normalde geniş bir yelpazedeki sosyal, kültürel ve kalkınma alanlarını kuşatan mevcut yapılar aracılığıyla gerçekleşir. Böyle örgütlenmeler, resmi olarak kayıtlı olsun ya da olmasın, pek çok hizmetin götürülmesine yardımcı olabilir. Buna düşük maliyetli evler inşa etmek; HIV/AIDS’li insanlara bakım ve destek hizmeti sunmak; sıtmaya karşı cibinlik kullanımıyla ilgili bilginin yayılmasını sağlamak; okuma yazma öğretmek; okul-aile işbirliği oluşumlarına katılmak gibi örnekler verilebilir. Gönüllülüğün bu biçimi, bir hizmeti bizzat götürmeyi veya hizmeti sağlayacak fonları yaratıp yönetmeyi içerebilir. Genel olarak, gönüllü olan kişi ile ilgili eğitim unsurunu da içeren örgütlenme arasında, yükümlülük terimi üzerinde bir fikir birliği vardır. Kabul şemaları da olabilir; harcırah ya da masrafların geri ödenmesi biçimleri de. Gönüllülüğün ikinci biçimi, ortak ihtiyaçları, sorunları ya da çıkarları olan insanların güçlerini birleştirmek suretiyle karşılıklı yardımda bulunmaları ya da kendi kendilerine yetebilmeleridir. Süreç içinde grup üyeleri bundan yarar görür. Örnek olarak, gençlerin liderlik ettiği gençlik klüplerini, kadın derneklerini, doğal kaynakları kullanma gruplarını verebiliriz. Pek çok kültürde tüm bir topluluk ekin ekme, hasat, sele karşı önlem alma, ortak kullanım için yakacak odun toplama ya da düğün ve cenazeleri birlikte organize etme gibi faaliyetler için kolektif çaba gösterir. Bazı toplumlarda, gönüllü faaliyetler topluluk düzeyinde örgütlenir. İnsanların genelde zihinsel, fiziksel ya da duygusal problemleri de kapsayan ortak çıkarları için bir araya geldiği yerde, karşılıklılık aynı zamanda kendi kendine yetme grupları halini de alır. İnsanlar moral destek sağlayan ve bilgi paylaşımına da imkân sunan yüz yüze toplantıların yanı sıra savunuculuk faaliyetlerinde de bulunabilirler. Mesela HIV/AIDS destek gruplarında durum genelde budur. Karşılıklı yardımlaşma, sendika gibi mesleki bağlantı grupları içinde de görülebilir. Bir yandan çıkarların korunup üyelerin refahının arttırılması söz konusuyken, aynı zamanda KUTU 1.3: Hindistan’da yoksullara eğitim vermek 2008 yılında yapılan Hindistan’ı Eğitin adlı kampanya, Hindistan şehirlerindeki mağdur çocuk ve yetişkinlere yönelik bugüne kadar yürütülmüş en büyük okuma yazma kampanyasıydı. Kampanya, Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) programının desteğiyle The Times of India gazetesi tarafından başlatıldı. Kampanyanın amacı, herkesin temel eğitim alabilmesi için imkân yaratmaktı. Bu amaç, Birleşmiş Milletler’in Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında önüne koyduğu sekiz hedeften biriydi. The Times of India, şu sloganla üst düzey bir medya kampanyası başlattı: “Burada öğrettiğiniz şeyler, bir çocuğun sınıf atlamasına yardım etmeyecek. Yoksulluktan ve yoksunluktan azade bir gelecek yaratmamıza yarayacak.” Zaman içinde kampanya çalışan ve emekli eğitimcileri, kadın ve erkekleri, kampanyaya katılan 60’ın üzerindeki STK aracılığıyla üç aylık programlara katılan öğrencileri harekete geçirdi. Gönüllü kaydı, kampanyanın başlangıç tarihi olan 6 Temmuz’da başladı. 83.000’in üzerinde kişi kayıt yaptırdı. Delhi Üniversitesi’nde iş ekonomisi okuyan Piyush Dhawan, başkentteki, olanakları kıt çocuklara eğitim veren, kâr amacı gütmeyen bir organizasyona katıldı. “Hindistan’ı Eğitin, Hindistan’daki sosyal ve eğitsel eşitsizliklerle mücadele etmek isteyen benzer zihniyetteki insanlara mükemmel bir platform sağladı. Ben de öğrencilere çeşitli seviyelerde bilgisayar kullanmayı öğrettim ve temel İngilizce bilgisi verdim ki; bu faaliyetlerin bana da faydası dokundu. Hindistan’ı Eğitin kampanyası, Hindistan’ın mağdur durumdaki çocuklarına fırsat sağlayabilecek ülke çapında bir hareketin gelişip yayılabilmesi için ciddi bir potansiyel taşıyor.” Kaynaklar: itimes. (2008); Times of India. (2008, Temmuz 6); UNV. (2008a). 5 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 KUTU 1.4: Ziraat kooperatifleri Zambiyalı çiftçilerin hayatta kalmasına ve gelişmesine yardımcı oluyor Radyo Metni 8 (Alıntılar) Sunucu: Zambiya’daki tarım sektörü, iklimin sertleşmesi, ürün rekoltesinin ve hayvan üretiminin istikrarsızlaşması gibi çeşitli güçlüklerle karşı karşıya. Ziraat kooperatifleri, Zambiya’daki pek çok kırsal topluluğa bir kriz hafifletme stratejisi sunuyor. Kooperatiflerin gönüllü ve herkese açık bir üyelik sistemleri var, üyeleri tarafından demokratik olarak kontrol ediliyorlar, üyeleri faaliyetlere ekonomik olarak da katılıyor, devletin ya da sektörün kontrolünden bağımsızlar, üyelerine eğitim, staj imkânı ve bilgi sunuyorlar, yerel toplulukla da ilgililer. Nakabu Kooperatifi’ni niye kurdunuz? Çiftçi: 2006 yılında ailemin geçimini sağlamak için satmak amacıyla iki hektar mısır ektim. Ama ne yazık ki o yıl, Mumbwa’da kuraklık oldu ve çok az ürün aldım; bırakın satıp altı çocuğumu okula gönderebilmeyi, evde kendimize bile yetmeyecekti. Hayat benim ve ailem için çok zordu. Aynı bölgede çiftçilik yapan dört arkadaşımla oturup daha ciddi ziraat yapmak ve hayatta kalmanın yollarını bulmak için bir kooperatif kurma fikrini tartıştık. Sunucu: Başlangıçta kaç üyeniz vardı? Çiftçi: Toplam 49 üyemiz vardı. Tüm üyelerin eşit oy hakkı vardı: Bir üye, bir oy. Bu yüzden kooperatifte herkes eşitti… Paramızı bir araya getirip civar köylerdeki çiftçilerden mısır satın aldık, sonra Lusaka’ya gidip mısırı bir un fabrikasına sattık. Bizim için mısırı satmak kolaydı çünkü bir gruptuk ve hasattan elde ettiklerimizi bir araya getirdiğimizde satacak büyük miktarda ürünümüz oluyordu. Sunucu: Bu kooperatifi kurduğunuzda hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu? Çiftçi: Hem şahsen benim hayatımda hem de diğer üyelerin hayatında bir sürü gelişme oldu. Kendi adıma konuşursam şimdi 6 çocuğumun 6’sı da okulda. … Farklı becerilere dayanan çok sayıda kooperatif var. Birbirimizden bir şeyler öğrenmek için karşılıklı ziyaretler yapıyoruz. Selin zararlarını azaltmak ve kuraklık dönemlerinde suyu korumak için pek çok yeni teknik öğrendik. Bu ülkede tarım sektöründeki tüm güçlüklere rağmen Nakabu Kooperatifi iyi gidiyor, çünkü birleştik ve ailelerimizin geleceğini güvence altına almak için birlikte çalışıyoruz. Kaynak: Banda. (2008). topluluk içindeki sosyal sorunlar da ele alınır. Benzer şekilde, gönüllülük mesleki ya da bilimsel oluşumlar, iş ortaklıkları ya da ticari birlikler içinde de bulunur. Böyle oluşumların genelde görevli personelleri ve gönüllülük zemininde faaliyet gösteren üyeler tarafından seçilen yönetim organları vardır. En iyi deyimle “sivil katılım” olarak adlandırılabilecek pek çok gönüllü faaliyet de vardır. 6 Örneğin, değişimi engellemeyi ya da etkilemeyi amaçlayan kampanyalar ve belli bir fikri savunma var. Sivil katılım, sınırlı süreler için yapılan yerel, küçük ölçekli kampanyaları da içerir. Sokakların aydınlatılması, çöplerin alınması, güvenli su kaynağı için yerel otoritelerle yapılan lobi faaliyetleri yahut özel bir şirketin bölgede kirlilik yaratan bir tesisi kurmasının engellenmesi de buna örnek olarak gösterilebilir. GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR Diğer örneklerde, küçük ölçekli gönüllü faaliyetler, Güney Afrika’daki ırkçılık karşıtı hareket veya Hindistan’daki Chipko hareketi gibi ulusal kampanyaların tohumlarını atıp ivme yaratabilir. Chipko hareketi, 1970’lerde Himalayalar’ın Uttarakhand bölgesinde ormanların korunması için mücadele eden küçük bir grup köylü kadın tarafından başlatıldı. Ulusal bir harekete dönüştü ve ülkenin pek çok kısmında ağaç kesmeye yasak getirilmesini sağladı. (7) Daha yakın zamanlarda Arap ülkeleri sokak gösterileriyle ve diğer protesto biçimleriyle demokratik değişim isteyen binlerce protestocunun gösterilerine şahit oldu. Sosyal hareketler; kadın ya da yerli hakları yahut mayınların temizlenmesi gibi temel sosyal sorunların etrafında bir araya gelen bireylerin, örgütlerin, kampanyaların, ağların birlikteliğiyle küresel bir hal alabilir. Bütün bu örneklerde insanlar statükoyu dönüştürme etosu ve coşkusuyla davranıyor, bunun için aktif destek veriyorlar. Böyle bir gönüllülüğün doğrudan faydalarına ek olarak, toplum için manevi faydaları da vardır. Gönüllü faaliyet insanlara hayatları üzerinde kontrol sahibi oldukları hissini verir ve bu da kendilerini güçlü hissetmelerini sağlar. Sivil katılımın bir ifadesi olarak gönüllülük, o da aynen gönüllülük gibi güçlü bir şekilde değerlere dayandığından, genelde dinle ilişkilendirilir. Belli başlı tüm dinler, kendini tatminin yanı sıra adalet, insanlık ve merhamet kavramlarına dayanarak, vermenin yararlarını kabul eder. Genel olarak konuşursak, araştırmalar dindar insanların dindar olmayanlara oranla bu faaliyetlere daha fazla katıldığını gösteriyor. (8) Pek çok din açısından toplum hizmeti, gerek ibadetle bağlantılı faaliyetlere yardımcı olmak gerekse üyelerinin bilgilerini, becerilerini, enerjilerini daha geniş topluluğun yararına kullanmalarını teşvik etmek açısından cemaatlerinin bir özelliğidir. Desteklenen gönüllü faaliyetin türü, mağdur durumdaki insanlara doğrudan hizmet etmekten eğitim ve sağlık hizmeti götürmeye, çevre ya da sivil haklar gibi alanlarda sosyal durumları değiştirmek KUTU 1.5: Arap Baharı – Rengârenk Mısır 25 Ocak 2011’de Kahire’nin binlerce insanın barışçıl protesto gösterisine tanık olmasının ardından, Güzel Sanatlar mezunu 5 kişi kalabalığa kendi dillerinde hitap etmeye karar verdiler. Konu sanattı. 11 Şubat’ta beş genç kadın bir duvarın üzerine motive edici mesajlar taşıyan basit bir grafiti yaptı: “Bilimle ve sıkı çalışmayla bir ulus ilerler”, “Tafa’al” (iyimser ol). Girişimlerine gelen olumlu tepkiden esinlenen kadınlar, sokaklarda sanatı ve renkleri kullanarak, Mısır toplumuna o günlerini farklı kılacak yaratıcı bir mesajla ulaşabileceklerini fark ettiler. Genç sanatçılar Kahire’nin dış mahallelerinden biri olan Maadi’de büyük bir duvara resim yapmaya karar verdiler. Bu faaliyetlerini Twitter ve Facebook’da duyurarak insanları onlara katılmaya davet ettiler. Yerel topluluktan coşkulu bir karşılık görünce şaşırdılar. Resim yapma işine 55 gönüllü katıldı, içlerinde meraklı ve ilgili düzinelerce çocuk da vardı. Topluluk üyeleri sadece duvarların yeni ve rengârenk bir hal almasına tanık olmakla kalmadı, aynı zamanda alanın temizlenmesi sürecine bizzat gönüllü olarak katıldılar. Bu tecrübenin verdiği heyecanla genç kadınlar “Rengârenk Mısır” adında bir grup kurmaya karar verdiler. Grubun şimdi 25 genç üyesi ve bu kişilerin ortak bir noktaları var: Mısır’a ve sanata olan sevgileri. Esinleyici ve motive edici mesajlarını tüm Mısır’a yayma amacıyla projelerini Kahire’deki farklı okul ve topluluklara da taşıdılar. Kaynak: Teen Stuff dergisi. (2011, Ağustos). için savunuculuğa veya mahalle dernekleri kurma gibi toplum kökenli faaliyetleri desteklemeye dek geniş bir çeşitlilik gösterebilir. (9) Örneğin Latin Amerika’da kiliseler, sosyal ve ekonomik kalkınmayı teşvik eden gönüllülük temelli programların ve organizasyonların desteklenmesinde önemli bir rol oynar, gönüllülere güçlü bir aidiyet duygusu verirler. (10) İnanç temelli örgütler çok sayıda gönüllü içerir. Yoksulların sosyal olarak içerilmesi için çalışan bir Cizvit Örgütlenmesi olan Chilean Hogar de Christo gibi pek çoğu, aşırı yoksul koşullarda yaşayan insanları hedefler. (11) Tayland’da HIV/AIDS Interfaith Network, ülke çapındaki Budist, Müslüman, Katolik 7 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 ve Protestan cemaatlerden gönüllüleri, uzak bölgelerde yaşayan AIDS’li insanlara evde bakım hizmeti götürmek için harekete geçirir. (12) World Vision ve Islamic Relief gibi uluslararası inanç-temelli örgütlerin gönüllü sayısı çok fazladır. Yoksulluk ve adaletsizliği azaltmaya odaklanmış olan Caritas, yılda 24 milyon insana yardım eder; 440.000 ücretli çalışanı ve dünya çapında 625.000 gönüllüsü vardır. (13) Gönüllülüğün evrenselliğinin tam olarak anlaşılabilmesi için, gönüllü faaliyetin gerçek ölçeğini ortaya çıkaracak şekilde, onu çevreleyen sisin kalkması gerekir 8 Küresel AIDS, Tüberküloz ve Sıtmayla Savaş Fonu’na göre, inanç-temelli örgütler gelişmekte olan dünyanın pek çok yerinde kırsal alanlara sağlık hizmeti götürülmesinde ve öksüz çocukların bakımında kritik bir rol oynuyor: “Dünyanın bu hastalıklara verdiği tepkinin kritik bir öğesi, inanç-temelli örgütlerin çalışmalarıdır. Tarihsel olarak bu kuruluşlar, gelişmekte olan dünyada hastalıklara karşı verilen savaşın ön saflarında yer alıyorlar. En çok ihtiyacı olanlara, yaşamlarında değişim yaratan önlemler, tedavi ve destek sağlıyorlar. Bu bilhassa tüm dünyada, inanç-temelli örgütlerin çalışmalarının milyonlarca çocuğun ve ailenin yaşamını doğrudan etkilediği kırsal ve ücra bölgeler için geçerli.” (14) Gönüllülüğün çok sayıda ve çok çeşitli kategorilere ayrılması, gönüllülüğün boyutunun ve ölçütünün değerlendirilmesinde ciddi güçlükler yarattığı gibi gönüllülüğe dair yanlış kanaatleri de teşvik ediyor. Bununla birlikte gönüllü faaliyetin zenginliğini ve geniş kapsamlı yapısını da yansıtıyor.”‘Gönüllülük’ gibi sözcükler bilimsel kavramlar olduğu kadar halkın diline yerleşmiş kavramlardır da… İnsanlar neyin gönüllülük olarak değerlendirilmesi gerektiği konusunda anlaşamazlar. Sık sık anlamları birbiriyle çelişir. Bazen ‘gönüllülüğü’ insanları ve eylemlerini onları kötülemek amacıyla yaftalamak için kullanırlar; başka zamanlarda ise aynı sözcük onaylamaya işaret eder.” (15) Birlikte ele alındığında, tanımlanan algılar “hâkim gönüllülük paradigması” (16) içinde kalır. Gönüllülüğün evrenselliğinin tam olarak anlaşılabilmesi için, gönüllü faaliyetin gerçek ölçeğini ortaya çıkaracak şekilde, onu çevreleyen sisin kalkması gerekir. Gönüllülüğün ölçeği bir kez uygun şekilde değerlendirildiğinde, gönüllülüğün küresel sorunlara olan katkısını incelemek üzere ilerlememiz mümkün olabilecek. Bu raporun geri kalan kısmında, gönüllülüğün tanımlayıcı parametreleri olarak Birleşmiş Milletler’in özgür irade, maddiyata dayanmayan motivasyon ve başkalarının faydasına olma kriterleri kullanılacak. Resmi hizmet götürme, karşılıklı yardım ve kendi kendine yetme ile sivil katılım, gönüllülüğün dışavurumlarını tanımlamak için kullanılıyor. Bununla birlikte, gönüllülüğün dışavurumunun yerel, kültürel ve sosyal koşullardan da etkilendiğini unutmamak gerekiyor. GÖNÜLLÜLÜKLE İLGİLİ YAYGIN YANLIŞ ALGILAR Gerek ampirik olarak, gerekse anekdotlar bazında giderek büyüyen kanıt külliyatıyla büyük oranda çelişiyor olmasına rağmen, gönüllülüğün evrenselliğini uygun şekilde anlamayı engelleyen bir dizi yanlış algı vardır. Gönüllülüğün gerçek ölçeğini ortaya çıkarmak ve onun küresel sorunlara ne ölçüde katkıda bulunduğunu analiz etmeyi mümkün kılabilmek için bu yanılsamaların ortadan kaldırılması gerekir. Yanlış Algı 1: Gönüllülük sadece yasal olarak tanınan, resmi ve denetim altındaki STK’larda, genelde gelişmiş ülkelerde, gönüllü ile kurum arasındaki bir tür anlaşmayla gerçekleşir. Böyle örgütlenmeler ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelerde konumlanmış olduklarından, bu durum gönüllülüğün büyük oranda böyle ülkelerde görüldüğü fikrinin doğmasına katkıda bulunuyor. Aslında bu raporda tanımlanan gönüllülük faaliyetlerinin çoğu, gelişmekte olan dünyada olduğu kadar endüstriyel dünyada da sivil toplumun temeli olan küçük yerel gruplar, kulüpler ve dernekler içinde gerçekleşir. Dahası, gelişmekte olan ülkelerden gelen ampirik kanıtlar farklı bir tablo çiziyor. Sadece tek bir örnekten bahsedelim: Meksika’da GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR yapılan bir araştırma, çoğu gönüllü faaliyetin resmi kuruluşlar dışında gerçekleştiğini gözler önüne sermiştir. Bunun sebebi Meksika’da yasal ve finansal koşulların resmi sivil toplum kuruluşlarının oluşmasını desteklememesidir. Üstüne üstlük resmi gruplara katılım kültürü de sınırlıdır. (17) Yanlış Algı 2: Gönüllülük sadece sivil toplum sektöründe gerçekleşir. Bu doğru değildir. Gönüllü faaliyet evrenseldir, sadece tek bir “sektör”e özgü değildir, tam tersine yaşamın her veçhesine sızar. Örneğin pek çok kamu sektörü hizmeti gönüllülere dayanır: Okullar, hastane bakım hizmetleri, mahalle bekçiliği, sahil güvenlik ve itfaiye, hepsi de gönüllülere dayanır. Gönüllülük, aşılama ve okuma yazma gibi alanlarda yürütülen ulus çapındaki hükümet sosyal programlarında da vardır. Ulusal hükümetlerin, Dünya Sağlık Örgütü’nün, UNICEF ve Uluslararası Rotary’nin öncülük ettiği Küresel Çocuk Felcini Yok Etme İnisiyatifi, 1988’den beri 2,5 milyardan fazla çocuğu çocuk felcine karşı aşıladı; bunu 8 milyar ABD doları değerindeki uluslararası bir yatırım desteğiyle, 200’den fazla ülke ile çoğu halktan 20 milyon gönüllünün emsali görülmemiş işbirliği sayesinde gerçekleştirdi. 2006 yılı itibari ile çocuk felcinin görülmesinin önlenemediği sadece 4 ülke kalmıştı ve yıllık vaka sayısı yüzde 99 oranında azalmıştı. (18) Dahası, 1990’ların ortalarından beri, çoğu Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR) çerçevesi altında olmak üzere özel sektörün gönüllü girişimleri de istikrarlı olarak artıyor. Sektör dünya nüfusunun önemli bir oranını istihdam ediyor ve bunların pek çoğu gönüllü. Fortune 500 şirketlerinin yüzde 90’ından fazlasının resmi çalışan konumundaki gönüllüleri ve bağış programları olduğu düşünülürse, gönüllülüğün CSR’nin önemli bir ifadesi olduğu anlaşılır. (19) Yanlış Algı 3: Gönüllülük, harcayabilecek vakti ve geliri olanların, hali vakti yerinde olan iyi eğitimli kişilerin tasarrufundadır. Aslında giderek artan ampirik araştırma sonuçları, gönüllülüğün kendilerine ve içinde yaşadıkları KUTU 1.6: Yoksulluk ve tüberküloza karşı kamu ve topluluk işbirliği Tüberküloz (TB) yoksulluk ve düşük gelirle ilintili bulaşıcı bir hastalıktır. Özbekistan’ın yarı-özerk bir bölgesi olan Karakalpakstan’da hastalık salgın boyutlarına ulaştı ve yoksulluğu şiddetlendirdi. Özbek Sağlık Bakanı; Birleşmiş Milletler, yerel sivil toplum, muhtarlıklar ve refahı destekleyip yaşam standardını iyileştirmeye çalışan geleneksel yerel gönüllü komiteleri (Mahalle) ile birlikte yüksek yoksulluk oranı ve tüberkülozla mücadele ediyor. Mahalle Komiteleri’ne 1994’ten beri merkezi hükümetten sosyal yardım aktarmak için daha fazla sorumluluk veriliyor. Mahalle Komiteleri ve yerel otoriteler aracılığıyla 32 Gönüllü Topluluk Eğitmeni yetiştirildi. Bu 32 kişi 30 gönüllü daha eğitti. Bu eğitim döngülerinden sonra, TB konusunda bilinç ve farkındalık yaratmakla uğraşan; sağlık bakım hizmetlerinin ve su kaynaklarının iyileştirilmesi, TB hastalarının başarıyla tedavi edilmesi, TB hastalarının ve ailelerinin gelir elde etmeye yönelik faaliyetler açısından desteklenmesi için uğraşan 3000’e yakın gönüllü oluştu. “Topluluk Gönüllüleri ve onların sıkı çalışması sonucu bugün daha çok insan doktora gidiyor ve TB tedavisinde oldukça önemli bir unsur olan düzenli kontrollerini ihmal etmiyorlar” (N. Orazimbetova, 2011). Kaynaklar: UNDP (2011); Nesibele Orazimbetova [Başhekim, Karauzyak mahallesi], Verem Savaş Dispanseri’nin açılış töreninde yaptığı konuşma. (2011, Ocak 14). topluluğa fayda sağlayabilmek için gönüllü çalışmaya talip olan dar gelirliler arasında yaygın olduğunu gösteriyor. Gönüllülük ve Sürdürülebilir Yaşam Biçimleri konulu 4. Bölüm’de tartışıldığı üzere, yerel bilgi, beceri, işgücü ve sosyal ağlar da dâhil olmak üzere sahip oldukları değerler, dar gelirli kesimlerin hayatı sürdürme gerilim ve şoklarında kritik rol oynar. Dünya Bankası’nın yaptığı, yoksullar içinde en yoksul olanlar üzerine odaklanan bir KUTU 1.7: Afrika hayırseverliği - güçlü bir gelenek Afrika hayırseverliği tanıtılması gereken bir şey değildir; çünkü Afrikalılar kendi kendine yetme, kendi kendini geçindirme yönünde güçlü geleneklere, gönüllü kurumlara ve Güney Afrika stokvelleri gibi rotatif kredi ve kurumlara sahiptir. Ama biz bu geleneğe nüfuz edemediğimiz gibi, bunun çeşitli ifadelerini kalkınmanın aracı olarak da düşünmüyoruz. (20) Kaynak: Wilkinson-Maposa, Fowler, Oliver-Evans ve Mulenga. (2005). 9 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 araştırma, “mevcut dayanışma ağları”nı keşfetme gereksinimine dikkat çekmiş ve “yerel toplulukların seferber edilmesinin genelde topluluk merkezleri gibi yerel grupların ortaya çıkmasıyla başladığının” üzerinde durmuştur. (21) Birleşmiş Milletler’in sıkıntı içindeki düşük gelirli bölgeleri dönüştürmekle ilgili yaptığı başka bir araştırmanın vardığı sonuç da şöyledir: “Ortak problemleri dillendirmek ve çözmek için komşuların ve yöre sakinlerinin gönüllü olarak bir araya gelmesiyle doğallığında ortaya çıkan ağlar, en hafife alınan topluluk değerleri arasındadır. Bu ağların kullanımı, bilinçli bir şekilde daha fazla desteklenmesi ve bunlara stratejik bir dikkat gösterilmesi, yerleşik vatandaşların (yöre sakinlerinin) yönlendirdiği, sürdürülebilir topluluk dönüşümüne temel bir katkı olabilir.” (22) Yanlış Algı 4: Gönüllülük, vasıfsız ve deneyimsiz amatörlerin etki alanındadır. Bu yanlış kanaat, profesyonelliği hem bilgi hem de davranış olarak ücretli bir işle münhasıran ilişkilendiren algıdan kaynaklanmaktadır. Çoğu gönüllünün genç insanlar olduğu izleniminin KUTU 1.8: Ev yapmaktan aktif yurttaşlığa 1997 yılında, ülkelerindeki aşırı yoksullukla ilgilenen Şilili bir grup genç, gecekondularda yaşayan aileler için 350 adet ev yapmaya koyuldu. Bu program o günden bu yana Latin Amerika’da 16 ülkeye yayıldı ve her yıl yaşları 17 ila 28 arasındaki 50.000’den fazla genci harekete geçirdi. Bu gençler sadece binlerce ailenin barınma koşullarını iyileştirmekle kalmadılar, yoksullukla doğrudan temas etmeleri sonucu ülkelerine bakış tarzları değişti. Şimdi herkese eşit barınma koşulları için kampanyalar ve lobi faaliyetleri yürütüyor, bu sayede yoksulluğa karşı bir bilinç oluşturuyorlar. Genç gönüllüler ev yaparak aktif yurttaşlar halini alıyor ve toplulukları içinde lider oluyorlar. “Bir gönüllü olarak, yoksullukla savaşta herkesin tek tek çok önemli bir rolü olduğunu anladım. Bir araya geliyoruz, çünkü bizim için yoksulluğu alt etmenin bu kolektif çabadan başka bir yolu yok. Ansanm nou kapab (Birlikte yapabiliriz)” Donald; Haiti, Un Techo’dan gönüllü. Kaynak: J. Serani, [Mexico ve Karayipler Bölge Direktörü, Un Techo para mi País], Kişisel Görüşme. (2011, Temmuz 21). 10 de bir etkisi olabilir. Bu raporun çeşitli yerlerinde, gönüllülüğün yönlendirdiği değerlerin motive ettiği, mesleki olarak kalifiye erkek ve kadınlara göndermeler vardır. Yılların deneyimini ve bilgisini gönüllü faaliyet için kullanmayı tercih eden tıp doktorlarından, ücret almadan avukatlık hizmeti sunan avukatlara ve gönüllü itfaiyecilere dek geniş bir yelpaze söz konusudur. Yanlış Algı 5: Gönüllülerin büyük kısmını kadınlar oluşturur. Bu da yanlıştır. Araştırmalar, gönüllü faaliyetlere kadınların katılma olasılığının biraz daha fazla olduğunu gösterse de kadınlarla erkeklerin gönüllü olma süreleri saat olarak aynıdır. Gönüllülükte kadınların daha hâkim konumdaymış gibi görülmesinin sebebi, kısmen bilhassa sosyal hizmetler ve sağlık hizmetleriyle olan bağlantılarından kaynaklanır. 1970’lerde feminist hareket gönüllülüğü kadının ev dışındaki domestik işlerinin bir uzantısı olarak resmetti. (23) Kadın gönüllüler ağırlıklı olarak yaşlı, çocuk ve hasta bakımı gibi alanlarda varlık gösterirken, erkekler spor, çevre, yangın ve deniz kurtarma gibi alanlarda hâkim görünüyorlar. (24) Gönüllülüğün toplumsal cinsiyet rollerini güçlendirdiği ve kadınların gönüllü faaliyetlerinin, ücretli işlerde olduğu gibi, daha düşük statülü alanlarda gerçekleştiği şeklinde daha ikna edici bir iddia da öne sürülebilir. Erkeklerin gönüllü çalışmaları tipik olarak “kamusal alanda”; örgütlerin yönetim kurullarında yer almak da dâhil olmak üzere sivil ve profesyonel aktivitelerde kendini gösterir. Tersine, kadın gönüllüler ise “özel alanda” var olup, başkalarının ihtiyaçlarının karşılanmasına yardım ederler. Peru, Lima’da gönüllü kadın sağlık çalışanları üzerine yapılan bir çalışma, sağlık bakım işinin annelik rolünün bir devamı olarak görüldüğünü göstermiştir. Güney Afrika ve Zimbabwe’de HIV/AIDS’li kişilerin bakımıyla ilgilenen kadınlar üzerine yapılan bir çalışma da benzer bir sonuç vermiştir. (25) Aktivistler arasında erkekler daha çok ulusal kampanyalarla ilgilenirken, kadınlar daha ziyade yerel kampanyalarda yer almaktadır. (26) Birleşmiş GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR Milletler, “kadınlarla erkeklerin farklı alanlarda farklı seviyelerdeki katılımları göz önüne alındığında, tüm sektörlerdeki gönüllülük imkânlarının hem kadınlara, hem erkeklere açık olmasının” sağlanması gerektiğini vurgulayarak toplumsal cinsiyetle ilgili stereotiplerden kaçınma gerekliliğini kabul etmiştir. (27) Yanlış Algı 6: Gençler gönüllü olmaz. Tam tersine, gençler ellerine hazır kaynak ve fırsat verilmesini bekleyen pasif bir grup değildir. Toplumlarının kalkınmasına çok çeşitli alanlardaki faaliyetlerle aktif olarak katılırlar. Bunun Latin Amerika’dan iyi bilinen bir örneği Ülkem İçin Bir Çatı (A Roof for my Country) organizasyonudur. Bununla birlikte, gençlerin resmi organizasyonlara katılmayı geçmişe oranla daha az cazip buluyor olmaları da söz konusu olabilir. Küresel ekonomi ve siyasi kurumlar ciddi bir değişimden geçerken bu tip fırsatlar da zaten azalıyor. (28) Gençlerin resmiyet taşımayan ve daha az yapılandırılmış koşullarda gönüllü katılımı yönünde bir dönüşüm varsa da genç insanların sivil iştiraklere bağlılığı gücünü koruyor. Gençler açısından, hiyerarşik olmayan, gayriresmi yollardan katılım imkânı sunan politik ve sosyal aktivizm çok daha cazip. Bunun bir örneği Ukrayna gençliğinin öncülüğünü yaptığı “Irpinskyi Velorukh”dir (Irpin Kasabası Geri Dönüşüm Hareketi). Geri dönüşümü ve arabasız yaşam tarzını teşvik eden ve yıllık Arabasız Gün etkinlikleri düzenleyen gayriresmi bir gruptur bu. 2009 yılında gruba 56 kişi katıldı. Medyada yirmi kez haber oldular; yerel görevliler ve yöre halkı konserlere, konuşmalara, poster yapmaya, geri dönüşümle ilgili gösterilere ve yarışmalara katıldı. (29) Yanlış Algı 7: Gönüllülük yüz yüze olur. Dijital teknolojideki göz alıcı gelişmeler sayesinde artık gönüllülük ille yüzyüze faaliyetlerle sınırlı değil. İnsanların iletişim kurmasını sağlayan yeni teknolojiler gönüllülük konusunda muhtemelen en önemli gelişmeyi teşkil ediyor. Hızla gelişen cep telefonu teknolojisi ve internetin yayılımı, nüfusun daha geniş kesimlerinden daha fazla insanın gönüllü faaliyetlere katılımını mümkün kılıyor. Keza bu teknolojiler gönüllülüğün evrensel olma özelliğine de katkıda bulunuyor. Bu konu 3. Bölüm’de tartışılıyor. Yanlış Algı 8: Gönüllülük devlet müdahalesine kapalı olmalıdır. Özellikle 2001’den beri hükümetlerin kabul ettiği kanun ve politikaların sayısındaki artışın da gösterdiği üzere, on yıl öncesine kıyasla daha az yaygın bir görüştür bu. Söz konusu kanun ve politikaların çoğu gönüllülerin haklarını korumayı ve/veya yurttaşları gönüllü KUTU 1.9: Gönüllülüğü destekleyen kanun ve politikalar Güney Kore’nin gönüllülükle ilgili ilk ulusal kanunu olan Gönüllü Hizmetleri Teşvik Etmek İçin İlk Temel Yasa (2006) ile Ulusal Gönüllü Teşvik Komitesi kuruldu. Bu komite hükümet temsilcileri ile sivil toplum temsilcilerinden oluşuyor ve halkı gönüllü iştiraklere katılmaya teşvik etmek için çalışıyor. Bu kanun ile ulusal ve yerel yönetimler, gönüllü hizmetlerin güvenli bir ortamda verilmesini sağlamaya, ayrıca gönüllüleri uğrayacakları herhangi bir ekonomik ya da fiziksel zarara karşı sigortalamaya mecbur kılındılar. Devletin gönüllülere verdiği desteğin de teşvikiyle Kore Cumhuriyeti’nde gönüllülük artmaya devam ediyor. Önemli bir not olarak, 2007 yılında ülkenin batı sahilinde yer alan Taean bölgesindeki petrol kirliliğinin temizlenmesine vatandaşların yoğun bir katılım gösterdiğinin de altını çizelim. Temmuz 2008’de Hyundai KIA Otomotiv Grubu, Mutlu Hareket Küresel Genç Gönüllüleri (Happy Move Global Youth Volunteers) adında gönüllü bir organizasyon oluşturdu. O günden bu yana organizasyon her yıl 1000 Koreli üniversite öğrencisini Hindistan, Brezilya, Çin, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Türkiye ve Tayland’daki insani, kültürel ve diğer gönüllü faaliyetlere gönderiyor. Bu program genç Koreli gençlerin gönüllü çalışmanın gerçek manasını kavramalarına ve yeni bir kültürle ilk elden yaşadıkları deneyimlerle, insanlarla yakın işbirliği içinde kendi kimliklerini geliştirmelerine yardım ediyor. Kaynaklar: Uluslararası Kâr Amacı Gütmeyen Hukuk Merkezi. (International Centre for Not-for-profit Law) (ICNL) (2010); UNV (2009). 11 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Bu ilk Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu ile ayaklarımızı gerçekliğe basarak, gönüllülüğün ne olduğu ve neleri gerçekleştirdiğiyle ilgili görüşlere netlik kazandırmayı umut ediyoruz faaliyete teşvik etmeyi amaçlıyor. Öte yandan, gönüllü faaliyetleri kontrol etmeye ve onları kendi politik amaçlarına alet etmeye çalışan devletler de yok değil. Örneğin, gönüllülük yetersiz hizmetleri telafi etmenin, devletin bu hizmetleri vermedeki yetersizliğini örtmenin bir aracı olarak kullanılıyor olabilir. Böyle örnekler izlenmeli ve ortaya çıktığı her yerde ifşa edilmelidir. teşvikini içerir ve maliyetler ulaşım, beslenme ve cep harçlığı gibi gönüllülerin işlev gösterebilmesiyle ilişkilidir. Hükümetler açısından bakarsak, bunun içine uygun politikaların ve denetime yönelik çerçevelerin, ulusal gönüllü birliklerinin, genç ve yaşlı gönüllülük programlarının yaratılması girebilir. Politikalar, gönüllülüğün arkasındaki itici güçleri istemeden de olsa zayıflatabilir. Hükümetler her tür gönüllülüğün yeşerebileceği bir çevrenin oluşmasına katkıda bulunabilecek konumdadır. Öte yandan, gönüllülüğün amacı, devletin vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunu göz ardı ettiği, kendi kendine güvenen bir topluluk yaratma fikri değildir. Zorluk, vatandaşların gönüllü faaliyetleriyle hükümetin ve diğer paydaşların faaliyetlerinin, karşılıklı olarak birbirini destekleyecek, işbirliğini ve bütünleyiciliği vurgulayacak şekilde nasıl entegre edileceğinde yatar. Sonuçta bu hükümet programlarının ulaşım alanını genişletir, etkinliğini arttırır; aynı zamanda, insanların içinde yaşadıkları toplumun refahını etkileyebilme becerilerine olan güvenleri artar. Yanlış algılamalar gönüllülükle ilgili değerlerin ve faaliyetlerin evrensel niteliğini gizler. Bunlar, tüm dünyada gönüllü faaliyetlerin yayıldığı alanın genişliğinin ve derinliğinin anlaşılmasının önündeki engellerdir. Bu ilk Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu 2011 ile ayaklarımızı gerçekliğe basarak, gönüllülüğün ne olduğu ve neleri gerçekleştirdiğiyle ilgili görüşlere netlik kazandırmayı umut ediyoruz. Yanlış Algı 9: Gönüllülük masrafsızdır. Gönüllülerin ücret almadığı, karşılıksız çalıştıkları yolunda eski bir kanaat vardır. Daha resmi gönüllülük türleri için konuşursak, bu durum etkin katkılar sağlamak için gereken altyapıyla ilintilidir. Gönüllü merkezlerinin kurulup işletilmesini, gönüllü yönetimini, gönüllü eğitim ve 12 SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR Konuyla ilgili araştırma henüz ilk aşamasında ve daha da yoğunlaştırılması gerek. Hükümetlerin gönüllülüğün evrensel doğasının tam ve gerçek bir tablosunu çizebilmek için daha fazla ampirik çalışmayı teşvik etmesi gerektiği açık. Bilimsel çevreler gönüllü faaliyetle ilgili temel varsayımları sorgulamalıdır. Birleşmiş Milletler sistemi ve sivil toplum da dâhil olmak üzere diğer kalkınma aktörleri, bu araştırmanın sonuçlarının tüm paydaşlara ulaşmasından sorumludur. Gönüllülükle ilgili sağlam bir veri külliyatı oluşturmak, gönüllülüğün temsil ettiği güçlü ve evrensel kuvveti hesaba katacak stratejiler geliştirmenin en emin yoludur. 2 GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK 2. BÖLÜM Gönüllülüğü ölçümlemek Eğer sayamıyorsanız, önemsizdir. Anonim. 13 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 GÖNÜLLÜLÜĞÜ NİÇİN ÖLÇÜMLÜYORUZ? Gönüllülüğün dünya çapındaki katkılarının net boyutunu saptama çabası, onun büyüklüğüne dair bazı ölçümleri akla getirir. Aslında durum, toplumların işlemesinde önemli rol oynayan diğer alanlardaki insan çabalarından çok da farklı değildir. Ulusal, bölgesel ve küresel boyuttaki araştırmaların da gösterdiği üzere gönüllülüğün çapını anlamaya olan ilgi son yıllarda artmıştır. Bu bölümde biz rakamların da ötesine bakarak, gönüllülüğün boyutunu ölçümlemeye çalışacağız. Ekonomik değer de dâhil olmak üzere gönüllülüğün değerini ve boyutunu hesaplamak önemlidir. Ama rakamlar hikâyenin tamamı değildir. Bazıları gönüllülüğü rakamlarla hesaplamanın, topluluğa etkisi anlamında gönüllülüğün sahip olduğu içsel değerleri eksilttiğini ve bunun gönüllülerin de değerini düşürdüğünü öne sürüyor. Diğerleri, gönüllülüğün asıl katkısının, onun gerçek değerinin daha yüksek seviyede bir sosyal uyum ve refahın görüldüğü uyumlu KUTU 2.1: Gönüllü değerleri Gönüllüler, Kızılhaç ve Kızılay Hareketi (IFRC) için zaruridir. Ama bu hareket içinde kaç tane gönüllü var ve bu gönüllüler ne kadar değer sunuyor? 2011 yılında yapılan bir IFRC araştırması bize yanıtları veriyor. 2009 yılında yaklaşık 13,1 milyon Kızılhaç ve Kızılay gönüllüsü, yaklaşık 6 milyar dolar değerinde hizmet sunmuş ve bu hizmetler 30 milyon insana ulaşmış. IFRC’nin ücretli işgücü içinde, her ücretli çalışana karşı küresel olarak ortalama yirmi gönüllü düşüyor. Alt Sahra Afrika’sında her ücretli personele karşı 327 gönüllü var; Güneydoğu Asya’da ise bu rakam 432. En düşük oran ise ABD ve Kanada’da; bir ücretli personele karşı 11 gönüllü. 107 ulusal toplumdan derlenen rakamlara dayanan araştırma, sadece arızi olarak ortaya çıkan gönüllülüğün rakamlarını ve değerini belirtmekle kalmıyor, aynı zamanda sağlık, yoksulluğun azaltılması ve acil durumlara verilen tepki de dâhil olmak üzere gönüllülerin topluluklarına yaptıkları pek çok sosyal katkıyı da tanımlıyor. Kaynak: Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (International Federation of Red Cross and Red Crescent) (IFRC) (2011). 14 topluluklar yaratmasında yattığını ve bunların da ölçülmesi oldukça güç faktörler olduğunu söylüyor. İnsanların ve toplulukların içinde yatan değerler bu raporun tamamında söz konusu edilmektedir. Bu değerlerin fark edilip teşvik edilmesi için daha iyi yöntemler bulmaya ihtiyacımız var. Bunlar gönüllülüğü, onu esinleyen faaliyetleri ve bu faaliyetlerden sağlanan ekonomik faydaları ölçmek için sağlam nedenlerdir. Gönüllülüğün ölçümü lehindeki temel argümanlar aşağıda inceleniyor. Faaliyetlerinin yarattığı etkinin takdir ve kabul gördüğünü gönüllülerin kendilerinin de görmeleri önemlidir. Milyonlarca gönüllünün gösterdiği çabanın ve harcadığı zamanın belgelenmesi takdirin ve kabulün sağlanmasına yardım eder ve katılım isteğini arttırır. Gönüllü faaliyetin katkılarını gördüğünde ve gönüllülüğün sivil katılımın normal bir parçası olduğunu anladığında süreç içinde başkaları da katılım isteği duyabilir. Gönüllülerin yer aldığı organizasyonlar açısından bakarsak, ölçüm onların programlarına yeni perspektifler kazandırabilir. Dahası, ellerindeki olgu ve rakamlarla halkla ilişkilere yönelik çabalarını çoğaltabilir, hesap verebilirliklerini arttırabilir, mobilizasyon kaynakları için seçeneklerini genişletebilirler ve gönüllülere çabalarının toplam bir tablosunu sunabilirler. Diğer bir seviyede, ulusal hükümetlerin gönüllülüğü ulusal politikanın içine dâhil etmeleri için ekonomik değeri de dâhil olmak üzere gönüllülüğün değerine ikna olmaları gerekiyor. Hükümetler genelde gönüllülüğün boyutunun ve kapsamının, toplumun buna dâhil olan farklı kesimlerinin ve gönüllülüğün yarattığı değerin farkında olmuyorlar. Gönüllülük faktörünü karar alma sürecine katmanın faydasına bir kez ikna olduklarında, hükümetler uygun stratejiler geliştirmek için güvenilir verilere ihtiyaç GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK KUTU 2.2: Gönüllülüğün değerini ölçümlemek için topluluk gündemini kullanmak Belediye giderleri, vilayet yönetim ödenekleri, kurumsal sosyal yatırımlar ve diğer kalkınma yardımı biçimleri sayılarla ifade edilir ve finansal kayıtları mevcuttur. Öte yandan, yerel inisiyatif oluşturan vatandaşların katkılarına değer biçen rakamlar yoktur. Annelerin oluşturduğu birlikler, erkeklerin oluşturduğu dernekler ya da gençlik kulüpleri gibi topluluk üyelerinin çok çeşitli katılım biçimleri insanların günlük yaşamlarının öyle rutin bir parçasıdır ki bu kişiler topluluklarının kalkınmasına sağladıkları faydaları önemsemezler bile. Bu tip gönüllü faaliyetlerin topluluğa kattığı değerlere dair bilinç yaratmaya yönelik bir yaklaşım da, topluluğun gündemini kullanmaktır. Güney Afrika’nın Doğu Cape bölgesinde yer alan Jansenville’de, bir topluluğun kendi katkılarının değerini farketmeleri için yapılan bir faaliyet araştırması; toplum temelli örgütlerin, sivil toplum örgütlerinin ve inanca dayalı kuruluşların topluluk üyelerinden aldığı para ve ayni değerlerin, gönüllülerin bu kuruluşlara vakfettiği zaman ve beceri miktarının çizelgesini çıkarmıştır. duyuyorlar. Bu söz konusu kaynağın, ülkenin genel refahı için tam anlamıyla desteklenip uygun şekilde kullanılabilmesini sağlıyor. Uluslararası topluluk bugün “gönüllülüğün topluma genel katkısının önemli bir veçhesinin aydınlatılması ve böylece bilgiye dayalı politikaların oluşturulabilmesi için gönüllülüğün ekonomik değerinin tespit edilmesinin” hükümetler açısından bir gereksinim olduğunu kabul ediyor.(1 ) Bununla birlikte biz gönüllülüğün ölçümlemesini yapmanın, kâr hanesine yazılacak ekonomik değeri hesaplamaktan veya “sayısal verileri çözümlemekten” daha fazlası olması gerektiğine kesin bir şekilde inanıyoruz. 2008 yılında Avrupa Gönüllü Merkezi (CEV) Genel Kurulu’nda bu görüş kesin bir dille ifade edildi: “Ekonomik değerini ölçmek ve ibraz etmek, bilhassa politikayı oluşturanlar nezdinde gönüllülüğün gereken takdiri kazanmasının iyi bir yolu olabilir. Fakat ekonomik ölçüm temkinle ve gönüllülüğün sosyal sermaye, sosyal uyum, kişisel gelişim ve güçlendirme gibi ‘ölçüm- Bu katkılar toplanmış ve toplam miktarın, katılan organizasyonların makul bulduğu finansal değerlere ulaştığı görülmüştür. Sonuçlar bir yılda 19 yıl altı aylık ücretsiz işgücüne tekabül etmektedir. Yerel yönetimin ailelerin yüzde 60’ının yoksulluk içinde yaşadığını tahmin ettiği bir toplulukta, gönüllülerin toplam katkısının değerinin, 378 haneden 4343 kişi tarafından sağlanmak üzere 53 bin ABD doları olduğu tahmin edilmektedir. Topluluk varlıklarına bu şekilde değer biçilmesi insanların gözünü açıyor, onları motive edip katılım isteği yaratarak “yatırımlarını” oluşturmaya teşvik ediyor. “Fon sağlayanlar, paraları bittikten sonra bizim hâlâ orada olduğumuzu bilmek istiyorlar. Üyelerimiz kovamızı dolduruyor, bu onların sürdürülebilir niteliklerini ve kendi ayakları üzerinde durabildiklerini gösteriyor.” diyor Jansenville Kalkınma Forumu kurucu üyesi ve direktörü Notizi Vanda. Kaynak: Wilkinson-Maposa. (2009). lenemez etkilerini’ saptayacak diğer ölçüm araçlarıyla birlikte kullanılmalıdır. Gönüllülüğün durumunu tam olarak betimlemek ve değerini ifade edebilmek için bu tarz ölçüm araçları geliştirilmelidir.” (2) GÖNÜLLÜLÜĞÜN ÇEŞİTLİ ÖLÇÜMLERİ Büyük ölçüde gelişmiş ülkelerde son zamanlarda yapılan ülke bazındaki araştırmalar, gönüllülüğün mahiyetine ve boyutuna dair sağlam bir temel sağlıyor; bu temel üzerinde gönüllülüğün pek çok veçhesini tartışabiliriz. Örneğin, Kanada İstatistik Kurumu tarafından yürütülen Kanada Bağış, Gönüllülük ve Katılım Araştırması (Canada Survey of Giving, Volunteering and Participating)’nda, 2004’ten itibaren hem gönüllülerin sayısında (yüzde 5,7), hem de gönüllü çalışma saatindeki (yüzde 4,2) artışla toplam 2,1 milyar gönüllü çalışma saati kaydedilmiş. (3) 2004 yılında, ABD İş Gücü İstatistik Kurumu İş Gücü Departmanı, 62,8 milyon kişinin önceki 12 ayda en azından bir organizasyonda gönüllü 15 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 olduğunu belirtiyor. Avustralya İstatistik Kurumu, 2007 yılında 5,2 milyon kişinin toplamda 713 milyon çalışma saati gönüllü olduğunu ve ücretli iş gücü zamanına vurulduğunda bunun 14,6 milyar Avusturya dolarına denk düştüğünü ortaya koyuyor. Araştırma, yetişkin nüfusun yüzde 34’ünün (kadınların yüzde 36’sının ve erkeklerin yüzde 32’sinin) gönüllü olduğunu gösteriyor. Ekonomik verilerin ötesinde, gönüllülerin yapısına ve motivasyonlarına dair de araştırmalar var. Bunların arasında 12 ülkedeki gönüllü öğrencileri; (4) Avrupa’da yaşlıların refah durumunu, (5) İsrail’de sosyal yardım gönüllüsü olan insanları, (6) Latin Amerika’da gönüllülüğün teşvikinde dini örgütlenmelerin rolünü, (7) ayrıca küresel olarak gönüllülük politikalarını ve mevzuatını konu alan araştırmalar mevcuttur. (8) KUTU 2.4: Afrika Birliği genç gönüllüleri “Gençlik, Afrika’daki yatırım inisiyatiflerinin başlıca hedefi olmalıdır, zira beceri ile uzmanlığın giderek ayrılmaz olduğu bir dünyada, gençlik Afrika için devasa bir değerdir.” Gönüllü Avustralya (Volunteering Australia) adlı kuruluş tarafından yapılan 2010 Ulusal Gönüllülük Araştırması’na göre, gönüllülerin yüzde 83’ü gönüllülüğün topluluğa aidiyet hislerini güçlendirdiğini söylemiş. Araştırma, gönüllülüğün insanlara öğrenme fırsatı sunmakta oynadığı önemli rolü de öne çıkarıyor; gönüllü olanların yüzde 26’sı gönüllü yaptıkları işin parçası olarak aldıkları eğitimin bir akreditasyon/vasıf kazanmalarına yardımcı olduğunu söylemiş. Araştırma ayrıca gönüllülüğün Avustralya’da sosyal içerilmede önemli bir rol oynadığını da ortaya çıkarmıştır. Araştırmaya göre; gönüllülük kişisel yalnızlık/dışlanmışlık duygularının azalmasına yardımcı olabiliyor, insanlara beceri kazandırıyor, sosyal iletişim imkânı sunuyor, benlik saygısını güçlendiriyor, farklı gruplar hakkındaki basmakalıp fikirlerin yıkılmasına zemin hazırlıyor. Aralık 2010’da Afrika Birliği Genç Gönüllü Toplulukları (AU-YVC) üyelerinin ilk grubu, Nijerya Obudu’da yoğun bir dağılım-öncesi oryantasyon eğitimini tamamladı. AU-YVC Afrika’da 53 ülkede genç gönüllüleri kaydedip onlarla çalışan bir kalkınma programıdır. Beşinci Afrika Kalkınma Forumu, Afrika Gençlik Tüzüğü ve Afrika Birliği’nin bir ürünü olan inisiyatif; yoksulluğa, mesleki açıdan ve liderlik bakımından gelişimin zayıf olmasına, Pan-Afrikanist oryantasyonun yavaş gelişimine yönelik çalışmak ve daha iyi bir sosyo-ekonomik ortam oluşturulmasına katkıda bulunmak için gönüllülüğü teşvik eder. Afrika’nın insani gelişim hedef ve amaçlarına ulaşmasının temel katılımcıları olarak Afrika’daki gençlerin statüsünün iyileşmesini teşvik eder. Altmış gönüllü, kıtanın dört bir yanında hizmet verir; eğitim ve bilgiiletişim teknolojileri, toplumsal cinsiyet ve gelişim, savunuculuk ve iletişim, çatışma sonrası barış inşası ve yeniden yapılanma, sağlık ve nüfus, altyapı ve enerji, tarım ve ekonomi gibi alanlar da dâhil olmak üzere pek çok alanda uzmanlık paylaşımı yapar. Bu gönüllüler bir yandan liderlik becerileri geliştirirken, bir yandan da Afrika’ya, ülkelerine ve topluluklarına hizmet ruhunu geliştirmek ve teşvik etmek için becerilerini, yaratıcılığı ve bilgilerini paylaşırlar. Kaynak: ProBono News. (2010). Kaynak: Afrika Birliği (African Union). (2010, Nisan). 2006 yılında Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu tarafından organize edilen Beşinci Afrika Kalkınma Forumu’nda, Kalkınma İçin Genç Gönüllüler: 21. Yüzyıl’da Afrika (9) adlı bir çalışma sunuldu. Dokuz ülkeyi kapsayan araştırma gönüllü olduklarında gençlerin kapasitesinin nasıl geliştiğini gösteriyordu. Genç insanlar toplulukları içinde aktif gelişim ve kalkınma aracı olmuşlardı. KUTU 2.3: Ekonomik değerin ötesinde 16 Dahası, çalışma gönüllü programlarının sürdürülebilir bir zeminde politika çerçeveleriyle nasıl ilişkilenebileceğini vurguluyordu. Araştırmanın sonuç kısmında GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK şöyle deniyordu: “Kalkınma partnerleriyle çalışan Afrika hükümetlerinin gençler arasında gönüllülük ruhunu canlandırması şarttır.” (10) 2010 ve 2011’de hem Afrika Birliği (African Union) hem de Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) yaşadıkları bölgenin barışına ve kalkınmasına katkıda bulunması için bölgesel gönüllü gençlik toplulukları oluşturdular. 2010’da Gelişim Hizmeti Uluslararası FORUM’u, Asya’daki yirmi ülkede uluslararası gönüllülüğün haritasını çizdi. Bu çabanın sonucunda, diğer yerlerle kıyaslandığında Asya’daki gönüllülerin, yoksulluğun hafifletilmesi ve Binyıl Kalkınma Hedefleri de dâhil olmak üzere, asıl olarak gelişim ve kalkınmayla ilgili meselelerle ilgilendiği ortaya çıktı. Güney ve Güneydoğu Asya’da Güney’denGüney’e gönüllülüğü eğilimi vardır; gelişmekte olan ülke gönüllüleri büyük oranda bölgenin gelişmekte olan diğer ülkelerinde hizmet vermektedir. Araştırma Asya’da gönüllülüğü desteklemenin yeni türlerini tanımlamıştır. Bunların arasında Asya diasporasını hedef almak ve uluslararası gönüllülerin etkinliğini arttırmak için onları ulusal gönüllülerle bağlantıya geçirmek de vardır. Araştırma aynı zamanda kamu ile özel sektör arasındaki ortaklıklarda ve devlet destekli STK’larda devletle yakın bağlantılar da bulmuştur. Asya’da mevcut iki eğilim daha vardır; bunlar kurumsal sosyal sorumluluk, özellikle kısa dönemli kurumsal gönüllülük ile internetin giderek artan etkisidir. (11) Botsvana’da, Malavi’de, Güney Afrika’da, Zambia ve Zimbabwe’de 2005 ile 2007 arasında yapılan bir çalışma, Güney’deki gönüllülük çalışmasının taşıdığı güçlükleri, yani deneyimlerin yeterince kayıt altına alınmadığını, akademik araştırmaların eksikliğini ve kütüphanede ulaşılabilecek yazılı materyal sınırlılığını teyit etmiştir. (12) Gönüllülüğün etkisine ve boyutlarına dair kapsamlı araştırmaların yokluğunda, mevcut literatür büyük oranda STK’ların ve uluslararası gönüllü organizasyonların ürettiklerinden oluşuyor; keza belli programların, fayda sağlayanlara ve onların topluluklarına olan etkisine odaklanıyor. Bununla birlikte, yerel düzeydeki küçük ölçekli araştırmaların bulgularının ulusal düzeydeki durumu yansıtmak için tahmin amaçlı kullanılabilmesinin net sınırları vardır. KUTU 2.5: Bangladeş’teki ilk gönüllülük araştırması 2010’da Bangladeş İstatistik Dairesi (BBS) gönüllülük konulu kapsamlı bir ulusal anket yaptı; ülkede bu türden yapılmış ilk anketti bu. Ankette gönüllülüğün kentte veya kırsal alanda olması, gönüllülerin yaşı, cinsiyeti ve eğitim durumu, gönüllülük oranları, gönüllülüğün resmi organizasyonlar içinde veya örgütlenmeksizin, kendiliğinden gelişmesi, yıllık olarak gönüllülüğe harcanan saat ve finansal değeri gibi etkenler göz önüne alındı. Sonuçlar Temmuz 2011’de Dakka’da yapılan Ulusal Gönüllülük Konferansı’nda tartışıldı. Ana tavsiye kararı, ülkedeki tüm gönüllü faaliyetlerin planlanmasından, onlara rehberlik edip yönetmekten sorumlu bir Ulusal Gönüllü Ajansı’nın kurulmasıydı. Buradaki amaç gönüllülüğün bireysel ve sosyal refaha ayrıca Bangladeş’teki refaha olan katkısını arttırmaktı. Hane halkı işgücünü temel alan ankette, 2010 yılında, 15 yaşın üzerinde 16.586.000 gönüllü olduğu ortaya çıktı. Ankette 2010 yılında gönüllülüğün Bangladeş ekonomisine olan katkısının yaklaşık 1,66 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bulgular aynı zamanda 2009-2010’da gönüllülüğün ekonomik değerinin GSYİH’nin yüzde 1,7’sine denk olduğunu gösteriyor. Bangladeş’teki gönüllülüğün yaklaşık yüzde 80’i resmi organizasyonların dışında gerçekleşiyor. Büyük oranda, bireylerin ya da grupların gayri resmi, spontane ve münferit yardımları şeklinde gelişiyor. Erkek gönüllülüğü toplam gönüllülüğün yüzde 76,3’ünü oluştururken, kadınlarınki sadece yüzde 23,7’sini oluşturuyor. Bununla birlikte, anket soruları genelde erkek olan hane reisine yöneltildiğinden, bu sonuçlar tam olarak gerçeği yansıtmıyor olabilir. Ulusal Gönüllülük Konferansı BBS’ye anketin geçerliğini doğrulamak için nitel bir takip anketi yapmasını önerdi. Gönüllülükteki cinsiyete dayalı ve bölgesel farklılıkların daha fazla araştırılması, gönüllülüğün saiklerine ve önündeki engellere dair daha fazla bilgi toplanması için daha geniş tabanlı bir anket yapılması çağrısında da bulundu. Kaynak: Bangladeş İstatistik Dairesi (Bangladesh Bureau of Statistics). (BBS) (2011, Temmuz). 17 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 ULUSAL GÖNÜLLÜ ARAŞTIRMALARI Pek az ülke gönüllülüğü ölçümleme işini, sonuçları politikaya katma vizyonuyla sistematik bir şekilde ve düzenli olarak uyguluyor Kanada’da, ABD’de ve Avustralya’da bağış ve gönüllülükle ilgili düzenli olarak yapılan araştırmalar, süregiden gönüllülük ölçümlemelerinin işe yararlığını gösteren detaylı veriler sağlıyor. 2008 yılında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, gelişmekte olan ülkelerde, ülke özelinde yapılmış 15 adet araştırma olduğunu belirtti. (13) 2010 yılında UNV gelişmekte olan ülkelere ait gönüllülük konulu 14 adet yeni araştırma ve rapor açıkladı. (14) Bunlar genellikle gönüllülüğün kamusal olarak değerinin kabul görmesini, gönüllülüğe ve katkılarına dair bir bilinç oluşmasını ve gönüllülüğün topluluk ihtiyaçlarının bir parçası olarak değerlendirilmesini sağlama amacıyla yapılmış bir kerelik araştırmalardır. Bu tarz çalışmalar ulusal kalkınma plan ve programlarının desteklenmesinde kaynak haritası işlevi de görürler. KÜRESEL BİR ÖLÇÜMÜN PEŞİNDE: ULUSLARARASI ÖLÇÜM GİRİŞİMLERİNİ VURGULAMAK Bu olumlu gelişmelere rağmen, pek az ülke gönüllülüğü ölçümleme işini, sonuçları politikaya katma vizyonuyla sistematik bir şekilde ve düzenli olarak uyguluyor. Bu kısmen gönüllülüğü tanımlamak ve ölçümlemek için uluslararası düzeyde kabul gören standartların yokluğundan kaynaklanıyor. Bu durum resmi istatistikleri veri alan ülkeler arasında yapılabilecek kıyaslamaları sınırlıyor. Öte yandan bir dizi bağımsız ölçüm inisiyatifi gönüllülüğe dair küresel bir perspektif sunma yolunda ilerliyor. Gönüllülüğe dair kapsamlı bir ölçüm tasarlamak için yakın zamanda gösterilen çabalardan birinde, Avrupa Komisyonu, 2011 Avrupa Gönüllülük Yılı’nın parçası olarak bir çalışma için görevlendirme yaptı. Çalışmanın amacı gönüllü kesimi daha fazla teşvik edebilmenin yollarını keşfetmek ve gönüllülüğün Avrupa Birliği’nin daha geniş stratejik hedeflerine ulaşmasına nasıl yardımcı olabi- 18 leceğini incelemekti. (15) Niyet, gönüllülükle ilgili ulusal verileri bir araya toplamaktı. Diğer yandan, ulusal ve bölgesel araştırmaların, anket raporlarının ve her bir AB üye devleti içinde gönüllülükle ilgili önemli paydaşların görüşlerinin gözden geçirilmesi, dikkate değer çelişkiler ortaya çıkardı. Bu çelişkiler Avrupa Birliği sınırları içinde istatistikî olarak doğru bir kıyaslamanın oluşturulabilmesini engelledi. Bu çalışmadan çıkan derslerin ve güçlüklerin bazıları gönüllülüğü ölçümleme durumunun bir mikro-kozmosunu temsil edecek şekilde aşağıda tanımlanıyor. n Kurumsal manzaranın karmaşıklığı: Gönüllülüğe dair ülke bazındaki verilerin toplanma sorumluluğu tek bir kurumsal organ tarafından koordine edilmedi. Daha ziyade, sektör bazında farklı bakanlıklar tarafından idare edildi ve bazen de sektöre özel şemsiye tarzı gönüllü organizasyonlar tarafından desteklendi. “Fiiliyatta bunun anlamı, adalet, eğitim, maliye, spor, sağlık ve sosyal sorunlar, iç ve dış işler gibi konuyla ilgili bakanlıkların hepsinin gönüllülüğe dâhil olabilmesiydi, ancak bu çalışmanın kapsamı içinde tek tek her bakanlığa danışmak mümkün değildi.” (16) n Karşılaştırmalı nicel analizlerin güçlükleri: Gönüllülerin sayıları ve profilleriyle ilgili nicel bilgileri analiz etmek çeşitli güçlükler içeren, iddialı bir iştir, çünkü ulusal araştırmalar farklı zamanlarda, farklı tanımlar, metodolojiler, araştırma grupları ve hedef gruplar kullanılarak yapılır ve farklı gönüllülük türleri üzerine yoğunlaşır. AB içinde tahmini 92 ila 94 milyon yetişkin gönüllünün bulunduğu, Avrupalıların yaklaşık yüzde 22’sinin 15 yaş üzerinde olduğu, gönüllülerin çoğunun 30 ila 50 yaş arasında olduğu bulguları “yalnızca tümevarımla elde edilmiş bulgular olarak görülmelidir.” (17) n Gönüllü organizasyonlarla ilgili istatistiklerin sınırlı oluşu: Pek çok AB ülkesi kâr amacı gütmeyen kurum ve örgütlenmelerin ulusal düzeyde kaydını tutar. Bu sicil işlemi normalde bir kamu organı tarafından idare GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK edilir ve düzenli olarak güncellenir. Cemiyetlerin ilgili kamu kuruluşuna kaydolmaları zorunlu olduğunda, bu kayıtlar kıymetli bir veri kaynağıdır. Buradaki zayıf nokta, veri kaynaklarının, tamamen ücretli personele dayanan kurumlar ile tamamen ya da kısmen gönüllülere bağlı olan kurumlar arasında ayrım yapmaması ve bu organizasyonların faaliyetlerine son verdiklerinde bildirimde bulunmayabilmeleridir. Başka bir zayıf nokta da bazı ülkelerde sicil kaydının mecburi olmaması ve gönüllü örgütlenmelerin kaydolmalarını teşvik edecek bir unsurun bulunmamasıdır. n Ekonomik veriler üzerinde görüş birliği bulunmayışı: Gönüllü organizasyonlar, gönüllülerinin katkılarının ekonomik değerini izlemek için araçlar geliştiriyorlar. Öte yandan ulusal istatistik daireleri, gönüllülüğün ekonomik değerini ölçmek için topladıkları veri ve ilgilendikleri noktalar açısından büyük oranda farklılık gösterebiliyor. Gönüllü sayısını, harcanan zamanı ve yapılan faaliyeti nicel olarak saptamak için geliştirilen yaklaşımlardaki uyuşmazlıktan kaynaklı bu güçlükler, çabaların önünde engel oluşturuyor. Yapılan hesaplamalarda, gönüllü işe değer biçmenin farklı yollarından dolayı, tahmini ekonomik değer üzerinde genellikle görüş birliği bulunmuyor. Son olarak, çalışmada üye devletler tarafından sağlanan finansal değerle ilgili rakamlar kullanılmıyor. Bunun yerine, tüm ülkeler için ortak yerine koyma değeri yöntemine dayanan, gönüllülüğün ekonomik değerinin brüt tahminleri kullanılıyor. (18) n Gönüllülüğün sosyal ve kültürel etkileri: Ulusal raporlar bugüne kadar ekonomik değerin ötesinde pek çok sosyal, ekonomik ve kültürel faydayı vurguladı. “Öte yandan fiiliyatta sağlanan faydalar; farklı gönüllüler, yerel topluluklar, gönüllü faaliyet ve hizmetlerden doğrudan yarar sağlayanlar arasında olduğu kadar, ülkeler arasında da büyük farklılıklar gösteriyor.” (19) Sosyal içerilme ve istihdam, eğitim ve öğretim, aktif yurttaşlık ve spor alanlarında temel AB hedefleriyle ilgili etkiler tanımlanıyor, fakat veriler ezici oranda nitel oluyor. Sadece ulusal çalışmalar açısından değil, genelde gönüllülüğün ölçümüyle ilgili olarak mevcut durumu özetlersek, Rapor’un vardığı sonuç şudur: “Her bir ulusal raporun temel aldığı birincil ve ikincil veri kaynakları, veri ve raporların ulaşılabilirliğine, danışılabilecek paydaşların sayısına ve her ülkenin özgül koşullarına bağlı olarak değişiyor.” (20) Avrupa Komisyonu’nun karşılaştığı metodolojik güçlükler, istatistik verilerin zaman zaman daha az kapsamlı olduğu gelişmekte olan ülkeler için daha çok telaffuz ediliyor. Gene de gönüllülüğün kapsamına ve boyutuna dair bir anlayışa ulaşma çabası esas olmaya devam ediyor. Burada hem endüstriyel ülkeleri hem de gelişmekte olan ülkeleri kapsayan dört girişimimizden kısaca bahsetmemiz anlamlı olacak: Gallup Dünya Anketi (Gallup World Poll), Dünya Değerler Anketi (World Values Survey), (21) Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi (Johns Hopkins Comparative Nonprofit Sector Project) ve CIVICUS Sivil Toplum Endeksi. (Civil Society Index) Bu dört girişimde farklı gönüllülük tanımları ve farklı ölçüm yaklaşımları kullanıldı. Beklenebileceği üzere farklı bulgular ortaya çıktı. Gönüllülüğün kapsamına ve boyutuna dair bir anlayışa ulaşma çabası hâlâ önemini koruyor Gallup Dünya Anketi ve Dünya Değerler Anketi, ulusal temsili örnekler üzerinden insanların fikirlerini ve davranış profillerini araştıran ve ülkenin tamamını kapsayan toplumsal araştırmalardır. Anketin içerdiği geniş tema yelpazesi göz önüne alındığında, pek az soru gönüllülükle ilişkilendirilebilir. Ayrıca terminolojinin ve gönüllülük anlayışlarının çeşitliliği düşünüldüğünde, belli sorular yanıt veren kişilerin yorum farklılıklarına açıktır. (22) Gene de söz konusu anketler geniş bir küresel alanı kapsıyor ve hem karşılaştırmalı veriler sağlamak hem de boylamsal eğilimleri saptamak için düzenli olarak yinelenebilirler. 19 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Gallup Dünya Anketi (GWP) (23) gönüllülükle ilgili şu soruları içeriyor: Geçen ay içinde aşağıda belirtilenlerden herhangi birini yaptınız mı? Bir organizasyon içinde gönüllü olarak çalışmak hakkında ne düşünüyorsunuz? Yardıma ihtiyacı olan tanımadığınız bir kişiye veya yabancıya yardım etmek hakkında ne düşünüyorsunuz? İlk soru, terime dair tutarlı bir anlayışın bulunduğunu farz eden, örgüt bağlantılı gönüllülükle ilgili açık uçlu bir sorudur. GWP dünya çapında yetişkinlerin yüzde 16’sının zamanlarını gönüllü olarak bir organizasyona verdiklerini saptadı. Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda’da insanların gönüllü olma ihtimali daha yüksek; bunları Güneydoğu Asya’daki ülkeler (özellikle Kamboçya, Endonezya ve Filipinler) ile Afrika’dakiler izliyor. En düşük gönüllülük seviyesi ise Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Doğu Asya’da (örneğin Çin, Japonya ve Güney Kore’de). İkinci soru bir örgüt dışındaki faaliyetlerle ilgili. Bu anlamda, elinizdeki raporda tanımlandığı üzere, kişinin katılımının niteliğine ve ölçüsüne bağlı olarak “gönüllülük” olarak değerlendirilebildiği gibi, aksi de mümkün. Dünya Değerler Anketi (WVS) (24), “ücretsiz gönüllü iş” yaptıklarını bildirme olasılığının Doğu Asya’daki insanlar arasında daha yüksek olduğunu saptadı; bunu Afrika, Kuzey Amerika ve Pasifik bölgesindeki insanlar izliyor. En düşük gönüllü çalışma seviyesi Batı Avrupa, Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu (CIS)’nda saptandı. Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi (CNP) (25) katılan ülkelere, anketi yanıtlayanlara sorulacak faaliyet türü örnekleri ve soru önerileriyle ortak bir anket formu sunuyor. 20 ŞEKİL 2.1 Eğer gönüllüler bir ülke olsaydı 1 Çin 1.306 milyon 2 Hindistan 1.094 milyon 3 ABD 296 milyon 4 Endonezya 229 milyon 5 Brezilya 186 milyon 6 Pakistan 158 milyon 7 Bangladeş 144 milyon 8 Rusya 143 milyon 9 “Gönüllüler Ülkesi” yklş. 140 milyon 10 Nijerya 129 milyon 11 Japonya 128 milyon Kaynak: Gönüllülük–Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi: Nüfus: Amerika Birleşik Devletleri İstatistik Bürosu (Volunteering – Johns Hopkins Comparative Nonprofit Sector Project; Population: United States Census Bureau). Geçen 3 ayı düşünün. Bu zaman içinde aile ya da hane halkı dışında birine karşılık almadan yardım ettiniz, onun için çalıştınız veya herhangi bir katkıda bulundunuz ya da hizmet verdiniz mi? Ankete katılan ve bu soruya “hayır” diyen kişiler, “benzer bir durumda kim olsa zaten aynı şeyi yapardı” diye düşünmüş olabilecekleri faaliyetler üzerine daha fazla kafa yormaya teşvik edildiler. Bu yöntem, resmi gönüllülük tipleri için de uygulanmakla birlikte, bilhassa kişilerin yaptıklarını gönüllülük olarak bile düşünmedikleri, kültür ve gelenekler içine yerleşmiş gayri resmi gönüllülük türleriyle ilişkili bir durumdur. Bu durum ölçüm işini daha zorlu kılıyor. Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi, 1995 ila 2000 yılları arasında 36 ülkede gönüllü bir kuruluş aracılığıyla katkıda bulunan gönüllülerin sayısının toplamda, nüfus anlamında, dünyanın en büyük dokuzuncu ülkesini oluşturacağı tahmininde bulunuyor (Bkz. Şekil 2.1) GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK ŞEKİL 2.2: GSYİH payı olarak gönüllü çalışmanın değeri Tüm ülkeler* Gelişmekte olan ve geçiş evresindeki ülkeler Gelişmiş ülkeler İsviçre Norveç Fransa BK ABD Arjantin Güney Afrika Tanzanya İtalya İspanya Peru Kenya Hindistan Kolombiya Pakistan Macaristan Brezilya * 36 ülkenin ortalaması Meksika 0% 1% 2% 3% 4% 5% 6% Kaynak: Salamon, L. (2008, Nisan). Putting volunteering on the economic map of the world. IAVE Konferansı’nda sunulan makale, Panama, Kostarika. Aynı 36 ülkede gönüllüler, 20,8 milyon tam zamanlı çalışana denk düşen sivil toplum organizasyonları işgücünün yüzde 44’ünü oluşturuyor. CNP, “yerine koyma değeri” yaklaşımı kullanarak, 36 ülkede gönüllülerin ekonomik katkısının yıllık 400 milyar ABD doları olduğunu saptadı. Bu değer ortalama olarak söz konusu ülkelerdeki GSYİH’nin yüzde 1,1’ini temsil ediyor. Gelişmiş ülkelerde gönüllü çalışma GSYİH’nin yüzde 2,7’sini temsil ediyor (Bkz. Şekil 2.2) (26) CIVICUS Sivil Toplum Endeksi (CSI) (27) sivil toplumun farklı yönlerine dair 72 belirteç yaratmıştır. Belirteçler beş boyutta gruplanır: Sivil Katılım, Örgütlenme Seviyesi, Değerlerin Uygulanması, Etkinin Algılanması ve Dış Çevre. Sivil Toplum Elması aracılığıyla görsel olarak betimlendiği üzere, bunlar hep birlikte bir ülkenin sivil toplumunun gücünün kapsamlı bir tablosunu sunarlar. (Bkz. Şekil 2.3) (28). ŞEKİL 2.3 CIVICUS Sivil Toplum Elması Civil Society Index Diamond Örgütlenme Seviyesi 100 72 80 60 40 48 20 Değerlerin Uygulanması 62 0 53 Etkinin Algılanması Dış Çevre 46 Sivil Katılım Kaynak: Sivil Toplum Endeks Elması (Civil Society Index Diamond) 21 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 CSI bulguları, sosyal odaklı STK’lar ile aktivist yönelimli STK’lar arasında gönüllü katılımındaki ilginç bölgesel değişkenlikleri gösterir. Sosyal odaklı bir STK’da düzenli olarak gönüllü iş yapan insanların yüzdesi Alt Sahra Afrikası’nda, Latin Amerika, Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki herhangi bir bölgedekinden oldukça yüksektir. Aktivizm yönelimli STK’larda da en yüksek katılım oranı Alt Sahra Afrikası’ndadır. Öte yandan burada, Doğu Avrupa Latin Amerika’nın önünde gider ve onu Bağımsız Devletler Topluluğu (CSI) takip eder. CSI aynı zamanda, gönüllülük de dâhil olmak üzere, Sivil Toplum Elması’nın diğer temel boyutlarıyla bağlantılı olarak yurttaş katılımının niteliğini ve boyutunu da ölçümler. Bu bize güven ve dayanışma gibi gönüllülüğün doğrudan ölçmesi zor olan bazı veçheleri üzerine düşünme ve kıyaslama yapma imkânı sunar. CSI verileri aynı zamanda, sosyal-odaklı STK’larda gönüllülük oranının yüksek olduğu ülkelerde, politik yönelimli STK’larda da gönüllülük oranının yüksek olduğuna işaret ediyor. Veriler ek olarak, yüksek orandaki gönüllülük ile sivil toplum etkinliği arasında olumlu bir bağlantının varlığını gösteriyor. Bu da bize gönüllülüğün sivil topluma bir bütün olarak fayda sağladığını düşündürtüyor. CIVICUS bunu bilhassa gelişmekte olan ülkelerde, çoğu yeni teknolojilerle ilişkili olan daha gayri resmi nitelikteki gönüllülük KUTU 2.6: Gönüllüler ekonomik ve sosyal refaha önemli ölçüde katkıda bulunuyor Gönüllü çalışmanın ILO hedeflerine önemli ölçüde katkıda bulunduğuna şüphe yok. Her ne kadar gelir sağlamak için yapılmasa da gönüllü çalışma hem ekonomik hedeflere hem de daha geniş sosyal hedeflere hizmet ediyor. Katkısı toplum tarafından ve politikaları belirleyenler tarafından herhangi bir toplumun refahı için elzem kabul ediliyor. Öte yandan gönüllü çalışmanın hacmi, değeri ve özellikleri hâkim enformasyon sistemleri içinde çok fazla öne çıkmıyor. Kaynak: Young. (2007, Eylül). 22 türleriyle STK kampanyaları ve savunuculuk faaliyetleri arasındaki köprüyü güçlendirmek, bu sayede sivil katılım alanını genişletmek için bir fırsat olarak tanımlıyor. (29) KUTU 2.7: En iyi gönüllülük ölçüm uygulamaları Terimi kullanırken ilgili yanlış anlamalardan kaçınmak üzere katılımcılar için gönüllülüğü tanımlayın: “Bundan sonraki birkaç soru ücret almadan yaptığınız zorunlu olmayan işlerle ilgilidir; yani, ister bir organizasyon aracılığıyla isterse doğrudan, kendi hane halkınız dışındakiler için ücret almaksızın faaliyet göstermek üzere ayırdığınız zamandan bahsediyoruz.” Hatırlamalarını kolaylaştırmak açısından geçen 4 hafta içinde yaptıkları gönüllü işleri sorun. Eğer anket yaptığınız kişi hiç gönüllü faaliyette bulunmadığını ima ediyorsa, raporda yer alan olası faaliyet tipleriyle ilgili örnekler verin; bu hatırlamasına da yardımcı olur. Sözü edilen her gönüllü faaliyet için harcanan zamana ve mesleki kodların (örneğin; uzman, din adamı, zanaatkâr ya da işçi gibi) tayinine imkân sağlamak için yapılan işin türüne dair bilgi alın; bu veriler yapılan faaliyetin değerini tahmin etmek için kullanılabilir. Faaliyetin bir organizasyon aracılığıyla veya bir organizasyon için yapılıp yapılmadığına dair bilgi toplayın, eğer böyle bir durum söz konusuysa (daha sonra organizasyonun türünü kodlayabilmek için) organizasyonun adını ve ne için oluşturulduğunu da kaydedin. Gönüllü olunan kurum türünü sorun (örneğin hayır kurumu/kâr amacı gütmeyen kuruluş, iş, hükümet vd.). Kaynak: Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization). (ILO) (2011). GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK GÖNÜLLÜ ÇALIŞMA ÖLÇÜMÜ EL KİTABI Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bir Gönüllü Çalışma Ölçümü El Kitabı hazırlayıp lanse etti ve böylece gönüllülük ölçümlemelerine bir standart getirilmesine önemli bir katkıda bulundu. (30) ILO’nun talebi üzerine Johns Hopkins Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi (Johns Hopkins Center for Civil Society Studies) tarafından hazırlanan ve Birleşmiş Milletler Gönüllüler (UNV) programı tarafından desteklenen el kitabı, ülkenin işgücü araştırmalarına katkı sağlamak için standartlaştırılmış bir dizi ölçümün ana hatlarını çiziyor. Asıl amacı, gönüllü çalışmanın ekonomik değerini tahmin etmeye yardımcı olmak. İşgücü araştırmaları işgücüne ve nüfus yapısına dair bir dizi veri toplar. ILO El Kitabı’ndaki önerilerin kabul edilmesi, işgücü istatistiklerine ek bilgi sağlayacak güvenilir ve kıyaslanabilir gönüllülük ölçümlerinin ulaşılabilirliğini ciddi ölçüde arttırıyor. El Kitabı’ndaki gönüllülük tanımı bu Rapor’un 1. Bölüm’ündeki tanıma benzer. “Ücret almadan yapılan ve zorunlu olmayan çalışma; yani kişinin ister bir organizasyon aracılığıyla isterse doğrudan, kendi hane halkı dışındakiler için ücret almaksızın faaliyet göstermek üzere ayırdığı zaman.” (31) El Kitabı araştırmanın nasıl etkin biçimde yürütülebileceğine dair de tavsiyeler içeriyor. El Kitabı aynı zamanda verileri analiz etmek ve gönüllülüğün değerini tahmin etmek için de önerilerde bulunuyor. Bu gönüllülüğün insanlar tarafından doğrudan bildirilmesi kadar organizasyon tarafından bildirilmesini de içeriyor. Bu sayede, analizi yapan kişi hem topluluk örgütlenmelerinin gönüllü kaynaklarını hem de örgütsel çerçevenin dışında kalan gönüllülüğün boyutunu değerlendirebiliyor. Bu girişim tüm dünyada gönüllülüğün ölçümlenmesi için daha tektip bir yaklaşım getirilmesinde ve karşılaştırmalı bir perspektif geliştirilmesinde önemli bir adımı temsil ediyor. Küresel düzeyde mevcut olan daha karmaşık diğer metodolojilerin aksine, hane halkı işgücünün araştırılabilmesine zemin hazırlıyor. Odak noktası ekonomik değerin saptanması olmasına rağmen, yaklaşım hem örgütlü hem de daha az resmiyet taşıyan gönüllülüğün derecesine ve niteliğine dair anlayışı zenginleştiriyor. SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR Bu bölüm, gönüllü faaliyetin tüm dünyada bulunduğunu ve boyutlarının devasa olduğunu doğruluyor. Tüm çeşitliliği ve zengin ifade biçimleriyle gönüllülüğü ölçümlemek pek çok yerde ve farklı yollardan yapılıyor. Diğer yandan bu çaba hâlâ daha ilk evrelerinde ve güçlükler taşıyor. Burada bahsedilen çalışma çeşitleri, ortak bir yaklaşımın eksikliği kadar, içerilen konuların çeşitliliğine de işaret ediyor. Ulusal, bölgesel ve küresel girişimler arasında hayli değişkenlik gösteren tanımlar, metodolojiler ve amaçlar nedeniyle, ülke, bölge ya da başka bir kategori bazında gönüllülüğün boyutlarının bütünlüklü bir tablosunu çizmek henüz mümkün değil. Diğer yandan, burada amaç herhangi bir şekilde, gönüllülüğü ölçümlemeyi amaçlayan mevcut ve yeni girişimleri azımsamak değil. Onlar özel ihtiyaçları karşılıyor; gönüllülük zemininde bilgi katkısında bulunuyorlar. Dolayısıyla özellikle gelişmekte olan dünyada desteklenmeleri ve teşvik edilmeleri gerekir. Gönüllülüğe dair ulusal çalışmalar özellikle önemlidir, çünkü “gönüllülükle ilgili konuların, belli bir ülke bağlamında, gönüllülük trendlerinin, profillerin ve parametrelerin analizine ve sağlam bir değerlendirmeye dayanarak ele alınmasını” sağlarlar. (32) Bölgesel ve küresel düzeylerde gönüllülüğün karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesine acil ihtiyaç var Gönüllülüğü desteklemeye yönelik etkili politikalar, gönüllülüğün boyutlarını ve profilini saptamadan belirlenip hayata geçirilemez. Fakat ulusal çalışmalar yeterli değildir. Bölgesel ve küresel düzeylerde gönüllülüğün karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesine acil ihtiyaç var. Mevcut ölçümlemeler arasındaki tutarsızlıklara rağmen ortak bir yaklaşım aranması gerekiyor. 23 Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu 2011 Gönüllü ölçümlemeleri alanını oluşturmaya başlamak için atılabilecek somut adımlar var. Hükümetlerin, sivil toplumun ve iş dünyasının gönüllülüğe katılımına sektör bazlı yaklaşımlar, gönüllülüğün ulusal olarak faydalarını ortaya koymaya bağlıdır. Öte yandan bir ülkede gönüllülük ölçümlemelerinin koordinasyonundan bir kamu teşkilatı sorumlu olmalıdır. Koordinasyondan sorumlu bu kurumların, ulusal, bölgesel ve küresel düzeydeki gönüllü paydaşlarla şu konular üzerinde küresel düzeyde anlaşmaları gerekir: Asgari standart nitel veri kümesinin ne olacağı; gönüllüler ve gönüllülük hakkında veri toplamada kullanılacak, ülkeler arası karşılaştırmalı analizlerde kullanıma uygun metodolojinin niteliği. Organizasyonlara katılan gönüllüler, gönüllülüğün ölçümlenmesinde temel bir ortak veri kaynağı olacağından, güvenilir veritabanlarının yaratılabilmesi için uluslararası düzeyde hemfikir olunan uygulamalar olmalıdır. 24 Keza, ILO Gönüllü Çalışma Ölçümü El Kitabı’nda önerilen yöntemler gibi, gönüllülüğe değer biçmek için üzerinde anlaşılmış yöntemlere ihtiyaç vardır. Fon kaynakları sağlanmalı ve bir bilgi zemini oluşturmak için araştırmayı teşvik edecek mekanizmalar yaratılmalıdır. Ülkeler ulusal araştırmaları destekleyip teşvik etmeye, gönüllülüğün ekonomik değerini değerlendirmeye dair hükümetler arası mevzuatla ilgili taahhütlerini yerine getirmeye cesaretlendirilmelidir. Gönüllülüğün ekonomik anlamda katkısının ölçümünün, gönüllü faaliyetin topluluklara ve topluma getireceği çok daha geniş fayda dizisinin sadece bir parçasını temsil ettiği kabul edilen bir gerçektir. Ne var ki ölçüm gündeminin bu veçhesiyle harekete geçmek acil bir gereksinimdir. 3 21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK 3. BÖLÜM Yirmi birinci yüzyılda gönüllülük Başarıyı, insanlığa hizmetimizin niteliğinden ziyade maaşlarımızın katsayısıyla ya da arabalarımızın büyüklüğüyle değerlendirmeye meyilliyiz. Martin Luther King, Jr. 25 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 GİRİŞ Geçen on yıl içinde gelecekte gönüllülüğün yayılması ve gelişmesi için yaşamsal önemde gelişmeler oldu 26 Bugün insanların gönüllü faaliyete katılmak için eskisinden daha fazla fırsatı var. Bu bölüm gönüllülüğün değişen dünyasının üç veçhesini inceliyor. Bu değişiklikler kati şekilde yirmi birinci yüzyılın ürünleri olmamakla birlikte, geçen on yıl içinde gelecekte gönüllülüğün yayılması ve gelişmesi için yaşamsal önemde gelişmeler oldu. İlk olarak, teknolojik gelişmeler insanların tarihte benzeri görülmemiş yollardan gönüllü olmasına alan açıyor. Bu gelişmeler insanların birbirleriyle küresel düzeyde ve eskisinden çok daha hızlı bir şekilde ilişki kurmasına imkân tanıyor. İkinci olarak, kalkınmada özel sektörün rolü ve kurumsal sosyal sorumluluğun bir veçhesi olarak gönüllülüğe olan ilgisi geliyor. Üçüncü olarak, insanların eşi görülmemiş küresel hareketleri ve artan seyahat imkânları, boş zamanın artmasıyla da birleştiğinde, her yerdeki geleneksel gönüllülük tarzlarını etkileyen iki kavramsal gelişme olarak karşımıza çıkıyor. GÖNÜLLÜLÜK VE TEKNOLOJİ Gönüllüler, günümüzün pek çok küresel sorunuyla başa çıkmak için teknolojinin giderek büyüyen yayılımını hesaba katabilirler. Bunlar besin güvensizliğinin izini sürmekten şiddete dayalı çatışmaları izlemeye, yaklaşan felaketleri erken haber vermekten seçim yolsuzluklarını bildirmeye dek çok geniş bir alana yayılıyor. Mobil ve internet bazlı enformasyon ve komünikasyon teknolojilerinin (ICT) ortaya çıkışı gönüllü faaliyeti “ kim, ne, ne zaman ve nerede” soruları bağlamında tamamen değiştirdi. Çevrimiçi gönüllülük, sosyal medya aracılığıyla çevrimiçi aktivizm ve mikro-gönüllülük hızla büyüyen trendler. Teknolojinin gönüllülüğe potansiyel katkıları çok geniş kapsamlı. Öte yandan, değişimler güçlükleri de beraberinde getiriyor. Bazı gözlemciler bilgi teknolojilerine erişimde eşitsizliğin bazı insanların daha da dışlanmasına sebep olabileceğini ve düşük gelirli ülkelerin teknolojinin faydalarından yararlanamayacağını ileri sürüyorlar. Teknolojinin yüz yüze ilişkiyi köstekleyerek gönüllülüğü daha gayri şahsi hale getirdiğini ileri sürenler de var. Dolayısıyla teknoloji, anlamlı gönüllü iştiraklerin önünün tıkanmasına da hizmet edebilir. (1) Gönüllülük ve Mobil İletişim Teknolojileri Ekonomik nitelikteki belli başlı mobil teknolojilere ulaşabilmek, gönüllülere sürekli olarak yeni fırsat alanları açıyor. Ülkeler arasında ciddi eşitsizlikler olmakla birlikte, yeni teknolojilerin kullanımı tüm dünyada yayılmaya devam ediyor. Gelişmiş ülkelerde cep telefonu aboneliği yüzde 100’ün üzerinde, yani kişi başına birden çok telefon hattı düşüyor. Gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yaklaşık yüzde 60 olduğu tahmin ediliyor. (2) Aslına bakılırsa, mobil-bağlantılı gönüllülüğün en yenilikçi ve başarılı örneklerinden bazıları gelişmekte olan dünyada görülüyor, bu öyle olağanüstü bir fenomen ki “mobil devrim” diye adlandırılıyor. (3) Kısa mesaj servisi (SMS) ile mesaj metni gönderebilmek belki de bunlar içinde en büyük etkisi olanıdır. Kitlesel düzeyde SMS iletişimi, uzun süreli bir yükümlülük gerektirmeyip sınırlı bir süre için geçerli olduğundan, bir “mikro-gönüllülük” çeşidi olarak düşünülüyor. Bu hizmet daha zengin, daha bütünlüklü ve güvenilir bilgi üretim ve paylaşımına katkıda bulunabilir. (4) Nitekim bu imkân yerel sorunlarla ilgili bilinç oluşturmak, insanlara seçeneklerine dair bilgi aktarmak, hasat için hava durumu bildirimi, sağlık ve eğitim gibi kamu hizmetlerini geliştirip takip etmek için sık sık kullanılıyor. Örneğin, gönüllü sağlık çalışanları kısa mesajla hastalıkların temel semptomlarını rapor ediyorlar. Kenya tabanlı Ushahidi gibi programları kullanarak bu semptomların coğrafi olarak nerelerde ortaya çıktığını harita üzerinde belirlemek, epidemiyologların hastalığın ortaya çıkış ve yayılım modelini tanımlamalarına ve olası salgınlara dair erken uyarı vermelerine yardımcı olabiliyor. Ruanda’da hükümet kırsal alanlardaki gönüllü halk sağlığı çalışanlarına cep telefonu dağıtıyor. Bu telefonlar hamile köylü kadınların durumunu takip etmek, sağlık uzmanlarına düzenli olarak güncellemeler göndermek ve gerektiğinde acil yardım çağırmak için kullanılıyor. Bu proje sayesinde anne ölümlerinde ciddi bir azalma oldu. Mesela Musanze bölgesinde, programın uygulanmaya başladığı 2009 yılını takip eden sene içinde hiç anne ölümü bildirilmedi. Hâlbuki bir yıl 21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK önce 10 vaka bildirilmişti. Programın başarısı göz önüne alınarak, Ruanda’daki tüm gönüllü sağlık çalışanlarına ulaşmak amacıyla 50 bin telefonun daha dağıtılması, programın eğitim ve tarım alanlarında da uygulanması planlanıyor. (5) SMS ile kısa mesaj göndermek, gönüllü çalışmalarını desteklemek ve seçim izleme organizasyonları için de güçlü bir araç. Lojistik güçlüklere çok daha hızlı karşılık vermeye, etkili seçim gözetimi yapmaya ve yandaki kutuda görüldüğü üzere vatandaşların haklarını korumaya yardımcı olabilir. Gönüllülük ve internet Gelişmekte olan ülkelerde gönüllülük ve teknoloji arasındaki yenilikçi sinerjiler, tipik olarak internetten ziyade mobil iletişim teknolojileri üzerinde yoğunlaşıyor. 2009 yılında dünya üzerinde yaşayan insanların yüzde 26’sının internet erişimi vardı. Diğer yandan, düşük gelirli ülkelerdeki internet erişimi, gelişmiş ülkelerdeki yüzde 64 oranıyla kıyaslandığında, yalnızca yüzde 18 civarındaydı. Sabit genişbant erişiminin ücreti giderek düşmekle birlikte, hâlâ bu ücreti karşılayamayan pek çok kişi var. (8) Buna rağmen çevrimiçi gönüllülük hızla gelişiyor. Çevrimiçi gönüllüler “zaman ve becerilerini, internet üzerinden, ücretsiz olarak, herhangi finansal bir beklentileri olmaksızın toplum yararına veren insanlardır.” (9) Çevrimiçi gönüllülük, gönüllülüğün belli bir zaman ve mekâna bağlı olma zorunluluğunu ortadan kaldırdı. Dolayısıyla gönüllü katılımın esnekliğini ve serbestliğini büyük oranda arttırıyor, “in situ” gönüllü hizmetlerin etkisini ve sosyal yardımları tamamlayıcı rol oynuyor. Çevrimiçi gönüllülerin çoğu kaynak yaratma, teknolojik destek, iletişim, pazarlama ve danışma, gibi yönetimsel ve operasyonel faaliyetlere katılıyorlar. Giderek, araştırma, yazma ve e-posta tartışma gruplarına liderlik etme gibi faaliyetlere de katılıyorlar. (10) UNV’nin çevrimiçi bir gönüllülük programı var. Bu programa www.onlinevolunteering.org adresinden ulaşabilirsiniz. 2000 yılında başlayan program STK’ları, hükümetleri ve Birleşmiş Milletler örgütlerini, interneti kullanarak gönüllü KUTU 3.1: SMS ile seçim gözlemi yapmak Gönüllü seçim gözlemcileri iyi bir yönetişimin kurulmasında kritik rol oynayabilirler. Yeni teknolojilerle donanmış ve iyi eğitilmiş gönüllüler demokratik seçim sisteminin korunması için paha biçilmez bir kaynaktır. Montenegro’da 2006 referandumunda sivil iştirakin yeni bir biçimi ortaya çıktı. Seçim gözlemcileri seçimlerle ilgili sonuçları düzenli olarak kısa mesajla bildirdiler. Montenegro’daki Demokratik Geçiş Merkezi (Center for Democratic Transition) adlı STK’nın gönüllüleri, ABD kökenli Ulusal Demokratik Enstitüsü (US Democratic Institute)’nün desteğiyle tüm ülkede seçim sandıklarından sonuçları anında bildirmek için kısa mesaj (SMS) kullandı. Bu tarihten sonra cep telefonları aracılığıyla kısa mesaj göndererek gönüllü seçim gözlemi uygulaması, 2006’da Arnavutluk’ta, 2007’de Sierra Leone’de, 2007 ve 2011’de Nijerya’da, 2010’da Sudan’da ve başka yerlerde kullanıldı. (6) Sierra Leone’de savaştan sonra yapılan ilk seçim, seçim sandıklarında gözlem yapan binlerce eğitimli gönüllü tarafından gözlendi; bu gönüllüler seçim bilgilerini derledi ve sonuçları analiz için kısa mesajla -ülkedeki 200’den fazla STK’nın koalisyonundan oluşan- Ulusal Seçim Gözlem Merkezi (National Election Watch)’ne gönderdi. Gönüllülerin varlığı ve katkısı “seçmenlerin haklarının korunmasına; huzurlu ve adil bir seçim ortamı sağlanmasına” yardım etti. (7) SMS ile yapılan gönüllü bildirimleri sivil iştirakin alanını genişletiyor, şeffaflığa katkıda bulunuyor ve politik hesap verebilirliğin büyümesine yardım ediyor. Kaynaklar: The National Democratic Institute. (2006); Schuler (2008); Verclas (2007). olmak isteyen gönüllülerle bağlantıya geçiriyor. 170 ülkeden (yüzde 62’si gelişmekte olan ülkelerden olmak üzere) 10.000 gönüllü her yıl yaklaşık 15.000 çevrimiçi görev tamamlıyor. Bu gönüllüler arasında sadece profesyoneller yok, aynı zamanda öğrenciler ve emekliler de bulunuyor. Kadınlar tüm katılımcıların yüzde 55’ini oluşturuyor. Bulundukları alanlar; eğitim, gençlik, gelişim savunuculuğu ve stratejileri, kriz engelleme, gelir ve istihdam sağlama, dışlanmış grupların entegrasyonu, çevre, sağlık ve toplumsal cinsiyet. Çevrimiçi gönüllülük kalkınma organizasyonlarının kapasitesini arttırırken, aksi takdirde buna fırsat bulamayacak pek çok insanın kalkınmaya katılmasına da alan sağlıyor. 27 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Çevrimiçi gönüllülük genellikle kısa dönemlidir. Bir araştırmaya göre, çevrimiçi gönüllülerin yüzde 70’inden fazlası, bir hafta içinde 1-5 saat gönüllülük gerektiren yükümlülükleri tercih ediyorlar ve neredeyse yarısı da en fazla 12 hafta süren işleri tercih ediyor. (11) Sparked. com gibi bazı organizasyonlar, 10 dakikadan 1 saate dek süren çevrimiçi gönüllülük fırsatları sunuyor. Çevrimiçi gönüllülüğü diğerlerinden ayıran bir diğer özellik de uzaktan yapılabilmesi. Hareketlilik imkânları kısıtlı olan ya da başka özel gereksinimleri olan insanlar, geleneksel yüz yüze gönüllülükte mümkün olmayan yolKUTU 3.2: Çevrimiçi gönüllülük Gönüllüleri kalkınma için harekete geçirme amacındaki bir UNV aracı olan “Çevrimiçi Gönüllülük” hizmeti, sürdürülebilir insani gelişimin etkisini güçlendirmek için organizasyonları gönüllülerle birleştiriyor. Kamerun’da “Sınır Tanımayan Mühendisler” (Engineers Without Borders - EWB), karmaşık tarım teknik ve teknolojileri üzerine kullanıcı dostu bir el kitabı hazırlayan üç çevrimiçi gönüllüyü bir araya getirdi. Malili bir ziraat mühendisi bilimsel jargonu düz bir dile tercüme etti. Çevre çalışmaları alanında doktora sahibi Faslı bir danışman ile Togolu bir tarım ekonomisi uzmanı çiftçilerin ananas yetiştirme ve işleme süreçlerini iyileştirmeye yardım eden bir ürün üzerinde birlikte çalıştı. Togolu çevrimiçi gönüllü Kokou Edoh şöyle diyor: “Bu işbirliği tam bir başarıyla sonuçlandı. Takımımızdaki ve EWB ekibindeki sorumluluk duygusu, işbirliği ve içtenlik hayatımda ciddi bir değişiklik yarattı. Bu benim ilk çevrimiçi gönüllülüğümdü ve gerçekten çok memnun kaldım. EWB için tekrar gönüllü olacağım.” UNESCO Dünya Mirası Ormanlar programı, Dünya Mirası olarak belirlenen ormanların korunması için çalışıyor. 2011 Uluslararası Orman Yılı boyunca ormanların korunması için çalışan programı 11 ülkeden 22 çevrimiçi gönüllü destekledi. Gönüllüler araştırma yaparak, bilgileri analiz edip özetleyerek ve haritalar çıkararak Dünya Mirası Ormanlar Durum Raporu’na katkıda bulundular ve Dünya Mirası Ormanlarla ilgili veritabanları oluşturdular. Mimari/kentsel mirasın korunması alanında öğrenci olan, Kore Cumhuriyeti’nden Jae Hyeon Park şöyle diyor: “Veritabanı oluşturmak için veri analiz edip özetlemek çevre alanındaki bilgimi genişletmemi ve UNESCO’nun küresel düzeyde doğal mirasa katılımını daha iyi anlamamı sağladı. Her şey bir yana, bu sefer bir uzman olarak gönüllü olmanın keyfini yaşadım.” Kaynaklar: UNV (2004, 2010a, 2010b, 2011b, Haziran).(tarih belirtilmemiş) 28 lardan katkı ve katılım sağlayabilirler. Keza, çevrimiçi gönüllülük insanların sosyal ketlenmelerini ve sosyal anksiyetelerini yenmelerine fırsat verebilir, özellikle de bu kişiler engellilikle ilgili stereotiplerden ve yaftalardan muzdaripseler. (12) Bu durum başka türlü gönüllü olmayacak insanlara güç verir. Çevrimiçi gönüllülük, becerileri geliştirip sosyal bağları ve ağları genişletirken, aynı zamanda kişinin kendine güvenini ve benlik saygısını da inşa edebilir. (13) Ayrıca katılımcıların gönüllü çalışma programlarını kendi ihtiyaçlarına ve yaşam koşullarına uyarlamalarına da imkân verir. (14) Twitter, Facebook ve Orkut gibi sosyal ağ siteleri insanların bilgi paylaşıp örgütlenmesine yardım ediyor. 2010 yılında Rusya’da orman yangını riskinin azaltılmasını ve 2011’de Arap Devletleri’nde politik gösteriler için insanların mobilize olmasını buna örnek olarak gösterebiliriz. Bu sosyal medya platformları, gönüllüler ve organizasyonlar tarafından üye kaydetme, kolektif eylemleri örgütleme, bilinç yaratma, kaynak bulma ve karar mercileri ile iletişim kurma gibi amaçlar için de kullanılıyor. (18) Ama diğer yandan, adlandırıldığı biçimiyle “kliktivizm”in, “klikçiler” olarak bilinen aktivistleri daha anlamlı gönüllü faaliyetlere ve savunuculuk hareketlerine katılmaktan alıkoyma riski de var. Sosyal medyanın bir yandan sosyal sorunlara dair bilinç yaratırken, etkili bir sosyal değişim yaratma arzusu esinlemediği yönünde eleştiriler var. (19) Sonuç olarak insanlar “uzaktan yardımseverlik” yapabilirler, ama bir dava için gerçek bir fedakârlıkta bulunmak istemeyebilirler. (20) Mikro-gönüllülük her zaman radikal bir sosyal değişime yol açmasa da bilgi sağlayarak ve tutumları değiştirerek yarar sağlar. Facebook’taki “Say NO to Violence against Women” (Kadına Şiddete HAYIR Deyin) sayfası, binlerce kişiyi kadın haklarıyla ilgili önemli eylemler ve kanunlar hakkında bilgilendiriyor. İnternet, gönüllülerin ilgilendikleri konular ile çeşitli organizasyonların ihtiyaçlarını eşleştirerek de gönüllülüğü kolaylaştırıyor. Gönüllü-eşleştirme siteleri gönüllülerin yer bulma imkânlarını çoğaltırken, aynı zamanda gönüllülüğe yer veren organizasyonların gönüllülere 21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK daha kolay ulaşmasını sağlıyor. Üye kaydetme zamanı kısalıyor, maliyet azalıyor. Pek çok seviyede, yeni enformasyon ve iletişim teknolojileri, katılımcılar arasında bilgi ağı tarzında, yatay ve katılımcı bir bilgi akışını gündeme soktu, böylece gönüllü katılımın önünde yenilikçi fırsatların kapısını açtı. Teknoloji temelli gönüllülük, teknolojiyi benimsemeye ve kullanmaya eğilimli olan genç insanlara bilhassa uyabilir. Yüz yüze gönüllülüğe karşı çevrimiçi gönüllülüğün görece faydalarına ve güçlüklerine dair daha iyi bir kavrayış için konunun araştırılmasına gerçekten ihtiyaç var. ULUSLARARASI GÖNÜLLÜLÜK Uluslararası gönüllülük; yurt dışında çalışan gönüllülerin kalkınmaya örgütlü bir şekilde iştirak etmesidir. Hükümet organları ya da STK’lar aracılığı ile hem uzun hem kısa dönemli iştiraki içerir. Özellikle son on yıl içinde ülke dışından gönüllü olanların sayısının arttığı ve katılım biçimlerinin değiştiği görülüyor. (21) Uluslararası gönüllülük 1960’larda, gelişmekte olan çeşitli ülkelerde kalkınma yardım programlarının öne çıkan bir özelliği oldu. Uluslararası gönüllüleri koordine eden organizasyonların en büyüklerinden bazıları bu dönemde kuruldu; Avustralyalı Uluslararası Gönüllüler, Japonya Denizaşırı Ülkelerle İşbirliği Gönüllüleri, Kanada Üniversitesi Hizmet Kuruluşu, Barış Gönüllüleri, Volontari nel Mondo - FOCSIV ve Birleşmiş Milletler Gönüllüleri bunlar arasındadır. Gelişmekte olan ülkelerden her zaman gönüllüleri bulunan UNV haricinde, bu programlar alışıldığı üzere gönüllüleri Kuzey’den Güney’e (gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere) göndermeye odaklandılar. Pek çok uluslararası gönüllülük hizmetinin, faaliyetlerine ulusal gönüllülük şemalarını da eklemesi yeni bir gelişme. Bu kuruluşların amacı, sürdürülebilir yerel potansiyeller oluştururken ve kalkınmaya katkıda bulunurken, yerel dile ve kültürel meselelere aşina olan insanları çekip onların da bilgisinden faydalanabilmek. (22) Bu durum, bazen becerilere ek olarak (doğrudan ya da harici organizasyonların bağlantıları KUTU 3.3: Açık kaynak çevrimiçi gönüllülüğü İnsanlar kendileri için önem taşıyan davalara katkı sağlamak için sosyal medyayı giderek daha çok kullanıyor. 15 Ekim’de kutlanan Yıllık Blog Hareket Günü’nde yüzlerce blog yazarı, kamu yararını ilgilendiren konularda fikir paylaşımında bulunmak için çevrimiçi olarak buluşuyor. 2010 yılında mesajlar daha çok su kriziyle ilgiliydi. Blog yazarları, suyla ilgili sohbetten cinsiyetler arasındaki eşitsizliğe dek uzanan geniş bir yelpazede, toplum üzerinde ciddi bir etkisi olan su sorunu üzerinde kapsamlı şekilde durdular. Amaç, süregiden tartışmaları devam ettirip olumlu bir eylem esinleyebilmekti. (15) Organizasyonun 2010 yılındaki direktörü Robin Beck şöyle diyor: “Olası en iyi sonuç, bu tartışmaların hiç yapılmadıkları yerlere yayılması olacaktı.” (16) Gönüllüler, farklı disiplinlerden profesyonelleri içeren “açık kaynak hareketine” de çevrimiçi olarak katılıyorlar. Örneğin biyologlar genom veritabanlarına ve genetik dizilime katkıda bulunmak için açık kaynak araçlarını kullanıyorlar. Açık kaynak haberciliğin biçimleri olan bloglar ve çevrimiçi mesaj panoları, aynen açık kaynak yayımcılığı gibi, bilginin yaratılıp yayılmasına ciddi şekilde katkıda bulunuyor. Örneğin, Gutenberg Projesi 6.000’den fazla kitabı dijital ortama aktarmıştır; Shakespeare’den Stendhal’a pek çok klasik eser yüzlerce gönüllü tarafından sayfa sayfa dizilmiştir. Distributed Proofreading adlı bağlantılı bir proje de Gutenberg metinlerinin doğru şekilde aktarıldığından emin olmak için sayısız gönüllü düzeltmeni harekete geçirmiştir. (17) Kaynaklar: Goetz (2003); Roque (2009); Knight (tarih belirtilmemiş); Blog Action Day Blog (2010). KUTU 3.4: Kraft Foods’un Mikro-Gönüllülük Programı Kraft Foods, zamana ve yere bakmaksızın insanların gönüllü olabilmesini sağlayan çevrimiçi bir ortam olan Sparked ile işbirliği içinde, pilot bir mikro-gönüllülük programı başlattı. Programa 38 ülkede 50’den fazla çalışan katıldı; sağlık, beslenme ve çocuklarla ilgili konularda çalışan 48 STK’ya yardım ettiler. Kullanılan asıl beceriler pazarlama, satış ve sosyal medyaydı. Gönüllü olanların yüzde 67’si bu işi programlarına dâhil etmenin oldukça kolay olduğunu fark etti; yüzde 92’si de mikro-gönüllülüğün tüm çalışanlara sunulması gereken bir fırsat olduğunu belirtti. Gönüllülerden biri şöyle dedi: “Şu anda başka türlü bir gönüllü faaliyet yürütecek zamanım yok, böylece en azından bir biçimde katkıda bulunabiliyorum.” Kraft Foods gönüllülerinden biri, uluslararası bir STK’nın finansman ve fon başvurularını (İngilizceden İspanyolcaya) çevirdi, böylece başvurabileceklerin sayısının artmasına imkân sağladı. Başka biri sosyal medya, işbirliği ve içerik yönetimi becerilerini kullanarak bir STK’ya çalışmasıyla ilgili bilinç yaratmak için Facebook profillerini nasıl kullanabileceğini anlattı. Teknoloji tüm dünyada, gönüllülerin bulundukları yerden en etkili şekilde katkıda bulunabilmelerine ve çabaların doğru şekilde birleşerek büyük bir etki yaratmasına olanak sağlıyor. Kaynaklar: Allen, Galiano & Hayes (2011); Sparked (2010, Kasım 4). 29 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Uluslararası gönüllülük biçimleri giderek çeşitleniyor aracılığıyla) somut bağışlar yapan ya da kaynak sağlayan uluslararası gönüllülerin çabalarını anlamlı bir şekilde tamamlar. (23) İngiltere’de VSO, İrlanda’da Progressio ve Noveç’te Fredskorpset gibi ülke dışına gönüllü gönderen bir dizi ajans, son zamanlarda Güney’den Güney’e (gelişmekte olan ülkelerden gelişmekte olan ülkelere) ve Güney’den Kuzey’e (gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere) gönüllü gönderilmesini desteklemeye başladı. Bu durum gelişmekte olan ülkelerin halklarının, ülke dışında gönüllü olma ve ulusal kapasitelerini güçlendirme imkânlarını arttırıyor. (24) Güney’den Güney’e boyutu, gelişmekte olan ülkelerde de güçleniyor. Afrika’da, Afrika Birliği ve ECOWAS, genç Afrikalıların bir yandan bölgedeki barışına ve kalkınmasına katkıda bulunurken, bir yandan da gönüllülükle tecrübe kazanmasını amaçlayan bölgesel gençlik gönüllülük ajanslarıdır. Latin Amerika’da White Helmets girişimi, Latin Amerika gönüllülerinin bölgedeki acil durum programlarında yaygın ve yoğun bir biçimde yer alması için uğraşıyor. Brezilya, Brezilyalı gönüllüleri Orta Amerika’ya göndermek için UNV ile işbirliği yapıyor. Program Haiti’yi de kapsayacak şekilde genişletiliyor ve aynısının Mozambik’te de yapılması planlar dâhilinde. Asya’da Kore Uluslararası İşbirliği Ajansı (KOICA), Çin’in Afrika Programı’na Hizmet Veren Genç Gönüllüler (Young Volunteers KUTU 3.5 Butan’dan Taylandlı Dostlar “Taylandlı Dostlar - FFT” diye de bilinen Tay Gönüllüleri Programı, genç Tay gönüllülerini, gelişmekte olan ülkelerdeki Tay Teknik İşbirliği Programları’nı desteklemeleri için alan çalışması yapmaya gönderiyor. Tayland ile Butan arasındaki bir işbirliği anlaşması aracılığıyla Tay Gönüllüleri Butan’da kamu sektörüne ve özel sektöre tarım, halk sağlığı, turizm ve mesleki çalışma alanlarında teknik destek veriyorlar. 23 yaşındaki Bandit Bitbamrund ziraat mühendisi ve iki yıllık bir gönüllü programına dâhil oldu. Bandit, Tarım ve Kooperatifler Bakanlığı, Tarım Makineleri Merkezi’nde tarım makinelerinin geliştirilmesi üzerinde araştırma yapıyor ve Butan Kraliyet Üniversitesi’nde ziraat sertifikası programında tarım makineleri üzerine ders veriyor. Kaynaklar: Phatarathiyanon, Tomon, Yosthasan, Ito, Lee & Ratcliffe (2008); Babdit Bitbamrund, Kişisel Görüşme (2011, 20 Temmuz); Royal Civil Service Commission (2005). 30 Serving Africa Programme of China) ve Singapur Uluslararası Vakfı (SIF) tarafından hazırlanan programlar var. SIF’nin amacı geçim yolları geliştirmek; ortak fikirler, beceriler ve tecrübeler aracılığıyla dünya toplulukları ile Singapurlular arasında daha büyük bir anlayış yaratmaktır. (25) Tayland Gönüllüleri Programı (TICA) 2004’ten beri kendi ulusundan insanları teknik işbirliği programlarını desteklemek için komşu ülkelere gönderiyor. Program, sürdürülebilir insani kaynak gelişimine katkıda bulunmaya ek olarak, Asya’daki ve diğer yerlerdeki gelişmekte olan ülkeler ile Tayland arasında halk düzeyinde dostluklar inşa edip insan ilişkilerini ilerletmeyi amaçlıyor. (26) Uluslararası gönüllülük biçimleri giderek çeşitleniyor. Eğilim, ortalama altı ay ya da daha kısa süreyi içeren kısa dönemli yerleştirmeler yönünde. Yerleştirmeler ayrıca gönüllüye göre bireysel olarak uyarlanıyor. (27) Uluslararası gönüllülük bugüne dek resmi bir gönüllülük programı ile uzun dönemli katılımı gerektirdiğinden, kısa dönemli uluslararası gönüllülüğün daha yeni biçimleri, katkıda bulunma arzusuyla seyahat merakını birleştiriyor. (28) Bu eğilimi küreselleşme, daha ucuz ve uygun seyahat imkânları, artan göç, küreselleşen medya, çok kültürlü kimlikler, daha esnek çalışma ve eğitim uygulamaları yönlendiriyor. (29) Uluslararası gönüllülük, küresel eğitim ve beceri gelişimi için bir güç olarak üniversitelerde ve kurumlarda giderek daha çok teşvik ediliyor. Gönüllülük aynı zamanda vatanlarından ayrı yaşayan insanlar arasında da artıyor ve diasporanın anavatanlarındaki insanlara yardım etme arzusunda ifade buluyor. (30) Diaspora gönüllülerinin kurumlar tarafından işe alınması giderek artıyor. (31) Artan bir diğer eğilim de, 3.6 numaralı kutuda gösterildiği üzere, emekli profesyoneller gibi “kıdemli gönüllüleri” kısa dönemli görevlerle buluşturan programlar. Kısa dönemli uluslararası gönüllülüğün, gönüllülerin kendileri için mi yoksa gittikleri ülkeler açısından mı daha yararlı bir tecrübe olduğu, üzerinde düşünülmesi gereken bir sorudur. (32) Çalışmaların büyük kısmı, bunun programa bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Gerçekte 21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK uluslararası gönüllülük hem gönüllü olan kişinin, hem de gönüllü olduğu topluluğun fayda sağladığı çift şeritli bir yola benzer. Uluslararası gönüllüler sık sık yerel ya da ulusal gönüllülük ya da istihdam ile normalde kazanmaları güç olacak beceriler kazandıklarını belirtiyorlar. (33) Dönen gönüllüler sık sık yurt dışındaki tecrübelerinin yaşamlarında “dönüştürücü” bir rol oynadığını ya da “dönüm noktası” teşkil ettiğini, hem yurt içinde, hem yurt dışında hizmete artan bir bağlılık gösterdiklerini söylüyorlar. (34) Gönüllüleri ağırlayan ülkeler açısından, farklı uzunluktaki programlar belli tipteki hizmet faaliyetlerine uygun olabilir. Kısa dönemli gönüllüler çocuklara, yetişkinlere veya fiziksel olarak problemi olan kişilere yardım ederek rutin sosyal hizmetlerin dışına çıkabilir, taze bir hava soluyabilirler. (35) Kısa dönemli uluslararası gönüllü uzmanlar yanlarında ciddi bir teknik deneyim getirir. Öte yandan, yinelenen görevler daha etkili görünmektedir. Bireysel uzmanlık görevleri, uzun dönemli projelerin parçası olarak, tek başına olduklarından daha da etkilidir. (36) Kısa dönemli gönüllü turizminin (volun-tourism) uluslararası kalkınmaya katkısıyla ilgili süregiden pek çok tartışma var. 2008 yılında Batı Avrupa’da gönüllü turizm pazarı, en popüler yerler Afrika, Asya ve Latin Amerika olmak üzere beş yıl içinde yüzde 5 ila 10 arasında büyüme göstermiş durumdaydı. İmkânlar bir ya da iki günlükten bir ay ya da daha uzun süreli olanlara kadar değişiyor. Fakat en çok tecrübe edilenler bir ila iki hafta olanlar. En çok öğrenciler ile mesleğine bir süre ara veren insanlar tarafından tercih ediliyor. En popüler projeler eğitim ve öğretim, inşaat ve çocuklarla çalışma gibi alanları içeriyor. Gönüllü turizmi ev sahibi kuruluşlara ve projelere sosyal yardım aracı sağlıyor. Topluluklar açısından insan kaynakları ve finansal kaynaklar, yerel istihdam ve gelişkin imkânlar sağlıyor. Gönüllüler yurtlarına döndüklerinde genelde iletişimi sürdürüyor, hatta o toplulukların yararına kaynak yaratıyorlar. Fakat gönüllü turizmi de eleştirilere hedef oluyor. Seyahatin uzunluğu azaldıkça, gönüllü yerleştirmeleri yerel KUTU 3.6: JICA Kıdemli Gönüllüleri Masayoshi Maruko uzun süre bir oto-teyp dükkânı işletmişti. 60 yaşını devirince Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) Kıdemli Gönüllü Programı’na başvurmaya karar verdi. Zambiya’daki bir meslek lisesinde elektrik mühendisliği dersi vermekle görevlendirildi. Daha önce hiç öğretmenlik yapmamış olmasına rağmen en azından bir şeyden emindi: Bu iş ancak iş üzerinde öğretilebilirdi. Bu şiarla düşünüp nelere ihtiyaç olduğunu fark ettiğinde, öğretmenlik görevlerinin ötesinde bir çabayla işe sarıldı. Zambiya’da elektrik güç kaynağı sabit ve istikrarlı değildi, güneş enerjisi jeneratörlerine talep vardı. Bay Maruko derslerde televizyon ve radyoların nasıl tamir edileceğini öğretmenin yanı sıra, Solar Bike adında bir motosiklet ile Solar King isminde ödül kazanan bir solar lamba da dâhil olmak üzere yeni ürünler geliştirdi. Bay Maruko, Zambiya’daki faaliyetleri sayesinde bir JICA Kıdemli Gönüllüsü için yüksek düzeydeki bilgi ve beceriden daha önemli şeyler olduğunu keşfettiğini söylüyor: “Başkalarının mutluluğu için bir şey yapmak istediğinde, ilk kez, bilgin ve hâkim olduğun teknikler gerçekten hayata iniyor.” Kıdemli Gönüllü Programı 2009 yılında tarım, ormancılık, balıkçılık, enerji, sağlık ve tıbbi bakım, insan kaynakları, eğitim, kültür ve spor alanlarında deneyimlerinden faydalanılmak üzere 40 ila 69 yaş arasındaki 445 kişiye, gelişmekte olan ülkelerde işbirliği faaliyetlerine katılma imkânı sağladı. Programın 1990 yılında başlamasından beri, toplam olarak 4462 kişi 64 ülkeye gönderildi. Kaynak: Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (Japan International Cooperation Agency), (JICA) (2011). topluluğun ihtiyaçlarından ziyade gönüllünün durumuna göre yapılıyor. Katılan gönüllüler gerekli vasıflardan, tecrübe ve eğitimden yoksun oluyor. Buna bağlı olarak daha basit, daha küçük ölçekli ve minimal etkisi olan görevleri üstleniyorlar. Hatta yerel kaynaklara yük bile olabiliyorlar. Bazı uzmanlar gönüllü turizmi endüstrisinin sürdürülebilir kalkınmaya faydası olacak şekilde tekrar düzenlenmesi gerektiğini ileri sürüyorlar. (37) Kısa dönemli uluslararası gönüllü yerleştirmelerinin aksine, uzun dönemli uluslararası gönüllülük üzerinde duran programlar, gönüllü becerilerinin ev sahibi topluluğun ihtiyaçlarıyla örtüşmesine daha çok öncelik veriyor. (38) 31 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Şu unsurlar hayata geçirildiğinde program genelde daha verimli oluyor: Gönüllünün varlığının devamlılığını öngörmek, kültürel hassasiyet de dâhil olmak üzere eğitim ve oryantasyon hizmeti sunmak, topluluk ihtiyaçlarına doğrudan yanıt vermek ve programların tasarımı yoluyla gönüllülerin katkılarını azamiye çıkarmak. (39) Daha önceden bahsettiğimiz diaspora gönüllülüğü, nüfusunun önemli bir kısmı yurt dışında yaşayan ülkelerin kalkınması açısından taşıdığı büyük potansiyel göz önüne alındığında, özel bir dikkati hak ediyor. Örneğin, sadece ABD’de, gelişmekte olan ülkelerden gelmiş, ABD’de yaşayıp çalışan 1,1 milyon sağlık görevlisi var. Bunların 120.000’den fazlası Alt Sahra Afrika’sından geliyor. (40) Diaspora gönüllülüğünün yapısı, diaspora nüfusunun yaşadığı ülkedeki ve anavatanındaki durumuna göre değişiyor. Örneğin Afrika Boynuzu’nda diaspora üyeleri kısa süreler için periyodik olarak ülkelerine dönüyorlar. Amaçları, çatışmadan çıkmış olan yerel topluluklar içinde “kolektif ve sivil bir zihniyet” gelişmesine, ayrıca sivil toplum ağlarının kapasitesinin artmasına yardımcı olmak. Fakat bölgede değişim failleri olarak diaspora gönüllülerinin önemli rolü hakkında çok az şey biliniyor. (41) Vietnam diasporası yoksulluğun azaltılması, çevresel sürdürülebilirlik, tıbbi bakım ve engellilik gibi konulara odaklanıyor. Öte yandan, göç edilen topluma iyi uyum sağlamış olan ve anavatanlarıyla bağları zayıflayan ikinci kuşakla birlikte, Vietnam’da diaspora gönüllülüğünün uzun dönemli yaşama şansı sorgulanıyor. Yurt dışında yaşayan yaklaşık 400.000 Vietnamlı’nın yüksek eğitim aldığı, ancak eğitim vermek ya da danışmanlık yapmak üzere yalnızca 200’ünün her yıl anavatana geri döndüğü tahmin ediliyor. (43) Diaspora gönüllülerini harekete geçirmek için uğraşan girişimler, gönüllülük için diasporanın öneminin giderek arttığının bir işareti. Böyle girişimler Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Uluslararası Göç Örgütü (IOM), İngiliz Uluslararası Kalkınma Departmanı (DFID) ve VSO destekli Diaspora Gönüllülük İttifakı (Diaspora Volunteering Alliance), Kanada Üniver- KUTU 3.7: Etiyopya Diaspora Gönüllüleri Programı 1990 yılından beri her yıl tahmini olarak 20.000 kalifiye profesyonel, bilgi ve becerilerini de yanlarında götürerek Afrika’yı terk ediyor. Etiyopya, HIV/AIDS ve diğer hastalıkların tedavisi için ulusal bir güç oluşturmak amacıyla gönüllü sağlık çalışanlarını kaydeden Etiyopya Diaspora Gönüllüleri Programı (EDVP) aracılığıyla onlara ulaşıyor. Örgüt, Amerikan Uluslararası Sağlık İttifakı (AIHA) ve Diasporadaki Etiyopyalı Profesyoneller Ağı (Network of Ethiopian Professionals in the Diaspora) ile işbirliği içinde çalışıyor. Program 2006 ila 2010 yılları arasında, Etiyopya Federal Sağlık Bakanlığı da dâhil olmak üzere 30’un üzerinde yere, 45 adet gönüllü yerleştirdi; bu kişiler bulundukları yerde ülkenin sağlık profesyonelleri için ağrı tedavi rehberleri hazırlamaktan bakanlık için çevrimiçi bir platform oluşturulmasına dek çok çeşitli işler yaptılar. Aynı zamanda yabancı üniversitelere ulaştılar, ülkenin tıp fakülteleri için gelişkin bir müfredat hazırladılar ve ülkedeki anti-retroviral tedavisi programını incelediler. (42) Bunlara ek olarak gönüllüler, yeni bakım sistemleri geliştirdiler, eğitim ve öğretim materyallerini iyileştirdiler, dışarıdan alınan model ve tekniklerin Etiyopya sistemine uyumlanmasına yardımcı oldular, sağlık çalışanlarını eğittiler, hastalığı önleme ve toplum sağlığı faaliyetlerini geliştirdiler, temel araştırmaları güçlendirdiler. Gönüllülerin çeşitli ihtiyaç ve beklentileri var. Öte yandan gönüllü olma motivasyonları; Etiyopya’daki HIV/AIDS’li insanlara yardım etme arzusu, Etiyopya’ya karşı hissettikleri bir sorumluluk ve Etiyopya ile duydukları gururdur. Kaynaklar: Giorgis & Terrazas (2011a); Uluslararası Göç Örgütü (International Organization for Migration) (IOM) (2007); Diasporadaki Etiyopya Profesyonelleri Ağı (Network of Ethiopian Professionals in the Diaspora) (NEPID) (tarih belirtilmemiş). 32 21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK sitesi Denizaşırı Ülkelerde Hizmet (CUSO), VSO Diaspora Gönüllülük Programı (VSO Diaspora Volunteering Programme) ve USAID Diaspora Ağları İttifakı (DNA) gibi temsilciliklerden geliyor. (44) Bu tarz bir gönüllülüğün değeri, böyle bir desteğe ihtiyacı olan ülkelerin kalkınmasına ve barış süreçlerine uzmanlaşmış ve özelleşmiş bir bilgiyi getirmesinden kaynaklanıyor. Bununla birlikte, coğrafi olarak ayrı düşmüş ama kültürel olarak bağları korunan insanların sosyal sermayelerinin sürece katılması da aynı derecede önem taşıyor. Toplumları bir arada tutan harcın iyi bir örneğidir bu. Uluslararası gönüllülük bizi kalkınma yardımının ne olduğu üzerinde tekrar durmaya teşvik eder. Kalkınma yardımı sadece teknik becerilerin aktarılması değildir, aynı zamanda ilişki kurma, küresel işbirliği ve dayanışma değerleriyle ilgilidir. “Kalkınma yardımı, kalkınma uzman ve kuruluşlarının profesyonelleşmiş dünyası ile gelişim fikir ve pratikleriyle meşgul olan ‘uzmanlaşmamış halk’ arasındaki uçuruma köprü olabilir.” (45) GÖNÜLLÜLÜK VE ÖZEL SEKTÖR Amerikalı iktisatçı Milton Friedman bir keresinde “İş dünyasının işi iş’tir,” demişti mizahi bir dille. Ama bu nosyonun bugün pek az yandaşı var. Özel sektör şirketleri giderek tüketicilerin, yatırımcıların ve çalışanların, şirketlerin sosyal olarak sorumlu davranıp davranmadığını bilmek istediği “ahlaki bir pazarda” faaliyet gösteriyor. Tüketicilerin ve yatırımcıların gözünde iyi tüzel yurttaşlar olduğunu bildikleri şirketlerin daha olumlu bir imajı var. (46) Keza, çalışanlar topluma katkı sağlıyor olmakla motive oluyorlar. (47) Kurumsal sosyal sorumluluk (CSR) “bir toplumun belli bir zamanda sahip olduğu ekonomik, yasal, etik ve ihtiyari beklentilerin organizasyonu” olarak tanımlanıyor. (48) Bunun anlamı, özel şirketlerin yatırımcılara adil ve dürüst bir kazanç sağlama yükümlülüğüne ek olarak ahlaki, etik ve hayırseverlikle ilgili sorumluluklara da sahip olması. Başka bir tanımda, kurumsal sosyal sorumluluğun, “yerel topluluğun ve daha geniş anlamda toplumun olduğu gibi, işgücünün ve onların ailelerinin de yaşam kalitesini “iyileştirmek”le ilgili olduğu belirtiliyor. (49) Bu tanım gönüllülük değerleriyle, ayrıca gönüllülüğün topluluğun ve insanların refahı arasında öngördüğü ilişkiyle örtüşüyor. Gelişmekte olan ülkelerde yapılan araştırmalar, kurumsal sosyal sorumluluğun gelişmiş ülkelerde olduğu kadar kurumsallaşmamış olsa da, genelde inanıldığından daha yaygın olduğuna işaret ediyor. Asya’da ülkeler, kurumsal sosyal sorumluluk davranış modelleri bağlamında, kuruluşlar, gönüllülük, ortaklıklar vb. unsurlara göre büyük bir çeşitlilik gösteriyor. Afrika’da kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları daha çok yasal ve etik sorumluluklardan ziyade ekonomik sorumluluklara ve hayırseverlik faaliyetlerine dayanıyor. (50) Latin Amerika’da kurumsal sosyal sorumluluk sosyoekonomik, siyasi ve çevresel sorunlara karşı olumlu bir değişim umudu olarak görülüyor. Resmi kurumsal sosyal sorumluluk daha ziyade büyük, üst düzey ulusal ve çok uluslu şirketlerle, özellikle tanınmış uluslararası markalarla veya küresel bir statüye talip olanlarla bağlantılı olarak ortaya çıkıyor. (51) Kurumsal sosyal sorumluluktaki temel bir güç, 2000 yılında kabul edilen, özel sektörde insan ve işçi haklarını, çevresel ve rüşvet karşıtı prensipleri teşvik eden BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’dir. Amacı, Binyıl Kalkınma Hedefleri de dâhil olmak üzere daha geniş BM amaçlarıyla buluşacak şekilde faaliyetleri kaynaştırmak ve müşterek katılıma yönelik bir platformu desteklemektir. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi içinde yer alan şirketlerin sayısı 2000 yılında 47 iken, 2011 yılında 135 ülkede 8700 şirketin üzerine çıktı. Üye şirketler, başka pek çok şeyin yanı sıra Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne katkıda bulunmak için gönüllüleri mobilize etmeye de teşvik ediliyor. (52) Özel sektör şirketleri giderek “ahlaki bir pazarda” faaliyet gösteriyor Çalışan gönüllülüğü kurumsal sosyal sorumluluğun giderek artan bir tezahürüdür. Değişik adlar altında “işveren destekli gönüllülük” ya da “kurumsal gönüllülük” olarak da adlandırılır ve sıklıkla iş dünyasının topluluğa bağlılık stratejilerinin parçası olarak ortaya çıkar. Çalışanlara 33 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 KUTU 3.8: İş yaşamında değerlere ve ilkelere duyulan ihtiyaç “Tüm kültürleri ve insanları birbirine bağlayacak prensip ve değerlere ulaşmamızı sağlayacak ve onlara fiili olarak anlam verecek işletmelere ihtiyacımız var.” Kaynak: Ban Ki-moon (2008). sağladığı yararlar arasında morali yükseltmesi, iş tatminini, şirkete dair gurur hissini ve olumlu duyguları arttırması sayılabilir. Şirkete sağladığı yararlar arasında ise şirketin imajını ve şöhretini olumlu etkilemesi, topluluk içindeki kurumsal görünürlüğü ve satışları arttırması sayılabilir. Yerel örgütlenmelere finansal ve diğer türdeki yardımlarla genel refahın artmasına, topluluğun içindeki gönüllülük düzeyinin yükselmesine yol açarak topluluğa da fayda sağlar. (53) Kurumsal sosyal sorumluluğa biçilen değerde sık sık gözden kaçırılan ve bizim bu rapordaki temel mesajımızı güçlendiren şey ise çalışan gönüllülüğünün, yurttaşlara sahip çıktıkları ve toplumun dokusunu güçlendiren değerlerle uyum içindeki faaliyetlere katılım fırsatı verdiğinin kabul edilmesidir. Genelde kurumsal sosyal sorumlulukla birlikte, gelişmekte olan ülkelerde çalışan gönüllülüğünün niteliği genel koşullara bağlı olarak önemli KUTU 3.9: Çalışan gönüllülüğü ve Binyıl Kalkınma Hedefleri SUEZ, 7. Binyıl Kalkınma Hedefi’ne, yani Çevresel Sürdürülebilirlik hedefine katkı sağlayan Fransız kökenli endüstriyel bir hizmet sağlayıcı şirkettir. Bu şirket UNV ile yaptığı bir ortaklık aracılığıyla çalışanlarına ana faaliyet konusunda gönüllü olma fırsatı sunar. SUEZ çalışanları, dünya üzerinde oldukça mağdur durumdaki nüfusun yaşam koşullarını iyileştirmek için Energy Assistance ve Aquassistance adlı iki gönüllü oluşum kurdu. Aquassistance gönüllüleri Arnavutluk, Nijerya, Senegal ve Gine Bissau’da atık yönetimi değerlendirmeleri gerçekleştirdi. Teknik destek, toplum tabanlı gönüllü bir atık yönetimi projesine kadar genişletildi. Energy Assistance gönüllüleri Honduras’ta enerji dağıtım ağlarına tavsiyelerde bulundular, Galapagos Adaları’nda kirlilik yaratan kaynakları değerlendirdiler, enerji üretiminde değişimler önerdiler ve Doğu Timor’da bir elektrik santralinin denetimini gerçekleştirdiler. Kaynak: UNGC. (tarih belirtilmemiş). 34 değişimler gösteriyor. Yeni İşletme Akademisi (New Academy of Business)’nin gelişmekte olan yedi ülkede (Brezilya, Gana, Hindistan, Lübnan, Nijerya, Filipinler ve Güney Afrika) uyguladığı bir proje, geleneksel kurumsal hayırseverlik biçimlerinin ve sosyal yatırım girişimlerinin yaygın uygulamalar olduğunu ortaya çıkardı. Öte yandan, uzun dönemli çalışan gönüllülüğü programları ne yaygın uygulamalar olarak görülüyor ne de kurumsal olarak destekleniyor. (59) Küresel Olarak Gönüllü Olan Küresel Şirketler (Global Companies Volunteering Globally) (60) adlı bir çalışma, gönüllülüğün nasıl anlaşıldığını ve uygulandığını belirleyen bölgesel ve kültürel faktörlere bağlı olarak dünya çapındaki çalışan gönüllülüğüyle ilgili çeşitli yaklaşımları tanımlamıştır. Şirketlerin çalışan gönüllülüğünü destekleme yolları, onları tek tek ya da küçük ekipler halinde gönüllü olmaya teşvik etmekten, genelde STK ortaklığıyla yapılan programların parçası olmaya teşvik etmeye dek geniş bir çeşitlilik gösteriyor. Gönüllü çalışanlar başka ülkelere de gönderilmekle birlikte, aktiviteler bazen şirketlerin faaliyet gösterdiği topluluklar içinde gerçekleştiriliyor. Aktiviteler hizmet günlerini, haftalarını ya da aylarını içeren, dünya çapında seferberlikleri gerektirebiliyor. Bunlar bir kerelik projeler olabildiği gibi çevrimiçi gönüllülük biçimini de alabiliyor. (61) Hâlâ oldukça yeni olmakla birlikte hızla gelişen bu kavram, çalışan gönüllülüğü programlarının şirketlerin altyapı ve işletme planlarına resmi olarak entegrasyonudur. (62) Büyük (250 ve üzerinde personele sahip bulunan) şirketlerin çalışanlarının işveren-destekli bir projeye sahip olma ihtimali (yüzde 47), orta ölçekli bir (yüzde 20) (63) şirketin ya da küçük bir girişimin (yüzde 14) (64), çalışanlarına göre çok daha yüksektir. Büyük şirketlerin çalışanlarının, işverenlerinin gönüllülüğü desteklediğini onaylama ihtimalleri de küçük şirketlerde çalışanlara oranla daha fazladır. Aslına bakılırsa Fortune 500 şirketlerinin yüzde 90’ından fazlası resmi bir çalışan gönüllülüğü ve bağış programının olduğunu bildiriyor. Gönüllü saatlerinin kaydını tutan veya çalışan gönüllülüğünün sonuçlarını değerlendiren 21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK şirket sayısı az olduğu için, küresel seviyede, çalışan gönüllülüğü programlarının yaygınlığını tahmin etmek zordur. (65) Küçük ve orta ölçekli işletmelerde resmi gönüllülük programlarının eksikliği, kurumsal topluluk iştirakinin yok olduğu anlamına gelmez. Birleşik Krallık’ta küçük işletme sahiplerinin topluma ve çevreye karşı sorumluluğunu inceleyen bir araştırma, yüksek seviyede topluluk iştirakinin varlığını saptamıştır: “Temel olarak, küçük işletmeler büyük işletmelerden daha farklı bir bakışa sahipler. Büyük işletmeler muhtemelen topluluktan ne elde edebileceklerine bakarken; küçük işletmeler kendilerini topluluğun parçası olarak görüyorlar ve bunu bütünüyle iş stratejisi tabirleriyle düşünmüyorlar.” (66) Çalışan gönüllülüğünün mesai saatleri içinde gerçekleştiği yönünde genel bir algı vardır. Öte yandan uygulamalar büyük oranda farklılık gösteriyor. Bazı şirketler gönüllülük fırsatlarıyla ilgili bilgi sağlıyor, fakat; çalışanlarından faaliyetleri iş dışında gerçekleştirmesini bekliyor. Gönüllü çalışmaya ayıracak zaman kalması için daha esnek çalışma saatleri sunanlar olduğu gibi, ücretli ya da ücretsiz izin verenler de oluyor. (67) Genelde büyük şirketler olmak üzere bazıları, yeni beceri ve motivasyonlarla dönecekleri beklentisiyle çalışanlarının uzun süreli gönüllü olmasına izin veriyor. (68) Örneğin Pfizer Dünya Sağlık Dostları (Pfizer Global Health Fellows) tıbbi ve ticari uzmanlığa sahip gönüllü çalışanlarına, sağlıkla ilgili uluslararası gelişim programlarında üç ila altı aylık ekip görevlerinde yer alma imkânı sunuyor. Bu imkân çerçevesinde 2003’den beri 270 kadar çalışan 40’dan fazla ülkede gönüllü oldu. (69) İşveren destekli gönüllü programlarının en yaygın tarzları “yumuşak” destek biçimleri içeriyor. Çalışma programının gönüllülüğe imkân tanıyacak şekilde ayarlanması, şirket kaynak ve olanaklarından faydalanma imkânının sunulması, çalışanlara mevcut gönüllülük imkânlarıyla ilgili bilgi aktarılması ve çalışanların gönüllü katılımlarının resmen kayıt altına alınması bunlar arasında sayılabilir. (70) Suudi Arabistan Ulusal Ticaret Bankası (National Commercial Bank KUTU 3.10: Kurumsal gönüllülük Telekomünikasyon şirketi Telefónica’nın tasarladığı Proniño programının amacı, 5 milyondan fazla çocuk işçinin bulunduğu Latin Amerika’da çocuk emeği kullanımının ortadan kaldırılmasına katkı sağlamaktır. Proniño, çalışan çocuk ve ergenlerin okula gönderilmesi, Telefónica teknolojisi ile yönetim sistemlerinin kullanılması sayesinde çocuk eğitiminin niteliğini arttırmayı ve çocukların çalıştırılmasını engellemeyi amaçlıyor. (54) Şirketin faaliyet gösterdiği 13 Latin Amerika ülkesinde uygulamaya konan program, 118 STK’nın, destek veren 674 kuruluşun ve 5.000 adet okul ile kreşin oluşturduğu bir ağ üzerinden çalışıyor. Her yıl 160.000’den fazla çocuk ve ergene ulaşıyor. (55) Proniño Telefónica gönüllüleri tarafından sürdürülüyor; bu gönüllüler okuldan sonra eğitim desteği veriyor, partner STK’ların programa alınan çocukların ailelerini izlemelerine yardım ediyor, eğitimle ilgili aile ve topluluk atölyeleri yürütüyor, öğretmenlere ve sosyal hizmet uzmanlarına destek veriyorlar. (56) Gönüllüler aynı zamanda, internet aracılığıyla Latin Amerika ve İspanya’da kültürel değişim amaçlı ikiz sınıflar oluşturan Telefónica programı, Escuelas Amigas (İkiz Okullar)’ın da belkemiğini oluşturuyor. (57) Web 2.0 araçlarının kullanımına dair teknik destek vererek öğretmenlere yardımcı oluyor ve dersliklerde yapılan çalışmaları izliyorlar. Telefónica gönüllüleri, sınıfların bloglar ve telekonferanslar aracılığıyla eğitim materyalleri üzerinde birlikte çalıştığı beş aylık proje süresi boyunca, öğretmenleri ve öğrencileri motive edip onlara eşlik ediyor. (58) Kaynak: Telefónica (2009); Allen, Galiano & Hayes (2011). of Saudi Arabia) çalışanlarını okullarda kişiler arası beceri dersleri vermeleri için destekliyor ve girişimcilere koçluk yapıyor. Ailelere, emeklilere, müşterilere ve tedarikçilere açık olan şemalar da var. Örneğin Hyundai, STK partneri Kore Gönüllülük Konseyi (Korean Council on Volunteering) ile işbirliği içinde, yerel gönüllülük merkezleri tarafından desteklenen çalışan ailelerine uygun fırsatlar sunuyor ve üniforma da veriyor. (71) Şirketler giderek bağışlarla ya da “dollars for doers” sistemleriyle eşleştirerek işler hale gelen gönüllülüğü hayır amaçlı hibelerle ilişkilendiriyorlar. Şirketler, çalışanlarının gönüllü olarak bağışladığı çalışma saatlerine dayanarak bir davaya ya da organizasyona belli bir miktar katkıda bulunuyorlar. Bu çalışanları gönüllülüklerini 35 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 KUTU 3.11: Sınır tanımayan bankacılar Sınır Tanımayan Bankacılar (BwB), Grameen Vakfı’nın küresel gönüllülük rezervidir. Bu rezerv içinde sadece bankacılık ve finansla sınırlı olmamak üzere çeşitli alanlardan, mikrofinans ve teknoloji çözümlerini desteklemek için iki hafta ile dört aylık süreler arasında katkı sağlamak isteyen, 5700’den fazla aktif ya da emekli hayli kalifiye profesyonel bulunmaktadır. 2007 yılındaki başlangıcından beri, 440’dan fazla gönüllü bu proje kapsamında tahmini 4 milyon ABD doları değerinde 50.000 saat hizmet bağışladı. (72) Yerinde verilen teknik yardım, eğitim, koçluk hizmetleri ve uzaktan danışmanlık projeleriyle BwB gönüllüleri mikrofinans kurumlarının ölçeğini büyütmek, sürdürülebilirliğini ve etkisini arttırmak için çalışıyorlar. 2009 yılında Grameen Vakfı Teknoloji için Mikrofinans Merkezi (Grameen Foundation’s Technology for Microfinance Center), bir açık-kaynak yönetimi enformasyon sistemi olan Mifos’un kavranmasına yardımcı olması için dört deneyimli BwB gönüllüsünü görevlendirdi. Gönüllüler, “bulut bileşimin” (çevrimiçi bilgi dağıtımı), yönetim bilgi sistemlerinin mikrofinans kurumlarına sağladığı değeri nasıl azamiye çıkarılabileceğini ve maliyetleri nasıl düşürebileceğini araştırdılar. 485 saatlik hizmet bağışlayarak bir kalite araştırması yaptılar. Bu araştırma, mikrofinans kurumlarının teknolojik engelleri aşıp verimliliği arttırmalarına yardımcı olacak, kullanıma hazır tam bir çözüm olan Mifos Cloud için iş planına rehberlik etti. (73) BwB gönüllülerinin katkılarına bir diğer örnek olarak, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi için Kurumsal Yönetişim El Kitabı (Corporate Governance Handbook for the Middle East and North Africa Region)’nı hazırlamalarını verebiliriz. BwB gönüllüleri fiili olarak El Kitabı’nı oluşturdular, kitabın materyalini kişiye özel eğitimle ilişkilendirdiler ve Arap Dünyası’nın mikrofinans koşullarına göre uyarladılar. (74) Kaynaklar: Maynard (2010); Grameen Vakfı (Grameen Foundation) (2011). arttırmaya teşvik ediyor. UPS Vakfı, UPS Topluluk İştirak Komiteleri (UPS Community Involvement Committees) tarafından seçilen yerel organizasyonları bağışlarla destekliyor. Bu bağışlar en az 50 saatlik UPS gönüllülük hizmeti sonrasında veriliyor. (75) Çalışan Gönüllülüğü Programları giderek yerel STK’larla uzun dönemli işbirliklerine odaklanıyor. Bu, şirketlerin yerel partnerlerinin bilgisinden faydalanmalarını ve topluluk ihtiyaçlarına çok daha hızlı biçimde yanıt vermelerine yardım ediyor. Topluluk temelli kâr amacı gütmeyen kuruluşların daha etkin faa- 36 liyet gösterebilmesine yardım etmek bugün Çalışan Gönüllülüğü Programları’nın temel hedefleri arasındadır. (76) STK’lar tipik olarak, belli ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı olabilmek için “beceriye bağlı” olarak gönüllü talebinde bulunuyor ve şirketler çalışanlarını gönüllü olarak vermek suretiyle katkıda bulunuyorlar. Beceriye bağlı seçilen gönüllüler STK’ların nakit olarak ödenen masraflarını radikal biçimde azaltabilir. Gönüllü bir eğitim ve idare altyapısı geliştirme çabasıyla yatırılan her bir ABD Doları’nın, dört ABD Doları’ndan daha fazla getirisi olduğu tahmin ediliyor. (77) Kenya’daki Equity Bank STK’larla bağlantı kuran özel sektör kuruluşlarının önde gelen örneklerindendir. Kuruluşun çalışanları, topluluklara finansal okuryazarlık öğretmek; STK’lara girişimciliğin ve finansal yönetimin temelleri konusunda koçluk yapmak için gönüllü oluyor. Bu gönüllü girişimler yoksulluğu azaltmak, risk altındaki gruplara sermaye ve finans sağlamak için tasarlanmış finansal hizmetlerin yerini almıyor, onları tamamlayıcı bir rol oynuyor. Banka için bu girişimler finansal hizmetlerin etkisini ve ulaşım alanını genişletiyor. (78) Bir diğer örneği de Hindistan’ın özel sektördeki en büyük şirketler topluluğundan biri olan Tata Grup teşkil ediyor. Son yıllarda, çalışan gönüllülüğü uygulamalarını geliştirerek ve ortaklıklar oluşturarak yerel, ulusal ve küresel düzeyde bilgiyi ve standartları geliştirme konusuna açık bir ilgi var. Ticaret odalarının pek çoğunun Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR) komiteleri var. Örneğin Vietnam Ticaret ve Sanayi Odası, 2000 yılından beri, çalışan gönüllülüğünü içeren CSR’yi teşvik etmeye odaklanan iki girişim sürdürüyor: Sürdürülebilir Kalkınma İçin İş Dairesi (Business Office for Sustainable Development) ve İş Dünyası Bağlantı Girişimi (Business Link Initiative). (79) HIV/AIDS, Verem ve Sıtma için İş Dünyası Küresel Koalisyonu (Global Business Coalition on HIV/AIDS, Tuberculosis, and Malaria)’nun gönüllülerin etkin topluluk iştirakine dair uzmanlığı, araçları ve bağlantıları var. (80) 21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK KUTU 3.12: İnsanlarla davaları bir araya getirmek Hindistan’da Birleşmiş Milletler Küresel Sözleşmesi için odak noktası olan Tata Topluluk Girişimleri Konseyi (Tata Council for Community Initiatives), insanların hayatında fark yaratmak için insanlarla davaları bir araya getiriyor. İnisiyatif 1994’ten beri Hindistan’da özel bir şirket olan Tata Grup’un çalışanları arasında gönüllülüğü teşvik ediyor. Bunu www.indianngos.com ile işbirliği yaparak; Tata çalışanları ile portalda listelenen gönüllülük fırsatları ve 50.000 STK arasında bağlantı kurarak hayata geçiriyor. Tata Sons’ın başkanı Ratan N. Tata şöyle diyor: “Şirketimizin hizmet verdiği toplulukların refahı için çalışmak, sorumluluk almak, Tata Grup’un temel prensiplerinden biridir.” Tata Topluluk Girişimleri Konseyi ile Tata şirketlerinin ortak çabaları, şirketin topluluk çalışmalarının sürdürülebilir sosyal kalkınmanın inşa edilmesi yönünde odaklanması için daha sistematik bir girişime yol açtı. Hindistan’da temel sosyal haklardan mahrum çocuklara eğitim imkânı sağlayan bir STK olan Pratham, Maharaştra eyaletinin 40 köyünden gelen gençlerin turizm ve eğlence sektöründe eğitim almalarını sağlamak için Taj Hotelleri ile işbirliği yaptı. Pratham hem gençleri harekete geçirdi hem de bu iş için Aurangabad yakınlarında Khaultabad’da son derece modern bir tesis inşa etti; Taj Hotelleri ise müfredat oluşturma, eğitim programları ve eğitim altyapısıyla ilgili bilgisini paylaştı. Söz konusu bölgeden 70’den fazla genç mezuniyetten sonra yüzde 100 iş garantisiyle eğitim gördü. Kaynak: TATA Topluluk Girişimleri Konseyi (TATA Council for Community Initiatives) (2010). Dikkatler büyük oranda özel sektördeki çalışan gönüllülüğüne yönelmiş olmakla birlikte, kamu sektöründe de gönüllülük söz konusudur. Birleşik Krallık’ta kamu çalışanlarının yüzde 45’i işverenlerinin bir gönüllülük şemasına sahip olduğunu söylüyor; hâlbuki özel sektörde bu oran yüzde 30. (81) Kamu sektörü çalışanları, tıpkı şirket çalışanları gibi, genelde acil durumlarla ve sonrasındaki kurtarma ve iyileştirme çabalarıyla ilgili ulusal ve uluslararası gönüllülük girişimlerinde konuşlandırılıyorlar. Guam Afet Hizmeti Gönüllülük İzni Kanunu, hükümet görevlilerinin afetler sırasında Kızıl Haç’a yardım etmek için yılda bir kez 15 günlük ücretli izin almasına müsaade ediyor. (82) SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR Küreselleşme ve dijital çağ, gönüllülüğün yüzünü değiştiriyor. Değişim zorluklar ve meydan okumalar yaratıyor; gönüllülüğün yeni biçimlerinin katkılarına ve değerine dair kritik sorunlar ortaya atıyor. Bazı durumlarda, teknoloji temelli gönüllülük, önemli ve anlamlı gönüllü iştiraklerin yerini alabiliyor. Uluslararası gönüllülük münhasır olabiliyor. Kurumsal gönüllülük ikiyüzlü ve samimiyetsiz olabiliyor. Tam tersine, modern gönüllülük insani gelişime ciddi bir katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Bu nedenle toplumun tüm üyelerinin olası en geniş şekilde katılımını sağlamaya yönelik çabalara ihtiyaç var. Dar gelirli ülkelerin nüfusunun büyük kısmı için yenilikçi teknolojilere ulaşım hâlâ sınırlıdır ve uluslararası gönüllülük nosyonu çok uzaktır. Üstüne üstlük gelişmekte olan ülkelerde ancak bir avuç şirket kaynaklarını çalışan gönüllülüğü şemalarını desteklemeye ayırıyor. Her şeye rağmen, gönüllülüğün değişmekte olan biçimlerinin insanların gönüllü olma fırsatlarını arttıracağı konusunda iyimser olmak için sebepler var. Teknolojinin yayılması, çok daha ücra ve kırsal bölgelerle bile bağlantı kurulmasını sağlıyor. STK’lar ve hükümetler, diaspora gönüllülüğünün olduğu kadar, Güney’den Güney’e uluslararası gönüllülüğün değerini de fark etmeye başlıyorlar ve kaynaklarını bu şemalara ayırıyorlar. Şirketler, gönüllülük içeren kurumsal sosyal sorumluluk girişimlerini destekleyerek “sosyal pazar”a yanıt veriyorlar. Gönüllü iştirak için yeni fırsatlar açılıyor ve bunun sonucunda daha fazla insan katılımcı olup zaten katılanlar da yükümlülüklerini genişletebiliyorlar. Toplumumuzun sosyal dokusu için bunlar harika haberler. Gönüllülüğün değişmekte olan biçimleri insanların gönüllü olma fırsatlarını arttıracak 37 38 4 SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI 4. BÖLÜM Sürdürülebilir geçim koşulları Yoksul, yalnız kimsedir. Senegal deyimi 39 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 GİRİŞ “Yoksul”, aileleri, komşuları, dostları, fikirleri ve yetenekleri; keza gelenek ve özlemleri de olan kişidir. Bu özellikler, yoksulluğu esasen gelir yokluğu olarak tanımlayan kalkınma politikalarında ve programlarında genellikle gözden kaçırılır. Çoğu zaman, dar gelirli kişi kendi potansiyellerini gerçekleştirecek imkândan yoksundur. Bununla birlikte, yalnızca emeklerinden değil, zorluklara karşı koymalarını sağlayan yerel bilgileri, yetenek ve ağlardan oluşan çeşitli değerleri de vardır. (1) Gönüllülüğü destekleyen değerler, 1. Bölüm’de açıklandığı haliyle, bu değerlerin topluluk yararına paylaşılmasını sağlamaya yardım eder. Gelişmekte olan ülkelerde dar gelirlinin hem yardım alan hem de yardım eden kimse olduğuna dair kanıtlar giderek artıyor Gelişmekte olan ülkelerde dar gelirlinin hem yardım alan hem de yardım eden kimse olduğuna dair kanıtlar giderek artıyor. Dar gelirlilerin, resmi örgütlerle ve de gayriresmi karşılıklı yardımlaşma kanallarıyla ortaklık içerisinde, gönüllülük yoluyla birbirlerine yardım edecek kapasiteleri vardır. Botsvana, Malavi, Güney Afrika, Zambiya ve Zimbabve’yi kapsayan bir inceleme, yoksul kökenli kimselerin gönüllülüğünün topluluğun sorunlarla başa çıkma mekanizmalarının nasıl parçası olduklarını ortaya sermektedir. (2) Güney Afrika’daki bir başka inceleme, yoksul olan ve olmayan kişilerin gönüllülüğe eşit ölçüde zaman ayırdıklarını ortaya koymuştur. Yoksul gönüllüler ve kırsal alandan gelen gönüllüler, yoksul olmayan ya da şehir alanlarından gelenlerden daha fazla gönüllülük göstermişlerdir. (3) Aynı inceleme, kendi kendini yöneten, gönüllülük temelli karşılıklı yardımlaşma gruplarına ülkenin her yanında rastlandığını ortaya koymaktadır. Bu toplumsal yapılar bütün topluluk üyelerine açıktır, bunlara herkes erişebilir, dolayısıyla, “kamu yararı özelliği” (4) taşıdıkları söylenebilir. Karşılanmamış ihtiyaçlar ya da çözülmemiş problemler, insanların başkalarından destek aradığı koşulların çatısını oluşturur. Bu tür ihtiyaç ve problemler başka insanlara destek sağlamanın da koşuludur. Yoksul topluluklara verilen hizmet kaynak kıtlığı nedeniyle cılız 40 olduğunda ya da hükümetler kendi yurttaşlarına bunları sağlamakta yetersiz kaldıklarında, yanıt olarak, gönüllülük temelindeki topluluk inisiyatifleri tipik anlamda ortaya çıkar. (5) Yanıt, yurttaşların yararını savunan kolektif bir ses biçimini alıp, hükümetlerin yükümlülüklerini yerine getirmesinde ısrar edebilir. Dayanıksız ekonomik koşullar, sağlık koşullarının kötü olması, sağlık sistemlerine sınırlı erişim ya da hiç erişim olmaması ve genel olarak yoksulluk insanların birbirine yardım etmelerini (6) ve ortak bir ses bulmalarını teşvik eden güçlü saiklerdir. Dar gelirli için, toplumsal ilişkilere yoğun katılım ve gönüllülük temelli kolektif eylem, psikolojik, kültürel ve ekonomik refahın gelişmesi açısından taşıdığı potansiyel dikkate alındığında, tamamen rasyonel bir tutumdur. Bu bölüm, insanlarını, gönüllülük dolayısıyla kendi imkânlarını yoksulluk üzerinde etkide bulunacak şekilde nasıl seferber ettiklerini araştırmaktadır. SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI NEDİR? Dünyada 1,4 milyar kişi aşırı yoksulluk koşullarında yaşıyor. Bunların yaklaşık yüzde 70’i kırsal kesimde. (7) Sürdürülebilir geçim koşulları açısından bakarak, gönüllülüğün onların yaşamına katkısını inceleyeceğiz. “Sürdürülebilir geçim koşulları” terimi, 1987 tarihli Brundtland Komisyonu Raporu’nun (8) ve 1990’daki ilk UNDP İnsani Gelişme Raporu’nun (9) ardından, daha insan-merkezli bir kalkınma yaklaşımına yönelimin ifadesidir. Sürdürülebilir geçim koşulları kavramı, Sussex Üniversitesi Kalkınma İncelemeleri Enstitüsü ve Birleşik Krallık Denizaşırı Ülkeler Kalkınma Enstitüsü gibi araştırma enstitüleri; CARE ve Oxfam gibi STK’lar; DFID ve INDP’yi de kapsayan kalkınma örgütleri tarafından daha da geliştirilmiştir. Yaygın olarak kullanılan tanım, yetenekleri ve hem geçinmek için gereken faaliyetleri hem de maddi ve toplumsal kaynakları içeren değerleri kapsayan bir geçim aracını ifade eder. Bir geçim kaynağının sürdürülebilir olması, gerilim ve şoklarla baş edebilmesi, bunların ardından kendini toparlayabilmesi, hem o anda hem gelecekte, doğal SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI kaynak tabanını zayıflatmadan varlıklarını ve yapabilirliklerini geliştirebilmesi demektir. (10) Geçim koşulları yaklaşımı, 1990’larda, Dünya Bankası ve UNDP de dâhil olmak üzere birçok kalkınma ajansı tarafından benimsenmiştir. Geçim koşullarına dayanan bir yaklaşım, kalkınma için hedefler, kapsam ve önceliklerle ilgili bir düşünme yoludur. Böyle bir yaklaşım, insanların fiziksel, ekonomik, manevi ve toplumsal ihtiyaçlarına destek olmak için yararlandıkları sayısız kaynak, beceri ve faaliyete odaklanır. Son olarak, kalkınmayı insani değerlere bağlı ihtiyaçlar açısından (11) ve başka birinin refahına katkıda bulunma açısından yeniden tanımlar. Geçim koşulları yaklaşımı, gönüllülüğün insanların yaşamıyla, özellikle de dar gelirlilerin yaşamıyla olan ilintisini ifade etmek açısından değerli bir kavramdır. Başka bir kavramın da tamamlayıcısıdır; bu kavram, kalkınmadan yarar sağlayanları “güçlendirdiği” kadar, onların taleplerine büyük bir meşruiyet ve ahlaki güç kazandıran, hak temelli bir kalkınmayaklaşımıdır. (12) Bu referans çerçevesi içinde, bu bölüm gönüllülükle ilişkileri açısından altı tür sermaye varlığı üzerinde durur. (13) Bunlar: n Toplumsal sermaye: Ağları, toplumsal ilişkileri ve dernek üyeliklerini kapsayan, bir işbirliğine ihtiyaç olduğu yerde insanları yönlendiren güven, karşılıklı anlayış ve müşterek değerler gibi olgulara dayanan toplumsal kaynaklar. n Beşeri sermaye: Yetenekler, bilgi, çalışabi lirlik ve sağlıklı olmak. n Doğal sermaye: Toprak, su, ormanlar ve balıkçılık. n Fiziksel sermaye: Yollar, su ve sağlık hizmetleri, sulama, okullar, sağlık kurumları, enerji, araçlar ve ekipman gibi temel altyapı. n Mali sermaye: Tasarruf, kredi, istihdamdan gelen gelir, ticaret ve döviz gelirleri. n Politik sermaye: İlgili kanunlar, politika ve kurumların desteklediği politik süreçlere katılım ve bilinç. GÖNÜLLÜLÜK VE TOPLUMSAL SERMAYE Sürdürülebilir geçim koşulları bağlamında toplumsal sermaye, insanların gündelik yaşamda kurdukları bağlantı ve ilişkiler alanına gönderme yapar. Bu tür bağlantılar, gönüllülüğün belirgin bir tezahürüdür. Hem gayri resmi yerel dernek üyeliklerini kapsar hem de benimsenmiş kural ve normların yönettiği daha resmi grupların üyeliklerini. Toplumsal sermaye kavramı, işbirliğini kolaylaştıran güven, karşılıklılık ve alışveriş ilişkilerini de kapsar ve dar gelirliler arasındaki gayri resmi toplumsal güven ağları için de bir temel oluşturur. (14) İhtiyaçların niteliğine bağlı olarak ağlar, basit bireysel ilişki gruplarını ya da aile, topluluk, köy, etnik ve meslek grupları gibi geleneksel toplumsal yapıları da içerebilir veya faillerin karmaşık bileşimlerini de içerebilir. (15) Amerika Birleşik Devletleri’ndeki komşuluk inisiyatiflerinden (16) gelişmekte olan ülkelerde köy düzeyindeki karşılıklı yardım sistemlerine dek ortak özellikleri, gönüllülüğe atfedilen kilit işlevdir. Bu, insanları topluluk içinde başkalarına yardım etmeye sevk ederek ve bu süreç içinde kendilerine yetebilmelerine yol açarak grubu ya da toplumu bir arada tutan “tutkal”dır. (17) Toplumsal sermayeyi destekleyen şey, gönüllülüğün odağında bulunan “ilişki” kavramıdır. Gönüllülüğün en önemli özelliklerinden biri, grubu ya da toplumu bir arada tutan “tutkal” olmasıdır Bu olguyu tarif edecek zengin bir söz dağarı mevcuttur. Örneğin, Güney Afrika’daki Zulu Halkı için toplum “umuntu ngumuntu ngabantu” deyişinin etrafında, yani “kişi ancak diğer insanlar sayesinde kişi olur,” ifadesiyle inşa edilir. Başka deyişle, kişi bireyselliğini geliştirmek için başkalarına ihtiyaç duyar. İsiZulu dilinde “insanlık” anlamına gelen “ubuntu” terimi, “Beni ben yapan etrafımdakilerdir,” Afrika felsefesini ifade eder. Doğu Afrika’da benzer bir deyim Swahili dilindeki “mtuniwatu” sözcüğüyle ifade edilir; bu söz, “kişi, 41 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 başkaları sayesinde vardır,” anlamına gelmektedir. Topluluğu yücelten bir bakış açısıdır bu ve bütün dünyada örneklerine rastlanır: Örneğin Brezilya’da “mutirão”, Zimbabwe’de “batsiranai”, Filipinlerde “bayanihan”, Endonezya’da “gotong royong”, Kenya’da “harambee”, Sri Lanka’da “shramadama”, Botswana’da “tirelosetshaba”, Arap Emirlikleri’nde “taka’ful”, Ekvator ve Peru’da “minga”, Amerika Birleşik Devletleri’nde “komşuluk ve birlikte ahır inşa etmek”, Sudan’da “naffir”, bir ev inşa etmek ya da hasat yapmak gibi işler için oluşturulan ve sonra da dağıtılan topluluk gruplarına ya da ortak komşuluk pratiğine gönderme yapar. “Naffir”, bütün olarak topluluğa yarar sağlar ve kimi zaman etnik hudutları da aşar. (18) Sağlık ve eğitim, Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin önceliğidir ve her iki alanda da gönüllülük önemli rol oynar Birçok ülkede devlet, kendi kendine yetmekle ilgili geleneksel kültüre dayalı karşılıklı destek sistemini teşvik etmiştir. Örneğin Kenya’da Swahili dilindeki “harambee” kelimesi “haydi birlikte gayret gösterelim” anlamına gelmektedir ve ülkenin ilk cumhurbaşkanı olan Jomo Kenyatta’nın benimsediği ideolojidir. Amaç ulusu harekete geçirmek ve birleştirmek, daha hızlı ulusal büyüme sağlamak için çabaları ve kaynakları bir araya getirmektir. Başka birçok ülkedeki kendi kendine yetmekle ilgili yardım sistemlerinde olduğu gibi, gönüllülük bu anlayışın da temelini oluşturur. Harambee, karşılıklı yardım, çabaların birleştirilmesi ve topluluğun kendi ayakları üzerinde durması yan anlamlarını taşır. Kenya Hükümeti 1963’ten itibaren “harambee”yi kırsal nüfusu yeni bir politik temel ve yerel değerler etrafında örgütlemenin bir yolu olarak ve toplulukları “ortak bir amaca yönelik kolektif çalışmaya” (19) yöneltmek için teşvik etmiştir. Hükümet desteğiyle birlikte, harambee kendi kendine yardım projeleri ile bütün Kenya’da okullar, sağlık merkezleri, dispanserler, anaokulları, köprüler ve kırsal kesime erişim yolları inşa edilmiştir. Devletin desteklediği bir diğer kendi kendine yetme sistemi örneği, Endonezya’daki “gotong royong”dur. Bu sistemin kökleri kırsal Java kültüründedir ve topluluk içinde karşılıklı yardım ilkesine gönderme yapar. “Gotong royong”, 42 kırsal yollar ya da sulama sistemleri, doğal felaketlerde devreye giren acil durum çalışmaları, ev yapımında ya da gündelik tarımsal işlemlerde karşılıklı yardımlaşma ve önemli törenlerin düzenlenmesinde destek gibi kırsal altyapıyı sürdürmekle ilgili kamusal ve özel faaliyetlerin geniş bir yelpazesini kapsar.(20) Toplumsal sermaye ile gönüllülük arasındaki bağları tarif eden literatür, büyük ölçüde gelişmiş ülkelere ve resmi örgütlere odaklanmaktadır. Bununla birlikte, biz gelişmekte olan ülkelerdeki gayriresmi gönüllülük türlerine bakma eğilimindeyiz. Bunun araştırmacıları, politikacıları ve uygulayıcıları, yerel kendi kendine yetme gruplarının nasıl oluştuğuna, bunların birbirleriyle nasıl bağ kurduklarına ve gelişmekte olan ülkelerde nasıl desteklenmeleri gerektiğine daha fazla dikkat göstermeye yönelteceğini ummaktayız. GÖNÜLLÜLÜK VE BEŞERİ SERMAYE Beşeri sermayesi, geçim stratejilerini sürdürebilmek için bilgi, beceri ve sağlığı kullanma yeteneğidir. Yeterince sağlıklı olamamak ve eğitim eksikliği yoksulluğun temel boyutlarıdır. Bununla birlikte, bu koşulları yenebilmek hem kendi içinde öncelikli bir geçim hedefidir, hem de dar gelirli kesimin kendi geçim koşullarını geliştirmesini sağlayan diğer değerleri etkin şekilde kullanmasının ön koşuldur. Sağlık ve eğitim, Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin önceliğidir ve her iki alanda da gönüllülük önemli bir rol oynar. Gönüllülüğün kabul gördüğü ve uygun şekilde desteklendiği koşullarda, gönüllülük toplumsal sermaye oluşturmaya yardımcı olur. Gönüllü eylemin gönüllüler üzerindeki etkisi ilgili akademik literatürde ender olarak ele alınmıştır. Bu incelendiğinde ise sonuçlar aydınlatıcıdır. Örneğin, Filipinler’deki bir inceleme, gönüllülüğün verdiği takdir ve tatmin duygusu ile bu sayede topluluk içinde kazanılan saygınlığın, gönüllülerin gözünde maddi ödüllerden daha önemli olduğu sonucuna varmıştır. (21) Bir diğer örnekse İran’dan gelmektedir. 1992 yılın- SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI da, hükümet şehir merkezlerindeki kadınları, aile planlamasında bilinci yaygınlaştırmak için seferber etti. Yaklaşık 100 bin kadın, gönüllü sağlık çalışanı olarak kampanyaya katıldı. Yaptıkları iş dolayısıyla saygı kazandılar ve yetki sahibi olduklarını hissettiler. Bir kadın şöyle dedi: “Artık kendime inancım var ve yakın çevremde insanların yaşamlarını değiştirmesine katkıda bulunabileceğimi hissediyorum. Şimdi bazı kadınların birbirlerine maddi yardımda bulunabilmek için kendi tasarruf cemiyetleri var. Dilekçe verip ihtiyaçlarımızı belediyelerden nasıl talep edebileceğimizi başkalarından öğrendim.” (22) Toplum sağlığı çalışanlarının (CHW) rolü, ilk olarak 1978’de Temel Sağlık ve Bakım Uluslararası Konferansı’nda benimsenen Alma Ata Bildirgesi’nde açıklığa kavuşturulmuştur. O tarihten beri toplum sağlığı çalışanları çok sayıda gelişmekte olan ülkenin yetersiz hizmet alan kırsal alanlarına sağlık hizmetlerini yaymakta anahtar işlev görmüştür. Dünya Sağlık Örgütü, toplum sağlığı çalışanlarını, bireylerin ve topluluğun sağlık problemleriyle uğraşan ve sağlık hizmetleriyle yakın temas halinde çalışan, topluluğun seçtiği erkek ve kadınlar olarak tanımlanıyor. (23) Temel sağlık sistemleri çok sayıda eğitimli ve istekli sağlık çalışanının faaliyet göstermesini gerektirir. Baskı altındaki kamu sağlığı sistemlerini desteklemekte CHW’ler yaşamsal bir rol oynar. Dünya çapında 2,4 milyon eğitimli sağlık çalışanı eksiği var; (24) en fazla eksiklik çekilen yer ise Afrika. Gelişmekte olan ülkelerdeki toplum sağlığı çalışanları, coğrafi uzaklık, kamu hizmetlerinin sınırlılığı ya da mali kaynak eksikliğine bağlı olarak bu hizmetlere erişmeleri mümkün olamayacak insanların sağlık hizmetlerine erişmesine yardım ederler. Doğum sağlık merkezleri, çocuk ve ana sağlığı, HIV/AIDS, sıtmaya karşı önlem alma ve çocuk felcine karşı aşılama kampanyaları gibi alanlardaki personel eksikliğini karşılarlar. Toplum sağlığı çalışanları, yerel bilgileri sayesinde, en dayanıksız nüfus topluluklarına erişilmesine ve insanların ihtiyaçlarına daha uygun hizmetler sağlanmasına KUTU 4.1: Kamboçyalı taksi şoförleri sıtmayla mücadeleye yardım ediyor Kamboçyalı taksi şoförleri, dünyanın her yerinde olduğu gibi, herhangi bir A noktasından B noktasına yolcu taşırlar. Bununla birlikte sıtma kontrolünde de anahtar rol oynamışlardır. Hareket halindeki göçmen işçiler genellikle mevsimlik işler için ülkenin güneydoğu bölgesinden, hastalığın yaygın olmadığı batı bölgesine gelirler ve bu sırada malaryanın endemik olduğu Tayland sınırından geçerler. Bu işçiler oldukça sık yer değiştirdiğinden, sıtmanın önlenmesi ve semptomları konusunda bilinçlenmelerini sağlamak için onlara ulaşmanın güç olduğu bilinmektedir. İlgili topluluklar içindeki grup tartışmalarında, göçmen işçiler için en yaygın ulaşım aracının taksiler olduğu saptanmıştır. 2010 Haziran’ında, Kamboçya’da Sıtma Kontrol Projesi’nin parçası olarak, eğitimli 32 gönüllü taksi şoförü, seferleri sırasında araçlarında CD ya da kasetle malarya hakkında bilgi aktarmışlar ve yolculara ilave bilgiler vermişlerdir. Kimi zaman, yolculuk sırasında sıtma semptomlarını tanımlamaya da yardım etmiş ve onları doğrudan doğruya hastaneye götürmüşlerdir. 2010 Ağustos’u ile 2011 Mayıs’ı arasında taksi şoförleri 47.723 yolcu taşımışlardır. Bunların 21.660’sı göçmen işçidir. Geçen yıllarda sıtma vakalarında görülen keskin düşüş yalnızca taksi şoförlerinin inisiyatifine bağlanamaz. Bununla birlikte, hastalık riski yüksek bir bölge olan Pallin’de yukarıda belirtilen dönem boyunca sıtmaya bağlı tek bir ölüm bile bildirilmemiş olması dikkat çekicidir. Kaynak: Soy Ty & Linna [Parti Başkanı, USAID / Kamboçya’da Malarya Kontrolü ve Khorn Linna, IEC/ BCC Uzmanı], Kişisel Görüşme (2011, Haziran 13). yardımcı olabilir. Köylerde sağlık merkezlerinin ve eczanelerin açılmasını sağlayan yerel sağlık komitelerinin kurulmasında faal görev alırlar. Yerel halkı aşılama, doğum kontrol yöntemleri kullanma ve hastalık üretebilecek mekânların temizliği gibi kampanyalara katılmaya teşvik ederler. Dahası, CHW’ler yerel örgütlerin yerel girişimleri desteklemek için maddi kaynak bulmasına yardım ederler. Daha önemlisi, toplum sağlığı çalışanları, profesyonel sağlık çalışanları ile topluluklar arasında köprü görevi görürler. Toplulukların kendi sağlık ihtiyaçlarını tanımlamasına ve ifade etmesine yardım ederler ve bu ihtiyaçlar hakkında sağlık sistemi yöneticilerinin ve sağlık otoritelerinin bilinçlenmesine destek olurlar. (25) Beş Güney Asya ülkesinde yapılan bir inceleme, (26) toplum sağlığı çalışanlarının (CHW), ulusal bir sağlık kampanyası gibi açık seçik 43 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 tanımlanmış, somut görevleri desteklediklerinde son derece etkili olabileceklerini gösteriyor. 1998 yılında Nepal’de bir Ulusal Kadın Toplum Sağlığı Gönüllülüğü programı başlatıldı. Program şu anda tüm ülkede 50 bin eğitimli gönüllüyü kapsıyor. (27) Okuryazar olan gönüllüler, annelerden oluşan gruplar tarafından yerel olarak seçiliyor. Rolleri anne ve çocuk sağlığı, aile planlaması, ishal ve solunum yolu enfeksiyonlarıyla baş etme gibi alanları içeriyor. Programa dair yapılan bir araştırma, gönüllülerin temel motivasyonunun toplumsal saygı elde etmek, dini ve ahlaki yükümlülükleri yerine getirmek olduğunu ortaya koydu. (28) Brezilya’daki Aile Sağlığı Programı gönüllülük temelinde başladı ve sonradan, ücretli personeli bulunan resmi sağlık programlarına dâhil oldu. Etiyopya ve Malavi’de, HIV’le başa çıkmak ve ulus çapındaki diğer sağlık hizmetlerine yaygın erişimi desteklemek üzere eğitilmiş ve konuşlandırılmış CHW gönüllüleri, bu ülkelerin ulusal sistemi içine kadrolu personel olarak dâhil edildiler. Batı Kenya’da 100’ün üstünde toplum sağlığı gönüllüsü, Sauri Millennium Köyü’ne “yalınayak doktor” hizmeti sağladı. Bu program Birleşmiş Milletler Binyıl Projesi ve Kolombiya Üniversitesi Dünya Enstitüsü tarafından başlatılmıştı. Gönüllüler bilgiyi sağlamanın ve yaymanın önemli unsurlarıdır. Aile planlaması, HIV/AIDS testleri ve temiz içme suyu için savunuculuk rolü üstlenirler. Sauri’de, doğum kayıtlarını tutma, aşı takvimini takip etme ve cibinlik kullanımını yaygınlaştırma konularında çalışan sağlık ekiplerine yardımcı olurlar. CHW’lerin rolü, sağaltıcı işlevlerin ötesine genişletilebilir. (29) Alt Sahra Afrika’sında yürütülen bir çalışma, sağlam kaynaklara dayanan toplum sağlığı çalışanlarının ciddi olmayan zatürre ve sıtmanın kontrolünde etkili olduğunu göstermektedir. (30) CHW’lerin topluluk tarafından ayni olarak desteklenen gönüllülerden mi, yoksa topluluk fonlarından, STK’lardan ya da hükümetten ücret alan gönüllülerden mi oluşması gerektiği üzerine epey tartışma vardır. Tam zamanlı, ücretli toplum sağlığı çalışanlarına ender rast- KUTU 4.2: Beşeri sermaye oluşturmada eğitimin rolü 2009 yılında, UNESCO Kral Sejong Okuryazarlık Ödülleri’nden biri Doğu Burkina Faso’daki Tin Tua okuryazarlık programına verildi. Tin Tua, okuryazarlık eğitiminde uzmanlaşmış bir STK’dır. (Burkina Faso’da konuşulan dillerden biri olan Gulimancema dilince Tin Tua “Kendi gelişimimize yardımcı olalım!” anlamına gelmektedir.) Bu okuryazarlık programı, 1986 yılında Burkina Faso’dan eğitimli genç gönüllülerle başlamıştır. Bu gönüllüler öncelikle, 300 saatlik (75 gün) iki oturum halinde üç haftalık bir eğitim programı aldılar. Daha sonra bu öğretmenler köylere dağılarak, beş yerel dilde temel okuryazarlık eğitimi verdiler. Temel hedefleri, okula gitme imkânı bulamamış çocuk ve yetişkinlere eğitim vermekti. Günümüzde kadın, erkek, 50 binden fazla öğrenci Burkina Faso’nun doğu ve kuzey köylerinde ders vermek üzere her yıl eğitim görüyor. Program farklı ulusal dillere ek olarak, Fransızca dersleri de içeriyor, böylece ulusal sınavlara girme kapısı açıyor. Tin Tua kendi programını, Benin, Togo ve Nijerya’ya; yöntemlerinin ve yaşama bakışının fark yaratabileceği, okuryazarlık oranının düşük olduğu bütün ülkelere yaymıştır. UNESCO’ya göre: “Tin Tua’nın büyük başarısı, köylülerin gündelik yaşamına getirdiği çok yönlü değişimlerde yatmaktadır. Program çiftçilerin köy olarak besin üretimini daha iyi yönetmesini sağlamıştır; örneğin kıtlık dönemlerinde spekülasyonu önleme amacıyla tahıl stoklama önlemleri alınmasını teşvik etmiştir. Özellikle anne sağlığı alanında sağlık çalışanlarını eğitmiştir.” Kaynak: UNV. (2011, Ocak); UNESCO (2009); SocioLingo Africa (2009, Ağustos) 44 SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI lanır, fakat genelde bir dizi mali teşvik sağlanır ve bu gereklidir de. Kenya’da yapılan bir araştırma, gözlemlenen hanelerin yüzde 62’sinin CHW gönüllülerinin hizmetlerine dayandığını gösteriyor. Bununla birlikte, yolculuk masraflarını gönüllüler üstlenmek durumunda kaldıklarında, gönüllüler arasındaki sürtüşme oranının yükseldiği görülmüştür. (31) CHW’ler yoksul topluluklar içinde yaşadıklarından, en azından küçük bir gelire ihtiyaç duydukları sıklıkla ileri sürülür; aksi takdirde, sağlık sisteminin önemli bir kesiminin bu gönüllü çalışmaya dayanması sürdürülebilir bir nitelik taşımaz. (32) Bununla birlikte, CHW’lere yapılan ödemelerle ilgili sorunlar vardır. Örneğin, ödemeler düzensiz olabilir ya da proje bitince sona erebilir. Dahası, mali teşvikler işin içine girdiğinde toplum sağlığı çalışanlarının toplulukla ilişkisi değişir. Ödemeler “gönüllülük ruhunu yıkabilir ve topluluk anlayışıyla ilgili gönüllülük felsefesinin aleyhinde işleyebilir.” (33) Ufak tahsisatlar bile CHW’lerin memur olduğu algısını topluluk içinde güçlendirebilir. Bu durumda yerel halkın ayni desteğini çekebileceği kanıtlanmış bir gerçektir. Gönüllü CHW’ler kişisel gelişme, kalkınma imkânları, eğitim ve benzer konumlardaki kişilerden destek peşindedirler. Öncelikle, toplulukla iyi bir ilişki sürdürmek ve gönüllü çalışmaları dolayısıyla onlara katkıda bulunduklarını hissetmek isterler. (34) Bazı gözlemciler, vurgulanması gerekenin, eğitim, ekipman sağlanması ve diğer toplum sağlığı çalışanlarıyla bağlar kurulması gibi parasal olmayan teşvikler olduğunu ileri sürer. (35) Nihai olarak sağlık sektörü, dar gelirli kişinin topluluk yaşamına aktif olarak katkıda bulunabileceği, haysiyet ve saygı kazanabileceği önemli bir kanaldır. GÖNÜLLÜLÜK VE DOĞAL SERMAYE Doğal kaynaklar, çevre ve biyolojik çeşitlilik gibi dokunulmaz kamusal mallardan, toprak, ağaçlar ve orman ürünleri, su ve vahşi yaşam gibi, doğrudan doğruya üretim için kullanılan bölünebilir varlıklara dek geniş bir yelpazeyi kapsar. Doğal sermaye ile dar gelirlinin dayanıksızlığı arasında özellikle yakın bir ilişki vardır. Dar gelirlilerin geçim koşullarını etkileyen ve doğal sermayeyi yok eden şokların çoğu, ormanları yok eden yangınlar, tarım topraklarını yok eden seller ve depremler gibi doğal süreçlerdir. Doğal sermaye, nüfusun artmasıyla, kaynakların azalmasıyla ve olumsuz etkiye sahip ticari koşullarla da tükenebilir. Doğal kaynakların sürdürülebilirliği, bir topluluk içindeki dayanışma düzeyinden ve ortak amaç duygusundan da etkilenir. Kuyu açmak yeraltı sularını etkileyebilir ormanların kesilmesi ve orman ürünlerinin pazarlanması toprağın verimini azaltıp çölleşmeyi hızlandırabilir. Bu varlıklara erişim ve bunların kullanımı, daha iyi durumda olanlara yarar sağlayacak şekilde KUTU 4.3: Tongan dev deniztarağı yatakları Dev deniztarakları, Pasifik Okyanus’unda nüfusları azaldığı için tehlike altındaki bir türdür. Gönüllülerin başlattığı girişim, aşırı sömürülen türlerin nüfusunun yeniden çoğalmasını sağlamaya yöneliktir. Güney Pasifik Okyanusu’nda Vava’u Adası’ndaki Tonga Krallığı ve Uluslararası Yeryüzü Hakları adlı bir STK’nın bağımsız gönüllüleri ile bağımsız bir çevre uzmanı, dev deniztaraklarının yerel bir türü olan Tokanoa nüfusunu korumak için, denizdeki koruma alanlarına dev deniztarağı yatakları yerleştirmekte ada topluluklarına ve hükümete destek verdiler. Beş yılı aşkın süre boyunca yaklaşık 200 gönüllü Vava’u’yu ziyaret ederek, deniztarağı nüfusunun hızla azalışı üzerine bilgi topladı. Bu gönüllü eylem, deniztarağı rekoltesinin azalışına dair kanıt sağlayarak dev deniztarağı yatakları yaratılmasına esin kaynağı oldu. Bunun için denizlerin korunaklı sığ yerlerindeki üretim alanlarına yetişkin deniztarakları yerleştirildi. Eldeki deniztaraklarıyla dev deniztarağı yataklarının oluşturulması girişimi, yerel liderlerin desteği sayesinde başarılı oldu. Medyanın köylerde yaydığı bilgi, gelecek kuşaklar için yiyecek tedariki sağlamak amacıyla topluluk yararına dev deniztaraklarının korunmasıyla ilgili bilinç yarattı. Günümüzde Vava’u yatakları, insanların gelecek kuşaklara yönelik kolektif kültürel yükümlülüklerinin parçası olarak kabul ediliyor. “Eğer biri deniztaraklarını topluluk yatağından alırsa, deniz ürünlerine zarar vermiş; kendine, ailesine ya da topluluğuna olan toplumsal yükümlülüğünü yerine getirmemiş olur” diyor köy bölge görevlisi. Köylüler, deniztarağı koruma ve yetiştirme için yatakların nasıl kurulup devam ettirileceğini öğrendiler. Vanuatu ile Fiji’deki topluluklar da bu örneği taklit ettiler. Kaynak: Dinh. (2011), Pasifik Adaları Topluluk Çevre Araştırması (Community Environmental Research in the Pacific Islands) (tarih belirtilmemiş). 45 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 eşitsiz olarak dağılabilir. Örneğin yapılan su kanalları daha fazla toprağı olanlara ve alçak rakımda yaşayanlara yarar sağlıyor olabilir. (36) İhtiyaçlar ve öncelikler iyi ifade edildiğinde, halk yerel doğal kaynakların bilgisine sahiptir. Bununla birlikte, yerel halk dünyanın diğer bölgelerinde geçerli somut ve sağlam pratiklerin bilgisine ulaşamayabilir. Uluslararası gönüllülüğün yerel gönüllü eylemle kaynaşması bu nedenle geçim koşulları üzerinde derin bir etki bırakabilir. Bunun iyi bir örneğine Güney Pasifik’te rastlarız. Burada dışarıdan gelen bilginin yerel katılımla kaynaşması, Güney Pasifik adalarının gelecek kuşakları için yaşamsal nitelikteki ekolojik ve kültürel bir varlığın, yani dev deniz taraklarının korunmasıyla sonuçlanmıştır. Uluslararası gönüllülüğün yerel gönüllü eylemle birleşmesi geçim koşulları üzerinde derin bir etki bırakabilir Etiyopya dünyada erozyon vakasının en kötü örneklerinden birini yaşıyor; ülkenin yüzde 70’i erozyondan etkilenmiş durumda. Bu yaygın çölleşme toprakların hızla değer yitirmesine ve yoksulluğun artmasına sebep oluyor. Amhara ve Oromia bölgelerinde Etiyopya Federal Çevre Koruma Kuruluşu’yla birlikte Birleşmiş Milletler Gönüllüleri’nin desteklediği bir pilot projede, toprağın ve suyun korunması, ormanların idaresi, suyun toplanması, anaokulları kurulması, arıcılık ve bahçecilik gibi alanlarda 200 genç gönüllü eğitildi. Gençler, gerekli becerileri edinir, ilk elden deneyim kazanırken, kendilerinin ve ailelerinin geçim koşullarını da iyileştirdiler. Toprağı ve suyu korumak için hendekler ve küçük havuzlar inşa ettiler, ağaç fideleri ektiler. Gönüllülerin bu çabaları sayesinde çevre meselelerine dair civar topluluklarda da bir bilinç oluştu ve böylece onlar da çabalarını arttırdılar. (37) GÖNÜLLÜLÜK VE FİZİKSEL SERMAYE Fiziksel sermaye, geçim koşullarını desteklemek için ihtiyaç duyulan temel altyapıya işaret eder. İçme suyu sağlamak ve sağlıklı koşullar yaratmak, ulaşımın ve enerjinin ekonomik olması, güvenli barınma ve bilgiye erişim gibi unsurları kapsar. Bunların çoğu kamu mal ve 46 hizmetlerinin parçası olarak kabul edilir, fakat geçim kaynaklarıyla ilgili varlıkların başka birçok veçhesi için söz konusu olduğu üzere, dar gelirliler de çoğu zaman bunlara hazır bir şekilde erişemez ve kendi stratejilerini geliştirmek zorunda kalır. Yoksul topluluklar tipik olarak, yolların, okulların, sağlık merkezlerinin, sulama kanallarının ve sele karşı önlem oluşturacak yapıların inşası için ortak faaliyetlere girerler. Bir yazarın gözlemlediği gibi: “Kırsal topluluklar, kollarını kavuşturup hükümetin imkânları ayaklarına getirmesini bekleyemezler.”(38) 1960’ların başında Afrikalı liderler, Afrika içindeki ticareti kolaylaştırmak ve elde edilen yararı dağıtmak için altyapının yaşamsal olduğunu kabul ettiler. Fakat Afrika ülkeleri arasındaki ticaretin en büyük engeli, şehirlerin dışındaki kırsal alanlarda ya da limanlarının etrafındaki korkunç altyapı eksikliğidir. Kalkınmayı desteklemek için Alt Sahra Afrika’sında geniş kapsamlı bir yol ağının bulunması yaşamsal önemdedir. Bununla birlikte, trafiğin yoğun olmaması şose yol yapımını aşırı derecede pahalı kılmakta, döşenmemiş yollar da daha sık bakım gerektirmektedir. Dolayısıyla yerel toplulukların katılımı, yalnızca yolların bakımını sağlamak için değil, mülkiyet duygusunu sürdürülmek için de elzemdir. Bir inceleme, topluluk katılımının başarısı için gereken bazı anahtar unsurları tanımlamıştır. İyi yollara sahip olmaktan yarar sağlayan geniş, homojen bir grup; topluluğun örgütlenme yeteneği ve geçmişteki benzer programlara dair olumlu deneyimler. (39) Yol bakım çalışmaları için topluluk üyelerine ödeme yapıldığında, yol yapımıyla ilintili görevlerin planlanmasından ve kontrolünden gönüllülük temelli yerel topluluklar sorumlu olurlar. 2015 yılına dek, sağlıklı içme suyuna sürdürülebilir erişim imkânından yoksun halk sayısını yarıya indirmeye yönelik Binyıl Kalkınma Hedefi’yle ilgili kaydedilen tüm gelişmeye rağmen, Alt Sahra Afrika’sında nüfusun yalnızca yüzde 60’ı bu erişime sahiptir. Öte yandan sağlıklı su kaynağına erişimi bulunmayan on kişiden sekizi kırsal kesimde yaşamaktadır. (40) Temel sorun, SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI su kaynaklarının, kuyuların ve el pompalarının bakımının planlanmamış olmasıdır. Mali ve Gana’da kullanılmayan kuyulara dair yapılan bir denetim, Mala’da bu kuyuların yüzde 80’inin, Gana’da ise yüzde 58’inin tamir gerektirdiğini ortaya çıkarmıştır. “Afrika’nın bütününde, kullanılmayan su tesisi sayısı 50.000’dir.” (41) Hükümetlerin ve bağışçıların geçen on yılda yapmış oldukları büyük çaplı yukardan aşağıya müdahaleler, yalnızca ilk büyük arıza meydana gelene kadar temiz su sağlanmasına imkân vermiştir. (42) Su sağlamakla ilgili altyapının etkin şekilde bakım gördüğü yerler, genellikle, köy temelli gönüllü su komitelerinin olduğu ve iyi işlediği yerlerdir. Bu komiteler, gelişmekte olan birçok ülkede kırsal kesimin ortak özelliklerindendir. (43) Söz konusu komitelerin topluluk üyelerine hesap verebilirliği, imkânların korunmasına yönelik bağlılık hissinin ve yerel bir sahiplik duygusunun oluşmasına yardım ederken, bakım konusunda verilen temel eğitim de etkinlik sağlar. GÖNÜLLÜLÜK VE MALİ KAYNAKLAR Geçim koşullarıyla ilgili hedeflerini destekleyen mali kaynaklar arasında işçi dövizleri vardır. “Dayanışma ekonomisi” ya da “toplumsal ekonomi”, ailenin ya da hane halkının dışındaki kişilerle paylaşılan parasal gelire gönderme yapar. Sosyal ekonomi kavramı yeni olmamakla birlikte, belirgin şekilde öne çıkması 2002 yılında Porto Alegre’deki ikinci Dünya Sosyal Forumu’nda olmuştur. Toplumsal ekonomi iki kavramı birleştirir: “Ekonomi” kavramı, net bir servet artışına katkıda bulunan mal ya da hizmet üretimine gönderme yaparken; “toplumsal” sözcüğü de ekonomik kâra karşıt olarak toplumsal kârlılığa gönderme yapar. Toplumsal ekonomi, aktif ve yetkili bir yurttaşlığa katkıda bulunma, özellikle mevcut hizmetlerin artışı yoluyla nüfusun yaşam kalitesini ve refahını arttırma manası taşır. (44) Anavatanlarının dışında gelir üreten, ailelerine ve topluluklarına döviz gönderen, artan sayıda göçmenle birlikte ortaya çıkmış bir dayanışma biçimidir bu. Gelişmekte olan ülkelere yapılan mali aktarımlar, 1980’de 18 milyar ABD KUTU 4.4: Topluluk gönüllüleri ipleri eline alıyor Çernobil nükleer felaketinden yirmi yıl sonra, etkilenen sayısız topluluk hâlâ çevresel, ekonomik ve toplumsal sorunlarla yüz yüze. Buna ek olarak, hükümetten destek bekleyen topluluklarda yaygın bir “bağımlılık sendromu” görülüyor. Çernobil İyileştirme ve Kalkındırma Projesi’nin yardımıyla 2002’den 2007’ye dek, Çernobil’den etkilenen 192 köyde 279 topluluk örgütü kuruldu. Topluluk merkezli uzun vadeli kalkınmayı destekleme amacını güden bu girişim, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Birleşmiş Milletler Gönüllüleri ve Ukrayna Çernobil Felaketinin Sonuçlarından Halkı Koruma İşleri ve Acil İşler Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleştirilmiştir. Topluluk örgütleri, demokratik planlama aracılığıyla yerel ve bölgesel yönetimler ile şirketleri, toplumsal, ekonomik projelere ve altyapı projelerine yönlendirdiler. Su sistemlerinin iyileştirilmesi, bilgisayar ve internet kullanımı, sağlık merkezlerinin, okulların ve gençlik merkezlerinin yenilenmesi gibi faaliyetler aracılığıyla 200 binden fazla insan topluluk projelerinden doğrudan yarar sağladı. Yerel olarak seferber edilen kaynaklar, toplam proje maliyetlerinin yüzde 70’ken fazlasını karşıladı. Çok sayıda faaliyet proje fonlarından bağımsız yürütüldü. Kimileri topluluklardan gelen gönüllülerin çabasıyla gerçekleşti. Örneklerden biri, Olga Kolosyuk’un Dryzhba topluluk örgütünün başını çektiği Kirdany köyüdür. Bayan Kolosyuk’a göre, köyündeki 1.000 kişi şimdi sağlıklı içme suyuna ulaşabiliyor, çünkü; kendi durumlarını iyileştirmek için ipleri ellerine aldılar. Kaynak: Russel (2007, Aralık); UNV (2006, Nisan 26). Doları’ndan, 1990’da 30 milyar ABD Doları’na ve 2004’te 126 milyar ABD Doları’na çıkmıştır. Aktarılan bu dövizin ailelerin yaşamlarını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğundan fazla olan kısmı, topluluğun refahına yöneltilmiştir: ambulanslar, sağlık ocakları, hekimlik, okul inşaatları, öğretmen maaşları vb. Bu haliyle, merkezinde gönüllülük değerleri bulunmaktadır ve dar gelirlinin kaynakları tartışmamıza bu bağlamda dâhil edilmelidir. “Dayanışma ekonomisi”, “gönüllülük ekonomisi” ve “geleneksel ekonomi”yle birlikte, 2005 yılında Burkina Faso’da, Ouagadougou’da düzenlenen, Siyasal İnnovasyon Vakfı ve Modern Afrika Enstitüsü tarafından örgütlenen, “Kalkınmanın Gizli Aktörleri” başlıklı 47 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Gönüllülük, yönetişime yurttaş katılımı için sağlam bir zemin oluşmasına katkıda bulunur kolokyumun konusu olmuştur. (45) Hükümetlerin, bilim dünyasının ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla birlikte hedef, kalkınmaya yapılan ama göz ardı edilen önemli katılımların incelenmesi; göçmenleri ve göçmen örgütlerini de kapsayan temel aktörlerin bir araya getirilmesiydi. Göçmenlerin aktardığı dövizlerin yerel piyasalar üzerindeki etkisinin ve ekonomik büyümeye olan katkısının kabulü toplantının sonuçları arasındaydı. (46) GÖNÜLLÜLÜK VE POLİTİK KAYNAKLAR Politik kaynaklar, politik sürece resmi ve gayriresmi katılım yoluyla, karar alma sürecini etkileme gücü ve kapasitesidir. Hak talebinde bulunmak, bir davanın kampanyasını sürdürmek, kaynak ve hizmetlere yönelik müzakerede bulunabilmek için kolektif olarak örgütlenme özgürlük ve kapasitesini içerir. Ayrıca, kalkınmaya yönelik ulusal çabaları desteklemek ve hükümetleri ve hizmet KUTU 4.5: Meksika Hemşeri Dernekleri’nin sınır ötesi gönüllülüğü Meksika Hemşeri Dernekleri (MHTA), Amerika Birleşik Devletleri’ndeki, anavatanlarına kolektif olarak döviz gönderen diaspora topluluklarından oluşur. Dernekler, üyelerinin asıl memleketlerinde, bayındırlık ve belediye hizmetlerinin iyileştirilmesi ve sağlık kliniklerinin inşası gibi yurttaşlık işlerini desteklerler. Bir gönüllülük ağı çerçevesinde, seçilen çeşitli türdeki sosyal projeleri destekleyip finanse ederler. Grupo Union, New York’ta bulunan bir MHTA’dır ve Mexico, Boqueron’dan gelmiş göçmen işçilerden oluşur. Üyeleri düşük ücretle, üstelik gayet yoğun çalışmasına rağmen, paralarını birleştirmek için haftada bir buluşacak zaman ve motivasyonu bulurlar. Üyeler ellerinden geleni verirler. Genellikle haftada 10 ile 30 ABD Doları arası bir miktardır bu. Toplanan para, Boqueron’daki projelere fon sağlamak amacıyla yerel bir bankaya yatırılır. Dernek, piyangolar ve kaynak sağlamaya yönelik diğer faaliyetler aracılığıyla da katkıda bulunur. Grupo Union, çocuk parkı olan bir kafeterya, New York City’den satın alınıp 3 bin mil yaparak Boqueron’a götürülen bir ambulans ve 2 bin kişilik bir basketbol sahası için para toplamıştır. Kaynak: Belizaire (tarih belirtilmemiş). 48 sağlayıcıları hesap verebilir konumda tutmak için aktif katılımı da içerir. Aktivizmin, her düzeyde gönüllü katılımın nasıl önemli bir ifadesi olduğunu daha önce görmüştük. Dar gelirli kesimin politik kaynaklara güvenebilme ölçüsü, birçok faktöre bağlıdır. Yasama ve yasanın yaptırım düzeyi, kurumların niteliği ve kamunun bu kurumlara erişimi, ayrıca temel haklar konusunda halkın bilinçliliği. Topluluk üyelerinin örgütlülük derecesi, tıpkı “kamusal alan”ı işgal etme ve süreci sahiplenme yetileri gibi, dönüştürücü bir rol oynama yetileri üzerinde de büyük bir etkiye sahiptir. Gönüllülük, yönetişime yurttaş katılımı için sağlam bir zemin oluşmasına katkıda bulunur. Kişinin görüşlerini ifade edebildiğini ve topluluk üzerinde etkisi olan kararlara katılabildiğini hissetmesini sağlar. Bu Güney Afrika’daki mıntıkalar, Kenya’da seçmen gelişimi ve Hindistan’da “panchayat” sistemi gibi, sivil katılımın resmi kanalları aracılığıyla meydana gelebilir. Toplumsal hareketlere, protesto ve gösterilere katılmak gibi sivil kurumlar aracılığıyla da sağlanabilir. Gönüllülük temelli derneklerin, demokrasinin “eğitici zeminleri” ya da okulları olarak faaliyet gösterdiğinin sayısız kanıtı vardır. Kolektif eylemlerin nasıl örgütleneceğinden mitingleri idare edip konuşma yapmaya, sorunları savunmaya ve mektup yazmaya dek yurttaşlara temel yurttaşlık yetilerini öğretirler. Bu türden eylem, yerel sorunları politik alana taşırken, insanların yurttaş olarak sorumlulukları üstlenmesine de yardımcı olur. Bu perspektiften bakıldığında, sivil toplum örgütlerinin rolü, savunma, denetleme ve hizmet sunma şeklindeki geleneksel işlevlerin çok ötesine uzanır. Sivil toplum, insanların politik katılımına alan sağlar ve toplumun demokratik temellerini anlamlı bir şekilde inşa etmeye katkıda bulunur. Demokratik âdem-i merkeziyetçilik koşullarında, iktidarın tabanını halka ve yerel düzeydeki gönüllü grupların yakınına taşımak, başka kaynakların da seferber edilebileceği politik bir çerçeve yaratmaya yardım edebilir. Örneğin 1960 yılında Uganda, iki yerel yönetişim SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI kategorisine sahip âdem-i merkeziyetçi bir sistemi benimsedi. Bu kategorilerin ilki, teknik olarak kalkınma müdahalelerine yönelik liyakat temelli görevler bağlamında hükümettir. İkincisi ise politik rehberlik ve denetim sağlamak, yerel kalkınma faaliyetlerini koordine etmek için yetişkin oylarıyla seçilen ve yerel olarak görevlendirilen liderlerdir. Politika ve liderlik bağlamında bakıldığında, ayrıca hizmetlere erişime etkileri anlamında, topluluk üyeleri, kaynak kullanımı için mali ve idari yetkinin âdem-i merkezileştirilmesinin, yollar ve su kaynakları gibi hizmetlerin kalitesinde iyileşmeye yol açtığını belirttiler. (48) SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR Dar gelirlilerin gönüllü eyleme nasıl katılacağını açıklamak için sürdürülebilir geçim koşulları yaklaşımını kullanmak; bilgi, yetenek ve ilişki ağları da dâhil olmak üzere onlar tarafından kullanılabilir geniş varlık yelpazesini betimlemeye yardımcı olur. Yoksulluğu azaltmaya yönelik proje ve programlar içinde bütün bu varlıkların dikkate alınması gerekliliğine ışık tutar. Bu varlıklar, gönüllülük içinde, doğallığında bulunan karşılıklılık ve dayanışma değerlerine dayanan kolektif eylemle seferber edilir. Bunlar, bu raporda daha önce de belirttiğimiz gibi, desteklenmesi ve geliştirilmesi gereken değerlerdir. Verilen örnekler, gönüllü eylemden elde edilen pek çok fayda olduğunu açıkça göstermektedir. Karşılıklı yardım düzenlemeleriyle birbirine destek olarak dayanıksızlığın azaltılması, temel kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanımı, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim, yenilikçi finans kaynaklarının seferber edilmesi ve politik aktivizmin dönüştürücü gücü bunların arasında sayılabilir. Aynı zamanda, kişinin yaşamını kontrol duygusunu ve özgüvenini geliştirerek refahın artması da söz konusudur. Kaynaklar bir araya getirildiğinde ve yoksulluk içinde yaşayan insanların karşı karşıya kaldığı acil kalkınma sorunlarını çözmekte kullanıldığında, yerel topluluklarda gönüllülük özellikle güçlendirici olabilir. Bununla birlikte, insanları KUTU 4.6: Latin Amerika’da toplumsal cinsiyet eşitliği için gönüllü olmak Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu’na göre, kadınların yürüttüğü gönüllü çalışmalar olmasa, günümüzde Latin Amerika’da yoksulluk oranı yüzde 10 daha yüksek olurdu. (47) Bununla birlikte, kadınların kalkınmaya katkısı Latin Amerika’daki politika ve bütçelerde büyük oranda görünmemeye devam ediyor. Geçen beş yıl içinde, bir BM Kadınlar ve UNV bölgesel programı, katılımcı süreçler aracılığıyla kadınların gönüllü iştirakini güçlendirdi, katılımlarını, yerel karar alma süreçlerine olan etkilerini arttırdı, yerel, ulusal ve bölgesel sorumluluklarını güçlendirdi. Bolivya’da, program haklar, aktif yurttaşlık, karar alma, tartışma ve sorumluluk yüklenme hakkında eğitim sağladı. Bu sayede, daha önce karar alma süreçlerinden dışlanmış olan kadınlar yetki sahibi kılındı, kendi topluluklarındaki belediye bütçelerinin planlamasına katılır oldu. Örneğin Tarija’daki bir belediyede kadınlar kendi proje tekliflerini hazırladılar ve belediye bütçesine katılmak için savunuculuk faaliyeti yürüttüler. Sonuç olarak, yetkililer günümüzde toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeler yapmanın önemi konusunda daha bilinçli. Kadınların önerilerinin 2012 belediye bütçesine dâhil edilmesini sağlayacak bir anlaşma imzalandı. Bu kadınlardan biri şöyle diyor: “Bu belediye için tarihsel bir andır. Gönüllü çabalarımızın tanındığını ve toplumsal cinsiyette eşitlik yanlısı sonuçlar verdiğini görmek beni çok gururlandırdı.” Kaynak: CEPAL. (2007). yoksulluk koşullarından çıkarmak, destekleyici bir dış dünyayla bağlantılar gerektirir. Gönüllülüğün gelişebileceği uygun bir çevre sağlamak için yatırım şarttır. Bu genel olarak yerel kapasitenin oluşturulmasını ve özel olarak da eğitimi kapsar ki sonuçta bu da birbirine rakip çıkarlar da dâhil olmak üzere sorun ve kısıtlamalara dair yerel kurumların ve liderlerin somut bilgisini gerektirir. Yerel liderliklerin ve yapılanmaların dar gelirlilerin ihtiyaçlarına yanıt vermesini sağlamak için stratejilere ihtiyaç vardır.Örneğin yerel yönetim programları hakkında bilgi edinmeyi sağlayan mekanizmaların yerleşmiş olması gerekir. Geçim koşulları girişimlerini destekleyecek fonlar ve diğer hizmetler için gönüllü grupların bağımlı oldukları yerel kurumlar güçlendirilmelidir. Yurttaş katılımı ve denetimi, yerel yönetim yetkililerinin denetiminde söz konusu olduğu gibi, şeffaflığın ve 49 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 hesap verme yükümlülüğünün sağlanmasına yardımcı olacak şekilde yerleşmiş olmalıdır. Rüşvet ve kayırmacılık, iş yapmayan bürokrasiler ve tutarsız idari mekanizmalar gibi geniş anlamdaki kısıtlılıkların hepsi dar gelirli üzerinde olumsuz etkide bulunur ve geçim koşullarını geliştirme imkânlarından tümüyle 50 yararlanmalarını engeller. Bu tür sorunlarla ilgilenilip çözüm getirildiğinde, gönüllülük daha iyi gelişir. Öte yandan, gönüllü eylemin yararları açıktır. İşbirliği ruhuna dayalı girişimlerin, yükün paylaşılmasının ve kendi kendine yetmenin, bu erdemlerden yoksun girişimlerden daha başarılı olacağı aşikârdır. 5 SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK 5. BÖLÜM Sosyal içerme gücü olarak gönüllülük Arap devletlerinde temel politik değişim yaratmada halk hareketlerinin başarısını gördük. Şimdi ise sırada daha güç ve daha ayrıntılı bir iş var; daha kapsayıcı toplumlar, ekonomiler ve yönetişim sistemleri inşa etmek. Helen Clark (2011) 51 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 SOSYAL İÇERME NEDİR? Gönüllülük, insanların kendi topluluklarının ve toplumlarının yaşamında eksiksiz ve daha tatminkâr bir rol oynamasını sağlar Sosyal içerme kavramı, yoksulluğu, marjinalleşmeyi ve diğer yoksunluk biçimlerini azaltmakla ilgilidir. Toplumsal içerme, politika oluşturmanın merkezine insanı yerleştirir. Nihai hedefi, insanların fırsatları fark ederek kendi yaşamlarını iyileştirebilmeleridir. Dünya Bankası’nın sosyal içerme tanımı şöyledir: “Yoksulluk riskiyle ve toplumsal dışlanmayla karşı karşıya olanların, ekonomik, toplumsal ve kültürel yaşama bütünüyle katılmaları ve içinde yaşadıkları toplumda normal kabul edilen yaşam ve refah standartlarından yararlanmaları için gereken fırsat ve kaynakları kazanmalarını sağlayan süreç.” (1) Sosyal içerme, bazı kişi, grup ya da toplulukların koşullarını başkalarının koşullarıyla kıyaslayarak yargıya varılan nispi bir kavramdır. Aynı zamanda, bireylerin kendi topluluklarının yaşamına katılım hakkına vurgu yapan normatif bir kavramdır. Sosyal dışlama, bireylerin, grupların ya da toplulukların toplumun kıyısına itildikleri, topluluk ağlarıyla ve faaliyetleriyle bağlarının koparıldığı, yoksullukları, sağlıksızlıkları, eğitimsizlikleri ve diğer dezavantajları dikkate alındığında, tam katılımdan yoksun kaldıkları bir süreçtir. Bu ayrımcılığın ya da politikaların kasıtlı olmayan yan etkilerinin sonucu olabilir. Karar mercii olan organlara erişim azalmıştır ve gündelik yaşamı etkileyen bir güçsüzlük duygusu vardır. KUTU 5.1: Sosyal bir davranış olarak gönüllülük Gönüllülüğü, “gönüllü” denen bir insan kategorisindense, sosyal bir davranış biçimi olarak tanımlayan bir gönüllülük nosyonu ortaya çıkıyor. Bu davranışın altında yatan karşılıklılık ilişkisi içinde, “yararlananlara” olduğu kadar gönüllülere de tahakkuk eden yararlar olduğu düşünülmektedir. Bu kavramın, gönüllü eylemin sayısız biçimini teşvik etmeye ve güçlendirmeye odaklanmış politikalar üzerinde önemli etkileri olacaktır. Bu kavram, gönüllülükle sosyal içerilmenin dışlanmadan çıkışın yollarından biri olduğu hakkındaki tartışmalarında da etkili olmaya başlıyor. (5) Kaynak: UNDESA ve UNV (2007, Kasım). 52 1995’te Kopenhag’da toplanan Dünya Sosyal Kalkınma Zirvesi, en üretken politika ve yatırımların, insanların kendi kapasite, kaynak ve fırsatlarını güçlendirenler olduğunu bir kez daha teyit etmiştir. Bu forumda; “Her bireyin haklarının, sorumluluklarının ve oynayacak aktif rolünün olduğu bir toplum” (2) çağrısı yapılmıştır. Kopenhag’dan beş yıl sonra Cenova’daki Genel Kurul özel oturumunda, hükümetler gönüllülüğü “toplumsal entegrasyonu destekleyen ek bir mekanizma” (3) olarak tarif etmişler; “gönüllülüğün değeri ve yarattığı fırsatlar hakkında halkın bilinçlenmesi”ni teşvik etmenin, “bireylerin ve sivil toplumun diğer aktörlerinin gönüllü faaliyete katılmasına, özel sektörün de böyle aktiviteleri desteklemesine elverişli bir ortam”ın (4) yaratılmasının gerekliliğini kabul etmişlerdir. Gönüllülüğün içermeye götüren bir yol olarak kabulü; bir tarafın verdiği, diğer tarafın ise aldığı bağış ilişkisi algısından, her iki tarafın da yarar sağladığı karşılıklı bir ilişkiye doğru yönelimin varlığını gösterir. Zirve, gönüllülük üzerine söylemde gelecek açısından belirleyici bir andı. Bu bölümün odak noktası, gönüllülüğün, evrenselliği ve temel değerleriyle birlikte, kimi dışlanma biçimlerini deneyimleyen insanlara sağlayabileceği yararlardır. Bu yararlar arasında, gönüllülüğün insanlara sağladığı, kendi topluluklarının ve toplumlarının yaşamında eksiksiz ve daha tatminkâr bir rol oynamasını mümkün kılan alan gelir. Bu, dışlanmış olduğu düşünülen insanlara doğrudan hizmet sağlayan ve çoğu da gönüllülüğü içeren geniş örgüt ve program dizisinin gayet önem taşıyan işini asla azaltmaz. Bununla birlikte bu raporda biz, büyük ölçüde deneyimlenen ancak pek az görünür olan gönüllülük veçhelerine ışık tutmak istiyoruz. SOSYAL İÇERME DÜZEYLERİ Gönüllü eylem bireysel düzeyde, insanların kişisel tecrit ve değersizlik duygularını aşmalarına yardımcı olabilir. Gönüllüler diğer insanlarla yüz yüze ilişkiye geçerler SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK ya da ait olma ve katkıda bulunma duygularını güçlendirmeye yardım eden koşullarda daha çok bulunurlar. (6) Gönüllülük yaşam stresini azaltır ve yalnızlık duygularıyla mücadele eder. Dışlanmış olan kişiler genellikle bir utanç ve başarısızlık duygusu yaşar ve kendi koşullarını etkileme umudunu yitirir. Gönüllülük aracılığıyla insanlar, toplumsal dışlamanın altında yatan, iş, eğitim ve sağlık yoksunluğu gibi bazı nedenlerin üstesinden gelebilirler. Gönüllülük, kişinin mesleki ve sosyal becerilerini geliştirerek istihdam edilebilirliğini de teşvik edebilir. (7) İnsanların gönüllülük aracılığıyla oluşturduğu toplumsal ağlardan yeni ilişkiler doğar ve bunlar yararlı referanslar edinmeyi, hatta bizzat iş bulmayı sağlayabilir. Yoksul ve evsiz insanlar, muhtaç durumdaki başkalarıyla birlikte çalışarak kendi statülerini yükseltebilirler. (8) Başkalarına danışmanlık yapma, sözcülük ve destek sağlama şeklindeki gönüllülük yoluyla insanlar hizmet alma konumundan hizmet sağlama konumuna geçebilirler ki bu da onları daha güçlü kılar. (9) İnsanlar gönüllülük yoluyla kendi topluluklarına verebilecekleri bir şeyleri olduğunu gördüklerinde, özdeşlikler ve kimlikler genişler. (10) İnsanların gönüllü katkılarının kabulü, aidiyetin önemli bir veçhesidir. Bazı grupların ya da tüm bir nüfusun dışlanmadan dolayı zarar gördüğü topluluklar düzeyinde, gönüllülük gelişmiş bir aidiyet duygusu yaratır ve topluluk refahını teşvik eder, bu da esnekliğin oluşmasına yardımcı olur. (11) Özellikle kırsal topluluklarda insanlar gönüllülük aracılığıyla, kaynakları yönetmeye, iklim değişikliklerinin etkisini azaltmaya ve daha iyi bir topluluk yaşam kalitesine yol açacak sürdürülebilir pratikler yaratmaya daha iyi seferber edilebilirler.(12) Şehirlerde hayatını sürdüren çok sayıda yoksul topluluk kentsel yozlaşma, suç ve toplumsal bölünme içinde yaşıyor. Destek değil köstek oluşturan bir çevrede yaşamak, tüm topluluk üzerinde silinmeyen bir iz bırakabilir. (13) KUTU 5.2: Emekli ve katılımcı Rui Oliveira, enformasyon ve iletişim teknolojileri (ICT) alanında 40 yılı aşkın bir süre çalıştıktan sonra emekli oldu ve Batı Afrika Gönüllü Ortaklıkları (VPWA) adlı Gana merkezli bir STK için bir haber portalı kurdu. Hem Afrika’daki STK’lara bilgi sağlayan hem de bu STK’lar hakkında bilgi veren portalın 2 bin üyesi var ve ayda 15.000 kişi tarafından ziyaret ediliyor. VPWA’nın gönüllü yöneticisi Portia Sey şöyle diyor: “Rui, NGO News Africa adlı web portalını 2009 yılında kurdu ve o zamandan beri de sitenin yöneticiliğini yapıyor. Yakın dönemde siteyi yeniden şekillendirerek çok sayıda ilgi çekici özellik kattı! Rui’yle iletişim eğlenceli ve tatmin edici, Afrika’daki STK topluluğuna hizmet etmeye kendini adadığı için ona müteşekkiriz.” NGO News Africa’yla birlikte VPWA, tüm dünyadan gazetecilerin, bağışçıların, araştırmacıların, gönüllülerin ve ilgili diğer kişilerin Afrika çapındaki STK’ların çalışmaları hakkında bilgi alabildiği bir merkez sunmuş oluyor. Rui, çeşitli Afrika ülkeleri için muhabirlik yapan çevrimiçi gönüllülerin sağladığı yeni bilgileri gün be gün yayımlıyor. Kalkınma konularına dair makalelere yer veriyor, STK’lar hakkındaki haberlerin yanı sıra, STK’lara yönelik bağış fırsatlarına ilişkin bilgiler de sunuyor. Portekizli olan Rui şöyle diyor: “Gine-Bissau’daydım. Yeryüzünde en az şeye sahip olan insanlara ilgim ve yardım arzum burada doğdu. Sevdiğim bir şeyden ayrıldıktan, yani ICT’deki işimden emekli olduktan sonra tamamen stres içindeydim ve kayıp gitmiştim. O sırada Afrikalı bir dostum bana çevrimiçi gönüllülükten söz etti. Buna katıldıktan sonra yaşamım tamamen değişti. Kendimi yararlı hissettim ve stresim neredeyse yok oldu. Daha çok boş vaktim olduğunu görünce, yardıma ihtiyacı olan diğer STK’ları bulmak için www.onlinevolunteering.org’a baktım.” Kaynak: UNV (2010c). Bu tür topluluklarda yaşayanlar genellikle, temel hizmetleri sağlamak, aktivizme ve kampanyalara katılmak için yerel grup ve örgütler aracılığıyla gönüllü eylemde bulunurlar. Bu tür eylemler, topluluk dışındakilerin, yerel halkın pasif olduğu ya da şiddete eğilim gösterdiği şeklindeki hâkim bakış açısına meydan okur. Zira böyle algılamalar içermeye yönelik hareketleri engeller. 53 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 KUTU 5.3: Brezilya’da geleneksel yardım – mutirão Brezilya’da “mutirão”, kırsal kesimde doğmuş, hasat dönemlerinde görülen geleneksel bir karşılıklı yardımlaşma sistemidir. Ulusal Halk Barınma Birliği (União Nacional por Moradia Popular) bu terimi, topluluk barınaklarının kolektif inşaatı ve idaresi için kullandı. Mutirão’da kolektif iş boyunca birlikte çalışan katılımcılar, yalnızca yeni teknik beceriler edinmekle kalmazlar, aynı zamanda, birbirlerini de daha iyi tanırlar. Kendi haklarını ve daha fazlasını öğrenirler. “Mutirão”da ben kendi kimliğimi buldum ve ister ulaşım olsun ister sağlık, ne istersem elde edebildim!.. Daha önce birlikte olmadığım birçok insanla tanıştım. Gün be gün mücadele eden insanlara yardım etmeye hevesli çok sayıda insan olduğunu keşfettim. Daha önce yaşamım çok sınırlıydı. Bir topluluğun, bir hareketin ne olduğunu bilmiyordum. Politik bilincim yoktu. Burada, haklarımı öğrenmeye başladım. Bu benim için bir uyanış oldu.” Christian Leray, üye. Kaynak: União Nacional por Moradia Popular (tarih belirtilmemiş); Leray (tarih belirtilmemiş). Gönüllülük, ülke düzeyinde ya da küresel düzeyde, kampanyalar ve aktivizm yoluyla, içermeyi engelleyebilecek politikalarda değişime yol açabilir. Biz bunu üst düzeyde kadın hakları hareketinde ve alt düzeyde de (ama aynı ölçüde etkili şekilde) yerli halkın statüsünün tanınması ve engellilere imkân sağlanması kampanyalarında gördük. Katılımı teşvik etme, etkin kılma ve sürdürmenin aracı olarak gönüllülük, insanların kendi yakın çevrelerinin ötesindeki kişilerle kaderlerini paylaşmaya nasıl yönlendirilebileceğini belirlemekte önemli bir rol oynar. Gönüllülük sayesinde kadınlar toplumdaki geleneksel yerlerine meydan okuyor 54 En Yoksul Ülkeler Uluslararası Hareketi (International Movement ATD Fourth World), aşırı yoksulluk koşullarında yaşayan insanların refah düzeyini geliştirmek için halk düzeyinde gönüllülerle çalışır. Ek olarak, bu hareketin gönüllüleri, çocukların beslenmesi, toplumsal cinsiyet nedeniyle uğranan şiddet ve sosyal içerme gibi alanlarda en dezavantajlı kesimlerin haklarını ülke düzeyinde ve küresel düzeyde savunurlar. (14) Mayın Temizleme Kampanyası, Uluslararası Kadın Hareketi Kampanyası ve Küresel Yoksulluğa Son Çağrı gibi küresel inisiyatifler, insanların kişisel olarak bağlı oldukları davalara gönüllülük temelinde katılımına dayanır. Gönüllülük temelli bu inisiyatifler, kamusal desteği seferber etmeye ve değişim yaratmaya yardım etmenin yanı sıra, gezegenin her köşesinden insanların fikir ve amaç alışverişinde bulunması ve katılım yoluyla daha kapsayıcı bir dünyanın parçası olması için fırsat sağlar. GÖNÜLLÜLÜK YOLUYLA GRUPLARIN SOSYAL OLARAK İÇERİLMESİ Dışlamanın ekonomik, politik ve toplumsal boyutları dezavantajlı grupları farklı şekillerde etkiler. Bu bölümde, kadınlar ve gençler üzerine özel olarak odaklanarak, toplumdaki bazı gruplara ışık tutulmuştur. Amaç, özgül grupların karşı karşıya kaldıkları dışlamanın ana hatlarını açıklamak ve insanlara gönüllülük aracılığıyla sosyal olarak içerilmelerini sağlayacak yolu nasıl bulabileceklerini göstermektir. Kadınlar Tüm dünyada kadınların yoksulluk içinde yaşıyor olma olasılıkları erkeklerden daha fazladır. (15) Birçok yerde, kadınların eğitimden ve sağlık hizmetinden yoksunluğu süreğen bir konudur. (16) Bazı bölgelerde kadınlar oy ve mülkiyet hakkı için hâlâ mücadele ediyor. Bu bağlamda, özellikle de kadın hakları hareketinin etkisinin geniş olarak incelendiği düşünüldüğünde, kadınların yaşamı üzerinde gönüllülüğün etkisine dair yapılan araştırmaların enderliği şaşırtıcıdır. Oysa kadın hakları hareketi, amaçlarını gerçekleştirmek için gönüllü eyleme katılan çok sayıda kadın ve erkek aracılığıyla, pek çok şey gerçekleştirmiştir. 1. Bölüm’de belirtildiği gibi, gönüllü eylemin mevcut toplumsal cinsiyet rollerini güçlendirebileceğini kabul ediyoruz. Fakat aynı zamanda, gönüllülük dolayısıyla kadınların toplumdaki geleneksel yerlerine meydan okuduklarının, yetki ve sorumluluk alarak ciddi oranda güçlendiklerinin işaretleri de vardır. Hindistan’da toplumsal hareketlerde gönüllülük, kadınların yaşamını etkileyen toplumsal ve politik konuların dillendirilmesine yardım SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK KUTU 5.4: Yerli halkın politik katılımı Sosyal aktivizm biçimindeki gönüllülük, karar alma süreçlerini, ulusal politikayı ve temsili etkilemeye yardımcı olabilir. Son 20 yılda, Meksika’da toplam ulusal nüfusun yüzde 13’ünü ya da 15,7 milyonluk bir nüfusu temsil eden yerli halkın temsilindeki artışta büyük ilerleme kaydedilmiştir. Meksika belediyelerinin yüzde 30’undan fazlasında, yerli halk nüfusun yüzde 40’ını ya da daha fazlasını temsil ederken, parlamentonun en alt meclisinde 500 üyenin yalnızca sekizi yerlidir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın son yayınlanan Meksika’da Yerli Halkın İnsani Gelişme Raporu’na göre, çok kültürlülük, yerel düzeyden ulusal düzeye daha geniş politik katılım sağladığında, daha büyük insani gelişime yol açabilir. “Biz topluluğumuz içinde herhangi birini seçmiş olmak için seçmeyiz; bir mevkiye erişmek için tabandan yola çıkmak gerekir, topluluk da sizi orada tanıyabilir,” diyor Servicios al Pueblo Mixe sivil toplum kuruluşunun üyesi Marcelino Nicolás. Sivil toplum grupları yeni fikirler dile getirmekte ve bunları genel kamuoyunun dikkatine sunmakta ve sonuç olarak, karar alma süreçlerini etkilemede önemli bir rol oynar. Kısmen bu inisiyatifler sayesinde, 1990’ların ilk yarısı boyunca Meksika, yerli halkların haklarını kabul eden çok sayıda yasa ve kurum reformunu başlattı. Son dört yıl için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, yerli halkın politik ve seçmen olarak katılımını geliştirmek amacıyla Meksika’daki seçmen kitlesine destek sağlamıştır. Kaynaklar: CDI (2010); CIVICUS, Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği (IAVE) & Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) (2008); Programa de las Naciones Unidas para el Desarrollo (UNDP) & Organización de los Estados Americanos (OAS) (2010). etmiştir. (17) Kadınlar, terk edilmiş ve suiistimal edilmiş kızlar için kurumsal barınaklar inşa etmeye gönüllü olarak, toplumsal cinsiyet temelli şiddetle ilintili sorunları birbirine bağlayıp dillendirmişlerdir. Toplumsal ağlar kurmuşlar, toplumun kötü muamele ettiği ve unuttuğu üyelerini koruyan kaynaklar yaratmışlardır. Bu iş, kadınların profilini güçlendirmiş, bazılarına liderlik rolü vermiş ve kadınları etkileyen politikalar üzerinde etkili olmuştur. Gönüllü aktivistler bu tür inisiyatifler hakkında bilgi yaydıklarında, sorunun önemini anlayan geniş bir kamuoyu oluşur. (18) Latin Amerika’da kadınlar, toplumsal cinsiyet programlarının bütçesinin oluşturulma işine gönüllü bir şekilde katılarak toplumsal cinsiyet politikasını etkileyebilmişlerdir. Arap devletlerinde gönüllülük uzun süre Batı’dan alınmış bir kavram olarak algılanmış ve resmi örgütler aracılığıyla yardım sağlamayı içeren “gönüllü hizmet” modellerine odaklanılmıştır. (19) Bölgedeki son gelişmelerin gösterdiği üzere gerçeklik çok farklıdır. Aslında “gönüllülük” ve “sivil toplum” bölge- deki çok eski geleneklerin yeni adlarıdır. Müslüman danışma meclisleri, yoksullukla ve azgelişmişlikle mücadeleyi amaçlayan paralel seküler örgütler gibi derneklerde toplumsal aktivizm uzun süredir mevcuttu.(20) 2011 yılı başında, Tunus’taki, Arap Baharı’nın kıvılcımını yakan gösterilerde kadınlar önemli bir rol oynadı. Başkent Tunus’taki Burgiba Caddesi boyunca arkalarında kocaları ve çocuklarıyla birlikte yürüdüler. Yemen’de, rejim değişikliği için barışçıl gösterilerde türbanlı kadınlar, katılım hakları için erkeklerin yanında Sana’a ve Taiz’de sokaklara döküldü. (21) Toplumsal ve politik değişimi savunmak için ellerinin altındaki bütün ifade araçlarını kullandılar: Sözlü anlatım, gazeteler, internet ve sosyal medya. Kadın aktivizminin gücü yalnızca değişim yaratmakta önemli bir rol oynamakla kalmadı, Arap kadınının pasifliği hakkındaki basmakalıp ifadeleri de başarıyla parçaladı. Kadınlar, kendi toplulukları içinde gayriresmi yollardan çok sayıda gönüllülük faaliyeti yürütüyor. Kırsal alanlarda, özellikle yoksulluk 55 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 KUTU 5.5: Massai Kırsal Kadın Meclisi Kırsal Kadın Meclisi (PWC), 1997 yılında Tanzanya’da kurulan, kadınlara yönelik topluluk temelli bir örgütlenmedir. Amacı Massaili kadın ve çocukların yoksulluğuna ve marjinalleşmesine yönelik çözüm üretmektir. Meclis, geniş gönüllü ağı dolayısıyla, Massai kadınları için üç temel sorun alanında önemli etkide bulunmuştur: Eğitim ve cinsiyet eşitliği; mali bağımsızlık ve mülkiyet hakları ve kadınların politik sürece katılımı. Örneklerden biri Olosirwa Kadın Eylem Grubu’dur. Grup, 2002 yılında 25 üyeyle ve PWC’den gelen bir milyon Tanzanya Şilini’yle kuruldu. Grup üyelerinin yarısı, köydeki en düşük gelir grubundandı. Tanzanya’da davar satın alarak ve onları Kenya, Posimoro’daki en yakın pazarda satarak işe başladılar. Kârlarını, grubun en yoksul ve en mağdur durumdaki dört kadın için kabul edilebilir koşullarda evler inşa etmekte ve diğer üyeler için 16 evi tamamlamakta kullandılar. Grup mısır ve fasulye ekip biçiyor; şeker, çay ve zıh satıyor ve üyelerinin süt ürünleri satmasını destekliyor. Massai şarkılarını kullanarak HIV/AIDS bilincini yükseltiyor, bir yetişkin eğitim programı yürütüyor ve anaokulları da işletiyorlar. Şu anda Olosirwa Kadın Eylem Grubu’nun 49 üyesi var. Kolektif olarak 45 keçileri, 4 davarları ve 51 çiftlikleri mevcut. Kaynak: Ngoitiko (2008); T.Oleyaile [Asistan Koordinatör: Tanzanya Kırsal Kadın Meclisi], Kişisel Görüşme (2011, Haziran 14). düzeyinin yüksek olduğu yerlerde, kadınlar yoksullukla mücadele edecek şekilde gönüllü faaliyetler yürütüyor ve ekonomiye katkıda bulunuyorlar. (22) Kendi toplulukları içinde toplumsal ve politik sorunlara yönelik işlevsel gruplar içinde örgütlendiklerinde, sosyal içerilmeyi gerçekleştirmeleri ve ekonomik özgürleşmeye yönelik inisiyatifler arasında karşılıklı desteği yaygınlaştırmaları daha olası. Eğitimin ve okuryazarlığın asgari olduğu durumlarda bu durum gerçekten güçlükler içerir. Bununla birlikte, kadınların kurduğu ve işlettiği gönüllülük temelli yerel örgütlere gelişmekte olan dünyanın her yerinde rastlanmaktadır. (23) Gönüllülük, gençlerin mesleki becerilerini geliştirerek istihdam umutlarını güçlendiren yollardan biridir 56 Gençler Dünya Bankası’nın 2007 Dünya Kalkınma Raporu’nda, (24) 12-24 yaş grubundakilerin sayısının 2035’e kadar 1,5 milyarı aşacağı ileri sürülüyor. Gençler kalkınma açısından önemli bir potansiyeli temsil etmektedir. Bu potansiyele dayanmak, gençlerin katılımı için gönüllülük de dâhil her türden imkânı devreye sokmak acil bir ihtiyaçtır. Gençler pasif birer kaynak alıcısı ya da toplumun problemlerinin nedeni olarak görülmemelidir. Daha ziyade, bu ülkelerdeki kalkınmaya katkıda bulunan önemli unsurlar olarak düşünülmelidirler. Bununla birlikte, küresel ekonominin yanı sıra politik ve toplumsal kurumlar da önemli değişimler geçirdiğinden, gençler beceri eksikliğinden dolayı büyük kısıtlamalarla karşılaşıyor ve katılım fırsatları sınırlı kalıyor. Gerçekten de, gençler, işsizlik, yoksulluk, suç ve uyuşturucu kullanımı gibi unsurlara bağlı toplumsal dışlamaya en yatkın gruplar arasındadır. (25) Gelişmekte olan ülkelerde gençlerin suç oranı artıyor; bu oran 1995-2005 arasında yüzde 30 artış gösterdi. (26) Gençlerin silahlı çatışmalara katılma oranı da, özellikle çetelere ve isyancı örgütlere katılımları yoluyla artmaktadır. Gençler tarihsel olarak toplumsal dışlanmayla karşı karşıya olsalar da, yakın dönemdeki ekonomik çöküş özellikle daha genç kuşakları etkileyen bir kriz yarattı. İstihdam, gençleri içerme yolları hakkındaki herhangi bir tartışmanın kritik alanıdır. Bu açıdan, gönüllülük, gençlerin mesleki becerilerini geliştirerek istihdam umutlarını güçlendiren yollardan biridir. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde, eğitimden ücretli istihdama geçişte gönüllülüğün önemli bir rol oynadığını gösteren, anekdotlara dayalı çok sayıda bilgi vardır. Birleşik Krallık’ta yapılan bir gözlem, görüş belirten işsizlerin yüzde 88’inin gönüllü faaliyetlerin iş bulmalarına yardım edeceğine inandığını ortaya koyuyor. (27) Gönüllülüğün SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK istihdam yeteneklerini ne ölçüde geliştirebileceğiyle ilgili araştırmaların genişletilmesi ve yaygınlaştırılması gerekiyor; böylece güçlü ampirik bilgiler bu politikaya destek verecektir. Çin Gençlik Postası (China Youth Daily)’nın 1044 işverenle yaptığı anket, bunların yüzde 60’tan fazlasının, Çin’in uzak batı bölgesinde gönüllülük deneyimine sahip adayları tercih ettiğini gösteriyor. İşverenler, çalışanlarında aradıkları değerlerin, kendini adama, dürüstlük ve gönüllü hizmetlerde ortaya konmuş iyi iletişim yetenekleri olduğunu belirtmişlerdir. Eski gönüllüleri istihdam eden bu işverenlerin büyük çoğunluğu, onların performansından hoşnut kaldıklarını söylemişlerdir. (28) Öte yandan, gönüllülüğü yalnızca istihdama hazırlayıcı bir etken olarak görmemek de çok önemlidir. Gençler genelde zamanlarını başkalarına yardım etmeye, onlar için önemli değişimler yaratmaya, yeni deneyimler kazanmaya, yeni insanlarla tanışmaya ve eğlenmeye harcamanın önemli yanlarından bahsediyorlar. Dahası bunun, sağlık, refah ve topluluk katılımı açısından bireylere ve topluma da geniş ölçüde yararları var. Ampirik incelemeler, gönüllülüğe katılan gençlerin suça eğilimini azaltan olumlu toplumsal davranışlar geliştirmeye yöneldiği görüşünü destekliyor. (29) Gönüllülük, sorumlu yetişkinliğe geçişin önemli bir kısmını oluşturuyor. (30) Gençlerin aktif yurttaşlığı bizzat yaşamasını sağlıyor, bu konuda kıymetli bir araç işlevi görüyor. Gelişmekte olan ülkeler, eğitim sistemi aracılığıyla gençleri gönüllülüğe giderek daha çok dâhil ediyorlar. Güney Amerika’da son yirmi-otuz yıl içinde öğrenim içi hizmet hızla artmıştır. Venezüela gibi bazı ülkelerde hizmet ortaöğrenime dâhil edilmiştir. (31) Bu özgür iradeyle yapılan seçim anlamında gönüllülük değildir. Bununla birlikte, erken bir yaşta yurttaşlık hizmetine mecbur edilmek, sonraki yıllarda gönüllülüğe katılıma yol açabilir. Gönüllülük birçok gencin iş ortamındaki ilk deneyimini oluşturur. KUTU 5.6: Bosna-Hersek’te genç istihdamın artışı Bosna-Hersek’teki Banja Luka’da öğrenciler bir toplumsal gönüllülük programı aracılığıyla gelecekteki istihdam edilebilirlik imkânlarını arttırıyorlar. Yaklaşık 300 ortaöğretim öğrencisi ile on üniversiteli her yıl Gençlik İletişim Merkezi (OKC) (Omladinski Komunikativni Centar)’nin yürüttüğü bir programa katılıyor. Gönüllüler; öğrenme güçlüğü çeken, kimsesiz ya da fiziksel engelli çocuk ve gençlerle, ayrıca yaşlılarla boş vakit faaliyetleri örgütleyerek öğrenciler arasındaki stereotipleri ve önyargıları kırıyorlar. Özel ihtiyaçları olan çocuklar için kurulmuş Zaštiti Me (Beni Koru) Merkezi’nde gönüllü olan Tanja Grujic şöyle diyor: “Başkalarına nasıl yardımcı olabilirim diye hep düşünürdüm. Eğitim programıma başladığımda, kafamda öncelikle çocuklara nasıl yardım edebilirim sorusu vardı. OKC ile temasa geçtim ve onların Zaštiti Me Merkezi’ne gönüllü almaya başlamayı planladıklarını öğrendim. Moda tasarımcılığı ve terzilik benim hobim olduğundan, bu merkezde çocuklarla terzilik atölyesi başlatmaya karar verdim. ” Tanja gururla ilave ediyor: “Bu çocuklarla geçirdiğim saatlerin benim için yararlı olduğunu hissediyorum. Bu deneyim kişi olarak beni tatmin ediyor, bana yaşam zevki veriyor, bilgi ve deneyimimi genişletiyor.” Yaratıcı atölyeler, geziler düzenlemenin ve çocuklarla oyun oynamanın öğrenciler üzerinde başka etkileri de oluyor. Öğrenimleri boyunca edindikleri teorik bilgiyi tamamlayan kişisel ve toplumsal becerilerini geliştiriyorlar. Bu pratik beceriler sayesinde öğrenciler iş piyasasında daha kalifiye ve rekabet edebilir konumda oluyorlar. Kaynak: J. Jevdjic [İcra Direktörü, OKC], Kişisel Görüşme (2011, Haziran 13-27). İş hakkında tutum ve kanaat oluşturmalarına, gönüllülük yoluyla başkalarına aktarabilecekleri yararlara açıklık kazanmalarına yardımcı olur. (32) Diğer gönüllülerle eşit ilişki kurmaktan, yetişkin ağları oluşturmaktan ve hizmette bulundukları kişilerle kurdukları ilişkilerden kazanacakları yararlar da vardır. (33) Bütün bu toplumsal bağlar içerilmeyi büyük ölçüde kolaylaştırır. Latin Amerika’da gençlerin işsizlik oranı yüzde 22 civarındadır ve kimi ülkelerde bu oran yüzde 40’a kadar ulaşır. (34) Bölgede gençlerin yurttaşlık hizmeti biçimindeki gönüllülüğü, hem kalkınmaya katkıda bulunuyor hem de gençleri istihdama hazırlıyor, böylece ikili bir amaca hizmet ediyor. (35) 57 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Gönüllülük, yaşlıları aktif ve katılımcı kılmakta önemli rol oynar Gençler söz konusu olduğunda, iki şeyi göz önüne almak zorundayız. Öncelikle, gerektirdiği bütün sorumluluklarla birlikte yetişkinliğe geçerlerken içinde yaşayacakları toplum türü önemli bir etkendir. İkinci olarak, din, etnisite ya da genel stereotipler gibi faktörler dikkate alındığında karşılaşabilecekleri engeller vardır. Gönüllülük bu noktada, karşılıklılık ve saygı gibi temel değerlerle birlikte önemli bir rol oynayabilir. Gönüllülük topluma aktif katılıma vurgu yapar. 3. Bölüm’de görmüş olduğumuz gibi, katılım fırsatlarını çoğaltan yeni gönüllülük yolları açılıyor. Eğitim, yurttaşlık tutumlarını öğretmede önemli bir rol oynayabilir. Daha geniş seviyede, medya, hükümetler ve gönüllüleri kapsayan örgütler, hep birlikte, gençlerin yaşamına önemli bir etkide bulunur. Gençliğin katkıları hakkında, gençlerin kendi anlatımlarını da içeren haberlerin artışını teşvik ederek gençleri yüreklendirmek gerekir. Hükümetlerin, gençlerin istek ve çıkarlarına tümüyle saygı gösterilen bir ortamı teşvik etmesi ve bunun için gerekli altyapıyı sağlaması gerekir. Gönüllü barındıran örgütler gençlerin katılımını sağlamak için çaba göstermelidir. Sağlıklı toplumlar kendi topluluklarına dâhil olmuş gençlere gereksinim duyar. Gönüllü eylem bu tür içerime yönelik oldukça etkin bir yol olabilir. Yaşlılar Yaşlılar geleneksel olarak kendi toplumlarına aktif katkılar sağlayan kişilerdir. Özellikle yerli halklar, toplumu sürdürmekte ve zenginleştirmekte yaşlıların değerli katkısını zaten kabul etmişlerdir. Dünyanın birçok bölgesinde yaşlı nüfusunun artışı, yaşlanmanın toplumsal boyutuna dair bilinç geliştirilmesine katkıda bulunuyor. 1982’de Viyana’da toplanan Birleşmiş Milletler Dünya Yaşlılık Asamblesi’nin ilki ve ardından düzenlenen konferanslar, aktif yaşlılıkta gönüllülüğün rolünü kabul eden küresel, bölgesel ve ülkesel eylem planlarının oluşturulmasına yol açtı. Viyana Konferansı’nın 20. yılı değerlendirmesi amacıyla 2002 yılında Madrid’te düzenlenen toplantının ilk tavsiyesinde, 58 herkesi kapsayan bir toplumun, yaşlılara katkıda bulunmaya devam etme fırsatı sağlaması gerektiğini vurgulanmıştır. Bu tür katkılar ekonomik faaliyetlerin ötesine uzanır ve topluluk içindeki gönüllü faaliyetleri de kapsarlar. Bunlar kişisel refahın büyümesine ve sürmesine katkı olarak kabul edilmelidir. Yaşlıların gönüllü eylem aracılığıyla topluma sağlayabileceği katkıların alanı çok geniştir. Gönüllülüğün kendisi, yaşlıları aktif ve katılımcı kılmakta geçerli bir değerdir. Genellikle gelişmiş ülkelerdeki araştırmalar, yaşlıların dışlanmaya özellikle dayanıksız olduğunu gösterdiğinden, bu önemli bir gözlemdir. Bu durum özellikle çalışma piyasasını terk etmiş ve aile bağları zayıf olan yaşlılar açısından doğrudur. (36) Avrupa Sağlık, Yaşlanma ve Emeklilik Anketi (SHARE)’nin sağladığı veriler, toplumsal dışlanma riski içindeki yaşlıların gönüllü eylemlere daha az katıldıklarını doğruluyor. Bununla birlikte, yaşlılar gönüllü faaliyette bulunduklarında, bunun onlar üzerinde önemli bir etkisi olabiliyor. (37) Araştırmalar, ileri yaşlardaki gönüllülüğün toplumsal dışlanma riskinin azaltılmasına katkıda bulunduğunu gösteriyor. Yaşa bağlı rahatsızlıklar bir yana, yaşlılar genellikle hareketliliğin kısıtlanmasından ve tecritten rahatsız oluyorlar. Gönüllülük yalnızca faaliyet düzeyinde artışa yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda topluma daha iyi bir entegrasyona ve sosyal içerilmeye de yol açıyor. (38) Yaşlanma Üzerine Uluslararası Madrid Eylem Planı Ulusal Uygulama Rehberi’ndeki rapor da bu bulguları desteklemekte ve yaşlıların “ülkenin geniş toplumsal ve kültürel yaşamına katılımının, olumsuz stereotiplere ve dışlayıcı uygulamalara karşı koymaktaki” (39) önemine vurgu yapmaktadır. Gönüllülük bu tür bir katılım için evrensel bir kanaldır. Engelliler Toplumun sosyal içerimi gerçekleştirebilmesi için, bütün üyelerinin anlamlı bir şekilde katkıda bulunabileceklerini SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK hissetmeleri gerekir. (40) Engelliler genellikle, onları yapabilecekleri katkılarıyla değil engelleriyle tarif eden önyargılara ve yanlış anlamalara dayalı toplumsal dışlamayla karşı karşıyadır. Dışlanmış diğer gruplar gibi, onlar da aktif gönüllüler olmaktan ziyade, gönüllülerin eylemlerinin pasif alımlayıcıları olarak görülürler. Gelişmiş dünyada başat bir algı olan, gönüllülüğün hayırseverlik ya da “vericilik” olarak algılanması, bu tutumu güçlendirmiştir. Engelleri nedeniyle gönüllü eylemin kendilerine uygun olmadığını hisseden birçok kişi için gönüllülükte bir imaj sorunu da söz konusudur. (41) Sonuç, engelli kişilerin daha az gönüllü faaliyette bulunmasıdır. Örneğin Birleşik Krallık’ta 2008 yılında engelli yetişkinlerin yüzde 32’si örgütler içinde gönüllü faaliyet yürütürken, bu oran genel yetişkin nüfus içinde yüzde 41’di. Bu durum, özel donanım yokluğu, uygun altyapının olmaması, yolculuklar için gereken fazladan masraflar ve destek olacak çalışanlara ihtiyaç duyulması gibi faktörlere bağlıdır. (42) Bir incelemede, bilgi sağlayan kişilerden biri, imaj sorunu konusunda, araştırmacıların engelli gönüllüler için “aktivist” terimini kullanma sebebinin, “geleneksel, pasif özürlü insan imajından uzaklaşarak, gönüllülüğün öznesi olan, aktivizmle bağlantılı çok daha inisiyatifli bir imaj yaratma çabası” olduğunu ileri sürmüştür. (43) Bu tür bir aktivist rol örneği, 2001 Mart’ında Japonya’yı vuran deprem ve tsunami sırasında meydana gelmiştir. Engelli insanlar, kendi özel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde destek alamayacaklarını düşündüklerinden, belirtilen tahliye merkezlerine gitmekten kaçınmışlardır. Evden eve dolaşarak insanların ihtiyaçlarını saptayan ve değerlendiren gönüllüler arasında YUME-YAZA Vakfı’ndan engelliler de vardır. Vakıf, 1996 Hanshin-Awaji depreminin ardından, doğal afetlerden etkilenen engelli kişilere yardım amacıyla kurulmuştur. Bu gönüllüler yalnızca, etkilenmiş bölgelerdeki engelli kişilere acil ihtiyaçlarını ifade etme imkânı tanımakla kalmamış, aynı Kutu 5.7: İşleri sürdürmek - gönüllülük iradesi Gönüllülük gönüllüleri dönüştürür; güven artışına, güçlü bir kendini gerçekleştirme duygusuna ve yeni mesleki özlemlere yol açar. Bu kazanımların teşvik ettiği engelli gönüllüler, stereotiplerin giderilmesine yardımcı olur ve engelli kişilerin neyi yapıp neyi yapamayacağına dair algıları değiştirir. ABD yurttaşı Shannon Coe, Paraguay’da Barış Gönüllüsü olarak hizmet etmiştir. Paraguay’da fiziksel engelli kişiler evlerinin dışında pek görünmezler. Shannon şöyle diyor: “Kendimi dışarı attığımda insanlar merakla beni gözlemlediler. Muhtemelen çoğu daha önce tekerlekli sandalyede kendi başına dolaşan bağımsız bir kadın görmemişti. Kendi başıma işe giderken, “Qué guapa” (Ne kadar azimlisin!) lafını her işittiğimde, bir kişinin daha perspektifini değiştirdiğimi biliyordum. ” Shannon gibi engelli kişiler, tarihsel olarak, ülke dışındaki gönüllülük programlarında yeterince temsil edilmeseler de, uluslararası gönüllü olarak önemli katkılarda bulunurlar. Bu programlar genellikle, engellileri lider ya da katkıda bulunan kişiler olarak gönüllü saflarına katmaktan ziyade, engelli topluluklarına hizmet etmeye odaklanmıştır. Engelli kişiler, tıpkı engelli olmayan denkleri gibi, katkıda bulunma ve beceri kazanma yönünde aynı arzuya sahiptirler. Basit konaklama imkânlarıyla, yaratıcılık ve olumlu bir tutumla, herhangi bir uluslararası gönüllü programı her türden engelli kişiyi de kapsayabilir. Kaynak: Russel. Scheib & Gray. (2010). zamanda onların bakım evinde kalmaktan ziyade kendi toplulukları içinde yaşama arzularını ve becerilerini de dile getirmişlerdir. (44) Göçmenler Göçmenlerin dışlanmayı yenmelerinin önünde benzersiz güçlükler vardır. Genellikle dil engelini aşmaları ve yerel gelenekleri öğrenmeleri gerekir. Gönüllülük, dilsel yetenekleri kullanmak ve daha fazla içerilmeye yol açacak sosyal bir ağ inşa etmek için fırsatlar sunabilir. Irksal ve etnik azınlıkların resmi gönüllülük faaliyetlerine katılma olasılığı daha düşüktür. (45) Öte yandan, kırsal göçmen toplulukları gayri resmi gönüllülük türlerinin daha üst seviyelerini deneyimler. Okullarda, ikinci dil öğretim programlarında ve göçmenlerin topluma entegrasyonuna yardımcı olan örgütlerde gönüllü olmak bunlar arasında sayılabilir. (46) 59 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Kutu 5.8: Göçmen gönüllülüğü: Yeni Zelanda Wellington Değişim Yaratan Mülteci Forumu (Change Makers Forum in Wellington), göçmen topluluklarının Yeni Zelanda yaşamına tam anlamıyla katılmasına yardım eden bir STK’dır. STK’nın bir girişiminde, yaklaşık 50 gönüllü Afgan, Süryani, Burmalı, Kolombiyalı, Eritreli, Etiyopyalı, Iraklı, Oromialı, Sierra Leoneli, Somalili, Sudanlı, Ruandalı, Ugandalı ve Zimbabveli ailelere yardımcı olmak üzere bir DVD ve kaynak seti hazırladı. Güçlü Aileler, Güçlü Çocuklar Kaynak Seti’nin tamamlanması altı ay sürdü. Süryani, Eritreli, Etiyopyalı ve Sudanlı göçmenlerin yerleştirilmesi boyunca süren birinci evre, aile ve kimlikle ilgili atölyeleri kapsadı. İkinci evre, aile değerlerine ve olası çatışma kaynaklarına odaklandı. Üçüncü evrede, gönüllü ve profesyonel aktörlerden oluşan bir oyuncu kadrosu, gündelik durumlarla karşı karşıya kalan göçmen topluluklarını tasvir eden sahneleri DVD için canlandırdı. Bu, katılımcıların kuşak kopukluklarıyla, kültürel farklılıklarla ve aileler üzerindeki baskılarla baş etme yollarını keşfetmeleri ve alışkın oldukları aile desteği olmaksızın, yeni bir ülkede nasıl çocuk büyüteceklerini öğrenmeleri için bir şanstı Gönüllülerin deyişiyle: “Amacımız, yeni bir ülkeye gelmenin önemli bir kültürel değişim olduğunu göstermektir. Yeni Zelanda’ya göçmenler geldiğinde, devlet yalnızca altı haftalık bir uyum programı sunuyor... Oysa yeni kültüre uyum sağlamak uzun süre alır ve bütün yaşam boyunca devam eder.” Kaynaklar: Değişim Yaratan Mülteci Forumu (Change Makers Refugee Forum) (tarih belirtilmemiş); Johnstone, Kişisel Görüşme (2011, Temmuz 16-22). Kendi toplulukları için gönüllü faaliyette bulunan göçmenlerin potansiyeli hudutları aşıyor. “Ortak-gelişme” nispeten yeni bir kavram; gelişmiş ülkelerde yaşayan göçmenlerin içinden çıktıkları topluluklara yardımcı olmak için üstlendikleri kalkınma girişimleri için kullanılıyor. Ortak-gelişme, göçmenlerin kendilerini kabul eden ülkelerde yararlandıkları imkânları paylaşmalarının ve geldikleri ülkelerdeki toplulukların yurttaşlık yaşamına katılmaya devam etmelerinin bir yoludur. Örneklerden biri, Kolombiya ve İber-Amerika Kalkınma İşbirliği ve Sosyo-Kültürel Birliği (Asociación Sociocultural y de Cooperación al Desarrollo por Colombia e Iberoamérica-ACULCO)’dir. İspanya’da yaşayan Kolombiyalı göçmenlerin 1992’de kurdukları gönüllülük temelli bir STK olan kuruluş, Kolombiyalılar’ın İspanyol toplumuna entegrasyonu için çalışıyor ve Kolombiya’da topluluk temelli kalkınma girişimlerini desteklemek için faaliyet yürütüyor. (47) HIV/AIDS’le yaşayanlar Son yıllarda HIV/AIDS’den kaynaklı ölümler azalsa da, Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS)’na göre, toplam virüslü Kutu 5.9: HIV hakkında olumlu konuşmak: Çin “İnsanlara her zaman gülümseyerek söylemişimdir: HIV bir virüstür, günah değil! Biz HIV’le birlikte yaşıyoruz ve topluma hâlâ katkıda bulunabiliriz.” Bir kan nakli sırasında HIV hastalığına yakalanan Xiaofeng işte böyle diyor. Xiaofeng, hastalığı öğrenildiğinde aşağılanma ve ayrıcalıkla karşılaştı, ama sonunda bunu yüksek sesle ifade etmeye karar verdi. HIV’li insanlara yönelik kurumsal ayrımcılığı yasaklayan düzenlemelere rağmen Çin’de engeller varlığını sürdürüyor. Damgalanma korkusu çoğu zaman insanların hizmet almasını ve HIV’li statülerini ailelerine ve arkadaşlarına açıklamalarını engelliyor. “Olumlu Sözler Projesi “(Positive Talks Project); kâr amacı gütmeyen bir aile planlama, doğum ve sağlık kuruluşu olan Marie Stopes International China tarafından, 2007 yılında, UNDP ve UNAIDS’in desteğiyle, Ulusal AIDS/STD Denetim ve Önleme Merkezi ile Çin STD/AIDS Önleme ve Denetim Birliği’nin danışmanlığında başlatılmıştır. Çin’in çeşitli yerlerinden HIV’li 40’tan fazla kişi, eğitim amaçlı konuşmalar yapmak ve eğitmen olmak üzere eğitildi. Ardından, Olumlu Sözler konuşmacıları, bakanlıklar, özel sektör şirketleri, üniversiteler, medya, STK’lar ve kırsal kesimdeki insanlar için eğitim toplantıları düzenlediler. Haziran 2008’de, beş Olumlu Sözler konuşmacısı, 7500 Pekin Olimpiyat gönüllüsüne HIV konusunda bilinçlendirici eğitim verdi. Olumlu Sözler konuşmacıları, faaliyetleriyle HIV’li insanlara yönelik ayrımcılığın azalmasına ve olumlu davranışların gelişmesine katkıda bulunuyorlar. Kaynaklar: Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) (2010b, Mart 6); Luo Nan [Olumlu Sözler Projesi, Proje Yöneticisi], Kişisel Görüşme (2011, 15 Temmuz) 60 SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK sayısının 33 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. (48) Hastalığa dair yanlış anlamalar artarak, virüslü kişiler üzerinde silinmez bir leke bırakıyor. HIV/AIDS’li kişiler arasındaki gönüllülük ve HIV-pozitif kişilerin gönüllülüğü, hem hastalık hakkında, hem de hastalığa yakalanmış kişiler hakkında bilinç yaratmaya yardımcı oluyor. HIV/AIDS’li kişilerin yaklaşık, yüzde 75’i Afrika’nın güneyindeki ülkelerde yaşıyor. Hastalara ve ailelerine yönelik desteğin çoğu gönüllülerin evde verdiği sağlık hizmetlerinden kaynaklanıyor. (49) HIV-pozitif kişiler için HIV/AIDS damgasıyla savaşmanın, özsaygılarını inşa etmenin, kendi refahlarını arttırmanın yollarından biri de gönüllülük. (50) Epidemik AIDS’e verilecek yanıtı şekillendirmeye yardım etmek için HIV’li kişilerin kişisel deneyimlerinden yararlanma fikri, 1994 yılında Paris’te toplanan AIDS Zirvesi’nde resmi kural olarak benimsendi. 42 ülke, HIV ve AIDS’le Yaşayan İnsanların Topluma Daha Fazla Katılımı (GIPA)’nın hastalığa karşı etik ve etkin bir ulusal cevap olduğunu kabul etti. HIV-pozitif kişileri kapsayan topluluk destekli gönüllü grupları, giderek birçok ülkedeki HIV programlarının önemli bir kısmını oluşturuyor. HIV’li ve AIDS’li insanların bakımı çoğunlukla evde, yakın aile çevresinden, arkadaşlardan ve topluluktan kişilerce yapılıyor. Topluluk, destek grupları ve STK’lardan oluşuyor. SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR İnsanların gönüllülük aracılığıyla dışlanmadan kurtulmasının birçok yolu vardır. Bireyler açısından gönüllü eylem, kişinin öz-değer duygusunun gelişmesine yol açabilir. Mesleki becerilerin ve diğer yeterliklerin gelişimine katkıda bulunabilir ve ağ oluşturmaya katkıda bulunur. Bütün bunlar refahı arttırır. Topluluk düzeyinde gönüllülük, güven inşası ve çatışmanın azaltılması yoluyla daha büyük bir uyuma yol açabilir. Daha genel olarak, gönüllülük yoluyla içermenin artması topluma ekonomik kazanç getirir; güçlü ve uyumlu uluslar yaratmaya yardım eder. 1. Bölüm’de ana hatları belirtilen geniş gönüllülük parametreleri kabul gördüğünde, gönüllülük sosyal içerme söylemine daha da entegre olacaktır. Gönüllülük ve içerme hakkındaki literatür büyük oranda, resmi kuruluşlardaki gönüllülüğe odaklanır. Bunu teşvik etmek gerekir. Bununla birlikte, dışlanmış grupların gönüllülüğü genellikle gayri resmi koşullarda gerçekleşir. Uluslararası topluluğun benimsediği, gönüllü eylemin bütün biçimlerini yansıtan daha kapsayıcı bir tanım, gönüllülüğün rolünü öne çıkarmaya yardım edecektir. Yapılacak daha çok şey var. Örneğin, hükümetler gönüllülüğü sosyal içermeyle ilgili politikalara dâhil edebilir; hem resmi, örgütlü hem de gayriresmi gönüllülük biçimlerini kapsayabilirler. Gönüllülüğün mikro-politikaları ile toplumsal dışlanmayı düzenleyecek makro-politikalar uyum içinde olmak zorundadır. Örneğin, iş kanunlarının kapsamı gönüllülüğü içerecek şekilde genişletilmelidir; aynısı ayrımcılık karşıtı yasalar için de geçerlidir. İçerilmenin odağında, bireylerin yetersizliklerinin değil yeterliliklerinin dikkate alınması vardır. Açık ve esnek bir yaklaşım şarttır. Hükümetler, sivil toplum örgütleri ve özel sektör, toplumun diğer kesimleriyle birlikte, dışlanmış grupları hedefleyen ve onları gönüllülüğe dâhil etmeyi amaçlayan inisiyatifleri hep birlikte yaratabilirler. Eğer bu gerçekleşir ve daha kapsayıcı toplumlar yaratılırsa, tüm bir nüfusun gönüllülüğün sayısız yararından faydalanabilmesi için önemli bir adım atılmış olacaktır. Gönüllülük yoluyla sosyal içermenin artması topluma ekonomik kazanç getirir; güçlü ve uyumlu uluslar yaratmaya yardım eder 61 62 GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ 6 6. BÖLÜM Gönüllülük, uyum ve çatışma yönetimi Gönüllülük topluluğa güç, esneklik, dayanışma ve sosyal uyum sağlayan bir kaynaktır. Saygıyı besleyerek çeşitliliğe, eşitliğe ve herkesin katılımına yönelik olumlu bir sosyal değişim getirme yetisine sahiptir. Gönüllülük toplumun en yaşamsal varlıkları arasındadır. Ban Ki-moon (2009, Aralık) 63 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 GİRİŞ Gönüllülük temelli müdahaleler gerilimlerin engellenmesine yardımcı olabilir; gerilim şiddete döküldüğünde etkiyi hafifletebilir ya da gerilim sakinleştiğinde iyileşme sürecine katkıda bulunabilir 64 Bu bölüm, şiddetli çatışma durumlarında gönüllülük ile sosyal uyum arasındaki bağlarla ilgilidir. 2011 Dünya Kalkınma Raporu, Çatışma, Güvenlik ve Gelişim (Conflict, Security, and Development), bugün 1,5 milyar insanın siyasi şiddet, organize suç, olağandışı derecede yüksek cinayet oranı ya da düşük yoğunluklu çatışmalardan muzdarip ülkelerde yaşadığını belirtiyor. Şiddetli çatışma; yatırımı caydırdığı, iş ve eğitim imkânlarına ulaşımı kısıtladığı, devlet kaynaklarını kuruttuğu ve yönetişimi tehdit ettiği için bugün kalkınmanın önündeki temel güçlüklerden biri olarak görülüyor. Sosyal uyumu aşındırıyor ve yoksulluğun başat sebebi oluyor. (1) Doğrudan fiziki şiddetin ortasında yaşayan pek çok insan açısından günlük yaşamın “normal” (2) bir parçası halini alıyor. Çatışma etnik ya da dini açıdan çoğulcu toplumlar için az çok normal bir olgudur ve çatışmanın açık ifadelerinin demokratik toplumlarda ortaya çıkması gayet muhtemeldir. Buradaki önemli soru, çatışmanın nasıl yönetileceğidir; kurumlar aracılığıyla mı, sosyal normlarla mı, yoksa şiddetle mi? Organize ve bireysel suç, kadınlara karşı şiddet de dâhil olmak üzere, biz burada, şiddete dayanan, silahlı çatışmalarla ilgileniyoruz. 21. Yüzyıl, devletler arası savaşların keskin bir şekilde azalmasıyla önceki yüzyıllardan ayrılır. Bu savaşların yerini, ulusların arasında topluluk ve ulus düzeyinde çatışmalar şeklinde sürtüşme ve çekişmeler alır. Bu noktada insanlar her evrede katkıda bulunabilirler. Gönüllü faaliyet aracılığıyla, şiddetli çatışmaya yol açabilecek gerilimleri yatıştırabilirler; çatışmaları çözüme ulaştırmak için uğraşabilirler; o anki çatışma sona erdiğinde, yeni bir çatışmanın patlak vermesini engellemek için ortak bir hedef duygusu yaratabilirler. Bu tip müdahalelerin hepsinin kökeninde, bu rapor boyunca ifade edilen, demokratik katılıma duyulan arzu ve sivil değerler yatar. UNDP’nin de belirttiği gibi: “Barış kararı, anlaşma masası etrafında toplanmış yüksek düzey liderler tarafından alınabilir, ama böyle anlaşmalara, toplumun, kısa, orta ve uzun vadede çatışmanın üstesinden gelme ve bu sorunla uğraşma becerilerini geliştirecek girişimler de eşlik etmelidir. Barışın inşası, toplulukların geçmişe hitap etmeyi, mevcut durumu düzenlemeyi ve geleceği planlamayı öğrenmesini gerektirir.” (3) Çatışmaya sosyal uyum merceğinden bakacağız. Sosyal uyum, büyük oranda yerel seviyede ve gönüllü faaliyet aracılığıyla birbirini destekleyen insanlar tarafından yaratılıp güçlendirilebilir. Gönüllülük temelli müdahalelerin gerilimlerin engellenmesine yardımcı olabileceğini, gerilim şiddete döküldüğünde etkiyi hafifletebileceğini ya da gerilim sakinleştiğinde iyileşme sürecine katkıda bulunabileceğini düşünüyoruz. Aynı zamanda, gerçek ve potansiyel barış inşacısı rollerine ek olarak, şiddetli çatışmalardan en fazla etkilenen iki nüfus segmenti olan gençlerin ve kadınların da üzerinde duruyoruz. Bu bölümün kalanında, çatışma öncesi, çatışma süreci ve çatışma sonrası olmak üzere üç evredeki gönüllü faaliyet örneklerini inceleyeceğiz. Öte yandan şiddetli çatışmanın her zaman böyle doğrusal bir çizgide ilerlemediğinin de farkındayız. SOSYAL UYUM VE ŞİDDETLİ ÇATIŞMA 4. Bölüm’de tartışıldığı üzere, sosyal uyum uzun süredir, sürdürülebilir kalkınmanın teşvikinde bir faktör olarak düşünülüyor. Grupların bir niteliği olarak sosyal uyumun, şiddete dayalı çatışma koşullarında oynayacağı temel bir rolü de vardır. Sosyal uyum bir durum olarak da tanımlanabilir; bu durum içindeki bir toplum, birbirini tamamlayan iki özellikle tanımlanır. İlk özellik, gelir ya da zenginlik anlamında keskin eşitsizliklerin; ırksal, dini ya da etnik gerilimlerin ya da diğer türdeki kutuplaşmaların olmamasıdır. İkinci özellik, güven ve karşılıklılık normları anlamında, gösterilebilir nitelikteki güçlü sosyal bağların varlığıdır. Böyle toplumlarda, toplum içindeki farklı grupların katılmakta serbest olduğu gönüllü birlikler çoktur. Bunun yanı GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ sıra, bağımsız bir yargı ve bağımsız bir medya gibi, çatışma yönetimini destekleyen kurum ve yapılar da mevcuttur. (4) Genel olarak anlaşıldığı üzere, gönüllülük aidiyet ve aktif katılım duygusu ile işbirliği ve dayanışma hissini gerektiriyor. (5) Aidiyet duygusuna sahip, güçlü bir bağlılık ve sorumluluk hissiyle motive olmuş bir kişi, bir şey yaptığında bunun sebebi en fazla yarar sağlamaktan ziyade, doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmasıdır. (6)Dünya Bankası’nın belirttiği üzere: “Sosyal uyum ortak ihtiyaçları karşılamak, kısıtlılıkların üstesinden gelmek ve farklı çıkarları düşünebilmek üzere birlikte çalışmaya istekli ve bunu becerebilen bireylerde kendini gösterir. Bu kişiler farklılıkları sivil ve çatışmacı olmayan yoldan çözüme ulaştırabilirler.” (7) Sosyal uyum, insanların şiddetli çatışma riskine karşı verdiği reaksiyonun biçiminde, şiddetli çatışma patlak verdiğinde buna müdahale tarzlarında ve sonrasındaki faaliyetlerinin şekillenmesinde önemli bir değişkendir. Sosyal uyum güçlendikçe, sosyal bağlantı ve karşılıklı etkileşim ağlarının görülme olasılığı da o oranda artar. Böyle ağlar gönüllü faaliyeti tanımlar. Bu ağlar (sonuçta şiddeti besleyen etkenler olan) sosyal örgütsüzlük, parçalanma ve dışlanma riskini azaltır. Daha önce gördüğümüz gibi, gönüllülüğü destekleyen değer sistemleri, karşılıklılık normlarını teşvik eder; bağlılığı ve güveni besler. Bunlar şiddetli çatışmayı azaltma çabalarını kolaylaştırır ve şiddetli çatışmanın etkilerini hafifletir. Tabii ki ağların sadece etnik ya da başka bir zeminde kurulduğu yerlerde, bu ağların kişi ya da grup yararına manipüle edilmeleri ve aşırıcılığa yol açmaları mümkündür. (8) Örneğin 1990’da Ruanda Soykırımı sırasında Hutu Gücü Grupları, “Hutuları, özellikle işsiz ve eğitimsiz genç erkekleri, soykırımın ön safında yer alan Interahamwe (Kinyarwanda’da ‘birlikte saldıranlar’) türündeki gruplar oluşturmaları için birbirine bağlayan” bir nefret propagandasına dayandılar. (9) Birbirlerini tanısın ya da tanımasın, ortak çıkarları olan insanlar arasında fonksiyon gösteren gönüllülük temelli ağlar, fiili ya da olası şiddetli çatışma durumlarında değerli bir rol oynar. 2005 yılında Afrika Komisyonu bu ağların Afrika toplumu içindeki etkinliğini kabul etti ve bunları devlet dışı yönetişim biçimleri olarak niteledi. Komisyon aynı zamanda bunların görünmez oluşları üzerinde de durdu: “Bunlar çok büyük sıklıkla, yönetişime dair çok daha resmi ve farklı bir perspektifi olan gelişmiş dünya için görünmez olan, ama onlarsız çoğu Afrika topluluğun fonksiyon gösteremeyeceği, sosyal sermayenin büyük kısmını oluşturan sosyal ağlardır. Çoğu insan esas bağlılığı hâlâ ailesine, klanına, kabilesine ya da giderek artan oranda dini gruplar da buna dâhil olmak üzere sosyal ağlara karşı hissetmektedir.” (10) Gönüllü faaliyetin barışa katkısı genelde böyle ağlar bağlamında veya gayri resmi birlikler ya da karşılıklı yardım grupları aracılığıyla gerçekleşir. Çatışmalar farklı hizipler ya da partiler içerdikçe, barış inşası tüm paydaşlar arasında karşılıklı temasların varlığını gerektirir. Şiddetin patlak verdiği durumlarda, mücadelede aktif rol alan herkes bu sürece dâhildir. Böyle temaslar ulusal ya da bölgesel barış ağlarının oluşmasını sağlayabilir. Gönüllülüğü destekleyen değer sistemleri, karşılıklılık normlarını teşvik eder, bağlılığı ve güveni besler ÇATIŞMANIN ENGELLENMESİNDE GÖNÜLLÜLÜK Sosyal uyumun karakteristiklerinden biri olan gönüllü faaliyet ile karşılıklı saygı ve hoşgörü ortamında yaşayan insanların, çatışmalı durumların içine çekilmekten kaçınma ihtimali daha çoktur. Uyumun önemli bir boyutu, örneğin önemli ayinlerde, törenlerde ve ekonomik üretimle ilgili etkinliklerde olduğu üzere toplum yaşamı içinde karşılıklı katılım ve yardımdır. Dini gruplar arasında karşılaşmaların çok yaygın olmadığı Hindistan’da, festivallere dinlerarası katılımın, çatışmaları engellemeye yardım ettiği gözlemlenmiştir. Hindular ve Müslümanlar birbirlerinin kutlamalarına 65 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 katılır ve birbirlerinin yiyeceklerini paylaşırlar. Ortak barış nöbet ve yürüyüşleri farklı etnik kökenler arası işbirliğinin diğer örneklerindendir. Gerilim vakalarında Hindistan ile Pakistan arasındaki genç değişim programları karşılıklı anlayışı güçlendirerek çatışma potansiyelini azaltır. Bu, gençlerin bir başka gencin ailesiyle birlikte yaşadığı ve barış etkinliklerine katıldığı Gandi tarzı bir barış yaklaşımıdır. Bu programlar tamamen gönüllülük zeminindedir. (11) İş paylaşım grupları, Hindistan’ın güney kıyı bölgelerinin yaygın bir özelliğidir, oysaki geleneksel tarımsal iş paylaşımı azalmaktadır. Hindu, Hıristiyan ve Müslüman ailelerin iş paylaşımı yapmak için bir araya gelmesi çatışmayı azaltmış ve daha geniş bir kimlik duygusu yaratmıştır. Bu aynı zamanda farklılıklara yönelik bir anlayış geliştirmiş; yönetilmediği takdirde bu farklılıkların nasıl çatışmaya yol açabileceği ya da tam tersine, çatışmaların KUTU 6.1: Etnik sınırlar arasında köprü kurmak Kikuyus for Change, barış için bir gençlik girişimidir. 2008 yılında Kenya’da seçim sonrası şiddet döneminde Kikuyu Halkı gençleri tarafından kurulmuştur. Gençler etnisiteyi ülkenin sorunlarının başat bir kaynağı olarak görüyorlardı. Bu gönüllü grubu, ülkenin farklı bölgelerindeki gençlere ulaşarak bu kabilesel “bağlanma biçimine” meydan okudu. Genç fikir liderlerinin bir araya gelip etnisiteyi tartıştıkları, etnik gruplar arası diyalog platformları organize ettiler. Komşuluğu ve uzlaşmayı teşvik eden strateji ve faaliyetler de geliştirdiler. Etnik uyuma olumsuz etkide bulunduğunu düşündükleri siyasi liderlerin beyanlarına karşılık basın toplantıları düzenlediler. Ayrıca, radyo ve televizyonda konuşmalar yaptılar; basılı medya için ulusal uyumun gerekliliği ve kabilecilik üzerine makaleler kaleme aldılar. Kikuyus for Change, Kikuyu yaşlıları ile etkileşimi de destekledi ve üyelerin halk gelişim programlarına nasıl katılabileceği de dâhil olmak üzere çeşitli konularda sivil eğitimler verdi. “Kenya’nın çok renkli güzel bir giysi olduğu ve güzelliğini de tüm o farklı renklerin bir arada olmasından aldığı fikrine yaslanarak çalışmalıyız. Tek bir renk olamayız çünkü o zaman cansız ve donuk oluruz. Bazı renkler diğerlerinin üstünü örtemez çünkü o zaman çirkin oluruz. Hepimiz olduğumuz yerde ve parıl parıl kalmalıyız.” (18) Kaynak: Garissa Belediye Başkanı [Kikuyus For Change Sekreterliği’nde] (2010). 66 çözümüne yardımcı olacak şekilde nasıl kullanılabileceği üzerine bir anlayış yaratmıştır. (12) Olası çatışma durumlarında topluluklar içindeki ilişkiler, güvenlik taşımayan koşulların insanların refah ve mutluluğu üzerindeki olumsuz etkisini azaltarak tampon işlevi görebilir. İnsanlar yerel birlikleri ve kolektif faaliyeti; bireyler için korunma duygusu yaratan bir müdafaayı yaratmanın yolu olarak kullanabilirler. Örneğin, insanların güvenliksizlik durumunu etkileyen olaylarla ilgili bilgileri ve korkularını ağlar içinde yayma becerisi önemli bir koruyucu faktör olarak işlev gösterebilir. (13) Potansiyel şiddeti etkisizleştiren türdeki bir esneklik, şiddet olaylarına karşı gönüllülük temelli topluluk ağlarını güçlendiren faaliyetler aracılığıyla, eğitim, öğretim ile gönüllü birlikler içinde güven inşası yoluyla da yaratılabilir. Bir araştırma Hindistan’daki Hindu-Müslüman çatışması ile eski Yugoslavya ve Kuzey İrlanda’daki şiddetli sürtüşmeyi karşılaştırmıştır. Bu çalışmanın sonuçları, yüksek seviyedeki etnik şiddet ile düşük seviyede etnik ya da dinler arası sivil katılım arasında bir ilişki olduğunu doğrulamıştır.(14) Bu durum etkin ve iyi entegre olmuş toplulukların barış faili olarak hizmet görebileceğini düşündürür. Entegre iş dünyası örgütleri, sendikalar, siyasi partiler ve mesleki örgütlenmeler gibi, sivil katılımın güçlü birlik formları, genelde etnik, dini ya da diğer türdeki şiddet patlamalarını kontrol edebilir. Bosna’da, Kıbrıs’ta, İsrail ve Filistin’de bunu görmek mümkündür. (15) ÇATIŞMA SIRASINDA GÖNÜLLÜLÜK Kenya’da, 2008 yılında seçim sonrasındaki şiddet olayları sırasında, etkilenen topluluklar içinde birbirine yardım etmek ve farklı etnik gruplar arasında bağlantı kurmak amacıyla tek tük gönüllü gruplar ortaya çıktı. Kültürler arası öğrenimi teşvik etmek için ülkenin farklı kısımlarından yaşlılar tarafından kültürel değişim ziyaretleri organize edildi. Bu tarz GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ bir girişim yeni sosyal etkileşim katmanları yarattı. Böyle etkileşimler, topluluklar arasında husumeti körükleme sorumluluğuna sahip politikacılar aracılığıyla gerçekleştirilen etkileşimlerden ayrıdır. (16) Şiddet yükseldiğinde Kenya Medya Konseyi (Media Council of Kenya) ülkeyi pençesine alan bölgesel çıkarları aştı. Konsey, ulusal medyayı mesajları eşzamanlı hale getirmeye ikna etmeyi becerdi; bunun için, insanlar birbirine ulaşmaya başlayana dek günlerce bedava haber nakli yapıldı. Ushahidi ve Pambazuka gibi çevrimiçi medya blogları insanları zalimliklere dair bilgilendirdi ve Kenyalılar’ı birbirine yardımcı olmaya çağırdı. (17) Bazı sivil toplum kuruluşları, topluluklara ulaşmaları için gönüllülere lojistik destek verdiler, olası her yerde barışın inşasında onlara yardım ettiler. Potansiyel çatışma durumlarında, topluluklar içindeki ilişkiler ve sosyal ağlara ait olma duygusu, kişilere korunma duygusu veren müdafaaların oluşturulmasına yardım edebilir. Gönüllü girişimlere dayanan dışsal müdahaleler ister devlet isterse topluluk seviyesinde olsun, insanları şiddete dayalı çatışmalardan tekrar barışa döndürmekte hayli etkili olabilir. (19) Örneğin Hindistan’da dinler arası çatışma tehdidi ortaya çıktığında, bu çatışmalar genelde, karşılıklı uzlaşmayı kolaylaştırmak için tarafları sürece katan “barış gönüllüleri”nin aracılığıyla çözüme kavuşur. Bangladeş, Hindistan ve Tayland gibi ülkelerde gönüllüler, yerel yönetimlerin ve güvenlik birimlerinin desteklediği “toplum destekli polislik” girişimlerinin çekirdeğini de oluştururlar. (20) ÇATIŞMA SONRASINDA GÖNÜLLÜLÜK Bugün Sri Lanka’da, uzun süreli bir çatışmaya dâhil olan iki etnik grup arasındaki iyileşme sürecine Sarvodaya Shramadana Hareketi (Sarvodaya Shramadana Movement)’nden gönüllüler yardımcı oluyor. Ülkenin bir gelişim stratejisine ve kendine ait bir prog- rama sahip olan en etkili ulusal sivil toplum kuruluşu bu. (21) Sarvodaya; barışın inşası, krizlere müdahale etme ve şiddete dayalı olmayan uyuşmazlık çözümleri konularında eğitilmiş, uzun dönemli rehabilitasyon süreçlerine katkıda bulunan binlerce gönüllüyü harekete geçirdi. Soykırımın erkek nüfusun ciddi oranda azalmasına sebep olduğu Ruanda’da, ülkenin yeniden inşası görevi kadınlara düştü. (22) Arazi yapılandırma gruplarına giren kadınlar, savaş öncesindeki karşılıklı yardım birlikleri KUTU 6.2: Filipinler’de Gönüllü Müslüman Örgütlenmesi Filipinler’deki Barış ve Kalkınma İçin Gönüllü Müslüman Örgütlenmesi (Muslim Volunteering Organization for Peace and Development in Philippines)’nin şiarı, “Değişime inanmak ama inancı korumak”tır. 2004 yılında kurulan Kapamagogopa INC. (KI); Moro İslami Kurtuluş Cephesi (Moro Islamic Liberation Front) (MILF) ile hükümet arasındaki karşıtlığın Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında çatışmayı ateşlediği Mindanao bölgesindeki barış inşası girişimlerine aktif olarak katıldı. Barışın inşası, topluluk diyalogu ve kültürlerarası değişim konularında çalışan, Müslüman ve Hıristiyan cemaatine ait 23 adet sivil toplum kuruluşuna 2005’ten beri 69 gönüllü yerleştirildi. Bu gönüllüler 150.000 saat kadar katkıda bulundular ve 500.000 kadar insanın hayatını etkilediler. Gönüllüler, topluluk için su rezervuarının oluşturulmasına katkıda bulundular. Modern tarım için sınırlı araç gereci ve sermayesi olan küçük tarla sahiplerine yönelik düşük maliyetli basit bir yöntem olan Eğimli Arazi Teknolojisi’ni getirdiler. Çiftçilere organik tarım yöntemlerini öğrettiler, afet azaltma çalışması kapsamında kapasite-inşa eğitimi verdiler ve Mindanao’daki barış sürecine yardım eden Uluslararası Gözlem Ekibi’nin Sivil Koruma Unsuru içindeki Tüm Kadınlar Topluluğu’na katıldılar. KI, Müslüman gönüllülerin Hıristiyan sivil toplum kuruluşlarına yardım için harekete geçmesinde önemli roller oynadı; Müslüman gönüllüler, bu sivil toplum kuruluşlarının Hıristiyan olmayan topluluklara ulaşmasına yardımcı oldular. 2008 yılında Ağustos ayı boyunca süren çatışmada KI gönüllüleri ücra yerlerdeki topluluklara insani yardım götürdüler. Aynı zamanda barış inşa girişimlerine katkıda bulundular; mesela Mindanao topluluğu içinde rido (klan ya da aile çatışması) konusuna eğildiler. Kaynaklar: Kapamagogopa Inc. (2011); Maraim Barandia, Kişisel Görüşme (2011, Temmuz 17-22). 67 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 gibi yapılaştılar. Amaç, tarımsal üretimde, ev yapımında birbirine yardımcı olmak ve gelir getirici faaliyetler için finans sağlamak üzere kredi programları ve tasarruf sandıkları oluşturmaktı. Bu karşılıklı girişimler kadınların geleneksel rolleri dışında sosyal statü kazanmalarını, daha fazla güç ve ekonomik bağımsızlık gibi nitelikleri güvence altına almalarını sağladı. (23) Daha önce hasım olan gruplardan insanlar yeni ve yenilikçi şekillerde ilişki kurduklarında, uyum ve barışın yaratılmasında gönüllülük bilhassa etkili olabilir. (24) Örneğin Kuzey İrlanda’da insanlar, bölünmüş topluluklar arasında güven bağlarını yeniden inşa etmeye yardım eden projeler üzerinde beraber çalışarak, kendi dini ya da parti gruplarının ötesindeki insanlara ulaştılar. 2001 yılında, Güney Pasifik’te, Solomon Adaları’nda Malaitalı yerleşimcilerle Guadalcanal yerli halkı arasındaki etnik çatışma kızıştığında, başkent Honiara’daki çok farklı kesimlerden gelen kadınlar güçlerini birleştirip, Barış İçin Kadınlar Tebliği’ni (Women’s Communiqué for Peace) yayımladılar. Ardından, farklı etnik kökenden gönüllü kadınlardan oluşan Barış İçin Kadınlar (Women for Peace) grubu savaş halindeki taraflar arasında uzlaşma sağladı, çatışmanın etkilerine dair bilinç yarattı ve kurbanlara yardım etti. (25) GÖNÜLLÜLÜK VE BARIŞIN TEŞVİKİ Kadınlar Kadınlar şiddetli çatışmalara karşı en savunmasız kesimdir, fakat barış ve dönüşümün güçlü birer vasıtası olma potansiyeline sahiptirler. 2011 Dünya Kalkınma Raporu’nda belirtildiği gibi, kadın örgütlenmeleri, “iyileşme ve dönüşüm momentini desteklemede ve güvenin yeniden inşasında sık sık önemli roller oynarlar.” (26) Gönüllülük aracılığıyla sivil katılım, kenara itilmiş kadınlar için, onlara karar alma sürecinde söz hakkı vererek güçlü bir mekanizma olabilir. Temel kaynakların kontrolü, toprak mülkiyeti, gelir ve finansal kaynaklar, işgücü pazarına ve resmi görevlere erişim anlamında, hem geleneklerin hem yasaların açıkça erkeklerin lehine işlediği toplumlarda bu özellikle geçerlidir. Örneğin Etiyopya’da (27) ve Sudan’da durum böyledir (2009). Kadınlar, sivil toplumun aktif üyeleri olmalarına rağmen, kalkınma ve barış inşasına tam anlamıyla katılmalarının önünde pek çok engelle karşılaşırlar. (28) KUTU 6.3: Barış için topluluk gönüllülüğü Güney Pasifik’te kadınlar güven, anlayış ve barış inşa etme amaçlı gönüllü topluluk girişimlerinde daha çok yer alıyorlar. Barış İçin Kup Kadınları (Kup Women for Peace) (KWP) inisiyatifi, 1999 yılında, Papua Yeni Gine’nin yüksek bölgelerinde, onlarca yıl süren kabile savaşlarının ardından kuruldu. Kadınlara ve çocuklara yönelik sık sık vahşi bir hal alan şiddetin boyutu tüm köyün yakılmasını da içeriyordu. Bilhassa yıkıcı nitelikteki bir savaşın ardından, dört karşıt kabilenin kadınları, kabileler arası şiddeti durdurmak için KWP’yi kurdular. Erkek ya da kadın, KWP üyeleri, köylerden barış arzusunu öne çıkaran hikâyeler derlediler ve bunları savaşan kabilelerin erkekleriyle paylaştılar. Barış anlaşmalarına aracılık ettiler, kadın sağlığı ve besin üretimi konularında atölyeler yaptılar ve şiddet mağdurlarına yardım etmek için yerel kaynakları toparladılar. 2003 yılında, Dağlık Batı Vilayeti (Western Highlands Province)’nde iki kabile arasında bir savaş patlak verdi. KWP’den yedi kadın ile beş erkek, barışı yeniden kurma çabasıyla iki hafta savaş meydanında kampanya yürüttüler. Gün boyunca ellerindeki megafonlardan ateşkes çağrısı yapıp uzlaşma savunuculuğu yaptılar. Her gece, savaş halindeki kabilelerden birinin köyünde kalıp barış hakkında konuştular. Savaşan erkekler yabancıların, özellikle de kadınların barış hakkında böyle konuştuğunu daha önce hiç duymamışlardı. Erkeklerden birinin sözleriyle belirtirsek: “Polis ve hükümet bizi unuttu. Ama bu kadınlar bizimle iki hafta geçirecek kadar bize önem veriyorlardı.” Sonunda iki taraf da savaşı bıraktı ve kadınların tazminat ödemelerine aracılık etmesine izin verdi. Kaynaklar: Dinh (2011); Garap (2004). 68 GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ Kadınlar şiddete dayalı çatışmalarda giderek savaşçı olarak yer alıyorlar. Öte yandan çoğu kadın için böyle çatışmalar, içinde bulunduğu durumun daha da kötüleşmesi anlamına geliyor; bazılarının direniş örgütlemesine yol açıyor. Aslına bakılırsa, kadınların, düşmanlığı asgariye indirmek ve yeniden inşa çabalarını başlatmak için tabanda verilen mücadeleye katılımının uzun bir tarihi var. (29) Angola, Çad, Eritre, Etiyopya, Liberya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Sierra Leone gibi uzun savaşlara maruz kalmış ülkelerde kadınlar, protestolara liderlik edilmesi, barış inşa girişimleri, kaynakların seferber edilmesi ve bir topluluk hissinin yaratılması da dâhil olmak üzere bir dizi gönüllü girişimde öncü rolü üstlenmişlerdir. Bu durum ilk kez 1990’ların literatüründe (30) kabul edilmiş ve bu konu o zamandan beri de giderek artan oranda dikkat görmüştür. (31) 1995 yılında Pekin’deki Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nda şöyle bir stratejik hedef belirlendi: “Kadınların her seviyedeki çatışma çözümüne katılımlarını arttırmak. Silahlı ve diğer türdeki çatışmaların çözümüne toplumsal cinsiyete dayalı bir perspektifi entegre etmek. Bu organların toplumsal cinsiyet meselelerine gerektiği gibi hitap edebilmelerini sağlamak.” (32) Birleşmiş Milletler’in Kadınlar, Barış ve Güvenlik Konulu 1325 Sayılı Kararı (United Nations Resolution 1325 on Women, Peace and Security) (2000) kadınları barış süreçlerine ve çatışma çözümlerine daha fazla katılmaya çağırır. (33) Bununla birlikte, 2003 yılında belirtildiği üzere, “1325 Sayılı Karar, Afrikalı kadınların barış masasında bir yer edinme taleplerini güçlendirdiyse bile, onların barış kurucu ya da yurttaş olarak tüm süreçlere tam katılımlarının önündeki ciddi siyasi, kültürel ve ekonomik engelleri kaldırmamıştır.” (34) O dönemde Gine, Liberya ve Sierra Leone’den oluşan Mano Nehri Birliği (Mano River Union) (MRU) kadınları ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki kadınların deneyimleri, kadınların seslerini duyurmak ve siyasi düzeyde kalıcı değişim yaratma yönünde karşılaştıkları engelleri betimliyor. KUTU 6.4: Duyulmak için uğraşan kadınlar Mano Nehri Havzası; Gine, Fildişi Sahilleri, Liberya ve Sierra Leone’yi kapsayan bir ortak sınır bölgesidir. Silahların ve militanların geçişini kolaylaştıran hayli geçirgen sınırlarıyla burası şiddete dayalı çatışmaların ve mülteci hareketlerinin yoğun olduğu bir bölgedir. Mano Nehri Birliği Kadın Barış Ağı (MARWOPNET) 2000 yılında dört ülkeden kadın liderlerin, kırsal kesim kadınlarının, haber akışını sağlayan kadınların, tarikat mensubu kadınların ve işkadınlarının katılımıyla kuruldu. MARWOPNET çatışmalarda aracılık ederek önemli bir rol üstlenirken, resmi barış sürecinin bazı kısımlarından dışlandı. Bir üyenin söylediğine göre, problem, “Kadınların böyle işlere karışmaması gerektiğini farz eden erkek zihniyetidir. Onlar sizin karşınıza geçip çabalarınızı takdir ettiklerini ve işbirliği yapmaya söz verdiklerini söylerler. Ama biz bunu yaptıklarını görmeyiz. Bize sadece gözlemci statüsü vermek istiyorlar ve bizim de kabul edemeyeceğimiz şey de bu.” Kaynak: Fleshman (2003). Latin Amerika’da, elli yıldan uzun süredir, Kolombiya’daki çatışmanın kadınlar üzerindeki etkisi yıllarca gizli kaldı. Bu sessizlik 1996’da, ülkenin dört bir köşesindeki 300 taban ve yerli örgütlenmesinden binlerce kadın bir araya gelip, Kadınların Barışçıl Yolu (Ruta Pacifica de Las Muejeres) adlı bilgi ağı üzerinden, artık savaş istemediklerini belirten bir mesaj gönderdiklerinde bozuldu. Gönüllülük temelli ağ, Kolombiya’daki barış inşası sürecinde aktif rol almaları için kapılarını kadınlara açtı. (35) Kriz zamanlarında kadınları pasif seyirciler olarak konumlandıran geleneksel bakış açısının düzeltilmesi gerekiyor. (36) Öte yandan, Mano Nehri Kadınları’nın deneyimlerinin de gösterdiği üzere, çatışma sorunuyla ilgilenmeye gönüllü olan kadınlar uzun bir mücadeleye hazır olmak zorundalar. Gençler Dünyanın genç nüfusu hızla artıyor; özellikle de şiddetli çatışmalara maruz kalan yoksul ülkelerde. Ergenleri, bilhassa erkek yeniyetmeleri, şiddete karışmaya cesaretlendirebilen ve barış sürecinin sağlamlaşmasını engelleyen koşullara artan bir ilgi var. 69 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Genç insanlar genelde, silahsızlandırılması ve meşgul edilmesi gereken bir güvenlik tehdidi olarak görülürler. (37) Bir diğer hikâye ise çatışma koşullarındaki genç insanların, esnekliktense savunmasızlıkla tanımlanan pasif kurbanlar oldukları ve barış sürecine etkide bulunabilecek bir rollerinin olmadığıdır. (38) Oysaki gençler kötülendiğinde, onlardan korku duyulduğunda veya onların çözümdeki potansiyel rolü görmezden gelindiğinde, şiddetli çatışmaların üstesinden gelmede yaşamsal bir kaynak küçümsenmiş olur. Pek çok çatışmada gençler savaşa topyekûn katılırlar. Öte yandan, düşmanlık sona erdiğinde, ulusal düzeyde barış inşa süreçlerine katılmak için pek az fırsata sahip olurlar. (39) Üstüne üstlük katılım mekanizmalarının yokluğu, yüksek düzeydeki işsizlik ve kısmi işsizlikle birleştiğinde, çatışma sonrasındaki pek çok düşük gelirli ülkede gençler arasında daha da fazla memnuniyetsizliğe sebep olabilir. Bu durum daha önce şiddete meydan vermiş olan pek çok faktörü de güçlendirir. Ayrıca, şiddetli çatışmanın hâkim olduğu ülkelerde pek çok gencin savaş döneminde doğmuş olacağı da unutulmamalıdır. Bu onların bildiği yegâne “sosyal dinamik”tir; şiddete ve korkuya dayalı bu gerçekliğe hâkim olmak için baş etme mekanizmaları geliştirmişlerdir. Zaman zaman buna bizzat şiddet kullanmak da dâhildir. Gençlerin kendilerini diğer yollardan ifade etmek için pek az fırsatları vardır. Dolayısıyla, barış faaliyetlerine katılmak onlara yepyeni bir perspektif kazandırabilir, farklı gruplarla şiddet içermeyen biçimlerde etkileşimde bulunmalarını cesaretlendirebilir. “Barış dolu bir gelecek için gençlerin temel yapı taşları olarak katılım göstermesi gerektiği” (40) fikri artık kabul görmeye başlıyor. Gönüllülük gençlerin, özellikle gençlik örgütlenmeleri aracılığıyla katılım gösterip yükümlülük alabileceği bir kanaldır. Genç insanlar gönüllü faaliyet aracılığıyla birlikte çalıştıklarında, kültürler ve cinsiyetler arasında yapıcı köprüler kurulmasına katkıda bulunabilirler ve barış süreçlerinde üzerlerine düşen rolü tam anlamıyla oynarlar. (41) Batı Afrika’da önde gelen bir sivil toplum kuruluşu olan Batı Afrika Barış Oluşturma Ağı (West Africa Network for Peace-building) (WANEP), Gençler İçin Aktif Şiddetsizlik ve Çatışma Dönüştürme Programı yürütüyor. Bu program, Liberya, Monrovia’daki barış klüpleri aracılığıyla, topluluk içinden gelen KUTU 6.5: Liberya’da gençler çatışma sonrası iyileşme sürecini destekliyor Liberya Ulusal Genç Gönüllüler Hizmeti (Liberia National Youth Volunteers Service) (NYVS), üniversite mezunlarının, 15 yıllık sivil çatışmanın ardından Liberya’daki kalkınma ve yeniden yapılanma sürecine katkıda bulunmalarına imkân tanır. Program mezunlara eğitim, sağlık ve tarım alanında bir yıllık eğitim sunar. Sonra da bu mezunları ulusal gönüllüler olarak ülkenin dört bir yanına gönderir. Ulusal gönüllüler okullarda ders verir, sağlık bilinçlendirme kampanyalarını yönetirler. Kadınların durumunu iyileştirmek için çalışırlar. Kızların eğitim görmesi için, cinsiyete dayalı şiddete, ayrımcı uygulamalara son vermek için savunuculuk faaliyetleri yürütürler. Bölünmeleri ve kutuplaşmaları azaltmak için barış inşa kampanyaları düzenlerler. Hizmet verdikleri yerlerde insanlar gönüllü olmaya daha istekli oluyor ve ebeveynler çocuklarının da katılmasını istiyor. (45) Liberya aynı zamanda, özellikle gençler arasında yüksek işsizlik oranıyla da karşı karşıya. NYVS, mezunların beceri geliştirmesini ve deneyim kazanmasını sağladı. 2008 yılında ilk 67 ulusal gönüllünün yüzde 80’inden fazlası şu anda özel sektörde ya da kamu sektöründe çalışıyor. 2010 yılında ikinci parti 121 gönüllünün yüzde 50’sinden fazlası iş buldu ve yüzde 3’ü de başka araştırmalarla uğraşıyor. 128 ulusal gönüllüden oluşan 3. parti, görevini Haziran 2011’de bitirdi. (46) Kaynak: Isaac Bropleh [Liberya Ulusal Genç Gönüllüler Hizmeti Programı Proje Yöneticisi], Kişisel Görüşme (2011, Temmuz 13). 70 GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ 450 gence ve 650 öğrenciye çatışma önleme ve çatışma yönetim süreçlerine doğrudan katılma imkânı veriyor. (42) 20 yıllık savaştan sonra Kuzey Uganda, çoğu savaştan etkilenmiş gençlerin oluşturduğu, sayıları giderek artan ulusal gönüllüler ile taban gönüllülerinin dinamik bir ağına sahip olduğu için şanslıdır. Örneklerden biri, Tanrı’nın Direniş Ordusu’ndan (Lord’s Resistance Army) ayrılıp topluluğa dönen bir grup genç kızdır. “Güçlendirici Eller” (Empowering Hands) adlı sivil toplum kuruluşu aracılığıyla bu kadınlar, barış oluşturma çabasında, arazide edindikleri (ebelik ve liderlik gibi) becerileri kullandılar. 2004 yılında kurulmuş olan bu sivil toplum kuruluşu, kaçırılıp daha sonra serbest kalan çocukların özgür yaşama geçişi için akran destek grupları oluşturdu. Onlara danışmanlık hizmeti verdi ve okula kaydolmalarına yardımcı oldu. (43) Güçlendirici Eller ünlü bir başarı hikâyesidir. Tüm Kuzey Uganda’da, sivil toplumun gelecek kuşağını oluşturma kapasitesiyle benzer potansiyeli göstermiş pek çok gönüllü gençlik grubu vardır. Öte yandan, gevşek birlikler olarak bunlar resmi yasal statüden yoksundur ve bağış alamazlar. (44) Hükümetler ve bağış yapanlar çatışma koşullarında gençlik girişimlerinin varlığını kabul etseler, katılan grupların ve liderlerinin kapasitesini geliştirme yolunda çalışsalar, çok daha fazla şey başarılabilirdi. SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR Bu bölümde, özellikle kadınların ve gençlerin durumuna odaklanarak, sosyal uyum perspektifinden, gönüllülük ile şiddetli çatışmalar arasındaki ilişkiyi inceledik. Şiddetli çatışmayı yaratan ve seyrini belirleyen dinamikler karmaşıktır. Bu dinamikler bir dizi hazır reçeteyle çözüme kavuşturulamazlar. Öte yandan, toplumlar içinde uyum yaratmaya yardımcı olan ve aynı zamanda gönüllü faaliyeti destekleyen dayanışma ve karşılıklı destek değerleri, çatışmanın sebeplerini yok etmeye, hafifletmeye ve aynı zamanda engellemeye de katkıda bulunur. Gönüllü faaliyet, bu sebepten dolayı, çatışmaya müdahaleyi ve onu engellemeyi amaçlayan program ve politikaların ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Beslenme ve barınma, altyapının yeniden inşası ve ekonomik istikrar gereklidir, ancak karşılıklılık ve dayanışma üzerinde yükselen sivil katılım da aynı şekilde şarttır. Şiddetli çatışmada ayakta kalan bilgi ağlarını güçlendirmenin ya da yıkıldığında böyle ağların yeniden aktive olmasını desteklemenin gerekliliğine dair artan bir bilinçlilik var. Ağlar kendi başına yeterli değildir: Her tür barış sürecine hukukun üstünlüğü ilkesi, adalet ve insan hakları da eşlik etmelidir. Bununla birlikte, gönüllülüğü kabul etmek ve onu desteklemek, kaydedilen ilerlemelerin sürekliliğini sağlamaya ve çatışmanın altında yatan unsurların tekrar alevlenebilmesi riskinden kaçınmaya yardımcı olacaktır. Gönüllü faaliyet, çatışmaya müdahaleyi ve onu engellemeyi amaçlayan program ve politikaların ayrılmaz bir parçası olmalı 71 72 7 GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER 7. BÖLÜM Gönüllülük ve afetler Tokyo’da meydana gelen muazzam afetlerle yüz yüze geldiğinde, herkes insanlığın doğal tehditler karşısında ne kadar savunmasız olduğunu hissetmiş olmalı. Ama ben en büyük iyileştirme gücünün de insandan geldiğine inanıyorum. Bir gönüllünün yapabileceği şey ufaktır, ama hepimizin birlikte yapabileceği şey iyileşme için muazzam bir adımdır. Bu çok daha büyük bir güç yaratır… İlk medya patlamasından sonra insanlar yaşanan felaketi yavaş yavaş unuttular, ama hayatta kalanlar için asıl güçlükler daha yeni başlamıştı. İhtiyaçları değişmiş olabilirdi ama hâlâ yardıma ihtiyaçları vardı. Gerçek iyileşme ancak insanların uzun süreli çabasının arkasından gelebilir. Khaliunaa, Japonya’ya gelen Moğol tsunami gönüllüsü (1) 73 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 GİRİŞ Savunmasızlığı azaltmanın en etkili kaynakları, topluluğun kendi kendine yetme örgütlenmeleri ve yerel ağlarıdır Afetler karşısındaki gönüllü faaliyet belki de başkalarının ihtiyaçlarına yanıt verme güdüsünün altında yatan insani değerlerin en açık ifadelerinden biridir. Aynı zamanda gönüllülüğün en görünen yüzlerinden biridir. İnsanların bir afete verdiği ivedi reaksiyon genelde afetten doğrudan etkilenenlere yardım etmek şeklindedir. Pek çok örnekte bu doğallığında, herhangi bir organize ortamın dışında gelişir. Bununla birlikte gönüllülüğün katkısı, verilen ivedi tepkilerin çok ötesine uzanır. Bu bölüm, hazır bulunmaktan önlemeye ve hafifletmeye, müdahale ve onarıma dek afet yönetimi yelpazesindeki gönüllü faaliyetler dizisine odaklanıyor. AFETLER VE KALKINMA Afetlerin doğası ve sıklığı; iklim değişimi, hızlı kentleşme, besin güvenliksizliği ve çatışmaların sayısının artması gibi etkenlerle değişiyor. Yıllar içinde kalkınmada kaydedilen kıymetli ilerlemeler, afetlerle bir anda silinip yok olabiliyor. Bu bağlantının giderek daha çok fark edilmesi, afetlerle sadece insani acil durumlar olarak ilgilenmekten uzaklaşmamıza ve onları birer kalkınma sorunu olarak görmeye başlamamıza yol açtı. Özellikle yoksulluk içinde yaşayan insanların afetler karşısındaki savunmasızlığını nasıl azaltabiliriz sorusu, artık pek çok ülkenin politikasının temel konularından biridir. 2005 Dünya Afetleri Azaltma Konferansı, düşünme tarzındaki bu dönüşüme ciddi bir ivme kazandırdı. Hyogo Eylem Çerçevesi 2005-2015 (Hyogo Framework for Action 2005-2015)’in ileriye KUTU 7.1: Topluluk esnekliği için iyi uygulamalar Karşılaşılan gönüllülüğün seviyesi, hedef topluluklar içinde kurulmuş topluluk temelli örgütlerin (CBOs) gücü ve bağlılığı özellikle etkileyici. Kalkınmaya rehberlik etmekte ve topluluk temelli kalkınma planlarının uygulanmasındaki rolleri… uyumu teşvik ediyor ve topluluk temelli afet yönetiminin (CBDM) sürdürülebilirliğine katkıda bulunuyor. Kaynak: Ullah, Shahnaz & Van Den Ende (2009, s. 6). 74 yönelik amacı ulus ve toplulukların afetlere karşı esnekliğini inşa etmektir. Savunmasızlığı azaltmanın en etkili kaynaklarının, topluluğun kendi kendine yetme örgütlenmeleri ve yerel ağları olduğu kabul edilmiştir. AFETLERDE GÖNÜLLÜLÜĞÜN ÇOK YÖNLÜ ROLLERİ Afetleri etkin ve etkili bir şekilde yönetme işi toplulukla başlar, toplulukla biter. Bugün yaygın olarak kullanılan önemli bir terim “esneklik”tir. Bu terim toplulukların afetleri engelleme, onlarla başa çıkma ve afetlerden sonra iyileşebilme yetilerini kapsar. Tehlikeli ve riskli çevrelere yerleşmiş olan topluluklar, kontrolleri dışında gerçekleşen olayların, çaresiz kurbanları değillerdir. Geçim olanakları sınırlı olabilir, ancak verili olanakları çerçevesinde savunmasızlıklarını azaltabilecek girişimlerde bulunabilirler. Afetten önce Afet programlarının amacı giderek, müdahale ve onarım gereksinimini en aza indirecek, böylece can ve mal kaybını azaltacak şekilde, önleme, hafifletme ve hazır bulunmayı arttırmak oluyor. Bu adımlar kolektif olarak Afet Riskini Azaltma olarak biliniyor ve hem ulusal hem de uluslararası çabaların odağını oluşturuyor. Önleme, tehlikeyi elimine etmeyi ya da tehlikeyle topluluk arasına bir bariyer çekmeyi içeriyor. Hafifletmek, afetin zararlı etkilerini asgariye indirmek için bir afette öncelikli olarak risk altındaki unsurları korumak anlamını taşıyor. Hazır bulunmak, afetin olabileceği öngörüsüyle alınacak önlemleri içeriyor. Buna binaların hazır olması, acil ihtiyaçlara yanıt verebilme ve iyileşme için gerekli temelin önceden inşası da dâhil. Afetlerin önlenmesi ve hafifletilmesi Önleme ve hafifletme faaliyetleri; ağaçlandırma, akarsu havzalarıyla ilgili önlemler alma, şehir ve bölge planlaması, iletişim ve ulaşım gibi altyapı unsurlarının iyileştirilmesi, kuraklığa dayanıklı tohum kullanımı ve depreme GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER dayanıklı evler gibi gelişkin inşaat uygulamalarını içerir. İklimdeki değişiklikler, özellikle en savunmasız olanlar arasında toplulukların savunmasızlığını arttırıyor. (2) Gönüllüler, afetleri önleyip etkilerini hafifletebilecek bir unsur olan, sürdürülebilir doğal kaynak yönetimine dair bilinç yaratılmasında kritik bir rol oynuyor. 2004 yılında, Pakistan, İslamabad’da yapılan ilk Uluslararası Gönüllülük ve Binyıl Kalkınma Hedefleri Konferansı, afet risk yönetiminde gönüllülerin rolünün altını çizdi. Konferansta, su ve hıfzıssıhha projelerinde, ormanların ve doğal kaynakların yönetiminde gönüllülük ile çevresel sürdürülebilirlik arasındaki bağlantı vurgulandı. Taban inisiyatifleri yalnızca çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması üzerinde etkide bulunmakla kalmazlar, aynı zamanda yerel yaşam koşullarını da iyileştirirler. Bu, iyileştirilmiş su kaynaklarından faydalanan kadınlar ve kız çocukları için bilhassa doğrudur. Konferans, bu alanda mevcut, gönüllülük içeren örgütlenmelerin ve gönüllülerin önemli katkılarını tanımaları için hükümetlere çağrı yaptı. (3) Afetlerin diğer yönlerinde olduğu gibi, önleme ve hafifletmede de gençler oldukça aktif. Nepal’de gönüllülük güçlü kültürel ve tarihsel geleneklere dayanıyor. Kalkınma Gönüllüleri Hizmeti (Development Volunteer Service) 2000 yılında kuruldu. Bu girişim, 1970’lerde kırsal alanda başlayan başarılı bir gönüllülük modeli olan Ulusal Kalkınma Hizmeti (National Development Service)’ne dayanıyordu.(4) Program asıl olarak Nepal’in dağlık bölgelerindeki projelere katılan öğrencileri kapsıyor ve bu projeler, altyapının geliştirilmesi, tarım, sağlık ve hıfzıssıhha faaliyetlerini içeriyor. 2000 yılından beri 7.000’den fazla gönüllü,(5) tohum bankaları, tuvalet inşası ve sağlıklı su tesisleri yaratılması gibi afet hafifletme projeleri yürütülen 72 bölgeye yerleştirildi. (6) Sivil toplum kuruluşları ve yerel örgütlenmeler gönüllü faaliyet aracılığıyla toplulukları seferber edebilir, afet risk yönetimi için topluluk temelli sistemler yaratabilir. (7) Örneğin, Endonezya’da Suyun Korunması İçin 2009 Kadın Ağaç Ekme ve Bakım Hareketi’nde yer alan pek çok kadın örgütlenmesi, 2007’den beri 30 milyondan fazla ağaç ekti. (8) Sri Lanka’da gönüllü Sarvodaya Barış Tugayı (Peace Brigade of Sarvodaya)’ndan 26 gençlik lideri, hepsi de 2004 Hint Okyanusu tsunamisinden etkilenmiş olan 32 sahil köyüne bilgi ve eğitim götürdüler; yerel Müslüman, Sinhala ve Tamil topluluklarını harekete geçirdiler. (9) Suriye’de 2008-2009 kuraklıkları boyunca Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Uluslararası Federasyonu gönüllüleri, çölleşmeye karşı koyma kapasitesini ve savunmasızlık durumunu değerlendirerek yerel toplulukların desteklenmesinde anahtar bir rol oynadılar. (10) Kuraklığa eğilimli diğer yerlerde olduğu gibi burada da topluluklar, risk ve tehlikelere, savunmasız kalınan noktalara ve uygun önlemlerin alınması için afet yöneticilerine yardımı olabilecek kaynaklara dair bilgi sahibidir. (11) Afrika’daki kuraklıklar aynı zamanda hâkim yerel bilginin yeni teknolojilerle kaynaştırılmasına da hizmet etti. Örneğin Yerli Kaynaklar İçin Güney İttifakı (Southern Alliance for Indigenous Resources) (SAFIRE) ile Güney Afrika Kuraklık Teknolojisi Ağı (Southern African Drought Technology Network) (SADNET), küçük ölçekli çiftçiler ve topluluk temelli örgütlenmeler arasında, Güney Afrika’da kuraklığın etkilerini hafifletmek için akranlar arasında gönüllü bilgi değiş tokuşunu kolaylaştırdı. SADNET, bir bilgi ağı olarak çalışıyor, tarımsal kalkınmada faaliyet gösteren uygulamacıları bir araya getiriyor. Yerli bilgi sistemlerini teşvik ediyor ve kuraklığa eğilimli bölgelerde bilgi paylaşımı aracılığıyla topluluklar için geçim ve besin güvenliği konularını gündeme getiriyor. (12) Gönüllüler, afetleri önleyip etkilerini hafifletebilecek bir unsur olan, sürdürülebilir doğal kaynak yönetimine dair bilinç yaratılmasında kritik bir rol oynuyor Gönüllüler, kültürel olarak duyarlı ve yerel olarak kabul edilmiş girişimler aracılığıyla, iklim değişiminden (13) kaynaklı yeni çevrelere uyum için başka önemli şekillerde de katkıda bulunuyorlar. Avustralya’da, kontrollü bitki örtüsü yakma gibi geleneksel yerli uygulamaları, güneybatı Sidney, Wollondilly’de kırsal itfaiye hizmetleri 75 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Topluluk içinden gönüllüler müdahalenin ilk saflarında yer alır tarafından yangın riskini azaltma önlemlerinin parçası olarak kabul edildi. Etnik bir grup olan D’harawal, ileriye yönelik büyük orman yangınlarına dair uyarı veren bitkilerin bilgisine sahiptir. Bir D’harawal olan ve 2002’nin başlarında New South Wales orman yangınını öngören Frances Bodkin, “[halkının] mevsimlerin nasıl gideceğini tahmin etmek için doğal flora ve fauna modellerini nasıl takip ettiğinden” bahseder. (14) Kırsal itfaiye hizmeti, D’harawal halkına danışarak bu bilgiyi kontrollü yakma faaliyetlerini planlamak için kullanır. (15) Yerel bilgiye dayanan gönüllü katkılar, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)’nın “bu erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesinde yerlilerin bilgisinin kaybolduğu ya da önemsenmediği” şeklinde tanımladığı eğilime karşı durmak açısından önemlidir. Bu bilginin yeniden canlandırılması, işler hale getirilmesi, kayda geçirilmesi ve toplulukların hizmetine sunulması gerekiyor. (16) Afetlere hazırlanmak Önleme ve hafifletme çabalarına karşın bir afet gerçekleşmek üzereyse hazırlık evresine ulaşılır. Olası, yakın ya da o an geçerli tehlikelerin etkilerine karşı önceden hazırlıklı olma, tepki verme ve etkin onarım için hükümetler, profesyonel müdahale ve onarım örgütleri, topluluklar ve bireyler tarafından geliştirilen yeterlikler ve bilgi kullanıma sokulur. (17) Risk analizleri, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, halkın bilgilendirilmesi, acil durum planları, tedarik stoku yapma, eğitim ve tatbikatlar faaliyetler arasında yer alabilir. Amerika Birleşik Devletleri’nde Katrina Kasırgası’nın ardından Acil Durum Topluluk Müdahale Ekipleri (Community Emergency Response Teams) (CERT) oluşturuldu. Ekiplerde afet hazırlık ve müdahale eğitimi almış yerel gönüllüler bulunuyordu. Mahalle bekçileri, topluluk örgütlenmeleri, inanç toplulukları, okul personelleri, işyeri çalışanları, izci grupları ve başka gruplar da yer alıyordu. (18) KUTU 7.2: Hayat kurtarmak için gönüllü erken uyarı Doğal afetler Bangladeş’te sık görülür. 1970 yılında yarım milyon insanın hayatına mal olan yıkıcı bir kasırgadan sonra Bangladeş Kızılhaç Cemiyeti ile Bangladeş Hükümeti, kıyı bölgelerinde yaşayan toplulukların afet yönetim kapasitesini güçlendirmek için bir Kasırga Hazırlık Programı (CPP) oluşturdu. Kasırga Hazırlık Programı, teknik becerileri ve erken kasırga uyarısı vermek üzere gönüllülerin bağlılığını temel alıyor. Program 32 nahiyede 2845 birimi kapsıyor; her bir birim, 2000 ila 3000 kişi arasında nüfusa sahip bir ya da iki köye hizmet veriyor. Her bir birimden on erkek, beş kadın gönüllü, köylüler tarafından belirlendi ve bu kişiler ısınma, barınma, kurtarma, ilkyardım, besin ve giysi ihtiyaçlarına göre gruplar oluşturdular. Gönüllüler tayfunda gösterilecek davranış biçimleri, uyarı, tahliye, barınma, kurtarma, ilkyardım ve yardım operasyonlarıyla ilgili eğitim alıyorlar. Yaklaşık 160 gönüllü eğitimci olarak eğitildi ve şimdi topluluklarını bu beceriyle donatıyorlar. 15 Kasım 2007’de, 4. kategorideki Sidr Kasırgası, Bangladeş’in güneybatı sahillerini vurarak yaklaşık 30.000 kişinin ölümüne sebep oldu. Benzer büyüklükteki bir kasırga 1991 yılında 140.000 insanın ölümüne sebep olmuştu. 2007’deki daha düşük ölüm oranı kısmen, ileri uyarı eğitimi almış 40.000 gönüllünün bayraklar, megafonlar, el sirenleri ve davullarla toplulukları uyarmasından kaynaklandı. Yaklaşan kasırgaya dair Dünya Meteoroloji Örgütü’nden gelen veriler, hükümet hizmetleri ve yerel Kızılhaç şubeleri aracılığıyla gönüllüler tarafından alındı. Gönüllüler aynı zamanda insanların tahliye çalışmalarına ve kasırgadan korunabilecekleri sığınaklar bulmalarına da yardım ettiler. Güvenlik konusunda onlara tavsiyelerde bulundular, düzenin korunmasına yardım ettiler, programa ve insanlara yüksek bağlılık gösterdiler. Kaynaklar: Bangladeş Hükümeti (2008); Rashid (tarih belirtilmemiş). 76 GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER Hindistan Hükümeti, topluluk içinden gönüllülerin, müdahalenin ilk saflarında yer aldığını kabul ederek, yerel halkın hazırlanmasının önemini vurgular. Bu, toplulukların gelebilecek bir afete karşı bizzat uygulama yaptıkları periyodik talimleri içerir. (19) Söz konusu faaliyetlerin etkili olması için gönüllülerin eğitim alması gerekir. Hyogo Eylem Çerçevesi: “Afetleri hafifletmek ve onlarla başa çıkabilmek için yerel yeterlikleri artırmak üzere, gönüllülerin rolü düşünülerek, uygun şekilde, topluluk temelli eğitim girişimlerinin teşvik edilmesi” ihtiyacını dile getirmiştir. (20) Toplulukların dışında, gönüllülüğün afet hazırlığında kendini göstermesinin başka pek çok yolu vardır. Meksika’da 1997 yılında, ülke içindeki ve ülke dışındaki tehlike senaryoları üzerine bilgi toplamak ve paylaşmak üzere üniversiteden gönüllüleri seferber etmek için bir üniversite bilgi ağı (UNIRED) kuruldu. Ağ, 60’dan fazla Meksika üniversitesiyle ilişki halinde, ayrıca hükümetlerle, özel sektörle ve ülke dışındaki uluslararası örgütlerle bağlantıları var. Gönüllüler bütün girişimlerin sorumluluğunu üstleniyor, gönüllü kaydı yapıyor, onları eğitiyor, risk değerlendirmelerini tasarlayıp uyguluyor, insani yardım toplama işini organize ediyor. UNIRED 2010 yılında Meksika’nın Chiapas Eyaleti’ndeki Alex Kasırgas ı’nın ve selin etkilerine karşı yapılan çalışmalara ve sonrasındaki müdahalelere yardımcı oldu. UNIRED müdahale aşamasında da yer aldı. Ayrıca 2010 yılında Haiti’deki depreme müdahale edilmesine yardımcı olmak üzere gönüllü gönderdi. Gönüllülüğün afetlerdeki bir başka tezahürü de özel sektördedir. “Zamanı Geldiğinde Hazır Olmak” (Ready When the Time Comes) 2006 yılında Amerikan Kızılhaç Cemiyeti tarafından başlatılan bir işyeri gönüllülük programıdır. 300 ABD şirketinden 10.000’in üzerinde çalışan, topluluk temelli gönüllü müdahale gücü olarak eğitilmiştir. Sonuç olarak yerel afetlere müdahale kapasitesi 2006 ila 2010 yılları arasında yüzde 40 artmıştır. (21) Bilinçlendirme ve eğitim, çocukluğun erken dönemlerinde başlamalıdır. Nijerya’da Federal Başkent Bölgesi içinde Afet Riskini Azaltmak İçin Gönüllü Okul Klüpleri kuruldu. 2010 yılında başlayan bu girişim, okullarında ve içinde yaşadıkları topluluk içinde gönüllü olmak suretiyle çocukların Afet Riskini Azaltma çalışmalarında rol alabilecek kapasiteye sahip olduklarını kabul eder. Program dâhilinde öğrencilere eğitim verilir, böylece okullarda ve topluluk içinde yangın, sel ve hava kirliliği gibi acil durumların yönetimine ve engellenmesine aktif olarak katılmaları sağlanır. Çocukların afete karşı esnek topluluklar inşa edilmesinin önemini yaymaları beklenir. (22) Vietnam’ın aşağı Mekong Havzası’ndaki Giang vilayetinde, afet hazırlığıyla ilgili okul projeleri 2006 yılında Eğitim ve Öğretim Bakanlığı tarafından hayata geçirildi. Okullarda sel baskınlarına karşı güvenlik konusunda öğrencilerin bilinçliliğinin artması çalışmaları kapsamında yüzme dersi verildi ve öğretmenlerin gözetiminde çocukların gönüllü olabileceği, çocukların çocukları eğittiği kulüpler kuruldu. Afetlere müdahale etmek Bir afetin hemen akabinde oluşan gönüllülük imajı, medya tarafından sık sık gözler önüne serildiği üzere, o çevrede ya da yakınlarda oturan insanların kendiliğinden müdahalesi şeklindedir. Bu genelde olumlu bir ışık altında, iyiliği ve kişinin komşusunu düşünmesini yansıtan bir çerçevede görünür. Bunun ardından ülke dışından, çok sayıda gönüllüyü de içeren bir personel akını gerçekleşir. Bu senaryoda, gönüllülüğün yerel ve ulusal biçimleri genelde gözden kaçar. (23) Ama bu durum, gönüllülüğün gücüne dikkat çektiği için iyi bir şey olarak da görülebilir. Örneğin, “2008 Wenchuan depreminde yüz binlerce gönüllünün unutulmaz insani müdahalesi; insani müdahalede eğitimli gönüllülerin, daha iyi koordinasyon mekanizmalarının, yeniden inşayı ve uzun dönemli kalkınma çabalarını desteklemeye devam eden taban örgütlenmelerindeki artışın önemli rolünün kabul edilmesine yol açtı.” (24) İlk müdahale edenler eğitimli acil durum personeli değil, yerel halk ve komşulardır 77 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Yerel seviyedeki insanlar acil ihtiyaçları saptamak için en elverişli konumdadır Bunun aksine, aynı bakış açısına göre, yerel topluluklar afetleri aktif gönüllüler olarak değil de kurbanlar olarak yaşıyorlar. (25) Kanıtlar ise çok daha farklı bir gerçeği işaret ediyor. İlk müdahale edenler eğitimli acil durum personeli değil, yerel halk ve komşular. (26) Çoğu faaliyet kendiliğinden gerçekleşiyor. Gönüllüler eğitimsiz ya da hareketleri koordinasyonsuz olduğunda, örneğin yıkılan binalara girerek, kendilerine zarar verebilirler. Benzer şekilde, erişim yollarını tıkayarak organize kurtarma çalışmalarına da engel olabilirler. Fakat topluluk temelli yerel örgütlerde ya da ulusal sivil toplum kuruluşlarında çalışan pek çok insan, yerel bilgiyle gerekli eğitimin verdiği deneyimi birleştiriyor. Afete müdahale etmek sadece hayat kurtarmaktan ibaret değildir, aynı zamanda sağlık risklerini azaltmayı, kamu güvenliğini sağlamayı ve afetten etkilenen insanların geçimlerini sağlamayı da içerir. Yerel seviyedeki insanlar acil ihtiyaçları saptamak için en elverişli konumdadırlar, ayrıca geleceğe yönelik yerel kararların alınmasına yardım edebilirler. (27) Ek olarak, topluluğun ihtiyaçlarına yönelik kıymetli kavrayışlar sağlayabilir; iyileştirme sürecinin parçası olarak, afetten etkilenmiş ailelere güven verebilir, insani bir dokunuş sağlayabi- lirler. (28) Gerekli becerilere sahip yerel insanların bir araya gelmesi, özellikle hızla seferber oldukları takdirde, yararlı olabilir. Etkilenen bölgenin dışından gelen ulusal gönüllülerin de önemli bir payı vardır. Doğrudan zarar gören insanlarla diğer paydaşlar arasında doğrudan ve güvenilir bir bağlantı sağlarlar. Aynı zamanda “bir bütün olarak gayriresmi kaynaklarla, polis, itfaiye ve sağlık hizmetleri gibi köklü hükümet kurumlarının daha odaklanmış kaynakları arasında hayati bir bağ” oluştururlar. (29) Bu durum, hayli eğitimli olan ve büyük çaplı krizlerde kolayca hazır bulunan “sürekli gönüllüler” (30) için de geçerlidir. Bazı ülkelerde, böyle gönüllülerin kullanımı hızla artıyor. 2006 yılında Çin’de, çoğu, Komünist Gençler Topluluğu, Kızıl Haç ve Sivil Yönetim olmak üzere üç büyük organizasyona kayıtlı 100 milyon eğitimli gönüllü olduğu tahmin ediliyor. (31) Sürekli gönüllüler bilhassa, salgın hastalıklar gibi daha az görünür afetlerde değerli bir rol oynuyor. Bazı durumlarda, hükümetler ulusal gönüllülük programları oluştururlar. 2005 yılında Pakistan’daki büyük depremden sonra, KUTU 7.3: Christchurch Depremi: Her türden gönüllülük 22 Şubat 2011’de, Richter ölçeğine göre 6.3 büyüklüğünde bir deprem Yeni Zelanda, Christchurch’de kaos yarattı. Oluşan tahrip, gönüllülük yoluyla ifade bulan büyük bir dayanışma yarattı. 10.000 kişilik, kendi kendine örgütlenmiş bir öğrenci işgücü oluşturan Canterbury Üniversitesi Gönüllü Öğrenci Ordusu (Canterbury University Student Volunteer Army) evlerin etrafını saran çamuru temizleyerek ve bilgi yayarak çalışmalara yardımcı oldu. Öğrenciler gönüllüleri organize etmek için Internet temelli bir platform ile Vodafone, 2Degree ve Telecom’un veri kartlarını kullandılar; bu sayede görev ilanlarını güncellediler, alanda notlar aldılar, Apple tarafından bağışlanmış İphone’larla fotoğraflar yolladılar. Bu şirketler gönüllülere ücretsiz bir SMS acil durum kısa kodu ile önceden ödenmiş teminatlar da sağladılar. Twitter, Flicker ve Facebook insanların yardım istek ve teklifleri ve bilgi alışverişi için kanallar sundu. Bir grup çiftçiden oluşan Çiftlik Ordusu (Farmy Army), şehrin çok hasara uğramış bölümlerini temizlemek ve depremden etkilenmiş bölgelere yemek sağlamak için öğrencilerle birlikte gönüllü oldu. Gönüllü yardımlar bunlardan ibaret değildi; gönüllü katkıların çeşitliliği, hafif ceza mahkûmları tarafından kurtarma görevlileri ve gönüllüler için hazırlanan 1500 sandviçten, profesyonel mimarlar ve şehir planlamacılarının şehrin yeniden inşası için verdiği tavsiyelere kadar uzandı. Etkilenen bölgelerin dışında, Auckland’daki öğrenciler mağdur durumdakiler için fon oluşturdular. Dunedin ve Wellington halkı ise kalacak yer sağladı. Kaynaklar: 3 News (tarih belirtilmemiş); MacManus (2011, Şubat 21). 78 GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER ulusal gönüllülük aktivitelerine bir odak noktası oluşturmak üzere, Ulusal Gönüllü Hareketi (National Volunteer Movement NVM) adında, gönüllülükle bağlantılı aktiviteleri organize edip destekleyen bir ulusal ajans kuruldu. Bu kuruluşun uzun dönemli amaçları şöyleydi: Afetlerde ilk müdahale edecek gönüllü grubunu yetiştirmek, afet durumlarında destek sağlamak, hükümet organlarında gönüllülüğü teşvik etmek, özel sektör, kamu sektörü ve sivil toplum arasında gönüllülük işbirliğini kolaylaştırmak ve halkın gönüllülüğün değerini anlamasını sağlamak. Kuruluşun, yaklaşık 17.000 gönüllüden oluşan çekirdek grup haricinde, koordine ettiği 80.000 destekçisi daha var. 2010 yılındaki selde, NVM muazzam bir gönüllü seferberliği sağladı. Bu sel Pakistan’ın tarihindeki en kötü seldi; 1750 kişi öldü ve 20 milyon kişi de selden etkilendi. NVM, hükümet ve sivil toplum kuruluşları arasındaki bağ olarak görev yaptı. (32) Gönüllülük ile teknoloji arasındaki bağlantı Rapor’un 3. Bölüm’ünde ele alınmıştı. 2008 yılında Kenya’da seçim sonrası şiddet olaylarının ve barış çabalarının haritasını çizmek için “Ushahidi” adında bir sistem geliştirildi. O zamandan beri, 2010 yılında Şili ve Haiti’deki depremler de dâhil olmak üzere çeşitli insani, kalkınma ve afet yardımı çabalarında bu sistemden faydalanılıyor. Gönüllüler, Twitter ve Facebook hesaplarından, bloglardan, radyo, gazete, televizyon gibi geleneksel medyadan gelen bilgi da dâhil olmak üzere çeşitli medya kaynaklarından gelen raporları izleyip haritalar çıkarıyorlar. Kriz yerleri tarif ediliyor ve gönüllüler oralara daha çabuk ulaşabiliyorlar. Teknoloji ilk başta cep telefonu kullanıcılarının olaylar ve yerler hakkında kısa mesaj gönderebilmeleri için geliştirildi. Mesajlar web-tabanlı bir haritada görüntüleniyordu. Haiti depremi sırasında, Nairobi’deki “Ushahidi” ile teknoloji partneri Frontline SMS, Haiti’nin herhangi bir yerinde muhtaç durumda olan insanların kullanımı için bir kod (9636) geliştirdi. İnsanlar bu numaraya ücretsiz kısa mesaj gönderebiliyor, böylece uygun müdahale grubu yardım için görevlendirilebiliyor. Bu imkân, yaralanmaları, kaybolan aile ve arkadaşları, bir yerlere sıkışıp kalmış insanları, cesetleri, öksüz kalan çocukları ve su ihtiyacını tespit etmeyi mümkün kıldı. (33) 2008 yılında Çin’deki Wenchuan depreminde, yardım gereken bölgelerin haritalarının paylaşılması suretiyle müdahale çok daha hızlı yapıldı. Bu haritalar binlerce çevrimiçi gönüllü tarafından aktarıldı. (34) Daha küçük ve daha kişisel bir çaba, Endonezya’da 2010 yılında Merkez Cava’daki Merapi Dağı’nın patlamasıyla yaşandı. Civarda yaşayan bir topluluk müdahaleye yardım etmek için Twitter kullandı. Twitter hesabı, volkanik patlamanın işaretlerini takip için kurulan Jalin Merapi adında bir topluluk radyosunun başlattığı daha geniş bir enformasyon ağının parçasıydı. Reuters haber ajansı, “Jalin Merapi’nin, belli yardım ihtiyaçlarını tweetleyerek rapor eden 700 gönüllüyü işe koşmak suretiyle, hükümet yardımı alamayanların barınaklarına yardım ettiğini” duyurdu. (35) “Topluluk, 30.000 kişiye yeme sağlamak için yardıma ihtiyaçları olduğunu duyurdu ve yemek dört saat içinde hazırdı.” (36) Böyle kanallarla paylaşılan bilginin geçerliliğini doğrulamanın bir yolu olmasa da, kriz zamanlarında insanlar rahat buldukları teknolojiyi kullanıyorlar. Bu olayda söz konusu teknoloji Twitter idi. (37) Pek çok ülkede gönüllülük temelli itfaiye hizmetleri, insanların afetlere müdahale etmek için yerel kapasitelerini güçlendirmek üzere gönüllü olmalarının iyi bir örneğini oluşturuyor. Gönüllü itfaiye birlikleri genel olarak tüm dünyada hayli güvenilir ve saygıdeğer bir konuma sahiptir. Şili’de yapılan araştırmalar, itfaiye teşkilatının Şilililerin en güvendiği teşkilatlardan olduğunu, polisin ve Katolik Kilisesi’nin önünde geldiğini gösteriyor. (38) Brezilya’daki ilk gönüllü itfaiye birliği 1892 yılında kuruldu; bu aynı zamanda Latin Amerika’nın da ilki. (39) 79 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Daha fazla güven ve sivil katılımın olduğu, daha güçlü bilgi ağlarına sahip olan toplulukların bir afetten sonra onarım şansı daha yüksek Son yıllarda, etkilenmiş ülkelerin dışından, hastalıkla ilgili faaliyetlerde gönüllü olmaya istekli gönüllülerin sayısında artışa tanık olduk. (40) Bu durum yeni güçlükler yaratabilir. Örneğin 2010’daki Haiti Depremi’nde gönüllü olan ve becerilerinden yeterince faydalanılamayan yüzlerce doktor ve hemşirenin yönetiminde güçlüklerle karşılaşıldı. (41) Diğer güçlüklerin arasında çevreye ve ortama (42) aşina olmamak, kültürel duyarlılığın ve dil becerilerinin eksikliği sayılabilir. Öte yandan iyi organize edildiğinde bu katkı verimli olur ve çok makbule geçer. 2004 yılında Hint Okyanusu’ndaki tsunami afetinde ve 2005 ila 2006 yıllarındaki müteakip depremlerde Endonezya’nın acil duruma müdahalesine gönüllülerden muazzam bir katkı geldi. Bu hem hükümet hem de ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları tarafından yapılandırıldı, diğer yandan yapılandırılmamış olan katkılar da mevcuttu. Afetten etkilenmemiş olan binlerce gönüllü “gotong royong” ruhuyla ya da 4. Bölüm’de bahsettiğimiz üzere birlikte çalışarak, kendiliğinden yardımını sundu. Gönüllüler depreme müdahalede yaşamsal bir rol oynarlar. Fakat kapasiteleri daha da güçlendirilmelidir. Hükümetler entegre afet yönetiminde gönüllüleri bir kaynak olarak görmeli ve onlara tek başına, bağımsız bir etken muamelesi yapılmamalıdır. (43) GÖNÜLLÜLÜK VE ONARIM Etkilenen topluluk dışından gelip gönüllü olan insanların sayısı, acil müdahale evresi bitince keskin şekilde azalır. Afet onarım çalışmalarına katılan sivil toplum kuruluşları üzerine yapılan bir çalışma, bu kuruluşların yüzde 64’ünün krizden sonra 12 hafta ya da daha az süre gönüllü hizmeti kullandığını göstermiştir. (44) Fakat Birleşmiş Milletler Afetleri Azaltma Uluslararası Stratejisi’nin belirttiği üzere: “Rehabilitasyon ve yeniden inşa şeklindeki onarım görevi, acil durum evresi KUTU 7.4: Haiti’de erken müdahale Cascos Blancos (Beyaz Kasklar) İnisiyatifi 1993 yılında Arjantin Hükümeti tarafından kuruldu ve 1994 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından onaylandı. Kuruluş, Latin Amerika’dan ve diğer bölgelerden gönüllülerin afet sonrası faaliyetlerinde ve onarım çalışmalarında yardımcı olabilmeleri için fırsatlar sağladı. Program acil müdahale görevlerini küresel olarak üstleniyor. Bir afetin ardından 72 saat içinde, gelişmekte olan diğer ülkelerden hayli eğitimli 4.000 kadar gönüllüyü, Birleşmiş Milletler kuruluşlarında hizmet vermeleri ve Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) ile işbirliği yapmaları için acilen çağırabiliyor. Ocak 2010’daki Haiti Depremi’nin ardından Cascos Blancos, özellikle sağlık alanındaki uzun dönemli iyileştirme faaliyetlerine olduğu kadar acil müdahaleye de yardım etmeleri için Arjantin, Paraguay ve Uruguay’dan 37 gönüllüyü görevlendirdi. Cascos Blancos tarafından seferber edilen gönüllü ekibinde doktorlar, hemşireler ve sağlık görevlileri kadar itfaiyeciler, tedarik yönetimi ve lojistik uzmanları da bulunuyordu. Gönüllüler yanlarında, depreme acil müdahaleye yardımcı olmak için taşınabilir iletişim cihazları, tıbbi malzemeler, sağlık koşullarını iyileştirmek için gerekli malzemeler, yiyecek, tohum, çadır götürdüler. Gönüllüler asıl olarak, Port-auPrince’den 40 kilometre uzakta, depremin merkez üssündeki bir şehir olan Leogane’de kaldılar. Pan Amerikan Sağlık Örgütü (Pan American Health Organization) (PAHO)’yle işbirliği içinde çalıştılar ve operasyonel olarak Birleşmiş Milletler Gönüllüleri tarafından desteklendiler. Gönüllülerin PAHO, MINUSTAH ve Haiti Hükümeti’yle yaptıkları çalışmaların başarısının ve kabulünün ardından, daha sonra Dominik Cumhuriyeti’nde bir sınır kasabası olan Jimani’ye ve Haiti kasabası Fond Parisien’e destek vermek için daha fazla Cascos Blancos gönüllüsü harekete geçti. Kaynak: Carlos Eduardo Zaballa, [UNV Koordinatörü, White Helmets Komisyonu, Arjantin], Çevrimiçi İletişim (2011, Temmuz 25). 80 GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER KUTU 7.5: Afet onarımı ve gotong royong ruhu 2004 ve 2005 yıllarında, Endonezya’nın Kuzey Sumatra kıyılarında gerçekleşen büyük depremler ve bunların sonucunda gerçekleşen tsunami, özellikle de Aceh ve Nias bölgelerinde büyük can ve mal kaybına yol açtı. Uluslararası bağış desteği içinde 291 milyon ABD Doları kadar bir hibe vardı. Bu bağış Asya Kalkınma Bankası (Asian Development Bank) (ADB) tarafından Endonezya Hükümeti’ne, Deprem ve Tsunami Acil Durum Destek Projesi (ETESP) için verilmişti. Projenin amacı temel kamu hizmetlerini ve altyapıyı kurmak, etkilenen bölgelerde ekonomik canlanmayı kolaylaştırmaktı. Projede, tüm evrelerde yerel toplulukların katılımına çok önem veriliyordu. Örneğin sulama, kırsal geçim ekonomisini yeniden kurmanın yaşamsal bir parçasıydı. Alçak seviyedeki kanal sistemlerinin rehabilitasyonu ve yeniden inşası köklü gotong royong gönüllü çalışma geleneğine dayanan topluluk su kullanıcı örgütleri aracılığıyla gerçekleştirildi. Girişimin başarısı, dışarıdan alınan uygun uzmanlık bilgisi ve finansal destekle, Aceh örneğinde olduğu gibi, büyük bir doğal afetle ve onlarca yıl süren bir iç çatışmayla travmatize olmuş olsa bile, yerel toplulukların ciddi altyapı çalışmasını etkin şekilde yürütebileceğini göstermiştir. Kaynak: Fleshman. (2003). bittikten hemen sonra başlar ve bu görev, ulaşılabilir halk katılımı ve onarım faaliyeti için açık kurumsal sorumlulukları kolaylaştıran, daha önceden mevcut strateji ve politikalara dayanmalıdır.” (45) Bir afetin onarım evresi boyunca ulusal yetkililerin ve bağış yapanların dikkati genelde temel fiziki altyapının, mesela yollar, köprüler, enerji nakil hatları ve binaların yeniden inşası üzerindedir. Özellikle aşırı savunmasızlık durumlarında insanların geçimlerini sürdürebilmesi için bunlar temel önemdedir. Bununla birlikte bu odak sosyal altyapıyı görmezden gelir. Artan ampirik araştırmalar, daha fazla güven ve sivil katılımın olduğu, büyük oranda gönüllülük temelli daha güçlü bilgi ağlarına sahip olan toplulukların, bir afetten sonra, parçalanmış ve izole bir topluluğa oranla onarım şansının daha yüksek olduğunu gösteriyor. (46) Kalkınma İçin Çin Bilim ve Teknoloji Akademisi (Chinese Academy of Science and Technology for Development)’nden Zhao Yandong’un ileri sürdüğü üzere aslında “sosyal ağlar afetin ardından en bağımlı olunan kaynak olabilir.” (47) 2004 yılında Endonezya’daki tsunami felaketi sonrasında yazılan bir değerlendirme yazısında şöyle deniyor: “Yardım ve onarım çabaları mevcut sosyal sermayeyi, yani topluluk temelli becerileri, programları ve ağları tanımlayıp kullandığı ve güçlendirdiği ölçüde daha etkili olacaktır. Afet-sonrası onarıma, bu sosyal sermayeye yaslanan topluluk yönelimli yaklaşım, ciddi bir zaman ve insan kaynakları yatırımı gerektirir, ama sonuç daha yüksek bir müşteri memnuniyeti, daha hızlı ödeme ve yerel güçlendirmedir.” (48) Afetlerden sonra yalnızca fiziki altyapının değil sosyal altyapının da uğradığı zararı onarmak gerektiği yaygın olarak kabul gören bir gerçektir. (49) 2005-2015 Hypo Eylem Çerçevesi “gönüllülük ruhu”nu inşa mekanizmalarının ve uygun müdahalelerin temeli olarak öne çıkardı. Görüldüğü üzere bu “ruh”, insan varlığının evrensel bir özelliğidir ve afet çevrimlerinin başka evrelerinde olduğu gibi onarım döneminde de birbirine yardım etmek için bir araya gelen insanların ortak noktasıdır. Söz konusu bu nitelik geçim araçlarının yeniden oluşturulmasına olduğu kadar topluluklara umudun ve güvenin geri getirilmesinde de büyük rol oynar. 81 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR Topluluklar her zaman afetlerle karşılaşırlar ve gönüllülük, afetlere hazır bulunmak ve onlarla başa çıkmak için her zaman mevcuttur. Son yıllarda, kalkınmayla bağlantılarının kurulması da dâhil olmak üzere, afetlere stratejik yaklaşımların geliştirilmesine ve bunların uygulanmasına gösterilen dikkatin artmasıyla, gönüllülüğün konu içinde tam anlamıyla kapsanması gerekiyor. Bu bölüm, afetlerin hazırlık, hafifletme, müdahale ve onarım evrelerinde insanların gönüllü faaliyetlere katılmalarının çeşitli yollarını ortaya koydu. Bu eylemin nasıl farklı yollardan tezahür edebileceğini gösterdi: İnsanların topluluk seviyesindeki kendiliğinden hareketleri, yerel ve ulusal seviyedeki örgüt ve birlikler aracılığıyla organize gönüllülük ve ülke dışından gelen gönüllüler. Gönüllülerin katılımının, dayanışma ve ortak kader duygusu gibi temel değerlerin sağlanmasına 82 katkıda bulunduğunun da altını çizdi. Toplulukların esnekliğine inanılmaz derecede katkı sağlayan bu değerler afet riskini azaltan strateji ve programlara yansır. Gönüllülüğün en görünen yüzlerinden biri afetlerde ortaya çıkar. Bu sebepten dolayı, gönüllülüğü destekleyen faaliyetlerin en güçlü dile getirildiği yerlerin buralar olması bizi şaşırtmamalıdır. 2005-2015 Hyogo Eylem Çerçevesi’nin alt başlığı şöyledir: “Ulusların ve toplulukların afetlere esnekliğini inşa etmek.” (50) Bu, topluluk üyeleri tarafından ve topluluklar içinde gerçekleştirilen gönüllü faaliyetin ve toplulukların rolünün açık bir göstergesidir. Hyogo Çerçevesi’nde afet eğitimi vermeye ve yerel seviyede insanları eğitmeye dair çeşitli tavsiyeler bulunuyor. Savunmasız kalınan durumları azaltmada ve afetlere esnekliği arttırmada gönüllülüğün gücünün tam anlamıyla anlaşılmasını sağlamak için önümüzde daha uzun bir yol var. 8 GÖNÜLLÜLÜK VE REFAH 8. BÖLÜM Gönüllülük ve refah Kişisel yetkinliği ve topluluk değerlerini, çok uzun süre boyunca ve fazlasıyla, yalnızca maddi nesne birikimine bağladık. Gayri safi milli hâsılamız, eğer Amerika Birleşik Devletleri’ni bununla değerlendirecek olursak... hava kirliliğini, sigara reklamlarını ve otoyolları cesetlerden temizleyen ambulansları hesaba katıyor. Özel kapı kilitlerimizi ve bu kilitleri kıran insanlar için kurulan cezaevlerini hesaba katıyor. Sekoya ağacının yok edilmesi ve kaotik bir yayılma içinde doğal harikaların kaybı da onun kapsamı içinde. Napalmlar, nükleer savaş başlıkları ve şehirlerimizdeki ayaklanmalarla mücadele etmek için polisin sahip olduğu zırhlı araçlar, hepsi gayri safi milli hâsılamız kapsamında. Whitman’ın mavzeri ve Speck’in bıçağı, çocuklarımıza silah satmak amacıyla şiddeti yücelten televizyon programları onun kapsamı içinde. Ama ne var ki, çocuklarımızın sağlığı, aldıkları eğitimin kalitesi ya da oyunlarının neşesi gayri safi milli hâsılada hesaba katılmıyor. Şiirimizin güzelliği, evliliklerimizin gücü, halkın zekice tartışmaları ya da kamu görevlilerimizin dürüstlüğü gayri safi milli hâsılada hesaba katılmaz. Gayri safi milli hâsıla ne aklımızı ne cesaretimizi ne hikmetimizi ne bilgimizi ne merhametimizi ne de ülkeye bağlılığımızı ölçüyor. Kısacası, gayri safi milli hâsılamız, hayatı yaşamaya değer kılan şeyler hariç, her şeyi ölçüyor. (1) Robert F. Kennedy (18 Mart 1968). 83 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 GİRİŞ Güçlü ve sağlıklı ekonomiler, insanların refah içinde yaşamasına imkân tanıdıkları ölçüde arzu edilir 84 Önceki bölümlerde, seçtiğimiz belirli alanlarda gönüllülüğün katkılarını inceledik. Şimdi, gönüllülüğün katkılarının bütün olarak toplumu nasıl etkilediğini ele almamız gerekiyor. Bir ülkenin başarısı uzun süredir asıl olarak gayri safi yurt içi hâsıla (GSYİH) temelinde değerlendiriliyor. Bununla birlikte, ekonomik büyüme ile toplumsal ilerleme arasındaki doğrudan ilişkiye itirazlar giderek yükseliyor. Eleştirmenler alternatif kavram ve göstergeler talep ediyorlar. Aslında Robert Kennedy’nin girişteki, 1968 tarihli sözünden de anlaşılacağı gibi bu eleştiri yeni değil. 1975 tarihli Dag Hammarskjöld Report’ta şöyle deniyor: “Kalkınma bir bütündür; değer yüklü, bütünsel bir kültürel süreçtir; doğal çevreyi, toplumsal ilişkileri, eğitimi, üretimi, tüketimi ve refahı kapsar.” (2) Bu konu, akademik çevrelerden çıkarak halk arasında tartışılır olmuştur ve günümüzde, ekonomiyi, toplumu ve çevreyi etkileyen mevcut küresel krizlerin sonucu olarak, en üst düzeydeki politikalarla giderek daha ilgili olmaktadır. “Stiglitz Komisyonu” adıyla da bilinen Ekonomik Performans ve Toplumsal İlerleme Ölçüm Komisyonu (Commission on the Measurement of Economic Performance and Social Progress)’nun 2009 tarihli raporu, toplumların başarması gereken şeyin ne olduğuna dair gelişen tartışmada kilit bir dönemin ifadesidir. Komisyon, GSYİH’nin ekonomik performansın ve toplumsal ilerlemenin göstergesi olarak sınırlarını tanımlamak ve alternatifleri ele almak amacıyla Fransa’nın inisiyatifiyle gerçekleştirilmiştir. (3) Önde gelen iktisatçılar Joseph Stiglitz, Amartya Sen ve Jean Paul Fitoussi’nin başını çektiği bu etkili inisiyatif, GSYİH’nin göz ardı edilmemesi gerektiği sonucuna varmıştır. Bununla birlikte, piyasa faaliyetinin bir göstergesi olan gayri safi yurt içi hâsıla, insanların refahına ve topluluğun ilerlemesine katkıda bulunan birçok faktörü göz önüne almakta başarısız kalmaktadır. Yazarlar şöyle diyorlar: “Ölçtüğümüz şey, kolektif olarak peşine düştüğümüz şeyi şekillendirir; neyin peşine düştüğümüz de neyi ölçtüğümüzü belirler. Rapor ve raporun uygulanması, toplumlarımızın kendine bakış biçimini, dolayısıyla politikaların tasarlanma, uygulanma ve değerlendirilme tarzını önemli ölçüde etkileyebilir.” (4) Peki, bunun gönüllülük açısından önemi nedir? Stiglitz Komisyonu, ekonomik büyüme paradigmasına meydan okuyan diğer inisiyatifler gibi, refahı gelişimin nihai amacı olarak kabul ediyor. Açıkçası, güçlü ve sağlıklı ekonomiler, insanların refah içinde yaşamasına imkân tanıdıkları ölçüde arzu edilirler. Bu önemli faktörler arasında, dayanışma, bir davaya bağlılık ve bu raporda tanımlandığı şekliyle topluma hizmet etme arzusu yer alır. Bu bölümde, refahı ve gönüllülüğün refah üzerindeki etkisini inceleyeceğiz. Ardından da, bununla ilgili bazı politikalara bakacağız. Refahın tarifi, insanın hem fiziksel hem de duygusal olarak kendini iyi hissetmesi ve iyi olmasıdır. (5) Refahın odağında, “iyi yaşamak için ihtiyaç duyulan şeye sahip olma duygusu” bulunur. (6) Bizim amacımız buna, içinde yaşadığımız topluluğa aidiyet hissi, başkalarına karşı olumlu bir tutum, topluma katkıda bulunduğumuz ve toplumu destekleyici tutumlar benimsediğimiz hissi ve toplumun olumlu bir gelişim gösterebileceği inancı olarak “sosyal refah” fikrini eklemektir. (7) Refahın başka tanımları mutluluk fikrini de içerir. Araştırmalar, insanların yaşamdan aldığı tatmini ve mutluluğunu farklı yollardan soruştururlar. İnsanlar, yaşamdan alınan tatmin ve mutlulukla ilgili sorulara cevap verirken, akıllarında farklı fikirler vardır. Yaşamdan tatmin olmak, sağlık, barınma ve eğitim gibi somut meselelerle ilgili olan refah fikrine yakındır. Mutluluk, insanların kendi yaşamlarını nasıl değerlendirdikleriyle ilgilidir. (8) Butan Krallığı mutluluğu temel ulusal amacı yaptı. 2011 yılında Butan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bir girişim başlattı ve üye devletleri, kamusal politikalara yol göstermeye yardım etmesi için, GÖNÜLLÜLÜK VE REFAH kalkınmada mutluluk ve refah arayışını başarıyla kavrayan önlemler geliştirmeye davet etti. (9) “Mutluluk” ve “refah” genellikle birbirinin yerine kullanılan kavramlardır. Bununla birlikte, mutluluk, kişinin yaşam koşulları ve çevre hakkında olumlu öznel duygularına gönderme yaparken; refah, sağlık, güven ve mali güvenlik gibi ölçülebilir parametreleri, bunların yanı sıra da ilişki ve katılım duygularını içerir. Bu raporda, mutluluk refahın ayrılmaz bir parçası olarak görülmüştür. İlk bakışta, gelişmekte olan ülkelerle, özellikle dar gelirli olanlarla refahın ilişkisi sorgulanabilir. İnsanlar, asgari geçim maddelerinden yoksun kaldıklarında, refah ve mutluluk tali meseleler olarak görülebilir. Bununla birlikte, dar gelirlileri tanımlayan tek şey yoksullukları değildir. Onlar da kendilerine, çocuklarına ve topluluklarına refah sağlamaya çabalıyorlar. Gelişmekte olan ülkelerdeki insanların da kalkınmış ülkelerdeki insanlarınki kadar canlı ve geçerli refah kavramları olduğuna dair kanıtlar giderek artıyor. (10) Gelişmekte Olan Ülkelerde Refah (Wellbeing in Developing Countries) araştırma grubu, çığır açıcı bir girişimdir. Bu girişim, 2003 yılında, Bath Üniversitesi’nde, refaha dair bir anlayış çerçevesi geliştirmek için başlamıştır. Çerçevenin uygulanması, Bangladeş, Etiyopya, Peru ve Tayland’da yerel partnerlerle birlikte test edilmiştir. İncelemenin sonuçları arasında gönüllülük özellikle belirtilmemiştir. Bununla birlikte, kişilerin kendi refahları üzerinde etkide bulunduğunu belirttikleri kilit alanlar arasında, katılım ve etkili eylemlerde bulunma, olumlu toplumsal bağlantılar kurma ve özdeğer duygusu edinme yer almaktadır. (11) Bangladeş’te, yardımsever ve fedakâr olmak refah duygusuna yol açmaktadır. Etiyopya’da öğüt verme ve anlaşmazlıkları çözme refah sağlar. Peru ve Tayland’da bu işlevi yardımlaşma görür. (12) Soruşturmayı yoksulluktan ziyade refah terimleriyle şekillendirmek, araştırmacıların, dar gelirlilerin eksikliklerine odaklanmak yerine, onların KUTU 8.1: Butan’da Gayri Safi Milli Mutluluk Himalayalar’daki Butan devleti, mutluluğu, ilerlemenin bütününü kapsayan bir gösterge olarak benimseme konusunda en yaygın deneyime sahip ülkedir. İlk kez 1972’de gündeme gelen Gayri Safi Milli Mutluluk (GSMM) kavramı, Butan’ın kendine özgü tarihsel, kültürel ve sosyo-ekonomik zemininde köklü biçimde yer etmiştir. GSMM’nin genel refah hedefi ve çevre koruma amacı gibi sabit öğeleri Budist değerlerden alınırken, özgüven ve paternalizm ilkeleri geleneksel Butan toplumuna içkindir. Kavram, ilerleme konusunda ulusal düzeyde bir diyalog başlatarak Butan’daki politikanın rehberi olmuştur. 1986 yılında Financial Times’taki bir söyleşide Butan kralı şöyle diyor: “Gayri Safi Milli Mutluluk, Gayri Safi Milli Hâsıla’dan daha önemlidir.” Kavramı ölçülebilir kılmak için dokuz alanı kapsayan bir endeks geliştirilmiştir. Endekste şunlar mevcuttur: Eğitim, fiziksel sağlık, psikolojik refah, zaman kullanımı, yaşam standardı, kültürel çeşitlilik, iyi yönetişim, ekolojik çeşitlilik ile esneklik ve son olarak da topluluğun canlılığı ile toplumsal ilişkiler. Topluluğun canlılığı, topluluklar içindeki ilişki ve etkileşimlerin zayıf ya da güçlü olmasına odaklanır. Bu alanda gönüllülük ölçülmesi gereken önemli bir değişkendir. Ankette Butan Halkı’na, gönüllü çalışma olarak kendi toplulukları için gönüllü olmayı, dirimsel ve mutlu bir topluluğun ayrılmaz bir parçası olarak görüp görmedikleri sorulmuştur. Kaynaklar: Braun (2009); Priesner (2008). nelere sahip olduklarını ve neler yapabileceklerini keşfetmelerine imkân vermiştir. Amaç, kalkınma politika ve uygulamalarını şekillendirmek ve insanların refah içinde yaşayabileceği koşullar yaratmak hedefiyle insan hayatının daha güvenilir ve saygıdeğer temsillerini meydana getirmektir. Gelişmekte Olan Ülkelerde Refah grubu, şimdi yerel partneri olan sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, yoksulluğun refahı nasıl etkilediği ve genel refahın, insanların yoksulluğa düşmesine, yoksul kalmasına ve yoksulluktan çıkmasına nasıl etkide bulunduğuna dair Hindistan’ın kırsal kesimlerinde ve Zambiya’da bir takip araştırma projesine girişmiştir. Refah alanı; değerleri ve anlamları, toplumsal bağlantıları ve katılımı kapsar. Bütün bunlar da gönüllülüğün ayrılmaz parçasıdır. Refah ve Yoksulluk Yolları Refahın özünde ilişkiler vardır 85 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 (Wellbeing and Poverty Pathways) (2011) adlı çalışmaya göre, “Refahın özünde ilişki vardır; refah kişiye ait bir hususiyet değildir.” (13) Aynı çalışma şunu da gösteriyor: “Refahı değerlendirmek, insanlar arasındaki etkileşimleri, onların hem birbirleriyle hem de daha geniş çevreyle olan etkileşimlerini dikkate almayı gerektirir.” (14) Gönüllülük ile refah arasındaki ilişki gelişmiş ülkelerde geniş ölçüde incelenmiştir ve kişilerden elde edilen bilgilere dayanan sonuçlar büyük oranda, sağlık, depresyon ve yaşamdan tatmin olma konuları ile gönüllü çalışma arasındaki olumlu ilişkiye işaret etmektedir. (15) Bu bölüm, gönüllü eylemin toplulukların ve bireylerin refahı üzerindeki etkisini dikkate alarak, gönüllülük ile refah arasındaki bağlantılara kimi açıklıklar getirecektir. GÖNÜLLÜLÜK VE KİŞİSEL REFAH Bireylerin gönüllülükten sağladıkları refahın yararlarına dair çoğu inceleme sağlık alanındadır. Bu araştırmalar, gönüllülük deneyiminin, insanların yaşamı hissetme ve onu bir bütün olarak değerlendirme biçimleri üzerindeki etkisini inceliyor. Yaygın tespitlerden biri, gönüllü eylemde bulunan kişilerin kendilerini mutlu hissettikleri yönündedir. (16) Gönüllü eylemin hizmet yanı genellikle insanların bu deneyimi, kendilerini daha güçlü ve enerjik hissetmelerine ek olarak, birine yardım etme KUTU 8.2: Gönüllü faaliyette bulunma ve kişisel refah Güney Afrika’da AIDS’li insanlarla çalışan inanç temelli örgütlerdeki gönüllü yardımseverler arasında yapılan bir inceleme, gönüllülerin bu çalışmalardan kişisel gelişim ve özgüvenle ilintili karşılıklar aldıklarını ortaya koyuyor. Bu kişiler, topluluk üyelerinden sevgi görmekten ve hizmetlerinin onlar tarafından değerli bulunmasından tatmin alıyorlar. Verdikleri hizmet hastaları mutlu kıldığında, kendi yetenek ve meziyetleri geliştiğinde bundan haz alıyorlar. Gönüllülerin topluluk içinde farklılık yaratma yetenekleri, onların mutluluk hissine katkıda bulunuyor. Kaynak: Akintola. (2010). 86 ve kamu yararına katkıda bulunmakla (17) ilintili olarak “şevk verici” bir tecrübe olarak nitelendirmelerine sebep olur. (18) Gönüllülük, yaşlılarda da olumlu bir ruh hali yaratır; (19) keza kaygı, çaresizlik ve umutsuzluk duygusunu da azaltır. (20) Bireylerin refahını zaman içinde izleyen bazı boylamsal incelemeler, gönüllülüğe katılımın zihinsel sağlığa olumlu bir etkisinin olduğunu ortaya koymuştur. (21) Gönüllülük aynı zamanda psikolojik stresin azalmasına sebep oluyor ve yaşamdan alınan tatminin, yaşama iradesi ve özsaygı hislerinin güçlenmesiyle stresin olumsuz sonuçlarına tampon işlevi de görüyor. (22) Birden çok örgüt için ve daha fazla saat gönüllülükte bulunan kişiler, daha büyük bir refah içinde yaşıyor. (23) Diğer boylamsal incelemeler, gönüllü faaliyete katılmanın kişileri fiziken daha sağlıklı kıldığını ortaya koymuştur. (24) Gönüllü faaliyette bulunmayan yaşlı yetişkinler, sağlıklarının, gönüllü faaliyete katılanlardan büyük ölçüde daha kötü olduğunu belirtmişlerdir. Çin’in kırsal kesimlerinde, karşılıklı yardımlaşma dolayısıyla ilişkilerin daha yüksek bir sağlık seviyesine yol açtığı görülüyor. Özellikle bu tür karşılıklı yardımdan kaynaklanabilen gelişmiş güven düzeyi, yüksek düzeyde genel sağlık, zihinsel sağlık ve öznel refah durumuyla ilintili görünüyor. (25) Yaşa, medeni hale, eğitime ya da cinsiyete bakılmaksızın yapılan değerlendirmelerde, gönüllülerdeki ölüm oranı, aynı yaştaki gönüllü olmayanlara göre daha düşüktür. (26) Bir araştırma, başkalarına pratik ya da duygusal destek sağladığını söyleyen yaşlılarda ölüm oranının, bunu yapmayanlarla kıyaslandığında daha düşük olduğunu göstermiştir. (27) İlginç bir şekilde, destek vermenin ölüm oranı üzerindeki etkisi destek almaktan daha fazladır. Sağlıklı insanların daha fazla gönüllü faaliyette bulunması dolayısıyla, sağlık ile gönüllülük arasında çift yönlü bir ilişki olmakla birlikte, bu incelemeler gönüllülüğün fiziksel refaha katkıda bulunduğunu oldukça kesin bir şekilde kanıtlıyor. GÖNÜLLÜLÜK VE REFAH GÖNÜLLÜLÜK VE TOPLULUK REFAHI Gönüllülüğün topluluk refahı üzerinde de olumlu bir etkisi vardır. Gönüllülük, insanlar arasında bağlar kurar, toplumsal sermayeyi arttırır ve insanların içinde yaşamaktan zevk aldığı sağlıklı toplumlar yaratan çok sayıda toplumsal faktöre katkıda bulunur. Güçlü bir topluluk duygusu da daha fazla gönüllü faaliyete yol açar. Böylelikle, olumsuz etkileri azaltan bir çevrim ortaya çıkar; insanlar gönüllü oldukça topluluk bağları güçlenir, topluluk bağları güçlendikçe daha fazla insan gönüllü olur. “Topluluk” sadece coğrafi bakımdan yakın yaşayan insanları kapsamakla kalmaz, ortak ihtiyaçları, değerleri ve çıkarları olan kişileri de içerir. Topluluk üyesi olmak aidiyet ve refah duygusu doğurabilir. İnsanların topluluk refahını öznel olarak nasıl deneyimlediğini kavrama çabaları, büyük oranda insan refahının toplumsal bileşenlerine odaklanır. Toplumsal refah, destekleyici ilişkiler, güven ve aidiyet önlemleriyle değerlendirilir. (28) Gönüllüler, “yurttaşlık yetenekleri” geliştirmeye, kamu yararına hizmete kişisel yaşam amacı olarak daha fazla önem vermeye ve politik olarak aktif olmaya daha yatkındırlar. Dolayısıyla, kişiler, gönüllü faaliyetlerini sürdürürlerken, herkesin refahını besleyen toplumsal bir çevreye katkıda bulunan genel bir görünüm de yaratırlar. (29) Topluluk refahıyla ilgili bir diğer kavram esnekliktir; yani, müdahalede bulunmak, etki ve değişim yaratmak için topluluk kaynaklarını harekete geçirme ve işe koşma yönündeki kolektif kapasite. (30) Bir çalışma, geçim ekonomileri ormana bağımlı topluluklarda, topluluk istikrarı ile refahı arasındaki bağları göstermektedir. (31) Bu çalışmada yerel ekonomik esnekliğin üç boyutu olduğu ileri sürülmüştür: Topluluk kaynakları, aktif yurttaşlık ve stratejik eylem. (32) Toplumsal bağlar ve bu bağların kolektif olarak erişim sağladığı kaynaklar, güven, karşılıklılık ve aidiyet duygularıyla desteklendiklerinde, topluluk yaşamını güçlendirir ve esnekliği teşvik ederler. İyi dönemlerde yerel KUTU 8.3: Brezilya’da gönüllülük yoluyla refah Associação de Apoio à Criança em Risco (Risk Altındaki Çocuklar Vakfı) (ACER)’ya göre, Brezilya’daki Diadema şehrinde bulunan Eldorado gibi yoksul bir yöredeki yerel ekonomik gelişme, topluluk içinden gelmek zorundadır. 13-16 yaş grubundakilerin işlenmemiş potansiyeline odaklanan yeni bir proje var. Çoğu genç, 16 yaşına geldiğinde yaşamını artık kendi kazanmak zorundadır. Bu yaştan önce, topluluğa katkıda bulunacak fikir ve enerjileri olmasına rağmen, büyük ölçüde topluluk tarafından bakılırlar. Simon Bolivar okulundaki yaklaşık 600 öğrenci, beş temel tema üzerinde atölye çalışmalarına katıldı. Bu temalar şöyleydi: Yerel ekonomik kalkınma, topluluğun ortak varlıklarının dökümünü çıkarmak, “benim sürdürülebilir okulum”, proje yönetimi ve refahın beş yolu. Bu atölyeler dolayısıyla gençler kendileri için neyin önemli olduğunu, başkalarıyla ve doğayla karşılıklı bağımlılıklarını ve farklılık yaratabilecek değişimler gerçekleştirme kapasitelerini keşfettiler. Ekonomik, toplumsal ve çevresel refaha ve topluluklarının refahına neyin katkıda bulunabileceğine dair hislerini tartıştılar ve tanımladılar. ACER. bu gençlere, koçluk teknikleri eğitimi almış bir gençlik çalışanı desteği sunuyor. Onların rolü, gençlerin kendilerine inanmasına yardım eden doğal beceri ve enerjilerini ortaya çıkarmak. Gençlerden oluşan gruplar, okulu temizlemek, yerel bir tiyatro grubunun düzenlediği Cadılar Bayramı partisinin tanıtımını yapmak, çocuklara ve ergenlere, kullanılmış ve dönüştürülmüş malzemelerden Noel süsleri yapmayı öğretmek üzere atölye düzenlemek gibi projelere rehberlik ediyorlar. Bu grup, fikirleri derlemek, gerekli araştırmayı yapıp malzemeleri ayarlamak ve geri dönüşümlü malzemelerinden süs yapmayı öğrenmek için 15 toplantı düzenledi. Grupta yer alan gençlerden biri olan Talia, koçlarının önemini şu sözlerle dile getirdi: “O bize her zaman inanır.” Koç, gençlerin psikolojik ve toplumsal refahını desteklemek için bilfiil çaba göstererek, gelecekteki eylemler için olumlu enerji ve istek yaratmaya yardımcı olabilir. ACER, proje ilerledikçe gençlerin hislerindeki değişimleri değerlendirmek için anketler yapıyor. Bu gözlemlerde, gençlerin yeterlilik, özerklik ve başkalarıyla ilişkide olma duyuları, keza özsaygı, esneklik ve iyimserlik gibi kişisel kaynakları dikkate alınıyor. Kaynaklar: Jonathan Hannay [Yardım Derneği Müdürü, Risk Altındaki Çocuklar Vakfı, São Paulo, Brezilya], Söyleşi (2011, Şubat 14); ACER (2010, 2011). 87 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 İnsanlar gayri resmi gönüllülük türlerinin fazla sayıda olduğu bir çevrede yaşadıklarında daha sağlıklı olur, okulda daha başarılıdır ve daha az suç işlenir ekonomileri güçlendirirler. Daha güç dönemlerde, topluluğun, olumlu müdahalede bulunmak, etkilemek ve değişim yaratmak için kaynaklarını seferber etme ve işin içine katma kapasitesiyle kişilerin doğrudan denetiminin ötesindeki risk faktörlerinin etkisi azaltılabilir. Diğer bölümlerde görüldüğü gibi, örneğin bir afet meydana geldiğinde ya da şiddetli çatışmalar ortaya çıktığında bu durum görülür. GönüllülükŞ suç oranını azaltmaya da yardımcı olabilir. Doğrudan bağlar ve komşuların birbirleri hakkındaki bilgisi “doğal gözetim” (33) sağlar. Örgütsel bağlar dışındaki gönüllü eylemlerde de benzer sonuçlar görülmüştür. İnsanlar yaşlılara yardım etmek ya da yerel topluluk girişimlerinde yer almak gibi gayri resmi gönüllülük türlerinin fazla sayıda olduğu bir çevrede yaşadıklarında daha sağlıklı olurlar, okulda daha başarılıdırlar ve daha az suç işlenir. (34) Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Afrikalı Amerikalılar arasında yapılan bir çalışmada, aile, arkadaşlık, kilise ve komşuluk ağlarının sağladığı toplumsal desteğin insanların yaşamdan aldığı tatmine ve mutluluklarına katkıda bulunduğu görülmüştür. (35) Etiyopya’nın kentsel bölgelerinde yürütülen bir çalışmada, acil durumlarda başkalarına güvenme becerisi ve dolaysız toplumsal ağların, öznel refah ve mutlulukla ilişkili olduğu görülmüştür. (36) KUTU 8.4: İyi yaşamak And Dağları’ndaki yerli topluluklar, Quecha dilinde “sumak kawasay” denen ve İspanyolcaya “buen vivir “diye tercüme edilen alternatif bir büyüme modelini destekliyorlar. Kelime anlamı “iyi yaşam” ya da “iyi yaşamak” olan kavram, bireycilik ve materyalizm yerine dayanışma, başkalarına ve çevreye saygı gibi çok eski geleneklere dayanıyor. Ekonomik ilerlemeden yaşam kalitesine odaklanan daha insancıl bir bakışa geçişi yansıtıyor. Gezegenin doğal kaynaklarıyla uyum içinde temel ihtiyaçların karşılanması ve kolektif refah bu bakışın merkezinde yer alıyor. “Sumak kawasay” 2008 yılında Ekvador anayasasına resmen girdi. 2009 yılında, buen vivir ya da Aymara dilinde “suma qamaña”, devletin desteklediği etik ve ahlaki bir ilke olarak, Bolivya anayasasına dâhil edildi. Kaynaklar: Gudynas & Acosta (2011); Davey (2011). 88 REFAH VE POLİTİKA Günümüzde refah ulusal politikada kendine yer ediniyor. Yaşam kalitesi fikrini politikasının merkezine yerleştirmiş bir ülke örneği olarak Butan’dan bahsetmiştik (bkz. Butan’da Gayri Safi Milli Mutluluk). 2004 yılından itibaren Butan, Brezilya, Kanada ve Tayland dâhil olmak üzere, dünya çapında Gayri Safi Milli Mutluluk konferansları düzenlendi. Katılımcılar, refah politikalarıyla ve mutluluğu ölçen göstergelerin geliştirilmesiyle ilgili araştırmaların bulgularını tartıştılar. And Dağları bölgesindeki “buen vivir” kavramı, yerli halkların refahla ilgili sorunlarını yansıtır; diğer halklarla ve çevreyle uyum içinde birlikte yaşamaya vurgu yapar. Hoşgörü ve saygı gibi değerlere dayalı ortak amaçlara erişmek için gönüllü eylem aracılığıyla birlikte çalışmak, tüm dünyadaki yerli halkların yaşamının ayrılmaz parçasıdır. Bu gelişme, bu rapor açısından özel bir önem taşıyor. Öte yandan, fiili uygulama düşündürücüdür; çünkü ilerlemeye dair genel olarak kabul edilen göstergeler bu boyutu kavrayamıyor. Dolayısıyla yeni göstergelere ihtiyaç var. Genel kabul görmüş ilerleme göstergelerini reddeden bir kavram olarak, fiili uygulama açısından “buen vivir”in günümüzde ne anlama geldiği üzerine çok fazla tartışma olduğunu söylemek gerekir. (37) Birçok ülke gençlerin refahına odaklanmıştır. 2007 yılında Brezilya’da yürütülen Dünya Bankası destekli bir çalışma, Brezilya gençliğinin yetişkinliğe geçişle nasıl başa çıktığını araştırdı. Sağlık, okul başarısı, ilişkiler ve sosyoekonomik koşullar incelendi. 2010 tarihli Mısır İnsani Gelişme Raporu, gençleri ana akım topluma yöneltmeye odaklanarak, yıllık Refah Endeksi hazırlanmasını önermiştir. (38) Rapor, ilerlemeyi bir dizi göstergeyle değerlendiriyor ve gençlerin kalkınmaya potansiyel katkılarının tam anlamıyla fark edilmesi için gençlerle ilgili politikalardan besleniyor. Yurttaş katılımı, gençlerin gönüllülüğünün katkıda bulunduğu faktörlerden kabul edildiğinden, söz konusu GÖNÜLLÜLÜK VE REFAH göstergelerden biridir. (39) Kanada Refah Endeksi, Kanadalıların yaşam kalitesi üzerinde etkide bulunan şeyi tanımlamakta ve bunun propagandasını yapmaktadır. Topluluğun canlılığı anahtar göstergelerdendir ve gönüllülük de ele alınan temel parametrelerden biridir. (40) Birleşik Krallık’ta “Yeni Ekonomi Vakfı Mutlu Gezegen Endeski” (Happy Planet Index of New Economical Foundation), insanların uzun ve mutlu bir ömür yaşadığı çevresel etkinliğin ülke bazında ölçümü için refah ile çevresel etkiyi birleştiren küresel bir endekstir. Yüksek düzey tüketim kaynaklarının yüksek düzey refah yaratmadığı görülüyor. (41) 2010 İnsani Gelişme Raporu, amaç, saygı ve toplumsal destek ölçümleri kadar yaşam tatmininden de söz eden Gallup Dünya Anketi verilerini kullanan bir refah ve mutluluk endeksi içermektedir. Refah, OECD’nin küresel projesi Toplumların İlerlemesinin Ölçümü (Measuring the Progress of Societies)’nün temel kavramlarındandır. Bu proje, daha iyi ilerleme ölçümleri için bilinç yaratmış ve bunun için politik desteği seferber etmiştir. (42) Bu tür ölçümler, insanların kendi toplulukları içindeki etkileşimlerinin zenginliğini kapsar. Gönüllülük, temsil ettiği değerler dolayısıyla ve insanların hayatlarına kattığı anlam ve amaç hissiyle mevcuttur. Dolayısıyla refah, giderek, kalkınma politikasına rehberlik edebilen ve bu politikayı şekillendirebilen yararlı ve önemli bir kavram olarak görülmektedir. Refah anlayışının kalkınmanın etkinliğini arttırabileceği fikri etrafında bir uzlaşma oluşuyor. Bununla birlikte, ekonomik açıdan gelişirken, topluluklar ve bireyler açısından refah sonuçlarını doğrudan destekleyen çalışma mekanizmalarını ve yollarını tanımlayan pek az çalışma yapılmıştır. “Refahın program ve proje düzeyinde pratiklere nasıl tercüme edileceği konusunda pek az netlik” (43) vardır. SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR Gayri safi yurt içi hâsılanın, bireylerin ve toplulukların refahını dikkate almadığı için toplumun elverişli bir panoramasını çizmediğine dair günümüzde yaygın bir bakış var. Keza, ekonomik bir değeri olan fakat piyasanın dışına düşen, dolayısıyla, Rapor’un 2. Bölüm’ünde tartışıldığı üzere, geleneksel olarak ulusal hesaplara yansımayan faaliyetleri de kapsamıyor. Alternatif kalkınma modelleri arayışında, refah, kalkınma politikasına rehberlik eden ve bunu şekillendiren yararlı bir kavram olarak hızla saygınlık kazanıyor. “Politika yapma biçimlerimizi geliştirebilmemiz için eşsiz bir fırsat sunuyor ve demokratik sürece yeni bir soluk katıyor.” (44) Refahın çeşitli tanımları ve hangi unsurları içermesi gerektiğine dair farklı bakış açıları vardır. Refahın, kalkınma sürecini, herkes için daha iyi bir yaşam tarzını yansıtan faktörlerle ilişkilendirdiği kesindir. Görmüş olduğumuz gibi, gönüllülük açısından ilişki sorunu en önemli şeydir. Bizim refahımız, başkalarının yaşamına katkılarımıza sıkı sıkıya bağlıdır. Hâkim ekonomi, kişisel çıkar ve rekabet değerlerinin azami derecede doyurulmasını teşvik ederken, refaha odaklanmak, gönüllülüğün iki temel değeri olan duygudaşlığa ve işbirliğine değer vermemiz için daha sağlam gerekçeler sunuyor. Yaşam kalitesi ve refahla ilgili tartışma ve bu tartışmanın evrim geçiren kalkınma paradigması içindeki yeri, dayanışmayı ve gönüllülüğün karşılıklılık değerlerini, insan refahını arttıran dinamiğin parçası olarak kabul etmek zorundadır. Refah anlayışı kalkınmanın etkinliğini arttırabilir Gönüllülüğün, daha önce tanımladığımız üzere, “içinde yaşamanın zevk verdiği sağlıklı toplumlar”a ya da Kanada Refah Endeksi’nin gönderme yaptığı “topluluğun canlılığına”na katkısına özel dikkat gösterilmelidir. Sağlıklı bir toplum, etkileşimi ve katılımı kolaylaştıran resmi ve gayri resmi ilişkilere önem veren, dolayısıyla bir aidiyet duygusu yaratan toplumdur. Bu aynı zamanda nüfusun bütün kesimlerinin geniş katılımının olduğu bir 89 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Gönüllülük ile refah arasındaki bağlantıyı açıklığa kavuşturmak ve gönüllü katılım alanında çalışan araştırmacılar ile eylemciler arasında bağ kurmak, politikanın bütün eylem seçeneklerini dikkate almasını sağlamaya yardım eder 90 toplumdur. Bu raporun başka bölümlerinde görmüş olduğumuz gibi, bu özelliklere sahip topluluklar ortak özlemleri gerçekleştirmek üzere harekete geçebilmek için daha büyük bir potansiyele sahiptirler. Özellikle dar gelirlilerin düzenli olarak karşılaştığı şoklara ve strese direnecek esneklikler oluşturabilirler. Bir sonraki bölümde, evrim geçiren kalkınma çerçevesinin kimi yanları ve anahtar bir öğe olarak refahın ortaya çıkışı incelenecek. Bununla birlikte, politikaları yapanların gönüllülüğü mevcut söyleme dâhil etme ihtiyacı duyduklarını söyleyebiliriz. Gönüllülük çeşitli biçimlerde bu söylemin içinde zaten zımnen mevcuttur. Fakat, gönül- lülük ile refah arasındaki bağlantıyı açıklığa kavuşturmak ve gönüllü katılım alanında çalışan araştırmacılar ile eylemciler arasında bağ kurmak, politikanın bütün eylem seçeneklerini dikkate almasını sağlamaya yardım eder. Araştırma topluluğu, işini gönüllülüğü kapsayacak şekilde genişletmelidir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, gönüllü eylemin toplulukların ve toplumların refahı üzerindeki etkisinin daha geniş ölçüde kapsanması gerekiyor. Gönüllü içeren örgütler, yaptıkları işlerin etkisinin duyurulmasında inisiyatifli olmalıdırlar. Bu etki, gönüllülerin kendisiyle ve gönüllü eylemin yöneldiği insanlarla ve davalarla sınırlı değildir. Örgütlerin, çabalarının içinde yaşadıkları toplumun sağlığına olan tüm katkısına bakmaları gerekir. SONUÇ: İZLENMESİ GEREKEN YOL Sonuç: izlenmesi gereken yol Etkin yardım gündemi, hem bağışçılar hem de partnerleri açısından önemli davranışsal değişimler yarattı. Bununla birlikte, küresel topluluğun şu an karşı karşıya olduğu sorun, bu ilerlemenin artık daha bile büyük olan küresel güçlükleri yenmeye yeterli olup olmadığıdır. Yakın dönemdeki mali, güvenlik, besin, sağlık, iklim ve enerji krizlerine baktığımda, kalkınma paradigmasının yeterince dönüşmediğini belirtmek zorundayım. Bu krizlere çözüm bulmak ve Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak için daha yapacak çok işimiz var. Brian Atwood (tarih belirtilmemiş). 91 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 GİRİŞ Gönüllülük devletin sorumluluğunda olan eylemlerin yerini almamalı Her şeyin ötesinde, gönüllülük, bir ülkenin yurttaşları arasında yaratabileceği ve destekleyebileceği ilişkilerle ilgilidir 92 Bu rapor, gönüllülüğün evrensel doğasına ve altında yatan değerlere, ayrıca gönüllülüğün çağımızın büyük küresel meselelerinden bazılarına yaptığı önemli katkılara ışık tutuyor. İnsanların, sürdürülebilir yaşam koşullarını yaratmanın, felaket risklerini yönetmenin, şiddetli çatışmaları önlemenin ve etkilerini sağaltmanın ve toplum tarafından kabul görmenin bir yolu olarak gönüllülüğü nasıl seçtiklerini gördük. Keza, gönüllü eylemin, bütün olarak topluluk ve toplumların uyum içinde olmasına ve refahına önemli katkılarda bulunabildiğini de gördük. Gezegenin büyük bölümünü etkileyen kitlesel toplumsal karışıklıklar artarken, adaletin, hakkaniyetin, barış ve refahın nitelediği, uyum içinde yaşayan küresel bir topluluğun yaratılmasının yolunu açan eylemleri benimsemeye, beslemeye ve teşvik etmeye duyulan ihtiyaç hiç bu kadar büyük olmamıştı. Bu rapor, gönüllülüğün dünyadaki adaletsizliklere çekidüzen verebilecek şekilde “programlanabilecek”, her derde deva bir çare olduğunu ileri sürmüyor. Son on yıl içinde hükümetler arası mevzuatta öne çıkan ve gayet önem taşıyan anahtar bir nokta, gönüllülüğün devletin sorumluluğunda olan eylemlerin yerini almaması gerektiğidir. Bununla birlikte, hükümetler ve sivil toplumun diğer paydaşları, özel sektör ve uluslararası kalkınma ajansları, gönüllülüğün yeşerebileceği bir çevrenin geliştirilip beslenmesinde hayati bir rol oynayabilir. Aynı zamanda, yurttaşların gönüllülüğe katılım tarzlarını önceden belirlememeye de özen gösterilmelidir. Bu tür fiiller, gönüllü eylemin kendiliğindenliğine zarar verebilir ve insanları katılıma yönelten değerleri olumsuz etkileyebilir. Gönüllülüğü, insanmerkezli yaklaşımlara, ortaklıklara, para dışındaki motivasyonlara, fikir ve bilgi alışverişine açıklığa odaklanarak kavramak ve değerlendirmek temel önemdedir. Her şeyin ötesinde, gönüllülük, bir ülkenin yurttaşları arasında yaratabileceği ve destekleyebileceği ilişkilerle ilgilidir. Gönüllülük toplumsal uyum duygusu yaratır ve bu raporda kapsanan meseleleri ele almakta esneklik sağlamaya yardım eder. Bu uyum ve esneklik genellikle bütün insanların erişmeye çabaladıkları haysiyetli bir yaşamın dayanak noktasıdır. Gönüllülük, insan dayanışması, güçlenme ve aktif yurttaşlık edimidir. Daha iyi bir dünya için bize umut verir. İsnat edilen bütün bu niteliklere rağmen, gönüllülüğün barış ve kalkınma gündeminden büyük ölçüde uzak oluşu üzücüdür. 1. Bölüm’de açıklandığı üzere, bu durum gönüllülüğün ne olduğuna ve ne gerçekleştirdiğine dair “egemen paradigma”yı oluşturan genel yanlış anlamaların sonucudur. Bu yanıltıcı paradigma, gönüllü eylemin özünü ve gündelik yaşamımızdaki etkisini gizliyor. Gönüllü faaliyetin oynayabileceği güçlü tamamlayıcılık rolü bu nedenle, diğer müdahale alanlarının yanı sıra kalkınma politikasıyla ilgili tartışma ve programların özünde de, ne yazık ki, ya asgari düzeye indirgenmiş ya da hiç söz konusu edilmemiştir. Sonuç olarak, insanların gönüllülük yoluyla katılım arzu ve yetenekleri bütünüyle dikkate alınmadığında, bu tür müdahalelerin etkisi daha az olur. Bu yalnızca, hedeflenen kalkınma sonuçlarına ulaşmaya değil, refahın ve toplumsal uyumun güçlendirilmesi gibi, insanların katılımıyla birlikte görülen daha soyut yararlara da gönderme yapar. Gelişmekte olan ülkelerde gönüllülük, yaygın araştırmaların, tartışma ve yazıların konusudur. Gerçekten de, gönüllülük yaratmak istediğimiz toplum türleri hakkındaki söylemin giderek önemli bir parçası olmaktadır. Gönüllülük, insan davranışının beslenmesi ve teşvik edilmesi gereken bir yanıdır. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda bu olgu, kabul gördüğünde, genellikle yerel kültürlerin ve geleneklerin ayrılmaz bir parçası olarak görülür ve stratejik düşüncede ender olarak dikkate alınır. Öte yandan, bu kültür ve gelenekler, köklerindeki gönüllülük temelli SONUÇ: İZLENMESİ GEREKEN YOL karşılıklı ilişkilerle birlikte hem eskidirler hem de insanlığın geniş bir bölümünde hâlâ varlıklarını sürdürürler. Bu kültür ve gelenekler insanların hayatlarını sürdürmesini ve daha yüksek refah düzeyine erişebilmesini sağlayan stratejilerin temel özelliğidir. Tüm dünyada dayanışmanın ifadesi olarak, saygı görmeyi, yeniden geçerli kılınmayı ve kalkınma tartışmasında gündeme getirilmeyi hak etmektedirler. TAM ZAMANI Bu raporun zamanlaması önemlidir. 2010 yılında, ülkelerin 2015’e kadar gerçekleştirmeyi kabul ettiği Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin sekizindeki gelişim gözden geçirildi. Bu gözden geçirme, ülkeler ve bölgeler arasında, hatta ülkelerin kendi içinde hedeflere erişmede çok dengesiz bir gelişim olduğunu ortaya koydu. Hükümetler bazı hedeflerin durumuyla ilgili “ciddi kaygılarını” ifade ettiler. (1) Bunlar arasında, “katılımcılığı teşvik, ulusal kalkınma öncelikleri ve stratejileriyle uyumlu topluluk yönelimli stratejiler”e dair tavsiyeleri de yer alıyordu. (2) Topluluk yönelimli stratejilerin uygulanmasının kökleri gönüllülük ifadelerindedir. Dolayısıyla bu rapor Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin izlenmesine yardım eden önemli bir öğe olmalıdır. Gönüllülük ile ulusal kalkınma planlaması arasında bağlantı kurmak, Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne yönelik gelişimi hızlandırma ihtiyacı içindeki pek çok ülkeye büyük ölçüde yarar sağlayacaktır. Bu raporun zamanlaması başka nedenlerle de önemlidir. Kalkınmada işbirliğinin etkinliğine yönelik ilgi büyümektedir. Kalkınmanın merkezinde olan ya da olması gereken yoksul ve marjinal nüfusların yaşam koşullarını geliştirmek açısından yardımın etkinliğini hem arttırmak hem de daha açık seçik göstermek yönündeki baskılar artıyor. Sağlık sektöründe yardımın etkinliği üzerine yapılan yakın dönemli bir inceleme, yardım süreçlerinin sağlık hizmetinin verilmesi ve sonuçları üzerindeki aşağıya dönük etkilerinden ziyade, yardım sürecine ve koordinasyonuna KUTU S.1: Gönüllülüğün katkısının kabul edilmesi 2001 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, hükümetlerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştirmede gönüllülüğün potansiyel katkısını kabul etmesi önerisinde bulundu. Dahası, hükümetlerin, “gönüllülük kavramını, ulusal kalkınma planlamasının değerli bir ek bileşeni olarak kalkınma işbirliği politikasının kapsamına almalarını” önerdi. “Gönüllülüğe dayalı kendi kendine yetme ve karşılıklı yardımlaşmanın zengin, yerel geleneklerini kabul etmek ve stratejik olarak bunlara dayanmak, kalkınma çabasına destek olacak yeni bir seçmen kitlesi oluşturmanın yolunu açabilir. Kalkınma yardımı sağlayan ülkelerdeki kamuoyunun zihninde, yardım sağlayan ülkedeki gönüllülükle yardım alan ülkelerdeki gönüllülük arasında bir bağ kurmak, kalkınma işbirliği için kamusal destek sağlamaya katkıda bulunabilir.” (3) Kaynak: UNGA (2002b). odaklandığını belirtiyor. (4) Odak aşağıya kaydığında, önemli bir kaynak olan gönüllü eylem kalkınma stratejilerine dâhil edilecekse, gönüllü eylemin rolü ve katkıları anlaşılmalıdır. Kalkınma işbirliği avadanlığındaki tek aletin yardım olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. (5) Ülke içindeki gönüllülük, barış ve kalkınmada zaten gayet önemli bir rol oynuyor, yararlanılmamış büyük bir zenginlik oluşturuyor. Bununla birlikte, acil olarak üzerinde durmamız gereken bu konuya dair bilgimizde geniş boşluklar var. 2001 yılında hükümetlerin getirdiği önerilerden biri de budur. (6) Bununla birlikte, gelişmekte olan ülkelerde gönüllülük üzerine araştırmalar, bu dönemde doğan umut ve beklentilerin gerisinde kalıyor. Kalkınmaya dair gelişen tartışmanın bir diğer belirteci, 2012’de yapılacak olan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Sustainable Development) ya da diğer adıyla “Rio+20”dir. Rapor’un 4. Bölümü’nde yoksulların ve doğal kaynakların gönüllülüğü arasındaki sinerjiler incelendi. 2002 yılında Johannesburg’ta yapılan Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi (World Summit on Sustainable Development), ekonomik gelişme ile insan refahı arasında kendiliğinden harekete geçen bir Önemli bir zenginlik olan gönüllü eylem, kalkınma stratejilerine dâhil edilecekse, gönüllü eylemin rolü ve katkıları anlaşılmalı 93 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Toplumsal dokunun merkezinde yer alan gönüllülüğü, kalkınmayla ilgili yeni uzlaşının ayrılmaz bir parçası haline getirmenin zamanı 94 bağ bulunmadığını belirterek toplumsal faktörlere vurgu yaptı. (7) Konferansta, hükümetler ile gönüllü grupların da dâhil olduğu önemli gruplar arasındaki ortaklığın geliştirilmesi gerekliliği belirtildi. Bu tutum Rio+20’de güçlendirilmelidir. (8) Rio+20’ye bilgi sağlamak için hazırlanan, en elverişli uygulamalara dair sentez niteliğindeki bir rapor, ulusal kalkınma planlarının, topluluk temelli politika ve programlara çok daha fazla kaynak ayırması gerektiğini belirtiyor. (9) Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, toplumsal marjinalleşmeyi, savunmasızlığı ve kaynakların eşitsiz dağılımını göz ardı etmenin, kolektif eylem için gerekli olan güveni nasıl zayıflattığını ortaya koydu. (10) Rio+20, tabandaki gönüllü eylemin, dar gelirlinin yerel düzeyde sürdürülebilir kalkınma uygulamalarına katılmasında temel bir araç olduğunu kabul etmek için olağanüstü bir fırsat. Dolayısıyla, bunun desteklenmesi gerekir. Bu rapor boyunca, gönüllülüğün, henüz yeterince faydalanılmıyor olsa da, kalkınmanın zorluklarına yönelik güçlü bir kaynak olduğunu belirttik. Sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun yok edilmesi bağlamında, yeşil ekonomiyle yakın bağı da gözden kaçırılmamalıdır. (11) Daha geniş bir zaman dilimi içinde bakarsak, 2015 yılının yaklaşması, yani Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne biçilen sürenin sona ermek üzere olması, halen öncelikli meseledir. Gerçekleştiği yerde ilerlemeyi sürdürebilmek ve tanımlandığı yerde engelleri gidermek için kayda değer bir çaba gerekiyor. Umuyoruz ki bu rapor, karşılaşılan güçlüklerin yenilmesinde, gönüllülüğün diğer çabaları bütünleyici bir unsur olarak görülmesini sağlar ve bunun için itici bir güç olur. Bununla birlikte, iki taraflı ve çok taraflı örgütler, ulusal hükümetler ve sivil toplum, 2015 sonrası dönemin kalkınma çerçevesinin nasıl şekilleneceğine dair ciddi şekilde düşünüyor; bunu da göz ardı etmemeliyiz. Mevcut kalkınma paradigmasının sınırlarının giderek artan kabulü ve refah meselelerinin kalkınma söyleminde daha öne çıkması şeklindeki bununla ilintili arzu, 8. Bölüm’de tartışıldı. Değişen bir kalkınma paradigması hakkında şu an dolaşımda olan fikirlerin içinde bulunduğu koşullar, Binyıl Bildirgesi’nin benimsendiği 2000 yılında başat olan koşullardan çok farklıdır. İklim değişikliği, afetler, çatışmalar, nüfus hareketleri, gençler ve dışlanma da dâhil olmak üzere barış ve kalkınma hakkındaki uluslararası tartışmalarda şu an egemen olan meselelerin hepsi, bu raporda gönüllülük bağlamında tartışıldı. Gönüllülük çok eski bir gelenektir. Aynı zamanda, kalkınma politikası açısından bakıldığında yeni ve potansiyel olarak verimli bir yaklaşımdır. Emsalsiz değişimlerin yaşandığı bir dünyada, gönüllülük değişmeyecek bir şeydir. İfade biçimleri evrim geçirse bile, dayanışma ve başkalarıyla bağlantı içinde olma duyguları evrenselliğini ve sağlamlığını koruyor. İnsanlar yalnızca tutkuları ve çıkarlarıyla değil, değerleri, normları ve inanç sistemleriyle de hareket ediyorlar. KuzeyGüney ayrımının giderek yersiz bir kavram olmasıyla birlikte, gönüllü eylem dünyanın en acil meselelerinin çoğuna verilen cevapta gerçek bir farklılık yaratma yönündeki büyük potansiyeliyle yenilenebilir küresel bir kaynaktır. Gönüllülüğün, her ulusun meselelerinin merkezinde giderek daha çok yer kaplayan bir unsur olan yaşam kalitesini arttıracağına dair iyimser fikirler besleyebiliriz. Yaşamdaki değerimizin ne olduğunu giderek daha çok sorguluyoruz. Refahın faydalarının gönüllülük deneyimiyle birleşmesi, gönüllü eylem dolayısıyla kurulan ilişkilerden kaynaklanan sosyal uyum ve güven bağlarıyla birlikte düşünüldüğünde, bu tür bir düşünme tarzının ön planda olması yerindedir. Toplumsal dokunun merkezinde yer alan gönüllülüğü, kalkınmayla ilgili yeni uzlaşının ayrılmaz bir parçası haline getirmenin zamanıdır. DİPNOTLAR Notlar GENEL BAKIŞ 1 Human Development Reports, tarih 18 The Global Polio Eradication Initiative, tarih çevre ve enerji, hükümetler ve politika, yurttaş katılımı gibi bir dizi başlık altında 150’den belirtilmemiş 19 Boccalandro, 2009; bkz. 3. Bölüm fazla ülkede yapılan araştırma, yaklaşık olarak 20 s. xiv dünya nüfusunun yüzde 95’ini kapsar. İstatistiki 21 Godinot & Wodon, 2006, s. 9 analizler ticari olarak kullanıma açıktır, fakat 3 UNGA, 2002a; UNGA, 2005; UNGA, 2008 22 Cohen, 2000, s. 8-9 ülkelere ve değişkenlere göre ücretsiz ulaşım 4 UNGA, 2002b; s. 6: Annex: Recommendations 23 “Gönüllülük = kadın emeğinin uzantısı” iddiası, belirtilmemiş 2 UNGA, 2002b; UNGA, 2003; UNGA, 2006; UNGA, 2009 mümkündür (bkz GWP, 2011). 24 Avrupa Değerler Çalışması (European Values on ways in which Governments and the United NOW (Ulusal Kadın Örgütlenmesi [National Nations system could support volunteering. II. Organization of Women], ABD) tarafından, 1973 Study)’nın yan ürünü olan WVS, beş yıllık Government support, (g), point (i). yılında ileri sürülmüştür. temelde yapılan, kamusal tutum ve davranışları 5 UNDP ve EO, 2003 24 Musick & Wilson, 2008 kapsayan, süregiden bir boylamsal ve 6 UNV, 2011 c, s. 9 25 Makina, 2009 kültürlerarası araştırmadır. Asgari örneklem 7 UNGA, 2002b 26 Musick &Wilson, 2008 boyutu 1000’dir, fakat daha geniş örneklem 8 UNGA, 2002b, s. 3; Annex: Recommendations 27 UNGA, 2002b, s. 3 boyutları arzu edilir. WVS anket yapılan kişinin on ways in which Governments and the United 28 UNDESA, 2007 ortamında gerçekleştirilen yüz yüze anket Nations system could support volunteering. I. 29 Makliuk, tarih belirtilmemiş tekniğini kullanır. Araştırma bulgularına çalışmanın web sitesinden ücretsiz olarak General Considerations, point 6. 9 UNGA, 2002b, s. 3; Annex: Recommendations 2.BÖLÜM ulaşmak mümkündür (bkz. WVS, 2011). 1999- on ways in which Governments and the United 1 UNGA, 2002b, s. 5 2004 çalışması, gönüllülük üzerine detaylı bir Nations system could support volunteering. I. 2 CEV, 2008, s. 8 General Considerations, point 3. 3 Hall, Lasby, Ayer & Gibbons, 2009; Statistics 10 UNGA, 2002b, s. 3; Annex: Recommendations anket içeren en son WVS dalgasıdır. 25 CNP projesinin amacı, ülkeler arasındaki farklılıkları açıklamak ve sivil toplum Canada, 2008 on ways in which Governments and the United 4 Handy, Hustinx, Cnaan & Kang, 2010 örgütlerinin daha geniş toplum üzerindeki Nations system could support volunteering. I. 5 Haski-Leventhal, 2009 etkisini değerlendirmek için ulusal General Considerations, point 4. 6 Cohen, 2009 araştırmalar aracılığıyla sivil toplum sektörünü 11 UNDP, 2010b, s.9 7 Calvo, 2008 belgelemektir. Projede karşılaştırmalı bir 12 The National Commission for Human 8 ICNL, 2009 ampirik yaklaşım kullanır; ortak bir çerçeve, bir 9 Patel, Perold, Mohamed & Carapi, 2007 dizi tanım ve enformasyon toplama stratejisi, 10 UNDESA, 2007, s. 110 ayrıca sonuçların neşredilmesine yardım 1.BÖLÜM 11 Brassard, Sherraden & Lough, 2010 etmek ve ilerlemeyi gözlemlemek için ulusal 1 Ayrıca bkz., Ubuntu Declaration on Education 12 Patel, Perold, Mohamed & Carapi, 2007 ve uluslararası bir danışma komiteleri ağı içerir. and Science and Technology for Sustainable 13 UNGA, 2008 Araştırma, 1992 yılında, ilk olarak 12 ülkeyle Development, Eylül 2002. Bu bildirge 14 UNV, 2010c başlamıştır ve o günden bu yana, sosyal, Johannesburg’daki Dünya Sürdürülebilir 15 EAC-EA, 2010 ekonomik ve dini açıdan geniş bir çerçeveyi Kalkınma Zirvesi (World Summit on Sustainable 16 EAC-EA, 2010, s. 41 temsil eden 45 ülkeyi kapsayacak şekilde Development)’nde önde gelen 11 adet küresel 17 EAC-EA, 2010, s.43 eğitim kuruluşu ve bilimsel akademi tarafından 18 “Yerine koyma maliyeti” veya “yerine koyma Development, UNV, & UN Pakistan, 2004 genişlemiştir. CNP, Yerel Ortakları, profesyonel anket değeri”, gönüllü tarafından yapılan iş eğer firmaları veya devlet kurumları tarafından 2 Shumba, 2011 ücretli bir personele yaptırılsaydı ödenmesi yürütülen, özel olarak hazırlanıp standardize 3 Department of Welfare, Güney Afrika gereken tutara gönderme yapar. edilmiş anketler aracılığıyla örgüt-temelli yayınlanmıştır. 19 EAC-EA, 2010, s.138 gönüllülük üzerine veri toplar. Anketler tipik 4 Doesken & Reges, 2011 20 EAC-EA, 2010, s.44 olarak, 1000, 2000 kişilik temsili rastgele 5 Brown, 2008, s. 34 21 Bu iki çalışmanın tanımları ve bulguları, örneklemlerin kullanıldığı nüfus temelli Cumhuriyeti, 1997, s. 12 6 Cnaan, Handy & Wadsworth, 1996 Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu araştırmalardır. Fakat bazı yerlerde örgüt-temelli 7 RLA, 1987 için yaptırılan yayımlanmamış araştırma anketler de kullanılır; bunlar, uygun örneklem 8 Saroglou, Pichon, Trompette, Verschueren & raporu “Estimating the scope and magnitude çerçevelerinin ulaşılabilir olduğu yerlerde, of volunteerism worldwide: A review of temsili bölgelere odaklanan, genelde örneklem 9 Sherr, 2008 multinational data on volunteering”den yöntemlerine dayanan araştırmalardır. 10 Sanborn & Portocarrero, 2005 alınmıştır. Hazırlayan: Gavelin, Svedberg & Kapsanan değişkenler, gönüllü sayısını, gönüllü 11 FLACSO-MORI-CERC, 2002 Petoff, 2011. olunan saatleri ve bu saatlerin, Uluslararası Dernelle, 2005 12 The Global Fund, 2007 22 Salamon, Sokolowski & Haddock, 2011 Kâr Amacı Gütmeyen Örgütler Sınıflaması 13 Caritas Internationalis, tarih belirtilmemiş 23 The GWP, yaşları 15 ve üzerindeki, en az 1000 (International Classification of Nonprofit 14 Amayun & Epstein, 2007 kişiden oluşan temsili nüfus örneklemeleri Organizations) (ICNPO)’nın tanımladığı çeşitli 15 Musick & Wilson, 2008, s. 25 üzerinde araştırma yapar (bu sayı Çin ve Rusya faaliyetler arasındaki dağılımını içerir. Bu 16 Rochester, 2006 gibi büyük ülkelerde en az 2000 kişi olacak daha sonra, farklı ülkelerin boyutlarındaki 17 Butcher, 2010 şekilde artar). İş ve ekonomi, eğitim ve aile, değişkenleri kontrol etmek için, gönüllülüğün, 95 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 ülkenin ekonomik açıdan aktif nüfusuyla 16 Knight, tarih belirtilmemiş 66 Connell, s. 13 bağlantılı olarak, tam zamanlı çalışanlarının 17 Goetz, 2003 67 Easwaramoorthy, Barr, Runte & Basil, 2006 eşdeğer sayısına çevrilmesini mümkün kılar. 18 Bortree & Seltzer, 2009; Galer-Unti, 2010; 68 Tutton, 2009 26 Salamon, 2008 69 Allen, Galiano & Hayes, 2011 27 CSI, sivil toplum girişimleri için bir bilgi tabanı 19 Gladwell, 2010, Ekim 4 70 Easwaramoorthy, Barr, Runte & Basil, 2006 ve ivme yaratmayı amaçlayan katılımcı bir 20 White, 2010, Ağustos12 71 Allen, Galiano & Hayes, 2011 araştırma projesidir. Sivil toplum kuruluşları 21 Smith, Ellis & Brewis, 2010 72 Grameen Foundation, 2011 (STK’lar) ve diğer partnerler, 2008-2011 arasında 22 Bezruchka, 2000; Roberts, 2006 73 Maynard, 2010 (CIVICUS, 2011) 35 ülkeden veri topladılar. 23 Lough, McBride & Sherraden, 2009 74 Maynard, 2010 Çoğu niceliksel veri iki araştırma sayesinde 24 Allum, 2007, Eylül 75 Allen, Galiano & Hayes, 2011 toplandı; kurumlarda kamusal güven ve katılım 25 Krishna & Khondker, 2004 76 Deloitte Development LLC, 2008 seviyelerine dair bilgi toplayan bir nüfus 26 National Public Service Broadcaster of Bhutan, 77 Grameen Foundation, 2010 araştırması ve sivil toplumun kurumsal gücüne 79 CSR Welt Weit, 2009 toplum temsilcilerinin örgütsel bir araştırması. 28 Bkz. Jones, 2004; Mintel Oxygen, 2005 80 Global Business Coalition on HIV/AIDS, Üçüncü bir araştırma, hükümetten, iş 29 Randel, German, Cordiero & Baker, 2005 dünyasından, akademiden ve medyadan harici 30 Brassard, Sherraden & Lough, 2010, Ekim; 28 Gönüllülüğün bireysel seviyelerine dair veriler Sivil Katılım boyutunda bulunabilir. Nüfus araştırmasından çıkan ilgili göstergeler 78 Equity Bank, 2011 27 Bkz. Hustinx, Handy & Cnaan, 2010 içeriyor. 2010, Ağustos 26 ve algılanan etkisine dair bir tablo sunan sivil paydaşların, STK’ların etkisine dair görüşlerini Terrazas, 2010 Tuberculosis and Malaria, tarih belirtilmemiş 81 McBain & Machin, 2008 82 The Guam Code Annotated, 2003 31 Brassard, Sherraden & Lough, 2010, Ekim 32 Perold, 2009; Smith, Ellis & Brewis, 2010 4.BÖLÜM 33 McBride, Lough & Sherraden, 2010; Sherraden, 1 Pasteur, 2011 Lough & McBride, 2008 2 Patel, Perold, Mohamed & Carapinha, 2007, aşağıdaki gibidir: 34 Grusky, 2000; Rieffel & Zalud, 2006 • Sosyal bir organizasyon ya da politik bir 35 Lough, McBride & Sherraden, 2009 3 Everatt & Solanki, 2008 organizasyon için gönüllü çalışma yapan nüfus 36 McDevitt, 2009 4 yüzdesi 37 Morgan, 2009; Comhlámh, tarih belirtilmemiş 5 Foster, 2005 Haziran Narayan, 2002 • Spor kulüpleri ya da gönüllü / hizmet 38 Leigh, 2005 6 Perold, Carapinha & Mohamed, 2006 organizasyonları için yılda bir kez ya da daha 39 Simpson, 2004 7 IFAD, 2010 fazla (ayda bir kez) gönüllü olan nüfus yüzdesi 40 Giorgis & Terrazas, 2011b 8 World Commission on Environment and • Birden çok sosyal organizasyon / politik 41 Mohamoud, 2005 organizasyon için gönüllü olan nüfus yüzdesi. 42 Giorgis & Terrazas, 2011b 9 UNDP, 1990 Ayrıca, Örgütlülük Seviyesi boyutu, STK 43 Thuyen, Small & Vuong, 2008 10 Chambers & Conway, 1991 temsilcilerinden örgütlerin gönüllülerin 44 USAID, tarih belirtilmemiş 11 Helmore & Singh, 2001 gözündeki güvenilirlik düzeyine dair bilgi 45 Lewis, 2006, s. 15 12 Piron, 2002 toplar. 46 Cone, tarih belirtilmemiş 13 Carney, 1998 ve Baumann, 2000, altıncı varlık 29 CIVICUS, 2011 30 ILO, 2011 47 Points of Light Foundation, 1998; Deloitte Development LLC, 2007 Development, 1987 için: siyasi sermaye 14 DFID, 1999 31 ILO, 2011, s. 14 48 Carroll & Buchholtz, 2003, s.36 15 Wilkinson-Maposa & Fowler, 2009 32 UNGA, 2002b, s. 5 49 Holme & Watts, 2000 16 Cohen, 2000 50 Visser, 2007 17 Narayan (1999, s.1) sosyal sermayeyi “grup 3.BÖLÜM 51 Visser, 2008 ve toplumları bir arada tutan zamk – ortak 1 52 UNGC, 2011 değerler, normlar ve kurumların yarattığı 2 ITU, 2010 53 Easwaramoorthy, Barr, Runte & Basil, 2006 bağ” olarak tanımlıyor. Bunun pek çok yan 3 Lacohée, Wakeford & Pearson, 2003 54 Telefónica, 2009 anlamlarını daha kapsamlı bir gözden geçirmek 4 Bunz, 2009, Aralık 18 55 Allen, Galiano & Hayes, 2011 5 Desai, 2010, Temmuz 28 56 Allen, Galiano & Hayes, 2011 18 Kevlihan, 2005 6 Verclas, 2007; NDI, 2006 57 Allen, Galiano & Hayes, 2011 19 Crowley, Baas, Termine, Rouse, Pozamy & 7 Schuler, 2008 s. 143 58 Allen, Galiano & Hayes, 2011 Gladwell, 2010, Ekim 4 için, bkz. Thompson, 2009 Dionne, 2005, s. 12; Thomas, 1985 59 UNV ve New Academy of Business, 2003 20 Subejo & Matsumoto, 2009 9 UNV, tarih belirtilmemiş 60 Allen, Galiano & Hayes, 2011 21 Briones, 2010 10 Dhebar & Stokes, 2008 61 Allen, Galiano & Hayes, 2011 22 Hoodfar, 2009 11 Dhebar & Stokes, 2008 62 Meijs & Van der Voort, 2004 23 WHO, 2007 12 Handy & Cnaan, 2007 63 50 çalışandan fazla, ancak 250 çalışandan az. 24 Speybroeck, Kinfu, Dal Poz & Evans, 2006 13 Amichai-Hamburger, 2008 64 McBain & Machin, 2008 25 Bhattacharyya, Winch, LeBan & Tien, 2001, s. 17 14 Bjerke, 2006 65 Easwaramoorthy, Barr, Runte & Basil, 2006; 26 UNICEF, 2004 8 ITU, 2010 15 Blog Action Day, 2010 96 Thackeray & Hunter, 2010 Boccalandro, 2009 27 The Earth Institute, 2011 DİPNOTLAR 28 Glenton, Scheel, Pradhan, Lewin, Hodgins & Shrestha, 2010 28 China Daily, 2010 29 Uggen & Janikula, 1999 1995; Chikwendu, 1997 24 Mehler & Ribaux, 2000; Beyna, Lund, Stacks, 29 Millennium Promises, 2010 30 UNDESA, 2007 30 Yeboah-Antwi et al., 2010 31 Tapia, 2004 25 Pollard, 2000 31 Ochieng, Mala, & Kaseje, tarih belirtilmemiş 32 Johnson, Beebe, Mortimer & Snyder, 1998 26 World Bank, 2011, s. 13 32 Ford, 2010, Mayıs 12 33 Larson, Hansen & Moneta, 2006; Yates & 27 Tommasoli, 1995 33 Bhattacharyya, Winch, LeBan & Tien, 2001, s. 17 Youniss, 1996; Youniss & Reinders, 2010 Tuthill & Vondal, 2001 28 Osman, 2009 34 Bhattacharyya, Winch, LeBan & Tien, 2001 34 CEPAL, 2006 29 Nzomo, 2002 35 Kaseje, 2010, Mayıs 12 35 McBride, Johnson, Olate & O’Hara, 2011 30 Richards, 1996; Sogge, 1992; Taylor, 1995, 36 Menon, Singh, Shah, Lele, Paranjape & Joy, 2007 36 Jehoel-Gijsbers & Vrooman, 2008 37 UNV, 2008b 37 Haski-Leventhal, 2009 38 Olukotun, 2008, s. 22 38 Naegele & Schnabel, 2010, s. 35 31 Francis, 2004; Machel, 1996; UN, 2002b 39 DFID, 2003 39 UNDESA, 2008, s. 85 32 UN, 1995, s. 61 40 UN, 2010 40 UNDESA, 2009 33 UNSC, 2000 41 Skinner (tarih belirtilmemiş), para. 6 41 Scope, tarih belirtilmemiş 34 Fleshman, 2003, para. 8 42 Skinner, 2009 42 Michael Rubenstein Publishing, 2009 35 Ruta Pacifica de las Mujeres, 2006 43 Örneğin bkz. “Mobilisation sociale et 43 Rochester, Paine & Howlett, 2010, s. 181 36 Sørensen, 1998, s. v participation populaire autour d’un projet 44 Yahata, 2011 37 UNDP, 2006 d’accès à l’eau, à l’assainissement et à la santé”, 45 Foster-Bey, 2008 38 Sommers, 2006 (Touré, 2010). 46 Chavez, 2005 39 Drummond-Mundal & Cave, 2007 44 Neamtan, 2002, June 47 Fernandez, Giménez & Puerto, 2008 40 Sommers, 2006, s. 8 45 Goirand & Ghatter, 2009 48 UNAIDS, 2010a, 2010c 41 Fischer, 2006 46 Goirand & Ghatter, 2009 49 Patel & Wilson, 2004 42 Kollie, 2006 47 CEPAL, 2007 50 Ramirez-Valles, Fergus, Reisen, Poppen & Zea, 43 Baines, Stover & Wierda, 2006 48 Sseguya, Mazur & Masinde, 2009 2005 Tommasoli, 1995; Watson, 1996; Woldemichael & Sørensen, 1995 44 Baines, Stover & Wierda, 2006 45 Matos & Zidi-Aporeigah, 2008, Haziran/Temmuz 46 NVYS Proje Yöneticisi, 2011 5.BÖLÜM 6.BÖLÜM 1 World Bank, 2007a, s. 4 1 World Bank, 2011 2 UNDESA, 1995, para. 1 2 McGee & Pearce, 2009, s. 4 7.BÖLÜM 3 UNGA, 2000, s. 24, commitment 4, point 54 3 UNDP ve EO, 2003, s. 9 1 Peaceboatvoices, 2011 4 UNGA, 2000, s. 24, commitment 4, point 55 4 2 World Bank, 2009 5 UNDESA & UNV, 2007, s. 13 5 Temelde yatan sosyal uyum, bir toplulukta Kawachi & Berkman, 2000 3 UNV, 2005 6 Smith, Ellis, Howlett & O’Brien, 2004 mevcut olan güven ile karşılıklılık bağları ve 4 Silwal & Messerschmidt, 2008 7 Gay, 1998; Lee, 2010; Mitchell, 2003 yurttaşların birbirine güvendiği için birlikte 5 NDVS, 2011 8 Cloke, Johnsen & May, 2007 çalışabilme seviyesidir (Ferroni, Mateo & Payne, 6 Government of Nepal, Ministry of Finance, 2011 9 2008). 7 World Bank, 2006 Haski-Leventhal, Ronel, York & Ben-David, 2008 10 Uhereczky, 2007 6 Sen, 1982 8 The Jakarta Post, 2009, Aralık 2 11 Haski-Leventahl, Ben-Arieh & Melton, 2008; 7 World Bank, 1999, para. 5 9 Gunawardene & Noronha (Ed.,), 2007, s. 90 8 Whitford, Yates & Ochs, 2006 10 IFRC, 2009 12 Danielsen vd., 2009 9 Colletta & Cullen, 2000, s. 35-46 11 Brennan, Barnett & Flint, 2005 13 Hyatt, 2001 10 Commission for Africa, 2005, s. 126-127 12 SAFIRE, 2011, Nisan 7 14 CIVICUS, IAVE & UNV, 2008 11 Y. Dongre Dongre, Personal Communication. 13 World Bank, 2006 Omoto & Malsch, 2005 15 UN IANWGE, 2011 (2011, Şubat 1); Tandon, 2011 14 Porritt (Ed.), 2008, s. 17 16 Lopez-Claros & Zahidi, 2005 12 Leonard, 2004 15 Australian Broadcasting Corporation, 2003 17 Fruzzetti, 1998 13 Wills-Herrea, Orozco, Forero-Pineda, Pardo & 16 UNEP, 2005, s. 13 18 Bortee, 2011 Andonova, 2010 17 UNISDR, 2009 19 Kandil, 2004 14 Varshney, 2002 18 Brennan, Barnett & Flint, 2005 20 El-Guindi, 2001 15 Paffenholz, 2009 19 Government of India, Ministry of Home Affairs - 21 Cole & Cole, 2011 16 Chabal & Daloz, 1999 22 Petrzelka & Mannon, 2006 17 Macha, 2008 20 UNISDR, 2005b, Ocak, s. 15 23 Kandil, 2004; Mensah & Antoh, 2005 18 Kikuyus For Change Secretariat, 2010 21 News-Medical.net, 2010, Nisan 24 24 World Bank, 2007b 19 Aal, 2007; Anderson & Olson, 2003 22 Imam, 2010 25 Johnston, MacDonald, Mason, Ridley & Webster, 20 Tandon, 2011 23 IFRC, 2005 21 UNDP, 2005 24 UNDP ve UNV, yakında 26 UNDESA, 2005 22 Sørensen, 1998 25 Brennan, Barnett & Flint, 2005 27 Hirst, 2001 23 El-Bushra & Mukarubuga, 1995; Byrne & Baden, 26 Perrow, 2007 2000; Weil, Wildemeersch & Jansen, 2005 National Disaster Management Division, 2004 97 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 27 UNV, 2005 26 Musick, Herzog & House, 1999 28 Fernandez, Barbera & van Dorp, 2006 27 Brown, Nesse, Vinokur & Smith, 2003 29 Britton, 1991, s. 396 28 Michaelson, Abdallah, Steuer, Thompson & 30 Britton, 1991, s. 397 Marks, 2009 31 China Daily, 2009, Mayıs 11 29 Wilson, 2000 32 NVM, 2010 30 Beckley, 1995 33 The Morningside Post, 2010, Mart 2; Rasmussen, 31 Beckley, 1995 2010, Kasım 17 32 Cox & Lopez, yakında 34 UNDP ve UNV, yakında 33 Layard, 2005 35 Chatterjee & Katyal, 2011, Kasım 22, para. 6 34 Whiteley, 2004 36 Chatterjee & Katyal, 2011, Kasım 22, para. 14 35 Taylor, Chatters, Hardison & Riley, 2001 37 Shaikh, 2010, Kasım 22 36 Alem & Martinsson, 2010 38 Bonnefoy, 2010, Eylül 30 37 Gudynas & Acosta, 2011; Walsh, 2010 39 Voluntersul, 2009 38 UNDP and Institute of National Planning, Mısır, 40 Suzuki, 2006 2010 41 Merchant, Leigh & Lurie, 2010 39 UNDP, 2010a, s. xii ve s. 16 42 Mitchell, Maguire & Guidotti, 2006 40 The Canadian Index of Wellbeing, 2011; Kamu 43 UNDP Indonesia, 2009, Temmuz 27 soruşturmaları Birleşik Krallık’ta, Almanya 44 Simo & Bies, 2007, s. 138 ve Norveç’teki parlamento komisyonunda, 45 UNISDR, 2009, s. 10 İtalya, İspanya ve Slovenya’daki ulusal yuvarlak 46 Aldrich, 2008; Nakagawa & Shaw, 2004 masa toplantılarında, Avusturya ve İrlanda’da 47 Zhao, 2010, s. 2 hazırlanan özel istatistik raporlarında ve örneğin 48 Leitmann, 2007, s. i148 Fransa, Japonya, Kore ve Çin’deki diğer bir dizi 49 Aldrich, 2008 girişimde yer aldı (OECD, 2011a). 50 UNISDR, 2005a, s. 1 41 Abdallah, Thompson, Michaelson, Marks & 8.BÖLÜM 42 OECD, 2011b 1 Kennedy, 1968, para. 23 43 White, 2009, s. 2 2 Dag Hammarskjöld Foundation, 1975, s. 7 44 OECD, 2007, para. 5 Steuer, 2009 3 Stiglitz, Sen & Fitoussi, 2009 4 Stiglitz, Sen & Fitoussi, 2009, s. 9 1 UNGA, 2010a, s. 4-7 6 White, 2009, s. 3 2 UNGA, 2010a, s. 5 7 nef, 2004, s. 4 3 UNGA, 2002b 8 Gough & McGregor, 2007 4 OECD, 2011, Haziran 9 UNGA, 2011a 5 Picciotto UNGA, 2002b 10 Gough & McGregor, 2007 7 UNGA, 2010b 11 Copestake & Camfield, 2009 8 UN, 2002a 12 Camfield, 2006 9 UNGA, 2011b 13 s. 4 10 UNGA, 2010b 14 s. 4 11 Yeşil bir ekonomi, “gelişkin bir insan refahı ve 15 Moen, Robinson & Dempster-McCain, 1995 sosyal eşitlik meydana getiren, çevresel riskleri 16 Akintola, 2010; Borgonovi, 2008; Mellor vdğ., ve ekolojik kıtlığı anlamlı şekilde azaltan” bir 2009; Musick & Wilson, 2003; Thoits & Hewitt, 2001 17 Andreoni, 1990 18 Post, 2005 19 United Healthcare & Volunteer Match, 2010, Mart 20 Greenfield & Marks, 2004 21 Morrow-Howell, Hinterlong, Rozario & Tang, 2003 22 Thoits & Hewitt, 2001 23 Van Willigen, 2000 24 Post, 2005 25 Yipa vdğ., 2007 98 SONUÇ 5 Huppert, 2008 ekonomidir (UNEP, 2011). REFERANSLAR Referanslar 3 News. (2011, February 23). Christchurch quake: Live updates. Retrieved 20 August 2011 from http://www.3news.co.nz/Christchurchquake-live-updates/tabid/423/ articleID/199401/Default.aspx Aal, P. (2007). The power of non-official actors in conflict management. In C. A. Crocker, F. O. Hampson & P. Aal (Eds.), Leashing the dogs of war: Conflict management in a divided world (pp. 477-494). Washington, DC: United States Institute of Peace Press. Abdallah, S., Thompson, S., Michaelson, J., Marks, N., & Steuer, N. (2009). The (un) happy planet index 2.0: Why good lives don’t have to cost the earth. London, UK: nef. Abraham, K. G., Helms, S., & Presser, S. (2009). How social processes distort measurement: The impact of survey nonresponse on estimates of volunteer work in the United States. American Journal of Sociology, 114, 1129-1165. Achakpa, P. M., United Nations Development Programme (UNDP), & United Nations Volunteers (UNV). (2010). Report of inventory on volunteerism in Nigeria [Unpublished report]. Abuja, Nigeria. African Union. (2010). Press release: First predeployment orientation training of the African Union Youth Volunteers Corps (AUYVC) concludes. Calabar, Nigeria: African Union. Aked, J. (2011). Volunteerism and wellbeing [Unpublished report: Background paper SIP-16 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Akintola, O. (2010). Perceptions of rewards among volunteer caregivers of people living with AIDS working in faith-based organizations in South Africa: a qualitative study. Journal of the International AIDS Society, 13(22). doi:10.1186/1758-2652-13-22 Aldrich, D. P. (2008). The crucial role of civil society in disaster recovery and Japan‘s emergency preparedness. Journal of Current Japanese Affairs, 3, 81-96. Alem, Y., & Martinsson. P. (2010). Subjective well-being and its determinants in urban Ethiopia. Retrieved 29 June 2011 from http://www.hecer.fi/ Conferences/ NCDE_ 2010/papers/Alem.pdf Allen, K., Galiano, M., & Hayes, S. (2011). Global companies volunteering globally: The final report of the Global Corporate Volunteering Research Project. Washington, DC: International Association for Volunteer Effort (IAVE). Allum, C. (2007, September). International volunteering and co-operation: New developments in programme models. Paper presented at the IVCO 2007 Conference, Montreal, Canada. Amayun, M., & Epstein, A. (2007). Engaging with the Global Fund To Fight AIDS, Tuberculosis and Malaria: A primer for faith-based organizations. Retrieved 16 July 2011 from http://www.ccih.org/ doclibrary/engaging_with_the_global_ fund_bo.pdf Amichai-Hamburger, Y. (2008). Potential and promise of online volunteering. Computers in Human Behavior, 24(2), 544-562. Andreoni, J. (1990). Impure altruism and donations to public goods: A theory of warm-glow giving. Economic Journal, 100, 464-77. Anheier, H. K., & Salamon, L. M. (1999). Volunteering in cross-national perspective: Initial comparisons. Law and Contemporary Problems, 62(4), 43-65. Asomba, E. (2011). Formal advocacy/ campaigning volunteerism [Unpublished report: Background paper BP-5 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Associação de Apoio à Criança em Risco (ACER). (2010). Roteiro para realização de workshops: Projeto Jovens em Ação. Bairro Eldorado, Brasil: ACER. Associação de Apoio à Criança em Risco (ACER). (2011). Relatório Técnico Semestral: Projeto Jovens em Ação de Agosto de 2010 à Janeiro de 2011. Bairro Eldorado, Brasil: ACER. Atwood, B. (n.d.). The promise of Busan. 4th High Level Forum on Aid Effectiveness. Retrieved 16 July 2011 from http://www.aideffectiveness . org/busanhlf4/en/news/459-thepromise-of-busan.html Australian Broadcasting Corporation. (2003). The lost seasons. Retrieved 17 February 2011 from http://www.abc. net.au/ science/features/indigenous/default. htm Avendaño, O. (2010). El Buen Vivir: Una vía para el desarrollo. Polis, Revista de la Universidad Bolivariana, 9(25), 557-561. Baines, E., Stover, E., & Wierda, M. (2006). Waraffected children and youth in Northern Uganda: Toward a brighter future. Chicago, IL: Mary Page, John D. and Catherine T. MacArthur Foundation. Baker, S., Gersten, R., & Keating, T. (2000). When less may be more: A 2-year longitudinal evaluation of a volunteer tutoring program requiring minimal training. Reading Research Quarterly, 35(4), 494-519. Ban, K. (2009). Message on International Volunteers Day by the Secretary-General December 5, 2009. Retrieved 25 July 2011 from http://www.unv.org/fileadmin/docdb/ pdf/2009/IVD_2009/IVD_statements/ IVD%202009%20Statement%20UNSGENG.pdf Banda, A. L. (2008). Farmers’ cooperatives help Zambian farmers survive and thrive [Package 83, Script 8/ adapted from a program produced on December 20, 2007 on Zambia National Broadcasting Corporation, Farm Radio International]. Retrieved 1 August 2011 from http://www.farmradio.org/english/radioscripts/83-8script_en.asp Bangladesh Bureau of Statistics. (2011, July). Draft report on survey on volunteerism in Bangladesh 2010. Dhaka, Bangladesh: Statistic Bureau, Ministry of Planning, Government of the People’s Republic of Bangladesh. 99 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Baumann, P. (2000). Sustainable livelihoods and political capital: Arguments and evidence from decentralization and natural resources management in India. London, UK: Overseas Development Institute (ODI). Beckley, T. (1995). Community stability and the relationship between economic and social well-being in forest-dependent communities. Society and Natural Resources, 8(3), 261-266. Belizaire, P. (n.d.). The changing face of philanthropy: Cross border volunteering in Mexican Hometown Associations. Retrieved 20 July 2011 from http:// www.serviceleader.org/instructors/ studentpaper2 Berger-Schmitt, R. (2000). Social cohesion as an aspect of the quality of societies: Concept and measurement. Mannheim, Germany: Centre for Survey Research and Methodology (ZUMA), Social Indicators Department. Beyna, L. S., Lund, M., Stacks, S. S., Tuthill, J., & Vondal, P. (2001). Greater Horn of Africa Peace Building Project: The effectiveness of civil society initiatives in controlling violent conflicts and building peace. A study of three approaches in the greater horn of Africa [Synthesis report on key findings and lessons for improving practice]. Washington, DC: Management Systems International/USAID. Bezruchka, S. (2000). Medical tourism as medical harm to the third world: Why? For whom? Wilderness & Environmental Medicine, 11(2), 77-78. Bhattacharyya, K., Winch, P., LeBan, K., & Tien, M. (2001). Community health worker incentives and disincentives: How they affect motivation, retention and sustainability. Arlington, Virginia: BASICS II. Bhutan’s National Public Service Broadcaster. (2010, August 26). More scholarships under TICA. Retrieved 29 June 2011 from http://www.bbs.com.bt/bbs/?p=873 Bjerke, T. N. (2006). Cross-cultural gateway to recovery: A qualitative study of recovery 100 experiences in international AA online groups. International Journal of Self Help and Self Care, 5(1), 73-104. Blog Action Day Blog. (2010). Blog Action Day 2010 wrap-up. Retrieved 14 July 2011 from http://blogactionday.change.org/ blog/ Boccalandro, B. (2009). Mapping success in employee volunteering: The drivers of effectiveness for employee volunteering and giving programs and fortune 500 performance [Research report]. Boston, MA: Boston College/Center for Corporate Citizenship. Bonnefoy, P. (2010, September 30). Chile: Fighting fires for free. Global Post. Retrieved 7 April 2011 from http://www. globalpost.com/dispatch/chile/100928/ volunteer-firefighters Borgonovi, F. (2008). Divided we stand, united we fall: Religious pluralism, giving and volunteering. American Sociological Review, 73(1), 105-128. Bortee, D. S. (2011). Volunteerism as a force for social inclusion [Unpublished report: Background paper SIP-4 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Bortree, D. S., & Seltzer, T. (2009). Dialogic strategies and outcomes: An analysis of environmental advocacy groups’ Facebook profiles. Public Relations Review, 35(3), 317-319. Brassard, C., Sherraden, M. S., & Lough, B. J. (2010, October). Emerging perspectives on international volunteerism in Asia. Paper presented at the IVCO 2010 Conference on International Forum on Development Service, Singapore. Braun, A. A. (2009). Gross national happiness in Bhutan: A living example of an alternative approach to progress. Pennsylvania, PA: Wharton School of the University of Pennsylvania. Brennan, M. A., Barnett, R. V., & Flint, C. G. (2005). Community volunteers: The front line of disaster response. Journal of Volunteer administration, 23(4), 52-56. Briones, L. M. (2010). Local incentive mechanisms: Building on community values and traditions. Retrieved 5 June 2011 from http://www.thepowerofhow. org/uploads/resource/GP_Briones_15. pdf Britton, N. R. (1991). Permanent disaster volunteers: Where do they fit? Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 20(4), 395414. Brown, E. (2008). Volunteerism: Harnessing the potential to develop Cambodia. PhnomPenh, Cambodia: Youth Star Cambodia and UNV. Brown, S. L., Nesse, R. M., Vinokur, A. D., & Smith, D. M. (2003). Providing social support may be more beneficial than receiving it: Results from a prospective study of mortality. Psychological Science, 14(4), 320-327. Bunz, M. (2009, December 18). In mobile phone journalism, Africa is ahead of the west. The Guardian. Retrieved 12 April 2011 from http://www.guardian. co.uk/media/pda/2009/dec/17/ digital-media-mobilephone-usageafrica-leapfroging-ushahidi-swift-river Butcher, J. (2003). A humanistic perspective on the volunteering-recipient relationship: A Mexican study. In P. Dekker & L. Halman (Eds.), The values of volunteering: Cross-cultural perspectives (pp. 111-126). New York, NY: Kluwer Academic. Butcher, J. (2010). Mexican solidarity: Findings from a national study. Voluntas: International Journal of Voluntary and Nonprofit Organizations, 21(2), 137-161. doi:10.1007/S11266-010-9127-7 Byrne, B., & Baden, S. (1995). Gender, emergencies and humanitarian assistance [Report prepared for the WID desk]. Brussels, Belgium: European Commission. Calvo, C. (2008). The role of religious organisations in promoting service and volunteerism in Latin America. In H. Perold & M. N. Tapia (Eds.), Service REFERANSLAR enquiry: Civic service and volunteering in Latin America and the Caribbean (pp. 47-64). St. Louis, MO: Centre for Social Development (CSD)/Washington University in St. Louis. Camfield, L. (2006). The why and how of understanding ‘subjective’ wellbeing: Exploratory work by the WeD group in four developing countries [WeD working paper 26]. Bath, UK: ESRC Research Group on Wellbeing in Developing Countries (WeD). Cannon, T. (2000). Vulnerability analysis and disasters. In D. J. Parker (Ed.), Floods (pp. 43-55). New York, NY: Routledge. Caritas Internationalis. (n.d.). Caritas in numbers. Retrieved 16 July 2011 from http://www.caritas.org/about/Caritas_ Internationalis.html Carney, D. (1998). Implementing the sustainable rural livelihoods approach. In D. Carney (Ed.), Sustainable rural livelihoods: What contributions can we make? London, UK: Department for International Development (DFID). Carroll, A. B., & Buchholtz, A. K. (2003). Business and society: Ethics and stakeholder management (5th ed.). Mason, OH: Thomson South-Western. Cattermoul, B., Townsley, P., & Campbell, J. (2008). Sustainable livelihoods enhancement and diversification (SLED): A manual for practitioners. Gland, Switzerland: International Union for Conservation of Nature (IUCN). Chabal, P., & Daloz, J-P. (1999). Africa works: Disorder as political instrument. Indiana, IN: Indiana University Press. Chambers, R., & Conway, G. (1991). Sustainable rural livelihoods: Practical concepts for the 21st century [IDS discussion paper (296)]. Retrieved 31 May 2011 from http://www.smallstock. info/reference/IDS/dp296.pdf ChangeMakers Refugee Forum (CFR). (2011). About us/What we do. Retrieved 17 April 2011 from http://www.crf.org.nz/about ChangeMakers Refugee Forum (CFR). (n.d.). Strong families strong children: Discussion and Training Booklet. Wellington, NZ: CFR. Chatterjee, N., & Katyal, S. (2010, November 22). Indonesians beat slow disaster relief by tweeting. Reuters. Retrieved 14 July 2011 from http://www.reuters.com/ article/2010/11/22/us-indonesia-volcanotwitter idUSTRE6AL1Q820101122 Chavez, S. (2005). Community, ethnicity, and class in a changing rural California town. Rural Sociology, 70(3), 314-335. Chikwendu, E. (1997). Women, cooperatives and economic recovery in Nigeria. Dialectical anthropology, 22(3-4), 353-371. China Daily. (2009, May 11). V. Public participation in disaster reduction [Full text: China’s actions for disaster prevention and reduction]. Retrieved 7 April 2011 from http://www2.chinadaily.com. cn/china/2009-05/11/content_ 7763883_6.htm China Daily. (2010, May 6), Volunteers serving in W China favoured in job market. Retrieved 18 July 2011 from http://www. chinadaily.com.cn/china/2010-05/06/ content_9818601.htm CIVICUS, IAVE, & UNV. (2008). Volunteering and social activism: Pathways for participation in human development. Retrieved 8 August 2011 from http:// www.worldvolunteerweb.org/index. php?eID=tx_cms_showpic&file=file admin%2Fimg%2Fwvw2FVolunteer ing_Cover.JPG&md5=32d4c0eb2a1ecf74 f31f1bbc6799e39c CIVICUS. (2010). Culture of volunteerism in Armenia. Yerevan, Armenia: CIVICUS. CIVICUS. (2011). CIVICUS civil society index: Summary of conceptual framework and research methodology. Retrieved 29 June 2011 from http://www.CIVICUS.org/csi Civil Society Index (CSI). (2011). Project overview. Retrieved 25 July 2011 from http://civilsocietyindex.wordpress.com/ project-overview/ Clark, H. (2011, June 22). Clark: After the Arab spring, toward political and economic inclusion. Retrieved 13 July 2011 from http://www. beta.undp.org/undp/en/home/ presscenter/speeches/2011/06/22/ clark-after-the-arab-spring-towardpolitical-and-economic-inclusion.html Cloke, P., Johnsen, S., & May, J. (2007). Ethical citizenship? Volunteers and the ethics of providing services for homeless people. Geoforum, 38(6), 1089-1101. Cnaan, R. A., & Amrofell, L. (1994). Mapping volunteer activity. Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 23(4), 335-351. Cnaan, R. A., & Goldberg-Glen, R. S. (1991). Measuring motivation to volunteer in human services. Journal of Applied Behavioral Science, 27(3), 269-284. Cnaan, R. A., Handy, F., & Wadsworth, M. (1996). Defining who is a volunteer: Conceptual and empirical considerations. Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 25(3), 364-383. Cohen, A. (2000). A matter of survival: Volunteering by, in, and with low-income communities. Washington, DC: The Points of Light Foundation. Cohen, A. (2009). Welfare clients’ volunteering as a means of empowerment. Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 38(3), 522-534. Cole, J., & Cole, S. (2011, April 26). An Arab spring for women: The missing story from the Middle East article. The Huffington Post. Retrieved 12 June 2011 from http://www.huffingtonpost.com/ juan-cole/middle-east-women_b_ 853959.html Colletta, N. J., & Cullen, M. L. (2000). Resilient communities: Building the social foundations of human security. In World Bank (Ed.), New paths to social development: Community and global networks in action (pp. 35-46). Washington, DC: World Bank. 101 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Comhlámh. (n.d.). Volunteer charter and sending organization code of good practice: Short term volunteering for long term development. Retrieved 28 July 2011 from http://www.comhlamh. org/assets/files/pdfs/Code-ofPractice%5B1%5D.pdf Comisión Económica para América Latina (CEPAL). (2006). Anuario estadístico de América Latina y el Caribe 2005. Casilla, Santiago. Chile: División de Estadística y Proyecciones Económicas. Comisión Económica para América Latina (CEPAL). (2007). El aporte de las Mujeres a la Igualdad en América Latina y el Caribe. [X Conferencia Regional sobre la Mujer], Quito, Ecuador. Comisión Nacional para el Desarrollo de los Pueblos Indígenas (CDI). (2010). CDI. English version. Retrieved 15 August 2011 from http://www.cdi.gob.mx /index. php?option=com_content&view=article &id=1335&Itemid=200011 Commission for Africa. (2005). Through African eyes: Culture. In Commission for Africa (Ed.), Our common interest: Report of the commission for Africa (pp. 125-126). Cape Town, South Africa: Commission for Africa. Community Environmental Research in the Pacific Islands. (n.d.). The Tongan community giant clam sanctuaries. Retrieved 20 August 2011 from http://www.tellusconsultants.com/ tongan.html Cone, C. (n.d.). Cause branding in the 21st century. PSA Bibliography. Retrieved 30 July 2011 from http://www.psaresearch .com/causebranding.html Connell, N. (2007). Social and environmental responsibility and the small business owner. London, UK: Federation of Small Businesses. Copestake, J., & Camfield, L. (2009). Measuring subjective wellbeing in Bangladesh, Ethiopia, Peru and Thailand using a personal life goal satisfaction approach 102 [WeD working paper 09/45]. Bath, UK: Wellbeing in Developing Countries (WeD), University of Bath. Cox, E., & Lopez, R. (forthcoming). Sustainable enterprising communities: Relocalising economic development. London: nef. Crowley, E., Baas, S., Termine, P., Rouse, J., Pozarny, P., & Dionne, G. (2005, January). Organizations of the poor: Conditions for success. [Paper prepared for the International Conference on Membership-Based Organizations of the Poor: Theory, experience, and policy], Ahmedabad, India. CSR WeltWeit. (2009). Vietnam: The role of CSR. Retrieved 22 July 2011 from http:// www.csr-weltweit.de/en/ laenderprofile/ profil/vietnam/index.nc.html Dag Hammarskjöld Foundation. (1975). What now: Another development. Dag Hammarskjöld Report on development and international cooperation [Prepared on the occasion of the Seventh Special Session of the United Nations General Assembly (UNGA)]. Development Dialogue, (1/2)S, 1-128. Danielsen, F., Burgess, N. D., Balmford, A., Donald, P. F., Funder, M., Jones, J. P. G.,… Brashares, J. (2009). Local participation in natural resource monitoring: A characterization of approaches. Conservation Biology, 23(1), 31-42. Davey, B. (2011). The beyond growth congress. Retrieved 10 August 2011 from http://www.feasta.org/2011/06/10/ what-could-a-post-growth-society-looklike-and-how-should-we-prepare-for-it/ Deloitte Development LLC. (2007). Highlights of 2007: Deloitte volunteer IMPACT survey of Gen Y (18-26 year olds). Retrieved 29 June 2011 from http://www.crvoluntariado.org/pls/ portal30/docs/PAGE/6_VL_2006/ BIBLIOTECA/ASPECTOS%20CLAVE/ ASPECTOS_CLAVES_SUBPAGINAS/ US_COMM_VOLUNTEERIMPACT_ SURVEY_RESULTS2007(2)285042 .PDF Deloitte Development LLC. (2008). 2008 Deloitte volunteer IMPACT survey. Retrieved 29 June 2011 from http:// www.deloitte.com/view/en_US/us/ About/Community-Involvement/3c 6ebdea192fb110VgnVCM100000ba 42f00aRCRD.htm UnitedStates%2FL ocal%2520Assets%2FDocuments%2 Fus_comminv_VolunteerIMPACT080425. pdf&ei=BJAMTtAPi-yyBsHVkPg O&usg=AFQjCNH0WeduSJpxqardY9i6eCDdlUYXw Demura, S., & Sato, S. (2003). Relationships between depression, lifestyle and quality of life in the community dwelling elderly: A comparison between gender and age groups. Journal of Physiological Anthropology and Applied Human Science, 22(3), 159-166. Department for International Development (DFID). (1999). Sustainable livelihoods guidance sheets: Overview. London, UK: DFID. Department for International Development (DFID). (2003). Community participation in road maintenance: Guidelines for planners and engineers. Ardington, UK: IT Transport Ltd. Department of Welfare, Republic of South Africa. (1997). Principles, guidelines, recommendations, proposed policies and programmes for developmental social welfare in South Africa [White paper for social welfare]. Pretoria, South Africa: Department of Welfare, Republic of South Africa. Desai, L. (2010, July 28). Cell phones save lives in Rwandan villages. Cable News Network. Retrieved 30 April 2011 from http://articles.cnn.com/2010-07-28/ world/Rwanda.phones.pregnant. women_1_cell-phones-health-workersfree-phones?_s=PM:WORLD Devereux, P. (2010). International volunteers: Cheap help or transformational solidarity toward sustainable development. (Doctoral dissertation). Perth, Australia: Murdoch University. REFERANSLAR Dhebar, B. B., & Stokes, B. (2008). A nonprofit manager’s guide to online volunteering. Nonprofit Management and Leadership, 18(4), 497-506. Dinh, K. (2011). Cultural obligation and volunteering in the Pacific region [Unpublished report: Regional paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Doesken, N., & Reges, H. (2011). Creating a volunteers observing network. WHO Bulletin (The journal of World Meteorological Organization), 60(1), 48-52. Drummond-Mundal, L., & Cave, G. (2007). Young peacebuilders: Exploring youth engagement with conflict and social change. Journal of Peacebuilding and Development, 3(3), 63-76. Easwaramoorthy, M., Barr, C., Runte, M., & Basil, D. (2006). Business support for employee volunteers in Canada: Results of a national survey. Toronto, Canada: Imagine Canada. Edgar, L., Remmer, J., Roserbger, Z., & Rapkin, B. (1996). An oncology volunteer support organisation: The benefits and fit within the health care system. Psycho-oncology, 5, 331-341. Einolf, C. J. (2011). Informal and non-organized volunteerism [Unpublished report: Background paper BP-3 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. El Bushra, J., & Mukarubuga, C. (1995). Women, war and transition. Gender and Development, 3(3), 16-22. El-Guindi, F. (2001). Roots of volunteerism in Arabo-Islamic society and culture. Paper presented at 54th Annual DPI/NGO Conference, September 2001. Retrieved 19 July 2011 from http://www.un.org/ News/Press/docs/2001/NGO437.doc.htm Eliasoph, N. (2009). Top-down civic projects are not grassroots associations: How the differences matter in everyday life. Voluntas: International Journal of Voluntary and Nonprofit Organizations, 20(3), 291-308. Energize, Inc. (2010). Dimensions of volunteering and service. Retrieved 24 August 2011 from http://www. energizeinc.com/volunteer-map.html Eng, S. (2011). Volunteerism among the poor [Unpublished report: Background paper SIP-1 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Eng, S., & Patrickson, M. (2006, November). Perceptions of organizational effectiveness: The case of Indonesian grassroots NGOs. Paper presented at the Australia-New Zealand Third Sector Research Conference, Adelaide, Australia. Equity Bank. (2011). About us. Retrieved 7 May 2011 from http://www.equitybank .co.ke/about.php?subcat=9 Eriksson, C. (2010). Perception of volunteerism in the mass media of Arab states [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. Escobar, A. (1995). Encountering development: The making and unmaking of the third world. Princeton, NJ: Princeton University Press. European Commission. (n.d.). 2012 to be the European Year for active ageing [European Commission – Employment, Social Affairs and Inclusion/News]. Retrieved 23 August 2011 from http:// ec.europa.eu/ social/main.jsp?langId=en &catId=89&newsId=860 European Union, Educational, Audiovisual & Culture Executive Agency (EAC-EA). (2010). Volunteering in the European Union [Final report submitted by GHK for the Educational, Audiovisual & Culture Executive Agency (EAC-EA), Directorate General Education and Culture (DG EAC), 17 February 2010]. London, UK: GHK. European Values Survey (EVS). (2011). European values study. Retrieved 29 June 2011 from http://www.europeanvalues study.eu/ European Volunteer Centre (CEV). (2008, April). Putting volunteering on the economic map of Europe. Final report paper presented at the CEV General Assembly Conference, Brussels, Belgium. Everatt, D., & Solanki, G. (2008). A nation of givers? Results from a national survey of social giving. In A. Habib & B. Maharaj (Eds.), Giving and solidarity: Resource flows for poverty alleviation and development in South Africa (pp. 45-78). Cape Town, South Africa: HSRC Press. Farouk, A. F. A., & Bakar, M. Z. A. (2007). State-induced social capital and ethnic integration: The case of Rukun Tetangga in Penang, Malaysia. Kajian Malaysia, Jld., 25(1), 41-60. Farrington, J., Carney, D., Ashley, C., & Turton, C. (1999). Sustainable livelihoods in practice: Early applications of concepts in rural areas. London, UK: Overseas Development Institute (ODI). Fernandez, L. S., Barbera, J. A., & van Dorp, J. R. (2006). Strategies for managing volunteers during incident response: A systems approach. Homeland Security Affairs, 2(3), 1-15. Fernandez, M., Giménez, C., & Puerto, L. M. (2008). La Construcción del Codesarrollo. Madrid, Spain: Red Universitaria de Investigación sobre Cooperación al Desarrollo. Ferroni, M., Mateo, M., & Payne, M. (2008). Development under conditions of inequality and distrust: Social cohesion in Latin America [International Food Policy Research Institute (IFPRI) discussion paper]. Washington, DC: IFPRI. Fischer, M. (2006). Jugendarbeit und Friedensförderung in Ostbosnien: Ein Pilotprojekt von Ipak (Tuzla), Schüler Helfen Leben und dem Berghof Forschungszentrum [Berghof report Nr. 13]. Berlin, Germany: Berghof Forschungszentrum fuer konstruktives Konfliktmanagement. FLACSO-MORI-CERC. (2002). Investigación sobre la conversación social y opinión pública acerca del voluntariado en Chile. Journal of Volunteer Administration, 8(1), 3-10. 103 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Fleshman, M. (2003). African women struggle for a seat at the peace table. Africa Renewal (formerly Africa Recovery), 16(4), 1. Retrieved 15 June 2011 from http:// www.un.org/ecosocdev/geninfo/afrec/ vol16no4/164wm1.htm Flick, M., Bittman, M., & Doyle, J. (2002). ‘The community’s most valuable [hidden] asset’: Volunteering in Australia. Sydney, Australia: Social Policy Research Center, University of New South Wales. Foley, M. W., Edwards, B., & Diani, M. (2001). Social capital reconsidered. In B. Edwards, M. W. Foley & M. Diani (Eds.), Beyond Tocqueville: Civil society and the social capital debate in comparative perspective (pp. 266-280). Hanover, NH: University Press of New England. Ford, L. (2010, May 12). Volunteerism built on altruism is not sustainable in Africa’s health sectors [Katine Chronicles Web log comment]. The Guardian. Retrieved 13 June 2011 from http://www.guardian .co.uk/katine/ katine-chronicles-blog/2010/may/12/ health-volunteerism-not-working Foster, G. (2005). Under the radar–community safety nets for children affected by HIV/ AIDS in poor households in sub-Saharan Africa. Harare, Zimbabwe: United Nations Research Institute for Social Development (UNRISD)/Training and Research Support Centre. Foster-Bey, J. (2008). Do race, ethnicity, citizenship and socio-economic status determine civic-engagement? [CIRCLE working paper (62): Background paper for 2008 Annual Service Conference]. Medford, MA: The Center for Information & Research on Civic Learning & Engagement (CIRCLE). Francis, D. (2004). Culture, power asymmetries and gender in conflict transformation [Edited version, first published 2000]. Berlin, Germany: Berghof Research Center for Constructive Conflict Management. Fruzzetti, L. M. (1998). Women, orphans, and poverty: Social movements and ideologies 104 or work in India. Quebec, Canada: World Heritage Press. Galer-Unti, R. A. (2010). Advocacy 2.0: Advocating in the digital age. Health Promotion Practice, 11(6), 784-787. Gallup World Poll (GWP). (2011). Gallup world poll. Retrieved 31 May 2011 from https:// worldview.gallup.com/ Galtung, J. (1980). Strukturelle Gewalt. Beitraege zur Friedens- und Konfliktforschung Band (1). Rowohlt, Germany: Reinbeck bei Hamburg. Garap, S. (2004). Kup women for peace: Women taking action to build peace and influence community decision-making [State, Society, and Governance in Melanesia discussion paper 2004/4]. Canberra, Australia: Research School of Pacific and Asian Studies, Australian National University. Gavelin, K., Svedberg, L., & Pestoff, V. (2011). Estimating the scope and magnitude of volunteerism worldwide: A review of multinational data on volunteering [Unpublished report: Background paper BP-1 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Gay, P. (1998). Getting into work: Volunteering for employability. Voluntary Action, 1(1), 55-67. Gilson, L., Walt, G., Heggenhougen, K., Owuor-Omondi, L., Perera, M., Ross, D., & Salazar, L. (1989). National community health worker programmes: How can they be strengthened? Journal of Public Health Policy, 10(4), 518-532. Giorgis, T. W., & Terrazas, A. (2011a). Mobilizing diaspora volunteers for public health capacity building: Lessons learned from the Ethiopian Diaspora Volunteer Program. Washington, DC: Visions for Development, Inc. Giorgis, T. W., & Terrazas, A. (2011b). Potential into practice: The Ethiopian Diaspora Volunteer Program. Retrieved 28 July 2011 from http://www.migration information.org/USFocus/display. cfm?ID=845 Gjeka, B. (2009). Volunteerism perceptions and realities in the Albania youth sector [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. Gladwell, M. (2010, October 4). Small change: Why the revolution will not be tweeted. The New Yorker. Retrieved 12 May 2011 from http://www.newyorker.com/ reporting/2010/10/04/101004fa_fact_ gladwell Glenton, C., Scheel, I. B., Pradhan, S., Lewin, S., Hodgins, S., & Shrestha, V. (2010). The female community health volunteer programme in Nepal: Decision makers’ perceptions of volunteerism, payment and other incentives. Social Science Medicine, 70(12), 1920-1927. Global Business Coalition on HIV/AIDS, Tuberculosis and Malaria. (n.d.). Global Business Coalition on HIV/AIDS, Tuberculosis and Malaria. Retrieved 23 July 2011 from http://www.gbcimpact .org/community Godinot, X., & Wodon, Q. (Eds.). (2006). Participatory approaches to attacking extreme poverty: Case studies led by the International ATD Fourth World [Working paper, 77]. Washington, DC: World Bank. Goetz, T. (2003). Open source everywhere. Wired, 11(11), 150-158. Goirand, A., & Ghatter, M. (2009). Les acteurs méconnus du développement: Actes du colloque international de Ouagadougou, 29 et 30 juin 2005. Paris, France: Institut Afrique moderne et Fondation pour l’innovation politique. Gough, I., & McGregor, J. A. (Eds.). (2007). Wellbeing in developing countries: From theory to research. Cambridge, UK: Cambridge University Press. Government of India, Ministry of Home Affairs – National Disaster Management Division. (2004). Disaster management in India [Status report]. Retrieved 1 July 2011 from http://www.ndmindia .nic.in/ EQProjects/Disaster%20Management%20 in%20India%20-%20A%20Status %20Report%20-%20August%202004.pdf REFERANSLAR Government of Nepal, Ministry of Finance. (2011). 7. Poverty alleviation and employment. Retrieved 12 June 2011 from http://www.mof.gov.np/ publication/budget/2010/pdf/chapter7. pdf Grameen Foundation. (2011). Grameen Foundation bankers without borders initiative announces funding to expand volunteer program to Sub-Saharan Africa. Retrieved 15 July 2011 from http://www. grameenfoundation.org/press-releases/ grameen-foundation-bankers-withoutborders-initiative-announces-fundingexpand-volunt Green, S. (2011). The Role of the media and entertainment in volunteerism [Unpublished report: Background paper SIP-8 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Greenfield, E. A., & Marks, N. F. (2004). Formal volunteering as a protective factor for older adults’ psychological well-being. Journal of Gerontology, 59(5), 258-264. Grossman J. D., & Tierney, J. P. (1998). Does mentoring work? An impact study of the big brothers big sisters program. Evaluation Review, 22(3), 403-426. Grotz, J. (2011). Less-recognized impacts of volunteerism [Unpublished report: Background paper BP-6 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Grusky, S. (2000). International service learning: A critical guide from an impassioned advocate [Theory]. The American Behavioral Scientist, 43(5), 858867. Gudynas, E., & Acosta, A. (2011). El buen vivir o la disolución de la idea del progreso. In M. Rojas, La medicion del progreso y del Bienestar: Propuestas desde America Latina (pp.103-110). Mexico City, Mexico: Foro Consultive Cientifico y Tecnologico. Gunawardene, N., & Noronha, F. (Eds.). (2007). Communicating disasters: An Asia Pacific resource book. Bangkok, Thailand: United Nations Development Programme (UNDP) Regional Centre in Bangkok and TVE Asia Pacific. Hadiwinata, B. S. (2003). The politics of NGOs in Indonesia: Developing democracy and managing a movement. London, UK: Routledge. Hall, M. H. (2011). Measuring volunteering [Unpublished report: Background paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Hall, M. H., Lasby, D., Ayer, S., & Gibbons, W. D. (2009). Caring Canadians, involved Canadians: Highlights from the 2007 Canada Survey of giving, volunteering and participating, June 2009. Ottawa, Canada: Statistics Canada/Minister of Industry. Handy, F., & Cnaan, R. A. (2007). The role of social anxiety in volunteering. Nonprofit Management and Leadership, 18(1), 41-58. Harlow, R. E., & Cantor, N. (1996). Still participating after all these years: A study of life task participation in later life. Journal of Personality and Social Psychology, 71, 1235-1249. Haski-Leventhal, D. (2009). Addressing social disadvantage through volunteering [Briefing paper submitted to the Australian Prime Minister and Cabinet]. Haski-Leventhal, D. (2009). Altruism and volunteerism: The perceptions of altruism in four disciplines and their impact on the study of volunteerism. Journal for the Theory of Social Behaviour, 39(3), 271-299. Haski-Leventhal, D. (2009). Elderly volunteering and well-being: A crossEuropean comparison based on SHARE data. Voluntas: International Journal of Voluntary and Nonprofit Organizations, 20(4), 388-404. doi:10.1007/s11266-0099096-x Haski-Leventhal, D., & Bar-Gal, D. (2008). The volunteering stages and transitions model: Organizational socialization of volunteers. Human Relations, 61(1), 67102. Haski-Leventhal, D., Ben-Arieh, A., & Melton, G. B. (2008). Between neighborliness and volunteerism: The participants in the strong communities initiative. Family and Community Health, 31(2), 150-161. Haski-Leventhal, D., Hustinx, L., & Handy, F. (2011, In press). What money cannot buy: The distinctive and multidimensional impact of volunteers. Journal of Community Practice 19(2), 138-158. Haski-Leventhal, D., Ronel, N., York, A. S., & Ben-David, B. M. (2008). Youth volunteering for youth: Who are they serving, how are they being served. Children and Youth Services Review, 30(7), 834-846. Haugestad, A. K. (2004, July 25-30). Working together for sustainable societies: The Norwegian “Dugnad” tradition in a global perspective [Paper prepared for presentation in Working Group 1, “Mobilisation, Information, Sensitisation of The Local Population – The Role of Local Partnerships,” XI World Congress of Rural Sociology – Globalisation, Risks and Resistance], Trondheim, Norway. Heaton-Shreshta, C. (2011). Volunteerism and governance [Unpublished report: Background paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Heck, J., Bazemore, A., & Diller, P. (2007). The shoulder to shoulder model- Channeling medical volunteerism toward sustainable health change. Family Medicine, 39(9), 644-649. Helmore, K., & Singh, N. (2001). Sustainable livelihoods: Building on the wealth of the poor. Bloomfield, CT: Kumarian Press. Help Age International. (2011). The wisdom of warmth: Helping older people weather the harshest winters. Retrieved 20 June 2011 from http://www.helpage.org/what-we-do/ climate-change/winters-in-kyrgyzstan/ Henriksen, L. S., Svedberg, L. (2010). Volunteerism and social activism: Moving beyond the traditional divide. Journal of Civil Society, 6(2), 95-98. Hermann, K., Damme, W. V., Parivo, G. W, Schouten, E., Assefa, Y., Cirera, A., & Massavon, W. (2009). Community health workers for ART in sub-Saharan Africa: Learning from experience–capitalizing on new opportunities. Human Resources 105 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 for Health, 7(31), 1-11. doi:10.1186/14784491-7-31 Hirst, A. (2001). Links between volunteering and employability. Research report (RR309). London, UK: DfES. Hofmann, N. A. (2011). Conflict prevention and recovery [Unpublished report: Background paper SIP-10 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Holme, L., & Watts, R. (2000). Corporate social responsibility: Making good business sense. Conches-Geneva, Switzerland: World Business Council for Sustainable Development. Hoodfar, H. (2009). Activism under the radar. Volunteer women health workers in Iran. Middle East Report 250, 39, 56-60. Hucks, L. (2008). Think local, act local: Effective financing of local governments to provide water and sanitation services. London, UK: WaterAid. Human Development Reports. (n.d.). The human development concept. Retrieved 21 August 2011 from http://hdr.undp. org/en/humandev/ Huppert, F. A. (2008). State-of-science review: SR-X2 psychological wellbeing: Evidence regarding its causes and consequences. London, UK: Government Office for Science. Huppert, F. A. (2010). Defining, measuring and promoting flourishing in the population. Paper presented at the 5th European Conference on Positive Psychology 2010, Sydney, Australia. Hussein, K., & Nelson, J. (1998). Sustainable livelihoods and livelihood diversification [IDS working paper 69]. Brighton, UK: Institute of Development Studies (IDS). Hustinx, L., Handy, F., & Cnaan, R. A. (2010). Volunteering. In R. Taylor (Ed.), Third sector research (pp. 73-89). New York, NY: Springer. Hyatt, S. B. (2001). From citizen to volunteer: Neoliberal governance and the 106 erasure of poverty. In J. Goode & J. Maskovsky (Eds.), New poverty studies: The ethnography of power, politics and impoverished people in the United States (pp.201-235). New York, NY: New York University Press. Iheme, B. C. (2011). Africa [Unpublished report: Regional paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Imam, N. (2010). Nigeria: FCT launches disaster risk reduction volunteer clubs for schools. Retrieved 7 April 2011 from http:// allafrica.com/stories/201011250645. html International Bank for Reconstruction and Development (IBRD) and World Bank. (2011). The world development report 2011: Conflict, security, and development. Washington, DC: IBRD/World Bank. International Center for Not-for-Profit Law (ICNL) and United Nations Volunteers (UNV). (2009). Laws and policies affecting volunteerism since 2001. Bonn, Germany: UNV. International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies (IFRC). (2005). Humanitarian media coverage in the digital age. In IFRC (Ed.), World disasters report 2005. Geneva, Switzerland: IFRC. International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies (IFRC). (2009). Syria: Droughts [Information Bulletin No.1]. Geneva, Switzerland: IFRC. International Federation of Red Cross and Red Cresent (IFRC). (2011). The value of volunteers: Imagine how many needs would go unanswered without volunteers. Geneva, Switzerland: IFRC. International Fund for Agricultural Development (IFAD). (2010). Rural poverty report, 2011. Rome, Italy: IFAD. International Labour Organization (ILO). (2011). Manual on the measurement of volunteer work: Final approved prepublication version. Geneva, Switzerland: ILO. International Organization for Migration (IOM). (2007). Diaspora dialogues. Retrieved 2 June 2011 from http:// publications.iom.int/bookstore/free/ Diaspora_Dialogues.pdf International Telecommunication Union (ITU). (2010). Measuring the information society. Geneva, Switzerland: ITU. itimes. (2008). Teach India 2008. itimes. Retrieved 29 June 2011 from http:// www.freshface.itimes.com/public_teachindia-prev-info.php James, M., & Potter, A. (2008). Global burden of armed violence. Geneva, Switzerland: Geneva Declaration Secretariat. Japan International Cooperation Agency (JICA). (2011). Boosting growth: JICA annual report 2010. Tokyo, Japan: JICA. Jareg, P. & Kaseje, D. CO. (1998). Growth of civil society in developing countries: Implications for health. The Lancet, 351(9105), 819-822. doi:10.1016/S01406736(97)11454-4 Jehoel-Gijsbers, G., & Vrooman, C. (2008, September). Social exclusion of the elderly: A comparative study in EU member states [European Network of Economic Policy Research Institutes (ENEPRI) research report No. 57 AIM WP 8.1]. Brussels, Belgium. Jenson, J. (1998). Mapping social cohesion: The state of Canadian research [CPRN study (F/03)]. Ottawa, Canada: Renouf Publishing Co. Ltd. Johns Hopkins University. (2011).The Johns Hopkins Comparative Nonprofit Sector Project: Methodology and data sources. Retrieved 30 June 2011 from http:// www.ccss.jhu.edu/pdfs/CNP/CNP_ Methodology.pdf Johnson, L., Benítez, C., McBride, A. M., & Olate, R. (2004). Voluntariado Juvenil y Servicio Cívico en América Latina y el Caribe: Una possible estrategia de Desarrollo Económico y Social. St. Louis, MS: Instituto de Servicio Global Centro para el Desarrollo Social Universidad de Washington en St. Louis. REFERANSLAR Johnson, M. K., Beebe, T., Mortimer, J. T., & Snyder, M. (1998). Volunteerism in adolescence: A process perspective. Journal of Research on Adolescence, 8(3), 309-332. Johnston, L., MacDonald, R., Mason, P., Ridley, L., & Webster, C. (2000). Snakes & ladders: Young people, transitions and social exclusion. Bristol, UK: The Policy Press. Joint United Nations Programme on HIV/AIDS (UNAIDS). (2010a). Outlook report 2010. Retrieved 13 July 2011 from http://data. unaids.org/pub/Outlook/2010/20100713_ outlook_report_web_en.pdf Joint United Nations Programme on HIV/ AIDS (UNAIDS). (2010b, March 6). The positive talks project-Talking positive about HIV. Experiences No.6. Beijing, China: UNAIDS. Joint United Nations Programme on HIV/ AIDS (UNAIDS). (2010c). UNAIDS report on the global AIDS epidemic 2010. Geneva, Switzerland: UNAIDS. Jones, A. (2004). Review of gap year provision research report (RR555). London, UK: Department for Education and Skills/ School of Geography, Birkbeck College, University of London. Kadi, O. (2011). Middle East and Northern Africa [Unpublished report: Regional paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Kalekyezi, E. P. (2011). Legal opinion on Namibian legislation affecting volunteerism. Windhoek, Namibia: The National Volunteerism Coordinating Committee. Kandil, A. (2004). Civic service in the Arab region. Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 33(4), 39S-50S. Kapamagogopa Inc. (2011). About us. Retrieved 21 July 2011 from http:// www.ki-volunteer.org/index .php?option=com_content&view=article &id=12&Itemid=27 Kaseje, D. (2010, May 12). Volunteerism built on altruism is not sustainable in Africa’s health sectors [Web log comment]. Retrieved 13 June 2011 from http://www.guardian.co.uk/katine/ katine-chronicles-blog/2010/may/12/ health-volunteerism-not-working Kawachi, I., & Berkman, L. F. (2000). Social cohesion, social capital, and health. In L. F. Berkman & I. Kawachi (Eds.), Social epidemiology (pp. 174-90). New York, NY: Oxford University Press. Kelly, A. (2009, April 10). Volunteers help meet healthcare shortfall. The Guardian. Retrieved 23 August 2011 from http:// www.guardian.co.uk/katine/2009/ apr/10/volunteers-healthcare-shortfall Kennedy, R. F. (1968). Remarks of Robert F. Kennedy at the University of Kansas, March 18, 1968. Retrieved 7 July 2011 from http://www.jfklibrary.org/Research/ Ready-Reference/RFK-Speeches/ Remarks-of-Robert-F-Kennedy-at-theUniversity-of-Kansas-March-18-1968. aspx Kevlihan, R. (2005). Developing ‘connectors’ during humanitarian intervention: Is it possible in Western Sudan? Humanitarian Exchange, 30, 30-31. KikuyusForChange Secretariat. (2010). Kenya for Kenyans: Beyond conflict to a future for all. Retrieved 12 April 2011 from http:// www.kikuyusforchange.com/?p=272 Knight, M. (n.d.). Bloggers unite on climate change. CNN. Retrieved 13 June 2011 from http://edition.cnn.com/ 2009/ WORLD/europe/10/14/blog.action.day. climate/index.html?iref=allsearch Kollie, P. M. (2006). Perspectives of effective youth mobilization in the Liberian context. In G. Petrosky (Ed.), Youth and conflict: Challenges and opportunities for peace-building (pp. 9-11). Washington, DC: Woodrow Wilson International Center for Scholars. Kosovo Public Policy Center, United Nations Development Programme (UNDP) Kosovo, & United Nations Volunteers (UNV) Kosovo. (2010). Youth volunteerism in Kosovo: An opportunity to learn. Pristina, Kosovo: Kosovo Public Policy Center, UNDP Kosovo, & UNV Kosovo. Kretzmann, J. P., & McKnight, J. L (1993). Building communities from the inside out: A path toward finding and mobilizing a community’s assets. Chicago, IL: ACTA Publications. Krishna, K. C., & Khondker, H. H. (2004). Nation-building through international volunteerism: A case study of Singapore. The International Journal of Sociology and Social Policy, 24(1/2), 21-55. Lacohée, H., Wakeford, N., & Pearson, I. (2003). A social history of the mobile telephone with a view of its future. BT Technology Journal, 21(3), 203-211. Larson, R. W., Hansen, D. M., & Moneta, G. (2006). Differing profiles of developmental experiences across types of organized youth activities. Developmental Psychology, 42(5), 849-863. Layard, R. (2005). Happiness: Lessons from a new science. London, UK: Penguin Books. Lee, J. (2010). Labour markets: Volunteering and employability. Paper presented at the “Volunteering Counts” Conference, Manchester, United Kingdom. Leigh, R. (2005). The evolving nature of international service through the United Nations Volunteers: International service and volunteering: developments, impacts and challenges. Voluntary Action, 7(2), 27-34. Leitmann, J. (2007). Cities and calamities: Learning from post-disaster response in Indonesia. Journal of Urban Health: Bulletin of the New York Academy of Medicine, 84(Suppl 1), 144-153. doi: 10.1007/s11524-007-9182-6 Leland, S. (2010, August 29). Working for the common good [Web log comment]. Retrieved 21 July 2011 from http://idasa. wordpress.com/2010/08/29/working-forthe-common-good/ Leonard, M. (2004). Bonding and bridging social capital: Reflections from Belfast. Sociology, 38, 927-944. 107 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Leray, C. (n. d.). Réflexion sur la parole des “mutirantes“. Retrieved 7 June 2011 from http://christianleray.over-blog.com/ pages/biographies-d-habitants-d-unmutir-o-bresilien-4-3288426.html Lewis, D. (2006). Globalization and international service: A development perspective. Voluntary Action, 7(2), 13-26. LiPuma, E., & Koelble, T. A. (2009). Social capital in emerging democracies. Voluntas: International Journal of Voluntary and Nonprofit Organizations, 20(1), 1-14. Lopez-Claros, A., & Zahidi, S. (2005). Women’s empowerment: Measuring the global gender gap. Geneva, Switzerland: World Economic Forum. Lough, B. J., McBride, A. M., & Sherraden, M. S. (2009). Perceived effects of international volunteering: Reports from alumni [CSD working paper 09-10]. St. Louis, MO: Centre for Social Development (CSD)/ Washington University in St. Louis. Lum, T. Y., & Lightfoot, E. (2005). The effects of volunteering on the physical and mental health of older people. Research on Aging, 27(1), 31-55. Macha, N. (2008). Kenya: Cyberactivism in practice. Retrieved 23 March 2011 from http://www.itnewsafrica.com/?p=536 Machel, G. (1996). Promotion and protection of the rights of children: Impact of armed conflict on children (Note by the Secretary-General) [United Nations General Assembly Document, 26 August 1996 (A/51/306)]. New York, NY: UN. MacManus, R. (2011, February 21). #EQNZ: The Web mobilizes for New Zealand earthquake. Retrieved 20 August 2011 from http://www.crowdsourcing .org/ document/eqnz-the-web-mobilizes-fornew-zealand-earthquake/2741 Madany, S. E., & Saleh, Y. (2011, January 26). Egypt on edge as demonstrations turn violent. Reuters. Retrieved 23 August 2011 from http://www.reuters.com/ article/2011/01/26/us-egypt-protestidUSTRE70O3UW20110126 108 Maes, K. (2010). Examining health-care volunteerism in a food-and financiallyinsecure world. Bulletin of the World Health Organization, 88(11), 867-869. doi: 10.2471 Makina, A. (2009). Caring for people with HIV: State policies and their dependence on women’s unpaid work. Gender and Development, 17(2), 309-319. Makliuk, Y. (n.d.). A carfree day in Irpin, Kyiv region, Ukraine. Retrieved 19 August 2011 from http://www.worldcarfree.net/ wcfd/ukraine.php Mandela, N. (2006, June 1). Nelson Mandela about Ubuntu [Video file]. Retrieved 15 August 2011 from http:// embraceubuntu.com/2006/06/01/ the-meaning-of-ubuntu-explained-bynelson-mandela/ Martens, J. (2010). Thinking ahead: Development models and indicators of well-being beyond the MDGs. Berlin, Germany: Friedrich-Ebert-Stiftung. Martinez, L. G., & United Nations Volunteers (UNV). (2011). Situación del Voluntariado en República Dominica. Bonn, Germany: UNV. Martinkova, L. (2010). Research on perception of volunteerism in mass media: CEE and CIS [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. Matevosyan, H. A. (2010). Measuring socioeconomic value of volunteerism in Armenia. Yerevan, Armenia: Yerevan State University Press. Matos, A. C. G., & Zidi-Aporeigah, V. (2008, June/July). Liberian National Youth Volunteer Service Project: Mid-term review report. Bonn, Germany: UNV. Maxwell, J. (1996). Social dimensions of economic growth [Eric John Hanson Memorial Lecture Series (Vol. 8)]. Alberta, Canada: University of Alberta, Department of Economics. Maynard, S. (2010). Volunteerism: An old concept, a new business model for scaling microfinance and technology for development solutions. Washington, DC: Grameen Foundation Publication Series. McBain, C., & Machin, J. (2008). Caring companies: Engagement in employersupported volunteering. London, UK: Institute for Volunteering Research. McBride, A. M., & Daftary, D. (2005). International service: History and forms, pitfalls and potential. St. Louis, MO: Centre for Social Development (CSD)/ Washington University in St. Louis. McBride, A. M., & Sherraden, M. W. (Eds.). (2007). Civic service worldwide: Impacts and inquiry. New York, NY: M. E. Sharpe. McBride, A. M., Benitez, C., & Danso, K. (2003). Civic service worldwide: Social development goals and partnerships [CSD working paper 03-13]. St. Louis, MO: Centre for Social Development (CSD)/ Washington University in St. Louis. McBride, A. M., Johnson, E., Olate, R., & O’Hara, K. (2011). Youth volunteer service as positive youth development in Latin America and the Caribbean. Children and Youth Services Review, 33(1), 34-41. McBride, A. M., Lough, B. J., & Sherraden, M. S. (2010). Perceived impacts of international service on volunteers: Interim results from a quasi-experimental study [CSD research report (10-22)]. St. Louis, MO: Centre for Social Development (CSD)/Washington University in St. Louis. McBride, A. M., Sherraden, S. M., Benitez, C., & Johnson, E. (2004). Civic service worldwide: Defining a field, building a knowledge base. Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 33(4 suppl), 8-21. McDevitt, A. (2009). Helpdesk research report: Impact of international volunteering. Retrieved 12 July 2011 from http://www. gsdrc.org/docs/open/HD626.pdf McGee, R., & Pearce, J. (2009). Violence, social action and research. IDS Bulletin, 40(3). REFERANSLAR McGillivray, M., & Clarke, M. (2006). Understanding human well-being. Tokyo, Japan: United Nations University Press. Mehler, A., & Ribaux, C. (2000). Crisis prevention and conflict management in technical cooperation: An overview of the national and international debate [Gesellschaft für technische Zusammenarbeit GTZ Schriftenreihe (Nr. 270)]. Wiesbaden, Germany: Universum. Meijs, L. C. P. M., & van der Voort, J. M. (2004). Corporate volunteering: From charity to profit-non-profit partnerships. Australian Journal on Volunteering, 9(1), 21-32. Mellor, D., Hayashi, Y., Stokes, M., Firth, L., Lake. L., Staples, M., Chambers, S., & Cummins, R. (2009). Volunteering and its relationship with personal and neighbourhood well-being. Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 38(1), 144159. Melville, I., & Musevenzi, J. (2008a). Analysis of the regulatory and institutional framework on volunteering in Zimbabwe. Bonn, Germany: UNV. Melville, I., & Musevenzi, J. (2008b). Feasibility study on a national volunteer mechanism and a youth volunteer scheme. Bonn, Germany: UNV. Melville, I., United Nations Development Programme (UNDP), United Nations Volunteers (UNV), & Government of Namibia. (2010). Report of feasibility study on volunteerism in Namibia [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. Menon, A., Singh, P., Shah, E., Lele, S., Paranjape, S., & Joy, K. J. (2007). Community-based natural resource management: Issues and cases from South Asia. New Delhi, India: Sage Publications. Mensah, J., & Antoh, E. F. (2005). Reflections on indigenous women’s organisations in sub Saharan Africa: A comparative study in Brong Ahafo region, Ghana. Singapore Journal of Tropical Geography, 26(1), 82-101. Merchant, R. M., Leigh, J. E., & Lurie, N. (2010). Health care volunteers and disaster response – first, be prepared. New England Journal of Medicine, 362(10), 872873. Merrill, M. V. (2006). Global trends and the challenges for volunteering. The International Journal of Volunteer Administration, 24(1), 9-14. Messias, D. K. H., De Jong, M. K., & McLoughlin, K. (2005a). Being involved and making a difference: Empowerment and well-being among women living in poverty. Journal of Holistic Nursing, 23(1), 70-88. Messias, D. K. H., De Jong, M. K., & McLoughlin, K. (2005b). Expanding the concept of women’s work: Volunteer work in the context of poverty. Journal of Poverty, 9(3), 24-47. Meyer, A. (2011). Gender and volunteerism [Unpublished report: Background paper SIP-1 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Michael Rubenstein Publishing. (2009). Barriers to disabled people volunteering. Equal Opportunities Review, (194). Michaelson, J,. Abdallah, S., Steuer, N., Thompson, S., & Marks, N. (2009). National accounts of well-being: Bringing real wealth onto the balance sheet. London, UK: nef. Millennium Promises. (2010). Harvests of development in Rural Africa: The millennium villages after three years. Retrieved 9 August 2011 from http:// www.milleniumvillage.org/pdf/MVP_ Midterm_Report.pdf Millington, K. (2005). Gap year travelinternational. Travel & Tourism Analyst, 12, 1-50. Mintel Oxygen. (2005). Gap year travel – international – July 2005. Retrieved 2 May 2011 from http://oxygen.mintel.com/ sinatra/oxygen/search_results/show&/ display/id=161518 Mitchell, C. S., Maguire, B. J., & Guidotti, T. L. (2006). Worker health and safety in disaster response. In G. Ciottone, P. D. Anderson, E. A. D. Heide, R. G. Darling, I. Jacoby, E. Noji & S. Suner (Eds.), Disaster medicine (pp. 157-163). Philadelphia, PA: Mosby Inc. Mitchell, G. (2003). Choice, volunteering and employability: Evaluating delivery of the new deal for young people’s voluntary sector option. The Journal of Poverty and Social Justice (Benefits), 11(2), 105-111. Moen, P., Robinson, J., & Dempster-McCain, D. (1995). Caregiving and women’s wellbeing: A life course approach. Journal of Health and Social Behavior, 36(3), 259-273. Mohamoud, A. A. (2005). Mobilising African diaspora for the promotion of peace in Africa. The Hague, Netherlands: African Diaspora Policy Centre. Molefe, D., & Weeks, S. (2001). National service – Is it a thirteenth year of education? The rise and fall of innovation in Botswana. Africa Today, 48(2), 105125. Moleni, G. M., & Gallagher, B. M. (2006). Five country study on service and volunteering in Southern Africa: Malawi country report. Johannesburg, South Africa: VOSESA, Centre for Social Development in Africa. Morgan, J. (2009). Volunteer tourism: What are the benefits for international development. Retrieved 20 July 2011 from http://www.voluntourism.org/ news-studyandresearch62.htm Morrow-Howell, N., Hinterlong, J., Rozario, P. A., & Tang, F. (2003). Effects of volunteering on the well-being of older adults. Journal of Gerontology Social Work, 58(3), 137-145. Moser, C., & McIlwaine, C. (2001). Violence in a post-conflict context: Urban poor perceptions from Guatemala. Washington, DC: World Bank. Mostyn, B. (1983). The meaning of voluntary work: A qualitative investigation. In S. Hatch (Ed.), Volunteers: Patterns, meanings & motives (pp. 24-50). London, UK: The Volunteer Centre. 109 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Musick, M. A., & Wilson, J. (2003). Volunteering and depression: The role of psychological and social resources in different age groups. Social Science and Medicine, 56(2), 259-269. Musick, M. A., & Wilson, J. (2008). Volunteers: A social profile. Bloomington, IN: Indiana University Press. Musick, M. A., Herzog, A. R., & House, J. S. (1999). Volunteering and mortality among older adults: Findings from a national sample. Journals of Gerontology Series B: Psychological Sciences and Social Sciences, 54(3), 173-180. Mwite, E., Lopes, D., & Dudeni, N. (2004). A national evaluation of home and community based care: Researched for the Department of Health and Social Development [Draft research report]. Braamfontein, South Africa: Community Agency for Social Enquiry (CASE). Naegele, G., & Schnabel, E. (2010). Measures for social inclusion of the elderly: The case of volunteering [Working paper]. Dublin, UK: Eurofound. Nakagawa, Y., & Shaw, R. (2004). Social capital: A missing link to disaster recovery. International Journal of Mass Emergencies and Disasters, 22(1), 5-34. Narayan, D. (1997). Voices of the poor: Poverty and social capital in Tanzania. Washington, DC: World Bank. Narayan, D. (1999). Bonds and bridges: Social capital and poverty. Retrieved 12 July 2011 from http://info.worldbank.org/ etools/docs/library/9747/narayan.pdf Narayan, D. (2002). Bonds and bridges: Social capital and poverty. In J. Isham, T. Kelly & S. Ramaswamy (Eds.), Social capital and economic development: Well-being in developing countries (pp. 58-81). Cheltenham, UK: Edward Elgar Publishing. National Development Volunteer Service (NDVS). (2011). Background of NDVS. Retrieved 30 May 2011 from http://www.ndvs.gov.np 110 National Volunteer Movement (NVM). (2010). News & updates. Retrieved 17 February 2011 from http://www.nvm.org.pk/ NEWS/index.html Neamtan, N. (2002, June). The social and solidarity economy: Towards an ‘alternative’ globalisation. Paper presented at the Citizenship and Globalization: Exploring Participation and Democracy in a Global Context Symposium, Vancouver, Canada. Network of Ethiopian Professionals in the Diaspora (NEPID). (n.d.). Frequently asked questions (FAQ). Retrieved 13 July 2011 from http://www.nepid.org/ New Economics Foundation (nef). (2004). A well-being manifesto for a flourishing society. Retrieved 18 July 2011 from http://www.neweconomics.org/ publications/well-being-manifestoflourishing-society News-Medical.Net. (2010, April 24). Cisco joins Red Cross “Ready When the Time Comes” corporate volunteer program. News-Medical.Net. Retrieved 12 March 2011 from http://www.news-medical.net/ news/20100424/Cisco-joins-Red-CrossReady-When-the-Time-Comes-corporatevolunteer-program.aspx Ngoitiko. M. (2008). The pastoral women’s council: Empowerment for Tanzania Massai [Gatekeeper Series 137e]. London, UK: International Institute for Environment and Development (iIED). Nkurunziza, S., Aonon, A., & Molushi, E. (2009). Establishing a national volunteer infrastructure in the Gambia: Feasibility study report [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. Nthara, D. E. (2004). Community responses to supporting orphans and vulnerable children. In M. Nel, L. Robertson, A. Mulder & R. Visser (Eds.), Orphans and vulnerable children: Taking action, building support (pp.16-17) [Regional conference report]. London, UK: Voluntary Service Overseas (VSO). Nzomo, M. (2002). Gender, governance and conflicts in Africa. Dakar, Senegal: Council for the Development of Social Science Research in Africa (CODESRIA). Ochieng , B. M., Mala, J. S., & Kaseje, C. O. D. (n.d.). Drivers of motivation for non-skilled community health volunteers contributing towards Millennium Development Goals: A case of lower Nyakach Division, Nyando District, Western Kenya. Ochs, K. (2011a). Volunteerism and the private sector [Unpublished report: Background paper SIP-12 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Ochs, K. (2011b). Western Europe [Unpublished report: Regional paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Office for the Coordination of Humanitarian Affairs (OCHA). (2007). Bangladesh: Cyclone Sidr OCHA situation report No. 12. New York, NY: OCHA. Olate, R. (2011). Latin America [Unpublished report: Regional paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Olukotun, G. A. (2008). Achieving project sustainability through community participation. Journal of Social Sciences, 17(1), 21-29. Omoto, A. M., & Malsch, A. M. (2005). Psychological sense of community: Conceptual issues and connections to volunteerism-related activism. In A. M. Omoto (Ed.), Processes of community change and social action (pp. 83-103). Mahwah, NJ: Lawrence Erlbaum Associates. Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD). (2007). OECD and international organizations to develop new approach to measuring progress of societies. Retrieved 19 July 2011 from http://www.oecd.org/document/9/0,334 3,en_2649_201185_38883800_1_1_1_1, 00.html Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD). (2011a). Compendium of OECD well-being indicators. Paris, France: OECD. REFERANSLAR Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD). (2011b). Better life initiative: Measuring wellbeing and progress. Retrieved 29 June 2011 from http://www.oecd.org/ document/0/0,3744 en_2649_201185_47837376_1_1_1_1,00. html Osman, A. (2009). Sudanese women in civil society and their roles in post-conflict reconstruction [DIIPER research series working paper 14]. Aalborg, Denmark: Development, Innovation and International Political Economy Research (DIIPER), Aalborg University. Oztop, H., Sener, A., Guven, S., & Dogan, N. (2009). Influences of intergenerational support on life satisfaction of the elderly: A Turkish sample. Social Behaviour and Personality, 37(7), 957-970. Partners for Prevention, United Nations Development Programme (UNDP), United Nations Development Fund for Women (UNIFEM), United Nations Population Fund (UNFPA), & United Nations Volunteers (UNV). (2010). Making a difference: An assessment of volunteer intervention addressing gender-based violence in Cambodia. Bonn, Germany: UNV. Pasteur, K. (2011). From vulnerability to resilience: A framework for analysis and action to build community resilience. Rugby, UK: Practical Action Publication. Patel, L. (2005). Social welfare and social development in South Africa. Oxford, UK: Oxford University Press. Patel, L., & Wilson, T. (2004). Civic service in sub-Saharan Africa. Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 33(4 suppl.), 22-38. Patel, L., Perold, H., Mohamed, S. E., & Carapinha, R. (2007, June). Five country study on service and volunteering in Southern Africa [Research report]. Johannesburg, South Africa: Volunteer and Service Enquiry Southern Africa (VOSESA)/Centre for Social Development in Africa. Perold, H. (2009). What is the impact of an increasing number of international volunteers coming to South Africa? Paper presented at the Ubuntu Conference on Voluntarism & Volunteer Work: Impacts on, and Experiences of, the “Weltwärts” Programme, Bonn, Germany. Perold, H., & Tapia, M. N. (Eds.). (2008). Service enquiry: Civic service and volunteering in Latin America and the Caribbean (Vol. 2). Johannesburg, South Africa: Volunteer and Service Enquiry Southern Africa (VOSESA). Perold, H., Carapinha, R., & Mohamed, S. E. (2006, December). Five country study on service and volunteering in Southern Africa: South Africa country report [Unpublished research report]. Johannesburg, South Africa: Volunteer and Service Enquiry Southern Africa (VOSESA)/Centre for Social Development in Africa. Perrow, C. (2007). The next catastrophe: Reducing our vulnerabilities to natural, industrial, and terrorist disasters. Princeton, NJ: Princeton University Press. Petrzelka, P., & Mannon, S. E. (2006). Keepin’ this little town going: Gender and volunteerism in rural America. Gender & Society, 20(2), 236-258. Pfaffenholz, T. (2009). Civil society and peacebuilding [CCDP working paper 4]. Geneva, Switzerland: The Centre on Conflict, Peacebuilding and Peace. Phatarathiyanon, A., Tomon, V., Yosthasan, C., Ito, M., Lee, J., & Ratcliffe, M. (2008). Effective technical cooperation for capacity development: Thailand country case study [Joint study on effective technical cooperation for capacity development]. Retrieved 22 July 2011 from http://www. jica.go.jp/cdstudy/about/output/pdf/ Thailand.pdf Picciotto, R. (2007). Development effectiveness at the country level [Research paper No. 2007/81]. Helsinki, Finland: UNU World Institute for Development Economics Research (UNU-WIDER). Peaceboatvoices (2011). Voices from the ground: 2011 Great East Japan Earthquake & Tsunami Peace Board Emergency Relief Operation. Retrieved 9 September 2011 from http://peaceboatvoices. wordpress. com/2011/08/15/khaliunaa/ Piron, L-H. (2002). The right to development: A review of the current state of the debate for the Department of International Development. Retrieved 1 August 2011 from http://www.odi.org.uk/resources/ download/1562.pdf Plewes, B., & Stuart, R. (2007). Opportunities and challenges for international volunteer co-operation [Paper prepared for the IVCO Conference]. Montreal, Canada: International Forum on Development Service. Points of Light Foundation. (1998). Building value: The corporate volunteer program as a strategic resource for business. Washington DC: Points of Light Foundation. Pollard, A. A. (2000). Resolving conflict in Solomon Islands: The women for peace approach. Development Bulletin, (53), 44-46. Poppen, J., United Nations Development Programme (UNDP), & United Nations Volunteers (UNV). (2010). Corporate volunteerism – Developing a business of culture of caring in Trinidad and Tobago. Bonn, Germany: UNV. Poppen, J., United Nations Development Programme (UNDP), & United Nations Volunteers (UNV). (2011). Road map to corporate volunteering in Trinidad and Tobago. Bonn, Germany: UNV. Post, S. G. (2005). Altruism, happiness, and health: It’s good to be good. International Journal of Behavioural Medicine, 12(2), 66-77. Post, S. G. (2011). It’s good to be good: 2011 fifth annual scientific report on health, happiness and helping others. Retrieved 24 August 2011 from http://www. unlimitedloveinstitute.org/publications/ pdf/Good_to_be_Good_2011.pdf 111 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Powell, S. (2009). Understanding volunteerism for development in South-Eastern Europe and the Commonwealth of Independent States: Lessons for expansion. Bonn, Germany & Bratislava, Slovakia: UNV and UNDP. Powell, S., & Bratović, E. (2006). The impact of long-term youth voluntary service in Europe: A review of published and unpublished research studies. Brussels, Belgium: AVSO and ProMENTE. Prayukvong, P., & Olsen, M. (2009). Research on the CSR development in Thailand [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. Priesner, S. (2008). Gross national happiness – Bhutan’s vision of development and its challenges. Retrieved 24 June 2011 from http://www.bhutan2008.bt/ndlb/ typescripts/10/GNH_Ch3_Priesner.pdf ProBono News (2010). National survey of volunteering issues. Retrieved 22 July 2011 from http://www.probonoaustralia .com.au/news/2010/12/national-surveyvolunteering-issues Programa de las Naciones Unidas para el Desarrollo (UNDP) & Organización de los Estados Americanos (OAS). (2010). Nuestra Democracia. Retrieved 15 August 2011 from http://www.nuestrademocracia .org/pdf/nuestra_democracia.pdf Putnam, R. (2000). Bowling alone – The collapse and revival of American community. New York, NY: Simon and Schuster. Rahman, M. (n.d.). Research paper on perception of volunteerism in the mass media in South/East Asia and Pacific Region [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. Ramirez-Valles, J., Fergus, S., Reisen, C. A., Poppen, P. J., & Zea, M. C. (2005). Confronting stigma: Community involvement and psychological wellbeing among HIV-positive Latino gay men. Hispanic Journal of Behavioral Sciences, 27(1), 101-119. 112 Randel, J., German, T., Cordiero, M., & Baker, L. (2005). International volunteering: Trends, added value and social capital [Paper presented for discussion at the November 2004 Oslo Forum meeting]. Wells, UK: Development Initiatives. Rashid, H. (n.d.). Cyclone Preparedness Programme (CPP). Retrieved 19 July 2011 from http://www.iawe.org/WRDRR _Bangladesh/Preprints/S4CPP.pdf Rasmussen, E. (2010, November 17). Lessons from Haiti: The power of community and a new approach to disaster management. Solutions. Retrieved 2 February 2011 from http://www. thesolutionsjournal.com/node/807 Richards, P. (1996). Fighting for the rain forest: War, youth and resources in Sierra Leone [African issues]. Oxford, UK: James Currey Publishers. Rieffel, L., & Zalud, S. (2006). International volunteering: Smart power [Policy brief 155]. Washington, DC: The Brookings Institution. Right Livelihood Award (RLA). (1987). Chipko movement (India). Retrieved 20 June 2011 from http://www.rightlivelihood .org/chipko.pdf Roberts, M. (2006). Duffle bag medicine. JAMA: The Journal of the American Medical Association, 295(13), 1491-1492. Robinson, J., Knaap E., & McCoy, B. (2011). Multinational sources and differences in measuring volunteering [Unpublished report: Background paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Rochester, C. (2006). Making sense of volunteering: A literature review. London, UK: Volunteering England. Rochester, C., Paine, A. E., & Howlett, S. (2010). Volunteering and society in the 21st century. New York, NY: Palgrave Macmillan. Romeo, S. (2011). Climate change, environment and volunteerism: A paradigm shift for the 21st century [Unpublished report: Background paper SIP-11 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Romiti, M. G. M. (2010). Research on perception of volunteerism in mass media: Latin America [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. Ronel, N., Haski-Leventhal, D., Ben-David, B., & York, A. (2009). Perceived altruism – A neglected factor in intervention and research. International Journal of Offender Therapy & Comparative Criminology, 53(1), 191-210. Ropain, M. (2011). Estudio Sobre la Situación del Voluntariado en Honduras. Bonn, Germany: UNV. Roque, C. (2009) Give something back: Online volunteer opportunities. Retrieved 13 July 2011 from http://gigaom.com/ collaboration/give-something-backonline-volunteer-opportunities/ Rosenstock-Huessy, E. (1978). Planetary service: A way into the third millennium. Berlin, Germany: Argo Books. Royal Civil Service Commission. (2005). Agreement signed with TICA. Retrieved 12 July 2011 from http://www.rcsc.gov.bt/ tmpfolder/TICA.htm Russell, J. K. (2007, December). Final evaluation of the United Nations Volunteers Programme contribution to the Chernobyl recovery and development programme UNDP-UKRAINE. Retrieved 8 August 2011 from http://ukraine.unv. org/fileadmin/unv_cos/ukraine/UNVCRDP_Evaluation _Final_ENG.pdf Ruta Pacifica de las Mujeres. (2006). Comisión Interamericana de Derechos Humanos, Las Mujeres frente a la Violencia y la Discriminación derivadas del Conflicto Armado en Colombia. Retrieved 7 May 2011 from http://www.rutapacifica .org.co/home. html REFERANSLAR Ryan, R. M., & Deci, E. L. (2000). Selfdetermination theory and the facilitation of intrinsic motivation, social development and well-being. American Psychologist, 55(1), 67-78. Salamon, L. (2008, April). Putting volunteering on the economic map of the world. Paper presented at the IAVE Conference, Panama, Costa Rica. Salamon, L. M., & Sokolowski, W. (2001). Volunteering in cross-national perspective: Evidence from 24 countries [Working paper of the Johns Hopkins Comparative Nonprofit Sector Project, no. 40]. Baltimore, MD: The Johns Hopkins Center for Civil Society Studies. Salamon, L. M., Sokolowski, S. W., & Haddock, M. A. (2011). The economic value of volunteering [Unpublished report: Background paper BP-2 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Salamon, L. M., Sokolowski, S. W., & List, R. (2003). Global civil society: An overview. Baltimore, MD: The Johns Hopkins Center for Civil Society Studies. Sanborn, C., & Portocarrero, F. (Eds.). (2005). Philanthropy and social change in Latin America. Cambridge, MA: Harvard University Press. Saroglou, V., Pichon., I., Trompette, L., Verschueren, M., & Dernelle, R. (2005). Prosocial behaviour and religion: New evidence based on projective measures and peer ratings. Journal for the Scientific Study of Religion, 44(3), 323-348. Scheib, M., & Gray, S. (2010). Not just recipients of service: Including people with disabilities in volunteer abroad programs. The International Journal of Volunteer Administration, 27(2),13-18. Schenker, J. L. (2009, December 7). Ushahidi empowers global citizen journalists. Businessweek. Retrieved 24 August 2011 from http://www.businessweek. com /globalbiz/content/dec2009/ gb2009127_812224.htm Schuler, I. (2008). SMS as a tool in election observation. Innovations, 3(2), 143-157. Schwartz, C., Meisenhelder, J. B., Ma, Y., & Reed, G. (2003). Altruistic social interest behaviours are associated with better mental health. Psychosomatic Medicine, 65(5), 778-785. Scoones, I. (1998). Sustainable rural livelihoods: A framework for analysis [IDS working paper 72]. Brighton, UK: Institute of Development Studies (IDS). Scope. (n.d.). Time to get equal in volunteering: Tackling disablism [Executive summary]. Retrieved 13 July 2011 from http:// www.scope.org.uk/sites/default/files/ pdfs/Volunteering/Scope_disablism_ volunteering.pdf Secretaría de Pueblos, Movimientos Sociales y Participación Ciudadana. (2008). El Voluntariado en el Ecuador y su Inserción en las Políticas Públicas. Ecuador: Mesa de Voluntariado Ecuador, Fundación Servicio Ignaciano de Voluntariado. Sen, A. (1982). Choice, welfare and measurement. Cambridge, MA: MIT Press. Shaikh, A. (2010, November 22). Tweeting Mount Merapi: A new kind of disaster response. UN DISPATCH. Retrieved 20 April 2011 from http://www.undispatch .com/twitter-mount-mirapi Shaikh, N. (2004, December 6). Amartya Sen: A more human theory of development. Asia Society. Retrieved 24 August 2011 from http://asiasociety.org/ business/ development/amartya-sen-morehuman-theory-development Shatti, K. Y. (2009). Culture of volunteerism among young people and its importance on the individual and community. Kuwait City Safat, Kuwait: Kuwait Zakat House. Sherr, M. E. (2008). Social work with volunteers. Chicago, IL: Lyceum Books, Inc. Sherraden, M. S. (2007). International civic service: A step toward cooperation in a global world. In A. M. Mcbride & M. W. Sherraden (Eds.), Civic service worldwide: Impacts and inquiry (pp. 181). New York, NY: M. E. Sharpe. Sherraden, M. S., Lough, B., & McBride, A. M. (2008). Effects of international volunteering and service: Individual and institutional predictors. Voluntas: International Journal of Voluntary and Nonprofit Organizations, 19(4), 395421. Sherraden, M. S., Stringham, J., Sow, S. C., & McBride, A. M. (2006). The forms and structure of international voluntary service. Voluntas: International Journal of Voluntary and Nonprofit Organizations, 17(2), 163-180. Shumba, O. (2011). Commons thinking, ecological intelligence and the ethical and moral framework of Ubuntu: An imperative for sustainable development [Review]. Journal of Media and Communication Studies, 3(3), 84-96. Shye, S. (2010). The motivation to volunteer: A systemic quality of life theory. Social Indicators Research, 98(2), 183-200. Silwal, B., & Messerschmidt, D. (2008). Traditions of volunteerism & civic service in Nepal. Retrieved 30 May 2011 from http://www.ecs.com.np/feature_detail. php?f_id=129 Simo, G., & Bies, A. L. (2007). The role of nonprofits in disaster response: An expanded model of cross-sector collaboration. Public Administration Review, 67(18), 125-142. Simpson, K. (2004). “Doing development”: The gap year, volunteer tourists and a popular practice of development. Journal of International Development, 16(5), 681692. Skinner, J. (2009). Where every drop counts: Tackling rural Africa’s water crisis. London, UK: International Institute for Environment and Development (iIED). Skinner, J. (n.d.). Tackling rural Africa’s water crisis. The African Executive. Retrieved 23 August 2011 from http://www.african executive.com/modules/magazine/ articles.php?article=4222 113 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 Skinner, M. W., & Power, A. (2011). Voluntarism, health and place: Bringing an emerging field into focus. Health & Place, 17(1), 1-6. Smith, D. H. (2011). North America [Unpublished report: Regional paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Smith, J. D., Ellis, A., & Brewis, G. (2010). Crossnational volunteering: A developing movement? In: J. L. Brudney (Ed.), Emerging areas of volunteering. ARNOVA occasional paper series, 1(2), 63-75. Smith, J. D., Ellis, A., & Howlett, S. (2002). UK-wide evaluation of the Millennium Volunteers Programme: Institute for Volunteering Research. London, UK: Department for Education and Skills. Smith, J. D., Ellis, A., Howlett, S., & O’Brien, J. (2004). Volunteering for all? Exploring the link between volunteering and social exclusion. London, UK: Institute for Volunteering Research. SocioLingo Africa. (2009, August). Burkina Faso: Tin Tua, award winning literacy programme. Retrieved 1 August 2011 from http://www.sociolingo.com/ 2009/08/burkina-faso-tin-tua-awardwinning-literacy-programme/ Sogge, D. (1992). Sustainable peace: Angola’s recovery. Harare, Zimbabwe: Southern African Research and Documentation Centre (SARDC). Sommers, M. (2006). Youth and conflict: A brief review of available literature. Retrieved 1 July 2011 from http://www.crin.org/ docs/edu_youth_conflict.pdf Sørensen, B. (1998). Women and post-conflict reconstruction: Issues and sources [WSP occasional paper 3]. Geneva, Switzerland: United Nations Research Institute for Social Development Programme for Strategic and International Security Studies. Southern Alliance for Indigenous Resources (SAFIRE). (2011, April 7). About Safire. Retrieved 27 May 2011 from http://www. 114 safireweb.org/index.php?option=com_ content&task=view&id=9&Itemid=31 Sparked. (2010, November 4). World’s first micro-volunteering network debuts with employees from Kraft Foods, Google & SAP volunteering online for nonprofits around the globe. CSR Wire. Retrieved 14 July 2011 from http://www.csrwire.com/ press_releases/31023-World-s-FirstMicro-Volunteering-Network-Debutswith-Employees-from-Kraft-FoodsGoogle-SAP-Volunteering-Online-forNonprofits-Around-the-Globe Speybroeck, N., Kinfu, Y., Dal Poz, M. R., & Evans, D. B. (2006). Reassessing the relationship between human resources for health, intervention coverage and health outcomes [Background paper prepared for the World Health Report 2006]. Geneva, Switzerland: World Health Organization (WHO). Sseguya, H., Mazur, R. E., & Masinde, D. (2009). Harnessing community capitals for livelihood enhancement: Experiences from a livelihood program in rural Uganda. Community Development, 40(2), 123-138. Statistics Canada. (2008). Satellite account of non-profit institutions and volunteering 1997 to 2005. Ottawa, Canada: Statistics Canada/Minister of Industry. Steinberg, K. S., Rooney, P. M., & Chin, W. (2002). Measurement of volunteering: A methodological study using Indiana as a test case. Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 31(4), 484-501. Stiglitz, J. E., Sen, A., & Fitoussi, J-P. (2009). Report by the commission on the measurement of economic performance and social progress. Paris, France: Commission on the Measurement of Economic Performance and Social Progress. Subejo, & Matsumoto, T. (2009). Transformation of labor exchange arrangements in an agrarian community of rural Java, Indonesia. Journal of Applied Sciences, 9(22), 3932-3946. Suzuki, I. (2006). Roles of volunteers in disaster prevention: Implications of questionnaire and interview surveys. In S. Ikeda, T. Fukuzono & T. Sato (Eds.), A better integrated management of disaster risks: Toward resilient society to emerging disaster risks in mega-cities (pp. 153-163). Tokyo, Japan: TERRAPUB & NIED. Svedberg, L., Gavelin, K., Pestoff, V., & Sköndal, E. (2011). Estimating the scope and magnitude of volunteerism worldwide [Unpublished report: Background paper BP-2 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Tandon, R. (2011). Asia [Unpublished report: Regional report for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Tapia, M. N. (2004). Civic service in South America. Nonprofit and Voluntary Sector Quarterly, 33(4 suppl.), 148-166. TATA Council for Community Initiatives. (2010). A journey towards an ideal. Mumbai, India: Tata Services Limited. Taylor, A. P. (1995). An assessment of the potential for self-help in rehabilitation programming in Post-War Liberia. Draft paper prepared for the GTZ workshop on Social and Institutional Rehabilitation, Addis Ababa, Ethiopia. Taylor, R. J., Chatters, L. M., Hardison, C. B., & Riley, A. (2001). Informal social support networks and subjective well-being among African Americans. Journal of Black Psychology, 27(4), 439-463. doi: 10.1177/0095798401027004004 Teen Stuff magazine. (2011, August). Arab spring Egypt in colors. Teen Stuff magazine. Cairo, Egypt: Teen Stuff. Telefónica. (2009). Annual corporate responsibility report 2009. Retrieved 9 June 2011 from http://www.rcysostenib ilidad.telefonica.com/cr09/IRC09_EN.pdf Terrazas, A. (2010). Connected through service: Diaspora volunteers and global development. Washington, DC: Migration Policy Institute. REFERANSLAR Thackeray, R., & Hunter, M. A. (2010). Empowering youth: Use of technology in advocacy to affect social change. Journal of Computer Mediated Communication, 15(4), 575-591. The Canadian Index of Wellbeing. (2011). The Canadian index of wellbeing. Retrieved 27 July 2011 from http://www.ciw.ca/en/ TheCanadianIndexOfWellbeing.aspx The Earth Institute. (2011). One million community health workers: Technical task force report. New York, NY: The Earth Institute, Columbia University. The Economist. (2011, January 15). Wiki birthday to you. The Economist. London, UK: The Economist Newspaper Limited. The Global Fund (GF). (2007). Report on the involvement of faith-based organizations in the Global Fund. Geneva, Switzerland: The Global Fund to Fight Aids Tuberculosis and Malaria. The Global Polio Eradication Initiative. (n.d.). History. Retrieved 23 July 2011 from http://www.polioeradication.org/ Aboutus/History.aspx The Government of Bangladesh (2008). Cyclone Sidr in Bangladesh: Damage, loss and needs assessment for disaster recovery and reconstruction. Dhaka, Bangladesh: The Government of Bangladesh. The Guam Code Annotated. (2003). Chapter 16: Disaster service volunteer leave act. In Guam code annotated [Title 4: Public Officers and Employees, Bill No. 139 (COR)]. Retrieved 19 July 2011 from http://www.justice.gov.gu/ compileroflaws/gca/04gca/4gc016.PDF The International Centre for Not-for-profit Law (ICNL). (2010). The legal framework for volunteerism: Ten years after international year of volunteers 2001. Washington, DC: ICNL. The Jakarta Post. (2009, December 2). Women’s tree planting movement launched. The Jakarta Post. Retrieved 9 March 2011 from http://www.thejakarta post.com/ news/2009/12/02/women039s-treeplanting-movement-launched.html The Morningside Post. (2010, March 2). Call for volunteers for Ushahidi crisis mapping. The Morningside Post. Retrieved 3 May 2011 from http:// themorningsidepost.com/2010/03/ crisis-mapping-in-chile-sipa-takes-leadon-ushahidi-earthquake-response/ The National Commission for Human Development, United Nations Volunteers (UNV), & the UN System in Pakistan (2004, December). International conference on volunteerism & the Millennium Development Goals [Final report], Islamabad, Pakistan. Retrieved 23 June 2011 from http://www.world volunteerweb.org/fileadmin/docs/old/ pdf/2005/050822PAK_MDG.pdf The National Democratic Institute (NDI). (2006). Text messaging delivers for Montenegro election monitors. Retrieved 29 June 2011 from http://www.ndi.org/ node/64 The Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD). (2011, June). Progress and challenges in aid effectiveness: What can we learn from the health sector? [Final report: 4th High Level Forum on Aid Effectiveness], Busan, Korea. Retrieved 16 July 2011 from http://www.oecd.org/ dataoecd/61/22/48298309.pdf The Times of India. (2008, July 6). What is Teach India? The Times of India. Retrieved 21 April 2011 from http://articles.times ofindia.indiatimes.com/2008-07-06/ india/27892324_1_preference-and-timecommitment-area-preference-and-timengos Thoits, P. A., & Hewitt, L. N. (2001). Volunteer work and well-being. Journal of Health and Social Behavior, 42(2), 115-131. Thomas, B. P. (1985). Politics, participation, and poverty: Development through selfhelp in Kenya. Boulder, CO: Westview Press. Thompson, D. (2009). What does ‘social capital’ mean? Australian Journal of Social Issues, 44(2), 145-161. Tiessen, R. (2011). Volunteerism in disaster risk reduction [Unpublished report: Background paper SIP-15 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Tommasoli, M. (1995). Participation, social development and post-conflict recovery in Ethiopia and Eritrea. Paper submitted to the SPA working group on Economic Reform in the Context of Political Liberalization, Paris, France. Tortosa, J. M. (2009). Sumak Kawsay, Suma Qamaña, Buen Vivir. Alicante, Spain: Fundación Carolina. Touré, M. (2010). Mobilisation sociale et participation populaire autour d’un projet d’accèsà l’eau, à l’assainissement et à la santé. Retrieved 23 August 2011 from http://www.enda.sn/COUVLIVRE.pdf Truong T. K. C., Small, I., & Vuong, D. (2008). Diaspora giving: An agent of change in Asia Pacific communities: Vietnam [Conference paper for the diaspora giving: An agent of change in Asia Pacific Communities Conference, Hanoi, Vietnam]. Retrieved 21 July 2011 from http://www.asiapacific philanthropy.org/files/APPC%20 Diaspora%20Giving_vietnam.pdf Tutton, M. (2009). Why taking unpaid leave could boost your career. Retrieved 19 June 2011 from http://edition.cnn.com/ 2009/ BUSINESS/06/19/career.breaks/index. html Uggen, C., & Janikula, J. (1999). Volunteerism and arrest in the transition to adulthood. Social Forces, 78(1), 331-362. Uhereczky, A. (2007). Social inclusion and volunteer/civic engagement. Brussels, Belgium: Association of Voluntary Service Organization (AVSO). Ullah B., Shahnaz F., & Van Den Ende, P. (2009). Good practices for community resilience. Dhaka, Bangladesh: Practical Action- Bangladesh. 115 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 União Nacional por Moradia Popular. (n.d.). SELVIP – Semana Latino-americana pela autogestão popular do hábitat. Retrieved 20 June 2011 from http://www.unmp .org.br United Nations (UN). (1995). Report of the Fourth World Conference on women, Beijing, China, 4-15 September 1995 (A/ CONF.177/20). Retrieved 1 July 2011 from http://www.un.org/ womenwatch/ daw/beijing/official.htm United Nations (UN). (2002a). Report of the World Summit on sustainable development (A/CONF.199/20). New York, NY: UN. United Nations (UN). (2002b). Women, peace and security. Study submitted by the Secretary-General pursuant to Security Council Resolution 1325 (2000). New York, NY: UN. United Nations (UN). (2010). The Millennium Development Goals Report 2010. New York, NY: UN. United Nations Capital Development Fund (UNCDF). (2010, October). Pursuing the MDGs through local government. Paper prepared for Global Forum on Local Government. Kampala, Uganda. United Nations Children’s Fund (UNICEF). (2004). What works for children in South Asia: Community health workers. New York, NY: UNICEF. United Nations Convention to Combat Desertification (UNCCD) & United Nations Volunteers (UNV). (2008). Youth volunteers hold back the desert in Ethiopia. Retrieved 3 April 2011 from http:// www.unv.org/en/current-highlight/ environment-2008/doc/youthvolunteers-hold-back.html United Nations Department of Economic and Social Affairs (UNDESA). (1995). Chapter 4: Social integration. In World Summit for Social Development Programme of Action. Retrieved 10 July 2011 from http://www. un.org/esa/socdev/wssd/text-version/ agreements/poach4.htm 116 United Nations Department of Economic and Social Affairs (UNDESA). (2005). World Youth Report 2005: Young people today, and in 2015. New York, NY: UN. United Nations Department of Economic and Social Affairs (UNDESA). (2007). World Youth Report 2007: Young people’s transition to adulthood – progress and challenge. New York, NY: UN. United Nations Department of Economic and Social Affairs (UNDESA). (2008). Guide to the national implementation of the Madrid international plan of action on ageing. New York, NY: UN. United Nations Department of Economic and Social Affairs (UNDESA). (2009). Creating an inclusive society: Practical strategies to promote social integration [Draft]. Retrieved 14 July 2011 from http://www. un.org/esa/socdev/egms/docs/2009/ Ghana/inclusive-society.pdf United Nations Department of Economic and Social Affairs (UNDESA) and United Nations Volunteers (UNV). (2007, November). Methods for promoting participation, engagement, including volunteerism, and inclusion in national development initiatives. New York, NY: UNV. United Nations Development Fund for Women (UNIFEM) and United Nations Volunteers (UNV). (2009). Experiencias de participación de las mujeres para impulsar el desarrollo local con equidad. Bonn, Germany: UNV. United Nations Development Programme (UNDP). (1990). Human Development Report (HDR) 1990: Concept and measurement of human development. New York, NY: UNDP. United Nations Development Programme (UNDP). (2006). Youth and violent conflict: Society and development in crisis? New York, NY: UNDP. United Nations Development Programme (UNDP). (2010a). Egypt Human Development Report 2010: Youth in Egypt: Building our future. New York, NY: UNDP. United Nations Development Programme (UNDP). (2010b). Human Development Report (HDR) 2010. The real wealth of nations: Pathways to human development (20th anniversary ed.). New York, NY: UNDP. United Nations Development Programme (UNDP). (2010c). Unlocking progress: MDG acceleration on the road to 2015. New York, NY: UNDP. United Nations Development Programme (UNDP). (2011). Project quarterly report for first quarter 2011. Tashkent, Uzbekistan: UNDP. United Nations Development Programme (UNDP) and Evaluation Office (EO). (2003). Volunteerism and development. In Evaluation Office (Ed.), Essentials. New York, NY: UNDP and EO. United Nations Development Programme (UNDP) and Institute of National Planning, Egypt. (2010). Egypt Human Development Report 2010. Cairo, Egypt: UNDP and Institute of National Planning, Egypt. United Nations Development Programme (UNDP) and Ministry of Planning and International Cooperation. (2011). Jordan Human Development Report 2011: Small business and human development. Amman, Jordan: UNDP and Ministry of Planning and International Cooperation. United Nations Development Programme (UNDP) China and United Nations Volunteers (UNV) China. (forthcoming). State of volunteerism in China 2011: Engaging people through ideas, innovation and inspiration. Beijing, China: UNDP & UNV. United Nations Development Programme (UNDP) Indonesia. (2009, July 27). BNPB, UNDP and UNV promote volunteerism for better disaster management. Retrieved 14 July 2011 from http://www.undp. or.id /press/view.asp?FileID=200907271&lang=en REFERANSLAR United Nations Development Programme (UNDP) Regional Bureau for Europe and the Commonwealth of Independent States. (2011). Regional Human Development Report: Beyond transition towards inclusive society. Bratislava, Slovakia: UNDP Regional Bureau for Europe and the Commonwealth of Independent States. United Nations Educational Scientific and Cultural Organization (UNESCO). (2009). Tin Tua’s self-help philosophy makes communities bloom. Retrieved 8 June 2011 from http://portal.unesco.org/ education/en/ev.php-URL_ID=59423 &URL_DO=DO_TOPIC&URL_ SECTION=201.html United Nations Environment Programme (UNEP). (2005). Environmental management and disasters preparedness: Building a multi-stakeholder partnership. Retrieved 15 May 2011 from http:// www.unep.or.jp/ietc/Publications/DM/ wcdr_session_report.pdf United Nations Environment Programme (UNEP). (2011). Towards a green economy: Pathways to sustainable development and poverty reduction. Retrieved 28 July 2011 from http://www.unep.org / greeneconomy/GreenEconomyReport/ tabid/29846/Default.aspx United Nations General Assembly (UNGA). (2000). Further initiatives for social development (A/RES/S-24/2) [Resolution adopted by the General Assembly at Twenty-fourth special session – Agenda item 9]. United Nations General Assembly (UNGA). (2002a). International Year of Volunteers: Outcomes and future perspectives (A/57/352) [Report of the SecretaryGeneral presented at the Fifty-seventh session – Agenda item 98]. United Nations General Assembly (UNGA). (2003). Follow-up to the International Year of Volunteers (A/RES/57/106) [Resolution adopted by the General Assembly at the fifty-seventh session – Agenda item 98]. United Nations General Assembly (UNGA). (2005). Follow-up to the implementation of the International Year of Volunteers (A/60/128) [Report of the SecretaryGeneral presented at the sixtieth session – Agenda item 64]. United Nations General Assembly (UNGA). (2006). Follow-up to the International Year of Volunteers (A/RES/60/134) [Resolution adopted by the General Assembly at the Sixtieth session – Agenda item 62]. United Nations General Assembly (UNGA). (2008). Follow-up to the implementation of the International Year of Volunteers (A/63/184) [Report of the SecretaryGeneral presented at the sixty-third session – Agenda item 58(b)]. United Nations General Assembly (UNGA). (2009). Follow-up to the implementation of the International Year of Volunteers (A/RES/63/153) [Resolution adopted by the General Assembly at the sixty-third session – Agenda item 55 (b)]. United Nations General Assembly (UNGA). (2010a). Keeping the promise: United to achieve the Millennium Development Goals (A/RES/65/1) [Resolution adopted by the General Assembly at the sixty-fifth session – Agenda items 13 and 115]. United Nations General Assembly (UNGA). (2010b). Objective and themes of the United Nations conference on sustainable development (A/CONF.216/PC/7) [Report of the Secretary-General Preparatory Committee for the United Nations Conference on Sustainable Development at the second session – Provisional Agenda Item 2]. United Nations General Assembly (UNGA). (2002b). Recommendations on support for volunteering (A/RES/56/38) [Resolution adopted by the General Assembly at the fifty-sixth session – Agenda item 108]. United Nations General Assembly (UNGA). (2010c). Report of the Secretary-General (A/64/665): Keeping the promise: A forward-looking review to promote an agreed action agenda to achieve the Millennium Development Goals by 2015. New York, NY: UN. United Nations General Assembly (UNGA). (2011a). Happiness: Towards a holistic approach to development (Vol. A/65/86 ) [Draft resolution]. New York, NY: UN. United Nations General Assembly (UNGA). (2011b). Synthesis report on best practises and lessons learned on the objective and themes of the conference on sustainable development (A/CONF.216/PC/8) [Note by the Secretariat at the Second Session – Agenda Item 2]. United Nations Global Compact (UNGC). (2011). Sustainable development. Retrieved 27 July 2011 from http:// www.unglobalcompact.org/Issues/ partnerships/business_development.html United Nations Global Compact (UNGC). (n.d.). Overview of the UN Global Compact. Retrieved 29 June 2011 from http://www.unglobalcompact.org/ AboutTheGC/index.html United Nations Inter-Agency Network on Women and Gender Equality (UN IANWGE). (2011). Woman watch: Directory of UN resources on gender and women’s issues. Retrieved 10 June 2011 from http://www.un.org/ womenwatch/ United Nations International Strategy for Disaster Reduction (UNISDR). (2005a). Hyogo framework for action 2005-2015: Building the resilience of nations and communities to disasters. New York, NY: UNISDR. United Nations International Strategy for Disaster Reduction (UNISDR). (2005b, January). Report of the World Conference on Disaster Reduction, Hyogo, Japan (A/ Conf.206/6). Retrieved 17 June 2011 from http://www.unisdr.org/ eng/hfa/ docs/final-report-wcdr-english.doc United Nations International Strategy for Disaster Reduction (UNISDR). (2009). Terminology on disaster risk reduction. Retrieved 23 April 2011 from http:// www.unisdr.org/eng/terminology/ UNISDR-terminology-2009-eng.pdf 117 DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011 United Nations Security Council (UNSC). (2000). Resolution 1325: Adopted by the Security Council at its 4213th meeting, on 31 October 2000 (S/RES/1325). Retrieved 1 March 2011 from http://www.un.org/ events/res_1325e.pdf United Nations Volunteers (UNV). (1999). Expert working group meeting on volunteering and social development. New York, NY: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2000, November). Below the waterline of public visibility: Roundtable on volunteerism and social development, The Hague, Netherlands. Retrieved 12 July 2011 from http://www.unv.org/fileadmin/docs/old/ pdf/2000/00_11_29NLD_hague_below_ waterline.pdf United Nations Volunteers (UNV). (2002). Volunteerism and capacity development: Research report. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2004). Online volunteering: Nothing virtual about it. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2005). Disaster risk reduction, governance and volunteerism. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2006, April 26). Volunteers drive recovery of Chernobyl-affected communities. Retrieved 21 July 2011 from http://www. unv.org/en/news-resources/news/doc/ volunteers-drive-recovery-of.html United Nations Volunteers (UNV). (2008a). ‘Teach India’: One of the largest campaigns of its kind. Retrieved 11 June 2011 from http://www.unv.org/en/news-resources/ news/doc/teach-india-one-of.html United Nations Volunteers (UNV). (2008b). Youth volunteers hold back the desert in Ethiopia. Retrieved 23 July 2011 from http://www.unv.org/en/currenthighlight/environment-2008/doc/ youth-volunteers-hold-back.html 118 United Nations Volunteers (UNV). (2009). Laws and policies affecting volunteerism since 2001. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2010c). Volunteer partnerships for West Africa team. Retrieved 12 April 2011 from http://http://www.onlinevolunteering. org/en/org/stories/2010_volunteer_ partnerships.html United Nations Volunteers (UNV). (2010a). Engineers without borders team. Retrieved 8 August 2011 from http:// www.onlinevolunteering.org/en/org/ stories/2010_engineers.html United Nations Volunteers (UNV). (2010b). Online volunteering service statistics. Retrieved 12 April 2011 from http:// www.onlinevolunteering.org/en/org/ about/statistics.html United Nations Volunteers (UNV). (2011a). Bangladesh volunteering survey [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2011b, June). Online volunteering service newsletter. Retrieved 8 August 2011 from http://www.onlinevolunteering.org/en/ org/resources/newsletter_june_2011. html United Nations Volunteers (UNV). (2011c). SWVR High Level Advisory Board meeting [Unpublished summary Report]. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2011d). Volunteerism and disaster risk reduction and recovery [Unpublished report: Online discussion report]. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2011e). Volunteerism and gender [Unpublished report: Online discussion report]. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2011f). Volunteerism and HIV/AIDS [Unpublished report: Online discussion report]. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2011g). Volunteerism and the environment [Unpublished report: Online discussion report]. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (2011h). Volunteerism, conflict prevention and recovery [Unpublished report: Online discussion]. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (n.d.). Developing a volunteer infrastructure: A guidance note. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV). (n.d.). Online volunteering service: How does it work? Retrieved 23 July 2011 from http:// www.onlinevolunteering.org/en/vol/ resources United Nations Volunteers (UNV). (n.d.). The contribution of volunteerism to disaster risk reduction: Practice note. Bonn, Germany: UNV. United Nations Volunteers (UNV), & Independent Sector. (2001). Measuring volunteering: A practical toolkit. Bonn, Germany & Washington, WA: UNV & Independent Sector. United Nations Volunteers (UNV), & New Academy of Business. (2003). Enhancing business-community relations: The role of volunteers in promoting global corporate citizenship. Global Report. Retrieved 27 July 2011 from http://www.world volunteerweb.org/fileadmin/docs/old/ pdf/2004/Global_Report_EBCR.pdf United Nations Volunteers (UNV), CIVICUS, & International Association for Volunteer Effort (IAVE). (2009). Volunteering and social activism: Pathways for participation in human development. Bonn, Germany: UNV, CIVICUS & IAVE. United Nations Volunteers (UNV), DanSocial, & Universidad del Rosario. (2011). Impacto del Voluntariado en Colombia. Bonn, Germany: UNV, DanSocial, & Universidad del Rosario. REFERANSLAR United Nations Volunteers (UNV), IFRC, & Inter-Parliamentary Union. (2004). Volunteerism and legislation: A guidance note. Bonn, Germany: UNV, IFRC & InterParliamentary Union. United States Agency for International Development (USAID). (n.d.). Diaspora engagement: Remittances & beyond. Retrieved 28 July 2011 from http:// www.usaid.gov/our_work/global_ partnerships/gda/remittances.html UnitedHealthcare & VolunteerMatch. (2010, March). Do good live well study – Reviewing the benefits of volunteering. Retrieved 29 June 2011 from http:// cdn.volunteermatch.org/www/about/ UnitedHealthcare_VolunteerMatch_Do_ Good_Live_Well_Study.pdf Uslaner, E. M. (1994, July). Trends in comity over time. Paper presented at the Workshop on Social Capital and Democracy, Cape Cod, MA. Van Willigen, M. (2000). Differential benefits of volunteering across the life course. The Journals of Gerontology: Series B, 55(5), S308-S318. VanLear, A. C., Sheehan, M., Withers, L. A., & Walker, R. A. (2005). AA online: The enactment of supportive computer mediated communication. Western Journal of Communication, 69(1), 5-26. Varshney, A. (2002). Ethnic conflict and civic life: Hindus and Muslims in India (2nd ed.). New Haven, CT: Yale University Press. Venton, P., & Venton, C. C. (2005). Community-based disaster risk reduction in the Indian State of Bihar. Middlesex, UK: Tearfund. Verclas, K. (2007). Texting it in: monitoring elections with mobile phones. Retrieved 8 July 2011 from http://mobileactive.org / texting-it-in Visser, W. (2007). Drivers of CSR in developing countries: The new thinking. Effective Executive, 55-58. Visser, W. (2008). Corporate social responsibility in developing countries, In A. Crane, A. McWilliams, D. Matten, J. Moon & D. Siegel (Eds.), The Oxford handbook of corporate social responsibility (pp. 473479). Oxford, UK: Oxford University Press. Voicu, M., & Voicu, B. (2003). Volunteering in Romania: A ‘Rara Avis’. In P. Dekker & L. Halman (Eds.), The values of volunteering: Cross-cultural perspectives (pp. 143-159). New York, NY: Kluwer Academic/Plenum Publishers. Voluntersul. (2009). Bombeiros Voluntarios do Rio Grande do Sul 2009. Retrieved 7 April 2011 from http://www.voluntersul.com .br/index.php?option=com_content&vie w=article&id=48&Itemid=55 Walsh, C. (2010). Development as Buen Vivir: Institutional arrangements and (de) colonial entanglements. Development, 53(1), 15-21. Walsh, J. (2010). Media perceives volunteers and volunteerism: South/East Asia and the Pacific [Unpublished report]. Bonn, Germany: UNV. Watson, C. (1996). The flight, exile and return of Chadian refugees: A case study with a special focus on women. Geneva, Switzerland: United Nations Research Institute for Social Development (UNRISD). Weil, S. W., Wildemeersch, D., & Jansen, T. (2005). Unemployed youth and social exclusion in Europe. Hampshire, UK: Ashgate Publishing Limited. White, M. (2010, August 12). Clicktivism is ruining leftist activism. The Guardian. Retrieved 12 June 2011 from http://www.guardian.co.uk/ commentisfree/2010/aug/12/clicktivismruining-leftist-activism White, S. C. (2009). Bringing wellbeing into development practice [WeD working paper 09/50]. Bath, UK: Wellbeing in Developing Countries (WeD), University of Bath. Whiteley, P. (2004). The art of happiness: Is volunteering the blueprint for bliss? London, UK: Economic and Social Research Council (ESRC). Whitford, A. B., Yates, J., & Ochs, H. L. (2006). Ideological extremism and public participation. Social Science Quarterly, 87(1), 37-54. Wilkinson-Maposa, S. (2009). The poor philanthropist IV: A handbook for community philanthropy organizations. Cape Town, South Africa: University of Cape Town. Wilkinson-Maposa, S., & Fowler, A. (2009). The poor philanthropist II: New approaches to sustainable development. Cape Town, South Africa: University of Cape Town, Graduate School of Business. Wilkinson-Maposa, S., Fowler, A., OliverEvans, C., & Mulenga, C. F. N. (2005). The poor philanthropist: How and why the poor help each other. Cape Town, South Africa: University of Cape Town, Graduate School of Business. Wills-Herrera, E., Orozco, L. E., Forero-Pineda, C., Pardo, O., & Andonova, V. (2010). The relationship between perceptions of insecurity; social capital and subjective well-being: Empirical evidences from areas of rural conflict in Colombia. The Journal of Socio-Economics, 40(2011), 88-96. Wilson, J. (2000). Volunteering. Annual Review of Sociology, 26(1), 215-240. Wilson, J., & Musick, M. A. (1998). The contribution of social resources to volunteering. Social Science Quarterly, 79(4), 799-814. Wilson, J., & Musick, M. A. (1999). Attachment to volunteering. Sociological Forum, 14(2), 243-272. Wilson, J., & Musick, M. A. (2000). The effects of volunteering on the volunteer. Law and Contemporary Problems, 62(4), 141-168. 119 DÜNYAda GÖNÜLLÜLÜğün DURUMu RAPORU 2011 Woldemariam, K. (2009). The rise of elective dictatorship and erosion of social capital: Peace, development, and democracy in Africa. Asmara, Eritrea: Africa World Press. Woldemichael, B., & Sørensen, B. R. (1995). Management of Social and Institutional Rehabilitation: Eritrea Case Study. Draft paper prepared for the GTZ workshop on Social and Institutional Rehabilitation, Addis Ababa. In B. R. Sørensen, Women and post-conflict reconstruction: Issues and sources (pp. 19-23) [WSP occasional paper 3]. Geneva, Switzerland: United Nations Research Institute for Social Development Programme for Strategic and International Security Studies. Woolcock, M., & Narayan, D. (2000). Social capital: Implications for development theory, research and policy. The World Bank Research Observer, 15(2), 225-249. Woolley, F. (1998, October). Social cohesion and voluntary activity: Making connections [Paper presented at the “State of living standards and the quality of life in Canada: Perspectives and prospective” Conference]. Ottawa, Canada: Canadian Centre for the Study of Living Standards. World Bank. (1999). Social capital implementation framework: Social cohesion and inclusion. Retrieved 8 July 2011 from http://go.worldbank.org / YUKNPQ4MY0 World Bank. (2006). Not if but when: Adapting to natural hazards in the Pacific Island region: A policy note. Washington, DC: World Bank. World Bank. (2007a). Social exclusion and the EU’s social inclusion agenda [Paper prepared for the EU8 social inclusion study]. Washington, DC: World Bank. World Bank. (2007b). World development report 2007: Development and the next. Washington, DC: World Bank. 120 World Bank. (2009). Building resilient communities: Risk management and response to natural disasters through social funds and community-driven development operations. Retrieved 20 April 2011 from http://siteresources. worldbank.org/INTSF/Resources/Building _Resilient_Communities_Complete.pdf World Bank. (2011). World Development Report 2011: Conflict, security, and development. Washington, DC: The International Bank for Reconstruction and Development/World Bank. World Commission on Environment and Development. (1987). Our common future, [Report of the World Commission on Environment and Development. Published as Annex to General Assembly document A/42/427], Development and International Co-operation: Environment August 2, 1987. Retrieved 30 July 2011 from http://www.un-documents.net/ wced-ocf.htm World Health Organization (WHO). (1990). The primary health care worker: Working guide. Geneva, Switzerland: WHO. World Health Organization (WHO). (2003). Investing in mental health. Geneva, Switzerland: WHO. World Health Organization (WHO). (2007). Community health workers: What do we know about them? Policy brief for the Evidence and Information for Policy, Department of Human Resources for Health. Geneva, Switzerland: WHO. World Meteorological Organization (WMO). (2001). Volunteers for weather, climate and water [WMO-No. 919]. Geneva, Switzerland: WMO. World Value Survey (WVS). (2011). World value survey. Retrieved 29 June 2011 from http://www.worldvaluessurvey.org Yahata, R. (2011). Community building and the role of volunteering and civic engagement after the Great East Japan Earthquake. International Year plus Ten Japan National Committee Kick-off Symposium. Yates, M., & Youniss, J. (1996). A developmental perspective on community service. Social Development, 5(1), 85-S111. doi:10.1111/1467-9507. ep11645666 Yeboah-Antwi, K., Pilingana, P., Macleod, W. B., Semrau, K., Siazeele, K., Kalesha, P., Hamer, D. H. (2010). Community case management of fever due to malaria and pneumonia in children under five in Zambia: A cluster randomized controlled trial. PLoS Medicine, 7(9). doi:10.1371/ journal.pmed.1000340 Ying, X. (2011). Volunteerism and the state [Unpublished report: Background paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV. Yipa, W., Subramaniana, S. V., Mitchella, A. D., Leeb, D. T. S., Wangc, J., & Kawachi, I. (2007). Does social capital enhance health and well-being? Evidence from rural China. Social Science & Medicine, 64(1), 35-49. doi:10.1016/j.socscimed. 2006.08.027 Young, S. (2007, September). Volunteer work and ILO. Presented at the Global Assembly on Measuring Civil Society and Volunteering, Bonn, Germany. Youniss, J., & Reinders, H. (2010). Youth and community service. Zeitschrift Fur Erziehungswissenschaft, 13(2), 233-248. Zhao, Y. (2010). Social Networks and reduction of risk in disasters: An example of Wenchuan earthquake. Retrieved 14 July 2011 from http://www.kent.ac.uk/ scarr/ events/beijingpapers/ZhaoYandongPpr. pdf Zlatkova, A. (2008). Unpaid labor as a positive in the fight with poverty – Voluntary labor and volunteering. Economic Studies, 4, 83-108. REFERANSLAR 121
Similar documents
Togo Cumhuriyeti
2004 istatistiklerine göre her yüz bin insana on yedi hemşire, bir diş doktoru, üç eczacı ve 7 ebe düşmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Togo’da sağlık hizmetleri oldukça yetersiz görünmektedir. Ayn...
More informationSivil Toplum İzleme Raporu 2012
İzleme Raporu’nu sizlerle paylaşmanın heyecanı ve mutluluğunu yaşıyoruz. Araştırma ve Yayınlar Programı ile kuruluşundan bu güne 20 yıldır sivil toplum, bağışçılık, yönetişim gibi konularda hazırla...
More information(Depreme) Hazırlıklı olma klavuzu - Kandilli Rasathanesi
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem AraĢtırma Enstitüsü kapsamımda yürütülen "Afete Hazırlık Eğitim Projesi" ile, "Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması”nın uygulanabilirliğini ...
More information