Türkçe

Transcription

Türkçe
2011
Dünyada
önüllülüğün Durumu
Raporu
Küresel Refah için Evrensel Değerler
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
© Birleşmiş Milletler Gönüllüleri, 2011
Yayın: Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV)
Tasarım: Baseline Arts, İngiltere Shubh Chakraborty (kapak fikri)
Çeviri: Zarife Biliz, Türkiye
Yayıma Hazırlık ve Uygulama: Beyaz Gemi Eğitim Danışmanlık Yayıncılık, Türkiye
Basım: Art Press, Türkiye
Bu rapor Arapça, İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Türkçe dillerinde hazırlanmıştır.
Raporlara ulaşmak için lütfen https://unp.un.org adresini ziyaret ediniz.
Bu raporun Türkçe’ye çevrilmesine ve yayınlanmasına yaptıkları katkılardan dolayı
Türk Ulusal Ajansı’na ve Beyaz Gemi Eğitim Danışmanlık Yayıncılık’a teşekkür ederiz.
Bu yayının herhangi bir bölümünü çoğaltmak için izin alınması gereklidir.
ii
RAPOR EKİBİ
Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu Ekibi
Başyazar
Robert Leigh
Proje Yöneticisi
Aygen Aytaç
Araştırma ve Yazı Ekibi
David Horton Smith (Senior Researcher),
Cornelia Giesing, María José León, Debbie
Haski-Leventhal, Benjamin J. Lough, Jacob
Mwathi Mati, Sabine Strassburg
İletişim Uzmanı
Lothar Mikulla
İdari Destek Ekibi
Vera Chrobok, Johannes Bullmann
Editör
Paul Hockenos
iii
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Önsöz
Gönüllülük; dünya üzerinde her toplumda
görülen bir olgudur. Bu durumu tanımlayan
terimler ve gönüllülüğün ifade biçimleri kültürden kültüre ve dilden dile değişiklik gösterse
de gönüllülüğü güdüleyen değerler ortak ve
evrenseldir: Özgür iradeyle ve dayanışma ruhu
içinde, herhangi bir maddi karşılık beklemeksizin kamu yararına katkıda bulunma arzusu.
arttırmayı talep ederek, insani gelişim kavramını geliştirmiştir. İnsani Gelişme Raporları’nın
gösterdiği üzere, gelişimin ne derece etkili
olduğu yalnızca kişi başına düşen gayrisafi
yurt içi hâsıla (GSYİH) ile değil, aynı zamanda
insanların seçeneklerinin artması ve yaşam
kalitelerinin yükselmesi ölçüsüne göre de
değerlendirilmelidir.
Gönüllüler, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde ifade edilmiş olan adalet, eşitlik ve
özgürlük gibi değerlerle harekete geçerler.
Gönüllülüğün çeşitli biçimlerini destekleyen
ve teşvik eden bir toplum, aynı zamanda
yurttaşlarının refahını da arttıran bir toplum
olacaktır. Gönüllülerin katkılarına gereken
değeri vermeyen ve bu katkılardan faydalanmayan bir toplum ise kendini kamusal refaha
yapılacak katkılardan da mahrum etmiş olur.
İnsani gelişim kavramı, gelişimin tam merkezine insanı koyar. UNV’nin raporu da, bu
bakış açısını benimsiyor ve bireyler ile tüm bir
toplumun refahında maddi olmayan kazanımların önemini kabul ediyor. Maddi ilerlemeler
(sağlık, eğitim, iyi bir iş) hâlâ elzemdir, ancak
katılım ve güçlendirmenin yanı sıra gönüllülüğün bizzat ifade ettiği aktif yurttaşlık da hayati
bir öneme sahiptir.
Uluslararası topluluk, on yıl önce 2001 yılını
“Uluslararası Gönüllüler Yılı” ilan etmek suretiyle gönüllülerin topluluk ve ulusların esnekliğine, uyumuna ve ilerlemesine yaptıkları temel
katkıları kabul etmiştir. Ancak 2015 yılına dek
Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşabilmek için
gereken ilerlemeyi hızlandırma çabalarımızda,
gönüllülerin katkıları kalkınma stratejileri içinde her zaman dikkate alınmamış ve genelde
kalkınma tartışmalarının kıyısında kalmıştır.
Birleşmiş Milletler Gönüllüler (UNV) Programı, Uluslararası Gönüllüler Yılı’nın (IYV) onuncu
yıldönümünü hatırlatmanın bir yolu olarak,
elinizdeki bu ilk Birleşmiş Milletler Gönüllülük
Raporu’nu ortaya çıkarma girişiminde bulundu. Rapor, gönüllülüğün henüz keşfedilmemiş
potansiyelini vurgulayarak, gönüllülerin yapabileceği katkıların dâhil edilmediği yerlerde
mevcut kalkınma mimarisinin nasıl eksik kalacağını açıkça ortaya seriyor.
Geçen yirmi yıl içinde Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı (UNDP), insanların seçim
ve özgürlük alanlarını genişletmeyi, uzun ve
sağlıklı hayatlar yaşama, eğitim görme, insani
bir yaşam standardına sahip olma becerilerini
iv
2010 yılı Küresel İnsani Gelişme Raporu’nda
şöyle deniyor: “Gelişimin merkezine insanı koymak, ilerlemeyi eşitlikçi ve geniş tabanlı hale
getirmek, insanların değişime aktif şekilde katılabilmelerini sağlamak demektir…” UNV’nin
raporu, gönüllülüğün tüm toplumlarda ve her
düzeyde, insanların yapabilirliklerini inşa etmenin hayli etkili bir yolu olduğunu gösteriyor.
UNDP’de biz, ülkeleri dönüşümsel değişimlere götürecek kurumlar, yeterlikler ve
politikalar yapılandırmaları için desteklemenin
önemine inanıyoruz. Etkili olabilmesi için, politikaların değişimi taban seviyesinde yaratması
gerekir. Topluluk seviyesindeki faaliyetle beslenen stratejiler bunun oluşumuna yardımcı
olabilir.
Bu rapor, bir tartışma başlatmalı, gönüllülüğün barışa ve kalkınmaya olan katkılarının
daha iyi anlaşılmasına destek olmalıdır.
Helen Clark
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı
ÖNSÖZ VE GİRİŞ
Giriş
Bu raporun odak noktası, tüm dünyada
insanları kamu yararı için gönüllü olmaya
iten evrensel değerlerdir. Bu değerler ile
gönüllü faaliyetlerin toplum ve bireyler üzerindeki etkisi, bu raporun temel izleğini oluşturuyor. Biz., gönüllülüğün gücünün işbirliğini
arttırdığına, katılımı teşvik ettiğine ve hem
bireylerin, hem de bir bütün olarak toplumun
refahına katkıda bulunduğuna inanıyoruz.
On yıl önce 2001 yılında, Uluslararası Gönüllüler Yılı (IYV) sonunda 126 üye devletin
bir genel kurul önergesine ortak olarak imza
atmasıyla, gönüllülük kalkınmada önemli bir
faktör olarak kabul edildi. Bu önerge hükümetlere, Avrupa Birliği organlarına, sivil toplum
örgütlerine ve gönüllülüğü destekleyip teşvik
eden tüm diğer oluşumlara çeşitli politika
önerileri sunuyordu.
O zamandan bu yana, bu önerilerin bazılarını hayata geçirme yolunda cesaret verici
ilerlemeler kaydedildi. Aynı zamanda, IYV’nin
onuncu yıldönümünü tekrar hatırlattığımız şu
günlerde, gönüllülüğün katkısı hâlâ kısmen
takdir görüyor. Bu katkı, yurttaş katılımını ve
toplumsal refahı artırmak için tasarlanan programların organik bir parçası olmaktan ziyade,
sonradan akla gelen bir fikir oluyor.
Umuyoruz ki bu rapor, gönüllülüğün topluluk ve ulusların sürdürülebilir, eşitlikçi kalkınmasının temel bileşeni olarak kabul görmesi
gereğini açıkça ortaya serer. Hızla değişen bir
çevrede, gönüllülük değişmeyen bir gerçektir. İfade biçimleri değişiklik gösterebilir ama
gönüllülüğün özünde yatan dayanışma ve
bağlılık gibi temel değerler gücünü ve evrenselliğini korur. Bunlar her toplumda ve kültürde bulunur; bu değerler ortak insanlığımızın
gerçek ifadesidir.
problemleri için sihirli bir değnek olmasa
da, kalkınmanın sadece ekonomik kazanç
terimleriyle ölçülemeyeceğini ve bireylerin
sadece kendi çıkarlarıyla değil, aynı zamanda
bazı değer ve inançlarla da motive olduğunu
kabul eden herhangi bir stratejinin temel bileşenlerindendir.
İleriki bölümlerde, gönüllülerin deneyimlediği ve yarattığı dönüşümsel değişimlere
sayısız örnek vereceğiz. Gönüllülüğün insani
gelişimde niye yaşamsal bir öneme sahip olduğunu göstereceğiz. Daha da önemlisi, gerçek
bir insan toplumunun, tüm gönüllülere ilham
veren güven, dayanışma ve karşılıklı saygı gibi
değerlerle güdülendiğini ileri süreceğiz.
Gönüllülüğe dair bu ilk Birleşmiş Milletler
Raporu’nu hazırlarken, çok sayıda tanımsal
ve metodolojik meseleyi ele aldık. İnsan gayretinin bu ifadesinin doğasına ve uzandığı
alana dair anlayışımızı geliştirmek için daha
fazla araştırma ve çalışmaya ihtiyaç olduğunun
farkındayız. Bu rapor kesin bir yanıt olmaktan
ziyade, daha geniş bir münazaranın başlangıç
noktasını temsil ediyor. Önümüzdeki yıllarda
dünya çapında gönüllülüğün etkisine, değerine, kapsamına ve motivasyonlarına dair anlayışımızı daha da derinleştirme niyetindeyiz.
Flavia Pansieri
Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Başkanı
Sürdürülemez üretim ve tüketim modellerimizi değiştirmemiz gerektiği gerçeği her gün
daha fazla kabul görüyor. Bunun için siyasi bir
irade gerekiyor. Aynı şekilde yurttaşların aktif
katılımı da şart. Gönüllülük, dünyanın bugünkü
v
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Teşekkür
Bu rapor, gerçek bir katılım ruhuna dayanan ortak bir çabanın ürünüdür. UNV
zamanını, bilgisini ve tecrübesini esirgemeyen
herkese en içten teşekkürlerini sunar. Katkıların çoğu, gönüllülük konulu bir rapora gayet
uygun olduğu üzere, gönüllü katılım tarzında
gerçekleşmiştir. Rapor, koordinasyonu Proje
Yöneticisi Aygen Aytaç tarafından sağlanan
çekirdek bir ekip tarafından, Birleşmiş Milletler
Gönüllüleri (UNV) Programı Başkanı Flavia
Pansieri’nin genel rehberliği ve denetimi
altında hazırlandı. Başyazar Robert Leigh’in
öncülüğündeki araştırma ve yazı ekibi; Boston
Koleji’nden, ARNOVA’nın kurucusu David
Horton Smith, Urbana-Champaign’deki Illinois
Üniversitesi’nden Benjamin J. Lough, Witwatersrand Üniversitesi’nden Jacob Mwathi
Mati, Macquarie Üniversitesi’nden Debbie
Haski-Leventhal ile bağımsız danışmanlar
María José León, Cornelia Giesing ve Sabine
Strassburg’dan oluşuyor. Vera Chrobok ile Johannes Bullmann proje desteği ve idari destek
sağladılar. İletişim ve savunuculuk faaliyetlerini Lothar Mikulla yönetti; Paul Hockenos
raporu yayına hazırladı. Kapak tasarımıyla
ilgili tavsiyeler için de Shubh Chakraborty’a
teşekkür ediyoruz.
Teknik Danışma Kurulu, raporda bahsi
geçen konuların belirlenmesi ve raporun
içeriğinin ana hatlarının çizilmesi sürecine
katıldı. Teknik Danışma Kurulu üyeleri; Jeffrey
Brudney, Anabel Cruz, Lev Jakobson, Amany
Kandil, Thierno Kane, Jeni Klugman, Lucas
Meijs, Maureen Nakirunda, Justin Davis Smith
ve Rajesh Tandon’a teşekkür ediyoruz.
Yüksek Danışma Kurulu daha geniş vizyonun oluşturulmasına katkıda bulundu ve
raporun genel bağlamının oluşturulmasına
yardımcı oldu. Soukeyna Ndiaye Ba, Liz Burns,
Marian Harkin, Bruce Jenks, Rima Khalaf,
Bernardo Kliksberg, Justin Koutaba, Miria
vi
Matembe, Taimalieutu Kiwi Tamasese ve Erna
Witoelar’dan oluşan Yüksek Danışma Kurulu
üyelerine, paha biçilmez kavrayış ve tavsiyeleri
için teşekkür ederiz.
Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu’
nun taslağını gözden geçirip yorumlaması için
UNV yönetimi ile teknik personelden oluşan
dâhili bir UNV okuma grubu oluşturuldu.
Rapor hazırlanırken bu grubun savlarından
ve önerilerinden fazlasıyla yararlandık. Kwabena Asante-Ntiamoah, Mahamane Baby,
Manon Bernier, Elise Bouvet, Mae Chao, Simona Costanzo-Sow, Peter Devereux, Olga
Devyatkin, Francesco Galtieri, Kevin Gilroy,
Naheed Haque, Moraig Henderson, Ibrahim
Hussein, Ghulam Isaczai, Allen Jennings, Tapiwa Kamuruko, Donna Keher, Svend Amdi
Madsen, Yvonne Maharoof, Robert Palmer,
Jan Snoeks, Robert Toe, Marco van der Ree,
Oliver Wittershagen, Kawtar Zerouali ve Veronique Zidi-Aporeigah’a bu katkılarından
dolayı teşekkür ederiz. Dâhili bir referans grubunun da yardımları dokundu. Alba Candel
Pau, Fabienne Copin, Romain Desclous, Rafael
Martinez, Marguerite Minani ve Amina Said’e
de teşekkürler...
UNV, gönüllülükle ilgili bir dizi konuda
19 araştırma yazısı ile dünyanın çeşitli bölgelerinde gönüllülüğün durumuyla ilgili araştırmalar yaptırdı. Bize zengin bir bilgi ve veri akışı
sağlayan yazarlara teşekkür ediyoruz. Jody
Aked, Emmanuel Asomba, Denise Bortree,
Carol Carter, Kathryn Dinh, Christopher Einolf,
Sharon Eng, Snezana Green, Jürgen Grotz,
Celayne Healon-Shrestha, Nicole A. Hofmann,
Benedict Iheme, Osama Kadi, Alina Meyer,
Kimberly Ochs, René Olate, John Robinson, Sigfrido Romeo, Lester Salamon, David
H. Smith, Lars Svedberg, Rajesh Tandon, Rebecca Tiessen ve Ying Xu lütfen teşekkürlerimizi kabul edin.
TEŞEKKÜR
Rapor hazırlanırken, Ekim 2010 ile Şubat
2011 arasında, gönüllülük konusunda araştırma yapanların, akademik ve sivil toplum liderlerinin ve tüm dünyada kalkınma konusunda
faaliyet yürütenlerin uzmanlığından faydalanmak ve gönüllülükle ilgili konuları tartışmak
amacıyla danışma niteliğinde dokuz adet
toplantı yapıldı. Latin Amerika, Kuzey Amerika,
Batı Avrupa, Doğu Avrupa/Bağımsız Devletler
Topluluğu ve Kuzey Afrika, Frankofon Afrika,
Anglofon Afrika ve Asya-Pasifik dâhil olmak
üzere yedi bölgesel toplantı ile Almanya’da
sivil toplum liderleriyle gerçekleşen danışma toplantısını bu kapsamda sayabiliriz. Bu
toplantılara katılıp kıymetli görüşlerini, önerilerini, vaka çalışmalarını ve kendi araştırma
bulgularını bizimle paylaşan herkese teşekkür
ediyoruz. İşbirliği yapan tüm üniversite ve
kuruluşlara da elemanlarının danışma toplantılarımıza katılımını destekledikleri için
teşekkür ediyoruz. (Danışma toplantılarının ve
katılımcıların listesi için teşekkür bölümünün
devamına bakınız.)
Türkiye, Senegal, Kenya, Tayland ve Arjantin’deki UNDP Ülke Ofisleri ile New York’daki
UNV Ofisi, bölgesel danışma toplantılarının
organizasyonuna destek oldular. Arjantin’de
Comisión Cascos Blancos (White Helmets
Komisyonu) Buenos Aires’teki toplantının,
Türkiye’deki araştırma enstitüsü TÜSSİDE ise
İstanbul’dakinin organizasyonuna destek verdi. Türkiye’deki bölgeler arası danışma toplantısı, Avrupa Komisyonu tarafından finanse
edildi. Bu finansal destek için müteşekkiriz.
UNDP Bilgi Ağları, çevrimiçi tartışmalar
aracılığıyla gönüllülükle ilgili çeşitli başlıklar
hakkında faydalı düşünce ve örnekler sağladılar. Toplumsal Cinsiyet, Afet Riskini Azaltma,
HIV/AIDS, Çevre, Çatışma Önleme ve İyileştirme konularındaki UNDP Bilgi Ağları’nın adını
burada özellikle anmak gerekiyor.
Bu raporda kullanılan veri ve istatistikler
büyük oranda, bize bu imkânı sağlayan kuruluşların veritabanlarından alındı. Bu çerçevede
Londra’daki Charities Aid Foundation (Londra
Yardım Vakfı) Araştırma Direktörü Richard
Harrison’a ve GALLUP’dan Andrew Rzepa’ya
teşekkür ederiz.
Proje süresince özverili çalışmalarıyla Rapor ekibini destekleyen stajyerlere de teşekkür
borçluyuz. Collins Fomukong Abie, Abdalhadi
Alijla, Bárbara Bécares Castaño, Bowen Cao,
Piyush Dhawan, Geline Alfred Fuko, Carly
Garonne, Miles Hookey, Ika Rini lndrawati,
Aurora Gomez Jimenez, Aivis Klavinskis, Parul
Lihla, Amrita Manocha, Evgenia Mitroliou,
Hiromi Morikawa, Victor Bakhoya Nyange,
Valentina Primo, Liam Puzzi ve Rafael Tahan
lütfen teşekkürlerimizi kabul edin.
Raporun hazırlanması sürecinde internet
aracılığıyla, tüm dünyadan pek çok çevrimiçi
gönüllünün desteğinden faydalandık. Frank
Brockmeier, Jorge Carvajal, Audrey Desmet,
Arit Eminue, Camilla Eriksson, Monica Figueroa, Sophie Guo, Carolina Henriques, Ali
Hentati, Jae Hyeon Park, Ahsan ljaz, Syed
Ijaz, Hussain Shah, Marina Jousse, Wenni
Lee, Natalia Markitan, Leire Martinez Arribas,
Lucia Martinkova, Luana Mulugheta, Saki
Nagamone, Joanna Pilch, Montasir Rahman,
Mara Romiti, Britta Sadoun, Christopher Sam,
Divya Sharma, Feiru Tang, Aneliya Valkova ve
Jennifer Walsh’a teşekkürü borç biliriz.
APA Journals, Rapor’un referanslarında
kullanılan APA stiline dair süreğen bilgi aktararak destek sağladı.
UNV katkı sağlayan herkese teşekkür eder.
vii
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Katkılar
YÜKSEK DANIŞMA KURULU ÜYELERİ
(alfabetik sırayla)
Soukeyna Ndiaye Ba - İcra Direktörü,
Uluslararası Alternatif Finansal Kurumlar Ağı
(International Network of Alternative Financial
Institutions), Dakar, Senegal
Elizabeth Burns – Eski Dünya Başkanı,
Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği
(International Association for Volunteer Effort)
(IAVE), Birleşik Krallık
Marian Harkin – Avrupa Parlamentosu
Bağımsız Üyesi, İrlanda
Bruce Jenks – Kıdemli Misafir Öğretim
Görevlisi, Harvard Üniversitesi, Amerika Birleşik
Devletleri
Rima Khalaf – Genel Sekreter, Birleşmiş
Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal
Komisyonu (United Nations Economic and
Social Commission for Western Asia), Beyrut,
Lübnan
Bernardo Kliksberg – Kalkınma Politikası
Bürosu (Bureau for Development Policy)
Direktörü Kıdemli Danışmanı, UNDP, Arjantin
Justin Koutaba – Felsefe Profesörü,
Ouagadougou Üniversitesi, Burkina Faso
Miriam Matembe – Kurucu ve Yönetim Kurulu
Üyesi, Yönetişimde Kadınlar Merkezi (Centre for
Women in Governance), Kampala, Uganda
Taimalieutu Kiwi Tamasese – Pasifik
Seksiyonu Koordinatörü, Aile Merkezi (Family
Centre), Yeni Zelanda
Erna Witoelar – Başkan, Asya Pasifik
Filantropi Ortaklığı (Asia Pacific Philantrophy
Consortium), Endonezya
viii
TEKNİK DANIŞMA KURULU ÜYELERİ
(alfabetik sırayla)
Jeffrey Brudney – Kentsel Çalışmalar ve Kamu
Hizmeti Albert A. Levin Kürsüsü (Albert A. Levin
Chair of Urban Studies and Public Service), Şehir
Sorunları Levin Koleji (Levin College of Urban
Affairs), Cleveland State Üniversitesi, Amerika
Birleşik Devletleri
Anabel Cruz – Direktör, İletişim ve Kalkınma
Enstitüsü (Communication and Development
Institute), Montevideo, Uruguay
Lev Jakobson – İlk Rektör Yardımcısı, İktisat
Yüksek Okulu (Higher School of Economics),
State Üniversitesi, Moskova, Rusya Federasyonu
Amany Kandil – İcra Direktörü, Arap STK Ağı
(The Arab Network for NGOs), Kahire, Mısır
Thierno Kane – Eski Direktör, UNDP Sivil
Toplum Kuruluşları Bölümü (UNDP Civil Society
Organizations Division), Dakar, Senegal
Jeni Klugmann - Eski Direktör, UNDP
İnsani Gelişim Rapor Dairesi (UNDP Human
Development Reports Office), New York,
Amerika Birleşik Devletleri
Lucas Meijs – Profesör, Erasmus Üniversitesi
Rotterdam İdari Bilimler Fakültesi (Rotterdam
School of Management at Erasmus University),
Rotterdam, Hollanda
Maureen Nakirunda – Araştırmacı, Temel
Araştırmalar Merkezi (Centre for Basic
Research), Kampala, Uganda
Justin Davis Smith – Yönetim Kurulu Başkanı,
Gönüllü İngiltere (Volunteering England),
Londra, Birleşik Krallık
Rajesh Tandon – Başkan, Asya Katılımcı
Araştırma Cemiyeti (Society for Participatory
Research in Asia), Yeni Delhi, Hindistan
KATKILAR
DANIŞMA TOPLANTILARI
Bölgelerarası Danışma Toplantısı (Batı
Avrupa, Doğu Avrupa/CIS, Orta Doğu ve
Kuzey Afrika), Türkiye
29-30 Ekim 2010
Batı Avrupa
Cliff Allum (Yönetim Kurulu Başkanı, Skillshare
International, Birleşik Krallık); Aurélie Beaujolais
(Koordinatör, Comité de Liaison des ONG de
Volontariat, Fransa); Rene Bekkers (Yardımcı
Doçent, Filantropi Araştırmaları Bölümü, VU
Üniversitesi, Amsterdam, Hollanda); Steffen
Bethmann (Araştırmacı, Filantropi Araştırmaları
Merkezi, Basel Üniversitesi, İsviçre); Thilo Boeck
(Uzman Araştırmacı, Sosyal Faaliyet Merkezi,
De Montfort Üniversitesi, Uygulamalı Sosyal
Bilimler Okulu, Birleşik Krallık); Angeliki Boura
(Gençlik Genel Sekreterliği Özel Danışmanı,
Gençlik Genel Sekreterliği, Yunanistan);
Matthew Hill (Araştırmacı, Gönüllülük Araştırma
Enstitüsü, Birleşik Krallık); Lesley Hustinx
(Yardımcı Doçent, Sosyoloji Bölümü, Ghent
Üniversitesi, Belçika); Liz Lipscomb (Araştırma
Şefi, Charities Aid Foundation, Birleşik Krallık);
Deirdre Murray (Direktör, Comhlámh, FORUM
adına katılıyor, İrlanda); Colin Rochester
(Uzman Araştırmacı, Gönüllülük ve Topluluk
Faaliyetleri Araştırma Merkezi, Roehampton
Üniversitesi, Birleşik Krallık); Boguslawa
Sardinha (Doçent, Escola Superior de Ciências
Empresariais, Institute Politechnico de Setubal,
Portekiz); Lars Svedberg (Profesör/Araştırma
Direktörü, Sivil Toplum Araştırmaları Merkezi,
Ersta Sköndal University College, İsveç);
Agnes Uhereczky (Direktör, Gönüllü Hizmet
Kuruluşları Birliği, Belçika); Annette Zimmer
(Siyaset Bilimleri Enstitüsü Direktörü, Münster
Üniversitesi, Almanya).
Doğu Avrupa/Bağımsız Devletler Topluluğu
Indrė Balčaitė (Analist, Kamu Politikası ve
İdare Enstitüsü, Litvanya); Galina Bodrenkova
(Moskova Yardım Derneği Kurucusu ve
Başkanı / Rusya IAVE Ulusal Temsilcisi);
Astrit Istrefi (Proje Koordinatörü, Saferworld,
Kosova, Sırbistan); Nikica Kusinikova (İcra
Direktörü, Konekt, Makedonya Eski Yugoslav
Cumhuriyeti); Anna Mazgal (Uluslararası
İlişkiler Sorumlusu, Polonya STK’ları Ulusal
Federasyonu, Polonya); Ferdinand Nikolla (İcra
Direktörü, Sivil Girişimler Forumu, Kosova,
Sırbistan); Miroslav Pospisil (Direktör, Kâr
Amacı Gütmeyen Sektör Araştırmaları Merkezi,
Çek Cumhuriyeti); Steve Powell (Başkan
ve Uzman Araştırmacı, proMente, Bosna
Hersek); Lejla Sehic Relic (Merkez Yöneticisi,
Volonterski Centar Osijek, Hırvatistan); Kuba
Wygnanski (Uzman, KLON/JAWOR Birliği,
SHIPYARD Sosyal Araştırma ve Yenilik Birimi,
Polonya); Igor Germanovich Zakharov (Ağ
Yönetim Danışmanı, Sozidanie Vakfı, Rusya
Federasyonu); Elena Zakharova (İcra Direktörü,
Sozidanie Vakfı, Rusya Federasyonu).
Orta Doğu ve Kuzey Afrika
Hadeel AI-Ali (Direktör, Suriye Gönüllülük
Gençlik Komisyonu, Suriye); Khalid S. AIGhamdi (NPO Teknoloji Danışmanı ve
Araştırmacı, MEDAD Merkezi – Uluslararası
Araştırma ve İnceleme Merkezi, Suudi
Arabistan); Rana Al Hariri (Program Asistanı,
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri
Federasyonu, Lübnan); Abdel Rahim Belal
(Direktör, Friedrich Ebert Vakfı, Sudan); Farah
Cherif D’Ouezzan (Thaqafat Birliği Kurucusu,
Kültürler Arası Öğretim Merkezi Kurucusu ve
Direktörü, Fas); Hür Güldü (Koordinatör, T.C.
Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, AB
Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi, Ulusal
Ajans, Türkiye); Osama Kadi (Kurucu-Ortak ve
Başkan, Suriye Siyasi ve Stratejik Araştırmalar
Merkezi, Amerika Birleşik Devletleri); Salma
Kahale (Üst Düzey İdareci Yardımcısı, First
Lady Proje ve Girişimler Dairesi, Suriye); Najwa
Kallas (First Lady Proje Dairesi Gençlik Gündemi
Program Ortağı, Suriye); Hagai Katz (Direktör,
İsrail Üçüncü Sektör Araştırma Merkezi, Negev
Ben-Gurion Üniversitesi, İsrail).
ix
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Sivil Toplum Danışma Toplantısı, Almanya
8-9 Kasım 2010
Stefan Agerhem (Üst Düzey Görevli,
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri
Federasyonu/İsveç Kızılhaçı); İbrahim Betil
(Başkan, TOG - Toplum Gönüllüleri, Türkiye);
Elizabeth Burns (Eski Dünya Başkanı,
Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği,
Birleşik Krallık); Jacqueline Butcher-Rivas
(Başkan, CEMEFI, Meksika Filantropi Merkezi,
Meksika); Mei Cobb (Başkan Yardımcısı,
Gönüllü ve Çalışan İştiraki, United Way
Worldwide, Amerika Birleşik Devletleri); Kate
Cotton (Ulusal Gönüllülük Ekip Yöneticisi,
Denizaşırı Ülkelerde Gönüllü Hizmet, Birleşik
Krallık); Philippe Fragnier (Uniterra Gönüllü
Programı Bilgi Yönetim Birimi, CECI ve WUSC,
Kanada); Tuesday Gichuki (İcra Direktörü,
NAVNET, Kenya); Rosemary Hindle (Kalkınma
Yürütücüsü – Dış İlişkiler, Kız İzciler ve Kız
Rehberler Dünya Birliği, Belçika); Jeffrey
Huffines (Birleşmiş Milletler Temsilcisi, CIVICUS,
Amerika Birleşik Devletleri); Viola Krebs (Kurucu
ve İcra Direktörü, ICVolunteers, İsviçre); Eva
Mysliwiec (Kurucu ve İcra Direktörü, Youth Star,
Kamboçya); Mike Naftali (Kurucu ve Başkan, Brit
Olam – Uluslararası Gönüllülük ve Kalkınma /
Ulusal Gönüllülük Konseyi, İsrail); Kumi Naidoo
(İcra Direktörü, Uluslararası Greenpeace,
Hollanda); Cary Pedicini (İcra Kurulu Başkanı,
Gönüllü Avustralya, Avustralya); Taimalieutu
Kiwi Tamasese (Pasifik Seksiyonu Koordinatörü,
Aile Merkezi, Yeni Zelanda); Francesco Volpini
(Direktör, Uluslararası Gönüllülük Hizmeti
Koordinasyon Komitesi, Fransa); Saâd Zian
(Gönüllü Kalkınma Direktörü, İzci Hareketi
Dünya Organizasyonu, İsviçre).
Kuzey Amerika Bölgesel Danışma
Toplantısı, Amerika Birleşik Devletleri
20-21 Kasım 2010
Douglas Baer (Profesör, Sosyoloji Bölümü,
Victoria Üniversitesi, Kanada); Thomasina
Borkman (Sosyoloji Emerita Profesörü, George
Mason Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri);
x
Jeffrey Brudney (Kentsel Çalışmalar ve Kamu
Hizmeti Albert A. Levin Kürsüsü, Şehir Sorunları
Levin Koleji, Cleveland State Üniversitesi,
Amerika Birleşik Devletleri); Carol Carter (Baş
Danışman, IVA Consulting, Amerika Birleşik
Devletleri); Lilian Chatterjee (Genel Direktör,
Danışma ve Sosyal Hizmetler, Stratejik Politika
ve Performans Şubesi, Kanada Uluslararası
Kalkınma Ajansı, Kanada); Ernest Gilmer Clary
(Profesör, Psikoloji Bölümü, St. Catherine
Koleji, Amerika Birleşik Devletleri); Ram A.
Cnaan (ARNOVA Başkanı, Profesör ve Kıdemli
Dekan Yardımcısı, Pennsylvania Üniversitesi,
Amerika Birleşik Devletleri); Kathleen Dennis
(İcra Direktörü, Uluslararası Gönüllü Çalışmalar
Birliği, Amerika Birleşik Devletleri); Christopher
J. Einolf (Yardımcı Doçent, Kamu Hizmetleri
Fakültesi, DePaul Üniversitesi, Amerika
Birleşik Devletleri); Susan J. Ellis (Başkan,
Energize, Inc., Amerika Birleşik Devletleri);
Barney Ellis-Perry (Strateji Danışmanı, Gönüllü
Vancouver/Stratejik Dış İlişkiler Görevlisi,
British Columbia Üniversitesi, Kanada); Megan
Haddock (Uluslararası Araştırma Projeleri
Koordinatörü, Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi,
Johns Hopkins Üniversitesi, Amerika Birleşik
Devletleri); Michael H. Hall (Müdür, Sosyal
Etki Stratejileri, Kanada); Femida Handy
(Profesör, Sosyal Politikalar ve Uygulamaları
Fakültesi, Pennsylvania Üniversitesi, Amerika
Birleşik Devletleri); David Lasby (Uzman
Araştırmacı, Imagine Canada, Kanada); Nancy
Macduff (Eğitimci ve Danışman, Macduff/
Bunt Associates, Öğretim Üyesi, Portland
State Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri);
Julie Fisher Melton (Ortak, Emekli Program
Yöneticisi, Kettering Vakfı, Amerika Birleşik
Devletleri); Brandee Menoher (Değerlendirme/
Performans Ölçüm Direktörü, Points of Light
Enstitüsü, Amerika Birleşik Devletleri); Rick
Montpelier (Operasyon ve Program Uzmanı,
Barış Gönüllüleri, Amerika Birleşik Devletleri);
Danny Pelletier (Programlar ve Ortaklıklar
Direktörü, CUSO-VSO, Kanada); Victor Pestoff
(Misafir Profesör, Sivil Toplum Çalışmaları
KATKILAR
Enstitüsü, Ersta Skondal University College,
İsveç); Jack Quarter (Profesör ve Direktör,
Sosyal Ekonomi Merkezi, Toronto Üniversitesi,
Kanada); David Ray (Strateji ve Kamu Politikaları
Yöneticisi, Points of Light Enstitüsü, Amerika
Birleşik Devletleri); Sarah Jane Rehnborg
(Planlama ve Kalkınma Yardımcı Direktörü,
RGK Filantropi ve Toplum Hizmeti Merkezi, LBJ
Kamu Yönetimi Fakültesi, Texas Üniversitesi,
Amerika Birleşik Devletleri); Lester Salamon
(Direktör, Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi,
Johns Hopkins Üniversitesi, Amerika Birleşik
Devletleri); Sarah Saso (Direktör, Topluluk
İlişkileri, Manulife Financial Corporation,
Kanada); Elizabeth Specht (İcra Direktörü,
Volunteer Richmond, Kanada); Robert A.
Stebbins (Öğretim Üyesi, Sosyoloji Bölümü,
Calgary Üniversitesi, Kanada); Richard A.
Sundeen (Emeritus Profesör, Politika, Planlama
ve Kalkınma Fakültesi, Güney California
Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri); John
Wilson (Emeritus Profesör, Sosyoloji Bölümü,
Duke Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri).
Frankofon Afrika Bölgesel Danışma
Toplantısı, Senegal
7-8 Ocak 2011
İbrahim Ag Nock (Ulusal Koordinatör, Barış
ve Kalkınma için Ulusal Gönüllülüğü Teşvik
Etme Ulusal Merkezi, Mali); Gustave Assah
(Başkan, Afrika Yurttaşlık Komisyonu, OSC/
PNUD Projesi, Benin); Kossi Ayeh (Genel
Sekreter, Freres Agriculteurs et Artisans pour
le Développement, Togo); Thierno Kane (Eski
Direktör, UNDP Sivil Toplum Bölümü, UNW/
SWVR Teknik Danışma Kurulu Üyesi, Senegal);
Flavien Munzuluba Kinier (Ulusal Gönüllülük
Sekreterliği, Planlama Bakanlığı, Kongo
Demokratik Cumhuriyeti); Zélia Leite Rodrigues
(Direktör, Ulusal Gönüllülük Programı, Cape
Verde); İbrahim Patingde Alassane Ouedraogo
(Genel Direktör, Ulusal Gönüllülük Programı,
Burkina Faso); Benoit Ouoba
(Yönetici Sekreter, Tin Tua, Burkina Faso);
Rodolphe Soh (Engelli ve Yaşlıların Sosyal
Korunması Direktörü, Sosyal Hizmetler
Bakanlığı, Kamerun); Saadé Souleye (Bölgesel
Kalkınma Planlaması ve Toplumsal Kalkınma
Eski Bakanı, Nijerya); Papa Birama Thiam
(Direktör, L’Assistance Technique, Senegal).
Anglofon Afrika Bölgesel Danışma
Toplantısı, Kenya
17-18 Ocak 2011
Raymonde Agossou (HR & Gençlik Gelişimi
Bölümü Başkanı, Afrika Birliği Komisyonu,
Etiyopya); Fatma Alloo (Kurucu, Tanzanya
Kadın Medya Çalışanları Birliği, Tanzanya);
Salmina E. Jobe (Ulusal Koordinatör, Ulusal
Gönüllülük Hizmeti Merkezi Projesi, Gambiya);
Eve Lwembe-Mungai (Gönüllülük Gelişim
Danışmanı, VSO Jitolee, Kenya); Winnie
Mitullah (Yardımcı Araştırma Profesörü, Nairobi
Üniversitesi, Kenya); Esther Mwaura-Muiru
(Ulusal Koordinatör, GROOTS Kenya, Kenya);
Dieudonné Nikiema (Kapasite Oluşturma
Uzmanı, ECOWAS Komisyonu, Nijerya);
Frances Birungi Odong (Programlar Direktörü,
UCOBAC, Uganda); Morena J. Rankopo
(Okutman, MSW Koordinatörü, Botswana
Üniversitesi, Botswana); Murindwa Rutanga
(Profesör, Makerere Üniversitesi / CODESRIA
Temsilcisi, Uganda); Joyce Shaidi (Direktör Gençlik Gelişimi Departmanı, Enformasyon,
Gençlik, Kültür ve Spor Bakanlığı, Tanzanya);
Benon Webare (Danışman, Uluslararası
Profesyonel Gelişim Danışmanları, Uganda);
Susan Wilkinson-Maposa (Danışman, Güney
Afrika).
Asya-Pasifik Bölgesel Danışma Toplantısı,
Tayland
31 Ocak -1 Şubat 2011
Vinya Ariyaratne (Genel Sekreter, Sarvodaya
Shramadana Hareketi, Sri Lanka); Tim Burns
(İcra Direktörü, Gönüllü Yeni Zelanda, Yeni
Zelanda); Kin-Man Chan (Sivil Toplum
Çalışmaları Merkezi Direktörü / Sosyoloji
Doçenti, Hong Kong Chinese Üniversitesi,
Çin); Kathryn Dinh (Uluslararası Gelişim
xi
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Danışmanı, Avustralya); Yashavantha Dongre
(Profesör, Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar
Proje Koordinatörü, Mysore Üniversitesi,
Hindistan); Debbie Haski-Leventhal (Kıdemli
Okutman, Macquarie İdari Bilimler Enstitüsü,
Macquarie Üniversitesi, Avustralya); Chulhee
Kang (Profesör, Sosyal Refah Okulu, Yonsei
Üniversitesi, Kore Cumhuriyeti); Kang-Hyun Lee
(Başkan, Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği,
Kore Cumhuriyeti); Corazon Macaraig (Kıdemli
Gönüllü Hizmet Görevlisi, Filipin Ulusal Gönüllü
Hizmet Koordinasyon Ajansı, Filipinler);
Phra Win Mektripop (Kurul, Volunteer Spirit
Network, Tayland); Malanon Nuntinee
(Sekreterlik, Gönüllülük Merkezi, Thammasat
Üniversitesi, Tayland); Pooran Chandra Pandey
(Direktör, Times Vakfı, Times Group, Hindistan);
Rajesh Tandon (Başkan, Asya Katılımcı
Araştırma Cemiyeti, Hindistan); Erna Witoelar
(Başkan, Asya Pasifik Filantropi Konsonsiyumu,
Endonezya); Naoto Yamauchi (Kamu İktisadı
Profesörü, Uluslararası Kamu Politikaları Osaka
Okulu, Osaka Üniversitesi, Japonya); Zhibin
Zhang (Yardımcı Doçent, Nanyang Teknik
Üniversitesi, Singapur).
Latin Amerika Bölgesel Danışma Toplantısı,
Arjantin
8-9 Şubat 2011
Bruno Ayres (Direktör, Redes V2V,
Brezilya); Analía Bettoni Schafer (Proje
Alan Koordinatörü, Kalkınma ve İletişim
Enstitüsü, Uruguay); Fernanda Bornhausen Sá
xii
(Başkan, Gönüllü Eylem Enstitüsü, Brezilya);
Jacqueline Butcher-Rivas (Yönetim Kurulu
Üyesi, CEMEFI, Meksika); Laura Carizzoni
(Asistan, White Helmets Komisyonu, Arjantin);
Geovanna Collaguazo (Ulusal Gönüllülük
ve Gençlik Koordinatörü, Kızılhaç Ekvador);
Gabriel Marcelo Fuks (Başkan, White Helmets
Komisyonu, Arjantin); Marcela Jiménez de la
Jara (Kıdemli Öğretim Görevlisi, Sivil Toplum
Çalışmaları Merkezi, Johns Hopkins Üniversitesi,
Amerika Birleşik Devletleri); Mariana
Lomé (Koordinatör, Kâr Amacı Gütmeyen
Kuruluşlar Lisanasüstü Programı, San Andrés
Üniversitesi, CEDES, Arjantin); Raúl Edgardo
Martínez Amador (Binbaşı, Gönüllü İtfaiye
Birliği, Comayeguala, Honduras); Carolina
Munín (Asistan, White Helmets Komisyonu,
Arjantin); Marta Muñoz Cárdenas (Direktör
Yardımcısı, Hıristiyan Gençler Birliği, Kolombiya
STK Federasyonu, Kolombiya); Juan Carlos
Nadalich (Teknik Koordinatör, Sosyal Politikalar
Koordinasyonu Ulusal Konseyi, Arjantin); René
Olate (Araştırmacı, Sosyal Hizmet Fakültesi,
Ohio State Üniversitesi, Amerika Birleşik
Devletleri); Felipe Portocarrero (Rektör, Pasifik
Üniversitesi, Peru); Mario Roitter (Araştırmacı,
Devlet ve Toplum Araştırma Merkezi, Arjantin);
Javiera Serani (Meksika ve Karayipler Bölge
Direktörü, Ülkem İçin Bir Çatı Vakfı, Şili); Cecilia
Ugaz (Deputy Resident Representative,
Birleşmiş Milletler Gelişim Programı, Arjantin);
Carlos Eduardo Zaballa (UNV Koordinatörü,
White Helmets Komisyonu, Arjantin).
KISALTMALAR
Kısaltmalar
BwB Sınır tanımayan Bankacılar
CEPAL La Comisión Económica para América Latina y el Caribe
CHW
Toplum Sağlığı Çalışanları
CIS
Bağımsız Devletler Topluluğu
CNP
Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi
CSI
Sivil Toplum Endeksi
CSR
Kurumsal Sosyal Sorumluluk
CUSO Kanada Üniversitesi Denizaşırı Ülkelerde Hizmet
DFID
Uluslararası Kalkınma Departmanı (Birleşik Krallık)
DRR
Afet Risk Azaltma
EAC-EA Eğitim, Görsel-İşitsel ve Kültür Yürütme Ajansı
ECOWAS Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu
EU
Avrupa Birliği
EVP
İşveren Gönüllülük Programı
FBO
İnanç Temelli Kuruluşlar
FOCSIV Federazione Organismi Cristiani Servizio Internazionale Volontario
GSYİH
Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla
GWP
Gallup Dünya Anketi
HDR
İnsani Gelişme Raporu
HIV/AIDS İnsanlarda Bağışıklık Sistemini Bozan Virüs/
Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu
IAVE
Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği
ICNL
Uluslararası Kâr Amacı Gütmeyen Hukuk Merkezi
ICNPO
Uluslararası Kâr Amacı Gütmeyen Kurum Sınıflandırması
ICT
Bilgi ve İletişim
Teknolojileri
IFAD
Uluslararası Tarım Kalkınma Fonu
IFRC
Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Uluslararası Federasyonu
IKS Yerli Bilgi Sistemi
ILO
Uluslararası Çalışma Örgütü
IOM
Uluslararası Göç Örgütü
ISO
Uluslararası Standartlar Teşkilatı
ITU
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği
IVS
Uluslararası Gönüllü Hizmeti
IYV
Uluslararası Gönüllülük Yılı
MARWOPNET Mano Nehri Kadın Barış Ağı
MDGs
Binyıl Kalkınma Hedefleri
MRU
Mano Nehri Birliği
NSDP
Ulusal Stratejik Kalkınma Planı
NVM
Ulusal Gönüllü Hareketi
OECD
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü
SADNET Güney Afrika Kuraklık Teknoloji Ağı
SIF
Singapur Uluslararası Vakfı
SMS
Kısa Mesaj Servisi
STK
Sivil Toplum Kuruluşu
SWVR
Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu
TICA
Tayland Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı
UN (BM) Birleşmiş Milletler
UNCCD Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi
UNCDF Birleşmiş Milletler Sermaye Geliştirme Fonu
UNDESA Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Sorunlar Bölümü
UNDP
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
UNEP
Birleşmiş Milletler Çevre Programı
UNESCO Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültürel Kurumu
xiii
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
UNGC Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi
UNGA Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
UN IANWGE Birleşmiş Milletler Ajanslar Arası Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ağı
UNICEF Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu
UNISDR Birleşmiş Milletler Afet Risklerini Azaltma Uluslararası Stratejisi
xiv
UNSC
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
UNV
Birleşmiş Milletler Gönüllüleri
UPS
United Parcel Service
USAID ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı
VSO
Denizaşırı Ülkelerde Gönüllü Hizmet
WANEP Batı Afrika Barış Ağı
WHO
Dünya Sağlık Örgütü
İÇİNDEKİLER
İçindekiler
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU EKİBİiii
ÖNSÖZ Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı
iv
GİRİŞ Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Başkanı v
TEŞEKKÜRvi
KATKILARviii
KISALTMALARxiii
İÇİNDEKİLERxv
GENEL BAKIŞxix
Günümüz dünyasında gönüllülük
xxii
Gönüllülüğün yeni yüzleri
xxii
Gönüllülük ve kalkınma paradigması
xxii
BÖLÜM 1 . Gönüllülük evrenseldir1
Gönüllülük ve geleneksel değerler
2
Radara girmeyen gönüllülük
3
Gönüllülük nedir?
3
Gönüllülük nasıl ifade edilir?
5
Gönüllülükle ilgili yaygın yanlış algılar
8
Sonuçlar ve tartışmalar
12
BÖLÜM 2 . Gönüllülüğü Ölçümlemek13
Gönüllülüğü niçin ölçümlüyoruz?
14
Gönüllülüğün çeşitli ölçümleri
15
Ulusal gönüllü araştırmaları
18
Küresel bir ölçümün peşinde: uluslararası ölçüm girişimlerini vurgulamak
18
Avrupa Komisyonu Çalışması
18
Gallup Dünya Anketi (GWP)
20
Dünya Değerler Anketi (WVS)
20
Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi (CNP) )
20
CIVICUS Sivil Toplum Endeksi (CSI)
21
Gönüllü Çalışma Ölçümü El Kitabı
23
Sonuçlar ve tartışmalar
23
xv
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
BÖLÜM 3 . Yirmi birinci yüzyılda gönüllülük25
Giriş26
Gönüllülük ve teknoloji
26
Gönüllülük ve mobil iletişim teknolojileri
26
Gönüllülük ve internet
27
Uluslararası gönüllülük
29
Gönüllülük ve özel sektör 33
Sonuçlar ve tartışmalar
37
BÖLÜM 4 . Sürdürülebilir geçim koşulları39
Giriş40
Sürdürülebilir geçim koşulları nedir?
40
Gönüllülük ve toplumsal sermaye
41
Gönüllülük ve beşeri sermaye
42
Gönüllülük ve doğal sermaye
45
Gönüllülük ve fiziksel sermaye
46
Gönüllülük ve mali kaynaklar
47
Gönüllülük ve politik kaynaklar
48
Sonuçlar ve tartışmalar
49
BÖLÜM 5 . Sosyal içerme gücü olarak gönüllülük51
Sosyal içerme nedir?
52
Sosyal içerme düzeyleri 52
Gönüllülük yoluyla grupların sosyal olarak içerilmesi
54
Kadınlar
54
Gençler
56
Yaşlılar
58
Engelliler
58
Göçmenler
59
HIV/AIDS’le yaşayanlar
60
Sonuçlar ve tartışmalar 61
BÖLÜM 6 . Gönüllülük, uyum ve çatışma yönetimi63
Giriş64
Sosyal uyum ve şiddetli çatışma
64
Çatışmanın engellenilmesinde gönüllülük
65
Çatışma sırasında gönüllülük
66
Çatışma sonrasında gönüllülük
67
Gönülllülük ve barışın teşviki
68
Kadınlar
68
Gençler
69
Sonuçlar ve tartışmalar
71
xvi
İÇİNDEKİLER
BÖLÜM 7 . Gönüllülük ve afetler73
Giriş74
Afetler ve kalkınma
74
Afetlerde gönüllülüğün çok yönlü rolleri
74
Afetten önce 74
Afetlerin önlenmesi ve hafifletilmesi
74
Afetlere hazırlanmak
76
Afetlere müdahale etmek
77
Gönüllülük ve onarım
80
Sonuçlar ve tartışmalar
82
BÖLÜM 8 . Gönüllülük ve refah83
Giriş84
Gönüllülük ve kişisel refah
86
Gönüllülük ve topluluk refahı 87
Refah ve politika
88
Sonuçlar ve tartışmalar
89
SONUÇ . İzlenmesi gereken yol91
Giriş92
Tam zamanı
93
NOTLAR95
REFERANSLAR99
KUTULAR
GB.1 Kalkınma planlarının değerli bir bileşeni olarak gönüllülük
xx
GB.2 Küresel değişimler karşısında bir dayanak noktası olarak gönüllülük
xxi
1.1 Gönüllülüğün geleneksel biçimleri 2
1.2 Hava tahminlerindeki gönüllüler
3
1.3 Hindistan’da yoksullara eğitim vermek
5
1.4 Ziraat Kooperatifleri Zambiyalı Çiftçilerin Hayatta Kalmasına ve Gelişmesine Yardımcı Oluyor 6
1.5 Arap Baharı – Rengârenk Mısır
7
1.6 Yoksulluk ve tüberküloza karşı kamu ve topluluk işbirliği
9
1.7 Afrika hayırseverliği – güçlü bir gelenek
9
1.8 Ev yapmaktan aktif yurttaşlığa
10
1.9 Gönüllülüğü destekleyen kanun ve politikalar
11
2.1 Gönüllü değerleri
14
2.2 Gönüllülüğün değerini ölçümlemek için topluluk gündemini kullanmak
15
2.3 Ekonomik değerin ötesinde
16
2.4 Afrika Birliği genç gönüllüleri
16
2.5 Bangladeş’teki ilk gönüllülük araştırması
17
2.6 Gönüllüler ekonomik ve sosyal refaha önemli ölçüde katkıda bulunuyor
22
2.7 En iyi gönüllülük ölçüm uygulamaları
22
3.1 SMS ile seçim gözlemi yapmak
27
3.2 Çevrimiçi gönüllülük
28
xvii
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
3.3 Açık kaynak çevrimiçi gönüllülüğü
29
3.4 Kraft Foods’un Mikro-Gönüllülük Programı
29
3.5 Butan’da Taylandlı Dostlar
30
3.6 JICA Kıdemli Gönüllüleri
31
3.7 Etiyopya Diaspora Gönüllüleri Programı
32
3.8 İş yaşamında değerlere ve ilkelere duyulan ihtiyaç
34
3.9 Çalışan gönüllülüğü ve Binyıl Kalkınma Hedefleri
34
3.10 Kurumsal gönüllülük 35
3.11 Sınır Tanımayan Bankacılar
36
3.12 İnsanlarla davaları bir araya getirmek
37
4.1 Kamboçyalı taksi şoförleri sıtmayla mücadeleye yardım ediyor 43
4.2 Beşeri sermaye oluşturmada eğitimin rolü
44
4.3 Tongan dev deniztarağı yatakları
45
4.4 Topluluk gönüllüleri ipleri eline alıyor
47
4.5 Meksika Hemşeri Dernekleri’nin sınır ötesi gönüllülüğü
48
4.6 Latin Amerika’da toplumsal cinsiyet eşitliği için gönüllü olmak
49
5.1 Sosyal bir davranış olarak gönüllülük
52
5.2 Emekli ve katılımcı
53
5.3 Brezilya’da geleneksel yardım – mutirão54
5.4 Yerli halkın politik katılımı
55
5.5 Massai Kırsal Kadın Meclisi 56
5.6 Bosna-Hersek’te genç istihdamın artışı
57
5.7 İşleri sürdürmek - gönüllülük iradesi
59
5.8 Göçmen gönüllülüğü: Yeni Zelanda
60
5.9 HIV hakkında olumlu konuşmak: Çin
60
6.1 Etnik sınırlar arasında köprü kurmak
66
6.2 Filipinler’de Gönüllü Müslüman Örgütlenmesi
67
6.3 Barış için topluluk gönüllülüğü
68
6.4 Duyulmak için uğraşan kadınlar
69
6.5 Liberya’da gençler çatışma sonrası iyileşme sürecini destekliyor
70
7.1 Topluluk esnekliği için iyi uygulamalar
74
7.2 Hayat kurtarmak için gönüllü erken uyarı
76
7.3 Christchurch Depremi: Her türden gönüllülük
78
7.4 Haiti’de erken müdahale 80
7.5 Afet onarımı ve gotong royong ruhu
81
8.1 Butan’da Gayri Safi Milli Mutluluk
85
8.2 Gönüllü faaliyette bulunma ve kişisel refah
86
8.3 Brezilya’da gönüllülük yoluyla refah 87
8.4 İyi yaşamak
88
S.1 Gönüllülüğün katkısının kabul edilmesi
93
ŞEKİLLER
ŞEKİL 2.1 Eğer gönüllüler bir ülke olsaydı…
ŞEKİL 2.2 GSYİH payı olarak gönüllü çalışmanın değeri
ŞEKİL 2.3 CIVICUS Sivil Toplum Elması xviii
20
21
21
GENEL BAKIŞ
Genel Bakış
Bir ulusun gerçek değeri insanlardır.
UNDP İnsani Gelişme Raporu (1990)
xix
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Gönüllülük, insan ilişkilerinin temel bir dışavurumudur. İnsanların içinde yaşadıkları topluma
iştirak etme ve diğerleri için önemli olduklarını hissetme ihtiyaçlarıyla ilgilidir. Biz, gönüllü
çalışmanın esası olan sosyal ilişkilerin, bireyin ve
topluluğun refahı için kritik önemde olduğuna
inanıyoruz. Gönüllülük etiği, hepsi de yaşam
kalitesine anlamlı şekilde katkıda bulunan,
dayanışma, karşılıklılık, aidiyet, karşılıklı güven
ve güçlendirme gibi değerleri barındırmaktadır.
Tüm dünyada insanlar çok çeşitli sebeplerle
gönüllü faaliyetlere katılıyor. Yoksulluğu yok
etmek, temel sağlık ve eğitim hizmetlerini
iyileştirmek, insanlara güvenli su kaynağı ve
sağlıklı koşullar sağlamak, çevre sorunlarından
ve iklim değişiminden kaynaklanan sorunlarla başa çıkmak, afet riskini azaltmak, sosyal
dışlanmayla ve şiddete meydan veren itilaflarla
mücadele etmek bunlardan sadece bazıları.
Bütün bu alanlarda gönüllülük, insanların ve
toplulukların refahını sağlayarak, kalkınmaya
ve barışa katkıda bulunuyor. Gönüllülük aynı
zamanda pek çok sivil toplum kuruluşunun,
sosyal ve politik hareketin belkemiğini de oluşturuyor. Kamu sektöründe varlığını sürdürdüğü
gibi, özel sektörün de giderek artan bir niteliği
olmaya devam ediyor.
Özellikle, Birleşmiş Milletler 2001 yılını
Uluslararası Gönüllüler Yılı (IYV) olarak ilan ettiğinden beri gönüllülüğün anlamı ve değeri
giderek artan oranda kabul görürken, söz
KUTU GB.1: Kalkınma planlarının değerli bir bileşeni olarak gönüllülük
Gönüllülük kavramını, ulusal kalkınma planlamasının değerli bir
ek bileşeni olarak kalkınma işbirliği politikasının kapsamına alın.
Yerel nitelikteki, gönüllülüğe dayalı zengin kendi kendine yetme
ve yardım geleneklerinin farkına varmak ve bunları stratejik olarak
sağlam temellere oturtmak, kalkınma çabalarını destekleyecek yeni
bir seçmen yapısı oluşturmanın yolunu açmaya yardım edebilir.
Ayrıca, kalkınma yardımı sağlayan ülkelerde kamuoyunun zihninde,
yardım sağlayan ülkelerdeki gönüllüler ile yardım alan ülkelerdeki
yerel gönüllüler arasında bir bağlantı tesis etmek, kalkınma işbirliğine
kamuoyu desteği sağlamaya yardımcı olabilir. (4)
Kaynak: UNGA (2002b).
xx
konusu kavram gene de hâlâ yanlış yorumlanıyor ve gereken değeri görmüyor. Gönüllü
faaliyet ile hem insani gelişim, hem de barış
arasındaki güçlü bağlar sıklıkla gözden kaçırılıyor. Gönüllülüğün yaşam kalitesine, daha geniş
anlamıyla refaha olan katkısının, ekonomik
gelişmeyi merkezine alan bir kalkınma paradigmasının da kayıp parçalarından biri olarak
kavranmasının tam zamanıdır. Bununla birlikte,
ilk UNDP İnsani Gelişme Raporu’nda da belirtildiği üzere, bir ulusun gerçek değeri insanlardır.
Kalkınma, insanların değer verdikleri bir hayatı
yaşayabilmeleri için ulaşabilecekleri seçenekleri çoğaltmaktan geçer. Ekonomik büyüme
insanların seçeneklerini arttırmanın yollarından
sadece biridir. (1)
Sağlık ve eğitim gibi kriterlerin yanı sıra insani
gelişim kavramına eklenen bir unsur daha
vardır: İnsanların bilgi ve becerilerini kendi
kaderlerini belirleyecek şekilde kullanabilme
özgürlükleri. Kalkınmanın bu geniş tanımı, yirmi
yıldır küresel İnsani Gelişme Raporları ile 600’ün
üzerinde ulusal İnsani Gelişme Raporu’na şekil
veriyor. İlk Birleşmiş Milletler Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu, gönüllülüğün insanların
kendi hayatlarının kontrolünü ellerine alabilmeleri, kendilerinin ve etraflarındaki insanların
yaşamlarında fark yaratabilmeleri için nasıl bir
araç olabileceğini vurguluyor.
Gönüllülük, insan çabasının önemi tam olarak
anlaşılmamış ve kalkınma tartışmalarında,
özellikle de Binyıl Kalkınma Hedefleri çerçevesinde yeterince ifade edilmemiş bir veçhesidir.
Bunu söylememizin amacı, Dünya Gönüllüler
Yılı’ndan beri özellikle de gelişmekte olan
dünyada, gönüllüler yılı içinde tanımlanan dört
temel temaya (gönüllülüğün daha çok kabul
görmesi, teşvik edilmesi, kolaylaştırılması ve
bununla ilgili ağlar oluşturulması) cevaben
kaydedilen hatırı sayılır ilerlemeleri inkâr etmek
değildir. Hükümetler gönüllülüğü destekleyecek faaliyetlere dair tavsiyeler içeren kapsamlı
bir liste oluşturdular. 2001 yılındaki 56/38 sayılı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Önergesi’nde
bu tavsiyelere yer verilmiş, Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu tarafından akabinde buna başka
GENEL BAKIŞ
önergeler de eklenmiştir. (2) Bu tavsiyeler
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’nin müteakip raporlarında da vurgulanmıştır. (3)
Dünya Gönüllüler Yılı’nın üzerinden geçen
on yılın ardından yayımlanan bu raporun
zamanlaması yaşamsal öneme sahiptir. Zira
hem kendimiz, hem de gelecek kuşaklar için
görmek istediğimiz toplum tiplerine dair
yapılan yoğun tartışmalarla aynı döneme
denk gelmiştir. Küreselleşme kültürel ve sosyal
normları hızla dönüştürüyor, bu bazı kesimlere
fayda sağlarken bazı kesimler için dışlanma ve
marjinalleşme anlamına geliyor. Pek çok insan
kendi hayatı üzerindeki kontrolünü yitirdiğini
hissediyor. (5) Gönüllülük insanlar için yaşadıkları topluluğun ve toplumun yaşamında söz
almanın bir yoludur. Bunu yaparak aidiyet ve
içerilme hissi yaşarlar ve böylece hayatlarına
yön verebilirler.
Tarihin her döneminde asıl aktörlerin, içinde
bulundukları topluluk içindeki olayların gidişatını etkileme ve kaderlerine yön verme
potansiyelleri, pasif, seyirci konumundakilere
oranla daha yüksek olmuştur. 1980’lerde Latin
Amerika’da, 1990’larda Doğu Avrupa’da, daha
yakın dönemde Arap ülkelerinde, dijital iletişim
biçimlerinin hızla yayılmasının da yardımıyla
insanlar gönüllülük temelli kampanyalar ve
aktivizm aracılığı ile katılımcı demokratik süreçlere olan arzularını dile getirdiler.
Küresel, bölgesel ya da ülke düzeyinde olsun,
kalkınma konulu her tür görüşme ve konuşmada gönüllülüğün öne çıkarılması şarttır. Son
yıllarda gönüllülüğün pek çok veçhesine olan
ilgi hatırı sayılır ölçüde arttı. Bunu, konuyla ilgili
yapılan akademik çalışmaların artmasından,
gönüllülüğün tartışıldığı çeşitli forumlardan ve
özellikle Olimpiyat Oyunları ya da Dünya Futbol
Kupası gibi önemli spor etkinlikleri ve doğal
afetlerle bağlantılı olarak medyada tuttuğu
geniş yerden anlayabiliriz. Bir sivil katılım biçimi
olarak gönüllülüğe yönelik hükümet desteğinin varlığını gösteren işaretler de artıyor. Bu
desteğin amacı yalnızca verilen hizmetlerin
artması değil, aynı zamanda sosyal uyum
ve bağlılığı destekleyen değerlerin de teşvik
KUTU GB.2: Küresel değişimler karşısında bir dayanak noktası olarak gönüllülük
“İnsanlar küreselleşme karşısında genelde kendilerini güçsüz, bağlı
olduğu hiçbir dayanak olmadan dalgalarla savrulan bir enkaz gibi
hissederler. Gönüllülük insanlar için bir dayanak noktası olabilir, zira
bu sayede içinde yaşadıkları ortamda değişim yaratabilirler.”
Kaynak: Marian Harkin, [Avrupa Parlamentosu Üyesi, UNV Yüksek Danışma Kurulu]
(2011). (6)
edilmesidir. Gönüllülüğe yönelik bu ilgi 2001’de
Dünya Gönüllüler Yılı ile başlamış olmamakla
birlikte, pek çok yeni gönüllü inisiyatifin kökenlerinin izini oraya dek sürmek mümkündür.
Bu rapor, gönüllülük hakkındaki mevcut
akademik çalışma külliyatını (referanslara
bakınız) çoğaltma amacıyla hazırlanmadı.
Bunun yerine biz, bir gönüllülük vizyonu
sunuyor ve gönüllülüğün çağımızın barış ve
kalkınmayla ilgili başlıca sorunlarıyla nasıl
ilişkilendirilebileceğini inceliyoruz. Burada
bahsedilen örnekler ağırlıklı olarak, gelişmekte
olan ülkelerden alındı, böylece akademik çalışmalarda bugüne kadarki aşikâr dengesizlik
düzeltilmeye çalışıldı. Öte yandan Raporun
uygulamada küresel olması amaçlandı.
Birleşmiş Milletler’in 56/38 sayılı çığır açan önergesi; hem hükümetlerin, hem Birleşmiş Milletler
sisteminin gönüllülüğü destekleyebileceği
açık seçik öneriler içerir. (7) Başlıca mülahazalar
arasında şunlar sayılabilir:
n Gönüllülük faktörünü politikaların gerektasarımında gerekse uygulanmasında ihmal
etmek, kıymetli bir değeri gözden kaçırma ve
toplulukları bir arada tutan işbirliği geleneklerini zayıflatma riskini taşıyabilir. (8)
n En iyi uygulamanın ne olduğuna dair
evrensel bir model yoktur, zira bir ülkede işe
yarayan bir model, farklı kültür ve geleneklerde
işe yaramayabilir. (9)
n Gönüllü faaliyetleri desteklemek, devletin küçülmesini ya da ücretli emeğin yerini alacak bir
uygulamayı desteklemek manasına gelmez. (10)
xxi
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA GÖNÜLLÜLÜK
Biçimleri değişebilse de dünya üzerinde her
toplumda bir gönüllülük etiği vardır. 2001
yılından beri yapılan geniş kapsamlı araştırmalar, bu kavrama dair kavrayışımıza büyük
katkılarda bulunmuştur. Fakat buna rağmen,
gönüllülüğün doğasına ve katkılarına dair
temel yanlış algılamalar Batı Dünyası’nda ve
başka yerlerde yaygın olarak varlığını sürdürüyor. Gönüllü katılımın ölçeğini belirlemek
için üzerinde fikir birliğine varılmış bir metodoloji yoktur. Öte yandan çoğu araştırma
gönüllülüğün evrenselliğini, evrensel yayılımını, geniş ölçekli varlığını ve etkisini doğrulamaktadır.
GÖNÜLLÜLÜĞÜN YENİ YÜZLERİ
Gönüllülüğün
doğasına ve
katkılarına dair
temel yanlış
algılamalar Batı
Dünyası’nda ve
başka
yerlerde
yaygın olarak
varlığını
sürdürüyor
Küreselleşme, özel sektörün kurumsal sosyal
sorumlulukla bağlantılı inisiyatiflerinin ve
yeni teknolojilerin yayılması gibi faktörlerin
sonucu olarak, insanların gönüllü faaliyetlere katılabilme imkânları son yıllarda arttı.
Örneğin, mobil iletişim teknolojilerinin ve
çevrimiçi gönüllülüğün ortaya çıkması pek çok
insana bu tip faaliyetlere ilk kez katılma imkânı
sağladı. Kısa mesajla iletişim (SMS) hizmeti,
bilgi üretimi ve paylaşımına katkıda bulunan
“mikro-gönüllülüğün” bir biçimi. İnsanlar bu
hizmeti sık sık bilinç yaratmak, seçeneklere
dair bilgi paylaşımında bulunmak ve kamu
hizmetlerini denetlemek için kullanıyorlar.
Çevrimiçi gönüllülük, yani internet aracılığıyla
gönüllü bir iş yapmak, gönüllülüğün belli bir
mekâna ve zamana bağlı olma gereksinimini
ortadan kaldırdı, böylece gönüllü katılımın
esnekliğini ve özgürlüğünü büyük oranda
arttırdı. Twitter, Facebook ve Orkut gibi sosyal
paylaşım siteleri aracılığıyla bilgi paylaşabilmek insanların çevre sorunlarından (yakın
zamanda Arap Devletleri’nde olduğu gibi)
demokrasi sorunlarına dek pek çok konuda
örgütlenebilmesine yardımcı oluyor. İnternet,
ev sahibi organizasyonların ihtiyaçları çerçevesinde gönüllü olarak bir araya gelmek isteyen
insanların çıkarlarını eşleştirerek gönüllü-
xxii
lüğü kolaylaştırıyor; AB Gönüllüleri Çevrimiçi
Gönüllülük Hizmeti buna örnek olarak gösterilebilir. İnternete dayanan sanal topluluklara
üye olmak aidiyet ve esenlik duygusu da yaratabiliyor.
Uluslararası gönüllülük yeni bir kavram olmamakla birlikte, küreselleşme çağında yeni
biçimler alıyor ve yeni boyutlar kazanıyor.
Genelde kısa dönemleri kapsayan, “gönüllü
turizmi” (volun-tourism) ya da öğrencilerin
“boş yıl”larını gönüllü faaliyetlerle geçirmesi,
yeni tezahürlerdir ve bunların etkileri üzerinde
yeterince bilgi sahibi değiliz. Kurumlar, sivil
toplum kuruluşları (STK), üniversiteler, inanca
dayalı örgütlenmeler giderek uluslararası
düzeyde gönüllü faaliyetlere katılımı kolaylaştırıyor. Dahası, bir diaspora gönüllülüğü
var; göçmen topluluklardan uzmanlar ülkelerine bilgi aktarımı sağlamak için kısa dönemli
görevler alıyorlar.
Konuyla bağlantılı bir diğer yeni durum da
özel sektörün işin içine girmesidir. Bugün,
kabaca her üç büyük şirketten biri, bir tür
işveren destekli gönüllülük imkânı sunuyor.
Özel sektör girişimleri ile yerel STK’lar arasında
uzun dönemli işbirliği eğilimi giderek artıyor.
GÖNÜLLüLÜK VE KALKINMA
PARADİGMASI
Gönüllülüğün kalkınmaya katkısı, sürdürülebilir geçim koşulları ve değere dayanan
refah kavramları bağlamında özellikle çarpıcıdır. Genel algının aksine, dar gelirli kişilerin
gönüllü olması diğerleri kadar muhtemeldir.
Bunu yaparken hem kendilerinin hem ailelerinin hem de topluluklarının yararına olan
bilgilerini, becerilerini ve ilgili sosyal ağların
varlığını fark ederler. Gönüllülüğün değerleri,
en kolay zarar görebilecek olanın kapasitesini;
güvenli geçim koşullarına sahip olma, fiziki,
ekonomik, ruhsal ve sosyal refahını artırmak
için güçlendirmesiyle yakından bağlantılıdır. Dahası, gönüllülük genelde yoksulluğun, marjinalleşmenin ve eşitsizliğin diğer
biçimlerinin sonucu olan sosyal dışlanmayı
GENEL BAKIŞ
azaltabilir. Gönüllülük; kadınlar, gençler, yaşlılar,
engelliler, göçmenler ve HIV/AIDS’le yaşayan
insanlar gibi sıklıkla dışlanan nüfus gruplarının
topluluğa dâhil olmasının bir yoludur.
Gönüllü katılımın, her düzeyde şiddet içeren
çatışmaları azaltan ve hatta itilaf sonrası durumlarda uzlaşmayı teşvik eden yurttaşlık değerlerini ve sosyal bağlılığı desteklediğini gösteren
pek çok kanıt vardır. Gönüllü faaliyet, güvenin
inşa edilmesine katkıda bulunarak, ihtilaf
yaratan gerilimleri azalttığı gibi, çatışmaların
çözüme ulaştırılmasına da katkıda bulunabilir.
Savaş sonrasında ortak bir amaç da yaratabilir.
Aslına bakılırsa, yerel düzeyde aktif katılım ve
işbirliğiyle bağlı olan insanlar, farklılıkları çatışmacı olmayan yollardan çözüme ulaştırmak
için daha uygun bir konumdadırlar.
Doğal afetlerdeki gönüllü faaliyetler eskiden
beri gönüllülüğün en çok göz önünde olan
tezahürlerinden biridir. Ayrıca, başka insanları
düşünme güdüsünü destekleyen insani değerlerin en açık ifadelerinden de biridir. Medya,
uluslararası gönüllüleri öne çıkarma eğiliminde
olsa da böyle durumlarda ilk tepki verenler
genelde komşular ve yerel halktır. İklim değişimi, hızlı kentleşme ve diğer faktörler afet
olasılığını arttırdığı için bu alanda gönüllülüğün
rolü daha da göze çarpıyor. Ulusların ve toplulukların, topluluğun içine kök salmış gönüllü
inisiyatifler biçiminde “aşağıdan gelen” bir
süreç aracılığıyla afetlere karşı esneklik kazanabileceğine ve bunun yapılması gerekliliğine
dair artan bir uluslararası bilinç var. 2005 Dünya
Afetleri Azaltma Konferansı’nda, savunmasızlık ve zarar görmeye açık olma durumunu
aşmanın en etkili kaynakları olarak, yerel topluluğun kendine yetmesi, yerel örgütlenmeler
ve yerel ağlar belirtilmiştir. HDR-Küresel İnsani
Gelişme Raporu 2010’da “Kalkınmanın merkezine insanı koymak, entelektüel bir alıştırmadan
fazlasıdır,” denmektedir. “Bunun anlamı, ilerlemeyi eşitlikçi ve geniş tabanlı hale getirmek,
insanların değişime aktif olarak katılabilmesini
sağlamaktır.” (11) Gönüllülük tüm toplumlarda
ve tüm seviyelerde insanların kabiliyetlerine
ve yapabilirliklerine dayanmanın hayli etkili ve
pratik bir aracı olabilir. Ayrıca, bu yapabilirlikler
bireylerin, toplulukların ve ulusların refahını
artırabilmesine de bir kanal açar.
Binyıl Kalkınma Hedefleri gibi uluslararası
kalkınma amaçlarına ulaşmak için, hükümetlerin ve uluslararası aktörlerin çabaları milyonlarca sıradan yurttaşın gönüllü çabalarıyla
desteklenmelidir. (12)
Gönüllülüğün zengin ve çeşitli ifadelerinin,
ilerlemenin kuvvetli bir itici gücü olarak daha
fazla kabul görmesi için uğraşıyoruz. Gönüllülüğün belli bir işi ifa etmekten çok daha öte bir
anlamı olduğuna yürekten inanıyoruz. Gönüllülük; güven ve sosyal bağlılık sağlayan ilişkileri
yaratıp koruduğu gibi, kimliğe ve ortak geleceğe dair bir sağduyu oluşmasına da yardımcı
oluyor. Ortak bir hedef çerçevesinde birlikte
çaba gösteren, bunun için birleşen insanların
gönüllü faaliyeti pek çok toplumda görülen bir
özelliktir. Bu anlamda tüm dünyada çok sayıda
insanın yaşamını da etkilemektedir.
Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu,
özellikle dar gelirli olan, güvensiz koşullarda yaşayan ve dışlanan çok sayıda insan
için gönüllülüğün olumlu etkisinin hem bir
tanımı hem de kutlanmasıdır. Biz gönüllülüğe, konuyla zaten ilgilenen akademisyenler
ve aktif olarak çalışan kişilerin ötesinde de ilgi
uyandırmayı umut ediyoruz. Barış, kalkınma ve
refahla ilgili geleceğe yönelik politika münazaralarına bu konuyu dâhil etmek istiyoruz.
Böylece politikaları oluşturanların, siyasetçilerin bu devasa ama büyük ölçüde görünmeyen ve henüz keşfedilmemiş kaynakları
dikkate almalarına yol açabiliriz.
Gönüllülüğün
doğasında
var olan
değerler, insani
gelişim için
geniş kapsamlı
bir potansiyeli
barındırır
Bu rapor boyunca ele alınan temalardan biri,
gönüllülüğün doğasında var olan değerlerin
insani gelişim için geniş kapsamlı bir potansiyeli barındırdığıdır. Bu kalkınma kavramı dayanışma, sosyal içerme, güçlendirme, yaşamdan
doyum alma, bireysel ve toplumsal refah gibi
faktörleri içerir. Bireylerin refahı, özü itibariyle,
diğer insanların yaşamına olan katkılarına
bağlıdır.
xxiii
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Bu değerler Birleşmiş Milletler’in çalışmalarıyla
yakından ilişkilidir. Ama buna rağmen gönüllülük, barış ve kalkınma gündeminde büyük
oranda yer almıyor. Bunun değişmesi gerekiyor.
Gönüllülük; her ulusun sosyal sermayesinin
yaşamsal bir bileşeni, evrensel ve güçlü bir yenilenebilir değeri olarak kabul görmelidir. Aciliyet
taşıyan pek çok küresel soruna verilecek yanıtta
xxiv
gönüllülüğün gerçek bir fark yaratma potansiyeli vardır ve bu potansiyel çok büyüktür. Biz
bu raporun, söz konusu potansiyelin daha iyi
değerlendirilmesine katkıda bulunmasını, daha
büyük bir stratejik düşünceyi özendirmesini,
barış ve kalkınmaya yönelik hâkim politika ve
programlarda işbirlikçi gönüllülüğü aktif olarak
harekete geçirmesini umut ediyoruz.
1
GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR
1. BÖLÜM
Gönüllülük
evrenseldir
Gönüllülük, bireyin topluluğa dâhil olmasının bir ifadesidir.
Ortak bir anlayış ve müşterek yükümlülük duygusuna dayanan
katılım, güven, dayanışma ve karşılıklılık; yönetişimin ve iyi
yurttaşlığın merkezinde yer alan ve karşılıklı olarak birbirini
destekleyen değerlerdir. Gönüllülük geçmişin nostaljik bir
yadigârı değildir. Küreselleşen dünyada sosyal atomizasyona
karşı savunmamızın ilk hattıdır. Bugün, başkalarını düşünme
ve paylaşma, belki de her zamankinden daha çok, bir hayır
faaliyeti değil, ihtiyaçtır.
UNV (2000, Kasım)
1
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
GÖNÜLLÜLÜK VE GELENEKSEL
DEĞERLER
Gönüllülük, insan davranışının en temel
ifadelerinden biridir; karşılıklı alıp vermeye
ve paylaşmaya dayanan eski ve köklü geleneklerden doğmuştur. Özünde, ilişkiler ve bu
ilişkilerin bireylerin ve toplulukların refahını
arttırma potansiyeli yatar. Örneğin, gönüllülüğün olduğu yerde sosyal bağlılık ve güven
canlanır. Gönüllülük sadece sivil toplum
kuruluşlarının, sosyal ve politik hareketlerin
belkemiği olmakla kalmaz, aynı zamanda pek
çok sağlık, eğitim, barınma ve çevre programının, dünya çapındaki diğer sivil toplum,
KUTU 1.1: Gönüllülüğün geleneksel biçimleri
Pek çok ülkede gönüllülük geleneksel inançların ve topluluk
adetlerinin içine derinlemesine kök salmıştır. Örneğin Norveç’te
“Dugnad” terimi, kolektif gönüllü çalışmayı tanımlar: Aile, mahalle,
topluluk, coğrafi bölge, meslek sektörü veya ulus gibi bir sosyal
grup içinde geleneksel bir işbirliği şemasıdır. Buna örnek olarak
köylerde baharda yapılan yöresel temizlik faaliyeti verilebilir.
Dugnad, zamandan ve paradan tasarruf etmeye katkıda bulunur.
Aynı zamanda, komşular ve topluluk üyeleri arasında ilişki kurulmasına ve topluluk ruhu yaratılmasına hizmet eder.
Arap Dünyası’nda gönüllülük, kutlamalarda ya da zor zamanlarında
insanlara yardım etmekle ilişkilidir; dini bir vecibe ve hayır işi olarak
görülür. Arapçada gönüllülük anlamına gelen sözcük (tatawa’a)
(‫)عوطت‬, bir şey bağışlamak demektir. Aynı zamanda dini vecibe
olmayan bir hayır faaliyeti yapmak anlamını taşır. (Al-taw’a) (‫)عوطلا‬
sözcüğünden gelir ki bu sözcük de razı olma, uyum ve esneklik
demektir. Kavram bugün modernleşmenin, ayrıca devlet kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının ortaya çıkması sonucunda yeni
biçimler almaktadır.
Güney Afrika’da Ubuntu kavramı, diğerleriyle ilişki içindeki bireyi
tanımlar. Nelson Mandela’nın sözleriyle ifade edecek olursak, “Bir
ülkeden geçen bir seyyah bir köyde durur, yiyecek ya da içecek istemesine gerek yoktur. O köyde durduğunda köylüler ona yiyecek verir, onu
ağırlar. Bu Ubuntu’nun bir veçhesidir ama başka pek çok veçhesi de
vardır. Ubuntu insanların kendilerinin bizzat zenginleşmemesi gerektiği anlamına gelmez. Burada asıl mesele şudur: Etrafındaki topluluğun
daha iyi konuma gelmesi için de aynı şeyi yapıyor musun?”
Kaynaklar: Haugestad. (2004, Temmuz 25-30); Leland. (2010, Ağustos 29); Mandela. (2006,
Haziran 1); Nita Kapoor, [Genel Müdür, Fredskorpset (FK Norveç)], Kişisel Görüşme. (2011,
Temmuz 27); Shatti. (2009).
2
kamu ve özel sektör programının da belkemiğidir. Gönüllülük her toplumun ayrılmaz
bir parçasıdır.
Bu raporun merkezinde değerler var. Tüm
dünyada pek çok topluluğun içine derinlemesine kök salmış sistemler dayanışma,
merhamet, empati ve diğerlerine saygı ile
tanımlanır ve genelde ifadesini kişinin bir
şeye zamanını vakfetmesinde bulur. Gönüllülük aynı zamanda kişinin eşitsizlik karşısında adalet ve hakkaniyet duygularını
hayata geçirme ve bir topluluğun refahı
için müşterek bir çıkara dayanan sosyal
uyumu tesis etme arzusunu da ifade eder.
Çoğu dilde gönüllülük kavramını ifade eden
sözcükler vardır. Bunlar sıklıkla yerli geleneğinden esinlenerek, insanların enerjilerini,
becerilerini, bilgilerini ve diğer kaynaklarını
müşterek fayda için kolektif olarak kullanmalarının belli başlı yollarını tanımlar. Gönüllülük faaliyeti, sözcükler birebir aynı olmasa
bile, tüm dünyada tanınan bir kavram.
Örneğin, Güney Afrika’nın tamamına
yayılmış olan Ubuntu felsefesinin unsurları,
tüm dünyada pek çok gelenekte bulunur. (1)
Ubuntu, karşılıklı destek ruhu içinde birbirinin refahı ve iyiliği için ötekini düşünüp
gözetmeye değer verir. İnsanın kıymetinin,
komünal ilişkinin, insani değerlerin, doğal
çevreye ve onun kaynaklarına saygının kabul
edilmesine dayanır. (2) Bir Güney Afrika ülkesine ait resmi bir evrakta belirtildiği üzere:
“Her bireyin insanlığı ideal olarak, onun
diğerleriyle ilişkisinde ifade bulur. Ubuntu,
insan ancak başka insanlar aracılığıyla insan
olur, demektir. Aynı zamanda her yurttaşın
bireysel ve toplumsal refahın arttırılması için
hem hakları, hem de sorumlulukları olduğunu kabul eder.” (3)
GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR
RADARA GİRMEYEN GÖNÜLLÜLÜK
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından
kabul edilen on yıllık hükümetler arası
mevzuata rağmen, gönüllülük hâlâ büyük
oranda, barış ve kalkınmayla ilgilenen siyasetçilerin radarına girmiyor. Fakat gönüllü
katılım o kadar önemlidir ki, pek çok
toplumun onsuz varlığını sürdürebilmesi
oldukça güçtür. Hava tahminleri buna iyi
bir örnektir. Hava tahminlerinin nasıl ortaya
çıktığına çok fazla kafa yormamış olabilirsiniz
ama hava tahminleri hayatımızı, sağlığımızı,
boş zamanımızı değerlendirme biçimimizi ve
üretim faaliyetlerimizi büyük ölçüde etkiler.
Üstüne üstlük gönüllü zeminde faaliyet
gösteren insanların çabalarını yansıtır. Bunun
sebebi, uydulardan ve hava radarlarından
gelen verilerin ancak yerde olup bitenlere
dair verilerle eşleştiğinde bir anlam kazanabilmesidir. Uzaktan algılama araçlarıyla
toplanan bilgilerin kalibre edilmesi ve geçerli
hale gelmesi için bölgelerindeki yağışı ölçen
ve rapor eden gönüllüler şarttır. Pek çok
coğrafi bölgede gönüllüler günlük olarak,
resmi gözlem ağlarından daha fazla veri bildirimi yapmaktadır. (4) Radarda gözükmeyen
gönüllülüğün benzer örnekleri Birleşmiş
Milletler çalışmalarının büyük bölümünde
de görülebilir.
Gönüllülük evrenseldir; barış ve kalkınma için
devasa bir yerel bilgi, enerji ve beceri rezervuarını temsil edecek şekilde varlık alanı çok
geniştir. Öte yandan dünya çapında gönüllülüğe dair yapılmış kapsamlı, karşılaştırmalı bir çalışma yoktur. En gelişmiş ülkelerin
kendilerine dair yapılmış araştırmaları vardır.
Gönüllülüğün haritasını çizme yönündeki
ilk çabalar büyük oranda UNV tarafından
desteklenmiş olup, gelişmekte olan sınırlı
sayıdaki ülkede yapılmıştır. Gönüllülüğün
araştırılmasının önündeki zorluklar arasında
üç güçlük öne çıkmaktadır. İlk olarak, gönüllülüğün ne olduğu ve nasıl tezahür ettiği
üzerinde varılmış bir fikir birliği yoktur; ikinci
olarak, ampirik verilerle ve anekdota dayanan
bilgilerle çelişen yaygın yanlış kanılar vardır,
bu da gönüllülüğün ölçeğini ve doğasını
gizlemektedir. Üçüncüsü de, gönüllü faaliyetin değerini ve hacmini değerlendirmek
için üzerinde fikir birliğine varılmış bir metodolojinin bulunmamasıdır.
GÖNÜLLÜLÜK NEDİR?
Soru çok basit görünüyor ama akademik
literatürde ve ulusal düzeydeki yasal çerçevelerde pek çok farklı tanıma rastlıyoruz.
Gelişmekte olan dünyada kısmen, “gönüllü”
terimi daha yakın zamanda gelişmiş ülkelerden alınmıştır ve esas olarak uluslararası
gönüllülüğe gönderme yapar. Öte yandan bu
durum, elinizdeki raporun da içerdiği, gönüllülük kavramı tanımına giren, nitekim öyle
kabul görülüp incelenmeyi hak eden, karşılıklı
destek ve kendi kendine yetebilme biçimlerini kapsamakta yetersiz kalır. Bizim kullandığımız tanım, 2001 yılı Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş olan
tanımdır.
Gönüllülük hâlâ
radarda
gözükmüyor,
hâlbuki pek
çok toplumun
onsuz
varlığını
sürdürebilmesi
oldukça güç
İlk olarak faaliyet; gönüllü olarak, yasanın,
bir sözleşmenin veya akademik bir gerekliliğin dayattığı bir yükümlülük olarak değil,
kişinin kendi özgür iradesi çerçevesinde
KUTU 1.2: Hava tahminlerindeki gönüllüler
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 2001 Dünya Meteoroloji
Günü’nde, gönüllülerin meteorolojiye ve hidrolojiye katkılarının
öne çıkması ve daha geniş ölçekte takdir görmesi için hava, iklim ve
su gönüllüleri temasını seçti. Aslına bakılırsa, bu bilimlerin ilk ortaya
çıktığı günlerden beri gönüllülerin gerek bireyler, gerekse okullar
ve dini gruplar gibi kurumlar olarak özellikle operasyonel düzeyde
meteoroloji ve hidroloji uzmanlarına yardım ettiği ve bu bilimlerin
gelişmesine katkıda bulundukları biliniyor. Bu alandaki gönüllülerin
meteoroloji ve hidroloji fenomenine karşı ortak bir ilgi duydukları, bu
işe bağlılık ve sebat gösterdikleri bilinen gerçeklerdir. Bazı ülkelerde,
özellikle doğal afet olaylarında, gönüllüler sık sık önlem almaya,
tehdit altındaki nüfusun erkenden uyarılabilmesi için yağış, ısı, nehirlerin seviyesi gibi verileri an be an iletmeye çağrılırlar. Gönüllü fırtına
gözlemcileri, hava radar ve uydularının sağladığı bilgileri tamamlayıcı
olmak üzere yerden güncel bilgiler aktarırlar.
Kaynak: WMO. (2001).
3
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
gerçekleştirilmelidir. Gönüllü olma kararı
akran baskısından, kişisel değerlerden ya da
kültürel veya sosyal yükümlülüklerden etkilenebilir, fakat faaliyeti gerçekleştirip gerçekleştirmemeyi kişinin kendisi seçebilmelidir.
Zorunlu askerlik hizmetine veya suçluların
hapis cezasına alternatif olarak toplum
hizmeti yapmaları gibi “mecburi gönüllülük”
türleri bu raporun kapsamı dışındadır. Burada
bu tür hizmetlere bir değer yargısı yüklenmiyor. Belli koşullar altında bunlar olumlu
olabilir, hatta geleceğe yönelik olarak gönüllülüğün tohumlarını atabilir.
Özgür irade,
maddiyata
dayanmayan
motivasyon ve
başkalarının
yararına olması
şeklinde ifade
ettiğimiz
üç kriter,
herhangi
bir eylemin
gönüllülük
kapsamında
olup
olmadığını
değerlendirmek
için
kullanılabilir
İkinci olarak, faaliyet finansal bir ödül için
yapılmamalıdır. Bazı gider tazminatları veya
harcırah türü ödemeler yahut yemek veya
ulaşım karşılığı olarak yapılan ödemeler
mazur görülebilir. Aslına bakılırsa, bu tip
ödemeler gönüllü faaliyet imkânlarını daha
erişilir ve kapsayıcı kıldığından, olumlu bir
uygulama olarak görülür. Diyelim bir şirkette
çalışan kişi mesai saatleri içinde ekstra bir
ödeme ya da mükâfat almaksızın, olağan
ücreti karşılığında gönüllü bir faaliyet yürütüyorsa, bu tür faaliyetler de gönüllülük
olarak kabul edilir. Böyle örneklerde şirketin,
çalışanının mesai saatinden gönüllü olarak
feragat ettiği görülmektedir; bu da kurumsal
sosyal sorumluluğunun bir veçhesidir. Tanımımızın parametreleri aynı zamanda, hem
ulusal hem uluslararası düzeyde, bulunulan
bölgenin standartlarına göre gider hesaplaması yapılıp ödenek ayrılabilen tam zamanlı
gönüllü yerleştirme programlarını da içerir.
Bu programlarda aynı zamanda evden uzakta
yaşamanın ve normal gelir kaynağından
mahrum kalmanın getirdiği giderler de göz
önüne alınmaktadır.
Üçüncü olarak, faaliyet kamu yararına olmalıdır. Doğrudan ya da dolaylı olarak aile veya
hane halkı dışındaki insanların faydasına
olmalı ya da gönüllü olan kişi de normalde
yarar sağlasa bile, bir davaya hizmet etmelidir. Pek çok kültürde gönüllü, “topluluğun
refahı için çalışan kişi” olarak tanımlanır. (5)
Kamu yararını neyin oluşturduğu üzerinde
4
fikir birliği olmayabilir. Örneğin, insanlar
barışçıl bir eyleme, hayvanlar üzerindeki araştırmalara ya da bir barajın yapılmasına karşı
bir eyleme katıldıklarında, iki taraf da faydalı
sonuçlar olarak gördükleri şeyleri ortaya
koyar. Bunlar tanımımız kapsamındadır.
Topluma zarar veren bir şiddet içeren veya
bunu kışkırtan faaliyetler ve gönüllülüğe
atfedilen değerlerle uyuşmayan eylemler
tanımımız kapsamı içinde değildir.
Özgür irade, maddiyata dayanmayan motivasyon ve başkalarının yararına olması
şeklinde ifade ettiğimiz üç kriter, herhangi
bir eylemin gönüllülük kapsamı içinde olup
olmadığı değerlendirilirken kullanılabilir.
Birleşmiş Milletler, oldukça farklı sosyal ve
kültürel koşullarda rastlanan çok sayıda
ve çeşitli gönüllülük tezahürlerini kapsayacak şekilde bir “büyük şemsiye” yaklaşımı benimsemiştir. Gönüllülüğün zaman
zaman bahsi geçen bir diğer parametresi
de örgütlenmeyle ilgilidir. (6) Çoğu ampirik
çalışma, resmi organizasyonlar çerçevesinde gerçekleştirilen gönüllülükle ilgilidir.
Mamafih gönüllülüğün sadece bu veçhesine
yoğunlaşmak, gönüllü faaliyetlerin büyük bir
kısmını göz ardı eder. Bizim tanımımız daha
geniş ve resmi koşullar dışında gerçekleşen
pek çok gönüllü faaliyeti de içeriyor. Bu geniş
kapsamlı tanım, gönüllülüğün evrenselliğine
olan güçlü inancımızı yansıtıyor.
Tabii ki insanların; hasta olan birine bakmak,
komşunun çocuğunun okul ödevine yardım
etmek ya da bir yabancıya yiyecek ya da
kalacak yer sağlamak gibi iyilikle yaptığı sayısız
bireysel edim vardır. Biz, “gönüllülüğün” genel
anlamıyla, zaman, enerji ve becerilerin özgürce
ve bir karşılık beklemeksizin sarf edildiği faaliyetler için kullanıldığını kabul ediyoruz. Bu tip
faaliyetler, yüksek refah seviyesinin kaydedildiği ve çoğu araştırmanın gönüllülükle pozitif
korelasyona işaret ettiği, ilgili ve destekleyici
toplumların hayati bir parçasıdır. Bu rapor
büyük oranda, muntazaman gerçekleşen
gönüllü faaliyetler üzerinde duruyor. Bunun
başlıca istisnası, doğal afetlerin ya da bu tip
GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR
başka acil durumların ardından spontane bir
şekilde ve örgütsüz olarak gelişen, bireysel
faaliyetlerin bir araya gelerek ciddi etkiye
sahip kitlesel bir güç oluşturduğu gönüllülük
faaliyetleridir. Bu tip durumlar gayet iyi belgelenmiştir.
GÖNÜLLÜLÜK NASIL İFADE EDİLİR?
İlk olarak, gönüllülüğün en bilinen ifade
biçimi, bir hizmetin üçüncü bir şahsa ulaştırılması anlamındaki resmi hizmet vermektir.
Bu, normalde geniş bir yelpazedeki sosyal,
kültürel ve kalkınma alanlarını kuşatan
mevcut yapılar aracılığıyla gerçekleşir. Böyle
örgütlenmeler, resmi olarak kayıtlı olsun ya
da olmasın, pek çok hizmetin götürülmesine yardımcı olabilir. Buna düşük maliyetli
evler inşa etmek; HIV/AIDS’li insanlara bakım
ve destek hizmeti sunmak; sıtmaya karşı
cibinlik kullanımıyla ilgili bilginin yayılmasını
sağlamak; okuma yazma öğretmek; okul-aile
işbirliği oluşumlarına katılmak gibi örnekler
verilebilir. Gönüllülüğün bu biçimi, bir
hizmeti bizzat götürmeyi veya hizmeti sağlayacak fonları yaratıp yönetmeyi içerebilir.
Genel olarak, gönüllü olan kişi ile ilgili eğitim
unsurunu da içeren örgütlenme arasında,
yükümlülük terimi üzerinde bir fikir birliği
vardır. Kabul şemaları da olabilir; harcırah ya
da masrafların geri ödenmesi biçimleri de.
Gönüllülüğün ikinci biçimi, ortak ihtiyaçları,
sorunları ya da çıkarları olan insanların güçlerini birleştirmek suretiyle karşılıklı yardımda
bulunmaları ya da kendi kendilerine yetebilmeleridir. Süreç içinde grup üyeleri bundan
yarar görür. Örnek olarak, gençlerin liderlik
ettiği gençlik klüplerini, kadın derneklerini,
doğal kaynakları kullanma gruplarını verebiliriz. Pek çok kültürde tüm bir topluluk ekin
ekme, hasat, sele karşı önlem alma, ortak
kullanım için yakacak odun toplama ya da
düğün ve cenazeleri birlikte organize etme
gibi faaliyetler için kolektif çaba gösterir.
Bazı toplumlarda, gönüllü faaliyetler
topluluk düzeyinde örgütlenir. İnsanların
genelde zihinsel, fiziksel ya da duygusal
problemleri de kapsayan ortak çıkarları
için bir araya geldiği yerde, karşılıklılık aynı
zamanda kendi kendine yetme grupları
halini de alır. İnsanlar moral destek sağlayan
ve bilgi paylaşımına da imkân sunan yüz yüze
toplantıların yanı sıra savunuculuk faaliyetlerinde de bulunabilirler. Mesela HIV/AIDS
destek gruplarında durum genelde budur.
Karşılıklı yardımlaşma, sendika gibi mesleki
bağlantı grupları içinde de görülebilir. Bir
yandan çıkarların korunup üyelerin refahının
arttırılması söz konusuyken, aynı zamanda
KUTU 1.3: Hindistan’da yoksullara eğitim vermek
2008 yılında yapılan Hindistan’ı Eğitin adlı kampanya, Hindistan
şehirlerindeki mağdur çocuk ve yetişkinlere yönelik bugüne kadar
yürütülmüş en büyük okuma yazma kampanyasıydı.
Kampanya, Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) programının
desteğiyle The Times of India gazetesi tarafından başlatıldı.
Kampanyanın amacı, herkesin temel eğitim alabilmesi için imkân
yaratmaktı. Bu amaç, Birleşmiş Milletler’in Binyıl Kalkınma Hedefleri
kapsamında önüne koyduğu sekiz hedeften biriydi.
The Times of India, şu sloganla üst düzey bir medya kampanyası
başlattı: “Burada öğrettiğiniz şeyler, bir çocuğun sınıf atlamasına
yardım etmeyecek. Yoksulluktan ve yoksunluktan azade bir gelecek
yaratmamıza yarayacak.”
Zaman içinde kampanya çalışan ve emekli eğitimcileri, kadın ve
erkekleri, kampanyaya katılan 60’ın üzerindeki STK aracılığıyla üç
aylık programlara katılan öğrencileri harekete geçirdi. Gönüllü kaydı,
kampanyanın başlangıç tarihi olan 6 Temmuz’da başladı. 83.000’in
üzerinde kişi kayıt yaptırdı.
Delhi Üniversitesi’nde iş ekonomisi okuyan Piyush Dhawan,
başkentteki, olanakları kıt çocuklara eğitim veren, kâr amacı
gütmeyen bir organizasyona katıldı. “Hindistan’ı Eğitin, Hindistan’daki
sosyal ve eğitsel eşitsizliklerle mücadele etmek isteyen benzer zihniyetteki
insanlara mükemmel bir platform sağladı. Ben de öğrencilere çeşitli
seviyelerde bilgisayar kullanmayı öğrettim ve temel İngilizce bilgisi
verdim ki; bu faaliyetlerin bana da faydası dokundu. Hindistan’ı Eğitin
kampanyası, Hindistan’ın mağdur durumdaki çocuklarına fırsat
sağlayabilecek ülke çapında bir hareketin gelişip yayılabilmesi için ciddi
bir potansiyel taşıyor.”
Kaynaklar: itimes. (2008); Times of India. (2008, Temmuz 6); UNV. (2008a).
5
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
KUTU 1.4: Ziraat kooperatifleri Zambiyalı çiftçilerin hayatta kalmasına ve gelişmesine yardımcı oluyor
Radyo Metni 8 (Alıntılar)
Sunucu: Zambiya’daki tarım sektörü, iklimin sertleşmesi, ürün rekoltesinin ve hayvan üretiminin istikrarsızlaşması gibi
çeşitli güçlüklerle karşı karşıya. Ziraat kooperatifleri, Zambiya’daki pek çok kırsal topluluğa bir kriz hafifletme stratejisi
sunuyor. Kooperatiflerin gönüllü ve herkese açık bir üyelik sistemleri var, üyeleri tarafından demokratik olarak kontrol
ediliyorlar, üyeleri faaliyetlere ekonomik olarak da katılıyor, devletin ya da sektörün kontrolünden bağımsızlar, üyelerine
eğitim, staj imkânı ve bilgi sunuyorlar, yerel toplulukla da ilgililer.
Nakabu Kooperatifi’ni niye kurdunuz?
Çiftçi: 2006 yılında ailemin geçimini sağlamak için satmak amacıyla iki hektar mısır ektim. Ama ne yazık ki o yıl, Mumbwa’da
kuraklık oldu ve çok az ürün aldım; bırakın satıp altı çocuğumu okula gönderebilmeyi, evde kendimize bile yetmeyecekti. Hayat
benim ve ailem için çok zordu.
Aynı bölgede çiftçilik yapan dört arkadaşımla oturup daha ciddi ziraat yapmak ve hayatta kalmanın yollarını bulmak için bir
kooperatif kurma fikrini tartıştık.
Sunucu: Başlangıçta kaç üyeniz vardı?
Çiftçi: Toplam 49 üyemiz vardı. Tüm üyelerin eşit oy hakkı vardı: Bir üye, bir oy. Bu yüzden kooperatifte herkes eşitti…
Paramızı bir araya getirip civar köylerdeki çiftçilerden mısır satın aldık, sonra Lusaka’ya gidip mısırı bir un fabrikasına sattık.
Bizim için mısırı satmak kolaydı çünkü bir gruptuk ve hasattan elde ettiklerimizi bir araya getirdiğimizde satacak büyük
miktarda ürünümüz oluyordu.
Sunucu: Bu kooperatifi kurduğunuzda hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?
Çiftçi: Hem şahsen benim hayatımda hem de diğer üyelerin hayatında bir sürü gelişme oldu. Kendi adıma konuşursam şimdi
6 çocuğumun 6’sı da okulda.
…
Farklı becerilere dayanan çok sayıda kooperatif var. Birbirimizden bir şeyler öğrenmek için karşılıklı ziyaretler yapıyoruz. Selin
zararlarını azaltmak ve kuraklık dönemlerinde suyu korumak için pek çok yeni teknik öğrendik.
Bu ülkede tarım sektöründeki tüm güçlüklere rağmen Nakabu Kooperatifi iyi gidiyor, çünkü birleştik ve ailelerimizin geleceğini
güvence altına almak için birlikte çalışıyoruz.
Kaynak: Banda. (2008).
topluluk içindeki sosyal sorunlar da ele alınır.
Benzer şekilde, gönüllülük mesleki ya da
bilimsel oluşumlar, iş ortaklıkları ya da ticari
birlikler içinde de bulunur. Böyle oluşumların
genelde görevli personelleri ve gönüllülük
zemininde faaliyet gösteren üyeler tarafından seçilen yönetim organları vardır.
En iyi deyimle “sivil katılım” olarak adlandırılabilecek pek çok gönüllü faaliyet de vardır.
6
Örneğin, değişimi engellemeyi ya da etkilemeyi amaçlayan kampanyalar ve belli bir fikri
savunma var. Sivil katılım, sınırlı süreler için
yapılan yerel, küçük ölçekli kampanyaları da
içerir. Sokakların aydınlatılması, çöplerin alınması, güvenli su kaynağı için yerel otoritelerle
yapılan lobi faaliyetleri yahut özel bir şirketin
bölgede kirlilik yaratan bir tesisi kurmasının
engellenmesi de buna örnek olarak gösterilebilir.
GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR
Diğer örneklerde, küçük ölçekli gönüllü
faaliyetler, Güney Afrika’daki ırkçılık karşıtı
hareket veya Hindistan’daki Chipko hareketi
gibi ulusal kampanyaların tohumlarını atıp
ivme yaratabilir. Chipko hareketi, 1970’lerde
Himalayalar’ın Uttarakhand bölgesinde
ormanların korunması için mücadele eden
küçük bir grup köylü kadın tarafından başlatıldı. Ulusal bir harekete dönüştü ve ülkenin
pek çok kısmında ağaç kesmeye yasak getirilmesini sağladı. (7) Daha yakın zamanlarda
Arap ülkeleri sokak gösterileriyle ve diğer
protesto biçimleriyle demokratik değişim
isteyen binlerce protestocunun gösterilerine
şahit oldu. Sosyal hareketler; kadın ya da yerli
hakları yahut mayınların temizlenmesi gibi
temel sosyal sorunların etrafında bir araya
gelen bireylerin, örgütlerin, kampanyaların,
ağların birlikteliğiyle küresel bir hal alabilir.
Bütün bu örneklerde insanlar statükoyu
dönüştürme etosu ve coşkusuyla davranıyor,
bunun için aktif destek veriyorlar. Böyle
bir gönüllülüğün doğrudan faydalarına ek
olarak, toplum için manevi faydaları da vardır.
Gönüllü faaliyet insanlara hayatları üzerinde
kontrol sahibi oldukları hissini verir ve bu da
kendilerini güçlü hissetmelerini sağlar.
Sivil katılımın bir ifadesi olarak gönüllülük, o da aynen gönüllülük gibi güçlü bir
şekilde değerlere dayandığından, genelde
dinle ilişkilendirilir. Belli başlı tüm dinler,
kendini tatminin yanı sıra adalet, insanlık
ve merhamet kavramlarına dayanarak,
vermenin yararlarını kabul eder. Genel olarak
konuşursak, araştırmalar dindar insanların
dindar olmayanlara oranla bu faaliyetlere
daha fazla katıldığını gösteriyor. (8) Pek çok
din açısından toplum hizmeti, gerek ibadetle
bağlantılı faaliyetlere yardımcı olmak
gerekse üyelerinin bilgilerini, becerilerini,
enerjilerini daha geniş topluluğun yararına
kullanmalarını teşvik etmek açısından cemaatlerinin bir özelliğidir. Desteklenen gönüllü
faaliyetin türü, mağdur durumdaki insanlara
doğrudan hizmet etmekten eğitim ve sağlık
hizmeti götürmeye, çevre ya da sivil haklar
gibi alanlarda sosyal durumları değiştirmek
KUTU 1.5: Arap Baharı – Rengârenk Mısır
25 Ocak 2011’de Kahire’nin binlerce insanın barışçıl protesto
gösterisine tanık olmasının ardından, Güzel Sanatlar mezunu
5 kişi kalabalığa kendi dillerinde hitap etmeye karar verdiler.
Konu sanattı.
11 Şubat’ta beş genç kadın bir duvarın üzerine motive edici
mesajlar taşıyan basit bir grafiti yaptı: “Bilimle ve sıkı çalışmayla
bir ulus ilerler”, “Tafa’al” (iyimser ol). Girişimlerine gelen olumlu
tepkiden esinlenen kadınlar, sokaklarda sanatı ve renkleri kullanarak, Mısır toplumuna o günlerini farklı kılacak yaratıcı bir mesajla
ulaşabileceklerini fark ettiler.
Genç sanatçılar Kahire’nin dış mahallelerinden biri olan Maadi’de
büyük bir duvara resim yapmaya karar verdiler. Bu faaliyetlerini
Twitter ve Facebook’da duyurarak insanları onlara katılmaya davet
ettiler. Yerel topluluktan coşkulu bir karşılık görünce şaşırdılar.
Resim yapma işine 55 gönüllü katıldı, içlerinde meraklı ve ilgili düzinelerce çocuk da vardı. Topluluk üyeleri sadece duvarların yeni ve
rengârenk bir hal almasına tanık olmakla kalmadı, aynı zamanda
alanın temizlenmesi sürecine bizzat gönüllü olarak katıldılar.
Bu tecrübenin verdiği heyecanla genç kadınlar “Rengârenk Mısır”
adında bir grup kurmaya karar verdiler. Grubun şimdi 25 genç üyesi
ve bu kişilerin ortak bir noktaları var: Mısır’a ve sanata olan sevgileri.
Esinleyici ve motive edici mesajlarını tüm Mısır’a yayma amacıyla
projelerini Kahire’deki farklı okul ve topluluklara da taşıdılar.
Kaynak: Teen Stuff dergisi. (2011, Ağustos).
için savunuculuğa veya mahalle dernekleri kurma gibi toplum kökenli faaliyetleri
desteklemeye dek geniş bir çeşitlilik gösterebilir. (9) Örneğin Latin Amerika’da kiliseler,
sosyal ve ekonomik kalkınmayı teşvik eden
gönüllülük temelli programların ve organizasyonların desteklenmesinde önemli bir rol
oynar, gönüllülere güçlü bir aidiyet duygusu
verirler. (10)
İnanç temelli örgütler çok sayıda gönüllü
içerir. Yoksulların sosyal olarak içerilmesi için
çalışan bir Cizvit Örgütlenmesi olan Chilean
Hogar de Christo gibi pek çoğu, aşırı yoksul
koşullarda yaşayan insanları hedefler. (11)
Tayland’da HIV/AIDS Interfaith Network,
ülke çapındaki Budist, Müslüman, Katolik
7
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
ve Protestan cemaatlerden gönüllüleri,
uzak bölgelerde yaşayan AIDS’li insanlara
evde bakım hizmeti götürmek için harekete
geçirir. (12) World Vision ve Islamic Relief gibi
uluslararası inanç-temelli örgütlerin gönüllü
sayısı çok fazladır. Yoksulluk ve adaletsizliği
azaltmaya odaklanmış olan Caritas, yılda
24 milyon insana yardım eder; 440.000 ücretli
çalışanı ve dünya çapında 625.000 gönüllüsü
vardır. (13)
Gönüllülüğün
evrenselliğinin
tam olarak
anlaşılabilmesi
için, gönüllü
faaliyetin
gerçek
ölçeğini ortaya
çıkaracak
şekilde, onu
çevreleyen
sisin kalkması
gerekir
8
Küresel AIDS, Tüberküloz ve Sıtmayla Savaş
Fonu’na göre, inanç-temelli örgütler gelişmekte olan dünyanın pek çok yerinde kırsal
alanlara sağlık hizmeti götürülmesinde ve
öksüz çocukların bakımında kritik bir rol
oynuyor: “Dünyanın bu hastalıklara verdiği
tepkinin kritik bir öğesi, inanç-temelli örgütlerin çalışmalarıdır. Tarihsel olarak bu kuruluşlar, gelişmekte olan dünyada hastalıklara
karşı verilen savaşın ön saflarında yer alıyorlar.
En çok ihtiyacı olanlara, yaşamlarında değişim
yaratan önlemler, tedavi ve destek sağlıyorlar.
Bu bilhassa tüm dünyada, inanç-temelli örgütlerin çalışmalarının milyonlarca çocuğun ve
ailenin yaşamını doğrudan etkilediği kırsal ve
ücra bölgeler için geçerli.” (14)
Gönüllülüğün çok sayıda ve çok çeşitli kategorilere ayrılması, gönüllülüğün boyutunun
ve ölçütünün değerlendirilmesinde ciddi
güçlükler yarattığı gibi gönüllülüğe dair
yanlış kanaatleri de teşvik ediyor. Bununla
birlikte gönüllü faaliyetin zenginliğini ve geniş
kapsamlı yapısını da yansıtıyor.”‘Gönüllülük’
gibi sözcükler bilimsel kavramlar olduğu
kadar halkın diline yerleşmiş kavramlardır da…
İnsanlar neyin gönüllülük olarak değerlendirilmesi gerektiği konusunda anlaşamazlar. Sık
sık anlamları birbiriyle çelişir. Bazen ‘gönüllülüğü’ insanları ve eylemlerini onları kötülemek
amacıyla yaftalamak için kullanırlar; başka
zamanlarda ise aynı sözcük onaylamaya işaret
eder.” (15) Birlikte ele alındığında, tanımlanan
algılar “hâkim gönüllülük paradigması” (16)
içinde kalır. Gönüllülüğün evrenselliğinin tam
olarak anlaşılabilmesi için, gönüllü faaliyetin
gerçek ölçeğini ortaya çıkaracak şekilde, onu
çevreleyen sisin kalkması gerekir. Gönüllülüğün ölçeği bir kez uygun şekilde değerlendirildiğinde, gönüllülüğün küresel sorunlara
olan katkısını incelemek üzere ilerlememiz
mümkün olabilecek.
Bu raporun geri kalan kısmında, gönüllülüğün
tanımlayıcı parametreleri olarak Birleşmiş
Milletler’in özgür irade, maddiyata dayanmayan motivasyon ve başkalarının faydasına
olma kriterleri kullanılacak. Resmi hizmet
götürme, karşılıklı yardım ve kendi kendine
yetme ile sivil katılım, gönüllülüğün dışavurumlarını tanımlamak için kullanılıyor. Bununla
birlikte, gönüllülüğün dışavurumunun yerel,
kültürel ve sosyal koşullardan da etkilendiğini
unutmamak gerekiyor.
GÖNÜLLÜLÜKLE İLGİLİ YAYGIN YANLIŞ
ALGILAR
Gerek ampirik olarak, gerekse anekdotlar
bazında giderek büyüyen kanıt külliyatıyla
büyük oranda çelişiyor olmasına rağmen,
gönüllülüğün evrenselliğini uygun şekilde
anlamayı engelleyen bir dizi yanlış algı vardır.
Gönüllülüğün gerçek ölçeğini ortaya çıkarmak
ve onun küresel sorunlara ne ölçüde katkıda
bulunduğunu analiz etmeyi mümkün kılabilmek için bu yanılsamaların ortadan kaldırılması gerekir.
Yanlış Algı 1: Gönüllülük sadece yasal olarak
tanınan, resmi ve denetim altındaki STK’larda,
genelde gelişmiş ülkelerde, gönüllü ile kurum
arasındaki bir tür anlaşmayla gerçekleşir. Böyle
örgütlenmeler ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelerde konumlanmış olduklarından, bu durum
gönüllülüğün büyük oranda böyle ülkelerde
görüldüğü fikrinin doğmasına katkıda bulunuyor. Aslında bu raporda tanımlanan gönüllülük faaliyetlerinin çoğu, gelişmekte olan
dünyada olduğu kadar endüstriyel dünyada
da sivil toplumun temeli olan küçük yerel
gruplar, kulüpler ve dernekler içinde gerçekleşir. Dahası, gelişmekte olan ülkelerden gelen
ampirik kanıtlar farklı bir tablo çiziyor. Sadece
tek bir örnekten bahsedelim: Meksika’da
GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR
yapılan bir araştırma, çoğu gönüllü faaliyetin
resmi kuruluşlar dışında gerçekleştiğini gözler
önüne sermiştir. Bunun sebebi Meksika’da
yasal ve finansal koşulların resmi sivil toplum
kuruluşlarının oluşmasını desteklememesidir.
Üstüne üstlük resmi gruplara katılım kültürü
de sınırlıdır. (17)
Yanlış Algı 2: Gönüllülük sadece sivil toplum
sektöründe gerçekleşir. Bu doğru değildir.
Gönüllü faaliyet evrenseldir, sadece tek bir
“sektör”e özgü değildir, tam tersine yaşamın
her veçhesine sızar. Örneğin pek çok kamu
sektörü hizmeti gönüllülere dayanır: Okullar,
hastane bakım hizmetleri, mahalle bekçiliği,
sahil güvenlik ve itfaiye, hepsi de gönüllülere dayanır. Gönüllülük, aşılama ve okuma
yazma gibi alanlarda yürütülen ulus çapındaki hükümet sosyal programlarında da
vardır. Ulusal hükümetlerin, Dünya Sağlık
Örgütü’nün, UNICEF ve Uluslararası Rotary’nin
öncülük ettiği Küresel Çocuk Felcini Yok
Etme İnisiyatifi, 1988’den beri 2,5 milyardan
fazla çocuğu çocuk felcine karşı aşıladı; bunu
8 milyar ABD doları değerindeki uluslararası bir
yatırım desteğiyle, 200’den fazla ülke ile çoğu
halktan 20 milyon gönüllünün emsali görülmemiş işbirliği sayesinde gerçekleştirdi. 2006
yılı itibari ile çocuk felcinin görülmesinin önlenemediği sadece 4 ülke kalmıştı ve yıllık vaka
sayısı yüzde 99 oranında azalmıştı. (18)
Dahası, 1990’ların ortalarından beri, çoğu
Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR) çerçevesi
altında olmak üzere özel sektörün gönüllü
girişimleri de istikrarlı olarak artıyor. Sektör
dünya nüfusunun önemli bir oranını istihdam
ediyor ve bunların pek çoğu gönüllü. Fortune
500 şirketlerinin yüzde 90’ından fazlasının
resmi çalışan konumundaki gönüllüleri ve
bağış programları olduğu düşünülürse, gönüllülüğün CSR’nin önemli bir ifadesi olduğu
anlaşılır. (19)
Yanlış Algı 3: Gönüllülük, harcayabilecek
vakti ve geliri olanların, hali vakti yerinde olan
iyi eğitimli kişilerin tasarrufundadır. Aslında
giderek artan ampirik araştırma sonuçları,
gönüllülüğün kendilerine ve içinde yaşadıkları
KUTU 1.6: Yoksulluk ve tüberküloza karşı kamu ve topluluk işbirliği
Tüberküloz (TB) yoksulluk ve düşük gelirle ilintili bulaşıcı bir hastalıktır. Özbekistan’ın yarı-özerk bir bölgesi olan Karakalpakstan’da
hastalık salgın boyutlarına ulaştı ve yoksulluğu şiddetlendirdi.
Özbek Sağlık Bakanı; Birleşmiş Milletler, yerel sivil toplum, muhtarlıklar ve refahı destekleyip yaşam standardını iyileştirmeye
çalışan geleneksel yerel gönüllü komiteleri (Mahalle) ile birlikte
yüksek yoksulluk oranı ve tüberkülozla mücadele ediyor. Mahalle
Komiteleri’ne 1994’ten beri merkezi hükümetten sosyal yardım
aktarmak için daha fazla sorumluluk veriliyor. Mahalle Komiteleri ve
yerel otoriteler aracılığıyla 32 Gönüllü Topluluk Eğitmeni yetiştirildi.
Bu 32 kişi 30 gönüllü daha eğitti. Bu eğitim döngülerinden sonra,
TB konusunda bilinç ve farkındalık yaratmakla uğraşan; sağlık bakım
hizmetlerinin ve su kaynaklarının iyileştirilmesi, TB hastalarının
başarıyla tedavi edilmesi, TB hastalarının ve ailelerinin gelir elde
etmeye yönelik faaliyetler açısından desteklenmesi için uğraşan
3000’e yakın gönüllü oluştu.
“Topluluk Gönüllüleri ve onların sıkı çalışması sonucu bugün daha çok
insan doktora gidiyor ve TB tedavisinde oldukça önemli bir unsur olan
düzenli kontrollerini ihmal etmiyorlar” (N. Orazimbetova, 2011).
Kaynaklar: UNDP (2011); Nesibele Orazimbetova [Başhekim, Karauzyak mahallesi], Verem Savaş
Dispanseri’nin açılış töreninde yaptığı konuşma. (2011, Ocak 14).
topluluğa fayda sağlayabilmek için gönüllü
çalışmaya talip olan dar gelirliler arasında
yaygın olduğunu gösteriyor. Gönüllülük
ve Sürdürülebilir Yaşam Biçimleri konulu 4.
Bölüm’de tartışıldığı üzere, yerel bilgi, beceri,
işgücü ve sosyal ağlar da dâhil olmak üzere
sahip oldukları değerler, dar gelirli kesimlerin
hayatı sürdürme gerilim ve şoklarında kritik rol
oynar.
Dünya Bankası’nın yaptığı, yoksullar içinde
en yoksul olanlar üzerine odaklanan bir
KUTU 1.7: Afrika hayırseverliği - güçlü bir gelenek
Afrika hayırseverliği tanıtılması gereken bir şey değildir; çünkü Afrikalılar
kendi kendine yetme, kendi kendini geçindirme yönünde güçlü geleneklere, gönüllü kurumlara ve Güney Afrika stokvelleri gibi rotatif kredi
ve kurumlara sahiptir. Ama biz bu geleneğe nüfuz edemediğimiz gibi,
bunun çeşitli ifadelerini kalkınmanın aracı olarak da düşünmüyoruz. (20)
Kaynak: Wilkinson-Maposa, Fowler, Oliver-Evans ve Mulenga. (2005).
9
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
araştırma, “mevcut dayanışma ağları”nı
keşfetme gereksinimine dikkat çekmiş ve
“yerel toplulukların seferber edilmesinin
genelde topluluk merkezleri gibi yerel grupların ortaya çıkmasıyla başladığının” üzerinde
durmuştur. (21) Birleşmiş Milletler’in sıkıntı
içindeki düşük gelirli bölgeleri dönüştürmekle ilgili yaptığı başka bir araştırmanın
vardığı sonuç da şöyledir: “Ortak problemleri dillendirmek ve çözmek için komşuların
ve yöre sakinlerinin gönüllü olarak bir araya
gelmesiyle doğallığında ortaya çıkan ağlar,
en hafife alınan topluluk değerleri arasındadır. Bu ağların kullanımı, bilinçli bir şekilde
daha fazla desteklenmesi ve bunlara stratejik
bir dikkat gösterilmesi, yerleşik vatandaşların
(yöre sakinlerinin) yönlendirdiği, sürdürülebilir topluluk dönüşümüne temel bir katkı
olabilir.” (22)
Yanlış Algı 4: Gönüllülük, vasıfsız ve deneyimsiz amatörlerin etki alanındadır. Bu yanlış
kanaat, profesyonelliği hem bilgi hem de
davranış olarak ücretli bir işle münhasıran ilişkilendiren algıdan kaynaklanmaktadır. Çoğu
gönüllünün genç insanlar olduğu izleniminin
KUTU 1.8: Ev yapmaktan aktif yurttaşlığa
1997 yılında, ülkelerindeki aşırı yoksullukla ilgilenen Şilili bir grup
genç, gecekondularda yaşayan aileler için 350 adet ev yapmaya
koyuldu. Bu program o günden bu yana Latin Amerika’da 16
ülkeye yayıldı ve her yıl yaşları 17 ila 28 arasındaki 50.000’den fazla
genci harekete geçirdi. Bu gençler sadece binlerce ailenin barınma
koşullarını iyileştirmekle kalmadılar, yoksullukla doğrudan temas
etmeleri sonucu ülkelerine bakış tarzları değişti. Şimdi herkese eşit
barınma koşulları için kampanyalar ve lobi faaliyetleri yürütüyor, bu
sayede yoksulluğa karşı bir bilinç oluşturuyorlar. Genç gönüllüler
ev yaparak aktif yurttaşlar halini alıyor ve toplulukları içinde lider
oluyorlar.
“Bir gönüllü olarak, yoksullukla savaşta herkesin tek tek çok önemli bir
rolü olduğunu anladım. Bir araya geliyoruz, çünkü bizim için yoksulluğu alt etmenin bu kolektif çabadan başka bir yolu yok. Ansanm nou
kapab (Birlikte yapabiliriz)” Donald; Haiti, Un Techo’dan gönüllü.
Kaynak: J. Serani, [Mexico ve Karayipler Bölge Direktörü, Un Techo para mi País], Kişisel Görüşme.
(2011, Temmuz 21).
10
de bir etkisi olabilir. Bu raporun çeşitli yerlerinde, gönüllülüğün yönlendirdiği değerlerin
motive ettiği, mesleki olarak kalifiye erkek ve
kadınlara göndermeler vardır. Yılların deneyimini ve bilgisini gönüllü faaliyet için kullanmayı tercih eden tıp doktorlarından, ücret
almadan avukatlık hizmeti sunan avukatlara
ve gönüllü itfaiyecilere dek geniş bir yelpaze
söz konusudur.
Yanlış Algı 5: Gönüllülerin büyük kısmını
kadınlar oluşturur. Bu da yanlıştır. Araştırmalar, gönüllü faaliyetlere kadınların katılma
olasılığının biraz daha fazla olduğunu gösterse
de kadınlarla erkeklerin gönüllü olma süreleri
saat olarak aynıdır. Gönüllülükte kadınların
daha hâkim konumdaymış gibi görülmesinin
sebebi, kısmen bilhassa sosyal hizmetler ve
sağlık hizmetleriyle olan bağlantılarından
kaynaklanır. 1970’lerde feminist hareket
gönüllülüğü kadının ev dışındaki domestik
işlerinin bir uzantısı olarak resmetti. (23) Kadın
gönüllüler ağırlıklı olarak yaşlı, çocuk ve
hasta bakımı gibi alanlarda varlık gösterirken,
erkekler spor, çevre, yangın ve deniz kurtarma
gibi alanlarda hâkim görünüyorlar. (24)
Gönüllülüğün toplumsal cinsiyet rollerini
güçlendirdiği ve kadınların gönüllü faaliyetlerinin, ücretli işlerde olduğu gibi, daha düşük
statülü alanlarda gerçekleştiği şeklinde daha
ikna edici bir iddia da öne sürülebilir. Erkeklerin gönüllü çalışmaları tipik olarak “kamusal
alanda”; örgütlerin yönetim kurullarında yer
almak da dâhil olmak üzere sivil ve profesyonel aktivitelerde kendini gösterir. Tersine,
kadın gönüllüler ise “özel alanda” var olup,
başkalarının ihtiyaçlarının karşılanmasına
yardım ederler. Peru, Lima’da gönüllü kadın
sağlık çalışanları üzerine yapılan bir çalışma,
sağlık bakım işinin annelik rolünün bir devamı
olarak görüldüğünü göstermiştir. Güney Afrika
ve Zimbabwe’de HIV/AIDS’li kişilerin bakımıyla
ilgilenen kadınlar üzerine yapılan bir çalışma
da benzer bir sonuç vermiştir. (25) Aktivistler
arasında erkekler daha çok ulusal kampanyalarla ilgilenirken, kadınlar daha ziyade yerel
kampanyalarda yer almaktadır. (26) Birleşmiş
GÖNÜLLÜLÜK EVRENSELDİR
Milletler, “kadınlarla erkeklerin farklı alanlarda farklı seviyelerdeki katılımları göz önüne
alındığında, tüm sektörlerdeki gönüllülük
imkânlarının hem kadınlara, hem erkeklere
açık olmasının” sağlanması gerektiğini vurgulayarak toplumsal cinsiyetle ilgili stereotiplerden kaçınma gerekliliğini kabul etmiştir. (27)
Yanlış Algı 6: Gençler gönüllü olmaz. Tam
tersine, gençler ellerine hazır kaynak ve
fırsat verilmesini bekleyen pasif bir grup
değildir. Toplumlarının kalkınmasına çok
çeşitli alanlardaki faaliyetlerle aktif olarak
katılırlar. Bunun Latin Amerika’dan iyi bilinen
bir örneği Ülkem İçin Bir Çatı (A Roof for my
Country) organizasyonudur.
Bununla birlikte, gençlerin resmi organizasyonlara katılmayı geçmişe oranla daha az
cazip buluyor olmaları da söz konusu olabilir.
Küresel ekonomi ve siyasi kurumlar ciddi bir
değişimden geçerken bu tip fırsatlar da zaten
azalıyor. (28) Gençlerin resmiyet taşımayan ve
daha az yapılandırılmış koşullarda gönüllü
katılımı yönünde bir dönüşüm varsa da genç
insanların sivil iştiraklere bağlılığı gücünü
koruyor. Gençler açısından, hiyerarşik
olmayan, gayriresmi yollardan katılım imkânı
sunan politik ve sosyal aktivizm çok daha
cazip. Bunun bir örneği Ukrayna gençliğinin
öncülüğünü yaptığı “Irpinskyi Velorukh”dir
(Irpin Kasabası Geri Dönüşüm Hareketi). Geri
dönüşümü ve arabasız yaşam tarzını teşvik
eden ve yıllık Arabasız Gün etkinlikleri düzenleyen gayriresmi bir gruptur bu. 2009 yılında
gruba 56 kişi katıldı. Medyada yirmi kez
haber oldular; yerel görevliler ve yöre halkı
konserlere, konuşmalara, poster yapmaya,
geri dönüşümle ilgili gösterilere ve yarışmalara katıldı. (29)
Yanlış Algı 7: Gönüllülük yüz yüze olur.
Dijital teknolojideki göz alıcı gelişmeler
sayesinde artık gönüllülük ille yüzyüze
faaliyetlerle sınırlı değil. İnsanların iletişim
kurmasını sağlayan yeni teknolojiler gönüllülük konusunda muhtemelen en önemli
gelişmeyi teşkil ediyor. Hızla gelişen cep
telefonu teknolojisi ve internetin yayılımı,
nüfusun daha geniş kesimlerinden daha
fazla insanın gönüllü faaliyetlere katılımını
mümkün kılıyor. Keza bu teknolojiler gönüllülüğün evrensel olma özelliğine de katkıda
bulunuyor. Bu konu 3. Bölüm’de tartışılıyor.
Yanlış Algı 8: Gönüllülük devlet müdahalesine kapalı olmalıdır. Özellikle 2001’den
beri hükümetlerin kabul ettiği kanun ve
politikaların sayısındaki artışın da gösterdiği üzere, on yıl öncesine kıyasla daha az
yaygın bir görüştür bu. Söz konusu kanun
ve politikaların çoğu gönüllülerin haklarını korumayı ve/veya yurttaşları gönüllü
KUTU 1.9: Gönüllülüğü destekleyen kanun ve politikalar
Güney Kore’nin gönüllülükle ilgili ilk ulusal kanunu olan Gönüllü
Hizmetleri Teşvik Etmek İçin İlk Temel Yasa (2006) ile Ulusal Gönüllü
Teşvik Komitesi kuruldu. Bu komite hükümet temsilcileri ile sivil
toplum temsilcilerinden oluşuyor ve halkı gönüllü iştiraklere katılmaya teşvik etmek için çalışıyor.
Bu kanun ile ulusal ve yerel yönetimler, gönüllü hizmetlerin güvenli
bir ortamda verilmesini sağlamaya, ayrıca gönüllüleri uğrayacakları
herhangi bir ekonomik ya da fiziksel zarara karşı sigortalamaya
mecbur kılındılar.
Devletin gönüllülere verdiği desteğin de teşvikiyle Kore
Cumhuriyeti’nde gönüllülük artmaya devam ediyor. Önemli bir not
olarak, 2007 yılında ülkenin batı sahilinde yer alan Taean bölgesindeki petrol kirliliğinin temizlenmesine vatandaşların yoğun bir
katılım gösterdiğinin de altını çizelim.
Temmuz 2008’de Hyundai KIA Otomotiv Grubu, Mutlu Hareket
Küresel Genç Gönüllüleri (Happy Move Global Youth Volunteers)
adında gönüllü bir organizasyon oluşturdu. O günden bu yana
organizasyon her yıl 1000 Koreli üniversite öğrencisini Hindistan,
Brezilya, Çin, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Türkiye ve Tayland’daki
insani, kültürel ve diğer gönüllü faaliyetlere gönderiyor. Bu
program genç Koreli gençlerin gönüllü çalışmanın gerçek manasını kavramalarına ve yeni bir kültürle ilk elden yaşadıkları deneyimlerle, insanlarla yakın işbirliği içinde kendi kimliklerini
geliştirmelerine yardım ediyor.
Kaynaklar: Uluslararası Kâr Amacı Gütmeyen Hukuk Merkezi. (International Centre for
Not-for-profit Law) (ICNL) (2010); UNV (2009).
11
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Bu ilk Dünyada
Gönüllülüğün
Durumu
Raporu ile
ayaklarımızı
gerçekliğe
basarak,
gönüllülüğün
ne olduğu ve
neleri
gerçekleştirdiğiyle ilgili
görüşlere netlik
kazandırmayı
umut ediyoruz
faaliyete teşvik etmeyi amaçlıyor. Öte yandan,
gönüllü faaliyetleri kontrol etmeye ve onları
kendi politik amaçlarına alet etmeye çalışan
devletler de yok değil. Örneğin, gönüllülük
yetersiz hizmetleri telafi etmenin, devletin bu
hizmetleri vermedeki yetersizliğini örtmenin
bir aracı olarak kullanılıyor olabilir. Böyle
örnekler izlenmeli ve ortaya çıktığı her yerde
ifşa edilmelidir.
teşvikini içerir ve maliyetler ulaşım, beslenme
ve cep harçlığı gibi gönüllülerin işlev gösterebilmesiyle ilişkilidir. Hükümetler açısından
bakarsak, bunun içine uygun politikaların ve
denetime yönelik çerçevelerin, ulusal gönüllü
birliklerinin, genç ve yaşlı gönüllülük programlarının yaratılması girebilir.
Politikalar, gönüllülüğün arkasındaki itici
güçleri istemeden de olsa zayıflatabilir. Hükümetler her tür gönüllülüğün yeşerebileceği
bir çevrenin oluşmasına katkıda bulunabilecek konumdadır. Öte yandan, gönüllülüğün
amacı, devletin vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunu göz ardı ettiği,
kendi kendine güvenen bir topluluk yaratma
fikri değildir. Zorluk, vatandaşların gönüllü
faaliyetleriyle hükümetin ve diğer paydaşların
faaliyetlerinin, karşılıklı olarak birbirini destekleyecek, işbirliğini ve bütünleyiciliği vurgulayacak şekilde nasıl entegre edileceğinde
yatar. Sonuçta bu hükümet programlarının
ulaşım alanını genişletir, etkinliğini arttırır;
aynı zamanda, insanların içinde yaşadıkları
toplumun refahını etkileyebilme becerilerine
olan güvenleri artar.
Yanlış algılamalar gönüllülükle ilgili değerlerin ve faaliyetlerin evrensel niteliğini gizler.
Bunlar, tüm dünyada gönüllü faaliyetlerin
yayıldığı alanın genişliğinin ve derinliğinin
anlaşılmasının önündeki engellerdir. Bu ilk
Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu
2011 ile ayaklarımızı gerçekliğe basarak,
gönüllülüğün ne olduğu ve neleri gerçekleştirdiğiyle ilgili görüşlere netlik kazandırmayı
umut ediyoruz.
Yanlış Algı 9: Gönüllülük masrafsızdır.
Gönüllülerin ücret almadığı, karşılıksız çalıştıkları yolunda eski bir kanaat vardır. Daha resmi
gönüllülük türleri için konuşursak, bu durum
etkin katkılar sağlamak için gereken altyapıyla
ilintilidir. Gönüllü merkezlerinin kurulup işletilmesini, gönüllü yönetimini, gönüllü eğitim ve
12
SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR
Konuyla ilgili araştırma henüz ilk aşamasında
ve daha da yoğunlaştırılması gerek. Hükümetlerin gönüllülüğün evrensel doğasının
tam ve gerçek bir tablosunu çizebilmek için
daha fazla ampirik çalışmayı teşvik etmesi
gerektiği açık. Bilimsel çevreler gönüllü faaliyetle ilgili temel varsayımları sorgulamalıdır.
Birleşmiş Milletler sistemi ve sivil toplum da
dâhil olmak üzere diğer kalkınma aktörleri,
bu araştırmanın sonuçlarının tüm paydaşlara
ulaşmasından sorumludur. Gönüllülükle ilgili
sağlam bir veri külliyatı oluşturmak, gönüllülüğün temsil ettiği güçlü ve evrensel kuvveti
hesaba katacak stratejiler geliştirmenin en
emin yoludur.
2
GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK
2. BÖLÜM
Gönüllülüğü
ölçümlemek
Eğer sayamıyorsanız, önemsizdir.
Anonim.
13
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
GÖNÜLLÜLÜĞÜ NİÇİN
ÖLÇÜMLÜYORUZ?
Gönüllülüğün dünya çapındaki katkılarının net boyutunu saptama çabası, onun
büyüklüğüne dair bazı ölçümleri akla getirir.
Aslında durum, toplumların işlemesinde
önemli rol oynayan diğer alanlardaki insan
çabalarından çok da farklı değildir. Ulusal,
bölgesel ve küresel boyuttaki araştırmaların
da gösterdiği üzere gönüllülüğün çapını
anlamaya olan ilgi son yıllarda artmıştır.
Bu bölümde biz rakamların da ötesine
bakarak, gönüllülüğün boyutunu ölçümlemeye çalışacağız. Ekonomik değer de dâhil
olmak üzere gönüllülüğün değerini ve boyutunu hesaplamak önemlidir. Ama rakamlar
hikâyenin tamamı değildir. Bazıları gönüllülüğü rakamlarla hesaplamanın, topluluğa
etkisi anlamında gönüllülüğün sahip olduğu
içsel değerleri eksilttiğini ve bunun gönüllülerin de değerini düşürdüğünü öne sürüyor.
Diğerleri, gönüllülüğün asıl katkısının, onun
gerçek değerinin daha yüksek seviyede bir
sosyal uyum ve refahın görüldüğü uyumlu
KUTU 2.1: Gönüllü değerleri
Gönüllüler, Kızılhaç ve Kızılay Hareketi (IFRC) için zaruridir. Ama
bu hareket içinde kaç tane gönüllü var ve bu gönüllüler ne kadar
değer sunuyor? 2011 yılında yapılan bir IFRC araştırması bize
yanıtları veriyor. 2009 yılında yaklaşık 13,1 milyon Kızılhaç ve Kızılay
gönüllüsü, yaklaşık 6 milyar dolar değerinde hizmet sunmuş ve bu
hizmetler 30 milyon insana ulaşmış. IFRC’nin ücretli işgücü içinde,
her ücretli çalışana karşı küresel olarak ortalama yirmi gönüllü
düşüyor. Alt Sahra Afrika’sında her ücretli personele karşı 327
gönüllü var; Güneydoğu Asya’da ise bu rakam 432. En düşük oran
ise ABD ve Kanada’da; bir ücretli personele karşı 11 gönüllü.
107 ulusal toplumdan derlenen rakamlara dayanan araştırma,
sadece arızi olarak ortaya çıkan gönüllülüğün rakamlarını ve
değerini belirtmekle kalmıyor, aynı zamanda sağlık, yoksulluğun
azaltılması ve acil durumlara verilen tepki de dâhil olmak üzere
gönüllülerin topluluklarına yaptıkları pek çok sosyal katkıyı da
tanımlıyor.
Kaynak: Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (International Federation of Red
Cross and Red Crescent) (IFRC) (2011).
14
topluluklar yaratmasında yattığını ve
bunların da ölçülmesi oldukça güç faktörler
olduğunu söylüyor.
İnsanların ve toplulukların içinde yatan
değerler bu raporun tamamında söz konusu
edilmektedir. Bu değerlerin fark edilip teşvik
edilmesi için daha iyi yöntemler bulmaya
ihtiyacımız var. Bunlar gönüllülüğü, onu
esinleyen faaliyetleri ve bu faaliyetlerden
sağlanan ekonomik faydaları ölçmek için
sağlam nedenlerdir. Gönüllülüğün ölçümü
lehindeki temel argümanlar aşağıda inceleniyor.
Faaliyetlerinin yarattığı etkinin takdir ve
kabul gördüğünü gönüllülerin kendilerinin de görmeleri önemlidir. Milyonlarca
gönüllünün gösterdiği çabanın ve harcadığı
zamanın belgelenmesi takdirin ve kabulün
sağlanmasına yardım eder ve katılım isteğini
arttırır. Gönüllü faaliyetin katkılarını gördüğünde ve gönüllülüğün sivil katılımın normal
bir parçası olduğunu anladığında süreç
içinde başkaları da katılım isteği duyabilir.
Gönüllülerin yer aldığı organizasyonlar
açısından bakarsak, ölçüm onların programlarına yeni perspektifler kazandırabilir.
Dahası, ellerindeki olgu ve rakamlarla halkla
ilişkilere yönelik çabalarını çoğaltabilir, hesap
verebilirliklerini arttırabilir, mobilizasyon
kaynakları için seçeneklerini genişletebilirler
ve gönüllülere çabalarının toplam bir tablosunu sunabilirler.
Diğer bir seviyede, ulusal hükümetlerin
gönüllülüğü ulusal politikanın içine dâhil
etmeleri için ekonomik değeri de dâhil
olmak üzere gönüllülüğün değerine ikna
olmaları gerekiyor. Hükümetler genelde
gönüllülüğün boyutunun ve kapsamının,
toplumun buna dâhil olan farklı kesimlerinin
ve gönüllülüğün yarattığı değerin farkında
olmuyorlar. Gönüllülük faktörünü karar alma
sürecine katmanın faydasına bir kez ikna
olduklarında, hükümetler uygun stratejiler
geliştirmek için güvenilir verilere ihtiyaç
GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK
KUTU 2.2: Gönüllülüğün değerini ölçümlemek için topluluk gündemini kullanmak
Belediye giderleri, vilayet yönetim ödenekleri, kurumsal
sosyal yatırımlar ve diğer kalkınma yardımı biçimleri
sayılarla ifade edilir ve finansal kayıtları mevcuttur.
Öte yandan, yerel inisiyatif oluşturan vatandaşların
katkılarına değer biçen rakamlar yoktur. Annelerin
oluşturduğu birlikler, erkeklerin oluşturduğu dernekler
ya da gençlik kulüpleri gibi topluluk üyelerinin çok
çeşitli katılım biçimleri insanların günlük yaşamlarının
öyle rutin bir parçasıdır ki bu kişiler topluluklarının
kalkınmasına sağladıkları faydaları önemsemezler
bile. Bu tip gönüllü faaliyetlerin topluluğa kattığı
değerlere dair bilinç yaratmaya yönelik bir yaklaşım da,
topluluğun gündemini kullanmaktır. Güney Afrika’nın
Doğu Cape bölgesinde yer alan Jansenville’de, bir
topluluğun kendi katkılarının değerini farketmeleri
için yapılan bir faaliyet araştırması; toplum temelli
örgütlerin, sivil toplum örgütlerinin ve inanca dayalı
kuruluşların topluluk üyelerinden aldığı para ve ayni
değerlerin, gönüllülerin bu kuruluşlara vakfettiği
zaman ve beceri miktarının çizelgesini çıkarmıştır.
duyuyorlar. Bu söz konusu kaynağın, ülkenin
genel refahı için tam anlamıyla desteklenip
uygun şekilde kullanılabilmesini sağlıyor.
Uluslararası topluluk bugün “gönüllülüğün
topluma genel katkısının önemli bir veçhesinin aydınlatılması ve böylece bilgiye dayalı
politikaların oluşturulabilmesi için gönüllülüğün ekonomik değerinin tespit edilmesinin” hükümetler açısından bir gereksinim
olduğunu kabul ediyor.(1 ) Bununla birlikte biz
gönüllülüğün ölçümlemesini yapmanın, kâr
hanesine yazılacak ekonomik değeri hesaplamaktan veya “sayısal verileri çözümlemekten” daha fazlası olması gerektiğine kesin
bir şekilde inanıyoruz. 2008 yılında Avrupa
Gönüllü Merkezi (CEV) Genel Kurulu’nda bu
görüş kesin bir dille ifade edildi: “Ekonomik
değerini ölçmek ve ibraz etmek, bilhassa politikayı oluşturanlar nezdinde gönüllülüğün
gereken takdiri kazanmasının iyi bir yolu
olabilir. Fakat ekonomik ölçüm temkinle ve
gönüllülüğün sosyal sermaye, sosyal uyum,
kişisel gelişim ve güçlendirme gibi ‘ölçüm-
Bu katkılar toplanmış ve toplam miktarın, katılan
organizasyonların makul bulduğu finansal değerlere
ulaştığı görülmüştür. Sonuçlar bir yılda 19 yıl altı aylık
ücretsiz işgücüne tekabül etmektedir. Yerel yönetimin
ailelerin yüzde 60’ının yoksulluk içinde yaşadığını
tahmin ettiği bir toplulukta, gönüllülerin toplam
katkısının değerinin, 378 haneden 4343 kişi tarafından
sağlanmak üzere 53 bin ABD doları olduğu tahmin
edilmektedir. Topluluk varlıklarına bu şekilde değer
biçilmesi insanların gözünü açıyor, onları motive edip
katılım isteği yaratarak “yatırımlarını” oluşturmaya
teşvik ediyor. “Fon sağlayanlar, paraları bittikten
sonra bizim hâlâ orada olduğumuzu bilmek istiyorlar.
Üyelerimiz kovamızı dolduruyor, bu onların sürdürülebilir
niteliklerini ve kendi ayakları üzerinde durabildiklerini
gösteriyor.” diyor Jansenville Kalkınma Forumu kurucu
üyesi ve direktörü Notizi Vanda.
Kaynak: Wilkinson-Maposa. (2009).
lenemez etkilerini’ saptayacak diğer ölçüm
araçlarıyla birlikte kullanılmalıdır. Gönüllülüğün durumunu tam olarak betimlemek ve
değerini ifade edebilmek için bu tarz ölçüm
araçları geliştirilmelidir.” (2)
GÖNÜLLÜLÜĞÜN ÇEŞİTLİ ÖLÇÜMLERİ
Büyük ölçüde gelişmiş ülkelerde son zamanlarda yapılan ülke bazındaki araştırmalar,
gönüllülüğün mahiyetine ve boyutuna dair
sağlam bir temel sağlıyor; bu temel üzerinde
gönüllülüğün pek çok veçhesini tartışabiliriz.
Örneğin, Kanada İstatistik Kurumu tarafından
yürütülen Kanada Bağış, Gönüllülük ve
Katılım Araştırması (Canada Survey of Giving,
Volunteering and Participating)’nda, 2004’ten
itibaren hem gönüllülerin sayısında (yüzde
5,7), hem de gönüllü çalışma saatindeki
(yüzde 4,2) artışla toplam 2,1 milyar gönüllü
çalışma saati kaydedilmiş. (3) 2004 yılında,
ABD İş Gücü İstatistik Kurumu İş Gücü Departmanı, 62,8 milyon kişinin önceki 12 ayda
en azından bir organizasyonda gönüllü
15
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
olduğunu belirtiyor. Avustralya İstatistik
Kurumu, 2007 yılında 5,2 milyon kişinin
toplamda 713 milyon çalışma saati gönüllü
olduğunu ve ücretli iş gücü zamanına vurulduğunda bunun 14,6 milyar Avusturya
dolarına denk düştüğünü ortaya koyuyor.
Araştırma, yetişkin nüfusun yüzde 34’ünün
(kadınların yüzde 36’sının ve erkeklerin yüzde
32’sinin) gönüllü olduğunu gösteriyor.
Ekonomik verilerin ötesinde, gönüllülerin
yapısına ve motivasyonlarına dair de araştırmalar var. Bunların arasında 12 ülkedeki
gönüllü öğrencileri; (4) Avrupa’da yaşlıların
refah durumunu, (5) İsrail’de sosyal yardım
gönüllüsü olan insanları, (6) Latin Amerika’da
gönüllülüğün teşvikinde dini örgütlenmelerin rolünü, (7) ayrıca küresel olarak gönüllülük politikalarını ve mevzuatını konu alan
araştırmalar mevcuttur. (8)
KUTU 2.4: Afrika Birliği genç
gönüllüleri
“Gençlik, Afrika’daki yatırım inisiyatiflerinin
başlıca hedefi olmalıdır, zira beceri ile
uzmanlığın giderek ayrılmaz olduğu bir
dünyada, gençlik Afrika için devasa bir
değerdir.”
Gönüllü Avustralya (Volunteering Australia) adlı kuruluş tarafından
yapılan 2010 Ulusal Gönüllülük Araştırması’na göre, gönüllülerin
yüzde 83’ü gönüllülüğün topluluğa aidiyet hislerini güçlendirdiğini
söylemiş. Araştırma, gönüllülüğün insanlara öğrenme fırsatı
sunmakta oynadığı önemli rolü de öne çıkarıyor; gönüllü olanların
yüzde 26’sı gönüllü yaptıkları işin parçası olarak aldıkları eğitimin
bir akreditasyon/vasıf kazanmalarına yardımcı olduğunu söylemiş.
Araştırma ayrıca gönüllülüğün Avustralya’da sosyal içerilmede
önemli bir rol oynadığını da ortaya çıkarmıştır. Araştırmaya göre;
gönüllülük kişisel yalnızlık/dışlanmışlık duygularının azalmasına
yardımcı olabiliyor, insanlara beceri kazandırıyor, sosyal iletişim
imkânı sunuyor, benlik saygısını güçlendiriyor, farklı gruplar
hakkındaki basmakalıp fikirlerin yıkılmasına zemin hazırlıyor.
Aralık 2010’da Afrika Birliği Genç Gönüllü
Toplulukları (AU-YVC) üyelerinin ilk
grubu, Nijerya Obudu’da yoğun bir
dağılım-öncesi oryantasyon eğitimini
tamamladı. AU-YVC Afrika’da 53 ülkede
genç gönüllüleri kaydedip onlarla
çalışan bir kalkınma programıdır. Beşinci
Afrika Kalkınma Forumu, Afrika Gençlik
Tüzüğü ve Afrika Birliği’nin bir ürünü
olan inisiyatif; yoksulluğa, mesleki açıdan
ve liderlik bakımından gelişimin zayıf
olmasına, Pan-Afrikanist oryantasyonun
yavaş gelişimine yönelik çalışmak ve
daha iyi bir sosyo-ekonomik ortam
oluşturulmasına katkıda bulunmak için
gönüllülüğü teşvik eder. Afrika’nın insani
gelişim hedef ve amaçlarına ulaşmasının
temel katılımcıları olarak Afrika’daki
gençlerin statüsünün iyileşmesini teşvik
eder. Altmış gönüllü, kıtanın dört bir
yanında hizmet verir; eğitim ve bilgiiletişim teknolojileri, toplumsal cinsiyet ve
gelişim, savunuculuk ve iletişim, çatışma
sonrası barış inşası ve yeniden yapılanma,
sağlık ve nüfus, altyapı ve enerji, tarım ve
ekonomi gibi alanlar da dâhil olmak üzere
pek çok alanda uzmanlık paylaşımı yapar.
Bu gönüllüler bir yandan liderlik becerileri
geliştirirken, bir yandan da Afrika’ya,
ülkelerine ve topluluklarına hizmet
ruhunu geliştirmek ve teşvik etmek
için becerilerini, yaratıcılığı ve bilgilerini
paylaşırlar.
Kaynak: ProBono News. (2010).
Kaynak: Afrika Birliği (African Union). (2010, Nisan).
2006 yılında Birleşmiş Milletler Afrika
Ekonomik Komisyonu tarafından organize
edilen Beşinci Afrika Kalkınma Forumu’nda,
Kalkınma İçin Genç Gönüllüler: 21. Yüzyıl’da
Afrika (9) adlı bir çalışma sunuldu. Dokuz
ülkeyi kapsayan araştırma gönüllü olduklarında gençlerin kapasitesinin nasıl geliştiğini
gösteriyordu. Genç insanlar toplulukları içinde
aktif gelişim ve kalkınma aracı olmuşlardı.
KUTU 2.3: Ekonomik değerin ötesinde
16
Dahası, çalışma gönüllü programlarının sürdürülebilir bir zeminde politika
çerçeveleriyle nasıl ilişkilenebileceğini
vurguluyordu. Araştırmanın sonuç kısmında
GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK
şöyle deniyordu: “Kalkınma partnerleriyle çalışan Afrika hükümetlerinin gençler
arasında gönüllülük ruhunu canlandırması
şarttır.” (10) 2010 ve 2011’de hem Afrika Birliği
(African Union) hem de Batı Afrika Devletleri
Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) yaşadıkları
bölgenin barışına ve kalkınmasına katkıda
bulunması için bölgesel gönüllü gençlik
toplulukları oluşturdular.
2010’da Gelişim Hizmeti Uluslararası
FORUM’u, Asya’daki yirmi ülkede uluslararası gönüllülüğün haritasını çizdi. Bu çabanın
sonucunda, diğer yerlerle kıyaslandığında
Asya’daki gönüllülerin, yoksulluğun hafifletilmesi ve Binyıl Kalkınma Hedefleri de dâhil
olmak üzere, asıl olarak gelişim ve kalkınmayla ilgili meselelerle ilgilendiği ortaya çıktı.
Güney ve Güneydoğu Asya’da Güney’denGüney’e gönüllülüğü eğilimi vardır; gelişmekte olan ülke gönüllüleri büyük oranda
bölgenin gelişmekte olan diğer ülkelerinde
hizmet vermektedir. Araştırma Asya’da
gönüllülüğü desteklemenin yeni türlerini
tanımlamıştır. Bunların arasında Asya diasporasını hedef almak ve uluslararası gönüllülerin etkinliğini arttırmak için onları ulusal
gönüllülerle bağlantıya geçirmek de vardır.
Araştırma aynı zamanda kamu ile özel sektör
arasındaki ortaklıklarda ve devlet destekli
STK’larda devletle yakın bağlantılar da
bulmuştur. Asya’da mevcut iki eğilim daha
vardır; bunlar kurumsal sosyal sorumluluk,
özellikle kısa dönemli kurumsal gönüllülük
ile internetin giderek artan etkisidir. (11)
Botsvana’da, Malavi’de, Güney Afrika’da,
Zambia ve Zimbabwe’de 2005 ile 2007
arasında yapılan bir çalışma, Güney’deki
gönüllülük çalışmasının taşıdığı güçlükleri,
yani deneyimlerin yeterince kayıt altına alınmadığını, akademik araştırmaların eksikliğini
ve kütüphanede ulaşılabilecek yazılı materyal
sınırlılığını teyit etmiştir. (12) Gönüllülüğün
etkisine ve boyutlarına dair kapsamlı araştırmaların yokluğunda, mevcut literatür büyük
oranda STK’ların ve uluslararası gönüllü organizasyonların ürettiklerinden oluşuyor; keza
belli programların, fayda sağlayanlara ve
onların topluluklarına olan etkisine odaklanıyor. Bununla birlikte, yerel düzeydeki küçük
ölçekli araştırmaların bulgularının ulusal
düzeydeki durumu yansıtmak için tahmin
amaçlı kullanılabilmesinin net sınırları vardır.
KUTU 2.5: Bangladeş’teki ilk gönüllülük araştırması
2010’da Bangladeş İstatistik Dairesi (BBS) gönüllülük konulu
kapsamlı bir ulusal anket yaptı; ülkede bu türden yapılmış ilk
anketti bu. Ankette gönüllülüğün kentte veya kırsal alanda olması,
gönüllülerin yaşı, cinsiyeti ve eğitim durumu, gönüllülük oranları,
gönüllülüğün resmi organizasyonlar içinde veya örgütlenmeksizin,
kendiliğinden gelişmesi, yıllık olarak gönüllülüğe harcanan saat ve
finansal değeri gibi etkenler göz önüne alındı.
Sonuçlar Temmuz 2011’de Dakka’da yapılan Ulusal Gönüllülük
Konferansı’nda tartışıldı. Ana tavsiye kararı, ülkedeki tüm gönüllü
faaliyetlerin planlanmasından, onlara rehberlik edip yönetmekten
sorumlu bir Ulusal Gönüllü Ajansı’nın kurulmasıydı. Buradaki amaç
gönüllülüğün bireysel ve sosyal refaha ayrıca Bangladeş’teki refaha
olan katkısını arttırmaktı.
Hane halkı işgücünü temel alan ankette, 2010 yılında, 15 yaşın
üzerinde 16.586.000 gönüllü olduğu ortaya çıktı. Ankette 2010
yılında gönüllülüğün Bangladeş ekonomisine olan katkısının
yaklaşık 1,66 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bulgular aynı
zamanda 2009-2010’da gönüllülüğün ekonomik değerinin
GSYİH’nin yüzde 1,7’sine denk olduğunu gösteriyor.
Bangladeş’teki gönüllülüğün yaklaşık yüzde 80’i resmi
organizasyonların dışında gerçekleşiyor. Büyük oranda, bireylerin ya
da grupların gayri resmi, spontane ve münferit yardımları şeklinde
gelişiyor. Erkek gönüllülüğü toplam gönüllülüğün yüzde 76,3’ünü
oluştururken, kadınlarınki sadece yüzde 23,7’sini oluşturuyor.
Bununla birlikte, anket soruları genelde erkek olan hane reisine
yöneltildiğinden, bu sonuçlar tam olarak gerçeği yansıtmıyor
olabilir.
Ulusal Gönüllülük Konferansı BBS’ye anketin geçerliğini
doğrulamak için nitel bir takip anketi yapmasını önerdi.
Gönüllülükteki cinsiyete dayalı ve bölgesel farklılıkların daha
fazla araştırılması, gönüllülüğün saiklerine ve önündeki engellere
dair daha fazla bilgi toplanması için daha geniş tabanlı bir anket
yapılması çağrısında da bulundu.
Kaynak: Bangladeş İstatistik Dairesi (Bangladesh Bureau of Statistics). (BBS) (2011, Temmuz).
17
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
ULUSAL GÖNÜLLÜ ARAŞTIRMALARI
Pek az ülke
gönüllülüğü
ölçümleme
işini,
sonuçları
politikaya
katma
vizyonuyla
sistematik
bir şekilde ve
düzenli olarak
uyguluyor
Kanada’da, ABD’de ve Avustralya’da bağış ve
gönüllülükle ilgili düzenli olarak yapılan araştırmalar, süregiden gönüllülük ölçümlemelerinin işe yararlığını gösteren detaylı veriler
sağlıyor. 2008 yılında, Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri, gelişmekte olan ülkelerde,
ülke özelinde yapılmış 15 adet araştırma
olduğunu belirtti. (13) 2010 yılında UNV gelişmekte olan ülkelere ait gönüllülük konulu
14 adet yeni araştırma ve rapor açıkladı. (14)
Bunlar genellikle gönüllülüğün kamusal
olarak değerinin kabul görmesini, gönüllülüğe ve katkılarına dair bir bilinç oluşmasını
ve gönüllülüğün topluluk ihtiyaçlarının bir
parçası olarak değerlendirilmesini sağlama
amacıyla yapılmış bir kerelik araştırmalardır.
Bu tarz çalışmalar ulusal kalkınma plan ve
programlarının desteklenmesinde kaynak
haritası işlevi de görürler.
KÜRESEL BİR ÖLÇÜMÜN PEŞİNDE:
ULUSLARARASI ÖLÇÜM GİRİŞİMLERİNİ
VURGULAMAK
Bu olumlu gelişmelere rağmen, pek az
ülke gönüllülüğü ölçümleme işini, sonuçları politikaya katma vizyonuyla sistematik
bir şekilde ve düzenli olarak uyguluyor. Bu
kısmen gönüllülüğü tanımlamak ve ölçümlemek için uluslararası düzeyde kabul gören
standartların yokluğundan kaynaklanıyor.
Bu durum resmi istatistikleri veri alan ülkeler
arasında yapılabilecek kıyaslamaları sınırlıyor.
Öte yandan bir dizi bağımsız ölçüm inisiyatifi gönüllülüğe dair küresel bir perspektif
sunma yolunda ilerliyor.
Gönüllülüğe dair kapsamlı bir ölçüm tasarlamak için yakın zamanda gösterilen çabalardan birinde, Avrupa Komisyonu, 2011
Avrupa Gönüllülük Yılı’nın parçası olarak
bir çalışma için görevlendirme yaptı. Çalışmanın amacı gönüllü kesimi daha fazla teşvik
edebilmenin yollarını keşfetmek ve gönüllülüğün Avrupa Birliği’nin daha geniş stratejik
hedeflerine ulaşmasına nasıl yardımcı olabi-
18
leceğini incelemekti. (15) Niyet, gönüllülükle
ilgili ulusal verileri bir araya toplamaktı. Diğer
yandan, ulusal ve bölgesel araştırmaların,
anket raporlarının ve her bir AB üye devleti
içinde gönüllülükle ilgili önemli paydaşların
görüşlerinin gözden geçirilmesi, dikkate
değer çelişkiler ortaya çıkardı. Bu çelişkiler
Avrupa Birliği sınırları içinde istatistikî olarak
doğru bir kıyaslamanın oluşturulabilmesini
engelledi. Bu çalışmadan çıkan derslerin ve
güçlüklerin bazıları gönüllülüğü ölçümleme
durumunun bir mikro-kozmosunu temsil
edecek şekilde aşağıda tanımlanıyor.
n Kurumsal manzaranın karmaşıklığı: Gönüllülüğe dair ülke bazındaki verilerin toplanma
sorumluluğu tek bir kurumsal organ tarafından koordine edilmedi. Daha ziyade,
sektör bazında farklı bakanlıklar tarafından
idare edildi ve bazen de sektöre özel şemsiye
tarzı gönüllü organizasyonlar tarafından
desteklendi. “Fiiliyatta bunun anlamı, adalet,
eğitim, maliye, spor, sağlık ve sosyal sorunlar,
iç ve dış işler gibi konuyla ilgili bakanlıkların
hepsinin gönüllülüğe dâhil olabilmesiydi,
ancak bu çalışmanın kapsamı içinde tek tek
her bakanlığa danışmak mümkün değildi.” (16)
n Karşılaştırmalı nicel analizlerin güçlükleri:
Gönüllülerin sayıları ve profilleriyle ilgili nicel
bilgileri analiz etmek çeşitli güçlükler içeren,
iddialı bir iştir, çünkü ulusal araştırmalar
farklı zamanlarda, farklı tanımlar, metodolojiler, araştırma grupları ve hedef gruplar
kullanılarak yapılır ve farklı gönüllülük türleri
üzerine yoğunlaşır. AB içinde tahmini 92 ila
94 milyon yetişkin gönüllünün bulunduğu,
Avrupalıların yaklaşık yüzde 22’sinin 15 yaş
üzerinde olduğu, gönüllülerin çoğunun 30
ila 50 yaş arasında olduğu bulguları “yalnızca
tümevarımla elde edilmiş bulgular olarak
görülmelidir.” (17)
n Gönüllü organizasyonlarla ilgili istatistiklerin sınırlı oluşu: Pek çok AB ülkesi kâr
amacı gütmeyen kurum ve örgütlenmelerin
ulusal düzeyde kaydını tutar. Bu sicil işlemi
normalde bir kamu organı tarafından idare
GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK
edilir ve düzenli olarak güncellenir. Cemiyetlerin ilgili kamu kuruluşuna kaydolmaları
zorunlu olduğunda, bu kayıtlar kıymetli bir
veri kaynağıdır. Buradaki zayıf nokta, veri
kaynaklarının, tamamen ücretli personele
dayanan kurumlar ile tamamen ya da kısmen
gönüllülere bağlı olan kurumlar arasında
ayrım yapmaması ve bu organizasyonların
faaliyetlerine son verdiklerinde bildirimde
bulunmayabilmeleridir. Başka bir zayıf nokta
da bazı ülkelerde sicil kaydının mecburi
olmaması ve gönüllü örgütlenmelerin
kaydolmalarını teşvik edecek bir unsurun
bulunmamasıdır.
n Ekonomik veriler üzerinde görüş birliği
bulunmayışı: Gönüllü organizasyonlar,
gönüllülerinin katkılarının ekonomik değerini izlemek için araçlar geliştiriyorlar. Öte
yandan ulusal istatistik daireleri, gönüllülüğün ekonomik değerini ölçmek için topladıkları veri ve ilgilendikleri noktalar açısından
büyük oranda farklılık gösterebiliyor. Gönüllü
sayısını, harcanan zamanı ve yapılan faaliyeti nicel olarak saptamak için geliştirilen
yaklaşımlardaki uyuşmazlıktan kaynaklı bu
güçlükler, çabaların önünde engel oluşturuyor. Yapılan hesaplamalarda, gönüllü işe
değer biçmenin farklı yollarından dolayı,
tahmini ekonomik değer üzerinde genellikle görüş birliği bulunmuyor. Son olarak,
çalışmada üye devletler tarafından sağlanan
finansal değerle ilgili rakamlar kullanılmıyor.
Bunun yerine, tüm ülkeler için ortak yerine
koyma değeri yöntemine dayanan, gönüllülüğün ekonomik değerinin brüt tahminleri
kullanılıyor. (18)
n Gönüllülüğün sosyal ve kültürel etkileri:
Ulusal raporlar bugüne kadar ekonomik
değerin ötesinde pek çok sosyal, ekonomik
ve kültürel faydayı vurguladı. “Öte yandan
fiiliyatta sağlanan faydalar; farklı gönüllüler,
yerel topluluklar, gönüllü faaliyet ve hizmetlerden doğrudan yarar sağlayanlar arasında
olduğu kadar, ülkeler arasında da büyük
farklılıklar gösteriyor.” (19) Sosyal içerilme ve
istihdam, eğitim ve öğretim, aktif yurttaşlık
ve spor alanlarında temel AB hedefleriyle
ilgili etkiler tanımlanıyor, fakat veriler ezici
oranda nitel oluyor.
Sadece ulusal çalışmalar açısından değil,
genelde gönüllülüğün ölçümüyle ilgili olarak
mevcut durumu özetlersek, Rapor’un vardığı
sonuç şudur: “Her bir ulusal raporun temel
aldığı birincil ve ikincil veri kaynakları, veri ve
raporların ulaşılabilirliğine, danışılabilecek
paydaşların sayısına ve her ülkenin özgül
koşullarına bağlı olarak değişiyor.” (20)
Avrupa Komisyonu’nun karşılaştığı metodolojik güçlükler, istatistik verilerin zaman
zaman daha az kapsamlı olduğu gelişmekte
olan ülkeler için daha çok telaffuz ediliyor.
Gene de gönüllülüğün kapsamına ve boyutuna dair bir anlayışa ulaşma çabası esas
olmaya devam ediyor. Burada hem endüstriyel ülkeleri hem de gelişmekte olan ülkeleri
kapsayan dört girişimimizden kısaca bahsetmemiz anlamlı olacak: Gallup Dünya Anketi
(Gallup World Poll), Dünya Değerler Anketi
(World Values Survey), (21) Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi
(Johns Hopkins Comparative Nonprofit Sector
Project) ve CIVICUS Sivil Toplum Endeksi.
(Civil Society Index) Bu dört girişimde farklı
gönüllülük tanımları ve farklı ölçüm yaklaşımları kullanıldı. Beklenebileceği üzere farklı
bulgular ortaya çıktı.
Gönüllülüğün
kapsamına ve
boyutuna
dair bir
anlayışa
ulaşma çabası
hâlâ önemini
koruyor
Gallup Dünya Anketi ve Dünya Değerler
Anketi, ulusal temsili örnekler üzerinden
insanların fikirlerini ve davranış profillerini
araştıran ve ülkenin tamamını kapsayan
toplumsal araştırmalardır. Anketin içerdiği
geniş tema yelpazesi göz önüne alındığında,
pek az soru gönüllülükle ilişkilendirilebilir.
Ayrıca terminolojinin ve gönüllülük anlayışlarının çeşitliliği düşünüldüğünde, belli
sorular yanıt veren kişilerin yorum farklılıklarına açıktır. (22) Gene de söz konusu anketler
geniş bir küresel alanı kapsıyor ve hem karşılaştırmalı veriler sağlamak hem de boylamsal
eğilimleri saptamak için düzenli olarak yinelenebilirler.
19
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Gallup Dünya Anketi (GWP) (23) gönüllülükle
ilgili şu soruları içeriyor:
Geçen ay içinde aşağıda belirtilenlerden
herhangi birini yaptınız mı?
Bir organizasyon içinde gönüllü olarak
çalışmak hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yardıma ihtiyacı olan tanımadığınız bir kişiye
veya yabancıya yardım etmek hakkında ne
düşünüyorsunuz?
İlk soru, terime dair tutarlı bir anlayışın
bulunduğunu farz eden, örgüt bağlantılı
gönüllülükle ilgili açık uçlu bir sorudur. GWP
dünya çapında yetişkinlerin yüzde 16’sının
zamanlarını gönüllü olarak bir organizasyona verdiklerini saptadı. Kuzey Amerika,
Avustralya ve Yeni Zelanda’da insanların
gönüllü olma ihtimali daha yüksek; bunları
Güneydoğu Asya’daki ülkeler (özellikle
Kamboçya, Endonezya ve Filipinler) ile Afrika’dakiler izliyor. En düşük gönüllülük seviyesi ise Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Doğu
Asya’da (örneğin Çin, Japonya ve Güney
Kore’de). İkinci soru bir örgüt dışındaki faaliyetlerle ilgili. Bu anlamda, elinizdeki raporda
tanımlandığı üzere, kişinin katılımının niteliğine ve ölçüsüne bağlı olarak “gönüllülük”
olarak değerlendirilebildiği gibi, aksi de
mümkün.
Dünya Değerler Anketi (WVS) (24), “ücretsiz
gönüllü iş” yaptıklarını bildirme olasılığının
Doğu Asya’daki insanlar arasında daha
yüksek olduğunu saptadı; bunu Afrika, Kuzey
Amerika ve Pasifik bölgesindeki insanlar
izliyor. En düşük gönüllü çalışma seviyesi Batı
Avrupa, Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler
Topluluğu (CIS)’nda saptandı.
Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı
Gütmeyen Sektör Projesi (CNP) (25) katılan
ülkelere, anketi yanıtlayanlara sorulacak
faaliyet türü örnekleri ve soru önerileriyle
ortak bir anket formu sunuyor.
20
ŞEKİL 2.1 Eğer gönüllüler bir ülke olsaydı
1 Çin 1.306 milyon
2 Hindistan 1.094 milyon
3 ABD 296 milyon
4 Endonezya 229 milyon
5 Brezilya 186 milyon
6 Pakistan 158 milyon
7 Bangladeş 144 milyon
8 Rusya 143 milyon
9 “Gönüllüler Ülkesi” yklş. 140 milyon
10 Nijerya 129 milyon
11 Japonya 128 milyon
Kaynak: Gönüllülük–Johns Hopkins Karşılaştırmalı
Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Projesi: Nüfus: Amerika
Birleşik Devletleri İstatistik Bürosu (Volunteering –
Johns Hopkins Comparative Nonprofit Sector Project;
Population: United States Census Bureau).
Geçen 3 ayı düşünün. Bu zaman içinde aile ya
da hane halkı dışında birine karşılık almadan
yardım ettiniz, onun için çalıştınız veya
herhangi bir katkıda bulundunuz ya da hizmet
verdiniz mi?
Ankete katılan ve bu soruya “hayır” diyen
kişiler, “benzer bir durumda kim olsa zaten
aynı şeyi yapardı” diye düşünmüş olabilecekleri faaliyetler üzerine daha fazla kafa
yormaya teşvik edildiler. Bu yöntem, resmi
gönüllülük tipleri için de uygulanmakla
birlikte, bilhassa kişilerin yaptıklarını gönüllülük olarak bile düşünmedikleri, kültür ve
gelenekler içine yerleşmiş gayri resmi gönüllülük türleriyle ilişkili bir durumdur. Bu durum
ölçüm işini daha zorlu kılıyor.
Johns Hopkins Karşılaştırmalı Kâr Amacı
Gütmeyen Sektör Projesi, 1995 ila 2000 yılları
arasında 36 ülkede gönüllü bir kuruluş aracılığıyla katkıda bulunan gönüllülerin sayısının toplamda, nüfus anlamında, dünyanın
en büyük dokuzuncu ülkesini oluşturacağı
tahmininde bulunuyor (Bkz. Şekil 2.1)
GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK
ŞEKİL 2.2: GSYİH payı olarak gönüllü çalışmanın değeri
Tüm ülkeler*
Gelişmekte olan ve geçiş evresindeki ülkeler
Gelişmiş ülkeler
İsviçre
Norveç
Fransa
BK
ABD
Arjantin
Güney Afrika
Tanzanya
İtalya
İspanya
Peru
Kenya
Hindistan
Kolombiya
Pakistan
Macaristan
Brezilya
* 36 ülkenin ortalaması Meksika
0%
1%
2%
3%
4%
5%
6%
Kaynak: Salamon, L. (2008, Nisan). Putting volunteering on the economic map of the world. IAVE Konferansı’nda sunulan makale, Panama,
Kostarika.
Aynı 36 ülkede gönüllüler, 20,8 milyon tam
zamanlı çalışana denk düşen sivil toplum
organizasyonları işgücünün yüzde 44’ünü
oluşturuyor. CNP, “yerine koyma değeri”
yaklaşımı kullanarak, 36 ülkede gönüllülerin
ekonomik katkısının yıllık 400 milyar ABD
doları olduğunu saptadı. Bu değer ortalama
olarak söz konusu ülkelerdeki GSYİH’nin
yüzde 1,1’ini temsil ediyor. Gelişmiş ülkelerde
gönüllü çalışma GSYİH’nin yüzde 2,7’sini
temsil ediyor (Bkz. Şekil 2.2) (26)
CIVICUS Sivil Toplum Endeksi (CSI) (27) sivil
toplumun farklı yönlerine dair 72 belirteç
yaratmıştır. Belirteçler beş boyutta gruplanır:
Sivil Katılım, Örgütlenme Seviyesi, Değerlerin Uygulanması, Etkinin Algılanması ve
Dış Çevre. Sivil Toplum Elması aracılığıyla
görsel olarak betimlendiği üzere, bunlar
hep birlikte bir ülkenin sivil toplumunun
gücünün kapsamlı bir tablosunu sunarlar.
(Bkz. Şekil 2.3) (28).
ŞEKİL 2.3 CIVICUS Sivil Toplum Elması
Civil Society Index Diamond
Örgütlenme Seviyesi
100
72
80
60
40
48
20
Değerlerin
Uygulanması
62
0
53
Etkinin
Algılanması
Dış Çevre
46
Sivil Katılım
Kaynak: Sivil Toplum Endeks Elması (Civil Society Index Diamond)
21
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
CSI bulguları, sosyal odaklı STK’lar ile aktivist
yönelimli STK’lar arasında gönüllü katılımındaki ilginç bölgesel değişkenlikleri gösterir.
Sosyal odaklı bir STK’da düzenli olarak
gönüllü iş yapan insanların yüzdesi Alt Sahra
Afrikası’nda, Latin Amerika, Doğu Avrupa ve
Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki herhangi
bir bölgedekinden oldukça yüksektir. Aktivizm yönelimli STK’larda da en yüksek katılım
oranı Alt Sahra Afrikası’ndadır. Öte yandan
burada, Doğu Avrupa Latin Amerika’nın
önünde gider ve onu Bağımsız Devletler
Topluluğu (CSI) takip eder.
CSI aynı zamanda, gönüllülük de dâhil olmak
üzere, Sivil Toplum Elması’nın diğer temel
boyutlarıyla bağlantılı olarak yurttaş katılımının niteliğini ve boyutunu da ölçümler.
Bu bize güven ve dayanışma gibi gönüllülüğün doğrudan ölçmesi zor olan bazı veçheleri üzerine düşünme ve kıyaslama yapma
imkânı sunar.
CSI verileri aynı zamanda, sosyal-odaklı
STK’larda gönüllülük oranının yüksek olduğu
ülkelerde, politik yönelimli STK’larda da
gönüllülük oranının yüksek olduğuna işaret
ediyor. Veriler ek olarak, yüksek orandaki
gönüllülük ile sivil toplum etkinliği arasında
olumlu bir bağlantının varlığını gösteriyor.
Bu da bize gönüllülüğün sivil topluma bir
bütün olarak fayda sağladığını düşündürtüyor. CIVICUS bunu bilhassa gelişmekte
olan ülkelerde, çoğu yeni teknolojilerle ilişkili
olan daha gayri resmi nitelikteki gönüllülük
KUTU 2.6: Gönüllüler ekonomik ve sosyal refaha önemli ölçüde katkıda bulunuyor
Gönüllü çalışmanın ILO hedeflerine önemli ölçüde katkıda
bulunduğuna şüphe yok. Her ne kadar gelir sağlamak için yapılmasa
da gönüllü çalışma hem ekonomik hedeflere hem de daha geniş
sosyal hedeflere hizmet ediyor. Katkısı toplum tarafından ve politikaları
belirleyenler tarafından herhangi bir toplumun refahı için elzem kabul
ediliyor. Öte yandan gönüllü çalışmanın hacmi, değeri ve özellikleri
hâkim enformasyon sistemleri içinde çok fazla öne çıkmıyor.
Kaynak: Young. (2007, Eylül).
22
türleriyle STK kampanyaları ve savunuculuk
faaliyetleri arasındaki köprüyü güçlendirmek,
bu sayede sivil katılım alanını genişletmek
için bir fırsat olarak tanımlıyor. (29)
KUTU 2.7: En iyi gönüllülük ölçüm uygulamaları
Terimi kullanırken ilgili yanlış
anlamalardan kaçınmak üzere katılımcılar
için gönüllülüğü tanımlayın: “Bundan
sonraki birkaç soru ücret almadan
yaptığınız zorunlu olmayan işlerle ilgilidir;
yani, ister bir organizasyon aracılığıyla
isterse doğrudan, kendi hane halkınız
dışındakiler için ücret almaksızın faaliyet
göstermek üzere ayırdığınız zamandan
bahsediyoruz.”
Hatırlamalarını kolaylaştırmak açısından
geçen 4 hafta içinde yaptıkları gönüllü işleri
sorun.
Eğer anket yaptığınız kişi hiç gönüllü
faaliyette bulunmadığını ima ediyorsa,
raporda yer alan olası faaliyet tipleriyle ilgili
örnekler verin; bu hatırlamasına da yardımcı
olur.
Sözü edilen her gönüllü faaliyet için
harcanan zamana ve mesleki kodların
(örneğin; uzman, din adamı, zanaatkâr ya
da işçi gibi) tayinine imkân sağlamak için
yapılan işin türüne dair bilgi alın; bu veriler
yapılan faaliyetin değerini tahmin etmek için
kullanılabilir.
Faaliyetin bir organizasyon aracılığıyla veya
bir organizasyon için yapılıp yapılmadığına
dair bilgi toplayın, eğer böyle bir durum söz
konusuysa (daha sonra organizasyonun
türünü kodlayabilmek için) organizasyonun
adını ve ne için oluşturulduğunu da
kaydedin. Gönüllü olunan kurum türünü
sorun (örneğin hayır kurumu/kâr amacı
gütmeyen kuruluş, iş, hükümet vd.).
Kaynak: Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour
Organization). (ILO) (2011).
GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÖLÇÜMLEMEK
GÖNÜLLÜ ÇALIŞMA ÖLÇÜMÜ EL KİTABI
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bir Gönüllü
Çalışma Ölçümü El Kitabı hazırlayıp lanse
etti ve böylece gönüllülük ölçümlemelerine
bir standart getirilmesine önemli bir katkıda
bulundu. (30) ILO’nun talebi üzerine Johns
Hopkins Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi
(Johns Hopkins Center for Civil Society
Studies) tarafından hazırlanan ve Birleşmiş
Milletler Gönüllüler (UNV) programı tarafından desteklenen el kitabı, ülkenin işgücü
araştırmalarına katkı sağlamak için standartlaştırılmış bir dizi ölçümün ana hatlarını çiziyor. Asıl amacı, gönüllü çalışmanın
ekonomik değerini tahmin etmeye yardımcı
olmak.
İşgücü araştırmaları işgücüne ve nüfus
yapısına dair bir dizi veri toplar. ILO El Kitabı’ndaki önerilerin kabul edilmesi, işgücü
istatistiklerine ek bilgi sağlayacak güvenilir
ve kıyaslanabilir gönüllülük ölçümlerinin
ulaşılabilirliğini ciddi ölçüde arttırıyor.
El Kitabı’ndaki gönüllülük tanımı bu Rapor’un
1. Bölüm’ündeki tanıma benzer. “Ücret
almadan yapılan ve zorunlu olmayan çalışma;
yani kişinin ister bir organizasyon aracılığıyla
isterse doğrudan, kendi hane halkı dışındakiler için ücret almaksızın faaliyet göstermek
üzere ayırdığı zaman.” (31) El Kitabı araştırmanın nasıl etkin biçimde yürütülebileceğine
dair de tavsiyeler içeriyor.
El Kitabı aynı zamanda verileri analiz etmek
ve gönüllülüğün değerini tahmin etmek için
de önerilerde bulunuyor. Bu gönüllülüğün
insanlar tarafından doğrudan bildirilmesi
kadar organizasyon tarafından bildirilmesini
de içeriyor. Bu sayede, analizi yapan kişi hem
topluluk örgütlenmelerinin gönüllü kaynaklarını hem de örgütsel çerçevenin dışında
kalan gönüllülüğün boyutunu değerlendirebiliyor. Bu girişim tüm dünyada gönüllülüğün ölçümlenmesi için daha tektip bir
yaklaşım getirilmesinde ve karşılaştırmalı bir
perspektif geliştirilmesinde önemli bir adımı
temsil ediyor. Küresel düzeyde mevcut olan
daha karmaşık diğer metodolojilerin aksine,
hane halkı işgücünün araştırılabilmesine
zemin hazırlıyor. Odak noktası ekonomik
değerin saptanması olmasına rağmen,
yaklaşım hem örgütlü hem de daha az
resmiyet taşıyan gönüllülüğün derecesine ve
niteliğine dair anlayışı zenginleştiriyor.
SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR
Bu bölüm, gönüllü faaliyetin tüm dünyada
bulunduğunu ve boyutlarının devasa olduğunu doğruluyor. Tüm çeşitliliği ve zengin
ifade biçimleriyle gönüllülüğü ölçümlemek pek
çok yerde ve farklı yollardan yapılıyor. Diğer
yandan bu çaba hâlâ daha ilk evrelerinde ve
güçlükler taşıyor. Burada bahsedilen çalışma
çeşitleri, ortak bir yaklaşımın eksikliği kadar,
içerilen konuların çeşitliliğine de işaret ediyor.
Ulusal, bölgesel ve küresel girişimler arasında
hayli değişkenlik gösteren tanımlar, metodolojiler ve amaçlar nedeniyle, ülke, bölge ya
da başka bir kategori bazında gönüllülüğün
boyutlarının bütünlüklü bir tablosunu çizmek
henüz mümkün değil. Diğer yandan, burada
amaç herhangi bir şekilde, gönüllülüğü ölçümlemeyi amaçlayan mevcut ve yeni girişimleri
azımsamak değil. Onlar özel ihtiyaçları karşılıyor; gönüllülük zemininde bilgi katkısında
bulunuyorlar. Dolayısıyla özellikle gelişmekte
olan dünyada desteklenmeleri ve teşvik edilmeleri gerekir. Gönüllülüğe dair ulusal çalışmalar özellikle önemlidir, çünkü “gönüllülükle
ilgili konuların, belli bir ülke bağlamında, gönüllülük trendlerinin, profillerin ve parametrelerin
analizine ve sağlam bir değerlendirmeye dayanarak ele alınmasını” sağlarlar. (32)
Bölgesel
ve küresel
düzeylerde
gönüllülüğün
karşılaştırmalı
olarak değerlendirilmesine
acil ihtiyaç
var
Gönüllülüğü desteklemeye yönelik etkili
politikalar, gönüllülüğün boyutlarını ve profilini saptamadan belirlenip hayata geçirilemez. Fakat ulusal çalışmalar yeterli değildir.
Bölgesel ve küresel düzeylerde gönüllülüğün
karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesine acil
ihtiyaç var. Mevcut ölçümlemeler arasındaki
tutarsızlıklara rağmen ortak bir yaklaşım aranması gerekiyor.
23
Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu 2011
Gönüllü ölçümlemeleri alanını oluşturmaya
başlamak için atılabilecek somut adımlar
var. Hükümetlerin, sivil toplumun ve iş
dünyasının gönüllülüğe katılımına sektör
bazlı yaklaşımlar, gönüllülüğün ulusal olarak
faydalarını ortaya koymaya bağlıdır. Öte
yandan bir ülkede gönüllülük ölçümlemelerinin koordinasyonundan bir kamu teşkilatı sorumlu olmalıdır. Koordinasyondan
sorumlu bu kurumların, ulusal, bölgesel ve
küresel düzeydeki gönüllü paydaşlarla şu
konular üzerinde küresel düzeyde anlaşmaları gerekir: Asgari standart nitel veri kümesinin ne olacağı; gönüllüler ve gönüllülük
hakkında veri toplamada kullanılacak, ülkeler
arası karşılaştırmalı analizlerde kullanıma
uygun metodolojinin niteliği. Organizasyonlara katılan gönüllüler, gönüllülüğün ölçümlenmesinde temel bir ortak veri kaynağı
olacağından, güvenilir veritabanlarının yaratılabilmesi için uluslararası düzeyde hemfikir
olunan uygulamalar olmalıdır.
24
Keza, ILO Gönüllü Çalışma Ölçümü El
Kitabı’nda önerilen yöntemler gibi, gönüllülüğe değer biçmek için üzerinde anlaşılmış
yöntemlere ihtiyaç vardır. Fon kaynakları
sağlanmalı ve bir bilgi zemini oluşturmak
için araştırmayı teşvik edecek mekanizmalar
yaratılmalıdır. Ülkeler ulusal araştırmaları
destekleyip teşvik etmeye, gönüllülüğün
ekonomik değerini değerlendirmeye dair
hükümetler arası mevzuatla ilgili taahhütlerini yerine getirmeye cesaretlendirilmelidir.
Gönüllülüğün ekonomik anlamda katkısının
ölçümünün, gönüllü faaliyetin topluluklara
ve topluma getireceği çok daha geniş fayda
dizisinin sadece bir parçasını temsil ettiği
kabul edilen bir gerçektir. Ne var ki ölçüm
gündeminin bu veçhesiyle harekete geçmek
acil bir gereksinimdir.
3
21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK
3. BÖLÜM
Yirmi birinci
yüzyılda
gönüllülük
Başarıyı, insanlığa hizmetimizin niteliğinden ziyade
maaşlarımızın katsayısıyla ya da arabalarımızın büyüklüğüyle
değerlendirmeye meyilliyiz.
Martin Luther King, Jr.
25
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
GİRİŞ
Geçen on yıl
içinde
gelecekte
gönüllülüğün
yayılması
ve gelişmesi
için yaşamsal
önemde
gelişmeler oldu
26
Bugün insanların gönüllü faaliyete katılmak
için eskisinden daha fazla fırsatı var. Bu bölüm
gönüllülüğün değişen dünyasının üç veçhesini
inceliyor. Bu değişiklikler kati şekilde yirmi birinci yüzyılın ürünleri olmamakla birlikte, geçen
on yıl içinde gelecekte gönüllülüğün yayılması
ve gelişmesi için yaşamsal önemde gelişmeler
oldu. İlk olarak, teknolojik gelişmeler insanların
tarihte benzeri görülmemiş yollardan gönüllü
olmasına alan açıyor. Bu gelişmeler insanların
birbirleriyle küresel düzeyde ve eskisinden çok
daha hızlı bir şekilde ilişki kurmasına imkân
tanıyor. İkinci olarak, kalkınmada özel sektörün rolü ve kurumsal sosyal sorumluluğun bir
veçhesi olarak gönüllülüğe olan ilgisi geliyor.
Üçüncü olarak, insanların eşi görülmemiş küresel hareketleri ve artan seyahat imkânları, boş
zamanın artmasıyla da birleştiğinde, her yerdeki geleneksel gönüllülük tarzlarını etkileyen
iki kavramsal gelişme olarak karşımıza çıkıyor.
GÖNÜLLÜLÜK VE TEKNOLOJİ
Gönüllüler, günümüzün pek çok küresel sorunuyla başa çıkmak için teknolojinin giderek
büyüyen yayılımını hesaba katabilirler. Bunlar
besin güvensizliğinin izini sürmekten şiddete
dayalı çatışmaları izlemeye, yaklaşan felaketleri
erken haber vermekten seçim yolsuzluklarını
bildirmeye dek çok geniş bir alana yayılıyor. Mobil ve internet bazlı enformasyon ve komünikasyon teknolojilerinin (ICT) ortaya çıkışı gönüllü
faaliyeti “ kim, ne, ne zaman ve nerede” soruları
bağlamında tamamen değiştirdi. Çevrimiçi
gönüllülük, sosyal medya aracılığıyla çevrimiçi
aktivizm ve mikro-gönüllülük hızla büyüyen
trendler. Teknolojinin gönüllülüğe potansiyel
katkıları çok geniş kapsamlı. Öte yandan, değişimler güçlükleri de beraberinde getiriyor.
Bazı gözlemciler bilgi teknolojilerine erişimde
eşitsizliğin bazı insanların daha da dışlanmasına
sebep olabileceğini ve düşük gelirli ülkelerin
teknolojinin faydalarından yararlanamayacağını
ileri sürüyorlar. Teknolojinin yüz yüze ilişkiyi
köstekleyerek gönüllülüğü daha gayri şahsi
hale getirdiğini ileri sürenler de var. Dolayısıyla
teknoloji, anlamlı gönüllü iştiraklerin önünün
tıkanmasına da hizmet edebilir. (1)
Gönüllülük ve Mobil İletişim Teknolojileri
Ekonomik nitelikteki belli başlı mobil teknolojilere ulaşabilmek, gönüllülere sürekli olarak
yeni fırsat alanları açıyor. Ülkeler arasında ciddi
eşitsizlikler olmakla birlikte, yeni teknolojilerin
kullanımı tüm dünyada yayılmaya devam ediyor. Gelişmiş ülkelerde cep telefonu aboneliği
yüzde 100’ün üzerinde, yani kişi başına birden
çok telefon hattı düşüyor. Gelişmekte olan
ülkelerde bu oranın yaklaşık yüzde 60 olduğu
tahmin ediliyor. (2) Aslına bakılırsa, mobil-bağlantılı gönüllülüğün en yenilikçi ve başarılı örneklerinden bazıları gelişmekte olan dünyada
görülüyor, bu öyle olağanüstü bir fenomen ki
“mobil devrim” diye adlandırılıyor. (3)
Kısa mesaj servisi (SMS) ile mesaj metni gönderebilmek belki de bunlar içinde en büyük etkisi
olanıdır. Kitlesel düzeyde SMS iletişimi, uzun
süreli bir yükümlülük gerektirmeyip sınırlı bir
süre için geçerli olduğundan, bir “mikro-gönüllülük” çeşidi olarak düşünülüyor. Bu hizmet
daha zengin, daha bütünlüklü ve güvenilir bilgi
üretim ve paylaşımına katkıda bulunabilir. (4)
Nitekim bu imkân yerel sorunlarla ilgili bilinç
oluşturmak, insanlara seçeneklerine dair bilgi
aktarmak, hasat için hava durumu bildirimi,
sağlık ve eğitim gibi kamu hizmetlerini geliştirip takip etmek için sık sık kullanılıyor.
Örneğin, gönüllü sağlık çalışanları kısa mesajla
hastalıkların temel semptomlarını rapor ediyorlar. Kenya tabanlı Ushahidi gibi programları
kullanarak bu semptomların coğrafi olarak
nerelerde ortaya çıktığını harita üzerinde belirlemek, epidemiyologların hastalığın ortaya
çıkış ve yayılım modelini tanımlamalarına ve
olası salgınlara dair erken uyarı vermelerine
yardımcı olabiliyor. Ruanda’da hükümet kırsal
alanlardaki gönüllü halk sağlığı çalışanlarına
cep telefonu dağıtıyor. Bu telefonlar hamile
köylü kadınların durumunu takip etmek, sağlık uzmanlarına düzenli olarak güncellemeler
göndermek ve gerektiğinde acil yardım çağırmak için kullanılıyor. Bu proje sayesinde anne
ölümlerinde ciddi bir azalma oldu. Mesela
Musanze bölgesinde, programın uygulanmaya
başladığı 2009 yılını takip eden sene içinde
hiç anne ölümü bildirilmedi. Hâlbuki bir yıl
21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK
önce 10 vaka bildirilmişti. Programın başarısı
göz önüne alınarak, Ruanda’daki tüm gönüllü
sağlık çalışanlarına ulaşmak amacıyla 50 bin
telefonun daha dağıtılması, programın eğitim
ve tarım alanlarında da uygulanması planlanıyor. (5) SMS ile kısa mesaj göndermek, gönüllü
çalışmalarını desteklemek ve seçim izleme
organizasyonları için de güçlü bir araç. Lojistik
güçlüklere çok daha hızlı karşılık vermeye, etkili
seçim gözetimi yapmaya ve yandaki kutuda
görüldüğü üzere vatandaşların haklarını korumaya yardımcı olabilir.
Gönüllülük ve internet
Gelişmekte olan ülkelerde gönüllülük ve teknoloji arasındaki yenilikçi sinerjiler, tipik olarak
internetten ziyade mobil iletişim teknolojileri
üzerinde yoğunlaşıyor. 2009 yılında dünya
üzerinde yaşayan insanların yüzde 26’sının
internet erişimi vardı. Diğer yandan, düşük
gelirli ülkelerdeki internet erişimi, gelişmiş
ülkelerdeki yüzde 64 oranıyla kıyaslandığında,
yalnızca yüzde 18 civarındaydı. Sabit genişbant
erişiminin ücreti giderek düşmekle birlikte, hâlâ
bu ücreti karşılayamayan pek çok kişi var. (8)
Buna rağmen çevrimiçi gönüllülük hızla gelişiyor. Çevrimiçi gönüllüler “zaman ve becerilerini, internet üzerinden, ücretsiz olarak,
herhangi finansal bir beklentileri olmaksızın
toplum yararına veren insanlardır.” (9) Çevrimiçi
gönüllülük, gönüllülüğün belli bir zaman ve
mekâna bağlı olma zorunluluğunu ortadan
kaldırdı. Dolayısıyla gönüllü katılımın esnekliğini ve serbestliğini büyük oranda arttırıyor,
“in situ” gönüllü hizmetlerin etkisini ve sosyal
yardımları tamamlayıcı rol oynuyor. Çevrimiçi
gönüllülerin çoğu kaynak yaratma, teknolojik
destek, iletişim, pazarlama ve danışma, gibi yönetimsel ve operasyonel faaliyetlere katılıyorlar.
Giderek, araştırma, yazma ve e-posta tartışma
gruplarına liderlik etme gibi faaliyetlere de
katılıyorlar. (10)
UNV’nin çevrimiçi bir gönüllülük programı var.
Bu programa www.onlinevolunteering.org adresinden ulaşabilirsiniz. 2000 yılında başlayan
program STK’ları, hükümetleri ve Birleşmiş Milletler örgütlerini, interneti kullanarak gönüllü
KUTU 3.1: SMS ile seçim gözlemi yapmak
Gönüllü seçim gözlemcileri iyi bir yönetişimin kurulmasında kritik
rol oynayabilirler. Yeni teknolojilerle donanmış ve iyi eğitilmiş
gönüllüler demokratik seçim sisteminin korunması için paha
biçilmez bir kaynaktır.
Montenegro’da 2006 referandumunda sivil iştirakin yeni bir biçimi
ortaya çıktı. Seçim gözlemcileri seçimlerle ilgili sonuçları düzenli
olarak kısa mesajla bildirdiler. Montenegro’daki Demokratik Geçiş
Merkezi (Center for Democratic Transition) adlı STK’nın gönüllüleri,
ABD kökenli Ulusal Demokratik Enstitüsü (US Democratic
Institute)’nün desteğiyle tüm ülkede seçim sandıklarından
sonuçları anında bildirmek için kısa mesaj (SMS) kullandı. Bu
tarihten sonra cep telefonları aracılığıyla kısa mesaj göndererek
gönüllü seçim gözlemi uygulaması, 2006’da Arnavutluk’ta, 2007’de
Sierra Leone’de, 2007 ve 2011’de Nijerya’da, 2010’da Sudan’da ve
başka yerlerde kullanıldı. (6)
Sierra Leone’de savaştan sonra yapılan ilk seçim, seçim
sandıklarında gözlem yapan binlerce eğitimli gönüllü tarafından
gözlendi; bu gönüllüler seçim bilgilerini derledi ve sonuçları analiz
için kısa mesajla -ülkedeki 200’den fazla STK’nın koalisyonundan
oluşan- Ulusal Seçim Gözlem Merkezi (National Election Watch)’ne
gönderdi. Gönüllülerin varlığı ve katkısı “seçmenlerin haklarının
korunmasına; huzurlu ve adil bir seçim ortamı sağlanmasına”
yardım etti. (7) SMS ile yapılan gönüllü bildirimleri sivil iştirakin
alanını genişletiyor, şeffaflığa katkıda bulunuyor ve politik hesap
verebilirliğin büyümesine yardım ediyor.
Kaynaklar: The National Democratic Institute. (2006); Schuler (2008); Verclas (2007).
olmak isteyen gönüllülerle bağlantıya geçiriyor.
170 ülkeden (yüzde 62’si gelişmekte olan ülkelerden olmak üzere) 10.000 gönüllü her yıl
yaklaşık 15.000 çevrimiçi görev tamamlıyor.
Bu gönüllüler arasında sadece profesyoneller
yok, aynı zamanda öğrenciler ve emekliler de
bulunuyor. Kadınlar tüm katılımcıların yüzde
55’ini oluşturuyor. Bulundukları alanlar; eğitim,
gençlik, gelişim savunuculuğu ve stratejileri,
kriz engelleme, gelir ve istihdam sağlama,
dışlanmış grupların entegrasyonu, çevre, sağlık
ve toplumsal cinsiyet. Çevrimiçi gönüllülük
kalkınma organizasyonlarının kapasitesini arttırırken, aksi takdirde buna fırsat bulamayacak
pek çok insanın kalkınmaya katılmasına da
alan sağlıyor.
27
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Çevrimiçi gönüllülük genellikle kısa dönemlidir. Bir araştırmaya göre, çevrimiçi gönüllülerin yüzde 70’inden fazlası, bir hafta içinde
1-5 saat gönüllülük gerektiren yükümlülükleri
tercih ediyorlar ve neredeyse yarısı da en fazla
12 hafta süren işleri tercih ediyor. (11) Sparked.
com gibi bazı organizasyonlar, 10 dakikadan
1 saate dek süren çevrimiçi gönüllülük fırsatları
sunuyor. Çevrimiçi gönüllülüğü diğerlerinden
ayıran bir diğer özellik de uzaktan yapılabilmesi. Hareketlilik imkânları kısıtlı olan ya da başka
özel gereksinimleri olan insanlar, geleneksel
yüz yüze gönüllülükte mümkün olmayan yolKUTU 3.2: Çevrimiçi gönüllülük
Gönüllüleri kalkınma için harekete geçirme amacındaki bir UNV
aracı olan “Çevrimiçi Gönüllülük” hizmeti, sürdürülebilir insani
gelişimin etkisini güçlendirmek için organizasyonları gönüllülerle
birleştiriyor.
Kamerun’da “Sınır Tanımayan Mühendisler” (Engineers Without
Borders - EWB), karmaşık tarım teknik ve teknolojileri üzerine
kullanıcı dostu bir el kitabı hazırlayan üç çevrimiçi gönüllüyü bir
araya getirdi. Malili bir ziraat mühendisi bilimsel jargonu düz bir
dile tercüme etti. Çevre çalışmaları alanında doktora sahibi Faslı bir
danışman ile Togolu bir tarım ekonomisi uzmanı çiftçilerin ananas
yetiştirme ve işleme süreçlerini iyileştirmeye yardım eden bir ürün
üzerinde birlikte çalıştı. Togolu çevrimiçi gönüllü Kokou Edoh şöyle
diyor: “Bu işbirliği tam bir başarıyla sonuçlandı. Takımımızdaki ve EWB
ekibindeki sorumluluk duygusu, işbirliği ve içtenlik hayatımda ciddi bir
değişiklik yarattı. Bu benim ilk çevrimiçi gönüllülüğümdü ve gerçekten
çok memnun kaldım. EWB için tekrar gönüllü olacağım.”
UNESCO Dünya Mirası Ormanlar programı, Dünya Mirası olarak
belirlenen ormanların korunması için çalışıyor. 2011 Uluslararası
Orman Yılı boyunca ormanların korunması için çalışan programı
11 ülkeden 22 çevrimiçi gönüllü destekledi. Gönüllüler araştırma
yaparak, bilgileri analiz edip özetleyerek ve haritalar çıkararak
Dünya Mirası Ormanlar Durum Raporu’na katkıda bulundular
ve Dünya Mirası Ormanlarla ilgili veritabanları oluşturdular.
Mimari/kentsel mirasın korunması alanında öğrenci olan, Kore
Cumhuriyeti’nden Jae Hyeon Park şöyle diyor: “Veritabanı
oluşturmak için veri analiz edip özetlemek çevre alanındaki bilgimi
genişletmemi ve UNESCO’nun küresel düzeyde doğal mirasa katılımını
daha iyi anlamamı sağladı. Her şey bir yana, bu sefer bir uzman olarak
gönüllü olmanın keyfini yaşadım.”
Kaynaklar: UNV (2004, 2010a, 2010b, 2011b, Haziran).(tarih belirtilmemiş)
28
lardan katkı ve katılım sağlayabilirler. Keza,
çevrimiçi gönüllülük insanların sosyal ketlenmelerini ve sosyal anksiyetelerini yenmelerine fırsat
verebilir, özellikle de bu kişiler engellilikle ilgili
stereotiplerden ve yaftalardan muzdaripseler.
(12)
Bu durum başka türlü gönüllü olmayacak
insanlara güç verir. Çevrimiçi gönüllülük, becerileri geliştirip sosyal bağları ve ağları genişletirken, aynı zamanda kişinin kendine güvenini
ve benlik saygısını da inşa edebilir. (13) Ayrıca
katılımcıların gönüllü çalışma programlarını
kendi ihtiyaçlarına ve yaşam koşullarına uyarlamalarına da imkân verir. (14)
Twitter, Facebook ve Orkut gibi sosyal ağ siteleri insanların bilgi paylaşıp örgütlenmesine
yardım ediyor. 2010 yılında Rusya’da orman
yangını riskinin azaltılmasını ve 2011’de Arap
Devletleri’nde politik gösteriler için insanların
mobilize olmasını buna örnek olarak gösterebiliriz. Bu sosyal medya platformları, gönüllüler
ve organizasyonlar tarafından üye kaydetme,
kolektif eylemleri örgütleme, bilinç yaratma,
kaynak bulma ve karar mercileri ile iletişim
kurma gibi amaçlar için de kullanılıyor. (18)
Ama diğer yandan, adlandırıldığı biçimiyle
“kliktivizm”in, “klikçiler” olarak bilinen aktivistleri daha anlamlı gönüllü faaliyetlere ve savunuculuk hareketlerine katılmaktan alıkoyma
riski de var. Sosyal medyanın bir yandan sosyal
sorunlara dair bilinç yaratırken, etkili bir sosyal
değişim yaratma arzusu esinlemediği yönünde
eleştiriler var. (19) Sonuç olarak insanlar “uzaktan
yardımseverlik” yapabilirler, ama bir dava için
gerçek bir fedakârlıkta bulunmak istemeyebilirler. (20) Mikro-gönüllülük her zaman radikal bir
sosyal değişime yol açmasa da bilgi sağlayarak
ve tutumları değiştirerek yarar sağlar. Facebook’taki “Say NO to Violence against Women”
(Kadına Şiddete HAYIR Deyin) sayfası, binlerce
kişiyi kadın haklarıyla ilgili önemli eylemler ve
kanunlar hakkında bilgilendiriyor.
İnternet, gönüllülerin ilgilendikleri konular ile
çeşitli organizasyonların ihtiyaçlarını eşleştirerek de gönüllülüğü kolaylaştırıyor. Gönüllü-eşleştirme siteleri gönüllülerin yer bulma
imkânlarını çoğaltırken, aynı zamanda gönüllülüğe yer veren organizasyonların gönüllülere
21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK
daha kolay ulaşmasını sağlıyor. Üye kaydetme
zamanı kısalıyor, maliyet azalıyor. Pek çok seviyede, yeni enformasyon ve iletişim teknolojileri,
katılımcılar arasında bilgi ağı tarzında, yatay ve
katılımcı bir bilgi akışını gündeme soktu, böylece gönüllü katılımın önünde yenilikçi fırsatların
kapısını açtı. Teknoloji temelli gönüllülük, teknolojiyi benimsemeye ve kullanmaya eğilimli
olan genç insanlara bilhassa uyabilir. Yüz yüze
gönüllülüğe karşı çevrimiçi gönüllülüğün görece faydalarına ve güçlüklerine dair daha iyi bir
kavrayış için konunun araştırılmasına gerçekten
ihtiyaç var.
ULUSLARARASI GÖNÜLLÜLÜK
Uluslararası gönüllülük; yurt dışında çalışan
gönüllülerin kalkınmaya örgütlü bir şekilde
iştirak etmesidir. Hükümet organları ya da
STK’lar aracılığı ile hem uzun hem kısa dönemli iştiraki içerir. Özellikle son on yıl içinde
ülke dışından gönüllü olanların sayısının
arttığı ve katılım biçimlerinin değiştiği görülüyor. (21) Uluslararası gönüllülük 1960’larda,
gelişmekte olan çeşitli ülkelerde kalkınma
yardım programlarının öne çıkan bir özelliği
oldu. Uluslararası gönüllüleri koordine eden
organizasyonların en büyüklerinden bazıları
bu dönemde kuruldu; Avustralyalı Uluslararası Gönüllüler, Japonya Denizaşırı Ülkelerle
İşbirliği Gönüllüleri, Kanada Üniversitesi Hizmet Kuruluşu, Barış Gönüllüleri, Volontari
nel Mondo - FOCSIV ve Birleşmiş Milletler
Gönüllüleri bunlar arasındadır.
Gelişmekte olan ülkelerden her zaman gönüllüleri bulunan UNV haricinde, bu programlar
alışıldığı üzere gönüllüleri Kuzey’den Güney’e
(gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere)
göndermeye odaklandılar. Pek çok uluslararası
gönüllülük hizmetinin, faaliyetlerine ulusal
gönüllülük şemalarını da eklemesi yeni bir
gelişme. Bu kuruluşların amacı, sürdürülebilir
yerel potansiyeller oluştururken ve kalkınmaya katkıda bulunurken, yerel dile ve kültürel
meselelere aşina olan insanları çekip onların
da bilgisinden faydalanabilmek. (22) Bu durum, bazen becerilere ek olarak (doğrudan
ya da harici organizasyonların bağlantıları
KUTU 3.3: Açık kaynak çevrimiçi gönüllülüğü
İnsanlar kendileri için önem taşıyan davalara katkı sağlamak için sosyal
medyayı giderek daha çok kullanıyor. 15 Ekim’de kutlanan Yıllık Blog
Hareket Günü’nde yüzlerce blog yazarı, kamu yararını ilgilendiren
konularda fikir paylaşımında bulunmak için çevrimiçi olarak buluşuyor.
2010 yılında mesajlar daha çok su kriziyle ilgiliydi. Blog yazarları, suyla
ilgili sohbetten cinsiyetler arasındaki eşitsizliğe dek uzanan geniş bir
yelpazede, toplum üzerinde ciddi bir etkisi olan su sorunu üzerinde
kapsamlı şekilde durdular. Amaç, süregiden tartışmaları devam ettirip
olumlu bir eylem esinleyebilmekti. (15)
Organizasyonun 2010 yılındaki direktörü Robin Beck şöyle diyor:
“Olası en iyi sonuç, bu tartışmaların hiç yapılmadıkları yerlere yayılması
olacaktı.” (16) Gönüllüler, farklı disiplinlerden profesyonelleri içeren
“açık kaynak hareketine” de çevrimiçi olarak katılıyorlar. Örneğin biyologlar genom veritabanlarına ve genetik dizilime katkıda bulunmak
için açık kaynak araçlarını kullanıyorlar. Açık kaynak haberciliğin biçimleri olan bloglar ve çevrimiçi mesaj panoları, aynen açık kaynak yayımcılığı gibi, bilginin yaratılıp yayılmasına ciddi şekilde katkıda bulunuyor.
Örneğin, Gutenberg Projesi 6.000’den fazla kitabı dijital ortama aktarmıştır; Shakespeare’den Stendhal’a pek çok klasik eser yüzlerce gönüllü
tarafından sayfa sayfa dizilmiştir. Distributed Proofreading adlı bağlantılı bir proje de Gutenberg metinlerinin doğru şekilde aktarıldığından
emin olmak için sayısız gönüllü düzeltmeni harekete geçirmiştir. (17)
Kaynaklar: Goetz (2003); Roque (2009); Knight (tarih belirtilmemiş); Blog Action Day Blog (2010).
KUTU 3.4: Kraft Foods’un Mikro-Gönüllülük Programı
Kraft Foods, zamana ve yere bakmaksızın insanların gönüllü
olabilmesini sağlayan çevrimiçi bir ortam olan Sparked ile işbirliği
içinde, pilot bir mikro-gönüllülük programı başlattı. Programa 38
ülkede 50’den fazla çalışan katıldı; sağlık, beslenme ve çocuklarla ilgili
konularda çalışan 48 STK’ya yardım ettiler. Kullanılan asıl beceriler
pazarlama, satış ve sosyal medyaydı. Gönüllü olanların yüzde 67’si
bu işi programlarına dâhil etmenin oldukça kolay olduğunu fark
etti; yüzde 92’si de mikro-gönüllülüğün tüm çalışanlara sunulması
gereken bir fırsat olduğunu belirtti. Gönüllülerden biri şöyle dedi: “Şu
anda başka türlü bir gönüllü faaliyet yürütecek zamanım yok, böylece en
azından bir biçimde katkıda bulunabiliyorum.”
Kraft Foods gönüllülerinden biri, uluslararası bir STK’nın finansman
ve fon başvurularını (İngilizceden İspanyolcaya) çevirdi, böylece
başvurabileceklerin sayısının artmasına imkân sağladı. Başka biri
sosyal medya, işbirliği ve içerik yönetimi becerilerini kullanarak bir
STK’ya çalışmasıyla ilgili bilinç yaratmak için Facebook profillerini
nasıl kullanabileceğini anlattı. Teknoloji tüm dünyada, gönüllülerin
bulundukları yerden en etkili şekilde katkıda bulunabilmelerine ve
çabaların doğru şekilde birleşerek büyük bir etki yaratmasına olanak
sağlıyor.
Kaynaklar: Allen, Galiano & Hayes (2011); Sparked (2010, Kasım 4).
29
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Uluslararası
gönüllülük
biçimleri
giderek
çeşitleniyor
aracılığıyla) somut bağışlar yapan ya da kaynak sağlayan uluslararası gönüllülerin çabalarını anlamlı bir şekilde tamamlar. (23)
İngiltere’de VSO, İrlanda’da Progressio ve
Noveç’te Fredskorpset gibi ülke dışına gönüllü gönderen bir dizi ajans, son zamanlarda
Güney’den Güney’e (gelişmekte olan ülkelerden gelişmekte olan ülkelere) ve Güney’den
Kuzey’e (gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş
ülkelere) gönüllü gönderilmesini desteklemeye
başladı. Bu durum gelişmekte olan ülkelerin
halklarının, ülke dışında gönüllü olma ve ulusal
kapasitelerini güçlendirme imkânlarını arttırıyor. (24) Güney’den Güney’e boyutu, gelişmekte
olan ülkelerde de güçleniyor. Afrika’da, Afrika
Birliği ve ECOWAS, genç Afrikalıların bir yandan
bölgedeki barışına ve kalkınmasına katkıda
bulunurken, bir yandan da gönüllülükle tecrübe kazanmasını amaçlayan bölgesel gençlik
gönüllülük ajanslarıdır. Latin Amerika’da White
Helmets girişimi, Latin Amerika gönüllülerinin
bölgedeki acil durum programlarında yaygın
ve yoğun bir biçimde yer alması için uğraşıyor.
Brezilya, Brezilyalı gönüllüleri Orta Amerika’ya
göndermek için UNV ile işbirliği yapıyor. Program Haiti’yi de kapsayacak şekilde genişletiliyor
ve aynısının Mozambik’te de yapılması planlar
dâhilinde. Asya’da Kore Uluslararası İşbirliği
Ajansı (KOICA), Çin’in Afrika Programı’na Hizmet Veren Genç Gönüllüler (Young Volunteers
KUTU 3.5 Butan’dan Taylandlı Dostlar
“Taylandlı Dostlar - FFT” diye de bilinen Tay Gönüllüleri Programı,
genç Tay gönüllülerini, gelişmekte olan ülkelerdeki Tay Teknik
İşbirliği Programları’nı desteklemeleri için alan çalışması yapmaya
gönderiyor. Tayland ile Butan arasındaki bir işbirliği anlaşması
aracılığıyla Tay Gönüllüleri Butan’da kamu sektörüne ve özel
sektöre tarım, halk sağlığı, turizm ve mesleki çalışma alanlarında
teknik destek veriyorlar. 23 yaşındaki Bandit Bitbamrund ziraat
mühendisi ve iki yıllık bir gönüllü programına dâhil oldu. Bandit,
Tarım ve Kooperatifler Bakanlığı, Tarım Makineleri Merkezi’nde
tarım makinelerinin geliştirilmesi üzerinde araştırma yapıyor ve
Butan Kraliyet Üniversitesi’nde ziraat sertifikası programında tarım
makineleri üzerine ders veriyor.
Kaynaklar: Phatarathiyanon, Tomon, Yosthasan, Ito, Lee & Ratcliffe (2008); Babdit Bitbamrund,
Kişisel Görüşme (2011, 20 Temmuz); Royal Civil Service Commission (2005).
30
Serving Africa Programme of China) ve Singapur
Uluslararası Vakfı (SIF) tarafından hazırlanan
programlar var. SIF’nin amacı geçim yolları geliştirmek; ortak fikirler, beceriler ve tecrübeler
aracılığıyla dünya toplulukları ile Singapurlular
arasında daha büyük bir anlayış yaratmaktır. (25)
Tayland Gönüllüleri Programı (TICA) 2004’ten
beri kendi ulusundan insanları teknik işbirliği
programlarını desteklemek için komşu ülkelere
gönderiyor. Program, sürdürülebilir insani kaynak gelişimine katkıda bulunmaya ek olarak,
Asya’daki ve diğer yerlerdeki gelişmekte olan
ülkeler ile Tayland arasında halk düzeyinde
dostluklar inşa edip insan ilişkilerini ilerletmeyi
amaçlıyor. (26)
Uluslararası gönüllülük biçimleri giderek çeşitleniyor. Eğilim, ortalama altı ay ya da daha
kısa süreyi içeren kısa dönemli yerleştirmeler
yönünde. Yerleştirmeler ayrıca gönüllüye göre
bireysel olarak uyarlanıyor. (27) Uluslararası gönüllülük bugüne dek resmi bir gönüllülük
programı ile uzun dönemli katılımı gerektirdiğinden, kısa dönemli uluslararası gönüllülüğün
daha yeni biçimleri, katkıda bulunma arzusuyla
seyahat merakını birleştiriyor. (28) Bu eğilimi
küreselleşme, daha ucuz ve uygun seyahat
imkânları, artan göç, küreselleşen medya, çok
kültürlü kimlikler, daha esnek çalışma ve eğitim
uygulamaları yönlendiriyor. (29) Uluslararası gönüllülük, küresel eğitim ve beceri gelişimi için
bir güç olarak üniversitelerde ve kurumlarda giderek daha çok teşvik ediliyor. Gönüllülük aynı
zamanda vatanlarından ayrı yaşayan insanlar
arasında da artıyor ve diasporanın anavatanlarındaki insanlara yardım etme arzusunda ifade
buluyor. (30) Diaspora gönüllülerinin kurumlar
tarafından işe alınması giderek artıyor. (31) Artan bir diğer eğilim de, 3.6 numaralı kutuda
gösterildiği üzere, emekli profesyoneller gibi
“kıdemli gönüllüleri” kısa dönemli görevlerle
buluşturan programlar.
Kısa dönemli uluslararası gönüllülüğün, gönüllülerin kendileri için mi yoksa gittikleri ülkeler
açısından mı daha yararlı bir tecrübe olduğu,
üzerinde düşünülmesi gereken bir sorudur. (32)
Çalışmaların büyük kısmı, bunun programa
bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Gerçekte
21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK
uluslararası gönüllülük hem gönüllü olan kişinin, hem de gönüllü olduğu topluluğun fayda
sağladığı çift şeritli bir yola benzer. Uluslararası
gönüllüler sık sık yerel ya da ulusal gönüllülük
ya da istihdam ile normalde kazanmaları güç
olacak beceriler kazandıklarını belirtiyorlar. (33)
Dönen gönüllüler sık sık yurt dışındaki tecrübelerinin yaşamlarında “dönüştürücü” bir rol
oynadığını ya da “dönüm noktası” teşkil ettiğini, hem yurt içinde, hem yurt dışında hizmete
artan bir bağlılık gösterdiklerini söylüyorlar. (34)
Gönüllüleri ağırlayan ülkeler açısından, farklı
uzunluktaki programlar belli tipteki hizmet
faaliyetlerine uygun olabilir. Kısa dönemli
gönüllüler çocuklara, yetişkinlere veya fiziksel
olarak problemi olan kişilere yardım ederek
rutin sosyal hizmetlerin dışına çıkabilir, taze
bir hava soluyabilirler. (35) Kısa dönemli uluslararası gönüllü uzmanlar yanlarında ciddi bir
teknik deneyim getirir. Öte yandan, yinelenen
görevler daha etkili görünmektedir. Bireysel
uzmanlık görevleri, uzun dönemli projelerin
parçası olarak, tek başına olduklarından daha
da etkilidir. (36)
Kısa dönemli gönüllü turizminin (volun-tourism) uluslararası kalkınmaya katkısıyla ilgili
süregiden pek çok tartışma var. 2008 yılında
Batı Avrupa’da gönüllü turizm pazarı, en popüler yerler Afrika, Asya ve Latin Amerika olmak
üzere beş yıl içinde yüzde 5 ila 10 arasında
büyüme göstermiş durumdaydı. İmkânlar bir
ya da iki günlükten bir ay ya da daha uzun süreli
olanlara kadar değişiyor. Fakat en çok tecrübe
edilenler bir ila iki hafta olanlar. En çok öğrenciler ile mesleğine bir süre ara veren insanlar
tarafından tercih ediliyor. En popüler projeler
eğitim ve öğretim, inşaat ve çocuklarla çalışma
gibi alanları içeriyor.
Gönüllü turizmi ev sahibi kuruluşlara ve projelere sosyal yardım aracı sağlıyor. Topluluklar
açısından insan kaynakları ve finansal kaynaklar, yerel istihdam ve gelişkin imkânlar sağlıyor.
Gönüllüler yurtlarına döndüklerinde genelde
iletişimi sürdürüyor, hatta o toplulukların yararına kaynak yaratıyorlar. Fakat gönüllü turizmi
de eleştirilere hedef oluyor. Seyahatin uzunluğu azaldıkça, gönüllü yerleştirmeleri yerel
KUTU 3.6: JICA Kıdemli Gönüllüleri
Masayoshi Maruko uzun süre bir oto-teyp dükkânı işletmişti. 60 yaşını
devirince Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) Kıdemli Gönüllü
Programı’na başvurmaya karar verdi. Zambiya’daki bir meslek lisesinde elektrik mühendisliği dersi vermekle görevlendirildi. Daha önce
hiç öğretmenlik yapmamış olmasına rağmen en azından bir şeyden
emindi: Bu iş ancak iş üzerinde öğretilebilirdi. Bu şiarla düşünüp
nelere ihtiyaç olduğunu fark ettiğinde, öğretmenlik görevlerinin
ötesinde bir çabayla işe sarıldı.
Zambiya’da elektrik güç kaynağı sabit ve istikrarlı değildi, güneş
enerjisi jeneratörlerine talep vardı. Bay Maruko derslerde televizyon
ve radyoların nasıl tamir edileceğini öğretmenin yanı sıra, Solar Bike
adında bir motosiklet ile Solar King isminde ödül kazanan bir solar
lamba da dâhil olmak üzere yeni ürünler geliştirdi.
Bay Maruko, Zambiya’daki faaliyetleri sayesinde bir JICA Kıdemli
Gönüllüsü için yüksek düzeydeki bilgi ve beceriden daha önemli
şeyler olduğunu keşfettiğini söylüyor: “Başkalarının mutluluğu için
bir şey yapmak istediğinde, ilk kez, bilgin ve hâkim olduğun teknikler
gerçekten hayata iniyor.”
Kıdemli Gönüllü Programı 2009 yılında tarım, ormancılık, balıkçılık,
enerji, sağlık ve tıbbi bakım, insan kaynakları, eğitim, kültür ve spor
alanlarında deneyimlerinden faydalanılmak üzere 40 ila 69 yaş
arasındaki 445 kişiye, gelişmekte olan ülkelerde işbirliği faaliyetlerine
katılma imkânı sağladı. Programın 1990 yılında başlamasından beri,
toplam olarak 4462 kişi 64 ülkeye gönderildi.
Kaynak: Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (Japan International Cooperation Agency), (JICA) (2011).
topluluğun ihtiyaçlarından ziyade gönüllünün
durumuna göre yapılıyor. Katılan gönüllüler
gerekli vasıflardan, tecrübe ve eğitimden yoksun oluyor. Buna bağlı olarak daha basit, daha
küçük ölçekli ve minimal etkisi olan görevleri
üstleniyorlar. Hatta yerel kaynaklara yük bile
olabiliyorlar. Bazı uzmanlar gönüllü turizmi
endüstrisinin sürdürülebilir kalkınmaya faydası
olacak şekilde tekrar düzenlenmesi gerektiğini
ileri sürüyorlar. (37)
Kısa dönemli uluslararası gönüllü yerleştirmelerinin aksine, uzun dönemli uluslararası
gönüllülük üzerinde duran programlar, gönüllü
becerilerinin ev sahibi topluluğun ihtiyaçlarıyla örtüşmesine daha çok öncelik veriyor. (38)
31
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Şu unsurlar hayata geçirildiğinde program genelde daha verimli oluyor: Gönüllünün varlığının devamlılığını öngörmek, kültürel hassasiyet
de dâhil olmak üzere eğitim ve oryantasyon hizmeti sunmak, topluluk ihtiyaçlarına doğrudan
yanıt vermek ve programların tasarımı yoluyla
gönüllülerin katkılarını azamiye çıkarmak. (39)
Daha önceden bahsettiğimiz diaspora gönüllülüğü, nüfusunun önemli bir kısmı yurt dışında
yaşayan ülkelerin kalkınması açısından taşıdığı
büyük potansiyel göz önüne alındığında, özel
bir dikkati hak ediyor. Örneğin, sadece ABD’de,
gelişmekte olan ülkelerden gelmiş, ABD’de
yaşayıp çalışan 1,1 milyon sağlık görevlisi var.
Bunların 120.000’den fazlası Alt Sahra Afrika’sından geliyor. (40) Diaspora gönüllülüğünün
yapısı, diaspora nüfusunun yaşadığı ülkedeki
ve anavatanındaki durumuna göre değişiyor.
Örneğin Afrika Boynuzu’nda diaspora üyeleri
kısa süreler için periyodik olarak ülkelerine
dönüyorlar. Amaçları, çatışmadan çıkmış olan
yerel topluluklar içinde “kolektif ve sivil bir
zihniyet” gelişmesine, ayrıca sivil toplum ağlarının kapasitesinin artmasına yardımcı olmak.
Fakat bölgede değişim failleri olarak diaspora
gönüllülerinin önemli rolü hakkında çok az şey
biliniyor. (41)
Vietnam diasporası yoksulluğun azaltılması,
çevresel sürdürülebilirlik, tıbbi bakım ve engellilik gibi konulara odaklanıyor. Öte yandan,
göç edilen topluma iyi uyum sağlamış olan ve
anavatanlarıyla bağları zayıflayan ikinci kuşakla
birlikte, Vietnam’da diaspora gönüllülüğünün
uzun dönemli yaşama şansı sorgulanıyor. Yurt
dışında yaşayan yaklaşık 400.000 Vietnamlı’nın
yüksek eğitim aldığı, ancak eğitim vermek
ya da danışmanlık yapmak üzere yalnızca
200’ünün her yıl anavatana geri döndüğü
tahmin ediliyor. (43)
Diaspora gönüllülerini harekete geçirmek için
uğraşan girişimler, gönüllülük için diasporanın
öneminin giderek arttığının bir işareti. Böyle
girişimler Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
(UNDP), Uluslararası Göç Örgütü (IOM), İngiliz
Uluslararası Kalkınma Departmanı (DFID) ve
VSO destekli Diaspora Gönüllülük İttifakı (Diaspora Volunteering Alliance), Kanada Üniver-
KUTU 3.7: Etiyopya Diaspora Gönüllüleri Programı
1990 yılından beri her yıl tahmini olarak 20.000 kalifiye profesyonel, bilgi ve becerilerini de yanlarında götürerek
Afrika’yı terk ediyor. Etiyopya, HIV/AIDS ve diğer hastalıkların tedavisi için ulusal bir güç oluşturmak amacıyla
gönüllü sağlık çalışanlarını kaydeden Etiyopya Diaspora Gönüllüleri Programı (EDVP) aracılığıyla onlara ulaşıyor.
Örgüt, Amerikan Uluslararası Sağlık İttifakı (AIHA) ve Diasporadaki Etiyopyalı Profesyoneller Ağı (Network of Ethiopian
Professionals in the Diaspora) ile işbirliği içinde çalışıyor.
Program 2006 ila 2010 yılları arasında, Etiyopya Federal Sağlık Bakanlığı da dâhil olmak üzere 30’un üzerinde yere,
45 adet gönüllü yerleştirdi; bu kişiler bulundukları yerde ülkenin sağlık profesyonelleri için ağrı tedavi rehberleri
hazırlamaktan bakanlık için çevrimiçi bir platform oluşturulmasına dek çok çeşitli işler yaptılar. Aynı zamanda
yabancı üniversitelere ulaştılar, ülkenin tıp fakülteleri için gelişkin bir müfredat hazırladılar ve ülkedeki anti-retroviral
tedavisi programını incelediler. (42) Bunlara ek olarak gönüllüler, yeni bakım sistemleri geliştirdiler, eğitim ve öğretim
materyallerini iyileştirdiler, dışarıdan alınan model ve tekniklerin Etiyopya sistemine uyumlanmasına yardımcı
oldular, sağlık çalışanlarını eğittiler, hastalığı önleme ve toplum sağlığı faaliyetlerini geliştirdiler, temel araştırmaları
güçlendirdiler.
Gönüllülerin çeşitli ihtiyaç ve beklentileri var. Öte yandan gönüllü olma motivasyonları; Etiyopya’daki HIV/AIDS’li
insanlara yardım etme arzusu, Etiyopya’ya karşı hissettikleri bir sorumluluk ve Etiyopya ile duydukları gururdur.
Kaynaklar: Giorgis & Terrazas (2011a); Uluslararası Göç Örgütü (International Organization for Migration) (IOM) (2007); Diasporadaki Etiyopya Profesyonelleri Ağı (Network
of Ethiopian Professionals in the Diaspora) (NEPID) (tarih belirtilmemiş).
32
21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK
sitesi Denizaşırı Ülkelerde Hizmet (CUSO), VSO
Diaspora Gönüllülük Programı (VSO Diaspora
Volunteering Programme) ve USAID Diaspora
Ağları İttifakı (DNA) gibi temsilciliklerden geliyor. (44) Bu tarz bir gönüllülüğün değeri, böyle
bir desteğe ihtiyacı olan ülkelerin kalkınmasına
ve barış süreçlerine uzmanlaşmış ve özelleşmiş bir bilgiyi getirmesinden kaynaklanıyor.
Bununla birlikte, coğrafi olarak ayrı düşmüş
ama kültürel olarak bağları korunan insanların
sosyal sermayelerinin sürece katılması da aynı
derecede önem taşıyor. Toplumları bir arada
tutan harcın iyi bir örneğidir bu.
Uluslararası gönüllülük bizi kalkınma yardımının ne olduğu üzerinde tekrar durmaya
teşvik eder. Kalkınma yardımı sadece teknik
becerilerin aktarılması değildir, aynı zamanda
ilişki kurma, küresel işbirliği ve dayanışma değerleriyle ilgilidir. “Kalkınma yardımı, kalkınma
uzman ve kuruluşlarının profesyonelleşmiş
dünyası ile gelişim fikir ve pratikleriyle meşgul
olan ‘uzmanlaşmamış halk’ arasındaki uçuruma
köprü olabilir.” (45)
GÖNÜLLÜLÜK VE ÖZEL SEKTÖR
Amerikalı iktisatçı Milton Friedman bir keresinde “İş dünyasının işi iş’tir,” demişti mizahi bir dille.
Ama bu nosyonun bugün pek az yandaşı var.
Özel sektör şirketleri giderek tüketicilerin, yatırımcıların ve çalışanların, şirketlerin sosyal olarak sorumlu davranıp davranmadığını bilmek
istediği “ahlaki bir pazarda” faaliyet gösteriyor.
Tüketicilerin ve yatırımcıların gözünde iyi tüzel
yurttaşlar olduğunu bildikleri şirketlerin daha
olumlu bir imajı var. (46) Keza, çalışanlar topluma
katkı sağlıyor olmakla motive oluyorlar. (47)
Kurumsal sosyal sorumluluk (CSR) “bir toplumun belli bir zamanda sahip olduğu ekonomik,
yasal, etik ve ihtiyari beklentilerin organizasyonu” olarak tanımlanıyor. (48) Bunun anlamı,
özel şirketlerin yatırımcılara adil ve dürüst bir
kazanç sağlama yükümlülüğüne ek olarak ahlaki, etik ve hayırseverlikle ilgili sorumluluklara
da sahip olması. Başka bir tanımda, kurumsal
sosyal sorumluluğun, “yerel topluluğun ve
daha geniş anlamda toplumun olduğu gibi,
işgücünün ve onların ailelerinin de yaşam
kalitesini “iyileştirmek”le ilgili olduğu belirtiliyor. (49) Bu tanım gönüllülük değerleriyle, ayrıca
gönüllülüğün topluluğun ve insanların refahı
arasında öngördüğü ilişkiyle örtüşüyor.
Gelişmekte olan ülkelerde yapılan araştırmalar,
kurumsal sosyal sorumluluğun gelişmiş ülkelerde olduğu kadar kurumsallaşmamış olsa da,
genelde inanıldığından daha yaygın olduğuna
işaret ediyor. Asya’da ülkeler, kurumsal sosyal
sorumluluk davranış modelleri bağlamında,
kuruluşlar, gönüllülük, ortaklıklar vb. unsurlara
göre büyük bir çeşitlilik gösteriyor. Afrika’da
kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları daha
çok yasal ve etik sorumluluklardan ziyade
ekonomik sorumluluklara ve hayırseverlik faaliyetlerine dayanıyor. (50) Latin Amerika’da
kurumsal sosyal sorumluluk sosyoekonomik,
siyasi ve çevresel sorunlara karşı olumlu bir değişim umudu olarak görülüyor. Resmi kurumsal
sosyal sorumluluk daha ziyade büyük, üst
düzey ulusal ve çok uluslu şirketlerle, özellikle
tanınmış uluslararası markalarla veya küresel
bir statüye talip olanlarla bağlantılı olarak
ortaya çıkıyor. (51)
Kurumsal sosyal sorumluluktaki temel bir güç,
2000 yılında kabul edilen, özel sektörde insan ve işçi haklarını, çevresel ve rüşvet karşıtı prensipleri teşvik eden BM Küresel İlkeler
Sözleşmesi’dir. Amacı, Binyıl Kalkınma Hedefleri
de dâhil olmak üzere daha geniş BM amaçlarıyla buluşacak şekilde faaliyetleri kaynaştırmak
ve müşterek katılıma yönelik bir platformu
desteklemektir. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi
içinde yer alan şirketlerin sayısı 2000 yılında
47 iken, 2011 yılında 135 ülkede 8700 şirketin
üzerine çıktı. Üye şirketler, başka pek çok şeyin
yanı sıra Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne katkıda
bulunmak için gönüllüleri mobilize etmeye de
teşvik ediliyor. (52)
Özel sektör
şirketleri
giderek
“ahlaki bir
pazarda”
faaliyet
gösteriyor
Çalışan gönüllülüğü kurumsal sosyal sorumluluğun giderek artan bir tezahürüdür. Değişik
adlar altında “işveren destekli gönüllülük” ya da
“kurumsal gönüllülük” olarak da adlandırılır ve
sıklıkla iş dünyasının topluluğa bağlılık stratejilerinin parçası olarak ortaya çıkar. Çalışanlara
33
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
KUTU 3.8: İş yaşamında değerlere ve ilkelere duyulan ihtiyaç
“Tüm kültürleri ve insanları birbirine bağlayacak prensip ve değerlere
ulaşmamızı sağlayacak ve onlara fiili olarak anlam verecek işletmelere
ihtiyacımız var.”
Kaynak: Ban Ki-moon (2008).
sağladığı yararlar arasında morali yükseltmesi,
iş tatminini, şirkete dair gurur hissini ve olumlu
duyguları arttırması sayılabilir. Şirkete sağladığı
yararlar arasında ise şirketin imajını ve şöhretini
olumlu etkilemesi, topluluk içindeki kurumsal
görünürlüğü ve satışları arttırması sayılabilir.
Yerel örgütlenmelere finansal ve diğer türdeki
yardımlarla genel refahın artmasına, topluluğun içindeki gönüllülük düzeyinin yükselmesine yol açarak topluluğa da fayda sağlar. (53)
Kurumsal sosyal sorumluluğa biçilen değerde
sık sık gözden kaçırılan ve bizim bu rapordaki
temel mesajımızı güçlendiren şey ise çalışan
gönüllülüğünün, yurttaşlara sahip çıktıkları ve
toplumun dokusunu güçlendiren değerlerle
uyum içindeki faaliyetlere katılım fırsatı verdiğinin kabul edilmesidir.
Genelde kurumsal sosyal sorumlulukla birlikte,
gelişmekte olan ülkelerde çalışan gönüllülüğünün niteliği genel koşullara bağlı olarak önemli
KUTU 3.9: Çalışan gönüllülüğü ve Binyıl Kalkınma Hedefleri
SUEZ, 7. Binyıl Kalkınma Hedefi’ne, yani Çevresel Sürdürülebilirlik
hedefine katkı sağlayan Fransız kökenli endüstriyel bir hizmet
sağlayıcı şirkettir. Bu şirket UNV ile yaptığı bir ortaklık aracılığıyla
çalışanlarına ana faaliyet konusunda gönüllü olma fırsatı sunar.
SUEZ çalışanları, dünya üzerinde oldukça mağdur durumdaki
nüfusun yaşam koşullarını iyileştirmek için Energy Assistance ve
Aquassistance adlı iki gönüllü oluşum kurdu. Aquassistance gönüllüleri Arnavutluk, Nijerya, Senegal ve Gine Bissau’da atık yönetimi
değerlendirmeleri gerçekleştirdi. Teknik destek, toplum tabanlı
gönüllü bir atık yönetimi projesine kadar genişletildi. Energy
Assistance gönüllüleri Honduras’ta enerji dağıtım ağlarına tavsiyelerde bulundular, Galapagos Adaları’nda kirlilik yaratan kaynakları
değerlendirdiler, enerji üretiminde değişimler önerdiler ve Doğu
Timor’da bir elektrik santralinin denetimini gerçekleştirdiler.
Kaynak: UNGC. (tarih belirtilmemiş).
34
değişimler gösteriyor. Yeni İşletme Akademisi
(New Academy of Business)’nin gelişmekte
olan yedi ülkede (Brezilya, Gana, Hindistan,
Lübnan, Nijerya, Filipinler ve Güney Afrika)
uyguladığı bir proje, geleneksel kurumsal
hayırseverlik biçimlerinin ve sosyal yatırım
girişimlerinin yaygın uygulamalar olduğunu
ortaya çıkardı. Öte yandan, uzun dönemli
çalışan gönüllülüğü programları ne yaygın
uygulamalar olarak görülüyor ne de kurumsal
olarak destekleniyor. (59) Küresel Olarak Gönüllü
Olan Küresel Şirketler (Global Companies Volunteering Globally) (60) adlı bir çalışma, gönüllülüğün nasıl anlaşıldığını ve uygulandığını
belirleyen bölgesel ve kültürel faktörlere bağlı
olarak dünya çapındaki çalışan gönüllülüğüyle
ilgili çeşitli yaklaşımları tanımlamıştır.
Şirketlerin çalışan gönüllülüğünü destekleme
yolları, onları tek tek ya da küçük ekipler halinde gönüllü olmaya teşvik etmekten, genelde
STK ortaklığıyla yapılan programların parçası
olmaya teşvik etmeye dek geniş bir çeşitlilik
gösteriyor. Gönüllü çalışanlar başka ülkelere
de gönderilmekle birlikte, aktiviteler bazen
şirketlerin faaliyet gösterdiği topluluklar içinde
gerçekleştiriliyor. Aktiviteler hizmet günlerini,
haftalarını ya da aylarını içeren, dünya çapında
seferberlikleri gerektirebiliyor. Bunlar bir kerelik
projeler olabildiği gibi çevrimiçi gönüllülük
biçimini de alabiliyor. (61)
Hâlâ oldukça yeni olmakla birlikte hızla gelişen
bu kavram, çalışan gönüllülüğü programlarının
şirketlerin altyapı ve işletme planlarına resmi
olarak entegrasyonudur. (62) Büyük (250 ve
üzerinde personele sahip bulunan) şirketlerin
çalışanlarının işveren-destekli bir projeye sahip
olma ihtimali (yüzde 47), orta ölçekli bir (yüzde
20) (63) şirketin ya da küçük bir girişimin (yüzde
14) (64), çalışanlarına göre çok daha yüksektir.
Büyük şirketlerin çalışanlarının, işverenlerinin
gönüllülüğü desteklediğini onaylama ihtimalleri de küçük şirketlerde çalışanlara oranla daha
fazladır. Aslına bakılırsa Fortune 500 şirketlerinin
yüzde 90’ından fazlası resmi bir çalışan gönüllülüğü ve bağış programının olduğunu bildiriyor.
Gönüllü saatlerinin kaydını tutan veya çalışan
gönüllülüğünün sonuçlarını değerlendiren
21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK
şirket sayısı az olduğu için, küresel seviyede,
çalışan gönüllülüğü programlarının yaygınlığını
tahmin etmek zordur. (65)
Küçük ve orta ölçekli işletmelerde resmi gönüllülük programlarının eksikliği, kurumsal topluluk iştirakinin yok olduğu anlamına gelmez.
Birleşik Krallık’ta küçük işletme sahiplerinin
topluma ve çevreye karşı sorumluluğunu inceleyen bir araştırma, yüksek seviyede topluluk
iştirakinin varlığını saptamıştır: “Temel olarak,
küçük işletmeler büyük işletmelerden daha
farklı bir bakışa sahipler. Büyük işletmeler muhtemelen topluluktan ne elde edebileceklerine
bakarken; küçük işletmeler kendilerini topluluğun parçası olarak görüyorlar ve bunu bütünüyle iş stratejisi tabirleriyle düşünmüyorlar.” (66)
Çalışan gönüllülüğünün mesai saatleri içinde
gerçekleştiği yönünde genel bir algı vardır.
Öte yandan uygulamalar büyük oranda farklılık
gösteriyor. Bazı şirketler gönüllülük fırsatlarıyla
ilgili bilgi sağlıyor, fakat; çalışanlarından faaliyetleri iş dışında gerçekleştirmesini bekliyor.
Gönüllü çalışmaya ayıracak zaman kalması
için daha esnek çalışma saatleri sunanlar olduğu gibi, ücretli ya da ücretsiz izin verenler
de oluyor. (67) Genelde büyük şirketler olmak
üzere bazıları, yeni beceri ve motivasyonlarla
dönecekleri beklentisiyle çalışanlarının uzun
süreli gönüllü olmasına izin veriyor. (68) Örneğin Pfizer Dünya Sağlık Dostları (Pfizer Global
Health Fellows) tıbbi ve ticari uzmanlığa sahip
gönüllü çalışanlarına, sağlıkla ilgili uluslararası
gelişim programlarında üç ila altı aylık ekip görevlerinde yer alma imkânı sunuyor. Bu imkân
çerçevesinde 2003’den beri 270 kadar çalışan
40’dan fazla ülkede gönüllü oldu. (69)
İşveren destekli gönüllü programlarının en yaygın tarzları “yumuşak” destek biçimleri içeriyor.
Çalışma programının gönüllülüğe imkân tanıyacak şekilde ayarlanması, şirket kaynak ve olanaklarından faydalanma imkânının sunulması,
çalışanlara mevcut gönüllülük imkânlarıyla ilgili
bilgi aktarılması ve çalışanların gönüllü katılımlarının resmen kayıt altına alınması bunlar
arasında sayılabilir. (70) Suudi Arabistan Ulusal
Ticaret Bankası (National Commercial Bank
KUTU 3.10: Kurumsal gönüllülük
Telekomünikasyon şirketi Telefónica’nın tasarladığı Proniño
programının amacı, 5 milyondan fazla çocuk işçinin bulunduğu Latin
Amerika’da çocuk emeği kullanımının ortadan kaldırılmasına katkı
sağlamaktır. Proniño, çalışan çocuk ve ergenlerin okula gönderilmesi,
Telefónica teknolojisi ile yönetim sistemlerinin kullanılması sayesinde
çocuk eğitiminin niteliğini arttırmayı ve çocukların çalıştırılmasını
engellemeyi amaçlıyor. (54) Şirketin faaliyet gösterdiği 13 Latin
Amerika ülkesinde uygulamaya konan program, 118 STK’nın, destek
veren 674 kuruluşun ve 5.000 adet okul ile kreşin oluşturduğu bir
ağ üzerinden çalışıyor. Her yıl 160.000’den fazla çocuk ve ergene
ulaşıyor. (55) Proniño Telefónica gönüllüleri tarafından sürdürülüyor;
bu gönüllüler okuldan sonra eğitim desteği veriyor, partner STK’ların
programa alınan çocukların ailelerini izlemelerine yardım ediyor,
eğitimle ilgili aile ve topluluk atölyeleri yürütüyor, öğretmenlere ve
sosyal hizmet uzmanlarına destek veriyorlar. (56)
Gönüllüler aynı zamanda, internet aracılığıyla Latin Amerika ve
İspanya’da kültürel değişim amaçlı ikiz sınıflar oluşturan Telefónica
programı, Escuelas Amigas (İkiz Okullar)’ın da belkemiğini oluşturuyor.
(57)
Web 2.0 araçlarının kullanımına dair teknik destek vererek
öğretmenlere yardımcı oluyor ve dersliklerde yapılan çalışmaları
izliyorlar. Telefónica gönüllüleri, sınıfların bloglar ve telekonferanslar
aracılığıyla eğitim materyalleri üzerinde birlikte çalıştığı beş aylık
proje süresi boyunca, öğretmenleri ve öğrencileri motive edip onlara
eşlik ediyor. (58)
Kaynak: Telefónica (2009); Allen, Galiano & Hayes (2011).
of Saudi Arabia) çalışanlarını okullarda kişiler
arası beceri dersleri vermeleri için destekliyor
ve girişimcilere koçluk yapıyor. Ailelere, emeklilere, müşterilere ve tedarikçilere açık olan
şemalar da var. Örneğin Hyundai, STK partneri
Kore Gönüllülük Konseyi (Korean Council on
Volunteering) ile işbirliği içinde, yerel gönüllülük merkezleri tarafından desteklenen çalışan
ailelerine uygun fırsatlar sunuyor ve üniforma
da veriyor. (71)
Şirketler giderek bağışlarla ya da “dollars for
doers” sistemleriyle eşleştirerek işler hale gelen
gönüllülüğü hayır amaçlı hibelerle ilişkilendiriyorlar. Şirketler, çalışanlarının gönüllü olarak
bağışladığı çalışma saatlerine dayanarak bir davaya ya da organizasyona belli bir miktar katkıda bulunuyorlar. Bu çalışanları gönüllülüklerini
35
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
KUTU 3.11: Sınır tanımayan bankacılar
Sınır Tanımayan Bankacılar (BwB), Grameen Vakfı’nın küresel
gönüllülük rezervidir. Bu rezerv içinde sadece bankacılık ve finansla
sınırlı olmamak üzere çeşitli alanlardan, mikrofinans ve teknoloji
çözümlerini desteklemek için iki hafta ile dört aylık süreler arasında
katkı sağlamak isteyen, 5700’den fazla aktif ya da emekli hayli
kalifiye profesyonel bulunmaktadır. 2007 yılındaki başlangıcından
beri, 440’dan fazla gönüllü bu proje kapsamında tahmini 4
milyon ABD doları değerinde 50.000 saat hizmet bağışladı. (72)
Yerinde verilen teknik yardım, eğitim, koçluk hizmetleri ve uzaktan
danışmanlık projeleriyle BwB gönüllüleri mikrofinans kurumlarının
ölçeğini büyütmek, sürdürülebilirliğini ve etkisini arttırmak için
çalışıyorlar.
2009 yılında Grameen Vakfı Teknoloji için Mikrofinans Merkezi
(Grameen Foundation’s Technology for Microfinance Center),
bir açık-kaynak yönetimi enformasyon sistemi olan Mifos’un
kavranmasına yardımcı olması için dört deneyimli BwB
gönüllüsünü görevlendirdi. Gönüllüler, “bulut bileşimin” (çevrimiçi
bilgi dağıtımı), yönetim bilgi sistemlerinin mikrofinans kurumlarına
sağladığı değeri nasıl azamiye çıkarılabileceğini ve maliyetleri nasıl
düşürebileceğini araştırdılar. 485 saatlik hizmet bağışlayarak bir
kalite araştırması yaptılar. Bu araştırma, mikrofinans kurumlarının
teknolojik engelleri aşıp verimliliği arttırmalarına yardımcı olacak,
kullanıma hazır tam bir çözüm olan Mifos Cloud için iş planına
rehberlik etti. (73)
BwB gönüllülerinin katkılarına bir diğer örnek olarak, Orta Doğu ve
Kuzey Afrika Bölgesi için Kurumsal Yönetişim El Kitabı (Corporate
Governance Handbook for the Middle East and North Africa
Region)’nı hazırlamalarını verebiliriz. BwB gönüllüleri fiili olarak
El Kitabı’nı oluşturdular, kitabın materyalini kişiye özel eğitimle
ilişkilendirdiler ve Arap Dünyası’nın mikrofinans koşullarına göre
uyarladılar. (74)
Kaynaklar: Maynard (2010); Grameen Vakfı (Grameen Foundation) (2011).
arttırmaya teşvik ediyor. UPS Vakfı, UPS Topluluk İştirak Komiteleri (UPS Community Involvement Committees) tarafından seçilen yerel
organizasyonları bağışlarla destekliyor. Bu bağışlar en az 50 saatlik UPS gönüllülük hizmeti
sonrasında veriliyor. (75)
Çalışan Gönüllülüğü Programları giderek yerel
STK’larla uzun dönemli işbirliklerine odaklanıyor. Bu, şirketlerin yerel partnerlerinin
bilgisinden faydalanmalarını ve topluluk ihtiyaçlarına çok daha hızlı biçimde yanıt vermelerine yardım ediyor. Topluluk temelli kâr
amacı gütmeyen kuruluşların daha etkin faa-
36
liyet gösterebilmesine yardım etmek bugün
Çalışan Gönüllülüğü Programları’nın temel
hedefleri arasındadır. (76) STK’lar tipik olarak,
belli ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı olabilmek için “beceriye bağlı” olarak gönüllü
talebinde bulunuyor ve şirketler çalışanlarını
gönüllü olarak vermek suretiyle katkıda bulunuyorlar. Beceriye bağlı seçilen gönüllüler
STK’ların nakit olarak ödenen masraflarını
radikal biçimde azaltabilir. Gönüllü bir eğitim
ve idare altyapısı geliştirme çabasıyla yatırılan
her bir ABD Doları’nın, dört ABD Doları’ndan
daha fazla getirisi olduğu tahmin ediliyor. (77)
Kenya’daki Equity Bank STK’larla bağlantı
kuran özel sektör kuruluşlarının önde gelen örneklerindendir. Kuruluşun çalışanları,
topluluklara finansal okuryazarlık öğretmek;
STK’lara girişimciliğin ve finansal yönetimin
temelleri konusunda koçluk yapmak için gönüllü oluyor. Bu gönüllü girişimler yoksulluğu
azaltmak, risk altındaki gruplara sermaye ve
finans sağlamak için tasarlanmış finansal hizmetlerin yerini almıyor, onları tamamlayıcı bir
rol oynuyor. Banka için bu girişimler finansal
hizmetlerin etkisini ve ulaşım alanını genişletiyor. (78) Bir diğer örneği de Hindistan’ın özel
sektördeki en büyük şirketler topluluğundan
biri olan Tata Grup teşkil ediyor.
Son yıllarda, çalışan gönüllülüğü uygulamalarını geliştirerek ve ortaklıklar oluşturarak
yerel, ulusal ve küresel düzeyde bilgiyi ve
standartları geliştirme konusuna açık bir ilgi
var. Ticaret odalarının pek çoğunun Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR) komiteleri var.
Örneğin Vietnam Ticaret ve Sanayi Odası,
2000 yılından beri, çalışan gönüllülüğünü
içeren CSR’yi teşvik etmeye odaklanan iki
girişim sürdürüyor: Sürdürülebilir Kalkınma
İçin İş Dairesi (Business Office for Sustainable
Development) ve İş Dünyası Bağlantı Girişimi
(Business Link Initiative). (79) HIV/AIDS, Verem
ve Sıtma için İş Dünyası Küresel Koalisyonu
(Global Business Coalition on HIV/AIDS, Tuberculosis, and Malaria)’nun gönüllülerin etkin
topluluk iştirakine dair uzmanlığı, araçları ve
bağlantıları var. (80)
21. YÜZYILDA GÖNÜLLÜLÜK
KUTU 3.12: İnsanlarla davaları bir araya getirmek
Hindistan’da Birleşmiş Milletler Küresel Sözleşmesi için odak noktası olan Tata Topluluk Girişimleri Konseyi (Tata
Council for Community Initiatives), insanların hayatında fark yaratmak için insanlarla davaları bir araya getiriyor. İnisiyatif 1994’ten beri Hindistan’da özel bir şirket olan Tata Grup’un çalışanları arasında gönüllülüğü teşvik ediyor. Bunu
www.indianngos.com ile işbirliği yaparak; Tata çalışanları ile portalda listelenen gönüllülük fırsatları ve 50.000 STK
arasında bağlantı kurarak hayata geçiriyor. Tata Sons’ın başkanı Ratan N. Tata şöyle diyor: “Şirketimizin hizmet verdiği
toplulukların refahı için çalışmak, sorumluluk almak, Tata Grup’un temel prensiplerinden biridir.” Tata Topluluk Girişimleri Konseyi ile Tata şirketlerinin ortak çabaları, şirketin topluluk çalışmalarının sürdürülebilir sosyal kalkınmanın
inşa edilmesi yönünde odaklanması için daha sistematik bir girişime yol açtı.
Hindistan’da temel sosyal haklardan mahrum çocuklara eğitim imkânı sağlayan bir STK olan Pratham, Maharaştra
eyaletinin 40 köyünden gelen gençlerin turizm ve eğlence sektöründe eğitim almalarını sağlamak için Taj Hotelleri ile
işbirliği yaptı. Pratham hem gençleri harekete geçirdi hem de bu iş için Aurangabad yakınlarında Khaultabad’da son
derece modern bir tesis inşa etti; Taj Hotelleri ise müfredat oluşturma, eğitim programları ve eğitim altyapısıyla ilgili
bilgisini paylaştı. Söz konusu bölgeden 70’den fazla genç mezuniyetten sonra yüzde 100 iş garantisiyle eğitim gördü.
Kaynak: TATA Topluluk Girişimleri Konseyi (TATA Council for Community Initiatives) (2010).
Dikkatler büyük oranda özel sektördeki çalışan gönüllülüğüne yönelmiş olmakla birlikte,
kamu sektöründe de gönüllülük söz konusudur. Birleşik Krallık’ta kamu çalışanlarının
yüzde 45’i işverenlerinin bir gönüllülük şemasına sahip olduğunu söylüyor; hâlbuki
özel sektörde bu oran yüzde 30. (81) Kamu
sektörü çalışanları, tıpkı şirket çalışanları gibi,
genelde acil durumlarla ve sonrasındaki kurtarma ve iyileştirme çabalarıyla ilgili ulusal ve
uluslararası gönüllülük girişimlerinde konuşlandırılıyorlar. Guam Afet Hizmeti Gönüllülük
İzni Kanunu, hükümet görevlilerinin afetler
sırasında Kızıl Haç’a yardım etmek için yılda bir
kez 15 günlük ücretli izin almasına müsaade
ediyor. (82)
SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR
Küreselleşme ve dijital çağ, gönüllülüğün yüzünü değiştiriyor. Değişim zorluklar ve meydan
okumalar yaratıyor; gönüllülüğün yeni biçimlerinin katkılarına ve değerine dair kritik sorunlar
ortaya atıyor. Bazı durumlarda, teknoloji temelli
gönüllülük, önemli ve anlamlı gönüllü iştiraklerin yerini alabiliyor. Uluslararası gönüllülük
münhasır olabiliyor. Kurumsal gönüllülük ikiyüzlü ve samimiyetsiz olabiliyor. Tam tersine,
modern gönüllülük insani gelişime ciddi bir
katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Bu nedenle toplumun tüm üyelerinin olası en geniş şekilde katılımını sağlamaya yönelik çabalara ihtiyaç
var. Dar gelirli ülkelerin nüfusunun büyük kısmı
için yenilikçi teknolojilere ulaşım hâlâ sınırlıdır
ve uluslararası gönüllülük nosyonu çok uzaktır.
Üstüne üstlük gelişmekte olan ülkelerde ancak
bir avuç şirket kaynaklarını çalışan gönüllülüğü
şemalarını desteklemeye ayırıyor.
Her şeye rağmen, gönüllülüğün değişmekte
olan biçimlerinin insanların gönüllü olma fırsatlarını arttıracağı konusunda iyimser olmak
için sebepler var. Teknolojinin yayılması, çok
daha ücra ve kırsal bölgelerle bile bağlantı kurulmasını sağlıyor. STK’lar ve hükümetler, diaspora gönüllülüğünün olduğu kadar, Güney’den
Güney’e uluslararası gönüllülüğün değerini
de fark etmeye başlıyorlar ve kaynaklarını bu
şemalara ayırıyorlar. Şirketler, gönüllülük içeren kurumsal sosyal sorumluluk girişimlerini
destekleyerek “sosyal pazar”a yanıt veriyorlar.
Gönüllü iştirak için yeni fırsatlar açılıyor ve
bunun sonucunda daha fazla insan katılımcı
olup zaten katılanlar da yükümlülüklerini genişletebiliyorlar. Toplumumuzun sosyal dokusu
için bunlar harika haberler.
Gönüllülüğün
değişmekte
olan
biçimleri
insanların
gönüllü olma
fırsatlarını
arttıracak
37
38
4
SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI
4. BÖLÜM
Sürdürülebilir
geçim koşulları
Yoksul, yalnız kimsedir.
Senegal deyimi
39
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
GİRİŞ
“Yoksul”, aileleri, komşuları, dostları, fikirleri ve
yetenekleri; keza gelenek ve özlemleri de olan
kişidir. Bu özellikler, yoksulluğu esasen gelir
yokluğu olarak tanımlayan kalkınma politikalarında ve programlarında genellikle gözden
kaçırılır. Çoğu zaman, dar gelirli kişi kendi
potansiyellerini gerçekleştirecek imkândan
yoksundur. Bununla birlikte, yalnızca emeklerinden değil, zorluklara karşı koymalarını
sağlayan yerel bilgileri, yetenek ve ağlardan
oluşan çeşitli değerleri de vardır. (1) Gönüllülüğü destekleyen değerler, 1. Bölüm’de açıklandığı haliyle, bu değerlerin topluluk yararına
paylaşılmasını sağlamaya yardım eder.
Gelişmekte
olan ülkelerde
dar gelirlinin
hem
yardım alan
hem de
yardım
eden kimse
olduğuna dair
kanıtlar
giderek artıyor
Gelişmekte olan ülkelerde dar gelirlinin hem
yardım alan hem de yardım eden kimse olduğuna dair kanıtlar giderek artıyor. Dar gelirlilerin, resmi örgütlerle ve de gayriresmi karşılıklı
yardımlaşma kanallarıyla ortaklık içerisinde,
gönüllülük yoluyla birbirlerine yardım edecek
kapasiteleri vardır. Botsvana, Malavi, Güney
Afrika, Zambiya ve Zimbabve’yi kapsayan bir
inceleme, yoksul kökenli kimselerin gönüllülüğünün topluluğun sorunlarla başa çıkma
mekanizmalarının nasıl parçası olduklarını
ortaya sermektedir. (2) Güney Afrika’daki bir
başka inceleme, yoksul olan ve olmayan kişilerin gönüllülüğe eşit ölçüde zaman ayırdıklarını
ortaya koymuştur. Yoksul gönüllüler ve kırsal
alandan gelen gönüllüler, yoksul olmayan ya
da şehir alanlarından gelenlerden daha fazla
gönüllülük göstermişlerdir. (3) Aynı inceleme,
kendi kendini yöneten, gönüllülük temelli
karşılıklı yardımlaşma gruplarına ülkenin her
yanında rastlandığını ortaya koymaktadır. Bu
toplumsal yapılar bütün topluluk üyelerine
açıktır, bunlara herkes erişebilir, dolayısıyla,
“kamu yararı özelliği” (4) taşıdıkları söylenebilir.
Karşılanmamış ihtiyaçlar ya da çözülmemiş
problemler, insanların başkalarından destek
aradığı koşulların çatısını oluşturur. Bu tür
ihtiyaç ve problemler başka insanlara destek
sağlamanın da koşuludur. Yoksul topluluklara
verilen hizmet kaynak kıtlığı nedeniyle cılız
40
olduğunda ya da hükümetler kendi yurttaşlarına bunları sağlamakta yetersiz kaldıklarında,
yanıt olarak, gönüllülük temelindeki topluluk
inisiyatifleri tipik anlamda ortaya çıkar. (5) Yanıt,
yurttaşların yararını savunan kolektif bir ses
biçimini alıp, hükümetlerin yükümlülüklerini
yerine getirmesinde ısrar edebilir. Dayanıksız
ekonomik koşullar, sağlık koşullarının kötü
olması, sağlık sistemlerine sınırlı erişim ya da
hiç erişim olmaması ve genel olarak yoksulluk
insanların birbirine yardım etmelerini (6) ve
ortak bir ses bulmalarını teşvik eden güçlü
saiklerdir. Dar gelirli için, toplumsal ilişkilere
yoğun katılım ve gönüllülük temelli kolektif
eylem, psikolojik, kültürel ve ekonomik refahın
gelişmesi açısından taşıdığı potansiyel dikkate
alındığında, tamamen rasyonel bir tutumdur.
Bu bölüm, insanlarını, gönüllülük dolayısıyla
kendi imkânlarını yoksulluk üzerinde etkide
bulunacak şekilde nasıl seferber ettiklerini
araştırmaktadır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI
NEDİR?
Dünyada 1,4 milyar kişi aşırı yoksulluk koşullarında yaşıyor. Bunların yaklaşık yüzde 70’i
kırsal kesimde. (7) Sürdürülebilir geçim koşulları
açısından bakarak, gönüllülüğün onların yaşamına katkısını inceleyeceğiz. “Sürdürülebilir
geçim koşulları” terimi, 1987 tarihli Brundtland
Komisyonu Raporu’nun (8) ve 1990’daki ilk
UNDP İnsani Gelişme Raporu’nun (9) ardından,
daha insan-merkezli bir kalkınma yaklaşımına
yönelimin ifadesidir. Sürdürülebilir geçim koşulları kavramı, Sussex Üniversitesi Kalkınma
İncelemeleri Enstitüsü ve Birleşik Krallık Denizaşırı Ülkeler Kalkınma Enstitüsü gibi araştırma
enstitüleri; CARE ve Oxfam gibi STK’lar; DFID
ve INDP’yi de kapsayan kalkınma örgütleri tarafından daha da geliştirilmiştir. Yaygın olarak
kullanılan tanım, yetenekleri ve hem geçinmek
için gereken faaliyetleri hem de maddi ve toplumsal kaynakları içeren değerleri kapsayan bir
geçim aracını ifade eder. Bir geçim kaynağının
sürdürülebilir olması, gerilim ve şoklarla baş
edebilmesi, bunların ardından kendini toparlayabilmesi, hem o anda hem gelecekte, doğal
SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI
kaynak tabanını zayıflatmadan varlıklarını ve
yapabilirliklerini geliştirebilmesi demektir. (10)
Geçim koşulları yaklaşımı, 1990’larda, Dünya
Bankası ve UNDP de dâhil olmak üzere birçok
kalkınma ajansı tarafından benimsenmiştir.
Geçim koşullarına dayanan bir yaklaşım, kalkınma için hedefler, kapsam ve önceliklerle
ilgili bir düşünme yoludur. Böyle bir yaklaşım,
insanların fiziksel, ekonomik, manevi ve toplumsal ihtiyaçlarına destek olmak için yararlandıkları sayısız kaynak, beceri ve faaliyete
odaklanır. Son olarak, kalkınmayı insani değerlere bağlı ihtiyaçlar açısından (11) ve başka
birinin refahına katkıda bulunma açısından
yeniden tanımlar.
Geçim koşulları yaklaşımı, gönüllülüğün insanların yaşamıyla, özellikle de dar gelirlilerin
yaşamıyla olan ilintisini ifade etmek açısından
değerli bir kavramdır. Başka bir kavramın da
tamamlayıcısıdır; bu kavram, kalkınmadan yarar sağlayanları “güçlendirdiği” kadar, onların
taleplerine büyük bir meşruiyet ve ahlaki güç
kazandıran, hak temelli bir kalkınmayaklaşımıdır. (12) Bu referans çerçevesi içinde, bu bölüm
gönüllülükle ilişkileri açısından altı tür sermaye
varlığı üzerinde durur. (13) Bunlar:
n Toplumsal sermaye: Ağları, toplumsal
ilişkileri ve dernek üyeliklerini kapsayan, bir
işbirliğine ihtiyaç olduğu yerde insanları yönlendiren güven, karşılıklı anlayış ve müşterek
değerler gibi olgulara dayanan toplumsal
kaynaklar.
n Beşeri sermaye: Yetenekler, bilgi, çalışabi
lirlik ve sağlıklı olmak.
n Doğal sermaye: Toprak, su, ormanlar ve
balıkçılık.
n Fiziksel sermaye: Yollar, su ve sağlık hizmetleri, sulama, okullar, sağlık kurumları, enerji,
araçlar ve ekipman gibi temel altyapı.
n Mali sermaye: Tasarruf, kredi, istihdamdan
gelen gelir, ticaret ve döviz gelirleri.
n Politik sermaye: İlgili kanunlar, politika ve
kurumların desteklediği politik süreçlere katılım ve bilinç.
GÖNÜLLÜLÜK VE TOPLUMSAL
SERMAYE
Sürdürülebilir geçim koşulları bağlamında toplumsal sermaye, insanların gündelik yaşamda
kurdukları bağlantı ve ilişkiler alanına gönderme yapar. Bu tür bağlantılar, gönüllülüğün
belirgin bir tezahürüdür. Hem gayri resmi yerel
dernek üyeliklerini kapsar hem de benimsenmiş kural ve normların yönettiği daha resmi
grupların üyeliklerini. Toplumsal sermaye kavramı, işbirliğini kolaylaştıran güven, karşılıklılık
ve alışveriş ilişkilerini de kapsar ve dar gelirliler
arasındaki gayri resmi toplumsal güven ağları
için de bir temel oluşturur. (14)
İhtiyaçların niteliğine bağlı olarak ağlar, basit
bireysel ilişki gruplarını ya da aile, topluluk,
köy, etnik ve meslek grupları gibi geleneksel
toplumsal yapıları da içerebilir veya faillerin
karmaşık bileşimlerini de içerebilir. (15) Amerika
Birleşik Devletleri’ndeki komşuluk inisiyatiflerinden (16) gelişmekte olan ülkelerde köy
düzeyindeki karşılıklı yardım sistemlerine dek
ortak özellikleri, gönüllülüğe atfedilen kilit işlevdir. Bu, insanları topluluk içinde başkalarına
yardım etmeye sevk ederek ve bu süreç içinde
kendilerine yetebilmelerine yol açarak grubu
ya da toplumu bir arada tutan “tutkal”dır. (17)
Toplumsal sermayeyi destekleyen şey, gönüllülüğün odağında bulunan “ilişki” kavramıdır.
Gönüllülüğün
en önemli
özelliklerinden
biri, grubu ya
da toplumu bir
arada tutan
“tutkal”
olmasıdır
Bu olguyu tarif edecek zengin bir söz dağarı
mevcuttur. Örneğin, Güney Afrika’daki Zulu
Halkı için toplum “umuntu ngumuntu ngabantu” deyişinin etrafında, yani “kişi ancak
diğer insanlar sayesinde kişi olur,” ifadesiyle
inşa edilir. Başka deyişle, kişi bireyselliğini
geliştirmek için başkalarına ihtiyaç duyar. İsiZulu dilinde “insanlık” anlamına gelen “ubuntu”
terimi, “Beni ben yapan etrafımdakilerdir,”
Afrika felsefesini ifade eder. Doğu Afrika’da
benzer bir deyim Swahili dilindeki “mtuniwatu” sözcüğüyle ifade edilir; bu söz, “kişi,
41
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
başkaları sayesinde vardır,” anlamına gelmektedir. Topluluğu yücelten bir bakış açısıdır bu
ve bütün dünyada örneklerine rastlanır: Örneğin Brezilya’da “mutirão”, Zimbabwe’de “batsiranai”, Filipinlerde “bayanihan”, Endonezya’da
“gotong royong”, Kenya’da “harambee”, Sri
Lanka’da “shramadama”, Botswana’da “tirelosetshaba”, Arap Emirlikleri’nde “taka’ful”,
Ekvator ve Peru’da “minga”, Amerika Birleşik
Devletleri’nde “komşuluk ve birlikte ahır inşa
etmek”, Sudan’da “naffir”, bir ev inşa etmek ya
da hasat yapmak gibi işler için oluşturulan ve
sonra da dağıtılan topluluk gruplarına ya da
ortak komşuluk pratiğine gönderme yapar.
“Naffir”, bütün olarak topluluğa yarar sağlar ve
kimi zaman etnik hudutları da aşar. (18)
Sağlık ve
eğitim,
Birleşmiş
Milletler Binyıl
Kalkınma
Hedefleri’nin
önceliğidir ve
her iki alanda
da gönüllülük
önemli rol
oynar
Birçok ülkede devlet, kendi kendine yetmekle
ilgili geleneksel kültüre dayalı karşılıklı destek
sistemini teşvik etmiştir. Örneğin Kenya’da
Swahili dilindeki “harambee” kelimesi “haydi
birlikte gayret gösterelim” anlamına gelmektedir ve ülkenin ilk cumhurbaşkanı olan Jomo
Kenyatta’nın benimsediği ideolojidir. Amaç
ulusu harekete geçirmek ve birleştirmek, daha
hızlı ulusal büyüme sağlamak için çabaları ve
kaynakları bir araya getirmektir. Başka birçok
ülkedeki kendi kendine yetmekle ilgili yardım
sistemlerinde olduğu gibi, gönüllülük bu anlayışın da temelini oluşturur. Harambee, karşılıklı
yardım, çabaların birleştirilmesi ve topluluğun
kendi ayakları üzerinde durması yan anlamlarını taşır. Kenya Hükümeti 1963’ten itibaren
“harambee”yi kırsal nüfusu yeni bir politik temel ve yerel değerler etrafında örgütlemenin
bir yolu olarak ve toplulukları “ortak bir amaca
yönelik kolektif çalışmaya” (19) yöneltmek için
teşvik etmiştir. Hükümet desteğiyle birlikte,
harambee kendi kendine yardım projeleri ile
bütün Kenya’da okullar, sağlık merkezleri,
dispanserler, anaokulları, köprüler ve kırsal
kesime erişim yolları inşa edilmiştir.
Devletin desteklediği bir diğer kendi kendine
yetme sistemi örneği, Endonezya’daki “gotong
royong”dur. Bu sistemin kökleri kırsal Java kültüründedir ve topluluk içinde karşılıklı yardım
ilkesine gönderme yapar. “Gotong royong”,
42
kırsal yollar ya da sulama sistemleri, doğal felaketlerde devreye giren acil durum çalışmaları,
ev yapımında ya da gündelik tarımsal işlemlerde karşılıklı yardımlaşma ve önemli törenlerin
düzenlenmesinde destek gibi kırsal altyapıyı
sürdürmekle ilgili kamusal ve özel faaliyetlerin
geniş bir yelpazesini kapsar.(20)
Toplumsal sermaye ile gönüllülük arasındaki bağları tarif eden literatür, büyük ölçüde
gelişmiş ülkelere ve resmi örgütlere odaklanmaktadır. Bununla birlikte, biz gelişmekte olan
ülkelerdeki gayriresmi gönüllülük türlerine
bakma eğilimindeyiz. Bunun araştırmacıları, politikacıları ve uygulayıcıları, yerel kendi
kendine yetme gruplarının nasıl oluştuğuna,
bunların birbirleriyle nasıl bağ kurduklarına ve
gelişmekte olan ülkelerde nasıl desteklenmeleri gerektiğine daha fazla dikkat göstermeye
yönelteceğini ummaktayız.
GÖNÜLLÜLÜK VE BEŞERİ SERMAYE
Beşeri sermayesi, geçim stratejilerini sürdürebilmek için bilgi, beceri ve sağlığı kullanma
yeteneğidir. Yeterince sağlıklı olamamak ve
eğitim eksikliği yoksulluğun temel boyutlarıdır. Bununla birlikte, bu koşulları yenebilmek
hem kendi içinde öncelikli bir geçim hedefidir,
hem de dar gelirli kesimin kendi geçim koşullarını geliştirmesini sağlayan diğer değerleri
etkin şekilde kullanmasının ön koşuldur. Sağlık
ve eğitim, Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma
Hedefleri’nin önceliğidir ve her iki alanda da
gönüllülük önemli bir rol oynar.
Gönüllülüğün kabul gördüğü ve uygun şekilde desteklendiği koşullarda, gönüllülük
toplumsal sermaye oluşturmaya yardımcı olur.
Gönüllü eylemin gönüllüler üzerindeki etkisi
ilgili akademik literatürde ender olarak ele alınmıştır. Bu incelendiğinde ise sonuçlar aydınlatıcıdır. Örneğin, Filipinler’deki bir inceleme,
gönüllülüğün verdiği takdir ve tatmin duygusu
ile bu sayede topluluk içinde kazanılan saygınlığın, gönüllülerin gözünde maddi ödüllerden
daha önemli olduğu sonucuna varmıştır. (21) Bir
diğer örnekse İran’dan gelmektedir. 1992 yılın-
SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI
da, hükümet şehir merkezlerindeki kadınları,
aile planlamasında bilinci yaygınlaştırmak için
seferber etti. Yaklaşık 100 bin kadın, gönüllü sağlık çalışanı olarak kampanyaya katıldı.
Yaptıkları iş dolayısıyla saygı kazandılar ve
yetki sahibi olduklarını hissettiler. Bir kadın
şöyle dedi: “Artık kendime inancım var ve yakın
çevremde insanların yaşamlarını değiştirmesine
katkıda bulunabileceğimi hissediyorum. Şimdi
bazı kadınların birbirlerine maddi yardımda
bulunabilmek için kendi tasarruf cemiyetleri
var. Dilekçe verip ihtiyaçlarımızı belediyelerden
nasıl talep edebileceğimizi başkalarından öğrendim.” (22)
Toplum sağlığı çalışanlarının (CHW) rolü, ilk
olarak 1978’de Temel Sağlık ve Bakım Uluslararası Konferansı’nda benimsenen Alma
Ata Bildirgesi’nde açıklığa kavuşturulmuştur.
O tarihten beri toplum sağlığı çalışanları çok
sayıda gelişmekte olan ülkenin yetersiz hizmet
alan kırsal alanlarına sağlık hizmetlerini yaymakta anahtar işlev görmüştür. Dünya Sağlık
Örgütü, toplum sağlığı çalışanlarını, bireylerin
ve topluluğun sağlık problemleriyle uğraşan
ve sağlık hizmetleriyle yakın temas halinde
çalışan, topluluğun seçtiği erkek ve kadınlar
olarak tanımlanıyor. (23) Temel sağlık sistemleri
çok sayıda eğitimli ve istekli sağlık çalışanının
faaliyet göstermesini gerektirir. Baskı altındaki kamu sağlığı sistemlerini desteklemekte
CHW’ler yaşamsal bir rol oynar. Dünya çapında
2,4 milyon eğitimli sağlık çalışanı eksiği var; (24)
en fazla eksiklik çekilen yer ise Afrika.
Gelişmekte olan ülkelerdeki toplum sağlığı
çalışanları, coğrafi uzaklık, kamu hizmetlerinin sınırlılığı ya da mali kaynak eksikliğine
bağlı olarak bu hizmetlere erişmeleri mümkün olamayacak insanların sağlık hizmetlerine erişmesine yardım ederler. Doğum sağlık
merkezleri, çocuk ve ana sağlığı, HIV/AIDS,
sıtmaya karşı önlem alma ve çocuk felcine karşı
aşılama kampanyaları gibi alanlardaki personel
eksikliğini karşılarlar. Toplum sağlığı çalışanları,
yerel bilgileri sayesinde, en dayanıksız nüfus
topluluklarına erişilmesine ve insanların ihtiyaçlarına daha uygun hizmetler sağlanmasına
KUTU
4.1: Kamboçyalı taksi şoförleri sıtmayla mücadeleye yardım ediyor
Kamboçyalı taksi şoförleri, dünyanın her yerinde olduğu gibi,
herhangi bir A noktasından B noktasına yolcu taşırlar. Bununla birlikte
sıtma kontrolünde de anahtar rol oynamışlardır. Hareket halindeki
göçmen işçiler genellikle mevsimlik işler için ülkenin güneydoğu
bölgesinden, hastalığın yaygın olmadığı batı bölgesine gelirler ve
bu sırada malaryanın endemik olduğu Tayland sınırından geçerler.
Bu işçiler oldukça sık yer değiştirdiğinden, sıtmanın önlenmesi ve
semptomları konusunda bilinçlenmelerini sağlamak için onlara
ulaşmanın güç olduğu bilinmektedir. İlgili topluluklar içindeki grup
tartışmalarında, göçmen işçiler için en yaygın ulaşım aracının taksiler
olduğu saptanmıştır. 2010 Haziran’ında, Kamboçya’da Sıtma Kontrol
Projesi’nin parçası olarak, eğitimli 32 gönüllü taksi şoförü, seferleri
sırasında araçlarında CD ya da kasetle malarya hakkında bilgi aktarmışlar ve yolculara ilave bilgiler vermişlerdir. Kimi zaman, yolculuk
sırasında sıtma semptomlarını tanımlamaya da yardım etmiş ve onları
doğrudan doğruya hastaneye götürmüşlerdir. 2010 Ağustos’u ile
2011 Mayıs’ı arasında taksi şoförleri 47.723 yolcu taşımışlardır. Bunların
21.660’sı göçmen işçidir. Geçen yıllarda sıtma vakalarında görülen
keskin düşüş yalnızca taksi şoförlerinin inisiyatifine bağlanamaz.
Bununla birlikte, hastalık riski yüksek bir bölge olan Pallin’de yukarıda
belirtilen dönem boyunca sıtmaya bağlı tek bir ölüm bile bildirilmemiş olması dikkat çekicidir.
Kaynak: Soy Ty & Linna [Parti Başkanı, USAID / Kamboçya’da Malarya Kontrolü ve Khorn Linna, IEC/
BCC Uzmanı], Kişisel Görüşme (2011, Haziran 13).
yardımcı olabilir. Köylerde sağlık merkezlerinin
ve eczanelerin açılmasını sağlayan yerel sağlık
komitelerinin kurulmasında faal görev alırlar.
Yerel halkı aşılama, doğum kontrol yöntemleri
kullanma ve hastalık üretebilecek mekânların
temizliği gibi kampanyalara katılmaya teşvik
ederler. Dahası, CHW’ler yerel örgütlerin yerel
girişimleri desteklemek için maddi kaynak bulmasına yardım ederler. Daha önemlisi, toplum
sağlığı çalışanları, profesyonel sağlık çalışanları
ile topluluklar arasında köprü görevi görürler.
Toplulukların kendi sağlık ihtiyaçlarını tanımlamasına ve ifade etmesine yardım ederler ve
bu ihtiyaçlar hakkında sağlık sistemi yöneticilerinin ve sağlık otoritelerinin bilinçlenmesine
destek olurlar. (25)
Beş Güney Asya ülkesinde yapılan bir inceleme, (26) toplum sağlığı çalışanlarının (CHW),
ulusal bir sağlık kampanyası gibi açık seçik
43
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
tanımlanmış, somut görevleri desteklediklerinde son derece etkili olabileceklerini gösteriyor.
1998 yılında Nepal’de bir Ulusal Kadın Toplum Sağlığı Gönüllülüğü programı başlatıldı.
Program şu anda tüm ülkede 50 bin eğitimli
gönüllüyü kapsıyor. (27) Okuryazar olan gönüllüler, annelerden oluşan gruplar tarafından
yerel olarak seçiliyor. Rolleri anne ve çocuk
sağlığı, aile planlaması, ishal ve solunum yolu
enfeksiyonlarıyla baş etme gibi alanları içeriyor. Programa dair yapılan bir araştırma, gönüllülerin temel motivasyonunun toplumsal
saygı elde etmek, dini ve ahlaki yükümlülükleri
yerine getirmek olduğunu ortaya koydu. (28)
Brezilya’daki Aile Sağlığı Programı gönüllülük
temelinde başladı ve sonradan, ücretli personeli bulunan resmi sağlık programlarına dâhil
oldu. Etiyopya ve Malavi’de, HIV’le başa çıkmak
ve ulus çapındaki diğer sağlık hizmetlerine
yaygın erişimi desteklemek üzere eğitilmiş ve
konuşlandırılmış CHW gönüllüleri, bu ülkelerin
ulusal sistemi içine kadrolu personel olarak
dâhil edildiler.
Batı Kenya’da 100’ün üstünde toplum sağlığı
gönüllüsü, Sauri Millennium Köyü’ne “yalınayak doktor” hizmeti sağladı. Bu program
Birleşmiş Milletler Binyıl Projesi ve Kolombiya Üniversitesi Dünya Enstitüsü tarafından
başlatılmıştı. Gönüllüler bilgiyi sağlamanın
ve yaymanın önemli unsurlarıdır. Aile planlaması, HIV/AIDS testleri ve temiz içme suyu için
savunuculuk rolü üstlenirler. Sauri’de, doğum
kayıtlarını tutma, aşı takvimini takip etme ve
cibinlik kullanımını yaygınlaştırma konularında çalışan sağlık ekiplerine yardımcı olurlar.
CHW’lerin rolü, sağaltıcı işlevlerin ötesine
genişletilebilir. (29) Alt Sahra Afrika’sında yürütülen bir çalışma, sağlam kaynaklara dayanan
toplum sağlığı çalışanlarının ciddi olmayan zatürre ve sıtmanın kontrolünde etkili olduğunu
göstermektedir. (30)
CHW’lerin topluluk tarafından ayni olarak
desteklenen gönüllülerden mi, yoksa topluluk
fonlarından, STK’lardan ya da hükümetten
ücret alan gönüllülerden mi oluşması gerektiği
üzerine epey tartışma vardır. Tam zamanlı,
ücretli toplum sağlığı çalışanlarına ender rast-
KUTU 4.2: Beşeri sermaye oluşturmada eğitimin rolü
2009 yılında, UNESCO Kral Sejong Okuryazarlık Ödülleri’nden biri Doğu Burkina Faso’daki Tin Tua okuryazarlık
programına verildi.
Tin Tua, okuryazarlık eğitiminde uzmanlaşmış bir STK’dır. (Burkina Faso’da konuşulan dillerden biri olan Gulimancema
dilince Tin Tua “Kendi gelişimimize yardımcı olalım!” anlamına gelmektedir.) Bu okuryazarlık programı, 1986 yılında
Burkina Faso’dan eğitimli genç gönüllülerle başlamıştır. Bu gönüllüler öncelikle, 300 saatlik (75 gün) iki oturum
halinde üç haftalık bir eğitim programı aldılar. Daha sonra bu öğretmenler köylere dağılarak, beş yerel dilde temel
okuryazarlık eğitimi verdiler. Temel hedefleri, okula gitme imkânı bulamamış çocuk ve yetişkinlere eğitim vermekti.
Günümüzde kadın, erkek, 50 binden fazla öğrenci Burkina Faso’nun doğu ve kuzey köylerinde ders vermek üzere
her yıl eğitim görüyor. Program farklı ulusal dillere ek olarak, Fransızca dersleri de içeriyor, böylece ulusal sınavlara
girme kapısı açıyor. Tin Tua kendi programını, Benin, Togo ve Nijerya’ya; yöntemlerinin ve yaşama bakışının fark
yaratabileceği, okuryazarlık oranının düşük olduğu bütün ülkelere yaymıştır.
UNESCO’ya göre: “Tin Tua’nın büyük başarısı, köylülerin gündelik yaşamına getirdiği çok yönlü değişimlerde
yatmaktadır. Program çiftçilerin köy olarak besin üretimini daha iyi yönetmesini sağlamıştır; örneğin kıtlık
dönemlerinde spekülasyonu önleme amacıyla tahıl stoklama önlemleri alınmasını teşvik etmiştir. Özellikle anne
sağlığı alanında sağlık çalışanlarını eğitmiştir.”
Kaynak: UNV. (2011, Ocak); UNESCO (2009); SocioLingo Africa (2009, Ağustos)
44
SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI
lanır, fakat genelde bir dizi mali teşvik sağlanır
ve bu gereklidir de. Kenya’da yapılan bir araştırma, gözlemlenen hanelerin yüzde 62’sinin
CHW gönüllülerinin hizmetlerine dayandığını
gösteriyor. Bununla birlikte, yolculuk masraflarını gönüllüler üstlenmek durumunda kaldıklarında, gönüllüler arasındaki sürtüşme oranının
yükseldiği görülmüştür. (31) CHW’ler yoksul
topluluklar içinde yaşadıklarından, en azından
küçük bir gelire ihtiyaç duydukları sıklıkla ileri
sürülür; aksi takdirde, sağlık sisteminin önemli
bir kesiminin bu gönüllü çalışmaya dayanması
sürdürülebilir bir nitelik taşımaz. (32)
Bununla birlikte, CHW’lere yapılan ödemelerle ilgili sorunlar vardır. Örneğin, ödemeler
düzensiz olabilir ya da proje bitince sona
erebilir. Dahası, mali teşvikler işin içine girdiğinde toplum sağlığı çalışanlarının toplulukla
ilişkisi değişir. Ödemeler “gönüllülük ruhunu
yıkabilir ve topluluk anlayışıyla ilgili gönüllülük
felsefesinin aleyhinde işleyebilir.” (33) Ufak tahsisatlar bile CHW’lerin memur olduğu algısını
topluluk içinde güçlendirebilir. Bu durumda
yerel halkın ayni desteğini çekebileceği kanıtlanmış bir gerçektir. Gönüllü CHW’ler kişisel
gelişme, kalkınma imkânları, eğitim ve benzer
konumlardaki kişilerden destek peşindedirler.
Öncelikle, toplulukla iyi bir ilişki sürdürmek ve
gönüllü çalışmaları dolayısıyla onlara katkıda bulunduklarını hissetmek isterler. (34) Bazı
gözlemciler, vurgulanması gerekenin, eğitim,
ekipman sağlanması ve diğer toplum sağlığı
çalışanlarıyla bağlar kurulması gibi parasal
olmayan teşvikler olduğunu ileri sürer. (35) Nihai
olarak sağlık sektörü, dar gelirli kişinin topluluk
yaşamına aktif olarak katkıda bulunabileceği,
haysiyet ve saygı kazanabileceği önemli bir
kanaldır.
GÖNÜLLÜLÜK VE DOĞAL SERMAYE
Doğal kaynaklar, çevre ve biyolojik çeşitlilik
gibi dokunulmaz kamusal mallardan, toprak,
ağaçlar ve orman ürünleri, su ve vahşi yaşam
gibi, doğrudan doğruya üretim için kullanılan
bölünebilir varlıklara dek geniş bir yelpazeyi kapsar. Doğal sermaye ile dar gelirlinin
dayanıksızlığı arasında özellikle yakın bir ilişki
vardır. Dar gelirlilerin geçim koşullarını etkileyen ve doğal sermayeyi yok eden şokların
çoğu, ormanları yok eden yangınlar, tarım
topraklarını yok eden seller ve depremler gibi
doğal süreçlerdir. Doğal sermaye, nüfusun
artmasıyla, kaynakların azalmasıyla ve olumsuz
etkiye sahip ticari koşullarla da tükenebilir. Doğal kaynakların sürdürülebilirliği, bir topluluk
içindeki dayanışma düzeyinden ve ortak amaç
duygusundan da etkilenir. Kuyu açmak yeraltı sularını etkileyebilir ormanların kesilmesi
ve orman ürünlerinin pazarlanması toprağın
verimini azaltıp çölleşmeyi hızlandırabilir. Bu
varlıklara erişim ve bunların kullanımı, daha
iyi durumda olanlara yarar sağlayacak şekilde
KUTU 4.3: Tongan dev deniztarağı yatakları
Dev deniztarakları, Pasifik Okyanus’unda nüfusları azaldığı için tehlike
altındaki bir türdür. Gönüllülerin başlattığı girişim, aşırı sömürülen türlerin
nüfusunun yeniden çoğalmasını sağlamaya yöneliktir. Güney Pasifik
Okyanusu’nda Vava’u Adası’ndaki Tonga Krallığı ve Uluslararası Yeryüzü
Hakları adlı bir STK’nın bağımsız gönüllüleri ile bağımsız bir çevre uzmanı,
dev deniztaraklarının yerel bir türü olan Tokanoa nüfusunu korumak için,
denizdeki koruma alanlarına dev deniztarağı yatakları yerleştirmekte ada
topluluklarına ve hükümete destek verdiler.
Beş yılı aşkın süre boyunca yaklaşık 200 gönüllü Vava’u’yu ziyaret ederek,
deniztarağı nüfusunun hızla azalışı üzerine bilgi topladı. Bu gönüllü eylem,
deniztarağı rekoltesinin azalışına dair kanıt sağlayarak dev deniztarağı
yatakları yaratılmasına esin kaynağı oldu. Bunun için denizlerin korunaklı
sığ yerlerindeki üretim alanlarına yetişkin deniztarakları yerleştirildi. Eldeki
deniztaraklarıyla dev deniztarağı yataklarının oluşturulması girişimi, yerel
liderlerin desteği sayesinde başarılı oldu. Medyanın köylerde yaydığı bilgi,
gelecek kuşaklar için yiyecek tedariki sağlamak amacıyla topluluk yararına
dev deniztaraklarının korunmasıyla ilgili bilinç yarattı.
Günümüzde Vava’u yatakları, insanların gelecek kuşaklara yönelik
kolektif kültürel yükümlülüklerinin parçası olarak kabul ediliyor. “Eğer biri
deniztaraklarını topluluk yatağından alırsa, deniz ürünlerine zarar vermiş;
kendine, ailesine ya da topluluğuna olan toplumsal yükümlülüğünü yerine
getirmemiş olur” diyor köy bölge görevlisi. Köylüler, deniztarağı koruma
ve yetiştirme için yatakların nasıl kurulup devam ettirileceğini öğrendiler.
Vanuatu ile Fiji’deki topluluklar da bu örneği taklit ettiler.
Kaynak: Dinh. (2011), Pasifik Adaları Topluluk Çevre Araştırması (Community Environmental
Research in the Pacific Islands) (tarih belirtilmemiş).
45
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
eşitsiz olarak dağılabilir. Örneğin yapılan su
kanalları daha fazla toprağı olanlara ve alçak
rakımda yaşayanlara yarar sağlıyor olabilir. (36)
İhtiyaçlar ve öncelikler iyi ifade edildiğinde,
halk yerel doğal kaynakların bilgisine sahiptir.
Bununla birlikte, yerel halk dünyanın diğer
bölgelerinde geçerli somut ve sağlam pratiklerin bilgisine ulaşamayabilir. Uluslararası gönüllülüğün yerel gönüllü eylemle kaynaşması
bu nedenle geçim koşulları üzerinde derin bir
etki bırakabilir. Bunun iyi bir örneğine Güney
Pasifik’te rastlarız. Burada dışarıdan gelen
bilginin yerel katılımla kaynaşması, Güney Pasifik adalarının gelecek kuşakları için yaşamsal
nitelikteki ekolojik ve kültürel bir varlığın, yani
dev deniz taraklarının korunmasıyla sonuçlanmıştır.
Uluslararası
gönüllülüğün
yerel gönüllü
eylemle
birleşmesi
geçim koşulları
üzerinde
derin bir etki
bırakabilir
Etiyopya dünyada erozyon vakasının en kötü
örneklerinden birini yaşıyor; ülkenin yüzde 70’i
erozyondan etkilenmiş durumda. Bu yaygın
çölleşme toprakların hızla değer yitirmesine
ve yoksulluğun artmasına sebep oluyor. Amhara ve Oromia bölgelerinde Etiyopya Federal
Çevre Koruma Kuruluşu’yla birlikte Birleşmiş
Milletler Gönüllüleri’nin desteklediği bir pilot
projede, toprağın ve suyun korunması, ormanların idaresi, suyun toplanması, anaokulları
kurulması, arıcılık ve bahçecilik gibi alanlarda
200 genç gönüllü eğitildi. Gençler, gerekli
becerileri edinir, ilk elden deneyim kazanırken,
kendilerinin ve ailelerinin geçim koşullarını
da iyileştirdiler. Toprağı ve suyu korumak
için hendekler ve küçük havuzlar inşa ettiler,
ağaç fideleri ektiler. Gönüllülerin bu çabaları
sayesinde çevre meselelerine dair civar topluluklarda da bir bilinç oluştu ve böylece onlar
da çabalarını arttırdılar. (37)
GÖNÜLLÜLÜK VE FİZİKSEL SERMAYE
Fiziksel sermaye, geçim koşullarını desteklemek için ihtiyaç duyulan temel altyapıya işaret
eder. İçme suyu sağlamak ve sağlıklı koşullar
yaratmak, ulaşımın ve enerjinin ekonomik
olması, güvenli barınma ve bilgiye erişim gibi
unsurları kapsar. Bunların çoğu kamu mal ve
46
hizmetlerinin parçası olarak kabul edilir, fakat
geçim kaynaklarıyla ilgili varlıkların başka birçok veçhesi için söz konusu olduğu üzere, dar
gelirliler de çoğu zaman bunlara hazır bir şekilde erişemez ve kendi stratejilerini geliştirmek
zorunda kalır. Yoksul topluluklar tipik olarak,
yolların, okulların, sağlık merkezlerinin, sulama
kanallarının ve sele karşı önlem oluşturacak
yapıların inşası için ortak faaliyetlere girerler.
Bir yazarın gözlemlediği gibi: “Kırsal topluluklar, kollarını kavuşturup hükümetin imkânları
ayaklarına getirmesini bekleyemezler.”(38)
1960’ların başında Afrikalı liderler, Afrika içindeki ticareti kolaylaştırmak ve elde edilen yararı dağıtmak için altyapının yaşamsal olduğunu
kabul ettiler. Fakat Afrika ülkeleri arasındaki
ticaretin en büyük engeli, şehirlerin dışındaki
kırsal alanlarda ya da limanlarının etrafındaki
korkunç altyapı eksikliğidir. Kalkınmayı desteklemek için Alt Sahra Afrika’sında geniş
kapsamlı bir yol ağının bulunması yaşamsal
önemdedir. Bununla birlikte, trafiğin yoğun
olmaması şose yol yapımını aşırı derecede
pahalı kılmakta, döşenmemiş yollar da daha
sık bakım gerektirmektedir. Dolayısıyla yerel
toplulukların katılımı, yalnızca yolların bakımını sağlamak için değil, mülkiyet duygusunu
sürdürülmek için de elzemdir. Bir inceleme,
topluluk katılımının başarısı için gereken bazı
anahtar unsurları tanımlamıştır. İyi yollara sahip olmaktan yarar sağlayan geniş, homojen
bir grup; topluluğun örgütlenme yeteneği ve
geçmişteki benzer programlara dair olumlu deneyimler. (39) Yol bakım çalışmaları için
topluluk üyelerine ödeme yapıldığında, yol
yapımıyla ilintili görevlerin planlanmasından
ve kontrolünden gönüllülük temelli yerel topluluklar sorumlu olurlar.
2015 yılına dek, sağlıklı içme suyuna sürdürülebilir erişim imkânından yoksun halk sayısını yarıya indirmeye yönelik Binyıl Kalkınma Hedefi’yle
ilgili kaydedilen tüm gelişmeye rağmen, Alt
Sahra Afrika’sında nüfusun yalnızca yüzde 60’ı
bu erişime sahiptir. Öte yandan sağlıklı su kaynağına erişimi bulunmayan on kişiden sekizi
kırsal kesimde yaşamaktadır. (40) Temel sorun,
SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI
su kaynaklarının, kuyuların ve el pompalarının
bakımının planlanmamış olmasıdır. Mali ve
Gana’da kullanılmayan kuyulara dair yapılan bir
denetim, Mala’da bu kuyuların yüzde 80’inin,
Gana’da ise yüzde 58’inin tamir gerektirdiğini ortaya çıkarmıştır. “Afrika’nın bütününde,
kullanılmayan su tesisi sayısı 50.000’dir.” (41)
Hükümetlerin ve bağışçıların geçen on yılda
yapmış oldukları büyük çaplı yukardan aşağıya
müdahaleler, yalnızca ilk büyük arıza meydana
gelene kadar temiz su sağlanmasına imkân
vermiştir. (42) Su sağlamakla ilgili altyapının
etkin şekilde bakım gördüğü yerler, genellikle,
köy temelli gönüllü su komitelerinin olduğu ve
iyi işlediği yerlerdir. Bu komiteler, gelişmekte
olan birçok ülkede kırsal kesimin ortak özelliklerindendir. (43) Söz konusu komitelerin topluluk üyelerine hesap verebilirliği, imkânların
korunmasına yönelik bağlılık hissinin ve yerel
bir sahiplik duygusunun oluşmasına yardım
ederken, bakım konusunda verilen temel eğitim de etkinlik sağlar.
GÖNÜLLÜLÜK VE MALİ KAYNAKLAR
Geçim koşullarıyla ilgili hedeflerini destekleyen mali kaynaklar arasında işçi dövizleri
vardır. “Dayanışma ekonomisi” ya da “toplumsal ekonomi”, ailenin ya da hane halkının
dışındaki kişilerle paylaşılan parasal gelire
gönderme yapar. Sosyal ekonomi kavramı
yeni olmamakla birlikte, belirgin şekilde öne
çıkması 2002 yılında Porto Alegre’deki ikinci
Dünya Sosyal Forumu’nda olmuştur. Toplumsal ekonomi iki kavramı birleştirir: “Ekonomi”
kavramı, net bir servet artışına katkıda bulunan
mal ya da hizmet üretimine gönderme yaparken; “toplumsal” sözcüğü de ekonomik kâra
karşıt olarak toplumsal kârlılığa gönderme
yapar. Toplumsal ekonomi, aktif ve yetkili bir
yurttaşlığa katkıda bulunma, özellikle mevcut hizmetlerin artışı yoluyla nüfusun yaşam
kalitesini ve refahını arttırma manası taşır. (44)
Anavatanlarının dışında gelir üreten, ailelerine
ve topluluklarına döviz gönderen, artan sayıda
göçmenle birlikte ortaya çıkmış bir dayanışma
biçimidir bu. Gelişmekte olan ülkelere yapılan mali aktarımlar, 1980’de 18 milyar ABD
KUTU 4.4: Topluluk gönüllüleri ipleri eline alıyor
Çernobil nükleer felaketinden yirmi yıl sonra, etkilenen sayısız topluluk
hâlâ çevresel, ekonomik ve toplumsal sorunlarla yüz yüze. Buna ek
olarak, hükümetten destek bekleyen topluluklarda yaygın bir “bağımlılık
sendromu” görülüyor.
Çernobil İyileştirme ve Kalkındırma Projesi’nin yardımıyla 2002’den
2007’ye dek, Çernobil’den etkilenen 192 köyde 279 topluluk örgütü
kuruldu. Topluluk merkezli uzun vadeli kalkınmayı destekleme amacını
güden bu girişim, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Birleşmiş
Milletler Gönüllüleri ve Ukrayna Çernobil Felaketinin Sonuçlarından
Halkı Koruma İşleri ve Acil İşler Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleştirilmiştir.
Topluluk örgütleri, demokratik planlama aracılığıyla yerel ve bölgesel
yönetimler ile şirketleri, toplumsal, ekonomik projelere ve altyapı projelerine yönlendirdiler. Su sistemlerinin iyileştirilmesi, bilgisayar ve internet
kullanımı, sağlık merkezlerinin, okulların ve gençlik merkezlerinin yenilenmesi gibi faaliyetler aracılığıyla 200 binden fazla insan topluluk projelerinden doğrudan yarar sağladı.
Yerel olarak seferber edilen kaynaklar, toplam proje maliyetlerinin
yüzde 70’ken fazlasını karşıladı. Çok sayıda faaliyet proje fonlarından
bağımsız yürütüldü. Kimileri topluluklardan gelen gönüllülerin çabasıyla
gerçekleşti. Örneklerden biri, Olga Kolosyuk’un Dryzhba topluluk
örgütünün başını çektiği Kirdany köyüdür. Bayan Kolosyuk’a göre,
köyündeki 1.000 kişi şimdi sağlıklı içme suyuna ulaşabiliyor, çünkü;
kendi durumlarını iyileştirmek için ipleri ellerine aldılar.
Kaynak: Russel (2007, Aralık); UNV (2006, Nisan 26).
Doları’ndan, 1990’da 30 milyar ABD Doları’na
ve 2004’te 126 milyar ABD Doları’na çıkmıştır.
Aktarılan bu dövizin ailelerin yaşamlarını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğundan fazla
olan kısmı, topluluğun refahına yöneltilmiştir:
ambulanslar, sağlık ocakları, hekimlik, okul
inşaatları, öğretmen maaşları vb. Bu haliyle,
merkezinde gönüllülük değerleri bulunmaktadır ve dar gelirlinin kaynakları tartışmamıza
bu bağlamda dâhil edilmelidir.
“Dayanışma ekonomisi”, “gönüllülük ekonomisi” ve “geleneksel ekonomi”yle birlikte,
2005 yılında Burkina Faso’da, Ouagadougou’da
düzenlenen, Siyasal İnnovasyon Vakfı ve
Modern Afrika Enstitüsü tarafından örgütlenen, “Kalkınmanın Gizli Aktörleri” başlıklı
47
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Gönüllülük,
yönetişime
yurttaş katılımı
için sağlam
bir zemin
oluşmasına
katkıda
bulunur
kolokyumun konusu olmuştur. (45) Hükümetlerin, bilim dünyasının ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla birlikte hedef, kalkınmaya
yapılan ama göz ardı edilen önemli katılımların incelenmesi; göçmenleri ve göçmen
örgütlerini de kapsayan temel aktörlerin bir
araya getirilmesiydi. Göçmenlerin aktardığı
dövizlerin yerel piyasalar üzerindeki etkisinin
ve ekonomik büyümeye olan katkısının kabulü
toplantının sonuçları arasındaydı. (46)
GÖNÜLLÜLÜK VE POLİTİK KAYNAKLAR
Politik kaynaklar, politik sürece resmi ve
gayriresmi katılım yoluyla, karar alma sürecini etkileme gücü ve kapasitesidir. Hak
talebinde bulunmak, bir davanın kampanyasını sürdürmek, kaynak ve hizmetlere yönelik müzakerede bulunabilmek için kolektif
olarak örgütlenme özgürlük ve kapasitesini
içerir. Ayrıca, kalkınmaya yönelik ulusal çabaları desteklemek ve hükümetleri ve hizmet
KUTU
4.5: Meksika Hemşeri
Dernekleri’nin sınır ötesi gönüllülüğü
Meksika Hemşeri Dernekleri (MHTA), Amerika Birleşik
Devletleri’ndeki, anavatanlarına kolektif olarak döviz gönderen
diaspora topluluklarından oluşur. Dernekler, üyelerinin asıl memleketlerinde, bayındırlık ve belediye hizmetlerinin iyileştirilmesi ve
sağlık kliniklerinin inşası gibi yurttaşlık işlerini desteklerler. Bir gönüllülük ağı çerçevesinde, seçilen çeşitli türdeki sosyal projeleri destekleyip finanse ederler.
Grupo Union, New York’ta bulunan bir MHTA’dır ve Mexico,
Boqueron’dan gelmiş göçmen işçilerden oluşur. Üyeleri düşük
ücretle, üstelik gayet yoğun çalışmasına rağmen, paralarını
birleştirmek için haftada bir buluşacak zaman ve motivasyonu
bulurlar. Üyeler ellerinden geleni verirler. Genellikle haftada 10 ile
30 ABD Doları arası bir miktardır bu. Toplanan para, Boqueron’daki
projelere fon sağlamak amacıyla yerel bir bankaya yatırılır. Dernek,
piyangolar ve kaynak sağlamaya yönelik diğer faaliyetler aracılığıyla
da katkıda bulunur. Grupo Union, çocuk parkı olan bir kafeterya,
New York City’den satın alınıp 3 bin mil yaparak Boqueron’a
götürülen bir ambulans ve 2 bin kişilik bir basketbol sahası için para
toplamıştır.
Kaynak: Belizaire (tarih belirtilmemiş).
48
sağlayıcıları hesap verebilir konumda tutmak
için aktif katılımı da içerir. Aktivizmin, her
düzeyde gönüllü katılımın nasıl önemli bir
ifadesi olduğunu daha önce görmüştük. Dar
gelirli kesimin politik kaynaklara güvenebilme ölçüsü, birçok faktöre bağlıdır. Yasama ve
yasanın yaptırım düzeyi, kurumların niteliği ve
kamunun bu kurumlara erişimi, ayrıca temel
haklar konusunda halkın bilinçliliği. Topluluk
üyelerinin örgütlülük derecesi, tıpkı “kamusal
alan”ı işgal etme ve süreci sahiplenme yetileri
gibi, dönüştürücü bir rol oynama yetileri üzerinde de büyük bir etkiye sahiptir.
Gönüllülük, yönetişime yurttaş katılımı için
sağlam bir zemin oluşmasına katkıda bulunur. Kişinin görüşlerini ifade edebildiğini ve
topluluk üzerinde etkisi olan kararlara katılabildiğini hissetmesini sağlar. Bu Güney Afrika’daki mıntıkalar, Kenya’da seçmen gelişimi
ve Hindistan’da “panchayat” sistemi gibi, sivil
katılımın resmi kanalları aracılığıyla meydana
gelebilir. Toplumsal hareketlere, protesto ve
gösterilere katılmak gibi sivil kurumlar aracılığıyla da sağlanabilir. Gönüllülük temelli derneklerin, demokrasinin “eğitici zeminleri” ya
da okulları olarak faaliyet gösterdiğinin sayısız
kanıtı vardır. Kolektif eylemlerin nasıl örgütleneceğinden mitingleri idare edip konuşma
yapmaya, sorunları savunmaya ve mektup
yazmaya dek yurttaşlara temel yurttaşlık yetilerini öğretirler. Bu türden eylem, yerel sorunları
politik alana taşırken, insanların yurttaş olarak
sorumlulukları üstlenmesine de yardımcı olur.
Bu perspektiften bakıldığında, sivil toplum örgütlerinin rolü, savunma, denetleme ve hizmet
sunma şeklindeki geleneksel işlevlerin çok
ötesine uzanır. Sivil toplum, insanların politik
katılımına alan sağlar ve toplumun demokratik
temellerini anlamlı bir şekilde inşa etmeye
katkıda bulunur.
Demokratik âdem-i merkeziyetçilik koşullarında, iktidarın tabanını halka ve yerel düzeydeki
gönüllü grupların yakınına taşımak, başka
kaynakların da seferber edilebileceği politik
bir çerçeve yaratmaya yardım edebilir. Örneğin 1960 yılında Uganda, iki yerel yönetişim
SÜRDÜRÜLEBİLİR GEÇİM KOŞULLARI
kategorisine sahip âdem-i merkeziyetçi bir
sistemi benimsedi. Bu kategorilerin ilki, teknik
olarak kalkınma müdahalelerine yönelik liyakat
temelli görevler bağlamında hükümettir. İkincisi ise politik rehberlik ve denetim sağlamak,
yerel kalkınma faaliyetlerini koordine etmek
için yetişkin oylarıyla seçilen ve yerel olarak
görevlendirilen liderlerdir. Politika ve liderlik
bağlamında bakıldığında, ayrıca hizmetlere
erişime etkileri anlamında, topluluk üyeleri,
kaynak kullanımı için mali ve idari yetkinin
âdem-i merkezileştirilmesinin, yollar ve su kaynakları gibi hizmetlerin kalitesinde iyileşmeye
yol açtığını belirttiler. (48)
SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR
Dar gelirlilerin gönüllü eyleme nasıl katılacağını açıklamak için sürdürülebilir geçim koşulları
yaklaşımını kullanmak; bilgi, yetenek ve ilişki
ağları da dâhil olmak üzere onlar tarafından
kullanılabilir geniş varlık yelpazesini betimlemeye yardımcı olur. Yoksulluğu azaltmaya
yönelik proje ve programlar içinde bütün bu
varlıkların dikkate alınması gerekliliğine ışık tutar. Bu varlıklar, gönüllülük içinde, doğallığında
bulunan karşılıklılık ve dayanışma değerlerine
dayanan kolektif eylemle seferber edilir. Bunlar, bu raporda daha önce de belirttiğimiz
gibi, desteklenmesi ve geliştirilmesi gereken
değerlerdir. Verilen örnekler, gönüllü eylemden elde edilen pek çok fayda olduğunu açıkça
göstermektedir. Karşılıklı yardım düzenlemeleriyle birbirine destek olarak dayanıksızlığın
azaltılması, temel kaynakların sürdürülebilir
şekilde kullanımı, sağlık ve eğitim hizmetlerine
erişim, yenilikçi finans kaynaklarının seferber
edilmesi ve politik aktivizmin dönüştürücü
gücü bunların arasında sayılabilir. Aynı zamanda, kişinin yaşamını kontrol duygusunu
ve özgüvenini geliştirerek refahın artması da
söz konusudur.
Kaynaklar bir araya getirildiğinde ve yoksulluk
içinde yaşayan insanların karşı karşıya kaldığı
acil kalkınma sorunlarını çözmekte kullanıldığında, yerel topluluklarda gönüllülük özellikle
güçlendirici olabilir. Bununla birlikte, insanları
KUTU
4.6: Latin Amerika’da toplumsal cinsiyet eşitliği için gönüllü olmak
Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu’na göre, kadınların
yürüttüğü gönüllü çalışmalar olmasa, günümüzde Latin Amerika’da
yoksulluk oranı yüzde 10 daha yüksek olurdu. (47) Bununla birlikte,
kadınların kalkınmaya katkısı Latin Amerika’daki politika ve bütçelerde
büyük oranda görünmemeye devam ediyor. Geçen beş yıl içinde, bir
BM Kadınlar ve UNV bölgesel programı, katılımcı süreçler aracılığıyla
kadınların gönüllü iştirakini güçlendirdi, katılımlarını, yerel karar
alma süreçlerine olan etkilerini arttırdı, yerel, ulusal ve bölgesel
sorumluluklarını güçlendirdi.
Bolivya’da, program haklar, aktif yurttaşlık, karar alma, tartışma ve
sorumluluk yüklenme hakkında eğitim sağladı. Bu sayede, daha önce
karar alma süreçlerinden dışlanmış olan kadınlar yetki sahibi kılındı,
kendi topluluklarındaki belediye bütçelerinin planlamasına katılır oldu.
Örneğin Tarija’daki bir belediyede kadınlar kendi proje tekliflerini
hazırladılar ve belediye bütçesine katılmak için savunuculuk faaliyeti
yürüttüler. Sonuç olarak, yetkililer günümüzde toplumsal cinsiyete
duyarlı bütçeler yapmanın önemi konusunda daha bilinçli. Kadınların
önerilerinin 2012 belediye bütçesine dâhil edilmesini sağlayacak
bir anlaşma imzalandı. Bu kadınlardan biri şöyle diyor: “Bu belediye
için tarihsel bir andır. Gönüllü çabalarımızın tanındığını ve toplumsal
cinsiyette eşitlik yanlısı sonuçlar verdiğini görmek beni çok gururlandırdı.”
Kaynak: CEPAL. (2007).
yoksulluk koşullarından çıkarmak, destekleyici
bir dış dünyayla bağlantılar gerektirir. Gönüllülüğün gelişebileceği uygun bir çevre sağlamak
için yatırım şarttır. Bu genel olarak yerel kapasitenin oluşturulmasını ve özel olarak da eğitimi
kapsar ki sonuçta bu da birbirine rakip çıkarlar
da dâhil olmak üzere sorun ve kısıtlamalara
dair yerel kurumların ve liderlerin somut bilgisini gerektirir. Yerel liderliklerin ve yapılanmaların dar gelirlilerin ihtiyaçlarına yanıt vermesini
sağlamak için stratejilere ihtiyaç vardır.Örneğin yerel yönetim programları hakkında bilgi
edinmeyi sağlayan mekanizmaların yerleşmiş
olması gerekir. Geçim koşulları girişimlerini
destekleyecek fonlar ve diğer hizmetler için
gönüllü grupların bağımlı oldukları yerel kurumlar güçlendirilmelidir. Yurttaş katılımı ve
denetimi, yerel yönetim yetkililerinin denetiminde söz konusu olduğu gibi, şeffaflığın ve
49
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
hesap verme yükümlülüğünün sağlanmasına
yardımcı olacak şekilde yerleşmiş olmalıdır.
Rüşvet ve kayırmacılık, iş yapmayan bürokrasiler ve tutarsız idari mekanizmalar gibi geniş anlamdaki kısıtlılıkların hepsi dar gelirli
üzerinde olumsuz etkide bulunur ve geçim
koşullarını geliştirme imkânlarından tümüyle
50
yararlanmalarını engeller. Bu tür sorunlarla
ilgilenilip çözüm getirildiğinde, gönüllülük
daha iyi gelişir. Öte yandan, gönüllü eylemin
yararları açıktır. İşbirliği ruhuna dayalı girişimlerin, yükün paylaşılmasının ve kendi kendine
yetmenin, bu erdemlerden yoksun girişimlerden daha başarılı olacağı aşikârdır.
5
SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK
5. BÖLÜM
Sosyal içerme
gücü olarak
gönüllülük
Arap devletlerinde temel politik değişim yaratmada halk
hareketlerinin başarısını gördük. Şimdi ise sırada daha
güç ve daha ayrıntılı bir iş var; daha kapsayıcı toplumlar,
ekonomiler ve yönetişim sistemleri inşa etmek.
Helen Clark (2011)
51
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
SOSYAL İÇERME NEDİR?
Gönüllülük,
insanların
kendi
topluluklarının
ve
toplumlarının
yaşamında
eksiksiz
ve daha
tatminkâr bir
rol oynamasını
sağlar
Sosyal içerme kavramı, yoksulluğu, marjinalleşmeyi ve diğer yoksunluk biçimlerini azaltmakla ilgilidir. Toplumsal içerme, politika
oluşturmanın merkezine insanı yerleştirir.
Nihai hedefi, insanların fırsatları fark ederek
kendi yaşamlarını iyileştirebilmeleridir. Dünya
Bankası’nın sosyal içerme tanımı şöyledir:
“Yoksulluk riskiyle ve toplumsal dışlanmayla
karşı karşıya olanların, ekonomik, toplumsal
ve kültürel yaşama bütünüyle katılmaları ve
içinde yaşadıkları toplumda normal kabul
edilen yaşam ve refah standartlarından yararlanmaları için gereken fırsat ve kaynakları
kazanmalarını sağlayan süreç.” (1)
Sosyal içerme, bazı kişi, grup ya da toplulukların koşullarını başkalarının koşullarıyla kıyaslayarak yargıya varılan nispi bir kavramdır.
Aynı zamanda, bireylerin kendi topluluklarının yaşamına katılım hakkına vurgu yapan
normatif bir kavramdır. Sosyal dışlama, bireylerin, grupların ya da toplulukların toplumun
kıyısına itildikleri, topluluk ağlarıyla ve faaliyetleriyle bağlarının koparıldığı, yoksullukları,
sağlıksızlıkları, eğitimsizlikleri ve diğer dezavantajları dikkate alındığında, tam katılımdan
yoksun kaldıkları bir süreçtir. Bu ayrımcılığın ya
da politikaların kasıtlı olmayan yan etkilerinin
sonucu olabilir. Karar mercii olan organlara
erişim azalmıştır ve gündelik yaşamı etkileyen
bir güçsüzlük duygusu vardır.
KUTU 5.1: Sosyal bir davranış olarak gönüllülük
Gönüllülüğü, “gönüllü” denen bir insan kategorisindense, sosyal
bir davranış biçimi olarak tanımlayan bir gönüllülük nosyonu
ortaya çıkıyor. Bu davranışın altında yatan karşılıklılık ilişkisi içinde,
“yararlananlara” olduğu kadar gönüllülere de tahakkuk eden
yararlar olduğu düşünülmektedir. Bu kavramın, gönüllü eylemin
sayısız biçimini teşvik etmeye ve güçlendirmeye odaklanmış
politikalar üzerinde önemli etkileri olacaktır. Bu kavram,
gönüllülükle sosyal içerilmenin dışlanmadan çıkışın yollarından biri
olduğu hakkındaki tartışmalarında da etkili olmaya başlıyor. (5)
Kaynak: UNDESA ve UNV (2007, Kasım).
52
1995’te Kopenhag’da toplanan Dünya Sosyal
Kalkınma Zirvesi, en üretken politika ve yatırımların, insanların kendi kapasite, kaynak ve
fırsatlarını güçlendirenler olduğunu bir kez
daha teyit etmiştir. Bu forumda; “Her bireyin
haklarının, sorumluluklarının ve oynayacak
aktif rolünün olduğu bir toplum” (2) çağrısı
yapılmıştır. Kopenhag’dan beş yıl sonra Cenova’daki Genel Kurul özel oturumunda, hükümetler gönüllülüğü “toplumsal entegrasyonu
destekleyen ek bir mekanizma” (3) olarak tarif
etmişler; “gönüllülüğün değeri ve yarattığı
fırsatlar hakkında halkın bilinçlenmesi”ni
teşvik etmenin, “bireylerin ve sivil toplumun
diğer aktörlerinin gönüllü faaliyete katılmasına, özel sektörün de böyle aktiviteleri desteklemesine elverişli bir ortam”ın (4) yaratılmasının
gerekliliğini kabul etmişlerdir. Gönüllülüğün
içermeye götüren bir yol olarak kabulü; bir
tarafın verdiği, diğer tarafın ise aldığı bağış ilişkisi algısından, her iki tarafın da yarar sağladığı
karşılıklı bir ilişkiye doğru yönelimin varlığını
gösterir.
Zirve, gönüllülük üzerine söylemde gelecek
açısından belirleyici bir andı. Bu bölümün
odak noktası, gönüllülüğün, evrenselliği ve
temel değerleriyle birlikte, kimi dışlanma
biçimlerini deneyimleyen insanlara sağlayabileceği yararlardır. Bu yararlar arasında,
gönüllülüğün insanlara sağladığı, kendi
topluluklarının ve toplumlarının yaşamında
eksiksiz ve daha tatminkâr bir rol oynamasını mümkün kılan alan gelir. Bu, dışlanmış
olduğu düşünülen insanlara doğrudan
hizmet sağlayan ve çoğu da gönüllülüğü
içeren geniş örgüt ve program dizisinin gayet
önem taşıyan işini asla azaltmaz. Bununla
birlikte bu raporda biz, büyük ölçüde deneyimlenen ancak pek az görünür olan gönüllülük veçhelerine ışık tutmak istiyoruz.
SOSYAL İÇERME DÜZEYLERİ
Gönüllü eylem bireysel düzeyde, insanların kişisel tecrit ve değersizlik duygularını aşmalarına yardımcı olabilir. Gönüllüler
diğer insanlarla yüz yüze ilişkiye geçerler
SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK
ya da ait olma ve katkıda bulunma duygularını güçlendirmeye yardım eden koşullarda
daha çok bulunurlar. (6) Gönüllülük yaşam
stresini azaltır ve yalnızlık duygularıyla mücadele eder. Dışlanmış olan kişiler genellikle
bir utanç ve başarısızlık duygusu yaşar ve
kendi koşullarını etkileme umudunu yitirir.
Gönüllülük aracılığıyla insanlar, toplumsal
dışlamanın altında yatan, iş, eğitim ve sağlık
yoksunluğu gibi bazı nedenlerin üstesinden
gelebilirler.
Gönüllülük, kişinin mesleki ve sosyal becerilerini geliştirerek istihdam edilebilirliğini
de teşvik edebilir. (7) İnsanların gönüllülük
aracılığıyla oluşturduğu toplumsal ağlardan
yeni ilişkiler doğar ve bunlar yararlı referanslar edinmeyi, hatta bizzat iş bulmayı
sağlayabilir. Yoksul ve evsiz insanlar, muhtaç
durumdaki başkalarıyla birlikte çalışarak
kendi statülerini yükseltebilirler. (8) Başkalarına danışmanlık yapma, sözcülük ve destek
sağlama şeklindeki gönüllülük yoluyla
insanlar hizmet alma konumundan hizmet
sağlama konumuna geçebilirler ki bu da
onları daha güçlü kılar. (9) İnsanlar gönüllülük yoluyla kendi topluluklarına verebilecekleri bir şeyleri olduğunu gördüklerinde,
özdeşlikler ve kimlikler genişler. (10) İnsanların
gönüllü katkılarının kabulü, aidiyetin önemli
bir veçhesidir.
Bazı grupların ya da tüm bir nüfusun dışlanmadan dolayı zarar gördüğü topluluklar
düzeyinde, gönüllülük gelişmiş bir aidiyet
duygusu yaratır ve topluluk refahını teşvik
eder, bu da esnekliğin oluşmasına yardımcı
olur. (11) Özellikle kırsal topluluklarda insanlar
gönüllülük aracılığıyla, kaynakları yönetmeye, iklim değişikliklerinin etkisini azaltmaya ve daha iyi bir topluluk yaşam kalitesine
yol açacak sürdürülebilir pratikler yaratmaya
daha iyi seferber edilebilirler.(12) Şehirlerde
hayatını sürdüren çok sayıda yoksul topluluk
kentsel yozlaşma, suç ve toplumsal bölünme
içinde yaşıyor. Destek değil köstek oluşturan bir çevrede yaşamak, tüm topluluk
üzerinde silinmeyen bir iz bırakabilir. (13)
KUTU 5.2: Emekli ve katılımcı
Rui Oliveira, enformasyon ve iletişim teknolojileri (ICT) alanında 40
yılı aşkın bir süre çalıştıktan sonra emekli oldu ve Batı Afrika Gönüllü
Ortaklıkları (VPWA) adlı Gana merkezli bir STK için bir haber portalı
kurdu. Hem Afrika’daki STK’lara bilgi sağlayan hem de bu STK’lar
hakkında bilgi veren portalın 2 bin üyesi var ve ayda 15.000 kişi
tarafından ziyaret ediliyor.
VPWA’nın gönüllü yöneticisi Portia Sey şöyle diyor: “Rui, NGO
News Africa adlı web portalını 2009 yılında kurdu ve o zamandan
beri de sitenin yöneticiliğini yapıyor. Yakın dönemde siteyi yeniden
şekillendirerek çok sayıda ilgi çekici özellik kattı! Rui’yle iletişim eğlenceli
ve tatmin edici, Afrika’daki STK topluluğuna hizmet etmeye kendini
adadığı için ona müteşekkiriz.”
NGO News Africa’yla birlikte VPWA, tüm dünyadan gazetecilerin,
bağışçıların, araştırmacıların, gönüllülerin ve ilgili diğer kişilerin
Afrika çapındaki STK’ların çalışmaları hakkında bilgi alabildiği bir
merkez sunmuş oluyor. Rui, çeşitli Afrika ülkeleri için muhabirlik
yapan çevrimiçi gönüllülerin sağladığı yeni bilgileri gün be gün
yayımlıyor. Kalkınma konularına dair makalelere yer veriyor, STK’lar
hakkındaki haberlerin yanı sıra, STK’lara yönelik bağış fırsatlarına
ilişkin bilgiler de sunuyor.
Portekizli olan Rui şöyle diyor: “Gine-Bissau’daydım. Yeryüzünde en
az şeye sahip olan insanlara ilgim ve yardım arzum burada doğdu.
Sevdiğim bir şeyden ayrıldıktan, yani ICT’deki işimden emekli olduktan
sonra tamamen stres içindeydim ve kayıp gitmiştim. O sırada Afrikalı
bir dostum bana çevrimiçi gönüllülükten söz etti. Buna katıldıktan
sonra yaşamım tamamen değişti. Kendimi yararlı hissettim ve stresim
neredeyse yok oldu. Daha çok boş vaktim olduğunu görünce, yardıma
ihtiyacı olan diğer STK’ları bulmak için www.onlinevolunteering.org’a
baktım.”
Kaynak: UNV (2010c).
Bu tür topluluklarda yaşayanlar genellikle,
temel hizmetleri sağlamak, aktivizme ve
kampanyalara katılmak için yerel grup ve
örgütler aracılığıyla gönüllü eylemde bulunurlar. Bu tür eylemler, topluluk dışındakilerin, yerel halkın pasif olduğu ya da şiddete
eğilim gösterdiği şeklindeki hâkim bakış
açısına meydan okur. Zira böyle algılamalar
içermeye yönelik hareketleri engeller.
53
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
KUTU 5.3: Brezilya’da geleneksel yardım – mutirão
Brezilya’da “mutirão”, kırsal kesimde doğmuş, hasat dönemlerinde
görülen geleneksel bir karşılıklı yardımlaşma sistemidir. Ulusal Halk
Barınma Birliği (União Nacional por Moradia Popular) bu terimi,
topluluk barınaklarının kolektif inşaatı ve idaresi için kullandı.
Mutirão’da kolektif iş boyunca birlikte çalışan katılımcılar, yalnızca
yeni teknik beceriler edinmekle kalmazlar, aynı zamanda, birbirlerini
de daha iyi tanırlar. Kendi haklarını ve daha fazlasını öğrenirler.
“Mutirão”da ben kendi kimliğimi buldum ve ister ulaşım olsun ister
sağlık, ne istersem elde edebildim!.. Daha önce birlikte olmadığım
birçok insanla tanıştım. Gün be gün mücadele eden insanlara yardım
etmeye hevesli çok sayıda insan olduğunu keşfettim. Daha önce
yaşamım çok sınırlıydı. Bir topluluğun, bir hareketin ne olduğunu
bilmiyordum. Politik bilincim yoktu. Burada, haklarımı öğrenmeye
başladım. Bu benim için bir uyanış oldu.” Christian Leray, üye.
Kaynak: União Nacional por Moradia Popular (tarih belirtilmemiş); Leray (tarih belirtilmemiş).
Gönüllülük, ülke düzeyinde ya da küresel
düzeyde, kampanyalar ve aktivizm yoluyla,
içermeyi engelleyebilecek politikalarda değişime yol açabilir. Biz bunu üst düzeyde kadın
hakları hareketinde ve alt düzeyde de (ama
aynı ölçüde etkili şekilde) yerli halkın statüsünün tanınması ve engellilere imkân sağlanması kampanyalarında gördük. Katılımı teşvik
etme, etkin kılma ve sürdürmenin aracı olarak
gönüllülük, insanların kendi yakın çevrelerinin ötesindeki kişilerle kaderlerini paylaşmaya nasıl yönlendirilebileceğini belirlemekte
önemli bir rol oynar.
Gönüllülük
sayesinde
kadınlar
toplumdaki
geleneksel
yerlerine
meydan okuyor
54
En Yoksul Ülkeler Uluslararası Hareketi (International Movement ATD Fourth World), aşırı
yoksulluk koşullarında yaşayan insanların
refah düzeyini geliştirmek için halk düzeyinde gönüllülerle çalışır. Ek olarak, bu hareketin gönüllüleri, çocukların beslenmesi,
toplumsal cinsiyet nedeniyle uğranan şiddet
ve sosyal içerme gibi alanlarda en dezavantajlı kesimlerin haklarını ülke düzeyinde ve
küresel düzeyde savunurlar. (14) Mayın Temizleme Kampanyası, Uluslararası Kadın Hareketi
Kampanyası ve Küresel Yoksulluğa Son Çağrı
gibi küresel inisiyatifler, insanların kişisel olarak
bağlı oldukları davalara gönüllülük temelinde
katılımına dayanır. Gönüllülük temelli bu
inisiyatifler, kamusal desteği seferber etmeye
ve değişim yaratmaya yardım etmenin yanı
sıra, gezegenin her köşesinden insanların fikir
ve amaç alışverişinde bulunması ve katılım
yoluyla daha kapsayıcı bir dünyanın parçası
olması için fırsat sağlar.
GÖNÜLLÜLÜK YOLUYLA GRUPLARIN
SOSYAL OLARAK İÇERİLMESİ
Dışlamanın ekonomik, politik ve toplumsal
boyutları dezavantajlı grupları farklı şekillerde etkiler. Bu bölümde, kadınlar ve gençler
üzerine özel olarak odaklanarak, toplumdaki
bazı gruplara ışık tutulmuştur. Amaç, özgül
grupların karşı karşıya kaldıkları dışlamanın
ana hatlarını açıklamak ve insanlara gönüllülük aracılığıyla sosyal olarak içerilmelerini
sağlayacak yolu nasıl bulabileceklerini göstermektir.
Kadınlar
Tüm dünyada kadınların yoksulluk içinde
yaşıyor olma olasılıkları erkeklerden daha
fazladır. (15) Birçok yerde, kadınların eğitimden
ve sağlık hizmetinden yoksunluğu süreğen
bir konudur. (16) Bazı bölgelerde kadınlar oy
ve mülkiyet hakkı için hâlâ mücadele ediyor.
Bu bağlamda, özellikle de kadın hakları hareketinin etkisinin geniş olarak incelendiği
düşünüldüğünde, kadınların yaşamı üzerinde
gönüllülüğün etkisine dair yapılan araştırmaların enderliği şaşırtıcıdır. Oysa kadın hakları
hareketi, amaçlarını gerçekleştirmek için
gönüllü eyleme katılan çok sayıda kadın ve
erkek aracılığıyla, pek çok şey gerçekleştirmiştir. 1. Bölüm’de belirtildiği gibi, gönüllü
eylemin mevcut toplumsal cinsiyet rollerini
güçlendirebileceğini kabul ediyoruz. Fakat
aynı zamanda, gönüllülük dolayısıyla kadınların toplumdaki geleneksel yerlerine meydan
okuduklarının, yetki ve sorumluluk alarak ciddi
oranda güçlendiklerinin işaretleri de vardır.
Hindistan’da toplumsal hareketlerde gönüllülük, kadınların yaşamını etkileyen toplumsal
ve politik konuların dillendirilmesine yardım
SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK
KUTU 5.4: Yerli halkın politik katılımı
Sosyal aktivizm biçimindeki gönüllülük, karar alma süreçlerini, ulusal politikayı ve temsili etkilemeye yardımcı olabilir.
Son 20 yılda, Meksika’da toplam ulusal nüfusun yüzde 13’ünü ya da 15,7 milyonluk bir nüfusu temsil eden yerli halkın
temsilindeki artışta büyük ilerleme kaydedilmiştir. Meksika belediyelerinin yüzde 30’undan fazlasında, yerli halk nüfusun
yüzde 40’ını ya da daha fazlasını temsil ederken, parlamentonun en alt meclisinde 500 üyenin yalnızca sekizi yerlidir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın son yayınlanan Meksika’da Yerli Halkın İnsani Gelişme Raporu’na göre, çok
kültürlülük, yerel düzeyden ulusal düzeye daha geniş politik katılım sağladığında, daha büyük insani gelişime yol açabilir.
“Biz topluluğumuz içinde herhangi birini seçmiş olmak için seçmeyiz; bir mevkiye erişmek için tabandan yola çıkmak gerekir,
topluluk da sizi orada tanıyabilir,” diyor Servicios al Pueblo Mixe sivil toplum kuruluşunun üyesi Marcelino Nicolás. Sivil
toplum grupları yeni fikirler dile getirmekte ve bunları genel kamuoyunun dikkatine sunmakta ve sonuç olarak, karar
alma süreçlerini etkilemede önemli bir rol oynar. Kısmen bu inisiyatifler sayesinde, 1990’ların ilk yarısı boyunca Meksika,
yerli halkların haklarını kabul eden çok sayıda yasa ve kurum reformunu başlattı.
Son dört yıl için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, yerli halkın politik ve seçmen olarak katılımını geliştirmek amacıyla
Meksika’daki seçmen kitlesine destek sağlamıştır.
Kaynaklar: CDI (2010); CIVICUS, Uluslararası Gönüllü Çalışmalar Birliği (IAVE) & Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) (2008); Programa de las Naciones Unidas para el Desarrollo
(UNDP) & Organización de los Estados Americanos (OAS) (2010).
etmiştir. (17) Kadınlar, terk edilmiş ve suiistimal
edilmiş kızlar için kurumsal barınaklar inşa
etmeye gönüllü olarak, toplumsal cinsiyet
temelli şiddetle ilintili sorunları birbirine
bağlayıp dillendirmişlerdir. Toplumsal ağlar
kurmuşlar, toplumun kötü muamele ettiği ve
unuttuğu üyelerini koruyan kaynaklar yaratmışlardır. Bu iş, kadınların profilini güçlendirmiş, bazılarına liderlik rolü vermiş ve
kadınları etkileyen politikalar üzerinde etkili
olmuştur. Gönüllü aktivistler bu tür inisiyatifler hakkında bilgi yaydıklarında, sorunun
önemini anlayan geniş bir kamuoyu oluşur.
(18)
Latin Amerika’da kadınlar, toplumsal
cinsiyet programlarının bütçesinin oluşturulma işine gönüllü bir şekilde katılarak
toplumsal cinsiyet politikasını etkileyebilmişlerdir.
Arap devletlerinde gönüllülük uzun süre
Batı’dan alınmış bir kavram olarak algılanmış
ve resmi örgütler aracılığıyla yardım sağlamayı içeren “gönüllü hizmet” modellerine
odaklanılmıştır. (19) Bölgedeki son gelişmelerin gösterdiği üzere gerçeklik çok farklıdır.
Aslında “gönüllülük” ve “sivil toplum” bölge-
deki çok eski geleneklerin yeni adlarıdır.
Müslüman danışma meclisleri, yoksullukla ve
azgelişmişlikle mücadeleyi amaçlayan paralel
seküler örgütler gibi derneklerde toplumsal
aktivizm uzun süredir mevcuttu.(20)
2011 yılı başında, Tunus’taki, Arap Baharı’nın
kıvılcımını yakan gösterilerde kadınlar önemli
bir rol oynadı. Başkent Tunus’taki Burgiba
Caddesi boyunca arkalarında kocaları ve
çocuklarıyla birlikte yürüdüler. Yemen’de,
rejim değişikliği için barışçıl gösterilerde
türbanlı kadınlar, katılım hakları için erkeklerin yanında Sana’a ve Taiz’de sokaklara
döküldü. (21) Toplumsal ve politik değişimi
savunmak için ellerinin altındaki bütün ifade
araçlarını kullandılar: Sözlü anlatım, gazeteler, internet ve sosyal medya. Kadın aktivizminin gücü yalnızca değişim yaratmakta
önemli bir rol oynamakla kalmadı, Arap kadınının pasifliği hakkındaki basmakalıp ifadeleri de başarıyla parçaladı.
Kadınlar, kendi toplulukları içinde gayriresmi
yollardan çok sayıda gönüllülük faaliyeti
yürütüyor. Kırsal alanlarda, özellikle yoksulluk
55
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
KUTU 5.5: Massai Kırsal Kadın Meclisi
Kırsal Kadın Meclisi (PWC), 1997 yılında Tanzanya’da kurulan, kadınlara yönelik topluluk temelli bir örgütlenmedir. Amacı
Massaili kadın ve çocukların yoksulluğuna ve marjinalleşmesine yönelik çözüm üretmektir. Meclis, geniş gönüllü ağı
dolayısıyla, Massai kadınları için üç temel sorun alanında önemli etkide bulunmuştur: Eğitim ve cinsiyet eşitliği; mali
bağımsızlık ve mülkiyet hakları ve kadınların politik sürece katılımı.
Örneklerden biri Olosirwa Kadın Eylem Grubu’dur. Grup, 2002 yılında 25 üyeyle ve PWC’den gelen bir milyon Tanzanya
Şilini’yle kuruldu. Grup üyelerinin yarısı, köydeki en düşük gelir grubundandı. Tanzanya’da davar satın alarak ve onları
Kenya, Posimoro’daki en yakın pazarda satarak işe başladılar. Kârlarını, grubun en yoksul ve en mağdur durumdaki
dört kadın için kabul edilebilir koşullarda evler inşa etmekte ve diğer üyeler için 16 evi tamamlamakta kullandılar. Grup
mısır ve fasulye ekip biçiyor; şeker, çay ve zıh satıyor ve üyelerinin süt ürünleri satmasını destekliyor. Massai şarkılarını
kullanarak HIV/AIDS bilincini yükseltiyor, bir yetişkin eğitim programı yürütüyor ve anaokulları da işletiyorlar. Şu anda
Olosirwa Kadın Eylem Grubu’nun 49 üyesi var. Kolektif olarak 45 keçileri, 4 davarları ve 51 çiftlikleri mevcut.
Kaynak: Ngoitiko (2008); T.Oleyaile [Asistan Koordinatör: Tanzanya Kırsal Kadın Meclisi], Kişisel Görüşme (2011, Haziran 14).
düzeyinin yüksek olduğu yerlerde, kadınlar
yoksullukla mücadele edecek şekilde gönüllü
faaliyetler yürütüyor ve ekonomiye katkıda
bulunuyorlar. (22) Kendi toplulukları içinde
toplumsal ve politik sorunlara yönelik işlevsel
gruplar içinde örgütlendiklerinde, sosyal
içerilmeyi gerçekleştirmeleri ve ekonomik
özgürleşmeye yönelik inisiyatifler arasında
karşılıklı desteği yaygınlaştırmaları daha olası.
Eğitimin ve okuryazarlığın asgari olduğu
durumlarda bu durum gerçekten güçlükler
içerir. Bununla birlikte, kadınların kurduğu
ve işlettiği gönüllülük temelli yerel örgütlere
gelişmekte olan dünyanın her yerinde rastlanmaktadır. (23)
Gönüllülük,
gençlerin
mesleki
becerilerini
geliştirerek
istihdam
umutlarını
güçlendiren
yollardan
biridir
56
Gençler
Dünya Bankası’nın 2007 Dünya Kalkınma
Raporu’nda, (24) 12-24 yaş grubundakilerin
sayısının 2035’e kadar 1,5 milyarı aşacağı
ileri sürülüyor. Gençler kalkınma açısından
önemli bir potansiyeli temsil etmektedir. Bu
potansiyele dayanmak, gençlerin katılımı
için gönüllülük de dâhil her türden imkânı
devreye sokmak acil bir ihtiyaçtır. Gençler
pasif birer kaynak alıcısı ya da toplumun
problemlerinin nedeni olarak görülmemelidir. Daha ziyade, bu ülkelerdeki kalkınmaya katkıda bulunan önemli unsurlar
olarak düşünülmelidirler. Bununla birlikte,
küresel ekonominin yanı sıra politik ve
toplumsal kurumlar da önemli değişimler
geçirdiğinden, gençler beceri eksikliğinden
dolayı büyük kısıtlamalarla karşılaşıyor ve
katılım fırsatları sınırlı kalıyor. Gerçekten de,
gençler, işsizlik, yoksulluk, suç ve uyuşturucu kullanımı gibi unsurlara bağlı toplumsal
dışlamaya en yatkın gruplar arasındadır. (25)
Gelişmekte olan ülkelerde gençlerin suç
oranı artıyor; bu oran 1995-2005 arasında
yüzde 30 artış gösterdi. (26) Gençlerin silahlı
çatışmalara katılma oranı da, özellikle
çetelere ve isyancı örgütlere katılımları
yoluyla artmaktadır. Gençler tarihsel olarak
toplumsal dışlanmayla karşı karşıya olsalar
da, yakın dönemdeki ekonomik çöküş özellikle daha genç kuşakları etkileyen bir kriz
yarattı.
İstihdam, gençleri içerme yolları hakkındaki herhangi bir tartışmanın kritik alanıdır.
Bu açıdan, gönüllülük, gençlerin mesleki
becerilerini geliştirerek istihdam umutlarını güçlendiren yollardan biridir. Hem
gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde,
eğitimden ücretli istihdama geçişte gönüllülüğün önemli bir rol oynadığını gösteren,
anekdotlara dayalı çok sayıda bilgi vardır.
Birleşik Krallık’ta yapılan bir gözlem, görüş
belirten işsizlerin yüzde 88’inin gönüllü faaliyetlerin iş bulmalarına yardım edeceğine
inandığını ortaya koyuyor. (27) Gönüllülüğün
SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK
istihdam yeteneklerini ne ölçüde geliştirebileceğiyle ilgili araştırmaların genişletilmesi
ve yaygınlaştırılması gerekiyor; böylece
güçlü ampirik bilgiler bu politikaya destek
verecektir. Çin Gençlik Postası (China Youth
Daily)’nın 1044 işverenle yaptığı anket,
bunların yüzde 60’tan fazlasının, Çin’in uzak
batı bölgesinde gönüllülük deneyimine
sahip adayları tercih ettiğini gösteriyor.
İşverenler, çalışanlarında aradıkları değerlerin, kendini adama, dürüstlük ve gönüllü
hizmetlerde ortaya konmuş iyi iletişim yetenekleri olduğunu belirtmişlerdir. Eski gönüllüleri istihdam eden bu işverenlerin büyük
çoğunluğu, onların performansından hoşnut
kaldıklarını söylemişlerdir. (28)
Öte yandan, gönüllülüğü yalnızca istihdama hazırlayıcı bir etken olarak görmemek
de çok önemlidir. Gençler genelde zamanlarını başkalarına yardım etmeye, onlar için
önemli değişimler yaratmaya, yeni deneyimler kazanmaya, yeni insanlarla tanışmaya ve eğlenmeye harcamanın önemli
yanlarından bahsediyorlar. Dahası bunun,
sağlık, refah ve topluluk katılımı açısından
bireylere ve topluma da geniş ölçüde yararları var. Ampirik incelemeler, gönüllülüğe
katılan gençlerin suça eğilimini azaltan
olumlu toplumsal davranışlar geliştirmeye
yöneldiği görüşünü destekliyor. (29) Gönüllülük, sorumlu yetişkinliğe geçişin önemli
bir kısmını oluşturuyor. (30) Gençlerin aktif
yurttaşlığı bizzat yaşamasını sağlıyor, bu
konuda kıymetli bir araç işlevi görüyor.
Gelişmekte olan ülkeler, eğitim sistemi
aracılığıyla gençleri gönüllülüğe giderek
daha çok dâhil ediyorlar. Güney Amerika’da
son yirmi-otuz yıl içinde öğrenim içi hizmet
hızla artmıştır. Venezüela gibi bazı ülkelerde
hizmet ortaöğrenime dâhil edilmiştir. (31) Bu
özgür iradeyle yapılan seçim anlamında
gönüllülük değildir. Bununla birlikte, erken
bir yaşta yurttaşlık hizmetine mecbur
edilmek, sonraki yıllarda gönüllülüğe katılıma yol açabilir. Gönüllülük birçok gencin
iş ortamındaki ilk deneyimini oluşturur.
KUTU 5.6: Bosna-Hersek’te genç istihdamın artışı
Bosna-Hersek’teki Banja Luka’da öğrenciler bir toplumsal gönüllülük
programı aracılığıyla gelecekteki istihdam edilebilirlik imkânlarını
arttırıyorlar. Yaklaşık 300 ortaöğretim öğrencisi ile on üniversiteli her yıl
Gençlik İletişim Merkezi (OKC) (Omladinski Komunikativni Centar)’nin
yürüttüğü bir programa katılıyor. Gönüllüler; öğrenme güçlüğü çeken,
kimsesiz ya da fiziksel engelli çocuk ve gençlerle, ayrıca yaşlılarla boş
vakit faaliyetleri örgütleyerek öğrenciler arasındaki stereotipleri ve
önyargıları kırıyorlar.
Özel ihtiyaçları olan çocuklar için kurulmuş Zaštiti Me (Beni Koru)
Merkezi’nde gönüllü olan Tanja Grujic şöyle diyor: “Başkalarına
nasıl yardımcı olabilirim diye hep düşünürdüm. Eğitim programıma
başladığımda, kafamda öncelikle çocuklara nasıl yardım edebilirim sorusu
vardı. OKC ile temasa geçtim ve onların Zaštiti Me Merkezi’ne gönüllü
almaya başlamayı planladıklarını öğrendim. Moda tasarımcılığı ve
terzilik benim hobim olduğundan, bu merkezde çocuklarla terzilik atölyesi
başlatmaya karar verdim. ” Tanja gururla ilave ediyor: “Bu çocuklarla
geçirdiğim saatlerin benim için yararlı olduğunu hissediyorum. Bu
deneyim kişi olarak beni tatmin ediyor, bana yaşam zevki veriyor, bilgi ve
deneyimimi genişletiyor.”
Yaratıcı atölyeler, geziler düzenlemenin ve çocuklarla oyun oynamanın
öğrenciler üzerinde başka etkileri de oluyor. Öğrenimleri boyunca
edindikleri teorik bilgiyi tamamlayan kişisel ve toplumsal becerilerini
geliştiriyorlar. Bu pratik beceriler sayesinde öğrenciler iş piyasasında
daha kalifiye ve rekabet edebilir konumda oluyorlar.
Kaynak: J. Jevdjic [İcra Direktörü, OKC], Kişisel Görüşme (2011, Haziran 13-27).
İş hakkında tutum ve kanaat oluşturmalarına, gönüllülük yoluyla başkalarına aktarabilecekleri yararlara açıklık kazanmalarına
yardımcı olur. (32) Diğer gönüllülerle eşit
ilişki kurmaktan, yetişkin ağları oluşturmaktan ve hizmette bulundukları kişilerle
kurdukları ilişkilerden kazanacakları yararlar
da vardır. (33) Bütün bu toplumsal bağlar
içerilmeyi büyük ölçüde kolaylaştırır. Latin
Amerika’da gençlerin işsizlik oranı yüzde
22 civarındadır ve kimi ülkelerde bu oran
yüzde 40’a kadar ulaşır. (34) Bölgede gençlerin yurttaşlık hizmeti biçimindeki gönüllülüğü, hem kalkınmaya katkıda bulunuyor
hem de gençleri istihdama hazırlıyor,
böylece ikili bir amaca hizmet ediyor. (35)
57
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Gönüllülük,
yaşlıları
aktif ve
katılımcı
kılmakta
önemli rol
oynar
Gençler söz konusu olduğunda, iki şeyi göz
önüne almak zorundayız. Öncelikle, gerektirdiği bütün sorumluluklarla birlikte yetişkinliğe geçerlerken içinde yaşayacakları toplum
türü önemli bir etkendir. İkinci olarak, din,
etnisite ya da genel stereotipler gibi faktörler
dikkate alındığında karşılaşabilecekleri
engeller vardır. Gönüllülük bu noktada,
karşılıklılık ve saygı gibi temel değerlerle
birlikte önemli bir rol oynayabilir. Gönüllülük topluma aktif katılıma vurgu yapar.
3. Bölüm’de görmüş olduğumuz gibi, katılım
fırsatlarını çoğaltan yeni gönüllülük yolları
açılıyor. Eğitim, yurttaşlık tutumlarını öğretmede önemli bir rol oynayabilir. Daha geniş
seviyede, medya, hükümetler ve gönüllüleri
kapsayan örgütler, hep birlikte, gençlerin
yaşamına önemli bir etkide bulunur. Gençliğin katkıları hakkında, gençlerin kendi anlatımlarını da içeren haberlerin artışını teşvik
ederek gençleri yüreklendirmek gerekir.
Hükümetlerin, gençlerin istek ve çıkarlarına tümüyle saygı gösterilen bir ortamı
teşvik etmesi ve bunun için gerekli altyapıyı sağlaması gerekir. Gönüllü barındıran
örgütler gençlerin katılımını sağlamak için
çaba göstermelidir. Sağlıklı toplumlar kendi
topluluklarına dâhil olmuş gençlere gereksinim duyar. Gönüllü eylem bu tür içerime
yönelik oldukça etkin bir yol olabilir.
Yaşlılar
Yaşlılar geleneksel olarak kendi toplumlarına
aktif katkılar sağlayan kişilerdir. Özellikle yerli
halklar, toplumu sürdürmekte ve zenginleştirmekte yaşlıların değerli katkısını zaten
kabul etmişlerdir. Dünyanın birçok bölgesinde yaşlı nüfusunun artışı, yaşlanmanın
toplumsal boyutuna dair bilinç geliştirilmesine katkıda bulunuyor. 1982’de Viyana’da
toplanan Birleşmiş Milletler Dünya Yaşlılık
Asamblesi’nin ilki ve ardından düzenlenen
konferanslar, aktif yaşlılıkta gönüllülüğün
rolünü kabul eden küresel, bölgesel ve
ülkesel eylem planlarının oluşturulmasına
yol açtı. Viyana Konferansı’nın 20. yılı değerlendirmesi amacıyla 2002 yılında Madrid’te
düzenlenen toplantının ilk tavsiyesinde,
58
herkesi kapsayan bir toplumun, yaşlılara
katkıda bulunmaya devam etme fırsatı
sağlaması gerektiğini vurgulanmıştır. Bu tür
katkılar ekonomik faaliyetlerin ötesine uzanır
ve topluluk içindeki gönüllü faaliyetleri de
kapsarlar. Bunlar kişisel refahın büyümesine
ve sürmesine katkı olarak kabul edilmelidir.
Yaşlıların gönüllü eylem aracılığıyla topluma
sağlayabileceği katkıların alanı çok geniştir.
Gönüllülüğün kendisi, yaşlıları aktif ve katılımcı kılmakta geçerli bir değerdir. Genellikle
gelişmiş ülkelerdeki araştırmalar, yaşlıların
dışlanmaya özellikle dayanıksız olduğunu
gösterdiğinden, bu önemli bir gözlemdir. Bu
durum özellikle çalışma piyasasını terk etmiş
ve aile bağları zayıf olan yaşlılar açısından
doğrudur. (36)
Avrupa Sağlık, Yaşlanma ve Emeklilik Anketi
(SHARE)’nin sağladığı veriler, toplumsal
dışlanma riski içindeki yaşlıların gönüllü
eylemlere daha az katıldıklarını doğruluyor.
Bununla birlikte, yaşlılar gönüllü faaliyette
bulunduklarında, bunun onlar üzerinde
önemli bir etkisi olabiliyor. (37) Araştırmalar,
ileri yaşlardaki gönüllülüğün toplumsal
dışlanma riskinin azaltılmasına katkıda
bulunduğunu gösteriyor. Yaşa bağlı rahatsızlıklar bir yana, yaşlılar genellikle hareketliliğin kısıtlanmasından ve tecritten rahatsız
oluyorlar. Gönüllülük yalnızca faaliyet düzeyinde artışa yol açmakla kalmıyor, aynı
zamanda topluma daha iyi bir entegrasyona ve sosyal içerilmeye de yol açıyor. (38)
Yaşlanma Üzerine Uluslararası Madrid Eylem
Planı Ulusal Uygulama Rehberi’ndeki rapor
da bu bulguları desteklemekte ve yaşlıların
“ülkenin geniş toplumsal ve kültürel yaşamına katılımının, olumsuz stereotiplere ve
dışlayıcı uygulamalara karşı koymaktaki” (39)
önemine vurgu yapmaktadır. Gönüllülük bu
tür bir katılım için evrensel bir kanaldır.
Engelliler
Toplumun sosyal içerimi gerçekleştirebilmesi için, bütün üyelerinin anlamlı
bir şekilde katkıda bulunabileceklerini
SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK
hissetmeleri gerekir. (40) Engelliler genellikle, onları yapabilecekleri katkılarıyla değil
engelleriyle tarif eden önyargılara ve yanlış
anlamalara dayalı toplumsal dışlamayla
karşı karşıyadır. Dışlanmış diğer gruplar gibi,
onlar da aktif gönüllüler olmaktan ziyade,
gönüllülerin eylemlerinin pasif alımlayıcıları
olarak görülürler. Gelişmiş dünyada başat
bir algı olan, gönüllülüğün hayırseverlik ya
da “vericilik” olarak algılanması, bu tutumu
güçlendirmiştir. Engelleri nedeniyle gönüllü
eylemin kendilerine uygun olmadığını
hisseden birçok kişi için gönüllülükte bir
imaj sorunu da söz konusudur. (41)
Sonuç, engelli kişilerin daha az gönüllü faaliyette bulunmasıdır. Örneğin Birleşik Krallık’ta
2008 yılında engelli yetişkinlerin yüzde 32’si
örgütler içinde gönüllü faaliyet yürütürken,
bu oran genel yetişkin nüfus içinde yüzde
41’di. Bu durum, özel donanım yokluğu,
uygun altyapının olmaması, yolculuklar
için gereken fazladan masraflar ve destek
olacak çalışanlara ihtiyaç duyulması gibi
faktörlere bağlıdır. (42) Bir incelemede, bilgi
sağlayan kişilerden biri, imaj sorunu konusunda, araştırmacıların engelli gönüllüler
için “aktivist” terimini kullanma sebebinin,
“geleneksel, pasif özürlü insan imajından
uzaklaşarak, gönüllülüğün öznesi olan, aktivizmle bağlantılı çok daha inisiyatifli bir imaj
yaratma çabası” olduğunu ileri sürmüştür. (43)
Bu tür bir aktivist rol örneği, 2001 Mart’ında
Japonya’yı vuran deprem ve tsunami sırasında meydana gelmiştir. Engelli insanlar,
kendi özel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde
destek alamayacaklarını düşündüklerinden,
belirtilen tahliye merkezlerine gitmekten
kaçınmışlardır. Evden eve dolaşarak insanların ihtiyaçlarını saptayan ve değerlendiren
gönüllüler arasında YUME-YAZA Vakfı’ndan
engelliler de vardır. Vakıf, 1996 Hanshin-Awaji
depreminin ardından, doğal afetlerden etkilenen engelli kişilere yardım amacıyla kurulmuştur. Bu gönüllüler yalnızca, etkilenmiş
bölgelerdeki engelli kişilere acil ihtiyaçlarını
ifade etme imkânı tanımakla kalmamış, aynı
Kutu 5.7: İşleri sürdürmek - gönüllülük iradesi
Gönüllülük gönüllüleri dönüştürür; güven artışına, güçlü bir kendini
gerçekleştirme duygusuna ve yeni mesleki özlemlere yol açar. Bu
kazanımların teşvik ettiği engelli gönüllüler, stereotiplerin giderilmesine yardımcı olur ve engelli kişilerin neyi yapıp neyi yapamayacağına
dair algıları değiştirir.
ABD yurttaşı Shannon Coe, Paraguay’da Barış Gönüllüsü olarak hizmet
etmiştir. Paraguay’da fiziksel engelli kişiler evlerinin dışında pek görünmezler. Shannon şöyle diyor: “Kendimi dışarı attığımda insanlar merakla
beni gözlemlediler. Muhtemelen çoğu daha önce tekerlekli sandalyede
kendi başına dolaşan bağımsız bir kadın görmemişti. Kendi başıma işe
giderken, “Qué guapa” (Ne kadar azimlisin!) lafını her işittiğimde, bir kişinin
daha perspektifini değiştirdiğimi biliyordum.
” Shannon gibi engelli kişiler, tarihsel olarak, ülke dışındaki gönüllülük programlarında yeterince temsil edilmeseler de, uluslararası
gönüllü olarak önemli katkılarda bulunurlar. Bu programlar genellikle,
engellileri lider ya da katkıda bulunan kişiler olarak gönüllü saflarına
katmaktan ziyade, engelli topluluklarına hizmet etmeye odaklanmıştır.
Engelli kişiler, tıpkı engelli olmayan denkleri gibi, katkıda bulunma
ve beceri kazanma yönünde aynı arzuya sahiptirler. Basit konaklama
imkânlarıyla, yaratıcılık ve olumlu bir tutumla, herhangi bir uluslararası
gönüllü programı her türden engelli kişiyi de kapsayabilir.
Kaynak: Russel. Scheib & Gray. (2010).
zamanda onların bakım evinde kalmaktan
ziyade kendi toplulukları içinde yaşama arzularını ve becerilerini de dile getirmişlerdir. (44)
Göçmenler
Göçmenlerin dışlanmayı yenmelerinin
önünde benzersiz güçlükler vardır. Genellikle dil engelini aşmaları ve yerel gelenekleri
öğrenmeleri gerekir. Gönüllülük, dilsel yetenekleri kullanmak ve daha fazla içerilmeye yol
açacak sosyal bir ağ inşa etmek için fırsatlar
sunabilir. Irksal ve etnik azınlıkların resmi
gönüllülük faaliyetlerine katılma olasılığı
daha düşüktür. (45) Öte yandan, kırsal göçmen
toplulukları gayri resmi gönüllülük türlerinin
daha üst seviyelerini deneyimler. Okullarda,
ikinci dil öğretim programlarında ve göçmenlerin topluma entegrasyonuna yardımcı olan
örgütlerde gönüllü olmak bunlar arasında
sayılabilir. (46)
59
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Kutu 5.8: Göçmen gönüllülüğü: Yeni Zelanda
Wellington Değişim Yaratan Mülteci Forumu (Change Makers
Forum in Wellington), göçmen topluluklarının Yeni Zelanda
yaşamına tam anlamıyla katılmasına yardım eden bir STK’dır.
STK’nın bir girişiminde, yaklaşık 50 gönüllü Afgan, Süryani, Burmalı,
Kolombiyalı, Eritreli, Etiyopyalı, Iraklı, Oromialı, Sierra Leoneli,
Somalili, Sudanlı, Ruandalı, Ugandalı ve Zimbabveli ailelere
yardımcı olmak üzere bir DVD ve kaynak seti hazırladı.
Güçlü Aileler, Güçlü Çocuklar Kaynak Seti’nin tamamlanması
altı ay sürdü. Süryani, Eritreli, Etiyopyalı ve Sudanlı göçmenlerin
yerleştirilmesi boyunca süren birinci evre, aile ve kimlikle ilgili
atölyeleri kapsadı. İkinci evre, aile değerlerine ve olası çatışma
kaynaklarına odaklandı. Üçüncü evrede, gönüllü ve profesyonel
aktörlerden oluşan bir oyuncu kadrosu, gündelik durumlarla karşı
karşıya kalan göçmen topluluklarını tasvir eden sahneleri DVD
için canlandırdı. Bu, katılımcıların kuşak kopukluklarıyla, kültürel
farklılıklarla ve aileler üzerindeki baskılarla baş etme yollarını
keşfetmeleri ve alışkın oldukları aile desteği olmaksızın, yeni bir
ülkede nasıl çocuk büyüteceklerini öğrenmeleri için bir şanstı
Gönüllülerin deyişiyle: “Amacımız, yeni bir ülkeye gelmenin önemli bir
kültürel değişim olduğunu göstermektir. Yeni Zelanda’ya göçmenler
geldiğinde, devlet yalnızca altı haftalık bir uyum programı sunuyor...
Oysa yeni kültüre uyum sağlamak uzun süre alır ve bütün yaşam
boyunca devam eder.”
Kaynaklar: Değişim Yaratan Mülteci Forumu (Change Makers Refugee Forum) (tarih belirtilmemiş);
Johnstone, Kişisel Görüşme (2011, Temmuz 16-22).
Kendi toplulukları için gönüllü faaliyette
bulunan göçmenlerin potansiyeli hudutları aşıyor. “Ortak-gelişme” nispeten yeni
bir kavram; gelişmiş ülkelerde yaşayan
göçmenlerin içinden çıktıkları topluluklara
yardımcı olmak için üstlendikleri kalkınma
girişimleri için kullanılıyor. Ortak-gelişme,
göçmenlerin kendilerini kabul eden ülkelerde yararlandıkları imkânları paylaşmalarının ve geldikleri ülkelerdeki toplulukların
yurttaşlık yaşamına katılmaya devam etmelerinin bir yoludur. Örneklerden biri, Kolombiya ve İber-Amerika Kalkınma İşbirliği ve
Sosyo-Kültürel Birliği (Asociación Sociocultural y de Cooperación al Desarrollo
por Colombia e Iberoamérica-ACULCO)’dir.
İspanya’da yaşayan Kolombiyalı göçmenlerin 1992’de kurdukları gönüllülük temelli
bir STK olan kuruluş, Kolombiyalılar’ın
İspanyol toplumuna entegrasyonu için
çalışıyor ve Kolombiya’da topluluk temelli
kalkınma girişimlerini desteklemek için
faaliyet yürütüyor. (47)
HIV/AIDS’le yaşayanlar
Son yıllarda HIV/AIDS’den kaynaklı ölümler
azalsa da, Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak
Programı (UNAIDS)’na göre, toplam virüslü
Kutu 5.9: HIV hakkında olumlu konuşmak: Çin
“İnsanlara her zaman gülümseyerek söylemişimdir: HIV bir virüstür, günah değil! Biz HIV’le birlikte yaşıyoruz ve topluma hâlâ
katkıda bulunabiliriz.” Bir kan nakli sırasında HIV hastalığına yakalanan Xiaofeng işte böyle diyor. Xiaofeng, hastalığı
öğrenildiğinde aşağılanma ve ayrıcalıkla karşılaştı, ama sonunda bunu yüksek sesle ifade etmeye karar verdi.
HIV’li insanlara yönelik kurumsal ayrımcılığı yasaklayan düzenlemelere rağmen Çin’de engeller varlığını sürdürüyor.
Damgalanma korkusu çoğu zaman insanların hizmet almasını ve HIV’li statülerini ailelerine ve arkadaşlarına
açıklamalarını engelliyor. “Olumlu Sözler Projesi “(Positive Talks Project); kâr amacı gütmeyen bir aile planlama, doğum
ve sağlık kuruluşu olan Marie Stopes International China tarafından, 2007 yılında, UNDP ve UNAIDS’in desteğiyle,
Ulusal AIDS/STD Denetim ve Önleme Merkezi ile Çin STD/AIDS Önleme ve Denetim Birliği’nin danışmanlığında
başlatılmıştır. Çin’in çeşitli yerlerinden HIV’li 40’tan fazla kişi, eğitim amaçlı konuşmalar yapmak ve eğitmen olmak
üzere eğitildi. Ardından, Olumlu Sözler konuşmacıları, bakanlıklar, özel sektör şirketleri, üniversiteler, medya,
STK’lar ve kırsal kesimdeki insanlar için eğitim toplantıları düzenlediler. Haziran 2008’de, beş Olumlu Sözler
konuşmacısı, 7500 Pekin Olimpiyat gönüllüsüne HIV konusunda bilinçlendirici eğitim verdi. Olumlu Sözler
konuşmacıları, faaliyetleriyle HIV’li insanlara yönelik ayrımcılığın azalmasına ve olumlu davranışların gelişmesine
katkıda bulunuyorlar.
Kaynaklar: Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) (2010b, Mart 6); Luo Nan [Olumlu Sözler Projesi, Proje Yöneticisi], Kişisel Görüşme (2011, 15 Temmuz)
60
SOSYAL İÇERME GÜCÜ OLARAK GÖNÜLLÜLÜK
sayısının 33 milyonun üzerinde olduğu
tahmin ediliyor. (48) Hastalığa dair yanlış
anlamalar artarak, virüslü kişiler üzerinde
silinmez bir leke bırakıyor. HIV/AIDS’li kişiler
arasındaki gönüllülük ve HIV-pozitif kişilerin
gönüllülüğü, hem hastalık hakkında, hem de
hastalığa yakalanmış kişiler hakkında bilinç
yaratmaya yardımcı oluyor. HIV/AIDS’li kişilerin yaklaşık, yüzde 75’i Afrika’nın güneyindeki ülkelerde yaşıyor. Hastalara ve ailelerine
yönelik desteğin çoğu gönüllülerin evde
verdiği sağlık hizmetlerinden kaynaklanıyor.
(49)
HIV-pozitif kişiler için HIV/AIDS damgasıyla savaşmanın, özsaygılarını inşa etmenin,
kendi refahlarını arttırmanın yollarından biri
de gönüllülük. (50)
Epidemik AIDS’e verilecek yanıtı şekillendirmeye yardım etmek için HIV’li kişilerin kişisel
deneyimlerinden yararlanma fikri, 1994
yılında Paris’te toplanan AIDS Zirvesi’nde
resmi kural olarak benimsendi. 42 ülke, HIV
ve AIDS’le Yaşayan İnsanların Topluma Daha
Fazla Katılımı (GIPA)’nın hastalığa karşı etik
ve etkin bir ulusal cevap olduğunu kabul etti.
HIV-pozitif kişileri kapsayan topluluk destekli
gönüllü grupları, giderek birçok ülkedeki
HIV programlarının önemli bir kısmını oluşturuyor. HIV’li ve AIDS’li insanların bakımı
çoğunlukla evde, yakın aile çevresinden,
arkadaşlardan ve topluluktan kişilerce yapılıyor. Topluluk, destek grupları ve STK’lardan
oluşuyor.
SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR
İnsanların gönüllülük aracılığıyla dışlanmadan
kurtulmasının birçok yolu vardır. Bireyler
açısından gönüllü eylem, kişinin öz-değer
duygusunun gelişmesine yol açabilir. Mesleki
becerilerin ve diğer yeterliklerin gelişimine
katkıda bulunabilir ve ağ oluşturmaya katkıda
bulunur. Bütün bunlar refahı arttırır. Topluluk
düzeyinde gönüllülük, güven inşası ve çatışmanın azaltılması yoluyla daha büyük bir
uyuma yol açabilir. Daha genel olarak, gönüllülük yoluyla içermenin artması topluma
ekonomik kazanç getirir; güçlü ve uyumlu
uluslar yaratmaya yardım eder.
1. Bölüm’de ana hatları belirtilen geniş
gönüllülük parametreleri kabul gördüğünde, gönüllülük sosyal içerme söylemine
daha da entegre olacaktır. Gönüllülük ve
içerme hakkındaki literatür büyük oranda,
resmi kuruluşlardaki gönüllülüğe odaklanır.
Bunu teşvik etmek gerekir. Bununla birlikte,
dışlanmış grupların gönüllülüğü genellikle
gayri resmi koşullarda gerçekleşir. Uluslararası topluluğun benimsediği, gönüllü eylemin
bütün biçimlerini yansıtan daha kapsayıcı bir
tanım, gönüllülüğün rolünü öne çıkarmaya
yardım edecektir.
Yapılacak daha çok şey var. Örneğin, hükümetler gönüllülüğü sosyal içermeyle ilgili
politikalara dâhil edebilir; hem resmi, örgütlü
hem de gayriresmi gönüllülük biçimlerini
kapsayabilirler. Gönüllülüğün mikro-politikaları ile toplumsal dışlanmayı düzenleyecek makro-politikalar uyum içinde olmak
zorundadır. Örneğin, iş kanunlarının kapsamı
gönüllülüğü içerecek şekilde genişletilmelidir; aynısı ayrımcılık karşıtı yasalar için de
geçerlidir. İçerilmenin odağında, bireylerin
yetersizliklerinin değil yeterliliklerinin dikkate
alınması vardır. Açık ve esnek bir yaklaşım
şarttır. Hükümetler, sivil toplum örgütleri
ve özel sektör, toplumun diğer kesimleriyle
birlikte, dışlanmış grupları hedefleyen ve
onları gönüllülüğe dâhil etmeyi amaçlayan
inisiyatifleri hep birlikte yaratabilirler. Eğer bu
gerçekleşir ve daha kapsayıcı toplumlar yaratılırsa, tüm bir nüfusun gönüllülüğün sayısız
yararından faydalanabilmesi için önemli bir
adım atılmış olacaktır.
Gönüllülük
yoluyla sosyal
içermenin
artması
topluma
ekonomik
kazanç getirir;
güçlü ve
uyumlu uluslar
yaratmaya
yardım eder
61
62
GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ
6
6. BÖLÜM
Gönüllülük,
uyum ve çatışma
yönetimi
Gönüllülük topluluğa güç, esneklik, dayanışma ve sosyal uyum
sağlayan bir kaynaktır. Saygıyı besleyerek çeşitliliğe, eşitliğe ve
herkesin katılımına yönelik olumlu bir sosyal değişim getirme
yetisine sahiptir. Gönüllülük toplumun en yaşamsal varlıkları
arasındadır.
Ban Ki-moon (2009, Aralık)
63
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
GİRİŞ
Gönüllülük
temelli
müdahaleler
gerilimlerin
engellenmesine
yardımcı
olabilir;
gerilim şiddete
döküldüğünde
etkiyi
hafifletebilir
ya da gerilim
sakinleştiğinde
iyileşme
sürecine
katkıda
bulunabilir
64
Bu bölüm, şiddetli çatışma durumlarında
gönüllülük ile sosyal uyum arasındaki bağlarla
ilgilidir. 2011 Dünya Kalkınma Raporu,
Çatışma, Güvenlik ve Gelişim (Conflict, Security, and Development), bugün 1,5 milyar
insanın siyasi şiddet, organize suç, olağandışı
derecede yüksek cinayet oranı ya da düşük
yoğunluklu çatışmalardan muzdarip ülkelerde yaşadığını belirtiyor. Şiddetli çatışma;
yatırımı caydırdığı, iş ve eğitim imkânlarına
ulaşımı kısıtladığı, devlet kaynaklarını kuruttuğu ve yönetişimi tehdit ettiği için bugün
kalkınmanın önündeki temel güçlüklerden biri
olarak görülüyor. Sosyal uyumu aşındırıyor ve
yoksulluğun başat sebebi oluyor. (1) Doğrudan
fiziki şiddetin ortasında yaşayan pek çok insan
açısından günlük yaşamın “normal” (2) bir
parçası halini alıyor.
Çatışma etnik ya da dini açıdan çoğulcu
toplumlar için az çok normal bir olgudur
ve çatışmanın açık ifadelerinin demokratik
toplumlarda ortaya çıkması gayet muhtemeldir. Buradaki önemli soru, çatışmanın nasıl
yönetileceğidir; kurumlar aracılığıyla mı, sosyal
normlarla mı, yoksa şiddetle mi? Organize ve
bireysel suç, kadınlara karşı şiddet de dâhil
olmak üzere, biz burada, şiddete dayanan,
silahlı çatışmalarla ilgileniyoruz. 21. Yüzyıl,
devletler arası savaşların keskin bir şekilde
azalmasıyla önceki yüzyıllardan ayrılır. Bu
savaşların yerini, ulusların arasında topluluk ve
ulus düzeyinde çatışmalar şeklinde sürtüşme
ve çekişmeler alır. Bu noktada insanlar her
evrede katkıda bulunabilirler. Gönüllü faaliyet
aracılığıyla, şiddetli çatışmaya yol açabilecek
gerilimleri yatıştırabilirler; çatışmaları çözüme
ulaştırmak için uğraşabilirler; o anki çatışma
sona erdiğinde, yeni bir çatışmanın patlak
vermesini engellemek için ortak bir hedef
duygusu yaratabilirler. Bu tip müdahalelerin
hepsinin kökeninde, bu rapor boyunca ifade
edilen, demokratik katılıma duyulan arzu ve
sivil değerler yatar. UNDP’nin de belirttiği
gibi: “Barış kararı, anlaşma masası etrafında
toplanmış yüksek düzey liderler tarafından
alınabilir, ama böyle anlaşmalara, toplumun,
kısa, orta ve uzun vadede çatışmanın üstesinden gelme ve bu sorunla uğraşma becerilerini geliştirecek girişimler de eşlik etmelidir.
Barışın inşası, toplulukların geçmişe hitap
etmeyi, mevcut durumu düzenlemeyi ve geleceği planlamayı öğrenmesini gerektirir.” (3)
Çatışmaya sosyal uyum merceğinden bakacağız. Sosyal uyum, büyük oranda yerel
seviyede ve gönüllü faaliyet aracılığıyla
birbirini destekleyen insanlar tarafından
yaratılıp güçlendirilebilir. Gönüllülük temelli
müdahalelerin gerilimlerin engellenmesine yardımcı olabileceğini, gerilim şiddete
döküldüğünde etkiyi hafifletebileceğini ya
da gerilim sakinleştiğinde iyileşme sürecine
katkıda bulunabileceğini düşünüyoruz. Aynı
zamanda, gerçek ve potansiyel barış inşacısı
rollerine ek olarak, şiddetli çatışmalardan en
fazla etkilenen iki nüfus segmenti olan gençlerin ve kadınların da üzerinde duruyoruz. Bu
bölümün kalanında, çatışma öncesi, çatışma
süreci ve çatışma sonrası olmak üzere üç
evredeki gönüllü faaliyet örneklerini inceleyeceğiz. Öte yandan şiddetli çatışmanın her
zaman böyle doğrusal bir çizgide ilerlemediğinin de farkındayız.
SOSYAL UYUM VE ŞİDDETLİ ÇATIŞMA
4. Bölüm’de tartışıldığı üzere, sosyal uyum
uzun süredir, sürdürülebilir kalkınmanın
teşvikinde bir faktör olarak düşünülüyor.
Grupların bir niteliği olarak sosyal uyumun,
şiddete dayalı çatışma koşullarında oynayacağı temel bir rolü de vardır. Sosyal uyum bir
durum olarak da tanımlanabilir; bu durum
içindeki bir toplum, birbirini tamamlayan
iki özellikle tanımlanır. İlk özellik, gelir ya da
zenginlik anlamında keskin eşitsizliklerin;
ırksal, dini ya da etnik gerilimlerin ya da diğer
türdeki kutuplaşmaların olmamasıdır. İkinci
özellik, güven ve karşılıklılık normları anlamında, gösterilebilir nitelikteki güçlü sosyal
bağların varlığıdır. Böyle toplumlarda, toplum
içindeki farklı grupların katılmakta serbest
olduğu gönüllü birlikler çoktur. Bunun yanı
GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ
sıra, bağımsız bir yargı ve bağımsız bir
medya gibi, çatışma yönetimini destekleyen
kurum ve yapılar da mevcuttur. (4) Genel
olarak anlaşıldığı üzere, gönüllülük aidiyet
ve aktif katılım duygusu ile işbirliği ve dayanışma hissini gerektiriyor. (5) Aidiyet duygusuna sahip, güçlü bir bağlılık ve sorumluluk
hissiyle motive olmuş bir kişi, bir şey yaptığında bunun sebebi en fazla yarar sağlamaktan ziyade, doğru olduğunu düşündüğü
şeyi yapmasıdır. (6)Dünya Bankası’nın belirttiği üzere: “Sosyal uyum ortak ihtiyaçları
karşılamak, kısıtlılıkların üstesinden gelmek
ve farklı çıkarları düşünebilmek üzere birlikte
çalışmaya istekli ve bunu becerebilen bireylerde kendini gösterir. Bu kişiler farklılıkları
sivil ve çatışmacı olmayan yoldan çözüme
ulaştırabilirler.” (7)
Sosyal uyum, insanların şiddetli çatışma
riskine karşı verdiği reaksiyonun biçiminde,
şiddetli çatışma patlak verdiğinde buna
müdahale tarzlarında ve sonrasındaki
faaliyetlerinin şekillenmesinde önemli bir
değişkendir. Sosyal uyum güçlendikçe,
sosyal bağlantı ve karşılıklı etkileşim ağlarının görülme olasılığı da o oranda artar.
Böyle ağlar gönüllü faaliyeti tanımlar. Bu
ağlar (sonuçta şiddeti besleyen etkenler
olan) sosyal örgütsüzlük, parçalanma ve
dışlanma riskini azaltır. Daha önce gördüğümüz gibi, gönüllülüğü destekleyen
değer sistemleri, karşılıklılık normlarını
teşvik eder; bağlılığı ve güveni besler.
Bunlar şiddetli çatışmayı azaltma çabalarını
kolaylaştırır ve şiddetli çatışmanın etkilerini
hafifletir. Tabii ki ağların sadece etnik ya
da başka bir zeminde kurulduğu yerlerde,
bu ağların kişi ya da grup yararına manipüle edilmeleri ve aşırıcılığa yol açmaları
mümkündür. (8) Örneğin 1990’da Ruanda
Soykırımı sırasında Hutu Gücü Grupları,
“Hutuları, özellikle işsiz ve eğitimsiz genç
erkekleri, soykırımın ön safında yer alan
Interahamwe (Kinyarwanda’da ‘birlikte
saldıranlar’) türündeki gruplar oluşturmaları için birbirine bağlayan” bir nefret
propagandasına dayandılar. (9)
Birbirlerini tanısın ya da tanımasın, ortak
çıkarları olan insanlar arasında fonksiyon
gösteren gönüllülük temelli ağlar, fiili ya da
olası şiddetli çatışma durumlarında değerli
bir rol oynar. 2005 yılında Afrika Komisyonu
bu ağların Afrika toplumu içindeki etkinliğini kabul etti ve bunları devlet dışı yönetişim biçimleri olarak niteledi. Komisyon
aynı zamanda bunların görünmez oluşları üzerinde de durdu: “Bunlar çok büyük
sıklıkla, yönetişime dair çok daha resmi ve
farklı bir perspektifi olan gelişmiş dünya için
görünmez olan, ama onlarsız çoğu Afrika
topluluğun fonksiyon gösteremeyeceği,
sosyal sermayenin büyük kısmını oluşturan
sosyal ağlardır. Çoğu insan esas bağlılığı hâlâ
ailesine, klanına, kabilesine ya da giderek
artan oranda dini gruplar da buna dâhil
olmak üzere sosyal ağlara karşı hissetmektedir.” (10) Gönüllü faaliyetin barışa katkısı
genelde böyle ağlar bağlamında veya gayri
resmi birlikler ya da karşılıklı yardım grupları aracılığıyla gerçekleşir. Çatışmalar farklı
hizipler ya da partiler içerdikçe, barış inşası
tüm paydaşlar arasında karşılıklı temasların
varlığını gerektirir. Şiddetin patlak verdiği
durumlarda, mücadelede aktif rol alan
herkes bu sürece dâhildir. Böyle temaslar
ulusal ya da bölgesel barış ağlarının oluşmasını sağlayabilir.
Gönüllülüğü
destekleyen
değer sistemleri,
karşılıklılık
normlarını
teşvik eder,
bağlılığı ve
güveni besler
ÇATIŞMANIN ENGELLENMESİNDE
GÖNÜLLÜLÜK
Sosyal uyumun karakteristiklerinden biri
olan gönüllü faaliyet ile karşılıklı saygı ve
hoşgörü ortamında yaşayan insanların,
çatışmalı durumların içine çekilmekten
kaçınma ihtimali daha çoktur. Uyumun
önemli bir boyutu, örneğin önemli ayinlerde, törenlerde ve ekonomik üretimle ilgili
etkinliklerde olduğu üzere toplum yaşamı
içinde karşılıklı katılım ve yardımdır. Dini
gruplar arasında karşılaşmaların çok yaygın
olmadığı Hindistan’da, festivallere dinlerarası katılımın, çatışmaları engellemeye
yardım ettiği gözlemlenmiştir. Hindular ve
Müslümanlar birbirlerinin kutlamalarına
65
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
katılır ve birbirlerinin yiyeceklerini paylaşırlar. Ortak barış nöbet ve yürüyüşleri farklı
etnik kökenler arası işbirliğinin diğer örneklerindendir. Gerilim vakalarında Hindistan
ile Pakistan arasındaki genç değişim programları karşılıklı anlayışı güçlendirerek
çatışma potansiyelini azaltır. Bu, gençlerin
bir başka gencin ailesiyle birlikte yaşadığı ve
barış etkinliklerine katıldığı Gandi tarzı bir
barış yaklaşımıdır. Bu programlar tamamen
gönüllülük zeminindedir. (11) İş paylaşım
grupları, Hindistan’ın güney kıyı bölgelerinin yaygın bir özelliğidir, oysaki geleneksel
tarımsal iş paylaşımı azalmaktadır. Hindu,
Hıristiyan ve Müslüman ailelerin iş paylaşımı yapmak için bir araya gelmesi çatışmayı
azaltmış ve daha geniş bir kimlik duygusu
yaratmıştır. Bu aynı zamanda farklılıklara
yönelik bir anlayış geliştirmiş; yönetilmediği
takdirde bu farklılıkların nasıl çatışmaya yol
açabileceği ya da tam tersine, çatışmaların
KUTU 6.1: Etnik sınırlar arasında köprü kurmak
Kikuyus for Change, barış için bir gençlik girişimidir. 2008 yılında
Kenya’da seçim sonrası şiddet döneminde Kikuyu Halkı gençleri
tarafından kurulmuştur. Gençler etnisiteyi ülkenin sorunlarının
başat bir kaynağı olarak görüyorlardı. Bu gönüllü grubu, ülkenin
farklı bölgelerindeki gençlere ulaşarak bu kabilesel “bağlanma
biçimine” meydan okudu. Genç fikir liderlerinin bir araya gelip
etnisiteyi tartıştıkları, etnik gruplar arası diyalog platformları
organize ettiler. Komşuluğu ve uzlaşmayı teşvik eden strateji
ve faaliyetler de geliştirdiler. Etnik uyuma olumsuz etkide
bulunduğunu düşündükleri siyasi liderlerin beyanlarına karşılık
basın toplantıları düzenlediler. Ayrıca, radyo ve televizyonda
konuşmalar yaptılar; basılı medya için ulusal uyumun gerekliliği
ve kabilecilik üzerine makaleler kaleme aldılar. Kikuyus for Change,
Kikuyu yaşlıları ile etkileşimi de destekledi ve üyelerin halk gelişim
programlarına nasıl katılabileceği de dâhil olmak üzere çeşitli
konularda sivil eğitimler verdi.
“Kenya’nın çok renkli güzel bir giysi olduğu ve güzelliğini de tüm
o farklı renklerin bir arada olmasından aldığı fikrine yaslanarak
çalışmalıyız. Tek bir renk olamayız çünkü o zaman cansız ve donuk
oluruz. Bazı renkler diğerlerinin üstünü örtemez çünkü o zaman çirkin
oluruz. Hepimiz olduğumuz yerde ve parıl parıl kalmalıyız.” (18)
Kaynak: Garissa Belediye Başkanı [Kikuyus For Change Sekreterliği’nde] (2010).
66
çözümüne yardımcı olacak şekilde nasıl
kullanılabileceği üzerine bir anlayış yaratmıştır. (12)
Olası çatışma durumlarında topluluklar içindeki ilişkiler, güvenlik taşımayan koşulların
insanların refah ve mutluluğu üzerindeki
olumsuz etkisini azaltarak tampon işlevi
görebilir. İnsanlar yerel birlikleri ve kolektif
faaliyeti; bireyler için korunma duygusu
yaratan bir müdafaayı yaratmanın yolu
olarak kullanabilirler. Örneğin, insanların
güvenliksizlik durumunu etkileyen olaylarla ilgili bilgileri ve korkularını ağlar içinde
yayma becerisi önemli bir koruyucu faktör
olarak işlev gösterebilir. (13) Potansiyel şiddeti
etkisizleştiren türdeki bir esneklik, şiddet
olaylarına karşı gönüllülük temelli topluluk
ağlarını güçlendiren faaliyetler aracılığıyla,
eğitim, öğretim ile gönüllü birlikler içinde
güven inşası yoluyla da yaratılabilir.
Bir araştırma Hindistan’daki Hindu-Müslüman
çatışması ile eski Yugoslavya ve Kuzey İrlanda’daki şiddetli sürtüşmeyi karşılaştırmıştır.
Bu çalışmanın sonuçları, yüksek seviyedeki
etnik şiddet ile düşük seviyede etnik ya da
dinler arası sivil katılım arasında bir ilişki
olduğunu doğrulamıştır.(14) Bu durum etkin
ve iyi entegre olmuş toplulukların barış faili
olarak hizmet görebileceğini düşündürür.
Entegre iş dünyası örgütleri, sendikalar, siyasi
partiler ve mesleki örgütlenmeler gibi, sivil
katılımın güçlü birlik formları, genelde etnik,
dini ya da diğer türdeki şiddet patlamalarını
kontrol edebilir. Bosna’da, Kıbrıs’ta, İsrail ve
Filistin’de bunu görmek mümkündür. (15)
ÇATIŞMA SIRASINDA GÖNÜLLÜLÜK
Kenya’da, 2008 yılında seçim sonrasındaki
şiddet olayları sırasında, etkilenen topluluklar
içinde birbirine yardım etmek ve farklı etnik
gruplar arasında bağlantı kurmak amacıyla
tek tük gönüllü gruplar ortaya çıktı. Kültürler
arası öğrenimi teşvik etmek için ülkenin farklı
kısımlarından yaşlılar tarafından kültürel
değişim ziyaretleri organize edildi. Bu tarz
GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ
bir girişim yeni sosyal etkileşim katmanları yarattı. Böyle etkileşimler, topluluklar
arasında husumeti körükleme sorumluluğuna
sahip politikacılar aracılığıyla gerçekleştirilen
etkileşimlerden ayrıdır. (16) Şiddet yükseldiğinde Kenya Medya Konseyi (Media Council
of Kenya) ülkeyi pençesine alan bölgesel
çıkarları aştı. Konsey, ulusal medyayı mesajları eşzamanlı hale getirmeye ikna etmeyi
becerdi; bunun için, insanlar birbirine ulaşmaya başlayana dek günlerce bedava haber
nakli yapıldı. Ushahidi ve Pambazuka gibi
çevrimiçi medya blogları insanları zalimliklere dair bilgilendirdi ve Kenyalılar’ı birbirine
yardımcı olmaya çağırdı. (17) Bazı sivil toplum
kuruluşları, topluluklara ulaşmaları için gönüllülere lojistik destek verdiler, olası her yerde
barışın inşasında onlara yardım ettiler.
Potansiyel çatışma durumlarında, topluluklar içindeki ilişkiler ve sosyal ağlara ait
olma duygusu, kişilere korunma duygusu
veren müdafaaların oluşturulmasına yardım
edebilir.
Gönüllü girişimlere dayanan dışsal müdahaleler ister devlet isterse topluluk seviyesinde olsun, insanları şiddete dayalı
çatışmalardan tekrar barışa döndürmekte
hayli etkili olabilir. (19) Örneğin Hindistan’da
dinler arası çatışma tehdidi ortaya çıktığında,
bu çatışmalar genelde, karşılıklı uzlaşmayı
kolaylaştırmak için tarafları sürece katan
“barış gönüllüleri”nin aracılığıyla çözüme
kavuşur. Bangladeş, Hindistan ve Tayland
gibi ülkelerde gönüllüler, yerel yönetimlerin
ve güvenlik birimlerinin desteklediği “toplum
destekli polislik” girişimlerinin çekirdeğini de
oluştururlar. (20)
ÇATIŞMA SONRASINDA GÖNÜLLÜLÜK
Bugün Sri Lanka’da, uzun süreli bir çatışmaya
dâhil olan iki etnik grup arasındaki iyileşme
sürecine Sarvodaya Shramadana Hareketi
(Sarvodaya Shramadana Movement)’nden
gönüllüler yardımcı oluyor. Ülkenin bir
gelişim stratejisine ve kendine ait bir prog-
rama sahip olan en etkili ulusal sivil toplum
kuruluşu bu. (21) Sarvodaya; barışın inşası,
krizlere müdahale etme ve şiddete dayalı
olmayan uyuşmazlık çözümleri konularında
eğitilmiş, uzun dönemli rehabilitasyon süreçlerine katkıda bulunan binlerce gönüllüyü
harekete geçirdi.
Soykırımın erkek nüfusun ciddi oranda azalmasına sebep olduğu Ruanda’da, ülkenin
yeniden inşası görevi kadınlara düştü. (22)
Arazi yapılandırma gruplarına giren kadınlar,
savaş öncesindeki karşılıklı yardım birlikleri
KUTU 6.2: Filipinler’de Gönüllü Müslüman Örgütlenmesi
Filipinler’deki Barış ve Kalkınma İçin Gönüllü Müslüman
Örgütlenmesi (Muslim Volunteering Organization for Peace and
Development in Philippines)’nin şiarı, “Değişime inanmak ama
inancı korumak”tır. 2004 yılında kurulan Kapamagogopa INC. (KI);
Moro İslami Kurtuluş Cephesi (Moro Islamic Liberation Front) (MILF)
ile hükümet arasındaki karşıtlığın Hıristiyanlar ile Müslümanlar
arasında çatışmayı ateşlediği Mindanao bölgesindeki barış inşası
girişimlerine aktif olarak katıldı. Barışın inşası, topluluk diyalogu ve
kültürlerarası değişim konularında çalışan, Müslüman ve Hıristiyan
cemaatine ait 23 adet sivil toplum kuruluşuna 2005’ten beri 69
gönüllü yerleştirildi. Bu gönüllüler 150.000 saat kadar katkıda
bulundular ve 500.000 kadar insanın hayatını etkilediler.
Gönüllüler, topluluk için su rezervuarının oluşturulmasına katkıda
bulundular. Modern tarım için sınırlı araç gereci ve sermayesi
olan küçük tarla sahiplerine yönelik düşük maliyetli basit bir
yöntem olan Eğimli Arazi Teknolojisi’ni getirdiler. Çiftçilere organik
tarım yöntemlerini öğrettiler, afet azaltma çalışması kapsamında
kapasite-inşa eğitimi verdiler ve Mindanao’daki barış sürecine
yardım eden Uluslararası Gözlem Ekibi’nin Sivil Koruma Unsuru
içindeki Tüm Kadınlar Topluluğu’na katıldılar.
KI, Müslüman gönüllülerin Hıristiyan sivil toplum kuruluşlarına
yardım için harekete geçmesinde önemli roller oynadı; Müslüman
gönüllüler, bu sivil toplum kuruluşlarının Hıristiyan olmayan
topluluklara ulaşmasına yardımcı oldular. 2008 yılında Ağustos ayı
boyunca süren çatışmada KI gönüllüleri ücra yerlerdeki topluluklara
insani yardım götürdüler. Aynı zamanda barış inşa girişimlerine
katkıda bulundular; mesela Mindanao topluluğu içinde rido (klan ya
da aile çatışması) konusuna eğildiler.
Kaynaklar: Kapamagogopa Inc. (2011); Maraim Barandia, Kişisel Görüşme (2011, Temmuz 17-22).
67
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
gibi yapılaştılar. Amaç, tarımsal üretimde, ev
yapımında birbirine yardımcı olmak ve gelir
getirici faaliyetler için finans sağlamak üzere
kredi programları ve tasarruf sandıkları oluşturmaktı. Bu karşılıklı girişimler kadınların geleneksel rolleri dışında sosyal statü kazanmalarını,
daha fazla güç ve ekonomik bağımsızlık gibi
nitelikleri güvence altına almalarını sağladı. (23)
Daha önce hasım olan gruplardan insanlar yeni
ve yenilikçi şekillerde ilişki kurduklarında, uyum
ve barışın yaratılmasında gönüllülük bilhassa
etkili olabilir. (24) Örneğin Kuzey İrlanda’da
insanlar, bölünmüş topluluklar arasında güven
bağlarını yeniden inşa etmeye yardım eden
projeler üzerinde beraber çalışarak, kendi
dini ya da parti gruplarının ötesindeki insanlara ulaştılar. 2001 yılında, Güney Pasifik’te,
Solomon Adaları’nda Malaitalı yerleşimcilerle
Guadalcanal yerli halkı arasındaki etnik çatışma
kızıştığında, başkent Honiara’daki çok farklı
kesimlerden gelen kadınlar güçlerini birleştirip, Barış İçin Kadınlar Tebliği’ni (Women’s
Communiqué for Peace) yayımladılar. Ardından,
farklı etnik kökenden gönüllü kadınlardan
oluşan Barış İçin Kadınlar (Women for Peace)
grubu savaş halindeki taraflar arasında uzlaşma
sağladı, çatışmanın etkilerine dair bilinç yarattı
ve kurbanlara yardım etti. (25)
GÖNÜLLÜLÜK VE BARIŞIN TEŞVİKİ
Kadınlar
Kadınlar şiddetli çatışmalara karşı en savunmasız kesimdir, fakat barış ve dönüşümün
güçlü birer vasıtası olma potansiyeline sahiptirler. 2011 Dünya Kalkınma Raporu’nda belirtildiği gibi, kadın örgütlenmeleri, “iyileşme
ve dönüşüm momentini desteklemede ve
güvenin yeniden inşasında sık sık önemli
roller oynarlar.” (26) Gönüllülük aracılığıyla sivil
katılım, kenara itilmiş kadınlar için, onlara
karar alma sürecinde söz hakkı vererek güçlü
bir mekanizma olabilir. Temel kaynakların
kontrolü, toprak mülkiyeti, gelir ve finansal
kaynaklar, işgücü pazarına ve resmi görevlere erişim anlamında, hem geleneklerin hem
yasaların açıkça erkeklerin lehine işlediği
toplumlarda bu özellikle geçerlidir. Örneğin
Etiyopya’da (27) ve Sudan’da durum böyledir
(2009). Kadınlar, sivil toplumun aktif üyeleri
olmalarına rağmen, kalkınma ve barış inşasına tam anlamıyla katılmalarının önünde
pek çok engelle karşılaşırlar. (28)
KUTU 6.3: Barış için topluluk gönüllülüğü
Güney Pasifik’te kadınlar güven, anlayış ve barış inşa etme amaçlı gönüllü topluluk girişimlerinde daha çok yer alıyorlar.
Barış İçin Kup Kadınları (Kup Women for Peace) (KWP) inisiyatifi, 1999 yılında, Papua Yeni Gine’nin yüksek bölgelerinde,
onlarca yıl süren kabile savaşlarının ardından kuruldu. Kadınlara ve çocuklara yönelik sık sık vahşi bir hal alan şiddetin
boyutu tüm köyün yakılmasını da içeriyordu. Bilhassa yıkıcı nitelikteki bir savaşın ardından, dört karşıt kabilenin kadınları,
kabileler arası şiddeti durdurmak için KWP’yi kurdular. Erkek ya da kadın, KWP üyeleri, köylerden barış arzusunu öne
çıkaran hikâyeler derlediler ve bunları savaşan kabilelerin erkekleriyle paylaştılar. Barış anlaşmalarına aracılık ettiler,
kadın sağlığı ve besin üretimi konularında atölyeler yaptılar ve şiddet mağdurlarına yardım etmek için yerel kaynakları
toparladılar.
2003 yılında, Dağlık Batı Vilayeti (Western Highlands Province)’nde iki kabile arasında bir savaş patlak verdi. KWP’den yedi
kadın ile beş erkek, barışı yeniden kurma çabasıyla iki hafta savaş meydanında kampanya yürüttüler. Gün boyunca
ellerindeki megafonlardan ateşkes çağrısı yapıp uzlaşma savunuculuğu yaptılar. Her gece, savaş halindeki kabilelerden
birinin köyünde kalıp barış hakkında konuştular. Savaşan erkekler yabancıların, özellikle de kadınların barış hakkında
böyle konuştuğunu daha önce hiç duymamışlardı. Erkeklerden birinin sözleriyle belirtirsek: “Polis ve hükümet bizi unuttu.
Ama bu kadınlar bizimle iki hafta geçirecek kadar bize önem veriyorlardı.” Sonunda iki taraf da savaşı bıraktı ve kadınların
tazminat ödemelerine aracılık etmesine izin verdi.
Kaynaklar: Dinh (2011); Garap (2004).
68
GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ
Kadınlar şiddete dayalı çatışmalarda giderek
savaşçı olarak yer alıyorlar. Öte yandan çoğu
kadın için böyle çatışmalar, içinde bulunduğu
durumun daha da kötüleşmesi anlamına
geliyor; bazılarının direniş örgütlemesine yol
açıyor. Aslına bakılırsa, kadınların, düşmanlığı
asgariye indirmek ve yeniden inşa çabalarını
başlatmak için tabanda verilen mücadeleye
katılımının uzun bir tarihi var. (29) Angola,
Çad, Eritre, Etiyopya, Liberya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Sierra Leone gibi uzun
savaşlara maruz kalmış ülkelerde kadınlar,
protestolara liderlik edilmesi, barış inşa girişimleri, kaynakların seferber edilmesi ve bir
topluluk hissinin yaratılması da dâhil olmak
üzere bir dizi gönüllü girişimde öncü rolü
üstlenmişlerdir. Bu durum ilk kez 1990’ların
literatüründe (30) kabul edilmiş ve bu konu
o zamandan beri de giderek artan oranda
dikkat görmüştür. (31)
1995 yılında Pekin’deki Dördüncü Dünya
Kadın Konferansı’nda şöyle bir stratejik
hedef belirlendi: “Kadınların her seviyedeki
çatışma çözümüne katılımlarını arttırmak.
Silahlı ve diğer türdeki çatışmaların çözümüne toplumsal cinsiyete dayalı bir perspektifi entegre etmek. Bu organların toplumsal
cinsiyet meselelerine gerektiği gibi hitap
edebilmelerini sağlamak.” (32) Birleşmiş
Milletler’in Kadınlar, Barış ve Güvenlik Konulu
1325 Sayılı Kararı (United Nations Resolution
1325 on Women, Peace and Security) (2000)
kadınları barış süreçlerine ve çatışma çözümlerine daha fazla katılmaya çağırır. (33) Bununla
birlikte, 2003 yılında belirtildiği üzere, “1325
Sayılı Karar, Afrikalı kadınların barış masasında
bir yer edinme taleplerini güçlendirdiyse bile,
onların barış kurucu ya da yurttaş olarak tüm
süreçlere tam katılımlarının önündeki ciddi
siyasi, kültürel ve ekonomik engelleri kaldırmamıştır.” (34) O dönemde Gine, Liberya ve
Sierra Leone’den oluşan Mano Nehri Birliği
(Mano River Union) (MRU) kadınları ile Kongo
Demokratik Cumhuriyeti’ndeki kadınların
deneyimleri, kadınların seslerini duyurmak
ve siyasi düzeyde kalıcı değişim yaratma
yönünde karşılaştıkları engelleri betimliyor.
KUTU 6.4: Duyulmak için uğraşan kadınlar
Mano Nehri Havzası; Gine, Fildişi Sahilleri, Liberya ve Sierra Leone’yi
kapsayan bir ortak sınır bölgesidir. Silahların ve militanların geçişini
kolaylaştıran hayli geçirgen sınırlarıyla burası şiddete dayalı çatışmaların
ve mülteci hareketlerinin yoğun olduğu bir bölgedir. Mano Nehri
Birliği Kadın Barış Ağı (MARWOPNET) 2000 yılında dört ülkeden kadın
liderlerin, kırsal kesim kadınlarının, haber akışını sağlayan kadınların,
tarikat mensubu kadınların ve işkadınlarının katılımıyla kuruldu.
MARWOPNET çatışmalarda aracılık ederek önemli bir rol üstlenirken,
resmi barış sürecinin bazı kısımlarından dışlandı. Bir üyenin söylediğine
göre, problem, “Kadınların böyle işlere karışmaması gerektiğini farz eden
erkek zihniyetidir. Onlar sizin karşınıza geçip çabalarınızı takdir ettiklerini
ve işbirliği yapmaya söz verdiklerini söylerler. Ama biz bunu yaptıklarını
görmeyiz. Bize sadece gözlemci statüsü vermek istiyorlar ve bizim de kabul
edemeyeceğimiz şey de bu.”
Kaynak: Fleshman (2003).
Latin Amerika’da, elli yıldan uzun süredir,
Kolombiya’daki çatışmanın kadınlar üzerindeki etkisi yıllarca gizli kaldı. Bu sessizlik
1996’da, ülkenin dört bir köşesindeki 300
taban ve yerli örgütlenmesinden binlerce
kadın bir araya gelip, Kadınların Barışçıl Yolu
(Ruta Pacifica de Las Muejeres) adlı bilgi ağı
üzerinden, artık savaş istemediklerini belirten
bir mesaj gönderdiklerinde bozuldu. Gönüllülük temelli ağ, Kolombiya’daki barış inşası
sürecinde aktif rol almaları için kapılarını
kadınlara açtı. (35)
Kriz zamanlarında kadınları pasif seyirciler
olarak konumlandıran geleneksel bakış
açısının düzeltilmesi gerekiyor. (36) Öte
yandan, Mano Nehri Kadınları’nın deneyimlerinin de gösterdiği üzere, çatışma sorunuyla
ilgilenmeye gönüllü olan kadınlar uzun bir
mücadeleye hazır olmak zorundalar.
Gençler
Dünyanın genç nüfusu hızla artıyor; özellikle de şiddetli çatışmalara maruz kalan
yoksul ülkelerde. Ergenleri, bilhassa erkek
yeniyetmeleri, şiddete karışmaya cesaretlendirebilen ve barış sürecinin sağlamlaşmasını engelleyen koşullara artan bir ilgi var.
69
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Genç insanlar genelde, silahsızlandırılması
ve meşgul edilmesi gereken bir güvenlik
tehdidi olarak görülürler. (37) Bir diğer hikâye
ise çatışma koşullarındaki genç insanların,
esnekliktense savunmasızlıkla tanımlanan
pasif kurbanlar oldukları ve barış sürecine
etkide bulunabilecek bir rollerinin olmadığıdır. (38) Oysaki gençler kötülendiğinde,
onlardan korku duyulduğunda veya onların
çözümdeki potansiyel rolü görmezden
gelindiğinde, şiddetli çatışmaların üstesinden gelmede yaşamsal bir kaynak
küçümsenmiş olur.
Pek çok çatışmada gençler savaşa topyekûn
katılırlar. Öte yandan, düşmanlık sona erdiğinde, ulusal düzeyde barış inşa süreçlerine
katılmak için pek az fırsata sahip olurlar. (39)
Üstüne üstlük katılım mekanizmalarının
yokluğu, yüksek düzeydeki işsizlik ve kısmi
işsizlikle birleştiğinde, çatışma sonrasındaki pek çok düşük gelirli ülkede gençler
arasında daha da fazla memnuniyetsizliğe
sebep olabilir. Bu durum daha önce şiddete
meydan vermiş olan pek çok faktörü de
güçlendirir. Ayrıca, şiddetli çatışmanın hâkim
olduğu ülkelerde pek çok gencin savaş döneminde doğmuş olacağı da unutulmamalıdır.
Bu onların bildiği yegâne “sosyal dinamik”tir;
şiddete ve korkuya dayalı bu gerçekliğe
hâkim olmak için baş etme mekanizmaları
geliştirmişlerdir. Zaman zaman buna bizzat
şiddet kullanmak da dâhildir. Gençlerin
kendilerini diğer yollardan ifade etmek için
pek az fırsatları vardır. Dolayısıyla, barış faaliyetlerine katılmak onlara yepyeni bir perspektif kazandırabilir, farklı gruplarla şiddet
içermeyen biçimlerde etkileşimde bulunmalarını cesaretlendirebilir.
“Barış dolu bir gelecek için gençlerin temel
yapı taşları olarak katılım göstermesi gerektiği” (40) fikri artık kabul görmeye başlıyor.
Gönüllülük gençlerin, özellikle gençlik
örgütlenmeleri aracılığıyla katılım gösterip
yükümlülük alabileceği bir kanaldır. Genç
insanlar gönüllü faaliyet aracılığıyla birlikte
çalıştıklarında, kültürler ve cinsiyetler
arasında yapıcı köprüler kurulmasına katkıda
bulunabilirler ve barış süreçlerinde üzerlerine düşen rolü tam anlamıyla oynarlar. (41)
Batı Afrika’da önde gelen bir sivil toplum
kuruluşu olan Batı Afrika Barış Oluşturma
Ağı (West Africa Network for Peace-building)
(WANEP), Gençler İçin Aktif Şiddetsizlik ve
Çatışma Dönüştürme Programı yürütüyor.
Bu program, Liberya, Monrovia’daki barış
klüpleri aracılığıyla, topluluk içinden gelen
KUTU 6.5: Liberya’da gençler çatışma sonrası iyileşme sürecini destekliyor
Liberya Ulusal Genç Gönüllüler Hizmeti (Liberia National Youth Volunteers Service) (NYVS), üniversite mezunlarının,
15 yıllık sivil çatışmanın ardından Liberya’daki kalkınma ve yeniden yapılanma sürecine katkıda bulunmalarına imkân
tanır. Program mezunlara eğitim, sağlık ve tarım alanında bir yıllık eğitim sunar. Sonra da bu mezunları ulusal gönüllüler
olarak ülkenin dört bir yanına gönderir.
Ulusal gönüllüler okullarda ders verir, sağlık bilinçlendirme kampanyalarını yönetirler. Kadınların durumunu iyileştirmek
için çalışırlar. Kızların eğitim görmesi için, cinsiyete dayalı şiddete, ayrımcı uygulamalara son vermek için savunuculuk
faaliyetleri yürütürler. Bölünmeleri ve kutuplaşmaları azaltmak için barış inşa kampanyaları düzenlerler. Hizmet verdikleri
yerlerde insanlar gönüllü olmaya daha istekli oluyor ve ebeveynler çocuklarının da katılmasını istiyor. (45)
Liberya aynı zamanda, özellikle gençler arasında yüksek işsizlik oranıyla da karşı karşıya. NYVS, mezunların beceri
geliştirmesini ve deneyim kazanmasını sağladı. 2008 yılında ilk 67 ulusal gönüllünün yüzde 80’inden fazlası şu anda özel
sektörde ya da kamu sektöründe çalışıyor. 2010 yılında ikinci parti 121 gönüllünün yüzde 50’sinden fazlası iş buldu ve
yüzde 3’ü de başka araştırmalarla uğraşıyor. 128 ulusal gönüllüden oluşan 3. parti, görevini Haziran 2011’de bitirdi. (46)
Kaynak: Isaac Bropleh [Liberya Ulusal Genç Gönüllüler Hizmeti Programı Proje Yöneticisi], Kişisel Görüşme (2011, Temmuz 13).
70
GÖNÜLLÜLÜK, UYUM VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ
450 gence ve 650 öğrenciye çatışma önleme
ve çatışma yönetim süreçlerine doğrudan
katılma imkânı veriyor. (42)
20 yıllık savaştan sonra Kuzey Uganda, çoğu
savaştan etkilenmiş gençlerin oluşturduğu,
sayıları giderek artan ulusal gönüllüler ile
taban gönüllülerinin dinamik bir ağına
sahip olduğu için şanslıdır. Örneklerden biri,
Tanrı’nın Direniş Ordusu’ndan (Lord’s Resistance Army) ayrılıp topluluğa dönen bir grup
genç kızdır. “Güçlendirici Eller” (Empowering
Hands) adlı sivil toplum kuruluşu aracılığıyla
bu kadınlar, barış oluşturma çabasında,
arazide edindikleri (ebelik ve liderlik gibi)
becerileri kullandılar. 2004 yılında kurulmuş
olan bu sivil toplum kuruluşu, kaçırılıp daha
sonra serbest kalan çocukların özgür yaşama
geçişi için akran destek grupları oluşturdu.
Onlara danışmanlık hizmeti verdi ve okula
kaydolmalarına yardımcı oldu. (43) Güçlendirici Eller ünlü bir başarı hikâyesidir. Tüm
Kuzey Uganda’da, sivil toplumun gelecek
kuşağını oluşturma kapasitesiyle benzer
potansiyeli göstermiş pek çok gönüllü
gençlik grubu vardır. Öte yandan, gevşek
birlikler olarak bunlar resmi yasal statüden
yoksundur ve bağış alamazlar. (44) Hükümetler
ve bağış yapanlar çatışma koşullarında
gençlik girişimlerinin varlığını kabul etseler,
katılan grupların ve liderlerinin kapasitesini
geliştirme yolunda çalışsalar, çok daha fazla
şey başarılabilirdi.
SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR
Bu bölümde, özellikle kadınların ve gençlerin durumuna odaklanarak, sosyal uyum
perspektifinden, gönüllülük ile şiddetli çatışmalar arasındaki ilişkiyi inceledik. Şiddetli
çatışmayı yaratan ve seyrini belirleyen dinamikler karmaşıktır. Bu dinamikler bir dizi
hazır reçeteyle çözüme kavuşturulamazlar.
Öte yandan, toplumlar içinde uyum yaratmaya yardımcı olan ve aynı zamanda gönüllü
faaliyeti destekleyen dayanışma ve karşılıklı
destek değerleri, çatışmanın sebeplerini
yok etmeye, hafifletmeye ve aynı zamanda
engellemeye de katkıda bulunur.
Gönüllü faaliyet, bu sebepten dolayı, çatışmaya müdahaleyi ve onu engellemeyi amaçlayan program ve politikaların ayrılmaz bir
parçası olmalıdır. Beslenme ve barınma,
altyapının yeniden inşası ve ekonomik istikrar
gereklidir, ancak karşılıklılık ve dayanışma
üzerinde yükselen sivil katılım da aynı şekilde
şarttır. Şiddetli çatışmada ayakta kalan bilgi
ağlarını güçlendirmenin ya da yıkıldığında
böyle ağların yeniden aktive olmasını desteklemenin gerekliliğine dair artan bir bilinçlilik
var. Ağlar kendi başına yeterli değildir: Her
tür barış sürecine hukukun üstünlüğü ilkesi,
adalet ve insan hakları da eşlik etmelidir.
Bununla birlikte, gönüllülüğü kabul etmek
ve onu desteklemek, kaydedilen ilerlemelerin sürekliliğini sağlamaya ve çatışmanın
altında yatan unsurların tekrar alevlenebilmesi riskinden kaçınmaya yardımcı olacaktır.
Gönüllü
faaliyet,
çatışmaya
müdahaleyi
ve onu
engellemeyi
amaçlayan
program ve
politikaların
ayrılmaz bir
parçası
olmalı
71
72
7
GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER
7. BÖLÜM
Gönüllülük
ve afetler
Tokyo’da meydana gelen muazzam afetlerle yüz yüze
geldiğinde, herkes insanlığın doğal tehditler karşısında
ne kadar savunmasız olduğunu hissetmiş olmalı. Ama
ben en büyük iyileştirme gücünün de insandan geldiğine
inanıyorum. Bir gönüllünün yapabileceği şey ufaktır, ama
hepimizin birlikte yapabileceği şey iyileşme için muazzam
bir adımdır. Bu çok daha büyük bir güç yaratır… İlk medya
patlamasından sonra insanlar yaşanan felaketi yavaş
yavaş unuttular, ama hayatta kalanlar için asıl güçlükler
daha yeni başlamıştı. İhtiyaçları değişmiş olabilirdi ama
hâlâ yardıma ihtiyaçları vardı. Gerçek iyileşme ancak
insanların uzun süreli çabasının arkasından gelebilir.
Khaliunaa, Japonya’ya gelen Moğol tsunami gönüllüsü (1)
73
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
GİRİŞ
Savunmasızlığı
azaltmanın
en etkili
kaynakları,
topluluğun
kendi kendine
yetme
örgütlenmeleri
ve yerel
ağlarıdır
Afetler karşısındaki gönüllü faaliyet belki de
başkalarının ihtiyaçlarına yanıt verme güdüsünün altında yatan insani değerlerin en açık
ifadelerinden biridir. Aynı zamanda gönüllülüğün en görünen yüzlerinden biridir. İnsanların bir afete verdiği ivedi reaksiyon genelde
afetten doğrudan etkilenenlere yardım
etmek şeklindedir. Pek çok örnekte bu
doğallığında, herhangi bir organize ortamın
dışında gelişir. Bununla birlikte gönüllülüğün
katkısı, verilen ivedi tepkilerin çok ötesine
uzanır. Bu bölüm, hazır bulunmaktan önlemeye ve hafifletmeye, müdahale ve onarıma
dek afet yönetimi yelpazesindeki gönüllü
faaliyetler dizisine odaklanıyor.
AFETLER VE KALKINMA
Afetlerin doğası ve sıklığı; iklim değişimi, hızlı
kentleşme, besin güvenliksizliği ve çatışmaların sayısının artması gibi etkenlerle değişiyor. Yıllar içinde kalkınmada kaydedilen
kıymetli ilerlemeler, afetlerle bir anda silinip
yok olabiliyor. Bu bağlantının giderek daha
çok fark edilmesi, afetlerle sadece insani acil
durumlar olarak ilgilenmekten uzaklaşmamıza ve onları birer kalkınma sorunu olarak
görmeye başlamamıza yol açtı. Özellikle
yoksulluk içinde yaşayan insanların afetler
karşısındaki savunmasızlığını nasıl azaltabiliriz sorusu, artık pek çok ülkenin politikasının temel konularından biridir. 2005 Dünya
Afetleri Azaltma Konferansı, düşünme tarzındaki bu dönüşüme ciddi bir ivme kazandırdı.
Hyogo Eylem Çerçevesi 2005-2015 (Hyogo
Framework for Action 2005-2015)’in ileriye
KUTU 7.1: Topluluk esnekliği için iyi uygulamalar
Karşılaşılan gönüllülüğün seviyesi, hedef topluluklar içinde kurulmuş
topluluk temelli örgütlerin (CBOs) gücü ve bağlılığı özellikle etkileyici.
Kalkınmaya rehberlik etmekte ve topluluk temelli kalkınma planlarının
uygulanmasındaki rolleri… uyumu teşvik ediyor ve topluluk temelli
afet yönetiminin (CBDM) sürdürülebilirliğine katkıda bulunuyor.
Kaynak: Ullah, Shahnaz & Van Den Ende (2009, s. 6).
74
yönelik amacı ulus ve toplulukların afetlere
karşı esnekliğini inşa etmektir. Savunmasızlığı azaltmanın en etkili kaynaklarının, topluluğun kendi kendine yetme örgütlenmeleri
ve yerel ağları olduğu kabul edilmiştir.
AFETLERDE GÖNÜLLÜLÜĞÜN ÇOK
YÖNLÜ ROLLERİ
Afetleri etkin ve etkili bir şekilde yönetme
işi toplulukla başlar, toplulukla biter. Bugün
yaygın olarak kullanılan önemli bir terim
“esneklik”tir. Bu terim toplulukların afetleri
engelleme, onlarla başa çıkma ve afetlerden
sonra iyileşebilme yetilerini kapsar. Tehlikeli
ve riskli çevrelere yerleşmiş olan topluluklar,
kontrolleri dışında gerçekleşen olayların,
çaresiz kurbanları değillerdir. Geçim olanakları sınırlı olabilir, ancak verili olanakları
çerçevesinde savunmasızlıklarını azaltabilecek girişimlerde bulunabilirler.
Afetten önce
Afet programlarının amacı giderek, müdahale ve onarım gereksinimini en aza indirecek, böylece can ve mal kaybını azaltacak
şekilde, önleme, hafifletme ve hazır bulunmayı arttırmak oluyor. Bu adımlar kolektif
olarak Afet Riskini Azaltma olarak biliniyor
ve hem ulusal hem de uluslararası çabaların odağını oluşturuyor. Önleme, tehlikeyi
elimine etmeyi ya da tehlikeyle topluluk
arasına bir bariyer çekmeyi içeriyor. Hafifletmek, afetin zararlı etkilerini asgariye
indirmek için bir afette öncelikli olarak risk
altındaki unsurları korumak anlamını taşıyor.
Hazır bulunmak, afetin olabileceği öngörüsüyle alınacak önlemleri içeriyor. Buna
binaların hazır olması, acil ihtiyaçlara yanıt
verebilme ve iyileşme için gerekli temelin
önceden inşası da dâhil.
Afetlerin önlenmesi ve hafifletilmesi
Önleme ve hafifletme faaliyetleri; ağaçlandırma, akarsu havzalarıyla ilgili önlemler alma,
şehir ve bölge planlaması, iletişim ve ulaşım
gibi altyapı unsurlarının iyileştirilmesi, kuraklığa dayanıklı tohum kullanımı ve depreme
GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER
dayanıklı evler gibi gelişkin inşaat uygulamalarını içerir. İklimdeki değişiklikler, özellikle
en savunmasız olanlar arasında toplulukların
savunmasızlığını arttırıyor. (2) Gönüllüler, afetleri önleyip etkilerini hafifletebilecek bir unsur
olan, sürdürülebilir doğal kaynak yönetimine
dair bilinç yaratılmasında kritik bir rol oynuyor.
2004 yılında, Pakistan, İslamabad’da yapılan
ilk Uluslararası Gönüllülük ve Binyıl Kalkınma
Hedefleri Konferansı, afet risk yönetiminde
gönüllülerin rolünün altını çizdi. Konferansta,
su ve hıfzıssıhha projelerinde, ormanların
ve doğal kaynakların yönetiminde gönüllülük ile çevresel sürdürülebilirlik arasındaki bağlantı vurgulandı. Taban inisiyatifleri
yalnızca çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması üzerinde etkide bulunmakla kalmazlar,
aynı zamanda yerel yaşam koşullarını da
iyileştirirler. Bu, iyileştirilmiş su kaynaklarından faydalanan kadınlar ve kız çocukları
için bilhassa doğrudur. Konferans, bu alanda
mevcut, gönüllülük içeren örgütlenmelerin ve
gönüllülerin önemli katkılarını tanımaları için
hükümetlere çağrı yaptı. (3)
Afetlerin diğer yönlerinde olduğu gibi, önleme
ve hafifletmede de gençler oldukça aktif.
Nepal’de gönüllülük güçlü kültürel ve tarihsel
geleneklere dayanıyor. Kalkınma Gönüllüleri Hizmeti (Development Volunteer Service)
2000 yılında kuruldu. Bu girişim, 1970’lerde
kırsal alanda başlayan başarılı bir gönüllülük
modeli olan Ulusal Kalkınma Hizmeti (National Development Service)’ne dayanıyordu.(4)
Program asıl olarak Nepal’in dağlık bölgelerindeki projelere katılan öğrencileri kapsıyor
ve bu projeler, altyapının geliştirilmesi, tarım,
sağlık ve hıfzıssıhha faaliyetlerini içeriyor. 2000
yılından beri 7.000’den fazla gönüllü,(5) tohum
bankaları, tuvalet inşası ve sağlıklı su tesisleri
yaratılması gibi afet hafifletme projeleri yürütülen 72 bölgeye yerleştirildi. (6)
Sivil toplum kuruluşları ve yerel örgütlenmeler gönüllü faaliyet aracılığıyla toplulukları seferber edebilir, afet risk yönetimi
için topluluk temelli sistemler yaratabilir. (7)
Örneğin, Endonezya’da Suyun Korunması İçin
2009 Kadın Ağaç Ekme ve Bakım Hareketi’nde
yer alan pek çok kadın örgütlenmesi, 2007’den
beri 30 milyondan fazla ağaç ekti. (8) Sri Lanka’da
gönüllü Sarvodaya Barış Tugayı (Peace Brigade
of Sarvodaya)’ndan 26 gençlik lideri, hepsi de
2004 Hint Okyanusu tsunamisinden etkilenmiş
olan 32 sahil köyüne bilgi ve eğitim götürdüler;
yerel Müslüman, Sinhala ve Tamil topluluklarını harekete geçirdiler. (9)
Suriye’de 2008-2009 kuraklıkları boyunca
Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Uluslararası Federasyonu gönüllüleri, çölleşmeye karşı koyma
kapasitesini ve savunmasızlık durumunu
değerlendirerek yerel toplulukların desteklenmesinde anahtar bir rol oynadılar. (10) Kuraklığa
eğilimli diğer yerlerde olduğu gibi burada da
topluluklar, risk ve tehlikelere, savunmasız
kalınan noktalara ve uygun önlemlerin alınması için afet yöneticilerine yardımı olabilecek
kaynaklara dair bilgi sahibidir. (11) Afrika’daki
kuraklıklar aynı zamanda hâkim yerel bilginin
yeni teknolojilerle kaynaştırılmasına da hizmet
etti. Örneğin Yerli Kaynaklar İçin Güney İttifakı
(Southern Alliance for Indigenous Resources)
(SAFIRE) ile Güney Afrika Kuraklık Teknolojisi Ağı (Southern African Drought Technology
Network) (SADNET), küçük ölçekli çiftçiler
ve topluluk temelli örgütlenmeler arasında,
Güney Afrika’da kuraklığın etkilerini hafifletmek için akranlar arasında gönüllü bilgi
değiş tokuşunu kolaylaştırdı. SADNET, bir
bilgi ağı olarak çalışıyor, tarımsal kalkınmada
faaliyet gösteren uygulamacıları bir araya
getiriyor. Yerli bilgi sistemlerini teşvik ediyor
ve kuraklığa eğilimli bölgelerde bilgi paylaşımı aracılığıyla topluluklar için geçim ve besin
güvenliği konularını gündeme getiriyor. (12)
Gönüllüler,
afetleri önleyip
etkilerini
hafifletebilecek
bir unsur olan,
sürdürülebilir
doğal kaynak
yönetimine
dair bilinç
yaratılmasında
kritik bir
rol oynuyor
Gönüllüler, kültürel olarak duyarlı ve yerel
olarak kabul edilmiş girişimler aracılığıyla,
iklim değişiminden (13) kaynaklı yeni çevrelere uyum için başka önemli şekillerde de
katkıda bulunuyorlar. Avustralya’da, kontrollü bitki örtüsü yakma gibi geleneksel
yerli uygulamaları, güneybatı Sidney,
Wollondilly’de kırsal itfaiye hizmetleri
75
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Topluluk
içinden
gönüllüler
müdahalenin
ilk saflarında
yer alır
tarafından yangın riskini azaltma önlemlerinin parçası olarak kabul edildi.
Etnik bir grup olan D’harawal, ileriye yönelik
büyük orman yangınlarına dair uyarı veren
bitkilerin bilgisine sahiptir. Bir D’harawal
olan ve 2002’nin başlarında New South
Wales orman yangınını öngören Frances
Bodkin, “[halkının] mevsimlerin nasıl gideceğini tahmin etmek için doğal flora ve
fauna modellerini nasıl takip ettiğinden”
bahseder. (14) Kırsal itfaiye hizmeti, D’harawal
halkına danışarak bu bilgiyi kontrollü yakma
faaliyetlerini planlamak için kullanır. (15) Yerel
bilgiye dayanan gönüllü katkılar, Birleşmiş
Milletler Çevre Programı (UNEP)’nın “bu
erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesinde
yerlilerin bilgisinin kaybolduğu ya da önemsenmediği” şeklinde tanımladığı eğilime
karşı durmak açısından önemlidir. Bu
bilginin yeniden canlandırılması, işler hale
getirilmesi, kayda geçirilmesi ve toplulukların hizmetine sunulması gerekiyor. (16)
Afetlere hazırlanmak
Önleme ve hafifletme çabalarına karşın bir
afet gerçekleşmek üzereyse hazırlık evresine
ulaşılır. Olası, yakın ya da o an geçerli tehlikelerin etkilerine karşı önceden hazırlıklı olma,
tepki verme ve etkin onarım için hükümetler,
profesyonel müdahale ve onarım örgütleri,
topluluklar ve bireyler tarafından geliştirilen
yeterlikler ve bilgi kullanıma sokulur. (17) Risk
analizleri, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, halkın bilgilendirilmesi, acil durum
planları, tedarik stoku yapma, eğitim ve tatbikatlar faaliyetler arasında yer alabilir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Katrina
Kasırgası’nın ardından Acil Durum Topluluk
Müdahale Ekipleri (Community Emergency
Response Teams) (CERT) oluşturuldu. Ekiplerde afet hazırlık ve müdahale eğitimi almış
yerel gönüllüler bulunuyordu. Mahalle bekçileri, topluluk örgütlenmeleri, inanç toplulukları, okul personelleri, işyeri çalışanları, izci
grupları ve başka gruplar da yer alıyordu. (18)
KUTU 7.2: Hayat kurtarmak için gönüllü erken uyarı
Doğal afetler Bangladeş’te sık görülür. 1970 yılında yarım milyon insanın hayatına mal olan yıkıcı bir kasırgadan sonra
Bangladeş Kızılhaç Cemiyeti ile Bangladeş Hükümeti, kıyı bölgelerinde yaşayan toplulukların afet yönetim kapasitesini
güçlendirmek için bir Kasırga Hazırlık Programı (CPP) oluşturdu. Kasırga Hazırlık Programı, teknik becerileri ve erken
kasırga uyarısı vermek üzere gönüllülerin bağlılığını temel alıyor.
Program 32 nahiyede 2845 birimi kapsıyor; her bir birim, 2000 ila 3000 kişi arasında nüfusa sahip bir ya da iki köye
hizmet veriyor. Her bir birimden on erkek, beş kadın gönüllü, köylüler tarafından belirlendi ve bu kişiler ısınma,
barınma, kurtarma, ilkyardım, besin ve giysi ihtiyaçlarına göre gruplar oluşturdular. Gönüllüler tayfunda gösterilecek
davranış biçimleri, uyarı, tahliye, barınma, kurtarma, ilkyardım ve yardım operasyonlarıyla ilgili eğitim alıyorlar. Yaklaşık
160 gönüllü eğitimci olarak eğitildi ve şimdi topluluklarını bu beceriyle donatıyorlar.
15 Kasım 2007’de, 4. kategorideki Sidr Kasırgası, Bangladeş’in güneybatı sahillerini vurarak yaklaşık 30.000 kişinin
ölümüne sebep oldu. Benzer büyüklükteki bir kasırga 1991 yılında 140.000 insanın ölümüne sebep olmuştu.
2007’deki daha düşük ölüm oranı kısmen, ileri uyarı eğitimi almış 40.000 gönüllünün bayraklar, megafonlar, el sirenleri
ve davullarla toplulukları uyarmasından kaynaklandı. Yaklaşan kasırgaya dair Dünya Meteoroloji Örgütü’nden gelen
veriler, hükümet hizmetleri ve yerel Kızılhaç şubeleri aracılığıyla gönüllüler tarafından alındı. Gönüllüler aynı zamanda
insanların tahliye çalışmalarına ve kasırgadan korunabilecekleri sığınaklar bulmalarına da yardım ettiler. Güvenlik
konusunda onlara tavsiyelerde bulundular, düzenin korunmasına yardım ettiler, programa ve insanlara yüksek bağlılık
gösterdiler.
Kaynaklar: Bangladeş Hükümeti (2008); Rashid (tarih belirtilmemiş).
76
GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER
Hindistan Hükümeti, topluluk içinden gönüllülerin, müdahalenin ilk saflarında yer aldığını
kabul ederek, yerel halkın hazırlanmasının
önemini vurgular. Bu, toplulukların gelebilecek bir afete karşı bizzat uygulama yaptıkları
periyodik talimleri içerir. (19) Söz konusu faaliyetlerin etkili olması için gönüllülerin eğitim
alması gerekir. Hyogo Eylem Çerçevesi: “Afetleri hafifletmek ve onlarla başa çıkabilmek için
yerel yeterlikleri artırmak üzere, gönüllülerin
rolü düşünülerek, uygun şekilde, topluluk
temelli eğitim girişimlerinin teşvik edilmesi”
ihtiyacını dile getirmiştir. (20)
Toplulukların dışında, gönüllülüğün afet
hazırlığında kendini göstermesinin başka pek
çok yolu vardır. Meksika’da 1997 yılında, ülke
içindeki ve ülke dışındaki tehlike senaryoları
üzerine bilgi toplamak ve paylaşmak üzere
üniversiteden gönüllüleri seferber etmek
için bir üniversite bilgi ağı (UNIRED) kuruldu.
Ağ, 60’dan fazla Meksika üniversitesiyle ilişki
halinde, ayrıca hükümetlerle, özel sektörle
ve ülke dışındaki uluslararası örgütlerle
bağlantıları var. Gönüllüler bütün girişimlerin
sorumluluğunu üstleniyor, gönüllü kaydı
yapıyor, onları eğitiyor, risk değerlendirmelerini tasarlayıp uyguluyor, insani yardım
toplama işini organize ediyor. UNIRED 2010
yılında Meksika’nın Chiapas Eyaleti’ndeki
Alex Kasırgas ı’nın ve selin etkilerine karşı
yapılan çalışmalara ve sonrasındaki müdahalelere yardımcı oldu. UNIRED müdahale
aşamasında da yer aldı. Ayrıca 2010 yılında
Haiti’deki depreme müdahale edilmesine
yardımcı olmak üzere gönüllü gönderdi.
Gönüllülüğün afetlerdeki bir başka tezahürü
de özel sektördedir. “Zamanı Geldiğinde
Hazır Olmak” (Ready When the Time Comes)
2006 yılında Amerikan Kızılhaç Cemiyeti tarafından başlatılan bir işyeri gönüllülük programıdır. 300 ABD şirketinden 10.000’in üzerinde
çalışan, topluluk temelli gönüllü müdahale
gücü olarak eğitilmiştir. Sonuç olarak yerel
afetlere müdahale kapasitesi 2006 ila 2010
yılları arasında yüzde 40 artmıştır. (21)
Bilinçlendirme ve eğitim, çocukluğun erken
dönemlerinde başlamalıdır. Nijerya’da
Federal Başkent Bölgesi içinde Afet Riskini
Azaltmak İçin Gönüllü Okul Klüpleri kuruldu.
2010 yılında başlayan bu girişim, okullarında
ve içinde yaşadıkları topluluk içinde gönüllü
olmak suretiyle çocukların Afet Riskini
Azaltma çalışmalarında rol alabilecek kapasiteye sahip olduklarını kabul eder. Program
dâhilinde öğrencilere eğitim verilir, böylece
okullarda ve topluluk içinde yangın, sel ve
hava kirliliği gibi acil durumların yönetimine
ve engellenmesine aktif olarak katılmaları
sağlanır. Çocukların afete karşı esnek topluluklar inşa edilmesinin önemini yaymaları
beklenir. (22) Vietnam’ın aşağı Mekong Havzası’ndaki Giang vilayetinde, afet hazırlığıyla
ilgili okul projeleri 2006 yılında Eğitim ve
Öğretim Bakanlığı tarafından hayata geçirildi. Okullarda sel baskınlarına karşı güvenlik
konusunda öğrencilerin bilinçliliğinin artması
çalışmaları kapsamında yüzme dersi verildi
ve öğretmenlerin gözetiminde çocukların
gönüllü olabileceği, çocukların çocukları eğittiği kulüpler kuruldu.
Afetlere müdahale etmek
Bir afetin hemen akabinde oluşan gönüllülük
imajı, medya tarafından sık sık gözler önüne
serildiği üzere, o çevrede ya da yakınlarda
oturan insanların kendiliğinden müdahalesi
şeklindedir. Bu genelde olumlu bir ışık altında,
iyiliği ve kişinin komşusunu düşünmesini
yansıtan bir çerçevede görünür. Bunun
ardından ülke dışından, çok sayıda gönüllüyü de içeren bir personel akını gerçekleşir.
Bu senaryoda, gönüllülüğün yerel ve ulusal
biçimleri genelde gözden kaçar. (23) Ama bu
durum, gönüllülüğün gücüne dikkat çektiği
için iyi bir şey olarak da görülebilir. Örneğin,
“2008 Wenchuan depreminde yüz binlerce
gönüllünün unutulmaz insani müdahalesi;
insani müdahalede eğitimli gönüllülerin,
daha iyi koordinasyon mekanizmalarının,
yeniden inşayı ve uzun dönemli kalkınma
çabalarını desteklemeye devam eden taban
örgütlenmelerindeki artışın önemli rolünün
kabul edilmesine yol açtı.” (24)
İlk müdahale
edenler
eğitimli
acil durum
personeli değil,
yerel halk ve
komşulardır
77
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Yerel seviyedeki
insanlar acil
ihtiyaçları
saptamak için
en elverişli
konumdadır
Bunun aksine, aynı bakış açısına göre, yerel
topluluklar afetleri aktif gönüllüler olarak
değil de kurbanlar olarak yaşıyorlar. (25) Kanıtlar
ise çok daha farklı bir gerçeği işaret ediyor. İlk
müdahale edenler eğitimli acil durum personeli değil, yerel halk ve komşular. (26) Çoğu
faaliyet kendiliğinden gerçekleşiyor. Gönüllüler eğitimsiz ya da hareketleri koordinasyonsuz olduğunda, örneğin yıkılan binalara
girerek, kendilerine zarar verebilirler. Benzer
şekilde, erişim yollarını tıkayarak organize
kurtarma çalışmalarına da engel olabilirler.
Fakat topluluk temelli yerel örgütlerde ya
da ulusal sivil toplum kuruluşlarında çalışan
pek çok insan, yerel bilgiyle gerekli eğitimin
verdiği deneyimi birleştiriyor. Afete müdahale etmek sadece hayat kurtarmaktan ibaret
değildir, aynı zamanda sağlık risklerini azaltmayı, kamu güvenliğini sağlamayı ve afetten
etkilenen insanların geçimlerini sağlamayı
da içerir. Yerel seviyedeki insanlar acil ihtiyaçları saptamak için en elverişli konumdadırlar, ayrıca geleceğe yönelik yerel kararların
alınmasına yardım edebilirler. (27) Ek olarak,
topluluğun ihtiyaçlarına yönelik kıymetli
kavrayışlar sağlayabilir; iyileştirme sürecinin
parçası olarak, afetten etkilenmiş ailelere
güven verebilir, insani bir dokunuş sağlayabi-
lirler. (28) Gerekli becerilere sahip yerel insanların bir araya gelmesi, özellikle hızla seferber
oldukları takdirde, yararlı olabilir.
Etkilenen bölgenin dışından gelen ulusal
gönüllülerin de önemli bir payı vardır.
Doğrudan zarar gören insanlarla diğer
paydaşlar arasında doğrudan ve güvenilir bir
bağlantı sağlarlar. Aynı zamanda “bir bütün
olarak gayriresmi kaynaklarla, polis, itfaiye ve
sağlık hizmetleri gibi köklü hükümet kurumlarının daha odaklanmış kaynakları arasında
hayati bir bağ” oluştururlar. (29) Bu durum,
hayli eğitimli olan ve büyük çaplı krizlerde
kolayca hazır bulunan “sürekli gönüllüler” (30)
için de geçerlidir. Bazı ülkelerde, böyle gönüllülerin kullanımı hızla artıyor. 2006 yılında
Çin’de, çoğu, Komünist Gençler Topluluğu,
Kızıl Haç ve Sivil Yönetim olmak üzere üç
büyük organizasyona kayıtlı 100 milyon
eğitimli gönüllü olduğu tahmin ediliyor. (31)
Sürekli gönüllüler bilhassa, salgın hastalıklar
gibi daha az görünür afetlerde değerli bir rol
oynuyor.
Bazı durumlarda, hükümetler ulusal gönüllülük programları oluştururlar. 2005 yılında
Pakistan’daki büyük depremden sonra,
KUTU 7.3: Christchurch Depremi: Her türden gönüllülük
22 Şubat 2011’de, Richter ölçeğine göre 6.3 büyüklüğünde bir deprem Yeni Zelanda, Christchurch’de kaos yarattı.
Oluşan tahrip, gönüllülük yoluyla ifade bulan büyük bir dayanışma yarattı. 10.000 kişilik, kendi kendine örgütlenmiş bir
öğrenci işgücü oluşturan Canterbury Üniversitesi Gönüllü Öğrenci Ordusu (Canterbury University Student Volunteer Army)
evlerin etrafını saran çamuru temizleyerek ve bilgi yayarak çalışmalara yardımcı oldu.
Öğrenciler gönüllüleri organize etmek için Internet temelli bir platform ile Vodafone, 2Degree ve Telecom’un veri
kartlarını kullandılar; bu sayede görev ilanlarını güncellediler, alanda notlar aldılar, Apple tarafından bağışlanmış
İphone’larla fotoğraflar yolladılar. Bu şirketler gönüllülere ücretsiz bir SMS acil durum kısa kodu ile önceden ödenmiş
teminatlar da sağladılar. Twitter, Flicker ve Facebook insanların yardım istek ve teklifleri ve bilgi alışverişi için kanallar
sundu. Bir grup çiftçiden oluşan Çiftlik Ordusu (Farmy Army), şehrin çok hasara uğramış bölümlerini temizlemek ve
depremden etkilenmiş bölgelere yemek sağlamak için öğrencilerle birlikte gönüllü oldu. Gönüllü yardımlar bunlardan
ibaret değildi; gönüllü katkıların çeşitliliği, hafif ceza mahkûmları tarafından kurtarma görevlileri ve gönüllüler için
hazırlanan 1500 sandviçten, profesyonel mimarlar ve şehir planlamacılarının şehrin yeniden inşası için verdiği tavsiyelere
kadar uzandı. Etkilenen bölgelerin dışında, Auckland’daki öğrenciler mağdur durumdakiler için fon oluşturdular.
Dunedin ve Wellington halkı ise kalacak yer sağladı.
Kaynaklar: 3 News (tarih belirtilmemiş); MacManus (2011, Şubat 21).
78
GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER
ulusal gönüllülük aktivitelerine bir odak
noktası oluşturmak üzere, Ulusal Gönüllü
Hareketi (National Volunteer Movement NVM) adında, gönüllülükle bağlantılı aktiviteleri organize edip destekleyen bir ulusal
ajans kuruldu. Bu kuruluşun uzun dönemli
amaçları şöyleydi: Afetlerde ilk müdahale
edecek gönüllü grubunu yetiştirmek, afet
durumlarında destek sağlamak, hükümet
organlarında gönüllülüğü teşvik etmek,
özel sektör, kamu sektörü ve sivil toplum
arasında gönüllülük işbirliğini kolaylaştırmak ve halkın gönüllülüğün değerini
anlamasını sağlamak. Kuruluşun, yaklaşık
17.000 gönüllüden oluşan çekirdek grup
haricinde, koordine ettiği 80.000 destekçisi daha var. 2010 yılındaki selde, NVM
muazzam bir gönüllü seferberliği sağladı.
Bu sel Pakistan’ın tarihindeki en kötü seldi;
1750 kişi öldü ve 20 milyon kişi de selden
etkilendi. NVM, hükümet ve sivil toplum
kuruluşları arasındaki bağ olarak görev
yaptı. (32)
Gönüllülük ile teknoloji arasındaki bağlantı
Rapor’un 3. Bölüm’ünde ele alınmıştı. 2008
yılında Kenya’da seçim sonrası şiddet olaylarının ve barış çabalarının haritasını çizmek
için “Ushahidi” adında bir sistem geliştirildi. O zamandan beri, 2010 yılında Şili ve
Haiti’deki depremler de dâhil olmak üzere
çeşitli insani, kalkınma ve afet yardımı çabalarında bu sistemden faydalanılıyor. Gönüllüler, Twitter ve Facebook hesaplarından,
bloglardan, radyo, gazete, televizyon gibi
geleneksel medyadan gelen bilgi da dâhil
olmak üzere çeşitli medya kaynaklarından
gelen raporları izleyip haritalar çıkarıyorlar.
Kriz yerleri tarif ediliyor ve gönüllüler oralara
daha çabuk ulaşabiliyorlar. Teknoloji ilk
başta cep telefonu kullanıcılarının olaylar ve
yerler hakkında kısa mesaj gönderebilmeleri
için geliştirildi. Mesajlar web-tabanlı bir haritada görüntüleniyordu. Haiti depremi sırasında, Nairobi’deki “Ushahidi” ile teknoloji
partneri Frontline SMS, Haiti’nin herhangi
bir yerinde muhtaç durumda olan insanların kullanımı için bir kod (9636) geliştirdi.
İnsanlar bu numaraya ücretsiz kısa mesaj
gönderebiliyor, böylece uygun müdahale
grubu yardım için görevlendirilebiliyor. Bu
imkân, yaralanmaları, kaybolan aile ve arkadaşları, bir yerlere sıkışıp kalmış insanları,
cesetleri, öksüz kalan çocukları ve su ihtiyacını tespit etmeyi mümkün kıldı. (33) 2008
yılında Çin’deki Wenchuan depreminde,
yardım gereken bölgelerin haritalarının
paylaşılması suretiyle müdahale çok daha
hızlı yapıldı. Bu haritalar binlerce çevrimiçi
gönüllü tarafından aktarıldı. (34)
Daha küçük ve daha kişisel bir çaba,
Endonezya’da 2010 yılında Merkez
Cava’daki Merapi Dağı’nın patlamasıyla
yaşandı. Civarda yaşayan bir topluluk müdahaleye yardım etmek için Twitter kullandı.
Twitter hesabı, volkanik patlamanın işaretlerini takip için kurulan Jalin Merapi adında bir
topluluk radyosunun başlattığı daha geniş
bir enformasyon ağının parçasıydı. Reuters
haber ajansı, “Jalin Merapi’nin, belli yardım
ihtiyaçlarını tweetleyerek rapor eden 700
gönüllüyü işe koşmak suretiyle, hükümet
yardımı alamayanların barınaklarına yardım
ettiğini” duyurdu. (35) “Topluluk, 30.000
kişiye yeme sağlamak için yardıma ihtiyaçları olduğunu duyurdu ve yemek dört saat
içinde hazırdı.” (36) Böyle kanallarla paylaşılan bilginin geçerliliğini doğrulamanın bir
yolu olmasa da, kriz zamanlarında insanlar
rahat buldukları teknolojiyi kullanıyorlar. Bu
olayda söz konusu teknoloji Twitter idi. (37)
Pek çok ülkede gönüllülük temelli itfaiye
hizmetleri, insanların afetlere müdahale
etmek için yerel kapasitelerini güçlendirmek
üzere gönüllü olmalarının iyi bir örneğini
oluşturuyor. Gönüllü itfaiye birlikleri genel
olarak tüm dünyada hayli güvenilir ve saygıdeğer bir konuma sahiptir. Şili’de yapılan
araştırmalar, itfaiye teşkilatının Şilililerin
en güvendiği teşkilatlardan olduğunu,
polisin ve Katolik Kilisesi’nin önünde geldiğini gösteriyor. (38) Brezilya’daki ilk gönüllü
itfaiye birliği 1892 yılında kuruldu; bu aynı
zamanda Latin Amerika’nın da ilki. (39)
79
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Daha fazla
güven ve
sivil katılımın
olduğu, daha
güçlü bilgi
ağlarına
sahip olan
toplulukların
bir afetten
sonra onarım
şansı daha
yüksek
Son yıllarda, etkilenmiş ülkelerin dışından,
hastalıkla ilgili faaliyetlerde gönüllü olmaya
istekli gönüllülerin sayısında artışa tanık
olduk. (40) Bu durum yeni güçlükler yaratabilir.
Örneğin 2010’daki Haiti Depremi’nde gönüllü
olan ve becerilerinden yeterince faydalanılamayan yüzlerce doktor ve hemşirenin
yönetiminde güçlüklerle karşılaşıldı. (41) Diğer
güçlüklerin arasında çevreye ve ortama (42)
aşina olmamak, kültürel duyarlılığın ve dil
becerilerinin eksikliği sayılabilir. Öte yandan
iyi organize edildiğinde bu katkı verimli olur
ve çok makbule geçer. 2004 yılında Hint
Okyanusu’ndaki tsunami afetinde ve 2005
ila 2006 yıllarındaki müteakip depremlerde
Endonezya’nın acil duruma müdahalesine
gönüllülerden muazzam bir katkı geldi. Bu
hem hükümet hem de ulusal ve uluslararası
sivil toplum kuruluşları tarafından yapılandırıldı, diğer yandan yapılandırılmamış olan
katkılar da mevcuttu. Afetten etkilenmemiş
olan binlerce gönüllü “gotong royong” ruhuyla
ya da 4. Bölüm’de bahsettiğimiz üzere birlikte
çalışarak, kendiliğinden yardımını sundu.
Gönüllüler depreme müdahalede yaşamsal
bir rol oynarlar. Fakat kapasiteleri daha da
güçlendirilmelidir. Hükümetler entegre afet
yönetiminde gönüllüleri bir kaynak olarak
görmeli ve onlara tek başına, bağımsız bir
etken muamelesi yapılmamalıdır. (43)
GÖNÜLLÜLÜK VE ONARIM
Etkilenen topluluk dışından gelip gönüllü
olan insanların sayısı, acil müdahale evresi
bitince keskin şekilde azalır. Afet onarım
çalışmalarına katılan sivil toplum kuruluşları
üzerine yapılan bir çalışma, bu kuruluşların
yüzde 64’ünün krizden sonra 12 hafta ya da
daha az süre gönüllü hizmeti kullandığını
göstermiştir. (44) Fakat Birleşmiş Milletler Afetleri Azaltma Uluslararası Stratejisi’nin belirttiği üzere: “Rehabilitasyon ve yeniden inşa
şeklindeki onarım görevi, acil durum evresi
KUTU 7.4: Haiti’de erken müdahale
Cascos Blancos (Beyaz Kasklar) İnisiyatifi 1993 yılında Arjantin Hükümeti tarafından kuruldu ve 1994 Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu tarafından onaylandı. Kuruluş, Latin Amerika’dan ve diğer bölgelerden gönüllülerin afet sonrası
faaliyetlerinde ve onarım çalışmalarında yardımcı olabilmeleri için fırsatlar sağladı. Program acil müdahale görevlerini
küresel olarak üstleniyor. Bir afetin ardından 72 saat içinde, gelişmekte olan diğer ülkelerden hayli eğitimli 4.000 kadar
gönüllüyü, Birleşmiş Milletler kuruluşlarında hizmet vermeleri ve Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) ile işbirliği yapmaları
için acilen çağırabiliyor.
Ocak 2010’daki Haiti Depremi’nin ardından Cascos Blancos, özellikle sağlık alanındaki uzun dönemli iyileştirme
faaliyetlerine olduğu kadar acil müdahaleye de yardım etmeleri için Arjantin, Paraguay ve Uruguay’dan 37 gönüllüyü
görevlendirdi. Cascos Blancos tarafından seferber edilen gönüllü ekibinde doktorlar, hemşireler ve sağlık görevlileri kadar
itfaiyeciler, tedarik yönetimi ve lojistik uzmanları da bulunuyordu.
Gönüllüler yanlarında, depreme acil müdahaleye yardımcı olmak için taşınabilir iletişim cihazları, tıbbi malzemeler,
sağlık koşullarını iyileştirmek için gerekli malzemeler, yiyecek, tohum, çadır götürdüler. Gönüllüler asıl olarak, Port-auPrince’den 40 kilometre uzakta, depremin merkez üssündeki bir şehir olan Leogane’de kaldılar. Pan Amerikan Sağlık
Örgütü (Pan American Health Organization) (PAHO)’yle işbirliği içinde çalıştılar ve operasyonel olarak Birleşmiş Milletler
Gönüllüleri tarafından desteklendiler.
Gönüllülerin PAHO, MINUSTAH ve Haiti Hükümeti’yle yaptıkları çalışmaların başarısının ve kabulünün ardından, daha
sonra Dominik Cumhuriyeti’nde bir sınır kasabası olan Jimani’ye ve Haiti kasabası Fond Parisien’e destek vermek için
daha fazla Cascos Blancos gönüllüsü harekete geçti.
Kaynak: Carlos Eduardo Zaballa, [UNV Koordinatörü, White Helmets Komisyonu, Arjantin], Çevrimiçi İletişim (2011, Temmuz 25).
80
GÖNÜLLÜLÜK VE AFETLER
KUTU 7.5: Afet onarımı ve gotong royong ruhu
2004 ve 2005 yıllarında, Endonezya’nın Kuzey Sumatra kıyılarında gerçekleşen büyük depremler
ve bunların sonucunda gerçekleşen tsunami, özellikle de Aceh ve Nias bölgelerinde büyük can
ve mal kaybına yol açtı. Uluslararası bağış desteği içinde 291 milyon ABD Doları kadar bir hibe
vardı. Bu bağış Asya Kalkınma Bankası (Asian Development Bank) (ADB) tarafından Endonezya
Hükümeti’ne, Deprem ve Tsunami Acil Durum Destek Projesi (ETESP) için verilmişti. Projenin
amacı temel kamu hizmetlerini ve altyapıyı kurmak, etkilenen bölgelerde ekonomik canlanmayı
kolaylaştırmaktı. Projede, tüm evrelerde yerel toplulukların katılımına çok önem veriliyordu.
Örneğin sulama, kırsal geçim ekonomisini yeniden kurmanın yaşamsal bir parçasıydı. Alçak
seviyedeki kanal sistemlerinin rehabilitasyonu ve yeniden inşası köklü gotong royong gönüllü
çalışma geleneğine dayanan topluluk su kullanıcı örgütleri aracılığıyla gerçekleştirildi. Girişimin
başarısı, dışarıdan alınan uygun uzmanlık bilgisi ve finansal destekle, Aceh örneğinde olduğu
gibi, büyük bir doğal afetle ve onlarca yıl süren bir iç çatışmayla travmatize olmuş olsa bile, yerel
toplulukların ciddi altyapı çalışmasını etkin şekilde yürütebileceğini göstermiştir.
Kaynak: Fleshman. (2003).
bittikten hemen sonra başlar ve bu görev,
ulaşılabilir halk katılımı ve onarım faaliyeti
için açık kurumsal sorumlulukları kolaylaştıran, daha önceden mevcut strateji ve politikalara dayanmalıdır.” (45)
Bir afetin onarım evresi boyunca ulusal
yetkililerin ve bağış yapanların dikkati genelde
temel fiziki altyapının, mesela yollar, köprüler,
enerji nakil hatları ve binaların yeniden inşası
üzerindedir. Özellikle aşırı savunmasızlık
durumlarında insanların geçimlerini sürdürebilmesi için bunlar temel önemdedir. Bununla
birlikte bu odak sosyal altyapıyı görmezden
gelir. Artan ampirik araştırmalar, daha fazla
güven ve sivil katılımın olduğu, büyük oranda
gönüllülük temelli daha güçlü bilgi ağlarına
sahip olan toplulukların, bir afetten sonra,
parçalanmış ve izole bir topluluğa oranla
onarım şansının daha yüksek olduğunu gösteriyor. (46) Kalkınma İçin Çin Bilim ve Teknoloji
Akademisi (Chinese Academy of Science and
Technology for Development)’nden Zhao
Yandong’un ileri sürdüğü üzere aslında
“sosyal ağlar afetin ardından en bağımlı
olunan kaynak olabilir.” (47)
2004 yılında Endonezya’daki tsunami felaketi
sonrasında yazılan bir değerlendirme yazısında şöyle deniyor: “Yardım ve onarım çabaları mevcut sosyal sermayeyi, yani topluluk
temelli becerileri, programları ve ağları
tanımlayıp kullandığı ve güçlendirdiği ölçüde
daha etkili olacaktır. Afet-sonrası onarıma, bu
sosyal sermayeye yaslanan topluluk yönelimli
yaklaşım, ciddi bir zaman ve insan kaynakları
yatırımı gerektirir, ama sonuç daha yüksek
bir müşteri memnuniyeti, daha hızlı ödeme
ve yerel güçlendirmedir.” (48)
Afetlerden sonra yalnızca fiziki altyapının
değil sosyal altyapının da uğradığı zararı
onarmak gerektiği yaygın olarak kabul
gören bir gerçektir. (49) 2005-2015 Hypo
Eylem Çerçevesi “gönüllülük ruhu”nu inşa
mekanizmalarının ve uygun müdahalelerin
temeli olarak öne çıkardı. Görüldüğü üzere
bu “ruh”, insan varlığının evrensel bir özelliğidir ve afet çevrimlerinin başka evrelerinde
olduğu gibi onarım döneminde de birbirine
yardım etmek için bir araya gelen insanların
ortak noktasıdır. Söz konusu bu nitelik geçim
araçlarının yeniden oluşturulmasına olduğu
kadar topluluklara umudun ve güvenin geri
getirilmesinde de büyük rol oynar.
81
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR
Topluluklar her zaman afetlerle karşılaşırlar
ve gönüllülük, afetlere hazır bulunmak
ve onlarla başa çıkmak için her zaman
mevcuttur. Son yıllarda, kalkınmayla bağlantılarının kurulması da dâhil olmak üzere, afetlere stratejik yaklaşımların geliştirilmesine ve
bunların uygulanmasına gösterilen dikkatin
artmasıyla, gönüllülüğün konu içinde tam
anlamıyla kapsanması gerekiyor. Bu bölüm,
afetlerin hazırlık, hafifletme, müdahale ve
onarım evrelerinde insanların gönüllü faaliyetlere katılmalarının çeşitli yollarını ortaya
koydu. Bu eylemin nasıl farklı yollardan
tezahür edebileceğini gösterdi: İnsanların
topluluk seviyesindeki kendiliğinden hareketleri, yerel ve ulusal seviyedeki örgüt ve
birlikler aracılığıyla organize gönüllülük ve
ülke dışından gelen gönüllüler. Gönüllülerin katılımının, dayanışma ve ortak kader
duygusu gibi temel değerlerin sağlanmasına
82
katkıda bulunduğunun da altını çizdi. Toplulukların esnekliğine inanılmaz derecede katkı
sağlayan bu değerler afet riskini azaltan strateji ve programlara yansır.
Gönüllülüğün en görünen yüzlerinden biri afetlerde ortaya çıkar. Bu sebepten dolayı, gönüllülüğü destekleyen faaliyetlerin en güçlü dile
getirildiği yerlerin buralar olması bizi şaşırtmamalıdır. 2005-2015 Hyogo Eylem Çerçevesi’nin
alt başlığı şöyledir: “Ulusların ve toplulukların afetlere esnekliğini inşa etmek.” (50) Bu,
topluluk üyeleri tarafından ve topluluklar içinde
gerçekleştirilen gönüllü faaliyetin ve toplulukların rolünün açık bir göstergesidir. Hyogo
Çerçevesi’nde afet eğitimi vermeye ve yerel
seviyede insanları eğitmeye dair çeşitli tavsiyeler bulunuyor. Savunmasız kalınan durumları azaltmada ve afetlere esnekliği arttırmada
gönüllülüğün gücünün tam anlamıyla anlaşılmasını sağlamak için önümüzde daha uzun bir
yol var.
8
GÖNÜLLÜLÜK VE REFAH
8. BÖLÜM
Gönüllülük
ve refah
Kişisel yetkinliği ve topluluk değerlerini, çok uzun süre boyunca ve fazlasıyla, yalnızca maddi
nesne birikimine bağladık. Gayri safi milli hâsılamız, eğer Amerika Birleşik Devletleri’ni
bununla değerlendirecek olursak... hava kirliliğini, sigara reklamlarını ve otoyolları cesetlerden
temizleyen ambulansları hesaba katıyor. Özel kapı kilitlerimizi ve bu kilitleri kıran insanlar
için kurulan cezaevlerini hesaba katıyor. Sekoya ağacının yok edilmesi ve kaotik bir yayılma
içinde doğal harikaların kaybı da onun kapsamı içinde. Napalmlar, nükleer savaş başlıkları ve
şehirlerimizdeki ayaklanmalarla mücadele etmek için polisin sahip olduğu zırhlı araçlar, hepsi
gayri safi milli hâsılamız kapsamında. Whitman’ın mavzeri ve Speck’in bıçağı, çocuklarımıza
silah satmak amacıyla şiddeti yücelten televizyon programları onun kapsamı içinde. Ama ne
var ki, çocuklarımızın sağlığı, aldıkları eğitimin kalitesi ya da oyunlarının neşesi gayri safi milli
hâsılada hesaba katılmıyor. Şiirimizin güzelliği, evliliklerimizin gücü, halkın zekice tartışmaları
ya da kamu görevlilerimizin dürüstlüğü gayri safi milli hâsılada hesaba katılmaz. Gayri safi milli
hâsıla ne aklımızı ne cesaretimizi ne hikmetimizi ne bilgimizi ne merhametimizi ne de ülkeye
bağlılığımızı ölçüyor. Kısacası, gayri safi milli hâsılamız, hayatı yaşamaya değer kılan şeyler
hariç, her şeyi ölçüyor. (1)
Robert F. Kennedy (18 Mart 1968).
83
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
GİRİŞ
Güçlü ve
sağlıklı
ekonomiler,
insanların
refah içinde
yaşamasına
imkân
tanıdıkları
ölçüde arzu
edilir
84
Önceki bölümlerde, seçtiğimiz belirli alanlarda gönüllülüğün katkılarını inceledik.
Şimdi, gönüllülüğün katkılarının bütün
olarak toplumu nasıl etkilediğini ele almamız
gerekiyor. Bir ülkenin başarısı uzun süredir
asıl olarak gayri safi yurt içi hâsıla (GSYİH)
temelinde değerlendiriliyor. Bununla birlikte,
ekonomik büyüme ile toplumsal ilerleme
arasındaki doğrudan ilişkiye itirazlar giderek
yükseliyor. Eleştirmenler alternatif kavram ve
göstergeler talep ediyorlar. Aslında Robert
Kennedy’nin girişteki, 1968 tarihli sözünden
de anlaşılacağı gibi bu eleştiri yeni değil.
1975 tarihli Dag Hammarskjöld Report’ta
şöyle deniyor: “Kalkınma bir bütündür;
değer yüklü, bütünsel bir kültürel süreçtir;
doğal çevreyi, toplumsal ilişkileri, eğitimi,
üretimi, tüketimi ve refahı kapsar.” (2) Bu konu,
akademik çevrelerden çıkarak halk arasında
tartışılır olmuştur ve günümüzde, ekonomiyi,
toplumu ve çevreyi etkileyen mevcut küresel
krizlerin sonucu olarak, en üst düzeydeki
politikalarla giderek daha ilgili olmaktadır.
“Stiglitz Komisyonu” adıyla da bilinen
Ekonomik Performans ve Toplumsal İlerleme
Ölçüm Komisyonu (Commission on the Measurement of Economic Performance and Social
Progress)’nun 2009 tarihli raporu, toplumların
başarması gereken şeyin ne olduğuna dair
gelişen tartışmada kilit bir dönemin ifadesidir. Komisyon, GSYİH’nin ekonomik performansın ve toplumsal ilerlemenin göstergesi
olarak sınırlarını tanımlamak ve alternatifleri
ele almak amacıyla Fransa’nın inisiyatifiyle
gerçekleştirilmiştir. (3) Önde gelen iktisatçılar
Joseph Stiglitz, Amartya Sen ve Jean Paul
Fitoussi’nin başını çektiği bu etkili inisiyatif,
GSYİH’nin göz ardı edilmemesi gerektiği
sonucuna varmıştır. Bununla birlikte, piyasa
faaliyetinin bir göstergesi olan gayri safi
yurt içi hâsıla, insanların refahına ve topluluğun ilerlemesine katkıda bulunan birçok
faktörü göz önüne almakta başarısız kalmaktadır. Yazarlar şöyle diyorlar: “Ölçtüğümüz
şey, kolektif olarak peşine düştüğümüz şeyi
şekillendirir; neyin peşine düştüğümüz de
neyi ölçtüğümüzü belirler. Rapor ve raporun
uygulanması, toplumlarımızın kendine bakış
biçimini, dolayısıyla politikaların tasarlanma,
uygulanma ve değerlendirilme tarzını önemli
ölçüde etkileyebilir.” (4)
Peki, bunun gönüllülük açısından önemi
nedir? Stiglitz Komisyonu, ekonomik büyüme
paradigmasına meydan okuyan diğer inisiyatifler gibi, refahı gelişimin nihai amacı olarak
kabul ediyor. Açıkçası, güçlü ve sağlıklı
ekonomiler, insanların refah içinde yaşamasına imkân tanıdıkları ölçüde arzu edilirler.
Bu önemli faktörler arasında, dayanışma, bir
davaya bağlılık ve bu raporda tanımlandığı
şekliyle topluma hizmet etme arzusu yer alır.
Bu bölümde, refahı ve gönüllülüğün refah
üzerindeki etkisini inceleyeceğiz. Ardından
da, bununla ilgili bazı politikalara bakacağız.
Refahın tarifi, insanın hem fiziksel hem de
duygusal olarak kendini iyi hissetmesi ve iyi
olmasıdır. (5) Refahın odağında, “iyi yaşamak
için ihtiyaç duyulan şeye sahip olma duygusu”
bulunur. (6) Bizim amacımız buna, içinde
yaşadığımız topluluğa aidiyet hissi, başkalarına karşı olumlu bir tutum, topluma katkıda
bulunduğumuz ve toplumu destekleyici
tutumlar benimsediğimiz hissi ve toplumun
olumlu bir gelişim gösterebileceği inancı
olarak “sosyal refah” fikrini eklemektir. (7)
Refahın başka tanımları mutluluk fikrini de
içerir. Araştırmalar, insanların yaşamdan
aldığı tatmini ve mutluluğunu farklı yollardan
soruştururlar. İnsanlar, yaşamdan alınan
tatmin ve mutlulukla ilgili sorulara cevap
verirken, akıllarında farklı fikirler vardır.
Yaşamdan tatmin olmak, sağlık, barınma ve
eğitim gibi somut meselelerle ilgili olan refah
fikrine yakındır. Mutluluk, insanların kendi
yaşamlarını nasıl değerlendirdikleriyle ilgilidir. (8) Butan Krallığı mutluluğu temel ulusal
amacı yaptı. 2011 yılında Butan, Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu’nda bir girişim başlattı
ve üye devletleri, kamusal politikalara
yol göstermeye yardım etmesi için,
GÖNÜLLÜLÜK VE REFAH
kalkınmada mutluluk ve refah arayışını başarıyla kavrayan önlemler geliştirmeye davet
etti. (9) “Mutluluk” ve “refah” genellikle birbirinin yerine kullanılan kavramlardır. Bununla
birlikte, mutluluk, kişinin yaşam koşulları ve
çevre hakkında olumlu öznel duygularına
gönderme yaparken; refah, sağlık, güven ve
mali güvenlik gibi ölçülebilir parametreleri,
bunların yanı sıra da ilişki ve katılım duygularını içerir. Bu raporda, mutluluk refahın
ayrılmaz bir parçası olarak görülmüştür.
İlk bakışta, gelişmekte olan ülkelerle, özellikle
dar gelirli olanlarla refahın ilişkisi sorgulanabilir. İnsanlar, asgari geçim maddelerinden
yoksun kaldıklarında, refah ve mutluluk tali
meseleler olarak görülebilir. Bununla birlikte,
dar gelirlileri tanımlayan tek şey yoksullukları
değildir. Onlar da kendilerine, çocuklarına ve
topluluklarına refah sağlamaya çabalıyorlar.
Gelişmekte olan ülkelerdeki insanların da
kalkınmış ülkelerdeki insanlarınki kadar
canlı ve geçerli refah kavramları olduğuna
dair kanıtlar giderek artıyor. (10) Gelişmekte Olan Ülkelerde Refah (Wellbeing
in Developing Countries) araştırma grubu,
çığır açıcı bir girişimdir. Bu girişim, 2003
yılında, Bath Üniversitesi’nde, refaha dair
bir anlayış çerçevesi geliştirmek için başlamıştır. Çerçevenin uygulanması, Bangladeş,
Etiyopya, Peru ve Tayland’da yerel partnerlerle birlikte test edilmiştir. İncelemenin
sonuçları arasında gönüllülük özellikle
belirtilmemiştir. Bununla birlikte, kişilerin
kendi refahları üzerinde etkide bulunduğunu belirttikleri kilit alanlar arasında,
katılım ve etkili eylemlerde bulunma,
olumlu toplumsal bağlantılar kurma ve
özdeğer duygusu edinme yer almaktadır.
(11)
Bangladeş’te, yardımsever ve fedakâr
olmak refah duygusuna yol açmaktadır.
Etiyopya’da öğüt verme ve anlaşmazlıkları
çözme refah sağlar. Peru ve Tayland’da bu
işlevi yardımlaşma görür. (12) Soruşturmayı
yoksulluktan ziyade refah terimleriyle şekillendirmek, araştırmacıların, dar gelirlilerin
eksikliklerine odaklanmak yerine, onların
KUTU 8.1: Butan’da Gayri Safi Milli Mutluluk
Himalayalar’daki Butan devleti, mutluluğu, ilerlemenin bütününü
kapsayan bir gösterge olarak benimseme konusunda en yaygın
deneyime sahip ülkedir. İlk kez 1972’de gündeme gelen Gayri Safi
Milli Mutluluk (GSMM) kavramı, Butan’ın kendine özgü tarihsel,
kültürel ve sosyo-ekonomik zemininde köklü biçimde yer etmiştir.
GSMM’nin genel refah hedefi ve çevre koruma amacı gibi sabit
öğeleri Budist değerlerden alınırken, özgüven ve paternalizm
ilkeleri geleneksel Butan toplumuna içkindir. Kavram, ilerleme
konusunda ulusal düzeyde bir diyalog başlatarak Butan’daki
politikanın rehberi olmuştur. 1986 yılında Financial Times’taki bir
söyleşide Butan kralı şöyle diyor: “Gayri Safi Milli Mutluluk, Gayri Safi
Milli Hâsıla’dan daha önemlidir.”
Kavramı ölçülebilir kılmak için dokuz alanı kapsayan bir endeks
geliştirilmiştir. Endekste şunlar mevcuttur: Eğitim, fiziksel sağlık,
psikolojik refah, zaman kullanımı, yaşam standardı, kültürel
çeşitlilik, iyi yönetişim, ekolojik çeşitlilik ile esneklik ve son olarak
da topluluğun canlılığı ile toplumsal ilişkiler. Topluluğun canlılığı,
topluluklar içindeki ilişki ve etkileşimlerin zayıf ya da güçlü olmasına
odaklanır. Bu alanda gönüllülük ölçülmesi gereken önemli bir
değişkendir. Ankette Butan Halkı’na, gönüllü çalışma olarak kendi
toplulukları için gönüllü olmayı, dirimsel ve mutlu bir topluluğun
ayrılmaz bir parçası olarak görüp görmedikleri sorulmuştur.
Kaynaklar: Braun (2009); Priesner (2008).
nelere sahip olduklarını ve neler yapabileceklerini keşfetmelerine imkân vermiştir.
Amaç, kalkınma politika ve uygulamalarını
şekillendirmek ve insanların refah içinde
yaşayabileceği koşullar yaratmak hedefiyle
insan hayatının daha güvenilir ve saygıdeğer temsillerini meydana getirmektir.
Gelişmekte Olan Ülkelerde Refah grubu,
şimdi yerel partneri olan sivil toplum
kuruluşlarıyla birlikte, yoksulluğun refahı
nasıl etkilediği ve genel refahın, insanların
yoksulluğa düşmesine, yoksul kalmasına ve
yoksulluktan çıkmasına nasıl etkide bulunduğuna dair Hindistan’ın kırsal kesimlerinde ve Zambiya’da bir takip araştırma
projesine girişmiştir. Refah alanı; değerleri
ve anlamları, toplumsal bağlantıları ve katılımı kapsar. Bütün bunlar da gönüllülüğün
ayrılmaz parçasıdır. Refah ve Yoksulluk Yolları
Refahın özünde
ilişkiler vardır
85
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
(Wellbeing and Poverty Pathways) (2011) adlı
çalışmaya göre, “Refahın özünde ilişki vardır;
refah kişiye ait bir hususiyet değildir.” (13) Aynı
çalışma şunu da gösteriyor: “Refahı değerlendirmek, insanlar arasındaki etkileşimleri,
onların hem birbirleriyle hem de daha geniş
çevreyle olan etkileşimlerini dikkate almayı
gerektirir.” (14)
Gönüllülük ile refah arasındaki ilişki gelişmiş
ülkelerde geniş ölçüde incelenmiştir ve
kişilerden elde edilen bilgilere dayanan
sonuçlar büyük oranda, sağlık, depresyon ve
yaşamdan tatmin olma konuları ile gönüllü
çalışma arasındaki olumlu ilişkiye işaret
etmektedir. (15) Bu bölüm, gönüllü eylemin
toplulukların ve bireylerin refahı üzerindeki
etkisini dikkate alarak, gönüllülük ile refah
arasındaki bağlantılara kimi açıklıklar getirecektir.
GÖNÜLLÜLÜK VE KİŞİSEL REFAH
Bireylerin gönüllülükten sağladıkları refahın
yararlarına dair çoğu inceleme sağlık alanındadır. Bu araştırmalar, gönüllülük deneyiminin, insanların yaşamı hissetme ve onu bir
bütün olarak değerlendirme biçimleri üzerindeki etkisini inceliyor. Yaygın tespitlerden biri,
gönüllü eylemde bulunan kişilerin kendilerini
mutlu hissettikleri yönündedir. (16) Gönüllü
eylemin hizmet yanı genellikle insanların bu
deneyimi, kendilerini daha güçlü ve enerjik
hissetmelerine ek olarak, birine yardım etme
KUTU 8.2: Gönüllü faaliyette bulunma ve kişisel refah
Güney Afrika’da AIDS’li insanlarla çalışan inanç temelli örgütlerdeki
gönüllü yardımseverler arasında yapılan bir inceleme, gönüllülerin
bu çalışmalardan kişisel gelişim ve özgüvenle ilintili karşılıklar
aldıklarını ortaya koyuyor. Bu kişiler, topluluk üyelerinden
sevgi görmekten ve hizmetlerinin onlar tarafından değerli
bulunmasından tatmin alıyorlar. Verdikleri hizmet hastaları mutlu
kıldığında, kendi yetenek ve meziyetleri geliştiğinde bundan haz
alıyorlar. Gönüllülerin topluluk içinde farklılık yaratma yetenekleri,
onların mutluluk hissine katkıda bulunuyor.
Kaynak: Akintola. (2010).
86
ve kamu yararına katkıda bulunmakla (17) ilintili olarak “şevk verici” bir tecrübe olarak nitelendirmelerine sebep olur. (18) Gönüllülük,
yaşlılarda da olumlu bir ruh hali yaratır; (19)
keza kaygı, çaresizlik ve umutsuzluk duygusunu da azaltır. (20)
Bireylerin refahını zaman içinde izleyen bazı
boylamsal incelemeler, gönüllülüğe katılımın
zihinsel sağlığa olumlu bir etkisinin olduğunu ortaya koymuştur. (21) Gönüllülük aynı
zamanda psikolojik stresin azalmasına sebep
oluyor ve yaşamdan alınan tatminin, yaşama
iradesi ve özsaygı hislerinin güçlenmesiyle
stresin olumsuz sonuçlarına tampon işlevi
de görüyor. (22) Birden çok örgüt için ve daha
fazla saat gönüllülükte bulunan kişiler, daha
büyük bir refah içinde yaşıyor. (23)
Diğer boylamsal incelemeler, gönüllü faaliyete katılmanın kişileri fiziken daha sağlıklı
kıldığını ortaya koymuştur. (24) Gönüllü faaliyette bulunmayan yaşlı yetişkinler, sağlıklarının, gönüllü faaliyete katılanlardan büyük
ölçüde daha kötü olduğunu belirtmişlerdir.
Çin’in kırsal kesimlerinde, karşılıklı yardımlaşma dolayısıyla ilişkilerin daha yüksek bir
sağlık seviyesine yol açtığı görülüyor. Özellikle bu tür karşılıklı yardımdan kaynaklanabilen gelişmiş güven düzeyi, yüksek düzeyde
genel sağlık, zihinsel sağlık ve öznel refah
durumuyla ilintili görünüyor. (25) Yaşa, medeni
hale, eğitime ya da cinsiyete bakılmaksızın
yapılan değerlendirmelerde, gönüllülerdeki
ölüm oranı, aynı yaştaki gönüllü olmayanlara
göre daha düşüktür. (26) Bir araştırma, başkalarına pratik ya da duygusal destek sağladığını söyleyen yaşlılarda ölüm oranının, bunu
yapmayanlarla kıyaslandığında daha düşük
olduğunu göstermiştir. (27) İlginç bir şekilde,
destek vermenin ölüm oranı üzerindeki etkisi
destek almaktan daha fazladır. Sağlıklı insanların daha fazla gönüllü faaliyette bulunması
dolayısıyla, sağlık ile gönüllülük arasında
çift yönlü bir ilişki olmakla birlikte, bu incelemeler gönüllülüğün fiziksel refaha katkıda
bulunduğunu oldukça kesin bir şekilde
kanıtlıyor.
GÖNÜLLÜLÜK VE REFAH
GÖNÜLLÜLÜK VE TOPLULUK REFAHI
Gönüllülüğün topluluk refahı üzerinde de
olumlu bir etkisi vardır. Gönüllülük, insanlar
arasında bağlar kurar, toplumsal sermayeyi
arttırır ve insanların içinde yaşamaktan zevk
aldığı sağlıklı toplumlar yaratan çok sayıda
toplumsal faktöre katkıda bulunur. Güçlü
bir topluluk duygusu da daha fazla gönüllü
faaliyete yol açar. Böylelikle, olumsuz etkileri azaltan bir çevrim ortaya çıkar; insanlar
gönüllü oldukça topluluk bağları güçlenir,
topluluk bağları güçlendikçe daha fazla
insan gönüllü olur. “Topluluk” sadece coğrafi
bakımdan yakın yaşayan insanları kapsamakla kalmaz, ortak ihtiyaçları, değerleri ve
çıkarları olan kişileri de içerir. Topluluk üyesi
olmak aidiyet ve refah duygusu doğurabilir.
İnsanların topluluk refahını öznel olarak nasıl
deneyimlediğini kavrama çabaları, büyük
oranda insan refahının toplumsal bileşenlerine odaklanır. Toplumsal refah, destekleyici
ilişkiler, güven ve aidiyet önlemleriyle değerlendirilir. (28) Gönüllüler, “yurttaşlık yetenekleri” geliştirmeye, kamu yararına hizmete
kişisel yaşam amacı olarak daha fazla önem
vermeye ve politik olarak aktif olmaya daha
yatkındırlar. Dolayısıyla, kişiler, gönüllü
faaliyetlerini sürdürürlerken, herkesin refahını besleyen toplumsal bir çevreye katkıda
bulunan genel bir görünüm de yaratırlar. (29)
Topluluk refahıyla ilgili bir diğer kavram
esnekliktir; yani, müdahalede bulunmak,
etki ve değişim yaratmak için topluluk
kaynaklarını harekete geçirme ve işe koşma
yönündeki kolektif kapasite. (30) Bir çalışma,
geçim ekonomileri ormana bağımlı topluluklarda, topluluk istikrarı ile refahı arasındaki bağları göstermektedir. (31) Bu çalışmada
yerel ekonomik esnekliğin üç boyutu olduğu
ileri sürülmüştür: Topluluk kaynakları,
aktif yurttaşlık ve stratejik eylem. (32)
Toplumsal bağlar ve bu bağların kolektif
olarak erişim sağladığı kaynaklar, güven,
karşılıklılık ve aidiyet duygularıyla desteklendiklerinde, topluluk yaşamını güçlendirir ve
esnekliği teşvik ederler. İyi dönemlerde yerel
KUTU 8.3: Brezilya’da gönüllülük yoluyla refah
Associação de Apoio à Criança em Risco (Risk Altındaki Çocuklar
Vakfı) (ACER)’ya göre, Brezilya’daki Diadema şehrinde bulunan
Eldorado gibi yoksul bir yöredeki yerel ekonomik gelişme, topluluk
içinden gelmek zorundadır. 13-16 yaş grubundakilerin işlenmemiş
potansiyeline odaklanan yeni bir proje var. Çoğu genç, 16 yaşına
geldiğinde yaşamını artık kendi kazanmak zorundadır. Bu yaştan
önce, topluluğa katkıda bulunacak fikir ve enerjileri olmasına
rağmen, büyük ölçüde topluluk tarafından bakılırlar. Simon Bolivar
okulundaki yaklaşık 600 öğrenci, beş temel tema üzerinde atölye
çalışmalarına katıldı. Bu temalar şöyleydi: Yerel ekonomik kalkınma,
topluluğun ortak varlıklarının dökümünü çıkarmak, “benim
sürdürülebilir okulum”, proje yönetimi ve refahın beş yolu. Bu
atölyeler dolayısıyla gençler kendileri için neyin önemli olduğunu,
başkalarıyla ve doğayla karşılıklı bağımlılıklarını ve farklılık
yaratabilecek değişimler gerçekleştirme kapasitelerini keşfettiler.
Ekonomik, toplumsal ve çevresel refaha ve topluluklarının
refahına neyin katkıda bulunabileceğine dair hislerini tartıştılar ve
tanımladılar.
ACER. bu gençlere, koçluk teknikleri eğitimi almış bir gençlik
çalışanı desteği sunuyor. Onların rolü, gençlerin kendilerine
inanmasına yardım eden doğal beceri ve enerjilerini ortaya
çıkarmak. Gençlerden oluşan gruplar, okulu temizlemek, yerel bir
tiyatro grubunun düzenlediği Cadılar Bayramı partisinin tanıtımını
yapmak, çocuklara ve ergenlere, kullanılmış ve dönüştürülmüş
malzemelerden Noel süsleri yapmayı öğretmek üzere atölye
düzenlemek gibi projelere rehberlik ediyorlar. Bu grup, fikirleri
derlemek, gerekli araştırmayı yapıp malzemeleri ayarlamak ve
geri dönüşümlü malzemelerinden süs yapmayı öğrenmek için
15 toplantı düzenledi. Grupta yer alan gençlerden biri olan Talia,
koçlarının önemini şu sözlerle dile getirdi: “O bize her zaman
inanır.”
Koç, gençlerin psikolojik ve toplumsal refahını desteklemek için
bilfiil çaba göstererek, gelecekteki eylemler için olumlu enerji ve
istek yaratmaya yardımcı olabilir. ACER, proje ilerledikçe gençlerin
hislerindeki değişimleri değerlendirmek için anketler yapıyor. Bu
gözlemlerde, gençlerin yeterlilik, özerklik ve başkalarıyla ilişkide
olma duyuları, keza özsaygı, esneklik ve iyimserlik gibi kişisel
kaynakları dikkate alınıyor.
Kaynaklar: Jonathan Hannay [Yardım Derneği Müdürü, Risk Altındaki Çocuklar Vakfı, São Paulo,
Brezilya], Söyleşi (2011, Şubat 14); ACER (2010, 2011).
87
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
İnsanlar
gayri resmi
gönüllülük
türlerinin fazla
sayıda olduğu
bir çevrede
yaşadıklarında
daha sağlıklı
olur, okulda
daha başarılıdır
ve daha az suç
işlenir
ekonomileri güçlendirirler. Daha güç dönemlerde, topluluğun, olumlu müdahalede
bulunmak, etkilemek ve değişim yaratmak
için kaynaklarını seferber etme ve işin içine
katma kapasitesiyle kişilerin doğrudan denetiminin ötesindeki risk faktörlerinin etkisi
azaltılabilir. Diğer bölümlerde görüldüğü
gibi, örneğin bir afet meydana geldiğinde ya
da şiddetli çatışmalar ortaya çıktığında bu
durum görülür. GönüllülükŞ suç oranını azaltmaya da yardımcı olabilir. Doğrudan bağlar ve
komşuların birbirleri hakkındaki bilgisi “doğal
gözetim” (33) sağlar.
Örgütsel bağlar dışındaki gönüllü eylemlerde
de benzer sonuçlar görülmüştür. İnsanlar yaşlılara yardım etmek ya da yerel topluluk girişimlerinde yer almak gibi gayri resmi gönüllülük
türlerinin fazla sayıda olduğu bir çevrede yaşadıklarında daha sağlıklı olurlar, okulda daha
başarılıdırlar ve daha az suç işlenir. (34) Amerika
Birleşik Devletleri’ndeki Afrikalı Amerikalılar
arasında yapılan bir çalışmada, aile, arkadaşlık, kilise ve komşuluk ağlarının sağladığı
toplumsal desteğin insanların yaşamdan
aldığı tatmine ve mutluluklarına katkıda
bulunduğu görülmüştür. (35) Etiyopya’nın
kentsel bölgelerinde yürütülen bir çalışmada,
acil durumlarda başkalarına güvenme becerisi
ve dolaysız toplumsal ağların, öznel refah ve
mutlulukla ilişkili olduğu görülmüştür. (36)
KUTU 8.4: İyi yaşamak
And Dağları’ndaki yerli topluluklar, Quecha dilinde “sumak
kawasay” denen ve İspanyolcaya “buen vivir “diye tercüme edilen
alternatif bir büyüme modelini destekliyorlar. Kelime anlamı “iyi
yaşam” ya da “iyi yaşamak” olan kavram, bireycilik ve materyalizm
yerine dayanışma, başkalarına ve çevreye saygı gibi çok eski
geleneklere dayanıyor. Ekonomik ilerlemeden yaşam kalitesine
odaklanan daha insancıl bir bakışa geçişi yansıtıyor. Gezegenin
doğal kaynaklarıyla uyum içinde temel ihtiyaçların karşılanması ve
kolektif refah bu bakışın merkezinde yer alıyor. “Sumak kawasay”
2008 yılında Ekvador anayasasına resmen girdi. 2009 yılında, buen
vivir ya da Aymara dilinde “suma qamaña”, devletin desteklediği
etik ve ahlaki bir ilke olarak, Bolivya anayasasına dâhil edildi.
Kaynaklar: Gudynas & Acosta (2011); Davey (2011).
88
REFAH VE POLİTİKA
Günümüzde refah ulusal politikada kendine
yer ediniyor. Yaşam kalitesi fikrini politikasının merkezine yerleştirmiş bir ülke örneği
olarak Butan’dan bahsetmiştik (bkz. Butan’da
Gayri Safi Milli Mutluluk). 2004 yılından
itibaren Butan, Brezilya, Kanada ve Tayland
dâhil olmak üzere, dünya çapında Gayri Safi
Milli Mutluluk konferansları düzenlendi. Katılımcılar, refah politikalarıyla ve mutluluğu
ölçen göstergelerin geliştirilmesiyle ilgili
araştırmaların bulgularını tartıştılar.
And Dağları bölgesindeki “buen vivir”
kavramı, yerli halkların refahla ilgili sorunlarını yansıtır; diğer halklarla ve çevreyle
uyum içinde birlikte yaşamaya vurgu yapar.
Hoşgörü ve saygı gibi değerlere dayalı ortak
amaçlara erişmek için gönüllü eylem aracılığıyla birlikte çalışmak, tüm dünyadaki yerli
halkların yaşamının ayrılmaz parçasıdır. Bu
gelişme, bu rapor açısından özel bir önem
taşıyor. Öte yandan, fiili uygulama düşündürücüdür; çünkü ilerlemeye dair genel olarak
kabul edilen göstergeler bu boyutu kavrayamıyor. Dolayısıyla yeni göstergelere ihtiyaç
var. Genel kabul görmüş ilerleme göstergelerini reddeden bir kavram olarak, fiili uygulama açısından “buen vivir”in günümüzde ne
anlama geldiği üzerine çok fazla tartışma
olduğunu söylemek gerekir. (37)
Birçok ülke gençlerin refahına odaklanmıştır.
2007 yılında Brezilya’da yürütülen Dünya
Bankası destekli bir çalışma, Brezilya gençliğinin yetişkinliğe geçişle nasıl başa çıktığını
araştırdı. Sağlık, okul başarısı, ilişkiler ve sosyoekonomik koşullar incelendi. 2010 tarihli Mısır
İnsani Gelişme Raporu, gençleri ana akım
topluma yöneltmeye odaklanarak, yıllık Refah
Endeksi hazırlanmasını önermiştir. (38) Rapor,
ilerlemeyi bir dizi göstergeyle değerlendiriyor
ve gençlerin kalkınmaya potansiyel katkılarının tam anlamıyla fark edilmesi için gençlerle
ilgili politikalardan besleniyor. Yurttaş katılımı,
gençlerin gönüllülüğünün katkıda bulunduğu
faktörlerden kabul edildiğinden, söz konusu
GÖNÜLLÜLÜK VE REFAH
göstergelerden biridir. (39) Kanada Refah
Endeksi, Kanadalıların yaşam kalitesi üzerinde
etkide bulunan şeyi tanımlamakta ve bunun
propagandasını yapmaktadır. Topluluğun
canlılığı anahtar göstergelerdendir ve gönüllülük de ele alınan temel parametrelerden
biridir. (40)
Birleşik Krallık’ta “Yeni Ekonomi Vakfı Mutlu
Gezegen Endeski” (Happy Planet Index of New
Economical Foundation), insanların uzun ve
mutlu bir ömür yaşadığı çevresel etkinliğin ülke
bazında ölçümü için refah ile çevresel etkiyi
birleştiren küresel bir endekstir. Yüksek düzey
tüketim kaynaklarının yüksek düzey refah
yaratmadığı görülüyor. (41) 2010 İnsani Gelişme
Raporu, amaç, saygı ve toplumsal destek
ölçümleri kadar yaşam tatmininden de söz
eden Gallup Dünya Anketi verilerini kullanan
bir refah ve mutluluk endeksi içermektedir.
Refah, OECD’nin küresel projesi Toplumların
İlerlemesinin Ölçümü (Measuring the Progress
of Societies)’nün temel kavramlarındandır. Bu
proje, daha iyi ilerleme ölçümleri için bilinç
yaratmış ve bunun için politik desteği seferber
etmiştir. (42) Bu tür ölçümler, insanların kendi
toplulukları içindeki etkileşimlerinin zenginliğini kapsar. Gönüllülük, temsil ettiği değerler
dolayısıyla ve insanların hayatlarına kattığı
anlam ve amaç hissiyle mevcuttur.
Dolayısıyla refah, giderek, kalkınma politikasına rehberlik edebilen ve bu politikayı şekillendirebilen yararlı ve önemli bir kavram olarak
görülmektedir. Refah anlayışının kalkınmanın
etkinliğini arttırabileceği fikri etrafında bir
uzlaşma oluşuyor. Bununla birlikte, ekonomik
açıdan gelişirken, topluluklar ve bireyler
açısından refah sonuçlarını doğrudan destekleyen çalışma mekanizmalarını ve yollarını
tanımlayan pek az çalışma yapılmıştır. “Refahın
program ve proje düzeyinde pratiklere nasıl
tercüme edileceği konusunda pek az netlik” (43)
vardır.
SONUÇLAR VE TARTIŞMALAR
Gayri safi yurt içi hâsılanın, bireylerin ve
toplulukların refahını dikkate almadığı için
toplumun elverişli bir panoramasını çizmediğine dair günümüzde yaygın bir bakış var.
Keza, ekonomik bir değeri olan fakat piyasanın dışına düşen, dolayısıyla, Rapor’un 2.
Bölüm’ünde tartışıldığı üzere, geleneksel
olarak ulusal hesaplara yansımayan faaliyetleri de kapsamıyor. Alternatif kalkınma
modelleri arayışında, refah, kalkınma politikasına rehberlik eden ve bunu şekillendiren
yararlı bir kavram olarak hızla saygınlık kazanıyor. “Politika yapma biçimlerimizi geliştirebilmemiz için eşsiz bir fırsat sunuyor ve
demokratik sürece yeni bir soluk katıyor.” (44)
Refahın çeşitli tanımları ve hangi unsurları
içermesi gerektiğine dair farklı bakış açıları
vardır. Refahın, kalkınma sürecini, herkes için
daha iyi bir yaşam tarzını yansıtan faktörlerle
ilişkilendirdiği kesindir. Görmüş olduğumuz
gibi, gönüllülük açısından ilişki sorunu en
önemli şeydir. Bizim refahımız, başkalarının
yaşamına katkılarımıza sıkı sıkıya bağlıdır.
Hâkim ekonomi, kişisel çıkar ve rekabet
değerlerinin azami derecede doyurulmasını
teşvik ederken, refaha odaklanmak, gönüllülüğün iki temel değeri olan duygudaşlığa ve
işbirliğine değer vermemiz için daha sağlam
gerekçeler sunuyor. Yaşam kalitesi ve refahla
ilgili tartışma ve bu tartışmanın evrim geçiren
kalkınma paradigması içindeki yeri, dayanışmayı ve gönüllülüğün karşılıklılık değerlerini, insan refahını arttıran dinamiğin parçası
olarak kabul etmek zorundadır.
Refah
anlayışı
kalkınmanın
etkinliğini
arttırabilir
Gönüllülüğün, daha önce tanımladığımız
üzere, “içinde yaşamanın zevk verdiği sağlıklı
toplumlar”a ya da Kanada Refah Endeksi’nin
gönderme yaptığı “topluluğun canlılığına”na
katkısına özel dikkat gösterilmelidir. Sağlıklı
bir toplum, etkileşimi ve katılımı kolaylaştıran resmi ve gayri resmi ilişkilere önem
veren, dolayısıyla bir aidiyet duygusu yaratan
toplumdur. Bu aynı zamanda nüfusun bütün
kesimlerinin geniş katılımının olduğu bir
89
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Gönüllülük
ile refah
arasındaki
bağlantıyı
açıklığa
kavuşturmak
ve gönüllü
katılım
alanında
çalışan
araştırmacılar
ile eylemciler
arasında
bağ kurmak,
politikanın
bütün eylem
seçeneklerini
dikkate
almasını
sağlamaya
yardım eder
90
toplumdur. Bu raporun başka bölümlerinde
görmüş olduğumuz gibi, bu özelliklere
sahip topluluklar ortak özlemleri gerçekleştirmek üzere harekete geçebilmek için daha
büyük bir potansiyele sahiptirler. Özellikle
dar gelirlilerin düzenli olarak karşılaştığı
şoklara ve strese direnecek esneklikler oluşturabilirler.
Bir sonraki bölümde, evrim geçiren kalkınma
çerçevesinin kimi yanları ve anahtar bir öğe
olarak refahın ortaya çıkışı incelenecek.
Bununla birlikte, politikaları yapanların
gönüllülüğü mevcut söyleme dâhil etme
ihtiyacı duyduklarını söyleyebiliriz. Gönüllülük çeşitli biçimlerde bu söylemin içinde
zaten zımnen mevcuttur. Fakat, gönül-
lülük ile refah arasındaki bağlantıyı açıklığa
kavuşturmak ve gönüllü katılım alanında
çalışan araştırmacılar ile eylemciler arasında
bağ kurmak, politikanın bütün eylem seçeneklerini dikkate almasını sağlamaya yardım
eder. Araştırma topluluğu, işini gönüllülüğü
kapsayacak şekilde genişletmelidir. Özellikle
gelişmekte olan ülkelerde, gönüllü eylemin
toplulukların ve toplumların refahı üzerindeki etkisinin daha geniş ölçüde kapsanması
gerekiyor. Gönüllü içeren örgütler, yaptıkları
işlerin etkisinin duyurulmasında inisiyatifli
olmalıdırlar. Bu etki, gönüllülerin kendisiyle
ve gönüllü eylemin yöneldiği insanlarla ve
davalarla sınırlı değildir. Örgütlerin, çabalarının içinde yaşadıkları toplumun sağlığına
olan tüm katkısına bakmaları gerekir.
SONUÇ: İZLENMESİ GEREKEN YOL
Sonuç:
izlenmesi
gereken yol
Etkin yardım gündemi, hem bağışçılar hem de partnerleri
açısından önemli davranışsal değişimler yarattı. Bununla
birlikte, küresel topluluğun şu an karşı karşıya olduğu sorun,
bu ilerlemenin artık daha bile büyük olan küresel güçlükleri
yenmeye yeterli olup olmadığıdır. Yakın dönemdeki mali,
güvenlik, besin, sağlık, iklim ve enerji krizlerine baktığımda,
kalkınma paradigmasının yeterince dönüşmediğini belirtmek
zorundayım. Bu krizlere çözüm bulmak ve Binyıl Kalkınma
Hedefleri’ne ulaşmak için daha yapacak çok işimiz var.
Brian Atwood (tarih belirtilmemiş).
91
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
GİRİŞ
Gönüllülük
devletin sorumluluğunda olan
eylemlerin
yerini almamalı
Her şeyin
ötesinde,
gönüllülük,
bir ülkenin
yurttaşları
arasında
yaratabileceği
ve destekleyebileceği
ilişkilerle
ilgilidir
92
Bu rapor, gönüllülüğün evrensel doğasına ve
altında yatan değerlere, ayrıca gönüllülüğün
çağımızın büyük küresel meselelerinden bazılarına yaptığı önemli katkılara ışık tutuyor.
İnsanların, sürdürülebilir yaşam koşullarını
yaratmanın, felaket risklerini yönetmenin,
şiddetli çatışmaları önlemenin ve etkilerini
sağaltmanın ve toplum tarafından kabul
görmenin bir yolu olarak gönüllülüğü nasıl
seçtiklerini gördük. Keza, gönüllü eylemin,
bütün olarak topluluk ve toplumların uyum
içinde olmasına ve refahına önemli katkılarda bulunabildiğini de gördük. Gezegenin
büyük bölümünü etkileyen kitlesel toplumsal
karışıklıklar artarken, adaletin, hakkaniyetin,
barış ve refahın nitelediği, uyum içinde
yaşayan küresel bir topluluğun yaratılmasının yolunu açan eylemleri benimsemeye,
beslemeye ve teşvik etmeye duyulan ihtiyaç
hiç bu kadar büyük olmamıştı.
Bu rapor, gönüllülüğün dünyadaki adaletsizliklere çekidüzen verebilecek şekilde “programlanabilecek”, her derde deva bir çare
olduğunu ileri sürmüyor. Son on yıl içinde
hükümetler arası mevzuatta öne çıkan
ve gayet önem taşıyan anahtar bir nokta,
gönüllülüğün devletin sorumluluğunda
olan eylemlerin yerini almaması gerektiğidir. Bununla birlikte, hükümetler ve sivil
toplumun diğer paydaşları, özel sektör ve
uluslararası kalkınma ajansları, gönüllülüğün
yeşerebileceği bir çevrenin geliştirilip beslenmesinde hayati bir rol oynayabilir.
Aynı zamanda, yurttaşların gönüllülüğe
katılım tarzlarını önceden belirlememeye
de özen gösterilmelidir. Bu tür fiiller, gönüllü
eylemin kendiliğindenliğine zarar verebilir
ve insanları katılıma yönelten değerleri
olumsuz etkileyebilir. Gönüllülüğü, insanmerkezli yaklaşımlara, ortaklıklara, para
dışındaki motivasyonlara, fikir ve bilgi alışverişine açıklığa odaklanarak kavramak ve
değerlendirmek temel önemdedir. Her şeyin
ötesinde, gönüllülük, bir ülkenin yurttaşları
arasında yaratabileceği ve destekleyebileceği
ilişkilerle ilgilidir. Gönüllülük toplumsal uyum
duygusu yaratır ve bu raporda kapsanan
meseleleri ele almakta esneklik sağlamaya
yardım eder. Bu uyum ve esneklik genellikle bütün insanların erişmeye çabaladıkları
haysiyetli bir yaşamın dayanak noktasıdır.
Gönüllülük, insan dayanışması, güçlenme ve
aktif yurttaşlık edimidir. Daha iyi bir dünya
için bize umut verir.
İsnat edilen bütün bu niteliklere rağmen,
gönüllülüğün barış ve kalkınma gündeminden büyük ölçüde uzak oluşu üzücüdür.
1. Bölüm’de açıklandığı üzere, bu durum
gönüllülüğün ne olduğuna ve ne gerçekleştirdiğine dair “egemen paradigma”yı oluşturan genel yanlış anlamaların sonucudur.
Bu yanıltıcı paradigma, gönüllü eylemin
özünü ve gündelik yaşamımızdaki etkisini
gizliyor. Gönüllü faaliyetin oynayabileceği
güçlü tamamlayıcılık rolü bu nedenle, diğer
müdahale alanlarının yanı sıra kalkınma
politikasıyla ilgili tartışma ve programların
özünde de, ne yazık ki, ya asgari düzeye
indirgenmiş ya da hiç söz konusu edilmemiştir. Sonuç olarak, insanların gönüllülük
yoluyla katılım arzu ve yetenekleri bütünüyle
dikkate alınmadığında, bu tür müdahalelerin
etkisi daha az olur. Bu yalnızca, hedeflenen
kalkınma sonuçlarına ulaşmaya değil, refahın
ve toplumsal uyumun güçlendirilmesi gibi,
insanların katılımıyla birlikte görülen daha
soyut yararlara da gönderme yapar.
Gelişmekte olan ülkelerde gönüllülük, yaygın
araştırmaların, tartışma ve yazıların konusudur. Gerçekten de, gönüllülük yaratmak
istediğimiz toplum türleri hakkındaki
söylemin giderek önemli bir parçası olmaktadır. Gönüllülük, insan davranışının beslenmesi ve teşvik edilmesi gereken bir yanıdır.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda bu olgu,
kabul gördüğünde, genellikle yerel kültürlerin ve geleneklerin ayrılmaz bir parçası
olarak görülür ve stratejik düşüncede ender
olarak dikkate alınır. Öte yandan, bu kültür ve
gelenekler, köklerindeki gönüllülük temelli
SONUÇ: İZLENMESİ GEREKEN YOL
karşılıklı ilişkilerle birlikte hem eskidirler
hem de insanlığın geniş bir bölümünde hâlâ
varlıklarını sürdürürler. Bu kültür ve gelenekler insanların hayatlarını sürdürmesini
ve daha yüksek refah düzeyine erişebilmesini sağlayan stratejilerin temel özelliğidir.
Tüm dünyada dayanışmanın ifadesi olarak,
saygı görmeyi, yeniden geçerli kılınmayı ve
kalkınma tartışmasında gündeme getirilmeyi
hak etmektedirler.
TAM ZAMANI
Bu raporun zamanlaması önemlidir. 2010
yılında, ülkelerin 2015’e kadar gerçekleştirmeyi kabul ettiği Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin
sekizindeki gelişim gözden geçirildi. Bu
gözden geçirme, ülkeler ve bölgeler arasında,
hatta ülkelerin kendi içinde hedeflere erişmede çok dengesiz bir gelişim olduğunu
ortaya koydu. Hükümetler bazı hedeflerin
durumuyla ilgili “ciddi kaygılarını” ifade ettiler.
(1)
Bunlar arasında, “katılımcılığı teşvik, ulusal
kalkınma öncelikleri ve stratejileriyle uyumlu
topluluk yönelimli stratejiler”e dair tavsiyeleri
de yer alıyordu. (2) Topluluk yönelimli stratejilerin uygulanmasının kökleri gönüllülük
ifadelerindedir. Dolayısıyla bu rapor Binyıl
Kalkınma Hedefleri’nin izlenmesine yardım
eden önemli bir öğe olmalıdır. Gönüllülük ile
ulusal kalkınma planlaması arasında bağlantı
kurmak, Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne yönelik
gelişimi hızlandırma ihtiyacı içindeki pek çok
ülkeye büyük ölçüde yarar sağlayacaktır.
Bu raporun zamanlaması başka nedenlerle
de önemlidir. Kalkınmada işbirliğinin etkinliğine yönelik ilgi büyümektedir. Kalkınmanın
merkezinde olan ya da olması gereken
yoksul ve marjinal nüfusların yaşam koşullarını geliştirmek açısından yardımın etkinliğini hem arttırmak hem de daha açık seçik
göstermek yönündeki baskılar artıyor. Sağlık
sektöründe yardımın etkinliği üzerine yapılan
yakın dönemli bir inceleme, yardım süreçlerinin sağlık hizmetinin verilmesi ve sonuçları üzerindeki aşağıya dönük etkilerinden
ziyade, yardım sürecine ve koordinasyonuna
KUTU S.1: Gönüllülüğün katkısının kabul edilmesi
2001 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, hükümetlerin
sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştirmede gönüllülüğün
potansiyel katkısını kabul etmesi önerisinde bulundu. Dahası,
hükümetlerin, “gönüllülük kavramını, ulusal kalkınma planlamasının
değerli bir ek bileşeni olarak kalkınma işbirliği politikasının
kapsamına almalarını” önerdi. “Gönüllülüğe dayalı kendi kendine
yetme ve karşılıklı yardımlaşmanın zengin, yerel geleneklerini kabul
etmek ve stratejik olarak bunlara dayanmak, kalkınma çabasına
destek olacak yeni bir seçmen kitlesi oluşturmanın yolunu açabilir.
Kalkınma yardımı sağlayan ülkelerdeki kamuoyunun zihninde,
yardım sağlayan ülkedeki gönüllülükle yardım alan ülkelerdeki
gönüllülük arasında bir bağ kurmak, kalkınma işbirliği için kamusal
destek sağlamaya katkıda bulunabilir.” (3)
Kaynak: UNGA (2002b).
odaklandığını belirtiyor. (4) Odak aşağıya
kaydığında, önemli bir kaynak olan gönüllü
eylem kalkınma stratejilerine dâhil edilecekse, gönüllü eylemin rolü ve katkıları anlaşılmalıdır. Kalkınma işbirliği avadanlığındaki
tek aletin yardım olmadığını kabul etmemiz
gerekiyor. (5) Ülke içindeki gönüllülük, barış
ve kalkınmada zaten gayet önemli bir rol
oynuyor, yararlanılmamış büyük bir zenginlik
oluşturuyor. Bununla birlikte, acil olarak
üzerinde durmamız gereken bu konuya dair
bilgimizde geniş boşluklar var. 2001 yılında
hükümetlerin getirdiği önerilerden biri de
budur. (6) Bununla birlikte, gelişmekte olan
ülkelerde gönüllülük üzerine araştırmalar, bu
dönemde doğan umut ve beklentilerin gerisinde kalıyor.
Kalkınmaya dair gelişen tartışmanın bir diğer
belirteci, 2012’de yapılacak olan Birleşmiş
Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı
(United Nations Conference on Sustainable
Development) ya da diğer adıyla “Rio+20”dir.
Rapor’un 4. Bölümü’nde yoksulların ve doğal
kaynakların gönüllülüğü arasındaki sinerjiler incelendi. 2002 yılında Johannesburg’ta
yapılan Dünya Sürdürülebilir Kalkınma
Zirvesi (World Summit on Sustainable Development), ekonomik gelişme ile insan refahı
arasında kendiliğinden harekete geçen bir
Önemli bir
zenginlik olan
gönüllü eylem,
kalkınma
stratejilerine
dâhil
edilecekse,
gönüllü
eylemin rolü
ve katkıları
anlaşılmalı
93
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Toplumsal
dokunun
merkezinde
yer alan
gönüllülüğü,
kalkınmayla
ilgili yeni
uzlaşının
ayrılmaz bir
parçası haline
getirmenin
zamanı
94
bağ bulunmadığını belirterek toplumsal
faktörlere vurgu yaptı. (7) Konferansta, hükümetler ile gönüllü grupların da dâhil olduğu
önemli gruplar arasındaki ortaklığın geliştirilmesi gerekliliği belirtildi. Bu tutum Rio+20’de
güçlendirilmelidir. (8) Rio+20’ye bilgi sağlamak
için hazırlanan, en elverişli uygulamalara
dair sentez niteliğindeki bir rapor, ulusal
kalkınma planlarının, topluluk temelli politika ve programlara çok daha fazla kaynak
ayırması gerektiğini belirtiyor. (9) Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri, toplumsal marjinalleşmeyi, savunmasızlığı ve kaynakların eşitsiz
dağılımını göz ardı etmenin, kolektif eylem
için gerekli olan güveni nasıl zayıflattığını
ortaya koydu. (10) Rio+20, tabandaki gönüllü
eylemin, dar gelirlinin yerel düzeyde sürdürülebilir kalkınma uygulamalarına katılmasında temel bir araç olduğunu kabul etmek
için olağanüstü bir fırsat. Dolayısıyla, bunun
desteklenmesi gerekir. Bu rapor boyunca,
gönüllülüğün, henüz yeterince faydalanılmıyor olsa da, kalkınmanın zorluklarına
yönelik güçlü bir kaynak olduğunu belirttik.
Sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun yok
edilmesi bağlamında, yeşil ekonomiyle yakın
bağı da gözden kaçırılmamalıdır. (11)
Daha geniş bir zaman dilimi içinde bakarsak,
2015 yılının yaklaşması, yani Binyıl Kalkınma
Hedefleri’ne biçilen sürenin sona ermek üzere
olması, halen öncelikli meseledir. Gerçekleştiği yerde ilerlemeyi sürdürebilmek ve tanımlandığı yerde engelleri gidermek için kayda
değer bir çaba gerekiyor. Umuyoruz ki bu
rapor, karşılaşılan güçlüklerin yenilmesinde,
gönüllülüğün diğer çabaları bütünleyici bir
unsur olarak görülmesini sağlar ve bunun için
itici bir güç olur. Bununla birlikte, iki taraflı
ve çok taraflı örgütler, ulusal hükümetler ve
sivil toplum, 2015 sonrası dönemin kalkınma
çerçevesinin nasıl şekilleneceğine dair ciddi
şekilde düşünüyor; bunu da göz ardı etmemeliyiz. Mevcut kalkınma paradigmasının
sınırlarının giderek artan kabulü ve refah
meselelerinin kalkınma söyleminde daha
öne çıkması şeklindeki bununla ilintili arzu,
8. Bölüm’de tartışıldı. Değişen bir kalkınma
paradigması hakkında şu an dolaşımda olan
fikirlerin içinde bulunduğu koşullar, Binyıl
Bildirgesi’nin benimsendiği 2000 yılında
başat olan koşullardan çok farklıdır. İklim
değişikliği, afetler, çatışmalar, nüfus hareketleri, gençler ve dışlanma da dâhil olmak üzere
barış ve kalkınma hakkındaki uluslararası
tartışmalarda şu an egemen olan meselelerin
hepsi, bu raporda gönüllülük bağlamında
tartışıldı.
Gönüllülük çok eski bir gelenektir. Aynı
zamanda, kalkınma politikası açısından bakıldığında yeni ve potansiyel olarak verimli bir
yaklaşımdır. Emsalsiz değişimlerin yaşandığı bir dünyada, gönüllülük değişmeyecek
bir şeydir. İfade biçimleri evrim geçirse bile,
dayanışma ve başkalarıyla bağlantı içinde
olma duyguları evrenselliğini ve sağlamlığını koruyor. İnsanlar yalnızca tutkuları ve
çıkarlarıyla değil, değerleri, normları ve inanç
sistemleriyle de hareket ediyorlar. KuzeyGüney ayrımının giderek yersiz bir kavram
olmasıyla birlikte, gönüllü eylem dünyanın
en acil meselelerinin çoğuna verilen cevapta
gerçek bir farklılık yaratma yönündeki büyük
potansiyeliyle yenilenebilir küresel bir
kaynaktır.
Gönüllülüğün, her ulusun meselelerinin
merkezinde giderek daha çok yer kaplayan
bir unsur olan yaşam kalitesini arttıracağına
dair iyimser fikirler besleyebiliriz. Yaşamdaki değerimizin ne olduğunu giderek
daha çok sorguluyoruz. Refahın faydalarının gönüllülük deneyimiyle birleşmesi,
gönüllü eylem dolayısıyla kurulan ilişkilerden kaynaklanan sosyal uyum ve güven
bağlarıyla birlikte düşünüldüğünde, bu
tür bir düşünme tarzının ön planda olması
yerindedir. Toplumsal dokunun merkezinde
yer alan gönüllülüğü, kalkınmayla ilgili yeni
uzlaşının ayrılmaz bir parçası haline getirmenin zamanıdır.
DİPNOTLAR
Notlar
GENEL BAKIŞ
1 Human Development Reports, tarih
18 The Global Polio Eradication Initiative, tarih
çevre ve enerji, hükümetler ve politika, yurttaş
katılımı gibi bir dizi başlık altında 150’den
belirtilmemiş
19 Boccalandro, 2009; bkz. 3. Bölüm
fazla ülkede yapılan araştırma, yaklaşık olarak
20 s. xiv
dünya nüfusunun yüzde 95’ini kapsar. İstatistiki
21 Godinot & Wodon, 2006, s. 9
analizler ticari olarak kullanıma açıktır, fakat
3 UNGA, 2002a; UNGA, 2005; UNGA, 2008
22 Cohen, 2000, s. 8-9
ülkelere ve değişkenlere göre ücretsiz ulaşım
4 UNGA, 2002b; s. 6: Annex: Recommendations
23 “Gönüllülük = kadın emeğinin uzantısı” iddiası,
belirtilmemiş
2 UNGA, 2002b; UNGA, 2003; UNGA, 2006; UNGA,
2009
mümkündür (bkz GWP, 2011).
24 Avrupa Değerler Çalışması (European Values
on ways in which Governments and the United
NOW (Ulusal Kadın Örgütlenmesi [National
Nations system could support volunteering. II.
Organization of Women], ABD) tarafından, 1973
Study)’nın yan ürünü olan WVS, beş yıllık
Government support, (g), point (i).
yılında ileri sürülmüştür.
temelde yapılan, kamusal tutum ve davranışları
5 UNDP ve EO, 2003
24 Musick & Wilson, 2008
kapsayan, süregiden bir boylamsal ve
6 UNV, 2011 c, s. 9
25 Makina, 2009
kültürlerarası araştırmadır. Asgari örneklem
7 UNGA, 2002b
26 Musick &Wilson, 2008
boyutu 1000’dir, fakat daha geniş örneklem
8 UNGA, 2002b, s. 3; Annex: Recommendations
27 UNGA, 2002b, s. 3
boyutları arzu edilir. WVS anket yapılan kişinin
on ways in which Governments and the United
28 UNDESA, 2007
ortamında gerçekleştirilen yüz yüze anket
Nations system could support volunteering. I.
29 Makliuk, tarih belirtilmemiş
tekniğini kullanır. Araştırma bulgularına
çalışmanın web sitesinden ücretsiz olarak
General Considerations, point 6.
9
UNGA, 2002b, s. 3; Annex: Recommendations
2.BÖLÜM
ulaşmak mümkündür (bkz. WVS, 2011). 1999-
on ways in which Governments and the United
1 UNGA, 2002b, s. 5
2004 çalışması, gönüllülük üzerine detaylı bir
Nations system could support volunteering. I.
2 CEV, 2008, s. 8
General Considerations, point 3.
3 Hall, Lasby, Ayer & Gibbons, 2009; Statistics
10 UNGA, 2002b, s. 3; Annex: Recommendations
anket içeren en son WVS dalgasıdır.
25 CNP projesinin amacı, ülkeler arasındaki
farklılıkları açıklamak ve sivil toplum
Canada, 2008
on ways in which Governments and the United
4 Handy, Hustinx, Cnaan & Kang, 2010
örgütlerinin daha geniş toplum üzerindeki
Nations system could support volunteering. I.
5 Haski-Leventhal, 2009
etkisini değerlendirmek için ulusal
General Considerations, point 4.
6 Cohen, 2009
araştırmalar aracılığıyla sivil toplum sektörünü
11 UNDP, 2010b, s.9
7 Calvo, 2008
belgelemektir. Projede karşılaştırmalı bir
12 The National Commission for Human
8 ICNL, 2009
ampirik yaklaşım kullanır; ortak bir çerçeve, bir
9 Patel, Perold, Mohamed & Carapi, 2007
dizi tanım ve enformasyon toplama stratejisi,
10 UNDESA, 2007, s. 110
ayrıca sonuçların neşredilmesine yardım
1.BÖLÜM
11 Brassard, Sherraden & Lough, 2010
etmek ve ilerlemeyi gözlemlemek için ulusal
1 Ayrıca bkz., Ubuntu Declaration on Education
12 Patel, Perold, Mohamed & Carapi, 2007
ve uluslararası bir danışma komiteleri ağı içerir.
and Science and Technology for Sustainable
13 UNGA, 2008
Araştırma, 1992 yılında, ilk olarak 12 ülkeyle
Development, Eylül 2002. Bu bildirge
14 UNV, 2010c
başlamıştır ve o günden bu yana, sosyal,
Johannesburg’daki Dünya Sürdürülebilir
15 EAC-EA, 2010
ekonomik ve dini açıdan geniş bir çerçeveyi
Kalkınma Zirvesi (World Summit on Sustainable
16 EAC-EA, 2010, s. 41
temsil eden 45 ülkeyi kapsayacak şekilde
Development)’nde önde gelen 11 adet küresel
17 EAC-EA, 2010, s.43
eğitim kuruluşu ve bilimsel akademi tarafından
18 “Yerine koyma maliyeti” veya “yerine koyma
Development, UNV, & UN Pakistan, 2004
genişlemiştir.
CNP, Yerel Ortakları, profesyonel anket
değeri”, gönüllü tarafından yapılan iş eğer
firmaları veya devlet kurumları tarafından
2 Shumba, 2011
ücretli bir personele yaptırılsaydı ödenmesi
yürütülen, özel olarak hazırlanıp standardize
3 Department of Welfare, Güney Afrika
gereken tutara gönderme yapar.
edilmiş anketler aracılığıyla örgüt-temelli
yayınlanmıştır.
19 EAC-EA, 2010, s.138
gönüllülük üzerine veri toplar. Anketler tipik
4 Doesken & Reges, 2011
20 EAC-EA, 2010, s.44
olarak, 1000, 2000 kişilik temsili rastgele
5 Brown, 2008, s. 34
21 Bu iki çalışmanın tanımları ve bulguları,
örneklemlerin kullanıldığı nüfus temelli
Cumhuriyeti, 1997, s. 12
6 Cnaan, Handy & Wadsworth, 1996
Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu
araştırmalardır. Fakat bazı yerlerde örgüt-temelli
7 RLA, 1987
için yaptırılan yayımlanmamış araştırma
anketler de kullanılır; bunlar, uygun örneklem
8 Saroglou, Pichon, Trompette, Verschueren &
raporu “Estimating the scope and magnitude
çerçevelerinin ulaşılabilir olduğu yerlerde,
of volunteerism worldwide: A review of
temsili bölgelere odaklanan, genelde örneklem
9 Sherr, 2008
multinational data on volunteering”den
yöntemlerine dayanan araştırmalardır.
10 Sanborn & Portocarrero, 2005
alınmıştır. Hazırlayan: Gavelin, Svedberg &
Kapsanan değişkenler, gönüllü sayısını, gönüllü
11 FLACSO-MORI-CERC, 2002
Petoff, 2011.
olunan saatleri ve bu saatlerin, Uluslararası
Dernelle, 2005
12 The Global Fund, 2007
22 Salamon, Sokolowski & Haddock, 2011
Kâr Amacı Gütmeyen Örgütler Sınıflaması
13 Caritas Internationalis, tarih belirtilmemiş
23 The GWP, yaşları 15 ve üzerindeki, en az 1000
(International Classification of Nonprofit
14 Amayun & Epstein, 2007
kişiden oluşan temsili nüfus örneklemeleri
Organizations) (ICNPO)’nın tanımladığı çeşitli
15 Musick & Wilson, 2008, s. 25
üzerinde araştırma yapar (bu sayı Çin ve Rusya
faaliyetler arasındaki dağılımını içerir. Bu
16 Rochester, 2006
gibi büyük ülkelerde en az 2000 kişi olacak
daha sonra, farklı ülkelerin boyutlarındaki
17 Butcher, 2010
şekilde artar). İş ve ekonomi, eğitim ve aile,
değişkenleri kontrol etmek için, gönüllülüğün,
95
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
ülkenin ekonomik açıdan aktif nüfusuyla
16 Knight, tarih belirtilmemiş
66 Connell, s. 13
bağlantılı olarak, tam zamanlı çalışanlarının
17 Goetz, 2003
67 Easwaramoorthy, Barr, Runte & Basil, 2006
eşdeğer sayısına çevrilmesini mümkün kılar.
18 Bortree & Seltzer, 2009; Galer-Unti, 2010;
68 Tutton, 2009
26 Salamon, 2008
69 Allen, Galiano & Hayes, 2011
27 CSI, sivil toplum girişimleri için bir bilgi tabanı
19 Gladwell, 2010, Ekim 4
70 Easwaramoorthy, Barr, Runte & Basil, 2006
ve ivme yaratmayı amaçlayan katılımcı bir
20 White, 2010, Ağustos12
71 Allen, Galiano & Hayes, 2011
araştırma projesidir. Sivil toplum kuruluşları
21 Smith, Ellis & Brewis, 2010
72 Grameen Foundation, 2011
(STK’lar) ve diğer partnerler, 2008-2011 arasında
22 Bezruchka, 2000; Roberts, 2006
73 Maynard, 2010
(CIVICUS, 2011) 35 ülkeden veri topladılar.
23 Lough, McBride & Sherraden, 2009
74 Maynard, 2010
Çoğu niceliksel veri iki araştırma sayesinde
24 Allum, 2007, Eylül
75 Allen, Galiano & Hayes, 2011
toplandı; kurumlarda kamusal güven ve katılım
25 Krishna & Khondker, 2004
76 Deloitte Development LLC, 2008
seviyelerine dair bilgi toplayan bir nüfus
26 National Public Service Broadcaster of Bhutan,
77 Grameen Foundation, 2010
araştırması ve sivil toplumun kurumsal gücüne
79 CSR Welt Weit, 2009
toplum temsilcilerinin örgütsel bir araştırması.
28 Bkz. Jones, 2004; Mintel Oxygen, 2005
80 Global Business Coalition on HIV/AIDS,
Üçüncü bir araştırma, hükümetten, iş
29 Randel, German, Cordiero & Baker, 2005
dünyasından, akademiden ve medyadan harici
30 Brassard, Sherraden & Lough, 2010, Ekim;
28 Gönüllülüğün bireysel seviyelerine dair veriler
Sivil Katılım boyutunda bulunabilir. Nüfus
araştırmasından çıkan ilgili göstergeler 78 Equity Bank, 2011
27 Bkz. Hustinx, Handy & Cnaan, 2010
içeriyor.
2010, Ağustos 26
ve algılanan etkisine dair bir tablo sunan sivil
paydaşların, STK’ların etkisine dair görüşlerini
Terrazas, 2010
Tuberculosis and Malaria, tarih belirtilmemiş
81 McBain & Machin, 2008
82 The Guam Code Annotated, 2003
31 Brassard, Sherraden & Lough, 2010, Ekim
32 Perold, 2009; Smith, Ellis & Brewis, 2010
4.BÖLÜM
33 McBride, Lough & Sherraden, 2010; Sherraden,
1 Pasteur, 2011
Lough & McBride, 2008
2 Patel, Perold, Mohamed & Carapinha, 2007,
aşağıdaki gibidir:
34 Grusky, 2000; Rieffel & Zalud, 2006
• Sosyal bir organizasyon ya da politik bir
35 Lough, McBride & Sherraden, 2009
3 Everatt & Solanki, 2008
organizasyon için gönüllü çalışma yapan nüfus
36 McDevitt, 2009
4
yüzdesi
37 Morgan, 2009; Comhlámh, tarih belirtilmemiş
5 Foster, 2005
Haziran
Narayan, 2002
• Spor kulüpleri ya da gönüllü / hizmet
38 Leigh, 2005
6 Perold, Carapinha & Mohamed, 2006
organizasyonları için yılda bir kez ya da daha
39 Simpson, 2004
7 IFAD, 2010
fazla (ayda bir kez) gönüllü olan nüfus yüzdesi
40 Giorgis & Terrazas, 2011b
8 World Commission on Environment and
• Birden çok sosyal organizasyon / politik
41 Mohamoud, 2005
organizasyon için gönüllü olan nüfus yüzdesi.
42 Giorgis & Terrazas, 2011b
9 UNDP, 1990
Ayrıca, Örgütlülük Seviyesi boyutu, STK
43 Thuyen, Small & Vuong, 2008
10 Chambers & Conway, 1991
temsilcilerinden örgütlerin gönüllülerin
44 USAID, tarih belirtilmemiş
11 Helmore & Singh, 2001
gözündeki güvenilirlik düzeyine dair bilgi
45 Lewis, 2006, s. 15
12 Piron, 2002
toplar.
46 Cone, tarih belirtilmemiş
13 Carney, 1998 ve Baumann, 2000, altıncı varlık
29 CIVICUS, 2011
30 ILO, 2011
47 Points of Light Foundation, 1998; Deloitte
Development LLC, 2007
Development, 1987
için: siyasi sermaye
14 DFID, 1999
31 ILO, 2011, s. 14
48 Carroll & Buchholtz, 2003, s.36
15 Wilkinson-Maposa & Fowler, 2009
32 UNGA, 2002b, s. 5
49 Holme & Watts, 2000
16 Cohen, 2000
50 Visser, 2007
17 Narayan (1999, s.1) sosyal sermayeyi “grup
3.BÖLÜM
51 Visser, 2008
ve toplumları bir arada tutan zamk – ortak
1
52 UNGC, 2011
değerler, normlar ve kurumların yarattığı
2 ITU, 2010
53 Easwaramoorthy, Barr, Runte & Basil, 2006
bağ” olarak tanımlıyor. Bunun pek çok yan
3 Lacohée, Wakeford & Pearson, 2003
54 Telefónica, 2009
anlamlarını daha kapsamlı bir gözden geçirmek
4
Bunz, 2009, Aralık 18
55 Allen, Galiano & Hayes, 2011
5 Desai, 2010, Temmuz 28
56 Allen, Galiano & Hayes, 2011
18 Kevlihan, 2005
6 Verclas, 2007; NDI, 2006
57 Allen, Galiano & Hayes, 2011
19 Crowley, Baas, Termine, Rouse, Pozamy &
7 Schuler, 2008 s. 143
58 Allen, Galiano & Hayes, 2011
Gladwell, 2010, Ekim 4
için, bkz. Thompson, 2009
Dionne, 2005, s. 12; Thomas, 1985
59 UNV ve New Academy of Business, 2003
20 Subejo & Matsumoto, 2009
9 UNV, tarih belirtilmemiş
60 Allen, Galiano & Hayes, 2011
21 Briones, 2010
10 Dhebar & Stokes, 2008
61 Allen, Galiano & Hayes, 2011
22 Hoodfar, 2009
11 Dhebar & Stokes, 2008
62 Meijs & Van der Voort, 2004
23 WHO, 2007
12 Handy & Cnaan, 2007
63 50 çalışandan fazla, ancak 250 çalışandan az.
24 Speybroeck, Kinfu, Dal Poz & Evans, 2006
13 Amichai-Hamburger, 2008
64 McBain & Machin, 2008
25 Bhattacharyya, Winch, LeBan & Tien, 2001, s. 17
14 Bjerke, 2006
65 Easwaramoorthy, Barr, Runte & Basil, 2006;
26 UNICEF, 2004
8
ITU, 2010
15 Blog Action Day, 2010
96
Thackeray & Hunter, 2010
Boccalandro, 2009
27 The Earth Institute, 2011
DİPNOTLAR
28 Glenton, Scheel, Pradhan, Lewin, Hodgins &
Shrestha, 2010
28 China Daily, 2010
29 Uggen & Janikula, 1999
1995; Chikwendu, 1997
24 Mehler & Ribaux, 2000; Beyna, Lund, Stacks,
29 Millennium Promises, 2010
30 UNDESA, 2007
30 Yeboah-Antwi et al., 2010
31 Tapia, 2004
25 Pollard, 2000
31 Ochieng, Mala, & Kaseje, tarih belirtilmemiş
32 Johnson, Beebe, Mortimer & Snyder, 1998
26 World Bank, 2011, s. 13
32 Ford, 2010, Mayıs 12
33 Larson, Hansen & Moneta, 2006; Yates &
27 Tommasoli, 1995
33 Bhattacharyya, Winch, LeBan & Tien, 2001, s. 17
Youniss, 1996; Youniss & Reinders, 2010
Tuthill & Vondal, 2001
28 Osman, 2009
34 Bhattacharyya, Winch, LeBan & Tien, 2001
34 CEPAL, 2006
29 Nzomo, 2002
35 Kaseje, 2010, Mayıs 12
35 McBride, Johnson, Olate & O’Hara, 2011
30 Richards, 1996; Sogge, 1992; Taylor, 1995,
36 Menon, Singh, Shah, Lele, Paranjape & Joy, 2007
36 Jehoel-Gijsbers & Vrooman, 2008
37 UNV, 2008b
37 Haski-Leventhal, 2009
38 Olukotun, 2008, s. 22
38 Naegele & Schnabel, 2010, s. 35
31 Francis, 2004; Machel, 1996; UN, 2002b
39 DFID, 2003
39 UNDESA, 2008, s. 85
32 UN, 1995, s. 61
40 UN, 2010
40 UNDESA, 2009
33 UNSC, 2000
41 Skinner (tarih belirtilmemiş), para. 6
41 Scope, tarih belirtilmemiş
34 Fleshman, 2003, para. 8
42 Skinner, 2009
42 Michael Rubenstein Publishing, 2009
35 Ruta Pacifica de las Mujeres, 2006
43 Örneğin bkz. “Mobilisation sociale et
43 Rochester, Paine & Howlett, 2010, s. 181
36 Sørensen, 1998, s. v
participation populaire autour d’un projet
44 Yahata, 2011
37 UNDP, 2006
d’accès à l’eau, à l’assainissement et à la santé”,
45 Foster-Bey, 2008
38 Sommers, 2006
(Touré, 2010).
46 Chavez, 2005
39 Drummond-Mundal & Cave, 2007
44 Neamtan, 2002, June
47 Fernandez, Giménez & Puerto, 2008
40 Sommers, 2006, s. 8
45 Goirand & Ghatter, 2009
48 UNAIDS, 2010a, 2010c
41 Fischer, 2006
46 Goirand & Ghatter, 2009
49 Patel & Wilson, 2004
42 Kollie, 2006
47 CEPAL, 2007
50 Ramirez-Valles, Fergus, Reisen, Poppen & Zea,
43 Baines, Stover & Wierda, 2006
48 Sseguya, Mazur & Masinde, 2009
2005
Tommasoli, 1995; Watson, 1996; Woldemichael
& Sørensen, 1995
44 Baines, Stover & Wierda, 2006
45 Matos & Zidi-Aporeigah, 2008, Haziran/Temmuz
46 NVYS Proje Yöneticisi, 2011
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
1 World Bank, 2007a, s. 4
1 World Bank, 2011
2 UNDESA, 1995, para. 1
2 McGee & Pearce, 2009, s. 4
7.BÖLÜM
3 UNGA, 2000, s. 24, commitment 4, point 54
3 UNDP ve EO, 2003, s. 9
1 Peaceboatvoices, 2011
4 UNGA, 2000, s. 24, commitment 4, point 55
4
2 World Bank, 2009
5 UNDESA & UNV, 2007, s. 13
5 Temelde yatan sosyal uyum, bir toplulukta
Kawachi & Berkman, 2000
3 UNV, 2005
6 Smith, Ellis, Howlett & O’Brien, 2004
mevcut olan güven ile karşılıklılık bağları ve
4 Silwal & Messerschmidt, 2008
7 Gay, 1998; Lee, 2010; Mitchell, 2003
yurttaşların birbirine güvendiği için birlikte
5 NDVS, 2011
8 Cloke, Johnsen & May, 2007
çalışabilme seviyesidir (Ferroni, Mateo & Payne,
6 Government of Nepal, Ministry of Finance, 2011
9
2008).
7 World Bank, 2006
Haski-Leventhal, Ronel, York & Ben-David, 2008
10 Uhereczky, 2007
6 Sen, 1982
8 The Jakarta Post, 2009, Aralık 2
11 Haski-Leventahl, Ben-Arieh & Melton, 2008;
7 World Bank, 1999, para. 5
9 Gunawardene & Noronha (Ed.,), 2007, s. 90
8 Whitford, Yates & Ochs, 2006
10 IFRC, 2009
12 Danielsen vd., 2009
9 Colletta & Cullen, 2000, s. 35-46
11 Brennan, Barnett & Flint, 2005
13 Hyatt, 2001
10 Commission for Africa, 2005, s. 126-127
12 SAFIRE, 2011, Nisan 7
14 CIVICUS, IAVE & UNV, 2008
11 Y. Dongre Dongre, Personal Communication.
13 World Bank, 2006
Omoto & Malsch, 2005
15 UN IANWGE, 2011
(2011, Şubat 1); Tandon, 2011
14 Porritt (Ed.), 2008, s. 17
16 Lopez-Claros & Zahidi, 2005
12 Leonard, 2004
15 Australian Broadcasting Corporation, 2003
17 Fruzzetti, 1998
13 Wills-Herrea, Orozco, Forero-Pineda, Pardo &
16 UNEP, 2005, s. 13
18 Bortee, 2011
Andonova, 2010
17 UNISDR, 2009
19 Kandil, 2004
14 Varshney, 2002
18 Brennan, Barnett & Flint, 2005
20 El-Guindi, 2001
15 Paffenholz, 2009
19 Government of India, Ministry of Home Affairs -
21 Cole & Cole, 2011
16 Chabal & Daloz, 1999
22 Petrzelka & Mannon, 2006
17 Macha, 2008
20 UNISDR, 2005b, Ocak, s. 15
23 Kandil, 2004; Mensah & Antoh, 2005
18 Kikuyus For Change Secretariat, 2010
21 News-Medical.net, 2010, Nisan 24
24 World Bank, 2007b
19 Aal, 2007; Anderson & Olson, 2003
22 Imam, 2010
25 Johnston, MacDonald, Mason, Ridley & Webster,
20 Tandon, 2011
23 IFRC, 2005
21 UNDP, 2005
24 UNDP ve UNV, yakında
26 UNDESA, 2005
22 Sørensen, 1998
25 Brennan, Barnett & Flint, 2005
27 Hirst, 2001
23 El-Bushra & Mukarubuga, 1995; Byrne & Baden,
26 Perrow, 2007
2000; Weil, Wildemeersch & Jansen, 2005
National Disaster Management Division, 2004
97
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
27 UNV, 2005
26 Musick, Herzog & House, 1999
28 Fernandez, Barbera & van Dorp, 2006
27 Brown, Nesse, Vinokur & Smith, 2003
29 Britton, 1991, s. 396
28 Michaelson, Abdallah, Steuer, Thompson &
30 Britton, 1991, s. 397
Marks, 2009
31 China Daily, 2009, Mayıs 11
29 Wilson, 2000
32 NVM, 2010
30 Beckley, 1995
33 The Morningside Post, 2010, Mart 2; Rasmussen,
31 Beckley, 1995
2010, Kasım 17
32 Cox & Lopez, yakında
34 UNDP ve UNV, yakında
33 Layard, 2005
35 Chatterjee & Katyal, 2011, Kasım 22, para. 6
34 Whiteley, 2004
36 Chatterjee & Katyal, 2011, Kasım 22, para. 14
35 Taylor, Chatters, Hardison & Riley, 2001
37 Shaikh, 2010, Kasım 22
36 Alem & Martinsson, 2010
38 Bonnefoy, 2010, Eylül 30
37 Gudynas & Acosta, 2011; Walsh, 2010
39 Voluntersul, 2009
38 UNDP and Institute of National Planning, Mısır,
40 Suzuki, 2006
2010
41 Merchant, Leigh & Lurie, 2010
39 UNDP, 2010a, s. xii ve s. 16
42 Mitchell, Maguire & Guidotti, 2006
40 The Canadian Index of Wellbeing, 2011; Kamu
43 UNDP Indonesia, 2009, Temmuz 27
soruşturmaları Birleşik Krallık’ta, Almanya
44 Simo & Bies, 2007, s. 138
ve Norveç’teki parlamento komisyonunda,
45 UNISDR, 2009, s. 10
İtalya, İspanya ve Slovenya’daki ulusal yuvarlak
46 Aldrich, 2008; Nakagawa & Shaw, 2004
masa toplantılarında, Avusturya ve İrlanda’da
47 Zhao, 2010, s. 2
hazırlanan özel istatistik raporlarında ve örneğin
48 Leitmann, 2007, s. i148
Fransa, Japonya, Kore ve Çin’deki diğer bir dizi
49 Aldrich, 2008
girişimde yer aldı (OECD, 2011a).
50 UNISDR, 2005a, s. 1
41 Abdallah, Thompson, Michaelson, Marks &
8.BÖLÜM
42 OECD, 2011b
1 Kennedy, 1968, para. 23
43 White, 2009, s. 2
2 Dag Hammarskjöld Foundation, 1975, s. 7
44 OECD, 2007, para. 5
Steuer, 2009
3
Stiglitz, Sen & Fitoussi, 2009
4
Stiglitz, Sen & Fitoussi, 2009, s. 9
1 UNGA, 2010a, s. 4-7
6 White, 2009, s. 3
2 UNGA, 2010a, s. 5
7 nef, 2004, s. 4
3 UNGA, 2002b
8 Gough & McGregor, 2007
4 OECD, 2011, Haziran
9 UNGA, 2011a
5 Picciotto UNGA, 2002b
10 Gough & McGregor, 2007
7 UNGA, 2010b
11 Copestake & Camfield, 2009
8 UN, 2002a
12 Camfield, 2006
9 UNGA, 2011b
13 s. 4
10 UNGA, 2010b
14 s. 4
11 Yeşil bir ekonomi, “gelişkin bir insan refahı ve
15 Moen, Robinson & Dempster-McCain, 1995
sosyal eşitlik meydana getiren, çevresel riskleri
16 Akintola, 2010; Borgonovi, 2008; Mellor vdğ.,
ve ekolojik kıtlığı anlamlı şekilde azaltan” bir
2009; Musick & Wilson, 2003; Thoits & Hewitt,
2001
17 Andreoni, 1990
18 Post, 2005
19 United Healthcare & Volunteer Match, 2010,
Mart
20 Greenfield & Marks, 2004
21 Morrow-Howell, Hinterlong, Rozario & Tang,
2003
22 Thoits & Hewitt, 2001
23 Van Willigen, 2000
24 Post, 2005
25 Yipa vdğ., 2007
98
SONUÇ
5 Huppert, 2008
ekonomidir (UNEP, 2011).
REFERANSLAR
Referanslar
3 News. (2011, February 23). Christchurch
quake: Live updates. Retrieved 20 August
2011 from
http://www.3news.co.nz/Christchurchquake-live-updates/tabid/423/
articleID/199401/Default.aspx
Aal, P. (2007). The power of non-official actors
in conflict management. In C. A. Crocker,
F. O. Hampson & P. Aal (Eds.), Leashing
the dogs of war: Conflict management in a
divided world (pp. 477-494). Washington,
DC: United States Institute of Peace
Press.
Abdallah, S., Thompson, S., Michaelson, J.,
Marks, N., & Steuer, N. (2009). The (un)
happy planet index 2.0: Why good lives
don’t have to cost the earth. London, UK:
nef.
Abraham, K. G., Helms, S., & Presser, S.
(2009). How social processes distort
measurement: The impact of survey
nonresponse on estimates of volunteer
work in the United States. American
Journal of Sociology, 114, 1129-1165.
Achakpa, P. M., United Nations Development
Programme (UNDP), & United Nations
Volunteers (UNV). (2010). Report of
inventory on volunteerism in Nigeria
[Unpublished report]. Abuja, Nigeria.
African Union. (2010). Press release: First predeployment orientation training of the
African Union Youth Volunteers Corps (AUYVC) concludes. Calabar, Nigeria: African
Union.
Aked, J. (2011). Volunteerism and wellbeing
[Unpublished report: Background paper
SIP-16 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Akintola, O. (2010). Perceptions of rewards
among volunteer caregivers of
people living with AIDS working in
faith-based organizations in South
Africa: a qualitative study. Journal of
the International AIDS Society, 13(22).
doi:10.1186/1758-2652-13-22
Aldrich, D. P. (2008). The crucial role of civil
society in disaster recovery and Japan‘s
emergency preparedness. Journal of
Current Japanese Affairs, 3, 81-96.
Alem, Y., & Martinsson. P. (2010). Subjective
well-being and its determinants in urban
Ethiopia. Retrieved 29 June 2011 from
http://www.hecer.fi/ Conferences/
NCDE_ 2010/papers/Alem.pdf
Allen, K., Galiano, M., & Hayes, S. (2011).
Global companies volunteering
globally: The final report of the Global
Corporate Volunteering Research
Project. Washington, DC: International
Association for Volunteer Effort (IAVE).
Allum, C. (2007, September). International
volunteering and co-operation: New
developments in programme models.
Paper presented at the IVCO 2007
Conference, Montreal, Canada.
Amayun, M., & Epstein, A. (2007). Engaging
with the Global Fund To Fight AIDS,
Tuberculosis and Malaria: A primer for
faith-based organizations. Retrieved 16
July 2011 from http://www.ccih.org/
doclibrary/engaging_with_the_global_
fund_bo.pdf
Amichai-Hamburger, Y. (2008). Potential and
promise of online volunteering. Computers
in Human Behavior, 24(2), 544-562.
Andreoni, J. (1990). Impure altruism and
donations to public goods: A theory of
warm-glow giving. Economic Journal,
100, 464-77.
Anheier, H. K., & Salamon, L. M. (1999).
Volunteering in cross-national
perspective: Initial comparisons. Law and
Contemporary Problems, 62(4), 43-65.
Asomba, E. (2011). Formal advocacy/
campaigning volunteerism [Unpublished
report: Background paper BP-5 for
SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Associação de Apoio à Criança em Risco
(ACER). (2010). Roteiro para realização de
workshops: Projeto Jovens em Ação. Bairro
Eldorado, Brasil: ACER.
Associação de Apoio à Criança em Risco
(ACER). (2011). Relatório Técnico
Semestral: Projeto Jovens em Ação de
Agosto de 2010 à Janeiro de 2011. Bairro
Eldorado, Brasil: ACER.
Atwood, B. (n.d.). The promise of Busan. 4th
High Level Forum on Aid Effectiveness.
Retrieved 16 July 2011 from
http://www.aideffectiveness .
org/busanhlf4/en/news/459-thepromise-of-busan.html
Australian Broadcasting Corporation. (2003).
The lost seasons. Retrieved 17 February
2011 from http://www.abc. net.au/
science/features/indigenous/default.
htm
Avendaño, O. (2010). El Buen Vivir: Una vía
para el desarrollo. Polis, Revista de la
Universidad Bolivariana, 9(25), 557-561.
Baines, E., Stover, E., & Wierda, M. (2006). Waraffected children and youth in Northern
Uganda: Toward a brighter future.
Chicago, IL: Mary Page, John D. and
Catherine T. MacArthur Foundation.
Baker, S., Gersten, R., & Keating, T. (2000).
When less may be more: A 2-year
longitudinal evaluation of a volunteer
tutoring program requiring minimal
training. Reading Research Quarterly,
35(4), 494-519.
Ban, K. (2009). Message on International
Volunteers Day by the Secretary-General
December 5, 2009. Retrieved 25 July 2011
from
http://www.unv.org/fileadmin/docdb/
pdf/2009/IVD_2009/IVD_statements/
IVD%202009%20Statement%20UNSGENG.pdf
Banda, A. L. (2008). Farmers’ cooperatives
help Zambian farmers survive and thrive
[Package 83, Script 8/ adapted from a
program produced on December 20,
2007 on Zambia National Broadcasting
Corporation, Farm Radio International].
Retrieved 1 August 2011 from
http://www.farmradio.org/english/radioscripts/83-8script_en.asp
Bangladesh Bureau of Statistics. (2011, July).
Draft report on survey on volunteerism in
Bangladesh 2010. Dhaka, Bangladesh:
Statistic Bureau, Ministry of Planning,
Government of the People’s Republic of
Bangladesh.
99
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Baumann, P. (2000). Sustainable livelihoods
and political capital: Arguments and
evidence from decentralization and
natural resources management in India.
London, UK: Overseas Development
Institute (ODI).
Beckley, T. (1995). Community stability and
the relationship between economic and
social well-being in forest-dependent
communities. Society and Natural
Resources, 8(3), 261-266.
Belizaire, P. (n.d.). The changing face of
philanthropy: Cross border volunteering
in Mexican Hometown Associations.
Retrieved 20 July 2011 from http://
www.serviceleader.org/instructors/
studentpaper2
Berger-Schmitt, R. (2000). Social cohesion
as an aspect of the quality of societies:
Concept and measurement. Mannheim,
Germany: Centre for Survey Research
and Methodology (ZUMA), Social
Indicators Department.
Beyna, L. S., Lund, M., Stacks, S. S., Tuthill, J.,
& Vondal, P. (2001). Greater Horn of Africa
Peace Building Project: The effectiveness of
civil society initiatives in controlling violent
conflicts and building peace. A study of
three approaches in the greater horn of
Africa [Synthesis report on key findings
and lessons for improving practice].
Washington, DC: Management Systems
International/USAID.
Bezruchka, S. (2000). Medical tourism as
medical harm to the third world: Why?
For whom? Wilderness & Environmental
Medicine, 11(2), 77-78.
Bhattacharyya, K., Winch, P., LeBan, K., &
Tien, M. (2001). Community health
worker incentives and disincentives: How
they affect motivation, retention and
sustainability. Arlington, Virginia: BASICS II.
Bhutan’s National Public Service Broadcaster.
(2010, August 26). More scholarships
under TICA. Retrieved 29 June 2011 from
http://www.bbs.com.bt/bbs/?p=873
Bjerke, T. N. (2006). Cross-cultural gateway to
recovery: A qualitative study of recovery
100
experiences in international AA online
groups. International Journal of Self Help
and Self Care, 5(1), 73-104.
Blog Action Day Blog. (2010). Blog Action Day
2010 wrap-up. Retrieved 14 July 2011
from http://blogactionday.change.org/
blog/
Boccalandro, B. (2009). Mapping success in
employee volunteering: The drivers of
effectiveness for employee volunteering
and giving programs and fortune 500
performance [Research report]. Boston,
MA: Boston College/Center for Corporate
Citizenship.
Bonnefoy, P. (2010, September 30). Chile:
Fighting fires for free. Global Post.
Retrieved 7 April 2011 from http://www.
globalpost.com/dispatch/chile/100928/
volunteer-firefighters
Borgonovi, F. (2008). Divided we stand,
united we fall: Religious pluralism, giving
and volunteering. American Sociological
Review, 73(1), 105-128.
Bortee, D. S. (2011). Volunteerism as a force
for social inclusion [Unpublished report:
Background paper SIP-4 for SWVR]. Bonn,
Germany: UNV.
Bortree, D. S., & Seltzer, T. (2009). Dialogic
strategies and outcomes: An analysis
of environmental advocacy groups’
Facebook profiles. Public Relations
Review, 35(3), 317-319.
Brassard, C., Sherraden, M. S., & Lough, B. J.
(2010, October). Emerging perspectives on
international volunteerism in Asia. Paper
presented at the IVCO 2010 Conference
on International Forum on Development
Service, Singapore.
Braun, A. A. (2009). Gross national
happiness in Bhutan: A living example
of an alternative approach to progress.
Pennsylvania, PA: Wharton School of the
University of Pennsylvania.
Brennan, M. A., Barnett, R. V., & Flint, C. G.
(2005). Community volunteers: The
front line of disaster response. Journal of
Volunteer administration, 23(4), 52-56.
Briones, L. M. (2010). Local incentive
mechanisms: Building on community
values and traditions. Retrieved 5 June
2011 from http://www.thepowerofhow.
org/uploads/resource/GP_Briones_15.
pdf
Britton, N. R. (1991). Permanent disaster
volunteers: Where do they fit? Nonprofit
and Voluntary Sector Quarterly, 20(4), 395414.
Brown, E. (2008). Volunteerism: Harnessing the
potential to develop Cambodia. PhnomPenh, Cambodia: Youth Star Cambodia
and UNV.
Brown, S. L., Nesse, R. M., Vinokur, A. D., &
Smith, D. M. (2003). Providing social
support may be more beneficial than
receiving it: Results from a prospective
study of mortality. Psychological
Science, 14(4), 320-327. Bunz, M.
(2009, December 18). In mobile
phone journalism, Africa is ahead of
the west. The Guardian. Retrieved 12
April 2011 from http://www.guardian.
co.uk/media/pda/2009/dec/17/
digital-media-mobilephone-usageafrica-leapfroging-ushahidi-swift-river
Butcher, J. (2003). A humanistic perspective
on the volunteering-recipient
relationship: A Mexican study. In P.
Dekker & L. Halman (Eds.), The values of
volunteering: Cross-cultural perspectives
(pp. 111-126). New York, NY: Kluwer
Academic.
Butcher, J. (2010). Mexican solidarity:
Findings from a national study. Voluntas:
International Journal of Voluntary and
Nonprofit Organizations, 21(2), 137-161.
doi:10.1007/S11266-010-9127-7
Byrne, B., & Baden, S. (1995). Gender,
emergencies and humanitarian
assistance [Report prepared for the
WID desk]. Brussels, Belgium: European
Commission.
Calvo, C. (2008). The role of religious
organisations in promoting service
and volunteerism in Latin America. In
H. Perold & M. N. Tapia (Eds.), Service
REFERANSLAR
enquiry: Civic service and volunteering
in Latin America and the Caribbean
(pp. 47-64). St. Louis, MO: Centre for
Social Development (CSD)/Washington
University in St. Louis.
Camfield, L. (2006). The why and how of
understanding ‘subjective’ wellbeing:
Exploratory work by the WeD group in four
developing countries [WeD working paper
26]. Bath, UK: ESRC Research Group
on Wellbeing in Developing Countries
(WeD).
Cannon, T. (2000). Vulnerability analysis and
disasters. In D. J. Parker (Ed.), Floods (pp.
43-55). New York, NY: Routledge.
Caritas Internationalis. (n.d.). Caritas in
numbers. Retrieved 16 July 2011 from
http://www.caritas.org/about/Caritas_
Internationalis.html
Carney, D. (1998). Implementing the
sustainable rural livelihoods approach.
In D. Carney (Ed.), Sustainable rural
livelihoods: What contributions can we
make? London, UK: Department for
International Development (DFID).
Carroll, A. B., & Buchholtz, A. K. (2003).
Business and society: Ethics and
stakeholder management (5th ed.).
Mason, OH: Thomson South-Western.
Cattermoul, B., Townsley, P., & Campbell,
J. (2008). Sustainable livelihoods
enhancement and diversification (SLED):
A manual for practitioners. Gland,
Switzerland: International Union for
Conservation of Nature (IUCN).
Chabal, P., & Daloz, J-P. (1999). Africa works:
Disorder as political instrument. Indiana,
IN: Indiana University Press.
Chambers, R., & Conway, G. (1991).
Sustainable rural livelihoods: Practical
concepts for the 21st century [IDS
discussion paper (296)]. Retrieved 31
May 2011 from http://www.smallstock.
info/reference/IDS/dp296.pdf
ChangeMakers Refugee Forum (CFR). (2011).
About us/What we do. Retrieved 17 April
2011 from http://www.crf.org.nz/about
ChangeMakers Refugee Forum (CFR). (n.d.).
Strong families strong children: Discussion
and Training Booklet. Wellington, NZ: CFR.
Chatterjee, N., & Katyal, S. (2010, November
22). Indonesians beat slow disaster relief
by tweeting. Reuters. Retrieved 14 July
2011 from http://www.reuters.com/
article/2010/11/22/us-indonesia-volcanotwitter idUSTRE6AL1Q820101122
Chavez, S. (2005). Community, ethnicity, and
class in a changing rural California town.
Rural Sociology, 70(3), 314-335.
Chikwendu, E. (1997). Women, cooperatives
and economic recovery in Nigeria.
Dialectical anthropology, 22(3-4), 353-371.
China Daily. (2009, May 11). V. Public
participation in disaster reduction
[Full text: China’s actions for disaster
prevention and reduction]. Retrieved 7
April 2011 from
http://www2.chinadaily.com.
cn/china/2009-05/11/content_
7763883_6.htm
China Daily. (2010, May 6), Volunteers serving
in W China favoured in job market.
Retrieved 18 July 2011 from http://www.
chinadaily.com.cn/china/2010-05/06/
content_9818601.htm
CIVICUS, IAVE, & UNV. (2008). Volunteering
and social activism: Pathways for
participation in human development.
Retrieved 8 August 2011 from http://
www.worldvolunteerweb.org/index.
php?eID=tx_cms_showpic&file=file
admin%2Fimg%2Fwvw2FVolunteer
ing_Cover.JPG&md5=32d4c0eb2a1ecf74
f31f1bbc6799e39c
CIVICUS. (2010). Culture of volunteerism in
Armenia. Yerevan, Armenia: CIVICUS.
CIVICUS. (2011). CIVICUS civil society index:
Summary of conceptual framework and
research methodology. Retrieved 29 June
2011 from http://www.CIVICUS.org/csi
Civil Society Index (CSI). (2011). Project
overview. Retrieved 25 July 2011 from
http://civilsocietyindex.wordpress.com/
project-overview/
Clark, H. (2011, June 22). Clark: After
the Arab spring, toward political
and economic inclusion. Retrieved
13 July 2011 from http://www.
beta.undp.org/undp/en/home/
presscenter/speeches/2011/06/22/
clark-after-the-arab-spring-towardpolitical-and-economic-inclusion.html
Cloke, P., Johnsen, S., & May, J. (2007). Ethical
citizenship? Volunteers and the ethics of
providing services for homeless people.
Geoforum, 38(6), 1089-1101.
Cnaan, R. A., & Amrofell, L. (1994). Mapping
volunteer activity. Nonprofit and
Voluntary Sector Quarterly, 23(4), 335-351.
Cnaan, R. A., & Goldberg-Glen, R. S. (1991).
Measuring motivation to volunteer
in human services. Journal of Applied
Behavioral Science, 27(3), 269-284.
Cnaan, R. A., Handy, F., & Wadsworth,
M. (1996). Defining who is a
volunteer: Conceptual and empirical
considerations. Nonprofit and Voluntary
Sector Quarterly, 25(3), 364-383.
Cohen, A. (2000). A matter of survival:
Volunteering by, in, and with low-income
communities. Washington, DC: The Points
of Light Foundation.
Cohen, A. (2009). Welfare clients’
volunteering as a means of
empowerment. Nonprofit and Voluntary
Sector Quarterly, 38(3), 522-534.
Cole, J., & Cole, S. (2011, April 26). An
Arab spring for women: The missing
story from the Middle East article. The
Huffington Post. Retrieved 12 June 2011
from http://www.huffingtonpost.com/
juan-cole/middle-east-women_b_
853959.html
Colletta, N. J., & Cullen, M. L. (2000).
Resilient communities: Building the
social foundations of human security.
In World Bank (Ed.), New paths to
social development: Community and
global networks in action (pp. 35-46).
Washington, DC: World Bank.
101
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Comhlámh. (n.d.). Volunteer charter and
sending organization code of good
practice: Short term volunteering for long
term development. Retrieved 28 July 2011
from http://www.comhlamh.
org/assets/files/pdfs/Code-ofPractice%5B1%5D.pdf
Comisión Económica para América Latina
(CEPAL). (2006). Anuario estadístico de
América Latina y el Caribe 2005. Casilla,
Santiago. Chile: División de Estadística y
Proyecciones Económicas.
Comisión Económica para América Latina
(CEPAL). (2007). El aporte de las Mujeres a
la Igualdad en América Latina y el Caribe.
[X Conferencia Regional sobre la Mujer],
Quito, Ecuador.
Comisión Nacional para el Desarrollo de los
Pueblos Indígenas (CDI). (2010). CDI.
English version. Retrieved 15 August 2011
from http://www.cdi.gob.mx /index.
php?option=com_content&view=article
&id=1335&Itemid=200011
Commission for Africa. (2005). Through
African eyes: Culture. In Commission for
Africa (Ed.), Our common interest: Report
of the commission for Africa (pp. 125-126).
Cape Town, South Africa: Commission
for Africa.
Community Environmental Research in
the Pacific Islands. (n.d.). The Tongan
community giant clam sanctuaries.
Retrieved 20 August 2011 from
http://www.tellusconsultants.com/
tongan.html
Cone, C. (n.d.). Cause branding in the 21st
century. PSA Bibliography. Retrieved 30
July 2011 from http://www.psaresearch
.com/causebranding.html
Connell, N. (2007). Social and environmental
responsibility and the small business
owner. London, UK: Federation of Small
Businesses.
Copestake, J., & Camfield, L. (2009). Measuring
subjective wellbeing in Bangladesh,
Ethiopia, Peru and Thailand using a
personal life goal satisfaction approach
102
[WeD working paper 09/45]. Bath, UK:
Wellbeing in Developing Countries
(WeD), University of Bath.
Cox, E., & Lopez, R. (forthcoming). Sustainable
enterprising communities: Relocalising
economic development. London: nef.
Crowley, E., Baas, S., Termine, P., Rouse,
J., Pozarny, P., & Dionne, G. (2005,
January). Organizations of the poor:
Conditions for success. [Paper prepared
for the International Conference on
Membership-Based Organizations of the
Poor: Theory, experience, and policy],
Ahmedabad, India.
CSR WeltWeit. (2009). Vietnam: The role of
CSR. Retrieved 22 July 2011 from http://
www.csr-weltweit.de/en/ laenderprofile/
profil/vietnam/index.nc.html
Dag Hammarskjöld Foundation. (1975).
What now: Another development. Dag
Hammarskjöld Report on development
and international cooperation [Prepared
on the occasion of the Seventh Special
Session of the United Nations General
Assembly (UNGA)]. Development
Dialogue, (1/2)S, 1-128.
Danielsen, F., Burgess, N. D., Balmford, A.,
Donald, P. F., Funder, M., Jones, J. P. G.,…
Brashares, J. (2009). Local participation
in natural resource monitoring: A
characterization of approaches.
Conservation Biology, 23(1), 31-42.
Davey, B. (2011). The beyond growth
congress. Retrieved 10 August 2011 from
http://www.feasta.org/2011/06/10/
what-could-a-post-growth-society-looklike-and-how-should-we-prepare-for-it/
Deloitte Development LLC. (2007).
Highlights of 2007: Deloitte volunteer
IMPACT survey of Gen Y (18-26 year
olds). Retrieved 29 June 2011 from
http://www.crvoluntariado.org/pls/
portal30/docs/PAGE/6_VL_2006/
BIBLIOTECA/ASPECTOS%20CLAVE/
ASPECTOS_CLAVES_SUBPAGINAS/
US_COMM_VOLUNTEERIMPACT_
SURVEY_RESULTS2007(2)285042
.PDF
Deloitte Development LLC. (2008). 2008
Deloitte volunteer IMPACT survey.
Retrieved 29 June 2011 from http://
www.deloitte.com/view/en_US/us/
About/Community-Involvement/3c
6ebdea192fb110VgnVCM100000ba
42f00aRCRD.htm UnitedStates%2FL
ocal%2520Assets%2FDocuments%2
Fus_comminv_VolunteerIMPACT080425.
pdf&ei=BJAMTtAPi-yyBsHVkPg
O&usg=AFQjCNH0WeduSJpxqardY9i6eCDdlUYXw
Demura, S., & Sato, S. (2003). Relationships
between depression, lifestyle and
quality of life in the community dwelling
elderly: A comparison between gender
and age groups. Journal of Physiological
Anthropology and Applied Human Science,
22(3), 159-166.
Department for International Development
(DFID). (1999). Sustainable livelihoods
guidance sheets: Overview. London, UK:
DFID.
Department for International Development
(DFID). (2003). Community participation
in road maintenance: Guidelines for
planners and engineers. Ardington, UK: IT
Transport Ltd.
Department of Welfare, Republic of South
Africa. (1997). Principles, guidelines,
recommendations, proposed policies and
programmes for developmental social
welfare in South Africa [White paper for
social welfare]. Pretoria, South Africa:
Department of Welfare, Republic of
South Africa.
Desai, L. (2010, July 28). Cell phones save
lives in Rwandan villages. Cable News
Network. Retrieved 30 April 2011 from
http://articles.cnn.com/2010-07-28/
world/Rwanda.phones.pregnant.
women_1_cell-phones-health-workersfree-phones?_s=PM:WORLD
Devereux, P. (2010). International volunteers:
Cheap help or transformational solidarity
toward sustainable development.
(Doctoral dissertation). Perth, Australia:
Murdoch University.
REFERANSLAR
Dhebar, B. B., & Stokes, B. (2008). A nonprofit
manager’s guide to online volunteering.
Nonprofit Management and Leadership,
18(4), 497-506.
Dinh, K. (2011). Cultural obligation and
volunteering in the Pacific region
[Unpublished report: Regional paper for
SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Doesken, N., & Reges, H. (2011). Creating
a volunteers observing network.
WHO Bulletin (The journal of World
Meteorological Organization), 60(1), 48-52.
Drummond-Mundal, L., & Cave, G. (2007).
Young peacebuilders: Exploring youth
engagement with conflict and social
change. Journal of Peacebuilding and
Development, 3(3), 63-76.
Easwaramoorthy, M., Barr, C., Runte, M.,
& Basil, D. (2006). Business support for
employee volunteers in Canada: Results
of a national survey. Toronto, Canada:
Imagine Canada.
Edgar, L., Remmer, J., Roserbger, Z., & Rapkin,
B. (1996). An oncology volunteer support
organisation: The benefits and fit within
the health care system. Psycho-oncology,
5, 331-341.
Einolf, C. J. (2011). Informal and non-organized
volunteerism [Unpublished report:
Background paper BP-3 for SWVR]. Bonn,
Germany: UNV.
El Bushra, J., & Mukarubuga, C. (1995).
Women, war and transition. Gender and
Development, 3(3), 16-22.
El-Guindi, F. (2001). Roots of volunteerism in
Arabo-Islamic society and culture. Paper
presented at 54th Annual DPI/NGO
Conference, September 2001. Retrieved
19 July 2011 from http://www.un.org/
News/Press/docs/2001/NGO437.doc.htm
Eliasoph, N. (2009). Top-down civic projects
are not grassroots associations: How
the differences matter in everyday
life. Voluntas: International Journal of
Voluntary and Nonprofit Organizations,
20(3), 291-308.
Energize, Inc. (2010). Dimensions of
volunteering and service. Retrieved
24 August 2011 from http://www.
energizeinc.com/volunteer-map.html
Eng, S. (2011). Volunteerism among the poor
[Unpublished report: Background paper
SIP-1 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Eng, S., & Patrickson, M. (2006, November).
Perceptions of organizational
effectiveness: The case of Indonesian
grassroots NGOs. Paper presented
at the Australia-New Zealand Third
Sector Research Conference, Adelaide,
Australia.
Equity Bank. (2011). About us. Retrieved 7
May 2011 from http://www.equitybank
.co.ke/about.php?subcat=9
Eriksson, C. (2010). Perception of volunteerism
in the mass media of Arab states
[Unpublished report]. Bonn, Germany:
UNV.
Escobar, A. (1995). Encountering development:
The making and unmaking of the third
world. Princeton, NJ: Princeton University
Press.
European Commission. (n.d.). 2012 to be
the European Year for active ageing
[European Commission – Employment,
Social Affairs and Inclusion/News].
Retrieved 23 August 2011 from http://
ec.europa.eu/ social/main.jsp?langId=en
&catId=89&newsId=860
European Union, Educational, Audiovisual
& Culture Executive Agency (EAC-EA).
(2010). Volunteering in the European
Union [Final report submitted by GHK for
the Educational, Audiovisual & Culture
Executive Agency (EAC-EA), Directorate
General Education and Culture (DG EAC),
17 February 2010]. London, UK: GHK.
European Values Survey (EVS). (2011).
European values study. Retrieved 29 June
2011 from http://www.europeanvalues
study.eu/
European Volunteer Centre (CEV). (2008,
April). Putting volunteering on the
economic map of Europe. Final report
paper presented at the CEV General
Assembly Conference, Brussels, Belgium.
Everatt, D., & Solanki, G. (2008). A nation of
givers? Results from a national survey of
social giving. In A. Habib & B. Maharaj
(Eds.), Giving and solidarity: Resource flows
for poverty alleviation and development
in South Africa (pp. 45-78). Cape Town,
South Africa: HSRC Press.
Farouk, A. F. A., & Bakar, M. Z. A. (2007).
State-induced social capital and ethnic
integration: The case of Rukun Tetangga
in Penang, Malaysia. Kajian Malaysia, Jld.,
25(1), 41-60.
Farrington, J., Carney, D., Ashley, C., & Turton,
C. (1999). Sustainable livelihoods in
practice: Early applications of concepts
in rural areas. London, UK: Overseas
Development Institute (ODI).
Fernandez, L. S., Barbera, J. A., & van Dorp,
J. R. (2006). Strategies for managing
volunteers during incident response: A
systems approach. Homeland Security
Affairs, 2(3), 1-15.
Fernandez, M., Giménez, C., & Puerto, L. M.
(2008). La Construcción del Codesarrollo.
Madrid, Spain: Red Universitaria de
Investigación sobre Cooperación al
Desarrollo.
Ferroni, M., Mateo, M., & Payne, M. (2008).
Development under conditions of
inequality and distrust: Social cohesion in
Latin America [International Food Policy
Research Institute (IFPRI) discussion
paper]. Washington, DC: IFPRI.
Fischer, M. (2006). Jugendarbeit und
Friedensförderung in Ostbosnien: Ein
Pilotprojekt von Ipak (Tuzla), Schüler
Helfen Leben und dem Berghof
Forschungszentrum [Berghof report
Nr. 13]. Berlin, Germany: Berghof
Forschungszentrum fuer konstruktives
Konfliktmanagement.
FLACSO-MORI-CERC. (2002). Investigación
sobre la conversación social y opinión
pública acerca del voluntariado en Chile.
Journal of Volunteer Administration, 8(1),
3-10.
103
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Fleshman, M. (2003). African women struggle
for a seat at the peace table. Africa
Renewal (formerly Africa Recovery), 16(4),
1. Retrieved 15 June 2011 from http://
www.un.org/ecosocdev/geninfo/afrec/
vol16no4/164wm1.htm
Flick, M., Bittman, M., & Doyle, J. (2002). ‘The
community’s most valuable [hidden]
asset’: Volunteering in Australia. Sydney,
Australia: Social Policy Research Center,
University of New South Wales.
Foley, M. W., Edwards, B., & Diani, M. (2001).
Social capital reconsidered. In B.
Edwards, M. W. Foley & M. Diani (Eds.),
Beyond Tocqueville: Civil society and
the social capital debate in comparative
perspective (pp. 266-280). Hanover, NH:
University Press of New England.
Ford, L. (2010, May 12). Volunteerism
built on altruism is not sustainable
in Africa’s health sectors [Katine
Chronicles Web log comment]. The
Guardian. Retrieved 13 June 2011 from
http://www.guardian .co.uk/katine/
katine-chronicles-blog/2010/may/12/
health-volunteerism-not-working
Foster, G. (2005). Under the radar–community
safety nets for children affected by HIV/
AIDS in poor households in sub-Saharan
Africa. Harare, Zimbabwe: United
Nations Research Institute for Social
Development (UNRISD)/Training and
Research Support Centre.
Foster-Bey, J. (2008). Do race, ethnicity,
citizenship and socio-economic status
determine civic-engagement? [CIRCLE
working paper (62): Background paper
for 2008 Annual Service Conference].
Medford, MA: The Center for Information
& Research on Civic Learning &
Engagement (CIRCLE).
Francis, D. (2004). Culture, power asymmetries
and gender in conflict transformation
[Edited version, first published 2000].
Berlin, Germany: Berghof Research
Center for Constructive Conflict
Management.
Fruzzetti, L. M. (1998). Women, orphans, and
poverty: Social movements and ideologies
104
or work in India. Quebec, Canada: World
Heritage Press.
Galer-Unti, R. A. (2010). Advocacy 2.0:
Advocating in the digital age. Health
Promotion Practice, 11(6), 784-787.
Gallup World Poll (GWP). (2011). Gallup world
poll. Retrieved 31 May 2011 from https://
worldview.gallup.com/
Galtung, J. (1980). Strukturelle Gewalt.
Beitraege zur Friedens- und
Konfliktforschung Band (1). Rowohlt,
Germany: Reinbeck bei Hamburg.
Garap, S. (2004). Kup women for peace:
Women taking action to build peace and
influence community decision-making
[State, Society, and Governance in
Melanesia discussion paper 2004/4].
Canberra, Australia: Research School
of Pacific and Asian Studies, Australian
National University.
Gavelin, K., Svedberg, L., & Pestoff, V. (2011).
Estimating the scope and magnitude
of volunteerism worldwide: A review
of multinational data on volunteering
[Unpublished report: Background paper
BP-1 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Gay, P. (1998). Getting into work:
Volunteering for employability. Voluntary
Action, 1(1), 55-67.
Gilson, L., Walt, G., Heggenhougen, K.,
Owuor-Omondi, L., Perera, M., Ross, D.,
& Salazar, L. (1989). National community
health worker programmes: How can
they be strengthened? Journal of Public
Health Policy, 10(4), 518-532.
Giorgis, T. W., & Terrazas, A. (2011a).
Mobilizing diaspora volunteers for public
health capacity building: Lessons learned
from the Ethiopian Diaspora Volunteer
Program. Washington, DC: Visions for
Development, Inc.
Giorgis, T. W., & Terrazas, A. (2011b). Potential
into practice: The Ethiopian Diaspora
Volunteer Program. Retrieved 28 July
2011 from http://www.migration
information.org/USFocus/display.
cfm?ID=845
Gjeka, B. (2009). Volunteerism perceptions
and realities in the Albania youth sector
[Unpublished report]. Bonn, Germany:
UNV.
Gladwell, M. (2010, October 4). Small change:
Why the revolution will not be tweeted.
The New Yorker. Retrieved 12 May 2011
from http://www.newyorker.com/
reporting/2010/10/04/101004fa_fact_
gladwell
Glenton, C., Scheel, I. B., Pradhan, S., Lewin,
S., Hodgins, S., & Shrestha, V. (2010). The
female community health volunteer
programme in Nepal: Decision makers’
perceptions of volunteerism, payment
and other incentives. Social Science
Medicine, 70(12), 1920-1927.
Global Business Coalition on HIV/AIDS,
Tuberculosis and Malaria. (n.d.).
Global Business Coalition on HIV/AIDS,
Tuberculosis and Malaria. Retrieved 23
July 2011 from http://www.gbcimpact
.org/community
Godinot, X., & Wodon, Q. (Eds.). (2006).
Participatory approaches to attacking
extreme poverty: Case studies led by the
International ATD Fourth World [Working
paper, 77]. Washington, DC: World Bank.
Goetz, T. (2003). Open source everywhere.
Wired, 11(11), 150-158.
Goirand, A., & Ghatter, M. (2009). Les acteurs
méconnus du développement: Actes du
colloque international de Ouagadougou,
29 et 30 juin 2005. Paris, France: Institut
Afrique moderne et Fondation pour
l’innovation politique.
Gough, I., & McGregor, J. A. (Eds.). (2007).
Wellbeing in developing countries: From
theory to research. Cambridge, UK:
Cambridge University Press.
Government of India, Ministry of Home
Affairs – National Disaster Management
Division. (2004). Disaster management
in India [Status report]. Retrieved 1 July
2011 from http://www.ndmindia .nic.in/
EQProjects/Disaster%20Management%20
in%20India%20-%20A%20Status
%20Report%20-%20August%202004.pdf
REFERANSLAR
Government of Nepal, Ministry of Finance.
(2011). 7. Poverty alleviation and
employment. Retrieved 12 June
2011 from http://www.mof.gov.np/
publication/budget/2010/pdf/chapter7.
pdf
Grameen Foundation. (2011). Grameen
Foundation bankers without borders
initiative announces funding to expand
volunteer program to Sub-Saharan Africa.
Retrieved 15 July 2011 from http://www.
grameenfoundation.org/press-releases/
grameen-foundation-bankers-withoutborders-initiative-announces-fundingexpand-volunt
Green, S. (2011). The Role of the media
and entertainment in volunteerism
[Unpublished report: Background paper
SIP-8 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Greenfield, E. A., & Marks, N. F. (2004). Formal
volunteering as a protective factor for
older adults’ psychological well-being.
Journal of Gerontology, 59(5), 258-264.
Grossman J. D., & Tierney, J. P. (1998). Does
mentoring work? An impact study of
the big brothers big sisters program.
Evaluation Review, 22(3), 403-426.
Grotz, J. (2011). Less-recognized impacts
of volunteerism [Unpublished report:
Background paper BP-6 for SWVR]. Bonn,
Germany: UNV.
Grusky, S. (2000). International service
learning: A critical guide from an
impassioned advocate [Theory]. The
American Behavioral Scientist, 43(5), 858867.
Gudynas, E., & Acosta, A. (2011). El buen vivir
o la disolución de la idea del progreso.
In M. Rojas, La medicion del progreso y
del Bienestar: Propuestas desde America
Latina (pp.103-110). Mexico City, Mexico:
Foro Consultive Cientifico y Tecnologico.
Gunawardene, N., & Noronha, F. (Eds.). (2007).
Communicating disasters: An Asia Pacific
resource book. Bangkok, Thailand: United
Nations Development Programme
(UNDP) Regional Centre in Bangkok and
TVE Asia Pacific.
Hadiwinata, B. S. (2003). The politics of NGOs
in Indonesia: Developing democracy and
managing a movement. London, UK:
Routledge.
Hall, M. H. (2011). Measuring volunteering
[Unpublished report: Background paper
for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Hall, M. H., Lasby, D., Ayer, S., & Gibbons, W.
D. (2009). Caring Canadians, involved
Canadians: Highlights from the 2007
Canada Survey of giving, volunteering and
participating, June 2009. Ottawa, Canada:
Statistics Canada/Minister of Industry.
Handy, F., & Cnaan, R. A. (2007). The role of
social anxiety in volunteering. Nonprofit
Management and Leadership, 18(1), 41-58.
Harlow, R. E., & Cantor, N. (1996). Still
participating after all these years: A
study of life task participation in later
life. Journal of Personality and Social
Psychology, 71, 1235-1249.
Haski-Leventhal, D. (2009). Addressing social
disadvantage through volunteering
[Briefing paper submitted to the
Australian Prime Minister and Cabinet].
Haski-Leventhal, D. (2009). Altruism and
volunteerism: The perceptions of altruism
in four disciplines and their impact on
the study of volunteerism. Journal for the
Theory of Social Behaviour, 39(3), 271-299.
Haski-Leventhal, D. (2009). Elderly
volunteering and well-being: A crossEuropean comparison based on SHARE
data. Voluntas: International Journal of
Voluntary and Nonprofit Organizations,
20(4), 388-404. doi:10.1007/s11266-0099096-x
Haski-Leventhal, D., & Bar-Gal, D. (2008).
The volunteering stages and transitions
model: Organizational socialization of
volunteers. Human Relations, 61(1), 67102.
Haski-Leventhal, D., Ben-Arieh, A., & Melton,
G. B. (2008). Between neighborliness and
volunteerism: The participants in the
strong communities initiative. Family and
Community Health, 31(2), 150-161.
Haski-Leventhal, D., Hustinx, L., & Handy, F.
(2011, In press). What money cannot buy:
The distinctive and multidimensional
impact of volunteers. Journal of
Community Practice 19(2), 138-158.
Haski-Leventhal, D., Ronel, N., York, A.
S., & Ben-David, B. M. (2008). Youth
volunteering for youth: Who are they
serving, how are they being served.
Children and Youth Services Review, 30(7),
834-846.
Haugestad, A. K. (2004, July 25-30). Working
together for sustainable societies: The
Norwegian “Dugnad” tradition in a
global perspective [Paper prepared
for presentation in Working Group 1,
“Mobilisation, Information, Sensitisation
of The Local Population – The Role of
Local Partnerships,” XI World Congress of
Rural Sociology – Globalisation, Risks and
Resistance], Trondheim, Norway.
Heaton-Shreshta, C. (2011). Volunteerism
and governance [Unpublished report:
Background paper for SWVR]. Bonn,
Germany: UNV.
Heck, J., Bazemore, A., & Diller, P. (2007). The
shoulder to shoulder model- Channeling
medical volunteerism toward sustainable
health change. Family Medicine, 39(9),
644-649.
Helmore, K., & Singh, N. (2001). Sustainable
livelihoods: Building on the wealth of the
poor. Bloomfield, CT: Kumarian Press.
Help Age International. (2011). The wisdom of
warmth: Helping older people weather the
harshest winters. Retrieved 20 June 2011
from http://www.helpage.org/what-we-do/
climate-change/winters-in-kyrgyzstan/
Henriksen, L. S., Svedberg, L. (2010).
Volunteerism and social activism:
Moving beyond the traditional divide.
Journal of Civil Society, 6(2), 95-98.
Hermann, K., Damme, W. V., Parivo, G. W,
Schouten, E., Assefa, Y., Cirera, A., &
Massavon, W. (2009). Community health
workers for ART in sub-Saharan Africa:
Learning from experience–capitalizing
on new opportunities. Human Resources
105
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
for Health, 7(31), 1-11. doi:10.1186/14784491-7-31
Hirst, A. (2001). Links between volunteering
and employability. Research report
(RR309). London, UK: DfES.
Hofmann, N. A. (2011). Conflict prevention
and recovery [Unpublished report:
Background paper SIP-10 for SWVR].
Bonn, Germany: UNV.
Holme, L., & Watts, R. (2000). Corporate social
responsibility: Making good business
sense. Conches-Geneva, Switzerland:
World Business Council for Sustainable
Development.
Hoodfar, H. (2009). Activism under the radar.
Volunteer women health workers in Iran.
Middle East Report 250, 39, 56-60.
Hucks, L. (2008). Think local, act local: Effective
financing of local governments to provide
water and sanitation services. London, UK:
WaterAid.
Human Development Reports. (n.d.). The
human development concept. Retrieved
21 August 2011 from http://hdr.undp.
org/en/humandev/
Huppert, F. A. (2008). State-of-science review:
SR-X2 psychological wellbeing: Evidence
regarding its causes and consequences.
London, UK: Government Office for
Science.
Huppert, F. A. (2010). Defining, measuring and
promoting flourishing in the population.
Paper presented at the 5th European
Conference on Positive Psychology 2010,
Sydney, Australia.
Hussein, K., & Nelson, J. (1998). Sustainable
livelihoods and livelihood diversification
[IDS working paper 69]. Brighton, UK:
Institute of Development Studies (IDS).
Hustinx, L., Handy, F., & Cnaan, R. A. (2010).
Volunteering. In R. Taylor (Ed.), Third
sector research (pp. 73-89). New York, NY:
Springer.
Hyatt, S. B. (2001). From citizen to volunteer:
Neoliberal governance and the
106
erasure of poverty. In J. Goode & J.
Maskovsky (Eds.), New poverty studies:
The ethnography of power, politics and
impoverished people in the United States
(pp.201-235). New York, NY: New York
University Press.
Iheme, B. C. (2011). Africa [Unpublished
report: Regional paper for SWVR]. Bonn,
Germany: UNV.
Imam, N. (2010). Nigeria: FCT launches disaster
risk reduction volunteer clubs for schools.
Retrieved 7 April 2011 from http://
allafrica.com/stories/201011250645.
html
International Bank for Reconstruction and
Development (IBRD) and World Bank.
(2011). The world development report
2011: Conflict, security, and development.
Washington, DC: IBRD/World Bank.
International Center for Not-for-Profit Law
(ICNL) and United Nations Volunteers
(UNV). (2009). Laws and policies affecting
volunteerism since 2001. Bonn, Germany:
UNV.
International Federation of Red Cross and
Red Crescent Societies (IFRC). (2005).
Humanitarian media coverage in the
digital age. In IFRC (Ed.), World disasters
report 2005. Geneva, Switzerland: IFRC.
International Federation of Red Cross and
Red Crescent Societies (IFRC). (2009).
Syria: Droughts [Information Bulletin
No.1]. Geneva, Switzerland: IFRC.
International Federation of Red Cross and
Red Cresent (IFRC). (2011). The value
of volunteers: Imagine how many needs
would go unanswered without volunteers.
Geneva, Switzerland: IFRC.
International Fund for Agricultural
Development (IFAD). (2010). Rural
poverty report, 2011. Rome, Italy: IFAD.
International Labour Organization (ILO).
(2011). Manual on the measurement
of volunteer work: Final approved prepublication version. Geneva, Switzerland:
ILO.
International Organization for Migration
(IOM). (2007). Diaspora dialogues.
Retrieved 2 June 2011 from http://
publications.iom.int/bookstore/free/
Diaspora_Dialogues.pdf
International Telecommunication Union
(ITU). (2010). Measuring the information
society. Geneva, Switzerland: ITU.
itimes. (2008). Teach India 2008. itimes.
Retrieved 29 June 2011 from http://
www.freshface.itimes.com/public_teachindia-prev-info.php
James, M., & Potter, A. (2008). Global burden
of armed violence. Geneva, Switzerland:
Geneva Declaration Secretariat.
Japan International Cooperation Agency
(JICA). (2011). Boosting growth: JICA
annual report 2010. Tokyo, Japan: JICA.
Jareg, P. & Kaseje, D. CO. (1998). Growth of
civil society in developing countries:
Implications for health. The Lancet,
351(9105), 819-822. doi:10.1016/S01406736(97)11454-4
Jehoel-Gijsbers, G., & Vrooman, C. (2008,
September). Social exclusion of the elderly:
A comparative study in EU member states
[European Network of Economic Policy
Research Institutes (ENEPRI) research report
No. 57 AIM WP 8.1]. Brussels, Belgium.
Jenson, J. (1998). Mapping social cohesion:
The state of Canadian research [CPRN
study (F/03)]. Ottawa, Canada: Renouf
Publishing Co. Ltd.
Johns Hopkins University. (2011).The Johns
Hopkins Comparative Nonprofit Sector
Project: Methodology and data sources.
Retrieved 30 June 2011 from http://
www.ccss.jhu.edu/pdfs/CNP/CNP_
Methodology.pdf
Johnson, L., Benítez, C., McBride, A. M., &
Olate, R. (2004). Voluntariado Juvenil
y Servicio Cívico en América Latina y
el Caribe: Una possible estrategia de
Desarrollo Económico y Social. St. Louis,
MS: Instituto de Servicio Global Centro
para el Desarrollo Social Universidad de
Washington en St. Louis.
REFERANSLAR
Johnson, M. K., Beebe, T., Mortimer, J. T.,
& Snyder, M. (1998). Volunteerism in
adolescence: A process perspective.
Journal of Research on Adolescence, 8(3),
309-332.
Johnston, L., MacDonald, R., Mason, P., Ridley,
L., & Webster, C. (2000). Snakes & ladders:
Young people, transitions and social
exclusion. Bristol, UK: The Policy Press.
Joint United Nations Programme on HIV/AIDS
(UNAIDS). (2010a). Outlook report 2010.
Retrieved 13 July 2011 from http://data.
unaids.org/pub/Outlook/2010/20100713_
outlook_report_web_en.pdf
Joint United Nations Programme on HIV/
AIDS (UNAIDS). (2010b, March 6). The
positive talks project-Talking positive
about HIV. Experiences No.6. Beijing,
China: UNAIDS.
Joint United Nations Programme on HIV/
AIDS (UNAIDS). (2010c). UNAIDS report on
the global AIDS epidemic 2010. Geneva,
Switzerland: UNAIDS.
Jones, A. (2004). Review of gap year provision
research report (RR555). London, UK:
Department for Education and Skills/
School of Geography, Birkbeck College,
University of London.
Kadi, O. (2011). Middle East and Northern
Africa [Unpublished report: Regional
paper for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Kalekyezi, E. P. (2011). Legal opinion
on Namibian legislation affecting
volunteerism. Windhoek, Namibia: The
National Volunteerism Coordinating
Committee. Kandil, A. (2004). Civic service in the Arab
region. Nonprofit and Voluntary Sector
Quarterly, 33(4), 39S-50S.
Kapamagogopa Inc. (2011). About us.
Retrieved 21 July 2011 from http://
www.ki-volunteer.org/index
.php?option=com_content&view=article
&id=12&Itemid=27
Kaseje, D. (2010, May 12). Volunteerism
built on altruism is not sustainable
in Africa’s health sectors [Web log
comment]. Retrieved 13 June 2011 from
http://www.guardian.co.uk/katine/
katine-chronicles-blog/2010/may/12/
health-volunteerism-not-working
Kawachi, I., & Berkman, L. F. (2000). Social
cohesion, social capital, and health. In
L. F. Berkman & I. Kawachi (Eds.), Social
epidemiology (pp. 174-90). New York, NY:
Oxford University Press.
Kelly, A. (2009, April 10). Volunteers help
meet healthcare shortfall. The Guardian.
Retrieved 23 August 2011 from http://
www.guardian.co.uk/katine/2009/
apr/10/volunteers-healthcare-shortfall
Kennedy, R. F. (1968). Remarks of Robert
F. Kennedy at the University of Kansas,
March 18, 1968. Retrieved 7 July 2011
from http://www.jfklibrary.org/Research/
Ready-Reference/RFK-Speeches/
Remarks-of-Robert-F-Kennedy-at-theUniversity-of-Kansas-March-18-1968.
aspx
Kevlihan, R. (2005). Developing ‘connectors’
during humanitarian intervention:
Is it possible in Western Sudan?
Humanitarian Exchange, 30, 30-31.
KikuyusForChange Secretariat. (2010). Kenya
for Kenyans: Beyond conflict to a future for
all. Retrieved 12 April 2011 from http://
www.kikuyusforchange.com/?p=272
Knight, M. (n.d.). Bloggers unite on climate
change. CNN. Retrieved 13 June 2011
from http://edition.cnn.com/ 2009/
WORLD/europe/10/14/blog.action.day.
climate/index.html?iref=allsearch
Kollie, P. M. (2006). Perspectives of effective
youth mobilization in the Liberian
context. In G. Petrosky (Ed.), Youth and
conflict: Challenges and opportunities for
peace-building (pp. 9-11). Washington,
DC: Woodrow Wilson International
Center for Scholars.
Kosovo Public Policy Center, United Nations
Development Programme (UNDP)
Kosovo, & United Nations Volunteers
(UNV) Kosovo. (2010). Youth volunteerism
in Kosovo: An opportunity to learn.
Pristina, Kosovo: Kosovo Public Policy
Center, UNDP Kosovo, & UNV Kosovo.
Kretzmann, J. P., & McKnight, J. L (1993).
Building communities from the inside out:
A path toward finding and mobilizing a
community’s assets. Chicago, IL: ACTA
Publications.
Krishna, K. C., & Khondker, H. H. (2004).
Nation-building through international
volunteerism: A case study of Singapore.
The International Journal of Sociology and
Social Policy, 24(1/2), 21-55.
Lacohée, H., Wakeford, N., & Pearson, I.
(2003). A social history of the mobile
telephone with a view of its future. BT
Technology Journal, 21(3), 203-211.
Larson, R. W., Hansen, D. M., & Moneta,
G. (2006). Differing profiles of
developmental experiences across
types of organized youth activities.
Developmental Psychology, 42(5), 849-863.
Layard, R. (2005). Happiness: Lessons from a
new science. London, UK: Penguin Books.
Lee, J. (2010). Labour markets: Volunteering
and employability. Paper presented at
the “Volunteering Counts” Conference,
Manchester, United Kingdom.
Leigh, R. (2005). The evolving nature of
international service through the United
Nations Volunteers: International service
and volunteering: developments, impacts
and challenges. Voluntary Action, 7(2), 27-34.
Leitmann, J. (2007). Cities and calamities:
Learning from post-disaster response
in Indonesia. Journal of Urban Health:
Bulletin of the New York Academy of
Medicine, 84(Suppl 1), 144-153. doi:
10.1007/s11524-007-9182-6
Leland, S. (2010, August 29). Working for
the common good [Web log comment].
Retrieved 21 July 2011 from http://idasa.
wordpress.com/2010/08/29/working-forthe-common-good/
Leonard, M. (2004). Bonding and bridging
social capital: Reflections from Belfast.
Sociology, 38, 927-944.
107
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Leray, C. (n. d.). Réflexion sur la parole des
“mutirantes“. Retrieved 7 June 2011 from
http://christianleray.over-blog.com/
pages/biographies-d-habitants-d-unmutir-o-bresilien-4-3288426.html
Lewis, D. (2006). Globalization and
international service: A development
perspective. Voluntary Action, 7(2), 13-26.
LiPuma, E., & Koelble, T. A. (2009). Social
capital in emerging democracies.
Voluntas: International Journal of Voluntary
and Nonprofit Organizations, 20(1), 1-14.
Lopez-Claros, A., & Zahidi, S. (2005). Women’s
empowerment: Measuring the global
gender gap. Geneva, Switzerland: World
Economic Forum.
Lough, B. J., McBride, A. M., & Sherraden, M.
S. (2009). Perceived effects of international
volunteering: Reports from alumni [CSD
working paper 09-10]. St. Louis, MO:
Centre for Social Development (CSD)/
Washington University in St. Louis.
Lum, T. Y., & Lightfoot, E. (2005). The effects
of volunteering on the physical and
mental health of older people. Research
on Aging, 27(1), 31-55.
Macha, N. (2008). Kenya: Cyberactivism in
practice. Retrieved 23 March 2011 from
http://www.itnewsafrica.com/?p=536
Machel, G. (1996). Promotion and protection
of the rights of children: Impact of
armed conflict on children (Note by the
Secretary-General) [United Nations
General Assembly Document, 26 August
1996 (A/51/306)]. New York, NY: UN.
MacManus, R. (2011, February 21). #EQNZ:
The Web mobilizes for New Zealand
earthquake. Retrieved 20 August 2011
from http://www.crowdsourcing .org/
document/eqnz-the-web-mobilizes-fornew-zealand-earthquake/2741
Madany, S. E., & Saleh, Y. (2011, January 26).
Egypt on edge as demonstrations turn
violent. Reuters. Retrieved 23 August
2011 from http://www.reuters.com/
article/2011/01/26/us-egypt-protestidUSTRE70O3UW20110126
108
Maes, K. (2010). Examining health-care
volunteerism in a food-and financiallyinsecure world. Bulletin of the World
Health Organization, 88(11), 867-869. doi:
10.2471
Makina, A. (2009). Caring for people with
HIV: State policies and their dependence
on women’s unpaid work. Gender and
Development, 17(2), 309-319.
Makliuk, Y. (n.d.). A carfree day in Irpin, Kyiv
region, Ukraine. Retrieved 19 August
2011 from http://www.worldcarfree.net/
wcfd/ukraine.php
Mandela, N. (2006, June 1). Nelson
Mandela about Ubuntu [Video file].
Retrieved 15 August 2011 from http://
embraceubuntu.com/2006/06/01/
the-meaning-of-ubuntu-explained-bynelson-mandela/
Martens, J. (2010). Thinking ahead:
Development models and indicators of
well-being beyond the MDGs. Berlin,
Germany: Friedrich-Ebert-Stiftung.
Martinez, L. G., & United Nations Volunteers
(UNV). (2011). Situación del Voluntariado
en República Dominica. Bonn, Germany:
UNV.
Martinkova, L. (2010). Research on perception
of volunteerism in mass media: CEE
and CIS [Unpublished report]. Bonn,
Germany: UNV.
Matevosyan, H. A. (2010). Measuring socioeconomic value of volunteerism in
Armenia. Yerevan, Armenia: Yerevan
State University Press.
Matos, A. C. G., & Zidi-Aporeigah, V. (2008,
June/July). Liberian National Youth
Volunteer Service Project: Mid-term review
report. Bonn, Germany: UNV.
Maxwell, J. (1996). Social dimensions of
economic growth [Eric John Hanson
Memorial Lecture Series (Vol. 8)].
Alberta, Canada: University of Alberta,
Department of Economics.
Maynard, S. (2010). Volunteerism: An old
concept, a new business model for
scaling microfinance and technology for
development solutions. Washington, DC:
Grameen Foundation Publication Series.
McBain, C., & Machin, J. (2008). Caring
companies: Engagement in employersupported volunteering. London, UK:
Institute for Volunteering Research.
McBride, A. M., & Daftary, D. (2005).
International service: History and forms,
pitfalls and potential. St. Louis, MO:
Centre for Social Development (CSD)/
Washington University in St. Louis.
McBride, A. M., & Sherraden, M. W. (Eds.).
(2007). Civic service worldwide: Impacts
and inquiry. New York, NY: M. E.
Sharpe.
McBride, A. M., Benitez, C., & Danso, K.
(2003). Civic service worldwide: Social
development goals and partnerships [CSD
working paper 03-13]. St. Louis, MO:
Centre for Social Development (CSD)/
Washington University in St. Louis.
McBride, A. M., Johnson, E., Olate, R., &
O’Hara, K. (2011). Youth volunteer service
as positive youth development in Latin
America and the Caribbean. Children and
Youth Services Review, 33(1), 34-41.
McBride, A. M., Lough, B. J., & Sherraden, M. S.
(2010). Perceived impacts of international
service on volunteers: Interim results from
a quasi-experimental study [CSD research
report (10-22)]. St. Louis, MO: Centre for
Social Development (CSD)/Washington
University in St. Louis.
McBride, A. M., Sherraden, S. M., Benitez,
C., & Johnson, E. (2004). Civic service
worldwide: Defining a field, building a
knowledge base. Nonprofit and Voluntary
Sector Quarterly, 33(4 suppl), 8-21.
McDevitt, A. (2009). Helpdesk research report:
Impact of international volunteering.
Retrieved 12 July 2011 from http://www.
gsdrc.org/docs/open/HD626.pdf
McGee, R., & Pearce, J. (2009). Violence, social
action and research. IDS Bulletin, 40(3).
REFERANSLAR
McGillivray, M., & Clarke, M. (2006).
Understanding human well-being. Tokyo,
Japan: United Nations University Press.
Mehler, A., & Ribaux, C. (2000). Crisis
prevention and conflict management
in technical cooperation: An overview
of the national and international
debate [Gesellschaft für technische
Zusammenarbeit GTZ Schriftenreihe (Nr.
270)]. Wiesbaden, Germany: Universum.
Meijs, L. C. P. M., & van der Voort, J. M. (2004).
Corporate volunteering: From charity to
profit-non-profit partnerships. Australian
Journal on Volunteering, 9(1), 21-32.
Mellor, D., Hayashi, Y., Stokes, M., Firth,
L., Lake. L., Staples, M., Chambers, S.,
& Cummins, R. (2009). Volunteering
and its relationship with personal and
neighbourhood well-being. Nonprofit
and Voluntary Sector Quarterly, 38(1), 144159.
Melville, I., & Musevenzi, J. (2008a). Analysis of
the regulatory and institutional framework
on volunteering in Zimbabwe. Bonn,
Germany: UNV.
Melville, I., & Musevenzi, J. (2008b). Feasibility
study on a national volunteer mechanism
and a youth volunteer scheme. Bonn,
Germany: UNV.
Melville, I., United Nations Development
Programme (UNDP), United Nations
Volunteers (UNV), & Government of
Namibia. (2010). Report of feasibility study
on volunteerism in Namibia [Unpublished
report]. Bonn, Germany: UNV.
Menon, A., Singh, P., Shah, E., Lele, S.,
Paranjape, S., & Joy, K. J. (2007).
Community-based natural resource
management: Issues and cases from South
Asia. New Delhi, India: Sage Publications.
Mensah, J., & Antoh, E. F. (2005). Reflections
on indigenous women’s organisations in
sub Saharan Africa: A comparative study
in Brong Ahafo region, Ghana. Singapore
Journal of Tropical Geography, 26(1), 82-101.
Merchant, R. M., Leigh, J. E., & Lurie, N. (2010).
Health care volunteers and disaster
response – first, be prepared. New
England Journal of Medicine, 362(10), 872873.
Merrill, M. V. (2006). Global trends and
the challenges for volunteering. The
International Journal of Volunteer
Administration, 24(1), 9-14.
Messias, D. K. H., De Jong, M. K., &
McLoughlin, K. (2005a). Being involved
and making a difference: Empowerment
and well-being among women living in
poverty. Journal of Holistic Nursing, 23(1),
70-88.
Messias, D. K. H., De Jong, M. K., &
McLoughlin, K. (2005b). Expanding the
concept of women’s work: Volunteer
work in the context of poverty. Journal of
Poverty, 9(3), 24-47.
Meyer, A. (2011). Gender and volunteerism
[Unpublished report: Background paper
SIP-1 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Michael Rubenstein Publishing. (2009).
Barriers to disabled people volunteering.
Equal Opportunities Review, (194).
Michaelson, J,. Abdallah, S., Steuer, N.,
Thompson, S., & Marks, N. (2009).
National accounts of well-being: Bringing
real wealth onto the balance sheet.
London, UK: nef.
Millennium Promises. (2010). Harvests
of development in Rural Africa: The
millennium villages after three years.
Retrieved 9 August 2011 from http://
www.milleniumvillage.org/pdf/MVP_
Midterm_Report.pdf
Millington, K. (2005). Gap year travelinternational. Travel & Tourism Analyst,
12, 1-50.
Mintel Oxygen. (2005). Gap year travel –
international – July 2005. Retrieved 2 May
2011 from http://oxygen.mintel.com/
sinatra/oxygen/search_results/show&/
display/id=161518
Mitchell, C. S., Maguire, B. J., & Guidotti, T.
L. (2006). Worker health and safety in
disaster response. In G. Ciottone, P. D.
Anderson, E. A. D. Heide, R. G. Darling, I.
Jacoby, E. Noji & S. Suner (Eds.), Disaster
medicine (pp. 157-163). Philadelphia, PA:
Mosby Inc.
Mitchell, G. (2003). Choice, volunteering and
employability: Evaluating delivery of the
new deal for young people’s voluntary
sector option. The Journal of Poverty and
Social Justice (Benefits), 11(2), 105-111.
Moen, P., Robinson, J., & Dempster-McCain,
D. (1995). Caregiving and women’s wellbeing: A life course approach. Journal of
Health and Social Behavior, 36(3), 259-273.
Mohamoud, A. A. (2005). Mobilising African
diaspora for the promotion of peace in
Africa. The Hague, Netherlands: African
Diaspora Policy Centre.
Molefe, D., & Weeks, S. (2001). National
service – Is it a thirteenth year of
education? The rise and fall of innovation
in Botswana. Africa Today, 48(2), 105125.
Moleni, G. M., & Gallagher, B. M. (2006). Five
country study on service and volunteering
in Southern Africa: Malawi country report.
Johannesburg, South Africa: VOSESA,
Centre for Social Development in Africa.
Morgan, J. (2009). Volunteer tourism:
What are the benefits for international
development. Retrieved 20 July 2011
from http://www.voluntourism.org/
news-studyandresearch62.htm
Morrow-Howell, N., Hinterlong, J., Rozario,
P. A., & Tang, F. (2003). Effects of
volunteering on the well-being of older
adults. Journal of Gerontology Social
Work, 58(3), 137-145.
Moser, C., & McIlwaine, C. (2001). Violence
in a post-conflict context: Urban poor
perceptions from Guatemala. Washington,
DC: World Bank.
Mostyn, B. (1983). The meaning of voluntary
work: A qualitative investigation. In
S. Hatch (Ed.), Volunteers: Patterns,
meanings & motives (pp. 24-50). London,
UK: The Volunteer Centre.
109
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Musick, M. A., & Wilson, J. (2003).
Volunteering and depression: The role
of psychological and social resources in
different age groups. Social Science and
Medicine, 56(2), 259-269.
Musick, M. A., & Wilson, J. (2008). Volunteers:
A social profile. Bloomington, IN: Indiana
University Press.
Musick, M. A., Herzog, A. R., & House, J. S.
(1999). Volunteering and mortality
among older adults: Findings from a
national sample. Journals of Gerontology
Series B: Psychological Sciences and Social
Sciences, 54(3), 173-180.
Mwite, E., Lopes, D., & Dudeni, N. (2004).
A national evaluation of home and
community based care: Researched for
the Department of Health and Social
Development [Draft research report].
Braamfontein, South Africa: Community
Agency for Social Enquiry (CASE).
Naegele, G., & Schnabel, E. (2010). Measures
for social inclusion of the elderly: The case
of volunteering [Working paper]. Dublin,
UK: Eurofound.
Nakagawa, Y., & Shaw, R. (2004). Social
capital: A missing link to disaster
recovery. International Journal of Mass
Emergencies and Disasters, 22(1), 5-34.
Narayan, D. (1997). Voices of the poor:
Poverty and social capital in Tanzania.
Washington, DC: World Bank.
Narayan, D. (1999). Bonds and bridges: Social
capital and poverty. Retrieved 12 July
2011 from http://info.worldbank.org/
etools/docs/library/9747/narayan.pdf
Narayan, D. (2002). Bonds and bridges:
Social capital and poverty. In J. Isham,
T. Kelly & S. Ramaswamy (Eds.), Social
capital and economic development:
Well-being in developing countries (pp.
58-81). Cheltenham, UK: Edward Elgar
Publishing.
National Development Volunteer Service
(NDVS). (2011). Background of NDVS.
Retrieved 30 May 2011 from
http://www.ndvs.gov.np
110
National Volunteer Movement (NVM). (2010).
News & updates. Retrieved 17 February
2011 from http://www.nvm.org.pk/
NEWS/index.html
Neamtan, N. (2002, June). The social
and solidarity economy: Towards
an ‘alternative’ globalisation. Paper
presented at the Citizenship and
Globalization: Exploring Participation
and Democracy in a Global Context
Symposium, Vancouver, Canada.
Network of Ethiopian Professionals in the
Diaspora (NEPID). (n.d.). Frequently asked
questions (FAQ). Retrieved 13 July 2011
from http://www.nepid.org/
New Economics Foundation (nef). (2004).
A well-being manifesto for a flourishing
society. Retrieved 18 July 2011 from
http://www.neweconomics.org/
publications/well-being-manifestoflourishing-society
News-Medical.Net. (2010, April 24). Cisco
joins Red Cross “Ready When the Time
Comes” corporate volunteer program.
News-Medical.Net. Retrieved 12 March
2011 from http://www.news-medical.net/
news/20100424/Cisco-joins-Red-CrossReady-When-the-Time-Comes-corporatevolunteer-program.aspx
Ngoitiko. M. (2008). The pastoral women’s
council: Empowerment for Tanzania
Massai [Gatekeeper Series 137e].
London, UK: International Institute for
Environment and Development (iIED).
Nkurunziza, S., Aonon, A., & Molushi, E.
(2009). Establishing a national volunteer
infrastructure in the Gambia: Feasibility
study report [Unpublished report]. Bonn,
Germany: UNV.
Nthara, D. E. (2004). Community responses
to supporting orphans and vulnerable
children. In M. Nel, L. Robertson, A.
Mulder & R. Visser (Eds.), Orphans and
vulnerable children: Taking action,
building support (pp.16-17) [Regional
conference report]. London, UK:
Voluntary Service Overseas (VSO).
Nzomo, M. (2002). Gender, governance and
conflicts in Africa. Dakar, Senegal: Council
for the Development of Social Science
Research in Africa (CODESRIA).
Ochieng , B. M., Mala, J. S., & Kaseje, C. O. D.
(n.d.). Drivers of motivation for non-skilled
community health volunteers contributing
towards Millennium Development Goals:
A case of lower Nyakach Division, Nyando
District, Western Kenya.
Ochs, K. (2011a). Volunteerism and the private
sector [Unpublished report: Background
paper SIP-12 for SWVR]. Bonn, Germany:
UNV.
Ochs, K. (2011b). Western Europe
[Unpublished report: Regional paper for
SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Office for the Coordination of Humanitarian
Affairs (OCHA). (2007). Bangladesh:
Cyclone Sidr OCHA situation report No. 12.
New York, NY: OCHA.
Olate, R. (2011). Latin America [Unpublished
report: Regional paper for SWVR]. Bonn,
Germany: UNV.
Olukotun, G. A. (2008). Achieving project
sustainability through community
participation. Journal of Social Sciences,
17(1), 21-29.
Omoto, A. M., & Malsch, A. M. (2005).
Psychological sense of community:
Conceptual issues and connections to
volunteerism-related activism. In A. M.
Omoto (Ed.), Processes of community change
and social action (pp. 83-103). Mahwah, NJ:
Lawrence Erlbaum Associates.
Organisation for Economic Co-operation and
Development (OECD). (2007). OECD and
international organizations to develop
new approach to measuring progress of
societies. Retrieved 19 July 2011 from
http://www.oecd.org/document/9/0,334
3,en_2649_201185_38883800_1_1_1_1,
00.html
Organisation for Economic Co-operation
and Development (OECD). (2011a).
Compendium of OECD well-being
indicators. Paris, France: OECD.
REFERANSLAR
Organisation for Economic Co-operation
and Development (OECD). (2011b).
Better life initiative: Measuring wellbeing and progress. Retrieved 29 June
2011 from http://www.oecd.org/
document/0/0,3744
en_2649_201185_47837376_1_1_1_1,00.
html
Osman, A. (2009). Sudanese women in civil
society and their roles in post-conflict
reconstruction [DIIPER research series
working paper 14]. Aalborg, Denmark:
Development, Innovation and
International Political Economy Research
(DIIPER), Aalborg University.
Oztop, H., Sener, A., Guven, S., & Dogan, N.
(2009). Influences of intergenerational
support on life satisfaction of the elderly:
A Turkish sample. Social Behaviour and
Personality, 37(7), 957-970.
Partners for Prevention, United Nations
Development Programme (UNDP),
United Nations Development Fund
for Women (UNIFEM), United Nations
Population Fund (UNFPA), & United
Nations Volunteers (UNV). (2010). Making
a difference: An assessment of volunteer
intervention addressing gender-based
violence in Cambodia. Bonn, Germany:
UNV.
Pasteur, K. (2011). From vulnerability to
resilience: A framework for analysis and
action to build community resilience.
Rugby, UK: Practical Action Publication.
Patel, L. (2005). Social welfare and social
development in South Africa. Oxford, UK:
Oxford University Press.
Patel, L., & Wilson, T. (2004). Civic service
in sub-Saharan Africa. Nonprofit and
Voluntary Sector Quarterly, 33(4 suppl.),
22-38.
Patel, L., Perold, H., Mohamed, S. E., &
Carapinha, R. (2007, June). Five country
study on service and volunteering in
Southern Africa [Research report].
Johannesburg, South Africa: Volunteer
and Service Enquiry Southern Africa
(VOSESA)/Centre for Social Development
in Africa.
Perold, H. (2009). What is the impact of
an increasing number of international
volunteers coming to South Africa? Paper
presented at the Ubuntu Conference on
Voluntarism & Volunteer Work: Impacts
on, and Experiences of, the “Weltwärts”
Programme, Bonn, Germany.
Perold, H., & Tapia, M. N. (Eds.). (2008). Service
enquiry: Civic service and volunteering in
Latin America and the Caribbean (Vol. 2).
Johannesburg, South Africa: Volunteer
and Service Enquiry Southern Africa
(VOSESA).
Perold, H., Carapinha, R., & Mohamed,
S. E. (2006, December). Five country
study on service and volunteering in
Southern Africa: South Africa country
report [Unpublished research report].
Johannesburg, South Africa: Volunteer
and Service Enquiry Southern Africa
(VOSESA)/Centre for Social Development
in Africa.
Perrow, C. (2007). The next catastrophe:
Reducing our vulnerabilities to natural,
industrial, and terrorist disasters.
Princeton, NJ: Princeton University Press.
Petrzelka, P., & Mannon, S. E. (2006). Keepin’
this little town going: Gender and
volunteerism in rural America. Gender &
Society, 20(2), 236-258.
Pfaffenholz, T. (2009). Civil society and
peacebuilding [CCDP working paper
4]. Geneva, Switzerland: The Centre on
Conflict, Peacebuilding and Peace.
Phatarathiyanon, A., Tomon, V., Yosthasan,
C., Ito, M., Lee, J., & Ratcliffe, M. (2008).
Effective technical cooperation for capacity
development: Thailand country case
study [Joint study on effective technical
cooperation for capacity development].
Retrieved 22 July 2011 from http://www.
jica.go.jp/cdstudy/about/output/pdf/
Thailand.pdf
Picciotto, R. (2007). Development effectiveness
at the country level [Research paper No.
2007/81]. Helsinki, Finland: UNU World
Institute for Development Economics
Research (UNU-WIDER).
Peaceboatvoices (2011). Voices from the
ground: 2011 Great East Japan Earthquake
& Tsunami Peace Board Emergency Relief
Operation. Retrieved 9 September 2011
from http://peaceboatvoices. wordpress.
com/2011/08/15/khaliunaa/
Piron, L-H. (2002). The right to development:
A review of the current state of the debate
for the Department of International
Development. Retrieved 1 August 2011
from http://www.odi.org.uk/resources/
download/1562.pdf
Plewes, B., & Stuart, R. (2007). Opportunities
and challenges for international volunteer
co-operation [Paper prepared for the
IVCO Conference]. Montreal, Canada:
International Forum on Development
Service.
Points of Light Foundation. (1998). Building
value: The corporate volunteer program
as a strategic resource for business.
Washington DC: Points of Light
Foundation.
Pollard, A. A. (2000). Resolving conflict in
Solomon Islands: The women for peace
approach. Development Bulletin, (53),
44-46.
Poppen, J., United Nations Development
Programme (UNDP), & United Nations
Volunteers (UNV). (2010). Corporate
volunteerism – Developing a business of
culture of caring in Trinidad and Tobago.
Bonn, Germany: UNV.
Poppen, J., United Nations Development
Programme (UNDP), & United Nations
Volunteers (UNV). (2011). Road map to
corporate volunteering in Trinidad and
Tobago. Bonn, Germany: UNV.
Post, S. G. (2005). Altruism, happiness, and
health: It’s good to be good. International
Journal of Behavioural Medicine, 12(2),
66-77.
Post, S. G. (2011). It’s good to be good: 2011
fifth annual scientific report on health,
happiness and helping others. Retrieved
24 August 2011 from http://www.
unlimitedloveinstitute.org/publications/
pdf/Good_to_be_Good_2011.pdf
111
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Powell, S. (2009). Understanding volunteerism
for development in South-Eastern Europe
and the Commonwealth of Independent
States: Lessons for expansion. Bonn,
Germany & Bratislava, Slovakia: UNV and
UNDP.
Powell, S., & Bratović, E. (2006). The impact
of long-term youth voluntary service
in Europe: A review of published and
unpublished research studies. Brussels,
Belgium: AVSO and ProMENTE.
Prayukvong, P., & Olsen, M. (2009). Research
on the CSR development in Thailand
[Unpublished report]. Bonn, Germany:
UNV.
Priesner, S. (2008). Gross national happiness
– Bhutan’s vision of development and
its challenges. Retrieved 24 June 2011
from http://www.bhutan2008.bt/ndlb/
typescripts/10/GNH_Ch3_Priesner.pdf
ProBono News (2010). National survey of
volunteering issues. Retrieved 22 July
2011 from http://www.probonoaustralia
.com.au/news/2010/12/national-surveyvolunteering-issues
Programa de las Naciones Unidas para el
Desarrollo (UNDP) & Organización de
los Estados Americanos (OAS). (2010).
Nuestra Democracia. Retrieved 15 August
2011 from http://www.nuestrademocracia
.org/pdf/nuestra_democracia.pdf
Putnam, R. (2000). Bowling alone – The
collapse and revival of American
community. New York, NY: Simon and
Schuster.
Rahman, M. (n.d.). Research paper on
perception of volunteerism in the mass
media in South/East Asia and Pacific
Region [Unpublished report]. Bonn,
Germany: UNV.
Ramirez-Valles, J., Fergus, S., Reisen, C.
A., Poppen, P. J., & Zea, M. C. (2005).
Confronting stigma: Community
involvement and psychological wellbeing among HIV-positive Latino gay
men. Hispanic Journal of Behavioral
Sciences, 27(1), 101-119.
112
Randel, J., German, T., Cordiero, M., & Baker,
L. (2005). International volunteering:
Trends, added value and social capital
[Paper presented for discussion at the
November 2004 Oslo Forum meeting].
Wells, UK: Development Initiatives.
Rashid, H. (n.d.). Cyclone Preparedness
Programme (CPP). Retrieved 19 July
2011 from http://www.iawe.org/WRDRR
_Bangladesh/Preprints/S4CPP.pdf
Rasmussen, E. (2010, November 17). Lessons
from Haiti: The power of community
and a new approach to disaster
management. Solutions. Retrieved
2 February 2011 from http://www.
thesolutionsjournal.com/node/807
Richards, P. (1996). Fighting for the rain forest:
War, youth and resources in Sierra Leone
[African issues]. Oxford, UK: James Currey
Publishers.
Rieffel, L., & Zalud, S. (2006). International
volunteering: Smart power [Policy brief
155]. Washington, DC: The Brookings
Institution.
Right Livelihood Award (RLA). (1987). Chipko
movement (India). Retrieved 20 June
2011 from http://www.rightlivelihood
.org/chipko.pdf
Roberts, M. (2006). Duffle bag medicine.
JAMA: The Journal of the American
Medical Association, 295(13), 1491-1492.
Robinson, J., Knaap E., & McCoy, B. (2011).
Multinational sources and differences in
measuring volunteering [Unpublished
report: Background paper for SWVR].
Bonn, Germany: UNV.
Rochester, C. (2006). Making sense of
volunteering: A literature review. London,
UK: Volunteering England.
Rochester, C., Paine, A. E., & Howlett, S.
(2010). Volunteering and society in the
21st century. New York, NY: Palgrave
Macmillan.
Romeo, S. (2011). Climate change,
environment and volunteerism: A
paradigm shift for the 21st century
[Unpublished report: Background paper
SIP-11 for SWVR]. Bonn, Germany:
UNV.
Romiti, M. G. M. (2010). Research on
perception of volunteerism in mass media:
Latin America [Unpublished report].
Bonn, Germany: UNV.
Ronel, N., Haski-Leventhal, D., Ben-David, B.,
& York, A. (2009). Perceived altruism – A
neglected factor in intervention and
research. International Journal of Offender
Therapy & Comparative Criminology,
53(1), 191-210.
Ropain, M. (2011). Estudio Sobre la Situación
del Voluntariado en Honduras. Bonn,
Germany: UNV.
Roque, C. (2009) Give something back: Online
volunteer opportunities. Retrieved 13
July 2011 from http://gigaom.com/
collaboration/give-something-backonline-volunteer-opportunities/
Rosenstock-Huessy, E. (1978). Planetary
service: A way into the third millennium.
Berlin, Germany: Argo Books.
Royal Civil Service Commission. (2005).
Agreement signed with TICA. Retrieved 12
July 2011 from http://www.rcsc.gov.bt/
tmpfolder/TICA.htm
Russell, J. K. (2007, December). Final
evaluation of the United Nations
Volunteers Programme contribution to
the Chernobyl recovery and development
programme UNDP-UKRAINE. Retrieved
8 August 2011 from http://ukraine.unv.
org/fileadmin/unv_cos/ukraine/UNVCRDP_Evaluation _Final_ENG.pdf
Ruta Pacifica de las Mujeres. (2006). Comisión
Interamericana de Derechos Humanos,
Las Mujeres frente a la Violencia y la
Discriminación derivadas del Conflicto Armado en Colombia. Retrieved 7 May
2011 from
http://www.rutapacifica .org.co/home.
html
REFERANSLAR
Ryan, R. M., & Deci, E. L. (2000). Selfdetermination theory and the
facilitation of intrinsic motivation, social
development and well-being. American
Psychologist, 55(1), 67-78.
Salamon, L. (2008, April). Putting volunteering
on the economic map of the world. Paper
presented at the IAVE Conference,
Panama, Costa Rica.
Salamon, L. M., & Sokolowski, W. (2001).
Volunteering in cross-national perspective:
Evidence from 24 countries [Working
paper of the Johns Hopkins Comparative
Nonprofit Sector Project, no. 40].
Baltimore, MD: The Johns Hopkins Center
for Civil Society Studies.
Salamon, L. M., Sokolowski, S. W., & Haddock, M.
A. (2011). The economic value of volunteering
[Unpublished report: Background paper
BP-2 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Salamon, L. M., Sokolowski, S. W., & List, R.
(2003). Global civil society: An overview.
Baltimore, MD: The Johns Hopkins
Center for Civil Society Studies.
Sanborn, C., & Portocarrero, F. (Eds.). (2005).
Philanthropy and social change in Latin
America. Cambridge, MA: Harvard
University Press.
Saroglou, V., Pichon., I., Trompette, L.,
Verschueren, M., & Dernelle, R. (2005).
Prosocial behaviour and religion: New
evidence based on projective measures
and peer ratings. Journal for the Scientific
Study of Religion, 44(3), 323-348.
Scheib, M., & Gray, S. (2010). Not just
recipients of service: Including people
with disabilities in volunteer abroad
programs. The International Journal of
Volunteer Administration, 27(2),13-18.
Schenker, J. L. (2009, December 7). Ushahidi
empowers global citizen journalists.
Businessweek. Retrieved 24 August
2011 from http://www.businessweek.
com /globalbiz/content/dec2009/
gb2009127_812224.htm
Schuler, I. (2008). SMS as a tool in election
observation. Innovations, 3(2), 143-157.
Schwartz, C., Meisenhelder, J. B., Ma, Y., &
Reed, G. (2003). Altruistic social interest
behaviours are associated with better
mental health. Psychosomatic Medicine,
65(5), 778-785.
Scoones, I. (1998). Sustainable rural
livelihoods: A framework for analysis
[IDS working paper 72]. Brighton, UK:
Institute of Development Studies (IDS).
Scope. (n.d.). Time to get equal in volunteering:
Tackling disablism [Executive summary].
Retrieved 13 July 2011 from http://
www.scope.org.uk/sites/default/files/
pdfs/Volunteering/Scope_disablism_
volunteering.pdf
Secretaría de Pueblos, Movimientos Sociales
y Participación Ciudadana. (2008). El
Voluntariado en el Ecuador y su Inserción
en las Políticas Públicas. Ecuador: Mesa
de Voluntariado Ecuador, Fundación
Servicio Ignaciano de Voluntariado.
Sen, A. (1982). Choice, welfare and
measurement. Cambridge, MA: MIT Press.
Shaikh, A. (2010, November 22). Tweeting
Mount Merapi: A new kind of disaster
response. UN DISPATCH. Retrieved 20
April 2011 from http://www.undispatch
.com/twitter-mount-mirapi
Shaikh, N. (2004, December 6). Amartya Sen:
A more human theory of development.
Asia Society. Retrieved 24 August 2011
from http://asiasociety.org/ business/
development/amartya-sen-morehuman-theory-development
Shatti, K. Y. (2009). Culture of volunteerism
among young people and its importance
on the individual and community. Kuwait
City Safat, Kuwait: Kuwait Zakat House.
Sherr, M. E. (2008). Social work with volunteers.
Chicago, IL: Lyceum Books, Inc.
Sherraden, M. S. (2007). International civic
service: A step toward cooperation in a
global world. In A. M. Mcbride & M. W.
Sherraden (Eds.), Civic service worldwide:
Impacts and inquiry (pp. 181). New York,
NY: M. E. Sharpe.
Sherraden, M. S., Lough, B., & McBride,
A. M. (2008). Effects of international
volunteering and service: Individual
and institutional predictors. Voluntas:
International Journal of Voluntary and
Nonprofit Organizations, 19(4), 395421.
Sherraden, M. S., Stringham, J., Sow, S. C.,
& McBride, A. M. (2006). The forms and
structure of international voluntary
service. Voluntas: International Journal of
Voluntary and Nonprofit Organizations,
17(2), 163-180.
Shumba, O. (2011). Commons thinking,
ecological intelligence and the ethical
and moral framework of Ubuntu: An
imperative for sustainable development
[Review]. Journal of Media and
Communication Studies, 3(3), 84-96.
Shye, S. (2010). The motivation to volunteer:
A systemic quality of life theory. Social
Indicators Research, 98(2), 183-200.
Silwal, B., & Messerschmidt, D. (2008).
Traditions of volunteerism & civic service
in Nepal. Retrieved 30 May 2011 from
http://www.ecs.com.np/feature_detail.
php?f_id=129
Simo, G., & Bies, A. L. (2007). The role of
nonprofits in disaster response: An
expanded model of cross-sector
collaboration. Public Administration
Review, 67(18), 125-142.
Simpson, K. (2004). “Doing development”:
The gap year, volunteer tourists and a
popular practice of development. Journal
of International Development, 16(5), 681692.
Skinner, J. (2009). Where every drop counts:
Tackling rural Africa’s water crisis.
London, UK: International Institute for
Environment and Development (iIED).
Skinner, J. (n.d.). Tackling rural Africa’s water
crisis. The African Executive. Retrieved 23
August 2011 from http://www.african
executive.com/modules/magazine/
articles.php?article=4222
113
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
Skinner, M. W., & Power, A. (2011).
Voluntarism, health and place: Bringing
an emerging field into focus. Health &
Place, 17(1), 1-6.
Smith, D. H. (2011). North America
[Unpublished report: Regional paper for
SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Smith, J. D., Ellis, A., & Brewis, G. (2010). Crossnational volunteering: A developing
movement? In: J. L. Brudney (Ed.),
Emerging areas of volunteering. ARNOVA
occasional paper series, 1(2), 63-75.
Smith, J. D., Ellis, A., & Howlett, S. (2002).
UK-wide evaluation of the Millennium
Volunteers Programme: Institute for
Volunteering Research. London, UK:
Department for Education and Skills.
Smith, J. D., Ellis, A., Howlett, S., & O’Brien,
J. (2004). Volunteering for all? Exploring
the link between volunteering and social
exclusion. London, UK: Institute for
Volunteering Research.
SocioLingo Africa. (2009, August). Burkina
Faso: Tin Tua, award winning literacy
programme. Retrieved 1 August 2011
from http://www.sociolingo.com/
2009/08/burkina-faso-tin-tua-awardwinning-literacy-programme/
Sogge, D. (1992). Sustainable peace: Angola’s
recovery. Harare, Zimbabwe: Southern
African Research and Documentation
Centre (SARDC).
Sommers, M. (2006). Youth and conflict: A brief
review of available literature. Retrieved
1 July 2011 from http://www.crin.org/
docs/edu_youth_conflict.pdf
Sørensen, B. (1998). Women and post-conflict
reconstruction: Issues and sources [WSP
occasional paper 3]. Geneva, Switzerland:
United Nations Research Institute for
Social Development Programme for
Strategic and International Security
Studies.
Southern Alliance for Indigenous Resources
(SAFIRE). (2011, April 7). About Safire.
Retrieved 27 May 2011 from http://www.
114
safireweb.org/index.php?option=com_
content&task=view&id=9&Itemid=31
Sparked. (2010, November 4). World’s first
micro-volunteering network debuts with
employees from Kraft Foods, Google &
SAP volunteering online for nonprofits
around the globe. CSR Wire. Retrieved 14
July 2011 from http://www.csrwire.com/
press_releases/31023-World-s-FirstMicro-Volunteering-Network-Debutswith-Employees-from-Kraft-FoodsGoogle-SAP-Volunteering-Online-forNonprofits-Around-the-Globe
Speybroeck, N., Kinfu, Y., Dal Poz, M. R.,
& Evans, D. B. (2006). Reassessing the
relationship between human resources
for health, intervention coverage and
health outcomes [Background paper
prepared for the World Health Report
2006]. Geneva, Switzerland: World Health
Organization (WHO).
Sseguya, H., Mazur, R. E., & Masinde, D.
(2009). Harnessing community capitals
for livelihood enhancement: Experiences
from a livelihood program in rural
Uganda. Community Development, 40(2),
123-138.
Statistics Canada. (2008). Satellite account of
non-profit institutions and volunteering
1997 to 2005. Ottawa, Canada: Statistics
Canada/Minister of Industry.
Steinberg, K. S., Rooney, P. M., & Chin, W.
(2002). Measurement of volunteering: A
methodological study using Indiana as a
test case. Nonprofit and Voluntary Sector
Quarterly, 31(4), 484-501.
Stiglitz, J. E., Sen, A., & Fitoussi, J-P. (2009).
Report by the commission on the
measurement of economic performance
and social progress. Paris, France:
Commission on the Measurement of
Economic Performance and Social
Progress.
Subejo, & Matsumoto, T. (2009).
Transformation of labor exchange
arrangements in an agrarian community
of rural Java, Indonesia. Journal of Applied
Sciences, 9(22), 3932-3946.
Suzuki, I. (2006). Roles of volunteers in
disaster prevention: Implications of
questionnaire and interview surveys. In
S. Ikeda, T. Fukuzono & T. Sato (Eds.), A
better integrated management of disaster
risks: Toward resilient society to emerging
disaster risks in mega-cities (pp. 153-163).
Tokyo, Japan: TERRAPUB & NIED.
Svedberg, L., Gavelin, K., Pestoff, V., &
Sköndal, E. (2011). Estimating the scope
and magnitude of volunteerism worldwide
[Unpublished report: Background paper
BP-2 for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Tandon, R. (2011). Asia [Unpublished report:
Regional report for SWVR]. Bonn,
Germany: UNV.
Tapia, M. N. (2004). Civic service in South
America. Nonprofit and Voluntary Sector
Quarterly, 33(4 suppl.), 148-166.
TATA Council for Community Initiatives.
(2010). A journey towards an ideal.
Mumbai, India: Tata Services Limited.
Taylor, A. P. (1995). An assessment of the
potential for self-help in rehabilitation
programming in Post-War Liberia. Draft
paper prepared for the GTZ workshop
on Social and Institutional Rehabilitation,
Addis Ababa, Ethiopia.
Taylor, R. J., Chatters, L. M., Hardison, C. B., &
Riley, A. (2001). Informal social support
networks and subjective well-being
among African Americans. Journal of
Black Psychology, 27(4), 439-463. doi:
10.1177/0095798401027004004
Teen Stuff magazine. (2011, August).
Arab spring Egypt in colors. Teen Stuff
magazine. Cairo, Egypt: Teen Stuff.
Telefónica. (2009). Annual corporate
responsibility report 2009. Retrieved 9
June 2011 from http://www.rcysostenib
ilidad.telefonica.com/cr09/IRC09_EN.pdf
Terrazas, A. (2010). Connected through
service: Diaspora volunteers and global
development. Washington, DC: Migration
Policy Institute.
REFERANSLAR
Thackeray, R., & Hunter, M. A. (2010).
Empowering youth: Use of technology in
advocacy to affect social change. Journal
of Computer Mediated Communication,
15(4), 575-591.
The Canadian Index of Wellbeing. (2011). The
Canadian index of wellbeing. Retrieved
27 July 2011 from http://www.ciw.ca/en/
TheCanadianIndexOfWellbeing.aspx
The Earth Institute. (2011). One million
community health workers: Technical task
force report. New York, NY: The Earth
Institute, Columbia University.
The Economist. (2011, January 15). Wiki
birthday to you. The Economist. London,
UK: The Economist Newspaper Limited.
The Global Fund (GF). (2007). Report on the
involvement of faith-based organizations
in the Global Fund. Geneva, Switzerland:
The Global Fund to Fight Aids
Tuberculosis and Malaria.
The Global Polio Eradication Initiative.
(n.d.). History. Retrieved 23 July 2011
from http://www.polioeradication.org/
Aboutus/History.aspx
The Government of Bangladesh (2008).
Cyclone Sidr in Bangladesh: Damage, loss
and needs assessment for disaster recovery
and reconstruction. Dhaka, Bangladesh:
The Government of Bangladesh.
The Guam Code Annotated. (2003). Chapter
16: Disaster service volunteer leave
act. In Guam code annotated [Title
4: Public Officers and Employees,
Bill No. 139 (COR)]. Retrieved 19 July
2011 from http://www.justice.gov.gu/
compileroflaws/gca/04gca/4gc016.PDF
The International Centre for Not-for-profit
Law (ICNL). (2010). The legal framework
for volunteerism: Ten years after
international year of volunteers 2001.
Washington, DC: ICNL.
The Jakarta Post. (2009, December 2).
Women’s tree planting movement
launched. The Jakarta Post. Retrieved 9
March 2011 from
http://www.thejakarta post.com/
news/2009/12/02/women039s-treeplanting-movement-launched.html
The Morningside Post. (2010, March 2).
Call for volunteers for Ushahidi crisis
mapping. The Morningside Post.
Retrieved 3 May 2011 from http://
themorningsidepost.com/2010/03/
crisis-mapping-in-chile-sipa-takes-leadon-ushahidi-earthquake-response/
The National Commission for Human
Development, United Nations Volunteers
(UNV), & the UN System in Pakistan
(2004, December). International
conference on volunteerism & the
Millennium Development Goals [Final
report], Islamabad, Pakistan. Retrieved
23 June 2011 from http://www.world
volunteerweb.org/fileadmin/docs/old/
pdf/2005/050822PAK_MDG.pdf
The National Democratic Institute (NDI).
(2006). Text messaging delivers for
Montenegro election monitors. Retrieved
29 June 2011 from http://www.ndi.org/
node/64
The Organisation for Economic Co-operation
and Development (OECD). (2011,
June). Progress and challenges in aid
effectiveness: What can we learn from
the health sector? [Final report: 4th High
Level Forum on Aid Effectiveness],
Busan, Korea. Retrieved 16 July
2011 from http://www.oecd.org/
dataoecd/61/22/48298309.pdf
The Times of India. (2008, July 6). What is
Teach India? The Times of India. Retrieved
21 April 2011 from http://articles.times
ofindia.indiatimes.com/2008-07-06/
india/27892324_1_preference-and-timecommitment-area-preference-and-timengos
Thoits, P. A., & Hewitt, L. N. (2001). Volunteer
work and well-being. Journal of Health
and Social Behavior, 42(2), 115-131.
Thomas, B. P. (1985). Politics, participation,
and poverty: Development through selfhelp in Kenya. Boulder, CO: Westview
Press.
Thompson, D. (2009). What does ‘social
capital’ mean? Australian Journal of Social
Issues, 44(2), 145-161.
Tiessen, R. (2011). Volunteerism in disaster
risk reduction [Unpublished report:
Background paper SIP-15 for SWVR].
Bonn, Germany: UNV.
Tommasoli, M. (1995). Participation, social
development and post-conflict recovery
in Ethiopia and Eritrea. Paper submitted
to the SPA working group on Economic
Reform in the Context of Political
Liberalization, Paris, France.
Tortosa, J. M. (2009). Sumak Kawsay, Suma
Qamaña, Buen Vivir. Alicante, Spain:
Fundación Carolina.
Touré, M. (2010). Mobilisation sociale et
participation populaire autour d’un projet
d’accèsà l’eau, à l’assainissement et à la
santé. Retrieved 23 August 2011 from
http://www.enda.sn/COUVLIVRE.pdf
Truong T. K. C., Small, I., & Vuong, D. (2008).
Diaspora giving: An agent of change in Asia
Pacific communities: Vietnam [Conference
paper for the diaspora giving: An agent
of change in Asia Pacific Communities
Conference, Hanoi, Vietnam]. Retrieved
21 July 2011 from http://www.asiapacific
philanthropy.org/files/APPC%20
Diaspora%20Giving_vietnam.pdf
Tutton, M. (2009). Why taking unpaid leave
could boost your career. Retrieved 19 June
2011 from http://edition.cnn.com/ 2009/
BUSINESS/06/19/career.breaks/index.
html
Uggen, C., & Janikula, J. (1999). Volunteerism
and arrest in the transition to adulthood.
Social Forces, 78(1), 331-362.
Uhereczky, A. (2007). Social inclusion and
volunteer/civic engagement. Brussels,
Belgium: Association of Voluntary
Service Organization (AVSO).
Ullah B., Shahnaz F., & Van Den Ende, P.
(2009). Good practices for community
resilience. Dhaka, Bangladesh: Practical
Action- Bangladesh.
115
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
União Nacional por Moradia Popular. (n.d.).
SELVIP – Semana Latino-americana pela
autogestão popular do hábitat. Retrieved
20 June 2011 from http://www.unmp
.org.br
United Nations (UN). (1995). Report of the
Fourth World Conference on women,
Beijing, China, 4-15 September 1995 (A/
CONF.177/20). Retrieved 1 July 2011
from http://www.un.org/ womenwatch/
daw/beijing/official.htm
United Nations (UN). (2002a). Report of
the World Summit on sustainable
development (A/CONF.199/20). New York,
NY: UN.
United Nations (UN). (2002b). Women, peace
and security. Study submitted by the
Secretary-General pursuant to Security
Council Resolution 1325 (2000). New
York, NY: UN.
United Nations (UN). (2010). The Millennium
Development Goals Report 2010. New
York, NY: UN.
United Nations Capital Development Fund
(UNCDF). (2010, October). Pursuing the
MDGs through local government. Paper
prepared for Global Forum on Local
Government. Kampala, Uganda.
United Nations Children’s Fund (UNICEF).
(2004). What works for children in South
Asia: Community health workers. New
York, NY: UNICEF.
United Nations Convention to Combat
Desertification (UNCCD) & United
Nations Volunteers (UNV). (2008). Youth
volunteers hold back the desert in Ethiopia.
Retrieved 3 April 2011 from http://
www.unv.org/en/current-highlight/
environment-2008/doc/youthvolunteers-hold-back.html
United Nations Department of Economic and
Social Affairs (UNDESA). (1995). Chapter
4: Social integration. In World Summit for
Social Development Programme of Action.
Retrieved 10 July 2011 from http://www.
un.org/esa/socdev/wssd/text-version/
agreements/poach4.htm
116
United Nations Department of Economic and
Social Affairs (UNDESA). (2005). World
Youth Report 2005: Young people today,
and in 2015. New York, NY: UN.
United Nations Department of Economic
and Social Affairs (UNDESA). (2007).
World Youth Report 2007: Young people’s
transition to adulthood – progress and
challenge. New York, NY: UN.
United Nations Department of Economic and
Social Affairs (UNDESA). (2008). Guide to
the national implementation of the Madrid
international plan of action on ageing.
New York, NY: UN.
United Nations Department of Economic and
Social Affairs (UNDESA). (2009). Creating
an inclusive society: Practical strategies
to promote social integration [Draft].
Retrieved 14 July 2011 from http://www.
un.org/esa/socdev/egms/docs/2009/
Ghana/inclusive-society.pdf
United Nations Department of Economic
and Social Affairs (UNDESA) and United
Nations Volunteers (UNV). (2007,
November). Methods for promoting
participation, engagement, including
volunteerism, and inclusion in national
development initiatives. New York, NY:
UNV.
United Nations Development Fund for
Women (UNIFEM) and United Nations
Volunteers (UNV). (2009). Experiencias de
participación de las mujeres para impulsar
el desarrollo local con equidad. Bonn,
Germany: UNV.
United Nations Development Programme
(UNDP). (1990). Human Development
Report (HDR) 1990: Concept and
measurement of human development.
New York, NY: UNDP.
United Nations Development Programme
(UNDP). (2006). Youth and violent conflict:
Society and development in crisis? New
York, NY: UNDP.
United Nations Development Programme
(UNDP). (2010a). Egypt Human
Development Report 2010: Youth in Egypt:
Building our future. New York, NY: UNDP.
United Nations Development Programme
(UNDP). (2010b). Human Development
Report (HDR) 2010. The real wealth of
nations: Pathways to human development
(20th anniversary ed.). New York, NY:
UNDP.
United Nations Development Programme
(UNDP). (2010c). Unlocking progress: MDG
acceleration on the road to 2015. New
York, NY: UNDP.
United Nations Development Programme
(UNDP). (2011). Project quarterly report for
first quarter 2011. Tashkent, Uzbekistan:
UNDP.
United Nations Development Programme
(UNDP) and Evaluation Office (EO).
(2003). Volunteerism and development.
In Evaluation Office (Ed.), Essentials. New
York, NY: UNDP and EO.
United Nations Development Programme
(UNDP) and Institute of National
Planning, Egypt. (2010). Egypt Human
Development Report 2010. Cairo, Egypt:
UNDP and Institute of National Planning,
Egypt.
United Nations Development Programme
(UNDP) and Ministry of Planning and
International Cooperation. (2011).
Jordan Human Development Report 2011:
Small business and human development.
Amman, Jordan: UNDP and Ministry of
Planning and International Cooperation.
United Nations Development Programme
(UNDP) China and United Nations
Volunteers (UNV) China. (forthcoming).
State of volunteerism in China 2011:
Engaging people through ideas,
innovation and inspiration. Beijing, China:
UNDP & UNV.
United Nations Development Programme
(UNDP) Indonesia. (2009, July 27). BNPB,
UNDP and UNV promote volunteerism for
better disaster management. Retrieved
14 July 2011 from http://www.undp.
or.id /press/view.asp?FileID=200907271&lang=en
REFERANSLAR
United Nations Development Programme
(UNDP) Regional Bureau for Europe and
the Commonwealth of Independent
States. (2011). Regional Human
Development Report: Beyond transition
towards inclusive society. Bratislava,
Slovakia: UNDP Regional Bureau for
Europe and the Commonwealth of
Independent States.
United Nations Educational Scientific and
Cultural Organization (UNESCO). (2009).
Tin Tua’s self-help philosophy makes
communities bloom. Retrieved 8 June
2011 from http://portal.unesco.org/
education/en/ev.php-URL_ID=59423
&URL_DO=DO_TOPIC&URL_
SECTION=201.html
United Nations Environment Programme
(UNEP). (2005). Environmental
management and disasters preparedness:
Building a multi-stakeholder partnership.
Retrieved 15 May 2011 from http://
www.unep.or.jp/ietc/Publications/DM/
wcdr_session_report.pdf
United Nations Environment Programme
(UNEP). (2011). Towards a green economy:
Pathways to sustainable development
and poverty reduction. Retrieved 28
July 2011 from http://www.unep.org /
greeneconomy/GreenEconomyReport/
tabid/29846/Default.aspx
United Nations General Assembly (UNGA).
(2000). Further initiatives for social
development (A/RES/S-24/2) [Resolution
adopted by the General Assembly at
Twenty-fourth special session – Agenda
item 9].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2002a). International Year of Volunteers:
Outcomes and future perspectives
(A/57/352) [Report of the SecretaryGeneral presented at the Fifty-seventh
session – Agenda item 98].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2003). Follow-up to the International Year
of Volunteers (A/RES/57/106) [Resolution
adopted by the General Assembly at the
fifty-seventh session – Agenda item 98].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2005). Follow-up to the implementation
of the International Year of Volunteers
(A/60/128) [Report of the SecretaryGeneral presented at the sixtieth session
– Agenda item 64].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2006). Follow-up to the International Year
of Volunteers (A/RES/60/134) [Resolution
adopted by the General Assembly at the
Sixtieth session – Agenda item 62].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2008). Follow-up to the implementation
of the International Year of Volunteers
(A/63/184) [Report of the SecretaryGeneral presented at the sixty-third
session – Agenda item 58(b)].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2009). Follow-up to the implementation
of the International Year of Volunteers
(A/RES/63/153) [Resolution adopted by
the General Assembly at the sixty-third
session – Agenda item 55 (b)].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2010a). Keeping the promise: United to
achieve the Millennium Development
Goals (A/RES/65/1) [Resolution adopted
by the General Assembly at the sixty-fifth
session – Agenda items 13 and 115].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2010b). Objective and themes of the
United Nations conference on sustainable
development (A/CONF.216/PC/7) [Report of
the Secretary-General Preparatory Committee
for the United Nations Conference on
Sustainable Development at the second
session – Provisional Agenda Item 2].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2002b). Recommendations on support
for volunteering (A/RES/56/38) [Resolution
adopted by the General Assembly at the
fifty-sixth session – Agenda item 108].
United Nations General Assembly (UNGA).
(2010c). Report of the Secretary-General
(A/64/665): Keeping the promise: A
forward-looking review to promote an
agreed action agenda to achieve the
Millennium Development Goals by 2015.
New York, NY: UN.
United Nations General Assembly (UNGA).
(2011a). Happiness: Towards a holistic
approach to development (Vol. A/65/86 )
[Draft resolution]. New York, NY: UN.
United Nations General Assembly (UNGA).
(2011b). Synthesis report on best practises
and lessons learned on the objective and
themes of the conference on sustainable
development (A/CONF.216/PC/8) [Note
by the Secretariat at the Second Session
– Agenda Item 2].
United Nations Global Compact (UNGC).
(2011). Sustainable development.
Retrieved 27 July 2011 from http://
www.unglobalcompact.org/Issues/
partnerships/business_development.html
United Nations Global Compact (UNGC).
(n.d.). Overview of the UN Global
Compact. Retrieved 29 June 2011 from
http://www.unglobalcompact.org/
AboutTheGC/index.html
United Nations Inter-Agency Network
on Women and Gender Equality (UN
IANWGE). (2011). Woman watch:
Directory of UN resources on gender
and women’s issues. Retrieved 10
June 2011 from http://www.un.org/
womenwatch/
United Nations International Strategy for
Disaster Reduction (UNISDR). (2005a).
Hyogo framework for action 2005-2015:
Building the resilience of nations and
communities to disasters. New York, NY:
UNISDR.
United Nations International Strategy for
Disaster Reduction (UNISDR). (2005b,
January). Report of the World Conference
on Disaster Reduction, Hyogo, Japan (A/
Conf.206/6). Retrieved 17 June 2011
from http://www.unisdr.org/ eng/hfa/
docs/final-report-wcdr-english.doc
United Nations International Strategy for
Disaster Reduction (UNISDR). (2009).
Terminology on disaster risk reduction.
Retrieved 23 April 2011 from http://
www.unisdr.org/eng/terminology/
UNISDR-terminology-2009-eng.pdf
117
DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU 2011
United Nations Security Council (UNSC).
(2000). Resolution 1325: Adopted by the
Security Council at its 4213th meeting, on
31 October 2000 (S/RES/1325). Retrieved
1 March 2011 from http://www.un.org/
events/res_1325e.pdf
United Nations Volunteers (UNV). (1999).
Expert working group meeting on
volunteering and social development. New
York, NY: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2000,
November). Below the waterline of public
visibility: Roundtable on volunteerism
and social development, The Hague,
Netherlands. Retrieved 12 July 2011 from
http://www.unv.org/fileadmin/docs/old/
pdf/2000/00_11_29NLD_hague_below_
waterline.pdf
United Nations Volunteers (UNV). (2002).
Volunteerism and capacity development:
Research report. Bonn, Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2004).
Online volunteering: Nothing virtual about
it. Bonn, Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2005).
Disaster risk reduction, governance and
volunteerism. Bonn, Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2006,
April 26). Volunteers drive recovery
of Chernobyl-affected communities.
Retrieved 21 July 2011 from http://www.
unv.org/en/news-resources/news/doc/
volunteers-drive-recovery-of.html
United Nations Volunteers (UNV). (2008a).
‘Teach India’: One of the largest campaigns
of its kind. Retrieved 11 June 2011 from
http://www.unv.org/en/news-resources/
news/doc/teach-india-one-of.html
United Nations Volunteers (UNV). (2008b).
Youth volunteers hold back the desert
in Ethiopia. Retrieved 23 July 2011
from http://www.unv.org/en/currenthighlight/environment-2008/doc/
youth-volunteers-hold-back.html
118
United Nations Volunteers (UNV). (2009).
Laws and policies affecting volunteerism
since 2001. Bonn, Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2010c).
Volunteer partnerships for West Africa
team. Retrieved 12 April 2011 from
http://http://www.onlinevolunteering.
org/en/org/stories/2010_volunteer_
partnerships.html
United Nations Volunteers (UNV). (2010a).
Engineers without borders team.
Retrieved 8 August 2011 from http://
www.onlinevolunteering.org/en/org/
stories/2010_engineers.html
United Nations Volunteers (UNV). (2010b).
Online volunteering service statistics.
Retrieved 12 April 2011 from http://
www.onlinevolunteering.org/en/org/
about/statistics.html
United Nations Volunteers (UNV). (2011a).
Bangladesh volunteering survey
[Unpublished report]. Bonn, Germany:
UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2011b,
June). Online volunteering service
newsletter. Retrieved 8 August 2011 from
http://www.onlinevolunteering.org/en/
org/resources/newsletter_june_2011.
html
United Nations Volunteers (UNV). (2011c).
SWVR High Level Advisory Board meeting
[Unpublished summary Report]. Bonn,
Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2011d).
Volunteerism and disaster risk reduction
and recovery [Unpublished report: Online
discussion report]. Bonn, Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2011e).
Volunteerism and gender [Unpublished
report: Online discussion report]. Bonn,
Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2011f).
Volunteerism and HIV/AIDS [Unpublished
report: Online discussion report]. Bonn,
Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2011g).
Volunteerism and the environment
[Unpublished report: Online discussion
report]. Bonn, Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (2011h).
Volunteerism, conflict prevention and
recovery [Unpublished report: Online
discussion]. Bonn, Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (n.d.).
Developing a volunteer infrastructure:
A guidance note. Bonn, Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV). (n.d.).
Online volunteering service: How does it
work? Retrieved 23 July 2011 from http://
www.onlinevolunteering.org/en/vol/
resources
United Nations Volunteers (UNV). (n.d.). The
contribution of volunteerism to disaster
risk reduction: Practice note. Bonn,
Germany: UNV.
United Nations Volunteers (UNV), &
Independent Sector. (2001). Measuring
volunteering: A practical toolkit. Bonn,
Germany & Washington, WA: UNV &
Independent Sector.
United Nations Volunteers (UNV), & New
Academy of Business. (2003). Enhancing
business-community relations: The role of
volunteers in promoting global corporate
citizenship. Global Report. Retrieved
27 July 2011 from http://www.world
volunteerweb.org/fileadmin/docs/old/
pdf/2004/Global_Report_EBCR.pdf
United Nations Volunteers (UNV), CIVICUS, &
International Association for Volunteer
Effort (IAVE). (2009). Volunteering and
social activism: Pathways for participation
in human development. Bonn, Germany:
UNV, CIVICUS & IAVE.
United Nations Volunteers (UNV), DanSocial,
& Universidad del Rosario. (2011).
Impacto del Voluntariado en Colombia.
Bonn, Germany: UNV, DanSocial, &
Universidad del Rosario.
REFERANSLAR
United Nations Volunteers (UNV), IFRC,
& Inter-Parliamentary Union. (2004).
Volunteerism and legislation: A guidance
note. Bonn, Germany: UNV, IFRC & InterParliamentary Union.
United States Agency for International
Development (USAID). (n.d.). Diaspora
engagement: Remittances & beyond.
Retrieved 28 July 2011 from http://
www.usaid.gov/our_work/global_
partnerships/gda/remittances.html
UnitedHealthcare & VolunteerMatch.
(2010, March). Do good live well study –
Reviewing the benefits of volunteering.
Retrieved 29 June 2011 from http://
cdn.volunteermatch.org/www/about/
UnitedHealthcare_VolunteerMatch_Do_
Good_Live_Well_Study.pdf
Uslaner, E. M. (1994, July). Trends in comity
over time. Paper presented at the
Workshop on Social Capital and
Democracy, Cape Cod, MA.
Van Willigen, M. (2000). Differential benefits
of volunteering across the life course.
The Journals of Gerontology: Series B,
55(5), S308-S318.
VanLear, A. C., Sheehan, M., Withers, L. A.,
& Walker, R. A. (2005). AA online: The
enactment of supportive computer
mediated communication. Western
Journal of Communication, 69(1), 5-26.
Varshney, A. (2002). Ethnic conflict and civic
life: Hindus and Muslims in India (2nd ed.).
New Haven, CT: Yale University Press.
Venton, P., & Venton, C. C. (2005).
Community-based disaster risk reduction
in the Indian State of Bihar. Middlesex, UK:
Tearfund.
Verclas, K. (2007). Texting it in: monitoring
elections with mobile phones. Retrieved 8
July 2011 from http://mobileactive.org /
texting-it-in
Visser, W. (2007). Drivers of CSR in developing
countries: The new thinking. Effective
Executive, 55-58.
Visser, W. (2008). Corporate social responsibility
in developing countries, In A. Crane, A.
McWilliams, D. Matten, J. Moon & D.
Siegel (Eds.), The Oxford handbook of
corporate social responsibility (pp. 473479). Oxford, UK: Oxford University Press.
Voicu, M., & Voicu, B. (2003). Volunteering in
Romania: A ‘Rara Avis’. In P. Dekker & L.
Halman (Eds.), The values of volunteering:
Cross-cultural perspectives (pp. 143-159).
New York, NY: Kluwer Academic/Plenum
Publishers.
Voluntersul. (2009). Bombeiros Voluntarios do
Rio Grande do Sul 2009. Retrieved 7 April
2011 from http://www.voluntersul.com
.br/index.php?option=com_content&vie
w=article&id=48&Itemid=55
Walsh, C. (2010). Development as Buen Vivir:
Institutional arrangements and (de)
colonial entanglements. Development,
53(1), 15-21.
Walsh, J. (2010). Media perceives volunteers
and volunteerism: South/East Asia and
the Pacific [Unpublished report]. Bonn,
Germany: UNV.
Watson, C. (1996). The flight, exile and return
of Chadian refugees: A case study with
a special focus on women. Geneva,
Switzerland: United Nations Research
Institute for Social Development (UNRISD).
Weil, S. W., Wildemeersch, D., & Jansen, T.
(2005). Unemployed youth and social
exclusion in Europe. Hampshire, UK:
Ashgate Publishing Limited.
White, M. (2010, August 12). Clicktivism
is ruining leftist activism. The
Guardian. Retrieved 12 June 2011
from http://www.guardian.co.uk/
commentisfree/2010/aug/12/clicktivismruining-leftist-activism
White, S. C. (2009). Bringing wellbeing into
development practice [WeD working
paper 09/50]. Bath, UK: Wellbeing in
Developing Countries (WeD), University
of Bath.
Whiteley, P. (2004). The art of happiness:
Is volunteering the blueprint for bliss?
London, UK: Economic and Social
Research Council (ESRC).
Whitford, A. B., Yates, J., & Ochs, H. L. (2006).
Ideological extremism and public
participation. Social Science Quarterly,
87(1), 37-54.
Wilkinson-Maposa, S. (2009). The poor
philanthropist IV: A handbook for
community philanthropy organizations.
Cape Town, South Africa: University of
Cape Town.
Wilkinson-Maposa, S., & Fowler, A. (2009). The
poor philanthropist II: New approaches
to sustainable development. Cape Town,
South Africa: University of Cape Town,
Graduate School of Business.
Wilkinson-Maposa, S., Fowler, A., OliverEvans, C., & Mulenga, C. F. N. (2005).
The poor philanthropist: How and why
the poor help each other. Cape Town,
South Africa: University of Cape Town,
Graduate School of Business.
Wills-Herrera, E., Orozco, L. E., Forero-Pineda,
C., Pardo, O., & Andonova, V. (2010).
The relationship between perceptions of
insecurity; social capital and subjective
well-being: Empirical evidences from areas
of rural conflict in Colombia. The Journal of
Socio-Economics, 40(2011), 88-96.
Wilson, J. (2000). Volunteering. Annual Review
of Sociology, 26(1), 215-240.
Wilson, J., & Musick, M. A. (1998). The
contribution of social resources to
volunteering. Social Science Quarterly,
79(4), 799-814.
Wilson, J., & Musick, M. A. (1999). Attachment
to volunteering. Sociological Forum,
14(2), 243-272.
Wilson, J., & Musick, M. A. (2000). The effects of
volunteering on the volunteer. Law and
Contemporary Problems, 62(4), 141-168.
119
DÜNYAda GÖNÜLLÜLÜğün DURUMu RAPORU 2011
Woldemariam, K. (2009). The rise of elective
dictatorship and erosion of social capital:
Peace, development, and democracy
in Africa. Asmara, Eritrea: Africa World
Press.
Woldemichael, B., & Sørensen, B. R. (1995).
Management of Social and Institutional
Rehabilitation: Eritrea Case Study. Draft
paper prepared for the GTZ workshop
on Social and Institutional Rehabilitation,
Addis Ababa. In B. R. Sørensen, Women
and post-conflict reconstruction: Issues
and sources (pp. 19-23) [WSP occasional
paper 3]. Geneva, Switzerland: United
Nations Research Institute for Social
Development Programme for Strategic
and International Security Studies.
Woolcock, M., & Narayan, D. (2000). Social
capital: Implications for development
theory, research and policy. The World
Bank Research Observer, 15(2), 225-249.
Woolley, F. (1998, October). Social
cohesion and voluntary activity: Making
connections [Paper presented at the
“State of living standards and the
quality of life in Canada: Perspectives
and prospective” Conference]. Ottawa,
Canada: Canadian Centre for the Study
of Living Standards.
World Bank. (1999). Social capital
implementation framework: Social
cohesion and inclusion. Retrieved 8 July
2011 from http://go.worldbank.org /
YUKNPQ4MY0
World Bank. (2006). Not if but when: Adapting
to natural hazards in the Pacific Island
region: A policy note. Washington, DC:
World Bank.
World Bank. (2007a). Social exclusion and
the EU’s social inclusion agenda [Paper
prepared for the EU8 social inclusion
study]. Washington, DC: World Bank.
World Bank. (2007b). World development
report 2007: Development and the next.
Washington, DC: World Bank.
120
World Bank. (2009). Building resilient
communities: Risk management and
response to natural disasters through
social funds and community-driven
development operations. Retrieved 20
April 2011 from http://siteresources.
worldbank.org/INTSF/Resources/Building
_Resilient_Communities_Complete.pdf
World Bank. (2011). World Development
Report 2011: Conflict, security, and
development. Washington, DC: The
International Bank for Reconstruction
and Development/World Bank.
World Commission on Environment and
Development. (1987). Our common
future, [Report of the World Commission
on Environment and Development.
Published as Annex to General Assembly
document A/42/427], Development and
International Co-operation: Environment
August 2, 1987. Retrieved 30 July 2011
from http://www.un-documents.net/
wced-ocf.htm
World Health Organization (WHO). (1990).
The primary health care worker: Working
guide. Geneva, Switzerland: WHO.
World Health Organization (WHO). (2003).
Investing in mental health. Geneva,
Switzerland: WHO.
World Health Organization (WHO). (2007).
Community health workers: What do we
know about them? Policy brief for the
Evidence and Information for Policy,
Department of Human Resources for
Health. Geneva, Switzerland: WHO.
World Meteorological Organization (WMO).
(2001). Volunteers for weather, climate
and water [WMO-No. 919]. Geneva,
Switzerland: WMO.
World Value Survey (WVS). (2011). World
value survey. Retrieved 29 June 2011
from http://www.worldvaluessurvey.org
Yahata, R. (2011). Community building and the
role of volunteering and civic engagement
after the Great East Japan Earthquake.
International Year plus Ten Japan
National Committee Kick-off Symposium.
Yates, M., & Youniss, J. (1996). A
developmental perspective on
community service. Social Development,
5(1), 85-S111. doi:10.1111/1467-9507.
ep11645666
Yeboah-Antwi, K., Pilingana, P., Macleod, W.
B., Semrau, K., Siazeele, K., Kalesha, P.,
Hamer, D. H. (2010). Community case
management of fever due to malaria
and pneumonia in children under five in
Zambia: A cluster randomized controlled
trial. PLoS Medicine, 7(9). doi:10.1371/
journal.pmed.1000340
Ying, X. (2011). Volunteerism and the state
[Unpublished report: Background paper
for SWVR]. Bonn, Germany: UNV.
Yipa, W., Subramaniana, S. V., Mitchella, A.
D., Leeb, D. T. S., Wangc, J., & Kawachi,
I. (2007). Does social capital enhance
health and well-being? Evidence from
rural China. Social Science & Medicine,
64(1), 35-49. doi:10.1016/j.socscimed.
2006.08.027
Young, S. (2007, September). Volunteer
work and ILO. Presented at the Global
Assembly on Measuring Civil Society and
Volunteering, Bonn, Germany.
Youniss, J., & Reinders, H. (2010). Youth
and community service. Zeitschrift Fur
Erziehungswissenschaft, 13(2), 233-248.
Zhao, Y. (2010). Social Networks and reduction
of risk in disasters: An example of
Wenchuan earthquake. Retrieved 14 July
2011 from http://www.kent.ac.uk/ scarr/
events/beijingpapers/ZhaoYandongPpr.
pdf
Zlatkova, A. (2008). Unpaid labor as a positive
in the fight with poverty – Voluntary
labor and volunteering. Economic
Studies, 4, 83-108.
REFERANSLAR
121

Similar documents

Markalarımız - Doğuş Otomotiv

Markalarımız - Doğuş Otomotiv gerçekleştirmiş, deneyimsel ve doğrudan pazarlama

More information

Togo Cumhuriyeti

Togo Cumhuriyeti 2004 istatistiklerine göre her yüz bin insana on yedi hemşire, bir diş doktoru, üç eczacı ve 7 ebe düşmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Togo’da sağlık hizmetleri oldukça yetersiz görünmektedir. Ayn...

More information

Sivil Toplum İzleme Raporu 2012

Sivil Toplum İzleme Raporu 2012 İzleme Raporu’nu sizlerle paylaşmanın heyecanı ve mutluluğunu yaşıyoruz. Araştırma ve Yayınlar Programı ile kuruluşundan bu güne 20 yıldır sivil toplum, bağışçılık, yönetişim gibi konularda hazırla...

More information

(Depreme) Hazırlıklı olma klavuzu - Kandilli Rasathanesi

(Depreme) Hazırlıklı olma klavuzu - Kandilli Rasathanesi Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem AraĢtırma Enstitüsü kapsamımda yürütülen "Afete Hazırlık Eğitim Projesi" ile, "Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması”nın uygulanabilirliğini ...

More information