İÇİNDEKİLER 1 - İNSANIN KENDİSİNİ OKUMASI 2 - NEFS

Transcription

İÇİNDEKİLER 1 - İNSANIN KENDİSİNİ OKUMASI 2 - NEFS
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İÇİNDEKİLER
1 - İNSANIN KENDİSİNİ OKUMASI
2 - NEFS-NEFİS-NEFES NE DEMEKTİR
3 - ZİKİR NEDİR
4 - ÂDEM RİSALESİ AÇIKLAMASI
5 - ALLAH'IN İNSANDAKİ ZUHURU
6 - BU KAİNATIN ASLI BİR NOKTADIR
7 - MUSA A.S'IN ŞUAYP A.S'DAN TAHSİLİ
8 - ARIYA VAHYEDİLMESİ NE DEMEKTİR
9 - CUMA NAMAZININ FARZININ 2,
SÜNNETLERİNİN 8 REKAT OLMASINDAKİ HİKMET
NEDİR
10 - ABDESTDEKİ TEMİZLİĞİN MANASI NEDİR
11 - CİN NEDİR
12 - SEVMEK VE SEVİLMEK
13 - İNSANIN 4 TÜRLÜ GIDAYA İHTİYACI VARDIR
14 - İMAM CEMAATİNİ NASIL SELAMETE ÇIKARIR
15 - KURAN-I KERİME VARİS OLANLAR
KİMLERDİR
16 - MİRAÇ KANDİLİ
17 - CENAB-I HAKK'I TENZİH VE TEŞBİH NASIL
YAPILMALIDIR
18 - FENA Fİ ŞEYH, FENA Fİ RESUL, FENA FİLLAH
NE DEMEKTİR
19 - HZ. İSA'NIN ANNESİ MERYEM VALİDEMİZİN
DİĞER KADINLARDAN ÜSTÜNLÜĞÜ NEDİR
20 - DÜNYA ALEMİNE NEREDEN GELDİK VE
NEREYE GİDECEĞİZ
21 - ÖZ NEDİR SÖZ NEDİR
22 - MEVLİD KANDİLİ
23 - KULLARIN HAKK'A DAVETİ
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
24 - RAĞAİB KANDLİ
25 - KADINLARIN ÖRTÜNMESİ
26 - BERZAH NEDİR
27 - İNSANLARIN BİR ÂDEM İLE BİR HAVVADAN
ÇOĞALMASI
28 - AŞEREYİ MÜBEŞŞİRE
29 - İNSAN VÜCUDUNDAKİ BURÇ SÛRESİNİN
TE'VİLATI
30 - AŞURE GÜNÜ
31 - ZEKERİYYA SOFRASI NEDİR
32 - BİR SALİKİN EFENDİSİNDEN BAŞKA
SOHBETLERE GİTMESİ
33 - RUH NEDİR
34 - SAFLARINIZI SIK TUTUNUZ H.Ş'NİN İZAHI
İNSANIN KENDİSİNİ OKUMASI
Kuranı kerim eşittir insana. Onun için, isra suresinde, insanı
okuyun ifadesi kullanılmamışta, kitabını oku ifadesi
emredilmiştir. ilk nazil olan kurandaki sure, Alak suresidir.
onunda başındaki ifade, Rabbının adıyla oku diye
başlamaktadır. Bir şeyin okunabilmesi için , mutlaka bir
okutucudan okumayı öğrenmeli, ve ondan sonra okumaya
başlayabiliriz. Yoksa, okumayı öğrenmeden okumak mümkün
değildir. Ayeti kerimede, Allahın adıyla oku demiyor.
Rabbının adı ile oku buyurulmaktadır. Uluhiyetteki adı Allah,
Rububiyetteki irşad ve terbiye eden esması ise Rabtır. bu da
bizim Rabbımızı tanımamız ve onun vasıtasıyla okunması
gerekli olan insanı asliyemizi okumamızı ikaz etmektedir. Rab
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
demek, İrşad eden ve Terbiye eden , Alemlerin Rabbı olan
Allah tır. Allah, Allahlığı ile Uluhiyetinden İrşad ve Terbiye
etmez. Rab esması olan Rububiyet mertebesine tenezzül
ederek, kemalatıyla oradan bizleri okumakta, Terbiye ve İrşad
etmektedir. Allah Uluhiyyet mertebesinde iken, bilinmekliğini
istedi ve Rububiyetine tecelli etti. Rububiyetinin iki yüzü
vardır.
1 - Ubudiyet olan kulluk yönü
2 - Rab olan irşad ve terbiye edicilik yönüdür
Peygamber Efendimizde,Allahın kulu ve Resulü idi. işte bir
Mürşidi kamilde,evvela beşeriyet yönü olan Allahın kuludur.
bir mazhardır. Fanidir herkes gibi, yer içer, doğar, büyür ve
günü gelince aramızdan ayrılır.çünkü kuldur. İkinci yönü
ise,Samadaniyet esmasına mazhar olduğu için,hiç kimseye
muhtaç değildir.herkese karşılıksız verir.İrşad ve terbiye
eder.çünkü Rabtır.ölüm ve her türlü noksanlıktan
uzaktır.tecelli ettiği mazharların esması ile anılır. katiyen
göründüğü esmaya isnat edilmez.fakat hikmet sahibi olan
mazhardan başka bir yerde de görünmez.salikler bunu çok iyi
anlayıp,şirk vadisinden kurtulmaları lazımdır.yoksa daima
küfürde kalırlar. onun için,bir Mürşidi kamil mazharından
irşad ve terbiye ediciliği olan Rablığını ishar ettiğinde, hemen,
onun et ve kemikten meydana gelmiş kulluk yönü olan,
bedenine isnat etmemeliyiz. yoksa şirktir, küfürdür.bedensiz
latif olan zanda ve hayalde bir Rab kabul edersek,buda
şirktir.tek taraflı Tenzih veya Teşbih yaparak Rab
bilinmez.Tenzih ve Teşbihi Tevhid yaparak Rab bilinir. işte,
Ayeti kerimedeki Rabbının adı ile oku, demek bir Mürşidi
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
kamil vasıtası ile okunması gerektiği anlaşılmış oluyor.
Kuranı kerimin Alak suresi ayet 2 İnsan bir kan pıhtısından
yaratan Rabbının adı ile oku buyurulmaktadır. Neden başka
bir şeyi misal vermiyorda, İnsanın bir kan pıhtısından
yaratıldığını misal vererek, okumamızı israrla istemektedir.
Ayetin devamında, İnsanın bilmediklerini, bir kalemle
öğrettiğini vurgulamaktadır. işte kalemden gaye, İnsanı
kamildir. kalemin iki ucu arasından bir mürekkep nasıl bütün
yazıları yazıyorsa, insanı kamillerinde iki dudağının arasından,
dili ile ilmi ledün olan bütün ilimleri söyliyerek
inananlara,insanı asliyelerini ve Nefis terbiye metotlarını
öğretmektedir.
Cenab-ı Allah, bilinmekliğini murat ettiğinde, Allah Uluhiyet
mertebesinden, Rububiyetine tecelli ederek, Rablığı ile, Cin ve
İns olan varlıkların arasında göründü. henüz insanlığını
bilmeyen Cin ve İns varlıklarını, Hak ve hakikata davet etti.
İlmi ezeliyette hangi kimselerin istidatlarında, insanlığını
okuyup insanı asliyesini bulma hasleti var ise, onlar bu
Mürşidi kamil bularak, bilinen o mazhardan okumaya
başladılar. Görmüyormusunuz, Rahman suresi ayet 1-2 de
Rahman olan kuranı talim etti buyurulmuştur. şu halde
okunması ve öğrenilmesi gerekli olan insanın kendisi imiş. hoş
her ne kadar Rabbının adı ile oku.İnsanı bir kan pıhtısından
yaratanın adı ile oku.Kerem sahibi olan Rabbının hakkı için
oku diye, defalarca tekrar edildiği halde,okunması gerekli olan
şeyi söylemiyorsada, biz anlıyoruzki;okunması gerekli olan
Rahman suresindede anlaşılacağı gibi insanın kendisidir.
Henüz insanlığını bulmamış,Cin ve İns seviyesindeki nakıs
varlıklara, kendi Nefis kitaplarını okutmak suretiyle, Rahman
suresi ayet 3 İnsanı yarattı ifadesiyle onlar Bu tahsille,
insanlığını bulmuş olacaklardır.bir hadisi şerifte: Men Arefe
Nefsehu fakat Arefe Rabbehu Nefsini bilen Rabbını bilir
buyurulmuştur. işte Mürşidi kamiller, Nefsin ne olduğunu
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
bizlere öğrettikleri zaman, Rabbımızında ne olduğunu
öğrenmiş oluruz.dolayısıylede kendi Nefis kitabımızı
okumakla
insanlığımızıda
bulmuş
oluruz.
Nefis nedir. Nefsin sıfatlarıyla Nefis bilinebilirmi. birazda
buna göz atalım.Nefis bizim sıfatlarımızdır. daima ikilik
istediği
için,Nefis
denmiştir.
süfliyetteki
adına
Nefis,Uluhiyetteki adına Ruh denir. şu halde Nefis ile Ruh
aynidir.kişinin özü ve aslı olmuş oluyor. Nefsin sıfatları olan,
Emmare, levvame, Mülhüme, Mutmaine, Raziye, Merziyye,
Safiye ile Nefis bilinemez. bir kişinin Kulaği, Gözü, Burnu,
Ağzı gibi sıfatlarini saysam o kişiyi tam olarak tanımış
olabilirmiyiz.hayır bilemeyiz.onun için,mukayyet olan Adem
ve Alemde Allahin 3 tecellisi vardır.Efal,Sifat ve Zat
tecellilerinden başka 4 üncü bir tecellisi yoktur. işte bu
tecelliler, insanın özünü teşkil etmektedir.kişi cehaletinden
mütevellit, bunlari kendine nisbet ettiği için, ikilik vadisi olan
süfli, Nefis vadisinden kurtulamamaktadır. Cenabı Allah, Fail,
Mevsuf, Mevcud benim dediği halde, kulda, hayır bunlar
benimdir diyor. dolayisiylede kişi Allaha karşı şirk koşmuş
oluyor.Cenabı Allah her günahı af eder, fakat şirk günahını
asla af etmez.onun için Mürşidi kamiller,bizleri esfeli safilin
olan bu cehalet ve Dünya bataklığından alarak, üç günlük
sefer ile Ruhullah mertebesi olan vahdaniyet vadisine vuslat
buldurmaktadirlar. Ruhullah, bütün sıfatlarda,istidat ve
malumiyeti nisbetinde tecellisini gösteren Allahın Ruhu
demektir. teklik idrakına vakıf olanlar, Uluhiyetteki tecelli
zevkine sahip olmuşlardır.zaten bütün huzursuzluk ve
mutsuzluk, ikiliktedir. Mevlane celalettin Rumi hz.lerinin
mesnevisinde şöyle bir hikaye anlatilmaktadir. bir gün Aslan,
Kurt ve Tilki ormanda ava çıkmışlar.bir yaban öküzü,bir
yaban keçisi, birde Tavşan avlamışlar. bir ağaç gölgesinde
istirahata geçmişler. Aslan ormanlar kralı olması
nedeniyle,kurda dönerek; Kurt kardeş, sen bu avları taksim et
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
diye dilekte bulunuyor.kurtta baş üstüne diyerek, patışahım,
bu yaban öküzü sizin olsun, yaban keçisi benim olsun.
Tavşanda Tilki kardeşin olsun diyerek taksimini beyan ediyor.
Aslan hiddetlenerek hızla yerinden kalkıp bir pençede kurdu
vurarak öldürüyor. Aslan tekrar yerine geçerek Tilki kardeş,şu
avları sen taksim et diyor. oda, bu olayın korkusundan
mütevellit, üç defa secdeye kapanıp,emredersiniz sultanım
diyor. Ve hemen taksime başlıyor. Bu yaban öküzü sizin sabah
kahvaltınız olsun.bu yaban Keçisi sizin öğle yemeğiniz olsun.
bu Tavşanda sizin akşam yemeğiniz olsun diyor.bu taksimden
memnun olan ormanlar kralı Aslan,Tilki kardeş bu taksimi
sana kim öğretti diyor. oda kurdu göstererek, kurttan ibret
alarak öğrendim diyor. Aslan bu olaydan sonra, azametle
Tilkiye şöyle hitap ediyor. ben bu ormanların kralıyım.zaten
bütün avlar benimdir.senin bu taksiminden fazlasıyla memnun
oldum diyerek bu üç avıda sana veriyorum. afiyetle hepsini ye
diyerek onu taltif ederek bağışlıyor. Tilkide açık gözlü
oluşunun
mükafatını
böylece
görmüş
oluyor.
Ey kardeşim, sende av olarak vasıflandırılan bu nisbiyetlerini,
Cenabı Hakka verirsen, kurt gibi parçalanan değil, Tilki gibi
avların hepsine sahip olduğunu görürsün. çünkü senin varlığın
ayrı, Hakkın varlığı ayrı değildir. senin diye bildiğin o varlık
zaten hakkındır.bunu içtenlikle kabullenip,senin ve bütün
sıfatlardan her an ayrı bir şanda tecellisini seyretmeğe
bak.Hakkın bütün tecelli nimetlerinden faydalan. Kurt, Nefsi
remzeder.Nefsin emrindeki akılla hüküm verirsen kurt gibi
helak olanlardan olursun. Tilki ise burada, ibretle olaydan ders
alan akıllı olmayı bizlere ikaz ediyor. Mürşidi kamiller bizler
gibi, cin ve ins olan henüz insanlık kemalatını bulamıyan
kişileri, esfeli safilin olan bu Dünya kötülüklerinden
kurtarmaktadırlar. Kurani kerim Enbiya suresi ayet 7 Siz zikri
bilmiyorsaniz onu ehli olandan öğreniniz. buyurulmaktadir.
ayrıca bu kamiller; verasetül enbiyadırlar. yani Peygamber
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
varisidirler. onun için günümüzde, Peygamber olmadığına
göre, o Mürşidi kamillerden bu manevi tahsili yapmamiz
gerekmektedir. Kurani kerim Fetih suresi ayet 10 Gerçekten
sana biat edenler, Allaha biat etmiş olurlar buyuruluyor.
Muhammede biat Allaha biat olduğuna göre,varislerine biatta
Hz. Muhammede biattir. dolayisiylada Allaha biat olmuş olur.
Çünkü Kurani kerim Ali imran suresi ayet 31 Eğer siz Allahı
seviyorsanız, bana uyuyunki, Allahta sizleri sevsin ve
günahlarınızı bağışlasın. zira Allah çok bağışlayıcı ve çok
merhemet edicidir buyuruluyor. bu gibi bir çok ayetlerdende
anlaşılacağı gibi Peygamber varisi olan bu kamilleri bulmak
lazimdir. Mevlana celalettin Rumi hz.lerinin buyurduğu gibi
her köşede Mürşidim diyen çok durur. fakat binde birinin
irfaniyeti yok durur.demiştir.onun için, Mürşidi kamilleri
bulmakta çok zordur. Misri Niyazi hz.leri bir ilahisinde:
Mürşid gerektir bildire, Hakki sana Hakkal yakin
Mürşidi olmıyanların bildikleri güman imiş
buyurmuştur.
Şu halde, ilmel yakınlık mertebesinde Mürşidler var. Aynel
yakınlık mertebesinde Mürşidler var. Hakkal yakınlık
mertebesinde Mürşidlerde var siz bunlardan Hakkal yakınlık
mertebesindeki insani kamilleri bulunuz diyor. bu
kamillerinde 3 belirtisi vardir.
1 - Onları gördüğünüz zaman, onlar size Allahı hatırlatırlar.
2 - Onlar her sözü ile mıknatız gibi çekicilikleriyle sizleri
memnun eder.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
3 - Onların yanında bütün üzüntü ve kederiniz kaybolur.
anlatsa biraz daha dinlesem dersiniz. müşküllerinizi ister
sorarak, isterse sormadan tatminkar biçimde cevap vermeleri,
sizleri memnun eder. işte böyle bir kişi bulduğunuzda sizin
İrşadınız orasıdır. Bunu diyerlendirmelisiniz. yoksa bu ilim
Tasavvufa ait kitapları okumak ve öteden beriden duyduğun
marifet sözlerini sermaye yaparak melez bir ilimle elde
edilemez.bu yol bir Aşk ve gönül yoludur. ayrıca, Ayetlerdeki;
Ey gaybe iman edenler diye bahsedilen gayb, Allah değildir.
Bu kainatta Allahtan başka bir varlık yokki, onu örtmüş olsun.
Allah gayb değildir. kişilerin cehaletinden mütevellit, Allahın
zatının ve mutlakiyetini, zanlarında kabullenişi, hakkın her
sıfatından tecelli eden zuhurunu göremeyişleridir. halbuki
Resulullah efendimiz, Allahın zatını düşünmeyiniz diyor.bu
Alemde gayb olanlar insanı kamillerdir. bizlerin arasında
olduğu halde onları hiçbir kimse bilemez.ancaksın ehli
bilebilir. yoksa herkez onları sıradan bir kişi gibi gördüğü için,
unsuriyet yönü ile tanır.onlar, talip olanlara evvela Nasuh
tövbesi ile evvela Tövbe yaptırırlar.
Peygamberimiz; Nasuh Tövbesi ile bir defa Tövbe eden, hiç
günah işlememiş gibidir buyurmaktadır. ondan sonra daimi
kalbi zikir ile gönül kabının kalaylanması ve pisliklerden
temizlenmesi içraatına başlanır. çünkü kalplerde demirin pas
tuttuğu gibi paslanır Hş.işte bununda tek tedavisi;Kuranı
Kerimin İnşirah suresi ayet 1de kansız ve bıçaksız sadrımızı
insanı kamile yardırarak,içerdeki pislikleri temizleyip zikirle
cilalamaktır. burada bıçaksız oluşu,kamilin telkiniyle Kalp
kabının temizlenip kalaylanması anlamındadır. daimi zikirle
kişinin kalbi mutmain olunca,gönlü Rabbına dönecektir. zira,
gönüller zikirle Mutmain olur Ayeti bize, daimi zikrin
gönülleri mutmain edeceğini bildirmektedir. gönüller mutmain
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
olunca; Kuranı kerimin Fecr suresi ayet 27-28 de Ey Mutmain
olmuş Nefs,dön Rabbına hitabına muhatab olur.kamil onu,
hadisat olan bu Alemde, Allahın üç tecellisinden biri olan
Tevhidi Efal mertebesini telkin eder.şuhut ve Rabıtası ile bu
Alemdeki, Cenabı Hakkın bir pençeresinin açılması ile, Enfus
ve Afakındaki fiillerin failini görmeye başlar. ondaki
mutluluk, tarif edilemez. hiçbir kimse ile itilafı kalmaz.çünkü
iyi ve kötü diye bildiği bütün fiillerin failini tanımıştır. Kişiler
birer tecelli mazharı oldukları için onların hiçbir yetkilerinin
olmadığını, bilir. mazharlar neresi için yaratılmişlarsa, Cenabı
Allah onları orada kullandığını ve ona göre hareket ettiklerini
öğrenmiştir. kulun kendi hiçbir güç ve kuvveti yoktur.saffat
suresi ayet 96 sizleri ve fiillerinizi yaratan Allahtır
buyurulmaktadır. nasıl olurda bu yerde kişi her hangi bir işi
kendine veya karşısındaki varlığa nisbet eder. Her ne kadar
hakikatta, hayırda şerde Allahtandır diye bizlere hakikat yönü
bildiriliyorsada, sizden iyi bir fiil zuhur ederse, onu hakka,
kötü bir fiil zuhur ederse,onu Nefsinizden biliniz emri
mevcuttur. zira iyilik ve kötülük bizlere nisbet edildiğindedir.
Hakka nisbet olunduğunda cümlesi hayırdır. günah ismini
almaktanda münezzehtir. çünkü Allah kötülük yaptı denilmez.
kötülüğü icad eden nisbiyettir. eğer işin kula nisbeti olmamış
olsa idi,işin iyilik ve fenalığı tayin olunamazdı. bu mertebede,
istek kuldan, halk eden Cenabı Hak olduğu için,kul iyiliği
istediğinde, Allah iyiliği halk eder. ondan memnun olduğu
için, mükafatını görür.kul kötülüğü istediği zaman Allah
kötülüğüde halk eder,yine kul ondanda memnun olduğu için
kul azabını çeker. zira zilzal suresi ayet 7-8-de Bir kişi zerre
miktarı bir hayır işlerse, onun mükafatını görecek.zerre
miktarı bir kötülük işlerse onun cezasınıda çekeçektir
buyuruluyor. her ne kadar faili muhtar Haktır.kulun fiili
ihtiyareside yoktur.ilim Allahın bir sıfatıdır.kul ise
malumdur.ilim maluma tabidir. Malum olan kulda nasıl bir
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
istek zuhur ediyorsa, Cenabı Hak o şekilde tecelli ediyor
demektir. İlim nerede tecelli ederse ona Alim denir.kul burada
zuhura tabidir. kendinde ve afakındaki bütün fiillere bakarak
hakkın aynasında fiillerin failini müşahede etmektir.Hiçbir
zaman fiillerin tecelli ettiği mazharlara her hangi bir fiili
nisbet etmez. bu gördüğü fiiller iyi fiiller ise,o mazhara
yaklaşır. Ve iyiliklerden istifade eder. yok fiiller kötü ise, o
mazhardan üç adım geride durarak o kişinin eksik bir mazhar
olduğunu hükmederek, tetbirli olur. o kişinin kötülüğünün
kendisine sıçramasına engel olur. Üç adım geriye çekildiği
halde yinede üzerine geliyorsada, işte o zaman, kendinden ne
tecelli ederse onu yapar. Üzerine gelmiyorsa,onun yaradılışı
eksikler vadisinde olduğu için,o kötülüğü sana yapamasa
bile,başkalarına mutlaka yapacaktır. zira yaradılışı orasıdır.
onun için bu mertebedeki salikler, enfusunda farkta, afakında
cemde olmalıdırlar. Enfustaki fark ne demektir.kişi kendisini
yakın takibe alarak, Kuranı kerimin yasakladığı fiilleri
yapmamak için gayret göstermesi demektir. Afakta cemde
olmakta, kendisinden başkalarının oruç tutmaması, Namaz
kılmaması gibi kişilerin eksiklerine müdahale etmemek
demektir. Her şeyi yerinde görerek, onların orası için
yaratıldığını kabullenmek demektir. çünkü onlardan Hak öyle
tecelli ediyor. mukayesede, huzursuzluk ve mutsuzluk
vardır.senden her hangi bir yardım isterlerse,onlara elinden
geldiğince yardımcı olabilirsin.ve onlar için bol,bol duada
bulunmalısın. yoksa Allahtan hidayet olmazsa, hiçbir kimse
başkasının kötü halini değiştiremez. bu mertebede salikler,
kalbi daimi zikirle birlikte, hissiylede; la faile illallah
düşüncesinde olmalıdırlar. her iş ve fiilinde halk edicinin
Allah olduğunu düşünen bir kişi, fiillerin Tevhidini yapmakla
tecelli eden mazharların hiç birine, fiilleri nisbet etmez. hata
ve eksiklerin mazharlara nisbiyetinden kurtulmuş olur. Allaha
tevekkül hali kişide başladığı için, Allahın her tecellisine
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
boyun bükerek kabulleniş sergiler. fiilleri şuhut ettiği
için,kalbinin tastiki sonunda elde ettiği müşahede ile sehir
halinde mutlu olur. Her şeyi yerli yerinde görür.
Günün birinde Bektaşinin biri, eksik gördüğü bir olaya
müdahale etmiş. bir gün bu halinden mütevellit bir hastalığa
yakalanmış çok çare aradıysada, bir türlü çare bulamamış.
hatasını anlayıp tövbe etmiş. ondan sonra birisi bu hastalığın
tedavisinin pislik böceği olduğunu söylemiş. pislik böceğinin
tozunu su ile günde üç defa içersen geçer demiş. Oda böyle
yapmış ve yedi günde hiçbir rahatsızlığı kalmamış. ve şifaya
kavuşmuş. yine bir gün, vapurda yolculuk yaparken dalga
çıkmış. herkez bağırtı ve telaşla sağa sola koşmaya
başlamışlar. bu Bektaşı ise, oturduğu yerden hiç hareket
etmeden onları seyrediyormuş. telaş içindekiler, o kişiye; sen
nasıl bir adamsın. biz canımızla uğraşıyoruz. sen ise kılını bile
kıpırdatmıyorsun. deyince; oda demişki; ben Rabbımın bir
defa işine karıştım. bana pislik böceği yedirdi. onun için, bir
daha onun işine ben karışmıyorum, ne isterse onu yapar demiş.
Bunun gibi fiillerin failini şuhut eden kişilerin kimseye nisbet
edecek hali kalmaz. her gün abdest alırken kendi elleriyle
kendisini nasıl yıkadığını, Namaz kılarken müştereken kendi
mazharından Namaz kıldığını seyrettikce, onun zuhurundan
başka hiçbir fiil görmemeye başlayacaktır. filler aynasından,
fiil ve faili seyreden salikin, Allaha tevekkülünden yani boyun
bükmekten başka yapaçak hiçbir şeyi kalmaz.zevki ve
mutluluğu had safhadadır. bu fiiller ve işlerin, Tevhidinden
sonra, ona Tevhidi sıfat telkin edilir.zira fiillerin tecellisi
sıfatlardan olur.hiçbir fiil sıfatsız tecelli etmez. salik bu
mertebede, 8 sıfatı subudiyeninde, Allahın olduğunu öğrenir.
bir evvelki mertebede,istek kuldan halk etmek Allahtandır
denmişti. şimdi öğrendiki, istekte Allahtan imiş.o zaman,
kulun ne sevap nede günah işlemesi mümkün olmaktadır.
çünkü, isteyende o, halk edende o anlamı çıkmaktadır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Cenabı Allahın ilmi ezeliyetteki kazasına kişinin istidadı
denilir.ezeldeki kazada, Allahın muradı olmuş oluyor. Allahın
muradıda, malumat nisbetinde olmaktadır. Allah ilim
sahibidir.kimde tecelli ederse, Alim adını alır.bizler malumuz.
malumiyetimiz bizlerin istidadına bağlıdır. dolayısıylada,
istidatımızda iyilikler mevcutsa, Cenabı Allah bizlerin
kalplerini o tarafa doğru meyyallandırıp iyilikler yapmağa,
istidadımızda kötülükler mevcutsa, yine kalbimizi kötülüklere
meyyallandırarak kötülükler yapmağı isteriz. bu iyilik ve
kötülükler, bizim mazharımızdan tecelli ettiği içinde, iyilik
tecellilerinde mutluluk, kötülük tecellilerinde huzursuzluk ve
mutsuzluk görmüş oluruz. iyilikler mükafatı, kötülüklerde
cezayı getirmiş olur.
Allah için, iyilik ve kötülük yoktur.bizlere nisbet edildiğinde,
günah ve sevab denilmektedir .enfüsumuzda, göz, kulak,
kelam gibi bütün sıfatlarımızdan, afakta yani bizlerden gayri
varlıklardaki, bütün Allahın sıfatlarından, tecelliler Allahın
olduğu görülünce, kulun beratı eline verilmiş olur. çünkü
bütün sıfatlardan fail Haktır. Cenabı Allah, ilminden iradesine,
iradesindende kutreti ile sıfatlarından zuhura geldiğini şuhut
eder. kendisinin hiçbir katkısının olmadığını bilir. mevsuf
sıfatların sahibinin Allah olduğunu, bu sıfatlarında vücud
sahibi zatından tecelli ettiğini görmeye başlar. şu halde, fiiller
sıfatlardan, sıfatlarda vücuttan tecelli ettiğine göre, tek vücudu
veya fiilleri görmekle, o mazhardan tecelli eden Hakkı görmüş
oluruz. çünkü zannımızdaki bizim diye bildiğimiz bu
tecelliler, bizim değil, Hakkın olduğunu artık müşahede etmiş
olduk. bizim varlığımız yok imiş. varlık sahibi Allah imiş. kul
ölmezden evvel ölünüz hadisine mazhar olmuş olur. bu ölüm
izdirarı bir ölüm değil,ihtiyarı bir ölümdür.kişi neresi için
yaratılmışsa, orada bulunduğunu ve oranın bütün tecellilerini
sergilediğini görecektir.ister kendisi, kendisini seyretsin,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
isterse başkaları onu seyretsin; onun isra suresi ayet 14 ikra
kitabek kefa binefsikel yevme aliyke hasiba (nefis kitabınızı
okuyunuz) ayetini okumuş olacaktır.çünkü Nefsini
bilen,Rabbını bilir.Hş. gereğince, Nefsinin kendi özü
olduğunu anlamış oldu. bütün sıfatlardan tecellileri müşahade
ederek, Rabbını kendisinden hükmettiğini, görenin, duyanın,
zevk edenin Rabbı olduğunu anladı. nasıl bir insan vücudunda,
hiçbir aza ve sıfat,birbirleriyle itilafa girmeden uyum içinde
görevlerini yapıyorlarsa,bu kainat içindede bütün toplumların,
uyum içinde itilafsız yaşadıklarını göreceklerdir. itilaflı
görüntülerin ise mutlaka bir sebebe dayandığını müşahade
edeceklerdir. çünkü Allah abes hiçbir şey yaratmamıştır. her
şeyi yerinde görmek, kemalattır. mukayese ise cehalettir. her
şeyi kendi bulunduğu yerdeki terazi ile tartmak lazımdır.
İşte insanın kendi kendisini okuması Nefsini okuması ile
mümkün olduğu anlaşılmış olur. her an ayrı,ayrı tecellilerini
kendi Nefis sahifelerinde veya kainat sahifelerinde okuması
elbette bu saydığım irfaniyet ve müşahade ile mümkündür.
işte, Mürşidi kamiller, Rabbil Alemin mazharıdırlar. bizlerde
tecelli eden Rabbil hasımızı bizler bilmiyorduk. Mürşidi
kamillerin, Nefsimizi bizlere öğrettikten sonra, Rabbil
hasımızı kendimizde görmeye başladık. her kişinin
kendisindeki Rabbil has, Mürşidi kamil olan Rabbil Alemin
mazharlarından bizleri irşad ve terbiye eden tecelliler olduğu
anlaşılmış olunur. Cenabı Hak cümlemize bu kemalat idrakını
nasip etsin. Amin.
NEFS-NEFİS-NEFES NE DEMEKTİR
NEFS kişinin özüdür. Nefs ikiliği isteyen ve İkilik
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
görendir.Nefs Cenabı Allahın Efali, Sıfatı Zatıdır. Cenabi
hakkın süfliyetteki tecellilerine Nefs, Ulviyetteki tecellilerine
Ruh denir.aslinda, ikiside birdir. kişinin süfliyet vadisindeki
şer diye bildiğimiz,kurani kerimdeki yasaklanan tecellilerini
arzu ve istekte bulunmasi 7 başlı ejderha veya devdir. Nefs
odurki kişileri şerre değil, hayra sevk eden istek ve arzulardır.
onun için Nefsini bilen Rabbını bilir buyurulmuştur. işte bir
salikte, Nefsini bilmek için her Nefeste evvela daimi zikiri
yapmasi sağlanmalıdır.zira zikirle kalpler mutmain olur.ayeti
bizlere,itminan olduktan sonra Ey Mutmin olmuş Nefs dön
Rabbına ayetini ikaz eder. Rabbimiza Efali ilahiye kapısından
girmek suretiyle Fenafillah mertebelerinde Nefsimizi laikiyle
tanımış oluruz.
Peygamber efendimiz Vücud günahından daha büyük bir
günah tasavvur edemiyorum buyurmuşlardır.onun için, bir kişi
Efalini efali ilahiye olduğunu,sıfatların sıfatı ilahiye olduğunu,
vücudununda vücudu ilahiye olduğunu öğrenerek şirklerden
kurtularak Rabbını tanımış olacaktır.tabiiki Rab ikidir.
1 - Rabbil Has
2 - Rabbil Alemin
Rabbil has :
Bizlerin Nefsimizi tanıdığımızda, öğrendiğimiz ve şuhut
ettiğimiz Rabbil hasımızdır. bizi bizle sevk eden ve bizlerden
duyan, gören ve her türlü icraatı yapan Rabbil hasımızdır. her
kişinin bir Rabbil hası vardır. Cenabı Allah Uluhiyetinden,
Rububiyetine tecelli ederek, hem kulluk yönü olan
Ubudiyetini tecelli ettirmekte, hemde, mazharların istidat
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
kabiliyetleri nisbetinde Rablığını zuhura getirmektedir. biz
buna her fertte, ayrı, ayrı istidatları nisbetindeki tecellisine
Rabbil has diyoruz.
Rabbil Alemin :
ise yine Cenabı Allahın Uluhiyetinden kulluğuna tecelli
ederek Rahmaniyet olan,Muhammed sıfatlarından en yüce
kemalatı ile tecellisidir.benim ve senin gibi yüzlerce, hatta
binlerce kişileri irşad ve terbiye edendir. bunların görünme
mazharları birden fazla olsa bile,yinede özde onlar
birdirler.onların siyretteki tekliklerini çeşitli mazharlardan
tecelli etmesi onların birliklerini bozmaz.
NEFİS demekte: lezzetli, hoş, güzel, sevimli anlamlarına
gelmektedir. Lezzet kelimesinin başındakı lez kelimesini
kaldırırsak,yalniz zat kalır. tatlı olan hoş ve güzel olan ne imiş.
Allahın tecellileri imiş.kişininde gayriyet ve şirklerinden
kurtulmasi ile,aslı olan Nefis deryasına ayak basmış olacaktır.
Şu halde Nefiste sıfatlardan tecelli eden,Cenabı Allahın
Cemalullahının seyri olmaktadır. tavsilatı Muhammediye
dediğimiz bu kainatta,her sıfattan zatını ilan eden Hak
Tealadır.işte bunu görmek ve seyretmekte, Nefis olmuş
oluyor. çünkü her sıfatta ayrı ayrı istidat ve kabiliyetlerine
göre kendini ilan etmektedir.
NEFES ise: solunum yolu ile alıp verdiğimiz,Hu
çekişimizdir.Hu demek arabcada, zamirdir. o manasına
gelir.bir kişide evvela Nefsini tanımalı,sonrada Rabbını
tanımalıdır. sonra Celal ve Cemal tecellileriyle Allahı
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
tanımalıdır. İşte bundan sonra o diye tarif edeceğimiz
Ahadiyetteki Hüviyetine o,yani Hu diyebilir.yoksa Allahı
tanımadan bir kişi bilinçli olarak Hu deyemez.Hu deyebilmesi
için, o dediği varlığı tanıması lazımdır. işte bizlerdeki tecelli
eden Rabbımız,daima her Nefeste ben oyum. Ey kullarım,
uyanın. beni Mekkede, Medinede aramayın. ben size şah
damarınızdan daha yakınım. kendinizi biraz tefekkür ediniz
diyor.
Öyle sanırımki ayrıyım, dost gayridir ben gayriyim
Benden görüp işiteni bildimki o canan imiş
diyen sultanım Mısrı Niyazi hz.leri,bizlere burayı ikaz ediyor.
şu halde, Nefs, Nefis ve Nefes, özde ayni imiş. fakat tecelli
ettikleri beldelerde, tecelli farklarıyla ayrı, ayrı zuhuratı
olduğu için, ayrı isimler almışlardır. sen Tenzihte Nefs,
Teşbihte Nefis, Tevhiddede Nefes olduğunu zevk etmeğe bak.
Yoksa her şey Haktır diyen ahmak olur. elbette her şeyden
tecelli edip görünen Haktır. fakat, yeri ve farkı ile bunu yerli
yerinde görmek lazımdır. Yoksa kişi her şey Haktır demekle
ahmaklardan olur. bilhassa buna dikkat etmek lazımdır.
ZİKİR NEDİR
Zikir anmak, tesbih etmek anlamlarına gelir
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Z = Allahın zatı
K = Allahın kemalatı
R = Allahın zatının kemalat mazharı olan insanlarda,
Rahmetinin tecellisinden ibarettir.
Ben gizli bir hazine idim. bilinmekliğimi murat ettim.bu halkı
halk eyledim. bu halktanda, onların, istidatları nisbetinde
Rahmetimi
gösterdim.
H.kudside.
buyurulmuştur.
gizliliğindeki Allahın kemalatı ile sıfatlarından tecellisi, ve
fiilleriylede Rahmetini zuhura getirmesi zikir olmuş oluyor.
Ankebut suresi ayet 45 Kuran oku. Namazı kıl. gerçekten
Namaz bütün kötülüklerden kişiyi alıkor. zikir ise en büyük
ibadettir buyurulmaktadır. görüldüğü gibi, buradada,üç
bölümde emredilen ibadetler zikir haline dönüştüğünde, en
yüce ibadet olmuş oluyor. Kuran okumak zikirdir. bilmek için
okumak lazımdır. Cenabı Hakkın zatından sıfatlarına,
sıfatlarındanda fiilleriyle zuhura gelmesi, zikir olmuş oluyor.
Namaz kişinin kalbinde, Cenabı Hakla buluşmak ve
konuşmaktır. şu halde, bir tecelli ilahiyede zikirdir. işte
ikilikteki kişilerin, ayrılık ateşi ile birliğe doğru yolculuk
yapmaları nasıl zikirse, birliğe kavuştuklarında Allah isminin
99 Esmaül hüsnayı ihate edip şemsiyesi altında birleştirdiği
gibi, birlik deryasındaki bir salikin temkin idrak zevkide, en
büyük ibadet olacaktır.onun için, zikir Ahadiyeti vurur
denmiştir. zira Ahadiyet mertebesinde gizli olan Allah, Tevhit
mertebelerinin hepsinde ayrı,ayrı zikrini,yani tecellisini zuhur
ettirmek suretiyle, şerh ettiğini görüyoruz. zikirde onun için
Rabıta yoktur. Rabıta bağ demektir. bağda ikilikte olur. Bir
düşünen ve şuhut eden, birde düşünülen yani şuhut edilen
vardır. onun için ilk bidayetteki salike zikir makam değildir.
derstir. denilmiştir. önce anmakla başlıyan zikir,
fikredildiğinde, yani çeşitli tecellileri düşünüldüğünde zikir
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
olur. fikredilmiyen bir şey zikir değildir. zikir fikirdir. fikirde
zikirdir. yoksa adeti yapılan her türlü tesbihatlar, taklidi bir
anma olur. kendimizi yakın takibe aldığımızda, göreceğizki;
aslında bizlerden zikir eden biz değil,Cenabı Haktır.bizlere şah
damarımızdan daha yakın olan Allah,güç ve kuvvetiyle her
nefeste Hu ifadesiyle zikir eden benim demektedir.ikilikteki
olan kişiler, evvela kendilerinin zikrettiğini zannederler. sonra,
her şeyin hakkın bir tecellisi olduğunu, güç ve kuvvet
sahibinin Allah olduğunu anlayınca, meğerse benden zikreden
o imiş derler. işte, zikir bütün meratibi ilahiyenin tecellilerini
ihade ettiği için, bu idrak ile zikir yapılırsa, en büyük ibadet
olmuş olur. Zikrin tahsili,evvela adet ve lafızla başlar. sonra
tefekkürü zikir ve şuhudu zikirle müşahede haline dönüşür.
artık o kişi,saat gibi kalbi zikretsede, her gördüğü ve duyduğu
hakkın vechi ve kuran sedası olduğu için üstün bir zikir
halinde olduğu anlaşılmış olur.Mısrı Niyazi hz.leri:
Her neyi gördü gözüm,vechi Rahman ondadır
Her neyi duydu kulağım,mağzı kuran ondadır
Bir şeye mahluk gözü ile bakarsan o mahluk olur
Hak gözü ile bakki,bi şek nuru yezdan ondadir
Buyurmuşlardir.
şu halde, lafzi Zikirler, kalbi Zikre, kalbi Zikirler, şuhudu
Zikire, şuhudu Zikirler, müşahedeli Zikre dönüşmesi ile
Temkin halindeki Zikre vuslat bulunmuş olunur. Cenabı Hak,
bütün kardeşlerime bu zevkleri ihsan etsin. amin.
ÂDEM RİSALESİ
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Adem henüz Ademliğini bulmadan hangi merhalelerden
geçerek Ademiyetini buldu. yaratılan varlıkların en yücesi
olarak, Tin suresi ayet 3 Biz insanı en üstün yarattık sözünü
bizlere ne zaman bildirdi. Ademiyet sırrına her kişi
ulaşabilirmi.Kuran eşittir insana Hş.gereğince,canlı Kuran
olan Adem kitabında:
1 - Şeriat
2 - Tarikat
3 - Hakikat
4 - Marifet
merdiven basamaklarındaki, kişinin tahsilini dilimin döndüğü
kadar anlatmağa çalışacağım. Adem demek varlığı olmayan
yok demektir. Adem ise, işte o kendine ait varlığı olmayan
mazharda, Cenabı Hakkın Hüviyet ve Eniyetini kemalatıyla
cem edip zuhura çıkarma mazharıdır.Adem kelimesi kul
kökünden gelmektedir. onun için, Ademde iki yön vardır.
1 - Et ve kemik yönü olan Eniyeti : bu yönü ki fanidir. daima
tebdilata tabi olup durmaktadır. bu gün var yarın yok olur.
Ruhumuzun taşıyıcısı ve hambalıdır. günü gelince, görevini
tamamlayıp,bedenlerin çöplüğü olan beden kabristanlığına
defnedilir.zamanla Cemadatta görevini bitirdiğinde,Teşriye
yönü ile, Nebadata geçer. Oradan Hayvanata, oradanda İnsan
varlığına intikal ederek teşriye yönü ile devri daim
olarak,daima devam eder.her bir mertebeden diyerine geçerek
binlerce sene kalıp, milyonlarca parçalara ayrılarak yoluna
devam eder.bu Dünyanın ağırlığı yaradılışında, 1000 kğ. ise,
bu günde ayni ağırlıktadır.ne bir kilo fazlalaşmış, nede bir kilo
eksilmiştir. Cenabı Hak Ademi yaratacağı zaman; Cebraile,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İsrafile ve Mikaile, Mekkenin numan vadisinden, bir avuç
Ademin çamurunu getirmeleri için emir vermiştir. onlar
getirememişler. bu sefer Azraile ayni emri vermiş. Azrail ise
hiçbir yalvarışa aldanmadan,bu
Ademin
çamurunu
getirmiştir.Cenabı Allah,Celal ve Cemal elleriyle, Ademin
kalıbını yaratmış,ve kalan çamurlada hakikat şehrini
yaratmıştır.işte bunlar,hep şifreden ibarettir.Arif olanlar, bu
ifadelerin söylendiği gibi olmadığını bilirler. Beş duygumuzla
algıladığımız bu zahir zevklerin olmadığını, ancaksın hissi
müşterekimiz olan bu manevi duygularla zevk edilmesi
mümkün olduğunu anlamış olurlar.çünkü Dünya Alemine,
unsuriyetimizin gelmesiyle, bu Alemin alet ve edavatı olan 5
zahir duygumuzda,bizlere ihsan edildi.bu beş zahir duyguda,
bu Alemden, Alemi Ahirete intikal edilisiye kadar, görevini
yapacak, ondan sonra onunda görevi bizlerde sona erecektir.
Alemi Ahirette ise, batın olan 5 duygular görev yapacaktır.
dünyada iken, ölmeden evvel ölmüş Ariflerin,kuş dilini
anladıklarını, fakat bu hislerden mahrum olanların, ne kuş
dilini nede bu hislerden haberdar olmadıklarını her gün
görmekteyiz.
2 - Rububiyet yönü: Araf suresi ayet 172 Adem oğullarının
zürriyetlerini arkalarından çıkartarak, Nefislerini şahit tutup,
biz sizin Rabbınız değilmiyiz dedik. evet Rabbımızsın şahit
olduk dediler. işte bu Rububiyet (kulluk)yönü ile,bir kişi akıl
baliğ olduğunda, Rabbını idrak edip, bu Dünya bataklığı olan
Esfeli safilinden,kurtulmağa başlayacaktır. bedenin akil baliğ
olması 13-14 yaştır. fakat, İnsan, Ruhen bu yaşlarda Rabbını
idrak edemiyorsa, o kişi bedensel olarak akil baliğ olmuş,fakat
Ruhen daha Rabbını idrak edebilecek bir durumda olmadığı
için, Akıl baliğ olmamıştır. dolayısıylada iman edemez. Kişi
Ruhen,ister 40.ister50 yaşlarında olsun bunu kabul edebilirse,
işte onun Akil baliğ olması o zamandır. bu kişideki
kabulleniş,onun artık Ademiyetinin sırrını öğrenme
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
yolculuğuna başlaması, bir Mürşidi kamil mazharından
Rabbının çağırması ile olacaktır. İşte, o Mürşidi kamile biat
etmek için diz dize geldiği an,onun Elestü bezmidir. çünkü
henüz daha kendini bilmiyen bir kişi doğmamıştır.,ve Rabbı
tarafından o andan itibaren yaratılmaya başlanacaktır. işte
zahir olarak Araf suresi ayet 172 deki; Ben sizin Rabbınız
değilmiyim sözünün isbatı, bir Mürşidi kamil önünde yapılmış
oluyor.irşat ve terbiye olmak istemiyen bir kişinin,kamil
huzurunda ne işi var. onun hal ve kal lisanı ile bunu, Kamilin
huzurunda göstermesi, imanını göstermiş oluyor. bizler Adem
deyince, yalnız suret yönü ile herkeze Adem gözü ile
bakmaktayız. Cenabı Hak, Kuranı keriminde, herkeze Adem
veya insan demiyor. Mısrı Niyazi hz.leri bile bir ilahisinde:
“Kimki Ademliğini buldu odur Adem,
bulmayan hayvandır ancak demiştir.”
Ademliğini
Şu halde, Kuranin tabiri ile :
1 - Nas (İnsan toplumları )
2 - İns (Nakıs olan,eksik kişiler)
3 - İnsan (surettede, siyrettede Ademiyetini bulmuş,
Ademiyet sırrına vakıf olanlar) dır.
onun için
1 - surette İnsan fakat siyrette Hayvan olanlar.
2 - surette İnsan,siyrette nakıs olanlar eksik kişiler.
3 - surette İnsan olduğu gibi siyrettede, insanı asliyesini bulan
Ademlerdir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Adem bu kainatta,en son erişilmesi gerekli olan bir varlıktır.
çünkü, Cemadat, Nebadat ve Hayvanatta olmayan yüce
hasletler bu Insan dediğimiz Ademde mevcuttur. bu Aleme
gelesiye kadar yarım devir yapan bu İnsan, Can kavmi, Cin
kavmi ve İns kavimleri gibi merhalelerden geçerek, İnsanlığını
bulmaktadır. Rahman suresi ayet.1-2 Rahman olan kuranı
talim etti buyuruluyor. peki kimlere talim etti. elbette henüz
daha insanliğini bulmayan, Can kavmi,Cin kavmi ve İns
kavimleri gibi, çeşitli iman seviyesinde bulunan eksik olan
bizler gibi kişilere talim etti. Rahmaniyet, Cenabı Allahın
kemalat sıfatı olan Mürşidi kamillerdir. bizlerde bu tahsille
insanlığımızı bulmuş olacağız. yoksa, surette İnsan, siyrette
hayvan kalırız. Rabbının terbiye etmesiyle, insani asliyesini
öğrenen bir salik,Nefsini tanımıştır. Nefsini bilen ise Rabbını
bilir. o kişi Nefsine ve Rabbına Arif olmuştur. isra suresi ayet
85: Birde sana Ruhtan sorarlar. deki; Ruh Rabbımın bir
emridir. peki, irşat ve terbiye eden Mürşid mazharından
Rabbımız bize ne emir vermektedir. bunu kendimize
sorduğumuzda, hadisat dediğimiz bu Alem ve Ademde,
Cenabı Allahın üç tecellisi olan, Efalini, sıfatlarını ve zatının
öğrenilmesini emrettiğini görmekteyiz. şu halde kendisindeki
Ruh, bu üç tecelli imiş. zaten kişinin kendi insani asliyesini
tahsil etmesi demek, kendi diye bildiği, Cenabı Hakkın varlığı
olan bu tecellileri, bilmesi, görmesi ve onunla o olup
yaşamasından ibarettir. hem la havle vela kuvvete illa billahil
aziym diyoruz. Yani kuvvetim ve kudretim yoktur. bunların
hepsi senindir ya Rabbi diyoruz hemde kendimize nisbet
ediyoruz. Bu şirk olmuyormu. elbette şirk olmaktadir.bunu
söylemek çok kolay. fakat bu merdiven basamaklarını, teker,
teker çıkarak, menzile varıp Ademiyeti bulmak çok zordur.
sabırla birlikte mutlaka elde etmeliyim diye, azim gereklidir.
bu kişilerin bedeninde taat, Nefsinde boyun bükmek gibi külli
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
teslimiyet olmalıdır. bu kurbiyet onlarin kalbinde, huzur ve
mutluluk meydana getirecektir. bu huzur vadisinde
bulunanlarda, Ruhani şuhut olacağından, daha bu Alemde iken
Cennet içinde yaşama imkanına kavuşmuş olacaklardir.
Bu kainatta, bütün varlıklar, gayriyet vadilerinden Adem
Meyvası olabilmesi için, koşu halindedirler. çünkü bu kainat
ağacının meyvası Ademdir. kim Ademiyetini buldu, işte onlar
muradlarina erdiler. kimler bulamadıysa, yolda dökülenler
oldular. tarlaya ekilen bir Meyva çekirdeği bile, Meyva haline
dönüşesiye kadar, ne merhaleler geçirerek Meyva olmaktadır.
aynen bunun gibi, bahçivan olan Mürşidi kamilin, salik olan
kişilerin gönül tarlasına ektiği, Ademiyet tohumu, bir çok
ibtila merhalelerinden geçerek, Cenabı Hakkın kul
mazharındaki üç tecellisinin, Ruhullah haline dönüşmesidir.
işte Ademin yaratılma yeri burasıdır. kuranı kerimin Bakara
suresi ayet 30 Rabbın Meleklere, ben yer yüzünde bir halife
yaratacağım demişti. Meleklerde, biz seni Hamdinle tesbih ve
noksanlardan Tenzih etmekte olduğumuz halde,orada fesat
çıkaracak ve kan dökecek kimsemi yaratacaksın demişlerdi.
Allah ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim buyurdu bu ayeti
kerime, henüz daha Ademiyetini bulmamış salik durumundaki
Melekleredir. Mürşidi kamilin etrafindaki saliklerin hepsi
Melek durumundadir. ayrıca Enfusumuzda; Ruh Alemi, Kalp
Alemi ve Nefs Aleminde bunların levhaları olarak suretleri
vardir. çünkü Her şeyin hazinesi bizim indimizdedir
buyurulmuştur. her şeyin malumatı nisbetinde,Cenabı Hakkın
tecelli ettiğini; Hicr suresi ayet 21. bunu bize isbat eder.onun
için Adem sırrı henüz zuhura gelmeden Ruh, Kalp ve Nefs
alemlerindeki suretinin vücudu, Allahın Meleklere ben yer
yüzünde bir halife yaratacağım demesidir. Allah alim, kullar
ise malumdur. Cenabı Hak, Alimliği ile, Nefs, Kalp ve Ruh
vadilerindeki, saliklerin hallerine vakif olduğu için, bir halife
yaratacağım demiştir. Melekler bu Alemdeki bütün sırları
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
bilemedikleri için,halifeliğe kendilerini daha uygun
görmelerinden mütevellit, biz seni tesbih ve taktis etmekteyiz
dediler. Melek durumunda olan bir salikte, kendisinin üstünde
olan kişilerin irfaniyetinden haberdar değildir. ama kendi
mertebesinin altındakilerden haberdardır. onun için
süfliyetteki Nefs vadisinde, Ademin fesat ve kan dökeceğini
bildikleri için Melekler, yer yüzünde, fesat ve kan dökecek bir
kimsemi yaratacaksın demişlerdir. Cenabı Allahta, sizin
bilmediklerinizi ben bilirim demiştir. elbette her şeyin en
iyisini bilen Allahtır. Meleklerin Cenabı Allaha karşı böyle bir
hitapta bulunmalari, onlarin itiraz etmeleri anlamına
gelmektedir. Nefsten münezzeh olan Melekler, Cenabı Hakkın
yalnız emirlerini yaptıkları halde,bu mevzuda neden itiraz
etmişlerdir.
Çünkü buradaki Melekler, saliklerin durumunu arz etmektedir.
her salik Rabbına karşı kurbiyet içindedir. her ne zaman
içlerinden bir halife seçildiğinde,ondaki yücelikleri değilde,
suret yönünü görmesi nedeniyle, süfliyet vadisi olan Nefsine
düşerek itiraz eder. işte Bakara suresi ayet 31 Allah Ademe
bütün isimleri öğretti. sonra eşyayı Meleklere gösterip, eğer
sadıklardansanız bunların isimlerini bana haber verin buyurdu.
yani Cenabı Allah Allemel esma olan bütün Alemlerin ismini
Ademin kalbine ilka etti.
Adem, bütün esmalari ihate eder. Nuri Muhammedi ve esmayı
Adem sureti ile zahir oldu.
Adem dediğin el ayak baş değil
Adem Ruha denir,suret ile kaş değil
Ten, et ve deridir Ruh onun serveridir
Hak sırrıdır Ruhsuz beden hoş değil
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Ahmet sen kendini Adem sanma
Adem sendeki özdür söz değil
Hz. Muhammed a.s. mazharı zattır. Adem ise, mazharı
esmadır. ve Nuru Muhammedin bu Aleme zuhuru, Ademle
olmuştur.onun için, Allemel esmanın talim edilmesi, Ademin
Ruhundan zuhura gelmiştir. Demektir. Resulullah efendimiz,
bir hadislerinde, Evvela ma halakallahu Ruhu Allah evvela
benim Ruhumu yarattı. buyuruyor. Resulullah efendimizin
külli Ruhu, bütün 18 bin Alemde tecelli ederek esmalar aldı.
işte bu Ruhu okuyabilenler,Alemlerin esmalarınıda okumuş
olurlar. aslında Ruh birdir. parçalanmak kabul etmez. fakat,
tecelli ettiği mazharlarda esma alır. Bakara suresi ayet 32 de
Melekler seni Tenzih ederiz. senin bize öğrettiğinden başka
hiçbir ilmimiz yok. muhakkak sen her şeyi hakkıyla bilensin.
üstün hikmet sahibisin dediler çünkü, Melek durumunda olan
bütün saliklerin,ilmel yakınlıkları, onların şuhut sahibi
olduğunu göstermez. Ademiyet sırrına, Ruhun şuhut zevki ile
mümkün
olacağından,
vücudlarında
bu
Ademiyet
kemalatsızlığının
zuhuru
şuhut
zevklerine
sahip
olmadıklarının bir ifadesidir. Allahın Alim ve her şeye laikiyle
hakim olduğunu bilmeleriylede, Teşbih etmişlerdir. onun için
daha evvel, halifeliğe bizlerde layikiz dercesine itiraz eden
Melekler, Allemel esma hakkındaki bilgiyi Cenabı Hak
isteyince, zelil ve hakir olarak, mahçubiyetlerinden,
eksiklenerek, ya Rabbi senin bildirmediğin bir şeyi biz
bilemeyiz. dediler.
Cenabı Hakta, Bakara suresi ayet 33 Allah Ademe, ey Adem
eşyanın isimlerini, Meleklere haber ver. buyurdu. Adem a.s.da
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
o isimleri Meleklere haber verince, Allahta, ben size
söylemedimmi, göklerin ve yerin gaybını ben bilirim.
açıkladığınızıda, gizlediğinizide elbette ben bilirim buyurdu.
çünkü Adem, Ademiyet sırrını kendi vücut ülkesinde şuhutla
zevk etmiş idi. bunu Meleklere talim et denmedi. çünkü
siyretteki şuhut zevkleri lutfu ilahiyedir. Cenabı Allah kimlere
hikmet vermişse,onlara pek çok lutuflar ihsan eder. ayeti
bunun delilidir.bundan sonra Bakara suresi ayet 34 de Adem
sizin ulunuzdur. ona secde edin denildiğinde, bütün Melekler
secde ettiler. ancak iblis secde etmekten yüz çevirip
kibirlendide kafirlerden oldu buyuruldu. burada Meleklerin
secde etmeleri, bedenimizin yerlere kadar eyilme secdesi
değildir. bu secde, tabilik ve teslimiyet secdesidir. Meleklerin
hepsi, tabi olma ve teslimiyetlerini gösterdiler. fakat, iblis
secde etmedi. Araf suresi ayet 12 Allah iblise ben sana secde
ile emretmişken, seni secde etmekten alakoyan ne idi
buyuruldu. iblis şöyle dedi. ben Ademden hayırlıyım. çünkü
beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın dedi. Ateş
yandıkca alevleri yükseldiği için bizlerde, Ateş gurur ve kibiri
remzeder. toprak ise. tevazülüğü, alçak gönüllü olmayı,
remzeder. her şeyi yerine göre kabullenmeyi remzeder. çünkü
toprağa her ne atarsanız atın hiç kabul etmiyorum demez. buna
binaen, Araf suresi ayet13 Allah şöyle buyurdu. hemen in
oradan, sana Cennette kibirlenmek gerekmez. haydi çık. çünkü
sen
hor
ve
bayağı
kimselerdensin
buyuruldu.
Nefs olan kuvveyi vehimiye, Ruhun aklı idrakını bilemez.
dolayısıylada, Ademin siyretini değil, suretini gördüğü için,
zannındaki Allaha ben senden başkasına secde etmem dedi.
çünkü Ademdeki varlığın, Hakkın varlığı olduğunu bilemedi.
iblis ezelden vahdet Nuruna perdeli olduğu için, Cenabı
Hak,ona bu hasleti vermişti. böylece iblis huzurdan
kovulanlardan oldu.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Adem Cenneti alada bir zamana kadar, yalnız başına yaşadı.
yalnızlıktan canı sıkılmaya başladı.her ne kadar daimi zikirle,
Haktan gayri bir şey görmiyorsada, bir arkadaş arzu ediyordu.
bir gün uyku dan uyandığında,başı ucunda bir kadın gördü,
ona sen kimsin diye sordu. oda; Cenabı Hak beni sana hayat
arkadaşı olarak verdi.dedi. Ademde onun hayat sahibi olması
nedeniyle Havva dedi.Araf suresi ayet 19 Ey Adem, ikiniz
birlikte Cennette yerleşin dilediğiniz nimetlerden bol, bol
yiyin.ançak şu Ağaça yaklaşmayınızki, sonra zalimlerden
olursunuz buyuruldu.
Adem ile Havva bir zamana kadar Cennetteki bütün
nimetlerden yiyerek Cennette yaşadılar. Tevhid Cennetinden
kovulan iblis ise boş durmuyordu. İblis; Rabbına yalvararak
Araf suresi ayet 14 Ya Rabbı bana kıyamete kadar ömür ve
mühlet ver dedi. Araf suresi ayet15 Allah ta sen mühlet
verilenlerdensin buyuruldu. iblis buna binaen ayet 16 da
yemin ederimki, insan oğullarının doğru yolunun üzerine
oturarak onlara vesvese vererek saptıracağım dedi.Cenabı
Allah ta Adem ile Havvaya, şeytan senin açık bir
düşmanınızdır diyerek, onlara ikazda bulundu. buna rağmen,
iblis bir yolunu bularak yılanın ağzından, Cennete girerek
onları sapıttı. Araf suresi ayet 20 de Rabbınız size şu Ağaçı
yasak etmekteki gayesi, devamlı cennette kalmamanız içindir
dedi Ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim demeklede,yemin
ederek onları inandırdı. Adem ile Havvada yasak Meyvayı
yiyince; Araf suresi ayet 22 deki ifade ile yasak Meyvayı
yedikleri zaman, ayıp yerleri kendilerine açılıverdi. Rabları
onlara ben ikinizede, bu Ağaçı yasak etmedimmi buyurdu.
onlarda Ey Rabbımız Nefsimize zulmettik.eğer bizi
bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, muhakkak biz ziyan
edenlerden oluruz. Dediler.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bir kişi Nefsin kötü sıfatlarından sakınıp, Hakkın sıfatlarını
zuhur ettiremezse, o zaman ziyan edenlerden olur.
dolayısıylada Tevhid Cennetinden mahrum edilmek üzere
çıkarılır.
İşte bizlerde, Adem gibi Tevhid Cennetinden çıkarılıp
çıkarılmadığımızı anlamak için;
1 - Vücudumuzla Hakka taatımızın yaklaşımı
2 - Efalde fena yaklaşımı
3 - Sıfatta fena yaklaşımı
4 - Zatta fena yaklaşımı yaptığımıza bakmalıyız
Taatımız, Hakka boyun büküp teslimiyetimizi, teslimiyet ve
kurbiyetimiz, kalbimizdeki huzur ve mutluluğumuzu,
kalbimizdeki huzur da,Ruhumuzdaki her tecellinin şuhut
zevkini meydana getirecektir. yoksa, süfliyet tecellisi olan
gaflet, kişiyi vehim ve hayel şeytanlarına dost yaparak,
Nefsaniye isteklerine tabi kılacaktır.
Halbuki böyle kişiler kendilerini hidayet bulmuş kişiler olarak
zan ederler. ne yazıkki yanlıştır. Zira, vehim ve hayalin vücut
ülkesindeki sultanı zan iledir.zan ise iki türlüdür.
1 - Sui zan (kötü zan)
2 - Hüsnü zan (iyi zan)
bu iyi ve kötü zanların her ikisinede itibar edilmez. Adem a.s.
a Araf suresi ayet 24 Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak
oradan ininiz.yerde sizin için,bir zamana kadar yerleşip
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
kalmak ve yaşamak var buyuruldu. Adem serandip
adasına,Havvada Ciddeye indirildi.Adem 70 sene Rabbına
yalvarıp Tevbe etti. çünkü bakara suresi ayet 37 Adem
Rabbından bir takım kelimeler aldı.ona yalvarıp Tevbe etti.oda
Tevbesini kabul buyurdu. çünkü Tevbeyi çok, çok kabul eden
asıl esirgeyici odur buyurulmuştur.70 sene sonunda, Cenabı
Hakka yalvarmalarını kabul ederek, Adem ile Havvayı
Arafatta birleştirdi.sonra müzdelifede manen nikahları Hz.
Muhammed a.s.tarafından kıyılmıştır.
İşte günümüzdede, Nefs terbiyesi görenlerin, kendi diye
bildiği varlıklarının hakkın varlığı olduğunu idrak ettikten
sonra, Ruhullah mertebesinde Ademin yaratılmasını zevk
edecektir. hakkın zahir, halkın batın olduğu bu mertebede, kişi
Havvaya yani,Nefsine uyarsa Cennetten çıkarılır. çünkü Nefs
yönünden benim demiş olmaktadır. bu sözü Adem
mazharından benim diyen Cenabı Hak ise; o yasak Meyva
yemiş olmaz. onun bu sözü kabul gördüğü için,daha üst
mertebeye ancaksın vuslatı olabilir.Ayeti kerimedeki yasak
Meyvayı yemek olarak vasıflandırıldığına göre, Ademin bu
sözü kendisinin söylediği anlaşılmaktadır. işte o zaman,
vehim, hayal gibi gaflet perdeleri kişinin şuhutlarını yok
edeceği için,o Cemalullah seyrini ona göstermiyecektir.
Ademle Havvanın senelerce tövbe etmeleri,bu hicapların
kaldırılması için,c anla başla Hak yolunda çalışıp
Muhammediliğini idrak etmelerine kadar devam eder. 7 sıfatı
subudiyesinden Hak ve hakikatı şuhut ettiğinde, bu Ademin
Muhammed yüzü suyu hürmetine, af edilmiş olur.
İşte Hakka Arifiyet mertebesi olan Arafatta, Adem ile Havva
birleşerek müzdelifeye geldiler. kesret alemindeki sıfatlardan,
Ruhun tecelli etmesiyle, Muhammedilik zuhur eder. işte Adem
ile Havvanın nikahlarınıda Hz.Muhummed tarafından manen
kılınmış olunur.bir kişide, Ruh ve sıfatlar vücutta birleşip
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
zuhura gelince, nasıl bir Muhammedi meydana gelirse, aynen
onun gibi, Ruh olan Adem ile sıfat olan Havvada,bir vücutta
kemalatıyla zuhur ederse,oda Muhammedi olmuş olur. her
ikisinin birleşmesine,o vücut vesile olduğu için,ona
Muhammed bunların nikahını kıydı denilir. yoksa
Hz.Muhammed in yaşadığı devir ile Ademin yaşadığı devir,
zahirde farklı zamanlarda olduğu için bu yönü ile değildir.
Araf suresi ayet 31 Ey Adem oğulları, her Namazınızda, süslü
elbiselerinizi giyinin. yiyin için, fakat israf etmeyin. çünkü
Allah israf edenleri sevmez buyurulmakla, Cenabı Hakka
yaklaşırken, amellerde ihlas, kurbiyette tam teslimiyet, ve
Cenabı Hakkın rızasından başka, hiçbir şeyle kaim olmamak
suretiyle, Şeriat elbisesini giyip, Hak ve hakikatı müşahade
ederek yaşamamızı isteyor. çünkü bu zevkler, kalbimizle
Tenzih, hissimizle Teşbih yapılarak zevkimizde Tevhid olarak
yaşama halidir. işte Ademiyet budur. Cenabı Allahın Hüviyet
ve Eniyet yüzlerini kendi mazharında açığa çıkarıp, şerh
edenler, Ademiyetini kazanmış olurlar.
Mısrı niyazı hz. leri, ilahisinin bir yerinde:
Hak yüzü insan yüzünden görünür,
Zatını Rahman, şeklini insan eylemiş.
buyurmuştur.
İşte Ademiyetini bulan bunlardır. yoksa, Nefsani sıfatlardan
geçmeden, yalnız ilim ile Ademiyetin sırlarına vakıf olanlar,
Ademiyeti bulmuş değillerdir. zira onlar zanlarınca, Tevhidin
fena
mertebelerinde
ilmel
yok
olmuşlar,
Beka
mertebelerindede, hakkın sıfatlarını kendi süfli sıfatlarında
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
gizleyerek, kendilerinin hidayet bulduklarını zan ederler. zan
ise vehimin başbakanıdır. onun için Cenabı Hak cümlemize,
kulluğumuzu idrak etmek ve yaşamak için,Aşk versin, güç
versin.Ademiyet sırrını temkin halinde yaşatmak nasip ve
müessir etsin amin.
ALLAHIN İNSANDAKİ ZUHURU
Daha Allah ile Cihan yok iken
Biz onu var edip ilan eyledik
Hakka hiçbir laik mekan yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik
Kendisinin ismi şöyle dursun cismi yok idi
Hiç bir kıyafeti resmi yok idi
Şekil verip tıbkı insan eyledik
Allah ile işte burada birleştik
Noktayı amaya girdik yerleştik
Sırrı küntü kenzi orda yerleştik
İsmi şerifini Rahman eyledik
Aşıkar olunca zatı sıfatı
Kün dedik var ettik bu semavatı
Birlikte yarattık hep kainatı
Namu nişanını cihan eyledik
Yerleri gökleri yaptık yedi kat
Altı günde tamam oldu kainat
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Yarattık içinde bunca mahlukat
Erzakını verdik ihsan eyledik
Gerçi kün emriyle var oldu cihan
Arşı kürsü gezdik durduk bir zaman
Boş kalmasın diye bu kevni mekan
Ademin halkını ferman eyledik
Arif olan bilir sırrı müphemi
İzhar etmek için ismi azamı
Çamurdan yuğurup yaptık Ademi
Ruhumuzdan bir Ruh revan eyledik
Adem ile Havva birlik idiler
Ne güzel bir mekan bulduk dediler
Cennetin içinde buğday yediler
Sürdük bir tarafa payan eyledik
Adem ile havadan geldi çok insan
Nebiler veliler oldu nübeyan
Yüz bin kere doldu boşaltı cihan
Nuh nebiullaha tufan eyledik
Bu insan ve kainat yok iken, Cenabı Allah altında ve üstünde
boşluk olmayan amada idi.bilinmekliğini murat etti.ve bu
Alemi ondan sonra sevdi ve halk etti.bu halk ettiği Alemlerin
içindede,en üstün olarak insan oğlunu yarattı. ve onu merkez
üstü olarak mekan seçti.
İnsanı yaratmazdan evvel kendisini bilen hiçbir varlık yoktu.
insan denen bu varlıkta Cenabı Allah, Hüviyet ve Eniyetini
cem ederek insan suretinde şekillenerek zuhur etti. insandaki
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
bu yüceliklerden mütevellit ona Halifem dedi. Camiül esmam
dedi. Alemi kübra,Sin sahibi, Beytullah, en üstün yaratık gibi
bir çok isimlerle taltif edildi. Kuranı kerim 28 harften
meydana gelmiştir. bu harflerde noktadan meydana gelir. 7
noktayı üst üste koyduğumuzda, bir Elif meydana gelir. Bu
elifide değişik şekillere bürüyerek kurandaki 28 harfi meydana
getiririz. aynen bunun gibi Cenabı Allahta, nokta sırrındaki
altında ve üstünde boşluk bulunmayan amadan, Uluhiyetine
tecelli etti. Allahın Uluhiyet mertebesi, Elif harfinin sırrıdır.
oradanda Rububiyeti olan kulluğuna tecelli ederek; kurandaki
28 harfin sırlarını meydana getirmiştir. Allahın gizli
hazinesinden, tavsilatı Muhammediye dediğimiz şu kesret
Aleminde, zuhurunu görüyoruz. kemalatı olan insanı
şerifindeki Rahmaniyetinden evvel, o ne biliniyor, nede
görünüyordu.
Zatından sıfatlarına tecellisini zuhur ettiğinde, insanlığını
bulan Ariflerden görmeye başladı. Arifler, kemalat sahibi
olmaları nedeni ile, kendilerini okumaları, Kainatıda okumak
olduğu için, Cenabı Allahın bu kemalat mazharlarından, ister
Ademde olsun, isterse Alemde olsun, yerlerin ve göklerin 7
kat olduğunu ve 6 günde bu Alemlerin yaratıldığını gördüler.
çünkü bir ayeti kerimede Allah bu Alemi 6 günde yarattı
buyurulmaktadır. yerlerin ve göklerin yedi kat olmasının
sırrıda; insandaki 7 sıfatı subudiyesi ile Tevhid
mertebelerindeki,6 pençereden kemalatı ile zuhurundan
ibarettir.bu 6 pençerenin dışında,Cenabı Hakkı,şuhut etmek
mümkün değildir. gerçi Cenabı Allah kün emri ile bu cihanı
yarattı. fakat bu Alem hazır olasıya kadar,ol emrini vermedi.
hazır olduğunu gördükten sonra, Kün yani ol dedi.buna
binaende bütün varlıklar da fe yekün oldum dediler.yani
oluverdiler. çünkü Cenabı Hakkın, ol demesi için üçleme sırrı
olan varlıklardaki; zaman, mekan, ve ihvanın hazır olması
lazım idi. bunlardan biri eksik olsa, Cenabı Hak, kün emrini
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
vermez. işte onun için, Azrail Ademin çamurunu Mekkenin
numan vadisinden getirdi. Cenabı Hakta onu, iki eli olan Celal
ve Cemal elleriye yoğurdu. ve Adem şeklinde şekillendirdi.
artan Simsime çamuru ilede hakikat şehri yapıldı.bu Adem
şeklindeki varlık, üç yüz yıl Güneşte pişirildi. yani Efal yüzü,
Sıfat yüzü, Zat yüzü olarak kemalata getirildi. her
seferinde,sen kimsin ben kimim diye Rabbı ona sordu.oda sen
sensin ben benim demek suretiyle,henüz kemalata gelmediğini
gösterdi.üçüncü yüzü piştikten sonra,bu sorulara cevaben:ben
aciz bir kulum. sen ise, Alemlerin Rabbısın dedi.Çünkü
Nefsini bilen Rabbını bilebilir. işte ondan sonra kün emrini
verdi. Daha evvel kün emrini vermiş olsa idi, henüz eksik
olduğu için,kün emrini taşıyamıyacaktı.Allahın Rahmeti
gadabını geçtiği için,amaneti taşıma hasletini kazanmasını
bekledi.Arif olanlar bu gizli sırrı bilirler. işte bu ismi azam
sırrını ehline ivşa etmek için,bu Ademe Ruhumuzdan bir Ruh
üfledik ayeti kerimesi izah edildi. Adem Cennette o kadar
mutlu idiki; Bakara suresi ayet 115 Doğu ve Batı Allahındır.
yüzünüzü nereye çevirirseniz çeviriniz,onun yüzü oradadır.
ayetinin zevki ile zevkidar olmuştu. fakat yalnızlıktan canı
sıkıldı. Cenabı Hakta,ona Havva isminde bir kadın arkadaş
ihsan etti.beraberce yaşamaya başladılar. Cenabı Hak onlara
her şeyden yiyin için, fakat şu yasak Meyvaya yaklaşmayınız
diye yasak koydu. Adem ile Havva bir zamana kadar,o yasak
Meyvaya yaklaşmadan neşe içinde yaşadılar. Iblis Ademe
secde etmemekten mütevellit Cennetten kovulmuştu. Artık
Cennete girme musadesi yoktu. Cennette ki Ademi kandırmak
için çeşitli çareler arıyordu. En sonunda yılanın ağzına girerek
Cenneti alaya girme imkanı buldu.ve Havva valdemizi
kandırarak,yasak Meyvayı yedirdi. Havva Ademe gelerek ben
yedim hiçbir şey olmadı sende ye diyerek oda Ademi kandırdı,
ve oda yedi. Cenabı Hak ise, onlara yasak kıldığı Meyveyı ne
için yediniz dedi. Ademde ya Rabbi nefsime zulmettim dedi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Böylece her ikiside Cennetten çıkarıldılar. 70 yıl, Cenabı
hakka yalvardılar. Ve sonunda af edildiler. Ademle Havva dan
çok insanlar,ve Nebiler bu Aleme geldiler.bu Alem
yüzbinlerce defa doldu boşaldı. bu Cihan, insanlığın ikinci
atası olan Nuh a.s ile tekrar yaşama başladı.Nuh necate
(kurtuluşa) erdiren demektir.Nuh tufanı ile bütün insanlar
Tevhid gemisine davet edildi.binenler kurtuldu binmeyenler
tufanda helak oldular. Nuh tufanı kuranı kerimin Hud suresi
ayetleri
arasında
anlatılan
bir
kıssadır.
25-48
Nuh a.s. kavmini Hak ve hakikata davet etmiş fakat kavmi onu
inkar etmiştir.cenabı Hak Nuh a.s. a bir gemi yapmasını vahi
etmiştir. sanatı dülgerlik olan Nuh a.s. gemiyi yaptırdıktan
sonra canlılardan dişi ve erkek olarak birer çift almasi için
vahi edildi Nuh a.s. inanmayanları Cenabı Hak helak
edeceğini bildirdi.Nuh un oğlu Kenan da gemiye
binmeyenlerdendi.
Kenan
babasına,
ben
yüzme
biliyorum,dağcılığımda var tufanda ben helak olmam diyordu
hatta Nuh a.s. buna binayen Cenabı Allah a münacat la
oğlunun kendisine tabi olmadığını bildirdiğinde,Cenabı Hakta
Nuh a o senin oğlun değildir.senin oğlun senin sülbünden
gelen değil,senin yolundan gelendir buyruldu.Nuh Tufanı
günü gelince başladı.gemiye binenler kurtuldu gemiye
binmeyenler Tufanda helak oldular.Nuh un gemiside Tufan
sonunda Cudi dağına oturdu.gemidekilerin hepsi kurtuldu.
Günümüzdede Nuh a.s. lar ilmiyle amil güzel ahlak sahibi,
edep,iffet ve haya yüceliklerini sergiliyen, mütevazi Mürşidi
kamillerdir.onlar peygamber varisi olduklari için Hak ve
hakikati tebliğ görevindedirler. bu görevlilerin Tevhid
gemisine davetine icabet etmeyenler gayriyet ve cehalet
tufanında şirk denizinde boğulup durmaktadirlar. Resullah
Efendimiz Ehlibeytim, Nuhun gemisi gibidir.her kim o gemiye
binerse kurtulur. her kim muhalefet ederse gark olur
buyurmuştur. Şu Dünya su dolu bir Denizdir. eğer bedeni fani
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
olduktan sonra binecek Tevhid zevkleriyle bir Tevhid gemisi
yaptın ise, kurtuluşa erenlerdensin yapmadın ise o suda helak
olup helak olanlardansın. Cenabı Allah Nuh a.s. gibi kurtuluşa
davet eden Tevhid gemisine binerek şirk tufanından
kurtulanlardan eylesin.
Nuh a.s. in davetine icabet etmeyenlerin tufanda helak
olduklari gibi bir zaman sonra Samud kavminede Cenabı
Allah Salih isminde bir Peygamber gönderdi oda kavmini Hak
ve hakikate davet ettiği halde kavmi ona inanmadılar. sen
hakikatten Peygambersen şu taştan bir deve çıkarda görelim
dediler. o an Cebrail gelip Salih a.s. a kırk yıl evvel o taşın
içinde bir dişi Devenin, konulduğunu Allaha dua ettiğinde
çikacağını söyledi. Salih a.s. da Rabbına münacatla, taşın
içinde dişi bir Deve çıkardı. Deve dile gelerek, ben şahadet
ederim ki Allah birdir. Salih onun kulu ve Resuludur. Dedi.
Bu mucizevi olaya binden fazla insan inandı. Salih a.s. bir gün
suyu kavminin, bir günde Devenin suyu içeceğini söyledi. bu
tebliğime uymayanların helak olacaklarını, söyledi.o kavmin
Salih a.s.a inanmayanlari bir gece vakti,Deveyi ayaklarindan
keserek öldürdüler. Salih a.s.bunu duyunca çok üzüldü. o
kavimde üç gün içinde evlerinin ve mallarının ateş içinde
yanması ile helak oldular. Kuranı kerimin Araf suresi ayet 73
den 79 a kadar, ve Hud suresi 64 den 67 ye kadar, Salih ile
ilgili diğer ayeti kerimelerde anlatılmıştır.bu günde, Salih a.s.
gibi bir Mürşidi kamile inanır ve tebligatını uygularsak,
kurtuluşa ermiş oluruz.uymadığımız taktirde, ilim ve
irfaniyetten
yoksun
olarak
helak
oluruz.
Salih a.s.in taştan dişi bir Deve çikarması; taşlaşmış olan kalp
sahiplerinden Tevhid aşkını ve irfaniyetini çıkarmaktır.Deve
dişidir. erkek olmuş olsa idi, çoğalamazdı. bir kişide, Tevhid
Aşkı zuhur ettiğinde, elbette ben şahitlik yaparimki Allah
birdir. Salih a.s.onun kulu ve Resuludur diyecektir
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Suyu bir gün kavmin,bir gün Devenin içmeside,Nefs sahibi
kavmin akıllarıyla taklit şekilde ibadet etmeleri, devenin ise
irfaniyet ve külli akılla ibadet etmeleridir. işte günümüzde de
Salih a.s.kavmi gibi cehalet ve şirk halinde olanlar küfür
ateşinde yok olup gidiyorlar.
Salihe bir Deve eyledik ihsan
Kayanın içinden çıktı nağehan
Pek çokları buna etmedi iman
Onları Hak ile yeksan eyledik
Bir zaman Ashabi keyfi uyuttuk
Hazreti Musayı Turda okuttuk
Şid e çulha yaptik bezler dokuttuk
İdris e biçtirip kaftan eyledik
Kuranı kerimin kehf suresinde 9 uncu ayetten itibaren
anlatılan bir kıssa dır. Hak ve hakikata inanan 7 kişi,o zamanın
Patışahı olan Takyonustan şiddetli işkence görmüşler. bu yedi
kişi anlaşarak firar edip Tarsustaki mağrayı kendilerine
mesken tuttular. Mağrada üç yüz yil uyudular. kendilerine
gelip uyandıklarında karınları açıkmıştı. aralarından bir kişiyi,
ekmek almak için şehre gönderdiler.giden kişi, ekmeği alıp
eski Takyonustan kalan parayı verince yakayı ele verdi. bu
paranın geçmediğini, ve Takyonus olan o zalim hükümdarın
öldüğünü,yerine salih bir hükümdar geldiğini, onunda
parasının altından olduğunu fırıncı söyledi. Fırıncı ona,
korkma evladım, her şeyi anlat dedi. o kişide her şeyi açık açık
anlattı.hep beraber Mağraya gittiler. Mağraya varınca
beraberindekiler dışarıda kaldı o bir kişi arkadaşlarının yanına,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Mağranın içine girdi. bir daha çıkmadı. ve hepsi birden sır
oldular.
İşte, Ashabı Kehfi uyuttuk demekten mana, zahirde budur.
bizlerde vücut mağramızda, Nefsi emmare olan Nefs
hükümdarından şiddetli azap görüp kaçan, 7 sıfatımızın Hak
ve hakikat şuhudu istemesinden ibarettir. bir salikte Mürşidi
kamilden, kendi vücut mağrasındaki, efal yüzünü, sıfat
yüzünü, ve zat yüzünü tahsil ederse, üç yüz yıl mağrada,
uyanısıya kadar uyudular demektir. Hakkın varlığı ile uyanan
sıfatlar veya kişiler, elbette açıkaçaktır. Kalp sahibi olan
Mürşidi kamilden manevi taamlar için rızık isteyecektir. fakat
ikilikteki nisbiyet parası, Beka olan latafet Aleminde hemen
kendisini gösterecektir. çünkü Bekanın hükümdarı insanı
kamillerdir.parasıda bakır değil, altındır. kendi varlığından
geçerek, hakkın varlığı ile varlıklanıp, Beka alemine geçen
kişiler,artık ikilik ve şirk yeri olan fenaya dönmiyecekleri
içinde, Mağrada sır olmuşlardır. daima Hakla beraberlik zevki
onları fani olan fenada sır haline dönüştürmüştür. Hz.Musa nın
Tur dağında okutulmasıda: Musa a.s.'ın Cenabı Allahtan,
Tevrat levhaları almak için kavminin arasından seçtiği 7 kişi
ile birlikte, Turu sinaya çıkmasıdır. ayrıca Kuranı kerimin
Araf suresi ayet 143 de buyurulduğu gibi; Musa kendisi ile
konuşacağımızı vaad ettiğimiz vakit gidince,Rabbı ona
kelamını söyledi. şöyle dedi. Cemalini bana göster. sana
bakayım. Allah ta, beni hiçbir zaman göremezsin. fakat şu
dağa bak. eğer o yerinde durursa sende beni görürsün.
buyurdu. nihayet Rabbı dağa tecelli edince, onu yer ile bir etti.
Musa da bayılarak yere düştü. sonra ayılınca şöyle dedi.
Allahım, seni Tenzih ederim. Tövbe ettim. ve ben müminlerin
ilkiyim diyerek Musa a.s.ın Tur dağında Cenabı Hakla
konuşmasıdır.
İşte bizim gibi Musalarda her zaman gönül Turu sinasında
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
tecelli ederse Hakla mülaki olmuşlar demektir. kendi varlığı
olanlar onu maalesef göremezler. Musa gibi varlık dağlarının
yok olması lazımdır. işte o zaman bizlerin bildiği gibi
Rabbımızı görmek değil,irfaniyet ve kemalat şuhudu ile
görmek olacağını anlamış oluruz. Şid a.s. da Adem a.s. in
oğludur. Kabil ve Habilden sonra,Cenabı Allah tarafindan
hediye olarak verilen, ve 50 sahife kitap indirilen bir Nebidir.
Şid a.s. in çulha yapıp bezler dokuması; Şeriatı ahkamiyenin
tam ve adaletli olduğunu göstermektedir. Şeriat,Cenabı
Hakkın emir ve yasaklarina tam uyum halinde oluşudur.
Şid a.s. dan sonra İdris a.s. a Peygamberlik verildi.30 sahifelik
kitapcıkta indirildi. Terzilik sanatını İdris icat etti.elbise dikip
giydirirdi.Terzilerin Piri İdris a.s. dır.
Bir gün Cenneti alaya elbise dikmek için,davet edildi.
Cennette elbiseleri biçip diktikten sonra,Cennetten çıkması
için, Cebrail ondan söz aldı. oda elbiseleri diktikten sonra,
makasını Cennette bıraktı. Cebraille birlikte Cennetten
çıktıktan sonra, İdris dediyki; eyvah makasımı Cennette
unuttum. gidip alayım dedi. Cebrailde peki git al buyurdu.
içeriye girince, ben verdiğim sözü tuttum.şimdi artık bir daha
ben Cennetten çıkmam dedi. Cebrail Cenabı Hakka bu durumu
bildirdi. Cenabı hakta bundan böyle Cennette kalmasını ve
elbise dikmesine müsaade etti. o gün bu gün, İdris Cennette
elbise dikmektedir.
İşte günümüzdede Mürşidi kamiller, hakikat Şeriatı ile, Cenabı
hakkın her tecelli ettiği varlığın, farkla şuhut etmeyi ve
mamele yapmayı öğretmektedirler. yani her mutmain olmuş
Nefsin, Şeriatı saniye elbisesini dikmektedirler.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Süleymanı dehre sultan eyledik
Eyuba acıdık derman eyledik
Yakubu ağlattık nalan eyledik
Musayı Şuayıbe çoban eyledik
Davud a.s.Alemi Ahirete intikal ettikten sonra,tahtına
Süleyman a.s. geçti.Süleyman a.s. zahir ve batın zamanın
Patişahı idi. Süleyman a.s.'ın emrinde Cinler, Rüzgar ve kuşlar
var idi. bütün istek ve arzusunu bunlara yaptırırdı. hatta cenabı
Allah, Mescidi aksayı, babası Davud a.s. a nasip etmeyip,
Süleyman a.s.'a nasip ettiğini söylediğinde, Mescidi aksayıda
Süleyman tamamlattı. Süleyman a.s. Cenabı Allahtan üç şey
istemişti.
1 - Melik olmak
2 - Hikmet ilmine sahip olmak
3 - Beytül mukaddeste iki rekat Namaz kılanların
günahlarının af edilmesi.
İşte bir kişide vücut ülkesinde,Nefsin Patişahlığı değilde
Ruhun Patişahlığına sahip olabilirse, birinci isteği kabul
edilmiş demektir.kulun kendine nisbet ettiği, ilim ve
irfaniyetinin olmadığını, ilim Allahın bir sıfatı olduğu için
irfaniyetin hakkın olduğunu bildiğinde, gönül semasından
yağacak olan o Rahimiyet Rahmeti ile, ilmi ledün hikmet
ilmine sahip olmaktır. Süleyman olmak isteyenler bunuda
isterler. üçüncüsü; Beytül mukaddeste iki rekat Namaz
kılmakta:zahir ve batın şirklerden kurtularak Cenabı Hakkın,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
vahdet ve kesret tecellisi olan iki rekatlık kalp Namazı olan
Vusta Namazını gönül mescidinde kılınmasıdır. çünkü her
kim,emin beldeye ayak bastığında, o günahlardan temizlenmiş
olarak emin kişidir. Süleyman a.s. da.işte bize Tevhiddeki
kavseyin mertebesine kadar vuslat etmemizi, ve Kuş dili olan
bu
hikmet
ilmine
sahip
olmamızı
remzediyor.
Eyup a.s.Yusuf a.s.dan sonra gelen bir Peygamberdir. çok
zengin ve çokta ibadet eden bir kişiydi. iblis bunu çok
kıskanıyordu. Cenabı Haktan müsaade isteyerek, malına,
mülküne, çoluk ve çocuğuna musallat oldu. Eyup bunlara
sabrederek,veren Allah,alan Allah dedi. üçünçü defa İblis
vücudunada musallat olmak istedi. Cenabı Hak Eyupun aklına,
kalbine ve diline musallat olmada, diğer geri kalan azaların
musallat olabilirsin diye müsaade etti. Eyup bu ibtila ile 42
derece sıtma hastalığı ateşi ile yatağa düştü. buna rağmen,
zikrinde ve ibadetinden hiç eksiklik yapmadı. bu ibtilalara o
kadar sabrediyorduki, Cenabi Allah Ya Eyup sen benim
sabreden kullarımdansın. artık ayaklarını yere vur dedi. Eyup
ayaklarını yere vurunca, yerden bir sıcak su,birde soğuk su
çıktı soğuk suyu iç,sıcak su ilede yikan denildi. Eyupta aynen
öyle yaptı. sonunda sıhate kavuştu.
Kuranı kerimin Sad suresi ayet 43 de Eyup e ve bütün ehline,
ve beraberinde daha bir mislini bağışladık. eşi ve çocuklarıda
eski iyi günlere döndüler buyurulmaktadır. İşte Eyup a.s. dan
almamız gerekli bir çok dersler vardır. Eyup kul
anlamındadır.bizim gibi, Cenabı Hakka yüzünü dönmüş
kullara,elbette iblis musallat olacaktır.onun görevi Hak
yolundaki Hak yolcularına musallat olup,Hak yolundan
saptırmaktır. Eyupa.s.ın Kuranı kerimin Sad suresi ayet 41 de
Şeytan beni zorluk ve eleme uğrattı buyurması,kişinin gaflet
zamanlarında vesvese ve vehim gibi haktan uzaklık
hali,ahlaksızlık ve gadap hallerini Nefs yönü ile
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
yaşamasıdır.şeytan Eyup'e, üç defa musallat olmuştur.
birincisinde; malını mülkünü almış, yani fiillerin faili Allah
iken onu engellemiştir. ikincisi; çocuklarını elinden almıştır.
yani sıfatların Mevsufunu örtmüş,ve Ruh tecellilerini
engelliyerek Nefsine nisbet ettirmiştir. üçüncüsündede;
vücuduna hastalık vererek eleme uğratmıştır. yalnız kalbi,
Aklı ve dili hariçtir. İşte bir salikte, Mürşidinden kendine
nisbet ettiği, cenabı Allahın, bu üç tecellisini, Allaha nisbet
etmeyi öğrendiğinde, Enfusunda Nefsi Emmare olan Şeytanın,
vehim ve vesveselerinden kurtularak, kuvveyi Ruhun
selametine mazhar olacaktır. bu tahsilde, her türlü ibtila ve
tecellilere sıtkıyle sabredenler, Tevhid yolu olan ayağını yere
vurması ile,sıcak ve soğuk su çıkacaktır.soğuk su, bedenin
sıcak suda siyretin mutluluğu için kişiyi huzura kavuşturur
.sıcak su, hakikatı Muhammediyeyi, soğuk suda, şeriatı
Muhammediyeyi remzeder. Bir kişi fenafillah olasıya kadar
şeytanın bütün iptilalarına sabredip hakkın varlığıyla var
olursa, şirklerinden ve vücud varlığı gibi en büyük Günah
hastalığından kurtulmuş ve hakikat sıcaklığı ile yıkanmış olur.
Cenabı Hakkın her mazhardan farkı ile bütün tecellilerini,zevk
ettiğinde de Şeriat elbisesini giyerek soğuk suyu içmiş
olacaktır. işte vahdet zevki hakikattır. kesretteki Cemalullah
zevki de Şeriattır. kendi diye bildiği malı mülkü olan efalini,
çocukları olan sıfatlarına ve vücudu diye bildiği vücudullahı
cenabı Hak ona ihsan etmiş ve eski zenginliğine tekrar kavuştu
buyrulmuştur.
Çünkü hakkın zenginliğiyle zenginleştiğinde daimi mutluluğa
ermiştir. Cenabı Hak bizlerinde Eyüp gibi sabırlı olmamızı, ve
sadakatla teslim olduğumuz nisbetle, künah ve cehalet
hastalığından kurtularak mutluluğa erebileceğimizi bildiriyor.
Yakup a.s. içinde: oğlu Yusuf a.s. dan ayrı düşmesi nedeniyle
gelen ve geçen kimselere oğlu Yusuf u sormak suretiyle çok
inledi. ayrılık ateşi onu harab etti.Kuranı kerim in Yusuf
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
suresinde, uzun, uzun izah edilen bu vaka, kardeşleri
tarafından Yakup a.s. ın oğlu Yusuf kuyuya atıldı. kervancıya
pul olup satıldı. Kervanla Mısıra giden Yusuf, köle olarak
satıldı.onun için babası olan Yakup a.s. dan uzun müddet ayrı
kaldı.bunun sevgi ve ayrılık ateşi Yakup a.s. çok inletti hatta
öyle hale geldi ki, gelen geçene oğlu Yusuf u soruyordu. Diğer
evlatları ona diyorlardı ki:Baba,sen artık bunadın.o sorduğun
kişiler senelerce evvel ölmüş olun Yusufu nereden bilecekler
dediler.Yakup a.s. da onlara,ben Peygamberim kime
sorduğumu biliyorum siz kendinize bakın dedi. sonun da
Mısıra sultan olan oğlu Yusuf, babasına beyaz bir gömlek
gönderince herşeyi anladı. ağlaya ağlaya gözleride kör
olmuştu. o beyaz gömleği gözlerine sürünce gözleride açıldı
ve görmeye başladı. İşte bu olayda da bizlere çok ibretler
var.ten Yakup u oğlu, can Yusufun dan ne zaman ayrı kalır
Dünya kuyusuna atılıp,bir Mürşidi kamilin Tevhid kervanına
pul olarak satılarak, Tevhid kervanı nın tahsilin de, Mısır olan
kalp ülkesinde Sultan olasıya kadar ki devrede, Yakup çok ahı
figan ederek inler. Ayrılık ateşi onu yakar. ne zaman Ruhun
kemalatı tamamlandı, teselli etmek için Kalp Yakupu ona
ihtiyaç hisseddi. İşte o beyaz gömlek olan Tevhid gömleği ile
gözleri açıldı ve inlemeside sona erdi.Ey ihvan kardeşim,
seninde bu inleme ve haktan ayrılık ateşi seni yakıyor, ve
harap ediyorsa, sende kuyuya atıl. Tevhid kervanına pul olarak
satıl, ve Vücud ülkesinde hükmünü gösterisiye kadar Yakup
gibi inlemekten kurtul. Musa a.s. da Firavunun askerinden
birini öldürünce Mısırdan çıkarak Şuayip a.s. ın ülkesi
Medyen e gitti. orada Şuayip a.s.ın emrinde 8 sene çobanlık
yaptı. sonunda, kızı ile evlenerek 10 sene sonra Mısıra döndü.
İşte bizlerde, Nefs Firavunundan kaçarak, Şuayip a.s. gibi bir
Mürşidi kamilin Tevhid ülkesine giderek ona 8 sene çobanlık
yaparsak, yani 8 sıfatı subudiyemizin aslını tahsil yaparak
Fenafillah olursak, kendi gönül kuyumuzdan çıkacak olan,o
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kalbin Cemal tecellilerine sahip oluruz. yoksa bir hikaye
olarak anlamaktan öteye geçemeyiz. Şuayip a.s. Musaya 8
seneden sonra 2 sene daha hizmet edersen, doğaçak kuzular
size veririm. onlarla geçiminizi sağlarsınız, hemde memnun
olurum dedi. Musa da bunu kabul etti.birinci sene kuzuların
hepsi erkek doğdu.ikinci senede kuzuların hepsi dişi doğdu.
Musa bu erkek ve dişi kuzuları alarak o beldeden,eşi ile
birlikte ayrıldı. Fenafillah olan bir salikte,birinci sene olan
ferayizde, vahdet zevki ile zevklenir.ikinci senede ise;
kesretteki her varlıkta cemalullahı Muhammedi olarak zevk
eder demektir.
Yusuf u kuyuya attırmış idik
Mısırda kul olarak sattırmış idik
Züleyhayı ona çattırmış idik
Zellesinden bendi zından eyledik
Kuranı kerimin Yusuf suresinde anlatılan, Yusufla ilgili kıssa,
hepimize malumdur.
Bir gün Yusuf babası Yakuba, Rüyasında on bir yıldızla ay ve
güneşin, bana secde ettiklerini gördüğünü söyledi.buna binaen,
babası Yakup; oğlum Rüyanı kardeşlerine anlatma. sonra sana
bir kötülük yaparlar dedi. babası onun bu Rüyasından anladıki,
Yusuf üstün bir istidada sahip olup, Peygamberliğine varis
olacağını anladı. onu diğer kardeşlerinden fazla sevmeğe
başladı. kardeşleride bunu gördükleri için, ona tuzak kurdular.
Yusufu babalarından,oynamak bahanesiyle rica ederek aldılar.
ve oyun sahasındaki bir kuyuya, döverek attılar. uzaktan gelen
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
bir kervanın suçusu onu kuyudan su çıkarırken gördü. ve
çıkardı. bunu gören kardeşleri, kervancı başına; o bizim
kölemizdir. size satalım diye Yusufu pul diyerinde kervancı
başına sattılar. kervancı başı Mısıra vardığında, Züleyhanın
kocası maliye nazırınada, ağırlığı kadar altına sattı. Züleyha
Yusufa sahip olmak için, çok diller döktü. bir gün sahip
olamadığını anlayınca, Yusufun gömleğini arkasından yırttı.o
anda kapıdan içeriye giren kocası bunu gördü.Züleyha
kocasina şikayetle, Yusuf bana sahip olmak istedi diye iftirada
etti. Yusufun gömleğinin arkadan yırtılmasını gören efendisi,
hatanın Züleyhada olduğunu ve yalan söylediğini anladı.buna
rağmen Züleyha yinede Yusufu zindana attırdı. Böylece Yusuf
çok ibtilalarla sonunda Mısıra sultan oldu.
İşte onun için, Can Yusufları bu günde,varlık kuyusuna
atılmadan, Tevhid kervan başı olan bir Mürşidi kamile pul
olup satılmadan, Tevhid kervanında meratibi ilahiye tahsili
sonunda, vücut ülkesinin başşehri kalp Mısırında, ağırlığı
kadar altına o zaman satılabilir. yani kişi, kendi varlığını
Rabbına, pul diyerinde satarsa, hakkın varlığını giyeceği için
onun diyeride kendi ağırlığı kadar altın olur. Yusufun Züleyha
ile mücadelesi ise, Ruh sahibi olan bir kişinin Nefsi ile
mücadelesinden ibarettir. Yusufun halvet zındanına atılması
ve kemalata kadar vuslatı sonunda, kalp Mısırına Patişah
olmasıdır.bir kişide kendi vücut ülkesinin Patişahlığını,
Nefsten alarak, idareyi Ruha teslim edebilirse, o kişi kurtuluşa
ermiştir. işte Yusuf kıssası bizlere bunu anlatmaktadır.
Davut Peygambere çaldırdık ud u
Kazadan kurtardık Lut ile Hud u
Bak ne hale koyduk narı Nemrut u
İbrahime bağı bostan eyledik
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Davut a.s.ın çok güzel sesi var idi. Davudu makamında,
Cenabı Hakkın emirlerini ilahilerle ud çalarak söylerdi.
kendisine verilen Zebur hep ilahilerden ibarettir. yanık sesini
duyan bütün insanlar, kendisinden geçiyorlardı. sende Davut
gibi bir kamilin sohbetlerinde bulunursan, hem onun ilmi
ledün olan, sır ilimlerinden etkilenerek sarhoş olursun. hemde,
kendi varlığını yok ederek Hakkın varlığı ile dirilmek suretiyle
daimi haylığa vasıl olursun. Lut a.s.ın kavmi oğlancı idi. Lut
a.s.ın Hakka olan davetinide hiç dinlemiyorlardı. bir gün Lut
a.s.a oğlan kısvesinde 2 melek geldi. onun kavmi bu gelen 2
meleği gördü.ve onlara sahip olmak istediler. lut a.s. ın
kapısına gelip dayandılar.kapıyı aç, o iki delikanlıyı bize
teslim et diye direndiler. Lut a.s. da Tanrı Müsafirlerine
dokunmayın, isterseniz benim iki kızım var onların yerine size
kızlarımı teslim edeyim dedi.kavmi ise,sende biliyorsun ki biz
kızlara bakmayız. bize oğlanlar gereklidir diye israr ettiler.
içerdeki Meleklerde, biz Cenabı Hakkın emrini size tebliğe
geldik.bu kavmi cenabı Hak helak edecek. ya Lut siz bu
beldeyi inananlarla birlikte terk edin dediler.gece karanlığı
olasıya kadar,kavminden müsade aldı. gündüz göz göre göre
bu livata (oğlana tevessül etme) olmaz. gece olunca yaparsınız
diye, dilekte bulundu. onlarda bunu kabul ettiler. Lut a.s. eşi
ve ona inananlar akşam olunca, evin arka kapısından o beldeyi
terk ettiler. kimse geriye bakmasın. bakan olursa helak olur
dendiği halde, şehirden çıktıklarında, şiddetli bir gürültü ile
şehirdekiler helak oldu. bu gürültüyü duyan Lut a.s.ın eşi
geriye baktığında oda helak olanlardan oldu. böylece Lut a.s.
ve ona inananlar, bu kötü kavimden kurtulmuş oldular.
İşte Nefsi Emmare sahipleri daima Lut a.s. gibi, kamillerin
sözlerini ret ettikleri, ve o yolda gitmedikleri için, daima helak
olup durmaktadırlar. çünkü çoğalması mümkün olmayan kesbi
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ilimler, gönüllere tat vermez. dolayısıylada sönmeye
mahkumdur. zahiri taklidi ilim ve ameller kişiye fayda
vermediği gibi. ilmi Ledün olan, Vehbi ilimlerle amil olmak,
kişileri kurtarır. Nefs şehrinden gece olan vahdet zevki ile
çıkanlar, Lut a.s. ve inananlar gibi o helaktan kurtulmuşlardır.
Lut un eşi gibi geriye bakan yani, Nefsinden kopamayanlar
helak olmaya mahkumdurlar. cenabı Hakkın bu gazabından
kurtulmak istiyorsan, bir kamilin yolunda gitmeye bak. Hud
a.s'da Ad kavmine gönderilmiş bir Peygamberdi. Hak ve
hakikata kavmini davet ettigi halde, ona karşı geldiler.
atalarının dininden dönmemek için Hud a.s'a kötülük yapasıya
kadar ileri gittiler. Cenabı Hakta, ayetlerini inkar edip,
Peygamberlerine isyan ettikleri için Hud a.s.ve inananlar
kurtuldular. diğer Ad kavminin hepsi ağır bir şekilde helak
oldular.
Bak ne hale koyduk narı Nemrudu
İbrahime bağı bostan eyledik
İbrahim a.s. bir gün putların yanında kalmıştı.herkez Bayram
yerine gittiklerinde, eline bir balta alarak, bütün putları
paramparca etti.yalnız büyük putu kırmadı. elindeki paltayıda
büyük putun boynuna astı. bu hali gören bir kişi Nemruda
giderek İbrahimin putları parçaladığını haber verdi. Nemrut,
İbrahimin yanına gelerek, bunları senmi kırdın dedi.
ibrahimde, büyük putu göstererek, balta boynunda belki o
yapmıştır. ona sorsanızya demiştir. Nemrut, o konuşamaz
deyince; İbrahim a.s. şöyle dedi.sizlere cevap vermekten aciz
olan puta tapıyorsunuzda, her şeyi yaratan alemlerin Rabbına
inanmıyorsunuz. dedi. bunun üzerine, mancırıkla yüksek bir
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
yerden ateşe atılmasına karar verildi. 40 gün ateş en şiddetli
bir şekilde yakıldıktan sonra, mancırıkla İbrahim a.s.ateşe
atıldı. Cenabı Hakta Kuranı kerim Enbiya suresi ayet 69 Ey
Ateş,İbrahime karşı serin ve selamet ol buyurdu. İbrahim
düştüğü yerde güllük gülüstanlık olarak oturur bir vaziyette,
Nemrut onu görünce, hayretini gizleyemedi.sonra Cenabı
Hakkın gazabına uğrayan Nemrut kulağıma giren bir sinekle
helak oldu. sineğin rahatsızlığından,bir kişi tutarak, devamlı
tokmakla başına vuruyordu. Nemrutta kafasının içindeki
sineğin vızıldamasından, ancaksın biraz o zaman rahat
edebiliyordu. zamanla ağrıları o kadar şiddetlendiyki,
tahammül edemiyecek hale geldi. kafasına tokmakların
şiddetli vurulmasıylada kafası parçalanıp geberdi gitti. işte
Nemrudu bu hale koyan, ve İbrahimide güllük gülüstanlık
içinde mutlu kılan cenabı Haktır buyuruluyor.
İsmaile bedel Cennetten kurban
Gönderdik şad oldu Halili Rahman
Balığın karnında bir haylı zaman
Yunus Peygambere mekan eyledik
İsmail a.s.İbrahim a.s.ın oğludur. İsmail den evvel İbrahim
a.s.ın oğlu olmadığı için,cenabı Hakka niyazda bulundu. ya
Rabbı bana bir evlat verirsen, canımdan daha çok sevdiğimi
sana kurban edeceğim dedi. İsmail büyüdü. İbrahim a.s.
Rabbına verdiği sözü tutmak için koyun ve yüzlerce deve
kurban etti. fakat rüyasında, verdiğin sözü yerine getir diye her
gece ikaz ediliyordu.en sonunda anladıyki, canından daha çok
sevdiği oğlu İsmaildir. Saffat suresi ayet 102 Ya İsmail, seni
rüyamda kurban kesmem emredildi dedi.oda, Ey babam,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
mademki sana bu emir verildi, onu yap dedi.bunun üzerine,
İbrahim bir iple bir bıçak alarak,oğlu ile birlikte dağa odun
kesmek için yola çıktılar.dağa vardıklarında,Hz. İbrahim, oğlu
İsmaili koyun gibi kesmek için üzere yatırdı.elindeki bıçağı
boynuna çaldı. fakat bıçak kesmedi. bunun üzerine cenabı
Hak: Saffat suresi ayet105 Ya İbrahim, gerçekten rüyana
sadakat gösterdin. şüphe yokki biz güzel amel işleyenleri işte
böyle mükafatlandırırız dedi.bunun üzerine gök yüzünden bir
koç gönderildi. Allahu ekber, Allahu ekber nidasıyla İbrahim
a.s.ın yanında belirdi. bu koçu gören İsmailde la ilahe illallah
vallahu ekber dedi. Hz.İbrahimde Allahu ekber velillahul
hamd dedi. işte Cennetten gönderilen bu koçta Allaha sonsuz,
inanç ve ondan razı olmanın karşılığı olarak, Hz. İbrahime
verilmiş oldu. oda bu olaydan sonra, çok mutlu oldu. İşte
bizlerde, inanç ve Hakka olan Cömertliğimizi gösterirsek yani;
her türlü varlık şirklerinden kurtulup, Cenabı Hakkın varlığı
ile var olursak, bunun karşılığı olarakta, bizlerede bir koç
lütfedilecektir. zira İsmail, Hz. İbrahimin Nefsi idi. Nefsin
hiçbir
zaman
kesilemiyeceğini,
kurbiyetle
Hakka
yaklaşılacağını bizlere göstermiş oluyor.
Meleklerin iki defa, Allahu ekber, Allahu ekber diye koçu
getirmeleri; Allahın Hüviyet ve Eniyetinin, yani zahir ve
batındaki ululuğu ve yüceliğidir. Meleklerin bu tekbirini
duyan İsmailde la ilahe illallahu Allahu ekber deyişi: Allahın
zandaki, bilinçteki ululuğu ve büyüklüğü değil, bizzat şuhut
ettiğimiz zerreden kürreye kadar, bütün sıfatlardan ilan edilen,
Cemalullahını gösteren Allah büyüktür dedi. buna cevaben
Hz.İbrahimde Allahu ekber velillahu hamd demekle, zahir ve
batın bütün varlıkların Allaha hamd ettiklerini, hepsinin
varlığı Allahın varlığı ile var olabildikleri için, teşekkür
ettiklerini
söyledi.
İşte Tenzih ve Teşbihi, Hz. İbrahim Tevhid yaparak, bu tekbir
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
kal lisanıyla ifade edilmiş oldu. bizlerde, kalbimizle Tenzih,
Hissemizle Teşbih yaparak, Hz.İbrahim gibi Tevhid
yapabilirsek, cenabı Hakkın koç lutfuna mazhar oluruz.
Balığın karnında bir haylı zaman
Yunus Peygambere mekan eyledik
Yunus a.s.33 sene kavmini Hak ve hakikata davet ettiği halde,
kavmi ona tabi olmadı. oda kavminin üç güne kadar, helak
olacağını söyliyerek, onların arasından ayrıldı. Ve Bir gemiye
bindi. gemide kurra çekildi. çekilen kurrada,denize atılacak
kurban, Yunusa isabet etti. Yunusu denize attılar. Cenabı
Allahta Yunusu, bir Yunus balığının yutmasını tecelli ettirdi.
40 gün Yunus a.s. Yunus balığının karnında kaldı. bu müddet
içinde, Yunus hep zikir yapıyordu. enbiya suresi ayet 87 La
ilahe illa ente suphaneke inni küntü minazzalimin (noksan
sıfatlardan münezzeh olan Rabbım, beni bir daha zalimlerden
eyleme) diyordu. 40 gün sonra deniz kenarına çıkarıldı. karaya
çıktığında üryandı.kabak yaprağından avrat yerlerini
örterek,kısa zamanda sıhatına kavuşup, ümmetinin arasına
gitti. ümmetinde 100 bin mevcudu vardı.Hz. Yunus
kavminden ayrılırken onlara söylediği sözler tahakkuk etmişti.
birinci günde, her taraf sararmış, ikinci günde, kırmızılaşmış.
üçüncü gündede her taraf kararmiştı kavmi bunları görünce,
nedamet duyarak Tövbe edip cenabı Hakka yalvardılar.
Hz.Yunusun geri geldiğini görünce hepsi birden iman edip
uzun seneler, Hz.Yunusla birlikte mutluluk içinde yaşadılar.
İşte bir kişide, Enfusunda, Ruh Yunusunun beden balık
karnında 40 gün kalarak Fenafillah olup kendi insani asliyesini
bulmasıdır. veya bir Mürşidi kamilden Feraiz olan dördüncü
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
mertebeye kadar, meretibi ilahiye tahsilinde bulunmasıdır.
İnsanlar isyanda ve Nefs sahibi oldukları müddetce, onun
Ruhu daima zulmettedir.bir insanı kamile gelip, Nefsini
terbiye ederek mutmain olabilirse, balığın karnındaki
karanlıktan Hz.Yunusun kurtulduğu gibi, Ruh Yunusuda, bu
Ten zulmetinden kurtulmuş olur. Çünkü bu Alem bir denizdir.
Ten balık, Ruh Yunus gibidir. Afakımızda ise, kişilerin kamil
olan seçilmiş Yunus balıkları tarafından daima yutulmalarıdır.
40 gün kendi terbiyelerinde bizleri Tevhidi Efal, Tevhidi Sıfat,
ve Tevhidi Zat günlerinden sonra,vahdaniyet deryasında
kemale getiriyorlar. İşte nisbiyeti olan Nefsle,yaptığı
kötülükleri idrak ederek; ya Rabbı artık beni zalimlerden
eyleme diye dua etmiş oluyor. sahile çıkarıldığında, Yunus
hasta idi.yani henüz kemalata daha gelmemişti. zamanla
kemalata geldi.Rabbına şükrani olarak ilk defa ikindi
Namazını da Yunus kıldı. bizlerde, Hz. Yunus gibi daima
tesbihatla meşgul olalım. Nefsimizin mütmain olmasıyla uzun
seneler mutluluk içinde, Hz.Yunus gibi yaşayalım.vücut
ülkemizde, aza ve sıfat kavimlerimizin Ruha olan idrak
tabiliğini istiyorsak, ikilikteki Nefs vadisinden, teklik vadisi
olan Ruh vadisine geçerek, vücudumuzda Ruhu Patişah
yapalım. vücudumuzda Ruh Patişah olunca, bütün sıfat ve
azalarımızda,mutmain olarak onu en güzel bir biçimde açığa
çıkaralım. artık, kulak hakkı duyacak.göz hakkı görecek. dil
hakkı konuşacak. ve hiçbir itilaf kalmıyacaktır. dolayısıylada,
mutluluk ve saadet içinde yaşanmiş olunaçaktır. cenabı hak
bütün kardeşlerime Hz.Yunusu örnek almalarını, ve onun gibi
mutluluğa kavuşmalarını niyaz ederim.
Bir Mescide soktuk Meryem anayı
Pedersiz doğurttuk orda İsayı
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bir ağaç içinde Zekeriyayı
Biçtirip kanını Rizan eyledik
Zekeriya a.s. Meryem valdemizin dayısıdır. ailesi, Meryem
valdemizi islami bir terbiye içinde yetiştirmek istedi. aile
arasında, Meryemin terbiyesi için kurra çekildi. kurra Zekeriya
a.s'a isabet etti. Zekeriya a.s.ona bir Mescid yaptı. başkaları ile
irtibatını keserek hem terbiye ediyor, hemde yemeklerini
getiriyordu. bir gün Mescid te Meryemin yanında Kış ve Yaz
Meyvalarını gördü. ya Meryem bu Meyvaları sana kim
getiriyor. dedi. oda bana bunları Rabbım ihsan etti. bundan
sonra yemek getirme dedi. Zekeriyanın terbiyesinde Meryem
tamamen kemale gelince,bir gün Cebrail'i karşısında gördü.
Meryem suresi ayet19 da Cebrail gerçekten, ben sana temiz
bir oğlan vermek için sırf Rabbımın gönderdiği bir elçiyim
diyerek, İsa nın müjdesini verdi. Meryem valdemizde,Meryem
suresi ayet 20 deki Benim için nasıl bir oğlan olur. bana bir
insan dokunmadı.ve ben iffetsiz bir kimse değilim
dedi.Cebrailde evet doğru söylersin. fakat Rabbın için her şey
kolaydır. diyerek, Meryem valdemizi sakinleştirdikten
sonra,sağ yakasından üfürmesi ile İsa ya gebe kaldı. işte bir
zaman sonra, bir Hurma ağaçının dibinde de İsa yı doğurdu.
onun için zahirde İsa a.s. ın babası yoktur. bizlerde Zekeriya
gibi, bir kamilden Meryem gibi bir salik olup, Nefs terbiyesi
alırsak, elbette bizlerdede Yaz ve Kış Meyvaları olan ilham
tecellileri zuhur edecektir. bunuda bizlere, zahir ilmiyle
irfaniyetimizi geliştiren Mürşid mazharından, Rabbımız zevk
ettirecektir. bu tecelliler kemalata geldiğinde, Cebrail olan,
batın Rabbımızın bizim gibi Meryemlerden Ruhullah olan İsa
ları doğurmuş olacaktır. İsa nın kişilerde doğması, o kişinin
Ruh sahibi olmasıdır. Mürşidi kamiller, Fenafillah olasıya
kadar,bizim gibi Meryemlerin anası, Beka zevklerine
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
geçincede babası olmaktadır. Meryemde hem erkek
hormanı,hemde kadın hormanı olduğu için, İsa yı babasız
doğurdu sözü denmiştir. Bu söz mecazıdır.
Bir ağaç içinden Zekeriyayı
Biçtirip kanını Rizan eyledik
Zekeriya a.s. bir gün Yahudilerden kaçtı. çünkü Hak ve
hakikata davetinden, kavmi hoşlanmiyordu. Yahudiler
Zekeriyanın arkasına düştüler. Zekeriya bir Ceviz ağacının
içine gizlendi. şeytan bunu gördü ve kavmine haber verdi.
Yahudiler biçkı ile bu ağacı ikiye ayırdılar. Zekeriyada ağaçla
birlikte ikiye ayrılmış oldu. böylece zekeriya, Cenabı hakkın
rızasını kanıylada kazanmış oldu. bir kişide, vuslatında Ceviz
ağacına sığınırsa, (çünkü Ceviz de üç haslet vardır.
1 - Yeşil kabuk
2 - Ağaç sert kabuk
3 - Cevizin özü
Cenabı Hakkın Efal,Sıfat,ve Zatının zevkleriyle yok
olur.Hakkın varlığı ile var olduğunda,Cenabı hakkın tecellisi 2
bölümdür. vahdet ve kesret tir. bu tecellilerle hakkın rızası
kazanılmış olunur. Zekeriya a.s.da Celal ve Cemal
tecellileriyle zuhur edip kanını rızayı bari için akıtılanlardan
oldu.
Beyti mukaddeste Kudüs şehrinde
Nehri Şeriada Ürdün şehrinde
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Tathir etmek için günün birinde
Yahyayı İsayı üryan eyledik
Mukeddes ev olan Mescidi Aksa,orta doğuda bu günkü İsrail
devletinin iştikal ettiği yerdir.bir zamanlar, Zekeriya a.s'ın
oğlu Yahya a.s. ile Meryem valdemizin oğlu İsa a.s.da, bu
beldede ayni zamanda yaşamışlardı. Yahya a.s'ı Cenabı Allah,
Zekeriyaya, ihtiyarlığın son deminde, bir armağan olarak
Yahya isminde bir evlat ihsan etti. hiç günah işlemeyen ve
karşılıksız lütuf olarak verilen bu oğlan,çokmu çok
güzeldi.Meryem oğlu İsa ile, ayni devrede yaşadılar. her
ikiside Cenabı Hakkın Peygamberiydi. Bir gün ikisi karşı
karşıya geldiler. Yahya a.s. çok üzgün ve kederli duruyordu.
İsa a.s. Yahyaya ne için bu kadar üzüntü ve kederlisin. yoksa
Cenabi Allahin Rahmetinden ümidinimi kestin dedi. İsa a.s.da,
çok neşeli ve güleçti. Yahya a.s.İsa ya dediki; sende çok neşeli
ve güleçsin. yoksa Cenabi Allahın gadabından eminmisin
dedi.
her
ikiside
birbirlerine
cevap
vermediler.
İşte, akraba olan bu Yahya ve İsa a.s.ları İsrail oğulları, Allah
için Hak ve hakikata davet ederlerken ,Yahyayı boynundan
kestiler.kanını akıttılar. İsa'yıda kendi zanlarına göre çermihe
gererek öldürdüler. işte, bir salikte Hakta fani olarak, Ruhullah
zevki ile zevkidar olursa, gayriyetlerden ve günahlardan
soyunduğu için, üryan olur. Ferayiz zevki kişilerde, İsa a.s.
olan Ruhullah (Allahın Ruhu) şuhudunu ihsan eder.mukaddes
ev olan gönül veya Kalp evinde vahdet tecellileri,İsa ve
Yahyayı remzeder.Ruh tecellileri her nerede zuhur
ederse,esma aldığı için çoğalmanın ve tevsilatta görünmenin
mutluluğu ile İsa gibi neşeli ve güleç olur .İsa Ruhtur. Yahya
candır. canda her nerede tecellisiyle diriliğini göstersede, Ruh
gibi esma almadığı için üzgün olur. Bunların her ikiside,
Enfusta hakkın bizlerdeki tecellileri olduğu için,gayriyetten
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
temiz olduğu için üryan denmiştir.bu mertebede, Haktan başka
gayri hiçbir şey görülmediği içinde, Tevhidde o makamın
halide üryanlıktır.
Böylece cilvelerle vakit geçirdik
Bu Enbiya ile çok iş bitirdik
Başka bir Nebi yüz zişan getirdik
Onun her nutkunu Kuran eyledik
İşte, böyle zamanın ve toplumun istidat ve kabiliyetlerine
göre, her devirde Peygamberlerle toplumları Cenabı Allah
imtihan etti. bu Peygamberlerin kavimlerle olan
münasebetlerinide, Kuranı kerimde ayrı, ayrı beyan etti. bu
günde, Evliyaların irşad çalışmaları ile toplumların yaşantıları,
o günlerdeki gibi zuhur edip durmaktadır. o dem bu demdir.
Küffarı kureyşi ettik bahane
Muhammed Mustafa geldi cihana
Halkı davet etmek için imana
Murtazayı ona ihvan eyledik
Peygamber olarak en son Hz. Muhammed dünyaya gelmiştir.
Damadi Hz. Ali k.v'de ona ihvan, yani talebe oldu.böylece Hz.
Muhammed zamanindada toplumlari imana davet etmek için,
bunlari Cenabi Allah görevlendirdi.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Ona kıyas olmaz asla bir Nebi
Nebiler şahidir Hakkin Habibi
Dünyanın ukbanın odur sebebi
Biz onu Nebiy yi yüz zişan eyledik
Hz. Muhammed ile, diğer Peygamberlerin her hangi birisi asla
mukayese edilemez. her ne kadar,Kuranı kerimde sayılan
Peygamberlerde, Hz. Muhammed görevli Peygambersede, Hz.
Muhammed Dünya ve ahiretin yaratılmasına sebebtir. çünkü
hadisi kutside levlaka levlak, vema halaktül eflak (habibim ya
Muhammed, sen olmasaydın, sen olmasaydın bu alemi
yaratmazdım) buyurulmaktadır. onun için Dünya ve Ahiretin
yaratılmasına yalnız Hz. Muhammed sebebtir. onun için
Cenabı Allah onu Ruhaniyet yönü ile ilk Peygamber, unsuriyet
yönüylede son Peygamber olarak yaratılmiştır.
Hak Muhammed Ali ile birleştik
Hep beraber Kabe kavseyne gittik
O makama pek çok muhabbet ettik
Leyletel esrayi seyran eyledik
Kendi varlığını Hakkın varlığında yok ederek,ölmezden evvel
ölme zevkine sahip olanlar, çok iyi bilirlerki,bu Alemde
Cenabı Hakkın tecellilerinin velayet yönünün Ali, Nübüvvet
yönünün Muhammed olduğunu bilirler. işte, Tenzih ve Teşbih
zevklerini birleştirerek, Kabe kavseyin olan Kalbin Tevhid
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
zevkinde,daimlik elde edilir.bütün Enbiya ve Evliyalar, orada
ikamet ederler. Kabe kavseyin makamı,Ruhani Miraç yapan
Evliyaların muhabbetle sarıldıkları bir yerdir.onun için
Peygamber Efendimizin, gece yolculuğu yaparak, Cenabı
Hakkın üstün ayetlerini seyrettiği gibi, bütün Evliyalarda,
Ruhani olarak bu ayetleri seyrederler. malumunuz, Peygamber
Efendimizin 34 Miraçı vardır.bunun 33 ü Ruhani, biri
cismanidir. işte Ruhani olan 33 Miracı bütün Evliyalar yapıp,
Mirac zevkine de sahiptirler. fakat cismani olan Miraç, yalnız
Resulullah Efendimize aittir. Çünkü makamı Ahadiyet,
makamı Mahmut olduğu için Resulullah Efendimize aittir.
Kimki oraya gitmek ister,ve cismani Mirac yapmak isterse,
Resulullahın izni olmadan oraya giremez. velevki müsaade
alarak girse bile, kendi esma ve sıfatını dışarıda
bırakarak,Muhammed olarak girebilirler. bütün Evliyaların
içlerinden girenleri, oraya teberrüken, yani Resulullah
Efendimizi tebrik için girmişlerdir. yoksa başka türlü hiçbir
Peygamber, ve Evliyanın oraya girmesi mümkün değildir.
Bu sözlerimi sanma her insan anlar
Kuş dilidir bunu Süleyman anlar
Bu sırrı müphemi Arifan anlar
Çünkü cahillerden pinhan eyledik
Malumunuz Süleyman a.s. Davud a.s. ın oğludur. Cenabı
Hak, Süleymanın emrine Cinleri, Rüzgarı ve Kuşları vermiştir.
Mescidi Aksayı bunlarla tamamlamıştır. Onun için
Süleymanlar gök ehli oldukları için, bütün dilleri bilirler.
buraya kadar söylediğimiz sözler, Kuranı kerimde, ilmi ledün
diye bahsedilen sır ilimleridir. Bu ilmi her kişi bilemez. Yalnız
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
vücud ülkesinde bu sırların yerlerini gören ve zevk eden
kişiler anlayabilir.zira onlar, gök ehli oldukları için,bu kuşların
dilinden anlarlar.her kişi bu sırları kaldıramıyacağı içi, cahil
olanlardan, esma ve sıfat perdesi ile, onu cenabı Hakkın
örttüğünü görüyoruz.
Hak ile Hak idik biz ezelde
Ta Ruzi eleste kalu belide
Makamı hüdada bezmi celide
Cemalini gördük iman eyledik
Ervah Alemi olan Ruhlar Aleminde iken, orada Cenabı
Hakkın vahdaniyetinde,Hakla Hak idik. Araf suresi ayet 172
de Elestü Rabbiküm (ben sizin Rabbınız değilmiyim)
diye,Mürşidi kamil mazharından, hal lisaniyle söylediğinde,
(kalu beli) dedik.işte o yerde Rabbımızın cemalini gördük ve
iman eyledik. çünkü bütün irfaniyet ve kemalat Rabbımındır.
Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
Doğan, ölen,yapan,bozan hep Haktır
Her nereye baksan,Hak mutlaktır
Ahvali vahdeti beyan eyledik
Rahman suresi ayet 26-27 her şey yok olucu ve
geçicidir.ancak Allahin zati bakidir buyurulmuştur. onun
için,mülkünde ondan başkasi yoktur. ve mutlak olan odur. bu
kesret aleminde, vahdaniyet ile her türlü tecelli, onun
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
mazharlardaki renk ve şekilleriyle açığa çikmasindan ibarettir.
işte bizde, nokta sırrından, Kuranı kerimde isimleri geçen
Peygamberler vasıtası ile bu güne kadar gelmiş, geçmiş bütün
kavim ve toplumlari nasıl imtihan ettiğimizi ve iptilalardan
kurtardığımızı vahdaniyet zevki ile zevkidar olursanız, cenabı
Hakkin bu 18 bin Alemin tecelli sırlarını bilmiş ve görmüş
olursunuz.
Vahdet sarayına girenler için
Hakkı Hakkal yakin görenler için
Bu sırrı HARABİ bilenler için
Birlik meydanında cevlan eyledik
Harabi Hz.leri gönül vahdet sarayına girip, Hakta Hak oldukta,
Hakkal yakin olarak görmesi nedeniyle, bu ilahiyeyi kendi
mazharından Hakkın söylediğini, kendisindeki her tecellinin
birlik meydanında, temaşa ederek seyrettiklerini söylüyorlar.
Cenabı Allah bizlerede bu zevkleri ihsan eylesin.amin.
BU KAİNATIN ASLI BİR NOKTADIR
Kuranı kerimin Nur suresi ayet 35 Allah göklerin ve yerin
Nurudur. onun Nuru içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. o
lambaya nisbet edilmeyen mübarek Zeytin ağaçından zuhur
eder.o Nur üstüne Nurdur buyurulmaktadır. işte burada, Zeytin
ağaçı İnsan ağaçı gibidir. Doğu vahdeti, Batı ise kesreti
remzeder. bu iman Nuru, İnsanın gönül kandilinde yanan bir
ışıktır. bu insanın gönül fanusunda yanan kandilin ışığı ne
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bedene, nede Cana ait değildir. Cananın bu Nuru gönul
fanusundan meydana gelmektedir. aslında kamu Alem bir
nokta dır. fakat bu Alemde, sıfat ve esmasıyla, kendini Arif
olmayanlardan gizledi. onun Nur olan güzel yüzünü
Ariflerden başkası göremedi. bu Alem bir fenerdir. onu
aydınlatan her varlığın içindeki zatının tecellileridir. bir
lambanın fitili gibi ışığını verip durmaktadır. sen ise,hayali
gölgeleri görmekten, ışığı göremiyorsun. ondan sonrada, gece
ve gündüz ahu fiğan edip inliyerek onun aşkı ile yanıyorsun.
nasıl insanlardaki Ruh Bülbülü, sıfatları olan Gülün dalında
ötmekle kendini sıfatlarından zuhura getirince,sesi kesilir.
aynen onun gibi, sende zatından sıfatlarına, sıfatlarındanda
esma alarak fiilleriyle açığa çıkarak eserlerini görmeye
çalışırsan,bu Kainatın bir noktadan meydana geldiğini görmüş
olursun.bir hadiste ilim bir nokta idi,onu Cahiller çoğalttı
buyurulduğu gibi; ilim Allahın olduğunu bildiğimizde,cahillik
elbette kula kalmış olur. İşte Allahta hiçbir varlığı
kalmayanlardan, bu ilim ve tecellilerini açığa çıkardı. bir
ağaçın kökündeki çekirdeğe dil versek, bu ağaç senin açığa
çıkış şeklinmidir diye. Evet diyecektir. bütün Ağaçın, Gövde,
kalın Dal, ince Dal ve Yapraklarınada sorsak onlarda, kökteki
çekirdeğin birer şerhi olduğunu söyliyeceklerdir .işte bu
Kainat ağaçıda, öyledir. Ben gizli bir hazine idim.
bilinmekliğimi murat ettim. bu halkı halk edip, onlardanda
kendimi
seyrettim
H.kutsi
de
buyurulmuştur.
Kemalatını bulup, Arif olanlardan her an Cenabı Hak seyredip
durmaktadır. bu sırlara vakıf olmak için, canı Hak yolunda
feda etmek lazımdır. Hakka canını verenler canan alır yerine.
böylece Hakkın gizli hazine kapıları o kişiye o zaman
açılır.yoksa her kişiye değil. Cenabı Hak bu Alemde Zat,
Sıfatları, Esması, Efali ve eserleri ile kendini sergilediği halde,
hicap perdelerini yırtamayanlara sıfat ve esması ile kendi
yüzünü örtmüş ve gizlemiştir. Aslında onu görmemek,kişinin
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
kendi cehalet perdeleridir. yoksa, o her şeyde ayan beyan
görünmektedir. noktalardan elif meydana gelir.elifinde çeşitli
şekillere bürünerek 28 Kuran harflerinin meydana geldiği gibi,
bu noktanın tecelli ettiği yerlerde, şekil ve zuhuratıyla bu
Alemdeki Nurunu meydana getirdiğini görmüş oluyoruz.
Cenabı Hak bizlere bu idrakla her şeye bakmayı nasıp
etsin.amin.
MUSA A.S.IN ŞUAYIP A.S.DAN TAHSILI
Musa a.s. bir gün evinden çıktığında, iki kişinin birbirleriyle
kavga ettiğini gördü.birisi karşıdaki düşmanına karşı,
Musadan yardım istedi. bu iki kişiden biri firavunun
adamlarından biride musanın taraftarlarındandı. Musa da,
karşıdaki kişiye bir yumruk vurunca, onu öldürdü bu durum
karşısında, Musa olaya üzüldü. ve Rabbına yalvararak, hata
yaptığını, af etmesini istedi. Allahta onu bağışladı. Şehrin
öteki başından gelen bir kişi, Musa ya dediki: Kasas suresi
ayet 20 Ey Musa, şehirin ileri gelenleri seni öldürmek için
hakkında müzakere yapıyorlar. buradan çık git dedi.
İşte bizim gibi Musalar, Nefsi emmare Firavununun vehim ile,
inanan kişinin idrakı daima kavga ederler. musada iki
vadantaşın kavgalarına şahit oldu. demektir. Hak ve hakikata
gönül veren Musalar, bunlardan birisini vurunca
öldürdü.şehrin öteki başından gelen Akıl, onu ikaz ederek
oradan kaçmasını söyledi. Musada Medyene doğru yol aldı.
Medyen burada, kendi varlığından geçerek, hakkın varlığı ile
var olan kurtulmuşların diyarıdır. Medyen suyuna varınca,
hayvanlarını sulayan bir kısım insanları buldu. suyun başında,
herkez sıraya girmiş, fakat iki kızda davarlarını sulamak için,
en sonda sıra bekliyordu. kızlara Musa yaklaşarak, onların
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
durumunu sorarak, başka suyun olmadığını öğrendi. kızlar
işaret ederek,karşıdaki büyük bir taşın altında, bir suyun
olduğunu, fakat babaları ihtiyar olduğu için davar sulamaya
gelmediğini, kendilerininde buna güçlerinin yetmediğini
söylediler. onun için herkez suladıktan sonra, sıra bize
geldiğinde sulayabileceklerini söylediler.
Musa güçlü kuvvetli olduğu için o büyük taşı kaldırarak
kızların davarlarını suladı. kızlarda, erkenden babalarının
yanına döndüler.
Babaları olan Şuayip a.s.kızlara bu gün erken geldiniz dedi.
kızlarda, Musa isminde bir çobanın kendilerine yardım
ettiğini, onun güçlü kuvvetli, ve çok temiz olduğunu
babalarına söylediler. üçretli olarak onu çaban tutalım diye,
babalarına ricada bulundular. Şuayip a.s. bunların tekliflerini
kabul ederek, Musayı çağırmalarını söyledi. Musa geldiğinde,
pazarlık başladı. kasas suresi ayet 27 bana sekiz yıl üçretle
çalışırsan, bu kızlarımdan birini sana nikah yaparım. eğer on
seneyı tamamlarsan, bu beni daha memnun eder buyurdu. İşte
bir salikte, Mürşidi kamile gider, onun tahsilinde sekiz sene
çalışır, yani 8 sıfatı subutiyesinin, terbiye tahsilini görürse,
Ruhun, Ruh sıfatlarından tecelli eden ameli kızına sahip olur.
kişinin kendine nisbet ettiği sıfatları fani etmekle, hakkın
sıfatlarının kendi mazharından tecelli zevkine sahip olur
demektir. Musa, 8 sene sonunda Şuayip a.s.dan kızını alarak
ayrılırken,Şuayip a.s.Musaya dediki; bir sene daha kalırsan,
davarların kuzularını sana hediye ederim. sermayeniz olur.
dedi. Musa bir sene daha Şuayip a.s. ın yanında kaldı. o sene
kuzuların hepsi erkek doğdu. Şuayip a.s.'a Musa bir sene daha
kalırsan, inşallah Rabbım kuzuları dişi verir. böylece
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
çoğaltırsınız dedi. Musa bir sene daha kaldı. bu sefer kuzuların
hepsi dişi doğdu.
Musa eşi ile birlikte, erkek ve dişi kuzularıda alarak, yola
çıktı. işte bir kişide,Fenafillah olup, 8 sıfatının, hakkın tecellisi
olduğunun zevkine erince, o kişi Ruhullah olur. vahdaniyet
zevki, onun bütün erkek kuzu olan, vahdet tecellilerine mazhar
olur. bir sene daha kalarak,dişi kuzuların doğmasıda; Ruh
mertebesinden, kesret aleminine sıfatlardaki tecellisi ile
nevafil olarak yaklaşımıdir. şu halde,bizim gibi Musalar,
Firavun olan Nefsi emmare ülkesinden,Şuayip a.s.in
bulunduğu, Mürşidi kamilin ülkesi Medyene gitti.Mürşidi
kamilde 8 sıfatından tecelli eden, her tecellinin kendisinin
olmadığını,bunların hakkın olduğunu, tahsil etmekle,
amellerindeki şirk halindeki Beka tecellileriyle müşerref
olarak, Rabbının tecellileri ve ameli olan kızınıda almış oldu.
iki sene daha kalırsan memnun olurum sözü ise; birinci senede
kuzuların erkek doğması, vahdaniyet zevki ile kişinin
zevklenmesi, ve haktan başka hiçbir şeyi görmemesi demektir.
ikinci senedede, kuzuların dişi doğması, kişinin bütün
sıfatlarından hakkı zuhur etme zevkine sahip olmasıdır. kul
olma zevki, Muhammed olma zevkine kişinin sahip olmasıdır.
Kasas suresi ayet 19-29 ayetleri arasında anlatılan bu kıssa,
ululazym peygamber olan Musa a.s.ın hikayesi olarak, bizlere
anlatılmışsada, ibret olarak bizim gibi Musaların, bir Mürşidi
kamil olan Şuayip a.s.a sığınmamız gerektigini anlatıyor. 8
sene hizmet ederek tahsilimizin gerektiğini bildiriyor. bu
tahsili yapmayanların helak olacağını anlatıyor. Cenabı
Allah,bütün kardeşlerimi nefsin tahakkümünden kurtarsın.
vuslatında kolaylıklar ihsan etsin amin.
ARIYA VAHİ EDİLMESİ NE DEMEKTİR
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kuranı kerimin Nahl suresi ayet 68 de Senin Rabbın, Bal
arısınada vahi etti buyurulmuştur.dikkat edilecek olursa, eşek
arısına değil, kızıl arıya değilde, yalnız bal arısına vahi
olunmuştur. Peygamberden başkasına vahi olunmadığı halde,
hayvan cinsinden bir arıya vahi olunması ne manaya
gelmektedir.
Cenabı Allah, Arıyı dağların arkasındaki çiçeklerin kokusunu
alabilecek hasletlerle yaratmiştır. çeşitli çiçeklerden pollen
tozlarını toplıyarak,gıda deposunda biriktirmesi, sonrada kendi
butununda, onu Rabbının verdiği ilhamla bal olarak kusar.
petekteki 6 gen olarak Mühendislerin bile hayret duyduğu
peteklere yerleştirerek sırlar. İşte hem kendisi için, hemde
bütün insanlık için şifa kaynağı olan bal, imal edilmiş olur.
Arıya bal imal etmesini Cenabı Allah ayetinde vahi olarak
belirtmiştir.
zahirde
vahi
ifadesi
ilham
edildi
anlamındadır.batınında ise, aynen Ayeti kerimede geçen vahi
olarak mütala edilir.
Vahiy 4 türlüdür.
1 - Vahiy. Peygamberlere Cebrail vasıtası ile olur.
2 - İlham. Evliyalara gönül tecellileriyle olur.
3 - Mürşidi kamilin sohbetleri, saliklere vahidir.
4 - Furganı kitabı okumakla. (kesret alemindeki sıfatların
tecellisi)
Bütün mahlükata, kendi istidat ve kabiliyetlerinin yaratılma
yeri olarak ilham olunmuştur. Arınında istıdatında, böyle bir
bal yapma hasleti ile yaratılması onun bu ilhamlara mazhar
olduğunu göstermektedir. bu ayeti kerimenin esas taşıdığı
mana, müteşabihat ayetlerinden oluşudur. Nahl, Arı demektir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
N = Nuru Muhammediye
H = Hidayeti Muhammediye
L = Lutuf, ihsan demektir
Şu halde bir salikte, Mürşidi kamilin sohbetlerinde elde ettiği
ilmi ledün diye bildiğimiz, pollen tozlarını toplayıp, kendi
fikir labaratuvarında süzgeçten geçirir. tefekkür süzgeçinden
geçtikten sonra, şuhut ve müşahade haline dönüşmesine bal
denir.o kişi hem kendisi için, hemde bütün inananlar için bal
imal eden bal arısı demektir. vahi Cebrail vasıtası ile
Peygamberlere gelir. ilham ise, Ariflerin gönlündeki
tecellilerdir. bir salikin Mürşidi kamili onun Cebrailidir.
Cebrailden aldığı irfaniyet ve kemalat sohbetlerini, kendi idrak
ve şuhut etmeye başlayınca o bal arısı durumunda olan kişi, 6
gen petekleri depo ederek, hem kendisi için hemde bütün
insanlık için şifa dağıtan bir hale gelmiş olur. herkeze şifa
dağıtmaya başlar. Allahin Nuru Muhammediyesi, hidayet
ettiği kimlerse bu lutuf ve ihsana onlar mazhar olurlar. Eşref
oğlu Rumi Hz.leri bir ilahisinde:
Şeyhim Baldir ben onun Arısıyım
İlahi Arıyı baldan ayırma
diye niyazda bulunmuşlardır. burada Arı salik,Balda Mürşidi
kamildir.onun için bu ayeti kerime bizlere, bilhassa Arı olan
bir salik ile, Mürşidi kamilin sohbet çiçeklerinden elde ettiği
pollen tozlarını kendi idrak tefekkürleriyle tatlı ve şifa olan
Bal haline dönüştürmesini bildiriyor. onunla yaşama
geçtiğinde hem kendisi için mutluluk ve saadet meydana
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
getirmekte, hemde insanlik için gönüllere şifa dağıtmaktadır.
Bu balla ilgili ayeti kerime bizlere,inanan ve ilmiyle amil
olmak için insanı kamillerden elde edilen ilmi ledünü, yaşam
içinde uygulamak ve zevk etmemizi istemektedir. Allah
cümlemize bal Arısı olmayı nasip etsin. Amin.
CUMA NAMAZININ FARZININ 2
SÜNNETLERİNİN
8
REKAT
OLMASINDAKİ
HİKMET
NEDİR
Cuma günü, Cuma Namazının Farzı 2 Rekat,sünneti ise 8
Rekat olup,hepsi 10 Rekattan ibarettir. Cuma günü bu 10
Rekattan başkada hiçbir Namaz yoktur. Cuma vaktinde,vakit
Namazı olan öğlenin Farz ve sünnetleri de iptal edilir. Cuma
Namazı, vaktin Farzını iptal ederse, öğlenin son sünneti ve
zuhru Evvel veya zuhru Ahir diye kılınan Namazlar, kılınırmı.
Tabiiki kılınması mümkün değildir. günümüzde maalesef
camilerimizde, taklit Namaz kılanlar için bu kişilerin Camiye
ve Namaza ısınmalarını sağlamak gayesiyle, fıkıh alimlerimiz,
bunu fıkıh kitablarına koymuşlardır. Yoksa Tevhidde, zanlarla
kılınan bir ibadet yoktur.
Haftanın ilk günü cumartesidir. Yahudilerin bayram günüdür.
Haftanın ikinci günü, pazar günüdür. Hiristiyanların bayram
günüdür. Haftanın son günü ise; Cumadır. Müslümanların
Bayram günüdür. Buna Tevhid ilminde, Tenzih, Teşbih, ve
Tevhid günleri olarak ifade edebiliriz. ikilikteki kesret zevki
Yahudilerin,
Teşbih
Bayramı,
Tenzihteki
vahdet,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Hiristiyanların Bayrami, kesret ve vahdeti Cem yaparak
Tevhid dini olan müslümanların Tevhid Cuma bayramı
oluyor.
Cuma Namazında üç Bayram zevki vardır.
1 - Ramazan Bayramı zevki
2 - Kurban Bayramı zevki
3 - Cuma Bayramı zevki dir
Malumunuz Bayramlar dost ile buluşmak,ve konuşmaktır.
Ramazan Bayramı zevkinde kulun ayrı,Hakkın ayrı
idrakından; Recep, Şaban, Ramazan aylarının tahsili ile,
Fenafillah olan bir kişi, Şevvel ayının birinde, Ramazan ayının
zevkiyle Bayram yapar. Ruhullah mertebesinden, Nevafil
mertebesine tenezzül ederek, kurbiyet yani, teslimiyeti ile,
Kurban Bayrami zevkinide elde eder. Cuma Bayrami olan,
Kalp mertebesinde, vahdet ve kesreti cem ederek, evvel, ahir,
zahir, batın zevkleriyle zevkidar olarak, evvel ve batını Celal,
zahir ve ahiri Cemal olarak zevk edip iki Rekatlik Cumayi
kılmış olur.
Bu 2 Rekat Cuma Namazının kılınabilmesi için, Cuma
Farzından evvel, kılınan 4 Rekatlık Cumanın ilk sünnet
idrakına vakıf olması gerekir. Cumanın ilk 4 Rekatlık
sünnetinin idrakı ile bu Namazı kılmayanlar, Farz olan 2
Rekatlık Farz Namazı kılamazlar. Biz kılıyoruz ve oluyorda
diyenlere,siz taklit Cumayı kılmışsınız derim. Zira Cumanın 4
Rekatlık sünnetinin idrakı ve şuhudu olmazsa, onun 2 Rekatlık
Farz olan Cuma Namazını kılması ve zevk etmesi,mümkün
değildir. Bir kişi,bu idrak ve zevke sahip olduktan sonra, işi
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
gereği zaman, zaman Cumanın ilk sünnetine yetişememesi,
veya mahsuriyetinden mütevellit kılamaması mahzur
sayılmaz. Çünkü o kişi zaten bu izah edilen irfaniyete sahipti.
Cumanın ilk 4 Rekat sünnetinin idrakı nedirki, 2 rekat
Cumanın Farzı o zaman kılmış olsun. Sünnet Peygamber
Efendimizin yaptığı ve ben nasıl Namaz kılıyorsam, sizlerde
öyle Namaz kılınız,diye tarif ettiğidir. şu halde,zahir de
Peygamberimiz her türlü Namazın kaç Rekat olduğunu, ve
şekillerini bizlere göstermiştir. Bizlerde bunu ayni şekilde
yaparız. fakat sünnet olan 4 Rekat Cumanın ilk sünnetinin
Tevhid idrakı ise; Hadid suresi ayet 3 Evvel benim,Ahir
benim, Zahir benim, Batın benim ifadesinin Resulullah
Efendimizden veya varislerinden öğrenilmesidir. Bu gün
Cenabı Hakkın 4 yerdeki tecellilerini bizlere insanı kamiller
öğretmektedir. Onun için sünnet denmiştir. Bu 4 yerdeki
Allahın tecellilerini, o Resulullah Efendimiz, veya onun
varisleri bizlere bunları öğretmemiş olsalar, Allahın zahir ve
batındaki 2 Farz olan şuhut ve müşahadesini nasıl yapabiliriz.
Onun için bu 4 yerdeki tecellilerini, Resulullahtan
öğrenemiyenler, Evvel ve Batın Celal yüzü olarak, Zahir ve
Ahir Cemal yüzü olarak şuhut ve müşahade olunamaz.
Dolayısıylada 4 Rekat sünnete vakıf olmıyanlar, Cenabı
Hakkın, delilleri olan ayeti,2 Rekat Cuma Farzı olarak
müşahade ve zevk edemez. onun için Cuma günü, öğle
Namazı bile iptal edilir. Bizlerde, günümüzde Resulullah
Efendimizin varislerinden, kalp mertebesindeki, iki kulakcık
ve iki karıncık olarak ifade edilen, vahdet ve kesret
tecellilerini öğrenmek, Resulullahtan olduğu için sünnet
denmiştir. Tecellilerde, Cenabı Hakkın olması nedeniyle Farz
denmiştir.
Sonunda 4 Rekatte yine sünnet kılarız. zira bu kadar büyük bir
nimete vakıf olan kullar, Cenabı Hakka teşekkür etmesinlermi.
Onun için bu aciz kuluna her şeyi yerli yerinde görmek ve
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
zevk etmek nasip ettiği için,şükür olarak teşekkür ediyorum
demektir. Neden 4 Rekattır denecek olursa, hakkın 4 yerde
tecellisinin müşahede ve zevkide 4 rekat olur, derim.
İşte Cuma günü: Cumanın Farzından evvel, 4 Rekat sünnet,
Cuma Namazının Farzından sonrada, 4 Rekat sünnet kılınarak,
8 Rekat sünnet ve 2 Rekatta Farz olarak 10 Rekat olarak Cuma
ifa edilmiş olunur.
Cuma günü Cuma Namazından başkada hiçbir Namaz yoktur.
Zira bu zevke sahip olanlar, 3 Bayram zevkinide kendilerinde
cem ederek, zevk ettikleri için, başkaca bir Namazın
olmadığını bilirler. Kavseyin mertebesinin zevki ile kılınan bu
Cuma Namazı bütün kardeşlerime mübarek olsun.
ABDEST DEKİ TEMİZLİK NASILDIR
Biz Müslümanlar, zahir ve batın temizliğimizi sağlamak için,
Abdest alırız. Su ile alınan Abdest, etkenliklerinden
temizlenmesini sağlamaktır. Kalbin Abdestide zikirdir. Zikir
batın abdesti olarak gönlümüzü, vehim, vesvese ve çeşitli
havaturlardan kurtararak, daima Cenabı Hakla beraber
olmamızı sağlamaktadır Abdest ne demektir. Abd kul
demektir. Dest ise,bir Mürşidi kamil eliyle zahir ve
batınımızın temizliğini sağlamak anlamına gelir. Yalnız su ile
zahir Abdest alsak, Abdest azalarımızın temizliği sağlansa
bile,kalbimizin temizliği sağlanmadığı için,tam temizlenmiş
sayılamayız. Yalnız zikirle batın Abdesti alsak,yinede tek
taraflı olduğu için tam temizlenmiş olunamaz. Hem zahir, ve
hemde batın Abdesti bir Mürşidi kamilden alırsak, o zaman
tam temizlenmiş oluruz. Kamilden öğrendiklerimizi yaşama
geçirememişsek o zaman yinede temizlenmiş olunmaz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Vücudumuz Ruhsuz,ayakta nasıl duramıyorsa, Ruhta vücutsuz
kendini isbat edemez. Bir Elektiriğin, eksi kutbu yalnız başına
parlaklık ve ziya veremediği gibi,artı kutbuda, parlaklık ve
ziya veremez. Ne zaman ikisi bir olursa o zaman ondan
istifade edilir.
İşte bizlerde, temizliği yalnız suda değil, yalnız Ruhla da
değil, her ikisini yaşama geçirerek, aile hayatımızda
temizlik,alış verişimizde temizlik,komşu ve bütün dostlarla
temizlik sağlamış oluruz.Cenabı Hak temiz olduğu için, idrak
ve şuhutlarımızda, ondan başkasını bırakmamak, en güzel
temizlik olacaktır.
Toplum ve cemiyetlerdeki Ahlak ve edep temizliğini
sağlayamıyorsak, konuşma Adabına riayet etmiyorsak,
bilhassa dinlemesini bilmiyorsak, senelerce su ile abdest alsak
yine temizlenmiş olamayız.zira Abdesten gaye, Ahlakta,
Edepte, ffette, Hayada, İlimde, Kültürde, Sanaatta ve her türlü
icraatta temizlenmeyi sağlamaktır. Bu saydıklarımız bizde
yoksa, almış olduğumuz Abdestler alınmamış demektir.
Günde beş vakit Namaz kılıyoruz. fakat Namazın idrakında
olmadığımız için, maalesef Namaz kılan kardeşlerimin
yaşantılarında, Namazın sağladığı faydalari göremiyoruz.
Namaz yalnız seccade üzerinde, veya camilerde icra edilen bir
olay değildir. Namaz, müminin miracıdır. Miracda, hakla
konuşmak ve beraber olmaktır. Şimdi soruyorum. Cenabı
Hakla, yalnız seccade üzerinde veya camidemi konuşulur, ve
beraber olunur. Cenabı Hak yalnız oralardamı vardır. Bu
soruların cevabı verildiğinde, anlamış olacağızki; Nur suresi
ayet 35 Allah yerlerin ve göklerin Nurudur. Bakara suresi ayet
115 Doğu ve batı Allahındır. yüzünüzü her nereye dönerseniz,
Allahın yüzü ile karşılaşırsınız gibi bir çok ayeti kerimeler,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
bizlere yaşamamız müddetince, her nerede olursak olalım, o
bizimle beraber olduğunu söylemektedir.
Şu halde,Namaz ve her türlü ibadetlerimiz, bizlerinde daima
onunla birlikte olma zevk idrakı ile,ona göre Ahlakta,
muamelede,onunla beraber olduğumuzu zevk etmektir. bir kişi
her varlıkta onu şuhut ederse, ona karşı takınacağı hal ve
tavur, halka değil, hakka olacağı için daima Hakla beraber
olma zevkini ona verecektir. halka hizmetin ve her türlü
mamelenin Hakla olmasi onu hem mutlu edecek, hemde daima
Mirac hali zuhur etmiş olacaktir. Cenabı Hakkın her varlıktaki
Cemal yüzünü görmek, ve bütün icraatını bu minval üzere
uygulayıp, Kuranı kerimin yapın diye emrettiklerini yapmak,
yasak ettiklerinden uzak durarak yapmamak, bir kişi için
Dünya ve Ahiret mükafatı olarak yetmezmi. onun için, her
türlü zahir ve batın Abdestimiz ile kendimizi temizleyip,
yaşam içinde bunu uygulamalıyız. yapılan bu Abdest ve
Namaz gibi bütün ibadet ve taatlar, hakiki yaşamımızda
gayenin tahakkuku için, birer araç ve gereçtir. Bu aletlerle,
sanatımızın mahsulu olan eserimizi meydana getiremiyorsak,
bu araç ve gereçler, ne kadar çok olursa olsun, hiçbir
faydasının olmadığını görürüz. İslamiyet bizlere, her şeyde
peşin alış veriş yapmamızı öneriyor. Sen burada bol bol ibadet
ve taat yap, Cenabı Hak inşaallah Ahirette mükafatını
verecektir. Diyenlere inanmayınız. Kuranı kerim isra suresi
ayet 72 kimki dünyada kör olursa, o Ahirettede kördür
buyuruluyor. Şu halde, yaptığımız ibadet ve taatlarımızla
hicaplarımızı açıp, Cehalet ve gayriyet temizliğini
yaptığımızda, dünyada körlükten kurtulduğumuz için,
Ahirettede körlükten kurtulmuş oluruz. Burada bilinçli olarak
Cehalet temizliğini sağlayamamışsak, Ahirette Cenabı Hak
bize Cemalini gösterecek diye boşuna beklemiyelim. Çünkü,
biraz evvelki Ayet, Net ve kesin olarak bunu ifade etmiştir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
sen Ayetleri bırakır da, falancının, feşmancının sözüne
bakarsan, sende öyle olursun. Hoca efendiler bizlere bu güne
kadar, manasını bilmedende, kuranı oku, ibadetlerinide yap
dediler. dersen; bende sana derimki, seni o eski cehaletinden
ve ibadetsizliğinden kurtarmak için, o demde onların sözleri
doğrudur. Ama sen artık ibadet edebilen, yüzünü Hakka
çevirmiş bir kişi olarak, daha iyiyi, daha güzeli yapmak
mecburiyetinde kendini hissetmelisin. Peygamberimiz, iki
günü denk olan aldanmiştır buyurmuşlardır. Yaptığın ibadet
ve taatlarının, sana fayda sağlayıp sağlamadığını, her zaman
muhasebe yapmalısın. Yoksa aldananlardan olursun. bunlar
bilmiyorsan, git bir bilene sor öğren. Yoksa taklit içinde,
uğraşır durursun. temizliğinide sağlayamazsın. Cenabı Hak
zahir ve Batın Abdest alarak,Dünya ve Ahiret yaşamımızda,
her türlü temizliği zevk ettirmek nasip etsin amin.
CİN NEDİR
Cin örtmek, gizlemek anlamlarına gelir. Cinler,latif varlıklar
oldukları için, gözle görünmemeleri nedeniyle örtülü
denmiştir. Peri farscada Cin demektir. Kuranı kerim Hicir
suresi ayet 27 Cin yaratığını daha önce,şiddetli Ateşten
yarattık buyurulmuştur. Bu Cinler, sünnü Cinler süflü Cinler
diye iki kısımda mütela edilir. Sünnü Cinler, latif varlıklar
olup, Akıl ve şuurları ile, ibadet ve isyan yapabilirler. Çünkü,
zariyet suresi ayet 56 İns ve Cinleri ancak bana ibadet etmeleri
için yarattım buyuruluyor.
Onlar Asrı saadette, Resulullah Efendimiz kuran
okurken,Kuran
dinlemeye
gelmişlerdir.
hatta
bazı
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
sahabelerden bunları görenler dahi vardır.zira latafet Alemine
geçen bazı Arifler bile, Camide,Caddede ve her yerde bunları
görmekte ve bunlarla konuşmaktadırlar. Bunlar sünnü
oldukları için, zararsız ve taklidi ibadet içindedirler. ikinci
sınıf süfli Cinlerse; İnsanların süfli olanlarına kötülük
yapmaları ve zarar vermeleri mümkündür. bunlara Şeytani
Cinlerde denilir. Bu saydığım ister sünnü Cinler, isterse süfli
Cinler olsun, ayeti kerimede belirtildiği gibi, Ateşten
yaratılmışlardır. latıf varlıklar oldukları için, insanların
süfliyet vadisinde olan Nefs sahiblerine, Nüfus edebilirler.
Onları, vehim ve hayal gibi görüntülere bağlıyarak, Ulviyet
vadisine geçmelerine engel olurlar. Hatta,kuranı kerimin Nas
suresi ayet 6 da,Cinlerin ve süfli insanların,kişilere vesvese
verdiğinden bahsetmektedir. Ateşten yaratılan bu Cinler,her
şekle girebilirler. Meleklerde latif varlıklardır ama,onlar
Nurani dir. Ateşte iki haslet vardır.
1 - Yakıcı ve sıcaklık yönü
2 - Ziya, aydınlık ve Nur olan parlaklık yönü
İşte Melekler, bu Nur ve ziya yönünden yaratılmıştır. Cinlerin
Ateşin yakıcı ve sıcaklık tarafından yaratıldığını,
Meleklerinde, Nur ve parlaklık yönünden yaratıldığını
karıştırmamak lazımdır.
Bu Alemde evvela Can kavmi vardı. sonra Ateşten Cin kavmi
yaratıldı. Ondan sonrada, Melek dediğimiz Nurani varlıklar
yaratıldı.en sonda İnsan yaratıldı. onun için insan,
Meleklerden üstündür. Cinlerde Akıl ve şuur olduğu içinde
hayvanlardan üstündür. Cinlerin süfli olanlarında Ateş fazla,
sünni olanlarında hava fazladır. Süfli olan şeytani Cinler,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
çoğunlukta Hava ve Rüzgar gibi her yere girebildiği gibi,
insanın kalbine ve damarlarına kadar sirayet edebilirler.
Ayrıca yerdeki hayvan şeklinde bile görülebilirler. Sünnileri,
insan şeklinde ibadet ve taat yaparlar. Hatta, sureten hacı ve
hoca kisvesinde görünmeleride mümkündür. İnsanların
çoğalmaları meni ile olduğu halde, Cinlerin çoğalmaları gaz
(Hava) iledir. İnsanların,Cin ile evlenmesi, bir hayalle
olmaktadır. (Gençlerimizin rüyalarında ihtilam olduğu gibi)
Süfli Cinlerden korunmak için, onların bulunduğu süfliyet
vadisinden çıkmak lazımdır. Süfliyet vadisinden çıkmak
içinde,daimi zikir gereklidir. Gafleti yok eden tek çare,
zikirdir. Sabit bazı şeyleri düşünmek, Hak ve hakikatten gafil
olmak, kişileri o süfliyet vadisinden uzaklaştırmaz. o vadide
kalındığı müddetcede, onlardan kurtulmak mümkün
olmıyacaktır. onlardan kurtulmanın tek çaresi,bir Mürşidi
kamile tabi olup onun talimatı olan daimi zikirden hiçbir
zaman ayrılmamaktır. Adeti veya zaman, zaman hatırlanarak
yapılmakta olan zikirler o kişiyi tam kurtaramaz. Daimi zikir
olmalıdır. İnsanların bütün hücrelerine kadar, sirayet eden bu
varlıklar, bizlerle yaşamaktadırlar.
Bizleri daima Nefs istek ve arzularıyla bağlamakta, Hak ve
hakikat vadisi olan Ulviyete çıkmamıza engel olmaktadır. Kişi
kendine iyi baksın. Nefsani istek ve arzularla yaşamakta
ise,bilsinki Cinlerin az veya çok onun üzerinde etkisi vardır.
Böyle değilde, iyiliğe, doğruluğa, Hak ve hakikata doğru, edep
ve Ahlak güzelliği mevcutsa, Meleki yönü ağır bastığı için
doğru yoldadır. Allah mübarek etsin.
Cinler, Akıl ve şuur sahibi olduğu için, latif olmalarından
istifade ederek, bazı gizli mevcut sırları bizlere getirebilirler.
Cinler gelecekten haber veremezler. Yalnız geçmişten bazı
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
şeyleri bilirler ve haber verirler. onun için bazı Arifler, onları
emrinde kullanmak suretiyle, onlardan istifade ederler. Fakat
bunlara aldanmamak lazımdır. çünkü onlar her şeyi
bilemezler. Bilmiş olsalardı; Sebe suresi ayet 14. Eğer Cinler
gaybı bilmiş olsalardı,o zilletli azap içinde bekleyip
durmazlardı buyurulmaktadır.
Süleyman a.s.'ın ölümüne hükmedildiğinde, asasına dayanan
Süleyman a.s.ın öldüğünü Cinler bilemediler. Bilmiş olsalardı,
bu azaba katlanırlarmıydı. diye kuranı kerim, onlara meydan
okuyarak bizlere,Cinlerin her şeyi bilmediklerini söyliyor.
Onlardan istifade etmek yerine, zikir ve fikre sarılıp,
gönlümüzü aydınlatmak lazımdır. Vehim ve hayal gibi
vesvese
hallerinde,durmamağa
özen
göstermeliyiz.
Cin suresi ayet 6 insanlardan bazı kişiler, Cinlerin bazılarına
sığınıyorlarda, Cinlerin kibir ve azgınlıklarını artırıyorlar
buyuruluyor. görüldüğü gibi fazla itibar edilen kişiler,
kendilerini bir şey sanarak, gurur ve kibire kaptırarak azgınlaşı
verirler. onun için bazı Nefs vadisindeki kişilerin,Cinleri çıkış
yolu kabul etmesi, onların insanlar üzerindeki ilgisini
artırmaktadır. dolayısıylada bizleri,hiçbir zaman yalnız
bırakmıyorlar.
Bizleri daima Nefs vadisine çekerek, Hak ve hakikattan
uzaklaştirmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Onun
için bizler mutlaka bir Mürşidi Kamile gidip,daimi zikirle
kendimizi manevi bir sigorta yaptırıp o süfliyet vadisinden
kurtulmalıyız. Şunu çok iyi bilmemiz lazımkı; Zikir ve
fikirsiz, onların süfliyet vadisinden kendimizi kurtarmamız
mümkün değildir.
İnsanlara verilmiş hasletler, Cinlerden çok üstün olduğu
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
için,bu üstünlüklerini kullananlara,Cinlerin kötülük yapması
değil, yaklaşması bile mümkün değildir.
Ne yazıkki günümüzde zikir ve fikirsiz, hayal ve vehim ile
yaşayan bazı kişiler, Allah tarafından kendilerine verilmiş
nimetleri kullanmayı bilmedikleri için bu süfli Cinlerin
oyuncağı olmaktadırlar. Mana ve idrakına vakıf olmadıkları
Ayetül kürsü gibi bazı ayetleri kelami olarak okusalar bile.
çok zaman onlara fayda sağlamamaktadır.onları çok iyi
bilmek ve onlarla ,ona göre mücadele etmek lazımdır.
Resulullah Efendimizin : Küçük Cihattan büyük Cihata, yani
Cihatı Ekbere geçtik buyurmaları işte bunun içindir. Küçük
Cihat, belli olan düşmanlarla harp etmektir. Bedir Muharebesi
ve Uhut maharebesi gibi. Büyük cihat ise;Nefsle mücadeledir.
latif
olan
süfli
güçlerle
muharebedir.
Allah inanan bütün kardeşlerimi süfliyet vadisinden
kurtararak, Ulviyet vadisinde daim kılsın Amin.
SEVMEK VE SEVİLMEK
İnsanlar bu Dünyaya, sevmek, sevilmek ve sevdirmek için
gönderilmişlerdir. Yoksa üç günlük yaşamları müddetince, bir
birleriyle kavga etmek, geçimsizlik ve mutsuzluk için
gelmemişlerdir. Neden insanlar birbirlerini sevmiyorlar.
Neden bütün yaşamını Dünyadaki cehennemde geçirmekten
kurtulamıyorlar. Aklını, fikrini ve bütün zihinsel
düşünüşlerini, ekonomik meselelerden, üzüntü ve Dünya
debdebelerinden kendini Hakka doğru döndüremiyor. İşte bu
soruların Cevabı Tevhidde mevcuttur. Ne yazikki bunlarıda
bilmediğimiz için, maalesef bu Cehennemden kurtulmamız
mümkün olmıyor. Kuranı kerimin Araf suresi 179 Cin ve insin
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
çoğunu Cehennem için yarattık. onların kalpleri vardır
tefekkür etmezler, gözleri vardır Hakikatı görmez, kulakları
vardır Hakikatı duymaz, işte bunlar Hayvan gibidirler
buyurulmuştur. Şu halde çoğunluktaki insanların, mutsuz ve
azapta oldukları anlaşılmaktadır. Dünyada cehennem, kişilerin
haktan kendilerini uzak hissetmeleri, ve Cenabı Hakkın tecelli
mazharlarını Haktan ayrı imiş gibi görüp, itilaftan
kurtulamayıp azap çekmeleridir. Her tecelli Hakkın olduğu
halde, nedir bu kavgalar, ve itilaflar diye soracak olursanız,
her tecellinin failinin Allah olduğunu bilmeme cehaletidir.
Zira kişideki Cehennem azabı cehaletinden ve Haktan uzak
oluşundan başkası değildir. Cenabı Allah, 18 bin Alemde,
zerreden kürreye kadar, zatını ilan etmiştir. İlan etmesi demek,
her varlıkta zuhura gelmesidir. demektir. şu halde sevmeyip
itilaf ettiğimiz, kişi veya varlıkların, kendilerine ait hiçbir güç
ve kuvveti yoktur. Onların mazharından bizlerdeki, malumata
göre Cenabı Hak,o aletleri, bizlere kullanmaktadır. Neden o
eksik mazharları başkalarına değilde, bize kullanıyor. Çünkü
bizlerde eksiklik var. onları bize kullanmasa başkalarına
kullanaçak.onun için her türlü olayda, başkaların suçlamak
değilde; kendimizi gözden geçirip düzeldiğimizde, bir daha bu
eksik tecellinin olmadığını görürüz. Çünkü Allah
bizlere,hiçbir mahlukata vermediği, Akıl, fikir, irade ve ilim
gibi yüce Emanetler vermiştir. Bunları yerinde, doğru
kullanırsak, o zaman azabımız azalacaktır. Surette kalanlar ve
suret için ömrünü bitirenler, azap ve mutsuzluktan
kurtulamamışlardır. Suretlerin hiçbir hükmünün olmadığını
bilenler, siyret için çalışıp onun bilincine erenler, mutluluk ve
saadet içinde, Dünyada iken Cennetlerini yaşayacaklardir.
Dünyada Cennet ve Cehennem vardır. Ahirette de Cennet ve
Cehennem vardır. Dünyadaki Cehennem Haktan uzak
olmak,ve her türlü izdirab ve kederleri onların Cehennemi
olmaktadır. Dünyadaki Cennetleri ise; Hakla beraber olup,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
huzur ve mutluluk ve saadet içinde zevkleridir.
Dünya zahir 5 duygumuzla algıladığımız kesafet Alemidir.
Ahiret ise; Batın duygularımız diye vasıflandırdığımız, hissi
müşterekimiz olan batın duygularla algılanan bir Alemdir.
Zahir
duyguların
bu
Alemde
gecerliliği
yoktur.
Dünyada iken Hakka olan yakınlığından (ilmel yakınlık,aynel
yakınlık, hakkal yakınlık)la aldığı zevkler, sıfatlara bürünerek
karşısına çıkacaktır. Dünya (Ahiretin tarlasıdır). hadisi bize
bunu bildirmektedir. Dünyada ama olan Ahirettede amadır
ayeti kerimesi bizlere Dünyada iken, bütün fiillerin failini çok
iyi tanımamızı,her varlığı sevdiğimizde onların özünün,
Cenabı Hakkın bir tecellisi olması nedeniyle bizzat Rabbımızı
sevdiğimizi anlamış olacağız. Cenabı Hak kendinden başka bir
varlık yaratmamışki, seven ve sevilen olsun. Sevende
kendisi,sevilende kendisidir. Yeterki biz bu irfaniyete sahip
olup mutluluk içinde yaşayalım.yoksa kendi azabımızı
kendimiz hazırlamış oluruz.
Aşkınla sararıp soldum
Kah yanıp kül oldum
Seni her yerde aradım
Sonunda kendimde buldum.
Aşk Ateşini yanar sandım
Gönlümde hep seni andım
Ananda sen, anılanda sen olduğunu bildim
Ahmetteki aşkın ve Aşıkın özünü gördüm
Herkez bu gün kendine sorsun. Stres, üzüntü, keder ve mutsuz
bir halde,Dünya ile ilgili,alamadım, veremedim diyorsa,
Dünyada, bu Cehennem azabından başka bir azabmı bekliyor.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bu azab ona yetmiyormu. ondaki gayriyet ve Hakkın, her türlü
tecellilerine vakıf olmadığı için, Cehennem azabından bir türlü
kurtulamıyor. Tevhid ehlide,Hakkın bütün tecellilerine, vakıf
olduğu için, fiillerin failini görüyor. hangi mazharı nerede
kullandığını, bu olaya karşı nasıl hareket gerektiğini bildiği
için, Mutluluk, Saadet ve Refah içinde yaşıyor. Dünyada o
kişiye bundan güzel Cennetmi olur. Hasan Fehmi Hz. leri bir
ilahisinde:
"Kahrı
lutfu
bilmeyen
hiçbir
dem
rahat
olmaz"
Buyuruyor. Kahrında lutfundaki,fiilin faili Allahtır. Kime, ve
ne için kullandığında Tefekkür ettiğimizde, her şeyin yerinde
ve doğru olduğunu görerek Cennete girmiş oluruz. Cenabı
Allah, cümlemizi iki Cihanda seven ve sevilen mutlu
kişilerden eylesin Amin.
İNSANIN DÖRT TÜRLÜ GIDAYA
İHTİYACI VARDIR
İnsan oğlunun 4 türlü gıdaya ihtiyacı vardır. Bu gıdalardan her
hangi birinin verilmemesi halinde, kişinin o yönünün
eksikliğinden mütevellit,yaşam ve hayatı alt üst olur. Bunlar
şunlardır.
1 - Ruhun Gıdası
2 - Nefsin Gıdası
3 - Vücudun Gıdası
4 - Cismin Gıdası'dır
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
1 - RUHUN GIDASI :
Kuran okumak, ibadet etmek, ilim ve irfaniyet öğrenmektir.
Bir kişi manevi olan bu gıdaları almadığı zaman, mutlu
olamaz. Streslerden, ve bazı asabi huzursuzluklardan
kurtulamaz. İnsanın yaratılışında, mutlaka cenabı Hakka
sığınmak, ve kişinin siyret yönünün bazı ibadet ve taatlarla,
Ruhani gıdasını alması olarak yaratılması vardır. Kişi bazı
zamanlar, şiddetle kendisinden üstün güçlere ihtiyaç duyduğu
hepimizin malumudur.onun için, vücuttaki Ruhani ihtiyaç
eksikliğini gidermek için, mutlaka onun doğrultusunda, ibadet
ve taat yapılması lazımdır. Vücut ülkesinde ibadet ve taat
yaparak, Ruhun gıdasını verdiğimizde, Ruhun söz sahibi
olması onu mutlu kılacaktır. Ruh, gıdasını almassa, Asabiyet,
stres, ve çeşitli üzüntü ve kederler kişiyi istila ederek,
mutsuzluk, baş gösterecektir. o kişiye Dünya meyyallığı istila
ettiği için, vehim, hayal ve vesvese rüzgarları haktan
uzaklaştırarak, helakına vesile olur.onun için Ruhun gıdası
mutlaka verilmelidir.
2 - NEFSİN GIDASI :
Kişilerin, yemesi, içmesi ve her türlü Nefsin istek ve arzularını
verilmesi olarak mutala edilir. Yalnız kendine ayrı bir varlık
veren Nefsin değil, Hakkın sıfatları olan, subut sıfatların
tecellilerine yardımcı olan, yemek içmek ve diğer isteklerdir.
Yoksa süfli istek ve arzular değildir.
3 - VÜCUDUN GIDASI :
Uyumaktır. vücut Ruhun taşıyıcısı olması nedeniyle, istirahat
ederse, kişinin Dünya ve Ahiret için çalışmalarında sekte
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
olmaz. Her günün başlangıcında, dinamik ve zinde olarak
işine ve ibadetine başlayabilir. Uyumayıp istirahat etmediği
taktirde, yarındası günü, iş ve ibadetinde zevk ve Randuman
alamaz. vücut dinlenmediği için sendelemeye başlar. onun için
mutlaka vücudun gıdasınıda vermek lazımdır.
4 - CİSMİN GIDASI :
Çalışmaktır. çalışmayan demir pas tutar. Hem paslanmamak
için çalışmalı, hemde Allahın çalış emrine binaen
çoluğumuzun, çocuğumuzun rızkı için çalışmalıyız. yoksa
çalışmayan kişide, hımbıllık, tembellik zuhur eder.
tembellikte, uyuşukluk ve marazlık getirir. marazlıkta hastalık
getirir. hastalıkta ölüm getirir. denmiştir. onun için, bu insan
oğlu, 4 türlü gıdayı, yerinde mutlaka vermelidir. bunlardan her
hangi birisinin gıdasını eksik verirsek, o eksik verdiğimiz
tarafın arzalandığını görürüz. dolayısıylada, o kişinin eksik
gıdalanmasından mütevellit yaşantısının arzalı olduğu görülür.
bunlar daima göz önünde bulundurmaya dikkat edelim.her
hangi bir rahatsızlığımızda, bu gıda eksikliğinden meydana
geldiğini unutmayalım. zahir rahatsızlıklarda, batın
rahatsızlıklarda hep bunlardan meydana gelmektedir. Allahın
insanlara verdiği en büyük nimetlerden biriside sıhattir. Sıhati
bozuk olanlar, ne kadar Allahın maddi nimetlerine sahip
olurlarsa olsunlar,yinede azap içndedirler. Cenabı hak bu 4
gıdayı yerli yerinde kullananlardan eylesin amin.
İMAMIN
CEMAATINI
ÇIKARMASI
SELAMETE
Camilerimizde Ezanla birlikte toplandığımızda, Farz olan
Namazlarımızı imamla kılarız.imam önder demektir. Lider
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
demektir. O imam Resulullah Efendimizi temsil etmektedir.
Onun vekilidir. Hal lisanıyla, imam derki; Ey Cemaatım bana
tabi olursanız, sizi ikilikten kurtarıp birliğe çıkarmaya söz
veriyorum. Bütün mutsuzluk ve huzursuzluklar, Allahtan uzak
kalmaktan meydana gelir. Selamete çıkmak, ve Hakla beraber
olmak istiyorsanız, bana tabi olunuz. Saadet ve Refaha o
zaman kavuşabilirsiniz. Kulluğunuzun idrakı ile, daima Ahiret
mutluluğuna ermeniz mümkündür diyor.
Cemaatta, Hal lisanıyla biz bu mükafatlara sahip olmak için
geldik, diye cevap veriyorlar. İmam Cemaatıyla birlikte
kılacağı farz namaza niyet ederek, hep beraber Allahu ekber
diyerek,Namaza başlıyorlar. Allahu ekber demek, Allah
büyüktür. Allah yücedir. Allah her şeyi ihate etmiştir.
Demektir. Allahın her şeyi ihate eden, Uluhiyetine doğru,
imam önde, Cemaat arkada, kendilerinden kendilerine vuslat
yolculuğuna çıkıyorlar.
İmam kurtulmuşlardan olduğu için, Cemaatını gaflet ve
gayriyet ikiliğindeki, varlık beldesinden alarak, Ayakta
durmakla, Efali ilahi beldesine, Rükuyu yaptırmakla sıfatı
ilahiye beldesine, secdeyi yaptırmaklada, zatı ilahi beldelerini
geçirerek, Hakkın vahdaniyet deryasına vuslat buldurup mola
veriyorlar.
İmam efendi Cemaatına yat deyince, hepsinin onunla birlikte
yatması, kalk deyince,bütün Cemaatın kalkması ile Cemaatın
imama uymasının bir delili olmuş oluyor. Namazın içindeki
kıyam, Rüku ve Secde de,tecellisiyle, Cenabı Hakla konuşan
bu Cemaat, oturduğunda, Ettehiyatüyü okumaklada, Cenabı
Hakla konuşup, selamete çıkmaya hak kazanıyor. Ondan sonra
sağa, sola selam vererek, Nefsimizinde selametini istemekle,
selamete çıkmış olunuyor.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İmam efendi Namazın sonunda yüzünü Cemaatına dönerek,
siz benim kıblem, bende sizlerin kıblesi oldum. Ben kendimi
zat olarak, siz sıfatlarımda görüyorum. Sizde, temiz ve pak
olarak, kendinizde tecelli edenin zatımı görüyor,ve zevk
ediyorsunuz. Çünkü selamete çıkanların zatın yönünü,
sıfatlara kıble ettiğini, ve her an ayrı şanda sıfatlardan
tecellilerini bilinmek istediğini görecektir. Sıfatlarda zatın
tecellileriyle ayakta durduğunu, daima kemalat tecellilerini
istemeleri nedeniyle kıblelerinin zata doğru dönük olduğunu
göreceklerdir. İmam efendi, haydi hep beraber ellerimizi gök
yüzüne değil, kendimizin gönül semasına açarak,
mazharlarımızdan Cenabı Hakkın, Cemal ve kemalat
tecellilerinin daim olmasını isteyelim diyerek, istek ve
arzularımızı kelama getirip yalvaralım demektedir. Cemaatta
hep beraber her türlü dünya ve Ahiret isteklerini kelama
getirmektedirler. Ondan sonrada, Camiden günahsız ve temiz
olarak çıkıyoruz. Hatta Caminin dışında, Cemaat birbirleriyle
musafalaşarak, birbirlerinin miraçlarını kutluyorlar. Allah
miraçınızı, mübarek olsun diye, tebrik ediyorlar.
Ne yazıkki, Dünya diye vasıflandırdığımız gaflet, ve
bedenimize ait hizmet ve çalışmalar, bizleri Ruhumuzun
hizmetinden bizleri hem uzaklaştırıyor, hemde, latif olan
manevi zevkimizin ateşini söndürüyor. Her gün, günde 5 vakit
bu hatırlamayı ve hakla beraber olma zevklerini, laikiyle
tadamadığımız için, ikilikten her nedense bir türlü
kurtulamıyoruz. Stres ve huzursuzluk, yaşam boyunca devam
ediyor.
İşte zahir olan bu imama, tabi olma böyle olduğu gibi; bütün
saliklerinde imamı, Mürşidi kamilleridir. Onlar ahseni takvim,
yani en üstün bir biçimde yaratıldıkları için,istidatlarında
nasibi olanların, imamıdırlar. Bu Kainat Mescidinde, ilim ve
irfaniyetleriyle, talib olanlara Miraç yaptırmaktadırlar. Allah
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ayrı kendileri ayrı olan bu Cemaatları, bu kamiller, evvela
zikirle Abdest aldırıp, Namaza başlatırlar. Kıyamda Efalini,
Rükuda sıfatlarını, secdede kendi vücutlarının olmadığını
anlayarak zevk ederler. Namazın ikinci Rekatında da;
kıyamda, efalinin efali ilahi olduğunu, Rükuda sıfatların sıfatı
ilahiye olduğunu, secdede, vücudun vücudu ilahiye olduğunu
zevk ederler. yani Cenabı Hakkın kendi mazharlarından nasıl
tecelli ettiğini seyrederler. Namazda oturulduğunda, Rabbının
kulundan memnuniyet konuşmasını yaparak, selam
vermeklede selamete çıkmış olur.
İşte bütün Namazların aslı 2 Rekat tan ibaret olduğu gibi, bir
salikinde bütün tahsili, 2 Rekatlık fena ve beka Namaz
zevklerine sahip olmaktan ibarettir. Gelin kardeşler, Cemaatin
Camide imama tam ve eksiksiz tabi olduğu gibi, bizlerde
manevi imamimiz Mürşidimize tam ve eksiksiz tabi olalım.
Günde 5 defa Rabbımızla konuşmamız daimi selat olsun.
yaşamamızdada her an ve her zaman, Cenabı Hakkın
tecellileri zuhur etmeye başlayacaktır. Allaha gönül verenlerin
elbette yardımcısı Allah olacaktır. Yaşamında bir Miraç
olduğunu unutmayalım.bütün kardeşlerimin, vücut ülkelerinde
de Ruhlarını imam, sıfat ve azalarini Cemaat yaparak,
yaşamlarında hiçbir zaman Miraç halinden ayırmasın.amin.
KURANI KERİME VARİS OLANLAR
Kuranı kerimin Fatır suresi ayet 32 Kuranı seçtiklerimize,
varis kıldık. onlardan kimi Nefislerine zulum edicidir. kimi,
Nefsini kısanlar, kimide, hayırda yarış yapanlardır
buyurulmaktadır.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
1 - Nefsine zulmedenler
2 - Nefsini kısanlar (Muktesitler)(orta halliler)
3 - Hayırda yarış yapanlar
Olarak üç bölümde zikredilmiştir.
Nefsine zulmedenler:
Nefislerini Ahiret Aleminde mutlu kılmaları için kendilerine
nisbet ettiği, Efal, Sıfat ve Vücudundan geçerek (Muti kable
ente muti ) ölmeden evvel ölünüz, sırrına vakıf olup, Hakkın
vahdaniyet zevkiyle zevklenenlerdir. Bunlar Nefis ehli olarak,
ikilikten birliğe vuslat bulmuşlardır. Fenayı efal, fenayı sıfat
ve fenayı vücut yaparak Resulullah efendimizin, fakirliğimle
iftihar ederim dediği, varlık fakirliğine erenlerdir.
Nefsini kısanlar:
Yani orta halli olanlar; Muhammediliğini idrak etmiş, Cenabı
Hakkın bütün tecellilerini, Muhammedi olan mazharlarından
zuhura getirenlerdir. Bunların kendi varlıkları olmadığı için,
Nefisleri Mutmain olmuş, gerçek Mümin Nefis sahibi
kişilerdir. Bunlar hakkında kuranı kerim Enfal suresi ayet 2
Gerçek Müminler, yalnız o kimselerdirki; Allah anıldığı
zaman, kalpleri korkarak ürperir, onlara ayetler okunduğu
zaman, imanları artar ve yalnız Rablarına tevekkül ederler
buyurulmuştur.
İşte gerçek Mümin, her an ayrı, ayrı mazharlardan ayrı olarak
ayetleri okumakta,ve bu sıfatlardan Cenabı Hakkın tecellilerini
tenzih ederek imanları artmaktadır.Hakkın kemalat
tecellilerine Mazhar olmaları nedeniyle Muhammedidirler.
Bu kişiler, Adem ve Aleme nazar ettiklerinde, her şeyi farkı
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ile müşahade ederek Cemalullahı görürler.Cenabı Hakkın 4
yerdeki tecellisini, Ruhaniyetleri ile şuhut ederek, onlarla her
türlü mamelelerini ona uygun olarak yaparlar. Hakka nevafil
ile yaklaştiklari için, onların görmesine göz, Duymasına
Kulak, konuşmasına dil ve bütün azaları o olmuştur. Bu yerde
Misri niyazi Hz.leri bir yerine şöyle diyor.
Hak yüzü insan yüzünden görünür
Zatını Rahman şeklini insan eylemiş.
Hayırdaki yarış yapanlarda:
Kalp sahibi insanı kamillerdir. Kabe kavseyin sahibidirler.
onun için gece ve gündüz hiç durmadan köy köy, kasaba
kasaba gezerek insanların ebedi saadetlerini kazanmaları, ve
insani asliyelerini öğretmek için,ilim sadakası, hal sadakası,
iffet, haya, edep, ahlak sadakalarını dağıtarak hayırda yarış
yaparlar. ömürlerini buna adamışlardır. En hayırlınız insanlığa
faydalı olanınızdır Hş.i kendilerine düstur edinmişlerdir.
Cenabı Hak onları ilmi ezeliyette, orası için yaratmıştır. onlar
insanlığa faydalı olmak için yaratılanlardandır. Kuranı kerim
Bakara suresi ayet 1.2.3.de bahsedilen şüphe götürmeyen Elif,
Lam, Mim olan canlı kitaptır. Kurana en çok varis olanlar bu
zümredir. Bizler kendimize soralım. bu üç zümrenin
hangisindeniz.yoksa bu üç zümreden değilmiyiz. Henüz vakit
henüz geçmemiştir. Birinci zümre olan Nefis terbiyesi,
vadisine hemen girmemiz mümkündür. Allah bu üç zümre
zevkinide bizlere nasip etsin. amin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
MİRAÇ KANDİLİ
Miraç yükselmek demektir. Peygamber Efendimiz, Namaz
Mümininmiraçıdır. buyurmuşlardır. Miraç ise, ikilikten birliğe
doğru yükselerek, Cenabı Hakla beraber olmak, konuşmak
demektir. Buda ilim ve irfaniyetle kişinin kendisindeki tecelli
eden Hakkı bilmesi ve görmesidir. Bu yerde görmek bilmek
demektir. yoksa Allah ikinci bir varlık yaratmadı. Gören ve
görünen olsun. Kuranı kerim isra suresi ayet 1 Kulunu bir gece
Mescidi haramdan, Mescidi Aksaya kadar götürdü. ona
Ayetlerimizin
yüceliklerini
gösterelim
diye
yaptık
buyurulmuştur. Görüldüğü gibi, gece yolculuğu ile Rabbına
vasıl olunuyor. Geceler vahdeti, gündüzler kesreti remzettiği
için, Gece yolculuğu denmiştir. Zira Cenabı Hakka vuslat,
vahdet zevki ile olur. Resulullah efendimizin Rabbımı
Rabbımla bildim, Rabbımı Rabbımla gördüm ifadesi bunu
isbat eder. çünkü kulun ilim ve irfaniyeti yoktur. ilim sahibi
Allahtır. Bir kişi, kendi varlığının olmadığını, varlık sahibinin
Allah olduğunu anladığı zaman, kendisinden bilen ve görenin
Rabbı olduğunu anlayınca, elbette Rabbını Rabbı ile bilen ve
Rabbını Rabbı ile gören olacaktır. Bir kişide Namazda,
subhanekeyi okuyarak, kendi varlığından ifna olup, Cenabı
Hakkın kendi mazharında tecelli eden; kıyamdaki Efali ilahiye
ayetlerini, Rükuda sıfatı ilahiye ayetlerini, secdede zatı ilahiye
ayetlerini okumak suretiyle, hem kulun mazharından Hak,
konuşuyor. Hemde, kuluna selam vermek suretiyle, kulunu
selamete çıkarmış oluyor.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Zatı anlayınca zevk ile, bu Niyazi nice seyran eyledi.
Niyazi Hz.lerinin ifadesi zuhur etmiş oluyor.
Elbette bir kişi Miraç yapabilmesi için, kendisinden kendisine
giden bu Mistik yolculuğunun tahsilini bir Mürşidi kamilden
yapması lazımdır. Bu tahsil de, ilmel yakınlık, aynel
yakınlık,ve hakkal yakınlık ilimlerini tahsil etmekle mümkün
olmaktadır.
Bu ilmin üç mertebesini Mürşidi kamiller, ilmel yakınlıkta;
varlık sahibinin Allah olduğunu öğretmekte, Aynel yakınlıkta:
zerreden kürreye kadar bütün varlıklardaki tecellilerin Cenabı
hak olduğunu şuhut ettirmekte ve göstermekte. hakkal
yakınlık mertebesindede: tecelli eden ile tecelli olunan
mazharların zuhurunun tenzih,teşbih ve tevhid yapılarak,
hiçbir gayriyet bırakılmadan farkı ile yaşama geçmek hakkal
yakınlık olarak, tahsil yaptırırlar. Miraçla ilgili tahsil
sohbetimizi, Tevhid Deryasından damlalar ikinci kitabımın
Miraç bahsinde, uzun, uzun bundan bahsettim. Şimdi ise
Miraçın başka bir yönünden bahsetmek istiyorum. Miraçı iki
kısımda müteala edeceğim.
1 - Yunus a.s.ın Miracı: (Tahtı sera da Miraçını yaptı).
2 - Resulullah Efendimizin Miracı: (Tahtı üstüvada, yani
Arşı alada yaptı).
Şunuda hiç unutmamak lazımkı: Peygamberimiz Benim
Miraçım ile Yunus A.s.in Miraçını tefrik etmeyiniz.
buyurmuşlardir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
1 - Yunus a.s'ın Miracı :
Yunus a.s. Balığın karnında La ilahe ila ente subhaneke inni
küntü minazzalimin Yarabbı beni zalimlerden eyleme diyerek,
kendi varlığını hakkın varlığında yok ederek, varlık sahibinin
Cenabı Hak olduğunun idrakı ile,bu sözü söyleyip Miraç
yapmış oluyor. Bir salikte, Mürşidi kamil olan Yunus
balığının butununda, bu idraka vakıf olursa, tahtı serada
Yunus a.s.ın miraçını yapmış olur.kişinin kendi varlığının
olmadığını, varlık sahibinin Cenabı Hak olduğunu bilmektir.
Tasavvufta
buna,
fenafillah
olmak
denilmektedir.
Namaz Müminin Miraçıdır. Miraçta, Hakla beraber olmak ve
konuşmaktır. Şu halde Namazda, huzu, hudu, huşu halinde,
nasıl onunla beraber oluyorsak, aynen onun gibi, Bu babta
Miraçıda ele aldığımızda, göreceğizki, yalnız Seccadenin
üzerinde, Hakla konuşmak ve beraber olmaktan ibaret
olmadığını görmüş oluruz. Mademki Miraç, ikilikten birliğe
yükselmektir, o zaman bütün sıfatlarından, Cemalullahını
görüp zevk etmekte Miraç olur. Her varlık Cenabı Hakkın bir
aletidir. Her sıfattan zatını ilan eden odur. Aletler her neresi
için yaratılmışsa Cenabı Hak, onu orada kullanmaktadır.
Bunların Muşahadesi, ve cinslerine göre muamele yapmakta o
kişinin Miraçı olmuş olur. Bu şekilde irfaniyet ve kemalatla
yaşam içinde olanlar, onu hiçbir zaman kendilerinden ayri
görmedikleri için, daima Hakla beraber ve konuşma
halindedirler. Ayrıca her mesleğin ve sanatında miracı vardır.
Bir kişi mesleğinin zirvesine vardı ve mutluluğa erdi ise,o
mesleğin Miracını yapmış demektir. Bir sanatkar sanatının
zirvesinde ise,o sanatında Miracı odur. Halbuki, insan oğlu
diyer yaratıklardan en üstün yaratıldığı için, bütün varlıklar
onun emrine verilmiştir. Şu halde insan oğlunun Miracı, tek
yönlü değildir. İlimde, Kültürde, Ahlakta, Cenabı Hakkın her
an yeni, yeni tecellilerine ayak uydurması lazımdır. 21. asıra
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
hitap eden, Kuranı kerimin yalnız ibadet ve amel yönünü
uygulamak değil; itikat,Ameldeki Muamele yönü, Ahlak ve
icraat bölümlerinide çok iyi uygulaması lazımdır. Yoksa,
Cenabı Hakkı yalnız camilerde veya seccadelerin üzerinde
aramaktan öteye geçemeyiz. Zahir ibadet ve taatlarımız gaye
değil araç ve gereçtir. Onun için elbette Ahlak güzelliklerine
sahip olmak için edep, haya, iffet gibi yüceliklere nail olmak
içinde bunları mutlaka yapmalıyız. Yoksa sahip olamayız.
Miraç yaparak onunla beraber olmak ve daima onunla
konuşmak istiyorsak, ayetlerin yalnız ibadet kısmını
uygulamaya çalıştığımız gibi, ilim, kültür, Ahlak, Edep, iffet
ve haya gibi bölümlerinide yaşamak lazımdır. Bir talebe ilk
okuldan üniversiteye kadar, tahsil yolculuğu yaparak bir
mesleğe hak kazanıyorsa, bizlerde Ahiret mutluluğuna
erişebilmemiz için,manevi vuslat olan Miraçımızı yapmalıyız.
2-Resulullah efendimizin, Arşı alada yaptığı miraç:
Kuranı kerim Necm suresi ayet 8-9 da Sümme dena fetedalla
fekane kabe kavseyn evedna Miraç ayetinin zevkinden
ibarettir. Bu zevklerde,Tevhitteki beka mertebelerini zevk
edebilenler sonunda bu zevke sahip olurlar. Cenabi
Hakkın,batın olan zat tecellilerini zahir olan sıfatlarından
görerek, tenzih ve teşbihi tevhid yaparak zerreden kürreye
kadar her varlıkta zevk edenler daimi Namazdadırlar. Cenabı
Hak bütün kardeşlerime bu zevki tattırsın Amin. Kalplerimizi,
Aşkullah, zevkullah ve Muhabbetullah ile doldursun. amin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
CENABI HAKKI TENZİH VE TEŞBİH
NASIL YAPILMALIDIR
TENZİH :
Hiçbir şeye benzemez demektir. Cenabı Hak,Zat yönüyle
hiçbir şeye benzemez. Cenabı hakkın yanında başka bir varlık
olması lazımki,mukayese yapılabilsin. O her şeyden
münezzehtir denilir. Zira bir ayeti kerimede; eyse kemislihi
şey ün onun misli yoktur.ve hiçbir şeye benzemez.
Buyurulmuştur.onun için Tenzih keyfiyeti kalble bilinir.
TEŞBİH:
Benzetmek demektır. Cenabı Hakkın isim ve sıfatlarından
Cemalini gösteren odur. Her varlik onunla kaim olduğu için,
bu isim ve sıfatlardan tecelli eden, Cenabı Hakkın Cemalidir.
Kuranı Kerimin şura suresi ayet 11 Leyse kemislihi şey ün ve
hüves-semiy-ul basiyr-u (onun misli yoktur. o hiçbir şeye
benzemez. ve o her şeyi işiten ve görendir)buyurulmuştur.
Burada, onun misli yoktur. hiçbir şeye benzemez, kısmı
tenzihtir. Allah zat yönüyle hiçbir şeye benzemez, Ayetin
devamındaki, o her şeyi işiten ve görendir kısmı ise, teşbihtir.
Cenabı hak, Tenzih yönüyle yani zat yönüyle bilinmiyor.
Cenabı Hakkın künhü zatı bilinmez. fakat, Teşbih, yani isim
ve sıfatlarları yönüyle tecellisi olan Cemalini görmekle bilinir
demektir. Cenabı Hak Nur suresi ayet 35 de insanın zatının
Nurunu miskat yani lamba konan yer olarak vasvetmiştir.
Bundan maksatta, insanın sadrı yani göksüdür. zücac dan
maksat,
kalptir.
misbah
ise,insanın
sırrıdır.secere-i
mübareke(mübarek Ağaçtan maksatta, insanlardaki iman
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ağacıdır) görüldüğü gibi, Kuranı kerim dahi benzetmek
suretiyle
bizlere
tarifler
yapmıştır.
İşte bu hakka olan iman, Halk suretinde (Hak olarak) zuhur
etmesinden ibarettir. Onun için bir kişi Hakkı zat yönünden
Tenzih eder, Teşbih etmezse,zındık olur. yalnız Teşbih ederek
Tenzih etmezse, müşrik olur. Bunun Her ikiside yanlıştır.
Tevhid cemdir fark onun gövdesi
Ceme ermişse idrak şirktedir kendisi,
Ceme varsada fark etmezse yanılgıdır bilgisi
Cem farkıyla bilinir gizli hazinesi
Ahmet mazharıdır kuran okur bendesi
Mazharında diridir kelam eder kendisi
Muhiddini Arabi Hz.leri bu mevzuda, Cenabı Hakkı tenzih
edecek olursan, onu sınırlamış olursun. Teşbih edecek olursan
onu kayıt yapmış olursun.Tenzih ve Teşbihi cem ederek,
Tevhid yaparsan gerceği söylemiş ve Allahı bilmede,imam ve
seyyid (insanların efendisi) olmuş olursun buyurmuşlardır.
Bir kişide Cenabı Hakkı, his ile Teşbih, Kalp ile tezih
etmelidirki makamı Muhammediyeye yükselebilirsin. Bizlerde
Cenabı Hakkı, Zat yönüyle Tenzih, yani hiçbir şeye
benzetmiyerek, kalbimizle onun her isim ve sıfatlarındaki
tecellisi olduğunu tastik edecegiz. Hissimizle, bütün isim ve
sıfatlarından görünen onun cemali olduğunu hissederek, tecelli
eden ve tecelli olunanı, Tevhid yaparak zevk edeceğiz. Bu
zevkimizde, ne zanna ve hayale çıkacağız, nede tecelli olunan
mazharların gölgesine takilip kalacağız. Zira zahir tecelli olan
mazharlarların hepsi Hakkın gölgesidir. İşte Kalp ile Tenzih,
His ile Teşbih zevkine sahip olduğumuzda, bunları Tevhid
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
yaparak seyyitlerden oluruz. Yoksa, Tenzih ve Teşbihi zevk
vadisinde değilde, ilim vadisinde müteala edenler
aldanmışlardır. Her şeyi zahir olarak isbat etmek her zaman
mümkün olmayabilir.
Cenabı Allah, zatı özellikleri itibariyle eşyadan münezzehtir.
eşya değil dir. Eşyanın hakikatı Haktır. Vücut itibariylada,
Hakkın sıfatları ve mazharlarıdır. İnsanda öyle değilmidir.
gölge zatı itibarıyle, onun dışındadır. insana girmemiştir. İnsan
onun ayni olmadığı gibi, o gölgeye muhtaçta değildir. İşte
gerçekte insanda, hakkın vücudu ile kaim olduğu halde gölge
gibidir. İnsanın gölgeside, gölgenin gölgesi olur.
Mevlana Hz.leri mesnevisinde:
Gölge insan ile kaimdir. insan olmasa gölge olmazdı. insanda
Allah ile kaimdir .Allah olmasa, insanda olmazdı. lakin insan
olmasa, Allah daima bakidir. insandaki vücut Allahındır.
kayıtlı olarak görünen insandır. mutlak olan Allahtır
buyurmuşlardır.
DÜNYA ALEMİNE NEREDEN GELDİK
NEREYE GİDECEĞİZ
İnsanlar kendilerine daima nereden geldik, niye geldik, ve
nereye gideceğiz sorusunu sormaktadırlar. Mısrı Nıyazi
Hz.leri bir ilahisindede:
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Kandan gelir senin yolun ya kanda varır menzilin
Nerden gelip gittiğini Anlamayan hayvan imiş
buyurmuşlardır.
Bakara suresi ayet 156."Biz Allahtan geldik tekrar ona rucu
edeceğiz"buyurulmaktadır.
İnsan iki tecelliden meydana gelmiştir.
1 - Allahın eniyeti (beden kısmı)
2 - Allahın hüviyeti (Ruh kısmı)
Beden kısmı :
Beden kısmının geliş yeri topraktır. bu Dünyada görevini
bitirince, tekrar toprağa dönecektir. fanidir. onun için ölüm
mukadderdir.
Ruh kısmı :
Ruh kısmı ise Rabbımızın vahdaniyetinden bu kesret alemine
geldik. yine bu kesret aleminde, insanı asliyemizi tahsil
ettikten sonra, tekrar Rabbımızın vahdaniyetine dönüş
yapacağız. Mekkenin Numan vadisinden Cebrailin, İsrafilin,
ve Mikailin getiremediği insanın çamurunu Azrail A.s.
Rabbına getirdi. Rabbımda, Ademin şeklini, Celal ve Cemal
elleriyle şekillendirdi. Arta kalan simsime çamuru ilede,
hakikat şehri yapıldı. zahir olan Beden; Baba sülbü, Anne
sülbü yollarıyla Dünyaya geldi. 13-14 yaşlarına gelince, Akil
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
baliğ oldu. fakat Ruhen akil baliğ olmadığı için Rabbından
gafil idi. Araf suresi ayet 172 "Adem oğullarının zürriyetlerini
arkalarından çıkartıp Nefslerini şahit tutarak, ben sizin
Rabbınız değilmiyim dedik. onlar beli (evet sen bizim
Rabbımızsın dediler) buyurulduğu gibi, Ervah Alemi olan
Ruhlar aleminden, bedenlere tecelli etti.bir kişi, bedenen Akil
baliğ olduğu halde, Ruhen Akil baliğ olamadı ise,isterse 40-50
yaşlarında olsun Rabbını idrak edemez. Bedenen ve hemde
Ruhen Akil baliğ olan kişiler,İnsanı kamilin dizinin dibinde,
elestü bezmini yaşarlarsa, işte o zaman Ruhumuzdan bir Ruh
üfürdük ayeti ile dirilirler. Mukayyet olan bu Alemde, kendi
insanı asliyelerini öğrenip Rablarının tekrar vahdaniyet
deryasına intikal ederler. işte Rabbımızın vahdaniyet
deryasından geldik, bu Alemde insanı asliyemizi öğrenerek
imtihan edilmiş olduk. sonunda tekrar Rabbımıza rucu
edeceğiz. Azrailin Mekkenin numan vadisinden getirdiği
çamuru, Rabbım Celal ve Cemal elleriyle şekillendirdikten
sonra, güneşte yüz yıl pişirdi. sen kimsin ben kimim diye
sordu. o şekillenmiş olan Adem varlığıda henüz Rabbını idrak
edemediği için, sen sensin, ben benim dedi.sonra yine yüz yıl
daha güneşte pişirdi. yine ayni soruyu sordu. sen kimsin ben
kimim diye. oda sen sensin bende benim diye cevap
verdi.üçünçü defa güneşte tekrar pişirerek, sen kimsin ben
kimim diye sordu. Adem şeklindeki bu varlık tamamen piştiği
için kendini tanıdı ve,ben aciz bir kulum sen ise,beni yaratan
Alemlerin Rabbısın dedi. Rabbıda onun kemalata geldiğini
görünce; sad suresi ayet 72 "feiza sevvetihü ve nefahtü fihi
min Ruhi" ona Ruhumuzdan bir Ruh üfürdük ayeti ile
Ruhundan bir Ruh üfürerek onu diriltti. Beden ile Ruh Akil
baliğ olunca,Rabbını tanıdı. bu hal kişilerin, Mürşidi kamilin
huzurunda Elestü bezmi haliyle zahir oldu. Bu andan itibaren
kişi, kendi insaniye asliye tahsiline başlamış oldu. insan denen
bu varlık, her ne kadar Beden ve Ruhtan meydana gelmişsede,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Beden kısmına hayvanı varlık, Ruh kısmınada insani varlık
denilmektedir. çünkü, insanın bedensel yönünü için, bu
Alemde et ve ot yediğini görüyoruz. Eti kim yer, yırtıcı
hayvanlar yer. peki otu kim yer.onuda insanlara yakınlığı ile
bilinen sakin ve mülayım eti yinen hayvanlar yer. kuzu, koyun
gibi. bunların her iki cinside hayvandır. Ruhumuzun taşıyıcısı
ve hamalı olan bedenimizin gıdasını verip bakmamız elbette
tabiidir. ona az baktığımızda, Eşek gibi anıran, çok fazla
baktığımızda da, katır gibi teptiğini görürüz. onun için kararlı
olmak lazımdır. Birde Ruhaniyet yönümüz vardırki; Tevhid
sohbetleri, ibadet ve her türlü Rabbıyla bir olmak için daimi
zikir, onun gıdasıdır. onada laikiyle ilgi göstermediğimiz
zaman, Hak ve hakikattan uzak olmaktan mütevellit, stres,
üzüntü, keder ve asabi haller o kişiyi istila ederek iki yakasının
bu Dünyada bile bir araya gelmediğini görürüz. işte Ruhaniyet
yönümüzünde, Araf suresi ayet 172 "Ben sizin Rabbınız
değilmiyim "hitabına bütün Ruhlar,taklit veya tahkiki olarak
evet dediler. ayrı ayrı izahını yaptığımız, bu Beden ve Ruhun
Akıl baliğ olması, Rabbını tanıyarak bir insanı kamilin
huzurunda, Elestü bezmi haliyle zuhura getirmesi, onun o
günü yaşaması olacaktır.
Beşikten mezera kadar tahsil ediniz. hadisi gereğince, kendi
insani asliyesini öğrenecektir. işte o zaman, Bedenlerin ölümü
ile topraktan gelen kısmının tekrar toprağa döneceğini,
Rabbından gelen Ruhaniyet yönününde, ölmiyeceğini
öğrenecektir. çünkü Ruha ölüm yoktur. kesefet olan bedensel
Alemden, latif olan Ahiret alemi dediğimiz vahdaniyet
deryasındaki, Rabbımıza kavuştuğumuzu göreceğiz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Mevlane Hz.leri
"ben bu Alemden göçünce sakın arkamdan ağlamayınız.
çünkü o an benim Rabbıma kavuşmamdır. benim o gün
düğünümdür. Dostla buluşmam ve bayramımdır.
sevinelecek bir zamanda, üzülmek, ağlamak akıl
karımıdır" buyurmuştur.
onun için Ahiretteki Cennet ve Cehennem,toprağın altında
değildir. bunların hepsi sendedir. sendeki kesafet olan
unsuriyetinin ölümle sona ermesine, ahir ve son denir. işte
Ahirette zahir duygularla algıladığımız her şeyin sona erip,
batın olan hissi müşterikimizle, latafet Alemi olan idrak ve
kemalatımızın bakış açısını değiştirmekten ibarettir.
Mısrı Niyazi Hz.leri :
Bir şeye mahluk gözüyle bakarsan o mahluk olur
Hak gözüyle bakki bi şek nuru yezdan ondadır
buyurmuşlardır. şu halde Bedensel olarak topraktan geldik. ne
için geldik. Ruha taşıyıcı olmamız için. Ruha hamallık
yapmak için. Ruhun zuhuratını açıkta göstermek için bu aleme
gönderildik. Ruhumuzda, Rabbımızın vahdaniyetinden,
istidatlarımız gereği Elestü bezminden itibaren, insani asliye
tahsilimizi yaparak, Allahın vahdaniyet sırrını öğrenerek,
Rabbımıza kavuşmamızdan ibarettir. Rablarına kavuşanlar bu
alemdede, Ahiret alemindede Cennette olup Mutluluk, Saadet
ve Refah içindedirler. Rablarını idrak edemiyenler ise, ne bu
Alemde nede Ahiret aleminde azap ve mutsuzluktan
kurtulamıyacaklardır. o kişilerin ,Dünyada Stres, Asabi halleri,
Huzursuzluk, Mutsuzluk gibi geçimsizlikleri, Cehennem
olarak onlara yetmiyormu. Gelin kardeşlerim, Cenabı Allahın,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Rab mazharı olan insanı kamillerden, insanı asliye tahsilimizi
yaparak iki cihandada Mutluluk, ve Saadet içerisinde
Rabbımızla daimi olalımki, tekrar ona döneceğimizi zevk
etmiş olalım. Şunu hiç bir zaman unutmayalım. tensiz can,
vuslat edemiyeceği gibi, cansız tende, vuslat edemez. onun
için her, ikisinin idrakı ve cemi, bizlerede vuslat sağlayacaktır.
Allah bütün inanan kardeşlerime ondan geldik, tekrar ona
döneceğiz ayetinin sırrını ihsan eylesin amin.
MEVLİD KANDİLİ
Peygamber Efendimizin 571 miladi senenin R.Evvel ayının 12
nci gecesi sabaha karşı Dünyaya teşrif etmeleri olarak bu
Mevlid kandilini kutlamaktayız. Resulullah Efendimizin
Annesi, Amine hatun ile Babası Abdullah, Recep ayında
evlenmişler ve dokuz ay sonra, R.Evvel ayının 12 ci gecesi
dünyaya teşrif etmişlerdir.Amine hatun Resulullaha hamile
iken birinci Recep ayında tanımadığı bir kişi ziyaretine
gelmiş.ya Amine,sen Alemlerin Efendisi, Ahir zaman
Nebisi,Hz. Muhammede hamilesin. Allah mubarek etsin, diye
tebrik etmiştir.Amine hatunda onu tanımadığı için, sen kimsin
sizi tanıyamadım diye sormuş. oda ben Adem A.s.ım
demiş.Adem sefiullah demektir. saf, temiz, lekesiz manalarına
gelir. işte bir kişide, kendinde Muhammediliğini bulmak
istiyorsa, Hamama gidip temizlenen kişiler gibi, daimi zikirle
gönül kabını kalaylaması lazımdır.
Şaban ayında, Amine hatuna bir kişi daha gelmiş ve
Hz.Muhammede hamileliğini teprik etmiştir.Amine hatun
onuda tanımadığı için onada, siz kimsiniz diye sormuş, oda
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
ben Şid A.s.ım demiştir. Şid demek karşılıksız verilen hediye,
armağan, lutuf anlamlarına gelir. Enfusumuzda bir kişi,
Allahın saf ve temiz bir kulu olunca, elbette Cenabı Hak
ona,sayısız lutuf ve hediyeler ihsan edecektir. Amine hatunun
hamileliğinin üçüncü ayı olan Ramazan ayı girince tebrike bir
kişi daha gelmiş.onun adınıda sorduğunda oda, ben İdris
A.s.ım demiştir. Cennette hulle biçmesiyle tanıdığımız bu
peygamberin hali ise,saliklerde; şeriatı ahkamiye elbisesini
giymek ve yaşamaktır. Amine hatunun dörtüncü hamilelik ayı
olan şevvel ayına gelince, Nuh A.s.tepriğe gelmiştir. Nuh,
Necipullahtır. Yani necate erdiren, kurtuluşa kavuşturan
demektir.Nuh A.s. gemisine binen 80 bin erkek ve dişi canlı
varlıkları nasıl Nuh tufanından kurtardı ise, bu vücud
gemisindeki 8 sıfatı subutiyemizide, Nuhun idrakı olan
kurtuluş haline dönüştüğünde, necata ermiş olunaçaktır.
Hamileliğin beşinci ayı Zilkade ayında,Hud A.s. tepriğe
gelmiştir.Hud demek, büyüklük, yücelik anlamlarına gelir.
Kuranı kerimde, Ad kavmine gönderilen Hud A.s.a kavmi tabi
olmadığı için, kavmini Cenabı Allah helak etti. Hud A.s.ın
idrakı insandaki bütün gayriyetleride yok eder. Nurun tecelli
ettiği yerde, zulmaniyet karanlığı duramaz. Ayniyet ve
irfaniyet yücelikleri kalır.
H = Hakikati Muhammediyedir. Hidayet olunan
D = Dalaletten kurtuluşa eren demektir.
Amine hatunun hamileliğinin altıncı ayı olan zilhicce
ayındada, İbrahim A.s. tepriğe gelmiştir. İbrahim Halilullah
yani Allahın dostu demektir. Tevhid Babasıdır. Ey kardeşim
sende vücud ülkende, Tenzih ve Teşbihi, Tevhid yaparak bu
zevke sahip olabilirsen, sanada İbrahim A.s. tebriğe gelir.
Hamileliğin yedinci ayı olan Muharrem ayındada, İsmail
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
A.s.tepriğe geldi. çünkü Hz.Muhammed İsmail A.s. soyundan
gelmedir. ayrıca İsmail A.s. Hz. Muhammedin Ruhaniyesine
sahiptir.onun ali'liği Hz. Muhammedin Ruhaniyetinden
gelmektedir. Amine hatunun hamileliğinin sekizinci ayı olan
safer ayındada Musa A.s. tebriğe gelmiş ve tebrik etmiştir.
Musa A.s. ulvi olan insanların en alası demektir. Kelamullah,
Allahın kelamı demektir. elbette bu ulviyet içinde kişilerden
bizzat konuşan,sahibi olacaktır. Hamileliğin dokuzuncu ve
sonuncu ayı olan, R.Evvel ayındada İsa A.s.tebriğe gelmiştir.
İsa Ruhullahtır. Allahın Ruhu, yücelik ve üstünlüklerin Ruhu
demektir. işte bu geçen zaman içinde, bir saliktede asliyesi
olan Muhammedin hamilelik devresini geçirirse, gönlünde
Muhammedi doğurmuş olur. yani kendi Muhammediliğini
idrak etmiş olur. nasıl H.z. Muhammed Dünyaya geldiğinde,
Nisan ayının 20 si idi. Her taraf yeşilliklere bürünmüş, kuşlar
civil civil ötmekte, kuzular oynaşmakta ve ilk bahar tamamen
göründüğü gibi bizlerdede, iman ve şuhudu zevk
yeşilliklerinin görünmesi, ve bir çok değişiklerin olması
gereklidir. çünkü Resulullah efendimiz bir hadislerinde "Allah
evvela benim Nurumu yarattı, sonra Allah evvela benim
Ruhumu yarattı, sonra ilmimi yarattı" buyurmuşlardır.
Nur, parlaklık, ziya, aydınlık anlamlarına geldiği gibi, varlık
anlamınada gelir. Nur olmazsa, hiç bir şey bilinmez ve
görülmez. Allahın külli Nurundan, Hz. Muhammedin külli
Ruhunu yarattı. Hz. Muhammedin külli Ruhu 4 yerde
tecellisiyle zuhura geldi.
1 - Ruhu Cemadı
2 - Ruhu Nebatı
3 - Ruhu Hayvani
4 - Ruhu İnsanı
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Bu tecelliler, tavsilatı Muhammediye olarak, bu Alemi
meydana
getirmiş
oldular.
Dolayısıylada
tavsilatı
Muhammediye ile her şey zuhura geldi. Bizlerde bu tecelli
şuhutlarına sahip olursak, tavsilatı Muhammediyeyi bu 4
yerde zevk edebiliriz. zaten bu 4 yer dışında bir yerde yoktur.
1 - Enfusta Muhammedi görmek
2 - Afakta Muhammedi görmek
3 - Vahdette Muhammedi görmek
4 - Kesrette Muhammedi görmek le zevk etmek
mümkündür.
1 - Enfusunda Muhammedi görenler:
Bütün sıfat ve azalarından hakikatı Muhammedin tecellisini
zevk edenlerdir.
2 - Afakta Muhammedi görenler:
Rablarını kendinde ve bütün ihvan kardeşlerinde görenlerdir.
çünkü bütün ihvanlarda tecelli eden Rablarıdır.
3 - Vahdette Muhammedi görenler:
6 tevhid mertebelerinde Alemlerin Rabbının tecellisini zevk
etmektir. çünkü Allah bu Alemi 6 günde yarattı ayeti bu
remzetmektedir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
4 - Kesrette Muhammedi görenler:
Ruhu Cemadı, Ruhu Nebatı, Ruhu Hayvani, Ruhu İnsani
olarak, bu yerlerde Rabbımın tecellilerini görerek zevk
etmekten ibarettir. yoksa 14 asır evvel Arab yarımadasında
Hz. Muhammed olarak dünyaya gelen bir vücud sahibinden
ibaret değildir. elbette 14 Asır evvel gelen Hz. Muhumed
unsuriyet yönü ile bu söylediklerimin zahiridir. fakat, hakikati
Muhammediye olarak tazeliğini muhafaza eden, ölmiyen,
daima her nefeste, kemalat ve yüceliklerini sergileyen,
Muhammed bakidir. Bir hadislerinde: "Vücud itibariyle Adem
A.s. benim atamdır. fakat hakikat itibariyle ben onun
atasıyım" buyurmuşlardır.
İşte bizlerde, Hz.Muhammedin doğumunu bu şekilde bilir ve
zevk etmeye çalışırsak, itikatımız düzelmiştir. Bununla amil
olmaktan mütevellit, Ahlakımızda, düzelmiş olacaktır.
Ahlakımız düzelince, bütün muamele yaptığımız varlıklarda,
Muhammedi göreceğimizden, onunla muamele yapma idrakı,
bizleri ihate edecektir. bir aşıkın dediği gibi "Gül alırlar gül
satarlar, gülü gül ile tartarlar, her gördüğümüz güldür gül"işte
Muhammedsiz bir yer görmediğimiz zaman, ilimde, Edepte,
Ahlakta ve bütün güzelliklerimiz Hz. Muhammede uygunluk
gösterecektir. Dünya günlerinden bir gün olan bu günde, zahir
olarak Hz. Muhammed Dünyaya teşrif etse bile, onu Ademde
ve Alemde idrak ve şuhut edip zuhura getiremiyorsak, onu
tanımıyoruz demektir. yalnız ilmel yakınlık derecesinde,
kitaplardan okuduğumuz kadarıyla bilmekten ibarettir. onu
tanımayanda hiç bir zaman onun güzelliklerine sahip olamaz.
Cenabı Allah,bütün kardeşlerime Hz. Muhammedi laikiyle
bilmek, görmek ve olmak nasip etsin amin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
KULLARIN HAKKA DAVETİ
İnsanlar hakka iki şekilde davet edilirler. buna zahir ve batın
davette diyebiliriz.
1 - Zahir davet : günde 5 defa muayyen vakitlerde, Cenabı
Hakla konuşmak için okunan Ezanı Muhammediyedir.
2 - Batın davet : buda her nefeste hu çekmek suretiyle, bizzat
hakkın her mazhardan davetidir. Ezan okununca, inananlar,
camiye veya ibadet edilen yerlere giderek, icabet
etmektedirler.fakat batın olan daveti çok kişiler duyamadığı
için, icabet etmemekte, ve bir türlüde Cenabı Hakla beraber
olma mutluluğuna nail olamıyorlar. Her Nefeste bilerek veya
bilmiyerek Hu çekmekteyiz. Hu demek arabcada, zamir olup o
manasına gelmektedir. Cenabı Hakta her birimizden, ey
insanlar beni Mekkede, Medinede, ve başka yerlerde
aramayınız, ben size şah damarınızdan daha yakınım.
kendinizi yakın takibe alırsanız, sizden daima zikredenin
benim olduğumu göreceksiniz. ben sizlerle beraberim. siz
neden benimle beraber olup mutlu olmuyorsunuz. diyor. her
nefeste sizleri ben,kendime davet ediyorum. fakat sizler,
cehalet ve gayriyet hicaplarından kurtulamadığınız müddetce,
beni duyamaz ve göremezsiniz. günde 5 defa okunan Ezan
sizleri bedensel olarak camiye davet etmekte, ben ise sizleri
günde 124 bin defa Nefes almakla, gönül mescidinde benimle
konuşmaya, sevişmeye davet ediyorum. gönül Mescidinde
cemaata nail olanlar, emin beldeye ayak bastıkları için mutlu
olurlar. onları Dünya debdebeleri ve stres etkilemez. çünkü
her nefeste Cenabı Hakla beraber olmanın zevkindedirler.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
bizler yaşama hayatında, sohbet davetlerine, ibadet ve zikir
davetlerine, zahiren gitmekte, istidat ve kabiliyetimiz
nisbetinde zevk almaktayız. fakat bu kainatı kübra olan
insanın, gönül Alemine girip, Cenabı Hakkın şuhut ve
muşahedesi olmayınca daima feyz ceyranlarımızın kesilerek
ampullerimizin
yanmadığını
görüyoruz.
Ampuller
yanmayıncada cehalet karanlığında önümüzü bile görmemiz
mümkün olmuyor.
Gelin kardeşlerim her Nefesteki davete icabet ederek, zahir
davete icabet ettiğimiz gibi, batın davetede icabet edelim.
gönül ülkesinin etrafı yüksek surlarla çevrilidir. Azim ve
cesaretle bu yolda sebaat ederek bu yolculuğa çıkanlar, kale
kapılarının
kendiliğinden
açıldığını
göreceklerdir.
gönül ülkesinin davetcileri, daima oraya girme formüllerini
ihvanlarına her asırda ve zamanda verip durmaktadırlar.
Cenabı Hak cümle kardeşlerime Hu çekerek gönül mescidine
daveti duyursun, ve icabet edip, emin beldeye ayak
basarak,Cenabı Hakla beraber olmayı, onunla konuşmayı ve
mutluluklar içinde bir yaşam ihsan eylesin. amin.
RAGAİB KANDİLİ
Regaib kandili, Recep ayının ilk perşembeyi cumaya bağlıyan
gecedir. bu gecenin taşıdığı manaları dilimiz döndüğü nisbette
izaha çalışalım.
Senenin içinde 12 ay vardır.bu Arabi ayların altısı Batın,
altısıda zahirdir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Batın olanlar:
1 - Muharrem ayı
2 - Safer ayı
3 - R.Evvel ayı
4 - R.Ahir ayı
5 - C.Evvel ayı
6 - C.Ahir ayı'dır
Zahir Arabi aylarda:
1 - Recep ayı
2 - Şaban ayı
3 - Ramazan ayı
4 - Şevvel ayı
5 - Zikade ayı
6 - Zilhacca'ayı dır
Görüldüğü gibi her Batının açığa çıkması, Recep ayı ile
başlamaktadır. üç aylar diye vasıflandırılan bu aylarda bir
Talebenin ilk okul, orta okul ve lise tahsilini yaptığı gibi,bu üç
aylardada,ihvanlar Rablarından yaptıkları tahsille manevi
kemalata vuslat bulmaktadırlar. günah ve bütün ikilikteki
nisbiyetlerinden kutularak, Rabbına ihtiyari olarak kavuşması,
onun mutluluğu olacaktır. Her şeyin bir zahiri birde batını
olduğu gibi, bu Regaib gecesininde, bir zahiri bir batını vardır.
zahiri herkezin bildiği gibi üç ayların başlangıcıdır. bu aylarda
yapılan her türlü ibadet ve taat, diğer aylarda yapılan, ibadet
ve taatlardan kat, kat üstündür. Manasını bilmeden okunan
kuran, elbette Hakka yaklaşmaya bir karınca adımı kadar bile
olsa vesiledir. taklidi tutulan bedensel oruçlar, kişileri ikilikten
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
birliğe
ulaştırmasada,
yinede
inanç
ve
imanını
kuvvetlendirmek için vesiledir. bu avam olarak vasıflandırılan
kişilerin ibadet ve taatları onların ömürleri bittiği halde
vuslatları Hakka ulaştırmaz. onun için kişilere,bu yapılan
ibadet ve taatların batın tahsilinide mutlaka yapmaları
gerektiği anlaşılmış olmaktadır. Regaib, Rağbetten
gelmektedir. Kul Cenabı Hakka ne kadar rağbet ederse,
Cenabı Hakta kuluna o nisbette rağbet eder. elbette, kula
Hakkın rağbeti, Kulun Cenabı Hakka malumiyeti nisbetinde
olduğu için, böyle denmiştir.
işte bir salikte Mürşidi kamile tabi olup, Tevhidi Efal dersinde,
Fenayı Efalden sonra tecelli efal ile rağbetini görmeye başlar.
Efali ilahiye tecellisini görmeyen, kendinde ve başkalarındaki
rağbeti göremez. Resulullah Efendimiz bile, Babası Abdullah
ile Annesi Amine hatun bu Recep ayında gerdeğe girdiler.
yani birbirlerine rağbet ettilerde, Hz.Muhammed Dünyaya
geldi. Senin gibi bir salikte, Mürşid mazharından Rabbına
rağbet ederse,senin gibi Muhammedler zuhur eder.onun için
kamiller saliklerine, zikir ile batın Abdesti aldırıp Recep ayı
olan Tevhidi Efal dersi ile vuslata başlatırlar. Geceler vahdeti
remzettiği için, mubarek kandiller hep gecelerdedir. işte bir
salikin kulağı ile duyduğu bir ilmi, gözü ile görmeye
başlaması, onun şuhut etmesidir. yani o fiile şahitlik
yapmasıdır. gözü ile şahitlik yapabilirse, onun kalbi o zaman
tastik eder. gözü ile şahitlik yapmayan kişinin kalbi tastik
etmez. Enfus ve Afaktaki bütün fiillerin failini gören kişi onun
bütün varlıklardaki fiil birliğini idrak etmekle, fiillerdeki iklik
failliğinden kurtaracaktır. işte bu salikin tecelliyi göresiye
kadar haline rağbet denilmektedir. bu tecelli o kişinin
gönlünde kendisine nisbet fiili değilde, failinin Allah olduğu
inancı, ona kandil ışığı zuhur ettirecektir.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
gönlündeki yanmaya başlayan bu kandil ışığı ile, her şeye o
açıdan bakaçak ve her şeyide o açıdan müşahede edecektir.
Müşahede, kalbin tastikinden sonra kişinin 7 sıfatı ile
görmesine denir. Nasıl bir Anne Rahmine düşen insan
sperminin, bütün yönlerinin gelişip tek arzusu Dünyaya bir an
evvel çıkmaktır. yere atılan bir tohum bir an evvel nasıl zuhura
gelmek istiyorsa, bir salikte Mürşidi kamilden aldığı Tevhid
tohumunu, kendi gönül bahçesinden bir an evvel zuhura
getirip zevk etmektir. işte bu rağbet olan Hakka Regaibi
yaşayamazsa, malesef Regaib kandilini kutlamış olamaz.
Kuranı kerimdeki, inşirah suresinde bir salikin İnsanı kamile
gelerek ne şekilde temizlendiğini açık bir şekilde izahı
yapılmıştır. bu surede, evvela kişinin göksünün yarıldığını,
belini büken günah ve cehalet yükünün hafifletildiğini,
zikirlerimizin pekleşerek her zorluğun yanında daima bizlere
bir kolaylığın lütfedildiğini uzun, uzun anlatılmaktadır.
işte sende böylece Rabbına rağbet edersen her anın Regaib
kandili olduğunu anlamış olursun. yoksa dünya gecelerinden
bir gecede olduğunu zannedersen, ömrün müddetince bu
geceleri ihya etsen yinede Rabbına rağbet etmiş olamazsın.
Rabbım bizlere bu anlatılan idrakları nasıp etsin.amin.
BERZAH NEDİR
Dünya ile Ahiret arasına berzah denir. Peki Dünya nedir.
Ahiret nedir. bunlarıda bilmemiz lazımdır. Dünya bizlerin
bildiği gibi,bu kainat değildir. Bu gördüğümüz kainat Dünya
olmuş olsa idi,nice peygamberler ve Evliyalarda Dünya ehli
olurlardı. Dünya üzerinde yaşadığımız bu kesret Alemi değil,
kişileri Haktan uzaklaştıran her şeydir. gaflettir. onun
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
için,Cenabı Allah Arif olmayan kişilere, Esma ve sıfatlarıyla
kendini örtmüştür. ilk bakışta, karşımızda esma ve sıfatla
bütün varlıkları şuhut ettiğimizde,eşyayı eşya,mahluku mahluk
görmüş oluruz.
Mısrı Niyazi Hz.leri ilahisinin bir yerinde ;
Mahluka mahluk gözüyle bakarsan o mahluk olur
Hak gözüyle bakki bi şek Nuru yezdan ondadır.
buyurmuştur
Meratibi ilahiyede bu hicapları yırtabilen Arifler, Eşya ve
Mahluk olarak vasıflandırılan bu sıfatlardaki Hakkın
zuhuratını görecekleri için, çok çeşitli Esma ve sıfatlar onlara
hicap olmaz.onlar her varlığı, yaratılma yerine göre Allahın
tecellilerini şuhut ederler. işte Dünya bir yere göre gaflettir.
Dünya bir yere görede Hak ve Hakikati görmek için bir vesile
yeridir. Dünya şu taşıdığımız bedenimizin,Haktan ayrı olarak,
ona hizmet etmemizdir.
Ahiret ise; ismi üzerinde, kesif olan bu vücudumuzun sona
ermesiyle latafet Alemine geçmektir. Ahir son demektir. neyin
sonudur. Dünya Aleminin sonudur. Kendimize nisbet
ettiğimiz ve gece, gündüz onun ayakta durabilmesi için
çalıştığımız vücudumuzun yaşamının sona ermesidir. İnsan
varlığının üzerindeki Cenabı Hakkın Nefesinin ondan
kesilmesidir .artık yeni bir Alem ve yeni bir vuslat devresine
girilmiştir.
Tabiatta da, kış mevsiminden yaz mevsimine girerken, ilk
bahar gibi bir berzah devresi geçirmekteyiz. aynen onun gibi
Dünya ile Ahiret arasınada zahirde Berzah denilir. Tevhidde
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
bütün peygamber ve Evliyalar Berzahta ikamet ederler.
gerektiğinde Dünya ehillerinin arasına girerler ve onları irşad
ederler denilmiştir. Çünkü onlar berzah sahibidirler. Berzah,
kesret alemi olan dünyadan, vahdet alemine ayak basmaktan
ibaret değildir. İnsanı kamillerin daimi ikamet yeri kavseyin
mertebesindeki kesret zevkine galebe çalan vahdet yeridir.
yoksa, bu Tevhid meyvasının vahdet dalı olan cem
mertebesi,insanı kamiller için tek taraflı ikamet yeri olamaz.
Hakkın zahir halkın batın olduğu bu yer, Tevhid meyvasının
vahdet yüzünün göründüğü sahadır. Muhammediye yüzü olan
kesret yüzünün istidat ve kabiliyetine göre, tecellisi için bu
tevhid meyvasının her iki yüzününde kemalatına sahip
olunması lazımdır. işte berzah budur. yoksa Dünya olan
kesretten, vahdet zevki olan Ruhaniyete yükselmek berzaha
intikal etmektir. kıştan yaza hazırlık oluyorsa insanlarda aynen
onun gibi berzahtaki beklemeye tabi oluyorlar. buna biz
kişilerin berzahı diyoruz. gece karanlığından kurtulup,
gündüzün aydınlığına kadar aradaki seher vakti olan tan
yerinin ağarmasıda günün berzahıdır.insanı kamiller bu
Alemde gerektiğinde kesret zevkine, gerektiğindede vahdet
zevkine sahiptirler. vahdet içre kesret,kesret içre vahdet
zevkine sahip oldukları için onlara berzah sahibi denmiştir.
Ahiretin bahçesi olan Dünya Aleminde, itikat, Amel ve Ahlak
icraatını, yaşamamız müddetince fotoğraflarını çektirdik. bu
filmleri öldüğümüzde tab için banyoya verdik. işte bir kişi için
berzah filmlerin banyo odasıdır. çekilen filmlerin net
görüntülerini sağlamak için filmler banyo olduğunda, kart
üzerinde, kesafet görüntülerimiz zuhura gelmiştir. bu
görüntülerin zaman ve yer olarak gösterildiğinde bizlerin inkar
etmeside mümkün değildir. işte insanı kamillerde tenzih ve
teşbih arasındaki tevhid zevkinde ikamet etmektedirler. her iki
tarafıda ayni mesafede görerek tevhid içinde yaşarlar.yani halk
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
içinde daima hakla beraberdirler.Allah bizlerede bu yerleri
nasip etsin amin.
İNSANLARIN BİR ADEMLE BİR
HAVVADAN ÇOĞALMASI
Kuranı kerimin Nas suresinde: Ey insanlar, Zariyet suresi ayet
56.da," ins (henüz insanlığını bulamamış nakıs kişi) ve Cinleri
bana ibadet için yarattım" insan suresindede insan
denilmektedir. şu halde bizlerin bildiği gibi,şekil olarak
bildiğimiz,her insan Adem değildir. onun için üç türlü insan
diye bildiğimiz varlık vardır.
1 - Surette insan, siyrette hayvan
2 - Surette insan, siyrette nakıs
3 - Surette insan, siyrette de insan'dır
Cenabı Hak, insanlığını bulmuş kamil Ademle,onun kemalat
sıfatı olan Havvadan, bütün evliyalar meydana gelmiştir.
yoksa herkezin bildiği gibi,bu kainattaki bütün canlılar, bir tek
erkek ve bir tek dişiden meydana gelmemiştir. malumunuz
bütün Peygamberler, Arab yarım adasında zuhur etmiştir. o
zamanlar Dünyanın dört bir yanına gidebilecek imkanlarda
yoktu. nasıl bu kadar insan, cinslerinin kainatın her tarafına
dağılması zuhur etti. yalnız insanların değil, kara
parçalarındaki sayısız Hayvanlar ve Kuşlar, bir tek erkek ve
bir tek dişiden nasıl çoğalmış olabilir. Kuranı kerimin Hud
suresi ayet 40. "Her canlı İnsan ve Hayvanlardan, Erkek ve
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Dişi olarak birer çift gemiye al" diye Nuh A.s'a
buyurulmuştur. Nuh A.s. Dülger olduğu için, bir gemi yapmiş,
ve her cins İnsan ve Hayvanlardan, Erkek ve dişi olarak birer
tane canlı almıştır. Nuh tufanında gemiye binenler
kurtulmuşlar,gemiye binmeyenler tufanda helak olmuşlardır.
düşünebiliyormusunuz, insan eliyle yapılan bir gemi, o
zamanın imkanlarına göre ne kadar büyük olursa olsun, sayısız
renk ve cinste İnsan ve Hayvanların hepsinden, erkek ve dişi
olarak, gemiye alınmıştır. bu geminin kapasitesi buna yetermi.
Arslan, kaplan, tavşan, tilki, kurt v.s. gibi her varlıktan Erkek
ve dişi bu mahlukat, gemiye binecek, ondan sonrada, seneler
içinde bu nesiller sayılamıyacak kadar çoğalacak.
dolayısıylada, günümüzdeki sayısız canlı varlıklar karşımıza
çıkmış olacak. bunu ne Akıl, nede mantık kabul eder. Cenabı
Allah, yine kuranı kerimin Yasin suresi ayet 82 "O her şeye ol
der, her şeyde oluverir" buyurulmuştur.
Cenabı Allah, Kün (ol ) emriyle bu kainatı yaratmıştır. daha
evvel her ne kadar bu mahlukatın sayıları bu günkü gibi çok
olmasa dahi,yinede çeşit ve cinsleriyle sayılamıyacak kadar
çoktu.o dem bu,bu demdir. Cenabı Hak her an ayrı bir tecelli
ile daima ol emrini vermekte, bütün mahlukat bile inkişafi ile
her an meydana gelip durmaktadır.
ilk ol emri verilmeden, evvel her varlık tekamülde
idi.tekamülünü tamamlayan varlıklara, ol emri verildi. ol
emriyle, her şey oldu.günümüzde de, bütün varlıkların ve
insanların kemalata gelesiye kadar, ne safhalar geçirdiğini
hepimiz görmekteyiz.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Cenabı Allah bu Alemi 6 günde yarattı, ayet ifadesi; kesret
Alemindeki ol emriyle her şeyin oluvermesi,ve vahdetteki
kemalatın ifadesidir. madem her şeye ol demesiyle her şey bir
anda oluyor. ne için, bu Alemi 6 günde yaratmak için zaman
ihtiyaca gerek görmüştür, sorusu akıllara gelir. bu ifadeleri
yerinde idrak edenler, her iki ayetinde,yerinde ve doğru
olduğunu bilirler. onun için yaratılma bir tek erkek ve Dişiden
çoğalmış değildir. O zamanda,surette yüzlerce insan vardı. ve
bu günkü gibi çoğalmakta idi. Fakat kuranın bahsettiği Adem,
suret değil siyret 0lduğu için, bir Adem ile bir havvadan
meydana gelmişlerdir ifadesi kullanılmıştır.o gün bu gündür.
ilk yaratılma günündeki Ademe gitmeyip bu günkü
Ademliğini bulanlara baktığımızda bunu daha iyi anlamış
oluruz.onun için, bir ayeti kerimede: Araf suresi ayet 172
"Adem
oğullarının
zurriyetlerini
arkalarından
çıkartarak,nefslerini şahit tutup, ben sizin Rabbınız
değilmiyim dedik" ifadesi, insani kamillerin yetiştirdiği
ihvanlar arasından,o kamiller bedenen aramızdan ayrılınca,
arkalarından zurriyetlerini çıkardık ifadesi, o ihvanlardan
kemal sahiplerinin ademliğini bulduklarının şahidliği
değilmidir. Adem zat, Havva da sıfattır. insan vücudundada,
Cenabı Hakkın bütün tecellileri,o zatın sıfatlarından zuhur
ederek,Ademiyetini idrak etmiyormu. işte Ademiyet, suret
yönüyle değil siyret yönü iledir, kimki Ademliğini buldu, odur
Adem. Ademliğini bulmayanlar,Adem değil bir gölgedir
ancak.
Cenabı Hak cümlemize Ademiyetimizi bulmak ve Adem
sırrına vakıf olmak nasip etsin amin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
İNSAN VÜCUDUNDAKİ BURUÇ
SURESİNİN TEVİLATI
Buruç, sabit yıldız kümeleri anlamına gelir. Afakta bu
kainatta, Dünyaya göre güneşin döndüğü yerin 12 de birini
teşkil eden yıldız kümeleri anlamındadır.insan oğlundada,
İnsan vücudundaki 12 delikten kendi yaşantısını idame
ettirmektedir.zira kulak, göz, burun, ağız gibi bu 12 deliğin
kendi bünyesindede, yüzlerce hücre ve görevli yıldız gibi
parlaklık veren organlar vardır.batındada, Ruh güneşinin,
kendi icraatını vücud buruçlarından gösterebilmesi için, 12
yıldız kümesi halinde olan sıfat ve azalarından zuhur
etmektedir. onun için bedenler, Ruhların buruçlarıdır
denmiştir.
Bu yıldız kümelerinin ayakta durabilmesi içinde, sıfatların
hepsini bünyesinde ayakta tutan vücuda ihtiyaç vardır. bu
vücudda Cenabı Allahın kemalat sıfatları olan Muhammed
mazharlarıdır. onun için Ruh güneşine kadar gidip soralım.sen
ışık ve ısını nereden alıyorsun, gördüğümüz kadarıyla bu
vücud kainatını aydınlatan ışık ve sıcaklığının kemalata doğru
vuslat bulduruyorsun diye sorsak, oda dile gelerek size derki;
bendeki bu ısı ve ışık benim kendimin imalatı değildir. ben bu
Nur ve kuvvetimi 12 buruçtan alıyorum diyecektir. çünkü
onun bu Alemde, görev yapabilmesi için 12 buruça ihtiyacı
vardır. Ruh güneşinden, tekrar yolculuğa çıkarak,12 buruçlar
menziline varalım.ve yine soralım. bu Ruh güneşine
gönderdiğiniz Nur ve ısıyı sizmi imal ediyorsunuz diye.
onlarda, hayır bizimde kendimize ait hiç bir Nur ve ısımız
yoktur. bizlerde bu Hz. Muhammedden alıyoruz diyeceklerdir.
işte o zaman "Vema erselnake illa rahmeten lil alemin"
Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammedin
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
aynasında Ruh güneşinin Adem ve Alemi aydınlatıp sıcaklığı
ile kemalata getirdiğini görürüz.
Bazı kişilerde, süflü olan Nefsi Emmare güneşi olunca, vücud
ülkesindeki kavimlerde inanan müminlerin kazılan
hendeklerin içinde yanmalarını seyrederler. yani vücuttaki,
göz, kulak gibi hendeklerde, Nefsi emmarenin doğrultusunda
gidenlerin gayriyet ve cehalet ateşi içinde yandıklarını
seyrederler. onun için, bir kişi Nefsinin doğrultusunda yaşam
içinde ise, o kişi, Gaflet ve cehalet ateşleri içinde kazılmış
olan vücud hendeklerinde yanmaktadır. Allah her şeye şahid
olması nedeniyle onlar Cehennem azabının verileceğini hatta
verdiğini söyliyor. iman edip salih amel işleyenlere gelince:
Buruç suresi ayet 11" Altından ırmaklar akan Cennetler var.
işte büyük kurtuluş budur" buyurulmakla, onlarada
mükafatlarını söylemiş oluyor. bunlar Cenabı Hakkın zat, sıfat
ve efal tecellilerinin Cennetleridir.işte kişiler,Hakkın bu
tecellilerinin şuhuduna vakıf olunca, sonsuz zevk alacaklardır.
bundan büyük lutuf ve kurtuluş olamaz. Celalden Cemale,
Cemaldende kemalata vuslat bularak azamet sahibi olurlar.
bütün cihanın camisi olmuş olurlar.
Cenabı Allah bütün kardeşleriminde, beden buruçlarındaki
hendeklerde cehalet ve gayriyet ateşleri içinde yanmaktan
kurtarsın amin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
AŞURE GÜNÜ
Aşure günü, Muharrem ayının onuncu güne tekabül eden bir
gündür. o gün inanan kişiler,hububat ve meyvalardan meydana
gelen, bir tatlı yemek yapmak ve eşe dosta dağıtmaktadırlar.
Bunun yalnız zahiren yapılıp, eşe dosta o günlerde dağıtılması
bir ibadet değildir. islam toplumlarının,adetlerindendir. Fakat
bunun yalnız zahiri değilde, batınını yaşayabilmek çok
önemlidir. zira Tevhidde, Cenabı Hakkın, mukayyet olan bu
Alemindeki tecellilerini,Tenzih,Teşbih ve Tevhid yaparak, 7
sıfatı subutiyemizden zuhura getirmek, elbette tatlı bir manevi
yemek olacaktır. 7 çeşit olmasındaki hikmet 7
sıfatımızla,Muharremin onuncu gününü, zahir ve batın olan 5
erden on duygumuzla zevk etmemiz, Aşure olmaktadır. dikkat
edilirse, yapılan yemekler, ekşi ve acı olmuyor. hep tatlı
oluyor. buda Cenabı Hakkın, zerreden kürreye kadar, zat
tecellilerinin idrakı, kişide sonsuz zevk meydana
getirmesinden ibarettir. Aşure günüde bu 7 cins madde nin
karıştırılıp
yemek
yapılması,
bir
rumuzattır.
Nuh A.s. Cenabı Hakkın emriyle gemiyi yaptıktan sonra, her
cins varlıktan birer çift, Erkek ve Dişi olarak gemiye al
denmişti. Nuh A.s. da her canlıdan, Erkek ve dişi olarak birer
çift aldı ve gemi hareket etti.sonunda beklenen tufan başladı.7
gün 7 gece dinmeden Rahmet yağdı. Denizler yükseldi.
gemiye alınan gıdalarda azaldı. Nuh As.ın gemisi Cudi dağına
vardığında, gemide erzak, iyice azalmıştı. kaplarının dibinde
kalan birer parça hububat ve meyvalardan bir yemek yapılıp
gemidekiler bundan yediler. işte bunun adınada, Muharremin
onuncu gününe tekabül etmesinden mütevellit Aşure
denmiştir. Arabcada Aşur on demektir.ondan sonra
gemidekiler,Dünya yüzüne dağılmışlardır. aynen bunun gibi,
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
bir Mürşidi kamilin kaptanlığında, Tevhid gemisine binenler,
kendi varlıklarını Hakka verir ve Hakkın her türlü
tecellilerinide on duygusu ile 7 sıfatından zuhur ettirebilme
irfaniyetine sahip olabilirlerse, Muharrem ayının onuncu günü,
Aşure yemeği yemiş olurlar. Tevhidde bir kişi, Cenabı Hakkın
Ahadiyet zevki olan birliğinin idraki ile, tenzih ve teşbih
yaparak tevhid zevkinin zuhurudur. tabiiki bu kemalata sahip
olanlarda, eşine dostuna bu tattığı zevki anlatacaklardır. yoksa,
zahir bir tatlı yapıp dağıtmak ayrı bir Aşure ibadeti değildir.
Muharremin onuncu günü, Hz. Ali'nin oğlu Hüseyin
efendimizin kerbelada yezit tarafından katledilmesi, ayni güne
geldiği için,zinçirlerle kişilerin kendilerini harab etmeleri,
hiçmi hiç islami değildir.her inanan kişi Hz.Hüseyin
Efendimizin katline üzülmüş,ve yezitlerede binlerce lanet
okumaktadır.fakat bunu başka taraflara çekerek,inanç rayından
uzaklaştırmak bizlere yakışmaz.Cenabı Allah bütün
kardeşlerime Aşurenin ve Muharrem ayının laikiyle idrakını
ihsan etsin. amin.
ZEKERİYA SOFRASI NEDİR
Kadınlarımız arasında, zaman, zaman Zekeriya sofrası adı
altında birbirlerine ziyafetler verilmekte ve bunuda islamiyetin
bir emri imiş gibi gösterip, ifade etmektedirler. Zekeriya A.s.
Aliimran ailesinden, İsa A.s.ın annesi Meryem valdemizin
dayısıdır. Meryemin terbiye tahsili için, Aile bireyleri içinde
kurra çekilmiş, kurra sonunda Meryemin terbiye ve tahsili
Zekeriyaya isabet etmiştir. hiç bir kimse ile temas kurmasın
diye oda kapısız ve penceresiz, bir kale yaptırıp, özel olarak
Meryemi
orada,terbiye
ve
irşadına
başlamıştır.
bir zaman sonra, ibadet ve taat yaptığı mihrabın yanında, 7
çeşit meyvalardan meydana gelmiş bir sofra görmüştür. ya
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
Meryem bu Meyva sofrasını sana kim veriyor dediğinde;
onları bana Rabbım ihsan etti demiştir. işte Meryem kişinin
kalb sahibi olmasıdır. kalp sahibi durumunda olan Meryemin
bu Meyvalardan meydana gelmiş sofrasına Zekeriya sofrası
denilmiştir. Aslında, Zekeriya a.s. gibi bir Mürşidi kamilden,
bu gönül kalesinde terbiye tahsiline başlanmasından ibarettir.
kapı ve pençeresiz olarak bahsedilmesi, henüz daha ikilikteki
olan bizler gibi Meryemlerin Hak ve hakikatı, görememeleri
ve bilemeyişleridir. ibadet ve taatları sonunda Mürşidi kamilin
himmetiyle, kendi kuyusundaki suyu çıkarmaya başlayınca
hicapları açılacaktır. işte mihrab diye ifade edilen o kişinin,
gönül mihrabından 7 sıfatı subudiyesi ile bu meyvalar zuhur
ettiğinde, 7 cins meyvadan meydana gelen sofralar halinde
görülmüş olacaktır. çünkü bu ilim ve irfaniyeti Meryeme
veren Zekeriya A.s. olan Mürşidi kamillerdir. onun için bu
sofraya Zekeriya sofrası denmiştir. yoksa zahirde, Nefsin istek
ve arzusunu yerine getirmek için tertip edilen sofralara
Zekeriya sofrası demek yanlış olur.ona Nefsin sofrası demek
daha uygun olacaktır.işte islamiyetteki, böyle hakikatları bazı
kişiler zevk edemeyince, Nefsin istek ve arzuları
doğrultusunda,
bazı
sofralar
uydurarak
islamiyeti
yozlaştırmışlardır. Ayrıca, bazı Peygamberleride uydurdukları
kaidelere alet ederek, onlarıda kendi süfli emellerine alet etmiş
oluyorlar. Zekeriya sofrasından meyva yemek isteyenler,
Meryem gibi bir kamilden terbiye ve irşad tahsili yaparak, pak
ve temiz olsunlar.kendi gönül mihrabından, o zaman Meryem
gibi Zekeriya sofrasına sahip olduklarını göreceklerdir. yoksa,
Nefs sofrası ile, Ruhun beslenmesi değil, bedensel olan
hayvancıklarını beslemekte devam ederler. Cenabı Allah
bütün kardeşlerime Nefs sorasını değil, hakikattaki Zekeriya
sofrasını ihsan etsin.amin.
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
RUH NEDİR
Kuranı kerimin isra suresi ayet 85.Sana Ruhtan sorarlar; deki
Rabbımın emrindendir buyurulmaktadır. görüldüğü gibi
emirler alemindendir. peki Rabbımız bize ne emir verdi diye
kendimize sorduğumuzda; Cenabı Allahın bu mukayyet
Alemde ve Ademdeki, Efal sıfat ve zat tecellilerinden başka
hiçbir şeyi emretmediğini görürüz. kendin diye bildiğin bu
tecellilerin, senin olmadığını bunların sahibinin Cenabı Allah
olduğunu, Tevhid içerisinde uzun uzun izah etti.
Resulullah efendimiz bir hadislerinde: Evvela ma halakallahu
Ruhi Allah evvela benim Ruhumu yarattı. bu Ruh külli Ruh
idi.Ruh birdir parçalanma kabul etmez. fakat külli Nefisten
tavsilatı Muhammediye dediğimiz,cemadatta tek cemadatı
Ruhu ile,Nebadatta Nebadatı iki Ruhu ile, Hayvanatta
Hayvanatı üç Ruhu ile,ve İnsanatta, İnsanatı dört Ruhu ile
tecellisini gösterdi. İşte bir hadistede men arafe Nefsehu fakat
arafe Rabbehu nefsini bilen Rabbını bilir. buyurulmuştur.
Nefsimizi bildiğimiz zaman, Cenabı Allahın bizdeki tecellisi
olan efal sıfat ve zatın o olduğu anlaşılmış olur. dolayısıylada,
bizlerdeki varlık Rabbımın varlığı olduğu için, bizden duyan,
bizden gören, bizden konuşan ve her türlü icraatı yapan
Rabbımızın olduğu Açığa çıkmış oluyor. işte bu kesretteki
Rabbımın tecellilerinede Ruh denir.
Ormandan kestiğimiz bir ağacı, hızarhanede, kereste veya
tahta deriz. Marangoz hanede, kapı veya pençere yaptığımızda
kapı veya pençere deriz. aynen onun gibi, Uluhiyet
mertebesinde Allah adını aldığı gibi,Rububiyet mertebesinde
Rab ve 99 Esma almakta, zerreden kürreye kadar bütün
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
tavsilatı Muhammediyeden tecellisinede, Ruh dendi. onlarda,
bulundukları yere göre isimler aldı. onun için Ruh, Rabbımın
emridir. Cenabı Allah cümlemize, zahirdeki bütün
mazharlarından Ruhun fark tecellilerini seyrettirmek nasip
etsin. amin.
SAFLARINIZI SIK TUTUNUZ
Peygamber Efendimiz, bir hadislerinde Ey inanan müminle,
saflarınızı sık tutunuzki araya şeytan girmesin buyurmuşlardır.
Bu hadisin ışığında, kendi saflarımıza bir göz atalım. bu
saflardan gaye yalnız cemaatla kıldığımız camilerdeki
saflarmıdır. hayır yalnız camilerdeki cemaat halinde kılınan
Namazlardaki
safların
aralardaki
açıklığı
değildir.
Camilerimize zaten şeytan giremez. fakat bizlerin, ilim
öğrenmek için, ilim saflarını, Ahlak ve edep saflarını, sohbet
ve bütün inanan kişilerle olan islam bağlılık saflarını,Helal ve
haram gibi emir ve yasakların saflarını, bütün kardeşlerimizin
yardımlaşma ve ihtiyaçlarını görme saflarını sık tutmamız
gerekmektedir.
Anne ve Babamızın,kardeş ve akrabaların,bir telefonlada olsa,
durumlarını öğrenmek, hal ve hatırlarını sormak, onlar
hakkında daima Cenabı Hakka duada bulunmakta bu safların
sıklaşması demektir. yalnız Bayramdan, Bayrama, mübarek
gece ve günlerde aramak yeterli olmadığı için safların sıklığını
göstermez.
Hastalıklarda, kederli ve üzüntülü günlerde bu dost ve
kardeşlerimizi ziyaretlerlede saflarımızı sıklaştırmalıyız.
ibadet ve taatta, ilimin elde edilmesinde, sohbetlerde ara
verilmemesinde, Ayet ve Hadisler doğrultusunda bir yaşam
için bu saflarında sık tutulması gerekmektedir. tekrar
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version)
http://www.simpopdf.com
edilmiyen ilim bile unutulmaya mahkumdur.onun için,Kuran
okumak,ve her türlü ibadet ve taatlarla meşguliyette bu
safların sıklığını gösterir.
İşte bu zahir yöndeki her türlü mesele hakkındaki safların
sıklığı gerekli ise,batın yönü ilede,safları mutlaka sık
tutmalıyız. batın safların sıklığı nedir diye bir soru sorulacak
olursa: Daimi kalbi zikrin yapılması ve kendimizi yakın takibe
alıp, daimi zikrin saat gibi durmadan çalışmasıdır. Evvela saat
gibi durmadan çalışan kalbin tefekkürü zikre geçmesi,
tefekkür saflarının sıklığı demektir. Tefekkürü zikirden
şuhudu zikre geçenlerinde, her neye bakarlarsa baksınlar,
onlardaki Cenabı hakkın,Rahman yüzünün seyredilmesi, daimi
safların sıklığını göstermektedir. Şuhudu zikirden, müşahadeyi
zikre geçenlerin, her varlıktaki tecellinin Nuru yezdan olduğu
fark saflarının sıklığı ile seyredilecektir.
İşte suret ve siyret saflarının ayrı değil,ayni olarak tevhiddeki,
irfaniyet ve kemalatıyla bu safların gerekliliğini anlamış
oluyoruz.Cenabı Allah, bizlere suret ve siyret saflarımızı
daima sıklaştırmak nasip ve müessir etsin.a min.
TEVHİDDERYASI 3 KİTAP SONU
Ahmet ARSLAN : 2003