İÇİNDEKİLER 1 - İNSANIN KENDİSİNİ OKUMASI 2 - NEFS
Transcription
İÇİNDEKİLER 1 - İNSANIN KENDİSİNİ OKUMASI 2 - NEFS
Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com İÇİNDEKİLER 1 - İNSANIN KENDİSİNİ OKUMASI 2 - NEFS-NEFİS-NEFES NE DEMEKTİR 3 - ZİKİR NEDİR 4 - ÂDEM RİSALESİ AÇIKLAMASI 5 - ALLAH'IN İNSANDAKİ ZUHURU 6 - BU KAİNATIN ASLI BİR NOKTADIR 7 - MUSA A.S'IN ŞUAYP A.S'DAN TAHSİLİ 8 - ARIYA VAHYEDİLMESİ NE DEMEKTİR 9 - CUMA NAMAZININ FARZININ 2, SÜNNETLERİNİN 8 REKAT OLMASINDAKİ HİKMET NEDİR 10 - ABDESTDEKİ TEMİZLİĞİN MANASI NEDİR 11 - CİN NEDİR 12 - SEVMEK VE SEVİLMEK 13 - İNSANIN 4 TÜRLÜ GIDAYA İHTİYACI VARDIR 14 - İMAM CEMAATİNİ NASIL SELAMETE ÇIKARIR 15 - KURAN-I KERİME VARİS OLANLAR KİMLERDİR 16 - MİRAÇ KANDİLİ 17 - CENAB-I HAKK'I TENZİH VE TEŞBİH NASIL YAPILMALIDIR 18 - FENA Fİ ŞEYH, FENA Fİ RESUL, FENA FİLLAH NE DEMEKTİR 19 - HZ. İSA'NIN ANNESİ MERYEM VALİDEMİZİN DİĞER KADINLARDAN ÜSTÜNLÜĞÜ NEDİR 20 - DÜNYA ALEMİNE NEREDEN GELDİK VE NEREYE GİDECEĞİZ 21 - ÖZ NEDİR SÖZ NEDİR 22 - MEVLİD KANDİLİ 23 - KULLARIN HAKK'A DAVETİ Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com 24 - RAĞAİB KANDLİ 25 - KADINLARIN ÖRTÜNMESİ 26 - BERZAH NEDİR 27 - İNSANLARIN BİR ÂDEM İLE BİR HAVVADAN ÇOĞALMASI 28 - AŞEREYİ MÜBEŞŞİRE 29 - İNSAN VÜCUDUNDAKİ BURÇ SÛRESİNİN TE'VİLATI 30 - AŞURE GÜNÜ 31 - ZEKERİYYA SOFRASI NEDİR 32 - BİR SALİKİN EFENDİSİNDEN BAŞKA SOHBETLERE GİTMESİ 33 - RUH NEDİR 34 - SAFLARINIZI SIK TUTUNUZ H.Ş'NİN İZAHI İNSANIN KENDİSİNİ OKUMASI Kuranı kerim eşittir insana. Onun için, isra suresinde, insanı okuyun ifadesi kullanılmamışta, kitabını oku ifadesi emredilmiştir. ilk nazil olan kurandaki sure, Alak suresidir. onunda başındaki ifade, Rabbının adıyla oku diye başlamaktadır. Bir şeyin okunabilmesi için , mutlaka bir okutucudan okumayı öğrenmeli, ve ondan sonra okumaya başlayabiliriz. Yoksa, okumayı öğrenmeden okumak mümkün değildir. Ayeti kerimede, Allahın adıyla oku demiyor. Rabbının adı ile oku buyurulmaktadır. Uluhiyetteki adı Allah, Rububiyetteki irşad ve terbiye eden esması ise Rabtır. bu da bizim Rabbımızı tanımamız ve onun vasıtasıyla okunması gerekli olan insanı asliyemizi okumamızı ikaz etmektedir. Rab Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com demek, İrşad eden ve Terbiye eden , Alemlerin Rabbı olan Allah tır. Allah, Allahlığı ile Uluhiyetinden İrşad ve Terbiye etmez. Rab esması olan Rububiyet mertebesine tenezzül ederek, kemalatıyla oradan bizleri okumakta, Terbiye ve İrşad etmektedir. Allah Uluhiyyet mertebesinde iken, bilinmekliğini istedi ve Rububiyetine tecelli etti. Rububiyetinin iki yüzü vardır. 1 - Ubudiyet olan kulluk yönü 2 - Rab olan irşad ve terbiye edicilik yönüdür Peygamber Efendimizde,Allahın kulu ve Resulü idi. işte bir Mürşidi kamilde,evvela beşeriyet yönü olan Allahın kuludur. bir mazhardır. Fanidir herkes gibi, yer içer, doğar, büyür ve günü gelince aramızdan ayrılır.çünkü kuldur. İkinci yönü ise,Samadaniyet esmasına mazhar olduğu için,hiç kimseye muhtaç değildir.herkese karşılıksız verir.İrşad ve terbiye eder.çünkü Rabtır.ölüm ve her türlü noksanlıktan uzaktır.tecelli ettiği mazharların esması ile anılır. katiyen göründüğü esmaya isnat edilmez.fakat hikmet sahibi olan mazhardan başka bir yerde de görünmez.salikler bunu çok iyi anlayıp,şirk vadisinden kurtulmaları lazımdır.yoksa daima küfürde kalırlar. onun için,bir Mürşidi kamil mazharından irşad ve terbiye ediciliği olan Rablığını ishar ettiğinde, hemen, onun et ve kemikten meydana gelmiş kulluk yönü olan, bedenine isnat etmemeliyiz. yoksa şirktir, küfürdür.bedensiz latif olan zanda ve hayalde bir Rab kabul edersek,buda şirktir.tek taraflı Tenzih veya Teşbih yaparak Rab bilinmez.Tenzih ve Teşbihi Tevhid yaparak Rab bilinir. işte, Ayeti kerimedeki Rabbının adı ile oku, demek bir Mürşidi Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com kamil vasıtası ile okunması gerektiği anlaşılmış oluyor. Kuranı kerimin Alak suresi ayet 2 İnsan bir kan pıhtısından yaratan Rabbının adı ile oku buyurulmaktadır. Neden başka bir şeyi misal vermiyorda, İnsanın bir kan pıhtısından yaratıldığını misal vererek, okumamızı israrla istemektedir. Ayetin devamında, İnsanın bilmediklerini, bir kalemle öğrettiğini vurgulamaktadır. işte kalemden gaye, İnsanı kamildir. kalemin iki ucu arasından bir mürekkep nasıl bütün yazıları yazıyorsa, insanı kamillerinde iki dudağının arasından, dili ile ilmi ledün olan bütün ilimleri söyliyerek inananlara,insanı asliyelerini ve Nefis terbiye metotlarını öğretmektedir. Cenab-ı Allah, bilinmekliğini murat ettiğinde, Allah Uluhiyet mertebesinden, Rububiyetine tecelli ederek, Rablığı ile, Cin ve İns olan varlıkların arasında göründü. henüz insanlığını bilmeyen Cin ve İns varlıklarını, Hak ve hakikata davet etti. İlmi ezeliyette hangi kimselerin istidatlarında, insanlığını okuyup insanı asliyesini bulma hasleti var ise, onlar bu Mürşidi kamil bularak, bilinen o mazhardan okumaya başladılar. Görmüyormusunuz, Rahman suresi ayet 1-2 de Rahman olan kuranı talim etti buyurulmuştur. şu halde okunması ve öğrenilmesi gerekli olan insanın kendisi imiş. hoş her ne kadar Rabbının adı ile oku.İnsanı bir kan pıhtısından yaratanın adı ile oku.Kerem sahibi olan Rabbının hakkı için oku diye, defalarca tekrar edildiği halde,okunması gerekli olan şeyi söylemiyorsada, biz anlıyoruzki;okunması gerekli olan Rahman suresindede anlaşılacağı gibi insanın kendisidir. Henüz insanlığını bulmamış,Cin ve İns seviyesindeki nakıs varlıklara, kendi Nefis kitaplarını okutmak suretiyle, Rahman suresi ayet 3 İnsanı yarattı ifadesiyle onlar Bu tahsille, insanlığını bulmuş olacaklardır.bir hadisi şerifte: Men Arefe Nefsehu fakat Arefe Rabbehu Nefsini bilen Rabbını bilir buyurulmuştur. işte Mürşidi kamiller, Nefsin ne olduğunu Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com bizlere öğrettikleri zaman, Rabbımızında ne olduğunu öğrenmiş oluruz.dolayısıylede kendi Nefis kitabımızı okumakla insanlığımızıda bulmuş oluruz. Nefis nedir. Nefsin sıfatlarıyla Nefis bilinebilirmi. birazda buna göz atalım.Nefis bizim sıfatlarımızdır. daima ikilik istediği için,Nefis denmiştir. süfliyetteki adına Nefis,Uluhiyetteki adına Ruh denir. şu halde Nefis ile Ruh aynidir.kişinin özü ve aslı olmuş oluyor. Nefsin sıfatları olan, Emmare, levvame, Mülhüme, Mutmaine, Raziye, Merziyye, Safiye ile Nefis bilinemez. bir kişinin Kulaği, Gözü, Burnu, Ağzı gibi sıfatlarini saysam o kişiyi tam olarak tanımış olabilirmiyiz.hayır bilemeyiz.onun için,mukayyet olan Adem ve Alemde Allahin 3 tecellisi vardır.Efal,Sifat ve Zat tecellilerinden başka 4 üncü bir tecellisi yoktur. işte bu tecelliler, insanın özünü teşkil etmektedir.kişi cehaletinden mütevellit, bunlari kendine nisbet ettiği için, ikilik vadisi olan süfli, Nefis vadisinden kurtulamamaktadır. Cenabı Allah, Fail, Mevsuf, Mevcud benim dediği halde, kulda, hayır bunlar benimdir diyor. dolayisiylede kişi Allaha karşı şirk koşmuş oluyor.Cenabı Allah her günahı af eder, fakat şirk günahını asla af etmez.onun için Mürşidi kamiller,bizleri esfeli safilin olan bu cehalet ve Dünya bataklığından alarak, üç günlük sefer ile Ruhullah mertebesi olan vahdaniyet vadisine vuslat buldurmaktadirlar. Ruhullah, bütün sıfatlarda,istidat ve malumiyeti nisbetinde tecellisini gösteren Allahın Ruhu demektir. teklik idrakına vakıf olanlar, Uluhiyetteki tecelli zevkine sahip olmuşlardır.zaten bütün huzursuzluk ve mutsuzluk, ikiliktedir. Mevlane celalettin Rumi hz.lerinin mesnevisinde şöyle bir hikaye anlatilmaktadir. bir gün Aslan, Kurt ve Tilki ormanda ava çıkmışlar.bir yaban öküzü,bir yaban keçisi, birde Tavşan avlamışlar. bir ağaç gölgesinde istirahata geçmişler. Aslan ormanlar kralı olması nedeniyle,kurda dönerek; Kurt kardeş, sen bu avları taksim et Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com diye dilekte bulunuyor.kurtta baş üstüne diyerek, patışahım, bu yaban öküzü sizin olsun, yaban keçisi benim olsun. Tavşanda Tilki kardeşin olsun diyerek taksimini beyan ediyor. Aslan hiddetlenerek hızla yerinden kalkıp bir pençede kurdu vurarak öldürüyor. Aslan tekrar yerine geçerek Tilki kardeş,şu avları sen taksim et diyor. oda, bu olayın korkusundan mütevellit, üç defa secdeye kapanıp,emredersiniz sultanım diyor. Ve hemen taksime başlıyor. Bu yaban öküzü sizin sabah kahvaltınız olsun.bu yaban Keçisi sizin öğle yemeğiniz olsun. bu Tavşanda sizin akşam yemeğiniz olsun diyor.bu taksimden memnun olan ormanlar kralı Aslan,Tilki kardeş bu taksimi sana kim öğretti diyor. oda kurdu göstererek, kurttan ibret alarak öğrendim diyor. Aslan bu olaydan sonra, azametle Tilkiye şöyle hitap ediyor. ben bu ormanların kralıyım.zaten bütün avlar benimdir.senin bu taksiminden fazlasıyla memnun oldum diyerek bu üç avıda sana veriyorum. afiyetle hepsini ye diyerek onu taltif ederek bağışlıyor. Tilkide açık gözlü oluşunun mükafatını böylece görmüş oluyor. Ey kardeşim, sende av olarak vasıflandırılan bu nisbiyetlerini, Cenabı Hakka verirsen, kurt gibi parçalanan değil, Tilki gibi avların hepsine sahip olduğunu görürsün. çünkü senin varlığın ayrı, Hakkın varlığı ayrı değildir. senin diye bildiğin o varlık zaten hakkındır.bunu içtenlikle kabullenip,senin ve bütün sıfatlardan her an ayrı bir şanda tecellisini seyretmeğe bak.Hakkın bütün tecelli nimetlerinden faydalan. Kurt, Nefsi remzeder.Nefsin emrindeki akılla hüküm verirsen kurt gibi helak olanlardan olursun. Tilki ise burada, ibretle olaydan ders alan akıllı olmayı bizlere ikaz ediyor. Mürşidi kamiller bizler gibi, cin ve ins olan henüz insanlık kemalatını bulamıyan kişileri, esfeli safilin olan bu Dünya kötülüklerinden kurtarmaktadırlar. Kurani kerim Enbiya suresi ayet 7 Siz zikri bilmiyorsaniz onu ehli olandan öğreniniz. buyurulmaktadir. ayrıca bu kamiller; verasetül enbiyadırlar. yani Peygamber Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com varisidirler. onun için günümüzde, Peygamber olmadığına göre, o Mürşidi kamillerden bu manevi tahsili yapmamiz gerekmektedir. Kurani kerim Fetih suresi ayet 10 Gerçekten sana biat edenler, Allaha biat etmiş olurlar buyuruluyor. Muhammede biat Allaha biat olduğuna göre,varislerine biatta Hz. Muhammede biattir. dolayisiylada Allaha biat olmuş olur. Çünkü Kurani kerim Ali imran suresi ayet 31 Eğer siz Allahı seviyorsanız, bana uyuyunki, Allahta sizleri sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. zira Allah çok bağışlayıcı ve çok merhemet edicidir buyuruluyor. bu gibi bir çok ayetlerdende anlaşılacağı gibi Peygamber varisi olan bu kamilleri bulmak lazimdir. Mevlana celalettin Rumi hz.lerinin buyurduğu gibi her köşede Mürşidim diyen çok durur. fakat binde birinin irfaniyeti yok durur.demiştir.onun için, Mürşidi kamilleri bulmakta çok zordur. Misri Niyazi hz.leri bir ilahisinde: Mürşid gerektir bildire, Hakki sana Hakkal yakin Mürşidi olmıyanların bildikleri güman imiş buyurmuştur. Şu halde, ilmel yakınlık mertebesinde Mürşidler var. Aynel yakınlık mertebesinde Mürşidler var. Hakkal yakınlık mertebesinde Mürşidlerde var siz bunlardan Hakkal yakınlık mertebesindeki insani kamilleri bulunuz diyor. bu kamillerinde 3 belirtisi vardir. 1 - Onları gördüğünüz zaman, onlar size Allahı hatırlatırlar. 2 - Onlar her sözü ile mıknatız gibi çekicilikleriyle sizleri memnun eder. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com 3 - Onların yanında bütün üzüntü ve kederiniz kaybolur. anlatsa biraz daha dinlesem dersiniz. müşküllerinizi ister sorarak, isterse sormadan tatminkar biçimde cevap vermeleri, sizleri memnun eder. işte böyle bir kişi bulduğunuzda sizin İrşadınız orasıdır. Bunu diyerlendirmelisiniz. yoksa bu ilim Tasavvufa ait kitapları okumak ve öteden beriden duyduğun marifet sözlerini sermaye yaparak melez bir ilimle elde edilemez.bu yol bir Aşk ve gönül yoludur. ayrıca, Ayetlerdeki; Ey gaybe iman edenler diye bahsedilen gayb, Allah değildir. Bu kainatta Allahtan başka bir varlık yokki, onu örtmüş olsun. Allah gayb değildir. kişilerin cehaletinden mütevellit, Allahın zatının ve mutlakiyetini, zanlarında kabullenişi, hakkın her sıfatından tecelli eden zuhurunu göremeyişleridir. halbuki Resulullah efendimiz, Allahın zatını düşünmeyiniz diyor.bu Alemde gayb olanlar insanı kamillerdir. bizlerin arasında olduğu halde onları hiçbir kimse bilemez.ancaksın ehli bilebilir. yoksa herkez onları sıradan bir kişi gibi gördüğü için, unsuriyet yönü ile tanır.onlar, talip olanlara evvela Nasuh tövbesi ile evvela Tövbe yaptırırlar. Peygamberimiz; Nasuh Tövbesi ile bir defa Tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir buyurmaktadır. ondan sonra daimi kalbi zikir ile gönül kabının kalaylanması ve pisliklerden temizlenmesi içraatına başlanır. çünkü kalplerde demirin pas tuttuğu gibi paslanır Hş.işte bununda tek tedavisi;Kuranı Kerimin İnşirah suresi ayet 1de kansız ve bıçaksız sadrımızı insanı kamile yardırarak,içerdeki pislikleri temizleyip zikirle cilalamaktır. burada bıçaksız oluşu,kamilin telkiniyle Kalp kabının temizlenip kalaylanması anlamındadır. daimi zikirle kişinin kalbi mutmain olunca,gönlü Rabbına dönecektir. zira, gönüller zikirle Mutmain olur Ayeti bize, daimi zikrin gönülleri mutmain edeceğini bildirmektedir. gönüller mutmain Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com olunca; Kuranı kerimin Fecr suresi ayet 27-28 de Ey Mutmain olmuş Nefs,dön Rabbına hitabına muhatab olur.kamil onu, hadisat olan bu Alemde, Allahın üç tecellisinden biri olan Tevhidi Efal mertebesini telkin eder.şuhut ve Rabıtası ile bu Alemdeki, Cenabı Hakkın bir pençeresinin açılması ile, Enfus ve Afakındaki fiillerin failini görmeye başlar. ondaki mutluluk, tarif edilemez. hiçbir kimse ile itilafı kalmaz.çünkü iyi ve kötü diye bildiği bütün fiillerin failini tanımıştır. Kişiler birer tecelli mazharı oldukları için onların hiçbir yetkilerinin olmadığını, bilir. mazharlar neresi için yaratılmişlarsa, Cenabı Allah onları orada kullandığını ve ona göre hareket ettiklerini öğrenmiştir. kulun kendi hiçbir güç ve kuvveti yoktur.saffat suresi ayet 96 sizleri ve fiillerinizi yaratan Allahtır buyurulmaktadır. nasıl olurda bu yerde kişi her hangi bir işi kendine veya karşısındaki varlığa nisbet eder. Her ne kadar hakikatta, hayırda şerde Allahtandır diye bizlere hakikat yönü bildiriliyorsada, sizden iyi bir fiil zuhur ederse, onu hakka, kötü bir fiil zuhur ederse,onu Nefsinizden biliniz emri mevcuttur. zira iyilik ve kötülük bizlere nisbet edildiğindedir. Hakka nisbet olunduğunda cümlesi hayırdır. günah ismini almaktanda münezzehtir. çünkü Allah kötülük yaptı denilmez. kötülüğü icad eden nisbiyettir. eğer işin kula nisbeti olmamış olsa idi,işin iyilik ve fenalığı tayin olunamazdı. bu mertebede, istek kuldan, halk eden Cenabı Hak olduğu için,kul iyiliği istediğinde, Allah iyiliği halk eder. ondan memnun olduğu için, mükafatını görür.kul kötülüğü istediği zaman Allah kötülüğüde halk eder,yine kul ondanda memnun olduğu için kul azabını çeker. zira zilzal suresi ayet 7-8-de Bir kişi zerre miktarı bir hayır işlerse, onun mükafatını görecek.zerre miktarı bir kötülük işlerse onun cezasınıda çekeçektir buyuruluyor. her ne kadar faili muhtar Haktır.kulun fiili ihtiyareside yoktur.ilim Allahın bir sıfatıdır.kul ise malumdur.ilim maluma tabidir. Malum olan kulda nasıl bir Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com istek zuhur ediyorsa, Cenabı Hak o şekilde tecelli ediyor demektir. İlim nerede tecelli ederse ona Alim denir.kul burada zuhura tabidir. kendinde ve afakındaki bütün fiillere bakarak hakkın aynasında fiillerin failini müşahede etmektir.Hiçbir zaman fiillerin tecelli ettiği mazharlara her hangi bir fiili nisbet etmez. bu gördüğü fiiller iyi fiiller ise,o mazhara yaklaşır. Ve iyiliklerden istifade eder. yok fiiller kötü ise, o mazhardan üç adım geride durarak o kişinin eksik bir mazhar olduğunu hükmederek, tetbirli olur. o kişinin kötülüğünün kendisine sıçramasına engel olur. Üç adım geriye çekildiği halde yinede üzerine geliyorsada, işte o zaman, kendinden ne tecelli ederse onu yapar. Üzerine gelmiyorsa,onun yaradılışı eksikler vadisinde olduğu için,o kötülüğü sana yapamasa bile,başkalarına mutlaka yapacaktır. zira yaradılışı orasıdır. onun için bu mertebedeki salikler, enfusunda farkta, afakında cemde olmalıdırlar. Enfustaki fark ne demektir.kişi kendisini yakın takibe alarak, Kuranı kerimin yasakladığı fiilleri yapmamak için gayret göstermesi demektir. Afakta cemde olmakta, kendisinden başkalarının oruç tutmaması, Namaz kılmaması gibi kişilerin eksiklerine müdahale etmemek demektir. Her şeyi yerinde görerek, onların orası için yaratıldığını kabullenmek demektir. çünkü onlardan Hak öyle tecelli ediyor. mukayesede, huzursuzluk ve mutsuzluk vardır.senden her hangi bir yardım isterlerse,onlara elinden geldiğince yardımcı olabilirsin.ve onlar için bol,bol duada bulunmalısın. yoksa Allahtan hidayet olmazsa, hiçbir kimse başkasının kötü halini değiştiremez. bu mertebede salikler, kalbi daimi zikirle birlikte, hissiylede; la faile illallah düşüncesinde olmalıdırlar. her iş ve fiilinde halk edicinin Allah olduğunu düşünen bir kişi, fiillerin Tevhidini yapmakla tecelli eden mazharların hiç birine, fiilleri nisbet etmez. hata ve eksiklerin mazharlara nisbiyetinden kurtulmuş olur. Allaha tevekkül hali kişide başladığı için, Allahın her tecellisine Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com boyun bükerek kabulleniş sergiler. fiilleri şuhut ettiği için,kalbinin tastiki sonunda elde ettiği müşahede ile sehir halinde mutlu olur. Her şeyi yerli yerinde görür. Günün birinde Bektaşinin biri, eksik gördüğü bir olaya müdahale etmiş. bir gün bu halinden mütevellit bir hastalığa yakalanmış çok çare aradıysada, bir türlü çare bulamamış. hatasını anlayıp tövbe etmiş. ondan sonra birisi bu hastalığın tedavisinin pislik böceği olduğunu söylemiş. pislik böceğinin tozunu su ile günde üç defa içersen geçer demiş. Oda böyle yapmış ve yedi günde hiçbir rahatsızlığı kalmamış. ve şifaya kavuşmuş. yine bir gün, vapurda yolculuk yaparken dalga çıkmış. herkez bağırtı ve telaşla sağa sola koşmaya başlamışlar. bu Bektaşı ise, oturduğu yerden hiç hareket etmeden onları seyrediyormuş. telaş içindekiler, o kişiye; sen nasıl bir adamsın. biz canımızla uğraşıyoruz. sen ise kılını bile kıpırdatmıyorsun. deyince; oda demişki; ben Rabbımın bir defa işine karıştım. bana pislik böceği yedirdi. onun için, bir daha onun işine ben karışmıyorum, ne isterse onu yapar demiş. Bunun gibi fiillerin failini şuhut eden kişilerin kimseye nisbet edecek hali kalmaz. her gün abdest alırken kendi elleriyle kendisini nasıl yıkadığını, Namaz kılarken müştereken kendi mazharından Namaz kıldığını seyrettikce, onun zuhurundan başka hiçbir fiil görmemeye başlayacaktır. filler aynasından, fiil ve faili seyreden salikin, Allaha tevekkülünden yani boyun bükmekten başka yapaçak hiçbir şeyi kalmaz.zevki ve mutluluğu had safhadadır. bu fiiller ve işlerin, Tevhidinden sonra, ona Tevhidi sıfat telkin edilir.zira fiillerin tecellisi sıfatlardan olur.hiçbir fiil sıfatsız tecelli etmez. salik bu mertebede, 8 sıfatı subudiyeninde, Allahın olduğunu öğrenir. bir evvelki mertebede,istek kuldan halk etmek Allahtandır denmişti. şimdi öğrendiki, istekte Allahtan imiş.o zaman, kulun ne sevap nede günah işlemesi mümkün olmaktadır. çünkü, isteyende o, halk edende o anlamı çıkmaktadır. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Cenabı Allahın ilmi ezeliyetteki kazasına kişinin istidadı denilir.ezeldeki kazada, Allahın muradı olmuş oluyor. Allahın muradıda, malumat nisbetinde olmaktadır. Allah ilim sahibidir.kimde tecelli ederse, Alim adını alır.bizler malumuz. malumiyetimiz bizlerin istidadına bağlıdır. dolayısıylada, istidatımızda iyilikler mevcutsa, Cenabı Allah bizlerin kalplerini o tarafa doğru meyyallandırıp iyilikler yapmağa, istidadımızda kötülükler mevcutsa, yine kalbimizi kötülüklere meyyallandırarak kötülükler yapmağı isteriz. bu iyilik ve kötülükler, bizim mazharımızdan tecelli ettiği içinde, iyilik tecellilerinde mutluluk, kötülük tecellilerinde huzursuzluk ve mutsuzluk görmüş oluruz. iyilikler mükafatı, kötülüklerde cezayı getirmiş olur. Allah için, iyilik ve kötülük yoktur.bizlere nisbet edildiğinde, günah ve sevab denilmektedir .enfüsumuzda, göz, kulak, kelam gibi bütün sıfatlarımızdan, afakta yani bizlerden gayri varlıklardaki, bütün Allahın sıfatlarından, tecelliler Allahın olduğu görülünce, kulun beratı eline verilmiş olur. çünkü bütün sıfatlardan fail Haktır. Cenabı Allah, ilminden iradesine, iradesindende kutreti ile sıfatlarından zuhura geldiğini şuhut eder. kendisinin hiçbir katkısının olmadığını bilir. mevsuf sıfatların sahibinin Allah olduğunu, bu sıfatlarında vücud sahibi zatından tecelli ettiğini görmeye başlar. şu halde, fiiller sıfatlardan, sıfatlarda vücuttan tecelli ettiğine göre, tek vücudu veya fiilleri görmekle, o mazhardan tecelli eden Hakkı görmüş oluruz. çünkü zannımızdaki bizim diye bildiğimiz bu tecelliler, bizim değil, Hakkın olduğunu artık müşahede etmiş olduk. bizim varlığımız yok imiş. varlık sahibi Allah imiş. kul ölmezden evvel ölünüz hadisine mazhar olmuş olur. bu ölüm izdirarı bir ölüm değil,ihtiyarı bir ölümdür.kişi neresi için yaratılmışsa, orada bulunduğunu ve oranın bütün tecellilerini sergilediğini görecektir.ister kendisi, kendisini seyretsin, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com isterse başkaları onu seyretsin; onun isra suresi ayet 14 ikra kitabek kefa binefsikel yevme aliyke hasiba (nefis kitabınızı okuyunuz) ayetini okumuş olacaktır.çünkü Nefsini bilen,Rabbını bilir.Hş. gereğince, Nefsinin kendi özü olduğunu anlamış oldu. bütün sıfatlardan tecellileri müşahade ederek, Rabbını kendisinden hükmettiğini, görenin, duyanın, zevk edenin Rabbı olduğunu anladı. nasıl bir insan vücudunda, hiçbir aza ve sıfat,birbirleriyle itilafa girmeden uyum içinde görevlerini yapıyorlarsa,bu kainat içindede bütün toplumların, uyum içinde itilafsız yaşadıklarını göreceklerdir. itilaflı görüntülerin ise mutlaka bir sebebe dayandığını müşahade edeceklerdir. çünkü Allah abes hiçbir şey yaratmamıştır. her şeyi yerinde görmek, kemalattır. mukayese ise cehalettir. her şeyi kendi bulunduğu yerdeki terazi ile tartmak lazımdır. İşte insanın kendi kendisini okuması Nefsini okuması ile mümkün olduğu anlaşılmış olur. her an ayrı,ayrı tecellilerini kendi Nefis sahifelerinde veya kainat sahifelerinde okuması elbette bu saydığım irfaniyet ve müşahade ile mümkündür. işte, Mürşidi kamiller, Rabbil Alemin mazharıdırlar. bizlerde tecelli eden Rabbil hasımızı bizler bilmiyorduk. Mürşidi kamillerin, Nefsimizi bizlere öğrettikten sonra, Rabbil hasımızı kendimizde görmeye başladık. her kişinin kendisindeki Rabbil has, Mürşidi kamil olan Rabbil Alemin mazharlarından bizleri irşad ve terbiye eden tecelliler olduğu anlaşılmış olunur. Cenabı Hak cümlemize bu kemalat idrakını nasip etsin. Amin. NEFS-NEFİS-NEFES NE DEMEKTİR NEFS kişinin özüdür. Nefs ikiliği isteyen ve İkilik Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com görendir.Nefs Cenabı Allahın Efali, Sıfatı Zatıdır. Cenabi hakkın süfliyetteki tecellilerine Nefs, Ulviyetteki tecellilerine Ruh denir.aslinda, ikiside birdir. kişinin süfliyet vadisindeki şer diye bildiğimiz,kurani kerimdeki yasaklanan tecellilerini arzu ve istekte bulunmasi 7 başlı ejderha veya devdir. Nefs odurki kişileri şerre değil, hayra sevk eden istek ve arzulardır. onun için Nefsini bilen Rabbını bilir buyurulmuştur. işte bir salikte, Nefsini bilmek için her Nefeste evvela daimi zikiri yapmasi sağlanmalıdır.zira zikirle kalpler mutmain olur.ayeti bizlere,itminan olduktan sonra Ey Mutmin olmuş Nefs dön Rabbına ayetini ikaz eder. Rabbimiza Efali ilahiye kapısından girmek suretiyle Fenafillah mertebelerinde Nefsimizi laikiyle tanımış oluruz. Peygamber efendimiz Vücud günahından daha büyük bir günah tasavvur edemiyorum buyurmuşlardır.onun için, bir kişi Efalini efali ilahiye olduğunu,sıfatların sıfatı ilahiye olduğunu, vücudununda vücudu ilahiye olduğunu öğrenerek şirklerden kurtularak Rabbını tanımış olacaktır.tabiiki Rab ikidir. 1 - Rabbil Has 2 - Rabbil Alemin Rabbil has : Bizlerin Nefsimizi tanıdığımızda, öğrendiğimiz ve şuhut ettiğimiz Rabbil hasımızdır. bizi bizle sevk eden ve bizlerden duyan, gören ve her türlü icraatı yapan Rabbil hasımızdır. her kişinin bir Rabbil hası vardır. Cenabı Allah Uluhiyetinden, Rububiyetine tecelli ederek, hem kulluk yönü olan Ubudiyetini tecelli ettirmekte, hemde, mazharların istidat Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com kabiliyetleri nisbetinde Rablığını zuhura getirmektedir. biz buna her fertte, ayrı, ayrı istidatları nisbetindeki tecellisine Rabbil has diyoruz. Rabbil Alemin : ise yine Cenabı Allahın Uluhiyetinden kulluğuna tecelli ederek Rahmaniyet olan,Muhammed sıfatlarından en yüce kemalatı ile tecellisidir.benim ve senin gibi yüzlerce, hatta binlerce kişileri irşad ve terbiye edendir. bunların görünme mazharları birden fazla olsa bile,yinede özde onlar birdirler.onların siyretteki tekliklerini çeşitli mazharlardan tecelli etmesi onların birliklerini bozmaz. NEFİS demekte: lezzetli, hoş, güzel, sevimli anlamlarına gelmektedir. Lezzet kelimesinin başındakı lez kelimesini kaldırırsak,yalniz zat kalır. tatlı olan hoş ve güzel olan ne imiş. Allahın tecellileri imiş.kişininde gayriyet ve şirklerinden kurtulmasi ile,aslı olan Nefis deryasına ayak basmış olacaktır. Şu halde Nefiste sıfatlardan tecelli eden,Cenabı Allahın Cemalullahının seyri olmaktadır. tavsilatı Muhammediye dediğimiz bu kainatta,her sıfattan zatını ilan eden Hak Tealadır.işte bunu görmek ve seyretmekte, Nefis olmuş oluyor. çünkü her sıfatta ayrı ayrı istidat ve kabiliyetlerine göre kendini ilan etmektedir. NEFES ise: solunum yolu ile alıp verdiğimiz,Hu çekişimizdir.Hu demek arabcada, zamirdir. o manasına gelir.bir kişide evvela Nefsini tanımalı,sonrada Rabbını tanımalıdır. sonra Celal ve Cemal tecellileriyle Allahı Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com tanımalıdır. İşte bundan sonra o diye tarif edeceğimiz Ahadiyetteki Hüviyetine o,yani Hu diyebilir.yoksa Allahı tanımadan bir kişi bilinçli olarak Hu deyemez.Hu deyebilmesi için, o dediği varlığı tanıması lazımdır. işte bizlerdeki tecelli eden Rabbımız,daima her Nefeste ben oyum. Ey kullarım, uyanın. beni Mekkede, Medinede aramayın. ben size şah damarınızdan daha yakınım. kendinizi biraz tefekkür ediniz diyor. Öyle sanırımki ayrıyım, dost gayridir ben gayriyim Benden görüp işiteni bildimki o canan imiş diyen sultanım Mısrı Niyazi hz.leri,bizlere burayı ikaz ediyor. şu halde, Nefs, Nefis ve Nefes, özde ayni imiş. fakat tecelli ettikleri beldelerde, tecelli farklarıyla ayrı, ayrı zuhuratı olduğu için, ayrı isimler almışlardır. sen Tenzihte Nefs, Teşbihte Nefis, Tevhiddede Nefes olduğunu zevk etmeğe bak. Yoksa her şey Haktır diyen ahmak olur. elbette her şeyden tecelli edip görünen Haktır. fakat, yeri ve farkı ile bunu yerli yerinde görmek lazımdır. Yoksa kişi her şey Haktır demekle ahmaklardan olur. bilhassa buna dikkat etmek lazımdır. ZİKİR NEDİR Zikir anmak, tesbih etmek anlamlarına gelir Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Z = Allahın zatı K = Allahın kemalatı R = Allahın zatının kemalat mazharı olan insanlarda, Rahmetinin tecellisinden ibarettir. Ben gizli bir hazine idim. bilinmekliğimi murat ettim.bu halkı halk eyledim. bu halktanda, onların, istidatları nisbetinde Rahmetimi gösterdim. H.kudside. buyurulmuştur. gizliliğindeki Allahın kemalatı ile sıfatlarından tecellisi, ve fiilleriylede Rahmetini zuhura getirmesi zikir olmuş oluyor. Ankebut suresi ayet 45 Kuran oku. Namazı kıl. gerçekten Namaz bütün kötülüklerden kişiyi alıkor. zikir ise en büyük ibadettir buyurulmaktadır. görüldüğü gibi, buradada,üç bölümde emredilen ibadetler zikir haline dönüştüğünde, en yüce ibadet olmuş oluyor. Kuran okumak zikirdir. bilmek için okumak lazımdır. Cenabı Hakkın zatından sıfatlarına, sıfatlarındanda fiilleriyle zuhura gelmesi, zikir olmuş oluyor. Namaz kişinin kalbinde, Cenabı Hakla buluşmak ve konuşmaktır. şu halde, bir tecelli ilahiyede zikirdir. işte ikilikteki kişilerin, ayrılık ateşi ile birliğe doğru yolculuk yapmaları nasıl zikirse, birliğe kavuştuklarında Allah isminin 99 Esmaül hüsnayı ihate edip şemsiyesi altında birleştirdiği gibi, birlik deryasındaki bir salikin temkin idrak zevkide, en büyük ibadet olacaktır.onun için, zikir Ahadiyeti vurur denmiştir. zira Ahadiyet mertebesinde gizli olan Allah, Tevhit mertebelerinin hepsinde ayrı,ayrı zikrini,yani tecellisini zuhur ettirmek suretiyle, şerh ettiğini görüyoruz. zikirde onun için Rabıta yoktur. Rabıta bağ demektir. bağda ikilikte olur. Bir düşünen ve şuhut eden, birde düşünülen yani şuhut edilen vardır. onun için ilk bidayetteki salike zikir makam değildir. derstir. denilmiştir. önce anmakla başlıyan zikir, fikredildiğinde, yani çeşitli tecellileri düşünüldüğünde zikir Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com olur. fikredilmiyen bir şey zikir değildir. zikir fikirdir. fikirde zikirdir. yoksa adeti yapılan her türlü tesbihatlar, taklidi bir anma olur. kendimizi yakın takibe aldığımızda, göreceğizki; aslında bizlerden zikir eden biz değil,Cenabı Haktır.bizlere şah damarımızdan daha yakın olan Allah,güç ve kuvvetiyle her nefeste Hu ifadesiyle zikir eden benim demektedir.ikilikteki olan kişiler, evvela kendilerinin zikrettiğini zannederler. sonra, her şeyin hakkın bir tecellisi olduğunu, güç ve kuvvet sahibinin Allah olduğunu anlayınca, meğerse benden zikreden o imiş derler. işte, zikir bütün meratibi ilahiyenin tecellilerini ihade ettiği için, bu idrak ile zikir yapılırsa, en büyük ibadet olmuş olur. Zikrin tahsili,evvela adet ve lafızla başlar. sonra tefekkürü zikir ve şuhudu zikirle müşahede haline dönüşür. artık o kişi,saat gibi kalbi zikretsede, her gördüğü ve duyduğu hakkın vechi ve kuran sedası olduğu için üstün bir zikir halinde olduğu anlaşılmış olur.Mısrı Niyazi hz.leri: Her neyi gördü gözüm,vechi Rahman ondadır Her neyi duydu kulağım,mağzı kuran ondadır Bir şeye mahluk gözü ile bakarsan o mahluk olur Hak gözü ile bakki,bi şek nuru yezdan ondadir Buyurmuşlardir. şu halde, lafzi Zikirler, kalbi Zikre, kalbi Zikirler, şuhudu Zikire, şuhudu Zikirler, müşahedeli Zikre dönüşmesi ile Temkin halindeki Zikre vuslat bulunmuş olunur. Cenabı Hak, bütün kardeşlerime bu zevkleri ihsan etsin. amin. ÂDEM RİSALESİ Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Adem henüz Ademliğini bulmadan hangi merhalelerden geçerek Ademiyetini buldu. yaratılan varlıkların en yücesi olarak, Tin suresi ayet 3 Biz insanı en üstün yarattık sözünü bizlere ne zaman bildirdi. Ademiyet sırrına her kişi ulaşabilirmi.Kuran eşittir insana Hş.gereğince,canlı Kuran olan Adem kitabında: 1 - Şeriat 2 - Tarikat 3 - Hakikat 4 - Marifet merdiven basamaklarındaki, kişinin tahsilini dilimin döndüğü kadar anlatmağa çalışacağım. Adem demek varlığı olmayan yok demektir. Adem ise, işte o kendine ait varlığı olmayan mazharda, Cenabı Hakkın Hüviyet ve Eniyetini kemalatıyla cem edip zuhura çıkarma mazharıdır.Adem kelimesi kul kökünden gelmektedir. onun için, Ademde iki yön vardır. 1 - Et ve kemik yönü olan Eniyeti : bu yönü ki fanidir. daima tebdilata tabi olup durmaktadır. bu gün var yarın yok olur. Ruhumuzun taşıyıcısı ve hambalıdır. günü gelince, görevini tamamlayıp,bedenlerin çöplüğü olan beden kabristanlığına defnedilir.zamanla Cemadatta görevini bitirdiğinde,Teşriye yönü ile, Nebadata geçer. Oradan Hayvanata, oradanda İnsan varlığına intikal ederek teşriye yönü ile devri daim olarak,daima devam eder.her bir mertebeden diyerine geçerek binlerce sene kalıp, milyonlarca parçalara ayrılarak yoluna devam eder.bu Dünyanın ağırlığı yaradılışında, 1000 kğ. ise, bu günde ayni ağırlıktadır.ne bir kilo fazlalaşmış, nede bir kilo eksilmiştir. Cenabı Hak Ademi yaratacağı zaman; Cebraile, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com İsrafile ve Mikaile, Mekkenin numan vadisinden, bir avuç Ademin çamurunu getirmeleri için emir vermiştir. onlar getirememişler. bu sefer Azraile ayni emri vermiş. Azrail ise hiçbir yalvarışa aldanmadan,bu Ademin çamurunu getirmiştir.Cenabı Allah,Celal ve Cemal elleriyle, Ademin kalıbını yaratmış,ve kalan çamurlada hakikat şehrini yaratmıştır.işte bunlar,hep şifreden ibarettir.Arif olanlar, bu ifadelerin söylendiği gibi olmadığını bilirler. Beş duygumuzla algıladığımız bu zahir zevklerin olmadığını, ancaksın hissi müşterekimiz olan bu manevi duygularla zevk edilmesi mümkün olduğunu anlamış olurlar.çünkü Dünya Alemine, unsuriyetimizin gelmesiyle, bu Alemin alet ve edavatı olan 5 zahir duygumuzda,bizlere ihsan edildi.bu beş zahir duyguda, bu Alemden, Alemi Ahirete intikal edilisiye kadar, görevini yapacak, ondan sonra onunda görevi bizlerde sona erecektir. Alemi Ahirette ise, batın olan 5 duygular görev yapacaktır. dünyada iken, ölmeden evvel ölmüş Ariflerin,kuş dilini anladıklarını, fakat bu hislerden mahrum olanların, ne kuş dilini nede bu hislerden haberdar olmadıklarını her gün görmekteyiz. 2 - Rububiyet yönü: Araf suresi ayet 172 Adem oğullarının zürriyetlerini arkalarından çıkartarak, Nefislerini şahit tutup, biz sizin Rabbınız değilmiyiz dedik. evet Rabbımızsın şahit olduk dediler. işte bu Rububiyet (kulluk)yönü ile,bir kişi akıl baliğ olduğunda, Rabbını idrak edip, bu Dünya bataklığı olan Esfeli safilinden,kurtulmağa başlayacaktır. bedenin akil baliğ olması 13-14 yaştır. fakat, İnsan, Ruhen bu yaşlarda Rabbını idrak edemiyorsa, o kişi bedensel olarak akil baliğ olmuş,fakat Ruhen daha Rabbını idrak edebilecek bir durumda olmadığı için, Akıl baliğ olmamıştır. dolayısıylada iman edemez. Kişi Ruhen,ister 40.ister50 yaşlarında olsun bunu kabul edebilirse, işte onun Akil baliğ olması o zamandır. bu kişideki kabulleniş,onun artık Ademiyetinin sırrını öğrenme Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com yolculuğuna başlaması, bir Mürşidi kamil mazharından Rabbının çağırması ile olacaktır. İşte, o Mürşidi kamile biat etmek için diz dize geldiği an,onun Elestü bezmidir. çünkü henüz daha kendini bilmiyen bir kişi doğmamıştır.,ve Rabbı tarafından o andan itibaren yaratılmaya başlanacaktır. işte zahir olarak Araf suresi ayet 172 deki; Ben sizin Rabbınız değilmiyim sözünün isbatı, bir Mürşidi kamil önünde yapılmış oluyor.irşat ve terbiye olmak istemiyen bir kişinin,kamil huzurunda ne işi var. onun hal ve kal lisanı ile bunu, Kamilin huzurunda göstermesi, imanını göstermiş oluyor. bizler Adem deyince, yalnız suret yönü ile herkeze Adem gözü ile bakmaktayız. Cenabı Hak, Kuranı keriminde, herkeze Adem veya insan demiyor. Mısrı Niyazi hz.leri bile bir ilahisinde: “Kimki Ademliğini buldu odur Adem, bulmayan hayvandır ancak demiştir.” Ademliğini Şu halde, Kuranin tabiri ile : 1 - Nas (İnsan toplumları ) 2 - İns (Nakıs olan,eksik kişiler) 3 - İnsan (surettede, siyrettede Ademiyetini bulmuş, Ademiyet sırrına vakıf olanlar) dır. onun için 1 - surette İnsan fakat siyrette Hayvan olanlar. 2 - surette İnsan,siyrette nakıs olanlar eksik kişiler. 3 - surette İnsan olduğu gibi siyrettede, insanı asliyesini bulan Ademlerdir. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Adem bu kainatta,en son erişilmesi gerekli olan bir varlıktır. çünkü, Cemadat, Nebadat ve Hayvanatta olmayan yüce hasletler bu Insan dediğimiz Ademde mevcuttur. bu Aleme gelesiye kadar yarım devir yapan bu İnsan, Can kavmi, Cin kavmi ve İns kavimleri gibi merhalelerden geçerek, İnsanlığını bulmaktadır. Rahman suresi ayet.1-2 Rahman olan kuranı talim etti buyuruluyor. peki kimlere talim etti. elbette henüz daha insanliğini bulmayan, Can kavmi,Cin kavmi ve İns kavimleri gibi, çeşitli iman seviyesinde bulunan eksik olan bizler gibi kişilere talim etti. Rahmaniyet, Cenabı Allahın kemalat sıfatı olan Mürşidi kamillerdir. bizlerde bu tahsille insanlığımızı bulmuş olacağız. yoksa, surette İnsan, siyrette hayvan kalırız. Rabbının terbiye etmesiyle, insani asliyesini öğrenen bir salik,Nefsini tanımıştır. Nefsini bilen ise Rabbını bilir. o kişi Nefsine ve Rabbına Arif olmuştur. isra suresi ayet 85: Birde sana Ruhtan sorarlar. deki; Ruh Rabbımın bir emridir. peki, irşat ve terbiye eden Mürşid mazharından Rabbımız bize ne emir vermektedir. bunu kendimize sorduğumuzda, hadisat dediğimiz bu Alem ve Ademde, Cenabı Allahın üç tecellisi olan, Efalini, sıfatlarını ve zatının öğrenilmesini emrettiğini görmekteyiz. şu halde kendisindeki Ruh, bu üç tecelli imiş. zaten kişinin kendi insani asliyesini tahsil etmesi demek, kendi diye bildiği, Cenabı Hakkın varlığı olan bu tecellileri, bilmesi, görmesi ve onunla o olup yaşamasından ibarettir. hem la havle vela kuvvete illa billahil aziym diyoruz. Yani kuvvetim ve kudretim yoktur. bunların hepsi senindir ya Rabbi diyoruz hemde kendimize nisbet ediyoruz. Bu şirk olmuyormu. elbette şirk olmaktadir.bunu söylemek çok kolay. fakat bu merdiven basamaklarını, teker, teker çıkarak, menzile varıp Ademiyeti bulmak çok zordur. sabırla birlikte mutlaka elde etmeliyim diye, azim gereklidir. bu kişilerin bedeninde taat, Nefsinde boyun bükmek gibi külli Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com teslimiyet olmalıdır. bu kurbiyet onlarin kalbinde, huzur ve mutluluk meydana getirecektir. bu huzur vadisinde bulunanlarda, Ruhani şuhut olacağından, daha bu Alemde iken Cennet içinde yaşama imkanına kavuşmuş olacaklardir. Bu kainatta, bütün varlıklar, gayriyet vadilerinden Adem Meyvası olabilmesi için, koşu halindedirler. çünkü bu kainat ağacının meyvası Ademdir. kim Ademiyetini buldu, işte onlar muradlarina erdiler. kimler bulamadıysa, yolda dökülenler oldular. tarlaya ekilen bir Meyva çekirdeği bile, Meyva haline dönüşesiye kadar, ne merhaleler geçirerek Meyva olmaktadır. aynen bunun gibi, bahçivan olan Mürşidi kamilin, salik olan kişilerin gönül tarlasına ektiği, Ademiyet tohumu, bir çok ibtila merhalelerinden geçerek, Cenabı Hakkın kul mazharındaki üç tecellisinin, Ruhullah haline dönüşmesidir. işte Ademin yaratılma yeri burasıdır. kuranı kerimin Bakara suresi ayet 30 Rabbın Meleklere, ben yer yüzünde bir halife yaratacağım demişti. Meleklerde, biz seni Hamdinle tesbih ve noksanlardan Tenzih etmekte olduğumuz halde,orada fesat çıkaracak ve kan dökecek kimsemi yaratacaksın demişlerdi. Allah ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim buyurdu bu ayeti kerime, henüz daha Ademiyetini bulmamış salik durumundaki Melekleredir. Mürşidi kamilin etrafindaki saliklerin hepsi Melek durumundadir. ayrıca Enfusumuzda; Ruh Alemi, Kalp Alemi ve Nefs Aleminde bunların levhaları olarak suretleri vardir. çünkü Her şeyin hazinesi bizim indimizdedir buyurulmuştur. her şeyin malumatı nisbetinde,Cenabı Hakkın tecelli ettiğini; Hicr suresi ayet 21. bunu bize isbat eder.onun için Adem sırrı henüz zuhura gelmeden Ruh, Kalp ve Nefs alemlerindeki suretinin vücudu, Allahın Meleklere ben yer yüzünde bir halife yaratacağım demesidir. Allah alim, kullar ise malumdur. Cenabı Hak, Alimliği ile, Nefs, Kalp ve Ruh vadilerindeki, saliklerin hallerine vakif olduğu için, bir halife yaratacağım demiştir. Melekler bu Alemdeki bütün sırları Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com bilemedikleri için,halifeliğe kendilerini daha uygun görmelerinden mütevellit, biz seni tesbih ve taktis etmekteyiz dediler. Melek durumunda olan bir salikte, kendisinin üstünde olan kişilerin irfaniyetinden haberdar değildir. ama kendi mertebesinin altındakilerden haberdardır. onun için süfliyetteki Nefs vadisinde, Ademin fesat ve kan dökeceğini bildikleri için Melekler, yer yüzünde, fesat ve kan dökecek bir kimsemi yaratacaksın demişlerdir. Cenabı Allahta, sizin bilmediklerinizi ben bilirim demiştir. elbette her şeyin en iyisini bilen Allahtır. Meleklerin Cenabı Allaha karşı böyle bir hitapta bulunmalari, onlarin itiraz etmeleri anlamına gelmektedir. Nefsten münezzeh olan Melekler, Cenabı Hakkın yalnız emirlerini yaptıkları halde,bu mevzuda neden itiraz etmişlerdir. Çünkü buradaki Melekler, saliklerin durumunu arz etmektedir. her salik Rabbına karşı kurbiyet içindedir. her ne zaman içlerinden bir halife seçildiğinde,ondaki yücelikleri değilde, suret yönünü görmesi nedeniyle, süfliyet vadisi olan Nefsine düşerek itiraz eder. işte Bakara suresi ayet 31 Allah Ademe bütün isimleri öğretti. sonra eşyayı Meleklere gösterip, eğer sadıklardansanız bunların isimlerini bana haber verin buyurdu. yani Cenabı Allah Allemel esma olan bütün Alemlerin ismini Ademin kalbine ilka etti. Adem, bütün esmalari ihate eder. Nuri Muhammedi ve esmayı Adem sureti ile zahir oldu. Adem dediğin el ayak baş değil Adem Ruha denir,suret ile kaş değil Ten, et ve deridir Ruh onun serveridir Hak sırrıdır Ruhsuz beden hoş değil Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Ahmet sen kendini Adem sanma Adem sendeki özdür söz değil Hz. Muhammed a.s. mazharı zattır. Adem ise, mazharı esmadır. ve Nuru Muhammedin bu Aleme zuhuru, Ademle olmuştur.onun için, Allemel esmanın talim edilmesi, Ademin Ruhundan zuhura gelmiştir. Demektir. Resulullah efendimiz, bir hadislerinde, Evvela ma halakallahu Ruhu Allah evvela benim Ruhumu yarattı. buyuruyor. Resulullah efendimizin külli Ruhu, bütün 18 bin Alemde tecelli ederek esmalar aldı. işte bu Ruhu okuyabilenler,Alemlerin esmalarınıda okumuş olurlar. aslında Ruh birdir. parçalanmak kabul etmez. fakat, tecelli ettiği mazharlarda esma alır. Bakara suresi ayet 32 de Melekler seni Tenzih ederiz. senin bize öğrettiğinden başka hiçbir ilmimiz yok. muhakkak sen her şeyi hakkıyla bilensin. üstün hikmet sahibisin dediler çünkü, Melek durumunda olan bütün saliklerin,ilmel yakınlıkları, onların şuhut sahibi olduğunu göstermez. Ademiyet sırrına, Ruhun şuhut zevki ile mümkün olacağından, vücudlarında bu Ademiyet kemalatsızlığının zuhuru şuhut zevklerine sahip olmadıklarının bir ifadesidir. Allahın Alim ve her şeye laikiyle hakim olduğunu bilmeleriylede, Teşbih etmişlerdir. onun için daha evvel, halifeliğe bizlerde layikiz dercesine itiraz eden Melekler, Allemel esma hakkındaki bilgiyi Cenabı Hak isteyince, zelil ve hakir olarak, mahçubiyetlerinden, eksiklenerek, ya Rabbi senin bildirmediğin bir şeyi biz bilemeyiz. dediler. Cenabı Hakta, Bakara suresi ayet 33 Allah Ademe, ey Adem eşyanın isimlerini, Meleklere haber ver. buyurdu. Adem a.s.da Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com o isimleri Meleklere haber verince, Allahta, ben size söylemedimmi, göklerin ve yerin gaybını ben bilirim. açıkladığınızıda, gizlediğinizide elbette ben bilirim buyurdu. çünkü Adem, Ademiyet sırrını kendi vücut ülkesinde şuhutla zevk etmiş idi. bunu Meleklere talim et denmedi. çünkü siyretteki şuhut zevkleri lutfu ilahiyedir. Cenabı Allah kimlere hikmet vermişse,onlara pek çok lutuflar ihsan eder. ayeti bunun delilidir.bundan sonra Bakara suresi ayet 34 de Adem sizin ulunuzdur. ona secde edin denildiğinde, bütün Melekler secde ettiler. ancak iblis secde etmekten yüz çevirip kibirlendide kafirlerden oldu buyuruldu. burada Meleklerin secde etmeleri, bedenimizin yerlere kadar eyilme secdesi değildir. bu secde, tabilik ve teslimiyet secdesidir. Meleklerin hepsi, tabi olma ve teslimiyetlerini gösterdiler. fakat, iblis secde etmedi. Araf suresi ayet 12 Allah iblise ben sana secde ile emretmişken, seni secde etmekten alakoyan ne idi buyuruldu. iblis şöyle dedi. ben Ademden hayırlıyım. çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın dedi. Ateş yandıkca alevleri yükseldiği için bizlerde, Ateş gurur ve kibiri remzeder. toprak ise. tevazülüğü, alçak gönüllü olmayı, remzeder. her şeyi yerine göre kabullenmeyi remzeder. çünkü toprağa her ne atarsanız atın hiç kabul etmiyorum demez. buna binaen, Araf suresi ayet13 Allah şöyle buyurdu. hemen in oradan, sana Cennette kibirlenmek gerekmez. haydi çık. çünkü sen hor ve bayağı kimselerdensin buyuruldu. Nefs olan kuvveyi vehimiye, Ruhun aklı idrakını bilemez. dolayısıylada, Ademin siyretini değil, suretini gördüğü için, zannındaki Allaha ben senden başkasına secde etmem dedi. çünkü Ademdeki varlığın, Hakkın varlığı olduğunu bilemedi. iblis ezelden vahdet Nuruna perdeli olduğu için, Cenabı Hak,ona bu hasleti vermişti. böylece iblis huzurdan kovulanlardan oldu. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Adem Cenneti alada bir zamana kadar, yalnız başına yaşadı. yalnızlıktan canı sıkılmaya başladı.her ne kadar daimi zikirle, Haktan gayri bir şey görmiyorsada, bir arkadaş arzu ediyordu. bir gün uyku dan uyandığında,başı ucunda bir kadın gördü, ona sen kimsin diye sordu. oda; Cenabı Hak beni sana hayat arkadaşı olarak verdi.dedi. Ademde onun hayat sahibi olması nedeniyle Havva dedi.Araf suresi ayet 19 Ey Adem, ikiniz birlikte Cennette yerleşin dilediğiniz nimetlerden bol, bol yiyin.ançak şu Ağaça yaklaşmayınızki, sonra zalimlerden olursunuz buyuruldu. Adem ile Havva bir zamana kadar Cennetteki bütün nimetlerden yiyerek Cennette yaşadılar. Tevhid Cennetinden kovulan iblis ise boş durmuyordu. İblis; Rabbına yalvararak Araf suresi ayet 14 Ya Rabbı bana kıyamete kadar ömür ve mühlet ver dedi. Araf suresi ayet15 Allah ta sen mühlet verilenlerdensin buyuruldu. iblis buna binaen ayet 16 da yemin ederimki, insan oğullarının doğru yolunun üzerine oturarak onlara vesvese vererek saptıracağım dedi.Cenabı Allah ta Adem ile Havvaya, şeytan senin açık bir düşmanınızdır diyerek, onlara ikazda bulundu. buna rağmen, iblis bir yolunu bularak yılanın ağzından, Cennete girerek onları sapıttı. Araf suresi ayet 20 de Rabbınız size şu Ağaçı yasak etmekteki gayesi, devamlı cennette kalmamanız içindir dedi Ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim demeklede,yemin ederek onları inandırdı. Adem ile Havvada yasak Meyvayı yiyince; Araf suresi ayet 22 deki ifade ile yasak Meyvayı yedikleri zaman, ayıp yerleri kendilerine açılıverdi. Rabları onlara ben ikinizede, bu Ağaçı yasak etmedimmi buyurdu. onlarda Ey Rabbımız Nefsimize zulmettik.eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, muhakkak biz ziyan edenlerden oluruz. Dediler. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Bir kişi Nefsin kötü sıfatlarından sakınıp, Hakkın sıfatlarını zuhur ettiremezse, o zaman ziyan edenlerden olur. dolayısıylada Tevhid Cennetinden mahrum edilmek üzere çıkarılır. İşte bizlerde, Adem gibi Tevhid Cennetinden çıkarılıp çıkarılmadığımızı anlamak için; 1 - Vücudumuzla Hakka taatımızın yaklaşımı 2 - Efalde fena yaklaşımı 3 - Sıfatta fena yaklaşımı 4 - Zatta fena yaklaşımı yaptığımıza bakmalıyız Taatımız, Hakka boyun büküp teslimiyetimizi, teslimiyet ve kurbiyetimiz, kalbimizdeki huzur ve mutluluğumuzu, kalbimizdeki huzur da,Ruhumuzdaki her tecellinin şuhut zevkini meydana getirecektir. yoksa, süfliyet tecellisi olan gaflet, kişiyi vehim ve hayel şeytanlarına dost yaparak, Nefsaniye isteklerine tabi kılacaktır. Halbuki böyle kişiler kendilerini hidayet bulmuş kişiler olarak zan ederler. ne yazıkki yanlıştır. Zira, vehim ve hayalin vücut ülkesindeki sultanı zan iledir.zan ise iki türlüdür. 1 - Sui zan (kötü zan) 2 - Hüsnü zan (iyi zan) bu iyi ve kötü zanların her ikisinede itibar edilmez. Adem a.s. a Araf suresi ayet 24 Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak oradan ininiz.yerde sizin için,bir zamana kadar yerleşip Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com kalmak ve yaşamak var buyuruldu. Adem serandip adasına,Havvada Ciddeye indirildi.Adem 70 sene Rabbına yalvarıp Tevbe etti. çünkü bakara suresi ayet 37 Adem Rabbından bir takım kelimeler aldı.ona yalvarıp Tevbe etti.oda Tevbesini kabul buyurdu. çünkü Tevbeyi çok, çok kabul eden asıl esirgeyici odur buyurulmuştur.70 sene sonunda, Cenabı Hakka yalvarmalarını kabul ederek, Adem ile Havvayı Arafatta birleştirdi.sonra müzdelifede manen nikahları Hz. Muhammed a.s.tarafından kıyılmıştır. İşte günümüzdede, Nefs terbiyesi görenlerin, kendi diye bildiği varlıklarının hakkın varlığı olduğunu idrak ettikten sonra, Ruhullah mertebesinde Ademin yaratılmasını zevk edecektir. hakkın zahir, halkın batın olduğu bu mertebede, kişi Havvaya yani,Nefsine uyarsa Cennetten çıkarılır. çünkü Nefs yönünden benim demiş olmaktadır. bu sözü Adem mazharından benim diyen Cenabı Hak ise; o yasak Meyva yemiş olmaz. onun bu sözü kabul gördüğü için,daha üst mertebeye ancaksın vuslatı olabilir.Ayeti kerimedeki yasak Meyvayı yemek olarak vasıflandırıldığına göre, Ademin bu sözü kendisinin söylediği anlaşılmaktadır. işte o zaman, vehim, hayal gibi gaflet perdeleri kişinin şuhutlarını yok edeceği için,o Cemalullah seyrini ona göstermiyecektir. Ademle Havvanın senelerce tövbe etmeleri,bu hicapların kaldırılması için,c anla başla Hak yolunda çalışıp Muhammediliğini idrak etmelerine kadar devam eder. 7 sıfatı subudiyesinden Hak ve hakikatı şuhut ettiğinde, bu Ademin Muhammed yüzü suyu hürmetine, af edilmiş olur. İşte Hakka Arifiyet mertebesi olan Arafatta, Adem ile Havva birleşerek müzdelifeye geldiler. kesret alemindeki sıfatlardan, Ruhun tecelli etmesiyle, Muhammedilik zuhur eder. işte Adem ile Havvanın nikahlarınıda Hz.Muhummed tarafından manen kılınmış olunur.bir kişide, Ruh ve sıfatlar vücutta birleşip Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com zuhura gelince, nasıl bir Muhammedi meydana gelirse, aynen onun gibi, Ruh olan Adem ile sıfat olan Havvada,bir vücutta kemalatıyla zuhur ederse,oda Muhammedi olmuş olur. her ikisinin birleşmesine,o vücut vesile olduğu için,ona Muhammed bunların nikahını kıydı denilir. yoksa Hz.Muhammed in yaşadığı devir ile Ademin yaşadığı devir, zahirde farklı zamanlarda olduğu için bu yönü ile değildir. Araf suresi ayet 31 Ey Adem oğulları, her Namazınızda, süslü elbiselerinizi giyinin. yiyin için, fakat israf etmeyin. çünkü Allah israf edenleri sevmez buyurulmakla, Cenabı Hakka yaklaşırken, amellerde ihlas, kurbiyette tam teslimiyet, ve Cenabı Hakkın rızasından başka, hiçbir şeyle kaim olmamak suretiyle, Şeriat elbisesini giyip, Hak ve hakikatı müşahade ederek yaşamamızı isteyor. çünkü bu zevkler, kalbimizle Tenzih, hissimizle Teşbih yapılarak zevkimizde Tevhid olarak yaşama halidir. işte Ademiyet budur. Cenabı Allahın Hüviyet ve Eniyet yüzlerini kendi mazharında açığa çıkarıp, şerh edenler, Ademiyetini kazanmış olurlar. Mısrı niyazı hz. leri, ilahisinin bir yerinde: Hak yüzü insan yüzünden görünür, Zatını Rahman, şeklini insan eylemiş. buyurmuştur. İşte Ademiyetini bulan bunlardır. yoksa, Nefsani sıfatlardan geçmeden, yalnız ilim ile Ademiyetin sırlarına vakıf olanlar, Ademiyeti bulmuş değillerdir. zira onlar zanlarınca, Tevhidin fena mertebelerinde ilmel yok olmuşlar, Beka mertebelerindede, hakkın sıfatlarını kendi süfli sıfatlarında Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com gizleyerek, kendilerinin hidayet bulduklarını zan ederler. zan ise vehimin başbakanıdır. onun için Cenabı Hak cümlemize, kulluğumuzu idrak etmek ve yaşamak için,Aşk versin, güç versin.Ademiyet sırrını temkin halinde yaşatmak nasip ve müessir etsin amin. ALLAHIN İNSANDAKİ ZUHURU Daha Allah ile Cihan yok iken Biz onu var edip ilan eyledik Hakka hiçbir laik mekan yok iken Hanemize aldık mihman eyledik Kendisinin ismi şöyle dursun cismi yok idi Hiç bir kıyafeti resmi yok idi Şekil verip tıbkı insan eyledik Allah ile işte burada birleştik Noktayı amaya girdik yerleştik Sırrı küntü kenzi orda yerleştik İsmi şerifini Rahman eyledik Aşıkar olunca zatı sıfatı Kün dedik var ettik bu semavatı Birlikte yarattık hep kainatı Namu nişanını cihan eyledik Yerleri gökleri yaptık yedi kat Altı günde tamam oldu kainat Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Yarattık içinde bunca mahlukat Erzakını verdik ihsan eyledik Gerçi kün emriyle var oldu cihan Arşı kürsü gezdik durduk bir zaman Boş kalmasın diye bu kevni mekan Ademin halkını ferman eyledik Arif olan bilir sırrı müphemi İzhar etmek için ismi azamı Çamurdan yuğurup yaptık Ademi Ruhumuzdan bir Ruh revan eyledik Adem ile Havva birlik idiler Ne güzel bir mekan bulduk dediler Cennetin içinde buğday yediler Sürdük bir tarafa payan eyledik Adem ile havadan geldi çok insan Nebiler veliler oldu nübeyan Yüz bin kere doldu boşaltı cihan Nuh nebiullaha tufan eyledik Bu insan ve kainat yok iken, Cenabı Allah altında ve üstünde boşluk olmayan amada idi.bilinmekliğini murat etti.ve bu Alemi ondan sonra sevdi ve halk etti.bu halk ettiği Alemlerin içindede,en üstün olarak insan oğlunu yarattı. ve onu merkez üstü olarak mekan seçti. İnsanı yaratmazdan evvel kendisini bilen hiçbir varlık yoktu. insan denen bu varlıkta Cenabı Allah, Hüviyet ve Eniyetini cem ederek insan suretinde şekillenerek zuhur etti. insandaki Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com bu yüceliklerden mütevellit ona Halifem dedi. Camiül esmam dedi. Alemi kübra,Sin sahibi, Beytullah, en üstün yaratık gibi bir çok isimlerle taltif edildi. Kuranı kerim 28 harften meydana gelmiştir. bu harflerde noktadan meydana gelir. 7 noktayı üst üste koyduğumuzda, bir Elif meydana gelir. Bu elifide değişik şekillere bürüyerek kurandaki 28 harfi meydana getiririz. aynen bunun gibi Cenabı Allahta, nokta sırrındaki altında ve üstünde boşluk bulunmayan amadan, Uluhiyetine tecelli etti. Allahın Uluhiyet mertebesi, Elif harfinin sırrıdır. oradanda Rububiyeti olan kulluğuna tecelli ederek; kurandaki 28 harfin sırlarını meydana getirmiştir. Allahın gizli hazinesinden, tavsilatı Muhammediye dediğimiz şu kesret Aleminde, zuhurunu görüyoruz. kemalatı olan insanı şerifindeki Rahmaniyetinden evvel, o ne biliniyor, nede görünüyordu. Zatından sıfatlarına tecellisini zuhur ettiğinde, insanlığını bulan Ariflerden görmeye başladı. Arifler, kemalat sahibi olmaları nedeni ile, kendilerini okumaları, Kainatıda okumak olduğu için, Cenabı Allahın bu kemalat mazharlarından, ister Ademde olsun, isterse Alemde olsun, yerlerin ve göklerin 7 kat olduğunu ve 6 günde bu Alemlerin yaratıldığını gördüler. çünkü bir ayeti kerimede Allah bu Alemi 6 günde yarattı buyurulmaktadır. yerlerin ve göklerin yedi kat olmasının sırrıda; insandaki 7 sıfatı subudiyesi ile Tevhid mertebelerindeki,6 pençereden kemalatı ile zuhurundan ibarettir.bu 6 pençerenin dışında,Cenabı Hakkı,şuhut etmek mümkün değildir. gerçi Cenabı Allah kün emri ile bu cihanı yarattı. fakat bu Alem hazır olasıya kadar,ol emrini vermedi. hazır olduğunu gördükten sonra, Kün yani ol dedi.buna binaende bütün varlıklar da fe yekün oldum dediler.yani oluverdiler. çünkü Cenabı Hakkın, ol demesi için üçleme sırrı olan varlıklardaki; zaman, mekan, ve ihvanın hazır olması lazım idi. bunlardan biri eksik olsa, Cenabı Hak, kün emrini Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com vermez. işte onun için, Azrail Ademin çamurunu Mekkenin numan vadisinden getirdi. Cenabı Hakta onu, iki eli olan Celal ve Cemal elleriye yoğurdu. ve Adem şeklinde şekillendirdi. artan Simsime çamuru ilede hakikat şehri yapıldı.bu Adem şeklindeki varlık, üç yüz yıl Güneşte pişirildi. yani Efal yüzü, Sıfat yüzü, Zat yüzü olarak kemalata getirildi. her seferinde,sen kimsin ben kimim diye Rabbı ona sordu.oda sen sensin ben benim demek suretiyle,henüz kemalata gelmediğini gösterdi.üçüncü yüzü piştikten sonra,bu sorulara cevaben:ben aciz bir kulum. sen ise, Alemlerin Rabbısın dedi.Çünkü Nefsini bilen Rabbını bilebilir. işte ondan sonra kün emrini verdi. Daha evvel kün emrini vermiş olsa idi, henüz eksik olduğu için,kün emrini taşıyamıyacaktı.Allahın Rahmeti gadabını geçtiği için,amaneti taşıma hasletini kazanmasını bekledi.Arif olanlar bu gizli sırrı bilirler. işte bu ismi azam sırrını ehline ivşa etmek için,bu Ademe Ruhumuzdan bir Ruh üfledik ayeti kerimesi izah edildi. Adem Cennette o kadar mutlu idiki; Bakara suresi ayet 115 Doğu ve Batı Allahındır. yüzünüzü nereye çevirirseniz çeviriniz,onun yüzü oradadır. ayetinin zevki ile zevkidar olmuştu. fakat yalnızlıktan canı sıkıldı. Cenabı Hakta,ona Havva isminde bir kadın arkadaş ihsan etti.beraberce yaşamaya başladılar. Cenabı Hak onlara her şeyden yiyin için, fakat şu yasak Meyvaya yaklaşmayınız diye yasak koydu. Adem ile Havva bir zamana kadar,o yasak Meyvaya yaklaşmadan neşe içinde yaşadılar. Iblis Ademe secde etmemekten mütevellit Cennetten kovulmuştu. Artık Cennete girme musadesi yoktu. Cennette ki Ademi kandırmak için çeşitli çareler arıyordu. En sonunda yılanın ağzına girerek Cenneti alaya girme imkanı buldu.ve Havva valdemizi kandırarak,yasak Meyvayı yedirdi. Havva Ademe gelerek ben yedim hiçbir şey olmadı sende ye diyerek oda Ademi kandırdı, ve oda yedi. Cenabı Hak ise, onlara yasak kıldığı Meyveyı ne için yediniz dedi. Ademde ya Rabbi nefsime zulmettim dedi. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Böylece her ikiside Cennetten çıkarıldılar. 70 yıl, Cenabı hakka yalvardılar. Ve sonunda af edildiler. Ademle Havva dan çok insanlar,ve Nebiler bu Aleme geldiler.bu Alem yüzbinlerce defa doldu boşaldı. bu Cihan, insanlığın ikinci atası olan Nuh a.s ile tekrar yaşama başladı.Nuh necate (kurtuluşa) erdiren demektir.Nuh tufanı ile bütün insanlar Tevhid gemisine davet edildi.binenler kurtuldu binmeyenler tufanda helak oldular. Nuh tufanı kuranı kerimin Hud suresi ayetleri arasında anlatılan bir kıssadır. 25-48 Nuh a.s. kavmini Hak ve hakikata davet etmiş fakat kavmi onu inkar etmiştir.cenabı Hak Nuh a.s. a bir gemi yapmasını vahi etmiştir. sanatı dülgerlik olan Nuh a.s. gemiyi yaptırdıktan sonra canlılardan dişi ve erkek olarak birer çift almasi için vahi edildi Nuh a.s. inanmayanları Cenabı Hak helak edeceğini bildirdi.Nuh un oğlu Kenan da gemiye binmeyenlerdendi. Kenan babasına, ben yüzme biliyorum,dağcılığımda var tufanda ben helak olmam diyordu hatta Nuh a.s. buna binayen Cenabı Allah a münacat la oğlunun kendisine tabi olmadığını bildirdiğinde,Cenabı Hakta Nuh a o senin oğlun değildir.senin oğlun senin sülbünden gelen değil,senin yolundan gelendir buyruldu.Nuh Tufanı günü gelince başladı.gemiye binenler kurtuldu gemiye binmeyenler Tufanda helak oldular.Nuh un gemiside Tufan sonunda Cudi dağına oturdu.gemidekilerin hepsi kurtuldu. Günümüzdede Nuh a.s. lar ilmiyle amil güzel ahlak sahibi, edep,iffet ve haya yüceliklerini sergiliyen, mütevazi Mürşidi kamillerdir.onlar peygamber varisi olduklari için Hak ve hakikati tebliğ görevindedirler. bu görevlilerin Tevhid gemisine davetine icabet etmeyenler gayriyet ve cehalet tufanında şirk denizinde boğulup durmaktadirlar. Resullah Efendimiz Ehlibeytim, Nuhun gemisi gibidir.her kim o gemiye binerse kurtulur. her kim muhalefet ederse gark olur buyurmuştur. Şu Dünya su dolu bir Denizdir. eğer bedeni fani Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com olduktan sonra binecek Tevhid zevkleriyle bir Tevhid gemisi yaptın ise, kurtuluşa erenlerdensin yapmadın ise o suda helak olup helak olanlardansın. Cenabı Allah Nuh a.s. gibi kurtuluşa davet eden Tevhid gemisine binerek şirk tufanından kurtulanlardan eylesin. Nuh a.s. in davetine icabet etmeyenlerin tufanda helak olduklari gibi bir zaman sonra Samud kavminede Cenabı Allah Salih isminde bir Peygamber gönderdi oda kavmini Hak ve hakikate davet ettiği halde kavmi ona inanmadılar. sen hakikatten Peygambersen şu taştan bir deve çıkarda görelim dediler. o an Cebrail gelip Salih a.s. a kırk yıl evvel o taşın içinde bir dişi Devenin, konulduğunu Allaha dua ettiğinde çikacağını söyledi. Salih a.s. da Rabbına münacatla, taşın içinde dişi bir Deve çıkardı. Deve dile gelerek, ben şahadet ederim ki Allah birdir. Salih onun kulu ve Resuludur. Dedi. Bu mucizevi olaya binden fazla insan inandı. Salih a.s. bir gün suyu kavminin, bir günde Devenin suyu içeceğini söyledi. bu tebliğime uymayanların helak olacaklarını, söyledi.o kavmin Salih a.s.a inanmayanlari bir gece vakti,Deveyi ayaklarindan keserek öldürdüler. Salih a.s.bunu duyunca çok üzüldü. o kavimde üç gün içinde evlerinin ve mallarının ateş içinde yanması ile helak oldular. Kuranı kerimin Araf suresi ayet 73 den 79 a kadar, ve Hud suresi 64 den 67 ye kadar, Salih ile ilgili diğer ayeti kerimelerde anlatılmıştır.bu günde, Salih a.s. gibi bir Mürşidi kamile inanır ve tebligatını uygularsak, kurtuluşa ermiş oluruz.uymadığımız taktirde, ilim ve irfaniyetten yoksun olarak helak oluruz. Salih a.s.in taştan dişi bir Deve çikarması; taşlaşmış olan kalp sahiplerinden Tevhid aşkını ve irfaniyetini çıkarmaktır.Deve dişidir. erkek olmuş olsa idi, çoğalamazdı. bir kişide, Tevhid Aşkı zuhur ettiğinde, elbette ben şahitlik yaparimki Allah birdir. Salih a.s.onun kulu ve Resuludur diyecektir Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Suyu bir gün kavmin,bir gün Devenin içmeside,Nefs sahibi kavmin akıllarıyla taklit şekilde ibadet etmeleri, devenin ise irfaniyet ve külli akılla ibadet etmeleridir. işte günümüzde de Salih a.s.kavmi gibi cehalet ve şirk halinde olanlar küfür ateşinde yok olup gidiyorlar. Salihe bir Deve eyledik ihsan Kayanın içinden çıktı nağehan Pek çokları buna etmedi iman Onları Hak ile yeksan eyledik Bir zaman Ashabi keyfi uyuttuk Hazreti Musayı Turda okuttuk Şid e çulha yaptik bezler dokuttuk İdris e biçtirip kaftan eyledik Kuranı kerimin kehf suresinde 9 uncu ayetten itibaren anlatılan bir kıssa dır. Hak ve hakikata inanan 7 kişi,o zamanın Patışahı olan Takyonustan şiddetli işkence görmüşler. bu yedi kişi anlaşarak firar edip Tarsustaki mağrayı kendilerine mesken tuttular. Mağrada üç yüz yil uyudular. kendilerine gelip uyandıklarında karınları açıkmıştı. aralarından bir kişiyi, ekmek almak için şehre gönderdiler.giden kişi, ekmeği alıp eski Takyonustan kalan parayı verince yakayı ele verdi. bu paranın geçmediğini, ve Takyonus olan o zalim hükümdarın öldüğünü,yerine salih bir hükümdar geldiğini, onunda parasının altından olduğunu fırıncı söyledi. Fırıncı ona, korkma evladım, her şeyi anlat dedi. o kişide her şeyi açık açık anlattı.hep beraber Mağraya gittiler. Mağraya varınca beraberindekiler dışarıda kaldı o bir kişi arkadaşlarının yanına, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Mağranın içine girdi. bir daha çıkmadı. ve hepsi birden sır oldular. İşte, Ashabı Kehfi uyuttuk demekten mana, zahirde budur. bizlerde vücut mağramızda, Nefsi emmare olan Nefs hükümdarından şiddetli azap görüp kaçan, 7 sıfatımızın Hak ve hakikat şuhudu istemesinden ibarettir. bir salikte Mürşidi kamilden, kendi vücut mağrasındaki, efal yüzünü, sıfat yüzünü, ve zat yüzünü tahsil ederse, üç yüz yıl mağrada, uyanısıya kadar uyudular demektir. Hakkın varlığı ile uyanan sıfatlar veya kişiler, elbette açıkaçaktır. Kalp sahibi olan Mürşidi kamilden manevi taamlar için rızık isteyecektir. fakat ikilikteki nisbiyet parası, Beka olan latafet Aleminde hemen kendisini gösterecektir. çünkü Bekanın hükümdarı insanı kamillerdir.parasıda bakır değil, altındır. kendi varlığından geçerek, hakkın varlığı ile varlıklanıp, Beka alemine geçen kişiler,artık ikilik ve şirk yeri olan fenaya dönmiyecekleri içinde, Mağrada sır olmuşlardır. daima Hakla beraberlik zevki onları fani olan fenada sır haline dönüştürmüştür. Hz.Musa nın Tur dağında okutulmasıda: Musa a.s.'ın Cenabı Allahtan, Tevrat levhaları almak için kavminin arasından seçtiği 7 kişi ile birlikte, Turu sinaya çıkmasıdır. ayrıca Kuranı kerimin Araf suresi ayet 143 de buyurulduğu gibi; Musa kendisi ile konuşacağımızı vaad ettiğimiz vakit gidince,Rabbı ona kelamını söyledi. şöyle dedi. Cemalini bana göster. sana bakayım. Allah ta, beni hiçbir zaman göremezsin. fakat şu dağa bak. eğer o yerinde durursa sende beni görürsün. buyurdu. nihayet Rabbı dağa tecelli edince, onu yer ile bir etti. Musa da bayılarak yere düştü. sonra ayılınca şöyle dedi. Allahım, seni Tenzih ederim. Tövbe ettim. ve ben müminlerin ilkiyim diyerek Musa a.s.ın Tur dağında Cenabı Hakla konuşmasıdır. İşte bizim gibi Musalarda her zaman gönül Turu sinasında Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com tecelli ederse Hakla mülaki olmuşlar demektir. kendi varlığı olanlar onu maalesef göremezler. Musa gibi varlık dağlarının yok olması lazımdır. işte o zaman bizlerin bildiği gibi Rabbımızı görmek değil,irfaniyet ve kemalat şuhudu ile görmek olacağını anlamış oluruz. Şid a.s. da Adem a.s. in oğludur. Kabil ve Habilden sonra,Cenabı Allah tarafindan hediye olarak verilen, ve 50 sahife kitap indirilen bir Nebidir. Şid a.s. in çulha yapıp bezler dokuması; Şeriatı ahkamiyenin tam ve adaletli olduğunu göstermektedir. Şeriat,Cenabı Hakkın emir ve yasaklarina tam uyum halinde oluşudur. Şid a.s. dan sonra İdris a.s. a Peygamberlik verildi.30 sahifelik kitapcıkta indirildi. Terzilik sanatını İdris icat etti.elbise dikip giydirirdi.Terzilerin Piri İdris a.s. dır. Bir gün Cenneti alaya elbise dikmek için,davet edildi. Cennette elbiseleri biçip diktikten sonra,Cennetten çıkması için, Cebrail ondan söz aldı. oda elbiseleri diktikten sonra, makasını Cennette bıraktı. Cebraille birlikte Cennetten çıktıktan sonra, İdris dediyki; eyvah makasımı Cennette unuttum. gidip alayım dedi. Cebrailde peki git al buyurdu. içeriye girince, ben verdiğim sözü tuttum.şimdi artık bir daha ben Cennetten çıkmam dedi. Cebrail Cenabı Hakka bu durumu bildirdi. Cenabı hakta bundan böyle Cennette kalmasını ve elbise dikmesine müsaade etti. o gün bu gün, İdris Cennette elbise dikmektedir. İşte günümüzdede Mürşidi kamiller, hakikat Şeriatı ile, Cenabı hakkın her tecelli ettiği varlığın, farkla şuhut etmeyi ve mamele yapmayı öğretmektedirler. yani her mutmain olmuş Nefsin, Şeriatı saniye elbisesini dikmektedirler. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Süleymanı dehre sultan eyledik Eyuba acıdık derman eyledik Yakubu ağlattık nalan eyledik Musayı Şuayıbe çoban eyledik Davud a.s.Alemi Ahirete intikal ettikten sonra,tahtına Süleyman a.s. geçti.Süleyman a.s. zahir ve batın zamanın Patişahı idi. Süleyman a.s.'ın emrinde Cinler, Rüzgar ve kuşlar var idi. bütün istek ve arzusunu bunlara yaptırırdı. hatta cenabı Allah, Mescidi aksayı, babası Davud a.s. a nasip etmeyip, Süleyman a.s.'a nasip ettiğini söylediğinde, Mescidi aksayıda Süleyman tamamlattı. Süleyman a.s. Cenabı Allahtan üç şey istemişti. 1 - Melik olmak 2 - Hikmet ilmine sahip olmak 3 - Beytül mukaddeste iki rekat Namaz kılanların günahlarının af edilmesi. İşte bir kişide vücut ülkesinde,Nefsin Patişahlığı değilde Ruhun Patişahlığına sahip olabilirse, birinci isteği kabul edilmiş demektir.kulun kendine nisbet ettiği, ilim ve irfaniyetinin olmadığını, ilim Allahın bir sıfatı olduğu için irfaniyetin hakkın olduğunu bildiğinde, gönül semasından yağacak olan o Rahimiyet Rahmeti ile, ilmi ledün hikmet ilmine sahip olmaktır. Süleyman olmak isteyenler bunuda isterler. üçüncüsü; Beytül mukaddeste iki rekat Namaz kılmakta:zahir ve batın şirklerden kurtularak Cenabı Hakkın, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com vahdet ve kesret tecellisi olan iki rekatlık kalp Namazı olan Vusta Namazını gönül mescidinde kılınmasıdır. çünkü her kim,emin beldeye ayak bastığında, o günahlardan temizlenmiş olarak emin kişidir. Süleyman a.s. da.işte bize Tevhiddeki kavseyin mertebesine kadar vuslat etmemizi, ve Kuş dili olan bu hikmet ilmine sahip olmamızı remzediyor. Eyup a.s.Yusuf a.s.dan sonra gelen bir Peygamberdir. çok zengin ve çokta ibadet eden bir kişiydi. iblis bunu çok kıskanıyordu. Cenabı Haktan müsaade isteyerek, malına, mülküne, çoluk ve çocuğuna musallat oldu. Eyup bunlara sabrederek,veren Allah,alan Allah dedi. üçünçü defa İblis vücudunada musallat olmak istedi. Cenabı Hak Eyupun aklına, kalbine ve diline musallat olmada, diğer geri kalan azaların musallat olabilirsin diye müsaade etti. Eyup bu ibtila ile 42 derece sıtma hastalığı ateşi ile yatağa düştü. buna rağmen, zikrinde ve ibadetinden hiç eksiklik yapmadı. bu ibtilalara o kadar sabrediyorduki, Cenabi Allah Ya Eyup sen benim sabreden kullarımdansın. artık ayaklarını yere vur dedi. Eyup ayaklarını yere vurunca, yerden bir sıcak su,birde soğuk su çıktı soğuk suyu iç,sıcak su ilede yikan denildi. Eyupta aynen öyle yaptı. sonunda sıhate kavuştu. Kuranı kerimin Sad suresi ayet 43 de Eyup e ve bütün ehline, ve beraberinde daha bir mislini bağışladık. eşi ve çocuklarıda eski iyi günlere döndüler buyurulmaktadır. İşte Eyup a.s. dan almamız gerekli bir çok dersler vardır. Eyup kul anlamındadır.bizim gibi, Cenabı Hakka yüzünü dönmüş kullara,elbette iblis musallat olacaktır.onun görevi Hak yolundaki Hak yolcularına musallat olup,Hak yolundan saptırmaktır. Eyupa.s.ın Kuranı kerimin Sad suresi ayet 41 de Şeytan beni zorluk ve eleme uğrattı buyurması,kişinin gaflet zamanlarında vesvese ve vehim gibi haktan uzaklık hali,ahlaksızlık ve gadap hallerini Nefs yönü ile Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com yaşamasıdır.şeytan Eyup'e, üç defa musallat olmuştur. birincisinde; malını mülkünü almış, yani fiillerin faili Allah iken onu engellemiştir. ikincisi; çocuklarını elinden almıştır. yani sıfatların Mevsufunu örtmüş,ve Ruh tecellilerini engelliyerek Nefsine nisbet ettirmiştir. üçüncüsündede; vücuduna hastalık vererek eleme uğratmıştır. yalnız kalbi, Aklı ve dili hariçtir. İşte bir salikte, Mürşidinden kendine nisbet ettiği, cenabı Allahın, bu üç tecellisini, Allaha nisbet etmeyi öğrendiğinde, Enfusunda Nefsi Emmare olan Şeytanın, vehim ve vesveselerinden kurtularak, kuvveyi Ruhun selametine mazhar olacaktır. bu tahsilde, her türlü ibtila ve tecellilere sıtkıyle sabredenler, Tevhid yolu olan ayağını yere vurması ile,sıcak ve soğuk su çıkacaktır.soğuk su, bedenin sıcak suda siyretin mutluluğu için kişiyi huzura kavuşturur .sıcak su, hakikatı Muhammediyeyi, soğuk suda, şeriatı Muhammediyeyi remzeder. Bir kişi fenafillah olasıya kadar şeytanın bütün iptilalarına sabredip hakkın varlığıyla var olursa, şirklerinden ve vücud varlığı gibi en büyük Günah hastalığından kurtulmuş ve hakikat sıcaklığı ile yıkanmış olur. Cenabı Hakkın her mazhardan farkı ile bütün tecellilerini,zevk ettiğinde de Şeriat elbisesini giyerek soğuk suyu içmiş olacaktır. işte vahdet zevki hakikattır. kesretteki Cemalullah zevki de Şeriattır. kendi diye bildiği malı mülkü olan efalini, çocukları olan sıfatlarına ve vücudu diye bildiği vücudullahı cenabı Hak ona ihsan etmiş ve eski zenginliğine tekrar kavuştu buyrulmuştur. Çünkü hakkın zenginliğiyle zenginleştiğinde daimi mutluluğa ermiştir. Cenabı Hak bizlerinde Eyüp gibi sabırlı olmamızı, ve sadakatla teslim olduğumuz nisbetle, künah ve cehalet hastalığından kurtularak mutluluğa erebileceğimizi bildiriyor. Yakup a.s. içinde: oğlu Yusuf a.s. dan ayrı düşmesi nedeniyle gelen ve geçen kimselere oğlu Yusuf u sormak suretiyle çok inledi. ayrılık ateşi onu harab etti.Kuranı kerim in Yusuf Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com suresinde, uzun, uzun izah edilen bu vaka, kardeşleri tarafından Yakup a.s. ın oğlu Yusuf kuyuya atıldı. kervancıya pul olup satıldı. Kervanla Mısıra giden Yusuf, köle olarak satıldı.onun için babası olan Yakup a.s. dan uzun müddet ayrı kaldı.bunun sevgi ve ayrılık ateşi Yakup a.s. çok inletti hatta öyle hale geldi ki, gelen geçene oğlu Yusuf u soruyordu. Diğer evlatları ona diyorlardı ki:Baba,sen artık bunadın.o sorduğun kişiler senelerce evvel ölmüş olun Yusufu nereden bilecekler dediler.Yakup a.s. da onlara,ben Peygamberim kime sorduğumu biliyorum siz kendinize bakın dedi. sonun da Mısıra sultan olan oğlu Yusuf, babasına beyaz bir gömlek gönderince herşeyi anladı. ağlaya ağlaya gözleride kör olmuştu. o beyaz gömleği gözlerine sürünce gözleride açıldı ve görmeye başladı. İşte bu olayda da bizlere çok ibretler var.ten Yakup u oğlu, can Yusufun dan ne zaman ayrı kalır Dünya kuyusuna atılıp,bir Mürşidi kamilin Tevhid kervanına pul olarak satılarak, Tevhid kervanı nın tahsilin de, Mısır olan kalp ülkesinde Sultan olasıya kadar ki devrede, Yakup çok ahı figan ederek inler. Ayrılık ateşi onu yakar. ne zaman Ruhun kemalatı tamamlandı, teselli etmek için Kalp Yakupu ona ihtiyaç hisseddi. İşte o beyaz gömlek olan Tevhid gömleği ile gözleri açıldı ve inlemeside sona erdi.Ey ihvan kardeşim, seninde bu inleme ve haktan ayrılık ateşi seni yakıyor, ve harap ediyorsa, sende kuyuya atıl. Tevhid kervanına pul olarak satıl, ve Vücud ülkesinde hükmünü gösterisiye kadar Yakup gibi inlemekten kurtul. Musa a.s. da Firavunun askerinden birini öldürünce Mısırdan çıkarak Şuayip a.s. ın ülkesi Medyen e gitti. orada Şuayip a.s.ın emrinde 8 sene çobanlık yaptı. sonunda, kızı ile evlenerek 10 sene sonra Mısıra döndü. İşte bizlerde, Nefs Firavunundan kaçarak, Şuayip a.s. gibi bir Mürşidi kamilin Tevhid ülkesine giderek ona 8 sene çobanlık yaparsak, yani 8 sıfatı subudiyemizin aslını tahsil yaparak Fenafillah olursak, kendi gönül kuyumuzdan çıkacak olan,o Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Kalbin Cemal tecellilerine sahip oluruz. yoksa bir hikaye olarak anlamaktan öteye geçemeyiz. Şuayip a.s. Musaya 8 seneden sonra 2 sene daha hizmet edersen, doğaçak kuzular size veririm. onlarla geçiminizi sağlarsınız, hemde memnun olurum dedi. Musa da bunu kabul etti.birinci sene kuzuların hepsi erkek doğdu.ikinci senede kuzuların hepsi dişi doğdu. Musa bu erkek ve dişi kuzuları alarak o beldeden,eşi ile birlikte ayrıldı. Fenafillah olan bir salikte,birinci sene olan ferayizde, vahdet zevki ile zevklenir.ikinci senede ise; kesretteki her varlıkta cemalullahı Muhammedi olarak zevk eder demektir. Yusuf u kuyuya attırmış idik Mısırda kul olarak sattırmış idik Züleyhayı ona çattırmış idik Zellesinden bendi zından eyledik Kuranı kerimin Yusuf suresinde anlatılan, Yusufla ilgili kıssa, hepimize malumdur. Bir gün Yusuf babası Yakuba, Rüyasında on bir yıldızla ay ve güneşin, bana secde ettiklerini gördüğünü söyledi.buna binaen, babası Yakup; oğlum Rüyanı kardeşlerine anlatma. sonra sana bir kötülük yaparlar dedi. babası onun bu Rüyasından anladıki, Yusuf üstün bir istidada sahip olup, Peygamberliğine varis olacağını anladı. onu diğer kardeşlerinden fazla sevmeğe başladı. kardeşleride bunu gördükleri için, ona tuzak kurdular. Yusufu babalarından,oynamak bahanesiyle rica ederek aldılar. ve oyun sahasındaki bir kuyuya, döverek attılar. uzaktan gelen Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com bir kervanın suçusu onu kuyudan su çıkarırken gördü. ve çıkardı. bunu gören kardeşleri, kervancı başına; o bizim kölemizdir. size satalım diye Yusufu pul diyerinde kervancı başına sattılar. kervancı başı Mısıra vardığında, Züleyhanın kocası maliye nazırınada, ağırlığı kadar altına sattı. Züleyha Yusufa sahip olmak için, çok diller döktü. bir gün sahip olamadığını anlayınca, Yusufun gömleğini arkasından yırttı.o anda kapıdan içeriye giren kocası bunu gördü.Züleyha kocasina şikayetle, Yusuf bana sahip olmak istedi diye iftirada etti. Yusufun gömleğinin arkadan yırtılmasını gören efendisi, hatanın Züleyhada olduğunu ve yalan söylediğini anladı.buna rağmen Züleyha yinede Yusufu zindana attırdı. Böylece Yusuf çok ibtilalarla sonunda Mısıra sultan oldu. İşte onun için, Can Yusufları bu günde,varlık kuyusuna atılmadan, Tevhid kervan başı olan bir Mürşidi kamile pul olup satılmadan, Tevhid kervanında meratibi ilahiye tahsili sonunda, vücut ülkesinin başşehri kalp Mısırında, ağırlığı kadar altına o zaman satılabilir. yani kişi, kendi varlığını Rabbına, pul diyerinde satarsa, hakkın varlığını giyeceği için onun diyeride kendi ağırlığı kadar altın olur. Yusufun Züleyha ile mücadelesi ise, Ruh sahibi olan bir kişinin Nefsi ile mücadelesinden ibarettir. Yusufun halvet zındanına atılması ve kemalata kadar vuslatı sonunda, kalp Mısırına Patişah olmasıdır.bir kişide kendi vücut ülkesinin Patişahlığını, Nefsten alarak, idareyi Ruha teslim edebilirse, o kişi kurtuluşa ermiştir. işte Yusuf kıssası bizlere bunu anlatmaktadır. Davut Peygambere çaldırdık ud u Kazadan kurtardık Lut ile Hud u Bak ne hale koyduk narı Nemrut u İbrahime bağı bostan eyledik Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Davut a.s.ın çok güzel sesi var idi. Davudu makamında, Cenabı Hakkın emirlerini ilahilerle ud çalarak söylerdi. kendisine verilen Zebur hep ilahilerden ibarettir. yanık sesini duyan bütün insanlar, kendisinden geçiyorlardı. sende Davut gibi bir kamilin sohbetlerinde bulunursan, hem onun ilmi ledün olan, sır ilimlerinden etkilenerek sarhoş olursun. hemde, kendi varlığını yok ederek Hakkın varlığı ile dirilmek suretiyle daimi haylığa vasıl olursun. Lut a.s.ın kavmi oğlancı idi. Lut a.s.ın Hakka olan davetinide hiç dinlemiyorlardı. bir gün Lut a.s.a oğlan kısvesinde 2 melek geldi. onun kavmi bu gelen 2 meleği gördü.ve onlara sahip olmak istediler. lut a.s. ın kapısına gelip dayandılar.kapıyı aç, o iki delikanlıyı bize teslim et diye direndiler. Lut a.s. da Tanrı Müsafirlerine dokunmayın, isterseniz benim iki kızım var onların yerine size kızlarımı teslim edeyim dedi.kavmi ise,sende biliyorsun ki biz kızlara bakmayız. bize oğlanlar gereklidir diye israr ettiler. içerdeki Meleklerde, biz Cenabı Hakkın emrini size tebliğe geldik.bu kavmi cenabı Hak helak edecek. ya Lut siz bu beldeyi inananlarla birlikte terk edin dediler.gece karanlığı olasıya kadar,kavminden müsade aldı. gündüz göz göre göre bu livata (oğlana tevessül etme) olmaz. gece olunca yaparsınız diye, dilekte bulundu. onlarda bunu kabul ettiler. Lut a.s. eşi ve ona inananlar akşam olunca, evin arka kapısından o beldeyi terk ettiler. kimse geriye bakmasın. bakan olursa helak olur dendiği halde, şehirden çıktıklarında, şiddetli bir gürültü ile şehirdekiler helak oldu. bu gürültüyü duyan Lut a.s.ın eşi geriye baktığında oda helak olanlardan oldu. böylece Lut a.s. ve ona inananlar, bu kötü kavimden kurtulmuş oldular. İşte Nefsi Emmare sahipleri daima Lut a.s. gibi, kamillerin sözlerini ret ettikleri, ve o yolda gitmedikleri için, daima helak olup durmaktadırlar. çünkü çoğalması mümkün olmayan kesbi Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com ilimler, gönüllere tat vermez. dolayısıylada sönmeye mahkumdur. zahiri taklidi ilim ve ameller kişiye fayda vermediği gibi. ilmi Ledün olan, Vehbi ilimlerle amil olmak, kişileri kurtarır. Nefs şehrinden gece olan vahdet zevki ile çıkanlar, Lut a.s. ve inananlar gibi o helaktan kurtulmuşlardır. Lut un eşi gibi geriye bakan yani, Nefsinden kopamayanlar helak olmaya mahkumdurlar. cenabı Hakkın bu gazabından kurtulmak istiyorsan, bir kamilin yolunda gitmeye bak. Hud a.s'da Ad kavmine gönderilmiş bir Peygamberdi. Hak ve hakikata kavmini davet ettigi halde, ona karşı geldiler. atalarının dininden dönmemek için Hud a.s'a kötülük yapasıya kadar ileri gittiler. Cenabı Hakta, ayetlerini inkar edip, Peygamberlerine isyan ettikleri için Hud a.s.ve inananlar kurtuldular. diğer Ad kavminin hepsi ağır bir şekilde helak oldular. Bak ne hale koyduk narı Nemrudu İbrahime bağı bostan eyledik İbrahim a.s. bir gün putların yanında kalmıştı.herkez Bayram yerine gittiklerinde, eline bir balta alarak, bütün putları paramparca etti.yalnız büyük putu kırmadı. elindeki paltayıda büyük putun boynuna astı. bu hali gören bir kişi Nemruda giderek İbrahimin putları parçaladığını haber verdi. Nemrut, İbrahimin yanına gelerek, bunları senmi kırdın dedi. ibrahimde, büyük putu göstererek, balta boynunda belki o yapmıştır. ona sorsanızya demiştir. Nemrut, o konuşamaz deyince; İbrahim a.s. şöyle dedi.sizlere cevap vermekten aciz olan puta tapıyorsunuzda, her şeyi yaratan alemlerin Rabbına inanmıyorsunuz. dedi. bunun üzerine, mancırıkla yüksek bir Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com yerden ateşe atılmasına karar verildi. 40 gün ateş en şiddetli bir şekilde yakıldıktan sonra, mancırıkla İbrahim a.s.ateşe atıldı. Cenabı Hakta Kuranı kerim Enbiya suresi ayet 69 Ey Ateş,İbrahime karşı serin ve selamet ol buyurdu. İbrahim düştüğü yerde güllük gülüstanlık olarak oturur bir vaziyette, Nemrut onu görünce, hayretini gizleyemedi.sonra Cenabı Hakkın gazabına uğrayan Nemrut kulağıma giren bir sinekle helak oldu. sineğin rahatsızlığından,bir kişi tutarak, devamlı tokmakla başına vuruyordu. Nemrutta kafasının içindeki sineğin vızıldamasından, ancaksın biraz o zaman rahat edebiliyordu. zamanla ağrıları o kadar şiddetlendiyki, tahammül edemiyecek hale geldi. kafasına tokmakların şiddetli vurulmasıylada kafası parçalanıp geberdi gitti. işte Nemrudu bu hale koyan, ve İbrahimide güllük gülüstanlık içinde mutlu kılan cenabı Haktır buyuruluyor. İsmaile bedel Cennetten kurban Gönderdik şad oldu Halili Rahman Balığın karnında bir haylı zaman Yunus Peygambere mekan eyledik İsmail a.s.İbrahim a.s.ın oğludur. İsmail den evvel İbrahim a.s.ın oğlu olmadığı için,cenabı Hakka niyazda bulundu. ya Rabbı bana bir evlat verirsen, canımdan daha çok sevdiğimi sana kurban edeceğim dedi. İsmail büyüdü. İbrahim a.s. Rabbına verdiği sözü tutmak için koyun ve yüzlerce deve kurban etti. fakat rüyasında, verdiğin sözü yerine getir diye her gece ikaz ediliyordu.en sonunda anladıyki, canından daha çok sevdiği oğlu İsmaildir. Saffat suresi ayet 102 Ya İsmail, seni rüyamda kurban kesmem emredildi dedi.oda, Ey babam, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com mademki sana bu emir verildi, onu yap dedi.bunun üzerine, İbrahim bir iple bir bıçak alarak,oğlu ile birlikte dağa odun kesmek için yola çıktılar.dağa vardıklarında,Hz. İbrahim, oğlu İsmaili koyun gibi kesmek için üzere yatırdı.elindeki bıçağı boynuna çaldı. fakat bıçak kesmedi. bunun üzerine cenabı Hak: Saffat suresi ayet105 Ya İbrahim, gerçekten rüyana sadakat gösterdin. şüphe yokki biz güzel amel işleyenleri işte böyle mükafatlandırırız dedi.bunun üzerine gök yüzünden bir koç gönderildi. Allahu ekber, Allahu ekber nidasıyla İbrahim a.s.ın yanında belirdi. bu koçu gören İsmailde la ilahe illallah vallahu ekber dedi. Hz.İbrahimde Allahu ekber velillahul hamd dedi. işte Cennetten gönderilen bu koçta Allaha sonsuz, inanç ve ondan razı olmanın karşılığı olarak, Hz. İbrahime verilmiş oldu. oda bu olaydan sonra, çok mutlu oldu. İşte bizlerde, inanç ve Hakka olan Cömertliğimizi gösterirsek yani; her türlü varlık şirklerinden kurtulup, Cenabı Hakkın varlığı ile var olursak, bunun karşılığı olarakta, bizlerede bir koç lütfedilecektir. zira İsmail, Hz. İbrahimin Nefsi idi. Nefsin hiçbir zaman kesilemiyeceğini, kurbiyetle Hakka yaklaşılacağını bizlere göstermiş oluyor. Meleklerin iki defa, Allahu ekber, Allahu ekber diye koçu getirmeleri; Allahın Hüviyet ve Eniyetinin, yani zahir ve batındaki ululuğu ve yüceliğidir. Meleklerin bu tekbirini duyan İsmailde la ilahe illallahu Allahu ekber deyişi: Allahın zandaki, bilinçteki ululuğu ve büyüklüğü değil, bizzat şuhut ettiğimiz zerreden kürreye kadar, bütün sıfatlardan ilan edilen, Cemalullahını gösteren Allah büyüktür dedi. buna cevaben Hz.İbrahimde Allahu ekber velillahu hamd demekle, zahir ve batın bütün varlıkların Allaha hamd ettiklerini, hepsinin varlığı Allahın varlığı ile var olabildikleri için, teşekkür ettiklerini söyledi. İşte Tenzih ve Teşbihi, Hz. İbrahim Tevhid yaparak, bu tekbir Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com kal lisanıyla ifade edilmiş oldu. bizlerde, kalbimizle Tenzih, Hissemizle Teşbih yaparak, Hz.İbrahim gibi Tevhid yapabilirsek, cenabı Hakkın koç lutfuna mazhar oluruz. Balığın karnında bir haylı zaman Yunus Peygambere mekan eyledik Yunus a.s.33 sene kavmini Hak ve hakikata davet ettiği halde, kavmi ona tabi olmadı. oda kavminin üç güne kadar, helak olacağını söyliyerek, onların arasından ayrıldı. Ve Bir gemiye bindi. gemide kurra çekildi. çekilen kurrada,denize atılacak kurban, Yunusa isabet etti. Yunusu denize attılar. Cenabı Allahta Yunusu, bir Yunus balığının yutmasını tecelli ettirdi. 40 gün Yunus a.s. Yunus balığının karnında kaldı. bu müddet içinde, Yunus hep zikir yapıyordu. enbiya suresi ayet 87 La ilahe illa ente suphaneke inni küntü minazzalimin (noksan sıfatlardan münezzeh olan Rabbım, beni bir daha zalimlerden eyleme) diyordu. 40 gün sonra deniz kenarına çıkarıldı. karaya çıktığında üryandı.kabak yaprağından avrat yerlerini örterek,kısa zamanda sıhatına kavuşup, ümmetinin arasına gitti. ümmetinde 100 bin mevcudu vardı.Hz. Yunus kavminden ayrılırken onlara söylediği sözler tahakkuk etmişti. birinci günde, her taraf sararmış, ikinci günde, kırmızılaşmış. üçüncü gündede her taraf kararmiştı kavmi bunları görünce, nedamet duyarak Tövbe edip cenabı Hakka yalvardılar. Hz.Yunusun geri geldiğini görünce hepsi birden iman edip uzun seneler, Hz.Yunusla birlikte mutluluk içinde yaşadılar. İşte bir kişide, Enfusunda, Ruh Yunusunun beden balık karnında 40 gün kalarak Fenafillah olup kendi insani asliyesini bulmasıdır. veya bir Mürşidi kamilden Feraiz olan dördüncü Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com mertebeye kadar, meretibi ilahiye tahsilinde bulunmasıdır. İnsanlar isyanda ve Nefs sahibi oldukları müddetce, onun Ruhu daima zulmettedir.bir insanı kamile gelip, Nefsini terbiye ederek mutmain olabilirse, balığın karnındaki karanlıktan Hz.Yunusun kurtulduğu gibi, Ruh Yunusuda, bu Ten zulmetinden kurtulmuş olur. Çünkü bu Alem bir denizdir. Ten balık, Ruh Yunus gibidir. Afakımızda ise, kişilerin kamil olan seçilmiş Yunus balıkları tarafından daima yutulmalarıdır. 40 gün kendi terbiyelerinde bizleri Tevhidi Efal, Tevhidi Sıfat, ve Tevhidi Zat günlerinden sonra,vahdaniyet deryasında kemale getiriyorlar. İşte nisbiyeti olan Nefsle,yaptığı kötülükleri idrak ederek; ya Rabbı artık beni zalimlerden eyleme diye dua etmiş oluyor. sahile çıkarıldığında, Yunus hasta idi.yani henüz kemalata daha gelmemişti. zamanla kemalata geldi.Rabbına şükrani olarak ilk defa ikindi Namazını da Yunus kıldı. bizlerde, Hz. Yunus gibi daima tesbihatla meşgul olalım. Nefsimizin mütmain olmasıyla uzun seneler mutluluk içinde, Hz.Yunus gibi yaşayalım.vücut ülkemizde, aza ve sıfat kavimlerimizin Ruha olan idrak tabiliğini istiyorsak, ikilikteki Nefs vadisinden, teklik vadisi olan Ruh vadisine geçerek, vücudumuzda Ruhu Patişah yapalım. vücudumuzda Ruh Patişah olunca, bütün sıfat ve azalarımızda,mutmain olarak onu en güzel bir biçimde açığa çıkaralım. artık, kulak hakkı duyacak.göz hakkı görecek. dil hakkı konuşacak. ve hiçbir itilaf kalmıyacaktır. dolayısıylada, mutluluk ve saadet içinde yaşanmiş olunaçaktır. cenabı hak bütün kardeşlerime Hz.Yunusu örnek almalarını, ve onun gibi mutluluğa kavuşmalarını niyaz ederim. Bir Mescide soktuk Meryem anayı Pedersiz doğurttuk orda İsayı Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Bir ağaç içinde Zekeriyayı Biçtirip kanını Rizan eyledik Zekeriya a.s. Meryem valdemizin dayısıdır. ailesi, Meryem valdemizi islami bir terbiye içinde yetiştirmek istedi. aile arasında, Meryemin terbiyesi için kurra çekildi. kurra Zekeriya a.s'a isabet etti. Zekeriya a.s.ona bir Mescid yaptı. başkaları ile irtibatını keserek hem terbiye ediyor, hemde yemeklerini getiriyordu. bir gün Mescid te Meryemin yanında Kış ve Yaz Meyvalarını gördü. ya Meryem bu Meyvaları sana kim getiriyor. dedi. oda bana bunları Rabbım ihsan etti. bundan sonra yemek getirme dedi. Zekeriyanın terbiyesinde Meryem tamamen kemale gelince,bir gün Cebrail'i karşısında gördü. Meryem suresi ayet19 da Cebrail gerçekten, ben sana temiz bir oğlan vermek için sırf Rabbımın gönderdiği bir elçiyim diyerek, İsa nın müjdesini verdi. Meryem valdemizde,Meryem suresi ayet 20 deki Benim için nasıl bir oğlan olur. bana bir insan dokunmadı.ve ben iffetsiz bir kimse değilim dedi.Cebrailde evet doğru söylersin. fakat Rabbın için her şey kolaydır. diyerek, Meryem valdemizi sakinleştirdikten sonra,sağ yakasından üfürmesi ile İsa ya gebe kaldı. işte bir zaman sonra, bir Hurma ağaçının dibinde de İsa yı doğurdu. onun için zahirde İsa a.s. ın babası yoktur. bizlerde Zekeriya gibi, bir kamilden Meryem gibi bir salik olup, Nefs terbiyesi alırsak, elbette bizlerdede Yaz ve Kış Meyvaları olan ilham tecellileri zuhur edecektir. bunuda bizlere, zahir ilmiyle irfaniyetimizi geliştiren Mürşid mazharından, Rabbımız zevk ettirecektir. bu tecelliler kemalata geldiğinde, Cebrail olan, batın Rabbımızın bizim gibi Meryemlerden Ruhullah olan İsa ları doğurmuş olacaktır. İsa nın kişilerde doğması, o kişinin Ruh sahibi olmasıdır. Mürşidi kamiller, Fenafillah olasıya kadar,bizim gibi Meryemlerin anası, Beka zevklerine Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com geçincede babası olmaktadır. Meryemde hem erkek hormanı,hemde kadın hormanı olduğu için, İsa yı babasız doğurdu sözü denmiştir. Bu söz mecazıdır. Bir ağaç içinden Zekeriyayı Biçtirip kanını Rizan eyledik Zekeriya a.s. bir gün Yahudilerden kaçtı. çünkü Hak ve hakikata davetinden, kavmi hoşlanmiyordu. Yahudiler Zekeriyanın arkasına düştüler. Zekeriya bir Ceviz ağacının içine gizlendi. şeytan bunu gördü ve kavmine haber verdi. Yahudiler biçkı ile bu ağacı ikiye ayırdılar. Zekeriyada ağaçla birlikte ikiye ayrılmış oldu. böylece zekeriya, Cenabı hakkın rızasını kanıylada kazanmış oldu. bir kişide, vuslatında Ceviz ağacına sığınırsa, (çünkü Ceviz de üç haslet vardır. 1 - Yeşil kabuk 2 - Ağaç sert kabuk 3 - Cevizin özü Cenabı Hakkın Efal,Sıfat,ve Zatının zevkleriyle yok olur.Hakkın varlığı ile var olduğunda,Cenabı hakkın tecellisi 2 bölümdür. vahdet ve kesret tir. bu tecellilerle hakkın rızası kazanılmış olunur. Zekeriya a.s.da Celal ve Cemal tecellileriyle zuhur edip kanını rızayı bari için akıtılanlardan oldu. Beyti mukaddeste Kudüs şehrinde Nehri Şeriada Ürdün şehrinde Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Tathir etmek için günün birinde Yahyayı İsayı üryan eyledik Mukeddes ev olan Mescidi Aksa,orta doğuda bu günkü İsrail devletinin iştikal ettiği yerdir.bir zamanlar, Zekeriya a.s'ın oğlu Yahya a.s. ile Meryem valdemizin oğlu İsa a.s.da, bu beldede ayni zamanda yaşamışlardı. Yahya a.s'ı Cenabı Allah, Zekeriyaya, ihtiyarlığın son deminde, bir armağan olarak Yahya isminde bir evlat ihsan etti. hiç günah işlemeyen ve karşılıksız lütuf olarak verilen bu oğlan,çokmu çok güzeldi.Meryem oğlu İsa ile, ayni devrede yaşadılar. her ikiside Cenabı Hakkın Peygamberiydi. Bir gün ikisi karşı karşıya geldiler. Yahya a.s. çok üzgün ve kederli duruyordu. İsa a.s. Yahyaya ne için bu kadar üzüntü ve kederlisin. yoksa Cenabi Allahin Rahmetinden ümidinimi kestin dedi. İsa a.s.da, çok neşeli ve güleçti. Yahya a.s.İsa ya dediki; sende çok neşeli ve güleçsin. yoksa Cenabi Allahın gadabından eminmisin dedi. her ikiside birbirlerine cevap vermediler. İşte, akraba olan bu Yahya ve İsa a.s.ları İsrail oğulları, Allah için Hak ve hakikata davet ederlerken ,Yahyayı boynundan kestiler.kanını akıttılar. İsa'yıda kendi zanlarına göre çermihe gererek öldürdüler. işte, bir salikte Hakta fani olarak, Ruhullah zevki ile zevkidar olursa, gayriyetlerden ve günahlardan soyunduğu için, üryan olur. Ferayiz zevki kişilerde, İsa a.s. olan Ruhullah (Allahın Ruhu) şuhudunu ihsan eder.mukaddes ev olan gönül veya Kalp evinde vahdet tecellileri,İsa ve Yahyayı remzeder.Ruh tecellileri her nerede zuhur ederse,esma aldığı için çoğalmanın ve tevsilatta görünmenin mutluluğu ile İsa gibi neşeli ve güleç olur .İsa Ruhtur. Yahya candır. canda her nerede tecellisiyle diriliğini göstersede, Ruh gibi esma almadığı için üzgün olur. Bunların her ikiside, Enfusta hakkın bizlerdeki tecellileri olduğu için,gayriyetten Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com temiz olduğu için üryan denmiştir.bu mertebede, Haktan başka gayri hiçbir şey görülmediği içinde, Tevhidde o makamın halide üryanlıktır. Böylece cilvelerle vakit geçirdik Bu Enbiya ile çok iş bitirdik Başka bir Nebi yüz zişan getirdik Onun her nutkunu Kuran eyledik İşte, böyle zamanın ve toplumun istidat ve kabiliyetlerine göre, her devirde Peygamberlerle toplumları Cenabı Allah imtihan etti. bu Peygamberlerin kavimlerle olan münasebetlerinide, Kuranı kerimde ayrı, ayrı beyan etti. bu günde, Evliyaların irşad çalışmaları ile toplumların yaşantıları, o günlerdeki gibi zuhur edip durmaktadır. o dem bu demdir. Küffarı kureyşi ettik bahane Muhammed Mustafa geldi cihana Halkı davet etmek için imana Murtazayı ona ihvan eyledik Peygamber olarak en son Hz. Muhammed dünyaya gelmiştir. Damadi Hz. Ali k.v'de ona ihvan, yani talebe oldu.böylece Hz. Muhammed zamanindada toplumlari imana davet etmek için, bunlari Cenabi Allah görevlendirdi. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Ona kıyas olmaz asla bir Nebi Nebiler şahidir Hakkin Habibi Dünyanın ukbanın odur sebebi Biz onu Nebiy yi yüz zişan eyledik Hz. Muhammed ile, diğer Peygamberlerin her hangi birisi asla mukayese edilemez. her ne kadar,Kuranı kerimde sayılan Peygamberlerde, Hz. Muhammed görevli Peygambersede, Hz. Muhammed Dünya ve ahiretin yaratılmasına sebebtir. çünkü hadisi kutside levlaka levlak, vema halaktül eflak (habibim ya Muhammed, sen olmasaydın, sen olmasaydın bu alemi yaratmazdım) buyurulmaktadır. onun için Dünya ve Ahiretin yaratılmasına yalnız Hz. Muhammed sebebtir. onun için Cenabı Allah onu Ruhaniyet yönü ile ilk Peygamber, unsuriyet yönüylede son Peygamber olarak yaratılmiştır. Hak Muhammed Ali ile birleştik Hep beraber Kabe kavseyne gittik O makama pek çok muhabbet ettik Leyletel esrayi seyran eyledik Kendi varlığını Hakkın varlığında yok ederek,ölmezden evvel ölme zevkine sahip olanlar, çok iyi bilirlerki,bu Alemde Cenabı Hakkın tecellilerinin velayet yönünün Ali, Nübüvvet yönünün Muhammed olduğunu bilirler. işte, Tenzih ve Teşbih zevklerini birleştirerek, Kabe kavseyin olan Kalbin Tevhid Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com zevkinde,daimlik elde edilir.bütün Enbiya ve Evliyalar, orada ikamet ederler. Kabe kavseyin makamı,Ruhani Miraç yapan Evliyaların muhabbetle sarıldıkları bir yerdir.onun için Peygamber Efendimizin, gece yolculuğu yaparak, Cenabı Hakkın üstün ayetlerini seyrettiği gibi, bütün Evliyalarda, Ruhani olarak bu ayetleri seyrederler. malumunuz, Peygamber Efendimizin 34 Miraçı vardır.bunun 33 ü Ruhani, biri cismanidir. işte Ruhani olan 33 Miracı bütün Evliyalar yapıp, Mirac zevkine de sahiptirler. fakat cismani olan Miraç, yalnız Resulullah Efendimize aittir. Çünkü makamı Ahadiyet, makamı Mahmut olduğu için Resulullah Efendimize aittir. Kimki oraya gitmek ister,ve cismani Mirac yapmak isterse, Resulullahın izni olmadan oraya giremez. velevki müsaade alarak girse bile, kendi esma ve sıfatını dışarıda bırakarak,Muhammed olarak girebilirler. bütün Evliyaların içlerinden girenleri, oraya teberrüken, yani Resulullah Efendimizi tebrik için girmişlerdir. yoksa başka türlü hiçbir Peygamber, ve Evliyanın oraya girmesi mümkün değildir. Bu sözlerimi sanma her insan anlar Kuş dilidir bunu Süleyman anlar Bu sırrı müphemi Arifan anlar Çünkü cahillerden pinhan eyledik Malumunuz Süleyman a.s. Davud a.s. ın oğludur. Cenabı Hak, Süleymanın emrine Cinleri, Rüzgarı ve Kuşları vermiştir. Mescidi Aksayı bunlarla tamamlamıştır. Onun için Süleymanlar gök ehli oldukları için, bütün dilleri bilirler. buraya kadar söylediğimiz sözler, Kuranı kerimde, ilmi ledün diye bahsedilen sır ilimleridir. Bu ilmi her kişi bilemez. Yalnız Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com vücud ülkesinde bu sırların yerlerini gören ve zevk eden kişiler anlayabilir.zira onlar, gök ehli oldukları için,bu kuşların dilinden anlarlar.her kişi bu sırları kaldıramıyacağı içi, cahil olanlardan, esma ve sıfat perdesi ile, onu cenabı Hakkın örttüğünü görüyoruz. Hak ile Hak idik biz ezelde Ta Ruzi eleste kalu belide Makamı hüdada bezmi celide Cemalini gördük iman eyledik Ervah Alemi olan Ruhlar Aleminde iken, orada Cenabı Hakkın vahdaniyetinde,Hakla Hak idik. Araf suresi ayet 172 de Elestü Rabbiküm (ben sizin Rabbınız değilmiyim) diye,Mürşidi kamil mazharından, hal lisaniyle söylediğinde, (kalu beli) dedik.işte o yerde Rabbımızın cemalini gördük ve iman eyledik. çünkü bütün irfaniyet ve kemalat Rabbımındır. Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır Doğan, ölen,yapan,bozan hep Haktır Her nereye baksan,Hak mutlaktır Ahvali vahdeti beyan eyledik Rahman suresi ayet 26-27 her şey yok olucu ve geçicidir.ancak Allahin zati bakidir buyurulmuştur. onun için,mülkünde ondan başkasi yoktur. ve mutlak olan odur. bu kesret aleminde, vahdaniyet ile her türlü tecelli, onun Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com mazharlardaki renk ve şekilleriyle açığa çikmasindan ibarettir. işte bizde, nokta sırrından, Kuranı kerimde isimleri geçen Peygamberler vasıtası ile bu güne kadar gelmiş, geçmiş bütün kavim ve toplumlari nasıl imtihan ettiğimizi ve iptilalardan kurtardığımızı vahdaniyet zevki ile zevkidar olursanız, cenabı Hakkin bu 18 bin Alemin tecelli sırlarını bilmiş ve görmüş olursunuz. Vahdet sarayına girenler için Hakkı Hakkal yakin görenler için Bu sırrı HARABİ bilenler için Birlik meydanında cevlan eyledik Harabi Hz.leri gönül vahdet sarayına girip, Hakta Hak oldukta, Hakkal yakin olarak görmesi nedeniyle, bu ilahiyeyi kendi mazharından Hakkın söylediğini, kendisindeki her tecellinin birlik meydanında, temaşa ederek seyrettiklerini söylüyorlar. Cenabı Allah bizlerede bu zevkleri ihsan eylesin.amin. BU KAİNATIN ASLI BİR NOKTADIR Kuranı kerimin Nur suresi ayet 35 Allah göklerin ve yerin Nurudur. onun Nuru içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. o lambaya nisbet edilmeyen mübarek Zeytin ağaçından zuhur eder.o Nur üstüne Nurdur buyurulmaktadır. işte burada, Zeytin ağaçı İnsan ağaçı gibidir. Doğu vahdeti, Batı ise kesreti remzeder. bu iman Nuru, İnsanın gönül kandilinde yanan bir ışıktır. bu insanın gönül fanusunda yanan kandilin ışığı ne Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Bedene, nede Cana ait değildir. Cananın bu Nuru gönul fanusundan meydana gelmektedir. aslında kamu Alem bir nokta dır. fakat bu Alemde, sıfat ve esmasıyla, kendini Arif olmayanlardan gizledi. onun Nur olan güzel yüzünü Ariflerden başkası göremedi. bu Alem bir fenerdir. onu aydınlatan her varlığın içindeki zatının tecellileridir. bir lambanın fitili gibi ışığını verip durmaktadır. sen ise,hayali gölgeleri görmekten, ışığı göremiyorsun. ondan sonrada, gece ve gündüz ahu fiğan edip inliyerek onun aşkı ile yanıyorsun. nasıl insanlardaki Ruh Bülbülü, sıfatları olan Gülün dalında ötmekle kendini sıfatlarından zuhura getirince,sesi kesilir. aynen onun gibi, sende zatından sıfatlarına, sıfatlarındanda esma alarak fiilleriyle açığa çıkarak eserlerini görmeye çalışırsan,bu Kainatın bir noktadan meydana geldiğini görmüş olursun.bir hadiste ilim bir nokta idi,onu Cahiller çoğalttı buyurulduğu gibi; ilim Allahın olduğunu bildiğimizde,cahillik elbette kula kalmış olur. İşte Allahta hiçbir varlığı kalmayanlardan, bu ilim ve tecellilerini açığa çıkardı. bir ağaçın kökündeki çekirdeğe dil versek, bu ağaç senin açığa çıkış şeklinmidir diye. Evet diyecektir. bütün Ağaçın, Gövde, kalın Dal, ince Dal ve Yapraklarınada sorsak onlarda, kökteki çekirdeğin birer şerhi olduğunu söyliyeceklerdir .işte bu Kainat ağaçıda, öyledir. Ben gizli bir hazine idim. bilinmekliğimi murat ettim. bu halkı halk edip, onlardanda kendimi seyrettim H.kutsi de buyurulmuştur. Kemalatını bulup, Arif olanlardan her an Cenabı Hak seyredip durmaktadır. bu sırlara vakıf olmak için, canı Hak yolunda feda etmek lazımdır. Hakka canını verenler canan alır yerine. böylece Hakkın gizli hazine kapıları o kişiye o zaman açılır.yoksa her kişiye değil. Cenabı Hak bu Alemde Zat, Sıfatları, Esması, Efali ve eserleri ile kendini sergilediği halde, hicap perdelerini yırtamayanlara sıfat ve esması ile kendi yüzünü örtmüş ve gizlemiştir. Aslında onu görmemek,kişinin Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com kendi cehalet perdeleridir. yoksa, o her şeyde ayan beyan görünmektedir. noktalardan elif meydana gelir.elifinde çeşitli şekillere bürünerek 28 Kuran harflerinin meydana geldiği gibi, bu noktanın tecelli ettiği yerlerde, şekil ve zuhuratıyla bu Alemdeki Nurunu meydana getirdiğini görmüş oluyoruz. Cenabı Hak bizlere bu idrakla her şeye bakmayı nasıp etsin.amin. MUSA A.S.IN ŞUAYIP A.S.DAN TAHSILI Musa a.s. bir gün evinden çıktığında, iki kişinin birbirleriyle kavga ettiğini gördü.birisi karşıdaki düşmanına karşı, Musadan yardım istedi. bu iki kişiden biri firavunun adamlarından biride musanın taraftarlarındandı. Musa da, karşıdaki kişiye bir yumruk vurunca, onu öldürdü bu durum karşısında, Musa olaya üzüldü. ve Rabbına yalvararak, hata yaptığını, af etmesini istedi. Allahta onu bağışladı. Şehrin öteki başından gelen bir kişi, Musa ya dediki: Kasas suresi ayet 20 Ey Musa, şehirin ileri gelenleri seni öldürmek için hakkında müzakere yapıyorlar. buradan çık git dedi. İşte bizim gibi Musalar, Nefsi emmare Firavununun vehim ile, inanan kişinin idrakı daima kavga ederler. musada iki vadantaşın kavgalarına şahit oldu. demektir. Hak ve hakikata gönül veren Musalar, bunlardan birisini vurunca öldürdü.şehrin öteki başından gelen Akıl, onu ikaz ederek oradan kaçmasını söyledi. Musada Medyene doğru yol aldı. Medyen burada, kendi varlığından geçerek, hakkın varlığı ile var olan kurtulmuşların diyarıdır. Medyen suyuna varınca, hayvanlarını sulayan bir kısım insanları buldu. suyun başında, herkez sıraya girmiş, fakat iki kızda davarlarını sulamak için, en sonda sıra bekliyordu. kızlara Musa yaklaşarak, onların Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com durumunu sorarak, başka suyun olmadığını öğrendi. kızlar işaret ederek,karşıdaki büyük bir taşın altında, bir suyun olduğunu, fakat babaları ihtiyar olduğu için davar sulamaya gelmediğini, kendilerininde buna güçlerinin yetmediğini söylediler. onun için herkez suladıktan sonra, sıra bize geldiğinde sulayabileceklerini söylediler. Musa güçlü kuvvetli olduğu için o büyük taşı kaldırarak kızların davarlarını suladı. kızlarda, erkenden babalarının yanına döndüler. Babaları olan Şuayip a.s.kızlara bu gün erken geldiniz dedi. kızlarda, Musa isminde bir çobanın kendilerine yardım ettiğini, onun güçlü kuvvetli, ve çok temiz olduğunu babalarına söylediler. üçretli olarak onu çaban tutalım diye, babalarına ricada bulundular. Şuayip a.s. bunların tekliflerini kabul ederek, Musayı çağırmalarını söyledi. Musa geldiğinde, pazarlık başladı. kasas suresi ayet 27 bana sekiz yıl üçretle çalışırsan, bu kızlarımdan birini sana nikah yaparım. eğer on seneyı tamamlarsan, bu beni daha memnun eder buyurdu. İşte bir salikte, Mürşidi kamile gider, onun tahsilinde sekiz sene çalışır, yani 8 sıfatı subutiyesinin, terbiye tahsilini görürse, Ruhun, Ruh sıfatlarından tecelli eden ameli kızına sahip olur. kişinin kendine nisbet ettiği sıfatları fani etmekle, hakkın sıfatlarının kendi mazharından tecelli zevkine sahip olur demektir. Musa, 8 sene sonunda Şuayip a.s.dan kızını alarak ayrılırken,Şuayip a.s.Musaya dediki; bir sene daha kalırsan, davarların kuzularını sana hediye ederim. sermayeniz olur. dedi. Musa bir sene daha Şuayip a.s. ın yanında kaldı. o sene kuzuların hepsi erkek doğdu. Şuayip a.s.'a Musa bir sene daha kalırsan, inşallah Rabbım kuzuları dişi verir. böylece Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com çoğaltırsınız dedi. Musa bir sene daha kaldı. bu sefer kuzuların hepsi dişi doğdu. Musa eşi ile birlikte, erkek ve dişi kuzularıda alarak, yola çıktı. işte bir kişide,Fenafillah olup, 8 sıfatının, hakkın tecellisi olduğunun zevkine erince, o kişi Ruhullah olur. vahdaniyet zevki, onun bütün erkek kuzu olan, vahdet tecellilerine mazhar olur. bir sene daha kalarak,dişi kuzuların doğmasıda; Ruh mertebesinden, kesret aleminine sıfatlardaki tecellisi ile nevafil olarak yaklaşımıdir. şu halde,bizim gibi Musalar, Firavun olan Nefsi emmare ülkesinden,Şuayip a.s.in bulunduğu, Mürşidi kamilin ülkesi Medyene gitti.Mürşidi kamilde 8 sıfatından tecelli eden, her tecellinin kendisinin olmadığını,bunların hakkın olduğunu, tahsil etmekle, amellerindeki şirk halindeki Beka tecellileriyle müşerref olarak, Rabbının tecellileri ve ameli olan kızınıda almış oldu. iki sene daha kalırsan memnun olurum sözü ise; birinci senede kuzuların erkek doğması, vahdaniyet zevki ile kişinin zevklenmesi, ve haktan başka hiçbir şeyi görmemesi demektir. ikinci senedede, kuzuların dişi doğması, kişinin bütün sıfatlarından hakkı zuhur etme zevkine sahip olmasıdır. kul olma zevki, Muhammed olma zevkine kişinin sahip olmasıdır. Kasas suresi ayet 19-29 ayetleri arasında anlatılan bu kıssa, ululazym peygamber olan Musa a.s.ın hikayesi olarak, bizlere anlatılmışsada, ibret olarak bizim gibi Musaların, bir Mürşidi kamil olan Şuayip a.s.a sığınmamız gerektigini anlatıyor. 8 sene hizmet ederek tahsilimizin gerektiğini bildiriyor. bu tahsili yapmayanların helak olacağını anlatıyor. Cenabı Allah,bütün kardeşlerimi nefsin tahakkümünden kurtarsın. vuslatında kolaylıklar ihsan etsin amin. ARIYA VAHİ EDİLMESİ NE DEMEKTİR Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Kuranı kerimin Nahl suresi ayet 68 de Senin Rabbın, Bal arısınada vahi etti buyurulmuştur.dikkat edilecek olursa, eşek arısına değil, kızıl arıya değilde, yalnız bal arısına vahi olunmuştur. Peygamberden başkasına vahi olunmadığı halde, hayvan cinsinden bir arıya vahi olunması ne manaya gelmektedir. Cenabı Allah, Arıyı dağların arkasındaki çiçeklerin kokusunu alabilecek hasletlerle yaratmiştır. çeşitli çiçeklerden pollen tozlarını toplıyarak,gıda deposunda biriktirmesi, sonrada kendi butununda, onu Rabbının verdiği ilhamla bal olarak kusar. petekteki 6 gen olarak Mühendislerin bile hayret duyduğu peteklere yerleştirerek sırlar. İşte hem kendisi için, hemde bütün insanlık için şifa kaynağı olan bal, imal edilmiş olur. Arıya bal imal etmesini Cenabı Allah ayetinde vahi olarak belirtmiştir. zahirde vahi ifadesi ilham edildi anlamındadır.batınında ise, aynen Ayeti kerimede geçen vahi olarak mütala edilir. Vahiy 4 türlüdür. 1 - Vahiy. Peygamberlere Cebrail vasıtası ile olur. 2 - İlham. Evliyalara gönül tecellileriyle olur. 3 - Mürşidi kamilin sohbetleri, saliklere vahidir. 4 - Furganı kitabı okumakla. (kesret alemindeki sıfatların tecellisi) Bütün mahlükata, kendi istidat ve kabiliyetlerinin yaratılma yeri olarak ilham olunmuştur. Arınında istıdatında, böyle bir bal yapma hasleti ile yaratılması onun bu ilhamlara mazhar olduğunu göstermektedir. bu ayeti kerimenin esas taşıdığı mana, müteşabihat ayetlerinden oluşudur. Nahl, Arı demektir. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com N = Nuru Muhammediye H = Hidayeti Muhammediye L = Lutuf, ihsan demektir Şu halde bir salikte, Mürşidi kamilin sohbetlerinde elde ettiği ilmi ledün diye bildiğimiz, pollen tozlarını toplayıp, kendi fikir labaratuvarında süzgeçten geçirir. tefekkür süzgeçinden geçtikten sonra, şuhut ve müşahade haline dönüşmesine bal denir.o kişi hem kendisi için, hemde bütün inananlar için bal imal eden bal arısı demektir. vahi Cebrail vasıtası ile Peygamberlere gelir. ilham ise, Ariflerin gönlündeki tecellilerdir. bir salikin Mürşidi kamili onun Cebrailidir. Cebrailden aldığı irfaniyet ve kemalat sohbetlerini, kendi idrak ve şuhut etmeye başlayınca o bal arısı durumunda olan kişi, 6 gen petekleri depo ederek, hem kendisi için hemde bütün insanlık için şifa dağıtan bir hale gelmiş olur. herkeze şifa dağıtmaya başlar. Allahin Nuru Muhammediyesi, hidayet ettiği kimlerse bu lutuf ve ihsana onlar mazhar olurlar. Eşref oğlu Rumi Hz.leri bir ilahisinde: Şeyhim Baldir ben onun Arısıyım İlahi Arıyı baldan ayırma diye niyazda bulunmuşlardır. burada Arı salik,Balda Mürşidi kamildir.onun için bu ayeti kerime bizlere, bilhassa Arı olan bir salik ile, Mürşidi kamilin sohbet çiçeklerinden elde ettiği pollen tozlarını kendi idrak tefekkürleriyle tatlı ve şifa olan Bal haline dönüştürmesini bildiriyor. onunla yaşama geçtiğinde hem kendisi için mutluluk ve saadet meydana Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com getirmekte, hemde insanlik için gönüllere şifa dağıtmaktadır. Bu balla ilgili ayeti kerime bizlere,inanan ve ilmiyle amil olmak için insanı kamillerden elde edilen ilmi ledünü, yaşam içinde uygulamak ve zevk etmemizi istemektedir. Allah cümlemize bal Arısı olmayı nasip etsin. Amin. CUMA NAMAZININ FARZININ 2 SÜNNETLERİNİN 8 REKAT OLMASINDAKİ HİKMET NEDİR Cuma günü, Cuma Namazının Farzı 2 Rekat,sünneti ise 8 Rekat olup,hepsi 10 Rekattan ibarettir. Cuma günü bu 10 Rekattan başkada hiçbir Namaz yoktur. Cuma vaktinde,vakit Namazı olan öğlenin Farz ve sünnetleri de iptal edilir. Cuma Namazı, vaktin Farzını iptal ederse, öğlenin son sünneti ve zuhru Evvel veya zuhru Ahir diye kılınan Namazlar, kılınırmı. Tabiiki kılınması mümkün değildir. günümüzde maalesef camilerimizde, taklit Namaz kılanlar için bu kişilerin Camiye ve Namaza ısınmalarını sağlamak gayesiyle, fıkıh alimlerimiz, bunu fıkıh kitablarına koymuşlardır. Yoksa Tevhidde, zanlarla kılınan bir ibadet yoktur. Haftanın ilk günü cumartesidir. Yahudilerin bayram günüdür. Haftanın ikinci günü, pazar günüdür. Hiristiyanların bayram günüdür. Haftanın son günü ise; Cumadır. Müslümanların Bayram günüdür. Buna Tevhid ilminde, Tenzih, Teşbih, ve Tevhid günleri olarak ifade edebiliriz. ikilikteki kesret zevki Yahudilerin, Teşbih Bayramı, Tenzihteki vahdet, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Hiristiyanların Bayrami, kesret ve vahdeti Cem yaparak Tevhid dini olan müslümanların Tevhid Cuma bayramı oluyor. Cuma Namazında üç Bayram zevki vardır. 1 - Ramazan Bayramı zevki 2 - Kurban Bayramı zevki 3 - Cuma Bayramı zevki dir Malumunuz Bayramlar dost ile buluşmak,ve konuşmaktır. Ramazan Bayramı zevkinde kulun ayrı,Hakkın ayrı idrakından; Recep, Şaban, Ramazan aylarının tahsili ile, Fenafillah olan bir kişi, Şevvel ayının birinde, Ramazan ayının zevkiyle Bayram yapar. Ruhullah mertebesinden, Nevafil mertebesine tenezzül ederek, kurbiyet yani, teslimiyeti ile, Kurban Bayrami zevkinide elde eder. Cuma Bayrami olan, Kalp mertebesinde, vahdet ve kesreti cem ederek, evvel, ahir, zahir, batın zevkleriyle zevkidar olarak, evvel ve batını Celal, zahir ve ahiri Cemal olarak zevk edip iki Rekatlik Cumayi kılmış olur. Bu 2 Rekat Cuma Namazının kılınabilmesi için, Cuma Farzından evvel, kılınan 4 Rekatlık Cumanın ilk sünnet idrakına vakıf olması gerekir. Cumanın ilk 4 Rekatlık sünnetinin idrakı ile bu Namazı kılmayanlar, Farz olan 2 Rekatlık Farz Namazı kılamazlar. Biz kılıyoruz ve oluyorda diyenlere,siz taklit Cumayı kılmışsınız derim. Zira Cumanın 4 Rekatlık sünnetinin idrakı ve şuhudu olmazsa, onun 2 Rekatlık Farz olan Cuma Namazını kılması ve zevk etmesi,mümkün değildir. Bir kişi,bu idrak ve zevke sahip olduktan sonra, işi Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com gereği zaman, zaman Cumanın ilk sünnetine yetişememesi, veya mahsuriyetinden mütevellit kılamaması mahzur sayılmaz. Çünkü o kişi zaten bu izah edilen irfaniyete sahipti. Cumanın ilk 4 Rekat sünnetinin idrakı nedirki, 2 rekat Cumanın Farzı o zaman kılmış olsun. Sünnet Peygamber Efendimizin yaptığı ve ben nasıl Namaz kılıyorsam, sizlerde öyle Namaz kılınız,diye tarif ettiğidir. şu halde,zahir de Peygamberimiz her türlü Namazın kaç Rekat olduğunu, ve şekillerini bizlere göstermiştir. Bizlerde bunu ayni şekilde yaparız. fakat sünnet olan 4 Rekat Cumanın ilk sünnetinin Tevhid idrakı ise; Hadid suresi ayet 3 Evvel benim,Ahir benim, Zahir benim, Batın benim ifadesinin Resulullah Efendimizden veya varislerinden öğrenilmesidir. Bu gün Cenabı Hakkın 4 yerdeki tecellilerini bizlere insanı kamiller öğretmektedir. Onun için sünnet denmiştir. Bu 4 yerdeki Allahın tecellilerini, o Resulullah Efendimiz, veya onun varisleri bizlere bunları öğretmemiş olsalar, Allahın zahir ve batındaki 2 Farz olan şuhut ve müşahadesini nasıl yapabiliriz. Onun için bu 4 yerdeki tecellilerini, Resulullahtan öğrenemiyenler, Evvel ve Batın Celal yüzü olarak, Zahir ve Ahir Cemal yüzü olarak şuhut ve müşahade olunamaz. Dolayısıylada 4 Rekat sünnete vakıf olmıyanlar, Cenabı Hakkın, delilleri olan ayeti,2 Rekat Cuma Farzı olarak müşahade ve zevk edemez. onun için Cuma günü, öğle Namazı bile iptal edilir. Bizlerde, günümüzde Resulullah Efendimizin varislerinden, kalp mertebesindeki, iki kulakcık ve iki karıncık olarak ifade edilen, vahdet ve kesret tecellilerini öğrenmek, Resulullahtan olduğu için sünnet denmiştir. Tecellilerde, Cenabı Hakkın olması nedeniyle Farz denmiştir. Sonunda 4 Rekatte yine sünnet kılarız. zira bu kadar büyük bir nimete vakıf olan kullar, Cenabı Hakka teşekkür etmesinlermi. Onun için bu aciz kuluna her şeyi yerli yerinde görmek ve Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com zevk etmek nasip ettiği için,şükür olarak teşekkür ediyorum demektir. Neden 4 Rekattır denecek olursa, hakkın 4 yerde tecellisinin müşahede ve zevkide 4 rekat olur, derim. İşte Cuma günü: Cumanın Farzından evvel, 4 Rekat sünnet, Cuma Namazının Farzından sonrada, 4 Rekat sünnet kılınarak, 8 Rekat sünnet ve 2 Rekatta Farz olarak 10 Rekat olarak Cuma ifa edilmiş olunur. Cuma günü Cuma Namazından başkada hiçbir Namaz yoktur. Zira bu zevke sahip olanlar, 3 Bayram zevkinide kendilerinde cem ederek, zevk ettikleri için, başkaca bir Namazın olmadığını bilirler. Kavseyin mertebesinin zevki ile kılınan bu Cuma Namazı bütün kardeşlerime mübarek olsun. ABDEST DEKİ TEMİZLİK NASILDIR Biz Müslümanlar, zahir ve batın temizliğimizi sağlamak için, Abdest alırız. Su ile alınan Abdest, etkenliklerinden temizlenmesini sağlamaktır. Kalbin Abdestide zikirdir. Zikir batın abdesti olarak gönlümüzü, vehim, vesvese ve çeşitli havaturlardan kurtararak, daima Cenabı Hakla beraber olmamızı sağlamaktadır Abdest ne demektir. Abd kul demektir. Dest ise,bir Mürşidi kamil eliyle zahir ve batınımızın temizliğini sağlamak anlamına gelir. Yalnız su ile zahir Abdest alsak, Abdest azalarımızın temizliği sağlansa bile,kalbimizin temizliği sağlanmadığı için,tam temizlenmiş sayılamayız. Yalnız zikirle batın Abdesti alsak,yinede tek taraflı olduğu için tam temizlenmiş olunamaz. Hem zahir, ve hemde batın Abdesti bir Mürşidi kamilden alırsak, o zaman tam temizlenmiş oluruz. Kamilden öğrendiklerimizi yaşama geçirememişsek o zaman yinede temizlenmiş olunmaz. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Vücudumuz Ruhsuz,ayakta nasıl duramıyorsa, Ruhta vücutsuz kendini isbat edemez. Bir Elektiriğin, eksi kutbu yalnız başına parlaklık ve ziya veremediği gibi,artı kutbuda, parlaklık ve ziya veremez. Ne zaman ikisi bir olursa o zaman ondan istifade edilir. İşte bizlerde, temizliği yalnız suda değil, yalnız Ruhla da değil, her ikisini yaşama geçirerek, aile hayatımızda temizlik,alış verişimizde temizlik,komşu ve bütün dostlarla temizlik sağlamış oluruz.Cenabı Hak temiz olduğu için, idrak ve şuhutlarımızda, ondan başkasını bırakmamak, en güzel temizlik olacaktır. Toplum ve cemiyetlerdeki Ahlak ve edep temizliğini sağlayamıyorsak, konuşma Adabına riayet etmiyorsak, bilhassa dinlemesini bilmiyorsak, senelerce su ile abdest alsak yine temizlenmiş olamayız.zira Abdesten gaye, Ahlakta, Edepte, ffette, Hayada, İlimde, Kültürde, Sanaatta ve her türlü icraatta temizlenmeyi sağlamaktır. Bu saydıklarımız bizde yoksa, almış olduğumuz Abdestler alınmamış demektir. Günde beş vakit Namaz kılıyoruz. fakat Namazın idrakında olmadığımız için, maalesef Namaz kılan kardeşlerimin yaşantılarında, Namazın sağladığı faydalari göremiyoruz. Namaz yalnız seccade üzerinde, veya camilerde icra edilen bir olay değildir. Namaz, müminin miracıdır. Miracda, hakla konuşmak ve beraber olmaktır. Şimdi soruyorum. Cenabı Hakla, yalnız seccade üzerinde veya camidemi konuşulur, ve beraber olunur. Cenabı Hak yalnız oralardamı vardır. Bu soruların cevabı verildiğinde, anlamış olacağızki; Nur suresi ayet 35 Allah yerlerin ve göklerin Nurudur. Bakara suresi ayet 115 Doğu ve batı Allahındır. yüzünüzü her nereye dönerseniz, Allahın yüzü ile karşılaşırsınız gibi bir çok ayeti kerimeler, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com bizlere yaşamamız müddetince, her nerede olursak olalım, o bizimle beraber olduğunu söylemektedir. Şu halde,Namaz ve her türlü ibadetlerimiz, bizlerinde daima onunla birlikte olma zevk idrakı ile,ona göre Ahlakta, muamelede,onunla beraber olduğumuzu zevk etmektir. bir kişi her varlıkta onu şuhut ederse, ona karşı takınacağı hal ve tavur, halka değil, hakka olacağı için daima Hakla beraber olma zevkini ona verecektir. halka hizmetin ve her türlü mamelenin Hakla olmasi onu hem mutlu edecek, hemde daima Mirac hali zuhur etmiş olacaktir. Cenabı Hakkın her varlıktaki Cemal yüzünü görmek, ve bütün icraatını bu minval üzere uygulayıp, Kuranı kerimin yapın diye emrettiklerini yapmak, yasak ettiklerinden uzak durarak yapmamak, bir kişi için Dünya ve Ahiret mükafatı olarak yetmezmi. onun için, her türlü zahir ve batın Abdestimiz ile kendimizi temizleyip, yaşam içinde bunu uygulamalıyız. yapılan bu Abdest ve Namaz gibi bütün ibadet ve taatlar, hakiki yaşamımızda gayenin tahakkuku için, birer araç ve gereçtir. Bu aletlerle, sanatımızın mahsulu olan eserimizi meydana getiremiyorsak, bu araç ve gereçler, ne kadar çok olursa olsun, hiçbir faydasının olmadığını görürüz. İslamiyet bizlere, her şeyde peşin alış veriş yapmamızı öneriyor. Sen burada bol bol ibadet ve taat yap, Cenabı Hak inşaallah Ahirette mükafatını verecektir. Diyenlere inanmayınız. Kuranı kerim isra suresi ayet 72 kimki dünyada kör olursa, o Ahirettede kördür buyuruluyor. Şu halde, yaptığımız ibadet ve taatlarımızla hicaplarımızı açıp, Cehalet ve gayriyet temizliğini yaptığımızda, dünyada körlükten kurtulduğumuz için, Ahirettede körlükten kurtulmuş oluruz. Burada bilinçli olarak Cehalet temizliğini sağlayamamışsak, Ahirette Cenabı Hak bize Cemalini gösterecek diye boşuna beklemiyelim. Çünkü, biraz evvelki Ayet, Net ve kesin olarak bunu ifade etmiştir. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com sen Ayetleri bırakır da, falancının, feşmancının sözüne bakarsan, sende öyle olursun. Hoca efendiler bizlere bu güne kadar, manasını bilmedende, kuranı oku, ibadetlerinide yap dediler. dersen; bende sana derimki, seni o eski cehaletinden ve ibadetsizliğinden kurtarmak için, o demde onların sözleri doğrudur. Ama sen artık ibadet edebilen, yüzünü Hakka çevirmiş bir kişi olarak, daha iyiyi, daha güzeli yapmak mecburiyetinde kendini hissetmelisin. Peygamberimiz, iki günü denk olan aldanmiştır buyurmuşlardır. Yaptığın ibadet ve taatlarının, sana fayda sağlayıp sağlamadığını, her zaman muhasebe yapmalısın. Yoksa aldananlardan olursun. bunlar bilmiyorsan, git bir bilene sor öğren. Yoksa taklit içinde, uğraşır durursun. temizliğinide sağlayamazsın. Cenabı Hak zahir ve Batın Abdest alarak,Dünya ve Ahiret yaşamımızda, her türlü temizliği zevk ettirmek nasip etsin amin. CİN NEDİR Cin örtmek, gizlemek anlamlarına gelir. Cinler,latif varlıklar oldukları için, gözle görünmemeleri nedeniyle örtülü denmiştir. Peri farscada Cin demektir. Kuranı kerim Hicir suresi ayet 27 Cin yaratığını daha önce,şiddetli Ateşten yarattık buyurulmuştur. Bu Cinler, sünnü Cinler süflü Cinler diye iki kısımda mütela edilir. Sünnü Cinler, latif varlıklar olup, Akıl ve şuurları ile, ibadet ve isyan yapabilirler. Çünkü, zariyet suresi ayet 56 İns ve Cinleri ancak bana ibadet etmeleri için yarattım buyuruluyor. Onlar Asrı saadette, Resulullah Efendimiz kuran okurken,Kuran dinlemeye gelmişlerdir. hatta bazı Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com sahabelerden bunları görenler dahi vardır.zira latafet Alemine geçen bazı Arifler bile, Camide,Caddede ve her yerde bunları görmekte ve bunlarla konuşmaktadırlar. Bunlar sünnü oldukları için, zararsız ve taklidi ibadet içindedirler. ikinci sınıf süfli Cinlerse; İnsanların süfli olanlarına kötülük yapmaları ve zarar vermeleri mümkündür. bunlara Şeytani Cinlerde denilir. Bu saydığım ister sünnü Cinler, isterse süfli Cinler olsun, ayeti kerimede belirtildiği gibi, Ateşten yaratılmışlardır. latıf varlıklar oldukları için, insanların süfliyet vadisinde olan Nefs sahiblerine, Nüfus edebilirler. Onları, vehim ve hayal gibi görüntülere bağlıyarak, Ulviyet vadisine geçmelerine engel olurlar. Hatta,kuranı kerimin Nas suresi ayet 6 da,Cinlerin ve süfli insanların,kişilere vesvese verdiğinden bahsetmektedir. Ateşten yaratılan bu Cinler,her şekle girebilirler. Meleklerde latif varlıklardır ama,onlar Nurani dir. Ateşte iki haslet vardır. 1 - Yakıcı ve sıcaklık yönü 2 - Ziya, aydınlık ve Nur olan parlaklık yönü İşte Melekler, bu Nur ve ziya yönünden yaratılmıştır. Cinlerin Ateşin yakıcı ve sıcaklık tarafından yaratıldığını, Meleklerinde, Nur ve parlaklık yönünden yaratıldığını karıştırmamak lazımdır. Bu Alemde evvela Can kavmi vardı. sonra Ateşten Cin kavmi yaratıldı. Ondan sonrada, Melek dediğimiz Nurani varlıklar yaratıldı.en sonda İnsan yaratıldı. onun için insan, Meleklerden üstündür. Cinlerde Akıl ve şuur olduğu içinde hayvanlardan üstündür. Cinlerin süfli olanlarında Ateş fazla, sünni olanlarında hava fazladır. Süfli olan şeytani Cinler, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com çoğunlukta Hava ve Rüzgar gibi her yere girebildiği gibi, insanın kalbine ve damarlarına kadar sirayet edebilirler. Ayrıca yerdeki hayvan şeklinde bile görülebilirler. Sünnileri, insan şeklinde ibadet ve taat yaparlar. Hatta, sureten hacı ve hoca kisvesinde görünmeleride mümkündür. İnsanların çoğalmaları meni ile olduğu halde, Cinlerin çoğalmaları gaz (Hava) iledir. İnsanların,Cin ile evlenmesi, bir hayalle olmaktadır. (Gençlerimizin rüyalarında ihtilam olduğu gibi) Süfli Cinlerden korunmak için, onların bulunduğu süfliyet vadisinden çıkmak lazımdır. Süfliyet vadisinden çıkmak içinde,daimi zikir gereklidir. Gafleti yok eden tek çare, zikirdir. Sabit bazı şeyleri düşünmek, Hak ve hakikatten gafil olmak, kişileri o süfliyet vadisinden uzaklaştırmaz. o vadide kalındığı müddetcede, onlardan kurtulmak mümkün olmıyacaktır. onlardan kurtulmanın tek çaresi,bir Mürşidi kamile tabi olup onun talimatı olan daimi zikirden hiçbir zaman ayrılmamaktır. Adeti veya zaman, zaman hatırlanarak yapılmakta olan zikirler o kişiyi tam kurtaramaz. Daimi zikir olmalıdır. İnsanların bütün hücrelerine kadar, sirayet eden bu varlıklar, bizlerle yaşamaktadırlar. Bizleri daima Nefs istek ve arzularıyla bağlamakta, Hak ve hakikat vadisi olan Ulviyete çıkmamıza engel olmaktadır. Kişi kendine iyi baksın. Nefsani istek ve arzularla yaşamakta ise,bilsinki Cinlerin az veya çok onun üzerinde etkisi vardır. Böyle değilde, iyiliğe, doğruluğa, Hak ve hakikata doğru, edep ve Ahlak güzelliği mevcutsa, Meleki yönü ağır bastığı için doğru yoldadır. Allah mübarek etsin. Cinler, Akıl ve şuur sahibi olduğu için, latif olmalarından istifade ederek, bazı gizli mevcut sırları bizlere getirebilirler. Cinler gelecekten haber veremezler. Yalnız geçmişten bazı Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com şeyleri bilirler ve haber verirler. onun için bazı Arifler, onları emrinde kullanmak suretiyle, onlardan istifade ederler. Fakat bunlara aldanmamak lazımdır. çünkü onlar her şeyi bilemezler. Bilmiş olsalardı; Sebe suresi ayet 14. Eğer Cinler gaybı bilmiş olsalardı,o zilletli azap içinde bekleyip durmazlardı buyurulmaktadır. Süleyman a.s.'ın ölümüne hükmedildiğinde, asasına dayanan Süleyman a.s.ın öldüğünü Cinler bilemediler. Bilmiş olsalardı, bu azaba katlanırlarmıydı. diye kuranı kerim, onlara meydan okuyarak bizlere,Cinlerin her şeyi bilmediklerini söyliyor. Onlardan istifade etmek yerine, zikir ve fikre sarılıp, gönlümüzü aydınlatmak lazımdır. Vehim ve hayal gibi vesvese hallerinde,durmamağa özen göstermeliyiz. Cin suresi ayet 6 insanlardan bazı kişiler, Cinlerin bazılarına sığınıyorlarda, Cinlerin kibir ve azgınlıklarını artırıyorlar buyuruluyor. görüldüğü gibi fazla itibar edilen kişiler, kendilerini bir şey sanarak, gurur ve kibire kaptırarak azgınlaşı verirler. onun için bazı Nefs vadisindeki kişilerin,Cinleri çıkış yolu kabul etmesi, onların insanlar üzerindeki ilgisini artırmaktadır. dolayısıylada bizleri,hiçbir zaman yalnız bırakmıyorlar. Bizleri daima Nefs vadisine çekerek, Hak ve hakikattan uzaklaştirmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Onun için bizler mutlaka bir Mürşidi Kamile gidip,daimi zikirle kendimizi manevi bir sigorta yaptırıp o süfliyet vadisinden kurtulmalıyız. Şunu çok iyi bilmemiz lazımkı; Zikir ve fikirsiz, onların süfliyet vadisinden kendimizi kurtarmamız mümkün değildir. İnsanlara verilmiş hasletler, Cinlerden çok üstün olduğu Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com için,bu üstünlüklerini kullananlara,Cinlerin kötülük yapması değil, yaklaşması bile mümkün değildir. Ne yazıkki günümüzde zikir ve fikirsiz, hayal ve vehim ile yaşayan bazı kişiler, Allah tarafından kendilerine verilmiş nimetleri kullanmayı bilmedikleri için bu süfli Cinlerin oyuncağı olmaktadırlar. Mana ve idrakına vakıf olmadıkları Ayetül kürsü gibi bazı ayetleri kelami olarak okusalar bile. çok zaman onlara fayda sağlamamaktadır.onları çok iyi bilmek ve onlarla ,ona göre mücadele etmek lazımdır. Resulullah Efendimizin : Küçük Cihattan büyük Cihata, yani Cihatı Ekbere geçtik buyurmaları işte bunun içindir. Küçük Cihat, belli olan düşmanlarla harp etmektir. Bedir Muharebesi ve Uhut maharebesi gibi. Büyük cihat ise;Nefsle mücadeledir. latif olan süfli güçlerle muharebedir. Allah inanan bütün kardeşlerimi süfliyet vadisinden kurtararak, Ulviyet vadisinde daim kılsın Amin. SEVMEK VE SEVİLMEK İnsanlar bu Dünyaya, sevmek, sevilmek ve sevdirmek için gönderilmişlerdir. Yoksa üç günlük yaşamları müddetince, bir birleriyle kavga etmek, geçimsizlik ve mutsuzluk için gelmemişlerdir. Neden insanlar birbirlerini sevmiyorlar. Neden bütün yaşamını Dünyadaki cehennemde geçirmekten kurtulamıyorlar. Aklını, fikrini ve bütün zihinsel düşünüşlerini, ekonomik meselelerden, üzüntü ve Dünya debdebelerinden kendini Hakka doğru döndüremiyor. İşte bu soruların Cevabı Tevhidde mevcuttur. Ne yazikki bunlarıda bilmediğimiz için, maalesef bu Cehennemden kurtulmamız mümkün olmıyor. Kuranı kerimin Araf suresi 179 Cin ve insin Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com çoğunu Cehennem için yarattık. onların kalpleri vardır tefekkür etmezler, gözleri vardır Hakikatı görmez, kulakları vardır Hakikatı duymaz, işte bunlar Hayvan gibidirler buyurulmuştur. Şu halde çoğunluktaki insanların, mutsuz ve azapta oldukları anlaşılmaktadır. Dünyada cehennem, kişilerin haktan kendilerini uzak hissetmeleri, ve Cenabı Hakkın tecelli mazharlarını Haktan ayrı imiş gibi görüp, itilaftan kurtulamayıp azap çekmeleridir. Her tecelli Hakkın olduğu halde, nedir bu kavgalar, ve itilaflar diye soracak olursanız, her tecellinin failinin Allah olduğunu bilmeme cehaletidir. Zira kişideki Cehennem azabı cehaletinden ve Haktan uzak oluşundan başkası değildir. Cenabı Allah, 18 bin Alemde, zerreden kürreye kadar, zatını ilan etmiştir. İlan etmesi demek, her varlıkta zuhura gelmesidir. demektir. şu halde sevmeyip itilaf ettiğimiz, kişi veya varlıkların, kendilerine ait hiçbir güç ve kuvveti yoktur. Onların mazharından bizlerdeki, malumata göre Cenabı Hak,o aletleri, bizlere kullanmaktadır. Neden o eksik mazharları başkalarına değilde, bize kullanıyor. Çünkü bizlerde eksiklik var. onları bize kullanmasa başkalarına kullanaçak.onun için her türlü olayda, başkaların suçlamak değilde; kendimizi gözden geçirip düzeldiğimizde, bir daha bu eksik tecellinin olmadığını görürüz. Çünkü Allah bizlere,hiçbir mahlukata vermediği, Akıl, fikir, irade ve ilim gibi yüce Emanetler vermiştir. Bunları yerinde, doğru kullanırsak, o zaman azabımız azalacaktır. Surette kalanlar ve suret için ömrünü bitirenler, azap ve mutsuzluktan kurtulamamışlardır. Suretlerin hiçbir hükmünün olmadığını bilenler, siyret için çalışıp onun bilincine erenler, mutluluk ve saadet içinde, Dünyada iken Cennetlerini yaşayacaklardir. Dünyada Cennet ve Cehennem vardır. Ahirette de Cennet ve Cehennem vardır. Dünyadaki Cehennem Haktan uzak olmak,ve her türlü izdirab ve kederleri onların Cehennemi olmaktadır. Dünyadaki Cennetleri ise; Hakla beraber olup, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com huzur ve mutluluk ve saadet içinde zevkleridir. Dünya zahir 5 duygumuzla algıladığımız kesafet Alemidir. Ahiret ise; Batın duygularımız diye vasıflandırdığımız, hissi müşterekimiz olan batın duygularla algılanan bir Alemdir. Zahir duyguların bu Alemde gecerliliği yoktur. Dünyada iken Hakka olan yakınlığından (ilmel yakınlık,aynel yakınlık, hakkal yakınlık)la aldığı zevkler, sıfatlara bürünerek karşısına çıkacaktır. Dünya (Ahiretin tarlasıdır). hadisi bize bunu bildirmektedir. Dünyada ama olan Ahirettede amadır ayeti kerimesi bizlere Dünyada iken, bütün fiillerin failini çok iyi tanımamızı,her varlığı sevdiğimizde onların özünün, Cenabı Hakkın bir tecellisi olması nedeniyle bizzat Rabbımızı sevdiğimizi anlamış olacağız. Cenabı Hak kendinden başka bir varlık yaratmamışki, seven ve sevilen olsun. Sevende kendisi,sevilende kendisidir. Yeterki biz bu irfaniyete sahip olup mutluluk içinde yaşayalım.yoksa kendi azabımızı kendimiz hazırlamış oluruz. Aşkınla sararıp soldum Kah yanıp kül oldum Seni her yerde aradım Sonunda kendimde buldum. Aşk Ateşini yanar sandım Gönlümde hep seni andım Ananda sen, anılanda sen olduğunu bildim Ahmetteki aşkın ve Aşıkın özünü gördüm Herkez bu gün kendine sorsun. Stres, üzüntü, keder ve mutsuz bir halde,Dünya ile ilgili,alamadım, veremedim diyorsa, Dünyada, bu Cehennem azabından başka bir azabmı bekliyor. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Bu azab ona yetmiyormu. ondaki gayriyet ve Hakkın, her türlü tecellilerine vakıf olmadığı için, Cehennem azabından bir türlü kurtulamıyor. Tevhid ehlide,Hakkın bütün tecellilerine, vakıf olduğu için, fiillerin failini görüyor. hangi mazharı nerede kullandığını, bu olaya karşı nasıl hareket gerektiğini bildiği için, Mutluluk, Saadet ve Refah içinde yaşıyor. Dünyada o kişiye bundan güzel Cennetmi olur. Hasan Fehmi Hz. leri bir ilahisinde: "Kahrı lutfu bilmeyen hiçbir dem rahat olmaz" Buyuruyor. Kahrında lutfundaki,fiilin faili Allahtır. Kime, ve ne için kullandığında Tefekkür ettiğimizde, her şeyin yerinde ve doğru olduğunu görerek Cennete girmiş oluruz. Cenabı Allah, cümlemizi iki Cihanda seven ve sevilen mutlu kişilerden eylesin Amin. İNSANIN DÖRT TÜRLÜ GIDAYA İHTİYACI VARDIR İnsan oğlunun 4 türlü gıdaya ihtiyacı vardır. Bu gıdalardan her hangi birinin verilmemesi halinde, kişinin o yönünün eksikliğinden mütevellit,yaşam ve hayatı alt üst olur. Bunlar şunlardır. 1 - Ruhun Gıdası 2 - Nefsin Gıdası 3 - Vücudun Gıdası 4 - Cismin Gıdası'dır Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com 1 - RUHUN GIDASI : Kuran okumak, ibadet etmek, ilim ve irfaniyet öğrenmektir. Bir kişi manevi olan bu gıdaları almadığı zaman, mutlu olamaz. Streslerden, ve bazı asabi huzursuzluklardan kurtulamaz. İnsanın yaratılışında, mutlaka cenabı Hakka sığınmak, ve kişinin siyret yönünün bazı ibadet ve taatlarla, Ruhani gıdasını alması olarak yaratılması vardır. Kişi bazı zamanlar, şiddetle kendisinden üstün güçlere ihtiyaç duyduğu hepimizin malumudur.onun için, vücuttaki Ruhani ihtiyaç eksikliğini gidermek için, mutlaka onun doğrultusunda, ibadet ve taat yapılması lazımdır. Vücut ülkesinde ibadet ve taat yaparak, Ruhun gıdasını verdiğimizde, Ruhun söz sahibi olması onu mutlu kılacaktır. Ruh, gıdasını almassa, Asabiyet, stres, ve çeşitli üzüntü ve kederler kişiyi istila ederek, mutsuzluk, baş gösterecektir. o kişiye Dünya meyyallığı istila ettiği için, vehim, hayal ve vesvese rüzgarları haktan uzaklaştırarak, helakına vesile olur.onun için Ruhun gıdası mutlaka verilmelidir. 2 - NEFSİN GIDASI : Kişilerin, yemesi, içmesi ve her türlü Nefsin istek ve arzularını verilmesi olarak mutala edilir. Yalnız kendine ayrı bir varlık veren Nefsin değil, Hakkın sıfatları olan, subut sıfatların tecellilerine yardımcı olan, yemek içmek ve diğer isteklerdir. Yoksa süfli istek ve arzular değildir. 3 - VÜCUDUN GIDASI : Uyumaktır. vücut Ruhun taşıyıcısı olması nedeniyle, istirahat ederse, kişinin Dünya ve Ahiret için çalışmalarında sekte Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com olmaz. Her günün başlangıcında, dinamik ve zinde olarak işine ve ibadetine başlayabilir. Uyumayıp istirahat etmediği taktirde, yarındası günü, iş ve ibadetinde zevk ve Randuman alamaz. vücut dinlenmediği için sendelemeye başlar. onun için mutlaka vücudun gıdasınıda vermek lazımdır. 4 - CİSMİN GIDASI : Çalışmaktır. çalışmayan demir pas tutar. Hem paslanmamak için çalışmalı, hemde Allahın çalış emrine binaen çoluğumuzun, çocuğumuzun rızkı için çalışmalıyız. yoksa çalışmayan kişide, hımbıllık, tembellik zuhur eder. tembellikte, uyuşukluk ve marazlık getirir. marazlıkta hastalık getirir. hastalıkta ölüm getirir. denmiştir. onun için, bu insan oğlu, 4 türlü gıdayı, yerinde mutlaka vermelidir. bunlardan her hangi birisinin gıdasını eksik verirsek, o eksik verdiğimiz tarafın arzalandığını görürüz. dolayısıylada, o kişinin eksik gıdalanmasından mütevellit yaşantısının arzalı olduğu görülür. bunlar daima göz önünde bulundurmaya dikkat edelim.her hangi bir rahatsızlığımızda, bu gıda eksikliğinden meydana geldiğini unutmayalım. zahir rahatsızlıklarda, batın rahatsızlıklarda hep bunlardan meydana gelmektedir. Allahın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biriside sıhattir. Sıhati bozuk olanlar, ne kadar Allahın maddi nimetlerine sahip olurlarsa olsunlar,yinede azap içndedirler. Cenabı hak bu 4 gıdayı yerli yerinde kullananlardan eylesin amin. İMAMIN CEMAATINI ÇIKARMASI SELAMETE Camilerimizde Ezanla birlikte toplandığımızda, Farz olan Namazlarımızı imamla kılarız.imam önder demektir. Lider Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com demektir. O imam Resulullah Efendimizi temsil etmektedir. Onun vekilidir. Hal lisanıyla, imam derki; Ey Cemaatım bana tabi olursanız, sizi ikilikten kurtarıp birliğe çıkarmaya söz veriyorum. Bütün mutsuzluk ve huzursuzluklar, Allahtan uzak kalmaktan meydana gelir. Selamete çıkmak, ve Hakla beraber olmak istiyorsanız, bana tabi olunuz. Saadet ve Refaha o zaman kavuşabilirsiniz. Kulluğunuzun idrakı ile, daima Ahiret mutluluğuna ermeniz mümkündür diyor. Cemaatta, Hal lisanıyla biz bu mükafatlara sahip olmak için geldik, diye cevap veriyorlar. İmam Cemaatıyla birlikte kılacağı farz namaza niyet ederek, hep beraber Allahu ekber diyerek,Namaza başlıyorlar. Allahu ekber demek, Allah büyüktür. Allah yücedir. Allah her şeyi ihate etmiştir. Demektir. Allahın her şeyi ihate eden, Uluhiyetine doğru, imam önde, Cemaat arkada, kendilerinden kendilerine vuslat yolculuğuna çıkıyorlar. İmam kurtulmuşlardan olduğu için, Cemaatını gaflet ve gayriyet ikiliğindeki, varlık beldesinden alarak, Ayakta durmakla, Efali ilahi beldesine, Rükuyu yaptırmakla sıfatı ilahiye beldesine, secdeyi yaptırmaklada, zatı ilahi beldelerini geçirerek, Hakkın vahdaniyet deryasına vuslat buldurup mola veriyorlar. İmam efendi Cemaatına yat deyince, hepsinin onunla birlikte yatması, kalk deyince,bütün Cemaatın kalkması ile Cemaatın imama uymasının bir delili olmuş oluyor. Namazın içindeki kıyam, Rüku ve Secde de,tecellisiyle, Cenabı Hakla konuşan bu Cemaat, oturduğunda, Ettehiyatüyü okumaklada, Cenabı Hakla konuşup, selamete çıkmaya hak kazanıyor. Ondan sonra sağa, sola selam vererek, Nefsimizinde selametini istemekle, selamete çıkmış olunuyor. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com İmam efendi Namazın sonunda yüzünü Cemaatına dönerek, siz benim kıblem, bende sizlerin kıblesi oldum. Ben kendimi zat olarak, siz sıfatlarımda görüyorum. Sizde, temiz ve pak olarak, kendinizde tecelli edenin zatımı görüyor,ve zevk ediyorsunuz. Çünkü selamete çıkanların zatın yönünü, sıfatlara kıble ettiğini, ve her an ayrı şanda sıfatlardan tecellilerini bilinmek istediğini görecektir. Sıfatlarda zatın tecellileriyle ayakta durduğunu, daima kemalat tecellilerini istemeleri nedeniyle kıblelerinin zata doğru dönük olduğunu göreceklerdir. İmam efendi, haydi hep beraber ellerimizi gök yüzüne değil, kendimizin gönül semasına açarak, mazharlarımızdan Cenabı Hakkın, Cemal ve kemalat tecellilerinin daim olmasını isteyelim diyerek, istek ve arzularımızı kelama getirip yalvaralım demektedir. Cemaatta hep beraber her türlü dünya ve Ahiret isteklerini kelama getirmektedirler. Ondan sonrada, Camiden günahsız ve temiz olarak çıkıyoruz. Hatta Caminin dışında, Cemaat birbirleriyle musafalaşarak, birbirlerinin miraçlarını kutluyorlar. Allah miraçınızı, mübarek olsun diye, tebrik ediyorlar. Ne yazıkki, Dünya diye vasıflandırdığımız gaflet, ve bedenimize ait hizmet ve çalışmalar, bizleri Ruhumuzun hizmetinden bizleri hem uzaklaştırıyor, hemde, latif olan manevi zevkimizin ateşini söndürüyor. Her gün, günde 5 vakit bu hatırlamayı ve hakla beraber olma zevklerini, laikiyle tadamadığımız için, ikilikten her nedense bir türlü kurtulamıyoruz. Stres ve huzursuzluk, yaşam boyunca devam ediyor. İşte zahir olan bu imama, tabi olma böyle olduğu gibi; bütün saliklerinde imamı, Mürşidi kamilleridir. Onlar ahseni takvim, yani en üstün bir biçimde yaratıldıkları için,istidatlarında nasibi olanların, imamıdırlar. Bu Kainat Mescidinde, ilim ve irfaniyetleriyle, talib olanlara Miraç yaptırmaktadırlar. Allah Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com ayrı kendileri ayrı olan bu Cemaatları, bu kamiller, evvela zikirle Abdest aldırıp, Namaza başlatırlar. Kıyamda Efalini, Rükuda sıfatlarını, secdede kendi vücutlarının olmadığını anlayarak zevk ederler. Namazın ikinci Rekatında da; kıyamda, efalinin efali ilahi olduğunu, Rükuda sıfatların sıfatı ilahiye olduğunu, secdede, vücudun vücudu ilahiye olduğunu zevk ederler. yani Cenabı Hakkın kendi mazharlarından nasıl tecelli ettiğini seyrederler. Namazda oturulduğunda, Rabbının kulundan memnuniyet konuşmasını yaparak, selam vermeklede selamete çıkmış olur. İşte bütün Namazların aslı 2 Rekat tan ibaret olduğu gibi, bir salikinde bütün tahsili, 2 Rekatlık fena ve beka Namaz zevklerine sahip olmaktan ibarettir. Gelin kardeşler, Cemaatin Camide imama tam ve eksiksiz tabi olduğu gibi, bizlerde manevi imamimiz Mürşidimize tam ve eksiksiz tabi olalım. Günde 5 defa Rabbımızla konuşmamız daimi selat olsun. yaşamamızdada her an ve her zaman, Cenabı Hakkın tecellileri zuhur etmeye başlayacaktır. Allaha gönül verenlerin elbette yardımcısı Allah olacaktır. Yaşamında bir Miraç olduğunu unutmayalım.bütün kardeşlerimin, vücut ülkelerinde de Ruhlarını imam, sıfat ve azalarini Cemaat yaparak, yaşamlarında hiçbir zaman Miraç halinden ayırmasın.amin. KURANI KERİME VARİS OLANLAR Kuranı kerimin Fatır suresi ayet 32 Kuranı seçtiklerimize, varis kıldık. onlardan kimi Nefislerine zulum edicidir. kimi, Nefsini kısanlar, kimide, hayırda yarış yapanlardır buyurulmaktadır. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com 1 - Nefsine zulmedenler 2 - Nefsini kısanlar (Muktesitler)(orta halliler) 3 - Hayırda yarış yapanlar Olarak üç bölümde zikredilmiştir. Nefsine zulmedenler: Nefislerini Ahiret Aleminde mutlu kılmaları için kendilerine nisbet ettiği, Efal, Sıfat ve Vücudundan geçerek (Muti kable ente muti ) ölmeden evvel ölünüz, sırrına vakıf olup, Hakkın vahdaniyet zevkiyle zevklenenlerdir. Bunlar Nefis ehli olarak, ikilikten birliğe vuslat bulmuşlardır. Fenayı efal, fenayı sıfat ve fenayı vücut yaparak Resulullah efendimizin, fakirliğimle iftihar ederim dediği, varlık fakirliğine erenlerdir. Nefsini kısanlar: Yani orta halli olanlar; Muhammediliğini idrak etmiş, Cenabı Hakkın bütün tecellilerini, Muhammedi olan mazharlarından zuhura getirenlerdir. Bunların kendi varlıkları olmadığı için, Nefisleri Mutmain olmuş, gerçek Mümin Nefis sahibi kişilerdir. Bunlar hakkında kuranı kerim Enfal suresi ayet 2 Gerçek Müminler, yalnız o kimselerdirki; Allah anıldığı zaman, kalpleri korkarak ürperir, onlara ayetler okunduğu zaman, imanları artar ve yalnız Rablarına tevekkül ederler buyurulmuştur. İşte gerçek Mümin, her an ayrı, ayrı mazharlardan ayrı olarak ayetleri okumakta,ve bu sıfatlardan Cenabı Hakkın tecellilerini tenzih ederek imanları artmaktadır.Hakkın kemalat tecellilerine Mazhar olmaları nedeniyle Muhammedidirler. Bu kişiler, Adem ve Aleme nazar ettiklerinde, her şeyi farkı Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com ile müşahade ederek Cemalullahı görürler.Cenabı Hakkın 4 yerdeki tecellisini, Ruhaniyetleri ile şuhut ederek, onlarla her türlü mamelelerini ona uygun olarak yaparlar. Hakka nevafil ile yaklaştiklari için, onların görmesine göz, Duymasına Kulak, konuşmasına dil ve bütün azaları o olmuştur. Bu yerde Misri niyazi Hz.leri bir yerine şöyle diyor. Hak yüzü insan yüzünden görünür Zatını Rahman şeklini insan eylemiş. Hayırdaki yarış yapanlarda: Kalp sahibi insanı kamillerdir. Kabe kavseyin sahibidirler. onun için gece ve gündüz hiç durmadan köy köy, kasaba kasaba gezerek insanların ebedi saadetlerini kazanmaları, ve insani asliyelerini öğretmek için,ilim sadakası, hal sadakası, iffet, haya, edep, ahlak sadakalarını dağıtarak hayırda yarış yaparlar. ömürlerini buna adamışlardır. En hayırlınız insanlığa faydalı olanınızdır Hş.i kendilerine düstur edinmişlerdir. Cenabı Hak onları ilmi ezeliyette, orası için yaratmıştır. onlar insanlığa faydalı olmak için yaratılanlardandır. Kuranı kerim Bakara suresi ayet 1.2.3.de bahsedilen şüphe götürmeyen Elif, Lam, Mim olan canlı kitaptır. Kurana en çok varis olanlar bu zümredir. Bizler kendimize soralım. bu üç zümrenin hangisindeniz.yoksa bu üç zümreden değilmiyiz. Henüz vakit henüz geçmemiştir. Birinci zümre olan Nefis terbiyesi, vadisine hemen girmemiz mümkündür. Allah bu üç zümre zevkinide bizlere nasip etsin. amin. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com MİRAÇ KANDİLİ Miraç yükselmek demektir. Peygamber Efendimiz, Namaz Mümininmiraçıdır. buyurmuşlardır. Miraç ise, ikilikten birliğe doğru yükselerek, Cenabı Hakla beraber olmak, konuşmak demektir. Buda ilim ve irfaniyetle kişinin kendisindeki tecelli eden Hakkı bilmesi ve görmesidir. Bu yerde görmek bilmek demektir. yoksa Allah ikinci bir varlık yaratmadı. Gören ve görünen olsun. Kuranı kerim isra suresi ayet 1 Kulunu bir gece Mescidi haramdan, Mescidi Aksaya kadar götürdü. ona Ayetlerimizin yüceliklerini gösterelim diye yaptık buyurulmuştur. Görüldüğü gibi, gece yolculuğu ile Rabbına vasıl olunuyor. Geceler vahdeti, gündüzler kesreti remzettiği için, Gece yolculuğu denmiştir. Zira Cenabı Hakka vuslat, vahdet zevki ile olur. Resulullah efendimizin Rabbımı Rabbımla bildim, Rabbımı Rabbımla gördüm ifadesi bunu isbat eder. çünkü kulun ilim ve irfaniyeti yoktur. ilim sahibi Allahtır. Bir kişi, kendi varlığının olmadığını, varlık sahibinin Allah olduğunu anladığı zaman, kendisinden bilen ve görenin Rabbı olduğunu anlayınca, elbette Rabbını Rabbı ile bilen ve Rabbını Rabbı ile gören olacaktır. Bir kişide Namazda, subhanekeyi okuyarak, kendi varlığından ifna olup, Cenabı Hakkın kendi mazharında tecelli eden; kıyamdaki Efali ilahiye ayetlerini, Rükuda sıfatı ilahiye ayetlerini, secdede zatı ilahiye ayetlerini okumak suretiyle, hem kulun mazharından Hak, konuşuyor. Hemde, kuluna selam vermek suretiyle, kulunu selamete çıkarmış oluyor. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Zatı anlayınca zevk ile, bu Niyazi nice seyran eyledi. Niyazi Hz.lerinin ifadesi zuhur etmiş oluyor. Elbette bir kişi Miraç yapabilmesi için, kendisinden kendisine giden bu Mistik yolculuğunun tahsilini bir Mürşidi kamilden yapması lazımdır. Bu tahsil de, ilmel yakınlık, aynel yakınlık,ve hakkal yakınlık ilimlerini tahsil etmekle mümkün olmaktadır. Bu ilmin üç mertebesini Mürşidi kamiller, ilmel yakınlıkta; varlık sahibinin Allah olduğunu öğretmekte, Aynel yakınlıkta: zerreden kürreye kadar bütün varlıklardaki tecellilerin Cenabı hak olduğunu şuhut ettirmekte ve göstermekte. hakkal yakınlık mertebesindede: tecelli eden ile tecelli olunan mazharların zuhurunun tenzih,teşbih ve tevhid yapılarak, hiçbir gayriyet bırakılmadan farkı ile yaşama geçmek hakkal yakınlık olarak, tahsil yaptırırlar. Miraçla ilgili tahsil sohbetimizi, Tevhid Deryasından damlalar ikinci kitabımın Miraç bahsinde, uzun, uzun bundan bahsettim. Şimdi ise Miraçın başka bir yönünden bahsetmek istiyorum. Miraçı iki kısımda müteala edeceğim. 1 - Yunus a.s.ın Miracı: (Tahtı sera da Miraçını yaptı). 2 - Resulullah Efendimizin Miracı: (Tahtı üstüvada, yani Arşı alada yaptı). Şunuda hiç unutmamak lazımkı: Peygamberimiz Benim Miraçım ile Yunus A.s.in Miraçını tefrik etmeyiniz. buyurmuşlardir. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com 1 - Yunus a.s'ın Miracı : Yunus a.s. Balığın karnında La ilahe ila ente subhaneke inni küntü minazzalimin Yarabbı beni zalimlerden eyleme diyerek, kendi varlığını hakkın varlığında yok ederek, varlık sahibinin Cenabı Hak olduğunun idrakı ile,bu sözü söyleyip Miraç yapmış oluyor. Bir salikte, Mürşidi kamil olan Yunus balığının butununda, bu idraka vakıf olursa, tahtı serada Yunus a.s.ın miraçını yapmış olur.kişinin kendi varlığının olmadığını, varlık sahibinin Cenabı Hak olduğunu bilmektir. Tasavvufta buna, fenafillah olmak denilmektedir. Namaz Müminin Miraçıdır. Miraçta, Hakla beraber olmak ve konuşmaktır. Şu halde Namazda, huzu, hudu, huşu halinde, nasıl onunla beraber oluyorsak, aynen onun gibi, Bu babta Miraçıda ele aldığımızda, göreceğizki, yalnız Seccadenin üzerinde, Hakla konuşmak ve beraber olmaktan ibaret olmadığını görmüş oluruz. Mademki Miraç, ikilikten birliğe yükselmektir, o zaman bütün sıfatlarından, Cemalullahını görüp zevk etmekte Miraç olur. Her varlık Cenabı Hakkın bir aletidir. Her sıfattan zatını ilan eden odur. Aletler her neresi için yaratılmışsa Cenabı Hak, onu orada kullanmaktadır. Bunların Muşahadesi, ve cinslerine göre muamele yapmakta o kişinin Miraçı olmuş olur. Bu şekilde irfaniyet ve kemalatla yaşam içinde olanlar, onu hiçbir zaman kendilerinden ayri görmedikleri için, daima Hakla beraber ve konuşma halindedirler. Ayrıca her mesleğin ve sanatında miracı vardır. Bir kişi mesleğinin zirvesine vardı ve mutluluğa erdi ise,o mesleğin Miracını yapmış demektir. Bir sanatkar sanatının zirvesinde ise,o sanatında Miracı odur. Halbuki, insan oğlu diyer yaratıklardan en üstün yaratıldığı için, bütün varlıklar onun emrine verilmiştir. Şu halde insan oğlunun Miracı, tek yönlü değildir. İlimde, Kültürde, Ahlakta, Cenabı Hakkın her an yeni, yeni tecellilerine ayak uydurması lazımdır. 21. asıra Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com hitap eden, Kuranı kerimin yalnız ibadet ve amel yönünü uygulamak değil; itikat,Ameldeki Muamele yönü, Ahlak ve icraat bölümlerinide çok iyi uygulaması lazımdır. Yoksa, Cenabı Hakkı yalnız camilerde veya seccadelerin üzerinde aramaktan öteye geçemeyiz. Zahir ibadet ve taatlarımız gaye değil araç ve gereçtir. Onun için elbette Ahlak güzelliklerine sahip olmak için edep, haya, iffet gibi yüceliklere nail olmak içinde bunları mutlaka yapmalıyız. Yoksa sahip olamayız. Miraç yaparak onunla beraber olmak ve daima onunla konuşmak istiyorsak, ayetlerin yalnız ibadet kısmını uygulamaya çalıştığımız gibi, ilim, kültür, Ahlak, Edep, iffet ve haya gibi bölümlerinide yaşamak lazımdır. Bir talebe ilk okuldan üniversiteye kadar, tahsil yolculuğu yaparak bir mesleğe hak kazanıyorsa, bizlerde Ahiret mutluluğuna erişebilmemiz için,manevi vuslat olan Miraçımızı yapmalıyız. 2-Resulullah efendimizin, Arşı alada yaptığı miraç: Kuranı kerim Necm suresi ayet 8-9 da Sümme dena fetedalla fekane kabe kavseyn evedna Miraç ayetinin zevkinden ibarettir. Bu zevklerde,Tevhitteki beka mertebelerini zevk edebilenler sonunda bu zevke sahip olurlar. Cenabi Hakkın,batın olan zat tecellilerini zahir olan sıfatlarından görerek, tenzih ve teşbihi tevhid yaparak zerreden kürreye kadar her varlıkta zevk edenler daimi Namazdadırlar. Cenabı Hak bütün kardeşlerime bu zevki tattırsın Amin. Kalplerimizi, Aşkullah, zevkullah ve Muhabbetullah ile doldursun. amin. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com CENABI HAKKI TENZİH VE TEŞBİH NASIL YAPILMALIDIR TENZİH : Hiçbir şeye benzemez demektir. Cenabı Hak,Zat yönüyle hiçbir şeye benzemez. Cenabı hakkın yanında başka bir varlık olması lazımki,mukayese yapılabilsin. O her şeyden münezzehtir denilir. Zira bir ayeti kerimede; eyse kemislihi şey ün onun misli yoktur.ve hiçbir şeye benzemez. Buyurulmuştur.onun için Tenzih keyfiyeti kalble bilinir. TEŞBİH: Benzetmek demektır. Cenabı Hakkın isim ve sıfatlarından Cemalini gösteren odur. Her varlik onunla kaim olduğu için, bu isim ve sıfatlardan tecelli eden, Cenabı Hakkın Cemalidir. Kuranı Kerimin şura suresi ayet 11 Leyse kemislihi şey ün ve hüves-semiy-ul basiyr-u (onun misli yoktur. o hiçbir şeye benzemez. ve o her şeyi işiten ve görendir)buyurulmuştur. Burada, onun misli yoktur. hiçbir şeye benzemez, kısmı tenzihtir. Allah zat yönüyle hiçbir şeye benzemez, Ayetin devamındaki, o her şeyi işiten ve görendir kısmı ise, teşbihtir. Cenabı hak, Tenzih yönüyle yani zat yönüyle bilinmiyor. Cenabı Hakkın künhü zatı bilinmez. fakat, Teşbih, yani isim ve sıfatlarları yönüyle tecellisi olan Cemalini görmekle bilinir demektir. Cenabı Hak Nur suresi ayet 35 de insanın zatının Nurunu miskat yani lamba konan yer olarak vasvetmiştir. Bundan maksatta, insanın sadrı yani göksüdür. zücac dan maksat, kalptir. misbah ise,insanın sırrıdır.secere-i mübareke(mübarek Ağaçtan maksatta, insanlardaki iman Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com ağacıdır) görüldüğü gibi, Kuranı kerim dahi benzetmek suretiyle bizlere tarifler yapmıştır. İşte bu hakka olan iman, Halk suretinde (Hak olarak) zuhur etmesinden ibarettir. Onun için bir kişi Hakkı zat yönünden Tenzih eder, Teşbih etmezse,zındık olur. yalnız Teşbih ederek Tenzih etmezse, müşrik olur. Bunun Her ikiside yanlıştır. Tevhid cemdir fark onun gövdesi Ceme ermişse idrak şirktedir kendisi, Ceme varsada fark etmezse yanılgıdır bilgisi Cem farkıyla bilinir gizli hazinesi Ahmet mazharıdır kuran okur bendesi Mazharında diridir kelam eder kendisi Muhiddini Arabi Hz.leri bu mevzuda, Cenabı Hakkı tenzih edecek olursan, onu sınırlamış olursun. Teşbih edecek olursan onu kayıt yapmış olursun.Tenzih ve Teşbihi cem ederek, Tevhid yaparsan gerceği söylemiş ve Allahı bilmede,imam ve seyyid (insanların efendisi) olmuş olursun buyurmuşlardır. Bir kişide Cenabı Hakkı, his ile Teşbih, Kalp ile tezih etmelidirki makamı Muhammediyeye yükselebilirsin. Bizlerde Cenabı Hakkı, Zat yönüyle Tenzih, yani hiçbir şeye benzetmiyerek, kalbimizle onun her isim ve sıfatlarındaki tecellisi olduğunu tastik edecegiz. Hissimizle, bütün isim ve sıfatlarından görünen onun cemali olduğunu hissederek, tecelli eden ve tecelli olunanı, Tevhid yaparak zevk edeceğiz. Bu zevkimizde, ne zanna ve hayale çıkacağız, nede tecelli olunan mazharların gölgesine takilip kalacağız. Zira zahir tecelli olan mazharlarların hepsi Hakkın gölgesidir. İşte Kalp ile Tenzih, His ile Teşbih zevkine sahip olduğumuzda, bunları Tevhid Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com yaparak seyyitlerden oluruz. Yoksa, Tenzih ve Teşbihi zevk vadisinde değilde, ilim vadisinde müteala edenler aldanmışlardır. Her şeyi zahir olarak isbat etmek her zaman mümkün olmayabilir. Cenabı Allah, zatı özellikleri itibariyle eşyadan münezzehtir. eşya değil dir. Eşyanın hakikatı Haktır. Vücut itibariylada, Hakkın sıfatları ve mazharlarıdır. İnsanda öyle değilmidir. gölge zatı itibarıyle, onun dışındadır. insana girmemiştir. İnsan onun ayni olmadığı gibi, o gölgeye muhtaçta değildir. İşte gerçekte insanda, hakkın vücudu ile kaim olduğu halde gölge gibidir. İnsanın gölgeside, gölgenin gölgesi olur. Mevlana Hz.leri mesnevisinde: Gölge insan ile kaimdir. insan olmasa gölge olmazdı. insanda Allah ile kaimdir .Allah olmasa, insanda olmazdı. lakin insan olmasa, Allah daima bakidir. insandaki vücut Allahındır. kayıtlı olarak görünen insandır. mutlak olan Allahtır buyurmuşlardır. DÜNYA ALEMİNE NEREDEN GELDİK NEREYE GİDECEĞİZ İnsanlar kendilerine daima nereden geldik, niye geldik, ve nereye gideceğiz sorusunu sormaktadırlar. Mısrı Nıyazi Hz.leri bir ilahisindede: Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Kandan gelir senin yolun ya kanda varır menzilin Nerden gelip gittiğini Anlamayan hayvan imiş buyurmuşlardır. Bakara suresi ayet 156."Biz Allahtan geldik tekrar ona rucu edeceğiz"buyurulmaktadır. İnsan iki tecelliden meydana gelmiştir. 1 - Allahın eniyeti (beden kısmı) 2 - Allahın hüviyeti (Ruh kısmı) Beden kısmı : Beden kısmının geliş yeri topraktır. bu Dünyada görevini bitirince, tekrar toprağa dönecektir. fanidir. onun için ölüm mukadderdir. Ruh kısmı : Ruh kısmı ise Rabbımızın vahdaniyetinden bu kesret alemine geldik. yine bu kesret aleminde, insanı asliyemizi tahsil ettikten sonra, tekrar Rabbımızın vahdaniyetine dönüş yapacağız. Mekkenin Numan vadisinden Cebrailin, İsrafilin, ve Mikailin getiremediği insanın çamurunu Azrail A.s. Rabbına getirdi. Rabbımda, Ademin şeklini, Celal ve Cemal elleriyle şekillendirdi. Arta kalan simsime çamuru ilede, hakikat şehri yapıldı. zahir olan Beden; Baba sülbü, Anne sülbü yollarıyla Dünyaya geldi. 13-14 yaşlarına gelince, Akil Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com baliğ oldu. fakat Ruhen akil baliğ olmadığı için Rabbından gafil idi. Araf suresi ayet 172 "Adem oğullarının zürriyetlerini arkalarından çıkartıp Nefslerini şahit tutarak, ben sizin Rabbınız değilmiyim dedik. onlar beli (evet sen bizim Rabbımızsın dediler) buyurulduğu gibi, Ervah Alemi olan Ruhlar aleminden, bedenlere tecelli etti.bir kişi, bedenen Akil baliğ olduğu halde, Ruhen Akil baliğ olamadı ise,isterse 40-50 yaşlarında olsun Rabbını idrak edemez. Bedenen ve hemde Ruhen Akil baliğ olan kişiler,İnsanı kamilin dizinin dibinde, elestü bezmini yaşarlarsa, işte o zaman Ruhumuzdan bir Ruh üfürdük ayeti ile dirilirler. Mukayyet olan bu Alemde, kendi insanı asliyelerini öğrenip Rablarının tekrar vahdaniyet deryasına intikal ederler. işte Rabbımızın vahdaniyet deryasından geldik, bu Alemde insanı asliyemizi öğrenerek imtihan edilmiş olduk. sonunda tekrar Rabbımıza rucu edeceğiz. Azrailin Mekkenin numan vadisinden getirdiği çamuru, Rabbım Celal ve Cemal elleriyle şekillendirdikten sonra, güneşte yüz yıl pişirdi. sen kimsin ben kimim diye sordu. o şekillenmiş olan Adem varlığıda henüz Rabbını idrak edemediği için, sen sensin, ben benim dedi.sonra yine yüz yıl daha güneşte pişirdi. yine ayni soruyu sordu. sen kimsin ben kimim diye. oda sen sensin bende benim diye cevap verdi.üçünçü defa güneşte tekrar pişirerek, sen kimsin ben kimim diye sordu. Adem şeklindeki bu varlık tamamen piştiği için kendini tanıdı ve,ben aciz bir kulum sen ise,beni yaratan Alemlerin Rabbısın dedi. Rabbıda onun kemalata geldiğini görünce; sad suresi ayet 72 "feiza sevvetihü ve nefahtü fihi min Ruhi" ona Ruhumuzdan bir Ruh üfürdük ayeti ile Ruhundan bir Ruh üfürerek onu diriltti. Beden ile Ruh Akil baliğ olunca,Rabbını tanıdı. bu hal kişilerin, Mürşidi kamilin huzurunda Elestü bezmi haliyle zahir oldu. Bu andan itibaren kişi, kendi insaniye asliye tahsiline başlamış oldu. insan denen bu varlık, her ne kadar Beden ve Ruhtan meydana gelmişsede, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Beden kısmına hayvanı varlık, Ruh kısmınada insani varlık denilmektedir. çünkü, insanın bedensel yönünü için, bu Alemde et ve ot yediğini görüyoruz. Eti kim yer, yırtıcı hayvanlar yer. peki otu kim yer.onuda insanlara yakınlığı ile bilinen sakin ve mülayım eti yinen hayvanlar yer. kuzu, koyun gibi. bunların her iki cinside hayvandır. Ruhumuzun taşıyıcısı ve hamalı olan bedenimizin gıdasını verip bakmamız elbette tabiidir. ona az baktığımızda, Eşek gibi anıran, çok fazla baktığımızda da, katır gibi teptiğini görürüz. onun için kararlı olmak lazımdır. Birde Ruhaniyet yönümüz vardırki; Tevhid sohbetleri, ibadet ve her türlü Rabbıyla bir olmak için daimi zikir, onun gıdasıdır. onada laikiyle ilgi göstermediğimiz zaman, Hak ve hakikattan uzak olmaktan mütevellit, stres, üzüntü, keder ve asabi haller o kişiyi istila ederek iki yakasının bu Dünyada bile bir araya gelmediğini görürüz. işte Ruhaniyet yönümüzünde, Araf suresi ayet 172 "Ben sizin Rabbınız değilmiyim "hitabına bütün Ruhlar,taklit veya tahkiki olarak evet dediler. ayrı ayrı izahını yaptığımız, bu Beden ve Ruhun Akıl baliğ olması, Rabbını tanıyarak bir insanı kamilin huzurunda, Elestü bezmi haliyle zuhura getirmesi, onun o günü yaşaması olacaktır. Beşikten mezera kadar tahsil ediniz. hadisi gereğince, kendi insani asliyesini öğrenecektir. işte o zaman, Bedenlerin ölümü ile topraktan gelen kısmının tekrar toprağa döneceğini, Rabbından gelen Ruhaniyet yönününde, ölmiyeceğini öğrenecektir. çünkü Ruha ölüm yoktur. kesefet olan bedensel Alemden, latif olan Ahiret alemi dediğimiz vahdaniyet deryasındaki, Rabbımıza kavuştuğumuzu göreceğiz. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Mevlane Hz.leri "ben bu Alemden göçünce sakın arkamdan ağlamayınız. çünkü o an benim Rabbıma kavuşmamdır. benim o gün düğünümdür. Dostla buluşmam ve bayramımdır. sevinelecek bir zamanda, üzülmek, ağlamak akıl karımıdır" buyurmuştur. onun için Ahiretteki Cennet ve Cehennem,toprağın altında değildir. bunların hepsi sendedir. sendeki kesafet olan unsuriyetinin ölümle sona ermesine, ahir ve son denir. işte Ahirette zahir duygularla algıladığımız her şeyin sona erip, batın olan hissi müşterikimizle, latafet Alemi olan idrak ve kemalatımızın bakış açısını değiştirmekten ibarettir. Mısrı Niyazi Hz.leri : Bir şeye mahluk gözüyle bakarsan o mahluk olur Hak gözüyle bakki bi şek nuru yezdan ondadır buyurmuşlardır. şu halde Bedensel olarak topraktan geldik. ne için geldik. Ruha taşıyıcı olmamız için. Ruha hamallık yapmak için. Ruhun zuhuratını açıkta göstermek için bu aleme gönderildik. Ruhumuzda, Rabbımızın vahdaniyetinden, istidatlarımız gereği Elestü bezminden itibaren, insani asliye tahsilimizi yaparak, Allahın vahdaniyet sırrını öğrenerek, Rabbımıza kavuşmamızdan ibarettir. Rablarına kavuşanlar bu alemdede, Ahiret alemindede Cennette olup Mutluluk, Saadet ve Refah içindedirler. Rablarını idrak edemiyenler ise, ne bu Alemde nede Ahiret aleminde azap ve mutsuzluktan kurtulamıyacaklardır. o kişilerin ,Dünyada Stres, Asabi halleri, Huzursuzluk, Mutsuzluk gibi geçimsizlikleri, Cehennem olarak onlara yetmiyormu. Gelin kardeşlerim, Cenabı Allahın, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Rab mazharı olan insanı kamillerden, insanı asliye tahsilimizi yaparak iki cihandada Mutluluk, ve Saadet içerisinde Rabbımızla daimi olalımki, tekrar ona döneceğimizi zevk etmiş olalım. Şunu hiç bir zaman unutmayalım. tensiz can, vuslat edemiyeceği gibi, cansız tende, vuslat edemez. onun için her, ikisinin idrakı ve cemi, bizlerede vuslat sağlayacaktır. Allah bütün inanan kardeşlerime ondan geldik, tekrar ona döneceğiz ayetinin sırrını ihsan eylesin amin. MEVLİD KANDİLİ Peygamber Efendimizin 571 miladi senenin R.Evvel ayının 12 nci gecesi sabaha karşı Dünyaya teşrif etmeleri olarak bu Mevlid kandilini kutlamaktayız. Resulullah Efendimizin Annesi, Amine hatun ile Babası Abdullah, Recep ayında evlenmişler ve dokuz ay sonra, R.Evvel ayının 12 ci gecesi dünyaya teşrif etmişlerdir.Amine hatun Resulullaha hamile iken birinci Recep ayında tanımadığı bir kişi ziyaretine gelmiş.ya Amine,sen Alemlerin Efendisi, Ahir zaman Nebisi,Hz. Muhammede hamilesin. Allah mubarek etsin, diye tebrik etmiştir.Amine hatunda onu tanımadığı için, sen kimsin sizi tanıyamadım diye sormuş. oda ben Adem A.s.ım demiş.Adem sefiullah demektir. saf, temiz, lekesiz manalarına gelir. işte bir kişide, kendinde Muhammediliğini bulmak istiyorsa, Hamama gidip temizlenen kişiler gibi, daimi zikirle gönül kabını kalaylaması lazımdır. Şaban ayında, Amine hatuna bir kişi daha gelmiş ve Hz.Muhammede hamileliğini teprik etmiştir.Amine hatun onuda tanımadığı için onada, siz kimsiniz diye sormuş, oda Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com ben Şid A.s.ım demiştir. Şid demek karşılıksız verilen hediye, armağan, lutuf anlamlarına gelir. Enfusumuzda bir kişi, Allahın saf ve temiz bir kulu olunca, elbette Cenabı Hak ona,sayısız lutuf ve hediyeler ihsan edecektir. Amine hatunun hamileliğinin üçüncü ayı olan Ramazan ayı girince tebrike bir kişi daha gelmiş.onun adınıda sorduğunda oda, ben İdris A.s.ım demiştir. Cennette hulle biçmesiyle tanıdığımız bu peygamberin hali ise,saliklerde; şeriatı ahkamiye elbisesini giymek ve yaşamaktır. Amine hatunun dörtüncü hamilelik ayı olan şevvel ayına gelince, Nuh A.s.tepriğe gelmiştir. Nuh, Necipullahtır. Yani necate erdiren, kurtuluşa kavuşturan demektir.Nuh A.s. gemisine binen 80 bin erkek ve dişi canlı varlıkları nasıl Nuh tufanından kurtardı ise, bu vücud gemisindeki 8 sıfatı subutiyemizide, Nuhun idrakı olan kurtuluş haline dönüştüğünde, necata ermiş olunaçaktır. Hamileliğin beşinci ayı Zilkade ayında,Hud A.s. tepriğe gelmiştir.Hud demek, büyüklük, yücelik anlamlarına gelir. Kuranı kerimde, Ad kavmine gönderilen Hud A.s.a kavmi tabi olmadığı için, kavmini Cenabı Allah helak etti. Hud A.s.ın idrakı insandaki bütün gayriyetleride yok eder. Nurun tecelli ettiği yerde, zulmaniyet karanlığı duramaz. Ayniyet ve irfaniyet yücelikleri kalır. H = Hakikati Muhammediyedir. Hidayet olunan D = Dalaletten kurtuluşa eren demektir. Amine hatunun hamileliğinin altıncı ayı olan zilhicce ayındada, İbrahim A.s. tepriğe gelmiştir. İbrahim Halilullah yani Allahın dostu demektir. Tevhid Babasıdır. Ey kardeşim sende vücud ülkende, Tenzih ve Teşbihi, Tevhid yaparak bu zevke sahip olabilirsen, sanada İbrahim A.s. tebriğe gelir. Hamileliğin yedinci ayı olan Muharrem ayındada, İsmail Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com A.s.tepriğe geldi. çünkü Hz.Muhammed İsmail A.s. soyundan gelmedir. ayrıca İsmail A.s. Hz. Muhammedin Ruhaniyesine sahiptir.onun ali'liği Hz. Muhammedin Ruhaniyetinden gelmektedir. Amine hatunun hamileliğinin sekizinci ayı olan safer ayındada Musa A.s. tebriğe gelmiş ve tebrik etmiştir. Musa A.s. ulvi olan insanların en alası demektir. Kelamullah, Allahın kelamı demektir. elbette bu ulviyet içinde kişilerden bizzat konuşan,sahibi olacaktır. Hamileliğin dokuzuncu ve sonuncu ayı olan, R.Evvel ayındada İsa A.s.tebriğe gelmiştir. İsa Ruhullahtır. Allahın Ruhu, yücelik ve üstünlüklerin Ruhu demektir. işte bu geçen zaman içinde, bir saliktede asliyesi olan Muhammedin hamilelik devresini geçirirse, gönlünde Muhammedi doğurmuş olur. yani kendi Muhammediliğini idrak etmiş olur. nasıl H.z. Muhammed Dünyaya geldiğinde, Nisan ayının 20 si idi. Her taraf yeşilliklere bürünmüş, kuşlar civil civil ötmekte, kuzular oynaşmakta ve ilk bahar tamamen göründüğü gibi bizlerdede, iman ve şuhudu zevk yeşilliklerinin görünmesi, ve bir çok değişiklerin olması gereklidir. çünkü Resulullah efendimiz bir hadislerinde "Allah evvela benim Nurumu yarattı, sonra Allah evvela benim Ruhumu yarattı, sonra ilmimi yarattı" buyurmuşlardır. Nur, parlaklık, ziya, aydınlık anlamlarına geldiği gibi, varlık anlamınada gelir. Nur olmazsa, hiç bir şey bilinmez ve görülmez. Allahın külli Nurundan, Hz. Muhammedin külli Ruhunu yarattı. Hz. Muhammedin külli Ruhu 4 yerde tecellisiyle zuhura geldi. 1 - Ruhu Cemadı 2 - Ruhu Nebatı 3 - Ruhu Hayvani 4 - Ruhu İnsanı Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Bu tecelliler, tavsilatı Muhammediye olarak, bu Alemi meydana getirmiş oldular. Dolayısıylada tavsilatı Muhammediye ile her şey zuhura geldi. Bizlerde bu tecelli şuhutlarına sahip olursak, tavsilatı Muhammediyeyi bu 4 yerde zevk edebiliriz. zaten bu 4 yer dışında bir yerde yoktur. 1 - Enfusta Muhammedi görmek 2 - Afakta Muhammedi görmek 3 - Vahdette Muhammedi görmek 4 - Kesrette Muhammedi görmek le zevk etmek mümkündür. 1 - Enfusunda Muhammedi görenler: Bütün sıfat ve azalarından hakikatı Muhammedin tecellisini zevk edenlerdir. 2 - Afakta Muhammedi görenler: Rablarını kendinde ve bütün ihvan kardeşlerinde görenlerdir. çünkü bütün ihvanlarda tecelli eden Rablarıdır. 3 - Vahdette Muhammedi görenler: 6 tevhid mertebelerinde Alemlerin Rabbının tecellisini zevk etmektir. çünkü Allah bu Alemi 6 günde yarattı ayeti bu remzetmektedir. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com 4 - Kesrette Muhammedi görenler: Ruhu Cemadı, Ruhu Nebatı, Ruhu Hayvani, Ruhu İnsani olarak, bu yerlerde Rabbımın tecellilerini görerek zevk etmekten ibarettir. yoksa 14 asır evvel Arab yarımadasında Hz. Muhammed olarak dünyaya gelen bir vücud sahibinden ibaret değildir. elbette 14 Asır evvel gelen Hz. Muhumed unsuriyet yönü ile bu söylediklerimin zahiridir. fakat, hakikati Muhammediye olarak tazeliğini muhafaza eden, ölmiyen, daima her nefeste, kemalat ve yüceliklerini sergileyen, Muhammed bakidir. Bir hadislerinde: "Vücud itibariyle Adem A.s. benim atamdır. fakat hakikat itibariyle ben onun atasıyım" buyurmuşlardır. İşte bizlerde, Hz.Muhammedin doğumunu bu şekilde bilir ve zevk etmeye çalışırsak, itikatımız düzelmiştir. Bununla amil olmaktan mütevellit, Ahlakımızda, düzelmiş olacaktır. Ahlakımız düzelince, bütün muamele yaptığımız varlıklarda, Muhammedi göreceğimizden, onunla muamele yapma idrakı, bizleri ihate edecektir. bir aşıkın dediği gibi "Gül alırlar gül satarlar, gülü gül ile tartarlar, her gördüğümüz güldür gül"işte Muhammedsiz bir yer görmediğimiz zaman, ilimde, Edepte, Ahlakta ve bütün güzelliklerimiz Hz. Muhammede uygunluk gösterecektir. Dünya günlerinden bir gün olan bu günde, zahir olarak Hz. Muhammed Dünyaya teşrif etse bile, onu Ademde ve Alemde idrak ve şuhut edip zuhura getiremiyorsak, onu tanımıyoruz demektir. yalnız ilmel yakınlık derecesinde, kitaplardan okuduğumuz kadarıyla bilmekten ibarettir. onu tanımayanda hiç bir zaman onun güzelliklerine sahip olamaz. Cenabı Allah,bütün kardeşlerime Hz. Muhammedi laikiyle bilmek, görmek ve olmak nasip etsin amin. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com KULLARIN HAKKA DAVETİ İnsanlar hakka iki şekilde davet edilirler. buna zahir ve batın davette diyebiliriz. 1 - Zahir davet : günde 5 defa muayyen vakitlerde, Cenabı Hakla konuşmak için okunan Ezanı Muhammediyedir. 2 - Batın davet : buda her nefeste hu çekmek suretiyle, bizzat hakkın her mazhardan davetidir. Ezan okununca, inananlar, camiye veya ibadet edilen yerlere giderek, icabet etmektedirler.fakat batın olan daveti çok kişiler duyamadığı için, icabet etmemekte, ve bir türlüde Cenabı Hakla beraber olma mutluluğuna nail olamıyorlar. Her Nefeste bilerek veya bilmiyerek Hu çekmekteyiz. Hu demek arabcada, zamir olup o manasına gelmektedir. Cenabı Hakta her birimizden, ey insanlar beni Mekkede, Medinede, ve başka yerlerde aramayınız, ben size şah damarınızdan daha yakınım. kendinizi yakın takibe alırsanız, sizden daima zikredenin benim olduğumu göreceksiniz. ben sizlerle beraberim. siz neden benimle beraber olup mutlu olmuyorsunuz. diyor. her nefeste sizleri ben,kendime davet ediyorum. fakat sizler, cehalet ve gayriyet hicaplarından kurtulamadığınız müddetce, beni duyamaz ve göremezsiniz. günde 5 defa okunan Ezan sizleri bedensel olarak camiye davet etmekte, ben ise sizleri günde 124 bin defa Nefes almakla, gönül mescidinde benimle konuşmaya, sevişmeye davet ediyorum. gönül Mescidinde cemaata nail olanlar, emin beldeye ayak bastıkları için mutlu olurlar. onları Dünya debdebeleri ve stres etkilemez. çünkü her nefeste Cenabı Hakla beraber olmanın zevkindedirler. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com bizler yaşama hayatında, sohbet davetlerine, ibadet ve zikir davetlerine, zahiren gitmekte, istidat ve kabiliyetimiz nisbetinde zevk almaktayız. fakat bu kainatı kübra olan insanın, gönül Alemine girip, Cenabı Hakkın şuhut ve muşahedesi olmayınca daima feyz ceyranlarımızın kesilerek ampullerimizin yanmadığını görüyoruz. Ampuller yanmayıncada cehalet karanlığında önümüzü bile görmemiz mümkün olmuyor. Gelin kardeşlerim her Nefesteki davete icabet ederek, zahir davete icabet ettiğimiz gibi, batın davetede icabet edelim. gönül ülkesinin etrafı yüksek surlarla çevrilidir. Azim ve cesaretle bu yolda sebaat ederek bu yolculuğa çıkanlar, kale kapılarının kendiliğinden açıldığını göreceklerdir. gönül ülkesinin davetcileri, daima oraya girme formüllerini ihvanlarına her asırda ve zamanda verip durmaktadırlar. Cenabı Hak cümle kardeşlerime Hu çekerek gönül mescidine daveti duyursun, ve icabet edip, emin beldeye ayak basarak,Cenabı Hakla beraber olmayı, onunla konuşmayı ve mutluluklar içinde bir yaşam ihsan eylesin. amin. RAGAİB KANDİLİ Regaib kandili, Recep ayının ilk perşembeyi cumaya bağlıyan gecedir. bu gecenin taşıdığı manaları dilimiz döndüğü nisbette izaha çalışalım. Senenin içinde 12 ay vardır.bu Arabi ayların altısı Batın, altısıda zahirdir. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Batın olanlar: 1 - Muharrem ayı 2 - Safer ayı 3 - R.Evvel ayı 4 - R.Ahir ayı 5 - C.Evvel ayı 6 - C.Ahir ayı'dır Zahir Arabi aylarda: 1 - Recep ayı 2 - Şaban ayı 3 - Ramazan ayı 4 - Şevvel ayı 5 - Zikade ayı 6 - Zilhacca'ayı dır Görüldüğü gibi her Batının açığa çıkması, Recep ayı ile başlamaktadır. üç aylar diye vasıflandırılan bu aylarda bir Talebenin ilk okul, orta okul ve lise tahsilini yaptığı gibi,bu üç aylardada,ihvanlar Rablarından yaptıkları tahsille manevi kemalata vuslat bulmaktadırlar. günah ve bütün ikilikteki nisbiyetlerinden kutularak, Rabbına ihtiyari olarak kavuşması, onun mutluluğu olacaktır. Her şeyin bir zahiri birde batını olduğu gibi, bu Regaib gecesininde, bir zahiri bir batını vardır. zahiri herkezin bildiği gibi üç ayların başlangıcıdır. bu aylarda yapılan her türlü ibadet ve taat, diğer aylarda yapılan, ibadet ve taatlardan kat, kat üstündür. Manasını bilmeden okunan kuran, elbette Hakka yaklaşmaya bir karınca adımı kadar bile olsa vesiledir. taklidi tutulan bedensel oruçlar, kişileri ikilikten Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com birliğe ulaştırmasada, yinede inanç ve imanını kuvvetlendirmek için vesiledir. bu avam olarak vasıflandırılan kişilerin ibadet ve taatları onların ömürleri bittiği halde vuslatları Hakka ulaştırmaz. onun için kişilere,bu yapılan ibadet ve taatların batın tahsilinide mutlaka yapmaları gerektiği anlaşılmış olmaktadır. Regaib, Rağbetten gelmektedir. Kul Cenabı Hakka ne kadar rağbet ederse, Cenabı Hakta kuluna o nisbette rağbet eder. elbette, kula Hakkın rağbeti, Kulun Cenabı Hakka malumiyeti nisbetinde olduğu için, böyle denmiştir. işte bir salikte Mürşidi kamile tabi olup, Tevhidi Efal dersinde, Fenayı Efalden sonra tecelli efal ile rağbetini görmeye başlar. Efali ilahiye tecellisini görmeyen, kendinde ve başkalarındaki rağbeti göremez. Resulullah Efendimiz bile, Babası Abdullah ile Annesi Amine hatun bu Recep ayında gerdeğe girdiler. yani birbirlerine rağbet ettilerde, Hz.Muhammed Dünyaya geldi. Senin gibi bir salikte, Mürşid mazharından Rabbına rağbet ederse,senin gibi Muhammedler zuhur eder.onun için kamiller saliklerine, zikir ile batın Abdesti aldırıp Recep ayı olan Tevhidi Efal dersi ile vuslata başlatırlar. Geceler vahdeti remzettiği için, mubarek kandiller hep gecelerdedir. işte bir salikin kulağı ile duyduğu bir ilmi, gözü ile görmeye başlaması, onun şuhut etmesidir. yani o fiile şahitlik yapmasıdır. gözü ile şahitlik yapabilirse, onun kalbi o zaman tastik eder. gözü ile şahitlik yapmayan kişinin kalbi tastik etmez. Enfus ve Afaktaki bütün fiillerin failini gören kişi onun bütün varlıklardaki fiil birliğini idrak etmekle, fiillerdeki iklik failliğinden kurtaracaktır. işte bu salikin tecelliyi göresiye kadar haline rağbet denilmektedir. bu tecelli o kişinin gönlünde kendisine nisbet fiili değilde, failinin Allah olduğu inancı, ona kandil ışığı zuhur ettirecektir. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com gönlündeki yanmaya başlayan bu kandil ışığı ile, her şeye o açıdan bakaçak ve her şeyide o açıdan müşahede edecektir. Müşahede, kalbin tastikinden sonra kişinin 7 sıfatı ile görmesine denir. Nasıl bir Anne Rahmine düşen insan sperminin, bütün yönlerinin gelişip tek arzusu Dünyaya bir an evvel çıkmaktır. yere atılan bir tohum bir an evvel nasıl zuhura gelmek istiyorsa, bir salikte Mürşidi kamilden aldığı Tevhid tohumunu, kendi gönül bahçesinden bir an evvel zuhura getirip zevk etmektir. işte bu rağbet olan Hakka Regaibi yaşayamazsa, malesef Regaib kandilini kutlamış olamaz. Kuranı kerimdeki, inşirah suresinde bir salikin İnsanı kamile gelerek ne şekilde temizlendiğini açık bir şekilde izahı yapılmıştır. bu surede, evvela kişinin göksünün yarıldığını, belini büken günah ve cehalet yükünün hafifletildiğini, zikirlerimizin pekleşerek her zorluğun yanında daima bizlere bir kolaylığın lütfedildiğini uzun, uzun anlatılmaktadır. işte sende böylece Rabbına rağbet edersen her anın Regaib kandili olduğunu anlamış olursun. yoksa dünya gecelerinden bir gecede olduğunu zannedersen, ömrün müddetince bu geceleri ihya etsen yinede Rabbına rağbet etmiş olamazsın. Rabbım bizlere bu anlatılan idrakları nasıp etsin.amin. BERZAH NEDİR Dünya ile Ahiret arasına berzah denir. Peki Dünya nedir. Ahiret nedir. bunlarıda bilmemiz lazımdır. Dünya bizlerin bildiği gibi,bu kainat değildir. Bu gördüğümüz kainat Dünya olmuş olsa idi,nice peygamberler ve Evliyalarda Dünya ehli olurlardı. Dünya üzerinde yaşadığımız bu kesret Alemi değil, kişileri Haktan uzaklaştıran her şeydir. gaflettir. onun Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com için,Cenabı Allah Arif olmayan kişilere, Esma ve sıfatlarıyla kendini örtmüştür. ilk bakışta, karşımızda esma ve sıfatla bütün varlıkları şuhut ettiğimizde,eşyayı eşya,mahluku mahluk görmüş oluruz. Mısrı Niyazi Hz.leri ilahisinin bir yerinde ; Mahluka mahluk gözüyle bakarsan o mahluk olur Hak gözüyle bakki bi şek Nuru yezdan ondadır. buyurmuştur Meratibi ilahiyede bu hicapları yırtabilen Arifler, Eşya ve Mahluk olarak vasıflandırılan bu sıfatlardaki Hakkın zuhuratını görecekleri için, çok çeşitli Esma ve sıfatlar onlara hicap olmaz.onlar her varlığı, yaratılma yerine göre Allahın tecellilerini şuhut ederler. işte Dünya bir yere göre gaflettir. Dünya bir yere görede Hak ve Hakikati görmek için bir vesile yeridir. Dünya şu taşıdığımız bedenimizin,Haktan ayrı olarak, ona hizmet etmemizdir. Ahiret ise; ismi üzerinde, kesif olan bu vücudumuzun sona ermesiyle latafet Alemine geçmektir. Ahir son demektir. neyin sonudur. Dünya Aleminin sonudur. Kendimize nisbet ettiğimiz ve gece, gündüz onun ayakta durabilmesi için çalıştığımız vücudumuzun yaşamının sona ermesidir. İnsan varlığının üzerindeki Cenabı Hakkın Nefesinin ondan kesilmesidir .artık yeni bir Alem ve yeni bir vuslat devresine girilmiştir. Tabiatta da, kış mevsiminden yaz mevsimine girerken, ilk bahar gibi bir berzah devresi geçirmekteyiz. aynen onun gibi Dünya ile Ahiret arasınada zahirde Berzah denilir. Tevhidde Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com bütün peygamber ve Evliyalar Berzahta ikamet ederler. gerektiğinde Dünya ehillerinin arasına girerler ve onları irşad ederler denilmiştir. Çünkü onlar berzah sahibidirler. Berzah, kesret alemi olan dünyadan, vahdet alemine ayak basmaktan ibaret değildir. İnsanı kamillerin daimi ikamet yeri kavseyin mertebesindeki kesret zevkine galebe çalan vahdet yeridir. yoksa, bu Tevhid meyvasının vahdet dalı olan cem mertebesi,insanı kamiller için tek taraflı ikamet yeri olamaz. Hakkın zahir halkın batın olduğu bu yer, Tevhid meyvasının vahdet yüzünün göründüğü sahadır. Muhammediye yüzü olan kesret yüzünün istidat ve kabiliyetine göre, tecellisi için bu tevhid meyvasının her iki yüzününde kemalatına sahip olunması lazımdır. işte berzah budur. yoksa Dünya olan kesretten, vahdet zevki olan Ruhaniyete yükselmek berzaha intikal etmektir. kıştan yaza hazırlık oluyorsa insanlarda aynen onun gibi berzahtaki beklemeye tabi oluyorlar. buna biz kişilerin berzahı diyoruz. gece karanlığından kurtulup, gündüzün aydınlığına kadar aradaki seher vakti olan tan yerinin ağarmasıda günün berzahıdır.insanı kamiller bu Alemde gerektiğinde kesret zevkine, gerektiğindede vahdet zevkine sahiptirler. vahdet içre kesret,kesret içre vahdet zevkine sahip oldukları için onlara berzah sahibi denmiştir. Ahiretin bahçesi olan Dünya Aleminde, itikat, Amel ve Ahlak icraatını, yaşamamız müddetince fotoğraflarını çektirdik. bu filmleri öldüğümüzde tab için banyoya verdik. işte bir kişi için berzah filmlerin banyo odasıdır. çekilen filmlerin net görüntülerini sağlamak için filmler banyo olduğunda, kart üzerinde, kesafet görüntülerimiz zuhura gelmiştir. bu görüntülerin zaman ve yer olarak gösterildiğinde bizlerin inkar etmeside mümkün değildir. işte insanı kamillerde tenzih ve teşbih arasındaki tevhid zevkinde ikamet etmektedirler. her iki tarafıda ayni mesafede görerek tevhid içinde yaşarlar.yani halk Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com içinde daima hakla beraberdirler.Allah bizlerede bu yerleri nasip etsin amin. İNSANLARIN BİR ADEMLE BİR HAVVADAN ÇOĞALMASI Kuranı kerimin Nas suresinde: Ey insanlar, Zariyet suresi ayet 56.da," ins (henüz insanlığını bulamamış nakıs kişi) ve Cinleri bana ibadet için yarattım" insan suresindede insan denilmektedir. şu halde bizlerin bildiği gibi,şekil olarak bildiğimiz,her insan Adem değildir. onun için üç türlü insan diye bildiğimiz varlık vardır. 1 - Surette insan, siyrette hayvan 2 - Surette insan, siyrette nakıs 3 - Surette insan, siyrette de insan'dır Cenabı Hak, insanlığını bulmuş kamil Ademle,onun kemalat sıfatı olan Havvadan, bütün evliyalar meydana gelmiştir. yoksa herkezin bildiği gibi,bu kainattaki bütün canlılar, bir tek erkek ve bir tek dişiden meydana gelmemiştir. malumunuz bütün Peygamberler, Arab yarım adasında zuhur etmiştir. o zamanlar Dünyanın dört bir yanına gidebilecek imkanlarda yoktu. nasıl bu kadar insan, cinslerinin kainatın her tarafına dağılması zuhur etti. yalnız insanların değil, kara parçalarındaki sayısız Hayvanlar ve Kuşlar, bir tek erkek ve bir tek dişiden nasıl çoğalmış olabilir. Kuranı kerimin Hud suresi ayet 40. "Her canlı İnsan ve Hayvanlardan, Erkek ve Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Dişi olarak birer çift gemiye al" diye Nuh A.s'a buyurulmuştur. Nuh A.s. Dülger olduğu için, bir gemi yapmiş, ve her cins İnsan ve Hayvanlardan, Erkek ve dişi olarak birer tane canlı almıştır. Nuh tufanında gemiye binenler kurtulmuşlar,gemiye binmeyenler tufanda helak olmuşlardır. düşünebiliyormusunuz, insan eliyle yapılan bir gemi, o zamanın imkanlarına göre ne kadar büyük olursa olsun, sayısız renk ve cinste İnsan ve Hayvanların hepsinden, erkek ve dişi olarak, gemiye alınmıştır. bu geminin kapasitesi buna yetermi. Arslan, kaplan, tavşan, tilki, kurt v.s. gibi her varlıktan Erkek ve dişi bu mahlukat, gemiye binecek, ondan sonrada, seneler içinde bu nesiller sayılamıyacak kadar çoğalacak. dolayısıylada, günümüzdeki sayısız canlı varlıklar karşımıza çıkmış olacak. bunu ne Akıl, nede mantık kabul eder. Cenabı Allah, yine kuranı kerimin Yasin suresi ayet 82 "O her şeye ol der, her şeyde oluverir" buyurulmuştur. Cenabı Allah, Kün (ol ) emriyle bu kainatı yaratmıştır. daha evvel her ne kadar bu mahlukatın sayıları bu günkü gibi çok olmasa dahi,yinede çeşit ve cinsleriyle sayılamıyacak kadar çoktu.o dem bu,bu demdir. Cenabı Hak her an ayrı bir tecelli ile daima ol emrini vermekte, bütün mahlukat bile inkişafi ile her an meydana gelip durmaktadır. ilk ol emri verilmeden, evvel her varlık tekamülde idi.tekamülünü tamamlayan varlıklara, ol emri verildi. ol emriyle, her şey oldu.günümüzde de, bütün varlıkların ve insanların kemalata gelesiye kadar, ne safhalar geçirdiğini hepimiz görmekteyiz. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Cenabı Allah bu Alemi 6 günde yarattı, ayet ifadesi; kesret Alemindeki ol emriyle her şeyin oluvermesi,ve vahdetteki kemalatın ifadesidir. madem her şeye ol demesiyle her şey bir anda oluyor. ne için, bu Alemi 6 günde yaratmak için zaman ihtiyaca gerek görmüştür, sorusu akıllara gelir. bu ifadeleri yerinde idrak edenler, her iki ayetinde,yerinde ve doğru olduğunu bilirler. onun için yaratılma bir tek erkek ve Dişiden çoğalmış değildir. O zamanda,surette yüzlerce insan vardı. ve bu günkü gibi çoğalmakta idi. Fakat kuranın bahsettiği Adem, suret değil siyret 0lduğu için, bir Adem ile bir havvadan meydana gelmişlerdir ifadesi kullanılmıştır.o gün bu gündür. ilk yaratılma günündeki Ademe gitmeyip bu günkü Ademliğini bulanlara baktığımızda bunu daha iyi anlamış oluruz.onun için, bir ayeti kerimede: Araf suresi ayet 172 "Adem oğullarının zurriyetlerini arkalarından çıkartarak,nefslerini şahit tutup, ben sizin Rabbınız değilmiyim dedik" ifadesi, insani kamillerin yetiştirdiği ihvanlar arasından,o kamiller bedenen aramızdan ayrılınca, arkalarından zurriyetlerini çıkardık ifadesi, o ihvanlardan kemal sahiplerinin ademliğini bulduklarının şahidliği değilmidir. Adem zat, Havva da sıfattır. insan vücudundada, Cenabı Hakkın bütün tecellileri,o zatın sıfatlarından zuhur ederek,Ademiyetini idrak etmiyormu. işte Ademiyet, suret yönüyle değil siyret yönü iledir, kimki Ademliğini buldu, odur Adem. Ademliğini bulmayanlar,Adem değil bir gölgedir ancak. Cenabı Hak cümlemize Ademiyetimizi bulmak ve Adem sırrına vakıf olmak nasip etsin amin. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com İNSAN VÜCUDUNDAKİ BURUÇ SURESİNİN TEVİLATI Buruç, sabit yıldız kümeleri anlamına gelir. Afakta bu kainatta, Dünyaya göre güneşin döndüğü yerin 12 de birini teşkil eden yıldız kümeleri anlamındadır.insan oğlundada, İnsan vücudundaki 12 delikten kendi yaşantısını idame ettirmektedir.zira kulak, göz, burun, ağız gibi bu 12 deliğin kendi bünyesindede, yüzlerce hücre ve görevli yıldız gibi parlaklık veren organlar vardır.batındada, Ruh güneşinin, kendi icraatını vücud buruçlarından gösterebilmesi için, 12 yıldız kümesi halinde olan sıfat ve azalarından zuhur etmektedir. onun için bedenler, Ruhların buruçlarıdır denmiştir. Bu yıldız kümelerinin ayakta durabilmesi içinde, sıfatların hepsini bünyesinde ayakta tutan vücuda ihtiyaç vardır. bu vücudda Cenabı Allahın kemalat sıfatları olan Muhammed mazharlarıdır. onun için Ruh güneşine kadar gidip soralım.sen ışık ve ısını nereden alıyorsun, gördüğümüz kadarıyla bu vücud kainatını aydınlatan ışık ve sıcaklığının kemalata doğru vuslat bulduruyorsun diye sorsak, oda dile gelerek size derki; bendeki bu ısı ve ışık benim kendimin imalatı değildir. ben bu Nur ve kuvvetimi 12 buruçtan alıyorum diyecektir. çünkü onun bu Alemde, görev yapabilmesi için 12 buruça ihtiyacı vardır. Ruh güneşinden, tekrar yolculuğa çıkarak,12 buruçlar menziline varalım.ve yine soralım. bu Ruh güneşine gönderdiğiniz Nur ve ısıyı sizmi imal ediyorsunuz diye. onlarda, hayır bizimde kendimize ait hiç bir Nur ve ısımız yoktur. bizlerde bu Hz. Muhammedden alıyoruz diyeceklerdir. işte o zaman "Vema erselnake illa rahmeten lil alemin" Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammedin Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com aynasında Ruh güneşinin Adem ve Alemi aydınlatıp sıcaklığı ile kemalata getirdiğini görürüz. Bazı kişilerde, süflü olan Nefsi Emmare güneşi olunca, vücud ülkesindeki kavimlerde inanan müminlerin kazılan hendeklerin içinde yanmalarını seyrederler. yani vücuttaki, göz, kulak gibi hendeklerde, Nefsi emmarenin doğrultusunda gidenlerin gayriyet ve cehalet ateşi içinde yandıklarını seyrederler. onun için, bir kişi Nefsinin doğrultusunda yaşam içinde ise, o kişi, Gaflet ve cehalet ateşleri içinde kazılmış olan vücud hendeklerinde yanmaktadır. Allah her şeye şahid olması nedeniyle onlar Cehennem azabının verileceğini hatta verdiğini söyliyor. iman edip salih amel işleyenlere gelince: Buruç suresi ayet 11" Altından ırmaklar akan Cennetler var. işte büyük kurtuluş budur" buyurulmakla, onlarada mükafatlarını söylemiş oluyor. bunlar Cenabı Hakkın zat, sıfat ve efal tecellilerinin Cennetleridir.işte kişiler,Hakkın bu tecellilerinin şuhuduna vakıf olunca, sonsuz zevk alacaklardır. bundan büyük lutuf ve kurtuluş olamaz. Celalden Cemale, Cemaldende kemalata vuslat bularak azamet sahibi olurlar. bütün cihanın camisi olmuş olurlar. Cenabı Allah bütün kardeşleriminde, beden buruçlarındaki hendeklerde cehalet ve gayriyet ateşleri içinde yanmaktan kurtarsın amin. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com AŞURE GÜNÜ Aşure günü, Muharrem ayının onuncu güne tekabül eden bir gündür. o gün inanan kişiler,hububat ve meyvalardan meydana gelen, bir tatlı yemek yapmak ve eşe dosta dağıtmaktadırlar. Bunun yalnız zahiren yapılıp, eşe dosta o günlerde dağıtılması bir ibadet değildir. islam toplumlarının,adetlerindendir. Fakat bunun yalnız zahiri değilde, batınını yaşayabilmek çok önemlidir. zira Tevhidde, Cenabı Hakkın, mukayyet olan bu Alemindeki tecellilerini,Tenzih,Teşbih ve Tevhid yaparak, 7 sıfatı subutiyemizden zuhura getirmek, elbette tatlı bir manevi yemek olacaktır. 7 çeşit olmasındaki hikmet 7 sıfatımızla,Muharremin onuncu gününü, zahir ve batın olan 5 erden on duygumuzla zevk etmemiz, Aşure olmaktadır. dikkat edilirse, yapılan yemekler, ekşi ve acı olmuyor. hep tatlı oluyor. buda Cenabı Hakkın, zerreden kürreye kadar, zat tecellilerinin idrakı, kişide sonsuz zevk meydana getirmesinden ibarettir. Aşure günüde bu 7 cins madde nin karıştırılıp yemek yapılması, bir rumuzattır. Nuh A.s. Cenabı Hakkın emriyle gemiyi yaptıktan sonra, her cins varlıktan birer çift, Erkek ve Dişi olarak gemiye al denmişti. Nuh A.s. da her canlıdan, Erkek ve dişi olarak birer çift aldı ve gemi hareket etti.sonunda beklenen tufan başladı.7 gün 7 gece dinmeden Rahmet yağdı. Denizler yükseldi. gemiye alınan gıdalarda azaldı. Nuh As.ın gemisi Cudi dağına vardığında, gemide erzak, iyice azalmıştı. kaplarının dibinde kalan birer parça hububat ve meyvalardan bir yemek yapılıp gemidekiler bundan yediler. işte bunun adınada, Muharremin onuncu gününe tekabül etmesinden mütevellit Aşure denmiştir. Arabcada Aşur on demektir.ondan sonra gemidekiler,Dünya yüzüne dağılmışlardır. aynen bunun gibi, Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com bir Mürşidi kamilin kaptanlığında, Tevhid gemisine binenler, kendi varlıklarını Hakka verir ve Hakkın her türlü tecellilerinide on duygusu ile 7 sıfatından zuhur ettirebilme irfaniyetine sahip olabilirlerse, Muharrem ayının onuncu günü, Aşure yemeği yemiş olurlar. Tevhidde bir kişi, Cenabı Hakkın Ahadiyet zevki olan birliğinin idraki ile, tenzih ve teşbih yaparak tevhid zevkinin zuhurudur. tabiiki bu kemalata sahip olanlarda, eşine dostuna bu tattığı zevki anlatacaklardır. yoksa, zahir bir tatlı yapıp dağıtmak ayrı bir Aşure ibadeti değildir. Muharremin onuncu günü, Hz. Ali'nin oğlu Hüseyin efendimizin kerbelada yezit tarafından katledilmesi, ayni güne geldiği için,zinçirlerle kişilerin kendilerini harab etmeleri, hiçmi hiç islami değildir.her inanan kişi Hz.Hüseyin Efendimizin katline üzülmüş,ve yezitlerede binlerce lanet okumaktadır.fakat bunu başka taraflara çekerek,inanç rayından uzaklaştırmak bizlere yakışmaz.Cenabı Allah bütün kardeşlerime Aşurenin ve Muharrem ayının laikiyle idrakını ihsan etsin. amin. ZEKERİYA SOFRASI NEDİR Kadınlarımız arasında, zaman, zaman Zekeriya sofrası adı altında birbirlerine ziyafetler verilmekte ve bunuda islamiyetin bir emri imiş gibi gösterip, ifade etmektedirler. Zekeriya A.s. Aliimran ailesinden, İsa A.s.ın annesi Meryem valdemizin dayısıdır. Meryemin terbiye tahsili için, Aile bireyleri içinde kurra çekilmiş, kurra sonunda Meryemin terbiye ve tahsili Zekeriyaya isabet etmiştir. hiç bir kimse ile temas kurmasın diye oda kapısız ve penceresiz, bir kale yaptırıp, özel olarak Meryemi orada,terbiye ve irşadına başlamıştır. bir zaman sonra, ibadet ve taat yaptığı mihrabın yanında, 7 çeşit meyvalardan meydana gelmiş bir sofra görmüştür. ya Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com Meryem bu Meyva sofrasını sana kim veriyor dediğinde; onları bana Rabbım ihsan etti demiştir. işte Meryem kişinin kalb sahibi olmasıdır. kalp sahibi durumunda olan Meryemin bu Meyvalardan meydana gelmiş sofrasına Zekeriya sofrası denilmiştir. Aslında, Zekeriya a.s. gibi bir Mürşidi kamilden, bu gönül kalesinde terbiye tahsiline başlanmasından ibarettir. kapı ve pençeresiz olarak bahsedilmesi, henüz daha ikilikteki olan bizler gibi Meryemlerin Hak ve hakikatı, görememeleri ve bilemeyişleridir. ibadet ve taatları sonunda Mürşidi kamilin himmetiyle, kendi kuyusundaki suyu çıkarmaya başlayınca hicapları açılacaktır. işte mihrab diye ifade edilen o kişinin, gönül mihrabından 7 sıfatı subudiyesi ile bu meyvalar zuhur ettiğinde, 7 cins meyvadan meydana gelen sofralar halinde görülmüş olacaktır. çünkü bu ilim ve irfaniyeti Meryeme veren Zekeriya A.s. olan Mürşidi kamillerdir. onun için bu sofraya Zekeriya sofrası denmiştir. yoksa zahirde, Nefsin istek ve arzusunu yerine getirmek için tertip edilen sofralara Zekeriya sofrası demek yanlış olur.ona Nefsin sofrası demek daha uygun olacaktır.işte islamiyetteki, böyle hakikatları bazı kişiler zevk edemeyince, Nefsin istek ve arzuları doğrultusunda, bazı sofralar uydurarak islamiyeti yozlaştırmışlardır. Ayrıca, bazı Peygamberleride uydurdukları kaidelere alet ederek, onlarıda kendi süfli emellerine alet etmiş oluyorlar. Zekeriya sofrasından meyva yemek isteyenler, Meryem gibi bir kamilden terbiye ve irşad tahsili yaparak, pak ve temiz olsunlar.kendi gönül mihrabından, o zaman Meryem gibi Zekeriya sofrasına sahip olduklarını göreceklerdir. yoksa, Nefs sofrası ile, Ruhun beslenmesi değil, bedensel olan hayvancıklarını beslemekte devam ederler. Cenabı Allah bütün kardeşlerime Nefs sorasını değil, hakikattaki Zekeriya sofrasını ihsan etsin.amin. Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com RUH NEDİR Kuranı kerimin isra suresi ayet 85.Sana Ruhtan sorarlar; deki Rabbımın emrindendir buyurulmaktadır. görüldüğü gibi emirler alemindendir. peki Rabbımız bize ne emir verdi diye kendimize sorduğumuzda; Cenabı Allahın bu mukayyet Alemde ve Ademdeki, Efal sıfat ve zat tecellilerinden başka hiçbir şeyi emretmediğini görürüz. kendin diye bildiğin bu tecellilerin, senin olmadığını bunların sahibinin Cenabı Allah olduğunu, Tevhid içerisinde uzun uzun izah etti. Resulullah efendimiz bir hadislerinde: Evvela ma halakallahu Ruhi Allah evvela benim Ruhumu yarattı. bu Ruh külli Ruh idi.Ruh birdir parçalanma kabul etmez. fakat külli Nefisten tavsilatı Muhammediye dediğimiz,cemadatta tek cemadatı Ruhu ile,Nebadatta Nebadatı iki Ruhu ile, Hayvanatta Hayvanatı üç Ruhu ile,ve İnsanatta, İnsanatı dört Ruhu ile tecellisini gösterdi. İşte bir hadistede men arafe Nefsehu fakat arafe Rabbehu nefsini bilen Rabbını bilir. buyurulmuştur. Nefsimizi bildiğimiz zaman, Cenabı Allahın bizdeki tecellisi olan efal sıfat ve zatın o olduğu anlaşılmış olur. dolayısıylada, bizlerdeki varlık Rabbımın varlığı olduğu için, bizden duyan, bizden gören, bizden konuşan ve her türlü icraatı yapan Rabbımızın olduğu Açığa çıkmış oluyor. işte bu kesretteki Rabbımın tecellilerinede Ruh denir. Ormandan kestiğimiz bir ağacı, hızarhanede, kereste veya tahta deriz. Marangoz hanede, kapı veya pençere yaptığımızda kapı veya pençere deriz. aynen onun gibi, Uluhiyet mertebesinde Allah adını aldığı gibi,Rububiyet mertebesinde Rab ve 99 Esma almakta, zerreden kürreye kadar bütün Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com tavsilatı Muhammediyeden tecellisinede, Ruh dendi. onlarda, bulundukları yere göre isimler aldı. onun için Ruh, Rabbımın emridir. Cenabı Allah cümlemize, zahirdeki bütün mazharlarından Ruhun fark tecellilerini seyrettirmek nasip etsin. amin. SAFLARINIZI SIK TUTUNUZ Peygamber Efendimiz, bir hadislerinde Ey inanan müminle, saflarınızı sık tutunuzki araya şeytan girmesin buyurmuşlardır. Bu hadisin ışığında, kendi saflarımıza bir göz atalım. bu saflardan gaye yalnız cemaatla kıldığımız camilerdeki saflarmıdır. hayır yalnız camilerdeki cemaat halinde kılınan Namazlardaki safların aralardaki açıklığı değildir. Camilerimize zaten şeytan giremez. fakat bizlerin, ilim öğrenmek için, ilim saflarını, Ahlak ve edep saflarını, sohbet ve bütün inanan kişilerle olan islam bağlılık saflarını,Helal ve haram gibi emir ve yasakların saflarını, bütün kardeşlerimizin yardımlaşma ve ihtiyaçlarını görme saflarını sık tutmamız gerekmektedir. Anne ve Babamızın,kardeş ve akrabaların,bir telefonlada olsa, durumlarını öğrenmek, hal ve hatırlarını sormak, onlar hakkında daima Cenabı Hakka duada bulunmakta bu safların sıklaşması demektir. yalnız Bayramdan, Bayrama, mübarek gece ve günlerde aramak yeterli olmadığı için safların sıklığını göstermez. Hastalıklarda, kederli ve üzüntülü günlerde bu dost ve kardeşlerimizi ziyaretlerlede saflarımızı sıklaştırmalıyız. ibadet ve taatta, ilimin elde edilmesinde, sohbetlerde ara verilmemesinde, Ayet ve Hadisler doğrultusunda bir yaşam için bu saflarında sık tutulması gerekmektedir. tekrar Created by Simpo PDF Creator Pro (unregistered version) http://www.simpopdf.com edilmiyen ilim bile unutulmaya mahkumdur.onun için,Kuran okumak,ve her türlü ibadet ve taatlarla meşguliyette bu safların sıklığını gösterir. İşte bu zahir yöndeki her türlü mesele hakkındaki safların sıklığı gerekli ise,batın yönü ilede,safları mutlaka sık tutmalıyız. batın safların sıklığı nedir diye bir soru sorulacak olursa: Daimi kalbi zikrin yapılması ve kendimizi yakın takibe alıp, daimi zikrin saat gibi durmadan çalışmasıdır. Evvela saat gibi durmadan çalışan kalbin tefekkürü zikre geçmesi, tefekkür saflarının sıklığı demektir. Tefekkürü zikirden şuhudu zikre geçenlerinde, her neye bakarlarsa baksınlar, onlardaki Cenabı hakkın,Rahman yüzünün seyredilmesi, daimi safların sıklığını göstermektedir. Şuhudu zikirden, müşahadeyi zikre geçenlerin, her varlıktaki tecellinin Nuru yezdan olduğu fark saflarının sıklığı ile seyredilecektir. İşte suret ve siyret saflarının ayrı değil,ayni olarak tevhiddeki, irfaniyet ve kemalatıyla bu safların gerekliliğini anlamış oluyoruz.Cenabı Allah, bizlere suret ve siyret saflarımızı daima sıklaştırmak nasip ve müessir etsin.a min. TEVHİDDERYASI 3 KİTAP SONU Ahmet ARSLAN : 2003