2014 MTA BĠLĠMSEL ETKĠNLĠKLER HAFTASI Bildiri
Transcription
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2014 MTA BĠLĠMSEL ETKĠNLĠKLER HAFTASI Bildiri BĠLDĠRĠ ÖZLERĠ KĠTABI 24 ġubat-06 Mart 2014 MTA Genel Müdürlüğü Sadrettin Alpan Toplantı Salonu Ankara-TÜRKĠYE İletişim: E-mail: [email protected] MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI 2014 BİLDİRİ ÖZLERİ KİTABI 24 ŞUBAT – 06 MART 2014 MTA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SADRETTİN ALPAN TOPLANTI SALONU ANKARA - TÜRKİYE 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE DÜZENLEME KURULU BAŞKAN Mehmet ÜZER MTA Genel Müdürü 2. BAŞKAN Erol TİMUR Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanı DÜZENLEME KURULU ÜYELERİ Pınar ŞEN Fatma YAVAŞ Ejder YAPICI Cavit NASIF Sibel ERGEN Özden İLERİ Aydan ÇALIK Mine ASLAN Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı Deniz ve Çevre Araştırmaları Dairesi Başkanlığı Maden Analizleri ve Teknolojisi Dairesi Başkanlığı Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı [email protected] MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:139 Ankara-TÜRKİYE 2014 2 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ÖNSÖZ İçinde bulunduğumuz yüzyılda dünyamız, tarihin en hızlı değişimini yaşamakta, sanayi, bilim ve teknolojide baş döndürücü gelişmeler kaydedilmektedir. Bu gelişmelere ayak uydurabilen Genel Müdürlüğümüz, yer altı kaynaklarının yüksek katma değer sağlayacak şekilde ekonomiye kazandırılması, artan enerji ve sanayi hammadde talebinin güvenli ve ekonomik olarak karşılanması, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi, üretilen hammaddelerin yurt içerisinde işlenerek nihai ürünlere dönüştürülmesini içeren hedefleri doğrultusunda çalışmalarını yürütmektedir. MTA’da enerji ve madencilik faaliyetleri, küresel ve bölgesel boyutları ile ele alınmakta ve ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar yapılmaktadır. Son yıllarda, özellikle ülkemiz kömür rezervlerinin arttırılmasına, yenilenebilir enerji kaynaklarının bulunmasına, metalik maden ve endüstriyel hammadde aramalarına hız verilmektedir. Bununla birlikte, doğal kaynakların bulunmasına ve yer yüzeyinin kullanılmasına yönelik karada ve denizde jeolojik araştırmalar yapmakta, eş zamanlı olarak yeni maden yatakları ve enerji hammaddelerinin keşfedilmesine ve geliştirilmesine dair bilimsel araştırmalar gerçekleştirerek yerbilimleri dünyasına yeni veriler kazandırmakta ve nitelikli araştırmacılar yetiştirmektedir. Ayrıca jeolojik miras bilincini oluşturarak doğal niteliğindeki oluşumları gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için gerekli olan araştırmaları yapmaktadır. Akreditasyon Belgesine sahip olan Kurum Laboratuarlarımızda, yurt içi ve yurt dışında kabul gören çağdaş analiz teknikleri yakından takip edilmekte ve uygulanmaktadır. Kurumumuzda, bir cevherin aranmasından ürün haline gelmesine kadar uzanan zincirin her halkasında yürütülen bilimsel çalışmaları, tüm boyutları ile tanıtmak, tartışmak ve ortak politikalar oluşturmak amacıyla 24 Şubat-06 Mart 2014 tarihleri arasında MTA Bilimsel Etkinlikler Haftası düzenlenmiştir. 75 adet sunumun yapılacağı bu etkinliğin bilgi ve deneyimlerimizin paylaşıldığı ve fikir kıvılcımlarının aktarıldığı bir ortam oluşturmasını, aynı zamanda yeni dostlukların, ortaklıkların ve projelerin ortaya çıkmasına vesile olmasını ümit ediyoruz. Dokuz gün sürecek olan etkinliğin, yerbilimleri camiasına ve ülke madenciliğine katkılar sağlamasını temenni eder, tüm MTA çalışanlarına, konferansları ile etkinliğimize katılan değerli konuşmacılarımıza, sunumlara katılıp görüşleri ile katkı koyan tüm bilim insanlarına, araştırmacılara ve emeği geçen herkese teşekkür ederim. Mehmet ÜZER Genel Müdür 3 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ............................................................................................................................................................ 3 İÇİNDEKİLER................................................................................................................................................. 4 ISTRANCA MASİFİ’NİN TEKTONOSTRATİGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE BULGARİSTAN’DAKİ İSTİFLER İLE KORELASYONU .................................................................................................................... 7 ISTRANCA MASİFİ’NİN TERSİYER ÖRTÜSÜ VE TRAKYA HAVZASININ STRATİGRAFİSİ ................. 9 TEKİRDAĞ (MALKARA) - EDİRNE (İPSALA) HAVZASI KÖMÜR ARAMALARI................................... 10 KAHRAMANMARAŞ-OSMANİYE POLİMETAL MADEN ARAMALARI................................................. 11 MADEN KARMAŞIĞI POLİMETAL MADEN ARAMALARI ..................................................................... 12 MALATYA-ELAZIĞ-SİVAS POLİMETAL MADEN ARAMALARI: SOFULAR (KULUNCAKHEKİMHAN-MALATYA) DEMİR (Fe2O3-Fe3O4) YATAĞININ DOBA (DEMİR OKSİT BAKIR ALTIN YATAKLARI AÇISINDAN) GENEL KARAKTERİSTİKLERİ ..................................................................... 13 EÜAŞ KAHRAMANMARAŞ, AFŞİN-ELBİSTAN KÖMÜR HAVZASI E-SEKTÖRÜ HİDROJEOLOJİ ETÜDÜ .......................................................................................................................................................... 14 EÜAŞ KAHRAMANMARAŞ, AFŞİN-ELBİSTAN KÖMÜR HAVZASI E-SEKTÖRÜ JEOTEKNİK ETÜT ÇALIŞMASI .................................................................................................................................................. 15 SİVAS-ERZİNCAN-MALATYA DEMİR ARAMALARI: SİVAS-DİVRİĞİ KARAAĞAÇLI DEMİR CEVHERLEŞMESİ ........................................................................................................................................ 16 SİVAS-ERZİNCAN-MALATYA DEMİR ARAMALARI: KAYSERİ (YEŞİLHİSAR) DEMİR ETÜDÜ ....... 17 ORTA PONTİDLER METALİK MADEN POTANSİYELİNİN VE METALOJENEZİNİN BELİRLENMESİ 18 DOĞU ANADOLU YIĞIŞIM KARMAŞIĞI MADEN ARAMALARI ........................................................... 19 AKDAĞMADENİ MASİFİ’NİN JEOLOJİSİ VE JEODİNAMİK EVRİMİ ..................................................... 20 ANADOLU’NUN KUVATERNER VOLKANİZMASI VE POTANSİYEL VOLKANİK FAALİYETLERİN ARAŞTIRILMASI ......................................................................................................................................... 21 AKSARAY-KAYSERİ VE CİVARI JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI .................................................. 22 TUZ GÖLÜ HAVZASI ENDÜSTRİYEL HAMMADDE ARAMALARI ........................................................ 23 KONYA VE CİVARI JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI......................................................................... 24 BAZI LİNYİTLERİN TARIMSAL AMAÇLI HUMİK VE FULVİK ASİT POTANSİYELLERİNİN BELİRLENMESİ ........................................................................................................................................... 25 TRAKYA JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI .......................................................................................... 26 KIRKLARELİ-EDİRNE-TEKİRDAĞ YÖRELERİ BENTONİT ..................................................................... 27 ARAMALARI ................................................................................................................................................ 27 KARSTİK ÇÖKÜNTÜ ALANLARININ BELİRLENMESİ VE TEHLİKE DEĞERLENDİRMESİ: SİVAS ... 28 BEYŞEHİR GÖLÜ’NÜN SEDİMANTOLOJİK, LİMNOLOJİK VE PALEOİKLİMSEL ÖZELLİKLERİ: ÖN BULGULAR .................................................................................................................................................. 29 ÇANKIRI-ÇORUM HAVZASI TERSİYER YAŞLI EVAPORİTLİ ÇÖKELLERİN PALİNOLOJİK İNCELEMESİ ................................................................................................................................................ 30 ÇANKIRI-ÇORUM HAVZASI VE ÇEVRESİNDE, EN BÜYÜK KARA MEMELİSİ OLAN BALUCHITHERIUM’UN VE EŞLİK EDEN DİĞER OMURGALILARIN BULGU YERLERİNİN ARAŞTIRILMASI VE BÖLGENİN PALEOCOĞRAFYASI .......................................................................... 31 ANKARA ÇEVRESİ OMURGASIZ FOSİL LOKALİTELERİNİN İNCELENMESİ ...................................... 32 ORTA TOROSLAR KURŞUN-ÇİNKO MADEN ARAMALARI ................................................................... 33 NEVŞEHİR-NİĞDE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI .......................................................................... 35 ESKİŞEHİR HAVZASI KÖMÜR ARAMALARI ........................................................................................... 36 KOZAN (ADANA), GÖKSUN (KAHRAMANMARAŞ) VE KADİRLİ (OSMANİYE) ARASINDA KALAN ALANDA DOĞU TOROSLAR’IN TEKTONOSTRATİGRAFİK ÖZELLİKLERİ ......................................... 38 4 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ADANA-ALADAĞ KROMİT CEVHERLEŞMESİ ........................................................................................ 39 DOĞU AKDENİZ JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI.............................................................................. 40 HATAY ALAADDİN JEOTERMAL KUYUSUNDA KARŞILAŞILAN SONDAJ PROBLEMLERİ VE UYGULANAN ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ ...................................................................................................... 41 GÜNEY AFRİKA VE TÜRKİYE KROMİTLERİNİN İNDİRGENME ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI ................................................................................................................................. 42 YERBİLİMLERİ PORTALI, NUMUNE ANALİZ TEST TAKİP, MERMER BİLGİ YÖNETİM SİSTEMİ, ETİCARET YAZILIMLARI ve DERLEME RAPORLARININ SAYISALLAŞTIRILMASI ............................. 43 TÜRKİYE KARST VE MAĞARA ARAŞTIRMALARI (BURDUR) .............................................................. 45 ANKARA VE CİVARI JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI ...................................................................... 46 BEYPAZARI – ÇAYIRHAN KÖMÜR HAVZASINDA EÜAŞ ADINA YÜRÜTÜLEN ETÜT VE SONDAJ ÇALIŞMALARI ............................................................................................................................................. 47 ÇAMLIHEMŞİN (RİZE) - İSPİR (ERZURUM) – YUSUFELİ (ARTVİN) ARASINDA KALAN ALANIN JEOLOJİSİ ..................................................................................................................................................... 48 ÇAYELİ (RİZE) - İSPİR (ERZURUM) ARASINDA KALAN ALANIN JEOLOJİSİ ...................................... 49 ARTVİN-BORÇKA-YUSUFELİ ARASINDA KALAN ALANIN JEOLOJİSİ ............................................... 50 DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ PORFİRİ MADEN POTANSİYEL ALANLARININ BELİRLENMESİ (ORDU-GİRESUN-GÜMÜŞHANE-TRABZON) ........................................................................................... 51 RİZE-TRABZON VE ÇEVRESİ POLİMETAL (Cu, Zn, Pb, Fe Au, Ag) MADEN ARAMALARI .................. 52 ORTA KARADENİZ – ORTA ANADOLU OFİYOLİTLERİ KROM-NİKEL-PLATİN GRUBU ELEMENTLERİ (PGE) ÖN ARAMALARI: BİR METALOJENİK PROVENS ALANI: ÇANGALDAĞ KOMPLEKSİ, ORTA PONTİDLER (TÜRKİYE) ........................................................................................... 54 TTK ARMUTÇUK TAŞKÖMÜRÜ İŞLETMESİNDE SONDAJLI JEOTEKNİK ETÜT ................................ 55 ANADOLU MADENCİLİK TARİHİ BİRİMİ 2013 YILI ÇALIŞMALARI .................................................... 56 MÜZEDE EĞİTİM......................................................................................................................................... 57 MADEN ANALİZLERİ VE TEKNOLOJİSİ DAİRESİ LABORATUVARLARININ AKREDİTASYONU .... 58 MADEN ANALİZLERİ VE TEKNOLOJİSİ DAİRESİ AR-GE ÇALIŞMALARI: “ANALİZ LABORATUVARLARINDA YENİ ANALİZ METOTLARININ GELİŞTİRİLMESİ” .................................. 59 TÜRKİYE RADYOAKTİF HAMMADDE ARAMALARI ............................................................................. 60 LİTYUM ARAMALARI ................................................................................................................................ 61 KIRKA BOR TESİSİ KİL ATIKLARINDAN LİTYUM BİLEŞİKLERİNİN KAZANMA OLANAKLARININ ARAŞTIRILMASI ......................................................................................................................................... 62 TÜRKİYE PALEOSİSMOLOJİ ARAŞTIRMALARI: GÜNEY MARMARA ve İSKENDERUN KÖRFEZİ KUZEYİ......................................................................................................................................................... 63 TÜRKİYE BÖLGESEL ÖLÇEKLİ SIVILAŞMA YATKINLIK HARİTALARI ............................................. 64 DATÇA YARIMADASI GÜNEYİ DENİZ ALANININ JEOLOJİK ve JEOFİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI ......................................................................................................................................... 65 TÜRKİYE’DEKİ SÜSTAŞLARI POTANSİYELİNİN ARAŞTIRILMASI ..................................................... 66 GÜNEY MARMARA BÖLGESİNDE YÜZEYLEYEN ÇÖKELLERİN İZ FOSİLLERE DAYALI ORTAMSAL YORUMU VE PALEOEKOLOJİK DEĞERLENDİRİLMESİ................................................... 67 ÇANAKKALE-BALIKESİR-MANİSA POLİMETAL MADEN ARAMALARI: BİGA YARIMADASI VE GÜNEYİNİN POLİMETAL MADEN ARAMA ÇALIŞMALARI .................................................................. 68 ETİ MADEN İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BOR RUHSAT SAHALARI ETÜDÜ ....................... 69 BATI ANADOLU BÖLGESİ KÖMÜR ARAMALARI .................................................................................. 70 AYDIN-DENIZLI-MANISA CIVARI JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI ................................................ 71 KONYA ( ILGIN) - ISPARTA (ŞARKİKARAAĞAÇ) NEOJEN HAVZASI KÖMÜR ARAMALARI ........... 73 TÜRKİYE GENELİ MERMER VE DOĞAL TAŞ POTANSİYEL ALANLARININ BELİRLENMESİ .......... 74 5 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE UZAKTAN ALGILAMA TEKNİKLERİ KULLANILARAK JEOTERMAL KAYNAK ARAMALARI ......... 75 UZAKTAN ALGILAMA YÖNTEMLERİ İLE JEOLOJİK ÖZELLİKLERİN TESPİTİ .................................. 76 YÜKSEK ALAN ŞİDDETLİ YAŞ MANYETİK AYIRICILARIN Fe2O3 AYIRIM ETKİNLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI ......................................................................................................................................... 77 JEOTERMAL REZERVUAR ARAŞTIRMALARI VE KORUMA ALANLARI BİRİMİ 2013 YILI FAALİYETLERİ ............................................................................................................................................ 78 TKİ ELİ EYNEZ SEKTÖRÜ GÜNEYİNDE PLANLANAN ANA GALERİ GÜZERGAHLARINA AİT JEOTEKNİK ETÜT ....................................................................................................................................... 79 SONDAJ AKIŞKAN SİSTEMLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR .......................... 80 6 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE ISTRANCA MASİFİ’NİN TEKTONOSTRATİGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE BULGARİSTAN’DAKİ İSTİFLER İLE KORELASYONU Yavuz BEDİ1, Halil YUSUFOĞLU1, Ali ERGEN1, Adil DOĞAN2, Alper BOZKURT1, Ercan TUNCAY1, Eşref AYLAN1 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya ÖZ Kuzeybatı Anadolu ve Güneydoğu Bulgaristan’da yer alan Istranca Kristalen Kompleksinde, birbirlerinden farklı metamorfizma, yaş ve litolojik özellikler gösteren birbirleriyle bindirmeli tektonik dokanaklı ilişki gösteren yapısal birimler (nap) bulunur. Bu napların tektono-stratigrafik dizilimi alttan üste doğru; alt yeşil şist fasiyesinde metamorfizma geçirmiş metamorfik kayaçlar ile temsil olunan Prekambriyen-Noriyen yaşlı Sarpdere Napı (alt nap); yeşilşist fasiyesinde metamorfizma geçirmiş Devoniyen ?- Noriyen yaşlı Mahyadağ Napı (orta nap) ve amfibolit-yeşilşist fasiyesi metamorfizma özellikleri taşıyan Prekambriyen-Ladiniyen yaşlı Doğanköy Napı’dır (üst nap). Sarpdere Napı altta Prekambriyen-Paleozoyik yaşlı metakonglomera, asidik metavolkanitlerden oluşan temel kayalar ile başlamaktadır. Bu temel kayalar üzerine açısal uyumsuz olarak metaçamurtaşı, metasilttaşı ara seviyeli arkozik metakumtaşlarından oluşan Erken Triyas yaşlı Harmantepe Fm. gelir. İstif üste doğru uyumlu olarak metasilttaşı, metakumtaşı ara seviyeli dolomit ve rekristalize kireçtaşlarından oluşan Orta Triyas yaşlı Golyamo Bukovo Fm., dolomit ve dolomitik kireçtaşından oluşan Orta Triyas yaşlı Bosnek Fm., olistostromal özellikteki metakumtaşı ve metasilttaşı ardalanımından oluşan Orta-Geç Triyas yaşlı Çağlayık Fm.; dolomit, dolomitik kireçtaşı ve rekristalize kireçtaşı ardalanımından oluşan Geç Triyas yaşlı Kurudere Fm’dur. Mahyadağ napına ait kaya birimleri alttan üste doğru; kalkşist, rekristalize kireçtaşı, dolomit ve dolomitik kireçtaşı araseviyeleri kapsayan metasilttaşı, kuvarsşist ve kuvarsit ardalanımından oluşan Devoniyen-Permiyen yaşlı Armutveren Fm.; metasilttaşı, pelesipodalı rekristalize kireçtaşı ardalanımından oluşan en Geç Permiyen-en Erken İnduyen yaşlı Tütünlüktepe Fm.’nundan oluşur. Bu temel kayaları üzerine açısal uyumsuz olarak metasilttaşı, kuvarsşist ara seviyeli metamikrokonglomera, metakonglomera, kuvarsit ardalanmasından oluşan Çukurpınar Fm.; üzerinde uyumlu olarak altta metakumtaşı ara seviyeli metasilttaşları, üste doğru metasilttaşı, plaketimsi rekristalize kireçtaşı, dolomitik kireçtaşı ardalanımından oluşan Erken-Orta Triyas yaşlı Adatepe Fm.; kalkşist ve metasilttaşı ara seviyeli rekristalize kireçtaşı-dolomitik kireçtaşı ardalanımından oluşan Orta Triyas yaşlı Tolpan Fm.; rekristalize kireçtaşı, kalkşist ve metaşeyl ara seviyeli metasilttaşı, metakumtaşı ardalanımından oluşan Orta-Geç Triyas yaşlı Kalinachuka Fm. gelir. Bu napın en üst seviyelerini ve birbirleriyle yanal geçişli Orta-Geç Triyas yaşlı Kaynakdere Fm. (metaşeyl, metakumtaşı ara seviyeli ammonitli dolomitik kireçtaşı-rekristalize kireçtaşı) ve Karlık Fm. (şist ve kalkşist ara seviyeli rekristalize kireçtaşı) oluşturur. Doğanköy napı temelde kalkşist, paragnays, paraamfibolit ve şistlerle temsil olunan Prekambriyen-Erken Paleozoyik (?) yaşlı Tekedere Grubu kayaçları ile başlar. Bu temel kayaçların kısmi ergimesiyle migmatitler oluşmuştur. Bu gruba ait kayaçları değişik dokusal ve bileşimsel özellikler gösteren metagranit ve ortognayslar (Varisken granitoyidleri) ile temsil edilen Geç Karbonifer-Erken Permiyen yaşlı Kırklareli Grubu ile çok düşük dereceli metamorfik ve kataklastik deformasyona uğramış Bi-horn granitler ile temsil edilen Hamzabeyli metagraniti tarafından kesilir. Tüm bu birimler üzerine açısal uyumsuz olarak temeldeki kaya birimlerinin çakıllarını içeren tabanda metakonglomera/gnayslardan oluşan Erken Triyas yaşlı Evciler Formasyonu gelir. İstif üste doğru Erken-Orta Triyas yaşlı Elmacık metakumtaşı (metakumtaşı) ve Kocabayır metakumtaşı (metakumtaşı) ile paragnayslardan oluşan Fatmakaya gnaysı şeklinde devam eder. Gnays ve ince metakırıntılılardan oluşan Erken-Orta Triyas yaşlı Fatmakaya Fm.; üzerine uyumlu olarak farklı litolojideki farklı formasyonlar ile temsil edilen Erken-Orta Triyas yaşlı Kocayazı Grubu (tabanda kuvarsit ve kalkşist ara seviyeli granatlı mikaşistler, üste doğru kuvarsit, crinoidli kalkşist ve şistler) gelir. İstif Orta Triyas yaşlı Kapaklı Fm. (tabanda crinoidli dolomitler, üste doğru rekristalize kireçtaşı ve kalkşist) ile sonlanır. Bu naptaki kaya birimleri masifin batısından doğusuna doğru yanal fasiyes değişimi göstermektedirler. Bunlar Erken Triyas yaşlı kuvarsitlerden ve mikaşistlerden oluşan Şermat Fm. ve üzerine uyumlu olarak gelen kuvarsit ve mermer ara seviyeli paragnayslardan oluşan Erken-Orta Triyas yaşlı Yavuzdere gnaysıdır. Bu kaya birimleri Orta-Geç Triyas magmatizmasına ait ortognayslardan oluşan Sivriler metagranitoyidi tarafından kesilmektedir. Her üç yapısal birim transgresif olarak düşük dereceli metamorfizma geçirmiş Jura yaşlı birimler ile örtülmektedir. Bunlar alttan üste doğru, konglomera ve kuvarsitten oluşan Erken Jura yaşlı Yuvarlaktepe Fm.; crinoid ve pelecipodalı dolomit ve kireçtaşı ardalanımından oluşan Erken-Orta Jura yaşlı Domuzpınartepe Fm. ile yanal ve düşey yönde geçişli, olistostromal özellikte, belemnit ve crinoidli metakumtaşı, metasilttaşı ardalanımından oluşan Erken-Orta Jura yaşlı Gümüşalan Fm.; kumtaşı ve ince karbonat (belemnitli) ara seviyeli, radyolarya kapsayan fosfat nodüllü, bitümlü metaşeyl ve metasilttaşından oluşan geç Bajosiyen-erken Kimmericiyen yaşlı Balaban Fm. ve en üstte de birbirleriyle yanal ve düşey yönde geçişli orta Kimmericiyen- 7 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE Titoniyen? yaşlı Boztaş Fm. (metasilttaşı ve metakumtaşı ara seviyeli crinoidli, silisifiye kireçtaşı) ile Yeşilce Fm.’dur (rekristalize kireçtaşı ve crinoidli kalkşist ara seviyeli silttaşı, silisifiye kumtaşı). Subbalkanid istifi, Sarpdere ve Mahyadağ naplarına ait kaya birimleri ile Jura yaşlı örtü birimleri Apsiyen ?-Santoniyen yaşlı Grubu kayaçları ile açısal uyumsuzlukla örtülür. Kretase yaşlı birimler, alttan üste doğru; Apsiyen?-Senomaniyen yaşlı taban konglomerası ve kumtaşı (Sislioba) ile yanal geçişli rudistli kireçtaşı (Kadembaba), üstte Senomaniyen-Türoniyen yaşlı kırıntılı ve karbonat kayaçlarından oluşan Kocataş, Kocatepe ve Rezve formasyonlarından oluşmaktadır. En üstte ise olasılı yerel uyumsuz olarak Koniyasiyen-Santoniyen yaşlı volkano-sedimanter istif (Avcılar ve Limanköy formasyonları) yer almaktadır. Bütün bu birimler de farklı bileşimsel özellikler gösteren Geç Santoniyen-Kampaniyen yaşlı Demirköy plütonik suiti kayaçları ile kesilmektedir. Istranca Kristalen Kompleksi kayaçlarında polimetamorfizma özellikleri gözlenmektedir. Istranca Kristalen Kompleksi’nin Jura öncesi bir araya gelen yapısal birimleri, Variskan ve Kimmerid deformasyon ve metamorfizmasından etkilenmişken, Geç Jura-Erken Kretase ve Kampaniyen sonrası dönemde yatay hareketlere sahne olmuştur. 8 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE ISTRANCA MASİFİ’NİN TERSİYER ÖRTÜSÜ VE TRAKYA HAVZASININ STRATİGRAFİSİ Halil YUSUFOĞLU1, Yavuz BEDİ1, Ali ERGEN1, Adil Doğan2, Alper BOZKURT1, Ercan TUNCAY1, Eşref AYLAN1 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya ÖZ Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi, Istranca Masifi projesi kapsamında, çalışılan Trakya Havzasının kuzey kenarı, aynı zamanda masifin Tersiyer örtüsü, ikincisi havzanın orta bölümünün güney kesimlerini anlatmaktadır. Çalışmalar geçmiş yıllara taksimli çalışma alanlarının bütününü oluşturmaktadır. Elde edilen stratigrafik, sedimantolojik, paleontolojik ve yapısal veriler, kaya stratigrafi birimlerinin bazılarında yeniden adlama yapmayı gerekli kılmıştır. Erken Eosen öncesi metamorfik ve çökel bir temel üzerine açısal uyumsuzlukla Poyralı Grubu’na ait Akören formasyonu gelmektedir. Bu formasyon, blok boyutunda çakıllar içeren yersel çakıltaşlarından oluşmaktadır. Yukarı doğru tane incelerek ince taneli çakıltaşı, çakıllı kumtaşı, kumtaşı, silttaşı ve kumlu kireçtaşlarından oluşan İslambeyli Formasyonuna geçmektedir. Poyralı Grubu’nun en üst kesimleri makro ve mikro fosil içeren resifal kireçtaşlarından oluşan Evrencik formasyonu ile temsil edilmektedir. Grubun yaşı Orta-Geç Eosen olarak kabül edilmiştir. Trakya havzası kuzey kenarı boyunca çoğunlukla yüzeyleyen Congeria’lı kireçtaşı ile marn-kiltaşı ara katkılarından oluşan Pınarhisar Formasyonu, altta yersel kırıntılı bir seviye ile Evrencik Formasyonu üzerine uyumsuzlukla gelmektedir(paraconformity). Birimin yaşı Geç Eosen-Erken Oligosen olarak benimsenmiştir. Bu birim, yanal ve düşey yönde üst kırıntılı birime (Süloğlu formasyonu) geçmektedir (Geç Oligosen–Erken Miyosen). İnceleme alanının doğusunda ise İhsaniye formasyonu altta, alt kırıntılı birim üstte ise Pınarhisar Kireçtaşı ile yanal ve düşey geçişlidir. Trakya Havzası’nın orta bölümünün güney kesimleri ise, altta şeyl, seyrek silttaşı ve çamurtaşlarından oluşan Yenimuhacir Formasyonu (Üst Eosen-Alt Oligosen), üstte doğru sığlaşarak delta ortamı çökellerinin içeren Danişmen Formasyonu’na (Üst Oligosen-Alt Miyosen) geçmektedir. Hem kuzey kenarında hem de bu kesimlerde Ergene Formasyonu (Orta-Üst Miyosen) altta Kurtdere üyesi ile Danişmen Formasyonu üzerine geçişli gelmektedir. Üste doğru birbiriyle yanal ve düşey geçişli Velimeşe, Çelebi ve Sinanlı üyelerine geçmektedir. Trakya Havzası’nda Pliyosen farklı bir dönemi temsil etmekte olup, orta kesimlerinde yakınsak, orta ve ıraksak bölümleri içeren alüvyal yelpaze çökellerinden oluşurken, İğneada Havzası’nın Pliyosen çökelleri altta gölsel çökeller, üste doğru sığlaşarak çakıllı silt ve çamurtaşları, en üstte ise kuvars çakıltaşları ile temsil edilmektedir. Pliyosen çökelleri Neotektonik dönem ürünleri olup, alttaki tüm yaşlı çökeller üzerine açısal uyumsuzlukla gelmektedirler. 9 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE TEKİRDAĞ (MALKARA) - EDİRNE (İPSALA) HAVZASI KÖMÜR ARAMALARI Fatih ÖZSARI1, Cuma DAĞ1, Mustafa TOSUN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Trakya Bölgesi fosil yakıtlar bakımından ülkemizin önemli havzalarından biridir. Havzanın kuzeyinde Istranca, batısında Rodop ve güneyinde Menderes Masifleri yer alır. Bölgede kömür aramalarına 1950’li yıllarda MTA tarafından başlanmıştır. Havzada kömür; gri-yeşil renkli kiltaşı, kumtaşı, çakıltaşı, tüf ardalanmasından oluşan Oligosen yaşlı Danişmen Formasyonu içerisinde yer alır. Sarımsı gri, gri, kahverengimsi gri renklerde kiltaşı, silttaşı ve kumtaşı ardalanmasından oluşan birim Tekirdağ, Silivri arası, Keşan kuzeyinden Malkara kuzeyine kadar geniş bir alanda, Uzunköprü ve Meriç yöresinde, ayrıca Saray civarında yüzeylemektedir. Kömürlü formasyon Oligosen dönemi boyunca batıda Rodop Masifi, kuzeyde Istranca Masifi, güneyde Biga Yarımadası ve Gelibolu Yarımadası ile İstanbul ve Sakarya kıtasından beslenmiştir. Trakya havzasında kömürleşme lagün, delta, taşkın ovası ve göl bataklıklarında gelişmiştir, ancak ekonomik kömür oluşumlarına delta düzlüğü, lagün ve göl bataklığı çökelme ortamında rastlanmaktadır. İncelenen örnekler, kömürlerin vitrinit yansıma değerlerine göre genellikle alt bitümlü kömür sınıflamasına (ASTM) girdiği belirlenmiştir. Danişmen formasyonunun üzerinde sarımsı kahverenkli çakıltaşı-kumtaşı birimlerinden oluşan Miyosen yaşlı Ergene Formasyonu ve gri renkli silttaşı-kum ardalanmasından oluşan Alt-Orta Oligosen yaşlı Osmancık Formasyonu yer almaktadır. Trakya havzasında, MTA tarafından 2005-2012 yılları arasında, Tekirdağ-Çerkezköy ile İstanbul-Silivri bölgelerinde kömür arama çalışmaları tamamlanmıştır. Çerkezköy sahasında yapılan rezerv sondajları sonucunda bölgede 487.331,738 ton rezerv hesaplanmıştır. Tekirdağ-Çerkezköy ve İstanbul-Silivri yörelerindeki ruhsatlarda 250-600 m derinlikler arasında kalınlıkları 0.50-14.05 m arasında değişen kömür damarları kesilmiştir. Kömürlerin alt ısıl değerleri ortalama 2.250 kcal/kg’dır. Kırklareli-Pınarhisar-Vize yöresinde, jeolojik etüt ve rezerv belirlemeye yönelik sondaj çalışmaları 2008 yılında başlamış ve 2012 yılında rezerv sondajları tamamlanarak yaklaşık 140 milyon ton rezerv belirlenmiştir. Kırklareli-Pınarhisar-Vize bölgesindeki ruhsatlarda yapılan sondajlı çalışmalar sonucunda 80-350 m derinlikler arasında kalınlıkları 0.50-7.75 m arasında değişen kömür damarları kesilmiştir. Bölgedeki kömürlerin alt ısıl değerleri ortalama 2.300 kcal/kg’dır. Trakya havzasında 2011 yılında yapılan etüt çalışmaları neticesinde mevcut kömür sahalarının devamı olabilecek “Güney Trakya Kömür Havzası” hedef seçilerek “Tekirdağ (Malkara) - Edirne (İpsala) Havzası Kömür Aramaları Projesi” kapsamında 2012 yılı sonunda sondaj çalışmalarına başlanmış olup, 2014 yılı içerisinde halen devam etmektedir. Sondajlarda kesilen kömür damarlarının kalınlıkları 0,50 m ve 3,50 m arasında değişirken ortalama kalori değeri ise 1.700 – 3.500 kcal/kg civarındadır. Sahada kömürlü seviyelere giriş derinliği 62 m ile 450 m arasında değişirken, kömürlü seviyelerden çıkış derinliği 93 m ile 550 m arasında değişmektedir. Bölgede ortalama kömür kalınlığı; 3-16 m. olup ortalama kalori; 1100 kcal/kg - 3700 kcal/kg arasındadır. 10 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE KAHRAMANMARAŞ-OSMANİYE POLİMETAL MADEN ARAMALARI Özden VERGİLİ1, Avni TAPTIK2, Cevdet ÇAKIR1, Hüseyin ÖCAL3,Nihat YILDIRIM4 1 MTA Genel Müdürlüğü, Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana 3 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya 4 MTA Genel Müdürlüğü Güneydoğu Anadolu Bölge Müdürlüğü, Diyarbakır ÖZ Havza ve kuşak madenciliğini geliştirmek, jeolojik yapıyı aydınlatmak, bir bütün olarak ayrıntılı maden arama çalışmaları yapılması ve ekonomik olarak değerlendirilebilecek sahaların ortaya çıkarılması hedefiyle; MTA Genel Müdürlüğü, Maden Etüt ve Arama Dairesi koordinatörlüğünce yürütülen “KahramanmaraşOsmaniye Polimetal Maden Aramaları Projesi” 2010 yılında çalışmalarına başlamıştır. Bugüne kadar proje kapsamında; 13 adet ruhsat sahası değerlendirilmiş ve sonucunda müspet sonuçların elde edildiği bazı ruhsat sahalarında maden jeolojisine yönelik detaylı çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların sonucunda Hüyüklü porfiri Cu-Mo yatağı ortaya çıkarılmıştır. Proje kapsamında detaylı olarak çalışılan alan; bölgesel anlamda Toros orojenik kuşağı içinde Doğu Torosların batı kesiminde yer alır. Bölgesel anlamda kendi içinde ekaylı yapılar sunan tektonik ilişkili farklı yaş ve ortam koşullarında oluşmuş kayaçlarla temsil edilen allokton ve otokton konumlu kaya birimleri bulunur. Yapısal olarak en altta Göksun ofiyolitik kayaçları yer almaktadır. Bunların üzerinde ise; Malatya metamorfitleri gözlenmektedir. Bölgede yer alan Esence granitoyidleri ise; tektonik üniteleri keser konumdadır. Tersiyer yaşlı akarsu ve göl çökelleri ise tüm bu tektonik üniteleri açısaldiskordansla örtmektedir. Okyanus içi dalma-batma zonu üzerinde oluşan (SSZ-tipi) Göksun ofiyoliti; en alttan en üste doğru sırası ile serpantinize olmuş tektonitler, ultramafik ve mafik kümülatlar, izotrop gabro, levha dayk karmaşığı ve bazalttan riyolite değişen geniş bir volkanik örtüden oluşmaktadır. Hüyüklü Porfiri Cu+Mo yatağı ise; bazikten asidiğe doğru geçiş gösteren ve bazalt, bazaltik andezit, andezit, dasit ve riyolitlerle temsil edilen yarı duraylı yay volkaniklerinin bir kısmının mineralizasyonu sonucunda oluşmuştur. Cevherleşme, altere dasit-dasit porfirler içerisinde saçınımlı ve damarcıklar şeklinde gözlenmekte olup; sondajlı arama çalışmaları esnasında; cevherleşmenin yüzeye yakın kesimlerde (yaklaşık 7-15m.) oksitlenmelerden etkilendiği, derinlere doğru ise kesintisiz biçimde cevherli olduğu gözlenmiştir. Cevherleşme dasit porfirlerde; bakır, kurşun, çinko, molibden polimetal mineralizasyonu şeklindedir. Cevher mineralleri; stokwork silis-pirit-kalkopirit, sfalerit, galenit damarları ile bunları kesen karbonat damarlarında pirit, kalkopirit, sfalerit ve galenit, fahlerz, çatlak ve kırıklarda sıvama şeklinde ve kayaçta ise saçınımlar halinde gözlenmektedir. Yapılan çalışmalarda ana cevher minerali olarak pirit, kalkopirit, sfalerit, galenit, molibdenit, tali cevher minerali olarak arsenopirit, bornit, pirotin, manyetit, rutil ve bizmut, aikinit gözlenmektedir. Ayrıca ikincil olarak markazit, kalkozin, kovellin ve hematit oluşumları da tespit edilmiştir. Bu porfirik dokulu dasitlerin aşırı derecede silisleşmiş, serizitleşmiş ve limonitleşmiş olduğu, az altere olan bölümlerinde grimsi yeşilimsi renkte yoğun olarak limonitleşmiş bölgeler de ise; sarımsı beyaz renkli olduğu gözlenmiştir. Sondaj verilerine göre sahada hali hazırda potasik, fillik ve propilitik olmak üzere üç alterasyon zonu tespit edilmiştir. Potasik ve propilitik alterasyon daha geniş bir alanda, fillik alterasyon ise daha dar bir alanda gözlenmektedir. Potasik alterasyon, yoğun bir şekilde ikincil biyotit oluşumları ile temsil edilmekle birlikte, kesen K-feldspat damarları ve anhidrit oluşumları da gözlenmiştir. Bu çalışmada tespit edilen alterasyon parajenezleri, sırasıyla, Lowell ve Guilbert (1970)'ın önerdiği, potasik, propilitik ve fillik alterasyon tanımlarıyla uyum sağlamaktadır. Ruhsat alanında yapmış olduğumuz öncel maden jeolojisi çalışmaları sonrasında, sondajlı arama çalışmalarına başlanmış ve ruhsat sahasında bugüne kadar yaklaşık olarak 24000 m. sondaj yapılmış olup hali hazırda 9000 m. daha sondaj yapılacaktır. Sondaj verilerine dayalı yapılan ilk hesaplamalara göre sahada; ortalama % 0.25 (2500 ppm) Cu içeren yaklaşık 250 milyon tonluk bir kütle görünür hale getirilmiş olup, toplamda 850-950 milyon tonluk bir kütlenin görünür kaynak olabileceği öngörülmektedir. 11 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE MADEN KARMAŞIĞI POLİMETAL MADEN ARAMALARI Nail YILDIRIM1, Mahmut EROĞLU1, Adile POLAT1, Gökhan GÖVERCİN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu IV. Bölge Müdürlüğü, Malatya ÖZ Güneydoğu Anadolu Ofiyolit Kuşağı’ndaki Orta Eosen yaşlı Maden Karmaşığı içinde yer alan denizaltı bazalt volkanizmasıyla ile ilişkili Kıbrıs Tipi Masif Sulfid Yatakları (VMS) ile Baskil yay magmatizmasıyla ilişkili porfiri cevherleşmeler ve Keban alkali magmatizmasına bağlı gelişmiş kontak metasomatik cevherleşmelerin kökenini, oluşum mekanizmasını, oluşum zamanının belirlenmesini yanı sıra yeni yatakların bulunması, tenör ve rezervlerinin hesaplanması ve olası işletilebilirlilik çalışmalarına geçilmesine katkı sağlamak amacı ile proje oluşturulmuştur. Bu çalışmalar neticesinde orojenik kuşağın evrimine ilişkin önemli verilere ulaşılması olasıdır. Türkiye’nin en önemli bakır cevherleşmelerinden Elazığ-Maden ve Siirt-Madenköy, Maden Karmaşığının volkanitleri içerisinde yer almaktadır. Bu kadar önemli cevher yataklarını bünyesinde barındıran Maden Karmaşığı içerisinde, son 20 yıldan beri önemli bir arama faaliyeti bulunmamaktadır. Bu kapsamda ElazığMaden ve Diyarbakır-Ergani ilçelerinde arama ruhsatları alınmış olup, haritalama ve örnekleme çalışmaları devam etmektedir. Proje kapsamında Elazığ-Keban bölgesinde alınan ruhsat sahalarında çeşitli arama faaliyetleri yürütülmüştür. Bu bölge Torid Tektonik Kuşağı'nın Doğu Torosları üzerinde yer almaktadır. İnceleme alanı ve yakın çevresinde Permokarbonifer ve öncesi yaşlı, masif kristalize kireçtaşı olistolitleri, kalkşist, serizit klorit şistlerden oluşan metamorfîk birimler ile bunları dayk ve sil şeklinde kesen Üst Kretase-Paleosen yaşlı siyenit porfirlerden oluşmuş Keban magmatitleridir. Siyenit porfirlerin dokanağında bulunan kayaçların kontak metamorfizmaya uğradıkları görülmektedir. Tarihi bir geçmişe sahip olan polimetalik Keban maden yatağındaki ilk madencilik çalışmalarının M.Ö. 2000 yıllarına kadar gittiği ve Hititlere ait olduğu belirtilmektedir. Cevherleşmeler pnömatolikten düşük termale kadar ki fazları içeren mağmatik kökenli (Polimetalik) bir yatak olup 25’den fazla metalik mineral vardır. Keban bölgesinde tüm cevherleşmelerin siyenit porfire bağlılıkları çok kesindir. Bu olgu tüm jeolojik harita, kesit ve sondajlarda açıkça gözlenmektedir. Mineral birlikteliklerinde ve yatakların biçimlerinde görülen ayrılıklar, çözeltilerin sıcaklık ve buhar basınçların değişimleriyle, yan kayacın fiziksel kimyasal ve yapısal özeliklerindeki farklılaşmalardan ötürüdür. Ruhsat sahasının da içinde bulunduğu alan Batı Fırat cevherleşmesi olarak adlandırılmaktadır. Eski madenciler tarafından Mn-Ag-Pb-Zn cevheri üretimi yapılmıştır. Siyenit-porfirlerle ilişkili cevherli solüsyonlar çoğunlukla kırık ve çatlaklar vasıtasıyla taşınmış, bunlara bağlı olarak kalkşist- kireçtaşı dokanağında şistozite yüzeyleri arasına girmiş ve karstik boşlukları doldurmuştur. Yaklaşık K-G doğrultulu dike yakın kırık sistemleri doğrudan cevherleşmeyle ilişkilidir. Cevherleşme gerek çatlak çeperlerinde ve gerekse kalkşist-kireçtaşı dokanağında yerleşirken yanında bulunan kireçtaşlarını ornatmıştır. Yapılan sondaj çalışmalarında siyenit profir ile şist-mermer dokanağında 2030 m kalınlıklara ulaşan skarn zonları (grassüler, diopsit, epidot, kalsit, florit minareleri içermekte) kesilmiştir. Bu zonların içerisinde yer yer galen, sfalerit ve kalkopirit saçınım ve damarcıkları izlenmektedir. Ayrıca şist ve mermeler içerisindeki kırık zonlarına yerleşmiş 1 cm den 20 m ‘ye ulaşan kalınlıklara sahip altınlı piritik zonlar kesilmiştir. Floritli zonların, genellikle sil şeklinde sokulmuş siyenit porfir dokanaklarına yakın yerlerde geliştiği ve bazı zonlarda 4 m kalınlıklara ulaştığı gözlenmiş olup sülfür minerallerinin de eşlik etmesi ilginçtir. Önceki çalışmalar da Pb-Zn oluşumlarının sadece Doğu Fırat cevherleşmelerinde izlendiği belirtilmesine rağmen sondaj çalışmalarında 2 m’ye ulaşabilen kalınlıklarda masif galen-sfalerit zonları da kesilmiştir. Bahsi geçen cevherleşmeler alkali magmatizmayla ilişkili olup kontak metasomatik tiptedir. Yine aynı proje kapsamında diğer ruhsat alanları da Elazığ-Baskil yöresindedir. Saha, Doğu Toros Kuşağında, K-G yönlü sıkışmanın egemen olduğu süreçte okyanusal kabuğun Anadolu levhası altında yitimi, her iki levhaya ait kabuğun kısmi ergimesi ve intrüzyonu ile yay üzerinde ve kısmen de kıtasal kabuk üzerinde gelişmiş Koniasiyen-Santoniyen yaşlı (82-86 my), I-tipinde, kalkalkalen kimyasal özelliklere sahip, önemli metalik cevherleşmeler içeren, yer yer altere olmuş Baskil magmatitleri içerisinde yer almaktadır. Cevherleşmeler bu birime ait diyorit-diyabazlar içerisinde izlenmekte ve bunları kesen dasit porfirlerle ilişkilendirilmektedir. Cevherleşmede, propilitik, arjilik, ileri arjilik ve fillik olmak üzere üç alterasyon tipi belirlenmiştir. Genellikle aşınmış zonlarda yüzeye çıkan fillik ve kuvars-serisit-karbonat alterasyonun etkili olduğu bölgelerde kuvars damarlarında, çatlak-kırıklarda sıvama ve kayaç içinde saçınımlı olarak bulunmaktadır. Ana cevher mineralleri pirit, arsenopirit, kalkopirittir. Damarlarda daha çok galen ve sfalerit hâkimdir. Ayrıca ruhsat sahasında oksidasyon zonlarının çok iyi gelişmediği de görülmüştür. Harita ve örnek alımı neticesinde cevher beklentisinin olduğu fillik-potasik zonun görülmediği (çok küçük lokasyonlar haricinde), bu zonların arjilik ve ileri arjilik alterasyon zonlarınca çevrelendiği ve tekrar üzerlendikleri belirlenmiştir. Gömülü olduğu düşünülen alterasyon zonlarında porfiri Cu-Au cevherleşmeleri beklenmektedir. 12 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE MALATYA-ELAZIĞ-SİVAS POLİMETAL MADEN ARAMALARI: SOFULAR (KULUNCAK-HEKİMHAN-MALATYA) DEMİR (Fe2O3Fe3O4) YATAĞININ DOBA (DEMİR OKSİT BAKIR ALTIN YATAKLARI AÇISINDAN) GENEL KARAKTERİSTİKLERİ Remzi ERYILMAZ1, Fatih PEKDEMİR2, M. Fırat ÖNCÜ1, Kenan COŞKUN2 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu I. Bölge Müdürlüğü, Sivas MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Kuluncak-Sofular yöresi, Malatya ilinin KB’sında yaklaşık 120 km mesafede bulunmaktadır. Bölge, Hasançelebi, Deveci, Düşüksöğüt, Karakuz ve Kızılokboynu tepe gibi birçok demir yatağını içerisinde bulunduran önemli bir kuşaktır (Fe, Cu, NTE, Ag, Au Pb, Zn, Co, Mo). Çalışmanın amacı Sofular Fe-oksit cevherleşmeleriyle Cu-Pb-Au-Ag-U-Th ve NTE elementlerinin ilişkilerini ve ekonomikliğini ortaya çıkarmak olmuştur. Fe-oksitlere bağlı Cu-Au-Ag-U-Th ve NTE cevherleşmeleri (DOBA) dünyada yeni bir model olup, eski çalışmalarda bu tür cevherleşmeler porfiri yataklar sınıfına dahil edilmişlerdir. Ancak yapılan yeni ve detay çalışmalar neticesinde bu tür yatakların porfiri yataklardan belirgin farklılıkları olduğu tespit edilmiştir. Bu tür yataklar porfiri yataklar gibi büyük rezervlere, düşük tenörlere sahiptir. Fakat alterasyonlarında ve mineral parajenezlerinde belirgin farklılıklar vardır. Fe-Oksit tipi yatakların tipik özellikleri; Fe-Cu-Au-Co-U-NTE-Ba birlikteliği, manyetit veya hematitçe zengin ana kayaçla ortaya çıkan yüksek Fe-S oranı, yatak ve çevresinde kapsamlı, yaygın ve zamansal Na-Ca-K-Fe metasomatizma zonlarının bulunması, alterasyon ve mineralizasyonla ilişkili karbonik sıvılar ve ± yüksek tuzlu çözeltiler, kabuksal ölçekli faylar ve makaslama bölgeleri ile mekansal ilişkidir. Cevherleşmeye yataklık eden ana kayaç istifinin boyutları, FO 2, CO2 , H+, vb. gibi kolay uçucu bileşenler, tektonik etkenler ve derinlik kadar, mineralizasyon sıcaklığı da cevherleşmede önemli ölçüde değişikliklere neden olabilmektedir. Çalışmalarda, Fe-oksit minerallerinden erken safhalarda oluşan manyetit daha derinlerde ve geç safhalarda oluşan hematit ise daha üst kesimlerde ve yüzeye yakın alanlarda ve/veya manyetitli zondaki martitleşme ürünleri olarak gözlenmektedir. Fe-Oksit zonunun üzerinde, yüksek oranda sülfür içeren bir örtü seviye bulunmakta olup, bu seviye içerisinde mineral parajenezi çoktan aza doğru, pirit, kalkopirit, bornit, vb. mineralleri içermekle birlikte, şu an için bakır (Cu< 2000 ppm) açısından ekonomik olabilecek bir zonalite sunmamaktadır. Yüzeyden itibaren serizitleşme, karbonatlaşma (kalsit damarları ve saçınımları şeklinde), kloritleşme ve Na ve K metasomatizması sonucunda oluşmuş skapolitleşme ve filogopitleşme ise Fe (manyetit) cevherine eşlik eder pozisyondadır. Cevher minerallerine (manyetit, hematit) az miktarda, ilmenit, florit, nadir toprak elementler (La, Ce), kalkopirit, pirit, galen, sfalerit, barit, altın ve gümüş mineralleri eşlik etmektedir. Sondajlarla kesilen yoğun metasomatik zon, inceleme alanında tespit edilen FeS 2 örtü zonu, manyetit veya hematitçe zengin ana kayaç, yatak ve çevresinde yaygın ve zamansal Na-Ca-K-Fe metasomatizma zonlarının bulunması, alterasyon ve mineralizasyon parajenezleri, karbonik sıvılar ve ± yüksek tuzlu çözeltiler (serizitleşmeye neden olan), ana tektonik hatlar ve bu ana tektonik hatları verevine kesen tali faylar gibi bulgular neticesinde DOBA tipi cevherleşmelerle önemli ölçüde benzerlik sunduğu belirlenmiştir. 13 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE EÜAŞ KAHRAMANMARAŞ, AFŞİN-ELBİSTAN KÖMÜR HAVZASI ESEKTÖRÜ HİDROJEOLOJİ ETÜDÜ Osman GÖKMENOĞLU1, Mehmet ASLAN3, Mustafa UYANIK2, Hasan YILDIZ3, İsmail İZCİ3 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Ege Bölge Müdürlüğü, İzmir MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu IV. Bölge Müdürlüğü, Malatya ÖZ Afşin-Elbistan Kömür Havzası, ülkemizde bulunan en büyük rezervli kömür yatağıdır (4.2 milyar ton). EÜAŞ Genel Müdürlüğü tarafından işletilen Kışlaköy sektörünün yanı sıra, özel teşebbüsce de işletilen Çöllolar sahalarından elde edilen kömür ile iki adet termik santral faaliyetini devam ettirmektedir. Çöllolar açık ocak işletmesinde, Şubat 2011 yılında meydana gelen iki adet heyelanın ardından, işletme öncesinde ve sırasında yeraltı suyunun varlığı daha fazla önem kazanmıştır. EÜAŞ Genel Müdürlüğü tarafından MTA Genel Müdürlüğünün 2007 yılında tamamladığı, havza kapsamındaki hidrojeoloji etütlerine ilave olarak, sektör bazında detay hidrojeoloji etütlerinin yapılması ve sektörlerin yeraltı drenajlarının belirlenmesine yönelik çalışmaların tamamlanması istenmiştir. Buna göre yeni işletmeye açılması düşünülen E sektöründe de detay hidrojeoloji çalışmaları yürütülmüştür. Çalışmalar kapsamında yaklaşık 400 km2’lik drenaj alanında jeolojik ve hidrojeolojik etütler yapılmıştır. Afşin-Elbistan havzası, Doğu Toroslar’ın uzantısı üzerinde olası Pliyosen sürecinde biçimlenmeye başlamış bir tektonik çöküntü havzasıdır. Bu havzanın temelini tektonostratigrafik özellikteki istifler oluşturmaktadır. Havzada Permiyen-Karbonifer ve Jura-Kretase yaşlı allokton istiflerin, Eosen, Miyosen ve Pliyosen-Pliyokuvaterner yaşlı istifler tarafından uyumsuz olarak üzerlendikleri gözlenmektedir. Saha içerisinde belirlenen sulama kuyularından ayda bir, havza ile ilişkilendirilen kaynaklarda da 15 günde bir fiziksel parametre ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Saha genelinde, iklim değişimlerine bağlı olarak, yeraltı suyunun, Hurman Çayı’na yakın bölgelerde 1,50 m, çaydan uzak alanlarda ise 4,85 m kadar değiştiği gözlenmiştir. Kaynak çıkışlarında debiler dönemsel olarak %10 oranında değişmiş, fiziksel özellikler sabit kalmıştır. Hurman Çayı üzerinde bulanan AGİ (Akım Gözlem İstasyonları) değerleri, Devlet Su İşleri’nden temin edilmiştir. Havza çıkışına da, proje kapsamında bir adet AGİ kurularak, Hurman Çayı’nın havza çıkışındaki debisi denetlenmiştir. Akifer seviyelerinin hidrolik parametrelerinin belirlenmesi amacıyla, bir adet pompaj ve 4 adet gözlem kuyusundan oluşan pompaj grubu oluşturulmuş ve saha genelinde toplam 9 adet pompa testi yapılmıştır. Sahada tespit edilen diğer kuyularda da pompa testleri yapılarak, akifer hidrolik parametrelerinin yanal değişimleri takip edilmiştir. Buna göre, üst örtü akiferi (toprak ve marn seviyeleri), gidya, kömür ve karstik kireçtaşı akiferleri için ayrı ayrı geçirimlilik, depolama katsayısı değerleri hesaplanmıştır. Elde edilen veriler ışığında, E sektörü için MODFLOW tabanlı simulasyon programı kullanılarak bir yeraltı suyu akım modeli oluşturulmuş ve drenaj programı hazırlanmıştır. Yeraltı suyu drenajının yanında, Hurman Çayı ile Kışlaköy Drenaj Kanalı beton kanal içerisine alınarak sızdırmazlığının sağlanması ya da farklı bir güzergaha alınmalarının gerekliliği belirlenmiştir. Yeraltı suyu tablasının, kömür seviyesinin içerisinde bırakılması, işletme sırasında her an tehlike arz edebilecek durumlara yol açacaktır. Bu nedenle, havzada drenaj amaçlı açılacak kuyu derinlikleri kesinlikle kömür tabanının altında kalmalı, yeraltı suyu tablasının kömür taban kotuna kadar düşürülmesi sağlanmalıdır. 14 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE EÜAŞ KAHRAMANMARAŞ, AFŞİN-ELBİSTAN KÖMÜR HAVZASI ESEKTÖRÜ JEOTEKNİK ETÜT ÇALIŞMASI İbrahim AKBULUT1, Başar ODACI, Y. Alper COŞAR, İlker ÇAM, Tolga ÖLMEZ, Tahsin AKSOY, İbrahim ASLAN, Ahmet ONAK, İlke SAKAOĞLU, N. Pınar YILMAZ, Selma SÜLÜKÇÜ 1 MTA Genel Müdürlüğü Fizibilite Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Bu çalışma, Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin (EÜAŞ) talebi üzerine Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından Kahramanmaraş Afşin-Elbistan Kömür Havzası E-sektöründe yapılacak olan sondajlı jeoteknik etüdü içermektedir. Çalışmanın amacı, ruhsat hakları EÜAŞ’ın uhdesinde bulunan ve E-sektörü olarak anılan kömür sahasının yatırıma açılması için işletme ve kalıcı şevlerin oluşturulacağı kısımlarda ihtiyaç duyulan jeomekanik parametrelerin belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda, E-sektöründe 50 farklı lokasyonda 8000 metre jeoteknik sondaj yapılması planlanmış, sondajlardan derlenen numuneler üzerinde yürütülecek laboratuvar testlerinin sonuçlarından da yararlanılarak söz konusu sektörde bulunan litolojik birimlere ait jeomekanik parametreleri içeren teknik rapor hazırlanacaktır. 27.05.2013 tarihinde imzalanan sözleşme kapsamındaki çalışmalara 22.10.2013 tarihinde başlanmış olup, çalışmalar devam etmektedir. 15 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE SİVAS-ERZİNCAN-MALATYA DEMİR ARAMALARI: SİVAS-DİVRİĞİ KARAAĞAÇLI DEMİR CEVHERLEŞMESİ Oktay TÜVAR1, M.Akif IŞIK2, Okan ZİMİTOĞLU3, Kenan COŞKUN3, Fırat BULUT3, Atakan ALACA4, Uğur AKIN5 1 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu I.Bölge Müdürlüğü, Sivas 2 MTA Genel Müdürlüğü, İstanbul İrtibat Bürosu, İstanbul 3 MTA Genel Müdürlüğü, Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 4 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu 1. Bölge Müdürlüğü, Sivas 5 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Sivas-Erzincan-Malatya Demir Aramaları Projesi kapsamında; gömülü skarn tipi veya hidrotermal tip demir ile baz ve değerli metal yataklarının bulunabileceği bu kuşakta, mevcut jeofizik veriler de dikkate alınarak hedef alanların belirlenmesi ve bu alanlarda detay maden jeolojisi, yarma ve sondajlı arama çalışmaları yaparak yeni yatak ve zuhurların ortaya konması amaçlanmıştır. MTA Genel Müdürlüğü uhdesindeki 11 adet ruhsat sahasından 7 adet ruhsat sahasında 2010-2014 yılları arasında; jeokimya, jeofizik, detay jeoloji, yarma ve sondajlı arama çalışmaları yapılmıştır. Bunlardan DivriğiSoğucak, Divriği-Höbek, Divriği-Güneş ve Divriği-Ağpınardere ruhsat sahalarında yapılan çalışmalar neticesinde; jeokimya ve yarma çalışmalarından alınan numunelerin analizlerinden yüksek Cu, Pb, Zn, Au, Ag ve Ni değerleri elde edilmiş olmasına rağmen bu sahalarda yapılan sondajlarda yakın değerlere rastlanamamıştır. 2013 yılında Divriği-Güneş-Karaağaçlı sahasında yapılan jeolojik prospeksiyon ve jeofizik (manyetik+gravite) çalışmaları sonucunda sahada güçlü bir anomalinin varlığı tespit edilmiştir. Sondajlı arama çalışmalarında da bu veriler bire bir doğrulanmış, sahada yaklaşık %40-50 Fe tenörlü manyetit cevherleşmesinin varlığı ortaya konulmuştur. Bu saha ve mücavirindeki sahalarda da jeolojik prospeksiyon ve jeofizik (manyetik+gravite) çalışmaları ile yeni hedef alanların tespiti yapılmaya çalışılmış, bu alanlarda arama sondajları devam ederken önceki sahada da rezerv tespitine yönelik sondajlı arama çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca çalışma sahasında Divriği-Güneş ruhsatında; havadan yapılan (bougger) gravite haritasında büyük bir anomalinin varlığı bilinmektedir. Yerden tahkikinde de doğrulanan, manyetik desteği olmayan güçlü bir gravite anomalisinin varlığı, burada manyetit olmayan başka bir olası cevherleşmeyi (nikel, bakır gibi) işaret etmektedir. Özellikle Güneş Köyü civarında gözlenen ve ultramafik kayaçlarda ileri derecede sodik-potasik metasomatik ornatmalara sebep olan ve sülfür minerallerini taşıyan felsik subvolkanik sokulumlara yer yer daha uzak olan Karaağaçlı sondajlarında da rastlanması, bu tip subvolkanik sokulumların yüzeylenmemiş olası bir plutonik kütle ile ilişkili olabileceğine işaret etmektedir. Bu sebepten, yüksek gravite anomalisi gözlenen bu sahada, 2014 projesi kapsamında bir ve/veya birkaç lokasyonda derin planlanan arama sondajları ile anomalinin sorgulanması mümkün olacaktır. 16 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE SİVAS-ERZİNCAN-MALATYA DEMİR ARAMALARI: KAYSERİ (YEŞİLHİSAR) DEMİR ETÜDÜ Deniz TİRİNGA1, Bülent ATEŞÇİ2, Aytekin TÜRKEL3, Ertuğrul TUFAN2, Uğur AKIN4, Gökhan YILDIRIM4, Ferhat Emre ÇETİN4, Haydar GÖKDEMİR4 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana. 3 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya. 4 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Çalışma alanında Yahyalı Napı’na ait Üst Devoniyen yaşlı Yellibel formasyonu, Üst Permiyen yaşlı Başoluk ve Karlığıntepe formasyonları, Alt-Orta Triyas yaşlı Kocatepe formasyonu, Jura-Kretase yaşlı Tavşancıdağtepe formasyonu, Bozkır Birliği’ne ait Üst Kretase yaşlı Çiftehan formasyonu, Örtü birimlerine ait Paleosen yaşlı Çamardı formasyonu ve Orta-Üst Miyosen yaşlı Ürgüp formasyonuna ait birimler yüzeylemekte olup, bu birimler Paleosen yaşlı Yahyalı Plütonuna ait granitoyitik kayaçlar ve Geç Miyosen yaşlı Çataltepe bazaltı tarafından kesilmektedir. Çalışma yürütülen ruhsat sahalarında, iki farklı türde cevherleşme görülmektedir. Bunlardan birincisi, Yahyalı plütonuna ait granitik kayaçlarla Devoniyen ve Permiyen yaşlı metamorfik kireçtaşları dokanağında gelişmiş demir cevherleşmesi, ikinci tür cevherleşme ise metamorfik kireçtaşlarının kırık, çatlak ve boşluklarına yerleşmiş kurşun çinko cevherleşmesidir. Ayrıca öncel çalışmalarda alınan yüzey örneklerinde değerli metaller açısından da önemli bazı değerler elde edilmiştir. Demir cevherleşmeleri, türlerine göre sedimanter demir cevherleşmeleri ve skarn tip cevherleşmeler olarak ikiye ayrılabilir. Kurşun-çinko cevherleşmesi ise karbonat ana kayaçlı cevherleşmeleri andırmaktadır. Ruhsat sahalarında yapılan çalışmalar 2012 yılında alınan yüzey jeokimya örnekleri ile başlamış, arazi çalışmaları, jeofizik çalışmaları (manyetik ve gravite), analiz sonuçları ve öncel çalışmalardan elde edilen verilere göre 2013 yılında 6 lokasyonda toplam 1408 metre sondaj yapılmıştır. Demir cevherleşmesine yönelik yapılan sondajlarda skarn zonlarının yanında, iki lokasyonda birer metre kalınlığında cevher kesilmiştir. Kurşunçinko cevherleşmesine yönelik yapılan sondajlarda, yüksek değerler elde edilmemesine rağmen civardaki kurşun-çinko yataklarında gözlenen cevherin yerleşim şekline benzer veriler elde edilmiştir. Elde edilen veriler doğrultusunda demir ve kurşun-çinko cevherleşmelerine ait potansiyelleri ortaya koymak adına, 2014 yılında 10 lokasyonda 3000 metre daha sondaj yapılması planlanmıştır. 17 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ORTA PONTİDLER METALİK MADEN POTANSİYELİNİN VE METALOJENEZİNİN BELİRLENMESİ Ercan KUŞCU1, Veysel URKAN1, Yılmaz ÇELİK1, Onur SEZER1, Bülent POLAT2, Kürşad BEKAR3, Serdar TOSUNER4, Taner BEKAR3 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana 3 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Karadeniz Müdürlüğü, Trabzon 4 MTA Genel Müdürlüğü, Jeofizik Etütleri Dairesi, Ankara ÖZ Arkeoloji çalışmalar, Anadolu'da bilinen en eski madencilik çalışmalarının M.Ö. 8.000 (Neolitik Çağ) yıllarına kadar uzandığını göstermektedir (Savaş, 2006, Lloyd, 2007). Çalışma alanı olarak belirlenen bölge, Anadolu’da ilk büyük imparatorluğu kurmuş olan Hitit Devleti’nin başkenti Hattuşa (Boğazkale/Çorum) ve önemli bir kült merkezi olan Alacahöyük çevresinde (Orta Karadeniz/Orta Pontid ile kuzey Orta Anadolu) yer almaktadır. Çağında göreceli olarak büyük bir metalurji endüstrisi geliştirmiş Hitit Devleti’nin yönetim merkezine yakın bölgede halihazırda işletilen ve/veya işletilmiş baz ve kıymetli metallere yönelik herhangi bir cevherleşme yoktur (Balışeyh Mo, Gümüşhacıköy Ag-Pb ve Bakırçay Cu-Mo hariç). Ayrıca, bölgeye genel olarak bakıldığında farklı kayaçlar içinde değişik türde birçok zuhur (Cu-Pb-Zn, Cu, Sb, Pb-Zn) bulunmaktadır. Bu nedenle, Kırıkkale, Çankırı, Çorum, Kastamonu, Sinop, Samsun, Amasya, Tokat Sivas ve Yozgat illeri arasında yaygın olarak izlenen magmatik (volkanik/plütonik)-metamorfik kayaçlar, baz metal (Pb-Zn, CuMo) ve epitermal yataklar (Au, Ag) açısından büyük bir potansiyel arz etmektedir. Bu bilgiler esas alınarak yürütülen proje kapsamında, bölgede bulunan maden zuhurları ile maden potansiyeli içeren sahaların araştırılması ve böylece bölge metalojenezinin baz ve kıymetli metaller açısından değerlendirilerek bölgenin ekonomik maden kaynaklarının ortaya konulması hedeflenmiştir. Bu amaçla, 2013 yılında MTA Genel Müdürlüğü adına kayıtlı 11 adet ruhsat sahasında jeokimya-jeofizik-detay jeolojiyarma ve sondajlı arama çalışmaları yürütülmüştür. Çobanlar (Kargı/Çorum), Çayağzı (Durağan/Sinop) ve Çiğdemlik-Şeyhköyü (Osmancık/Çorum) ruhsat sahalarında kıymetli metallere yönelik olarak detay maden jeolojisi ile birlikte jeofizik (IP) ve sondajlı arama çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Çiğdemlik (Oğuzlar/Çorum) sahası jeofizik IP etüdü sonucunda Şaphane köyü yakınlarında nispeten büyük ve derin bir anomali ile Çiğdemlik Mahallesi yakınlarında orta derinliklerde nispeten küçük bir anomali saptanmıştır. Ayrıca, Çobanlar (Kargı/Çorum) sahası jeofizik IP çalışmalarında tespit edilen yüksek şarjabiliteyüksek özdirencin kuvars damarlı yoğun piritli şiştlerden kaynaklandığı belirlenmiştir. Çobanlar sahasındaki sondaj örnekleri analizinde çok az numunede 40-700 ppb arasında değişen Au değeri elde edilmiş olup, Çayağzı ruhsatında ise herhangi bir değer elde edilememiştir. Bununla birlikte, Çiğdemlik-Şeyhköyü ruhsatlarında daha önceki yıllarda yapılan sondajlar beraber değerlendirildiğinde ortalama 914 ppb Au tenörlü 562.613 ton görünür rezerv ve 1.402.898 ton muhtemel rezerv hesaplanmıştır. Ayrıca, metamorfik ve/veya volkanik kayaçlar içinde yer alan Başçatak (Akdağmadeni/Yozgat), Karalar güneyi (Osmancık/Çorum) ve Ağılcık (Zile/Tokat) ruhsat sahalarında sırasıyla Pb-Zn-Cu, Cu ve Cu-Au değerleri saptanmıştır. 18 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE DOĞU ANADOLU YIĞIŞIM KARMAŞIĞI MADEN ARAMALARI Zafer ŞAHİN1, Celal ÖZCAN2, Öner ÖZMEN2, Bülent ATEŞÇİ3 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu I. Bölge Müdürlüğü, Sivas MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana ÖZ İnceleme alanı Erzurum ilinin yaklaşık 60 km kuzey doğusunda, Tortum ilçesinin Suyatağı köyü civarında yer almaktadır. İnceleme alanında jeokimya, mineraloji, petrografi, maden jeolojisi ve sondajlı arama çalışmaları yapılarak bölgedeki alterasyon ve cevherleşmelerin özellikleri ortaya konmuştur. Doğu Pontitlerin doğu kesiminde yer alan inceleme alanında, yaklaşık KD-GB doğrultulu yapısal hatlarla sınırlanan ve bir kısmında Üst Paleosen'e kadar süreklilik izlenebilen Jura-Kretase yaşlı çeşitli birlikler izlenir. Farklı litostratigrafik özellikler sunan bu birlikler, aralarındaki ortak yönler dikkate alınarak kuzeyden güneye doğru Konak ve diğ. (2001) tarafından Hopa-Borçka zonu, Artvin-Yusufeli zonu, Olur-Tortum zonu ve Erzurum-Kars ofiyolit zonu olmak üzere dört zon ayırtlanmıştır. Suyatağı sahası da Olur-Tortum zonu içerisindeki Aksu Birliğinde yer almaktadır. Kuzeydeki sedimanter birimler Konak ve diğ. (2001) tarafından Olur Birliği kapsamına alınmıştır. Sahanın güneyinde yer alan genellikle spilitik ve bazaltik lavlar, gabro, yastık yapılı lavlar, diyabazik dayklardan oluşan Tortum Çayı volkaniti, kuzey sınırı boyunca Olur Birliği kapsamındaki Unluca Formasyonu ve Melortepe Çakıltaşı üzerine bindirmektedir. Tortum Çayı volkanitlerinin yaşı Konak ve diğ. (2001), tarafından Üst Kretase (Maestrihtiyen) olarak belirlenmiştir. İnceleme alanındaki cevherleşme ve alterasyonlar Tortum Çayı volkanitleri içerisinde yer almaktadır. Çoğu zaman KD-GB uzanımına sahip olan bu alterasyonlar bazı kesimlerde daha geniş boyutlarda iken bazı kesimlerde de daralmaktadır. İnceleme alanındaki volkanik kayaçlar hidrotermal çözeltilerin etkisi ile kırıkçatlak ve faylı kısımlarda çeşitli alterasyonlara maruz kalmıştır. Genel olarak sahadaki alterasyon zonlarında killeşme, silisleşme, limonitleşme, hematitleşme ve pirit oluşumları yaygın olarak gözlenmektedir. Ayrıca, K30°-40°D, G25°-40°B konumlu birkaç cm’den 10 cm’ye kadar değişen kalınlıklarda pirit-galenit-kuvarsmalahit-sfalerit ve/veya kalkopiritten oluşan damarlar tespit edilmiştir. Alterasyon ve cevherleşmenin gözlendiği alanlardan yongalama şeklinde derlenen numunelerden Au: 40- 290 ppb, Cu:8- 7886 ppm, Pb: 8-3690 ppm, Zn:23-13200 ppm değerleri elde edilmiştir. İnceleme alanında alterasyon zonlarını tetkik amacıyla 2012 yılında 906.5 m ve 2013 yılında 1997 m sondajlı arama çalışmaları yapılmıştır. 19 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE AKDAĞMADENİ MASİFİ’NİN JEOLOJİSİ VE JEODİNAMİK EVRİMİ Metin BEYAZPİRİNÇ1, Ali Ekber AKÇAY1, Levent KARADENİZLİ1, Meftun Kerem SÖNMEZ1, Fatih Murat SAĞLAM1 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ İnceleme alanının temelini İç Toros Okyanusu’na ait ofiyolitik kayaçlar oluşturur. Bölgedeki K-G yönlü sıkışmalara bağlı olarak, İç Toros ofiyolitinin üzerine Akdağmadeni Masifi, masif üzerine ise İzmir-AnkaraErzincan zonuna ait kütleler yerleşmiştir. Bunların üzerine, kuzeyde İç Anadolu havzası, güneyde ise Sivas havzasına ait çökeller açısal uyumsuzlukla gelmektedir. Tüm bu birimlerin üzerinde açısal uyumsuzlukla Geç Miyosen-Pliyosen çökelleri yer almaktadır. Akdağmadeni Masifi, bu çalışmada alttan üste doğru; Gümüşler Formasyonu (?Üst Devoniyen), Kaleboynu Formasyonu (?Karbonifer), Aşıgediği Formasyonu (?Permiyen), Bozçaldağ Formasyonu (?Mesozoyik) ve Davulbaz Formasyonu (?Üst Kretase) şeklinde ayırtlanmıştır. Senomaniyen-Maastrihtiyen yaşlı Orta Anadolu granitoyidleri tarafından kesilmiş olan birim, pelitik, kırıntılı ve karbonat kökenli kayaçların amfibol ve daha üzeri fasiyeslerde metamorfizma geçirmesi sonucu oluşmuştur. 20 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ANADOLU’NUN KUVATERNER VOLKANİZMASI VE POTANSİYEL VOLKANİK FAALİYETLERİN ARAŞTIRILMASI Gökhan ATICI1, Ahmet TÜRKECAN1, Erdal ŞEN2, Esra ERBAŞ1, Evren ÇUBUKÇU2, İnan ULUSOY2, Ayşe DAĞLIYAR1, Evren Atakay GÜNDOĞDU1 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Beytepe, Ankara ÖZ Anadolu milyonlarca yıl öncesinde olduğu gibi tarihsel zamanlar içinde de volkanik faaliyetlere sahne olmuştur. Kula, Isparta Gölcük, Hasan Dağı, Erciyes, Tendürek, Nemrut, Ağrı tarihsel zamanlarda etkinliklerini sürdüren önemli volkanlarımızdır. Ülkemizde bilinen en son volkanik püskürmeler, yaklaşık 2000 yıl kadar önce Orta Anadolu'da Erciyes Volkanında ve MS 1441, 1592 ve 1692 yıllarında Doğu Anadolu'da Nemrut Volkanında meydana gelmiştir. Bu volkanların hemen hepsinde halen gaz çıkışları gözlenmekte olup, ilerde yeniden faaliyete geçebilme olasılıkları bulunmaktadır. Önceki yıllarda bu volkanlarda volkanik gaz ölçümleri yapan Ercan vd. (1993), ölçüm sonuçlarına dayanarak söz konusu volkanlarda faaliyetin tamamen sonlanmamış olduğunu belirtmişlerdir. Volkanlar her zaman potansiyel bir tehlike kaynağıdırlar. Bu önemli tehlike kaynağının vereceği zararların azaltılması ya da geçiştirilebilmesi, ancak volkanın ve faaliyetinin yeterince iyi tanınması, geleceği hakkında yeterli bilgiye sahip olunması ile mümkün olabilmektedir. Gerekli ve yeterli çalışmalar gerçekleştirildiğinde bir volkana ilişkin volkanik faaliyetleri önceden belirlemek mümkün olabilmektedir. Eğer bir volkanik faaliyet hakkında önceden veri elde edilebilirse bu tür faaliyetlerin olabileceği yerlerde gerekli afet programlarının oluşturulması mümkün olabilecektir. Ülkemizin faaliyet gösterebilecek çok sayıda volkana sahip olması, onların gözlenmesini ve faaliyetleri hakkında yeterli bilgi toplanmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle MTA bünyesinde uygun laboratuvarların kurulması ile birlikte uzman bir ekip oluşturulması ve volkanların bu uzman ekip tarafından takip edilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda 2013 yılında proje kapsamında gerçekleştirilen çalışmalarda, özellikle Orta Anadolu'da bulunan 2 büyük stratovolkan olan Hasan Dağı ile Erciyes Dağı’nda volkanostratigrafik çalışmalar yapılmış ve volkanik kayaçlar detaylı olarak ayırtlanmıştır. Petrografik, jeokimyasal, jeokronolojik, XRD, SEM ve izotopik analizler gerçekleştirilmek amacı ile örnekler alınmıştır. Uzaktan algılama çalışmalarında özellikle termal bantlar kullanılarak olası sıcak noktalar belirlenmiş bu sıcak noktaların arazide kontrolü gerçekleştirilmiştir. Volkanların geçmişte meydana getirdiği patlama tipleri ayırtlanmış, bu sayede ilerde olabilecek patlama tiplerinin de ortaya çıkarılmasına olanak sağlanmıştır. Erciyes volkanının geçmişte meydana getirdiği patlamalarda volkanik malzemelerin ulaştığı bölgeler tespit edilmiştir. Hasan Dağı ve Erciyes stratovolkanlarının yakınlarında volkanik kökenli gaz ve sıcak su çıkış yerleri tespit edilmiştir. Gerçekleştirilen bu çalışmaların yanı sıra, volkanik araştırma amaçlı laboratuvarların kurulması, uzman ekiplerin oluşturulması, eğitim çalışmaları ve volkanların aktivitesini ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar devam etmektedir. 21 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE AKSARAY-KAYSERİ VE CİVARI JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI Serkan KARACA1, Emin HÖKELEKLİ2, Adnan USLU4, Levent İLDEŞ1, Erkan ÖZTAY2, Ömer KESGİN5, Ragıp YILDIZ6, Hamdi GÜLŞEN3, A. Rıza KILIÇ2 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü, Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya 4 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana 5 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu I. Bölge Müdürlüğü, Sivas 6 MTA Genel Müdürlüğü Ege Bölge Müdürlüğü, İzmir ÖZ Aksaray il merkezi ve kuzeydoğusunda yapılan çalışmalar Merkez, Akin, Gençosman, Gültepe ve Kazıcıktol yerleşim yerlerini içine almaktadır. Temelde Paleozoyik yaşlı Kırşehir Masifi’ne ait Bozçaldağ Formasyonu olarak adlandırılan mermerler yer almaktadır. Sahada genel olarak sokulum şeklinde ve Üst Kretase’ye kadar gözlenen Orta Anadolu granitoyidi yer yer mostra vermektedir. Paleozoyik yaşlı Bozçaldağ Formasyonu’nun üzerine Üst Kretase yaşlı diyabaz, gabro ve serpantinitlerden oluşan Mamasun Ofiyoliti yerleşmiştir. Sahada Senozoyik yaşlı birimleri Oligosen yaşlı çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı ve jipslerden oluşan İncik Formasyonu ile Orta Miyosen-Üst Pliyosen yaşlı ayrılmamış karasallardan meydana gelmiş olan İç Anadolu Grubu ve yine bu grup içerisinde yer yer mostraları gözlenen Kızılkaya İgnimbiriti yer almaktadır. İstif, Kuvaterner yaşlı alüvyon ve travertenlerle son bulur. Çalışma alanında önceki yıllarda özel sektör tarafından farklı amaçlarla açılan sondajlarda düşük sıcaklıklarda da olsa jeotermal akışkan elde edilmiş fakat doğrudan jeotermal enerji aramalarına yönelik herhangi bir etüt çalışması yapılmamıştır. MTA Genel Müdürlüğü tarafından söz konusu çalışma alanında alınan 3 adet jeotermal enerji arama ruhsat sahasında 2013 yılında jeoloji, jeofizik ve hidrojeokimya çalışmaları yapılmıştır. Jeolojik çalışmalar kapsamında 150 km2’lik bir alanın 1/25.000 ölçekli detay jeotermal jeolojisi ve ağırlıklı olarak tektonizma çalışmaları yapılmıştır. Jeolojik çalışmalar ışığında belirlenen hatlar boyunca 87 noktada jeofizik-rezistivite ve 33 noktada jeofizik-MT çalışmaları planlanmış ve uygulanmıştır. Hidrojeokimyasal çalışmalar kapsamında ise özellikle Merkez ve Akin sahalarından alınan 8 adet su numunesinde ayrıntılı jeokimyasal analizler yapılmış; ayrıca alandaki kuyu ve kaynakların fiziksel parametreleri yerinde ölçülmüştür. 22 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE TUZ GÖLÜ HAVZASI ENDÜSTRİYEL HAMMADDE ARAMALARI Gökhan KADINKIZ1, Memet PEKGÖZ1, Mehmet Ali YASTI1, Murat KIRTIL1, Mustafa KARAKAŞ2 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Konya Bölge Müdürlüğü, Konya ÖZ Tuz Gölü Havzası güneyinde yer alan Ereğli-Bor Havzası’nda, evaporit yataklarının ortaya çıkarılması amacıyla, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen, Tuz Gölü Havzası Endüstriyel Hammadde Aramaları Projesi kapsamında, etüt prospeksiyon ve sondaj çalışmaları yapılmıştır. Çalışma bölgesi çok geniş alanlar kapsadığından hedef alanlar belirlenmiştir. Bu hedef alanlardaki bulgular dikkate alınarak ruhsatlar alınmış ve bu ruhsatlarda sondajlar gerçekleştirilmiştir. 2011 yılı arama ve etüt yılı olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar, Aksaray merkezde 04.05.2011 tarihinde başlamış yaklaşık 5 ay sürmüş ve 21.10.2011 tarihinde bitmiştir. Çalışma programında yer alan 1/25000 ölçekli 100 km2 lik detay jeoloji haritası ve 1000 km2 lik detay prospeksiyon çalışması yapılmıştır. Arama-etüt çalışmaları kapsamında 18 adet Kimyasal Analiz Numunesi, 33 adet Min-Pet Numunesi, 32 adet XRD Numunesi, 7 adet Su Kimyası numunesi 24 adet Paleontoloji numunesi ve 2 adet de İz element numuneleri alınmıştır. Detay jeoloji ve prospeksiyon çalışmaları, L29, L30, L31 ve K29, K30 ve M32, M31 100.000 ölçekli paftalarda ve L29-c1,c2,c3,c4 25.000 ölçekli paftalarda gerçekleştirilerek hedef alanlar tespit edilmiştir. 2012 yılı çalışmaları, Niğde merkezde 21.05.2012 tarihinde başlamış yaklaşık 10 ay sürmüş ve 13.03.2013 tarihinde bitmiştir. Sondaj ve arama-etüt çalışmaları kapsamında, M-32 paftası Konya-EreğliYeniköy’de bulunan AR: 201100345, AR: 201100341, AR: 201100350, AR: 201100356, AR: 201100384, AR: 201100371 ruhsatlarında 6 adet kuyuda toplam 4.450,40 metre sondaj yapılmıştır. Bu sondajların sonucunda toplam, 74.45 metre GLOBERİT cevheri, 261.75 metre HALİT cevheri ve 128.98 metre BİTÜMLÜ ŞEYL cevheri kesilmiştir. 2013 yılı çalışmaları, Niğde merkez ve Karapınar merkezde olmak üzere 15.07.2013 tarihinde başlamış yaklaşık 6 ay sürmüş ve 20.01.2014 tarihinde bitmiştir. Sondaj ve arama-etüt çalışmaları kapsamında, M-32 paftası Konya-Ereğli-Yeniköy’de ve M-31 paftası Konya-Karapınar’da bulunan AR: 201100345, AR: 201100341, AR: 201300186, AR: 201300184, AR: 201300187, AR: 201300188 ve AR: 201300663 ruhsatında toplam 8 adet kuyuda toplam 7.009,00 metre sondaj yapılmıştır. Bu sondajların sonucunda toplam, 85.32 metre GLOBERİT cevheri, 506.25 metre HALİT cevheri ve 44.75 metre BİTÜMLÜ ŞEYL cevheri kesilmiştir. 23 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE KONYA VE CİVARI JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI Kaan BEKER 1, Hayrettin KARZAOĞLU2, Göksel AKDOĞAN1, Ahmet ÖZCAN2, Hasan UĞURLU3, Engin PURTUL1, Sedat ÖZTÜRK2, Şahin GERGİN2 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğü, Trabzon ÖZ Konya ili Akşehir, Tuzlukçu ve Ilgın ilçeleri arasında kalan çalışma alanında temelde Paleozoyik Karbonifer yaşlı grovak, silttaşı, şeyl, çakıltaşı, çört ve kireçtaşı ardalanması şeklinde bir matriks ile bunların içerisinde yer alan kireçtaşı blokları ve bazı volkanik kayalardan oluşan Halıcı Formasyonu ve kireçtaşı ve dolomitlerden oluşan Kurşunlu Kireçtaşı Üyesi yer almaktadır. Üzerlerinde uyumsuzlukla genel olarak kil, marn, kumtaşı, çakıltaşı ve kireçtaşı gibi farklı malzeme içeriğine sahip alttan üste doğru; Devriş Formasyonu ve Dursunlu Formasyonu istiflenmiştir. Tüm bu birimler üzerine yamaç molozu ve alüvyon uyumsuz olarak gelmektedir. MTA Genel Müdürlüğü adına çalışma alanında alınmış 6 adet jeotermal arama ruhsat alanında 2013 yılı iş programı dahilinde 460 km2‘lik alanda 1/25000 ölçekli jeoloji etüt çalışması yapılmış, 10 adet su numunesi alınarak, 181 adet DES (Düşey Elektrik Sondaj) ve 3,35 km. SP (Doğal Potansiyel) çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar neticesinde, 2200 metre derinliğinde KTG-2013/15 jeotermal kuyusu açılmıştır. KTG-2013/15 kuyusu; 681,00 metre 133/8“casing, 1042,50 metre 95/8 “ casing ve 22,40 metre kapalı, 1148,53 metre filtreli olmak üzere 1170,93 metre 6 5/8” çaplı liner indirilerek teçhiz edilmiştir. Üretim çalışmalar ısonucunda, kuyu tabanında 104,8°C, kuyu ağzında 63,3 °C ölçülmüştür. Artezyen debisi 22 l/s, kompesör debisi 45 l/s olarak kaydedilmiştir. Proje kapsamında ayrıca Konya İli Meram ilçesinde MTA Genel Müdürlüğü adına alınmış 8 adet jeotermal arama ruhsatında; istif, en altta Triyas-Jura yaşlı Ardıçlı Formasyonu ve Loras Formasyonu ile başlar. Kretase yaşlı Hatip Ofiyolit Karmaşığı, Neojen yaşlı Dilekçi Formasyonu, Erenler Dağı Volkanik Karmaşığı, Kuvaterner yaşlı yamaç molozu ve alüvyon ile son bulur. Çalışma alanında 2013 yılı iş programı kapsamında yaklaşık 190 km2’lik alanda 1/25000 ölçekli jeoloji etüt çalışması yapılmış, 11 adet su numunesi alınmış, 81 adet noktada Düşey Elektrik Sondajı (DES) ve 1,225 km SP (Doğal Potansiyel) çalışması gerçekleştirilerek sahaya jeotermal amaçlı lokasyon önerilmiştir. 24 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE BAZI LİNYİTLERİN TARIMSAL AMAÇLI HUMİK VE FULVİK ASİT POTANSİYELLERİNİN BELİRLENMESİ Agâh KÖKER1, Mehmet ÇÖTELİ1, Atilla GÜNTÜRK1, Abdullah ULAŞ1, Akan GÜLMEZ1, Polat CANDAN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Daire Başkanlığı, Ankara ÖZ Bu proje çalışmasında özellikle termik santral beslenmesi gibi belli bir kullanıma ayrılmamış kömür sahalarının organik gübre hammaddesi olarak kalitesinin araştırılması planlanmıştır. Çalışılması planlanan sahalar Muğla – Milas (deneysel yöntem için kontrol numunesi olarak), Konya – Karapınar, Konya – Çumra, Afyon – Dinar, Denizli – Çivril, Eskişehir – Alpu, Trakya – Çerkezköy, Trakya – Lüleburgaz kömür sahaları olup Trakya’daki 2 sahaya ait numuneler ve Konya – Karapınar numunelerinin bir kısmı çalışılmıştır. Trakya numunelerinin hümik asit verimlerinin düşük (% 20), Konya – Karapınar’ın ise yüksek (% 40 – 50) olduğu tespit edilmiştir. 25 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE TRAKYA JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI Lütfi TAŞKIRAN1, Gürsel Arslan2, Levent BAKAR3, Ünsal TURALI1, Ömür ŞAN2, Haluk GÜNAL3 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Ege Bölge Müdürlüğü, İzmir 3 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ İnceleme alanı Kırklareli İl merkezini de kapsayacak şekilde yaklaşık 150 km2’lik bir alan ile KırklareliVize ve Tekirdağ-Saray ilçelerini kapsayan toplamda yaklaşık 300 km 2’lik bir alanı içermektedir. Çalışma alanında jeolojik olarak temelde Paleozoyik yaşlı gnays ve şistleri içeren Tekedere Grubu ve pembe, beyaz renkli, iri feldispat fenokristali içeren granitlerden oluşan Şeytandere Metagraniti gelmektedir. Temel birimlerin üzerine açısal uyumsuzlukla Orta Eosen yaşlı bej, beyaz, sarı, gri renkli tabanda volkanik kırıntılı, kumlu, killi kireçtaşı, kumtaşı ve marndan oluşan İslambeyli Formasyonu ve Üst Eosen yaşlı beyaz, gri yer yer sarı renkli, bol fosilli, kumlu-killi resifal Kırklareli Kireçtaşları gelmektedir. Bu birimlerin de üzerine yine diskordansla Üst Miyosen’e ait sarımsı beyaz, beyaz renkli çapraz tabakalı killi kumtaşı ile açık yeşil renkli laminalı kiltaşından oluşan Ergene Formasyonu ile Pliyosen yaşlı sarımsı kahve, kırmızı, sarımsı beyaz renkli tutturulmuş/tutturulmamış çakıl, kum ve çamurtaşından oluşan ve çalışma alanında oldukça geniş bir alan kaplayan Trakya Formasyonu gelmektedir. Tüm bu birimleri özellikle dere yataklarında Kuvaterner yaşlı alüvyon açısal uyumsuzlukla örtmektedir. “Trakya Jeotermal Enerji Aramaları” projesi kapsamında 2013 yılında Kırklareli-Merkezi kapsayan 3 adet ruhsat alanında ve Kırklareli-Vize ve Tekirdağ-Saray’da bulunan 3 adet ruhsat alanında yaklaşık 300 km2‘lik detay jeotermal jeolojisi çalışması yapılmıştır. Jeolojik çalışmaların yanı sıra ruhsat sahalarında belirlenen profillerde 216 adet jeofizik rezistivite (DES) ölçüsü alınmıştır. Bu çalışmaların yanında hidrojeokimyasal çalışmalar kapsamında da 4 adet su kimyası analizi yaptırılmıştır. Tüm bu çalışmalar sonucunda belirlenen lokasyonlarda gradyan ve üretim amaçlı jeotermal araştırma sondajları planlanmıştır. Çalışmaların bölgede yapılan ilk jeotermal çalışmalar olması nedeniyle Trakya için ayrı bir öneme sahiptir. 26 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE KIRKLARELİ-EDİRNE-TEKİRDAĞ YÖRELERİ BENTONİT ARAMALARI Necmi KIRAL1, Aytaç TULUKÇU1, Hülya ATEŞ1 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Trakya bölgesi ülkemizin önemli bentonit yataklarının büyük kısmına ev sahipliği yapar. Edirne-Enez bentonit yatağı 1970 yılında MTA tarafından bulunmuş ülkemizin en büyük Ca-bentonit yatağıdır. MTA Genel Müdürlüğü’nün 2008 yılında Trakya bölgesinde başlattığı Endüstriyel Hammadde aramaları projesi kapsamında Edirne-Kırklareli-Tekirdağ yöresinde çok zengin Ca-bentonit yatakları bulunmuştur. Edirne-Enez yöresindeki bentonit yatakları, Orta-Üst Oligosen yaşlı Hisarlıdağ volkanitlerinin piroklastiklerinin sulu ortamda çökelmesiyle oluşmuşlardır. 2011 yılında MTA tarafından bulunan yataklar ise, Üst Miyosen yaşlı Ergene Formasyonunda oluşmuşlardır. 2012 yılında Edirne-Tekirdağ-Kırklareli yörelerinde 12 ruhsat sahasında 18 lokasyonda toplam 446,90 m istikşaf sondajı yapılmıştır. 2013 yılında ise 23 ayrı lokasyonda toplam 1.157,20 m rezerv sondajı yapılmıştır. Bu sondajlarda Ergene formasyonunda 90 metreye varan kalınlıklarda Ca-bentonit düzeyleri belirlenmiştir. İlk defa varlığı belirlenen Ergene formasyonundaki bu oluşumlar, Türkiye’nin bilinen potansiyel bentonit rezervi göz önüne alındığında, bunun çok üzerinde bir potansiyel taşırlar. Ayrıca, endüstriyel hammadde işletmeciliğinde çok önemli bir avantaj olarak, bu yatakların Tekirdağ Limanı’na uzaklığı 40-60 km arasındadır. 2012 yılındaki sondaj karotlarından derlenen numunelerden gelen analiz sonuçlarına göre, bölgedeki CaBentonitler iyi ve çok iyi ağartma toprağı olarak kullanıma uygun değerlerdedir. 2013 yılı analiz sonuçları, söz konusu yatakların sondaj ve döküm bentoniti potansiyelini ortaya koyacaktır. 27 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE KARSTİK ÇÖKÜNTÜ ALANLARININ BELİRLENMESİ VE TEHLİKE DEĞERLENDİRMESİ: SİVAS Koray TÖRK1, Levent YELESER1, Sinan KELEŞ2, Şefika KÖKLÜ2, Raşit KARAGÖZ2, Şengül EMİROĞLU2, Sinem AYKAÇ2, Z. Rezzan ÖZERK2, Fatih SAVAŞ1, Korhan ÇAKIR1, Mehmet KESKİN3, Muzaffer NAVRUZ2, İsmail KAHRAMAN1, Kerem AVCI1 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Kızılcahamam, Ankara 2 ÖZ Türkiye'nin yaklaşık 1/3'lük bölümü karstlaşmaya uygun karbonat ve evaporitik kayaçlarla kaplıdır. Yapısal özellikleri nedeniyle evaporitik kayaçlar dış süreçlerden etkilenmekte, özellikle de suyun etkisine bağlı olarak hızla eriyebilmektedir. Bu nedenle yerleşim alanlarının ve mühendislik yapılarının projelendirilmesi süreçlerinde, evaporitik kayaçların alansal dağılımlarının belirlenmesi önem taşımaktadır. Sivas’ta pilot saha olarak belirlenen ve yerleşim alanlarına yakın evaporitik kayaçların yaygın olarak bulunduğu alanlarda, yüzeyde gözlenen çöküntü alanlarından yola çıkarak, bu alanların çevresinden başlayarak boşluk anomalileri saptanmaya çalışılmıştır. Çalışmalarda hidrolojik beslenimin yaygın ve noktasal dolaşımdan olduğu bölgede, yüzey karstına ait en belirgin yapıların dolinler olduğu saptanmıştır. Jeofizik (mikrogravite, jeoelektrik ve yer radarı) ağırlık yürütülen ve şehir merkezine yakın alanlarda odaklanan çalışmalarda ise ortalama olarak yüzeyden 10 m’den daha derin alanlarda, doğrusal (belirli bir hat boyunca) devam eden boşluklar belirlenmiştir. 28 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE BEYŞEHİR GÖLÜ’NÜN SEDİMANTOLOJİK, LİMNOLOJİK VE PALEOİKLİMSEL ÖZELLİKLERİ: ÖN BULGULAR Füsun Yiğit FETHİ1, Özden İLERİ1, Serkan PALAS1, Hakan PEHLİVAN1, Emre ŞİMŞEK1, Salim ÖNCEL2, Murat EVREN1, Mehmet Nur YANMAZ1, Nizamettin KAZANCI3, Suzanne LEROY4, Ayten CESUR1, Zeynep ARI1, Evrim ŞÜKÜROĞLU1 1 MTA Genel Müdürlüğü Deniz ve Çevre Araştırmaları Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Bölümü, Kocaeli 3 Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü,06100, Tandoğan Ankara 4 Brunel Üniversitesi Yer Bilimleri Enstitüsü, Uxbridge UB8 3PH, Londra, UK ÖZ Beyşehir Gölü, Toros Dağları’nın batı kesiminde Isparta Dirseği olarak adlandırılan kesimin kuzeyindeki çöküntü alanı içerisinde yer alan yarı kapalı özellikte Türkiye’nin en büyük tatlı su gölüdür. Gölün batı kısmında Alt Eosen yaşlı kireçtaşları ve Kuvaterner yaşlı alüvyonlar, doğu kısmında ise Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı karasal çökel kayalar ve Kuvaterner yaşlı alüvyonlar yüzeylenmektedir. Yüz ölçümü 650 km2 olan gölü besleyen başlıca akarsular Sarısu Deresi, Çavuşköy Deresi, Hizar Deresi’dir. 2012 yılı Temmuz ayında gölden 45 adet grab örneği ve 5 noktada livingstone karot örneği alınmış olup, buradan elde edilen numunelerin sedimantolojik özellikleri kaydedilerek 45 adet numunenin XRD analizi yapılmıştır. 23 adet noktada ise göl suyunun özellikleri (ışık geçirgenliği, pH, sıcaklık, çözünmüş oksijen, elektriksel iletkenlik) ölçülmüştür. Göl suyunun ışık geçirgenliği (sechi disk) 0,5-5 m, pH değerlerinin 8,04-8,95, sıcaklık değerlerinin 30,1-25,4°C, çözünmüş oksijen değerlerinin 8,47-7,35 mg/l, elektriksel iletkenlik değerlerinin ise 380-360 µs/cm2 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Bunun yanısıra 6 lokasyonda yapılan CTD ölçümleri ile su kolonunun düşey profili incelenmiş ve 2,14 ile 4,28 m arasında değişen derinliklerdeki sıcaklık değerlerinin 17,72-18,08 oC, elektriksel iletkenlik değerlerinin 0,35-0,37 µs/cm2, ses hızı iletkenliğinin 14771475 m/s, tuzluluk değerlerinin ise %o 0,19-0,2 gr arasında değiştiği belirlenmiştir. Yüksek ayrımlı sığ sismik sistemlerle (Geoacustic- Boomer- sediman profili) yapılan çalışmalarda gölün yakın geçmişte oldukça küçüldüğü tespit edilmiştir. Sismik kesitlerde güncel göl tabanında akarsu kanalı olduğu düşünülen yapılar gözlenmiştir. Yapılan ön değerlendirmeler neticesinde el tipi XRF sonuçlarına göre Beyşehir Gölü sedimentlerinin element dağılımları, genelde ortalama yerkabuğu ve/veya sedimenter kayaçlar bileşimine benzemektedir. Ayrıca korelasyon katsayısı matriksi, ve Al, Si, Ti, Zr, gibi litofil fraksiyonlara bağlı olarak değişimleri çoğunlukla çevre kıyı ardı jeolojik kayaçların ayrışma ve taşınması sonucu birikmiş olduklarını göstermektedir. Beyşehir Gölü’nün kuzey kesimindeki suların ölçülen pH değerlerinin, bu alanda yüzeylenen metamorfik kayalardan beslenmeye bağlı olarak, nispeten daha yüksek olduğu görülmüştür. Gerek grab örnekleri, gerekse livingstone karot örnekleri üzerinde yapılan XRD analizleri çökellerin yaklaşık homojen bir mineral dağılımına sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum gölün su seviyesinin sığ olması ve sediman beslemesinin dalgalarla homojen bir şekilde dağıtılmasından kaynaklandığı şeklinde değerlendirilmiştir. Beyşehir Gölü’nden alınan çökel örnekleri üzerindeki araştırmalar halen devam etmekte olup, ilerleyen süreçte yaptırılacak olan C14 radyometrik yaşlandırma, δ18O ve δ13C izotop, XRF analizlerinin değerlendirilmesi ile gölün oluşum sürecinde etkili olan iklimsel değişimlerin tanımlanmasına gayret edilecektir. 29 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ÇANKIRI-ÇORUM HAVZASI TERSİYER YAŞLI EVAPORİTLİ ÇÖKELLERİN PALİNOLOJİK İNCELEMESİ Nurdan YAVUZ1, İlhan SÖNMEZ2, Ş.Sinan DEMİRER1, Bahar BEŞTER BENGÜ1, S. Nihal ÇINAR1 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Palinoloji, güncel veya fosil polen ve sporlar ile bunların dağılımını inceleyen ve bu palinomorfların stratigrafik ve paleoekolojik uygulamalarını da kapsayan bir çalışma disiplinidir. Bu proje ile Orta Anadolu’nun evaporit içeren önemli havzalarından biri olan Çankırı-Çorum Havzasındaki istifler ilk kez palinolojik amaçlı olarak ayrıntılı biçimde örneklenecek ve incelenecektir. Yüksek çözünürlüklü (high resolution) palinolojik incelemeler ile geçmiş dönemlerdeki iklimsel koşulların ortaya koyulması, gelecekte beklenecek iklimsel koşulların modellenmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu proje kapsamında Çankırı-Çorum Havzasındaki organik madde ve evaporitlerin ardalanmasından oluşan döngüsel çökel istifler boyunca yapılacak yüksek çözünürlüklü palinolojik incelemeler ile ülkemizden önemli Tersiyer iklim verileri elde edilecektir. Elde edilecek palinolojik veriler bölgenin paleoiklim ve paleoekolojisine ışık tutmak yanında, benzer yaş aralıklarında çalışan araştırmacıların hem bölgesel ölçekte korelasyon yapmasına hem de küresel iklim değişiklikleri ile Türkiye’den elde edilen verilerin karşılaştırılmasına imkan sağlayacaktır. Proje kapsamında palinolojik incelemeler yanında; karasal çökellerin biyostratigrafik çalışmalarında memeli fosillerinin büyük önemi olması nedeniyle havza çökellerinin biyostratigrafisinin kurulmasına katkı sağlaması amacıyla mikro memeli fosillerinin aranması çalışmaları, yerinde oluşmuş kil minerallerinin kompozisyonundaki değişimlerin belirlenmesi ve küresel iklim kaydının incelenmesi için duraylı izotop (δ13C ve δ18O) analizleri gerçekleştirilecektir. Planlanan çalışmaların tamamlanması sonucunda elde edilecek veriler değerlendirilerek döngüsel çökellerden oluşan istifin çökelimi sırasındaki iklimsel ve ortamsal koşullar ve bu koşullardaki değişiklikler ortaya koyulacak ve küresel ölçekteki değişiklikler ile karşılaştırması yapılacaktır. 30 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE ÇANKIRI-ÇORUM HAVZASI VE ÇEVRESİNDE, EN BÜYÜK KARA MEMELİSİ OLAN BALUCHITHERIUM’UN VE EŞLİK EDEN DİĞER OMURGALILARIN BULGU YERLERİNİN ARAŞTIRILMASI VE BÖLGENİN PALEOCOĞRAFYASI Neşe OYAL1, Şevket ŞEN2, Levent KARADENİZLİ3, Pierre-Olivier ANTOİNE4, Gerçek SARAÇ1, İbrahim K. ERTEKİN1, Cemal TUNOĞLU5, Mine Sezgül KAYSERİ ÖZER6, Ebru ALBAYRAK1, Gonca NALCIOĞLU1, Sevilay SÜREKÇİ1, Dilek SOFRACIOĞLU APA1,Tuğba ÇELİK1 1 MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi, Ankara Laboratoire de Paléontologie du Muséum, CR2P-CNRS, 8 rue Buffon, 75005 Paris, France 3 MTA Arama Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara 4 Institut des Sciences de l'Évolution, CC064 Université Montpellier 2 Place Eugène Bataillon F-34095 Montpellier Cedex, France 5 Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Beytepe /Ankara 6 Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Tınaztepe Yerleşkesi Buca/İzmir 2 ÖZ 2006-2013 yılları arasında gerçekleştirilmiş olan bu projede Çankırı-Çorum Tersiyer Havzasında Kırıkkale-Sungurlu-Kızılırmak üçgeni içinde yüzlek veren denizel ve özellikle karasal Paleojen çökellerin jeolojik özellikleri incelenmiş ve bu çökellerden paleontolojik veriler elde edilmiştir. Çalışma alanı olarak bu bölgenin seçilmiş olmasının başlıca nedeni, Türkiye’de bugüne dek çok az bilinen Oligosen omurgalı faunalarını içeren fosil yataklarının bulunmuş olmasıdır. Çalışma alanındaki en eski tortul üniteler Bartoniyen-Priaboniyen yaşlı denizel çökellerdir; onların üzerinde uyumsuz olarak karasal ortamlarda çökelmiş Oligosen-Pleyistosen yaşlı tortul istifler yer almaktadır. Bölgedeki karasal Paleojen yaşlı çökeller üç formasyon halinde ayırt edilmiştir; alttan üste doğru İncik, Güvendik ve Kızılırmak formasyonlarıdır. Adı geçen formasyonlar bu bölgede geniş yüzlekler verir. Arazinin nisbeten çıplak ve engebeli olması nedeniyle yüzlek olanakları oldukça fazladır. Bu da jeolojik gözlemleri koylaştırır ve fosil aramaları için geniş olanaklar sağlar. Projenin önemli bir kısmını oluşturan ve aynı zamanda projeye adını da veren Baluchitherium cins adı altında bilinen dev gergedanlar bugüne dek kara üzerinde yaşamış en büyük memeli hayvanlardır. Bu cinse katılan türlerin erkek fertlerinde omuz yüksekliği 5 metrenin üstünde olabilir, ağırlıkları da on tondan fazladır. Baluchitherium (=Paraceratherium) ve ona eş değer olarak kabul edilen Indricotherium cinsleri Oligosen döneminde Moğolistan, Çin, Orta Asya ve Hint Yarımadası’nda nispeten yaygın olarak bilinirler. Gürcistan ve Balkanlar’da da dev gergedanların yaşadığı birkaç nadir fosille kanıtlanmıştır. Türkiye’de ise ilk buluntu 2002 yılında Çankırı-Çorum Havzası’nda Kırıkkale-Delice ilçesi yakınlarında bulunan bir ön kol kemiği parçasıdır. Dev gergedan Türkiye’de bugüne kadar sadece Çankırı-Çorum ve Tuzluca (Iğdır) havzalarında bulunmuştur. Bu veriler Anadolu’nun Oligosen’de Asya’nın orta ve güney bölgeleri ile bağlantılı olup benzer ortam ve iklim koşullarını taşıdığını göstermektedir. Baluchitherium’un içinde bulunduğuParaceratheriinae alt ailesi, Orta Eosen-Oligosen zaman aralığında özellikle Asya’da yaşamıştır. Eosen’de yaşamış türlerde omuz yüksekliği 3 metreyi geçmez, zira hepsi nispeten kapalı ormanlık alanlarda yaşamış türlerdir. Boy artması Oligosen’de ortamın daha açık ve seyrek ağaçlı olmasıyla başlar ve özellikle Paraceratherium ve Dzungariotherium cinslerinde görülür. Diş yapıları yaprak ve dallar yiyerek beslenmeye uyumludur. 2006-2013 yılları arasında MTA ve Paris Tabiat Tarihi Müzesi elemanlarından oluşan bir ekip proje kapsamında Çankırı-Çorum Havzası’nda yaygın yüzlekler veren Kızılırmak Formasyonu içinde dev gergedan ile ona eşlik eden omurgalı ve omurgasız fauna üzerine araştırmalar yapmış ve çalışmalar sonucunda bu formasyon içinde Paraceratherium fosillerini içeren zengin yataklar bulunmuştur. Henüz tanımlanmamış bir Paraceratherium türüne ait birçok ferdin iskeletinin hemen hemen bütün kemikleri toplanmıştır. Toplanan fosiller MTA Müzesi’nde restorasyon ve inceleme altındadır. Paraceratherium ile aynı ortamda yaşamış daha küçük boyutlu gergedanlardanAprotodon ve Protoceratherium, Anthracotheriidae ailesinden küçük bir su aygırı yapısındaki Elomeryx, sırtlanımsı bir etobur, küçük boyutlu otoburlar, kirpi ve fare-sincap gibi mikro memeliler ile bir timsah türü, kara ve tatlı su kaplumbağalarına ait buluntular ile Kızılırmak Formasyonu’nun oldukça zengin bir omurgalı faunasına sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Proje çalışmaları sonucu elde edilen fauna ve yapılan kronoloji çalışmaları, önceki çalışmalar ile Geç Miyosen olarak bilinen Kızılırmak Formasyonu’nun Geç Oligosen yaşta olduğunu ortaya koymuştur. 31 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE ANKARA ÇEVRESİ OMURGASIZ FOSİL LOKALİTELERİNİN İNCELENMESİ İbrahim K. ERTEKİN1, Sevilay SÜREKÇİ1, Dilek SOFRACIOĞLU APA1, Tuğba ÇELİK1 1 MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi, Ankara ÖZ MTA Tabiat Tarihi Müzesi Ön Etütleri Projesi kapsamında Omurgasız Paleontoloji Ekibi tarafından Ankara çevresindeki fosil lokalitelerinin incelenmesi ve müze envanterine örnek kazandırılması amacıyla arazi çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar sırasında ağırlıklı olarak Alt Jura yaşlı Bayırköy Formasyonu ve Orta Eosen yaşlı Orhaniye Formasyonu’na ait birimler fosil içerikleri açısından incelenmiştir. Bu çalışmalar sonucunda Kazan Havzası, Orta Eosen yaşlı Orhaniye Formasyonu’ndan Kılıçlar KöyüSürsefa Mevkii (H29c1 45480K/80330D) civarından toplanan örnekler içerisinden Velatescinsine ait 1 adet gastropod ve Chlamys cinsine ait 8 adet bivalv örneği raporlanarak envantere alınmıştır. Orhaniye Köyü (H29d3 38850K/72100D) civarından toplanan örnekler içerisinden Terebellumcinsine ait 3 adet gastropod örneği, Güvenç Köyü (H29 d2 43650K/77800D) civarından toplanan örnekler içerisinden? Ampullinacinsine ait 5 adet gastropod örneği, Dağyolu Deresi vadisinin başlangıç kesimlerinden (H29d3 41650K/74300D) toplanan örnekler içerisinden Harpactoxanthopsiscinsine ait 2 adet yengeç fosili örneği, Ostrea cinsine ait 2 adet bivalv ve Turritella cinsine ait 4 adet gastropod örneği ve Dağyaka Köyü (H29d3 35880K/71650D) civarında toplanan örnekler içerisinden Eupatangus cinsine ait 1 adet ekinid örneği raporlanarak envantere alınmıştır. Dağyaka Köyü güneyinden ve Sarıbeyler Köyü’nün kuzey doğusundan toplanan örneklerden 48 adet Ekinid, 33 adet Gastropod, 22 adet Bivalv örneği üzerinde paleontolojik çalışmalar devam etmektedir. Alt Jura yaşlı Bayırköy Formasyonu’ndan Kösrelik Köyü kuzeyinden çok sayıda kötü korunmuş ammonit parçası, 4 adet belemnit ve birçok krinoidstem parçası toplanmıştır. Müze Ön Etütleri Projesi kapsamında omurgasız paleontoloji birimi olarak 5 gün günü birlik arazi çalışması yapılmıştır. Bu çalışmada 26 adet örnek tanımlanmış ve raporları yazılmıştır. 107 adet örnek üzerinde ise yaş verme ve raporlama çalışmaları devam etmektedir. 32 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ORTA TOROSLAR KURŞUN-ÇİNKO MADEN ARAMALARI Sebahattin AK1, Osman YUMUK1, Fatih BADEMLER2 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Bu çalışma Niğde ili Çamardı ilçesi civarında Niğde Masifi’nde yer alan Madsan antimuan cevherleşmesi ve Kavaklıolu Armutbeli demir cevherleşme alanı ile Niğde-Merkez Kitreli kalderasının bulunduğu alan Melendiz volkaniklerinde gerçekleştirilmiştir. Sahalar, Orta Anadolu magmatik ve volkanik provensinin bulunduğu Anatolid tektonik kuşağı üzerinde yer almaktadır. Kuzey-güney sıkışma ve Bozkır Naplarının son yerleşim bölgelerine ilerlemeleri sonucu masiflerin yükselimi ile kıtasal kabuk kalınlaşmış, kalınlaşma nedeniyle derinlerde kısmi ergimeler sonucu Orta Anadolu’da yaygın bir magmatizma-volkanizma gelişmiştir. Çalışmalarımız Niğde Masifi’nde yer alan magmatik oluşum ve Melendiz-Hasandağı volkanik alanında gerçekleştirilmiştir. 1-Niğde Masifi, yüksek dereceli metamorfizmaya uğramış Paleozoyik-Mesozoyik yaşlı mermer, gnays, kuvarsit ve amfibolitlerden oluşmuştur. Masifin kayaçları içine Kretase yaşlı granodiyoritik kayaçlar stok ve dayklar seklinde yerleşmiştir (Kleyn, 1968; Viljoen ve İleri, 1973; Göncüoğlu, 1977 ve 1985). Sahanın batı kısmında ise Paleosen-Eosen yaşlı siyenitler çökel birimler içerisinde yüzlek vermektedir. Paleosen öncesinde deformasyona ve yüksek dereceli başkalaşıma uğramış Niğde Masifi üzerine uyumsuzlukla Paleosen-Eosen yaşlı düşük dereceli başkalaşıma uğramış kayaçlar gelmektedir. Sahanın kuzeykuzeybatı kısmında Aşıgediği Formasyonuna ait kalın katmanlı beyaz mermerleri ile üstte doğru mermer içinde gnays-kuvarsit ve amfibolit mercekleri ile temsil edilmiştir. Aşıgediği Formasyonu üzerine Niğde grubunun en üst metamorfik birimini oluşturan Çamardı Formasyonu yer almaktadır. Çamardı Formasyonunun tabanını kuvarsitler oluşturmaktadır. Üst kesimlere doğru arkozik, biyotitli gnayslar ve küçük ölçekte amfibolitlere geçer. Formasyonun ortalarında bir veya iki beyaz renkli mermer bandı bulunmaktadır. Gnayslar Formasyonun en üst seviyelerinde yer almaktadır. Sahada Paleosen-Eosen yaşlı Ulukışla magmatiklerinin andezit ve siyenitik kayaçları da yüzlek vermektedir. Tüm bu birimler Niğde Masifi örtü kayaları olarak adlandırılan Paleosen- Eosen yaşlı metamorfiklerin çakıllarını içeren bir çakıltaşı seviyesi ile başlar, gri yeşil renkli çamurtaşı, silttaşı ve kireçtaşından oluşan filiş çökelleri ile örtülmüştür. 2-Hasandağı ile Melendiz dağı arasında yer alan Kitreli sahasında tabanda Pleyistosen yaşlı Keçiboyduran volkanitleri olarak adlandırılan altere andezit -ojit andezit yer almaktadır. Altere kayaçlar üzerine aynı yaşlı aglomeralar ve en üstte ise sağlam andezitler tarafından örtülmektedir. Kitreli sahası bir kaldera görünümünde olup, bu kalderayı Kitreli fayı olarak adlandırılan tektonik bir hat tarafından kesilmektedir. Ayrıca kalderanın kenarlarından merkezi kısmına kadar uzanan çember faylarının olduğu kısımlarda yoğun alterasyon gelişmiştir. Killeşme yaygın olarak gözlenmektedir. Sahanın batı kısmında Kükürdün dere içerisinde jeotermal sıcak su çıkışı halen devam etmektedir. Sahanın güney kısmında tektonik hatlarda kalsedonlaşma ve silisleşmeler gelişmiştir. Sahalarda 40 km2’lik alanın 1/5000 ölçekli detay maden jeoloji haritası ve tahkik, detay jeokimyasal çalışmalar yapılarak belirlenen anomali alanlarında sondajlı maden arama çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Niğde-Çamardı-Bereketli sahasında önceki yıllarda Sb cevherleşmesi, Kavaklıoğlu sahasında Fe cevherleşmesi işletilmiştir. Her iki saha da hidrotermal cevher yatağı konumundadır. Bereketli Sb cevherleşmesinin olduğu alanda yapılan detay jeokimyasal çalışmalarda Au: 40-20700 ppb, Sb: <10000 ppm’den fazla, As: 4490 ppm, Cu: 350 ppm, Pb: 460 ppm ve Zn: 1080 ppm gibi maksimum değerler gelmiştir. Au-Sb-As anomali değerleri elde edilmiş olup, Sb cevherleşmesinin alt seviyelerinde muhtemel bir epitermal Au cevherleşmesinin gelişmiş olabileceği düşünülerek 11 lokasyonda 3293,70 m sondajlı arama çalışması yapılmıştır. Yapılan sondajlarda Au: 8000 ppm değeri bulan seviyeler belirlenmiştir. Çamardı-Kavaklıoğlu sahası Celaller antik kalay işletmesine komşu ve Sn cevherleşme hattına uzanmaktadır. Kalay cevherinin hematitin alt seviyelerinde işletildiği kabul edildiğinde, sahadaki hematit zonları Sn açısından önem arz etmektedir. Ayrıca sahada gelişen ankeritli, hematitli-limonitli zonlardan alınan jeokimyasal kayaç örneklerinde Cu:22-230000 ppm, Pb: 170-1580 ppm, Zn: 630-6700 ppm, As:270-2100 ppm, Sb:750-5350 ppm, Ag:4,7-300 ppm ve Au:40-<6000 değerleri elde edilmiş olup, anomali alanlarında 2012 yılında 3 lokasyonda toplam 985,50 m, 2013 yılında 4 lokasyonda toplam 557,50 m sondajlı arama çalışması yapılmıştır. Analizi gelen sondajlarda cevherleşme oluşturacak değer elde edilememiştir. Niğde-Kitreli sahası volkanik kayaçlar içerisinde yer almaktadır. Sahada hidrotermal alterasyonlar gelişmiş olup, genelde tektonik hatlara bağlı saçınımlı porfiri tip bir cevherleşme olabilir. Sahadan alınan kayaç örnek analizlerine göre, Au:40-290 ppb, Cu:5-1073 ppb, Pb:10-594 ppm, Mo:5-500 ppm, As:20-1315 ppm 33 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE değerleri elde edilmiştir. Gerek jeokimyasal kayaç-toprak numunelerinde gerekse yapılan sondajlardan alınan numune analizlerinde Cu-Mo-Pb-Zn-Au değerlerinin varlığı, porfiri tip epitermal cevherleşmeye işaret etmektedir. 2011 yılında 6 lokasyonda 2376,50 m sondaj çalışması yapılmış, NKS-1 ve NKS-2 sondajında derinlere doğru Cu değerlerinin artışı gözlenerek sistemin derinde kaldığı düşünülüp 2013 yılında 3 lokasyonda toplam 1320 m sondaj çalışması yapılmıştır. Analizler henüz gelmemiştir. Niğde Masifi’ndeki Bereketli sahası epitermal damar tipi cevherleşme, Kavaklıoğlu sahası düşük ve orta sıcaklıklı hidrotermal oluşum, Kitreli sahası ise küçük bir porfiri cevherleşme tipi oluşum olarak düşünülebilir. 34 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE NEVŞEHİR-NİĞDE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI Mustafa DURDU1, Arzu ÇAĞLAYAN2, Fatih ÖZİÇLİ2, Hüseyin KAR2, Serkut SEVGİ2, Mehmet Ali AZITEPE1, Sinan SARP2, Afşin EKMEKYAPAR3, Ömer DUMAN4, Gamze KARZAOĞLU5, Akın ADIGÜZEL6, A. Rıza KILIÇ5 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana 4 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğü, Trabzon 5 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara 6 MTA Genel Müdürlüğü Kuzeybatı Anadolu Bölge Müdürlüğü, Balıkesir ÖZ 2013 yılı içerisinde yapılan çalışmalar sırasında Nevşehir’de 3 adet jeotermal amaçlı sondaj yapılmış, Niğde ili Altunhisar ilçesi GB’sında kalan bölgede ise jeolojik ve jeofizik etütler gerçekleştirilmiştir. Nevşehir’de Ürgüp, Derinkuyu, Acıgöl, Avanos arasındaki saha ile Niğde ili Çiftlik ilçesine bağlı Kömürcü, Sultanpınar, Kitreli yerleşim yerleri çevresindeki çalışma alanında, Paleozoyik yaşlı metamorfik birimler, Üst Kretase yaşlı ofiyolit ve granitler temeli oluşturur. Üzerlerine uyumsuzlukla Eosen yaşlı Karakepez bazaltı ve bol nummilitli kireçtaşları ile temsil edilen Eosen yaşlı Çayraz formasyonu gelir. Oligosen yaşlı Mezgit formasyonu kumtaşı, çakıltaşı gibi çökellerden oluşur. Bölgede genel olarak, Miyosenden başlayıp günümüze kadar devam eden volkanik faaliyetlerin etkisi gözlenmektedir. Üst Miyosen yaşlı ignimbiritler, bu ignimbiritlerle ardalanmalı sedimanter çökeller, bazaltik lavlar ve andezitik domlardan oluşan Ürgüp formasyonu geniş alanlarda yüzeyler. Pliyosen, andezitik lavlar, ignimbirit ve bazaltik lavlarla karakterize olur. Kuvaterner yaşlı asidik ve bazik lavlar, bunların piroklastik çökelleri ile alüvyon, kendilerinden daha yaşlı birimleri uyumsuzlukla örter. Nevşehir ilinde yapılan sondajlardan Ürgüp-Mustafapaşa sondajında, kuyu derinliği 2198 m olup, artezyen halinde 10 lt/sn debi ve 58 oC sıcaklıkta, kompresörle ise 13 lt/sn debi ve 56 oC sıcaklıkta akışkan elde edilmiştir. 2505 m derinliğindeki Derinkuyu-Suvermez kuyusunda 64 oC sıcaklıkta, artezyen olarak 24 lt/sn (gaz basıncı azalınca artezyen kesilmektedir), kompresörle ise 33 lt/sn debide akışkan elde edilmiştir. NevşehirMerkez-Kepez mevkiinde yapılan sondaj ise 2198 m derinliğinde olup, kompresörle yapılan üretim sonucunda elde edilen akışkanın sıcaklığı 82,6 oC, debisi ise 18 lt/sn dir. Niğde ili Altunhisar ilçesinin GB’sında kalan çalışma alanında yüzeyleyen en yaşlı birim Üst Miyosen yaşlı altere olmuş lav, tüf ve piroklastiklerden oluşan Balcı volkanitleridir. Bunların üzerine Üst MiyosenPliyosen yaşlı kumtaşı, kireçtaşı, marn ve ignimbiritden oluşan İnsuyu formasyonu gelir. Laharik çökellerden oluşan Pliyo-Kuvaterner yaşlı Yuvaköy volkanitleri, İnsuyu formasyonunun üzerinde uyumsuzlukla bulunur. Bu birimin üzerine hepsi de Kuvaterner yaşlı olan, andezit ve piroklastiklerden oluşan Keçiboyduran volkanitleri, bazalt ve bazaltik cüruflardan oluşan Karataş volkanitleri, maar piroklastikleri ile kül ve tüflerden oluşan Hasandağ volkanitleri gelir. Kuvaterner yaşlı alüvyon ve yamaç molozları bütün birimleri uyumsuzlukla örter. MTA Genel Müdürlüğü tarafından Niğde’deki söz konusu çalışma alanında alınan 7 adet ruhsat sahasında 2013 yılında 450 km2’lik bir alanın 1/25.000 ölçekli detay jeoloji haritası yapılmış, jeolojik çalışmalar sonucunda belirlenen hatlarda 130 noktada jeofizik-rezistivite, 83 noktada ise jeofizik-MT çalışması yapılmıştır. Sahadaki kuyu sularının fiziksel parametreleri ölçülerek, 16 adet kimyasal, 10 adet izotop amaçlı su numunesi alınmıştır. 35 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ESKİŞEHİR HAVZASI KÖMÜR ARAMALARI İlker ŞENGÜLER1, Korhan USTA1, Sami POLAT2, Erdem KAVAK1, Büşra ÇERİKÇİOĞLU2, Adem BAYRAM1, Kamil UÇAR1, Caner ZEYREK1 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu I. Bölge Müdürlüğü, Sivas ÖZ 2008 yılında başlayan “Eskişehir Havzası Kömür Aramaları Projesi” 2013-33-13-03 proje kodu ile çalışmalarını sürdürmektedir. Çalışma alanı Eskişehir grabeni içinde Eskişehir ilinin doğusunda, Sevinç ve Çavlum Mahallesi ile Ağapınar köyünün kuzeyinde yer alır. Sahada temel kayaçları Paleozoyik yaşlı metamorfitler ve Mesozoyik yaşlı ofiyolitler oluşturur. Temel kayaçları üzerine uyumsuz olarak Miyosen yaşlı çökeller gelir. Miyosen yaşlı çökellerin tabanında çakıltaşı, kumtaşı ve kiltaşından oluşan m1 serisi yer alır. Üzerine gelen m2 serisi, tabandan tavana doğru yer yer çakıllı, yeşil renkli kiltaşı, kömür, gri renkli kumtaşı, koyu gri yeşil renkli silttaşı, bitümlü marn, kiltaşı, kömür ve yeşil renkli kiltaşı, kumtaşı, ince taneli çakıltaşı ardışımından oluşan bir istif sunar. Daha üstte ise yer yer gözlenen kireçtaşı ve çakıltaşından oluşan m3 serisi ile gevşek çakıltaşı, kiltaşı ve kireçtaşı düzeylerinden oluşan Pliyosen yaşlı çökeller yer alır. Kuvaterner yaşlı alüvyon, güncel çökeller ile yamaç molozu uyumsuz olarak kendinden yaşlı bütün birimleri örter. Neojen yaşlı çökeller ile kaplı olan bölgede stratigrafik istif, MTA Genel Müdürlüğüne ait ruhsatlarda yapılan kömür araştırma ve rezerv sondajları ile belirlenmiştir. Sevinç-Ağapınar kuzeyinde kömür ve bitümlü marn oluşumu m2 serisi içinde, 250-450 m arasındaki derinliklerde yer alır. Sahada kömürleşme yaklaşık SW-NE doğrultulu iki horizon halindedir. Üst kömür horizonu olarak ayırtlanan seviye 0.55-30.00 m arasında değişen kalınlıklarda, alt kömür horizonu olarak ayırtlanan seviye ise 5.85-31.60 m arasında değişen kalınlıklardadır. Alt kömür horizonu ile üst kömür horizonunda ortalama kömür kalınlıkları farklı olup, sahada her iki horizon için ortalama kömür kalınlığı 14 m civarındadır. Eskişehir-Alpu sahasında kömürlerin ısıl değeri 1500-3000 kcal/kg arasında değişmekte olup üst horizonda yer alan kömürlerin ortalama ısıl değeri 1900 kcal/kg, alt horizonda yer alan kömürlerin ortalama ısıl değeri 2200 kcal/kg’dır. Her iki kömür horizonuna ait kömürlerin ortalama ısıl değeri 2050 kcal/kg’dır. Yine ortalama olarak nem % 34, kül % 32, uçucu madde % 21, sabit karbon % 13 ve kükürt % 1.5’tir. İki kömür horizonu arasındaki gri yeşil renkli kiltaşı-silttaşı ardışımı içinde 5-60 m arasında değişen kalınlıklarda bitümlü marn zonu yer alır. 20-30 m arasında değişen ortalama kalınlığa sahip olan bitümlü marnların ısıl değeri 2503000 kcal/kg arasında, TOC (%) 1.07-40.49 arasında değişmektedir. Kömürlü zonun alt ve üst seviyelerinden derlenen örneklerden elde edilen formlara göre kömürlü birim geç Erken Miyosen-Orta Miyosen’de çökelmiştir. Karışık orman topluluğu ve bataklık-tatlı su bitkilerinin yüzdeleri yüksek, ırmak kenarı ve açık alan bitkileri düşük miktardadır. Kömür ve bitümlü marn zonundaki BortyococcusOvoidites formları tatlı su koşullarını desteklemektedir. Palinolojik veriler ise, Eskişehir Grabenindeki kömürlü birimin nemli sıcak iklim koşullarında çökeldiğini göstermektedir. Eskişehir’in doğusunda Sevinç-Ağapınar kuzeyinde yer alan ve Alpu sahası olarak anılan bölgeye ait Orta Miyosen yaşlı kömürler, havzanın kuzeydoğusundaki Koyunağılı ve Çayırhan bölgesi kömürleri ile büyük benzerlik göstermektedir. Alpu sahasında sondajda kesilen istifteki çökellerin fasiyes özellikleri yanında stratigrafik özellikleri de Koyunağılı ve Çayırhan havzasına benzemektedir. Kömürlerin proximate ve ultimate analizleri yanında organik petrografik analizlerinin de sonuçları açısından benzerlik sunması, bu havzanın aynı zamanda çökelmiş olan Koyunağılı ve Çayırhan havzalarından Mihalıçcık yükselimi ayrılmış bir kardeş kömür çanağı olduğu fikrini desteklemektedir. Eskişehir havzasında; 2008 yılında Genel Müdürlüğümüze ait ruhsatlarda sondajlı kömür aramaları başlamış ve havzada; 2008 yılı programında; toplam 3320 metre derinlikte 8 adet, 2009 yılı programında; toplam 19.619 metre derinlikte 54 adet, 2010 yılı programında; toplam 25.760 metre derinlikte 63 adet, 2011 yılı programında; toplam 35.715 metre derinlikte 89 adet, 2012 yılı programında; toplam 29.441 metre derinlikte 74 adet, 2013 yılı programında; toplam 20.752 metre derinlikte 51 adet olmak üzere; toplam 134.597 metre derinlikte 339 adet sondaj (15.01.2014 tarihi itibarıyla) yapılmıştır. Eskişehir-Alpu havzasında MTA Genel Müdürlüğüne ait 7 adet ruhsatta 1.3 milyar ton kömür rezervi belirlenmiş olup, sondajlı çalışmalara diğer ruhsatlarda devam edilmektedir. 36 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE Havzada hidrojeoloji çalışmalarına Temmuz 2013 de başlanmış olup 1500 km2 hidrojeolojik prospeksiyon gerçekleştirilmiştir. Prospeksiyon çalışmalarından sonra 500 km2 hidrojeolojik etüt çalışması yapılmış ve bunun sonucunda kömür sahasını içine alacak şekilde 850 km2 lik bir drenaj alanı belirlenmiştir. Daha sonra DSİ Genel Müdürlüğüne ait su kuyuları ile özel şahıslara ait su kuyularında yeraltı suyu seviye ölçümleri yapılarak, kurak dönemi temsil eden yeraltısuyu haritası oluşturulmuştur. Çalışma sahasında yer alan kaynaklar belirlenerek debi ölçümleri yapılmış ve 50 adet su numunesi tam su analizi amacıyla, 15 adet su numunesi ise izotop analizi amacıyla laboratuvara gönderilmiştir. Su bütçesi çalışmaları için Meteoroloji Genel Müdürlüğünden uzun döneme ait meteorolojik veriler temin edilerek söz konusu istasyonlara ait değerlendirmeler yapılmıştır. Sahada bulunan kömür amaçlı sondajlar ile DSİ’ye ait su kuyuları değerlendirilerek sahada bulunan formasyonlara ait hidrojeolojik özellikler tespit edilmeye çalışılmıştır. Sahada bulunan akiferlerin özelliklerini (hidrolik iletkenlik, depolama katsayısı ve tesir yarıçapı) belirlemek amacıyla toplam derinliği 4.825 m olan 4 adet pompa test grubunda olmak üzere toplam 16 adet sondaj lokasyonu belirlenmiştir. Sondaj çalışmaları ve 10 adet kuyuda pompa testi çalışması 2014 yılında yapılacaktır. Çalışmalar sonucunda; su bütçesinin yanı sıra sahadaki akifer sistemi belirlenecek ve kömür ile yeraltı suyu etkileşimi ortaya konacaktır. Sahada bulunan kömürün işletilmesi sırasında karşılaşılabilecek yeraltı suyu sorunları önceden belirlenecek ve çözüm önerileri getirilecektir. 37 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE KOZAN (ADANA), GÖKSUN (KAHRAMANMARAŞ) VE KADİRLİ (OSMANİYE) ARASINDA KALAN ALANDA DOĞU TOROSLAR’IN TEKTONOSTRATİGRAFİK ÖZELLİKLERİ Doğan USTA1, Şerafettin ATEŞ2, Muhammed ÇOBAN2, Özgür DEVECİ2, 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ İnceleme alanı Kozan-Feke-Saimbeyli-Yahyalı ilçeleri arasındaki bölgede yer almaktadır. Doğu Toroslar’ın batı bölümünde kalan bu bölgede, birbirleriyle stratigrafik ve tektonik ilişkili, farklı yaş, ortam ve kayaçlarla temsil edilen allokton konumlu, farklı yapısal birlikler bulunur. Bu tektono-stratigrafik birlikler; İnfrakambriyen-Paleosen yaşlı, düşük dereceli metamorfik Görbiyes Dağı Birliği; İnfrakambriyen-Eosen yaşlı, karbonat ve kırıntılılardan oluşan Geyikdağı Birliği; Geç Devoniyen-Geç Kretase yaşlı çökel kayalardan oluşan Aladağ Birliği; Jura-Geç Kretase yaşlı, başlıca ofiyolitik kayaçlar ile ofiyolitli melanjdan meydana gelen Bozkır Birliği ile temsil edilir. İnceleme alanında ayrıca Paleozoyik yaşlı değişik kaya türlerinin dilim ve blokları ile Geç Kretase yaşlı kayaçların bloklarını da kapsayan Kaotik seri olarak adlanan yapısal birim de yer almaktadır. Bu birlikler, Tersiyer ve Kuvaterner yaşlı çökeller tarafından açısal uyumsuz olarak örtülmektedir. Yukarıda sözü edilen birlikler, Geç Kretase sonrasında naplaşmaya başlamışlardır. Bölgede naplaşmanın Lütesiyen sonuna kadar devam etiğini gösterir önemli bulgular vardır. Lütesiyen’de, bölgenin kuzey-kuzeydoğu kesiminde denizel ortam koşulları egemen olmuş, Lütesiyen sonrası ile Miyosen arasında ise bölge karasal alan haline gelmiş, aşındırılarak düzleştirilmiştir. Bu evrede (Oligosen-Erken Miyosen) karasal çökeller depolanmıştır. Bölge, Burdigaliyen-Üst Serravaliyen’de tekrar denizel transgresyona uğramış, sığ denizel çökeller ile resifal karbonatlar çökelmiştir. Geç Miyosen, inceleme alanının yükselerek karasal alana dönüştüğü, tektonizmanın etkinlik kazanması ile bölgesel ölçekte faylar ile kıvrımların geliştiği dönemdir. Sıkışmalı tektonik hareketlerin ilerleyen süreçlerinde ise Geç Paleozoyik-Mesozoyik birimleri, Burdigaliyen-Langiyen yaşlı kayalar üzerine itilmeye başlamış, sıkışmanın kıvrımlarla karşılanamadığı yerlerde de KB-GD yönlü yırtılma fayları ile KD-GB yönlü normal faylar gelişmiştir. 38 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ADANA-ALADAĞ KROMİT CEVHERLEŞMESİ İsmail AKÇA1, Serdar KESKİN2, Fırat BULUT2 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ İnceleme alanı Aladağ İlçesi, Küp ve Yetimli köyleri sınırlarında yer almaktadır. Doğu Toroslar’ın Batı kesiminde yer alan bu bölgede, birbirleriyle stratigrafik ve tektonik ilişkili, değişik yaş ve fasiyeste kayaç topluluğu gözlenmektedir. Çalışma alanında temeli Permo-Karbonifer yaşlı dolomit ve dolomitize kireçtaşından oluşan Karahamzauşağı Formasyonu oluşturmaktadır. Sırasıyla üste doğru açısal uyumsuzlukla Geç Triyas-JuraKretase yaşlı platform kireçtaşı nitelikli Demirkazık Formasyonu gelir. Geç Kretase yaşlı Yavça Formasyonu altındaki Demirkazık Formasyonu ile genellikle uyumludur. Bunun üzerinde ise yerleşme yaşı Geç Kretase olan ve kendinden yaşlı birimler üzerine özellikle Demirkazık Formasyonu üzerine bindirmeli olarak gelen PozantıKarsantı ofiyoliti bölgede son derece geniş yayılımlar sunmaktadır. Okyanusal kabuk karakterli olan ve ofiyolitik melanj – ofiyolit serisi şeklinde gözlenen bu birimin üzerine uyumsuz seri olarak Oligo-Miyosen yaşlı, genellikle akarsu çökeli olan Gildirli ile gölsel nitelikli Karsantı Formasyonları gelir. Kromit cevherleşmeleri açısından önemli olan ve çalışma alanının büyük bir bölümünde yer alan PozantıKarsantı ofiyoliti Geç Kretase yerleşim yaşına sahip bazik ve ultrabazik kayaç topluluklarından oluşmaktadır. Bölge genelinde ofiyolit istifine ait tüm birimler yüzlek vermekle birlikte, inceleme alanında ofiyolitlerin tektonit ve kümülat kesimleri yüzlek vermektedir. Çalışma alanının Bozluk Tepe kesiminde dünit ve harzburjitten oluşan tektonitler, Tezgin Tepe kesiminde ise dunit, piroksenit, verlit, gabrodan oluşan kümülatlar yüzeylemektedir. Kromit cevherleşmeleri açısından gerek tektonit gerekse kümülatların dünitik seviyeleri önem taşımaktadır. Bozluk Tepe Sahası içindeki kromit cevherleşmeleri dissemine ve masif şeklinde iken, Tezgin Tepe Sahası’ndaki kromit cevherleşmeleri dissemine, bantlı ve masif görünümlüdür. Her iki sahada yürütülen detay maden jeolojisi ve sondaj çalışmaları sonucunda Tezgin Tepe sahasında cevherli zonlar belirlenmiştir. 2014 yılında da, bu cevherli zonların devamlılıklarının araştırılması amacıyla detay maden jeolojisi ve sondaj çalışmalarına devam edilecektir. Sahadaki kromitlerin kaynak ve rezervi, mostra üzerindeki kalınlıkları, kaliteleri, alınan örnekler, jeolojik kesitler yarma ve sondaj çalışmaları yardımı ile hesaplanacaktır. 39 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE DOĞU AKDENİZ JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI Aydın ÇİÇEK1, Rıfat Cihan SEVİM2, Adnan GÜVEN1, Sebahattin ŞAHAN3, Güvenç DEMİRKIRAN4, Orhan KILINÇ5, Süleyman YILDIZ1, Sinan SARP1, Ahmet UTAR6, Sultan YAVUZ4, Ömer KESGİN6, M. Fatih BAKIR7, Vatan DEMİREL1, Hüseyin KAR1, 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğü, Trabzon 3 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya 4 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana 5 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu IV. Bölge Müdürlüğü, Malatya 6 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu I. Bölge Müdürlüğü, Sivas 7 MTA Genel Müdürlüğü Güney Doğu Anadolu Bölge Müdürlüğü, Diyarbakır ÖZ Bu çalışma MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı 2013 yılı iş programında yer alan Doğu Akdeniz Jeotermal Enerji Aramaları Projesi kapsamında yürütülmüştür. Bu proje kapsamında 2013 yılı içerisindeki çalışmalar Hatay ilinde 7 adet sondaj ve Diyarbakır ilinde ise 1 adet etüt kampı olmak üzere toplamda 8 farklı kamp şefliği bünyesinde gerçekleştirilmiştir. Hatay ilinde yürütülen sondaj çalışmaları sonucunda Erzin ilçesinde yürütülen Hatay-Erzin-Başlamış sondajında 31,2⁰C sıcaklığında 8 l/s artezyenik, 180 l/s kompresör debisinde, Merkez ilçesine yürütülen HatayAlaattin-Narlıca sondajında 41,2⁰C sıcaklığında, 0,5 l/s artezyenik- 4,5 l/s kompresör debisinde, Hatay-SerinyolTahtaköprü sondajında 39⁰C sıcaklıkta ve 0,5 l/s artezyenik, 1,4 l/s kompresör debisinde, Hatay-Merkez-Alaattin sondajında 35,6⁰C sıcaklıkta ve 0,1 l/s kompresör debisinde, Kumlu ilçesinde yürütülen Hatay-Kumlu-Kelli sondajında 36,7⁰C sıcaklığında 2 l/s artezyenik, 15 l/s pompa ve 17 l/s kompresör debisinde akışkan elde edilmiştir. Bunların yanı sıra, Kırıkhan ilçesinde 2500m (+/- 250m) derinliğinde planlanan Hatay-NarlıhopurDeliçay sondajında teknik sebeplerden dolayı sondaj 1308m derinlikte terk edilmiştir. Hassa ilçesinde ise 700m (+/-100m) olarak planlanan Hatay-Hassa-Çınarbaşı sondajında ise jeofizik loglara göre 287m derinlikte alınan kuyu içi maksimum sıcaklığın 18,2⁰C ölçülmesi üzerine yeterli gradyanın olmadığı anlaşılmış olup sondaj durdurulmuştur. Sondaj çalışmaları yanı sıra Diyarbakır ili Merkez ilçesinde ise ~250 km2 etüt çalışması yapılmıştır. Etüt çalışmaları sırasında 31 kuyu ve kaynaktan kuyu başı sıcaklık, EC ve tuzluluk değerleri ölçülmüş olup bunlardan 7’sinden detay jeokimyasal analiz yaptırılmıştır. 40 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE HATAY ALAADDİN JEOTERMAL KUYUSUNDA KARŞILAŞILAN SONDAJ PROBLEMLERİ VE UYGULANAN ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ İsmail ÖZTEL1, İsmail DEĞER1, Mustafa BAŞIKARA2 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Sondaj Dairesi Başkanlığı, Ankara MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana ÖZ MTA Doğu Akdeniz Jeotermal Enerji Aramaları Projesi kapsamında Hatay İli Merkez İlçe Alaaddin Köyü’nde açılmış bulunan HMA-2012/21 nolu jeotermal sondaj yapılırken kaçak problemleri, çimento tapadan sonra çimento kesilirken kuyunun sapması, takım sıkışması, takım kurtarma çalışmaları, kuyunun saptırılarak ilerlemeye devam edilmek istenirken kuyu saptırmada yaşanan problemler ve bilinen en problemli formasyonlardan olan ofiyolitlerin delinmesi esnasında yaşanan kuyu daralması, formasyon şişmesi ve formasyonun kuyuya dökülme problemleri ile karşılaşılmıştır. Bu sorunların oluşma sebepleri ve sorunlar aşılırken kullanılan sondaj yöntemleri sunumun ana konusudur. 41 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE GÜNEY AFRİKA VE TÜRKİYE KROMİTLERİNİN İNDİRGENME ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Abdi AYDOĞDU MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Daire Başkanlığı, Ankara ÖZ Bu çalışmada Türkiye’den seçilen örnek bir kromit cevheri ile Güney Afrika MINTEK (Council for Mineral Technology)’den temin edilecek olan kömür, kireçtaşı ve silika kullanılarak kromitin 1650°C sıcaklıkta indirgenmesi amaçlanmıştır. Aynı şartlarda MINTEK’de yapılan Güney Afrika kromitinin indirgenmesi çalışmalarından elde edilecek sonuçlar ile karşılaştırılacaktır. Deneysel çalışmalarda curufun bazikliği, flaks ekleme oranı, kalsiyum florür ekleme oranı, kömür cinsi ve miktarının kromitin indirgenme oranı üzerine etkileri incelenmektedir. Kömür cinsinin ve miktarının belirlenmesi için linyit ve antrasit kömürleri ile % 30, 35 ve 40 oranlarında, cüruf bazikliği için 0,4, 0,5 ve 0,6 değerlerinde ve flaks miktarının belirlenebilmesi için % 20, 30 ve 40 oranlarında 1650°C sıcaklıkta indirgenme deneyleri yapılmıştır. Deneysel çalışmaların sonucunda elde edilecek olan ferro kromun indirgenme oranları belirlenerek benzer şartlarda MINTEK’de indirgenen ferro krom ile karşılaştırılacaktır. 42 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE YERBİLİMLERİ PORTALI, NUMUNE ANALİZ TEST TAKİP, MERMER BİLGİ YÖNETİM SİSTEMİ, E-TİCARET YAZILIMLARI ve DERLEME RAPORLARININ SAYISALLAŞTIRILMASI Fatih DUMANLI MTA Genel Müdürlüğü Bilimsel Dökümantasyon ve Tanıtma Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Yerbilimleri Portalı, Genel Müdürlüğümüzün çeşitli dairelerinin üretmiş olduğu 1/500.000 ölçekli jeoloji haritası, jeofizik haritası, fay haritası, diri fay haritası, heyelan haritası vb. verilerin ve T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan (AFAD) web service aracılığı ile alınan anlık deprem bilgilerinin sayısal ortamda Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı olarak sunulması amacıyla Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı ile yürütülen ortak çalışmalar ile Bilgi İşlem Koordinatörlüğü Yazılım Destek Hizmetleri Birim Yöneticiliği personeli tarafından tamamen bedelsiz açık kaynak kodlu, GeoServer ve Open Layers kullanılarak MTA Yerbilimleri Portalı oluşturulmuş ve internet üzerinden paylaşıma açılmıştır. Konu ile ilgili olarak ihtiyaçlara göre (mesela kamp yerlerinin ve bilgilerinin harita üzerinde gösterilmesi gibi) geliştirme çalışmaları devam etmekte olup, yerbilimleri.mta.gov.tr adresi üzerinden hizmete verilmiştir. Yazılım ile bilimsel araştırma ve çalışmalarda Kurumumuzun üretmiş olduğu bilgilerin kullanılarak bilimsel sonuçlara ulaşılması hedeflenmiştir. Numune Analiz/Test Takip(NATT) Projesi Yazılımı, Maden Analizleri ve Teknolojisi Daire Başkanlığının, Bilimsel ve Teknolojik Araştırma proje çalışmalarına ilave olarak, sayısı her yıl artmakta olan kamu ya da özel kurum/kuruluşların, şahısların numune analiz/test işlemlerinin hızlı, kaliteli ve etkin olarak yürütülmesi için laboratuvar otomasyonu yazılımı ihtiyacı sebebiyle, yapılan çalışmalar ile JAVA programlama dili üzerinden, JBoss Application Server, Oracle 10g ve Ubuntu Server üzerinde çalışan bir web tabanlı uygulama yazılımı geliştirilmiştir. NATT yazılımı 2013 tarihi itibari ile aktif olarak lab.mta.gov.tr adresi üzerinden kullanılmaya başlanılmıştır. Yazılım ile yukarıda bahsedilen numune analiz/test taleplerine ait başvuru ve kabul işlemleri, hizmet bedelinin ödenmesi, kayıt işlemleri, numunelerin ilgili laboratuvar ve personellere dağılımı, analiz/test sonuçlarının raporlanması, numune saklama/arşivleme gibi laboratuvar süreçlerinin hızlı, kaliteli ve etkin olarak yapılması ve takibi hedeflenmiştir. Mermer ve Doğal Taş Bilgi Sistemi (MDBS) Yazılımı, Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı tarafından 2005 yılında başlatılan “Türkiye Mermer ve Doğal Taş Potansiyel Alanları Belirlenmesi Projesi” kapsamında özellikle ihracat potansiyeli yüksek mermer ve doğal taşların mevcut yatakların yayılımı, kökenleri, ekonomik rezervleri, çeşitli teknik özellikleri, kullanım reçetesi belirlenmiş, Türkiye genelinde mermer, traverten ve doğal taş açısından işletilen ve terk edilen tüm ocaklar haritalara işlenmiş olup, ocaklarda mevcut değişik mermer desenleri kayda alınmıştır. Ayrıca, işletilmekte olan mermer ocakları, traverten ocakları, doğal taş ocakları ve terk edilen ocaklardaki genel bilgiler, blok verimleri, analiz sonuçları, bölgenin stratigrafisi ve tektoniği ile karşılaştırılarak 1/100.000 ölçekli paftalar üzerine aktarılmıştır. Bu envanterin Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) altyapısında sayısal ortamda sunulması ve sektördeki kullanıcıların internet ortamında hızlı bir ulaşım imkanı sağlaması için yapılan çalışmalar ile ArcGIS 10.1 Map server, .NET tabanlı, SilverLight destekli, Oracle 10g ve Windows 2012 üzerinde çalışan web tabanlı bir uygulama yazılımı geliştirilmiştir. MDBS yazılımı 2013 yılında aktif olarak dogaltas.mta.gov.tr adresi üzerinden kullanıma başlanılmıştır. Yazılım ile Ülkemizin ihracatında önemli yer tutan doğal taş sektöründe iller bazında doğal taş lokasyonları, bu lokasyonlara ait stratigrafi seviyeleri, birim-yaş ilişkisi, oluşum süreci, mevcut desenler, desen fotoğrafları, ocak fotoğrafları, ocak bilgileri, desenlere ait fiziko-mekanik, teknolojik analiz sonuçları, kimyasal ve petrografik analizler gibi verilere kolayca ulaşılarak sektörde gelişime katkı sağlanması hedeflenmiştir. Derleme Raporlarının Sayısallaştırılması, MTA Genel Müdürlüğümüzün kurulduğu 1935 yılından itibaren yerbilimleri alanında yapmış olduğu çalışmalar sonucunda üretilen raporlar; günümüze kadar birçok yerli-yabancı araştırmacının çalışmalarına ışık tutmuş ve üretilen 11.593 rapor ile ülkemizin yeraltı zenginliklerinin yer aldığı bir kütüphaneye dönüşmüştür. Kurumumuz çalışanları tarafından arazilerde yapılan titiz çalışmalar sonucunda oluşturulan bu raporlar yer bilimleri ve madencilik alanında çalışan birçok şirketin ve üniversitelerde akademik çalışma yapanları bilimsel çalışmalarda büyük kaynaklar olarak kullanılmaktadır. Okur sayısı her geçen gün artmakta olan derleme raporlarına ulaşmak isteyen araştırmacılar derleme servisimize gelerek ancak gerekli raporlara ulaşabilmektedirler. İhtiyaç duyulan raporları ve eklerini fotokopi çıktısı olarak almakta ve belirlenmiş sayfa adedi üzerinden ücret ödemelerini yapmaktadırlar. Sayısallaştırma işlemi ile birlikte kullanıcılar raporları elektronik ortamda sorgulamakta ve elektronik ortamda incelemektedirler. İstenildiği takdirde raporlar ve ek’leri CD içerisinde elektronik olarak satışı yapılmaktadır. Yerbilimleri Data Merkezi Projesi, Sistem tasarımında hangi veri gurubunun ne şekilde elektronik ortama atılacağı ve hangi mantıksal koşullarda saklanacağı belirlenmiş, veri giriş yöntemleri mevcut yazılım ve donanımlar ile tamamlanmıştır. 43 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE E-yayın Satış (e-ticaret) Portalı, BDT Dairesi tarafından sayısallaştırılarak elektronik ortama atılan raporların ve diğer Başkanlıkların yapmış oldukları satış işlemlerinin e-ticaret portalı üzerinden uzak kullanıcıların hizmetine sunulması doğrultusunda geliştirilmiştir. Portal eticaret.mta.gov.tr adresi üzerinden iç kullanıcılara açılmış, hazırlanan Rapor-Harita-Basılı Yayınların Satış ve Kullanım Yönetmeliği ile dış kullanıcıların hizmetine açılacaktır. Sistem Open Source kodlu yazılımın derlenmesi ve geliştirilmesi üzerine hazırlanmış olup Windows 2012 Server üzerinden yayın yapmaktadır. 44 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE TÜRKİYE KARST VE MAĞARA ARAŞTIRMALARI (BURDUR) Fatih SAVAŞ1, Cangül ACAR1, Mehmet KESKİN2, Korhan ÇAKIR1, Koray TÖRK1, Levent YELESER1, İsmail KAHRAMAN1 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Kızılcahamam, Ankara ÖZ Burdur ilinde Karst ve Mağara araştırmaları kapsamında; bölgede yer alan karstik özellikteki Triyas yaşlı mermerler, Jura-Kretase yaşlı kireçtaşları ve Miyosen yaşlı kireçtaşları içerisinde bulunan mağaraların incelenmesi ve yüzey karstı araştırmaları gerçekleştirilmiştir. Batı ve Orta Toros Karst Kuşaklarının kesişim noktasında yer alan Burdur İli’nde yürütülen çalışmalarda, Proje süresi içinde toplam 30 mağaranın detay araştırması ile birlikte planlanan alanların karst yüzey etüdü tamamlanmıştır. Mağaraların genel özelliklerine bakıldığında; yatay, yarı dikey, aktif, yarı aktif özellikte oldukları saptanmıştır. Araştırma çalışmalarında uygun görülen dikitlerden örneklemeler alınmış olup bunlardan yapılacak radyometrik analizlerden bölgenin paleohidrolojik ve paleoiklimsel özelliklerine yönelik bilgiler elde edilecektir. Bölgede yer alan karstik kaynaklarda hidrokimyasal amaçlı örneklemeler yapılarak; suların genel kimyasal özellikleri, dolaşım süreçleri ve beslenme-boşalım ilişkilerine yönelik veriler elde edilmiştir. Yapılan çalışmalara katkı sağlamak amacıyla arazinin uydu görüntüleri; uzaktan algılama birimi tarafından gerçekleştirilerek çizgisellik haritaları oluşturulmuştur. Karst ve Mağara Araştırmaları Birimi, yürütmekte olduğu projelerin yanı sıra, Ücretli Karst ve Mağara Etütleri çalışmalarını da sürdürmektedir. 2013 yılı içerisinde çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörden gelen talepler doğrultusunda etüt çalışmaları yapılarak sonuç raporları hazırlanmıştır. Bu çalışmalar kapsamında; İzmir İli, Dikili İlçesi, Gökçeağıl Köyü’nde bulunan Değirmen Deresi üzerinde yapılan Gökçeağıl Göleti’nden bölgede bulunan Nebiler Şelaleleri ve Nebiler Mağarası’nın etkilenme süreçlerine yönelik olarak yerinde etüt çalışmaları yapılarak araştırma raporu hazırlanmıştır. Zonguldak İli Gökgöl Mağarası’nda yürütülen çalışmada ise Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 18.10.2012 tarih ve 531 sayılı kararı ile talep edilen mağara içi koruyucu çelik tünel kafes taşıyıcı sistem, detayları ve güvenlik riskleri yerinde gözlem yapılarak incelenmiş ayrıca Gökgöl Mağarası önünden geçen karayolunun yapımında kullanılan patlatma tekniklerinden mağaranın etkilenme süreçleri tespit edilerek teknik rapor şeklinde sunulmuştur. Konya ili Halkapınar Kaymakamlığının talebi üzerine, İlçe sınırları içerisinde yer alan Kocadere Mağarasının turizme kazandırılması amacı ile araştırması yapılarak Mağara Ön Etüt Araştırma Raporu yazılmıştır. Etüdü ve Uygulama Projesi tarafımızdan yapılan Kırıkkale İli Keskin İlçesinde bulunan Sulu Mağara’nın turizme açıldıktan sonra uygulamadan kaynaklı mağara içi bozulmalarının tespitine yönelik olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı Milli Parklar Genel Müdürlüğü elemanlarının da katılımıyla mağara içi uygulamalarının kontrolü yapılarak teknik görüş raporu hazırlanmıştır. Trabzon ili Düzköy İlçesi Çal Köyü’nde yer alan Çal Mağarası’nın “tabiat varlığı” olarak tescil edilmesine esas oluşturacak mağara ve koruma alanı araştırmaları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü elemanlarının da katılımıyla gerçekleştirilmiş ve araştırma raporu hazırlanmıştır. 45 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ANKARA VE CİVARI JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI Engin BÜLBÜL1, Düzgün ÇAM1, Alper KIYAK2, Ali Rıza KILIÇ2, , Rıfat Cihan SEVİM 3, Ergün MANAV4, Ömer DUMAN3, Levent BAKAR2, Orhan KILINÇ 5, Engin PURTUL1, Fatma SEVİM6, Zafer ARIGÜN1, Hüseyin KAR1, Meltem UĞURLU1,Yasemin GÖKALP1, Alper YOLAL1, Emel TOY1, Ömer TURGUT7, Göksel AKDOĞAN1, Arzu AKSOY1,Önder AYDOĞDU1, Selahattin KAHRAMAN1 1 MTA Genel Müdürlüğü, Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğü, Trabzon 4 MTA Genel Müdürlüğü Marmara Bölge Müdürlüğü, Kocaeli 5 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu IV. Bölge Müdürlüğü, Malatya 6 MTA Genel Müdürlüğü Ege Bölge Müdürlüğü, İzmir 7 MTA Genel Müdürlüğü Kuzeybatı Anadolu Bölge Müdürlüğü, Balıkesir ÖZ Ankara ve çevresinde daha önceki yıllarda üretilen jeolojik haritalar ve jeotermal enerji amaçlı yapılan haritalar derlenip bilgisayar ortamında birleştirilerek bu harita üzerinde jeotermal enerjiye yönelik parametrelerin ortaya konulmasını sağlayacak jeofizik çalışmalar, jeotermal akışkan sondajı, sıcak su boşalımları, alterasyon dağılımları, işlenerek var olan kaynakların gerçek anomali alanları, bilinen alanlar dışında var olabilecek anomali alanları ve dağılımları ile hedef sahalar belirlenmesi planlanmıştır. Hedef sahalarda ve bilinen jeotermal alanlarda daha önceki yıllarda üretilen jeolojik haritalar üzerinde jeotermal jeolojisine yönelik revizyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir.2011-2012 yıllarında yapılan jeotermal kaynak arama ve geliştirme çalışmaları (jeoloji, jeofizik) sonucunda tespit edilen lokasyonlarda 2013 yılı içerisinde; Ankara İli Çamlıdere ilçesi Tatlak’da 2012 yılında çalışmalarına başlanan ve 1045 metresi 2012 yılından tamamlanan sondaj kuyusu 1367,5 m derinlikte sonlandırılmış olup amarada ile 1258 m’de 83,2 °C sıcaklıkta pompa ile üretim çalışmaları sonucu kuyu ağzında ise 56,1°C sıcaklıkta ve 6-7 l/s akışkan elde edilmiştir. Ayaş İlçesi Başbereket’de yapılan ilk sondaj kuyusu 200 m derinlikte tamamlanmış olup kuyu dibinde 39 °C ölçülmüştür. Komprasör ile üretim çalışmaları sonucu kuyu ağzında ise 41 °C sıcaklıkta ve 185 l/s akışkan elde edilmiştir. Yapılan ikinci sondajda ise 762 m derinlikte 40.1°C sıcaklıkta ve 65 l/s debide akışkan elde edilmiştir. Kızılcahamam İlçesi Gümele’de yapılan sondaj kuyusu 1500 m derinlikte tamamlanmış olup amarada ile 1444 m’de 90,56 °C sıcaklık ölçülmüştür. Komprasör ile üretim çalışmaları sonucu kuyu ağzında 55 °C sıcaklıkta ve 9,5 l/s akışkan elde edilmiştir. Sincan İlçesi Yenikayı mevkiinde yapılan sondaj çalışması 1296 metre derinlikte tamamlanmış olup amarada ile 1269 m’de 77,55 °C sıcaklık ölçülmüştür. Ayrıca kuyuda üretim çalışmaları sonucu artezyen ile 59,6 0 C sıcaklık ve 51,93 l/s debide akışkan elde edilmiştir. Ayaş ilçesi Akkaya köyünde yapılan sondaj çalışması 373,5 metre derinlikte tamamlanmış olup kuyuda artezyen ile 48,5 0C sıcaklık ve 6 l/s debi ve kompresör ile 47,4°C sıcaklıkta ve 10 l/s debide akışkan elde edilmiştir. Ankara ve civarı Jeotermal Enerji Aramaları Projesi kapsamında açılan 5 adet kuyuda 2013 yılında toplam 5.926,5 metre jeotermal enerji arama sondajı gerçekleştirilmiş, toplam 13,28 Mwt ısı enerjisi açığa çıkarılmıştır. 46 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE BEYPAZARI – ÇAYIRHAN KÖMÜR HAVZASINDA EÜAŞ ADINA YÜRÜTÜLEN ETÜT VE SONDAJ ÇALIŞMALARI Berk BESBELLİ1, Yasin MORTAŞ1, İbrahim YILMAZ1, Tamer TANSAK1 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı Beypazarı Havzası 2. Saha Rezerv Belirleme ve Geliştirme Projesi: “Beypazarı Kömür Havzası 2. Saha Rezerv Belirleme ve Geliştirme Projesi” Genel Müdürlüğümüz tarafından Beypazarı bölgesinde 1978 yılında başlatılmış ve 1980’li yılların ortalarına kadar yürütülmüş çalışmalar sonucunda kömür varlığı saptanmış geniş bir kömür depolanma alanının doğu bölümünde yürütülmüştür. Projenin 2013 yılı uygulama sürecinde toplam derinliği 12.627,70 m. olan 42 adet rezerv belirleme sondajı ve toplam derinliği 1.644,50 m olan 8 adet pompaj kuyusu açılmıştır. Proje çalışmaları 07.07.2010 tarihinde başlanmış ve 30.07.2013 tarihinde tamamlanmıştır. Çalışmalar sürecinde toplam derinliği 238.172,85 m. olan 731 adet rezerv belirleme ve toplam derinliği 6.959,65 m olan 26 adet fay belirleme sondajı gerçekleştirilmiştir. Hidrojeoloji etütleri kapsamında yürütülen sondajlı çalışmalarda ise toplam derinliği 5.313,10 m olan 22 adet pompaj kuyusu açılmış 5.102,20 m derinliğinde 24 adet rezerv belirleme sondajı hidrojeoloji gözlem kuyusuna dönüştürülmüştür. Projede, kömür analizleri başlığı altında 1695 adet “Tam Analiz” 164 adet “Elementer Analiz”, 164 adet “Külde Majör Element”, 164 adet “Küldeİz Element”, 164 adet “Klor Analizi”, “Kükürt Analizi” ve “Yoğunluk Analizi” ile 77 adet “Kül ergime” ve “Hard grove İndeks” analizi gerçekleştirilmiş; ayrıca “Basınç Dayanımı” çalışmalarında; 49 adet kömür tavan ve 45 adet kömür taban kaya örnekleri üzerinde testler yapılmıştır. Çalışmalar sonucunda havzada yaklaşık 213.000.000 ton görünür rezerv belirlenmiş olup, bu rezervin yaklaşık 45.000.000 tonu bu araştırmada ortaya çıkartılmıştır. Beypazarı Kömür Havzası Fleksür Güney Alanı Rezerv Belirleme ve Kömürlerin Yerinde Gazlaştırma Teknolojisine Uygunluğunun Araştırılması Projesi: Beypazarı Kömür Havzası “H” ve “E” Sektörleri Rezerv Belirleme ve Alt Damar ile Fleksür Güneyi Bölgesinin Araştırılması Projesi kapsamında 2010 yılında yapılan 14 adet araştırma sondajı, fleksür güneyinde yaklaşık 80 km2 alanda yeni bir kömür havzasının varlığına işaret etmiştir. Proje kapsamında, bölgedeki bu yeni bulguların araştırılması, kömür potansiyelinin ortaya çıkartılması amaçlanmış olup bu bağlamında toplam derinliği 186.150 m olacak 219 adet sondajın yapılması programlanmıştır. Projede, “Kömürün Yerinde Gazlaştırılma Teknolojisine Uygunluğunun Araştırılması” ve “Tahkimat Tasarımı Analizleri” başlığı altında detaylı araştırmaların yapılması da planlanmıştır. Kömürün kalite parametrelerinin belirlenmesi ve yerinde gazlaştırılmasına yönelik özelliklerinin saptanması amacıyla açılacak kuyulardan sistematik olarak 1485 adet örnek derlenecek ve bu örneklerde çeşitli analizler gerçekleştirilecektir. “Tahkimat tasarımı modellemesi” nde kullanılmak üzere 15 ayrı lokasyonda açılacak kuyularda ise çeşitli jeomekanik testler yapılacaktır. Çalışmaları 26.07.2013 tarihinde başlatılan projede; 2013 yılı sonu itibarıyla 39 adet sondaj tamamlanmış, 31.075,00 m ilerleme gerçekleştirilmiştir. 47 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ÇAMLIHEMŞİN (RİZE) - İSPİR (ERZURUM) – YUSUFELİ (ARTVİN) ARASINDA KALAN ALANIN JEOLOJİSİ Özmen EVCİMEN1, Levent DUYGU1,Vahdet TUNÇDEMİR1,Yılmaz ERDEM1, Cihan YURTERİ1, Bülent BAKIRHAN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Çalışma alanı, Doğu Pontidlerin orta ve güney kesiminde yer alan, Çamlıhemşin, İspir ve Yusufeli ilçeleri arasında kalan alanı kapsamaktadır. Bu çalışmada Tortum G46 paftasının 1/25 000 ölçekli jeolojik haritaları hazırlanmış, bölgenin stratigrafisine yönelik yeni bulgular ortaya konmuştur. Yapılan çalışmalar neticesinde çalışma alanında birbirinden farklı üç adet istifin varlığı saptanmıştır. Bu istifler yaklaşık kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda konumlanmışlardır. Çalışma alanının en kuzey bölümünde yer alan Maçka istifi Geç Kretase yaşlı volkanikler, volkanoklastitler ve pelajiklerle karakteristiktir. Karadeniz Bölgesinin sahil kesiminde gözlenen Maçka istifi çalışma alanımızın çok az bir bölümünde mostra vermektedir. Maçka istifinin güneyinde farklı litofasiyes özellikleri sunan Yusufeli-İspir istifi yer almaktadır. Her iki istifin sınır ilişkisi Kaçkar Batolitinin yükselimine bağlı olarak gözlenememektedir. Yusufeli-İspir istifinin tabanı Alt Jura kırıntılıları ile başlar üst seviyelere doğru bol makro fosilli, kömürlü seviyeler içermektedir. Alt Jura kırıntılılarının üzerinde Üst Jura–Alt Kretase platform karbonatları yer almaktadır, platform karbonatlarının üzerinde ise uyumsuz olarak, tabanda volkanitlerin egemen olduğu üst seviyelere doğru volkanoklastitler ve sedimanter birimlere geçiş yapan Geç Kratese yaşlı kaya toplulukları yer almaktadır. Geç Kretase volkanit, volkanoklastit ve sedimanları Tersiyer birimleri tarafından uyumsuz olarak örtülmektedir. Yusufeli İspir istifinin güneyinde Olur-Tortum istifi bulunmaktadır. Olur-Tortum istifi, Yusufeli-İspir İstifinin üzerinde yaklaşık kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu bir bindirme düzlemi ile yer almaktadır. OlurTortum istifinin tabanı Erken-Orta Jura yaşlı tipik yastık yapılı bazaltlar, andezitler ve volkanoklastitler tarafından temsil edilmektedir. Jura yaşlı volkanitlerin üzerinde ise Geç Jura-Erken Kretase yaşlı çakıltaşı ve andezit ara düzeyleri içeren kumtaşı, marn, silttaşı ardalanması sunan birim gelmektedir, bu birimin üst seviyelerinde ise killi, çörtlü, mikritik karbonatlar yer almaktadır. Bütün birimler Miyosen yaşlı bir dasit tarafından kesilmektedir. Olur-Tortum İstifi diğer bahsi geçen iki istife göre daha az volkanizmadan etkilenmiştir. Çalışma alanının batısında mostra veren Çamlıkaya İntrüzif Kompleksinde Zirkon U/Pb yöntemi ile Paleozoyik (325.3±1.6 my.) ve Mesozoyik (145-144±1.30 my.) yaşlı olmak üzere iki farklı magmatik kütlenin varlığı bu çalışma ile birlikte ortaya konmuştur. 48 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ÇAYELİ (RİZE) - İSPİR (ERZURUM) ARASINDA KALAN ALANIN JEOLOJİSİ İsmet ALAN1, Halil KESKİN1, İbrahim ALTUN1, Nevzat BÖKE2, Veli BALCI1, Sedat ARMAN3, Hasan ELİBOL1, Hünkar DEMİRBAĞ1, Mustafa SOYAKİL2, Alican KOP4, Nurullah HANİLÇİ5 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana 3 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II Bölge Müdürlüğü, Konya 4 Sütçü İmam Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş 5 İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, İstanbul 2 ÖZ Doğu Pontidler’de Çayeli (Rize) ve İspir (Erzurum) yöresinde yer alan çalışma alanı önceki çalışmalarda Pontid Otoktonu, Kuzey Zon, Hopa-Borçka Zonu ve Harşit-Borçka Zonu adlarıyla tanımlanmıştır. Bu çalışmada inceleme alanı üstte Maçka Tektonik Dilimi ve altında Taşköprü Tektonik Dilimi olmak üzere ikiye ayrılarak incelenmiştir. Maçka Tektonik Dilimi, görünür tabanından itibaren çörtlü kireçtaşı, kumlu kireçtaşı ve resifal kireçtaşlarından oluşan Geç Jura-Erken Kretase yaşlı Berdiga formasyonu, bazaltik-andezitik lav ve piroklastikler ile mikritik kireçtaşı, kumtaşı, silttaşı, killi kireçtaşı ve taban çakıltaşından oluşan TuroniyenSantoniyen yaşlı Çatak formasyonu, dasit, riyolit, ignimbirit, mikritik kireçtaşı ve bunların ardalanmasından oluşan Santoniyen yaşlı Kızılkaya formasyonu, bazaltik-andezitik lav ve piroklastikler ile kumtaşı, kireçtaşı ve çamurtaşı ardalanmasından oluşan Santoniyen-Kampaniyen yaşlı Çağlayan formasyonu, dasit, riyolit ve ignimbirit ile killi kireçtaşlarının ardalanmasından oluşan Kampaniyen yaşlı Tirebolu formasyonu ile killi kireçtaşı, mikritik kireçtaşı, silttaşı ve kumtaşı ardalanmasından oluşan Kampaniyen-Daniyen(?) yaşlı Cankurtaran formasyonlarından oluşmaktadır. Maçka Tektonik Dilimi üzerinde Eosen çökelleri uyumsuz olarak yer almaktadır. Nummulitli kumtaşı ve marn ardalanmasından oluşan Erken-Orta Eosen yaşlı Kabaköyformasyonu ile üzerinde andezitik, bazaltik lav ve piroklastiklerden oluşan Erken-Orta Eosen yaşlı Melyat formasyonu bulunmaktadır. Bu birimler üzerinde fosilli kumtaşı, marn, kiltaşı, çakıltaşı ardalanmasından oluşan Miyosen yaşlı Pazar formasyonu, andezitik volkanizmadan oluşan Pliyosen yaşlı Handüzü formasyonu, kumtaşı, çakıltaşı ardalanmasından oluşan Pliyo-Kuvaternaer yaşlı Hamidiye formasyonu ile riyolit ve volkan camından oluşan Kuvaterner yaşlı Çağırankaya formasyonları yer almaktadır. Taşköprü Tektonik Dilimi’nde inceleme alanındaki görünür tabanından itibaren çörtlü kireçtaşı, kumlu kireçtaşı ve resifal kireçtaşından oluşan Geç Jura-Erken Kretase yaşlı Berdiga formasyonu ile üzerinde bazaltikandezitik lav ve piroklastikler, mikritik kireçtaşı, kumtaşı ve silttaşından oluşan Turoniyen-Maastrihtiyen yaşlı Yağmurdere formasyonu bulunmaktadır. Taşköprü Tektonik Dilimi üzerinde uyumsuz olarak çakıltaşı, nummulitli kumtaşı, kumlu kireçtaşından oluşan Erken-Orta Eosen yaşlı Yedigöze formasyonu ile andezitik, bazaltik lav ve piroklastiklerden oluşan Erken-Orta Eosen yaşlı Çoruh formasyonları yer almaktadır. İnceleme alanında granitoyidik kayalar Kretase-Eosen yaş aralığında yer almaktadırlar. Genelde Maçka Tektonik Dilimi’ne ait kayaçlarla birlikte görülen gabro ve gabro porfirler ise Geç Eosen yaşındadırlar. İnceleme alanı ve civarında bulunan volkanojenik masif sülfid bakır yatakları Santoniyen yaşlı Kızılkaya formasyonu içinde yer almaktadır. 49 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ARTVİN-BORÇKA-YUSUFELİ ARASINDA KALAN ALANIN JEOLOJİSİ Özgür KANDEMİR1, Fatih KANAR1, Şükrü PEHLİVAN1, Turgut TOK2, Mehmet ÇOBANKAYA1, Kenan AKBAYRAM1 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara MTA Genel Müdürlüğü Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğü, Trabzon ÖZ Çalışma alanı Doğu Pontidlerin kuzeydoğusunda yer alır. Sakarya Kıtasının doğu kesimini oluşturan inceleme alanının temelini Artvin granitoyidi oluşturmaktadır. Hersiniyen orojenezine ait Artvin granitoyidlerinden Orta-Geç Karbonifer yaşı elde edilmiştir. Holokristalin dokulu olan granitoyidler yer yer dinamik etkilerle hafif yönlü gözlenmekte, sıklıkla diyabaz daykları ve aplitlerce kesilmektedir. Granitoyidlerin kenar kesimlerinde asidik kökenli yarı derinlik/subvolkanik kayaçlar gözlenmektedir. Bu temel üzerine LiyasDogger yaşlı Berta formasyonu çoğunlukla dasit, şist, yer yer granit çakıllı taban konglomerası ile uyumsuzlukla gelir. İstif çoğunlukla pelitik kayaçlarla temsil edilir. Birimin çökelimi esnasında volkanik faaliyet gelişmiş, kırıntılı kayaçlar ile ara seviyeler oluşturmuştur. Volkanik faaliyetin yoğun olduğu üst kesimler Hızarlıdere formasyonu adı altında incelenmiştir. Berta ve Hızarlıdere formasyonları ankimetamorfiktir. Bunun yanı sıra Hızarlıdere formasyonu arasında tektonik dilim halinde ofiyolitik gabro/kümülat gabro varlığı tespit edilmiştir. İlk defa bu çalışma kapsamında tespit edilen bu bulgu bölgenin jeolojik evrimi açısından önemlidir. Hızarlıdere formasyonu üzerine, karasal konglomera ve kumtaşından oluşan Malm yaşlı Öğdem formasyonu uyumsuzlukla gelir. Kırmızı karasal konglomeralardan itibaren ortam giderek derinleşir ve kıyı fasiyesinde gelişmiş sarımsı renkli kumtaşı-konglomeraya geçiş gözlenir. Bunların da üzerine Malm-Erken Kretase yaşlı neritik karbonatlar uyumlu olarak gelir. Erken-Orta Turoniyen’de gelişimine başlayan Doğu Pontid yay magmatizması Maastrihtiyen’e kadar varlığını sürdürmüştür. Deniz altında faaliyetine başlayan yay volkanizması sonucu Turoniyen-Santoniyen aralığında bazik-ortaç (Çatak formasyonu); Santoniyen’de asidik (Kızılkaya formasyonu); SantoniyenKampaniyen’de bazik-ortaç (Çağlayan formasyonu) ve Kampaniyen- Maastrihtiyen’de (Tirebolu formasyonu) asidik volkanizma ürünleri birbirleriyle geçişli olarak gözlenir. Yanal fasiyes değişimleri sık yaşanır. Volkanizmanın etkin olmadığı dönemlerde kırıntılı kayaçlar ve radyolarya-globotruncanalı pelajik birimler çökelir. Erken-Orta Turoniyen’de karasal taban konglomerası ile çökelimine başlayan istif deniz altı olmuş, ortam hızla derinleşmiş ve yoğun volkanik faaliyet eşliğinde çökelim Kampaniyen-Maastrihtiyen’e kadar deniz altında devam etmiştir. Yay ilk defa bu dönemde yükselerek pozitif alan haline geçmiş ve yay-ardı havza olarak Doğu Karadeniz açılmıştır. Yay-ardında pelajik ve türbiditik çökeller oluşmuştur. Yay ile yay-ardı havza sınırı günümüzde Murgul-Borçka dolayında KD-GB uzanımlı olarak yer alır. Bu hat tektoniktir ve Geç PaleosenErken Eosen birimlerince uyumsuz olarak örtülür. Hattın güneyinde, yükselen yay bölgesinde resifal ve hemipelajik kireçtaşları (Ağıllar formasyonu) önceki birimleri Maastrihtiyen’de uyumsuzlukla örter. MurgulBorçka hattının kuzeyinde ise Kampaniyen-Maastrihtiyen’de istifler birbirleriyle geçişlidir ve yamaç-havza karakterli mikritik kireçtaşı, killi kireçtaşı ve kiltaşları (Cankurtaran formasyonu) Maastrihtiyen’den, Erken Paleosen’e kadar çökelimine devam eder. Geç Paleosen- Erken Eosen’de yay ile yay-ardı çökelleri, kumtaşı-kiltaşı-konglomera türbiditik istifi (Erenler formasyonu) tarafından uyumsuz olarak üzerlenir. Devamında gerilmeli tektonik rejim sonucu Geç Paleosen-Orta Eosen’de çarpışma sonrası volkanitler (Kabaköy formasyonu) gelişmiştir. 50 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ PORFİRİ MADEN POTANSİYEL ALANLARININ BELİRLENMESİ (ORDU-GİRESUN-GÜMÜŞHANETRABZON) Deniz GÖÇ1, M. Kemal ÖZKAN1, Şenol KARSLI1, Semi Hamza ÇEBİ1, Mustafa ÖZKAN1, Okan DELİBAŞ2, Oktay PARLAK2 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğü, Trabzon MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ 2010 yılında başlayan proje, Türkiye’nin önemli metalojenik provenslerinden biri olan Doğu Pontid Metalojenik Kuşağı içinde yer almaktadır. Proje kapsamında bölgedeki intrüzif kayaçların porfiri tip Cu-Mo cevherleşmeleri açısından değerlendirilmesi ve ayrıca olası skarn ve epitermal tip cevherleşmelerle ilişkilerini ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Ayrıca bilinen VMS yataklarından yola çıkılarak gömülü kalmış VMS yataklarının da ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Bu amaçla, 2010 yılında çalışmalar, Tokat G38, Giresun G39, G41 1/100.000 ‘lik paftalarında başlatılmış ve potansiyel olabilecek alanlar belirlenmiştir. 2500 km 2’lik alanda prospeksiyon, 1000 km2’lik alanda revizyon çalışması yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda MTA adına 6 adet ruhsat alınmıştır (Giresun- Tirebolu- Güdül yöresinde). 2011 yılında çalışmalar, Giresun G41 1/100.000’lik paftalarında başlatılmıştır. 2500 km 2’lik alanda prospeksiyon, 1000 km2’lik alanda revizyon çalışması yapılmıştır. 6 adet ruhsat sahasında (Giresun-TireboluGüdül yöresinde) yaklaşık 160 km2’lik alanda 1/10.000 ölçekli yarı detay maden jeolojisi çalışması yapılmıştır. Giresun-Tirebolu- Güdül yöresinde ER:3252681no’lu ruhsat sahası potansiyel olarak düşünülmüş ve 2 km 2’lik alanda detay toprak jeokimyası ve jeofizik (IP) çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar sonucunda 247 adet jeokimyasal analiz için örnek 50 adet min+pet için örnek alınmıştır. 2012 yılında çalışmalar, Giresun G42 1/100.000’lik paftalarında başlatılmıştır. 2000 km 2’lik alanda prospeksiyon, 1000 km2’lik alanda revizyon çalışması yapılmıştır. Ayrıca belirlenen potansiyel alanlarda model çalışma amaçlı 250 km2’lik alanda 1/10.000 ‘lik yarı detay maden jeolojisi çalışması, Giresun- Tirebolu-Güdül yöresinde ER:3252681 no’lu ruhsat sahası içinde 1/2000 ‘lik detay maden jeolojisi ve 3200,20 m. 5 lokasyonda 6 adet sondaj gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar sonucunda, 1071 adet jeokimyasal analiz için örnek 149 adet min+pet için örnek alınmıştır. TKS-1, TKS-2 ve TKS-7 no’lu sondajlarda orta ve zayıf cevherli zonlar tespit edilmiştir. Ruhsat sahaları ekonomik görülmüyerek terk raporları yazılıp sahalar terk edilmiştir. Tüm bu çalışmalar sonucunda Ordu-Fatsa- Elbeyli, Giresun-Bulancak- Tokmadin Dere, Giresun-EspiyeKızılyar Tepe, Kızıltaş Tepe, Çakıldağı yöresi, Güllüce ve Emeksen yöreleri potansiyel olabilecek alanlar olarak tespit edilmiştir. Ordu-Fatsa-Elbeyi yöresinde iki adet, Giresun-Görele yöresinde iki adet ruhsat MTA’ya kazandırılmıştır. 2013 yılında yapılan çalışmalar sonucunda, Giresun H40 ve H41 1/100.000’lik paftalarında prospeksiyon ve revizyon çalışmaları şeklinde sürdürülmüştür. Potansiyel olabilecek alanlardaki granitik kayaçların fazlarını belirlenmeye yönelik haritalama ve alterasyon tip ve dağılımlarını belirlemek amacıyla örnekleme çalışmaları şeklinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar sırasında bölgede bilinen Cu-Mo sahalarında (Trabzon-Maçka- Güzelyayla, Erzurum-İspirUlutaş) detay örnekleme yapılmış (granit/cevher ilişkisi araştırılmış), bu sahalarla proje çalışmaları sonucu tespit edilen ve aynı disiplinde örneklenen ve faz ayrımına gidilen sahalarla karşılaştırılarak bölgesel yoruma gidilmesi planlanmıştır. Bu amaç için granitik kütlelerden jeokronolojik yaş için ve jeokimyasal analiz için örnekler derlenmiştir. Ayrıca Mo cevher yaşları içinde örnekleme yapılmıştır. Ordu-Fatsa-Elbeyi yöresinde ruhsatı alınan AR:201300237 ve AR:201300236 no’lu ruhsatlarda 1/10.000 ölçekli yarı detay maden jeolojisi çalışması tamamlanarak 100*100 aralıklarla kayaç jeokimyası yapılmış ve 659 adet numune derlenmiştir. Giresun-Görele yöresinde ruhsatı alınan AR: 201300238 ve AR: 201300239 no’lu ruhsatlarda 1/10.000 ölçekli yarı detay maden jeolojisi çalışması ve örnek alımı tamamlanmıştır. Ruhsat sahaları içindeki eski işletmelerin olduğu alanlarda detay maden jeolojisi çalışması da (1/5.000 ölçekli) tamamlanmıştır. 2014 yılı çalışma sezonunda, Ordu-Fatsa yöresinde iki adet ruhsatta 6 adet lokasyonda toplam 5000 m. sondaj, Giresun-Görele yöresinde iki adet ruhsatta 10 adet lokasyonda toplam 2000 m. sondaj planlanmıştır. Bölgesel anlamda yapılan çalışmalar kapsamında Giresun H 42 1/100.000 ölçekli paftalarında granitik kayaçlarla cevherleşmelerin litolojik ve tektonik ilişkileri ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. 51 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE RİZE-TRABZON VE ÇEVRESİ POLİMETAL (Cu, Zn, Pb, Fe Au, Ag) MADEN ARAMALARI M. Kemal REVAN1, Ahmet AĞAN2, Ali Faik ALTINBAŞ2, Cemil TOSUN2, Cevdet İ. EROĞLU2, Ümit AYDIN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Trabzon Bölge Müdürlüğü, Trabzon ÖZ Doğu Karadeniz bölgesinde çok sayıda volkanojenik masif sülfit (VMS) tip maden yatağı mevcut olup hemen hemen hepsi işletilmiş ve kapanmıştır (Çayeli maden yatağı hariç). Antik çağlardan bu yana işletilmekte olan Murgul madeni bile rezervinin tükenmesinden dolayı son iki yıldır kapanma noktasına gelmiştir. Söz konusu yataklar için Türkiye’nin genelinde de durum farklı değildir. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda yatakların sahip oldukları (yatakların içinde bulunduğu yan kayaç türleri hariç) ortak özellikler ortaya konmamıştır. Dolayısıyla yatakların aranmasında kriter olacak ortak sonuçlar da geliştirilememiştir. Yatak bazında yapılmış olan çalışmalarda VMS yataklarının oluşum ortam ve şartlarına ilişkin görüşler ve modeller oluşturulmaya çalışılmış fakat bölgenin genelinde VMS yataklarının oluşum ortam ve şartlarını gösteren genelleştirilmiş bir model de henüz oluşturulmamıştır. Bu nedenle, mevcut bilinen masif sülfid yataklar için daha detaylı ve organize bir çalışma yapılıp elde edilen sonuçlar aramalar için kriter olarak kullanılması amaçlanmıştır. VMS yatakların aranmasında kullanılacak kriterlerin başında bu tip yatakların oluştuğu ortam ve stratigrafik seviyenin bilinmesi ve belirlenmesi gelmektedir. Bu kapsamda çalışılan Aksu cevherleşmesinin oluştuğu ortam, yapı-doku, geometri, alterasyon dağılımı ve mineralojisi incelendiğinde deniz tabanının hemen altındaki ortamda zenginleştiği gözlenir. Cevherleşmeler dasitik/riyolitik taban kayaçları içerisinde saçınımlar ve yer yer yarı masif damar ve damarcıklar şeklindedir. Taban kayaçların felsik bileşenli intrüzyonları içerisinde cevherleşmeler az da olsa gözlenir. Cevherleşmeler taban kayaçları ile sınırlıdır. Taban kayaçların üzerine gelen örtü (tavan) kayaçlar andezitik bazaltlardan oluşur. Örtü kayaçlarda cevherleşme ve hidrotermal alterasyon gözlenmez. Örtü kayaçlarda cevherleşme ve alterasyonun olmayışı cevherleşmeyi oluşturan hidrotermal sistemin taban kayaç volkanizmasıyla (felsik volkanizma) sınırlı kaldığına işaret eder. Aynı zamanda cevherleşmelerin yapı ve dokusu incelendiğinde deniz tabanında oluşuma işaret eden verilerin (sülfit kırıntılar, çıkış bacaları, fosil bulgular, sedimanter yapılar) olmadığı gözlenir. Bu durum cevherleşmeler açısından iki duruma işaret eder. Birinci olasılık cevherleşme sahasında stratiform tipte masif sülfit cevherleşmesi hiç oluşmamış olabilir. İkincisi olasılık ise stratiform türde bir masif sülfit gövdesi cevherleşme bölgesinin daha uzak (distal) kesimlerinde oluşmuş olma ihtimalidir. Bu ihtimaller değerlendirilerek cevherleşme sahasından kısman daha uzakta, örtü kesimlerden sondaj yapılarak sorgulama yapılmıştır. Sondajlarda yüzeyden ortalama 200 m’ye kadar olan kesimlerde cevherleşmeler gözlenmekte, daha derin kesimlerde cevherleşme gittikçe azalıp kaybolmaktadır. Cevherleşmelerin genelde süreksizlik kesimlerde (tabaka/litoloji kesişim ve tabaka/litoloji birleşim düzlemlerinde, kırık ve boşluklarda) yoğunlaştığı gözlenir. Bu nedenle Aksu cevherleşmesi düzensiz bir ağsal/saçınımlı ştokvörk türde bir zenginleşmedir. İçerdiği mineral birlikleri (sfalerit, az kalkopirit ve galenit) genelde ortaç sıcaklıklarda cevher minerallerini kapsar ve hidrotermal sistemin nispeten azalan evresinin ürünleri olduğu söylenebilir. Aksu sahasında 2012 yılı sondajlarının Fizibilite Dairesi elemanlarınca baz alındığı çalışmalar sonucunda % 0,33 tenörlü (Ağ. Ort. Cu 3341 ppm) 926.100 ton görünür ve 3.056.400 ton muhtemel Cu rezervi hesaplanmıştır. Oluşum ortamı olarak VMS yatakları yay gerisi havzalardaki kırık zonları boyunca ve/veya dairesel yapılar (veya kaldera (?) yapıları) içerisinde yer alır. Kırıkların oluşumuna yol açan süreçlerin olasılıkla VMS yataklarının geliştiği büyük ölçekli çöküntü havza gelişimidir. Bu tür çöküntü havzaları gelişirken ortamda havza açılımına eşlik eden çok sayıda büyük ve küçük ölçekli düşeye yakın açılma kırıkları gelişmiştir. Bu kırıklar aynı zamanda hidrotermal akışkanların dolaşımını kolaylaştıran kanallardır. Bu nedenle VMS yatakları oluşurken sistemde buna paralel olarak damar-tip sistemlerin gelişmesi olağandır. Erenköy cevherleşmesi tektonik süreçlerle oluşmuş bir kırık sistemi içerisinde hidrotermal cevher ve gang minerallerinin yersel olarak çökeldiği epijenetik bir cevherleşmeye işaret eder. Cevherleşmeler daha çok yan kayaçlar içerisindeki süreksizlik düzlemlerini (kırık, çatlak, geçirimli yan kayaç, litoloji dokanakları, kıvrım eksenleri vb.) tercih etmiştir. Bu tür bir cevherleşme genel olarak “damar-tip” olarak adlandırılır. Birbirine paralel veya birbirlerini kesen çok sayıda cevherli damarın büyük bir sistemin parçası olduğu düşünüldüğünde cevherleşmeler “hidrotermal damar sistemi” olarak tanımlanır. Damar-tip sistemler genelde Au, Sb, Pb, Zn, Cu ve Ag gibi maden türleri için önemli kaynak teşkil ederler. Bu tür yataklarda yan kayaç litolojilerindeki farklılıklara ve mineral çökelim şartlarına bağlı olarak cevherleşmelerin geometrileri oldukça değişkendir. Cevherleşmeler yan kayaç deformasyonu sonucunda gelişen düzlemsel zonlar (makaslama zonları), açılma kırıkları ve kıvrım eksenleri ile yakından ilişkilidir. Felsik bileşenli intrüzyonlarda alterasyon ve az miktarda cevherleşme gözlenmesi bu intrüzyonların sisteme olası metal katkısına işaret edebilir. Cevherleşmenin VMS yataklarının yan kayaçları olan 52 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE dasitik/riyolitik seviyenin üzerine gelen andezitik/bazik seviye (?) içinde olması Erenköy cevherleşmesinin bölgedeki VMS yataklarının gelişiminden hemen sonra devam eden hidrotermal ve volkanik faaliyetlerin bir sonucu olduğu söylenebilir. Bu kapsamda 2012 yılı sondajlarının Fizibilite Etüleri Dairesi elemanlarınca baz alındığı çalışmalar sonucunda % 0,3 tenörlü (Ağ. Ort. Cu 3041 ppm) 3.810.600 ton görünür ve 9.651.600 ton muhtemel Cu rezervi hesaplanmıştır. 53 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE ORTA KARADENİZ – ORTA ANADOLU OFİYOLİTLERİ KROMNİKEL-PLATİN GRUBU ELEMENTLERİ (PGE) ÖN ARAMALARI: BİR METALOJENİK PROVENS ALANI: ÇANGALDAĞ KOMPLEKSİ, ORTA PONTİDLER (TÜRKİYE) Kurtuluş GÜNAY1, Hayrullah YILDIZ2, Şenol ŞAHİN3, Onur TİRYAKİ2, Serdar KESKİN2, M. Kemal MENGELOĞLU4, Levent AKDUMAN4 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Marmara Bölge Müdürlüğü, Kocaeli MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Ege Bölge Müdürlüğü, İzmir 4 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana ÖZ Türkiye, farklı kıtasal parçaların, Tetis okyanuslarının evrim süreçi ile ilişkili olarak bir araya geldiği, karmaşık bir jeolojik yapıya sahiptir. Bu okyanusların yitimi, birçok farklı tektonomagmatik ortam meydana getirmiştir. Yitim zonu üstü manto magmatizması, okyanusal ve kıtasal volkanik yaylar, orojenik fazlar ve kıtasal pekişmeler ile ilişkili granitoyidler ve çarpışma sonrası magmatizması gibi süreçler, maden yatakları açısından metal provens alanlarını meydana getirir. Egemen olarak okyanusal bir yay ve yay önü havza çökellerinin kaotik birlikteliğinden meydana gelen Çangaldağ Kompleksi, önemli bir Cu-Au provens alanıdır. Kompleks, Ortapontid’lerin Sakarya zonu içinde, bölgesel ölçekte Karakaya Kompleksi olarak tanımlanan, Permo-Triyas yaşlı allokton birimlerin bir parçasıdır. Çangaldağ Kompleksi, KB doğrultulu olarak yerleşmiş, yaklaşık 45 km uzunluğunda ve 10 km kalınlığındadır. Kompleks, okyanusal kabuk parçaları, ada yayı volkanikleri ve volkanoklastik çökel birimlerden meydana gelir. Okyanusal kabuk parçaları, yastık lavlar, levha daykları, izotrop gabro ve yastık lavlar ile girik yapıda radyolaritlerden oluşur. Ada yayı volkanikleri, bazaltik andezit, andezit, dasit ve riyolit serisini içerir. Volkanoklastik çökeller ise yer yer riyolitik tüf ara katkılarını da içeren şistlerden oluşur. Tüm istif yeşilşist fasiyesi koşullarında metamorfizmaya maruz kalmıştır. Kompleksin egemen üyesi olan bazaltik andezitlerde alterasyon, yoğun piritleşme, kloritleşme, epidotlaşma, karbonatlaşma, serisitleşme ve yıkanma zonları olarak belirginleşir. Ancak bu birim değerli metallerce fakirdir. Dasit ve riyolit gibi asidik volkaniklerdeki silisleşmiş ve killeşmiş zonlar bakır-altın (Cu-Au) anomalileri taşımaktadır. Bu cevherleşme zonlarında yaygın olarak, kuvars + serisit + pirit ± kalkopirit ± sfalerit parajenezinden oluşan fillik alterasyon izlenmekte ve kalınlıkları yer yer 300 metreye ulaşmaktadır. Kompleks içindeki bakır yatakları belirgin bir alterasyon zonu sergilemeden, çökel istif içinde yer alır. Çangaldağ Kompleksi içinde keşfedilmiş maden yatakları, sedimanlar içine yerleşmiş masif sülfidlerden meydana gelir. Bu masif sülfidler sinjenetik bir karaktere sahip olup, cevher oluşumu sonrasında metamorfizmaya maruz kalmıştır. Bu metamorfizma yan kayaçlarda yeşil şist fasiyesi ( kuvars + albit + epidot + klorit) koşullarında belirginleşir. Bu kayaçlar genel olarak kuvars –klorit-epidot şist ve klorit şist olarak tanımlanmıştır. Cevherleşme, kırılgan ve sünek deformasyon koşullarında gelişen, kataklazma ve kıvrımlanma yanı sıra, rekristalizasyon ve ornatım dokuları sergiler. Cevherleşme oluşumunda en az iki farklı hidrotermal faz etkindir. Bunlar düşük ve yüksek yoğunluklu bakır içeriğine sahip sülfürlü fazlardır. Bu masif sülfid yatakları % 0,2 – 8 aralığında Cu tenörüne sahip, totalde 30 milyon tondan fazla rezerve sahiptir. Cevherleşmelerin yay volkanikleri ile dokanaklarda bulunan şistler içinde görülmesi, cevherleşmeyi oluşturan sıvı faz ısı kaynağının, ensimatik yay magmatizması olabileceğini göstermektedir. 54 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE TTK ARMUTÇUK TAŞKÖMÜRÜ İŞLETMESİNDE SONDAJLI JEOTEKNİK ETÜT İlker ÇAM1, İbrahim AKBULUT1, Başar ODACI1, Serdar YÜCEEL1, Nuray YURTSEVEN1, Emel KOÇ1, İsmail ERTÜRK2, Sabahattin TOPRAK3, Uğur ZAMAN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Fizibilite Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Ege Bölge Müdürlüğü, İzmir 3 Karabük İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Karabük ÖZ Bu çalışma, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğünün (TTK) talebi üzerine, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından TTK’ya bağlı Armutçuk Taşkömürü İşletmesi Müessese Müdürlüğü (Armutçuk TİM) sahasında, bir adet “pilot sondajı” ile bir adet “araştırma sondajı” yapılması, sondajlardan derlenen numunelerin analizi ve değerlendirmelerini içermektedir. Koordinatları TTK tarafından pilot sondajında 940,85 metre derinliğe kadar ilerleme yapılmıştır. Bu sondajda; kuyu takibi yapılarak jeoteknik log düzenlenmiş, sondajda kesilen tüm litolojik birimleri temsil edecek yeterli sayıda örnek alınmış, alınan örnekler MTA laboratuvarlarına nakledilmiş ve amaca yönelik testlere tabi tutulmuştur. Yine koordinatı TTK tarafından verilen ve 749,30 metre derinliğe kadar ilerlenen araştırma sondajında ise, kömür yayılım sınırı ve jeolojinin aydınlatılmasına yönelik kuyu takibi yapılmış, jeolojik log tutulmuş, kömür kesilen seviyelerden numuneler alınmış ve MTA laboratuvarlarında bu örnekler üzerinde kömürün karakteristik özelliklerini belirlemeye yönelik analizler gerçekleştirilmiştir. Her iki sondajın tamamlanmasından sonra, kuyu içinde Gamma-Ray, Neutron ve Density ölçümlerini içeren jeofizik kuyu ölçümü gerçekleştirilmiş, ölçümlerin değerlendirilmesini içeren jeofizik kuyu logları hazırlanmıştır. Arazi, laboratuvar ve büro çalışmalarından elde edilen parametreler kullanılarak pilot sondajında kesilen birimlerin jeomekanik özellikleri ortaya konulmuş, sondajın açıldığı koordinatı temsil eden kaya kütle sınıflamaları yapılmıştır. Ayrıca, her iki sondajda kesilen kömür damarlarının karakteristik özelliklerini içeren değerlendirmeler yapılarak tablo, grafik, resim vb. şekilde verilmiştir. 55 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE ANADOLU MADENCİLİK TARİHİ BİRİMİ 2013 YILI ÇALIŞMALARI Selma KAYA1, Nurcan BAŞARAN1, Devrim ERŞEN1, Hazal BÜYÜKGÜL1, Tuğba UĞUR1, İbrahim KAYAKIRAN2, Ali Murat AY1, Ramazan SARI3, M. Sabri DİRİM4, Yasemin POLAT5, Reyhan KÖRPE6, Fulya DEDEOĞLU KONAKÇI5 1 MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi, Ankara MTA Genel Müdürlüğü Deniz ve Çevre Araştırmaları Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Kuzeybatı Anadolu Bölge Müdürlüğü, Balıkesir 4 Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü, Bursa 5 Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü, İzmir 6 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Çanakkale 2 ÖZ Anadolu Madencilik Tarihi Birimi, Anadolu’da Madenciliğin Tarihsel Gelişimi Projesi kapsamında 2013 yılında 1. Denizli; 2. Gümüşhane, Trabzon, Giresun, Ordu; 3. Bursa, Balıkesir, Çanakkale’de olmak üzere üç ayrı arazi çalışması yapmıştır. Bu çalışmalarda 409 km’lik bir alanda prospeksiyon çalışması yürütülmüş; eskiden kullanılmış ve terk edilmiş maden galerileri, eskiden kullanılmış ve yeniden işletmeye açılmış maden ocakları, ergitme alanları ve cüruf sahaları ile madenci yerleşimi olarak kullanılmış alanlar tespit edilip, Türkiye Madencilik Tarihi Envanterine işlenmiştir. Çalışmanın Denizli ilini kapsayan bölümü, bölgede 2003 yılından beri yüzey araştırması yürüten ve Anadolu’nun Tunç Çağlarındaki en önemli merkezlerinden biri olan Beycesultan Kazısı başkan yardımcılığını yürüten Dr. Fulya DEDEOĞLU KONAKÇI danışmanlığında ve bölgenin Tunç Çağı madenciliğini anlamaya yönelik olarak sürdürülmüştür. Gümüşhane, Trabzon, Giresun, Ordu illerini kapsayan çalışma, Anadolu Madencilik Tarihi Biriminin önceki yıllarda yürüttüğü Doğu Karadeniz çalışmalarının bir devamı niteliğindedir ve önceki yıllarda gidilmemiş alanların ve yeni sahaların tespiti amaçlı yapılmıştır. Bursa, Balıkesir, Çanakkale illerini kapsayan Batı Anadolu çalışması ise birimimizin Batı Anadolu’yu ele alan ilk çalışmasıdır. Arkeolojik olarak yaklaşık yüz elli yıldır çalışılan bir bölge olmasına ve madencilik tarihi açısından kilit önemde bir yer olmakla birlikte, bu bölge bugüne kadar sistematik olarak ele alınmamış bir alandır. Aynı zamanda çağdaş madencilik faaliyetlerinin bu alanda büyük bir hız kazanması, eski işletmelere dair izlerin silinme tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle Anadolu Madencilik Tarihi Birimi 2013 yılı çalışmalarının büyük bir kısmını bu alana ayırmıştır. Çalışmanın Bursa bölümünde Uludağ Üniversitesi’nden Jeoloji Mühendisi Doç Dr. Sabri Dirim; Balıkesir bölümünde Ege Üniversitesi’nden Arkeolog Doç. Dr. Yasemin Polat ve Çanakkale bölümünde ise 18 Mart Üniversitesi’nden Arkeolog Doç. Dr. Reyhan Körpe danışmanlık yapmıştır. Arazi çalışmaları esnasında müzede sergilenmek üzere arkeolojik eser ile cevher ve mineral örnekleri alınmış; kimyasal ve yaşlandırma analizleri için uygun örnekler toplanmıştır. Gidilen alanlar görsel olarak belgelendirilmiş ve koordinat noktaları alınıp madencilik tarihi haritasına işlenmiştir. 56 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE MÜZEDE EĞİTİM Rukiye DİLLİ1, Kudret KIRGIZ1, Şule ÇELİK1, Fatma USLU1. 1 MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi, Ankara ÖZ Önerilen proje çalışmaları ile ilgili olarak müze içerisindeki sergiler, objeler ve ortamı ile insanı merkeze alan disiplinler arası yönleriyle müzenin temel eğitim kuramları ve ilkeleri ışığında aktif bir öğrenme olarak kullanılması sağlanacaktır. Yer alan koleksiyonların okul müfredatı ile ilişkilendirerek örgün eğitime destek verilmesi, eğitim alanlarının daha teknolojik materyallerle donanıma sahip olması, aynı zamanda müzemizin çağdaş müzecilik hedeflerine uygun hale getirilecektir. Bunun dışında Tabiat Tarihi Müzemizin Eğitim Birimi olarak emsal müzelerdeki eğitim çalışmalarında ve projelere katılabilmesi, ortak müze eğitimi çalışmalarında bulunabilmesi aynı zamanda alanında uzman hocalar ile karşılıklı iletişime geçilebilmesi amaçlanmaktadır. Müzede eğitim neden yapılır? Öğrenme aktif bir süreçtir. İnsanlar görürken öğrenir. Anlamlı öğrenme bilişsel bir süreci gerektirir. Öğrenme dili kullanmayı gerektirir. Öğrenme sosyal bir faaliyettir. Öğrenme ortamla bağlantılıdır. Öğrenmek için bilgiye ve zamana ihtiyaç vardır. Güdülenme öğrenmenin temel öğesidir. Kısaca müze eğitimi ile zaman ve mekân içinde kendini ve insanları anlama, kültürel mirası devam ettirme, geçmişi, bugünü ve geleceği anlamlı bir biçimde ilişkilendirme, kültürel varlıkları anlama, koruma ve yaşatma, müzeyi yaşam biçimi haline getirme ve birer yaşayan kurum niteliği kazandırmayı amaçlar. Müzeler, örgün eğitimin alışılmış yöntemleri dışında, çeşitli etkinliklerle çağdaş bir eğitim-öğretim sunma görevini üstlenir. Eğitim Verdiğimiz Gruplar: Üniversitelerin çocuk gelişimi bölümleri, müze eğitimi alan bölümleri, kreş, anaokulu, ilk ve orta dereceli okullar (ilkokul, ortaokul, lise).2013 yılı itibariyle Müzede 830 kişi eğitim biriminin verdiği eğitim faaliyetlerinden faydalanmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile IM Park Eğitim Bilişim Ltd. Şti. nin birlikte yürüttükleri “Temiz Türkiye’m Atılımı Eğitim Projesi” ile ilgili yazışmalar ve müzemiz ile ilgili diyalog düzenlemeleri yapıldı.2013 yılı içerisinde proje kapsamında ÇODAM’la (Keçiören Belediyesi Çocuk Danışma Merkezi) ortak bir çalışma kararı alınarak Keçiören Belediyesi’nde bir eğitim verileceği kararlaştırıldı. Bu program çerçevesinde Keçiören Belediyesi Gazetecilik Bölümüne müzede eğitim verilerek çıkaracakları gazete ile ilgili röportaj yapıldı. Proje kapsamında Müze Eğitim Birimi olarak Eğitim Seminerleri düzenlenmiştir. 2013 yılı içerisinde yer alan eğitim seminerleri kapsamınca eğitim verecek üniversite hocalarına bilgi ve davet yazıları yazıldı. Eğitim seminerleri ile ilgili afişler yapılarak, eğitimlerin duyurulması sağlandı. Ankara Üniversitesi Jeoloji Bölümü Mühendislerinden Prof. Dr. Muhittin Görmüş, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesinden Prof. Dr. Berna ALPAGUT, Ankara Üniversitesi Jeoloji Bölümü Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Y. Kağan KADIOĞLU ve Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümünden Prof. Dr. Aysel AKYOL müze konferans salonumuzda konferans vermiştir. 57 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE MADEN ANALİZLERİ VE TEKNOLOJİSİ DAİRESİ LABORATUVARLARININ AKREDİTASYONU Serpil YAVUZ1, M. Işık YILDIRIM1, Ecmel YENER1, H. Levent UÇAN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Daire Başkanlığı, Ankara ÖZ Akreditasyon; laboratuvarların, muayene ve belgelendirme kuruluşlarının ulusal ve uluslararası kabul görmüş teknik kriterlere göre uygunluğunun değerlendirilmesini, yeterliliğinin onaylanmasını ve düzenli aralıklarla denetlenmesini ifade eden bir kavramdır. Ülkemizde, laboratuvarların akreditasyonu gönüllülük esasına dayanmasına rağmen, AB’ye uyum çerçevesinde; yasalara ve Avrupa Direktiflerine uymak ve müşterilerin doğru, güvenilir ve uluslararası geçerliliğe sahip analiz/test sonucu taleplerini karşılamak, akreditasyonu gönüllülük alanından çıkarıp zorunlu hale getirmiştir. Günümüzde müşterilerin talebi olan doğru, güvenilir, kaliteli ve uygun fiyatlı hizmetler; izlenebilir kalibrasyonlar yaparak doğru ölçüm yapmakla, hizmet standardına uymakla ve Kalite Yönetim Sistemi standartlarını uygulamakla sağlanabilmektedir. Laboratuvar hizmetlerinden doğru ve güvenilir sonuçlar elde etmek için laboratuvarların teknik yeterliliğinin sağlanması gerekmektedir. Teknik yeterlilik ise; çalışan personelin vasıflarına, eğitim durumuna ve tecrübesine, analiz/test donanımının teknolojik durumu ve kalibrasyonuna, numune alma metotlarının uygunluğuna, istenen sonucu veren nitelikte deney metotlarının kullanılabilirliğine, ulusal/uluslararası ölçüm standartlarına olan izlenebilirliğine, etkin kayıt ve rapor sunma sistemine, yerleşim ve çevre koşullarına, test/analiz/ölçüm tesislerinin niteliğine ve ölçüm izlenebilirliğine bağlıdır. Madencilik Sektörü ve MTA Genel Müdürlüğü açısından bakıldığında ise; maden arama sonuçlarının, maden kaynak ve rezervlerinin kaliteli ve güvenilir olarak rapor edilmesinin sağlanmasının temel verilerinden olan analiz/test sonuçlarının güvenilir ve uluslararası geçerli olması gerekmektedir. Bu da Laboratuvarlarımızın teknik yeterliliğinin sağlanarak uluslararası bir akreditasyon kuruluşu tarafından onaylanmasını (akreditasyon) gerektirmiştir. Bu kapsamda, yapmakta olduğu birçok analiz/testlerde referans laboratuvar olabilecek Maden Analizleri ve Teknolojisi Dairesi Laboratuvarlarında çok yoğun ve uzun zaman alan akreditasyon çalışmaları yapılarak kurulan Kalite Yönetim Sistemi ve Laboratuvarlarımızın Teknik Yeterliliği, TS EN ISO/IEC 17025 Standardına göre ve 04.10.2010 tarih ve AB-0394-T No ile TÜRKAK tarafından akredite edilmiş olup her yıl Gözetim Denetiminden geçmektedir. Akreditasyon Sertifikası, laboratuvarların TS EN ISO/IEC 17025 Standardına, ilgili Yönetmelik ve Tebliğlere uygunluğunu sürdürmesi halinde 03-Ekim-2014 tarihine kadar geçerli olacaktır. Her yıl yapılacak Gözetim Denetiminde mevcut kapsamın yanı sıra Kapsam Genişletme Başvurusu yapılması halinde yeni kapsamlar da denetlenerek Kapsam Genişletilebilmektedir. Bu kapsamda, 2010 yılında 8 Metot (8 analiz/test) olan akreditasyon kapsamı, 2011 yılında 16 Metotta (26 analiz/test), 2012 yılında 7 Metotta (22 analiz/test) ve 2013 yılında 5 Metotta (12 analiz/test) yapılan kapsam genişletme çalışmaları ile 36 Metot-71 analiz/teste ulaşmıştır. Böylece, Kömür, Su, Altın, Bakır, XRF Analizleri ile Petrografik Tanımlama ve Doğal Taş Testlerinde (Doğal Taş Ürünlerinde CE Belgesi için yapılması gereken) uluslararası güvenilir ve geçerlilik sağlayan Akreditasyon gerçekleştirilmiştir. 58 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE MADEN ANALİZLERİ VE TEKNOLOJİSİ DAİRESİ AR-GE ÇALIŞMALARI: “ANALİZ LABORATUVARLARINDA YENİ ANALİZ METOTLARININ GELİŞTİRİLMESİ” Güldane DEMİRTAŞ1, Berna YÜKSEL1, Arzu BABUÇCUOĞLU1, Duygu DAŞTAN1, Abdullah ULAŞ1, Gülendem GÜNENDİ1, Ahmet KÖSE1 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Daire Başkanlığı, Ankara ÖZ MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Daire Başkanlığı Analiz Laboratuvarları Koordinatörlüğünce yürütülen 2012-35-16-01-1 Kod Numaralı proje kapsamında, Analitik Kimya ve Jeokimya Birimlerinde yeni analiz metotları geliştirmek, farklı numune hazırlama ve MIBK- DIBK organik özütleme, üçlü asit, kral suyu ve dörtlü asit başta olmak üzere çeşitli çözme yöntemleri, cihaz optimizasyonları kullanılarak ICPMS, ICP-OES ve WD-XRF cihazları ile analizi yapılan mevcut parametrelerde dedeksiyon limiti düşürmek üzere AR-GE çalışmaları yapılmıştır. Sertifikalı referans malzemeler kullanılarak farklı asit karışımları ile çözme, eritişle çözme ve mikrodalga kapalı sistem ile çözme çalışmaları yapılmış ve ICP-OES/MS cihazlarında analizlenerek sonuçlar karşılaştırılmıştır. Çeşitli parametrelerde XRF, Yaş Analiz ve ICP-OES/MS analiz sonuçlarının kıyaslaması yapılmıştır. Jeolojik örneklerde kral suyu çözme+ICP-MS yöntemi ile başta Au ve NTE grubu olmak üzere 23 parametre, kömür külü örneklerinde 18 parametre ve metal yapısındaki örneklerde 3 parametre, toplam 44 yeni parametre Analiz/Test Hizmet Kataloguna eklenmiştir. İlaveten mevcutta analizi yapılan 1 parametrede de dedeksiyon limiti düşürülmüştür. Numune Hazırlama Biriminde numunelerin 75 µm boyutuna indirilmesi ve kontaminasyonun minimize edilmesi kapsamında çalışmalar yapılmıştır. Kömür analizlerinde doğrulama amacıyla hem laboratuvarlarımızda kullanılacak hem de talep eden ilgililerin hizmetine sunulabilecek “Referans Madde” hazırlanmıştır. Benzer şekilde XRF ile NTE Grubu element tayinlerinde kullanılmak üzere “Referans Madde” hazırlanması çalışmaları yapılmıştır. Su Analizleri, Kömür Analizleri, Küpelasyon+ICP-MS gruplarında akreditasyon kapsam genişletme konusunda çalışılmıştır. Bu çerçevede Toprak ve Kayaçta Kupelasyon+ICP-MS yöntemi ile Au Tayini, Kömürde Karbon-Hidrojen-Azot Tayini, Suda ICP-OES yöntemi ile Na, K, Ca, Mg, B ve SiO2 tayini olmak üzere toplam 10 parametre için TS EN ISO/IEC 17025 Standardının gereklilikleri yerine getirilmiş olup TÜRKAK tarafından verilecek akreditasyon onayı beklenmektedir. 59 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE TÜRKİYE RADYOAKTİF HAMMADDE ARAMALARI Mustafa AKSOY1, Oğuz İsmail ABİZ1, Ebru SEZEN1, Caner ZEYREK1, Oğuz ZOROĞLU1, Ömer Nedim ALÇİÇEK1, İbrahim Hakan ÜNAL1, Mustafa KÜÇÜK2, Necati KURTULUŞ2 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ 2012 yılında başlayan başlayan“Avanos (Nevşehir)-Sorgun (Yozgat) Radyoaktif Hammadde Ruhsatları Etüdü” Projesi (2012-33-13-09, 2013-33-13-21) proje kodları ile çalışmalarını sürdürmüştür. Nevşehir ili sınırları içerisinde yer alan ruhsat sahasında temel kayaçları olarak Paleozoyik yaşlı Tamadağ ve Bozçaldağ formasyonu bulmaktadır. Bunların üzerine Paleosen yaşlı granitik kayaçlar ve Eosen yaşlı kırıntılılardan oluşan Ayhan formasyonu ile kırıntılı ve karbonatlardan oluşan Altıpınar formasyonu gelmektedir. En üstte ise Neojen yaşlı Kızılöz ve Yüksekli formasyonları bulunmaktadır. Proje kapsamında 2 adet ruhsatta MTA tarafından yapılan etüt ve sondajlı çalışmalar 08.10.201222.05.2013 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Sondajlar aramaya yönelik olarak gerçekleştirilmiş olup 2012 yılında 10 adet sondaj yapılmış, 1181 m. ilerleme gerçekleştirilmiştir. 2013 yılında ise 22.05.2013 tarihi itibarı ile 24 adet sondaj yapılmış olup, toplam 4879,20 m. ilerleme gerçekleştirilmiştir. Sahada 2012 ve 2013 yıllarında yapılan sondaj sayısı toplamı 34 adet olup toplam metraj 6060,20 m. dir. Cevherli zona 10-110 m. arasında değişen derinliklerde girilmektedir. Zonun kalınlığı 10 ile 80 m. arasında değişmektedir. Sondaj etki yarıçapı dikkate alınarak yapılan rezerv hesaplamasında ortalama tenörü % 0,0228 olan 84,579 ton ortalama tenörü % 0,0518 olan 125,516 ton görünür uranyum (U3O8) rezervi hesaplanmıştır. Bu sondajlara göre muhtemel uranyum (U3O8 ) rezervide hesaplanmıştır. Muhtemel rezerv hesabında, ortalama tenörü % 0,0342 olan 1066 ton muhtemel uranyum (U3O8) rezervi belirlenmiştir. Cevherleşmeler, kumtaşı, kiltaşı, silttaşı ve kireçtaşından oluşan Eosen yaşlı Ayhan formasyonunun Kubaca üyesi içerisinde gelişmiştir. Çalışmalara 2014 yılında da devam edilecektir. 2012 yılında başlayan başlayan “Köprübaşı (Manisa)-Eşme (Uşak) Radyoaktif Hammadde Ruhsatları Etüdü” Projesi (2012-33-13-09, 2013-33-13-21) proje kodları ile çalışmalarını sürdürmüştür. Manisa ve Uşak ili sınırları içerisinde yer alan ruhsatlarda temeli, Menderes masifine ait prekambriyen yaşlı metamorfik seri oluşturmaktadır. Temelin üzerine metamorfit çakıl ve blokları içeren çakıltaşları, kumtaşı ve çamurtaşları gelmektedir. Bunların üzerine çakıltaşı, kumtaşı, tüfit, kiltaşı, marn ve kireçtaşları gelmektedir. Ayrıca çakıltaşları ve çakıltaşı, kumtaşı, tüfit, kiltaşı, marn ve kireçtaşları ile yanal geçişli olarak andezitik lav, tüf ve aglomeralardan oluşan volkanikler yer almaktadır. Kireçtaşı, marn, kiltaşı ve diyatom içeren gölsel çökeller ise üstte olup ruhsat sahasının bazı kısımlarında gözlenmektedir. Ayrıca ruhsat sahasının belirli bölgelerinde çakıltaşı-kumtaşı ardalanması diğer birimleri uyumsuz olarak örtmektedir. Proje kapsamında 6 adet ruhsatta MTA tarafından yapılan etüt ve sondajlı çalışmalar 2012 yılında 06.04.2012-06.10.2012 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. 2013 yılı çalışmaları ise 22.05.2013 tarihi itibarı ile başlamış olup halen devam etmektedir. Sondajlar aramaya yönelik olarak gerçekleştirilmiş olup 24.12.2013 tarihi itibarı ile 28 adet sondaj tamamlanmış ve 4036 m. ilerleme gerçekleştirilmiştir. Kocadüz sektöründe yapılan sondajlarda sondaj etki yarıçapı dikkate alınarak yapılan rezerv hesaplamasında ortalama tenörü % 0,0313 olan 49 ton görünür uranyum (U3O8 ) rezervi, 300 ton muhtemel uranyum (U3O8 ) rezervi hesaplanmıştır. Cevherleşmeler kumtaşı, silt taşı, kil taşından oluşan Miyosen yaşlı Köprübaşı formasyonu içerisinde gelişmiştir. Uranyum mineralleri metaautinit (Ca(UO2)2(PO4)2H2O)’tir. Ragıllar Kayatepe sektöründe Usj-60 no’lu sondajın hesaplarında ortalama tenörü % 0,0568 olan 49,793 ton görünür uranyum (U3O8 ) rezervi belirlenmiştir. Çalışmalar devam etmektedir. 2011 yılında başlayan başlayan “Batı Anadolu Bölgesinin Radyoaktif Hammadde Yönünden Araştırılması” Projesi (2011-33-13-08, 2012-33-13-08, 2013-33-13-20) proje kodları ile çalışmalarını sürdürmüştür. Çalışma sahası Manisa, Uşak, Aydın, Denizli, Muğla ve İzmir illerini kapsamaktadır. 2013 yılı çalışmaları 13.05.2013 tarihinde başlamış, 14.11.2013 tarihinde sonlandırılmıştır. Çalışma sahası Aydın ili ve civarını kapsamakta, 1/100.000 ölçekli M19, M20 paftalarında bulunmaktadır. Çalışma alanında Aydın-Koçarlı sahasında 2 adet, Aydın-İncirliova sahasında 1 adet ruhsat bulunmaktadır. Çalışılan alanlarda Menderes Masifine ait gnays, granat mikaşist, migmatit vb temel kayaçları ile Neojen yaşlı çamurtaşı, kumtaşı ve çakıltaşından oluşan sedimanter birimler yüzeylenmektedir. Çalışma kapsamında 1/100.000 ölçekli M19 ve M20 paftalarında radyoaktif hammadde arama amaçlı 4000 km2 prospeksiyon çalışması yapılmıştır. Önemli görülen noktalardan kimyasal analiz ve petrografik tanımlama için 150 adet numune alımı gerçekleştirilmiştir. Aynı paftalar içerisinde 2100 noktada gamma-ray spektrometre ölçümleri yapılmıştır. Ayrıca ruhsat sahası içerisinde 50 m 3 yarma çalışması yapılmış, yarmadan gamma-ray spektrometre ölçümleri yapılmış ve numuneler alınmıştır. Analiz sonuçları beklenmektedir. 60 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE LİTYUM ARAMALARI Bahadır GÜLEZ1, Erdoğan YİĞİT1, Serpil TAN1, Seyfi BAKIR1, Hasan TOPSAKAL1 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Lityum (Li) 0,5 gr/cm3 özgül ağırlığı ile en düşük yoğunluğa sahip metaldir. 1960’lı yıllardan itibaren seramik, cam, metalurji, eczacılık, yağ, pil sanayinde yaygın olarak kullanılmaya başlayan hammadde, son yıllarda şarj edilebilir pil, akü, nükleer santral ve klima sistemlerinde kullanılmaya başlanmış, teknolojik gelişmelere bağlı olarak önemi giderek artan stratejik bir maden haline gelmiştir. Lityum mineralleri granit pegmatit ve aplitlerde, hektorit türü killerde, playa göl çökellerinde bulunmaktadır. Jeotermal akışkanlar ve salamura sular lityum içeriğine sahip olabilmektedir. Ülkemizde pegmatit-aplitler ile playa göl ortamları ve jeotermal alanlar bakımından zengindir. Bu alanların öncel çalışmalarda dikkat çekilen alanlarda lityum içeriği açısından değerlendirilmesi ve yeni potansiyel alanların bulunmasına yönelik ön etütler gerçekleştirilmiştir. Bu amaç doğrultusunda ülke genelinde projenin amacına uygun olarak granitik pegmatitler, evaporitler ve termal sulardaki potansiyel alanları arama amaçlı numunelendirme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda ekonomik potansiyel olabilecek alanlar Bigadiç (152-2709 ppm arası)-Kırka (1727-2555 ppm değerleri arası) bor havzalarındaki cevherli killer ve bor cevher atıkları potansiyel alan olarak belirlenmiştir. Salamura sulardan tuz gölünde (0,1-365 mg/l değerleri arasında) alınan numunelerde anomali mertebesinde değerler tespit edilmiştir. Dünyada lityum karbonat işletilen salamura göllerde genellikle playa seviyesinin altındaki geçirimli tabakalardan alınan salamura sulardan üretim yapılmaktadır. Tuz gölünde playa seviyesinin altındaki geçirimli tabakalardaki salamura sularda lityum konsantrasyonunun yüksek olabileceği tahmin edilmektedir. Jeotermal kaynaklardan Konya-Akhüyük (56-66 mg/l değerleri arası), Niğde-Kemerhisar ilçesi (17,4-92 mg/l arası ), Çanakkale-Tuzla'da (24-25,2 mg/l arası) anomali mertebesinde lityum içeriğine rastlanmıştır. Diğer çalışılan alanlarda ise ekonomik- olabilecek bir lityum anomalisine rastlanmamıştır. 61 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE KIRKA BOR TESİSİ KİL ATIKLARINDAN LİTYUM BİLEŞİKLERİNİN KAZANMA OLANAKLARININ ARAŞTIRILMASI Mehmet ULUSOY1, Akan GÜLMEZ1, Çağatay KESTİR1, A. Aybüke TURAN1, Mustafa ERTEM1 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Daire Başkanlığı, Ankara ÖZ ETİ Maden İşletmeleri Kırka tesisi kil atıklarından lityum bileşikleri araştırılmıştır. ETİ Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Kırka Bor İşletmeleri’nde tinkal cevheri çözme oluğunda bor ayrımı yapıldıktan sonra atılan kilde alınan numunelerde 1278, 1241, 1198 ve 1495 ppm lityum tespit edilmiştir. Öncelikle cevher zenginleştirme işlemleri ile lityumun zenginleştirilmesine çalışılmış, yapılan çalışmalarda zenginleştirme çalışmalarında başarılı olunamamıştır. Dünyada uygulanmakta olan hidrometalurjik çalışmalar yapılmıştır. Benzer minerallarin kazanma prodesürleri incelenmiş, kavurma sıcaklıklığı NaCl oranı, kavurma süresi, liç sıcaklığı, katı sıvı oranı liç süresi gibi parametreler değiştirilerek optimum oranlar belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmalar sonunda kil içinde bulunan lityum % 82 oranında çözeltiye alınmıştır. 62 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE TÜRKİYE PALEOSİSMOLOJİ ARAŞTIRMALARI: GÜNEY MARMARA ve İSKENDERUN KÖRFEZİ KUZEYİ Tamer Y. DUMAN1, Hasan ELMACIa, Şeyda OLGUN1, Selim ÖZALP1, Akın KÜRÇER1, Tolga ÇAN2, Alican KOP3, Volkan ÖZAKSOY4, Meryem KARA1, Ersin ÖZDEMİR1, Özgül UYANIK1, Çağıl UYGUN1, Ayhan YAVUZOĞLU1, Eylem YURTSEVEN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara Çukurova Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, TR-01330, Balcalı/Adana 3 Sütçü İmam Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, TR-46100, Kahramanmaraş 4 Akdeniz Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, TR-07058, Antalya 2 ÖZ Deprem zararlarının azaltılması yönünde yapılabilecek çalışmaların başında deprem kaynağı diri fay bilgi altyapısının oluşturulması gelir. Bu bilgi altyapısı diri fayların uzunluğu, niteliği, geometrik özellikleri ve segment yapısı, kırılma zonunun derinliği ve genişliği, uzun ve kısa dönem kayma hızı, deprem tekrarlanma aralığı, tek bir depremde meydana gelebilecek olan en büyük yer değiştirmenin miktarı gibi çok sayıda parametreden oluşmaktadır. Bu parametrelerin sistematik toplanabilmesinin ilk aşaması, diri fayların orijinal geometrik özelliklerini gösteren ölçeklerde haritalanmasıdır. İlk aşamayla ilgili MTA Genel Müdürlüğü ülkedeki deprem kaynaklarının tanımlandığı “Türkiye Diri Fay Haritası”nı 2011 yılında tamamlamış ve 2013 yılında ilgili veri tabanını kullanıma sunmuştur. İlk aşamayı takip eden fay parametre bilgilerini toplama sürecinde paleosismolojik araştırmalar güvenilir veri sağlamaktadır. Bu nedenle, Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023) kapsamında işaret edildiği gibi, ulusal düzeyde çok katılımlı işbirliği ile "Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi" oluşturulmuştur. Proje MTA Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi’nce koordine edilmektedir. Projenin amacı MTA yenilenmiş olan diri fay haritası bilgileri temel alınarak, ülkede yer alan diri fayların paleosismolojik davranışlarının araştırılması ve sonuçlarının ulusal bir veri tabanında toplanarak deprem tehlike analizlerinde kullanıma sunulmasıdır. Bu çalışmada, Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi kapsamında, güney Marmara ile İskenderun Körfezi kuzeyinde yürütülen araştırmalardan elde edilen ön bulgular sunulmaktadır. Güney Marmara Türkiye'de en fazla nüfus ve sanayileşme yoğunluğunun olduğu bölgelerdendir. İskenderun Körfezi ise Türkiye’nin enerji ve petro-kimya merkezidir. Her iki bölgenin ortak özelliği yüksek deprem tehlikesi altında olmasıdır. Güney Marmara bölgesi kütlesel dağ yükselimlerinin bulunduğu akarsularla parçalanmış plato özelliğindedir. Bu plato aynı zamanda birbirine paralel diri faylarla yoğun bir şekilde dilimlenmiştir. Bölgedeki diri fay etkinliği güncel çöküntü havzalarını kontrol etmektedir. Öte yandan, İskenderun Körfezi ise Anadolu plakasının güney sınırını oluşturan transform fay zonunun Helenik dalma-batma kuşağına bağlantı alanında yer alır. Bu büyük ölçekli yapılar bölgenin morfo-tektonik yapısını da kontrol eder. Bölge, bu yapılara uyumlu dağ sıraları ve aralarında gelişmiş güncel çöküntü alanlarıyla karakteristiktir. Her iki bölge doğrultu atım mekanizmasıyla gelişmiş faylarla karakteristiktir. Ancak, bu fayların bazılarında ters veya normal bileşen baskındır. Güney Marmara bölgesindeki araştırmalar sağ yönlü doğrultu atımlı Sarıköy (66-km), Yenice-Gönen (70-km), Pazarköy (42-km), Bekten (19-km) Gündoğan (24-km), Sinekçi (26-km), Orhaneli (30-km) ve Uluabat (44-km) fayları üzerinde yürütülmüştür. İskenderun Körfezi kuzey kıyılarında yürütülen araştırmalar ise sol yönlü doğrultu atımlı Yumurtalık (41-km) ve Karataş (64-km) faylarında gerçekleştirilmiştir. Araştırma alanında yenilenen Türkiye Diri Fay Haritası’nda varlığı gösterilen dokuz fay segmenti üzerinde paleosismolojik amaçlı toplam yirmi hendek açılmıştır. Hendek duvarlarında açıkça izlenen sedimantolojik ve yapısal kayıtlara göre yüzey yırtılmasıyla sonuçlanmış Kuvaterner dönemi deprem olayları tanımlanmıştır. Bu olayların tarihlendirilmesinde jeokronolojik yaşlandırma teknikleri kullanılmıştır. Açılan bütün hendeklerde Kuvaterner döneminde yüzey kırığı oluşturmuş depremlere ilişkin belirgin jeolojik kayıtlar toplanmıştır. Araştırılan fayların tamamında Holosen’de en az iki, Pleyistosen’de ise çok defa yüzey yırtılmasıyla sonuçlanmış depremler belgelenmiştir. 63 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE TÜRKİYE BÖLGESEL ÖLÇEKLİ SIVILAŞMA YATKINLIK HARİTALARI Ayla BULUT ÜSTÜN1, Refahat OSMANÇELEBİOĞLU1, Orhan Cem ÖZERK1, Adem ÖZATA1, Tolga ESİRTGEN1, Nizamettin KAZANCI2, Alper GÜRBÜZ3, Hilal ENGİN2 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 06100 Ankara 3 Niğde Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 51240 Niğde ÖZ Gerek tarihsel, gerekse aletsel dönemde uğranılan kayıplar ülkemizde deprem zararlarının azaltılmasına yönelik ulusal strateji ve uygulamalar geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Deprem zararlarının azaltılması yönünde yapılabilecek uygulamalardan biri de ülkede son yüzyılda oluşmuş büyük depremlerde can ve mal kaybının en büyük nedenlerden birini oluşturan sıvılaşmaya yönelik olmalıdır. Deprem tehlike değerlendirmelerinde kullanılabilecek, ulusal bir program kapsamında yürütülen sıvılaşma yatkınlık araştırmaları bulunmamaktadır. Bu eksikliğin giderilmesi amacıyla Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı-2023 kapsamında "Türkiye Bölgesel Ölçekli Sıvılaşma Yatkınlık Haritaları Projesi" oluşturulmuştur. Sıvılaşma, suya doygun kohezyonsuz zeminlerde dinamik gerilmelere bağlı olarak gelişen bir zemin davranışıdır. Güncel gevşek çökellerin, özellikle kum ve silt tane boyutundaki çökelin depolandığı ve yeraltı suyunun sığ olduğu alanlar sıvılaşmanın oluşabilmesi için en uygun ortamlardır. Dolayısıyla, sıvılaşmaya duyarlı alanlar, güncel çökellerin jeolojik, jeomorfolojik ve hidrojeolojik koşullarının analizi ve haritalanması ile belirlenebilir. Bu kapsamda, Kuvaterner çökel fasiyes haritaları, tarihsel sıvılaşma bilgileri ve yeraltı suyu verileri birlikte değerlendirilerek sıvılaşma duyarlılık haritaları hazırlanmaktadır. Sıvılaşma duyarlılığı çalışmalarının ilk aşamasında çökelme ortamı ve yaş kökenli yüzey çökel haritası oluşturulmaktadır. Çökel haritalarının oluşturulmasında hava fotoğrafı ve yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları yorumlanmaktadır. Arazi çalışmaları esnasında ‘çökel alanları’ belirlenmekte ve 1/25.000 ölçekli haritalara aktarılmaktadır. Bunlarla birlikte, mevcut verilerden yeraltı suyu ve tarihsel sıvılaşma bilgileri derlenmektedir. Bütün bu veriler birlikte değerlendirilerek, bölgesel ölçekte sıvılaşma yatkınlık haritaları oluşturulmaktadır. Proje kapsamında ülke genelinde sıvılaşma yatkınlık bilgilerinin toplanması hedeflenmektedir. Bu bilgiler sayesinde, güncel çökel alanlarında düşük-orta-yüksek aralıklarında göreceli sıvılaşma yatkınlık haritaları bölgesel ölçekte hazırlanabilecektir. 2013 yılı arazi çalışmalarında 1/500.000 ölçekli Zonguldak paftasının tamamı ve 1/500.000 ölçekli İstanbul paftasının güney ve doğu Marmara bölgeleri çalışılmıştır. Çalışma alanında güncel birimler 5 çökel alanında (etek, akarsu, göl, denizel, yapay) ve 22 alt çökel alanında yaş ve tiplerine göre değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, 1999 İzmit depremi sırasında sıvılaşma kaynaklı hasarın yoğun olduğu Adapazarı Havzası örnek olarak sunulmaktadır. Adapazarı Havzası’nın ilk oluşmaya başladığı dönemlerde, akarsuların fay dikliklerinden aşındırıp-taşıyarak getirdiği tortullar, havza kenarları ve ona yakın ortamlarda alüvyon yelpazesi, örgülü nehir, menderesli nehir, taşkın ovası, bataklık, göl çökellerini oluşturmuştur. Bu çökellerin büyük kısmının sıvılaşmaya yatkınlıkları yüksektir. 64 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE DATÇA YARIMADASI GÜNEYİ DENİZ ALANININ JEOLOJİK ve JEOFİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI Barbaros ŞİMŞEK1, Özgür TÜRKMEN1, Füsun ÖCAL1, Bahri Serkan AYDEMİR1, Murat EVREN1, Murat CENK1, Eyyüp ÖZBEK1, Serkan PALAS1, Hakan PEHLİVAN1, Özkan ÖKSÜZ1, Fatih SERTÇETİN1, Erdem Onur BAŞER1, Ayşe ÖZKARA1, Banu KARABACAK1, Dilek BABACAN1, Ebru BEYRİBEY1, Fatoş KURTULUŞ1, Muhsine KOCAKURT1, T.Şükrü YURTSEVER1, Kerim T. SARIKAVAK1 1 MTA Genel Müdürlüğü Deniz ve Çevre Araştırmaları Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Datça Yarımadası güneyi deniz alanının jeolojik ve jeofiziksel özelliklerinin araştırılması projesi kapsamında, Muğla ili Datça yarımadası güney kıyılarında yer alan şelf kesiminde detaylı batimetri ve deniztabanı morfolojisini belirleyerek fayların deniz içinde devamlılıkları, sismik yöntemlerle fayların düşey devamlılıklarını, deniz seviyesi değişimlerine bağlı eski kıyılar ile güncel sedimanter yapıların kıyı-deniz etkileşimlerini, deniz suyunun akıntı hızı ve yönü özellikleri ile sıcaklık, tuzluluk, ses hızı verilerinin ortaya konulması çalışmalarını kapsamaktadır. Saha çalışmalarında elde edilen veriler, veri elde etme yöntemleri ile verilerden elde edilen bazı ilksel sonuçlar bu bildirinin konusunu oluşturmaktadır. Proje kapsamında saha çalışmaları MTA Genel Müdürlüğüne ait 21 m boyundaki MTA Selen Araştırma Botu ile 9 Eylül 2013 – 8 Ekim 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Jeofizik çalışmalar; deniz alanını en iyi biçimde örnekleyecek şekilde 400 m hat aralıkları ile Geoacoustics Boomer sığ sismik sistemiyle ve Innomar yüksek ayrımlı sığ sismik sistemi ile 350 km veri toplanılmasıyla gerçekleştirilmiştir. Hidrografik çalışmalar; deniz tabanı derinliği ve morfolojisini belirlemek amacıyla sismik hatlar üzerinde ve serbest olarak Çok Işınlı İskandil ile 750 km’lik hat üzerinde tam kaplama ile veri toplanılmasıyla gerçekleştirilmiştir. Oşinografik çalışmalar; kıyı alanı ve çevresinde 50 km akıntı hızı ve yönü verisi ile alanın genelinde 75 adet CTD (iletkenlik, sıcaklık, derinlik) verisi toplanılması ile gerçekleştirilmiştir. Jeolojik çalışmalar ise; deniz alanını temsil edecek şekilde 75 adet kepçe (grab) tipi deniz dibi sediman örneklemesi ve 10 adet gravite karotu ile örnek alınmasından oluşmuştur. Jeolojik örneklerin lazerli taneboyu analizleri, XRD ve XRF analizler için örnek hazırlama işlemleri tamamlanarak analize gönderilmiştir. MTA Deniz ve Çevre Araştırmaları Dairesi Laboratuvarında tane boyu analiz çalışmaları ile jeofizik, hidrografik, oşinografik verilerin kıymetlendirme çalışmaları devam etmektedir. 65 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE TÜRKİYE’DEKİ SÜSTAŞLARI POTANSİYELİNİN ARAŞTIRILMASI Ali Murat AY 1, Murat HATİPOĞLU 2, Handan GÜNEL 1, Serkan KILINÇARSLAN 1, Tuğba VELİOĞLU1, Mehmet ALAN1 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müze Müdürlüğü, Ankara Dokuz Eyül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksek Okulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı 35380 Buca, İzmir ÖZ Proje kapsamında; Harmancık-Bursa bölgesinde; bölgenin jeolojisi, daha önce yapılan saha gözlemleri dikkate alınarak tekrar incelenmiştir. Tavşanlı zonu olarak bilinen düzenli istifsel (coherent) kaya birimleri özellikle ilgi çekmiştir, çünkü bu kayalar çalışmanın esas konusu olan mor jade malzemesi içerirler. Tavşanlı Zonu, dünyadaki en geniş ve en iyi korunmuş glokofan-lavsonit mavişist kuşaklarınıda içermektedir. Turkiyenit; jadeit, kuvars, ortoklaz, epidot, kloritoid ve flogopit minerallerinden meydana gelmiş bir mineral birlikteliğine sahip bir süstaşı malzemesi olarak oluşmuştur. Oluşumu Geç Mesozoyik yaşlı düzenli istifsel mavişist fasiyesinin metaklastik kayaları ile Erken Senozoyik yaşlı sokulum yapmış granodiyorit kütlesinin sınırındaki dev boyutlu kontak metamorfik hale (dilim) olarak meydana geldiği düşünülmektedir. Major ve minor kimyasal analizlere göre, bu metamorfik hale, silisçe zengin bir kalk-alkalen kimyasal içeriğe sahiptir. MTA Genel Müdürlüğü, Tabiat Tarihi Müzesi’nce yürütülen Türkiye süstaşları proje kapsamında saha çalışmaları ile soluk mor renkli eşsiz bu malzemenin bölgedeki yayılımı tespit edilmiş ve bu bölgenin 5.grup maden arama sertifikası MTA tarafından alınmıştır. Bu jade malzemesinin jadeit mineral içeriği, malzemenin toplamının %40’ından fazlasına sahip olan ana bileşimsel öge olmasına rağmen, malzeme saf bir jadeit minerali gibi formulüze edilememektedir. Bu bölgenin ayrıntılı jeofizik ve sondaj çalışmaları ile yeraltı haritalarının çıkarılması ve ülkemiz ekonomisine kazandırılması çok önem arz etmektedir. Projede ayrıca, Bursa ili Harmancık ilçesi Akpınar Köyü’nde MİGEM’dan alınan 201201129, 201300189, 201300190, 201300191, 201300192, 201300193, 201300194, nolu ruhsat sahalarında Maden Arama Projesi Termin Planında bulunan yarma çalışmaları yapılmıştır. Bu kapsamda Tavşanlı Belediyesi Göbel Konaklama Tesisleri’nde kampımız açılmış ve çalışmalarımız bu tesislerden yürütülmüştür. Kamp çalışmalarının ilk günüde Harmancık Belediyesi Şantiye Şefi Osman Bey ile görüşülmüş ve kendisinden yarma çalışmalarında kullanılacak iş makinesi kiralanması konusunda yardımcı olması istenmiştir. Harmancık Belediye’sine ait mevcut iş makineleri müsait olmadığından ilçedeki firmalarla görüşülmüş ve yapılan görüşmeler neticesinde Arapoğlu Firmasıyla anlaşılmıştır. Toplam 8 gün içerisinde 62 saat iş makinesi kiralanmıştır. Türkiye’de jeolojik, mineralojik, petrografik çalışmalar doğu ve güneydoğu alanında az sayıda olmasına karşın, gemolojik çalışmalar daha da sınırlı sayıdadır. Doğanşehir –Malatya yöresi (Sürgü Barajı kuzeyi) Doğu Toros kuşağında yer almakta olup tabandan tavana doğru Pütürge Metamorfitleri, Malatya-Keban Metamorfitleri, Berit Metaofiyoliti, Doğanşehir Granitoidi, Maden Karmaşığı ve Tersiyer-Kuvarterner çökellerinden oluşmaktadır. En üstte ise güncel alüvyonlar yer almaktadır. Çalışmaya esas konu olan Berit Metaofiyoliti, Üst Kretase yaşlı olup, Güneydoğu Anadolu orojenik kuşağında nap alanı içinde yer alan metamorfizmaya uğramış lav düzeyi dışında tam bir düzenli ofiyolit topluluğu olarak tanımlanmıştır. Bu birim iki ana tektonik dilimden oluşmaktadır. Alt dilim som levhalanmış metadiyabazlardan ve gabro kökenli kayalardan oluşmakta, üst dilim ise ultramafik kümülatlar ve bunlarla ilişkili gabro kökenli kayalardan oluşmaktadır. Çalışma alanında birim amfibolit, amfibollü metagabro, piroksenli hornblendit, epidot-amfibol şist, plajioklas amfibol şist, kuvars-plajioklaz-amfibol şist gibi litolojiler sunmaktadır. Geç Kretase yaşlı Berit Metaofiyoliti kayaçlarında portakal renginden güvercin kırmızısına kadar renk yelpazesinde saçınımlı halde görülen minerallerin yapılan incekesit, XRD-XRF çalışmaları sonucunda süstaşı özelliği gösteren yakut (korundum minerali) olduğu tespit edilmiştir. Yüzeyde bulunan büyük bloklar içinde dahi iri örneklerinin varlığı, gemolojik açıdan ülkemiz adına çok değerli ekonomik katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. MTA Doğa tarihi müzesince yürütülen proje kapsamında bu bölgedeki yakut oluşumlarının metagabro içerisinde yayılımının tam tespiti ile Al 2O3’ün ortama geliş süreçleri ve kökeni bu çalışmada çözülmeye çalışılmıştır. Proje kapsamında; 09.07.2013-07.08.2013 tarihleri arasında toplam 30 günde Erzurum ve Erzincan illerinin süstaşı potansiyelinin ortaya çıkarılmasına yönelik olarak arazi çalışmaları yürütülmüştür. Bu kapsam da oltu taşı, yeşil opal (oltu zümrütü) ve kammererit üzerinde arazi çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca HorasanSarıkamış yolu üzerindeki yarmalarda bulunan obsidyenler üzerinde de çalışmalar yapılmıştır. Erzurum ve Erzincan illerinde bulunan 12 adet V. Grup ruhsat sahalarına gidilerek süstaşı potansiyeline yönelik araştırmalar yapılmıştır. Yapılan arazi çalışmaları sonucunda 1760 km 2’lik alanın prospeksiyonu yapılmış, 68 adet lokasyondan 78 adet numune alınmıştır. Çalışma bölgesinde bulunan oltu taşı, yeşil opal (oltu zümrütü), Kammererit ve Obsidiyenlerden alınan analizlerin değerlendirme çalışması devam etmektedir. 66 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE GÜNEY MARMARA BÖLGESİNDE YÜZEYLEYEN ÇÖKELLERİN İZ FOSİLLERE DAYALI ORTAMSAL YORUMU VE PALEOEKOLOJİK DEĞERLENDİRİLMESİ Huriye DEMIRCAN MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ İz Fosiller, yaşayan organizmaların geride bırakmış oldukları yuvalanma, beslenme ve gezinme gibi, çeşitli faaliyetleri sonucu oluşturdukları yapılar olup, aynı zamanda ortam değişimlerine, özellikle su derinliğine karşı oldukça duyarlıdırlar. Organizma varlığını işaret eden iz fosiller sadece derinlikle değil, aynı zamanda deniz tabanının türü, enerji şartları, besin varlığı ve korunma potansiyeli gibi özellikleriyle de petrol aramacılığında kılavuz seviyeleri işaret etmeleriyle de ekonomik anlamda önemli ipuçları sunarlar. Çalışma alanı Çanakkale-Armutlu yarımadası-Balıkesir (GB Marmara)-Edremit körfezi ve civarında yer alan 1/100 000 ölçekli H16, H17, H18, H19, İ16, İ17, İ18, İ19 Jeoloji haritalarını kapsamaktadır. Planlanan arazi çalışmalarında önceki çalışmalarda tanımlanmış farklı litostratigrafik birimler üzerinde belirlenen iknofasiyes topluluklarının "ortamsal analize" yönelik iz fosil çalışmaları yanında paleoiklim koşulları da açıklanmaya çalışılacaktır. Arazi çalışmaları sırasında projede öngörülen alanlarda yüzeyleyen Tersiyer öncesi kayaçların, birbirleriyle oldukça fazla tektonik ilişkili olduğu ve farklı istif kuşaklarından oluştuğu gözlenirken, Tersiyer ve sonrası istiflerinde litolojik farklılıklarının fazla olduğu farklı fasiyeslerin yanında farklı iknofasiyes fasiyes değişimlerinin de olduğu gözlenmiştir. 20 iknotakson tanımlanmış (Bichorditeskuzunensisisp.,Ophiomorphaisp, Ophiomorphaannulata, Ophiomorpharudis, Thalassinoidesisp, Planolitesisp, Halopoaannulata, Rutichniusisp, Chondritesisp,Scoliciavertebralis, Scoliciastrozzii, Scoliciaprisca, Scolicia plana, Nereitesirregularis, Helminthopsisisp, Cosmorhapheisp, Helminthoidichnitesisp, Paleodictyonstrozzii, Zoophycosisp, Lockeiaisp) olup bunlardan bir tanesi yeni türdür (Bichorditeskuzunensisisp). Bu verilere göre normal tuzluluk, sıcaklığın mevsimlik değiştiği, oksijen miktarının fazla olduğu, fırtına zamanları hariç, tabanın duraylı olduğu, ötrofik şartların oluştuğu iç yelpaze Skolithos-Cruzianaiknofasiyesi, iç yelpazede görülen şartlarla birlikte oksijen miktarının zaman zaman azalıp-arttığı sedimantasyonun türbiditik karakterli olduğu Skolithos-Cruziana iknofasiyesi ile Nereitesiknofasiyesi' nden oluşan ötropik-oligotropik şartların bir arada görüldüğü karışık topluluktan oluşan orta yelpaze ve iz fosil çeşitliliğinin arttığı, oksijenin az ya da olmadığı tamamen oligotropik şartları gösteren dış yelpaze Nereitesiknofasiyesi ile zaman zaman enerjinin değiştiği, normal tuzlulukta, mevsimsel değişmelerinin etkisinde gelişen delta tortul özelliğini yansıtan Cruziana iknofasiyesleri tanımlanmıştır. Ayrıca iklimsel çalışmalara ışık tutabilecek ilk yaprak florasına ait çalışmalar yapılmış, çok ve az nemli mesofitik element içeren zonaltaxalar (Fagus, Ulmus, Acer, Quercusve Carpinus) tanımlanmıştır. Bu taxalar, sclerophyllous bitkiler (Quercus mediterranea) ile yarı nemli ve sıcak koşulları desteklemektedir. 67 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ÇANAKKALE-BALIKESİR-MANİSA POLİMETAL MADEN ARAMALARI: BİGA YARIMADASI VE GÜNEYİNİN POLİMETAL MADEN ARAMA ÇALIŞMALARI Ramazan SARI1, Özgür ÖZERKAN2, Şahset KÜÇÜKEFE1, Mehmet AVŞAR3, Cüneyt BARAN2 1 2 MTA Genel Müdürlüğü Kuzeybatı Anadolu Bölge Müdürlüğü, Balıkesir MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Ege Bölge Müdürlüğü, İzmir ÖZ Proje çalışmaları; Biga Yarımadası’nın batı, kuzeybatı ve güneyinde yer alan MTA Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan 10 adet ruhsat sahası ile civarında yürütülmüştür. Biga Yarımadası ve proje sahası önemli kurşun, çinko, antimuan, altın, bakır cevherleşmeleri ile bu cevherleşmelere bağlı olarak gümüş potansiyeli bulunan metalojenik bir provenstir. Ayrıca sülfürlü minerallere bağlı önemli galyum, germanyum, selenyum, gümüş, kadmiyum, indiyum, tellüryum, indiyum, renyum, altın ve talyum potansiyelinin bulunması beklenmektedir. Rodop-Istranca Masifi ve Sakarya Zonu’na ait kayaçlar ile Tersiyer-Kuvaterner birimlerin oluşturduğu proje sahasında; Oligosen-Miyosen çarpışma sonrası subalkalen, kalkalkalenden şoşonite kadar değişen mağmatizmaya bağlı olarak birçok granitoyid yerleşmiş ve geniş alanlar andezit, dasit bleşimli volkanik kayalarla kaplanmıştır. Biga Yarımadası ve proje sahasında bilinen cevherleşmeler; Oligosen-Miyosen çarpışma sonrası subalkalen, kalkalkalenden şoşonite kadar değişen mağmatizmaya bağlı olarak gelişmiştir. Proje sahası içerisinde yer alan ruhsat sahalarında 1/25000 ölçekli jeoloji, 1/5000 ölçekli maden jeolisi, tahkik, detay jeokimya ve toplam 3574.70 m sondaj çalışması yapılmıştır. Etüt ve sondaj çalışmalarından alınan toprak, kayaç ve karot örneklerinin analiz sonuçlarının tamamı gelmediğinden değerlendirme çalışmaları devam etmektedir. Proje kapsamında 2008 yılında Gökçeada’da başlatılan porfiri bakır-altına yönelik çalışmalar tamamlanmış olup, 2000 ppm Cu ve 220 ppb Au ortalama tenörlü görünür+muhtemel 168 milyon ton rezervli porfiri tip Cu-Au yatağı ülkemiz ekonomisine kazandırılmıştır. 68 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE ETİ MADEN İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BOR RUHSAT SAHALARI ETÜDÜ Hakan ÜSTÜN1, Metin USTA1, Ekrem COŞAR2, Turgut ÇOLAK3, Murat AKGÖZ1, Ali KOCAHARZEN1, Ahmet AKINCI2, Haşim AĞRILI2, Hakan AYGÜN4, Pakay PARKIN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu Bölge Müdürlüğü, Konya 3 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğü, Trabzon 4 MTA Genel Müdürlüğü Kuzeybatı Anadolu Bölge Müdürlüğü, Balıkesir ÖZ Bu çalışmanın amacı, hukuku Eti Maden Genel Müdürlüğü'ne ait olan bor ruhsat sahalarında; rezerv geliştirme ve yeni bor sahaları bulmaya yönelik olarak, karotlu maden sondajlarının gerçekleştirilmesidir. Proje çalışmalarının gerçekleştiği bor havzalarının genel istifleri şu şekildedir; Bigadiç borat yatakları Neojen yaşlı playa göl tortullarından oluşmakta olup, KD-GB uzanımlı bir havza içinde iki farklı zonda yeralırlar. Bölgede Paleozoyik yaşlı şist ve mermerler ile Mesozoyik yaşlı ofıyolitler; Neojen öncesi temel kayaçlarını oluştururlar. Bunların üzerine uyumsuz olarak oturan volkano-sedimenter Neojen istifi, alttan üste doğru: (1) Taban volkanitleri, (2) Taban kireçtaşı, (3) Alt Tüf, (4) Alt borat, (5) Üst Tüf, (6) Üst borat birimlerinden oluşmaktadır. En üste ise genç örtü kayaçları olarak Pliyo-Kuvaterner çökeller ile Kuvaterner yaşlı bazalt ve alüvyonlar gelmektedir. Yataklar tüf, tüfit, kil, marn ve kireçtaşları ile arakatkılıdır. Emet bor yataklarında gözlenmekte olan Tersiyer istifi; Paleozoyik yaşlı mermer, mikaşist, kalkşist ve kloritşist gibi metamorfik kayalar üzerine uyumsuzlukla gelir. Bu bölgedeki istif alttan üste doğru; (1) Çakıltaşı ve kumtaşı, (2) Marn ve tüf mercekleri içeren ince katmanlı alt kireçtaşı, (3) Ortaç ve asit volkanitler, tüf ve aglomeralar, (4) Kömür ve jips bantları içeren çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı, marn ve kireçtaşından oluşan kırmızı birim, (5) Borat yataklarını içeren kiltaşı, tüf, tüfit ve marn, (6) Kiltaşı, marn ve çört mercekleri içeren üst kireçtaşı, (7) Bazalt birimlerinden oluşur. Kütahya-Merkez-Güllüdere bölgesinde tabanda Maastrihtiyen-Alt Paleosen yaşlı Çöğürler Karışığı yeralmaktadır. Neojen tortullaşması alttan üste doğru; (1) Geç Erken Miyosen yaşlı alüviyal ve gölsel istif, (2) Kalkalkali riyolitik volkanizmanın ürünü olan ignimbiritler, (3) bu birimler üzerinde uyumsuzlukla çökelen altta alüviyal fan/delta ve üstte gölsel istif, (4) Orta Miyosen yaşlı alüvyon yelpazesi çökelleri ile temsil edilir. Geç Erken Miyosen boyunca etkinliğini sürdüren Türkmendağı kalkalkali volkanizması, esas olarak riyolitik ve dasitik-andezitik volkanitler ile simgelenir. Tüm borat bölgelerinde volkanik kayaların bulunması( baskın olarak ortaç ve asidik), bor getirimi ve borat oluşumu için volkanik etkinliğin gerekli olduğunu açıklar. 2013 yılı içerisinde, Proje kapsamında; 28 lokasyonda 10499,88 metre sondaj gerçekleştirilmiştir. Yapılan bu sondajlarda 2097,46 metre cevherli zon kesilmiş olup, bu zonlar içerisindeki cevher kalınlığı 896,96 metredir. Kütahya-Merkez-Güllüdere bölgesinde yapılan sondajlarda yeni bir bor sahası saptanmıştır. 69 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE BATI ANADOLU BÖLGESİ KÖMÜR ARAMALARI Metin ÖZDEMİR1, Mahir SEZGİN 1, Çisem Neval KARATAŞ1, Eyyüp KORKMAZ2, Süleyman IRKLI 2 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Orta Anadolu II. Bölge Müdürlüğü, Konya ÖZ Batı Anadolu Bölgesinde (Afyonkarahisar, Denizli, Burdur, Isparta) yayılım gösteren Neojen yaşlı birimlerde 2008 yılından itibaren kömür arama amaçlı çalışmalar (etüt ve sondaj) yapılmıştır. Genel Müdürlüğümüze ait ruhsatlarda: 2008 yılında; toplam 1703,50 m derinlikte 4 adet, 2009 yılında; toplam 11268,20 m derinlikte 34 adet, 2010 yılında; toplam 14654,15 m derinlikte 43 adet, 2011 yılında; toplam 40572,50 m derinlikte 94 adet, 2012 yılında; toplam 43209,20 m derinlikte 79 adet, 2013 yılında; toplam 22345,70 m derinlikte 34 adet olmak üzere; Toplam 133.753,25m derinlikte 288 adet (1 adet devam etmekte) sondaj 21.01.2014 tarihi itibariyle yapılmıştır. 2013 yılında sondaj çalışmaları tamamlanmış ve halen devam etmekte olan sahalara ait veriler aşağıda sunulmuştur. Dinar Sahası: Sahanın temelini Mesozoyik-Paleozoyik yaşlı kireçtaşı, şist ve ofiyolitik kayaçlar oluşturmaktadır. Bu birimlerin üzerine Pliyosen yaşlı kömür içerikli akarsu ve göl kökenli sedimanter örtü kayaları gelir. Bu birim kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, gidya ve yer yer de kömür damarları içerir. Sahada çalışmalara 2008 yılında başlanmış olup; alınan 5 adet ruhsatta toplam 126 adet kuyuda 58.856,10 m sondaj yapılmıştır. Bu ruhsatlara ait buluculuk raporları hazırlanmıştır. Toplam görünür rezerv miktarı yaklaşık 936 milyon tondur. Sahanın yaklaşık kömür yayılımı 50 km2 olup, ortalama kömüre giriş derinliği 272,00 m, ortalama kömür kalınlığı 32,16 m, ortalama ısıl değeri 1706 kcal/kg’dır. Denizli- Çivril Sahası: Sahanın temeli, Mesozoyik-Paleozoyik yaşlı kireçtaşı, şist ve ofiyolitik kayaçlardan oluşur. Bu birimlerin üzerine Pliyosen yaşlı kömür içerikli akarsu ve göl kökenli sedimanter örtü kayaları gelir. Bu birim kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, gidya ve yer yerde kömür damarları içerir. Bu sahada çalışmalara 2009 yılında başlamış olup; alınan ruhsatlarda yapılan çalışmalar sonucunda 5 adet ruhsata ait görünür kaynak raporu hazırlanmıştır. Toplam görünür kaynak yaklaşık 73 milyon tondur. Bu sahada 1 adet ruhsata ait buluculuk raporu hazırlanmaktadır. Sahadaki kömüre giriş derinliği ortalama 130,00 m olup, ortalama kömür kalınlığı 5,00 m, alt ısıl değeri ortalama 1187 kcal/kg’dır. Denizli-Çardak Sahası: Saha kuzeydoğu – güneybatı ve batı uzanımlı Acıgöl Grabeninin güney kesiminde yer alır. Havzanın temeli otokton kaya birlikleri olan Triyas-Jura ve Jura-Kretase yaşlı kireçtaşları ve ofiyolitik kayaçlar oluşturur. Üstte uyumsuz olarak Pliyosen yaşlı gölsel birimler gelir. Kömürlü seviyeler bu birim içinde yer alır. Bu sahada çalışmalara 2011 yılında başlamış olup; 1 adet ruhsata ait buluculuğa esas rezerv raporu hazırlanmış ve görünür rezerv yaklaşık 25 milyon ton olarak hesaplanmıştır. 1 adet ruhsatta ise rezerv belirleme çalışmaları devam etmektedir. Elde edilen verilere göre: sahadaki kömüre giriş derinliği ortalama 532,00 m derinlikte olup, ortalama kömür kalınlığı 7,70 m,alt ısıl değeri ortalama 2393 kcal/kg’dır. Afyonkarahisar-Evciler Sahası: Sahanın temelini Mesozoyik-Paleozoyik yaşlı kireçtaşı, şist ve ofiyolitik kayaçlar oluşturur. Eosen ve Kretase’ye ait kalkerler, serpantinitler ve şistler teşkil eder. Formasyon tabanda tüf, tüfit, kumtaşı ve konglomera ardalanmasından oluşan litolojik birimle başlar. Üzerine kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, ardalanmasından oluşur. Bu birimler arasında yer yer kömür seviyeleri gözlenmektedir. Kömürlü formasyonun yaşı Alt-Orta Miyosen olarak belirlenmiştir (Dr. Y. KONYALI 1970). Bu sahada çalışmalara 2013 yılında başlanmış olup; sahadaki çalışmalar devam etmektedir. 70 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE AYDIN-DENIZLI-MANISA CIVARI JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI Musa BURÇAK, Sultan BOSTAN2, Mustafa DESTUR, Fatih ÖZİÇLİ1, Erdinç BAL1, Ömer HACISALIHOĞLU3, Esra Burcu YILMAZ4, Serkan KÖKSAL4, Ercan PEKER4 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara 3 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğü, Trabzon 4 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Proje çalışma alanı çalışma alanı Batı Anadolu’da Manisa merkez, Saruhanlı-Akhisar ve Kırkağaç çevresini kapsamaktadır. Çalışma alanı ve çevresinde temel olarak KD-GB doğrultulu uzanan üç tektonik kuşak yer almaktadır. Bu kuşaklar doğudan batıya doğru, Menderes Masifi, Izmir-Ankara zonu ve Sakarya zonu kuşaklarıdır. Menderes masifi, en alt düzeyleri Prekambriyen, en üst düzeyleri ise Alt Eosene kadar çıkan metamorfik kayalardan oluşmuştur. İlk kez Brinkmann tarafından tanımlanan İzmir-Ankara zonu, başlıca filiş türü kayalar, kireçtaşı mafik ve ultramafik kayaçlardan oluşmaktadır. Menderes Masifi üzerine bindirmiş olan Manisa'dan Seferihisar'a kadar uzanan geniş bir bölgede Kampaniyen- Daniyen yaşında olan filiş fasiyesinde tortul kayalar ve mafik volkanik arakatkılardan yapılı bir matriks ve kireçtaşı bloklarından oluşmuş birim yer almaktadır. Bu birime Bornova karmaşığı (Erdoğan, 1985,1988) ve Belkahve Formasyonu Parejas (1942) adları verilmiştir. İzmir-Ankara zonunun Menderes Masifi üzerine düşük açılı bindirmelerle geldiğini bir çok araştırmacı tarafından kabul edilmiştir (Dürr, 1975, Dürr ve diğ., 1978, Channel ve diğ., 1979, Şengör ve Yılmaz, 1981, Akdeniz ve diğ. 1982). İzmir Ankara zonunun stratigrafik özelliğini, özellikle filiş ve karbonat ilişkisini belirlemeye dönük değişik görüşler ileri sürülmüştür. (Vardier (193), Oğuz, (1966), Marengwa (1968), Konuk (1977), Akdeniz ve diğ., (1982), Alt Triyas’tan Alt Kretase’ye kadar devem eden platform tipi karbonat istifinin yer aldığını, bu istifin Geç Kretase’de filiş fasiyesine geçtiğini belirtmişlerdir. Daha sonra tektonik olaylarla karbonat istif ve filişin karmaşık bir içyapı kazandığını belirtmişlerdir. Erdoğan, 1985, 1990 ve Erdoğan ve diğ., 1988 ise kireçtaşı kütlelerinin filiş içine tortullaşma esnasında yerleştiği ileri sürülmüştür. Diğer bir görüşe göre ise birbirleriyle diskordans ilişkisi olan üç farklı filiş seviyesinin olduğu ileri sürülmüştür (Yağmurlu, 1980). Yağmurlu'nun ayırtladığı bir filiş topluluğu sığ denizel karbonat istifinin altında yer alır ve iki tanesi ise bu platform türü karbonat kesitinin üzerinde bulunur. Yağmurlu’ya göre KampaniyenDaniyen yaşında oluşmuş filiş havzası içerisine kireçtaşı kütleleri, tortullaşma sırasında yerleşmiştir. Bölgede filiş çökelleri üzerine alt seviyelerde molas çökelleri, üste doğru konglomera kumtaşı ve nummilitli kireçtaşlarından oluşan Paleosen-Eosen çökelleri yer almakta olup bu çökeller üzerinde tektonik dokanakla değişik litofasiyeslerdeki çökel kayalar ve mafik ve ultarmafik (ofiyolitlerin) oluşturduğu Çaldağ Formasyonu adı verilen karmaşık birim yer almaktadır. Bunun da üzerinde bir açısal diskordansla Eosen'den gölsel-karasal ortamda oluşmuş Miyosen yaşındaki çakıltaşları kumtaşı ve kiltaşları ve bunlarla yaşıt aglomera, tüf, andezit ve bazaltlardan oluşan volkanik kayaçlar gelmektedir. Daha üstte ise Pliyosen yaşlı, kiltaşı ara katkılı killi kireçtaşları ve yer yer de az tutturulmuş blok, çakıl ve kum çökelleri yer almaktadır. İstifin en üstünde ise önceki devreleri açısal diskordansla örten Kuvaterner (Holosen) yamaç molozu, alüvyon çökelleri gelmektedir. Sahada yapılan jeolojik çalışmalar ile fay ve çizgisellikler belirlenmiş olup hâkim fay gidişleri KD-GB ve yaklaşık D-B ve daha az sayıda da KB-GD gidişli faylar belirlenmiştir. Fayların türü genel olarak normal fay bazılarında ise doğrultu atım bileşeni olan ters faylardır. Yüzey faylarının yanı sıra rejyonal jeofizik veriler (gravite ve manyetik), MT ve rezistivite verileri ile de genç çökeller tarafından örtülmüş gömülü faylar belirlenmiştir. Bu çalışma MTA Genel Müdürlüğüne ait Manisa Merkez-Güzelköy, Mamisa-Saruhanlı-Paşaköy, Manisa-Akhisar-Kayışlar, Manisa-Akhisar-Karabörklü, Manisa-Kırkağaç-Gelenbe-Alacalar, Manisa-KırkağaçKarakurt, Manisa-Kırkağaç-Deringöz adlı 7 adet ruhsat sahasında yapılan jeoloji, jeofizik ve su kimyası-izotop çalışmalarını kapsamaktadır. Proje kapsamında 450 km2 alanda 1/25.000 ölçekli jeoloji haritası, 32 örnek üzerinde su kimyası, 14 örnek üzerinde izotop çalışması, 180 noktada rezistivite (DES) ve 174 noktada manyetotellürik (MT) çalışması yapılmıştır. Saha ve çevresinde sıcak su kaynağı bulunmamaktadır. Saha ve çevresindeki kaynak ve sığ sondajlardan 32 adet su örneği alınmıştır. Bu örneklerden birisi hariç sıcaklıkları 9-19 oC olup soğuk sular grubuna girmektedir. Bir örneğin sıcaklığı ise 23,2 oC’dir. Su analiz sonuçları çeşitli diyagramlarda değerlendirilmiş olup 71 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE sular Schoeller ve IAH sınıflamalarına göre sınıflandırılmışlardır. Bu çalışma sonuçlarına göre alandan alınan su örneklerinin geneli Ca-Mg-HCO3 ve Mg-Ca-HCO3 sınıfında sular olup, bazı örneklerde derin dolaşımı işaret eden Cl, Na, K ve SiO2 ve EC (elektriksel iletkenlik değeri) bakımından zenginleşme görülmekte olup bu sular daha derin dolaşımlı sular olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca suların SiO2 ve Cl dağılımları gridlenerek eş SiO2, eş Cl ve eş EC dağılım haritaları yapılmıştır. Bu eş konsantrasyon haritalarından SiO2 ve Cl dağılım bakımından 3 bölgede birbiriyle de uyum içinde olan, EC dağılım haritasında da 1 bölgede SiO 2 ve eş Cl dağılımı ile çakışan anomaliler belirlenmiştir. İzotop çalışmalarına göre sahadan alınan tüm örnekler meteorik kökenli ve genç sulardır. MT çalışmaları ruhsat sahalarına bağımlı kalmaksızın ruhsat sahası dışında da ölçüler alınarak havza bazlı olarak oluşturulan profil çalışmaları şeklinde uygulanmıştır. Nokta aralıkları 1-2 km arasında penetrasyon derinliği 5-10 km arasında seçilmiştir. MT verileri 2 boyutlu kesitle oluşturularak değerlendirilmiştir. Bu kesitlerde genellikle üç farklı dirence sahip seviye belirlenmiştir. Üstte yüzeyden itibaren yaklaşık 0-1000/1250 m derinlikler arasında düşük rezistiviteli (20-20/30 Ohm.m) rezisitivite değerlerine sahip kesim Miyosen yaşlı çökel ve volkanik kayaçları temsil etmektedir. Bu seviyenin altında orta ve yüksek rezistivite ile belirgin (30300 ohm.m) kesim temel İzmir Ankara zonuna ait fliş, karbonat, melanj ve Menderes masifine ait dilimlerden oluşan metamorfik kayaçları temsil etmektedir. Yüksek rezistiviteli bu temel kayaçlar içinde 5-8/10 km derinliklerde yer alan 2-10 ohm.m rezisitivite değerlerine sahip düşük rezistiviteli anomali alanları ise kabuk içinde daha sıcak ve dolayısıyla iletken kesimlere karşılık gelebileceği, bunların intrüzif/subvolkanik sokulumlara yorumlanabileceği düşünülmektedir. Jeolojik veriler ve MT sonuçlarına göre rezistivite ölçüleri planlanmış, tüm rezistivite ölçülerinde ruhsat sahası sınırları içinde alınmış olup, açılım derinliği temel derinliğine göre değişim göstermekte olup (AB/2) 1000-2500 m arasında gerçekleşmiştir. Rezistivite çalışmaları profiller ve bazı ruhsat sahalarında karelaj yapılmak suretiyle alınmıştır. Profil aralıkları genellikle 500-1000 m, profil üzerinde nokta aralıkları 250-500 m aralıklı olarak seçilmiştir. Bu çalışma sonuçları seviye haritaları ve görünür rezistivite kesitleri ve elektrik yapı kesitleri oluşturularak değerlendirilmiş ve yapı kesitlerinde ayırt edilen seviyelerin jeolojik birimlerle karşılaştırılarak anlamlandırılmıştır. Jeoloji ve MT çalışmalarından sonra jeotermal açıdan olumsuz olduğu anlaşılan Manisa-SaruhanlıPaşaköy, Manisa-Akhisar-Karabörklü, Manisa-Kırkağaç-Gelenbe-Alacalar ruhsat sahalarında rezistivite çalışması yapılmasına gerek görülmemiş olup bu ruhsat sahaları terk edilecektir. Manisa-Akhisar-Kayışlar ruhsat sahasında biri 2500±250 m diğeri 700±100 m derinlikte iki adet, Manisa-Kırkağaç-Deringöz sahasında 2000±200 m derinlikte bir ve Manisa-Merkez-Güzelköy sahasında 700±100 m derinliklerde dört adet jeotermal araştırma sondaj lokasyonu belirlenmiştir. Manisa-Kırkağaç-Karakurt sahasında ise sondaj çalışması yapılıp yapılmayacağına komşusu olan Manisa-Kırkağaç-Deringöz ruhsat sahasında önerilen sondaj yapıldıktan sonra elde edilecek sonuçlara göre karar verilecektir. 72 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE KONYA ( ILGIN) - ISPARTA (ŞARKİKARAAĞAÇ) NEOJEN HAVZASI KÖMÜR ARAMALARI Mehmet TAKA1, Levent SAÇLI2, Alper Tunga ÖRTLEK3, Mert SALMAN1 1MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara 2 MTA Genel Müdürlüğü Ege Bölge Müdürlüğü, İzmir 3 MTA Genel Müdürlüğü Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Adana ÖZ MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığının hazırlamış olduğu 201333-13-02 kod nolu Konya-Ilgın, Isparta-Şarkikaraağaç Kömür Aramaları Projesi kapsamında; Şarkikaraağaç Linyit Etüt Kamp Şefliği çalışmalarını; Konya-llgın, Isparta-Şarkikaraağaç yörelerinde 01.01.2013-31.12.2013 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Projenin amacı; Çalışma sahasında kömürleşmeye uygun alanları tespit etmek ve Kuvaterner yaşlı çökellerle örtülü Pliyosen yaşlı Göksöğüt Formasyonu içerisindeki kömürlü seviyelerin devamlılıkları, kalınlıkları, özellikleri ve ekonomikliğinin araştırılmasıdır. Proje Kapsamında Yapılan çalışmalar; Etüt ve Sondajlı çalışmalar şeklinde yürütülmüştür. 2013 Yılında Yapılan Etüt Çalışmaları 1/25.000 Ölçekli 250 km2 detay Jeoloji; AFYON-L25-c2-c3-d1 ve 1/100.000 Ölçekli 500 km2 prospeksiyon: AFYON-L25 paftasında gerçekleştirilmiştir. 2013 Yılında Yapılan Sondajlı Çalışmalar Sondajlı çalışmalar; kömür aramalarına ve rezerve yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Ilgın havzasında rezerve yönelik, Şarkikaraağaç havzasında aramalara ve rezerve yönelik olarak yapılmıştır. Çalışma alanının temeli Paleozoyik-Mesozoyik (P-M) yaşlı kristalize kireçtaşı, metakumtaşı, radyolarit, kuvarsit ve şistler ile ofiyolitik kayaçlardan (gabro, diyabaz, serpantinit vs.) oluşur. Bu temel birimler üzerine uyumsuz olarak Üst Miyosen - Alt Pliyosen yaşlı konglomera, çakıltaşı, kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, kireçtaşı ile yer yer merceksel linyit damarlarından oluşan Bağkonak Formasyonu (Tb) yer alır. Bağkonak Formasyonu üzerinde uyumlu ve geçişli olarak gözlenen Pliyosen yaşlı kumtaşı, silttaşı, marn, çamurtaşı, gidyalı kiltaşı, kil, kireçtaşı ve linyitli seviyelerden oluşan Göksöğüt Formasyonu (Tg) bulunur. Göksöğüt Formasyonu üzerinde uyumsuz olarak Kuvaterner yaşlı çökeller (Qal) yer alır. Konya-Ilgın Neojen havzasında kömürler Pliyosen yaşlı Dursunlu Formasyonu içerisinde yer alır. Kömürler temel birimler içerisinde birbirinden bağımsız olarak gelişen göllerin sığ bataklık kesimlerinde oluşmuştur. Ilgın sahasında rezerve yönelik sondajlar yapılmış olup, 1 ile 10 damar şeklinde yataklanma mevcuttur. Kömür damar kalınlıkları damar kalınlıkları 0,10 ile 31,90 metre arasında değişmektedir. Şarkikaraağaç havzasında kömürler Pliyosen yaşlı Göksöğüt Formasyonu içerisinde gelişen bataklıklarda oluşmuştur. Şarkikaraağaç sahasında arama ve rezerve yönelik olarak gerçekleştirilen sondajlarda 1 ile 9 damar halinde yataklanma mevcut olup, kömür damar kalınlıkları 0,05-8,10 metre arasında değişmektedir. 2013 yılı içerisinde Konya-Ilgın, Isparta-Şarkikaraağaç havzalarında kömür aramalarına ve rezervine yönelik olarak; MTA Genel Müdürlüğüne ait olan 10 adet ruhsat sahasında, 171 adet sondajda toplam 45 895,30 metre ilerleme gerçekleştirilmiştir. 73 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE TÜRKİYE GENELİ MERMER VE DOĞAL TAŞ POTANSİYEL ALANLARININ BELİRLENMESİ Demir ERKANOL1, Abdülkerim AYDINDAĞ2 1 2 MTAGenel Müdürlüğü Marmara Bölge Müdürlüğü, Kocaeli MTA Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Alp-Himalaya Kuşağı’nda yer alan ülkemizde çeşitli desenlerde büyük miktarlarda doğal taş rezervleri bulunmaktadır. Kalker bazlı mermer ve doğal taşlar rezervinin bol ve çeşitli olması hammadde üretiminde, Türkiye’nin önde gelen gelen ülkelerden biri olmasını sağlamıştır. Bunun yanı sıra tüm jeolojik yaş gruplarında (Alt Devoniyen – Pliyosen) kesilebilir özellikte kayaçlar görülmektedir. Ülkemizde bu gruplara giren çeşitli renk ve desenlerde; Sedimanter kökenli kayaçlar (kristalize kireçtaşı, kalker, traverten, oniks vb.), magmatik kayaçlar (granit, siyenit, diyabaz vb.) ve volkanik kayaçlar (andezit, bazalt vb.) bulunmaktadır. Bu potansiyeli göz önüne alan MTA Genel Müdürlüğü, “Türkiye Mermer ve Doğal Taş Potansiyel Alanları Belirleme” projesini gerçekleştirmiştir. Özellikle ihracat potansiyeli yüksek doğal taşların; oluşumu etkileyen jeolojik, yapısal, magmatik ve metamorfik kontrol sistemleri tespit edilerek, mevcut yatakların yayılımı belirlenmiştir. Ocaklardan çıkarılan desenlere ait fiziko-mekanik, kimyasal, petrografik analizler ile desen fotoğrafları temin edilmiş ve doğal taş olabilecek potansiyel kayaç grupları belirlenmiştir. 74 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE UZAKTAN ALGILAMA TEKNİKLERİ KULLANILARAK JEOTERMAL KAYNAK ARAMALARI Burcu KOCADERE1, Murat KORUYUCU1, Kerem M. AVCI1, Ayşe DAĞLIYAR1, Yeliz BAYRAKTAROĞLU1, Sinan SARP1, Düzgün ÇAM1 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Günümüzde çok önemli bir yere sahip olan jeotermal kaynak aramalarında uzaktan algılama çalışmalarının kullanılması zaman ve maliyet açısından çok önemli bir katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Jeotermal kaynak aramalarında hidrotermal alterasyon alanları ve çizgiselliklerin belirlenmesi çalışmaların temelini oluşturmaktadır. Bu iki unsur sahadaki sıcak ve mineralli suların varlığını ifade edebilmektedir. Ayrıca termal uydu verileri kullanılarak yüzey sıcaklıkları tespit edilmektedir. Proje kapsamında çalışma sahası olarak Balıkesir (Hisaralan Jeotermal Sahası) ve Denizli (Kızıldere Jeotermal Sahası) seçilmiştir. Çalışma sahalarını içine alan Aster uydu verilerinin gece ve gündüz görüntüleri ile Landsat uydu verisi kullanılarak yüzey sıcaklık dağılım haritaları elde edilmiştir. Hisaralan Jeotermal Sahası için belirlenen sıcak su çıkış noktalarının, ASTER uydu verisinden elde edilen sıcaklık değerleri 30,8-35,8 0C aralığında, Kızıldere jeotermal sahası için 31,81-39,610C aralığında değişmektedir. LANDSAT uydu verilerinden elde edilen yüzey sıcaklığı değerleri ise Hisaralan Jeotermal Sahası için 24,10-30,44 0C aralığında, Kızıldere jeotermal sahası için 34,50-38,400C aralığında değişim göstermektedir. Ayrıca, bu bölgelerin görüntü işleme teknikleri kullanılarak çizgisel yapıları ve hidrotermal alterasyon alanları belirlenmiştir. Bu yapılarla yüzey sıcaklık verileri deneştirilerek potansiyel sahalar tespit edilmiştir. Haziran ve Ekim aylarında jeotermal sahalarda arazi doğrulama çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Arazi çalışmaları sırasında alınan kayaç örneklerine ait spektra ölçümleri yapılarak mineral tanımlamaları yapılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre Hisaralan Jeotermal Sahası için 4 adet örnekte kaolen, 1 adet örnekte kalsit, 2 adet örnekte hematit, 1 adet örnekte hematit ve kaolen saptanmıştır. Kızıldere Jeotermal Sahası için 2 adet örnekte kaolen, 1 adet örnekte muskovit, 1 adet örnekte kalsit ve 1 adet örnekte jips saptanmıştır. Bu sonuçlar ASTER uydu verisi ile elde edilen sonuçlarla büyük oranda uyumludur. 2013 yılı içerisinde yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar doğrultusunda belirlenen yöntemler ile 2014 yılı için yeni jeotermal sahaların tespit edilmesi amaçlanmaktadır. 75 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE UZAKTAN ALGILAMA YÖNTEMLERİ İLE JEOLOJİK ÖZELLİKLERİN TESPİTİ Murat KORUYUCU1, Engin Ö. SÜMER1, Burcu KOCADERE1, Yeliz BAYRAKTAROĞLU1, Beliz AKSOY1, K. Canan ÖZGÜNER1 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Uzaktan algılama çalışmalarının gelişiminde, teknolojinin ilerlemesine paralel olarak, son yıllarda büyük bir ilerleme görülmektedir. Özellikle, jeolojik uzaktan algılama çalışmaları ile metalik, endüstriyel ve enerji hammadde gibi doğal kaynak aramalarında ve doğal afet alanlarının tespit edilmesinde uydu verilerinin kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. Günümüzde çözünürlüğü yüksek, birçok spektral banttan oluşan, uydu ve uçaklardan alınan görüntüler bu amaç için kullanılmaktadır. Jeolojik özelliklerin tespitine yönelik olarak en yaygın kullanılan uydular ASTER, LANDSAT ve HYPERION’ dur. Bu alıcılardan elde edilen verilerin analizleri ile arazi çalışmaları öncesinde jeolojik birçok özelliğe ait bilgiler elde edilebilmektedir. Jeolojik özelliklerin tespitine yönelik olarak MTA Genel Müdürlüğü, Uzaktan Algılama Merkezi’nde 2002 yılından bu yana ASTER uydu verileri kullanılarak Türkiye genelinde çalışmalar yapılmaktadır. 2014 yılı başı itibariyle yaklaşık 350 adet ASTER uydu verisi analiz edilmiş, birçok alanın arazi doğrulama çalışması tamamlanmış ve raporlanarak arşivlenmiştir. Projemizin 2010-2013 yılları arasını kapsayan bölümünde, bu görüntülerin 180 adedi analiz edilmiştir. Geliştirilen metodoloji ve algoritmalarla ASTER uydu verilerinin öncelikle coğrafik ve atmosferik düzeltilmesi yapılmakta ve görüntülerde yer alan su, bitki örtüsü, bulut, kar gibi yersel etmenlerin ortadan kaldırılması amacıyla maskeleme uygulanmaktadır. Sonraki aşamada mineral haritalama, kaya türü ayırtlaması, yüzey sıcaklığı, stereoskopik görüntü elde etme, çizgisel ve dairesel gibi yapısal unsurların belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda her bir ASTER uydu verisine 40’ın üzerinde analiz işlemi gerçekleştirilmektedir. Elde edilen tüm sonuçların bir arada değerlendirilmesi amacıyla, Coğrafi Bilgi Sistemlerinden (CBS) de yararlanılmaktadır. Bir maden yatağı veya endüstriyel hammadde kaynağının bulunmasında uzaktan algılama ile saptanan jeolojik özellikler ile öncel çalışmalardan elde edilen sayısal haritaların bir arada kullanılması gerekmektedir. Her maden yatağı farklı bir oluşum mekanizmasına, mineral birlikteliklerine ve özel yapısal özelliklere sahiptir. Bu nedenle, elde edilen mineral haritaları ve litolojik farklılıklar sayısal jeoloji haritaları ile kontrol edilmekte ve çalışma alanlarındaki yapısal unsurlar değerlendirilerek maden yatağı oluşabilecek alanlar ayrıntılı olarak saptanabilmektedir. Son aşamada ise potansiyel alanlara ait veriler, CBS ortamında, sayısal topografik haritalar üzerine dökülerek, arazi doğrulama çalışmaları için lokasyonlar belirlenmektedir. Bu proje çalışmaları ile saptanan jeolojik özellikler fay zonlarının haritalanması, heyelan bölgelerinin tespiti gibi doğal afet konularındaki çalışmalara da ön bilgiler sağlamaktadır. Bugüne kadar ülke çapında yapılan ASTER uydu verisi analiz çalışmaları sonucunda, özellikle polimetalik maden yatağı olabilecek sekiz ayrı ruhsat önerisinde bulunulmuştur. Ayrıca endüstriyel ve enerji hammaddesi olabilecek birçok alanda elde edilen veriler Kurum içi ve dışındaki çalışmalara destek verebilmek amacıyla raporlanarak arşivlenmeye devam edilmektedir. Elde edilen tüm sonuçların “MTA Yerbilimleri Portalı” altında katmanlar olarak verilmesi de planlanmaktadır. 76 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE YÜKSEK ALAN ŞİDDETLİ YAŞ MANYETİK AYIRICILARIN Fe 2O3 AYIRIM ETKİNLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI Saruhan SAKLAR1, Nihal GÖRMÜŞ1, Bülent BAŞARA1, Erol ERTAŞ1 1 MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Daire Başkanlığı, Ankara ÖZ Cevher zenginleştirme işlemlerinde önemli bir yer tutan manyetik ayırım yöntemi; manyetik alınganlık değerleri arasındaki fark sayesinde minerallerin birbirinden ayrılması prensibine dayanmaktadır. Bu yöntem, oldukça geniş bir uygulama alanına sahip olup, kullanılan ayırıcılar; kendi içlerinde geniş bir çeşitlilik göstermektedir. MAT Dairesi Cevher Zenginleştirme Laboratuvarları’nda mevcut olan yüksek alan şiddetli yaş manyetik ayırıcı (20,000 Gauss) ile sürekli mıknatıslı kuru manyetik ayırıcı (7,000 Gauss) özellikle endüstriyel hammaddelerin zenginleştirilmesi çalışmalarında sıkça kullanılmaktadır. Endüstriyel uygulamalarda, genellikle, kuru manyetik ayırıcı, yaş manyetik ayırıcıya kıyasla daha iri boylarda kullanılmakla beraber yaklaşık <300 mikron tane boyuna sahip cevherlere her ikisi de uygulanabilmektedir. Cevher Zenginleştirme Laboratuarlarında bulunan manyetik ayırıcıların kıyaslanmasını hedefleyen bu çalışma kapsamında sürekli mıknatısın daha düşük alan şiddeti oluşturmasına karşın kesin olarak çalışılan her tane boyu fraksiyonu ve dağılımında yaş yöntemden daha etkili ayırım yaptığı kanıtlanmıştır. Bunun muhtemel nedenleri tartışılacaktır. 77 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE JEOTERMAL REZERVUAR ARAŞTIRMALARI VE KORUMA ALANLARI BİRİMİ 2013 YILI FAALİYETLERİ Oktay ÇELMEN1, Nilgün DOĞDU1, Artun ORAKÇI1, Berrin AKAN1, Murat ŞAHAN1, Fatih İNCEGİL1, Pınar YILDIZ1, Hande Özsoy YOLAL1, Murat AKAR1, Yunus DURAN1 1 MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Bilindiği gibi jeotermal sistemlerde sürdürülebilirlik, kaynağın verimli ve etkin kullanılması açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenlerle, jeotermal kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması kaynakların her türlü kirletici etkiden korunması ve doğru bir şekilde işletilmesine bağlıdır. Bu nedenlerle, 5686 Sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununun 14. maddesi ve Uygulama Yönetmeliğinin 23. maddesi, 4. fıkrası hükümleri gereği ruhsat sahipleri Koruma Alanı Etüt çalışmasını yaptırmaları ve ilgili İl Özel İdareleri de, hazırlanan bu Kaynak Koruma Alanı Etüt Raporunu MTA Genel Müdürlüğünün görüşünü alarak onaylamaları gerekmektedir. Birimimiz, Kurumsal Danışmanlık Faaliyetleri, Bilimsel Araştırma Projeleri ve Koruma Alanları Etüt Çalışmalarını yürütmektedir. Bu kapsamda birimimiz, 5686 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği hükümleri ve Genel Müdürlüğümüz çalışma usulleri gereği hazırlanan Kaynak Koruma Alanı Etüt Raporlarını yerinde incelenerek, rapor hakkında teknik görüşünü ilgili İl Özel İdaresine iletmektedir. Bununla birlikte “Ücretli İşler” kapsamında Genel Müdürlüğümüz ile yapılan sözleşme kapsamında hazırlanan Kaynak Koruma Alanı Etüt çalışmaları birimimizin bir başka çalışma konusunu oluşturmaktadır. Bu kapsamda birimimiz 2013 yılında 56 tane raporu yerinde incelemiş ve rapor hakkındaki teknik görüşünü ilgili İl Özel İdarelerine iletmiştir. Yine Genel Müdürlüğümüz ile yapılan sözleşme kapsamında 8 adet Kaynak Koruma Alanı Etüt Çalışması yapılmış olup, bu çalışmaların bir kısmı sonuçlanmış bir kısmı ise rapor yazım aşamasında bulunmaktadır. Genel Müdürlüğümüz ile yapılan sözleşme kapsamında 2013 yılında Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri verdiğimiz 4 kurum bulunmaktadır. Kurumsal Danışmanlık ile ilgili bu faaliyetler; bilgi yönünden araştırma, yönlendirme, döküman üzerinden teknik inceleme çalışmaları ile üretime yönelik kullanılan kuyularda 6 (altı) ayda bir, re-enjeksiyona yönelik kullanılan kuyularda 3 (üç) ayda bir olmak üzere periyodik hidrokimya çalışmalarını içermektedir. Bununla birlikte talep edilmesi halinde arazide inceleme veya sondaj takibi amacıyla kısa süreli eleman görevlendirilmesi ve yaptırılacak jeotermal araştırma sondajlarına ait lokasyon(ların) mevcut bilgi birikimine dayanarak tespitine yönelik çalışmalar yapılabilmektedir. 78 24 Şubat-06 Mart 2014 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 Ankara-TÜRKİYE TKİ ELİ EYNEZ SEKTÖRÜ GÜNEYİNDE PLANLANAN ANA GALERİ GÜZERGAHLARINA AİT JEOTEKNİK ETÜT İbrahim AKBULUT1, İlker ÇAM1, İbrahim ASLAN1, Tahsin AKSOY1, Ahmet ONAK1, N. Pınar YILMAZ1, Selma SÜLÜKÇÜ1 1 MTA Genel Müdürlüğü Fizibilite Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Herhangi bir bölgede madencilik faaliyetine başlamadan önce, bölgenin jeolojik-jeoteknik açıdan ayrıntılı olarak incelenmesi ve bu incelemenin sonuçlarına bağlı kalarak güvenli ocak tasarımlarının yapılması, daha sonraki yatırım maliyetlerinin minimumda tutulması açısından büyük önem taşımaktadır. Yatırım maliyetleri bir işletmenin ekonomikliğini etkileyen en önemli unsurdur. TKİ’ye bağlı Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü (ELİ) Soma Eynez Linyit Havzasında, KınıkYaylaköy-Kalemköy köyleri arasında kalan linyit sahasında planlanan ana galeri güzergahları boyunca karşılaşılacak kaya türlerinin sınıflandırılması ve jeomekanik parametrelerin belirlenmesi bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. İnceleme alanında temel olarak adlandırılan Alt Triyas yaşlı grovak-şist ve Orta-Üst Triyas yaşlı kristalize kireçtaşları yüzeylenmektedir. Temel kayaçları üzerinde uyumsuz olarak Alt Miyosen yaşlı Soma formasyonu, Deniş formasyonu, Orta-Üst Miyosen yaşlı Pltv-örtü volkanitleri yer almaktadır. Miyosen öncesi KD-GB yönlü faylar denetiminde gelişen horst ve grabenler Miyosen linyit havzasının oluşmasını sağlayan bölgenin en önemli tektonik yapılarıdır. Miyosen ve Pliyosen’de gelişen KB-GD yönlü faylar ikincil horst ve grabenleri oluşturmuştur. Jeoteknik etütler kapsamında yürütülen çalışmalarda yaklaşık 10 km 2 ’lik bir alan içerisinde koordinatları TKİ tarafından verilen lokasyonlarda üç ana galeri güzergahında toplam 2709,50 m derinliğinde 6 adet sondaj yapılarak jeoteknik log tutulmuş, gerekli görülen seviyelerden birimleri temsil edecek nitelikte 237 set karot örneği alınmıştır. Tüm çalışmaların sonucunda, sondajların galeriyi kestiği noktaya ve litolojik birime göre RMR ve Q sisteminde kaya kütle sınıflaması yapılmıştır. 79 MTA BİLİMSEL ETKİNLİKLER HAFTASI-2014 24 Şubat-06 Mart 2014 Ankara-TÜRKİYE SONDAJ AKIŞKAN SİSTEMLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR Bülent TOKA1, Nuray TOKA1, İ Serhat TAN1, Oğuzhan ÇALIŞKAN1, Yusuf GÜNGÖR1 1 MTA Genel Müdürlüğü Sondaj Dairesi Başkanlığı, Ankara ÖZ Çamur projesi kapsamında; teknik personelin çamur konusunda eğitimini gerçekleştirmek, kulelerin ve merkez laboratuarın ihtiyacı olan teknik donanımları temin etmek, sondaj parametreleri izleme sistemi oluşturmak, sondaj akışkanlarının davranışlarını belirlemeye yönelik laboratuar testleri yapmak, belge ve raporlar üretmek amaçlanmıştır. Proje elemanlarının, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Araştırma Merkezi- uygulamalı çamur eğitimi, ODTÜ Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği - sondaj akışkanları dersi ve TPAO Batman Bölge Müdürlüğüne bağlı sondaj kulelerinde - uygulamalı çamur eğitimi almaları sağlanmıştır. Çalışan tüm kamplar ziyaret edilerek sondaj akışkan sistemleri incelenmiş ve kampların durumu hakkında Sondaj Dairesi Başkanlığına rapor verilmiştir. Kulelerin ve merkez laboratuvarın ekipman ve malzeme ihtiyacı listesi Sondaj Dairesi Başkanlığına sunulmuştur. “Akşehir Jeotermal Enerji Araştırmaları” ve Beypazarı Kömür Araştırmaları” kamplarında TPAO standartlarında çamur laboratuarı kurulmuştur. Çamurun fiziksel ve kimyasal takibi için gerekli donanım ve kimyasallar maddeler temin edilmiştir. “Akşehir Jeotermal Enerji Araştırma” kampında rezervuar kirlenmesini önlemek amacıyla “bentonit + CMC” sondaj akışkanı uygulaması yapılmıştır. Sondaj ve çamur parametrelerinin takibi için sondaj izleme formu oluşturularak ilgili birimler arasında dropbox sistemi üzerinden paylaşımı sağlanmıştır. Sondaj akışkanı programı ve sondaj akışkanı rapor formatları oluşturulmuştur. Kamplarda yaşanan çamur problemlerine çözüm önerileri üretilerek, “Amasya Kömür Araştırmaları” kampında KCl–PHPA- Glikol çamuru başarı ile uygulanmıştır. 80 MADEN TETKĠK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Adres: Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No: 139 Çankaya- Ankara 06800 Tel: 312 201 10 00 (pbx) Faks : 312 287 91 88
Similar documents
balıkesir ili maden ve enerji kaynakları
Balıkesir ili sahip olduğu jeolojik yapı gereği çeşitli maden yatakları oluşumu için uygun bir ortam sunmaktadır. Bu nedenle hem maden rezervleri, hem de maden çeşitliliği bakımından oldukça zengin...
More informationE-dergi olarak görüntülemek için tıklayınız
Bu noktada sektörün içine kapanmak yerine sesini daha gür çıkarması, sektör mensuplarının kendilerini daha net bir şekilde ifade etmesi gerekmektedir. Ön yargıların yıkılması için madenciliğin ülke...
More informationWeb Of Science Tarama Rehberi
butonlarina tiklayarak aramalariniz ve uyarilarinizi ayarlayabilirsiniz* Uyari Yenilemesi ( Arama Uyarilari icin 24 hafta, atif uyarilari icin 1 yil) Uyari ayarlarinizi degistirin. RSS Besleme *Ara...
More informationSürdürülebilir Enerji
güvenilirlik derecesine bağlı olarak, Seviye12 1-2-3 olarak adlandırılan yaklaşımlar arasında seçim yapmak gereklidir. Seferihisar Belediyesi için yapılan değerlendirme için Seviye 1 yaklaşımı seçi...
More informationKadın Dostu Kentler
Büyükşehir Belediyesi Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu ve mevzuatta yer alan daha bir çok düzenleme, kadınların yerel hizmetlerden daha fazla yararlanmalarını ve bu hizmetlerin belirlenme sürecinde d...
More information