iznik - BURSA / İZNİK / Kadir Koyutürk İlkokulu
Transcription
NICAEA İZNİK T.C. BURSA VALİLİĞİ İznik İznik, bütünüyle “açık hava müzesi” olan ve dünyada eşine az rastlanan tarihi ve antik bir şehirdir. Hellenistik çağdan kalma ızgara planlı kent yerleşimi, Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden kalan anıtsal yapıları ile tarihi kent dokusu bütün canlılığıyla korunmaktadır. Bursa’nın 86 km kuzeydoğusunda yer alan İznik, aynı adla anılan gölün doğu kıyısında kurulmuştur. Zeytinlik bağ ve bahçeler arasındaki İznik’in çevresi yaklaşık 5 km uzunluğundaki iki bin yıllık surlarla çevrilidir. Kent yakınlarındaki Karadin, Çiçekli, Yüğücek ve Çakırca Höyüklerinde M.Ö. 2500 yıllarına inen uygarlık izleri saklıdır. M.Ö. 7. yüzyılda Trak kavimlerinin göçlerinden önce burada kurulan yerleşim ‘Helikare’ adını almıştır. Kentte basılan sikkelerde Khryseapolis (Altın Şehir) adı okunmaktadır. İznik (Nicaea) İznik (Nicaea) is a city which is an entire “open air museum” and a unique historical and ancient city in the world. The city’s gridiron planned city location the historical monuments from the Roman, Byzantine and Ottoman periods and historical city texture is under full-scale protection. Iznik, which is situated 86 km to the north east of Bursa was founded near the east shore of the lake known by the same name. The boundaries of Iznik which is situated among the olive vineyards and horticultural gardens is surrounded by 2000 years old walls which are 5 km in length. In the tumulus of Karadin, Çiçekli, Yüğücek and Çakırca near the city the footprints of civilization dating back to the period 2500 B.C are hidden. The settlement which was founded in this area prior to the migration of the Trak people was called “Helikare”. The name of Khryseapolis (Golden City) can be read on the coins which were minted in the city. Makedonya İmparatoru İskender’in generali Antigonos tarafından M.Ö. 316 yılında yenilenen kent Antigoneia adı ile anılır. İskender’in ölümünden sonra Antigonos ile general Lysimakhos arasındaki savaşı kazanan Lysimakhos kente, Antipatros’un kızı olan eşi Nicaea ‘nın adını verir. M.Ö. 293’te Bithynia Krallığı’na bağlanan kent, önemli mimari yapılarla süslenir.Bir süre Bithynia Krallığı’nın başkenti olan Nicaea daha sonra Roma’nın önemli bir yerleşim bölgesi olarak varlığını sürdürür. Roma İmparatorluğu, M.S. 285 yılından başlayarak Doğu Roma ve Batı Roma İmparatorluğu olarak iki yönetim alanına bölününce, İznik daha sonra Bizans adını alan Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalır. İznik Bizanslıların elinde büyük imar görür. Bu dönemde şehirde kiliseler, su yolları ve sarnıçlar yapılır. 1071’de Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın Malazgirt’te Bizans ordusunu yenmesinden sonra, Türkler Bizans içlerine kadar girerler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075 tarihinde Nicaea’yı alır ve Selçuklu devletinin başkenti yapar. Şehir surları yeniden yapılır.Adını da’’ Nicaea’nın izi’’ anlamına gelen “İznik” olarak değiştirir. Böylece İznik, Anadolu’da ilk Türk başkenti olur. I. Haçlı Ordusunun önünde tutunamayan 1. Kılıçarslan’nın şehri terk etmesiyle (1096) İznik’te 2. Bizans dönemi başlar. Bu dönemde surlarda önemli onarımlara girişilir ve surların önüne bir ön duvar (ön sur) inşa edilerek şehrin korunması güçlendirilir. 1299 yılında Yenişehir’i merkez yapan Osman Gazi İznik’i kuşatınca Bizans İmparatoru kuvvet gönderir. Osman gazi’nin 27 Temmuz 1302’de Yalova’da kazandığı zafer Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunu hızlandırır. İznik, Orhan Bey (13261362) tarafından 1331 tarihinde fethedilerek yeniden Türk idaresine girer. İznik, önemli bir sanat, ticaret ve kültür merkezi olur. Özellikle Sultan II. Murad’ın ve Sadrazam Çandarlı ailesinin ilgisiyle şehir tepeden tırnağa imar edilerek birçok cami, medrese, han, hamam yapılır. 14. ve 16. yüzyıllarda İznik, birçok alim ve şairin yetiştiği bir The city which was renewed by Macedonia Emperor Alexander the Great’s general Antiganos in the year 316 B.C. is known by the name of Antigneia. General Lysimakhos who won the battle between Antiganos and himself after the death of Alexander the Great, gave the name of his wife Nicaea who was the daughter of Antipatros to the city. The city which was bonded to the king of Bithynia in 293 B.C was adorned in important architectural buildings. Nicaea which had been the capital city of the Bithynia Kingship for some time later continued its existence as an important settlement area of Rome. Starting from the year 285 A.D when the Roman Empire was divided such as East Rome and West Rome, Nicaea remained within the border of the East Rome Empire. Nicaea undertook great architectural activities during the rule of the Byzantines. The Churches, Waterways and Cisterns were built in the city during this period. After the defeat of the Byzantine army by the Seljuk Sultan Alparslan, the Turks entered the Byzantine interiors. Kutalmışoğlu Süleyman Şah conquered Nicaea on the date of 1075 and made it the capital of the Seljuk government. The waterways were rebuilt. He also changed its name to “İznik” which means “Nicaea’s footprint”. Consequently, İznik became the first Turkish capital in Anatolia. With the departure from the city of 1. Kılıçarslan who was defeated by the I. Crusaders Army (1096) the 2. Byzantine period commenced in Nicaea. During this period important kültür merkezine dönüşür. Çağın en ünlü alimleri İznik’teki medreselerde ders vermeye başlar, bu yüzden de İznik’e “Ulema Yuvası” (Alimler Diyarı) da denir. Osmanlı döneminin ilk medresesi ve imareti İznik’te inşa edilmiştir. 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilmesi sonucu imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra İznik, 12 Temmuz 1920’de Yunan kuvvetlerince işgal edilir. 2 ay 18 gün süren birinci işgal yöre halkının da katılımıyla restorations were carried out on the city walls and the security of the city was strengthened by building an outer wall in front of the existing city walls. When Osman Gazi who made Yenişehir the centre besieged İznik in the year 1299 the Byzantine Emperor dispatched forces. The victory which Osman Gazi won in Yalova on 27 July 1302 speeded up the establishment of the Ottoman Sultanate. İznik, on being conquered by Orhan Bey (1326-1362) on the date of 1331 came under the rule of the Turks. Under the rule of Ottomans, İznik became an important centre for art, trade and culture. In particular with the interest of Sultan Murad II and the Çandarlı Vizier family the city was rebuilt from head to toe and many mosques, madrasahs, public khans and baths were built. In the 14th and 16th centuries İznik was transformed into a cultural centre where many intellectuals and poets were nurtured. The most famous intellectuals of the age started to give lessons in the madrasahs in İznik, for this reason İznik was known as “Ulema Yuvası” (A Haven for Intellectuals) (Alimler Diyarı) (the City of Intellectuals). The first madrasah and alms house of the Ottoman period were built in İznik. başlatılan direniş sonucu 30 Eylül’de 1920’de kırılır. Ancak 24 Kasım 1920’de bir kez daha işgal edilen kent 27-28 Kasım 1920’de tekrar özgürlüğüne kavuşur. 30 Ağustos 1922 yılında Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kazandığı zafer kesin kurtuluşu getirir. Bugün sadece Bursa’nın değil dünyanın da en önemli kültürel birikimine sahip olan İznik ve önemli inanç turizm merkezlerinden biri olmaya adaydır. After the Montrose Agreement which was signed as a result of the defeat of the Ottoman Empire in the First World War, İznik was occupied by Greek forces on 12 July 1920. The first occupation which lasted 2 months and 18 days ended on 30 September 1920 as a result of the resistance which started with the contribution of the local people. However, the city which was re-occupied on 24 November 1920 achieved its freedom once more on 27/28 November 1920. The victory which Gazi Mustafa Kemal Pasha won on 30 August 1922 brought about a total liberation. Today, İznik which has a significant cultural accumulation not only in Turkey but also in the world is a candidate to be one of the important belief tourism centres. Hıristiyan aleminin 3. kutsal kenti: İznik İznik, aynı zamanda Hristiyan dünyası için çok önemli dini merkezlerden biridir. Hristiyanlığın ana ilkelerinin belirlendiği Birinci Konsül, 228 piskoposun katılımıyla 325 yılında İznik’te Senatus Sarayı’nda toplanır. İmparator I. Constantinus’un da katıldığı toplantıda iki önemli görüş tartışılır. İskenderiyeli din adamı Arius’un görüşü ’’Hz. İsa’nın sadece bir insan olduğu ve tanrının oğlu olarak dünyaya gelmediği “şeklindedir. Kısa sürede taraftar toplayan bu teze, piskoposlar karşı çıkar. Hristiyan dünyasınca bugün de inanılan “Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu” tezi uzun tartışmalardan sonra kabul görür. Hristiyanlıkla ilgili yortu günleri ve İznik Kanunları adı ile bilinen 20 maddelik metin bu konsülden sonra kabul edilir. Bundan dolayı İznik 1962 yılında Vatikan’da toplanan 19. konsülde Kudüs ve Vatikan’dan sonra üçüncü kutsal kent ilan edilir. Ayrıca 787 yılında da İznik Ayasofya’sında 7. Konsül toplanır ve İmparatoriçe İrene’nin önderliği ile resim ve heykel üzerindeki yasaklar kaldırılır. 3rd Holy City of the Christian World: İznik İznik is one of the most important religious centres for the Christian world. The first consul in which the main principles of Christianity were set out met in Senatus’ palace in the year 325 in İznik with the participation of 228 bishops. In this meeting at which the emperor Constantinus I participated two important ideas were discussed. The idea of Arius who was an ecclesiastic from Alexandra was that “the Prophet Jesus was only a human being and he didn’t came into this world as the son of God” which is also believed by today’s Christian world was accepted after lengthy discussions. The feast days related to Christianity and the text with 20 articles which is known as the İznik Laws were accepted after this consul. Because of this in the 19th consul which met in the Vatican in the year 1962, İznik was declared as the 3rd Holy city after Jerusalem and the Vatican. Also, in the year 787 the 7th consul met in Hagias Sophia of İznik and under the leadership of the Empress Irene prohibitions on pictures and statues were lifted. İznik Ayasofya Kilisesi 7. Konsül’in toplandığı kilise, iki ana caddenin kesiştiği yerde, kentin tam ortasındadır. İlk olarak M.S. 7. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilen Gimnasium üzerine Bizans döneminde bazilika olarak inşa edilmiştir. Tahminen 11. yüzyıldaki depremden sonra yenilenmiştir. Üç sahanlıdır. Orhan Gazi tarafından 1331 yılında camiye dönüştürülen yapı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından yenilenmiştir. 1935 ve 1953 yıllarında yapılan onarımlar sırasında renkli taşlarla bezenmiş taban mozaikleri ve din görevlilerinin törenler esnasında topluca bulundukları, yarım yuvarlak oturma kademeleri ortaya çıkarılmıştır. Bir mezar odası duvarında Hz. İsa freski bulunmaktadır. İznik Hagia Sophia Church The church where the 7th consul met is right in the middle of the city where the two main streets converge. It was constructed as a Basilica for the first time in the Byzantine period on the Gymnasium which had been built by the Romans in the 7th century A.D. It is thought to have been renewed in the XI. century after the earthquake. It has three platforms. The building which was transformed into a mosque in the year 1331 by Orhan Gazi was renewed by Architect Sinan during the reign of Kanuni Sultan Süleyman. During the restoration work done in the years 1935 and 1953 the floor tiles which were covered with coloured stones and the semi-circle seat steps where the chaplains congregated during the ceremonies were uncovered. On the wall of a mausoleum there is a fresco of Jesus Christ. İznik Antik Tiyatro Ancient Theatre Bu görkemli Roma eseri, göl kıyısı ile Yenişehir Kapı arasında geniş bir alana inşa edilmiştir M.S. 98-117 yıllarında İmparator Trajanus tarafından yaptırılan tiyatro, 13. yüzyıldaki Bizans iç karmaşası sırasında adeta toplu mezarlığa dönüşmüştür. Daha sonraki yıllarda içinde kilise, saray ve Osmanlı seramik atölyeleri ve çini fırınların bulunduğu yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılmıştır. This magnificent Roman structure was built on a wide open space between the shore of the lake and Yenişehir Gate. The theatre which was built by Emperor Trajanus between the years 98117 A.D. was transformed into almost a mass graveyard during the Byzantine civil war in the 13th century. In the archaeological excavations of the following years it was discovered that there was a church, palace and ottoman ceramic workshops and tile ovens in it. Beştaş (Obelisk) Kentin kuzeyinde eski Roma yolu üzerindeki bağlar arasında mezar anıt yükselmektedir. 12 metre yüksekliğindeki anıt Beştaş, Nişantaşı, ve Dikilitaş adları ile de bilinmektedir. Üzerindeki Yunanca kitabeden I. yüzyılda C. Cassius Philiscus’a ait olduğu anlaşılmaktadır. Anıtın tepesindeki altıncı taşın üzerinde bir kartal veya zafer tanrıçası Nike’nin heykeli olduğu sanılmaktadır. Anıtın bir yönünde ise Philiscus’un heykeli olduğu kalan izlerden anlaşılmaktadır. Beştaş (Obelisque) The grave monument rises among the vineyards to the north of the city on the old Roman road. The monument which is 12 metres high is known by the names of Beştaş, Nişantaşı and Dikilitaş. From the Greek inscription on it it is understood that it belonged it C. Cassus Philiscus in the Ist century. It is thought that there is an eagle or goddess of victory Nike’s sculpture on the sixth stone of the monument. It is also understood from the remaining traces that there is a sculpture of Philiscus on one side of the monument. İznik Surları Bithynia döneminde (M.Ö. 4. yy) inşa edilmeye başlanan surlar, Roma ve Bizans dönemlerindeki yeni eklentilerle günümüzdeki şeklini almıştır. İznik’in çevresini beş kenarlı çokgen şekilde kuşatan surlar yaklaşık 5 km. uzunluğundadır. İznik’in iki ana caddesinin kesiştiği noktadan bakıldığında, dört ana kapı görünür. Oniki tane de ikinci derece kapı vardır. Kentin dört ana kapısından günümüze Lefke Kapı ile İstanbul Kapı sağlam ulaşabilmiştir. Her iki kapıda da Helenistik, Roma ve Bizans dönemi izleri vardır. Yenişehir Kapı kısmen, Göl Kapı tamamen yıkıktır. İstanbul Kapı’da tiyatrodan getirilen masklar bulunmaktadır, İstanbul ve Lefke kapısında mermer kabartma friz parçalarının da kullanıldığı görülmektedir. Yüksekliği 10-13 metre arasında değişen surlarda, yuvarlak ve kare şeklinde 114 burç vardır. İznik City Walls The city walls, the construction of which began in the Byzantine period (IV-I century B.C) took today’s present shape with the new extensions during the Roman and Byzantine periods. The city walls which surround the city in a 5 sided polygon shape are almost 5 kilometres in length. When it is looked at from the point where İznik’s two main roads meet, the four main gates can be seen. Also there are twelve smaller gates. Of the four main gates, only the Lefke Gate and the Istanbul Gate are still in a good condition to the present day. There are marks from the Hellenistic, Roman and Byzantine periods on these two gates. The Yenişehir Gate is partly and the Göl Gate completely in ruins. There are masks on the Istanbul Gate which were brought from the theatre and also marble embossed frieze pieces that were used on the Istanbul and Lefke Gates can be seen. On the city walls the height of which varies between 10-13 metres there are 114 round and square shaped bastions. Yeşil Cami İznik’in sembolü olan Yeşil Cami, adını yeşil çinili ve tuğlalı minaresinden almaktadır. Caminin yapımı Çandarlı Hayreddin Paşa zamanında (1378) başlatılır, fakat ölümü üzerine oğlu Ali Paşa tarafından 1391’de tamamlanır. Erken Osmanlı döneminin tek kubbeli camileri arasında en görkemlilerindendir. Eşsiz minaresi caminin sağ köşesindedir. Gövdesi mavi ve yeşil renkli çinilerle zigzaglı mozaik tekniğiyle bezenmiştir. Selçuklu minare geleneğinin ilk dönem Osmanlı sanatına yansımasının önemli bir örneğidir. The Green Mosque The Green Mosque which is the symbol of İznik takes its name from its minaret covered in green tiles and bricks. The construction of the mosque was started by Çandarlı Hayrettin Pasha in the year 1378, but on his death it was completed by his son Ali Pasha in 1391. It is one of the most magnificent mosques among the early Ottoman period one-domed mosques. Its unique minaret is on the right side of the mosque. Its main body is covered in blue and green coloured tiles by using a zigzag mosaic technique. It is an important example of the reflection of the Seljuk minaret tradition to the early period Ottoman art. İznik Müzesi (Nilüfer Hatun İmareti) Osmanlı Sultanı l. Murat tarafından 1388 yılında annesi Nilüfer Hatunun anısına yoksullar için yemek dağıtılan bir hayır kurumu olarak inşa ettirilir. Cumhuriyet döneminde değişik gereksinimler için kullanılan bina 1960 yılında müze olarak hizmete açılır. Kitabeli bir kapıdan kubbeyle örtülü ana mekana girilen imarette Bizans dönemine özgü zengin ve renkli taş ve tuğla işçiliği dikkat çekmektedir. Halen müze olarak kullanılan imaret, 14. yy Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Müzede, İznik ve çevresinden toplanan arkeolojik buluntular ile Ilıpınar neolatik yerleşim alanları ile Roma Tiyatrosu ve İznik’teki çini fırınları kazılarından çıkarılan eserler sergilenmektedir. Müze bahçesinde; Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı eserleri yer almaktadır. İznik’te bulunan diğer eşsiz eserler arasında Berber Kaya, Hypoge yeraltı mezarları, Dörttepeler tümülüsü, Ayatrifon Kilisesi, Rüstem Paşa Hanı, İsmail Bey Hamamı, Hacı Özbek Camii sayılabilir. İznik Museum (Nilüfer Hatun’s Almshouse) This was built by the Ottoman Sultan I. Murat in the year 1388 in memory of his mother Nilüfer Hatun as a charitable institution to distribute food to the poor. The building which was used for various needs during the republican period was opened to service as a museum in the year 1960. In the alms house which is entered from a door with inscriptions on it to the main area which is covered by a dome, the workmanship the rich and colourful stone and bricks unique to the Byzantine period is noticeable. The alms house which is still used as a museum is one of the beautiful examples of XIV century Ottoman architecture. In the museum the archaeological findings collected from İznik and its surroundings and the monuments excavated from Ilıpınar Neolithic settlements and the Roman theatre and tile ovens from İznik are all exhibited. In the garden of the museum the monuments of the Greeks, Romans, Byzantines and Ottomans can be found. Among these are Berber Kaya, Hypoge Underground Graves, Dörttepeler Tumulus, Ayatrifon Church, Rüstem Pasha Khan, İsmail Bey Bath and Hacı Özbek Mosque. Yaşamın kaynağı İznik Gölü İznik Gölü’nün antik adı Askaniadır. Roma kayıtlarında da övgüyle yer alır ve karadut şurubu soslu askania yayın güvecinin tarifi vardır. Marmara Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise beşinci büyük doğal gölü olan İznik Gölü 1991 yılında Sit alanı ilan edilmiştir. Göl ve çevresi, karışık koloniler kuran küçük karabatak ve gece balıkçılı ile özel çevre koruma alanı ölçütlerine uymaktadır. Suları tatlı olan gölde sazan ve yayın balığı ile kerevit yetişir. Turizm bakımından da önem taşıyan İznik gölü, yüzme, kano ve sörf gibi su sporları için idealdir. İznik Gölü, balıkçılık yapan yüzlerce ailenin de geçim kaynağıdır. İznik Lake: A Source of Life The ancient name of İznik Lake is Askania. It appears in laudatory writing in Roman records and there is also a recipe for askania sheath fish cooked in earthenware cooking pots with black mulberry juice sauce. İznik Lake which is the largest of the Marmara region and the fifth largest natural lake of Turkey was declared an Area for Protection in the year 1991. The lake and its surroundings are suited to the criterion of a special environment protection area with the small cormorants and herons which establish mixed colonies. In the freshwater lake carp, sheath fish and crayfish can be found. The İznik Lake which has also an importance from the point of view of Tourism is ideal for water sports such as swimming, canoeing and surfing. The Lake is also a source of income for the hundreds of families who make their living from fishing. Dünyaya nam salan İznik Çinisi 14. yüzyılın ortasından 17. yüzyılın sonuna dek İznik’te üretilmiş olan çinilere “İznik Çinisi” denmektedir. 15. yüzyıldan itibaren kendine has çinilerin üretildiği İznik’te, çinicilik 16. ve 17. yüzyılda altın dönemini yaşar. 17. yüzyılda İznik’i ziyaret eden ünlü gezgin Evliya Çelebi, seyahatnamesinde ilçede 300’den fazla çini fırınının bulunduğuna yer verir. İznik çinilerinde; lale, sümbül, nar, karanfil gibi çiçek motifleri sıkça kullanılırken, 18. yüzyıldan itibaren yok olan çinicilik 1990’lı yıllardan itibaren yeniden hayat bulur ve kurulan fırınlarda üretim başlar. İznik çinilerinde, mavi, firuze, yeşil ve kırmızı en çok kullanılan renkler olarak göze çarpmaktadır. 15-17. yüzyıllar arasında Osmanlı mimarisinde İznik çinisi önemli bir dekoratif unsur olarak kullanılmış ve büyük bir gelişme göstermiştir. Çini; cami, mescit, medrese, World Famous İznik Tiles The tiles which were produced in İznik from the middle of the 14th century until the end of the 17th century are known as “İznik Tiles”. The tile making in İznik where the tiles unique to that place were produced since the 15th century experienced its golden period in the 16th and 17th centuries. In his travel book the famous traveller Evliya Çelebi who visited İznik in the 17th century tells us that there were more than 300 tile ovens in the district. In İznik tiles the floral motifs such as tulips, hyacinths, pomegranates, and carnations are used; the tile making which had disappeared since the 18th century took on a new phase of life in the 1990’s and production started in the ovens which had been established. In İznik tiles the colours blue, turquoise, green and red are the most used ones of notice. Between the XV-XVII centuries İznik tiles were used as an important decorative element and showed a great development in Ottoman architecture. The tiles found an extensive are of usage in various buildings such as mosques, small mosques known as masjids, madrasahs, alms houses, baths, palaces, manor houses, kiosks and libraries. In Turkish architecture and decorative arts the tile occupies an important place. In the year 1993 the İznik Education and Teaching Foundation was established in order to hand own the İznik tile art and existing information to the future generations. The foundation which carries out mutual studies alongside TUBİTAK with some universities related to the methods imaret, hamam, saray, köşk, sebil, kütüphane gibi çeşitli eserlerde geniş bir kullanma sahası bulmuştur. Türk mimarisinde ve süsleme sanatlarında çininin yeri büyüktür. Günümüzde 1993 yılında İznik çini sanatı ile var olan bilgileri gelecek kuşaklara aktarmak amacı ile İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı kurulmuştur. Formülüne dair hiçbir yazılı belge olmayan, sadece babadan oğula geçen bir sanat olan İznik çinisinin yapımı, hamurunun hazırlanması, pişirilmesi, boya tekniği vb. yöntemlere dair TÜBİTAK’ın yanı sıra bazı üniversiteler ile ortak çalışmalarını yürüten Vakıf, yıllar süren araştırmalar ve binlerce deney sonucu, eski kalitesinde, geliştirilmiş geleneksel yöntemlerle 16. yüzyıl İznik çini sanatını 400 sene aradan sonra yeniden üretme başarısına erişmiştir. Formülün bulunması sonucu 1994-95 yıllarında üretime başlayan Vakıf’ın, bugün çiniyi üretme sırasında yararlandığı tek teknoloji, elektrikli fırınlardır. Uludağ Üniversitesi İznik Meslek Yüksek Okulu da çini fırınlarında mesleki eğitim vermektedir. of making the İznik tile of which there is no written documents available regarding the formula, only an art which has been passed down from father to son, preparation of paste, baking, painting techniques has succeeded after years of research and the result of thousands of experiments in reproducing 16th century İznik tiles after a 400 year interval in its former quality with improved traditional methods The only technology benefited by the Foundation during the production of the tile which had started production in the years 1994-95 the result of finding the Formula were electric ovens. Uludağ University İznik Vocational High School is also giving vocational education in tile ovens. www.kiraziletisim.com w w w . b u r s a . g o v. t r
Similar documents
seramiksan cersaie katalog 16 09 2014
Aşınmaya Dayanıklılık / Abrasion Resistance P.E.I. - 1 Duvarlar ile banyo ve yatak odası zeminleri için uygundur. / Suitable for walls and bedroom floors. P.E.I. - 2 Konutlar gibi yaya trafiği az o...
More informationMiras - İznik Çinisi / Heritage
herhangi bir kaynak olmamasına rağmen; son derece pahalı, uzun deney ve araştırmalar sonucu bulunan geleneksel 16. yüzyıl metodu ile üretilmektedir bu da hiç ekonomik olmayan bir üretim şeklidir; ...
More informationSağlıklı Şehir Planlaması ve Kentsel Tasarım
Birliği Türkiye Kent Sağlık Göstergeleri kitabını Birliğin yeni hizmet binasının açılışında gerçekleştirdiği basın toplantısı ile tanıttı. Bakanlıklara,
More informationAhmet Hamdi BÜLBÜL - İSTANBUL (1. Bölge)
bir parçası olarak inşa edilmiştir. Hamidiye İmareti, İstanbul’daki imaretlerin artık eski işlevlerini yerine getiremez durumda olduğu düşünülerek çıkarılmış olan bir kanunla lağvedilmesi sonucu, k...
More information