Patoloji Dernekleri Federasyonu
Transcription
Patoloji Dernekleri Federasyonu
HEMATOPATOLOJĐ ÇALIŞMA GRUBU LENFOĐD DOKULAR ÖRNEKLEME VE RAPORLAMA KILAVUZU ĐÇĐNDEKĐLER 1 –Splenektomi Örneklerinin Makroskopik değerlendirme ve raporlama kılavuzu 2- Lenf Nodüllerini Makroskopik değerlendirme ve raporlama kılavuzu 3- Kemik iliklerinin genel özellikleriyle değerlendirme ve raporlama kılavuzu 1- SPLENEKTOMĐ ÖRNEKLERĐNĐN MAKROSKOPĐK DEĞERLENDĐRME VE RAPORLAMA KILAVUZU GENEL ÖZELLĐKLER Patoloji laboratuarına gönderilecek materyaller, mutlaka aşağıdaki koşullar sağlanarak gönderilmelidir. 1. Đdeal olarak materyal taze olarak, tespit edilmeden gönderilmelidir. Bu, akım sitometri, sitogenetik ve FISH çalışmaları ile gelecekte yapılabilecek nükleik asit çalışmalarına frozen doku temini için önemlidir. 2. Materyal uygun bir kap içerisine konmalıdır. Bu kap, ağzı geniş, sıvı sızdırmaz özellikte, materyalin en az 10 katı hacme sahip olmalıdır. 3. Kap üzerine hasta kimliğinin veya kodlamasının açık ve silinmez şekilde yazıldığı bir etiket konmalıdır. 4. Materyal taze gönderilmiyorsa, dokunun 10 kat hacminde %10’luk tamponlu formalin konmalıdır. 5. Materyal, bir istem kağıdı doldurularak gönderilmelidir. 6. Đstem kağıdında aşağıdaki bilgiler mutlaka yer almalıdır; a. Hasta adı soyadı, b. Yaşı, cinsi c. Protokol numarası, d. Materyalin alınma amacı; i. Tanısal ii. Tümör rezeksiyonu iii. Tedavi amaçlı cerrahi e. Yeterli klinik öykü (hastalığı ile ilişkili önceki tanıları, tedavi gördü ise [radyoterapi, kemoterapi] ayrıntıları, hematolojik bulguları [tam kan sayımı, ayrıntılı lökosit sayımı, periferik kan bulguları varsa kemik iliği biyopsi ve akım sitometri sonuçları] görüntüleme bulguları, biyokimyasal bulgular), klinik tanı, f. Operasyon gözlemleri, g. Materyalin alınma şekli-yöntemi ( açık splenektomi, laparoskopik splenektomi, iğne kor biyopsisi gibi), h. Materyalin alındığı tarih, i. Sorumlu uzmanın adı, iletişim telefonu, imza ve kaşesi. 7. Materyalde yer alan tüm anatomik oluşumlar belirtilmelidir (hiler lenf nodu, aksesuar dalak gibi). 8. Lenf diseksiyonu yapıldı ise ayrı bir kapta gönderilmelidir. 9. Birden fazla materyal var ve ayrı kaplarda gönderiliyorsa, her bir kapta hasta kimliği bilgileri ve doku kimliği yer almalıdır. 10. Tüm dokular (aksi yönde ortak bir protokol oluşturulmadı ise) kesilmeden bütün olarak gönderilmelidir (Materyalin açılması, kesilmesi, materyalden bir kısmının başka bir patoloji merkezine gönderilmesi tanı yanlışlığı veya eksikliğine neden olabilir ve bu yasal sorumluluk doğurabilir). 11. Standart dışı alınan parçaların (splenektomide karaciğer kama biyopsisi gibi) ne olduğu ve neden alındığı mutlaka belirtilmelidir. 12. Materyalde, standart dışı cerrahi sınır gibi değerlendirilmesi istenen bir bölge-oluşum varsa, hem materyal üzerinde işaretlenmeli, hem raporda bu belirtilmeli, hem de sözel olarak patolog uyarılmalıdır. 13. Oryantasyon sağlanması gereken materyallerde, materyalin üst yüzünün kısa ve yan yüzünün uzun bir iplikle işaretlenmesi, materyalin 6 yüzününde belirlenmesini sağlayacaktır. SPLENEKTOMĐ MAKROSKOPĐ 1. Materyalin ağırlığı ölçülmelidir. Çok büyük ise içinde bulunduğu kap ile birlikte tartım yapılabilir (kabın boş ağırlığı çıkarılmalıdır)) 2. Ölçüleri, vertikal yükseklik-mediolateral genişlik-anteroposterior derinlik olarak kaydedilmelidir. 3. Kapsül, hiler lenf bezi veya damarlardaki herhangi anormallik belirtilmelidir ( Şekil 1). 4. Lenfoma şüphesi varsa ve koşullar uygunsa, akım sitometri ile hızlı immünfenotipleme için, yaklaşık 1cm3’lük bir doku steril koşullarda alınıp, hücreler RPMI gibi bir kültür solusyonuna aktarılmalıdır. 5. Dalak yatay ekseni boyunca 1-2 cm kalınlığında, tamamen birbirinden ayrılarak, ekmek dilimler gibi, dilimlenmelidir. Splenektomi materyalleri patoloji laboratuarına hızla ulaştırılmalı ve ulaştığı anda patolog tarafından yukarıdaki değerlendirmeler yapılıp hızla dilimleme işlemi uygulanmalıdır ( Şekil 2). Dalak kapsülü çok kalın olduğundan tesbit solusyonunun parankim içine geçmesi çok geç ve sınırlıdır. Bu nedenle bütün olarak tesbite bırakılan dalaklarda parankim genellikle otolize uğrar ( Şekil 3) ve tanısal yaklaşım imkansız hale gelir. Bu nedenle dalak materyali laboratuara ulaştığı anda dilimlenmesi önemlidir. 6. Đmkanı olan laboratuarlarda bir parça aşikar izlenmişse lezyonlu alanlardan sıvı azot ile ani dondurma ve -80 C de dondurularak saklanabilir. 7. Dilimler, kesilen yüzleri dışa bakacak şekilde yatırılarak iç görünümleri tanımlanmalıdır (konjesyon, beyaz pulpa baskınlığı, herhangi fokal lezyon gibi) ( Şekil 2). 8. Dilimler bolca formalin içeren kaba alınmalıdır ( Şekil 2). 9. Kanın dokudan mümkün olduğunca fazla ayrılması için, dilimler nazikçe formalin içinde döndürülmelidir. Formalin yenilenip bir kez daha bu işlem uygulandıktan sonra dilimler yeniden tartılmalıdır. Ağırlık belirgin olarak azalmış ise bu bulgu akut konjesyona işaret eder. Son ölçüm esas dalak ağırlığı olarak kabul edilmelidir. 10. Dilimler bir gece tesbitte kalmalıdır. 11. Çok konjesyonlu dalaklarda tesbit solusyonu kanlanacaktır. Birkaç saat sonra bu solusyonun değiştirilmesi faydalı olur. Kan ve içerdiği metaller formaldehit solusyonunun kimyasal yapısını bozduğundan kısa bir süre sonra kanlı solusyon tesbit işlemini yapacak özelliğini kaybeder. Bu nedenle değiştirilmeyen kanlı formalinde bırakılan dalak dokusunda tesbit eksikliği bulguları ortaya çıkar. Bu durum mikroskobik değerlendirmeyi ve parafin kesit kalitesini ciddi şekilde güçleştirecektir. 12. Ertesi gün dilimler 2-5 mm kalınlıkta parçalar almaya uygun sertliğe gelecektir. Bu aşamada makroskopik inceleme tekrar edilir. Bazı lezyonların daha belirgin hale geldiği görülebilir ( Şekil 2) Bu aşamada uygun şekilde küçültülüp bloklar için örnekler alınıp kasetlenebilir. 13. Derindeki fokal bir lezyonun örneklenmesi gerekmiyorsa bloklar kapsülün hemen bitişiğindeki dokudan alınmalıdır. Çünkü laboratuvara taze gelen dokuda bile tüm özene rağmen tespit en iyi bu alanda olmaktadır ( Şekil 4 ve Şekil 5) . 14. Makroskopik olarak herhangi bir lezyon bulundurmayan dalakta rutin olarak, 2-4 blok (konveksin merkezi ve hilus+/- üst ve alt poller rutin örneklemede uygun noktalardır) yeterlidir. Parankimde fokal bir lezyon varsa veya dalak çok büyükse (>500 g) ilave bloklar alınmalıdır (Şekil 6) . 15. Tüm hiler lenf nodları ve aksesuar dalaklar örneklenmelidir. 16. Büyük dalaklarda genellikle iskemik değişiklikler ve infarkt alanları sıklıkla bulunur. Bu lezyonlar birden fazla odakta da bulunabilir. Đnfarktlardan tek bir örnek alınması bu alanda iskemi olduğunun ispatı için yeterlidir ( Şekil 3 ve Şekil 6). Lenfoma gibi dalağı büyüten neoplastik hastalıklarla infarkt gelişimi sıktır. Sadece infarktlar örneklendiğinde lenfoma tanısı konulacak sağlıklı alan örneklenmemiş olacaktır ( Şekil 6) . 17. Bazı durumlarda laparoskopi yöntemi ile splenektomi tercih edilebilir. Bu ameliyatlarda splenektomi parçalanarak çıkartılmaktadır. Düzensiz parçalanmış gönderilen laparoskopik splenektomilerde, materyallerin makroskopik özellikleri ve varsa lezyon alanları mutlaka örneklenmelidir. Uygun ve ideal bir tesbit işlemi için, kanlanmış tesbit solusyonu sık değiştirilerek eritrositlerin ve demirin uzaklaştırılması sağlanmalıdır. BOYAMA 1. (Haematoxylin-eosin) H-E boyamasına ilave olarak bir blok (lenfoma şüphesi varsa hiler lenf nodlarını temsil eden bir blok daha) aşağıdaki ilave boya/boyalar için seçilebilir: a. PAS: sitolojik detay, damar yapıları, seroid birikimi b. Giemsa: Beyaz pulpayı, plazma hücrelerini ve ekstramedüller hemapoezi vurgular c. Retikülin: kırmızı pulpa kordları ve sinüzoid yapılarını, kapsülü ve trabekülleri gösterir d. Perls’: kronik hemolizde hemosiderini ve demir aşırı yükünü gösterir ĐLAVE ARAŞTIRMALAR 1. Hematopatolojik hastalık şüphesi varsa akım sitometri, immünohistokimya, moleküler ve sitogenetik araştırmalar yapmak gerekebilir. 2. Eğer tüm doku blokları benzer ise immün boyamalar sadece bir bloğa uygulanmalıdır. Bazen birlikte hiler lenf nodu kesitine de uygulanması, lenfoid doku ile yapı benzerliğinden dolayı yararlı olabilir. 3. Đmmünhistokimyasal panelde antikor seçim kriterleri lenf nodunda olduğu gibi olmalıdır. 4. Dalaktaki normal lenfoid ve stromal yapıların antijen ekspresyonuna aşina olmak önemlidir. 5. Dalağı tutan tüm granülomatöz lezyonlarda mikroorganizma boyamaları uygulanmalıdır. MĐKROSKOPĐ, RAPORLAMA VE MULTĐDĐSĐPLĐNER EKĐP TOPLANTILARI 1. Rapor her bir kompartmandaki (kırmızı ve beyaz pulpa ile hiler lenf nodları vs) patolojik değişikliği tanımlanmalıdır. a. Genel yapı (korunmuş/silinmiş) b. Beyaz pulpa nodüllerinin, c. Kordların, d. Sinüzoidlerin, e. Kapsülün ve f. Trabeküllerin durumu 2. Anormal infiltrasyon varsa sitomorfolojik olarak tanımlanmalı ve reaktif/neoplastik olarak kategorize edilmelidir 3. Đlave boyamalar ve immünhistokimyasal bulgular açıkça özetlenmelidir. 2. Lenfoproliferatif hastalık tanısı koyulmuşsa hastalık Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) terminolojisi kullanılarak sınıflanmalıdır (Tablo 1). 4. Tüm hematopatolojik maligniteler multidisipliner toplantılarda tartışılmalıdır. Uyumsuz bir durum olduğunda ilave tetkiklere karar verilerek en doğru sonuca ulaşmaya çalışılmalıdır. 5. Tanı ve klinik kararları not edilmelidir. DALAK RAPORLAMASINDA ĐPUÇLARI VE TUZAKLAR 1. Patolog normal ve reaktif dalaktaki görünüm farklarına aşina ise dalağın histopatolojik değerlendirilmesi daha kolaydır. 2. Reaktif beyaz pulpa değişiklikleri lenf nodu değişikliklerine benzerdir. Bununla birlikte germinal merkezde hyalinizasyon gibi regrese olan immünolojik reaksiyonlar dalakta daha sık görülür. Özellikle neonatal dönemde ve çocuklarda fulminan septisemide germinal merkezlerde fibrinoid nekroz görülebilir. Florid marjinal zon genişlemesi reaktif germinal merkez olmadan da görülebilir. Lenfomalardaki marjinal zon farkını anlamak için marjinal zonlardaki normal sitolojik karışıma alışık olmak önemlidir. Periarterioler lenfoid kılıfta reaktif T hücre hiperplazisi dermatopatik değişikliklere benzer. 3. Kırmızı pulpa reaktif değişiklikler lümen içinde (intraluminal hemofagositoz), sinüzoidal endotelde (kübik/hobnail görünüm), kord makrofajlarında (kordun şişkin depo/köpük hücreleri ile genişlemesi; eritrosit veya trombosit sekestrasyonu), kapillerlerde (perikapiller plazma hücre kümeleri) ve perifolliküler zonlarda (eritrosit ve/veya nötrofil birikimi) görülebilir. 4. Đnsidental veya travmatize splenektomilerin normal olması beklenmemelidir, bu dalaklar çoğunlukla reaktiftir. 5. Otoimmün hastalıklarda (otoimmün hemolitik anemi, idiyopatik trombositopenik purpura) dalağın reaktif görünmesi gerekmez. Çünkü hastaların çoğu steroid tedavisi almıştır. Bu durumda beyaz pulpa atrofik olabilir. Bu durumlarda altta düşük dereceli lenfoma olabileceği unutulmamalıdır. 6. Lenfoma şüphesi varsa, histolojiyi değerlendirmeden önce mümkün olan tüm bilgileri elde etmek önemlidir. Periferik kan, kemik iliği veya lenf nodu bulguları varsa (özellikle immünfenotipleme ve sitogenetik) kullanmak gerekir. 7. Lenfoma şüphesi varsa hiler lenf nodlarını önce incelemek yararlı olabilir. Çünkü lenf nodu değerlendirmesi daha kolaydır ve aşinalık daha fazladır. Ancak splenik marjinal zon lenfomanın lenf nodu tutulumu belirsiz olabilir ve dalak dışı organlarda nadiren marjinal zon dağılımı gösterir. 8. Tipler arasında morfolojik taklit olabileceği için immünfenotipleme olmadan dalak lenfomalarını teşhis etmek zordur. 9. Ekstramedüller hemapoez (EMH) medullayı tutar. Saçılmış, tek tek duran çoğunlukla çıplak, son dönem formundaki megakaryositler kırmızı pulpanın normal elemanlarıdır. Reaktif ve büyümüş herhangi bir dalak, patolojik önemi olmayan insidental EMH odağı (sinüzoidal lümen içinde matürleşen nukleuslu eritroid hücreler) gösterebilir. Ciddi EMH (akut veya kronik myeloid metaplazinin metastatik yayılımı) kırmızı pulpada özellikler periarterioler lenfoid kılıfta yoğunlaşan immatür myeloid hücreler ve monositler ile karakterizedir. Ciddi EMH’de megakaryositler kümeler halinde, koyu nukleuslu ve açıkça atipik morfolojidedir (çoğunlukla kronik myeloid neoplazide görülür, akut lösemik infiltrasyonda pek rastlanmaz). 10. Gamna-Gandy cisimcikleri, kapsüler şeker-buzlaşma, oleogranülomlar, anjiomlar gibi tarihi patolojiler daha önemli lezyonlarda hata yapmamak için öğrenilmelidir. ŞEKĐLLER Şekil 1: Dalak örneğinin bütünlüğü bozulmadan dış yüzden incelenmesi ve hiler yağ dokusunun tanımlanması gerekmektedir. A B C D Şekil 2 . Đnce dilimler halinde kesilen dalak dokusunda (A), her bir dilimin kesit yüzleri dikkatle incelenir ve lezyonlar tanımlanır (B). Daha sonra uygun miktarda formalin içinde kandan arındırılana kadar yıkanan materyal dilimleri 12-24 saat tesbitte bırakılır. Tesbit solusyonunun berrak olması yıkamanın başarılı olduğunun belirtisidir (C). Tesbit sonrası dilimler tekrar incelenir (D). Bazı lezyonların tesbit işlemi ile daha belrigin hale gelmesi mümkündür . (D). Şekil 3- Uygun şekilde tesbit edilmeyen splenektomilerin kesit yüzleri taze kesitlere benzer şekilde kırmızı renklidir. Kapsülün kalın fibröz özelliği nedeniyle laboratuara geldiği anda dilimlenmeden bütün olarak tesbite bırakılan splenektomilerde resimlerde görüldüğü gibi orta kısımlar tesbitsiz kalmakta ve zamanla otolize üğramaktadır. Splenektomilerde sıklıkla gözlenen subkapsüler infarkt alanlarının neoplastik infiltrasyonlarla karıştırılmaması gerekir (ok). Şekil 4: Dilimlenmeden tesbite bırakılmış dalakta formalin tesbitini almış subkapsüler alanlarda sinüsoidlerin ve beyaz pulpanın mikroskopik değerlendirilmesi net olarak yapılabilmektedir. Şekil 5 - Dilimlenmeden tesbite bırakılmış dalakta formalin tesbitini almamış orta kısımların mikroskopik değerlendirilmesinde güçlükler ortaya çıkmaktadır. Özellikle kırmızı pulpa ayrıntılarının ve zaman zaman beyaz pulpada lenfoid doku ayrıntılarının silindiği görülmektedir. Şekil 6: Dalak dilimlerini kesitlerinde özellikle lenfomalar için nodüler lezyonların ( kırmızı ok) tanımlanması ve örneklenmesi önemlidir . Kapsül altında bulunan kanamalı alanların ( Mavi ok) erken infarkt veya vasküler lezyonlar olması mümkündür. 2- LENF NODÜLLERĐNĐ MAKROSKOPĐK DEĞERLENDĐRME VE RAPORLAMA KILAVUZU GENEL ÖZELLĐKLER Patoloji laboratuarına gönderilecek materyaller, mutlaka aşağıdaki koşullar sağlanarak gönderilmelidir. 1. Materyal uygun bir kap içerisine konmalıdır. Bu kap, ağzı geniş, sıvı sızdırmaz özellikte, materyalin en az 10 katı hacme sahip olmalıdır. 2. Kap üzerine hasta kimliğinin veya kodlamasının açık ve silinmez şekilde yazıldığı bir etiket konmalıdır. 3. Materyal koşullara bağlı olarak taze ya da fikse olarak patolojiye gelir. Taze doku sitogenetik gibi özel çalışmalar için kullanılır. 4. Lenf düğümü çıkarıldıktan sonra serum fizyolojik ile ıslatılmış gazlı beze sarılarak kapalı bir kap içinde ve hızlı bir şekilde patoloji laboratuarına gönderilmelidir. Eğer boş bir kaba ya da kuru bir sargı bezine konulursa; lenf düğümünde kenarlardan başlayıp santrale doğru ilerleyen kuruma artefaktı gelişir. Özellikle 1 cm’den küçük olan materyalin kuruma riski yüksek olduğu için serum fizyolojik içinde gönderilmesi gerekir. Taze gönderilen materyalin çıkarıldıktan sonra en geç 120 dakika içinde laboratuara ulaşması gerekir. 5. Đmkanı olan merkezlerde ve doku örneği yeterliyse bir parça sıvı azot ile dondurulup -80c de saklanabilir. 6. Enfeksiyon riski olan materyal (TBS, HIV ya da hepatit B gibi) taze olarak mikrobiyolojiye gönerilmelidir. 7. Materyal taze gönderilmiyorsa, dokunun 10 kat hacminde %10’luk tamponlu formalin konmalıdır. 8. Materyal, bir istem kağıdı doldurularak gönderilmelidir. 9. Đstem kağıdında aşağıdaki bilgiler mutlaka yer almalıdır; a. Hasta adı soyadı, b. Yaşı, cinsi c. Protokol numarası, d. Yeterli klinik öykü e. Materyalin anatomik yerleşimi, f. Materyalin alınma şekli-yöntemi, g. Materyalin alındığı tarih, h. Materyalin içine konduğu solusyonun cinsi i. Sorumlu uzmanın adı, iletişim telefonu, imza ve kaşesi. Tüm doku örnekleri için yeterli klinik bilginin olması çok önemlidir. Daha da iyisi olgunun multidisipliner toplantıda tartışılması ve yeterli bilginin alınmasıdır. Hastanın hematolojik durumu (beyaz kan hücresi sayısı, hücre ayırımı, öncesinde yapılan periferik kan, kemik iliği, akım sitometri gibi işlemlerin sonucu). Varsa daha önceki tedavi uygulamalarından ayrıntılı bilgi alınmalıdır. 10. Birden fazla materyal var ve ayrı kaplarda gönderiliyorsa, her bir kapta hasta kimliği bilgileri ve doku kimliği yer almalıdır. 11. Lenf düğümleri tümüyle ya da iğne biyopsi şeklinde alınabilir. 12. Bütün olarak çıkarılan dokular (aksi yönde ortak bir protokol oluşturulmadı ise) kesilmeden bütün olarak gönderilmelidir (Materyalin açılması, kesilmesi, materyalden bir kısmının başka bir patoloji merkezine gönderilmesi tanı yanlışlığı veya eksikliğine neden olabilir ve bu yasal sorumluluk doğurabilir). MAKROSKOPĐ 1. Materyal gelince; boyutu, ağırlığı ve şekli kaydedilmelidir. 2. Eğer lenf düğümü 1 cm’den küçükse materyal gelir gelmez derhal ikiye kesilmelidir. Lenf düğümü 1 cm’den büyükse; derhal uzun ekseni boyunca 2mm kalınlıkta dilimlenmelidir. 3. Lenf düğümünün; boyutu, rengi, kıvamı, kesit yüzünde nodülarite, nekroz, hemoraji olup olmadığı belirtilmelidir. Kesit yüzünde: Nodal yapı korunmuş mu?, Normal yapı bozulmuşsa; nodüler mi yoksa diffüz mü?, Herhangi fokal bir lezyon var mı?, Kapsül sağlam mı?, Var ise perinodal yapılar tanımlanmalıdır. 4. Daha sonra lenf düğümünün kesit yüzü lam üzerine değdirilerek “touch imprint” yapılmalıdır. En az 5 tane havada kurutulmuş preparat hazırlanmalıdır. Özellikle Burkitt lenfoma, lenfoblastik lenfoma ve myeloid lösemi düşünülen olgularda bu önemlidir. Hazırlanan preparatlar; giemsa, oil red O, asit fosfataz, klorasetat esteraz boyaları ile nükleer terminal transferaz için immunfloresan yapmak üzere kullanılabilir. 5. Işık mikroskobi incelemesi için doku hazırlanması: Dilimlerden en az bir tanesi nötral buffered formalin (nötral tamponlu Formalin) içine konulmalıdır. Morfolojik ayrıntı ve nükleer detayın daha iyi görünmesi için en az bir tane dilim laboratuarın tercihine ve sistemine göre B5 fiksatifi ya da Hollande solusyonu içine konulabilir. B5 fiksatifi merkürik klorid içerir ve nükleer detayın daha iyi görünmesini sağlar. Formalin fiksasyonu ve parafin blok ışık mikroskobi incelemesi için en optimal yöntemdir. Bu nedenle iyi bir formalin tesbiti ile dokunun sağlıklı değerlendirilmesi, ĐHK ve parafinden yapılacak moleküler incelemeler için yeterli olacaktır. Đğne biyopsisi gibi küçük örnekler ek incelemeler için yeterli olmayabilir. Bütün 6. 7. 8. 9. olarak taze şekilde hızla patoloji laboratuarına gönderilen lenf düğümü ek incelemeler için yeterli olacaktır. Bunun bir kısmı histolojik kesitler için tesbit edilmeli, bir kısmı ise diğer incelemeler için taze olarak kullanılmalıdır. TESBĐT ĐŞLEMĐ: 1 cm’den küçük lenf düğümü iki parçaya kesilip her bir parça ayrı blok olarak işleme alınmalıdır. Büyük lenf düğümünde ise her bir bloğa en fazla 2-3 mm kalınlıkta doku konulmalıdır ve her bir blokta sadece bir dilim doku bulunmalıdır. Birden fazla parça bulunması daha sonraki ĐHK’sal incelemeler için sorun yaratabilir. Kesit ve ĐHK’sal incelemelerin en uygun şekilde yapılabilmesi için 2-3 mm kalınlığında dilimlenmiş doku örneklerinin 12-24 saat fiksasyonu gereklidir. Formalin içinde uygun şekilde ve sürede tesbit edilmiş ve takip işlemleri uygun şekilde yapılmış doku örnekleri, daha sonra PCR’a dayalı moleküler çalışmalar veya parafin kesitlerde kromozomal anomalilerin saptanabileceği FISH yöntemleri gibi moleküler yöntemlerin başarıyla uygulanmasına imkan vermektedir. Bu nedenle tesbit ve doku takibinin optimal düzeyde yapılmasına özen gösterilmelidir. Materyal çok büyük değilse (3cm’den büyük) tümü işleme alınmalıdır. (Nodüler sklerozan HL gibi bazı olgularda fokal tutulum olabilir. ) Tercihen lenf düğümlerinden birden çok parafin blok hazırlanmalıdır. Yeterince büyük dokularda; formalin fiksasyonu ve parafin blok için yeterli doku alındıktan sonra geri kalan materyal olursa moleküler, sitogenetik ve diğer araştırmalar için ayrılabilir. Bu durumda laboratuarın tercihine göre 1 kesit formalin (H&E, ĐHK, klorasetat esteraz), 1 kesit B5 (H&E, enzim histokimya), 1 kesit frozen (ĐHK, enzim HK), 1 kesit taze saklama (sitogenetik, kültür, flow cytometri), 1 kesit gluteraldehit (EM) için ayrılabilir. 10. Spesifik çalışmalar için taze doku gerekli ise özellikle solid, etsi görünen alanlar kullanılmalıdır. Canlı tümör hücresi içermeyen nekrotik ya da sklerotik alanlar bu inceleme için uygun değildir. • Taze doku frozen kesitler ĐHK’sal inceleme için kullanılabilir. • Frozen kesit kullanılmayacak ise bunun yerine taze dokunun bir kısmının dondurularak saklanması uygundur. Dondurma işleminde uygun boyutta doku örneği ( en fazla 1cm3 boyutlu) dondurma için uygun tüpler veya aluminyum folyoya sarılarak hasta kayıt numarası bilgisi bulunacak şekilde sıvı azot içinde hızlı dondurulduktan sonra -80 oC buzlukta saklanır. • Ayrıca 0,5-0,7 cm’lik küp şeklinde hazırlanan doku örnekleri flow cytometri için kullanılabilir. Bu işlemler yapılırken hızlı hareket edilmelidir. Eğer bu işlemlerde gecikme olursa ĐHK boyamada difüzyon artefaktı oluşabilir. • Karyotip çalışmaları gibi genetik çalışmalar için ideal olan taze doku saklanmasıdır. Doku kültür medium içine konulan taze doku örneği sitogenetik analiz için kullanılır. Birkaç saatten fazla medium içine konulmayan materyal uygunsuz hale gelir. Bu doku uygun şekilde genetik laboratuarına ulaştırılmalıdır. 11. TBC yada fungal enfeksiyon şüphesi varsa taze örnek direkt olarak mikrobiyolojiye gönderilmelidir. 12. Özellikle solid tümör olasılığında ayırıcı tanıda kullanılmak üzere EM çalışma için dokunun küçük bir kesiti gluteraldehit içine konulmalıdır. Havada kurutulmuş touch imprint Formalin fikse, parafin kesit B5 fikse doku Taze doku frozen kesit Taze steril doku Gluteraldehid MG Giemsa Enzim sitokimya (asid fosfataz gibi) Terminal transferaz için immunfloresan H&E Temel ĐHK H&E Temel ĐHK ĐHK Enzim histokimya Sitogenetik Gen düzenlenmesi (PCR) Karyotip Mikrobiyal kültür Flow cytometri EM MĐKROSKOPĐ 1. Reaktif lenfadenopati ve lenfoma ayırımı çok önemlidir. Reaktif LAP’de folliküler hiperplazi, parakortikal hiperplazi, sinus histiyositozis ve medüller plazma hücre hiperplazisi paternleri tek tek ya da kombine olarak görülebilir (tablo 1) 2. Nodüler proliferasyonlarda reaktif ya da neoplastik olaylarda görülebilir. Örneğin; Castlemann hastalığında, germinal merkezlerin progresif transformasyonunda nodüler patern izlenebilir. 3. Lenfoid neoplazilerin histolojik tiplendirmesinde en güncel Dünya Sağlık Örgütü sınıflandırması kullanılmalıdır. (Ek 1) 4. Đmmünohistokimyasal boyama uygulandıysa, her bir antikor ve sonuçları ayrı ayrı belirtilmelidir. Demografik bilgiler Ad, soyad, yaş Gönderen klinik ve Dr. Doktoru : Tarih : Rapor no : Protokol no : Gönderilen doku Alınan Bölge Biyopsi tipi (iğne, LENF DÜĞÜMÜ eksizyon, vb) Makroskopik bulgular: Lenf düğümünün; boyutu, rengi, kıvamı, kesit yüzünde nodülarite, nekroz, hemoraji olup olmadığı belirtilmelidir. Kesit yüzünde: Nodal yapı korunmuş mu?, Normal yapı bozulmuşsa; nodüler mi yoksa diffüz mü?, Herhangi fokal bir lezyon var mı?, Kapsül sağlam mı?, Var ise perinodal yapılar tanımlanmalıdır. Mikroskopik bulgular: TANI: Reaktif Lenfoma WHO sınıflandırması (ICD-O kod) ( net tanıya ulaşılmışsa) tablo 2 Non-Hodgkin Lenfoma Hodgkin Lenfoma YORUM:Kesin tanıya ulaşılamadı ise düşünülen ayırıcı tanılar ve buna yönelik ek çalışmaların sonuçları ile yapılan yorum bildirilir. EK ÇALIŞMALAR: Histokimya Đmmunhistokimya Sitogenetik / moleküler LN Patoloji Rapor Parametreleri: Tablo 1: Reaktif LAP’de ayırıcı tanı: 1. Folliküler Proliferasyon • REAKTĐF HĐPERPLAZĐ: germinal merkez belirgin (Ki67 kullanılabilir) BCL-2 negatiftir. CD10 pozitifliği germinal merkeze sınırlıdır. Kapsül dışına yayılım yoktur. • FOLLĐKÜLER LENFOMA 2. Nodüler Proliferasyon • KÜÇÜK LENFOSĐTLER: NLPHL (nodüler lenfosit baskın HL) Castlemann hastalığı (hyalin vasküler) Küçük lenfositik lenfoma • MĐKST HÜCRE POPÜLASYONU: Klasik HL • BÜYÜK HÜCRELER: Metastaz Nodüler Sklerozan HL Büyük Hücreli lenfoma 3. Parakortikal Hiperplazi • MĐKST HÜCRE POPÜLASYONU: Đlaçlara bağlı, Viral nedenlere bağlı Đnterfolliküler klasik HL • PLAZMA HÜCRELERĐ: castlemann hastalığı Romatoid artirit Plazmablastik lenfoma • FOLLĐKÜL YAPILARI ĐLE BĐRLĐKTE: Marjinal zon lenfoma 4. Granülomatöz LAP • DĐFFÜZ TUTULUM: Sarkoidoz Tüberküloz • FOLLĐKÜLER HĐPERPLAZĐ ĐLE BĐRLĐKTE: Toxoplazmozis 5. Sinus Paterni Metastaz Anaplastik büyük hücreli lenfoma Rosai-Dorfman Hastalığı 3- KEMĐK ĐLĐĞĐ ÖRNEKLEME, MAKROSKOPĐ VE MĐKROSKOP STANDARDLARI KILAVUZU ĐÇĐNDEKĐLER: Kemik iliği örnekleme endikasyonları : Kemik iliği örnekleme teknikleri ve yeterlilik: Kemik iliği, örnekleme ve makroskopide yaklaşım : Kemik iliği; biopsi : Kemik iliği; biopsi imprinti : Kemik iliği; aspirat yayma : Kemik iliği aspirat, hücre bloğu : Đmmünhistokimya : Sitohistokimya : Akımsitometrik immünfenotipleme : Konvansiyonel sitogenetik : Moleküler genetik : Kemik iliği, mikroskopide yaklaşım : Kemik iliği rapor düzeni : WHO 2008 Hematopoetik ve Lenfoid Neoplazi Sınıfları Giriş: Kemik iliği ile ilgilenecek ya da ilgilenme potansiyeli olan tüm patologların, bu kılavuzu, örnek gelmeden okumaları, teknik detaylar konusunda, biopsiyi alacak klinisyene yönlendirici /eğitici olmaları önerilir. Kemik iliği örnekleme endikasyonları : Açıklanamayan hemogram anomalileri varlığında, tanı amaçlı. Hematopoetik neoplazilerin tanı, sınıflandırma ve evreleme. Enfeksiyöz /granülomatöz hastalıklar, depo hastalıklarının tanısı. Dissemine non-hematopoetik tümörlerde metastaz dokümentasyonu. Tedavi alan hastalarda, tedaviye yanıtın değerlendirilmesi. Hematolojik hastalıklarının tümünün tanısında kemik iliğinin örneklenmesinin şart olup olmadığı, farklı yaklaşımların olduğu bir konudur. Çevresel kanda, sayısız blast mevcudiyetinde, akut myeloid lösemi tanısı akımsitometrik analiz ile yapılabildiyse, kemik iliğinin örneklenmesinin gerekip gerekmediği tartışılabilir. Kemik iliğinin örneklenmesi hastanın canını acıtacak ek bir prosedür ve ek masraf kaynağı olarak görülebilir, yanlış değildir. Öteyandan, sistematik bir yaklaşımla, bazı temel verilerin, tedavi öncesi dokümente edilmeleri, hastanın takibinde fark yaratabilir. Altta yatan bir MDS`nin bilinmesi, blastik proliferasyon eredike edilse dahi, hemogram değerlerinde beklenen rejenerasyon olmadığında, tabloyu açıklama imkanı verecektir. Sitogenetik analizde, yeterli metafaz elde edilmesi, çevresel kana kıyasla kemik iliğinde daha yüksek oranda olmaktadır, tercih edilmelidir. Kemik iliğini örnekleme metodları : Kemik iliği biopsilerinin en kolay alındığı anatomik lokasyon yer, geniş ve ulaşılabilir yüzeyi, vital yapılara yakın olmayışı sebebiyle, posterior iliak kresttir. Sternum, pediatrik grupta aspirasyon için kullanılabilir. Sternumdan biopsinin yer yoktur; vital organlara komşuluğundan dolayı son derece tehlikelidir. Pediatrik yaş grubunda sadece aspirasyon için kullanılabilecek diğer bir lokasyon anterior tibia platosudur. Jamshidi iğnelerinin tek kullanımlık ve çoklu kullanımlık formları mevcuttur. Yetişkinler için, 4 inch 11 gauge, osteopenik hastalar için 8 gauge, pediatrik yaş için 2-4 inch, 13 gauge iğneler önerilir. 8 Gauge`lık iğneler osteopenik hastalarda, biopsinin parçalanmadan alınmasında yardımcı olur. Đşlemde standard sterilite şartlarının sağlanması yumuşak doku enfeksiyonlarını engellemek açısından gereklidir. Kanama riski yok denecek boyuttadır. Kemik ile çevrili, kapalı bir sistem oluşu, ağır trombositopenisi olan hastalarda dahi, kanamayı önlemeye yetmektedir; işlem rahatça yapılabilir. Biopsi ve aspirat, aynı cilt insizyonunu kullanarak, ancak yumuşak doku içinde her seferinde farklı kemik noktası hedeflenerek alınmalıdır. Farklı noktalardan ve biopsi ilk olacak şekilde yapılan bir örnekleme ile, aspirasyonun sebep olacağı hemoraji, hiposelülarite gibi artefaktları taşımayan bir biopsi alınabilecek, biopsi yerini dolduran sinüzoidal kan yerine, farklı bir odaktan temsil gücü yüksek, saf kemik iliği aspire edilecektir. Kemik iliği direk biopsi ve aspirasyon olarak örneklenmektedir. Her ikisinin rutin olarak birlikte örneklenmesi, tetkikin bütünlüğü açısından önem arz eder. Evrelemede, sadece biopsinin yetebileceği durumlar olacaktır, ancak aspirasyonun da eklenmesi fokal lezyonların yakalanma olasılığını arttıracak, beklenmedik, sürpriz tanılar söz konusu olduğunda, fark yaratabilecektir. Kemik iliği örneklerinde yeterlilik: Yeterlilik, klinik endikasyon ile yakın alakalı olup, genelleme yapmanın zor olduğu bir kriterdir. Teorik olarak, optimal örnekleme için 2 cm uzunluğunda bir biopsinin hedeflenmesi uygundur. Biopsi uzunluğunun en kritik olduğu entite, bir dışlama tanısı olan aplastik anemidir. Benzer pansitopenilere yol açabilecek, habis bir infiltratın rasyonel şekilde ekarte edilmesi için, optimal uzunlukta bir alanı incelenmesi önem arz eder. Öte yandan, 0.5 cm`lik küçük bir biopside, metastatik karsinom, myelom, lenfoma gibi lezyonlar tanısal boyutta temsil ediliyorsa, bu yeterli bir örnektir. Bunun aksine, fokal olma eğilimi gösteren lezyonların, bilateral biopsi ile yakalanma olasılığı yükseldiğinden, evreleme amacıyla yapılan biopsilerde, yeterliliğin bilateral biopsi ile sağlanacağı savunulabilir. Biopsinin yeterliliği, uzunluğun yanı sıra yeterli intertrabeküler alanın temsil edilmesiyle yakından alakalıdır. Kortekse tangensiyal biopsilerde, intertrabeküler alan örneklenmeden tamamen kortikal kemik ve perikondriumun temsil edilmesi söz konusu olabilmektedir. Alınan her biopsinin fiksatife konulmadan, çıplak gözle değerlendirilmeli, yeterli intertrabeküler alan olmadığı intibası oluşursa, farklı bir odaktan yeni bir biopsi denenmelidir. Kortikal kemik fildişi rengi, perikondrium ise parlak beyaz renkte oluşu ve homojenliği ile tanınarak, kanlı/kırmızı renkli, tırtırlı(“gritty”) intertrabeküler alanlardan rahatça ayırt edilebilir. Yeterlilik konusunda, hematopatolojideki diğer bir makul yaklaşım, hastayı sadece alınan örnekler ile tanımlamayıp, özellikle alınan örneklerde müsbet bir tanıya ulaşılamazsa, klinik ayrıcı tanı ışığında, bir sonraki rasyonel adımın, klinisyen ile ortaklaşa belirlenmesidir. Örneğin, multiple litik lezyonları olan bir hastada, obesite ya da osteoporozoz sebebiyle, tüm gayretlere rağmen küçük bir biopsi alınabilmiş ve tanı mümkün olmamış ise, serum protein tetkikleri ile korelasyon tanıda sonderece yardımcı olabilir. Bu tip bir hastada, organomegali yokluğunda, yüksek oranda bir paraprotein, diğer Ig ağır zincirlerindeki baskılanma/immünparaliz plazma hücreli myelom tanısı ile uyumlu olacaktır. Serum protein tetkiklerinden bu tip bir bilgi sağlanamaması durumunda ise, üçüncü basamak olarak US/BT kılavuzluğunda lezyon hedeflenerek, örnek alınması ya da biopsinin posterior iliak krestten bilateral olarak tekrarlanması tanıya ulaşılmasını sağlayabilir. KEMĐK ĐLĐĞĐ; MAKROSKOPĐDE YAKLAŞIM: Kemik iliği patolojik incelemesinde doğru tanıya ulaşmak için doğru şekilde işlem görmüş, örneklerin önemi büyüktür. Bu işlemlerin bir kısmı örnek alınma aşamasında gerçekleşeceğinden, söz konusu detaylar hakkında, biopsiyi alacak klinisyen ile konsensus sağlanması ya da yeterli elemanı olan merkezlerde, işleme iyi yetişmiş bir patoloji teknisyeninin eşlik etmesi örneklerde belli bir kalitenin sağlanması için önem arz eder. Aşağıda biopsi ve aspiratın farklı şekilde işlenme metodları, ek tetkikler için örnek alınması gibi konular detaylıca irdelenmektedir. Kemik iliği biopsisi: Fiksasyon için Formol, Bouin ve Holland solusyonları kulanılabilir. Her biri için fiksasyon süresi farklıdır. Her merkez, kendi lojistik koşullarını dikkate alarak, zamanı en verimli kulanmayı sağlayacak fiksatifi seçmelidir. Biopsi alınamadığı durumlarda, aspirat-hücre bloğu aynı işe yarayabilir. Formol her patoloji merkezinde bulunan, en temel fiksatiftir. Ancak, diğer fiksatiflere nazaran çok daha uzun süreli fiksasyon gerekmektedir; optimal fiksasyon 12-18 saatte mümkün olmaktadır. Fiksasyonun 24 saati aşmamasına gayret edilmelidir. Bouin solusyonu, 2-4 satte hızlı fiksasyon, kesitlerde keskin sitomorfolojik detay sağlayan bir solusyondur. Ancak, 6 saati aşan fiksasyonlarda, dokuda harabiyete yol açmaktadır; sitolojik detaylar ve immünreaktivite olumsuz etkilebilmektedir. Holland solusyonu ile optimal fiksasyon, 4-6 saatte sağlanmakta, 8 saati aşan fiksasyonlar, Bouin ile tariflenene benzer sorunlara yol çmaktadır. Numune transferinin tamamen kontrol altında olduğu merkezlerde, Bouin solusyonu, özelikle sabahları alınan biopsilerin aynı gün icinde fiksasyon ve takibe girmesini sağlayacağından, zaman kazandırmaktadır. Transfer- zaman detaylarının kontrol altında olmadığı durumlarda, özelikle dış merkezlerden refere edilen örnekler için formalin tercih edilmelidir. Biopsi imprint : Ağır fibrozise bağlı olaraktan ya da paradoksikal olarak, hücre yoğunluğunun çok yüksek olması sebebiyle aspirat alınamadığı durumlarda(“DRY TAB”) , sitomorfolojik değerlendirme yapılabilecek alternatif preperattır. Biopsi fiksatife konmadan, üzerindeki kan birkaç boş cama yumuşakça sürülerek uzaklaştırıldıktan sonra, biopsi iki temiz cam arasında yumuşakca yuvarlanarak, hücrelerin ayrışarak cama yapışması sağlanır. Biopsi “crush” yayma :Ağır fibrozis durumunda, biopsi imprinti ile de sitomorfolojik değerlendirme için yeterli hücre ayrışmadığı hissedilirse, birden fazla biopsi alınarak, bir tanesi “crush” preperatlar hazırlanmak üzere kullanılır. Bunun için, biopsi bir penset yoluyla stabilize edilir, jiletle küçük parçalara ayrılır, her bir parça birer cam üzerine alınarak, diğer bir camla, en belirgin, sert nokta/kemik hissedilir. Bu noktaya, sadece o kemiği ezecek kadar basınç uygulanır ve nazik bir şekilde örnek yayılır. Bu işlemin, hücreleri de ezip incelenemeyecek hale getirme riski şüphesiz mevcuttur. Kullanılan jiletin, yeni/keskin oluşu ve tecrübe edilen işlem sayısı, bu teknikte verimi artıran en önemli ögelerdir. Dekalsifikasyon : %10 formik asit ile yavaş dekalsifikasyon önerilir. 1-2 saatte hızlı dekalsifikasyon sağlayan solusyonlar, bazı antikorlarda immünreaktiviteyi bozabildiğinden tercih edilmemelidir. Dekalsifikasyon ayrıca, moleküler çalışmalar için biopsiden DNA izolasyonu gereken nadir durumlar için, olumsuz etkisi olan bir işlemdir; hızlı dekalsifikasyonun olumsuz etkisi daha belirgindir. Dekalsifikasyon süresi ortalama 8 saat olarak ifade edilebilir, ancak kemik yoğunluğuna göre değişkendir. Çocuklarda ve osteopenik yaşlı hastalarda çok daha kısa süreli dekalsifikasyon yeterli olmakta, bunun aksine, genç erkek hastalarda 12 saat dekalsifikasyon gerekebilmektedir. %10 formik asit içinde ilk 6 saat fiksasyon ardından, her iki saatte bir kemik partiküllerine iğne batırılarak, dekalsifikasyonun yeterli olup olmadığı değerlendirilebilir. Gece dekalsifiye edilen olguların, 12 saati aşmayacak şekilde dekalsifikasyonu planlanmalıdır. Biopsi kesit alımı ve boyama : Takip ardından parafine gömülen biopsilerden, yeni, keskin uçlar kullanarak, 3µ kalınlığunda kesitler alınması, sitomorfolojinin detayların optimal gözlenmesi açısından tavsiye edilir. Tek bir seviye yerine, özellikle fokal lezyonları yakalama şansını arttırdığı için multiple kesitlerin incelenmesi rutin yaklaşım olmalıdır. Đmmünhistokimyasal tetkik gerektirecek fokal bir lezyon aranıyorsa, atlanarak H&E kesitlerinin alınması, ara kesitlerin (+) yüklü cama alınıp, bekletilmesi, izlenebilecek bir yöntemdir. Retikülin boyası : Biopsi tetkikinin rutin bir parçası olmalıdır. Tedaviye yanıtın değerlendirildiği biopsilerde, morfolojik olarak tanınabilecek rezidüel hastalık saptanmamasına rağmen, sebat eden retikülin fibrozisi, neoplastik klonun süregeldiği lehine anlamlı bir bulgudur. Mükerrer biopsilerde retikülin fibrozisindeki artış, hastalıkta progresyon ile korele olabilmektedir. Sitopeniler ile ortaya çıkan, “Primer otoimmünmyelofibroz” `de, somut olarak ortaya konabilen tek anomalidir, tanıda önemli rol oynar. Retikülin fibrozisi dört basamaklı bir sistem üzerinden derecelendirilir (örnek: 2+/4). Resim 1: Kemik iliği biopsisinde 2 cm uzunluğun hedeflenmesi önerilir. Örnek uzunluğu, evreleme biopsilerinde, fokal lezyonların saptanması ve aplastik anemide diğer maliniteleri dışlamak açısından ileri derece önem taşır. Resim 2: Teknik işlemleri doğru tamamlanmış bir biopsi, sitomorfolojik detayların net bir şekilde izlenmesine imkan tanır. Displastik megakaryositler, granülopoetik ve eritroid matürasyon anomalileri/sola kaymışlık etkin bir şekilde dokümente edilebilir. Resim 3: Retikülin boyası her biopsi incelemesinin rutin bir parçası olmalıdır. Retikülin fibrozisi her zaman anormal olduğundan, varlığı, immünhistokimyasal boyalar gibi ek metodlar ile olgunun daha ileri irdelenmesi için bir endikasyon doğurur. Đmmünhistokimyasal tetkikler: Đmmünhistokimyaya ait detaylar bu tip bir kılavuzda kapsanabileceğin ötesindedir. Bu hususta en dikkat edilmesi gereken husus, hızlı dekalsifikasyon ve gereğinden uzun fiksasyonun immünreaktiviteyi olumsuz etkileyebileceğidir. Formol ile 24, Bouin ile 4, Holland solusyonu ile 6 saati aşmayacak şekilde fiksasyon süreci kontrol altında tutulmalıdır. Đmmünhistokimyasal sonuçların değerlendirilmesinde, özellikle menfi boyanma söz konusu ise, tek bir antikora bağlı kalınmaması önem arz eder. Neoplastik mast hücrelerinin Giemsa ile (-) kalabileceği, ancak Mast cell tryptase ile ortaya çıkarılabileceği, her blastik infiltratın CD34+ olmadığı, CD20`nin kronik lenfositik lösemide immünhistokimyasal olarak tesbit edilemeyecek kadar zayıf şiddette olabileceği gibi tuzakların farkında olunarak, antikorların seçimi ve boyaların değerlendirilmesi, tanı sürecini kolaylaştıracaktır. Kemik iliği aspirasyonu : Kemik iliği aspirasyonu sitomorfolojik inceleme, akımsitometrik analiz ve genetik tetkikler için örnek alınan önemli bir basamaktır. Đşlem planlanırken, klinisyen ile bunların hangilerinin gerekli olduğuna karar verilmeli, uygun antikoagulanları içeren gerekli tüpler hazırlandıktan sonra işleme başlanmalıdır. Örneğin, akut lösemi ilk tanısında gerek akımsitometrik immünfenotipleme gerek konvansiyonel sitogenetik mutlaka yapılmalıdır. Öteyandan, bir Hodgkin lenfoma evrelemesi amaçlı alınan bir örnekte, ne akımsitometrik analiz ne de genetik tetkiklerin yeri yoktur, kaynakların gereksiz kullanımına yol açacaktır. Đlk alınan aspirat sıklıkla en yoğun selülariteye sahiptir, mükerrer aspiratlar sinüzoidal kan ile hemodilue olmaktadır. Morfolojik değerlendirme, her zaman öncelik verilmesi gereken basamak olduğundan, aksini gerektiren özel bir durum olmadıkça, ilk aspiratın sitomorfolojik incelemeler için direk yayma yapımında kullanılması, ikinci ve üçüncü aspirasyonların akımsitometrik analiz ve genetik tetkikler için kullanılması tercih edilmelidir. Aspirat alınamayan olgularda, biopsi imprint ve “crush” yayma preperatları aspirattan edinilecek bilgiyi sağlayabilir. Aspirat yaymaları : Myelodisplastik sendrom gibi sitomorfolojik detayların tanıda son derece kritik olduğu entilerin değerlendirilmesinde önem taşır. Aspiratın pıhtılaşmadan yayılması, sinüzoidal kan değil, selüler kemik iliği içeriğinin temsil edilmesi hedeflenmelidir. Aspirat alınacak enjektöre 0.5 cc sıvı EDTA yada heparin çekilmesi, aspiratın pıhtılaşmasını engelleyecek, yaymaların daha rahatlıkla hazırlanmasına yardımcı olacaktır. Heparin morfolojiyi olumsuz etkilediğinden yayma yapılacak aspiratta EDTA tercih edilmelidir. Aspirat, enjektörden direk camlar üzerine damlatılarak, çok sayıda yayma hazırlanabilir, en yoğun speküle sahip yaymalar seçilerek boyanır. Alternatif olarak, özellikle hemodülue olduğu düşünülen aspiratlarda sinüzoidal kanı uzaklaştırmak, daha yoğun hücre temsili için antikoagüle edilmiş aspirat bir petri kabına boşaltılır. Sıklıkla etraflarında biriken yağ huzmesi ile pıhtıdan ayırt edilebilecek, stromal speküller bir lamel ile alınarak, temiz lamlara, hücreleri parçalamayacak bir bası ile yayılır. Ortalama beş yayma preperatı incelenmesi önerilir. Gerek biopsi kesit adeti gerek aspirat cam sayısı açısından, makul bir sayıya ulaşılması, çocukluk çağı metastatik lezyonları gibi hastanın tedavisinde farklılık yaratacak durumların tesbit oranını yükseltecektir.. Aspirat yaymaları MayGrünwald Giemsa ve Wright Giemsa ile boyanabilir. (bak Appendix). Yaymaların kuruduktan sonra, en kısa sürede, tercihan ilk 10-15 saat içinde boyanmaları sitomorfolojik detayların en net şekilde ortaya konmasını sağlar. Geç boyanan yaymalar, aşırı kurumaya bağlı olaraktan, gerek kromatin gerek sitoplazmada, artefaktüel görünüm sergileyebilirler, detayları doğru şekilde yansıtamayabilmektedir. Sitohistokimya : Myeloperoksidaz (MPO) ve Naphylethylesteraz (NSE) hematolojide, akut lösemi tiplemesinde yardımcı iki enzimdir. Taze hazırlanmış yaymalarda, enzimatik reaksiyon, kolormetrik yöntemle tesbit edilir. Blastlarda, MPO, myeloid hücre menşeyini, NSE ise monositik farklılaşmayı teyit edici olarak kullanılır. Blastlarda (+)`likleri anlamlı, (-) oluşları ekarte ettirici değildir. MPO () myeloblast özellikle, FAB-AML/M0`da tipiktir. Morfolojik ve akımsitometrik olarak monosiitk farklılaşma delili izlenen bazı lgularda, NSE (-) kalabilmektedir. Daha geniş bir antikor paneli ile işleyen akımsitometrik immünfenotiplemenin yaygınlaşması, Dünya Sağlık Örgütü tarafından, akut lösemi sınıflandırmasında genetik verilerin monosit oranı gibi subjektif olabilen kriterlerin önüne geçmesi, sitokimyanın kullanımını azaltmıştır. Ancak, sitokimya, halen en hızlı sonuç alınabilen, diğer tetkilere ulaşımın kısıtlı olduğu merkezlerde en kolay yapılabilecek, en bilgilendirici yöntemdir. Akut lösemilerde, özellikle ilk tanıda akımsitometrik analiz ile birlikte tanıda kullanılması uygun olur. Kritik diğer bir husus, sitokimyasal reaksiyonların optimal gerçekleşebilmesi için yayma preperatı dahil, tüm reaktanların taze olmasıdır. Aspirat- hücre bloğu (Particle clot section): Bu yöntem aspiratın çok bol alındığı durumlarda, alınan tüm örneğin incelenmesini sağlayabilen bir yoldur. Bunun yanında, çeşitli sebepler ile biopsi alınamayan yada alınmamasına karar verilen durumlarda, immünhistokimyasal tetkiklerin aspirat materyalinde yapılabilmesini sağlar. Yeterli sayıda yayma hazırlandıktan, ek tetkikler için yeterli aspirat ayrıldıktan sonra, kalanın fiksatif içine boşaltılarak, katılaştırılması, uygun süre fiksasyon ardından biopsi ile benzer takip aşamasından geçirilip, dokunun parafin bloğa görülmesi şeklinde hazırlanır. H&E kesitlerinde lezyon saptanırsa, dekalsifikasyon basamağından geçmediği için, Tdt gibi immünreaktivitesi ilk planda etkilenebilecek, zor, nükleer antikorların immünhistokimyasal tetkikinde biopsiye kıyasla avantaj sağlar. Demir boyası : Rutin olarak her vakada yapılmalıdır. Depo demiri yeterliliğinin yanı sıra, kronik hastalık anemisi paterni ve halka şeklinde (“ring” ) sideroblastların tesbitine imkan sağlar. Dekalsifikasyon aşaması, depo demiri kaybına yol açtığından, aspirat yaymaları ya da aspirat hücre bloğu (“clot section”) kesitlerinde çalışılması uygundur.Depo demiri stromal speküllerde değerlendirildiğnden, boyanacak yaymada yeterli spekül varlığı önemlidir. BLAST PRO MYELO META BAND SEG Resim 4: Aspirat yaymalarının bekletilmeden, en kısa süre içinde boyanması sitomorfolojik detayların keskin bir şekilde izlenmesine, en hafif displastik değişikliklerin tespitine imkan tanır. Resim 5 : Demir boyası (prussion blue), depo demirini değerlendirmenin yanı sıra, halka sideroblastların (“ringed sideroblast”) ortaya konmasına imkan tanır. Rutin olarak yapılmalıdır. Az sayıda, halka sideroblasta hemolitik anemi, depo demirinde aşırı artış gibi durumlarda rastlanmakla beraber, >%15`i aşan oranda bulunmaları, açıklanamayan anemi durumunda, MDS ile uyumludur. Sitomorfolojik displazinin belirsiz olduğu olgularda, halka sideroblastların varlığı tanıda anahtar rol oynar. Akımsitometrik Đmmünfenotipleme : Çevresel kan ve kemik iliği aspiratında çalışılabilir. Perifer kanda nadir blast tesbit edilen olgularda, kemik iliği aspiratında çalışılması, lezyonel hücreleri daha optimal miktarda sağlayacağından avantasj sağlar. Antikoagulan olarak, EDTA(mor kapaklı), heparin(yeşil kapaklı) ve ACD (mavi kapaklı) kullanılabilir. EDTA`lı örnekler 24, Heparinli örnekler 48, örnekler 72 saat boyunca tetkik için yeterli immünreaktiviteyi korumaktadır. Bunlardan daha uzun süre beklemiş örneklerde, Tdt gibi tanıda kritik olabilecek markerlar başta olmak üzere, antijenik epitoplar dejenere olduğundan, tetkikin güvenilirliği .. EDTA, morfolojiyi en iyi koruyan antikoagülandır. Akımsitometrik immünfenotipleme materyalinden yayma hazırlanarak, morfolojik incelemenin de yapılacağı durumlarda kesinlikle tercih edilmelidir. Diğer iki antikoagülan, morfolojik detayları olumsuz etkilemekle birlikte, uzaktan gönderilecek örneklerde, antijenik özellikleri daha uzun süre korudukları için tercih edilmelişdir. Bu gibi durumlarda, hazır bir yayma ek olarak gönderilerek, bu kısıtlama aşılabilir. Akımsitometrik analiz - antikor paneli ve diğer detaylar bu kılavuzda kapsanabileceğin ötesinde geniş bir alandır. Klinik öntanı, formül eşliğinde hemogram değerleri, organomegali durumunu özetleyen bir klinik bilgi aktarımı, en uygun panelin seçilmesinde yardımcı olacaktır. Konvansiyonel sitogenetik : Akut lösemi, myelodisplastik sendrom, myeloproliferatif hastalıklar gibi entitelerin tümünde tanısal ve prognostik bilgi sağlama potensiyeli mevcuttur. Tanı aşamasında, bazal verileri sağlarken, takipte hastalıkta biolojik transformasyon ile alakalı olabilen, kazanılmış ek karyotipik anomalilerin saptanmasını sağlar. Örnek heparinli tüp içine alınmalıdır. EDTA hücre kültürlerinde engelleyici etkiye sahip olduğundan, sitogenetik analizde kullanılmamalıdır. Kemik iliği aspiratında çalışılan sitogenetik analizde yeterlilik, çevresel kana kıyasla daha sıklıkla sağlandığından, tercih edilmelidir. Örneğin en hızlı şekilde ve mutlaka aynı gün içinde hücre kültürüne aktarılması önem arz eder Moleküler Genetik : FISH (Florescent in situ hybridisation) ve PCR (Polymerase Chain reaction) bazlı tetkikleri kapsar. Hem EDTA`lı hem de Heparinli örneklerde çalışılabilir. Konvansiyonel sitogenetik analiz ile tesbit edilemeyen, ultrayapısal genetik anomalilerin tesbitinde kullanılır. Sadece sorgulanan anomalinin var olup olmadığını irdelediği için, öngörülmeyen karyotipik anomalilerin de değerlendirilebilmesi için konvansiyonel sitogenetik ile birlikte çalışılması tercih edilmelidir. KEMĐK ĐLĐĞĐ; MĐKROSKOPĐK DEĞERLENDĐRME : Kemik iliği biopsisi : 1) Biopside, intertrabeküler mesafe kısıtlı, kortikal kemik/perikondrium hakimse, mutlaka oranları belirtilmelidir. 2) Selülarite belirtilip, hastanın yaşına göre, normal, düşük ya da yüksek oluşuna dair olmadığına dair bir yorum yapılmalıdır. Yağ oranının yaş ile direk korele olduğuna dair bir yaklaşım mevcut olmakla birlikle, bu sonderece kısıtlı bir yaklaşımdır, normal sınırlar bunun genişce ötesindedir. (Ref). Normalin alt ya da üst sınırlarına yakın selülarite düşünülen olgularda, hemogram değerleri normal sınırlarda ise, anormal selülariye yorumu vermekten kaçınılmalıdır. 3) Lenfoid agregat, granulom, herhangi bir kitlesel lezyon varsa belirtilmeli, atipik infiltrat varsa, öncelikle bunlar tariflenip, kapladıkları intertrabeküler alanın oranı verilmelidir. 4) Myeloid ve eritorid matürasyon değerlendirilmeli, sola kaymış matürasyon, segmente nötrofillerde belirgin azalma, mononükleer hücre artışı(blast, lenfosit?) varsa, bildirilmelidir. 5) Myeloid/eritroid hücre oranı, biopsiden sınırlı olarak değerlendirilebilen bir parametredir, ancak özellikle anormal olduğunda biopsiden da rahatça tesbit yapılabilir. M/E oranında alt normal sınır : 3 :1, üst normal sınır 5:1 olarak kabul edilir. 6) Megakaryositlerin sayıca yeterli olup olmadığı, matürasyonlarında bir anomali olup olmadığı değerlendirilmeldir. 7) Kemik yapısı incelenmeli, osteoskleroz, kistik-renal osteodistrofi gibi anomalilere rastlanırsa mutlaka raporlanmalıdır. 8) Retikülin boyası mutlaka yapılmalı, varsa retikülin lif artışı derecelendirilerek verilmelidir. 9)Aspirat hücre bloğu (“clot section”) kesitleri, aynı parametreler nezdinde değerlendirilir. Kemik iliği aspirat yaymaları: 1) Yaymalar, biopsiye paralel bir selülarite temsil edilip edilmediği konusunda bir yorum yapılmaldır. 2) Atipik hücre infiltratı, blast artışı, lenfosit ya da plazma hücresi artışı varsa, öncelikle tariflenip, sitomorfolojik detayları ve oranları % olarak verilmelidir. 400 hücre sayımı, temsili bir dağılımı tesbit için önerilen rakamdır. Ancak, MDS - AML ayrımı için, blast oranının sınırda olduğu olgularda, 400 hücre sayımının birkaç camda yapılması, 1000 hücre sayılması gibi doğruluk oranını arttırıcı yöntemler uygun olur. 3) Myeloid/eritroid hücre oranı 40 hücre sayımı yapılarak verilmelidir. Sadece evreleme amaçlı örneklenmiş olgularda, hemogram değerleri normal ise, daha az hücre sayımı, ya da sadece biopsideki değerlendirme ile yetinilebilir. 4) Demir boyası, anemisi olan her hastada en elzem tetkikdir. Evreleme amaçlı örneklerde, hemogram anomalileri yoksa, bilgilendirici olma olasılığı düşüktür. 5) Biopsi imprint ve “crush” yayma preperatları,, aspirat yaymalarına benze bir yaklaşımla değerlendirilir. Kemik iliği; Patoloji raporu : Temsili bir örnek aşağıda verilmektedir. Aspirat ve biopsi için ayrı ayrı ya da her şey için ortak bir rapor hazırlanabilir. Ortak raporun avantajı, hastanın tek bir raporu olması, farklı merkezlere başvurduğunda, aspirat ve biopsi raporlarında olabilecek farklılıklardan dolayı karışıklık yaşanmamasıdır. Akımsitometrik analiz, biopsi raporundan sıklıkla önce tamamlandığından, rapora akımsitometrik immünfenotipleme çalışılmış olgularda, sonuçların kısaca özetlenerek, olguda ne manaya geldiğine dair bir yorum katılması bütünlük sağlayacaktır. Genetik tetkiklerde, özellikle tanıda önemi olan anomalilere ait sonuçlar, orijinal rapor sonuna bir ek açılarak, raporda benzer bütünlük hedeflenebilir. Demografik bilgiler Doktoru : Rapor no : Tarih : Protokol no : Makroskopik bulgular: Mikroskopik bulgular: Akım sitometrik Đmmünfenotipleme: Tanı : Not/Tartışma /Ek : (gerekirse) Ad, soyad, yaş Dr. S10 Örnek kabul ve raporlama tarihleri Kemik iliği biopsi : adet, uzunluk, kullanılan fiksatif ve dekalsifikasyon solusyonu, Biopsi imprinti(varsa) : Gönderilen ve incelenen imprint sayısı Kemik iliği aspirasyon: Gönderilen ve incelenen yayma adeti Aspirat hücre bloğu(varsa) : blok sayısı Akımsitometrik immünfenotipleme (çalışıldıysa) : Çalışılan örnek (çevresel kan, kemik iliği aspiratı), kullanılan antikoagulan Genetik tetkikler: (bilginiz dahilinde)konvansiyonel sitogenetik moleküler tetkikler, not düşünüz. Kemik iliği biopsi(bknz s 13) Biopsi imprinti (varsa)(bknz s 14) Kemik iliği aspirasyon (bknz s 14) Aspirat - hücre bloğu(varsa) (bknz s 13) Tanıyı etkileyecek bir profil saptandıysa, rapor içinde kısaca özetlenebilir. WHO sınıflandırması (ICD-O kod) ( net tanıya ulaşılmışsa) Tarifsel (descriptive) ( net tanıya ulaşılamamışsa) Hastanın klinik bulgularını açıklayacak net bir tanıya ulaşılamamışsa, mevcut klinik ve patolojik bulgular kısaca tartışılarak, tanının netleşmesi için bir sonraki adımda nasıl bir yol izlenmesinin uygun olacağı irdelenir. Tanıya katkısı olacak genetik çalışma yapılmakta ise, sonuçları ile korelasyonun önemi vurgulanır. O ana kadar istenmemiş, ancak tanıya katkısı olabilecek moleküler tetkik var ise, çevresel kan ya da hazır örneklerde çalışılması önerilir. Genetik tetkiklerde manalı bir veri saptandıysa, rapor sonuna ek düzenlenebilir. EKLER : Ek 1: Hematolojik Neoplazilerde Dünya Sağlık Örgütü 2008 sınıflama sistemi Myeloproliferatif Neoplaziler Kronik myelojen lösemi, BCR-ABL1 pozitif Kronik nötrofilik lösemi Polisitemi Vera Primer myelofibroz Esensiyal Trombositemi Kronik eozinofilik lösemi, NOS Mastositozlar Kütanöz mastositoz Sistemik mastositoz Mast hücreli lösemi Mast hücreli sarkom Kütanöz-dışı mastasitom Daha ileri sınıflandırılamayan myeloproliferatif neoplazi 9873/3 9963/3 9950/3 9961/3 9962/3 9964/3 9740/1 9741/3 9742/3 9740/3 9740/1 9975/3 Eozinofili ve PDGFRA, PDGFRB ya da FGR1 anomalilerine sahip myeloid ve lenfoid neoplaziler PDGFRA anomalisi ile ilişkili myeloid ve lenfoid neoplaziler 9965/3 PDGFRB anomalisi ile ilişkili myeloid neoplaziler 9966 /3 FGFR1 anomalisi ile ilişkili myeloid ve lenfoid neoplaziler 9967/3 Myelodisplastik/myeloproliferatif Neoplaziler: Kronik myelomonositik lösemi 9945/3 Atipik kronik myeloid lösemi, BCR-ABL1 negatif 9876/3 Juvenil myelomonositik lösemi 9946/3 Daha ileri sınıflandırılamayan myelodisplastik/myeloproliferatif neoplazi 9975/3 Belirgin trombositoz ile karakterize, ring sideroblastlara sahip refraktör anemi 9982/3 Myelodisplastik Sendromlar : Tek seri displazisi ile karakterize Refraktör sitopeniler Refraktör anemi Refraktör nötropeni Refraktör trombositopeni Ring sideroblastlara sahip Refraktör anemi Çok serili displazi ile karakterize Refraktör sitopeni Blast artışı ile karakterize Refraktör anemi Đzole (5q) delesyonu ile karakterize myelodisplastik sendrom Daha ileri sınıflandırılamayan myelodisplastik sendrom Çocukluk çağı myelodisplastik sendromu : Çoçukluk çağı Refraktör sitopenisi 9980/3 9991/3 9992/3 9982/3 9985/3 9983/3 9986/3 9989/3 9985/3 Akut myeloid lösemi(AML) ve ilişkili prekürsör neoplaziler : Tekrarlayan genetik anomalilere sahip AML t(8;21)(q22;q22); RUNX1-RUNX1T1 pozitif AML inv(16)(p13.1q22) ya da t(16;16)(p13.1;q22); CBFB-MYH11 pozitif AML t(15;17)(q22;q12); PML-RARA pozitif akut promyelositik lösemi t(9;11)(p22;q23); MLLT3-MLL pozitif AML t(6;9)(p23;q34); DEK-NUP214 pozitif AML inv(3)(q21q26.2) ya da t(3;3)(q21;q26.2); RPN1-EVI1 pozitif AML t(1;22)(p12;q13); RBM15-MKL1 pozitif AML (megakaryoblastik) 9896/3 Mutant NPM1 pozitif AML Mutant CEBPA pozitif AML 9871/3 9866/3 9897/3 9865/3 9869/3 9911/3 9861/3 9861/3 Myelodisplazi ile ilişkili değişikliklere sahip AML Terapi ile ilişkili myeloid neoplazi 9895/3 9920/3 Akut myeloid lösemi,daha ileri özelliği olmayan Minimal farklılaşma gösteren AML Matürasyon göstermeyen AML Matürasyon gösteren AML Akut myelomonositik lösemi Akut monoblastik ve monositik lösemi Akut eritrolösemi Akut megakaryoblastik lösemi Akut bazofilik lösemi Myelofibrozis ile ilişkili akut panmyelozis 9861/3 9872/3 9873/3 9874/3 9867/3 9891/3 9840/3 9910/3 9870/3 9931/3 Myeloid sarkoma 9930/3 Down sendromu ile ilişkili myeloid proliferasyonlar Geçici anormal myelopoezis Down sendromu ile ilişkili myeloid lösemi 9898/1 9898/3 Blastik, plazmasitoid dendritik hücreli neoplazi 9727/3 Akut Akut Akut Akut Akut Akut 9801/3 9806/3 9807/3 9808/3 9809/3 myeloid lösemi, hücre tipi net olmayan lösemi, farklılaşma göstermeyen lösemi,karışık fenotipte; t(9;22)(q34;q11.2); BCR-ABL-1 ile ilişkili lösemi,karışık fenotipte; t(v;11q23); MLL ile ilişkili lösemi,karışık fenotipte; B/myeloid; daha ileri özelliği olmayan lösemi,karışık fenotipte; T/myeloid; daha ileri özelliği olmayan Natural killer (NK) hücreli lenfoblastik lenfoma, lösemi Prekürsör Lenfoid Neoplaziler B lenfoblastik lösemi / lenfoma, daha ileri özelliği olmayan 9811/3 B lenfoblastik lösemi / lenfoma, rekürren genetik anomalilerle birlikte B lenfoblastik lösemi / lenfoma, t(9;22); bcr-abl1 9812/3 9813/3 B lenfoblastik lösemi / lenfoma, t(v;11q23); MLL rearranged B lenfoblastik lösemi / lenfoma, t(12:21); TEL-AML1 & ETV6-RUNX1 9814/3 9815/3 B lenfoblastik lösemi / lenfoma, hiperploidi ile B lenfoblastik lösemi / lenfoma, hipodiploidi ile 9816/3 B lenfoblastik lösemi / lenfoma, t(5;14); IL3-IGH 9817/3 9818/3 B lenfoblastik lösemi / lenfoma, t(1;19); E2A-PBX1 & TCF3-PBX1 T lenfoblastik lösemi / lenfoma 9837/3 Matur B-hücreli neoplaziler Kronik lenfositik lösemi / küçük lenfositik lenfoma B-hücreli prolenfositik lösemi Splenik marjinal zon lenfoma “Hairy” (“tüysü”) hücreli lösemi Splenik B hücreli lenfoma/lösemi, daha ileri sınıflandırılamayan Splenik difüz kırmızı pulpa küçük B hücreli lenfoma Hairy(“tüysü) hücreli lösemi – varyant Lenfoplazmositik lenfoma Waldenstrom makroglobulinemisi Ağır zincir hastalığı Alfa ağır zincir hastalığı Gamma ağır zincir hastalığı Mu ağır zincir hastalığı Plazma hücreli myelom Soliter plazmositom (kemik) Ekstraosseöz plasmasitom Ekstranodal marjinal zon B-hücreli lenfoma , (mukoza ilişkili lenfoid dokunun) (MALT) tip Nodal marjinal zon lenfoma Pediatrik marjinal zone lenfoma Folliküler lenfoma Pediatrik foliküler lenfoma Primer kutanöz follikuler lenfoma Mantle hücreli lenfoma Diffüz büyük B hücreli lenfoma,daha ileri özelliği olmayan 9823/3 9833/3 9689/3 9940/3 9591/3 9591/3 9591/3 9671/3 9761/3 9762/3 9762/3 9762/3 9762/3 9732/3 9731/3 9734/3 9699/3 9699/3 9699/3 9690/3 9690/3 9597/3 9673/3 9680/3 Diffüz büyük B hücreli lenfoma,T-cell / histiocyte-zengin tip 9688/3 Diffüz büyük B hücreli lenfoma, primer SSS tip 9680/3 Diffüz büyük B hücreli lenfoma, primer bacak-deri tip 9680/3 Diffüz büyük B hücreli lenfoma,EBV+ yaşlılarda görülen tip Diffüz büyük B-hücreli lenfoma, kronik enflamasyon ilişkili Lenfomatoid granulomatosis Primer mediastinal(timik) büyük B hücreli lenfoma Intravasküler büyük B-hücreli lenfoma ALK+ büyük B-hücreli lenfoma Plasmablastik lenfoma HHV8+ Castleman hastalığı ilişkili büyük B-hücreli lenfoma Primer effüzyon lenfoması Burkitt lenfoma B hücreli lenfoma; difüz büyük B hücreli lenfoma - Burkitt lenfoma arası özelliklere sahip B hücreli lenfoma, difüz büyük B hücreli lenfoma–klasik tip Hodgkin lenfoma ayrımı net yapılamayan 9680/3 9680/3 9766/1 9679/3 9712/3 9737/3 9735/3 9738/3 9678/3 9687/3 9680/3 9596/3 Matur T-hücreli & NK-hücreli Neoplaziler T-hücreli prolenfositik lösemi T-hücreli, büyük granüler lenfositik lösemi 9834/3 9831/3 NK-hücrelerinin kronik lenfoproliferatif hastalıkları 9831/3 Agresif NK-hücreli lösemi 9948/3 Sistemik EBV+ T-hücreli lenfoproliferatif hastalık, çocukluk çağı 9724/3 “Hydroa vacciniforme” benzeri lenfoma 9725/3 Adult T-hücreli lenfoma /lösemi 9827/3 Ekstranodal T-hücreli/NK-hücreli lenfoma, nazal tip 9719/3 Enteropati ilişkili T-hücreli lenfoma 9717/3 Hepato-splenik T- hücreli lenfoma 9716/3 Subkutanöz pannikülit benzeri T hücreli lenfoma 9708/3 Mikozis fungoides 9700/3 Sézary sendromu 9701/3 Primer kutanöz CD30+ T-hücreli lenfoproliferatif hastalıklar Lenfomatoid popullozis 9718/1 Primer kütanöz anaplastik büyük hücreli lenfoma 9718/3 Primer kutanöz gamma-delta T- hücreli lenfoma 9726/3 Primer kütanöz CD8+ agresif epidermotropik, sitotoksik T hücreli lenfoma Primer kütanöz CD4+ küçük/orta T hücreli lenfoma Periferal T- hücreli lenfoma, NOS 9709/3 9709/3 9702/3 Anjiyoimmunoblastik T- hücreli lenfoma Anaplastik büyük hücreli lenfoma, ALK+ Anaplastik büyük hücreli lenfoma, ALK- 9705/3 9714/3 9702/3 Hodgkin lymphoma (Hodgkin disease) Nodular lenfosit baskın Hodgkin lenfoma Klasik Hodgkin lenfoma Noduler sklerozan Hodgkin lenfoma Lenfosit zengin klasik Hodgkin lenfoma Mikst sellüler Hodgkin lenfoma Lenfositten fakir Hodgkin lenfoma 9659/3 9650/3 9663/3 9651/3 9652/3 9653/3 Post-Transplant Lenfoproliferatif hastalık (PTLH) Erken lezyonlar Plasmasitik hiperplazi Enfeksiyöz mononükleoz benzeri PTLH Polimorfik PTLH Monomorfik PTLH (B & T/NK hücreli tip) * Klasik HD tip PTLH* 9971/1 9971/1 9971/3 Histiyositik ve Dendritik Hücreli Neoplaziler Histiyositik sarkom Langerhans hücreli histiyositozis Langerhans hücreli sarkom “Interdigitating” dendritik hücreli sarkom Folliküler dendritik hücreli sarkom Fibroblastik retiküler hücreli tumor Tipi belirlenemeyen dendritik hücreli sarkom Yaygın juvenile ksantogranulom 9755/3 9751/3 9756/3 9757/3 9758/3 9759/3 9757/3 Açıklamalar: “italics” olarak yazılmış numaralar ICD-O 4. basımında provizyonel sınıflardır. ICD-O bir sonraki baskısına entegre edilmesi öngörülmektedir; bu aşamada değişiklik yapılmasına açıktırlar. “italics” olarak yazılmış histolojik tipler WHO Çalışma Grubunun bu aşamada, tek başlarına bağımsız birer sınıf olarak tanınması için yeterli delil olmadığı kanaatine vardığı, provizyonel entitelerdir. * Bu lezyonlar temsil ettikleri lösemi- lenfoma entiteleri olarak sınıflandırılıp, aynı ICD-O kodları verilecektir. MAY GRÜNWALD-GĐEMSA (MGG) BOYAMA PROTOKOLÜ (kemik iliği aspirat yaymaları ve perifer kan yaymaları için) Boyama işlemine başlamadan lütfen aşağıdaki hususları okuyunuz. - Havada kurutulmuş yayma preperatlarının mümkün olan en kısa sürede, en geç 24 saat içinde boyanması, sitomorfolojik detayların optimal bir şekilde ortaya konmasına fark yaratacağından, bu hususa dikkat edilmesi önem arz eder. -Hematopatoloji materyalleri MGG dışında Wright-Giemsa boyası ile de boyanabilir, ancak H&E, PAP boyaları uygunsuzdur; mutlaka kaçınılmalıdır. - Bazı boya protokolleri metanol eklenmesini önermektedir, metanol hematopoetik hücrelerde sitomorfolojik detayları olumsuz etkileyebilmektedir, metanolden kaçınılması önerilir. -Boyama işlemi koplin kavanoz ya da demir çubuklar üzerinde geçekleştirilebilir., boyanacak cam adetine göre bu seçim yapılabilir. - Giemsa solusyonu distile su ile dilue edilip, 15 dak bekletilmeli, mümkün olursa kullanımdan önce filtrelenmelidir. Dilue edilen Giemsa solusyonunun aynı gün kullanılıp, kalanın atılması uygundur; dilue edilmiş halde bekleyen Giemsa solusyonu zaman içinde boya kalitesi düşmektedir. - MayGrünwald basamağı ardından, yıkamanın distile su ile yapılması önerilir, bu aşamada musluk suyu artefaklara sebep olabilmektedir. - Durulama işlemlerinde hücrelerin üzerine direk su sıkılmasından kaçınılması, koplin kavanoz içinde ya da camların birer ucundan su akıtılarak yıkamanın yapılması uygun olur. Yıkama işleminde camların su içinde bekletilmemesi, seri şekilde yıkama suyu renksiz hale gelince yıkamanın sonlandırılması uygun olur. - Đşlem sonunda camlar lamel ile kapatılırken kullanılan “xylene muadili” solusyonların, rutin biopsi kesitlerinde sorun yaratmamasına rağmen, kemik iliği, perifer kan yaymalarınd morfolojiyi olumsuz etkileyebildiği tecrübe edilmiştir. Özellikle bu sorunu yaşıyorsanız, kapama işleminde direk “xylene” kullanmayı tercih edebilirsiniz. 1. May Grünwald 2.Distile su ile durulama 3.Dilue Giemsa (1 cc distile su + 1.5 cc Giemsa) 4.Musluk suyu ile durulama 5 dak 20 dak 5.Oda sıcaklığında ya da hafif ısıda kurutma, lamel ile kaplama.
Similar documents
Ürolojik Tümörlerin Patolojik Değerlendirme Standartları Ve Kılavuzları
8. Birden fazla materyal var ve ayrı kaplarda gönderiliyorsa, her bir kapta hasta kimliği bilgileri ve doku kimliği yer almalıdır. 9. Tüm dokular (aksi yönde ortak bir protokol oluşturulmadı ise) k...
More information