ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

Transcription

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
DOKTORA TEZİ
Esin ARI
TÜRKİYE’DE DOĞAL OLARAK YETİŞEN
Anemone coronaria var. coccinea’da ANTER KÜLTÜRÜ ÇALIŞMALARI
BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2006
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
TÜRKİYE’DE DOĞAL OLARAK YETİŞEN
Anemone coronaria var. coccinea’da ANTER KÜLTÜRÜ ÇALIŞMALARI
Esin ARI
DOKTORA TEZİ
BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI
Bu tez 27 / 01 / 2006 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği /
Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir.
İmza............……………
İmza...................…. …..
Prof. Dr. Saadet BÜYÜKALACA
Prof. Dr. Kazım ABAK
DANIŞMAN
ÜYE
İmza............……………
İmza...................…. …..
Prof. Dr. Selim ÇETİNER
Prof. Dr. Osman KARAGÜZEL
ÜYE
ÜYE
İmza............……………
Doç. Dr. Yeşim YALÇIN-MENDİ
ÜYE
Bu tez Enstitümüz Bahçe Bitkileri Anabilim Dalında hazırlanmıştır.
Kod No:
Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ
Enstitü Müdürü
Bu Çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir.
Proje No: FBE 2002- D200
• Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden
kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
ÖZ
DOKTORA TEZİ
TÜRKİYE’DE DOĞAL OLARAK YETİŞEN
Anemone coronaria var. coccinea’da
ANTER KÜLTÜRÜ ÇALIŞMALARI
ESİN ARI
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI
Danışman : Prof. Dr. Saadet BÜYÜKALACA
Yıl: 2006, Sayfa: 169
Jüri :
Prof. Dr. Saadet BÜYÜKALACA
Prof. Dr. Kazım ABAK
Prof. Dr. Selim ÇETİNER
Prof. Dr. Osman KARAGÜZEL
Doç. Dr. Yeşim YALÇIN-MENDİ
Araştırmada, Manisa lalesi olarak bilinen doğal Anemone coronaria var. coccinea’da anter
kültürü yöntemiyle haploid bitki elde edilmesi üzerine çalışılmıştır. Bu amaçla, Adana’da doğal
yayılış gösteren bir populasyondan sağlanan eksplantlar, farklı temel besin ortamları ile farklı hormon
konsantrasyonları ve ön uygulamalara tabii tutulmuşlardır.
Ortam denemelerinde; NN ve B5 temel besin ortamlarına, farklı konsantrasyonlardaki
hormonların tek başlarına veya farklı dozlardaki aktif karbon, gümüş nitrat, L-glutamin ile bunların
karışımına eklenmesiyle oluşturulan farklı uygulamaların embriyo oluşturma performansları
saptanmıştır.
Hormon denemelerinde, IAA (0, 0.1, 0.5, 1 ve 2 mg/l) tek başına veya 0.1 mg/l BAP ile
birlikte kombinasyon halinde kullanılmıştır. NN ve B5 ortamlarında gerçekleştirilen bu uygulamalar
arasında en yüksek embriyo oluşum oranı % 12.7 ile NN ortamındaki 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP
hormon kombinasyonundan sağlanırken, bunu % 9.3 oran ile B5 ortamındaki 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l
BAP kombinasyonu takip etmiştir.
Gümüş nitrat denemeleri (kontrol, 2.5, 5, 10 ve 15 mg/l) içerisinde en yüksek embriyo
oluşumu, % 3.3 ile B5 ortamındaki 5 mg/l gümüş nitrat + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP içerikli
uygulamadan elde edilmiş olup, aynı içerikli NN ortamındaki anterlerden meydana gelen embriyo
oluşumu % 2.5 oran ile ikinci sırada yer almıştır.
L-Glutamin denemelerindeki (800 mg/l) tek olumlu tepki, oldukça düşük bir oran (% 0.7) ile
B5 ortamındaki 800 mg/l L-glutamin + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP uygulamasından elde edilmiştir.
Aktif karbon denemelerinin (kontrol, % 0.1, % 0.5 ve % 1) hiçbirisinden olumlu cevap
alınamamış, bununla birlikte ortama girdiği aktif karbon + gümüş nitrat + L-glutamin karışım
denemelerinde de yine tüm ortamlarda polen embriyogenesisine olumsuz etkide bulunmuştur.
Çalışmanın başlangıcında uygulanan soğuk muameleleri (kontrol, + 7 0C’de 2, 7 ve 21 gün)
arasında fark bulunamamıştır.
Yapılan sitolojik incelemelerde ise embriyojenik bölünmelerin simetrik, generatif ve vejetatif
çekirdek bölünmelerinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Direkt polen embriyogenesisinin
amaçlandığı bu araştırmada ayrıca, organogenesis ve oldukça yüksek oranlarda kallus oluşumu
meydana gelmiştir.
Anahtar Kelimeler: Manisa Lalesi, Haploid Bitki, Polen Embryogenesisi, Aktif Karbon, Gümüş
Nitrat
I
ABSTRACT
Ph.D. THESIS
ANTHER CULTURE STUDIES on
Anemone coronaria var. coccinea NATIVE TO TURKEY
Esin ARI
DEPARTMENT OF HORTICULTURE
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
UNIVERSITY OF ÇUKUROVA
Supervisor : Prof. Dr. Saadet BÜYÜKALACA
Year: 2006, Pages: 169
Jury
: Prof. Dr. Saadet BÜYÜKALACA
: Prof. Dr. Kazım ABAK
: Prof. Dr. Selim ÇETİNER
: Prof. Dr. Osman KARAGÜZEL
: Assoc. Prof. Yeşim YALÇIN-MENDİ
Anther culture method was used in Anemone coronaria var. coccinea, known as poppy
anemone, in order to obtain haploid embryo production in this study. For this aim, the effect of
different media and cold treatments on the explants picked from a red-flowered wild population in
Adana were investigated.
In culture media experiments, NN and B5 media were used as basic medium. Different
hormone concentrations were added to these media either alone or accompanied with activated
charcoal, silver nitrate, L-glutamine and their mixture in different concentrations. Then, pollen
embryogenesis performances of these treatments were evaluated.
In hormone experiments, IAA (0, 0.1, 0.5, 1 and 2 mg/l) was used either alone or together
with BAP (0.1 mg/l). Among the treatments in NN and B5 media, the highest pollen embryogenesis
with 12.7 % was obtained from 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP combination in NN medium. This
treatment was followed by 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP combination in B5 medium with 9.3 %.
Among silver nitrate treatments (0, 2.5, 5, 10, 15 mg/l), the highest embryo formation (3.3 %)
was acquired from a treatment in B5 medium containing 5 mg/l silver nitrate + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l
BAP while the second best treatment (2.5 %) had the same content but in NN medium.
In L-glutamine experiments, the single positive reaction was obtained from a treatment in B5
medium containing 800 mg/l L-glutamine + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP with quite low ratio (0.7 %).
None of activated charcoal treatments (control, 0.1 %, 0.5 % and 1 %) gave positive result.
However, activated charcoal has negatively affected pollen embryogenesis performances in the
mixture media in which it was included.
It could not be found any difference among the cold treatments (control, 2,7 and 21 days in +
7 0C) tested in the beginning of the study.
In the cytological observations, it was determined that embryogenic divisions had derived
from simetric, generative and vegetative nucleus divisions. Additionally, organogenesis and callus
formations were realized apart from direct pollen embryogenesis in this study.
Key Words: Poppy Anemone, Haploid Plant, Pollen Embryogenesis, Activated Carbon, Silver Nitrate
II
TEŞEKKÜR
Süs bitkilerindeki ıslah açığımızın kapatılmasında büyük önemi olduğunu
düşündüğüm haploidizasyon tekniklerinin kullanımıyla ilgili olarak Manisa
Lalesi’nde anter kültürü çalışmasını tez konusu olarak öneren danışman hocam Sayın
Prof. Dr. Saadet BÜYÜKALACA’ya, çalışmam süresince gördüğüm değerli
yardımları ve her türlü desteği için yürekten teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimi
sunuyorum.
Tez aşamasına kadar danışmanlığımı yürüten, sonra da Tez İzleme
Komitesinde bulunarak özellikle pratik önerileri ile sağladığı değerli yardımları için
Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Sayın hocam Prof. Dr. Selim ÇETİNER’e
içtenlikle teşekkür ederim.
Tez İzleme Komitesinde yer alan ve tezimin şekillenmesinden başlayarak
sonuna kadar her aşamasında, engin bilimsel tecrübelerini büyük bir içtenlikle
paylaşan değerli hocam Sayın Prof. Dr. Kazım ABAK’a bilimsel ve sosyal tüm
katkıları ve desteği için şükranlarımı sunuyorum.
Tez Savunma Jürisinde yer alarak, tezime son şeklin verilmesindeki değerli
katkıları için Akdeniz Üniv. Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman
KARAGÜZEL’e çok teşekkür ederim.
Yüksek
lisanstan
7
yıl
sonra,
doktora
yapmam
konusunda
beni
cesaretlendiren sevgili arkadaşım Dr. Serpil GÖK-TANGOLAR’a ve Sayın eşi Prof.
Dr. Semih TANGOLAR’a, doktoraya başladığım tarihten itibaren gösterdikleri yakın
ilgi, dostluk ve tüm katkıları için ne kadar teşekkür etsem azdır.
Sitolojik çalışmalarım için sağladıkları bilimsel katkıları ve sürekli
hissettiğim manevi destekleri için değerli hocalarım Prof. Dr. Sinan ETİ ve Prof. Dr.
Sevgi PAYDAŞ’a, özellikle laboratuvarlarında sağladıkları yardımlar ve sıcak
dostlukları için Doç. Dr. Yeşim YALÇIN-MENDİ ve Yrd. Doç. Dr. Yıldız AKA
KAÇAR’a, derslerine dışarıdan katılmama izin vererek haploidizasyon konusundaki
bilgilerinden yararlanmama fırsat veren Prof. Dr. Nebahat SARI’ya, özel dostluk ve
tüm
destekleri
için
Prof.
Dr.
Nurgül
TÜREMİŞ
ve
Doç.
Dr.
Nuray
ÇÖMLEKÇİOĞLU’na, özellikle zor zamanlarımdaki her türlü katkı ve eşsiz
III
yardımları için değerli arkadaşım Zir. Yük .Müh. Pakize GÖK’e, sitoloji
çalışmalarımdaki yorum ve katkıları için Zir. Yük. Müh. Davut KELEŞ ve Zir. Yük.
Müh. Muzaffer İPEK’e, doktora yazışmalarımdaki yardımları için Bahçe Bitkileri
bölüm sekreteri Yasemin YAVUZDEĞER’e ve materyal toplamadaki değerli
yardımları için Bahçe Bitkileri Bölümü elemanı Nazmi AKBAŞ’a çok teşekkür
ederim.
Tez çalışmam sırasında, sitoloji alanındaki kıymetli tecrübelerini paylaşan
Trakya Üniv. Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Uğur BAL’a,
Çukurova Üniv. Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Rüştü
HATİPOĞLU’na, Gazi Üniv. Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fatma
ÜNAL’a, Ankara Üniv. Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Şebnem
ELLİALTIOĞLU ve Prof. Dr. Birhan MARASALI’ya, literatür sağlamadaki çok
değerli ve anlamlı yardımları için sevgili kardeşlerim Bilgisayar Yük. Müh.
Ercüment ARI ve Kimya Öğretmeni Ümmühan ARI’ya, Clemson Üniv.’nden
arkadaşlarım Dr. Muharrem KESKİN’e, Maria DELGADO’ya, Zuna MANSOOR’a,
sevgili Magdalena BARTZ’a, mesai arkadaşlarım Zir. Yük. Müh. Zübeyir
DEVRAN’a, Zir. Yük. Müh. Emine TOPUZ’a, Harran Üniv. öğretim üyesi Doç. Dr.
Hasan AKAN’a, Balıkesir Üniv. öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih SATIL’a ve
İstanbul Üniv. öğretim üyesi Dr. Narin SADIKOĞLU’na içten teşekkürlerimi
sunuyorum. Tezimi destekleyen Ç.Ü. Bilimsel Araştırmalar Merkezi, Araştırma
Fonu’na da ayrıca teşekkür ederim.
Tüm yaşamımda olduğu gibi doktoram boyunca da sonsuz anlayış ve maddimanevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen sevgili aileme ve özellikle dünyanın
en fedakar annesi, canım annem Fazilet ARI’ya olan minnet borcumu, kelimelerle
ifade edemeyeceğimi bilsem de sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
IV
İÇİNDEKİLER
SAYFA
ÖZ ………………………………………………………………………………
I
ABSTRACT ……….…………………………………………………………...
II
TEŞEKKÜR …………………………………………………………………….
III
SİMGELER ve KISALTMALAR …………………….…….…………………..
IX
ÇİZELGELER DİZİNİ …………………………………………………….......
XI
ŞEKİLLER DİZİNİ …………………………………………………………….
XV
1. GİRİŞ …………………………………………………………………………
1
1.1. Anemone coronaria L. .........................................................................
1
1.2. Haploidizasyon ..................................................................................
5
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ……………………………………………………
9
2.1. Androgenesis ile İlgili Kuramsal Bilgiler..........................................
9
2.1.1. Haploid Ontolojisi ...............................................................
10
2.1.2. Androjenik Oluşumu Etkileyen Faktörler .........................
16
2.1.3. Haploid Bitkilerde Kromozom Katlanması .......................
28
2.1.4. Ploidi Belirleme ..................................................................
30
2.2. Anemone coronaria’da Yapılan Çalışmalar ......................................
31
2.2.1. Taksonomik ve Sitolojik Çalışmalar....................................
31
2.2.2. Islah Çalışmaları .................................................................
32
2.2.3. Haploidizasyon Çalışmaları ................................................
36
2.2.4. Diğer Anemone Türlerindeki Haploidizasyon Çalışmaları ... 38
3. MATERYAL VE METOD …………………………………………………...
41
3.1. Materyal …………………………………………………………….
41
3.2. Metod ..................................................................................................
42
3.2.1. Sitolojik Çalışmalar ................................................................ 42
3.2.1.1. Çiçek Tomurcuklarının Gruplandırılması ................ 42
3.2.1.2. Uygun Tomurcuk Safhasının Tespiti ....................... 43
3.2.1.3. Periyodik Anter Gelişiminin İncelenmesi ................ 47
3.2.2. Anterlerin Kültüre Alınması ................................................... 48
V
3.2.3. Anterlere Yapılan Ön Uygulama ............................................. 48
3.2.4. Kullanılan Besin Ortamları ve Kurulan Denemeler ..….... 49
3.2.4.1. I.Yıl Denemeleri ....................................................
49
3.2.4.1.(1). Aktif Karbon Denemeleri (AK) ............ 52
3.2.4.1.(2). Gümüş Nitrat (GN) Denemeleri ............ 52
3.2.4.2. II.Yıl Denemeleri ...................................................... 54
3.2.4.2.(1). Farklı Hormon Konsantrasyonu
Denemeleri ............................................. 55
3.2.4.2.(2). Aktif Karbon (AK) Denemeleri ............ 56
3.2.4.2.(3). Gümüş Nitrat (GN) Denemeleri ............ 56
3.2.4.2.(4). L-Glutamin (LG) Denemeleri ............... 57
3.2.4.2.(5). Aktif Karbon (AK), Gümüş Nitrat (GN) ve
L-Glutamin (LG) Karışımı Denemeleri 57
3.2.4.2.(6). Embriyo Çimlendirme - Kallus
Çoğaltma Çalışmaları ............................. 58
3.2.4.2.(7). İndirekt Embriyogenesis Çalışmaları ..... 59
3.2.4.3. III. Yıl Denemeleri .................................................. 59
3.2.4.3.(1). Farklı Hormon Konsantrasyonu
Denemeleri ............................................. 60
3.2.4.3.(2). Gümüş Nitrat (GN) Denemeleri ............ 61
3.2.5. Kültür Koşulları ...................................................................... 61
3.2.6. İncelenen Özellikler .................................................................61
3.2.7. Deneme Deseni ....................................................................... 62
4. BULGULAR VE TARTIŞMA ………………………………………………... 64
4.1. Sitolojik Çalışma Bulguları ve Tartışma.............................................. 64
4.1.1. Uygun Tomurcuk Safhasının Tespiti ...................................
64
4.1.2. Periyodik Anter Gelişimi ........................................................ 69
4.2. I. Yıl Deneme Bulguları ve Tartışma………………….............……... . 73
4.2.1. Aktif Karbon (AK) Deneme Bulguları ................................... 73
4.2.2. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları................................... 73
4.2.3. I. Yıl Deneme Bulgularının Tartışılması ................................ 74
VI
4.3. II. Yıl Deneme Bulguları ve Tartışma …..…………............……....... 77
4.3.1. B5 Ortamına Ait Bulgular ..................................................... 77
4.3.1.1. Farklı Hormon Konsantrasyonlarının Etkilerine
Ait Deneme Bulguları .............................................. 77
4.3.1.2. Aktif Karbon (AK) Deneme Bulguları .................... 79
4.3.1.3. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları .................... 79
4.3.1.4. L-Glutamin (LG) Deneme Bulguları ....................... 81
4.3.1.5. Aktif Karbon (AK) Gümüş Nitrat (GN) ve L-Glutamin
(LG) Karışım Denemesi Bulguları .......................... 81
4.3.1.6. Embriyo Çimlendirme - Kallus Çoğaltma Bulguları 83
4.3.1.7. İndirekt Embriyogenesis Bulguları .......................... 84
4.3.2. NN Ortamına Ait Bulgular ...................................................... 84
4.3.2.1. Farklı Hormon Konsantrasyonlarının Etkilerine
Ait Deneme Bulguları ............................................... 85
4.3.2.2. Aktif Karbon (AK) Deneme Bulguları ..................... 87
4.3.2.3. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları .................. 87
4.3.2.4. L-Glutamin (LG) Deneme Bulguları ........................ 90
4.3.2.5. Aktif Karbon (AK), Gümüş Nitrat (GN) ve LGlutamin (LG) Karışım Denemesi Bulguları ............ 90
4.3.2.6. Embriyo Çimlendirme - Kallus Çoğaltma Bulguları 93
4.3.2.7. İndirekt Embriyogenesis Bulguları .......................... 93
4.3.3. II. Yıl Deneme Bulgularının Tartışılması .............................. 94
4.4. III. Yıl Deneme Bulguları ve Tartışma ………………….................. 107
4.4.1. B5 Ortamına Ait Bulgular .................................................... .107
4.4.1.1. Farklı Hormon Konsantrasyonlarının Etkilerine
Ait Deneme Bulguları................................................107
4.4.1.2. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları ................ 109
4.4.1.2.(1). 2.5 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi 109
4.4.1.2.(2). 5 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi .. 111
4.4.1.2.(3). 10 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi 111
4.4.1.2.(4). 15 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi 111
VII
4.4.2. NN Ortamına Ait Bulgular .....................................................115
4.4.2.1. Farklı Hormon Konsantrasyonlarının Etkilerine
Ait Deneme Bulguları .............................................. 115
4.4.2.2. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları .................. 115
4.4.2.2.(1). 2.5 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi 117
4.4.2.2.(2). 5 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi 117
4.4.2.2.(3). 10 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi 117
4.4.2.2.(4). 15 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi 121
4.4.3. III. Yıl Deneme Bulgularının Tartışılması ............................ 121
4.5. Genel Tartışma .................................................................................. 127
5. SONUÇ VE ÖNERİLER ……………………………………………………... 146
KAYNAKLAR …………………………………………………………………
150
ÖZGEÇMİŞ ……………………………………………………………………... 169
VIII
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
µ
Mikron
M
Mol
µM
Mikro-mol
mM
Mili-mol
N
Normalite
g/l
gram/litre
mg/l
miligram/litre
ml
mili-litre
0
Santigrad derece
C
sa
Saat
A. coranaria Anemone coranaria
NN
Nitsch ve Nitsch (1969)
B5
Gamborg ve ark. (1968)
MS
Murashige ve Skoog (1962)
AK
Aktif Karbon
GN
Gümüş Nitrat
LG
L-Glutamine
Uyg.
Uygulama
BAP
Benzil Amino Purin
IAA
İndol Asetik Asit
IBA
İndol Butirik Asit
NAA
Naftalen Asetik Asit
2ip
2-izopenten adenin
2,4-D
2,4–Dichlorophenoxyaceticacid
AVG
Aminoethoxy-vinylglycine
ACC
1-aminocyclopropane-1-carboxylic acid
K2S2O5
Potasyum-meta-bisülfit
O:S
Oksin:Sitokinin Oranı
An. K
Anter Kallusu
IX
FK
Flament Kallusu
ABA
Absizik Asit
CM
Hindistan cevizi sütü
NO3-
Nitrat
NH4+
Amonyum
X
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 2.1.
Sayfa No
Ranunculaceae familyasında yürütülen bazı anter kültürü
çalışmaları ................................................................................
Çizelge 3.1.
Farklı
büyüklükteki
A.
coronaria
var.
40
coccinea
tomurcuklarının morfolojik özellikleri .....................................
43
Çizelge 3.2.
Johansen karışımları .................................................................
47
Çizelge 3.3.
NN temel besin ortamının içeriği .............................................
50
Çizelge 3.4.
B5 temel besin ortamının içeriği ..............................................
51
Çizelge 3.5.
A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki I.
52
yıl denemeleri
Çizelge 3.6.
A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki I.
yıl, II. grup denemeleri .............................................................
Çizelge 3.7.
A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki II.
yıl hormon denemeleri .............................................................
Çizelge 3.8.
55
A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki II.
yıl aktif karbon (AK) denemeleri .............................................
Çizelge 3.9.
53
56
A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki II.
yıl gümüş nitrat (GN) denemeleri ............................................
56
Çizelge 3.10. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki II.
yıl L-glutamin (LG) denemeleri ..............................................
57
Çizelge 3.11. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki II.
yıl aktif karbon (AK) + gümüş nitrat (GN) + L-glutamin
(LG) karışımı denemeleri .........................................................
57
Çizelge 3.12. B5 hormon uygulamalarında oluşan embriyoları çimlendirme
ve anter kalluslarını çoğaltma ortamları ...................................
Çizelge 3.13. NN
hormon
uygulamalarında
oluşan
58
embriyoları
çimlendirme ve kallusları çoğaltma ortamları .........................
58
Çizelge 3.14. Farklı B5 ve NN ortamlarından elde edilen anter kalluslarının
indirekt embriyogenesis amacıyla aktarıldığı ortamlar ………
Çizelge 3.15. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki III.
XI
59
yıl denemeleri ...........................................................................
60
Çizelge 3.16. Çalışmadaki deneme düzenleri ................................................
63
Çizelge 4.1.
II.
yıl
denemelerinde
B5
ortamına
eklenen
farklı
konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter kültürü üzerine
etkileri ......................................................................................
Çizelge 4.2.
78
II. yıl denemelerinde 5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri ....................................................
Çizelge 4.3.
80
II. yıl denemelerinde 800 mg/l L-glutamin (LG) içeren B5
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri ....................................................
Çizelge 4.4.
II.
yıl
denemelerinde
NN
ortamına
eklenen
82
farklı
konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter kültürü üzerine
etkileri ......................................................................................
Çizelge 4.5.
86
II. yıl denemelerinde % 1 aktif karbon (AK) içeren NN
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri ....................................................
Çizelge 4.6.
88
II. yıl denemelerinde 5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri ....................................................
Çizelge 4.7.
89
II. yıl denemelerinde 800 mg/l L-glutamin (LG) içeren NN
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri ....................................................
Çizelge 4.8.
91
II. yıl denemelerinde % 1 aktif karbon (AK) + 5 mg/l gümüş
nitrat (GN) + 800 mg/l L-glutamin (LG) içeren NN ortamına
eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter
kültürü üzerine etkileri .............................................................
Çizelge 4.9.
III.
yıl
denemelerinde
B5
ortamına
eklenen
92
farklı
konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter kültürü üzerine
etkileri ......................................................................................
Çizelge 4.10. III. yıl denemelerinde 2.5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5
XII
108
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri anter kültürü üzerine etkileri .....
110
Çizelge 4.11. III. yıl denemelerinde 5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri anter kültürü üzerine etkileri .....
112
Çizelge 4.12. III. yıl denemelerinde 10 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri anter kültürü üzerine etkileri .....
113
Çizelge 4.13. III. yıl denemelerinde 15 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri anter kültürü üzerine etkileri .....
Çizelge 4.14. III.
yıl
denemelerinde
NN
ortamına
eklenen
114
farklı
konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter kültürü üzerine
etkileri ......................................................................................
116
Çizelge 4.15. III. yıl denemelerinde 2.5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri anter kültürü üzerine etkileri .....
118
Çizelge 4.16. III. yıl denemelerinde 5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri anter kültürü üzerine etkileri .....
119
Çizelge 4.17. III. yıl denemelerinde 10 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri anter kültürü üzerine etkileri .....
120
Çizelge 4.18. III. yıl denemelerinde 15 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN
ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri anter kültürü üzerine etkileri .....
122
Çizelge 4.19. A. coronaria var. coccinea için III. yıl kurulan tüm
denemelerin
organogenesis,
en
yüksek
anterden
ve
polen
flamentten
embriyogenesisi,
oluşan
kallus
performansları (%) ve oluştukları ortamın oksin: sitokinin
oranları .....................................................................................
XIII
126
Çizelge 4.20. A. coronaria var. coccinea için kurulan tüm anter kültürü
denemelerinin polen embriyogenesisi performansları (%) ve
oluştukları ortamın oksin: sitokinin oranları ............................
XIV
132
ŞEKİLLER DİZİNİ
Sayfa No
Şekil 1.1.
Türkiye’deki A. coronaria varyeteleri .............................................
2
Şekil 1.2.
Doğal Anemone coronaria’nın genel bitki yapısı ............................
3
Şekil 1.3.
Doğal A. coronaria’da protogeny yapısı ve üreme organlarının
gelişimi .............................................................................................
Şekil 2.1.
Mikrospor taneciklerinden oluşan sporofitlerin orijinini gösteren
diyagram ...........................................................................................
Şekil 2.2.
4
13
Büyüme ve morfogenesis için gerekli oksin - sitokinin göreceli
konsantrasyonları .............................................................................
24
Şekil 2.3.
A. coronaria’nın karyotip analizi .....................................................
32
Şekil 3.1.
Çalışma alanındaki doğal A. coronaria var. coccinea populasyonu
41
Şekil 3.2.
Sitolojik inceleme yapılan farklı büyüklükteki doğal A. coronaria
var. coccinea tomurcukları ...............................................................
42
Şekil 3.3.
Bir tomurcuktaki uygun anter sıraları ve kültüre alınan anterler .....
48
Şekil 4.1.
In vivo mikrospor gelişimleri ...........................................................
65
Şekil 4.2.
2 nolu tomurcukta tespit edilen farklı gelişim aşamasındaki
anterler .............................................................................................
66
Şekil 4.3.
In vitro mikrospor gelişimleri ..........................................................
70
Şekil 4.4.
Androjenik bir yapıya ait enine kesitler ...........................................
72
Şekil 4.5.
Anterlerin sıvı ortamda oluşturduğu farklı anormal yapılar ............
74
Şekil 4.6.
B5 (+ 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) sıvı ortamında çoğaltılan bir
kallus ................................................................................................
Şekil 4.7.
83
B5 ortamındaki bir GN uygulamasından elde edilen oluşumlar:
a) globular embriyolar, b) anter kallus kümesi ve bundan
oluşturulan sürgün benzeri adventif yapılar .....................................
Şekil 4.8.
84
B5 ortamındaki bir GN uygulamasından elde edilen oluşumlar:
a) globular embriyolar, b) anter kallusu ve bundan oluşturulan
adventif sürgünler ............................................................................
Şekil 4.9.
85
NN (+ 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) sıvı ortamında çoğaltılan bir
kallus ................................................................................................
XV
93
Şekil 4.10.
B5
ve
NN
ortamlarında
II.
yıl
gerçekleştirilen
farklı
uygulamaların polen embriyogenesisi performansları (%) .............
95
Şekil 4.11.
Embriygenesise tepki veren bazı NN ve B5 uygulamaları ..............
97
Şekil 4.12.
Kallus oluşumuna tepki veren bazı NN ve B5 uygulamaları............
100
Şekil 4.13.
B5 ve NN ortamlarında II. yıl gerçekleştirilen farklı uygulamaların
kallus oluşturma performansları (%) ...............................................
102
Şekil 4.14.
Organogenesise tepki veren bazı NN ve B5 uygulamaları ..............
104
Şekil 4.15.
B5 ve NN ortamlarında II. yıl gerçekleştirilen farklı uygulamaların
organogenesis performansları (%) ...................................................
Şekil 4.16.
B5
ve
NN
ortamlarında
III.
yıl
gerçekleştirilen
farklı
uygulamaların embriyogenesis performansları (%) .......................
Şekil 4.17.
123
III. yıl çalışmalarındaki bazı B5 ve NN uygulamalarında oluşan
tepkiler .............................................................................................
Şekil 4.18.
106
125
A. coronaria var. coccinea’da rastlanan mayoz bölünme
düzensizliklerine örnek gösterilebilecek bir kromozom köprüsü …
130
Şekil 4.19.
A. coronaria’da in vitro ve in vivo çiçeklenme başlangıcı ..............
141
Şekil 4.20.
A. coronaria’da adventif kök yapıları ..............................................
141
Şekil 4.21.
Dört Akdeniz Anemone türünün morfolojik, biyokimyasal,
karyotipik
karakter
ve
türler
arası
hibritlerinin
mayotik
davranışlarına göre belirlenmiş türler arası melezlenme durumunu
gösteren diyagram ............................................................................
XVI
142
1. GİRİŞ
Esin ARI
1. GİRİŞ
Dünyada 50’den fazla ülkede 400.000 ha alanda gerçekleştirilen süs bitkileri
üretim ve ticareti pek çok ülkede ekonomiye katkı sağlayan etkili bir sektör olarak
kabul edilmektedir. Yaklaşık 50 milyar dolarlık ticari hacme sahip olan bu
sektörünün % 49.4’ünü kesme çiçekler oluşturmaktadır. Türkiye’de ise 850 milyon
dolarlık bahçe bitkileri ihracatı içinde 2004 yılı itibariyle yaklaşık 38 milyon dolarlık
gelir süs bitkileri ihracatından elde edilmiştir. Toplam 25.200 da alanda yapılan süs
bitkileri üretiminin % 48’ini kesme çiçek, % 47’sini dış mekan bitkileri, % 3’ünü iç
mekan bitkileri, % 2’sini soğanlı-yumrulu bitkiler oluşturmaktadır. Kesme
çiçekçiliğe dayalı Türkiye süs bitkileri sektöründe 20 milyon dolar kesme çiçek, 2.85
milyon dolarlık gelir de soğanlı-yumrulu bitkilerin ihracatından sağlanmıştır
(Gürsan, 2002; Anonymous, 2005a, b).
Ülkemiz florasında doğal olarak yetişen ve ekonomik öneme sahip soğanlıyumrulu bitkiler içerisinde salep (Orchis spp), kardelen (Galanthus spp), sıklamen
(Cyclamen spp), göl soğanı (Leucojum spp) ve anemon (Anemone spp) ilk akla gelen
türler arasındadır. Bu türlerden; yurtdışında ticari çeşitleri geliştirilen, ancak
yurdumuzda farklı türlere ait farklı varyetelerinin yaygın şekilde yetişmesine ve
doğal görünümleriyle bile kesme çiçek ve saksı bitkisi potansiyeline sahip olmasına
rağmen Anemon türlerinde şimdiye kadar herhangi bir ıslah çalışması yapılmamıştır.
Özellikle kesme çiçek değeri nedeniyle yurtdışında yoğun ıslah çalışmalarının
yapıldığı Anemone coronaria türünde diploid, triploid ve tetraploid hibrit çeşitleri
geliştirilmiştir.
Ülkemizdeki
Anemone
coronaria
varyetelerinin
de
ıslah
çalışmalarıyla geliştirilmesi durumunda, kesme çiçek ürün çeşitlendirmesine katkıda
bulunacağı ve zamanla önemli pazar değerine ulaşabileceği düşünülmektedir.
1.1. Anemone coronaria L.
İlk kez 1596’da teşhis edilen Anemone coronaria L. (A. coronaria)’nın
yaklaşık 400 yıldır kültürü yapılmaktadır (Johnstone, 1963: Horovitz ve ark.,
1975a’dan). Üretimi Hollanda, Fransa, İngiltere, İtalya, ABD ve İsrail’de
1
1. GİRİŞ
Esin ARI
yoğunlaşmıştır. 2003 yılında kesme çiçek üretimi için İsrail’den ihraç edilen korm
miktarı 4.5 milyon adettir (Kamenetsky, 2005). İtalya’da yıllık 80, Fransa’da ise 60
ha’lık alanda üretim yapılırken (Meynet, 1993), ülkemizde ithal yumrularla
gerçekleştirilen üretim 31 da alanda gerçekleştirilen soğanlı-yumrulu kesme çiçek
yetiştiriciliğinin %2’sini oluşturmaktadır (Akkaya ve Çakıroğlu, 2000).
Ranunculaceae familyasına ait olan Anemone cinsinin dünyada yaklaşık 120
türü mevcuttur (Hobbs ve Hatch, 1994). Ülkemizde 8 türü bulunan Anemone
cinsinin ekonomik öneme sahip 2 türünden, ‘Yoğurtçuk’ olarak bilinen A. blanda’nın
yumruları ihraç edilirken, ‘Manisa Lalesi’ olarak bilinen A. coronaria ise bazı
çiçekçilerde süs bitkisi olarak değerlendirilmektedir (Seçmen ve ark., 1995).
Tepallerindeki renk varyasyonuna göre Türkiye’de 4 A. coronaria varyetesi
yayılış göstermektedir (Davis, 1965). Bunlar, A. coranaria var. alba (beyaz),
A.coranaria var. rosea (pembe), A.coranaria var. coccinea (kırmızı) ve A.coranaria
var. cyanea (mor renkli) olup Şekil 1.1. de sunulmuştur:
1
2
3
4
Şekil 1.1. Türkiye’deki A. coronaria varyeteleri (1. var. rosea, 2. var. cyanea, 3. var.
alba, 4. var. coccinea)
Yaz sıcaklık ve kuraklığına adapte olan A. coronaria, yıllık hayat döngüsü
süresinde 5-6 ay dormansiye girer ve hava sıcaklığı düştükçe bitkide aktif büyüme
2
1. GİRİŞ
Esin ARI
başlar (Kamenetsky, 2005). Ortalama 60 gün çiçeklenme süresine sahip doğal A.
coronaria’da çiçeklerin yaşam süresi 5-12 gün arasındadır (Dafni ve ark., 1990). 4-9
cm çaplı çiçeklerin tepal sayısı genellikle 5-6, nadiren 9 hatta 15’e kadar
çıkabilmektedir. Bir çiçek 400-800 arasında pistil ve ortalama 2.000.000 polen
taşıyan çok sayıda stamene sahiptir (Horovitz, 1991). Stamenler 7 veya daha fazla
sıra halinde dizilirler ve bunlardan ortadaki 2 veya 3 sıra diğerlerinden daha önce
gelişir. Anterler dıştan açılır ve anterlerin patlaması, stigma olgunluğundan yaklaşık
10 gün sonra, filamentler gerçek uzunluklarına erişince başlar (Horovitz ve ark.,
1975b). Çok yıllık otsu ve kormlu bitkiler olan Anemonlarda kormlar; hipokotil ve
radisilin birleşme yerinin şişkinleşmesiyle oluşur (Jones, 1986). Bir periant parçası
olan kaliks tamamen körelmiş, sadece korolla kalmıştır. Tek sıralı bu perigon
yapraklara tepal adı verilir. Çiçekler genellikle erken ilkbaharda açar. Çiçek sapında,
çiçek tomurcuğunu korumakla görevli involukrum, genellikle 3 parçalı yapraktan
oluşur. A. coronaria’nın genel bitki yapısı Şekil 1.2.’de verilmiştir.
1
2
3
Şekil 1.2. Doğal Anemone coronaria’nın genel bitki yapısı (1. bitkinin genel
görünüşü, 2. çiçek yapısı; S: stigma, O: ovül, K: kapitillum, A: anter, F:
flament, T: tepal, 3. genç bitki gelişimi (Horovitz ve ark., 1975b;
Horovitz, 1985)
A. coronaria genellikle yabancı tozlanır ve çiçekleri belirgin şekilde
protogeny yani anterleri ovaryumdan daha sonra gelişen bir yapı gösterir (Şekil 1.3.).
Anemone cinsi içinde yoğun ıslah çalışmalarının yapıldığı tek tür A.
coranaria dır. Kültürü yapılan anemonların gerçek atası Akdeniz ülkelerinde doğal
olarak yetişen A. coronaria’nın çeşitli varyeteleridir (Meynet, 1993).
3
1. GİRİŞ
Esin ARI
Şekil 1.3. Doğal A. coronaria’da protogeny yapısı ve üreme organlarının gelişimi
Dünyada 400 yıldır kültürü yapılan bu bitkideki ıslah çalışmaları büyük
oranda klasik ıslah yöntemleri ile yürütülmüştür. Ancak bu türün klasik ıslahı
oldukça uzun zaman gerektirmektedir. Nitekim, John Innes Enstitüsü’nde 1969’da
başlayan ve 1980’lerin başlarına kadar devam eden A. coronaria ıslah programında,
özellikle uniform hatlara ulaşmada problem yaşanmıştır. Kendileme programında,
kendileme depresyonu şiddetini son derece açık bir şekilde ortaya koymuş ve birçok
orijinal hattın kaybolmasına neden olmuştur. Daha 5. kendilemede, başlangıç
hatlarından 3/4’ü kaybolmuştur. Her bir generasyonun en az 1 yıl zaman gerektirdiği
kendileme programında 8-10 kez kendilenmiş A. coronaria hatlarının tam olmasa da,
birçok amaç için yeterince homozigot olduğu kabul edilmiş, en azından ebeveynlerin
tohumla üretimi mümkün olabilmiştir (Arthur, 1971; Arthur ve Hosier, 1980)
Ülkemize gelince, süs bitkileri ıslah çalışmalarının çok sınırlı olduğu
Türkiye’de, A. coronaria’da ticari bir çeşit mevcut değildir. Transgenik çiçeklerin
pazarlandığı dünyada, ülkemizdeki kesme çiçek ıslah açığı ancak, kendi doğal
materyallerimiz ve modern ıslah yöntemleri ile kapatılmaya çalışılabilir.
Islahta, özellikle F1 hibrit çeşit geliştirme çalışmalarında haploid safhatların
önemi son yıllarda çok daha iyi anlaşılmış ve bu hatların türden türe 5-12 generasyon
arasında değişen kendilenme sürelerini, bir generasyona indiren haploidi
tekniklerinden faydalanabilmek ıslahçı ve genetikçilerin en önemli aracı olmuştur.
4
1. GİRİŞ
Esin ARI
1.2. Haploidizasyon
Genetik kromozom sayısını (n) taşıyan bitki haploid bitki, haploid bitki elde
etme işlemi de haploidizasyon olarak tanımlanmaktadır. Haploid bir bitkinin
kromozom sayısının (n) bazı kimyasal maddelerle katlanması yoluyla, türün normal
kromozom sayısına (2n) yeniden kavuşturulması ve mutlak homozigot bitkilerin elde
edilmesi işlemine ise dihaploidizasyon adı verilmektedir (Ellialtıoğlu ve ark., 2001).
Haploid bitkiler, diploid bir bitkideki tüm organlara sahiptirler ancak
hücreleri daha küçük olduğundan morfolojik olarak zayıf, güçsüz, bodur ve daha
küçük yapılı bitkiler olup gelişimleri daha yavaştır. Yaprakları dar ve küçük, gövde
ve dallarda boğum araları kısa iken, çiçeklenme süresi daha uzundur. Küçük çiçek
açarlar ancak sterildirler ve tohum bağlamazlar. Polenleri küçük, anormal şekilli ve
içleri boş olup, bu polenlere sahip anterler çatlamaz. Plastid sayıları azdır. Ayrıca
stomaları daha küçüktür ve birim alanda daha fazla stoma taşırlar (Emiroğlu, 1982;
Er, 1992; Ellialtıoğlu ve ark.,2001). Bu özelliklerinden dolayı normalde hiç bir
tarımsal değer taşımayan haploid bitkiler; bitki ıslahı genetik, sitolojik, fizyolojik,
biyolojik ve biyokimyasal çalışmalar için son derece önemli ve değerli materyallerdir
Haploidi teknikleri özellikle ıslah çalışmalarında, yabancı döllenen türlerdeki
10-12, kendine döllenen türlerdeki 5-7 generasyonluk kendileme süresini tek
generasyona indirerek mutlak homozigotluğu sağlar. Dioik türlerde veya kendileme
depresyonu nedeniyle klasik yöntemlerle homozigotluğa ulaşmanın zor olduğu
lahana, çilek, anemon gibi türlerde, bu sorun tek bir generasyonda çözülebilirken,
uzun gençlik kısırlığına sahip çok yıllık meyve ağaçları ve orman bitkilerinde
homozigotluk elde etmede çok büyük avantajdır. F1 hibrit çeşit ıslahında, dihaploid
bitkilerden elde edilen safhatlar ebeveyn olarak kullanılabilir. Mikrosporlardan
oluşan embriyolar yüksek rejenerasyon kapasitesine sahip oldukları için direkt DNA
transferi ve gen transferi çalışmalarında etkin şekilde faydalanılabilmektedir. Ayrıca,
haploid hücre veya protoplastlar sayesinde farklı patojenler ve bunların fizyolojik
ırklarına, antibiyotiklere, toksinlere, herbisitlere, tuza, soğuğa veya sıcağa dayanıklı
mutantlar in vitro seleksiyon imkanı ile küçük bir alanda çok kısa sürede, ekonomik
şekilde seçilebilmektedir. Bunların dışında; ıslah etkinliğinin arttırılmasında, saf
5
1. GİRİŞ
Esin ARI
süper erkek bireyler elde edilmesinde, mutasyon ıslahında, süs bitkilerinin
bodurlaştırılmasında, genom haritalarının çıkartılmasında, QTL analizlerinde
polijenik karakterlerin haritalanmasında haploid bitkiler özellikle ıslahçı ve
genetikçiler için sonsuz avantajlar sunmaktadır (Abak, 1986; Wenzel ve Foroughi Wehr, 1994; Ferrie ve Keller, 1997; Hatipoğlu, 1999; Ellialtıoğlu ve ark., 2001).
Bu çalışmaların etkin şekilde yürütülebilmesi için yeterli miktarda ve kolayca
elde edilebilmeleri gereken haploidler 3 yolla meydana gelmektedir:
1. Spontan yolla: İlk doğal haploid, Blakeslee ve ark. (1922: Er 1992’den)
tarafından
Datura
gynogenesis,
keşfedilmiştir.
stramonium’da
semigami,
polyembriyoni
veya
Doğada
androgenesis,
kromozom
eliminasyonu
yollarından birisi ile oluşan spontan haploidlerin oluşum frekansı % 0.001–0.01
gibi çok düşük düzeydedir ve bugüne kadar ancak 100 kadar türde rastlanmıştır
2. In situ uyartımla: Uzak akrabalar arası melezlemeler, tozlamanın geciktirilmesi,
abortif veya ışınlanmış polenlerle tozlama, sıcaklık şokları, değişik kimyasallar,
hormon uygulamaları, “X” veya “UV” ışınları ile haploid bitki elde edilebilir.
3. In vitro uyartımla: Androgenesis (anter veya mikrospor kültürü) veya
gynogenesis (ovül kültürü, ovaryum kültürü veya embriyo kurtarma) yöntemleri
ile laboratuvar koşullarında da haploid bitki elde edilebilmektedir.
In vitro uyartım metodlarından androgenesiste bitkinin erkek üreme organları
(anter veya mikrospor), gynogenesiste ise bitkinin dişi üreme organları (ovül veya
ovaryum) yapay ortamlarda kültüre alınmaktadır. Her iki yöntemde de temel prensip;
normal koşullarda mikrospor veya megaspor hücresinin gametofitik gelişimini
durdurarak, çeşitli uyartılar yardımıyla embriyojenik gelişmeye zorlamaktır.
Androgenesis ve gynogenesisten başka, uzak akraba türleri arasındaki
melezlemeler ve özel uygulamalara tabi tutulmuş polenlerin tozlamada kullanılması
sonucunda embriyo kurtarma tekniği ile de haploidler elde edilmektedir (Bal, 2002).
Haploidi tekniklerinin kullanımı ile 37 familyanın 88 cinsine ait 247 türde
haploid uyartımının sağlandığı bildirilmektedir (Pierik, 1987). Ancak bu teknikler
arasında en yaygın olarak kullanılan ve en fazla başarının sağlandığı yöntem anter
kültürü olup, bu yöntemle 25 familyanın 134 türünden olumlu cevap alındığı
kaydedilmiştir (Bhojwani ve Razdan, 1996). Totipotent özellikteki binlerce
6
1. GİRİŞ
Esin ARI
mikrospora sahip bir anterden, uygun in vitro koşullarda çok sayıda haploid bitkinin
elde edilebildiği bu teknikte; elde edilen bitkilerin kromozom sayılarının
katlanmasıyla dihaploid hale getirilen bitkiler %100 homozigot karakter kazanmakta
ve F1 hibrit çeşit ıslahında ebeveyn olarak kullanılabilme şansına sahip olmaktadır
(Ellialtıoğlu ve ark., 2001).
Daha önce belirtildiği gibi Türkiye’de, A. coronaria’da herhangi bir ticari
çeşit geliştirilmemiştir. Bu bitkinin ıslahı ile ilgili yapılan çalışmalar, Akdeniz ve Ege
Bölgelerinde yürütülen 2 seleksiyon çalışması sonucu kesme çiçek potansiyeline
sahip bazı genotiplerin belirlenmesi ile sınırlıdır. Oysa ıslah çalışmalarına ivme
kazandırılarak çeşit geliştirilmesi, özellikle kesme çiçekçilik sektörü için ele alınması
gereken en acil konulardan bir tanesidir. Çünkü kesme çiçek ihracatının % 80’ini
karşılayan Antalya’da, başlangıçtan bugüne kadar tek ürün (% 92 ile karanfil) ve tek
pazar (% 72 ile İngiltere’ye) (Anonymous, 2005a,b) üzerine kurulmuş yanlış üretim
ve pazarlama stratejileri sonucu sektör ciddi sorunlar içine girmiştir. Ayrıca üretim
masrafları içinde % 30 payla ikinci sırada yer alan ithalata dayalı üretim materyali
(Özkan ve ark., 1997), sektörün başka önemli bir sorunudur. Üretim materyalindeki
dışa bağımlılık; ya süs bitkisi üretim alanlarının farklı ürünlere kaymasına neden
olmakta ya da yurt içindeki birçok üreticinin, üretim materyalini yasal olmayan
yollarla kendisinin sağlamasını teşvik etmektedir. Bunun sonucu, üretim büyük
ölçüde kalitesiz fide ile gerçekleşmekte, dolayısıyla da ürün buna göre
fiyatlandırılmaktadır. Bu durumun bir başka dezavantajı ise; AB’ne tam üye
olunması durumunda, patent hakları ile ilgili yasalara uyum zorunluluğu nedeniyle
üretim materyali bakımından sektör tamamıyla dışa bağımlı duruma gelecek ve bu da
girdi fiyatlarını daha fazla arttıracaktır. Bu sorunlar karşısında her platformda öne
sürülen çözüm önerisi, ürün ve pazar çeşitlendirmesidir. Dolayısıyla ıslah
çalışmalarına başlanılması artık kaçınılmazdır.
Ürün çeşitlendirmede; yüksek yaylalardan deniz kenarlarına kadar geniş bir
alanda yetişebilme yeteneğine sahip olmaları, iyi bir üretim planlaması ve üretim
materyalinin programlanabilmesi ile pazara sürekli arzın mümkün olması, Osmanlı
bahçe süslemelerinde kullanılan arpa çiçeği, Manisa lalesi, sümbül ve bir döneme
adını veren lale gibi birçok soğanlı-yumrulu süs bitkilerini Türk halkının çok uzun
7
1. GİRİŞ
Esin ARI
zamandır tanıması ve sevmesi, ayrıca bazı ülkeler (Hollanda, ABD) tarafından
özellikle talep edilmeleri gibi nedenlerle kesme çiçek olarak kullanılabilecek doğal
soğanlı-yumrulu süs bitkilerinden faydalanılabilir (Akkaya ve Çakıroğlu, 2000). Bu
bitkilerden yararlanılması, Türkiye’nin sahip olduğu çok zengin bitki genetik
kaynaklarının değerlendirilmesi açısından ayrıca önemlidir. Nitekim, “Türkiye’de
Bitki Biyoteknolojisi Öncelikleri” adlı çalışmada (Anonymous, 1995) doğal soğanlıyumrulu bitkilerin çoğaltılıp, kültüre alınması ve bunların biyoteknolojik yöntemlerle
geliştirilmesi; nesli tükenmekte olan bu bitkilerin hem korunmaları açısından, hem de
dış satımlarını arttırmak bakımından öncelikli olarak ele alınmıştır.
Günümüzdeki ıslah çalışmalarının hızla, daha çabuk sonuçlar veren
biyoteknolojik yöntemlere yöneldiği dünyada, süs bitkileri ıslahı açısından hiçbir
çalışmanın yapılmadığı ülkemizde artık, mutlaka ve hızla kendi gen kaynaklarımızın
temel alınacağı biyoteknolojik yöntemlere dayalı ıslah programları başlatılmalıdır.
Daha önce yapılan çalışmalarda, A. coronaria’nın doğal varyeteleri ile kültür
çeşitlerinin melezlenmesinden elde edilen F1 hibritlerindeki büyük çap ve çiçek
boyutu, heterosis ıslahının önemini ortaya koymuştur (Horovitz, 1977). Bu
çalışmanın asıl hedefi ileride A. coronaria’da F1 hibrit çeşit geliştirmektir. Bu hedef
göz önünde tutulursa ve Anemonun büyük oranda yabancı tozlanan bir tür olması
nedeniyle heterozigotinin yüksek oranda olması ve homozigot hatlara ulaşmanın 810 yıl gibi oldukça uzun zaman aldığı düşünülürse, haploid bitki elde etmeye yönelik
bu çalışmada anter kültürü tekniğinin kullanımı bir avantaj olarak görülmüştür.
Ancak bu konuda literatürde yararlanılabilecek bir kaynak bulunamadığı için
öncelikle pratik kullanılabilirliği olan bir protokolün geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu çalışmada, Manisa lalesi olarak bilinen doğal A. coronaria’nın kırmızı
çiçekli varyetesi olan A. coronaria var. coccinea’da anter kültürü yoluyla haploid
bitki elde edilmesini sağlayacak bir protokol ortaya konulmak istenmiştir. Bu
amaçla, öncelikle kültüre alınacak anterleri içeren uygun tomurcuk safhası tespit
edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra bu tomurcuklardan alınan anterlerde, farklı temel
besin ortamalarına ilave edilen hormonlar ve diğer bazı katkı maddeleri ile
soğuklatma
uygulamalarının
polen
embriyogenesisi
araştırılmıştır.
8
üzerine
olan
etkileri
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Anemone coronaria’daki androgenesis çalışmalarının sayısı yok denilecek
kadar azdır. Tezin başladığı 2002 yılında, bu konuda yapılan tek çalışmanın,
literatüre tam anlamıyla yansımayan Sunderland’ın 1970’lerde yaptığı bir anter
çalışması olduğu öğrenilmiştir. Ancak kendisinin başka bir çalışmasından
(Sunderland, 1977: Sunderland ve Dunwell, 1977’den) ve diğer bazı
araştırıcılardan (Arthur, 1973; Meynet, 1993), bu çalışmadan sadece küçük
proembriyo oluşumu şeklinde bir androjenik sonuç alındığı bilgisine ulaşılmıştır.
Dolayısıyla bu tezin başlangıcında yararlanılabilecek herhangi bir protokol olmadığı
için Anemone cinsinin diğer türlerinde rastlanan birkaç çalışmadan faydalanılmıştır.
Bu çalışmaların sayısının da oldukça az olması ve bu tezden yararlanabilecek
araştırıcılar için konunun daha geniş bir çerçevede ortaya konulması gerektiği
düşüncesiyle önceki çalışmalar bölümü 2 kısımda incelenmiştir:
2.1. Androgenesis ile İlgili Kuramsal Bilgiler
Bitkilerdeki doku kültürü çalışmalarının temeli, ilk olarak Schwann ve
Schleiden’in 1838 yılında totipotensi teorisini öne sürmeleri ile atılmıştır (Pierik,
1987). Genel olarak bitkiler, hücresel totipotensi için olağanüstü bir potansiyele
sahiptir. Aslında, çekirdeğini muhafaza ettiği sürece herhangi farklılaşmış bir bitki
hücresi, embriyojenik şartlara dönme ve tam olarak yeni bir bitki oluşturma
yeteneğindedir. Hücresel totipotensinin en çarpıcı örneklerinden birisi androgenesis
fenomenidir (Reynolds, 1997).
Bitkinin erkek üreme organları olan anter veya mikrosporların yapay
ortamlarda kültüre alındığı androgenesiste ilk başarı Er (1992)’in bildirdiğine göre,
Guha ve Maheswari (1964)’nin Datura innoxia’nın anter kültüründen embriyo
benzeri yapılar elde etmeleri ve iki yıl sonra bu embriyoidlerin polenlerden meydana
geldiğini bulmaları ile sağlanmış olup, daha sonra Nitsch ve Bourgin (1967)
Nicotiana sylvestris ve N. tabacum anterlerinden ilk haploid bitkileri elde etmiştir.
9
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Başlangıçta anter kültürü ile tanımlanmış androgenesis çalışmalarında daha
sonra, uygulanabilirliği ilk kez Nitsch ve Norrel (1973: Smykal, 2000’den)
tarafından ortaya konulan mikrospor kültürü kullanılmaya başlanmıştır. Otuz yılı
aşkın bir süredir devam eden androgenesis çalışmaları sonucu bugün haploid
embriyo oluşumunun sağlandığı bitkilerin uzun bir listesi oluşturulmuştur. Nicotiana
tabacum, Brassica napus, Hordeum vulgare, Oryza sativa, Triticum aestivum ve Zea
mays bunlar arasında üzerinde en fazla çalışılan türlerdir
Androgenesis tekniklerinden olan anter kültürünün aşamaları tez konusu ile
olan ilgisi nedeniyle kısaca şöyle özetlenebilir:
•
Tek çekirdekli mikrospor safhası ve uygun tomurcuk büyüklüğünün tespiti,
•
Uygun büyüklükte tomurcuk toplanması ve sterilizasyonu,
•
Anterlerin steril koşullar altında kültüre alınması,
•
Kültüre alınan anterlere farklı koşullardaki inkübatörlerde farklı sürelerde ön
muamele (termal şok, açlık uygulaması vb gibi) uygulanması,
•
Kültür kaplarının iklim odasına taşınarak kültür süresinin tamamlanması,
•
Oluşan embriyoların çimlendirilmesi,
•
Bitkiye dönüştürülen haploid bireylerin kromozom sayısının katlanması ve
ploidi testlerinin yapılması anter kültürünün aşamalarını oluşturmaktadır.
Androgenesisin daha iyi açıklanabilmesi için bu olay daha önce yapılan bazı
çalışmalarla çeşitli yönleri ile aşağıda ele alınmaya çalışılmıştır:
2.1.1. Haploid Ontolojisi
Androgenesisin temel esası; haploid hücre kaynağının (mikrospor) varlığına
dayanmaktadır. Temel prensip; normal koşullarda erkek gameti oluşturacak olan
mikrospor hücresinin gametofitik gelişimini durdurarak, çeşitli uyartılar yardımıyla
embriyojenik modda gelişmesini zorlamaktır. Polen gelişimindeki bu farklı modun
daha iyi anlaşılması için öncelikle kısaca normal polen ontolojsini gözden geçirmek
gerekir.
Normal
polen
gelişimi
iki
aşamalıdır:
Mikrosporogenesis
ve
mikrogametogenesis. Mikrospor ana hücresinin oluşumu ve bunu izleyen mayoz
bölünme
sonucunda
haploid
mikrosporların
10
oluşmasına
mikrosporogenesis,
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
mikrospordan çekirdek ve hücre bölünmeleri ile sperm hücrelerinin oluşumuna da
mikrogametogenesis adı verilmektedir (Emiroğlu, 1982).
Haploid ontolojisini detaylı olarak inceleyen ilk araştırıcılardan olan
Sunderland ve Dunwell (1977)’in bildirdiğine göre, mikrosporogenesiste; anter
lokusu içindeki diploid bir mikrospor ana hücresi, mikrospor tetradı oluşturmak
üzere mayoza girer. Mikrospor ana hücresine ait kalloz duvarının dağılmasıyla
serbest hale gelen tetrat sporları; az çok küresel şekilli, ince duvarlı ve çekirdek
oranı sitoplazma oranından daha fazla olan bir yapıya sahiptirler. Serbest hale geçen
mikrosporlar, vakuolleşme nedeniyle hızlı bir şekilde büyür ve her biri dıştan eksin,
içten ise intin adı verilen duvarla çevrilir. Vakuol büyüdükçe, merkezde bulunan
çekirdek spor duvarına doğru itilir. Çekirdek bu pozisyonda iken DNA
replikasyonuna girer ve büyüklüğünde artış olur. Çekirdek büyüdükçe RNA ve
protein sentezi de gerçekleşir.
Mikrogametogenesiste ise, her bir mikrosporun devam eden gelişimi ile
asimetrik bölünmeye (I. polen mitozu = I. haploid mitoz) giren hücre içindeki tek
çekirdek, hücrenin periferal yönüne doğru hareket eder. İki hücreli polen taneciğinin
oluşumuyla sonuçlanan bu bölünme sayesinde her biri haploid çekirdeğe sahip ve
farklı görevlerden sorumlu küçük bir generatif hücre ile büyük bir vejetatif hücre
meydana gelir. Bunlardan vejetatif hücre içerisinde protein, karbonhidrat, lipid ve
RNA birikimi gerçekleşerek hücrenin enerji deposu oluşturulur. Bu hücre polen
tüpünün çimlenmesi ile uzamasını sağlayarak, erkek gametleri embriyo kesesine
taşımakla görevlidir. Generatif hücre ise az miktarda depo maddesi taşır, ancak
sitoplazması çoğunlukla yoğundur ve birçok çiçekli bitkide elipsoid veya biraz daha
uzun şekilli olabilir. Bir tarafı intin tabakasına bitişik olan generatif hücre, diğer
taraftan kavisli bir duvar ile vejetatif hücreden ayrılır. Vejetatif hücredeki gelişim
sonucu bu duvarın kalınlığının azalması ile birlikte, generatif hücre intin
tabakasından ayrılarak tamamen vejetatif hücre içerisine gömülür. Böylece ‘cell
within a cell’ adı verilen eşsiz ‘hücre içinde hücre’ yapısı oluşur. Vejetatif hücre
içindeki generatif hücre, 2 erkek gameti oluşturmak üzere bir kez daha bölünür (II.
polen mitozu = II. haploid mitoz) (Bhojwani ve ark., 1973; Sunderland ve
Dunwell, 1977; Emiroğlu, 1982; Eady ve ark., 1995; Bhojwani ve Razdan, 1996;
11
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Reynolds, 1997; Tanaka, 1997; Touraev ve ark., 1997; Anonymous, 2004). II.
polen mitozu Gramineae ve Cruciferae gibi familyalarda, I. polen mitozundan
hemen sonra gerçekleşirken, Solanaceae ve Ranunculaceae gibi bazı familyalarda
ise gecikir ve polen stigma üzerinde çimlenmedikçe bölünme gerçekleşmez. Bundan
dolayı polenler, anterden ya iki-hücreli ya da üç-hücreli durumdayken saçılmaktadır
(Brewbaker, 1957: Sunderland ve Dunwell, 1977’den).
Mascarenhas
(1990),
normal
polen
gelişiminin
mikrosporogenesis
aşamasında en az iki gen setinin aktive olduğunu bildirmiştir. Birinci ya da ‘erkenci’
gen seti mayozdan hemen sonra aktif duruma geçer ve daha sonra polen gelişimi
boyunca aktivitesi düşer. ‘Erkenci’ genlerin ekspresyon yapısı, polen taneciğinin
başlangıç gelişimi için bu genlerin gerekli olduğunu ortaya koymuştur. İkinci ya da
‘geçci’ genler ise I. polen mitozu aşamasında aktive olur ve bunlara ait mRNA lar
antesis döneminde maksimum seviyeye ulaşır. Bu genlerin polen olgunlaşması ve
çimlenmesinde görev aldıkları düşünülmektedir. Ancak I. polen mitozundan hemen
öncesi ile hemen sonrası arasındaki bir zaman diliminde, mikrosporlar potansiyel
gametofitik gelişimleri yönünden kararsızdırlar. Polen taneciğinin bu kararsız gelişim
peryodu sırasında uygulanacak çeşitli stres faktörleri gametofitik programı
engelleyip, sporofitik genlerin ekspresyonunu başlatabilir. Dolayısıyla, polen
tanecikleri
gametofitik
moddan,
sporofitik
(Mascarenhas 1989; Reynolds, 1997).
gelişim
moduna
geçebilirler
Emriyojenik gelişim için bu modda
mikrosporların takip edebileceği 4 farklı yol mevcuttur (Şekil 2.1.):
I.Yol: Mikrosporlar eşit şekilde (simetrik) bölünür ve oluşan benzer 2 kardeş hücre
sporofitik gelişime katkıda bulunur. Bu gelişim modu, birçok araştırıcı (Rashid ve
Street, 1973; Wilson ve ark., 1978; Fan ve ark., 1988; Zaki ve Dickinson, 1990)
tarafından haploid embriyo veya kallus oluşumu için takip edilen ana yollardan birisi
olarak kabul edilmiştir. En çok Brassica napus’da incelenmekle beraber soya
fasulyesi (Kaltchuk-Santos ve ark., 1997) ve biberde (Kim ve ark, 2004) de tespit
edilmiştir.
II. Yol: Tek çekirdekli mikrosporlar normal yolla, eşit olmayan şekilde bölünür ve
sporofitler vejetatif hücre bölünmelerinden oluşur. Bhojwani ve Razdan (1996)’ın
bildirdiğine göre, bu gelişim moduna Nicotiana tabacum (Horner ve Street, 1978;
12
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Touraev ve ark., 1996), Hordeum vulgare (Clapham, 1971), Capsicum annuum
(Kuo ve ark., 1973) Triticale (Wang ve ark., 1973), Triticum aestivum (Ouyang ve
ark.,1973; Rybczynski ve ark., 1991; Reynolds, 1993), Zea mays (Pesticelli ve
Petolino, 1988) ve Brassica napus (Binarova ve ark., 1993) türlerinde rastlanmıştır.
Mikrospor
Vejetatif Hücre
Generatif
Hücre
Normal Polen
I.
II.
III.
IV.
Y
O
L
Y
O
L
Y
O
L
Y
O
L
Generatif
Hücre
Çok Hücreli
Polen Taneciği
Direkt
Embriyogenesis
Polen Duvarı
Sporofit
Polen
Kallusu
İndirekt
Embriyogenesis
Şekil 2.1. Mikrosporlardan oluşan sporofitlerin orijinini gösteren diyagram
(Bhojwani ve Razdan, 1996)
13
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
III. Yol: Hyoscyamus niger gibi bazı bitkilerde mikrospor embriyoları generatif
hücreden oluşmaktadır. Bu yolda vejetatif hücre ya hiç bölünmez yada belirli bir
oranda bölünür. Her 2 durumda da generatif hücre kaynaklı embriyonun radisil
kısmında suspensor benzeri bir yapı oluşur. (Raghavan, 1978; Reynolds, 1984).
Raghavan (1984), bu gelişim moduna çeltik (Sun, 1978), mısır (Miao ve ark.,
1978) ve arpada (Sunderland, 1979) da rastlandığını bildirmiştir.
IV. Yol: II. Yoldaki gibi vejetatif ve generatif hücreler oluşur. Bu kez hücrelerin her
ikisi de bölünmeye devam eder ve sporofit oluşumuna katılır. Bu mod özellikle
Datura innoxia (Sunderland, 1974) da incelenmiştir.
Buna göre bir mikrospor, çok hücreli embriyojenik tanecikleri oluşturabilmek
için 4 yoldan birisini takip etmektedir. Mikrospor daha sonra doğrudan embriyo
oluşturabilmekte (direkt embriyogenesis) veya kallus yardımıyla dolaylı şekilde
sporofitleri meydana getirebilmektedir (indirekt embriyogenesis).
Androjenik embriyoların vejetatif hücreden kaynaklandığı N. tabacum’da, I.
polen mitozundan sonraki belirli bir sürede büyüklüklerinde artış görülen,
asetokarminle daha yoğun boyanan ve vejetatif hücresinde nişasta tanecikleri biriken
normal polen taneciklerinden başka daha küçük, çekirdekleri daha az belirgin ve
sitoplazmaları çok açık renkte boyanan az sayıda (% 0.7) farklı taneciklere
rastlanmıştır. ‘Androgenetik tanecikler’, p-tanecikleri veya s-tanecikleri olarak
adlandırılan bu taneciklerin sitoplazmaları ribozomlar yönünden fakir ancak
mitokondrilerce zengindir. Bir anter içindeki mikrospor taneciklerinin bu şekilde 2
farklı gelişme yapısı göstermesi “polen çift-durumluluğu” olarak adlandırılmaktadır.
Herhangi bir polen canlılık testinde canlı sayılamayacak ve normalde fonksiyonel
olmayan erkek gametofitler şeklinde gelişmesi gereken bu tanecikler, uygun in vitro
şartların sağlanması durumunda embriyo oluşturmaktadır (Horner ve Street, 1978;
Maheswari ve ark., 1980, 1982; Heberle-Bors, 1985; Bal, 2002). İlk olarak
Nicotiana’da saptanmış olan polen çift-durumluluğu Paeonia hybrida, Hordeum
(Sunderland, 1974), buğday ve çeltikte (Cho ve Zapata, 1988) de tespit edilmiştir.
Bununla birlikte, bazı bitkilerin in vivo olgunlaşmış anterlerindeki mikrosporlarda
bile bu duruma rastlanırken, Datura innoxia ve Hyoscyamus niger gibi bazı
bitkilerde
ise
polen
embriyogenesisi
14
gerçekleşmesine
rağmen
polen
çift-
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
durumluluğunun mevcut olmadığı bilinmektedir. Ancak Bal (2002)’a göre, söz
konusu bu durumun göstergesi olan sitoplazmadaki zayıflama anlamına gelebilecek
değişimin bu türlerde görülmemesi, polen çift-durumluluğunun meydana gelmediği
şeklinde yorumlanmamalı, bunun yerine bu türlerde oluşan değişimler tespit
edilmeyen türden değişimler olarak düşünülmelidir.
Raghavan (1978) Hyoscyamus niger’de, embriyoid ve anter kalluslarının
orijinlerini ve bunların gelişimini incelediği çalışmasında, embriyojenik polen
tanelerinin anter lokusu içindeki tapetum çevresinde yer aldığını, buna karşılık
embriyojenik olmayan taneciklerin ise genellikle lokusun iç tarafında toplandığını
tespit etmiştir. Ayrıca, tapetum hücrelerinin sahip oldukları bazı teşvik edici
maddeler ve özellikler sayesinde gelişmekte olan embriyojenik polen taneciklerinin
beslenmesinde ve hücre bölünmesinde çok önemli role sahip olduklarını bildirmiştir.
Kim ve ark. (2004) biber anter kültüründe yaptıkları sitoloji çalışmasında,
hem çok hücreli polen tanecikleri ile embriyoların orijinlerini hem de en uygun
mikrospor safhasını belirlemişlerdir. Çalışma ile embriyojenik oluşum için iki
gelişim modunu takip eden mikrosporların ya simetrik bölündüğü ya da vejetatif
hücre kaynaklı bölünmeler geçirdiği kaydedilmiştir. Ayrıca, biberde bir anter
içindeki mikrospor gelişim aşamalarının güçlü bir asenkronizasyon gösterdiği,
bununla birlikte optimum embriyo üretimi için en uygun anter safhasının, % 75’den
fazla oranda erken-çift çekirdekli mikrosporları içeren safha olduğu tespit edilmiştir.
Biyoteknoloji alanındaki gelişmeler özellikle moleküler markör teknolojileri,
haploid ontoloji çalışmalarına da yansımıştır. Örneğin Rodrigues ve ark. (2004),
soya fasulyesinde anter kültüründen elde ettikleri embriyo-benzeri yapıların
orijinlerini belirlemek için yaptıkları çalışmada, 114 embriyo-benzeri yapıdan
geliştirilen kallus yığınları Satt418 mikrosatelit lokusu için taranmıştır. Çalışmada
hem heterozigot hem de homozigot yapıların tespit edilmiş olması androgenesis
yanında somatik embriyogenesis oluşumunu da ortaya koymuştur.
Ontoloji konusundaki son çalışmalardan olan Pulido ve ark. (2005) arpada
anter ve izole edilmiş mikrospor kültürlerindeki sitolojik ve ultra strüktürel
değişimleri
mikrosporlar
kıyaslamak
sitolojik
amacıyla
yaptıkları
incelemelerde
benzer
15
çalışmada,
davranışlar
her
iki
kültürdeki
sergilerken,
TEM
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
(transmission elektron mikroskobu) incelemelerinde önemli bir farklılık tespit
edilmiştir. Buna göre, izole edilmiş mikrospor kültüründeki embriyojenik polen
taneciklerinin intin duvarında elektronca yoğun depoların varlığı tespit edilmesine
rağmen, anter kültüründe bu depoların olmadığı saptanmıştır. Bu depoların kaynağını
tespit etmek için ultra ince segmentlere proteinase-K ve EDTA uygulamaları
yapılmıştır. Ayrıca söz konusu depolar X-ışını mikroanalizine tabi tutulmuş ve
sonuçta bu depoların demir içerdiği bulunmuştur. Ayrıca anter kültüründeki hiçbir
FeNa2EDTA konsantrasyonunda demir depolarının oluşmadığı, buna karşılık
mikrospor kültüründe ise 40 mg/l lik konsantrasyonun üzerinde demir depolarının
oluştuğu tespit edilmiştir. Intin duvarındaki Fe depolarının, mikrospor kültür
ortamındaki Fe fazlalığından kaynaklandığı sanılmaktadır. Mikrospor kültür
ortamındaki Fe fazlalığı bir noktaya kadar intin duvarında biriktirilebilirken, demir
fazlalığının aşırı düzeye çıkması durumunda, Fe hücre duvarından içeri geçebilir ve
mikrosporların embriyojenik gelişimine toksik etkide bulunabilir. Oysa anter
kültüründe, anter kültürünün avantajlarından bir tanesi olarak, anter duvarı bir filtre
görevi görmekte ve demir fazlalığının anter içindeki mikrosporlar etrafında
birikimini önlemektedir.
2.1.2. Androjenik Oluşumu Etkileyen Faktörler
Genotip
Androgenesisi etkileyen belki de en önemli faktör donör bitkinin genotipidir.
Aynı türe ait farklı genotiplerin, androgenesise farklı tepki verdiği ve androgenesisin
farklı aşamalarındaki genetik kontrol birçok çalışmada ortaya konmuştur.
Bhojwani ve Razdan (1996)’ın bildirdiğine göre; doğadaki haploidinin,
‘haploid önleyici gen’olarak da bilinen tek bir gen (hap) tarafından kontrol edildiği
(Kasha ve Sequin-Swartz, 1983) bilinmekle birlikte, in vitro androgenesisin de
genetik kontrol altında olduğuna ve bu özelliğin androjenik klonlardan androjenik
olmayan klonlara aktarılabileceğine dair yeterli kanıt bulunmuştur. Nitekim, Bullock
ve ark. (1982: Ellialtıoğlu, 2000’den), buğdayda anter kültürüne cevap vermeyen
16
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
bir seri çeşidin, iyi bir rejenerasyon kapasitesine sahip olan ‘Centurk’ çeşidi ile
melezlendikten sonra; bu olumlu özelliğin F1 döllerine aktarılabildiğini ispatlamıştır.
Hatipoğlu (1999), buğdayda anterlerden haploid oluşumunun; embriyoid
oluşumu, bitki rejenerasyonu ve yeşil/albino bitki oranı gibi birbirinden bağımsız üç
kalıtsal karakterin etkisinde olduğunu bildirmiştir.
Solanum tuberosum’da yapılan çalışmalar ise androgenesise giriş özelliğinin
en az 3 bağımsız gen tarafından kontrol edildiğini ve bu genlerin resesif olduğunu
ortaya koymuştur (Chupeau ve ark, 1998).
Mityko ve ark. (1995), androjenik bitki oluşum sıklığının genotipe bağlı
olduğunu ve bunun % 0.5-75 arasında değişen oranlarda gerçekleştiğini, bununla
birlikte gelişme koşullarının optimize edilmesinin genotip etkisini ortadan
kaldırmadığını bildirmiştir.
Hibritlerin, ebeveynlerinden daha fazla androjenik kapasiteye sahip olduğu
birçok çalışma (Chen ve ark., 1998b; Achar 2002) ile kanıtlanırken, Maheswari ve
ark. (1982) ise poliploid türlerin diploidlerden daha yüksek performans gösterdiğini
bildirmiştir.
Donör Bitkinin Yetişme Koşulları ve Fizyolojik Durumu
Donör bitkilerin yetişme şartları mikrosporların verimi üzerinde büyük etkiye
sahiptir ve başarılı sonuçlar ancak, sıcaklığı, fotoperiyodu ve ışık intensitesi uygun
ortamlardan elde edilebilir (Dunwell 1991: Alpsoy, 1999’dan).
Wenzel ve Foroughi-Wehr (1994) buğdayda, Shtereva ve ark. (1998)
domateste, Büyükalaca ve ark. (2004) ise biberde yaptıkları anter kültürü
çalışmalarında; serada yetiştirilen bitkilerin, açıkta yetiştirilen bitkilere göre daha
yüksek androgenetik performans gösterdiğini kaydetmişlerdir.
Hatipoğlu (1999), donör bitkilerin anterlerin alındığı döneme kadar çok iyi
beslenmesi ve optimum ışık koşullarında muhafaza edilmesi gerektiğini ve suni
ışığın güneş ışığının yerini alamayacağını belirtmiştir. Ayrıca polen gelişimi
sırasında donör bitkilerin herhangi bir strese maruz kalmamaları ve anterlerin
alınmasından 3-4 hafta öncesinden itibaren pestisid uygulamasından kaçınılması
gerektiği kaydedilmiştir.
17
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Yapılan araştırmalar, erken çiçeklenen genç çiçek tomurcuklarının en fazla
androjenik kapasiteye sahip polen taneciklerini içerdiğini ve tomurcukların
çiçeklenme periyodunu başında toplanması gerektiğini göstermiştir (Smykal, 2000).
Mikrosporların Gelişim Safhası
Androgenesisi etkileyen faktörlerin en önemlilerinden birisi mikrosporların
gelişim safhasıdır. Çünkü uygun safhadaki mikrosporlar kültüre alınmadıkça, diğer
kültür şartları mükemmel dahi olsa polen embriyogenesisi gerçekleşmeyecektir.
En uygun mikrospor safhasını belirlemek için Nicotiana tabacum
(Sunderland ve Wicks, 1971; Sunderland ve Dunwell 1977), Hycscyamus niger
(Reynolds, 1984), Solanum melongena (Karakullukçu, 1991), Secale cereale
(Immonen ve Anttila, 1998), Phleum pratense (Guo ve ark., 1999), Capsicum
annuum (Abak, 1983; Kim ve ark., 2004) gibi birçok bitkide mikrosporların
ayrıntılı şekilde incelenerek gelişim aşamalarına göre gruplandırıldığı çalışmalar
yapılmıştır.
Birçok türde bu uygun safha her ne kadar ‘tek çekirdekli mikrospor safhası’
olarak genelleştirilmişse de farklı türlerde yapılan detaylı çalışmalar bu kritik
noktanın; mayoz sonrası tetratların oluşumundan başlayan ve I. mitoz bölünme
sonrasındaki nişasta depolanmasından hemen önceki döneme kadar süren bir zaman
dilimi içinde olduğunu göstermiştir (Sunderland ve Dunwell, 1977).
Anter safhasını belirlemek için genellikle tomurcuk şekli ve büyüklüğü ile
anterin gelişme safhası arasında bir ilişki kurulmaktadır. Zamir ve ark. (1980)’na
göre, mikrospor safhaları ile tomurcuk uzunluğu arasındaki ilişki, bazı bitkilerde bir
anter içindeki mikrosporların aynı gelişim safhasında olmaması nedeniyle her zaman
doğru olmayabilir. ‘Asenkronize’ mikrospor gelişimi olarak adlandırılabilecek bu
yapıyı gösteren türlerde daha ileri dönemde bulunan mikrosporlar ortama toksik
madde salgılayarak genç mikrosporların adrogenik gelişimlerini baskı altına alabilir
(Kott ve ark., 1988; Kim ve ark., 2004). Nitekim, Kott ve arkadaşlarının (1988)
Brassica napus’da değişik mikrospor safhalarını aynı ortamda 24, 48 ve 72 saatten
fazla süreyle birlikte kültüre aldıkları çalışmada, embriyojenik ve embriyojenik
olmayan mikrosporların birlikte kültüre alımasının, ortamda toksik etki oluşturduğu
18
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
ve embriyo oluşumuna olumsuz etkide bulunduğu açıklanmıştır. Ayrıca, bu durumda
mikrospor izolasyonundan 24 saat sonra ortamın yenilenmesi önerilmiştir. Ancak
yine Brassica napus’da yapılan bir çalışmada, Percoll kullanımının mikrospor
senkronizasyonunu sağlamada çok başarılı olduğu belirtilmiştir (Fan ve ark., 1988).
Summers ve ark. (1992) domates anter kültüründe yaptıkları bir çalışmada,
anter uzunluğu ve farklı mikrospor gelişim safhalarının (leptotene, zygotene,
metaphase-I, tek çekirdekli ve çift çekirdekli) 3 ayrı genotipteki anter kallus
oluşumuna etkilerini incelemişlerdir. Çalışmada, anter içindeki mikrosporlar ne
kadar erken safhada bulunurlarsa (profaz gibi), o kadar fazla oranda kallus oluştuğu
bulunmuştur. Ayrıca, anter alım zamanının androjenik kallusların çap veya sayısına
önemli bir etkide bulunmazken, anter veya tomurcuk uzunluğunun bu değerlerler
üzerine önemli etkisi olduğu ve uygun mikrospor safhasını belirlemede, anter
uzunluğunun tomurcuk uzunluğuna göre daha önemli bir kriter olduğu bildirilmiştir.
Testillano ve ark. (1995), Capsicum annuum’da yaptıkları in situ
hibridizasyon çalışmaları ile embriyogenesis için en uygun dönemin çekirdeğin aktif
transkripsiyon özelliklerini gösterdiği zaman olduğunu bulmuşlardır.
Tütünde yapılan bir çalışma, polen taneciklerinin uygulanan ön muameleye
göre farklı mikrospor safhalarında embriyogenesise yönlendirilebildiğini ortaya
koymuştur. Örneğin, açlığa maruz bırakıldıklarında çift hücreli polen tanecikleri,
sıcaklık şoku uygulandığında ise tek hücreli polen tanecikleri en yüksek
androgenesis oranını vermiştir (Touraev ve ark., 1997).
Optimum mikrospor safhası türe, genotipe, donör bitkinin yetişme koşullarına
veya kullanılan androgenesis tekniğine göre değişiklik gösterdiğinden (Ferrie ve
Keller, 1997), her genotip için bu konuda bir ön çalışma yapılmalıdır. Bu
çalışmalarda kullanılabilecek en basit yöntem, ezme preparatların aseto-karmen ile
boyanması (Nitsch, 1981) yöntemidir. Bu yöntemin verimli olmaması durumunda ise
feulgen yöntemi (Darlington ve La Cour, 1963), parafinle kesit alma yöntemi
(Stösser ve ark., 1985; Eti, 1987) veya DNA çekirdek boyama yöntemleri olan
DAPI (4’,6-diamidino-2-phenylindole) (Vergne ve ark., 1987) veya EtBr (Etidium
Bromide) ile boyama (Samancı ve ark., 1998) yöntemlerinden herhangi birisi de
denenebilir.
19
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Kültür Öncesi Uygulanan Ön Uygulamalar
Polen embriyogenesisinin başlatılabilmesi için farklı türlerde birçok temel
mekanizma ortaya konmuştur. Yapılan çalışmalara göre bunlar arasından stres
uygulamaları, embriyogenesisi başlatmada tetikleyici faktör olarak gözükmektedir
(Touraev ve ark., 1997). Bazı türlerde anterlerin tomurcuklarından ayrılması ve
kültür ortamına yerleştirilmesi bile bu olayı başlatmak için yeterlidir. Bazı türlerde
ise anter veya polen taneciklerinin kültüre alınmadan önce farklı sürelerde ısı şokları,
santrifüjleme, γ-ışınlaması, düşük atmosfer basıncı, yüksek ozmotik basınç, açlık
uygulamaları vb. gibi fiziksel veya antimikrotubül ajanları, hormonlar, herbisitler,
ethanol uygulaması vb. gibi kimyasal stres faktörlerine maruz bırakılmasının, in vitro
androgenesis için teşvik edici hatta bazen zorunlu olduğu ispatlanmıştır.
Bunlar arasında en yaygın uygulamalar sıcaklık şokları olup farklı sürelerde
düşük veya yüksek sıcaklıkların uygulandığı pekçok çalışma mevcuttur. Bazı
bitkilerde düşük (3-7 0C), bazı bitkilerde yüksek sıcaklıklar (28-32 0C) etkili olurken
bazı bitkilerde ise hem sıcak hem de soğuk uygulaması sporofitik bölünmeyi
başlatabilir.
Heberle-Bors (1985)’un bildirdiğine göre, soğuk muamelesinin anter
yaşlanmasını geciktirdiği (Pelletier ve Henry, 1974) ve anterlerdeki total serbest
amino asitleri arttırdığı (Sangwan ve Camefort, 1978) ortaya konmuştur. Bu tür
değişiklikler muhtemelen anter duvarı içinde polenler için bir tür mikroklima ortamı
sağlamaktadır. Nitekim Bajaj (1983) da soğuk uygulamasının dolaylı etkiye sahip
olduğunu ve androgenesisdeki artışın; yaşlanmayı geciktirmesinden, düşük sıcaklığın
polen canlılığını daha uzun süre korumasından ve polenin aborsiyonunu engelleyerek
embriyo oluşturabilecek olan canlı polen sayısını arttırmasından kaynaklandığını
belirtmiştir.
Sunderland ve Roberts (1979)’ın tütünde yaptıkları çalışmada, anterlere
uygulanan 10-20 günlük 5-7 0C soğuk uygulamaları ile vejetatif çekirdek bölünmesi
24 saat içinde gerçekleşirken, soğuk uygulanmayan anterlerde 6. günde başlamıştır.
Rashid ve Reinert (1980), 8 gün boyunca 10 0C soğuk muamelesi
uyguladıkları tütün tomurcukları içerisindeki embriyojenik polen taneciklerini
belirlemek için yoğunluk gradyantı santrifüjleme (density gradient centrifugation)
20
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
yöntemini kullanmışlardır. ‘Ab initio polen kültürü’adı verilen bu yöntemin ilk kez
kullanımı ile % 2 oranında bir embriyogenesis başarısı elde edilmiştir.
Yüksek sıcaklık şoku uygulamaları konusunda Bhojwani ve Razdan
(1996)’ın bildirdiğine göre Pechan ve ark. (1991) ile Fabijanski ve ark. (1991),
Brassica oleracea ve B. napus mikrosporlarında sıcaklık uygulaması sırasında ortaya
çıkan ve androgenenesisin başlatılması ile ilgili olduklarını düşündükleri bazı yüksek
moleküler ağırlıklı proteinler tespit etmişlerdir. Hamaoka ve ark. (1991) ise 35 0C
de 24 saat bekletilen B. campestris anterlerindeki polen embriyogenesisi etkinliğinin,
uygulama yapılmayan kontrol ortamından 20 kat fazla olduğunu ortaya koymuştur.
Bazı bitkilerde düşük doz ışınlama uygulamalarının androgenesisi teşvik
ettiği bilinmektedir. Bu konuda Shtereva ve ark. (1998)’nın domateste, sıcaklığın
tek başına veya düşük doz (2-8 Gy) gama ışını ile birlikte uygulamasının etkilerini
görmek için yaptıkları çalışmada, 4 Gy gama ışını ile birlikte 10 0C de 9 gün sıcaklık
uygulaması kombinasyonunun anterlerde en yüksek kallus oluşumunu (% 72.7)
sağladığı bildirilmiştir.
Mikrotubüllerin mitoz sırasında oynadıkları rolün öneminin anlaşılması
üzerine androgenesis çalışmalarında 1990’lı yıllardan itibaren antimitotik etkili
kimyasallar kullanılmaya başlanmıştır. Eady ve ark. (1995)’na göre, bir mikrotubül
inhibitörü olan kolhisinle muamele edilmiş mikrosporlardaki generatif hücre
farklılaşması bloke edilebilir. Düşük konsantrasyonda (% 0.001) kolhisinle muamele
edilen polen taneciklerinde, türlere göre farklı oranlarda birbirinin aynı büyüklükte,
merkezde 2 kardeş hücrenin oluştuğu ve bunların farkedilir bir hücre duvarı ile ikiye
ayrıldıkları simetrik bölünme teşvik edilmiştir. Ancak, yüksek konsantrasyondaki (%
0.05) kolhisin uygulaması ise I. polen mitozunun karakteristiği olan karyokinesis ve
sitokinesisi etkili şekilde bloke ederek, generatif hücre oluşumu ve hareketini
engellemiştir. Bunun sonucu olarak, merkezde bölünmemiş tek bir büyük çekirdek
ortaya çıkmıştır.
Açlık stresi konusunda yapılan başka bir çalışmada Kyo ve Harada (1985),
tütün polen taneciklerini ilk 24-48 saat glutamine açlığına maruz bırakarak daha
sonra glutamine içeren ortama transfer ettiklerinde androgenetik gelişimin
21
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
başladığını görmüşlerdir. Polen taneciklerinin glutamin içeren bazal ortamda, direkt
olarak kültüre alınması durumunda ise gametofitik gelişim desteklenmiştir.
Besin Ortamının İçeriği ve Yapısı
Normal bir mikrospor polen olma yolunda sadece 2 mitotik bölünme
geçirirken, androgenetik mikrosporlarda tekrarlanan bölünmeler söz konusudur. Bu
nedenle, ilave bölünmeleri teşvik etmek için besin ortamına eklenen çok sayıdaki
bileşen ve bunların miktarı büyük önem taşımaktadır. Besin ortamındaki
karbonhidrat ve nitrojen kaynakları ve bunların konsantrasyonları, büyüme
düzenleyiciler, katılaştırıcı maddenin tipi yanında ortamın tipi (katı, sıvı veya 2 fazlı)
ve pH’sı, üzerinde önemle durulması gereken konulardır.
Besin ortamıyla ilgili en önemli faktörlerden biri ortamın ozmotik basıncıdır.
In vitro androgenesis için besin ortamına eklenecek şekerin zorunlu olduğu, ilk kez
Nitsch (1969)’in tütünde, daha sonra da Sunderland (1974)’ın Datura innoxia’da
yaptıkları çalışmalarla ortaya konmuştur. Bu nedenle bütün ortamlarda şekere yer
verilirken, bunun oranı çoğunlukla bazı grup bitkilerde % 2-4, bazılarında ise % 8-12
dir. Türlerin bu ayrımının, bunların olgun polenlerinin Solanaceae ve Liliaceae’deki
gibi iki hücreli veya Gramineae ve Cruciferae’daki gibi üç hücreli olmasına bağlı
olduğu düşünülmektedir. İlk grup düşük ozmotik basınca, ikinci grup ise yüksek
ozmotik basınca gerek duymaktadır (Dunwell, 1991: Alpsoy, 1999’dan).
Androgenesis çalışmalarındaki besin ortamlarında, sakkarozdan başka
galaktoz (Kyo ve Harada, 1985), mannitol (Cistue ve ark., 1994), maltoz (DolcetSanjuan ve ark., 1997; Kiviharju ve Pehu, 1998; Guo ve ark., 1999; Holme ve
ark., 1999), laktoz (Rihova ve Tupy, 1999), glukoz (Saji ve Sujatha, 1998; Guo ve
Pulli, 2000), pikloram (Bishnoi ve ark., 2000) gibi maddeler de kullanılmaktadır
Nicotiana tabacum ve Datura innoxia’da yapılan çalışmalarla, globular
embriyo safhasına kadar sadece şeker ve agardan oluşan bir ortamın bile yeterli
olabileceği (bu aşamaya kadar gerekli besin elementleri ve hormonların muhtemelen
anter duvarı veya polen taneciğinin kendisi tarafından sağlandığı), ancak
embriyoların daha ileri gelişimi için besin ortamında mutlaka mineral tuzların
bulunması gerektiği ispatlanmıştır. Bu tuzlar içinden demirin embriyo gelişimi için
22
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
hayati öneme sahip olduğu Nitsch (1972: Bhojwani ve Razdan, 1996’dan)
tarafından tütün anter kültüründe ortaya konmuştur. Bu çalışmada hiç demir
içermeyen veya sınır değerin (40 µM fe-EDTA) altında demir içeren ortamlarda,
embriyo gelişiminin globular safhada durduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, Fe-EDTA
(Nitsch, 1969) ve Fe-EDDHA (Rashid ve Street, 1973)’nın ferrik sitrattan daha
etkili olduğu kaydedilmiştir.
Ozias-Akins ve Vasil (1985)’e göre, besin ortamlarındaki mineral maddeler
arasında, hücre büyümesi ve morfogenesisi üzerinde en önemli etkiye sahip element
muhtemelen azottur. Besin ortamındaki özellikle amonyum formundaki düşük
inorganik nitrojenin androgenesisi ve bazı tahıllarda ise yeşil bitki oluşumunu teşvik
ettiği bilinmektedir (Chu ve ark., 1975).
Son yıllarda rastlanan androgenesis çalışmalarına göre kültür ortamlarının
-
NO3 / NH4+ oranları embriyogenesis üzerinde çok önemli role sahiptir. Ancak bu
noktada öncelikle; bitkiler açısından hayati öneme sahip olan azotun, bitkiler
tarafından NH4+ (amonyum) formunda kullanılmasına rağmen, doku kültürü
çalışmalarında niçin NO3- (nitrat) kullanımından vazgeçilemiyor sorusunun
cevaplandırılması gerekir ki bunun 2 nedeni bulunmaktadır: Birincisi; ortamdaki
fazla NH4+ iyon konsantrasyonu eksplanta toksik etki yapmaktadır. İkincisi ise NO3iyonu ortamın pH’sını kontrol etmektedir. Dolayısıyla besin ortamlarında dengeli bir
NO3- ve NH4+ kullanımı gereklidir (George, 1996). Bu nedenle birçok androgenesis
çalışmasında, temel besin ortamlarındaki azot bileşiklerinde farklı modifikasyonlar
yapılarak N6 (Chu ve ark., 1975), P2 (Chuang ve ark., 1978), BPTG (De Buyser
ve Herry, 1980), 190-2 (Wang ve Hu, 1984), Heh5 (Reddy ve ark., 1985), C17
(Wang ve Chen, 1986), PG-96 (Guo ve ark, 1999), RZ (Raina ve Zapata, 1997),
RZM (Bishnoi ve ark., 2000) gibi farklı bitki türlerinde embriyo teşviği ve
rejenerasyonu için son derece başarılı ortamlar geliştirilmiştir. Daha sonra bu
ortamlarda da modifikasyonlara gidilerek androgenesiste başarılar sağlanmıştır.
Örneğin, Chu ve Hill (1988), Triticum aestivum’da yaptıkları anter kültürü
çalışmasında geliştirdikleri MN6 (modifiye edilmiş N6 ortamı) ortamında, kontrol
ortamı olan N6 ortamına göre % 23-76 oranında embriyogenesis artışı sağlamışlardır.
Hatta 100 anter başına düşen embriyo oranı % 62’den % 105’e çıkartılmıştır.
23
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Ortam modifikasyonlarından başka, temel besin ortamlarındaki belirli azot
bileşiklerinin sadece belirli bir orana yükseltildiği veya düşürüldüğü birçok çalışma
da mevcuttur. Bu konuyla ilgili olarak, Bante ve ark. (1990)’nın Lolium perenne ve
L. multiflorum’da yaptıkları çalışmada, LS ortamındaki NH4NO3 konsantrasyonunun
1/10’a düşürülmesi sonucu, kültürdeki tüm eksplantlardan androjenik cevap aldıkları
bildirilmiştir.
Anter kültürü çalışmalarının büyük çoğunluğunda kültür ortamlarına ilave
edilen hormonların, anterlerden embriyo oluşumunu teşvik ettiği bilinmektedir.
Hormonların bu etkisi; anterlerin içerisinde bulunan mikrosporların gametofitik
safhadan sporofitik safhaya yönlendirilmeleri şeklinde gelişmektedir. Anter
kültürünün ilk çalışılmaya başlandığı yıllarda embriyo uyartımı için ortamlara sadece
oksin ilave edilirken, zamanla ‘recalcitrant’ olarak da tanımlanan ‘inatçı’ türlerde
yapılan çalışmaların olumsuz sonuçları, araştırmacıları oksinlerle beraber sitokinin
kullanımına yöneltmiştir. Çünkü hücresel farklılaşma birçok yönden bu iki grup
büyüme düzenleyiciler arasındaki interaksiyonla kontrol edilmektedir. Nitekim
George (1996)’un da bildirdiğine göre embriyogenesis başlangıcı için oksinlere ilave
olarak sitokinin kullanımı da gerekmektedir (Şekil 2.2.).
Şekil 2.2. Büyüme ve morfogenesis için gerekli oksin - sitokinin göreceli
konsantrasyonları (George, 1996)
24
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Kültür ortamlarında bazen yer verilen diğer bir madde aktif kömürdür.
Alpsoy (1999)’un aktardığına göre Dunwell (1991), bu maddenin kültür ortamını
birçok yolla değiştirdiğini, özellikle de hormonları, vitaminleri, demiri ve kültürdeki
yaşlanan dokular tarafından salınan fenolik bileşikleri adsorbe ettiğini bildirmiştir.
Etki tarzı tam olarak bilinmeyen bu bileşiğin anter başına bitkicik sayısını arttırdığını
ve anterlerden bitkiciklerin rejenerasyonunu hızlandırdığını bildiren araştırıcılar
olduğu gibi (Bajaj, 1983), aktif kömürlü ortamdaki anterlerin kararıp canlılığını
yitirdiğini (Karakullukçu, 1991) belirten araştırıcılar da vardır.
Mensuali-Sodi ve ark. (1993) ise Anemone coronaria’ nın gelişimi ve
Lavantin’in axillary kardeşlenmesi üzerinde aktif karbonun (AK) etilen düzeyini
etkileme durumuyla ilgili yaptıkları çalışmada, kültür ortamındaki AK’un axillary
tomurcuk kardeşlenmesini arttırırken, kök oluşumunu negatif yönde etkilediğini
saptamışlardır. Bu çalışmada ayrıca AK’un pozitif etkisinin etilen adsorbsiyonu ile
ilgili olmayıp, muhtemelen kültür ortamındaki tanımlanmamış inhibitör maddelerin
ortamdan uzaklaştırılması ile ilgili olduğu belirtilmiştir.
Ellialtıoğlu ve Tıpırdamaz (2000), Kemer patlıcan çeşidinde tomurcuklara
uygulanan soğuk şoku ve besin ortamına katılan aktif kömürün, anterlerdeki içsel
absizik asit (ABA) miktarı üzerine etkilerini inceledikleri çalışmada; uygulanan
soğuk şokları (+ 4 0C de 80 saat ve + 9 0C de 9 gün) ve aktif kömürün (% 0.1, 1 ve
2), patlıcan anterlerindeki ABA miktarını azaltırken, embriyogenesise olumlu etki
yapmadığını ve embriyoların sadece kontrol ortamlarından elde edildiğini rapor
etmişlerdir. Ayrıca, anterlerdeki ABA miktarının az veya çok olmasının anter
kültüründeki başarı üzerinde tek başına etkili bir faktör olmadığı da ifade edilmiştir.
Kösali (2000) ise elmada androgenesis üzerine aktif kömürün etkilerini
belirlemek üzere yaptığı çalışmasında, aktif kömürün % 0.1, % 0.15, % 0.3 lük
konsantrasyonlarını denemiştir. Çalışmanın sonucunda elde edilen 2 embriyoidden
birinin aktif kömürsüz ortamda, diğerinin de % 0.1 dozunda elde edildiği, bununla
birlikte % 0.3 gibi nisbeten daha yüksek dozda ise embriyoid oluşmadığı ve kallus
oluşturan anter oranının düşük bulunduğu açıklanmıştır.
Son yıllarda anter kültürü çalışmalarında olumlu etkisi nedeniyle kullanımı
yaygınlaşan bir diğer katkı maddesi bir etilen inhibitörü olarak bilinen gümüş
25
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
nitrattır. Bilindiği gibi bitki doku kültürleri eksplantın kesilip çıkartılması sırasındaki
stres koşulları ve ortamda oksin bulunması nedeniyle etilen üretirler ve üretilen bu
etilen somatik embriyogenesis, sürgün oluşumu ve kallus gelişimi gibi farklı
oluşumları engellemektedir (Çömlekçioğlu, 2001). Besin ortamlarına eklendiğinde
tıpkı başka bir etilen inhibitörü olan AVG (aminoethoxy-vinylglycine) gibi hareket
eden gümüş nitratın bu etki mekanizması, etilen biyosentezinde rol oynayan ACC (1aminocyclopropane-1-carboxylic acid) sentezini bloke etmesine dayanmaktadır
(Heidstra ve ark., 1997).
Dias ve Martins (1999)’in Brassica oleracea’da yaptıkları çalışmada, gümüş
nitrat embriyo oluşumunu arttırmış, diğer bazı Brassica türlerinde ise gümüş nitratın
kullanılmadığı ortamlarda haploid embriyo oluşumu gerçekleşmemiştir.
Malik ve ark. (2001), Brassica juncea’nın 2 hibrit çeşidine, bunların
sitoplazmik erkek kısır hatları (CMS) ve ebeveynlerine ait anterleri kültüre aldıkları
çalışmada, 30, 60 ve 70 µM gümüş nitrat dozlarına 30 mg/l glutathione
eklemişlerdir. Çalışmada özellikle CMS hatları için gümüş nitrat kullanımının
zorunlu olduğu bulunmuştur. Nitekim gümüş nitratsız ortamlarda, hiç embriyo
oluşmazken, en fazla başarının elde edildiği 60 µM gümüş nitrat dozunda % 22.8’e
kadar androgenesis elde edilmiştir. Gümüş niratın bir etkisi de kullanıldığı tüm
ortamlarda kallus oluşumuna izin vermemiş olmasıdır. Ortamlara ilave edilen
glutathione ise, anter başına embriyo sayısını arttırmakla kalmamış aynı zamanda
CMS hatlarında da hücre bölünmesini arttırmıştır.
Kabakta yapılan bir anter kültürü çalışmasında Achar (2002), 4 ayrı genotip
için 0, 0.02, 0.01, 1, 1.1, 1.5 ve 2 mg/l gümüş nitratın embriyogenesis üzerine etkisini
incelemiştir. Çalışmada en yüksek başarı 2 mg/l lik dozdan elde edilmekle birlikte
diğer tüm dozlardan da embriyo elde edilmiştir. Embriyo verimi yönünden, en
yüksek doz en düşük dozdan 3-4 kat daha fazla artış sağlamıştır. Ancak kontrol
ortamından da embriyo elde edilmesi, gümüş nitratın kabak embriyogenesisi için
zorunlu olmadığını fakat embriyo verimi üzerine yüksek oranda etkisini ispatlamıştır.
Çömlekçioğlu ve ark. (2001) Şanlıurfa ve Kahramanmaraş yerel biber
populasyonunda yaptıkları anter kültüründe, gümüş nitratın embriyo oluşumuna
etkisini araştırmışlardır. MS temel besin ortamına 30 mg/l sakkaroz, 4 mg/l NAA,
26
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
0.1 mg/l BAP, % 0.25 aktif kömür ve 10 mg/l gümüş nitratın eklendiği denemede,
Şanlıurfa çeşidinden % 51.6, Kahramanmaraş çeşidinden ise % 35.7 oranında
embriyo oluşumu sağlanırken, gümüş nitratsız ortamdan embriyo elde edilememiştir.
Yine biberdeki başka bir çalışmada Büyükalaca ve ark. (2004), gümüş
nitratın farklı konsantrasyonlarının (5, 10, 15 ve 20 mg/l) embriyo verimi üzerine
etkilerini incelemişlerdir. Test edilen tüm gümüş nitrat dozlarından farklı oranlarda
embriyo oluşumu sağlanmakla birlikte en yüksek embriyo verimi (45.7 embriyo /
100 anter) 15 mg/l dozundan elde edilmiştir.
Androgenesis çalışmalarında özellikle hücre bölünmesinde olumlu etkisi
tespit edilen bir diğer grup madde organik asitlerdir. Bu konuyla ilgili olarak,
Svensson ve Johansson (1994)’ın Fragaria x ananassa’da yaptıkları anter kültürü
çalışmasında, glutaminin (500 mg/l) hem mikrospor bölünmesinde, hem de kallus
oluşumunda çok etkili olduğu, buna karşılık soğuk uygulamasının (5 0C’de 4 gün)
kallus oluşumunda olumsuz etkide bulunduğu bildirilmiştir.
Bazı genotiplerin içsel olarak bazı aminoasitleri içerdikleri ve bu aminoasitler
yardımıyla embriyojenik gelişimin ortaya çıktığı düşünülebilir. Embriyogenesis
esnasında aminoasit düzeyleri değişmekte ve bu düzeylerin manipulasyonu embriyo
oluşumu için önem taşımaktadır (Collins ve Genovesi, 1982: Bal, 2002’den).
Bal (2002)’ın domateste yaptığı çalışmada ise tek çekirdekli mikrosporları
içeren tomurcuklar 10 0C de 7 gün 0.3 M mannitol içeren kültür ortamında ön
muameleye tabi tutulduktan sonra, mikrosporlar izole edilmiş ve sıvı NLN kültür
ortamında, BAP ve NAA varlığındaki 2 ve 4 ml/l lactalbumine hydrolysate ile 5 ve
10 g/l casein hydrolysate içeren ortamlarda kültüre alınmıştır. Denemelerde simetrik
çekirdek bölünmesi ve çok çekirdekli yapıların oluşumu uyartılırken, hiçbir ortam ve
koşulda mikrosporlardan rejenerasyon gerçekleştirilememiştir.
Androgenesis oluşumunu sağlamak için ön uygulamalarda veya normal besin
ortamlarında yukarıdaki katkı maddelerinden başka; patates ekstraktı, hindistan
cevizi sütü, asparagin (Nitsch ve Nitsch, 1969), serin (Keller ve Armstrong, 1976;
Zhang ve ark., 1994), prolin (Cho ve Zapata, 1988; Chu ve Hill, 1988; Wan ve
ark., 1989), thiamin hydrochloride (Chen ve ark., 1998a, b), askorbik asit (Guo ve
Pulli, 2000), phenylaseticacid (PAA) (Ingram ve ark., 2000), Ficoll (Charmet ve
27
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Bernard, 1984; Cistue ve ark., 1994; Kiviharju ve Pehu, 1998; Castillo ve ark.,
2000), Percoll (Fan ve ark., 1998; Herrera ve ark., 2002), polyethyleneglycol
(PEG) (Ilic-Grubor ve ark., 1998) gibi pekçok katkı maddesi de kullanılmaktadır.
Kültür Koşulları
Anter veya mikrospor kültürlerinin inkübe edildiği ortamın ışık tipi ve değeri
ile sıcaklığı kallus veya embriyo oluşumu üzerinde büyük öneme sahiptir.
Abak (1983), biber anterlerine kültür öncesi düşük sıcaklık uygulaması
yerine, 8 günlük kültürleri karanlıkta ve 35 0C de bekletmenin embriyo ve bitki
oluşumunu yüksek düzeyde teşvik ettiğini ve bu şekilde 100 anterden elde edilen
bitki sayısının bazı genotiplerde 50’ye kadar yükseltildiğini bildirmiştir.
Todorovic ve ark. (1991), şeftalide yaptıkları anter kültürü çalışmasında
farklı hormon konsantrasyonlarının etkisini 20 0C’de sürekli karanlık koşullarda
incelemişlerdir. Çalışmada karanlıkta inkübasyonun kallus oluşumunda önemli
başarı sağladığı bildirilmiş ve en yüksek kallus oranı (% 95) karanlıkta kültüre alınan
1 mg/l 2,4-D ve 1 mg/l Zeatin kombinasyonuna sahip ortamdan elde edilmiştir.
Mythili ve Thomas (1995)’ın biber anter kültüründe kallus oluşumunu
etkileyen faktörler üzerine yaptıkları çalışmada, sürekli karanlıkta bekletilen
kültürlerde, fotoperiyotta bekletilenlere oranla kallus oluşum yüzdesi önemli ölçüde
artış göstermiştir.
Anterler genellikle karanlıkta ve 20-30 0C ler arasında kültüre alınmakta,
rejenere olan bitkiler ise 3000-10000 lux yoğunlukta ışıklandırılan koşullara
aktarılmaktadır (Ellialtıoğlu, 2000).
2.1.3. Haploid Bitkilerde Kromozom Katlanması
Haploid bitkilerin kromozom sayıları 2 yolla diploid hale getirilebilir:
•
Spontan Olarak: Nicotiana tabacum gibi bazı türlerde, vejetatif çekirdeğin
ilk bölünmesi sonrasında, sitoplazmik organellerde dejenerasyon oluşabilir (Hu ve
Zeng, 1984). Böyle durumlarda haploid hücreler genellikle kültür sırasında
‘endomitozis’ yoluyla yani ‘hücre bölünmesi olmaksızın çekirdek bölünmesi ile
28
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
hücredeki kromozom sayısının iki katına çıkması’ yoluyla kromozom sayılarını iki
katına çıkartma eğilimindedir. Spontan katlanmanın bir diğer yolu ‘polen
çekirdeklerinin füzyonu’dur. Mikrospor içindeki vejetatif ve generatif çekirdekler
bazen birleşerek diploid bir çekirdek oluştururlar ve bu yolla da diploid bitkiler
meydana gelebilmektedir (Hatipoğlu, 1999). Bu hücrelerden oluşan bitkilerin gövde
parçalarının kültüre alınması ile spontan diploid bitkileri çoğaltmak mümkündür
(Alpsoy, 1999). Bu yöntemle tütün, kolza, çeltik, Datura ve Atropa anter
kültürlerinden doğrudan doğruya katlanmış bitkiler elde edilebilmiştir (Er, 1992).
•
Antimitotik
Özellikli
Kimyasal
Maddeler
Kullanılarak:
Mitoz
bölünmenin metafaz safhasında iğ ipliklerinin oluşumunu engelleyen ve dolayısıyla
replikasyona uğramış kromozomların kutuplara çekilmesini önleyerek kromozom
sayısının 2 katına çıkmasını sağlayan antimitotik etkili kimyasalların, haploid kültür
veya bitkiciklere göre değişen süre ve dozlarda uygulanması ile de haploidlerin
kromozom sayısı 2n’e katlanabilmektedir. Bu amaçla kullanılan en yaygın kimyasal
kolhisin (1937’den itibaren poliploid bitki üretiminde kullanılmaktadır) olmakla
birlikte, kafein, kloral hidrat, asenaften, sulfinilamid, etil merkuriklorid, azot
protoksit, hekzaklorosiklohekzan, amiprophos-methyl (APM), pronamid, fenridazonpottasium, 2-hydroxynicotinic asit, trifluralin ve oryzalin gibi mutagenler ve
herbisitler ile 2,4-D ile NAA gibi hormonlar da kullanılabilmektedir (Picard ve
ark., 1987; Bouvier ve ark., 1994; Ellialtıoğlu ve ark., 2001; Zheng ve ark.,
2001; Rey ve ark., 2002; Han ve ark., 2003).
Antimitotik etkili bu kimyasalların uygulama şekli ise hücre süspansiyonuna,
besin ortamına (Barnabas ve ark., 1999), veya eksplantın içinde bulunduğu ön besin
ortamı gibi farklı ortamlara (Nitsch, 1981; Zhao ve ark., 1996; Rudolf ve ark.,
1999; Köksal, 1999; Zheng ve ark., 2001; Zamani ve ark., 2000; Herrera ve ark.,
2002), kallus dokusuna (Wan ve ark., 1989), aksiller tomurcuğa (Abak, 1986), tepe
tomurcuğuna ya da in vitro bitkicik (Sarı ve ark., 1994; Abak ve ark., 1996) veya
çeliklere (Bouvier ve ark., 1994; Sarı ve Abak, 1995;), bitki köküne (Arzani ve
Darvey, 2001) gibi bitkinin çeşitli organlarına göre değişmektedir.
Bu yöntemlerin birbirlerine göre üstünlüklerini belirlemek için yapılan bir
çalışmada Chen ve ark.(1994), Brassica napus mikrospor kültürlerinde 3 kromozom
29
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
katlama yöntemini kıyaslamışlardır. Mikrospordan oluşan bitkilerin, mikrospordan
oluşan embriyoların ve izole edilmiş mikrosporların farklı doz ve sürelerde kolhisine
tabi tutulduğu denemede en iyi sonuç, izole edilmiş mikrosporların doğrudan
kolhisinle muamelesinden elde edilmiştir. Kromozom katlanma etkinliğinin % 70’e
çıkartıldığı bu yöntem aynı zamanda mikrospor embriyogenesisini de uyartmıştır.
Hansen ve Andersen (1998) ise buğdayda yaptıkları çalışmada, kromozom
katlaması amacıyla trifluralin ve amiprophos-methyl (APM) kullanmışlardır.
Çalışmada bu iki kimyasal maddenin kolhisinden daha etkili olduğu bulunmuştur.
Daha önceki çalışmalarda kolhisinle % 53 fertilite sağlanırken, bu oran bu
kimyasallar ile % 74’e çıkartılmıştır. Trifluralin ve APM’in molar konsantrasyon
şeklindeki kullanımları, kolhisinden 300 kat daha düşük dozdadır. Dolayısıyla bu
yüksek etkinliğe rağmen, insan ve çevre sağlığına çok daha az zararlıdır. Ayrıca,
farelerde yapılan bir çalışmada kolhisin, APM ve Trifluralinin LD50 değerlerinin
sırasıyla; 1.6 mg/kg, 609 mg/kg ve 3700 mg/kg olduğu belirtilmiştir.
2.1.4. Ploidi Belirleme
Haploidi teknikleri sonucu elde edilen haploid bitkilerin ploidi düzeylerini
yani kromozom seviyelerini tespit etmek için şu yöntemlerden yararlanılmaktadır
(Emiroğlu, 1982; Abak ve ark., 1996; Ellialtıoğlu ve ark., 2001).
•
Fenotipik Gözlemler: Haploid bitkilerin fenotipik özelliklerine daha önce
Bölüm 1.2.’de yer verilmişti. Bu özelliklerin gözlemlenmesi hızlı ve masrafsız
olmasına karşılık, güvenilirliği azdır. Bu nedenle, fenotipik gözlemlerin mutlaka
farklı ploidi belirleme yöntemlerinden birisi ile de desteklenmesi gerekir.
•
Flow Sitometri: Hücrelerin tek tek flouresans dedektörden geçerken emdikleri
ışının analizine dayanan bu yöntemde, flouresans boyalarla boyanan hücre
çekirdeklerinde çekirdeksel DNA miktarı belirlenmektedir. Her bitki türü için
yöntemin optimize edilmesi bir dezavantaj olsa da, kolay, hızlı ve güvenilir
sonuçlar vermesi, bu yöntemi en fazla tercih edilen yöntem haline getirmiştir.
•
Kromozom Sayımları: Özellikle kök uçları gibi hızlı büyüyen doku ve
organlarda yapılan kromozom sayımları en güvenililir yöntem olarak kabul
30
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
edilmektedir. Bununla birlikte, preparat hazırlığı sırasındaki hidroliz veya
boyamaların zaman alması ve tecrübe gerektirmesi, yöntemin dezavantajlarıdır.
•
Stomatal İncelemeler: Haploid bitkilerin stoma yoğunluğu ve bu stomalardaki
plastidlerin sayısı diploid veya poliploid bitkilerden farklıdır. Ploidi düzeyi
arttıkça, stoma uzunluğu ve plastid sayısı da artmaktadır Farklı bitki türlerinde
stomaların iriliği, dolayısıyla birim alanda bulunan stoma sayısı ile ploidi düzeyi
arasında güvenilir ilişkilerin saptanması üzerine, bu yöntem ploidi tespitinde
kullanılmaya başlanmıştır. Ancak çeşitli çalışmalar, bu gözlemlerin kesinlikle
kromozom sayımı ile de desteklenmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
2.2. Anemone coronaria’da Yapılan Çalışmalar
2.2.1. Taksonomik ve Sitolojik Çalışmalar
Altmışaltı cins ve yaklaşık 2000 türden oluşan Ranunculaceae familyası için
farklı sınıflandırmalar yapılmıştır. Hoot (1991)’un bildirdiğine göre, Langlet (1932)
ve Gregory (1941) yaptıkları karyolojik çalışmalarda bu familya üyelerinde görülen
2 tip kromozom yapısına göre familyayı 2 ana gruba ayırmışlardır: R-tipi (büyük
kromozomlu Ranunculus tipi) ve T-tipi (küçük kromozomlu Thalictrum tipi).
R-tipi kromozom taşıyan Anemone cinsine ait türler, uzun kromozomları ve
hücrelerindeki bölünme düzensizlikleri nedeniyle çeşitli karyolojik, sitolojik ve
sitotaksonomik çalışmalara konu olmuşlardır.
Sitolojik araştırmalarla ilgili olarak Karaca ve Seğmen (1970)’in yaptıkları
çalışmada; Ege bölgesinden toplanan farklı A. coronaria varyetelerindeki polen ana
hücrelerinin mayoz-I.anafaz safhasında, normal anafaz safhasındaki hücrelerin
yanında birçok hücrelerde bazı anormalliklere rastlanılmış, özellikle var. coccinea ve
var. cyanea’da ‘laggard’ (tembel) kromozomlar, kromozom köprüsü ve mikropallen
oluşumu gibi mayoz anormallikleri saptanmıştır. Ayrıca Guinochet (1936)’in steril
olduğunu belirttiği bazı cyanea ve coccinea varyetelerindeki kısırlığın sebebinin bu
anormallikler olabileceği ifade edilmiştir. Söz konusu kromozom köprülerinin
oluşum nedenini; Ünal (1992), mitoz bölünmesindeki anafazda, kutuplara çekilen bir
31
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
veya daha fazla kromozomun birbirinden ayrılmaması ile açıklamakta, oluşuma
katılan kromozom sayısına bağlı olarak ince veya kalın olabilen köprülerin telofaz
hatta dinlenme evresinde de kopmayarak 2 kromozom grubunun birleşmesine ve
sonuçta tetraploid bir çekirdek oluşumuna neden olduğunu bildirmektedir.
Maia ve Venard (1976), Anemonun Akdeniz türleri ve bunların hibritleri
arasında yaptıkları sitotaksonomik çalışmalarında A. coronaria, A. palmata, A.
pavonina ve A. hortensis’in karyotiplerini karşılaştırmışlardır. Çalışmada türler arası
hibritlerde kromozom farklılığı gözlenmiştir. A. pavonina X A. hortensis den oluşan
F1 hibridi bazı mayotik anormallikler gösterse de fertil bulunmuştur. A. pavonina X
A. coronaria’dan oluşan F1 hibridinde ise kromozom eşleşmesinden kaynaklanan
sterilitenin kolhisinle giderilerek hibritlerde yeniden fertilliğin sağlandığı bildirilen
çalışmada, özellikle A. coronaria ile diğer türler arasında yapılan melezlemelerde
ortaya çıkan sterilliklerin giderilmesi üzerinde durulmuştur.
Ünal (1984)’ın A.coronaria’nın generatif embriyolojisini ortaya koymak
üzere yaptığı çalışmada, megaspor ana hücresinde mayoz bölünmenin düzenli olduğu
ve embriyo kesesi gelişiminin polygonum tipinde olduğu, ayrıca Angiospermler için
tipik olan çifte döllenme olayının bu türde normal cereyan ettiği bildirilmiştir.
Tak ve Wafai (1996)’nin yaptıkları karyolojik çalışmada, A. coronaria’nın
2n=16 olan diploid kromozom sayısının 4:1:3 oranındaki meta, sub-meta ve
akrosentrik (8m+2sm+6ac) kromozomlardan oluştuğu (Şekil 2.3.), ayrıca kromozom
uzunluklarının 6.3-12.5 µm arasında değiştiği bildirilmektedir.
Şekil 2.3. A. coronaria’nın karyotip analizi (Tak ve Wafai, 1976)
2.2 2. Islah Çalışmaları
32
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
A. coronaria’daki ıslah çalışmalarına geçmeden önce bu bitkinin döllenme
biyolojisi ve bazı karakterlerinin kalıtımı konusunda yapılan çalışmalardan kısaca
bahsetmek yararlı olacaktır.
A. coronaria genellikle yabancı tozlanır ve çiçekleri belirgin şekilde
protogeny yani anterleri ovaryumdan daha sonra gelişen bir yapı gösterir. Bunun açık
kanıtı, en erken açan çiçeklerde meyve tutumu görülmemesidir. Bu nedenle kendine
tozlanma bitkinin ikinci çiçeklerinin açmasından sonra mümkündür (Watts, 1980).
Büyük ölçüde yabancı tozlanan A. coronaria, böcek ziyareti olmadan da
tohum bağlayabilir. Fakat ziyarete izin verildiğinde tohum sayısı yaklaşık 3 kat artar
(Roy, 1996). Ancak rüzgarla tozlanma da A. coronaria için oldukça yaygındır ve
rüzgarla tozlanmanın bazı karakteristik özellikleri bu bitkide de toplanmıştır.
Örneğin polenler kurudur, nişasta depolar, 40 nm’den az genişliktedir ve zar ornate
yapı eksikliği gösterir (Horovitz, 1991).
Çiçek renginin belirlenmesinde; populasyon yapısı ve ekolojik koşulların
yanısıra toprak tipi ile doğal tozlayıcıların da etkili olduğu saptanmış; buna göre
doğada normal tozlanma ile % 50 kırmızı, % 25 mor, ve % 25 pembe çiçekli bitkiler
meydana gelirken, açık renklilerin ise % 5’in üzerine çıkamadığı tespit edilmiştir
(Horovitz, 1976).
Antosiyanin ve flavonollerin karışımı tepal, stamen ve pistil rengini
belirlerken, araştırmalarla tepal rengini belirleyen 4 major loci bulunmuştur. Buna
göre; beyaz renk = Sc-ww B- veya Sc-ww bb, mor renk = Sc- W- bb, pembe renk =
Sc-W- B- ve kırmızı renk = scsc ---- genleri ile kontrol edilmektedir (Horovitz,
1977). A. coronaria’da çiçek büyüklüğü, çiçek sayısı, tepal rengi gibi birçok karakter
epistatik genler tarafından kontrol edilmektedir (Horovitz, 1985). Bazı locilerdeki
nadir resesiflik, antosiyanin pigmentasyonunu bloke ettiği için belirli bir rengin
stabilizasyonu önlenmektedir. Örneğin koyu mavi renk birçok dominant ve epistatik
genlerce kontrol edildiğinden bu rengin stabilizasyonu çok zordur. Pigmentasyon
karakteri dışında katlı çiçeklilik, periant parçalarının bölünme durumu, erkek kısırlık,
çiçek sapında ek renklenme gibi özellikler 1 veya 2 resesif gen tarafından kontrol
edilmektedir (Horovitz, 1995). Erken çiçeklenme geç çiçeklenme üzerinde aşırı
33
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
dominans gösterirken, uzun ve kalın saplılık da dominant karakterlerdir (Arthur ve
Ellis, 1972; Kostak ve Köse, 1998).
Islaha gelince; A. coranaria, yoğun ıslah çalışmalarının yapıldığı tek Anemon
türüdür. Doğal popülasyonları kesme çiçek ıslahı için uzun yıllar materyal
sağlamıştır. Islah çalışmalarında asıl amaç, bitkinin sahip olduğu varyasyondan
yararlanarak homojenite ile gücü birleştirmek ve saf renklere ulaşmaktır. Ancak,
yabancı döllenmesine rağmen kendine de döllenebilmesi, fakat kendilemeye karşı
hassas olması nedeniyle (Meynet, 1993) klasik ıslahı oldukça uzun zaman gerektirir.
A. coronaria’nın 400 yıldır kültürünün yapıldığı bilinmektedir. Bu süre içinde
birçok çeşit geliştirilmiştir. Fakat bu çeşitlerin ıslahında takip edilen yöntemler
literatüre pek yansımamıştır. Bu konuda ayrıntılı bilgi edinilebilen tek çalışma,
İngiltere’de John Innes Enstitüsü’nde Arthur ve arkadaşlarının 1969-1980 yılları
arasında yürüttükleri klasik ıslah çalışmasıdır.
1969 yılında kesme çiçek olarak kullanılabilecek A. coronaria hat ve
çeşitlerinin verim, kalite ve uniformitesini arttırmaya ve ticari öneme sahip kriterlerin
genetik kontrolünü anlamaya yönelik olarak başlatılan ıslah programı 1980 yılına
kadar devam etmiştir. Islah programı öncelikle populasyon oluşturmak amacıyla
1969 yılında Rosewarne Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu’ndan temin edilen 87
orijinal Rosewarne hattının tohumlarının ekimi ile başlatılmış ve 40 hattın tohumları
ile 1400 bitkiden oluşan bir başlangıç populasyonu oluşturulmuştur. Yine başlangıçta
ıslah kriteri olarak ekonomik önemi olan 12 bitki karakteri seçilmiştir. Ön
denemelerde karşılaşılan bazı problemler ve zorluklar (özellikle tek generasyon
içinde bile oldukça büyük varyasyona rastlanması ve ticari öneme sahip birçok
karakterin poligenik kontol altında olduğu) nedeniyle ıslah programının 2 ayrı
yaklaşımla sürdürülmesine karar verilmiştir. Birincisi F1 hibrit çeşitlerinin üretiminde
kullanılabilecek kendilenmiş hatların oluşturulmasıdır. Diğeri ise heterozigot
populasyon
içerisinden
istenilen
genlerin
frekansını
arttırmayı
amaçlayan
tekrarlamalı bir seleksiyon programının açılmasıdır. Kendileme programı içerisinde,
kendileme depresyonu etkisini son derece açık bir şekilde ortaya koymuş ve birçok
orijinal hattın kaybolmasına neden olmuştur.
Daha 5. kendileme sonucunda,
başlangıç hatlarından ancak dörtte biri hayatta kalabilmiştir. Programda en büyük
34
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
sorun, ebeveyn bitkilerde kendileme depresyonu sonucu görülen güç kaybı olmuştur.
Ayrıca, melezleme programının devamı için yeterli sayıda çiçek elde edebilmek için
genetik olarak birbirinin aynı ebeveynlerin çoğaltılması gerekmektedir. Yeterince
saflaşmayan ebeveynlerde, bu işlem ancak vegetatif yöntemle, yani yumru çoğaltma
ile yapılabilirdi ki; bu da oldukça uzun zaman almaktadır. Tohumdan tohuma her bir
generasyonun en az 1 yıl zaman gerektirdiği kendileme programında, 8-10 kez
kendilenmiş A. coronaria hatlarının tam olmasa da, birçok amaç için yeterince
homozigot olduğu kabul edilmiştir. En azından artık ebeveynlerin vejetatif yumru
üretimi ile çoğaltılması yerine tohumla üretim mümkün olabilmiş, ayrıca F1, F2,
geriye ve diallel melezlemeler başlatılmıştır. Sonuç olarak 1980’e gelindiğinde, 100
adet kendilenmiş hattın döl testleri sonucu ticari öneme sahip olabileceği düşünülen
20 F1 hibrit bitki seçilmiş ve bunların arazi denemeleri ve hala devam eden tohum
çimlenme güçlüğünü aşmaya yönelik yeni denemeler kurulmuştur (Arthur, 1971;
Arthur ve Ellis, 1972; Arthur, 1973; Arthur ve Ellis, 1974; Arthur ve Perry,
1975; Arthur ve Perry, 1976; Arthur ve Hosier, 1977; Arthur ve Hosier, 1978;
Artur ve Hosier, 1979; Arthur ve Hosier, 1980).
A. coronaria’da geliştirilen kültür çeşitleri genelde 2 ana grupta toplanmıştır.
Yalın katlı çiçekliler “de Caen”, katlı çiçekliler ise “St. Brigid” ismi ile anılmaktadır
(Rees, 1982). Bryan (1989)’ın aktardığına göre Johnstone (1972), birçok kültür
çeşidinin orijinalinin ‘de Caen’ olduğunu ve bu grubun A. coranaria’nın doğal
varyetelerinden geliştirilerek iki yüzyıl boyunca çiçekçilik sektörüne egemen
olduğunu bildirmiştir. ‘His Excellency’ (parlak iri kırmızı), ‘Mr.Fokker’ (mavi),
‘Sylpide’ (menekşe), ‘The Bride’ (beyaz), ‘Blue Poppy’ (koyu mavi) “de Caen”
grubunun, ‘Lord Lieutenant’ (parlak mavi), ‘The Admiral’ (menekşe), ‘The
Governor’ (kırmızı) ise “St.Brigid” grubunun önemli kültür çeşitleridir
Bazı çalışmalarda ‘St. Piran’ adı verilen bir ara gruba daha rastlanmaktadır.
İngiltere’de geliştirilerek soğuğa dayanıklılık özelliği kazandırılan bu grupta ise hem
yalın, hem de katlı çiçek açan çeşitler vardır (Rees, 1992; Armitage, 1993). ‘Mona
Lisa’ ve ‘Cleopatra’ serileri serada kesme çiçek üretimi için uygun olup (Nau, 1993),
‘Mona Lisa’ en uzun saplı ve vazo ömrü uzun olan çeşittir (Armitage, 1993). Son
zamanlardaki ıslah çalışmalarının özellikle İsrail, Fransa, Hollanda ve İtalya’da
35
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
yoğunlaştığı ve bu amaçla biyoteknolojik yöntemlerin kullanıldığı görülmektedir.
İsrail’de geliştirilen diploid ‘Jerusalem F1’ ve triploid ‘Galil F1’in nasıl geliştirildiği
hakkında ayrıntılı bilgi edinilememekle birlikte biyoteknolojiden yararlanıldığı
bilinmektedir. Fransa’da ise tetraploid hibritler geliştirilmiştir (Jacob ve ark., 1997).
Frejus - INRA’da gerçekleştirilen bu çalışmada, daha önce aynı yerde sentetik olarak
geliştirilen Tetranemones® ile normalde bir diploid olan ‘Mona Lisa’ çeşidinde
kolhisin uygulamasıyla elde edilen tetraploid bitkiler arasında yapılan melezlemeler
sonucu A. coronaria’nın tetraploid hibritleri elde edilmiştir. Ancak yapılan bir
generasyon kendilemede yüksek düzeyde heterosis görülmüştür. Bu durumda
hibritleri çok sayıda üretmek için başlangıçta mikroüretim yöntemi düşünülmüş,
ancak mikroçoğaltılan bitkilerdeki düşük köklenme oranı ve endojen bakteriler
sebebiyle vazgeçilmiştir. Hollanda ve İtalya’da ise, İnternetten takip edilebildiği
kadarıyla Hollanda’da mikrospor kültürü (Anonymous, 2003), İtalya’da ise anter
kültürü ile (Laura ve ark., 2003) haploid bitki elde edildiği öğrenilmiştir.
Ülkemize gelince, A. coronaria’da herhangi bir çeşit geliştirilmemiştir. Bu
konudaki çalışmalar, sadece 2 seleksiyon çalışması ile sınırlıdır. Bunlardan birinci
çalışma (Kostak ve Köse, 1998) Ege bölgesinde, ikinci çalışma (Çakıroğlu ve ark.,
1999) ise Batı Akdeniz bölgesinde doğal A. coronaria’nın seleksiyon çalışması
şeklinde yürütülmüştür. Çalışmalar sonucunda; kesme çiçek olarak kullanılabilecek
verim ve kalitede birinci bölgeden 8 klon, ikinci bölgeden ise 11 tip belirlenmiştir.
2.2.3. Haploidizasyon Çalışmaları
Yukarıda belirtildiği gibi A. coronaria’nın klasik yöntemlerle ıslahı oldukça
uzun zaman gerektirmektedir. Özellikle uniform hatlara ulaşmadaki problem,
araştırıcıları başka alternatifler düşünmeye zorlamıştır. Haploidizasyon bu konuda
büyük bir avantaj olarak görünmesine karşılık, bu tez çalışmasının III. yılına kadar A.
coronaria’da androgenesis konusunda yapılan tek çalışmanın, literatüre tam
anlamıyla yansımayan Sunderland’ın 1970’lerde yaptığı bir anter çalışması olduğu
öğrenilmiştir. Ancak kendisinin başka bir çalışmasından (Sunderland, 1977:
Sunderland ve Dunwell, 1977’den) ve diğer bazı araştırıcılardan (Arthur, 1973;
36
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Meynet, 1993), bu çalışmadan embriyo değil ancak globular embriyo aşamasına
kadar birkaç polen bölünmesinin gerçekleştiği embriyoid oluşumu şeklinde bir
androjenik sonuç alındığı bilgisine ulaşılmıştır.
Bununla birlikte, ticari değerleri nedeniyle yapılan her çalışmanın bilim
dünyasıyla paylaşılmadığı bir gerçektir. Örneğin, İsrail’de yıllardır A. coronaria
ıslahı ile ilgili çalışarak ‘Jerusalem F1’in geliştirilmesinde rol oynayan ve ilk ticari
triploid çeşit olan ‘Galil F1’i geliştiren Dr. Nakdimon UMIEL* ile yapılan yazılı
görüşmede; kendilerinin de anter kültürü üzerinde çalıştıkları, hatta yaklaşık 300.000
anter kültüründen ancak birkaç haploid bitki elde ettikleri, bunların da zamanla
bitkilerde görülen kendileme depresyonu sonucu kaybedildiği öğrenilmiştir.
Çalışmanın III. yılında Internette rastlanan bir literatür özetine göre ise Laura
ve ark. (2003), A. coronaria çeşitlerinden anter kültürü yoluyla embriyo elde etmeyi
ve bunları bitki haline dönüştürmeyi başarmışlardır. Çalışmada A. coronaria’ nın
Cristina, Monalisa, Tetranemone ve Wicabri kültür çeşitlerine ait anterler, daha önce
Johansson ve Eriksson (1977)’un kullandıkları 2 fazlı ortamda kültüre alınmıştır.
Ortam olarak NN (Nitsch ve Nitsch, 1969) ile yarı doz MS (Murashige ve Skoog,
1962) ortamlarına ilave olarak sadece %1 aktif karbon veya aktif karbonla birlikte
0.1 mg/l IAA (Indol Asetik Asit) kullanılmıştır. 12-14 hafta sonra anterlerin yan
taraflarından globular şekilli emriyo-benzeri yapılar gelişmiştir. Bu yapılar hızla
küçük kökçükler geliştirmiş ve nihayet bitkicik oluşturmak üzere çimlenmiştir. Hatta
bu gelişimin, zigotik tohumdan bitki oluşumu ile benzerlik gösterdiği vurgulanmıştır.
100 anter başına en yüksek globular şekilli embriyo-benzeri yapı frekansı (11.3)
hormonsuz NN ortamında mavi renkli Christina kültür çeşidinden elde edilmiştir.
Ayrıca yarı dozdaki MS ortamında da emriyo-benzeri yapılara rastlanmıştır.
Araştırıcıların bildirdiğine göre bu yapılardan oluşan bitkiciklerin mikrospor orijinli
olup olmadıkları ve haploid / dihaploid kromozom sayısına sahip olma durumları
üzerine araştırmalar devam etmektedir.
(UMIEL, 2001)*: Yazılı Görüşme (ARO, Volcani Center, Bet Dagan, Israil)
37
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
2.2.4. Diğer Anemone Türlerindeki Haploidizasyon Çalışmaları
Anemonun farklı türlerinde yüksek oranlarda haploid bitki elde etmenin
mümkün olduğu yapılan bazı çalışmalarla ortaya konmuştur. Bunlardan Johansson
ve Eriksson’un 1977’de yaptıkları çalışmanın 1. aşamasında; A. virginiana’nın tek
çekirdekli mikrosporlara sahip tomurcuklarına +7 0C de 48 saat soğuk muamelesi
uygulanmış, daha sonra %1 AK içeren H ortamında (Nitsch ve Nitsch, 1969) kültüre
alınan petrilerdeki anterler karanlıkta 20, 25 ve 30 0C, aydınlıkta ise 15, 20, 25 ve 30
0
C de inkübe edilmiştir. Denemede en fazla embriyo (% 32), 25 0C deki sürekli
karanlık koşullardan elde edilmiş ve sonraki çalışmalarda bu koşullar sağlanmıştır.
2. Aşamada; farklı AK konsantrasyonlarının (% 0.01, % 0.1, % 1, % 2 ve %
5) embriyogenesis üzerindeki etkileri incelenmiş, sonuçta % 0.1’den daha yüksek
konsantrasyonların hemen hemen aynı etkiyi gösterdiği saptandığı için bundan
sonraki çalışmalarda ölçüm kolaylığı nedeniyle %1 AK kullanılmıştır.
Sitokininlerin, anterler tarafından üretilen absizik asitin (ABA) inhibe etkisini
antogonize ettiği ispatlanmıştır (Van Overbeek ve ark., 1967: Johansson ve
Eriksson, 1977’den). Bu nedenle anterlerin içerdiği ABA, AK yerine bir sitokinin
kullanımıyla elimine edilebilir ve böylece embriyo elde etmek mümkün olabilir
fikriyle, 3. aşamada; yine A. virginiana’da, farklı 2ip konsantrasyonlarının (10-4, 106
, 10-8 ve 10-10), embriyogenesis üzerine etkileri araştırılmış ve 10-6 2ip
konsantrasyonunun en yüksek embriyo oluşumunu sağladığı bulunmuştur.
A. virginiana’dan alınan bu başarılı sonuçlar üzerine 4. aşamada; Anemonun
farklı türleri olan A. hupehensis, A. canadensis, A. multifida, A. rupicula ve A.
fasciculata’nın embriyo oluşturma kapasiteleri incelenmiş, ancak bu 5 türün üçünden
embriyo elde edilebilmiştir. Bunlardan A. canadensis en verimli tür olup (% 30),
neredeyse A. virginiana ile aynı oranda (% 32) embriyo üretirken, A. multifida % 3
oranında embriyo vermiş, A. rupicula ise sadece 1 embriyo üretmiştir.
Johansson ve ark. (1982), Anemone spp. (A. canadensis, A. dichotama, A.
vitifolia, A. baicaliensis, A. hupehensis), Clematis spp., Papaver spp. ve Nicotiana
spp.’de anter kültürü tekniğinin geliştirilmesi amacıyla birçok deneme yapmışlardır.
38
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
Bunlardan Anemone spp ile ilgili yapılan denemelerin 1. aşamasında, A. canadensis,
A. dichotama ve A. vitifolia’da farklı kültür yöntemlerini kıyaslamak amacıyla;
1) 2 fazlı ortam ( altta % 1 AK ve % 0.8 agar katkılı 5 ml katı H ortamı, üstte
4 ml sıvı H ortamından oluşan toplam 9 ml ortam / 5cm Ø petri)
2) 24 saat çalkalayıcıda çalkalanan % 10 AK katkılı sıvı H ortamından,
AK’un filtrasyonla uzaklaştırıldığı sıvı ortam (9 ml / 5cm Ø petri) ve
3) özel imal edilmiş ek bölmeli 125 ml’lik E-erlenmayerlerin, ek bölmesinde
AK, erlenmayer kısmında ise yine 2 fazlı H ortamının kullanıldığı 3 farklı ortam
denenmiştir. Bunlardan 1. yöntemde 6. haftada embriyolar oluşmaya başlamış ve 10.
hafta sonunda özellikle A. canadensis’de çok yüksek embriyogenesis gözlenmiştir.
Çalışmanın 2. aşamasında, A. canadensis’de inokulasyon öncesi ve sonrası
uygulanan soğuk muamelesinin (7
0
C de 7 gün) karşılaştırıldığı denemede
inokulasyon sonrası uygulamanın biraz daha başarı gösterdiği saptanmıştır.
3. aşamada, CO2’in embriyogensis üzerindeki etkisini gözlemek için A.
canadensis ve A. vitifolia’nın % 1 AK içeren katı H ortamında 7 0C’de farklı
sürelerde soğuklatılan anterleri; ya normal hava koşullarında veya % 2 CO2 içeren
ortamda inoküle edilmiştir. Sonuçta % 2 CO2’in embriyogenesisi inhibe ettiği, buna
karşılık normal hava şartlarında 20 gün soğuklatılan anterlerin en yüksek
embriyogenesis düzeyine ulaştıkları tespit edilmiştir.
4. aşamada ise; soğuk muamelesinin (7 0C de 7 gün) anterlerdeki ABA
miktarına olan etkisi incelenmiştir. Soğuklatma uygulanmamış 1 g A. canadensis
anterinde 2.2x10-6 g ABA, soğuklatılmışlarda ise 0.6x10-6 g ABA saptanmıştır.
Johansson (1983) başka bir çalışmada, A. canadensis ve A. hupehensis’de
AK un ABA üzerindeki etkisini incelemek için % 1 AK içeren 2 fazlı H ortamında
ABA’in farklı konsantrasyonlarını (10-3, 10-4, 10-5, 10-6, 10-7, 10-8 ve 10-9 M)
denemiştir. Çalışmada, AK yokluğunda A. hupehensis’de 10-7’den, A. canadensis’de
ise 10-6 dan yüksek konsantrasyonlarda embryogenesis tamamen önlenmiştir.
Johansson ve Eriksson (1984)’un yaptıkları başka bir çalışmada, A.
canadensis, A. hupehensis ve A. dichotoma’da CO2 ile embriyogenesis arasındaki
ilişkiyi gözlemek için, tek çekirdekli mikrospor içeren anterleri önce % 1 AK içeren
2 fazlı H ortama aktardıktan sonra 7 0C de soğuklatma uygulamışlar, sonra % 0.004,
39
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Esin ARI
% 2 veya % 5 CO2 içeren inkübatörlerden birinde inkübe etmişlerdir. En fazla
embriyogenesis, A. canadensis ve A. hupehensis’de % 5 CO2 , A. dichotoma’da ise
% 2 CO2 oranından sağlanmıştır. Ayrıca, A. hupehensis’de 21 gün soğuk muamelesi
ile proembriyo sayısı ciddi oranda artarken, daha sonra uygulanan % 2 CO2
inkübasyonu bu embriyoların gelişmesine de katkıda bulunmuştur.
Johansson ve ark., 1990’da yaptıkları çalışmada ise A. canadensis’de AK ve
organik maddelerin embriyogenesise etkilerini ortaya koymuşlardır. Buna göre
embriyogenesis; glisin, nikotinik asit, pyridoxine, thiamin, folik asit, D-biotin veya
myo-inositolden etkilenmezken, Fe-EDTA’nın yokluğu embriyogenesisi tamamen
önlemektedir. 2 fazlı H ortamındaki AK, 24 saat içinde hemen hemen tüm Fe-EDTA,
pyridoxine, folik asit ve nikotinik asiti adsorbe etmiştir ve petri kaplarının bir gece
bu şekilde bekletilmesi durumunda embriyogenesis muhtemelen, Fe-EDTA’nın AK
tarafından adsorbsiyonu nedeniyle tamamen önlenmektedir.
Anemonun bağlı bulunduğu Ranunculaceae familyasında yürütülen diğer
çalışmalar incelendiğinde ise George (1993)’un bildirdiğine göre; Konar ve
Nataraja (1965a,b) ile Nataraja ve Konar (1970) Ranunculus scleratus, Nataraja
(1971) Delphinium bounonianum ile Consolida orientalis ve Johansson ve ark.
(1982) Clematis’de anter kültürü çalışmaları yapmışlardır (Çizelge 2.1).
Çizelge 2.1. Ranunculaceae familyasında yürütülen bazı anter kültürü çalışmaları
(George, 1993)
Tür
Anter
Kullanılan
Adı
Kültürü
Ortam
pH
Sonucu
Delphinium
bounanianum
Kallus uyartımı,
Kök Rejeneras.
Consolida
orientalis
Kallus, Kök ve
Sürgün Gelişimi
Clematis spp.
Yüksek
Oranda
Embriyogenesis
Ranunculus
scleratus
Konnektif Doku,
Kallus
Ranunculus
scleratus
Kallus ve
Embriyogenesis
Sak-
Agar
Hormon
Referans
karoz
(g/l)
(mg/l)
Araştırıcı
(g/l)
Ranga
Swamy
(1961)
Ranga
Swamy
(1961)
Nitsch
and Nitsch
(1969)
Ranga
Swamy
(1961)
Ranga
Swamy
(1961)
5.8
20
7
(1) IAA
+ % 10 CM
Nataraja
(1971)
5.8
20
7
(2) IAA
+ % 10 CM
Nataraja
(1971)
5.8
20
2
Fazlı
Ortam
5.8
20
7
5.8
20
7
40
----(0.5-2) 2,4-D
+ % 10 CM
(1) 2,4-D
+ % 10 CM
Johansson
ve ark.
(1982)
Konar ve
Nataraja
(1965a,b)
Nataraja ve
Konar
(1970)
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
3. MATERYAL ve METOD
Bu araştırma, 2002–2005 yıllarında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi,
Bahçe Bitkileri Bölümüne ait Doku Kültürü Laboratuvarında yürütülmüştür.
3.1. Materyal
Bu çalışmada bitkisel materyal olarak, Türkiye florasında yaygın olarak
bulunan ve “Manisa Lalesi” olarak da bilinen Anemone coronaria türünün Adana’da
doğal yayılış gösteren bir A. coronaria var. coccinea (kırmızı çiçekli varyete)
populasyonuna (Şekil 3.1.) ait bitkilerden alınan anterler kullanılmıştır. Yıldırım
Beyazıt Mahallesi mevkiinde bulunan söz konusu populasyon, Adana – Osmaniye
Karayolu girişi çevresinde yayılış göstermektedir.
Şekil 3.1. Çalışma alanındaki doğal A. coronaria var. coccinea populasyonu
2002–2005 yılları arasında sürdürülen denemelerde uygun mikrospor
safhasını içerdiği düşünülen çiçek tomurcukları, yukarıda belirtilen alandan sabah
saat 6–7 arasında toplanmıştır. Tomurcuk toplama tarihleri denemeler boyunca Şubat
41
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
- Mart ayları arasında değişmiştir. Bu tarihlerde alınmış olan uygun anter
büyüklüğünü içerdiği düşünülen çiçek tomurcukları genellikle çalı altlarında yetişen,
uzun boylu, kalın saplı ve gösterişli çiçeklere sahip genotiplerden toplanarak cam
kavanozlar içerisinde biriktirilmiş ve vakit kaybetmeden laboratuvara getirilmiştir.
Laboratuvarda, hemen tomurcuk sterilizasyonu işlemlerine başlanmış ve daha sonra
da içerisindeki anterler farklı içeriğe sahip yapay besin ortamlarında kültüre
alınmıştır.
3. 2. Metod
3.2.1 . Sitolojik Çalışmalar
3.2.1.1. Çiçek Tomurcuklarının Gruplandırılması
Doğal A. coronaria var. coccinea tomurcukları içerisindeki mikrosporların in
vivo gelişim aşamalarını belirlemek ve buna göre genel bir uygun tomurcuk
tanımlaması yapabilmek amacıyla farklı büyüklükteki tomurcuklar, morfolojilerine
göre 10 gruba ayrılmıştır. Tomurcuklar yaklaşık 2 aylık vejetasyon süresinin 2.
haftasında alınmıştır. Şekil 3.2.’de sitolojik incelemeye alınan farklı büyüklükteki 10
tomurcuktan, tomurcuk büyüklüklerini daha yakından gösterebilmek amacıyla ilk 6
tomurcuğun görüntüsü, Çizelge 3.1.’de ise bu tomurcukların morfolojik özellikleri
verilmiştir.
c
b
a
1
2
3
4
5
6
Şekil 3.2. Sitolojik inceleme yapılan farklı büyüklükteki doğal A. coronaria var.
coccinea tomurcukları
42
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
Çizelge 3.1. Farklı büyüklükteki A. coronaria var. coccinea tomurcuklarının
morfolojik özellikleri (a: tomurcuk eni, b: alt involukrum yaprak
ucundan boğuma kadar olan tomurcuk uzunluğu, c: boğum eni, d: üst
involukrum yaprak kaldırılınca tomurcuğun dip kısmı ile boğum
arasındaki uzaklık)
İnvolukrum
Tepal
Yaprak
Görünüm
Durumu
Durumu
(A=Açık)
(+:Görünüyor )
(K=Kapalı) (:Görünmüyor)
1
4.30 / 4.80
7.40
4.6
1.07
K
2
4.70 / 5.64
7.73
5.47
1.20
K
3
5.10 / 5.84
10.70
6.91
1.88
K
4
5.30 / 6.20
12.75
7.04
1.61
K
5
5.80 / 6.25
14.80
8.13
1.45
A
+
6
6.30 / 6.30
15.38
7.77
2.10
A
+
7
7.22 / 7.96
17.00 10.18
2.10
A
+
8
7.85 / 8.94
16.25
9.10
1.95
A
+
9
8.80 / 9.41
19.87
9.82
3.20
A
+
10
9.82 / 10.67 23.75 11.42
3.45
A
+
*, **: İnvolukrum yapraklar kaldırıldıktan sonra ölçülen bir değer ve gözlem
Tom.
No
a
(mm)
içten*/dıştan
b
(mm)
c
(mm)
d
(mm)
Antosiyanin
Başlangıcı**
(+: Var)
(-: Yok)
+
+
+
+
+
+
+
3.2.1.2. Uygun Tomurcuk Safhasının Tespiti
Anter kültürü çalışmalarında uygun tomurcuk safhasını belirlemek için
tomurcuk şekli ve büyüklüğü ile mikrosporların gelişme safhası arasında bir ilişki
kurulmaktadır. A. coronaria’da en uygun mikrospor ve tomurcuk safhasının ne
olduğu ve nasıl tespit edildiğine ilişkin herhangi bir literatür olmadığı için bu
çalışmaya, uygun mikrospor ve tomurcuk safhasının belirlenmesi de dahil edilmiştir.
Çalışmada androgenesis çalışmalarında genel kabul gören tek çekirdekli
mikrospor safhasını içeren tomurcuk morfolojisi belirlenmeye çalışılmıştır. Ancak
bunu belirleyebilmek için in vivo mikrospor gelişiminin tüm aşamalarının tespit
edilmesi gerekmektedir. Bu aşamaların belirlenebilmesi için kullanılan farklı
sitolojik yöntemler aşağıda açıklanmıştır:
Asetokarmin ile Boyama: Tek çekirdekli mikrospor safhasını tespit etmek amacıyla
kullanılan yöntemler arasında en pratik yöntem olarak bilinen bu yöntemde, farklı
büyüklükteki canlı tomurcuklardan alınan anterler lam üzerine yerleştirilmiş ve
bisturi ucu yardımıyla anterlerin içerisindeki mikrosporlar serbest hale getirilmiştir.
43
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
Üzerine 1-2 damla asetokarmin damlatıldıktan sonra üstü lamelle kapatılan ezme
preparatlar ışık mikroskobunda incelenmiştir.
Asetokarmin Hazırlanışı: 55 ml saf su içerisine 45 ml glasiyel asetik asit ilave
edilerek kaynatılmış ve sonra bu karışıma 1 g karmin eklenerek filtre edilmiştir.
Feulgen ile Boyama: Ç.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü Sitoloji
laboratuvarında gerçekleştirilen bu yöntem için Darlington ve La Cour (1963)’un
metodundan faydalanılmış ancak yöntemin boyamada yetersiz kalması nedeniyle
asetokarmin yöntemiyle kombine edilmiştir. Bunun için involukrum yaprakları ve
tepalleri soyulmuş farklı büyüklükteki canlı A. coronaria tomurcukları 1 N HCl
içinde 60 0C deki su banyosunda 10-12 dakika süreyle hidrolize edilmiştir. Hidroliz
sonrası tomurcuklar oda sıcaklığında yine 1 N HCl ile bir kez durulanıp bu
solüsyondan çıkartılmıştır. Tomurcuklar daha sonra Feulgen çözeltisi içerisinde oda
sıcaklığındaki karanlık bir ortamda 2 saat bekletilmiş ve boyama işlemine
geçilmiştir. Bunun için Feulgen çözeltisinde bekletilen tomurcuklardan pens
yardımıyla alınıp lamlara yerleştirilen anterlerin üzerine 1-2 damla asetokarmin
damlatılmış ve anterler çizilerek içerisindeki mikrosporların serbest hale gelmesi
sağlanmıştır. Lamelleri kapatılan ezme preparatlara daha sonra ışık mikroskobunda
gözlem yapılmıştır.
Feulgen Hazırlanışı: 200 ml kaynamış saf su içine 1 g Fuchin Basic eklenmiş ve
daha sonra karışımın sıcaklığı 50 0C ye düşürülmüştür. Karışım filtre kağıdı ile
süzüldükten sonra soğutulup üzerine 25 ml 1 N HCl ilave edilmiştir. Çözelti oda
sıcaklığına geldiğinde 1.5 g K2S2O5 (potasyum-meta-bisülfit) eklenip karıştırılmış,
bunun da üzerine 0.5 g aktif karbon ilave edilmiştir. Daha sonra bu çözelti iyice
karıştırılıp filtre kağıdıyla tekrar süzülmüş ve sonuçta saydam renkli bir sıvı elde
edilmiştir.
Ethidium Bromide ile Boyama: Bu yöntemde Samancı ve ark. (1998)’nın
kullandıkları metoddan yararlanılmıştır.
Son zamanlardaki bazı sitoloji çalışmalarında hem canlı hem de fikse edilmiş
materyallerdeki kullanım kolaylığı ve hızlı sonuçlar vermesi nedeniyle DNA
44
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
florkrom boyama yöntemleri tercih edilmektedir. Bu çalışmada ise Ethidium
Bromide (3,8-diamino-5-ethyl-6-phenyl phenanthridium bromide) (EtBr)’in saf suyla
hazırlandığı % 0.1 lik stok solüsyonu kullanılmıştır. Bu solüsyon 0, 10 ve 50 kez
sulandırılmıştır. Ayrıca canlı materyallerle çalışıldığı için geçirgenliğin daha fazla
arttırılması amacıyla, her 50 ml lik EtBr çözeltisine 2 damla % 0.1 lik Triton-100
solüsyonundan ilave edilerek karıştırılmıştır.
Farklı büyüklükteki canlı tomurcuklardan alınan anterler lamlar üzerine
yerleştirilip mikrosporları serbest hale getirildikten sonra üzerlerine 1-2 damla
yukarıda bahsedilen EtBr çözeltilerinden damlatılmıştır. Lamelleri kapatılan ezme
preparatlara daha sonra floresan mikroskobunda gözlem yapılmıştır.
Lakto-Propionik-Orsein ile Boyama: Çalışmanın bu aşaması Gazi Üniversitesi,
Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Sitoloji Laboratuvarında yürütülmüştür.
Uzaklık nedeniyle canlı materyalde çalışılamayacağı için farklı büyüklükteki
tomurcuklar, ayrı kavanozlar içinde FPA (fenol-propionikasit-alkol) fiksasyon
sıvısında oda sıcaklığında beklemeye alınmıştır. Sitolojik çalışma başlangıcında
kavozdaki tomurcuklar önce % 70 etil alkol sıvısında yıkanmış ve daha sonra pens
yardımıyla tomurcuklardan alınan anterler lam üzerine yerleştirilmiştir. Anterlerin
mikrosporları serbest hale getirildikten sonra üzerine 1-2 damla lakto-propionikorsein damlatılmıştır. Üstü lamelle kapatılan ezme preparatlar daha sonra ışık
mikroskobunda incelenmiştir.
FPA Hazırlanışı: Eşit orandaki formaldehit ve propionik asitten oluşan 100 ml lik
karışımın üzeri % 70 lik alkol ile 1 lt ye tamamlanmıştır.
Lacto-Propionik-Orsein Hazırlanışı: Eşit orandaki laktik asit ve propionik asitten
oluşan 100 ml lik karışıma 2 g orsein eklenerek filtre edilmiş, daha sonra çözelti %
45 lik olacak şekilde sulandırılmıştır.
Kesit Alma Yöntemi: FPA fiksasyon sıvısı içinde muhafaza edilen farklı
büyüklükteki tomurcuklardan, kesit alma yöntemi kullanılarak mikrotomda ince
kesitler alınmıştır. Bunun için Stösser ve ark. (1985) ile Eti (1987)’nin yaptıkları
çalışmalar kombine edilmiştir.
45
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
Yöntemin ilk aşamasında, tomurcuklar Stösser ve ark. (1985)’na göre % 70,
% 85, % 95 ve % 100 lük Johansen karışımları içinde üçer saat bekletilmiştir.
Yöntemin bundan sonraki aşamaları Eti (1987)’ye göre gerçekleştirilmiştir:
% 95 lik Johansen karışımı içindeki tomurcukların havası 30 dakika vakum pompası
kullanılarak alınmıştır. Tomurcuk örnekleri, bu işlemden sonra TBA-1 (Tersiyer
Butil Alkol) sıvısı içinde bir gece bekletilmiştir. Ertesi gün TBA-2 ve TBA-3
sıvılarında üçer saat bekletilen örnekler, daha önceden petriler içerisinde eritilen sıvı
parafine aktarılmıştır. 60-65 0C sıcaklıktaki etüvde petriler içerisinde 2 gün bekletilen
tomurcuklar, petrileri ile birlikte daha önceden hazırlanan buz kutusu düzeneği
üzerine yerleştirilmiş ve böylece parafinin sertleşmesi sağlanmıştır. Daha sonra her
bir örneği çevreleyen yaklaşık 1-2 cm2 lik alan bisturi ucu ile kesilip çıkartılmış ve
bu parafinli örnekler tahta blokların üzerine yine parafin yardımıyla monte edilmiştir.
Rotasyon mikrotomu kullanılarak bu örneklerden 10 µ kalınlığında kesitler elde
edilmiştir. Daha önceden etiketleri yazılan lamlar üzerine yine daha önceden
hazırlanmış olan 1:1 oranındaki gliserin ve yumurta akı karışımından oluşan
yapıştırıcıdan çok az miktarda sürülüp yayılarak, alınan kesitler parçalar halinde
lamların üzerine yerleştirilmiştir. Bu lamlar 35-40 0C sıcaklıktaki ısı masalarının
üzerine bırakıldıktan sonra kesitlerin üzerlerine kurumamaları için 1-2 damla saf su
damlatılmıştır. Böylece sıcaklığın etkisi ve yumurta akı karışımının da yardımıyla
kesitin lama iyice yapışması ve lam üstündeki suyun buharlaşıp uçması sağlanmıştır.
Daha sonra bu lamlar 30-35 0C deki etüvde 1 gece bekletilmiştir. Ertesi gün, lamlar
lam taşıyıcılarına yerleştirilmiş ve bundan sonra Ksilol-1 ve Ksilol-2 küvetlerinde 10
ar dakika bekletilmiştir. Böylece parafinin eriyip örneklerden uzaklaşması
sağlanmıştır. Buradan çıkartılan lamlar izopropil alkol-1 ve izopropil alkol-2
küvetlerinde 5 er dakika, daha sonra da % 96 dan başlayarak % 70, % 40 ve % 20
şeklinde sırayla konsantrasyonları azalan alkol küvetlerinin her birisinde ve son
olarak saf su küvetinde 3 er dakika bekletilmiştir.
Bu işlemlerden sonra boyama aşamasına geçilmiştir. Bunun için daha
önceden hazırlanan Hematoksilin boya çözeltisinin bulunduğu küvetteki lamlar 2530 dakika boyunca boyanmıştır. Daha sonra örnekler, hafif akan çeşme altındaki su
dolu bir küvette 15 dakika durulanmıştır. Durulamayı takiben, lamlar bu kez boyama
46
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
öncesi kullanılan alkol serisinden ters yönde geçirilmiştir. Bu amaçla lamlar; % 20,
% 40, % 70 ve % 96 lık alkol küvetlerinde 3 er dakika, izopropil-2 ve izopropil-1 de
5 er dakika bekletildikten sonra yeni bir ksilol küvetine aktarılarak bu sıvıda
muhafazaya alınmıştır. Buradan pens yardımıyla alınan lamların üzerindeki ksilolün
süzülmesi sağlanmıştır. Daha sonra ‘Entellan’adı verilen özel bir şeffaf yapıştırıcıdan
her lamın üzerine eşit aralıkta 3 damla damlatılmış ve üstleri lamelle kapatılmıştır.
Bu şekilde devamlı preparat haline getirilen örnekler 30 0C deki etüvde 3 gün
bekletilip kurutularak, mikroskop incelemelerine hazır duruma getirilmiştir.
Johansen Karışımları: Bu karışımlar Çizelge 3.2.’ye göre hazırlanmıştır
Hematoksilin Hazırlanışı: 1 g Hematoksilin % 96 lık 6 ml etil alkol içerisinde
eritilmiştir. Başka bir kapta 12.5 g potasyum aluminyum sülfat 100 ml suda eritilmiş
ve bu karışıma 0.18 g KMnO4, 25 ml gliserin ile 25 ml metanol eklendikten sonra,
diğer kaptaki hematoksilin de ilave edilerek stok boya çözeltisi hazırlanmıştır.
Boyama için 1 birim stok çözelti, 10 birim saf suyla seyreltilerek kullanılmıştır.
Çizelge 3.2. Johansen karışımları (Stösser ve ark., 1985)
Alkol Karışım
Saf Su
% 96 lık
Konsantrasyonu (%)
(ml)
Etil Alkol (ml)
70
85
95
100
300
150
-
500
500
450
200
Tersiyer
Butil Alkol (ml)
200
350
550
800
3.2.1.3. Periyodik Anter Gelişiminin İncelenmesi
Anterlerin haftalık gelişimlerini incelemek amacıyla çalışmanın III. yılında
hem B5 hem de NN ortamında daha önce en yüksek embriyogenesis performansının
elde edildiği uygulamalardan yeni, küçük histolojik gözlem denemeleri kurulmuştur.
Buna göre B5 (+ 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) ve NN (+ 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l
BAP) ortamlarında 8 hafta kültüre alınan anterlerden, her hafta sonunda birer petri
içindeki 10 ar adet anter FPA fiksasyon sıvısına alınmıştır. Sekizinci hafta sonunda
FPA’daki anterlerden kesit alma yöntemi kullanılarak mikrotomda ince kesitler
alınmıştır. Bölüm 3.2.1.2.’de belirtilen yönteme göre kesitlerden preparat hazırlanmış
ve daha sonra ışık mikroskobunda incelemeler yapılmıştır.
47
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
3.2.2. Anterlerin Kültüre Alınması
Uygun safhada yani tek çekirdekli mikrosporlara sahip anterleri içeren
tomurcuklar; önce % 70 etil alkolde 2 dakika, sonra % 20 sodyum hipoklorit ve 1-2
damla Tween-20 içeren çözeltide 10 dakika bekletilerek yüzey sterilizasyonu
işlemlerinden geçirilmiştir.
Sterilize edilmiş tomurcuklardaki genelde 6-7 sıra halinde dizilmiş anterlerin
ilk ve son 2 sıraları haricindeki anterler, steril kabinde ve mikroskop altında çıkartılıp
I. yıl flamentlerinden uzaklaştırılarak, II., ve III. yıllarda ise flamentleri ile birlikte
farklı besin ortamlarında kültüre alınmıştır (Şekil 3.3.).
Şekil 3.3. Bir tomurcuktaki uygun anter sıraları ve kültüre alınan anterler
Anterlerin I. yıldan sonra flamentleri ile birlikte kültüre alınmasının sebebi; I.
yıl çalışmalarının gözlemleri sırasında, kültüre alınan anterlerin bazılarının
yaralanmış oldukları ve bu durumun anterlerin kültüre alınma öncesinde
flamentlerinden
uzaklaştırılmaya
çalışılırken
çok
keskin
bisturi
uçlarından
kaynaklandığının farkedilmiş olmasıdır.
3.2.3. Anterlere Yapılan Ön Uygulama
Dört yıl boyunca sürdürülen çalışmanın I. yılındaki anterlere, besin ortamına
yerleştirildikten sonra kontrol, +7 0C de 2, 7, 21 gün soğuk uygulaması yapılmıştır.
48
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
Bu uygulamalar arasında fark bulunamamasına rağmen genel anter kültürü
çalışmaları ve diğer Anemone türlerinde yapılan araştırmalara dayanarak, çalışmanın
II., ve III. yıllarında kültüre alınan tüm anterlere +7 0C’de 7 gün soğuklatma
uygulanmıştır. Bu uygulamalar, NÜVE-ID501 marka iklim dolabında yapılmıştır.
3.2.4. Kullanılan Besin Ortamları ve Kurulan Denemeler
Çalışmada temel besin ortamı olarak; I. yıl NN (Nitsch ve Nitsch, 1969), II., ve
III. yıllar ise NN ortamının yanı sıra B5 (Gamborg ve ark., 1968) ortamı
kullanılmıştır. Bu ortamlar için öncelikle stok solüsyonlar (Çizelge 3.3. ve Çizelge
3.4.) hazırlanmış ve ortamlar hazırlanırken bu çözeltiler kullanılmıştır. Myo-inositol,
sakkaroz ve agar ortam hazırlığı sırasında eklenmiştir. Ortamların tümünün pH’sı,
1N NaOH veya 1N HCl kullanılarak 5.8’e ayarlanmış, sterilizasyon işlemi ise 121
0
C’de 1 atmosfer basınca sahip otoklavda 15 dakika sürede gerçekleştirilmiştir. Ana
denemelerdeki anterlerin tümü % 0.8 agar (SİGMA A-4550) ile katılaştırılmış
ortamlarda kültüre alınmış olup, kültürde meydana gelen değişikliklerden dolayı,
anterlerin bazıları daha sonra sıvı ortamda kültüre alınmıştır.
3.2.4.1. I. Yıl Denemeleri
Çalışmanın I. yılı olan 2002 yılında A. coronaria’da anter kültürü ile ilgili
herhangi bir literatür bilgisine rastlanmadığı için diğer Anemone türlerinde yapılan
çalışmalar dikkate alındığında; hormon katkısız NN ortamına eklenen aktif karbonun
(AK) embriyogenesisi yüksek oranda teşvik ettiği ve bu oranın % 32’ye kadar çıktığı
bilgisine rastlanmıştır (Johansson ve Eriksson, 1977). Ayrıca son yıllardaki bazı
anter kültürü çalışmalarında (Dias ve Martins, 1999: Çömlekçioğlu, 2001’den;
Çömlekçioğlu ve ark., 2001; Malik ve ark., 2001; Achar, 2002; Büyükalaca ve
ark. 2004) olumlu etkisi nedeniyle gümüş nitrat (GN) kullanımının yaygınlaştığı
bilinmektedir. Bu bilgilere dayanarak 2002 yılında kurulan I. yıl denemelerinde
temel besin ortamı olarak NN ortamı kullanılmıştır. Hormon kullanılmayan
denemelerde katkı maddesi olarak AK ve GN’ın etkileri incelenmiştir.
49
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
Çizelge 3.3. NN temel besin ortamının içeriği
Standart Ortam
Stok Çözelti
Kimyasallar
Konsantrasyonu
Hazırlama
(mg/l)
Katsayısı
Stok Çözelti
Konsantrasyonu
(g/l)
MAKRO ELEMENTLER
KH2PO4
MgSO4.7H2O
CaCl2.2H2O
NH4NO3
KNO3
68
188
220
720
950
(x 20)
1.36
3.7
4.4
14.4
19
MİKRO ELEMENTLER
CuSO4.5H2O
Na2MoO4.2H2O
ZnSO4.7H2O
H3BO3
MnSO4.4H2O
0.025
0.25
10
10
25
(x 100)
0.0025
0.025
1
1
2.5
Fe EDTA
FeSO4.7H2O
Na2EDTA.2H2O
27.8
37.3
(x 100)
2.78
3.73
VİTAMİNLER
d-Biotin
Folic Acid
Pyridoxine-HCl
Thiamine-HCl
Glycine
Nicotinic Acid
0.05
0.50
0.50
0.50
2.00
5.00
(x 100)
mg / l
Myo-Inositol
100
g/l
Sakkaroz
Agar
20
8
50
0.005
0.050
0.050
0.050
0.200
0.500
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
Çizelge 3.4. B5 temel besin ortamının içeriği
Standart Ortam
Stok Çözelti
Kimyasallar
Konsantrasyonu
Hazırlama
(mg/l)
Katsayısı
Stok Çözelti
Konsantrasyonu
(g/l)
MAKRO ELEMENTLER
CaCl2.2H2O
NaH2PO4
(NH4)2SO4
MgSO4.7H2O
KNO3
150
130
134
250
2500
(x 20)
3.00
2.60
2.68
5.00
50.0
MİKRO ELEMENTLER
CoCl2.6H2O
CuSO4.5H2O
Na2MoO4.2H2O
KI
ZnSO4.7H2O
H3BO3
MnSO4. H2O
0.025
0.025
0.25
0.75
2
3
10
(x 100)
0.0025
0.0025
0.025
0.075
0.2
0.3
1.0
Fe EDTA
FeSO4.7H2O
Na2EDTA.2H2O
27.8
37.3
(x 100)
2.78
3.73
VİTAMİNLER
Pyridoxine-HCl
Nicotinic Acid
Thiamine-HCl
1
1
10
(x 100)
mg / l
Myo-Inositol
100
g/l
Sakkaroz
Agar
20
8
51
0.1
0.1
1.0
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
3.2.4.1.(1). Aktif Karbon (AK) Denemeleri
AK Denemelerinde 0 (kontrol), % 0.1 ve % 0.5 lik konsantrasyonların
(Çizelge 3.5.) A. coronaria’nın anter kültürüne etkisi araştırılmıştır.
3.2.4.1.(2). Gümüş Nitrat (GN) Denemeleri
GN denemelerinde 0 (kontrol), 5 mg ve 10 mg lık konsantrasyonların
(Çizelge 3.5.) A. coronaria var. coccinea’nın anter kültürüne etkisi araştırılmıştır.
Çizelge 3.5. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki I. yıl
denemeleri
Uygulama
No
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
Temel
Uygulamalar
Kontrol
Uygulamaları
% 0.1 lik
AK
Uygulamaları
% 0.5 lik
AK
Uygulamaları
5 mg/l
GN
Uygulamaları
10 mg/l
GN
Uygulamaları
Uygulama Ortamları
NN
NN
NN
NN
NN + % 0.1 AK
NN + % 0.1 AK
NN + % 0.1 AK
NN + % 0.1 AK
NN + % 0.5 AK
NN + % 0.5 AK
NN + % 0.5 AK
NN + % 0.5 AK
NN + 5 mg/l GN
NN + 5 mg/l GN
NN + 5 mg/l GN
NN + 5 mg/l GN
NN + 10 mg/l GN
NN + 10 mg/l GN
NN + 10 mg/l GN
NN + 10 mg/l GN
Soğuklatma
Uygulamaları
KONTROL
+7 0C de 2 GÜN
+7 0C de 7 GÜN
+7 0C de 21 GÜN
KONTROL
+7 0C de 2 GÜN
+7 0C de 7 GÜN
+7 0C de 21 GÜN
KONTROL
+7 0C de 2 GÜN
+7 0C de 7 GÜN
+7 0C de 21 GÜN
KONTROL
+7 0C de 2 GÜN
+7 0C de 7 GÜN
+7 0C de 21 GÜN
KONTROL
+7 0C de 2 GÜN
+7 0C de 7 GÜN
+7 0C de 21 GÜN
Ancak on haftalık kültür süresi sonunda, uygulamaların hiç birisinden anter
kaynaklı kallus veya embriyo elde edilememesine rağmen anterlerin hala % 98–100
oranında canlı kaldıkları gözlenmiştir. Zayıf bir ihtimal de olsa, bu canlı anterlerin
52
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
bir sonraki aşamaya geçişini uyartmak amacıyla II. grup denemeler kurulmuştur. Bu
amaçla, 5 tekerrürden oluşan I. grup denemelerin her tekerrüründe kültüre alınan
anterlerin ortamları bazıları için taze ortama (tekerrür 1 ve 2), bazıları için ise farklı
ortamlara (tekerrür 3, 4 ve 5) aktarma şeklinde değiştirilmiştir. Yeni ortamların
içerikleri Çizelge 3.6.’da verilmiştir.
Çizelge 3.6. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki I. yıl, II. grup
denemeleri
Tek. No
1
II. GRUP DENEME ORTAMLARININ İÇERİKLERİ
1. Taze Ortam (Çizelge 3.4.’deki Uygulama Ortamlarının Aynısı)
2
2. Taze Ortam (Çizelge 3.4.’deki Uygulama Ortamlarının Aynısı)
3
3. NN + %3 Sak. + 1 mg/l 2,4-D + 0.1 mg/l BA + 2 mg/l Glisin + %0.8 Agar
3a. Kontrol ( 3 Nolu Ortamın Aynısı)
3b. Kontrol + % 0.1 AK
3c. Kontrol + % 0.5 AK
3d. Kontrol + 5 mg/l GN
3e. Kontrol +10 mg/l GN
4
4. NN + %3 Sak. + 1.5 mg/l 2,4-D + 0.5 mg/l Kinetin + 2 mg/l Glisin + 500 mg/l
L-Glutamin + 10 mg/l L-Alanin + 10 mg/l L-Prolin + 10 mg L-Serin
4a. Kontrol ( 4 Nolu Ortamın Aynısı)
4b. Kontrol + % 0.1 AK
4c. Kontrol + % 0.5 AK
4d. Kontrol + 5 mg/l GN
4e. Kontrol +10 mg/l GN
5
5. NN+ %3 Sak. + 4 mg/l NAA + 0.1 mg/l BAP + 2 mg/l Glisin + %0.8 Agar
5a. Kontrol ( 5 Nolu Ortamın Aynısı)
5b. Kontrol + % 0.1 AK
5c. Kontrol + % 0.5 AK
5d. Kontrol + 5 mg/l GN
5e. Kontrol +10 mg/l GN
Çizelge 3.6.’daki 1.,2.,3. ve 5. grup ortamlar katı, 4. grup ortamlar ise sıvı
olarak hazırlanmıştır. “Float Culture” olarak da adlandırılan bu yönteme göre sıvı
ortamdaki anterler 80 devir/dk hızda çalışan çalkalayıcıda kültüre alınmıştır.
53
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
3.2.4.2. II. Yıl Denemeleri
Birinci yıl denemelerinden embriyogenesis açısından herhangi bir olumlu
cevap alınamadığı için farklı bitkilerde yapılan androgenesis çalışmalarının genel bir
değerlendirilmesi sonucu II. yıl (2003) denemelerinde öncelikle farklı besin
ortamlarına ilave edilecek hormonların etkilerinin araştırılmasına karar verilmiştir.
Kullanılan
Temel
Besin
Ortamları:
Androgenesis
çalışmalarında
kültür
ortamlarının NO3- / NH4+ oranları embriyogenesis üzerinde çok önemli role sahiptir
ve bu nedenle besin ortamlarındaki NO3- ve NH4+ kullanımı dengeli olmalıdır
(George, 1996). Bu önem sebebiyle farklı bitki türlerinde gerçekleştirilen
androgenesis çalışmalarında embriyo teşviği ve rejenerasyonu için, temel besin
ortamlarındaki azot bileşiklerinde farklı modifikasyonlar yapılarak birçok başarılı
ortamlar geliştirilmiş, daha sonra bu ortamlardan da modifikasyonlara gidilerek
androjenik başarılar sağlanmıştır.
Bu nedenle II. yıl denemelerinde kullanılabilecek ortamlar araştırılırken, anter
kültürü çalışmalarında kullanılan belli başlı besin ortamlarının NO3 / NH4 oranları
dikkate alınmıştır. Bunlar arasından bir seçim yapmak gerektiğinde; öncelikle
ortamların oran bakımından birbirinden farklı olmaları istenmiş ve bu kriteri
sağlayanlar içinden anter kültüründe en fazla kullanılan genel ortamlar seçilmiştir.
Buna göre II. yıl denemelerinde kullanılacak ortamlar NN ve B5 ortamları olarak
belirlenmiş, ancak ortamlarda herhangi bir modifikasyona gidilmemiştir. Bu
ortamlardan NN ortamında NO3 / NH4 oranı 4:1 iken, B5 ortamında 20:1 dir.
Kullanılan Hormonlar: I. yıl çalışmalarında hiç hormon kullanılmamış ve
anterlerde herhangi bir embriyo oluşumu veya embriyoid gelişimi gözlenmemiştir.
Ancak yapılan anter kültürü çalışmalarının büyük çoğunluğunda kültür ortamlarına
ilave edilen hormonlar, anterlerden embriyo oluşumunu teşvik etmiştir. Hormonların
bu etkisi; mikrosporların gametofitik safhadan sporofitik safhaya yönlendirilmeleri
şeklinde gelişmektedir. Bu nedenle II. yıl çalışmalarında öncelikle temel besin
ortamlarına ilave edilecek hormonların anterler üzerindeki etkisinin araştırılmasına
54
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
karar verilmiştir. Hangi hormonların kullanılması gerektiğine gelince; yine yapılan
çalışmalara göre anter kültürünün ilk çalışılmaya başlandığı yıllarda embriyo
uyartımı için ortamlara sadece oksin ilave edilirken, zamanla “recalcitrant” olarak da
tanımlanan “inatçı” türlerde yapılan çalışmaların olumsuz sonuçları, araştırmacıları
oksinlerle beraber sitokinin kullanımına yöneltmiştir. Çünkü hücresel farklılaşma
birçok yönden bu iki grup hormon arasındaki interaksiyonla kontrol edilmektedir. Bu
yaklaşımdan yola çıkarak; hem diğer Anemone türlerinde hem de son yıllarda farklı
bitkilerdeki anter kültürü çalışmalarında kullanılan hormonların genel bir
değerlendirilmesi sonucu; B5 ve NN ortamlarında, indol asetik asitin (IAA) tek
başına farklı dozları ile farklı oksin : sitokinin oranlarına sahip IAA ve benzil amino
purin (BAP) kombinasyonları kullanılmıştır.
Kullanılan Diğer Katkı Maddeleri: Katkı maddesi olarak, hormonların dışında AK,
GN, L-glutamin (LG) ve bunların karışımının etkileri incelenmiştir.
3.2.4.2. (1). Farklı Hormon Konsantrasyonu
Denemeleri
II. yıl çalışmalarında; temel besin ortamları olan B5 ve NN ortamlarına,
IAA’in 0.1, 0.5, 1 ve 2 mg/l lık dozları eklenmiştir. Ayrıca bu farklı IAA dozlarına
0.1 mg/l BAP ilave edilmiştir. Böylece farklı oksin:sitokinin (O:S) oranlarına sahip
(1:1, 5:1, 10:1, ve 20:1) 4 kombinasyon oluşturulmuştur. Kontrol ortamı ile birlikte
toplam 9 uygulamadan oluşan hormon konsantrasyonları Çizelge 3.7.’de verilmiştir.
Çizelge 3.7. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki II. yıl hormon
denemeleri
UYG. NO
1
2
3
4
5
6
7
8
9
UYGULAMA ORTAMLARI
B5 / NN (Kontrol)
B5 / NN + 0.1 mg IAA
B5 / NN + 0.5 mg IAA
B5 / NN + 1 mg IAA
B5 / NN + 2 mg IAA
B5 / NN + 0.1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
55
0 : S ORANI
1
5
10
20
ÖN MUAMELE
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
3.2.4.2.(2). Aktif Karbon (AK) Denemeleri
Temel besin ortamları olan B5 ve NN ortamlarına % 1 AK ilave edilmiş ve
bu ortamlara Çizelge 3.7.’de belirtilen 9 farklı hormon konsantrasyonu eklenmiştir.
Toplam 9 uygulamadan oluşan AK uygulamaları Çizelge 3.8.’de verilmiştir.
Çizelge 3.8. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki II. yıl aktif
karbon (AK) denemeleri
UYGULAMA
NO
1
2
3
4
5
6
7
8
9
UYGULAMA ORTAMLARI
B5 / NN + %1 AK(Kontrol)
B5 / NN + %1 AK + 0.1 mg IAA
B5 / NN + %1 AK + 0.5 mg IAA
B5 / NN + %1 AK + 1 mg IAA
B5 / NN + %1 AK + 2 mg IAA
B5 / NN + %1 AK + 0.1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + %1 AK + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + %1 AK + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + %1 AK + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
ÖN MUAMELE
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
3.2.4.2.(3). Gümüş Nitrat (GN) Denemeleri
B5 ve NN ortamlarına 5 mg/l GN ilave edilmiş ve bu ortamlara hormon
denemelerinde kullanılan 9 farklı hormon konsantrasyonu eklenmiştir. Toplam 9
uygulamadan oluşan GN uygulamaları Çizelge 3.9.’da gösterilmiştir.
Çizelge 3.9. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki II. yıl gümüş
nitrat (GN) denemeleri
UYGULAMA
NO
1
2
3
4
5
6
7
8
9
UYGULAMA
ORTAMLARI
B5 / NN + 5 mg/l GN (Kontrol)
B5 / NN + 5 mg/l GN + 0.1 mg IAA
B5 / NN + 5 mg/l GN + 0.5 mg IAA
B5 / NN + 5 mg/l GN + 1 mg IAA
B5 / NN + 5 mg/l GN + 2 mg IAA
B5 / NN + 5 mg/l GN + 0.1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 5 mg/l GN + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 5 mg/l GN + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 5 mg/l GN + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
56
ÖN
MUAMELE
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
3.2.4.2.(4). L-Glutamin (LG) Denemeleri
Temel besin ortamları olan B5 ve NN ortamlarına, bir amino asit olarak
androgenesiste olumlu etkisi bilinen LG, 800 mg/l ilave edilmiş ve bu ortamlara
hormon denemelerindeki 9 farklı hormon konsantrasyonu eklenmiştir. Toplam 9
uygulamadan oluşan LG uygulamaları Çizelge 3.10.’da verilmiştir.
Çizelge 3.10. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarında II. yıl
L-glutamin (LG) denemeleri
UYGULAMA
NO
1
2
3
4
5
6
7
8
9
UYGULAMA
ORTAMLARI
B5 / NN + 800 mg/l LG (Kontrol)
B5 / NN + 800 mg/l LG + 0.1 mg IAA
B5 / NN + 800 mg/l LG + 0.5 mg IAA
B5 / NN + 800 mg/l LG + 1 mg IAA
B5 / NN + 800 mg/l LG + 2 mg IAA
B5 / NN + 800 mg/l LG + 0.1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 800 mg/l LG + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 800 mg/l LG + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 800 mg/l LG + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
ÖN
MUAMELE
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
+ 7 0C de
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
7 GÜN
3.2.4.2.(5). Aktif Karbon (AK), Gümüş Nitrat (GN)
ve L-Glutamin (LG) Karışımı Denemeleri
Hormon denemelerinde kullanılan 9 farklı hormon konsantrasyonunun
eklendiği temel besin ortamları B5 ve NN ortamlarına, %1 AK, 5 mg/l GN ve 800
mg/l LG hep birlikte ilave edilmiştir. Toplam 9 uygulamadan oluşan AK + GN + LG
uygulamaları Çizelge 3.11.’de verilmiştir.
Çizelge 3.11. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki II. yıl aktif
karbon(AK)+ gümüş nitrat (GN)+ L-glutamin (LG) karışımı denemeleri
UYG
NO
UYGULAMA ORTAMLARI
ÖN
MUAMELE
1
2
3
4
5
6
7
8
9
B5 / NN + %1 AK + 5 mg/l GN + 800 mg/l LG (Kontrol)
B5 / NN + %1 AK + 5 mg/l GN + 800 mg/l LG + 0.1 mg IAA
B5 / NN + %1 AK + 5 mg/l GN + 800 mg/l LG + 0.5 mg IAA
B5 / NN + %1 AK + 5 mg/l GN + 800 mg/l LG + 1 mg IAA
B5 / NN + %1 AK + 5 mg/l GN + 800 mg/l LG + 2 mg IAA
B5 / NN + %1 AK + 5 mg/l GN + 800 mg/l LG + 0.1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + %1 AK + 5 mg/l GN + 800 mg/l LG + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + %1 AK + 5 mg/l GN + 800 mg/l LG + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + %1 AK + 5 mg/l GN + 800 mg/l LG + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
57
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
3.2.4.2.(6). Embriyo Çimlendirme - Kallus
Çoğaltma Çalışmaları
B5 ve NN ortamlarında gerçekleştirilen uygulamalar sırasında, bazı hormon
konsantrasyolarının embriyo oluşumunu teşvik ederken, hem anterden hem de
flamentten meydana gelen
kallus oluşumunu da yüksek oranlarda teşvik ettiği
görülmüştür. Yapılan sitolojik incelemeler sonucu meydana gelen kallusların
embriyojenik oldukları belirlenmiştir. Bunun üzerine denemelerde oluşan embriyolar
çimlendirilmek üzere hormonsuz ortamlara aktarılırken, anterlerden meydana gelen
kalluslar ise indirekt embriyogenesise teşvik edilebilmeleri için öncelikle
çoğaltılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla B5 uygulamalarından elde edilen embriyoları
çimlendirmek ve bu uygulamalarda oluşan anter kalluslarını çoğaltmak için Çizelge
3.12.’de belirtilen uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Çizelgedeki 1. uygulama embriyo
çimlendirme, diğer uygulamalar ise kallus çoğaltma uygulamalarıdır.
Çizelge 3.12. B5 uygulamalarında oluşan embriyoları çimlendirme ve anter
kalluslarını çoğaltma ortamları
UYG. NO
UYGULAMA ORTAMLARI
ORTAM TİPİ
1
B5 (Kontrol)
KATI
2
B5 + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
KATI
3
B5 + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
SIVI
4
B5 + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
KATI
5
B5 + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
SIVI
6
B5 + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
KATI
7
B5 + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
SIVI
NN uygulamalarından elde edilen embriyoları çimlendirmek ve oluşan anter
kalluslarını
çoğaltmak
içinse
Çizelge
3.13.’de
verilen
uygulamalar
gerçekleştirilmiştir. Çizelgedeki 1. uygulama embriyo çimlendirme, 2. ve 3.
uygulamalar ise kallus çoğaltma uygulamalarıdır.
Çizelge 3.13. NN uygulamalarında oluşan embriyoları çimlendirme ve anter
kalluslarını çoğaltma ortamları
UYG. NO
UYGULAMA ORTAMLARI
ORTAM TİPİ
1
NN (Kontrol)
KATI
2
NN + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
KATI
3
NN + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
SIVI
58
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
Anter kalluslarının çoğalmaları için kültüre alındıkları Çizelge 3.12. ve
Çizelge 3.13.’de belirtilen ortamların hormon içerikleri, kallusların oluştukları ortam
ile aynı içerikte olup tek farkları katı ve sıvı formda hazırlanmış olmalarıdır. Böylece
aynı içerikli 2 farklı ortam tipinin çoğalma üzerindeki etkisi incelenmek istenmiştir.
Çimlendirilmek üzere kültüre alınan embriyolar 25+1 0C sıcaklık ve 16 saat
aydınlık, 8 saat karanlık fotoperiyod koşullarına sahip büyütme odasına aktarılırken,
büyütülüp çoğaltılmak üzere kültüre alınan anter kallusları ise yine eski oluştukları
ortam olan 25+1 0C sıcaklıktaki karanlık koşullarda bekletilmeye devam etmiştir.
3.2.4.2.(7). İndirekt Embriyogenesis Çalışmaları
Bir önceki bölümde bahsedildiği gibi, anterlerden meydana gelen kalluslar
Çizelge 3.12. ve Çizelge 3.13.’de belirtilen ortamlarda çoğaltılmaya çalışılmıştır.
Hem bu ortamlarda çoğaltılabilen kallusları hem de çoğaltmak için farklı bir ortama
aktarılmayıp oluştukları ortamlarında büyümeye bırakılan kallusları indirekt
embriyogenesise yönlendirmek için Çizelge 3.14.’de belirtilen katı ortamlar
hazırlanmıştır. Bu ortamlarda kültüre alınan kalluslara, 25+1 0C sıcaklık ve 16 saat
aydınlık, 8 saat karanlık fotoperiyoddan oluşan kültür koşulları sağlanmıştır.
Çizelge 3.14. Farklı B5 ve NN ortamlarından elde edilen anter kalluslarının indirekt
embriyogenesis amacıyla aktarıldığı ortamlar
UYGULAMA NO
UYGULAMA ORTAMLARI
1
B5* / NN** + 0.1 mg IAA + 0.5 mg BAP + 0.25 mg 2ip
2
B5* / NN** + 0.1 mg IAA + 1 mg BAP + 0.50 mg 2ip
3
B5* / NN** + 0.1 mg IAA + 2 mg BAP +
1 mg 2ip
* : B5 ortamının makro tuzları 1/2 kuvvette,
**: NN ortamının makro tuzları 1/2 kuvvette hazırlanmıştır.
3.2.4.3. III. Yıl Denemeleri
2005 yılında kurulan III. yıl denemelerinde; II. yıl denemeleri içerisinde
embriyogenesis yönünden olumlu tepki veren ortamların değerlendirilmesi sonucu,
59
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
bu ortamlardan hormon denemeleri ile hormon + GN denemeleri üzerinde
durulmuştur. B5 ve NN temel besin ortamlarının kullanıldığı denemelere, hormon
olarak II. yıl kullanılanlarla kısmen aynı dozlarda ve aynı oksin : sitokinin oranlarına
sahip IAA ve BAP eklenmiştir. Hormon dışında katkı maddesi olarak sadece GN’ın
farklı dozlarının etkisi incelenmiştir.
Toplam 40 uygulamadan (20 uygulama B5, 20 uygulama ise NN ortamı için)
oluşan III. yıl denemeleri Çizelge 3.15.’de verilmiştir.
Çizelge 3.15. A. coronaria var. coccinea anter kültürü çalışmalarındaki III. yıl
denemeleri
UYG.
NO
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
UYGULAMA
ORTAMLARI
B5 / NN (Kontrol)
B5 / NN + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 2.5 mg/l GN (Kontrol)
B5 / NN + 2.5 mg/l GN + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 2.5 mg/l GN + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 2.5 mg/l GN + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 5 mg/l GN (Kontrol)
B5 / NN + 5 mg/l GN + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 5 mg/l GN + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 5 mg/l GN + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 10 mg/l GN (Kontrol)
B5 / NN + 10 mg/l GN + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 10 mg/l GN + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 10 mg/l GN + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 15 mg/l GN (Kontrol)
B5 / NN + 15 mg/l GN + 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 15 mg/l GN + 1 mg IAA + 0.1 mg BAP
B5 / NN + 15 mg/l GN + 2 mg IAA + 0.1 mg BAP
ÖN
MUAMELE
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
+ 7 0C de 7 GÜN
3.2.4.3.(1). Farklı Hormon Konsantrasyonu
Denemeleri
Temel besin ortamları olan B5 ve NN ortamlarında, IAA in 0.5, 1 ve 2 mg/l
lik dozlarına 0.1 mg/l BAP ilave edilmiştir. Böylece farklı oksin : sitokinin
oranlarına sahip (5:1, 10:1, ve 20:1) 3 hormon kombinasyonu oluşturulmuştur.
Çizelge 3.15.’deki ilk 4 uygulama, hormon denemelerini göstermektedir.
60
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
3.2.4.3.(2). Gümüş Nitrat (GN) Denemeleri
B5 ve NN temel besin ortamlarına 0 (kontrol), 2.5, 5, 10 ve 15 mg/l olmak
üzere GN ın farklı konsantrasyonları ilave edilmiş ve bu uygulamalara yukarıda
belirtilen 3 farklı hormon kombinasyonları eklenmiştir.
Çizelge 3.15.’deki ilk 4 uygulama, hormon denemeleri olmakla beraber, aynı
zamanda GN denemelerinin kontrol uygulamalarını oluşturmaktadır. Çizelgedeki 58 nolu uygulamalar 2.5 mg/l konsantrasyonlu GN denemelerini, 9-12 nolu
uygulamalar 5 mg/l konsantrasyonlu GN denemelerini, 13-16 nolu uygulamalar 10
mg/l konsantrasyonlu GN denemelerini ve 17-20 nolu uygulamalar ise 15 mg/l
konsantrasyonlu GN denemelerini oluşturmuştur.
3.2.5. Kültür Koşulları
Çalışma boyunca ana denemelerde kültüre alınan tüm anterler 10 haftalık kültür
süresince 25+1 0C ve sürekli karanlık koşullara sahip büyütme odasında muhafaza
edilmiştir.
3.2.6. İncelenen Özellikler
Çalışmanın I.yılında gerçekleştirilen uygulamalarda şu özellikler incelenmiştir:
Anter Canlılığı (%): Canlı kalan anter sayısının, kültüre alınan toplam anter sayısına
oranlanması ile elde edilmiştir.
Farklı Anter Büyümesi (%): Embriyo veya kallus oluşturmaksızın, normalin dışında
farklı şekilde büyüme gösteren anter sayısının, kültüre alınan toplam anter sayısına
oranlanması ile elde edilmiştir.
Polen Embriyogenesisi (Embriyo Oluşumu) (%): Globular embriyo veya embriyo
benzeri oluşum gösteren anter sayısının, kültüre alınan toplam anter sayısına
oranlanması ile elde edilmiştir.
Kallus Oluşumu (%): Kallus oluşumu gösteren anter sayısının, kültüre alınan toplam
anter sayısına oranlanması ile elde edilmiştir.
61
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
Anterde Açılma Durumu (%): Anter duvarlarından açılma gösteren anter sayısının,
kültüre alınan toplam anter sayısına oranlanması ile elde edilmiştir.
Çalışmanın II., ve III. yılında gerçekleştirilen uygulamalarda embriyogenesis
yanında adventif sürgün, kök ve çiçek taslağı ile anter ve flamentlerden çok sayıda
kallus elde edilmiştir. Bu nedenle bu yıllar ait uygulamalarda anter canlılığı, farklı
anter büyümesi ve polen embriyogenesisinin yanında oluşan globular embriyo benzeri
yapı, globular embriyo benzeri yapı/100 anter, organogenesis, anterden kallus
oluşumu ve flament kallus oluşumu özellikleri de incelenmiştir. Bu özelliklere ait
gözlemler şu şekilde tespit edilmiştir:
Oluşan Globular Embriyo Benzeri Yapı (adet): Bir anterde meydana gelen
globular embriyo veya embriyo benzeri yapıların sayımıyla bulunmuştur.
Globular Embriyo Benzeri Yapı/100 Anter: 100 Anter başına oluşan globular
embriyo veya embriyo benzeri yapı sayısını ifade eden bu özellik, kültüre alınan
anterlerden oluşan globular embriyo veya embriyo benzeri yapıların sayısının 100
antere oranlanmasıyla hesaplanmıştır.
Organogenesis (%): Sürgün, kök gibi herhangi bir organ oluşumu gösteren anter
sayısının, kültüre alınan toplam anter sayısına oranlanması ile elde edilmiştir.
Anter Kallusu (%): Anter yan duvarlarından veya anter omuz başlarından kallus
oluşumu gösteren anter sayısının, kültüre alınan toplam anter sayısına oranlanması ile
elde edilmiştir.
Flament Kallusu (%): Flamentten kallus oluşumu gösteren anter sayısının, kültüre
alınan toplam anter sayısına oranlanması ile elde edilmiştir.
3.2.7. Deneme Deseni
Dört yıl boyunca sürdürülen çalışmadaki tüm ortam denemeleri, tesadüf
parselleri deneme desenine göre kurulmuştur.
Çalışmanın I. yıl denemelerinde kurulan 20 uygulamanın her biri; 5 tekerrürlü
olarak dizayn edilmiş, her tekerrürde 8 petri kullanılmış ve her petride 5 adet anter
kültüre alınmıştır. Toplam 800 petride 4.000 anter kültüre alınmıştır (Çizelge 3.16.).
62
3. MATERYAL ve METOD
Esin ARI
Çizelge 3.16. Çalışmadaki deneme düzenleri
Bir
Bir
Bir
Yıllık
Yıllık
Uyg. Tekerrür Tek.’deki Petrideki Uyg.’daki Kullanılan
Sayısı
Sayısı
Kültüre
Petri
Anter
Anter
Petri
Alınan Anter
Sayısı
Sayısı
Sayısı
Sayısı
Sayısı
I. Yıl
20
5
8
5
200
800
4.000
II. Yıl
90
3
5
10
150
1.350
13.500
III. Yıl
40
4
10
10
400
1.600
16.000
Toplam
150
-
-
-
-
3.750
33.500
Çizelge 3.16.’ya göre, çalışmanın II. yıl denemelerinde; B5 ortamı için 45, NN
ortamı için de 45 olmak üzere toplam 90 uygulama gerçekleştirilmiştir. Bu
uygulamaların her biri 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Her tekerrürde 5 petri, her
petride ise 10 anter kültüre alınmıştır. Dolayısıyla toplam 1350 petride 13.500 anter
kültüre alınmıştır. Bu uygulamalarda elde edilen embriyogenesis, 100 anter başına
düşen embriyo sayısı (embriyo/100 anter), organogenesis, anter kallusu ve flament
kallusuna
ait
veriler
istatistik
analize
tabi
tutulmuştur.
Bunun
için
açı
transformasyonları alınan verilere Tukey testi uygulanmıştır.
III. yıl çalışmalarının her birinde ise B5 ortamı için 20, NN ortamı için de 20
olmak üzere toplam 40 deneme gerçekleştirilmiştir. Bu denemelerin her birisi 4
tekerrürlü olarak düzenlenmiştir. Her tekerrürde 10 petri, her petride ise 10 anter
kültüre alınmıştır. Böylece toplam 1600 petride 16.000 anter kültüre alınmıştır.
Böylece 3 yıl süren çalışma boyunca ana denemelerde, toplam 150 uygulama
yapılmış, bu uygulamalarda 3.750 petri içerisinde 33.500 anter kültüre alınmıştır.
Ayrıca, anterlerin haftalık gelişimlerini sitolojik olarak inceleyebilmek amacıyla da
anterler kültüre alınmıştır.
Çalışmada kurulan deneme sayısı aslında yukarıdakilerle sınırlı değildir.
Örneğin, ön gözlemlerde umut görülen uygulamaların başarısını teyit etmek için yeni
denemeler kurulmuştur. Bununla birlikte, çalışmada oluşan embriyoları çimlendirme,
anter kalluslarını çoğaltma ve bu kallusları indirekt embriyogenesise yönlendirmek
üzere de çalışmalar yapılmıştır.
63
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
4.1. Sitolojik Çalışma Bulguları ve Tartışma
4.1.1. Uygun Tomurcuk Safhasının Tespiti
A. coronaria var. coccinea’da tek çekirdekli mikrospor ve uygun tomurcuk
safhasının tespiti için öncelikle, farklı büyüklükteki tomurcuklar içerisinde bulunan
mikrosporların in vivo gelişim aşamaları ortaya konulmuştur (Şekil 4.1.).
Mikrospor gelişim aşamalarına geçmeden önce, doğal A. coronaria var.
coccinea tomurcukları ile ilgili vurgulanması gereken önemli bir nokta; bir tomurcuk
içindeki anterlerin büyüklük ve gelişim yönünden homojen olmadıklarıdır. Horovitz
ve ark. (1975b), A. coronaria’da her bir çiçekte ortalama 2.000.000 polen taşıyan
çok sayıda stamen bulunduğunu, bunların 7 veya daha fazla sıra halinde dizildiğini
ve
bunlardan ortadaki 2 veya 3 sıranın diğerlerinden daha önce geliştiğini
kaydetmiştir. Bir tomurcuk içerisindeki bu asenkronik anter gelişimleri bu çalışmada
yapılan histolojik analiz ile de ortaya konulmuştur. Şekil 4.2., sitolojik incelemeye
alınan 2 nolu tomurcuk içerisindeki anterlerde, görülen 3 farklı mikrospor gelişim
aşamasını göstermektedir. Bununla birlikte yapılan incelemeler sonucunda dikkat
çeken diğer önemli nokta ise bir tomurcuk içerisindeki anterlerin gelişimi homojen
olmamasına rağmen bir anter içerisindeki mikrosporların homojen gelişim
gösterdiklerinin belirlenmesidir.
Çalışmada kullanılan doğal A. coronaria var. coccinea tomurcuklarındaki
anterlerin asenkronize gelişim yapısı göstermesi nedeniyle tomurcuk büyüklüklerine
göre bir gelişim dönemi sınıflandırması yapmanın ve buna göre kesin bir tomurcuk
büyüklüğü önerisinde bulunmanın zor olduğu düşünülmekle birlikte, vurgulanmak
istenen konunun daha iyi anlaşılabilmesi için morfolojilerine göre gruplandırılan
tomurcuklarda tespit edilen in vivo mikrospor gelişim aşamalarına aşağıda yer
verilmiştir. Buna göre;
64
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
b
a
c
d
e
vç
v
gç
g
f
h
Şekil 4.1. In vivo mikrospor gelişimleri (a, c, g lakto-propionik-orsein, b, e
hematoksilin, d ethidium bromid, f, h resimleri feulgen yöntemi ile
boyanmıştır)
a. Mikrospor ana hücreleri
b. Tetrat safhasındaki mikrosporları içeren anter
c. Geç tetratta kalloz duvarından yeni dağılan profazdaki mikrosporlar
d. Anter kültürü için uygun aşamadaki tek çekirdekli mikrospor
e. Tek çekirdekli mikrosporlara sahip uygun aşamadaki anter
f. Geç aşamadaki tek çekirdekli mikrospor (v: vakuol)
g. Mitoz geçirmiş 2 çekirdekli mikrospor (vç:vejetatif çek., gç:generatif çek.)
h. Olgun polen tanesi
65
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
c
a
b
Şekil 4.2. 2 nolu tomurcukta tespit edilen farklı gelişim aşamasındaki anterler; a)
tetrat aşaması, b) tek çekirdekli mikrospor aşaması, c) olgun polen aşaması
1 nolu tomurcuğa ait anterlerde yapılan gözlemlerde; mikrospor ana
hücrelerine (Şekil 4.1.a), erken ve geç tetrat safhasında (Şekil 4.1.b., c.), tek
çekirdekli safhada (Şekil 4.1.d., e.) ve çift çekirdekli safhadaki (Şekil 4.1.g)
mikrosporlara rastlanmakla birlikte, en fazla erken tetrat safhası gözlemlenmiştir.
2 nolu tomurcukta; mikrospor ana hücreleri, tetrat, erken - geç tek çekirdekli
(Şekil 4.1.f), çift çekirdekli safhalardaki mikrosporların yanısıra olgun polen taneleri
(Şekil 4.1.h) de tespit edilmiş, ancak tetrat ve erken tek çekirdekli aşamadaki
mikrosporlara daha yaygın rastlanmıştır.
3 nolu tomurcukta; erken ve geç tetrat, tek çekirdekli, geç tek çekirdekli, çift
çekirdekli safhalardaki mikrosporlardan başka olgun polen taneleri (Şekil 4.1.h) de
gözlenmiş, bununla birlikte en fazla tek çekirdekli mikrospor safhasına rastlanmıştır.
4 nolu tomurcukta; tetrat, tek çekirdekli, geç tek çekirdekli, çift çekirdekli
safhalardaki mikrosporlar ile olgun polen taneleri tespit edilmiş, ancak çoğunlukla
geç tek çekirdekli ve erken çift çekirdekli mikrosporlar gözlemlenmiştir.
66
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
5 nolu tomurcukta; tek çekirdekliden başlayıp olgun polen tanelerine kadar
olan safhalar izlenmekle beraber çoğunlukla olgun polen tanelerine rastlanmıştır. Bu
nedenle bu ve bundan sonraki tomurcuklar, anter kültüründe kullanılamayacak geç
aşamadaki tomurcuklar olarak değerlendirilmiştir.
Anter kültürü denemelerinde, en azından A. coronaria var. coccinea
örneğinde; kültüre alınacak her anter veya tomurcuk için ayrı sitolojik gözlem
yaparak, uygun bulunan anterlerin kültüre alınması mümkün ve pratik olmadığı için,
tomurcuklardaki asenkronize anter gelişimine rağmen yine de genel bir tomurcuk
tanımlamasının verilmesi gerektiği düşünülmektedir. Özellikle doğal türler için hava
sıcaklığı ve ışıklanma durumu başta olmak üzere çeşitli çevre faktörlerinin etkisiyle
tomurcuk toplama zamanın, vejetasyonun farklı dönemlerine göre değişebileceği
bilinmektedir.
Farklı
vejetasyon
dönemlerinde
alınan
tomurcuklardaki
mikrosporların gelişim safhaları değişkenlik gösterdiği gibi mikrospor canlılık
oranları da değişmektedir. Nitekim Menemen’den selekte edilmiş doğal A. coronaria
var. cyanea populasyonu ile Jerusalem F1 hibrit çeşidinde daha önceden yaptığımız
aynı tip çalışmalar ile bu çalışma kıyaslandığında 3 ayrı tomurcuk morfolojisi
belirlenmiştir. Dolayısıyla, materyal olarak özellikle doğal türlerin kullanıldığı
çalışmalarda uygun tomurcuk safhası ön denemelerle tespit edilmelidir. Buna göre bu
çalışmada; sitolojik gözlem amacıyla morfolojilerine göre gruplandırılan tomurcuklar
arasından, anter kültürü için en uygun safha olduğu düşünülen geç tetrat safhasındaki
veya tetrat safhasından yeni çıkmış tek çekirdekli safhadaki mikrosporları, genellikle
2-3 nolu tomurcukların içerdiği tespit edilmiştir.
Bu sitolojik gözlemlerin dış morfolojik göstergesi ise bir geofit olması
dolayısıyla eğik duran genç tomurcukların genellikle toprak yüzeyinde yeni
gözükmeye başlamış olması ve çiçek sapı ile neredeyse paralele yakın şekilde
oldukça dar bir açı oluşturması, ortalama olarak 6x9 mm büyüklükte olmaları ve
involukrum
yaprakların
henüz
açılmaması
nedeniyle
tepallerin
dışarıdan
görünmemesi olarak tespit edilmiştir.
Mikrosporların gelişim aşamalarının belirlenmesi için kullanılan yöntemlerin
değerlendirilmesine gelince; ilk etapta, tek çekirdekli mikrospor safhasını tespit
etmek amacıyla en pratik yöntem olarak bilinen asetokarmin yöntemi kullanılmış,
67
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
ancak bu yöntemle hazırlanan ezme preparatlar mikrospor gelişim safhalarını
izlemek için yetersiz kalmıştır. Diğer aşamalara göre daha kolay seçilebileceği
düşünülen tetrat veya tek çekirdekli mikrospor safhaları bile bazı preparatlarda ancak
ek işlemlerden (preparatın ısıtılması, damlatılan boya içerisine demir çivi
değdirilmesi gibi) sonra kısmen izlenebilmiş, ancak daha ileri aşamaları
görüntülemek için yeterli netlik elde edilememiştir. Farklı polen yapılarından dolayı
pamuk gibi bazı türlerde de sitoloji çalışmalarının zor olduğu bilinmektedir.
Çalışmada denenen farklı metodlardan sonra A. coronaria var. coccinea’nın da bu
grup içerisinde yer aldığı düşünülmektedir. Bu nedenle en azından bu türün doğal
varyeteleri ile çalışırken asetokarmin yönteminin, tüm mikrospor aşamalarını
izlemek için yetersiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Asetokarmin yönteminin yetersiz kalması nedeniyle başvurulan feulgen
yöntemiyle, geç tek çekirdekli mikrospor safhası ve olgun polen aşamalarının tespit
edilebilmesine rağmen hidroliz aşamasından kaynaklandığı düşünülen bazı
olumsuzluklar nedeniyle farkı gelişim aşamalarının takibi mümkün olmamış,
dolayısıyla bu yöntem de yetersiz bulunmuştur. Feulgen yönteminde hidroliz
sırasındaki ilave veya eksik 1 dakikalık süre bile yöntemin etkinliği açısından türden
türe büyük önem taşıdığı için bu aşamanın süresinin çok iyi tespit edilmesi
gerekmektedir. A. coronaria var. coccinea’da bu sürenin ne olması gerektiği
konusunda bilgi edinilemediği için, kapsamlı denemelere ihtiyaç duyulmakla birlikte,
çalışmanın bu aşamasında ancak belirli sayıda deneme yapılabilmiştir. Feulgen
yönteminde metod iyi bir şekilde oturtulmuş olsa bile, pratik olmadığı için en
azından bu tür için kısa sürede, tekrarlanabilir sonuçların alınabileceği farklı
yöntemlerlerin denenmesi gerektiği düşünülmektedir.
In vivo ve in vitro mikrospor gelişim aşamalarını pratik şekilde tespit
edebilecek bir yöntem arayışıyla kullanılan ethidium bromide yöntemindeki farklı
konsantrasyon denemelerinden en iyi sonuç, Triton-100 katkılı seyreltilmemiş %
0.1’lik stok solüsyondan elde edilmiştir. Bu denemede, in vivo mikrospor gelişiminin
tetrat ve tek çekirdekli mikrospor aşamaları çok net görüntülenirken, diğer
aşamaların aynı netlikte tespit edilememesine rağmen yöntemin geliştirilebileceği
düşünülmektedir. Oldukça pratik olan bu yöntemin kullanımı ile ilgili hatırlatılması
68
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
gereken iki önemli nokta bulunmaktadır. Bunlardan birincisi ethidium bromidin
kanserojen madde olması nedeniyle dikkatli kullanılması gerektiği, diğeri ise bu
maddenin ışıktan etkilenmesi nedeniyle gerek stokları hazırlarken, gerekse
preparatları hazırlarken ve incelerken ışıktan mümkün olduğunca kaçınılmasıdır.
Lakto-propionik-orsein boyama yönteminde yapılan incelemeler sonucu, in
vivo mikrospor gelişiminin tüm aşamaları izlenebilmiştir. Dolayısıyla bu yöntem
oldukça pratik bulunmuş ve in vitro mikrospor gelişim aşamalarının takibi için de
kullanılabileceğine karar verilmiştir. Nitekim bazı kaynaklarda (Anonymous, 1997)
da bu yöntemin çok etkili olduğu ve asetokarmin veya aseto-orsein yöntemlerinin
çalışmadığı türlerde denenmesi gerektiği bildirilmiştir
In vitro mikrospor gelişimini tespit etmek için kullanılan kesit alma
yöntemine aynı zamanda in vivo mikrospor gelişimlerinin tespiti için de başvurulmuş
ve bu gelişiminin tüm aşamaları tespit edilebilmiştir. Oldukça uzun zaman alan ve
hiç de pratik olmayan bu metod, yine de; sitolojik düzeyde tespit edilemeyen bazı
görüntüleri histolojik düzeyde daha geniş bir çerçevede ortaya koyabilmesi özelliği
ile son derece yararlı bulunmuştur.
4.1.2. Periyodik Anter Gelişimi
Anterlerin 8 haftalık embriyolojik gelişimlerini incelemek amacıyla daha
önce en yüksek polen embriyogenesisi performansının elde edildiği uygulamalardan
[B5 (+ 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) ve NN (+ 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP)],
çalışmanın III. yılında küçük sitoloji denemeleri kurulmuştur. Bu denemelerde
haftalık olarak fiksasyon sıvısına alınan anterlerin daha sonra kesitleri alınarak
hazırlanan preparatlarda in vitro mikrospor gelişimleri incelenmiştir (Şekil 4.3.).
Bu denemelerde kültüre alınan anterlerin genel embriyojenik gelişimleri III.
yılın diğer uygulama bulgularında olduğu gibi beklendiği oranda gerçekleşmemiştir.
Bununla birlikte, haftalık olarak fiksasyon sıvısına atılıncaya kadar yapılan
gözlemlerde, B5 ve NN ortamları içerisinde bazı anterlerin omuz başında kaynağı
belli olmayan embriyo-benzeri androjenik oluşumlara rastlanmıştır.
69
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
a
b
1
2
3
a
b
4
5
c
6
7
8
Şekil 4.3. In vitro mikrospor gelişimleri (parafin yöntemiyle belirlenmiştir)
1. Henüz kültüre alınmamış bir anterdeki tek çekirdekli mikrosporlar,
2. B5 (+0.5 mg/l IAA+0.1 mg/l BAP) ortamında kültüre alınan 1 haftalık
anterdeki vejetatif çekirdek kaynaklı simetrik bölünme,
3a. NN (+1 mg/l IAA+0.1 mg/l BAP) ortamında kültüre alınan 2 haftalık
anterdeki generatif çekirdek kaynaklı simetrik bölünme,
4. B5 ortamında kültüre alınan 3 haftalık anterdeki vejetatif çekirdek
kaynaklı simetrik bölünme
70
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
5. NN ortamında kültüre alınan 3 haftalık anterdeki; a) 3 çekirdekli yapı, b)
vejetatif çekirdek kaynaklı embriyojenik bölünme
6. B5 ortamında kültüre alınan 4 haftalık anterdeki asimetrik çekirdek
bölünmesi
7. B5 ortamında kültüre alınan 5 haftalık anterdeki vejetatif çekirdek
kaynaklı simetrik bölünme
8. NN ortamında kültüre alınan 6 haftalık anterdeki simetrik bölünme
Kaynağı belli olmayan embriyo-benzeri bu androjenik yapılardan Şekil
4.4.’de kesiti görülen yapı, B5 + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP ortamında kültüre
alınan bir anterden oluşmuştur. Şekil 4.4.b., c., d.’de bu anterden alınan kesitin farklı
büyüklükteki görüntülerine yer verilmiştir. Şekil 4.4.a.’da ise kesiti alınan anterin,
kesit alınmadan önceki görüntüsü mevcut olmadığından, kesitteki görüntünün daha
iyi anlaşılması amacıyla aynı oluşuma sahip başka bir anterin görüntüsü sunulmuştur.
Kültüre alınan diğer anterlerde, kesitlerin alınmasından sonra anterlerdeki
mikrosporlarda farklı çekirdek bölünmelerinin uyartılabildiği görülmüştür. Bu
incelemelerde, bazı türlerin polen embriyogenesisi yolunda vejetatif, generatif veya
simetrik bölünme gibi embriyojenik mikrospor gelişim yollarından sadece birini
takip ederken, A. coronaria var. coccinea’da mikrosporların embriyojenik bölünme
için farklı gelişim yollarını takip ettiği belirlenmiştir. Şekil 4.3.’de görülebileceği
gibi; normal polen gelişiminde takip edilen asimetrik bölünmenin (6) yanısıra farklı
anterlerde, vejetatif çekirdek kaynaklı embriyojenik bölünme (2, 4, 5b, 7), generatif
çekirdek kaynaklı embriyojenik bölünme (3a), simetrik çekirdek bölünmesi (8) ve
çok çekirdekli yapı (5a) uyartımları gerçekleşmiştir. Şekil 4.3.’de dikkat çeken bir
nokta; Karaca ve Seğmen (1970)’in mayoz aşamasında rastladıkları mikropallen
oluşumu gibi çekirdek bölünme düzensizliklerinin, mikrosporların kültüre alınması
sonrasında
da
kaybolmadıkları
(3b),
çekirdek
bölünmelerinin
teşhisini
zorlaştırdıkları ve embriyojenik bölünme üzerine muhtemelen olumsuz etkide
bulunmalarıdır.
Literatürde, A. coronaria’daki polen embriyogenesisinde takip edilen
mikrospor bölünmesine ilişkin şimdiye kadar herhangi bir bilgiye rastlanmaması
nedeniyle yukarıda saptanan çekirdek bölünmelerinin, bu türdeki androgenesis
çalışmalarının geliştirilmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
71
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
a
b
b
b
Şekil 4.4. Androjenik bir yapıya ait enine kesitler: a) NN+1 mg/l IAA+0.1mg/l BAP
ortamında oluşan embriyo, b) B5+0.5 mg/l IAA+0.1 mg/l BAP ortamında
4. haftada oluşan androjenik bir yapının parafin yöntemiyle elde edilmiş
farklı büyüklükteki kesitleri
72
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4.2. I. Yıl Deneme Bulguları ve Tartışma
4.2.1. Aktif Karbon (AK) Deneme Bulguları
Kontrol, % 0.1 ve % 0.5 lik konsantrasyonlardan oluşan AK denemelerinde,
besin ortamına yerleştirilen anterlere uygulanan kontrol, +7 0C de 2, 7 ve 21 gün
soğuk muameleleri ile hem AK’un hem de soğuk uygulamasının A. coronaria var.
coccinea’da polen embriyogenesisi üzerine etkileri araştırılmıştır. Toplam 12
uygulamadan oluşan AK denemelerine (Çizelge 3.4.) ait 10 haftalık kültür süresi
sonunda yapılan gözlemlerde herhangi bir embriyo veya kallus oluşumuna
rastlanmazken, ortamlara olan tepki sadece normalin dışında farklı şekilde büyüme
olmuştur. AK denemelerinde soğuk uygulamalarının embriyo oluşumunu teşvik edici
herhangi bir etkisi bulunamamıştır. Bununla birlikte anterlerin 10 haftalık kültür
süresi sonunda, hala % 98-100 oranında canlı kaldıkları gözlenmiştir.
4.2.2. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları
Kontrol, 5 mg/l ve 10 mg/l lik konsantrasyonlardan oluşan GN
denemelerinde, besin ortamına yerleştirilen anterlere uygulanan kontrol, +7 0C de 2,
7 ve 21 gün soğuk muameleleri ile hem GN’ın hem de soğuk uygulamasının A.
coronaria’da polen embriyogenesisi üzerine etkileri incelenmiştir. Toplam 12
uygulamadan oluşan GN denemelerine ait 10 haftalık kültür süresi sonunda yapılan
gözlemlerde anterlerden yine herhangi bir embriyo veya kallus oluşumuna
rastlanmazken, soğuklatma uygulamalarının da embriyogenesis üzerinde olumlu
etkisi bulunmamıştır. GN denemelerinin 10 haftalık kültür süresi sonunda ise
anterlerin % 99.50-100 oranında canlı kaldıkları gözlenmiştir.
I. yıl denemeleri sonucunda anterlerin hiç birisinden anter kaynaklı embriyo
veya kallus elde edilememesine rağmen 10 haftalık kültür süresi sonunda anterlerin
hala % 98–100 oranında canlı kaldıkları gözlenmiştir. Zayıf bir ihtimal de olsa, bu
canlı anterlerin bir sonraki aşamaya geçişini uyartmak amacıyla Çizelge 3.6.’da
belirtilen ortamlar kullanılarak denemeler kurulmuştur.
73
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Bu ortam değişiklikleri sonucu da yine embriyo elde edilememiştir. Kallus
oluşumuna gelince, katı ortamlarda anter kaynaklı herhangi bir kallus oluşumu
gözlenmezken, 4. tekerrürün aktarıldığı sıvı ortam içinde yoğun şekilde irili ufaklı,
gevşek veya çoğunlukla sık yapılı, anterlerden bağımsız, beyaz anormal oluşumlar
meydana gelmiştir (Şekil 4.5.).
Şekil 4.5. Anterlerin sıvı ortamda oluşturduğu farklı anormal yapılar
Bu oluşumların; sıvı ortamdaki hareket (60 rpm/dk) ile anterlerin açılması
sonucu ortama dökülen mikrospordan kaynaklandığı düşünülmektedir. Özellikle 4a
ortamında (NN + % 3 sakkaroz + 1.5 mg/l 2,4-D + 0.5 mg/l Kinetin + 2 mg/l glisin +
500 mg/l L-glutamin + 10 mg/l L-alanin + 10 mg/l L-prolin + 10 mg L-serin)
meydana gelen bu oluşumlar öncelikle alt kültüre alınmak üzere, 4 hafta sonra taze
ortama aktarılmıştır. Taze ortamda çoğalan bu kitlelerin rejenerasyonunu sağlamak
için kitleler bu kez, 2 mg/l BA ilave edilmiş sıvı NN ortamı içeren 4 erlenmayere
aktarılmıştır. Ancak elde edilen bu kitlelerden herhangi bir rejenerasyon
sağlanamamıştır.
4.2.3. I. Yıl Deneme Bulgularının Tartışılması
Çalışmanın I. yılı olan 2002 yılında A. coronaria’da adrogenesis çalışmaları
ile ilgili herhangi bir literatür bilgisine rastlanmadığı için öncelikle diğer Anemone
türlerinde yapılan anter kültürü çalışmaları (Johansson ve Eriksson, 1977, 1982,
1984, 1990) dikkate alınmıştır.
Bu çalışmalar incelendiğinde, hormonsuz NN ortamına eklenen AK’un polen
embriyogenesisini yüksek oranda teşvik ettiği bilgisine ulaşılmıştır. Ayrıca bir etilen
74
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
inhibitörü olan GN’ın embriyogenesis üzerindeki olumlu etkisinin belirlenmesinden
sonra özellikle son yıllardaki anter kültürü çalışmalarında (Dias ve Martins, 1999:
Çömlekçioğlu, 2001’den; Çömlekçioğlu ve ark., 2001; Malik ve ark., 2001;
Achar, 2002; Büyükalaca ve ark. 2004) kullanımının yaygınlaştığı gözlenmiştir.
Bu bilgi ve gelişmelere dayanarak kurulan I. yıl denemelerinde temel besin ortamı
olarak NN ortamı kullanılmıştır. Hormon kullanılmayan denemelerde AK ve GN’ın
farklı dozları ile kontrol, +7 0C de 0, 2, 7 ve 21 günlük soğuk uygulamalarının A.
coronaria var. coccinea’da embriyogenesis üzerindeki etkileri incelenmiştir.
Johansson ve Eriksson (1977) başka bir Anemone türü olan A. virginiana’da
yaptıkları anter kültürü çalışmasında, hormonsuz NN ortamına ekledikleri % 1
oranındaki AK’un % 32 gibi çok yüksek bir oranda haploid embriyo oluşumunu
teşvik ettiğini bildirmişlerdir. Oysa, yine hormonsuz NN ortamında fakat % 0.1 ve %
0.5 oranlarında AK’un kullanıldığı I. yıl denemelerinin sonucunda, hiç bir
uygulamadan
embriyo,
embriyogenesisinin
proembriyo
başlangıcı
kabul
veya
kallus
edilebilecek
elde
edilemezken,
proembriyo
polen
oluşumu
da
sağlanamamıştır.
AK’un, anterden veya ortamdan kaynaklanan ABA veya daha farklı fenolik
bileşikleri olduğu kadar kullanıldığı besin ortamlarındaki vitamin, demir ve
hormonları da adsorbe ederek kültür ortamlarının yapısını değiştirdiği bilinmektedir.
Alpsoy (1999)’un da bildirdiği gibi etki tarzı tam olarak bilinmeyen bu bileşiği
androgenesis çalışmalarında kullananlar arasında, AK’un embriyo rejenerasyonunu
hızlandırdığını bildiren araştırıcılar olduğu gibi (Bajaj, 1983), kültürdeki anterlerin
kararıp canlılığını yitirmesine neden olduğunu (Karakullukçu, 1991) belirten
araştırıcılar da vardır. Bu çalışmada ise AK’un embriyo oluşumunu teşvik edici
herhangi bir etkisi sağlanamamış olsa da anterlerde AK’dan kaynaklanan kararma
veya canlılık kaybı gibi olumsuzluklara rastlanmamıştır. Çünkü özellikle bu
denemelerin kültür süresi olan 10 hafta sonunda bile anterlerin embriyo oluşumuna
tepkisiz kalmakla birlikte % 98-100 oranında canlı kaldıkları tespit edilmiştir.
I. yıl etkisi araştırılan diğer bir madde olan GN’ın kullanıldığı denemelerde
ise yine herhangi bir embriyo, proembriyo veya kallus elde edilemezken, 10 haftalık
75
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
kültür süresi sonunda anterlerde gözlenen canlılık oranı % 99.5-100 olarak tespit
edilmiştir.
Besin ortamı ve stres uygulamasının dışında anter kültürünü etkileyebilecek
diğer faktörler dikkate alındığında, bu sonuçları doğurabilecek en önemli sebeplerin
öncelikle uygun safhada olmayan anterlerin kültüre alınmış olabileceği, daha sonra
da genotip ve donör bitkinin yetişme koşullarının A. coronaria var. coccinea anter
kültürü başarısını olumsuz yönde etkilemiş olabileceği düşünülmektedir. Doğal
populasyondan toplanan bitki materyali ile çalışıldığı düşünülürse, son iki faktörün
etkisi zaten baştan kabul edilmektedir. Bu durumda, I. yıl denemelerindeki olumsuz
sonuçların
kültüre
alınan
anterlerdeki
mikrosporların
uygun
safhada
bulunmamasından kaynaklanmış olabileceği tahmin edilmektedir.
Söz konusu denemelerin başlangıcında A. coronaria anter kültürü için en
uygun mikrospor, anter veya tomurcuk safhasının ne olduğu ve nasıl tespit edildiğine
ilişkin herhangi bir literatür olmadığı için, bu safhanın tespiti için o dönemde, en
pratik yöntem olarak bilinen asetokarmin yöntemi kullanılmıştır. Bu sırada tezin yeni
başlatılmış olması, buna karşılık A. coronaria var. coccinea’daki vejetasyon
döneminin sonlarına yaklaşılıyor olmasından dolayı, sitolojik çalışmalar çok fazla
detaylandırılamamış, mümkün olabildiği kadar uygun safha olduğu düşünülen ve tek
çekirdekli mikrosporları içerdiği tahmin edilen anterler kültüre alınmıştır.
Ayrıca Smykal (2000)’ın da ifade ettiği gibi yapılan birçok çalışma, erken
çiçeklenen genç çiçek tomurcuklarının en fazla androjenik kapasiteye sahip polen
taneciklerini içerdiğini ve tomurcukların çiçeklenme periyodunun başında toplanması
gerektiğini göstermiştir. Karakullukçu (1991) da bu konuda; donör olarak yaşlı
bitkiler kullanıldığında, morfolojik görünümleri uygun gibi görünmekle birlikte,
anterlerin izole edilmesi amacıyla tomurcuklar açıldığında her zaman istenen anter
dönemiyle karşılaşılmayabildiğini belirtmiştir. Yukarıda değinildiği gibi, I. yıl
denemeleri vejetasyon döneminin sonlarına doğru kurulduğu için, uygun mikrospor
safhası ve bu mikrosporları içerdiği düşünülen tomurcuk morfolojisi de özellikle
hava sıcaklığı gibi çevre faktörleri ve bitkinin gelişim durumuna göre değişkenlik
göstermiş olabilir. Bu nedenle, daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda sitoloji
76
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
çalışmalarına daha fazla ağırlık verilerek, materyalin toplandığı döneme göre
tomurcuk morfolojisi belirlenmeye çalışılmış ve anterler buna göre kültüre alınmıştır.
I. yıl, II. grup çalışmalarına gelince, özellikle sıvı kültüre alınan anterlerden
sürekli hareketin etkisiyle ortama dağılan mikrosporlardan kaynaklandığı düşünülen
ve belki anormal embriyo benzeri yapı olarak adlandırılabilecek oluşumların, anter
kültürü tekniğinin gelişimine katkısı olmasa da A. coronaria’da mikrospor
kültürünün uygulanabirliğine ışık tutabileceği düşünülmektedir.
4.3. II. Yıl Deneme Bulguları ve Tartışma
I. yıl çalışmalarının sonuçlarının değerlendirilmesi üzerine, II. yıl
çalışmalarında NN besin ortamının yanında B5 ortamı da denemeye alınmış ve bu
ortamlara eklenen farklı hormon konsantrasyonlarının tek başlarına veya AK, GN,
LG ve bunların karışımları ile birlikte anter kültürü üzerine olan etkileri
araştırılmıştır. Bu çalışmaların bulguları aşağıda sunulmuştur:
4.3.1. B5 Ortamına Ait Bulgular
4.3.1.1. Farklı Hormon Konsantrasyonlarının Etkilerine
Ait Deneme Bulguları
B5 ortamına Çizelge 3.7.’de belirtilen 9 farklı hormon konsantrasyonunun
eklenmesiyle oluşturulan uygulamaların sonuçları Çizelge 4.1.’de verilmiştir.
Çizelgeye göre, en yüksek polen embriyogenesisi oranı % 9.3 ile 7.
uygulamadan (B5 + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) elde edilmiştir. 150 anterin
kültüre alındığı bu uygulamadan 16 globular şekilli embriyo-benzeri yapı elde
edilmiş ve bununla ilgili 100 anter başına düşen embriyo sayısı 10.7 olarak
belirlenmiştir. Bu uygulamayı % 6.7 ile 8. uygulama (B5 + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l
BAP) ve % 2 ile 9. uygulama (B5 + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) takip etmiştir.
İstatistiksel yönden 7. ve 8. uygulamaların diğer uygulamalardan farkı önemli
bulunmuştur.
77
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Polen Embriyogenesisi
(%)
Organogenesis (%)
Anterde (%)
Flamentte (%)
1:1
5:1
10:1
20:1
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
Oksin : Sitokinin Oranı
Konsantrasyon (mg/l)
0
0.1
0.5
IAA
1
2
0.1 + 0.1
IAA
0.5 + 0.1
+
1 + 0.1
BAP
2 + 0.1
D (% 5) Uygulama
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
Kallus Oluşumu
Anter Canlılığı (%)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Hormonlar
Uygulama No
Çizelge 4.1. II. yıl denemelerinde B5 ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter kültürü üzerine etkileri*
İncelenen Özellik
92.0
91.3
97.3
94.7
86.7
87.3
42.7
35.3
30.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
16.0
10.0
3.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
10.7
6.7
2.0
-
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
9.3 a
6.7 a
2.0 b
6.6
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
2.7
2.0
0.0
Ö.D.
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.7 b
0.0 b
18.0 a
23.3 a
21.3 a
6.1
0.0 b
2.0 b
0.0 b
2.0 b
6.0 b
2.0 b
36.7 a
43.3 a
43.3 a
17.0
*: Yüzde bulgulara ait istatistiksel analizlerde açı transformasyon değerleri kullanılmıştır
78
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.1.’e göre, sürgün ve kök benzeri oluşumlardan meydana gelen
organogenesis yönünden, % 2.7 ile 7. uygulama en yüksek tepkiyi vermesine
karşılık, uygulamalar arasında istatistiki anlamda fark bulunamamıştır. Kallus
oluşturmaya gelince; anterden oluşan kalluslar yönünden en yüksek kallus oranı %
23.3 ile 7. uygulamadan elde edilmiş ve istatistiki anlamda 7., 8. ve 9. uygulamalar
aynı gurupta yer almıştır. Flamentden oluşan kalluslar yönünden ise yine 7., 8. ve 9.
uygulamalar istatistiksel olarak diğer uygulamalara göre önemli bulunurken, en
yüksek kallus oranı % 43.3 ile 8. ve 9. uygulamalardan sağlanmıştır.
4.3.1.2. Aktif Karbon (AK) Deneme Bulguları
Hormon denemelerinde kullanılan 9 farklı hormon konsantrasyonunun
eklendiği B5 ortamlarına % 1 AK ilave edilmesiyle oluşturulan uygulamaların
hiçbirisinden ne embriyo oluşumu, ne organogenesis ne de kallus oluşturma
yönünden olumlu tepki alınamamıştır. Bununla birlikte anterlerin % 61.3 - 86.7
arasında değişen oldukça yüksek canlılık oranlarına sahip oldukları tespit edilmiştir.
4.3.1.3. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları
Farklı konsantrasyonlarda IAA ve BAP içeren B5 ortamlarına 5 mg/l GN
ilave edilmesiyle oluşturulan yeni besin ortamlarında A. coronaria var. coccinea
anterlerinin oluşturdukları tepkiler Çizelge 4.2.’de verilmiştir. Çizelgeye göre, en
yüksek embriyogenesis oranı % 3.3 ile 7. uygulamadan (B5 + 5 mg/l GN + 0.5 mg/l
IAA + 0.1 mg/l BAP) sağlanmış olup 100 anter başına düşen globular şekilli
embriyo-benzeri yapı sayısı 5.3 olarak belirlenmiştir. İstatistiksel anlamda da 7.
uygulama diğer uygulamalara göre daha önemli bulunmuştur. Bununla birlikte,
istatistiki anlamda önemli olmasa da % 0.7 oranında 8. uygulamadan (B5 + 5 mg/l
GN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP), ve yine % 0.7 oranında 1. (B5 + 5 mg/l GN) ve
2. (B5 + 5 mg/l GN + 0.1 mg/l IAA) uygulamalardan embriyogenesis elde edilmiştir.
Özellikle 1. ortam olan kontrol ortamında embriyogenesis oluşumu, GN’ın hormon
yokluğunda bile uyartıcı etkisini ortaya koyması yönünden önemlidir.
79
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
1.0
1.0
0.0
0.0
0.0
0.0
8.0
1.0
0.0
-
0.7
0.7
0.0
0.0
0.0
0.0
5.3
0.7
0.0
-
0.7ab
0.7ab
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
3.3 a
0.7 ab
0.0 b
8.4
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
2.0
0.7
2.0
Ö.D.
*: Yüzde bulgulara ait istatistiksel analizlerde açı transformasyon değerleri kullanılmıştır
80
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
16.0
10.0
3.0
-
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi
(%)
1:1
5:1
10:1
20:1
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
Oksin : Sitokinin Oranı
Konsantrasyon (mg/l)
0
0.1
0.5
IAA
1
2
0.1 + 0.1
IAA
0.5 + 0.1
+
1 + 0.1
BAP
2 + 0.1
D (% 5) Uygulama
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
Kallus Oluşumu
Anter Canlılığı (%)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Hormonlar
Uygulama No
Çizelge 4.2. II. yıl denemelerinde 5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5 ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri*
İncelenen Özellik
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.7
4.0
0.0
4.0
Ö.D.
0.0 c
0.0 c
1.3 c
4.7 bc
9.3 abc
9.3 abc
20.7 ab
23.3 a
24.7 a
18.4
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.2.’ye göre sürgün benzeri oluşumlar ve çiçek taslağından meydana
gelen organogenesis yönünden, 7. ve 9. uygulamalardan % 2, 8. uygulamadan % 0.7
oranında tepki alınmasına rağmen uygulamalar arasında istatistiki anlamda fark
bulunamamıştır. Kallus oluşturma bakımından; anterden oluşan kalluslar yönünden
7. ve 9. uygulamalardan % 4 oranında kallus elde edilmesine rağmen istatistiksel
yönden uygulamalar arasında fark bulunamamıştır. Flamentden oluşan kalluslar
yönünden ise % 24.7 ile 9. ve % 23.3 ile 8. uygulamalar, hem en yüksek kallus
oranlarını vermişler hem de istatistiksel anlamda diğer uygulamalara göre daha
önemli bulunmuşlardır.
4.3.1.4. L-Glutamin (LG) Deneme Bulguları
800 mg/l L-G ilave edilmiş B5 ortamına hormon denemelerindeki 9 farklı
konsantrasyonunun eklenmesiyle oluşturulan uygulamaların sonuçları Çizelge 4.3.’
de verilmiştir. Çizelgeye göre, polen embriyogenesisi yönünden tek tepki % 0.7 ile
9. uygulamadan (B5 + 800 mg/l LG + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) elde edilmesine
rağmen istatistiksel anlamda farklı bulunmamıştır. Organogenesis yönünden
uygulamaların hiçbirisinden olumlu cevap alınamamıştır. Kallus oluşturmaya
gelince; anter kallusları yönünden en yüksek oran % 10 ile 9. uygulamadan elde
edilmiş olup, istatistiksel olarak da bu uygulama diğerlerine göre önemli
bulunmuştur. Flament kallusu yönünden ise yine 9. uygulama en yüksek değeri (%
26.7) vermiş ve istatistiki anlamda farkı diğer uygulamalardan önemli bulunmuştur.
4.3.1.5. Aktif Karbon (AK), Gümüş Nitrat (GN) ve
L-Glutamin (LG) Karışım Denemesi Bulguları
Hormon denemelerinde kullanılan 9 farklı hormon konsantrasyonunun
eklendiği temel besin ortamı olan B5 ortamına, %1 AK, 5 mg/l GN ve 800 mg/l LG’
in hep birlikte ilave edilmesiyle oluşturulan uygulamaların hiçbirisinden, % 60 - 79.3
arasında değişen anter canlılık oranlarına rağmen yine ne embriyo oluşumu, ne
organogenesis ne de kallus oluşturma yönünden olumlu tepki alınamamıştır.
81
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
72.7
66.0
68.7
64.7
60.0
66.0
52.7
69.3
69.3
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.7
Ö.D.
*: Yüzde bulgulara ait istatistiksel analizlerde açı transformasyon değerleri kullanılmıştır
82
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
2.0 b
10.0 a
10.2
Flamentte (%)
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
1.3
-
Anterde (%)
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
2.0
-
Organogenesis (%)
Polen Embriyogenesisi
(%)
1:1
5:1
10:1
20:1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
Konsantrasyon (mg/l)
0
0.1
0.5
IAA
1
2
0.1 + 0.1
IAA
0.5 + 0.1
+
1 + 0.1
BAP
2 + 0.1
D (% 5) Uygulama
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
Kontrol
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Hormonlar
Uygulama No
Çizelge 4.3. II. yıl denemelerinde 800 mg/l L-glutamin (LG) içeren B5 ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri*
İncelenen Özellik
0.0 c
4.0 bc
4.0 bc
5.3 abc
6.0 bc
4.7 bc
12.0 abc
20.7 ab
26.7 a
18.9
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Bu sonuçlar üzerine ortamlara ilave edilen AK’un etkili olduğu
düşünülmektedir. Çünkü farklı hormon konsantrasyonlarının tek başlarına yada GN
veya LG ile birlikte denendiği uygulamalarda polen embriyogenesisi, organogenesis
ve kallus oluşturma yönünden oldukça yüksek olumlu tepkiler alınmasına rağmen bu
ortamlara AK eklendiği durumlarda, anterler kullanılan ortamlara tamamen tepkisiz
kalmaktadır.
4.3.1.6. Embriyo Çimlendirme - Kallus Çoğaltma
Bulguları
B5 uygulamaları sonucu elde edilen embriyo benzeri yapıları çimlendirmek
ve bu uygulamalarda oluşan embriyojenik anter kalluslarını çoğaltmak için daha
önce Çizelge 3.12.’de belirtilen uygulamalar gerçekleştirilmiştir.
Çimlenmeleri için hormonsuz B5 ortamına aktarılan embriyo benzeri
yapıların hiçbirisi bu hormonsuz bazal ortama tepki vermemiş, dolayısıyla
çimlendirilip bitkiye dönüştürülememiştir.
Çoğalmaları için yeni ortamlara transfer edilen anter kalluslarına gelince;
kalluslardan katı ortamlara aktarılanlar kararıp ölmüşler, sıvı ortamlara aktarılanlar
ise küçük kümelerden oluşan daha büyük kalluslar oluşturmuşlardır (Şekil 4.6.).
Şekil 4.6. B5 (+ 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) sıvı ortamında çoğaltılan bir kallus
83
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4.3.1.7. İndirekt Embriyogenesis Bulguları
İndirekt polen embriyogenesisi için gerçekleştirilen Çizelge 3.14.’deki
uygulamalar sonucu kalluslardan embriyo oluşumu meydana gelmemiş ancak
adventif sürgün veya sürgün benzeri yapılar gerçekleşmiştir. Sürgün oluşturma
yönünden, uygulamalar arasında en iyi tepki 3. ortamdan (B5 + 0.1 mg/l IAA + 2
mg/l BAP + 1 mg/l 2ip) elde edilmiştir.
Şekil 4.7. ve 4.8.’de, B5 ortamı GN denemeleri arasındaki 7. uygulamadan
(B5 + 5 mg/l GN + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) elde edilen anter kalluslarının bu
ortamda kültüre alınması sonucu oluşturduğu adventif sürgünler gösterilmiştir.
b
a
a
a
Şekil 4.7. B5 ortamındaki bir GN uygulamasından elde edilen oluşumlar:
a) globular embriyolar, b) anter kallus kümesi ve bundan oluşturulan
sürgün benzeri adventif yapılar
4.3.2. NN Ortamına Ait Bulgular
84
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
a
a
Esin ARI
a
b
Şekil 4.8. B5 ortamındaki bir GN uygulamasından elde edilen oluşumlar:
a) globular embriyolar, b) anter kallusu ve bundan oluşturulan adventif
sürgünler
4.3.2.1. Farklı Hormon Konsantrasyonlarının Etkilerine
Ait Deneme Bulguları
9 farklı IAA ve BAP konsantrasyonunun NN temel besin ortamına ilave
edilmesiyle oluşturulan uygulamaların A. coranaria var. coccinea anterleri üzerinde
oluşturdukları etkileri Çizelge 4.4.’de verilmiştir.
Çizelgeden de görüldüğü gibi, polen embriyogenesisi yönünden tek tepki %
12.7 gibi oldukça yüksek bir oranla 8. uygulamadan (NN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l
BAP) sağlanmış olup, istatistiksel anlamda da bu uygulama önemli bulunmuştur. 150
anterin kültüre alındığı bu uygulamadan 24 embriyo elde edilmiş ve 100 anter başına
düşen embriyo sayısı 16 olarak belirlenmiştir. Sürgün benzeri yapıdan oluşan
organogenesis yönünden tek tepki % 0.7 gibi oldukça düşük bir oranla 9.
uygulamadan (NN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) sağlanmasına rağmen, istatistiksel
anlamda uygulamalar arasında fark bulunamamıştır.
Kallus oluşturmaya gelince; anter kallusu yönünden farklı uygulamalardan
olumlu cevap alınmıştır. Bunlar arasında % 24 ile 8. uygulamadan en yüksek anter
kallusu oranı elde edilmesine rağmen uygulamalar arasında fark bulunamamıştır.
85
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
16.0
0.0
-
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
12.7a
0.0 b
14.4
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.7
Ö.D.
*: Yüzde bulgulara ait istatistiksel analizlerde açı transformasyon değerleri kullanılmıştır
86
0.0
0.0
0.0
12.7
7.3
15.3
7.3
24.0
4.7
Ö.D.
Flamentte (%)
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
24.0
0.0
-
Anterde (%)
Organogenesis (%)
74.7
31.3
78.7
25.3
23.3
24.7
32.7
16.7
53.3
-
Polen Embriyogenesisi
(%)
1:1
5:1
10:1
20:1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
Konsantrasyon (mg/l)
0
0.1
0.5
IAA
1
2
0.1 + 0.1
IAA
0.5 + 0.1
+
1 + 0.1
BAP
2 + 0.1
D (% 5) Uygulama
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
Kontrol
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Hormonlar
Uygulama No
Çizelge 4.4. II. yıl denemelerinde NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter kültürü üzerine etkileri*
İncelenen Özellik
0.0 c
0.0 c
3.3 bc
0.7 bc
5.3 bc
26.0 ab
14.0 abc
50.0 a
12.7 abc
28.4
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Flament kallusu yönünden ise yine farklı uygulamalardan oldukça yüksek
kallus oranları elde edilmiştir. Bunlardan yine 8. uygulama en yüksek kallus oranını
oluşturmuş ve istatistiksel anlamda da diğer uygulamalara göre farklı bulunmuştur.
4.3.2.2. Aktif Karbon (AK) Deneme Bulguları
% 1 AK ilave edilmiş NN ortamına, hormon denemelerinde belirtilen 9 farklı
hormon konsantrasyonunun eklenmesiyle oluşturulan uygulamaların sonuçları
Çizelge 4.5.’de verilmiştir.
Çizelgeye göre, embriyo oluşturma, organogenesis ve anterden kallus
oluşturma
yönünden uygulamaların hiçbirisinden olumlu cevap alınamamıştır.
Flamentten kallus oluşturma yönünden ise farklı uygulamalardan olumlu tepkiler
alınmasına rağmen, bu uygulamalar arasında istatistiki anlamda fark bulunamamıştır.
4.3.2.3. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları
Farklı konsantrasyonlarda IAA ve BAP içeren NN ortamlarına 5 mg/l GN
ilave edilmesiyle oluşturulan yeni besin ortamlarında A. coronaria var. coccinea
anterlerinin oluşturdukları tepkiler Çizelge 4.6.’da verilmiştir.
Çizelgeden de görüleceği gibi, 7. (NN + 5 mg/l GN + 0.5 mg/l IAA + 0.1
mg/l BAP) ve 9. (NN + 5 mg/l GN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) uygulamalardan
% 0.7 oranında polen embriyogenesisi elde edilmesine rağmen, istatistiki anlamda
uygulamalar arasında fark bulunamamıştır.
Sürgün ve kök benzeri yapılardan oluşan organogenesis yönünden ise 7.
uygulamadan % 1.3 oranında tepki alınmasına rağmen, yine uygulamalar arasında
istatistiki fark gözlenememiştir. Kallus oluşturma bakımından, anter kallusu
yönünden % 2.7 ile 9. uygulama, flament kallusu yönünden ise % 27.3 ile 8. (NN + 5
mg/l GN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) uygulama istatistiki anlamda diğer
uygulamalardan daha önemli bulunmuştur.
87
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
*: Yüzde bulgulara ait istatistiksel analizlerde açı transformasyon değerleri kullanılmıştır
88
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
Flamentte (%)
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
Anterde (%)
Organogenesis (%)
68.0
70.0
67.3
75.3
63.3
86.7
80.7
78.0
90.0
-
Polen Embriyogenesisi
(%)
1:1
5:1
10:1
20:1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
Konsantrasyon (mg/l)
0
0.1
0.5
IAA
1
2
0.1 + 0.1
IAA
0.5 + 0.1
+
1 + 0.1
BAP
2 + 0.1
D (% 5) Uygulama
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
Kontrol
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Hormonlar
Uygulama No
Çizelge 4.5. II. yıl denemelerinde % 1 aktif karbon (AK) içeren NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri*
İncelenen Özellik
0.0
2.0
4.0
0.0
1.3
0.7
2.0
1.3
0.0
Ö.D.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.7
0.0
0.7
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.7
0.0
0.7
Ö.D.
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
1.3
0.0
0.0
Ö.D.
*: Yüzde bulgulara ait istatistiksel analizlerde açı transformasyon değerleri kullanılmıştır
89
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.0 b
0.7ab
2.7ab
0.0 b
2.7 a
8.3
Flamentte (%)
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
1.0
0.0
1.0
-
Anterde (%)
Organogenesis (%)
44.0
57.3
51.3
56.7
56.0
56.0
53.3
55.3
61.3
-
Polen Embriyogenesisi
(%)
1:1
5:1
10:1
20:1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
Konsantrasyon (mg/l)
0
0.1
0.5
IAA
1
2
0.1 + 0.1
IAA
0.5 + 0.1
+
1 + 0.1
BAP
2 + 0.1
D (% 5) Uygulama
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
Kontrol
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Hormonlar
Uygulama No
Çizelge 4.6. II. yıl denemelerinde 5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri*
İncelenen Özellik
0.0
d
1.3 cd
2.7 bcd
4.0 abcd
6.0 abcd
13.3 abcd
22.0 abc
27.3 a
24.0 ab
23.5
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4.3.2.4. L-Glutamin (LG) Deneme Bulguları
Çizelge 4.7.’de, farklı konsantrasyonlarda IAA ve BAP içeren NN temel
besin ortamlarına 800 mg/l LG ilave edilmesiyle oluşturulan uygulamaların sonuçları
görülmektedir.
Çizelgeye
göre,
embriyo
oluşturma
ve
organogenesis
yönünden
uygulamaların hiçbirisinden olumlu cevap alınamamıştır. Kallus oluşturmaya
gelince, anter kallusu yönünden % 4 oranında 9. uygulamadan (NN + 800 mg/l LG +
2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) ve % 2.7 oranında 8. uygulamadan (NN + 800 mg/l LG
+ 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) olumlu tepki alınmasına rağmen, uygulamalar
arasında istatistiksel fark bulunamamıştır. Flament kallusu yönünden ise kontrol
hariç diğer 8. uygulamadan tepki alınmış, bunlar arasında 7., 8. ve 9. uygulamaların
istatistiksel farkı diğerlerine göre daha önemli bulunmuştur.
4.3.2.5. Aktif Karbon (AK), Gümüş Nitrat (GN) ve
L-Glutamin (LG) Karışım Denemesi Bulguları
NN temel besin ortamına, hormon denemelerinde kullanılan 9 farklı hormon
konsantrasyonunun eklenmesiyle meydana getirilen ortamlara %1 AK, 5 mg/l GN ve
800 mg/l LG karışımının ilave edilmesiyle oluşturulan uygulamaların sonuçları
Çizelge 4.8.’de verilmiştir.
Çizelgeye göre polen embriyogenesisi, organogenesis ve anterden kallus
oluşturma
yönünden
uygulamaların hiçbirisinden olumlu cevap alınamamıştır.
Flamentden kallus oluşturma yönünden ise farklı uygulamalardan tepkiler alınmasına
rağmen, uygulamalar arasında istatistiksel fark bulunamamıştır.
Bu
sonuçlar
üzerine
de
ortamlara
eklenen
AK’un
etkili
olduğu
düşünülmektedir. Nedenine gelince, farklı hormon konsantrasyonlarının tek başlarına
yada GN veya LG ile birlikte denendiği uygulamalarda embriyo oluşturma,
organogenesis ve anter kallusu oluşturma yönünden olumlu cevap alınmasına karşılık
AK’un bu ortamlara eklendiği durumlarda anterler, flamentten kallus oluşumu hariç
kullanılan ortamlara hiçbir tepki vermemiştir.
90
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Anterde (%)
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
2.7
4.0
Ö.D.
*: Yüzde bulgulara ait istatistiksel analizlerde açı transformasyon değerleri kullanılmıştır
91
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
66.7
53.3
49.3
41.3
37.3
42.7
44.7
49.3
48.7
-
Polen Embriyogenesisi
(%)
1:1
5:1
10:1
20:1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
Konsantrasyon (mg/l)
0
0.1
0.5
IAA
1
2
0.1 + 0.1
IAA
0.5 + 0.1
+
1 + 0.1
BAP
2 + 0.1
D (% 5) Uygulama
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
Kontrol
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Hormonlar
Uygulama No
Çizelge 4.7. II. yıl denemelerinde 800 mg/l L-glutamin (LG) içeren NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in
anter kültürü üzerine etkileri*
İncelenen Özellik
0.0 b
2.0 ab
4.0 ab
8.7 ab
5.3 ab
11.3 ab
20.0 a
24.0 a
22.7 a
23.3
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
*: Yüzde bulgulara ait istatistiksel analizlerde açı transformasyon değerleri kullanılmıştır
92
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
Flamentte (%)
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
-
Anterde (%)
Organogenesis (%)
89.3
77.3
76.0
68.7
70.7
73.3
70.0
75.3
75.3
-
Polen Embriyogenesisi
(%)
1:1
5:1
10:1
20:1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
Konsantrasyon (mg/l)
0
0.1
0.5
IAA
1
2
0.1 + 0.1
IAA
0.5 + 0.1
+
1 + 0.1
BAP
2 + 0.1
D (% 5) Uygulama
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
Kontrol
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Hormonlar
Uygulama No
Çizelge 4.8. II. yıl denemelerinde % 1 aktif karbon (AK) + 5 mg/l gümüş nitrat (GN) + 800 mg/l L-glutamin (LG) içeren
NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter kültürü üzerine etkileri*
İncelenen Özellik
0.0
0.0
2.7
0.0
0.0
2.7
2.7
0.7
2.7
Ö.D.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4.3.2.6. Embriyo Çimlendirme - Kallus Çoğaltma Bulguları
NN uygulamaları sonucu elde edilen embriyo benzeri yapıları çimlendirmek
ve bu uygulamalarda oluşan embriyojenik anter kalluslarını çoğaltmak için daha
önce Çizelge 3.13.’de belirtilen uygulamalar gerçekleştirilmiştir.
Çimlenmeleri için hormonsuz NN ortamına aktarılan embriyo benzeri
yapıların hiçbirisi bu yeni ortama tepki vermemiş, dolayısıyla çimlendirilip bitkiye
dönüştürülememiştir. Çoğalmaları amacıyla yeni ortamlara transfer edilen anter
kalluslarına gelince; bu kalluslardan katı ortamlara aktarılanlar kararıp ölmüşler, sıvı
ortamlara aktarılanlar ise küçük kümelerden oluşan daha büyük kalluslar
oluşturmuşlardır (Şekil 4.9).
Şekil 4.9. NN (+ 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) sıvı ortamında çoğaltılan bir kallus
4.3.2.7. İndirekt Embriyogenesis Bulguları
İndirekt polen embriyogenesisi için gerçekleştirilen Çizelge 3.14.’deki
uygulamalar sonucu kalluslardan embriyo oluşumu meydana gelmemiştir.
93
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4.3.3. II. Yıl Deneme Bulgularının Tartışılması
II. Yıl çalışmaları sonucu elde edilen polen embriyogenesisi, organogenesis
ve kallus oluşumları aşağıda genel olarak değerlendirilmiştir.
Polen Embriyogenesisi Yönünden
Polen embriyogenesisi verilerinin yer aldığı Çizelge 4.1., Çizelge 4.2.,
Çizelge 4.3., Çizelge 4.4., Çizelge 4.5., Çizelge 4.6., Çizelge 4.7., Çizelge 4.8.’in
değerlendirilmesi sonucu, B5 ve NN ortamlarına farklı hormon ve diğer katkı
maddeleri eklenerek gerçekleştirilen uygulamalar içerisinden embriyo oluşumuna
olumlu tepki verenler Şekil 4.10.’da gösterilirken, bunların bazılarından elde edilen
embriyogenesis görüntüleri ise Şekil 4.11.’de sunulmuştur.
Yukarıda bahsedilen çizelgeler incelendiğinde, B5 ve NN ortamlarında
gerçekleştirilen birbirinden farklı uygulamalar arasında sadece belirli uygulamaların
embriyo oluşumuna tepki verdiği görülmektedir. Bu uygulamaların ortak özellikleri;
oksin yanında belirli oranlarda sitokinin içermeleridir. Bu noktada bir istisnayı
belirtmek gerekirse; B5 ortamı için gerçekleştirilen GN uygulamaları içinde 1.
uygulama olan kontrol ortamında ve 2. uygulamada çok düşük bir oranla da olsa (%
0.7) embriyogenesise rastlanması, özellikle kontrol ortamı için hormonsuz B5
ortamındaki GN’ın etkisini ortaya koymaktadır. GN denemeleri dışındaki
denemelerde, hiç hormonsuz yada sadece oksin içeren ortamların hiçbirisinden
embriyo oluşumu sağlanamamıştır. Polen embriyogenesisi elde edilen ortamlar ise
sadece bu bölümde tartışılmak üzere, bundan sonra genel bir ifade ile 7., 8. ve 9.
uygulamalar olarak ifade edilecektir. Kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse;
7. Uygulama = 0.5 mg IAA + 0.1 mg BAP (O : S Oranı = 5:1)
8. Uygulama =
1 mg IAA + 0.1 mg BAP (O : S Oranı = 10:1)
9. Uygulama =
2 mg IAA + 0.1 mg BAP (O : S Oranı = 20:1) içeriklidir.
Doku kültüründe hücresel farklılaşma birçok yönden, ortamlardaki oksin ile
sitokininler arasındaki interaksiyonla kontrol edilmekte ve embriyogenesis başlangıcı
için oksinlere ek olarak sitokinin kullanımı da gerekmektedir (George, 1996).
94
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
7. Ortamdaki Embriyogenesis
8. Ortamdaki Embriyogenesis
9. Ortamdaki Embriyogenesis (%)
9
8
14
12
10
8
6
4
2
0
7
8
9
7
B5
8
NN
HORMON
9
7
8
9
B5
7
8
NN
AK + HORMON
7
8
9
B5
7
8
NN
GN + HORMON
9
7
9
B5
7
8
NN
LG + HORMON
9
7
8
9
B5
8
NN
AK + GN + LG + HORMON
Şekil 4.10. B5 ve NN ortamlarında II. yıl gerçekleştirilen farklı uygulamaların polen embriyogenesisi performansları (%)
95
7
9
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
a
b
c
d
f
e
96
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
g
h
Şekil 4.11. Polen embriygenesisine tepki veren bazı NN ve B5 uygulamaları:
a. B5 hormon uygulamaları içindeki 7. ortamda oluşan embriyogenesis
b. NN hormon uygulamaları içindeki 8. ortamda oluşan embriyogenesis
c. NN hormon uygulamaları içindeki 8. ortamda oluşan embriyogenesis
d. B5 GN uygulamaları içindeki 1. ortamda embriyogenesis
e. B5 GN uygulamaları içindeki 7. ortamda oluşan bir embriyodan uzayan
kotiledon yapraklarının 2 yönlü görüntüsü
f. B5 GN uygulamaları içindeki 7. ortamda oluşan bir embriyodan uzayan
kotiledon yaprakları ve bir anter kallusundan meydana gelen in vitro
çiçeklenme
g. B5 GN uygulamaları içindeki 7. ortamda embryogenesis ve anterden
kallus oluşumu
h.B5 GN uygulamaları içindeki 7. ortamda embryogenesis ve anterden
kallus oluşumu
Nitekim Chen ve ark. (1998b)’nın bildirdiğine göre Lichter (1981),
Brassica napus anter kültüründe oksinle birlikte az oranda sitokinin kullanımının
embriyoid verimini arttırdığını kaydetmiştir. Ortamda sitokinin olarak kullanılan
BAP miktarının oksin olarak kullanılan NAA ile eşit miktarda veya daha fazla
kullanılması halinde ise ancak çok düşük embriyoid verimi elde edilebilmiştir. Chen
ve ark. (1998a,b)’nın keten anter kültüründe, hormonların kallus oluşumu ve sürgün
rejenerasyonu üzerine etkisini belirlemek üzere yaptıkları çalışmada ise yine
hormonların oksin + sitokinin kombinasyonu ile kullanılmasının anterlerden oluşan
kallusların organogenetik kapasitelerini ve daha sonra da bunlardan oluşan
rejenerasyonu dramatik şekilde arttırdığı ortaya konmuştur.
Şekil 4.10.’a göre en yüksek polen embriyogenesisi oranı % 12.6 ile NN
ortamı hormon uygulamaları arasındaki 8. uygulamadan elde edilmiştir. Bunu, % 9.3
97
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
ve % 6.7 polen embriyogenesisi oranları ile B5 ortamında gerçekleştirilen hormon
uygulamaları içindeki sırasıyla 7. ve 8. uygulamalar takip etmiştir.
Hormon uygulamalarından başka GN uygulamaları da embriyo oluşumuna
olumlu tepki vermiştir. Bu uygulamalardan en yüksek performansı, % 3.3 ile 5 mg/l
GN katkılı B5 ortamındaki 7. uygulama göstermiştir.
GN denemeleri ile ilgili önemli olduğu düşünülen bir saptama; en yüksek
embriyogenesis oranları hormon uygulamalarından elde edilmiş olsa da, embriyo
kalitesi açısından GN uygulamalarının daha başarılı sonuç verdikleridir. Bu durum
görüntülerle belki daha iyi ifade edilebilir. Buna göre Şekil 4.11. içerisindeki a., b. ve
c. harfli resimler hormon uygulamaları, d., e., f. g. ve h. harfli resimler ise GN
uygulamalarından elde edilen embriyogenesis görüntülerini oluşturmaktadır. Hormon
uygulamalarında; elde edilen embriyo veya embriyoidlerin başlangıç formu olan
globular embriyolar ilk görünmeye başladıklarında bireysel yapıda olmalarına
karşılık kültürün ilerleyen günlerinde embriyoların etrafındaki kallus hücrelerinin
çoğalmaya başlaması ile birlikte embriyo veya embriyoidler çoğunlukla kallus
hücreleri tarafından sarılmış görüntüler oluşturmaktadır. Oysa, GN uygulamalarından
elde edilen embriyo, embriyoid veya kalluslar ise genellikle sınırları daha net ayırd
edilebilen teksel yapılar sergilemektedir. GN’ın kallus oluşumuna etkisi ile ilgili
olarak, Malik ve ark. (2001)’nın Brassica juncea’da yaptıkları anter kültürü
çalışmasında 30, 60 ve 70 µM dozları test edilen GN’ ın; özellikle CMS hatlarında
embriyo oluşumu için zorunlu olduğu, bununla birlikte GN’ın kullanıldığı tüm
ortamlarda
kallus
oluşumunun
meydana
gelmediği
bildirilmektedir.
Bizim
çalışmamızdaki GN uygulamalarında ise hormon uygulamalarına göre daha az
oranda da olsa kallus oluşumu gerçekleşmiştir. Bu nedenle çalışmanın bundan
sonraki uygulamalarında ağırlıkla GN’ın farklı dozlarının polen embriyogenesisi
üzerine olan etkileri araştırılmıştır.
LG uygulamaları içinde tek tepki, % 0.7 gibi oldukça düşük bir oran ile B5
ortamındaki 9. uygulamadan elde edilmiştir.
B5 ve NN ortamlarındaki AK uygulamalarının hiçbirisi ne embriyo
oluşumuna ne de organogenesis ve kallus oluşumuna olumlu tepki vermemiş, bunun
yanında AK’un ilave edildiği diğer uygulamalarda (hormon + AK+ GN + LG ) polen
98
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
embriyogenesisi,
organogenesis
Esin ARI
ve
anter
kallusu
üzerine
olumsuz
etkide
bulunmuştur. Çünkü hormon, GN ve LG denemelerinde bu özellikler yönünden
farklı oranlarda başarılar elde edilmesine rağmen AK bu kimyasalların bulunduğu
ortamlara ilave edildiğinde negatif etki yaratmıştır. Bu noktada, I. yıl denemelerinin
AK
üzerine
kurulduğu
ve
embriyo
oluşum
yönünden
hiçbir
başarının
sağlanamadığını hatırlatmak gerekirse; II. yıldaki AK denemelerinin de başarısızlıkla
sonuçlanması nedeniyle AK’un bu aşamasına kadar kullanılan ortam ve hormon
kombinasyolarında A. coronaria var. coccinea bitkisindeki polen embriyogenesisine
olumlu cevap vermediği sonucuna varılmış ve çalışmada bundan sonra
gerçekleştirilen uygulamalarda AK’a yer verilmemiştir.
Kallus Oluşturma Yönünden
Direkt embriyo oluşumunun amaçlandığı bu çalışmada, globular embriyo
oluşumunun yanında oldukça yüksek oranlarda kallus oluşumuna da rastlanmıştır.
Kallus gözlemlerinin ortaya konduğu Çizelge 4.1. - Çizelge 4.8.
incelendiğinde, birçok uygulamada az yada çok 2 çeşit kallus oluşumunun
gerçekleştiği gözükmektedir. Bunlardan haploid olma potansiyeline sahip olup anter
yan açıklıklarında ve omuz başlarında oluşan kalluslar “anter kallusu” ( Şekil 4.11.
g., h., Şekil 4.12. h., i., k.), flamentlerde oluşan diploid kalluslar ise “flament
kallusu” (Şekil 4.12. a., b., c., d., e., f., g.) olarak adlandırılmıştır. Mikroskopta
yapılan incelemelerde, gerek anter kallusları gerekse flament kalluslarındaki
hücrelerin genellikle düzgün şekilli, küçük, yuvarlak, yoğun sitoplazmalı olduğu,
dolayısıyla embriyojenik kapasiteye sahip oldukları tespit edilmiştir (Şekil 4.12).
Bunlardan flament kallusları, anterlerin kültüre alınması sırasında flamentlerin
anterlerden uzaklaştırılmaması sonucu oluşabilmiştir. Anterlerin flamentleriyle
birlikte kültüre alınmasının sebebi daha önce açıklandığı gibi I. yıl çalışmaları
sırasında bu işlem ile anterlerin zarar gördüklerinin farkedilmesi ve bunun üzerine
sonraki çalışmalarda anterlerin flamentleriyle birlikte kültüre alınmasıdır. Ancak hem
anter hem de flament kalluslarının asıl oluşum sebebi hormon kullanımından
kaynaklanmaktadır. Nitekim hormon kullanılmayan kontrol ortamlarının hiçbirisinde
kallus oluşmamıştır
99
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
a
b
c
d
f
h
g
i
Şekil 4.12. Kallus oluşumuna tepki veren bazı NN ve B5 uygulamaları:
100
e
k
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
a. B5 hormon uygulamaları içindeki 8. ortamda oluşan flament kallusu
b. B5 hormon uygulamaları içindeki 9. ortamda oluşan flament kallusu
c. NN GN uygulamaları içindeki 8.ortamda oluşan flament kallusu
d. B5 GN uygulamaları içindeki 8.ortamda oluşan flament kallusu
e. B5 GN uygulamaları içindeki 8.ortamda oluşan flament kallusu
f. NN GN uygulamaları içindeki 7.ortamda oluşan flament kallusu
g. NN hormon uygulamaları içindeki 8.ortamda oluşan flament kallusu
h. B5 hormon uygulamaları içindeki 9. ortamda oluşan anter ve flament
kallusu
i. B5 hormon uygulamaları içindeki 9. ortamda oluşan anter kallusu
k. NN hormon uygulamaları içindeki 8.ortamda oluşan anter kallusu
Hormonlardan oksinin tek başına kullanıldığı ortamlarda genellikle oksin
dozu arttıkça kallus oluşumu da artış göstermiş, ancak asıl büyük etki, oksinin
yanında ortama sitokinin de eklenmesiyle gerçekleşmiştir. Örneğin sadece oksinin
kullanıldığı uygulamalarda en fazla kallus oranı % 9.3 olup B5 + 5 mg/l GN + 2 mg/l
IAA ortamından elde edilirken, oksin + sitokinin kullanılan uygulamalarda NN + 1
mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP ortamında bu oran % 50’ye ulaşmıştır.
Ancak bahsedilen her iki kallus oluşumu da flamentlerde gerçekleşmiştir.
Anter kallus oluşumuna gelince, sadece oksinin kullanıldığı uygulamalarda en
yüksek başarı % 12.7 ile NN + 1 mg/l IAA ortamından, oksin + sitokinin kullanılan
uygulamalarda ise en yüksek kallus oluşumu % 24 ile yine en yüksek flament
kallusunun oluştuğu NN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP ortamından elde edilmiştir.
Yukarıda bahsedilen 10 çizelge incelendiğinde, birçok uygulamada az yada
çok kallus oluşumu gözlenmekte, ancak bunlar arasında en yüksek performansların
yine 7., 8. ve 9. uygulamalardan sağlandığı görülmektedir. Bu nedenle, B5 ve NN
ortamlarına farklı hormon ve diğer katkı maddeleri eklenerek gerçekleştirilen
uygulamalar içerisinden, kallus oluşturma yönünden en fazla tepki veren
uygulamalar Şekil 4.13.’de toplu olarak sunulmuştur.
Şekilden de görülebileceği gibi flament kallusları anter kalluslarından daha
fazla oranda gerçekleşmiştir. Gerek anter gerekse flament kallusları sırasıyla en fazla
hormon, GN ve LG uygulamalarından elde edilmiştir.
101
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Anter Kallusu
Flament Kallusu (%)
60
50
40
30
20
10
B5
NN
HORMON
7
B5
NN
AK + HORMON
7
B5
NN
GN + HORMON
7
B5
NN
LG + HORMON
8
B5
NN
Şekil 4.13. B5 ve NN ortamlarında II. yıl gerçekleştirilen farklı uygulamaların kallus oluşturma performansları (%)
FK
FK
8
An.K
An.K
FK
FK
7
AK + GN + LG + HORMON
UYGULAMALAR
102
9
An.K
FK
An.K
FK
7
An.K
FK
9
An.K
FK
8
An.K
FK
An.K
FK
9
An.K
FK
8
An.K
FK
7
An.K
FK
9
An.K
FK
8
An.K
FK
An.K
FK
9
An.K
FK
8
An.K
FK
7
An.K
FK
9
An.K
FK
8
An.K
FK
An.K
FK
9
An.K
FK
8
An.K
FK
7
An.K
FK
9
An.K
FK
8
An.K
FK
7
An.K
FK
9
An.K
FK
8
An.K
FK
7
An.K
An.K
0
9
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Şekil 4.13.’e göre en yüksek flament kallusu oranı % 50 ile NN hormon
uygulamaları içindeki 8. uygulamadan sağlanırken, 2. (% 43.3) ve 3. (% 43.3) en
yüksek flament kallusu sırasıyla B5 hormon uygulamaları içindeki 8. ve 9.
uygulamalardan elde edilmiştir.
En yüksek anter kallusu oranı (% 24) ise flament kallusunda olduğu gibi yine
NN hormon uygulamaları içindeki 8. uygulamada oluşurken, bunu yine B5 hormon
uygulamaları içindeki 8. (% 23.3) ve 9. (% 21.3) uygulamalar takip etmiştir.
Dolayısıyla hem B5 hem de NN ortamına ilave edilen 1 mg IAA + 0.1 mg
BAP konsantrasyonlu (oksin : sitokinin = 10:1) hormon kombinasyonu, hem anter
hem de flament kallusu oluşturma yönünden en başarılı ortam olarak belirlenmiştir.
Genel bir değerlendirmeyle hem B5 hem de NN ortamlarındaki 7., 8. ve 9.
uygulamaların kallus oluşturmadaki başarıları; A. coronaria var. coccinea için polen
embriyogenesisinde olduğu gibi kallus oluşturmada da ortamda oksin varlığının
yanında, belirli oranlarda sitokinin de bulundurulması gerektiği sonucuna
ulaştırmaktadır. Ayrıca bu tür bir hormon ilavesinin oluşacak kallusa embriyojenik
özellik kazandırdığı son yıllardaki birçok çalışma (Chen ve ark., 1998a,b;
Torregrossa ve ark., 1995; Gök-Tangolar, 2002) ile de ortaya konulmuştur.
Direkt polen embriyogenesisinin amaçlandığı II. yıl çalışmalarında, bazı
uygulamalar sonucu yüksek sayılabilecek embriyogenesis oranlarına (% 12, % 9.3,
% 6.6 vb) rağmen, oluşan embriyo benzeri yapıların hiçbirisi tam bir bitkiye
dönüştürülememiştir. Ancak bu uygulamalar sırasında yüksek oranlarda anter ve
flament kallusu oluşumlarının gerçekleşmesi, ileride yapılabilecek indirekt
embriyogenesis ve organogenesis çalışmaları için kalluslardan faydalanılabileceğini
ortaya koymuştur. Bu nedenle, bundan sonra yapılabilecek kallusa dayalı
çalışmalarda; kallus oranını ve kallus kalitesini arttırmaya yönelik olarak, farklı
hormonların değişik oksin : sitokinin oranlarında incelenmesi yararlı olacaktır.
Organogenesis Yönünden
Direkt polen embriyogenesisinin amaçlandığı bu çalışmada, globular şekilli
embriyo oluşumu ve kallus oluşumunun yanında çeşitli adventif organ veya organ
benzeri oluşumlar da gerçekleşmiştir (Şekil 4.14.).
103
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
a
b
c
d
e
f
g
h
Şekil 4.14. Organogenesise tepki veren bazı NN ve B5 uygulamaları
104
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
a. NN hormon uygulamaları içinde 8. ortamdaki organogenesis
b. B5 hormon uygulamaları içinde 7. ortamdaki organogenesis
c. B5 hormon uygulamaları içinde 7. ortamdaki organogenesis
d. B5 GN uygulamaları içinde 7. ortamdaki organogenesis
e. NN hormon uygulamaları içinde 8. ortamdaki organogenesis
f. NN hormon uygulamaları içinde 8. ortamdaki organogenesis
g. B5 hormon uygulamaları içinde 8. ortamdaki organogenesis
h. B5 GN uygulamaları içinde 9. ortamdaki organogenesis
Organogenesis gözlemlerinin yer aldığı Çizelge 4.1. – Çizelge 4.8.’in
değerlendirilmesi sonucu, B5 ve NN ortamlarına farklı hormon ve diğer katkı
maddeleri eklenerek gerçekleştirilen uygulamalar içerisinden yine 7., 8. ve 9.
ortamlarda organogenesis oluştuğu görülmüş ve bunlar toplu halde Şekil 4.15.’de
verilmiştir. Şekle göre B5 ortamları NN ortamlarına kıyasla organogenesisi daha
fazla teşvik etmiştir ve bunlar arasında sürgün ve kök benzeri oluşumlardan meydana
gelen en yüksek organogenesis oranı % 2.7 ile B5 hormon uygulamaları içindeki 7.
ortamdan (B5 + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) elde edilmiştir.
Şekil 4.15.’e göre hormon uygulamalarından başka sadece GN uygulamaları
organogenesisi teşvik etmektedir. AK, LG ve AK + GN + LG karışım uygulamaları
ise organogenesis yönünden hiçbir tepki vermemiştir.
Hormon ve GN uygulamaları sırasında rastlanan organların çoğunun sürgün
benzeri yapılar (Şekil 4.14.a.,b.,c.,d.,e.,f.) şeklinde ve genelde flament kalluslarından
oluştuğu saptanmıştır. Bu adventif sürgünlerin yanında adventif çiçeklenme (Şekil 4.
14. g.) ve adventif kök (Şekil 4.14.h.) oluşumuna da rastlanmıştır.
II. yıl çalışmalarında meydana gelen
embriyo benzeri yapıların bitkiye
dönüştürülememiş olması ve çalışmalarda anterlerin flamentleriyle birlikte kültüre
alınma zorunluluğu sonucu tesadüfen rastlanan çoğu flament kallusu kaynaklı organ
benzeri yapıların varlığı, organogenesis ve somatik embriyogenesis potansiyelini
ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. İster sürgün, ister kök benzeri yapılar
olsun, çalışmada elde edilen tüm bu tepkiler uygulamalarda yine oksinle birlikte
belirli oranda sitokinin kullanılmasından kaynaklanmıştır. Bu nedenle, bundan sonra
yapılabilecek çalışmalarda farklı oranlardaki değişik hormonlar ile birlikte GN’ın
farklı dozlarının da denenmesi önerilmektedir.
105
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
7.Ortamdaki Organogenesis
8. Ortamdaki Organogenesis
9. Ortamdaki Organogenesis
3
2,5
2
1,5
1
0,5
0
7
8
9
7
B5
8
NN
HORMON
9
7
8
B5
9
7
8
NN
AK + HORMON
9
7
8
9
B5
7
8
NN
GN + HORMON
9
7
8
B5
9
7
8
9
7
NN
LG + HORMON
Şekil 4.15. B5 ve NN ortamlarında II. yıl gerçekleştirilen farklı uygulamaların organogenesis performansları (%)
106
8
B5
9
7
8
NN
AK + GN + LG +
HORMON
9
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4.4. III. Yıl Deneme Bulguları ve Tartışma
II. yıl denemeleri içerisinde globular şekilli embriyo oluşumu yönünden
olumlu tepki veren ortamların değerlendirilmesi sonucu, bir sonraki yıl yapılacak
çalışmalarda hormon denemeleri ile hormon + GN denemeleri üzerinde durulmasına
karar verilmiştir. Bu amaçla gerçekleştirilen III. yıl denemelerinde B5 ve NN besin
ortamlarının kullanıldığı denemelere hormon olarak yine aynı oksin : sitokinin
oranlarına sahip IAA ve BAP eklenmiştir. Hormon dışında katkı maddesi olarak
sadece GN’ın farklı dozlarının etkisi incelenmiştir.
Toplam 40 uygulamadan (20 uygulama B5, 20 uygulama ise NN ortamı için)
oluşan III. yıl denemelerinin sonuçları aşağıda verilmiştir.
4.4.1. B5 Ortamına Ait Bulgular
4.4.1.1. Farklı Hormon Konsantrasyonlarının Etkilerine
Ait Deneme Bulguları
B5 ortamına 3 farklı oksin : sitokinin oranlarına sahip (5:1, 10:1, ve 20:1)
hormon kombinasyonlarının eklenmesiyle oluşturulan hormon denemelerine ait
bulgular Çizelge 4.9.’da gösterilmiştir.
Çizelgeye göre, polen embriyogenesisi yönünden en iyi tepki % 0.8 gibi
oldukça düşük bir oranla 2. (B5 + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) ve 3. (B5 + 1 mg/l
IAA + 0.1 mg/l BAP) uygulamalardan elde edilmiştir. Sürgün ve kök benzeri
yapılardan meydana gelen organogenesis yönünden tek tepki sadece % 1 oranında 4.
(B5 + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) uygulamadan sağlanmıştır. Kallus oluşturmaya
gelince; anterden oluşan kalluslar yönünden % 0.5 ile 2. uygulama, flamentden
oluşan kalluslar yönünden ise % 18.4 ile 4. uygulama diğer uygulamalara göre daha
olumlu tepki vermiştir. Denemede anter kallusu oluşumu % 0.3 - 0.5 gibi düşük
oranlarda gerçekleşirken, flament kallusu oluşumu % 6.8 - 18.4 arasında değişmiştir.
107
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.9. III. yıl denemelerinde B5 ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
0.0
0.8
0.8
0.3
0.0
0.8
0.8
0.3
0.0
0.0
0.0
1.0
108
0.0
0.5
0.3
0.3
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
0.0
3.0
3.0
1.0
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi (%)
40.5
28.3
24.5
24.0
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
1
2
3
4
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
0.0
6.8
15.8
18.4
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4.4.1.2. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları
Üç farklı hormon kombinasyonuna sahip B5 ortamlarına 0 (kontrol), 2.5, 5,
10 ve 15 mg/l GN ilavesiyle oluşturulan GN denemeleri daha önce Çizelge 3.15.’de
belirtilmiştir. Çizelgedeki ilk 4 ortam, hormon denemeleri olmakla beraber, aynı
zamanda GN denemelerinin kontrol ortamlarını oluşturmaktadır. Çizelgedeki 5-8
nolu ortamlar 2.5 mg/l konsantrasyonlu GN denemelerini, 9-12 nolu ortamlar 5 mg/l
konsantrasyonlu GN denemelerini, 13-16 nolu ortamlar 10 mg/l konsantrasyonlu
GN denemelerini ve 17-20 nolu ortamlar ise 15 mg/l konsantrasyonlu GN
denemelerini oluşturmuştur.
4.4.1.2.(1). 2.5 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi
B5 ortamındaki 2.5 mg/l konsantrasyonlu GN denemelerine ait bulgular
Çizelge 4.10.’da verilmiştir.
Çizelgeden de görüldüğü gibi, en yüksek globular şekilli embriyo benzeri
oluşum oranı % 1.3 ile 7. uygulamadan (B5 + 2.5 mg/l GN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l
BAP) elde edilmiştir. Bu uygulamayı, daha düşük oranlarda % 0.5 ile 6. uygulama
(B5 + 2.5 mg/l GN + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) ve % 0.3 ile kontol ortamı olan
5. uygulama (B5 + 2.5 mg/l GN) takip etmiştir. Uygulamalar arasındaki 5. uygulama,
hormonun kullanılmadığı bir ortamda GN’ın uyartıcı etkisini ortaya koyması
yönünden önemli bulunmuştur. Uygulamaların hiçbirisi organogenesise olumlu tepki
verememiştir. Kallus oluşturma bakımından, anterden oluşan kalluslar yönünden %
3.5 ile 8. uygulama (B5 + 2.5 mg/l GN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP), flamentden
oluşan kalluslar yönünden ise % 21.5 ile yine 8. uygulama en başarılı uygulama
olarak belirlenmiştir. Denemedeki anter ve flament kalluslarının oluşum oranlarını
kıyaslamak gerekirse; anter kallusları % 0.3 - 3.5, flament kallusları ise % 9 - 21.5
oranları arasında gerçekleşmiştir.
109
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.10. III. yıl denemelerinde 2.5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5 ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve
BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
0.3
0.8
1.5
0.0
0.3
0.5
1.3
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
110
0.0
0.3
3.0
3.5
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
1.0
3.0
6.0
0.0
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi (%)
37.0
20.0
24.8
41.3
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
5
6
7
8
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
0.0
9.0
9.8
21.5
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4.4.1.2.(2). 5 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi
5 mg/l GN içeren B5 ortamındaki uygulamalara ait bulgular Çizelge 4.11.’de
gösterilmiştir.
Çizelgeye göre, en yüksek polen embriyogenesisi oranı % 1.5 ile 12.
uygulamadan (B5 + 5 mg/l GN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) elde edilmiştir.
Sürgün ve çiçek taslağı benzeri yapılardan meydana gelen organogenesis yönünden
ise 11. (B5 + 2.5 mg/l GN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) ve 12. uygulamalardan %
0.8 oranında tepki alınabilmiştir. Kallus oluşturmaya gelince; yine 12. uygulama
anter kallusları yönünden % 8.3, flament kallusları yönünden ise % 20.5 ile en
yüksek kallus performansını göstermiştir. 5 mg/l GN denemesinde anter kallusu
oluşumu % 5.5 - 8.3, flament kallusu oluşumu ise % 8.5 - 20.5 arasında değişmiştir.
4.4.1.2.(3). 10 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi
B5 ortamındaki 10 mg/l konsantrasyonlu GN denemelerine ait bulgular
Çizelge 4.12.’de verilmiştir.
Çizelgeden de izlenebileceği gibi, en yüksek globular şekilli embriyo benzeri
oluşum oranı % 2.3 ile 15. uygulamadan (B5 + 10 mg/l GN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l
BAP) elde edilmiştir. Organogenesis yönünden uygulamaların hiçbirisinden tepki
alınamamıştır. Kallus oluşturma bakımından, anterden oluşan kalluslar yönünden %
8.5 ile 14. uygulama (B5 + 10 mg/l GN + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP), flamentden
oluşan kalluslar yönünden ise % 25.8 ile yine 14. uygulama en yüksek kallus oranını
oluşturmuştur. Denemedeki anterden kallus oluşumları % 4.3 - 8.5, flamentten kallus
oluşumu ise % 15.3 - 25.8 arasında gerçekleşmiştir.
4.4.1.2.(4). 15 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi
15 mg/l GN konsantrasyonuna sahip B5 ortamındaki uygulamalara ait
bulgular Çizelge 4.13.’de gösterilmiştir.
111
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.11. III. yıl denemelerinde 5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5 ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve
BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
0.0
1.0
0.8
1.5
0.0
0.8
0.8
1.5
0.0
0.0
0.8
0.8
112
0.0
6.5
5.5
8.3
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
0.0
4.0
3.0
6.0
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi (%)
22.8
15.3
26.3
18.5
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
9
10
11
12
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
0.0
8.5
10.5
20.5
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.12. III. yıl denemelerinde 10 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5 ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve
BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
0.0
2.0
2.5
0.3
0.0
1.8
2.3
0.3
0.0
0.0
0.0
0.0
113
0.0
8.5
5.5
4.3
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
0.0
8.0
10.0
1.0
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi (%)
22.3
8.5
12.5
15.0
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
13
14
15
16
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
0.0
25.8
15.3
21.0
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.13. III. yıl denemelerinde 15 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren B5 ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve
BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
0.0
0.0
1.8
0.0
0.0
0.0
1.5
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
114
0.0
2.0
2.5
1.0
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
0.0
0.0
7.0
0.0
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi (%)
70.0
36.5
41.0
40.5
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
17
18
19
20
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
0.0
5.5
12.0
13.5
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.13.’e göre, polen embriyogenesisi yönünden tek tepki % 1.5 ile 19.
uygulamadan (B5 + 15 mg/l GN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) elde edilmiştir.
Organogenesis yönünden, uygulamaların hiçbirisinden olumlu tepki alınamamıştır.
Kallus oluşturmaya gelince; anterden oluşan kalluslar yönünden % 2.5 ile yine 19.
uygulama, flamentden oluşan kalluslar yönünden ise % 13.5 ile 20. uygulama (B5 +
15 mg/l GN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) daha başarılı bulunmuştur. 15 mg/l GN
denemesinde anterden kallus oluşumu % 1 - 2.5 oranlarında gerçekleşirken,
flamentden kallus oluşumu ise % 5.5 - 13.5 arasında değişmiştir.
4.4.2. NN Ortamına Ait Bulgular
4.4.2.1. Farklı Hormon Konsantrasyonlarının Etkilerine
Ait Deneme Bulguları
NN ortamına 3 farklı oksin : sitokinin oranlarına sahip (5:1, 10:1, ve 20:1)
hormon kombinasyonlarının eklenmesiyle oluşturulan hormon denemelerine ait
bulgular Çizelge 4.14.’de verilmiştir. Çizelgeye göre, en yüksek globular embriyo
benzeri oluşum oranı % 2.3 ile 3. uygulamadan (NN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP)
elde edilmiştir. Sürgün ve kök benzeri yapılardan meydana gelen organogenesis
yönünden en yüksek tepki % 0.5 ile 4. uygulamadan (NN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l
BAP) alınmıştır. Kallus oluşturma bakımından; yine 4.uygulama hem anter kallusları
yönünden % 1.6, hem de flamentden oluşan kalluslar yönünden % 24.9 kallus oranı
ile en yüksek kallus performansını göstermiştir. Denemedeki anter kallusu oranları %
0.5 - 1.6, flament kallusu oranları ise % 15.9 - 24.9 arasında meydana gelmiştir.
4.4.2.2. Gümüş Nitrat (GN) Deneme Bulguları
Üç farklı hormon kombinasyonuna sahip NN ortamlarına 0 (kontrol), 2.5, 5,
10 ve 15 mg/l GN ilavesiyle oluşturulan GN denemeleri daha önce Çizelge 3.15.’de
belirtilmiştir. Çizelgedeki ilk 4 ortam, hormon denemeleri olmakla beraber, aynı
zamanda GN denemelerinin kontrol ortamlarını oluşturmaktadır.
115
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.14. III. yıl denemelerinde NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
0.0
1.5
2.5
1.3
0.0
1.5
2.3
1.3
0.0
0.3
0.0
0.5
116
0.0
1.0
0.5
1.6
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
0.0
6.0
10.0
5.0
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi (%)
47.3
43.8
35.0
34.3
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
1
2
3
4
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
0.0
15.9
20.1
24.9
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
4.4.2.2.(1). 2.5 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi
NN ortamındaki 2.5 mg/l konsantrasyonlu GN denemelerine ait bulgular
Çizelge 4.15.’de gösterilmiştir.
Çizelgeye göre, en yüksek polen embriyogenesisi oranı % 1.0 ile 8.
uygulamadan (NN + 2.5 mg/l GN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) elde edilmiştir.
Uygulamaların
hiçbirisi
organogenesise
olumlu
tepki
vermemiştir.
Kallus
oluşturmaya gelince; anterden oluşan kalluslar yönünden % 0.8 ile 6. uygulama (NN
+ 2.5 mg/l GN + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP), flamentden oluşan kalluslar
yönünden ise % 23.3 ile 8. uygulama diğer uygulamalara göre daha olumlu tepki
vermiştir. 2.5 mg/l GN denemesinde anterden kallus oluşumu % 0.5 - 0.8 oranlarında
gerçekleşirken, flamentden kallus oluşumu ise % 14.1 - 23.3 arasında değişmiştir.
4.4.2.2.(2). 5 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi
5 mg/l GN içeren NN ortamındaki uygulamalara ait bulgular Çizelge 4.16.’da
verilmiştir. Çizelgeden görüleceği gibi, O:S oranı sırasıyla 5:1, 10:1 ve 20:1 olan 10.,
11. ve 12. uygulamaların tümünden % 0.3 gibi düşük bir oranda globular embriyo
benzeri oluşum elde edilmiş, dolayısıyla kontrol dışındaki uygulamalar arasında fark
bulunamamıştır. Organogenesis yönünden ise uygulamaların hiçbirisi olumlu tepki
vermemiştir. Kallus oluşturmaya gelince; anterden oluşan kalluslar yönünden % 1 ile
11. uygulama (NN + 5 mg/l GN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP), flamentden oluşan
kalluslar yönünden ise % 8.8 ile 12. uygulama (NN + 5 mg/l GN + 2 mg/l IAA + 0.1
mg/l BAP) diğer uygulamalara göre daha olumlu tepki vermiştir. Denemedeki anter
ve flament kalluslarının oluşum oranlarını kıyaslamak gerekirse; anter kallusları %
0.3 - 1, flament kallusları ise % 4 - 8.8 oranlarında oluşmuştur.
4.4.2.2.(3). 10 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi
NN ortamındaki 10 mg/l konsantrasyonlu GN uygulamalarına ait bulgular
Çizelge 4.17.’de sunulmuştur.
117
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.15. III. yıl denemelerinde 2.5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve
BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
0.0
0.3
0.5
1.0
0.0
0.3
0.3
1.0
0.0
0.0
0.0
0.0
118
0.0
0.8
0.5
0.5
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
0.0
1.0
2.0
4.0
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi (%)
44.8
28.8
28.5
25.8
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
5
6
7
8
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
0.0
14.1
20.5
23.3
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.16. III. yıl denemelerinde 5 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve
BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
0.0
0.3
0.5
0.3
0.0
0.3
0.3
0.3
0.0
0.0
0.0
0.0
119
0.0
0.3
1.0
0.8
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
0.0
1.0
2.0
1.0
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi (%)
24.3
37.0
32.0
27.3
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
9
10
11
12
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
0.0
4.3
4.0
8.8
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.17. III. yıl denemelerinde 10 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve
BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
Polen Embriyogenesisi (%)
Organogenesis (%)
Anterde (%)
Flamentte (%)
22.8
13.0
12.5
13.5
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
13
14
15
16
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
1.0
0.0
4.0
3.0
0.3
0.0
1.0
0.8
0.3
0.0
0.8
0.8
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
1.3
1.0
1.5
0.0
18.0
16.3
13.8
120
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.17.’ye göre, 15. (NN + 10 mg/l GN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP)
ve 16. uygulamadan (NN + 10 mg/l GN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP), % 0.8
oranında polen embriyogenesisi elde edilmiştir. Ayrıca aynı zamanda kontrol ortamı
olup, hormon içermeyen 13. uygulamadan (NN + 10 mg/l GN) da % 0.3 oranında
tepki alınmıştır. Uygulamaların hiçbirisinden organogenesis yönünden olumlu tepki
elde edilememiştir. Kallus oluşturmaya gelince; anterden oluşan kalluslar yönünden
% 1.5 ile 16. uygulama, flamentden oluşan kalluslar yönünden ise % 18 kallus oranı
ile 14. uygulama (NN + 10 mg/l GN + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP), diğer
uygulamalara göre daha olumlu cevap vermiştir. 10 mg/l GN denemesinde anterden
kallus oluşumu % 1 - 1.5 oranlarında gerçekleşirken, flamentden kallus oluşumu ise
% 13.8 - 18 arasında değişmiştir.
4.4.2.2.(4). 15 mg/l Gümüş Nitrat (GN) Denemesi
15 mg/l GN içeren NN ortamındaki uygulamalara ait bulgular Çizelge
4.18.’de verilmiştir. Çizelgeden de takip edilebileceği gibi, en yüksek globular
embriyo benzeri oluşum oranı % 1 ile 19. uygulamadan (NN + 15 mg/l GN + 1 mg/l
IAA + 0.1 mg/l BAP) elde edilmiştir. Organogenesis bakımından, uygulamaların
hiçbirisinden olumlu cevap alınamamıştır. Kallus oluşturmaya gelince, 20. uygulama
(NN + 15 mg/l GN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) hem % 2.5 ile anterden oluşan
kalluslar yönünden, hem de % 15.5 ile flamentden oluşan kalluslar yönünden en
yüksek kallus performansını göstermiştir. Denemedeki anterden kallus oluşumu %
0.8 - 2.5 oranlarında gerçekleşirken, flamentden kallus oluşumu ise % 6.3 - 15.5
arasında değişmiştir.
4.4.3. III. Yıl Deneme Bulgularının Tartışılması
III. yıl verilerinin yer aldığı Çizelge 4.9. - Çizelge 4.18.’in değerlendirilmesi
sonucu, B5 ve NN ortamlarında gerçekleştirilen hormon ve GN uygulamalarının
polen embriyogenesisi yönünden verdikleri tepkiler kontol ortamları hariç toplu
halde Şekil 4.16.’da sunulmuştur.
121
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.18. III. yıl denemelerinde 15 mg/l gümüş nitrat (GN) içeren NN ortamına eklenen farklı konsantrasyonlardaki IAA ve
BAP’in anter kültürü üzerine etkileri
0.0
0.8
1.0
0.0
0.0
0.5
1.0
0.0
0.0
0.0
0.0
0.0
122
0.0
0.8
1.3
2.5
Flamentte (%)
Organogenesis (%)
0.0
3.0
4.0
0.0
Anterde (%)
Polen Embriyogenesisi (%)
16.5
21.3
18.3
20.5
Globular Embriyo Benzeri
Yapı / 100 Anter
5:1
10:1
20:1
Kallus Oluşumu
Oluşan Globular Embriyo
Benzeri Yapı (adet)
Kontrol
0.5 + 0.1
1 + 0.1
2 + 0.1
Anter Canlılığı (%)
Oksin : Sitokinin Oranı
IAA
+
BAP
Konsantrasyon (mg/l)
17
18
19
20
Hormonlar
Uygulama No
İncelenen Özellik
0.0
6.3
10.0
15.5
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
B5 - 5:1 Ortamında Embriyogenesis
B5 -10:1 Ortamında Embriyogenesis
B5 - 20:1 Ortamında Embriyogenesis
NN - 5:1 Ortamında Embriyogenesis
NN - 10:1 Ortamında Embriyogenesis
NN - 20:1 Ortamında Embriyogenesis
2,5
2
1,5
1
0,5
B5
NN
HORMON
B5
NN
2.5 mg/l GN + HORMON
B5
NN
5 mg/l GN + HORMON
B5
NN
10 mg/l GN + HORMON
B5
NN
15 mg/l GN + HORMON
Şekil 4.16. B5 ve NN ortamlarında III. yıl gerçekleştirilen farklı uygulamaların polen embriyogenesisi performansları (%)
123
NN - 20:1
NN - 10:1
NN - 5:1
B5 - 20:1
B5 - 10:1
B5 - 5:1
NN - 20:1
NN - 10:1
NN - 5:1
B5 - 20:1
B5 - 10:1
B5 - 5:1
NN - 20:1
NN - 10:1
NN - 5:1
B5 - 20:1
B5 - 10:1
B5 - 5:1
NN - 20:1
NN - 10:1
NN - 5:1
B5 - 20:1
B5 - 10:1
B5 - 5:1
NN - 20:1
NN - 10:1
NN - 5:1
B5 - 20:1
B5 - 10:1
B5 - 5:1
0
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Söz konusu çizelgeler incelendiğinde; B5 ve NN ortamlarında gerçekleştirilen
40 uygulamanın 25 uygulamasından düşük oranlarda da olsa polen embriyogenesisi
gerçekleştiği görülmektedir. Şekil 4.16.’da ise 30 uygulamanın 25’inde olumlu tepki
sağlanabilmiştir. Şekle göre en yüksek polen embriyogenesisi oranı % 2.3 olup, bu
oran hem NN ortamındaki 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP içerikli hormon
uygulamasından hem de B5 ortamındaki 10 mg/l GN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP
GN uygulamasından sağlanmıştır.
III. yıl GN denemeleri ile ilgili vurgulanması gereken önemli bir nokta;
kontrol uygulamalarından olan B5 + 2.5 mg/l GN ve NN + 10 mg/l GN
ortamlarından, tıpkı tek dozluk (5 mg/l) II. yıl B5 ortamı GN denemelerinin kontrol
ortamında olduğu gibi polen embriyogenesisi elde edilebilmiş olması GN’ın hormon
yokluğunda bile embriyo uyartım etkisini tekrar ortaya koyması yönünden önemlidir.
GN’a yer verilmeyen hormon denemelerini kendi aralarında değerlendirmek
gerekirse; NN + 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP uygulaması % 2.3 ile en yüksek
embriyogenesis oranını verirken, bunu % 1.5 ile NN + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP
uygulaması takip etmiştir.
III. yıl çalışmalarında da embriyo benzeri oluşumların yanında adventif organ
veya organ benzeri oluşumlar şeklinde organogenesis ile hem anterden hem de
flamentten kallus oluşumları meydana gelmiştir (Şekil 4.17.). A. coronaria var.
coccinea
için
III.
yıl
kurulan
tüm
denemelerde
polen
embriyogenesisi,
organogenesis, anterden ve flamentten oluşan kallus performansları yönünden en
başarılı bulunan oranlar ve bunların oluştukları ortamın oksin: sitokinin oranları
Çizelge 4.19.’da toplu olarak verilmiştir.
Polen embriyogenesisi hakkında zaten Şekil 4.16.’ya göre yorum yapıldığı
için konuya organogenesis ile devam edilecektir.
Organogenesis yönünden en başarılı uygulama düşük bir oranla da olsa % 1
ile B5 hormon uygulamaları arasındaki 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP hormon
uygulaması olarak belirlenmiş ve bu uygulamada sürgün ve kök benzeri yapılar
gözlenmiştir. NN ortamındaki en başarılı sonuç ise % 0.5 ile aynı hormon
konsantrasyonlarına sahip uygulamadan elde edilmiştir.
124
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
a
b
c
d
e
f
g
h
i
Şekil 4.17. III. yıl çalışmalarındaki bazı B5 ve NN uygulamalarında oluşan tepkiler:
a. NN ortamındaki 3. uygulamada oluşan embriyogenesis
b. B5 ortamındaki 15. uygulamada oluşan embriyogenesis
125
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
c.
d.
e.
f.
B5 ortamındaki 19. uygulamada oluşan embriyogenesis
NN ortamındaki 13. uygulamada oluşan embriyogenesis
NN ortamındaki 8. uygulamada oluşan anter kallusu
NN ortamındaki 16. uygulamada oluşan flament kallusu ve bu kallustan
meydana gelen rejenerasyon
g. B5 ortamındaki 15. uygulamada oluşan flament kallusu ve bu kallustan
meydana gelen rejenerasyon
h. B5 ortamındaki 11. uygulamada oluşan anter kallusu ve bu kallustan
meydana gelen çiçek taslağı benzeri yapı
i. NN ortamındaki 4. uygulamada meydana gelen bir flament kallusundan
rejenere olan adventif kök oluşumu
Çizelge 4.19. A. coronaria var. coccinea için III. yıl kurulan tüm denemelerin en
yüksek polen embriyogenesisi, organogenesis, anterden ve flamentten
oluşan kallus performansları (%) ve oluştukları ortamın oksin:
sitokinin oranları
DENEMELER
Polen
Embriyogenesisi
Organogenesis
Kallus Oluşumu
Anterden Flamentten
B5 ORTAMINDA
GN Denemeleri
Hormon
Denemeleri
2.5
mg/l
5
mg/l
10
mg/l
15
mg/l
% 0.8
(5:1 ve 10:1)z
% 1.3
(10:1)
% 1.5
(20:1)
% 2.3
(10:1)
% 1.5
(10:1)
% 1y
(20:1)
%0
% 0.8
(10:1 ve 20:1)
%0
%0
% 0.5
(5:1)
% 3.5
(20:1)
% 8.3
(20:1)
% 8.5
(5:1)
% 2.5
(10:1)
% 18.4
(20:1)
% 21.5
(20:1)
% 20.5
(20:1)
% 25.8
(5:1)
% 13.5
(20:1)
% 1.6
(20:1)
% 0.8
(5:1)
%1
(10:1)
% 1.5
(20:1)
% 2.5
(20:1)
% 24.9
(20:1)
% 23.3
(20:1)
% 8.8
(20:1)
% 18
(5:1)
% 15.5
(20:1)
NN ORTAMINDA
GN Denemeleri
Hormon
Denemeleri
2.5
mg/l
5
mg/l
10
mg/l
15
mg/l
% 2.3
(10:1)
%1
(20:1)
% 0.3
(5:1, 10:1 ve 20:1)
% 0.8
(10:1 ve 20:1)
% 2.3
(10:1)
% 0.5
(20:1)
%0
%0
%0
%0
Z: Oksin : Sitokinin Oranı
Y: Koyu yazılmış değerler en yüksek oranları göstermektedir.
126
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Anterden oluşan kalluslar yönünden, en başarılı tepki % 8.5 ile B5
ortamındaki 10 mg/l GN + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP uygulamasından elde
edilirken, NN ortamında ise % 2.5 ile 15 mg/l GN + 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP
uygulamasından en yüksek performans sağlanmıştır.
Flamentten oluşan kalluslara gelince, en yüksek kallus oranı % 25.8 ile B5
ortamındaki 10 mg/l GN + 0.5 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP içerikli uygulamadan, NN
ortamında ise % 24.9 ile 2 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP içeriğindeki GN’sız hormon
uygulamasından elde edilmiştir.
Bu sonuçlara göre her iki kallus çeşidinin oluşumunda B5 ortamı daha
başarılı bulunurken, B5 ortamındaki denemeler arasında 10 mg/l GN katkılı
denemelerin, bu denemelerdeki uygulamalar arasında ise 5:1 oksin:sitokinin oranına
sahip uygulamanın, hem anterden hem de flamentten kallus oluşturmada en yüksek
performansı gösterdiği belirlenmiştir.
4.5. Genel Tartışma
Üç yıl boyunca yürütülen çalışmalar sonucu, anter kültürünü etkileyen
faktörlerden en önemlisinin muhtemelen mikrosporların gelişim safhası olduğu
düşünülmektedir. Çünkü uygun safhadaki mikrosporlar kültüre alınmadıkça, diğer
kültür şartları mükemmel dahi olsa polen embriyogenesisi gerçekleşmeyecektir.
Optimum mikrospor safhası türe, genotipe, donör bitkinin yetişme koşullarına veya
kullanılan androgenesis tekniğine göre değişiklik gösterdiğinden (Ferrie ve Keller,
1997), her genotip için bu konuda bir ön çalışma yapılması ve çalışmanın pratikliğini
sağlama yönünden optimum mikrospor safhasını içeren tomurcuk morfolojisinin
tanımının yapılması gerekmektedir.
Bu tezde, uygun tomurcuk safhasını tespit etmek amacıyla yapılan sitolojik
çalışmalarda, Adana’da doğal yayılış gösteren bir A. coronaria var. coccinea
populasyonundan toplanan farklı büyüklükteki tomurcuklar, büyüklükleri ve gelişim
durumları göz önüne alınarak 10 gruba ayrılmıştır. Her bir gruba ait tomurcukların
gelişim aşamaları farklı yöntemler kullanılarak belirlenmiş olup, kültüre almak için
127
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
en uygun safhalar oldukları düşünülen geç tetrat ve tek çekirdekli safhadaki
mikrosporları, genellikle 2 ve 3 numaralı tomurcukların içerdikleri gözlenmiştir.
Bu tomurcuklara ait makroskobik göstergeler ise; genç tomurcukların
özellikle toprak yüzeyinde yeni gözükmeye başladığı sıralarda eğik durması ve çiçek
sapı ile neredeyse paralele yakın şekilde oldukça dar bir açı oluşturması, ortalama
olarak 6x9 mm büyüklükte olmaları ve involukrum yaprakların henüz açılmaması
nedeniyle tepallerin dışarıdan görünmemesi tanımlamalarından oluşmaktadır.
A. coronaria’da diğer birçok bitki türünde olduğu gibi androgenesis
çalışmaları ile farklı mikrospor safhalarındaki anter veya mikrosporların kültüre
alınması sonucu belirlenen ve tavsiye edilen herhangi bir mikrospor safhası olmadığı
için bu tezde, genel anter kültürü çalışmaları için kabul gören tek çekirdekli
aşamadaki mikrosporlara sahip anterler kültüre alınmaya çalışılmıştır. Anter kültürü
çalışmaları için 2 ve 3 numaralı tomurcuklar uygun görülmekle birlikte, A.
coronaria’da
düzensizlikleri
mayoz
bölünme
nedeniyle,
safhalarında
özellikle
rastlanan
anterlerden
çekirdek
kallus
yoluyla
bölünmesi
indirekt
embriyogenesis veya mikrospor kültürü çalışmaları içinse daha erken aşamadaki
tomurcuların kullanılmasının belki daha yararlı olabileceği düşüncesiyle, 2 numaralı
tomurcuk büyüklüğünün üzerinde durulması tavsiye edilebilir. Bu konuyla ilgili
olarak Summers ve ark. (1992)’nın domateste yaptıkları anter kültürü çalışmasında;
profaz-I, zigoten-diyakinez, metafaz-I, telofaz-II, tek çekirdekli ve iki çekirdekli
mikrospor safhalarına sahip anterlerden kallus oluşturan anter sayısı ve kallus çapı
belirlenmiştir. Mikrospor gelişim safhaları leptotenden tek çekirdekli safhaya doğru
ilerleyen anterlerde, kallus oluşumu ve gelişimi her bir çeşit için önemli oranda düşüş
göstermiştir. Leptoten safhasındaki mikrosporlara sahip anterler % 84 oranında
kallus oluştururken, tek çekirdekli safhadaki mikrosporları içeren anterlerde ise
sadece % 4 oranında kallus meydana gelmiştir. Yine domateste, Bal (2002)’ın
bildirdiğine göre Gresshoff ve Doy (1972) erken mayoz bölünme ile tetrat
safhalarında mikrosporları taşıyan anterlerin kültüre almada en uygun dönem olduğu
kaydetmiştir. Dolayısıyla elverişli mikrospor safhasını kaçırmamak için tomurcuğun
biraz daha erken aşamalarının kullanılmasının yararlı olabileceği düşünülmektedir.
128
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Bununla birlikte Zamir ve ark. (1980), mikrospor gelişim aşamaları ile
tomurcuk boyu arasındaki ilişkinin her zaman geçerli kabul edilemeyeceğini
kaydetmiştir. Fan ve ark. (1988) da aynı görüşü paylaşmış ve tomurcuk boyu ile
mikrospor gelişimi arasındaki bağlantının, çevre koşulları ve genotip tarafından
kolayca değiştirilebileceğini bildirmiştir. Çevresel faktörler içerisinde hava sıcaklığı
çok önemli yere sahiptir. Nitekim bizim çalışmamızda yapılan farklı dönemlerdeki
sitolojik incelemelerde de bu faktörün, mikrospor gelişim aşamaları üzerine
doğrudan etkide bulunduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle özellikle doğal bitkilerde,
çiçek tomurcuklarının toplandığı dönemdeki hava sıcaklığının mikrospor gelişim
aşamalarını ve buna bağlı olarak haploid embriyo oluşumunu etkileyeceği kabul
edilirse, materyalin toplandığı döneme göre uygun tomurcuk morfolojisi tekrar
gözden geçirilmeli ve anterler buna göre kültüre alınmalıdır.
Karakullukçu (1991)’nun bildirdiğine göre kültüre alınan anterlerin şişerek
gelişmeleri, hücre bölünmesinin işareti kabul edilmekte ve bölünme meydana
geliyorsa
androgenesis
için
bir
ümit
bulunduğu
varsayılmaktadır.
Bizim
çalışmamızın I. yılında da anterler çoğunlukla şişerek gelişme göstermişler ancak
daha ileri aşamaya geçememişlerdir. Çalışmada daha sonraki yıllarda yürütülen
denemelerde embriyoid, globular şekilli embriyo ve anter kallusları meydana gelmiş,
dolayısıyla farklı denemelerden farklı oranlarda androgenetik olumlu tepkiler
alınmıştır. Ayrıca, normal mikroskobik incelemelerde şişerek geliştiği gözlenen
anterlerin, haftalık embriyolojik gelişimlerini izlemek amacıyla yapılan kesit alma
çalışmasında ise embriyo oluşturma yolunda ilerleyen mikrosporlarda simetrik,
generatif ve vejetatif
çekirdek bölünmelerinin uyartılabildiği ve çok çekirdekli
yapıların oluşumunun gerçekleştiği tespit edilmiştir.
A. coronaria var. coccinea’daki bölünme düzensizlikleri ile ilgili olarak
Karaca ve Seğmen (1970) yaptıkları çalışmada, farklı A. coronaria varyetelerindeki
mikrospor ana hücrelerinin mayoz - I. anafaz safhasında, normal anafaz safhasındaki
hücrelerin yanında birçok hücrelerde bazı anormalliklere rastlamışlar, özellikle
coccinea ve cyanea varyetelerinde ‘laggard’ (tembel) kromozomlar, kromozom
köprüsü ve mikropallen oluşumu gibi mayoz anormallikleri saptamışlardır. Söz
129
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
konusu anormallikler bu tezde yapılan sitolojik çalışmalarla da ortaya konmuş ve
çalışmalar sırasında rastlanan bir kromozom köprüsüne Şekil 4.18.’de yer verilmiştir.
Şekil 4.18. A. coronaria var. coccinea’da rastlanan mayoz bölünme düzensizliklerine
örnek gösterilebilecek bir kromozom köprüsü (lakto-propionik-orsein ile
tespit edilmiştir)
Bahsi geçen kromozom köprülerinin oluşum nedenini; Ünal (1992), mitoz
bölünmesindeki anafazda, kutuplara çekilen bir veya daha fazla kromozomun
birbirinden ayrılmaması ile açıklamakta, oluşuma katılan kromozom sayısına bağlı
olarak ince veya kalın olabilen köprülerin telofaz hatta dinlenme evresinde de
kopmayarak 2 kromozom grubunun birleşmesine neden olduğunu bildirmektedir.
Anter kültürü çalışmalarını olumsuz etkileyen birçok faktör arasında, bir petri
içerisinde farklı gelişim aşamalarındaki anterlerin kültüre alınması sonucu ileri
aşamadaki anterlerin ortama yaydıkları fenolik bileşiklerin genç anterlere toksik
etkide bulunabildiği bilinmektedir. Bu çalışmada yapılan sitolojik incelemelerde ise
bir A. coronaria tomurcuğu içerisindeki anterler büyüklük ve gelişim yönünden
asenkronizasyon gösterirken, bir anter içerisindeki mikrosporların homojen olarak
geliştikleri tespit edilmiştir. Özellikle birinci durum, çalışmada kullanılacak
tomurcuk materyali ve dolayısıyla kültüre alınacak anter seçimini oldukça
130
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
güçleştirmiştir. Çalışmamızda kültüre alınan anterlerin safhaları aynı tutulmaya
çalışılmış olmakla birlikte yine de ileri gelişim aşamalarına sahip bazı anterler
kültüre alınmış ve dolayısıyla daha genç anterler için toksik olabilecek bazı fenolik
bileşikleri bu anterler ortama salgılamış olabilirler.
Üç yıl boyunca sürdürülen çalışmada, A. coronaria için kurulan tüm anter
kültürü denemelerinin polen embriyogenesisi performansları ve bu denemelerde
oluşan globular şekilli embriyo ve embriyo benzeri yapıların oluştukları ortamların
oksin : sitokinin oranları toplu halde Çizelge 4.20.’de verilmiştir.
Bu tablonun değerlendirmesine geçmeden; daha önce belirtildiği gibi III. yıl
denemeleri, II. yıl başarılı bulunan denemelerin geliştirilmesi doğrultusunda
gerçekleştirilmiştir. Bu durumda III. yıla ait başta polen embriyogenesisi olmak
üzere, organogenesis veya kallus oluşum bulgularının, en azından II. yıl bulgularına
yakın değerler vermesi beklenmiştir. Ancak ne tekrarlanan uygulamalarda, ne de
yeni GN doz uygulamalarında, uygulamaların çoğundan globular embriyo ve kallus
oluşumu, bir kısmından da organogenesis elde edilmiş olmasına rağmen, özellikle ne
embriyo kalitesi, ne de başarı oranı yönünden II. yıl değerleri yakalanamamıştır.
Bu sonuçlar üzerinde saf suyun etkisi olduğu düşünülmektedir. II. ve III. yıl
çalışmalarındaki kültür ortam ve şartları arasında kıyaslama yapıldığında; farkın, iki
ayrı yılda kullanılan saf suların elde edildiği sistemlerin farklılığı olduğu
görülmüştür. Çünkü I. ve II. yıl çalışmalarında kullanılan saf su, çift-destile saf su
üreten cihazdan elde edilirken, III. yıl çalışmalarında laboratuvarda yeni kurulan saf
su sisteminden gelen de-iyonize saf sular kullanılmıştır.
Çizelge
4.20.’ye
göre,
çalışmada
elde
edilen
en
yüksek
polen
embriyogenesisi başarısı % 12.7 ile II. yıl NN ortamı hormon denemeleri içerisindeki
10:1 oksin:sitokinin (1 mg/l IAA: 0.1 mg BAP) oranına sahip uygulamadan elde
edilmiştir. B5 ortamında bu başarı % 9.3 oran ile yine II. yıl hormon denemeleri
içerisindeki 5:1 oksin : sitokinin (0.5 mg/l IAA: 0.1 mg BAP) oranına sahip
uygulamada gerçekleşmiştir.
131
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Çizelge 4.20. A. coronaria var. coccinea için kurulan tüm anter kültürü
denemelerinin polen embriyogenesisi performansları (%) ve
oluştukları ortamın oksin: sitokinin oranları
DENEMELER
I. YIL
II. YIL
III. YIL
Hormon Denemeleri
2.5 mg/l
B5 ORTAMINDA
% 9.3
(5:1)
-
5 mg/l
-
10 mg/l
-
% 3.3
(5:1)
-
15 mg/l
-
-
% 0.1
% 0.5
% 1
800 mg/l LG
-
% 0.0
% 0.7
(20:1)
AK (%1)
Karışım
+ GN (5 mg/l)
Denemesi + LG (800 mg/l)
-
% 0.0
GN
Denemeleri
AK
Denemeleri
Amino Asit
Denemesi
5 mg/l
% 0.0
10 mg/l
% 0.0
% 0.7
(5:1 ve 20:1)
-
15 mg/l
-
-
% 0.1
% 0.5
% 1
800 mg/l LG
% 0.0
% 0.0
-
% 0.0
% 0.0
-
% 0.0
-
2.5 mg/l
AK
Denemeleri
Amino Asit
Denemesi
-
% 2.3
(10:1)
% 1.0
(20:1)
% 0.3
(5:1, 10:1, 20:1)
% 0.8
(10:1 ve 20:1)
% 1.0
(10:1)
-
Hormon Denemeleri
GN
Denemeleri
NN ORTAMINDA
% 12.7
(10:1)
-
% 0.8
(5:1 ve 10:1)
% 1.3
(10:1)
% 1.5
(20:1)
% 2.3
(10:1)
% 1.5
(10:1)
-
AK (%1)
Karışım
+ GN (5 mg/l)
Denemesi + LG (800 mg/l)
132
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
GN denemeleri içerisindeki en başarılı uygulamaya gelince; % 3.3 ile II. yıl
gerçekleştirilen B5 ortamı 5 mg/ GN denemeleri içerisindeki 5:1 oksin:sitokinin (0.1
mg/l IAA: 0.1 mg BAP) oranına sahip uygulama en yüksek performansı göstermiştir.
NN ortamında ise % 1 ile 2.5 mg/l GN denemeleri içerisindeki 20:1 oksin : sitokinin
(2 mg/l IAA: 0.1 mg BAP) oranına sahip uygulama ile 15 mg/l GN denemeleri
içerisindeki 10:1 oksin : sitokinin (1 mg/l IAA: 0.1 mg BAP) oranına sahip uygulama
en yüksek polen embriyogenesisi oranını vermiştir.
Yukarıda belirtildiği gibi III. yıl verilerinin aslında II. yıl verilerinden daha
yüksek gerçekleşmesi beklenirken, de-iyonize saf sudan kaynaklandığı düşünülen III.
yılın düşük polen embriyogenesis oranları Çizelge 4.20.’ye göre, II. yıl verilerine
yaklaşamamış olsa da en yüksek polen embriyogenesisi oranlarının, genelde aynı
oksin : sitokinin oranlarına sahip uygulamalardan elde edilmesi nedeniyle II. yıl
verilerini desteklemektedir. Ayrıca yine çizelgeye göre, çalışmaya III. yıl dahil edilen
yeni GN doz uygulamalarından düşük de olsa bazen II. yıl verilerine yaklaşan, bazen
de II. yıl verilerini aşan oranlarda embriyogenesis elde edilmiş olması; aslında, III.
yıl denemelerinin çift-destile saf su ile kurulması durumunda muhtemelen daha
yüksek polen embriyogenesisi verilerinin elde edilebileceğini ortaya koymaktadır.
Bu nedenle, bundan sonra yapılacak çalışmalarda de-iyonize saf su yerine kesinlikle
çift-destile saf su kullanılması önerilmektedir.
Literatürde A. coronaria için ortaya konmuş herhangi başarılı bir
androgenesis protokolü olmayıp bu konuda şimdiye kadar sadece 2 anter kültürü
çalışmasına rastlanabilmiştir. Bu çalışmaların birincisinde, Sunderland ve Dunwell
(1977)’in bildirdiğine göre Sunderland (1977), embriyo değil sadece birkaç
bölünmenin gerçekleştiği embriyoid elde edebilmiştir. Sunderland ve Dunwell,
anter kültürlerinde karşılaşılan bazı anormal polen gelişimlerini 3 grupta toplamıştır.
Sunderland (1977) tarafından tanımlanan 224 A. coronaria hattı, A, B ve C tipi
olarak gruplandırılan bu anormal polen gelişimlerinden, B tipi polenlere iyi bir
örnektir. Bu tip polenlerde, birinci polen mitozunda polarizasyon bozulabilmekte,
böylece iğ iplikçikleri mikrospor duvarına normalde olduğu gibi dikey değil, paralel
şekilde gelişebilmektedir. Hücre duvarı ise daha sonra kardeş çekirdeklerden birisi
etrafında kıvrılmak yerine sporun uzun ekseni bakımından çekirdeğin pozisyonuna
133
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
göre eşit veya eşit olmayan şekilde, sporun karşısına doğru gelişmektedir. Tıpkı A
polenlerindeki gibi, B tipi polenlerde de embriyogenesis başlangıcında meydana
gelen olaylar, bir türden diğerine farklılık göstermektedir. Her 2 hücre veya tek bir
hücrenin başlangıç bölünmelerinde rol oynayabildiği B tipi polenlerde, A.
coronaria’da her 2 hücre de bu sürece katılmakta ve bölünmeler oldukça düzenli
şekilde oluşmaktadır. Bu tespit, bizim çalışmamızda da gözlemlenen vejetatif ve
generatif çekirdek kaynaklı embriyojenik bölünmeler ile uyum içerisindedir.
Yine aynı araştırıcının bildirdiğine göre, A. coronaria’da, B tipi polenler
büyüyebilmekte ve tıpkı tipik bir vejetatif hücre gelişiminde olduğu gibi, 2 hücre
sitoplazmik senteze girebilmektedir. Fakat bunların büyümeleri çoğunlukla önlendiği
için aktif sitoplazmik sentez oluşmamakta ve hücreler 3-5 çekirdekli sporlar vermek
üzere bölünmektedir. Dolayısıyla Sunderland (1977)’ın araştırma bulgusunun
sebebi, yine Sunderland ve Dunwell (1977)’in tanımladığı B tip polen olgusu ile
açıklanabilir.
A. coronaria ile ilgili diğer anter kültürü çalışması ise çalışmanın III. yılında
İnternette rastlanan bir literatür özetine dayanmaktadır. Buna göre, Laura ve ark.
(2003), A. coronaria kültivarlarından anter kültürü yoluyla embriyo elde etmeyi ve
bunları bitki haline dönüştürmeyi başardıklarını bildirmektedir. Çalışmada A.
coronaria’ nın Cristina, Monalisa, Tetranemone ve Wicabri kültür çeşitlerine ait
anterler, Johansson ve Eriksson (1977)’un daha önce kullandıkları 2 fazlı ortamda
kültüre alınmıştır. Ortam olarak NN ile yarı doz MS ortamlarına ilave olarak sadece
% 1 AK veya AK ile birlikte 0.1 mg/l IAA kullanılmıştır. 12-14 hafta sonra
anterlerin iç dokularından globular şekilli emriyo-benzeri yapılar gelişmiştir. Bu
yapılar hızla küçük kökçükler geliştirmiş ve nihayet bitkicik oluşturmak üzere
çimlenmiştir. Hatta bu gelişimin, zigotik tohumdan bitki oluşumu ile benzerlik
gösterdiği vurgulanmıştır. 100 anter başına en yüksek globular şekilli embriyobenzeri yapı frekansı hormonsuz NN ortamında mavi renkli Christina kültür
çeşidinden (11.3) elde edilmiştir. Ayrıca yarı dozdaki MS ortamında da emriyobenzeri yapılara rastlanmıştır. Araştırıcıların bildirdiğine göre bu yapılardan oluşan
bitkiciklerin mikrospor orijinli olup olmadıkları ve haploid / dihaploid kromozom
sayısına sahip olma durumları üzerine araştırmalar devam etmektedir.
134
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
A. coronaria’ da anter kültürü ile ilgili neredeyse tek literatür olan Laura ve
ark. (2003)’nın çalışması hakkındaki bilgi, İnternetteki bu özetten ibarettir.
Kendilerinden daha ayrıntılı bilgi edinmek için bağlantı kurulmaya çalışılmış ancak
herhangi bir cevap alınamamıştır. Söz konusu literatüre göre çeşitli A. coronaria
çeşitlerine ait anterler, Johansson ve Eriksson (1977)’un daha önce farklı doğal
Anemone türleri için kullandıkları 2 fazlı NN ortamında aynı AK dozu ile kültüre
alınmıştır. Çalışmamızın III. yılında rastlanılan bu çalışmada, dolayısıyla aslında
yeni bir metod geliştirilmemiştir.
Daha önce de belirtildiği gibi çalışmanın başlangıcında referans alınabilecek
başka bir literatür olmadığı için bizim çalışmamızın temelleri de Johansson ve ark.
(1977, 1982, 1983, 1984, 1990)’nın A. coronaria hariç, diğer bazı doğal Anemone
türleri üzerine yaptıkları çeşitli anter kültürü çalışmalarına dayanmıştır. Buna göre
başlangıçta NN ortamı ve farklı AK dozları kullanılmış olup, Johansson ve
Eriksson (1977)’un çalışmasından tek fark olarak, ortamlar 2 fazlı değil, katı halde
hazırlanmıştır. Çalışmamızda 2 fazlı ortam başlangıçtan itibaren özellikle
kullanılmamıştır. Nedenine gelince, bu çalışmanın ileriye dönük ıslah amaçlı olması
nedeniyle pratik kullanılabilirliği olan bir protokol ortaya konulmak istenmiştir. Ana
uygulamalar dışında başlangıçta sadece deneme amacıyla az sayıda petride aslında
bu yöntem de denenmiş, ancak kontaminasyon nedeniyle kültürlerin tümü
kaybedilmiştir. Fazla sayıda petrinin (I. yıl: 800, II. yıl: 1350, III. yıl: 1600 adet)
karanlıkta muhafaza edilebilmesi için petrilerin üst üste yerleştirilme zorunluluğu ve
bu petrilerde zaman zaman ön gözlemler yapmak gerektiği düşünüldüğünde,
hareketin etkisiyle petrilerin kontaminasyona çok açık olması yüzünden pratik ve
güvenilir bir yöntem olmayan 2 fazlı ortam yerine katı ortamlar tercih edilmiştir.
Laura ve ark. (2003)’nın çalışması ile bizim çalışmamız arasında kıyaslama
yapılması gereken diğer önemli bir konu; kullanılan materyalin yetiştiği şartlardır.
Bizim çalışmamızda doğal populasyonlar kullanılmışken, söz konusu çalışmayı
yürüten araştırıcılar kültür çeşitleri ile çalıştıkları için muhtemelen serada yetişen
bitkileri kullanmıştır ki; anter kültürü çalışmalarında kültür çeşitlerinin doğal
bitkilere göre üstünlüğü birçok çalışmada ortaya konulmuştur. Örneğin Wenzel ve
Foroughi-Wehr (1994) buğdayda, Shtereva ve ark. (1998) domateste, Büyükalaca
135
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
ve ark. (2004) ise biberde yaptıkları anter kültürü çalışmalarında; serada yetiştirilen
bitkilerin, açıkta yetiştirilen bitkilere göre daha yüksek androgenetik performans
gösterdiğini kaydetmişlerdir.
Öte yandan, söz konusu çalışmada 100 anter başına en yüksek globular şekilli
embriyo-benzeri yapı frekansı, hormonsuz NN ortamında mavi renkli Christina
kültür çeşidinden 11.3 olarak elde edilmiştir. Bizim çalışmamıza gelince; bu değer
NN ortamında (+ 1 mg/l IAA + 0.1 mg/l BAP) 16, B5 ortamında ise (+ 0.5 mg/l
IAA + 0.1 mg/l BAP) 10.7 olarak belirlenmiştir.
Polen embriyogenesisi yönünden kıyaslama yapılabilecek tek çalışma olan
Laura ve ark. (2003)’nın çalışmasına göre bizim çalışmamızda 100 anter başına
düşen globular şekilli embriyo sayısının daha fazla gerçekleşmiş olmasına karşılık bu
embriyoların hiçbirisi tam bir bitkiye dönüştürülememiştir. Ayrıca uygulamalar
sırasında globular embriyo oluşumunun yanısıra hem anterden, hem de flamentten
kallus oluşumları ile organogenesisin de meydana gelmiş olması; kullanılan
ortamların aslında polen embriyogenesisi açısından etkin olduğunu ancak sadece
direkt polen embriyogenesisinin sağlanabilmesi ve embriyoların çimlendirilerek
bitkiye dönüştürülebilmesi için kullanılan hormonların optimize edilmesi gerektiğini
göstermektedir. Bunun için de öncelikle aynı oksin ve sitokininlerin farklı doz ve
oranlarda kombine edilerek test edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Sitolojik çalışmalarda rastlanılan çekirdek bölünme düzensizlikleri ile uygun
aşamadaki mikrosporları taşıyan doğru anterlerin tespit edilerek bunların kültüre
alınmasındaki güçlük, bu çalışmadaki A. coronaria anter kültürü başarısını etkileyen
en önemli etkenler olarak tespit edilmiştir. Ayrıca yukarıda bahsedildiği gibi bu
çalışmada elde edilen globular embriyoların hiçbirisi bitkiye dönüştürülememiştir.
Benzer bir sonuca göre, Karakullukçu (1991)’nun patlıcanda yaptığı anter kültürü
çalışmasında da özellikle başlangıçtaki globüler oluşumlardan çoğunun gelişimleri
sonradan bloke olmuş, bazıları kök oluşturup sürgün ucu vermemiştir. Bu duruma
bizim çalışmamızda da rastlanmıştır. Bu sonuç üzerine, elde edilen globular
embriyoların çoğunlukla diğer bazı türlerdeki embriyolar gibi anter içerisinde serbest
halde gelişmemiş olmasının etkili olduğu düşünülmektedir. Çünkü oluşan embriyo
veya embriyoidlerin başlangıç aşaması olan globular embriyolar, ilk görünmeye
136
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
başladıklarında teksel yapıda olmalarına rağmen daha sonra globular embriyolarla
birlikte bunların çevresindeki kallus hücrelerinin de aynı anda çoğalmaya başlaması
sonucu, embriyo veya embriyoidler genellikle kallus içerisine gömülü hale gelmiştir.
Bu gözlemlerin tespit edildiği II. yıl çalışmalarında, meydana gelen globular
embriyoların sayısının az olması, bir embriyo olgunlaştırma veya embriyo
çimlendirme denemesi kurulmasına izin vermemiştir. Bununla birlikte elde edilen
globular embriyolar yine de oluştukları ortamın bazal ortamına aktarılarak
çimlendirilmeye çalışılmış, ancak sonuç alınamamıştır. Bunun üzerine II. yıl başarı
elde edilen ortamlar ve bunların modifiye edilmiş formlarında, bir sonraki yıl daha
fazla sayıda anterin kültüre alınarak, elde edilecek embriyolarla embriyo kalitesinin
arttırılmasına da yönelik uygulamalar yapılması planlanmıştır. Fakat, etkisi
denemeler sonucunda ortaya çıkan de-iyonize saf su kullanımının neden olduğu III.
yıldaki yetersiz sonuçlar sebebiyle embriyo kalitesini arttırmaya yönelik denemeler
kurulması yine mümkün olmamıştır. Bununla birlikte bundan sonra yapılabilecek
çalışmalar için, globular embriyoların görülmeye başlandığı dönemde, embriyoların
hemen hormonsuz ortamlara aktarılması da dahil, embriyo kalitesini ve çimlendirme
yüzdesini arttırmaya yönelik ABA veya diğer farklı kimyasallar ile kurulacak
denemelerin yararlı olacağı düşünülmektedir.
Çalışmada, kültüre alınan anterlere uygulanan farklı sürelerdeki soğuklatma
muameleleri (+7 0C’de 2, 7, 21 gün) arasında herhangi bir fark bulunmamış ve
soğuklatmanın embriyo oluşumu üzerine olumlu katkısı tespit edilmemiştir. Bu
çalışmada bu tür bir olumlu etki elde edilemese de Heberle-Bors (1985)’un
bildirdiğine göre, soğuk muamelesi; anter yaşlanmasını geciktirmekte (Pelletier ve
Henry, 1974; Sunderland ve Roberts, 1979) ve anterlerdeki total serbest amino
asitleri arttırmaktadır (Sangwan ve Camefort, 1978). Bu tür değişiklikler
muhtemelen anter duvarı içinde mikrospor için bir tür mikroklima ortamı
sağlamaktadır. Bajaj (1983) da bu konuda, soğuk uygulamasının dolaylı etkiye sahip
olduğunu ve androgenesisdeki artışın; yaşlanmayı geciktirmesinden, düşük sıcaklığın
mikrospor canlılığını daha uzun süre korumasından ve mikrosporun aborsiyonunu
engelleyerek embriyo oluşturabilecek olan canlı mikrospor sayısını arttırmasından
kaynaklandığını belirtmiştir. Ayrıca, diğer birçok araştırmada olduğu gibi
137
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
Sunderland ve Roberts (1979) ile Rashid ve Reinert (1980)’ın tütünde, Kösali
(2000)’nin ise elmada yaptığı anter kültürü çalışmalarında, soğuklatma uygulanmış
tomurcuklardan kültüre alınan anterlerde meydana gelen embriyoid ve kallus
oluşumunun soğuklatılmamış olanlardan çok daha yüksek olduğu ortaya konmuştur.
Soğuklatma uygulamasının bu olumlu sonuçları ile birlikte, termal şokların
amacının bitkide stres oluşturmak olduğu ve stresin normal koşulların dışındaki
etkilerden oluştuğu kabul edilirse; bitkilere, normal gelişim sıcaklıklarına zıt
uygulamaların yapılması muhtemelen asıl şoku sağlayabilir. Soğukta yetişen bitkilere
sıcak şoku, sıcakta yetişen bitkilere ise soğuk şoku uygulanması belki gerçekten bir
şok etkisi oluşturabilir. A. coronaria’nın Şubat-Mart aylarındaki düşük sıcaklıklarda
çiçeklendiği hatırlanacak olursa, anterlere uygulanacak ön muamelenin soğuk
uygulaması olması durumunda, aslında belki de mikrosporlarda şok yaratacak bir
etki beklememek gerekir. Bu nedenle bundan sonraki çalışmalarda (Brassica
örneğindeki gibi) farklı sürelerde yüksek derecelerdeki sıcaklık şoklarının da
denenmesi gerektiği düşünülmektedir.
AK’un diğer Anemone türlerinde % 32’lere varan oranlarda polen
embriyogenesisini teşvik ettiği bildirilmesine rağmen bu çalışmada kullanılan % 0.1,
% 0.5 ve % 1’lik AK uygulamalarında kültüre alınan anterlerde hiçbir embriyo,
embriyoid veya herhangi bir kallus oluşumu meydana gelmemiştir. Bununla birlikte,
AK’suz hormon ve GN uygulamalarından farklı oranlarda embriyo, organogenesis
ve kallus oluşumu elde edilirken, AK’un bu uygulamalara dahil edildiği durumlarda
embriyo, organogenesis ve kallus oluşumu önlenmiştir. Dolayısıyla AK’un, A.
coronaria
anter
kültürü
için
bu
çalışmada
denenen
ortam
ve
hormon
konsantrasyonları üzerine olumsuz etkide bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla
birlikte bundan sonraki çalışmalarda, AK’un besin ortamlarında özellikle hormonları,
vitaminleri ve demiri adsorbe ettiği hatırlanarak, daha yüksek dozlardaki hormon ve
daha yüksek tuz içeriğine sahip ortamların (MS ortamı gibi) kullanılması durumunda
ortama eklenmesi tavsiye edilebilir.
Anterlerin sadece haploid bitki elde etme amacıyla değil, diploid klonal
üretim veya somatik embriyogenesis amacıyla da kullanıldığı bilinmektedir. Bu
amaçlarla yapılan çalışmalarda, çoğunlukla flamentler veya mikrosporları geç
138
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
aşamada olan anter eksplantları kullanılarak; flamentler, tepetum hücreleri, konnektif
doku gibi anterlerin diploid karakerli hücrelerinden rejenerasyon oluşturulmaya
çalışılmaktadır. Bu konuda Niimi ve ark. (2001), zambak anter kültürü ile anter
dokusundan meydana gelen kalluslardan rejenerasyon sağlayarak TBV (tulip
breaking virus)’den ari diploid klonal bitkiler üretmiştir.
Anter kültürünün somatik embriyogenesis elde etmek amacıyla kullanıldığı
çalışmalara gelince; örneğin bu tezin gerçekleştirildiği aynı laboratuvarda GökTangolar (2002)’ın asmada, Abak ve ark. (2005)*’nın havuçta yürüttükleri
çalışmalarda, somatik embriyogenesis elde etmek amacıyla kullanılan eksplantlardan
bir bölümü de anterler olmuştur. Bizim çalışmamızda ise meydana gelen kallus
oluşumları içinden, flamentlerden oluşan oldukça yüksek oranlardaki kalluslar ve
bunların bazılarından oluşan sürgün, kök, çiçek taslağı benzeri organojenik yapılar;
flament kalluslarının somatik embriyogenesise teşvik edilebilme potansiyelini ortaya
koymuştur. Bu tekniğin geliştirilmesi durumunda, rejenerasyon sistemi henüz tam
anlamıyla oturtulamamış olan A. coronaria’da doku kültürü ile klonal üretimin
mümkün olabileceği düşünülmektedir. Direkt embriyo oluşumunun amaçlandığı bu
çalışmada, kallusların; AK denemeleri hariç diğer çeşitli ortamlarda % 50’ye varan
oldukça yüksek oranlarda meydana gelmiş olmasında, ortamlarda bulunan hormon
konsantrasyonlarından başka anterlere uygulanan soğuklatma uygulaması ile kültür
koşullarındaki ışıklanma durumu gibi faktörler de etkide bulunmuş olabilir.
Çalışmanın I. yılında farklı sürelerdeki soğuklatma uygulamalarının
embriyogenesis üzerine herhangi bir etkisi belirlenmemiş olmakla birlikte daha
sonraki uygulamaların tümüne, yine de +7 0C’de 7 gün soğuklatma uygulanmış,
ayrıca kültürlerin tümü hem soğuklatma süresince hem de daha sonraki kültür süresi
boyunca sürekli karanlık koşullarda inkübe edilmiştir. Bu uygulamaların kallus
oluşumunu teşvik ettiği düşünülmektedir. Nitekim karanlık koşulların kallus
oluşumunu teşvik ettiği çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur. Bunlardan Jaramillo
ve Summers (1991)’ın domateste anter kallusu oluşumu üzerine karanlık-ışık
uygulamalarının etkilerini belirlemek üzere yaptıkları çalışmada, 3 farklı çeşidin
(Abak ve ark., 2005)*. Kişisel Görüşme (Ç.Ü.Z.F. Bahçe Bitkileri Bölümü, Adana)
139
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
leptoten safhasındaki anterlerini 2 haftadan 9 haftaya kadar sürelerde karanlık
koşullarda, daha sonra da bu uygulamaların her birisinden çıkan anterleri 16/8 sa
gündüz/gece fotoperiyoduna aktararak toplam 10 haftanın sonunda kallus oluşturan
anter sayısı ve kallus çapları kaydedilmiştir. Çalışmada her 2 değerin de karanlıkta
kültüre alınma süresinin artışıyla doğru orantı gösterdiği ve hatta 9. hafta karanlıkta
bekletmenin % 400’e ulaşan oranda kallus oluşumunu teşvik ettiği tespit edilmiştir.
Todorovic ve ark. (1991)’nın şeftalide yaptıkları anter kültürü çalışmasında ise
farklı hormon konsantrasyonlarının etkisi 20 0C’de sürekli karanlık koşullarda
incelenmiştir. Çalışmada karanlıkta inkübasyonun kallus oluşumunda önemli başarı
sağladığı bildirilmiş ve en yüksek kallus oranı (% 95) karanlıkta kültüre alınan 1
mg/l 2,4-D ve 1 mg/l Zeatin kombinasyonuna sahip ortamdan elde edilmiştir. Yine
aynı konuda Mythili ve Thomas (1995)’ın biber anter kültüründe kallus oluşumunu
etkileyen faktörler üzerine yaptıkları çalışmalarında, kültürleri sürekli karanlıkta
bekletmenin, fotoperiyotta bekletmeye oranla kallus oluşum yüzdesini önemli
derecede arttırdığı kaydedilmiştir. Karanlık koşulların olumlu etkisi sadece
androgenesis çalışmalarında değil, somatik embriyogenesis çalışmalarında da tespit
edilmiştir. Örneğin Gök-Tangolar (2002)’ın yaptığı çalışmada, 41 B Amerikan asma
anacı ile Yalova İncisi üzüm çeşidine ait farklı eksplantlar, farklı besin ortamları ve
hormonlar ile farklı kültür koşullarında kültüre alınmıştır. Çalışma sonunda en
yüksek oranda somatik embriyo oluşumu 0.5 ve 1 mg/l 2,4-D içeren B5 ortamının
karanlık kültürlerinde sırasıyla % 30 ve % 28.9 olarak saptanmıştır.
Çalışmada, hormon ve GN uygulamaları sırasında polen embriyogenesisi ve
kallus oluşumunun yanında çeşitli organ benzeri oluşumlara da rastlanmıştır. Bu
oluşumlar adventif sürgünlerin yanı sıra, in vitro çiçek taslağı (Şekil 4.19.) ve
adventif kök (Şekil 4.20.) şeklinde meydana gelmiştir.
Bu çalışmada elde edilen in vitro çiçek taslağı in vitro çiçeklenmenin
başlangıcı olarak kabul edilebilir. In vitro çiçeklenmenin, normal koşullarda bazı
tozlanma ve döllenme problemlerine sahip olan bitkilerin bu problemlerini aşmak
için başvurulan modern bir doku kültürü yöntemi olduğu bilinmektedir. In vitro
çiçeklenme sayesinde bu tür bitkilerde in vitro tozlama ve in vitro dölleme
fenomenleri gerçekleştirilebilmektedir.
140
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
a
Esin ARI
b
c
Şekil 4. 19. A. coronaria’da in vitro ve in vivo çiçeklenme başlangıcı. a, b: B5+1 mg/
IAA+0.1 mg BAP ortamında oluşan bir anter kallusundan elde edilen in
vitro çiçek taslağı, c: in vivo çiçeklenme (Ben-Hod ve ark., 1988)
a
b
Şekil 4. 20. A. coronaria’da adventif kök yapıları: a) B5 + 5 mg/l GN + 2 mg/ IAA
+ 0.1 mg BAP ortamında, b) B5 + 2 mg/ IAA + 0.1 mg BAP ortamında
oluşan flament kalluslarından elde edilen kök benzeri yapılar
Bu olay ile A. coronaria arasında nasıl bir ilişki kurulabileceğine gelince; A.
coronaria kesme çiçek olarak, geliştirilmiş varyetelerine rağmen birçok özellik
yönünden pekçok kesme çiçeğe göre oldukça hassas bir türdür. Ayrıca, ticari çeşitleri
incelendiğinde özellikle renk yönünden fazla varyasyonun yakalanamadığı göze
çarpmaktadır. Oysa doğada, A. coronaria’nın varyetelerindeki renk çeşitliliği
oldukça sınırlı iken bu türde rastlanmayan farklı renklere diğer Anemone türlerinde
rastlamak mümkün olduğu gibi bu türlerde kesme çiçek kalite kriterleri ile ilgili bazı
güçlü karakterleri yakalamak da mümkündür. Ancak Maia ve Venard (1976), A.
coronaria ile diğer türler arasında yapılan melezlemelerde sterilliklerin ortaya
çıktığını bildirmiştir (Şekil 4.21.). İşte tam da bu noktada, in vitro çiçeklenme
protokolünün geliştirilmesi durumunda; melezleme uyuşmazlığı gösteren bazı
141
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
türlerde başarıldığı gibi, A. coronaria’da da in vitro tozlama ve dölleme olaylarının
gerçekleştirilebileceği düşünülmektedir.
Şekil 4.21. Dört Akdeniz Anemone türünün morfolojik, biyokimyasal, karyotipik
karakter ve türler arası hibritlerinin mayotik davranışlarına göre
belirlenmiş türler arası melezlenme durumunu gösteren diyagram (Maia
ve Venard, 1976)
Ayrıca, şu an için marjinal bir yaklaşım olsa da in vitro çiçeklenme sisteminin
rutine dönüştürülmesi ile A. coronaria’da haploid bitki elde etmek için farklı bir
metod kullanımını geliştirmek mümkün olabilir. Nitekim, Hatipoğlu (1999)’nun
bildirdiğine göre Mimulus luteus bitkisinin Torenia fournieri ile in vitro
melezlenmesi sonucu haploid Mimulus bitkileri elde edilmiştir.
A. coronaria’da doku kültürü ile rejenerasyon sistemi henüz tam anlamıyla
oturtulamamıştır. Bu konuda çalışan araştırıcılardan Sutter ve Langhans (1978),
Meynet (1993) ve Sutter (1998) bu bitkinin in vitro köklenme problemine sahip
olduğunu bildirmişlerdir. Bu araştırıcılardan Meynet (1983), farklı organlarda kallus
rejenerasyonu sağladığını, kültürleri ayda 2 kez alt kültüre aldığını ancak köklenmeyi
kontrol edemediğini vurgulamıştır. Bu çalışmada çoğunluğu 20:1 oksin:sitokinin
oranına sahip uygulamalardan meydana gelen 6 adventif kök veya kök benzeri
yapıya rastlanmıştır. Anormal olarak nitelendirilebilecek ‘hairy root development’
adı verilen saçaklı kök yapısına benzeyen bu oluşumların, bu haliyle A.
coronaria’daki köklenme probleminin çözümüne doğrudan bir katkısının olması
142
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
beklenemez. Ancak elde edilen bu tip kök sistemlerinin geliştirilmesi, doku
kültüründeki rejenerasyon çalışmalarına yarar sağlayabilir. Bu nedenle, bundan sonra
yapılabilecek organogenesis çalışmalarında farklı oranlardaki farklı oksin +
sitokininlerle birlikte GN’ın farklı dozları da denenmelidir.
George (1996) ile Raina ve Zapata (1997)’nın bildirdiğine göre, birçok
çalışma ile (Halparin ve Witherell, 1965; Gamborg, 1970; Grimes ve Hodges,
1990; Mordhorst ve Lörz, 1993) nitrojen kaynağı olarak sadece NH4’un bulunduğu
ortamların toksisiteye sebep olduğu ve çok zayıf gelişim sağladığı, ancak NO3’un
bulunduğu ortamlara az miktarda eklenmesi durumunda ise büyüme ile rejenerasyon
üzerine önemli katkıda bulunduğu ve dolayısıyla ortamdaki NO3 : NH4 oranının
büyük önem taşıdığı ispatlanmıştır. Bu nedenle bu çalışmada, II. yıldan itibaren NO3
: NH4 oranları birbirinden oldukça farklı besin ortamları özellikle tercih edilmiştir.
Bu amaçla, mM cinsinden NO3 : NH4 oranları yaklaşık 20:1 olan B5 ortamı ile 4:1
olan NN ortamı denemeye alınmıştır. Şekil 4.15 ve Çizelge 4.19. incelendiğinde, bu
yaklaşımın organogenesis açısından doğru olduğu kabul edilebilir. Çünkü hem II. yıl
(Şekil 4.15) hem de III. yıl (Çizelge 4.19.) olmak üzere her iki yılın en yüksek
organogenesis performansları
NO3 : NH4 oranı 20:1 olan B5 ortamından elde
edilmiştir. Aynı şekilde, kallus oluşturma bakımından özellikle de anter kallusu
oluşumu yönünden II. yıl (Şekil 4.13) ve III. yılda (Çizelge 4.19.) da yine B5
ortamının daha başarılı olduğu söylenebilir. Polen embriyogenesisine gelince; II. yıl
(Şekil 4.10) en yüksek globular embriyo oluşum değerinin NN ortamında
gerçekleşmesine rağmen, genel anlamda B5 ortamı daha yüksek performans
sergilemiştir. III. yıl (Şekil 4.16.) meydana gelen embriyo benzeri oluşum oranlarının
belirli bir ortamda daha yüksek başarı gösterdiğini söylemek ise güçtür. Dolayısıyla
polen embriyogenesisi yönünden, herhangi bir besin ortamına ait NO3 : NH4 oranının
farklılık oluşturabileceğine dair bir genelleme yapmak mümkün değildir.
Daha önce de belirtildiği gibi A. coronaria’da tomurcuklar içerisindeki
anterlerin asenkronik gelişim modu gösterdiği yapılan sitolojik incelemelerde ortaya
konmuştur. Bu durumda, her ne kadar uygun safhadaki benzer anterler kültüre
alınmaya çalışıldıysa da her anter içerisindeki mikrosporların aynı gelişim
aşamasında olduğu garanti edilemez. Dolayısıyla, çalışmada materyal olarak
143
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Esin ARI
kullanılan tüm anterlerin doğru aşamada kültüre alındığını söylemek güçtür. Türün
özelliğinden kaynaklanan bu olumsuzluğun anter kültürü başarısını doğrudan
etkilediği kabul edildiğinde, haploid bitki elde etmek amacıyla diğer androgenesis
yöntemi olan mikrospor kültürüne yönelmek belki bir şans olabilir. Nitekim,
literatüre yansımamış olsa da Hollanda’daki Wageningen Üniversitesi’nde A.
coronaria’da mikrospor embriyogenesisi elde edilmiştir (Anonymous, 2003). Bu
çalışmanın ayrıntıları bilinmese de, mikrospor kültürü tekniğinde kullanılabilen
yoğunluk gradyantı santrifüjleme yöntemi birçok araştırıcı (Nitsch ve Norreel,
1973; Rashid ve Reinert, 1980; Fan ve ark., 1988; Guo ve Pulli, 2000) tarafından
uygulanmıştır. Bu tekniğin, aynı gelişim safhasındaki homojen mikrospor
populasyonlarını kültüre almaya olanak sağlaması; mikrospor kültürünü, doğal bir A.
coronaria var. coccinea tomurcuğundaki yaklaşık 150-180 anter (Arı ve ark., 2003,
2005) için söz konusu olan asenkronize anter gelişiminden kaynaklanan olumsuzluğu
bertaraf etmede avantajlı bir duruma getirmektedir. Bu yöntemin, bu türde
kullanılabilirliğini destekleyen başka bir nokta; materyal bolluğu olarak ifade
edilebilir. Çünkü A. coronaria türündeki bir çiçek tomurcuğunda Horovitz (1991)’e
göre 2.000.000 den fazla, Arı ve ark. (2003, 2005)’na göre ise yaklaşık 1.5006.000.000 arasında çiçek tozu taşınmaktadır. Bir anterdeki çiçek tozu miktarı ise 2
ayrı yıl, farklı bölgelerden farklı dönemlerde alınan çiçek tomurcuklarında yapılan
çalışmalarda 11.000-33.000 arasında hesaplanmıştır.
Ülkemizdeki anter kültürü çalışmaları 80’li yılların başlarından itibaren
tahıllar, sebze ve meyvelerde gerçekleştirilmektedir. Süs bitkilerinde ise bugüne
kadar herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Ülkemizdeki kesme çiçek ıslah açığının
kısa sürede kapatılmasına yönelik olarak başlatılan bu ilk biyoteknolojik çalışmada,
Manisa lalesinde haploid bitki elde etme amacıyla anter kültürü yöntemi kullanılmış
ve % 12.7 gibi oldukça yüksek oranda polen embriyogenesisi elde edilmiştir. Bu tez
çalışması, oluşan globular embriyoların tam bir bitkiye dönüştürülememesine rağmen
literatürde bu konuda neredeyse yok denecek sayıdaki kaynak nedeniyle konusunda
öncü bir çalışma olarak yöntemin geliştirilmesi için bir başlangıç niteliğindedir.
Bununla birlikte, direkt embriyo oluşumunu sağlamaya yönelik bundan sonra
yapılacak çalışmalarda; çift-destile saf sular ile hazırlanması tavsiye edilen farklı
144
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
temel
besin
ortamlarında,
IAA
Esin ARI
ve
BAP’ın
farklı
konsantrasyonlardaki
kombinasyonları tek başlarına veya gümüş nitratın farklı dozları ile birlikte
denemeye alınmalıdır. Ön muamele olarak ise farklı derece ve sürelerde, soğuk veya
sıcak şoku uygulamaları gerçekleştirilmelidir.
145
5. SONUÇ ve ÖNERİLER
ESİN ARI
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Türkiye’de Manisa lalesi olarak bilinen doğal Anemone coronaria’nın kırmızı
çiçekli varyetesi olan Anemone coronaria var. coccinea’da haploid bitki elde etmek
amacıyla yapılan anter kültürü çalışmasında elde edilen sonuçlar ve bazı sonuçlara
karşılık getirilen öneriler aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır:
•
Morfolojilerine göre 10 gruba ayrılan farklı büyüklükteki tomurcuklar
arasından, uygun tomurcuk safhasını tespit etmek için yapılan sitolojik
çalışmada; kültüre almak için en uygun safhalar oldukları düşünülen geç
tetrat ve tek çekirdekli safhadaki mikrosporları genellikle 2 ve 3 numaralı
tomurcukların içerdiği tespit edilmiştir. Bu tomurcuklara ait morfolojik
özellikler; ortalama olarak 6x9 mm büyüklükte olmaları, bir geofit olması
dolayısıyla eğik duran genç tomurcukların genellikle toprak yüzeyinde yeni
gözükmeye başlamış olması ve çiçek sapı ile neredeyse paralele yakın şekilde
oldukça dar bir açı oluşturması ile involukrum yaprakların henüz açılmaması
nedeniyle tepallerin dışarıdan görünmemesi olarak tanımlanabilir.
•
Yapılan sitolojik incelemelerde, bir tomurcuk içerisindeki anterlerin
asenkronik gelişim modu gösterirken, bir anter içerisindeki mikrosporların
homojen olarak geliştikleri tespit edilmiştir.
•
Literatürde daha önce bildirilen çekirdek bölünmesi düzensizlikleri, bu
çalışmada da gözlenmiştir.
•
Embriyojenik bölünmelerin simetrik, generatif ve vejetatif çekirdek
bölünmelerinden kaynaklanabildiği tespit edilmiştir.
•
Kültüre alınan anterlere uygulanan farklı sürelerdeki soğuklatma muameleleri
(+7
0
C’de 2, 7, 21 gün) arasında herhangi bir fark bulunmamış ve
soğuklatmanın embriyo oluşumu üzerine olumlu katkısı belirlenememiştir.
Bununla birlikte bundan sonraki çalışmalarda, farklı soğuklatma süre ve
derecelerinin yanında sıcaklık şoklarının da denenmesinin yararlı olacacağı
düşünülmektedir.
146
5. SONUÇ ve ÖNERİLER
•
ESİN ARI
Çalışmada en yüksek polen embriyogenesisi başarısı % 12.7 ile NN ortamı
hormon denemeleri içerisindeki 10:1 oksin:sitokinin (1 mg/l IAA: 0.1 mg
BAP) oranına sahip uygulamadan elde edilmiştir. B5 ortamında bu başarı %
9.3 oran ile yine hormon denemeleri içerisindeki 5:1 oksin : sitokinin (0.5
mg/l IAA: 0.1 mg BAP) oranına sahip uygulamada gerçekleşmiştir.
•
GN denemeleri içerisindeki en yüksek polen embriyogenesis performansını,
% 3.3 ile B5 ortamı 5 mg/ GN denemeleri içerisindeki 5:1 oksin:sitokinin
(0.5 mg/l IAA: 0.1 mg BAP) oranına sahip uygulama göstermiştir. Bunu, %
2.5 oran ile NN ortamındaki yine 5 mg/l GN denemeleri içerisindeki 5:1
oksin : sitokinin (0.5 mg/l IAA: 0.1 mg BAP) oranına sahip uygulama takip
etmiştir.
•
Gümüş nitrat denemeleri ile ilgili vurgulanması gereken önemli bir nokta;
hormonsuz kontrol uygulamaları olan B5 + 2.5 mg/l GN, B5 + 5 mg/l GN ve
NN + 10 mg/l GN uygulamalarından polen embriyogenesisi elde edilebilmiş
olması gümüş nitratın hormon yokluğunda bile uyartıcı etkisini ortaya
koyması yönünden önemlidir.
•
% 0.1, % 0.5 ve % 1’lik aktif karbon uygulamalarında kültüre alınan
anterlerin hiçbirisinde embriyo, embriyoid veya herhangi bir kallus oluşumu
gerçekleşmemiştir. Bununla birlikte, aktif karbonsuz hormon ve gümüş nitrat
uygulamalarından farklı oranlarda globular embriyo, organogenesis ve kallus
oluşumu elde edilirken, aktif karbonun bu uygulamalara dahil edildiği
durumlarda polen embriyogenesisi, organogenesis ve anterden kallus
oluşumu tamamen önlenmiştir. Dolayısıyla aktif karbonun, bu çalışmada
kullanılan ortam ve hormon konsantrasyonlarında Anemone coronaria anter
kültürü üzerine olumsuz etkide bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla
birlikte bundan sonraki çalışmalar için aktif karbonun, daha yüksek
dozlardaki hormon ve MS gibi daha yüksek tuz içeriğine sahip ortamların
kullanılması durumunda ortama ilave edilmesi önerilmektedir.
•
Direkt embriyo oluşumunun amaçlandığı bu çalışmada oldukça yüksek
oranlarda kallus oluşumu meydana gelmiştir. Bu kallus oluşumları içinden,
flamentlerden oluşan yüksek orandaki kallus ve bunların bazılarından oluşan
147
5. SONUÇ ve ÖNERİLER
ESİN ARI
sürgün, kök, çiçek taslağı benzeri organojenik yapılar; flament kalluslarının
somatik embriyogenesise teşvik edilebilme potansiyelini ortaya koymuştur.
Bu tekniğin geliştirilmesi durumunda, rejenerasyon problemi çözülememiş
Anemone
coronaria’da
doku
kültürü
ile
klonal
üretim
mümkün
gözükmektedir.
•
Çalışmada, hormon ve GN uygulamaları sırasında globular embriyo ve kallus
oluşumunun yanında çeşitli organ benzeri oluşumlara da rastlanmıştır. Bunlar
adventif sürgünlerin yanı sıra, in vitro çiçek taslağı ve adventif kök şeklinde
meydana gelmiştir. Bu oluşumlardan in vitro çiçeklenme protokolünün
geliştirilmesinin, Anemone coronaria’da yapılabilecek ıslah çalışmalarına
katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, şu an için ütopik görünse de
bu sistemin rutine dönüştürülmesi ile Anemone coronaria’da haploid bitki
etmek için farklı bir metod kullanımını geliştirmek mümkün olabilir. Yine
çalışmada elde edilen anormal sayılabilecek adventif kök sistemlerinin
geliştirilmesi ise özellikle in vitro köklendirme problemi nedeniyle doku
kültürü ile rejenerasyon sisteminin henüz tam anlamıyla oturtulamadığı
Anemone coronaria’da, hem doku kültürü hem de gen transferleri için
yapılacak rejenerasyon çalışmalarına katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
•
Çalışmada elde edilen polen embriyogenesisi, organogenesis ve kallus
oluşumlarının hemen hemen tümünün, uygulamalarda oksinle birlikte belirli
oranda sitokinin kullanılmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
•
Türün özelliği olduğu düşünülen bölünme düzensizlikleri, uygun aşamadaki
mikrosporları taşıyan doğru anterlerin tespit edilerek bunların kültüre
alınmasındaki güçlük ve araştırmanın farklı dönemlerinde farklı sistemlerden
elde edilen saf suların kullanılmış olması bu çalışmanın başarısını etkileyen
en önemli etkenler olarak tespit edilmiştir.
•
Anemone coronaria için söz konusu olan asenkronik anter gelişiminin, anter
kültürü başarısını doğrudan etkilediği kabul edildiğinde, bu olumsuzluğun
bertaraf edilmesinde haploid bitki elde etmek amacıyla diğer androgenesis
yöntemi olan mikrospor kültürünün avantajlı olabileceği düşünülmekte ve
ileride denenmesi önerilmektedir.
148
5. SONUÇ ve ÖNERİLER
•
ESİN ARI
Çalışmada globular embriyo ve anterlerden kallus oluşumu sağlanmasına
karşılık, bu yapıların hiç biri tam bir bitkiye dönüştürülememiştir. Bundan
sonra yapılacak çalışmalarda, globular embriyolardan başlamak üzere farklı
aşamadaki embriyoların, oluştukları ortamdan farklı ortamlara aktarılma
denemelerinin yanısıra embriyo kalite ve çimlenmesini arttırmaya yönelik
farklı uygulamalar yapılmalıdır.
•
Literatürde Anemone coronaria’da haploid bitki elde edilmesine yönelik
neredeyse yok denecek sayıdaki kaynak nedeniyle öncü olarak kabul
edilebilecek bu anter kültürü çalışmasında; elde edilen çok sayıdaki globular
embriyo veya anter kalluslarına rağmen, bunların tam bir bitkiye
dönüştürülememiş olması, çalışmada kullanılan protokollerin geliştirilmesini
gerektirmektedir. Bu nedenle, direkt embriyo oluşumunu sağlamaya yönelik
bundan sonra yapılacak çalışmalarda; farklı derece ve sürelerdeki soğuk veya
sıcak şoku uygulamalarının yanında, hormon olarak öncelikle IAA ve BAP’ın
farklı konsantrasyonlardaki kombinasyonları tek başlarına veya gümüş
nitratın farklı dozları ile birlikte denenmelidir.
149
KAYNAKLAR
ABAK, K., 1983. Biberde (Capsicum annuum L.) Anter Kültürü Yoluyla Haploid
Bitki Elde Etme Üzerinde Araştırma. Ankara Ü. Ziraat F. Yıllığı. Cilt:33:
155-163.
ABAK, K., 1986. Biber Islahında Anter Kültüründen Yararlanma. TUBITAK Bitki
Islahı Simpozyumu Bildiri Özetleri. 15-17 Ekim, İzmir. Sayfa:64.
ABAK, K., SARI, N., PAKSOY, M., YILMAZ, H., AKTAŞ, H., ve TUNALI, C.,
1996. Kavunda Işınlanmış Polen Tozlamaları ile Haploid Embriyo
Uyartımında Genotip Etkisi, Dihaploid Hatların Oluşturulması, Haploid ve
Diploid Bitkilerin Değişik Yöntemlerle Ayrımı. Türk Tarım ve Ormancılık
Dergisi, 20: 425-430.
ACHAR, P.N. 2002. A Study of Factors Affecting Embryo Yields from Anther
Culture of Cabbage. Plant Cell, Tissue and Organ Culture, 69: 183-188.
AKKAYA, F. ve ÇAKIROĞLU, N. 2000. Antalya İlinde Soğanlı Kesme Çiçek
Yetiştiriciliğinin Mevcut Durumu ve Geliştirme Olanakları Üzerine
Araştırma. Derim: 17(2): 54-65.
ALPSOY, H.C., 1999. Bazı Patlıcan Genotiplerinde in vitro Androgenesis ve
Haploid Bitki Elde Edilmesi Üzerinde Araştırmalar. Uludağ Ü. Fen Bilimleri
Enstitüsü (Doktora Tezi), Bursa. 78 Sayfa
ANONYMOUS, 1995. Türkiye’de Bitki Biyoteknolojisi Öncelikleri. Türkiye
Teknoloji Geliştirme Vakfı Yayını. Temmuz 1995.
ANONYMOUS, 1997. Lacto-Propionic-Orcein Staining. Wheat Genetic
Resource Center. http://www.k-state.edu/wgrc/Protocols/Cytogenetics/
acetoorcein.html
ANONYMOUS, 2003. OUTPUT 4: Developing new approaches for cassava
breeding integrating biotechnolgy tools and quantitative genetics principles.
http://www.cgiar.org/publications/annual/pub_ar2003.html
ANONYMOUS, 2004. Pathways of pollen development. www.le.ac.uk/biology/
research/pollen/poldev.html
150
ANONYMOUS, 2005a. AB Ortak Piyasa Düzenine Uyum Kapsamında Canlı
Bitkiler ve Süs Bitkileri Sektör Raporu. TKB, APK Kurulu Başkanlığı,
Ankara, 57 s.
ANONYMOUS, 2005b. Vizyon Dergisi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Yayını,
19 (210): 22-25.
ARI, E., BUYUKALACA, S., GOK, P., and ETI, S., 2005. Some Cytologic
Observations on Pollen Grains of Wild Poppy Anemone Varieties of Turkey.
IXth International Symposium on Flower Bulbs (19-22 April 2004). Niigata,
Japan.
ARI, E., BÜYÜKALACA, S., GÖK, P., ve ETİ, S., 2003. İki Manisa Lalesi
Varyetesinde
Çiçek Tozu Canlılık ve Çimlenme Oranları ile Üretim
Miktarlarının Belirlenmesi. Türkiye IV. Ulusal Bahçe Bitkileri Kongresi (0812 Eylül 2003). Antalya, s: 509-511.
ARMITAGE, A.M., 1993. Speciality Cut Flowers. Varsity Press. 375 p.
ARTHUR, A.E., 1971. Studies of Variation in Anemone coronaria. 62nd Annual
Report of John Innes Institute. P: 47-49.
ARTHUR, A.E., 1973. The Programme of Anemone Breeding at the John Innes
Institute. 64 th Annual Report of John Innes Institute. P: 12-16.
ARTHUR, A.E., and ELLIS, C. S., 1972. Studies of Variation in Anemone
coronaria. 63 rd Annual Report of John Innes Institute. P: 50-51.
ARTHUR, A.E., and ELLIS, C., 1974. Studies of Variation in Anemone coronaria.
65 th Annual Report of John Innes Institute. P: 43-44.
ARTHUR, A.E., and HOSIER, J., 1977. Anemone Breeding. 68 th Annual Report
of John Innes Institute. P: 35.
ARTHUR, A.E., and HOSIER, J., 1978. Anemone Breeding. 69 th Annual Report
of John Innes Institute. P: 39-40.
ARTHUR, A.E., and HOSIER, J., 1979. Anemone Breeding. 70 th Annual Report
of John Innes Institute. P: 48-49.
ARTHUR, A.E., and HOSIER, J., 1980. Anemone Breeding. 71 st Annual Report
of John Innes Institute. P: 48-49.
151
ARTHUR, A.E., and PERRY, E., 1975. Anemone Breeding. 66 th Annual Report
of John Innes Institute. P: 40-41.
ARTHUR, A.E., and PERRY, E., 1976. Anemone Breeding. 67 th Annual Report
of John Innes Institute. P: 48.
ARZANI, A., and DARVEY, N.L., 2001. The Effect of Colchicine on Triticale
Anther –Derived Plants: Microspore Pre-Treatment and Haploid-Plant
Tretment Using a Hydroponic Recovery System. Euphytica, 122: 235-241.
BAJAJ, Y.P.S., 1983. In vitro Production of Haploids (D.A. EVANS, W.R.SHARP,
P.V. AMMIRATO, Y. YAMADA, editors). Handbook of Plant Cell Culture
Techniques of Propagation and Breeding, Vol.1, Collier Macmillan
Publishers, London, 228-287.
BAL, U., 2002. Domateste (Lycopersicon esculentum Mill.) İzole Edilmiş Mikrospor
Kültürü, Ovaryum Kültürü ve Solanum sisymriifolium Lam. İle Tozlama
Yöntemleri ile Haploid Embriyo Oluşumunun Uyartılması. Doktora Tezi.
Trakya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tekirdağ. 157 Sayfa.
BANTE, I., SONKE, T., TANDLER, R.F., VAN DEN BRUEL, A.M.R., and
MEYER, E.M., 1990. Anther culture of Lolium perenne and Lolium
multiflorum. (R.S. Sangwan, B.S. Sangwan-Norreel, eds.),The impact of
Biotechnology in Agriculture. Kluwer Acad. Dordrect. pp.105-127
BARNABAS, B., OBERT, B., and KOVACS, G., 1999. Colchicine, an Efficient
Genome-Doubling Agent for Maize (Zea mays L.) Microspores Cultured in
Anthero. Plant Cell Reports, 18: 858-862.
BEN-HOD, G., KIGEL, J., and STEINITZ, B., 1998. Dormancy and Flowering in
Anemone coronaria L. as Affected by Photoperiod and Temperature. Annals
of Botany, 61: 623-633.
BHOJWANI, S.S., DUNWELL, J.M., and SUNDERLAND, N., 1973. NucleicAcid and Protein Contents of Embryogenic Tobacco Pollen. Journal of
Experimental Botany, 24 (82): 863-871.
BHOJWANI, S.S., and RAZDAN, M.K., 1996. Haploid Production. Studies in
Plant Science,5. Plant Tissue Culture: Theory and Practice, A Revised
Edition. Elsevier.
152
BISHNOI, U.S., JAIN, R.K., GUPTA, K.R., CHOWDHURY, V.K., and
CHOWDHURY, J.B., 2000. High Frequency Androgenesis in Indica x
Basmati Rice Hybrids Using Liquid Culture Media. Plant cell, Tissue and
Organ Culture, 61: 153-159.
BOUVIER, L., FILLON, F.R., and LESPINASSE, Y., 1994. Oryzalin as an
Effiecient Agent for Chromosome Doubling of Haploid Apple Shoots in
vitro. Plant Breeding, 113: 343-346.
BRYAN, J.E. 1989. Bulbs. Vol:I (A-H).Timber Press, p:80.
BÜYÜKALACA, S., ÇÖMLEKÇİOĞLU, N., ABAK, K., EKBİÇ, E., and
KILIÇ, N., 2004. Effect of Silver Nitrate and Donor Plant Growting
Conditions on Production of Pepper (Capsicum annuum L.) Haploid
Embryos via Anther Culture. Europ. J. Hort. Sci., 69 (5): 206-209.
CASTILLO, A.M., VALLES, M.P., and CISTUE, L., 2000. Comparison of
Anther and Isolated Microspore Cultures in Barley: Effect of Culture
Density and Regeneration Medium. Euphytica, 113: 1-8.
CHARMET, G., and BERNARD, S., 1984. Diallel Analysis of Androgenetic
Plant Production in Hexaploid Triticale (X. Triticosecale, Wittmack).
Theor. Appl. Genet., 69: 55-61.
CHEN, Z.Z., SYNDER, S., FAN, Z.G. and LOH, W.H., 1994. Efficient
Production of Doubled Haploid Plants through Chromosome Doubling of
Isolated Microspores in Brassica napus. Plant Brreeding. 113: 217-221.
CHEN, Y., KENASCHUK, E., and DRIBNENKI, P., 1998a. High Frequency
of Plant Regeneration from Anther Culture in Flax, Linum usitatissimum
L. Plant Breeding. 117: 463-467.
CHEN, Y., KENASCHUK, E., and PROCUNIER, J.D., 1998b. Plant
Regeneration from Anther Culture in Canadian cultivars of Flax (Linum
usitatissimum L.). Euphytica, 102: 183-189.
CHO, M.S., and ZAPATA, F.J., 1988. Callus Formation and Plant
Regeneration in Isolated Pollen Culture of Rice (Oryza sativa L. cv.
Taipei 309). Plant Science, 58: 239-244.
153
CHU, C.C., WANG, C.C., SUN, C.S., HSU, C., YIN, K.C., CHU, C.Y., and
BI, F.Y., 1975. Establishment of an Efficient Medium for Anther
Cultures of Rice through Comparative Experiments on the Nitrogen
Sources. Sci. Ein., 16: 659-668.
CHU, C.C., and HILL, R.D., 1988. An Improved Anther Culture Method for
Obtaining Higher Frequency of Pollen Embryoids in Titicum aestivum L.
Plant Science, 55: 175-181.
CHUANG, C.C., OUYANG, J.W., CHIA, H., CHOU, S.M., and CHING, C.K.,
1978. A Set of Potato Media for Wheat Anther Culture. Proceedings of
symposium on Plant Tissue Culture, Beijing, pp 51-56.
CHUPEAU, Y., CABOCHE, M. and HENRY, Y. , 1998. Androgenesis and
Haploid Plants.-Springer, Berlin 1998.
CISTUE, L., RAMOS, A., CASTILLO, A.M., and ROMAGOSA, I., 1994.
Production of Large Number of Doubled Haploid Plants from Barley
Anthers Pretreated with High Concentrations of Mannitol. Plant Cell
Reports, 13: 709-712.
ÇAKIROĞLU, N., DEMİR, Ş., ve ÖZÇELİK, A., 1999. Batı Akdeniz Bölgesi
Doğal Bitki Örtüsündeki A. coronaria L. Varyeteleri. III.Ulusal Bahçe
Bitkileri Kongresi (14-17 Eylül 1999), Ankara, s:182-185.
ÇÖMLEKÇİOĞLU, N., 2001. Güneydoğu Anadolu Biber Populasyonlarının
Dihaploidizasyon
Yöntemiyle
Islahı
ve
Geleneksel
Yöntemlerle
Karşılaştırılması. Çukurova Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü (Doktora tezi),349 syf.
ÇÖMLEKÇİOĞLU, N., BÜYÜKALACA, S., and N., ABAK, 2001. Effect of
Silver Nitrate on Haploid Embryo Induction by Anther Culture in Pepper
(Capsicum annuum). XIth EUCARPIA Meeting on Genetics and Breeding of
Capsicum and Eggplant. 9-13 April 2001, Antalya. P: 133-136
DAFNI, A., BERNHARDT, P., SHMIDA, A., IVRI. Y., GREENBAUM, S.,
O’TOOLE, C. and LOSITO,L. 1990. Red Bowl-Shaped Flowers:
Convergence For Beetle Pollination In The Mediterranean Region. Israel
Journal of Botany. Vol:39: 81-92.
154
DARLINGTON,
C.D.,
and
LA COUR,
L.F.,
Chromosomen Untersuchungten. Frankische
1963.
Methoden
Verlagshandlung.
der
W.
Kellerund Ca. Stutgard.
DAVIS, P.H. 1965. Anemone. Flora of Turkey. Edinburg Univ. Press, p:134- 138
DE BUYSER, J., and HENRY, Y., 1980. Induction of Haploid and Diploid
Plants through in vitro Anther Culture of Haploid Wheat. Theor. Appl.
Genet., 57: 57-58.
DIAS, J.S. and MARTINS, M.G., 1999. Effect of siver nitrate on anther culture
embryo production of different Brassica oleracea morphotypes. Scientia
Hort. 82 (299-307).
DOLCET-SANJUAN, R., CLAVERIA, E., and HUERTA, A., 1997.
Androgenesis in Capsicum annuum L.- Effect of Carcohydrate and
Carbon Dioxide Enrichment. J. Amer. Soc. Hort. Sci., 122 (4): 468-475.
EADY, C., LINDSEY, K., and TWELL, D., 1995. The Significance of Microspor
Division and Division Symmetry for Vegetatif Cell-Specific Transcription
and Generatif Cell Differentation. The Plant Cell. Vol: 7: 65-74.
ELLİALTIOĞLU,
Ş.
2000.
Androgenzis
Yoluyla
Haploid
Bitki
Rejenerasyonunda Başarıyı Etkileyen Faktörler. Biyoteknoloji(KÜKEM)
Dergisi.24(1):11-22.
ELLİALTIOĞLU, Ş. ve TIPIRDAMAZ, R. 2000. Patlıcan Anter Kültüründe
İçsel Absizik Asit Miktarını Azaltıcı Uygulamaların Androgenetik
Embriyo Oluşumuna Etkisi. Biyoteknoloji(KÜKEM) Dergisi.24(1):23-32
ELLİALTIOĞLU, Ş., SARI, N. ve ABAK, K. 2001. Haploid Bitki Üretimi (M.
BABAOĞLU, E. GÜREL, S. ÖZCAN, editörler), Bitki Biyoteknolojisi-I
Doku Kültürü ve Uygulamaları. S.Ü.Vakfı Yayınları, Konya,syf:137-189.
EMİROĞLU, Ü., 1982. Haploidi ve Bitki Islahındaki Önemi. Ege Ü.Z.F. Yayınları,
Yardımcı Ders Kitabı. Yayın No: 450. Bornova, İzmir.38 Sayfa.
ER, C., 1992. Bitki Islahında Doku Kültürleri. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Yayını,
Ankara. 83 syf.
ETİ, S., 1987. Über das Pollenschlauchwachstum und die Entwicklung der
Samenanlagen in Beziehung zum Frauchtansatz und zur Fruchtqualitaet
155
bei der Mandarinensorte “Clemantine” (Citrus reticulata Blanco).
Dissertation Univ. Hohenheim. 127 s.
FAN, Z., ARMSTRONG, K.C., and KELLER, W.A., 1988. Development of
Microspores in vivo and in vitro in Brassica napus. Protoplasma,147:191-199
FERRIE, A.M.R. and KELLER, W.A., 1997. Production of Haploids in
Brassica spp. via Microspor Culture. Plant Tissue Culture Manuel, E6: 117. Kluwer Academic Publishers, The Netherlands.
GAMBORG, O.L., MILLER, R.A. and ORJIMA, K. 1968. Nutrient
Requirement
of
Suspension
Cultures
of
Soybean
Root
Cells.
Experimental Cell Research, 50: 150-158.
GEORGE, E. 1993. Plant Propagation by Tissue Culture. Part 1: The
Technology. 2. Edition. Exegetics Limited.
GEORGE, E. 1996. Plant Propagation by Tissue Culture. Part 2: In Practice. 2.
Edition. Exegetics Limited.
GÖK-TANGOLAR,
S.,
2002. Asmalarda
Somatik
Embriyogenesis
ve
Organogenesis Yoluyla Bitki Elde Edilmesi. Çukurova Ü. Fen Bilimleri
Enstitüsü (Doktora tezi),166 syf.
GUO, Y.-D., SEWON, P., and PULLI, S., 1999. Improved Embriyogenesis
from Anther Culture and Plant Regeneration in Timothy. Plant Cell,
Tissue and Organ Culture, 57: 85-93.
GUO, Y.-D., and PULLI, S., 2000. Isolated Microspore Culture and Plant
Regeneration in Rye (Secale cereale L.). Plant Cell Reports, 19: 875-880.
GÜRSAN, K. 2002. Türkiye Süs Bitkileri Sektörünün (Kesme Çiçekler, Dış
Mekan Süsü Bitkileri ve İç Mekan-saksılı Salon-Süs Bitkileri) Genel
Durumu. II. Ulusal Süs Bitkileri Kongresi, Antalya, s:1-11.
HAN, D.S., NIIMI, Y. and NAKANO, M., 2003. Production of In vitro
Haploid and Doubled Haploid Plants in Lilium Species. Recent Res.
Devel. Plant Sci. 1: 21-30. ISBN: 81-271-0047-1.
HANSEN , N.J.P., and ANDERSEN, S.B., 1998. Efficient production of
Doubled Haploid Wheat Plants by in vitro Treatment of Microspores
with Trifluralin or APM. Plant Breeding, 117: 401-405.
156
HATİPOĞLU, R., 1999. Bitki Biyoteknolojisi. Ç.Ü.Z.F. Genel Yayın No:190,
Ders Kitapları Yayın No: A-58, Adana. 178 Sayfa.
HEBERLE-BORS, E., 1985. In vitro Haploid Formation From Pollen: A
Critical Review. Theoretical and Applied Genetics. 71: 361-374.
HEIDSTRA, R., YANG, W.C., YALCIN, Y., PECK, S., EMONS, A.,
KAMMEN, A. and BISSELING, T., 1997. Ethylene provides positional
information on cortical cell division but is not involved in Nod factorinduced root hair tip growth in Rhizobium-legume interaction.
Development (127): 1781-1787.
HERRERA, J.C.,MORENO, L.G., ACUNA, J.R., DE PENA, M., and
OSORIO, D., 2002. Colchicine-Induced Microspore Embryogenesis in
Coffee. Plant Cell, Tissue and Organ Culture, 71: 89-92.
HOLME, I.B., OLESEN, A., HANSEN, N.J.P., and ANDERSEN, S.B., 1999.
Anther and Microspore Culture Response of Wheat Lines from
Northwestern and Eastern Europe. Plant Breeding, 118: 111-117.
HOBBS, J. and HATCH, T., 1994. Best Bulbs for Temperate Climates.Timber
Press.
HOOT, S.B., 1991. Phlogeny of the Ranunculaceae Based on Epidermal
Microcharacters
and
Macromorphology.
Systematic
Botany.
Vol:
16(4):741-755.
HORNER, M, and STREET, E., 1978. Pollen Dimorphism-origin and
significance in pollen plant formation by anther culture. Annual Botany, 42:
763-777.
HOROVITZ, A., 1976. Edaphic Factors and Flower Colour Distribution in the
Anemone (Ranunculaceae). Plant. Syst. Vol:126: 239-242.
HOROVITZ, A., 1977. Variable traits in wild Anemone coronaria L. in Israel
and their potential valus to floriculture. Israel Journal of Botany.
Vol:26:43 (Abstract of the paper presented at ‘The Meeting of The
Botanical Society of Israel’in Tel Aviv in December 16-17, 1976).
157
HOROVITZ, A., 1985. Anemone coronaria and Related Species.”Handbook of
Flowering” Vol:I. Editor:A.H. Halevy. CRC Press, Buca Raton, Florida,
p:455-465.
HOROVITZ, A., 1991. The Pollination Syndrome of Anemone coronaria
L.:An Insect-Biased Mutualism. Acta Horticulturae 288:283-287.
HOROVITZ, A., 1995. The Local Gene Pool of Anemone coronaria. Acta
Horticulturae 420:144-146.
HOROVITZ, A., BULLOWA, S. and NEGRI, M. 1975a. Germination
Characters in Wild and Cultivated Anemone coronaria. Euphytica,24:
213-220.
HOROVITZ, A., GALIL, J. and ZOHARY, D., 1975b. Biological Flora of
Israel:6: Anemone coronaria L. Israel Journal of Botany, Vol:24: 26-41.
HU, H., and ZENG, J.Z., 1984. Development of New Varieties via Anther
Culture (AMMIRATO, EVANS, SHARP and YAMADA, editors).
Handbook of Plant Cell Culture, Crop Species. Vol:3. Mc Millan
Publishing Company. P: 65-89.
ILIC-GRUBOR, K., ATTREE, S.M., and FOWKE, L.C., 1998. Induction of
Microspore-Derived Embryos of Brassica napus L. with Polyethylene
Glycol (PEG) as Osmoticum in a low Sucrose Medium. Plant Cell
Reports, 17: 329-333.
IMMONEN,
S.,
and
ANTTILA,
H.,
1998.
Impact
of
Microspore
Developmental Stage on Induction and Plant Regeneration in Rye
Anther Culture. Plant Science, 139: 213-222.
INGRAM, H.M., POWER, J.B., LOWE, K.C., and DAVEY, M.R., 2000.
Microspore –Derived Embriyo Induction from Cultured Anthers of
Wheat. Plant Cell, Tissue and Organ Culture, 60: 235-238.
JACOB, Y., BARRADE, R., MARQUİER, M.J. and BOTTON, E. 1997.
Breeding of Anemone coronaria. Tetraploid Hybrids. Acta Horticulturae
430: 503-508.
JARAMILLO, J. and SUMMERS, W.L., 1991. Dark-Light Treatments
Influence Induction of Tomato Anther Callus. Hortscience, 26: 915-916.
158
JOHANSSON,L. 1983. Effects of Activated Charcoal in Anther Cultures.
Physiol. Plant. 59:397-403.
JOHANSSON,L. and ERIKSSON,T. 1977. Induced Embryo Formation in
Anther Cultures of Several Anemone Species. Physiol. Plant. 40:172- 174
JOHANSSON,L. and ERIKSSON,T. 1984. Effects of Carbon Dioxide in
Anther Cultures. Physiol. Plant. 60: 26-30.
JOHANSSON,L., ANDERSSON,B. and ERIKSSON,T. 1982. Improvment
of anther culture technique: Activated Charcoal bound in agar medium in
combination with liquid medium and elevated CO2 concentration.
Physiol. Plant. 54: 24-30.
JOHANSSON,L., CALLEBERG,E. and GEDIN, A. 1990. Correlations
between Activated Charcoal, Fe-EDTA and Other Organic Media
Ingredients in Cultured Anters of Anemone canadensis. Physiol. Plant.
80: 243-249.
JONES, S.K. 1986. The Germination of Anemone coronaria ‘St. Piran’Seed
and Corms. Acta Horticulturae 177: 675-679.
KALTCHUK-SANTOS, E., MARIATH, J.E., MUNDSTOCK, E., HU, C.
and BODANESE-ZANETTINI, M.H., 1997. Cytological Analysis of
Early Microspor Divisions and Embryo Formation in Cultured Soybean
Anthers. Plant Cell, Tissue and Organ Culture. 49: 107-115.
KAMENETSKY, R., 2005. Production of Flower Bulbs in Regions with Warm
Climates. Proceedings of The Ninth International Symposium on Flower
Bulbs. Niigata, Japan, April 19-22, 2004. Acta Horticulturae: 673 (1):
59-66.
KARACA, T. ve SEĞMEN, Y., 1970. İzmir Yöresinde Manisa Lalesi
(Anemone
coronaria L.) İle İlgili Araştırmalar. Ege Üniv. Ziraat Fak.
Dergisi: 7(2): 3-23.
KARAKULLUKÇU, Ş., 1991. Değişik Patlıcan Genotiplerinde in vitro
Androgenesis ve Haploid Bitki Oluşumunu Uyarıcı Bazı Etmenler
Üzerinde Araştırmalar. Ankara Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü (Doktora Tezi).
136 Sayfa.
159
KELLER, W.A. and ARMSTRONG, K.C., 1976. Embryogenesis and Plant
Regeneration in Brassica napus Anther Cultures. Canadian Journal of
Botany, 55: 1383-1388.
KIM, M., KIM, J., YOON, M., CHOI, D-II., and LEE, K-M., 2004. Origin of
Multicellular Pollen and Pollen Embryos in Cultured Anthers of Pepper
(Capsicum annuum). Plant Cell, Tissue and Organ Culture, 77: 63-72.
KIVIHARJU, E., and PEHU, E., 1998. The Effect of Cold and Heat Pretreatments
on Anther Culture Response of Avena sativa and A. sterilis. Plant Cell, Tissue
and Organ Culture. 54 (2): 97-104.
KONAR, R.N. and NATARAJA, K., 1965a. Experimental studies in
Ranunculus sceleratus L. Plantlets from truly suspended cells and cell
groups. Phytomorphology, 15: 206-211.
KONAR, R.N. and NATARAJA, K., 1965b. Experimental studies in
Ranunculus sceleratus L. Development of embryos from the stem
epidermis. Phytomorphology, 15: 132-237.
KOSTAK, S. ve KÖSE, H., 1998. Ege Bölgesi Doğal Bitki Örtüsünde Bulunan Kır
Lalesi (A.coronaria) Yayılışı ve Varyasyonu. I. Ulusal Süs Bitkileri Kongresi
(6-9 Ekim 1998), Yalova, 285-291.
KOTT, L.S., POLSONI, L., ELLIS, B., and BEVERDORF, W.D., 1988.
Autotoxicity in Isolated Microspore Cultures of Brassica napus. Canadian
Journal of Botany, 66: 1665-1670.
KÖKSAL, N., 1999. Haploid Kavun Bitkilerinde in vitro ve in vivo Yöntemlerle
Diploidizasyon. Ç.Ü. Fen Bilimleri Enst. (Yüksek Lisans Tezi), Adana, 116 s.
KÖSALİ, N., 2000. Starkspur Golden Delicious Elma Çeşidinde Şeker, Aktif
Kömür ve Işığın in vitro Androgenesis Üzerine Etkleri. Ankara Üniv. Fen
Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 43 syf.
KYO, M., and HARADA, H., 1985. Studies on Conditions for Cell Division
and Embryogenesis in Isolated Pollen Culture of Nicotiana rustica. Plant
Physiology, 79: 90-94.
LAURA, M., SAFAVERDI, G., DOVERI, S., RUFFONI, B., and ALLAVENA,
A., 2003. Embriyo Formation From Anther Cultures of Anemone coronaria
160
Cultivars. Proceedings of the XLVII Italian Society of Agricultural Genetics –
SIGA Annual Congress, Verona, Italy – 24-27 September, 2003. Poster
Abstract: 3.07.
MAHESWARI, S.C., RASHID, A. ve TYAGI, A.K.,1982. Haploids from Pollen
Grains-Retrospect and Prospect. American Journal of Botany. 69 (5):865-879.
MAHESWARI, S.C., TYAGI, A.K., and MALHOTRA, K., 1980. Induction of
Haploidy from Pollen Grains in Angiosperms – The Current Status.
Theoretical and Applied Genetics. 58: 193-206.
MAIA, N. and VENARD, P., 1976. A Contribution to the Cytotaxonomic Study of
Mediterranean Species of Anemone and Their Hybrids. Canadian Journal of
Genetics and Cytology. 18(1):151-168.
MALIK, M.R., RANGASWAMY, N.S., and SHIVANNA, K.R., 2001. Induction
of Microspor Embryos in a CMS Line of Brassica juncea and Formation of
the Androgenic Plantlets. Euphytica, 120: 195-203.
MASCARENHAS, J.P., 1989. The Male Gametophyte of Flowering Plants. The
Plant Cell, Vol:1: 657-664.
MASCARENHAS, J.P., 1990. Gene activity during pollen development. Annu.
Rev. Plant Physiol. Plant. Mol. Biol., 41: 317–338.
MENSUALI-SODI, A., PANIZZA, M., SERRA, G. and TAGNONI, F. 1993.
Involvement of Activated Charcoal in the Modulation of Abiotic and Biotic
Ethylene Levels in Tissue Cultures. Scientia Horticulturae, 54: 49-57.
MEYNET,
J.,
1993.
Anemone
The
Physiology
of
Flower
Bulbs
(A.Hertogh and M. Le Nard, editors). Elsevier. Chapter: 14: 211-218.
MITYKO, J., ANDRASFALVY, A., CSILLERY, G. and FARI, M., 1995.
Anther culture response in different genotypes and F1 hybrids of pepper
(Capsicum annuum L.). Plant Brreding, 114: 78-80.
MYTHILI, J.B. and THOMAS, P., 1995. Some factors influencing in vitro
establisment and callusing of anthers in capsicum (Capsicum annuum L. var.
grossum Sendt.). Indian Journal of Plant Physiology, 38(2): 126-130.
161
MURASHIGE, T. and SKOOG, F., 1962. A Revised Medium for Rapid
Growth and Bioassays with Tobaacco Tissue Cultures. Physiol.
Plant.15:473- 497.
NATARAJA, K.,1971. Morphogenic variations in callus cultures derived
from floral buds and anthers of some members of Ranunculaceae.
Phhytomorph., 21: 290-296.
NATARAJA, K. and KONAR, R.N., 1970. Induction of embryoids in
reproductive and vegetative tissues of Ranunculus sceleratus L. in vitro.
Acta Bot. Neerl., 19: 707-716.
NAU, J., 1993. Ball Culture Guide. The Encylclopedia of Seed Germination,
II.Edition. Ball Publishing, Ilinois, USA.
NIIMI, Y., HAN, D-S., MAKOTO, F., 2001. Production of Virus-Free Plantlets by
Anther Culture of Lilium X‘Enchantment’. Scientia Horticulturae.90:325-334
NITSCH, C., 1981. Production of Isogenic Lines: Basic Technical Aspects of
Androgenesis (E. and A. THORPE, editors). Plant Tissue Culture,
Methods and Applications in Agriculture. Academic Press. P: 241-252.
NITSCH,
J.P.,
1969.
Experimental
androgenesis
in
Nicotiana.
Phytomorphology, 19:389-404.
NITSCH, J. and NITSCH, C., 1969. Haploid Plants From Pollen Grains.
Science,163:85-87.
OZIAS-AKINS, P. And VASIL, I.K., 1985. Nutrition of plant tissue culture. In:
Cell culture
and somatic cell genetics of plants. Vol:2, IK VASIL, ed.
Academic Press Inc.
ÖZKAN, B., ÇELİKYURT, M.A., KARAGÜZEL, O. and AKKAYA, F. ,
1997. Production Structure and Main Marketing Problems of Export
Oriented Cut Flower Industry In Turkey. Acta Horticulturae (ISHS
Congress, Charlott, NC).
PICARD, E., HOUR, L., GREGOIRE, S., PHAN, T.H. and MEUNIER, J.P.,
1987. Significant Improvement of Androgenic Haploid and Doubled Haploid
Induction from Wheat Plants Treated with a Chemical Hybridization Agent.
Theoretical and Applied Genetics. 74: 289-297.
162
PIERIK, R.L.M., 1987. In Vitro Culture of Higher Plants. Martinus Nijhoff
Publishers, Dordrecht, The Netherlands, 344 pages.
PULIDO, A., BAKOS, F., CASTILLO, A., VALLES, M.P., BARNABAS, B.
and OLMEDILLA, A., 2005. Cytological and Ultrastructural Changes
Induced in Anther and Isolated-Microspor Cultures in Barley: Fe
Deposits in Isolated-Microspore Cultures. Journal of Structural Biology,
149: 170-181.
RAGHAVAN, V., 1978. Origin and Development of Pollen Embryoids and
Pollen Calluses in Cultured Anther Segments of Hyoscyamus niger
(Henbane). Amer. J. of Botany, 65 (9): 984-1002.
RAGHAVAN, V., 1984. Protein Synthetic Activity During Normal Pollen
Development and During Induced Pollen Embryogenesis in Hyocscyamus
niger. Canadian Journal of Botany. Vol:62:2493-2513.
RAINA, S.K. and ZAPATA, F.J., 1997. Enhanced Anther Culture Efficiency in
Indica Rice (Oryza sativa L.) through Modification of the Culture Media.
Plant Breeding, 116: 305-315.
RANGA-SWAMY, N.S., 1961. Experimental Studies on female reproductive
structures of Citrus microcarpa Bunge. Phytomorp.:11: 109-127
RASHID, A., and REINERT, J., 1980. Selection of Embryogenic Pollen from
Cold-Treated Buds of Nicotiana tabacum var. Badischer Burley and Their
Development into Embryos in Cultures. Protoplasma, 105: 161-167.
RASHID, A. and STREET, H.E., 1973. The development of haploid
embryoids from anther culture Atropa belladonna L., Planta,113:263-270
REDDY, V.S., LEELAVATHI, S., and SEN, S.K., 1985. Influence of Genotype
and Culture Medium on Microspor Callus Induction and Green Plant
Regeneration in Anthers of Oryza sativa L. Physiol. Plant., 63: 309-314.
REES, A.R., 1992. Ornamental Bulbs, Corms and Tubers. C.A.B. International.
REY, H.Y., SANSBERRO, P.A., COLLAVINO, M.M., DAVINA, J.R.,
GONZALES, A.M., and MROGINSKI, L.A., 2002. Colchicine,
Trifluralin and Oryzalin Promoted Development of Somatic Embryos in
Ilex paraguariensis (Aquifoliaceae). Euphytica, 123: 49-56.
163
REYNOLDS, T.L., 1984. An Ultrastructural and Stereological Analysis of Pollen
Grains of Hyoscyamus niger During Normal Ontogeny and Induced
Embriyogenic Development. American Journal of Botany. 7(4):490-504
REYNOLDS, T.L., 1997. Pollen Embriyogenesis (Review). Plant Molecular
Biology. 33: 1-10.
RIHOVA, L., and TUPY, J., 1999. Manipulation of Division Symmetry and
Developmental Fate in Cultures of Potato Microspores. Plant Cell, Tissue and
OrganCulture, 59: 135-145.
RODRIGUES, L.R., TERRA, T.F., BERED, F., and BODANESE-ZANETTINI,
M..H., 2004. Origin of Embryo-Like Structures in Soybean Anther Culture
Investigated Using SSR Marker. Plant Cell, Tissue and Oragn Culture, 77:
287-289.
ROY, B.A., 1996. A Plant Pathogen Influences Pollinator Behavior and May
Influence Reproduction of Nonhosts. Ecology: 77(8): 2445-2457.
RUDOLF, K., BOHANCE, B., and HANSEN, M., 1999. Microspore Culture of
White Cabbage, Brassica oleracea var. capitata L.: Genetic Improvement of
Non-Responsive Cultivars and Effect of Genome Doubling Agents. Plant
Breeding, 118: 237-241.
SAJI, K.V., ve SUJATHA, M., 1998. Embriyogenesis and Plant Regeneration in
Anther Culture of Sunflower (Helianthus annuus L.). Euphytica, 103: 1-7.
SAMANCI, N., KURUM, R., BOYACI, F., ve BİNER, B., 1998. Anter Kültürü
Çalışmaları
için
Elverişli
Tomurcuk
Safhasının
Saptanmasında
Kullanılabilecek Boyama Yöntemi. 2. Sebze Tarımı Sempozyumu, 28-30
Eylül 1998, Tokat. 157-162.
SARI, N., ABAK, K., PITRAT, M., RODE, J.C., and DUMAS DE VAULX, R.,
1994. Induction of Parthenogenetic Haploid Embryos after Pollination by
Irradiated Pollen in Watermelon. Hortscience, 29 (10): 1189-1190.
SARI, N. ve ABAK, K., 1995. Haploid Karpuzda in vitro Kromozom Katlanması
Amacıyla Değişik Doz ve Sürelerde Uygulanan Kolhisinin Etkisi. Tr. J. of
Agriculture and Forestry, 20 (1996): 555-559.
164
SEÇMEN, Ö., GEMİCİ, Y., GÖRK, G. ve BEKAT, L., 1995. Tohumlu
Bitkiler Sistematiği. Ege Üniv. Fen Fak. Kitaplar Serisi No:116 (Ders
Kitabı),İzmir.
SHTEREVA, L.A., ZAGORSKA, N.A., DIMITROV, B.D., KRULEVA, M.M.,
AND OANH, H.K., 1998. Induced Androgenesis in Tomato (Lycopersicon
esculentum Mill.). II. Factors Affecting Induction of Androgenesis. Plant Cell
Reports. 18: 312-317.
SMYKAL, P., 2000. Pollen Embriyogenesis – The Stress Mediated Switch From
Gametophytic to Sporophytic Development. Current Status and Future
Prospects. Biologia Plantarum, 43 (4): 481-489.
STÖSSER, R., KAŞKA, N., ANVARI, S.F., and ETİ, S., 1985. Bahçe
Bitkilerinde Döllenme Biyolojisi Uygulamalı Kurs Notları, 18-22 Mart
1985, Adana (Yayınlanmamış).
SUMMERS, W.L., JARAMILLO, J., and BAILEY, T., 1992. Microspore
Developmental Stage and Anther Length Influence the Induction of
Tomato Anther Callus. Hortscience, 27 (7): 838-840.
SUNDERLAND, N., 1974. Anther culture as a means of haploid production. (K. J.
H. KASHA, editor). Haploids in higher plants. Advances and Potential. Univ.
of Guelph, Guelph. pp. 91-122.
SUNDERLAND, N., and DUNWELL, J.M., 1977. Anther and Pollen Culture
(H.E. STREET editor). Botanical Monographs, Volume:11: Plant Tissue and
Cell Culture, Second Edition. Blackwell Scientific Publications, Oxford. P:
223-266.
SUNDERLAND, N., and ROBERTS, M., 1979. Cold-Pretreatment of Excised
Flower Buds in Float Culture of Tobacco Anthers. Annual Botany 43:405-414
SUNDERLAND, N., and WICKS, F.M., 1971. Embryoid Formation in Pollen
Grains of Nicotiana tabacum. J.Exp. Bot., 22:213-226.
SUTTER, E. and LANGHANS, R.W., 1978. Tissue Culture Propagation of
Anemone coronaria L. Hortscience. Vol:13(3):348 (Abst:74).
SUTTER, E., 1998. Re: Micropropagation Anemones.
http://www.agro.agri.umn.edu/plant-tc/listserv/1998/log9802/msg00173.html
165
SVENSSON, M., and JOHANSSON, L.B., 1994. Anther culture of Fragaria
x ananassa: Environmental Factors and Medium Components Affecting
Microspore
Divisions
and
Callus
Production.
Journal
of
Horticultural Science, 69 (3): 417-426.
TAK, M.A. and WAFAI, B.A., 1996. Somatic Chromosome Structure and
Nucleolar Organization In Anemone coronaria L.,Ranunculus asiaticus L.
and Eranthis hyemalis Salisb. (Ranunculaceae). Phytomorphology:
4(4):377-385.
TANAKA, I., 1997. Differentation of Generative and Vegetative Cells in
Angiosperm Pollen. Sexual Plant Reproduction. 10 (1): 1-7.
TESTILLANO, P.S., GONZALES-MELENDI, P., AHMADIAN, P., FADON,
B., and RISUENO, M.C., 1995. The immunolocalization of nuclear antigens
during the pollen developmental program and the induction of pollen
embryogenesis. Exp. Cell Res. 221: 41-54, 1995.
TODOROVIC, R.R., MISIC, P.D., PETROVIC, D.M., and MIRKOVIC, M.A.,
1991. Anther Culture of Peach Cultivars ‘Cresthaven’and ‘Vesna’. Acta
Horticulturae, 300: 331-333.
TORREGROSSA, L., TORRES-VIALS, M. and BOUQUET, A., 1995. Somatic
Embryogenesis from Leaves of Vitis x muscadinia Hybrids. Vitis, 34 (4):
239-240.
TOURAEV, A., VICENTE, O., and HEBERLE-BORS, E., 1997. Initiation of
Microspor Embryogenesis by Stress. Trends in Plant Science Vol:2 (8): 297302.
ÜNAL, M., 1992. Bitki (Angiosperm) Embriyolojisi. Marmara Üniv. Yayın No: 495,
Fen-Edebiyat Fak. Yayın No: 11. İstanbul. ISBN: 975-400-040-9.
ÜNAL, M., 1984. Embriyological Studies in Anemone coronaria. İstanbul Üniv.,
Fen Fakültesi Mec. Serisi, B (49): 89-97.
VERGNE, P., DELVALLEE, I. and DUMAS, C., 1987. Rapid Assessment of
Microspor and Pollen Development Stage in Wheat and Maize Using
DAPI and Membrane Permeabilization. Stain Technology, 62: 299-304.
166
WAN, Y., PETELINO, J.F., and WIDHOLM, J.M., 1989. Efficient
Production of Doubled Haploid Plants through Colchicine Treatment of
Anther –Derived Maize Callus. Theor. Appl. Genet., 77: 889-892.
WANG, X., and HU, H., 1984. The Effect of Potato II Medium for Triticale Anther
Culture. Plant Sci. Letters, 36: 237-239.
WANG, P., and CHEN, Y.R., 1986. A Study on the Application of C17 Medium
for Anther Culture. Acta Bot. Sin.: 28-45.
WATTS, L., 1980. Flower and Vegetable Plant Breeding. Grower Books, p:197
WENZEL, G., and FOROUGHI-WEHR, B., 1994. Production and Use of
Isogenic Lines (I.K. VASIL ve T.A.THORPE, editör). Plant Cell and Tissue
Culture. Kluwer Academic Publishers, Dordrecht, Hollanda, P:153-172.
WILSON, H.M., MIX, G. and FOROUGHI-WEHR, B., 1978. Early microspore
division and subsequent formation of microspore calluses at high frequency
in anthers of Hordeum vulgare L., J. Exp. Bot., 29: 227-238.
ZAKI, M. and DICKINSON, H., 1990. Structural changes during the first divisions
of embryos resulting from anther and free microspore culture in Brassica
napus. Protoplasma, 156: 149-162.
ZAMANI, I., KOVACS, G., GOULI-VAVDINOUDI, E., ROUPAKIAS, D.G.,
and BARNABAS, B., 2000. Regeneration of Fertile Doubled Haploid Plants
from Colchicine-Supplemented Media in Wheat Anther Culture. Plant
Breeding, 119: 461-165.
ZAMIR, D., JONES, R.A., and KEDAR, N., 1980. Anther Culture of Male-Sterile
Tomato (Lycopersicon esculentum Mill.) Mutants. Plant Science Letters 17:
353-361.
ZHANG, C.-J., WANG, H.-L., MA, Y., and KANG, Y.-Q., 1994. Regeneration
of Haploid Plants from Isolated Microspores of Asparagus (Asparagus
officinalis L.). Plant Cell Reports, 13: 637-640.
ZHAO, J-P., SIMMONDS, D.H., and NEWCOMB, W., 1996. Induction of
Embryogenesis with Colchicine Instead of Heat in Microspores of
Brassica napus L. cv. Topas. Planta, 198: 433-439.
167
ZHENG, M.Y., LIU, W., WENG, Y., POLLE, E., and KONZAK, C.F., 2001.
Culture of Freshly Isolated Wheat (Triticum aestivum L.) Microspores
Treated with Inducer Chemicals. Cell Biology and Morphogenesis.
168
ÖZGEÇMİŞ
1968 Yılında Antalya’nın Korkuteli ilçesinde doğdum. 1985 Yılında Adana
Kız Lisesi, 1989 yılında ise Ç.Ü. Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden
mezun oldum. Aynı yıl Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim
Dalı’nda Yüksek Lisans Programına kaydoldum ve 1991 yılında Eğirdir
Belediyesi’nde Peyzaj Mimarı olarak çalışmaya başladım. Bu sırada sürdürdüğüm
“Eğirdir Gölü Barla – Eğirdir - Şaraphane Kıyı Şeridinin Alan Kullanım Yönünden
Değerlendirilmesi” başlıklı yüksek lisans tez çalışmamı 1993 yılında tamamladım.
1994-1996 yılları arasında Isparta Tarım İl Müdürlüğü’ne bağlı olarak geçici görevle
Eğirdir Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nde çalıştıktan sonra Antalya
Narenciye ve Seracılık Araştırma Enstitüsü’ne geçiş yaptım. Tarımsal Araştırmalar
Genel Müdürlüğü’nün, Dünya Bankası destekli Tarımsal Araştırmalar Projesi’nden
kazandığım burs sayesinde, 1998 - 1999 yılları arasında Clemson Üniversitesi (South
Carolina, ABD)’nde doku kültürü ve moleküler biyoloji konularında 2 projede görev
aldım. 2004 Yılından itibaren adı, “Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü”
olarak değiştirilen aynı kurumun Süs ve Tıbbi Bitkileri Bölümü’nde araştırıcı olarak
çalışmaya devam etmekteyim.
169