ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ
Transcription
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Ali BOLAT DOKTORA TEZİ ÇUKUROVA BÖLGESİNDE MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAZI İLAÇ UYGULAMA YÖNTEMLERİNİN ETKİNLİKLERİNİN SAPTANMASI TARIM MAKİNALARI ANABİLİM DALI ADANA, 2010 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÇUKUROVA BÖLGESİNDE MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAZI İLAÇ UYGULAMA YÖNTEMLERİNİN ETKİNLİKLERİNİN SAPTANMASI Ali BOLAT DOKTORA TEZİ TARIM MAKİNALARI ANABİLİM DALI Bu tez ..../...../2010 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/ Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir. ……………………. Prof. Dr. Ali BAYAT DANIŞMAN ……………………. Prof. Dr. Emin GÜZEL ÜYE ……………………. Doç. Dr. Zeliha BEREKET BARUT ÜYE ……………………. Prof. Dr. Tamer UÇAR ÜYE ……………………. Doç. Dr. Ekrem ATAKAN ÜYE Bu tez Enstitümüz Tarım Makinaları Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No : Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL Enstitü Müdürü Bu çalışma TÜBİTAK ve Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: TÜBİTAK-TOVAG-108 O 094; Ç.Ü-ZF2007D13 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir. ÖZ DOKTORA TEZİ ÇUKUROVA BÖLGESİNDE MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAZI İLAÇ UYGULAMA YÖNTEMLERİNİN ETKİNLİKLERİNİN SAPTANMASI Ali BOLAT ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TARIM MAKİNALARI ANABİLİM DALI Danışman : Prof. Dr. Ali BAYAT Yıl : 2010, Sayfa: 115 Jüri : Prof. Dr. Ali BAYAT Prof. Dr. Emin GÜZEL Prof. Dr. Tamer UÇAR Doç. Dr. Zeliha BEREKET BARUT Doç. Dr.Ekrem ATAKAN İkinci ürün mısır bitkisinde üründe büyük kayıplar oluşturan iki ana zararlı (Sesemia nanogrioides Lefebvre, Ostrinia nubalis Hübner) bulunmaktadır. Araştırmada bu ana zararlılarla mücadelede düşük sürüklenme, yüksek kaplama ve ilaç penatrasyonu sağlayan memeler ile yardımcı hava akımlı uygulamaların kullanılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, püskürtme çubuğu 3.5 m’ye kadar yükselebilir yardımcı hava akımlı bir prototip pülverizatör imal edilmiştir. Çalışma kapsamında, üretilen prototip pülverizatör ile; (1) Yerli yapım konik hüzmeli memelerle püskürtme, (2) Yerli yapım meme ve yaprak altı memeli püskürtme çubuklu uygulama, (3) Turbo damlacık üreten memelerle uygulama, (4) İkiz hüzmeli memelerle uygulama, (5) Yardımcı hava akımlı yerli yapım konik hüzmeli memeli uygulama, (6) Yardımcı hava akımlı TX Conejet memeli uygulama olmak üzere 6 farklı uygulama yöntemi, 2 farklı uygulama hacminde (150-300 l/ha) denemeye alınmıştır. Denemeler 2008 ve 2009 yıllarında bitki gelişiminin iki ayrı döneminde (bitki boyu 50-60 cm ve >175 cm) iki aşamalı olarak yürütülmüştür. Birinci aşamada bir iz maddesi uygulaması ikinci aşamada ise, Lambda Cyhalotrin etken maddeli insektisit uygulaması yapılmıştır. Araştırma kapsamında, iz maddesi uygulaması ile kalıntı ve kaplama ve ilaç kayıpları, insektisit uygulaması ile yöntemlerle sağlanan biyolojik etkinlik değerleri belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, en yüksek kalıntı ve kaplama ve biyolojik etkinlik değerleri, 300 l/ha uygulama hacmi ile yardımcı hava akımlı yerli yapım konik hüzmeli memeli uygulamadan sağlanmıştır. En düşük ilaç kayıpları ise, birinci dönemde İkiz hüzmeli ve ikinci dönemde ise Turbo damlacık üreten memelerle sağlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Mısır bitkisi ilaçlama yöntemleri, kalıntı, kaplama, ikinci ürün mısır, biyolojik etkinlik I ABSTRACT PhD THESIS DETERMINATION OF EFFICIENCY OF SOME PESTICIDES APPLICATION METHODS ON MAIZE CROP IN CUKUROVA REGION Ali BOLAT ÇUKUROVA UNIVERSITY DEPARTMENT OF AGRICULTURAL MACHINERY INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES Supervisor: Prof. Dr. Ali BAYAT Year: 2010, Pages: 115 Jury : Prof. Dr. Ali BAYAT Prof. Dr. Emin GÜZEL Prof. Dr. Tamer UÇAR Assoc. Prof. Dr. Zeliha BEREKET BARUT Assoc. Prof. Dr.Ekrem ATAKAN In the maize plants which are grown as second crop, there are two main pests, Sesamia nonagrioides Lefebvre (Lepidoptera: Noctuidae), Ostrinia nubilalis Hübner (Lepidoptera: Crambidae) that need to be controlled. In this study, 6 spraying methods as (1) standard boom equipped with domestic cone nozzles, (2) domestic cone nozzles and tail booms, (3) air induction nozzles, (4) twinjet nozzles, (5) air assisted spraying domestic with cone nozzles and (6) air assisted spraying with TX cone jet nozzles, at two application rates (150 and 300 l/ha) were used. Field trials were carried out in year 2008 and 2009 and two stages (plant height 50 to 60 and >175 cm) plan plants. All methods were evaluated by measuring deposition and coverage on maize plant and ground deposition for endo-drif potential of methods. A tracer (BSF) was sprayed to evaluate the efficiency of methods on plants target and to evaluate biological efficiency at methods a real active with was sprayed. According to the results, the highest deposits, coverage and biological efficiency were achieved with air assisted spraying domestic with cone nozzles at 300 l/ha application volume. The lowest ground deposition was evaluated by twinjet nozzles in stage I and by air induction nozzles by air induction nozzles in stage II. Key Words: Maize sprayer methods, deposition, coverage, second crop maize, biological efficiency II TEŞEKKÜR Tez konusunun belirlenmesinden sonuçlandırılmasına kadar her aşamada bilgi, öneri ve deneyimleri ile her türlü desteğini gördüğüm değerli danışman hocam Prof. Dr. Ali BAYAT’a, Tez İzleme Komitesinde bulunarak araştırmaya önemli düzeyde katkı ve öneriler sağlayan sayın hocalarım Doç. Dr. Zeliha BEREKET BARUT ve Doç. Dr. Ekrem ATAKAN’a, tez jürimde görev alan sayın hocalarım Prof. Dr. Tamer UÇAR ve Prof. Dr. Emin GÜZEL’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Doktora süresince, kurum olanaklarından yararlanmamı sağlayan Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü idarecilerine ve çalışmalarım süresince her türlü desteğini gördüğüm, Sıcak İklim Tahılları Şube Şefi sayın Hikmet SARIHAN’a, biyolojik etkinlik değerlerinin saptanmasında, yardımlarını esirgemeyen sayın Dr. Mustafa GÜLLÜ’ye, laboratuar çalışmalarında yardımlarını gördüğüm sayın Zir. Yük. Müh. Sait AYKANAT’a ve emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca çalışma süresince, her zaman yanımda olan ve her türlü desteklerini gördüğüm anneme, babama, kardeşlerime ve her zaman manevi desteklerini gördüğüm eşim ve biricik kızım BAŞAK’a en içten teşekkürlerimi sunarım. III İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ ............................................................................................................................ I ABSTRACT ............................................................................................................ II TEŞEKKÜR ........................................................................................................... III İÇİNDEKİLER .......................................................................................................IV ÇİZELGELER DİZİNİ ......................................................................................... VII ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................. X 1. GİRİŞ ................................................................................................................... 1 1.1. Mısır Bitkisi Ana Zararlıları ve Mücadelesi .................................................... 1 1.2. Klasik Püskürtme Yöntemlerine Alternatif Bazı Yeni Püskürtme Teknikleri .. 7 1.2.1. Yardımcı Hava Akımlı Püskürtme Uygulamaları ................................. 7 1.2.2. Düşük Sürüklenme Potansiyelli Memeler .......................................... 12 1.2.2.1. Turbo Damlacık Üreten Meme (Air Induction) .................... 12 1.2.2.2. İkiz Hüzmeli Memeler (Twin Jet) ........................................ 14 1.2.3. Yaprak Altı Meme Donanımlı Püskürtme Uygulamaları .................... 15 1.3. Çalışmanın Amacı ........................................................................................ 16 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ................................................................................... 17 3. MATERYAL ve YÖNTEM ................................................................................ 25 3.1. Materyal....................................................................................................... 25 3.1.1. Deneme Alanınına Ait Özellikler ve Yapılan Tarımsal İşlemler ......... 25 3.1.2. Araştırmada Kullanılan Püskürtme Yöntemleri ve Uygulama Dönemleri ......................................................................................... 26 3.1.3. Kullanılan Meme Tiplerine Ait İşletme Koşulları ve Damla Karakteristiklerinin Belirlenmesi ...................................................... 36 3.1.4. Uygulamalar Esnasında Ölçülen Meteorolojik Değerler ..................... 38 3.1.5. Uygulamalar Esnasında Kullanılan Ölçüm Cihaz ve Malzemeleri ...... 38 3.1.5.1. Hava Hızı Ölçüm Cihazları .................................................. 38 3.1.5.2. Laboratuarda Kullanılan Ölçüm Cihaz ve Araçları ............... 39 3.2. Yöntem ........................................................................................................ 42 3.2.1. Araştırmada Kullanılan Deneme Planı ............................................... 42 IV 3.2.2. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeyleri ve Uygulama Dönemleri ..................... 44 3.2.3. Mısır Bitkisinde Yaprak Alan İndeksinin Belirlenmesi ve Bağıl Tutunma Oranının Hesaplanması ...................................................... 47 3.2.4. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarının Ölçülmesi ......................................................................................... 48 3.2.5. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranının Saptanması ....................................................................................... 51 3.2.6. İlaç Kayıp Miktarlarının Saptanması.................................................. 53 3.2.7. Biyolojik Etkinlik Değerlendirmeleri ................................................. 53 3.3. Veri Analizi ................................................................................................. 54 4. BULGULAR ve TARTIŞMA ............................................................................. 55 4.1. Bitki Yaprak ve Saplarındaki Kalıntı Miktarları ........................................... 55 4.1.1. Bitki Gelişimi Birinci Dönemindeki Kalıntı Miktarları ...................... 55 4.1.1.1. Birinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları................................... 55 4.1.1.2. Birinci Dönemde 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları................................... 58 4.1.2. Bitki Gelişimi İkinci Dönemindeki Kalıntı Miktarları ........................ 61 4.1.2.1. İkinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları................................... 61 4.1.2.2. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları................................... 64 4.1.3. Mısır Bitkisi Üzerinde Sağlanan Bağıl Tutunma Oranları .................. 69 4.1.3.1 Birinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları ................................ 69 4.1.3.2. İkinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları ................................. 71 4.2. Bitki Yaprak ve Saplarındaki Kaplama Oranları ........................................... 72 4.2.1. Bitki Gelişimi Birinci Dönemindeki Kaplama Oranları ...................... 72 4.2.1.1. Birinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları .................................. 73 4.2.1.2. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları .................................. 76 V 4.2.2. Bitki Gelişimi İkinci Dönemindeki Kaplama Oranları........................ 78 4.2.2.1. İkinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları ................................................. 79 4.2.2.2. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları .................................. 82 4.3. İlaç Kayıpları ............................................................................................... 86 4.3.1. Birinci Dönemdeki İlaç Kayıpları ...................................................... 86 4.3.2. İkinci Dönemdeki İlaç Kayıpları ........................................................ 87 4.3.3. Bağıl İlaç Kayıp Oranları................................................................... 89 4.4. Biyolojik Etkinlik Değerlendirme Sonuçları ................................................. 90 4.4.1. Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin Sağladığı Biyolojik Etkinlik .... 90 4.4.2. Gövdede Delik Sayısı Biyolojik Etki Değerlendirmeleri .................... 93 4.4.3. Canlı (Larva+Pupa) Sayıları bakımından Biyolojik Etkinlik Değerlendirmeleri ............................................................................. 95 5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER .............................................................................. 99 KAYNAKLAR ..................................................................................................... 103 ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................... 111 EKLER ................................................................................................................. 113 VI ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA Çizelge 1.1. Hava Akımlı ve Hava Akımsız Uygulamalardaki Damla Hızları (Zeren ve Bayat, 1999) ........................................................................ 10 Çizelge 1.2. Farklı Sıcaklık ve Nisbi Nem Koşullarında Damlaların Havada Kalma Durumları (Matthews, 1992) .................................................... 11 Çizelge 3.1. Deneme Alanına Ait Toprak Özellikleri ............................................... 25 Çizelge 3.2. Yıllar İtibariyle Deneme Alanında Yapılan Tarımsal İşlemler .............. 26 Çizelge 3.3. Çoklu Meme Başlıklarında Kullanılan Meme Filtreleri ........................ 35 Çizelge 3.4. Yöntemlere Göre Pülverizatör İşletme Koşulları .................................. 37 Çizelge 3.5. Damla Karakteristik Değerleri .............................................................. 37 Çizelge 3.6. Uygulamalar Esnasında Ölçülen Meteorolojik Koşullar........................ 38 Çizelge 3.7. Yıllara Göre Hesaplanan Yaprak Alan İndeksi Değerleri ...................... 48 Çizelge 3.8. Fluorometre Duyarlılık Kademeleri Okuma Değerleri .......................... 49 Çizelge 4.1. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans Analiz Sonuçları .................................................................... 55 Çizelge 4.2. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) ............................. 56 Çizelge 4.3. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans Analiz Sonuçları .................................................................... 58 Çizelge 4.4. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) ............................................................................. 59 Çizelge 4.5. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans Analiz Sonuçları .................................................................... 61 Çizelge 4.6. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinden Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) ........................... 62 Çizelge 4.7. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans Analiz Sonuçları .................................................................... 64 Çizelge 4.8. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) ............................. 65 VII Çizelge 4.9. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) ............................. 68 Çizelge 4.10. 2009 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) .......................... 68 Çizelge 4.11. Birinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Varyans Analiz Sonuçları .......................................................................................... 69 Çizelge 4.12. Birinci Dönem Ortalama Kalıntı Miktarları ve Bağıl Tutunma Oranları ............................................................................................ 70 Çizelge 4.13. İkinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Varyans Analiz Sonuçları .......................................................................................... 71 Çizelge 4.14. İkinci Dönem Ortalama Kalıntı Miktarları ve Bağıl Tutunma Oranları ............................................................................................ 71 Çizelge 4.15. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kaplama Oranı Varyans Analiz Sonuçları ................................................................. 73 Çizelge 4.16. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 73 Çizelge 4.17. Birinci Dönem 300 l/ha Yöntemlere Göre Sağlanan Kaplama Oranı Varyans Analiz Sonuçları ....................................................... 76 Çizelge 4.18. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 76 Çizelge 4.19. İkinci Dönem 150 l/ha Bitki Yüzeyi Ortalama Kaplama Oranları Varyans Analiz Sonuçları ................................................... 79 Çizelge 4.20. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 79 Çizelge 4.21. İkinci Dönem 300 l/ha Bitki Yüzeyi Ortalama Kaplama Oranları Varyans Analiz Sonuçları ................................................... 82 Çizelge 4.22. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 82 Çizelge 4.23. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 85 VIII Çizelge 4.24. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 85 Çizelge 4.25. Birinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları Varyans Analiz Sonuçları........ 86 Çizelge 4.26. Birinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları (µg/cm2) .................................. 87 Çizelge 4.27. İkinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları Varyans Analiz Sonuçları ......... 88 Çizelge 4.28. İkinci Dönem Ortalama İlaç Kayıp Miktarları (µg/cm2) .................... 88 Çizelge 4.29. Bağıl İlaç Kayıp Oranlarına Ait Varyans Analiz Sonuçları................ 89 Çizelge 4.30. Yöntemlere Ait Ortalama Bağıl İlaç Kayıp Oranları ......................... 89 Çizelge 4.31. Bulaşık Bitki Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları ..................... 90 Çizelge 4.32. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin Biyolojik Etkinlik Değerleri ......................................... 91 Çizelge 4.33. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin Biyolojik Etkinlik Değerleri ......................................... 92 Çizelge 4.34. Gövdede Delik Sayısı Bakımından Sağlanan Biyolojik Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları .................................................. 93 Çizelge 4.35. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Gövdede Delik Sayısı Açısından Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)....................................... 93 Çizelge 4.36. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Gövdede Delik Sayısı Açısından Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)........................................ 94 Çizelge 4.37. Canlı (larva+pupa) Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları ............ 95 Çizelge 4.38. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Canlı Larva+Pupa Açısından Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)........................................ 96 Çizelge 4.39. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Canlı Larva+Pupa Açısından Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)........................................ 97 Çizelge 4.40. Mısırkurdu ve Mısır Koçankurdu Ortalama Sayıları (adet)................ 98 IX ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 1.1. (a)-Mısırkurdu (Ostrinia nubalis), (b)-Mısır Koçankurdu (Sesemia nanogrioides) larvaları ............................................................................... 2 Şekil1.2. Mısır ana zararlıların bitkide oluşturduğu tahribatlar .................................. 3 Şekil 1.3. Yüksek çatılı traktör ve mısır ilaçlama pülverizatörü (Ceylan Makine, Ceyhan/Adana) ............................................................................. 5 Şekil 1.4. Püskürtme çubuğu yükselebilen klasik tip tarla pülverizatörü (Satanoğlu Tarım Makinaları Adana/Türkiye) ............................................ 6 Şekil 1.5. Yardımcı hava akımının sürüklenme üzerine olumlu etkisi (Güler ve ark., 2010). ............................................................................................ 7 Şekil 1.6. Yardımcı hava akımlı tarla pülverizatörü çalışma ilkesi .............................. 9 Şekil 1.7. Turbo damlacık üreten meme (Turbo Drop, Air Induction) ....................... 13 Şekil 1.8. Turbo damlacık ile üretilen damlalarda hava kabarcıkları için damla örneği (Spraying System Co.) ....................................................... 14 Şekil 1.9. İkiz püskürtme hüzmeli meme (TwinJet-Spraying Systems Co.) .............. 15 Şekil 3.1. Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü deneme arazileri (Google Earth Programı)............................................................. 25 Şekil 3.2. Protitip tarla pülverizatörü (yol konumu) .................................................. 27 Şekil 3.3. Prototip tarla pülverizatörü (arazi konumu) .............................................. 27 Şekil 3.4. Çatısı yükselebilen prototip tarla pülverizatörü şematik görünümü ........... 30 Şekil 3.5. Konik hüzmeli meme donatılı püskürtme çubuğu şematik görünümü ................................................................................................. 31 Şekil 3.6. Konik hüzmeli meme tipi (Toyman/İzmir) ............................................... 31 Şekil 3.7. Yaprak altı meme donatılı püskürtme çubuğu şematik görünümü ............. 32 Şekil 3.8. Turbo damlacık üreten meme (Spraying System/USA) ............................. 33 Şekil 3.9. İkiz jetli meme (Spraying System/USA) ................................................... 33 Şekil 3.10. TX3 Konik jetli meme (Spraying System/USA) ..................................... 34 Şekil 3.11. Çoklu meme başlığı (Spraying System/USA) ......................................... 34 Şekil 3.12. Hava akımlı yerli yapım püskürtme çubuğu şematik görünümü .............. 35 X Şekil 3.13. Vana tip başlıklı anemometre (Thies Clima) ........................................... 39 Şekil 3.14. Isı telli anemometre cihazı (LT Lutron AM-4204) .................................. 39 Şekil 3.15. Flourometre cihazı (2001 A Fluoro-Tec) ................................................ 40 Şekil 3.16. Çalkalama cihazı (SL 350) ..................................................................... 41 Şekil 3.17. Yaprak alanı ölçüm cihazı (LICAR LI-300) ........................................... 41 Şekil 3.18. Damla çapı ölçüm cihazı (Malvern Spraytec) ......................................... 42 Şekil 3.19. Deneme planı şematik görünümü ........................................................... 43 Şekil 3.20. Deneme alanı genel görünümü (2009) .................................................... 44 Şekil 3.21. Bitki örnekleme yüzeyleri ...................................................................... 45 Şekil 3.22. İkinci dönem örnekleme yüzeyleri şematik görünümü ............................ 46 Şekil 3.23. Filtre kağıdı toplama kasaları ................................................................. 47 Şekil 3.24. Fluorometre kalibrasyon grafiği ............................................................. 50 Şekil 3.25. Gray skala olarak taranmış suya duyarlı kart örneği................................ 51 Şekil 3.26. Görüntü işleme programıyla yapılan bir analiz görüntüsü ....................... 52 Şekil 3.27. Biyolojik etki değerlerine yönelik yapılan tarla sayımlarından bir görüntü................................................................................................... 54 Şekil 4.1. Birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal dağılımı (%) ................................................................... 57 Şekil 4.2. Birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal dağılımı (%) ................................................................... 60 Şekil 4.3. İkinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal dağılımı (%) ................................................................... 63 Şekil 4.4. İkinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal dağılımı .......................................................................... 66 Şekil 4.5. Birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı dağılımları (%) ............................................................................. 75 Şekil 4.6. Birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı oransal dağılımı (%) ..................................................................... 78 Şekil 4.7. İkinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı oransal dağılımı (%) ..................................................................... 81 XI Şekil 4.8. İkinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı oransal dağılımı (%) ..................................................................... 84 XII XIII 1. GİRİŞ Ali BOLAT 1. GİRİŞ 1.1. Mısır Bitkisi Ana Zararlıları ve Mücadelesi Mısır, doğrudan ve dolaylı olarak insan beslenmesinde önemli rol oynayan bir besin, endüstride birçok iş kollarında bir ham madde ve hayvan beslenmesinde ise çok önemli bir yem kaynağıdır. Mısır (Zea mays L.) dünyada yaklaşık 147 milyon hektar ekim alanı, 786 milyon ton üretim ve ortalama 490.6 kg/da verim ile tahıl üretiminde buğdaydan sonra ikinci sırada yer almaktadır (Anonim, 2008). Ülkemizde 5.92.000 hektar ekim alanı, 4.250.000 ton üretim miktarı ve ortalama 718 kg/da verimi ile tahıllar arasında buğdaydan sonra ikinci sırada yer almaktadır (Anonim, 2009). Adana, Hatay ve İçel illerini kapsayan ve 1.000.000 ha alanda tarla tarımı yapılan Çukurova’ da toplam ekim alanı 291.462 ha, toplam üretim miktarı 2.263 609 ton ve ortalama tane verimi 1000 kg/da ile hem Dünya ortalamasının hem de Türkiye ortalamasının yaklaşık iki katı kadardır (Cerit, 2006). Mısır bitkisi özellikle Adana ilinde hem ana hem de ikinci ürün olarak yoğun bir şekilde üretilmektedir. Adana’da birinci ürün olarak 78.945 ha ve ikinci ürün olarak 42.175 ha olmak üzere toplam 121.120 ha alanda toplam 1.389.153 ton mısır üretimi yapıldığı belirlenmiştir (Adana Tarım İl Müdürlüğü, 2009). Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de mısır tarımını olumsuz yönde etkileyen birçok zararlı böcek türü vardır. Bunlardan Mısırkurdu (O. nubilalis Hübner) ve Mısır Koçankurdu (S. nonagrioides Lefebvre) en önemli iki zararlıdır (Şekil 1.1) Mısırkurdu, Avrupa, Amerika ve Türkiye olmak üzere birçok ülkede yaygındır (Walker, 1970; Zeren ve ark., 1988). Mısır Koçankurdu ise İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’de ve özelliklede Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde yaygın bir zararlıdır (Stavrakis, 1967; Anglade 1972; Melamed-Madjar ve Tam, 1980; Larue, 1984; Zeren ve ark., 1988; Şimşek ve Güllü, 1992; Cordero ve ark., 1998). 1 1. GİRİŞ Ali BOLAT (a) (b) Şekil 1.1. (a)-Mısırkurdu (Ostrinia nubalis), (b)-Mısır Koçankurdu (Sesemia nanogrioides) larvaları Çukurova’da birinci ürün yetiştiriciliği Mart-Eylül aylarında yapılmakta ve bu dönemde, mısır bitkisi ana zararlılarına ait yoğunluk genellikle düşük olduğundan ilaçlamaya gerek duyulmamaktadır. Ancak ikinci ürün üretim periyodu boyunca (Haziran-Kasım) çevre şartlarına bağlı olarak, mısır ekilen alanlarda hastalık ve zararlılar kontrol altına alınmadığı zaman hemen hemen ürünün % 80’i kaybolmaktadır. Bu amaçla ikinci ürün mısırlarda mutlaka ilaçlama yapmak gerekmektedir. Her iki ana zararlının mücadelesinde de lambda cyhalotrin etken maddeli kimyasal ilaçlar yaygın olarak kullanılmakta ve ikinci ürün yetiştirme süresi boyunca en az 3 kez ilaç uygulaması yapılması önerilmektedir (Şimşek ve Güllü, 1996). Mısır Koçankurdu Sesamia nonagrioides Lefebvre (Lepidoptera: Noctuidae), larvaları mısır bitkisinin genç fide döneminden itibaren ve Mısırkurdu Ostrinia nubilalis Hübner (Lepidoptera: Crambidae) larvaları ise, helezon döneminden (bitki boyu 50–60 cm) başlayarak yaprak, gövde, koçan ve tepe püsküllerinde beslenerek zarar yapmaktadırlar Zarar gören yapraklarda ve gövdede delikler, zamanla yırtılmalar ve gövde içinde tüneller oluşturmaktadır (Şekil 1.2). Ayrıca tepe püsküllerinde tahripler ve koçanlarda yenilmiş olan taneler, meydana getirerek zarar vermektedirler. Bunun sonucu olarak bitki üzerindeki koçanlar kırılıp yere düşmekte 2 1. GİRİŞ Ali BOLAT ve büyük çapta doğrudan ürün kayıpları meydana gelmektedir (Tatlı ve ark., 2004; Tatlı ve Özdemir, 2005). Şekil1.2. Mısır ana zararlıların bitkide oluşturduğu tahribatlar İkinci ürün mısırlarda ışık tuzaklarında yakalanan ergin sayısı 5–10 adet/hafta olduğunda (bitki boyu ortalama 50-60 cm) ve zararlıya ait ilk yumurta kümeleri görüldüğü anda ilk ilaçlamaya başlanmaktadır. İlk ilaçlamadan sonraki 10–15 gün içinde ikinci ilaçlama, ikinci ilaçlamadan sonraki 10–15 gün içerisinde ise üçüncü ilaçlama yapılmaktadır (Şimşek ve Güllü, 1996). İkinci ilaçlamada bitki boyu ortalama 175–200 cm, üçüncü ilaçlamada ise bitki boyu 200–230 cm civarında değişmektedir (Anonim, 2004a). Yapılan kimyasal mücadelede de her iki ana zararlı için lambda cyhalotrin etken maddeli kimyasal ilaçlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Mısırkurdu larvaları ise, bitkinin yaprak, gövde, koçan ve erkek organlarında delik ve galeriler açıp beslenmek suretiyle bitkinin zayıf düşmesine neden olurlar. İlk zarar genç larvaların helezon yapraklarda beslenmesi ile başlar. Mısırkurdu’nun gövdeye girişi boğumdan olur ve bu Mısırkurdu’na has bir özelliktir. Ülkemizde birinci ürün mısırlarda genellikle zararlı yoğunluğu düşük olduğundan ilaçlamaya gerek duyulmamaktadır. İkinci ürün mısırlarda ışık tuzaklarında yakalanan kelebek 3 1. GİRİŞ Ali BOLAT sayısı 10-15 adet/hafta olduğunda ve zararlıya ait ilk yumurta paketleri görüldüğü andan itibaren ilk ilaçlamaya başlanır İlk ilaçlamadan sonraki 10-15 gün içinde ikinci ilaçlama, ikinci ilaçlamadan sonraki 10-15 gün içerisinde ise üçüncü ilaçlama yapılabilir. Mısırkurdu’na karşı mücadele yapılmazsa mısır sapı ya da mısır koçanlarının iç kısmında beslenen zararlı koçan içinde süt oluşumundaki tanelere zarar vermektedir (Anonim, 2004a). Günümüzde mısır zararlılarına karşı uygulanan tarımsal mücadele yöntemleri mekanik, biyolojik ve kimyasal yöntemlerdir. Ancak, tarımsal alanlarda hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadelede çoğu kez ilk akla gelen kimyasal savaşım olmaktadır. Kimyasal savaşım yönteminin diğer yöntemlere göre daha yüksek etkinliğe sahip olmasının nedenleri; hızlı sonuç vermesi, bilinçli ve kontrolü kullanıldığında ekonomik olması ve ürünü toksin salgılayan organizmalardan korumasıdır. Tüm bu avantajlara rağmen, kimyasal mücadele bilinçsiz ve kontrolsüzce uygulandığında, zararlı organizmalarda dayanıklılık oluşabilmekte ve kalıntılar yoluyla insan ve çevre sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilmektedir. Ülkemizde tarımsal üretimde kullanılan ilaçlardaki hızlı çeşitlenmeye karşın, ilaç püskürtme ekipmanlarında benzer gelişmeler olmamıştır. Oysa Avrupa Birliği ülkelerinde teknolojik gelişmelere paralel olarak ilaç püskürtme ekipmanları düşük sürüklenme potansiyelli memelerle ve zaman zamanda elektronik kontrol üniteleri ile donatılmakta, böylece yüksek ilaçlama etkinliği sağlanırken düşük düzeylerde çevresel riskler oluşmaktadır (Anonim, 2005). Ülkemizde de Avrupa Birliğine girme süreci çerçevesinde tarım ilaçlarının püskürtülmesinde insan ve çevre sağlığına önem verilmeye başlanmıştır. Sürüklenmeden oluşan pestisit kayıpları hayvanlar, toprak, su ve hava gibi ekolojik değerler için bir tehdit unsurudur. İlaç sürüklenmesi aynı zamanda tarım çalışanlarını, diğer çiftçilerin ürünlerini, doğal yaşam alanlarını bu kirliliğe maruz bırakmaktadır (Gajtkowski ve ark., 2006). Avrupa Birliğince benimsenen iyi tarım uygulamaları çerçevesinde Tarım Bakanlığı 2006 yılında uçakla ilaçlamayı zeytin sineği dışındaki diğer uygulamalar için yasaklamıştır. Mevcut yasak ile birlikte ikinci ürün mısır yetiştiricileri özellikle bitki boyunun yükseldiği dönemlerde ilaç uygulamaları bir sorun haline gelmiştir. 4 1. GİRİŞ Ali BOLAT Türkiye’deki pülverizatör pazarında bu soruna çözüm bulacak ekipmanlar bulunmadığından, imalatçılar herhangi bir Ar-Ge çalışması yapmaksızın üreticilere çeşitli alternatifler sunmaya çalışmaktadırlar. Sunulan alternatiflerden bazıları; klasik tip tarla pülverizatörünü çatısı yükseltilmiş bir traktörle işletilmesi ya da tarlada bazı sıralar boş bırakılarak (traktör geçişi için) standart tip traktörle püskürme çubuğu yükseltilebilir pülverizatör kullanımından oluşmaktadır. Ancak traktör çatısını yükselterek klasik pülverizatörün yüksek çatılı traktör ile işletilmesi (Şekil 1.3), düşük operatör emniyeti ve sulama sonrası tarlada güçleşen manevra nedeniyle bu uygulama tercih edilmemektedir. Yüksek çatılı imal edilen pülverizatörlerde ise (Şekil 1.4), ne denli ileri teknoloji kullanılırsa kullanılsın ilaçlamanın başarı sağlayabilmesi için ilacın son çıkış noktası olan memeler ve damla taşıma sistemleri önem kazanmaktadır. Şekil 1.3. Yüksek çatılı traktör ve mısır ilaçlama pülverizatörü (Ceylan Makine, Ceyhan/Adana) 5 1. GİRİŞ Ali BOLAT Şekil 1.4. Püskürtme çubuğu yükselebilen klasik tip tarla pülverizatörü (Satanoğlu Tarım Makinaları Adana/Türkiye) İmalatçılar tarafından piyasaya sunulan bu yüksek çatılı tarla pülverizatörlerinin büyük bir çoğunluğu klasik tip konik hüzmeli memelerle donatılmış olup, insan ve çevre sağlığını korumaya yönelik teknolojileri içermemektedir. Hatta bu yöntemlerle neden olunan çevresel risk değeri, uçakla ilaçlamaya göre daha da yüksektir. Günümüzde homojen ve sürüklenme potansiyeli düşük damla üretimi, damlaların hedefe taşınması ve hedef yüzey üzerinde ilacın tutunması gibi konularda yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Özellikle çevre korumanın artan önemi karşısında, ilaç sürüklenmesinin azaltılması ve ilacın direk hedef üzerine çöktürülerek daha düşük uygulama hacmi ile aynı etkinliğin sağlanabilmesi önem kazanmıştır (Gajtkowski ve ark., 2006). Son yıllarda klasik tip tarla pülverizatörleriyle ilaç uygulamada etkinliğini artırmak için hava akımından yararlanılmaktadır. Bu tip pülverizatörlerde hidrolik memelerde üretilen damlalar hava akımı ile hedef üzerine taşınmaktadır (Degania /Israil, Hardi sprayer/Danimarka, Toselli/İtalya). 6 1. GİRİŞ Ali BOLAT 1.2. Klasik Püskürtme Yöntemlerine Alternatif Bazı Yeni Püskürtme Teknikleri 1.2.1. Yardımcı Hava Akımlı Püskürtme Uygulamaları Sıvı ilaç uygulamalarında hava akımıyla damla oluşturma veya sadece damla taşıma yeni bir uygulama yöntemi olmamasına rağmen günümüzde bu yöntemlerin kullanımlarında önemli farklılıklar olmaktadır. Başlangıçta daha çok meyve bahçelerinde düşük hacimlerde ilaç uygulamak için yardımcı hava akımlı pülverizatörlerden yararlanılmış, ancak zamanla tarla bitkilerinde de etkinligi arttıran ve sürüklenmeyi azaltan bir teknik oldugu kanıtlanarak hava akımlı tarla pülverizatörleri de geliştirilmiştir. Hava akımının sagladıgı türbülans ile damlaların bitki tacı içine penetrasyonu arttırılırken, aynı zamanda hedef üzerinde daha iyi bir kaplama sağlanmaktadır. Ayrıca hava akımı bir perde görevi görerek yüksek ilerleme hızlarında ve rüzgarlı havalarda sürüklenme kayıplarını azaltarak çalışmaya da olanak tanımaktadır. Sekil 1.5’te hava akımının sürüklenme üzerine etkisi açık olarak görülmektedir. Hava akımı yok Hava akımı var Şekil 1.5. Yardımcı hava akımının sürüklenme üzerine olumlu etkisi (Güler ve ark., 2010). İyi tasarlanmış bir hava akımı ünitesi ile (yeterli düzeyde hava hızı ve çubuk boyunca hava dağılımı), hava akımsız uygulamalara göre hedef yüzeyler üzerinde 7 1. GİRİŞ Ali BOLAT daha fazla ilaç tutunduğu çoğu araştırıcılar tarafından bilinmektedir (Panneton ve ark. 2000, Gajtkowski, 2002). Ancak, ilaçlanacak bitkinin yapısı ve ilaçlama dönemi, gerek duyulan hava akımı parametrelerini belirlemektedir. Damla taşıyıcı hava akımı, aksiyal, radyal veya karışık akışlı fanlarla üretilmekte, damlalar ise hidrolik memelerle, özel pnömatik memelerle ya da döner atomizörlerle oluşturulmaktadır (Bayat ve Bozdoğan, 1999). Hava akımlı uygulamalarda, hava hızı, debisi ve yönlendirilmesi elde edilecek sonuçları doğrudan etkilemektedir. Piche ve ark. (2000) patates ve brokolide yardımcı hava akımlı ve klasik ilaç uygulamalarını bu bitkilerde karşılaştırmak amacıyla denemeler yapmışlardır. Denemelerde 31 m/s’lik damla taşıyıcı hava hızı kullanmışlardır. Sonuçta yardımcı hava akımlı uygulamanın klasik uygulamaya göre daha iyi ilaç penetrasyonu ve kaplama sağladığını belirlemişlerdir. Dursun (2003), domates bitkisinde yaptığı bir araştırmada yardımcı hava akımı hızına bağlı olarak bitki seviyelerindeki yaprakların üst ve alt yüzeylerinde sağlanan kalıntı miktarları incelenmiştir. Deneme sonucunda klasik uygulama ile yardımcı hava akımlı uygulama karşılaştırıldığında hava hızının artmasıyla bitki yapraklarının alt seviyelerindeki yaprakların üst seviyedeki yapraklara göre kalıntı miktarlarında artış olduğunu gözlemlemiştir. Zande ve Porskamp (1996), yaptıkları bir araştırmada, yardımcı hava akımlı uygulama ve klasik püskürtme sistemlerinin etkilerini araştırmışlardır. Araştırma sonunda; 150 ve 300 l/ha’lık uygulama hacminde yardımcı hava akımı ile yapılan uygulamalarda, sürüklenmenin diğer uygulama yöntemlerine göre % 50 oranında azaldığını saptamışlardır. Şekil 1.6’da görüldüğü gibi, hava akımı ile damlalar belli bir açı ile yönlendirilmekte, hava ile karşılaşan damlalar hedefe taşınmaktadır. Bazı imalat firmaları toprak yüzeyine kadar ulaşan hava akımının, yaprak alt yüzeylerine ilaç ulaştırmada etkili olduğunu savunmaktadır (Degania/İsrail). 8 1. GİRİŞ Ali BOLAT Şekil 1.6. Yardımcı hava akımlı tarla pülverizatörü çalışma ilkesi Tarımsal üretimde zararlılarla mücadelede kullanılan kimyasal mücadele aletlerindeki en büyük değişiklik, püskürtülen materyalin hedefe iletilmesinde ve kullanılacak meme tipinde olmaktadır. Klasik tip ilaçlama aletleri tarafından kullanılan memelerde üretilen ilaç damlaları atalet ve yerçekimi kuvvetlerinin bileşke etkisiyle hedefe taşınmaktadır. Ancak, bu kuvvetler hedef yüzeye yeterli miktarlarda ilaç taşınmasında yetersiz ilaç penetrasyonu ve yüksek miktarlarda ilaç sürüklenmesi gibi sorunları ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Dursun, 2003). Bazı araştırmacılar, yardımcı hava akımlı ilaç uygulamada hava akımının damla hızını ve ilaç penatrasyonunu arttırdığı ve böylece klasik uygulamalara göre özellikle bitki alt bölgelerine daha fazla ilaç ulaştığını ve sürüklenmenin azaldığının belirtmişlerdir (Panneton ve ark. 2000; Sumner ve Herzog, 2000). Taylor ve Andersen (1977) tahıl üretim alanlarında yardımcı hava akımlı tarla pülverizatörlerinin kullanılmasıyla, klasik tip tarla pülverizatörlerine göre toprak kirlenmesinde yaklaşık % 40 azalma olduğu belirtilmiştir. Hava akımlı damla taşımada veya damla oluşturmada kullanılan fanın sağladığı hava akımı yönü ve şiddetinin damla taşınması ve damlaların hedef 9 1. GİRİŞ Ali BOLAT yüzeyine çökelmesi üzerinde önemli etkileri vardır (Zeren ve Bayat 1999a). Rahman ve Wolff (1997) yaptıkları bir araştırmada, hava akımlı ve hava akımsız uygulamaları ilaçlama başarısı yönünden karşılaştırmışlar ve 19-24 km/h rüzgar hızlarında hava akımlı uygulamanın sürüklenmeyi önemli ölçüde azalttığını belirtmişlerdir. Ancak hava akımlı uygulamalarda yeterli etkinliğin sağlanabilmesi için damla taşıyıcı hava hızının 30 m/s den büyük ve hava debisinin püskürtme çubuğu üzerinde en az 2000 m3/h/m düzeylerinde olması gerekmektedir (Raetano, 2005) Hava akımı damla hızını arttırdığından, çok küçük rüzgar hızlarının sürüklenme üzerindeki etkisi azalmakta ve damla kısa sürede hedef üzerine iletildiğinden buharlaşma etkisi azalmaktadır. Çizelge 1.1’de farklı damlaların hava akımlı ve hava akımsız uygulamalardaki hızları verilmiştir (Zeren ve Bayat 1999). Çizelge 1.1. Hava Akımlı ve Hava Akımsız Uygulamalardaki Damla Hızları (Zeren ve Bayat, 1999) Damla Büyüklüğü Damla Hızları (m/s)* ( µm) Hava Akımsız Uygulama Hava Akımlı Uygulama 100 1,6 4,3 200 2,4 6,2 300 5,7 9,7 400 7,9 11,3 500 11,7 12,8 *: Meme ucundan 0,5 m uzaklıktaki damla hızları Hava akımlı uygulamalarda damla hızı hava akımsız uygulamaya göre daha yüksek olduğundan buharlaşmadan dolayı önemli oranda çap küçülmesi meydana gelmemektedir. Özellikle mısır bitkisinin 2.5 m boy yüksekliğine ulaştığı dönemlerde bitki tacının alt bölgelerine damlanın ulaşması için 50 cm lik püskürtme yüksekliği dahil memeyi terk eden bir damlanın 2.5-3 m’lik yolu buharlaşmadan alması gerekmektedir. Bu durumda özellikle 50 µm den küçük çaplı damların hedefe ulaşmadan buharlaşmaları söz konusu olabilir. Damla hedefe ulaşıncaya kadar oluşan buharlaşma miktarı damlaların çapı ve püskürtülen ilacın formülasyonu ile ilgilidir (Bayat ve ark. 1999a). Matthews (1992) ilaçlama sırasında hava sıcaklık değerlerinin artması ile küçük çaplı damlaların kısa zamanda buharlaşmaya eğilim gösterdiğini, böylece damlaların memeden ayrıldıktan sonra aldıkları mesafelerin de kısaldığını belirtmiştir (Çizelge 1.2). 10 1. GİRİŞ Ali BOLAT Çizelge 1.2. Farklı Sıcaklık ve Nisbi Nem Koşullarında Damlaların Havada Kalma Durumları (Matthews, 1992) Başlangıçtaki Damla Boyutu Koşul A Koşul B Havada Kalma Düşüş Havada Kalma Düşüş ( µm) Süresi (s) Mesafesi (m) Süresi (s) Mesafesi (m) 50 14 0,5 4 0,15 100 57 8,5 16 2,4 200 227 136,4 65 39 Koşul A: Sıcaklık 20 °C Sıcaklık ve % 80 nisbi nem, ΔT 2.2 °C Koşul B: Sıcaklık 30 °C Sıcaklık ve % 50 nisbi nem, ΔT 7.7 °C Çizelge 1.2’de de görüldüğü üzere, küçük çaplı damlaların buharlaşmadan havada kalma süresi üzerinde ortam sıcaklığı son derece etkili olmaktadır. Ayrıca damlaların daha uzak mesafelere kısa sürede ulaşabilmeleri için mümkün olduğunca büyük çaplı olması gerekmektedir. Oysa hedef yüzey üzerinde yüksek ilaç kaplama değerleri oluşturmak için ise damla çaplarının oldukça küçük olması arzulanır. Bu durumda, memelerde üretilecek küçük çaplı damlaların kısa sürede hedef üzerine çöktürülmesinde en etkili yolun, hava akımlı uygulamalar olacağı söylenebilir. Teorik olarak damlaların buharlaşmadan havada kalma süreleri Eşitlik 1.1’de verilen formül ile hesaplanmaktadır (Matthews, 1992). 1,5.10 −3.d 4 t= 80.∆T (1.1) Burada; t=Buharlaşan damlaların havada kalma süreleri (s) d= Damla çapı (µm) ΔT=Sıcaklık farkı (°C) Eşitlik 1.1’den de anlaşılacağı üzere püskürtülen damlaların buharlaşmadan havada kalma süresi doğrudan damla çapıyla ilgilidir. Son yıllarda yardımcı hava akımlı uygulamaların dışında tarımsal ilaç uygulamalarının etkinliğini arttıracak yeni pestisit uygulama tekniklerinin geliştirilmesi için oldukça çaba sarf edilmiştir. Başarısız ilaç uygulamaları nedeniyle artan maliyetler ve hedef dışına sürüklenen ilaçların oluşturduğu çevre kirliliğinden 11 1. GİRİŞ Ali BOLAT dolayı artan çevresel olumsuzluklar, yeni tip düşük sürüklenme potansiyelli uygulama tekniklerinin kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. 1.2.2. Düşük Sürüklenme Potansiyelli Memeler Son 10 yılda özellikle meme imalatı yapan firmalar klasik olarak değerlendirilen standart tip yelpaze ve konik hüzmeli memelere alternatif olabilecek yeni tip memeler geliştirmektedir. Çoğu kez pazara sunulan bu yeni tip memelerin klasik memelere göre üstünlüğü, labaratuar koşullarında ölçülen damla büyüklükleri ve bazı püskürtme paterni verileri de kanıt olarak sunulmaktadır. Oysa tarla koşullarında meteorolojik verilerin değişkenlikleri, hedef bitkinin morfolojik parametreleri ve operatör hataları bazen labaratuar koşullarında saptanan olumlu üstünlüklerin tersi bir veriyi gösterebilmektedir. 1.2.2.1. Turbo Damlacık Üreten Meme (Air Induction) Günümüzde mevcut ilaç uygulamaları ile sürüklenmenin tamamen ortadan kalkması mümkün değildir. Fakat yapılan araştırmalar sonucunda sürüklenmenin azaltılmasına yönelik olarak yapılan öneriler şunlardan oluşmaktadırlar; 1. Hava koşullarının uygun olduğu koşullarda ilaçlama yapılması, 2. Püskürtme hacmi içerisinde çapı 100 µm’den küçük damlaların oranının azaltılması (turbo damlacık üreten meme, drift korumalı meme, turbo teejet meme kullanılması), 3. Küçük damlaların hedefe taşınmasında çeşitli hava akımlı sistemlerden yararlanılması, 4. Damlaların elektrostatik püskürtme yöntemleriyle çökertilmesidir. Sürüklenmenin azaltılmasına yönelik özellikle 2. ve 3. teknolojiler özellikle gelişmiş ülkelerde ticari anlamda değer bulmakta ve birçok pülverizatör imalatçısı bu teknolojileri kendi ürettikleri pülverizatörlere adapte etmeye çalışmaktadırlar. Hava akımlı uygulama dışında damla sürüklenmesini azaltan ve kaplamayı arttırıcı 12 1. GİRİŞ Ali BOLAT teknoloji olarak en yaygın turbo damlacık üreten memeler (Şekil 1.7) kullanılmaktadır. Şekil 1.7. Turbo damlacık üreten meme (Turbo Drop, Air Induction) Turbo damlacık üreten memeler diğer düşük sürüklenmeli memelerden farklı olarak, meme gövdesi üzerinde bir veya iki adet hava deliği bulunmaktadır. Bu hava delikleri sayesinde meme gövdesi içerisine atmosferden havanın girmesi sağlanmaktadır. Hava ve su bir odacık içerisinde tıpkı bir su aspiratörü gibi karıştırılmaktadır. Memeyi terk ederken içerisinde hava kabarcıkları bulunan damlalar (Şekil 1.8) hedef üzerine çarptıklarında yeniden parçalanmakta böylece hedef yüzey üzerindeki kaplamayı da arttırmaktadır. 13 1. GİRİŞ Ali BOLAT Şekil 1.8. Turbo damlacık ile üretilen damlalarda hava kabarcıkları için damla örneği (Spraying System Co.) Michielsen ve ark., (2001) yaptıkları bir çalışmada 4 adet düşük sürüklenme sağlayan meme tipini standart tip meme ile karşılaştırmışlardır. Çalışma sonunda, 150 l/ha uygulama hacminde % 55-78 oranında, 300 l/ha uygulama hacminde % 87-88 oranında sürüklenmenin azaldığını belirtmişlerdir. Dolayısıyla turbo damlacık üreten meme ile düşük sürüklenme ve yüksek kaplama sağlanması bu memenin sağlayacağı, biyolojik etkinliği yüksek kılabilecek ve çevre kirliliğini kısmen azaltabilecektir. İkinci ürün mısır bitkisinde ekonomik boyutta zarara neden olan Mısır koçankurdu, Mısırkurdu’na karşı kontak etkili ilaçların kullanılması kaplama oranının önemini daha da arttırmaktadır. 1.2.2.2. İkiz Hüzmeli Memeler (Twin Jet) İkiz hüzmeli memeler standart yelpaze hüzmeli memeden iki ayrı püskürtme huzmesinin oluşturulması ilkesine göre çalışmaktadır. Ülkemizde henüz kullanımda olmayan ikiz püskürtme hüzmeli (twin jet) memelerin (Şekil 1.9) yoğun yapraklı bitkilerde daha iyi bir ilaç penetrasyonu ve kaplama oranı sağladığı üretici firma tarafından belirtilmektedir. (Spraying System Co.). Bu tip memede iki yönlü ilaçlama yapılması nedeniyle daha farklı açılarda püskürtülen damlalar, bitkinin birçok noktasına ulaşmaktadır. Bu yönleriyle ikiz huzmeli memeler iyi bir damla dağılımı sağlanmakta ve değişik açılarda ilaçlama kabiliyeti oluşturmaktadır (Anonim 2004b). 14 1. GİRİŞ Ali BOLAT Şekil 1.9. İkiz püskürtme hüzmeli meme (TwinJet-Spraying Systems Co.) 1.2.3. Yaprak Altı Meme Donanımlı Püskürtme Uygulamaları Ülkemizde daha çok pamuk ilaçlamalarında kullanılan yaprakaltı memeler ile yapılan ilaçlamalarda, daha iyi kaplama oranı ve bitki tacı içerisine ilaç penetrasyonu oluşturulması için uygulanan yöntemlerden birisidir. Ancak bu yöntemde püskürtme çubuğu üzerine yapılan ilave donanımlar ve düşey olarak uzatılan çubuklar operatör açısından ilaçlamayı güçleştirdiğinden son yıllarda giderek daha az kullanılmaktadır. İkinci ürün mısırda ekonomik boyutta zarara neden olan Mısır Koçankurdu ve Mısırkurdu’na karşı kontak ve mide zehri etkili ilaçların kullanılması kaplama oranının önemini arttırmaktadır. Mısır bitkisinin boyu ikinci ve üçüncü ilaçlamalarda >175 cm olduğundan ilaç damlalarının püskürtme memesine göre daha altta kalan hedeflere ulaşması zorlaşmaktadır. Bu nedenle yapılan ilaçlamalarda biyolojik etkinlik azalmaktadır. Yaprakaltı meme uygulamalarında püskürtme çubuğu üzerinde bazı değişiklikler gerektirdiği gib, bu tür çubukla donatılmış pülverizatörleri tarla koşullarında işletmek güçleşmektedir. Ayrıca Yaprak altı memelerin sıra arasına uygun şekilde indirilip sıraya yönlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla farklı bitkilerde yaprak altı meme uygulaması bitki gelişimine bağlı olarak dizayn edilmeyi gerektirmektedir. Yaprak altı meme uygulamalarında temel yaklaşım, sıra arasına indirilen bir çubuğun ucuna sağlı-sollu püskürtme yapabilecek en az iki adet ilave memenin konulmasından oluşmaktadır. 15 1. GİRİŞ Ali BOLAT 1.3. Çalışmanın Amacı Ülkemizde klasik tip tarla pülverizatörleri ile yapılan insektisit ve herbisit uygulamalarında 200-600 l/ha uygulama hacimleri arasında yapılmasına rağmen, ikinci ürün mısır yetiştiriciliğinde uçak kullanımı nedeniyle uygulama hacmi 30-50 l/ha sınırları arasında yer almıştır (TARUÇ-Adana kayıtları). Dolayısıyla mısır yetiştiriciliğinde özellikle ikinci ve izleyen ilaçlamalarda tarla pülverizatörleri ile hangi uygulama hacminin kullanılması gerektiği konusunun belirlenmesi gerekmektedir. Düşük uygulama hacimleri iş verimini arttırmasına rağmen, ilaçlamanın etkinliğini değiştirebilmektedir. Ancak yüksek uygulama hacimleri ise, ilaçlamanın maliyetini arttırmakta zaman zaman da daha yüksek çevresel kirliliğe neden olmaktadır (ilaçla temas eden su hacmi yükseldiği için). Bu araştırmanın temel amacı, uçakla ilaçlamanın yasaklanmasının ardından ikinci ürün mısır bitkisi ilaçlamasında kullanılabilecek bazı yeni tekniklerin mısır ana zararlılarına karşı etkinliklerini saptamaktır. Belirtilen amaca ulaşmak için yerli yapım püskürtme çubuğu yükseltilebilir bir tarla pülverizatörüyle (150-300 l/ha uygulama hacimlerinde) ikinci ürün mısır ana zararlılarından olan Mısır Koçankurdu ve Mısırkurdu ile mücadelede; 1. Öncelikle yerli yapım konik huzmeli memelerle donatılmış klasik tip bir pülverizatörün etkinliğini belirlemek, 2. Yerli yapım pülverizatörün yaprak altı memelerle donatılmasıyla sağlanan ilaçlama etkinliğini saptamak, 3. Düşük sürüklenme potansiyelli turbo damlacık ve ikiz huzmeli memelerin mısır bitkisi ilaçlama etkinliğini saptamak, 4. Yerli yapım bir pülverizatöre hidrolik olarak işletilen ve yükseltilebilen bir hava akımı ünitesi ilave etmek ve hava akımının yerli yapım konik ve TX Konik memeler ile ilaç uygulama etkinliğini saptamak, 5. Her bir yöntemle sağlanan mısır bitkisi üzerinde sağlanan kalıntı miktarı, kaplama oranı, toprak yüzeyine ulaşan ilaç miktarı ve biyolojik etkinliği saptamak ve klasik yöntemle karşılaştırmaktır. 16 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali BOLAT 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Bayat (1986), pestisit uygulama tekniklerinin araştırılmasında tahta, toprak, kağıt tabakalar ve bitki üzerindeki etkili maddeyi temsilen iz maddeleri kullanıldığını ve bu iz maddelerinin ölçümlerinde fluorometrik yöntemlerden yararlanıldığını belitmiştir. Fluorosent iz maddesi tekniğinin etkili sıvı dağılımlarının kontrolü için ve püskürtme çubuğu konumuna göre memelerin farklı çeşitlerinin duyarlılığını belirlemek amacıyla kullanıldığını belirtmiştir. Ayrıca Turner tipi bir Fluorometrenin parçalarının tanıtımı ve çalışma koşulları hakkında bilgi vermiştir. Tsitsipis ve ark., (1987), Mısır Koçankurdu (Sesemia nanogrioides Lefebvre)’ na karşı yapılan kimyasal ilaç uygulamalarında, ilaç uygulama zamanının çok önemli olduğunu belirtmişlerdir. Zararlıya ait yumurtalar, açıldıktan 2-4 gün sonra oluşan larvalar, sapın içerisine doğru girdiğini bundan dolayı larvaların kimyasal ilaca olan duyarlılıklarının süresinin oldukça kısa olduğunu vurgulamışlardır. Girinstei ve ark. (1988), soğan bitkisinde, Stemphylium zararlısına karşı yardımcı hava akımlı pülverizatörün biyolojik etkinliğini belirlemek amacıyla deneme yapmışlardır. Deneme sonucunda yardımcı hava akimli pülverizatör Stemphylium zararlı popülasyonunun % 75’ini azaltırken geleneksel uygulamada ise, % 30 azaltabildiğini belirtmişlerdir. Mercan ve ark. (1988), tarla pülverizatörlerin de kullanılan düşey hava akımının bitki üzerinde tutunan etkili maddeye ve biyolojik etkinliğe olan etkisini araştırmışlardır. Sonuçta, hava akımsız klasik uygulamaya göre, yardımcı hava akımlı uygulamayla, bitki üzerindeki etkili madde miktarının TX3 ve TX5 konik hüzmeli memelerinde sırasıyla % 26,7 ve % 45,3 oranlarında arttığı bildirilmiştir. Kayapınar ve Kornoşor (1990), Çukurova’da mısır bitkisinde önemli oranda zarar yapan Mısırkurdu (Ostrinia nubalis Hübner) ve Mısır Koçankurdu (Sesemia nanogrioides Lefebvre)’nun bitkideki dağılımını incelemişler, Koçan kurdunun larvalarının bitki sapının koçan altı ve koçanında, Mısırkurdu larvalarının ise koçan üstünde yoğunlaştığını görmüşlerdir. 17 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali BOLAT Heilsbronn ve Anderson (1991), yardımcı hava akımının kinetik enerjilerini hızla kaybeden küçük damlalar ile uygulamada daha etkili olduğunu vurgulamışlardır. Ayrıca hava hızının 16 m/s’den 28 m/s’ye çıkarılmasıyla ilaç sürüklenmesinin azaldığını ve yardımcı hava akımlı uygulamayla hedef yüzeylerdeki kalıntı miktarının % 67’ye kadar yükseldiğini bildirmişlerdir. Ayrıca en yüksek kalıntı miktarı araştırmada kullanılan en yüksek hava hızında (28 m/s) ve 20° öne doğru ayarlanmış hava akımı doğrulturunda elde edildiğini belirtmişlerdir. Rahman ve Wolff (1993), herbisit uygulaması için yaptıkları bu çalışmada, hava akımlı ve hava akımsız tarla pülverizatörleri kullanmışlardır. Denemeler doğal rüzgar koşullarında ve 19-24 km/h rüzgar hızlarında yürütülmüştür. Elde edilen sonuçlara göre, hava akımlı uygulama, hava akımsız uygulamaya göre daha fazla kaplama oranı sağlamıştır. Denemeler iki yıl yapılmış, birinci yıl sonuçlarında hava akımı rüzgarlı koşullarda sürüklenmeyi azaltmasına rağmen ikinci yıl denemelerinde yöntemler arasında bir farklılık görülmemiştir. Bayat ve Zeren (1994), yaptıkları çalışmada pamuk bitkisinin iki gelişim döneminde ilaç uygulamaları yapılarak bitki tacının farklı bölgelerinde yaprak üst ve alt yüzeylerinde tutunan ilaç miktarı ve meydana gelen ilaç kayıplarını belirlemeye çalışmışlardır. Denemeye alınan uygulama yöntemleri; klasik uygulama (tarla pülverizatörü ile yerden ilaçlama), yaprak altı memeli klasik uygulama, mekanik bitki yatırıcı uygulama, pnömatik uygulama, hava akımlı bitki yatırıcı uygulama ve taşıyıcı hava uygulamaların gerçekleşebilmesi için klasik tarla ve hava akımlı bahçe pülverizatörü üzerinde bazı değişiklikler yapmışlardır. Elde edilen sonuçlara göre bütün yöntemlerde bitki tacı farklı bölgelerinde (alt, orta ve üst bölge) sağladıkları ilaç miktarları oldukça değişken olmuştur. Bitki tacı alt bölgesindeki yaprakların alt yüzeylerinde her iki uygulama döneminde de en fazla ilaç tutunması taşıyıcı hava akımlı yöntemle sağlanmıştır. Khdair ve ark. (1994), yaptıkları araştırmada bitki yaprakları arasındaki penetrasyonu ve kaplama oranını belirlemek üzere bir rüzgar tünelinde yardımcı hava akımı oluşturabilecek bir düzenek kurmuşlardır. Uygulamalar 119 µm büyüklüğündeki damla çapında ve dört farklı hava hızında ( 0, 10, 13 ve 16 m/s) yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre 16 m/s’lik hava hızıyla bitki yaprak 18 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali BOLAT yüzeylerinde en iyi kalıntıyı sağladığını, hedef yaprakların alt yüzeyinde daha fazla damla birikmesi olduğunu ve en az düzeyde sürüklenme oluştuğunu belirtmişlerdir. Hiskop ve ark. (1995), olgunlaşmış buğday bitkilerini kullanarak laboratuarda kontrollü koşullar altında yardımcı hava akımlı püskürtme uygulamalarına ait etkinliği araştırmışlardır. Denemeler 11-21 m/s’lik hava hızlarında 0,5 ve 2,0 m/s’lik ilerleme hızlarında ve iki farklı hava akımı doğrultusuda (45° ileriye doğru ve dikey olarak aşağıya doğru) olarak yapılmıştır. Denemelerde iz maddesi olarak sodyum fluorescein kullanılmıştır. Araştırma sonucunda yardımcı hava akımı hızının artmasıyla bitki üzerinde toplanan kalıntı miktarının arttığı, klasik uygulamaya göre 45° ileriye doğru açılandırılmış yardımcı hava akımlı uygulamanın ortalama kalıntı miktarını küçük ve orta büyüklükteki damlalarda sırasıyla % 71 ve % 66 arttığını, ilaç kayıplarını ise, % 46 ve % 66 oranlarında azalttığını belirtmişlerdir. Knott, (1995), bezelye bitkisi üzerinde yaptığı bir çalışmada, gri küf (grey mould) kontrolüne yönelik olarak yardımcı hava akımlı ve klasik uygulamanın etkinliğini araştırmıştır. 100 l/ha ve tam doz vinclozin uygulaması ile 100 l/ha yarım doz vinclozin uygulaması arsında yöntemler arasında önemli farklılık olmadığını ve her iki uygulamada da yardımcı hava akımının gri küf kontrolünde daha etkin sonuçlar verdiğini bildirmiştir. Bayat ve ark. (1996), pestisit sürüklenmesinin azaltılması için mutlaka ilaç uygulama etkinliğinin arttırılması gerektiği belirterek, bu amaca yönelik olarak son yıllarda geliştirilen; düşük drift üreten memeler, koruyucu perdeler, elektrostatik yükleme ve yardımcı hava akımlı teknolojilerden yararlanılabileceği ifade edilmiştir. Mulrooney ve Skjoldager (1997), yapmış oldukları çalışmada pamuk bitkisinde pamuk hortumlu böceği (Anthonomus grandis) ve pamuk çizgili yaprakkurdu (Spodoptera exiqua) zararlılarına karşı kontrolünü sağlamak için yardımcı hava akımlı ve klasik uygulamadan oluşan ilaçlama yöntemlerinin biyolojik etkinlik sonuçlarını incelemişlerdir. Sonuçta, yardımcı hava akımlı uygulama ile klasik uygulamaya göre her iki zararlı çeşidinde de daha yüksek ölüm oranı oluşturarak yüksek etki gösterdiğini belirtmişlerdir. Bayat ve ark. (1998a), yaptıkları araştırmada, kiraz meyvesinde ekonomik boyutlarda zarara neden olan sineğin kimyasal püskürtme ile kontrolünü sağlanmaya 19 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali BOLAT çalışmışladır. Denemelerde sırt pülverizatörü, klasik başlıklı ve micronex başlıklı sırt atomizörü kullanmışlardır. Denemede ilaç kaplama oranları ve kalıntı miktarlarını her üç alette de karşılaştırmışlardır. Kaplama oranlarının hesaplanmasında görüntü işleme tekniğinden yararlanılmıştır. Bayat ve ark. (1998b), ilaç sürüklenmesinin tamamen yok edilmesinin mümkün olmadığını, ancak bu sorunun uygun hava koşullarında, uygun ekipman seçimiyle azaltılabileceğini belirtmiştir. Yaptığı araştırmada pülverizatör memesi imalatçıları tarafından geliştirilen ve daha az sürüklenme sağladığı söylenen memelerden bazılarının etkinliklerini belirlemeye çalışmıştır. Laboratuar koşullarında yürütülen çalışmada yeni memelerin sürüklenme potansiyelleri saptanmıştır. Bayat ve ark. (1999a), pestisit uygulamalarında püskürtme esnasında oluşan sürüklenmenin değişik parametreler içerdiğini belirtmiştir. İlaç sürüklenmesini etkileyen bu parametrelerin başında hava şartlarının, kullanılan kimyasalın fiziksel formülasyonunun, damla çapının ve kullanılan meme tipinin belirleyici olduğunu belirtmişlerdir. Bu bilgilerden yola çıkarak düşük sürüklenme potansiyelli memelerden Turbo Teejet meme ve Turbo Damlacık üreten memeyi klasik yelpaze huzmeli memelerle kıyaslamaya çalışmışlardır. Bayat ve ark. (1999b), yardımcı hava akımlı pülverizatörlerin işletme parametrelerinin rüzgar tüneli içerisinde değerlendirilmesi üzerine yapmış oldukları bir çalışmada, hedef yüzey olarak sentetik pamuk ve mısır bitkisi kullanmışlardır. Bir damla jeneratörüyle 130 µm ve 300 µm çaplı damlalar üretilmiştir. Damla büyüklüğünün, damlaların sürüklenme mesafesi üzerinde etkili olduğunu belirlemişlerdir. Ayrıca yardımcı hava akımının, özellikle küçük çaplı damlaların hedef dışına sürüklenme oranını azalttığını, bitki tacı üzerinde kalıntı miktarını arttırdığını saptamışlardır. Bayat ve Bozdoğan (1999), yaptıkları araştırmada üç farklı hava hızı (26.4, 33, 44 m/s) ile değişik oranlarda püskürtme hacimlerinde (55.5, 164.4, 252 ve 360 l/ha) turunçgil yaprağı ve filtre kağıdı ile donatılmış yüzeyler üzerindeki kalıntı miktarları ölçülmüşlerdir. Elde edilen sonuçlara göre; aynı uygulama koşullarında örnekleme şekli ve damla toplama yüzeyi özellikleri ile farklı kalıntı miktarları elde 20 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali BOLAT etmişlerdir. Uygulama hacminin kalıntı miktarı üzerinde son derece etkili olduğunu bildirilmiştir. Bauer ve Raetano (2000), yaptıkları çalışmada soya fasulyesi bitkisini üzerinde, aynı basınç (30 psi) altında gelneksel konik hüzmeli memeler ve API 1101,5 standart yelpaze hüzmeli memeler ile denemeye alınmıştır. Denemeler tüm yöntemler için hava akımlı ve hava akımsız koşullarda gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kapsamında ilaç kalıntı miktarları ve ilaç kayıpları belirlenmiştir. Denemeler sonunda bitkinin üst kısmında ilaç kalıntısı bakımından bir fark oluşmadığı, ancak bitkinin orta ve alt kısımlarında yardımcı hava akımının daha iyi sonuç verdiğini belirtmişlerdir. Sürüklenme ile oluşan kayıplar bakımında ise, aynı meteorolojik şartlarda geleneksel yöntem ile yapılan ilaçlamada daha fazla sürüklenme meydana geldiğini bildirmişlerdir. By De Moor ve ark. (2000), ağaç tacındaki ilaç dağılımını belirlemek amacıyla suya duyarlı kartlar kullanmışlardır. Kartları görüntü işleme tekniği ile değerlendirerek ilaç dağılımı belirlemişlerdir. Püskürtme kalitesinin doğru analiz edilebilmesi, hızlı ve kolay bir şekilde yapılması için görüntü analiz tekniğinin kullanılmasını önermişlerdir. Panneton ve ark. (2000), patates bitkisi üzerinde klasik tip tarla pülverizatörleriyle bitki tacının alt bölgelerine ve yaprak alt yüzeylerine düşük oranda ilaç ulaşabildiğini belirtmişlerdir. Ancak yardımcı hava akımlı uygulamada bu sorunun önemli oranda azaldığı görülmüştür. Uygulamada farklı hava hızları, hava debileri ve hava jeti açısı incelenmiştir. Çalışmada hava akımlı uygulamalarda en yüksek kaplama oranının, küçük çaplı damlalar ile 25 m/s den daha büyük hava hızlarında ve 1.3 m3/s/m hava debisinde oluştuğunu bildirmişlerdir. Piche ve ark. (2000), 1994 ve 1995 yıllarında yardımcı hava akımlı pülverizatör ve geleneksel ilaçlama sistemini karşılaştırmak için tarla şartlarında patates ve brokoli bitkileri üzerinde denemeler yapılmıştır. Yardımcı hava akımlı pülverizatörle tüm iş genişliğine yetecek düzeyde yüksek hava hızı verilmiştir. 100 ve 200 l/ha oranlarında uygulama hacimleri kullanılmıştır. Araştırma sonunda, 200 l/ha uygulama hacminde daha yüksek kalıntı elde etmişlerdir. Kaplama oranı 21 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali BOLAT bakımından ise, 20 l/ha uygulama hacminde ve yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntem ile daha yüksek değer göstermiştir. Sumner ve Herzog (2000), yaptıkları çalışmada pamuk bitkisindeki Spodoptera exigua, Hübner larvalarına karşı hava akımlı pülverizatörlerle bitki tacının tüm aksamlarında yeterli kontrol sağlanmasına rağmen, klasik tip pülverizatörlerde bitki tacının alt bölümlerinde yeterli kontrol sağlanamadığını belirmişlerdir. Michielsen ve ark. (2001), yaptıkları çalışmada 4 adet düşük sürüklenmeli meme (Turbo Teejet, Drift Guard, Injections Duse ve Turbo Drop) kullanmışlardır. Elde edilen sonuçlara göre, 300 l/ha uygulama hacminde Turbo damlacık üreten memenin % 88 oranında sürüklenmeyi azalttığı, aynı memenin 150 l/ha uygulama hacminde ise sürüklenme % 55–78 oranında azaldığı saptamışlardır. Panneton (2002), yaptığı araştırmada suya duyarlı kartların damla çapı ölçme yöntemlerinde etkin olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Suya duyarlı kartlarla alınan damla çapı örneklerinin ±% 3.5 oranında hata verebileceğini belirtmiştir. Bayat ve Bozdoğan (2003), yaptıkları araştırmada, rüzgar tünelinde düşük sürüklenmeli memeler olarak adlandırılan DG (Drift Guard), AI (Air Induction) ve TT (Turbo Teejet) memeleri, standart tip yelpaze hüzmeli memenin (XR) sürüklenme mesafeleri ile karşılaştırılmıştır. Araştırma sonucunda, en fazla sürüklenme mesafesi standart tip yelpaze hüzmeli meme (XR) memelerde elde edildiği belirtilmiştir. Bozdoğan ve Bayat (2003), kendinden hava akımlı döner diskli bir memenin (Turbofan) farklı işletme koşullarının ilaç sürüklenmesi üzerindeki etkisi incelenmiştir. Turbofan meme, rüzgar tüneli denemelerinde iki farklı çalışma devrinde (3000 ve 4000 d/min) iki farklı uygulama hacminde (20l/ha ve 40 l/ha) ve üç farklı rüzgar hızında (1.5; 2.5 ve 3.5 m/s) işletilmiştir. Çalışmanın sonunda Turbofan memenin 4000 d/min’da (25 m/s) çalışması durumunda, sürüklenme 3000 d/min (18 m/s)’ya göre daha düşük elde edildiğini bu durumun damla taşıma hızının artmasıyla sürüklenmenin azaltıldığını gösterdiğini bildirmişlerdir. Dursun (2003), yaptığı çalışmada, yardımcı hava akımlı ilaç uygulamalarının domates bitkisinde yaprak üst ve alt yüzeylerinde tutunan ilaç kalıntı miktarı, bitki 22 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali BOLAT tacı içerisine ilaç penetrasyonu ve ilaç sürüklenme etkileri incelenmiştir. Bu amaçla yardımcı hava akımlı bir deneme pülverizatörü imal edilmiştir. Pülverizatör üzerine püskürtme çubuğu boyunca uzanan ve şişirilebilen bir hava çantası bulunmaktadır. Denemeler 21, 30 ve 37 m/s’lik hava hızlarında yapılmıştır. Püskürtme çubuğu üzerindeki içi boş konik hüzmeli memelerin açısı geriye doğru 30º ‘ye ayarlanmıştır. Böylece memelerden çıkan ilaç damlaları dikey hava akımı yardımıyla bitkiye taşınmaktadır. Araştırma sonucunda 37 m/s’lik hava hızında, yaprak üst ve alt yüzeylerinde en yüksek kalıntı miktarının oluştuğu, ilaç penetrasyonunun iyileştiği ve hava hızı ile rüzgar hızına bağlı olarak ilaç sürüklenmesinin % 21.3-43.5 arasında azaldığını saptamıştır. Gajtkowski ve ark. (2005), yaptıkları çalışmada (0.2, 0.4 ve 0.6 MPa) işletme basınçlarında düşük sürüklenmeli Turbo damlacık üreten meme (TT 110 02) ve İkiz jetli meme (TJ 60 80 04) ile iki farklı uygulama hacminde (192 l/ha -312 l/ha) silajlık mısır bitkisi üzerinde oluşan kaplama oranlarını ölçmüşlerdir. Elde edilen sonuçlara göre, Turbo damlacık üreten meme (TT110-02) ve 192 l/ha uygulama hacminde, % 30 kaplama oranı ile en yüksek değeri sağlamıştır. Toprak yüzeyinde ölçülen sonuçlara göre ise, % 54 oranı ile en yüksek değeri ise, 0.6 Mpa basınçta İkiz jetli meme ile (TJ 60 80 04) 382 l/ha uygulama hacminde sağlanmıştır. Raetano (2005), yardımcı hava akımlı uygulamasının bitki yapraklarında kaplama oranını arttırarak tarım ilaçlarının bitkide sağladığı kalıntı düzeyini arttırdığını ayrıca sürüklenmeyi azalttığını belirtmiştir. Yardımcı hava akımlı ilaçlama ile klasik yönteme göre uygulama hacminin ve dozun azaltılabileceği belirtilmiştir. Michielsen ve ark.(2006), yaptıkları çalışmada, mısır bitkisinde etkili olan Diabrotica virgifera zararlısına karşı geleneksel yöntemin yanı sıra yardımcı hava akımlı pülverizatör ile yaprak altı ilaçlama yapan ilaçlama sistemlerini karşılaştırmışlardır. Araştırma sonucunda geleneksel ilaçlama yöntemi ile bitki boyunun yüksek olduğu dönemlerde, bitki üst bölgesinde % 40-50 oranında ilaç kalıntısı oluşturmasına rağmen, bitki alt bölgesinde % 10-20 oranında kalıntı sağlamıştır. Yaprak altı ilaçlama yapan sistemde kalıntı miktarı bakımından, bitki üzerinde daha tekdüze bir dağılım oluştuğu belirlenmiştir. 23 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali BOLAT Soysal ve Bayat (2006), laboratuar koşullarında yeni geliştirilmiş DG(drift guard), TT(turbo teejet), AI(Turbo damlacık) ve çift akışkanlı AJ(air-jet) memeler ile standart yelpaze huzmeli XR memeler karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma kriterleri olarak her bir memenin damla karakteristikleri, damla kaplama oranı, sürüklenme potansiyeli değerleri belirlenmiştir. Çalışma sonucuna göre, Artan işletme basıncı ile XR memede sürüklenme riski % 19.1’den % 30.5’e yükselirken, bu değişim DG memede % 7.2’den % 17.8’e, memede TT memede % 6.5’ten % 15.6’ya AI memede % 3.1’den % 3.7’ye ve AJ memede ise, % 0.8’den % 2.8’e oranında yükseleme göstermiştir. Ade ve Rondelli (2007), çalışmalarında ticari olarak piyasada satışı yapılan bir püskürtme makinesının performanslarını belirlemeye çalışmışlardır. Bu amaçla yardımcı hava akımlı tepe ilaçlaması, yardımcı hava akımlı yaprakaltı ve geleneksel ilaçlama yapabilen pülverizatör kullanılmıştır. Denemelerde patates bitkisi üzerinde iki yıl süreyle püskürtme kalitesi ve dağılımı belirlenerek yürütülmüştür. Denemeler sonucunda, tepe ilaçlaması yapan hava akımlı pülverizatör, % 18 kalıntı ile en yüksek oranı sağlarken, toprak yüzeyinde oluşan ilaç kayıpları bakımından ise, % 37 oranı ile en yüksek değer geleneksel yöntemden sağlanmıştır. Uzun boylu olan patates bitkisinde bitki üzerindeki ilaç dağılımı bakımından ise en iyi performansı, yaprakaltı meme tipinden elde etmişlerdir. 24 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT 3. MATERYAL ve YÖNTEM 3.1. Materyal 3.1.1. Deneme Alanınına Ait Özellikler ve Yapılan Tarımsal İşlemler Araştırmaya ait tarla denemeleri 2008 ve 2009 yıllarında Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (Doğankent/Adana) deneme arazisinde yürütülmüştür. Denemenin yürütüldüğü Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü deneme arazilerine ait uydu görüntüsü Şekil 3.1’de verilmiştir. Şekil 3.1. Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü deneme arazileri (Google Earth Programı) Denemeler her iki yıl için de 10 da arazi üzerinde yürütülmüş ve kullanılan deneme arazisine ait toprak özellikleri Çizelge 3.1’de verilmiştir. Çizelge 3.1. Deneme Alanına Ait Toprak Özellikleri Toplam Tuz (%) Toprak Reaksiyonu (pH) 0.029 7.8 Yarayışlı (kg/da) P2O5 K2O 12.79 72 Kireç CaCO3 (%) 12.74 25 Organik Madde (%) 1.94 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Araştırma kapsamında kurulan denemelerin yürütüldüğü her iki yılda da P 3394 (Pioneer) mısır çeşidi kullanılmıştır. İkinci ürün mısır bitkisi ekimleri pnömatik ekim makinesi ile sıra üzeri 20 cm, sıra arası ise, 70 cm olacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Kurulan denemeler, iklim koşulları ve bitkinin su ihtiyacına bağlı olarak bağlı olarak her iki yılda da 4 defa yüzey sulama yöntemi kullanılarak bitki su gereksinimi karşılanmışır. Çizelge 3.2’de denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yılları için uygulanan tarımsal işlemler ve bunlara ait uygulama tarihleri verilmiştir. Çizelge 3.2. Yıllar İtibariyle Deneme Alanında Yapılan Tarımsal İşlemler Yapılan İşlem 2008 2009 Goble ile toprak işleme Lister ile sırt oluşturma ve taban gübresi Sırt tapanı Mısır ekimi Freze ile toprak işleme Çapalama Üst gübre atılması Birinci Dönem Uygulamalar (İz maddesi+insektisit uygulaması) İnsektisit Uygulaması İkinci Dönem Uygulamalar (İz maddesi+insektisit uygulaması) 16.06.2008 18.06.2008 19.06.2008 27.06.2008 09.07.2008 14.07.2008 23.07.2008 31.07-03.08.2008 17.06.2009 20.06.2009 21.06.2009 25.06.2009 08.07.2009 13.07.2009 20.07.2009 27-30/07/2009 19.08.2008 14.08.2009 27-31.08.2008 27-30/08/2009 3.1.2. Araştırmada Kullanılan Püskürtme Yöntemleri ve Uygulama Dönemleri Araştırmada kapsamında 6 farklı püskürtme yöntemi kullanılmıştır. Kullanılan tüm yöntemler aynı pülverizatör ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında belirlenen yöntemlerin uygulanabilmesi için hava akımlı ve hava akımsız olarak çalıştırılabilen bir prototip tarla pülverizatörü imal edilmiştir. Prototip tarla pülverizatörünün, püskürtme çubuğu kapalı olduğu yol konumunda ve püskürtme çubuğunun açık durumda olduğu arazi konumundaki görünümleri Şekil 3.2 ve Şekil 3.3’te verilmiştir. 26 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Şekil 3.2. Protitip tarla pülverizatörü (yol konumu) Şekil 3.3. Prototip tarla pülverizatörü (arazi konumu) İmal edilen prototip tarla pülverizatörü ile belirlenen yöntemlerin kullanılabilmesi için 5 m uzunluğunda pratik olarak sökülüp takılabilen 4 farklı püskürtme çubuğu imalatı yapılmıştır. Böylece denemeye alınan yöntemler ile aynı iş genişliğinde çalışılması sağlanmıştır. 27 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Araştırmada kullanılan püskürtme yöntemleri; Yerli yapım geleneksel konik hüzmeli memelerle uygulama (GKH: Toyman, İzmir/Türkiye), Yerli yapım meme ve yaprak altı memeli püskürtme çubuklu uygulama (GKHYA: Toyman, İzmir/Türkiye), Turbo damlacık üreten memelerle uygulama (TD: Spraying System Co.), İkiz hüzmeli memelerle uygulama (İH: Spraying System Co.), Yardımcı hava akımlı yerli yapım konik hüzmeli memeli uygulama (GKHHA: Toyman, İzmir/Türkiye), Yardımcı hava akımlı TX Conejet memeli uygulamalarından (TX3/TX6-HA: Spraying System Co.) oluşmuştur. Araştırmada belirtilen yöntemlerin her biri 150 ve 300 l/ha’lık iki farklı uygulama hacminde gerçekleştirilmiştir. Belirtilen her bir püskürtme yöntemi, mısır bitkisinin iki ayrı döneminde uygulanmıştır. Bitki gelişiminin birinci döneminde bitki boyu 40-50 cm ve ikinci döneminde ise, bitki boyu 210-230 cm olarak ölçülmüştür. Tarla Pülverizatörü İmalatı ve Hava Akımının Oluşturulması: Araştırmada belirtilen deneme alanında kullanılmak üzere hedeflenen püskürtme yöntemleri ile uygulamaların yapılabilmesi için öncelikle püskürtme çubuğu ile üzerinde hava akımı oluşturan fanın birlikte yükselebildiği prototip bir tarla pülverizatörü (Şekil 3.4) imal edilmiştir. İmalatı yapılan 600 litre kapasiteli pülverizatörde fan hidrolik olarak işletilmek olup, traktör üç nokta askı sistemine bağlanmaktadır. Üretilen prototip pülverizatörün püskürtme çubuğu 3.5 m yüksekliğe kadar hidrolik olarak yükselebilmektedir. Pülverizatörde kullanılan püskürtme çubukları (3) pratik olarak sökülüp takılabilmekte böylece tarlada farklı uygulamaların kısa sürede yapılabilmesine olanak sağlanmaktadır. Çatısı yükselebilen tarla pülverizatörü üzerine hava akımı oluşturmak amacıyla, püskürtme çubuğu ile birlikte yükselebilen Multi Wing marka, 12 kanatlı 80 cm çapında ve >30.000 m3/h kapasiteli aksiyal bir fan (4) bulunmaktadır. Mekanik sistemle (teleskobik şaft) fanı değişken yüksekliklerde işletmenin zorluğu nedeniyle, imalatı yapılan pülverizatörün fanı hidrolik motorla ile istenilen yükseklikte ve daha güvenli olarak işletilmiştir. Traktör hidrolik sisteminde bulunan hidrolik yağ kapasitesi bu aksiyal fanı işletebilecek debiye sahip olmadığından, fan üzerine monte edilmiş olan hidrolik motor ayrı bir yağ tankından da beslenmiştir. Bu amaçla pülverizatör ilaç deposunun altına 30 litre depo kapasiteli, bir hidrolik yağ tankı (8) ilave edilmiştir. 28 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Hidrolik yağ tankındaki yağ, 90 l/min debisi olan eğik eksenli bir hidrolik pompa (6) ile basınçlandırılarak öncelikle bir akış bölücüye, oradan da hidrolik motora (4) gelmektedir. Hidrolik motoru işleten ve ısınan bu yağın tekrar soğutulması için makinanın üzerine yerleştirilmiş 400 bar basınç ve 100 l/min debiye sahip hidrolik bir radyatör (5) kullanılmıştır. Hidrolik pompanın (6) basma hattı üzerine yerleştirilen akış bölücü sayesinde yağ basıncı ayarlanmakta ve basınç değeri bir manometreden okunabilmektedir. Pülverizatör ana şasesine bağlı olarak imal edilmiş olan bir kızak sistemi üzerinden fan ve püskürtme çubuğu çatısı teleskobik bir piston (7) sayesinde aşağı-yukarı hareket ettirilmektedir. Fanın işletilmesi sürücü kontrolünde bir elektronik kontrol sistemi ile sağlanmaktadır. Fanın sağladığı hava akımı, bir hava yönlendirici ünite (10) ile pülverizatörün püskürtme çubuğu üzerinde dağıtılmıştır. Hava yönlendirici ünite üzerinde, sağlı-sollu bulunan iki adet dairesel çıkıştan (Ø 42 cm) püskürtme çubuğu üzerine yerleştirilmiş hava ceketlerine hava iletilmiştir. Hava ceketi PVC malzemeden imal edilmiş olup, hava ceketinin alt kısmında 10 cm ara ile 4 cm çapındaki hava çıkış açıklıklarından hava çıkışı sağlanmaktadır. Fan davlumbazı çıkışında Ø 42 cm olan hava ceketi çapı, püskürtme çubuğu bitiminde 25 cm’ye düşürülmüştür. Böylece çubuk boyunca üniform bir hava dağılımı sağlanmaya çalışılmıştır. Bu araştırmada fan devri kontrol edilerek hava çıkış deliklerinden ortalama 32 m/s hava hızı sağlanmıştır. 29 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT 4 2 5 10 3 7 11 1 6 8 9 1- Pülverizatör Deposu, 2- Hava Ceketi 3- Püskürtme Borusu ve Memeleri 4- Fan ve Hidrolik Motoru 5- Hidrolik Radyatör 6- Pompa 7- Teleskobik Piston 8- Yağ Tankı 9- Pülverizatör Çatısı 10- Hava Yönlendirici Ünite 11- Hidrolik Yağ Hortumları Şekil 3.4. Çatısı yükselebilen prototip tarla pülverizatörü şematik görünümü Hava Akımına Ait Hidrolik Fan Ünitesi İşletme Koşulları: Belirtilen yöntemlerin uygulanabilmesi amacıyla hava akımının hidrolik olarak üretildiği bir prototip tarla pülverizatörü imalatı yapılmıştır. İmal edilen bu pülverizatörde traktör kuyruk milinden alınan hareket ile pülverizatöre hava akımı sağlayan hidrolik sitemdeki pompa işletilmektedir. Hidrolik hava akımlı sistemin işletilebilmesi için gerekli olan güç ihtiyacı Eşitlik 3.1 kullanılmıştır. Bunun sonucunda prototip pülverizatörün fanını işletmek için gerekli güç ihtiyacı 34,1 kW olarak hesaplanmıştır (Anonim, 1982). N= P.Q 600.η g (3.1) Burada; N: Gerekli Güç (BG), P: Basınç (180 bar), Q: Debi (96 l/min), η g : Genel verim (% 85). 30 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Yerli Yapım Geleneksel Konik Hüzmeli Memelerle Uygulama (GKH): Bu yöntemde kullanılan yerli yapım konik huzmeli memeler, püskürtme çubuğu üzerine 50 cm aralıklarla bağlanmıştır (Şekil 3.5). Bu püskürtme çubuğunda kullanılan konik hüzmeli memeler, 1.2 mm meme plaket delik çapı ve 2 kanallı helis gövdeye sahiptir (Şekil 3.6). Yüksek Çatı (3 m) Püskürtme Memesi Depo Pompa Mısır Bitkisi Şekil 3.5. Konik hüzmeli meme donatılı püskürtme çubuğu şematik görünümü Şekil 3.6. Konik hüzmeli meme tipi (Toyman/İzmir) Yaprak Altı Memeli Püskürtme Çubuğu İle Uygulama (GKHYA): Bu yöntemde kullanılan yerli yapım konik hüzmeli memeler, püskürtme çubuğu üzerine 70 cm aralıklı olarak bağlanmış memelerin yanı sıra, yine 70 cm aralıklarla yerleştirilmiş yaprak altı donanımı da bulunmaktadır. Yaprak altı memelerle donatılmış çubukla sıra arasında ilerlerken memeler birbirine zıt yönde ilaçlama yapabilecek konumda dizaynedilmiştir. Yaprak altı meme ve tepe ilaçlaması 31 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT için geliştirilen püskürtme çubuğunda kullanılan memeler birinci püskürtme çubuğunda olduğu gibi Toyman/İzmir marka yerli yapım konik huzmeli memelerden oluşmuştur. Her bir sıra arasında toplam 2 çift olarak düzenlenen yaprak altı meme donanımında, dikey konumda bulunan birinci çift memeler püskürtme çubuğundan 110 cm ve ikinci çift memeler ise, püskürtme çubuğundan 140 cm aşağıda olacak şekilde iki ayrı grup halinde imal edilmiştir (Şekil 3.7). Bitki gelişiminin birinci döneminde bitki boyunun küçük olması dolayısıyla bu yöntem sadece ikinci dönem uygulamalarında kullanılmıştır. Yüksek Çatı (3 m) 1.10 m Püskürtme Memesi 0.30 m Depo Pompa Mısır Bitkisi 0.70 m Şekil 3.7. Yaprak altı meme donatılı püskürtme çubuğu şematik görünümü Turbo Damlacık Üreten Meme İle Uygulama (TD): Bu yöntemde kullanılan turbo damlacık üreten memeler püskürtme çubuğu üzerine 50 cm aralıklarla bağlanmıştır. Bu memeler Spraying Systems (USA) firmasının tarafından üretilmekte olan çoklu meme başlıklarına takılarak kullanılmıştır. Denemelerde kullanılan 11002 kodlu TD meme (Şekil 3.8) üzerinde iki adet hava giriş deliği bulunmaktadır. 32 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Şekil 3.8. Turbo damlacık üreten meme (Spraying System/USA) İkiz Jetli Meme İle Uygulama (İH): Bu yöntemde kullanılan memeler, 110 derece açı ile iki yöne püskürtme yapabilme özelliğine sahiptir (Şekil 3.6) Bu yöntemde kullanılan memeler, püskürtme çubuğu üzerine 50 cm aralıklarla bağlanmıştır. Bu memeler Spraying Systems (USA) firmasının tarafından üretilmekte olan çoklu meme başlıklarına takılarak kullanılmıştır. Şekil 3.9’da da görüldüğü gibi, meme ucu kapalı olup, ucun her iki yanında elips şeklindeki 2 adet delikten sıvı püskürtülmektedir. Şekil 3.9. İkiz jetli meme (Spraying System/USA) TX Konik Jetli Memeler İle Uygulama (TX3HA/TX6HA): Bu yöntemde kullanılan memeler ile yapılan uygulamalar hava akımı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında kullanılan TX3 meme (Şekil 33 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT 3.10) 150 l/ha uygulama hacminde, TX6 meme ise 300 l/ha uygulama hacminde kullanılmıştır. Her iki meme tipi de püskürtme çubuğu üzerine 25 cm aralıklarla bağlanmıştır. TX3/TX6 konik hüzmeli memeler kendinden helis gövdeli olu, pirinç malzemeden imal edilmiştir. Şekil 3.10. TX3 Konik jetli meme (Spraying System/USA) Araştırma kapsamında kullanılan yöntemler olan Turbo Damlacık Üreten Meme (AI-11002), İkiz Jetli Meme (TJ 60-11002) ve TX Konik Jetli Meme (TX3TX6) tipleri Spraying Systems (USA) firmasının tarafından üretilmekte olan çoklu meme başlıklarına (Şekil 3.11) takılarak kullanılmıştır. Şekil 3.11. Çoklu meme başlığı (Spraying System/USA) 34 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Çoklu meme başlığının bulunduğu püskürtme çubuğuna takılan memelerde, hedeflenen uygulama hacimlerine ulaşmak için her bir meme için kullanılan filtreler ve bu filtrelere takılan Mesh numaraları Çizelge 3.3’de verilmiştir. Çizelge 3.3. Çoklu Meme Başlıklarında Kullanılan Meme Filtreleri Meme Tipi TD- 11002 TD- 11002 İH- 11002 İH- 11002 TX 3 TX 6 Uygulama Hacmi (l/ha) 150 300 150 300 150 300 Mesh Numarası 50 50 100 100 100 50 Filtre Rengi Kırmızı Kırmızı Yeşil Yeşil Yeşil Kırmızı Hava Akımlı Yerli Yapım Geleneksel Konik Hüzmeli Memeler İle Uygulama (GKHHA): Bu yöntemde yerli yapım konik huzmeli memelerle donatılmıştır. Ancak birinci tip püskürtme çubuğundan farklı olarak, memeler püskürtme çubuğu üzerine 25 cm aralıklarla yerleştirilmiştir (Şekil 3.12). Hava Ceketi Yüksek Çatı (3 m) Püskürtme Memesi 25 cm Depo Pompa Mısır Bitkisi Şekil 3.12. Hava akımlı yerli yapım püskürtme çubuğu şematik görünümü 35 3. MATERYAL ve YÖNTEM 3.1.3. Kullanılan Meme Ali BOLAT Tiplerine Ait İşletme Koşulları ve Damla Karakteristiklerinin Belirlenmesi Araştırma kapsamında belirlenen her bir uygulama hacmi için püskürtme memelerinden elde edilecek verdiler belirlenmiştir. Meme verdileri 3 tekrarlı olarak ölçülmüş ve her bir meme için ortalama debi miktarı belirlenmiştir. Belirlenen sıvı miktarları ile hedeflenen uygulama hacimleri için gerekli traktör ilerleme hızlarının belirlenmiştir. Deneme kapsamında ulaşılması hedeflenen uygulama hacimlerinin hesaplanmasında Eşitlik 3.2’kullanılmıştır. Ancak yaprak altı memeli püskürtme yönteminde, memelerden püskürtülen sıvı miktarı değeri olarak, bitki sırası başına toplam meme verdisi (l/min) ve iş genişliği olarak bitki sıra arası mesafe dikkate alınmıştır. N= 600.Q V .B (3.2) Burada; N: Uygulama hacmi (l/ha), V: İlerleme hızı (km/h), B: Makinanın iş genişliği (m), Q: Memelerden püskürtülen sıvı miktarı (l/min). Araştırmada kullanılan püskürtme çubukları, üzerine takılan meme tiplerine ait pülverizatör işletme koşulları Çizelge 3.4’de verilmiştir. 36 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Çizelge 3.4. Yöntemlere Göre Pülverizatör İşletme Koşulları Püskürtme Yöntemleri GKH TD İH GKHHA TX3HA TX6HA GKHYA İlerleme Hızı (km/h) 150 l/ha 300 l/ha 8.8 4.4 8.8 4.4 8.0 4.0 14.4 7.2 4.4 4.3 8.4 4.2 İşletme Meme Verdisi Basıncı (bar) (l/min) 7 1.10 4 1.10 4 1.00 4 0.90 4 0.28 4 0.54 3 0.30 Meme Tiplerine Ait Damla Karakteristikleri: İlaçlama tekniği açısından pülverizasyon kalitesinin değerlendirilebilmesi için damla karakteristik değerleri olan ortalama çaplar (Dv0.1, Dv0.5 ve Dv0.9) ve nisbi homojenlik değerlerinden yararlanılmaktadır. Meme tiplerine ait damla karakteristiklerinin belirlenmesinde kullanılan bu ortalama damla çaplarından Dv0.5 hacimsel orta çap (VMD) olarak ve püskürtme hacminin % 50’sini, Dv0.1 püskürtme hacminin % 10’luk bölümünü ve Dv0,9 ise, püskürtme hacminin % 90’lık bölümünü temsil eden çap değerlerini oluşturmaktadır (Zeren ve Bayat, 1999). Araştırmada kullanılan meme tipleri ve işletme basınçlarında damla karakteristik ölçümleri 60 saniyelik ölçüm periyodunda yapılmış ve elde edilen sonuçlar Çizelge 3.5’te verilmiştir. Ölçümler lazer ölçüm yöntemiyle yapılmıştır. Çizelge 3.5. Damla Karakteristik Değerleri Püskürtme Yöntemleri GKH TD İH GKHHA TX3HA TX6HA GKHYA Meme Tipi KH TD İH KH TX3 TX6 KH Basınç (bar) 7 4 4 4 4 4 3 Dv0.1 Dv0.5 Dv0,9 (µm) 87.6 141.9 151.8 110.1 100.6 96.5 112.8 (µm) 144.9 354.4 356.6 169.7 139.1 146.1 174.3 (µm) 226.8 697.6 694.8 260.4 192.7 219.8 271.7 Nisbi Homojenlik* 0.99 1.56 1.52 0.92 0.69 0.84 0.95 * : (Dv0,9 - Dv0.1)/ Dv0.5 Çizelge 3.4. incelendiğinde, nispi homojenlik bakımından en yüksek değeri 1.56 ile TD meme tipinden ölçülürken, en düşük değer ise, 0,84 değeri ile TX6 meme tipinde ölçülmüştür. Bu verilere göre TX6 meme ile üretilen damla çapları daha homojen olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra, denemede kullanılan yöntemler 37 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT arasında, en küçük damla hacimsel orta çap değerine TX3 memesi ile ulaşılmıştır. En büyük damla çapına ise TD ve İH memelerin 4 bar işletme basınçlarında ulaşılmıştır. 3.1.4. Uygulamalar Esnasında Ölçülen Meteorolojik Değerler Araştırma kapsamında yapılan uygulamalar esnasında ısı telli dijital bir anemometre cihazı ile püskürtme yüksekliğinde rüzgar hızı ve sıcaklık ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın yürütüldüğü her iki yıla ait meteorolojik veriler Çizelge 3.6’da verilmiştir. Çizelge 3.6. Uygulamalar Esnasında Ölçülen Meteorolojik Koşullar Gözlemler Rüzgar Hızı (m/sn) Hava Sıcaklığı (°C) Nisbi Nem (%) Birinci Dönem 2008 2009 1.3 1.4 33.9 34.6 63.1 70.7 İkinci Dönem 2008 1.2 34.4 65.2 2009 1.3 34.8 66.4 Çizelge 3.6 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü dönemlerde rüzgar hızlarının püskürtme yapmak için uygun olduğu görülmektedir. 3.1.5. Uygulamalar Esnasında Kullanılan Ölçüm Cihaz ve Malzemeleri 3.1.5.1. Hava Hızı Ölçüm Cihazları Kullanılan pülverizatörün hava ceketi deliklerinden çıkan hava hızı ölçümlerinde vana tip başlıklı Thies Clima marka dijital göstergeli bir anemometre (Şekil 3.13) kullanılmıştır. Her bir delikten çıkan hava hızı 3 tekrarlı olarak ölçülerek ortalama hava hızı hesaplanmıştır. 38 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Şekil 3.13. Vana tip başlıklı anemometre (Thies Clima) Denemelerde esnasında, rüzgar hızını ve ortam sıcaklığını belirlemek amacıyla LT Lutron AM-4204 HA marka ısı telli dijital bir anemometre cihazı kullanılmıştır (Şekil 3.14). Şekil 3.14. Isı telli anemometre cihazı (LT Lutron AM-4204) 3.1.5.2. Laboratuarda Kullanılan Ölçüm Cihaz ve Araçları Fluorometre Cihazı: Araştırmada gerçek ilaç yerine püskürtülen BSF (Brillant Sulpho Flavin) iz maddesine ait kalıntı analizlerinde 2001 A Fluoro-Tec, (USA) marka bir fluorometre kullanılmıştır (Şekil 3.15). 39 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT 1- Hassas ayar düğmesi 2- Duyarlılık basamağı ayar düğmesi 3- Okuma yapmak için aç-kapa düğmesi (PMT) 4- Yavaşlatma düğmesi 5- Güç kaynağı açıp-kapama düğmesi 6- Sıfırlama düğmesi 7- Hassas ayar düğmesi 8- Dijital okuma ekranı 8 1 7 6 2 3 5 4 Şekil 3.15. Flourometre cihazı (2001 A Fluoro-Tec) Fluorometre cihazı 220 volt ve 50/60 Hz elektrik akımı ile çalışmakta ve üzerinde 1 adet civa esaslı lamba kullanılmaktadır. Fluorometre üzerinde 2 adet filtre bulunmaktadır (birinci filtre 405 nm, ikinci filtre >510 nm). Fluorometrede çözeltilere ait değerlerin okunabilmesi için 4 farklı duyarlılık basamağı bulunmaktadır (100, 1, 10 ve 0,1). Duyarlılık basamağı 0,1 için en yüksek okuma basamağı 1999 olup, duyarlılık basamağı 100 için 199’dur. Kalıntı analizinde fluorometre okumalarında 10X75 mm’lik cam tüpler kullanılmıştır. Çalkalama Cihazı: Denemelerde filtre kağıtları üzerine düşen iz maddesinin (BSF), metil alkol içerikli çözeltilerin içerisinde çözünmesini sağlamak amacıyla Nüve marka SL 350 model bir çalkalama cihazı (Şekil 3.16) kullanılmıştır. Çalkalama cihazının üzerine aynı anda 24 adet kavanozu karıştırabilecek büyüklükte bir kasa yerleştirilmiştir. 40 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Şekil 3.16. Çalkalama cihazı (SL 350) Yaprak Alanı Ölçüm Cihazı: Araştırma kapsamında ilaçlama dönemlerinde bitki gelişim düzeyini belirlemek için yaprak alan indeksi (YAI) hesaplanmıştır. Yaprak alanı ölçümlerinde, LICOR LI-3100 marka yaprak alanı ölçüm cihazı kullanılmıştır (Şekil 3.17). Şekil 3.17. Yaprak alanı ölçüm cihazı (LICAR LI-300) Damla Çapı Ölçüm Cihazı: Denemede kullanılan meme tiplerinin ilaçlama tekniği açısından pülverizasyon kalitesinin değerlendirilebilmesi amacıyla, Koruma Kontrol Genel Müdürlüğüne bağlı Tarım Alet ve Test Merkezi Müdürlüğü bünyesinde yer alan ilaç alet labaratuarındaki Malvern Spraytec (Open Spray) marka lazer ölçüm cihazı (Şekil 3.18) ile damla çapı ölçümleri yapılmıştır. Ölçümler, denemelerde kullanılan işletme basınçlarında gerçekleştirilmiştir. 41 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Şekil 3.18. Damla çapı ölçüm cihazı (Malvern Spraytec) 3.2. Yöntem Araştırmada her bir yöntemle sağlanan etkinliği saptamak üzere, bitki gelişiminin iki farklı döneminde ve iki farklı uygulama hacminde sağlanan ortalama kalıntı, kaplama oranı ve hedef zararlıların kontrolünde sağlanan biyolojik etkinlik değerleri belirlenmiştir. Ayrıca yöntemlerle bitki üzerine ulaşmayıp toprak yüzeyine ulaşan ilaç miktarı saptanarak her bir yöntemle toprak yüzeyinde oluşan ilaç kalıntısı saptanmıştır. Denemelerde öncelikle gerçek ilaç yerine kolay analiz edilebilir bir iz maddesi kullanılarak hedef yüzeylerde sağlanan kalıntı miktarı ve kaplama oranları saptanmıştır. İz maddesi uygulamalarının ardından ise, tüm yöntemler ile lambda cyhalotrin etken maddeli insektisit ilacı kullanılarak uygulamalar gerçekleştirilmiştir. 3.2.1. Araştırmada Kullanılan Deneme Planı Araştırma kapsamında kurulan denemede her bir uygulama hacmi için ayrı olarak, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine uygun dört tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Deneme alanı 8 blok ve 56 parselden oluşmuştur 42 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT (Şekil 3.19). Denemede her blok içersisinde 7 adet parselden oluşmuş ve her bir parselin büyüklüğü (4,2m X10m) 42 m2 olarak kurulmuştur. 5m 15 m 1 1 2 2 3 3 4 4 5 5 6 6 7 7 110 m 5m 10m 4.2m I. Blok II. Blok III. Blok V. Blok VI. Blok IV. Blok VII. Blok VIII. Blok 87 m Şekil 3.19. Deneme planı şematik görünümü Deneme alanındaki bloklar arası 5 metre, blok içerisindeki parseller arasında ise yine 5 metre boşluk bırakılarak mısır ekimleri gerçekleştirilmiştir (Şekil 3.20). Parseller arasında yeterli düzeyde boşluk bırakılması ile sürüklenme yoluyla ilacın bitişik parsellere olan etkisi en aza indirilmiştir. 43 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Şekil 3.20. Deneme alanı genel görünümü (2009) 3.2.2. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeyleri ve Uygulama Dönemleri Araştırmada her bir parselde 5 bitki üzerinde örnekleme yapılmıştır. Bitki üzerinde hedef yüzeyler olarak yaprak alt, üst yüzeyleri ve bitki sapı dikkate alınmıştır. Araştırma, bitki gelişiminin her bir döneminde iki aşamalı olarak yürütülmüştür. I. aşamada gerçek ilaç yerine BSF içerikli bir çözelti, II. aşamada ise gerçek ilaç (insektisit) uygulaması yapılmıştır. BSF kullanılarak yapılan püskürtme uygulamalarında, hedef yüzeylerdeki kalıntı miktarı toplama yüzeyi olarak özel filtre kağıtları (Whatman No.4) ve kaplama oranının belirlenmesine yönelik olarak ise, suya duyarlı kartlar (Syngenta, Basel/İsviçre) kullanılmıştır (Şekil 3.21). 44 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Şekil 3.21. Bitki örnekleme yüzeyleri Araştırmaya ait birinci dönemde, bitki yüksekliği küçük (50-60 cm) olduğundan her bitkide sadece 4 ayrı yerde, yaprak alt ve üst yüzeylerine suya duyarlı kartlar ve filtre kağıtları tutturulmuştur. Ayrıca örnekleme yapılan 5 bitkide, sapı saracak şekilde filtre kağıdı ve suya duyarlı kartlar kullanılmıştır. Böylece birinci dönem uygulamalarında bitki başına 9 adet filtre kağıdı ve 9 adet suya duyarlı kart kullanılmıştır. İkinci dönem uygulamalarda ise, bitki boyu yüksek (210-230 cm) olması dolayısıyla bitki düşey doğrultuda 3 bölgeye ayrılarak her bölgede üç yaprak üzerinde örneklemeler alınmış, yaprak alt ve üst yüzeylerine hem filtre kağıtları hem de suya duyarlı kartlar tutturulmuştur (Şekil 3.22). İkinci dönem uygulamalarında, bitki başına artan örnekleme sayısı nedeniyle her bir bitki üzerinde toplam 21 adet filtre kağıdı ve 21 adet suya duyarlı kart kullanılmıştır. 45 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Bitki yaprağı Üst Bölge Suya Duyarllı Kart (WSP) Filtre Kağıdı Orta Bölge Filtre Kağıdı Suya Duyarllı Kart (WSP) Alt Bölge Bitki sapı Filtre Kağıdı Tahta Takoz 35 cm 35 cm Şekil 3.22. İkinci dönem örnekleme yüzeyleri şematik görünümü Filtre kağıtları ve suya duyarlı kartlar hedef yüzeylere tutturulduktan sonra her bir yöntemle içersinde % 0.1 BSF iz maddesi içeren çözelti, belirlenen işletme parametrelerinde püskürtülmüş ve bu işlem bittikten yaklaşık 20 dakika sonra örnekleme yüzeyleri toplanarak, filtre kağıtları cam kavanozlara ve suya duyarlı kartlar ise, zarflar içerisine alınarak, laboratuar ortamında değerlendirmeye alınmak üzere özel toplama kasalarına alınmıştır (Şekil 3.23). 46 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Şekil 3.23. Filtre kağıdı toplama kasaları 3.2.3. Mısır Bitkisinde Yaprak Alan İndeksinin Belirlenmesi ve Bağıl Tutunma Oranının Hesaplanması Araştırmanın yürütüldüğü her bir uygulama döneminde bitki gelişim düzeylerini belirlemek için yaprak alan indeksi (YAI) değerleri hesaplanmıştır. Yaprak alan indeksi belirlemede uygulamalar öncesi her bir parselden 5 adet bitki koparılarak aynı gün labaratuar ortamında yaprak alanları ölçülmüştür. Yaprak alan indeksi, yaprak alan ölçüm cihazı ile ölçülen yaprak alanaları 1 bitki için hayat alanına oranı olan ve Eşitlik 3’te de verilen formül ile hesaplanmıştır (Zeren ve Bayat, 1999). YaprakAlanİndeksi(YAI) = BirimYetiştirmeAlanındakiToplamYaprakAlanı(m 2 ) BirimYetiştirmeAlanı(m 2 ) (3.3) Çizelge 3.7’de araştırmanın yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllları ve her bir uygulama hacmine ait YAI değerleri verilmiştir. 47 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Çizelge 3.7. Yıllara Göre Hesaplanan Yaprak Alan İndeksi Değerleri Yaprak Alan İndeksi (YAI) Birinci Dönem İkinci Dönem 1.6 3.1 1.7 3.5 YıllarYıllar 2008 2009 Araştırma kapsamında kullanılan püskürtme yöntemleri iki farklı uygulama hacminde işletilmiştir. Farklı uygulama hacimlerinde sabit BSF konsantrasyonunda uygulamaların yapılması nedeniyle her bir uygulama hacminde birim alana uygulanan BSF miktarı farklı olmuştur. Örneğin 150 l/ha uygulama hacminde hektara 150 gr BSF püskürtülmesine rağmen, 300 l/ha uygulama hacminde hektara 300 gr BSF uygulanmıştır. Farklı uygulama hacimlerinde sağlanan ortalamaların doğrudan karşılaştırabilmesi için Eşitlik 3.4’ten yararlanılarak bağıl tutunma oranları hesaplanmıştır (Bayat, 1997). Ölçülen Kalıntı Miktarı (µg/cm2) Bağıl Tutunma Oranı (%) = .100 Teorik Kalıntı (µg/cm2) x Yaprak Alan İndeksi (YAI) (3.4) 3.2.4. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarının Ölçülmesi Araştırmanın her iki yılında da birinci ve ikinci dönemdeki iz maddesi uygulamalarından filtre kağıtları üzerindeki kalıntı miktarlarının belirlenmesi için fluorometrik yöntemden yararlanılmıştır. Filtre kağıtları üzerindeki kalıntı miktarını belirlemek için, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım makineları Bölümü püskürtme laboratuarındaki 2001 A Fluoro-Tec (USA) marka Fluorometre cihazı kullanılmıştır. Hedef yüzeylerdeki örneklerde kalıntı miktarının fluorometrik değerlerini belirlemek için öncelikli olarak bir kalibrasyon grafiği oluşturulmuştur. Fluorometre kalibrasyon grafiğinin oluşturulmasında, Çizelge 3.8’de verilen standart çözeltiler kullanılmıştır. Standart çözeltiler 1 litre saf suya 33,3 ml metil alkol ve 1 gr BSF iz maddesi eklenerek oluşturulmuş olan çözelti seyreltme yoluyla çözeltiler hazırlanmıştır. Hazırlanan bu seyreltik çözeltiler fluorometre cihazının 4 ayrı duyarlılık basamağında okunmuştur. Böylece hedef yüzeylerde olası düşük ve 48 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT yüksek konsantrasyonlu çözeltilerin tamamının ayrı olarak değerlendirilmesi olanağı sağlanmıştır. Çizelge 3.8. Fluorometre Duyarlılık Kademeleri Okuma Değerleri Çözelti Konsantrasyonu Duyarlılık Kademesi (µg/ml) 100 10 1 0.000 0 0.3 0.24 0.1 1 1 0.98 0.2 2 1.8 1.74 0.3 3 2.3 2.27 0.4 3 2.9 2.85 0.6 5 4.3 4.2 0.8 5 4.3 4.26 1.0 7 6.9 6.84 1.2 7 6.9 6.87 1.4 9 8.6 8.42 1.6 10 9.6 9.44 1.8 11 10.6 10.39 2.0 11 10.2 9.89 2.2 12 11.8 11.76 0.1 0.247 0.974 1.703 - (-): Çözeltiler belirtilen duyarlılık basamağında yüksek fluoroşıllık nedeniyle okunamamıştır. Çözelti konsantrasyonuna bağlı olarak oluşan fluorometrik değerler veya fluorometrik okumaya karşılık gelen konsantrasyon değerleri arasında matematiksel bir ilişki kurmak için Çizelge 3.8’deki değerler Şekil 3.24’de grafik halinde verilmiştir. 49 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT y100 = 0,1824x - 0,1492 100 2 R = 0,979 2,5 y10 = 0,1882x - 0,1242 R 2 = 0,9816 10 y1 = 0,1907x - 0,1201 R2 = 0,9806 1 Konsantrasyonlar (µg/ml) 2 1,5 y0,1 = 0,1374x - 0,0339 2 0,1 R =1 1 0,5 0 0 5 10 15 Fluorometre Okuma Değerleri Şekil 3.24. Fluorometre kalibrasyon grafiği Şekil 3.24’de verilen y0.1, y1, y10 ve y100 denklemlerindeki yer alan “x” katsayılarına (fluorometrik değer) ait değerler doğruların eğimi (m) faktörü olarak alınmış ve Bayat (1997) tarafından kullanılan aşağıdaki eşitlik kullanılarak her bir çözeltiye ait fluorometrik µg/cm2 değerler cinsinden kalıntı miktarına dönüştürülmüştür. f x = m.VL . 1 A (3.4) f x : Duyarlılık basamağına bağlı olan fluorometrik katsayı (µg/cm2). m : Konsantrasyon faktörü (mg/ml). VL :Filtre kağıdı üzerindeki iz maddesini yıkamak için kullanılan saf su miktarı (ml). A : İz maddesi toplama yüzeyi alanı (cm2). 50 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Konsantrasyon faktörü “m” değeri her duyarlılık kademesi için ayrı ayrı dikkate alınmıştır. Örneğin 0.1 duyarlılık basamağında m= 0.1374 iken, 100 duyarlılık basamağında m= 0.1824 alınmıştır. Bu araştırmada, her birinin çapı 42 mm olan filtre kağıtlarının yüzey alanı hesaplanmış olup, iz maddesi yıkama sıvısı olarak % 3.3 metil alkol bulunan 50 ml saf su kullanımıştır. 3.2.5. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranının Saptanması Örnekleme noktalarında hedef yüzeyler üzerinde sağlanan kaplama oranlarını saptamak için 26X52 mm ölçülerinde suya duyarlı kartlar kullanılmıştır. Suya duyarlı kartlar üzerinde sağlanan kaplama oranını saptamak için, kartlar üzerindeki lekeler bir tarayıcı (hp scanjet 1510) ile 600 dpi çözünürlükte gray skala olarak taranmış, elde edilen görüntüler JPEG dosya uzantılı olarak kaydedilmiştir (Şekil 3.25). Şekil 3.25. Gray skala olarak taranmış suya duyarlı kart örneği Kaydedilen görüntüler Image Tool Free Version 3.0 görüntü işleme programında işlenerek yüzde kaplama değerleri hesaplanmıştır. Değerlendirmelerde, tamamen sarı renkten maviye dönüşmüş kartlar üzerindeki kaplama oranı % 100 olarak kabul edilmiştir. Denemelerde kullanılan suya duyarlı kart üzerindeki tipik bir 51 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT görüntünün işlenmesi sırasında alınan ekran görüntüsü Şekil 3.26’da verilmiştir. Kaplama oranlarının belirlendiği bu paket programın çalıştırılması sırasında birinci olarak, ayarlar (Setting) menüsündeki “Object Analysis” sekmesi seçilerek, leke analizinde yer alması istenilen sonuçlar belirlenebilmektedir. Tarama işlemleri dosya boyutunu küçültmek amacıyla gri tonda yapılmaktadır. Görüntülerin analizinde ilk adım “Settings” menüsünden “Calibrate Spitial Measurements” konutu ile bilinen bir uzunlukta kalibrasyon yapmaktır. Kalibrasyonu yapılan görüntüde yer alan gri renkteki görüntülerin siyah beyaz tona çevrilebilmesi için “Processing” menüsündeki “Threshold” (eşik değeri) sekmesi kullanılmaktadır. Bu işlem otomatik ya da manuel olarak yapılabilmektedir. Tespit edilen lekeler “Analysis” menüsünden “Find Object” komutuyla görüntü üzerindeki lekelerin sayıları belirlenmekte ve analize hazır hale getirilmektedir. “Analysis” menüsündeki “Analyze” komutu ise lekeleri analiz ederek önceden seçimi yapılan verileri ekrana yansıtmaktadır. Programın analizi sonucu alınan leke alanları “Excel” programına aktarılmış ve burada leke alanının toplam alana oranı yüzde olarak hesaplamıştır. Şekil 3.26. Görüntü işleme programıyla yapılan bir analiz görüntüsü 52 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT 3.2.6. İlaç Kayıp Miktarlarının Saptanması Her bir yöntemle Mısırkurdu ve Mısır koçankurdu ile mücadelede sağlanan etkinliği belirlemek için her bir yöntem için % biyolojik etkinlik belirlenmiştir. püskürtme sırasında bitkiler üzerine ulaşamayıp doğrudan yere akan kalıntı miktarları ilaç kaybı olarak değerlendirilmiştir. Bu araştırmada rüzgar ile sürüklenen ilaç kayıpları belirlenmemiştir. Uygulamalar esnasında kaplama ve kalıntı miktarlarını belirlemek amacıyla her bir parselde seçilen 5 bitkinin sağına- soluna ve sıra ortasına denk gelecek şekilde birer adet filtre kağıdı, toprağa takozlar üzerine toplu iğne ile tutturulmuştur. Bu işlem uygulamaların gerçekleştirildiği her iki uygulama döneminde de gerçekleştirilmiştir. 3.2.7. Biyolojik Etkinlik Değerlendirmeleri Yöntemlere ait biyolojik etkinlik değerlerinin belirlenmesinde etken maddesi lambda cyhalotrin olan ruhsatlı tarım ilacı Karate Zeon kullanılmıştır. Belirtilen insektisit, her 3 ilaçlama döneminde de ilaç etiketinde önerilen doz olan 30 cc/da oranında kullanılmıştır. Araştırma kapsamında biyolojik etkinlik değerlendirmeleri ilaçsız (şahit) yöntemi ile karşılaştırarak değerlendirmeye alınmıştır. Araştırmada kullanılan 7 karaktere (6 farklı ilaçlama yöntemi + 1 Şahit) ait biyolojik etkinlik değerinin belirlenmesi amacıyla, hasattan 20 gün önce sayımlar gerçekleştirilmiştir. Sayımlarda. her parselden aynı sıra üzerinde yan yana 5’er bitki olmak üzere toplam 25 bitki toprak yüzeyinden kesilerek etiketlenip parsel dışına alınmıştır. Alınan bitkilerde bulaşık bitki sayılarının yanı sıra bitkilerin yaprakları soyularak gövde üzerindeki delikler de kaydedilmiştir. Ayrıca sayımlar sırasında koçan ve gövdedeki toplam canlı (larva+pupa) sayıları da belirlenmiştir. Bu sayımlarda bitki sapı (gövde) ortadan bıçakla yarılmak suretiyle gerçekleştirilmiştir (Şekil 3.27). Elde edilen verilere ait biyolojik etkinlik karşılaştırmalarının belirlenmesinde Eşitlik 3.6’da verilen “Yüzdesiz Abbott” formülünden yararlanılmıştır (Karman. 1971; Anonim. 1995; Anonim 1996). 53 3. MATERYAL ve YÖNTEM Ali BOLAT Yüzde Etki= [( İlaçsızda canlı- İlaçlıda canlı)/ İlaçsızda canlı] X 100 (3.6) Şekil 3.27. Biyolojik etki değerlerine yönelik yapılan tarla sayımlarından bir görüntü 3.3. Veri Analizi Araştırmada kullanılan her bir yöntemin kullanılan uygulama hacimlerinde sağladığı ortalama kalıntı, kaplama ve biyolojik ekinlik değerleri JUMP 5.0 istatistik paket programında analize tabi tutulmuştur. Elde edilen varyans analizi sonuçlarına göre istatistiksel olarak önemli çıkan faktör ortalamaları LSD testi ile p<0,05 ve p<0,01 önem seviyelerinde karşılaştırılmıştır. Karşılaştırmalar bitki yüzeyinde ortalama kalıntı miktarları, ortalama kaplama oranları, toprak yüzeyi ilaç kayıp miktarları ve biyolojik etkinlik değerleri üzerinde olmuştur. Biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde elde edilen verilerde yüzde değerlerine ait açı transformasyonu (ArcSin) yapılarak istatistik değerlendirme yapılmıştır. İstatistik araçlarının dışında, bitki örnekleme yüzeylerinden sağlanan yaprak üst yüzeyinde sağlanan kalıntı ve kaplama değerinin, yaprak alt yüzeyinde sağlanan kalıntı ve kaplama değerlerine olan oranları (üst/alt), ile her bir yöntemle sağlanan bağıl tutunma ve bağıl ilaç kayıp oranları da hesaplanmıştır. 54 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4. BULGULAR ve TARTIŞMA 4.1. Bitki Yaprak ve Saplarındaki Kalıntı Miktarları 4.1.1. Bitki Gelişimi Birinci Dönemindeki Kalıntı Miktarları Araştırmanın bu döneminde mısır bitkisine ait bitki boyu 50-60 cm olarak ölçülmüştür. Bu dönemde yaprak altı memeli uygulama dışındaki tüm yöntemler ile püskürtme uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Bu dönemdeki örneklemeler, bitkinin yaprak üstü, yaprak altı ve bitki sapı üzerinde olmuştur. 4.1.1.1. Birinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları Araştırmanın 2008 ve 2009 yılları birinci döneminde 150 l/ha uygulama hacmi için sağlanan kalıntı miktarlarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.1’de verilmiştir. Çizelge 4.1. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans Analiz Sonuçları Ana Faktörler SD Tekerrür 3 Yöntem 4 Yöntem x bölge 8 Hata 30 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. 2008 Kareler F Ortalaması Değeri 0.00009 0.2865 0.08862 290.9941** 0.02323 29.9673** 0.00077 2009 Kareler F Ortalaması Değeri 0,00053 2,2063 0,11668 482,0940** 0,01119 33,9260** 0,000330 Çizelge 4.1 incelendiğinde, birinci uygulama dönemi için 2008 ve 2009 yıllarında yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama kalıntı miktarlarının p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu 55 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT görülmektedir. Diğer bir ifade ile, denemeye alınan yöntemler hedef yüzeyler üzerinde farklı kalıntı miktarı sağladığı söylenebilir. Denemelerin her iki yılda da bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerinden sağlanan ortalama kalıntı miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.2’de verilmiştir. Çizelge 4.2. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) Kalıntı Miktarı (µg/cm2) Püskürtme Yöntemleri 2009 Yapr. Yapr. Bitki Ort.* üst/alt Ort.* üst/alt Üstü Altı Sapı GKH 0.21 c 3.8 0.29 0.10 0.18 0.18 d 2.8 TD 0.20 c 3.5 0.31 0.09 0.15 0.18 d 3.5 İH 0.20 c 5.5 0.40 0.11 0.13 0.21 c 3.5 GKHHA 0.40 a 3.6 0.54 0.24 0.44 0.41 a 2.3 TX3HA 0.29 b 2.9 0.42 0.16 0.37 0.31 b 2.7 LSD0.01 0.015 0.013 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Yapr. Yapr. Üstü Altı 0.36 0.10 0.37 0.11 0.42 0.08 0.56 0.16 0.39 0.14 2008 Bitki Sapı 0.19 0.14 0.12 0.49 0.37 Çizelge 4.2 incelendiğinde, birinci dönem ve 150 l/ha uygulama hacminde, 2008 yılı için en yüksek ortalama kalıntı miktarı 0.40 µg/cm2 değeri ile GKHHA yönteminden sağlanırken, bunu 0.29 µg/cm2 değeri ile istatistiki olarak bir alt grupta yer alan TX3HA yöntemi izlemiştir. Araştırmanın ikinci yılı olan 2009 yılında ise, elde edilen ortalama kalıntı miktarları 0.18 ile 0.41 µg/cm2 arasında değişim göstermiş ve birinci yıla benzer olarak en yüksek değeri GKHHA yöntemi sağlarken, bunu 0.31 µg/cm2 değeri ile istatistiki bir alt grupta yer alan TX3HA yöntemi izlemiştir. Denemenin yürütüldüğü birinci dönemde 150 l/ha uygulama hacminde, 2008 ve 2009 yıllarında GKHHA yönteminden sağlanan kalıntı miktarları, klasik yöntem olarak adlandırılan GKH yönteme göre daha yüksek kalıntı sağlamıştır. Bunun nedeni, aynı meme tipinde uygulama yapılmasına rağmen, hava akımının kullanıldığı yöntemlerde damlalara kazandırılan kinetik enerji ile damlaların doğrudan hedefe yönlendirilmesidir. Denemelerin 2008 yılı sonuçlarına göre her bir yöntemden yaprak üst ve alt yüzeylerindeki kalıntı oranlarının (üst/alt) ideal olarak 1/1 olması gerektiği dikkate alındığında, buna en yakın değeri TX3HA yönteminin sağladığı görülmektedir. 56 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Ancak bu yöntemde yaprak üst yüzeylerinde 2.9 kat daha yüksek kalıntı sağlandığı görülmektedir. Gajtkowski ve ark., (2005) ve bazı üretici firmalar tarafından, TD ve İH memeler için bir çok yayında yüksek tutunma oranı sağlandığı belirtilmesine rağmen, bu uygulama döneminde her iki yöntem de klasik yönteme alternatif olamamıştır. 2009 yılı için, ideal orana en yakın değeri 2.3 ile GKHHA yönteminden elde edilmiştir. Araştırmada kullanılan püskürtme yöntemleriyle bitki başına sağlanan ortalama kalıntı miktarının hedef yüzeylere göre oransal dağılım Şekil 4.1’de verilmiştir. Bitki Sapı Yaprak Altı Yaprak Üstü 80 Bitki Yüzeyi Kalıntı Dağılım Oranı (%) 70 60 50 40 30 20 10 2008 TX 3H A A G KH H IH TD G KH TX 3H A G KH H A IH TD G KH 0 2009 Püskürtme Yöntemleri Şekil 4.1. Birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal dağılımı (%) Şekil 4.1. incelendiğinde, bu dönemde 2008 ve 2009 yıllarında kullanılan yöntemlerin tamamında sağlanan kalıntı dağılım oranı, yaprak üst yüzeyinde en yüksek oranda olduğu görülmektedir. 2008 yılı verilerine göre özellikle İH yönteminde bitki üzerinde tutunan ilaç miktarının önemli düzeyde (% 67.7) yaprak üst yüzeyinde tutunduğu belirlenmiştir. Denemenin 2009 yılı verileri dikkate alındığında ise, denemenin ilk yılnda olduğu gibi, İH yöntemiyle püskürtülen ilacın 57 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT önemli bir bölümü yaprak üst yüzeylerinde tutunmuştur. 2008 ve 2009 verilerine göre GKH, TD ve IH yöntemleriyle bitki başına sağlanan toplam kalıntının % 30’dan daha az miktarı yaprak üst yüzeylerinde tutunurken, hava akımlı uygulamalarda bu oran yaklaşık % 40’lar düzeyine çıkmıştır. Bitki sapındaki kalıntının oransal dağılımına bakıldığında ise, en yüksek değer % 41.1 ile TX3HA yönteminden sağlanmıştır. Bu sonuçlardan anlaşılacağı üzere, İH yöntemi ile bitki üzerinde ölçülen kalıntının büyük bir kısmı yaprak üst yüzeyinde tutunurken, TX3HA yöntemi ile bitki üzerinde daha iyi bir dağılım elde edilmiştir. Bitki sapı üzerinde tutunan kalıntı miktarı açısından denemenin yürütüldüğü her iki yıla ait veriler incelendiğinde, GKHHA ve TX3HA yöntemleri genellikle sap üzerindeki kalıntı miktarları bakımından, yaprak üst yüzeyinden daha düşük ancak, yaprak alt yüzeyinden daha yüksek olmuştur. Özellikle Mısır Koçankurdu ile mücadelede sapta daha fazla kalıntı daha yüksek etkinlik sağlayabileceği düşünülmektedir. Yaprak alt yüzeyinde tutunan kalıntının bitki başına tutunan kalıntıya göre oransal dağılımına bakıldığında, 2008 yılında en yüksek oran TD yöntemiyle, 2009 yılında ise, hava akımlı yöntemlerle sağlandığı görülmektedir. 4.1.1.2. Birinci Dönemde 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları Araştırmanın 2008 ve 2009 yılları birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi için sağlanan kalıntı miktarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.3’te verilmiştir. Çizelge 4.3. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans Analiz Sonuçları 2008 Kareler F Ortalaması Değeri Tekerrür 3 0.00723 1.8954 Yöntem 4 0.02159 5.6564* Yöntem x bölge 8 0.01438 4.8214** Hata 30 0.002983 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir; * : 0.05 seviyesinde önemlidir Ana Faktörler SD 58 2009 Kareler F Ortalaması Değeri 0.0002 0.3423 0.0658 112.1082** 0.01153 34.5595** 0.00033 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.3 incelendiğinde, araştırmanın yürütüldüğü 2008 yılında yöntemler arasında p<0.05 önem düzeyinde ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından ise p<0.01 önem istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. 2009 yılında ise, yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama kalıntı miktarları p<0.01 düzeyinde farklılık göstermiştir. Bu da denemeye alınan yöntemlerin birbirinden farklı miktarlarda kalıntı sağladığını göstermektedir. Denemenin yürütüldüğü her iki yılında bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerinden sağlanan ortalama kalıntı miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.4’de verilmiştir. Çizelge 4.4. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) Kalıntı Miktarı (µg/cm2) Püskürtme Yöntemleri 2008 2009 Bitki Yapr Yapr. Bitki Ort.* üst/alt Ort.* üst/alt Sapı Üstü Altı Sapı GKH 0.38 0.50 a 6.1 0.74 0.13 0.35 0.41 c 5.7 TD 0.23 0.44 b 9.0 0.57 0.13 0.23 0.31 e 4.4 İH 0.35 0.43 b 6.8 0.64 0.14 0.33 0.37 d 4.6 GKHHA 0.42 0.52 a 5.6 0.86 0.20 0.43 0.50 a 4.3 TX6HA 0.39 0.51 a 6.7 0.84 0.17 0.38 0.46 b 4.9 LSD0.01 0.054 0.021 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Yapr. Üstü 0.98 0.99 0.81 0.96 1.00 Yapr. Altı 0.16 0.11 0.12 0.17 0.15 Çizelge 4.4 incelendiğinde, birinci dönem 300 l/ha uygulama hacminde, 2008 yılı için sağlanan ortalama kalıntı miktarları 0.43-0.52 µg/cm2 arasında değişim göstermiş ve en yüksek ortalama kalıntı miktarı GKHHA yönteminden elde edilmiştir. TX6HA ve GKH yöntemleri ise, istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer almıştır. Araştırmanın ikinci yılı olan 2009 yılında ise, GKHHA yöntem 0.50 µg/cm2değeri ile en yüksek ortalama kalıntı değerini sağlarken, bir önceki yıldan farklı olarak, TX6HA ve GKH yöntemleri sırasıyla 0.46 ve 0.41 µg/cm2 değerleri ile istatistiki olarak alt gruplarda yer almışlardır. TD ve İH yöntemleri ise, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de klasik yöntem olan GKH yönteminden daha düşük kalıntı değerine sahip olduğu belirlenmiştir. Denemelerin üst/alt oranları dikkate alındığında, 2008 yılında elde edilen veriler 5.6-9.0 arasında ve 2009 yılında ise, 4.3-5.7 arasında değişmiş ve denemenin 59 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT yürütüldüğü her iki yılda ideal duruma en yakın sonuçlar, GKHHA yönteminden sağlanmıştır. Jeffery ve Taylor (1991), yardımcı hava akımlı pülverizatör ile özellikle yaprak alt yüzeyine ulaşan ilaç miktarının klasik uygulamaya göre 3 kat daha fazla olduğunu belirtmişlerdir. Araştırmanın bu döneminde de bu bilgilere pararlel olarak, yardımcı hava akımı ile yapılan uygulamalarda, püskürtülen ilacın bitki yüzeylerine dağılımı konusunda olumlu bir etkisi olduğu görülmektedir. Araştırmada kullanılan püskürtme yöntemleriyle bitki başına sağlanan ortalama kalıntı miktarının hedef yüzeylere göre oluşturduğu oransal dağılım Şekil 4.2’de verilmiştir. Bitki Sapı Yaprak Altı Yaprak Üstü 80 Bitki Yüzeyi Kalıntı Dağılım Oranı (%) 70 60 50 40 30 20 10 2008 TX 6H A G K H H A IH TD G K H TX 6H A G K H H A IH TD G K H 0 2009 Püskürtme Yöntemleri Şekil 4.2. Birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal dağılımı (%) Şekil 4.2 incelendiğinde, 2008 ve 2009 yıllarında kullanılan tüm yöntemlerde elde edilen kalıntı dağılım oranı, yaprak üst yüzeyinde daha fazla olduğu görülmektedir. Denemenin 2008 yılı verilerine göre, yaprak üst yüzeyinde % 74.4 oranı ile TD yöntemi en yüksek değeri oluştururken, aynı yöntem yaprak alt yüzeyinde % 8.3 değeri ile en düşük oranı sağlamıştır. Yaprak alt yüzeyinde en yüksek dağılım oranı ise, % 11 ile GKHHA yönteminden elde edilirken, bitki sapı oransal dağılımı bakımından, en yüksek değeri % 27.3 ile İH yöntemi sağlamıştır. 60 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Denemenin 2009 yılı verileri dikkate alındığında ise, yaprak üstü ve yaprak altı yüzeylerinde sırasıyla % 61.3 ve % 14 değerleri en yüksek dağılım oranları TD yönteminden elde edilmiştir. Bitki sapı kalıntı miktarı dağılım oranı bakımından ise, GKHHA yöntemi % 28.9 değeri ile en yüksek oranı sağlamıştır. 4.1.2. Bitki Gelişimi İkinci Dönemindeki Kalıntı Miktarları Araştırmanın bu döneminde mısır bitkisine ait bitki boyu, 210-230 cm aralığında değişmiştir. Bu dönemde belirtilen tüm yöntemler ile püskürtme uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde gelişen bitki boyu nedeniyle örneklemeler, bitkinin üst bölgesi, orta bölgesi ve alt bölgesinde yapılmıştır. 4.1.2.1. İkinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları Araştırmanın ikinci döneminde 2008 ve 2009 yılları ve 150 l/ha uygulama hacmi için sağlanan kalıntı miktarı varyans analiz sonuçları Çizelge 4.5’te verilmiştir. Çizelge 4.5. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans Analiz Sonuçları Ana Faktörler SD Tekerrür 3 Yöntem 5 Yöntem x bölge 10 Hata 36 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. 2008 Kareler F Ortalaması Değeri 0,0002 1,8793 0,0201 139,7541** 0,0059 59,2848** 0,0001 2009 Kareler F Ortalaması Değeri 0,00017 1,0632 0,01452 92,3275** 0,00273 26,0196** 0,00010 Çizelge 4.5 incelendiğinde, ikinci dönem ve 150 l/ha uygulama hacmi için 2008 ve 2009 yıllarında yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyon bakımından, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. 61 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerinden sağlanan ortalama kalıntı miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.6’da verilmiştir. Çizelge 4.6. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinden Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) 2008 2009 Alt CV Üst Orta Alt CV Ort.* Bölge (%)** Bölge Bölge Bölge (%)** GKH 0.06 53.1 0.13 c 0.20 0.12 0.06 53.4 TD 0.06 31.4 0.09 d 0.11 0.08 0.06 28.6 İH 0.05 53.2 0.08 d 0.13 0.06 0.05 50.6 GKHHA 0.10 41.0 0.18 a 0.23 0.16 0.10 40.5 TX3HA 0.11 20.3 0.14 b 0.17 0.12 0.12 19.1 GKHYA 0.09 70.7 0.17 a 0.25 0.13 0.09 53.3 LSD0.01 0.010 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. **CV(%): Bölgelere göre kalıntı değişkenliği Püskürtme Yöntemleri Üst Bölge 0.20 0.11 0.13 0.25 0.17 0.32 Orta Bölge 0.11 0.08 0.06 0.17 0.13 0.11 Ort.* 0.13 b 0.09 c 0.08 c 0.17 a 0.13 b 0.16 a 0,011 Çizelge 4.6 incelendiğinde, 2008 yılında elde edilen ortalama kalıntı miktarları 0.08-0.18 µg/cm2 arasında değişmiş ve en yüksek ortalama kalıntı miktarı GKHHA yönteminden sağlanırken, bunu 0.17 µg/cm2 değeri ile istatistiki olarak aynı grupta yer alan GKHYA yöntemi izlemiştir. Araştırmanın ikinci yılı olan 2009 yılında ise, birinci yıla benzer olarak GKHHA yöntem ve GKHYA yöntem sırasıyla 0.17 µg/cm2 ve 0.16 µg/cm2 değerleri ile istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer almışlardır. Bu da yardımcı hava akımının bitkinin yüksek boylu olduğu bu dönemde bitki üzerindeki ortalama kalıntı miktarına olumlu bir etki yarattığı görülmektedir. Michielsen ve ark., (2006) yaptıkları çalışmada, mısır bitkisinin yüksek boylu olduğu dönemlerde (>175 cm) yaptıkları ilaç uygulamalarında, yardımcı hava akımlı hidrolik memeler ile yapılan uygulamaların, klasik yönteme göre bitki yüzeylerinde % 40-50 oranında daha yüksek kalıntı sağladığını ifade etmişlerdir. Bu çalışmada da 2008 yılı verilerine göre, hava akımlı uygulamalar olan GKHHA ve TX3HA yöntemleri, GKH’li yönteme göre sırasıyla % 7-30 sınırları arasında değişen oranlarda kalıntı artışı sağlarken, 2009 yılında bu artış oranları % 0-30 sınırları arasında değişmiştir. Püskürtme çubuğunun geleneksel konik huzmeli yaprak altı meme ile donatılması GKH’ye göre hava akımlı uygulamalar düzeyinde kalıntı miktarı artışı 62 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT sağlamıştır. Elde edilen verilere göre yaprak altı memeler, ile ilacın bitki tacının alt bölgelerine ulaştırılması olumlu bir katkı sağlamıştır. Bu nedenle, bitki gelişiminin ikinci döneminde elinde standart tip tarla pülverizatörü olan üreticilere alternatif olarak yaprak altı memeli donanım önerilebilir. Bu dönemde araştırmada kullanılan yöntemlerin, bitki bölgelerindeki oluşturduğu ilaç tutunma miktarları arasındaki değişim varyasyon katsayısı (CV) değerleri ile belirlenmiştir. Buna göre, TX3HA yöntemi ile 2008 ve 2009 yıllarında sırasıyla % 20.3 ve % 19.1 değerleri ile daha iyi bir kalıntı dağılımı sağlamıştır. Diğer bir ifade ile TX3HA yöntemi bitki üst, orta ve alt bölgelerinde benzer kalıntı düzeyleri oluşturmuştur. Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için sağlanan toplam kalıntı miktarlarının bitki bölgelerinde oluşturduğu oransal dağılım Şekil Alt Bölge Orta Bölge G KH YA G KH 4.3’de verilmiştir. Üst Bölge Bitki Yüzeyi Kalıntı Dağılım Oranı (%) 60 50 40 30 20 10 2008 G KH YA TX 3H A G KH H A IH TD TX 3H A IH G KH H A TD G KH 0 2009 Püskürtme Yöntemleri Şekil 4.3. İkinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal dağılımı (%) Şekil 4.3’te verilen kalıntı miktarının bitki üzerinde seçilen bölgelere (üstorta-alt) göre oransal dağılımı dikkate alındığında, her iki yılda da yapılan 63 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT denemelerde en yüksek kalıntı miktarı bitki üst bölgesinde sağlanmış, bunu sırasıyla orta ve alt bölge izlemiştir. 2008 yılında bitki üst bölgesinde en yüksek kalıntı dağılım oranı % 53.9 değeri ile İH yönteminden sağlanırken, bitki orta bölgesinde ise% 32.9 ile GKHHA yönteminden sağlanmıştır. Bitki alt bölgesinde ise, % 28.0 değeri ile TX3HA yöntemi en yüksek kalıntı oranı sağlamıştır. 2009 için ise, kalıntının seçilen bölgelere göre en yüksek oranı bitki üst bölgesinde % 53.5 ile GKHYA yönteminden, orta bölgede % 32.9 ile TD yönteminden ve bitki alt bölgesinde ise, % 28.8 ile TX3HA yönteminden sağlanmıştır. Beklendiği gibi bitki boyunun yüksek olduğu (210-230 cm) bu dönemde bitki üst bölgesinde sağlanan kalıntı dağılımı orta ve alt bölgelere oranla daha yüksek olmuştur. 4.1.2.2. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları Araştırmanın 2008 ve 2009 yılları ikinci döneminde 300 l/ha uygulama hacmi için sağlanan kalıntı miktarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.7’de verilmiştir. Çizelge 4.7. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans Analiz Sonuçları Ana Faktörler SD Tekerrür 3 Yöntem 5 Yöntem x bölge 10 Hata 36 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. 2008 Kareler F Ortalaması Değeri 0,00049 1,8414 0,01662 61,8370** 0,0018 12,0993** 0,000149 2009 Kareler F Ortalaması Değeri 0,00018 2,1578 0,01385 164,5625** 0,00207 14,5976** 0,000142 Çizelge 4.7 incelendiğinde, ikinci dönem ve 300 l/ha uygulama hacmi için 2008 ve 2009 yıllarında yöntem ve yöntem x bölge interaksiyon bakımından, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Denemelerin her iki yılında da bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerinden sağlanan ortalama kalıntı miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.8’de verilmiştir. 64 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.8. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) 2008 2009 Alt CV Orta Alt CV Üst Ort.* Bölge (%)** Bölge Bölge Bölge (%)** GKH 0.11 47.5 0.16 b 0.26 0.13 0.11 46.8 TD 0.08 51.8 0.14 c 0.21 0.13 0.08 46.9 İH 0.09 35.5 0.13 d 0.17 0.10 0.09 35.8 GKHHA 0.15 34.2 0.22 a 0.29 0.19 0.14 35.6 TX3HA 0.12 42.2 0.20 a 0.28 0.17 0.12 43.6 GKHYA 0.11 51.3 0.21 a 0.31 0.19 0.09 53.0 LSD0.01 0.014 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. **CV(%): Bölgelere göre kalıntı değişkenliği Püskürtme Yöntemleri Üst Bölge 0.26 0.23 0.20 0.29 0.29 0.33 Orta Bölge 0.13 0.12 0.11 0.20 0.18 0.20 Ort.* 0.17 c 0.14 d 0.12 e 0.21 a 0.19 b 0.20 a 0.079 Çizelge 4.8. incelendiğinde, 2008 yılı birinci döneminde, kalıntı miktarları 0.13-0.22 µg/cm2 arasında değişmiş, en yüksek ortalama kalıntı miktarı GKHHA yönteminden sağlanmıştır. GKHYA ve TX6HA yöntemleri ise, sırasıyla 0.21 ve 0.20 µg/cm2 değerleri ile GKHHA yöntemi ile aynı ve üst grupta yer almışlardır. Aynı çizelgede araştırmaya ait 2009 yılı sonuçları bakımından incelendiğinde ise, elde edilen ortalama kalıntı miktarları ise, GKHHA yöntemi 0.21 µg/cm2 değeri ile en yüksek ortalama kalıntı miktarı ile üst grupta yer alırken bunu GKHYA yöntemi 0.20 µg/cm2 değeri ile istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer alarak izlemiştir. Yapılan literatür çalışmalarında, yardımcı hava akımlı pülverizatörlerin, ilaç kalıntı miktarını önemli derecede arttırdığını bilinmektedir (Bayat ve Zeren 1994; Wolf, 1997; Bauer ve Reatano, 2000). Araştırmanın bu döneminde elde edilen verilere göre, yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemlerde daha yüksek kalıntı sağlanmıştır. Yaprak altı memeli püskürtme çubuklu uygulamanın bitki üzerinde yüksek kalıntı sağlamasının bir nedeni. tepe ilaçlamasının yanı sıra, ek püskürtme çubuğu ile bitki sıra arasında ilerleyerek ilaçlama yapması olduğu söylenebilir. Bitki bölgelerinde oluşan kalıntı miktarı değişkenliği bakımından ise, 2008 ve 2009 yıllarında en düşük değişi katsayısı (CV) değerleri sırasıyla % 34.2 ve % 35.6 ile GKHHA yönteminden sağlanmış böylece bu yöntem ile biki bölgelerinde en benzer kalıntı dağılımı sağlamıştır. Elde edilen verilere göre, bitki sıra arasında ilaçlama yapabilen yaprak altı memeli yöntem (GKHYA) bitki sıra arasında ilerleyerek ilaçlama yapabilmesine rağmen, bu dönemdeki uygulamalarda bitki 65 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT üzerine ilaç dağılımı konusunda beklenilen düzeye ilaç dağılımı gösterememiştir. Diğer bir ifade ile bitki sıra arasında yapılan ilaç uygulamaları ilaç tutunması açısından orta ve alt bölgede olumlu bir etki sağlayamamıştır. Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için sağlanan toplam kalıntı miktarlarının bitki bölgelerinde oluşturduğu oransal dağılım Şekil Alt Bölge Orta Bölge G KH Y A G KH 4.4’de verilmiştir. Üst Bölge 70 Bitki Yüzeyi Kalıntı Dağılım Oranı (%) 60 50 40 30 20 10 2008 G KH Y A TX 6H A A G KH H IH TD TX 6H A A IH G KH H TD G KH 0 2009 Püskürtme Yöntemleri Şekil 4.4. İkinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal dağılımı Şekil 4.4 incelendiğinde, 2008 yılına ait elde edilen bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal dağılımı bakımından, bitki üst bölgesinde en yüksek oranı sağlayan GKHYA yöntemi, bitki orta ve alt bölgelerinde ise, yardımcı hava akımlı uygulamalar olan GKHHA ve TX6HA yöntemler daha yüksek kalıntı oluşturmuşlardır. 2009 yılında, bitki bölgelerinden elde edilen dağılım oranları incelendiğinde, bitki üst bölgesinde % 51.7 ve orta bölgesinde % 32.2 değerleri ile en yüksek dağılım oranlarını GKHYA yönteminden sağlanmış olmasına rağmen bitki alt bölgesinde en yüksek dağılım oranını % 23.0 değeri ile İH yöntemi sağlamıştır. 66 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Araştırmanın ikinci dönemindeki bitki bölgelerinden sağlanan kalıntı miktarları 2008 ve 2009 yılları için sırasıyla Çizelge 4.9 ve 4.10’da verilmiştir. Her iki yıla ait ikinci dönem kalıntı verileri incelendiğinde görüleceği üzere, tüm yöntemler ile bitki üst bölgesinde bitki orta ve alt bölgesine göre daha fazla kalıntı sağlanmıştır. Bunun yanı sıra bitkiye ait belirlenen her bir bölgedeki yaprak üst yüzeylerinde sağlanan kalıntı miktarları yaprak altı ve ve bitki sapından daha yüksek olmuştur. Bunun yanı sıra, bitkinin özellikle üst orta ve alt bölgelerinde yaprak üstü, yaprak altı ve bitki sapı kalıntı miktarları 300 l/ha uygulama hacminde daha yüksektir. Her bir bölgede oluşan yaprak üst yüzeyinde sağlanan kalıntının yaprak alt yüzeyinde sağlanan kalıntı miktarına oranı (üst/alt) bakımından ise, 2008 yılında ideal koşul olan 1/1’e en yakın değeri, 1.3 ile bitki üst bölgesinde 300 l/ha uygulama hacminde GKHHA yöntemi ile ve yine bitki üst bölgesinde 1.3 değeri ile TX3HA yöntemi 150 l/ha uygulama hacminde ve 2009 yılında ise, 1.1 değeri ile bitki alt bölgesinde İH yöntemi 150 l/ha uygulama hacminde ideal oran olan 1/1’e en yakın değerleri sağlamışlardır. 67 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Uygulama Hacmi Yaprak (l/ha) Üstü 150 0.23 GKH 300 0.39 150 0.20 TD 300 0.42 150 0.20 İH 300 0.27 150 0.27 GKHHA 300 0.35 (TX3/TX6)HA 150 0.19 300 0.47 150 0.29 GKHYA 300 0.42 Püskürtme Yöntemleri 68 Üst Bölge Yaprak Bitki Altı Sapı 0.16 0.22 0.12 0.27 0.05 0.10 0.09 0.18 0.05 0.16 0.11 0.19 0.18 0.30 0.26 0.29 0.15 0.18 0.16 0.27 0.32 0.35 0.27 0.31 ü/a 1.4 3.3 4.0 4.7 4.0 2.5 1.5 1.3 1.3 2.9 0.9 1.6 Yaprak Üstü 0.16 0.27 0.16 0.29 0.09 0.22 0.24 0.31 0.17 0.34 0.20 0.3 Orta Bölge Yaprak Bitki Altı Sapı 0.08 0.11 0.05 0.07 0.03 0.06 0.03 0.06 0.05 0.04 0.05 0.08 0.06 0.22 0.07 0.24 0.06 0.16 0.06 0.16 0.06 0.09 0.15 0.16 ü/a 2.0 5.4 5.3 9.7 1.8 4.4 4.0 4.4 2.8 5.7 3.3 2.0 Yaprak Üstü 0.09 0.16 0.10 0.14 0.07 0.14 0.16 0.21 0.16 0.17 0.15 0.16 Alt Bölge Yaprak Bitki Altı Sapı 0.05 0.07 0.06 0.12 0.05 0.05 0.03 0.08 0.06 0.04 0.08 0.06 0.06 0.09 0.09 0.16 0.06 0.14 0.11 0.11 0.06 0.07 0.09 0.08 ü/a 1.8 2.7 2.0 4.7 1.2 1.8 2.7 2.3 2.7 1.5 2.5 1.8 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Çizelge 4.9. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) Çizelge 4.10. 2009 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) Üst Bölge Yaprak Bitki Altı Sapı 0.17 0.20 0.15 0.26 0.06 0.10 0.08 0.16 0.06 0.14 0.11 0.16 0.18 0.28 0.27 0.27 0.15 0.16 0.17 0.26 0.22 0.28 0.27 0.26 ü/a 1.3 2.5 3.4 4.8 3.4 2.3 1.4 1.3 1.3 2.4 1.2 1.5 Yaprak Üstü 0.16 0.26 0.15 0.30 0.10 0.19 0.23 0.27 0.18 0.29 0.21 0.27 68 Orta Bölge Yaprak Bitki Altı Sapı 0.09 0.13 0.08 0.07 0.06 0.05 0.03 0.07 0.07 0.03 0.06 0.07 0.07 0.18 0.07 0.23 0.06 0.14 0.08 0.16 0.09 0.10 0.15 0.16 ü/a 1.8 3.1 2.7 8.8 1.4 3.3 3.4 3.6 3.0 3.8 2.2 1.8 Yaprak Üstü 0.10 0.16 0.11 0.15 0.06 0.15 0.17 0.20 0.16 0.17 0.16 0.16 Alt Bölge Yaprak Bitki Altı Sapı 0.06 0.05 0.11 0.08 0.05 0.04 0.04 0.05 0.06 0.04 0.08 0.04 0.06 0.08 0.09 0.15 0.06 0.14 0.10 0.09 0.05 0.06 0.06 0.08 ü/a 1.6 1.5 2.0 3.7 1.1 2.0 2.8 2.3 2.6 1.7 3.0 2.8 Ali BOLAT Uygulama Hacmi Yaprak (l/ha) Üstü 150 0.23 GKH 300 0.38 150 0.20 TD 300 0.39 150 0.20 İH 300 0.26 150 0.25 GKHHA 300 0.34 150 0.19 (TX3/TX6)HA 300 0.41 150 0.27 GKHYA 300 0.40 Püskürtme Yöntemleri 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4.1.3. Mısır Bitkisi Üzerinde Sağlanan Bağıl Tutunma Oranları Araştırmada iki farklı uygulama hacmi (150-300) için kullanılan konsantrasyonlar aynı olması nedeniyle birim alana püskürtülen BSF miktarı farklı olacağından, 150 ve 300 l/ha’lık uygulama dozajlarını doğrudan karşılaştırmak için bağıl tutunma oranları hesaplanmıştır. 4.1.3.1 Birinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Araştırmada birinci dönem için sağlanan bağıl tutunma oranlarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.11’de verilmiştir. Çizelge 4.11. Birinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Varyans Analiz Sonuçları 2008 Ana Faktörler SD Tekerrür 3 Yöntem 9 Hata 27 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. Kareler Toplamı 13,9953 1481,4814 64,8676 2009 F Değeri 1,9418 68,5156** Kareler Toplamı 3,7331 2612,9613 38,4344 F Değeri 0,8742 203,9548** Çizelge 4.11 incelendiğinde birinci uygulama dönemi ve denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında yöntemler bakımından sağlanan bağıl tutunma oranları, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Bitki üzerin püskürtülen BSF miktarının yöntemlere göre sağladığı ortalama bağıl tutunma oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.12’de verilmiştir. 69 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.12. Birinci Dönem Ortalama Kalıntı Miktarları ve Bağıl Tutunma Oranları Püskürtme Yöntemleri Uygulama Hacmi (l/ha) 2009 Ortalama Kalıntı BTO (µg/cm2) (%)* 22,9 de 0.21 24,0 e 27,0 c 0.41 23,3 e 21,6 e 0.20 22,5 ef TD 23,8 d 0.31 17,8 g 21,8 de 0.20 22,8 ef İH 23.0 de 0.37 21,3 f 42,7 a 0.41 46,7 a GKHHA 27,8 c 0.50 28,5 c 31,9 b 0.32 36,3 b TX3HA/TX6HA 27,6 c 0.46 26,4 d LSD0.01 2,248 1.731 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. GKH 150 300 150 300 150 300 150 300 150 300 2008 Ortalama BTO Kalıntı (%)* (µg/cm2) 0.21 0.50 0.20 0.44 0.20 0.43 0.40 0.52 0.29 0.51 Çizelge 4.12 incelendiğinde, araştırmanın yürütüldüğü 2008 yılında bitki üzerinde tutunan bağıl tutunma oranları % 21.6- 42.7 değeri arasında değişim göstermiştir. Yöntemler arasında sağlanan en yüksek bağıl tutunma oranı, 150 l/ha uygulama hacminde GKHHA yönteminden olurken, bunu % 31.9 değeri ile 150 l/ha ugulama hacminde TX3HA yöntemi izlemiştir. Araştırmanın yürütüldüğü 2009 yılında ise, yöntemlere göre sağlanan bağıl tutunma oranları % 17.8- 46.7 arasında değişim göstermiştir. Yöntemler arasında sağlanan bağıl tutunma oranını birinci yıla benzer şekilde gerçekleşmiş ve en yüksek oran 150 l/ha uygulama hacminde, GKHHA yöntemi ile sağlanırken, bunu % 36.3 değeri ile 150 l/ha uygulama hacminde TX3HA yöntemi izlemiştir. Birinci dönem uygulamalarında, yardımcı hava akımlı yöntemlerden sağlanan ortalama kalıntı miktarları, 300 l/ha uygulama hacimlerinde daha yüksek elde edilmesine rağmen, 150 l/ha uygulama hacminde sağlanan bağıl tutunma oranları daha fazla olmuştur. Diğer bir ifade ile birinci gelişme döneminde uygulama hacminin arttırılması, bitki üzerinde sağlanan bağıl tutunma oranına olumlu bir etki oluşturmadığı söylenebilir. 70 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4.1.3.2. İkinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Araştırmada ikinci dönem için sağlanan bağıl tutunma oranlarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.13’de verilmiştir. Çizelge 4.13. İkinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Varyans Analiz Sonuçları Ana Faktörler SD Tekerrür 3 Yöntem 11 Hata 33 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. 2008 Kareler F Toplamı Değeri 3,5670 0,6705 2659,8999 136,3680** 58,5159 2009 Kareler F Toplamı Değeri 4,4149 0,8573 2798,2351 148,1917** 56,6476 Çizelge 4.13 incelendiğinde ikinci uygulama dönemi ve 2008 ve 2009 yıllarında, yöntemler bakımından sağlanan bağıl tutunma oranları, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Bitki üzerine püskürtülen BSF miktarının yöntemlere göre sağladığı ortalama bağıl tutunma oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.14’te verilmiştir. Çizelge 4.14. İkinci Dönem Ortalama Kalıntı Miktarları ve Bağıl Tutunma Oranları 2009 Ortalama Püskürtme Yöntemleri BTO BTO Kalıntı (%)* (%)* 2 (µg/cm ) 26.6 c 0.13 30,4 c GKH 17.5 e 0.17 20.0 g 18.3 e 0.09 20.9 fg TD 15.2 f 0.14 16.4 h 17.5 e 0.08 19.7 g İH 13.6 f 0.12 14.5 ı 36,9 a 0.17 38.8 a GKHHA 22.6 d 0.21 24,3 d 29.1 b 0.13 32.6 b TX3HA/TX6HA 21.1 d 0.19 22,2 ef 36.6 a 0.16 37,5 a GKHYA 22.2 d 0.20 23,4 de LSD0.01 1.915 1.884 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Uygulama Hacmi (l/ha) 150 300 150 300 150 300 150 300 150 300 150 300 2008 Ortalama Kalıntı (µg/cm2) 0.13 0.16 0.09 0.14 0.08 0.13 0.18 0.22 0.14 0.20 0.17 0.21 71 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Araştırmanın ikinci döneminde, 2008 yılı için yöntemlerden sağlanan bağıl tutunma oranları % 15.2 - 36.9 arasında değişim göstermiştir. Bu dönemde elde edilen en yüksek bağıl tutunma oranı 150 l/ha uygulama hacminde GKHHA yöntemiyle sağlanırken, bunu 150 l/ha uygulama hacminde % 36.6 değeri ile GKHYA yöntemi izlemiştir. Araştırmanın yürütüldüğü 2009 yılında ise, bağıl tutunma oranları, % 14.5 - 38.8 oranları arasında değişmiş ve en yüksek değeri 150 l/ha uygulama hacminde GKHHA yöntemi sağlamıştır. GKHYA yöntemi ise, % 37.5 değeri ile GKHHA yöntem ile aynı istatistiki grupta yer almıştır. Araştırmanın birinci döneminde olduğu gibi ikinci dönem uygulamalarında da yöntemlerden sağlanan ortalama kalıntı miktarları 300 l/ha uygulama hacminde daha yüksek olmasına rağmen, bağıl tutunma oranları 150 l/ha uygulama hacminde daha yüksek olmuştur. Bunun nedeni, daha yüksek uygulama hacmi kullanılarak ilaç hedefe daha fazla su ile verilmektedir. Böylece, bitki üzerinde sağlanan kalıntı miktarları da artış göstermektedir. Oysa araştırmanın bu döneminde uygulama hacminin arttırılması ile yöntemlerden elde edilen bağıl tutunma oranları artmamıştır. Bu durumda uygulama hacmindeki artışın bitki üzerindeki kalıntı miktarına olumlu bir etkisinin olmadığı ifade edilebilir. 4.2. Bitki Yaprak ve Saplarındaki Kaplama Oranları 4.2.1. Bitki Gelişimi Birinci Dönemindeki Kaplama Oranları Araştırmanın bu döneminde mısır bitkisi bitki boyu 50-60 cm olarak ölçülmüştür. Bu dönemde yaprakaltı memeli uygulama dışındaki tüm yöntemler ile püskürtme uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Bu dönemdeki örneklemeler, bitkinin yaprak üstü, yaprak altı ve bitki sapı üzerinde olmuştur. 72 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4.2.1.1. Birinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları Araştırmanın 2008 ve 2009 yıllarında birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi için sağlanan kaplama oranlarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.15’te verilmiştir. Çizelge 4.15. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kaplama Oranı Varyans Analiz Sonuçları Ana Faktörler SD Tekerrür 3 Yöntem 4 Yöntem x bölge 8 Hata 30 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. 2008 Kareler F Ortalaması Değeri 0.82254 0.1662 177.249 35.8215** 31.5092 15.2676** 2.064 2009 Kareler F Değeri Ortalaması 0.65451 0.5135 119.521 93.7795** 38.1543 24.0052** 1.589 Çizelge 4.15 incelendiğinde, birinci uygulama dönemi için 2008 ve 2009 yıllarında yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama kaplama oranının p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Denemelerin her iki yılında da bitki üzerindeki örnekleme noktalarına göre sağlanan ortalama kaplama oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.16’da verilmiştir. Çizelge 4.16. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) Kaplama Oranı (%) 2008 Yapr. Yapr. Bitki Üstü Altı Sapı 30.4 6.4 7.1 19.8 2.3 5.6 28.0 2.8 3.1 31.9 11.5 12.6 30.6 7.9 13.6 2009 Püskürtme Yapr Yapr Bitki Ort.* üst/alt Ort.* üst/alt Yöntemleri Üstü Altı Sapı GKH 14.6 b 4.7 29.4 4.1 5.0 12.8 b 7.1 TD 9.2 d 8.3 19.6 2.8 7.1 9.8 c 6.9 İH 12.1 c 9.8 29.7 4.1 3.1 12.3 b 7.2 GKHHA 18.7 a 2.8 31.1 6.8 13.7 17.2 a 4.6 TX3HA 17.4 a 3.8 29.4 9.4 11.7 16.8 a 3.1 LSD0.01 1.97 1.01 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. 73 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.16 incelendiğinde, 2008 yılı birinci dönem 150 l/ha uygulama hacminde en yüksek ortalama kaplama % 18.7 ile GKHHA yönteminden sağlanırken, bunu % 17.4 değeri ile istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer alan TX3HA yöntemi izlemiştir. GKH yöntemi ise, % 14.6 ortalama kaplama oranı ile istatistiki olarak bir alt grupta yer almıştır. Aynı çizelgede 2009 yılında, elde edilen ortalama kaplama oranları incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü bir önceki yıla benzer olarak en yüksek değeri % 17.2 ile GKHHA yönteminden elde edilirken, TX3HA yöntemi % 16.8 ile aynı ve üst grupta yer almıştır. Araştırmada denemeye alınan TD yöntemiyle üretilen damlaların hava kabarcığı içerdiği ve hedefe çarpma sonucu parçalanıp kaplama oranını arttırdığı söylenmesine (Özkan ve Fox; 1998; Gajtkowskı ve ark., 2005) rağmen, bu çalışmada bu sonucu kanıtlayan veriye rastlanmamıştır. Araştırma kapsamında yaprak üst/alt yüzeylerinde elde edilen kaplama oranları, ideal durum olan 1/1’den uzak sonuçlar sağlanmıştır. Bu koşullara ulaşan en yakın oranlar, 2008 yılı için 2.8 ile GKHHA yönteminden, denemenin yürütüldüğü 2009 yılında ise, 3.1 ile TX3HA yöntemi ile olmuştur. Denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de ideal duruma en yakın değerleri, yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemler sağlamıştır. Bu durum yardımcı hava akımının özellikle yaprak alt yüzeylerinde kalıntı miktarını arttırdığını göstermektedir. Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için bitki yüzeyinden sağlanan toplam kaplama oranlarının bitki yüzeylerinde oluşturduğu oransal dağılım Şekil 4.5’te verilmiştir. 74 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Bitki Sapı Yaprak Altı Yaprak Üstü 90 Bitki Yüzeyi Kaplama Dağılım Oranı (%) 80 70 60 50 40 30 20 10 2008 TX 6H A K H -H A IH TD KH TX 6H A K HH A IH TD KH 0 2009 Püskürtme Yöntemleri Şekil 4.5. Birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı dağılımları (%) Şekil 4.5. incelendiğinde, 2008 yılına ait yöntemlerden elde edilen bitki yüzeyi kaplama oranlarının örnekleme noktalarına göre dağılımları incelendiğinde, yaprak üst yüzeyinde sağlanan en yüksek oran % 82.4 değeri ile İH yöntemi ile olurken, yaprak alt yüzeyinde % 20.6 dağılım oranı ile GKHHA yönteminden elde edilmiştir. Bitki sapı dağılım oranı bakımından ise, en yüksek değer % 26.1 ile TX3HA yönteminden sağlanmıştır. Aynı Çizelgede 2009 yılına elde edilen veriler incelendiğinde, yaprak üst yüzeyinde en yüksek dağılım oranı % 80.3 değeri ile İH yönteminden, yaprak alt yüzeyinde % 18.7 değeri ile TX3HA yönteminden ve bitki sapında ise, % 26.6 değeri ile GKHHA yönteminden sağlanmıştır. Denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de İH yönteminden yaprak üst yüzeyinde en yüksek değerler elde edilmiştir. Ancak bu yöntem ile yaprak alt yüzeylerinde sağlanan oran düşük olmuştur. Bunun yanı sıra denemenin yürütüldüğü her iki yılda da hava akımlı yöntemler, bitki sapında daha fazla kaplama sağlamışlardır. Mısır Koçankurdu’ nun bitki sapından gövde içerisine girdiği düşünüldüğünde, hava akımlı yöntemlerin, bu zararlıya karşı daha etkin olabileceği söylenebilir. 75 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4.2.1.2. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları Araştırmanın 2008 ve 2009 yılları birinci döneminde 300 l/ha uygulama hacmi için sağlanan ortalama kalıntı miktarı varyans analiz sonuçları Çizelge 4.17’de verilmiştir. Çizelge 4.17. Birinci Dönem 300 l/ha Yöntemlere Göre Sağlanan Kaplama Oranı Varyans Analiz Sonuçları 2008 Kareler F Ortalaması Değeri Tekerrür 3 3.67411 0.5097 Yöntem 4 188.041 26.0869** Yöntem x bölge 8 14.7472 2.5118* Hata 30 5.871 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir; * : 0.05 seviyesinde önemlidir Ana Faktörler SD 2009 Kareler F Değeri Ortalaması 2.36623 0.7268 179.674 55.1903** 12.4388 7.5743** 1.64200 Çizelge 4.17 incelendiğinde, araştırmanın yürütüldüğü 2008 yılında yöntemler arasında p<0.01 önem düzeyinde ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından ise p<0.05 önem düzeyinde istatistiki olarak farklılık olduğu görülmektedir. Araştırmanın yürütüldüğü 2009 yılında ise, yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından p<0.01 önem düzeyinde istatistiki farklılık olmuştur. Bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerine göre sağlanan ortalama kaplama oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.18’de verilmiştir. Çizelge 4.18. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) Kaplama Oranı (%)) 2008 2009 Yapr. Yapr. Bitki Yapr Yapr. Bitki Ort.* üst/alt Ort.* Üstü Altı Sapı Üstü Altı Sapı GKH 30.9 7.0 15.8 17.9 b 4.4 30.9 8.5 15.1 18.2 d TD 22.4 2.7 9.9 11.5 d 8.3 28.4 3.7 8.0 13.3 d İH 27.5 3.8 13.3 14.9 c 7.1 30.3 4.4 10.1 14.9 c GKHHA 35.8 6.0 19.4 19.9 ab 5.9 35.1 7.3 18.4 20.2 b TX3HA 35.2 8.5 20.4 21.3 a 4.1 37.3 10.3 21.0 22.9 a LSD0.01 2.38 1.60 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Püskürtme Yöntemleri 76 üst/alt 3.6 7.7 6.8 4.8 3.6 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.18 incelendiğinde, 2008 yılında yöntemler arasında elde edilen en yüksek ortalama kaplama oranı % 21.3 ile TX6HA yönteminden sağlanırken, bunu % 19.9 değeri ile istatistiki olarak aynı grupta yer alan GKHHA yöntemi izlemiştir. GKH yöntem ise % 17.9 ortalama kaplama oranı ile istatistiki olarak bir alt grupta yer almıştır. Araştırmanın ikinci yılı olan 2009 yılında ise, en yüksek ortalama kaplama oranı TX6HA yönteminden elde edilirken, yardımcı hava akımının kullanıldığı diğer yöntem olan GKHHA ise, % 20.2 değeri ile istatistiki olarak bir alt grupta yer almıştır. Dursun (1996), yardımcı hava akımlı uygulamaların klasik uygulamaya göre, % 2.6-30.7 arasında kaplama oranında artış sağladığını belirtmiştir. Araştırmanın bu döneminde de buna paralel olarak, yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemler ile klasik yönteme göre, daha fazla kaplama oranları elde edilmiştir. Yaprak üst/alt yüzeylerinde elde edilen kaplama oranları bakımından hem 2008 hem de 2009 yılı için ideal koşul olan 1/1’e en yakın değerler sırasıyla 4.1 ve 3.6 ile TX6HA yönteminden sağlanmıştır. Damla karakteristiklerinde de belirtildiği gibi TX6 memesi ile üretilen hacimsel ortalama çap değerleri daha yüksek olması bu meme tipi ile yapılan uygulamalarda bitki üzerinde daha homojen bir ilaç dağılımı oluşturmuştur. Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için bitki yüzeyinden sağlanan toplam kaplama oranlarının bitki yüzeylerinde oluşturduğu oransal dağılım Şekil 4.6’da verilmiştir. Şekil 4.6. incelendiğinde, 2008 yılına ait yöntemlerden elde edilen bitki yüzeyi kaplama oranları dağılımları bakımından, yaprak üst yüzeyinde sağlanan en yüksek dağılım oranı % 64.0 değeri ile TD yöntemi ile sağlanırken aynı yöntem yaprak alt yüzeyindeki dağılım oranı % 7.7 ile en düşük oranda olmuştur. Yaprak alt yüzeyindeki en yüksek dağılım oranı ise, % 13.3 ile TX6HA yönteminden sağlanmıştır. Bitki sapında ise, en yüksek oran % 31.8 değeri ile TX6HA yönteminden sağlamıştır. 77 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Bitki Sapı Yaprak Altı Yaprak Üstü 80 Bitki Yüzeyi Kaplama Dağılım Oranı (%) 70 60 50 40 30 20 10 2008 TX 6H A A G K HH IH TD G KH TX 6H A G KH H A IH TD G K H 0 2009 Püskürtme Yöntemleri Şekil 4.6. Birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı oransal dağılımı (%) Aynı Çizelgede 2009 yılına elde edilen veriler incelendiğinde, kaplama oransal dağılımı bakımından, birinci yıl olduğu gibi yaprak üst yüzeyinde en yüksek oranı % 70.8 değeri ile TD yöntemi sağlarken aynı yöntem yaprak alt yüzeyindeki dağılımı % 9.2 ile en düşük oranda olmuştur Yaprak alt yüzeyindeki en yüksek dağılım oranını ise, % 15.7 ile GKH yöntemi sağlamıştır. Bitki sapında sağlanan dağılım oranları bakımından ise, en yüksek değeri % 30.5 ile TX6HA yöntemi sağlamıştır. 4.2.2. Bitki Gelişimi İkinci Dönemindeki Kaplama Oranları Araştırmanın bu döneminde mısır bitkisi boyu 210-230 cm sınırları arasında ölçüldüğünden örneklemeler için bitki düşey düzlemde 3 bölgeye ayrılmış ve kalıntı örneklemesine paralel biçimde suya duyarlı kartlar hedef noktalara yerleştirilmiştir. 78 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4.2.2.1. İkinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları Araştırmanın ikinci dönemi 150 l/ha uygulama hacmi için sağlanan ortalama kaplama oranları varyans analiz sonuçları Çizelge 4.19’da verilmiştir. Çizelge 4.19. İkinci Dönem 150 l/ha Bitki Yüzeyi Ortalama Kaplama Oranları Varyans Analiz Sonuçları Ana Faktörler SD Tekerrür 3 Yöntem 5 Yöntem x bölge 10 Hata 36 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. 2008 Kareler F Ortalaması Değeri 0,24764 0,9200 25,1773 93,5370** 6,63174 25,7556** 0,2575 2009 Kareler F Ortalaması Değeri 0,08356 0,2364 20,1291 56,9373** 4,63996 6,0243** 0,7702 Çizelge 4.19 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama kaplama oranlarının p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Bu da kullanılan yöntemler arasında oluşan kaplama oranlarında farlılıklar olduğunu göstermektedir. Bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerine göre sağlanan ortalama kaplama oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.20’de verilmiştir. Çizelge 4.20. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) 2008 2009 Alt CV Üst Orta Alt CV Ort.* Bölge (%)** Bölge Bölge Bölge (%)** GKH 4.0 57.3 6.7 c 8.4 5.3 3.9 38.6 TD 3.1 24.3 4.8 d 9.7 5.9 3.4 18.7 İH 3.3 60.2 3.9 e 6.8 3.4 2.8 50.1 GKHHA 6.1 19.4 7.3 ab 11.9 7.5 4.9 49.7 TX3HA 6.7 34.3 7.4 a 10.0 5.5 6.7 43.4 GKHYA 4.9 24.5 6.8 bc 7.8 7.0 5.3 31.2 LSD0.01 0.451 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. **CV(%): Bölgelere göre kaplama değişkenliği Püskürtme Yöntemleri Üst Bölge 11.1 8.2 4.8 10.1 9.5 8.1 Orta Bölge 4.9 3.2 3.6 5.6 6.1 7.4 79 Ort.* 5.9 d 6.3 cd 4.3 e 8.1 a 7.4 b 6.7 c 0.517 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.20 incelendiğinde, 2008 yılında en yüksek ortalama kaplama oranı % 7.4 değeri ile TX3HA yönteminden sağlanırken, bunu % 7.3 değeri ile istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer alan GKHHA yöntemi izlemiştir. Araştırmanın ikinci yılı olan 2009 yılında ise, en yüksek ortalama kaplama oranı % 8.1 değeri ile GKHHA yönteminden sağlanırken, yardımcı hava akımının kullanıldığı diğer yöntem olan TX3HA ise, % 7.4 değeri ile istatistiki olarak bir alt grupta yer almıştır. Denemenin yürütüldüğü her iki yılda da yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemlerde daha yüksek kaplama oranları elde edilmiştir. Bunun nedeni, hava akımı kullanılarak yapılan uygulamalarda, püskürtülen damlaların hava akımının etkisi ile bitki üst bölgesinin yanı sıra bitki orta ve alt bölgelerine kadar taşınabilmesi olduğu söylenebilir. Benzer şekilde, Bauer ve Raetano (2000), yardımcı hava akımının kullanıldığı uygulamaların, bitki orta ve alt kısımlarında kaplama oranında artış sağlandığını belirtmişlerdir. Araştırmada kullanılan yöntemlere ait bitki bölgelerinde oluşturduğu değişkenlik değerleri (CV) bakımından 2008 yılında, GKHHA yöntemi % 19.4 değeri ile en düşük değeri göstererek bitki bölgelerinde daha tekdüze bir dağılım oluşturmuştur. Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için bitki yüzeyinden sağlanan toplam kaplama oranlarının bitki yüzeylerinde oluşturduğu oransal dağılımı Şekil 4.7’de verilmiştir. 80 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Alt Bölge Orta Bölge Üst Bölge Bitki Yüzeyi Kaplama Dağılım Oranı (%) 60 50 40 30 20 10 2008 G K H YA TX 3H A IH G K HH A TD G K H G KH Y A TX 3H A IH G K H H A TD G KH 0 2009 Püskürtme Yöntemleri Şekil 4.7. İkinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı oransal dağılımı (%) Şekil 4.7 incelendiğinde, 2008 yılında yöntemlerden elde edilen bitki yüzeyi kaplama dağılım oranları incelendiğinde bitki üst bölgesinde en yüksek dağılım oranı % 56.5 ile TD yönteminden ve bitki orta bölgesinde ise, % 36.2 ile GKHYA yönteminden sağlanmıştır. Bitki alt bölgesinde ise, % 29.9 değeri ile TX3HA yöntemi en yüksek dağılımı oranını oluşturmuştur. 2009 yılı için ise, bitki üst bölgesinde en yüksek oran % 52.3 değeri ile İH yönteminden, orta bölgede % 34.3 değeri ile GKHYA ve alt bölgede ise, % 30.3 değeri ile TX3HA yönteminden sağlanmıştır. Denemenin yürütüldüğü her iki yıl içinde bitki orta bölgesinde GKHYA yönteminin etkili olduğu görülmektedir. Bunun nedeni, GKHYA yöntemi ile bitki orta bölümlerinde püskürtme yapan memelerin, bu bölgede oluşan ilaç kaplama oranını arttırdığı söylenebilir. 81 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4.2.2.2. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları Araştırmanın ikinci dönemi 300 l/ha uygulama hacmi için sağlanan ortalama kaplama oranları varyans analiz sonuçları Çizelge 4.21’de verilmiştir. Çizelge 4.21. İkinci Dönem 300 l/ha Bitki Yüzeyi Ortalama Kaplama Oranları Varyans Analiz Sonuçları Ana Faktörler SD Tekerrür 3 Yöntem 5 Yöntem x bölge 10 Hata 36 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. 2008 Kareler F Ortalaması Değeri 0,34296 0,9909 35,2806 101,9379** 5,92698 18,6844** 0,3172 2009 Kareler F Ortalaması Değeri 0,02864 0,0736 40,8622 104,950** 6,16957 8,2891** 0,7443 Çizelge 4.21 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama kaplama oranları bakımından, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerine göre sağlanan ortalama kaplama oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.22’de verilmiştir. Çizelge 4.22. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) 2008 2009 Alt CV Üst Orta Alt CV Ort.* Bölge (%)** Bölge Bölge Bölge (%)** GKH 4.4 39.7 7.5 c 9.9 7.0 4.6 36.9 TD 3.8 48.2 6.9 d 8.7 3.7 3.6 47.0 İH 2.6 47.5 4.6 e 7.0 3.8 3.6 55.1 GKHHA 6.0 51.1 9.2 a 12.5 9.4 5.5 42.6 TX6HA 6.2 38.0 8.4 b 10.9 9.1 5.7 38.4 GKHYA 4.0 24.2 9.1 a 11.2 10.2 3.9 30.5 LSD0.01 0.511 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. **CV(%): Bölgelere göre kaplama değişkenliği Püskürtme Yöntemleri Üst Bölge 10.5 10.4 7.3 13.0 10.3 11.8 Orta Bölge 7.6 6.5 4.0 8.5 8.6 11.5 82 Ort.* 7.2 c 5.3 d 4.7 e 9.1 a 8.6 b 8.4 b 0.542 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.22 incelendiğinde, 2008 yılında en yüksek ortalama kaplama oranı % 9.2 değeri ile GKHHA yönteminden sağlanırken, bunu % 9.1 değeri ile istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer alan GKHYA yöntemi izlemiştir. TX6HA yöntemi ise, % 8.4 değeri ile istatistiki olarak bir alt grupta yer almıştır. Denemenin yürütüldüğü 2009 yılında ise, en yüksek ortalama kaplama oranı % 9.1 değeri ile GKHHA yönteminden sağlanırken, TX6HA ve GKHYA yöntemleri ise sırasıyla % 8.6 ve % 8.4 değerleri ile istatistiki olarak bir alt grupta yer almışlardır. Araştırmanın bu döneminde elde edilen verilere göre, yardımcı hava akımının kullanıldığı uygulamalar olan GKHHA ve TX6HA yöntemleri, GKH yönteme oranla 2008 yılında sırasıyla % 22.6 ve % 12.0 ve 2009 yılında sırasıyla % 26.3 ve % 19.4 oranında daha fazla kaplama oranları oluşturmuştur. Araştırmanın bu döneminde, bitki bölgelerinde oluşan kaplama oranı değişkenliği (CV) bakımından ise, 2008 ve 2009 yıllarında GKHYA yöntemi sırasıyla % 24.2 ve % 30.5 değerleri en düşük değerleri sağlayarak, en iyi dağılımları göstermiştir. Diğer bir ifade ile GKHYA yöntemi ile kullanılan yaprak altı memeler ilacın bitki bölgelerinde daha benzer yayılmasını sağlamıştır. Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için bitki yüzeyinden sağlanan toplam kaplama oranlarının bitki yüzeylerinde oluşturduğu oransal dağılım Şekil 4.8’de verilmiştir. Buna göre, örnekleme yüzeylerinden sağlanan kaplama dağılım oranları incelendiğinde, 2008 yılında bitki üst bölgesinde sağlanan en yüksek dağılım oranı % 52.3 ile İH yönteminden sağlanırken, bitki orta bölgesinde % 41.9 ile GKHYA yönteminden ve bitki alt bölgesinde ise, % 24.8 ile TX6HA yönteminden sağlamıştır. 2009 yılına ait bitki yüzeyi kaplama oranı dağılımları incelendiğinde ise, bitki üst bölgesinde oluşan en yüksek değer % 54.5 ile TD yönteminden, bitki orta bölgesinde % 40.3 değeri ile GKHYA yönteminden ve bitki alt bölgesinde ise, % 22.5 değeri ile TX6HA yönteminden elde edilmiştir. 83 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Alt Bölge Orta Bölge Üst Bölge Bitki Yüzeyi Kaplama Dağılım Oranı (%) 60 50 40 30 20 10 2008 G K H YA TX 6H A IH G K HH A TD G K H G KH Y A TX 6H A IH G K H H A TD G KH 0 2009 Püskürtme Yöntemleri Şekil 4.8. İkinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı oransal dağılımı (%) Denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de bitki üst bölgesinde, en yüksek oransal dağılım İH yönteminden sağlanmasına karşın, aynı yöntem bitki orta ve alt bölgelerinde aynı başarıyı gösterememiştir. Bunun yanı sıra bitki orta bölgesinde en yüksek kaplama oranı dağılımını sağlayan GKHYA yöntemi, bitki alt bölgesinde en düşük dağılımı göstermiştir. Araştırma kapsamında, ikinci dönem uygulamalarında bitki bölgelerine ait örnekleme yüzeylerinden sağlanan kaplama miktarları 2008 ve 2009 yılları için sırasıyla Çizelge 4.23. ve 4.24’de verilmiştir. Her iki yıla ait çizelgeler incelendiğinde, bitki bölgelerinin tamamında (üst-orta-alt), bitki yaprak üst yüzeylerindeki örneklemelerde sağlanan kaplama oranları, yaprak alt yüzeyleri ve bitki sapı değerlerinden daha yüksek olmuştur. 84 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Uygulama Hacmi Yaprak (l/ha) Üstü 150 17,5 GKH 300 18,4 150 15,3 TD 300 20,3 150 8,0 İH 300 12,5 150 19,7 GKHHA 300 21,6 150 16,7 TX3HA/TX6HA 300 17,4 GKHYA 150 12,5 300 16,6 Püskürtme Yöntemleri 85 Üst Bölge Yaprak Bitki Altı Sapı 8,2 7,8 5,0 8,1 4,2 5,4 3,0 7,9 2,2 4,3 2,7 6,7 6,4 4,4 9,6 7,8 6,0 6,1 6,4 7,2 6,7 5,3 8,9 10,2 ü/a 2,1 3,7 3,7 6,7 3,7 4,6 3,1 2,3 2,8 2,7 1,9 1,9 Yaprak Üstü 8,1 12,0 5,7 12,9 5,6 6,1 9,0 14,6 8,9 13,7 11,5 18,7 Orta Bölge Yaprak Bitki Altı Sapı 3,3 3,4 5,3 5,6 1,6 2,4 2,8 4,0 1,9 3,4 3,6 2,4 3,5 4,3 7,6 3,6 3,9 5,7 6,8 5,5 4,8 6,1 10,7 5,2 ü/a 2,4 2,3 3,7 4,6 2,9 1,7 2,6 1,9 2,3 2,0 2,4 1,7 Yaprak Üstü 5,4 9,3 4,3 7,8 5,3 4,9 8,3 11,9 8,9 11,2 8,2 8,0 Alt Bölge Yaprak Bitki Altı Sapı 2,9 4,0 1,6 2,5 2,1 3,0 1,6 2,3 1,6 3,3 1,4 1,7 4,6 5,5 3,4 3,0 5,2 6,1 3,2 4,5 3,2 3,5 2,4 1,8 ü/a 1,9 5,7 2,0 5,0 3,4 3,7 1,8 3,5 1,7 3,5 2,5 3,3 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Çizelge 4.23. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) Çizelge 4.24. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) Üst Bölge Orta Bölge Alt Bölge Yaprak Altı Bitki Sapı ü/a Yaprak Üstü Yaprak Altı Bitki Sapı ü/a Yaprak Üstü Yaprak Altı Bitki Sapı ü/a 5,8 4,6 4,1 2,4 2,9 1,8 8,0 8,8 5,9 6,4 7,3 9,3 4,1 8,6 7,0 6,6 7,4 5,4 7,8 8,5 6,4 8,8 5,7 8,6 2,7 3,6 4,5 7,1 3,5 7,6 2,5 2,3 3,0 2,7 1,4 1,7 10,2 12,7 11,2 7,1 5,0 6,6 12,8 15,7 9,0 14,3 11,5 17,0 3,5 4,0 3,0 1,7 3,8 2,9 6,6 8,4 1,9 6,8 4,6 9,1 2,3 4,4 3,8 2,3 1,4 1,9 3,1 4,4 5,7 6,4 5,0 4,7 2,9 3,2 3,8 4,2 1,3 2,2 1,9 1,9 4,7 2,1 2,5 1,9 6,7 9,9 6,1 6,7 3,9 6,8 8,8 10,6 9,3 10,3 9,9 6,1 2,6 1,8 2,0 1,9 1,2 1,4 3,0 2,9 5,3 2,3 2,9 3,5 2,5 2,2 2,2 2,2 3,4 2,0 3,0 3,0 5,7 4,7 3,2 2,1 2,6 5,6 3,1 3,5 3,2 4,9 2,9 3,7 1,8 4,5 3,4 1,7 85 Ali BOLAT Uygulam a Püskürtme Yaprak Hacmi Yöntemleri Üstü (l/ha) 150 15,4 GKH 300 16,6 150 18,2 TD 300 17,2 150 10,2 İH 300 14,0 150 19,9 GKHHA 300 20,3 150 17,7 TX3HA/TX6HA 300 17,5 150 10,4 GKHYA 300 15,9 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4.3. İlaç Kayıpları İlaç kayıplarının değerlendirilmesinde, bitki üzerinde tutunamayıp, yere düşen ya da direk yere ulaşan kalıntı miktarları dikkate alınmıştır. Belirlenen ilaç kayıpları denemenin yürütüldüğü dönemlerde her iki uygulama hacmi (150-300 l/ha) için ayrı olarak değerlendirilmiştir. 4.3.1. Birinci Dönemdeki İlaç Kayıpları Araştırmanın birinci döneminde denemenin yürütüldüğü yıllarda, her bir uygulama hacmi için sağlanan ilaç kayıplarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.25’de verilmiştir. Çizelge 4.25. Birinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları Varyans Analiz Sonuçları 2008 2009 150 l/ha 300 l/ha 150 l/ha 300 l/ha KT F KT F KT F KT F Tekerrür 3 0.0010 0.2442 0.00107 0.1427 0.0087 3.3973 0.0103 4.5072 Yöntem 4 0.4218 75.77** 0.05410 5.368** 0.2466 72.071** 0.0533 17.44** Hata 12 0.0166 0.03023 0.0102 0.0091 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. Ana Faktörler SD Çizelge 4.25 incelendiğinde, birinci uygulama dönemi için 2008 ve 2009 yıllarında yöntemler arasında, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Diğer bir ifade ile yöntemler farklı düzeylerde ilaç kayıpları oluşturmuşlardır. İlaç kayıplarını belirlemek amacıyla örnekleme yüzeylerinden sağlanan ortalama ilaç kayıp miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.26’da verilmiştir. 86 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.26. Birinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları (µg/cm2) Püskürtme Yöntemleri 2008 2009 150 l/ha* 300 l/ha* 150 l/ha* 300 l/ha* GKH 0.38 c 0.47 bc 0.38 c 0.42 b TD 0.33 cd 0.47 bc 0.34d 0.44 b İH 0.31 d 0.44 c 0.34 cd 0.41 b GKHHA 0.69 a 0.58 a 0.64 a 0.51 a TX3HA/TX6HA 0.54 b 0.53 ab 0.45 b 0.54 a LSD0.01 0.05 0.07 0.04 0.04 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Çizelge 4.26 incelendiğinde, birinci dönem uygulamalarında, 2008 yılı ilaç kayıp miktarları bakımından, hem 150 hem de 300 l/ha uygulama hacminde sağlanan en yüksek değerler sırasıyla 0.69 µg/cm2 ve 0.58 µg/cm2 değerleri ile GKHHA yöntemi ile sağlanmıştır. Denemenin yürütüldüğü 2009 yılı için ise, 150 l/ha uygulama hacminde en yüksek değer 0.64 µg/cm2 ile GKHHA yönteminden sağlanırken, 300 l/ha uygulama hacminde TX6HA ve GKHHA yöntemleri sırasıyla 0.54 µg/cm2 ve 0.51 µg/cm2 değerleri ile aynı ve üst grupta yer almışlardır. Birinci dönem uygulamalarında, yardımcı hava akımlı uygulamaların daha yüksek ilaç kayıpları oluşmasının nedeni, bu uygulamalarda yaprak alan indeksinin küçük olması neneniyle özellikle hava akımlı uygulamalarda yüksek damla taşıma hızı nedeniyle damlaların önemli bir bölümünün doğrudan toprak yüzeyine çötürülmesidir. Bunun sonucu olarak, araştırmada kullanılan yöntemlerin tamamında 300 l/ha uygulama hacminde birim alana uygulanan BSF miktarı daha fazla olduğundan, 150 l/ha uygulama hacmine göre daha yüksek ilaç kayıplarına neden olmuştur. 4.3.2. İkinci Dönemdeki İlaç Kayıpları Araştırmanın ikinci döneminde denemenin yürütüldüğü yıllarda, her bir uygulama hacmi için sağlanan ilaç kayıplarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.27’de verilmiştir. 87 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.27. İkinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları Varyans Analiz Sonuçları 2008 2009 150 l/ha 300 l/ha 150 l/ha 300 l/ha KT F KT F KT F KT F Tekerrür 3 0.0014 0.7293 0.00301 1.0147 0.0007 0.5153 0.0022 1.2281 Yöntem 5 0.0976 30.52** 0.05251 10.60** 0.1130 49.38** 0.0277 9.055** Hata 15 0.0095 0.01486 0.0068 0.0091 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. Ana Faktörler SD Çizelge 4.27 incelendiğinde, ikinci uygulama dönemi için denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında, yöntemler arasında p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. İlaç kayıplarını belirlemek amacıyla örnekleme yüzeylerinden sağlanan ortalama ilaç kayıp miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.28’de verilmiştir. Çizelge 4.28. İkinci Dönem Ortalama İlaç Kayıp Miktarları (µg/cm2) Püskürtme Yöntemleri 2008 2009 150 l/ha* 300 l/ha* 150 l/ha* 300 l/ha* GKH 0.17 de 0.21 c 0.17 cd 0.23 d TD 0.19 d 0.28 b 0.13 e 0.27 bc İH 0.15 e 0.24 b 0.15 de 0.25 c GKHHA 0.33 a 0.34 a 0.33 a 0.34 a TX3HA/TX6HA 0.27 b 0.33 a 0.26 b 0.28 b GKHYA 0.23 c 0.24 bc 0.21 c 0.24 cd LSD0.01 0.03 0.04 0.03 0.03 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Çizelge 4.28 incelendiğinde, ikinci dönem uygulamalarında 2008 yılı ilaç kayıp miktarları bakımından her iki uygulama hacminde sırasıyla 0.33 ve 0.34 µg/cm2 değerleri ile GKHHA yöntemi daha yüksek ilaç kaybı oluşturmuştur. Denemenin yürütüldüğü 2009 yılında ise, birinci yıla benzer olarak GKHHA yöntem sırasıyla 0.33 ve 0.34 µg/cm2 değerleri en yüksek ilaç kayıp miktarlarını oluşturmuştur. Hava akımının kullanıldığı yöntemler özellikle bitki alt bölgesinde daha yüksek kalıntı ve kaplama oranı oluşturmuşlardır. Ancak püskürtülen damlalar bu bölgede yaprak yüzeyine tutunduğu gibi bir kısmı da hava akımının etkisi ile yere ulaşmaktadır. Bundan dolayı hava akımlı uygulamalarda daha yüksek ilaç kayıp miktarları oluşmaktadır. 88 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4.3.3. Bağıl İlaç Kayıp Oranları Araştırmanın her iki dönemi için sağlanan yöntemlere göre bağıl ilaç kayıp oranlarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.29’da verilmiştir. Çizelge 4.29. Bağıl İlaç Kayıp Oranlarına Ait Varyans Analiz Sonuçları Birinci 2008 KT F Tekerrür 1,7240 0,1388 Yöntem 3735,0 100,2** Hata 111,81 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. Ana Faktörler Dönem İkinci Dönem 2009 2008 2009 KT F KT F KT F 42,2811 5,9640 3,8286 0,6488 4,9299 1,3082 2957,59 139,0** 898,15 41,507** 860,13 62,24** 63,804 64,915 41,452 Çizelge 4.29 incelendiğinde araştırmanın yürütüldüğü her iki dönemde de yöntemler bakımından sağlanan bağıl ilaç kayıp oranları p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Araştırmanın yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında ve her iki uygulama döneminde sağlanan ortalama bağıl ilaç kayıp oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.30’da verilmiştir. Çizelge 4.30. Yöntemlere Ait Ortalama Bağıl İlaç Kayıp Oranları Birinci Dönem İkinci Dönem 2009 2008 2008 2009 BKO BKO BKO BKO (%)* (%)* (%)* (%)* 25.5 c 25.8 c 11.4 d-f 11.9 d GKH 15.7 f 14.0 f 7.1 h 7.8 h 22.2 d 22.6 d 10.1 e-g 9.2 f-h TD 15.7 f 14.6 f 8.7 gh 9.1 f-h 20.7 d 23.2 d 22.4 a 22.5 a İH 14.8 f 13.7 f 11.6 d-f 11.2 de 46.2 a 42.7 a 18.4 b 17.4 b GKHHA 19.6 de 17.0 e 11.1 d-f 9.4 fg 36.0 b 30.1 b 15.8 c 14.0 c TX3HA/TX6HA 17.6 ef 18.0 e 8.3 gh 8.0 gh 12.9 d 9.2 f-h GKHYA 9.4 gh 9.1 f-h LSD0.01 2.952 2.230 2.017 1.612 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Püskürtme Yöntemleri Uygulama Hacmi (l/ha) 150 300 150 300 150 300 150 300 150 300 150 300 89 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.30 incelendiğinde, araştırmanın yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında, birinci dönem toprak yüzeyine ulaşan bağıl ilaç kayıp oranları bakımndan en yüksek değerler sırasıyla % 46.2 ve % 42.7 değerleri ile 150 l/ha uygulama hacminde GKHHA yöntemi ile sağlanmıştır. Araştırmanın ikinci döneninde ise, sağlanan en yüksek ilaç kayıp oranları 2008 ve 2009 yılı için sırasıyla % 22.4 ve % 22.5 değerleri ile İH yönteminden olmuştur. İkinci dönem uygulamalarında hava akımının kullanıldığı yöntemlerde, bağıl ilaç kayıp oranları daha düşük olmuştur. Bunun nedeni, daha yüksek yaprak yoğunluğuna (artan YAI) sahip ikinci dönemde püskürtülen damlaların, hava akımı etkisi ile bitki üzerinde tutunması sağlanmıştır. 4.4. Biyolojik Etkinlik Değerlendirme Sonuçları Biyolojik etkinlik değerlendirmelerinin belirlenmesine yönelik yapılan sayımlarda; bulaşık bitki, bitki gövdesinde delik sayısı ve bitki gövdesi içerisindeki canlı larva ve pupa sayıları dikkate alınmıştır. Yöntemlere ait biyolojik etki değerlendirmeleri, denemenin yürütüldüğü her yıl ve her bir uygulama hacmi (150300 l/ha) için ayrı olarak belirlenmiştir. 4.4.1. Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin Sağladığı Biyolojik Etkinlik Araştırmada yöntemlere ait bulaşık bitki sayılarının oluşturduğu etkinlik değerlerinin varyans analiz sonuçları Çizelge 4.31’de verilmiştir. Çizelge 4.31. Bulaşık Bitki Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları 2008 2009 150 l/ha 300 l/ha 150 l/ha 300 l/ha KT F KT F KT F KT F Tekerrür 3 195.9 4.0353* 241.98 4.3062* 42.02 0.8952 58.174 1.9228 Yöntem 5 1064.0 13.14** 916.98 9.790** 1129.9 14.44** 1026.5 20.35** Hata 15 242.77 280.97 234.73 151.27 *: 0.05 seviyesinde önemlidir, ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. Ana Faktörler SD 90 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.31 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarına ait bulaşık bitki biyolojik etkinlik değerleri bakımından, yöntemler arasında p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak fark olduğu görülmektedir. Biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde, bulaşık bitki açısından 150 l/ha uygulama hacminde her bir yöntemle elde edilen bulaşık bitki sayıları ve bu sayımlar sonucunda oluşan ortalama biyolojik etkinlik değerleri incelenmiştir. Elde edilen ortalama değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.32’de verilmiştir. Çizelge 4.32. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin Biyolojik Etkinlik Değerleri 2008 (Ort. ± SH) 2009 (Ort. ± SH) Bulaşık Bitki Biyolojik Etkinlik Bulaşık Bitki Biyolojik Etkinlik Sayısı (adet) (%) Sayısı (adet) (%) GKH 15.8±0.3 34.8±1.9 b 16.8±0.4 33.0±1.6 b TD 18.8±0.2 22.5±0.9 c 19.8±0.3 21.0±1.2 c İH 18.3±0.5 24.5±2.5 c 21.8±0.2 14.0±1.0 c GKHHA 11.5±0.2 52.5±1.1 a 15.3±0.2 39.0±0.7 b TX3HA 13.5±0.2 44.3±0.8 ab 13.8±0.2 45.0±0.7 a GKHYA 14.0±0.1 42.2±0.6 ab 17.0±0.3 32.0±1.4 b Kontrol (İlaçsız) 24.3±0.2 25.0±0 LSD0,01 8.97 5.96 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Püskürtme Yöntemleri Çizelge 4.32 incelendiğinde, 2008 yılında bulaşık bitki sayıları bakımından kontrol parsellerinde en yüksek değerler sağlanırken, en düşük ortalama bulaşık bitki sayısı 11.5 GKHHA yöntemden elde edilmiştir. Aynı yıl biyolojik etkinlik değerleri bakımından incelendiğinde, en yüksek etkinlik değeri %52.5 ile GKHHA yöntemden sağlanırken bunu, TX3HA ve GKHYA yöntemleri istatistiki olarak aynı üst grupta yer alarak izlemiştir. Aynı çizelgede 2009 yılı verileri incelendiğinde, en yüksek ortalama bulaşık bitki sayısı 21.8 bitki ile İH yönteminden, en düşük bulaşık bitki sayısı ise, 13.8 adet ile TX3HA yönteminden elde edilmiştir. 2009 yılı bulaşık bitki etkinlik değerleri bakımından ise, en yüksek etki oranı % 45.0 ile TX3HA yönteminden sağlanmıştır. Klasik yöntem olarak adlandırılan GKH yöntemi, hava akımlı uygulamalardan daha düşük biyolojik etkinlik sonuçları sağlanmıştır. Hava akımlı yöntemlerden sağlanan kaplama oranı ve kalıntı miktarı değerlerinin daha 91 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT yüksek olması. Böylece bu yöntemler ile değme etkili ilaçlar kullanılarak mücadelesi yapılan Mısırkurdu ve Mısır Koçankurdu ile daha yüksek oranda biyolojik etkinlik başarısı oluşmuştur. Bulaşık bitki açısından yapılan biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde 300 l/ha uygulama hacmi için her bir yöntemden elde edilen ortalama bulaşık bitki sayıları ve biyolojik etkinlik değerleri ve etkinlik değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.33’de verilmiştir. Çizelge 4.33. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin Biyolojik Etkinlik Değerleri 2008 (Ort. ± SH) 2009 (Ort. ± SH) Bulaşık Bitki Biyolojik Etkinlik Bulaşık Bitki Biyolojik Etkinlik Sayısı (adet) (%) Sayısı (adet) (%) GKH 15.5±0.4 35,1±2.2 b 14.5±0.1 42,0±0.4 a TD 15.3±0.2 36,4±0.7 b 19.5±0.2 22,0±1.5 b İH 18.3±0.5 23,6±2.7 c 19.0±0.2 24,0±1.7 b GKHHA 12.5±0.2 47,8±1.2 a 13.2±0.4 47,0±0.7 a TX6HA 11.0±0.2 54,1±1.1 a 13.2±0.2 47,0±0.7 a GKHYA 15.5±0.2 35,2±1.5 b 14.0±0.2 44,0±0.9 a Kontrol (İlaçsız) 24.0±0.1 25.0±0 LSD0,01 10,47 4,78 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Püskürtme Yöntemleri Çizelge 4.33’ te 300 l/ha uygulama hacminde sağlanan bulaşık bitki sayıları ve biyolojik etkinlik değerleri incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de kontrol parsellerinde en yüksek bulaşık bitki sayıları elde edilmiştir. 2008 yılında elde edilen ortalama en düşük bulaşık bitki sayısı 11.0 ile TX6HA yönteminden, 2009 yılında ise, 13.2 değeri ile GKHHA ve TX6HA yöntemlerinden sağlanmıştır. Biyolojik etkinlik değerleri bakımından ise, 2008 yılında %54.1 değeri ile TX6HA yöntemi, 2009 yılında ise, % 47.0 değeri ile GKHHA ve TX6HA yöntemleri en yüksek biyolojik etkinlik değerlerini sağlamıştır. 92 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT 4.4.2. Gövdede Delik Sayısı Biyolojik Etki Değerlendirmeleri Araştırmada yöntemlere ait delik sayıları bakımından oluşan etkinlik değerlerinin varyans analiz sonuçları Çizelge 4.33’te verilmiştir. Çizelge 4.34. Gövdede Delik Sayısı Bakımından Sağlanan Biyolojik Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları 2008 2009 150 l/ha 300 l/ha 150 l/ha 300 l/ha KT F KT F KT F KT F Tekerrür 3 26.95 2.539 42.57 2.4267 63.78 4.357 65.754 2.7252 Yöntem 5 787.0 44.48** 830.18 28.39** 511.4 20.96** 2363.1 58.76** Hata 15 53.07 87.71 73.19 120.64 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. Ana Faktörler SD Çizelge 4.34 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarına ait yöntemler arasında gövdedeki delik sayısı bakımından sağlanan biyolojik etki değerleri bakımından, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde, gövdede delik sayısı açısından 150 l/ha uygulama hacminde her bir yöntemle elde edilen gövdede delik sayıları ve bu sayımlar sonucunda oluşan ortalama biyolojik etkinlik değerleri incelenmiştir. Elde edilen ortalama değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.35’te verilmiştir. Çizelge 4.35. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Gövdede Delik Sayısı Açısından Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%) 2008 (Ort. ± SH) 2009 (Ort. ± SH) Gövdede Delik Biyolojik Etkinlik Gövdede Delik Biyolojik Etkinlik Sayısı (adet) (%) Sayısı (adet) (%) GKH 61.0±0.2 37.9±0.5 d 97.3±0.9 51.3±0.1 b TD 53.3±0.5 45.8±0.3 c 104.5±2.1 47.5±1.2 bc İH 64.5±0.9 34.4±0.7 d 110.3±0.6 44.6±1.0 c GKHHA 41.8±0.5 57.4±0.7ab 80.3±0.5 59.7±0.6 a TX3HA 38.0±0.8 61.2±1.0 a 80.5±2.2 59.6±0.4 a GKHYA 45.0±0.4 54.2±0.6 b 123.8±2.2 37.8±1.6 d Kontrol (İlaçsız) 98.5±1.2 199.7±1.7 LSD0,01 4.72 3.32 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Püskürtme Yöntemleri 93 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.35 incelendiğinde, 150 l/ha uygulama hacminde gövdede delik sayıları bakımından, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de kontrol parsellerinde en yüksek değerler elde edilmiştir. Buna göre 2008 yılında gövdede delik sayısı bakımından oluşan en düşük ortalama değer 38.0 ile TX3HA yönteminden, 2009 yılında ise, 80.3 ile GKHHA yönteminden elde edilmiştir. Elde edilen gövdede delik sayılarının oluşturduğu biyolojik etkinlik değerleri bakımından ise, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de yardımcı hava akımlı yöntemler en yüksek değerleri oluşturmuştur. Buna göre 2008 yılında % 61.2 ile TX3HA ve 2009 yılında ise, % 59.7 değeri ile GKHHA yöntemleri en yüksek etkinlik değerlerini sağlamıştır. Denemenin yürütüldüğü her iki yılda da bitki üzerindeki delik sayısı etki değerleri bakımından, GKH yöntem istatistiki olarak alt gruplarda yer almıştır. Gövdede delik sayısı bakımından yapılan biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde 300 l/ha uygulama hacmi için her bir yöntemden elde edilen ortalama sayılar, bu sayım sonuçlarına göre oluşan biyolojik etkinlik değerleri ve etkinlik değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.36’da verilmiştir. Çizelge 4.36. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Gövdede Delik Sayısı Açısından Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%) 2008 (Ort. ± SH) 2009 (Ort. ± SH) Gövdede Delik Biyolojik Etkinlik Gövdede Delik Biyolojik Etkinlik Sayısı (adet) (%) Sayısı (adet) (%) GKH 51.5±1.2 43.6±1.3 cd 112.7±1.5 45.4±1.1b TD 48.5±0.9 46.8±1.2 c 126.2±1.0 38.7±0.4c İH 54.5±0.5 40.3±0.8 d 112.2±1.8 45.6±0.5b GKHHA 32.5±0.5 64.3±0.8ab 74.2±0.3 63.9±0.3a TX6HA 31.0±0.6 66.1±0.7 a 74.0±0.4 64.0±0.4a GKHYA 38.0±0.3 58.4±0.3 b 115.0±1.9 44.2±0.7b Kontrol (İlaçsız) 91.5±0.5 206.3±1.7 LSD0,01 6.27 2.47 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Püskürtme Yöntemleri Çizelge 4.36 incelendiğinde, 300 l/ha uygulama hacminde gövdede delik sayıları bakımından, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de kontrol parsellerinde en yüksek değerler elde edilmiştir. Buna göre gövdede delik sayısı bakımından en düşük ortalama sayılar 2008 ve 2009 yıllarında sırasıyla 31.0 adet ve 74.0 adet ile 94 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT TX6HA yönteminden elde edilmiştir. Araştırmada kullanılan tüm yöntemlerde elde edilen gövdede delik sayıları 2009 yılında daha yüksek olmuştur. Bunun nedeni, 2009 yılında zararlı populasyonun denemenin yürütüldüğü alanda bir önceki yıla göre, daha yüksek olduğu söylenebilir. Aynı çizelgede biyolojik etkinlik değerleri bakımından 2008 yılında sağlanan biyolojik etkinlik değerleri % 40.3 – 66.1 değerleri arasında değişim göstermiş ve en yüksek etkinlik değerini TX6HA yöntemi sağlamıştır. 2009 yılında ise, biyolojik etkinlik değerleri % 38.7 – 64.0 değerleri arasında değişim göstererek, en yüksek etkinlik değerini denemelerin bir önceki yılında da olduğu gibi, TX6HA yöntemi sağlanmıştır. Hava akımlı diğer bir yöntem olan GKHHA yöntemi ise, % 63.9 biyolojik etkinlik değeri ile TX6HA ile istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer almıştır. Denemenin yürütüldüğü her iki yılda da bitki üzerindeki delik sayısı etkinlik değerleri bakımından, GKH yöntem istatistiki olarak alt gruplarda yer almıştır. Yapılan literatür araştırmalarında, yardımcı hava akımı ile yapılan ilaç uygulamalarının biyolojik etkinlik değerleri önemli düzeyde arttırdığı bilinmektedir (Girinstei ve ark., 1988 Mercan ve ark., 1988, Mulrooney ve Skoldager, 1997) Araştırmanın bu döneminde ve denemenin yürütüldüğü her iki uygulama hacmin de de yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemlerde klasik yöntem olarak adlandırılan pülverizatörlere oranla daha yüksek biyolojik etkinlik sağlanmıştır. 4.4.3. Canlı (Larva+Pupa) Sayıları bakımından Biyolojik Etkinlik Değerlendirmeleri Araştırmada yöntemlere ait canlı larva ve pupaların oluşturduğu etkinlik değerlerinin varyans analiz sonuçları Çizelge 4.37’da verilmiştir. Çizelge 4.37. Canlı (larva+pupa) Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları 2008 150 l/ha 300 l/ha KT F KT F Tekerrür 3 74.860 1.3811 227.15 2.86 Yöntem 5 2227. 24.65** 1423.4 10.78** Hata 15 271.01 395.94 ** : 0.01 seviyesinde önemlidir. Ana Faktörler SD 95 2009 150 l/ha 300 l/ha KT F KT F 101.15 1.380 39.185 2.27 1042.6 8.53** 1296.4 45.2** 366.31 86.048 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Çizelge 4.37 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarına ait yöntemler arasında canlı (larva+pupa) sayıları biyolojik etki değerleri bakımından, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklılık olduğu görülmektedir. Biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde, canlı (larva+pupa) sayıları açısından 150 l/ha uygulama hacminde her bir yöntemle elde edilen sayılar ve bu sayılara göre belirlenen ortalama biyolojik etkinlik değerleri incelenmiştir. Elde edilen ortalama değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.38’de verilmiştir. Çizelge 4.38. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Canlı Larva+Pupa Açısından Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%) 2008 (Ort. ± SH) 2009 (Ort. ± SH) Biyolojik Canlı larva+pupa Biyolojik Etkinlik (%) Etkinlik (%) (adet) (adet) GKH 14.8±0.5 42.6±2.1 c 59.3±1.0 39.6±1.4 bc TD 14.3±0.5 44.9±1.2 c 63.0±1.6 35.9±1.9 c İH 19.3±0.3 25.0±2.0 d 79.5±1.0 19.2±0.9 d GKHHA 7.8±0.3 70.3±0.6 a 44.8±0.5 54.4±0.7 a TX3HA 8.0±0.3 69.0±0.9 ab 48.8±1.0 50.5±0.9ab GKHYA 10.5±0.4 59.5±3.9 b 46.3±0.7 52.9±0.9 a Kontrol (İlaçsız) 26.0±0.8 98.5±0.6 LSD0,01 10.02 7.44 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Püskürtme Yöntemleri Canlı larva+pupa Çizelge 4.38 incelendiğinde, 150 l/ha uygulama hacminde canlı larva+pupa sayıları bakımından, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de kontrol parsellerinde en yüksek değerler elde edilmiştir. Buna göre canlı larva+pupa sayısı bakımından en düşük ortalama değer 2008 yılında 7.8 adet ve 2009 yılında 44.8 adet ile GKHHA yönteminden sağlanmıştır. Elde edilen canlı larva+pupa sayılarının oluşturduğu biyolojik etkinlik değerleri bakımından, sağlanan en yüksek değerler 2008 ve 2009 yıllarında sırasıyla % 70.3 ve % 54.4 değerleri ile ile GKHHA yönteminden elde edilmiştir. Diğer bir hava akımlı yöntem olan TX3HA yöntemi ise, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında da sırasıyla % 69.0 ve % 50.5 değerleri ile istatistiki olarak üst grupta yer alımıştır. Denemenin yürütüldüğü her iki yılda da bitki üzerindeki delik sayısı etki değerleri bakımından, GKH yöntem istatistiki olarak alt gruplarda yer almıştır. 96 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Canlı larva+pupa sayısı Ali BOLAT bakımından yapılan biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde 300 l/ha uygulama hacmin için her bir yöntemden elde edilen ortalama sayılar, sayım sonuçlarına göre oluşan biyolojik etkinlik değerleri ve etkinlik değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.39’da verilmiştir. Çizelge 4.39. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Canlı Larva+Pupa Açısından Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%) 2008 (Ort. ± SH) 2009 (Ort. ± SH) Biyolojik Canlı larva+pupa Canlı larva+pupa Biyolojik Etkinlik (%) Etkinlik (%) (adet) (adet) GKH 8.5±0.3 69.3±1.0 a 56.8±0.5 43.7±0.3 bc TD 14.0±0.4 49.9±0.6 b 78.3±1.5 22.5±0.7 d İH 15.3±0.5 43.8±3.4 b 61.8±1.1 38.6±1.4 c GKHHA 7.8±0.3 71.3±2.0 a 40.8±1.0 59.7±0.4 a TX6HA 5.8±0.3 79.1±1.1 a 43.5±0.4 56.7±0.8 a GKHYA 12.3±0.3 55.3±2.1 b 53.5±1.0 46.8±1.1 b Kontrol (İlaçsız) 28.0±0.9 101.0±1.6 LSD0,01 12.59 3.60 *: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır. Püskürtme Yöntemleri Çizelge 4.39 incelendiğinde, 300 l/ha uygulama hacminde canlı larva+pupa sayıları bakımından, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de kontrol parsellerinde en yüksek değerler elde edilmiştir. Buna göre gövdede canlı larva+pupa sayısı bakımından en düşük ortalama değerler 2008 yılında 5.8 adet ile TX6HA yönteminden, 2009 yılında ise, 40.8 adet ile GKHHA yönteminden elde edilmiştir. Araştırmada kullanılan tüm yöntemlerde elde edilen canlı larva+pupa sayıları 2009 yılında daha yüksek olmuştur. Biyolojik etkinlik değerleri bakımından 2008 yılında sağlanan değerler % 43.8 – 79.1 arasında değişim göstermiş ve en yüksek etkinlik değerini istatistiki olarakta üst grupta yer alan TX6HA yöntemi sağlamıştır. Klasik yöntem olarak adlandırılan GKH yöntemi ise, % 69.3 değeri ile istatistiki olarak aynı üst grupta yer almıştır. 2009 yılında sağlanan biyolojik etkinlik değerleri % 22.5 – 59.7 arasında değişmiş ve en yüksek biyolojik etkinlik değerini istatistiki olarak üst grupta yer alan GKHHA yöntemi sağlamıştır. Bir diğer hava akımlı yöntem olan TX6HA yöntemi ise, % 56.7 değeri ile istatistiki olarak aynı üst grupta yer almıştır. 97 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Ali BOLAT Araştırma kapsamında biyolojik etkinlik değerlerinin belirlenmesinde seçilen bitkiler üzerinde sayımlar gerçekleştirilmiştir. Bu sayımlarda, sağlanan mısırkurdu ve ve mısır koçankurduna ait canlı larva +pupa sayıları da ayrı olarak belirlenmiş ve bu sayımlardan oluşan ortalama değerler Çizelge 4.40 verilmiştir. Çizelge 4.40. Mısırkurdu ve Mısır Koçankurdu Ortalama Sayıları (adet) Mısır Koçankurdu (S.nanogrioides) 2008 2009 (Ort.±SH) (Ort.±SH) 150 300 150 300 l/ha l/ha l/ha l/ha GKH 10.5±0.3 5.8±0.2 33.8±0.8 37.3±0.9 TD 6.0±0.3 10.8±0.5 29.3±0.9 50.8±0.7 İH 7.3±0.4 11.5±0.5 37.5±0.7 42.5±0.4 GKHHA 13.0±0.4 3.8±0.3 52.5±1.6 23.5±0.5 TX3HA/TX6HA 5.0±0.4 4.0±0.2 18.0±0.5 30.5±0.7 GKHYA 6.0±0.2 6.0±0.2 20.0±0.6 34.5±0.5 Kontrol(İlaçsız) 16.3±0.5 18.3±0.4 62.8±1.6 69.5±3.4 Püskürtme Yöntemleri Mısırkurdu (O. nubalis) 2008 2009 (Ort.±SH) (Ort.±SH) 150 300 150 300 l/ha l/ha l/ha l/ha 4.3±0.4 2.8±0.2 25.5±1.0 19.5±1.3 7.5±0.5 3.3±0.4 25.4±2.0 27.5±1.9 6.3±0.6 3.8±0.4 27.0±2.4 19.3±1.5 3.0±0.2 4.0±0.3 26.8±0.9 17.3±0.8 3.0±0.3 1.8±0.3 19.5±1.4 13.0±1.1 4.5±0.4 6.3±0.5 263±1.0 19.0±1.1 9.8±0.9 9.8±0.6 35.8±1.2 31.5±2.3 Çizelge 4.40 incelendiğinde, gerek mısırkurdu ve gerekse mısır koçankurdu sayıları bakımından kontrol parsellerinde daha sayıda canlı larva ve pupa değerleri elde edilmiştir. Ayrıca denemenin yürütüldüğü her iki yıl ve uygulama hacminde de Mısır koçankurdu sayıları Mısırkurdu’ na göre daha fazla olmuştur. Bu da denemenin yürütüldüğü bölged Mısır koçankurdu populasyonun daha yüksek olduğunu göstermektedir. 98 5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Ali BOLAT 5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Bitki yüzeyi ilaç kalıntı miktarları bakımından elde edilen sonuçlar aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir. 1- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yılları birinci ve ikinci dönemde, yöntemlerin tamamında 300 l/ha uygulama hacmi ile bitki yüzeyi üzerinde sağlanan kalıntı miktarı, 150 l/ha uygulama hacminden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca her iki dönem ve her iki uygulama hacmi için de yaprak üst yüzeyinde sağlanan kalıntı miktarları yaprak altı ve bitki sapı değerlerinden yüksek olduğu saptanmıştır. 2- Birinci dönemde her iki uygulama hacminde de en yüksek kalıntı miktarının elde edildiği GKHHA yöntemi, klasik yöntem olan GKH yöntemine göre, 150 l/ha uygulama hacminde % 95.2 ve 300 l/ha uygulama hacminde % 21.9 daha fazla kalıntı oluşturduğu belirlenmiştir. 3- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yılları ikinci döneminde, yöntemlerin tamamında 300 l/ha uygulama hacmi ile bitki yüzeyi üzerinde sağlanan kalıntı miktarı, 150 l/ha uygulama hacminden daha yüksek olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu dönemde, her iki uygulama hacmi için de bitki üst bölgesinde sağlanan kalıntı miktarları, bitki orta ve alt bölgesinden daha fazla olduğu tespit edilmiştir. 4- İkinci dönem kalıntı miktarları bakımından, yardımcı hava akımlı uygulamalar bitki üzerinde tutunan kalıntı miktarlarını arttırmış, en yüksek kalıntı miktarı artışları bitki alt bölgesinde olduğu belirlenmiştir. 5- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yılları ikinci dönemlerinde, bitki bölgelerindeki (üst-orta-alt) örnekleme yüzeylerinde, yaprak üst yüzeylerinde sağlanan kalıntı miktarları yaprak altı ve bitki sapı değerlerinden daha yüksek bulunmuştur. 6- Araştırmanın yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında, birinci dönemde olduğu gibi ikinci dönem uygulamalarında da yöntemlerden sağlanan ortalama kalıntı miktarları 300 l/ha uygulama hacminde daha yüksek 99 5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Ali BOLAT olmasına rağmen, bağıl tutunma oranları (BTO), 150 l/ha uygulama hacminde daha yüksek bulunmuştur. 7- Püskürtülen iz maddesinin hedef yüzey üzerinde tutunma oranı dikkate alındığında (BTO); denemenin yürütüldüğü her yıllarda yöntemlerin tamamında, ikinci dönemde sağlanan oranlar, birinci döneme göre daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bitki yüzeyi kaplama oranı bakımından araştırmada elde edilen sonuçlar aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir. 1- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında birinci dönem ortalama kaplama oranı sonuçlarına göre, 150 l/ha uygulama hacminde en yüksek kaplama oranı sağlayan GKHHA yöntemi GKH yöntemine göre % 28.1 ve 300 l/ha uygulama hacminde en yüksek ortalama kaplama oranını sağlayan TX3HA yöntemi ise, GKH yöntemine göre % 22.5 daha fazla kaplama sağladığı saptanmıştır. 2- Birinci dönem ve her iki yılda da 300 l/ha uygulama hacminde sağlanan ortalama kaplama oranları, yöntemlerin tamamında 150 l/ha ile sağlanan ortalama kaplama oranlarından yüksek olduğu belirlenmiştir. 3- Birinci dönem ve 150 l/ha uygulama hacminde en yüksek ortalama kaplama oranının elde edildiği GKHHA yöntemi, klasik yöntem olarak adlandırılan GKH yöntemine göre % 19.1 ve 300 l/ha uygulama hacminde en yüksek kalıntı sağlayan TX6HA yöntemine göre ise, % 25.8 daha fazla kaplama oranı oluşturduğu tespit edilmiştir. 4- Birinci dönemde yaprak üst yüzeyinde sağlanan kaplama oranlarının yaprak alt yüzeylerinde sağlanan kaplama oranlarına (ü/a) ait sonuçları bakımından, ideal koşul olan 1/1’e en yakın değerler, 2008 yılında 2.8 değeri ile 150 l/ha uygulama hacminde GKHHA yönteminden ve 2009 yılında ise, 3.1 değeri ile yine 150 l/ha uygulama hacminde TX3HA yönteminden sağlanmıştır. 5- İkinci dönem uygulamalarında, her iki uygulama hacmi ve kullanılan yöntemlerin tamamında, bitki üst bölgesinde belirlenen kaplama oranları bitki orta ve alt bölgesine oranla daha yüksek olmuştur. 100 5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Ali BOLAT Toprak yüzeyi ilaç kayıp miktarları bakımından araştırmada elde edilen sonuçlar aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir. 1- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında birinci dönem toprak yüzeyinde oluşan ilaç kayıpları bakımından, uygulama hacminin 150 l/ha’dan 300 l/ha’a yükseltilmesi durumunda, GKH, İH ve TD yöntemlerinde ortalama ilaç kaybı miktarlarında artış oluşturmasına rağmen, yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemlerde, ortalama ilaç kayıp miktarlarında düşüş olduğu saptanmıştır (2009 yılı TX6HA uygulaması dışında). 2- İkinci uygulama döneminde uygulama hacminin 150 l/ha’dan 300 l/ha’a yükseltilmesi, ilaç kayıp miktarları bakımından araştırmada kullanılan tüm yöntemlerde, ortalama ilaç kayıp miktarını arttırdığı saptanmıştır. 3- Bağıl ilaç kayıp oranları bakımından, birinci dönemde elde edilen değerler, ikinci dönemdeki değerlere oranla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. 4- Püskürtme uygulamalarının yapıldığı birinci ve ikinci dönemlerde denemeye alınan yöntemlerin tamamında, 150 l/ha uygulama hacmi ile daha yüksek ortalama bağıl ilaç kayıp oranlarının oluştuğu belirlenmiştir.. Biyolojik etkinlik değerlendirmeleri bakımından elde edilen sonuçlar aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir. 1- Araştırma kapsamında biyolojik etki değerlerinin belirlenmesi amacıyla incelenen özelliklere (bulaşık bitki sayısı, gövdede delik sayısı ve canlı larva+pupa sayıları) ait yapılan sayımlarda 2009 yılında sağlanan değerler 2008 yılına göre daha yüksek olarak gerçekleşmiştir. 2- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında, biyolojik etkinlik değerlendirmeleri bakımndan incelenen özelliklerin (bulaşık bitki, gövdede delik sayısı, canlı larva+pupa) tamamında, yardımcı hava akımı kullanılan yöntemler ile sağlanan ortalama değerler diğer yöntemlere göre daha yüksek olarak belirlenmiştir. 3- Biyolojik etkinlik değerleri bakımından, hava akımlı uygulamalardan sonra en yüksek etkiyi sağlayan GKHYA yöntemi, GKH yönteme göre 101 5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER Ali BOLAT bulaşık bitki bakımından % 21.2, gövdede delik sayısı bakımından % 43.0 ve canlı larva+pupa sayısı bakımından % 39.6 oranlarında daha yüksek etkinlik sağlamıştır. 4- Biyolojik etkinlik sonuçları bakımından elde edilen en iyi etki değerleri, kalıntı miktarı ve kaplama oranı sonuçlarına paralel olarak çoğunlukla 300 l/ha uygulama hacminde ve yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemlerde olduğu saptanmıştır. Bu araştırmadan elde edilen sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde, yardımcı hava akımlı uygulamaların her iki dönemde de ilaç kalıntı miktarlarını, kaplama oranlarını arttırdığı ve bitki içerisinde oluşan ilaç penetrasyonu değerlerini iyileştirdiği belirlenmiştir. Bunun yanı sıra yardımcı hava akımlı uygulamalar ile sağlanan biyolojik etkinlik değerlendiri diğer yöntemlere göre daha yüksek olmuştur. Bu nedenle ikinci ürün mısır yetiştiren üretcilere, mısır bitkisi ilaçlamasında, çatısı yükselebilen geleneksel pülverizatörler yerine; hidrolik olarak yeterli hava hızı oluşturabilen (>30 m/s) ve fanı hidrolik yükselebilen yardımcı hava akımlı tarla pülverizatörleri öncelikli olarak önerilebilir. Bunun yanı sıra, ikinci ürün mısır ilaçlama döneminde kullanılan olan yaprakaltı meme donanımlı püskürtme çubuğu kısmen de olsa hava akımlı uygulamalara yakın değerler göstererek geleneksel uygulama alternatif olabilmektedir. Bu amaçla üreticiler, ellerinde mevcut bulunan çatısı yükselebilir standart tip tarla pülverizatörlerine, maliyeti hava akımlı yöntemden düşük olan yaprak altı meme donanımı ilave ederek, mısır bitkisi ikinci uygulama döneminde alternatif olarak kullanabilir. TD ve İH memeler ise, sağladığı kalıntı miktarları, kaplama oranları ve biyolojik etkinlik değerleri bakımından, klasik yönteme olamayacağı tespit edilmiştir. 102 KAYNAKLAR ADANA TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜ 2009. Adana Tarım İl Müdürlüğü Proje ve İstatistik Şube Müdürlüğü Kayıtları. Adana. ADE, G., RONDELLI, V. 2007. Performance of an Air-Assisted Boom Sprayer in The Control of Colorado Betle Infestation in Potato Crops. Agre Published By Elsevier Ltd. Volume 97, Issue 2, June 2007, p. 181-187. ANGLADE, P. 1972. Les Sesamia. p.1389 -1400. İn A.S. Balachowsky (ed.) entomologie appliquee a l’agriculture. II. Lepidopteres, II. Mason et Cie, Paris. ANONİM, 1982. Hidrolik Akışkan Gücü Mert Teknik Malzeme Yayınları İstanbul. , 1995. Zirai Mücadele Teknik Talimatları Cilt - 1., Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara. , 1996. Zirai Mücadele Standart İlaç Deneme Metotları Cilt-1, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel müdürlüğü, Ankara. , 2004a. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Mısır Entegre Mücedele Teknik Talimatı. ANKARA. , 2004b. Spraying Systems Catalog. Printed in USA. , 2005. Cumhuriyet Gazetesi Tarım ve Hayvancılık özel eki. Yıl-1 sayı-8. , 2009. Türkiye İstatistik Kurumu internet sitesi (http://www.tuik.gov.tr) BAURER, F.C., RAETANO, C.G. 2000. Air- Assisted Sprayer For The Evauation of Deposition and Loses of Pesticide Application to Soybean Crop. Sci. Agric. vol.57 n.2 Apr./Jun. 2000. BAYAT A., 1986. Bitki Üzerinde İlaç Etkili Maddesi Dağılımının Fluorometrik Yöntemle Saptanması. Fen Bil. Enst. Yüksek Lisans Semineri. ADANA. , 1991. Turunçgil İlaçlamasında Klasik Püskürtme Yöntemleri ve Elektrostatik Yükleme Yöntemi Etkinliğinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma, (Doktora Tezi), Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Makinaları Anabilim Dalı Adana. 103 BAYAT, A., ZEREN, Y., 1994. Pamuk İlaçlamasında Farklı İlaç Uygulama Yöntemlerinin İlaç Tutunması ve İlaç Kayıpları Açısından Değerlendirilmesi. Tarımsal Mekanizasyon 15. Ulusal Kongresi 20-22 Eylül, Antalya. BAYAT, A., ÜREMİŞ,İ., ULUBİLİR, A., YARPUZ, N. 1996. 2000’li Yıllara Girerken Pestisit Uygulama Yöntemlerindeki Gelişmeler. II. Ulusal Zirai Mücadele İlaçları Simpozyomu. 18-20 Kasım. ANKARA. BAYAT, A., SOYSAL, A., YARPUZ, N., VATANSEVER, G., ULUSOY, M.R., 1998a. Kiraz Sineği (Rhgoletis cerasi L.)’ne Karşı Değişik İlaç Uygulama Alet ve Yöntemlerinin Karşılaştırılması. Ç.Ü.Z.F. Dergisi 13(4) 127-136. BAYAT A., 1998b. Yeni Geliştirilmiş Bazı Memelerin Damla Spektrumu ve Drift Potansiyeli. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü Semineri. Seminer No. 98/16. BAYAT, A., BOZDOĞAN N.Y., 1999. Hava Akımlı İlaç Uygulamalarında Hava Hızının İlaç Tutulması Ve Dağıtımı Üzerindeki Etkisinin Araştırılması. Ç.Ü.Z.F. Dergisi 14(3) : 43-50.ADANA. BAYAT, A., ÖZKAN, H.E., DERKSEN, R.C., FOX, R.D., 1999a. Droplet Spectrum and Drift Potential of Turbo Teejet andA ir Induction Nozzles. 7th International Congress on Agricultural Mechanisation and Energy 26-27 May, 1999 Adana Turkey. BAYAT, A., OZKAN, H.E., DERKSEN, R.C., FOX, R.D., BRAZEE, R.D., 1999b. Wind Tunnel Evaluation of Air-Asssist Sprayer Operating Parameters. An ASAE Meeting Presentation, Paper No: 991117, Toronto, Ontario Canada, July 18-22. BAYAT, A., BOZDOĞAN, N.Y., 2003. Yeni Tip Püskürtme Memelerinin (DG, AI ve TT) İlaç Sürüklenme Potansiyellerinin Bir Rüzgar Tünelinde Saptanması. Ç.Ü.Z.F. Dergisi, 2003, 18(3):47-56. BOZDOĞAN, N.Y., BAYAT, A., 2003. Hava Akımlı Döner Diskli Bir Memenin (Turbofan) Farklı İşletme Koşullarındaki Sürüklenme Potansiyelinin Rüzgar Tünelinde Saptanması. Tarımsal Mekanizasyon 21. Ulusal Kongresi, s:216-222. KONYA. 104 BY DE MOOR, A., LANGENAKENS, J., VEREECKE, E., JAEKEN, P., LOOTENS, P., VANDECASTEELE, P., 2000. Image Analysis of Water Sensitive Paper as a Tool For The Evaluation of Spray Distrubution of Orchard Sprayers. Espect of Applaid Biology, 57, Pesticide Application, 329-341. CERİT, İ. 2006. Dört At Dişi Mısır (zea mays indentata sturt.) Homozigot Hattından Elde Edilen Tek Melez, Üçlü Melez ve Çift Melezlerde Tane Verimi ve Bazı Agronomik Özelliklerin Saptanması. Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi. No. 959. CORDERO, A., MALVAR R. A., BUTRON A., VELASCO P., REVILLA P., ve ORDAS A., 1998. Population dynamics and life-cycle of corn borers in south Atlantic European Coast. Maydica 43: 5-12. DURSUN, E. 1996. Farklı İlaç Uygulama Yöntemlerinin Damla Sıklığına Etkilerinin Belirlenmesi. 6. Uluslar arası Tarımsal Mekanizasyon ve Enerji Kongresi Bildiri Kitabı, Ankara, 380-389. , 2003. Domateste Yardımcı Hava Akımlı İlaç Uygulama Etkinliğinin Belirlenmesi. Tarım Bilimleri Dergisi. 9(2) 249-254. GAJTKOWSKİ, A., 2002. The Spray Coverage Of Wheat With An Air Assisted Sprayer And Air İnduction Nozzles Id. Journal article Accession Number: 20033034550 Journal of Plant Protection Research 42 (2) : 173180. GAJTKOWSKI, A.; BZDEGA, W.; MIGDALSKA, P. 2005. Spray Coverage In Potatoes With Low Drift And Air-Induction Nozzles. Journal article Accession Number: 20063065840 Journal of Plant Protection Research 45 (1) : 17-23. GAJTKOWSKI, A., MIGDALSKA,P., BZDEGA, W., 2005. Different types of sprayer nozzle in maize protection. Ochrona Roslin 50(6) : 18-20. 2005 GAJTKOWSKI, A., KUSTOSIK, P.M., BZDEGA, W. 2006. Quality Evaluation of Working With Drift Guard Nozzle and Air Induction Nozzles In Maize Spraying. Journal of Plant Protection Reserach Vol. 46, No.4 2006. 105 GRINSTEI, A., FRANKEL, H., AUSTERWEIL, MIRIAM, KRITZMAN G., 1988. Air-Assisted Spraying of Young Cereal Plants Under Controlled.Conditions. Crop Protection, 12(3):193-200. GÜLER, H., URKAN, E., TOZAN, M., TEKİN, B., CANER, Ö.K., 2010. Tarımsal Savaşım Mekanizasyonunda Teknolojik Gelişmeler, Ziraat Mühendisliği 7. Teknik Kongresi, Ankara, Cilt-1, s:627-643. HEİLSBRONN, R.R., AND ANDERSON P.G.., 1991. Ein. Beiitrag zur Umweltgerechten Applikation von Pflanzenschumtzmiteln. Landtechnik, 3/91: 116-119, Duesseldorf, Deutscland. HISLOP, E.C., N.M. WESTERN, BUTLER, R., 1995. Experinmental Air-Assisted Spraying of Maturing Cereal Crop Under Controlled Conditions. Crop Protection, 14(1): 19-26. JEFFREY, D.A., TAYLOR, W.A., 1991. Manipulation of Spray Deposits on Cereals with Air Assistance. BCPC/AAB Symposium on Air Assisted Spraying in Crop Protection, p. 273-274, UK. KARMAN, M., 1971. Bitki koruma Araştırmaları Genel Bilgiler Denemelerin Kuruluşu ve Değerlendirme Esasları.T.C. Tarım Bakanlığı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Genel müdürlüğü Yayınları, Mesleki Kitaplar Serisi, Bölge Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü İzmir. KAYAPINAR, A., KORNOŞOR, S. 1990. Mısır kurtlarının doğal düşmanları ve Biyolojik Savaşta Kullanılma Olanakları. Çevre Biyolojisi Sempozyumu, 17-19 Ekim, Ankara. KHDAİR, A.I., CARPENTER, T.G., REİCHARD D.L. 1994. Effects Of Air Jets On Deposition Of Charged Spray In Plant Canopies. Transaction Of The ASAE. Vol. 37. No.5. KNOTT, C. M., 1995., Evaluation of downwards air aissisted sprays in beas and beas BCPC Weeds. LARUE, P., 1984. La Sésamie du maïs (Sesamia nonagrioides Lef.) dégâts et actualisation de la lutte. Phytoma 227:163-179. MATTHEWS, G.A., 1992. Pesticide Application Methods. 2th Baskı. John Wiley Sons Inc., New York. 106 MELAMED-MADJAR, V. ve S. TAM. 1980.A field suvey of changes in the composition of corn borer populations in Israel. Phytoparasitica 8: 201204. MERCAN, S., BAYAT, A., ZEREN, Y., 1988. Tarla Pülverizatörlerinde Damlaların Hedefe Taşınmasında Biyolojik Etkinliğin Saptanması. Tarımsal Mekanizasyon 11. Ulusal Kogresi, s. 247-258. Erzurum. MICHIELSEN, J. M. G. P., STALLİNGA, H.; ZANDE, J. C. VAN DE, 2001. Drift Reduction Due To: Drop Size Spectrum Of Nozzles And Air Support. Journal article Accession Number: 20013051853 Landbouwmechanisatie 52 (4) : 16-17. MICHIELSEN, J. M. G. P., ZANDE, J. C. VAN DESTALLINGA, H., VELDE, P.V. 2006. Evaluating Spray Techniques and Their Spray Distribution in a High Maize Crop to Control Western Corn Rootworm (Diabrotica). Aspects of Applied Biology. No.77(2). : 387-394. 2006. MULLROONEY, J. E., SKJOLDAGER, M., 1997. Evaluation of an air assisted ground sprayer for control of Boll Weevil (Anthonomus grandis, Coleptera: Curculionidiae) and Beet Armyworm (Spodoptera exaqua, Lepitoptera: Noctuidae). South western Entomologi: 2222(3):315-322. ÖZKAN, H.E., FOX, R.D., 1998. Recent Trends in Agrochemical Application inThe USA. Proceedings of Conference on Measurement and Management of Agrochemical Spraying Quality, Taiwan Agricultural Research Instıtute, Taichung, Taiwan 413, ROC., p.43-59. PANNETON, B., PHILION, THERİAULT, H., KHELIFI, M. 2000. Spray Chamber Evaluation of Air-assisted Spraying on Brocoli. Published in Crop Sci.: 40: 444-448. PANNETON, B., 2002. Image Analysis of Water Sensitive Card for Spray Coverage Experiments.Applied Engineering in Agriculture. Vol. 18(2): 179-182. PICHE, M., PANNETON, B., THERIAULT, R., 2000. Field Evaluation of AirAssisted Boom Spraying On Broccoli and Potato. Transaction of ASAE. Vol.43(4): 793-799. 107 RAETANO, G.C., 2005. Air Assistance ın Sleeve Boom Sprayers. Quality In Application Technology. Phyto- Sanitary Protestion p.8-20. RAHMAN, M. U.; WOLFF, R. L., 1993. Air-Assist[Ed] Spraying Effects On Spray Coverage And Drift. Journal article Accession Number: 19942301076 Sarhad Journal of Agriculture 9 (2) : 189-194. SOYSAL, A., BAYAT, A., 2006. Herbisit Uygulamalarında Kullanılan Düşük Sürüklenme Potansiyelli Memelerin Püskürtme Tekniği Açısından Değerlendirilmesi. Tarım Makinaları Bilimi Dergisi 2006 2(3), 189-195. STAVRAKIS, G., 1967. Contribution à l’étude des espèces nuisibles au maïs en Grêêce du genre Sesamia (Lépidoptères-Noctuidae). Ann. Inst. Phytopath. Benaki, N. S. 8:1967: 19-22 SUMNER H.R., HERZOG, A.G., 2000. Assessing the Effectiveness of Air –assisted and Hydraulic Sprayers in Cotton Via Leaf Bioassay. The Journal of Cotton Science 4:79-83 ŞİMŞEK, N. ve GÜLLÜ M., 1992. Akdeniz Bölgesi’nde Mısırda Zarar Yapan Mısır Koçankurdu (Sesamia nonagrioides Lef.) (Lepidoptera: Noctuidae) ve Mısırkurdu (Ostrinia nubilalis Hbn.) (Lepidoptera: Pyralidae)’nun Mücadelesine Esas Olabilecek Biyolojik Kriterlerin Araştırılması. Türkiye II. Entomoloji Kongresi Bildirileri 28-31 Ocak 1992, Adana, pp. 501- 512 ŞİMŞEK, N. ve GÜLLÜ M., 1996. Akdeniz Bölgesi’nde Mısır Koçankurdu (Sesamia nonagrioides Lef., Lep.: Noctuidae) ve Mısırkurdu (Ostrinia nubilalis Hbn., Lep.: Pyralidae)’nun Mücadelesinde tahmin ve uyarı Olanakları Üzerinde araştırmalar. Türkiye 3. Entomoloji Kongresi bildirileri, 24-28 Eylül, Ankara, 109-119. TATLI, F., M. GÜLLÜ, F. ÖZDEMİR, 2004. Determination of Fungi Species Relationships Between Ear Infestation Rates and Fumonisin Quantitaties in Bt Maize. IOBC / Wprs Bulletin 27(3): 161-164. TATLI, F., F. ÖZDEMIR, 2005. Adana ve Osmaniye İllerinde 2. Ürün mısır tanelerinde bulunan funguslar ve mikotoksinler. II. Ulusal Mikotoksin Simpozyumu bildiriler kitabı.190-191s. İstanbul. 108 TAYLOR, W.A. ve ANDERSEN, P.G., 1977. A review of benefits of air assisted spraying trials in arable crops. Aspects of Applied Biology, Wellesbourne, v. 48, p. 163-174. TSITSIPIS, J.A., MAZOMENOS, B.E. AND ALEXANDRI, M., 1987. The Corn Stalk borer Sesemia nonagrioides Bioecology and Control prospect. Int. Conf. On Pest in Agr. 1-3 Dec 1987, Paris. 271-278. WALKER, P. T., 1970. Host: Zea mays ( Maize, corn for grain), Organism; Ostrinia nubilalis(European Corn Borer), crop loss assesment methods, FAO. Manual on evaluation and prevention of losses by pests, diseases and weeds, Rome. WOLF, R., 1997. Equipment to Reduce Spray Drift. The Cutting Edge. 97-7. VAN DE ZANDE, J. C., PORSKAMP, H.A.J., 1996. Field Measurements of Spray Drift in Arable Farming, AgEng 96, 96A-125, pp:257-258. ZEREN, Y., M.GÜLLÜ, N. ŞİMŞEK, 1988. Some Biological Investigations Relating To The Control of Stalk Borer (Sesamia spp.) And European Corn Borer (Ostrinia nubilalis Hbn.) on Corn in Mediterranean Region. Proceedings of a Symposium On Corn Borers And Control Measures, 1-3 November Adana, 1-19 ZEREN Y., BAYAT, A. 1999. Tarımsal Savaş Mekanizasyonu. Çukurova Üniversitesi Ders Kitapları Genel Yayın No: 108 ADANA. 109 110 ÖZGEÇMİŞ 1977 yılında İçel ili Tarsus ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Adana’da tamamladı. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümünden 2000 yılı Haziran ayında mezun oldu. Aynı yıl Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Anabilim Dalında Yüksek Lisans eğitimine başladı. 3 yıl süreyle aynı üniversitede Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 2003 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Van Tarım İl Müdürlüğü’ne geçiş yaptı. Ekim 2003’te Ziraat Yüksek Mühendisi ünvanını aldı. Eylül 2005’te Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Makinaları Anabilim Dalında Doktora eğitimine başladı. Temmuz 2006’da Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde göreve başladı. Halen aynı kurumda Sıcak İklim Tahılları Mısır Şubesinde görev yapmakta olup evli ve bir çocuk babasıdır. 111 112 EKLER 113 Ek 1: Pülverizatör Genel Görünümü ve Uygulama Dönemlerine Ait Görüntüler Püskürtme Çubuğu Yükselebilen Prototip Tarla Pülverizatörü Birinci Dönem Uygulamalarından Bir Görünüm 114 İkinci Dönem Uygulamalarından Bir Görünüm Bitki Örnekleme Yüzeyleri 115
Similar documents
SLF - German Pavilion
uygun (Ex-Proof) İş- ve Montaj-Platformları. (Bakınız, Sayfa 7).
More information