ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

Transcription

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Ali BOLAT
DOKTORA TEZİ
ÇUKUROVA BÖLGESİNDE MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAZI İLAÇ
UYGULAMA YÖNTEMLERİNİN ETKİNLİKLERİNİN SAPTANMASI
TARIM MAKİNALARI ANABİLİM DALI
ADANA, 2010
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ÇUKUROVA BÖLGESİNDE MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAZI İLAÇ
UYGULAMA YÖNTEMLERİNİN ETKİNLİKLERİNİN SAPTANMASI
Ali BOLAT
DOKTORA TEZİ
TARIM MAKİNALARI ANABİLİM DALI
Bu tez ..../...../2010 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/ Oyçokluğu İle
Kabul Edilmiştir.
…………………….
Prof. Dr. Ali BAYAT
DANIŞMAN
…………………….
Prof. Dr. Emin GÜZEL
ÜYE
…………………….
Doç. Dr. Zeliha BEREKET BARUT
ÜYE
…………………….
Prof. Dr. Tamer UÇAR
ÜYE
…………………….
Doç. Dr. Ekrem ATAKAN
ÜYE
Bu tez Enstitümüz Tarım Makinaları Anabilim Dalında hazırlanmıştır.
Kod No :
Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL
Enstitü Müdürü
Bu çalışma TÜBİTAK ve Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje
No: TÜBİTAK-TOVAG-108 O 094; Ç.Ü-ZF2007D13
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların
kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
ÖZ
DOKTORA TEZİ
ÇUKUROVA BÖLGESİNDE MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAZI İLAÇ
UYGULAMA YÖNTEMLERİNİN ETKİNLİKLERİNİN SAPTANMASI
Ali BOLAT
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
TARIM MAKİNALARI ANABİLİM DALI
Danışman : Prof. Dr. Ali BAYAT
Yıl : 2010, Sayfa: 115
Jüri : Prof. Dr. Ali BAYAT
Prof. Dr. Emin GÜZEL
Prof. Dr. Tamer UÇAR
Doç. Dr. Zeliha BEREKET BARUT
Doç. Dr.Ekrem ATAKAN
İkinci ürün mısır bitkisinde üründe büyük kayıplar oluşturan iki ana zararlı (Sesemia
nanogrioides Lefebvre, Ostrinia nubalis Hübner) bulunmaktadır. Araştırmada bu ana
zararlılarla mücadelede düşük sürüklenme, yüksek kaplama ve ilaç penatrasyonu sağlayan
memeler ile yardımcı hava akımlı uygulamaların kullanılması amaçlanmıştır. Bu amaçla,
püskürtme çubuğu 3.5 m’ye kadar yükselebilir yardımcı hava akımlı bir prototip pülverizatör
imal edilmiştir. Çalışma kapsamında, üretilen prototip pülverizatör ile; (1) Yerli yapım konik
hüzmeli memelerle püskürtme, (2) Yerli yapım meme ve yaprak altı memeli püskürtme
çubuklu uygulama, (3) Turbo damlacık üreten memelerle uygulama, (4) İkiz hüzmeli
memelerle uygulama, (5) Yardımcı hava akımlı yerli yapım konik hüzmeli memeli
uygulama, (6) Yardımcı hava akımlı TX Conejet memeli uygulama olmak üzere 6 farklı
uygulama yöntemi, 2 farklı uygulama hacminde (150-300 l/ha) denemeye alınmıştır.
Denemeler 2008 ve 2009 yıllarında bitki gelişiminin iki ayrı döneminde (bitki boyu 50-60
cm ve >175 cm) iki aşamalı olarak yürütülmüştür. Birinci aşamada bir iz maddesi
uygulaması ikinci aşamada ise, Lambda Cyhalotrin etken maddeli insektisit uygulaması
yapılmıştır. Araştırma kapsamında, iz maddesi uygulaması ile kalıntı ve kaplama ve ilaç
kayıpları, insektisit uygulaması ile yöntemlerle sağlanan biyolojik etkinlik değerleri
belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, en yüksek kalıntı ve kaplama ve
biyolojik etkinlik değerleri, 300 l/ha uygulama hacmi ile yardımcı hava akımlı yerli yapım
konik hüzmeli memeli uygulamadan sağlanmıştır. En düşük ilaç kayıpları ise, birinci
dönemde İkiz hüzmeli ve ikinci dönemde ise Turbo damlacık üreten memelerle sağlanmıştır.
Anahtar Kelimeler:
Mısır bitkisi ilaçlama yöntemleri, kalıntı, kaplama, ikinci ürün mısır,
biyolojik etkinlik
I
ABSTRACT
PhD THESIS
DETERMINATION OF EFFICIENCY OF SOME PESTICIDES
APPLICATION METHODS ON MAIZE CROP IN CUKUROVA
REGION
Ali BOLAT
ÇUKUROVA UNIVERSITY
DEPARTMENT OF AGRICULTURAL MACHINERY
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
Supervisor: Prof. Dr. Ali BAYAT
Year: 2010, Pages: 115
Jury : Prof. Dr. Ali BAYAT
Prof. Dr. Emin GÜZEL
Prof. Dr. Tamer UÇAR
Assoc. Prof. Dr. Zeliha BEREKET BARUT
Assoc. Prof. Dr.Ekrem ATAKAN
In the maize plants which are grown as second crop, there are two main pests,
Sesamia nonagrioides Lefebvre (Lepidoptera: Noctuidae), Ostrinia nubilalis Hübner
(Lepidoptera: Crambidae) that need to be controlled. In this study, 6 spraying methods as (1)
standard boom equipped with domestic cone nozzles, (2) domestic cone nozzles and tail
booms, (3) air induction nozzles, (4) twinjet nozzles, (5) air assisted spraying domestic with
cone nozzles and (6) air assisted spraying with TX cone jet nozzles, at two application rates
(150 and 300 l/ha) were used. Field trials were carried out in year 2008 and 2009 and two
stages (plant height 50 to 60 and >175 cm) plan plants. All methods were evaluated by
measuring deposition and coverage on maize plant and ground deposition for endo-drif
potential of methods. A tracer (BSF) was sprayed to evaluate the efficiency of methods on
plants target and to evaluate biological efficiency at methods a real active with was sprayed.
According to the results, the highest deposits, coverage and biological efficiency were
achieved with air assisted spraying domestic with cone nozzles at 300 l/ha application
volume. The lowest ground deposition was evaluated by twinjet nozzles in stage I and by air
induction nozzles by air induction nozzles in stage II.
Key Words: Maize sprayer methods, deposition, coverage, second crop maize, biological
efficiency
II
TEŞEKKÜR
Tez konusunun belirlenmesinden sonuçlandırılmasına kadar her aşamada
bilgi, öneri ve deneyimleri ile her türlü desteğini gördüğüm değerli danışman hocam
Prof. Dr. Ali BAYAT’a, Tez İzleme Komitesinde bulunarak araştırmaya önemli
düzeyde katkı ve öneriler sağlayan sayın hocalarım Doç. Dr. Zeliha BEREKET
BARUT ve Doç. Dr. Ekrem ATAKAN’a, tez jürimde görev alan sayın hocalarım
Prof. Dr. Tamer UÇAR ve Prof. Dr. Emin GÜZEL’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Doktora süresince, kurum olanaklarından yararlanmamı sağlayan Çukurova
Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü idarecilerine ve çalışmalarım süresince her
türlü desteğini gördüğüm, Sıcak İklim Tahılları Şube Şefi sayın Hikmet
SARIHAN’a,
biyolojik
etkinlik
değerlerinin
saptanmasında,
yardımlarını
esirgemeyen sayın Dr. Mustafa GÜLLÜ’ye, laboratuar çalışmalarında yardımlarını
gördüğüm sayın Zir. Yük. Müh. Sait AYKANAT’a ve emeği geçen herkese
teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca çalışma süresince, her zaman yanımda olan ve her türlü desteklerini
gördüğüm anneme, babama, kardeşlerime ve her zaman manevi desteklerini
gördüğüm eşim ve biricik kızım BAŞAK’a en içten teşekkürlerimi sunarım.
III
İÇİNDEKİLER
SAYFA
ÖZ ............................................................................................................................ I
ABSTRACT ............................................................................................................ II
TEŞEKKÜR ........................................................................................................... III
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................IV
ÇİZELGELER DİZİNİ ......................................................................................... VII
ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................. X
1. GİRİŞ ................................................................................................................... 1
1.1. Mısır Bitkisi Ana Zararlıları ve Mücadelesi .................................................... 1
1.2. Klasik Püskürtme Yöntemlerine Alternatif Bazı Yeni Püskürtme Teknikleri .. 7
1.2.1. Yardımcı Hava Akımlı Püskürtme Uygulamaları ................................. 7
1.2.2. Düşük Sürüklenme Potansiyelli Memeler .......................................... 12
1.2.2.1. Turbo Damlacık Üreten Meme (Air Induction) .................... 12
1.2.2.2. İkiz Hüzmeli Memeler (Twin Jet) ........................................ 14
1.2.3. Yaprak Altı Meme Donanımlı Püskürtme Uygulamaları .................... 15
1.3. Çalışmanın Amacı ........................................................................................ 16
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ................................................................................... 17
3. MATERYAL ve YÖNTEM ................................................................................ 25
3.1. Materyal....................................................................................................... 25
3.1.1. Deneme Alanınına Ait Özellikler ve Yapılan Tarımsal İşlemler ......... 25
3.1.2. Araştırmada Kullanılan Püskürtme Yöntemleri ve Uygulama
Dönemleri ......................................................................................... 26
3.1.3. Kullanılan Meme Tiplerine Ait İşletme Koşulları ve Damla
Karakteristiklerinin Belirlenmesi ...................................................... 36
3.1.4. Uygulamalar Esnasında Ölçülen Meteorolojik Değerler ..................... 38
3.1.5. Uygulamalar Esnasında Kullanılan Ölçüm Cihaz ve Malzemeleri ...... 38
3.1.5.1. Hava Hızı Ölçüm Cihazları .................................................. 38
3.1.5.2. Laboratuarda Kullanılan Ölçüm Cihaz ve Araçları ............... 39
3.2. Yöntem ........................................................................................................ 42
3.2.1. Araştırmada Kullanılan Deneme Planı ............................................... 42
IV
3.2.2. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeyleri ve Uygulama Dönemleri ..................... 44
3.2.3. Mısır Bitkisinde Yaprak Alan İndeksinin Belirlenmesi ve Bağıl
Tutunma Oranının Hesaplanması ...................................................... 47
3.2.4. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarının
Ölçülmesi ......................................................................................... 48
3.2.5. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranının
Saptanması ....................................................................................... 51
3.2.6. İlaç Kayıp Miktarlarının Saptanması.................................................. 53
3.2.7. Biyolojik Etkinlik Değerlendirmeleri ................................................. 53
3.3. Veri Analizi ................................................................................................. 54
4. BULGULAR ve TARTIŞMA ............................................................................. 55
4.1. Bitki Yaprak ve Saplarındaki Kalıntı Miktarları ........................................... 55
4.1.1. Bitki Gelişimi Birinci Dönemindeki Kalıntı Miktarları ...................... 55
4.1.1.1. Birinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki
Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları................................... 55
4.1.1.2. Birinci Dönemde 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki
Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları................................... 58
4.1.2. Bitki Gelişimi İkinci Dönemindeki Kalıntı Miktarları ........................ 61
4.1.2.1. İkinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki
Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları................................... 61
4.1.2.2. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi
Üzerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları................................... 64
4.1.3. Mısır Bitkisi Üzerinde Sağlanan Bağıl Tutunma Oranları .................. 69
4.1.3.1 Birinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları ................................ 69
4.1.3.2. İkinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları ................................. 71
4.2. Bitki Yaprak ve Saplarındaki Kaplama Oranları ........................................... 72
4.2.1. Bitki Gelişimi Birinci Dönemindeki Kaplama Oranları ...................... 72
4.2.1.1. Birinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki
Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları .................................. 73
4.2.1.2. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi
Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları .................................. 76
V
4.2.2. Bitki Gelişimi İkinci Dönemindeki Kaplama Oranları........................ 78
4.2.2.1. İkinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde
Sağlanan Kaplama Oranları ................................................. 79
4.2.2.2. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi
Üzerinde Sağlanan Kaplama Oranları .................................. 82
4.3. İlaç Kayıpları ............................................................................................... 86
4.3.1. Birinci Dönemdeki İlaç Kayıpları ...................................................... 86
4.3.2. İkinci Dönemdeki İlaç Kayıpları ........................................................ 87
4.3.3. Bağıl İlaç Kayıp Oranları................................................................... 89
4.4. Biyolojik Etkinlik Değerlendirme Sonuçları ................................................. 90
4.4.1. Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin Sağladığı Biyolojik Etkinlik .... 90
4.4.2. Gövdede Delik Sayısı Biyolojik Etki Değerlendirmeleri .................... 93
4.4.3. Canlı (Larva+Pupa) Sayıları bakımından Biyolojik Etkinlik
Değerlendirmeleri ............................................................................. 95
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER .............................................................................. 99
KAYNAKLAR ..................................................................................................... 103
ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................... 111
EKLER ................................................................................................................. 113
VI
ÇİZELGELER DİZİNİ
SAYFA
Çizelge 1.1. Hava Akımlı ve Hava Akımsız Uygulamalardaki Damla Hızları
(Zeren ve Bayat, 1999) ........................................................................ 10
Çizelge 1.2. Farklı Sıcaklık ve Nisbi Nem Koşullarında Damlaların Havada
Kalma Durumları (Matthews, 1992) .................................................... 11
Çizelge 3.1. Deneme Alanına Ait Toprak Özellikleri ............................................... 25
Çizelge 3.2. Yıllar İtibariyle Deneme Alanında Yapılan Tarımsal İşlemler .............. 26
Çizelge 3.3. Çoklu Meme Başlıklarında Kullanılan Meme Filtreleri ........................ 35
Çizelge 3.4. Yöntemlere Göre Pülverizatör İşletme Koşulları .................................. 37
Çizelge 3.5. Damla Karakteristik Değerleri .............................................................. 37
Çizelge 3.6. Uygulamalar Esnasında Ölçülen Meteorolojik Koşullar........................ 38
Çizelge 3.7. Yıllara Göre Hesaplanan Yaprak Alan İndeksi Değerleri ...................... 48
Çizelge 3.8. Fluorometre Duyarlılık Kademeleri Okuma Değerleri .......................... 49
Çizelge 4.1. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları
Varyans Analiz Sonuçları .................................................................... 55
Çizelge 4.2. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) ............................. 56
Çizelge 4.3. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları
Varyans Analiz Sonuçları .................................................................... 58
Çizelge 4.4. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Sağlanan Kalıntı
Miktarları (µg/cm2) ............................................................................. 59
Çizelge 4.5. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları
Varyans Analiz Sonuçları .................................................................... 61
Çizelge 4.6. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinden Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) ........................... 62
Çizelge 4.7. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları
Varyans Analiz Sonuçları .................................................................... 64
Çizelge 4.8. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) ............................. 65
VII
Çizelge 4.9. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) ............................. 68
Çizelge 4.10. 2009 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2) .......................... 68
Çizelge 4.11. Birinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Varyans Analiz
Sonuçları .......................................................................................... 69
Çizelge 4.12. Birinci Dönem Ortalama Kalıntı Miktarları ve Bağıl Tutunma
Oranları ............................................................................................ 70
Çizelge 4.13. İkinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Varyans Analiz
Sonuçları .......................................................................................... 71
Çizelge 4.14. İkinci Dönem Ortalama Kalıntı Miktarları ve Bağıl Tutunma
Oranları ............................................................................................ 71
Çizelge 4.15. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kaplama Oranı
Varyans Analiz Sonuçları ................................................................. 73
Çizelge 4.16. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 73
Çizelge 4.17. Birinci Dönem 300 l/ha Yöntemlere Göre Sağlanan Kaplama
Oranı Varyans Analiz Sonuçları ....................................................... 76
Çizelge 4.18. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 76
Çizelge 4.19. İkinci Dönem 150 l/ha Bitki Yüzeyi Ortalama Kaplama
Oranları Varyans Analiz Sonuçları ................................................... 79
Çizelge 4.20. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 79
Çizelge 4.21. İkinci Dönem 300 l/ha Bitki Yüzeyi Ortalama Kaplama
Oranları Varyans Analiz Sonuçları ................................................... 82
Çizelge 4.22. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 82
Çizelge 4.23. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 85
VIII
Çizelge 4.24. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%) .................................. 85
Çizelge 4.25. Birinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları Varyans Analiz Sonuçları........ 86
Çizelge 4.26. Birinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları (µg/cm2) .................................. 87
Çizelge 4.27. İkinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları Varyans Analiz Sonuçları ......... 88
Çizelge 4.28. İkinci Dönem Ortalama İlaç Kayıp Miktarları (µg/cm2) .................... 88
Çizelge 4.29. Bağıl İlaç Kayıp Oranlarına Ait Varyans Analiz Sonuçları................ 89
Çizelge 4.30. Yöntemlere Ait Ortalama Bağıl İlaç Kayıp Oranları ......................... 89
Çizelge 4.31. Bulaşık Bitki Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları ..................... 90
Çizelge 4.32. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Bulaşık Bitki Açısından
Yöntemlerin Biyolojik Etkinlik Değerleri ......................................... 91
Çizelge 4.33. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Bulaşık Bitki Açısından
Yöntemlerin Biyolojik Etkinlik Değerleri ......................................... 92
Çizelge 4.34. Gövdede Delik Sayısı Bakımından Sağlanan Biyolojik Etki
Değerleri Varyans Analiz Sonuçları .................................................. 93
Çizelge 4.35. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Gövdede Delik Sayısı Açısından
Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)....................................... 93
Çizelge 4.36. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Gövdede Delik Sayısı Açısından
Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)........................................ 94
Çizelge 4.37. Canlı (larva+pupa) Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları ............ 95
Çizelge 4.38. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Canlı Larva+Pupa Açısından
Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)........................................ 96
Çizelge 4.39. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Canlı Larva+Pupa Açısından
Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)........................................ 97
Çizelge 4.40. Mısırkurdu ve Mısır Koçankurdu Ortalama Sayıları (adet)................ 98
IX
ŞEKİLLER DİZİNİ
SAYFA
Şekil 1.1. (a)-Mısırkurdu (Ostrinia nubalis), (b)-Mısır Koçankurdu (Sesemia
nanogrioides) larvaları ............................................................................... 2
Şekil1.2. Mısır ana zararlıların bitkide oluşturduğu tahribatlar .................................. 3
Şekil 1.3. Yüksek çatılı traktör ve mısır ilaçlama pülverizatörü (Ceylan
Makine, Ceyhan/Adana) ............................................................................. 5
Şekil 1.4. Püskürtme çubuğu yükselebilen klasik tip tarla pülverizatörü
(Satanoğlu Tarım Makinaları Adana/Türkiye) ............................................ 6
Şekil 1.5. Yardımcı hava akımının sürüklenme üzerine olumlu etkisi (Güler
ve ark., 2010). ............................................................................................ 7
Şekil 1.6. Yardımcı hava akımlı tarla pülverizatörü çalışma ilkesi .............................. 9
Şekil 1.7. Turbo damlacık üreten meme (Turbo Drop, Air Induction) ....................... 13
Şekil 1.8. Turbo damlacık ile üretilen damlalarda hava kabarcıkları için
damla örneği (Spraying System Co.) ....................................................... 14
Şekil 1.9. İkiz püskürtme hüzmeli meme (TwinJet-Spraying Systems Co.) .............. 15
Şekil 3.1. Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü deneme
arazileri (Google Earth Programı)............................................................. 25
Şekil 3.2. Protitip tarla pülverizatörü (yol konumu) .................................................. 27
Şekil 3.3. Prototip tarla pülverizatörü (arazi konumu) .............................................. 27
Şekil 3.4. Çatısı yükselebilen prototip tarla pülverizatörü şematik görünümü ........... 30
Şekil 3.5. Konik hüzmeli meme donatılı püskürtme çubuğu şematik
görünümü ................................................................................................. 31
Şekil 3.6. Konik hüzmeli meme tipi (Toyman/İzmir) ............................................... 31
Şekil 3.7. Yaprak altı meme donatılı püskürtme çubuğu şematik görünümü ............. 32
Şekil 3.8. Turbo damlacık üreten meme (Spraying System/USA) ............................. 33
Şekil 3.9. İkiz jetli meme (Spraying System/USA) ................................................... 33
Şekil 3.10. TX3 Konik jetli meme (Spraying System/USA) ..................................... 34
Şekil 3.11. Çoklu meme başlığı (Spraying System/USA) ......................................... 34
Şekil 3.12. Hava akımlı yerli yapım püskürtme çubuğu şematik görünümü .............. 35
X
Şekil 3.13. Vana tip başlıklı anemometre (Thies Clima) ........................................... 39
Şekil 3.14. Isı telli anemometre cihazı (LT Lutron AM-4204) .................................. 39
Şekil 3.15. Flourometre cihazı (2001 A Fluoro-Tec) ................................................ 40
Şekil 3.16. Çalkalama cihazı (SL 350) ..................................................................... 41
Şekil 3.17. Yaprak alanı ölçüm cihazı (LICAR LI-300) ........................................... 41
Şekil 3.18. Damla çapı ölçüm cihazı (Malvern Spraytec) ......................................... 42
Şekil 3.19. Deneme planı şematik görünümü ........................................................... 43
Şekil 3.20. Deneme alanı genel görünümü (2009) .................................................... 44
Şekil 3.21. Bitki örnekleme yüzeyleri ...................................................................... 45
Şekil 3.22. İkinci dönem örnekleme yüzeyleri şematik görünümü ............................ 46
Şekil 3.23. Filtre kağıdı toplama kasaları ................................................................. 47
Şekil 3.24. Fluorometre kalibrasyon grafiği ............................................................. 50
Şekil 3.25. Gray skala olarak taranmış suya duyarlı kart örneği................................ 51
Şekil 3.26. Görüntü işleme programıyla yapılan bir analiz görüntüsü ....................... 52
Şekil 3.27. Biyolojik etki değerlerine yönelik yapılan tarla sayımlarından bir
görüntü................................................................................................... 54
Şekil 4.1. Birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı
miktarı oransal dağılımı (%) ................................................................... 57
Şekil 4.2. Birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı
miktarı oransal dağılımı (%) ................................................................... 60
Şekil 4.3. İkinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı
miktarı oransal dağılımı (%) ................................................................... 63
Şekil 4.4. İkinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı
miktarı oransal dağılımı .......................................................................... 66
Şekil 4.5. Birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama
oranı dağılımları (%) ............................................................................. 75
Şekil 4.6. Birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama
oranı oransal dağılımı (%) ..................................................................... 78
Şekil 4.7. İkinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama
oranı oransal dağılımı (%) ..................................................................... 81
XI
Şekil 4.8. İkinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama
oranı oransal dağılımı (%) ..................................................................... 84
XII
XIII
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
1. GİRİŞ
1.1. Mısır Bitkisi Ana Zararlıları ve Mücadelesi
Mısır, doğrudan ve dolaylı olarak insan beslenmesinde önemli rol oynayan
bir besin, endüstride birçok iş kollarında bir ham madde ve hayvan beslenmesinde ise
çok önemli bir yem kaynağıdır. Mısır (Zea mays L.) dünyada yaklaşık 147 milyon
hektar ekim alanı, 786 milyon ton üretim ve ortalama 490.6 kg/da verim ile tahıl
üretiminde buğdaydan sonra ikinci sırada yer almaktadır (Anonim, 2008). Ülkemizde
5.92.000 hektar ekim alanı, 4.250.000 ton üretim miktarı ve ortalama 718 kg/da
verimi ile tahıllar arasında buğdaydan sonra ikinci sırada yer almaktadır (Anonim,
2009). Adana, Hatay ve İçel illerini kapsayan ve 1.000.000 ha alanda tarla tarımı
yapılan Çukurova’ da toplam ekim alanı 291.462 ha, toplam üretim miktarı 2.263
609 ton ve ortalama tane verimi 1000 kg/da ile hem Dünya ortalamasının hem de
Türkiye ortalamasının yaklaşık iki katı kadardır (Cerit, 2006). Mısır bitkisi özellikle
Adana ilinde hem ana hem de ikinci ürün olarak yoğun bir şekilde üretilmektedir.
Adana’da birinci ürün olarak 78.945 ha ve ikinci ürün olarak 42.175 ha olmak üzere
toplam 121.120 ha alanda toplam 1.389.153 ton mısır üretimi yapıldığı belirlenmiştir
(Adana Tarım İl Müdürlüğü, 2009).
Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de mısır tarımını olumsuz yönde etkileyen
birçok zararlı böcek türü vardır. Bunlardan Mısırkurdu (O. nubilalis Hübner) ve
Mısır Koçankurdu (S. nonagrioides Lefebvre) en önemli iki zararlıdır (Şekil 1.1)
Mısırkurdu, Avrupa, Amerika ve Türkiye olmak üzere birçok ülkede
yaygındır (Walker, 1970; Zeren ve ark., 1988). Mısır Koçankurdu ise İspanya,
Fransa, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’de ve özelliklede Akdeniz’e kıyısı olan
ülkelerde yaygın bir zararlıdır (Stavrakis, 1967; Anglade 1972; Melamed-Madjar ve
Tam, 1980; Larue, 1984; Zeren ve ark., 1988; Şimşek ve Güllü, 1992; Cordero ve
ark., 1998).
1
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
(a)
(b)
Şekil 1.1. (a)-Mısırkurdu (Ostrinia nubalis), (b)-Mısır Koçankurdu (Sesemia
nanogrioides) larvaları
Çukurova’da birinci ürün yetiştiriciliği Mart-Eylül aylarında yapılmakta ve
bu dönemde, mısır bitkisi ana zararlılarına ait yoğunluk genellikle düşük olduğundan
ilaçlamaya gerek duyulmamaktadır. Ancak ikinci ürün üretim periyodu boyunca
(Haziran-Kasım) çevre şartlarına bağlı olarak, mısır ekilen alanlarda hastalık ve
zararlılar kontrol altına alınmadığı zaman hemen hemen ürünün % 80’i
kaybolmaktadır. Bu amaçla ikinci ürün mısırlarda mutlaka ilaçlama yapmak
gerekmektedir. Her iki ana zararlının mücadelesinde de lambda cyhalotrin etken
maddeli kimyasal ilaçlar yaygın olarak kullanılmakta ve ikinci ürün yetiştirme süresi
boyunca en az 3 kez ilaç uygulaması yapılması önerilmektedir (Şimşek ve Güllü,
1996).
Mısır Koçankurdu Sesamia nonagrioides Lefebvre (Lepidoptera: Noctuidae),
larvaları mısır bitkisinin genç fide döneminden itibaren ve Mısırkurdu Ostrinia
nubilalis Hübner (Lepidoptera: Crambidae) larvaları ise, helezon döneminden (bitki
boyu 50–60 cm) başlayarak yaprak, gövde, koçan ve tepe püsküllerinde beslenerek
zarar yapmaktadırlar Zarar gören yapraklarda ve gövdede delikler, zamanla
yırtılmalar ve gövde içinde tüneller oluşturmaktadır (Şekil 1.2). Ayrıca tepe
püsküllerinde tahripler ve koçanlarda yenilmiş olan taneler, meydana getirerek zarar
vermektedirler. Bunun sonucu olarak bitki üzerindeki koçanlar kırılıp yere düşmekte
2
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
ve büyük çapta doğrudan ürün kayıpları meydana gelmektedir (Tatlı ve ark., 2004;
Tatlı ve Özdemir, 2005).
Şekil1.2. Mısır ana zararlıların bitkide oluşturduğu tahribatlar
İkinci ürün mısırlarda ışık tuzaklarında yakalanan ergin sayısı 5–10 adet/hafta
olduğunda (bitki boyu ortalama 50-60 cm) ve zararlıya ait ilk yumurta kümeleri
görüldüğü anda ilk ilaçlamaya başlanmaktadır. İlk ilaçlamadan sonraki 10–15 gün
içinde ikinci ilaçlama, ikinci ilaçlamadan sonraki 10–15 gün içerisinde ise üçüncü
ilaçlama yapılmaktadır (Şimşek ve Güllü, 1996). İkinci ilaçlamada bitki boyu
ortalama 175–200 cm, üçüncü ilaçlamada ise bitki boyu 200–230 cm civarında
değişmektedir (Anonim, 2004a). Yapılan kimyasal mücadelede de her iki ana zararlı
için
lambda
cyhalotrin
etken
maddeli
kimyasal
ilaçlar
yaygın
olarak
kullanılmaktadır.
Mısırkurdu larvaları ise, bitkinin yaprak, gövde, koçan ve erkek organlarında
delik ve galeriler açıp beslenmek suretiyle bitkinin zayıf düşmesine neden olurlar. İlk
zarar genç larvaların helezon yapraklarda beslenmesi ile başlar. Mısırkurdu’nun
gövdeye girişi boğumdan olur ve bu Mısırkurdu’na has bir özelliktir. Ülkemizde
birinci ürün mısırlarda genellikle zararlı yoğunluğu düşük olduğundan ilaçlamaya
gerek duyulmamaktadır. İkinci ürün mısırlarda ışık tuzaklarında yakalanan kelebek
3
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
sayısı 10-15 adet/hafta olduğunda ve zararlıya ait ilk yumurta paketleri görüldüğü
andan itibaren ilk ilaçlamaya başlanır İlk ilaçlamadan sonraki 10-15 gün içinde ikinci
ilaçlama, ikinci ilaçlamadan sonraki 10-15 gün içerisinde ise üçüncü ilaçlama
yapılabilir. Mısırkurdu’na karşı mücadele yapılmazsa mısır sapı ya da mısır
koçanlarının iç kısmında beslenen zararlı koçan içinde süt oluşumundaki tanelere
zarar vermektedir (Anonim, 2004a).
Günümüzde mısır zararlılarına karşı uygulanan tarımsal mücadele yöntemleri
mekanik, biyolojik ve kimyasal yöntemlerdir. Ancak, tarımsal alanlarda hastalık,
zararlı ve yabancı otlarla mücadelede çoğu kez ilk akla gelen kimyasal savaşım
olmaktadır. Kimyasal savaşım yönteminin diğer yöntemlere göre daha yüksek
etkinliğe sahip olmasının nedenleri; hızlı sonuç vermesi, bilinçli ve kontrolü
kullanıldığında ekonomik olması ve ürünü toksin salgılayan organizmalardan
korumasıdır. Tüm bu avantajlara rağmen, kimyasal mücadele bilinçsiz ve
kontrolsüzce uygulandığında, zararlı organizmalarda dayanıklılık oluşabilmekte ve
kalıntılar yoluyla insan ve çevre sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahip
olabilmektedir. Ülkemizde tarımsal üretimde kullanılan ilaçlardaki hızlı çeşitlenmeye
karşın, ilaç püskürtme ekipmanlarında benzer gelişmeler olmamıştır. Oysa Avrupa
Birliği ülkelerinde teknolojik gelişmelere paralel olarak ilaç püskürtme ekipmanları
düşük sürüklenme potansiyelli memelerle ve zaman zamanda elektronik kontrol
üniteleri ile donatılmakta, böylece yüksek ilaçlama etkinliği sağlanırken düşük
düzeylerde çevresel riskler oluşmaktadır (Anonim, 2005). Ülkemizde de Avrupa
Birliğine girme süreci çerçevesinde tarım ilaçlarının püskürtülmesinde insan ve çevre
sağlığına önem verilmeye başlanmıştır. Sürüklenmeden oluşan pestisit kayıpları
hayvanlar, toprak, su ve hava gibi ekolojik değerler için bir tehdit unsurudur. İlaç
sürüklenmesi aynı zamanda tarım çalışanlarını, diğer çiftçilerin ürünlerini, doğal
yaşam alanlarını bu kirliliğe maruz bırakmaktadır (Gajtkowski ve ark., 2006).
Avrupa Birliğince benimsenen iyi tarım uygulamaları çerçevesinde Tarım Bakanlığı
2006 yılında uçakla ilaçlamayı zeytin sineği dışındaki diğer uygulamalar için
yasaklamıştır. Mevcut yasak ile birlikte ikinci ürün mısır yetiştiricileri özellikle bitki
boyunun yükseldiği dönemlerde ilaç uygulamaları bir sorun haline gelmiştir.
4
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
Türkiye’deki pülverizatör pazarında bu soruna çözüm bulacak ekipmanlar
bulunmadığından, imalatçılar herhangi bir Ar-Ge çalışması yapmaksızın üreticilere
çeşitli alternatifler sunmaya çalışmaktadırlar. Sunulan alternatiflerden bazıları; klasik
tip tarla pülverizatörünü çatısı yükseltilmiş bir traktörle işletilmesi ya da tarlada bazı
sıralar boş bırakılarak (traktör geçişi için) standart tip traktörle püskürme çubuğu
yükseltilebilir pülverizatör kullanımından oluşmaktadır.
Ancak traktör çatısını yükselterek klasik pülverizatörün yüksek çatılı traktör
ile işletilmesi (Şekil 1.3), düşük operatör emniyeti ve sulama sonrası tarlada güçleşen
manevra nedeniyle bu uygulama tercih edilmemektedir. Yüksek çatılı imal edilen
pülverizatörlerde ise (Şekil 1.4), ne denli ileri teknoloji kullanılırsa kullanılsın
ilaçlamanın başarı sağlayabilmesi için ilacın son çıkış noktası olan memeler ve damla
taşıma sistemleri önem kazanmaktadır.
Şekil 1.3. Yüksek çatılı traktör ve mısır ilaçlama pülverizatörü (Ceylan Makine,
Ceyhan/Adana)
5
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
Şekil 1.4. Püskürtme çubuğu yükselebilen klasik tip tarla pülverizatörü (Satanoğlu
Tarım Makinaları Adana/Türkiye)
İmalatçılar
tarafından
piyasaya
sunulan
bu
yüksek
çatılı
tarla
pülverizatörlerinin büyük bir çoğunluğu klasik tip konik hüzmeli memelerle
donatılmış olup, insan ve çevre sağlığını korumaya yönelik teknolojileri
içermemektedir. Hatta bu yöntemlerle neden olunan çevresel risk değeri, uçakla
ilaçlamaya göre daha da yüksektir.
Günümüzde homojen ve sürüklenme potansiyeli düşük damla üretimi,
damlaların hedefe taşınması ve hedef yüzey üzerinde ilacın tutunması gibi konularda
yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Özellikle çevre korumanın artan önemi karşısında,
ilaç sürüklenmesinin azaltılması ve ilacın direk hedef üzerine çöktürülerek daha
düşük uygulama hacmi ile aynı etkinliğin sağlanabilmesi önem kazanmıştır
(Gajtkowski ve ark., 2006).
Son yıllarda klasik tip tarla pülverizatörleriyle ilaç uygulamada etkinliğini
artırmak için hava akımından yararlanılmaktadır. Bu tip pülverizatörlerde hidrolik
memelerde üretilen damlalar hava akımı ile hedef üzerine taşınmaktadır (Degania
/Israil, Hardi sprayer/Danimarka, Toselli/İtalya).
6
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
1.2. Klasik Püskürtme Yöntemlerine Alternatif Bazı Yeni Püskürtme Teknikleri
1.2.1. Yardımcı Hava Akımlı Püskürtme Uygulamaları
Sıvı ilaç uygulamalarında hava akımıyla damla oluşturma veya sadece damla
taşıma yeni bir uygulama yöntemi olmamasına rağmen günümüzde bu yöntemlerin
kullanımlarında önemli farklılıklar olmaktadır. Başlangıçta daha çok meyve
bahçelerinde düşük hacimlerde ilaç uygulamak için yardımcı hava akımlı
pülverizatörlerden yararlanılmış, ancak zamanla tarla bitkilerinde de etkinligi arttıran
ve sürüklenmeyi azaltan bir teknik oldugu kanıtlanarak hava akımlı tarla
pülverizatörleri de geliştirilmiştir. Hava akımının sagladıgı türbülans ile damlaların
bitki tacı içine penetrasyonu arttırılırken, aynı zamanda hedef üzerinde daha iyi bir
kaplama sağlanmaktadır. Ayrıca hava akımı bir perde görevi görerek yüksek ilerleme
hızlarında ve rüzgarlı havalarda sürüklenme kayıplarını azaltarak çalışmaya da
olanak tanımaktadır. Sekil 1.5’te hava akımının sürüklenme üzerine etkisi açık olarak
görülmektedir.
Hava akımı yok
Hava akımı var
Şekil 1.5. Yardımcı hava akımının sürüklenme üzerine olumlu etkisi (Güler ve ark.,
2010).
İyi tasarlanmış bir hava akımı ünitesi ile (yeterli düzeyde hava hızı ve çubuk
boyunca hava dağılımı), hava akımsız uygulamalara göre hedef yüzeyler üzerinde
7
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
daha fazla ilaç tutunduğu çoğu araştırıcılar tarafından bilinmektedir (Panneton ve
ark. 2000, Gajtkowski, 2002).
Ancak, ilaçlanacak bitkinin yapısı ve ilaçlama dönemi, gerek duyulan hava
akımı parametrelerini belirlemektedir. Damla taşıyıcı hava akımı, aksiyal, radyal
veya karışık akışlı fanlarla üretilmekte, damlalar ise hidrolik memelerle, özel
pnömatik memelerle ya da döner atomizörlerle oluşturulmaktadır (Bayat ve
Bozdoğan, 1999). Hava akımlı uygulamalarda, hava hızı, debisi ve yönlendirilmesi
elde edilecek sonuçları doğrudan etkilemektedir. Piche ve ark. (2000) patates ve
brokolide yardımcı hava akımlı ve klasik ilaç uygulamalarını bu bitkilerde
karşılaştırmak amacıyla denemeler yapmışlardır. Denemelerde 31 m/s’lik damla
taşıyıcı hava hızı kullanmışlardır. Sonuçta yardımcı hava akımlı uygulamanın klasik
uygulamaya göre daha iyi ilaç penetrasyonu ve kaplama sağladığını belirlemişlerdir.
Dursun (2003), domates bitkisinde yaptığı bir araştırmada yardımcı hava akımı
hızına bağlı olarak bitki seviyelerindeki yaprakların üst ve alt yüzeylerinde sağlanan
kalıntı miktarları incelenmiştir. Deneme sonucunda klasik uygulama ile yardımcı
hava akımlı uygulama karşılaştırıldığında hava hızının artmasıyla bitki yapraklarının
alt seviyelerindeki yaprakların üst seviyedeki yapraklara göre kalıntı miktarlarında
artış olduğunu gözlemlemiştir. Zande ve Porskamp (1996), yaptıkları bir araştırmada,
yardımcı hava akımlı uygulama ve klasik püskürtme sistemlerinin etkilerini
araştırmışlardır.
Araştırma sonunda; 150 ve 300 l/ha’lık uygulama hacminde
yardımcı hava akımı ile yapılan uygulamalarda, sürüklenmenin diğer uygulama
yöntemlerine göre % 50 oranında azaldığını saptamışlardır. Şekil 1.6’da görüldüğü
gibi, hava akımı ile damlalar belli bir açı ile yönlendirilmekte, hava ile karşılaşan
damlalar hedefe taşınmaktadır. Bazı imalat firmaları toprak yüzeyine kadar ulaşan
hava akımının, yaprak alt yüzeylerine ilaç ulaştırmada etkili olduğunu savunmaktadır
(Degania/İsrail).
8
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
Şekil 1.6. Yardımcı hava akımlı tarla pülverizatörü çalışma ilkesi
Tarımsal üretimde zararlılarla mücadelede kullanılan kimyasal mücadele
aletlerindeki en büyük değişiklik, püskürtülen materyalin hedefe iletilmesinde ve
kullanılacak meme tipinde olmaktadır. Klasik tip ilaçlama aletleri tarafından
kullanılan memelerde üretilen ilaç damlaları atalet ve yerçekimi kuvvetlerinin bileşke
etkisiyle hedefe taşınmaktadır. Ancak, bu kuvvetler hedef yüzeye yeterli miktarlarda
ilaç taşınmasında yetersiz ilaç penetrasyonu ve yüksek miktarlarda ilaç sürüklenmesi
gibi sorunları ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Dursun, 2003). Bazı
araştırmacılar, yardımcı hava akımlı ilaç uygulamada hava akımının damla hızını ve
ilaç penatrasyonunu arttırdığı ve böylece klasik uygulamalara göre özellikle bitki alt
bölgelerine daha fazla ilaç ulaştığını ve sürüklenmenin azaldığının belirtmişlerdir
(Panneton ve ark. 2000; Sumner ve Herzog, 2000). Taylor ve Andersen (1977) tahıl
üretim alanlarında yardımcı hava akımlı tarla pülverizatörlerinin kullanılmasıyla,
klasik tip tarla pülverizatörlerine göre toprak kirlenmesinde yaklaşık % 40 azalma
olduğu belirtilmiştir.
Hava akımlı damla taşımada veya damla oluşturmada kullanılan fanın
sağladığı hava akımı yönü ve şiddetinin damla taşınması ve damlaların hedef
9
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
yüzeyine çökelmesi üzerinde önemli etkileri vardır (Zeren ve Bayat 1999a). Rahman
ve Wolff (1997) yaptıkları bir araştırmada, hava akımlı ve hava akımsız
uygulamaları ilaçlama başarısı yönünden karşılaştırmışlar ve 19-24 km/h rüzgar
hızlarında hava akımlı uygulamanın sürüklenmeyi önemli ölçüde azalttığını
belirtmişlerdir. Ancak hava akımlı uygulamalarda yeterli etkinliğin sağlanabilmesi
için damla taşıyıcı hava hızının 30 m/s den büyük ve hava debisinin püskürtme
çubuğu üzerinde en az 2000 m3/h/m düzeylerinde olması gerekmektedir (Raetano,
2005) Hava akımı damla hızını arttırdığından, çok küçük rüzgar hızlarının
sürüklenme üzerindeki etkisi azalmakta ve damla kısa sürede hedef üzerine
iletildiğinden buharlaşma etkisi azalmaktadır. Çizelge 1.1’de farklı damlaların hava
akımlı ve hava akımsız uygulamalardaki hızları verilmiştir (Zeren ve Bayat 1999).
Çizelge 1.1. Hava Akımlı ve Hava Akımsız Uygulamalardaki Damla Hızları (Zeren
ve Bayat, 1999)
Damla Büyüklüğü
Damla Hızları (m/s)*
( µm)
Hava Akımsız Uygulama
Hava Akımlı Uygulama
100
1,6
4,3
200
2,4
6,2
300
5,7
9,7
400
7,9
11,3
500
11,7
12,8
*: Meme ucundan 0,5 m uzaklıktaki damla hızları
Hava akımlı uygulamalarda damla hızı hava akımsız uygulamaya göre daha
yüksek olduğundan buharlaşmadan dolayı önemli oranda çap küçülmesi meydana
gelmemektedir. Özellikle mısır bitkisinin 2.5 m boy yüksekliğine ulaştığı
dönemlerde bitki tacının alt bölgelerine damlanın ulaşması için 50 cm lik püskürtme
yüksekliği dahil memeyi terk eden bir damlanın 2.5-3 m’lik yolu buharlaşmadan
alması gerekmektedir. Bu durumda özellikle 50 µm den küçük çaplı damların hedefe
ulaşmadan buharlaşmaları söz konusu olabilir.
Damla hedefe ulaşıncaya kadar oluşan buharlaşma miktarı damlaların çapı ve
püskürtülen ilacın formülasyonu ile ilgilidir (Bayat ve ark. 1999a). Matthews (1992)
ilaçlama sırasında hava sıcaklık değerlerinin artması ile küçük çaplı damlaların kısa
zamanda buharlaşmaya eğilim gösterdiğini, böylece damlaların memeden ayrıldıktan
sonra aldıkları mesafelerin de kısaldığını belirtmiştir (Çizelge 1.2).
10
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
Çizelge 1.2. Farklı Sıcaklık ve Nisbi Nem Koşullarında Damlaların Havada Kalma
Durumları (Matthews, 1992)
Başlangıçtaki
Damla Boyutu
Koşul A
Koşul B
Havada Kalma
Düşüş
Havada Kalma
Düşüş
( µm)
Süresi (s)
Mesafesi (m)
Süresi (s)
Mesafesi (m)
50
14
0,5
4
0,15
100
57
8,5
16
2,4
200
227
136,4
65
39
Koşul A: Sıcaklık 20 °C Sıcaklık ve % 80 nisbi nem, ΔT 2.2 °C
Koşul B: Sıcaklık 30 °C Sıcaklık ve % 50 nisbi nem, ΔT 7.7 °C
Çizelge 1.2’de de görüldüğü üzere, küçük çaplı damlaların buharlaşmadan
havada kalma süresi üzerinde ortam sıcaklığı son derece etkili olmaktadır. Ayrıca
damlaların daha uzak mesafelere kısa sürede ulaşabilmeleri için mümkün olduğunca
büyük çaplı olması gerekmektedir. Oysa hedef yüzey üzerinde yüksek ilaç kaplama
değerleri oluşturmak için ise damla çaplarının oldukça küçük olması arzulanır. Bu
durumda, memelerde üretilecek küçük çaplı damlaların kısa sürede hedef üzerine
çöktürülmesinde en etkili yolun, hava akımlı uygulamalar olacağı söylenebilir.
Teorik olarak damlaların buharlaşmadan havada kalma süreleri Eşitlik 1.1’de
verilen formül ile hesaplanmaktadır (Matthews, 1992).
1,5.10 −3.d 4
t=
80.∆T
(1.1)
Burada;
t=Buharlaşan damlaların havada kalma süreleri (s)
d= Damla çapı (µm)
ΔT=Sıcaklık farkı (°C)
Eşitlik 1.1’den de anlaşılacağı üzere püskürtülen damlaların buharlaşmadan
havada kalma süresi doğrudan damla çapıyla ilgilidir.
Son yıllarda yardımcı hava akımlı uygulamaların dışında tarımsal ilaç
uygulamalarının
etkinliğini
arttıracak
yeni
pestisit
uygulama
tekniklerinin
geliştirilmesi için oldukça çaba sarf edilmiştir. Başarısız ilaç uygulamaları nedeniyle
artan maliyetler ve hedef dışına sürüklenen ilaçların oluşturduğu çevre kirliliğinden
11
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
dolayı artan çevresel olumsuzluklar, yeni tip düşük sürüklenme potansiyelli
uygulama tekniklerinin kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir.
1.2.2. Düşük Sürüklenme Potansiyelli Memeler
Son 10 yılda özellikle meme imalatı yapan firmalar klasik olarak
değerlendirilen standart tip yelpaze ve konik hüzmeli memelere alternatif olabilecek
yeni tip memeler geliştirmektedir. Çoğu kez pazara sunulan bu yeni tip memelerin
klasik memelere göre üstünlüğü, labaratuar koşullarında ölçülen damla büyüklükleri
ve bazı püskürtme paterni verileri de kanıt olarak sunulmaktadır. Oysa tarla
koşullarında meteorolojik verilerin değişkenlikleri, hedef bitkinin morfolojik
parametreleri ve operatör hataları bazen labaratuar koşullarında saptanan olumlu
üstünlüklerin tersi bir veriyi gösterebilmektedir.
1.2.2.1. Turbo Damlacık Üreten Meme (Air Induction)
Günümüzde mevcut ilaç uygulamaları ile sürüklenmenin tamamen ortadan
kalkması mümkün değildir. Fakat yapılan araştırmalar sonucunda sürüklenmenin
azaltılmasına yönelik olarak yapılan öneriler şunlardan oluşmaktadırlar;
1. Hava koşullarının uygun olduğu koşullarda ilaçlama yapılması,
2. Püskürtme hacmi içerisinde çapı 100 µm’den küçük damlaların oranının
azaltılması (turbo damlacık üreten meme, drift korumalı meme, turbo teejet meme
kullanılması),
3. Küçük damlaların hedefe taşınmasında çeşitli hava akımlı sistemlerden
yararlanılması,
4. Damlaların elektrostatik püskürtme yöntemleriyle çökertilmesidir.
Sürüklenmenin azaltılmasına yönelik özellikle 2. ve 3. teknolojiler özellikle
gelişmiş ülkelerde ticari anlamda değer bulmakta ve birçok pülverizatör imalatçısı bu
teknolojileri kendi ürettikleri pülverizatörlere adapte etmeye çalışmaktadırlar. Hava
akımlı uygulama dışında damla sürüklenmesini azaltan ve kaplamayı arttırıcı
12
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
teknoloji olarak
en
yaygın turbo
damlacık
üreten
memeler
(Şekil 1.7)
kullanılmaktadır.
Şekil 1.7. Turbo damlacık üreten meme (Turbo Drop, Air Induction)
Turbo damlacık üreten memeler diğer düşük sürüklenmeli memelerden farklı
olarak, meme gövdesi üzerinde bir veya iki adet hava deliği bulunmaktadır. Bu hava
delikleri
sayesinde
meme
gövdesi
içerisine
atmosferden
havanın
girmesi
sağlanmaktadır. Hava ve su bir odacık içerisinde tıpkı bir su aspiratörü gibi
karıştırılmaktadır. Memeyi terk ederken içerisinde hava kabarcıkları bulunan damlalar
(Şekil 1.8) hedef üzerine çarptıklarında yeniden parçalanmakta böylece hedef yüzey
üzerindeki kaplamayı da arttırmaktadır.
13
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
Şekil 1.8. Turbo damlacık ile üretilen damlalarda hava kabarcıkları için damla
örneği (Spraying System Co.)
Michielsen ve ark., (2001) yaptıkları bir çalışmada 4 adet düşük sürüklenme
sağlayan meme tipini standart tip meme ile karşılaştırmışlardır. Çalışma sonunda, 150
l/ha uygulama hacminde % 55-78 oranında, 300 l/ha uygulama hacminde % 87-88
oranında sürüklenmenin azaldığını belirtmişlerdir. Dolayısıyla turbo damlacık üreten
meme ile düşük sürüklenme ve yüksek kaplama sağlanması bu memenin sağlayacağı,
biyolojik etkinliği yüksek kılabilecek ve çevre kirliliğini kısmen azaltabilecektir.
İkinci ürün mısır bitkisinde ekonomik boyutta zarara neden olan Mısır koçankurdu,
Mısırkurdu’na karşı kontak etkili ilaçların kullanılması kaplama oranının önemini
daha da arttırmaktadır.
1.2.2.2. İkiz Hüzmeli Memeler (Twin Jet)
İkiz hüzmeli memeler standart yelpaze hüzmeli memeden iki ayrı püskürtme
huzmesinin oluşturulması ilkesine göre çalışmaktadır. Ülkemizde henüz kullanımda
olmayan ikiz püskürtme hüzmeli (twin jet) memelerin (Şekil 1.9) yoğun yapraklı
bitkilerde daha iyi bir ilaç penetrasyonu ve kaplama oranı sağladığı üretici firma
tarafından belirtilmektedir. (Spraying System Co.). Bu tip memede iki yönlü ilaçlama
yapılması nedeniyle daha farklı açılarda püskürtülen damlalar, bitkinin birçok
noktasına ulaşmaktadır. Bu yönleriyle ikiz huzmeli memeler iyi bir damla dağılımı
sağlanmakta ve değişik açılarda ilaçlama kabiliyeti oluşturmaktadır (Anonim 2004b).
14
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
Şekil 1.9. İkiz püskürtme hüzmeli meme (TwinJet-Spraying Systems Co.)
1.2.3. Yaprak Altı Meme Donanımlı Püskürtme Uygulamaları
Ülkemizde daha çok pamuk ilaçlamalarında kullanılan yaprakaltı memeler ile
yapılan ilaçlamalarda, daha iyi kaplama oranı ve bitki tacı içerisine ilaç penetrasyonu
oluşturulması için uygulanan yöntemlerden birisidir. Ancak bu yöntemde püskürtme
çubuğu üzerine yapılan ilave donanımlar ve düşey olarak uzatılan çubuklar operatör
açısından ilaçlamayı güçleştirdiğinden son yıllarda giderek daha az kullanılmaktadır.
İkinci ürün mısırda ekonomik boyutta zarara neden olan Mısır Koçankurdu ve
Mısırkurdu’na karşı kontak ve mide zehri etkili ilaçların kullanılması kaplama
oranının önemini arttırmaktadır. Mısır bitkisinin boyu ikinci ve üçüncü ilaçlamalarda
>175 cm olduğundan ilaç damlalarının püskürtme memesine göre daha altta kalan
hedeflere ulaşması zorlaşmaktadır. Bu nedenle yapılan ilaçlamalarda biyolojik etkinlik
azalmaktadır. Yaprakaltı meme uygulamalarında püskürtme çubuğu üzerinde bazı
değişiklikler gerektirdiği gib, bu tür çubukla donatılmış pülverizatörleri tarla
koşullarında işletmek güçleşmektedir. Ayrıca Yaprak altı memelerin sıra arasına
uygun şekilde indirilip sıraya yönlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla farklı
bitkilerde yaprak altı meme uygulaması bitki gelişimine bağlı olarak dizayn edilmeyi
gerektirmektedir. Yaprak altı meme uygulamalarında temel yaklaşım, sıra arasına
indirilen bir çubuğun ucuna sağlı-sollu püskürtme yapabilecek en az iki adet ilave
memenin konulmasından oluşmaktadır.
15
1. GİRİŞ
Ali BOLAT
1.3. Çalışmanın Amacı
Ülkemizde klasik tip tarla pülverizatörleri ile yapılan insektisit ve herbisit
uygulamalarında 200-600 l/ha uygulama hacimleri arasında yapılmasına rağmen,
ikinci ürün mısır yetiştiriciliğinde uçak kullanımı nedeniyle uygulama hacmi 30-50
l/ha sınırları arasında yer almıştır (TARUÇ-Adana kayıtları). Dolayısıyla mısır
yetiştiriciliğinde özellikle ikinci ve izleyen ilaçlamalarda tarla pülverizatörleri ile
hangi
uygulama
hacminin
kullanılması
gerektiği
konusunun
belirlenmesi
gerekmektedir. Düşük uygulama hacimleri iş verimini arttırmasına rağmen,
ilaçlamanın etkinliğini değiştirebilmektedir. Ancak yüksek uygulama hacimleri ise,
ilaçlamanın maliyetini arttırmakta zaman zaman da daha yüksek çevresel kirliliğe
neden olmaktadır (ilaçla temas eden su hacmi yükseldiği için).
Bu araştırmanın temel amacı, uçakla ilaçlamanın yasaklanmasının ardından
ikinci ürün mısır bitkisi ilaçlamasında kullanılabilecek bazı yeni tekniklerin mısır ana
zararlılarına karşı etkinliklerini saptamaktır. Belirtilen amaca ulaşmak için yerli yapım
püskürtme çubuğu yükseltilebilir bir tarla pülverizatörüyle (150-300 l/ha uygulama
hacimlerinde) ikinci ürün mısır ana zararlılarından olan Mısır Koçankurdu ve
Mısırkurdu ile mücadelede;
1. Öncelikle yerli yapım konik huzmeli memelerle donatılmış klasik tip bir
pülverizatörün etkinliğini belirlemek,
2. Yerli yapım pülverizatörün yaprak altı memelerle donatılmasıyla sağlanan
ilaçlama etkinliğini saptamak,
3. Düşük sürüklenme potansiyelli turbo damlacık ve ikiz huzmeli memelerin
mısır bitkisi ilaçlama etkinliğini saptamak,
4. Yerli yapım bir pülverizatöre hidrolik olarak işletilen ve yükseltilebilen bir
hava akımı ünitesi ilave etmek ve hava akımının yerli yapım konik ve TX Konik
memeler ile ilaç uygulama etkinliğini saptamak,
5. Her bir yöntemle sağlanan mısır bitkisi üzerinde sağlanan kalıntı miktarı,
kaplama oranı, toprak yüzeyine ulaşan ilaç miktarı ve biyolojik etkinliği saptamak ve
klasik yöntemle karşılaştırmaktır.
16
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ali BOLAT
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Bayat (1986), pestisit uygulama tekniklerinin araştırılmasında tahta, toprak,
kağıt tabakalar ve bitki üzerindeki etkili maddeyi temsilen iz maddeleri kullanıldığını
ve bu iz maddelerinin ölçümlerinde fluorometrik yöntemlerden yararlanıldığını
belitmiştir. Fluorosent iz maddesi tekniğinin etkili sıvı dağılımlarının kontrolü için ve
püskürtme çubuğu konumuna göre memelerin farklı çeşitlerinin duyarlılığını
belirlemek amacıyla kullanıldığını belirtmiştir. Ayrıca Turner tipi bir Fluorometrenin
parçalarının tanıtımı ve çalışma koşulları hakkında bilgi vermiştir.
Tsitsipis ve ark., (1987), Mısır Koçankurdu (Sesemia nanogrioides
Lefebvre)’ na karşı yapılan kimyasal ilaç uygulamalarında, ilaç uygulama zamanının
çok önemli olduğunu belirtmişlerdir. Zararlıya ait yumurtalar, açıldıktan 2-4 gün
sonra oluşan larvalar, sapın içerisine doğru girdiğini bundan dolayı larvaların
kimyasal
ilaca
olan
duyarlılıklarının
süresinin
oldukça
kısa
olduğunu
vurgulamışlardır.
Girinstei ve ark. (1988), soğan bitkisinde, Stemphylium zararlısına karşı
yardımcı hava akımlı pülverizatörün biyolojik etkinliğini belirlemek amacıyla
deneme yapmışlardır. Deneme sonucunda yardımcı hava akimli pülverizatör
Stemphylium zararlı popülasyonunun % 75’ini azaltırken geleneksel uygulamada ise,
% 30 azaltabildiğini belirtmişlerdir.
Mercan ve ark. (1988), tarla pülverizatörlerin de kullanılan düşey hava
akımının bitki üzerinde tutunan etkili maddeye ve biyolojik etkinliğe olan etkisini
araştırmışlardır. Sonuçta, hava akımsız klasik uygulamaya göre, yardımcı hava
akımlı uygulamayla, bitki üzerindeki etkili madde miktarının TX3 ve TX5 konik
hüzmeli memelerinde sırasıyla % 26,7 ve % 45,3 oranlarında arttığı bildirilmiştir.
Kayapınar ve Kornoşor (1990), Çukurova’da mısır bitkisinde önemli oranda
zarar yapan Mısırkurdu (Ostrinia nubalis Hübner) ve Mısır Koçankurdu (Sesemia
nanogrioides Lefebvre)’nun bitkideki dağılımını incelemişler, Koçan kurdunun
larvalarının bitki sapının koçan altı ve koçanında, Mısırkurdu larvalarının ise koçan
üstünde yoğunlaştığını görmüşlerdir.
17
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ali BOLAT
Heilsbronn ve Anderson (1991), yardımcı hava akımının kinetik enerjilerini
hızla
kaybeden
küçük
damlalar
ile
uygulamada
daha
etkili
olduğunu
vurgulamışlardır. Ayrıca hava hızının 16 m/s’den 28 m/s’ye çıkarılmasıyla ilaç
sürüklenmesinin azaldığını ve yardımcı hava akımlı uygulamayla hedef yüzeylerdeki
kalıntı miktarının % 67’ye kadar yükseldiğini bildirmişlerdir. Ayrıca en yüksek
kalıntı miktarı araştırmada kullanılan en yüksek hava hızında (28 m/s) ve 20° öne
doğru ayarlanmış hava akımı doğrulturunda elde edildiğini belirtmişlerdir.
Rahman ve Wolff (1993), herbisit uygulaması için yaptıkları bu çalışmada,
hava akımlı ve hava akımsız tarla pülverizatörleri kullanmışlardır. Denemeler doğal
rüzgar koşullarında ve 19-24 km/h rüzgar hızlarında yürütülmüştür. Elde edilen
sonuçlara göre, hava akımlı uygulama, hava akımsız uygulamaya göre daha fazla
kaplama oranı sağlamıştır. Denemeler iki yıl yapılmış, birinci yıl sonuçlarında hava
akımı rüzgarlı koşullarda sürüklenmeyi azaltmasına rağmen ikinci yıl denemelerinde
yöntemler arasında bir farklılık görülmemiştir.
Bayat ve Zeren (1994), yaptıkları çalışmada pamuk bitkisinin iki gelişim
döneminde ilaç uygulamaları yapılarak bitki tacının farklı bölgelerinde yaprak üst ve
alt yüzeylerinde tutunan ilaç miktarı ve meydana gelen ilaç kayıplarını belirlemeye
çalışmışlardır. Denemeye alınan uygulama yöntemleri; klasik uygulama (tarla
pülverizatörü ile yerden ilaçlama), yaprak altı memeli klasik uygulama, mekanik
bitki yatırıcı uygulama, pnömatik uygulama, hava akımlı bitki yatırıcı uygulama ve
taşıyıcı hava uygulamaların gerçekleşebilmesi için klasik tarla ve hava akımlı bahçe
pülverizatörü üzerinde bazı değişiklikler yapmışlardır. Elde edilen sonuçlara göre
bütün yöntemlerde bitki tacı farklı bölgelerinde (alt, orta ve üst bölge) sağladıkları
ilaç miktarları oldukça değişken olmuştur. Bitki tacı alt bölgesindeki yaprakların alt
yüzeylerinde her iki uygulama döneminde de en fazla ilaç tutunması taşıyıcı hava
akımlı yöntemle sağlanmıştır.
Khdair ve ark. (1994), yaptıkları araştırmada bitki yaprakları arasındaki
penetrasyonu ve kaplama oranını belirlemek üzere bir rüzgar tünelinde yardımcı
hava akımı oluşturabilecek bir düzenek kurmuşlardır. Uygulamalar 119 µm
büyüklüğündeki damla çapında ve dört farklı hava hızında ( 0, 10, 13 ve 16 m/s)
yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre 16 m/s’lik hava hızıyla bitki yaprak
18
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ali BOLAT
yüzeylerinde en iyi kalıntıyı sağladığını, hedef yaprakların alt yüzeyinde daha fazla
damla birikmesi olduğunu ve en az düzeyde sürüklenme oluştuğunu belirtmişlerdir.
Hiskop ve ark. (1995), olgunlaşmış buğday bitkilerini kullanarak laboratuarda
kontrollü koşullar altında yardımcı hava akımlı püskürtme uygulamalarına ait
etkinliği araştırmışlardır. Denemeler 11-21 m/s’lik hava hızlarında 0,5 ve 2,0 m/s’lik
ilerleme hızlarında ve iki farklı hava akımı doğrultusuda (45° ileriye doğru ve dikey
olarak aşağıya doğru) olarak yapılmıştır. Denemelerde iz maddesi olarak sodyum
fluorescein kullanılmıştır. Araştırma sonucunda yardımcı hava akımı hızının
artmasıyla bitki üzerinde toplanan kalıntı miktarının arttığı, klasik uygulamaya göre
45° ileriye doğru açılandırılmış yardımcı hava akımlı uygulamanın ortalama kalıntı
miktarını küçük ve orta büyüklükteki damlalarda sırasıyla % 71 ve % 66 arttığını,
ilaç kayıplarını ise, % 46 ve % 66 oranlarında azalttığını belirtmişlerdir.
Knott, (1995), bezelye bitkisi üzerinde yaptığı bir çalışmada, gri küf (grey
mould) kontrolüne yönelik olarak yardımcı hava akımlı ve klasik uygulamanın
etkinliğini araştırmıştır. 100 l/ha ve tam doz vinclozin uygulaması ile 100 l/ha yarım
doz vinclozin uygulaması arsında yöntemler arasında önemli farklılık olmadığını ve
her iki uygulamada da yardımcı hava akımının gri küf kontrolünde daha etkin
sonuçlar verdiğini bildirmiştir.
Bayat ve ark. (1996), pestisit sürüklenmesinin azaltılması için mutlaka ilaç
uygulama etkinliğinin arttırılması gerektiği belirterek, bu amaca yönelik olarak son
yıllarda geliştirilen; düşük drift üreten memeler, koruyucu perdeler, elektrostatik
yükleme ve yardımcı hava akımlı teknolojilerden yararlanılabileceği ifade edilmiştir.
Mulrooney ve Skjoldager (1997), yapmış oldukları çalışmada pamuk
bitkisinde pamuk hortumlu böceği (Anthonomus grandis) ve pamuk çizgili
yaprakkurdu (Spodoptera exiqua) zararlılarına karşı kontrolünü sağlamak için
yardımcı hava akımlı ve klasik uygulamadan oluşan ilaçlama yöntemlerinin biyolojik
etkinlik sonuçlarını incelemişlerdir. Sonuçta, yardımcı hava akımlı uygulama ile
klasik uygulamaya göre her iki zararlı çeşidinde de daha yüksek ölüm oranı
oluşturarak yüksek etki gösterdiğini belirtmişlerdir.
Bayat ve ark. (1998a), yaptıkları araştırmada, kiraz meyvesinde ekonomik
boyutlarda zarara neden olan sineğin kimyasal püskürtme ile kontrolünü sağlanmaya
19
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ali BOLAT
çalışmışladır. Denemelerde sırt pülverizatörü, klasik başlıklı ve micronex başlıklı sırt
atomizörü kullanmışlardır. Denemede ilaç kaplama oranları ve kalıntı miktarlarını
her üç alette de karşılaştırmışlardır. Kaplama oranlarının hesaplanmasında görüntü
işleme tekniğinden yararlanılmıştır.
Bayat ve ark. (1998b), ilaç sürüklenmesinin tamamen yok edilmesinin
mümkün olmadığını, ancak bu sorunun uygun hava koşullarında, uygun ekipman
seçimiyle azaltılabileceğini belirtmiştir. Yaptığı araştırmada pülverizatör memesi
imalatçıları tarafından geliştirilen ve daha az sürüklenme sağladığı söylenen
memelerden
bazılarının
etkinliklerini
belirlemeye
çalışmıştır.
Laboratuar
koşullarında yürütülen çalışmada yeni memelerin sürüklenme potansiyelleri
saptanmıştır.
Bayat ve ark. (1999a), pestisit uygulamalarında püskürtme esnasında oluşan
sürüklenmenin değişik parametreler içerdiğini belirtmiştir. İlaç sürüklenmesini
etkileyen bu parametrelerin başında hava şartlarının, kullanılan kimyasalın fiziksel
formülasyonunun, damla çapının ve kullanılan meme tipinin belirleyici olduğunu
belirtmişlerdir. Bu bilgilerden yola çıkarak düşük sürüklenme potansiyelli
memelerden Turbo Teejet meme ve Turbo Damlacık üreten memeyi klasik yelpaze
huzmeli memelerle kıyaslamaya çalışmışlardır.
Bayat ve ark. (1999b), yardımcı hava akımlı pülverizatörlerin işletme
parametrelerinin rüzgar tüneli içerisinde değerlendirilmesi üzerine yapmış oldukları
bir çalışmada, hedef yüzey olarak sentetik pamuk ve mısır bitkisi kullanmışlardır.
Bir damla jeneratörüyle 130 µm ve 300 µm çaplı damlalar üretilmiştir. Damla
büyüklüğünün,
damlaların
sürüklenme
mesafesi
üzerinde
etkili
olduğunu
belirlemişlerdir. Ayrıca yardımcı hava akımının, özellikle küçük çaplı damlaların
hedef dışına sürüklenme oranını azalttığını, bitki tacı üzerinde kalıntı miktarını
arttırdığını saptamışlardır.
Bayat ve Bozdoğan (1999), yaptıkları araştırmada üç farklı hava hızı (26.4,
33, 44 m/s) ile değişik oranlarda püskürtme hacimlerinde (55.5, 164.4, 252 ve 360
l/ha) turunçgil yaprağı ve filtre kağıdı ile donatılmış yüzeyler üzerindeki kalıntı
miktarları ölçülmüşlerdir. Elde edilen sonuçlara göre; aynı uygulama koşullarında
örnekleme şekli ve damla toplama yüzeyi özellikleri ile farklı kalıntı miktarları elde
20
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ali BOLAT
etmişlerdir. Uygulama hacminin kalıntı miktarı üzerinde son derece etkili olduğunu
bildirilmiştir.
Bauer ve Raetano (2000), yaptıkları çalışmada soya fasulyesi bitkisini
üzerinde, aynı basınç (30 psi) altında gelneksel konik hüzmeli memeler ve API 1101,5 standart yelpaze hüzmeli memeler ile denemeye alınmıştır. Denemeler tüm
yöntemler için hava akımlı ve hava akımsız koşullarda gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada kapsamında ilaç kalıntı miktarları ve ilaç kayıpları belirlenmiştir.
Denemeler sonunda bitkinin üst kısmında ilaç kalıntısı bakımından bir fark
oluşmadığı, ancak bitkinin orta ve alt kısımlarında yardımcı hava akımının daha iyi
sonuç verdiğini belirtmişlerdir. Sürüklenme ile oluşan kayıplar bakımında ise, aynı
meteorolojik şartlarda geleneksel yöntem ile yapılan ilaçlamada daha fazla
sürüklenme meydana geldiğini bildirmişlerdir.
By De Moor ve ark. (2000), ağaç tacındaki ilaç dağılımını belirlemek
amacıyla suya duyarlı kartlar kullanmışlardır. Kartları görüntü işleme tekniği ile
değerlendirerek ilaç dağılımı belirlemişlerdir. Püskürtme kalitesinin doğru analiz
edilebilmesi, hızlı ve kolay bir şekilde yapılması için görüntü analiz tekniğinin
kullanılmasını önermişlerdir.
Panneton ve ark. (2000), patates bitkisi üzerinde klasik tip tarla
pülverizatörleriyle bitki tacının alt bölgelerine ve yaprak alt yüzeylerine düşük
oranda ilaç ulaşabildiğini belirtmişlerdir. Ancak yardımcı hava akımlı uygulamada
bu sorunun önemli oranda azaldığı görülmüştür. Uygulamada farklı hava hızları,
hava debileri ve hava jeti açısı incelenmiştir. Çalışmada hava akımlı uygulamalarda
en yüksek kaplama oranının, küçük çaplı damlalar ile 25 m/s den daha büyük hava
hızlarında ve 1.3 m3/s/m hava debisinde oluştuğunu bildirmişlerdir.
Piche ve ark. (2000), 1994 ve 1995 yıllarında yardımcı hava akımlı
pülverizatör ve geleneksel ilaçlama sistemini karşılaştırmak için tarla şartlarında
patates ve brokoli bitkileri üzerinde denemeler yapılmıştır. Yardımcı hava akımlı
pülverizatörle tüm iş genişliğine yetecek düzeyde yüksek hava hızı verilmiştir. 100
ve 200 l/ha oranlarında uygulama hacimleri kullanılmıştır. Araştırma sonunda, 200
l/ha uygulama hacminde daha yüksek kalıntı elde etmişlerdir. Kaplama oranı
21
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ali BOLAT
bakımından ise, 20 l/ha uygulama hacminde ve yardımcı hava akımının kullanıldığı
yöntem ile daha yüksek değer göstermiştir.
Sumner ve Herzog (2000), yaptıkları çalışmada pamuk bitkisindeki
Spodoptera exigua, Hübner larvalarına karşı hava akımlı pülverizatörlerle bitki
tacının tüm aksamlarında yeterli kontrol sağlanmasına rağmen, klasik tip
pülverizatörlerde bitki tacının alt bölümlerinde yeterli kontrol sağlanamadığını
belirmişlerdir.
Michielsen ve ark. (2001), yaptıkları çalışmada 4 adet düşük sürüklenmeli
meme (Turbo Teejet, Drift Guard, Injections Duse ve Turbo Drop) kullanmışlardır.
Elde edilen sonuçlara göre, 300 l/ha uygulama hacminde Turbo damlacık üreten
memenin % 88 oranında sürüklenmeyi azalttığı, aynı memenin 150 l/ha uygulama
hacminde ise sürüklenme % 55–78 oranında azaldığı saptamışlardır.
Panneton (2002), yaptığı araştırmada suya duyarlı kartların damla çapı ölçme
yöntemlerinde etkin olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Suya duyarlı kartlarla
alınan damla çapı örneklerinin ±% 3.5 oranında hata verebileceğini belirtmiştir.
Bayat ve Bozdoğan (2003), yaptıkları araştırmada, rüzgar tünelinde düşük
sürüklenmeli memeler olarak adlandırılan DG (Drift Guard), AI (Air Induction) ve
TT (Turbo Teejet) memeleri, standart tip yelpaze hüzmeli memenin (XR)
sürüklenme mesafeleri ile karşılaştırılmıştır. Araştırma sonucunda, en fazla
sürüklenme mesafesi standart tip yelpaze hüzmeli meme (XR) memelerde elde
edildiği belirtilmiştir.
Bozdoğan ve Bayat (2003), kendinden hava akımlı döner diskli bir memenin
(Turbofan)
farklı işletme koşullarının
ilaç sürüklenmesi üzerindeki etkisi
incelenmiştir. Turbofan meme, rüzgar tüneli denemelerinde iki farklı çalışma
devrinde (3000 ve 4000 d/min) iki farklı uygulama hacminde (20l/ha ve 40 l/ha) ve
üç farklı rüzgar hızında (1.5; 2.5 ve 3.5 m/s) işletilmiştir. Çalışmanın sonunda
Turbofan memenin 4000 d/min’da (25 m/s) çalışması durumunda, sürüklenme 3000
d/min (18 m/s)’ya göre daha düşük elde edildiğini bu durumun damla taşıma hızının
artmasıyla sürüklenmenin azaltıldığını gösterdiğini bildirmişlerdir.
Dursun (2003), yaptığı çalışmada, yardımcı hava akımlı ilaç uygulamalarının
domates bitkisinde yaprak üst ve alt yüzeylerinde tutunan ilaç kalıntı miktarı, bitki
22
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ali BOLAT
tacı içerisine ilaç penetrasyonu ve ilaç sürüklenme etkileri incelenmiştir. Bu amaçla
yardımcı hava akımlı bir deneme pülverizatörü imal edilmiştir. Pülverizatör üzerine
püskürtme çubuğu boyunca uzanan ve şişirilebilen bir hava çantası bulunmaktadır.
Denemeler 21, 30 ve 37 m/s’lik hava hızlarında yapılmıştır. Püskürtme çubuğu
üzerindeki içi boş konik hüzmeli memelerin açısı geriye doğru 30º ‘ye ayarlanmıştır.
Böylece memelerden çıkan ilaç damlaları dikey hava akımı yardımıyla bitkiye
taşınmaktadır. Araştırma sonucunda 37 m/s’lik hava hızında, yaprak üst ve alt
yüzeylerinde en yüksek kalıntı miktarının oluştuğu, ilaç penetrasyonunun iyileştiği
ve hava hızı ile rüzgar hızına bağlı olarak ilaç sürüklenmesinin % 21.3-43.5 arasında
azaldığını saptamıştır.
Gajtkowski ve ark. (2005), yaptıkları çalışmada (0.2, 0.4 ve 0.6 MPa) işletme
basınçlarında düşük sürüklenmeli Turbo damlacık üreten meme (TT 110 02) ve İkiz
jetli meme (TJ 60 80 04) ile iki farklı uygulama hacminde (192 l/ha -312 l/ha) silajlık
mısır bitkisi üzerinde oluşan kaplama oranlarını ölçmüşlerdir. Elde edilen sonuçlara
göre, Turbo damlacık üreten meme (TT110-02) ve 192 l/ha uygulama hacminde, %
30 kaplama oranı ile en yüksek değeri sağlamıştır. Toprak yüzeyinde ölçülen
sonuçlara göre ise, % 54 oranı ile en yüksek değeri ise, 0.6 Mpa basınçta İkiz jetli
meme ile (TJ 60 80 04) 382 l/ha uygulama hacminde sağlanmıştır.
Raetano (2005), yardımcı hava akımlı uygulamasının bitki yapraklarında
kaplama oranını arttırarak tarım ilaçlarının bitkide sağladığı kalıntı düzeyini
arttırdığını ayrıca sürüklenmeyi azalttığını belirtmiştir. Yardımcı hava akımlı
ilaçlama ile klasik yönteme göre uygulama hacminin ve dozun azaltılabileceği
belirtilmiştir.
Michielsen ve ark.(2006), yaptıkları çalışmada, mısır bitkisinde etkili olan
Diabrotica virgifera zararlısına karşı geleneksel yöntemin yanı sıra yardımcı hava
akımlı pülverizatör
ile
yaprak
altı
ilaçlama
yapan
ilaçlama
sistemlerini
karşılaştırmışlardır. Araştırma sonucunda geleneksel ilaçlama yöntemi ile bitki
boyunun yüksek olduğu dönemlerde, bitki üst bölgesinde % 40-50 oranında ilaç
kalıntısı oluşturmasına rağmen, bitki alt bölgesinde % 10-20 oranında kalıntı
sağlamıştır. Yaprak altı ilaçlama yapan sistemde kalıntı miktarı bakımından, bitki
üzerinde daha tekdüze bir dağılım oluştuğu belirlenmiştir.
23
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ali BOLAT
Soysal ve Bayat (2006), laboratuar koşullarında yeni geliştirilmiş DG(drift
guard), TT(turbo teejet), AI(Turbo damlacık) ve çift akışkanlı AJ(air-jet) memeler ile
standart yelpaze huzmeli XR memeler karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma kriterleri
olarak her bir memenin damla karakteristikleri, damla kaplama oranı, sürüklenme
potansiyeli değerleri belirlenmiştir. Çalışma sonucuna göre, Artan işletme basıncı ile
XR memede sürüklenme riski % 19.1’den % 30.5’e yükselirken, bu değişim DG
memede % 7.2’den % 17.8’e,
memede TT memede % 6.5’ten % 15.6’ya AI
memede % 3.1’den % 3.7’ye ve AJ memede ise, % 0.8’den % 2.8’e oranında
yükseleme göstermiştir.
Ade ve Rondelli (2007), çalışmalarında ticari olarak piyasada satışı yapılan
bir püskürtme makinesının performanslarını belirlemeye çalışmışlardır. Bu amaçla
yardımcı hava akımlı tepe ilaçlaması, yardımcı hava akımlı yaprakaltı ve geleneksel
ilaçlama yapabilen pülverizatör kullanılmıştır. Denemelerde patates bitkisi üzerinde
iki yıl süreyle püskürtme kalitesi ve dağılımı belirlenerek yürütülmüştür. Denemeler
sonucunda, tepe ilaçlaması yapan hava akımlı pülverizatör, % 18 kalıntı ile en
yüksek oranı sağlarken, toprak yüzeyinde oluşan ilaç kayıpları bakımından ise, % 37
oranı ile en yüksek değer geleneksel yöntemden sağlanmıştır. Uzun boylu olan
patates bitkisinde bitki üzerindeki ilaç dağılımı bakımından ise en iyi performansı,
yaprakaltı meme tipinden elde etmişlerdir.
24
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
3. MATERYAL ve YÖNTEM
3.1. Materyal
3.1.1. Deneme Alanınına Ait Özellikler ve Yapılan Tarımsal İşlemler
Araştırmaya ait tarla denemeleri 2008 ve 2009 yıllarında Çukurova Tarımsal
Araştırma
Enstitüsü
Müdürlüğü
(Doğankent/Adana)
deneme
arazisinde
yürütülmüştür. Denemenin yürütüldüğü Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğü deneme arazilerine ait uydu görüntüsü Şekil 3.1’de verilmiştir.
Şekil 3.1. Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü deneme arazileri
(Google Earth Programı)
Denemeler her iki yıl için de 10 da arazi üzerinde yürütülmüş ve kullanılan
deneme arazisine ait toprak özellikleri Çizelge 3.1’de verilmiştir.
Çizelge 3.1. Deneme Alanına Ait Toprak Özellikleri
Toplam Tuz
(%)
Toprak
Reaksiyonu (pH)
0.029
7.8
Yarayışlı
(kg/da)
P2O5
K2O
12.79
72
Kireç
CaCO3
(%)
12.74
25
Organik
Madde
(%)
1.94
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Araştırma kapsamında kurulan denemelerin yürütüldüğü her iki yılda da P
3394 (Pioneer) mısır çeşidi kullanılmıştır. İkinci ürün mısır bitkisi ekimleri pnömatik
ekim makinesi ile sıra üzeri 20 cm, sıra arası ise, 70 cm olacak şekilde
gerçekleştirilmiştir. Kurulan denemeler, iklim koşulları ve bitkinin su ihtiyacına bağlı
olarak bağlı olarak her iki yılda da 4 defa yüzey sulama yöntemi kullanılarak bitki su
gereksinimi karşılanmışır. Çizelge 3.2’de denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009
yılları için uygulanan tarımsal işlemler ve bunlara ait uygulama tarihleri verilmiştir.
Çizelge 3.2. Yıllar İtibariyle Deneme Alanında Yapılan Tarımsal İşlemler
Yapılan İşlem
2008
2009
Goble ile toprak işleme
Lister ile sırt oluşturma ve taban gübresi
Sırt tapanı
Mısır ekimi
Freze ile toprak işleme
Çapalama
Üst gübre atılması
Birinci Dönem Uygulamalar
(İz maddesi+insektisit uygulaması)
İnsektisit Uygulaması
İkinci Dönem Uygulamalar
(İz maddesi+insektisit uygulaması)
16.06.2008
18.06.2008
19.06.2008
27.06.2008
09.07.2008
14.07.2008
23.07.2008
31.07-03.08.2008
17.06.2009
20.06.2009
21.06.2009
25.06.2009
08.07.2009
13.07.2009
20.07.2009
27-30/07/2009
19.08.2008
14.08.2009
27-31.08.2008
27-30/08/2009
3.1.2. Araştırmada Kullanılan Püskürtme Yöntemleri ve Uygulama Dönemleri
Araştırmada kapsamında 6 farklı püskürtme yöntemi kullanılmıştır.
Kullanılan tüm yöntemler aynı pülverizatör ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma
kapsamında belirlenen yöntemlerin uygulanabilmesi için hava akımlı ve hava
akımsız olarak çalıştırılabilen bir prototip tarla pülverizatörü imal edilmiştir. Prototip
tarla pülverizatörünün, püskürtme çubuğu kapalı olduğu yol konumunda ve
püskürtme çubuğunun açık durumda olduğu arazi konumundaki görünümleri Şekil
3.2 ve Şekil 3.3’te verilmiştir.
26
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Şekil 3.2. Protitip tarla pülverizatörü (yol konumu)
Şekil 3.3. Prototip tarla pülverizatörü (arazi konumu)
İmal edilen prototip tarla pülverizatörü ile belirlenen
yöntemlerin
kullanılabilmesi için 5 m uzunluğunda pratik olarak sökülüp takılabilen 4 farklı
püskürtme çubuğu imalatı yapılmıştır. Böylece denemeye alınan yöntemler ile aynı iş
genişliğinde çalışılması sağlanmıştır.
27
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Araştırmada kullanılan püskürtme yöntemleri; Yerli yapım geleneksel konik
hüzmeli memelerle uygulama (GKH: Toyman, İzmir/Türkiye), Yerli yapım meme ve
yaprak
altı
memeli
püskürtme
çubuklu
uygulama
(GKHYA:
Toyman,
İzmir/Türkiye), Turbo damlacık üreten memelerle uygulama (TD: Spraying System
Co.), İkiz hüzmeli memelerle uygulama (İH: Spraying System Co.), Yardımcı hava
akımlı yerli yapım konik hüzmeli memeli uygulama (GKHHA: Toyman,
İzmir/Türkiye), Yardımcı hava akımlı TX Conejet memeli uygulamalarından
(TX3/TX6-HA:
Spraying
System
Co.)
oluşmuştur.
Araştırmada
belirtilen
yöntemlerin her biri 150 ve 300 l/ha’lık iki farklı uygulama hacminde
gerçekleştirilmiştir. Belirtilen her bir püskürtme yöntemi, mısır bitkisinin iki ayrı
döneminde uygulanmıştır. Bitki gelişiminin birinci döneminde bitki boyu 40-50 cm
ve ikinci döneminde ise, bitki boyu 210-230 cm olarak ölçülmüştür.
Tarla Pülverizatörü İmalatı ve Hava Akımının Oluşturulması:
Araştırmada belirtilen deneme alanında kullanılmak üzere hedeflenen
püskürtme yöntemleri ile uygulamaların yapılabilmesi için öncelikle püskürtme
çubuğu ile üzerinde hava akımı oluşturan fanın birlikte yükselebildiği prototip bir
tarla pülverizatörü (Şekil 3.4) imal edilmiştir. İmalatı yapılan 600 litre kapasiteli
pülverizatörde fan hidrolik olarak işletilmek olup, traktör üç nokta askı sistemine
bağlanmaktadır. Üretilen prototip pülverizatörün püskürtme çubuğu 3.5 m
yüksekliğe kadar hidrolik olarak yükselebilmektedir. Pülverizatörde kullanılan
püskürtme çubukları (3) pratik olarak sökülüp takılabilmekte böylece tarlada farklı
uygulamaların
kısa
sürede
yapılabilmesine
olanak
sağlanmaktadır.
Çatısı
yükselebilen tarla pülverizatörü üzerine hava akımı oluşturmak amacıyla, püskürtme
çubuğu ile birlikte yükselebilen Multi Wing marka, 12 kanatlı 80 cm çapında ve
>30.000 m3/h kapasiteli aksiyal bir fan (4) bulunmaktadır. Mekanik sistemle
(teleskobik şaft) fanı değişken yüksekliklerde işletmenin zorluğu nedeniyle, imalatı
yapılan pülverizatörün fanı hidrolik motorla ile istenilen yükseklikte ve daha güvenli
olarak işletilmiştir. Traktör hidrolik sisteminde bulunan hidrolik yağ kapasitesi bu
aksiyal fanı işletebilecek debiye sahip olmadığından, fan üzerine monte edilmiş olan
hidrolik motor ayrı bir yağ tankından da beslenmiştir. Bu amaçla pülverizatör ilaç
deposunun altına 30 litre depo kapasiteli, bir hidrolik yağ tankı (8) ilave edilmiştir.
28
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Hidrolik yağ tankındaki yağ, 90 l/min debisi olan eğik eksenli bir hidrolik pompa (6)
ile basınçlandırılarak öncelikle bir akış bölücüye, oradan da hidrolik motora (4)
gelmektedir. Hidrolik motoru işleten ve ısınan bu yağın tekrar soğutulması için
makinanın üzerine yerleştirilmiş 400 bar basınç ve 100 l/min debiye sahip hidrolik
bir radyatör (5) kullanılmıştır.
Hidrolik pompanın (6) basma hattı üzerine
yerleştirilen akış bölücü sayesinde yağ basıncı ayarlanmakta ve basınç değeri bir
manometreden okunabilmektedir. Pülverizatör ana şasesine bağlı olarak imal edilmiş
olan bir kızak sistemi üzerinden fan ve püskürtme çubuğu çatısı teleskobik bir piston
(7) sayesinde aşağı-yukarı hareket ettirilmektedir. Fanın işletilmesi sürücü
kontrolünde bir elektronik kontrol sistemi ile sağlanmaktadır. Fanın sağladığı hava
akımı, bir hava yönlendirici ünite (10) ile pülverizatörün püskürtme çubuğu üzerinde
dağıtılmıştır. Hava yönlendirici ünite üzerinde, sağlı-sollu bulunan iki adet dairesel
çıkıştan (Ø 42 cm) püskürtme çubuğu üzerine yerleştirilmiş hava ceketlerine hava
iletilmiştir. Hava ceketi PVC malzemeden imal edilmiş olup, hava ceketinin alt
kısmında 10 cm ara ile 4 cm çapındaki hava çıkış açıklıklarından hava çıkışı
sağlanmaktadır. Fan davlumbazı çıkışında Ø 42 cm olan hava ceketi çapı, püskürtme
çubuğu bitiminde 25 cm’ye düşürülmüştür. Böylece çubuk boyunca üniform bir hava
dağılımı sağlanmaya çalışılmıştır. Bu araştırmada fan devri kontrol edilerek hava
çıkış deliklerinden ortalama 32 m/s hava hızı sağlanmıştır.
29
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
4
2
5
10
3
7
11
1
6
8
9
1- Pülverizatör Deposu,
2- Hava Ceketi
3- Püskürtme Borusu ve Memeleri
4- Fan ve Hidrolik Motoru
5- Hidrolik Radyatör
6- Pompa
7- Teleskobik Piston
8- Yağ Tankı
9- Pülverizatör Çatısı
10- Hava Yönlendirici Ünite
11- Hidrolik Yağ Hortumları
Şekil 3.4. Çatısı yükselebilen prototip tarla pülverizatörü şematik görünümü
Hava Akımına Ait Hidrolik Fan Ünitesi İşletme Koşulları:
Belirtilen yöntemlerin uygulanabilmesi amacıyla hava akımının hidrolik
olarak üretildiği bir prototip tarla pülverizatörü imalatı yapılmıştır. İmal edilen bu
pülverizatörde traktör kuyruk milinden alınan hareket ile pülverizatöre hava akımı
sağlayan hidrolik sitemdeki pompa işletilmektedir. Hidrolik hava akımlı sistemin
işletilebilmesi için gerekli olan güç ihtiyacı Eşitlik 3.1 kullanılmıştır. Bunun
sonucunda prototip pülverizatörün fanını işletmek için gerekli güç ihtiyacı 34,1 kW
olarak hesaplanmıştır (Anonim, 1982).
N=
P.Q
600.η g
(3.1)
Burada;
N: Gerekli Güç (BG),
P: Basınç (180 bar),
Q: Debi (96 l/min),
η g : Genel verim (% 85).
30
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Yerli Yapım Geleneksel Konik Hüzmeli Memelerle Uygulama (GKH):
Bu yöntemde kullanılan yerli yapım konik huzmeli memeler, püskürtme
çubuğu üzerine 50 cm aralıklarla bağlanmıştır (Şekil 3.5). Bu püskürtme çubuğunda
kullanılan konik hüzmeli memeler, 1.2 mm meme plaket delik çapı ve 2 kanallı helis
gövdeye sahiptir (Şekil 3.6).
Yüksek
Çatı (3 m)
Püskürtme
Memesi
Depo
Pompa
Mısır
Bitkisi
Şekil 3.5. Konik hüzmeli meme donatılı püskürtme çubuğu şematik görünümü
Şekil 3.6. Konik hüzmeli meme tipi (Toyman/İzmir)
Yaprak Altı Memeli Püskürtme Çubuğu İle Uygulama (GKHYA):
Bu yöntemde kullanılan yerli yapım konik hüzmeli memeler, püskürtme
çubuğu üzerine 70 cm aralıklı olarak bağlanmış memelerin yanı sıra, yine 70 cm
aralıklarla yerleştirilmiş yaprak altı donanımı da bulunmaktadır. Yaprak altı
memelerle donatılmış çubukla sıra arasında ilerlerken memeler birbirine zıt yönde
ilaçlama yapabilecek konumda dizaynedilmiştir. Yaprak altı meme ve tepe ilaçlaması
31
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
için geliştirilen püskürtme çubuğunda kullanılan memeler birinci püskürtme
çubuğunda olduğu gibi Toyman/İzmir marka yerli yapım konik huzmeli memelerden
oluşmuştur. Her bir sıra arasında toplam 2 çift olarak düzenlenen yaprak altı meme
donanımında, dikey konumda bulunan birinci çift memeler püskürtme çubuğundan
110 cm ve ikinci çift memeler ise, püskürtme çubuğundan 140 cm aşağıda olacak
şekilde iki ayrı grup halinde imal edilmiştir (Şekil 3.7). Bitki gelişiminin birinci
döneminde bitki boyunun küçük olması dolayısıyla bu yöntem sadece ikinci dönem
uygulamalarında kullanılmıştır.
Yüksek
Çatı (3 m)
1.10 m
Püskürtme
Memesi
0.30 m
Depo
Pompa
Mısır
Bitkisi
0.70 m
Şekil 3.7. Yaprak altı meme donatılı püskürtme çubuğu şematik görünümü
Turbo Damlacık Üreten Meme İle Uygulama (TD):
Bu yöntemde kullanılan turbo damlacık üreten memeler püskürtme çubuğu
üzerine 50 cm aralıklarla bağlanmıştır. Bu memeler Spraying Systems (USA)
firmasının
tarafından üretilmekte olan
çoklu
meme
başlıklarına takılarak
kullanılmıştır. Denemelerde kullanılan 11002 kodlu TD meme (Şekil 3.8) üzerinde
iki adet hava giriş deliği bulunmaktadır.
32
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Şekil 3.8. Turbo damlacık üreten meme (Spraying System/USA)
İkiz Jetli Meme İle Uygulama (İH):
Bu yöntemde kullanılan memeler, 110 derece açı ile iki yöne püskürtme
yapabilme özelliğine sahiptir (Şekil 3.6) Bu yöntemde kullanılan memeler,
püskürtme çubuğu üzerine 50 cm aralıklarla bağlanmıştır. Bu memeler Spraying
Systems (USA) firmasının tarafından üretilmekte olan çoklu meme başlıklarına
takılarak kullanılmıştır. Şekil 3.9’da da görüldüğü gibi, meme ucu kapalı olup, ucun
her iki yanında elips şeklindeki 2 adet delikten sıvı püskürtülmektedir.
Şekil 3.9. İkiz jetli meme (Spraying System/USA)
TX Konik Jetli Memeler İle Uygulama (TX3HA/TX6HA):
Bu yöntemde kullanılan memeler ile yapılan uygulamalar hava akımı
kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında kullanılan TX3 meme (Şekil
33
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
3.10) 150 l/ha uygulama hacminde, TX6 meme ise 300 l/ha uygulama hacminde
kullanılmıştır. Her iki meme tipi de püskürtme çubuğu üzerine 25 cm aralıklarla
bağlanmıştır. TX3/TX6 konik hüzmeli memeler kendinden helis gövdeli olu, pirinç
malzemeden imal edilmiştir.
Şekil 3.10. TX3 Konik jetli meme (Spraying System/USA)
Araştırma kapsamında kullanılan yöntemler olan Turbo Damlacık Üreten
Meme (AI-11002), İkiz Jetli Meme (TJ 60-11002) ve TX Konik Jetli Meme (TX3TX6) tipleri Spraying Systems (USA) firmasının tarafından üretilmekte olan çoklu
meme başlıklarına (Şekil 3.11) takılarak kullanılmıştır.
Şekil 3.11. Çoklu meme başlığı (Spraying System/USA)
34
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Çoklu meme başlığının bulunduğu püskürtme çubuğuna takılan memelerde,
hedeflenen uygulama hacimlerine ulaşmak için her bir meme için kullanılan filtreler
ve bu filtrelere takılan Mesh numaraları Çizelge 3.3’de verilmiştir.
Çizelge 3.3. Çoklu Meme Başlıklarında Kullanılan Meme Filtreleri
Meme Tipi
TD- 11002
TD- 11002
İH- 11002
İH- 11002
TX 3
TX 6
Uygulama Hacmi
(l/ha)
150
300
150
300
150
300
Mesh
Numarası
50
50
100
100
100
50
Filtre Rengi
Kırmızı
Kırmızı
Yeşil
Yeşil
Yeşil
Kırmızı
Hava Akımlı Yerli Yapım Geleneksel Konik Hüzmeli Memeler İle
Uygulama (GKHHA):
Bu yöntemde yerli yapım konik huzmeli memelerle donatılmıştır. Ancak
birinci tip püskürtme çubuğundan farklı olarak, memeler püskürtme çubuğu üzerine
25 cm aralıklarla yerleştirilmiştir (Şekil 3.12).
Hava Ceketi
Yüksek
Çatı (3 m)
Püskürtme
Memesi
25 cm
Depo
Pompa
Mısır
Bitkisi
Şekil 3.12. Hava akımlı yerli yapım püskürtme çubuğu şematik görünümü
35
3. MATERYAL ve YÖNTEM
3.1.3. Kullanılan
Meme
Ali BOLAT
Tiplerine
Ait
İşletme
Koşulları
ve
Damla
Karakteristiklerinin Belirlenmesi
Araştırma kapsamında belirlenen her bir uygulama hacmi için püskürtme
memelerinden elde edilecek verdiler belirlenmiştir. Meme verdileri 3 tekrarlı olarak
ölçülmüş ve her bir meme için ortalama debi miktarı belirlenmiştir. Belirlenen sıvı
miktarları ile hedeflenen uygulama hacimleri için gerekli traktör ilerleme hızlarının
belirlenmiştir.
Deneme
kapsamında
ulaşılması
hedeflenen
uygulama
hacimlerinin
hesaplanmasında Eşitlik 3.2’kullanılmıştır. Ancak yaprak altı memeli püskürtme
yönteminde, memelerden püskürtülen sıvı miktarı değeri olarak, bitki sırası başına
toplam meme verdisi (l/min) ve iş genişliği olarak bitki sıra arası mesafe dikkate
alınmıştır.
N=
600.Q
V .B
(3.2)
Burada;
N: Uygulama hacmi (l/ha),
V: İlerleme hızı (km/h),
B: Makinanın iş genişliği (m),
Q: Memelerden püskürtülen sıvı miktarı (l/min).
Araştırmada kullanılan püskürtme çubukları, üzerine takılan meme tiplerine
ait pülverizatör işletme koşulları Çizelge 3.4’de verilmiştir.
36
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Çizelge 3.4. Yöntemlere Göre Pülverizatör İşletme Koşulları
Püskürtme Yöntemleri
GKH
TD
İH
GKHHA
TX3HA
TX6HA
GKHYA
İlerleme Hızı (km/h)
150 l/ha
300 l/ha
8.8
4.4
8.8
4.4
8.0
4.0
14.4
7.2
4.4
4.3
8.4
4.2
İşletme
Meme Verdisi
Basıncı (bar)
(l/min)
7
1.10
4
1.10
4
1.00
4
0.90
4
0.28
4
0.54
3
0.30
Meme Tiplerine Ait Damla Karakteristikleri:
İlaçlama tekniği açısından pülverizasyon kalitesinin değerlendirilebilmesi için
damla karakteristik değerleri olan ortalama çaplar (Dv0.1, Dv0.5 ve Dv0.9) ve nisbi
homojenlik
değerlerinden
yararlanılmaktadır.
Meme
tiplerine
ait
damla
karakteristiklerinin belirlenmesinde kullanılan bu ortalama damla çaplarından Dv0.5
hacimsel orta çap (VMD) olarak ve püskürtme hacminin % 50’sini, Dv0.1 püskürtme
hacminin % 10’luk bölümünü ve Dv0,9 ise, püskürtme hacminin % 90’lık bölümünü
temsil eden çap değerlerini oluşturmaktadır (Zeren ve Bayat, 1999). Araştırmada
kullanılan meme tipleri ve işletme basınçlarında damla karakteristik ölçümleri 60
saniyelik ölçüm periyodunda yapılmış ve elde edilen sonuçlar Çizelge 3.5’te
verilmiştir. Ölçümler lazer ölçüm yöntemiyle yapılmıştır.
Çizelge 3.5. Damla Karakteristik Değerleri
Püskürtme Yöntemleri
GKH
TD
İH
GKHHA
TX3HA
TX6HA
GKHYA
Meme
Tipi
KH
TD
İH
KH
TX3
TX6
KH
Basınç
(bar)
7
4
4
4
4
4
3
Dv0.1
Dv0.5
Dv0,9
(µm)
87.6
141.9
151.8
110.1
100.6
96.5
112.8
(µm)
144.9
354.4
356.6
169.7
139.1
146.1
174.3
(µm)
226.8
697.6
694.8
260.4
192.7
219.8
271.7
Nisbi
Homojenlik*
0.99
1.56
1.52
0.92
0.69
0.84
0.95
* : (Dv0,9 - Dv0.1)/ Dv0.5
Çizelge 3.4. incelendiğinde, nispi homojenlik bakımından en yüksek değeri
1.56 ile TD meme tipinden ölçülürken, en düşük değer ise, 0,84 değeri ile TX6
meme tipinde ölçülmüştür. Bu verilere göre TX6 meme ile üretilen damla çapları
daha homojen olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra, denemede kullanılan yöntemler
37
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
arasında, en küçük damla hacimsel orta çap değerine TX3 memesi ile ulaşılmıştır. En
büyük damla çapına ise TD ve İH memelerin 4 bar işletme basınçlarında ulaşılmıştır.
3.1.4. Uygulamalar Esnasında Ölçülen Meteorolojik Değerler
Araştırma kapsamında yapılan uygulamalar esnasında ısı telli dijital bir
anemometre cihazı ile püskürtme yüksekliğinde rüzgar hızı ve sıcaklık ölçümleri
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın yürütüldüğü her iki yıla ait meteorolojik veriler
Çizelge 3.6’da verilmiştir.
Çizelge 3.6. Uygulamalar Esnasında Ölçülen Meteorolojik Koşullar
Gözlemler
Rüzgar Hızı (m/sn)
Hava Sıcaklığı (°C)
Nisbi Nem (%)
Birinci Dönem
2008
2009
1.3
1.4
33.9
34.6
63.1
70.7
İkinci Dönem
2008
1.2
34.4
65.2
2009
1.3
34.8
66.4
Çizelge 3.6 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü dönemlerde rüzgar
hızlarının püskürtme yapmak için uygun olduğu görülmektedir.
3.1.5. Uygulamalar Esnasında Kullanılan Ölçüm Cihaz ve Malzemeleri
3.1.5.1. Hava Hızı Ölçüm Cihazları
Kullanılan pülverizatörün hava ceketi deliklerinden çıkan hava hızı
ölçümlerinde vana tip başlıklı Thies Clima marka dijital göstergeli bir anemometre
(Şekil 3.13) kullanılmıştır. Her bir delikten çıkan hava hızı 3 tekrarlı olarak ölçülerek
ortalama hava hızı hesaplanmıştır.
38
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Şekil 3.13. Vana tip başlıklı anemometre (Thies Clima)
Denemelerde esnasında, rüzgar hızını ve ortam sıcaklığını belirlemek
amacıyla LT Lutron AM-4204 HA marka ısı telli dijital bir anemometre cihazı
kullanılmıştır (Şekil 3.14).
Şekil 3.14. Isı telli anemometre cihazı (LT Lutron AM-4204)
3.1.5.2. Laboratuarda Kullanılan Ölçüm Cihaz ve Araçları
Fluorometre Cihazı:
Araştırmada gerçek ilaç yerine püskürtülen BSF (Brillant Sulpho Flavin) iz
maddesine ait kalıntı analizlerinde 2001 A Fluoro-Tec, (USA) marka bir fluorometre
kullanılmıştır (Şekil 3.15).
39
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
1- Hassas ayar düğmesi
2- Duyarlılık basamağı ayar düğmesi
3- Okuma yapmak için aç-kapa düğmesi (PMT)
4- Yavaşlatma düğmesi
5- Güç kaynağı açıp-kapama düğmesi
6- Sıfırlama düğmesi
7- Hassas ayar düğmesi
8- Dijital okuma ekranı
8
1
7
6
2
3
5
4
Şekil 3.15. Flourometre cihazı (2001 A Fluoro-Tec)
Fluorometre cihazı 220 volt ve 50/60 Hz elektrik akımı ile çalışmakta ve
üzerinde 1 adet civa esaslı lamba kullanılmaktadır. Fluorometre üzerinde 2 adet filtre
bulunmaktadır (birinci filtre 405 nm, ikinci filtre >510 nm). Fluorometrede
çözeltilere ait
değerlerin okunabilmesi için
4 farklı duyarlılık
basamağı
bulunmaktadır (100, 1, 10 ve 0,1). Duyarlılık basamağı 0,1 için en yüksek okuma
basamağı 1999 olup, duyarlılık basamağı 100 için 199’dur. Kalıntı analizinde
fluorometre okumalarında 10X75 mm’lik cam tüpler kullanılmıştır.
Çalkalama Cihazı:
Denemelerde filtre kağıtları üzerine düşen iz maddesinin (BSF), metil alkol
içerikli çözeltilerin içerisinde çözünmesini sağlamak amacıyla Nüve marka SL 350
model bir çalkalama cihazı (Şekil 3.16) kullanılmıştır. Çalkalama cihazının üzerine
aynı anda 24 adet kavanozu karıştırabilecek büyüklükte bir kasa yerleştirilmiştir.
40
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Şekil 3.16. Çalkalama cihazı (SL 350)
Yaprak Alanı Ölçüm Cihazı:
Araştırma kapsamında ilaçlama dönemlerinde bitki gelişim düzeyini
belirlemek için yaprak alan indeksi (YAI) hesaplanmıştır. Yaprak alanı ölçümlerinde,
LICOR LI-3100 marka yaprak alanı ölçüm cihazı kullanılmıştır (Şekil 3.17).
Şekil 3.17. Yaprak alanı ölçüm cihazı (LICAR LI-300)
Damla Çapı Ölçüm Cihazı:
Denemede
kullanılan
meme
tiplerinin
ilaçlama
tekniği
açısından
pülverizasyon kalitesinin değerlendirilebilmesi amacıyla, Koruma Kontrol Genel
Müdürlüğüne bağlı Tarım Alet ve Test Merkezi Müdürlüğü bünyesinde yer alan ilaç
alet labaratuarındaki Malvern Spraytec (Open Spray) marka lazer ölçüm cihazı (Şekil
3.18) ile damla çapı ölçümleri yapılmıştır. Ölçümler, denemelerde kullanılan işletme
basınçlarında gerçekleştirilmiştir.
41
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Şekil 3.18. Damla çapı ölçüm cihazı (Malvern Spraytec)
3.2. Yöntem
Araştırmada her bir yöntemle sağlanan etkinliği saptamak üzere, bitki
gelişiminin iki farklı döneminde ve iki farklı uygulama hacminde sağlanan ortalama
kalıntı, kaplama oranı ve hedef zararlıların kontrolünde sağlanan biyolojik etkinlik
değerleri belirlenmiştir. Ayrıca yöntemlerle bitki üzerine ulaşmayıp toprak yüzeyine
ulaşan ilaç miktarı saptanarak her bir yöntemle toprak yüzeyinde oluşan ilaç
kalıntısı saptanmıştır. Denemelerde öncelikle gerçek ilaç yerine kolay analiz
edilebilir bir iz maddesi kullanılarak hedef yüzeylerde sağlanan kalıntı miktarı ve
kaplama oranları saptanmıştır. İz maddesi uygulamalarının ardından ise, tüm
yöntemler ile lambda cyhalotrin etken maddeli insektisit ilacı kullanılarak
uygulamalar gerçekleştirilmiştir.
3.2.1. Araştırmada Kullanılan Deneme Planı
Araştırma kapsamında kurulan denemede her bir uygulama hacmi için ayrı
olarak, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine uygun dört
tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Deneme alanı 8 blok ve 56 parselden oluşmuştur
42
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
(Şekil 3.19). Denemede her blok içersisinde 7 adet parselden oluşmuş ve her bir
parselin büyüklüğü (4,2m X10m) 42 m2 olarak kurulmuştur.
5m
15 m
1
1
2
2
3
3
4
4
5
5
6
6
7
7
110 m
5m
10m
4.2m
I. Blok
II. Blok
III. Blok
V. Blok VI. Blok
IV. Blok
VII. Blok VIII. Blok
87 m
Şekil 3.19. Deneme planı şematik görünümü
Deneme alanındaki bloklar arası 5 metre, blok içerisindeki parseller arasında
ise yine 5 metre boşluk bırakılarak mısır ekimleri gerçekleştirilmiştir (Şekil 3.20).
Parseller arasında yeterli düzeyde boşluk bırakılması ile sürüklenme yoluyla ilacın
bitişik parsellere olan etkisi en aza indirilmiştir.
43
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Şekil 3.20. Deneme alanı genel görünümü (2009)
3.2.2. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeyleri ve Uygulama Dönemleri
Araştırmada her bir parselde 5 bitki üzerinde örnekleme yapılmıştır. Bitki
üzerinde hedef yüzeyler olarak yaprak alt, üst yüzeyleri ve bitki sapı dikkate
alınmıştır. Araştırma, bitki gelişiminin her bir döneminde iki aşamalı olarak
yürütülmüştür. I. aşamada gerçek ilaç yerine BSF içerikli bir çözelti, II. aşamada ise
gerçek ilaç (insektisit) uygulaması yapılmıştır. BSF kullanılarak yapılan püskürtme
uygulamalarında, hedef yüzeylerdeki kalıntı miktarı toplama yüzeyi olarak özel filtre
kağıtları (Whatman No.4) ve kaplama oranının belirlenmesine yönelik olarak ise,
suya duyarlı kartlar (Syngenta, Basel/İsviçre) kullanılmıştır (Şekil 3.21).
44
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Şekil 3.21. Bitki örnekleme yüzeyleri
Araştırmaya ait birinci dönemde, bitki yüksekliği küçük (50-60 cm)
olduğundan her bitkide sadece 4 ayrı yerde, yaprak alt ve üst yüzeylerine suya
duyarlı kartlar ve filtre kağıtları tutturulmuştur. Ayrıca örnekleme yapılan 5 bitkide,
sapı saracak şekilde filtre kağıdı ve suya duyarlı kartlar kullanılmıştır. Böylece
birinci dönem uygulamalarında bitki başına 9 adet filtre kağıdı ve 9 adet suya duyarlı
kart kullanılmıştır. İkinci dönem uygulamalarda ise, bitki boyu yüksek (210-230 cm)
olması dolayısıyla bitki düşey doğrultuda 3 bölgeye ayrılarak her bölgede üç yaprak
üzerinde örneklemeler alınmış, yaprak alt ve üst yüzeylerine hem filtre kağıtları hem
de suya duyarlı kartlar tutturulmuştur (Şekil 3.22). İkinci dönem uygulamalarında,
bitki başına artan örnekleme sayısı nedeniyle her bir bitki üzerinde toplam 21 adet
filtre kağıdı ve 21 adet suya duyarlı kart kullanılmıştır.
45
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Bitki yaprağı
Üst Bölge
Suya Duyarllı Kart
(WSP)
Filtre Kağıdı
Orta Bölge
Filtre Kağıdı
Suya Duyarllı Kart
(WSP)
Alt Bölge
Bitki sapı
Filtre Kağıdı
Tahta Takoz
35 cm 35 cm
Şekil 3.22. İkinci dönem örnekleme yüzeyleri şematik görünümü
Filtre kağıtları ve suya duyarlı kartlar hedef yüzeylere tutturulduktan sonra
her bir yöntemle içersinde % 0.1 BSF iz maddesi içeren çözelti, belirlenen işletme
parametrelerinde püskürtülmüş ve bu işlem bittikten yaklaşık 20 dakika sonra
örnekleme yüzeyleri toplanarak, filtre kağıtları cam kavanozlara ve suya duyarlı
kartlar ise, zarflar içerisine alınarak, laboratuar ortamında değerlendirmeye alınmak
üzere özel toplama kasalarına alınmıştır (Şekil 3.23).
46
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Şekil 3.23. Filtre kağıdı toplama kasaları
3.2.3. Mısır Bitkisinde Yaprak Alan İndeksinin Belirlenmesi ve Bağıl Tutunma
Oranının Hesaplanması
Araştırmanın yürütüldüğü her bir uygulama döneminde bitki gelişim
düzeylerini belirlemek için yaprak alan indeksi (YAI) değerleri hesaplanmıştır.
Yaprak alan indeksi belirlemede uygulamalar öncesi her bir parselden 5 adet bitki
koparılarak aynı gün labaratuar ortamında yaprak alanları ölçülmüştür. Yaprak alan
indeksi, yaprak alan ölçüm cihazı ile ölçülen yaprak alanaları 1 bitki için hayat
alanına oranı olan ve Eşitlik 3’te de verilen formül ile hesaplanmıştır (Zeren ve
Bayat, 1999).
YaprakAlanİndeksi(YAI) =
BirimYetiştirmeAlanındakiToplamYaprakAlanı(m 2 )
BirimYetiştirmeAlanı(m 2 )
(3.3)
Çizelge 3.7’de araştırmanın yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllları ve her bir
uygulama hacmine ait YAI değerleri verilmiştir.
47
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Çizelge 3.7. Yıllara Göre Hesaplanan Yaprak Alan İndeksi Değerleri
Yaprak Alan İndeksi (YAI)
Birinci Dönem
İkinci Dönem
1.6
3.1
1.7
3.5
YıllarYıllar
2008
2009
Araştırma kapsamında kullanılan püskürtme yöntemleri iki farklı uygulama
hacminde işletilmiştir. Farklı uygulama hacimlerinde sabit BSF konsantrasyonunda
uygulamaların yapılması nedeniyle her bir uygulama hacminde birim alana
uygulanan BSF miktarı farklı olmuştur. Örneğin 150 l/ha uygulama hacminde
hektara 150 gr BSF püskürtülmesine rağmen, 300 l/ha uygulama hacminde hektara
300 gr BSF uygulanmıştır. Farklı uygulama hacimlerinde sağlanan ortalamaların
doğrudan karşılaştırabilmesi için Eşitlik 3.4’ten yararlanılarak bağıl tutunma oranları
hesaplanmıştır (Bayat, 1997).
Ölçülen Kalıntı Miktarı (µg/cm2)
Bağıl Tutunma Oranı (%) =
.100
Teorik Kalıntı (µg/cm2) x Yaprak Alan İndeksi (YAI)
(3.4)
3.2.4. Mısır Bitkisi Hedef Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarının Ölçülmesi
Araştırmanın her iki yılında da birinci ve ikinci dönemdeki iz maddesi
uygulamalarından filtre kağıtları üzerindeki kalıntı miktarlarının belirlenmesi için
fluorometrik yöntemden yararlanılmıştır. Filtre kağıtları üzerindeki kalıntı miktarını
belirlemek için, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım makineları Bölümü
püskürtme laboratuarındaki 2001 A Fluoro-Tec (USA) marka Fluorometre cihazı
kullanılmıştır. Hedef yüzeylerdeki örneklerde kalıntı miktarının fluorometrik
değerlerini belirlemek için öncelikli olarak bir kalibrasyon grafiği oluşturulmuştur.
Fluorometre kalibrasyon grafiğinin oluşturulmasında, Çizelge 3.8’de verilen standart
çözeltiler kullanılmıştır. Standart çözeltiler 1 litre saf suya 33,3 ml metil alkol ve 1 gr
BSF iz maddesi eklenerek oluşturulmuş olan çözelti seyreltme yoluyla çözeltiler
hazırlanmıştır. Hazırlanan bu seyreltik çözeltiler fluorometre cihazının 4 ayrı
duyarlılık basamağında okunmuştur. Böylece hedef yüzeylerde olası düşük ve
48
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
yüksek konsantrasyonlu çözeltilerin tamamının ayrı olarak değerlendirilmesi olanağı
sağlanmıştır.
Çizelge 3.8. Fluorometre Duyarlılık Kademeleri Okuma Değerleri
Çözelti Konsantrasyonu
Duyarlılık Kademesi
(µg/ml)
100
10
1
0.000
0
0.3
0.24
0.1
1
1
0.98
0.2
2
1.8
1.74
0.3
3
2.3
2.27
0.4
3
2.9
2.85
0.6
5
4.3
4.2
0.8
5
4.3
4.26
1.0
7
6.9
6.84
1.2
7
6.9
6.87
1.4
9
8.6
8.42
1.6
10
9.6
9.44
1.8
11
10.6
10.39
2.0
11
10.2
9.89
2.2
12
11.8
11.76
0.1
0.247
0.974
1.703
-
(-): Çözeltiler belirtilen duyarlılık basamağında yüksek fluoroşıllık nedeniyle okunamamıştır.
Çözelti konsantrasyonuna bağlı olarak oluşan fluorometrik değerler veya
fluorometrik okumaya karşılık gelen konsantrasyon değerleri arasında matematiksel
bir ilişki kurmak için Çizelge 3.8’deki değerler Şekil 3.24’de grafik halinde
verilmiştir.
49
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
y100 = 0,1824x - 0,1492
100
2
R = 0,979
2,5
y10 = 0,1882x - 0,1242
R 2 = 0,9816
10
y1 = 0,1907x - 0,1201
R2 = 0,9806
1
Konsantrasyonlar (µg/ml)
2
1,5
y0,1 = 0,1374x - 0,0339
2
0,1
R =1
1
0,5
0
0
5
10
15
Fluorometre Okuma Değerleri
Şekil 3.24. Fluorometre kalibrasyon grafiği
Şekil 3.24’de verilen y0.1, y1, y10 ve y100 denklemlerindeki yer alan “x”
katsayılarına (fluorometrik değer) ait değerler doğruların eğimi (m) faktörü olarak
alınmış ve Bayat (1997) tarafından kullanılan aşağıdaki eşitlik kullanılarak her bir
çözeltiye
ait
fluorometrik
µg/cm2
değerler
cinsinden
kalıntı
miktarına
dönüştürülmüştür.
f x = m.VL .
1
A
(3.4)
f x : Duyarlılık basamağına bağlı olan fluorometrik katsayı (µg/cm2).
m : Konsantrasyon faktörü (mg/ml).
VL :Filtre kağıdı üzerindeki iz maddesini yıkamak için kullanılan saf su
miktarı (ml).
A : İz maddesi toplama yüzeyi alanı (cm2).
50
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Konsantrasyon faktörü “m” değeri her duyarlılık kademesi için ayrı ayrı
dikkate alınmıştır. Örneğin 0.1 duyarlılık basamağında m= 0.1374 iken, 100
duyarlılık basamağında m= 0.1824 alınmıştır.
Bu araştırmada, her birinin çapı 42 mm olan filtre kağıtlarının yüzey alanı
hesaplanmış olup, iz maddesi yıkama sıvısı olarak % 3.3 metil alkol bulunan 50 ml
saf su kullanımıştır.
3.2.5. Mısır Bitkisi
Hedef
Yüzeylerinde
Sağlanan
Kaplama
Oranının
Saptanması
Örnekleme noktalarında hedef yüzeyler üzerinde sağlanan kaplama oranlarını
saptamak için 26X52 mm ölçülerinde suya duyarlı kartlar kullanılmıştır. Suya
duyarlı kartlar üzerinde sağlanan kaplama oranını saptamak için, kartlar üzerindeki
lekeler bir tarayıcı (hp scanjet 1510) ile 600 dpi çözünürlükte gray skala olarak
taranmış, elde edilen görüntüler JPEG dosya uzantılı olarak kaydedilmiştir (Şekil
3.25).
Şekil 3.25. Gray skala olarak taranmış suya duyarlı kart örneği
Kaydedilen görüntüler Image Tool Free Version 3.0 görüntü işleme
programında işlenerek yüzde kaplama değerleri hesaplanmıştır. Değerlendirmelerde,
tamamen sarı renkten maviye dönüşmüş kartlar üzerindeki kaplama oranı % 100
olarak kabul edilmiştir. Denemelerde kullanılan suya duyarlı kart üzerindeki tipik bir
51
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
görüntünün işlenmesi sırasında alınan ekran görüntüsü Şekil 3.26’da verilmiştir.
Kaplama oranlarının belirlendiği bu paket programın çalıştırılması sırasında birinci
olarak, ayarlar (Setting) menüsündeki “Object Analysis” sekmesi seçilerek, leke
analizinde yer alması istenilen sonuçlar belirlenebilmektedir. Tarama işlemleri dosya
boyutunu küçültmek amacıyla gri tonda yapılmaktadır. Görüntülerin analizinde ilk
adım “Settings” menüsünden “Calibrate Spitial Measurements” konutu ile bilinen bir
uzunlukta kalibrasyon yapmaktır. Kalibrasyonu yapılan görüntüde yer alan gri
renkteki görüntülerin siyah beyaz tona çevrilebilmesi için “Processing” menüsündeki
“Threshold” (eşik değeri) sekmesi kullanılmaktadır. Bu işlem otomatik ya da manuel
olarak yapılabilmektedir. Tespit edilen lekeler “Analysis” menüsünden “Find
Object” komutuyla görüntü üzerindeki lekelerin sayıları belirlenmekte ve analize
hazır hale getirilmektedir. “Analysis” menüsündeki “Analyze” komutu ise lekeleri
analiz ederek önceden seçimi yapılan verileri ekrana yansıtmaktadır. Programın
analizi sonucu alınan leke alanları “Excel” programına aktarılmış ve burada leke
alanının toplam alana oranı yüzde olarak hesaplamıştır.
Şekil 3.26. Görüntü işleme programıyla yapılan bir analiz görüntüsü
52
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
3.2.6. İlaç Kayıp Miktarlarının Saptanması
Her bir yöntemle Mısırkurdu ve Mısır koçankurdu ile mücadelede sağlanan
etkinliği belirlemek için her bir yöntem için % biyolojik etkinlik belirlenmiştir.
püskürtme sırasında bitkiler üzerine ulaşamayıp doğrudan yere akan kalıntı
miktarları ilaç kaybı olarak değerlendirilmiştir. Bu araştırmada rüzgar ile sürüklenen
ilaç kayıpları belirlenmemiştir. Uygulamalar esnasında kaplama ve kalıntı
miktarlarını belirlemek amacıyla her bir parselde seçilen 5 bitkinin sağına- soluna ve
sıra ortasına denk gelecek şekilde birer adet filtre kağıdı, toprağa takozlar üzerine
toplu iğne ile tutturulmuştur. Bu işlem uygulamaların gerçekleştirildiği her iki
uygulama döneminde de gerçekleştirilmiştir.
3.2.7. Biyolojik Etkinlik Değerlendirmeleri
Yöntemlere ait biyolojik etkinlik değerlerinin belirlenmesinde etken maddesi
lambda cyhalotrin olan ruhsatlı tarım ilacı Karate Zeon kullanılmıştır. Belirtilen
insektisit, her 3 ilaçlama döneminde de ilaç etiketinde önerilen doz olan 30 cc/da
oranında kullanılmıştır. Araştırma kapsamında biyolojik etkinlik değerlendirmeleri
ilaçsız (şahit) yöntemi ile karşılaştırarak değerlendirmeye alınmıştır. Araştırmada
kullanılan 7 karaktere (6 farklı ilaçlama yöntemi + 1 Şahit) ait biyolojik etkinlik
değerinin belirlenmesi amacıyla, hasattan 20 gün önce sayımlar gerçekleştirilmiştir.
Sayımlarda. her parselden aynı sıra üzerinde yan yana 5’er bitki olmak üzere toplam
25 bitki toprak yüzeyinden kesilerek etiketlenip parsel dışına alınmıştır. Alınan
bitkilerde bulaşık bitki sayılarının yanı sıra bitkilerin yaprakları soyularak gövde
üzerindeki delikler de kaydedilmiştir. Ayrıca sayımlar sırasında koçan ve gövdedeki
toplam canlı (larva+pupa) sayıları da belirlenmiştir. Bu sayımlarda bitki sapı (gövde)
ortadan bıçakla yarılmak suretiyle gerçekleştirilmiştir (Şekil 3.27). Elde edilen
verilere ait biyolojik etkinlik karşılaştırmalarının belirlenmesinde Eşitlik 3.6’da
verilen “Yüzdesiz Abbott” formülünden yararlanılmıştır (Karman. 1971; Anonim.
1995; Anonim 1996).
53
3. MATERYAL ve YÖNTEM
Ali BOLAT
Yüzde Etki= [( İlaçsızda canlı- İlaçlıda canlı)/ İlaçsızda canlı] X 100
(3.6)
Şekil 3.27. Biyolojik etki değerlerine yönelik yapılan tarla sayımlarından bir görüntü
3.3. Veri Analizi
Araştırmada kullanılan her bir yöntemin kullanılan uygulama hacimlerinde
sağladığı ortalama kalıntı, kaplama ve biyolojik ekinlik değerleri JUMP 5.0 istatistik
paket programında analize tabi tutulmuştur. Elde edilen varyans analizi sonuçlarına
göre istatistiksel olarak önemli çıkan faktör ortalamaları LSD testi ile p<0,05 ve
p<0,01 önem seviyelerinde karşılaştırılmıştır. Karşılaştırmalar bitki yüzeyinde
ortalama kalıntı miktarları, ortalama kaplama oranları, toprak yüzeyi ilaç kayıp
miktarları ve biyolojik etkinlik değerleri üzerinde olmuştur. Biyolojik etkinlik
değerlendirmelerinde elde edilen verilerde yüzde değerlerine ait açı transformasyonu
(ArcSin) yapılarak istatistik değerlendirme yapılmıştır. İstatistik araçlarının dışında,
bitki örnekleme yüzeylerinden sağlanan yaprak üst yüzeyinde sağlanan kalıntı ve
kaplama değerinin, yaprak alt yüzeyinde sağlanan kalıntı ve kaplama değerlerine
olan oranları (üst/alt), ile her bir yöntemle sağlanan bağıl tutunma ve bağıl ilaç kayıp
oranları da hesaplanmıştır.
54
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
4.1. Bitki Yaprak ve Saplarındaki Kalıntı Miktarları
4.1.1. Bitki Gelişimi Birinci Dönemindeki Kalıntı Miktarları
Araştırmanın bu döneminde mısır bitkisine ait bitki boyu 50-60 cm olarak
ölçülmüştür. Bu dönemde yaprak altı memeli uygulama dışındaki tüm yöntemler ile
püskürtme uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Bu dönemdeki örneklemeler, bitkinin
yaprak üstü, yaprak altı ve bitki sapı üzerinde olmuştur.
4.1.1.1. Birinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde
Sağlanan Kalıntı Miktarları
Araştırmanın 2008 ve 2009 yılları birinci döneminde 150 l/ha uygulama
hacmi için sağlanan kalıntı miktarlarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.1’de
verilmiştir.
Çizelge 4.1. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans
Analiz Sonuçları
Ana Faktörler
SD
Tekerrür
3
Yöntem
4
Yöntem x bölge
8
Hata
30
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
2008
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0.00009
0.2865
0.08862
290.9941**
0.02323
29.9673**
0.00077
2009
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0,00053
2,2063
0,11668
482,0940**
0,01119
33,9260**
0,000330
Çizelge 4.1 incelendiğinde, birinci uygulama dönemi için 2008 ve 2009
yıllarında yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama
kalıntı miktarlarının p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu
55
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
görülmektedir. Diğer bir ifade ile, denemeye alınan yöntemler hedef yüzeyler
üzerinde farklı kalıntı miktarı sağladığı söylenebilir.
Denemelerin her iki yılda da bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerinden
sağlanan ortalama kalıntı miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre
istatistiki grupları Çizelge 4.2’de verilmiştir.
Çizelge 4.2. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2)
Kalıntı Miktarı (µg/cm2)
Püskürtme
Yöntemleri
2009
Yapr. Yapr. Bitki
Ort.* üst/alt
Ort.* üst/alt
Üstü
Altı
Sapı
GKH
0.21 c 3.8
0.29 0.10 0.18 0.18 d 2.8
TD
0.20 c 3.5
0.31 0.09 0.15 0.18 d 3.5
İH
0.20 c 5.5
0.40 0.11 0.13 0.21 c 3.5
GKHHA
0.40 a 3.6
0.54 0.24 0.44 0.41 a 2.3
TX3HA
0.29 b 2.9
0.42 0.16 0.37 0.31 b 2.7
LSD0.01
0.015
0.013
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Yapr. Yapr.
Üstü
Altı
0.36 0.10
0.37 0.11
0.42 0.08
0.56 0.16
0.39 0.14
2008
Bitki
Sapı
0.19
0.14
0.12
0.49
0.37
Çizelge 4.2 incelendiğinde, birinci dönem ve 150 l/ha uygulama hacminde,
2008 yılı için en yüksek ortalama kalıntı miktarı 0.40 µg/cm2 değeri ile GKHHA
yönteminden sağlanırken, bunu 0.29 µg/cm2 değeri ile istatistiki olarak bir alt grupta
yer alan TX3HA yöntemi izlemiştir. Araştırmanın ikinci yılı olan 2009 yılında ise,
elde edilen ortalama kalıntı miktarları 0.18 ile 0.41 µg/cm2 arasında değişim
göstermiş ve birinci yıla benzer olarak en yüksek değeri GKHHA yöntemi sağlarken,
bunu 0.31 µg/cm2 değeri ile istatistiki bir alt grupta yer alan TX3HA yöntemi
izlemiştir. Denemenin yürütüldüğü birinci dönemde 150 l/ha uygulama hacminde,
2008 ve 2009 yıllarında GKHHA yönteminden sağlanan kalıntı miktarları, klasik
yöntem olarak adlandırılan GKH yönteme göre daha yüksek kalıntı sağlamıştır.
Bunun nedeni, aynı meme tipinde uygulama yapılmasına rağmen, hava akımının
kullanıldığı yöntemlerde damlalara kazandırılan kinetik enerji ile damlaların
doğrudan hedefe yönlendirilmesidir.
Denemelerin 2008 yılı sonuçlarına göre her bir yöntemden yaprak üst ve alt
yüzeylerindeki kalıntı oranlarının (üst/alt) ideal olarak 1/1 olması gerektiği dikkate
alındığında, buna en yakın değeri TX3HA yönteminin sağladığı görülmektedir.
56
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Ancak bu yöntemde yaprak üst yüzeylerinde 2.9 kat daha yüksek kalıntı sağlandığı
görülmektedir. Gajtkowski ve ark., (2005) ve bazı üretici firmalar tarafından, TD ve
İH memeler için bir çok yayında yüksek tutunma oranı sağlandığı belirtilmesine
rağmen, bu uygulama döneminde her iki yöntem de klasik yönteme alternatif
olamamıştır. 2009 yılı için, ideal orana en yakın değeri 2.3 ile GKHHA yönteminden
elde edilmiştir.
Araştırmada kullanılan püskürtme yöntemleriyle bitki başına sağlanan
ortalama kalıntı miktarının hedef yüzeylere göre oransal dağılım Şekil 4.1’de
verilmiştir.
Bitki Sapı
Yaprak Altı
Yaprak Üstü
80
Bitki Yüzeyi Kalıntı Dağılım Oranı (%)
70
60
50
40
30
20
10
2008
TX
3H
A
A
G
KH
H
IH
TD
G
KH
TX
3H
A
G
KH
H
A
IH
TD
G
KH
0
2009
Püskürtme Yöntemleri
Şekil 4.1. Birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı
oransal dağılımı (%)
Şekil 4.1. incelendiğinde, bu dönemde 2008 ve 2009 yıllarında kullanılan
yöntemlerin tamamında sağlanan kalıntı dağılım oranı, yaprak üst yüzeyinde en
yüksek oranda olduğu görülmektedir. 2008 yılı verilerine göre özellikle İH
yönteminde bitki üzerinde tutunan ilaç miktarının önemli düzeyde (% 67.7) yaprak
üst yüzeyinde tutunduğu belirlenmiştir. Denemenin 2009 yılı verileri dikkate
alındığında ise, denemenin ilk yılnda olduğu gibi, İH yöntemiyle püskürtülen ilacın
57
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
önemli bir bölümü yaprak üst yüzeylerinde tutunmuştur. 2008 ve 2009 verilerine
göre GKH, TD ve IH yöntemleriyle bitki başına sağlanan toplam kalıntının % 30’dan
daha az miktarı yaprak üst yüzeylerinde tutunurken, hava akımlı uygulamalarda bu
oran yaklaşık % 40’lar düzeyine çıkmıştır. Bitki sapındaki kalıntının oransal
dağılımına bakıldığında ise, en yüksek değer % 41.1 ile TX3HA yönteminden
sağlanmıştır. Bu sonuçlardan anlaşılacağı üzere, İH yöntemi ile bitki üzerinde
ölçülen kalıntının büyük bir kısmı yaprak üst yüzeyinde tutunurken, TX3HA yöntemi
ile bitki üzerinde daha iyi bir dağılım elde edilmiştir. Bitki sapı üzerinde tutunan
kalıntı miktarı açısından denemenin yürütüldüğü her iki yıla ait veriler
incelendiğinde, GKHHA ve TX3HA yöntemleri genellikle sap üzerindeki kalıntı
miktarları bakımından, yaprak üst yüzeyinden daha düşük ancak, yaprak alt
yüzeyinden daha yüksek olmuştur. Özellikle Mısır Koçankurdu ile mücadelede sapta
daha fazla kalıntı daha yüksek etkinlik sağlayabileceği düşünülmektedir.
Yaprak alt yüzeyinde tutunan kalıntının bitki başına tutunan kalıntıya göre
oransal dağılımına bakıldığında, 2008 yılında en yüksek oran TD yöntemiyle, 2009
yılında ise, hava akımlı yöntemlerle sağlandığı görülmektedir.
4.1.1.2. Birinci Dönemde 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan
Kalıntı Miktarları
Araştırmanın 2008 ve 2009 yılları birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi
için sağlanan kalıntı miktarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.3’te verilmiştir.
Çizelge 4.3. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans
Analiz Sonuçları
2008
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
Tekerrür
3
0.00723
1.8954
Yöntem
4
0.02159
5.6564*
Yöntem x bölge
8
0.01438
4.8214**
Hata
30
0.002983
** : 0.01 seviyesinde önemlidir; * : 0.05 seviyesinde önemlidir
Ana Faktörler
SD
58
2009
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0.0002
0.3423
0.0658
112.1082**
0.01153
34.5595**
0.00033
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.3 incelendiğinde, araştırmanın yürütüldüğü 2008 yılında yöntemler
arasında p<0.05 önem düzeyinde ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından ise
p<0.01 önem istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. 2009 yılında ise,
yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama kalıntı
miktarları p<0.01 düzeyinde farklılık göstermiştir. Bu da denemeye alınan
yöntemlerin birbirinden farklı miktarlarda kalıntı sağladığını göstermektedir.
Denemenin yürütüldüğü her iki yılında bitki üzerindeki örnekleme
yüzeylerinden sağlanan ortalama kalıntı miktarları ve bunların LSD karşılaştırma
testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.4’de verilmiştir.
Çizelge 4.4. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Sağlanan Kalıntı
Miktarları (µg/cm2)
Kalıntı Miktarı (µg/cm2)
Püskürtme
Yöntemleri
2008
2009
Bitki
Yapr Yapr. Bitki
Ort.* üst/alt
Ort.* üst/alt
Sapı
Üstü Altı Sapı
GKH
0.38 0.50 a
6.1 0.74 0.13 0.35 0.41 c
5.7
TD
0.23 0.44 b
9.0 0.57 0.13 0.23 0.31 e
4.4
İH
0.35 0.43 b
6.8 0.64 0.14 0.33 0.37 d
4.6
GKHHA
0.42 0.52 a
5.6 0.86 0.20 0.43 0.50 a
4.3
TX6HA
0.39 0.51 a
6.7 0.84 0.17 0.38 0.46 b
4.9
LSD0.01
0.054
0.021
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Yapr.
Üstü
0.98
0.99
0.81
0.96
1.00
Yapr.
Altı
0.16
0.11
0.12
0.17
0.15
Çizelge 4.4 incelendiğinde, birinci dönem 300 l/ha uygulama hacminde, 2008
yılı için sağlanan ortalama kalıntı miktarları 0.43-0.52 µg/cm2 arasında değişim
göstermiş ve en yüksek ortalama kalıntı miktarı GKHHA yönteminden elde
edilmiştir. TX6HA ve GKH yöntemleri ise, istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer
almıştır. Araştırmanın ikinci yılı olan 2009 yılında ise, GKHHA yöntem 0.50
µg/cm2değeri ile en yüksek ortalama kalıntı değerini sağlarken, bir önceki yıldan
farklı olarak, TX6HA ve GKH yöntemleri sırasıyla 0.46 ve 0.41 µg/cm2 değerleri ile
istatistiki olarak alt gruplarda yer almışlardır. TD ve İH yöntemleri ise, denemenin
yürütüldüğü her iki yıl için de klasik yöntem olan GKH yönteminden daha düşük
kalıntı değerine sahip olduğu belirlenmiştir.
Denemelerin üst/alt oranları dikkate alındığında, 2008 yılında elde edilen
veriler 5.6-9.0 arasında ve 2009 yılında ise, 4.3-5.7 arasında değişmiş ve denemenin
59
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
yürütüldüğü her iki yılda ideal duruma en yakın sonuçlar, GKHHA yönteminden
sağlanmıştır. Jeffery ve Taylor (1991), yardımcı hava akımlı pülverizatör ile özellikle
yaprak alt yüzeyine ulaşan ilaç miktarının klasik uygulamaya göre 3 kat daha fazla
olduğunu belirtmişlerdir. Araştırmanın bu döneminde de bu bilgilere pararlel olarak,
yardımcı hava akımı ile yapılan uygulamalarda, püskürtülen ilacın bitki yüzeylerine
dağılımı konusunda olumlu bir etkisi olduğu görülmektedir.
Araştırmada kullanılan püskürtme yöntemleriyle bitki başına sağlanan
ortalama kalıntı miktarının hedef yüzeylere göre oluşturduğu oransal dağılım Şekil
4.2’de verilmiştir.
Bitki Sapı
Yaprak Altı
Yaprak Üstü
80
Bitki Yüzeyi Kalıntı Dağılım Oranı (%)
70
60
50
40
30
20
10
2008
TX
6H
A
G
K
H
H
A
IH
TD
G
K
H
TX
6H
A
G
K
H
H
A
IH
TD
G
K
H
0
2009
Püskürtme Yöntemleri
Şekil 4.2. Birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı
oransal dağılımı (%)
Şekil 4.2 incelendiğinde, 2008 ve 2009 yıllarında kullanılan tüm yöntemlerde
elde edilen kalıntı dağılım oranı, yaprak üst yüzeyinde daha fazla olduğu
görülmektedir. Denemenin 2008 yılı verilerine göre, yaprak üst yüzeyinde % 74.4
oranı ile TD yöntemi en yüksek değeri oluştururken, aynı yöntem yaprak alt
yüzeyinde % 8.3 değeri ile en düşük oranı sağlamıştır. Yaprak alt yüzeyinde en
yüksek dağılım oranı ise, % 11 ile GKHHA yönteminden elde edilirken, bitki sapı
oransal dağılımı bakımından, en yüksek değeri % 27.3 ile İH yöntemi sağlamıştır.
60
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Denemenin 2009 yılı verileri dikkate alındığında ise, yaprak üstü ve yaprak
altı yüzeylerinde sırasıyla % 61.3 ve % 14 değerleri en yüksek dağılım oranları TD
yönteminden elde edilmiştir. Bitki sapı kalıntı miktarı dağılım oranı bakımından ise,
GKHHA yöntemi % 28.9 değeri ile en yüksek oranı sağlamıştır.
4.1.2. Bitki Gelişimi İkinci Dönemindeki Kalıntı Miktarları
Araştırmanın bu döneminde mısır bitkisine ait bitki boyu, 210-230 cm
aralığında değişmiştir. Bu dönemde belirtilen tüm yöntemler ile püskürtme
uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde gelişen bitki boyu nedeniyle
örneklemeler, bitkinin üst bölgesi, orta bölgesi ve alt bölgesinde yapılmıştır.
4.1.2.1. İkinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan
Kalıntı Miktarları
Araştırmanın ikinci döneminde 2008 ve 2009 yılları ve 150 l/ha uygulama
hacmi için sağlanan kalıntı miktarı varyans analiz sonuçları Çizelge 4.5’te
verilmiştir.
Çizelge 4.5. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans
Analiz Sonuçları
Ana Faktörler
SD
Tekerrür
3
Yöntem
5
Yöntem x bölge
10
Hata
36
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
2008
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0,0002
1,8793
0,0201
139,7541**
0,0059
59,2848**
0,0001
2009
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0,00017
1,0632
0,01452
92,3275**
0,00273
26,0196**
0,00010
Çizelge 4.5 incelendiğinde, ikinci dönem ve 150 l/ha uygulama hacmi için
2008 ve 2009 yıllarında yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyon bakımından,
p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir.
61
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerinden sağlanan ortalama kalıntı
miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge
4.6’da verilmiştir.
Çizelge 4.6. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinden Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2)
2008
2009
Alt
CV
Üst
Orta
Alt
CV
Ort.*
Bölge (%)**
Bölge Bölge Bölge (%)**
GKH
0.06 53.1 0.13 c 0.20
0.12
0.06
53.4
TD
0.06 31.4 0.09 d 0.11
0.08
0.06
28.6
İH
0.05 53.2 0.08 d 0.13
0.06
0.05
50.6
GKHHA
0.10 41.0 0.18 a 0.23
0.16
0.10
40.5
TX3HA
0.11 20.3 0.14 b 0.17
0.12
0.12
19.1
GKHYA
0.09 70.7 0.17 a 0.25
0.13
0.09
53.3
LSD0.01
0.010
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
**CV(%): Bölgelere göre kalıntı değişkenliği
Püskürtme
Yöntemleri
Üst
Bölge
0.20
0.11
0.13
0.25
0.17
0.32
Orta
Bölge
0.11
0.08
0.06
0.17
0.13
0.11
Ort.*
0.13 b
0.09 c
0.08 c
0.17 a
0.13 b
0.16 a
0,011
Çizelge 4.6 incelendiğinde, 2008 yılında elde edilen ortalama kalıntı
miktarları 0.08-0.18 µg/cm2 arasında değişmiş ve en yüksek ortalama kalıntı miktarı
GKHHA yönteminden sağlanırken, bunu 0.17 µg/cm2 değeri ile istatistiki olarak aynı
grupta yer alan GKHYA yöntemi izlemiştir. Araştırmanın ikinci yılı olan 2009
yılında ise, birinci yıla benzer olarak GKHHA yöntem ve GKHYA yöntem sırasıyla
0.17 µg/cm2 ve 0.16 µg/cm2 değerleri ile istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer
almışlardır. Bu da yardımcı hava akımının bitkinin yüksek boylu olduğu bu dönemde
bitki üzerindeki ortalama kalıntı miktarına olumlu bir etki yarattığı görülmektedir.
Michielsen ve ark., (2006) yaptıkları çalışmada, mısır bitkisinin yüksek boylu olduğu
dönemlerde (>175 cm) yaptıkları ilaç uygulamalarında, yardımcı hava akımlı
hidrolik memeler ile yapılan uygulamaların, klasik yönteme göre bitki yüzeylerinde
% 40-50 oranında daha yüksek kalıntı sağladığını ifade etmişlerdir. Bu çalışmada da
2008 yılı verilerine göre, hava akımlı uygulamalar olan GKHHA ve TX3HA
yöntemleri, GKH’li yönteme göre sırasıyla % 7-30 sınırları arasında değişen
oranlarda kalıntı artışı sağlarken, 2009 yılında bu artış oranları % 0-30 sınırları
arasında değişmiştir.
Püskürtme çubuğunun geleneksel konik huzmeli yaprak altı meme ile
donatılması GKH’ye göre hava akımlı uygulamalar düzeyinde kalıntı miktarı artışı
62
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
sağlamıştır. Elde edilen verilere göre yaprak altı memeler, ile ilacın bitki tacının alt
bölgelerine ulaştırılması olumlu bir katkı sağlamıştır. Bu nedenle, bitki gelişiminin
ikinci döneminde elinde standart tip tarla pülverizatörü olan üreticilere alternatif
olarak yaprak altı memeli donanım önerilebilir.
Bu dönemde araştırmada kullanılan yöntemlerin, bitki bölgelerindeki
oluşturduğu ilaç tutunma miktarları arasındaki değişim varyasyon katsayısı (CV)
değerleri ile belirlenmiştir. Buna göre, TX3HA yöntemi ile 2008 ve 2009 yıllarında
sırasıyla % 20.3 ve % 19.1 değerleri ile daha iyi bir kalıntı dağılımı sağlamıştır.
Diğer bir ifade ile TX3HA yöntemi bitki üst, orta ve alt bölgelerinde benzer kalıntı
düzeyleri oluşturmuştur.
Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için sağlanan
toplam kalıntı miktarlarının bitki bölgelerinde oluşturduğu oransal dağılım Şekil
Alt Bölge
Orta Bölge
G
KH
YA
G
KH
4.3’de verilmiştir.
Üst Bölge
Bitki Yüzeyi Kalıntı Dağılım Oranı (%)
60
50
40
30
20
10
2008
G
KH
YA
TX
3H
A
G
KH
H
A
IH
TD
TX
3H
A
IH
G
KH
H
A
TD
G
KH
0
2009
Püskürtme Yöntemleri
Şekil 4.3. İkinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal
dağılımı (%)
Şekil 4.3’te verilen kalıntı miktarının bitki üzerinde seçilen bölgelere (üstorta-alt) göre oransal dağılımı dikkate alındığında, her iki yılda da yapılan
63
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
denemelerde en yüksek kalıntı miktarı bitki üst bölgesinde sağlanmış, bunu sırasıyla
orta ve alt bölge izlemiştir. 2008 yılında bitki üst bölgesinde en yüksek kalıntı
dağılım oranı % 53.9 değeri ile İH yönteminden sağlanırken, bitki orta bölgesinde
ise% 32.9 ile GKHHA yönteminden sağlanmıştır. Bitki alt bölgesinde ise, % 28.0
değeri ile TX3HA yöntemi en yüksek kalıntı oranı sağlamıştır. 2009 için ise,
kalıntının seçilen bölgelere göre en yüksek oranı bitki üst bölgesinde % 53.5 ile
GKHYA yönteminden, orta bölgede % 32.9 ile TD yönteminden ve bitki alt
bölgesinde ise, % 28.8 ile TX3HA yönteminden sağlanmıştır. Beklendiği gibi bitki
boyunun yüksek olduğu (210-230 cm) bu dönemde bitki üst bölgesinde sağlanan
kalıntı dağılımı orta ve alt bölgelere oranla daha yüksek olmuştur.
4.1.2.2. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi Üzerinde
Sağlanan Kalıntı Miktarları
Araştırmanın 2008 ve 2009 yılları ikinci döneminde 300 l/ha uygulama hacmi
için sağlanan kalıntı miktarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.7’de verilmiştir.
Çizelge 4.7. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi Kalıntı Miktarları Varyans
Analiz Sonuçları
Ana Faktörler
SD
Tekerrür
3
Yöntem
5
Yöntem x bölge
10
Hata
36
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
2008
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0,00049
1,8414
0,01662
61,8370**
0,0018
12,0993**
0,000149
2009
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0,00018
2,1578
0,01385
164,5625**
0,00207
14,5976**
0,000142
Çizelge 4.7 incelendiğinde, ikinci dönem ve 300 l/ha uygulama hacmi için
2008 ve 2009 yıllarında yöntem ve yöntem x bölge interaksiyon bakımından, p<0.01
önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir.
Denemelerin her iki yılında da bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerinden
sağlanan ortalama kalıntı miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre
istatistiki grupları Çizelge 4.8’de verilmiştir.
64
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.8. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2)
2008
2009
Alt
CV
Orta
Alt
CV
Üst
Ort.*
Bölge (%)**
Bölge Bölge Bölge (%)**
GKH
0.11 47.5 0.16 b 0.26
0.13
0.11
46.8
TD
0.08 51.8 0.14 c 0.21
0.13
0.08
46.9
İH
0.09 35.5 0.13 d 0.17
0.10
0.09
35.8
GKHHA
0.15 34.2 0.22 a 0.29
0.19
0.14
35.6
TX3HA
0.12 42.2 0.20 a 0.28
0.17
0.12
43.6
GKHYA
0.11 51.3 0.21 a 0.31
0.19
0.09
53.0
LSD0.01
0.014
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
**CV(%): Bölgelere göre kalıntı değişkenliği
Püskürtme
Yöntemleri
Üst
Bölge
0.26
0.23
0.20
0.29
0.29
0.33
Orta
Bölge
0.13
0.12
0.11
0.20
0.18
0.20
Ort.*
0.17 c
0.14 d
0.12 e
0.21 a
0.19 b
0.20 a
0.079
Çizelge 4.8. incelendiğinde, 2008 yılı birinci döneminde, kalıntı miktarları
0.13-0.22 µg/cm2 arasında değişmiş, en yüksek ortalama kalıntı miktarı GKHHA
yönteminden sağlanmıştır. GKHYA ve TX6HA yöntemleri ise, sırasıyla 0.21 ve 0.20
µg/cm2 değerleri ile GKHHA yöntemi ile aynı ve üst grupta yer almışlardır.
Aynı çizelgede araştırmaya ait 2009 yılı sonuçları bakımından incelendiğinde
ise, elde edilen ortalama kalıntı miktarları ise, GKHHA yöntemi 0.21 µg/cm2 değeri
ile en yüksek ortalama kalıntı miktarı ile üst grupta yer alırken bunu GKHYA
yöntemi 0.20 µg/cm2 değeri ile istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer alarak
izlemiştir.
Yapılan literatür çalışmalarında, yardımcı hava akımlı pülverizatörlerin, ilaç
kalıntı miktarını önemli derecede arttırdığını bilinmektedir (Bayat ve Zeren 1994;
Wolf, 1997; Bauer ve Reatano, 2000). Araştırmanın bu döneminde elde edilen
verilere göre, yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemlerde daha yüksek kalıntı
sağlanmıştır. Yaprak altı memeli püskürtme çubuklu uygulamanın bitki üzerinde
yüksek kalıntı sağlamasının bir nedeni. tepe ilaçlamasının yanı sıra, ek püskürtme
çubuğu ile bitki sıra arasında ilerleyerek ilaçlama yapması olduğu söylenebilir.
Bitki bölgelerinde oluşan kalıntı miktarı değişkenliği bakımından ise, 2008 ve
2009 yıllarında en düşük değişi katsayısı (CV) değerleri sırasıyla % 34.2 ve % 35.6
ile GKHHA yönteminden sağlanmış böylece bu yöntem ile biki bölgelerinde en
benzer kalıntı dağılımı sağlamıştır. Elde edilen verilere göre, bitki sıra arasında
ilaçlama yapabilen yaprak altı memeli yöntem (GKHYA) bitki sıra arasında
ilerleyerek ilaçlama yapabilmesine rağmen, bu dönemdeki uygulamalarda bitki
65
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
üzerine ilaç dağılımı konusunda beklenilen düzeye ilaç dağılımı gösterememiştir.
Diğer bir ifade ile bitki sıra arasında yapılan ilaç uygulamaları ilaç tutunması
açısından orta ve alt bölgede olumlu bir etki sağlayamamıştır.
Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için sağlanan
toplam kalıntı miktarlarının bitki bölgelerinde oluşturduğu oransal dağılım Şekil
Alt Bölge
Orta Bölge
G
KH
Y
A
G
KH
4.4’de verilmiştir.
Üst Bölge
70
Bitki Yüzeyi Kalıntı Dağılım Oranı (%)
60
50
40
30
20
10
2008
G
KH
Y
A
TX
6H
A
A
G
KH
H
IH
TD
TX
6H
A
A
IH
G
KH
H
TD
G
KH
0
2009
Püskürtme Yöntemleri
Şekil 4.4. İkinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kalıntı miktarı oransal
dağılımı
Şekil 4.4 incelendiğinde, 2008 yılına ait elde edilen bitki yüzeyi kalıntı
miktarı oransal dağılımı bakımından, bitki üst bölgesinde en yüksek oranı sağlayan
GKHYA yöntemi, bitki orta ve alt bölgelerinde ise, yardımcı hava akımlı
uygulamalar
olan
GKHHA
ve
TX6HA
yöntemler
daha
yüksek
kalıntı
oluşturmuşlardır. 2009 yılında, bitki bölgelerinden elde edilen dağılım oranları
incelendiğinde, bitki üst bölgesinde % 51.7 ve orta bölgesinde % 32.2 değerleri ile en
yüksek dağılım oranlarını GKHYA yönteminden sağlanmış olmasına rağmen bitki
alt bölgesinde en yüksek dağılım oranını % 23.0 değeri ile İH yöntemi sağlamıştır.
66
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Araştırmanın ikinci dönemindeki bitki bölgelerinden sağlanan kalıntı
miktarları 2008 ve 2009 yılları için sırasıyla Çizelge 4.9 ve 4.10’da verilmiştir. Her
iki yıla ait ikinci dönem kalıntı verileri incelendiğinde görüleceği üzere, tüm
yöntemler ile bitki üst bölgesinde bitki orta ve alt bölgesine göre daha fazla kalıntı
sağlanmıştır. Bunun yanı sıra bitkiye ait belirlenen her bir bölgedeki yaprak üst
yüzeylerinde sağlanan kalıntı miktarları yaprak altı ve ve bitki sapından daha yüksek
olmuştur. Bunun yanı sıra, bitkinin özellikle üst orta ve alt bölgelerinde yaprak üstü,
yaprak altı ve bitki sapı kalıntı miktarları 300 l/ha uygulama hacminde daha
yüksektir. Her bir bölgede oluşan yaprak üst yüzeyinde sağlanan kalıntının yaprak
alt yüzeyinde sağlanan kalıntı miktarına oranı (üst/alt) bakımından ise, 2008 yılında
ideal koşul olan 1/1’e en yakın değeri, 1.3 ile bitki üst bölgesinde 300 l/ha uygulama
hacminde GKHHA yöntemi ile ve yine bitki üst bölgesinde 1.3 değeri ile TX3HA
yöntemi 150 l/ha uygulama hacminde ve 2009 yılında ise, 1.1 değeri ile bitki alt
bölgesinde İH yöntemi 150 l/ha uygulama hacminde ideal oran olan 1/1’e en yakın
değerleri sağlamışlardır.
67
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Uygulama
Hacmi
Yaprak
(l/ha)
Üstü
150
0.23
GKH
300
0.39
150
0.20
TD
300
0.42
150
0.20
İH
300
0.27
150
0.27
GKHHA
300
0.35
(TX3/TX6)HA
150
0.19
300
0.47
150
0.29
GKHYA
300
0.42
Püskürtme
Yöntemleri
68
Üst Bölge
Yaprak
Bitki
Altı
Sapı
0.16
0.22
0.12
0.27
0.05
0.10
0.09
0.18
0.05
0.16
0.11
0.19
0.18
0.30
0.26
0.29
0.15
0.18
0.16
0.27
0.32
0.35
0.27
0.31
ü/a
1.4
3.3
4.0
4.7
4.0
2.5
1.5
1.3
1.3
2.9
0.9
1.6
Yaprak
Üstü
0.16
0.27
0.16
0.29
0.09
0.22
0.24
0.31
0.17
0.34
0.20
0.3
Orta Bölge
Yaprak
Bitki
Altı
Sapı
0.08
0.11
0.05
0.07
0.03
0.06
0.03
0.06
0.05
0.04
0.05
0.08
0.06
0.22
0.07
0.24
0.06
0.16
0.06
0.16
0.06
0.09
0.15
0.16
ü/a
2.0
5.4
5.3
9.7
1.8
4.4
4.0
4.4
2.8
5.7
3.3
2.0
Yaprak
Üstü
0.09
0.16
0.10
0.14
0.07
0.14
0.16
0.21
0.16
0.17
0.15
0.16
Alt Bölge
Yaprak
Bitki
Altı
Sapı
0.05
0.07
0.06
0.12
0.05
0.05
0.03
0.08
0.06
0.04
0.08
0.06
0.06
0.09
0.09
0.16
0.06
0.14
0.11
0.11
0.06
0.07
0.09
0.08
ü/a
1.8
2.7
2.0
4.7
1.2
1.8
2.7
2.3
2.7
1.5
2.5
1.8
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Çizelge 4.9. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2)
Çizelge 4.10. 2009 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kalıntı Miktarları (µg/cm2)
Üst Bölge
Yaprak
Bitki
Altı
Sapı
0.17
0.20
0.15
0.26
0.06
0.10
0.08
0.16
0.06
0.14
0.11
0.16
0.18
0.28
0.27
0.27
0.15
0.16
0.17
0.26
0.22
0.28
0.27
0.26
ü/a
1.3
2.5
3.4
4.8
3.4
2.3
1.4
1.3
1.3
2.4
1.2
1.5
Yaprak
Üstü
0.16
0.26
0.15
0.30
0.10
0.19
0.23
0.27
0.18
0.29
0.21
0.27
68
Orta Bölge
Yaprak
Bitki
Altı
Sapı
0.09
0.13
0.08
0.07
0.06
0.05
0.03
0.07
0.07
0.03
0.06
0.07
0.07
0.18
0.07
0.23
0.06
0.14
0.08
0.16
0.09
0.10
0.15
0.16
ü/a
1.8
3.1
2.7
8.8
1.4
3.3
3.4
3.6
3.0
3.8
2.2
1.8
Yaprak
Üstü
0.10
0.16
0.11
0.15
0.06
0.15
0.17
0.20
0.16
0.17
0.16
0.16
Alt Bölge
Yaprak
Bitki
Altı
Sapı
0.06
0.05
0.11
0.08
0.05
0.04
0.04
0.05
0.06
0.04
0.08
0.04
0.06
0.08
0.09
0.15
0.06
0.14
0.10
0.09
0.05
0.06
0.06
0.08
ü/a
1.6
1.5
2.0
3.7
1.1
2.0
2.8
2.3
2.6
1.7
3.0
2.8
Ali BOLAT
Uygulama
Hacmi
Yaprak
(l/ha)
Üstü
150
0.23
GKH
300
0.38
150
0.20
TD
300
0.39
150
0.20
İH
300
0.26
150
0.25
GKHHA
300
0.34
150
0.19
(TX3/TX6)HA
300
0.41
150
0.27
GKHYA
300
0.40
Püskürtme
Yöntemleri
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4.1.3. Mısır Bitkisi Üzerinde Sağlanan Bağıl Tutunma Oranları
Araştırmada
iki
farklı
uygulama
hacmi
(150-300)
için
kullanılan
konsantrasyonlar aynı olması nedeniyle birim alana püskürtülen BSF miktarı farklı
olacağından, 150 ve 300 l/ha’lık uygulama dozajlarını doğrudan karşılaştırmak için
bağıl tutunma oranları hesaplanmıştır.
4.1.3.1 Birinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları
Araştırmada birinci dönem için sağlanan bağıl tutunma oranlarına ait varyans
analiz sonuçları Çizelge 4.11’de verilmiştir.
Çizelge 4.11. Birinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Varyans Analiz Sonuçları
2008
Ana Faktörler
SD
Tekerrür
3
Yöntem
9
Hata
27
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
Kareler
Toplamı
13,9953
1481,4814
64,8676
2009
F
Değeri
1,9418
68,5156**
Kareler
Toplamı
3,7331
2612,9613
38,4344
F
Değeri
0,8742
203,9548**
Çizelge 4.11 incelendiğinde birinci uygulama dönemi ve denemenin
yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında yöntemler bakımından sağlanan bağıl tutunma
oranları, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir.
Bitki üzerin püskürtülen BSF miktarının yöntemlere göre sağladığı ortalama
bağıl tutunma oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları
Çizelge 4.12’de verilmiştir.
69
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.12. Birinci Dönem Ortalama Kalıntı Miktarları ve Bağıl Tutunma Oranları
Püskürtme Yöntemleri
Uygulama
Hacmi
(l/ha)
2009
Ortalama
Kalıntı
BTO
(µg/cm2)
(%)*
22,9 de
0.21
24,0 e
27,0 c
0.41
23,3 e
21,6 e
0.20
22,5 ef
TD
23,8 d
0.31
17,8 g
21,8 de
0.20
22,8 ef
İH
23.0 de
0.37
21,3 f
42,7 a
0.41
46,7 a
GKHHA
27,8 c
0.50
28,5 c
31,9 b
0.32
36,3 b
TX3HA/TX6HA
27,6 c
0.46
26,4 d
LSD0.01
2,248
1.731
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
GKH
150
300
150
300
150
300
150
300
150
300
2008
Ortalama
BTO
Kalıntı
(%)*
(µg/cm2)
0.21
0.50
0.20
0.44
0.20
0.43
0.40
0.52
0.29
0.51
Çizelge 4.12 incelendiğinde, araştırmanın yürütüldüğü 2008 yılında bitki
üzerinde tutunan bağıl tutunma oranları % 21.6- 42.7 değeri arasında değişim
göstermiştir. Yöntemler arasında sağlanan en yüksek bağıl tutunma oranı, 150 l/ha
uygulama hacminde GKHHA yönteminden olurken, bunu % 31.9 değeri ile 150 l/ha
ugulama hacminde TX3HA yöntemi izlemiştir. Araştırmanın yürütüldüğü 2009
yılında ise, yöntemlere göre sağlanan bağıl tutunma oranları % 17.8- 46.7 arasında
değişim göstermiştir. Yöntemler arasında sağlanan bağıl tutunma oranını birinci yıla
benzer şekilde gerçekleşmiş ve en yüksek oran 150 l/ha uygulama hacminde,
GKHHA yöntemi ile sağlanırken, bunu % 36.3 değeri ile 150 l/ha uygulama
hacminde TX3HA yöntemi izlemiştir. Birinci dönem uygulamalarında, yardımcı
hava akımlı yöntemlerden sağlanan ortalama kalıntı miktarları, 300 l/ha uygulama
hacimlerinde daha yüksek elde edilmesine rağmen, 150 l/ha uygulama hacminde
sağlanan bağıl tutunma oranları daha fazla olmuştur. Diğer bir ifade ile birinci
gelişme döneminde uygulama hacminin arttırılması, bitki üzerinde sağlanan bağıl
tutunma oranına olumlu bir etki oluşturmadığı söylenebilir.
70
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4.1.3.2. İkinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları
Araştırmada ikinci dönem için sağlanan bağıl tutunma oranlarına ait varyans
analiz sonuçları Çizelge 4.13’de verilmiştir.
Çizelge 4.13. İkinci Dönem Bağıl Tutunma Oranları Varyans Analiz Sonuçları
Ana Faktörler
SD
Tekerrür
3
Yöntem
11
Hata
33
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
2008
Kareler
F
Toplamı
Değeri
3,5670
0,6705
2659,8999 136,3680**
58,5159
2009
Kareler
F
Toplamı
Değeri
4,4149
0,8573
2798,2351
148,1917**
56,6476
Çizelge 4.13 incelendiğinde ikinci uygulama dönemi ve 2008 ve 2009
yıllarında, yöntemler bakımından sağlanan bağıl tutunma oranları, p<0.01 önem
düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir.
Bitki üzerine püskürtülen BSF miktarının yöntemlere göre sağladığı ortalama
bağıl tutunma oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları
Çizelge 4.14’te verilmiştir.
Çizelge 4.14. İkinci Dönem Ortalama Kalıntı Miktarları ve Bağıl Tutunma Oranları
2009
Ortalama
Püskürtme Yöntemleri
BTO
BTO
Kalıntı
(%)*
(%)*
2
(µg/cm )
26.6 c
0.13
30,4 c
GKH
17.5 e
0.17
20.0 g
18.3 e
0.09
20.9 fg
TD
15.2 f
0.14
16.4 h
17.5 e
0.08
19.7 g
İH
13.6 f
0.12
14.5 ı
36,9 a
0.17
38.8 a
GKHHA
22.6 d
0.21
24,3 d
29.1 b
0.13
32.6 b
TX3HA/TX6HA
21.1 d
0.19
22,2 ef
36.6 a
0.16
37,5 a
GKHYA
22.2 d
0.20
23,4 de
LSD0.01
1.915
1.884
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Uygulama
Hacmi
(l/ha)
150
300
150
300
150
300
150
300
150
300
150
300
2008
Ortalama
Kalıntı
(µg/cm2)
0.13
0.16
0.09
0.14
0.08
0.13
0.18
0.22
0.14
0.20
0.17
0.21
71
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Araştırmanın ikinci döneminde, 2008 yılı için yöntemlerden sağlanan bağıl
tutunma oranları % 15.2 - 36.9 arasında değişim göstermiştir. Bu dönemde elde
edilen en yüksek bağıl tutunma oranı 150 l/ha uygulama hacminde GKHHA
yöntemiyle sağlanırken, bunu 150 l/ha uygulama hacminde % 36.6 değeri ile
GKHYA yöntemi izlemiştir. Araştırmanın yürütüldüğü 2009 yılında ise, bağıl
tutunma oranları, % 14.5 - 38.8 oranları arasında değişmiş ve en yüksek değeri 150
l/ha uygulama hacminde GKHHA yöntemi sağlamıştır. GKHYA yöntemi ise, % 37.5
değeri ile GKHHA yöntem ile aynı istatistiki grupta yer almıştır. Araştırmanın
birinci döneminde olduğu gibi ikinci dönem uygulamalarında da yöntemlerden
sağlanan ortalama kalıntı miktarları 300 l/ha uygulama hacminde daha yüksek
olmasına rağmen, bağıl tutunma oranları 150 l/ha uygulama hacminde daha yüksek
olmuştur. Bunun nedeni, daha yüksek uygulama hacmi kullanılarak ilaç hedefe daha
fazla su ile verilmektedir. Böylece, bitki üzerinde sağlanan kalıntı miktarları da artış
göstermektedir. Oysa araştırmanın bu döneminde uygulama hacminin arttırılması ile
yöntemlerden elde edilen bağıl tutunma oranları artmamıştır. Bu durumda uygulama
hacmindeki artışın bitki üzerindeki kalıntı miktarına olumlu bir etkisinin olmadığı
ifade edilebilir.
4.2. Bitki Yaprak ve Saplarındaki Kaplama Oranları
4.2.1. Bitki Gelişimi Birinci Dönemindeki Kaplama Oranları
Araştırmanın bu döneminde mısır bitkisi bitki boyu 50-60 cm olarak
ölçülmüştür. Bu dönemde yaprakaltı memeli uygulama dışındaki tüm yöntemler ile
püskürtme uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Bu dönemdeki örneklemeler, bitkinin
yaprak üstü, yaprak altı ve bitki sapı üzerinde olmuştur.
72
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4.2.1.1. Birinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan
Kaplama Oranları
Araştırmanın 2008 ve 2009 yıllarında birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi
için sağlanan kaplama oranlarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.15’te
verilmiştir.
Çizelge 4.15. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacmi Kaplama Oranı Varyans
Analiz Sonuçları
Ana Faktörler
SD
Tekerrür
3
Yöntem
4
Yöntem x bölge
8
Hata
30
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
2008
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0.82254
0.1662
177.249
35.8215**
31.5092
15.2676**
2.064
2009
Kareler
F Değeri
Ortalaması
0.65451
0.5135
119.521
93.7795**
38.1543
24.0052**
1.589
Çizelge 4.15 incelendiğinde, birinci uygulama dönemi için 2008 ve 2009
yıllarında yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama
kaplama oranının p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu
görülmektedir.
Denemelerin her iki yılında da bitki üzerindeki örnekleme noktalarına göre
sağlanan ortalama kaplama oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre
istatistiki grupları Çizelge 4.16’da verilmiştir.
Çizelge 4.16. Birinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%)
Kaplama Oranı (%)
2008
Yapr. Yapr. Bitki
Üstü
Altı
Sapı
30.4
6.4
7.1
19.8
2.3
5.6
28.0
2.8
3.1
31.9 11.5 12.6
30.6
7.9
13.6
2009
Püskürtme
Yapr Yapr Bitki
Ort.* üst/alt
Ort.* üst/alt
Yöntemleri
Üstü
Altı
Sapı
GKH
14.6 b 4.7
29.4
4.1
5.0 12.8 b 7.1
TD
9.2 d 8.3
19.6
2.8
7.1 9.8 c 6.9
İH
12.1 c 9.8
29.7
4.1
3.1 12.3 b 7.2
GKHHA
18.7 a 2.8
31.1
6.8
13.7 17.2 a 4.6
TX3HA
17.4 a 3.8
29.4
9.4
11.7 16.8 a 3.1
LSD0.01
1.97
1.01
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
73
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.16 incelendiğinde, 2008 yılı birinci dönem 150 l/ha uygulama
hacminde en yüksek ortalama kaplama % 18.7 ile GKHHA yönteminden
sağlanırken, bunu % 17.4 değeri ile istatistiki olarak aynı ve üst grupta yer alan
TX3HA yöntemi izlemiştir. GKH yöntemi ise, % 14.6 ortalama kaplama oranı ile
istatistiki olarak bir alt grupta yer almıştır. Aynı çizelgede 2009 yılında, elde edilen
ortalama kaplama oranları incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü bir önceki yıla
benzer olarak en yüksek değeri % 17.2 ile GKHHA yönteminden elde edilirken,
TX3HA yöntemi % 16.8 ile aynı ve üst grupta yer almıştır.
Araştırmada denemeye alınan TD yöntemiyle üretilen damlaların hava
kabarcığı içerdiği ve hedefe çarpma sonucu parçalanıp kaplama oranını arttırdığı
söylenmesine (Özkan ve Fox; 1998; Gajtkowskı ve ark., 2005) rağmen, bu çalışmada
bu sonucu kanıtlayan veriye rastlanmamıştır.
Araştırma kapsamında yaprak üst/alt yüzeylerinde elde edilen kaplama
oranları, ideal durum olan 1/1’den uzak sonuçlar sağlanmıştır. Bu koşullara ulaşan en
yakın oranlar, 2008 yılı için 2.8 ile GKHHA yönteminden, denemenin yürütüldüğü
2009 yılında ise, 3.1 ile TX3HA yöntemi ile olmuştur. Denemenin yürütüldüğü her
iki yıl için de ideal duruma en yakın değerleri, yardımcı hava akımının kullanıldığı
yöntemler sağlamıştır. Bu durum yardımcı hava akımının özellikle yaprak alt
yüzeylerinde kalıntı miktarını arttırdığını göstermektedir.
Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için bitki
yüzeyinden sağlanan toplam kaplama oranlarının bitki yüzeylerinde oluşturduğu
oransal dağılım Şekil 4.5’te verilmiştir.
74
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Bitki Sapı
Yaprak Altı
Yaprak Üstü
90
Bitki Yüzeyi Kaplama Dağılım Oranı (%)
80
70
60
50
40
30
20
10
2008
TX
6H
A
K
H
-H
A
IH
TD
KH
TX
6H
A
K
HH
A
IH
TD
KH
0
2009
Püskürtme Yöntemleri
Şekil 4.5. Birinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı
dağılımları (%)
Şekil 4.5. incelendiğinde, 2008 yılına ait yöntemlerden elde edilen bitki
yüzeyi kaplama oranlarının örnekleme noktalarına göre dağılımları incelendiğinde,
yaprak üst yüzeyinde sağlanan en yüksek oran % 82.4 değeri ile İH yöntemi ile
olurken, yaprak alt yüzeyinde % 20.6 dağılım oranı ile GKHHA yönteminden elde
edilmiştir. Bitki sapı dağılım oranı bakımından ise, en yüksek değer % 26.1 ile
TX3HA yönteminden sağlanmıştır. Aynı Çizelgede 2009 yılına elde edilen veriler
incelendiğinde, yaprak üst yüzeyinde en yüksek dağılım oranı % 80.3 değeri ile İH
yönteminden, yaprak alt yüzeyinde % 18.7 değeri ile TX3HA yönteminden ve bitki
sapında ise, % 26.6 değeri ile GKHHA yönteminden sağlanmıştır. Denemenin
yürütüldüğü her iki yıl için de İH yönteminden yaprak üst yüzeyinde en yüksek
değerler elde edilmiştir. Ancak bu yöntem ile yaprak alt yüzeylerinde sağlanan oran
düşük olmuştur. Bunun yanı sıra denemenin yürütüldüğü her iki yılda da hava akımlı
yöntemler, bitki sapında daha fazla kaplama sağlamışlardır. Mısır Koçankurdu’ nun
bitki sapından gövde içerisine girdiği düşünüldüğünde, hava akımlı yöntemlerin, bu
zararlıya karşı daha etkin olabileceği söylenebilir.
75
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4.2.1.2. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi Üzerinde
Sağlanan Kaplama Oranları
Araştırmanın 2008 ve 2009 yılları birinci döneminde 300 l/ha uygulama
hacmi için sağlanan ortalama kalıntı miktarı varyans analiz sonuçları Çizelge 4.17’de
verilmiştir.
Çizelge 4.17. Birinci Dönem 300 l/ha Yöntemlere Göre Sağlanan Kaplama Oranı
Varyans Analiz Sonuçları
2008
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
Tekerrür
3
3.67411
0.5097
Yöntem
4
188.041
26.0869**
Yöntem x bölge
8
14.7472
2.5118*
Hata
30
5.871
** : 0.01 seviyesinde önemlidir; * : 0.05 seviyesinde önemlidir
Ana Faktörler
SD
2009
Kareler
F Değeri
Ortalaması
2.36623
0.7268
179.674
55.1903**
12.4388
7.5743**
1.64200
Çizelge 4.17 incelendiğinde, araştırmanın yürütüldüğü 2008 yılında
yöntemler arasında p<0.01 önem düzeyinde ve yöntem x bölge interaksiyonu
bakımından ise p<0.05 önem düzeyinde istatistiki olarak farklılık olduğu
görülmektedir. Araştırmanın yürütüldüğü 2009 yılında ise, yöntemler ve yöntem x
bölge interaksiyonu bakımından p<0.01 önem düzeyinde istatistiki farklılık olmuştur.
Bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerine göre sağlanan ortalama kaplama
oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.18’de
verilmiştir.
Çizelge 4.18. Birinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%)
Kaplama Oranı (%))
2008
2009
Yapr. Yapr. Bitki
Yapr Yapr. Bitki
Ort.*
üst/alt
Ort.*
Üstü Altı Sapı
Üstü Altı Sapı
GKH
30.9 7.0 15.8 17.9 b
4.4 30.9 8.5 15.1 18.2 d
TD
22.4 2.7
9.9
11.5 d
8.3 28.4 3.7 8.0 13.3 d
İH
27.5 3.8 13.3 14.9 c
7.1 30.3 4.4 10.1 14.9 c
GKHHA
35.8 6.0 19.4 19.9 ab
5.9 35.1 7.3 18.4 20.2 b
TX3HA
35.2 8.5 20.4 21.3 a
4.1 37.3 10.3 21.0 22.9 a
LSD0.01
2.38
1.60
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Püskürtme
Yöntemleri
76
üst/alt
3.6
7.7
6.8
4.8
3.6
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.18 incelendiğinde, 2008 yılında yöntemler arasında elde edilen en
yüksek ortalama kaplama oranı % 21.3 ile TX6HA yönteminden sağlanırken, bunu
% 19.9 değeri ile istatistiki olarak aynı grupta yer alan GKHHA yöntemi izlemiştir.
GKH yöntem ise % 17.9 ortalama kaplama oranı ile istatistiki olarak bir alt grupta
yer almıştır. Araştırmanın ikinci yılı olan 2009 yılında ise, en yüksek ortalama
kaplama oranı TX6HA yönteminden elde edilirken, yardımcı hava akımının
kullanıldığı diğer yöntem olan GKHHA ise, % 20.2 değeri ile istatistiki olarak bir alt
grupta yer almıştır. Dursun (1996), yardımcı hava akımlı uygulamaların klasik
uygulamaya göre, % 2.6-30.7 arasında kaplama oranında artış sağladığını
belirtmiştir. Araştırmanın bu döneminde de buna paralel olarak, yardımcı hava
akımının kullanıldığı yöntemler ile klasik yönteme göre, daha fazla kaplama oranları
elde edilmiştir.
Yaprak üst/alt yüzeylerinde elde edilen kaplama oranları bakımından hem
2008 hem de 2009 yılı için ideal koşul olan 1/1’e en yakın değerler sırasıyla 4.1 ve
3.6 ile TX6HA yönteminden sağlanmıştır. Damla karakteristiklerinde de belirtildiği
gibi TX6 memesi ile üretilen hacimsel ortalama çap değerleri daha yüksek olması bu
meme tipi ile yapılan uygulamalarda bitki üzerinde daha homojen bir ilaç dağılımı
oluşturmuştur.
Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için bitki
yüzeyinden sağlanan toplam kaplama oranlarının bitki yüzeylerinde oluşturduğu
oransal dağılım Şekil 4.6’da verilmiştir.
Şekil 4.6. incelendiğinde, 2008 yılına ait yöntemlerden elde edilen bitki
yüzeyi kaplama oranları dağılımları bakımından, yaprak üst yüzeyinde sağlanan en
yüksek dağılım oranı % 64.0 değeri ile TD yöntemi ile sağlanırken aynı yöntem
yaprak alt yüzeyindeki dağılım oranı % 7.7 ile en düşük oranda olmuştur. Yaprak alt
yüzeyindeki en yüksek dağılım oranı ise, % 13.3 ile TX6HA yönteminden
sağlanmıştır. Bitki sapında ise, en yüksek oran % 31.8 değeri ile TX6HA
yönteminden sağlamıştır.
77
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Bitki Sapı
Yaprak Altı
Yaprak Üstü
80
Bitki Yüzeyi Kaplama Dağılım Oranı (%)
70
60
50
40
30
20
10
2008
TX
6H
A
A
G
K
HH
IH
TD
G
KH
TX
6H
A
G
KH
H
A
IH
TD
G
K
H
0
2009
Püskürtme Yöntemleri
Şekil 4.6. Birinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı
oransal dağılımı (%)
Aynı Çizelgede 2009 yılına elde edilen veriler incelendiğinde, kaplama
oransal dağılımı bakımından, birinci yıl olduğu gibi yaprak üst yüzeyinde en yüksek
oranı % 70.8 değeri ile TD yöntemi sağlarken aynı yöntem yaprak alt yüzeyindeki
dağılımı % 9.2 ile en düşük oranda olmuştur Yaprak alt yüzeyindeki en yüksek
dağılım oranını ise, % 15.7 ile GKH yöntemi sağlamıştır. Bitki sapında sağlanan
dağılım oranları bakımından ise, en yüksek değeri % 30.5 ile TX6HA yöntemi
sağlamıştır.
4.2.2. Bitki Gelişimi İkinci Dönemindeki Kaplama Oranları
Araştırmanın bu döneminde mısır bitkisi boyu 210-230 cm sınırları arasında
ölçüldüğünden örneklemeler için bitki düşey düzlemde 3 bölgeye ayrılmış ve kalıntı
örneklemesine paralel biçimde suya duyarlı kartlar hedef noktalara yerleştirilmiştir.
78
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4.2.2.1. İkinci Dönemde 150 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Üzerinde Sağlanan
Kaplama Oranları
Araştırmanın ikinci dönemi 150 l/ha uygulama hacmi için sağlanan ortalama
kaplama oranları varyans analiz sonuçları Çizelge 4.19’da verilmiştir.
Çizelge 4.19. İkinci Dönem 150 l/ha Bitki Yüzeyi Ortalama Kaplama Oranları
Varyans Analiz Sonuçları
Ana Faktörler
SD
Tekerrür
3
Yöntem
5
Yöntem x bölge
10
Hata
36
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
2008
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0,24764
0,9200
25,1773
93,5370**
6,63174
25,7556**
0,2575
2009
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0,08356
0,2364
20,1291
56,9373**
4,63996
6,0243**
0,7702
Çizelge 4.19 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında
yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama kaplama
oranlarının p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Bu
da kullanılan yöntemler arasında oluşan kaplama oranlarında farlılıklar olduğunu
göstermektedir.
Bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerine göre sağlanan ortalama kaplama
oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.20’de
verilmiştir.
Çizelge 4.20. İkinci Dönem 150 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%)
2008
2009
Alt
CV
Üst
Orta
Alt
CV
Ort.*
Bölge (%)**
Bölge Bölge Bölge (%)**
GKH
4.0
57.3 6.7 c
8.4
5.3
3.9
38.6
TD
3.1
24.3 4.8 d
9.7
5.9
3.4
18.7
İH
3.3
60.2 3.9 e
6.8
3.4
2.8
50.1
GKHHA
6.1
19.4 7.3 ab 11.9
7.5
4.9
49.7
TX3HA
6.7
34.3 7.4 a 10.0
5.5
6.7
43.4
GKHYA
4.9
24.5 6.8 bc 7.8
7.0
5.3
31.2
LSD0.01
0.451
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
**CV(%): Bölgelere göre kaplama değişkenliği
Püskürtme
Yöntemleri
Üst
Bölge
11.1
8.2
4.8
10.1
9.5
8.1
Orta
Bölge
4.9
3.2
3.6
5.6
6.1
7.4
79
Ort.*
5.9 d
6.3 cd
4.3 e
8.1 a
7.4 b
6.7 c
0.517
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.20 incelendiğinde, 2008 yılında en yüksek ortalama kaplama oranı
% 7.4 değeri ile TX3HA yönteminden sağlanırken, bunu % 7.3 değeri ile istatistiki
olarak aynı ve üst grupta yer alan GKHHA yöntemi izlemiştir.
Araştırmanın ikinci yılı olan 2009 yılında ise, en yüksek ortalama kaplama
oranı % 8.1 değeri ile GKHHA yönteminden sağlanırken, yardımcı hava akımının
kullanıldığı diğer yöntem olan TX3HA ise, % 7.4 değeri ile istatistiki olarak bir alt
grupta yer almıştır. Denemenin yürütüldüğü her iki yılda da yardımcı hava akımının
kullanıldığı yöntemlerde daha yüksek kaplama oranları elde edilmiştir. Bunun
nedeni, hava akımı kullanılarak yapılan uygulamalarda, püskürtülen damlaların hava
akımının etkisi ile bitki üst bölgesinin yanı sıra bitki orta ve alt bölgelerine kadar
taşınabilmesi olduğu söylenebilir. Benzer şekilde, Bauer ve Raetano (2000),
yardımcı hava akımının kullanıldığı uygulamaların, bitki orta ve alt kısımlarında
kaplama oranında artış sağlandığını belirtmişlerdir.
Araştırmada kullanılan yöntemlere ait bitki bölgelerinde oluşturduğu
değişkenlik değerleri (CV) bakımından 2008 yılında, GKHHA yöntemi % 19.4
değeri ile en düşük değeri göstererek bitki bölgelerinde daha tekdüze bir dağılım
oluşturmuştur. Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için bitki
yüzeyinden sağlanan toplam kaplama oranlarının bitki yüzeylerinde oluşturduğu
oransal dağılımı Şekil 4.7’de verilmiştir.
80
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Alt Bölge
Orta Bölge
Üst Bölge
Bitki Yüzeyi Kaplama Dağılım Oranı (%)
60
50
40
30
20
10
2008
G
K
H
YA
TX
3H
A
IH
G
K
HH
A
TD
G
K
H
G
KH
Y
A
TX
3H
A
IH
G
K
H
H
A
TD
G
KH
0
2009
Püskürtme Yöntemleri
Şekil 4.7. İkinci dönem 150 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı
oransal dağılımı (%)
Şekil 4.7 incelendiğinde, 2008 yılında yöntemlerden elde edilen bitki yüzeyi
kaplama dağılım oranları incelendiğinde bitki üst bölgesinde en yüksek dağılım oranı
% 56.5 ile TD yönteminden ve bitki orta bölgesinde ise, % 36.2 ile GKHYA
yönteminden sağlanmıştır. Bitki alt bölgesinde ise, % 29.9 değeri ile TX3HA
yöntemi en yüksek dağılımı oranını oluşturmuştur.
2009 yılı için ise, bitki üst bölgesinde en yüksek oran % 52.3 değeri ile İH
yönteminden, orta bölgede % 34.3 değeri ile GKHYA ve alt bölgede ise, % 30.3
değeri ile TX3HA yönteminden sağlanmıştır.
Denemenin yürütüldüğü her iki yıl içinde bitki orta bölgesinde GKHYA
yönteminin etkili olduğu görülmektedir. Bunun nedeni, GKHYA yöntemi ile bitki
orta bölümlerinde püskürtme yapan memelerin, bu bölgede oluşan ilaç kaplama
oranını arttırdığı söylenebilir.
81
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4.2.2.2. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacmi İle Bitki Yüzeyi Üzerinde
Sağlanan Kaplama Oranları
Araştırmanın ikinci dönemi 300 l/ha uygulama hacmi için sağlanan ortalama
kaplama oranları varyans analiz sonuçları Çizelge 4.21’de verilmiştir.
Çizelge 4.21. İkinci Dönem 300 l/ha Bitki Yüzeyi Ortalama Kaplama Oranları
Varyans Analiz Sonuçları
Ana Faktörler
SD
Tekerrür
3
Yöntem
5
Yöntem x bölge
10
Hata
36
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
2008
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0,34296
0,9909
35,2806
101,9379**
5,92698
18,6844**
0,3172
2009
Kareler
F
Ortalaması
Değeri
0,02864
0,0736
40,8622
104,950**
6,16957
8,2891**
0,7443
Çizelge 4.21 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında
yöntemler ve yöntem x bölge interaksiyonu bakımından sağlanan ortalama kaplama
oranları bakımından, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu
görülmektedir.
Bitki üzerindeki örnekleme yüzeylerine göre sağlanan ortalama kaplama
oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.22’de
verilmiştir.
Çizelge 4.22. İkinci Dönem 300 l/ha Uygulama Hacminde Bitki Örnekleme
Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%)
2008
2009
Alt
CV
Üst
Orta
Alt
CV
Ort.*
Bölge (%)**
Bölge Bölge Bölge (%)**
GKH
4.4
39.7 7.5 c
9.9
7.0
4.6
36.9
TD
3.8
48.2 6.9 d
8.7
3.7
3.6
47.0
İH
2.6
47.5 4.6 e
7.0
3.8
3.6
55.1
GKHHA
6.0
51.1 9.2 a 12.5
9.4
5.5
42.6
TX6HA
6.2
38.0 8.4 b 10.9
9.1
5.7
38.4
GKHYA
4.0
24.2 9.1 a 11.2
10.2
3.9
30.5
LSD0.01
0.511
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
**CV(%): Bölgelere göre kaplama değişkenliği
Püskürtme
Yöntemleri
Üst
Bölge
10.5
10.4
7.3
13.0
10.3
11.8
Orta
Bölge
7.6
6.5
4.0
8.5
8.6
11.5
82
Ort.*
7.2 c
5.3 d
4.7 e
9.1 a
8.6 b
8.4 b
0.542
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.22 incelendiğinde, 2008 yılında en yüksek ortalama kaplama oranı
% 9.2 değeri ile GKHHA yönteminden sağlanırken, bunu % 9.1 değeri ile istatistiki
olarak aynı ve üst grupta yer alan GKHYA yöntemi izlemiştir. TX6HA yöntemi ise,
% 8.4 değeri ile istatistiki olarak bir alt grupta yer almıştır. Denemenin yürütüldüğü
2009 yılında ise, en yüksek ortalama kaplama oranı % 9.1 değeri ile GKHHA
yönteminden sağlanırken, TX6HA ve GKHYA yöntemleri ise sırasıyla % 8.6 ve %
8.4 değerleri ile istatistiki olarak bir alt grupta yer almışlardır. Araştırmanın bu
döneminde elde edilen verilere göre, yardımcı hava akımının kullanıldığı
uygulamalar olan GKHHA ve TX6HA yöntemleri, GKH yönteme oranla 2008
yılında sırasıyla % 22.6 ve % 12.0 ve 2009 yılında sırasıyla % 26.3 ve % 19.4
oranında daha fazla kaplama oranları oluşturmuştur.
Araştırmanın bu döneminde, bitki bölgelerinde oluşan kaplama oranı
değişkenliği (CV) bakımından ise, 2008 ve 2009 yıllarında GKHYA yöntemi
sırasıyla % 24.2 ve % 30.5 değerleri en düşük değerleri sağlayarak, en iyi dağılımları
göstermiştir. Diğer bir ifade ile GKHYA yöntemi ile kullanılan yaprak altı memeler
ilacın bitki bölgelerinde daha benzer yayılmasını sağlamıştır.
Araştırmada uygulanan püskürtme yöntemlerinden her biri için bitki
yüzeyinden sağlanan toplam kaplama oranlarının bitki yüzeylerinde oluşturduğu
oransal dağılım Şekil 4.8’de verilmiştir.
Buna göre, örnekleme yüzeylerinden sağlanan kaplama dağılım oranları
incelendiğinde, 2008 yılında bitki üst bölgesinde sağlanan en yüksek dağılım oranı %
52.3 ile İH yönteminden sağlanırken, bitki orta bölgesinde % 41.9 ile GKHYA
yönteminden ve bitki alt bölgesinde ise, % 24.8 ile TX6HA yönteminden sağlamıştır.
2009 yılına ait bitki yüzeyi kaplama oranı dağılımları incelendiğinde ise, bitki üst
bölgesinde oluşan en yüksek değer % 54.5 ile TD yönteminden, bitki orta bölgesinde
% 40.3 değeri ile GKHYA yönteminden ve bitki alt bölgesinde ise, % 22.5 değeri ile
TX6HA yönteminden elde edilmiştir.
83
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Alt Bölge
Orta Bölge
Üst Bölge
Bitki Yüzeyi Kaplama Dağılım Oranı (%)
60
50
40
30
20
10
2008
G
K
H
YA
TX
6H
A
IH
G
K
HH
A
TD
G
K
H
G
KH
Y
A
TX
6H
A
IH
G
K
H
H
A
TD
G
KH
0
2009
Püskürtme Yöntemleri
Şekil 4.8. İkinci dönem 300 l/ha uygulama hacmi bitki yüzeyi kaplama oranı
oransal dağılımı (%)
Denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de bitki üst bölgesinde, en yüksek
oransal dağılım İH yönteminden sağlanmasına karşın, aynı yöntem bitki orta ve alt
bölgelerinde aynı başarıyı gösterememiştir. Bunun yanı sıra bitki orta bölgesinde en
yüksek kaplama oranı dağılımını sağlayan GKHYA yöntemi, bitki alt bölgesinde en
düşük dağılımı göstermiştir.
Araştırma kapsamında, ikinci dönem uygulamalarında bitki bölgelerine ait
örnekleme yüzeylerinden sağlanan kaplama miktarları 2008 ve 2009 yılları için
sırasıyla Çizelge 4.23. ve 4.24’de verilmiştir. Her iki yıla ait çizelgeler
incelendiğinde, bitki bölgelerinin tamamında (üst-orta-alt), bitki yaprak üst
yüzeylerindeki örneklemelerde sağlanan kaplama oranları, yaprak alt yüzeyleri ve
bitki sapı değerlerinden daha yüksek olmuştur.
84
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Uygulama
Hacmi
Yaprak
(l/ha)
Üstü
150
17,5
GKH
300
18,4
150
15,3
TD
300
20,3
150
8,0
İH
300
12,5
150
19,7
GKHHA
300
21,6
150
16,7
TX3HA/TX6HA
300
17,4
GKHYA
150
12,5
300
16,6
Püskürtme
Yöntemleri
85
Üst Bölge
Yaprak
Bitki
Altı
Sapı
8,2
7,8
5,0
8,1
4,2
5,4
3,0
7,9
2,2
4,3
2,7
6,7
6,4
4,4
9,6
7,8
6,0
6,1
6,4
7,2
6,7
5,3
8,9
10,2
ü/a
2,1
3,7
3,7
6,7
3,7
4,6
3,1
2,3
2,8
2,7
1,9
1,9
Yaprak
Üstü
8,1
12,0
5,7
12,9
5,6
6,1
9,0
14,6
8,9
13,7
11,5
18,7
Orta Bölge
Yaprak
Bitki
Altı
Sapı
3,3
3,4
5,3
5,6
1,6
2,4
2,8
4,0
1,9
3,4
3,6
2,4
3,5
4,3
7,6
3,6
3,9
5,7
6,8
5,5
4,8
6,1
10,7
5,2
ü/a
2,4
2,3
3,7
4,6
2,9
1,7
2,6
1,9
2,3
2,0
2,4
1,7
Yaprak
Üstü
5,4
9,3
4,3
7,8
5,3
4,9
8,3
11,9
8,9
11,2
8,2
8,0
Alt Bölge
Yaprak
Bitki
Altı
Sapı
2,9
4,0
1,6
2,5
2,1
3,0
1,6
2,3
1,6
3,3
1,4
1,7
4,6
5,5
3,4
3,0
5,2
6,1
3,2
4,5
3,2
3,5
2,4
1,8
ü/a
1,9
5,7
2,0
5,0
3,4
3,7
1,8
3,5
1,7
3,5
2,5
3,3
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Çizelge 4.23. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%)
Çizelge 4.24. 2008 Yılı İkinci Dönem Bitki Bölgelerine Ait Örnekleme Yüzeylerinde Sağlanan Kaplama Oranları (%)
Üst Bölge
Orta Bölge
Alt Bölge
Yaprak
Altı
Bitki
Sapı
ü/a
Yaprak
Üstü
Yaprak
Altı
Bitki
Sapı
ü/a
Yaprak
Üstü
Yaprak
Altı
Bitki
Sapı
ü/a
5,8
4,6
4,1
2,4
2,9
1,8
8,0
8,8
5,9
6,4
7,3
9,3
4,1
8,6
7,0
6,6
7,4
5,4
7,8
8,5
6,4
8,8
5,7
8,6
2,7
3,6
4,5
7,1
3,5
7,6
2,5
2,3
3,0
2,7
1,4
1,7
10,2
12,7
11,2
7,1
5,0
6,6
12,8
15,7
9,0
14,3
11,5
17,0
3,5
4,0
3,0
1,7
3,8
2,9
6,6
8,4
1,9
6,8
4,6
9,1
2,3
4,4
3,8
2,3
1,4
1,9
3,1
4,4
5,7
6,4
5,0
4,7
2,9
3,2
3,8
4,2
1,3
2,2
1,9
1,9
4,7
2,1
2,5
1,9
6,7
9,9
6,1
6,7
3,9
6,8
8,8
10,6
9,3
10,3
9,9
6,1
2,6
1,8
2,0
1,9
1,2
1,4
3,0
2,9
5,3
2,3
2,9
3,5
2,5
2,2
2,2
2,2
3,4
2,0
3,0
3,0
5,7
4,7
3,2
2,1
2,6
5,6
3,1
3,5
3,2
4,9
2,9
3,7
1,8
4,5
3,4
1,7
85
Ali BOLAT
Uygulam
a
Püskürtme
Yaprak
Hacmi
Yöntemleri
Üstü
(l/ha)
150
15,4
GKH
300
16,6
150
18,2
TD
300
17,2
150
10,2
İH
300
14,0
150
19,9
GKHHA
300
20,3
150
17,7
TX3HA/TX6HA
300
17,5
150
10,4
GKHYA
300
15,9
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4.3. İlaç Kayıpları
İlaç kayıplarının değerlendirilmesinde, bitki üzerinde tutunamayıp, yere
düşen ya da direk yere ulaşan kalıntı miktarları dikkate alınmıştır. Belirlenen ilaç
kayıpları denemenin yürütüldüğü dönemlerde her iki uygulama hacmi (150-300 l/ha)
için ayrı olarak değerlendirilmiştir.
4.3.1. Birinci Dönemdeki İlaç Kayıpları
Araştırmanın birinci döneminde denemenin yürütüldüğü yıllarda, her bir
uygulama hacmi için sağlanan ilaç kayıplarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge
4.25’de verilmiştir.
Çizelge 4.25. Birinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları Varyans Analiz Sonuçları
2008
2009
150 l/ha
300 l/ha
150 l/ha
300 l/ha
KT
F
KT
F
KT
F
KT
F
Tekerrür
3
0.0010 0.2442 0.00107 0.1427 0.0087 3.3973 0.0103 4.5072
Yöntem
4
0.4218 75.77** 0.05410 5.368** 0.2466 72.071** 0.0533 17.44**
Hata
12 0.0166
0.03023
0.0102
0.0091
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
Ana
Faktörler
SD
Çizelge 4.25 incelendiğinde, birinci uygulama dönemi için 2008 ve 2009
yıllarında yöntemler arasında, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu
görülmektedir. Diğer bir ifade ile yöntemler farklı düzeylerde ilaç kayıpları
oluşturmuşlardır.
İlaç kayıplarını belirlemek amacıyla örnekleme yüzeylerinden sağlanan
ortalama ilaç kayıp miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki
grupları Çizelge 4.26’da verilmiştir.
86
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.26. Birinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları (µg/cm2)
Püskürtme Yöntemleri
2008
2009
150 l/ha*
300 l/ha*
150 l/ha*
300 l/ha*
GKH
0.38 c
0.47 bc
0.38 c
0.42 b
TD
0.33 cd
0.47 bc
0.34d
0.44 b
İH
0.31 d
0.44 c
0.34 cd
0.41 b
GKHHA
0.69 a
0.58 a
0.64 a
0.51 a
TX3HA/TX6HA
0.54 b
0.53 ab
0.45 b
0.54 a
LSD0.01
0.05
0.07
0.04
0.04
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Çizelge 4.26 incelendiğinde, birinci dönem uygulamalarında, 2008 yılı ilaç
kayıp miktarları bakımından, hem 150 hem de 300 l/ha uygulama hacminde sağlanan
en yüksek değerler sırasıyla 0.69 µg/cm2 ve 0.58 µg/cm2 değerleri ile GKHHA
yöntemi ile sağlanmıştır. Denemenin yürütüldüğü 2009 yılı için ise, 150 l/ha
uygulama hacminde en yüksek değer 0.64 µg/cm2 ile GKHHA yönteminden
sağlanırken, 300 l/ha uygulama hacminde TX6HA ve GKHHA yöntemleri sırasıyla
0.54 µg/cm2 ve 0.51 µg/cm2 değerleri ile aynı ve üst grupta yer almışlardır. Birinci
dönem uygulamalarında, yardımcı hava akımlı uygulamaların daha yüksek ilaç
kayıpları oluşmasının nedeni, bu uygulamalarda yaprak alan indeksinin küçük olması
neneniyle özellikle hava akımlı uygulamalarda yüksek damla taşıma hızı nedeniyle
damlaların önemli bir bölümünün doğrudan toprak yüzeyine çötürülmesidir. Bunun
sonucu olarak, araştırmada kullanılan yöntemlerin tamamında 300 l/ha uygulama
hacminde birim alana uygulanan BSF miktarı daha fazla olduğundan, 150 l/ha
uygulama hacmine göre daha yüksek ilaç kayıplarına neden olmuştur.
4.3.2. İkinci Dönemdeki İlaç Kayıpları
Araştırmanın ikinci döneminde denemenin yürütüldüğü yıllarda, her bir
uygulama hacmi için sağlanan ilaç kayıplarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge
4.27’de verilmiştir.
87
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.27. İkinci Dönem İlaç Kayıp Miktarları Varyans Analiz Sonuçları
2008
2009
150 l/ha
300 l/ha
150 l/ha
300 l/ha
KT
F
KT
F
KT
F
KT
F
Tekerrür
3
0.0014 0.7293 0.00301 1.0147 0.0007 0.5153 0.0022 1.2281
Yöntem
5
0.0976 30.52** 0.05251 10.60** 0.1130 49.38** 0.0277 9.055**
Hata
15 0.0095
0.01486
0.0068
0.0091
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
Ana
Faktörler
SD
Çizelge 4.27 incelendiğinde, ikinci uygulama dönemi için denemenin
yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında, yöntemler arasında p<0.01 önem düzeyinde
istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir.
İlaç kayıplarını belirlemek amacıyla örnekleme yüzeylerinden sağlanan
ortalama ilaç kayıp miktarları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki
grupları Çizelge 4.28’de verilmiştir.
Çizelge 4.28. İkinci Dönem Ortalama İlaç Kayıp Miktarları (µg/cm2)
Püskürtme Yöntemleri
2008
2009
150 l/ha*
300 l/ha*
150 l/ha*
300 l/ha*
GKH
0.17 de
0.21 c
0.17 cd
0.23 d
TD
0.19 d
0.28 b
0.13 e
0.27 bc
İH
0.15 e
0.24 b
0.15 de
0.25 c
GKHHA
0.33 a
0.34 a
0.33 a
0.34 a
TX3HA/TX6HA
0.27 b
0.33 a
0.26 b
0.28 b
GKHYA
0.23 c
0.24 bc
0.21 c
0.24 cd
LSD0.01
0.03
0.04
0.03
0.03
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Çizelge 4.28 incelendiğinde, ikinci dönem uygulamalarında 2008 yılı ilaç
kayıp miktarları bakımından her iki uygulama hacminde sırasıyla 0.33 ve 0.34
µg/cm2 değerleri ile GKHHA yöntemi daha yüksek ilaç kaybı oluşturmuştur.
Denemenin yürütüldüğü 2009 yılında ise, birinci yıla benzer olarak GKHHA yöntem
sırasıyla 0.33 ve 0.34 µg/cm2 değerleri en yüksek ilaç kayıp miktarlarını
oluşturmuştur. Hava akımının kullanıldığı yöntemler özellikle bitki alt bölgesinde
daha yüksek kalıntı ve kaplama oranı oluşturmuşlardır. Ancak püskürtülen damlalar
bu bölgede yaprak yüzeyine tutunduğu gibi bir kısmı da hava akımının etkisi ile yere
ulaşmaktadır. Bundan dolayı hava akımlı uygulamalarda daha yüksek ilaç kayıp
miktarları oluşmaktadır.
88
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4.3.3. Bağıl İlaç Kayıp Oranları
Araştırmanın her iki dönemi için sağlanan yöntemlere göre bağıl ilaç kayıp
oranlarına ait varyans analiz sonuçları Çizelge 4.29’da verilmiştir.
Çizelge 4.29. Bağıl İlaç Kayıp Oranlarına Ait Varyans Analiz Sonuçları
Birinci
2008
KT
F
Tekerrür
1,7240 0,1388
Yöntem
3735,0 100,2**
Hata
111,81
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
Ana Faktörler
Dönem
İkinci Dönem
2009
2008
2009
KT
F
KT
F
KT
F
42,2811 5,9640 3,8286 0,6488 4,9299 1,3082
2957,59 139,0** 898,15 41,507** 860,13 62,24**
63,804
64,915
41,452
Çizelge 4.29 incelendiğinde araştırmanın yürütüldüğü her iki dönemde de
yöntemler bakımından sağlanan bağıl ilaç kayıp oranları p<0.01 önem düzeyinde
istatistiki olarak farklı olduğu görülmektedir. Araştırmanın yürütüldüğü 2008 ve
2009 yıllarında ve her iki uygulama döneminde sağlanan ortalama bağıl ilaç kayıp
oranları ve bunların LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.30’da
verilmiştir.
Çizelge 4.30. Yöntemlere Ait Ortalama Bağıl İlaç Kayıp Oranları
Birinci Dönem
İkinci Dönem
2009
2008
2008
2009
BKO
BKO
BKO
BKO
(%)*
(%)*
(%)*
(%)*
25.5 c
25.8 c
11.4 d-f
11.9 d
GKH
15.7 f
14.0 f
7.1 h
7.8 h
22.2 d
22.6 d
10.1 e-g
9.2 f-h
TD
15.7 f
14.6 f
8.7 gh
9.1 f-h
20.7 d
23.2 d
22.4 a
22.5 a
İH
14.8 f
13.7 f
11.6 d-f
11.2 de
46.2 a
42.7 a
18.4 b
17.4 b
GKHHA
19.6 de
17.0 e
11.1 d-f
9.4 fg
36.0 b
30.1 b
15.8 c
14.0 c
TX3HA/TX6HA
17.6 ef
18.0 e
8.3 gh
8.0 gh
12.9 d
9.2 f-h
GKHYA
9.4 gh
9.1 f-h
LSD0.01
2.952
2.230
2.017
1.612
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Püskürtme Yöntemleri
Uygulama
Hacmi
(l/ha)
150
300
150
300
150
300
150
300
150
300
150
300
89
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.30 incelendiğinde, araştırmanın yürütüldüğü 2008 ve 2009
yıllarında, birinci dönem toprak yüzeyine ulaşan bağıl ilaç kayıp oranları bakımndan
en yüksek değerler sırasıyla % 46.2 ve % 42.7 değerleri ile 150 l/ha uygulama
hacminde GKHHA yöntemi ile sağlanmıştır. Araştırmanın ikinci döneninde ise,
sağlanan en yüksek ilaç kayıp oranları 2008 ve 2009 yılı için sırasıyla % 22.4 ve %
22.5 değerleri ile İH yönteminden olmuştur. İkinci dönem uygulamalarında hava
akımının kullanıldığı yöntemlerde, bağıl ilaç kayıp oranları daha düşük olmuştur.
Bunun nedeni, daha yüksek yaprak yoğunluğuna (artan YAI) sahip ikinci dönemde
püskürtülen damlaların, hava akımı etkisi ile bitki üzerinde tutunması sağlanmıştır.
4.4. Biyolojik Etkinlik Değerlendirme Sonuçları
Biyolojik etkinlik değerlendirmelerinin belirlenmesine yönelik yapılan
sayımlarda; bulaşık bitki, bitki gövdesinde delik sayısı ve bitki gövdesi içerisindeki
canlı larva ve pupa sayıları dikkate alınmıştır. Yöntemlere ait biyolojik etki
değerlendirmeleri, denemenin yürütüldüğü her yıl ve her bir uygulama hacmi (150300 l/ha) için ayrı olarak belirlenmiştir.
4.4.1. Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin Sağladığı Biyolojik Etkinlik
Araştırmada yöntemlere ait bulaşık bitki sayılarının oluşturduğu etkinlik
değerlerinin varyans analiz sonuçları Çizelge 4.31’de verilmiştir.
Çizelge 4.31. Bulaşık Bitki Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları
2008
2009
150 l/ha
300 l/ha
150 l/ha
300 l/ha
KT
F
KT
F
KT
F
KT
F
Tekerrür
3
195.9 4.0353* 241.98 4.3062* 42.02 0.8952 58.174 1.9228
Yöntem
5
1064.0 13.14** 916.98 9.790** 1129.9 14.44** 1026.5 20.35**
Hata
15 242.77
280.97
234.73
151.27
*: 0.05 seviyesinde önemlidir, ** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
Ana
Faktörler
SD
90
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.31 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarına
ait bulaşık bitki biyolojik etkinlik değerleri bakımından, yöntemler arasında p<0.01
önem düzeyinde istatistiki olarak fark olduğu görülmektedir.
Biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde, bulaşık bitki açısından 150 l/ha
uygulama hacminde her bir yöntemle elde edilen bulaşık bitki sayıları ve bu sayımlar
sonucunda oluşan ortalama biyolojik etkinlik değerleri incelenmiştir. Elde edilen
ortalama değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.32’de
verilmiştir.
Çizelge 4.32. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin
Biyolojik Etkinlik Değerleri
2008 (Ort. ± SH)
2009 (Ort. ± SH)
Bulaşık Bitki
Biyolojik Etkinlik
Bulaşık Bitki Biyolojik Etkinlik
Sayısı (adet)
(%)
Sayısı (adet)
(%)
GKH
15.8±0.3
34.8±1.9 b
16.8±0.4
33.0±1.6 b
TD
18.8±0.2
22.5±0.9 c
19.8±0.3
21.0±1.2 c
İH
18.3±0.5
24.5±2.5 c
21.8±0.2
14.0±1.0 c
GKHHA
11.5±0.2
52.5±1.1 a
15.3±0.2
39.0±0.7 b
TX3HA
13.5±0.2
44.3±0.8 ab
13.8±0.2
45.0±0.7 a
GKHYA
14.0±0.1
42.2±0.6 ab
17.0±0.3
32.0±1.4 b
Kontrol (İlaçsız)
24.3±0.2
25.0±0
LSD0,01
8.97
5.96
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Püskürtme
Yöntemleri
Çizelge 4.32 incelendiğinde, 2008 yılında bulaşık bitki sayıları bakımından
kontrol parsellerinde en yüksek değerler sağlanırken, en düşük ortalama bulaşık bitki
sayısı 11.5 GKHHA yöntemden elde edilmiştir. Aynı yıl biyolojik etkinlik değerleri
bakımından incelendiğinde, en yüksek etkinlik değeri %52.5 ile GKHHA yöntemden
sağlanırken bunu, TX3HA ve GKHYA yöntemleri istatistiki olarak aynı üst grupta
yer alarak izlemiştir. Aynı çizelgede 2009 yılı verileri incelendiğinde, en yüksek
ortalama bulaşık bitki sayısı 21.8 bitki ile İH yönteminden, en düşük bulaşık bitki
sayısı ise, 13.8 adet ile TX3HA yönteminden elde edilmiştir. 2009 yılı bulaşık bitki
etkinlik değerleri bakımından ise, en yüksek etki oranı % 45.0 ile TX3HA
yönteminden sağlanmıştır. Klasik yöntem olarak adlandırılan GKH yöntemi, hava
akımlı uygulamalardan daha düşük biyolojik etkinlik sonuçları sağlanmıştır. Hava
akımlı yöntemlerden sağlanan kaplama oranı ve kalıntı miktarı değerlerinin daha
91
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
yüksek olması. Böylece bu yöntemler ile değme etkili ilaçlar kullanılarak mücadelesi
yapılan Mısırkurdu ve Mısır Koçankurdu ile daha yüksek oranda biyolojik etkinlik
başarısı oluşmuştur.
Bulaşık bitki açısından yapılan biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde 300
l/ha uygulama hacmi için her bir yöntemden elde edilen ortalama bulaşık bitki
sayıları ve biyolojik etkinlik değerleri ve etkinlik değerlerin LSD karşılaştırma
testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.33’de verilmiştir.
Çizelge 4.33. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Bulaşık Bitki Açısından Yöntemlerin
Biyolojik Etkinlik Değerleri
2008 (Ort. ± SH)
2009 (Ort. ± SH)
Bulaşık Bitki
Biyolojik Etkinlik
Bulaşık Bitki Biyolojik Etkinlik
Sayısı (adet)
(%)
Sayısı (adet)
(%)
GKH
15.5±0.4
35,1±2.2 b
14.5±0.1
42,0±0.4 a
TD
15.3±0.2
36,4±0.7 b
19.5±0.2
22,0±1.5 b
İH
18.3±0.5
23,6±2.7 c
19.0±0.2
24,0±1.7 b
GKHHA
12.5±0.2
47,8±1.2 a
13.2±0.4
47,0±0.7 a
TX6HA
11.0±0.2
54,1±1.1 a
13.2±0.2
47,0±0.7 a
GKHYA
15.5±0.2
35,2±1.5 b
14.0±0.2
44,0±0.9 a
Kontrol (İlaçsız)
24.0±0.1
25.0±0
LSD0,01
10,47
4,78
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Püskürtme
Yöntemleri
Çizelge 4.33’ te 300 l/ha uygulama hacminde sağlanan bulaşık bitki sayıları
ve biyolojik etkinlik değerleri incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için
de kontrol parsellerinde en yüksek bulaşık bitki sayıları elde edilmiştir. 2008 yılında
elde edilen ortalama en düşük bulaşık bitki sayısı 11.0 ile TX6HA yönteminden,
2009 yılında ise, 13.2 değeri ile GKHHA ve TX6HA yöntemlerinden sağlanmıştır.
Biyolojik etkinlik değerleri bakımından ise, 2008 yılında %54.1 değeri ile TX6HA
yöntemi, 2009 yılında ise, % 47.0 değeri ile GKHHA ve TX6HA yöntemleri en
yüksek biyolojik etkinlik değerlerini sağlamıştır.
92
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
4.4.2. Gövdede Delik Sayısı Biyolojik Etki Değerlendirmeleri
Araştırmada yöntemlere ait delik sayıları bakımından oluşan etkinlik
değerlerinin varyans analiz sonuçları Çizelge 4.33’te verilmiştir.
Çizelge 4.34. Gövdede Delik Sayısı Bakımından Sağlanan Biyolojik Etki Değerleri
Varyans Analiz Sonuçları
2008
2009
150 l/ha
300 l/ha
150 l/ha
300 l/ha
KT
F
KT
F
KT
F
KT
F
Tekerrür
3
26.95 2.539 42.57 2.4267 63.78 4.357
65.754 2.7252
Yöntem
5
787.0 44.48** 830.18 28.39** 511.4 20.96** 2363.1 58.76**
Hata
15 53.07
87.71
73.19
120.64
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
Ana
Faktörler
SD
Çizelge 4.34 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarına
ait yöntemler arasında gövdedeki delik sayısı bakımından sağlanan biyolojik etki
değerleri bakımından, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklı olduğu
görülmektedir.
Biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde, gövdede delik sayısı açısından 150
l/ha uygulama hacminde her bir yöntemle elde edilen gövdede delik sayıları ve bu
sayımlar sonucunda oluşan ortalama biyolojik etkinlik değerleri incelenmiştir. Elde
edilen ortalama değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge
4.35’te verilmiştir.
Çizelge 4.35. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Gövdede Delik Sayısı Açısından
Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)
2008 (Ort. ± SH)
2009 (Ort. ± SH)
Gövdede Delik Biyolojik Etkinlik Gövdede Delik Biyolojik Etkinlik
Sayısı (adet)
(%)
Sayısı (adet)
(%)
GKH
61.0±0.2
37.9±0.5 d
97.3±0.9
51.3±0.1 b
TD
53.3±0.5
45.8±0.3 c
104.5±2.1
47.5±1.2 bc
İH
64.5±0.9
34.4±0.7 d
110.3±0.6
44.6±1.0 c
GKHHA
41.8±0.5
57.4±0.7ab
80.3±0.5
59.7±0.6 a
TX3HA
38.0±0.8
61.2±1.0 a
80.5±2.2
59.6±0.4 a
GKHYA
45.0±0.4
54.2±0.6 b
123.8±2.2
37.8±1.6 d
Kontrol (İlaçsız)
98.5±1.2
199.7±1.7
LSD0,01
4.72
3.32
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Püskürtme
Yöntemleri
93
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.35 incelendiğinde, 150 l/ha uygulama hacminde gövdede delik
sayıları bakımından, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de kontrol parsellerinde
en yüksek değerler elde edilmiştir. Buna göre 2008 yılında gövdede delik sayısı
bakımından oluşan en düşük ortalama değer 38.0 ile TX3HA yönteminden, 2009
yılında ise, 80.3 ile GKHHA yönteminden elde edilmiştir. Elde edilen gövdede delik
sayılarının oluşturduğu biyolojik etkinlik değerleri bakımından ise, denemenin
yürütüldüğü her iki yıl için de yardımcı hava akımlı yöntemler en yüksek değerleri
oluşturmuştur. Buna göre 2008 yılında % 61.2 ile TX3HA ve 2009 yılında ise, %
59.7 değeri ile GKHHA yöntemleri en yüksek etkinlik değerlerini sağlamıştır.
Denemenin yürütüldüğü her iki yılda da bitki üzerindeki delik sayısı etki değerleri
bakımından, GKH yöntem istatistiki olarak alt gruplarda yer almıştır.
Gövdede
delik
sayısı
bakımından
yapılan
biyolojik
etkinlik
değerlendirmelerinde 300 l/ha uygulama hacmi için her bir yöntemden elde edilen
ortalama sayılar, bu sayım sonuçlarına göre oluşan biyolojik etkinlik değerleri ve
etkinlik değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.36’da
verilmiştir.
Çizelge 4.36. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Gövdede Delik Sayısı Açısından
Ortalama Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)
2008 (Ort. ± SH)
2009 (Ort. ± SH)
Gövdede Delik Biyolojik Etkinlik Gövdede Delik Biyolojik Etkinlik
Sayısı (adet)
(%)
Sayısı (adet)
(%)
GKH
51.5±1.2
43.6±1.3 cd
112.7±1.5
45.4±1.1b
TD
48.5±0.9
46.8±1.2 c
126.2±1.0
38.7±0.4c
İH
54.5±0.5
40.3±0.8 d
112.2±1.8
45.6±0.5b
GKHHA
32.5±0.5
64.3±0.8ab
74.2±0.3
63.9±0.3a
TX6HA
31.0±0.6
66.1±0.7 a
74.0±0.4
64.0±0.4a
GKHYA
38.0±0.3
58.4±0.3 b
115.0±1.9
44.2±0.7b
Kontrol (İlaçsız)
91.5±0.5
206.3±1.7
LSD0,01
6.27
2.47
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Püskürtme
Yöntemleri
Çizelge 4.36 incelendiğinde, 300 l/ha uygulama hacminde gövdede delik
sayıları bakımından, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de kontrol parsellerinde
en yüksek değerler elde edilmiştir. Buna göre gövdede delik sayısı bakımından en
düşük ortalama sayılar 2008 ve 2009 yıllarında sırasıyla 31.0 adet ve 74.0 adet ile
94
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
TX6HA yönteminden elde edilmiştir. Araştırmada kullanılan tüm yöntemlerde elde
edilen gövdede delik sayıları 2009 yılında daha yüksek olmuştur. Bunun nedeni,
2009 yılında zararlı populasyonun denemenin yürütüldüğü alanda bir önceki yıla
göre, daha yüksek olduğu söylenebilir. Aynı çizelgede biyolojik etkinlik değerleri
bakımından 2008 yılında sağlanan biyolojik etkinlik değerleri % 40.3 – 66.1
değerleri arasında değişim göstermiş ve en yüksek etkinlik değerini TX6HA yöntemi
sağlamıştır. 2009 yılında ise, biyolojik etkinlik değerleri % 38.7 – 64.0 değerleri
arasında değişim göstererek, en yüksek etkinlik değerini denemelerin bir önceki
yılında da olduğu gibi, TX6HA yöntemi sağlanmıştır. Hava akımlı diğer bir yöntem
olan GKHHA yöntemi ise, % 63.9 biyolojik etkinlik değeri ile TX6HA ile istatistiki
olarak aynı ve üst grupta yer almıştır. Denemenin yürütüldüğü her iki yılda da bitki
üzerindeki delik sayısı etkinlik değerleri bakımından, GKH yöntem istatistiki olarak
alt gruplarda yer almıştır. Yapılan literatür araştırmalarında, yardımcı hava akımı ile
yapılan ilaç uygulamalarının biyolojik etkinlik değerleri önemli düzeyde arttırdığı
bilinmektedir (Girinstei ve ark., 1988 Mercan ve ark., 1988, Mulrooney ve
Skoldager, 1997) Araştırmanın bu döneminde ve denemenin yürütüldüğü her iki
uygulama hacmin de de yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemlerde klasik
yöntem olarak adlandırılan pülverizatörlere oranla daha yüksek biyolojik etkinlik
sağlanmıştır.
4.4.3.
Canlı
(Larva+Pupa)
Sayıları
bakımından
Biyolojik
Etkinlik
Değerlendirmeleri
Araştırmada yöntemlere ait canlı larva ve pupaların oluşturduğu etkinlik
değerlerinin varyans analiz sonuçları Çizelge 4.37’da verilmiştir.
Çizelge 4.37. Canlı (larva+pupa) Etki Değerleri Varyans Analiz Sonuçları
2008
150 l/ha
300 l/ha
KT
F
KT
F
Tekerrür
3
74.860 1.3811 227.15
2.86
Yöntem
5
2227. 24.65** 1423.4 10.78**
Hata
15 271.01
395.94
** : 0.01 seviyesinde önemlidir.
Ana
Faktörler
SD
95
2009
150 l/ha
300 l/ha
KT
F
KT
F
101.15 1.380 39.185 2.27
1042.6 8.53** 1296.4 45.2**
366.31
86.048
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Çizelge 4.37 incelendiğinde, denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarına
ait yöntemler arasında canlı (larva+pupa) sayıları biyolojik etki değerleri
bakımından, p<0.01 önem düzeyinde istatistiki olarak farklılık olduğu görülmektedir.
Biyolojik etkinlik değerlendirmelerinde, canlı (larva+pupa) sayıları açısından
150 l/ha uygulama hacminde her bir yöntemle elde edilen sayılar ve bu sayılara göre
belirlenen ortalama biyolojik etkinlik değerleri incelenmiştir. Elde edilen ortalama
değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.38’de
verilmiştir.
Çizelge 4.38. 150 l/ha Uygulama Hacmi ile Canlı Larva+Pupa Açısından Ortalama
Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)
2008 (Ort. ± SH)
2009 (Ort. ± SH)
Biyolojik
Canlı larva+pupa Biyolojik
Etkinlik (%)
Etkinlik (%)
(adet)
(adet)
GKH
14.8±0.5
42.6±2.1 c
59.3±1.0
39.6±1.4 bc
TD
14.3±0.5
44.9±1.2 c
63.0±1.6
35.9±1.9 c
İH
19.3±0.3
25.0±2.0 d
79.5±1.0
19.2±0.9 d
GKHHA
7.8±0.3
70.3±0.6 a
44.8±0.5
54.4±0.7 a
TX3HA
8.0±0.3
69.0±0.9 ab
48.8±1.0
50.5±0.9ab
GKHYA
10.5±0.4
59.5±3.9 b
46.3±0.7
52.9±0.9 a
Kontrol (İlaçsız)
26.0±0.8
98.5±0.6
LSD0,01
10.02
7.44
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Püskürtme
Yöntemleri
Canlı larva+pupa
Çizelge 4.38 incelendiğinde, 150 l/ha uygulama hacminde canlı larva+pupa
sayıları bakımından, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de kontrol parsellerinde
en yüksek değerler elde edilmiştir. Buna göre canlı larva+pupa sayısı bakımından en
düşük ortalama değer 2008 yılında 7.8 adet ve 2009 yılında 44.8 adet ile GKHHA
yönteminden sağlanmıştır. Elde edilen canlı larva+pupa sayılarının oluşturduğu
biyolojik etkinlik değerleri bakımından, sağlanan en yüksek değerler 2008 ve 2009
yıllarında sırasıyla % 70.3 ve % 54.4 değerleri ile ile GKHHA yönteminden elde
edilmiştir. Diğer bir hava akımlı yöntem olan TX3HA yöntemi ise, denemenin
yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında da sırasıyla % 69.0 ve % 50.5 değerleri ile
istatistiki olarak üst grupta yer alımıştır. Denemenin yürütüldüğü her iki yılda da
bitki üzerindeki delik sayısı etki değerleri bakımından, GKH yöntem istatistiki olarak
alt gruplarda yer almıştır.
96
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Canlı
larva+pupa
sayısı
Ali BOLAT
bakımından
yapılan
biyolojik
etkinlik
değerlendirmelerinde 300 l/ha uygulama hacmin için her bir yöntemden elde edilen
ortalama sayılar, sayım sonuçlarına göre oluşan biyolojik etkinlik değerleri ve
etkinlik değerlerin LSD karşılaştırma testine göre istatistiki grupları Çizelge 4.39’da
verilmiştir.
Çizelge 4.39. 300 l/ha Uygulama Hacmi ile Canlı Larva+Pupa Açısından Ortalama
Biyolojik Etkinlik Değerleri (%)
2008 (Ort. ± SH)
2009 (Ort. ± SH)
Biyolojik
Canlı larva+pupa
Canlı larva+pupa Biyolojik
Etkinlik (%)
Etkinlik (%)
(adet)
(adet)
GKH
8.5±0.3
69.3±1.0 a
56.8±0.5
43.7±0.3 bc
TD
14.0±0.4
49.9±0.6 b
78.3±1.5
22.5±0.7 d
İH
15.3±0.5
43.8±3.4 b
61.8±1.1
38.6±1.4 c
GKHHA
7.8±0.3
71.3±2.0 a
40.8±1.0
59.7±0.4 a
TX6HA
5.8±0.3
79.1±1.1 a
43.5±0.4
56.7±0.8 a
GKHYA
12.3±0.3
55.3±2.1 b
53.5±1.0
46.8±1.1 b
Kontrol (İlaçsız)
28.0±0.9
101.0±1.6
LSD0,01
12.59
3.60
*: Sütunda aynı harf ile gösterilen değerler LSD testine göre p<0.01 düzeyinde farksızdır.
Püskürtme
Yöntemleri
Çizelge 4.39 incelendiğinde, 300 l/ha uygulama hacminde canlı larva+pupa
sayıları bakımından, denemenin yürütüldüğü her iki yıl için de kontrol parsellerinde
en yüksek değerler elde edilmiştir. Buna göre gövdede canlı larva+pupa sayısı
bakımından en düşük ortalama değerler 2008 yılında 5.8 adet ile TX6HA
yönteminden, 2009 yılında ise, 40.8 adet ile GKHHA yönteminden elde edilmiştir.
Araştırmada kullanılan tüm yöntemlerde elde edilen canlı larva+pupa sayıları 2009
yılında daha yüksek olmuştur. Biyolojik etkinlik değerleri bakımından 2008 yılında
sağlanan değerler % 43.8 – 79.1 arasında değişim göstermiş ve en yüksek etkinlik
değerini istatistiki olarakta üst grupta yer alan TX6HA yöntemi sağlamıştır. Klasik
yöntem olarak adlandırılan GKH yöntemi ise, % 69.3 değeri ile istatistiki olarak aynı
üst grupta yer almıştır. 2009 yılında sağlanan biyolojik etkinlik değerleri % 22.5 –
59.7 arasında değişmiş ve en yüksek biyolojik etkinlik değerini istatistiki olarak üst
grupta yer alan GKHHA yöntemi sağlamıştır. Bir diğer hava akımlı yöntem olan
TX6HA yöntemi ise, % 56.7 değeri ile istatistiki olarak aynı üst grupta yer almıştır.
97
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
Ali BOLAT
Araştırma kapsamında biyolojik etkinlik değerlerinin belirlenmesinde seçilen
bitkiler üzerinde sayımlar gerçekleştirilmiştir. Bu sayımlarda, sağlanan mısırkurdu ve
ve mısır koçankurduna ait canlı larva +pupa sayıları da ayrı olarak belirlenmiş ve bu
sayımlardan oluşan ortalama değerler Çizelge 4.40 verilmiştir.
Çizelge 4.40. Mısırkurdu ve Mısır Koçankurdu Ortalama Sayıları (adet)
Mısır Koçankurdu (S.nanogrioides)
2008
2009
(Ort.±SH)
(Ort.±SH)
150
300
150
300
l/ha
l/ha
l/ha
l/ha
GKH
10.5±0.3 5.8±0.2 33.8±0.8 37.3±0.9
TD
6.0±0.3 10.8±0.5 29.3±0.9 50.8±0.7
İH
7.3±0.4 11.5±0.5 37.5±0.7 42.5±0.4
GKHHA
13.0±0.4 3.8±0.3 52.5±1.6 23.5±0.5
TX3HA/TX6HA 5.0±0.4 4.0±0.2 18.0±0.5 30.5±0.7
GKHYA
6.0±0.2 6.0±0.2 20.0±0.6 34.5±0.5
Kontrol(İlaçsız) 16.3±0.5 18.3±0.4 62.8±1.6 69.5±3.4
Püskürtme
Yöntemleri
Mısırkurdu (O. nubalis)
2008
2009
(Ort.±SH)
(Ort.±SH)
150
300
150
300 l/ha
l/ha
l/ha
l/ha
4.3±0.4 2.8±0.2 25.5±1.0 19.5±1.3
7.5±0.5 3.3±0.4 25.4±2.0 27.5±1.9
6.3±0.6 3.8±0.4 27.0±2.4 19.3±1.5
3.0±0.2 4.0±0.3 26.8±0.9 17.3±0.8
3.0±0.3 1.8±0.3 19.5±1.4 13.0±1.1
4.5±0.4 6.3±0.5 263±1.0 19.0±1.1
9.8±0.9 9.8±0.6 35.8±1.2 31.5±2.3
Çizelge 4.40 incelendiğinde, gerek mısırkurdu ve gerekse mısır koçankurdu
sayıları bakımından kontrol parsellerinde daha sayıda canlı larva ve pupa değerleri
elde edilmiştir. Ayrıca denemenin yürütüldüğü her iki yıl ve uygulama hacminde de
Mısır koçankurdu sayıları Mısırkurdu’ na göre daha fazla olmuştur. Bu da
denemenin yürütüldüğü bölged Mısır koçankurdu populasyonun daha yüksek
olduğunu göstermektedir.
98
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Ali BOLAT
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Bitki yüzeyi ilaç kalıntı miktarları bakımından elde edilen sonuçlar aşağıda
maddeler halinde özetlenmiştir.
1- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yılları birinci ve ikinci dönemde,
yöntemlerin tamamında 300 l/ha uygulama hacmi ile bitki yüzeyi
üzerinde sağlanan kalıntı miktarı, 150 l/ha uygulama hacminden daha
yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca her iki dönem ve her iki uygulama
hacmi için de yaprak üst yüzeyinde sağlanan kalıntı miktarları yaprak altı
ve bitki sapı değerlerinden yüksek olduğu saptanmıştır.
2- Birinci dönemde her iki uygulama hacminde de en yüksek kalıntı
miktarının elde edildiği GKHHA yöntemi, klasik yöntem olan GKH
yöntemine göre, 150 l/ha uygulama hacminde % 95.2 ve 300 l/ha
uygulama hacminde % 21.9 daha fazla kalıntı oluşturduğu belirlenmiştir.
3- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yılları ikinci döneminde,
yöntemlerin tamamında 300 l/ha uygulama hacmi ile bitki yüzeyi
üzerinde sağlanan kalıntı miktarı, 150 l/ha uygulama hacminden daha
yüksek olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu dönemde, her iki uygulama hacmi
için de bitki üst bölgesinde sağlanan kalıntı miktarları, bitki orta ve alt
bölgesinden daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
4- İkinci dönem kalıntı miktarları bakımından, yardımcı hava akımlı
uygulamalar bitki üzerinde tutunan kalıntı miktarlarını arttırmış, en
yüksek kalıntı miktarı artışları bitki alt bölgesinde olduğu belirlenmiştir.
5- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yılları ikinci dönemlerinde, bitki
bölgelerindeki
(üst-orta-alt)
örnekleme
yüzeylerinde,
yaprak
üst
yüzeylerinde sağlanan kalıntı miktarları yaprak altı ve bitki sapı
değerlerinden daha yüksek bulunmuştur.
6- Araştırmanın yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında, birinci dönemde
olduğu gibi ikinci dönem uygulamalarında da yöntemlerden sağlanan
ortalama kalıntı miktarları 300 l/ha uygulama hacminde daha yüksek
99
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Ali BOLAT
olmasına rağmen, bağıl tutunma oranları (BTO), 150 l/ha uygulama
hacminde daha yüksek bulunmuştur.
7- Püskürtülen iz maddesinin hedef yüzey üzerinde tutunma oranı dikkate
alındığında (BTO); denemenin yürütüldüğü her yıllarda yöntemlerin
tamamında, ikinci dönemde sağlanan oranlar, birinci döneme göre daha
düşük olduğu tespit edilmiştir.
Bitki yüzeyi kaplama oranı bakımından araştırmada elde edilen sonuçlar
aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir.
1- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında birinci dönem ortalama
kaplama oranı sonuçlarına göre, 150 l/ha uygulama hacminde en yüksek
kaplama oranı sağlayan GKHHA yöntemi GKH yöntemine göre % 28.1
ve 300 l/ha uygulama hacminde en yüksek ortalama kaplama oranını
sağlayan TX3HA yöntemi ise, GKH yöntemine göre % 22.5 daha fazla
kaplama sağladığı saptanmıştır.
2- Birinci dönem ve her iki yılda da 300 l/ha uygulama hacminde sağlanan
ortalama kaplama oranları, yöntemlerin tamamında 150 l/ha ile sağlanan
ortalama kaplama oranlarından yüksek olduğu belirlenmiştir.
3- Birinci dönem ve 150 l/ha uygulama hacminde en yüksek ortalama
kaplama oranının elde edildiği GKHHA yöntemi, klasik yöntem olarak
adlandırılan GKH yöntemine göre % 19.1 ve 300 l/ha uygulama
hacminde en yüksek kalıntı sağlayan TX6HA yöntemine göre ise, % 25.8
daha fazla kaplama oranı oluşturduğu tespit edilmiştir.
4- Birinci dönemde yaprak üst yüzeyinde sağlanan kaplama oranlarının
yaprak alt yüzeylerinde sağlanan kaplama oranlarına (ü/a) ait sonuçları
bakımından, ideal koşul olan 1/1’e en yakın değerler, 2008 yılında 2.8
değeri ile 150 l/ha uygulama hacminde GKHHA yönteminden ve 2009
yılında ise, 3.1 değeri ile yine 150 l/ha uygulama hacminde TX3HA
yönteminden sağlanmıştır.
5- İkinci dönem uygulamalarında, her iki uygulama hacmi ve kullanılan
yöntemlerin tamamında, bitki üst bölgesinde belirlenen kaplama oranları
bitki orta ve alt bölgesine oranla daha yüksek olmuştur.
100
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Ali BOLAT
Toprak yüzeyi ilaç kayıp miktarları bakımından araştırmada elde edilen
sonuçlar aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir.
1- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında birinci dönem toprak
yüzeyinde oluşan ilaç kayıpları bakımından, uygulama hacminin 150
l/ha’dan 300 l/ha’a yükseltilmesi durumunda, GKH, İH ve TD
yöntemlerinde ortalama ilaç kaybı miktarlarında artış oluşturmasına
rağmen, yardımcı hava akımının kullanıldığı yöntemlerde, ortalama ilaç
kayıp miktarlarında düşüş olduğu saptanmıştır (2009 yılı TX6HA
uygulaması dışında).
2- İkinci uygulama döneminde uygulama hacminin 150 l/ha’dan 300 l/ha’a
yükseltilmesi, ilaç kayıp miktarları bakımından araştırmada kullanılan
tüm yöntemlerde, ortalama ilaç kayıp miktarını arttırdığı saptanmıştır.
3- Bağıl ilaç kayıp oranları bakımından, birinci dönemde elde edilen
değerler, ikinci dönemdeki değerlere oranla daha yüksek olduğu
belirlenmiştir.
4- Püskürtme uygulamalarının yapıldığı birinci ve ikinci dönemlerde
denemeye alınan yöntemlerin tamamında, 150 l/ha uygulama hacmi ile
daha yüksek ortalama bağıl ilaç kayıp oranlarının oluştuğu belirlenmiştir..
Biyolojik etkinlik değerlendirmeleri bakımından elde edilen sonuçlar aşağıda
maddeler halinde özetlenmiştir.
1- Araştırma kapsamında biyolojik etki değerlerinin belirlenmesi amacıyla
incelenen özelliklere (bulaşık bitki sayısı, gövdede delik sayısı ve canlı
larva+pupa sayıları) ait yapılan sayımlarda 2009 yılında sağlanan değerler
2008 yılına göre daha yüksek olarak gerçekleşmiştir.
2- Denemenin yürütüldüğü 2008 ve 2009 yıllarında, biyolojik etkinlik
değerlendirmeleri bakımndan incelenen özelliklerin (bulaşık bitki,
gövdede delik sayısı, canlı larva+pupa) tamamında, yardımcı hava akımı
kullanılan yöntemler ile sağlanan ortalama değerler diğer yöntemlere göre
daha yüksek olarak belirlenmiştir.
3- Biyolojik etkinlik değerleri bakımından, hava akımlı uygulamalardan
sonra en yüksek etkiyi sağlayan GKHYA yöntemi, GKH yönteme göre
101
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Ali BOLAT
bulaşık bitki bakımından % 21.2, gövdede delik sayısı bakımından % 43.0
ve canlı larva+pupa sayısı bakımından % 39.6 oranlarında daha yüksek
etkinlik sağlamıştır.
4- Biyolojik etkinlik sonuçları bakımından elde edilen en iyi etki değerleri,
kalıntı miktarı ve kaplama oranı sonuçlarına paralel olarak çoğunlukla
300 l/ha uygulama hacminde ve yardımcı hava akımının kullanıldığı
yöntemlerde olduğu saptanmıştır.
Bu araştırmadan elde edilen sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde,
yardımcı hava akımlı uygulamaların her iki dönemde de ilaç kalıntı miktarlarını,
kaplama oranlarını arttırdığı ve bitki içerisinde oluşan ilaç penetrasyonu değerlerini
iyileştirdiği belirlenmiştir. Bunun yanı sıra yardımcı hava akımlı uygulamalar ile
sağlanan biyolojik etkinlik değerlendiri diğer yöntemlere göre daha yüksek olmuştur.
Bu nedenle ikinci ürün mısır yetiştiren üretcilere, mısır bitkisi ilaçlamasında, çatısı
yükselebilen geleneksel pülverizatörler yerine; hidrolik olarak yeterli hava hızı
oluşturabilen (>30 m/s) ve fanı hidrolik yükselebilen yardımcı hava akımlı tarla
pülverizatörleri öncelikli olarak önerilebilir.
Bunun yanı sıra, ikinci ürün mısır ilaçlama döneminde kullanılan olan
yaprakaltı meme donanımlı püskürtme çubuğu kısmen de olsa hava akımlı
uygulamalara
yakın
değerler
göstererek
geleneksel
uygulama
alternatif
olabilmektedir. Bu amaçla üreticiler, ellerinde mevcut bulunan çatısı yükselebilir
standart tip tarla pülverizatörlerine, maliyeti hava akımlı yöntemden düşük olan
yaprak altı meme donanımı ilave ederek, mısır bitkisi ikinci uygulama döneminde
alternatif olarak kullanabilir.
TD ve İH memeler ise, sağladığı kalıntı miktarları, kaplama oranları ve
biyolojik etkinlik değerleri bakımından, klasik yönteme olamayacağı tespit
edilmiştir.
102
KAYNAKLAR
ADANA TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜ 2009. Adana Tarım İl Müdürlüğü Proje ve
İstatistik Şube Müdürlüğü Kayıtları. Adana.
ADE, G., RONDELLI, V. 2007. Performance of an Air-Assisted Boom Sprayer in
The Control of Colorado Betle Infestation in Potato Crops. Agre
Published By Elsevier Ltd. Volume 97, Issue 2, June 2007, p. 181-187.
ANGLADE, P. 1972. Les Sesamia. p.1389 -1400. İn A.S. Balachowsky (ed.)
entomologie appliquee a l’agriculture. II. Lepidopteres, II. Mason et Cie,
Paris.
ANONİM, 1982. Hidrolik Akışkan Gücü Mert Teknik Malzeme Yayınları İstanbul.
, 1995. Zirai Mücadele Teknik Talimatları Cilt - 1., Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı Koruma Ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara.
, 1996. Zirai Mücadele Standart İlaç Deneme Metotları Cilt-1, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel müdürlüğü, Ankara.
, 2004a. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Mısır Entegre Mücedele Teknik
Talimatı. ANKARA.
, 2004b. Spraying Systems Catalog. Printed in USA.
, 2005. Cumhuriyet Gazetesi Tarım ve Hayvancılık özel eki. Yıl-1 sayı-8.
, 2009. Türkiye İstatistik Kurumu internet sitesi (http://www.tuik.gov.tr)
BAURER, F.C., RAETANO, C.G. 2000. Air- Assisted Sprayer For The Evauation of
Deposition and Loses of Pesticide Application to Soybean Crop. Sci.
Agric. vol.57 n.2 Apr./Jun. 2000.
BAYAT A., 1986. Bitki Üzerinde İlaç Etkili Maddesi Dağılımının Fluorometrik
Yöntemle Saptanması. Fen Bil. Enst. Yüksek Lisans Semineri. ADANA.
, 1991. Turunçgil İlaçlamasında Klasik Püskürtme Yöntemleri ve
Elektrostatik Yükleme Yöntemi Etkinliğinin Belirlenmesi Üzerine Bir
Araştırma, (Doktora Tezi), Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım
Makinaları Anabilim Dalı Adana.
103
BAYAT, A., ZEREN, Y., 1994. Pamuk İlaçlamasında Farklı İlaç Uygulama
Yöntemlerinin
İlaç
Tutunması
ve
İlaç
Kayıpları
Açısından
Değerlendirilmesi. Tarımsal Mekanizasyon 15. Ulusal Kongresi 20-22
Eylül, Antalya.
BAYAT, A., ÜREMİŞ,İ., ULUBİLİR, A., YARPUZ, N. 1996. 2000’li Yıllara
Girerken Pestisit Uygulama Yöntemlerindeki Gelişmeler. II. Ulusal Zirai
Mücadele İlaçları Simpozyomu. 18-20 Kasım. ANKARA.
BAYAT, A., SOYSAL, A., YARPUZ, N., VATANSEVER, G., ULUSOY, M.R.,
1998a. Kiraz Sineği (Rhgoletis cerasi L.)’ne Karşı Değişik İlaç Uygulama
Alet ve Yöntemlerinin Karşılaştırılması. Ç.Ü.Z.F. Dergisi 13(4) 127-136.
BAYAT A., 1998b. Yeni Geliştirilmiş Bazı Memelerin Damla Spektrumu ve Drift
Potansiyeli. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları
Bölümü Semineri. Seminer No. 98/16.
BAYAT, A., BOZDOĞAN N.Y., 1999. Hava Akımlı İlaç Uygulamalarında Hava
Hızının İlaç Tutulması Ve Dağıtımı Üzerindeki Etkisinin Araştırılması.
Ç.Ü.Z.F. Dergisi 14(3) : 43-50.ADANA.
BAYAT, A., ÖZKAN, H.E., DERKSEN, R.C., FOX, R.D., 1999a. Droplet Spectrum
and Drift Potential of Turbo Teejet andA ir Induction Nozzles. 7th
International Congress on Agricultural Mechanisation and Energy 26-27
May, 1999 Adana Turkey.
BAYAT, A., OZKAN, H.E., DERKSEN, R.C., FOX, R.D., BRAZEE, R.D., 1999b.
Wind Tunnel Evaluation of Air-Asssist Sprayer Operating Parameters. An
ASAE Meeting Presentation, Paper No: 991117, Toronto, Ontario
Canada, July 18-22.
BAYAT, A., BOZDOĞAN, N.Y., 2003. Yeni Tip Püskürtme Memelerinin (DG, AI
ve TT) İlaç Sürüklenme Potansiyellerinin Bir Rüzgar Tünelinde
Saptanması. Ç.Ü.Z.F. Dergisi, 2003, 18(3):47-56.
BOZDOĞAN, N.Y., BAYAT, A., 2003. Hava Akımlı Döner Diskli Bir Memenin
(Turbofan) Farklı İşletme Koşullarındaki Sürüklenme Potansiyelinin
Rüzgar Tünelinde Saptanması. Tarımsal Mekanizasyon 21. Ulusal
Kongresi, s:216-222. KONYA.
104
BY DE MOOR, A., LANGENAKENS, J., VEREECKE, E., JAEKEN, P.,
LOOTENS, P., VANDECASTEELE, P., 2000. Image Analysis of Water
Sensitive Paper as a Tool For The Evaluation of Spray Distrubution of
Orchard Sprayers. Espect of Applaid Biology, 57, Pesticide Application,
329-341.
CERİT, İ. 2006. Dört At Dişi Mısır (zea mays indentata sturt.) Homozigot Hattından
Elde Edilen Tek Melez, Üçlü Melez ve Çift Melezlerde Tane Verimi ve
Bazı Agronomik Özelliklerin Saptanması. Fen Bilimleri Enstitüsü
Doktora Tezi. No. 959.
CORDERO, A., MALVAR R. A., BUTRON A., VELASCO P., REVILLA P., ve
ORDAS A., 1998. Population dynamics and life-cycle of corn borers in
south Atlantic European Coast. Maydica 43: 5-12.
DURSUN, E. 1996. Farklı İlaç Uygulama Yöntemlerinin Damla Sıklığına Etkilerinin
Belirlenmesi. 6. Uluslar arası Tarımsal Mekanizasyon ve Enerji Kongresi
Bildiri Kitabı, Ankara, 380-389.
, 2003. Domateste Yardımcı Hava Akımlı İlaç Uygulama Etkinliğinin
Belirlenmesi. Tarım Bilimleri Dergisi. 9(2) 249-254.
GAJTKOWSKİ, A., 2002. The Spray Coverage Of Wheat With An Air Assisted
Sprayer And Air İnduction Nozzles Id. Journal article Accession
Number: 20033034550 Journal of Plant Protection Research 42 (2) : 173180.
GAJTKOWSKI, A.; BZDEGA, W.; MIGDALSKA, P. 2005. Spray Coverage In
Potatoes With Low Drift And Air-Induction Nozzles. Journal article
Accession Number: 20063065840 Journal of Plant Protection Research
45 (1) : 17-23.
GAJTKOWSKI, A., MIGDALSKA,P., BZDEGA, W., 2005. Different types of
sprayer nozzle in maize protection. Ochrona Roslin 50(6) : 18-20. 2005
GAJTKOWSKI, A., KUSTOSIK, P.M., BZDEGA, W. 2006. Quality Evaluation of
Working With Drift Guard Nozzle and Air Induction Nozzles In Maize
Spraying. Journal of Plant Protection Reserach Vol. 46, No.4 2006.
105
GRINSTEI, A., FRANKEL, H., AUSTERWEIL, MIRIAM, KRITZMAN G., 1988.
Air-Assisted
Spraying
of
Young
Cereal
Plants
Under
Controlled.Conditions. Crop Protection, 12(3):193-200.
GÜLER, H., URKAN, E., TOZAN, M., TEKİN, B., CANER, Ö.K., 2010. Tarımsal
Savaşım Mekanizasyonunda Teknolojik Gelişmeler, Ziraat Mühendisliği
7. Teknik Kongresi, Ankara, Cilt-1, s:627-643.
HEİLSBRONN, R.R., AND ANDERSON P.G.., 1991. Ein. Beiitrag zur
Umweltgerechten Applikation von Pflanzenschumtzmiteln. Landtechnik,
3/91: 116-119, Duesseldorf, Deutscland.
HISLOP, E.C., N.M. WESTERN, BUTLER, R., 1995. Experinmental Air-Assisted
Spraying of Maturing Cereal Crop Under Controlled Conditions. Crop
Protection, 14(1): 19-26.
JEFFREY, D.A., TAYLOR, W.A., 1991. Manipulation of Spray Deposits on Cereals
with Air Assistance. BCPC/AAB Symposium on Air Assisted Spraying in
Crop Protection, p. 273-274, UK.
KARMAN, M., 1971. Bitki koruma Araştırmaları Genel Bilgiler Denemelerin
Kuruluşu ve Değerlendirme Esasları.T.C. Tarım Bakanlığı Zirai
Mücadele ve Zirai Karantina Genel müdürlüğü Yayınları, Mesleki
Kitaplar Serisi, Bölge Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü İzmir.
KAYAPINAR, A., KORNOŞOR, S. 1990. Mısır kurtlarının doğal düşmanları ve
Biyolojik Savaşta Kullanılma Olanakları. Çevre Biyolojisi Sempozyumu,
17-19 Ekim, Ankara.
KHDAİR, A.I., CARPENTER, T.G., REİCHARD D.L. 1994. Effects Of Air Jets On
Deposition Of Charged Spray In Plant Canopies. Transaction Of The
ASAE. Vol. 37. No.5.
KNOTT, C. M., 1995., Evaluation of downwards air aissisted sprays in beas and beas
BCPC Weeds.
LARUE, P., 1984. La Sésamie du maïs (Sesamia nonagrioides Lef.) dégâts et
actualisation de la lutte. Phytoma 227:163-179.
MATTHEWS, G.A., 1992. Pesticide Application Methods. 2th Baskı. John Wiley Sons Inc., New York.
106
MELAMED-MADJAR, V. ve S. TAM. 1980.A field suvey of changes in the
composition of corn borer populations in Israel. Phytoparasitica 8: 201204.
MERCAN, S., BAYAT, A., ZEREN, Y., 1988. Tarla Pülverizatörlerinde Damlaların
Hedefe
Taşınmasında
Biyolojik
Etkinliğin
Saptanması.
Tarımsal
Mekanizasyon 11. Ulusal Kogresi, s. 247-258. Erzurum.
MICHIELSEN, J. M. G. P., STALLİNGA, H.; ZANDE, J. C. VAN DE, 2001. Drift
Reduction Due To: Drop Size Spectrum Of Nozzles And Air Support.
Journal article Accession Number: 20013051853 Landbouwmechanisatie
52 (4) : 16-17.
MICHIELSEN, J. M. G. P., ZANDE, J. C. VAN DESTALLINGA, H., VELDE, P.V.
2006. Evaluating Spray Techniques and Their Spray Distribution in a
High Maize Crop to Control Western Corn Rootworm (Diabrotica).
Aspects of Applied Biology. No.77(2). : 387-394. 2006.
MULLROONEY, J. E., SKJOLDAGER, M., 1997. Evaluation of an air assisted
ground sprayer for control of Boll Weevil (Anthonomus grandis,
Coleptera: Curculionidiae) and Beet Armyworm (Spodoptera exaqua,
Lepitoptera: Noctuidae). South western Entomologi: 2222(3):315-322.
ÖZKAN, H.E., FOX, R.D., 1998. Recent Trends in Agrochemical Application inThe
USA. Proceedings of Conference on Measurement and Management of
Agrochemical Spraying Quality, Taiwan Agricultural Research Instıtute,
Taichung, Taiwan 413, ROC., p.43-59.
PANNETON, B., PHILION, THERİAULT, H., KHELIFI, M. 2000. Spray Chamber
Evaluation of Air-assisted Spraying on Brocoli. Published in Crop Sci.:
40: 444-448.
PANNETON, B., 2002. Image Analysis of Water Sensitive Card for Spray Coverage
Experiments.Applied Engineering in Agriculture. Vol. 18(2): 179-182.
PICHE, M., PANNETON, B., THERIAULT, R., 2000. Field Evaluation of AirAssisted Boom Spraying On Broccoli and Potato. Transaction of ASAE.
Vol.43(4): 793-799.
107
RAETANO, G.C., 2005. Air Assistance ın Sleeve Boom Sprayers. Quality In
Application Technology. Phyto- Sanitary Protestion p.8-20.
RAHMAN, M. U.; WOLFF, R. L., 1993. Air-Assist[Ed] Spraying Effects On Spray
Coverage And Drift. Journal article Accession Number: 19942301076
Sarhad Journal of Agriculture 9 (2) : 189-194.
SOYSAL, A., BAYAT, A., 2006. Herbisit Uygulamalarında Kullanılan Düşük
Sürüklenme Potansiyelli Memelerin Püskürtme Tekniği Açısından
Değerlendirilmesi. Tarım Makinaları Bilimi Dergisi 2006 2(3), 189-195.
STAVRAKIS, G., 1967. Contribution à l’étude des espèces nuisibles au maïs en
Grêêce du genre Sesamia (Lépidoptères-Noctuidae). Ann. Inst. Phytopath.
Benaki, N. S. 8:1967: 19-22
SUMNER H.R., HERZOG, A.G., 2000. Assessing the Effectiveness of Air –assisted
and Hydraulic Sprayers in Cotton Via Leaf Bioassay. The Journal of
Cotton Science 4:79-83
ŞİMŞEK, N. ve GÜLLÜ M., 1992. Akdeniz Bölgesi’nde Mısırda Zarar Yapan Mısır
Koçankurdu (Sesamia nonagrioides Lef.) (Lepidoptera: Noctuidae) ve
Mısırkurdu (Ostrinia nubilalis Hbn.) (Lepidoptera: Pyralidae)’nun
Mücadelesine Esas Olabilecek Biyolojik Kriterlerin Araştırılması.
Türkiye II. Entomoloji Kongresi Bildirileri 28-31 Ocak 1992, Adana, pp.
501- 512
ŞİMŞEK, N. ve GÜLLÜ M., 1996. Akdeniz Bölgesi’nde Mısır Koçankurdu
(Sesamia nonagrioides Lef., Lep.: Noctuidae) ve Mısırkurdu (Ostrinia
nubilalis Hbn., Lep.:
Pyralidae)’nun Mücadelesinde tahmin ve uyarı
Olanakları Üzerinde araştırmalar. Türkiye 3. Entomoloji Kongresi
bildirileri, 24-28 Eylül, Ankara, 109-119.
TATLI, F., M. GÜLLÜ, F. ÖZDEMİR, 2004. Determination of Fungi Species
Relationships Between Ear Infestation Rates and Fumonisin Quantitaties
in Bt Maize. IOBC / Wprs Bulletin 27(3): 161-164.
TATLI, F., F. ÖZDEMIR, 2005. Adana ve Osmaniye İllerinde 2. Ürün mısır
tanelerinde bulunan funguslar ve mikotoksinler. II. Ulusal Mikotoksin
Simpozyumu bildiriler kitabı.190-191s. İstanbul.
108
TAYLOR, W.A. ve ANDERSEN, P.G., 1977. A review of benefits of air assisted
spraying
trials
in
arable crops.
Aspects of Applied
Biology,
Wellesbourne, v. 48, p. 163-174.
TSITSIPIS, J.A., MAZOMENOS, B.E. AND ALEXANDRI, M., 1987. The Corn
Stalk borer Sesemia nonagrioides Bioecology and Control prospect. Int.
Conf. On Pest in Agr. 1-3 Dec 1987, Paris. 271-278.
WALKER, P. T., 1970. Host: Zea mays ( Maize, corn for grain), Organism; Ostrinia
nubilalis(European Corn Borer), crop loss assesment methods, FAO.
Manual on evaluation and prevention of losses by pests, diseases and
weeds, Rome.
WOLF, R., 1997. Equipment to Reduce Spray Drift. The Cutting Edge. 97-7.
VAN DE ZANDE, J. C., PORSKAMP, H.A.J., 1996. Field Measurements of Spray
Drift in Arable Farming, AgEng 96, 96A-125, pp:257-258.
ZEREN, Y., M.GÜLLÜ, N. ŞİMŞEK, 1988. Some Biological Investigations
Relating To The Control of Stalk Borer (Sesamia spp.) And European
Corn Borer (Ostrinia nubilalis Hbn.) on Corn in Mediterranean Region.
Proceedings of a Symposium On Corn Borers And Control Measures, 1-3
November Adana, 1-19
ZEREN Y., BAYAT, A. 1999. Tarımsal Savaş Mekanizasyonu. Çukurova
Üniversitesi Ders Kitapları Genel Yayın No: 108 ADANA.
109
110
ÖZGEÇMİŞ
1977 yılında İçel ili Tarsus ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini
Adana’da tamamladı. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları
Bölümünden 2000 yılı Haziran ayında mezun oldu. Aynı yıl Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Anabilim Dalında Yüksek Lisans
eğitimine başladı. 3 yıl süreyle aynı üniversitede Araştırma Görevlisi olarak çalıştı.
2003 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Van Tarım İl Müdürlüğü’ne geçiş yaptı.
Ekim 2003’te Ziraat Yüksek Mühendisi ünvanını aldı. Eylül 2005’te Çukurova
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Makinaları Anabilim Dalında Doktora
eğitimine başladı. Temmuz 2006’da Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğü’nde göreve başladı. Halen aynı kurumda Sıcak İklim Tahılları Mısır
Şubesinde görev yapmakta olup evli ve bir çocuk babasıdır.
111
112
EKLER
113
Ek 1: Pülverizatör Genel Görünümü ve Uygulama Dönemlerine Ait Görüntüler
Püskürtme Çubuğu Yükselebilen Prototip Tarla Pülverizatörü
Birinci Dönem Uygulamalarından Bir Görünüm
114
İkinci Dönem Uygulamalarından Bir Görünüm
Bitki Örnekleme Yüzeyleri
115

Similar documents

SLF - German Pavilion

SLF - German Pavilion uygun (Ex-Proof) İş- ve Montaj-Platformları. (Bakınız, Sayfa 7).

More information