Sivil Toplum Örgütlerinin Türkiye`deki Suriyeli Mülteciler İçin Yaptıkları
Transcription
Sivil Toplum Örgütlerinin Türkiye`deki Suriyeli Mülteciler İçin Yaptıkları
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi- İGAM SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ MÜLTECİLER İÇİN YAPTIKLARI ÇALIŞMALAR İLE İLGİLİ RAPOR ASYLUM & MIGRATION RESEARCH CENTER Research Centre on Asylum and Migration Report on the Activities of Non Governmental Organisations for Syrian Refugees in Turkey 2013 İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi- İGAM Türkiye’deki Suriyeli Mültecilerin Haklarının Korunması ve Yaşam Koşullarının Arttırılmasında Rol Alan STÖ’lerin Üç Sınır İlindeki ASYLUM & MIGRATION RESEARCH CENTER Çalışmalarıyla İlgili Örnek Durum Analizi 18-20 Kasım 2013 Tarihlerinde Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis’te yapılan saha çalışması ve destekleyici belgeler üzerinde yapılan çalışma sonuçları Fotoğraf: Ünal Çam, Milliyet Hazırlayanlar: Metin Çorabatır, Fikret Hassa: Redaksiyon: Yakın Ertürk, Özgehan Şenyuva, Elif Ünal Arslan Sivil Düşün Sivil Düşün sivil toplum örgütleri, aktivistler ve sivil ağlar için Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen yenilikçi, esnek ve katılımcı bir Avrupa Birliği Programıdır. Bu yayın Sivil Düşün AB Programı Aktivist Desteği kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. Bu yayın içeriğinin sorumluluğu tamamıyla İltica ve Göç Araştırma Merkezi Derneği’ne aittir ve hiç bir şekilde AB’nin görüşlerini yansıtmaz. Baskı : Anıl Matbaa Ltd. Şti. Özveren Sok. 13/A Kızılay / ANKARA Tel: (0 312) 229 37 41 • Faks: (0 312) 229 37 42 İLTİCA VE GÖÇ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi kar amacı gütmeyen bir ulusal dernek statüsündedir. Merkez hiçbir din, dil, cinsiyet, cinsel yönelim ve ulus temelinde ayrım gözetmeksizin; insan haklarının her türlü siyasi, ideoloji ve dünya görüşünün üzerinde bir değer olduğunu kabul ederek; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile diğer uluslararası insan hakları sözleşmeleri, belgeleri, değerleri, ilkeleri doğrultusunda; iltica ve göç alanlarında araştırmalar yapmak başta olmak üzere Tüzüğü’nün 4. Madesi’nde belirtilen aşağıdaki faaliyetlerde bulunarak kamuoyunun bilgilendirilmesini ve bilinçlendirilmesini amaçlamaktadır: a) İltica ve göç alanlarında bilimsel inceleme ve araştırmalar yapmak, yaptırmak ve bu alandaki gelişmeleri izlemek ve kamuoyuna duyurmak, bu amaçla araştırma merkezleri kurmak; b) İltica ve göç alanlarında derneğin kendi yaptığı ve üçüncü taraflarca yapılan araştırmalara, yayınlara ve verilere ilişkin; ilgili üçüncü tarafların izinleri alınmak suretiyle, kamuoyunun ücretsiz kullanımına açık bir veri tabanı oluşturmak ve güncellemek; c) İltica ve göç alanlarında araştırma yapan yerli ve yabancı araştırmacılar arasında iletişim ağı oluşturmak; ç) İltica ve göç alanlarındaki ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip etmek suretiyle politika yapıcıları ve kamuoyundaki tartışmaları bilgilendirmek için politika önerileri hazırlamak; d) İltica ve göç alanlarında mevcut kanıt tabanlı verilere dayanarak ileriye dönük projeksiyonlar yapmak. Adres : Reşat Nuri sokak, 112 / 3, Hoşdere Cad. Ankara, Türkiye. İletişim : + 90 312 440 23 55 + 90 312 441 73 87 + 90 532 334 99 97 www.igamder.org Copyright © 2014 iii Yazarlar CENTER (emekli), Metin Çorabatır : Gazeteci, BMRESEARCH Sözcüsü ASYLUM & MIGRATION Fikret Hassa Okan Üniversitesi Öğretim Görevlisi : Koordinatör, araştırmacı; Halkla İlişkiler ve Turizm Editörler Yakın Ertürk : ODTÜ Öğretim Üyesi (Emekli), Avrupa Konseyi, İşkenceyi Önleme Komitesi Özgehan Şenyuva : ODTÜ Öğretim Üyesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Elif Ünal Arslan : Uluslararası Kızılhaç Örgütü (ICRC) Danışmanı, Eski Gazeteci - Reuters, BBC İGAM, Sayın Ayselin YILDIZ’a, Sayın Ahmad FARAJ’a, Sayın Yasin KARAYİĞİT’e ve Sayın Nur İNCETAHTACI’ya tercümelerdeki ve redaksiyonlardaki değerli katkılarından dolayı teşekkür eder. iv İÇİNDEKİLER KISALTMALAR.................................................................................................................. vii 1 GİRİŞ............................................................................................................................. 1 2 GEÇMİŞ ARKA PLAN.................................................................................................. 2 2.1 Türkiye ve kitle göçleri.............................................................................................. 2 2.2 STÖ’lerin Gelişim Çizgisi......................................................................................... 3 2.3 STÖ’ler ve Mülteciler................................................................................................ 4 2.4 Nisan 2011 ve sonrasında devletin Suriye insani kriz politikaları............................. 4 3 METOD VE SAHA ÇALIŞMASI................................................................................. 6 3.1 Genel Çerçeve........................................................................................................... 6 3.2 Sorular...................................................................................................................... 8 - Suriyeli Mülteciler. .................................................................................................. 8 - STÖ Bilgileri............................................................................................................ 8 - STÖ Algıları............................................................................................................. 9 - Mültecilerin görüşleri............................................................................................... 9 - Katılımcı gözlemleri. ............................................................................................... 9 4 ANLATILANLAR VE GÖZLEMLER 1: KENTLİ MÜLTECİLER....................... 10 4.1 Barınma....................................................................................................................... 10 4.2 Sağlık.......................................................................................................................... 11 4.3 Sağlık.......................................................................................................................... 11 4.4 Çalışma hakkı.............................................................................................................. 11 4.5 Eğitim.......................................................................................................................... 12 4.6 Sığınma başvurusu ve üçüncü ülkeye yerleşim.......................................................... 12 4.7 Uyum.......................................................................................................................... 12 v 5 ANLATILANLAR VE GÖZLEMLER 2: STÖ’LERİN FAALİYETLERİ............. 12 5.1 Genel.......................................................................................................................... 12 5.2 Şanlıurfa Platformu.................................................................................................... 13 5.3 IHH............................................................................................................................. 13 5.4 Mazlumder................................................................................................................. 14 5.5 İnsan Hakları derneği................................................................................................. 14 5.6 Helsinki Yurttaşlar Derneği........................................................................................ 15 5.7 Uluslararası mavi Hilal Vakfı..................................................................................... 15 5.8 Hayata Destek Vakfı................................................................................................... 15 5.9 Araştırmacı STÖ’ler................................................................................................... 15 5.10 Türk Kızılayı............................................................................................................ 16 5.11 Uluslararası STÖ’ler................................................................................................. 16 5.12 Suriyeli STÖ’ler ...................................................................................................... 17 6 BULGULAR.................................................................................................................... 18 7 EKLER............................................................................................................................. 24 vi KISALTMALAR Birleşmiş Milletler BM Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği UNHCR İnsani Yardım Vakfı IHH Sivil Toplum Örgütü STÖ T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Yönetim Başkanlığı AFAD Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi TBMM OCHA Danimarka Mülteci Konseyi (Danish Refugee Council), DRC Uluslararası Sağlık Çalışanları (International Medical Corps) IMC Türk İşbirliği ve Korrdinasyon Ajansı Başkanlığı TİKA vii Sivil Toplum Örgütlerinin Türkiye’deki Suriyeli Mülteciler İçin Yaptıkları Çalışmalar İle İlgili Rapor 1 GİRİŞ Oxford Üniversitesi Göç, Politika ve Toplum (COMPAS) Merkezi araştırmacısı Frank Duvel, Ocak 2013 tarihli makalesinde, Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısındaki hızlı artışa dikkat çektikten sonra “..Ancak asıl şaşırtıcı olan bu mülteci akını karşısında gösterilen sosyal ve siyasi sessizliktir: Diğer birçok Avrupa ülkesinde normal koşullarda moral bir paniğe yol açabilecek böyle bir gelişmenin Türkiye’de bu tür bir durum yaratmamış olmasıdır,” demektedir. Aradan geçen bir yıl, Duvel’in bu şaşkınlığını ortadan kaldıracak bir değişime yol açmadı. Tam tersine Ocak 2013 ile Ocak 2014 arasında sayılar artmaya hızla devam etti. Yaklaşık 800,000 Suriyeli mülteci, Türkiye’nin 81 ilinden 77 iline dağıldı (Sağlık BakanlığıUNICEF Aşılama kampanyası ile ilgili 18 Aralık 2013 ortak Brifingi). Ancak Suriye krizi, Türkiye’nin iç siyasi gelişmelerinin gölgesinde kalırken krizin insani boyutu da, genel kriz konularının yanında çok sınırlı bir ilgi uyandırdı. Türkiye’nin 11 ilinde kurulan 22 Kampta barınan Suriyeli mültecilere Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda yardım sağlanıyor. Sınırlı sayıda STÖ, kamplarda belli faaliyetlerde bulunuyor. Buna karşılık başta sınır illerinde olmak üzere çeşitli kentlerde kendi imkanlarıyla yaşamlarını sürdürmeye çalışan 500,000’e yakın mülteci ağrılıklı olarak yerel halktan ve STÖ’lerden destek alıyor. Kamp dışında faaliyet göstermek daha az formalite ve izin gerektirdiğinden, STÖ’ler faaliyetlerinde kent ortamında yaşayan mültecileri hedef kitleleri olarak seçiyorlar. Duvel’in dikkat çektiği genel ilgisizliğin yanı sıra bu STÖ’lerin sayısı; sektörel çalışma alanları (genel yardım; hukuki koruma; farkındalık; kadın, çocuk, yaşlı, engellilik, LGBT durumları; gıda, eğitim, ilaç, barınma, giyim ihtiyaçları; Sosyal-psikolojik danışmanlık, gençlik-ergenlik, alt yapı, din-inanç hizmetleri, spor-recreative faaliyetler); nitelikleri (yerel, ulusal, uluslararası); çalışma süreleri; eleman sayıları ve yeterlilikleri; yararlandıkları fonlar; hedef kitlelerinin genişliği (faydalanan sayısı); ortaklıkları (kamu, STK, uluslararası STÖ veya Uluslararası Kuruluşlar (AB, BM); karşılaşılan engeller ve zorluklar; ihtiyaçlar ve başarı öyküleri de gerek yetkililer gerekse kamuoyu tarafından yeterince bilinmemektedir. Bu arada, kamplara çok kısıtlı erişebilen uluslararası kuruluşlar için de kentlerdeki mülteciler daha özgür operasyonel faaliyet alanı olarak seçilmektedirler. Diğer yandan UNHCR, UNICEF gibi kurumların da yeni STÖ ortaklarına ihtiyacı artmaktadır. Yunanistan, İtalya gibi ülkelerden yapılan açıklamalar, Türkiye 1 üzerinden tehlikeli deniz yolculuklarını göze alarak düzensiz bir biçimde batıya giden Suriyelilerin sayısında artış olduğunu gösteriyor. İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi’nin (İGAM) hazırladığı bu rapor, ağırlıklı olarak Suriyeli mültecilerin en yoğun yaşadıkları üç sınır ilinde (Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis) yapılan katılımcı gözlemlere (participant observation) ve yarı yapılandırılmış mülakatlara dayanıyor. Çalışmanın amacı, STÖ’lerin yaşanan krizde bir aktör olarak ne oranda var olduklarının bir durum analizi/tesbitini yapabilmek. Çalışma haberler, raporlar, web-siteleri gibi yazılı kaynaklarla desteklenen bir (saha) araştırmanın sonuçlarını içeriyor. Ayrıca, sonuçlar, saha çalışmasının (araştırmasının) ardından katılınan OCHA toplantılarındaki gözlemler ve görüşmelerle güçlendirilmeye çalışıldı. Son olarak gözlemler ve bulgular, Dışişleri ve İçişleri Bakanlığı gibi kuruluşların yetkilileri ile yapılan ‘kaynağın açık ve ayrıntılı belirtilmemesi koşuluyla’ gerçekleştirilen mülakatlarla desteklenerek teyit edilmek istendi. Bir araştırma merkezi olarak IGAM’ın bu çalışmadaki temel hedefi, sayıları 500,000’ı aşmış olan kent ortamlarındaki Suriyeli mültecilerin temel haklarının daha iyi korunmasını ve ağır yaşam koşullarının iyileştirilmesini sağlayacak bilgi üretmektir. AFAD koordinasyonundaki kamu kurum ve kuruluşları kamplarda faaliyet göstemektedirler. Ancak kentlerdeki mülteci nüfus büyük ölçüde sosyal hizmetlere erişememekte, uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanamamaktadır. Az sayıda STÖ bu açığı kapatmaya çalışmaktadır. Ancak onların faaliyetleri de çok az bilinmektedir. Gerek mültecilerin durumu gerekse bu alanda çalışan STÖ’lerin faaliyetleri konusunda sağlanacak farkındalık, krize seyirci kalan çok sayıda STÖ’yü teşvik edebilecektir. Sahada faaliyet gösteren STÖ’lerle, potansiyelleri olan STÖ’leri biraraya getirmek de bu çalışmanın hedefleri arasındadır. Türkiye’de kamu kurumlarının yetersiz kaldıkları kentli Suriyelilere STÖ’lerin daha fazla destek vermesi, kaçakçılar eliyle yapılan bu tehlikeli seyyahatleri de bir ölçüde azaltabilir ve bu insanlara nisbeten daha insan onuruna yakışır bir yaşam ümidi sağlayabilir. 2 GEÇMİŞ ARKA PLAN 2.1 Türkiye ve Kitle Göçleri Türkiye coğrafi konumu nedeniyle tarihi boyunca zorunlu göç hareketlerine maruz kaldı. 1979’daki Iran İslam Devrimi, söz konusu rejim değişikliğinin hemen ardından başlayan İran-Irak Savaşı, 1988’de ateşkesten kısa bir süre sonra Irak rejiminin Kürt vatandaşlarına yönelik düzenlediği kimyasal saldırılar, 1989’da Bulgaristan’daki asimilasyon politikaları,1991’deki Körfez savaşının Kürtler arasında yol açtığı panik, Bosna ve Kosova’daki savaşlar, yüzbinlerce kişinin Türkiye’ye 2 sığınmasına yol açtı. Tüm bu büyük ölçekli zorunlu göç hareketlerinde, değişik hükümetler tarafından Türkiye Cumhuriyeti devletinin bazı standart politikaları uygulandı. Söz konusu insani krizlerde kamuoyunun genel ilgisizliği de dikkat çeken bir nokta oldu. Bu ilgisizliğin bir başka boyutu da geçmişteki ve günümüzdeki mülteci krizlerine sivil toplumun son derece sınırlı müdahalesiydi. 2011’deki Suriye mülteci krizine gelinceye kadar bunu, siyasi rejimin STÖ’lere getirdiği kısıtlamalarla açıklamak mantıklı olabilir. 2003 yılındaki Irak krizi öncesinde olası bir mülteci krizine yönelik hazırlıklar sırasında STÖ‘lerin ve hatta BM örgütlerinin tamamen acil durum planlarının dışında tutulması da devletin politikalarındaki sürekliliğin 2011 öncesi son örneği idi. Buna rağmen, söz konusu mülteci krizlerinde Uluslararası, Ulusal ve yerel birçok STÖ, kendi imkanlarını zorlayarak zor durumdaki mültecilere yardım eli uzatmaya çalıştı. Devletin ve uluslararası kuruluşların bu krizlerde oynadığı roller iyi-kötü kayıtlara geçmişken STÖ’lerin söz konusu gayretleri çoğunlukla tarihin kaydına giremedi. İçinde bulunulan Suriye mülteci krizinde de STÖ’lerin oynadığı role dair sistemli herhangi bir kaynağa rastlamak mümkün değil. Oysa STÖ’lerin mültecilere yardım eli uzatma eğilimi bir toplumun insan haklarına ve insani değerlere bağlılığının göstergelerinden biridir. Dolayısı ile Suriyeli mültecilere STÖ’lerin ilgisini araştırmak Türkiye’nin iltica politikalarının oluşturulmasında önemli yol gösterici bir katkı yapacaktır. 2.2 STÖ’lerin gelişim çizgisi Türkiye’nin siyasi yapısı ve tarihi, STÖ’lerin gelişip serpilmesi için uygun bir ortam yaratmamıştır. Sivil toplumun siyasi bir örgütlü güç olması genellikle istenmemiş ve engellenmiştir. STÖ’lerin mali kaynaklara erişimi kısıtlanmış, faaliyetleri sıkı bir kontrol altında tutulmuş ve çalışma alanları daraltılmıştır. Bu durumun yavaş bir süreçten geçerek değişmeye başlaması 1990’ların başına rastlar. Özellikle insani konularda inanç temelli insani yardım örgütü niteliğindeki STÖ’ler, Bosna ve Kosova krizlerinde yeşermeye başladı. Takip eden yıllarda insan hakları ihlallerindeki azalmalar insan hakları örgütlerinin, çok yoğun işkence, yargısız infaz, kayıp kişiler gibi konulardan nefes alarak kadın hakları ve sığınma sorunlarına yönelmelerine yardım etti. 1999’daki Marmara depremi STÖ imajının yeni ve olumlu anlamlar kazanmasında önemli bir rol oynadı. Arama kurtarma alanındaki AKUT gibi örgütler, gençlerin yüksek insani değerlerin ışığında ortak hareket etmelerini teşvik etti. 2000’li yılların başından itibaren Türkiye’de AB güdümlü olarak başlayan siyasi reformlar STÖ’lerin çalışmalarının önündeki engelleri yumuşattı. 2010’lara gelindiğinde, daha örgütlü, sesini daha iyi duyurabilen, maddi olarak, özellikle AB fonları ile güçlenmiş, ilgi alanları çeşitlenmiş bir sivil toplum 3 yapısı karşımıza çıktı. Bu olumlu gelişmenin yanı sıra, siyasi iktidarla olan yakınlık mesafeleri, STÖ’lerin siyasileşmelerine de yol açtı. Özellikle 2000’li yıllarda, İslami inanç kesimlerinin yardımseverlik duygularını harekete geçirerek önemli bağışlar toplayabilmelerine olanak tanıdı. İnanca dayalı yardım kuruluşları, AKP hükümetinin uluslararası politikada etkin bir rol oynama siyasetiyle paralel olarak dünyanın farklı bölgelerinde yardım faaliyetlerine giriştiler. Suriyeli ilk mülteci grubunun Türkiye’ye sığındığı 29 Nisan 2011 öncesinde dikkat çeken bir başka nokta, Türkiye’de faaliyet gösterme izni alan yabancı STÖ’lerin sayısındaki azlıktır. Her nekadar yürürlükteki dernekler yasası, eskisinden farklı olarak Türkiye menşeli STÖ’lerin, yabancı STÖ’ler ile ortaklıklar kurulmasının yolunu açmışsa da, yabancı STÖ’lerin kendi başlarına Türkiye’de faaliyet göstermeleri izne tabidir ve bu izinler kolay alınamamaktadır. Türkiye’de, yarı kamusal nitelikteki meslek kuruluşları, sendikalar gibi yapılar da siyasetin gölgesinde kalmayı sürdürmektedirler. 2.3 STÖ’ler ve Mülteciler STÖ’lerin uluslararası insani yardım faaliyetleri artmış olmakla beraber, uluslararası STÖ’ler ve uluslararası insani yardım hareketiyle ilişkileri alt düzeyde bulunmaklatır. Türkiye menşeli olup, dünyanın değişik bölgelerindeki afet ya da zorunlu göçlere yardım götüren STÖ’ler, daha çok Türk bayrağı altında izole bir çaba sarfetmektedirler. Uluslararası insani yardımın koordinasyon mekanizmalarında yer alınmamaktadır. Uluslararası insani yardımın “code of conduct”ını imzalamış bir Türk STÖ bulunmamaktadır. Kitle göçleri dışında 1994 yılında yayınlanan İltica ve Göç Yönetmenliği’nin yarattığı sıkıntıların hafifletilmesi amacıyla UNHCR Türkiye Ofisi, kamuoyunda farkındalık yaratmak, STÖ’lerin dikkatini bu alana çekmek için yoğun bir çaba başlattı. Adında “sığınma” kelimesi bulunan ilk STÖ olan Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği, UNHCR’ın teşviki, yol göstermesi ve destekleriyle 1995 sonunda kuruldu. Ancak bugün hala, adında iltica, sığınma, mülteci kelimeleri bulunan, İGAM da dahil STÖ’lerin toplam sayısı 4 ya da 5’i geçmemektedir. 2.4 Nisan 2011 ve sonrasında Devletin Suriye Politikası Mart 2011’de Suriye’ye sıçrayan “Arap Baharı” benzeri protestoların kısa zamanda çatışmalara dönüşmesi sonucu, Suriye’den komşu Ürdün, Lübnan ve Türkiye’ye ilk kaçışlar Nisan ayında gözlenmeye başladı. Türkiye’ye bilinen ilk grup halinde kaçış Hatay’ın Yayladağı ilçesinden 250 kişilik bir grubun sınır barikatlerini aşarak sığınmasıyla 29 Nisan 2011’de gerçekleşti. Türk hükümeti aynı gün yaptığı açıklamada, gelenleri “misafir” olarak niteledi, zulüm ve savaştan kaçan bu “misafirler” için sınırların açık olduğunu ve öyle kalacağını, gelenlerin Türkiye’deki temel ihtiyaçlarının karşılanacağını ve kimsenin zorla geri gönderilmeyeceğini 4 açıkladı. Uluslararası koruma ilkeleriyle tam uyumlu olan bu politika, uluslarararası toplum tarafından takdirle karşılandı. Ancak uluslararası toplumun Türkiye’nin bu cömert ve uluslararası yükümlülüklerini yerine getiren politikaları karşısında teklif ettiği yardımlar konusunda Hükümet, teşekkür etmekle yetindi. Hükümet, Türkiye’nin kendi imkanlarıyla misafirlere koruma sağlamakta kararlı olduğunu ilan etti. Bu çerçevede Suriye’den sığınanların sayısı arttıkça önce Hatay ilinin farklı ilçelerinde, ardından uzun Suriye sınırına komşu diğer illerde kamplar açmaya başladı. 2013 Yılı Aralık ayı itibariyle 11 İldeki kamp sayısı 22’ye, bu kamplarda barınan mültecilerin sayısı da 210,000 kişiye ulaştı. Bağımsız gözlemcilerin denetimine kapalı olmaları nedeniyle kaygı kaynağı olsa da, kamplarda sağlanan hizmetler, buraları gezdirilen uluslararası kuruluş ve yabancı ülke heyetlerinin takdirini kazandı. UNHCR, kampların “beş yıldızlı kamp” olarak nitelendirilmesinde önemli bir farkındalık yarattı. Hükümetin Suriyeli mülteciler konusundaki dış yardımlara kapalı politikasının önemli bir başka unsuru da yardım ve koruma faaliyetlerinde uluslararası ve sivil toplum işbirliğinden uzak durmasıydı. UNHCR gibi 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin 35. Maddesi tarafından özel denetleme ve işbirliği yükümlülüğü kazandırılan bir örgüt bile kamplara sokulmadı. Ancak 2012 Yılında UNHCR’a ve zamanla diğer UN örgütlerine, çok sınırlı olarak kamplara giriş izinleri verilmeye başlandı. Ama 2014 yılı başında bile UNHCR’ın kamplara yönelik faaliyetleri teknik destek ve gönüllü geri dönüş mülakatlarını izlemekle sınırlı bulunuyor. Uluslararası (hükümetlerarası) kurumlara kapalı yürütülen kamplardaki yardım çalışmaları, ulusal ve uluslararası STÖ’lere de doğal olarak kapalı tutuldu. Türk Kızılayı’nın barınma ve gıda sektörü çerçevesinde, AFAD’ın koordinatörlüğü altındaki faaliyetlerinin dışında, İnsani Yardım Vakfı (IHH) elindeki ya da yeni topladığı yardım malzemesini, kamp girişlerinde AFAD yetkililerine aktarma şeklinde faaliyet gösteren ilk Türk STÖ’sü ünvanını kazandı. 2012’deki bir gelişme de UNHCR’ın hatırlatması ile hükümetin, resmi söylemlerde “misafir” kavramını bırakarak, “geçiçi koruma” kavramını kullanmaya başlaması oldu. “Geçici Koruma” kavramı, krizin ikinci yılında ancak yasallaşabilen “Yabancılar ve Uluslararası Koruma” yasasının (14 Nisan 2013) 91. Maddesi’nde yer alıyor. Ancak Avrupa Birliği’nin 2001 tarihli Geçici Koruma yönergesinden ithal edilen bu kavram, kitle göçleri durumunda nasıl davranılacağı ve mültecilerin hakları açısından hiçbir ayrıntı içermiyor. Krizin en başından beri sessizce gelişen ama gerek Türk makamları gerekse UNHCR’ın duyurularında üzerinde durulmayan bir oluşum, 2013 yılında görmezden 5 gelinemez bir noktaya ulaştı. 2013 Yılı ortalarından itibaren kentlerde yaşıyan Suriyeli mültecilerin sayısı kamp nüfusunu üç misline yakın geçti. 2013 yılı sonu itibariyle 210,000 kişi kamplarda yaşarken, kent mülteci nüfusu başta da belirtildiği gibi 500,000’i geçti. Mevcut yasanın Geçici Koruma konusundaki hükmünün ayrıntıdan tamamen yoksun olmasının yarattığı sorunlar, kentli mülteci nüfusu olgusu karşısında çok çarpıcı biçimde ortaya çıktı. Bu çalışma, kamplarda operasyonel faaliyetlerine izin verilmeyen STÖ’lerin, devletin, uluslararası kuruluşların sırt çevirdikleri, ihmal ettikleri bu nüfusa yardım eli uzatan tek kurum olabilecekleri varsayımından yola çıktı. 3 METOD VE SAHA ÇALIŞMASI 3.1 Genel Çerçeve “Türkiye’deki Suriyeli Mültecilerin Haklarının Korunması ve Yaşam Koşullarının Arttırılmasında Rol Alan STÖ’lerin Üç Sınır İlindeki Çalışmalarıyla ilgili Örnek Durum Analizi” başlıklı bu çalışma kısa bir sürede gerçekleştirildi. Araştırma objektiflik ve tarafsızlık ilkelerine dayalı, hızlı bir gözlem niteliği taşımaktadır. Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis illeri, gerek kampları gerekse kentli mülteci nüfusun yoğunluğu açısından, genel özellikleri yansıtan kentler oldukları için seçildiler. Üç ilin birbirine komşu olması, ekonomik gelişmişlik, etnik ve dini dokular açısından farklılıklar da göstermesi nedeniyle üç ilin seçiminin isabetli olduğuna inanmaktayız. Bu tür farklılıkların, sivil toplumun mülteciler konusundaki çalışma istekliliğini yansıtabileceği düşünüldü. Araştırmanın hedef kitlesini Suriye mülteci krizinin Türkiye’deki boyutu ile ilgili çalışmalar yapan uluslararası, ulusal (Türk) ve yerel STÖ’ler oluşturuyor. Alan ekibimiz illerdeki çalışmasının önemli bir bölümünü Suriyeli mültecilerle ilgili çalışmalar yapan STÖ’lerin alan temsilcileriyle derinlemesine mülakat ve katılımcı gözleme ayırdı. Çalışma üç bölümden oluştu. Hazırlık niteliğindeki ilk bölüm kentli mültecilerle ilgili daha önce yazılan raporların taranması, İGAM’ın akademisyen üyeleri tarafından soruların hazırlanması ve STÖ yetkilileri ile randevuların alınmasından oluştu. STÖ’lerle ön temasta, uluslararası, ulusal ve yerel STÖ kategorileri oluşturuldu. Ulusal ve Yerel STÖ’ler ayrıca mevcut bilgilerin ışığı altında a) inanç temelli STÖ’ler; b) hak temelli STÖ’ler, c) laik yardım STÖ’leri; d) Mültecilerle daha önce çalışan STÖ’ler; e) Sendika, Birlik gibi Meslek örgütleri olarak sınıflandırıldılar. İkinci bölüm alan çalışmasıydı. İki kişilik IGAM alan ekibine, Milliyet gazetesinin Ankara bürosundan bir de foto muhabiri araştırmanın görsel malzemeler ile desteklenmesi amacıyla katıldı. 6 Alan çalışması her üç kentin merkezinde birer günde gerçekleştirildi. Görüşmelerde yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanıldı. Görüşmeler her bir STÖ ile ayrı ayrı ve yüz yüze gerçekleşti. Hizmetlerin alınması konusunda STÖ temsilcilerinin verdikleri bilgilerin faydalanıcı kesim olan mültecilerle de kontrolüne çalışıldı. Bu nedenle mültecilere ev ziyaretleri yapıldı. Ancak, mülteci ailelerine ulaşabilmenin yolu yine STÖ’lerin aracılığından geçtiğinden, daha çok, yardım alan ailelerle görüşmek mümkün olabildi. Aile ziyaretleri sırasında yardım yapan STÖ’nün temsilcisi ile o STÖ’nün tayin ettiği tercümanlar hazır bulundular. Buna karşılık semtlerdeki ziyaretlerde bize aracılık eden STÖ yetkililerinin ilk kez gördüğü mültecilere rastlanıldı. Randevu alınması sırasında hatta randevuların gerçekleştirilmesi aşamasında özellikle uluslararası STÖ’lerin aşırı çekingen davrandıkları gözlemlendi. Hazırlık aşamasında ayarlanan randevular alanda son dakikada, karşı tarafın talebi ile iptal oldu. Bu nedenle alan çalışması sırasında uluslararası STÖ temsilcileri ile buluşulamadı. Ancak onların ulusal STÖ ortakları ile görüşmek mümkün olabildi. Alan çalışmasında görüşülen STÖ ve ziyaret edilen aile dökümü şöyle gerçekleşti: Şanlıurfa’da 5 STÖ 10 Aile Gaziantep’te 4 STÖ 6 Aileye Kilis’te 3 STÖ Okul, Kamp ve Sosyal Merkez Alan dışı (Ankara) Alan çalışmasının sınırlı olması ve uluslararası STÖ’lere özellikle kayıt yaptırmaları sırasında karşılaştıkları sorunlar yüzünden ulaşılamaması nedeniyle bulgular, telefon mülakatları, internet taraması ve STÖ’ler tarafından hazırlanan raporlar ile diğer faaliyetlerin araştırılması yoluyla desteklendi. Konuyla ilgili rapor yazan STÖ’lerin yetklileri ile telefon mülakatları yapıldı. 18 Aralık 2013 tarihinde Gaziantep’e gidilerek OCHA/ECHO’nun Suriye İnsani Krizi Ortaklar 2014 Uygulama Planı Toplantısı’na katılındı. Buraya katılan uluslararası 5 STÖ’nün temsilcileri ile görüşüldü. 28 Ocak 2014’te tekrar Şanlı Urfa’ya gidilerek izin almış 2 Uluslararası STÖ merkezi ziyaret edildi. Ayrıca, hem bir AB ülkesi Büyükelçiliği yetkilileri, hem de İçişleri ve Dışışleri bakanlıkları yetkilileri, ayrıca AFAD ile görüşülerek uluslararası STÖ’lerin çalışma izinleri konusundaki resmin ortaya çıkartılmasına çalışıldı. Üçüncü aşamada bulgular analiz edildi ve rapor hazırlandı. Bulguların genel bir durumu yansıtıcı nitelikte olduğu kanaatindeyiz. 7 3.2 Sorular Sorular kentli mültecilerin yardımlara erişimi, STÖ’lerin kendileriyle ilgili objektif bilgileri, STÖ’lerin kendilerini nasıl algıladıkları kateogrilerinde düzenlendi, ayrıca saha çalışması yapacak ekibin mülakatlarda dikakt etmesi gereken noktalar belirlendi. 3.2.1 Suriyeli kentli mülteciler için hazırlanan sorular - Çalışıp çalışmadıkları, çalışma koşulları yaşam koşulları, hizmetlere erişim - Yaşadıkları bölgelerde yaşamlarını güçleştitici, adaptasyonlarını zorlayıcı etmenler nelerdir? - Aile olarak kaç kişiler? - Mali durumları? - Neden kampa gitmedikleri? - Kimlik kartı olup olmadığı? - Devlet hizmetlerinden haberdar olup olmadıkları? - Aldıkları destek ve yardımlar? - Halkın kendilerine karşı tavrı? - Çocuklarının okula gidip gidemedikleri? 3.2.2 STÖ bilgileri - Uluslararası, ulusal, ya da yerli STÖ kategorilerinden hangisine giriyor? - Suriyeli mülteciler için yürüttükleri yardım faaliyetleri? - Devlet kurumları ve BM örgütleriyle ilişki ve işbirliği yapıyorlar mı? Yapıyorlarsa niteliği? - Diğer STÖ’lerle (uluslararası, ulasal, yerel) işbirliği? - Faaliyetler için yeterli fonlarının (öz kaynak) olup olmadığı? - BM, AB veya ülkelerden, uluslararası STÖ’lardan fon alıp almadıkları? - Hükümet ile çalışmalarda, izinlerin alınmasında karşılaşılan sorunlar? - Hizmetin eriştiği nüfusun genişliği? - Yaklaşan kış ayları için hastalıklara karşı önlem alındı mı? - Kaç kişilik bir ekiple çalışmalar yürütülüyor? Ekibin eğitim ve tecrübe düzeyi? - Hedef kitlenin hangi kritere göre belirlendiği? 8 3.2.3 STÖ algıları - İnsani yardım ve özellikle mülteci alanında tecrübeniz var mı, varsa daha önce hangi alanlarda çalıştınız? - Şehirler kapasitenin üzerinde sığınmacı ile karşı karşıya kaldığında yeterli düzeyde önlemler alınabilir mi? - Götürülen hizmetin niteliği - Halkın sığınmacılara karşı bakış açısı ve algısı nedir? - Mültecileri topluma entegre etmek için planları var mı? Yani gelen ve gelmeye devam eden 1 milyondan fazla mülteci topluma nasıl entegre edilebilir? - Yaşam koşulları ve hizmetlere erişimleri - Yardım faaliyetlerinin saiki:Sevap mı görev mi? - Sığınmacılara yeterli destek ulaştırılabiliyor mu? - STÖ’lerin önündeki temel zorluklar 3.2.4 Katılımcı gözlem için dikkat edilecekler - Şehirlerde Suriyelilerin görünür olup olmadığı - Kentler arası farklar - Yaşam koşulları - STÖ’lerin planlı çalışmaları - Hizmet tatmini - BM-STÖ işbirliği - Koordinasyon - Maddi kaynaklar - Kadın çalışanlar - Alanda bulunma süreleri - Yardımları sadece insani boyutta mı gerçekleştiriyorlar yoksa başka amaçları var mı? Bu mültecilerin evlerine dönmelerini beklemek gibi? - Deneyimleri - Mültecilerle bire bir mi çalışıyorlar? - Hizmetlerinin sürdürülebilirliği 9 - STÖ’lerin sunduğu hizmetlerin yoğunlaştığı alanlar (ihtisas alanları); temel gıda ve gıda dışı malzeme yardımı; barınak desteği; çeşitli sağlık hizmetleri; psikososyal destek; ampute tedavi; ilaç; eğitim; kadın sorunları. Bu açıdan şehirler arası farklılıklar. 4 ANLATIMLAR ve GÖZLEMLER 1: KENTLİ MÜLTECİLER Yapılan görüşmeler sonucu, kentlerde yaşayan mültecilerin sorunları görüşmeler sonucu şu şekilde özetlenebilir; 4.1 Barınma Kamp dışındaki mülteciler barınma konusunda hemen hemen hiçbir destek alamıyorlar. Bazen, birkaç aile biraraya gelerek bir daire kiralıyorlar. Suriyelilerin çoğunluğu ziyaret ettiğimiz bu üç ilin en fakir kısımlarındaki kiralık yerlerde yaşıyorlar. Küçücük çocuklar çıplak ayakları ile beton üzerinde dolaşıyorlar. Isınacak bir soba, üstlerine örtecekleri bir battaniye bulmak bile zor. Kentsel dönüşüm çerçevesinde yapılan mütevazi konutlara yerleşenler de var. Ama, 500 TL’ye ulaşan elektrik parasını ödemeyemedikleri için çıkartılacaklar. Gaziantep’in Güzelvadi Mahallesi, kentin kırsalla kucaklaştığı en uç noktalardan birisi. Buralarda, dört beton kolon üzerinde yükselen tek katlı ilkel yapıların, dükkan olarak tasarlanmış zemin katlarına, aldıkları briket ve çimento-kum desteği ile duvar ören Suriyeliler, iç mekanı, çarşafla bölümlere ayırarak aralarında paylaşıyorlar. Acil olarak battaniye, giysi ve gıdaya ihtiyaçları var. Gaziantep Mazlum-Der Yöneticisi Mehmet Alkış bir Suriyeli ailenin, ellerindeki tek kaşığı paylaşarak yemek yediklerini belirterek, kendilerinden çatalkaşık yardımı istediklerini söyledi. Suriyeli mülteciler kamplarda yer bulamıyorlar. 25,000 kişilik kamplar şimdi 35,000 kişiyi misafir ediyor. Ayrıca, kamplarda özel hayatın mahremiyetini sürdürmek zor. Diğer yandan, kamptan çıkış izni olmadığından dışarıda çalışıp para kazanmak imkansız. Bu insanlar, çalışarak Türkiye’deki koşullara uyum sağlamak istiyorlar. Bu nedenle çalışma hayatına erken başlamayı önemli bir adım olarak görüyorlar. Şanlıurfa Eğitim Bir Sen yetkilileri, kent merkezlerinin dışında çok sayıda Suriyeli mültecinin, tarım sektöründe çalışabilmek için kırsal alanlara yayıldıklarını belirtti. Kırsal kesimde kullanılmayan bağ evlerine, depolara yerleştikleri söyleniyor. Kırsal kesimde ve köylerde yaşayanlar çok daha az görünür durumdalar. Onların kayıt işlemleri ve sayılarının tespiti ise hemen hemen imkansız. Kilis Ortak Akıl Platformu da kentteki barınma konusunda şu tespiti yapıyor: “Halen Kilis’te Suriyelilerin kiralamaları sonucunda kiralık konut kalmadığı gibi 10 terk edilmiş ve sahiplerince başka şehirde oturmaları nedeniyle kullanılmayan boş ev ve iş yerlerine bile aileler yerleşmiş, kendilerince basit tamiratla bu riskli yapıları kullanmaktadırlar.” 4.2 Gıda ve beslenme En önemli sorunlardan biri de gıda ve beslenme. Çocuklardan başlayarak eksik beslenme büyük bir sorun. Belediyelerden ve sivil toplum kuruluşlarından yardım paketleri alarak karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. 4.3 Sağlık Kayıt olan Suriyeli mülteciler, kendilerine verilen kimlik kartları ve bu kartlardaki kimlik numaraları ile sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyorlar. Ayrıca yüzde 20 sini ödeyerek ilaç alabiliyorlar. Sağlık gibi çok önemli bir hizmete erişim son derece kıymetli bir katkı. Kilis’te faaliyet gösteren Uluslararası Mavi Hilal Vakfı Başkan Yardımcısı Muzaffer Baca, Suriye’li nüfusun Kilisli halkla eşit orana çıktığı ilde devlet hastanesinde mülteci hastalar ve yaralıların çokluğu nedeniyle TC vatandaşlarının hizmetinde aksama ve gecikmeler olduğunu söyledi. Diğer yandan, pahalı tedavi gerektiren durumlarda sağlık hizmetlerinin yetersizliği ortaya çıkıyor. Bombalardan dolayı sakatlanan insanları hayata döndürmek için çok pahalı tıbbi müdahaleler gerekebiliyor. Bunu karşılayacak kaynak yok. En yakınlarını bombardımanlarda kaybedenler için psikolojik destek, travma sonrası programlar, ampute (sakat) kalanlara protez sağlanması gibi yardımlar da eksikliği hissedilen sağlık hizmetleri arasında. 4.4 Çalışma hakkı Şehirlerde yaşayan Suriyeli mülteciler yaşamlarını sürdürebilmek için çalışmak zorundalar. Ancak, Türkiye’de, resmen “geçici koruma” dan yararlanan kişiler için çalışma koşullarını düzenleyen bir mevzuat yok. Bu boşluktan dolayı ancak kayıt dışı olarak çalışabiliyorlar. Bu da her türlü istismara yol açıyor. Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis’te, kampların dışında yaşayan Suriyeli mülteciler, tarım ve inşaat sektörü ile ağır metal işlerinde istihdam ediliyorlar. Önemli sayıda mülteci ailesi, köylere yayılarak tarım üretiminde çalışıyor. Şanlıurfa Deniz Feneri örgütünün temsilcisi Osman Gerem, bazı Suriyelilerin yapılan organizasyonlarla, ucuz işçi olarak, sınır illerinin dışına da götürüldüklerini belirtti. Ebu H. 63 yaşında. Emekli Asker. Ailesinden 10 kişi beraber kaldığı Gaziantep’ki dükkandan bozma bir mekanda günde 10 kg. fıstık ayıklama karşılığı 4 TL kazanarak geçiniyor. Öte yandan zengin Suriyeli mülteciler arasında ticaret yapanlar, kuyumculukla uğraşanlar, cafe-restaurant işletenler de var. 11 4.5 Eğitim Kamp dışında yaşayan Suriyeli mültecilerin çocukları büyük ölçüde eğitim alamıyorlar. Şanlıurfa İl Merkezi’nde Suriyeli çocuklar için açılan okula 1.200 çocuk kayıt yaptırmış. Ancak halen 400 öğrenci Suriye’li öğretmenlerden ders alıyor. Öğrenciler servislerle evlerinden alınıp, bırakılıyorlar. Ancak ev ziyaretlerinde konuştuğumuz aileler, bu okuldan haberdar olmadıklarını söylediler. 4.6 Sığınma Başvurusu ve üçüncü ülkeye yerleştirme Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Türkiye’nin uyguladığı geçici koruma rejimini desteklemek amacıyla, Suriyeli mültecilerin bireysel sığınma başvurularını geri çeviriyor. Suriyeli mülteciler, üçüncü bir ülkeye yerleştirilmek talebiyle UNHCR’ın Gaziantep ofisinin kapısına gidiyorlar, ancak şu anda bu başvuruları alınmıyor. 4.7 Uyum Osman Gerem, Şanlıurfa’da halkın misafirperver ve anlayışlı olduğunu söylüyor. Gerem, savaş öncesinde Tükiye ile Suriye’nin vizesiz geçiş imkanı sağlamalar sonucu, yıllardır birbirini görememekten dolayı küllenen akrabalık ilişkilerinin karşılıklı ziyaretlerle canlandığını hatırlatıyor. “Bu yakınlaşma, Suriyelilerin, çatışmalar başladığında akrabalarının yanına daha kolay sığınmasını sağladı” diyor. Kilis Ortak Akıl Platformunun raporunda da Suriyelilerin kentlerdeki varlığının yarattığı uyum problemlerinin başında kira sorununu yer alıyor. Ucuz çalışma bir başka gerginlik konusu. Uluslararası Mavi Hilal Vakfı Başkan Yardımcısı Muzaffer Baca da Kilis’teki ortak sorunları benzer biçimde dile getirdi: “Kira artışı, kültürel farkılılıklar (Dini farklılılıklar, ahlaki değerler), alınan güvenlik tedbirleri Kilis halkını rahatsız ediyor”. 5 ANLATIMLAR VE GÖZLEMLER 2: STÖ’LERİN FAALİYETLERİ 5.1 Genel Bugüne kadar Türkiye’nin karşılaştığı bu en büyük mülteci krizinde devletin imkanlarının çok büyük bir kısmı 10 ildeki 22 Kampta yaşayan Suriyeli mülteciler için kullanılıyor. Kentlerde yaşayan yarım milyon mültecinin hayata tutunmasında ise en büyük destek sivil toplum örgütlerinden (STÖ) geliyor. Devletin ve uluslararası kuruluşların boş bıraktıkları alanı onlar doldurmaya çalışıyor. Adlarından kimse pek bahsetmese de söz konusu kuruluşlar buradalar. Büyük fedakarlıklarla mağdurların hayatında değişiklikler yaratmaya çalışıyorlar. 12 Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis’te daha çok inanca dayalı STÖ’ler kamp dışında yaşayan mültecilere yardım konusunda aktif faaliyet gösteriyorlar. Hak savunucusu olan STÖ’ler ise savunuculuk, raporlama, izleme ve farkındalık faaliyetleri yürütüyorlar. İnanç temelli olmayan yardım kuruluşları arasında da bölgede olağanüstü yardım çabaları gösterenler var. Olması gerekenden çok daha az sayıda uluslararası sivil toplum örgütü de acil gıda yardımının dışında kendi ihtisas alanlarında ihtiyaç sahiplerinin dertlerine çare bulmaya çalışıyor. Ayrıca, Suriyelilerin kurduğu sivil toplum oluşumları da bölgede faal. Çalışmanın kapsadığı üç ilde Suriyeli mültecilere yardım amacıyla birçok STÖ’nün çaba gösterdiği gözlemlendi. Aşağıda bu gözlemlerin bir özeti sunulmaktadır: 5.2 Şanlıurfa Platformu Şanlıurfa’daki 60 kadar sendika ve diğer örgütlerin temsilcileri, 2012’de biraraya gelerek “Şanlıurfa STÖ İnsani Yardım Platformu”nu oluşturmuş. Deniz Feneri, IHH, Mazlum Der, Kimse Yok mu gibi yardım kuruluşları platformda yer alıyorlar. Kent merkezindeki Suriyeli sayısı birden bire artınca, Deniz Feneri Derneği’nin sorumlusu Osman Gerem önderliğinde STÖ’ler biraraya toplanmış. Platform Valilik ile yakın işbirliği yapıyor. Evsiz ya da yardıma muhtaç Suriyelilerin tespitine çalışıyor. Eğitim-Bir-Sen’den İbrahim Çoşkun, faaliyetlerden bahsederken kaynak ve bağış bulma çabalarının altını çiziyor. İşadamlarından destek istediklerini, ayrıca Ankara, Istanbul, Kayseri Büyükşehir Belediyeleri ile temasa geçerek patates, soğan, un, mercimek gibi temel gıda maddelerini temin ettiklerini anlatıyor. Osman Gerem, yurt dışından da yardım temin ettiklerini söylüyor: “Almanya’daki Nurenberg Medine Vakfı bize 30 tonluk malzeme yardımı yaptı”. Gerem, kriz uzadıkça yardım miktarının azaldığını da vurguluyor. STÖ’lerin yardımlarının büyük bölümü, sınırın Suriye tarafındaki yerinden edilmiş insanlara yollanıyor. Gerem, 2012’den bu yana toplam 120 TIR dolusu insani yardım malzemesinin Suriye sınır ötesine gönderildiğini söyledi. Kenttekilere yapılan yardımı ise 50 TIR hacminde. Şanlıurfa belediye Meclisi Üyesi Yusuf Mert, yardımların asıl hedefinin sınır ötesi olduğunu söylüyor. Bu yardımlar sayesinde Türkiye’ye gelişlerin yavaşlayacağına inanıyor. 5.3 IHH İHH Şanlıurfa Şubesi, Platform’dan ayrı olarak da yardım faaliyetinde bulunuyor. İHH Şube Başkanı Behçet Atila, Şanlıurfa’da 70,000 Suriyelinin kamp dışında yaşadığını belirtiyor. Sorunların başında adres tespiti geliyor. Kentin değişik 13 semtlerine yayılan Suriyelilere ulaşmak çok zor. Atila, “Bir çalışanımız ve 10 kadar gönüllümüz var” diyor. Böylesine dar bir kadro ile onbinlerce ailenin adres tespitini yapmaya çalışıyorlar. İHH’nın da yardımları, kamplara ve Suriye tarafına sevkediliyor. Kentte yaşayan Suriyelilere ise daha çok yerel örgütün çabalarıyla yardım ulaştırılabiliyor. Atila, “Kurban bayramında, 10 gönüllümüzle mültecilere et dağıttık” diyor. Atila’ya göre de kamp dışında yaşayanların en büyük sorunu kira. Üç, dört aile bir evde kalıyor. 25 kişinin bir odada kaldığı durumlara da rastlanıyor. Atila, Valiliğin eşgüdümünde bir okul açıldığını, Suriyeli öğretmenlerin ders verdiğini söyledi. Ancak ev ziyareti yaptığımız ailelerin bir bölümü bundan habersiz. Ayrıca çıplak ayaklarıyla taş avlularda dolaşan çocukların durumu da gösteriyor ki eğitim, aileler için henüz bir öncelik değil. 5.4 MAZLUMDER Bir insan hakları kuruluşu olan MAZLUMDER, Gaziantep şubesi yetkililerinin çabasıyla, kentte bir yardım örgütü olarak da çalışıyor. Genel Yönetim Kurulu Üyesi Abdürrahim Çelik, “Kentteki en büyük sorun insani yardımın ulaştırılması” diyor. Ellerini “taşın altına koymak” zorunda kaldıklarını belirtiyor. Mültecilerin çoğunlukla kenar mahallelere yerleştiklerini, çok zor koşullarda yaşadıklarını, en büyük ihtiyaçlarının başlarını sokacak bir dükkan, bir ambar veya branda bezi olduğunu sözlerine ekliyor. Verdiği bilgiye göre Gaziantep’te de bir iki odayı üç aile paylaşıyor. Çelik, kentte yaşayanların sayısının birden bire artması üzerine, Güzelvadi ve Dumlupınar mahallelerini pilot bölge olarak belirlediklerini söylüyor. 2012 ortasından itibaren yaklaşık 400-500 aile tespit etmişler. Bu ailelere destek veriyorlar. “Ama” diyor, “devletten bir destek yok. Kendi imkanlarımızla yardım toplayıp dağıtıyoruz”. MAZLUMDER Genel Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Alkış da, istenirse 1.5 milyon nüfuslu kentte mültecilere önemli destek sağlanabileceğini vurguluyor. Bu amaçla ekonomik durumu iyi ailelerin birer mülteci ailesine destek çıkacakları “kardeş aile projesi” önerdiklerini anlatıyor. 5.5 İnsan Hakları Derneği İnsan Hakları Derneği (İHD) Gaziantep Şubesi Başkanı Avukat Hasan Önder Suğlu, İHD’nin bir insan hakları örgütü olarak bu krizin içinde olduğunu belirtiyor. İHD, yardım faaliyetlerinin ayrımcılık yapılmadan ve siyasi niyetler dikkate alınmaksızın dağıtılıp dağıtılmadığını izlemek görevini üstlenmiş. İHD ayrıca, Nusaybin sınır bölgesine duvar örülmesi girişimini sendikalar ve bazı siyasi partilerle birlikte protesto etti. 14 5.6 Helsinki Yurttaşlar Derneği İnsan hakları alanında çalışan STÖ’lerden Helsinki Yurttaşlar Derneği de Kilis’te Suriyeli mülteciler için faaliyet gösteriyor. Helsinki Yurttaşlar Derneği, ünlü Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü ile birlikte birinci basamak tedavi ve Akıl Sağlığı Destek Programları uyguluyor. 5.7 Uluslararası Mavi Hilal Vakfı Suriyeli mülteciler için ciddi çabalar sarfeden sivil toplum kuruluşlarından birisi de Uluslararası Mavi Hilal Vakfı (IBC). Vakfın Başkan Yardımcısı Muzaffer Baca, 2011 baharından bu yana önce Hatay sonra Kilis’teki mültecilere gıda malzemesi, hijyenik malzemeler ve çocukların ihtiyaç duydukları yardım malzemelerini paketler halinde ve Kızılay kanalıyla kamplara ulaştırdıklarını söylüyor. Gıda malzemeleri yardımına ilave olarak 2012-2013 arasında, Kilis’te yaşayan 2,600 aileye 250’şer TL nakit yardım yapmışlar. Bu yardımın kaynağı Catholic Relief Services. IBC, Kilis’te üç adet Çocuk Psikolojik Destek Merkezi kurmuş. Burada 1.600 çocuğa Suriyeli öğretmenler ile müzik, bilgisayar ve resim dersleri verilmekte. IBC, 1.350 çocuğun okuduğu okulun yakıt, elektrik, temizlik giderlerini, Alman Malteser International’ın sağladığı fonlarla karşılıyor ve Suriyeli öğretmenlerin maaşlarını ödüyor. IBC-Malteser International işbirliği ile kurulan 32 yataklı konteyner hastane ile Kilis Devlet Hastanesi’nin yükü hafifletiliyor. Burada Suriyeli doktorlar ve sağlık personeli hasta ve yaralıların tedavi ve bakımlarını sürdürüyorlar. Konteyner hastanenin bir benzeri de kent çıkışındaki barınma merkezinde de kurulmuş. IBC ve Malteser International ortaklığı kampa yemek de sağlıyor. 5.8 Hayata Destek Vakfı Hayata Destek adlı STÖ de 900 kadar mülteci ile yaptığı ankete dayalı bir rapor hazırladı. Hayata Destek ayrıca yaklaşık 3 bin mülteci için elektronik bir bilgi sistemi ile yardım dağıtım faaliyeti yürütüyor. Hayata Destek Vakfı Hatay, Kilis ve Şanlıurfa’da kamp dışındaki mülteciler için gıda, hijyen ve kışa hazırlık yardım paketleri dağıtmaya devam ediyor. 5.9 Araştırmacı STÖ’ler Yukardaki STÖ’lerin dışında kalan birçok STÖ’nün de krizle ilişkileri sürüyor. Bazı STÖ’ler kentlerdeki mültecilere yönelik araştırma çabaları yürütüyorlar., raporlar hazırlıyorlar. Özellikle düşünce kuruluşu niteliğindeki STÖ’ler, ciddi raporlarla tarihe not düşüyorlar. Ankara merkezli USAK bu kuruluşlardan biri. USAK, ABD’nin ünlü düşünce kuruluşu Brookings Ins. ile ortak bir rapor yayınladı. 15 Suriye’den İstanbul’a Gelen Sığınmacıları İzleme Platformu adı altında biraraya gelen STÖ’ler de yakın bir geçmişte, ankete dayalı bir rapor yayınladı. Kilis’te, toplum önderi durumundaki kişilerin oluşturduğu Ortak Akıl Platformu, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğer yetkililere sundukları raporları ile farkındalık yaratmaya çalıştılar. Ali Aslan Özaslan, Eğitim ve Gençlik Derneği Gaziantep Sorumlusu. Dernek, AB üyesi ülkelerden gençleri projeler kapsamında kente getiriyor. Bu gençler mülteci krizi ile beraber kamplarda bazı etkinlikler yürütmüşler. Ancak bu çabalar kamp yönetimleri değiştikçe sekteye uğruyor. Türk Tabibler Birliği Suriye iç savaşına bağlı yaşanan göç ve göçe bağlı sağlık/ sağlık hizmeti sorunları üzerine, Mayıs-Kasım 2013 tarihleri arasında sığınmacılara yönelik TTB ve bölge tabip odalarının yürüttüğü çalışmalardan yararlanılarak hazırlanan “Suriyeli Sığınmacılar ve Sağlık Hizmetleri” başlıklı bir rapor hazırladı. Gaziantep Barosu, Adli Yardım programı çerçevesinde Suriyeli mültecilerin başvrularında destek sağlıyor. Ücretsiz adli yardım talepleri arasında vatandaşlık başvurusu (TC vatandaşı akrabaların olması durumunda), evlilik-boşanma davaları ve üçüncü ülkelere yarleştirme konusu ön planda yer alıyor. 5.10 Türk Kızılayı Türk Kızılay’ı bu krizde iki temel görev üstlendi. Birincisi Kamplarda AFAD’ın koordinasyonunda barında ve gıda yardımı sağlıyor. Kendi olanakları ve başta UNHCR olmak üzere bağışçı kurumlardan sağladığı çadır ve diğer barınak tipleri ile kamplardaki barınak ihtiyacını karşılıyor. Başlangıçta sıcak yemek dağıtımı ile başlanan gıda dağıtımı 2013’ten itibaren giderek Dünya Gıda Programı WFO’nun sağladığı karne ile gıda malzemesi satışı biçimine dönüşerek devam ediyor. Kızılay, bu yardımın koordinasyonunu yürütüyor. Kızılay’ın ikinci büyük faaliyet alanı, sınıra sıfır 8 noktada, bağışlarla toplanan yardım malzemelerinin Suriye içindeki ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere bu dağıtımı gerçekleştiren Suriyeli gruplara ya da uluslararası STÖ’lere devretmek. 5.11 Uluslararası STÖ’ler Uluslararası STÖ’ler, hükümetten çalışma izni almak zorundalar. Bu çok ağır işleyen bir süreç. Dernekler yasası gereğince Türkiye’de faaliyet göstermek isteyen Ulusllararası STÖ’lerin İçişleri Bakanlığı’na müracaatları gerekiyor. Bakanlık, başta Dışışleri bakanlığı olmak üzere çoğunluğu güvenlik birimi olan çeşitli devlet kuruluşundan söz konusu STÖ hakkında görüş ve tavsiye istiyor. Uluslararası STÖ’nün geçmişte Türkiye hakkındaki bir beyanı reddedilme nedenleri arasında bulunuyor. Ayrıca, izin almadan, elemanlarını turist pasaportuyla Türkiye’ye göndererek “kayıt dışı” faaliyet gösterdiği tesbit edilen STÖ’lerin izin talepleri de red 16 ediliyor. Buna karşılık yaklaşık 80 kadar uluslararası STÖ’nün temsilcilerinin sınır illerinde çalışma yürüttüğü belirtiliyor. 1 Şubat 2014 Tarihi itibariyle 18 Uluslararası STÖ’nün izin aldığı biliniyor. Ancak bunların büyük bir çoğunluğu Sınırın Suriye tarafında yardım götürmeye çalışıyor. Danimarka Mülteci Konseyi (Danish Refugee Council), International Medical Corps (IMC), Mercy Corps, GOAL, International Rescue Committee, CARE (Cooperative for Assistance and Relief Everywhere), Save the Children International izin alabilenler. Amerikan Mercy Corps örgütü, Ürdün, Lübnan, Irak ve Türkiye’deki milyonlarca Suriyeli mültecinin önemli ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Özellikle aşırı şiddetle karşılaşan çocuklar, yaşadıkları büyük korkuların etkisinden günlük yaşamlarında kurtulamıyorlar. International Medical Corps da, Conrad N. Hilton Vakfından sağladığı 750,000 Dolarlık fonla Türkiye’deki Suriyeli mültecilere sağlık ve eğitim hizmetleri sunuyor. Kilis’in yanı sıra Şanlıurfa’da bir klinik açma hazırlığı içindeler. Danimarka Mülteci Konseyi Hatay ve Şanlıurfa’da faaliyet gösteriyor. Travma sonrası eğitimleri veriyor. İzin talebi reddeilen ya da beklemede ve incelemede olan birçok Uluslararası STÖ, yerel-ulusal STÖ’lerlşe işbirliği yaparak, daha doğrusu onların adı altında mültecilere yardım yapmaya çalışıyor. Ancak tüm uluslararası STÖ’ler, para transferleri, maaş, ücret ve diğer masraflarının gerçekleşmesi gibi ciddi operasyonel sorunlarla karşı karşıya bulunuyorlar. 2013’ortalarından itibaren devletin Uluslararası STÖ’lerin çalışmaları lonusuna karşı tutumunda tedrici bir yumuşama olduğu gözlemleniyor. Yetkililer “Uluslararası STÖ’lerin çalışmasıma sıcak bakıyoruz. Ama bu konuda kontrollu olacağız. Bir STÖ enflasyonu kesinlikle arzu etmiyoruz” diyorlar. 5.12 Suriyeli STÖ’ler Mültecilere yardım etmeye çalışan STÖ’lerin bir bölümü de Suriye menşeili. Örneğin Assistance Coordination Unit (ACU) Suriye’deki aktivist gençlerle iletişim kurup onlara çeşitli eğitimler veriyor. Özellikle kadın çalışmalarında etkinler. 17 5.I BULGULAR VE SONUÇLAR 1) Şanlı Urfa, Gazi Antep ve Kilis’te yaptığımız ev ziyaretleri, bize anlatılar ve okuduğumuz raporlar Türkiye’de kamp dışında yaşayan yüzbinlerce Suriyelinin son derece zor koşullar altında yaşadığını gösteriyor. Aslında bu sadece Türkiye’de yaşanan bir durum değil. Suriye’ye komşu ülkelerden Ürdün, Lübnan ve Irak ile Mısır’da da aynı sorunlar yaşanıyor. Mültecilerin, bu ülkelerin sınırları içinde hızla çok geniş bir coğrafyaya yayılmaları, kayıt olmalarına, zorla geri gönderilme olasılığına karşı uluslararası korunmadan yararlanmalarına ve temel ihtiyaçlarının karşılanmasına engel oluyor. Ortaya çıkan hizmet ve yardım boşluğunu, genellikle gönüllü kuruluşlar doldurmaya çalışılıyor. Ulusal, yerel, uluslararası ve Suriyeli sivil toplum kuruluşları kendi ihtisas alanlarında yararlı olmaya, mültecilerin hayatında olumlu gelişmeler sağlamaya büyük çaba sarfediyorlar. 2) Ağır koşullar nedeniyle belki giderek daha fazla Suriyeli, yaşamlarını tehlikeye atacak ve Aralık 2013’te Bandırma ve Çeşme açıklarında yaşanan deniz facialarında olduğu gibi, boğulma tehlikesine rağmen, Yunanistan’a kaçmaya çalışacak. 3) Türkiye 1951 tarihli Mültecilerin Statüsü’ne ilişkin Cenevre Sözleşmesi’ne hala coğrafi kısıtlama ile taraf. 12 Nisan 2013’ta Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren ülkenin ilk iltica yasası olan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası, kitle göçlerini ya ihmal etmiş ya da bilinçli olarak tamamen yürütme organlarının politik tercihlerine bırakmış. Yasa’nın 91. Maddesi, kitle halinde bir mülteci göçü durumunda, Türkiye’nin “geçici koruma sağlayabileceğini,” bununla ilgili tüm düzenlemelerin Bakanlar Kurulu tarafından yapılacağını hükme bağlıyor. Yasa geçici koruma kavramını Avrupa Birliği’nin 2001 tarihli Geçici Koruma yönergesinden ithal etti. Ama AB Yönergesi’ndeki hiçbir detay yasada bulunmuyor. Mültecilere, bireysel sığınmaya başvurma hakkı tanınmıyor. Geçici korumanın bir zaman sınırlaması yok. Geçici koruma altındaki mültecilere sağlanacak haklardan yasada bahsedilmiyor. Kriz sürerken ve eğer günün birinde biterse, geri dönüşlerin nasıl gerçekleşeceği belirsizlik içermekte. Suriyelilerin her iki durumda da en az birkaç yıl daha Türkiye’de kalacakları varsayılırsa, bu mevzuatsızlık yeni sorunlar yaratabilir. 2013 yılının Aralık ayında Balıkesir’in Burhaniye kıyılarında ve Çeşme açıklarında batan teknelerde yaşamlarını yitirenlerin Suriye vatandaşı oldukları unutulmamalı. Türkiye’de çektikleri sefalet onları kaçakçıların elinde hayatlarını riske atmaya zorluyor. Bu durum, Türkiye-Bulgaristan sınırında olduğu gibi, diplomatik ilişkileri gerginleştiriyor, sınırlara duvarlar örülüyor. Mevzuat boşluğu, STÖ’lerin çalışmalarını da hayli 18 zorlaştırıyor. STÖ’lerin hangi alanlarda nasıl çalışacaklarına dair bir düzenleme yok. Yabancı uluslararası kuruluşların çalışma izni almalarının keyfi kararlara bağlı olduğuna dair yaygın bir kanaat var. Bu nedenle, izin alabilenler bile, oldukça sessiz, kapalı ve daha çok Suriye içine yönelik faaliyet gösteriyorlar. 4) Devlet krizin başından beri kampların yönetimini sıkı bir biçimde kendi tekeline aldı. Uluslararası kuruluşlara bile zaman içinde çok sınırlı bir faaliyet alanı tanıdı. Kampların imkanları, gezdirilen yabancı heyetleri etkiledi. “Beş Yıldızlı kamplar” kavramı birçok heyetin, günün sonundaki demeçlerine yansıdı. Ama kamp dışı nüfusun hızla artması ve kamp nüfusunu geçmesi, yepyeni bir durum yarattı. Devletin, “beş yıldızlı kamplar” efsanesi, kent ve kırsaldaki mültecilerin zor durumları karşısında yıkılma tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. 5) Üç kentte yaşayan mültecilere yardımın büyük bir bölümü, uluslararası STÖ’ler ile inanç temelli ulusal STÖ’ler tarafından gerçekleştiriliyor. Ancak söz konusu STÖ’lerin genel merkezlerinin bu krizde ağırlıklı hedefi sınırın Suriye tarafı. Sınırın Türkiye tarafındaki kentli mülteci nüfusuna yardım, aynı ulusal STÖ’lerin yerel yöneticilerinin, gerek resmi makamların ve yerel STÖ’lerin de desteğini alarak yürüttükleri çabalar sayesinde gerçekleşiyor. 6) Bu tür sivil toplum örgütü yardımlarının miktarı, ihtiyaç sahiplerinin sayısıyla karşılaştırılamayacak oranda düşük. Üstelik yardımlar devamlılık arzedemiyor. 7) Ulusal veya yerel STÖ’lerin insan kaynakları da son derece sınırlı. Az sayıda gönüllü ile yardım faaliyetlerini sürdürüyorlar. 8) İnsan kaynaklarının niteliği açısından, STÖ’lerin çalışanları genel olarak insani yardım ve mülteci sorunları konusunda herhangi bir eğitim almamış durumdalar. 9) Ulusal nitelikte de olsa, STÖ’lerin yardım faaliyetlerine imkan sağlayan maddi kaynaklarını daha çok yine yerel iş çevreleri, belediyeler ve sokaktan, camiden toplanan bağışlar, daha büyük illerdeki belediyelerden alınan destekler sağlıyor. 10) Yardımın niteliğine bakıldığında, ağırlıklı olarak acil hayati ihtiyaç maddeleri (gıda, giysi, kısmen barınak) türü yardımlar yapılıyor. Sağlık ve eğitim gibi valilikler tarafından sağlanan hizmetler için ise bilgi eksikliği ve hizmetin verildiği yere ulaşımdaki zorluklar gibi sorunlar ön plana çıkabiliyor. 11) Yardım faaliyetinde bulunan ulusal/yerel STÖ’ler, mülteci nüfusu içinde özel ihtiyaçları olan kesimlere hizmet sağlamak konusunda bilgi, donanım ve kaynak sorunları ile karşı karşıyalar. Bu yüzden yardımlar ağırlıklı olarak en temel ihtiyaçlara yönelik olarak sağlanıyor. 19 12)Genellikle inanç temelli olan ulusal STÖ’lerin yerel birimlerinin çabası ile yürütülen yardım faaliyetlerinin dayandırıldığı bir plan, geleceğe yönelik bir strateji bulunmuyor. İhtiyaç sahibi kitlenin genişliği ve imkanların darlığı nedeniyle, sağlanan sınırlı malzeme anında dağıtılıyor ve tükeniyor. 13)İnanç temelli STÖ’lerin dışında özellilke ülkenin büyük kentlerinde merkezi bulunan ulusal, laik, profesyonel türlerdeki STÖ’lerin geniş kapsamlı kampanya ve yardım faaliyetlerine rastlanmıyor. 14) Suriye krizinin Türkiye’de siyasallaşmış olması, inanç temelli STÖ’leri insani aktörler olarak ortaya çıkarırken, Ankara, İstanbul gibi büyük illerde örgütlü daha güçlü STÖ’ler bu krize büyük ölçüde sırtlarını dönmüş durumdalar. 15)Yardım faaliyeti gösteren inanç temelli STÖ’lerin, yabancı STÖ’lerle ve uluslararası kuruluşlarla, özellikle UNHCR gibi BM kurumlarıyla bağlantıları mevcut değil. BM Kuruluşlarının faaliyetlerine ancak Ekim 2012’den itibaren yeşil ışık yakıldı. Buna karşılık UNHCR kamplarda sadece teknik destek ve gönüllü geri dönüş mülakatlarında gözlemci olarak bulunmak gibi sınırlı ve operasyonel olmayan bir fonksiyon üstlendi. Bölgedeki Ulusal, yerel ve Uluslararası STÖ yetkilileri BM örgütleriyle bir temaslarının bulunmadığını belirtiyorlar. Kamplarda çocuk dostu alanlar kuran ve Milli Eğitim bakanlığı ile eğitim işbirliği yapan UNICEF 2014’te kentteki mülteciler için STÖ’lerle işbirliği kurmak üzere planlar yapmaya başladı. UNICEF ayrıca, Sağlık Bakanlığı ile birlikte ikinci Çocuk felci ve Karma Aşı kampanyasında, Kentli mülteci nüfusuna erişmek için STÖ’lerden destek talep etti. WFP, kamplarda karne dağıtımı için Türk Kızılay’ı ile çalışıyor. Kentli mültecilerin varlığının “keşfedilmesi” üzerine BM örgütlerinin UNHCR liderliğinde STÖ’lerle birlikte periyodik bir danışma mekanizması kurmaya hazırlandığı bildiriliyor. 16)İnanç temelli STÖ’lerin yardım konusunda ayrımcılık yapıp yapmadıklarını gözlemek bu araştırmada mümkün olmadı. Bazı yöneticiler mülakatlarda, kim olursa olsun, ayırım gözetmeden yardım yaptıklarını ifade ettiler. Ancak bazı durumlarda, STÖ’nün yoğun İslami eğilimlerinin pratikte nasıl bir uygulama yapıldığı konusunda soru işareti yaratabileceğini düşünüyoruz. Uluslararası İnsani yardım ahlak normlarının çok iyi bilinmemesi de bir eksiklik olarak ortaya çıkıyor. 17)Hak bazlı ulusal STÖ’ler ya sadece sınırlı imkanlarla bir izleme, kamuoyu oluşturma, raporlama faaliyetleri sürdürüyorlar (İnsan Hakları Derneği), ya bu tür faaliyetlerin yanı sıra temel yardım dağıtımı çabalarında bulunuyorlar (Mazlum Der), ya da uluslararası bir STÖ’ün ortağı olarak bir kamuflaj rolü oynuyorlar. 20 18)Barolar meslek odaları, sendikalar, kadın kuruluşları gibi ulusal STÖ’lerin bu konuya uzak durdukları gözlemleniyor. 19)Uluslararası STÖ’lerin büyük bir çoğunluğu izin almada sıkıntılar yaşıyorlar. Hükümet yetkilileri, mülteci sayısındaki artış karşısında STÖ’lere kapılarını aralamış durumdalar. Ancak felsefeleri şu: “yabancı STÖ’lere izin vereceğiz fakat bir STÖ enflasyonuna asla yol açmayacağız”. Dolayısıyla sadece 10-15 Uluslararası STÖ ile çalışma eğilimi mevcut. İzin almak uzun bir süreç. İçişleri Bakanlığına, birçok dökümanla birlikte başvurulması gerekiyor. Bakanlık, eksik döküman nedeniyle süreci yavaşlatabiliyor. Alınan başvurular başta Dışışleri Bakanlığı olmak üzere ağırlıklı olarak güvenlik ve istihbarat birimleri ile paylaşılıyor. Örneğin Dışişleri Bakanlığı, STÖ’nün kayıtlı olduğu ülkedeki TC Büyükelçiliğinden bilgi talep ediyor. İzin verme konusunda STÖ’nün kara listede olmaması yani geçmişte Türkiye’ye yönelik olumsuz bir beyanatının olmaması şart. Bunun yanı sıra, herhangi bir çalışanının, turist vizesi ile çalışıyor olmaması, hele hele vize süresini aşmamış olması gerekiyor. 20)Mevcut durumda birçok Uluslararası STÖ Türk STÖ’lerle işbirliği şemsiyesi altında ve turistik vize ile giriş yapmış elemanları kanalıyla sessiz faaliyette bulunuyorlar. Çoğunun belirtilen faaliyeti sınır ötesi ve Suriye içi. Reddedilenler ümitsizce ikinci kez başvuruyorlar. 21) Reddedilenler arasında tüm dünyada saygın isim ve ün yapmış STÖ’ler mevcut. Onların özellikle daha özel ihtiyaçların karşılanması konusundaki tecrübelerinden yararlanma olanağı kaçırılıyor. 22)Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Birimi İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi OCHA Gaziantep’te faaliyet gösteriyor. Ancak OCHA’nın koordinasyon çabaları, sınır illerinde bulunan çok büyük çoğunluğu yabancı STÖ’lerin sınır ötesi faaliyetlerine destek amacını taşıyor. Devletin kitle göçlerinde herşeyi kendisinin yapma isteği, kentli mülteciler sorunu ortaya çıkınca, pek birşey yapamama durumuna dönüşüyor. Bu durumda uluslararası kuruluşlara karşı geleneksel olumsuz tavırlar da daha çok görünür oluyor. Böylesine bir krizde, örneğin OCHA Türkiye’de sadece Suriye içi insani müdahaleler için bir ofis açabildi. Oysa, STÖ’lerin işlerini kolaylaştırmak, uluslararası STÖ’lerle ulusal ve yerel STÖ’ler arasındaki koordinasyonu sağlamak OCHA’nın görevi. İnsani yardım faaliyetlerinin başarısı için koordinasyon çok önemli bir faktör. OCHA’nın yarattığı boşlukta, Suriye içinde faaliyet gösteren “STÖ Forum” (NGO Forum) belli girişimlerde bulunuyor. STÖ Forum, yakın zamanda Türkiye’deki faaliyetleri için yöneticiler istihdam ediyor. Bu yöneticiler, forum üyesi uluslararası, ulusal ve yerel STÖ’ler arasında bilgi paylaşımı, iletişim, koordinasyon gibi faaliyetlerde bulunacaklar. 21 23)Konuşulan mültecilerin çoğu, kentlerde kendilerine sunulan imkanlardan habersizler. Bilgi onlara, gönüllü kişilerin çabasıyla ulaştırılıyor ve kulaktan kulağa yayılıyor. Valiliklerin, belediyelerin, STÖ’lerin yerel olarak sağladıkları hizmetlerin medya ve diğer iletişim araçlarıyla, kent ve kırsal bölgelere yayılmış insanlara duyurulması acil bir ihtiyaç. 24) Türk hükümetinin, Nisan 2011’den itibaren izlediği açık kapı politikasının, bir iç siyaset gereği değil, ülkenin uluslararası bir yükümlülüğü gereği olduğunu kendi kamuoyuna yeterince anlatamadığı aşikar. Dolayısıyla kamuoyu “bu insanları neden alıyoruz” sorusuna, mevcut siyasi kutuplaşmanın parametreleri içinde yanıt veriyor. STÖ’ler olarak en azından ziyaret ettiğimiz üç ilde, kamp dışındaki mültecilerin acil ihtiyaçlarının daha çok inanca dayalı, IHH, Deniz Feneri, Kimse Yok mu, Vahdet Vakfı gibi kuruluşların çabalarıyla karşılanmaya çalışıldığını gözlemledik. Hatta bu kuruluşların genel merkezleri de daha çok Suriye’deki insanlara yardım sağlanmasına öncelik veriyorlar. Kamp dışındakilerin yaralarını sarmaya çalışanlar, bu kuruluşların, büyük bir hayır işleme çabasındaki yerel yöneticileri. Türkiye’nin batı kesimlerinde, özellikle üç büyük kentteki nisbeten güçlü STÖ’ler, kadın kuruluşları, barolar, çocuk STÖ’leri, meslek kuruluşları, işveren temsilcilikleri, medya bu insanlar için mobilize değiller. Birinci Dünya Savaşı sonunda Milletler Cemiyet’ini harekete geçiren Avrupa’daki Rus mültecilerin vahim durumuna benzer koşullarda yarım milyon mültecinin yaşadığı 2013’ün Türkiyesinde, sorunun görmezlikten gelinmesi, ancak bu insani konunun siyasallaştırılmış olmasıyla ifade edilebilir. Hükümetin Suriye genel politikasının dışında bu insani kriz, herkes tarafından insani ve siyaset dışı bir biçimde ele alınmalıdır. 25)Araştırma yapılan üç ilde ve Türkiye genelinde bu krizde rol oynayan ulusal STÖ’lerin daha çok bireysel çabalarıyla yara sardıkları gözleniyor. Çoğu STÖ’nün, bir genel stratejisinin, bir planının bulunmadığı görülüyor. Ziyaretlerimizde ulusal STÖ’lerin mülteci krizlerinde uygulanacak yöntemler konusunda eğitim almış kadrolarının olmadığını tespit ettik. Tüm başarılar, birkaç yönetici ve az sayıda gönüllünün çabası ile gerçekleşiyor. Mültecilerin özel sorunları, kadın, yaşlı, engelli ve çocuk mültecilerin bu sıfatları nedeniyle karşılaştıkları sorunlar, sınır dışı edilme, ayrımcılık, diğer hukuki haklar gibi konular, psikolojik problemler Türkiye’deki uzman STÖ’lerin ilgilenmesi gereken ama el atılmamış konular. Ağırlıklı olarak barınma, gıda ve giysi gibi en acil sorunlar üzerinde yoğunlaşılmış durumda. Uluslararası birkaç STÖ’nün de kendi verilerine yansıyan, “hizmetlerden 22 yararlananlar”ın sayısı, problemin boyutları karşısında onların da ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor. 26) Türkiye’deki STÖ’ler, birbirlerinden ilkesel olarak ayrıştıklarından, faaliyetlerini birbirlerinden habersiz yürütüyorlar. Bilgi paylaşımı, kaynakları biraraya getirme gibi konularda büyük bir koordinasyon eksikliği mevcut. Bu koşullar altında, büyük bireysel çabalarla gerçekleştiren sivil toplum insani yardım çabalarının önündeki engellerin bir an önce kaldırılması, konunun tamamen siyaset dışı ve insani olarak ele alınması, tüm Türkiye’nin sayıları milyona yaklaşan ve muhtemelen önümüzdeki 3-5 yıl daha Türkiye’de yaşayacak olan bu insanlara bu ülkenin zenginlikleriyle doğru oranda yardım eli uzatılması acil bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor. 23 7 EKLER EK 1 Çalışma İzni verilen Uluslararası STÖ’ler (1 Kasım 2013- TC Dışişleri Bakanlığı Sitesi) Danimarka Mülteci Konseyi, (Danish Refugee Council) International Medical Corps (IMC) Mercy Corps GOAL International Rescue Committee (IRC) CARE (Cooperative for Assistance and Relief Everywhere) Concern Worldwide Medical Emergency Relief International (MERLIN), Deutsche Welth Hungerhilfe Save the Children International 26 EK 2 : GÖRÜŞÜLEN STÖ LİSTESİ EK 3 : SURİYE’Lİ MÜLTECİ KRİZİNDE STÖ’LERİN ROLÜ: MÜLTECİ AİLELER VE STÖ’LERLE YAPILAN GÖRÜŞMELERİN ÇÖZÜMÜ ŞANLIURFA İnsani Yardım Platformu (IHH) Şanlıurfa Başkanı Necdet Atilla ile ildeki STÖ yapılanması,çalışmaları,Suriyeli mültecilerin yaşam şartları,karşılaşılan sorunlar ve bölgenin geleceği hakkındaki düşüncelerini paylaşma fırsatı bulduk. Şanlıurfa’da 100 bin civarında mülteci bulunuyor.İlde 60 kadar STÖ faaliyette olup içlerinde sadece7-8 tanesi insani yardım amaçlı kuruluşlar. Geri kalanlar ise hak bazlı dernek ve sendikalar. İNSİYATİF NASIL BAŞLADI? IHH / Şanlıurfa Şubesi önce STÖ olarak kurulmuş, daha sonra İnsani Yardım Platformu’na dönüşerek gönüllü STÖ haline gelmişler. Memur Sen 11 kolu, İnsan Der ve Mazlum Der gibi. Harran’da 2 yerde (Ceylanpınar ve Akçapalı) yardım platformu kurmuşlar. Şanlıurfa’dan 2012 tarihinden bu yana toplam 120 tır ile insani yardım malzemesi Suriye sınır ötesine gönderilmiş. STÖ’ler Şanlıurfa’da Koordinatör Bölge Valiliği,Belediye Başkanlığı,Kamu Kuruluşları ve Müftülük ile adeta et-tırnak misali büyük bir dayanışma sergiliyerek yardımların toplanması ve dağıtımını organize ediyorlar. Her hafta Salı günleri 2 TIR ile Suriye’de 15 ayrı bölgeye yardım gönderiliyor.Yardımlar il merkezinde IHH’ya ait 4 depoda toplanıyor. Yardım malzemeleri çocuk bezi, battaniye ve gıda malzemelerinden oluşuyor.Bugüne kadar şehir merkezinde yaklaşık 5.000 aileye 45 TIR’a yakın insani yardım malzemesi ulaştırılmış.Süreçin çok uzamaya başlaması yardım miktarlarında da bir azalmaya yol açmaktadır. Şanlıurfa’da ki STÖ’ler her Cuma saat 19:00’da bir araya gelerek yapılması gereken çalışmalar hakkında bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Sadece kendi illerinde değil aralarında Ankara, Istanbul,Kayseri ,Niğde, Nevşehir Belediyeleri olmak üzere temasa geçerek patates, soğan, un, mercimek,makarna gibi temel gıda maddelerini temin ediyorlar. Almanya’nın Nürnberg şehrinde bulunan Medine Vakfı tarafından da 30 ton gıda yardımı yapılmış. 27 Karaköprü Belediyesi’n de yerleşik Suriyeli ‘lerin maddi durumları iyi, zengin olanlar.Süleymaniye bölgesinde olanlar ise fakir, gariban Suriyeli’ler. Gıda yardımları paketler halinde ve 10 günlük ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde dağıtılıyor. Çevreden komşularından da yardım görüyorlar. Şanlıurfa’da kullanılmayan bağ evlerine yerleştirilen Suriyeli mülteciler var. IHH tarafından bölgede en az 2 kampın daha açılmasına ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Dilekleri : Herkesin kendi vatanına dönmesi, mutlu bir durumda yaşamaları. SURİYELİ MÜLTECİLERİN VARLIĞI İLDE NE TÜR SORUNLAR YARATTI? -Kiralar yükseldi, -Vasıfsız işçi ücreti düşmeye başladı, -Dilencilik arttı (Karaçi denilen Suriye’li çocuk dilenciler), -Münferit de olsa adli vakalar yaşanmaya başladı. -Kadın pazarlama-fuhuş tesbitleri var. Yaşanan hukuki sorunlar yerleşim yerlerindeki muhtarlar tarafından ilgili makamlara iletiliyor. ŞEHİRDE Kİ MÜLTECİLER ETMİYORLAR? KAMPLARI NEDEN TERCİH -Kamplar kapasitesinin çok üstünde mülteci barındırıyor.25.000 kişi kapasiteli bir kampta 30-35.000 kişi barınmak zorunda kalmış. -Kampta kalınca akşama kadar boş gezip, yatıyorlar.Şehirde ise çalışma imkanları bulabiliyorlar. -Genç kızları olanların söyleniyor. kamplarda daha huzursuz oldukları ŞARTLARI İSTİSMAR EDENLER DE VAR? -Ordu ve dolandıranlar, Gaziantep’te çalıştıracağız diye paralarını alıp, -Derezor gurubu (Suriye’li) özellikle yaralı olarak Suriye’den gelen mültecileri kendi kurdukları hastanede resimlerini çekip, yardım toplamak için kamuoyunu istismar ediyor. 28 İHH / Şanlıurfa ; TİKA’dan bütün uluslararası yardım kuruluşları ile temas halinde.İl merkezinde 1.200 kayıtlı, 400 öğrenciye Suriye’li öğretmenlerin ders verdikleri okul var.Öğrenciler servislerle evlerinden alınıp,bırakılıyorlar. Suriye’li mültecilere Koordinasyon Merkezi tarafından “Misafir Kimliği” veriliyor. Bu kimlikle; ilde her türlü sağlık hizmetlerini, yardımları alabiliyorlar.Sağlık hizmetlerinde yazılan reçete tutarının %20’sini ödeyerek yararlanabiliyorlar. IHH / ŞANLIURFA‘NIN BÖLGENİN GELECEĞİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİ İnsani Yardım Platformu IHH/Şanlıurfa Başkanı Sn.Behçet Atilla “Suriye’deki savaş bugün itibariyle sona erse bile, bu dram ve etkilerinin en az 7-8 yıl belki de 10 yıl daha sürecektir” diyor ve Geride hiçbir şeyi kalmayan Suriyeli mültecinin yine çadır isteyeceğini, yiyecek, içecek temini için Türkiye’den gelecek yardımlara ihtiyaç duyacağını belirtiyor. STÖ’ler arasında güven noktasında IHH ilk sıralarda yer alıyor. Hiçbir dil,din ayrımı gözetmeksizin ister Müslüman ister hiristyan, ataist toplum olsun fark etmeden insani yardımları oradaki halka mutlaka ulaştırırız diyorlar. Mesela; Haiti’de Müslüman olmamasına rağmen ilk yardımı ulaştıran IHH olmuş. Mavi Marmara ile yardım organizasyonu IHH tarafından yapılmış. Son olarak Filipin’i kasıp kavuran kasırganın yarattığı trajediye ilk yardım elini uzatan yine IHH olmuş. IHH / Şanlıurfa’da 1 ücretli çalışan elemanı var.Faal gönüllü sayısı ise 10-30 kişi arasında değişiyor. Şanlıurfa’da öğrendik. 4 aile (25 kişi)nin birleşerek 1 evde kaldıklarını SADAKA TAŞI / Ümraniye – Isanbul adlı yardım kuruluşu tarafından Resülhaim’a kurban gönderilmiş. Rakka 7-8 ay çatışmasız bir bölgeymiş.Halep’te çok sayıda Suriyeli bulunmakta. 50-100.000 kişinin kış şartlarında Türkiye’ye göç edecekleri tahmin ediliyor. 29 MÜLTECİLER HANGİ İŞ KOLLARINDA ÇALIŞABİLİYOR? -Tarım sektöründe -Ağır metal işlerinde -İnşaat sektöründe Zengin Suriye’li mülteciler den kuyumculuk yapan,cafe-restaurant işletenler de var.Burada da çalışma imkanları buluyorlar. MEDYA Şanlıurfa’da 16 yerel gazete bulunuyor. Kamptaki ve şehir merkezlerinde mültecilerin yaşadığı zorluklar ve sıkıntıların kamuoyu ile paylaşılması konusunda yerel Medya işbirliği anlamında pek destek görmüyor.. En önemli yerel gazete İpek Yol.600 abone ve 800 tiraja sahip. MÜLTECİ AİLELER HANGİ ŞARTLARDA NASIL YAŞIYORLAR? Bilal İ. / 7 ay önce Halep’ten gelmiş. 5 çocuklu. 2 si üniversite de okumuş (Suriye’de) çocukların Türkçe öğrenimi için TÖMER 4.000 TL talep etmiş.Karşılayamıyor. Mohammed Z. / 3 kişi. 2 yıl önce gelmiş.Halep’in BOB kazası eski Müftüsü (Şıh) Bilal İ.’nin kayınpederi. Yaser H. / Humus’tan gelmiş.Şeker hastasıymış. Savaş - bombardıman nedeniyle stres ve korkudan şekeri yükselmiş, insülin olmadığından doktor tarafından ayağı kesilmek zorunda kalmış. Ahmet K. / 28 yaş.6 kişi İKLİP’ten gelmişler. Kaldıkları Sosyal Evlere Kira ödemiyorlar.Ancak elektrik harcamaları 500 TL’yi bulmuş. Ödemezler ise çıkarılacaklar. GAZİANTEP MAZLUM DER / Abdürrahim Çelik.Genel Yön.Krl.Üyesi. Mehmet Alkış/Gnl.Yön.Krl.Üyesi. Kurucu Başk.Diyarbakır.Şb. Gaziantep’de 50.000-70.000 Suriye’li mülteci bulunuyor. İslahiye ilk kurulan mülteci kampı. Şehir merkezinde genellikle kenar mahallede yaşıyorlar. Dükkan,ambar,rutubetli mahzen,1-2 odalı evlerde birden fazla yaşayan aileler mevcut.%80-90’ı yoksul insanlar.%10-15’i ise daha varlıklı. MAZLUM DER tarafından 2010 yılında Suriye İnsan Hakları Raporu 30 hazırlanmış. Mülteci kabul edilmeyen Kürtler için çağrıda bulunmuşlar. Suriye kapısında basın açıklamalarında bulunmuşlar. Suriye Özgürlük Kafilesi’ne (ABD,Katar ve Avrupa Ülkelerinden oluşan) evsahipliği yapmışlar.2012 / Ağustos’tan itibaren yardım çalışmalarına başlamışlar.Gaziantep’de Güzelvadi ve Dumlupınar mahallesini pilot bölge seçmişler. Başlangıçta 15-20 aileyle yola çıkmışlar, 400-500 aileye ulaşmışlar. (Yaklaşık 5.000 kişi) Mehmet Alkış / Milad Gazetesinde yazıyor. “Kardeş Aile Projesi” önermiş.Bu konuyla ilgili olarak Bakan ve hemşehrileri Fatma Şahin’le de görüşmüşler ama bir sonuç alamamışlar. KARDEŞ AİLE PROJESİ NEDİR? Gaziantep’in nüfusu 1.500.000 kişidir.. Bunun %20’sinin zengin Gaziantep’linin oluşturduğu varsayılmaktadır. 300.000 kişiye tekabül eden varlıklı ailelerin, sayıları 50.000 ‘e ulaşan mültecileri kardeş aile seçerek yardımcı olmalarını amaçlayan bir projedir. Gaziantep’de 18 adet Gönüllü STÖ’leri bulunmaktadır.. -IHH -VAHDET VAKFI -ERDEMLİLER gibi… Koordinatör Valilik ve Belediyeler ile çerçevede iki okul bulunuyor. yakın ilişki içindeler. Bu MÜLTECİ AİLELER HANGİ ŞARTLARDA NASIL YAŞIYORLAR? Dilber M. / 4 kişiler.Anneleriyle birlikte bekar 3 kız.5,5 aydır Gaziantep’teler. Zengin bir Antepli iş adamı 1+1 daireyi kendilerine tahsis etmiş.Halep’ten gelmişler.Pasaportları ile kapıdan giriş yapmışlar. Daha önce Kuzey Irak’a gitmek istemişler, sonra Türkiye’nin hem yakın oluşu hem de Suriye’de hukuk okuyan kardeşi Şirin’i üniversite de okutabileceklerini düşünerek Gaziantep’e gelmişler.Kendisi Türkçe konuşuyor ve dilini daha da ilerletmek istiyor.Çalışmayı da seviyor.Bir işe girmiş ama 1-2 gün sonra çıkmak zorunda kalmış.İşverenin karısı kendisini kıskanmış!... Ebu H. / 8 kişiler.Şam’dan gelmişler. Dükkan evde kalıyorlar. Şam’da Mahkemede Güvenlik Görevlisi (Komiser) olarak çalışmış. 1 senedir Gaziantep’te yaşıyorlar. En büyüğü 15 yaşında erkek,14 yaşında kız olmak üzere 6 kız,1 erkek çocuğu var. Şam’da 5 katlı evlerinin altına bomba koyup 31 havaya uçurmuşlar.Esad’ın istihbarat birimleri tarafından 12 saat boyunca Filistin askısına alınarak işkence görmüş.(En büyük ilah Esad’tır.Ondan başka ilah yoktur diye tekrar etmesini istemişler uymayınca sopayla hem falakaya yatırmışlar hem de vucuduna ağır darbeler almış.En hafif bir ağırlığı bile eğilip kaldıramıyormuş. Ebu H. / 63 yaşında. Emekli Asker. 10 kişiler. Aileden 7 kişi de başka bir evde kalıyor. Dükkan evde yaşıyorlar. En büyük oğlu 23 yaşında.200 TL kira ödüyor.Geçimini yardımlarla sürdürüyor. Günde 10 kg.fıstık ayıklama karşılığı 4 TL kazanıyor. IHD / İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şb. 1986’dan beri Gaziantep’de faaliyet gösteriyorlar.Bşk.Hasan Önder Suğlu.4 aydan beri Başkanlık yapıyor. IHD’nin; -Kamu şiddetinin arttığı, -Büyüğün küçüğü ezdiği her şeyde var olduğunu söyledi. Siyasi nedenlerle Kamışlı ve Afrin bölgesine giden yardımların aksadığını belirtti. -Duvar örülmesi ile ilgili SES/HDP/ODP ile ortak basın açıklaması yapmışlar. Urfa – Viranşehir’de TC Halklarının güvenlik sorunlarının olduğunu vurguladı. Bölgede Suriye’li Arap ve Kürtlerin ticaret yapmak istediklerini belirtti. Afgan / Özbek vatandaşlarının mülteci olarak tescili BM’de 6 yıl sürüyor.Suriyeliler ise Misafir statüsünde kabul ediliyor. Bu durum bölgede büyük huzursuzluk yaratıyor. Kadına yönelik cinsel istismar konulu çalışmaları var. Eğitim SEN ile ortak çalışma içindeler. MAVİ HİLAL / KİLİS 2011 Mart – 2012 Mart döneminde Önce Hatay’a sonra Kilis’te ki mültecilere Gıda malzemesi, hijyenik malzemeler, çocukların ihtiyaçlarını paketler halinde Kızılay kanalıyla ulaştırmışlar. AFAD ve Valilik ile temas halindeler. Gıda malzemeleri yardımına ilave olarak 2.600 aileye 250 şer TL nakit yardım yapmışlar. ABD ve ALMAN donörler kanalıyla.Kilis’te Suriyeli mülteci çocuk sayıs çokmuş. MAVİ HİLAL kanalıyla Kilis’te 32 -3 Çocuk Pisikolojik Destek Merkezi kurmuşlar.Burada 1.600 çocuğa Suriye’li hocalar ile Müzik, B.Sayar ve Resim dersleri veriliyor. -1.350 çocuğun okuduğu okula fon bulmuşlar. Yakıt, elektrik, temizlik, öğretmenlerin maaşlarını ödüyorlar. -Bot,kırtasiye,sıcak yemek yardımı yapıyorlar. 2014 Haziran’ı na kadar fonları mevcut. Suriye’den gelen yaralıları ilk olarak karşılayan Kilis Devlet Hastanesi’nin kapasitesi yeterli değilmiş.Valiliğin talebi üzerine hastalar taburcu edildikten sonra bakımları için MAVİ HİLAL’in kurduğu 32 yataklık konteynır hastaneye alınarak bakımları sağlanıyor. -Kilis’te mevcut mülteci sağlık kampının yemeğini temin ediyorlar, -500 çocuğa eğitim hizmeti sağlamışlar, -4 adet ambulansları mevcut, -2 tır hastane daha Kilis’e getirildi. -Aylık bazda 1.000 adet gıda, 1.000 adet çocuk, 1.000 adet de hijyenik malzeme kapasiteleri var. -Halep’te ki 12 hastaneye yardım malzemesi gönderiyorlar, MAVİ HİLAL olarak ,Bugüne kadar bir kısmı tamamen bitirilmiş bir kısmı da halen gerçekleştirilmekte olan toplam 37 projeye imza atmışlar. Kilis’te her Perşembe Valilik, Belediye Başkanlığı ve aralarında Deniz Feneri,IHH gibi STK’lar ile koordinasyon toplantıları yapıyorlar. Katar Kızılay’ı,IRC(ınt’l rescue commitee) gibi kuruluşlarla da temasları var. Örneğin Katar Kızılay’ ı ile Halep’te su kuyuları açılması konusunda bir çalışma projeleri mevcut. MAVİ HİLAL’in faaliyetlerini BBC/AL-Cezire gibi yabancı TV’ler tarafından yakınen izleniyor.. Ama Türkiye’de daha az tanındıklarını söylüyorlar.. MAVİ HİLAL’in Din temelli değil,insani yardım temelli bir kuruluş olduğu yetkililerce ifade ediliyor.KİLİS/Suriye Okulu’nun Müdür.ve öğretmen maaşlarını da MAVİ HİLAL karşılıyor. 33 SURİYELİ MÜLTECİLERİN VARLIĞI İLDE NE TÜR SORUNLAR YARATTI? -Kira artışı, -Davranış farkı (Dini farklılılıklar,ahlaki değerler) -Güvenlik tedbirleri (Kilis halkını rahatsız ediyor) -Sağlık hizmeti alımında öncelik tanınmasından Kilis halkı şikayetçi KİLİS ECZACILAR ODASI İLE GÖRÜŞME Güven SİPAHİ / Oda Başkanı.Eski Kilis Bld.Bşk. Öncüpınar Konteynır kampına yapılacak ilaç yardımları konusunda Afet Müdürlüğü ile Oda olarak bir protokol geliştirmişler.Osmaniye,Kahramanmaraş, Adıyaman ve Gaziantep Eczacılar Odaları da protokol hakkında kendileriyle iletişim kurmuşlar..EL BEYLİ konteynır kampına da ilaç gönderiyorlar. Kamplardan kesilen reçetelerdeki yanlışlıklar nedeniyle Kilis’teki eczanelerin çok zor durumda olduklarını belirttiler. Şehir içi yardımlarında Oda olarak bir katkıları bulunmuyor.Kendilerine münferit olarak gelen kullanılmayan ilaçları Helsinki Yurttaşlar Derneği vasıtasıyla mültecilere ulaştırıyorlar. Kilis’te şehir içi yaşayan mültecilere yardım dağıtımlarında Osmanlı’nın Torunları ( Katar ve S.Arabistan destekli) adlı kuruluşta hizmet veriyormuş. Kilis merkezde Suriyeli mültecilerin alış veriş yaptığı 12 – 13 eczane haftada ortalama 700 reçete işlem görüyormuş.Belli limitlerle eczaneler sıralı olarak reçeteleri karşılıyorlar. 34 İGAM (Association for Research Centre on Asylum and Migration) Case Study of NGO Activities in Safeguarding the Rights of the Syrian Refugees and Increasing Their Quality of Life in Three Border Provinces of Turkey ASYLUM & MIGRATION RESEARCH CENTER Research findings based on fieldwork conducted in Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis on 18-20 November, 2013 and review of relevant documents Photograph : Ünal Çam, Milliyet Prepared by : Metin Çorabatır, Fikret Hassa Edited by : Yakın Ertürk, Özgehan Şenyuva, Elif Ünal Arslan Sivil Düşün (Civil Society Facility Turkey Programme) Sivil Düşün is an innovative, flexible and participative European Union Program carried out by the Delegation of the European Union to Turkey for nongovernmental organizations, activists and civil societies. This publication has been prepared within Sivil Düşün EU Program Activist Support with the support of the European Union. “Responsibility for the content of this publication is entirely assumed by IGAM (the Association for Research Centre of Asylum and Migration) and the publication does not necessarily reflect the views of the EU on any account. İGAM (ASSOCIATION FOR RESEARCH CENTRE ON ASYLUM AND MIGRATION) İGAM is a nonprofit national association. The Association is established with the aim to raise public awareness through research findings in the fields of asylum and migration as well as by performing activities contained in Article 4 of its Charter, which, in line with the UN Universal Declaration of Human Rights, the European Convention on Human Rights and other international human rights conventions, documents, values and principles, acknowledges that human rights represent a value above all ideologies and world-views, without discrimination based on religion, language, sex, sexual orientation and nation. It aims to: a) carry out and/or support scientific researche in the field of asylum and migration, to monitor the developments in these areas and share the findings with the public, and establish research centers for these purposes; b) create a database using research findings, publications and data collected by the Association and by third parties, with their consent, in the fields of asylum and migration and make it accessible to the public free of charge c) establish a communication network between domestic and international researchers working in in the fields of asylum and migration; d)follow the national and international developments in fields of asylum and migration and prepare policy proposals to inform policymakers and public debates; e) develop forward-looking projections based on evidence-based data available in the fields of asylum and migration. Address : Reşat Nuri sokak, 112 / 3, Hoşdere Cad. ANKARA Contact Numbers : + 90 312 440 23 55 + 90 312 441 73 87 + 90 532 334 99 97 www.igamder.org Copyright © 2014 About the Authors Metin Çorabatır : Journalist, UN Spokesperson (retired), Instructor, ASYLUM & MIGRATION Okan UniversityRESEARCH CENTER Fikret Hassa : Coordinator, researcher; Public Relations and Tourism Editors Yakın Ertürk : Faculty Member, Dept. of Sociology, METU (retired), Council of Europe, Committee for the Prevention of Torture (2009-2013) Özgehan Şenyuva : Faculty Member, International Relations Department, METU, Elif Ünal Arslan : International Committee of the Red Cross (ICRC) Consultant, Journalist (former) Reuters, BBC TABLE OF CONTENTS ABBREVIATIONS............................................................................................................vii 1 INTRODUCTION.........................................................................................................1 2 HISTORICAL BACKGROUND..................................................................................3 2.1 Turkey and Mass Migration.....................................................................................3 2.2 Development of the Civil Society Sector................................................................. 3 2.3 NGOs and Refugees.................................................................................................4 2.4 Government’s Syria Policy on and aftermath of April 2011....................................5 3 METHOD OF THE STUDY.........................................................................................6 3.1 General Framework.......................................................................................................6 3.2 Questions.........................................................................................................................8 - Syrian refugees .......................................................................................................8 - Details of the NGOs................................................................................................9 - Perceptions of the NGOs.......................................................................................10 - Refugees’ opinions................................................................................................10 - Points to be taken into account during participant observation. ...........................10 4 NARRATIVES AND OBSERVATIONS 1: URBAN REFUGEES........................... 11 4.1 Sheltering.................................................................................................................. 11 4.2 Food and nutrition . ..................................................................................................12 4.3 Health........................................................................................................................12 4.4 Working permission..................................................................................................13 4.5 Education..................................................................................................................13 4.6 Asylum application and resettlement in a third country...........................................13 4.7 Adaptation.................................................................................................................14 5 NARRATIVES AND OBSERVATIONS 2: ACTIVITIES OF THE NGOs.............14 5.1 Overview...................................................................................................................14 5.2 Şanlıurfa Platform.....................................................................................................15 5.3 Humanitarian Relief Foundation (IHH).................................................................... 15 v 5.4 Association of Human Rights and Solidarity for Oppressed People (Mazlum Der).................................................................................................................16 5.5 Human Rights Association (IHD).............................................................................17 5.6 Helsinki Citizens’ Assembly.....................................................................................17 5.7 International Blue Crescent Foundation (IBC).........................................................17 5.8 Support to Life International Humanitarian Aid . ....................................................18 5.9 Research-based NGOs..............................................................................................18 5.10 Turkish Red Crescent . ...........................................................................................19 5.11 International NGOs.................................................................................................19 5.12 Syrian NGOs...........................................................................................................20 6 FINDINGS AND RESULTS..........................................................................................20 7 APPENDICES.................................................................................................................27 vi ABBREVIATIONS United Nations UN United Nations High Commissioner for Refugees UNHCR Humanitarian Relief Foundation IHH Non-governmental Organization NGO Republic of Turkey Prime Ministry Disaster and Emergency Management Presidency AFAD The Grand National Assembly of Turkey TBMM United Nations Office for the Coordination of Humanitarian Affairs OCHA Danish Refugee Council DRC International Medical Corps IMC Turkish Cooperation and Coordination Agency TİKA vii viii Case Study of NGO Activities in Safeguarding the Rights of the Syrian Refugees and Increasing Their Quality of Life in Three Border Provinces of Turkey 1 INTRODUCTION Senior researcher of the Centre on Migration, Policy and Society at Oxford University, Franck Düvell, after pointing out in his January 2013 article that the number of Syrian refugees in Turkey has been rapidly increasing, added that; “What is most surprising, however, is the incredible social and political resilience shown with regard to these inflows; in most other European countries, they would normally cause a moral panic, but not in Turkey.” Over the last one year, nothing has changed in a way that could falsify Düvell’s arguement. To the contrary, the number of refugees continued to increase between January 2013 and January 2014. Approximately 800.000 Syrian refugees are scattered across 77 of the 81 provinces of Turkey (Ministry of Health – UNICEF, Joint Briefing on vaccination campaign, 18 December 2013). However, as the Syrian crisis became overshadowed by Turkey’s domestic political affairs, the humanitarian aspect of the crisis has attracted only scarce attention. The Prime Ministry Disaster and Emergency Management Presidency (AFAD) coordinates the humanitarian aid provided to Syrian refugees in 22 refugee camps established in 11 localities across Turkey. A limited number of NGOs carry out certain activities in these camps. On the other hand, there are approximately 500.000 more refugees living in several cities, especially in border towns, who try to survive through their own means and rely on support mostly from the local communities and NGOs. NGOs prefer urban based refugees as target population for their activities, since there is great amount of paperwork.involved in obtaining permission to access the camps. Aside from the general lack of interest, in the Syria refugee issue, referred to by Düvell, there is also a lack of information, among both the authorities and the general public with respect to:, number of NGOs involved; the sectors in which they are present (general assistance; legal protection; awareness raising; woman, children, disable and LGBT; nutritional, educational, medical, shelter and clothing needs; socio-psychological counseling; services for youth-adolescents; infrastructural services; faith/religion related services; sportive and recreational activities); scope of their work (local, national, international); work duration; staffing number and qualifications; sources of funding; target populations (number of beneficiaries); partnerships (governmental, non-governmental, international NGOs or international bodies such as EU and UN); obstacles and challenges; and achievements and success stories. 1 International bodies, which have very limited access to the refugee camps, also prefer to work with urban based refugees, allowing them to operate with relative freedom and flexability. At the same time, international agencies\ such as UNHCR and UNICEF, are in increasing need of new partnerships with NGOs. Moreover, the statements made by Greece and Italy demonstrate that the number of Syrians who are putting their lives at risk by undertaking dangerious sea travel to reach Western countries through irregular means via Turkey, are also on the increase. This report is based primarily on participant observation and semi-structured interviews conducted in three border towns (Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis), where Syrian refugees are concentrated. The study aims at a situation analysis, to determine the extent to which NGOs are playing an active role in managing the Syrian refugee crisis in Turkey. The results of a field research, supplemented by other written sources such as news items, reports and websites, also informed the analysis of this report. In addition, the findings of the field research have been supported by observations and interviews that were conducted at the OCHA meeting following the fieldwork. Finally, our observations and findings are cross referenced and confirmed through interviews with the representatives of the Ministry of Foreign Affairs and the Ministry of Interior, whose identities will remain anonymous at their request. As a research centre, IGAM’s main objective in undertaking this research was to produce knowledge that would contribute to the protection of fundamental rights and to improve rough living conditions of over 500.000 Syrian refugees settled in urban areas. While, public institutions, coordinated by AFAD, are already working in the refugee camps in the provision of various goods and services, there is a vacuum with respect to the urban based refugees in accessing social services and enjoying their rights inherent in international law. Few NGOs are trying to fill this gap; but their activities largely remain unknown. An increased awareness concerning both the living conditions of the refugees and the activities undertaken by the limited number of NGOs working in this field can encourage many other NGOs who are currently mere spectators. In this respect, this study can facilitate connecting the NGOs working in the field with those that haved potential but have so far remained distant. Given the insufficient level of public sector support provided to the urban based refugees, more NGO engagement must be encouraged so that these refugees may expect a life compatible with human dignity. This can also contribute to curbing, to an extent; the dangerious journey refugees are lured into by human smugglers. 2 HISTORICAL BACKGROUND 2.1 Turkey and Mass Migration Turkey has historically been a destination of forced migration movements, due to its geographic location. The Islamic Revolution in Iran in 1979, the outbreak of the Iran-Iraq War after the shift in the political regime, the chemical attacks by the Iraqi government against its Kurdish citizens shortly after the ceasefire, the assimilation policies adopted in Bulgaria in 1989, the sense of panic among the Kurds caused by the Gulf War in 1991 and the Bosnia and Kosovo Wars have led generated hundreds of thousands of people seeking asylum in Turkey. Successive governments have pursued certain routine policies of the Republic of Turkey to deal with these mass refugee flows. The general indifference displayed by the society towards these humanitarian crises was also striking. This indifference has also been echoed in the limited level of NGO intervention in the past and present refugee crises. It may be reasonable to associate this indifference with the limitations imposed by the political system on NGOs prior to the Syrian refugee crisis in 2011, the limitations put by the political regime in front of the NGOs. Illustrative of the pre-2011 state policy is the total exclusion of NGOs and even UN agencies from the 2003 emergency planning in the likelyhood of a refugee crisis in conjunction with the conflict Iraq. Despite this situation, many international, national and local NGOs have forced their limitations in extending a helping hand to the refugees who were in dire situation in the aforementioned refugee crises. The role played by states and international bodies in these crises have been more or less acknowledged and documented; while the efforts of the NGOs remained largely invisible. It is also not possible to encounter any source that systematically depicts the role of NGOs in the current Syrian refugee crisis. .Trends in NGO involvement in refugee assistance is, in fact, one of the indicators of a society’s commitment to human rights and to humanitarian values. Examining the interest of NGOs in the Syrian refugee crisis can provide an invaluable informative contribution to the development of Turkey’s refugee policies. 2.2 Development of the Civil Society Sector The development of non-governmental organizations in Turkey has been hampered by the political structure and the political history of the country. NGOs have largely been precluded from organizing as political power-holders. NGOs’ financial sources have been restricted; their activities have been kept under strict control and their working areas limited. 3 This situation has started to change gradually, only in the early 1990s. Especially faith-based humanitarian aid organizations have started to develop during the Bosnia and Kosovo crises. In the following years, when severe human rights violations such as torture, extra judicial executions and forced dissaperanced have relatively subsided, human rights organizations were able turn their attention to issues such as women’s rights and refugee protection. which were largely overlooked during the hight of the conflict. The 1999 Marmara Earthquake provided an important ground for NGO reputation to gain a new and positive meaning. Organizations working on search and rescue, such as AKUT (Search and Rescue Association), inspired and encouraged young people to take common action guided by humanitarian values. Reforms that were triggered by the EU process starting in early 2000 softened the barriers encountered by NGOs. By 2010s, particularly with access to EU funds NGOs have become relatively well organized, more visible and diversified in terms of areas of interest. Apart from these positive developments, proximity with hegemonic power have politicized the civil society. Especially in 2000s, some NGOs managed to collect generous donations from the religious communities by stimulating their feelings for doing good deed. Faith-based aid organizations\ parallel to AKP Government’s foreign policy to play an active role in international politics, commenced to work in different locations around the world. Furthermore, prior to 29th April 2011, when the first Syrian refugee group have sought asylum in Turkey, it was also striking that the number of international NGOs that were able to get permission to operate in Turkey was very scant. . Although the current Law on Associations has opened the way for partnership between Turkey-originated NGOs and international NGOs; for the latter to operate in Turkey on their own is subject to stringent regulations and procedures. Other autonomous institutions, such as professional associations and trade/labor unions, which can be considered as semi-governmental institutions in Turkey, remain overshadowed by politics. 2.3 NGOs and Refugees Although NGOs are increasingly more involved in international humanitarian aid activities; their connections with international NGOs and the international humanitarian aid movement remain limited. The efforts of these NGOs, that provide relief support to natural disasters or forced migrations in different parts of the world, remain largely isolated under the Turkish flag. With the exception of Kizilay, none participate in the international humanitarian support coordination mechanisms. There is not a single Turkish NGO that has signed the international humanitarian aid ‘code of conduct’. Apart from mass migrations, UNHCR Turkey Office, with the aim to reduce the negative impact of the 1994 Asylum and Migration Regulation, has intensified its efforts to raise awareness and attract the attention of NGOs to 4 this issue. At the end of 1995, The Association for Solidarity with Asylum Seekers and Migrants, the first NGO with the word “asylum” in its name, was with the encouragement, guidance and support of UNHCR. However, today NGOs with the words “asylum, refuge or refugee” in their name does not exceed 4 or 5 NGOs, IGAM included 2.4 Government’s Syria Policy after 4 April 2011 In March 2011, protests similar to the Arab Spring demonstrations started in Syria and soon evolved into violent conflict. As a consequence, in April the first exodus into neighboring Jordan, Lebanon, Turkey.was observed. The first known refugee flow into Turkey was identified on 29th April 2011, when a group of 250 people crossed the border in the Yayladağı district of Hatay. Issuing a statement on the same day, the Turkish government, reffering to these people as ‘guests’, announced that the borders are and will remain open for these ‘guests’ who have escaped war and oppression; that their basic needs will be supplied in Turkey and that no one will be forcefully sent back. This policy, which fully complies with the principles of international protection, was highly appreciated by the international community. While, the international community offered support, in return for Turkey’s generous policies which are compatible with international obligations, the government merely expressed its gratitude and did not accept any support. Instead, the Government declared that Turkey is committed to providing protection to its guests by its own means. In this respect, as the number of refugees increased, the Government started to establish refugee camps, firstly in different districts of Hatay, and then, in the other cities located along the long-stretching borderline between Syria and Turkey. By the end of 2013, the number of camps located in 11 provinces reached 22; and the number of refugees residing in these camps reached 210.000. Although, some concerns have emerged due to the fact that these camps are not open to independent monitors, by and large the standard of service provision in the capms were praised by members of international organizations and foreign delegations who were granted access, UNHCR, by defining the camps as ‘five star camps’ played a major role in the positive image of the camps.. Another important element of the Government’s policy to refuse outside aid with respect to the Syrian refugees, was its reluctance to cooperate with international and civil society organizations in providing support and protection. Even UNHCR, which is mandated with the task of special monitoring and cooperation, under the Article 35 of the 1951 Geneva Convention, was not allowed to enter the camps. Only in 2012 UNHCR and shortly there of other UN agencies, were granted limited access to the camps. Even as of early 2014, UNHCR activities in the camps are limited to providing technical support and observing voluntary resettlement interviews. 5 The relief support activities carried out in the camps, which were closed to international (inter-governmental) institutions, are naturally also closed to national and international NGOs. Apart from Turkish Red Crescent’s shelter and food related activities under the coordination of AFAD, the Humanitarian Aid Foundation (IHH) which delivers aid material to AFAD at the entrance of the camps, is the first Turkish NGO to have earned the status of a service provider to the refugee camps. Another development in 2012 worth noting is that the Government with UNHCR’s advice started to use the term ‘temporary protection’ instead of ‘guest’ in its official discourse regarding Syrian refugees. The concept ‘Temporary Protection’ is defined in the 91st Article of the “Law on Foreigners and International Protection,” which was passed only during the second year of the crisis (14th April 2013). However, this concept, which was adopted from the 2001 European Union regulation on Temporary Protection, does not define the course of action in cases of mass migration nor any detail pertaining to refugees’ rights. The growth in the number of non-camp refugee population, which silently evolved since the beginning of the crisis and largely overlooked by both the Turkish authorities and UNHCR, became undeniably evident in 2013 when it reached almost three times the size of the camp population. As mentioned earlier, by the end of 2013, while there were 210.000 people living in the camps; the urban based non-camp refugee population was over 500.000. The lack of clarity with respect to the Temporary Protection provision in the current law has led to major problems, particularly concerning the situation of non-camp refugees. This study is driven by the assumption that NGOs, which are not granted access to the camps, are in fact the only actors that could provide a helping hand to this population, who are abandoned and neglected by the state as well as international bodies. 3 METHOD OF THE STUDY 3.1 General Framework This study, entitled “Safeguarding the Rights of the Syrian Refugees in Turkey and Increasing their Quality of Life”, was carried out within a short time period. It is based on rapid field appraisal methods, grounded on the principles of objectivity and impartiality. Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis were identified as research field locations as, these provinces are believed to be representive of the general conditions of other cities with dense Syrian refugee population. While diverging from each other in 6 terms of levels of economic development, ethnic and religious characteristics, the fact that they are adjacent to each other offered easy accessability.,. The divergences among the three provinces can be perceived as an added value in reflecting the NGOs level of willingness to work on asylum seekers. The research consisted of three phases: (i) The preparation phase; review of existing reports on non-camp urban based refugees; contacting relevant organizations to identify NGOs present in the field and securing appointments with them for an interview: developing the research design, i.e. identifying the scope of the field work, potential target population and a check list of questions to be used in collecting the relevant field data. After the initial contact contact with the relevant civil society, several distinct categories became evident; international, national and local organizations. National and Local NGOs were also classified as a) faith-based NGOs, b) rights-based NGOs, c) secular aid NGOs, d) NGOs with previous experience working with refugees, e) professional associations such as syndicates and unions. Prior contact with the refugees themselves was not possible; once in the field they were identified by snowball technique. (ii) The fieldwork and data gathering phase. A photojournalist from the Ankara Office of Milliyet newspaper accompanied the two member IGAM field team composed, who contributed by capturing visual material from the field. The fieldwork lasted three days in total, one day in each province centre. The target population, consisting of both NGO representatives and refugees were separately interviewed face-toface mainly by using in-depth interview technique; information gathered through focued group discussions and participant observation supplemented and at times guided the interviews. The beneficiaries of the services provided by NGOs, i.e. the refugees, were visited in their homes through the assistance of the NGOs. Therefore, those refugees who do not receive any NGO support were not covered in this research, although some refugees not known to the NGOs visited were encountered at the local district visits and their views were sought, The interviews with the refugees, which had to be conducted through interpretation provided by the NGOs focused on their experience in their current place of residence as well as on the services made available to them. This offered the possibility to cross check the information given by the NGO representatives. Visits made during the fieldwork are as follows; Şanlıurfa: 5 NGOs and 10 Households Gaziantep: 4 NGOs and 6 Households Kilis: 3 NGOs and a school, a camp and a community centre 7 It is important to note that some NGOs, especially the international NGOs, were reluctant to talk to the research team. This was evident during the preparation phase when appointments were being made. Some of the appointments made at this phase were cancelled when approached in the field. It was, therefore, not possible to meet with the international NGOs directly, although meetings were held with their national/local partners.. Aside from the data obtained directly from our informants in the field, research team accessed additional relevant information by way of phone interviews from Ankara, online sources and review of existing NGO reports and activities as well as review of other relevant sources. The secondary sources of information provided an invaluable supplement to the field data which had to be gathered with limitations of time and the inability to reach particularly international NGOs, mainly caused by the registration-related challenges. In addition, the research team participated in the Syrian Humanitarian Crisis Stakeholder Meeting for 2014 Intervention Plan hosted by OCHA/ECHO (United Nations Office for the Coordination of Humanitarian Affairs / European Commission Humanitarian Aid Office) and interviewed the representatives of 5 international NGOs that participated in the meeting. Furthermore, with the aim of seeing the broader picture, we have paid visits to an EU member state embassy in Ankara and, to the representatives of the Ministry of Interior, the Ministry of Foreign Affairs, and to AFAD. (ii) Analysis phase: the findings of the fieldwork as well as the review of existing material were analyzed in preparing this report, which is not conclusive but one that provides the general contuers of the situation on the ground. 3.2 Questions guiding the interviews 3.2.1 To the Syrian refugees - Refugees’ employment status, working conditions, living conditions, access to services - Social and economic impact of the presence of refugees on these cities - Factors obstructing their lives and hindering their adaptation to their environment - The quality of the services provided - Knowledge and experience on the issue - How did you reach this population? - Problems encountered 8 - Financial sources of the NGOs - The relations of NGOs with other NGOs, governmental institutions and local structures - Sustainability of the services - The areas where services provided by NGOs are concentrated (areas of expertise): provision of staple food and non-food relief material; sheltering support; various medical services; psycho-social support; amputee treatment; medication; education; women’s problems. Differences among the cities in terms of these issues. - The extent of the activities offered to Syrian refugees (amount and unit) - Any plans for reaching other refugees outside the camps? 3.2.2 Details Of NGOs - Would you consider your organization as an international, national or local NGO? - Could you describe your relief support activities? - Are you in contact with state/public institutions and UN agencies? If yes, please describe. - Cooperation with other (international, national and local) NGOs? - Could you briefly describe you activities in the field? - Do you have sufficient funds (own sources of the NGO, without fundraising)? - Can you receive financial support from UN, EU or from other countries and international NGOs? - What are the problems you encounter when working with the government and getting operational permissions? - What is the extent of the beneficiary population? - Are the necessary precautions taken to ensure protection against diseases in the upcoming winter? - How many staff do you have in your team? What are the levels of education and experience of your team members? - What are your criteria to determine your target population? 9 3.2.3 Perceptions of the NGOs - Are you experienced in humanitarian aid and in working with refugees? If yes, in which areas did you previously work? - Is it possible to take satisfactory measures in the case that cities receive more asylum seekers than their actual capacity? - Please describe the services provided. - What are the local community’s perspectives on and perceptions about the asylum seekers? - Do you have plans concerning the integration of refugees into society? i.e. What are the ways in which over 1 million refugees, who recently arrived or continue to come, could be integrated into society? - Refugees’ living conditions and access to services - Statements and opinions of local community about the refugees - The motives behind the aids: Good deed (in religious terms; to acquire merit in God’s eyes) or responsibility? - Do you think the asylum seekers can receive enough support? 3.2.4 Opinions expressed by refugees - How many people are in your household? - How would you describe your economic status? - Why don’t you live in the camp? - Have you been able to find a job? How much do you earn? - Have you been able to get an identification card? - Do you know the services provided by the state? - From which services can you benefit? - How is the public attitude towards you? - Can your children go to school? - Main obstacles in front of the NGOs 3.2.5 Points to be taken into account during participant observation - Whether the Syrians are visible in the cities or not - Divergences between cities 10 - Living conditions - Planned works of NGOs - Satisfaction from the services - Cooperation between UN and NGOs - Coordination - Financial resources - Female employees - Time they have spent in the field - Do they provide aid solely with humanitarian aid purposes or do they have other intentions, such as expecting these refugees to return to their home country? What is their opinion on such mass migration movements? What can be done in the long term? - Motivations of the NGOs - Experiences of the NGOs - Do they work face-to-face with the refugees? 4 NARRATIVES AND OBSERVATIONS 1: URBAN REFUGEES Based on the interviews, the problems of refugees living in urban areas are summarized below; 4.1 Sheltering Refugees living outside the camps receive almost no support. Some families come together and rent a shared flat. Majority of the Syrians live in rented apartments located in the poorest parts of the cities that we have visited. Children are observed to walk bare foot on pavements. It is even difficult to find a wood stove or a blanket for heating. Some people are settled into modest dwelling houses built for the urban renovation plan. However, they are going to be evicted, since they are not able to pay the electricity bills that are nearly up to TRY 500. Güzelvadi is a remote district of Gaziantep, and located at the border between urban and rural parts of the city. There, Syrians live in the primitive constructions which were initially planned to be built as shopping stores. At the moment these constructions only have a base ground with four coloums around where Syrian refugees build up walls by using brickets, cements and sand. They divide the inner space by using bed linens as separators and share the place with other refugees. They urgently need blankets, clothes and nutritional products. 11 Mehmet Alkış, the head/chief of Gaziantep Mazlum-Der association stated that a Syrian family asked the the association to provide them with cutlery, since they have only one spoon to use. The space capacity of the camps to host Syrian refugees is not enough. The camps were originally built with the capacity to host 25.000 people but now these camps accommodate 35.000 refugees. Besides, it is difficult to protect refugees’ privacy related issues in these camps. Additionally, it is not allowed to to work outside to earn some money, since they are not allowed to leave the camps. They want to adapt the living conditions in Turkey through getting employment. They consider employment as an important step towards their adaptation. The representatives of Şanlıurfa Eğitim Bir Sen (Union) reported that many Syrian refugees living at the outskirts of the cities have moved to these rural areas to seek employment in the agricultural sector. They are living in abandoned country cottages and warehouses. Refugees living in rural areas and villages are far less visible than others. It is nearly impossible to determine the number of refugees living in these areas and to register them in the system. Concerning the sheltering conditions of non-camp urban refugees, Kilis Common Mind Platform mentions: “Currently, it is not possible to find a rental accommodation in Kilis, since all of them were rented by Syrians. Even the houses and workplaces, which were left empty by its owners or are not in use as the owners live in other cities, are taken by Syrian families. They are living in these risky buildings, once they perform minor repairs by their own means. 4.2 Food and nutrition Food and nutrition are amongst the major problems. Malnutrition is an important problem, especially for children. The refugees are trying to get nourishment through the relief support kits donated by the municipalities and NGOs. 4.3 Health Registered Syrian refugees are entitled to benefit from health services, by using the identity numbers on their identity cards given by the Turkish authorities. They can get medication by paying 20 % of the total cost. Access to healthcare is an extremely valuable service. Muzaffer Baca, the vice-chair of International Blue Crescent Foundation in Kilis, stated that Turkish citizens are having problems in getting proper and timely healthcare in Kilis, since the population of local people and Syrians became equal in the city and there is a large number of sick or injured refugees seeking medical treatment in the state hospital. On the other hand, offered healthcare services that require expensive treatment are insufficient.. The medical treatment of people who were injured by the bombings 12 is very expensive. However. there is not enough financial resource to cover these treatments. The healthcare services remain also insufficient concerning psychological support for people who have lost their beloved ones in bombings, support programs for post-traumatic disorders and prosthesis implantation for disabled (amputee) patients. 4.4 Working permission Syrian refugees need to work in order to survive.. However, there is no legislation in Turkey, which regulates working conditions for people who are officially registered to benefit from ‘temporary protection’ status. They work illegally which causes exploitation of them as cheap labour force. Syrian refugees living outside of the camps in Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis are employed in agriculture, construction and metal industry, which have heavy working conditions. A considerable amount of Syrian families move to villages in order to work in the agricultural sector. As mentioned by Osman Gerem, the representative of Şanlıurfa Deniz Feneri Association, some of the Syrians have been taken to other cities and used as cheap labor. Ebu H. is a 63-year old retired solider, lives with 10 family members in a place that used to be a shop in Gaziantep. He earns his life by being paid 4 Turkish Liras per day in return for shelling 10 kilograms of pistachio. On the other hand, there are people among richer Syrian refugees who work in trade, jewelry and café-restaurant management sectors. 4.5 Education Majority of the Syrian children living outside the camps are not able to access education. 1.200 children have been enrolled in a school opened for Syrian children in the city centre of Şanlıurfa. However, to date, only 400 students are able to get education from Syrian teachers. School busses pick up the children from their homes and drop them off to the school. However, families that we have visited told us that they were not aware of this school. 4.6 Asylum application and resettlement in a third country United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR) rejects individual asylum applications from Syrian refugees, as it supports temporary protection regime adopted by the Turkish government. While Syrian refugees visit UNHCR office in Gaziantep, to ask for resettlement in a third country, their applications are not accepted? processed at the moment. 13 4.7 Adaptation Osman Gerem expresses that the local community in Şanlıurfa is hospitable and sympathetic to the Syrian refugees. Gerem reminds us that the lift of the visa requirement between Turkey and Syria before the civil war has revived the kinship relations between Turkish and Syrian people who were unable to see each other for many years. He adds that “this revival in close kinship relations has been a facilitating factor for Syrians to seek shelter from their relatives in Turkey, when the armed conflict/warfare have started.” According to the report of Kilis Common Mind Platform, the most important adaptation problem caused by the Syrians in the cities is about rental accommodations. Another issue that causes tension in the cities is the existence/use of Syrians as cheap workforce. Muzaffer Baca, the vice-chair of International Blue Crescent Foundation, reported common problems seen in Kilis, in a similar way: “Local people of Kilis are disturbed by the increase in rent prices, cultural differences (religious differences and moral values) and the security measures taken”. 5. NARRATIVES AND OBSERVATIONS 2: ACTIVITIES OF THE NGOs 5.1 Overview In this biggest/severe refugee crisis that Turkey has ever faced with, the government allocates a large amount of its sources for refugees in the 22 camps in 10 cities. On the other hand, NGOs are the major source of assistance through which half a million refugees who live in the cities can survive. NGOs are trying to fill the gap that was left untouched by the public institutions and international bodies. These NGOs are there, although their names are barely mentioned. They are extremely devoted to change the lives of the sufferers. In Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis, most of the NGOs that are actively working in providing aid to the refugees living outside of the camps are faith-based organizations. Rights-based NGOs on the other hand, carry out advocacy, reporting, monitoring and awareness raising activities. Some of the non-faith-based organizations also put tremendous efforts to provide aid/assistance in this area. All too few international NGOs go beyond providing emergency nutritional support and work to meet the needs in their specific areas of expertise. There are also Syrian civil society initiatives working actively in the region. 14 5.2 Şanlıurfa Platform It has been observed that many NGOs put their efforts to help Syrian refugees in the three cities where this fieldwork was conducted. These observations are summarized below: The Platform “The Platform of Şanlıurfa Humanitarian Aid NGOs” has been founded in 2012 by nearly 60 organizations from Şanlıurfa, including unions. Deniz Feneri (Lighthouse Foundation), IHH (Humanitarian Relief Foundation), Mazlum Der (Association of Human Rights and Solidarity for Oppressed People) and Kimse Yok mu? Foundations (Which means “Is anybody there?”) are among the members of the Platform. These NGOs have come together under the leadership/coordination of the representative of Deniz Feneri, Osman Geren, once the number of Syrian refugees in the city centre has suddenly increased. The Platform works in close collaboration with the Governor’s Office and tries to identify Syrians who are homeless or who are in need of help. When describing the Platform’s activities, İbrahim Çoşkun from Eğitim-Bir-Sen Union emphasized their efforts to raise funds and donations. He told us that they requested support from businesspeople and managed to procure nutritional materials such as potato, onion, wheat and lentil from Ankara, Istanbul and Kayseri, with the collaboration of these cities’ municipalities. Osman Gerem stated that the Platform received support from other countries as well: “Nurenberg Medine Foundation has donated 30 tons of aid material from Germany”. Gerem also emphasized that the amount of support has decreased although the crisis continues. Large amounts of the aid material provided by the NGOs are sent to the displaced persons living on the Syrian side of the border. Gerem stated that since 2012, a total of 120 lorries full of humanitarian relief material have been sent to the other side of the border and nearly 50 lorries of aid material is given/distributed to people living in the cities . Şanlıurfa City Councilor Yusuf Mert argues that the real target of the relief support are the people living in the Syrian side. He believes that this support will slow down the outflow from Syria. 5.3 Humanitarian Relief Foundation (IHH) Şanlıurfa Branch of Humanitarian Relief Foundation (IHH) also carries out relief activities apart from the Platform. Behçet Atila, the Head of Şanlıurfa Branch, explained that there are 70.000 Syrians in the city, living outside of the camps. Identification of their addresses is a key problem. It is very difficult to reach Syrians 15 who are settled in many different districts of the city. Atila stated that ‘we have 1 employee and around 10 volunteers’. They are trying to identify the addresses of tens of thousands of families, with such limited number of staff. The aid materials provided by IHH are also dispatched to the Syrian side of the border. Syrians living in the city can acquire/reach these aid materials through the efforts of the local organization. Atila reported that ‘in the Eid, we have distributed meat to the refugees with the help of our 10 volunteers’. According to Atila, the most important problem of the refugees living outside the camps is to find accommodation and pay the rent. Three or four families live together in a shared house. It is even possible to see 25 people sharing a single room. Atila also told us that a school has been established with the collaboration of the Governor’s Office and that Syrian teachers have started working there. However, some of the families that we have visited were unaware of this school. In addition, we observe that education has not yet become a priority; as many children are walking bare foot on the stone pavements. 5.4 Association of Human Rights and Solidarity for Oppressed People (Mazlum Der) While being a human rights association, Mazlum Der works as a relief support association in Gaziantep, thanks to the efforts of its Gaziantep branch. Abdürrahim Çelik, who is a member of the Management Board, stated, “The biggest problem in the city is the provision of humanitarian aid”. He explained that they have to take responsibility of this. He added that the majority of the refugees are settled in the slums; that they have very difficult living conditions and that their biggest need is a shelter, such as a shop, a warehouse or just a tarp. He states that in Gaziantep, three refugee families are often sharing one or two rooms. Celik says due to the sudden increase in number of people living in the region, they determine Guzelvadi and Dumlupinar as pilot districts where Mazlum Der provides assistance. Since mid 2012, they have identified 400-500 families to support/help. He mentions that they provide assistance to these people by the own means of the association and they receive/get no support from the government. Mehmet Alkış, a member of the Management Board of Mazlum Der, emphasized that the city has a population of 1.5 million people and in fact there is a potential of strong assistance to provide the needs of refugees. He explained that they have proposed a project entitled “sibling families”, through which wealthy families will cover the needs of one refugee family. 16 5.5 Human Rights Association (IHD) As a human rights association, IHD is involved in the management of this refugee crisis, as explained by Hasan Önder Suğlu, a lawyer and the Head of the Gaziantep Branch of the Association. IHD has taken on the task of monitoring the distribution of relief support materials, with the aim of ensuring that the support activities are conducted in a non-discriminatory way, without taking political interests into consideration/ independently of political interest. IHD has also participated in the demonstrations against the construction of a wall on the Syrian border in Nusaybin, along with some political parties. 5.6 Helsinki Citizens’ Assembly Helsinki Citizens’ Assembly is among the human rights NGOs providing support to Syrian refugees in Kilis. In cooperation with Doctors without Borders, the organization delivers primary healthcare services and conducts Mental Health Support Programmes. 5.7 International Blue Crescent Foundation (IBC) International Blue Crescent Foundation (IBC) is one of the civil society organizations that put considerable efforts to provide support to Syrian refugees. The vice-chair of the Foundation, Muzaffer Baca, reported that since the spring of 2011, in cooperation with the Turkish Red Crescent they have provided the refugees in Hatay, and then the refugees in Kilis, with relief support kits, including nutritional material, hygiene kits and other material to meet the needs of children,. In addition to nutritional relief, they have donated TRY 250 per household, to a total of 2.600 families living in Kilis in 2012 and 2013. This was funded by Catholic Relief Services. IBC has also founded three Psychological Support Centers for Children in Kilis. There, 1.600 children take music, computer and painting lessons from Syrian teachers. IBC, a German organization, covers the utility and cleaning bills and pays the salaries of Syrian teachers with the financial support received from Malteser International. 1.350 children are enrolled in this school. The 32-bed container-hospital, established in Kilis with the cooperation between IBC and Malteser International, reduces the burden on Kilis State Hospital. In this hospital, Syrian doctors and healthcare workers deliver treatment and care services. There is another hospital similar to this one, located at the sheltering centre on the outskirt of the city. The partnership between IBC and Malteser International also contributes to provide food in the camps. 17 5.8 Support to Life International Humanitarian Aid The NGO called Support to Life has also prepared a report based on the survey they conducted with around 900 refugees. Besides, Support to Life carries out relief distribution activities for almost 3 thousand refugees through an electronic data system. Support to Life Foundation continues to provide supply relief supply kits, including nutritional and hygiene material and winter-aid kits to the refugees living outside of the camps in Hatay, Kilis and Şanlıurfa. 5.9 Research-based NGOs Many NGOs other than the ones mentioned above maintain their relationships with the crisis?. Some NGOs carry on their research attempts about urban refugees and they are preparing reports. Especially think-tank NGOs are producing rigorous reports. USAK, an Ankara-based organization, is one of these NGOs. They have published a joint report with the recognized US-based think-tank organization Brookings Ins. NGOs that are jointly represented under the umbrella organization called the Platform to Monitor Syrian Refugees in Istanbul have also published a recent report based on a survey. The Common Mind Platform, composed of community leaders in Kilis, has prepared reports and submitted them to the President, the Prime Minister and to other government authorities, with an effort to raise awareness. Support to Life Foundation continues to provide relief supply kits, including nutritional and hygiene material and winter-aid kits to the refugees living outside of the camps in Hatay, Kilis and Şanlıurfa. Ali Aslan Özaslan is the representative of Gaziantep office of Education and Youth Association. The Association brings young people from EU member countries to Gaziantep through some projects for carrying out some activities in the refugee camps. However, these attempts are interrupted with the changes in camp administrations. Ali Aslan Özaslan is the representative of Gaziantep office of Education and Youth Association. The Association brings young people from EU member countries to Gaziantep. In response to problems encountered in health care / health care services related to migration due to Syrian civil war, Turkish Medical Association prepared a report titled “Syrian Refugees and Health Care Services” based on the studies regarding the refugees conducted by Turkish Medical Association and regional chambers of medicine between May and November 2013. 18 Gaziantep Bar Association provides assistance for the applications of Syrian refugees within the scope of Legal Assistance program. Naturalization (provided they have relatives who are citizens of the Republic of Turkey), marriage-divorce cases and resettlement in third countries are listed among the prior topics requested within this legal assistance programme which is offered free of charge. 5.10 Turkish Red Crescent Turkish Red Crescent assumed two main responsibilities in this crisis. First, it provides shelter and food supplies in the camps under the coordination of AFAD. It meets the need for shelter in the camps using its own resources and the tents and other types of shelters it gets from grantor organizations, UNHCR being the first. Food aid, which initially started as hot meal distribution continues in the form of rationing using the ration card provided by World Food Program. Turkish Red Crescent carries out the coordination of this aid. The second biggest activity area of Red Crescent is to transfer the aid materials collected through donations to Syrian groups or international NGOs in 8 border districts. 5.11 International NGOs International NGOs are obliged to obtain permission from Turkish government and this is a very time-consuming process. According to Associations Law, International NGOs that want to operate in Turkey have to apply to the Ministry of Internal Affairs. The ministry requests the views and suggestions about the NGO in question from the Ministry of Foreign Affairs and various government institutions most of which are related to security. Any prior statement of the international NGO about Turkey is among the reasons of rejection. Applications of NGOs that are found to be operating “informally” sending their staff to Turkey with a tourist passport without getting work permit are also rejected. However, it is stated that representatives of around 80 international NGOs still operate in border provinces. It is known that 18 international NGOs have recieved their permissions as of 1 February, 2014. However, a great majority of these are trying to get help to the Syrian side of the border. Danish Refugee Council, International Medical Corps (IMC), Mercy Corps, GOAL, International Rescue Committee, Cooperative for Assistance and Relief Everywhere (CARE) and Save the Children International are the international NGOs that could obtain permission. USA originated Mercy Corps tries to meet the essential needs of millions of Syrian refugees living in Jordan, Lebanon, Iraq and Turkey. Children, especially the ones who were subjected to extreme violence, are having trouble with pursuing their daily lives because of the immense fear they feel. 19 International Medical Corps on the other hand, provides Syrian refugees in Turkey with medical and educational services, using the $750.000 fund they received from the Conrad N. Hilton Foundation. They are getting prepared to set up a clinic in Şanlıurfa in addition to the one in Kilis. Danish Refugee Council operates in Hatay and Şanlıurfa and provides post-trauma training. Many international NGOs whose applications are rejected, in the waiting list or under examination are trying to help the refugees by cooperating with local-national NGOs, or rather under their names. However, all the international NGOs experience serious operational problems related to money transfers, salaries, payments or other expenses. It is observed that there has been a gradual softening in the government’s attitude towards the attempts of International NGOs starting from the mid 2013. Authorities say “We don’t approve of International NGOs’ attempts to operate in Turkey. However, we will control the issue since we definitely don’t want an NGO inflation”. 5.12 Syrian NGOs Some of the NGOs trying to provide assistance to refugees are from Syrian origin. For instance, Assistance Coordination Unit (ACU) communicates with and provide various training to activist youth in Syria. They are especially efficient in women’s issues. 6 FINDINGS AND RESULTS 1) As result of the reports we have read, and visits we made in Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis, it is observed that hundreds of thousands of Syrians living outside the refugee camps in Turkey are living under quite harsh conditions. Actually, this is not a case that just takes place in Turkey. Similar problems are encountered in Jordan, Lebanon, Iraq and Egypt bordering Syria as well. Refugees’ rapid spread over a vast area within the borders of these countries interferes with their registration, benefitting from the right to international protection against the possibility of forced repatriation and the fulfillment of their basic needs. Voluntary organizations are usually trying to compensate the required service and assistance that are lacking. National, local, international and Syrian nongovernmental organizations are making great efforts to provide assistance in their own area of specialization and to improve refugees’ lives in a positive direction. 2) Due to harsh living conditions, an increasing number of Syrians will probably risk their lives and try to escape/enter Greece illegally despite the risk of drowning as was the disastorous case in December 2013 happened near the coasts of Bandırma and Çeşme. 20 3) Turkey is a party to the 1951 Geneva Convention Relating to the Status of Refugees but still keeps its “geographical limitation” clause. The Law on Foreigners and International Protection, the first law on asylum in Turkey, became effective after being published in Official Gazette on April 12, 2013 and it either ignored mass migrations or left it completely to the political preference of the executive authority on purpose. Article 91 of the law suggests that Turkey may “provide temporary protection” in the cases of mass migration and all the relevant regulations will be issued by the Council of Ministers. The law exported the concept of temporary protection from the 2001 Directive on Temporary Protection of the European Union. However, the law does not include any of the details included in the EU directive. Refugees are not given the right to apply for individual asylum. Temporary protection does not bear a time limitation. The rights to be given to the refugees under temporary protection are not mentioned in the law. The procedures of return are not clear under the conditions of persisting crisis or if it comes to an end.. If we assume that Syrians will stay in Turkey for at least a couple of years more in both cases, the lack of regulation might cause new problems. People who died in the boats which sank near Burhaniye in Balıkesir and off Çeşme in December 2013 were Syrian citizens. The poverty and misery they suffer from in Turkey forces them to risk their lives at the mercy of smugglers. This situation intensifies diplomatic relations and walls are being built at the borders as in the case of Bulgaria-Turkey border. Lack of regulations makes NGOs’ activities even more difficult. There is no regulation as to how NGOs should work in which areas. There is a common belief that for international companies to receive permission to operate in Turkey depends on arbitrary decisions. Therefore, even the ones who get the work permit are rather quiet and closed and they prefer to carry out their activities for mainly in Syria. 4) The government took over the management of refugee camps starting from the very beginning of the crisis. Even the international organizations were given a very limited area of action in time. The facilities of the camps attracted the international committees who visited the camps. The term “Five Star Camps” started to be used in the speeches given by many international committees. However, the increasing Syrian refugee population outside the campsite which have nearly exceeded the number of people living in the camps created a new situation. The myth of “five star camps” created by the government is under the threat of being demolished due to the difficulties encountered by the refugees in the urban and rural areas. 5) A large part of the assistance provided for the refugees living in these three cities are given by international NGOs and faith based national NGOs. However, the 21 primary target of the headquarters of these NGOs is the Syrian side of the border. The assistance provided to the refugees on the Turkish side of the border is carried out thanks to the attempts of the local administrators of the same national NGOs with the help of both official authorities and local NGOs. 6) The amount of assistance provided by these types of NGOs is too low to be compared with the number of people in need. Moreover, the assistance is not permanent. 7) Staff capacity of national or local NGOs are extremely limited. They are carrying out their assistance activities with a limited number of personnel. 8) When the quality of staff is concerned, the personnel of NGOs do not have any training about humanitarian relief and problems of refugees. 9) Though at national level, financial resources that make assistance activities of NGOs possible are mostly provided by local business circles, municipalities, donations raised on the streets or in mosques, and the aids given by municipalities in metropolitans. 10) Concerning the quality of assistance, especially urgent vital needs (food, clothing, and partially shelter) are provided. For services provided by government such as health and education, problems regarding lack of knowledge and difficulty to reach the place where service is provided may stand out. 11) National/local NGOs carrying out assistance activities are faced with information, equipment and resource related problems with regards to providing services to the ones with special needs among the refugees. Therefore, assistance is mostly provided for the basic needs. 12) There is no action plan or a future oriented strategy concerning the assistance activities carried out with the attempts of local units of faith based national NGOs. Due to the size of the mass in need and the scarcity of resources, the limited amount of supply is immediately distributed and consumed. 13) Beyond faith based NGOs, national, secular and professional NGOs with headquarters in metropolitans of the country do not seem to have widespread campaigns and assistance activities. 14) Politicization of Syria crisis in Turkey has led the influential strong NGOs based in metropolitans such as Ankara and İstanbul to remain ineffective and silent while faith based NGOs are more observed as actors of humanitarian agents. 15) Faith Based NGOs carrying out assistance activities do not have any connections with international NGOs and international organizations especially with UN 22 institutions lsuch as UNHCR. The activities of UN organizations were given the green light just starting from October 2012. In response to this, UNHCR undertook a restricted and non-operational function such as providing technical support in the camps or functioning as an observer in voluntary return interviews. The authorities of National, local and International NGOs in the region state that they do not have any contacts with UN organizations. Setting up children friendly areas in the camps and cooperating with the Ministry of Education, UNICEF has started to make plans about cooperating with NGOs for urban refugees in 2014?. UNICEF also asked for support from NGOs to access urban refugees in Polio and Combination Vaccine Campaign they conduct with the Ministry of Health. World Food Program (WFP) works with Turkish Red Crescent for the distribution of ration cards? in the camps. It is said that UN organizations are getting prepared to form a periodical consultation mechanism together with the NGOs under the leadership of UNHCR upon the “exploration” of the presence of urban refugees. 16) It was not possible in this research to observe whether the faith based NGOs discriminated in favor of or against any parties while providing assistance. Heads of some NGOs stated that they provided assistance without discrimination whoever is concerned. However, we think that in some cases extreme Islamic tendencies of NGOs might create question marks regarding the practical applications. It is observed that not having sufficient knowledge about international humanitarian relief moral norms is also a big deficiency. 17) Rights based national NGOs either carry out monitoring, creating public opinion and reporting activities with only limited resources (Human Rights Association) or make attempts to distribute basic assistance in addition to these activities (MazlumDer - Organization of Human Rights and Solidarity for Oppressed People), or play a camouflage role as a partner of an international NGO. 18) National NGOs such as bar or trade associations, trade unions or women’s institutes are observed not to get actively involved in the refugee crises/ stay away from the issue. 19) A great majority of international NGOs are having difficulty in getting permission to operate in Turkey. Government authorities have opened their doors slightly to the NGOs due to the increase in the number of refugees. However, their philosophy is as follows: “We will allow international NGOs but we will never cause an NGO inflation”. Therefore, there is a tendency to work with just 10 to 15 international NGOs. Getting permission is a long process. It requires to apply to the Ministry of Internal Affairs with a lot of documents. The ministry might 23 slow down the process due to missing documents. The documents received are shared with mainly security and intelligence units, Ministry of Foreign Affairs being the first. For instance, Ministry of Foreign Affairs requests information from the Turkish Embassy in the country where the NGO is registered. The NGO must not be listed in the blacklist regarding the permission; in other words the NGO needs not to have any statements made against Turkey earlier. In addition, not a single member of the NGO must be working with a tourist visa and above all their visa must not be expired. 20) Many international NGOs are carrying out silent activities in cooperation with Turkish NGOs through their personnel who entered the country with a tourist visa. Specified activities of most of them are realized beyond borders and within Syria. The rejected ones apply for a second time. 21) Some reputable and respected NGOs are also rejected. Therefore, we miss the opportunity to benefit from their experience about satisfying especially the more special needs of refugees. 22) UN Office for Coordination of Humanitarian Affairs OCHA is operating in Gaziantep. However, coordination attempts of OCHA aim to support NGOs in the border provinces, the majority of which are international. The attempts of the the government to do everything by itself concerning to manage mass migrations turns into being unable to do anything against the emerging problem of urban refugees. Traditional negative attitudes towards international organizations become more visible in this case. In such a big crisis, OCHA, for instance, managed to open an office in Turkey only for humanitarian interventions within Syria. In fact, it is OCHA’s responsibility to ease the job of NGOs and to ensure the coordination between international and local NGOs. Coordination is crucial for the success of humanitarian relief activities. NGO Forum operating in Syria has some initiatives to fill the coordination gap created by OCHA. NGO Forum is recently employing managers for its activities in Turkey. These managers will be responsible for activities such as sharing information, communication and coordination among international, national and local NGOs which are members of the forum. 23) Most of the refugees with whom we talked are unaware of the opportunities offered to them in cities. They are informed throrugh the attempts of volunteers and information spreads through word of mouth. It is an urgent need to inform people scattered around urban and rural areas about the services provided by governorates, municipalities and NGOs at a local scope through media and other communication tools. 24 24) It is obvious that the public has not been well informed that the open door policy adopted by the Turkish government since April 2011 is not a matter of domestic policy but a matter of international responsibility of the country. Therefore, the public answers the question “Why do we accept these people?” within the parameters of present political polarization. At least in the three cities we visited, we observed that urgent needs of refugees living outside the camp are satisfied by mostly faith based organizations such as IHH, Deniz Feneri, Kimse Yok mu, or Vahdet Foundation.. In fact, the headquarters of these organizations usually give priority to provision of assistance to people in Syria. The ones who try to relieve the sufferings of people outside the camps are the local administrators of these organizations who are in pursuit of doing good. Relatively strong NGOs, women’s institutes, bar associations, NGOs for children, professional organizations, employers’ agencies and the media are not mobilized for these people in the western part of Turkey, especially in the three metropolitans. The conditions of half a million Syrian refugees in Turkey today is very similar with the case of Russian refugees in Europe emerged after the First World and have mobilized the League of Nations. Ignorance of the problem in Turkey can only be explained by the fact that this humanitarian issue has been politicized. This humanitarian crisis other than the general Syrian policy of the government should be dealt with in a humanitarian manner regardless of politics. 25) It is observed that national NGOs that play a role in this crisis in these three cities and across Turkey relieve sufferings mostly with individual attempts. It is observed that many NGOs do not have a general strategy or a plan. We identified in our visits that national NGOs do not have any members who are trained about the methods to be utilized in refugee crises. All the achievements are reached with the attempts of a couple of administrators and a few volunteers. Private/personal issues of refugees, problems faced by women, elderly, disabled and children refugees because of their titles, deportation, discrimination, other legal rights and psychological problems are issues which should be dealt with by Professional NGOs in Turkey but they are actually disregarded/ignored. The attempts are focused mainly on the most urgent issues such as shelter, food and clothing. As it is provided in the data of a couple of international NGOs, the number of “people who benefit from the services” remains too low when compared with the size of the problem. 25 26) Since the NGOs in Turkey differ from each other in terms of their principles, they carry out their activities totally unaware of each other. There is a serious lack of coordination regarding the issues such as sharing information or bringing resources together. Under these circumstances, it seems to be an urgent responsibility to remove the obstacles faced by non-governmental organizations’ humanitarian relief efforts most of which is performed with great individual efforts, to deal with the issue in a non-political and humanitarian manner and to give a helping hand in line with the wealth of the country to these people whose numbers have reached almost a million and who will probably live in Turkey within the next 3 to 5 years. 26 7 APPENDIX 27 APPENDIX 1 International NGOs with a Work Permit (1 November 2013- Republic of Turkey Ministry of Foreign Affairs Website) Danish Refugee Council International Medical Corps (IMC) Mercy Corps GOAL International Rescue Committee (IRC) CARE (Cooperative for Assistance and Relief Everywhere) Concern Worldwide Medical Emergency Relief International (MERLIN) Deutsche WelthHungerhilfe Save the Children International 28 APPENDIX 2: THE LIST OF INTERVIEWED NGOs APPENDIX 3: THE ROLE OF NGOs IN THE SYRIAN REFUGEE CRISIS: THE RESULTS OF INTERVIEWS WITH REFUGEE FAMILIES AND NGOs ŞANLIURFA We had the chance to take the reflections of Behçet Atila, The Humanitarian Relief Foundation (IHH) Şanlıurfa Representative, on the NGOs in Şanlıurfa, their operations, living conditions of Syrian refugees, challenges faced and the future of the region. There are about 100.000 refugees living in Şanlıurfa. Almost 60 NGOs are available in the province and only 7-8 of them are humanitarian relief organizations. The rest are associations and unions that are working on the field of rights. HOW DID THE INITIATIVE START? IHH Şanlıurfa Office was initially founded as an NGO, then evolved into the Humanitarian Relief Foundation, becoming an NGO that provides voluntary services, such as the 11 service branch of Memur-Sen, İnsan-Der and Mazlum-Der. They set up 2 Relief Platforms in 2 places in Harran (Ceylanpınar and Akçapalı). 120 truckload of humanitarian relief supplies have been sent to Syria since 2012. NGOs in Şanlıurfa are organizing the collection and distribution of the relief supplies in close cooperation with the Regional Coordinating Governorate, Municipality, Public Institutions and the Office of Mufti. 2 truckload of relief supplies are delivered to 15 different area on every Tuesday. The relief supplies are stored in 4 storages of IHH, located at the city center. Relief supplies include diapers, blankets and food. Nearly 5.000 families living at the city center have received almost 45 truckload of humanitarian aid so far. The amount of the relief supplies decrease as the crisis persists. NGOs in Şanlıurfa come together at 19:00 every Friday and exchange information about things to do. They provide basic food products such as potatoes, onions, flour, lentil and pasta by contacting with the municipalities of Ankara, İstanbul and Kayseri, Niğde and Nevşehir as well in addition to their own provinces. Also, the Medine Foundation from Nurnberg, Germany has provided 30 tons of food supply. 29 Syrians who are settled in Karaköprü Municipalities are rich but the ones in Süleymaniye region are poor Syrians. Food aids are distributed in packages in a way to meet the needs of people for 10 days. They also get help from their neighbours. There are Syrian refugees who are accommodated in abandoned country cottages in Şanlıurfa. IHH officials state that there is a need for 2 more refugee camps in the region. Their wishes: everybody turns to their homeland and lives happily. WHAT KIND OF PROBLEMS HAS THE PRESENCE OF SYRIAN REFUGEES CAUSED? - Home rental prices have increased, - Wages of unskilled workers have started to decrease, - The number of beggars have increased (Syrian child beggars called Karachi), - Judicial cases have started to take place, though several. - Woman trafficking and prostitution have been observed. Legal problems experienced by them are referred to relevant authorities by headmen of the sites they live in. WHY DON’T REFUGEES IN THE CITY PREFER TO LIVE IN THE CAMPS? - There are more refugees in the camps than the capacity allows for. In one of the camps with a capacity of 25.000 people, 30 to 35 thousand people had to live once. - People who live in the camp do nothing but waste their time lazing. They could find the opportunity to work in the city. - People who have young daughters say that they are uncomfortable in the camps. SOME PEOPLE ARE ALSO EXPLOITING THE OPPORTUNITIES - There are some people who said that they will provide them a job opportunity in Ordu and Gaziantep but took their money and cheated them. - Derezor group (Syrian) takes photos of injured refugees who came from Syria at hospitals they founded and exploit people’s emotions to collect donations. 30 İHH / Şanlıurfa; They are in contact with all international relief organizations from Turkish Cooperation and Coordination Agency (TİKA). There is a school in the city center where Syrian teachers give education to 1.200 registered, 400 unregistered students. Students are picked up and taken to home by a student service. Syrian refugees are given a “Guest Identity” by the Coordination Center. With this ID, they can benefit from any kind of health care services in the city. They can benefit from this service by paying 20 % of the prescription. IHH / ŞANLIURFA’S VIEWS ON THE FUTURE OF THE REGION The Humanitarian Relief Foundation / Şanlıurfa representative Behçet Atila said that even if the war in Syria ended today, the effects would last for at least 7 to 8 or maybe 10 years. He added that Syrian refugees with nothing left would ask for tents again and need the help coming from Turkey for food and drink supplies. IHH ranks first in terms of trust. He also stated that they definitely deliver their humanitarian relief materials to the Muslim, Christian or atheist people in need without a discrimination based on language or religion. For example, it was IHH that first provided assistance to Haiti even though they were not Muslims. The organization with Mavi Marmara was carried out by IHH. Lastly, the first to offer a helping hand in the tragedy caused by the hurricane that sweeping Philippines was again the IHH. IHH / Şanlıurfa has 1 paid worker. The number of active volunteers changes between 10 and 30. We learned that 4 families (25 individuals) came together in Şanlıurfa to live together in one single house. SADAKA TAŞI / Ümraniye – Istanbul – Sacrificial animals were sent to Resülhaim by this relief organization. There is no conflict in Rakka for 7 to 8 months. There are many Syrians in Aleppo. It is estimated that around 50 to 100 thousand people will immigrate to Turkey under harsh winter conditions. IN WHICH FIELDS OF BUSINESS CAN REFUGEES WORK? - In agriculture - In heavy metal industry - In construction sector There are also some rich Syrian refugees who keep a jewellery shop or a caférestaurant. They also find an opportunity to work in these businesses. 31 MEDIA There are 16 local newspapers in Şanlıurfa. Local media is not supported enough in terms of coordination opportunities for sharing the problems and challenges faced by the refugees living in the camps and cities. The biggest local newspaper is İpek Yol with 600 subscribers and a circulation of 800. HOW AND UNDER WHAT CIRCUMSTANCES DO REFUGEE FAMILIES LIVE? Bilal İ. / He came from Aleppo 7 months ago. He has 5 children. 2 of them graduated from university (in Syria). He asked for 4.000 TL from TÖMER for his children’s Turkish education. He cannot afford it. Mohammed Z. / 3 people. He came here 2 years ago. He is the father-in-law of Bilal İ. (sikh), former Mufti of BOB town of Aleppo. Yaser H. / He came from Homs. He is a diabetic patient. His blood sugar level increased due to stress and fear because of the war – bombardment. His leg had to be amputated by the doctor because of the lack of insulin. Ahmet K. / He is 28 years old. 6 people came from İKLİP. They do not pay rents for the Social Houses they live in. However, their electricity expenses have reached 500 TL. If they cannot pay it, they will be evicted. GAZİANTEP MAZLUM DER (Association of Human Rights and Solidarity for Oppressed People) / Abdürrahim Çelik General Member of the Board Mehmet Alkış / General Member of the Board. Founding President of Diyarbakır Office. There are around 50.000-70.000 Syrian refugees in Gaziantep. İslahiye is the first refugee camp. They usually live in the outskirts of the city center. There are families living together in shops, depots, damp cellars and houses with one or two rooms. 80 to 90 % of these people are poor. 10 to 15 % of them are richer. Syria Human Rights Report was prepared by MAZLUM DER in 2010. There was a call for Kurds who are not counted as refugees. They made a statement to the press at the entrance to Syria. 32 They hosted Syria Freedom Convoy (consisting of USA, Qatar and European Countries). They started to provide assistance starting from August / 2012. They chose Güzelvadi and Dumlupınar quarters in G. Gaziantep as pilot areas. They started out with 15 to 20 families and reached 400 to 500 families (almost 5.000 people). Mehmet Alkış / He writes in Milad Newspaper. He suggested a “Sister Family Project”. They had a meeting with Fatma Şahin, the Minister and their fellow countryman, but couldn’t get any results. WHAT IS SISTER FAMILY PROJECT? The population of Gaziantep is 1.500.000. It is assumed that 20 % of this population is wealthy people. The project aims that 300.000 wealthy families in Gaziantep adopt almost 50.000 refugees as sister families and help them. There are 18 volunteer NGOs in Gaziantep. - IHH - VAHDET VAKFI - ERDEMLİLER etc… They are in close contact with Coordinator Governorates and Municipalities. There are 2 schools. HOW AND UNDER WHAT CIRCUMSTANCES DO REFUGEE FAMILIES LIVE? Dilber M. / They are 4 people. 3 single women with their mother. They have been in Gaziantep for 5,5 months. A rich businessman from Gaziantep allocated a one plus one apartment to them. They came from Aleppo. They checked in the country through the gate with their passports. They had wanted to go to Northern Iraq before, but then came to Gaziantep because of its proximity and the idea that they can send their sister Şirini who was studying law in Syria, to university. She can speak Turkish and she wants to further improve it. She also likes studying. She started to work, but she had to quit after a couple of days. The employer’s wife was jealous of her!.... Ebu H. / They are 8 people. They came from Damascus. They live in a shop house. He worked as a Security Officer (Inspector) at the Court in Damascus. They have been living in Gaziantep for 1 year. He has 6 daughters and 1 son, the eldest son at the age of 15 and the eldest daughter 14. Their five storey house in Damascus was blown up with a bomb. He was tortured for 12 hours being suspended by means of Palestinian hanging. He was asked to repeat the following out loud; “Assad is divine. There is no other divine being than Assad.” When he didn’t say it, bastinado was utilized and he was severely beaten. Now he cannot even bend and hold a lightweight stuff. 33 Ebu H. / He is 63 years old. He is a retired soldier. They are 10 people. 7 people from the same family live in another house. They live in a shop house. His oldest son is 23 years old. They pay 200 TL rent. They survive with the donations. He earns 4 TL a day in return for removing the hulls of 10 kilograms of peanuts. IHD / Human Rights Association Gaziantep Office They have been working in Gaziantep since 1986. The president has been Hasan Önder Suğlu for 4 months. He stated that IHD is; - In every place where public violence is high, - In any case where elders abuse children. He stated that there are failures in assisting Kamışlı and Afrin region for political reasons. - They made a joint press statement with SES/HDP/ODP about walling. He underlined the safety issues of Turkish people in Şanlıurfa – Viranşehir. He stated that Syrian Arabs and Kurds want to do business in the region. Registration of Afghan / Uzbek citizens as refugees lasts for 6 years in UN. Syrians are accepted as Guests. This situation creates disturbances in the region. There are studies about sexual assault against women. They carry out joint studies with Eğitim SEN (Education and Science Workers’ Union). MAVİ HİLAL / KİLİS Between March 2011 – March 2012 They sent their donations such as food products, sanitary materials and children’s needs to refugees in firstly Hatay, then in Kilis in packages through Red Crescent. They are in contact with AFAD and Governorate. In addition to food products, they paid 250 TL monetary aid to 2.600 families through donors from the USA and GERMANY. There are too many Syrian refugee children in Kilis. Thanks to MAVİ HİLAL; - 3 Children Psychological Support Centers were founded in Kilis. 1.600 children are provided with music, computer and drawing lessons by Syrian teachers in these centers. - They were able to raise funds for the school where 1.350 children receive education. They pay for expenses such as fuel, electricity, cleaning and teachers’ salaries. 34 - They send boots, stationery, hot meals. They have funds until June 2014. The capacity of Kilis State Hospital where injured refugees coming from Syrian are taken to is not enough. At the request of the governorate, once the patients are discharged from the hospital, they are taken care of in the 32 bed container hospital founded by MAVİ HİLAL. - They provide food for the refugee health camp in Kilis. - They provide education services for 500 children. - They have 4 ambulances. - 2 more lorry hospitals have been brought to Kilis. - They have a capacity of 1.000 food products, 1.000 children’s materials and 1.000 sanitary materials monthly. - They send aid supplies to 12 hospitals in Aleppo. So far, they have taken part in 37 projects some of which are already completed and some of which are still ongoing as MAVİ HİLAL. Coordination meetings are held every Thursday in Kilis with the participation of Governorate, Municipality, and some NGOs like Deniz Feneri or IHH. They have contacts with institutions such as Qatar Red Crescent or IRC (International Rescue Committee). For example, they carry out a project with Qatar Red Crescent about opening up water wells in Aleppo. Foreign TV channels like BBC and Al-Jazeera are following the activities of MAVİ HİLAL. However, they say that they are known less in Turkey. Officials state that MAVİ HİLAL is not a faith based organization but a humanitarian relief organization. MAVİ HİLAL also pays for the salaries of the teachers and principal of KİLİS/Syria school. WHAT KIND OF PROBLEMS HAS THE PRESENCE OF SYRIAN REFUGEES CAUSED? - Rents have increased, - Change in attitude (religious differences, moral values) - Security measures (It disturbs people in Kilis) - People in Kilis complain that they are given priority in health services 35 INTERVIEW WITH KİLİS CHAMBER OF PHARMACISTS Güven SİPAHİ / President of the Chamber / Former Mayor of Kilis They developed a joint protocol with the Directorate of Disaster Affairs as the Chamber regarding medication assistance to Öncüpınar Container Camp. Osmaniye, Kahramanmaraş,Adıyaman and Gaziantep Chambers of Pharmacists called them to get information about the protocol. They also send medications to EL BEYLİ container camp. They stated that drugstores in Kilis are experiencing serious difficulties due to problems with the prescriptions given by camp hospitals. They do not contribute to the donations within the city as the Chamber. They send unused medications they receive separately to refugees via Helsinki Citizens’ Assembly. The organization called Osmanlı’nın Torunları (Sons of the Ottoman) (supported by Qatar and Saudi Arabia) serves for the distribution of donations to refugees living in the city. 12 to 13 drugstores in Kilis where Syrian refugees buy medications issue approximately 700 prescriptions a week. Drugstores supply these prescriptions in turn with some limitations. 36 إن اﻟﺘﻨﺴﻴق ﻋﺎﻤﻝ ﻤﻬم ﻟﻨﺠﺎح ﻓﻌﺎﻟﻴﺎت اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ،واﻟﻔراغ اﻟذي ﻴﺸﻛﻠﻪ ﻏﻴﺎب OCHAﻴﻐطﻴﻪ ﻤﻨﺘدى ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ وﻤﻨﺘدى NGOﺒﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﻓﻲ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري ،ﻴﻘوم ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺒﺎﺨﺘﻴﺎر ﻤدراء ﻟﻬﺎ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ،ﻓﻬؤﻻء اﻟﻤدراء ﻤﻬﺎﻤﻬم ﻤﺸﺎرﻛﺔ اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟوطﻨﻴﺔ واﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟﺘواﺼﻝ واﻟﺘﻨﺴﻴق ﻤﻌﻬم. 23ﻤﻌظم اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻴﺠﻬﻠون اﻹﻤﻛﺎﻨﻴﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﻘدم ﻟﻬم ﻓﻲ اﻟﻤدن ،ﺤﻴث ﻴﺘم إﺒﻼﻏﻬم ﻋن طرﻴق أﻨﺎس ﻤﺘطوﻋﻴن ،ﻓﻤن اﻟﻀروري ﺠدا إﺴﻤﺎع اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﻘدﻤﻬﺎ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت واﻟﺒﻠدﻴﺎت واﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن واﻷرﻴﺎف ﻋن طرﻴق وﺴﺎﺌﻝ اﻹﻋﻼم. 24ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟﺒﺎب اﻟﻤﻔﺘوح اﻟﺘﻲ ﺘﺘﺒﻌﻬﺎ اﻟﺤﻛوﻤﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﻨﻴﺴﺎن ،2011ﻓﻤن اﻟواﻀﺢ أﻨﻬﺎ ﻟم ﺘﺴﺘطﻊ إﻴﺼﺎﻝ اﻟرأي اﻟﻌﺎم اﻟﺘرﻛﻲ أن ﻤﺎ ﺘﻘوم ﺒﻪ ﻟﻴﺴت واﺠب ﺴﻴﺎﺴﻲ داﺨﻠﻴﺔ إﻨﻤﺎ ﻫﻲ ﻤﺴؤوﻟﻴﺘﻬﺎ اﻟدوﻟﻴﺔ ﻟذﻟك ﺘرد ﻋﻠﻰ ﺴؤاﻝ اﻟرأي اﻟﻌﺎم )ﻟﻤﺎذا ﻨﺴﺘﻘﺒﻝ ﻫؤﻻء اﻟﻨﺎس( ﻀﻤن ﻤﻌﺎﻴﻴر اﻻﺴﺘﻘطﺎب اﻟﺴﻴﺎﺴﻲ اﻟﻤوﺠود أﺜﻨﺎء زﻴﺎرﺘﻨﺎ ﻟﻠﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺜﻼﺜﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﺤﺘﻀن اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت رأﻴﻨﺎ أن اﻟﻤﻌوﻨﺎت ﺘﺘم ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﻟﻬﺎ ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ ﻤﺜﻝ ) deniz feneri ،IHHﻗﻨدﻴﻝ اﻟﺒﺤر() kimse yok mu ،ﻫﻝ ﻤن أﺤد(، ) Vahdet vakfıﻤؤﺴﺴﺔ اﻟﺘوﺤﻴد( ،ﺤﺘﻰ أن ﻤراﻛز ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻴرون ﻤن اﻷوﻟوﻴﺔ ﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻠﺴورﻴﻴن ﻓﻲ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري. إن اﻟﻤﻨظﻤﺎت ،ﻫﻴﺌﺎت اﻟﻤرأة ،اﻟﻨﻘﺎﺒﺎت ،ﻤﻨظﻤﺎت اﻷطﻔﺎﻝ ،اﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟﻤﻬﻨﻴﺔ ،أرﺒﺎب اﻟﻌﻤﻝ ،واﻹﻋﻼم ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﻐرﺒﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﺨﺎﺼﺔ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺜﻼﺜﺔ اﻟﻛﺒرى ﻻ ﻴﺤرﻛون أي ﺴﺎﻛن ﺒﺨﺼوص ﻫؤﻻء اﻟﻨﺎس، ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻋﺎم 2013ﻴﻌﻴش ﺤواﻟﻲ ﻨﺼف ﻤﻠﻴون ﻻﺠﺊ ﻀﻤن ظروف إﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﺼﻌﺒﺔ ﺘﻤﺎﻤﺎ ﻛﻤﺎ ﺤدث ﻤﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟروس ﻓﻲ أوروﺒﺎ إﺒﺎن اﻟﺤرب اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﺔ اﻷوﻟﻰ واﻟذي أدى إﻟﻰ ﺘدﺨﻝ اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ،ﺘﺠﺎﻫﻝ ﻫذا اﻟﻤوﻀوع ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ اﻟﻤﻌﺎﺼرة ﻻ ﻴﻤﻛﻨﻪ ﺘﻔﺴﻴرﻩ إﻻ ﺒﺘﺴﻴﻴس ﻫذا اﻟوﻀﻊ اﻹﻨﺴﺎﻨﻲ ،ﻴﺠب ﻤﻌﺎﻟﺠﺔ ﻫذا اﻟﻤوﻀوع ﺒﺎﻟطرق اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ وﺒﻌﻴدا ﻋن اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ وﺒﻐض اﻟﻨظر ﻋن ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟﺤﻛوﻤﺔ اﻟﻌﺎﻤﺔ ﺤوﻝ ﺴورﻴﺎ. 25رأﻴﻨﺎ ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺜﻼﺜﺔ اﻟﺘﻲ أﺠرﻴﻨﺎ ﻓﻴﻬﺎ دراﺴﺔ وﻓﻲ ﻋﻤوم ﺘرﻛﻴﺎ رأﻴﻨﺎ أن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟدوﻟﻲ اﻟﺘﻲ ﻟﻌﺒت دو ار ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ اﻋﺘﻤدت ﻋﻠﻰ اﻟﺠﻬود اﻟﺸﺨﺼﻴﺔ ﻓﺄﻏﻠب اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻻ ﺘﻤﺘﻠك اﺴﺘراﺘﻴﺠﻴﺔ أو ﺨطﺔ ﻤﻌﻴﻨﺔ ،ﻛﻤﺎ ﻻﺤظﻨﺎ أن اﻟﻌﺎﻤﻠﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻟم ﻴﺨﻀﻌوا ﻷﻴﺔ دورات ﻓﻲ اﺘﺒﺎع ﻤﻨﻬﺞ ﻤﻌﻴن ،ﻓﻛﻝ اﻟﻨﺠﺎﺤﺎت ﺘﺘم ﻋن طرﻴق ﺒﻌض اﻟﻤدراء وﺒﻌض اﻟﻤﺘطوﻋﻴن. ﺤﺴب اﻟﺒﻴﺎﻨﺎت اﻟﺼﺎدرة ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ ﺘظﻬر ﻀﻌف اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﻤﺘوﻓرة أﻤﺎم ﺤﺠم اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ. 26ﺒﻤﺎ أن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻤﻨﻔﺼﻠون ﻤن ﺤﻴث اﻟﻤﺒدأ ﻓﻛﻝ ﻤﻨظﻤﺔ ﺘﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت دون ﻋﻠم اﻷﺨرى ،ﻫﻨﺎك ﻨﻘص ﻓﻲ ﺘﻨﺴﻴق وﻤﺸﺎرﻛﺔ اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت وﺠﻤﻊ اﻟﻤﺼﺎدر. ﺘﺤت ﻫذﻩ اﻟﺸروط ،ﻨرى أﻨﻪ ﻤن اﻟﻀروري إزاﻟﺔ اﻟﻌﻘﺒﺎت ﻓو ار أﻤﺎم ﺠﻬود اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﺘم ﺒطرق ﻓردﻴﺔ ﻤﻌﺎﻟﺠﺔ اﻟﻤوﻀوع ﻤن اﻟﻨﺎﺤﻴﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﺒﻌﻴدا ﻋن اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ ،وﻤد ﻴد اﻟﻌون ﻟﻬؤﻻء اﻟﻨﺎس اﻟذي ﻤن اﻟﻤﺤﺘﻤﻝ ﺒﻘﺎءﻫم ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻟـ 3أو 5ﺴﻨوات أﻴﻀﺎ. 26 اﻟﺘرﺒوي ﻤﻊ و ازرة اﻟﺘرﺒﻴﺔ اﻟوطﻨﻴﺔ ﺘﻘوم ﺒﺎﻟﺘﺨطﻴط ﻹﻗﺎﻤﺔ ﺘﻌﺎون ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﻲ 2014ﻤن أﺠﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ،ﻏﻴر أن ﻴوﻨﻴﺴف طﻠﺒت دﻋﻤﺎ ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻠوﺼوﻝ إﻟﻰ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻓﻲ ﺤﻤﻼﺘﻬﺎ ﻤﻊ و ازرة اﻟﺼﺤﺔ ﺤوﻝ ﺸﻠﻝ اﻷطﻔﺎﻝ واﻟﻠﻘﺎح ،وﺒرﻨﺎﻤﺞ اﻟﻐذاء اﻟﻌﺎﻟﻤﻲ ﻴﺘﻌﺎﻤﻝ ﻤﻊ اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻲ ﻟﺘوزﻴﻊ ﺒطﺎﻗﺎت ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ،وﻟﻛﺸف وﺠود اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﺘﻘوم ﻤﻨظﻤﺎت اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة وﻋﻠﻰ رأﺴﻬﺎ اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﺒﺎﻟﺘﺤﻀﻴر ﻹﻨﺸﺎء آﻟﻴﺔ اﻟﺘﺸﺎور اﻟدوري ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ. 16ﻟم ﻨﺴﺘطﻊ ﻤن ﺨﻼﻝ ﻫذﻩ اﻟدراﺴﺔ ﻤﻼﺤظﺔ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ إذا ﻛﺎن ﻫﻨﺎك ﺘﻤﻴﻴز أم ﻻ؟ أﻓﺎد ﺒﻌض اﻟﻤﺴؤوﻟﻴن ﺨﻼﻝ اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻌﻬم اﻨﻬم ﻴﻘدﻤون اﻟﻤﺴﺎﻋدات دون ﺘﻤﻴﻴز ﻛﺎﺌﻨﺎ ﻤن ﻛﺎن ،إﻻ أﻨﻪ ﻓﻲ ﺒﻌض اﻷﺤﻴﺎن ﺘﻛون ﻫﻨﺎك إﺸﺎرات اﺴﺘﻔﻬﺎم ﺤوﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ ﺒﺤﺘﺔ ﺒﺨﺼوص ﻛﻴﻔﻴﺔ ﺘطﺒﻴق ﺘوﺠﻬﺎﺘﻬم اﻟدﻴﻨﻴﺔ ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﻴظﻬر ﻨﻘص ﻋدم اﻹﻟﻤﺎم ﺒﺎﻟﻤﻌﺎﻴﻴر اﻟﻼﺨﻼﻗﻴﺔ ﻟﻠﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ. 17ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻘﺎﺌﻤﺔ ﻋﻠﻰ أﺴس ﻗﺎﻨوﻨﻴﺔ ﺘﻘوم ﺒﻤﻤﺎرﺴﺔ ﻨﺸﺎطﻬﺎ إﻤﺎ ﻤن ﺨﻼﻝ ﺘﺸﻛﻴﻝ اﻟراي اﻟﻌﺎم ٕواﻋداد ﺘﻘﺎرﻴر )ﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن( ،أو ﻴﻘوﻤون إﻟﻰ ﺠﺎﻨب ﻫذﻩ اﻟﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﺒﺘوزﻴﻊ اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ )ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن( ٕواﻤﺎ ﻴﻘوﻤون ﺒﺎﻟﺘﻐطﻴﺔ ﻋﻠﻰ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ. 18ﻤن اﻟﻤﻼﺤظ اﺒﺘﻌﺎد ﻫﻴﺌﺎت ﻤﺜﻝ ﻨﻘﺎﺒﺔ اﻟﻤﺤﺎﻤﻴن ،اﻟﻐرف ،اﻟﻨﻘﺎﺒﺎت ،وﻤﻨظﻤﺔ ﺤﻘوق اﻟﻤرأة ﻋن ﻫذا اﻟﻤوﻀوع. 19ﻴﻌﺎﻨﻲ ﻛﺜﻴر ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ ﻤن أﺨذ اﻟﻤواﻓﻘﺎت ،ﻓﺎﻟﺤﻛوﻤﺔ أﻏﻠﻘت أﺒواﺒﻬﺎ أﻤﺎم ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻨﺘﻴﺠﺔ ﻟزﻴﺎدة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن إﻻ أن ﻓﻠﺴﻔﺘﻬم ﻫﻲ )ﺴﻨواﻓق ﻋﻠﻰ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ إﻻ أﻨﻨﺎ ﻟن ﻨﺴﻤﺢ أﺒدا ﺒﺈﺤداث ﺘﻀﺨم ﻓﻲ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ( ،ﻟذﻟك ﻓﺈن ﻋدد اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻟﻌﺎﻤﻠﺔ ﻤﺎﺒﻴن 15-10ﻤﻨظﻤﺔ ،ﻓﺄﺨذ اﻟﻤواﻓﻘﺎت ﺘﺤﺘﺎج إﻟﻰ وﻗت طوﻴﻝ إذ ﻴﺠب ﻤراﺠﻌﺔ و ازرة اﻟداﺨﻠﻴﺔ ﺒﻌدد ﻛﺒﻴر ﻤن اﻟوﺜﺎﺌق ،ﻓﺎﻟو ازرة ﺘطﻴﻝ أﻤد إﺠراءات اﻟﻤواﻓﻘﺔ ﺒﺴﺒب ﻨﻘص ﻓﻲ اﻟوﺜﺎﺌق ،ﻓﻌﻨد أﺨذ اﻟطﻠب ﻴﺘم اﻻﺴﺘﺸﺎرة ﻤﻊ و ازرة اﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ وأﺠﻬزة اﻷﻤن واﻟﻤﺨﺎﺒرات ،ﻤﺜﻼ ﺘﻘوم و ازرة اﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ ﺒطﻠب ﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻤن اﻟﺴﻔﺎرات اﻟﺘرﻛﻴﺔ اﻟﻤﺘواﺠدة ﻓﻲ اﻟدوﻟﺔ اﻟﻤﺴﺠﻠﺔ ﻓﻴﻬﺎ اﻟﻤﻨظﻤﺔ ،وﻤن ﺸروط ﻤﻨﺢ اﻟﻤواﻓﻘﺔ ﻋدم وﺠود اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﻓﻲ اﻟﻼﺌﺤﺔ اﻟﺴوداء أو أن اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﻟم ﺘﻘم ﺴﺎﺒﻘﺎ ﺒﺈﺼدار أي ﺒﻴﺎن ﻀد ﺘرﻛﻴﺎ ،ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ ذﻟك أﻻ ﻴﻌﻤﻝ أي ﻋﻀو ﻓﻲ اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﺒﺘﺄﺸﻴرة دﺨوﻝ ﺴﻴﺎﺤﻴﺔ وأن ﺘﻛون ﺘﺄﺸﻴرة ﻨﺎﻓذة. 20اﻟﻌدﻴد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺘﻌﻤﻝ ﺘﺤت ﻤظﻠﺔ اﻟﺘﻌﺎون ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘرﻛﻴﺔ واﻟﻌﺎﻤﻠﻴن ﻴﻘوﻤون ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﺒﺘﺄﺸﻴرة اﻟدﺨوﻝ اﻟﺴﻴﺎﺤﻴﺔ ﻓﺄﻏﻠﺒﻬم ﻴﻘوﻤون ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري ٕوان اﻟذﻴن ُرﻓﻀت طﻠﺒﺎﺘﻬم ﻴﻘدﻤون اﻟطﻠب ﻤرة ﺜﺎﻨﻴﺔ. 21ﻫﻨﺎك ﻤﻨظﻤﺎت ﻟﻬﺎ ﺴﻤﻌﺘﻬﺎ اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﺔ إﻻ أن طﻠﺒﺎﺘﻬم ُرﻓﻀت وﺒﻬذا ﻨﻛون ﻗد أﻀﻌﻨﺎ ﻋﻠﻰ أﻨﻔﺴﻨﺎ ﻓرﺼﺔ اﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن ﺨﺒرﺘﻬم ﻓﻲ ﻤوﻀوع ﺘﻘدﻴم اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻟﺨﺎﺼﺔ. 22ﻤﻛﺘب ﺘﻨﺴﻴق اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻟوﺤدة ﺘﻨﺴﻴق اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ) (OCHAﺘﻘوم ﺒﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﻓﻲ ﻤدﻴﻨﺔ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب إﻻ أن ﺠﻬود OCHAﻟﻠﺘﻨﺴﻴق ﺘﺼب ﻓﻲ ﺠﺎﻨب ﻤﺴﺎﻋدة اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري إن رﻏﺒﺔ اﻟدوﻟﺔ ﺒﺎﻟﻘﻴﺎم ﻓﻲ ﻛﻝ ﺸﻲ ﻓﻲ اﻷوﺴﺎط اﻟﺸﻌﺒﻴﺔ ﺘﺠﻌﻠﻬﺎ ﻓﻲ ﻤﺄزق أﺜﻨﺎء زﻴﺎدة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ،وﻓﻲ ﻫذا اﻟوﻀﻊ ﻨﻼﺤظ ﻛﺜرة اﻟﻤواﻗف اﻟﺴﻠﺒﻴﺔ ﺘﺠﺎﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ،ﻓﻲ ﻫﻛذا أزﻤﺔ ﻟم ﺘﺴﺘطﻊ OCHAﺒﻔﺘﺢ ﻤﻛﺘب ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻟﻠﺘدﺨﻝ ﻓﻲ اﻟوﻀﻊ اﻹﻨﺴﺎﻨﻲ ﻓﻲ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري ﻓﻘط .ﻤﻊ أﻨﻪ ﻤن وظﺎﺌف OCHA ﻫو ﺘﺴﻬﻴﻝ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ وﺘﻨﺴﻴق اﻟﺘواﺼﻝ ﻤﺎ ﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ وﺒﻴن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ. 25 4 اﻟدوﻟﺔ وﻤﻨذ ﺒداﻴﺔ اﻷزﻤﺔ اﺤﺘﻛرت إدارة اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺒﺸﻛﻝ دﻗﻴق ﺠدا ،ﺤﺘﻰ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ﺴﻤﺤت ﻟﻬﺎ ﺒﻤﻤﺎرﺴﺔ ﻨﺸﺎطﻬﺎ ﻀﻤن ﻤﺴﺎﺤﺎت ﻀﻴﻘﺔ ،ﻓﺎﻹﻤﻛﺎﻨﻴﺎت اﻟﻤوﺠودة ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت أﺜّرت ﻓﻲ اﻟﻬﻴﺌﺎت اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ اﻟﺘﻲ زراوﻫﺎ، ﺤﻴث اﻨﻌﻛس ﻤﻔﻬوم )ﻤﺨﻴﻤﺎت ﺨﻤﺴﺔ ﻨﺠوم( ﻓﻲ ﺘﺼرﻴﺤﺎت اﻟﻌدﻴد ﻤن ﻤﺴؤوﻟﻲ اﻟﻬﻴﺌﺎت إﻻ أن زﻴﺎدة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﺒﺸﻛﻝ ﻤﻔﺎﺠﺊ وﻛﺜرﺘﻬﺎ ﻋﻠﻰ ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺨﻠﻘت وﻀﻌﺎ ﺠدﻴدإ ،وان ﻤﻠﺤﻤﺔ اﻟدوﻟﺔ ﺤوﻝ 5 ﻤﻬددة ﺒﺎﻻﻨﻬﻴﺎر أﻤﺎم ﺼﻌوﺒﺔ وﻀﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن واﻷرﻴﺎف. )ﻤﺨﻴﻤﺎت ﺨﻤﺴﺔ ﻨﺠوم( ّ اﻟﻘﺴم اﻷﻛﺒر ﻤن اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن اﻟﺜﻼﺜﺔ ﺘﺘم ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ واﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﻋﻠﻰ أﺴس دﻴﻨﻴﺔ ﻏﻴر أن اﻟﻤﻘرات اﻟﻌﺎﻤﺔ ﻟﻬذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻴﺼﺒون ﺠﻝ اﻫﺘﻤﺎﻤﻬم ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ ﻟﻠداﺨﻝ اﻟﺴوري ،إن اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤوﺠودﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن اﻟﺘرﻛﻴﺔ ﺘﺘم ﺒﺠﻬود ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ ﺒدﻋم ﻤن اﻟﺠﻬﺎت اﻟرﺴﻤﻴﺔ وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ. 6 ﻤﻘدار ﻤﺴﺎﻋدة ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻗﻠﻴﻝ ﺠدا ﻗﻴﺎﺴﺎ ﻋﻠﻰ ﻋدد اﻟﻨﺎس اﻟذﻴن ﺒﺤﺎﺠﺔ ﻟﻠﻤﺴﺎﻋدات ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻻ أﻨﻬم ﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون اﻻﺴﺘﻤرار ﻓﻲ ﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات. 7 ﻤوارد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟوطﻨﻴﺔ واﻟﻤﺤﻠﻴﺔ ﻤﺤدودة ﺠدا ،ﻴﻘوﻤون ﺒﺈﺠراء ﻨﺸﺎطﺎﺘﻬم ﺒﻤﺴﺎﻋدة ﺒﻌض اﻟﻤﺘطوﻋﻴن. 8 ﻤن ﻨﺎﺤﻴﺔ طﺒﻴﻌﺔ اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻓﺈن اﻟﻌﺎﻤﻠﻴن ﻓﻲ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺒﺸﻛﻝ ﻋﺎم ﻟم ﻴﻠﻘوا أي ﺘﺄﻫﻴﻝ ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ وﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن. 9 ﻴﺘم ﺘزوﻴد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻤن اﻟﻨﺎﺤﻴﺔ اﻟﻤﺎدﻴﺔ ﻤن ﺨﻼﻝ ﺠﻤﻊ اﻟﺘﺒرﻋﺎت ﻤن رﺠﺎﻝ اﻷﻋﻤﺎﻝ واﻟﺒﻠدﻴﺎت واﻟﻤﺴﺎﺠد وﺒﻠدﻴﺎت اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﻛﺒرى. 10ﻋﻨد اﻟﻨظر إﻟﻰ طﺒﻴﻌﺔ اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻓﺈﻨﻪ ﻴﺘم ﺘﻘدﻴم اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻤن ﻏذاء وﻟﺒﺎس ٕواﻴواء اﺤﻴﺎﻨﺎ أﻤﺎ ﺒﺎﻟﻨﺴﺒﺔ ﻟﻠﺨدﻤﺎت اﻟﺼﺤﻴﺔ واﻟﺘﻌﻠﻴﻤﻴﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﻘدم ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت ﺘظﻬر ﻤﺸﺎﻛﻝ ﻓﻲ ﻨﻘص اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت واﻟوﺼوﻝ إﻟﻰ اﻷﻤﺎﻛن اﻟﺘﻲ ﺘﻘدم ﻓﻴﻬﺎ اﻟﺨدﻤﺎت. 11ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ ﻴواﺠﻬون ﻤﺸﺎﻛﻝ ﻤن ﺤﻴث اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت واﻟﺨﺒرة واﻟﻤوارد ﻟﺘﻘدﻴم ﻤﺴﺎﻋدات ﻟذوي اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻟﺨﺎﺼﺔ ﻤن اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻟذﻟك ﻴﺘم ﺘﻘدﻴم اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻟﻀرورﻴﺔ ﺒﺸﻛﻝ أﻛﺒر. 12ﻏﺎﻟﺒﺎ ﻻ ﺘوﺠد ﺨطﺔ أو ﻤﺸروع ﻤﺴﺘﻘﺒﻠﻲ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ ﺒﺠﻬود أﻗﺴﺎﻤﻬﺎ اﻟداﺨﻠﻴﺔ ﺒﺴﺒب ﻛﺜرة أﺼﺤﺎب اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت وﻗﻠﺔ اﻹﻤﻛﺎﻨﻴﺎت ﻓﺈن اﻟﻤواد ﺘﻨﺘﻬﻲ ﻓو ار. 13ﻤﺎﻋدا ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ ﻓﺈﻨﻪ ﻻ ﻴﻤﻛن اﻟﻌﺜور ﻋﻠﻰ ﻨﺸﺎطﺎت إﻏﺎﺜﺔ أو ﺤﻤﻼت واﺴﻌﺔ ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤﻨظﻤﺎت ﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤدﻨﻲ ﻋﻠﻤﺎﻨﻴﺔ أو وطﻨﻴﺔ ﻟدﻴﻬﺎ ﺨﺒرة واﻟﺘﻲ ﻟﻬﺎ ﻤﻘرات ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﻛﺒﻴرة. 14ﺘﺴﻴﻴس اﻷزﻤﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﻓﻲ ﺤﻴن ظﻬور ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ ﻛﻌﻨﺎﺼر ﻓﺎﻋﻠﺔ، 15 وﺨﺎﺼﺔ ﻓﺈن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻘوﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤدن اﻟﻛﺒرى ﻤﺜﻝ أﻨﻘرﻩ ٕواﺴطﻨﺒوﻝ ﻻ ﺘﻠق اﻫﺘﻤﺎﻤﺎ ﻛﺒﻴ ار ﺒﻬذﻩ اﻷزﻤﺔ. ﻻ ﻴوﺠد ﻫﻨﺎك ﺘواﺼﻝ ﺒﻴن ﺠﻤﻌﻴﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ وﺒﻴن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ) .(UNHCRﻓﻘد ﺘم ﺘﺴﻠﻴط اﻟﻀوء ﻋﻠﻰ ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﺘﺸرﻴن اﻷوﻝ ،2012ﻓﻲ ﺤﻴن ﻗﺎﻤت اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺒﺘﺴﻠّم ﻤﻬﺎم ﻤﺤدود ﻏﻴر ﻓﻌﻠﻲ ﻤن ﺨﻼﻝ ﺘﻘدﻴم ﺨدﻤﺎت ﺘﻘﻨﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت او ﻤﻼﺤظﺔ اﻟﻤﻘﺎﺒﻼت اﻟﺘﻲ ﺘﺘم ،ﻓﻤﺴؤوﻟو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﻨطﻘﺔ ﻴﺸﻴرون إﻟﻰ ﻋدم وﺠود اﺘﺼﺎﻻت ﻟﻬم ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ،ﻓﻤﻨظﻤﺔ ﻴوﻨﻴﺴف اﻟﺘﻲ ﻗﺎﻤت ﺒﺈﻨﺸﺎء ﺴﺎﺤﺎت ﺼدﻴق ﻟﻠطﻔﻝ ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت وﺒﺎﻟﺘﻌﺎون 24 .12 V ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺴورﻴﺔ ﻫﻨﺎك ﻤﻨظﻤﺎت ﺴورﻴﺔ ﺘﻌﻤﻝ ﺒﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻓﻌﻠﻰ ﺴﺒﻴﻝ اﻟﻤﺜﺎﻝ وﺤدة ﺘﻨﺴﻴق اﻟﻤﺴﺎﻋدات ) (ACUﺘﺘواﺼﻝ ﻤﻊ اﻟﻨﺎﺸطﻴن ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ وﺘﻘدم ﻟﻬم دورات ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ وﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ ﻗﻀﺎﻴﺎ ﺤوﻝ اﻟﻤرأة. V.I اﻟﻤﻼﺤظﺎت واﻟﻨﺘﺎﺌﺞ 1 زﻴﺎرات اﻷﺴر اﻟﺘﻲ ﻗﻤﻨﺎ ﺒﻬﺎ ﻓﻲ أورﻓﻪ وﻋﻨﺘﺎب وﻛﻠس واﻟﺘﻘﺎرﻴر اﻟﺘﻲ ﻗرأﻨﺎﻫﺎ ﺘظﻬر أن ﻤﺌﺎت اﻵﻻف اﻟﺴورﻴﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻴﻌﻴﺸون ظروف ﺤﻴﺎﺘﻴﺔ ﺼﻌﺒﺔ ﻟﻠﻐﺎﻴﺔ ،ﻫذا اﻟﻤﺸﻛﻠﺔ ﻟﻴﺴت ﻤوﺠودة ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻓﻘط ﺒﻝ ﻓﻲ ﻛﻝ دوﻝ اﻟﺠوار ﻤﺜﻝ اﻷردن وﻟﺒﻨﺎن واﻟﻌراق وﻤﺼر ،إن اﻨﺘﺸﺎر اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻋﻠﻰ رﻗﻌﺔ واﺴﻌﺔ ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻟﺒﻠدان ﻴﺸﻛﻝ ﻋﻘﺒﺔ أﻤﺎم ﺘﺴﺠﻴﻠﻬم واﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ أﻤﺎم اﺤﺘﻤﺎﻝ إرﺴﺎﻟﻬم ﺒﺸﻛﻝ ﻗﺴري وﺘﺄﻤﻴن اﺤﺘﻴﺎﺠﺎﺘﻬم اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ. ﻏﺎﻟﺒﺎ ﺘﻘوم اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘطوﻋﻴﺔ ﺒﺴد ﻓراغ ﻓﻲ ﻤﺴﺄﻟﺔ اﻹﻏﺎﺜﺔ ،إذ ﺘﺤﺎوﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ واﻟدوﻟﻴﺔ ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺴورﻴﺔ ﺒﺘﻘدﻴم اﻟﺨدﻤﺎت ﻛﻝ ﺤﺴب اﺨﺘﺼﺎﺼﻪ وﻴﺒذﻟون ﺠﻬدا ﻛﺒﻴرة ﻟﺘﺄﻤﻴن ﺘطورات إﻴﺠﺎﺒﻴﺔ ﻓﻲ ﺤﻴﺎة اﻟﻼﺠﺌﻴن. 2ﺒﺴﺒب اﻟظروف اﻟﺼﻌﺒﺔ رﺒﻤﺎ ﺴﻴﺤﺎوﻝ ﺒﻌض اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻬروب إﻟﻰ اﻟﻴوﻨﺎن ٕواﻟﻘﺎء ﺒﺄﻨﻔﺴﻬم إﻟﻰ اﻟﺘﻬﻠﻛﺔ وﺒﺎﻟرﻏم ﻤن ﺨطورة اﻟﻐرق ﻛﻤﺎ رأﻴﻨﺎ اﻟﻛوارث اﻟﺘﻲ وﻗﻌت ﻓﻲ ﺴواﺤﻝ ﺒﺎﻨدرﻤﺎ وﺠﺸﻤﺎ ﻓﻲ ﻛﺎﻨون اﻷوﻝ ﻋﺎم .2013 3 ﺘرﻛﻴﺎ ﻻ زاﻟت طرﻓﺎ ﻓﻲ اﻟﻘﻴود اﻟﺠﻐراﻓﻴﺔ ﻻﺘﻔﺎﻗﻴﺔ ﺠﻨﻴف اﻟﻤﺘﻌﻠق ﺒوﻀﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻋﺎم ،1951إن ﻗﺎﻨون اﻷﺠﺎﻨب واﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ واﻟذي ﻫو أوﻝ ﻗﺎﻨون ﻟﺠوء ﻓﻲ اﻟدوﻟﺔ واﻟذي ﺘم ﺘطﺒﻴﻘﻪ اﺒﺘداءا ﻤن ﺘﺎرﻴﺦ ﻨﺸرﻩ ﻓﻲ ﺼﺤﻴﻔﺔ رﺴﻤﻴﺔ ﻓﻲ 12ﻨﻴﺴﺎن 2013إﻤﺎ ﻗد أﻫﻤﻝ اﻟﻬﺠرات اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ أو أﻨﻪ ﺒﺸﻛﻝ ﻤﻘﺼود ﻟﻠﺨﻴﺎر اﻟﺴﻴﺎﺴﻲ ﻟﻠﻬﻴﺌﺎت اﻟﺘﻨﻔﻴذﻴﺔ، ﺘﺤﻛم اﻟﻤﺎدة 91ﻤن اﻟﻘﺎﻨون أﻨﻪ ﻓﻲ ﺤﺎﻝ اﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ ﻓﺈن ﺘرﻛﻴﺎ ﺴﺘﻘوم )ﺒﺘﺄﻤﻴن اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ( وأن اﻟﺘرﺘﻴﺒﺎت اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﻟﻬذا اﻟﻘﺎﻨون ﻴﺘم ﺘﻨظﻴﻤﻪ ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤﺠﻠس اﻟوزراء ،اﻟﻘﺎﻨون اﺴﺘورد ﻤﻔﻬوم اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻤن ﺘﻌﻠﻴﻤﺎت اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻟﻼﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ اﻟﻤؤرخ ﻋﺎم 2001إﻻ أﻨﻪ ﻻ ﻴوﺠد ﻓﻲ اﻟﻘﺎﻨون أﻴﺔ ﺘﻔﺎﺼﻴﻝ ﻤن ﺘﻌﻠﻴﻤﺎت اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ وﻻ ﻴﺴﻤﺢ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﻘدم ﺒطﻠب اﻟﻠﺠوء اﻹﻓرادي وﻻ ﻴوﺠد ﻓﺘرة زﻤﻨﻴﺔ ﻟﻠﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ وﻻ ﻴوﺠد ﻓﻲ اﻟﻘﺎﻨون ذﻛر ﻟﻠﺤﻘوق اﻟﺘﻲ ﺴﺘﺘوﻓر ﻟﻼﺠﺌﻴن ﺘﺤت اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﻻ ﻴﺤﺘوي ﻋﻠﻰ أي ﺸﻲء ﺤوﻝ ﻛﻴﻔﻴﺔ ﺘرﺤﻴﻠﻬم أﺜﻨﺎء اﻷزﻤﺔ أو إذا اﻨﺘﻬت اﻷزﻤﺔ ٕواذا اﻓﺘرﻀﻨﺎ ﻓﻲ اﻟﺤﺎﻟﺘﻴن ﺒﻘﺎءﻫم ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻋدة ﺴﻨوات ﻋﻠﻰ أﻗﻝ ﺘﻘدﻴر ﻓﻬذﻩ اﻟﻘﻠﺔ ﻓﻲ اﻟﺘﺸرﻴﻌﺎت ﻤن اﻟﻤﻤﻛن أن ﺘﺨﻠق ﻤﺸﺎﻛﻝ ﺠدﻴدة ،ﻴﺠب ﻋﻠﻴﻨﺎ أﻻ ﻨﻨﺴﻰ اﻟﻤواطﻨﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻟذﻴن ﻓﻘدوا ﺤﻴﺎﺘﻬم ﻓﻲ اﻟﺴﻔن اﻟﺘﻲ ﻏرﻗت ﻓﻲ ﺴواﺤﻝ ﺒرﻫﺎﻨﻴﺔ وﺠﺸﻤﺎ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻤﺤﺎﻓظﺘﻲ ﺒﻠﻴق ﻛﺴﻴر ٕوازﻤﻴر ﻓﻲ ﻛﺎﻨون اﻷوﻝ ﻤن ﻋﺎم ،2013ﻤﻌﺎﻨﺎﺘﻬم ﻤن اﻟﺒؤس ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ أﺠﺒرﺘﻬم ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺨﺎطرة ﺒﺤﻴﺎﺘﻬم ﺒﻴد اﻟﻤﻬرﺒﻴن ،ﻫذا اﻟوﻀﻊ ﻴوﺘّر اﻟﻌﻼﻗﺎت اﻟدﺒﻠوﻤﺎﺴﻴﺔ ﺘﻤﺎﻤﺎ ﻛﻤﺎ ﺤﺼﻝ ﻓﻲ اﻟﺤدود اﻟﺘرﻛﻴﺔ-اﻟﺒﻠﻐﺎرﻴﺔ ﺤﻴث ﻴﺘم ﺒﻨﺎء ﺠدار ﻋﻠﻰ اﻟﺤدود ،اﻟﻨﻘص ﻓﻲ ﻴﺼﻌب أﻴﻀﺎ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻛﺜﻴرا ،ﺤﻴث ﻻ ﻴوﺠد أي ﺘﻨظﻴم ﺤوﻝ ﻛﻴﻔﻴﺔ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﺸرﻴﻌﺎت ّ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ،ﻫﻨﺎك ﻗﻨﺎﻋﺔ ﻛﺒﻴرة أن ﻤواﻓﻘﺎت ﻋﻤﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺒﺎﻟﻘ اررات اﻻﻋﺘﺒﺎطﻴﺔ ،ﻟﻬذا اﻟﺴﺒب ﻓﺈن اﻟﺤﺎﺼﻠﻴن ﻋﻠﻰ ﻤواﻓﻘﺎت أﻴﻀﺎ ﻴﻤﺎرﺴون ﻨﺸﺎطﻬم ﻷﺠﻝ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري ﺒﺸﻛﻝ ﺴري. 23 ﺘﻘوم ﻨﻘﺎﺒﺔ اﻟﻤﺤﺎﻤﻴن ﻓﻲ ﻤدﻴﻨﺔ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﺒﺘﻘدﻴم ﺨدﻤﺎت ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻀﻤن إطﺎر ﺒرﻨﺎﻤﺞ اﻟﻤﺴﺎﻋدة اﻟﻘﺎﻨوﻨﻴﺔ اﻟﻤﺠﺎﻨﻲ ،وﻤن ﺒﻴن طﻠﺒﺎت اﻟﻤﺴﺎﻋدة اﻟﻘﺎﻨوﻨﻴﺔ اﻟﻤﺠﺎﻨﻴﺔ طﻠﺒﺎت اﻟﺠﻨﺴﻴﺔ )ﻟﻠذﻴن ﻟدﻴﻬم أﻗرﺒﺎء ﻤن اﻟﺠﻨﺴﻴﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ( وﻗﻀﺎﻴﺎ اﻟزواج واﻟطﻼق ،واﻻﺴﺘﻘرار ﻓﻲ دوﻟﺔ ﺜﺎﻟﺜﺔ. 10 V اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻲ ﻗﺎم اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻲ ﺒﻤﻬﻤﺘﻴن ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ ،اﻷوﻟﻰ ﺘﻘدﻴم ﻤﻌوﻨﺎت اﻹﻴواء واﻟﻐذاء ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺒﺘﻨﺴﻴق ﻤن داﺌرة اﻵﻓﺎت واﻟطوارئ ،ﺤﻴث ﻴﻘوم ﺒﺘﻘدﻴم ﻤﻌوﻨﺎت اﻹﻴواء ﻤن ﺨﻴم وﻏﻴر ذﻟك ﻀﻤن إﻤﻛﺎﻨﻴﺎﺘﻬﺎ وﺒﻤﺴﺎﻋدة اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻷﺨرى ﻋﻠﻰ رأﺴﻬﺎ ﻤﻛﺘب اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻊ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ،ﻓﻲ اﻟﺒداﻴﺔ ﻛﺎﻨت ﻤﺴﺎﻋدات اﻷﻏذﻴﺔ ﺘﺘم ﻋن طرﻴق ﺘﺤوﻝ اﻟدﻋم ﻟﻴﺄﺨذ ﺸﻛﻝ اﻟﺒﻴﻊ ،أﻤﺎ اﻟﻤﻬﻤﺔ ﺘﻘدﻴم طﻌﺎم إﻻ أﻨﻪ اﻋﺘﺒﺎر ﻤن ﻋﺎم 2013وﺒﻌد دﻋم ﻤن ﺒرﻨﺎﻤﺞ اﻟﻐذاء اﻟﻌﺎﻟﻤﻲ ّ اﻟﺜﺎﻨﻴﺔ إرﺴﺎﻝ اﻟﻤﺴﺎﻋدات إﻟﻰ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري ﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺴورﻴﺔ أو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ. .11 V م ﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ ﻴﺠب ﻋﻠﻰ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻟﺤﺼوﻝ ﻋﻠﻰ ﻤواﻓﻘﺔ ﻤن اﻟﺤﻛوﻤﺔ ،وﻫذا ﻴﺤﺘﺎج إﻟﻰ وﻗت، ﻓﺎﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺘرﻏب ﺒﻤﻤﺎرﺴﺔ ﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻴﺠب ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻤراﺠﻌﺔ و ازرة اﻟداﺨﻠﻴﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ ،ﺤﻴث ﺘﻘوم اﻟداﺨﻠﻴﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ ﺒطﻠب آراء وﺘوﺼﻴﺎت ﺒﺤق اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻤن ﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﺔ اﻟﻤﺨﺘﻠﻔﺔ أﻏﻠﺒﻬﺎ أﻗﺴﺎم أﻤﻨﻴﺔ وﻋﻠﻰ رأﺴﻬم و ازرة اﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ، وﻤن أﺴﺒﺎب رﻓض اﻟطﻠب أﺤﻴﺎﻨﺎ إذا ﻗﺎﻤت ﻤﻨظﻤﺔ ﻤﺎ ﺒﻨﺸر ﺒﻴﺎن ﺤوﻝ ﺘرﻛﻴﺎ ﺴﺎﺒﻘﺎ ،ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﺘرﻓض طﻠﺒﺎت اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ إذا ﺜﺒت ﻗﻴﺎﻤﻬﺎ ﺒﺈرﺴﺎﻝ أﺸﺨﺎص ﻤن ﻛوادرﻫﺎ ﻋﺒر ﺘﺄﺸﻴرة ﺴﻴﺎﺤﻴﺔ ﻟﻠﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت إﻏﺎﺜﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ،وﻤﻊ ذﻟك ﻓﺈﻨﻪ ﺤواﻟﻲ 80 ﻤﻨظﻤﺔ ﺘﻘوم ﺒﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﻓﻲ اﻟﻤدن اﻟﺤدودﻴﺔ ،وﻟﻐﺎﻴﺔ 1ﺸﺒﺎط 2014ﻋﻠم أﻨﻪ 18ﻤﻨظﻤﺔ ﺘﻤت اﻟﻤواﻓﻘﺔ ﻋﻠﻴﻬﺎ ،إﻻ أن ﻤﻌظﻤﻬﺎ ﺘﻘدم ﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻠداﺨﻝ اﻟﺴوري. ﻓﻤن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ اﺴﺘطﺎﻋت اﻟﺤﺼوﻝ ﻋﻠﻰ ﻤواﻓﻘت ﻫﻲ :اﻟﻤﺠﻠس اﻟداﻨﻤرﻛﻲ ﻟﻼﺠﺌﻴن ،اﻟﻬﻴﺌﺔ اﻟطﺒﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ) ،(IMCﻓﻴﻠق اﻟرﺤﻤﺔ ، GOAL ،ﻟﺠﻨﺔ اﻹﻨﻘﺎذ اﻟدوﻟﻴﺔ ،ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤﺴﺎﻋدة واﻹﻏﺎﺜﺔ ﻓﻲ ﻛﻝ ﻤﻛﺎن ،ﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟطﻔﻝ اﻟدوﻟﻴﺔ. ﺘﻌﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺔ ﻓﻴﻠق اﻟرﺤﻤﺔ اﻷﻤرﻴﻛﻴﺔ ﻋﻠﻰ ﺘﺄﻤﻴن اﺤﺘﻴﺎﺠﺎت ﻤﻼﻴﻴن اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ اﻷردن وﻟﺒﻨﺎن واﻟﻌراق وﺘرﻛﻴﺎ ،وﺨﺎﺼﺔ اﻷطﻔﺎﻝ اﻟذﻴن ﻋﺎﺸوا اﻟﻌﻨف ﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون ﻓﻲ ﺤﻴﺎﺘﻬم اﻟﻴوﻤﻴﺔ اﻟﺘﺨﻠص ﻤن ﺘﺄﺜﻴر اﻟﺨوف اﻟذي ﻋﺎﺸوﻩ. ﻛﻤﺎ ﺘﻌﻤﻝ اﻟﻬﻴﺌﺔ اﻟطﺒﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ) (IMCﺒﺘﻘدﻴم ﺨدﻤﺎت طﺒﻴﺔ وﺘﻌﻠﻴﻤﻴﺔ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﺒﻘﻴﻤﺔ 750أﻟف دوﻻر اﻟذي ﻗ ﱢدم ﻤن ﻤؤﺴﺴﺔ ﻛوﻨراد ﻫﻴﻠﺘون ،وﺒﻌد ﻛﻠس ﻓﺈن اﻟﻬﻴﺌﺔ اﻵن ﻓﻲ ﺼدد ﻓﺘﺢ ﻋﻴﺎدة ﻓﻲ أورﻓﻪ أﻴﻀﺎ ،ﻛﻤﺎ أن اﻟﻤﺠﻠس اﻟداﻨﻤﺎرﻛﻲ ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻴﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ أﻨطﺎﻛﻴﺔ وأورﻓﻪ وﻴﻘدم دورات ﺒﻌد اﻟﺼدﻤﺎت اﻟﻨﻔﺴﻴﺔ. اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ُرّدت طﻠﺒﺎﺘﻬم أو أﻨﻬم ﻓﻲ ﺤﺎﻝ اﻨﺘظﺎر اﻟﻤواﻓﻘﺔ ﻓﺈﻨﻬم ﻴﻘوﻤون ﺒﻤﻤﺎرﺴﺔ ﻨﺸﺎطﻬم ﺒﺎﻟﺘﻌﺎون ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ أو اﻟوطﻨﻴﺔ أو أﻨﻬم ﻴﻘوﻤون ﺒﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﺘﺤت ﻤظﻠﺔ ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ،إﻻ أن ﻛﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺘﺼطدم ﺒﻤﺸﺎﻛﻝ ﻋﻤﻠﻴﺔ ﻤﺜﻝ ﺘﺤوﻴﻝ اﻟﻨﻘود ،اﻟرواﺘب واﻷﺠور واﻟﻤﺼﺎرﻴف اﻷﺨرى. ﻓﻤن اﻟﻤﻼﺤظ أﻨﻪ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﻤﻨﺘﺼف 2013ﻫﻨﺎك ﺘﺴﺎﻫﻝ ﺘدرﻴﺠﻲ ﻓﻲ ﻤوﻗف اﻟﺤﻛوﻤﺔ ﺒﺨﺼوص ﻋﻤﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ ،ﻓﺎﻟﻤﺴؤوﻟون ﻴﻘوﻟون) :إﻨﻨﺎ ﻨﻘﺒﻝ ﻋﻤﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ إﻻ أﻨﻨﺎ ﺴﻨﻛون ﺤذرﻴن ،ﻓﺈﻨﻨﺎ ﻻ ﻨرﻏب أﺒدا ﺘﻀﺨﻤﺎ ﺒﺴﺒب ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ(. 22 .7 V ﻤؤﺴﺴﺔ اﻟﻬﻼﻝ اﻷزرق اﻟدوﻟﻲ IBC ﻫذﻩ اﻟﻤؤﺴﺴﺔ ﺘﺒذﻝ ﺠﻬودا ﻛﺒﻴرة ﻤن أﺠﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ،ﺤﻴث أﻓﺎد ﻤﻌﺎون رﺌﻴس اﻟﻤؤﺴﺴﺔ اﻟﺴﻴد ﻤظﻔّر ﺒﺠﺎ وزﻋوا ﻓﻲ ﻤﺨﻴﻤﺎت أﻨطﺎﻛﻴﺔ وﻛﻠس ﺴﻼت ﻏذاﺌﻴﺔ وﻤﻨظﻔﺎت وﻤﻌوﻨﺎت ﻟﻸطﻔﺎﻝ وذﻟك ﻋن طرﻴق أﻨﻪ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن رﺒﻴﻊ ّ 2011 اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر. ﻋﻼوة ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻌوﻨﺎت اﻟﻐذاﺌﻴﺔ ﻗدﻤوا ﻓﻲ ﻋﺎﻤﻲ 2013-2012ﻤﺴﺎﻋدة ﻋﻴﻨﻴﺔ ﻗدرﻫﺎ 250ﻟﻴرة ﺘرﻛﻴﺔ ﻟـ 2600أﺴرة ﺘﻌﻴش ﻓﻲ ﻛﻠس وﻤﺼدر ﻫذﻩ اﻟﻤﺴﺎﻋدة ﻤن ﺨدﻤﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻟﻛﺎﺜوﻟﻴﻛﻴﺔ ،أﻗﺎﻤت ﻫذﻩ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺜﻼﺜﺔ ﻤراﻛز ﻟﻠدﻋم اﻟﻨﻔﺴﻲ ﻟﻸطﻔﺎﻝ ﻓﻲ ﻛﻠس ﺤﻴث ُﻴﻌطﻰ ﻟﻬم دروس ﻓﻲ اﻟﻤوﺴﻴﻘﺎ واﻟﺤﺎﺴوب واﻟرﺴم ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤدرﺴﻴن ﺴورﻴﻴن. ﺘﺘﺤﻤﻝ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﻤﺼﺎرﻴف اﻟﻤدرﺴﺔ اﻟﺘﻲ ﻴدرس ﻓﻴﻬﺎ طﻠﺒﺔ ﺴورﻴون ﻤن ﺘدﻓﺌﺔ وﻛﻬرﺒﺎء وﺨدﻤﺎت وﺘﻘدﻤﻬﺎ ﻤن ﺼﻨدوق ﻤﺎﻟﺘﺴر اﻹﻏﺎﺜﻴﺔ ﻛﻤﺎ ﻴﺘم دﻓﻊ رواﺘب اﻟﻤدرﺴﻴن اﻟﺴورﻴﻴن. ﻴﺘم ﺘﺨﻔﻴف اﻟﻌبء ﻋن اﻟﻤﺸﻔﻰ اﻟﺤﻛوﻤﻲ ﻓﻲ ﻛﻠس ﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﻤﺸﻔﻰ اﻟﻤﻴداﻨﻲ ﺒـ 32ﺴرﻴر واﻟذي أﺴس ﺒﺎﻟﺘﻌﺎون ﻤﺎ ﺒﻴن ﺠﻤﻌﻴﺔ IBCوﻤﺎﻟﺘﺴر إذ ﻴﻘوم أطﺒﺎء وﻤﻤرﻀون ﺴورﻴون ﺒﻌﻼج اﻟﻤرﻀﻰ واﻟﺠرﺤﻰ ﻛﻤﺎ ﺘم ﺘﺄﺴﻴس ﻤﺸﻔﻰ ﻤﺸﺎﺒﻪ ﻟﻪ ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴم ،وﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﺘﻌﺎون ﺒﻴن ﻫﺎﺘﻴن اﻟﺠﻤﻌﻴﺘﻴن ﻴﺘم ﺘﻘدﻴم اﻟﻐذاء ﻟﻠﻤﺨﻴم أﻴﻀﺎ. .8 V وﻗف دﻋم اﻟﺤﻴﺎة ﻗﺎم اﻟوﻗف ﺒﺈﻋداد ﺘﻘرﻴر اﺴﺘﻨﺎدا إﻟﻰ ﻤﺴﺢ أﺠراﻩ ﻤﻊ 900ﻻﺠﺊ ،ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﻴﻘوم ﺒﺘوزﻴﻊ ﻤﺴﺎﻋدات ﻋﺒر ﻤﻨظوﻤﺔ ﻤﻌﻠوﻤﺎت إﻟﻛﺘروﻨﻴﺔ ﻟـ 3آﻻف ﻻﺠﺊ وﻴﺴﺘﻤر وﻗف دﻋم اﻟﺤﻴﺎة ﺒﺘوزﻴﻊ ﺴﻼت ﻏذاﺌﻴﺔ وﻤﻨظﻔﺎت ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذﻴن ﻴﻘﻴﻤون ﻤراﻛز ﻤﺤﺎﻓظﺎت أﻨطﺎﻛﻴﺔ وﻛﻠس وأورﻓﻪ. .9 V ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻸﺒﺤﺎث ﻫﻨﺎك ﻤﻨظﻤﺎت ﻏﻴر ﻤﻨظﻤﺎت آﻨﻔﺔ اﻟذﻛر ﺘﻌﻤﻝ ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ ،ﻫذﻩ اﻟﺠﻬود ﻤﻌظﻤﻬﺎ ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ اﻟﺒﺤث ٕواﻋداد ﺘﻘﺎرﻴر وﺨﺎﺼﺔ اﻟﺠﻤﻌﻴﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﺤﻤﻝ ﺼﻔﺔ ﻓﻛرﻴﺔ ﺘﻘدم ﻤﻼﺤظﺎت ﻤﻬﻤﺔ ﻴﺴﺠﻠﻬﺎ اﻟﺘﺎرﻴﺦ ،إﺤدى ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻤﻨظﻤﺔ ) (USAKوﻤرﻛزﻫﺎ أﻨﻘرﻩ ،ﻗﺎﻤت ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﺒﻨﺸر ﺘﻘرﻴر ﻤﺸﺘرك ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺔ ) (Brookings Insاﻷﻤرﻴﻛﻴﺔ، ﻛﻤﺎ أن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ اﻟﺘﻘت ﺘﺤت ﻋﻨوان ﻤﻨﺘدى ﻤﺘﺎﺒﻌﺔ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻘﺎدﻤﻴن ﻤن ﺴورﻴﺎ إﻟﻰ إﺴطﻨﺒوﻝ ﺒﻨﺸر ﺘﻘرﻴر ﻴﺴﺘﻨد إﻟﻰ ﻤﺴﺢ أﻴﻀﺎ ،ﻛﻤﺎ ﻗﺎم ﻤﻨﺘدى اﻟﻌﻘﻝ اﻟﻤﺸﺘرك ﻓﻲ ﻛﻠس ﺒﺨﻠق وﻋﻲ ﻤﻨﺨﻼﻝ اﻟﺘﻘﺎرﻴر اﻟﺘﻲ ﻗدﻤوﻫﺎ ﻟرﺌﻴس اﻟﺠﻤﻬورﻴﺔ ورﺌﻴس اﻟوزراء وﻏﻴرﻫم ﻤن اﻟﻤﺴؤوﻟﻴن. أﻓﺎد ﻤﺴؤوﻝ ﻓرع ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﻟﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﺘﻌﻠﻴم واﻟﺸﺒﺎب ﻋﻠﻲ أﺼﻼن أوز أﺼﻼن أﻨﻬم ﻴﻘوﻤون ﻀﻤن ﻤﺸﺎرﻴﻊ ﺒدﻋوة اﻟﺸﺒﺎب ﻤن دوﻝ اﻻﺘﺤﺎد اﻷورﺒﻲ إذ ﻴﻘوﻤون ﺒﺒﻌض اﻟﻨﺸﺎطﺎت واﻟﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﻀﻤن اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت. وﺤوﻝ ﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺼﺤﺔ واﻟﺨدﻤﺎت اﻟﺼﺤﻴﺔ اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﺒﺎﻟﻬﺠرة اﻟﻨﺎﺘﺠﺔ ﻋن اﻟﺼراع اﻟداﺨﻠﻲ ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ ﻗﺎم اﺘﺤﺎد أطﺒﺎء اﻷﺘراك ﻓﻲ اﻟﻔﺘرة ﻤﺎ ﺒﻴن أﻴﺎر-ﺘﺸرﻴن اﻟﺜﺎﻨﻲ 2013ﺒﺈﻋداد ﺘﻘرﻴر ﺘﺤت ﻋﻨوان "اﻟﻼﺠﺌون اﻟﺴورﻴون واﻟﺨدﻤﺎت اﻟطﺒﻴﺔ" وذﻟك ﺒﻌد اﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺘﻘﺎرﻴر اﻟﺘﻲ أﻋدﺘﻬﺎ ﻏرف اﻷطﺒﺎء ﻓﻲ اﻟﻤﻨﺎطق. 21 أوﻀﺢ أﺘﻴﻼ أﻨﻪ ﺒﺎﻟﺘﻨﺴﻴق ﻤﻊ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺔ ﺘم ﻓﺘﺢ ﻤدرﺴﺔ واﺤدة إذ ﻴﻘوم اﻟﻤدرﺴون اﻟﺴورﻴون ﺒﺈﻋطﺎء اﻟدروس ،إﻻ أن ﻴﺘﺠوﻟون ﺤﻔﺎة ﻓﻲ اﻟﺴﺎﺤﺎت اﻹﺴﻤﻨﺘﻴﺔ أدرﻛﻨﺎ أن ﺒﻌض اﻷﺴر اﻟﺘﻲ زرﻨﺎﻫﺎ ﺘﺠﻬﻝ ﻫذا اﻟﻤوﻀوع ،وﻟﻛﻨﻨﺎ ﻋﻨدﻤﺎ رأﻴﻨﺎ اﻷطﻔﺎﻝ ّ اﻟﺘﻌﻠﻴم ﻟﻴس ﻤن أوﻟوﻴﺎت أﺴرﻫم. .4 V ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن إن ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن اﻟﺘﻲ ﻫﻲ ﺒﻤﺜﺎﺒﺔ ﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ﺘﻌﻤﻝ ﻛﻤﻨظﻤﺔ إﻏﺎﺜﻴﺔ ﻓﻲ ﻤدﻴﻨﺔ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﺒﺠﻬود ﻤﺴؤوﻝ ﻓرع اﻟﻤدﻴﻨﺔ ،أﻓﺎد اﻟﺴﻴد ﻋﺒد اﻟرﺤﻤن ﺠﻠﻴك ﻋﻀو ﻤﺠﻠس إدارة اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ "إن اﻟﻤﺸﻛﻠﺔ اﻟﻛﺒرى ﻓﻲ اﻟﻤدﻴﻨﺔ ﻫﻲ إﻴﺼﺎﻝ اﻟﻤﺴﺎﻋدات" ،ﻤﻀﻴﻔﺎ إن ﻤﻌظم اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻷﺤﻴﺎء اﻟﻨﺎﺌﻴﺔ واﻟﻌﺸواﺌﻴﺎت وﻀﻤن ظروف ﺼﻌﺒﺔ ﺠدا ،وﺤﺎﺠﺘﻬم اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻫﻲ إﻴﺠﺎد دﻛﺎن أو ﻤﺨزن ﻴﻤﻛﻨﻬم اﻟﻌﻴش ﻓﻴﻪ ،ﻓﺤﺴب اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺤﺼﻠﻨﺎ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻤﻨﻪ أﻨﻪ ﻋدة أﺴر ﻴﺒﻘون ﻓﻲ ﻤﻨزﻝ واﺤد ،ﺒﻌد ازدﻴﺎد ﻋددﻫم ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻓﺠﺄة ﻓﻘد أطﻠﻘوا ﻋﻠﻰ ﺤﻴﻲ ﻛوزاﻝ وادي ودوﻟﻤﺔ ﺒﻨﺎر ﺒﺎﻟﻤﻨﺎطق اﻟﺘﺠرﻴﺒﻴﺔ ،إذ أﺤﺼوا 400أو 500أﺴرة اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﻤﻨﺘﺼف 2012وﻟﻛن ﻻ ﻴوﺠد أي دﻋم ﻤن اﻟﺤﻛوﻤﺔ ،ﻓﻨﺤن ﻨﻘوم ﻀﻤن إﻤﻛﺎﻨﻴﺎﺘﻨﺎ ﺒﺠﻤﻊ اﻟﻤﺴﺎﻋدات وﺘوزﻴﻌﻬﺎ ﻟﻬم. ﻨوﻩ ﻤﺤﻤد أﻟﻘش ﻋﻀو ﻤﺠﻠس إدارة اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ أﻨﻪ ﻟو أرﻴد ﻓﺈﻨﻪ ﻤن اﻟﻤﻤﻛن ﺘﺄﻤﻴن دﻋم ﻫﺎم ﻤن ﻗﺒﻝ ﺴﻛﺎن اﻟﻤدﻴﻨﺔ اﻟﺒﺎﻟﻎ ﻋددﻫم ﻤﻠﻴون وﻨﺼف اﻟﻤﻠﻴون ﻨﺴﻤﺔ ،ﺸﺎرﺤﺎ أﻨﻬم اﻗﺘرﺤوا ﻤﺸروع )اﻷﺴرة اﻟﺸﻘﻴﻘﺔ( ﻟدﻋم اﻷﺴرة اﻟﺘﻲ وﻀﻌﻬﺎ اﻟﻤﺎدي ﺠﻴد ﻟدﻋم أﺴرة ﺴورﻴﺔ. .5 V ﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن أوﻀﺢ اﻟﻤﺤﺎﻤﻲ ﺤﺴن أوﻨدر ﺴوﻏﻠو رﺌﻴس ﻓرع ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن İHHأﻨﻬم ﻤوﺠودون ﻀﻤن اﻷزﻤﺔ ﻛﻤﻨظﻤﺔ ﺤﻘوق إﻨﺴﺎن ،إذ ﺘﻘوم اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺒوظﻴﻔﺔ ﻤﺘﺎﺒﻌﺔ آﻟﻴﺔ ﺘوزﻴﻊ اﻟﻤﻌوﻨﺎت ﺒدون ﺘﻤﻴﻴز وﺒﻐض اﻟﻨظر ﻋن اﻟﻤواﻗف اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ أم ﻻ ،ﻛﻤﺎ ﻗﺎﻤت اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺒﺎﻻﺠﺘﻤﺎع ﻤﻊ اﻟﻨﻘﺎﺒﺎت وﺒﻌض اﻷﺤزاب اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ﻹﻗﺎﻤﺔ ﺠدار ﻓﺎﺼﻝ ﻓﻲ ﻤﻨطﻘﺔ ﻨﺼﻴﺒﻴن. .6 V ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤواطﻨﻴن ﻓﻲ ﻫﻠﻨﺴﻛﻲ ﺘﻘوم ﻫذﻩ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻤن أﺠﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ ﻛﻠس وﻫﻲ ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺘﻌﻤﻝ ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ،إذ ﺘﻘوم ﻫذﻩ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺔ أطﺒﺎء ﺒﻼ ﺤدود اﻟﻤﻌروﻓﺔ ﺒﺘطﺒﻴق ﺒراﻤﺞ اﻟﻌﻼج ﻓﻲ اﻟﻤرﺤﻠﺔ اﻷوﻟﻰ واﻟﺼﺤﺔ اﻟﻌﻘﻠﻴﺔ. 20 اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻓﻲ اﻟﻤﻨطﻘﺔ أﻴﻀﺎ ،وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻟﻤﻌدودة وﻤن اﻟﻤﻔﺘرض أن ﻴﻛون ﻋددﻫم أﻛﺒر ﻴﺤﺎوﻟون ﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻟﻤﻤﻛﻨﺔ ﻛﻝ واﺤدة ﺤﺴب اﺨﺘﺼﺎﺼﻬﺎ ﻤﺎ ﻋدا اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻟﻐذاﺌﻴﺔ ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ أن ﺘﺸﻛﻴﻼت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ أﺴﺴﻬﺎ اﻟﺴورﻴون ﻓﻌﺎﻟﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﻨطﻘﺔ أﻴﻀﺎ. .2 V ﻟوﺤظ ﻤﺠﻬود ﻛﺒﻴر ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻌدﻴد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟذﻴن ﻴرﻏﺒون ﺒﺘﻘدﻴم ﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻠﺴورﻴﻴن ،إذ ُﻴﻌرض أدﻨﺎﻩ ﻤﻠﺨص ﻋن ﻫذﻩ اﻟﻤﻼﺤظﺔ: ﻤﻨﺘدﻴﺎت إن ﻤﻤﺜﻠﻲ ﺤواﻟﻲ 60ﻨﻘﺎﺒﺔ وﻤﻨظﻤﺎت أﺨرى ﻓﻲ أورﻓﻪ ﺸﻛﻠوا ﻤﻨﺘدى اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻋﺎم 2012وﻤن ﺒﻴن ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ) deniz feneriﻓﺎﻨوس اﻟﺒﺤر() İHH ،وﻗف اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ() Mazlumder ،ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن(kimse ، ) yok muﻫﻝ ﻤن أﺤد( ،ﻋﻨدﻤﺎ زاد ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻓﺠﺄة اﺠﺘﻤﻌت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ ﺒﻘﻴﺎدة ﻤن اﻟﺴﻴد ﻋﺜﻤﺎن ﻛرم ﻤﺴؤوﻝ ﻓﻲ ﺠﻤﻌﻴﺔ .deniz feneri ﻋﻼﻗﺔ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ وﺜﻴﻘﺔ ﻤﻊ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺔ إذ ﺘﺤﺎوﻝ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺒﺘﺜﺒﻴت اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻤﺤﺘﺎﺠﻴن ﻟﻠﻤﺄوى أو إﻟﻰ ﻤﺴﺎﻋدة ،ﺤﻴث أﻛد اﻟﺴﻴد إﺒراﻫﻴم ﺠوﺸﻘون ﻤن ﻨﻘﺎﺒﺔ اﻟﺘرﺒﻴﺔ واﻟﺘﻌﻠﻴم ﻋﻨد ﺤدﻴﺜﻪ ﻋن ﻨﺸﺎطﺎﺘﻬم ﻋﻠﻰ ﻤﺤﺎوﻻﺘﻬم ﻟﺠﻤﻊ اﻟﺘﺒرﻋﺎت ﻤوارد ﻤﺎﻟﻴﺔ، ﻛﻤﺎ ﺸرح أﻨﻬم ﻴطﻠﺒون اﻟدﻋم ﻤن رﺠﺎﻝ اﻷﻋﻤﺎﻝ وأﻨﻬم ﻋﻠﻰ اﺘﺼﺎﻝ ﻤﺒﺎﺸر ﻤﻊ ﺒﻠدﻴﺎت إﺴطﻨﺒوﻝ وأﻨﻘرﻩ وﻗﺎﻴﺴري ﻟﺘﺄﻤﻴن اﻟﻤواد اﻟﻐذاﺌﻴﺔ اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻤن ﺒطﺎطﺎ وﺒﺼﻝ وطﺤﻴن وﻋدس ،ﻤﻀﻴﻔﺎ أﻨﻬم ﻴﻘوﻤون ﺒطﻠب ﻤﺴﺎﻋدات ﻤن اﻟﺨﺎرج أﻴﻀﺎ ﻗﺎﺌﻼ" :إن وﻗف اﻟﻤدﻴﻨﺔ ﻓﻲ ﻨورﻨﺒﺎغ ﻓﻲ أﻟﻤﺎﻨﻴﺎ ﻗدﻤت ﻤواد ﺒـ 30طن ﻤؤﻛدا ﻋﻠﻰ ﻗﻠﺔ اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻛﻠﻤﺎ طﺎﻟت أﻤد اﻷزﻤﺔ. إن اﻟﻘﺴم اﻷﻛﺒر ﻤن ﻤﺴﺎﻋدات ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻴذﻫب إﻟﻰ اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻨﺎزﺤﻴن ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ ﻗﺎﺌﻼ ﺒﺄﻨﻬم أرﺴﻠوا 120ﺸﺎﺤﻨﺔ ﻤن اﻟﻤواد اﻟﻐذاﺌﻴﺔ إﻟﻰ ﺴورﻴﺎ ﻤﻨذ ﺒداﻴﺔ اﻷزﻤﺔ أﻤﺎ ﻀﻤن ﺘرﻛﻴﺎ ﻓﻘد ﺒﻠﻎ 50ﺸﺎﺤﻨﺔ. ﻗﺎﻝ ﻋﻀو ﻤﺠﻠس إدراة ﺒﻠدﻴﺔ أورﻓﻪ اﻟﺴﻴد ﻴوﺴف ﻤﻴرت أن اﻟﻬدف اﻷﺴﺎﺴﻲ ﻤن ﻤﺴﺎﻋداﺘﻬم ﻫم اﻟﻨﺎس اﻟﻤوﺠودون ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ ﻷﻨﻪ واﺜق أﻨﻪ ﺒﻔﻀﻝ ﻫذﻩ اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﺴﻴﻘﻝ ﻋدد اﻟﻘﺎدﻤﻴن إﻟﻰ ﺘرﻛﻴﺎ. .3 V İHHوﻗف ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ﻴﻘوم وﻗف ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن İHHﻓرع أورﻓﻪ ﺒﺘﻘدﻴم ﻤﺴﺎﻋدات ﺨﺎرج ﻋﻤﻝ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ أﻴﻀﺎ ،إذ أوﻀﺢ رﺌﻴس ﻓرع أورﻓﻪ اﻟﺴﻴد ﺒﻬﺠت أﺘﻴﻼ أن ﻋدد اﻟﺴورﻴﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺒﻠﻎ 70أﻟف ﺸﺨﺼﺎ ،وﻤن أﺒرز اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ ﻫﻲ ﺤﺼر اﻟﻌﻨﺎوﻴن ،ﻓﻤن اﻟﺼﻌب اﻟوﺼوﻝ إﻟﻰ اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻤوزﻋﻴن ﻓﻲ ﻛﺎﻓﺔ أﺤﻴﺎء اﻟﻤدﻴﻨﺔ إذ ﻴوﺠد ﻤوظف واﺤد و 10ﻤﺘطوﻋﻴن ﻟﺘﺜﺒﻴت ﻋﻨﺎوﻴﻨﻬم. ﺘﺸﺤن ﻤﺴﺎﻋدات İHHإﻟﻰ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ٕواﻟﻰ ﺴورﻴﺎ أﻴﻀﺎ ،أﻤﺎ اﻟﺴورﻴون اﻟﻤﻘﻴﻤون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻓﺎﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ ﻫﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﻘوم ﺒﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻬم ،ﺤﻴث ﻗﺎم 10ﻤﺘطوﻋﻴن ﺒﺘوزﻴﻊ ﻟﺤم ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﻋﻴد اﻷﻀﺤﻰ. وﺤﺴب رأي أﺘﻴﻼ أن أﻛﺒر ﻤﺸﻛﻠﺔ ﻴﻌﺎﻨﻲ ﻤﻨﻬﺎ اﻟﺴورﻴون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻫﻲ أﺠور اﻟﺴﻛن ،إذ ﻴﻌﻴش 3أو 4أﺴر ﻓﻲ ﻤﻨزﻝ واﺤد وأﺤﻴﺎﻨﺎ ﻴﺒﻘﻰ 25ﺸﺨص ﻓﻲ ﻏرﻓﺔ واﺤدة. 19 .5 IV اﻟﺘﻌﻠﻴم: ﻤﻌظم أطﻔﺎﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻻ ﻴﺤﺼﻠون ﻋﻠﻰ اﻟﺘﻌﻠﻴم ،ﻓﺎﻟﻤدرﺴﺔ اﻟﺘﻲ اﻓﺘﺘﺤت ﻟﻠﺴورﻴﻴن ﻓﻲ أورﻓﻪ ﺴﺠﻝ ﻓﻴﻬﺎ 1200طﻔﻼ إﻻ أن ﻋدد اﻷطﻔﺎﻝ اﻟذﻴن ﻴﺴﺘطﻴﻌون اﻟﺘﻌﻠم ﻴﺒﻠﻎ ﻋددﻫم 400طﻔﻼ ،ﻋﻠﻤﺎ أن اﻟﻤدرﺴﻴن ﺴورﻴﻴن ،وﻟﻛن ﺒﻌض اﻷﺴر ﻻ ﺘﻤﻠك ﻋﻠم ﺒوﺠود ﻫذﻩ اﻟﻤدرﺴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤدﻴﻨﺔ. .6 IV طﻠب اﻟﻠﺠوء واﻻﺴﺘﻘرار ﻓﻲ دوﻟﺔ ﺜﺎﻟﺜﺔ ﺘرﻓض اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة طﻠﺒﺎت اﻟﻠﺠوء اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻔردﻴﺔ ﺒﻬدف دﻋم ﻨظﺎم اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ اﻟﺘﻲ ﺘطﺒﻘﻬﺎ ﺘرﻛﻴﺎ ،ﻓﺎﻟﻼﺠﺌون اﻟﺴورﻴون ﻴذﻫﺒون إﻟﻰ ﻤﻛﺘب اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﻟطﻠب اﻟﻠﺠوء إﻟﻰ دوﻟﺔ ﺜﺎﻟﺜﺔ إﻻ أن طﻠﺒﺎﺘﻬم ﺘرﻓض. .7 IV اﻻﻨﺴﺠﺎم أﻓﺎد اﻟﺴﻴد ﻋﺜﻤﺎن ﻛرم أن ﺸﻌب أورﻓﻪ ﺸﻌب ﻤﻀﻴﺎف وﻤﺘﻔﻬم ﻤﻀﻴﻔﺎ أﻨﻪ إﺜر إﻟﻐﺎء ﺘﺄﺸﻴرات اﻟدﺨوﻝ ﺒﻴن اﻟﺒﻠدﻴن ﻗﺒﻝ اﻷزﻤﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﻓﺈن اﻟزﻴﺎرات اﻟﻤﺘﺒﺎدﻟﺔ أﺤﻴت ﻋﻼﻗﺎت اﻟﻘرﺒﻰ اﻟﺘﻲ ﻋﻔﻰ ﻋﻠﻴﻬﺎ اﻟزﻤن ،ﻫذا اﻟﺘﻘﺎرب ﺴﻬّﻝ ﻟﺠوء اﻟﺴورﻴﻴن إﻟﻰ أﻗﺎرﺒﻬم ﺒﻌد ﺒدء اﻷزﻤﺔ ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ. ﺤﺴب اﻟﺘﻘﺎرﻴر اﻟﺼﺎدرة ﻤن ﻤﻨﺘدى اﻟﻌﻘﻝ اﻟﻤﺸﺘرك ﻓﻲ ﻛﻠس أن أﻫم ﻤﺸﻛﻠﺔ ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻨﺴﺠﺎم اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻫﻲ ﻤﺸﻛﻠﺔ اﻹﻴﺠﺎر ،واﻟﻌﻤﻝ ﺒﻤﺒﻠﻎ زﻫﻴد ﻴﺜﻴر اﻟﺘوﺘرات أﻴﻀﺎ. أﻋرب اﻟﺴﻴد ﻤظﻔر ﺒﺠﺎ ﻤﻌﺎون رﺌﻴس وﻗف اﻟﻬﻼﻝ اﻷزرق اﻟدوﻟﻲ أن اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ ﻨﻔﺴﻬﺎ ﻓﻲ ﻛﻠس ﻗﺎﺌﻼ" :زﻴﺎدة أﺠور اﻟﺴﻛن ،اﻻﺨﺘﻼف اﻟﺜﻘﺎﻓﻲ واﻟدﻴﻨﻲ واﻟﻘﻴم اﻷﺨﻼﻗﻴﺔ ،اﻟﺘداﺒﻴر اﻻﻤﻨﻴﺔ اﻟﻤﺄﺨوذة أﻀﺎﻗت أﻫﺎﻟﻲ ﻛﻠس". V اﻟﻤﺤﺎدﺜﺎت واﻟﻤﻼﺤظﺎت ،2ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ .1 V ﻋﺎم ﺘﺴﺘﺨدم اﻟدوﻟﺔ اﻟﻘﺴم اﻷﻛﺒر ﻤن إﻤﻛﺎﻨﻴﺎﺘﻬﺎ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤﻘﻴﻤﻴن ﻓﻲ 22ﻤﺨﻴﻤﺎ ﻓﻲ 10ﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﻌﺘﺒر أﻛﺒر أزﻤﺔ ﻟﺠوء ﺘواﺠﻬﻬﺎ ﺘرﻛﻴﺎ ،أﻤﺎ ﺒﺨﺼوص اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤﻘﻴﻤﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن واﻟذي ﺘﺠﺎوز ﻋددﻫم اﻟﻨﺼف ﻤﻠﻴون ،ﻓﺎﻟدﻋم اﻷﻛﺒر ﻴﺄﺘﻴﻬم ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ،إذ ﺘﺤﺎوﻝ ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﺒﻤﻝء اﻟﻔراغ اﻟذي ﺘرﻛﺘﻪ اﻟدوﻟﺔ واﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ،ﻓﻬذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻤوﺠودة ﻫﻨﺎ ﺒﺎﻟرﻏم ﻤن ﻋدم اﻟﺤدﻴث ﻋﻨﻬم اﺒدا ،إذ ﻴﺤﺎوﻟون ﺨﻠق اﺨﺘﻼف ﻓﻲ ﺤﻴﺎة اﻟﻤﺘﻀررﻴن ﺒﺘﻀﺤﻴﺔ ﻛﺒﻴرة. ﻓﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﺴﺘﻨد إﻟﻰ اﻟﻤﻌﺘﻘد ﻴﻘوﻤون ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻌﺎﻟﺔ ﺒﺘﻘدﻴم ﻤﺴﺎﻋدة ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤﻘﻴﻤن ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴم ﻓﻲ أورﻓﻪ وﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب وﻛﻠس ،وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘداﻓﻊ ﻋن اﻟﺤﻘوق ﺘﻘوم ﺒﺄﻨﺸطﺔ ﻤﺜﻝ اﻟدﻓﺎع ﻋن اﻟﺤﻘوق، اﻟﺘﻘﺎرﻴر ،اﻟﻤﻼﺤظﺔ واﻟوﻋﻲ وﻫﻨﺎك ﺒﻴن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﻻ ﺘﺴﺘﻨد ﻋﻠﻰ أﺴس دﻴﻨﻴﺔ ﻟدﻴﻬم رﻏﺒﺔ ﻛﺒﻴرة ﻟﺘﻘدﻴم 18 ﻻ ﻴﺠد اﻟﻼﺠﺌون أﻤﺎﻛن ﻟﻬم ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ،ﻴﺒﻠﻎ اﺴﺘﻴﻌﺎب اﻟﻤﺨﻴم 25أﻟف إﻻ أن اﻟﻘﺎطﻨﻴن ﻓﻴﻪ وﺼﻝ ﻋددﻫم إﻟﻰ 35أﻟﻔﺎ ،وﻤن اﻟﺼﻌب اﻟﺤﻔﺎظ ﻋﻠﻰ ﺤرﻤﺔ اﻟﺤﻴﺎة اﻟﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ،وﻤن ﺠﺎﻨب آﺨر ﻴﺴﺘﺤﻴﻝ اﻟﻌﻤﻝ ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴم ﻷﻨﻬم ﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون اﻟﺨروج ﻤن اﻟﻤﺨﻴم ﺒﻼ إذن ،ﻫؤﻻء اﻟﻨﺎس ﻴطﻠﺒون اﻟﻌﻤﻝ ﺤﺘﻰ ﻴﺘﻤﻛﻨوا ﻤن اﻻﻨﺴﺠﺎم ﻤﻊ ظروف اﻟﺤﻴﺎة ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ،ﻟﻘد أوﻀﺢ ﻤﺴؤوﻟو ﻨﻘﺎﺒﺔ اﻟﺘﻌﻠﻴم ﻓﻲ أورﻓﻪ أن ﻫﻨﺎك ﻋددا ﻛﺒﻴ ار ﻤن اﻟﺴورﻴﻴن اﻨﺘﻘﻠوا ﻟﻠﻌﻴش ﻓﻲ اﻷرﻴﺎف ﻟﻠﻌﻤﻝ ﻓﻲ ﻗطﺎع اﻟزراﻋﺔ ،ﺤﻴث اﺴﺘﻘروا ﻓﻲ اﻟﻤزارع واﻟﻤﺨﺎزن ،وﻻ ﻴﻤﻛن اﻟوﺼوﻝ إﻟﻴﻬم ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﻴﺴﺘﺤﻴﻝ إﺤﺼﺎءﻫم أو ﺘﺴﺠﻴﻠﻬم. ﻛﺸف ﻤﻨﺘدى اﻟﻌﻘﻝ اﻟﻤﺸﺘرك ﻓﻲ ﻛﻠس أﻨﻪ "ﻟﻌدم ﺒﻘﺎء ﻤﻨﺎزﻝ ﻟﻠﺘﺄﺠﻴر ﻓﻲ ﻛﻠس وذﻟك ﻟﻺﻗﺒﺎﻝ اﻟﺸدﻴد ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﺴورﻴﻴن اﻀطر ﻛﺜﻴر ﻤﻨﻬم ﻟﻠﻌﻴش ﻓﻲ اﻷﻤﺎﻛن اﻟﻤﻬﺠورة أو اﻟﻤﻨﺎزﻝ اﻟﺘﻲ ﺘرﻛﻬﺎ أﺼﺤﺎﺒﻬﺎ واﻨﺘﻠﻘوا ﻟﻠﻌﻴش ﻓﻲ ﻤدن أﺨرى، ﻓﻬم ﻴﻘطﻨون ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻟﺒﻴوت ﺒﻌد إﺠراء ﺒﻌض اﻟﺘﺼﻠﻴﺤﺎت ﻓﻴﻬﺎ". .2 IV اﻟﻐذاء واﻟﺘﻐذﻴﺔ ﻴﻌﺘﺒر اﻟﻐذاء واﻟﺘﻐذﻴﺔ ﻤن أﻫم اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ ،ﻓﺴوء اﻟﺘﻐذﻴﺔ ﻴوﻟّد ﻤﺸﺎﻛﻝ ﺨطﻴرة وﺨﺎﺼﺔ ﻟدى اﻷطﻔﺎﻝ ،ﻓﻬم ﻴﺤﺎوﻟون إﺸﺒﺎع ﺒطوﻨﻬم ﺒﺄﺨذ ﻤﻌوﻨﺎت ﻤن اﻟﺒﻠدﻴﺎت وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ. .3 IV اﻟﺼﺤﺔ ﻴﻤﻛن ﻟﻠﺴورﻴﻴن اﻟﻤﺴﺠﻠﻴن اﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺠﺎﻨب اﻟﺼﺤﻲ ﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﺒطﺎﻗﺎت اﻟﺘﻲ ُﻤﻨﺤت ﻟﻬم وﻴﻤﻛﻨﻬم ﺸراء اﻷدوﻴﺔ ﺒدﻓﻊ %20ﻤن اﻟﻤﺒﻠﻎ اﻟﻛﻠﻲ ،ﻓﺎﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺠﺎﻨب اﻟﺼﺤﻲ ﺘﻌﺘﺒر ﻤﻴزة ﻤﻬﻤﺔ .ﻟﻘد أﻓﺎد اﻟﺴﻴد ﻤظﻔّر ﺒﺠﺎ ﻤﻌﺎون رﺌﻴس وﻗف اﻟﻬﻼﻝ اﻷزرق اﻟدوﻟﻲ اﻟذي ﻴﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ ﻛﻠس إذ أﻓﺎد" :ﺒﻤﺎ أن ﻋدد ﺴﻛﺎن اﻟﺴورﻴﻴن ﻴﺴﺎوي ﻋدد ﺴﻛﺎن اﻟﻤﺤﻠﻴﻴن ﻓﻬﻨﺎك ﻋﻘﺒﺎت أﻤﺎم ﻋﻼج اﻷﺘراك ﺒﺴﺒب ﻛﺜرة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺸﻔﻰ اﻟﺤﻛوﻤﻲ. وﻤن ﺠﺎﻨب آﺨر ﻴﺒرز ﻋدم ﻛﻔﺎﻴﺔ اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﺼﺤﻴﺔ ﻓﻲ ﺤﺎﻝ ﻟزوم ﻋﻼج ﻏﺎﻟﻲ ،ﻓﺎﻟﻨﺎس اﻟذي ﻟﺤق ﺒﻬم إﻋﺎﻗﺔ ﺒﺴﺒب اﻟﺤرب ﻴﺤﺘﺎﺠون إﻟﻰ ﻤداﺨﻼت طﺒﻴﺔ ﻏﺎﻟﻴﺔ ﻹﻋﺎدﺘﻬم إﻟﻰ اﻟﺤﻴﺎة ،وﻻ ﻴوﺠد ﻤﺼدر ﻤﺎﻟﻲ ﻟﺴد ﻫذا اﻟﻔراغ. ﻫﻨﺎك ﻨﻘص ﻓﻲ ﺨدﻤﺎت اﻟدﻋم اﻟﻨﻔﺴﻲ ﻟﻠذﻴن ﻓﻘدوا أﻗﺎرﺒﻬم ﻓﻲ اﻟﺤرب وﺒراﻤﺞ ﺒﻌد اﻻﻨﻬﻴﺎر اﻟﻌﺼﺒﻲ وﺠراﺤﺎت ﺘرﻗﻴﻌﻴﺔ ﻟﻠﻤﻌوﻗﻴن. .4 IV إذن ﻋﻤﻝ اﻟﺴورﻴون اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻤﺠﺒرون ﻟﻠﻌﻤﻝ ﻹداﻤﺔ ﺤﻴﺎﺘﻬم ،ﻏﻴر أﻨﻪ ﻻ ﻴوﺠد ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﺘﺸرﻴﻌﺎت ﺘﺴﻤﺢ ﺒﺎﻟﻌﻤﻝ ﻟﻠﻤﺴﺘﻔﻴدﻴن ﻤن اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻟذﻟك ﻓﻬم ﻴﻌﻤﻠون ﺒﺸﻛﻝ ﻏﻴر رﺴﻤﻲ وﻫذا ﻴﺴﻤﺢ ﺒﺎﺴﺘﻐﻼﻟﻬم ﺒﻛﺎﻓﺔ اﻷﺸﻛﺎﻝ. اﻟﻼﺠﺌون اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻓﻲ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب وأورﻓﻪ وﻛﻠس ﻴﻌﻤﻠون ﻓﻲ ﻗطﺎع اﻟزراﻋﺔ واﻟﺒﻨﺎء وأﻋﻤﺎﻝ اﻟﻤﻌﺎدن اﻟﺜﻘﻴﻠﺔ ،ﻓﻬﻨﺎك أﺴر ﻛﺜﻴرة ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻷرﻴﺎف ﻟﻠﻌﻤﻝ ﻓﻲ اﻟﺠﺎﻨب اﻟزراﻋﻲ ،ﺤﻴث أوﻀﺢ ﻤﻤﺜﻝ ﺠﻤﻌﻴﺔ )دﻨﻴز ﻓﻨري( ﻋﺜﻤﺎن ﻛرم أن ﺒﻌض اﻟﺴورﻴﻴن ﻴذﻫﺒون إﻟﻰ ﻤﺤﺎﻓظﺎت أﺨرى ﻏﻴر ﺤدودﻴﺔ ﻟﻠﻌﻤﻝ ﻫﻨﺎك. أﺒو ﻫـ ﻋﺴﻛري ﻤﺘﻘﺎﻋد ﻴﻌﻴش ﻤﻊ ﻋﺎﺌﻠﺘﻪ اﻟﻤؤﻟﻔﺔ ﻤن 10أﺸﺨﺎص ﻓﻲ ﻤﻛﺎن ﻴﺸﺒﻪ دﻛﺎن وﻴﻌﻤﻠون ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ ﺘﻘﺸﻴر اﻟﻔﺴﺘق وﻴﺤﺼﻠون 4ﻟﻴرات ﻟﻛﻝ 10ﻛﻎ. وﻤن ﺠﺎﻨب آﺨر ﻓﺈن اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻷﻏﻨﻴﺎء ﻴﻌﻤﻠون ﻓﻲ اﻟﺘﺠﺎرة واﻟﺼﻴﺎﻏﺔ واﻟﻤطﺎﻋم واﻟﻛﺎﻓﻴﺘرﻴﺎ. 17 5. 2. III اﻷﻤور اﻟﺘﻲ ﻴﺠب أن ﻴﻨﺘﺒﻪ ﻋﻠﻴﻬﺎ وﻴﻼﺤظﻬﺎ اﻟﻤﺸﺎرك -ﻛﻴف ﻴﺒدو اﻟﺴورﻴون ﻓﻲ اﻟﻤدن؟ اﻻﺨﺘﻼﻓﺎت ﺒﻴن اﻟﻤدن -ظروف اﻟﺤﻴﺎة ﺨطط ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ -إرﻀﺎء اﻟﺨدﻤﺔ اﻟﺘﻌﺎون ﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ واﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة اﻟﺘﻨﺴﻴق اﻟﻤﺼﺎدر اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ -اﻟﻨﺴﺎء اﻟﻌﺎﻤﻼت -ﻤدة ﺒﻘﺎﺌﻬم ﻓﻲ ﻤﻛﺎن اﻟﻌﻤﻝ ﻫﻝ اﻹﻏﺎﺜﺔ ﺘﻛون ﻤن اﻟﺠﺎﻨب اﻹﻨﺴﺎﻨﻲ ﻓﻘط أم أن ﻫﻨﺎك أﻫداﻓﺎ أﺨرى؟ ﻋﻠﻰ ﺴﺒﻴﻝ اﻟﻤﺜﺎﻝ ﻋودة ﻫؤﻻء اﻟﻼﺠﺌﻴنإﻟﻰ ﻤﻨﺎزﻟﻬم؟ رأﻴﻬم ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ ﻫذﻩ؟ ﻤﺎذا ﺒﺈﻤﻛﺎﻨﻬم ﻓﻌﻠﻪ ﻋﻠﻰ ﻤدى طوﻴﻝ؟ ﻫﻤﺔ ﻤؤﺴﺴﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ -اﻟﺘﺠﺎرب -ﻫﻝ ﻴﺘﻌﺎﻤﻠون ﻤﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺒﺸﻛﻝ ﻤﺒﺎﺸر. IV اﻟرواﻴﺎت واﻟﻤﻼﺤظﺎت -اﻟﻼﺠﺌون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﺒﻌد إﺠراء اﻟﻠﻘﺎءات ﻴﻤﻛن اﺨﺘﺼﺎر ﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻋﻠﻰ اﻟﺸﻛﻝ اﻟﺘﺎﻟﻲ: .1 IV اﻟﻤﺄوى اﻟﻼﺠﺌون اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻻ ﻴﺤﺼﻠون ﻋﻠﻰ أﻴﺔ ﻤﺴﺎﻋدات ﺘﻘرﻴﺒﺎ ،ﺘﻘوم ﻋدة أﺴر أﺤﻴﺎﻨﺎ ﺒﺎﺴﺘﺌﺠﺎر ﻤﻨزﻝ واﺤد ،ﻓﻤﻌظﻤﻬم ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ ﻤﻨﺎطق ﻨﺎﺌﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺘﻲ زرﻨﺎﻫﺎ .ﻓﺎﻷطﻔﺎﻝ ﻴﺘﺠوﻟون ﺤﻔﺎة وﻤن اﻟﺼﻌب أن ﻴﺠدوا ﻤدﻓﺄة أو ﻏطﺎء ،ﻤﻨﻬم ﻤن ﻴﺴﻛﻨون ﻓﻲ اﻷﺒﻨﻴﺔ اﻟﺘﻲ ﺸﻴدت ﺒﻌد ﻫدم اﻟﻌﺸواﺌﻴﺎت إﻻ أﻨﻪ ﻴطﻠب ﻤﻨﻬم ﻤﻐﺎدرة اﻟﻤﻨﺎزﻝ ﻷﻨﻬم ﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون دﻓﻊ ﻓﺎﺘورة اﻟﻛﻬرﺒﺎء اﻟﺘﻲ ﺘﺼﻝ إﻟﻰ 500ﻟﻴرة ﺘرﻛﻴﺔ أﺤﻴﺎﻨﺎ. ﻴﻘﻊ ﺤﻲ ﻛوزاﻝ وادي ﻋﻠﻰ أطراف اﻟﻤدﻴﻨﺔ ﺤﻴث ﻴﻌﻴش اﻟﺴورﻴون ﻓﻴﻪ ﻓﻲ ﺒﻴوت ﺒداﺌﻴﺔ إذ ﻴﻘوﻤون ﺒﺒﻨﺎء ﺠدران ﻟﻠﺴﻘوف اﻟﻤوﻀوﻋﺔ ﻋﻠﻰ أرﺒﻌﺔ أﻋﻤدة أو اﻟﻘﺒو اﻟذي ُﻋ ﱢﻤر ﻛدﻛﺎن أو ﻤﺨرن ،إذ ﻴﺘﻘﺎﺴﻤون اﻟداﺨﻝ ﺒﺈﻨﺸﺎء ﺠدران ﻤن اﻟﺴﺘﺎﺌر وﻫﻨﺎك ﺤﺎﺠﺔ ﻤﺎﺴﺔ ﻟﻠﻐذاء واﻟﻐطﺎء واﻟﻠﺒﺎس. أﻓﺎد اﻟﺴﻴد أﺤﻤد أﻟﻘش إداري ﻓﻲ ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن ﻓﻲ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب أن ﻫﻨﺎك ﻋﺎﺌﻠﺔ ﺴورﻴﺔ ﻴﺘﺸﺎرﻛون ﻤﻠﻌﻘﺔ واﺤدة ﻓﻘط ﻓﻘدﻤﻨﺎ ﻟﻬم اﻟﻤﻼﻋق وﻤﺴﺘﻠزﻤﺎت ﻤطﺒﺨﻴﺔ. 16 ﺘﻌﺎوﻨﻛم ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺨرى )اﻟدوﻟﻴﺔ ،اﻟوطﻨﻴﺔ ،اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ(؟. ﻫﻝ ﻴﻤﻛﻨﻛم اﺨﺘﺼﺎر ﻨﺸﺎطﺎﺘﻛم؟ ﻫﻝ ﻟدﻴﻛم ﻤوارد ﻛﺎﻓﻴﺔ ﻟﻠﻘﻴﺎم ﺒﻬذﻩ اﻟﻨﺸﺎطﺎت؟ ﻫﻝ ﺘﻠﻘون دﻋﻤﺎ ﻤن اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة أو ﻤن دوﻝ اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ أو ﻤن ﻫﻴﺌﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ؟ ﺘﻌﺎوﻨﻛم ﻤﻊ اﻟﺤﻛوﻤﺔ ،واﻟﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺘﻲ ﺘﻌﺘرﻀﻛم أﺜﻨﺎء اﻟﺤﺼوﻝ ﻋﻠﻰ اﻟﻤواﻓﻘﺔ؟. -ﺸرﻴﺤﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟذي ﺘﻘدﻤون ﻟﻬم اﻟﺨدﻤﺎت؟ ﻫﻝ أﺨذﺘم اﻟﺘداﺒﻴر اﻟﻼزﻤﺔ أﻤﺎم اﻷﻤراض ﻓﻲ ﻤوﺴم اﻟﺸﺘﺎء؟. ﻋدد طﺎﻗﻤﻛم؟ ﻤﺴﺘوى اﻟﺘﻌﻠﻴم واﻟﺘﺠرﺒﺔ ﻟدى أﻓراد اﻟطﺎﻗم؟ اﻷﻤور اﻟﺘﻲ أﺨذت ﺒﻌﻴن اﻻﻋﺘﺒﺎر ﻟﺘﺤدﻴد ﺸرﻴﺤﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ.3. 2. III إدراك ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻫﻝ ﻟدﻴﻛم ﺘﺠﺎرب ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻹﻏﺎﺜﺔ وﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن ،إذا ﻛﺎن ﻟدﻴﻛم ﻓﻔﻲ أي ﻤﺠﺎﻝ ﻋﻤﻠﺘم؟ إذا وﺠد ﻻﺠﺌون ﻓوق طﺎﻗﺔ اﻟﻤدﻴﻨﺔ ﻓﻬﻝ ﻤن اﻟﻤﻤﻛن أﺨذ اﻟﺘداﺒﻴر ﻋﻠﻰ ﻤﺴﺘوى ﻛﺎف؟ طﺒﻴﻌﺔ اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﻤرﺴﻠﺔ ﻤﺎﻫو رأي اﻟﺸﻌب ﺒﺨﺼوص اﻟﻼﺠﺌﻴن؟ ﻫﻝ ﻫﻨﺎك ﻤن ﺨطط ﻟدﻤﺞ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ؟ ﻴﻌﻨﻲ ﻛﻴف ﻴﻤﻛن دﻤﺞ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذي ﺒﻠﻎ ﻋددﻫم اﻟﻤﻠﻴون ﻤﻊاﻟﻤﺠﺘﻤﻊ؟ ظروﻓﻬم اﻟﻤﻌﻴﺸﻴﺔ وﺤﺼوﻟﻬم ﻋﻠﻰ اﻟﺨدﻤﺎت ﻛﻠﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤﺤﻠﻲ ﺒﺤق اﻟﻼﺠﺌﻴن وآراؤﻫم؟ اﻟﻘﻴﺎم ﺒﻤﻬﻤﺔ اﻹﻏﺎﺜﺔ ﺜواب أم واﺠب؟ ﻫﻝ ﻴﺼﻝ اﻟدﻋم اﻟﻛﺎﻓﻲ ﻟﻼﺠﺌﻴن؟4. 2. III آراء اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻛم ﻋددﻛم؟ وﻀﻌﻛم اﻟﻤﺎدي؟ -ﻟﻤﺎذا ﻻ ﺘذﻫﺒون إﻟﻰ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت؟ ﻫﻝ ﺘﺠدون ﻋﻤﻼ؟ ﻤﺎ ﻫو ﻤردودﻩ؟ ﻫﻝ ﺤﺼﻠﺘم ﻋﻠﻰ ﺒطﺎﻗﺔ اﻟﻬوﻴﺔ؟ ﻫﻝ ﻟدﻴﻛم ﻋﻠم ﺒﺨدﻤﺎت اﻟدوﻟﺔ؟ ﻤﺎﻫﻲ ﻨوﻋﻴﺔ اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻟﺘﻲ ﺘﺤﺼﻠون ﻋﻠﻴﻬﺎ؟ -ﻤوﻗف اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤﻨﻛم؟ ﻫﻝ ﺒﺈﻤﻛﺎن طﻔﻠﻛم اﻟذﻫﺎب إﻟﻰ اﻟﻤدرﺴﺔ؟ -اﻟﺼﻌوﺒﺎت اﻟﺘﻲ ﺘواﺠﻬﻬﺎ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ. 15 ﺨﺎرج اﻟﺴﺎﺤﺔ )أﻨﻘرﻩ( ﻨظ ار ﻟﻘﻠﺔ اﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ وﻟﻌدم وﺼوﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ﺒﺴﺒب اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺘﻲ ظﻬرت أﻤﺎﻤﻬم أﺜﻨﺎء اﻟﺘﺴﺠﻴﻝ ﻓﻘد ﺘم اﻟﻤﻌدة ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ واﻟﻔﻌﺎﻟﻴﺎت دﻋم اﻟﻌﻤﻝ ﺒﺎﻟﻨﺘﺎﺌﺞ واﻟﻤﻘﺎﺒﻼت اﻟﻬﺎﺘﻔﻴﺔ وﺼﻔﺤﺎت اﻹﻨﺘرﻨﻴت واﻟﺘﻘﺎرﻴر ّ اﻷﺨرى ،ﺤﻴث ﺘم اﻻﺘﺼﺎﻝ ﻫﺎﺘﻔﻴﺎ ﻤﻊ ﻤﺴؤوﻟﻲ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟذﻴن ﻛﺘﺒوا ﺘﻘﺎرﻴر ﺤوﻝ اﻟﻤوﻀوع ﻏﻴر أﻨﻪ ﺘم اﻟذﻫﺎب إﻟﻰ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﺒﺘﺎرﻴﺦ 18ﻛﺎﻨون اﻷوﻝ 2013واﻟﻤﺸﺎرﻛﺔ ﻓﻲ اﺠﺘﻤﺎع ﺨطط اﻟﺘﻨﻔﻴد ﻟﻌﺎم 2014ﻟﺸرﻛﺎء اﻷزﻤﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺴورﻴﺔ؛ أي ﻤﻛﺘب ﺘﻨﺴﻴق اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة وﻤﻛﺘب اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻼﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ وﺘم اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻊ ﻤﻤﺜﻠﻲ 5ﻤﻨظﻤﺎت دوﻟﻴﺔ ﺸﺎرﻛوا ﻓﻲ اﻻﺠﺘﻤﺎع ،ﻛﻤﺎ ﺘم اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻊ ﻤﺴؤوﻟﻲ ﺴﻔﺎرة إﺤدى اﻟدوﻝ اﻷورﺒﻴﺔ وﻤﺴؤوﻟﻲ وزراﺘﻲ اﻟداﺨﻠﻴﺔ واﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ وﻤرﻛز اﻵﻓﺎت واﻟطوارئ ﻹﻴﻀﺎح اﻟﺼورة اﻟﻨﻬﺎﺌﻴﺔ ﺒﺨﺼوص ﻤواﻓﻘﺎت ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ. وﻓﻲ اﻟﻤرﺤﻠﺔ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ ﺘم ﺘﺤﻠﻴﻝ اﻟﻨﺘﺎﺌﺞ ٕواﻋداد اﻟﺘﻘﺎرﻴر ،وﻨﻌﺘﻘد أن اﻟوﻀﻊ اﻟﻌﺎم ﻟﻠﻨﺘﺎﺌﺞ ﻴﻌﻛس ﺼورة اﻟوﻀﻊ. .2 IIIاﻷﺴﺌﻠﺔ .1 .2 III اﻟﻼﺠﺌون اﻟﺴورﻴون اﻟﻼﺠﺌون: ﻟدﻴﻬم ﻋﻤﻝ أم ﻻ ،ﺸروط ﻋﻤﻠﻬم وظروﻓﻬم اﻟﻤﻌﻴﺸﻴﺔ ،اﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺨدﻤﺎت. ﺘﺄﺜﻴر وﺠود اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻟﻤدن ﻤن اﻟﻨﺎﺤﻴﺔ اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻴﺔ واﻻﻗﺘﺼﺎدﻴﺔ. ﻤﺎﻫﻲ اﻟﻌواﻤﻝ اﻟﺘﻲ ﺘﺼﻌب ﻤﻌﻴﺸﺘﻬم وﺘﻛﻴﻔﻬم؟ -طﺒﻴﻌﺔ اﻟﺨدﻤﺎت. اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت واﻟﺨﺒرة اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﺒﺎﻟﻤوﻀوع. ﻛﻴف ﺘم اﻟوﺼوﻝ إﻟﻰ ﻫذا اﻟﺠﻤﻬور. اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺘﻲ ﺘظﻬر. -اﻟﻤوارد اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ. ﻋﻼﻗﺎت اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻤﻊ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻷﺨرى وﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﺔ واﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ. اﺴﺘﻤ اررﻴﺔ ﺨدﻤﺎﺘﻬم. ﻤﺠﺎﻝ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ :اﻟﻤواد اﻟﻐذاﺌﻴﺔ ،اﻹﻴواء ،اﻟﺨدﻤﺎت اﻟطﺒﻴﺔ ،اﻟدﻋم اﻟﻨﻔﺴﻲ-اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻲ،ﻋﻼج ﺒﺘر اﻷطراف ،اﻷدوﻴﺔ ،اﻟﺘﻌﻠﻴم ،ﻗﻀﺎﻴﺎ اﻟﻤرأة ،واﻟﺨﻼﻓﺎت اﻟﻤوﺠودة ﻤن ﻫذﻩ اﻟﻨواﺤﻲ ﺒﻴن اﻟﻤدن. -ﻤﺎﻫو ﺤﺠم اﻟﻨﺸﺎطﺎت اﻟﻤﻘدﻤﺔ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن؟ ﻤن ﺤﻴث اﻟﻛﻤﻴﺔ واﻟوﺤدة. ﻫﻝ ﻫﻨﺎك ﺨطط ﻟﻠوﺼوﻝ إﻟﻰ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت..2 .2 III ﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ أﻴن ﺘﻀﻌون أﻨﻔﺴﻛم ﻓﻲ ﺘﺼﻨﻴﻔﺎت ﻫﻴﺌﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻫﻝ ﻓﻲ اﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ أم اﻟوطﻨﻴﺔ أم اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ؟ﺘﻌرﻓون ﻨﺸﺎطﺎﺘﻛم اﻹﻏﺎﺜﻴﺔ؟ -ﻫﻝ ّ -ﻫﻝ ﻟدﻴﻛم ﻋﻼﻗﺎت ﻤﻊ ﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﺔ أو اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة؟ ﻓﻤﺎ ﻫﻲ؟ 14 III اﻟﻤﻨﻬﺞ واﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ .1 IIIاﻹطﺎر اﻟﻌﺎم ﺘم ﺘﺤﻘﻴق ﻫذا اﻟﻌﻤﻝ ﺨﻼﻝ ﻓﺘرة وﺠﻴزة ﺘﺤت ﻋﻨوان "ﺘﺤﻠﻴﻝ اﻟوﻀﻊ اﻟﻤﺘﻌﻠق ﺒﺄﻋﻤﺎﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﻛﺎن ﻟﻬﺎ دور ﺒﺎرز ﻓﻲ ﺤﻤﺎﻴﺔ ﺤﻘوق اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﺘﺤﺴﻴن ظروﻓﻬم اﻟﻤﻌﻴﺸﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺤدودﻴﺔ اﻟﺜﻼﺜﺔ" .وﻴﺤﻤﻝ ﻫذا اﻟﻌﻤﻝ ﺼﻔﺔ اﻟﻤﻼﺤظﺔ اﻟﺴرﻴﻌﺔ وﺘﻌﺘﻤد ﻋﻠﻰ ﻤﺒﺎدئ اﻟﻤوﻀوﻋﻴﺔ واﻟﺤﻴﺎد. ﺘم اﺨﺘﻴﺎر ﻤدن أورﻓﻪ ،ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب وﻛﻠس ﻷﻨﻬﺎ اﻟﻤدن اﻟﺘﻲ ﺘﻌﻛس اﻟﺨﺼﺎﺌص اﻟﻌﺎﻤﺔ ﻛوﻨﻬﺎ ﺘﺸﻬد ﻛﺜﺎﻓﺔ ﻓﻲ ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺴواء ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت أو ﻓﻲ ﻤراﻛز اﻟﻤدن ،وﻨﻌﺘﻘد أن اﺨﺘﻴﺎر اﻟﻤدن اﻟﺜﻼﺜﺔ ﻫو اﺨﺘﻴﺎر ذﻛﻲ ﺒﺤﻛم اﻟﺠوار وﺘطورﻫﺎ اﻻﻗﺘﺼﺎدي وظﻬور اﺨﺘﻼف ﻓﻲ اﻟﻨﺴﻴﺞ اﻟﻌرﻗﻲ واﻟدﻴﻨﻲ ،وﻤن اﻟﻤﻌﺘﻘد أن ﺘﻌﻛس ﻫذﻩ اﻟﺨﻼﻓﺎت رﻏﺒﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻠﻌﻤﻝ ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻟﻼﺠﺌﻴن. ﺘﺸﻛﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟوطﻨﻴﺔ واﻷﺠﻨﺒﻴﺔ اﻟﻌﺎﻤﻠﺔ ﻓﻲ أزﻤﺔ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ اﻟﻔﺌﺔ اﻟﺸﻌﺒﻴﺔ ﻓﻲ اﻟدراﺴﺔ ،ﻓﺎﻟﻔرق اﻟﻤﻴداﻨﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت ﺨﺼﺼت اﻟﻘﺴم اﻷﻛﺒر ﻤن اﻟﻌﻤﻝ ﻹﺠراء ﻤﻘﺎﺒﻼت ﻤﻌﻤﻘﺔ ﻤﻊ ﻤﻤﺜﻠﻲ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﻌﻤﻝ ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ،وﻴﺸﻛﻝ اﻟﻘﺴم اﻷوﻝ اﻟذي ﻋﻠﻰ ﺸﻛﻝ ﺘﺤﻀﻴرات )إﻋداد ﻤﺴﺢ اﻟﻤﻌدة ﺴﺎﺒﻘﺎ ﺒﺤق اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ،ﺘﺤﻀﻴر أﺴﺌﻠﺔ ﻤن ﻗﺒﻝ أﻛﺎدﻴﻤﻲ ﻤرﻛز دراﺴﺔ اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة ،أﺨذ ﻤواﻋﻴد ﻤﻊ ﻟﻠﺘﻘﺎرﻴر ّ ﻤﺴؤوﻟﻲ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ .ﺸ ّﻛﻝ اﻻﺘﺼﺎﻝ اﻷوﻟﻲ ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﺌﺎت اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ واﻟدوﻟﻴﺔ وﻓﻲ ﻀوء اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت اﻟﻤوﺠودة ﺘم ﺘﺼﻨﻴف اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ ﺤﺴب أ( اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻘﺎﺌﻤﺔ ﻋﻠﻰ أﺴس دﻴﻨﻴﺔ ،ب( اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻘﺎﺌﻤﺔ ﻋﻠﻰ أﺴس ﻗﺎﻨوﻨﻴﺔ ،ج( ﻤﻨظﻤﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻟﻌﻠﻤﺎﻨﻴﺔ ،د( اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻌﺎﻤﻠﺔ ﻤﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺴﺎﺒﻘﺎ، اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﻬﻨﻴﺔ ﻤﺜﻝ ﻨﻘﺎﺒﺔ أو اﺘﺤﺎد .واﻟﻘﺴم اﻟﺜﺎﻨﻲ ﻛﺎن اﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ .إذ ﻛﺎن ﻤﻊ ﻛﻝ ﻓرﻴق ﻤﻴداﻨﻲ اﻟﻤؤﻟف ﻤن ﺸﺨﺼﻴن ﻤﺼور ﺼﺤﻔﻲ ﻤن ﻤﻛﺘب ﺼﺤﻴﻔﺔ ﻤﻠﻴﻴت ﻟدﻋم اﻟﺒﺤث ﺒﻤواد ﺒﺼرﻴﺔ. ﺘم اﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ ﺨﻼﻝ ﻴوم واﺤد ﻓﻲ ﻛﻝ ﻤدﻴﻨﺔ ،ﺤﻴث اﺴﺘﺨدم ﺘﻘﻨﻴﺔ ﻤﻘﺎﺒﻼت ﺸﺒﻪ ﻤﻨظﻤﺔ ،أﺠري اﻟﻠﻘﺎء وﺠﻬﺎ ﻟوﺠﻪ ﻤﻊ ﻛﻝ ﻤﻨظﻤﺔ ﻋﻠﻰ ﺤدة ،ﺤﺴب اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت اﻟﺘﻲ أﻓﺎد ﺒﻬﺎ ﻤﺴؤوﻟو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻋﻠﻰ أن اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻫم اﻟﻤﺴﺘﻔﻴدﻴن ﻤن اﻟﺨدﻤﺎت ﻓﻘد ﺘم زﻴﺎرة اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﺒﻴوﺘﻬم وﻟﻛن ﻟم ﻴﺘم اﻟﻠﻘﺎء إﻻ ﻤﻊ اﻷﺴر اﻟﺘﻲ ﺘﺤﺼﻝ ﻋﻠﻰ ﻛﻤﻴﺔ أﻛﺒر ﻤن اﻹﻏﺎﺜﺔ ﻷﻨﻨﺎ ﻟم ﻨﺴﺘطﻊ اﻟوﺼوﻝ إﻟﻴﻬم إﻻ ﺒوﺴﺎطﺔ ﻤﻨظﻤﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ أﻴﻀﺎ ،أﺜﻨﺎء زﻴﺎرات اﻷﺴر ﺤﻀر ﻛﻝ ﻤن ﻤﻤﺜﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﻘدم اﻟﻤﺴﺎﻋدات واﻟﻤﺘرﺠم اﻟذي ﺘم ﺘﻌﻴﻴﻨﻪ ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺔ ،ﺤﻴث اﻟﺘﻘﻰ ﻤﺴؤوﻟو اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟذﻴن راﻓﻘوﻨﺎ ﻓﻲ زﻴﺎرة اﻷﺤﻴﺎء اﻟﺘﻘوا ﻤﻊ ﺒﻌض اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻷوﻝ ﻤرة. ﻟﻘد ﻟوﺤظ اﻟﺨﺠﻝ اﻟﺸدﻴد ﻟدى ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺨﺎﺼﺔ أﺜﻨﺎء أﺨذ اﻟﻤواﻋﻴد وﺤﺘﻰ أﺜﻨﺎء إﺠراء أﻋدت أﺜﻨﺎء ﻤرﺤﻠﺔ اﻹﻋداد ﻓﻲ آﺨر ﻟﺤظﺔ ﺒطﻠب ﻤن اﻟطرف اﻵﺨر؛ وﻟﻬذا اﻟﺴﺒب ﻟم اﻟﻠﻘﺎءات ،ﻟﻘد ﺘم إﻟﻐﺎء اﻟﻤواﻋﻴد اﻟﺘﻲ ّ ﺘﻤﻛﻨﺎ ﻤن اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻊ ﺸرﻛﺎﺌﻬم ﻤن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟوطﻨﻴﺔ. ﻴﺘم اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻊ ﻤﻤﺜﻠﻲ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ أﺜﻨﺎء اﻟﻌﻤﻝ إﻻ أﻨﻪ ّ ﻋدد اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺘم اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻌﻬﺎ واﻷﺴر اﻟﺘﻲ ﺘﻤت زﻴﺎرﺘﻬم ﻓﻲ ﺴﺎﺤﺎت اﻟﻌﻤﻝ: أورﻓﻪ 5 :ﻤﻨظﻤﺎت و 10أﺴر ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب 4 :ﻤﻨظﻤﺎت و 6أﺴر ﻛﻠس 3 :ﻤﻨظﻤﺎت وﻤدرﺴﺔ وﻤﺨﻴم وﻤرﻛز اﻟرﻋﺎﻴﺔ اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻴﺔ. 13 .4 IIﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟدوﻟﺔ ﺤوﻝ اﻷزﻤﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﺒﻌد 4ﻨﻴﺴﺎن 2011 ﺘﺤوﻝ ﻤظﺎﻫرات اﻟرﺒﻴﻊ اﻟﻌرﺒﻲ اﻟﺘﻲ اﻨﺘﻘﻠت إﻟﻰ ﺴورﻴﺎ ﻓﻲ آذار 2011إﻟﻰ ﺼراع ﻤﺴﻠّﺢ ﻓﻘد ﻟوﺤظت ﻋﻤﻠﻴﺎت ﺒﻌد ّ اﻟﻨزوح اﻷوﻟﻰ إﻟﻰ دوﻝ اﻟﺠوار ﻤﺜﻝ اﻷردن وﻟﺒﻨﺎن وﺘرﻛﻴﺎ ﻓﻲ ﺸﻬر ﻨﻴﺴﺎن ،ﻓﺄوﻝ ﻋﻤﻠﻴﺔ ﻨزوح ﻟﺘرﻛﻴﺎ ﻛﺎﻨت ﺒﺘﺎرﻴﺦ 29ﻨﻴﺴﺎن 2011وذﻟك ﻋﻨدﻤﺎ ﻗﺎﻤت ﻤﺠﻤوﻋﺔ ﻤن 250ﺸﺨﺼﺎ ﺒﻌﺒور اﻟﺤﺎﺠز اﻟﺤدودي ﻓﻲ ﻨﺎﺤﻴﺔ ﻴﺎﻴﻼداغ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻤﺤﺎﻓظﺔ أﻨطﺎﻛﻴﺔ، ﻓﻔﻲ ﺘﺼرﻴﺢ ﻟﻠﺤﻛوﻤﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ ﻓﻲ ﻨﻔس اﻟﻴوم وﺼﻔت اﻟﻘﺎدﻤﻴن ﺒﺎﻟﻀﻴوف وأﻀﺎﻓت أن اﻟﺤدود ﻤﻔﺘوﺤﺔ أﻤﺎم اﻟﻀﻴوف اﻟﻬﺎرﺒﻴن ﻤن اﻟظﻠم واﻟﺤرب ،وﺴﻴﺘم ﺘﻘدﻴم ﻛﺎﻓﺔ اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻟﻬم ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﻟن ﻴﺘم إﺠﺒﺎر أﺤد ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻐﺎدرة ،ﻫذﻩ اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟﻤﺘطﺎﺒﻘﺔ ﻤﻊ ﻤﺒﺎدئ اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ﻻﻗت ﺘﻘدﻴ ار ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟدوﻟﻲ إﻻ أن اﻟﺤﻛوﻤﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ اﻛﺘﻔت ﺒﺎﻟﺸﻛر أﻤﺎم ﻋروض اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻟﺘﻲ ﺠﺎءﺘﻬﺎ ﻤن اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟدوﻟﻲ ﻨﺘﻴﺠﺔ ﻟﻛرم ﺘرﻛﻴﺎ وﺘﻨﻔﻴذﻫﺎ ﻟﻼﻟﺘزاﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ،ﺤﻴث أﻋﻠﻨت اﻟﺤﻛوﻤﺔ ﻤﺼرة ﻋﻠﻰ ﺘوﻓﻴر اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ ﻟﻠﻀﻴوف ﻀﻤن إﻤﻛﺎﻨﻴﺎﺘﻬﺎ ،وﺒﻌد ازدﻴﺎد ﻋدد اﻟﻘﺎدﻤﻴن ﻤن ﺴورﻴﺎ ﺒدأت اﻟﺤﻛوﻤﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ أن ﺘرﻛﻴﺎ ّ ﺒﻔﺘﺢ ﻤﺨﻴﻤﺎت ﻟﻬم اﺒﺘداء ﻤن ﻤﺤﺎﻓظﺔ أﻨطﺎﻛﻴﺔ واﺴﺘﻤ ار ار ﻓﻲ ﺒﻘﻴﺔ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺤدودﻴﺔ ،إذ وﺼﻝ ﻋدد اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻟﻐﺎﻴﺔ ﺸﻬر ﻛﺎﻨون اﻷوﻝ ﻋﺎم 2013إﻟﻰ 22ﻤﺨﻴﻤﺎ ﻓﻲ 11ﻤﺤﺎﻓظﺔ وﺒﻠﻎ ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻴﻬﺎ 210آﻻف ﻻﺠﺊ ،وﺒﻤﺎ أﻨﻪ ﻤﺼدر ﻗﻠق ﺒﺴﺒب إﻏﻼق أﺒواب اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت أﻤﺎم اﻟﻤراﻗﺒﻴن اﻟﻤﺴﺘﻘﻠﻴن إﻻ أن اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﻤﺘوﻓرة ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻻﻗت ﺘﻘدﻴ ار ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ووﻓود اﻟدوﻝ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ،ووﺼ ِ ف اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺒﺄﻨﻬﺎ ْ ﻤﺨﻴﻤﺎت ذات ﺨﻤﺴﺔ ﻨﺠوم ﺨﻠق وﻋﻴﺎ ﻛﺒﻴ ار. واﻟﻌﻨﺼر اﻟﻬﺎم اﻵﺨر ﻓﻲ ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟﺤﻛوﻤﺔ ﻓﻲ ﻏﻠق أﺒواﺒﻬﺎ أﻤﺎم اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺒﺨﺼوص اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻫو ﺒﻌدﻫﺎ ﻋن اﻟﺘﻌﺎون اﻟدوﻟﻲ ﻓﻲ ﻨﺸﺎطﺎت اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ ،إن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة واﻟﺘﻲ ﺘﺤﻤﻠت ﻤﺴؤوﻟﻴﺔ اﻟﻤراﻗﺒﺔ واﻟﺘﻌﺎون اﺴﺘﻨﺎدا ﻟﻠﻤﺎدة 35ﻤن اﺘﻔﺎﻗﻴﺔ ﻓﻴﻴﻨﺎ ﻋﺎم 1951ﻟم ُﻴﺴﻤﺢ ﻟﻬﺎ ﺒﺎﻟدﺨوﻝ إﻟﻰ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت إﻻ أﻨﻪ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن 2012ﺒدأ ُﻴﺴﻤﺢ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ وﻤﻨظﻤﺎت اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة اﻷﺨرى ﺒﺎﻟدﺨوﻝ اﻟﻤﺤدود ﻟﻠﻤﺨﻴﻤﺎت وﺤﺘﻰ ﺒداﻴﺔ ﻋﺎم 2014ﻓﺈن ﻨﺸﺎطﺎت اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻤﺤدودة ﺒﺘﻘدﻴم دﻋم ﺘﻘﻨﻲ ﻟﻠﻤﺨﻴﻤﺎت ٕواﺠراء ﻤﻘﺎﺒﻼت ﺘطوﻋﻴﺔ. أﻋﻤﺎﻝ اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﺠري ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻤﻐﻠﻘﺔ أﻤﺎم اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ وﻤن اﻟطﺒﻴﻌﻲ إﻏﻼﻗﻬﺎ أﻤﺎم ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟدوﻟﻴﺔ ،ﺘﻌﺘﺒر ﻤﻨظﻤﺔ اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻴﺔ وﻀﻤن إطﺎر ﺘﻘدﻴم اﻹﻴواء واﻟﻐذاء أوﻝ ﻤﻨظﻤﺔ ﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤدﻨﻲ ﺘرﻛﻴﺔ ﺘﺴﺘطﻴﻊ إﻴﺼﺎﻝ ﻤﺴﺎﻋدات إﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﻤﺄﺨوذة ﻤن وﻗف اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ إﻟﻰ داﺨﻝ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت وﻟﻛن ﻟﻴس ﺒﺸﻛﻝ ﻤﺒﺎﺸر إﻨﻤﺎ ﺒﺘﻨﺴﻴق ﻤﻊ ﻤرﻛز اﻵﻓﺎت واﻟطوارئ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟرﺌﺎﺴﺔ اﻟوزراء اﻟﺘرﻛﻴﺔ. ُﻗر ﻤﻔﻬوم اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻤوﺠود ﻓﻲ اﻟﻤﺎدة 91ﻤن ﻗﺎﻨون )اﻷﺠﺎﻨب واﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ( 14ﻨﻴﺴﺎن 2013اﻟذي أ ّ ﻓﻲ اﻟﺴﻨﺔ اﻟﺜﺎﻨﻴﺔ ﻟﻸزﻤﺔ ،إﻻ أن ﻫذا اﻟﻤﻔﻬوم اﻟذي أ ِ ُﺨذ ﻤن ﻤن ﺘوﺠﻴﻬﺎت اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ اﻟﺼﺎدرة ﻤن اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ ﻋﺎم 2001ﻻ ﻴﺤﺘوي ﻋﻠﻰ أﻴﺔ ﺘﻔﺎﺼﻴﻝ ﺤوﻝ ﻛﻴﻔﻴﺔ اﻟﺘﺼرف ﻓﻲ ﺤﺎﻻت اﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ وﺤﻘوق اﻟﻼﺠﺌﻴن. اﻟﺸﻲء اﻵﺨر اﻟذي ﺘطور ﺒﻬدوء اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﺒداﻴﺔ اﻷزﻤﺔ وﻟم ﻴذﻛر ﻓﻲ اﻟﺒﻴﺎﻨﺎت اﻟﺼﺎدرة ﻤن اﻟﺤﻛوﻤﺔ وﻤن اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن ووﺼوﻟﻪ إﻟﻰ ﻤرﺤﻠﺔ ﻻ ﻴﻤﻛن اﻟﺴﻛوت ﻋﻨﻬﺎ ﻋﺎم 2013ﻫو زﻴﺎدة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﺤﻴث ﺒﻠﻎ ﻋددﻫم ﺜﻼﺜﺔ أﻀﻌﺎف اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ،ﻓﺈﻟﻰ ﻨﻬﺎﻴﺔ ﻋﺎم اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت إﻟﻰ 210أﻟف ﻻﺠﺊ وﻓﺎق ﻋددﻫم ﻓﻲ اﻟﻤدن 2013وﺼﻝ ﻋدد 500أﻟف ﻻﺠﺊ ،إن اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺘﻲ وﻟّدﻫﺎ ﻏﻴﺎب اﻟﺘﻔﺎﺼﻴﻝ ﻓﻲ ﻤﻔﻬوم اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻓد ظﻬرت ﺒﺸﻛﻝ ﻻﻓت أﻤﺎم ظﺎﻫرة اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن. ﻫذا اﻟﻌﻤﻝ ﺒدأ ﻤﺸوارﻩ ﺒﻔرﻀﻴﺔ أن ﺘﻛون ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ُﻤﻨِﻌت ﻤن اﻟﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻋﻤﻠﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻫﻲ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟوﺤﻴدة اﻟﺘﻲ ﺘﻤد ﻴد اﻟﻌون ﻓﻲ وﻗت ﻗﺎﻤت ﻓﻴﻪ اﻟدوﻟﺔ واﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ﺒﺘﺠﺎﻫﻠﻬم ٕواﻫﻤﺎﻟﻬم. 12 2. IIﺨط ﻨﻤو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ إن اﻟﺒﻨﻴﺔ اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ﻟﺘرﻛﻴﺎ وﺘﺎرﻴﺨﻬﺎ ﺨﻠﻘت ﺒﻴﺌﺔ ﻤﻨﺎﺴﺒﺔ ﻟﻨﻤو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ وازدﻫﺎرﻫﺎ ،ﻋﺎدة ﻛﺎن ُﻴرﻓض وﻴﻤﻨﻊ أن ﻴﻛون اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻗوة ﻛﺘﻠﺔ ﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ،ﻓﻘد ﺘم ﺘﻘﻴﻴد وﺼوﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻠﻤﺼﺎدر اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ وﺘم وﻀﻊ ُ ﻨﺸﺎطﺎﺘﻬﺎ ﺘﺤت رﻗﺎﺒﺔ ﺸدﻴدة وﺘﻀﻴﻴق ﺴﺎﺤﺎت ﻋﻤﻠﻬﺎ. ﺘﻐﻴر ﻫذا اﻟوﻀﻊ ﺒﺸﻛﻝ ﺒطﻲء اﻤﺘد ﻟﺒداﻴﺔ اﻟﺘﺴﻌﻴﻨﺎت ،وﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ اﻷﻤور اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻓﻘد ﻛﺎﻨت ﻤﻨظﻤﺎت إن ﺒدء ّ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﻛﺎﻨت ﺒﺼﻔﺔ ﻤﻨظﻤﺔ إﻏﺎﺜﺔ إﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ذات أﺴس دﻴﻨﻴﺔ ازدﻫرت ﻓﻲ أزﻤﺔ ﺒوﺴﻨﺔ وﻛوﺴوﻓو .ﻓﺎﻨﺨﻔﺎض اﻻﻨﺘﻬﺎﻛﺎت ﻟﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ﻓﻲ اﻟﺴﻨوات اﻟﺘﺎﻟﻴﺔ ﻗد ﺴﺎﻋدت ﻤﻨظﻤﺎت ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ﻟﻠﺘوﺠﻪ ﻨﺤو ﻗﻀﺎﻴﺎ ﻤﺜﻝ ﺤﻘوق اﻟﻤرأة واﻟﻠﺠوء ﺒدﻻ ﻤن اﻟﺘﻌذﻴب اﻟوﺤﺸﻲ واﻹﻋدام ﺒدون ﻤﺤﺎﻛﻤﺔ وﻗﻀﺎﻴﺎ اﻟﻤﻔﻘودﻴن. ﻟﻌب زﻟزاﻝ ﻤرﻤرة ﻋﺎم 1999دو ار ﻫﺎﻤﺎ ﻟﻛﺴب ﺼورة ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ دﻻﻻت وﻤﻌﺎن ﺠدﻴدة ٕواﻴﺠﺎﺒﻴﺔ، ﻓﺎﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ اﻟﺒﺤث واﻹﻨﻘﺎذ ﺤﻔزت اﻟﺸﺒﺎب ﻟﻠﻌﻤﻝ اﻟﻤﺸﺘرك ﻓﻲ ظﻝ اﻟﻘﻴم اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﻌﺎﻟﻴﺔ ،ﻓﺎﻹﺼﻼح اﻟﺴﻴﺎﺴﻲ اﻟذي ﺒدأ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﺒﺈرﺸﺎدات اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﺒداﻴﺔ اﻷﻟﻔﻴﺔ اﻟﺜﺎﻨﻴﺔ ذﻟّﻝ اﻟﻌﻘﺒﺎت أﻤﺎم ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ. ﻋﻨد اﻟوﺼوﻝ إﻟﻰ 2010ظﻬر أﻤﺎﻤﻨﺎ ﺒﻨﻴﺔ ﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤدﻨﻲ أﻛﺜر ﺘﻨظﻴﻤﺎ ،ﻴﺴﺘطﻴﻊ إﻴﺼﺎﻝ ﺼوﺘﻪ ﺒﺸﻛﻝ أﻓﻀﻝ، ﻴﺴﺘﻤد ﻗوﺘﻪ اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ ﻤن ﺼﻨﺎدﻴق اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ ،ﻤﺠﺎﻻت اﻫﺘﻤﺎﻤﻪ ﻤﺘﻨوﻋﺔ ،ﻓﺈﻟﻰ ﺠﺎﻨب ﻫذﻩ اﻟﺘطورات اﻹﻴﺠﺎﺒﻴﺔ ﻓﺈن ﻗرب ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻤن اﻟﺴﻠطﺎت اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ﻤﻬد اﻟطرﻴق أﻤﺎﻤﻬﺎ ﻟﻛﺴﺒﻬﺎ ﺼﺒﻐﺔ ﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ،وﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ ﺒداﻴﺔ اﻷﻟﻔﻴﺔ اﻟﺜﺎﻨﻴﺔ، وﺒﺤﺸدﻫﺎ ﻤﺸﺎﻋر ﻓﻌﻝ اﻟﺨﻴر ﻟﻠﻔﺌﺎت اﻹﺴﻼﻤﻴﺔ ﺨﻠﻘت إﻤﻛﺎﻨﻴﺎت ﻋﺎﻟﻴﺔ ﻟﺠﻤﻊ ﻤﻌوﻨﺎت ﻛﺒﻴرة ،ﻓﻬﻴﺌﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﻌﺘﻤد ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻌﺘﻘدات ﺒﺎدرت ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﺨﻴرﻴﺔ ﻓﻲ ﻤﻨﺎطق ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟم ﺒﺸﻛﻝ ﻤواز ﻟﺴﻴﺎﺴﺔ ﺤزب اﻟﻌداﻟﺔ واﻟﺘﻨﻤﻴﺔ ﻓﻲ ﻟﻌب دور ﻤؤﺜر ﻓﻲ اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ،وﻤن اﻟﻼﻓت أﻴﻀﺎ ﻗﺒﻝ ﻟﺠوء أوﻝ دﻓﻌﺔ ﻤن اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن إﻟﻰ ﺘرﻛﻴﺎ ﺒﺘﺎرﻴﺦ 29ﻨﻴﺴﺎن 2011ﻗﻠﺔ ﻋدد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ اﻟﻤﺴﻤوح ﻟﻬﺎ ﺒﺎﻟﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ،وﻤﻬﻤﺎ ﻴﻛن ﻗﺎﻨون اﻟﺠﻤﻌﻴﺎت ﻗد ﻓﺘﺢ اﻟطرﻴق أﻤﺎم إﻗﺎﻤﺔ ﻤﻨظﻤﺔ ﻤﺸﺘرﻛﺔ ﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤﻨﺸﺄ ﺘرﻛﻲ وﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺒﺸﻛﻝ ﻤﺨﺘﻠف ﻋﻤﺎ ﻛﺎن ﻋﻠﻴﻪ ﺴﺎﺒﻘﺎ إﻻ أن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺘﺤﺘﺎج إﻟﻰ ﻤواﻓﻘﺎت ﻟﻠﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﻻ ﻴﻤﻛن اﻟﺤﺼوﻝ ﻋﻠﻰ ﻫذﻩ اﻟﻤواﻓﻘﺎت ﺒﺴﻬوﻟﺔ .إن اﻟﻛﺘﻝ اﻟﺘﻲ ﻤﺜﻝ اﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟﻤﻬﻨﻴﺔ واﻟﻨﻘﺎﺒﺎت واﻟﺘﻲ ﺘﺤﻤﻝ ﺼﻔﺔ ﺸﺒﻪ ﻋﻤوﻤﻴﺔ ﻤﺎ زاﻟت ﺒﺎﻗﻴﺔ ﻓﻲ ظﻝ اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ. .3 IIﻤﻨظﻤﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ واﻟﻼﺠﺌون ﻤﻊ زﻴﺎدة ﻨﺸﺎطﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ إﻻ أن ﻋﻼﻗﺘﻬم ﻤﺤدودة ﺠدا ﻤﻊ ﺤرﻛﺔ اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ،ﻓﺎﻟﻤﻨظﻤﺎت ذات ﻤﻨﺸﺄ ﺘرﻛﻲ واﻟﺘﻲ ﺘﻘدم ﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻠﻤﺘﻀررﻴن ﻤن اﻟﻛوارث واﻟﻬﺠرة اﻟﻘﺴرﻴﺔ ﻓﻲ ﻤﻨﺎطق ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟم ﻴﺒذﻟون ﺠﻬودﻫم ﻤﻨﻌزﻟﻴن ﺘﺤت اﻟﻌﻠم اﻟﺘرﻛﻲ ،وﻻ ﻴﺄﺨذون ﻤﻛﺎﻨﺎ ﻀﻤن آﻟﻴﺔ ﺘﻨﺴﻴق اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ،إذ ﺘوﺠد ﻤﻨظﻤﺔ واﺤدة ﻓﻘط ﻀﻤن اﺘﻔﺎق ) (code of conductاﻟذي وﻗﻌﺘﻪ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ .ﺒﻬدف ﺘﺨﻔﻴف اﻟﻀﻐوطﺎت اﻟﺘﻲ وﻟّدﻫﺎ ﻗﺎﻨون اﻟﻬﺠرة واﻟﻠﺠوء ﻋﺎم 1994ﺨﺎرج اﻟﻘوى اﻟﺸﻌﺒﻴﺔ ﻓﺈن ﻤﻛﺘب ﺘرﻛﻴﺎ ﻟﻠﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ﺒذﻝ ﺠﻬدا ﻛﺒﻴ ار ﻟﻠﻔت اﻨﺘﺒﺎﻩ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻬذا اﻟﻤﺠﺎﻝ وذﻟك ﻟﺨﻠق وﻋﻲ ﻟدى اﻟرأي اﻟﻌﺎم ،ﻓﻘد ﺘم ﺘﺄﺴﻴس أوﻝ ﻤﻨظﻤﺔ ﻟﻠﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺘﺤﻤﻝ اﺴم اﻟﻠﺠوء ﻫﻲ ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﺘﻀﺎﻤن ﻤﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن واﻟﻤﻬﺎﺠرﻴن ﻋﺎم 1995ﺒدﻋم وﺘﺤﻔﻴز ﻤن اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة 11 وﻟﻛن إﻟﻰ اﻵن ﻟم ﻴﺘﺠﺎوز ﻋدد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﺤﺘوي اﺴم اﻟﻠﺠوء أو اﻹﻴواء أو اﻟﻼﺠﺊ أﻛﺜر ﻤن 4أو 5 ﻤﻨظﻤﺎت ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ ﻤراﻛز اﻟدراﺴﺎت ﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة. اﻟﻬدف اﻟرﺌﻴس ﻟﻤرﻛز اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة ﻛﻤرﻛز ﻟﻸﺒﺤﺎث ﻫو طرح ﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﺤﻘوق اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻔﺎﺌق ﻋددﻫم 500أﻟف ﻻﺠﺊ واﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ ﻤراﻛز اﻟﻤدن وﺘﺤﺴﻴن اﻟظروف اﻟﻤﻌﻴﺸﻴﺔ اﻟﺼﻌﺒﺔ ﻟﻬم ،وﺘﻘوم اﻟﻤؤﺴﺴﺎت واﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟﻌﺎﻤﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﺤت إﺸراف داﺌرة اﻵﻓﺎت واﻟطوارئ ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت إﻻ أن ﻤﻌظم اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻻ ﻴﺤﺼﻠون ﻋﻠﻰ اﻟﺨدﻤﺎت اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻴﺔ وﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون ﻤﻤﺎرﺴﺔ ﺤﻘوﻗﻬم اﻟﻨﺎﺘﺠﺔ ﻋن اﻟﻘﺎﻨون اﻟدوﻟﻲ ،ﻛﻤﺎ ﻴﻘوم ﻋدد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟدوﻟﻲ ﻟﺴد ﻫذا اﻟﻔراغ إﻻ أن ﻨﺸﺎطﻬم ﻤﻌروف ﺒﺸﻛﻝ ﻤﺤدود ،إن اﻟوﻋﻲ اﻟذي ﺴﻴﻛون ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻟﻼﺠﺌﻴن أو ﻓﻲ ﻤوﻀوع ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻌﺎﻤﻠﺔ ﻓﻲ ﻫذا اﻟﻤﺠﺎﻝ ﺴﻴﺤﻔز ﻛﺜﻴر ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟذﻴن ﻴﻘﻔون ﻤﺘﻔرﺠﻴن ﻟﻸزﻤﺔ .إن اﻟﺠﻤﻊ ﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻴداﻨﻴﺔ وﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﻤﻠك اﻹﻤﻛﺎﻨﻴﺎت ﺒﻴن أﻫداف ﻫذا اﻟﻌﻤﻝ .إن ﺘﻘدﻴم ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ دﻋم أﻛﺒر ﻟﻠﺴورﻴﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻓﻲ ظﻝ ﺒﻘﺎء اﻟﻤؤﺴﺴﺎت اﻟﻌﺎﻤﺔ ﻏﻴر ﻛﺎﻓﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﺴﻴﻘﻠﻝ ﻤن اﻟرﺤﻼت اﻟﺨطرة اﻟﺘﻲ ﺘﺘم ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﻬرﺒﻴن وﺘﺄﻤﻴن ظروف ﻤﻌﻴﺸﻴﺔ ﺘﻠﻴق ﺒﻛراﻤﺔ اﻹﻨﺴﺎن. II اﻟﺨﻠﻔﻴﺎت اﻟﻤﺎﻀﻴﺔ .1 IIﺘرﻛﻴﺎ واﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ. ﺘﻌرﻀت ﺘرﻛﻴﺎ ﻟﺤرﻛﺎت ﻫﺠرة ﻗﺴرﻴﺔ ﻋﻠﻰ ﻤدى اﻟﺘﺎرﻴﺦ ﺒﺴﺒب ﻤوﻗﻌﻬﺎ اﻟﺠﻐراﻓﻲ ،ﻓﺎﻟﺜورة اﻹﺴﻼﻤﻴﺔ اﻹﻴراﻨﻴﺔ ،1979 اﻟﺤرب اﻹﻴراﻨﻴﺔ -اﻟﻌراﻗﻴﺔ ﺒﻌد ﺘﻐﻴﻴر اﻟﻨظﺎم ﻤﺒﺎﺸرة ،اﻟﻬﺠﻤﺎت اﻟﻛﻴﻤﻴﺎﺌﻴﺔ اﻟﺘﻲ ﻗﺎم ﺒﻬﺎ اﻟﻨظﺎم اﻟﻌراﻗﻲ ﺒﺤق اﻟﻤواطﻨﻴن اﻷﻛراد ﻋﺎم 1988ﺒﻌد وﻗف إطﻼق اﻟﻨﺎر ﻟﻔﺘرة وﺠﻴزة ،ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻻﺴﺘﻴﻌﺎب ﻓﻲ ﺒﻠﻐﺎرﻴﺎ ﻋﺎم ،1989اﻟذﻋر اﻟذي وﻗﻊ ﺒﻴن اﻷﻛراد أﺜﻨﺎء ﻤوﺤدة ﺤرب اﻟﺨﻠﻴﺞ ﻋﺎم ،1991اﻟﺤروب ﻓﻲ ﺒوﺴﻨﺔ وﻛوﺴوﻓو ﺘﺴﺒﺒت ﺒﻠﺠوء ﻤﺌﺎت اﻵﻻف إﻟﻰ ﺘرﻛﻴﺎ ،ﻓﻘد ﺘم ﺘطﺒﻴق ﺴﻴﺎﺴﺔ ّ ﻤن ﻗﺒﻝ ﺤﻛوﻤﺎت ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ أﺜﻨﺎء ﺤرﻛﺎت اﻟﻬﺠرة اﻟﻘﺴرﻴﺔ ﻫذﻩ واﻟﺘﻲ ﻛﺎﻨت ﻋﻠﻰ ﻨطﺎق واﺴﻊ .وﻤﻤﺎ ﻴﻠﻔت اﻻﻨﺘﺒﺎﻩ ﻫو ﺘدﺨﻝ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤدود ﺠدا ﻷزﻤﺎت ﻋدم ﻤﺒﺎﻻة اﻟرأي اﻟﻌﺎم ﻫذﻩ اﻷزﻤﺎت اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ،واﻟﺒﻌد اﻵﺨر ﻟﻬذا اﻻﺴﺘﻬﺘﺎر ﻫو ّ .2011ﻓﻤن اﻟﻤﻨطﻘﻲ ﺘوﻀﻴﺢ ﻫذا اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺎﻀﻲ واﻟﺤﺎﻀر إﻟﻰ أن وﺼﻠﻨﺎ إﻟﻰ أزﻤﺔ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻋﺎم اﻻﺴﺘﻬﺘﺎر ﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﻘﻴود اﻟﺘﻲ ﻓرﻀﻬﺎ اﻟﻨظﺎم ﻋﻠﻰ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ .إن ﺘرك ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ واﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ﺨﺎرج ﺨطط اﻷﻤور اﻟطﺎرﺌﺔ ﻗﺒﻝ أزﻤﺔ اﻟﻌراق ﻋﺎم 2003وذﻟك أﺜﻨﺎء اﻟﺘﺤﻀﻴرات ﻷﻴﺔ أزﻤﺔ ﻟﺠوء ﻤﺤﺘﻤﻠﺔ ﻴدﻝ ﻋﻠﻰ اﺴﺘﻤرار ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟدوﻟﺔ ﻨﻔﺴﻬﺎ إﻟﻰ ﻤﺎ ﻗﺒﻝ ﻋﺎم .2011 وﺒﺎﻟرﻏم ﻤن ﻫذا ﻓﺈن اﻟﻌدﻴد ﻤن ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ واﻟﻤﺤﻠﻴﺔ ﻋﻤﻠت ﻤﺎ ﺒوﺴﻌﻬﺎ ﻟﻤد ﻴد اﻟﻌون ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ ،ﻟﻘد ﺘم ﺘﺴﺠﻴﻝ ﻛﻝ اﻷدوار اﻟﺘﻲ ﻟﻌﺒﺘﻬﺎ ﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﺔ واﻟﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺎت إﻻ أن اﻟﺠﻬود اﻟﻤذﻛورة ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟم ﺘﺴ ﱠﺠﻝ ﻓﻲ اﻟﺘﺎرﻴﺦ ﻏﺎﻟﺒﺎ ،ﻓﻔﻲ أزﻤﺔ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﺤﺎﻟﻴﺔ ﻻ ﻴﻤﻛن ﺘو ﱡﺠﻪ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻤد اﻟﻌﺜور ﻋﻠﻰ ﻤﺼدر ﻤﻨﻬﺠﻲ ﺤوﻝ اﻟدور اﻟذي ﻟﻌﺒﺘﻪ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﻲ ﺤﻴن َ ﻴد اﻟﻌون ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻫو أﺤد ﻤؤﺸرات ﺘﻤﺴك ﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤﺎ ﻟﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن وﻟﻠﻘﻴم اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ،ﻟذا ﻓﺎﻟﺒﺤث ﻋن اﻫﺘﻤﺎم ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺒﺎﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﺴﻴﺴﻬم إﻟﻰ ﺤد ﻛﺒﻴر ﻟﺘﺸﻛﻴﻝ ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟﻠﺠوء ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ. 10 اﻟﻤدﺨﻝ أﻓﺎد ﻓراﻨك دوﻓﻴﻝ اﻟﺒﺎﺤث ﻓﻲ ﻤرﻛز اﻟﻬﺠرة واﻟﺴﻴﺎﺴﺔ واﻟﻤﺠﺘﻤﻊ ﻓﻲ ﺠﺎﻤﻌﺔ أوﻛﺴﻔورد ﻓﻲ ﻤﻘﺎﻟﺘﻪ ﻋﺎم 2013ﺒﻌد أن ﻟﻔت اﻻﻨﺘﺒﺎﻩ إﻟﻰ اﻟطﻔرة اﻟﺴرﻴﻌﺔ ﻓﻲ ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ،ﺤﻴث أﻓﺎد) :اﻟﻐرﻴب ﻓﻲ اﻷﻤر ﻫو اﻟﺼﻤت اﻟﺴﻴﺎﺴﻲ واﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻲ أﻤﺎم ﺘدﻓق اﻟﻼﺠﺌﻴن ،ﻫذا اﻟﺘطور اﻟذي ﻤن اﻟﻤﻤﻛن أن ﻴﺨﻠق ﻨوﻋﺎ ﻤن اﻟذﻋر اﻟﻤﻌﻨوي ﻓﻲ ﻋدد ﻤن اﻟدوﻝ اﻷوروﺒﻴﺔ إﻻ أن ﻫذا اﻷﻤر ﻟم ﻴﺤﺼﻝ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ( .ﺒﻌد ﻤﻀﻲ ﻋﺎم ﻟم ﻴﺤدث أي ﺘﻐﻴﻴر ﻹﻟﻐﺎء ارﺘﺒﺎك دوﻓﻴﻝ ،ﺒﻝ ﻋﻠﻰ اﻟﻌﻛس ﺘﻤﺎﻤﺎ اﺴﺘﻤرت ﺘوزع 800أﻟف ﻻﺠﺊ ﺴوري ﻓﻲ 77 اﻷﻋداد ﻓﻲ اﻟزﻴﺎدة ﻓﻲ اﻟﻔﺘرة ﻤﺎ ﺒﻴن ﻛﺎﻨون اﻟﺜﺎﻨﻲ 2013وﻛﺎﻨون اﻟﺜﺎﻨﻲ ،2014ﻓﻘد ّ ﻤﺤﺎﻓظﺔ ﺘرﻛﻴﺔ ﻤن ﻤﺠﻤوع اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت ) ،81اﺤﺼﺎﺌﻴﺔ ﻤﺸﺘرﻛﺔ ﺒﻴن و ازرة اﻟﺼﺤﺔ وﺤﻤﻠﺔ اﻟﺘﻠﻘﻴﺢ ﻟﻴوﻨﻴﺴف ﻓﻲ 18ﻛﺎﻨون اﻷوﻝ ﻋﺎم .(2013ﻓﻲ ﺤﻴن ﺒﻘﻴت اﻷزﻤﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﻓﻲ ظﻝ اﻟﺘطورات اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ اﻟداﺨﻠﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻓﻘد ﺤظﻲ اﻟﺠﺎﻨب اﻹﻨﺴﺎﻨﻲ ﻟﻸزﻤﺔ ﺒﺎﻫﺘﻤﺎم ﻤﺤدود ﻗﻴﺎﺴﺎ ﻟﻠﻤواﻀﻴﻊ اﻷﺨرى ﻟﻸزﻤﺔ. ﻴﺘم ﻤﺴﺎﻋدة اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻤوﺠودﻴن ﻓﻲ 22ﻤﺨﻴﻤﺎ ﻤوزﻋﺎ ﻋﻠﻰ 11ﻤﺤﺎﻓظﺔ ﺘرﻛﻴﺔ ﻤن ﻗﺒﻝ داﺌرة اﻵﻓﺎت واﻟطوارئ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟرﺌﺎﺴﺔ اﻟوزراء اﻟﺘرﻛﻴﺔ ،ﻴﻘوم ﻋدد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ،ﻓﻲ ﺤﻴن ﻴﻌﻴش ﻗراﺒﺔ 500أﻟف ﻻﺠﺊ ﻓﻲ ﻤﺤﺎﻓظﺎت ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ وﻻ ﺴﻴﻤﺎ اﻟﺤدودﻴﺔ ﻤﻨﻬﺎ ،ﺤﻴث ﻴﺤﺼﻠون ﻋﻠﻰ ﻤﺴﺎﻋدات ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﺴﻛﺎن اﻟﻤﺤﻠﻴﻴن وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ،وﺒﻤﺎ أن اﻟﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴم ﻴﺘطﻠب إﺠراءات أﻗﻝ ﻓﺈن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻴﺨﺘﺎرون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻟﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻬم. ﻗﺎم دوﻓﻴﻝ ﺒﻠﻔت اﻻﻨﺘﺒﺎﻩ ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ اﻻﺴﺘﻬﺘﺎر اﻟﻌﺎم إﻟﻰ أن ﻋدد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺤﺴب اﻟﻘطﺎﻋﺎت ) اﻟﻤﻌوﻨﺎت اﻟﻌﺎﻤﺔ ،اﻟرﻋﺎﻴﺔ اﻟﻘﺎﻨوﻨﻴﺔ ،اﻟوﻋﻲ ،اﻟﻤرأة ،اﻟطﻔﻝ ،اﻟﻤﺴﻨﻴن ،اﻟﻤﻌوﻗﻴن ،ﺤﺎﻻت اﻟﻤﻴوﻝ اﻟﺠﻨﺴﻴﺔ ،اﻟﻐذاءـ اﻟﺘرﺒﻴﺔ، اﻷدوﻴﺔ ،اﻹﻴواج ،اﻟﻤﻠﺒس ،اﻻﺴﺘﺸﺎرة اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻴﺔ واﻟﻨﻔﺴﻴﺔ ،اﻟﻤراﻫﻘﺔ واﻟﺒﻠوغ ،اﻟﺒﻨﻰ اﻟﺘﺤﺘﻴﺔ ،اﻟﺨدﻤﺎت اﻟدﻴﻨﻴﺔ ،اﻟﻔﻌﺎﻟﻴﺎت اﻟرﻴﺎﻀﻴﺔ( ،طﺒﻴﻌﺘﻬﺎ )ﻤﺤﻠﻴﺔ ،وطﻨﻴﺔ ،دوﻟﻴﺔ( ،أوﻗﺎت ﻋﻤﻠﻬم ،ﻋدد اﻟﻌﺎﻤﻠﻴن وﻤؤﻫﻼﺘﻬم ،ﻤواردﻫم اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ ،ﻨطﺎق ﺸﻌﺒﻴﺘﻬم )ﻋدد اﻟﻤﺴﺘﻔﻴدﻴن( ،ﺸراﻛﺘﻬم )اﻟﺸﻌب ،ﻤﻨظﻤﺎت ﻏﻴر اﻟﺤﻛوﻤﻴﺔ ،ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ أو اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ "اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ ،اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة" ،اﻟﻤﻌوﻗﺎت واﻟﺼﻌوﺒﺎت ،اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت واﻹﻨﺠﺎزات ﻤﻌروﻓﺔ ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﺴؤوﻟﻴن واﻟرأي اﻟﻌﺎم ﺒﺸﻛﻝ ﻛﺎف. ﺒﻤﺎ أن وﺼوﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ إﻟﻰ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻤﺤدود ﺠدا ﻓﺈﻨﻬم ﻴﺨﺘﺎرون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤﻘﻴﻤﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻟﻠﻘﻴﺎم ﺒﺎﻟﻨﺸﺎطﺎت اﻟﻔﻌﻠﻴﺔ ،وﻤن ﺠﺎﻨب آﺨر ﻓﺈن ﺤﺎﺠﺔ اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة وﻤﻨظﻤﺔ ﻴوﻨﻴﺴف ﺘزداد ﻟﺸرﻛﺎء ﺠدد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ،وﺤﺴب اﻟﺘﺼرﻴﺤﺎت اﻟﺼﺎدرة ﻤن دوﻝ ﻤﺜﻝ اﻟﻴوﻨﺎن ٕواﻴطﺎﻟﻴﺎ ﻓﺈن ﻫﻨﺎك زﻴﺎدة ﻓﻲ ﻋدد اﻟﺴورﻴﻴن اﻟذاﻫﺒﻴن إﻟﻰ اﻟﻐرب ﺒطرق ﻏﻴر ﺸرﻋﻴﺔ ﻋﺒر اﻟﺒﺤﺎر ﻤﺘﺨذﻴن ﺘرﻛﻴﺎ ﻨﻘطﺔ إﻨطﻼق ﻟﻬم. ﻫذا اﻟﺘﻘرﻴر اﻟذي أﻋدﻩ ﻤرﻛز أﺒﺤﺎث اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة ﻴﻌﺘﻤد ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻼﺤظﺔ واﻟﻤﻘﺎﺒﻼت ﺸﺒﻪ اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﻤﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺤدودﻴﺔ اﻟﺜﻼﺜﺔ )أورﻓﻪ ،ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ،ﻛﻠس( ،ﻫدف اﻟﻌﻤﻝ ﻫو ﺘﺤﻠﻴﻝ/ﻛﺸف ﻤدى ﻓﺎﻋﻠﻴﺔ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﻲ ﻤﺜﻝ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺎت ،ﻴﺤﺘوي اﻟﻌﻤﻝ ﻋﻠﻰ ﻨﺘﺎﺌﺞ ﻤﻴداﻨﻴﺔ ﻤدﻋوﻤﺔ ﺒﻤﺼﺎدر ﻤﻛﺘوﺒﺔ ﻤﺜﻝ اﻷﺨﺒﺎر واﻟﺘﻘﺎرﻴر واﻟﻤواﻗﻊ اﻹﻟﻛﺘروﻨﻴﺔ ،ﻛﻤﺎ ﺘم دﻋم اﻟﻨﺘﺎﺌﺞ ﺒﺎﻟﻤﻼﺤظﺎت واﻵراء اﻟﺘﻲ ﻨﺘﺠت ﻋن اﺠﺘﻤﺎﻋﺎت ﻤﻛﺘب ﺘﻨﺴﻴق اﻟﺸؤون اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﻲ ُﻋِﻘدت ﺒﻌد اﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ ،وﻓﻲ ﻨﻬﺎﻴﺔ اﻟﻤطﺎف ﺘم طﻠب ﺘﺄﻴﻴد اﻟﻤﻼﺤظﺎت واﻟﻨﺘﺎﺌﺞ ﺒﺎﻟﻤﻘﺎﺒﻼت اﻟﺘﻲ أﺠرﻴت ﻤﻊ ﻤﺴؤوﻟﻲ ﻤؤﺴﺴﺎت ﺤﻛوﻤﻴﺔ ﻤﺜﻝ و ازرة اﻟداﺨﻠﻴﺔ واﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ )ﺒﺸرط ﻋدم اﻟﻛﺸف ﻋن اﻟﻤﺼدر ﺒﺸﻛﻝ ﺼرﻴﺢ وﻤﻔﺼﻝ(. 9 8 اﻟﻤﺨﺘﺼرات اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة وﻗف اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻤﻨظﻤﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ رﺌﺎﺴﺔ إدارة اﻵﻓﺎت واﻟﻛوارث اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟرﺌﺎﺴﺔ اﻟوزراء اﻟﺘرﻛﻴﺔ ﻤﺠﻠس اﻷﻤﺔ اﻟﺘرﻛﻲ اﻟﻛﺒﻴر ﻤﻛﺘب ﺘﻨﺴﻴق اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻊ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة اﻟﻤﺠﻠس اﻟداﻨﻤرﻛﻲ ﻟﻼﺠﺌﻴن 7 Vاﻟﻤﺤﺎدﺜﺎت واﻟﻤﻼﺤظﺎت :ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ 1 Vاﻟﻌﺎم. 2 Vﻤﻨﺘدى أورﻓﻪ. 3 Vوﻗف ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن. 4 Vﺠﻤﻴﻌﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن. 5 Vﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن. 6 Vﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤواطﻨﻴن ﻓﻲ ﻫﻠﻨﺴﻛﻲ. 7 Vوﻗف اﻟﻬﻼﻝ اﻷزرق اﻟدوﻟﻲ. 8 Vوﻗف دﻋم اﻟﺤﻴﺎة. 9 Vﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻸﺒﺤﺎث. 10 Vاﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻲ. 11 Vﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ. 12 Vﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺴورﻴﺔ. VIاﻟﻨﺘﺎﺌﺞ 6 اﻟﻤﺤﺘوﻴﺎت I اﻟﻤدﺨﻝ IIاﻟﺨﻠﻔﻴﺔ 1 IIﺘرﻛﻴﺎ واﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ. 2 IIﺨط ﻨﻤو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ. 3 IIﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ واﻟﻼﺠﺌون. 4 IIﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟدوﻟﺔ ﺒﺤق اﻷزﻤﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﺒﻌد 4ﻨﻴﺴﺎن 2011 IIIاﻟﻤﻨﻬﺞ واﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ 1 IIIاﻹطﺎر اﻟﻌﺎم 2 IIIاﻷﺴﺌﻠﺔ -اﻟﻼﺠﺌون اﻟﺴورﻴون ﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ إدراك ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ آراء اﻟﻼﺠﺌﻴن -ﻤﻼﺤظﺎت اﻟﻤﺸﺎرك IVاﻟﻤﺤﺎدﺜﺎت واﻟﻤﻼﺤظﺎت :اﻟﻼﺠﺌون ﻓﻲ اﻟﻤدن 1 IVاﻹﻴواء. 2 IVاﻟﺼﺤﺔ. 3 IVاﻟﺼﺤﺔ. 4 IVإذن اﻟﻌﻤﻝ. 5 IVاﻟﺘﻌﻠﻴم. 6 IVطﻠب اﻟﻠﺠوء واﻻﺴﺘﻘرار ﻓﻲ دوﻟﺔ ﺜﺎﻟﺜﺔ. 7 IVاﻻﻨﺴﺠﺎم. 5 اﻟﻤﺤررون اﻟﻛﺘّﺎب و ﱢ ﻤﺘﻴن ﺠوراﺒﺘر ،ﺼﺤﻔﻲ ،ﻨﺎطق ﺒﺎﺴم اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة )ﻤﺘﻘﺎﻋد( ،ﻤﺤﺎﻀر ﻓﻲ ﺠﺎﻤﻌﺔ أوﻛﺎن. ﻓﻛرت ﻫﺼﺎ ،ﺨﺒﻴر ،ﺒﺎﺤث ،ﻋﻼﻗﺎت ﻋﺎﻤﺔ وﺴﻴﺎﺤﺔ. ﻴﻘﻴن أرﺘورك ،ﻤﺤﺎﻀر ﻓﻲ ﺠﺎﻤﻌﺔ اﻟﺸرق اﻷوﺴط اﻟﺘﻘﻨﻲ )ﻤﺘﻘﺎﻋد( ،اﻟﻤﺠﻠس اﻷوروﺒﻲ ،ﻟﺠﻨﺔ ﻤﻨﺎﻫﻀﺔ اﻟﺘﻌذﻴب. ﻗﺴم اﻟﻌﻼﻗﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ. أوزﺠﺎﻫﺎن ﺸﺎﻨﻴورت ،ﻤﺤﺎﻀر ﻓﻲ ﺠﺎﻤﻌﺔ اﻟﺸرق اﻷوﺴط اﻟﺘﻘﻨﻲ، ASYLUM & MIGRATION RESEARCH CENTER أﻟﻴف أوﻨﺎﻝ أرﺴﻼن ،ﻤﺴﺘﺸﺎرة ﻋﻼﻗﺎت ﺨﺎرﺠﻴﺔ ﻓﻲ ﻤﻨظﻤﺔ اﻟﺼﻠﻴب اﻷﺤﻤر اﻟدوﻟﻴﺔ )ﺴﺎﺒﻘﺎ() ،ﺼﺤﻔﻴﺔ ﻓﻲ روﻴﺘرز ،ﺒﻲ ﺒﻲ ﺴﻲ ،ﺴﻲ ان ان(. 4 ﻤرﻛز دراﺴﺎت اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة ﺠﻤﻌﻴﺔ وطﻨﻴﺔ ﻻ ﺘﻬدف إﻟﻰ ﻤﻨﻔﻌﺔ ﻤﺎدﻴﺔ ،ﺤﻴث ﺘرى ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن أﻋﻠﻰ ﻗﻴﻤﺔ ﻤن ﻛﻝ اﻵراء اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ واﻹﻴدﻴوﻟوﺠﻴﺔ ﺒﻐض اﻟﻨظر ﻋن اﻟﺘﻤﻴﻴز ﺒﻴن اﻷدﻴﺎن واﻟﻠﻐﺎت واﻷﺠﻨﺎس واﻟﻤﻴوﻝ اﻟﺠﻨﺴﻴﺔ ،واﻨطﻼﻗﺎ ﻤن اﻟﺒﻴﺎن اﻟﻌﺎم ﻟﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة واﻹﺘﻔﺎﻗﻴﺔ اﻷوروﺒﻴﺔ ﻟﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ووﻓﻘﺎ ﻟﻼﺘﻔﺎﻗﻴﺎت واﻟوﺜﺎﺌق واﻟﻘﻴم واﻟﻤﺒﺎدئ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻷﺨرى ،ﺘﻬدف اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ إﻟﻰ اﻟﻘﻴﺎم ﺒﻔﻌﺎﻟﻴﺎت اﻟﻤﺎدة اﻟراﺒﻌﺔ ﻤن ﻤﻴﺜﺎﻗﻬﺎ واﻟﻤﺒﻴﻨﺔ أدﻨﺎﻩ واﻟﺘﻲ ﺘﺄﺘﻲ ﻓﻲ ﻤﻘدﻤﺘﻬﺎ إﺠراء دراﺴﺎت وأﺒﺤﺎث ﺤوﻝ اﻟﻬﺠرة واﻟﻠﺠوء ٕواﻋﻼم اﻟرأي اﻟﻌﺎم ﺒذﻟك وﺘوﻋﻴﺘﻪ. .1ﻛﺘﺎﺒﺔ أﺒﺤﺎث وﻤﻘﺎﻻت ﻓﻴﻤﺎ ﻴﺨص اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة ورﺼد اﻟﺘطورات ﻓﻲ ﻫذا اﻟﻤﺠﺎﻝ ٕواﻋﻼم اﻟرأي اﻟﻌﺎم وﻓﺘﺢ ﻤراﻛز ﻟﻨﻔس اﻟﻐﺎﻴﺔ. .2إﻨﺸﺎء ﻗﺎﻋدة ﺒﻴﺎﻨﺎت ﺤوﻝ اﻟدراﺴﺎت واﻟﻤﻨﺸورات واﻟﻤﻌطﻴﺎت اﻟﺘﻲ ﻗﺎﻤت ﺒﻬﺎ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ واﻷطراف اﻷﺨرى ﺒﺨﺼوص اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة وذﻟك ﺒﻌد أﺨذ ﻤواﻓﻘﺔ ﺘﻠك اﻷطراف وطرﺤﻬﺎ ﻟﻠرأي اﻟﻌﺎم ﻤﺠﺎﻨﺎ. .3إﻨﺸﺎء ﺸﺒﻛﺔ ﺘواﺼﻝ ﺒﻴن اﻟﺒﺎﺤﺜﻴن اﻟﻤﺤﻠﻴﻴن واﻷﺠﺎﻨب اﻟذﻴن أﺠروا أﺒﺤﺎث ﺤوﻝ اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة. .4ﻤﺘﺎﺒﻌﺔ اﻟﺘطورات اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟدوﻟﻴﺔ ﺤوﻝ اﻟﻬﺠرة واﻟﻠﺠوء ﻹﻋداد ﺘوﺼﻴﺎت ﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ﻟﺼﺎﻨﻌﻲ اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ وﻟﻠرأي اﻟﻌﺎم. .5ﺨﻠق رؤى وﺘوﻗﻌﺎت ﻤﺴﺘﻘﺒﻠﻴﺔ اﺴﺘﻨﺎدا إﻟﻰ اﻟﻤﻌطﻴﺎت اﻟﻤوﺠودة واﻟﻤﺒﻨﻴﺔ ﻋﻠﻰ اﻷدﻟﺔ ﺒﺨﺼوص اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة. زﻗﺎق رﺸﺎد ﻨوري ،3/112 ،ﺸﺎرع ﻫوش درﻩ ،أﻨﻘرﻩ ،ﺘرﻛﻴﺎ +90 312 440 23 55 +90 312 441 73 87 +90 532 334 99 97 www.igamder.org Copyright 2014 ASYLUM & MIGRATION RESEARCH CENTER ف ّكر بتم ّدن هو برنامج ابتكاري ،مرن ،تشاركي تابع لالتحاد األوروبي يجري من قبل الوفد التركي في االتحاد األوروبي .لمنظمات المجتمع المدني والنشطاء والروابط المدنية تم إعداد هذا المنشور بدعم من االتحاد األوروبي ضمن إطار دعم النشطاء لبرنامج فكر بتمدن التابع لالتحاد األوروبي ،تتحمل جمعية مركز الدراسات اللجوء والهجرة مسؤولية محتوى هذا المنشور ،وال يعكس إطالقا رؤى .االتحاد األوروبي مركز دراسات اللجوء والهجرة دراسة نموذج متعلق بأعمال منظمات المجتمع المدني العاملة في المحافظات الحدودية الثالثة & MIGRATION ASYLUMتركيا RESEARCHفي السوريين والتي كان لها دور في الحفاظ على حقوق الالجئين CENTER وتحسين ظروفهم المعيشية نتائج العمل الميداني الذي أجري في أورفه وغازي عنتاب وكلس ودراسة الوثائق الداعمة في الفترة .ما بين 20-18تشرين األول 2013 الصورة :أونال جام ،ملييت إعداد :ميتن جورابتر ،فكرت هصا .تنقيح :يقين أرتورك ،أوزجاهان شانيوفا ،أليف أونال أرسالن مركز دراسات اللجوء والهجرة دراسة منوذج متعلق بأعمال منظمات اجملتمع املدني العاملة في احملافظات احلدودية الثالثة والتي كان لها دور في احلفاظ على حقوق الالجئني السوريني في تركيا وحتسني ظروفهم املعيشية ASYLUM & MIGRATION RESEARCH CENTER 2013
Similar documents
ÿþM i c r o s o f t W o r d - A n e u r i n B e v a n L H B
This report is intended to assist Health Boards and general practice in improving uptake of immunisation against childhood disease. Immunisation saves lives, annually preventing millions of deaths ...
More information