Sivil Toplum Örgütlerinin Türkiye`deki Suriyeli Mülteciler İçin Yaptıkları

Transcription

Sivil Toplum Örgütlerinin Türkiye`deki Suriyeli Mülteciler İçin Yaptıkları
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi- İGAM
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ
SURİYELİ MÜLTECİLER İÇİN YAPTIKLARI
ÇALIŞMALAR İLE İLGİLİ RAPOR
ASYLUM & MIGRATION
RESEARCH CENTER
Research Centre on Asylum and Migration
Report on the Activities of Non Governmental
Organisations for Syrian Refugees in Turkey
2013
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi- İGAM
Türkiye’deki Suriyeli Mültecilerin Haklarının Korunması ve Yaşam
Koşullarının Arttırılmasında
Rol
Alan STÖ’lerin Üç Sınır İlindeki
ASYLUM
& MIGRATION
RESEARCH CENTER
Çalışmalarıyla İlgili Örnek Durum Analizi
18-20 Kasım 2013 Tarihlerinde Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis’te yapılan saha
çalışması ve destekleyici belgeler üzerinde yapılan çalışma sonuçları
Fotoğraf: Ünal Çam, Milliyet
Hazırlayanlar: Metin Çorabatır, Fikret Hassa: Redaksiyon: Yakın Ertürk,
Özgehan Şenyuva, Elif Ünal Arslan
Sivil Düşün
Sivil Düşün sivil toplum örgütleri, aktivistler ve sivil ağlar için Avrupa Birliği
Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen yenilikçi, esnek ve katılımcı bir Avrupa
Birliği Programıdır.
Bu yayın Sivil Düşün AB Programı Aktivist Desteği kapsamında Avrupa
Birliği desteği ile hazırlanmıştır.
Bu yayın içeriğinin sorumluluğu tamamıyla İltica ve Göç Araştırma Merkezi
Derneği’ne aittir ve hiç bir şekilde AB’nin görüşlerini yansıtmaz.
Baskı : Anıl Matbaa Ltd. Şti.
Özveren Sok. 13/A Kızılay / ANKARA
Tel: (0 312) 229 37 41 • Faks: (0 312) 229 37 42
İLTİCA VE GÖÇ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi kar amacı gütmeyen bir ulusal dernek
statüsündedir. Merkez hiçbir din, dil, cinsiyet, cinsel yönelim ve ulus temelinde
ayrım gözetmeksizin; insan haklarının her türlü siyasi, ideoloji ve dünya görüşünün
üzerinde bir değer olduğunu kabul ederek; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile diğer uluslararası insan hakları
sözleşmeleri, belgeleri, değerleri, ilkeleri doğrultusunda; iltica ve göç alanlarında
araştırmalar yapmak başta olmak üzere Tüzüğü’nün 4. Madesi’nde belirtilen aşağıdaki
faaliyetlerde bulunarak kamuoyunun bilgilendirilmesini ve bilinçlendirilmesini
amaçlamaktadır:
a) İltica ve göç alanlarında bilimsel inceleme ve araştırmalar yapmak, yaptırmak
ve bu alandaki gelişmeleri izlemek ve kamuoyuna duyurmak, bu amaçla araştırma
merkezleri kurmak;
b) İltica ve göç alanlarında derneğin kendi yaptığı ve üçüncü taraflarca yapılan
araştırmalara, yayınlara ve verilere ilişkin; ilgili üçüncü tarafların izinleri alınmak
suretiyle, kamuoyunun ücretsiz kullanımına açık bir veri tabanı oluşturmak ve
güncellemek;
c) İltica ve göç alanlarında araştırma yapan yerli ve yabancı araştırmacılar arasında
iletişim ağı oluşturmak;
ç) İltica ve göç alanlarındaki ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip etmek suretiyle
politika yapıcıları ve kamuoyundaki tartışmaları bilgilendirmek için politika önerileri
hazırlamak;
d) İltica ve göç alanlarında mevcut kanıt tabanlı verilere dayanarak ileriye dönük
projeksiyonlar yapmak.
Adres : Reşat Nuri sokak, 112 / 3, Hoşdere Cad. Ankara, Türkiye.
İletişim : + 90 312 440 23 55
+ 90 312 441 73 87
+ 90 532 334 99 97
www.igamder.org
Copyright © 2014
iii
Yazarlar
CENTER (emekli),
Metin Çorabatır : Gazeteci, BMRESEARCH
Sözcüsü
ASYLUM & MIGRATION
Fikret Hassa Okan Üniversitesi Öğretim Görevlisi
: Koordinatör, araştırmacı; Halkla İlişkiler ve Turizm
Editörler
Yakın Ertürk : ODTÜ Öğretim Üyesi (Emekli), Avrupa Konseyi,
İşkenceyi Önleme Komitesi
Özgehan Şenyuva : ODTÜ Öğretim Üyesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü
Elif Ünal Arslan : Uluslararası Kızılhaç Örgütü (ICRC) Danışmanı,
Eski Gazeteci - Reuters, BBC
İGAM, Sayın Ayselin YILDIZ’a, Sayın Ahmad FARAJ’a, Sayın Yasin KARAYİĞİT’e ve Sayın
Nur İNCETAHTACI’ya tercümelerdeki ve redaksiyonlardaki değerli katkılarından dolayı
teşekkür eder.
iv
İÇİNDEKİLER
KISALTMALAR.................................................................................................................. vii
1
GİRİŞ............................................................................................................................. 1
2
GEÇMİŞ ARKA PLAN.................................................................................................. 2
2.1 Türkiye ve kitle göçleri.............................................................................................. 2
2.2 STÖ’lerin Gelişim Çizgisi......................................................................................... 3
2.3 STÖ’ler ve Mülteciler................................................................................................ 4
2.4 Nisan 2011 ve sonrasında devletin Suriye insani kriz politikaları............................. 4
3
METOD VE SAHA ÇALIŞMASI................................................................................. 6
3.1 Genel Çerçeve........................................................................................................... 6
3.2 Sorular...................................................................................................................... 8
-
Suriyeli Mülteciler. .................................................................................................. 8
-
STÖ Bilgileri............................................................................................................ 8
-
STÖ Algıları............................................................................................................. 9
-
Mültecilerin görüşleri............................................................................................... 9
-
Katılımcı gözlemleri. ............................................................................................... 9
4 ANLATILANLAR VE GÖZLEMLER 1: KENTLİ MÜLTECİLER....................... 10
4.1 Barınma....................................................................................................................... 10
4.2 Sağlık.......................................................................................................................... 11
4.3 Sağlık.......................................................................................................................... 11
4.4 Çalışma hakkı.............................................................................................................. 11
4.5 Eğitim.......................................................................................................................... 12
4.6 Sığınma başvurusu ve üçüncü ülkeye yerleşim.......................................................... 12
4.7 Uyum.......................................................................................................................... 12
v
5 ANLATILANLAR VE GÖZLEMLER 2: STÖ’LERİN FAALİYETLERİ............. 12
5.1 Genel.......................................................................................................................... 12
5.2 Şanlıurfa Platformu.................................................................................................... 13
5.3 IHH............................................................................................................................. 13
5.4 Mazlumder................................................................................................................. 14
5.5 İnsan Hakları derneği................................................................................................. 14
5.6 Helsinki Yurttaşlar Derneği........................................................................................ 15
5.7 Uluslararası mavi Hilal Vakfı..................................................................................... 15
5.8 Hayata Destek Vakfı................................................................................................... 15
5.9 Araştırmacı STÖ’ler................................................................................................... 15
5.10 Türk Kızılayı............................................................................................................ 16
5.11 Uluslararası STÖ’ler................................................................................................. 16
5.12 Suriyeli STÖ’ler ...................................................................................................... 17
6 BULGULAR.................................................................................................................... 18
7 EKLER............................................................................................................................. 24
vi
KISALTMALAR
Birleşmiş Milletler
BM
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği
UNHCR
İnsani Yardım Vakfı
IHH
Sivil Toplum Örgütü STÖ
T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Yönetim Başkanlığı
AFAD
Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi
TBMM
OCHA
Danimarka Mülteci Konseyi (Danish Refugee Council),
DRC
Uluslararası Sağlık Çalışanları (International Medical Corps)
IMC
Türk İşbirliği ve Korrdinasyon Ajansı Başkanlığı
TİKA
vii
Sivil Toplum Örgütlerinin Türkiye’deki Suriyeli Mülteciler İçin
Yaptıkları Çalışmalar İle İlgili Rapor
1 GİRİŞ
Oxford Üniversitesi Göç, Politika ve Toplum (COMPAS) Merkezi
araştırmacısı Frank Duvel, Ocak 2013 tarihli makalesinde, Türkiye’deki Suriyeli
mülteci sayısındaki hızlı artışa dikkat çektikten sonra “..Ancak asıl şaşırtıcı olan bu
mülteci akını karşısında gösterilen sosyal ve siyasi sessizliktir: Diğer birçok Avrupa
ülkesinde normal koşullarda moral bir paniğe yol açabilecek böyle bir gelişmenin
Türkiye’de bu tür bir durum yaratmamış olmasıdır,” demektedir. Aradan geçen
bir yıl, Duvel’in bu şaşkınlığını ortadan kaldıracak bir değişime yol açmadı. Tam
tersine Ocak 2013 ile Ocak 2014 arasında sayılar artmaya hızla devam etti. Yaklaşık
800,000 Suriyeli mülteci, Türkiye’nin 81 ilinden 77 iline dağıldı (Sağlık BakanlığıUNICEF Aşılama kampanyası ile ilgili 18 Aralık 2013 ortak Brifingi). Ancak Suriye
krizi, Türkiye’nin iç siyasi gelişmelerinin gölgesinde kalırken krizin insani boyutu
da, genel kriz konularının yanında çok sınırlı bir ilgi uyandırdı.
Türkiye’nin 11 ilinde kurulan 22 Kampta barınan Suriyeli mültecilere
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda
yardım sağlanıyor. Sınırlı sayıda STÖ, kamplarda belli faaliyetlerde bulunuyor.
Buna karşılık başta sınır illerinde olmak üzere çeşitli kentlerde kendi imkanlarıyla
yaşamlarını sürdürmeye çalışan 500,000’e yakın mülteci ağrılıklı olarak yerel
halktan ve STÖ’lerden destek alıyor. Kamp dışında faaliyet göstermek daha az
formalite ve izin gerektirdiğinden, STÖ’ler faaliyetlerinde kent ortamında yaşayan
mültecileri hedef kitleleri olarak seçiyorlar. Duvel’in dikkat çektiği genel ilgisizliğin
yanı sıra bu STÖ’lerin sayısı; sektörel çalışma alanları (genel yardım; hukuki
koruma; farkındalık; kadın, çocuk, yaşlı, engellilik, LGBT durumları; gıda, eğitim,
ilaç, barınma, giyim ihtiyaçları; Sosyal-psikolojik danışmanlık, gençlik-ergenlik,
alt yapı, din-inanç hizmetleri, spor-recreative faaliyetler); nitelikleri (yerel, ulusal,
uluslararası); çalışma süreleri; eleman sayıları ve yeterlilikleri; yararlandıkları
fonlar; hedef kitlelerinin genişliği (faydalanan sayısı); ortaklıkları (kamu, STK,
uluslararası STÖ veya Uluslararası Kuruluşlar (AB, BM); karşılaşılan engeller
ve zorluklar; ihtiyaçlar ve başarı öyküleri de gerek yetkililer gerekse kamuoyu
tarafından yeterince bilinmemektedir.
Bu arada, kamplara çok kısıtlı erişebilen uluslararası kuruluşlar için de
kentlerdeki mülteciler daha özgür operasyonel faaliyet alanı olarak seçilmektedirler.
Diğer yandan UNHCR, UNICEF gibi kurumların da yeni STÖ ortaklarına ihtiyacı
artmaktadır. Yunanistan, İtalya gibi ülkelerden yapılan açıklamalar, Türkiye
1
üzerinden tehlikeli deniz yolculuklarını göze alarak düzensiz bir biçimde batıya
giden Suriyelilerin sayısında artış olduğunu gösteriyor.
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi’nin (İGAM) hazırladığı bu rapor,
ağırlıklı olarak Suriyeli mültecilerin en yoğun yaşadıkları üç sınır ilinde (Şanlıurfa,
Gaziantep ve Kilis) yapılan katılımcı gözlemlere (participant observation) ve yarı
yapılandırılmış mülakatlara dayanıyor. Çalışmanın amacı, STÖ’lerin yaşanan krizde
bir aktör olarak ne oranda var olduklarının bir durum analizi/tesbitini yapabilmek.
Çalışma haberler, raporlar, web-siteleri gibi yazılı kaynaklarla desteklenen
bir (saha) araştırmanın sonuçlarını içeriyor. Ayrıca, sonuçlar, saha çalışmasının
(araştırmasının) ardından katılınan OCHA toplantılarındaki gözlemler ve
görüşmelerle güçlendirilmeye çalışıldı. Son olarak gözlemler ve bulgular, Dışişleri
ve İçişleri Bakanlığı gibi kuruluşların yetkilileri ile yapılan ‘kaynağın açık ve ayrıntılı
belirtilmemesi koşuluyla’ gerçekleştirilen mülakatlarla desteklenerek teyit edilmek
istendi.
Bir araştırma merkezi olarak IGAM’ın bu çalışmadaki temel hedefi, sayıları
500,000’ı aşmış olan kent ortamlarındaki Suriyeli mültecilerin temel haklarının
daha iyi korunmasını ve ağır yaşam koşullarının iyileştirilmesini sağlayacak bilgi
üretmektir. AFAD koordinasyonundaki kamu kurum ve kuruluşları kamplarda
faaliyet göstemektedirler. Ancak kentlerdeki mülteci nüfus büyük ölçüde sosyal
hizmetlere erişememekte, uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanamamaktadır.
Az sayıda STÖ bu açığı kapatmaya çalışmaktadır. Ancak onların faaliyetleri de çok
az bilinmektedir. Gerek mültecilerin durumu gerekse bu alanda çalışan STÖ’lerin
faaliyetleri konusunda sağlanacak farkındalık, krize seyirci kalan çok sayıda
STÖ’yü teşvik edebilecektir. Sahada faaliyet gösteren STÖ’lerle, potansiyelleri
olan STÖ’leri biraraya getirmek de bu çalışmanın hedefleri arasındadır. Türkiye’de
kamu kurumlarının yetersiz kaldıkları kentli Suriyelilere STÖ’lerin daha fazla destek
vermesi, kaçakçılar eliyle yapılan bu tehlikeli seyyahatleri de bir ölçüde azaltabilir
ve bu insanlara nisbeten daha insan onuruna yakışır bir yaşam ümidi sağlayabilir.
2 GEÇMİŞ ARKA PLAN
2.1 Türkiye ve Kitle Göçleri
Türkiye coğrafi konumu nedeniyle tarihi boyunca zorunlu göç hareketlerine
maruz kaldı. 1979’daki Iran İslam Devrimi, söz konusu rejim değişikliğinin hemen
ardından başlayan İran-Irak Savaşı, 1988’de ateşkesten kısa bir süre sonra Irak
rejiminin Kürt vatandaşlarına yönelik düzenlediği kimyasal saldırılar, 1989’da
Bulgaristan’daki asimilasyon politikaları,1991’deki Körfez savaşının Kürtler arasında
yol açtığı panik, Bosna ve Kosova’daki savaşlar, yüzbinlerce kişinin Türkiye’ye
2
sığınmasına yol açtı. Tüm bu büyük ölçekli zorunlu göç hareketlerinde, değişik
hükümetler tarafından Türkiye Cumhuriyeti devletinin bazı standart politikaları
uygulandı. Söz konusu insani krizlerde kamuoyunun genel ilgisizliği de dikkat
çeken bir nokta oldu. Bu ilgisizliğin bir başka boyutu da geçmişteki ve günümüzdeki
mülteci krizlerine sivil toplumun son derece sınırlı müdahalesiydi. 2011’deki Suriye
mülteci krizine gelinceye kadar bunu, siyasi rejimin STÖ’lere getirdiği kısıtlamalarla
açıklamak mantıklı olabilir. 2003 yılındaki Irak krizi öncesinde olası bir mülteci
krizine yönelik hazırlıklar sırasında STÖ‘lerin ve hatta BM örgütlerinin tamamen
acil durum planlarının dışında tutulması da devletin politikalarındaki sürekliliğin
2011 öncesi son örneği idi.
Buna rağmen, söz konusu mülteci krizlerinde Uluslararası, Ulusal ve yerel
birçok STÖ, kendi imkanlarını zorlayarak zor durumdaki mültecilere yardım eli
uzatmaya çalıştı. Devletin ve uluslararası kuruluşların bu krizlerde oynadığı roller
iyi-kötü kayıtlara geçmişken STÖ’lerin söz konusu gayretleri çoğunlukla tarihin
kaydına giremedi. İçinde bulunulan Suriye mülteci krizinde de STÖ’lerin oynadığı
role dair sistemli herhangi bir kaynağa rastlamak mümkün değil. Oysa STÖ’lerin
mültecilere yardım eli uzatma eğilimi bir toplumun insan haklarına ve insani değerlere
bağlılığının göstergelerinden biridir. Dolayısı ile Suriyeli mültecilere STÖ’lerin
ilgisini araştırmak Türkiye’nin iltica politikalarının oluşturulmasında önemli yol
gösterici bir katkı yapacaktır.
2.2 STÖ’lerin gelişim çizgisi
Türkiye’nin siyasi yapısı ve tarihi, STÖ’lerin gelişip serpilmesi için uygun
bir ortam yaratmamıştır. Sivil toplumun siyasi bir örgütlü güç olması genellikle
istenmemiş ve engellenmiştir. STÖ’lerin mali kaynaklara erişimi kısıtlanmış,
faaliyetleri sıkı bir kontrol altında tutulmuş ve çalışma alanları daraltılmıştır.
Bu durumun yavaş bir süreçten geçerek değişmeye başlaması 1990’ların başına
rastlar. Özellikle insani konularda inanç temelli insani yardım örgütü niteliğindeki
STÖ’ler, Bosna ve Kosova krizlerinde yeşermeye başladı. Takip eden yıllarda insan
hakları ihlallerindeki azalmalar insan hakları örgütlerinin, çok yoğun işkence, yargısız
infaz, kayıp kişiler gibi konulardan nefes alarak kadın hakları ve sığınma sorunlarına
yönelmelerine yardım etti. 1999’daki Marmara depremi STÖ imajının yeni ve olumlu
anlamlar kazanmasında önemli bir rol oynadı. Arama kurtarma alanındaki AKUT gibi
örgütler, gençlerin yüksek insani değerlerin ışığında ortak hareket etmelerini teşvik
etti. 2000’li yılların başından itibaren Türkiye’de AB güdümlü olarak başlayan siyasi
reformlar STÖ’lerin çalışmalarının önündeki engelleri yumuşattı.
2010’lara gelindiğinde, daha örgütlü, sesini daha iyi duyurabilen, maddi
olarak, özellikle AB fonları ile güçlenmiş, ilgi alanları çeşitlenmiş bir sivil toplum
3
yapısı karşımıza çıktı. Bu olumlu gelişmenin yanı sıra, siyasi iktidarla olan yakınlık
mesafeleri, STÖ’lerin siyasileşmelerine de yol açtı. Özellikle 2000’li yıllarda,
İslami inanç kesimlerinin yardımseverlik duygularını harekete geçirerek önemli
bağışlar toplayabilmelerine olanak tanıdı. İnanca dayalı yardım kuruluşları, AKP
hükümetinin uluslararası politikada etkin bir rol oynama siyasetiyle paralel olarak
dünyanın farklı bölgelerinde yardım faaliyetlerine giriştiler. Suriyeli ilk mülteci
grubunun Türkiye’ye sığındığı 29 Nisan 2011 öncesinde dikkat çeken bir başka
nokta, Türkiye’de faaliyet gösterme izni alan yabancı STÖ’lerin sayısındaki azlıktır.
Her nekadar yürürlükteki dernekler yasası, eskisinden farklı olarak Türkiye menşeli
STÖ’lerin, yabancı STÖ’ler ile ortaklıklar kurulmasının yolunu açmışsa da, yabancı
STÖ’lerin kendi başlarına Türkiye’de faaliyet göstermeleri izne tabidir ve bu izinler
kolay alınamamaktadır. Türkiye’de, yarı kamusal nitelikteki meslek kuruluşları,
sendikalar gibi yapılar da siyasetin gölgesinde kalmayı sürdürmektedirler.
2.3 STÖ’ler ve Mülteciler
STÖ’lerin uluslararası insani yardım faaliyetleri artmış olmakla beraber,
uluslararası STÖ’ler ve uluslararası insani yardım hareketiyle ilişkileri alt düzeyde
bulunmaklatır. Türkiye menşeli olup, dünyanın değişik bölgelerindeki afet ya da
zorunlu göçlere yardım götüren STÖ’ler, daha çok Türk bayrağı altında izole bir çaba
sarfetmektedirler. Uluslararası insani yardımın koordinasyon mekanizmalarında yer
alınmamaktadır. Uluslararası insani yardımın “code of conduct”ını imzalamış bir
Türk STÖ bulunmamaktadır. Kitle göçleri dışında 1994 yılında yayınlanan İltica ve
Göç Yönetmenliği’nin yarattığı sıkıntıların hafifletilmesi amacıyla UNHCR Türkiye
Ofisi, kamuoyunda farkındalık yaratmak, STÖ’lerin dikkatini bu alana çekmek
için yoğun bir çaba başlattı. Adında “sığınma” kelimesi bulunan ilk STÖ olan
Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği, UNHCR’ın teşviki, yol göstermesi
ve destekleriyle 1995 sonunda kuruldu. Ancak bugün hala, adında iltica, sığınma,
mülteci kelimeleri bulunan, İGAM da dahil STÖ’lerin toplam sayısı 4 ya da 5’i
geçmemektedir.
2.4 Nisan 2011 ve sonrasında Devletin Suriye Politikası
Mart 2011’de Suriye’ye sıçrayan “Arap Baharı” benzeri protestoların kısa
zamanda çatışmalara dönüşmesi sonucu, Suriye’den komşu Ürdün, Lübnan ve
Türkiye’ye ilk kaçışlar Nisan ayında gözlenmeye başladı. Türkiye’ye bilinen ilk grup
halinde kaçış Hatay’ın Yayladağı ilçesinden 250 kişilik bir grubun sınır barikatlerini
aşarak sığınmasıyla 29 Nisan 2011’de gerçekleşti. Türk hükümeti aynı gün yaptığı
açıklamada, gelenleri “misafir” olarak niteledi, zulüm ve savaştan kaçan bu
“misafirler” için sınırların açık olduğunu ve öyle kalacağını, gelenlerin Türkiye’deki
temel ihtiyaçlarının karşılanacağını ve kimsenin zorla geri gönderilmeyeceğini
4
açıkladı. Uluslararası koruma ilkeleriyle tam uyumlu olan bu politika, uluslarararası
toplum tarafından takdirle karşılandı. Ancak uluslararası toplumun Türkiye’nin bu
cömert ve uluslararası yükümlülüklerini yerine getiren politikaları karşısında teklif
ettiği yardımlar konusunda Hükümet, teşekkür etmekle yetindi. Hükümet, Türkiye’nin
kendi imkanlarıyla misafirlere koruma sağlamakta kararlı olduğunu ilan etti. Bu
çerçevede Suriye’den sığınanların sayısı arttıkça önce Hatay ilinin farklı ilçelerinde,
ardından uzun Suriye sınırına komşu diğer illerde kamplar açmaya başladı. 2013 Yılı
Aralık ayı itibariyle 11 İldeki kamp sayısı 22’ye, bu kamplarda barınan mültecilerin
sayısı da 210,000 kişiye ulaştı. Bağımsız gözlemcilerin denetimine kapalı olmaları
nedeniyle kaygı kaynağı olsa da, kamplarda sağlanan hizmetler, buraları gezdirilen
uluslararası kuruluş ve yabancı ülke heyetlerinin takdirini kazandı. UNHCR,
kampların “beş yıldızlı kamp” olarak nitelendirilmesinde önemli bir farkındalık
yarattı.
Hükümetin Suriyeli mülteciler konusundaki dış yardımlara kapalı politikasının
önemli bir başka unsuru da yardım ve koruma faaliyetlerinde uluslararası ve sivil
toplum işbirliğinden uzak durmasıydı. UNHCR gibi 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin
35. Maddesi tarafından özel denetleme ve işbirliği yükümlülüğü kazandırılan bir
örgüt bile kamplara sokulmadı. Ancak 2012 Yılında UNHCR’a ve zamanla diğer UN
örgütlerine, çok sınırlı olarak kamplara giriş izinleri verilmeye başlandı. Ama 2014
yılı başında bile UNHCR’ın kamplara yönelik faaliyetleri teknik destek ve gönüllü
geri dönüş mülakatlarını izlemekle sınırlı bulunuyor.
Uluslararası (hükümetlerarası) kurumlara kapalı yürütülen kamplardaki
yardım çalışmaları, ulusal ve uluslararası STÖ’lere de doğal olarak kapalı tutuldu.
Türk Kızılayı’nın barınma ve gıda sektörü çerçevesinde, AFAD’ın koordinatörlüğü
altındaki faaliyetlerinin dışında, İnsani Yardım Vakfı (IHH) elindeki ya da yeni
topladığı yardım malzemesini, kamp girişlerinde AFAD yetkililerine aktarma
şeklinde faaliyet gösteren ilk Türk STÖ’sü ünvanını kazandı.
2012’deki bir gelişme de UNHCR’ın hatırlatması ile hükümetin, resmi
söylemlerde “misafir” kavramını bırakarak, “geçiçi koruma” kavramını kullanmaya
başlaması oldu.
“Geçici Koruma” kavramı, krizin ikinci yılında ancak yasallaşabilen
“Yabancılar ve Uluslararası Koruma” yasasının (14 Nisan 2013) 91. Maddesi’nde
yer alıyor. Ancak Avrupa Birliği’nin 2001 tarihli Geçici Koruma yönergesinden ithal
edilen bu kavram, kitle göçleri durumunda nasıl davranılacağı ve mültecilerin hakları
açısından hiçbir ayrıntı içermiyor.
Krizin en başından beri sessizce gelişen ama gerek Türk makamları gerekse
UNHCR’ın duyurularında üzerinde durulmayan bir oluşum, 2013 yılında görmezden
5
gelinemez bir noktaya ulaştı. 2013 Yılı ortalarından itibaren kentlerde yaşıyan
Suriyeli mültecilerin sayısı kamp nüfusunu üç misline yakın geçti. 2013 yılı sonu
itibariyle 210,000 kişi kamplarda yaşarken, kent mülteci nüfusu başta da belirtildiği
gibi 500,000’i geçti. Mevcut yasanın Geçici Koruma konusundaki hükmünün
ayrıntıdan tamamen yoksun olmasının yarattığı sorunlar, kentli mülteci nüfusu
olgusu karşısında çok çarpıcı biçimde ortaya çıktı.
Bu çalışma, kamplarda operasyonel faaliyetlerine izin verilmeyen STÖ’lerin,
devletin, uluslararası kuruluşların sırt çevirdikleri, ihmal ettikleri bu nüfusa yardım
eli uzatan tek kurum olabilecekleri varsayımından yola çıktı.
3 METOD VE SAHA ÇALIŞMASI
3.1 Genel Çerçeve
“Türkiye’deki Suriyeli Mültecilerin Haklarının Korunması ve Yaşam
Koşullarının Arttırılmasında Rol Alan STÖ’lerin Üç Sınır İlindeki Çalışmalarıyla ilgili
Örnek Durum Analizi” başlıklı bu çalışma kısa bir sürede gerçekleştirildi. Araştırma
objektiflik ve tarafsızlık ilkelerine dayalı, hızlı bir gözlem niteliği taşımaktadır.
Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis illeri, gerek kampları gerekse kentli mülteci
nüfusun yoğunluğu açısından, genel özellikleri yansıtan kentler oldukları için
seçildiler. Üç ilin birbirine komşu olması, ekonomik gelişmişlik, etnik ve dini dokular
açısından farklılıklar da göstermesi nedeniyle üç ilin seçiminin isabetli olduğuna
inanmaktayız. Bu tür farklılıkların, sivil toplumun mülteciler konusundaki çalışma
istekliliğini yansıtabileceği düşünüldü.
Araştırmanın hedef kitlesini Suriye mülteci krizinin Türkiye’deki boyutu
ile ilgili çalışmalar yapan uluslararası, ulusal (Türk) ve yerel STÖ’ler oluşturuyor.
Alan ekibimiz illerdeki çalışmasının önemli bir bölümünü Suriyeli mültecilerle
ilgili çalışmalar yapan STÖ’lerin alan temsilcileriyle derinlemesine mülakat ve
katılımcı gözleme ayırdı. Çalışma üç bölümden oluştu. Hazırlık niteliğindeki ilk
bölüm kentli mültecilerle ilgili daha önce yazılan raporların taranması, İGAM’ın
akademisyen üyeleri tarafından soruların hazırlanması ve STÖ yetkilileri ile
randevuların alınmasından oluştu. STÖ’lerle ön temasta, uluslararası, ulusal ve yerel
STÖ kategorileri oluşturuldu. Ulusal ve Yerel STÖ’ler ayrıca mevcut bilgilerin ışığı
altında a) inanç temelli STÖ’ler; b) hak temelli STÖ’ler, c) laik yardım STÖ’leri;
d) Mültecilerle daha önce çalışan STÖ’ler; e) Sendika, Birlik gibi Meslek örgütleri
olarak sınıflandırıldılar. İkinci bölüm alan çalışmasıydı. İki kişilik IGAM alan
ekibine, Milliyet gazetesinin Ankara bürosundan bir de foto muhabiri araştırmanın
görsel malzemeler ile desteklenmesi amacıyla katıldı.
6
Alan çalışması her üç kentin merkezinde birer günde gerçekleştirildi.
Görüşmelerde yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanıldı. Görüşmeler her
bir STÖ ile ayrı ayrı ve yüz yüze gerçekleşti. Hizmetlerin alınması konusunda
STÖ temsilcilerinin verdikleri bilgilerin faydalanıcı kesim olan mültecilerle de
kontrolüne çalışıldı. Bu nedenle mültecilere ev ziyaretleri yapıldı. Ancak, mülteci
ailelerine ulaşabilmenin yolu yine STÖ’lerin aracılığından geçtiğinden, daha çok,
yardım alan ailelerle görüşmek mümkün olabildi. Aile ziyaretleri sırasında yardım
yapan STÖ’nün temsilcisi ile o STÖ’nün tayin ettiği tercümanlar hazır bulundular.
Buna karşılık semtlerdeki ziyaretlerde bize aracılık eden STÖ yetkililerinin ilk kez
gördüğü mültecilere rastlanıldı.
Randevu alınması sırasında hatta randevuların gerçekleştirilmesi aşamasında
özellikle uluslararası STÖ’lerin aşırı çekingen davrandıkları gözlemlendi. Hazırlık
aşamasında ayarlanan randevular alanda son dakikada, karşı tarafın talebi ile
iptal oldu. Bu nedenle alan çalışması sırasında uluslararası STÖ temsilcileri ile
buluşulamadı. Ancak onların ulusal STÖ ortakları ile görüşmek mümkün olabildi.
Alan çalışmasında görüşülen STÖ ve ziyaret edilen aile dökümü şöyle
gerçekleşti:
Şanlıurfa’da 5 STÖ 10 Aile
Gaziantep’te 4 STÖ 6 Aileye
Kilis’te 3 STÖ Okul, Kamp ve Sosyal Merkez
Alan dışı (Ankara)
Alan çalışmasının sınırlı olması ve uluslararası STÖ’lere özellikle kayıt
yaptırmaları sırasında karşılaştıkları sorunlar yüzünden ulaşılamaması nedeniyle
bulgular, telefon mülakatları, internet taraması ve STÖ’ler tarafından hazırlanan
raporlar ile diğer faaliyetlerin araştırılması yoluyla desteklendi. Konuyla ilgili
rapor yazan STÖ’lerin yetklileri ile telefon mülakatları yapıldı. 18 Aralık 2013
tarihinde Gaziantep’e gidilerek OCHA/ECHO’nun Suriye İnsani Krizi Ortaklar
2014 Uygulama Planı Toplantısı’na katılındı. Buraya katılan uluslararası 5 STÖ’nün
temsilcileri ile görüşüldü. 28 Ocak 2014’te tekrar Şanlı Urfa’ya gidilerek izin almış
2 Uluslararası STÖ merkezi ziyaret edildi. Ayrıca, hem bir AB ülkesi Büyükelçiliği
yetkilileri, hem de İçişleri ve Dışışleri bakanlıkları yetkilileri, ayrıca AFAD ile
görüşülerek uluslararası STÖ’lerin çalışma izinleri konusundaki resmin ortaya
çıkartılmasına çalışıldı.
Üçüncü aşamada bulgular analiz edildi ve rapor hazırlandı. Bulguların genel
bir durumu yansıtıcı nitelikte olduğu kanaatindeyiz.
7
3.2 Sorular
Sorular kentli mültecilerin yardımlara erişimi, STÖ’lerin kendileriyle ilgili
objektif bilgileri, STÖ’lerin kendilerini nasıl algıladıkları kateogrilerinde düzenlendi,
ayrıca saha çalışması yapacak ekibin mülakatlarda dikakt etmesi gereken noktalar
belirlendi.
3.2.1 Suriyeli kentli mülteciler için hazırlanan sorular
- Çalışıp çalışmadıkları, çalışma koşulları yaşam koşulları, hizmetlere erişim
- Yaşadıkları bölgelerde yaşamlarını güçleştitici, adaptasyonlarını zorlayıcı etmenler
nelerdir?
- Aile olarak kaç kişiler?
- Mali durumları?
- Neden kampa gitmedikleri?
- Kimlik kartı olup olmadığı?
- Devlet hizmetlerinden haberdar olup olmadıkları?
- Aldıkları destek ve yardımlar?
- Halkın kendilerine karşı tavrı?
- Çocuklarının okula gidip gidemedikleri?
3.2.2 STÖ bilgileri
- Uluslararası, ulusal, ya da yerli STÖ kategorilerinden hangisine giriyor?
- Suriyeli mülteciler için yürüttükleri yardım faaliyetleri?
- Devlet kurumları ve BM örgütleriyle ilişki ve işbirliği yapıyorlar mı? Yapıyorlarsa
niteliği?
- Diğer STÖ’lerle (uluslararası, ulasal, yerel) işbirliği?
- Faaliyetler için yeterli fonlarının (öz kaynak) olup olmadığı?
- BM, AB veya ülkelerden, uluslararası STÖ’lardan fon alıp almadıkları?
- Hükümet ile çalışmalarda, izinlerin alınmasında karşılaşılan sorunlar?
- Hizmetin eriştiği nüfusun genişliği?
- Yaklaşan kış ayları için hastalıklara karşı önlem alındı mı?
- Kaç kişilik bir ekiple çalışmalar yürütülüyor? Ekibin eğitim ve tecrübe düzeyi?
- Hedef kitlenin hangi kritere göre belirlendiği?
8
3.2.3 STÖ algıları
- İnsani yardım ve özellikle mülteci alanında tecrübeniz var mı, varsa daha önce
hangi alanlarda çalıştınız?
- Şehirler kapasitenin üzerinde sığınmacı ile karşı karşıya kaldığında yeterli düzeyde
önlemler alınabilir mi?
- Götürülen hizmetin niteliği
- Halkın sığınmacılara karşı bakış açısı ve algısı nedir?
- Mültecileri topluma entegre etmek için planları var mı? Yani gelen ve gelmeye
devam eden 1 milyondan fazla mülteci topluma nasıl entegre edilebilir?
- Yaşam koşulları ve hizmetlere erişimleri
- Yardım faaliyetlerinin saiki:Sevap mı görev mi?
- Sığınmacılara yeterli destek ulaştırılabiliyor mu?
- STÖ’lerin önündeki temel zorluklar
3.2.4 Katılımcı gözlem için dikkat edilecekler
- Şehirlerde Suriyelilerin görünür olup olmadığı
- Kentler arası farklar
- Yaşam koşulları
- STÖ’lerin planlı çalışmaları
- Hizmet tatmini
- BM-STÖ işbirliği
- Koordinasyon
- Maddi kaynaklar
- Kadın çalışanlar
- Alanda bulunma süreleri
- Yardımları sadece insani boyutta mı gerçekleştiriyorlar yoksa başka amaçları var
mı? Bu mültecilerin evlerine dönmelerini beklemek gibi?
- Deneyimleri
- Mültecilerle bire bir mi çalışıyorlar?
- Hizmetlerinin sürdürülebilirliği
9
- STÖ’lerin sunduğu hizmetlerin yoğunlaştığı alanlar (ihtisas alanları); temel gıda
ve gıda dışı malzeme yardımı; barınak desteği; çeşitli sağlık hizmetleri; psikososyal destek; ampute tedavi; ilaç; eğitim; kadın sorunları. Bu açıdan şehirler arası
farklılıklar.
4 ANLATIMLAR ve GÖZLEMLER 1: KENTLİ MÜLTECİLER
Yapılan görüşmeler sonucu, kentlerde yaşayan mültecilerin sorunları
görüşmeler sonucu şu şekilde özetlenebilir;
4.1 Barınma
Kamp dışındaki mülteciler barınma konusunda hemen hemen hiçbir destek
alamıyorlar. Bazen, birkaç aile biraraya gelerek bir daire kiralıyorlar. Suriyelilerin
çoğunluğu ziyaret ettiğimiz bu üç ilin en fakir kısımlarındaki kiralık yerlerde
yaşıyorlar. Küçücük çocuklar çıplak ayakları ile beton üzerinde dolaşıyorlar. Isınacak
bir soba, üstlerine örtecekleri bir battaniye bulmak bile zor. Kentsel dönüşüm
çerçevesinde yapılan mütevazi konutlara yerleşenler de var. Ama, 500 TL’ye ulaşan
elektrik parasını ödemeyemedikleri için çıkartılacaklar.
Gaziantep’in Güzelvadi Mahallesi, kentin kırsalla kucaklaştığı en uç
noktalardan birisi. Buralarda, dört beton kolon üzerinde yükselen tek katlı ilkel
yapıların, dükkan olarak tasarlanmış zemin katlarına, aldıkları briket ve çimento-kum
desteği ile duvar ören Suriyeliler, iç mekanı, çarşafla bölümlere ayırarak aralarında
paylaşıyorlar. Acil olarak battaniye, giysi ve gıdaya ihtiyaçları var.
Gaziantep Mazlum-Der Yöneticisi Mehmet Alkış bir Suriyeli ailenin,
ellerindeki tek kaşığı paylaşarak yemek yediklerini belirterek, kendilerinden çatalkaşık yardımı istediklerini söyledi.
Suriyeli mülteciler kamplarda yer bulamıyorlar. 25,000 kişilik kamplar şimdi
35,000 kişiyi misafir ediyor. Ayrıca, kamplarda özel hayatın mahremiyetini sürdürmek
zor. Diğer yandan, kamptan çıkış izni olmadığından dışarıda çalışıp para kazanmak
imkansız. Bu insanlar, çalışarak Türkiye’deki koşullara uyum sağlamak istiyorlar.
Bu nedenle çalışma hayatına erken başlamayı önemli bir adım olarak görüyorlar.
Şanlıurfa Eğitim Bir Sen yetkilileri, kent merkezlerinin dışında çok sayıda
Suriyeli mültecinin, tarım sektöründe çalışabilmek için kırsal alanlara yayıldıklarını
belirtti. Kırsal kesimde kullanılmayan bağ evlerine, depolara yerleştikleri söyleniyor.
Kırsal kesimde ve köylerde yaşayanlar çok daha az görünür durumdalar. Onların
kayıt işlemleri ve sayılarının tespiti ise hemen hemen imkansız.
Kilis Ortak Akıl Platformu da kentteki barınma konusunda şu tespiti yapıyor:
“Halen Kilis’te Suriyelilerin kiralamaları sonucunda kiralık konut kalmadığı gibi
10
terk edilmiş ve sahiplerince başka şehirde oturmaları nedeniyle kullanılmayan boş
ev ve iş yerlerine bile aileler yerleşmiş, kendilerince basit tamiratla bu riskli yapıları
kullanmaktadırlar.”
4.2 Gıda ve beslenme
En önemli sorunlardan biri de gıda ve beslenme. Çocuklardan başlayarak eksik
beslenme büyük bir sorun. Belediyelerden ve sivil toplum kuruluşlarından yardım
paketleri alarak karınlarını doyurmaya çalışıyorlar.
4.3 Sağlık
Kayıt olan Suriyeli mülteciler, kendilerine verilen kimlik kartları ve bu
kartlardaki kimlik numaraları ile sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyorlar. Ayrıca
yüzde 20 sini ödeyerek ilaç alabiliyorlar. Sağlık gibi çok önemli bir hizmete erişim
son derece kıymetli bir katkı. Kilis’te faaliyet gösteren Uluslararası Mavi Hilal
Vakfı Başkan Yardımcısı Muzaffer Baca, Suriye’li nüfusun Kilisli halkla eşit orana
çıktığı ilde devlet hastanesinde mülteci hastalar ve yaralıların çokluğu nedeniyle TC
vatandaşlarının hizmetinde aksama ve gecikmeler olduğunu söyledi.
Diğer yandan, pahalı tedavi gerektiren durumlarda sağlık hizmetlerinin
yetersizliği ortaya çıkıyor. Bombalardan dolayı sakatlanan insanları hayata döndürmek
için çok pahalı tıbbi müdahaleler gerekebiliyor. Bunu karşılayacak kaynak yok.
En yakınlarını bombardımanlarda kaybedenler için psikolojik destek, travma
sonrası programlar, ampute (sakat) kalanlara protez sağlanması gibi yardımlar da
eksikliği hissedilen sağlık hizmetleri arasında.
4.4 Çalışma hakkı
Şehirlerde yaşayan Suriyeli mülteciler yaşamlarını sürdürebilmek için çalışmak
zorundalar. Ancak, Türkiye’de, resmen “geçici koruma” dan yararlanan kişiler için
çalışma koşullarını düzenleyen bir mevzuat yok. Bu boşluktan dolayı ancak kayıt
dışı olarak çalışabiliyorlar. Bu da her türlü istismara yol açıyor.
Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis’te, kampların dışında yaşayan Suriyeli mülteciler,
tarım ve inşaat sektörü ile ağır metal işlerinde istihdam ediliyorlar. Önemli sayıda
mülteci ailesi, köylere yayılarak tarım üretiminde çalışıyor. Şanlıurfa Deniz Feneri
örgütünün temsilcisi Osman Gerem, bazı Suriyelilerin yapılan organizasyonlarla,
ucuz işçi olarak, sınır illerinin dışına da götürüldüklerini belirtti.
Ebu H. 63 yaşında. Emekli Asker. Ailesinden 10 kişi beraber kaldığı
Gaziantep’ki dükkandan bozma bir mekanda günde 10 kg. fıstık ayıklama karşılığı
4 TL kazanarak geçiniyor.
Öte yandan zengin Suriyeli mülteciler arasında ticaret yapanlar, kuyumculukla
uğraşanlar, cafe-restaurant işletenler de var.
11
4.5 Eğitim
Kamp dışında yaşayan Suriyeli mültecilerin çocukları büyük ölçüde eğitim
alamıyorlar. Şanlıurfa İl Merkezi’nde Suriyeli çocuklar için açılan okula 1.200 çocuk
kayıt yaptırmış. Ancak halen 400 öğrenci Suriye’li öğretmenlerden ders alıyor.
Öğrenciler servislerle evlerinden alınıp, bırakılıyorlar. Ancak ev ziyaretlerinde
konuştuğumuz aileler, bu okuldan haberdar olmadıklarını söylediler.
4.6 Sığınma Başvurusu ve üçüncü ülkeye yerleştirme
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Türkiye’nin
uyguladığı geçici koruma rejimini desteklemek amacıyla, Suriyeli mültecilerin
bireysel sığınma başvurularını geri çeviriyor. Suriyeli mülteciler, üçüncü bir ülkeye
yerleştirilmek talebiyle UNHCR’ın Gaziantep ofisinin kapısına gidiyorlar, ancak şu
anda bu başvuruları alınmıyor.
4.7 Uyum
Osman Gerem, Şanlıurfa’da halkın misafirperver ve anlayışlı olduğunu
söylüyor.
Gerem, savaş öncesinde Tükiye ile Suriye’nin vizesiz geçiş imkanı sağlamalar
sonucu, yıllardır birbirini görememekten dolayı küllenen akrabalık ilişkilerinin
karşılıklı ziyaretlerle canlandığını hatırlatıyor. “Bu yakınlaşma, Suriyelilerin,
çatışmalar başladığında akrabalarının yanına daha kolay sığınmasını sağladı” diyor.
Kilis Ortak Akıl Platformunun raporunda da Suriyelilerin kentlerdeki varlığının
yarattığı uyum problemlerinin başında kira sorununu yer alıyor. Ucuz çalışma bir
başka gerginlik konusu.
Uluslararası Mavi Hilal Vakfı Başkan Yardımcısı Muzaffer Baca da Kilis’teki
ortak sorunları benzer biçimde dile getirdi: “Kira artışı, kültürel farkılılıklar (Dini
farklılılıklar, ahlaki değerler), alınan güvenlik tedbirleri Kilis halkını rahatsız
ediyor”.
5 ANLATIMLAR VE GÖZLEMLER 2: STÖ’LERİN FAALİYETLERİ
5.1 Genel
Bugüne kadar Türkiye’nin karşılaştığı bu en büyük mülteci krizinde devletin
imkanlarının çok büyük bir kısmı 10 ildeki 22 Kampta yaşayan Suriyeli mülteciler
için kullanılıyor. Kentlerde yaşayan yarım milyon mültecinin hayata tutunmasında
ise en büyük destek sivil toplum örgütlerinden (STÖ) geliyor. Devletin ve uluslararası
kuruluşların boş bıraktıkları alanı onlar doldurmaya çalışıyor. Adlarından kimse pek
bahsetmese de söz konusu kuruluşlar buradalar. Büyük fedakarlıklarla mağdurların
hayatında değişiklikler yaratmaya çalışıyorlar.
12
Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis’te daha çok inanca dayalı STÖ’ler kamp dışında
yaşayan mültecilere yardım konusunda aktif faaliyet gösteriyorlar. Hak savunucusu
olan STÖ’ler ise savunuculuk, raporlama, izleme ve farkındalık faaliyetleri
yürütüyorlar. İnanç temelli olmayan yardım kuruluşları arasında da bölgede olağanüstü
yardım çabaları gösterenler var. Olması gerekenden çok daha az sayıda uluslararası
sivil toplum örgütü de acil gıda yardımının dışında kendi ihtisas alanlarında ihtiyaç
sahiplerinin dertlerine çare bulmaya çalışıyor. Ayrıca, Suriyelilerin kurduğu sivil
toplum oluşumları da bölgede faal.
Çalışmanın kapsadığı üç ilde Suriyeli mültecilere yardım amacıyla
birçok STÖ’nün çaba gösterdiği gözlemlendi. Aşağıda bu gözlemlerin bir özeti
sunulmaktadır:
5.2 Şanlıurfa Platformu
Şanlıurfa’daki 60 kadar sendika ve diğer örgütlerin temsilcileri, 2012’de
biraraya gelerek “Şanlıurfa STÖ İnsani Yardım Platformu”nu oluşturmuş. Deniz
Feneri, IHH, Mazlum Der, Kimse Yok mu gibi yardım kuruluşları platformda
yer alıyorlar. Kent merkezindeki Suriyeli sayısı birden bire artınca, Deniz Feneri
Derneği’nin sorumlusu Osman Gerem önderliğinde STÖ’ler biraraya toplanmış.
Platform Valilik ile yakın işbirliği yapıyor. Evsiz ya da yardıma muhtaç
Suriyelilerin tespitine çalışıyor. Eğitim-Bir-Sen’den İbrahim Çoşkun, faaliyetlerden
bahsederken kaynak ve bağış bulma çabalarının altını çiziyor. İşadamlarından destek
istediklerini, ayrıca Ankara, Istanbul, Kayseri Büyükşehir Belediyeleri ile temasa
geçerek patates, soğan, un, mercimek gibi temel gıda maddelerini temin ettiklerini
anlatıyor. Osman Gerem, yurt dışından da yardım temin ettiklerini söylüyor:
“Almanya’daki Nurenberg Medine Vakfı bize 30 tonluk malzeme yardımı yaptı”.
Gerem, kriz uzadıkça yardım miktarının azaldığını da vurguluyor.
STÖ’lerin yardımlarının büyük bölümü, sınırın Suriye tarafındaki yerinden
edilmiş insanlara yollanıyor. Gerem, 2012’den bu yana toplam 120 TIR dolusu
insani yardım malzemesinin Suriye sınır ötesine gönderildiğini söyledi. Kenttekilere
yapılan yardımı ise 50 TIR hacminde.
Şanlıurfa belediye Meclisi Üyesi Yusuf Mert, yardımların asıl hedefinin
sınır ötesi olduğunu söylüyor. Bu yardımlar sayesinde Türkiye’ye gelişlerin
yavaşlayacağına inanıyor.
5.3 IHH
İHH Şanlıurfa Şubesi, Platform’dan ayrı olarak da yardım faaliyetinde
bulunuyor. İHH Şube Başkanı Behçet Atila, Şanlıurfa’da 70,000 Suriyelinin kamp
dışında yaşadığını belirtiyor. Sorunların başında adres tespiti geliyor. Kentin değişik
13
semtlerine yayılan Suriyelilere ulaşmak çok zor. Atila, “Bir çalışanımız ve 10 kadar
gönüllümüz var” diyor. Böylesine dar bir kadro ile onbinlerce ailenin adres tespitini
yapmaya çalışıyorlar.
İHH’nın da yardımları, kamplara ve Suriye tarafına sevkediliyor. Kentte
yaşayan Suriyelilere ise daha çok yerel örgütün çabalarıyla yardım ulaştırılabiliyor.
Atila, “Kurban bayramında, 10 gönüllümüzle mültecilere et dağıttık” diyor.
Atila’ya göre de kamp dışında yaşayanların en büyük sorunu kira. Üç, dört
aile bir evde kalıyor. 25 kişinin bir odada kaldığı durumlara da rastlanıyor.
Atila, Valiliğin eşgüdümünde bir okul açıldığını, Suriyeli öğretmenlerin ders
verdiğini söyledi. Ancak ev ziyareti yaptığımız ailelerin bir bölümü bundan habersiz.
Ayrıca çıplak ayaklarıyla taş avlularda dolaşan çocukların durumu da gösteriyor ki
eğitim, aileler için henüz bir öncelik değil.
5.4 MAZLUMDER
Bir insan hakları kuruluşu olan MAZLUMDER, Gaziantep şubesi yetkililerinin
çabasıyla, kentte bir yardım örgütü olarak da çalışıyor. Genel Yönetim Kurulu
Üyesi Abdürrahim Çelik, “Kentteki en büyük sorun insani yardımın ulaştırılması”
diyor. Ellerini “taşın altına koymak” zorunda kaldıklarını belirtiyor. Mültecilerin
çoğunlukla kenar mahallelere yerleştiklerini, çok zor koşullarda yaşadıklarını,
en büyük ihtiyaçlarının başlarını sokacak bir dükkan, bir ambar veya branda bezi
olduğunu sözlerine ekliyor. Verdiği bilgiye göre Gaziantep’te de bir iki odayı üç
aile paylaşıyor. Çelik, kentte yaşayanların sayısının birden bire artması üzerine,
Güzelvadi ve Dumlupınar mahallelerini pilot bölge olarak belirlediklerini söylüyor.
2012 ortasından itibaren yaklaşık 400-500 aile tespit etmişler. Bu ailelere destek
veriyorlar. “Ama” diyor, “devletten bir destek yok. Kendi imkanlarımızla yardım
toplayıp dağıtıyoruz”.
MAZLUMDER Genel Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Alkış da, istenirse
1.5 milyon nüfuslu kentte mültecilere önemli destek sağlanabileceğini vurguluyor.
Bu amaçla ekonomik durumu iyi ailelerin birer mülteci ailesine destek çıkacakları
“kardeş aile projesi” önerdiklerini anlatıyor.
5.5 İnsan Hakları Derneği
İnsan Hakları Derneği (İHD) Gaziantep Şubesi Başkanı Avukat Hasan Önder
Suğlu, İHD’nin bir insan hakları örgütü olarak bu krizin içinde olduğunu belirtiyor.
İHD, yardım faaliyetlerinin ayrımcılık yapılmadan ve siyasi niyetler dikkate
alınmaksızın dağıtılıp dağıtılmadığını izlemek görevini üstlenmiş. İHD ayrıca,
Nusaybin sınır bölgesine duvar örülmesi girişimini sendikalar ve bazı siyasi partilerle
birlikte protesto etti.
14
5.6 Helsinki Yurttaşlar Derneği
İnsan hakları alanında çalışan STÖ’lerden Helsinki Yurttaşlar Derneği de
Kilis’te Suriyeli mülteciler için faaliyet gösteriyor. Helsinki Yurttaşlar Derneği, ünlü
Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü ile birlikte birinci basamak tedavi ve Akıl Sağlığı
Destek Programları uyguluyor.
5.7 Uluslararası Mavi Hilal Vakfı
Suriyeli mülteciler için ciddi çabalar sarfeden sivil toplum kuruluşlarından birisi
de Uluslararası Mavi Hilal Vakfı (IBC). Vakfın Başkan Yardımcısı Muzaffer Baca,
2011 baharından bu yana önce Hatay sonra Kilis’teki mültecilere gıda malzemesi,
hijyenik malzemeler ve çocukların ihtiyaç duydukları yardım malzemelerini paketler
halinde ve Kızılay kanalıyla kamplara ulaştırdıklarını söylüyor.
Gıda malzemeleri yardımına ilave olarak 2012-2013 arasında, Kilis’te yaşayan
2,600 aileye 250’şer TL nakit yardım yapmışlar. Bu yardımın kaynağı Catholic
Relief Services. IBC, Kilis’te üç adet Çocuk Psikolojik Destek Merkezi kurmuş.
Burada 1.600 çocuğa Suriyeli öğretmenler ile müzik, bilgisayar ve resim dersleri
verilmekte.
IBC, 1.350 çocuğun okuduğu okulun yakıt, elektrik, temizlik giderlerini, Alman
Malteser International’ın sağladığı fonlarla karşılıyor ve Suriyeli öğretmenlerin
maaşlarını ödüyor.
IBC-Malteser International işbirliği ile kurulan 32 yataklı konteyner hastane
ile Kilis Devlet Hastanesi’nin yükü hafifletiliyor. Burada Suriyeli doktorlar ve
sağlık personeli hasta ve yaralıların tedavi ve bakımlarını sürdürüyorlar. Konteyner
hastanenin bir benzeri de kent çıkışındaki barınma merkezinde de kurulmuş. IBC ve
Malteser International ortaklığı kampa yemek de sağlıyor.
5.8 Hayata Destek Vakfı
Hayata Destek adlı STÖ de 900 kadar mülteci ile yaptığı ankete dayalı bir
rapor hazırladı. Hayata Destek ayrıca yaklaşık 3 bin mülteci için elektronik bir bilgi
sistemi ile yardım dağıtım faaliyeti yürütüyor. Hayata Destek Vakfı Hatay, Kilis
ve Şanlıurfa’da kamp dışındaki mülteciler için gıda, hijyen ve kışa hazırlık yardım
paketleri dağıtmaya devam ediyor.
5.9 Araştırmacı STÖ’ler
Yukardaki STÖ’lerin dışında kalan birçok STÖ’nün de krizle ilişkileri sürüyor.
Bazı STÖ’ler kentlerdeki mültecilere yönelik araştırma çabaları yürütüyorlar., raporlar
hazırlıyorlar. Özellikle düşünce kuruluşu niteliğindeki STÖ’ler, ciddi raporlarla tarihe
not düşüyorlar. Ankara merkezli USAK bu kuruluşlardan biri. USAK, ABD’nin ünlü
düşünce kuruluşu Brookings Ins. ile ortak bir rapor yayınladı.
15
Suriye’den İstanbul’a Gelen Sığınmacıları İzleme Platformu adı altında
biraraya gelen STÖ’ler de yakın bir geçmişte, ankete dayalı bir rapor yayınladı.
Kilis’te, toplum önderi durumundaki kişilerin oluşturduğu Ortak Akıl Platformu,
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğer yetkililere sundukları raporları ile farkındalık
yaratmaya çalıştılar.
Ali Aslan Özaslan, Eğitim ve Gençlik Derneği Gaziantep Sorumlusu. Dernek,
AB üyesi ülkelerden gençleri projeler kapsamında kente getiriyor. Bu gençler mülteci
krizi ile beraber kamplarda bazı etkinlikler yürütmüşler. Ancak bu çabalar kamp
yönetimleri değiştikçe sekteye uğruyor.
Türk Tabibler Birliği Suriye iç savaşına bağlı yaşanan göç ve göçe bağlı sağlık/
sağlık hizmeti sorunları üzerine, Mayıs-Kasım 2013 tarihleri arasında sığınmacılara
yönelik TTB ve bölge tabip odalarının yürüttüğü çalışmalardan yararlanılarak
hazırlanan “Suriyeli Sığınmacılar ve Sağlık Hizmetleri” başlıklı bir rapor hazırladı.
Gaziantep Barosu, Adli Yardım programı çerçevesinde Suriyeli mültecilerin
başvrularında destek sağlıyor. Ücretsiz adli yardım talepleri arasında vatandaşlık
başvurusu (TC vatandaşı akrabaların olması durumunda), evlilik-boşanma davaları
ve üçüncü ülkelere yarleştirme konusu ön planda yer alıyor.
5.10 Türk Kızılayı
Türk Kızılay’ı bu krizde iki temel görev üstlendi. Birincisi Kamplarda
AFAD’ın koordinasyonunda barında ve gıda yardımı sağlıyor. Kendi olanakları ve
başta UNHCR olmak üzere bağışçı kurumlardan sağladığı çadır ve diğer barınak
tipleri ile kamplardaki barınak ihtiyacını karşılıyor. Başlangıçta sıcak yemek dağıtımı
ile başlanan gıda dağıtımı 2013’ten itibaren giderek Dünya Gıda Programı WFO’nun
sağladığı karne ile gıda malzemesi satışı biçimine dönüşerek devam ediyor. Kızılay,
bu yardımın koordinasyonunu yürütüyor. Kızılay’ın ikinci büyük faaliyet alanı,
sınıra sıfır 8 noktada, bağışlarla toplanan yardım malzemelerinin Suriye içindeki
ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere bu dağıtımı gerçekleştiren Suriyeli gruplara ya
da uluslararası STÖ’lere devretmek.
5.11 Uluslararası STÖ’ler
Uluslararası STÖ’ler, hükümetten çalışma izni almak zorundalar. Bu çok ağır
işleyen bir süreç. Dernekler yasası gereğince Türkiye’de faaliyet göstermek isteyen
Ulusllararası STÖ’lerin İçişleri Bakanlığı’na müracaatları gerekiyor. Bakanlık,
başta Dışışleri bakanlığı olmak üzere çoğunluğu güvenlik birimi olan çeşitli devlet
kuruluşundan söz konusu STÖ hakkında görüş ve tavsiye istiyor. Uluslararası
STÖ’nün geçmişte Türkiye hakkındaki bir beyanı reddedilme nedenleri arasında
bulunuyor. Ayrıca, izin almadan, elemanlarını turist pasaportuyla Türkiye’ye
göndererek “kayıt dışı” faaliyet gösterdiği tesbit edilen STÖ’lerin izin talepleri de red
16
ediliyor. Buna karşılık yaklaşık 80 kadar uluslararası STÖ’nün temsilcilerinin sınır
illerinde çalışma yürüttüğü belirtiliyor. 1 Şubat 2014 Tarihi itibariyle 18 Uluslararası
STÖ’nün izin aldığı biliniyor. Ancak bunların büyük bir çoğunluğu Sınırın Suriye
tarafında yardım götürmeye çalışıyor.
Danimarka Mülteci Konseyi (Danish Refugee Council), International Medical
Corps (IMC), Mercy Corps, GOAL, International Rescue Committee, CARE
(Cooperative for Assistance and Relief Everywhere), Save the Children International
izin alabilenler.
Amerikan Mercy Corps örgütü, Ürdün, Lübnan, Irak ve Türkiye’deki
milyonlarca Suriyeli mültecinin önemli ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Özellikle
aşırı şiddetle karşılaşan çocuklar, yaşadıkları büyük korkuların etkisinden günlük
yaşamlarında kurtulamıyorlar.
International Medical Corps da, Conrad N. Hilton Vakfından sağladığı
750,000 Dolarlık fonla Türkiye’deki Suriyeli mültecilere sağlık ve eğitim hizmetleri
sunuyor. Kilis’in yanı sıra Şanlıurfa’da bir klinik açma hazırlığı içindeler. Danimarka
Mülteci Konseyi Hatay ve Şanlıurfa’da faaliyet gösteriyor. Travma sonrası eğitimleri
veriyor.
İzin talebi reddeilen ya da beklemede ve incelemede olan birçok Uluslararası
STÖ, yerel-ulusal STÖ’lerlşe işbirliği yaparak, daha doğrusu onların adı altında
mültecilere yardım yapmaya çalışıyor. Ancak tüm uluslararası STÖ’ler, para
transferleri, maaş, ücret ve diğer masraflarının gerçekleşmesi gibi ciddi operasyonel
sorunlarla karşı karşıya bulunuyorlar.
2013’ortalarından itibaren devletin Uluslararası STÖ’lerin çalışmaları lonusuna
karşı tutumunda tedrici bir yumuşama olduğu gözlemleniyor. Yetkililer “Uluslararası
STÖ’lerin çalışmasıma sıcak bakıyoruz. Ama bu konuda kontrollu olacağız. Bir STÖ
enflasyonu kesinlikle arzu etmiyoruz” diyorlar.
5.12 Suriyeli STÖ’ler
Mültecilere yardım etmeye çalışan STÖ’lerin bir bölümü de Suriye menşeili.
Örneğin Assistance Coordination Unit (ACU) Suriye’deki aktivist gençlerle iletişim
kurup onlara çeşitli eğitimler veriyor. Özellikle kadın çalışmalarında etkinler.
17
5.I BULGULAR VE SONUÇLAR
1) Şanlı Urfa, Gazi Antep ve Kilis’te yaptığımız ev ziyaretleri, bize anlatılar ve
okuduğumuz raporlar Türkiye’de kamp dışında yaşayan yüzbinlerce Suriyelinin
son derece zor koşullar altında yaşadığını gösteriyor. Aslında bu sadece
Türkiye’de yaşanan bir durum değil. Suriye’ye komşu ülkelerden Ürdün, Lübnan
ve Irak ile Mısır’da da aynı sorunlar yaşanıyor. Mültecilerin, bu ülkelerin sınırları
içinde hızla çok geniş bir coğrafyaya yayılmaları, kayıt olmalarına, zorla geri
gönderilme olasılığına karşı uluslararası korunmadan yararlanmalarına ve temel
ihtiyaçlarının karşılanmasına engel oluyor.
Ortaya çıkan hizmet ve yardım boşluğunu, genellikle gönüllü kuruluşlar
doldurmaya çalışılıyor. Ulusal, yerel, uluslararası ve Suriyeli sivil toplum
kuruluşları kendi ihtisas alanlarında yararlı olmaya, mültecilerin hayatında
olumlu gelişmeler sağlamaya büyük çaba sarfediyorlar.
2) Ağır koşullar nedeniyle belki giderek daha fazla Suriyeli, yaşamlarını tehlikeye
atacak ve Aralık 2013’te Bandırma ve Çeşme açıklarında yaşanan deniz
facialarında olduğu gibi, boğulma tehlikesine rağmen, Yunanistan’a kaçmaya
çalışacak.
3) Türkiye 1951 tarihli Mültecilerin Statüsü’ne ilişkin Cenevre Sözleşmesi’ne
hala coğrafi kısıtlama ile taraf. 12 Nisan 2013’ta Resmi Gazete’de yayınlanarak
yürürlüğe giren ülkenin ilk iltica yasası olan Yabancılar ve Uluslararası Koruma
Yasası, kitle göçlerini ya ihmal etmiş ya da bilinçli olarak tamamen yürütme
organlarının politik tercihlerine bırakmış. Yasa’nın 91. Maddesi, kitle halinde
bir mülteci göçü durumunda, Türkiye’nin “geçici koruma sağlayabileceğini,”
bununla ilgili tüm düzenlemelerin Bakanlar Kurulu tarafından yapılacağını
hükme bağlıyor. Yasa geçici koruma kavramını Avrupa Birliği’nin 2001 tarihli
Geçici Koruma yönergesinden ithal etti. Ama AB Yönergesi’ndeki hiçbir detay
yasada bulunmuyor. Mültecilere, bireysel sığınmaya başvurma hakkı tanınmıyor.
Geçici korumanın bir zaman sınırlaması yok. Geçici koruma altındaki mültecilere
sağlanacak haklardan yasada bahsedilmiyor. Kriz sürerken ve eğer günün birinde
biterse, geri dönüşlerin nasıl gerçekleşeceği belirsizlik içermekte. Suriyelilerin
her iki durumda da en az birkaç yıl daha Türkiye’de kalacakları varsayılırsa, bu
mevzuatsızlık yeni sorunlar yaratabilir. 2013 yılının Aralık ayında Balıkesir’in
Burhaniye kıyılarında ve Çeşme açıklarında batan teknelerde yaşamlarını
yitirenlerin Suriye vatandaşı oldukları unutulmamalı. Türkiye’de çektikleri
sefalet onları kaçakçıların elinde hayatlarını riske atmaya zorluyor. Bu durum,
Türkiye-Bulgaristan sınırında olduğu gibi, diplomatik ilişkileri gerginleştiriyor,
sınırlara duvarlar örülüyor. Mevzuat boşluğu, STÖ’lerin çalışmalarını da hayli
18
zorlaştırıyor. STÖ’lerin hangi alanlarda nasıl çalışacaklarına dair bir düzenleme
yok. Yabancı uluslararası kuruluşların çalışma izni almalarının keyfi kararlara
bağlı olduğuna dair yaygın bir kanaat var. Bu nedenle, izin alabilenler bile,
oldukça sessiz, kapalı ve daha çok Suriye içine yönelik faaliyet gösteriyorlar.
4) Devlet krizin başından beri kampların yönetimini sıkı bir biçimde kendi tekeline
aldı. Uluslararası kuruluşlara bile zaman içinde çok sınırlı bir faaliyet alanı
tanıdı. Kampların imkanları, gezdirilen yabancı heyetleri etkiledi. “Beş Yıldızlı
kamplar” kavramı birçok heyetin, günün sonundaki demeçlerine yansıdı. Ama
kamp dışı nüfusun hızla artması ve kamp nüfusunu geçmesi, yepyeni bir durum
yarattı. Devletin, “beş yıldızlı kamplar” efsanesi, kent ve kırsaldaki mültecilerin
zor durumları karşısında yıkılma tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor.
5) Üç kentte yaşayan mültecilere yardımın büyük bir bölümü, uluslararası STÖ’ler
ile inanç temelli ulusal STÖ’ler tarafından gerçekleştiriliyor. Ancak söz konusu
STÖ’lerin genel merkezlerinin bu krizde ağırlıklı hedefi sınırın Suriye tarafı.
Sınırın Türkiye tarafındaki kentli mülteci nüfusuna yardım, aynı ulusal STÖ’lerin
yerel yöneticilerinin, gerek resmi makamların ve yerel STÖ’lerin de desteğini
alarak yürüttükleri çabalar sayesinde gerçekleşiyor.
6) Bu tür sivil toplum örgütü yardımlarının miktarı, ihtiyaç sahiplerinin sayısıyla
karşılaştırılamayacak oranda düşük. Üstelik yardımlar devamlılık arzedemiyor.
7) Ulusal veya yerel STÖ’lerin insan kaynakları da son derece sınırlı. Az sayıda
gönüllü ile yardım faaliyetlerini sürdürüyorlar.
8) İnsan kaynaklarının niteliği açısından, STÖ’lerin çalışanları genel olarak
insani yardım ve mülteci sorunları konusunda herhangi bir eğitim almamış
durumdalar.
9) Ulusal nitelikte de olsa, STÖ’lerin yardım faaliyetlerine imkan sağlayan maddi
kaynaklarını daha çok yine yerel iş çevreleri, belediyeler ve sokaktan, camiden
toplanan bağışlar, daha büyük illerdeki belediyelerden alınan destekler sağlıyor.
10) Yardımın niteliğine bakıldığında, ağırlıklı olarak acil hayati ihtiyaç maddeleri
(gıda, giysi, kısmen barınak) türü yardımlar yapılıyor. Sağlık ve eğitim gibi
valilikler tarafından sağlanan hizmetler için ise bilgi eksikliği ve hizmetin
verildiği yere ulaşımdaki zorluklar gibi sorunlar ön plana çıkabiliyor.
11) Yardım faaliyetinde bulunan ulusal/yerel STÖ’ler, mülteci nüfusu içinde özel
ihtiyaçları olan kesimlere hizmet sağlamak konusunda bilgi, donanım ve kaynak
sorunları ile karşı karşıyalar. Bu yüzden yardımlar ağırlıklı olarak en temel
ihtiyaçlara yönelik olarak sağlanıyor.
19
12)Genellikle inanç temelli olan ulusal STÖ’lerin yerel birimlerinin çabası ile
yürütülen yardım faaliyetlerinin dayandırıldığı bir plan, geleceğe yönelik
bir strateji bulunmuyor. İhtiyaç sahibi kitlenin genişliği ve imkanların darlığı
nedeniyle, sağlanan sınırlı malzeme anında dağıtılıyor ve tükeniyor.
13)İnanç temelli STÖ’lerin dışında özellilke ülkenin büyük kentlerinde merkezi
bulunan ulusal, laik, profesyonel türlerdeki STÖ’lerin geniş kapsamlı kampanya
ve yardım faaliyetlerine rastlanmıyor.
14) Suriye krizinin Türkiye’de siyasallaşmış olması, inanç temelli STÖ’leri insani
aktörler olarak ortaya çıkarırken, Ankara, İstanbul gibi büyük illerde örgütlü
daha güçlü STÖ’ler bu krize büyük ölçüde sırtlarını dönmüş durumdalar.
15)Yardım faaliyeti gösteren inanç temelli STÖ’lerin, yabancı STÖ’lerle ve
uluslararası kuruluşlarla, özellikle UNHCR gibi BM kurumlarıyla bağlantıları
mevcut değil. BM Kuruluşlarının faaliyetlerine ancak Ekim 2012’den itibaren
yeşil ışık yakıldı. Buna karşılık UNHCR kamplarda sadece teknik destek
ve gönüllü geri dönüş mülakatlarında gözlemci olarak bulunmak gibi sınırlı
ve operasyonel olmayan bir fonksiyon üstlendi. Bölgedeki Ulusal, yerel ve
Uluslararası STÖ yetkilileri BM örgütleriyle bir temaslarının bulunmadığını
belirtiyorlar. Kamplarda çocuk dostu alanlar kuran ve Milli Eğitim bakanlığı ile
eğitim işbirliği yapan UNICEF 2014’te kentteki mülteciler için STÖ’lerle işbirliği
kurmak üzere planlar yapmaya başladı. UNICEF ayrıca, Sağlık Bakanlığı ile
birlikte ikinci Çocuk felci ve Karma Aşı kampanyasında, Kentli mülteci nüfusuna
erişmek için STÖ’lerden destek talep etti. WFP, kamplarda karne dağıtımı için
Türk Kızılay’ı ile çalışıyor. Kentli mültecilerin varlığının “keşfedilmesi” üzerine
BM örgütlerinin UNHCR liderliğinde STÖ’lerle birlikte periyodik bir danışma
mekanizması kurmaya hazırlandığı bildiriliyor.
16)İnanç temelli STÖ’lerin yardım konusunda ayrımcılık yapıp yapmadıklarını
gözlemek bu araştırmada mümkün olmadı. Bazı yöneticiler mülakatlarda, kim
olursa olsun, ayırım gözetmeden yardım yaptıklarını ifade ettiler. Ancak bazı
durumlarda, STÖ’nün yoğun İslami eğilimlerinin pratikte nasıl bir uygulama
yapıldığı konusunda soru işareti yaratabileceğini düşünüyoruz. Uluslararası
İnsani yardım ahlak normlarının çok iyi bilinmemesi de bir eksiklik olarak ortaya
çıkıyor.
17)Hak bazlı ulusal STÖ’ler ya sadece sınırlı imkanlarla bir izleme, kamuoyu
oluşturma, raporlama faaliyetleri sürdürüyorlar (İnsan Hakları Derneği), ya bu tür
faaliyetlerin yanı sıra temel yardım dağıtımı çabalarında bulunuyorlar (Mazlum
Der), ya da uluslararası bir STÖ’ün ortağı olarak bir kamuflaj rolü oynuyorlar.
20
18)Barolar meslek odaları, sendikalar, kadın kuruluşları gibi ulusal STÖ’lerin bu
konuya uzak durdukları gözlemleniyor.
19)Uluslararası STÖ’lerin büyük bir çoğunluğu izin almada sıkıntılar yaşıyorlar.
Hükümet yetkilileri, mülteci sayısındaki artış karşısında STÖ’lere kapılarını
aralamış durumdalar. Ancak felsefeleri şu: “yabancı STÖ’lere izin vereceğiz
fakat bir STÖ enflasyonuna asla yol açmayacağız”. Dolayısıyla sadece 10-15
Uluslararası STÖ ile çalışma eğilimi mevcut. İzin almak uzun bir süreç. İçişleri
Bakanlığına, birçok dökümanla birlikte başvurulması gerekiyor. Bakanlık,
eksik döküman nedeniyle süreci yavaşlatabiliyor. Alınan başvurular başta
Dışışleri Bakanlığı olmak üzere ağırlıklı olarak güvenlik ve istihbarat birimleri
ile paylaşılıyor. Örneğin Dışişleri Bakanlığı, STÖ’nün kayıtlı olduğu ülkedeki
TC Büyükelçiliğinden bilgi talep ediyor. İzin verme konusunda STÖ’nün kara
listede olmaması yani geçmişte Türkiye’ye yönelik olumsuz bir beyanatının
olmaması şart. Bunun yanı sıra, herhangi bir çalışanının, turist vizesi ile çalışıyor
olmaması, hele hele vize süresini aşmamış olması gerekiyor.
20)Mevcut durumda birçok Uluslararası STÖ Türk STÖ’lerle işbirliği şemsiyesi
altında ve turistik vize ile giriş yapmış elemanları kanalıyla sessiz faaliyette
bulunuyorlar. Çoğunun belirtilen faaliyeti sınır ötesi ve Suriye içi. Reddedilenler
ümitsizce ikinci kez başvuruyorlar.
21) Reddedilenler arasında tüm dünyada saygın isim ve ün yapmış STÖ’ler mevcut.
Onların özellikle daha özel ihtiyaçların karşılanması konusundaki tecrübelerinden
yararlanma olanağı kaçırılıyor.
22)Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Birimi İnsani Yardım
Koordinasyon Ofisi OCHA Gaziantep’te faaliyet gösteriyor. Ancak OCHA’nın
koordinasyon çabaları, sınır illerinde bulunan çok büyük çoğunluğu yabancı
STÖ’lerin sınır ötesi faaliyetlerine destek amacını taşıyor. Devletin kitle göçlerinde
herşeyi kendisinin yapma isteği, kentli mülteciler sorunu ortaya çıkınca, pek
birşey yapamama durumuna dönüşüyor. Bu durumda uluslararası kuruluşlara
karşı geleneksel olumsuz tavırlar da daha çok görünür oluyor. Böylesine bir
krizde, örneğin OCHA Türkiye’de sadece Suriye içi insani müdahaleler için bir
ofis açabildi. Oysa, STÖ’lerin işlerini kolaylaştırmak, uluslararası STÖ’lerle
ulusal ve yerel STÖ’ler arasındaki koordinasyonu sağlamak OCHA’nın görevi.
İnsani yardım faaliyetlerinin başarısı için koordinasyon çok önemli bir faktör.
OCHA’nın yarattığı boşlukta, Suriye içinde faaliyet gösteren “STÖ Forum”
(NGO Forum) belli girişimlerde bulunuyor. STÖ Forum, yakın zamanda
Türkiye’deki faaliyetleri için yöneticiler istihdam ediyor. Bu yöneticiler, forum
üyesi uluslararası, ulusal ve yerel STÖ’ler arasında bilgi paylaşımı, iletişim,
koordinasyon gibi faaliyetlerde bulunacaklar.
21
23)Konuşulan mültecilerin çoğu, kentlerde kendilerine sunulan imkanlardan
habersizler. Bilgi onlara, gönüllü kişilerin çabasıyla ulaştırılıyor ve kulaktan
kulağa yayılıyor. Valiliklerin, belediyelerin, STÖ’lerin yerel olarak sağladıkları
hizmetlerin medya ve diğer iletişim araçlarıyla, kent ve kırsal bölgelere yayılmış
insanlara duyurulması acil bir ihtiyaç.
24) Türk hükümetinin, Nisan 2011’den itibaren izlediği açık kapı politikasının, bir iç
siyaset gereği değil, ülkenin uluslararası bir yükümlülüğü gereği olduğunu kendi
kamuoyuna yeterince anlatamadığı aşikar. Dolayısıyla kamuoyu “bu insanları
neden alıyoruz” sorusuna, mevcut siyasi kutuplaşmanın parametreleri içinde
yanıt veriyor. STÖ’ler olarak en azından ziyaret ettiğimiz üç ilde, kamp dışındaki
mültecilerin acil ihtiyaçlarının daha çok inanca dayalı, IHH, Deniz Feneri, Kimse
Yok mu, Vahdet Vakfı gibi kuruluşların çabalarıyla karşılanmaya çalışıldığını
gözlemledik. Hatta bu kuruluşların genel merkezleri de daha çok Suriye’deki
insanlara yardım sağlanmasına öncelik veriyorlar. Kamp dışındakilerin yaralarını
sarmaya çalışanlar, bu kuruluşların, büyük bir hayır işleme çabasındaki yerel
yöneticileri.
Türkiye’nin batı kesimlerinde, özellikle üç büyük kentteki nisbeten güçlü
STÖ’ler, kadın kuruluşları, barolar, çocuk STÖ’leri, meslek kuruluşları, işveren
temsilcilikleri, medya bu insanlar için mobilize değiller. Birinci Dünya Savaşı
sonunda Milletler Cemiyet’ini harekete geçiren Avrupa’daki Rus mültecilerin
vahim durumuna benzer koşullarda yarım milyon mültecinin yaşadığı 2013’ün
Türkiyesinde, sorunun görmezlikten gelinmesi, ancak bu insani konunun
siyasallaştırılmış olmasıyla ifade edilebilir. Hükümetin Suriye genel politikasının
dışında bu insani kriz, herkes tarafından insani ve siyaset dışı bir biçimde ele
alınmalıdır.
25)Araştırma yapılan üç ilde ve Türkiye genelinde bu krizde rol oynayan ulusal
STÖ’lerin daha çok bireysel çabalarıyla yara sardıkları gözleniyor. Çoğu STÖ’nün,
bir genel stratejisinin, bir planının bulunmadığı görülüyor. Ziyaretlerimizde
ulusal STÖ’lerin mülteci krizlerinde uygulanacak yöntemler konusunda eğitim
almış kadrolarının olmadığını tespit ettik. Tüm başarılar, birkaç yönetici ve az
sayıda gönüllünün çabası ile gerçekleşiyor.
Mültecilerin özel sorunları, kadın, yaşlı, engelli ve çocuk mültecilerin bu sıfatları
nedeniyle karşılaştıkları sorunlar, sınır dışı edilme, ayrımcılık, diğer hukuki haklar
gibi konular, psikolojik problemler Türkiye’deki uzman STÖ’lerin ilgilenmesi
gereken ama el atılmamış konular. Ağırlıklı olarak barınma, gıda ve giysi gibi en
acil sorunlar üzerinde yoğunlaşılmış durumda.
Uluslararası birkaç STÖ’nün de kendi verilerine yansıyan, “hizmetlerden
22
yararlananlar”ın sayısı, problemin boyutları karşısında onların da ne kadar
yetersiz olduğunu gösteriyor.
26) Türkiye’deki STÖ’ler, birbirlerinden ilkesel olarak ayrıştıklarından, faaliyetlerini
birbirlerinden habersiz yürütüyorlar. Bilgi paylaşımı, kaynakları biraraya getirme
gibi konularda büyük bir koordinasyon eksikliği mevcut.
Bu koşullar altında, büyük bireysel çabalarla gerçekleştiren sivil toplum insani
yardım çabalarının önündeki engellerin bir an önce kaldırılması, konunun
tamamen siyaset dışı ve insani olarak ele alınması, tüm Türkiye’nin sayıları
milyona yaklaşan ve muhtemelen önümüzdeki 3-5 yıl daha Türkiye’de yaşayacak
olan bu insanlara bu ülkenin zenginlikleriyle doğru oranda yardım eli uzatılması
acil bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor.
23
7
EKLER
EK 1
Çalışma İzni verilen Uluslararası STÖ’ler
(1 Kasım 2013- TC Dışişleri Bakanlığı Sitesi)
Danimarka Mülteci Konseyi, (Danish Refugee Council)
International Medical Corps (IMC)
Mercy Corps
GOAL
International Rescue Committee (IRC)
CARE (Cooperative for Assistance and Relief Everywhere)
Concern Worldwide
Medical Emergency Relief International (MERLIN),
Deutsche Welth Hungerhilfe
Save the Children International
26
EK 2 : GÖRÜŞÜLEN STÖ LİSTESİ
EK 3 : SURİYE’Lİ MÜLTECİ KRİZİNDE STÖ’LERİN ROLÜ:
MÜLTECİ AİLELER VE STÖ’LERLE YAPILAN GÖRÜŞMELERİN
ÇÖZÜMÜ
ŞANLIURFA
İnsani Yardım Platformu (IHH) Şanlıurfa Başkanı Necdet Atilla ile ildeki
STÖ yapılanması,çalışmaları,Suriyeli mültecilerin yaşam şartları,karşılaşılan
sorunlar ve bölgenin geleceği hakkındaki düşüncelerini paylaşma fırsatı
bulduk.
Şanlıurfa’da 100 bin civarında mülteci bulunuyor.İlde 60 kadar STÖ
faaliyette olup içlerinde sadece7-8 tanesi insani yardım amaçlı kuruluşlar.
Geri kalanlar ise hak bazlı dernek ve sendikalar.
İNSİYATİF NASIL BAŞLADI?
IHH / Şanlıurfa Şubesi önce STÖ olarak kurulmuş, daha sonra İnsani
Yardım Platformu’na dönüşerek gönüllü STÖ haline gelmişler. Memur Sen
11 kolu, İnsan Der ve Mazlum Der gibi. Harran’da 2 yerde (Ceylanpınar ve
Akçapalı) yardım platformu kurmuşlar. Şanlıurfa’dan 2012 tarihinden bu yana
toplam 120 tır ile insani yardım malzemesi Suriye sınır ötesine gönderilmiş.
STÖ’ler
Şanlıurfa’da
Koordinatör
Bölge
Valiliği,Belediye
Başkanlığı,Kamu Kuruluşları ve Müftülük ile adeta et-tırnak misali büyük
bir dayanışma sergiliyerek yardımların toplanması ve dağıtımını organize
ediyorlar.
Her hafta Salı günleri 2 TIR ile Suriye’de 15 ayrı bölgeye yardım
gönderiliyor.Yardımlar il merkezinde IHH’ya ait 4 depoda toplanıyor. Yardım
malzemeleri çocuk bezi, battaniye ve gıda malzemelerinden oluşuyor.Bugüne
kadar şehir merkezinde yaklaşık 5.000 aileye 45 TIR’a yakın insani yardım
malzemesi ulaştırılmış.Süreçin çok uzamaya başlaması yardım miktarlarında
da bir azalmaya yol açmaktadır.
Şanlıurfa’da ki STÖ’ler her Cuma saat 19:00’da bir araya gelerek
yapılması gereken çalışmalar hakkında bilgi alışverişinde bulunuyorlar.
Sadece kendi illerinde değil aralarında Ankara, Istanbul,Kayseri ,Niğde,
Nevşehir Belediyeleri olmak üzere temasa geçerek patates, soğan, un,
mercimek,makarna gibi temel gıda maddelerini temin ediyorlar. Almanya’nın
Nürnberg şehrinde bulunan Medine Vakfı tarafından da 30 ton gıda yardımı
yapılmış.
27
Karaköprü Belediyesi’n de yerleşik Suriyeli ‘lerin maddi durumları iyi,
zengin olanlar.Süleymaniye bölgesinde olanlar ise fakir, gariban Suriyeli’ler.
Gıda yardımları paketler halinde ve 10 günlük ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde
dağıtılıyor. Çevreden komşularından da yardım görüyorlar. Şanlıurfa’da
kullanılmayan bağ evlerine yerleştirilen Suriyeli mülteciler var.
IHH tarafından bölgede en az 2 kampın daha açılmasına ihtiyaç olduğu
belirtiliyor.
Dilekleri : Herkesin kendi vatanına dönmesi, mutlu bir durumda
yaşamaları.
SURİYELİ MÜLTECİLERİN VARLIĞI İLDE NE TÜR SORUNLAR
YARATTI?
-Kiralar yükseldi,
-Vasıfsız işçi ücreti düşmeye başladı,
-Dilencilik arttı (Karaçi denilen Suriye’li çocuk dilenciler),
-Münferit de olsa adli vakalar yaşanmaya başladı.
-Kadın pazarlama-fuhuş tesbitleri var.
Yaşanan hukuki sorunlar yerleşim yerlerindeki muhtarlar tarafından
ilgili makamlara iletiliyor.
ŞEHİRDE Kİ MÜLTECİLER
ETMİYORLAR?
KAMPLARI
NEDEN
TERCİH
-Kamplar kapasitesinin çok üstünde mülteci barındırıyor.25.000 kişi
kapasiteli bir kampta 30-35.000 kişi barınmak zorunda kalmış.
-Kampta kalınca akşama kadar boş gezip, yatıyorlar.Şehirde ise çalışma
imkanları bulabiliyorlar.
-Genç kızları olanların
söyleniyor.
kamplarda daha huzursuz oldukları
ŞARTLARI İSTİSMAR EDENLER DE VAR?
-Ordu ve
dolandıranlar,
Gaziantep’te
çalıştıracağız
diye
paralarını
alıp,
-Derezor gurubu (Suriye’li) özellikle yaralı olarak Suriye’den gelen
mültecileri kendi kurdukları hastanede resimlerini çekip, yardım toplamak
için kamuoyunu istismar ediyor.
28
İHH / Şanlıurfa ; TİKA’dan bütün uluslararası yardım kuruluşları
ile temas halinde.İl merkezinde 1.200 kayıtlı, 400 öğrenciye Suriye’li
öğretmenlerin ders verdikleri okul var.Öğrenciler servislerle evlerinden
alınıp,bırakılıyorlar.
Suriye’li mültecilere Koordinasyon Merkezi tarafından “Misafir
Kimliği” veriliyor. Bu kimlikle; ilde her türlü sağlık hizmetlerini, yardımları
alabiliyorlar.Sağlık hizmetlerinde yazılan reçete tutarının %20’sini ödeyerek
yararlanabiliyorlar.
IHH / ŞANLIURFA‘NIN BÖLGENİN GELECEĞİ İLE İLGİLİ
DÜŞÜNCELERİ
İnsani Yardım Platformu IHH/Şanlıurfa Başkanı Sn.Behçet Atilla
“Suriye’deki savaş bugün itibariyle sona erse bile, bu dram ve etkilerinin
en az 7-8 yıl belki de 10 yıl daha sürecektir” diyor ve Geride hiçbir şeyi
kalmayan Suriyeli mültecinin yine çadır isteyeceğini, yiyecek, içecek temini
için Türkiye’den gelecek yardımlara ihtiyaç duyacağını belirtiyor.
STÖ’ler arasında güven noktasında IHH ilk sıralarda yer alıyor. Hiçbir
dil,din ayrımı gözetmeksizin ister Müslüman ister hiristyan, ataist toplum
olsun fark etmeden insani yardımları oradaki halka mutlaka ulaştırırız
diyorlar.
Mesela; Haiti’de Müslüman olmamasına rağmen ilk yardımı ulaştıran
IHH olmuş. Mavi Marmara ile yardım organizasyonu IHH tarafından yapılmış.
Son olarak Filipin’i kasıp kavuran kasırganın yarattığı trajediye ilk yardım
elini uzatan yine IHH olmuş.
IHH / Şanlıurfa’da 1 ücretli çalışan elemanı var.Faal gönüllü sayısı ise
10-30 kişi arasında değişiyor.
Şanlıurfa’da
öğrendik.
4 aile (25 kişi)nin
birleşerek 1 evde kaldıklarını
SADAKA TAŞI / Ümraniye – Isanbul adlı yardım kuruluşu tarafından
Resülhaim’a kurban gönderilmiş.
Rakka 7-8 ay çatışmasız bir bölgeymiş.Halep’te çok sayıda Suriyeli
bulunmakta. 50-100.000 kişinin kış şartlarında Türkiye’ye göç edecekleri
tahmin ediliyor.
29
MÜLTECİLER HANGİ İŞ KOLLARINDA ÇALIŞABİLİYOR?
-Tarım sektöründe
-Ağır metal işlerinde
-İnşaat sektöründe
Zengin Suriye’li mülteciler den kuyumculuk yapan,cafe-restaurant
işletenler de var.Burada da çalışma imkanları buluyorlar.
MEDYA
Şanlıurfa’da 16 yerel gazete bulunuyor. Kamptaki ve şehir merkezlerinde
mültecilerin yaşadığı zorluklar ve sıkıntıların kamuoyu ile paylaşılması
konusunda yerel Medya işbirliği anlamında pek destek görmüyor..
En önemli yerel gazete İpek Yol.600 abone ve 800 tiraja sahip.
MÜLTECİ AİLELER HANGİ ŞARTLARDA NASIL YAŞIYORLAR?
Bilal İ. / 7 ay önce Halep’ten gelmiş. 5 çocuklu. 2 si üniversite de
okumuş (Suriye’de) çocukların Türkçe öğrenimi için TÖMER 4.000 TL talep
etmiş.Karşılayamıyor.
Mohammed Z. / 3 kişi. 2 yıl önce gelmiş.Halep’in BOB kazası eski
Müftüsü (Şıh) Bilal İ.’nin kayınpederi.
Yaser H. / Humus’tan gelmiş.Şeker hastasıymış. Savaş - bombardıman
nedeniyle stres ve korkudan şekeri yükselmiş, insülin olmadığından doktor
tarafından ayağı kesilmek zorunda kalmış.
Ahmet K. / 28 yaş.6 kişi İKLİP’ten gelmişler.
Kaldıkları Sosyal Evlere Kira ödemiyorlar.Ancak elektrik harcamaları
500 TL’yi bulmuş. Ödemezler ise çıkarılacaklar.
GAZİANTEP
MAZLUM DER / Abdürrahim Çelik.Genel Yön.Krl.Üyesi.
Mehmet Alkış/Gnl.Yön.Krl.Üyesi. Kurucu Başk.Diyarbakır.Şb.
Gaziantep’de 50.000-70.000 Suriye’li mülteci bulunuyor. İslahiye ilk
kurulan mülteci kampı.
Şehir merkezinde genellikle kenar mahallede yaşıyorlar.
Dükkan,ambar,rutubetli mahzen,1-2 odalı evlerde birden fazla yaşayan aileler
mevcut.%80-90’ı yoksul insanlar.%10-15’i ise daha varlıklı.
MAZLUM DER tarafından 2010 yılında Suriye İnsan Hakları Raporu
30
hazırlanmış. Mülteci kabul edilmeyen Kürtler için çağrıda bulunmuşlar.
Suriye kapısında basın açıklamalarında bulunmuşlar.
Suriye Özgürlük Kafilesi’ne (ABD,Katar ve Avrupa Ülkelerinden
oluşan) evsahipliği yapmışlar.2012 / Ağustos’tan itibaren yardım çalışmalarına
başlamışlar.Gaziantep’de Güzelvadi ve Dumlupınar mahallesini pilot bölge
seçmişler. Başlangıçta 15-20 aileyle yola çıkmışlar, 400-500 aileye ulaşmışlar.
(Yaklaşık 5.000 kişi)
Mehmet Alkış / Milad Gazetesinde yazıyor. “Kardeş Aile Projesi”
önermiş.Bu konuyla ilgili olarak Bakan ve hemşehrileri Fatma Şahin’le de
görüşmüşler ama bir sonuç alamamışlar.
KARDEŞ AİLE PROJESİ NEDİR?
Gaziantep’in nüfusu 1.500.000 kişidir.. Bunun %20’sinin zengin
Gaziantep’linin oluşturduğu varsayılmaktadır. 300.000 kişiye tekabül eden
varlıklı ailelerin, sayıları 50.000 ‘e ulaşan mültecileri kardeş aile seçerek
yardımcı olmalarını amaçlayan bir projedir.
Gaziantep’de 18 adet Gönüllü STÖ’leri bulunmaktadır..
-IHH
-VAHDET VAKFI
-ERDEMLİLER gibi…
Koordinatör Valilik ve Belediyeler ile
çerçevede iki okul bulunuyor.
yakın ilişki içindeler. Bu
MÜLTECİ AİLELER HANGİ ŞARTLARDA NASIL YAŞIYORLAR?
Dilber M. / 4 kişiler.Anneleriyle birlikte bekar 3 kız.5,5 aydır
Gaziantep’teler. Zengin bir Antepli iş adamı 1+1 daireyi kendilerine tahsis
etmiş.Halep’ten gelmişler.Pasaportları ile kapıdan giriş yapmışlar. Daha önce
Kuzey Irak’a gitmek istemişler, sonra Türkiye’nin hem yakın oluşu hem de
Suriye’de hukuk okuyan kardeşi Şirin’i üniversite de okutabileceklerini
düşünerek Gaziantep’e gelmişler.Kendisi Türkçe konuşuyor ve dilini daha
da ilerletmek istiyor.Çalışmayı da seviyor.Bir işe girmiş ama 1-2 gün sonra
çıkmak zorunda kalmış.İşverenin karısı kendisini kıskanmış!...
Ebu H. / 8 kişiler.Şam’dan gelmişler. Dükkan evde kalıyorlar. Şam’da
Mahkemede Güvenlik Görevlisi (Komiser) olarak çalışmış. 1 senedir
Gaziantep’te yaşıyorlar. En büyüğü 15 yaşında erkek,14 yaşında kız olmak
üzere 6 kız,1 erkek çocuğu var. Şam’da 5 katlı evlerinin altına bomba koyup
31
havaya uçurmuşlar.Esad’ın istihbarat birimleri tarafından 12 saat boyunca
Filistin askısına alınarak işkence görmüş.(En büyük ilah Esad’tır.Ondan başka
ilah yoktur diye tekrar etmesini istemişler uymayınca sopayla hem falakaya
yatırmışlar hem de vucuduna ağır darbeler almış.En hafif bir ağırlığı bile
eğilip kaldıramıyormuş.
Ebu H. / 63 yaşında. Emekli Asker. 10 kişiler. Aileden 7 kişi de başka
bir evde kalıyor. Dükkan evde yaşıyorlar. En büyük oğlu 23 yaşında.200 TL
kira ödüyor.Geçimini yardımlarla sürdürüyor. Günde 10 kg.fıstık ayıklama
karşılığı 4 TL kazanıyor.
IHD / İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şb.
1986’dan beri Gaziantep’de faaliyet gösteriyorlar.Bşk.Hasan Önder
Suğlu.4 aydan beri Başkanlık yapıyor.
IHD’nin;
-Kamu şiddetinin arttığı,
-Büyüğün küçüğü ezdiği her şeyde var olduğunu söyledi.
Siyasi nedenlerle Kamışlı ve Afrin bölgesine giden yardımların
aksadığını belirtti.
-Duvar örülmesi ile ilgili SES/HDP/ODP ile ortak basın açıklaması
yapmışlar. Urfa – Viranşehir’de TC Halklarının güvenlik sorunlarının
olduğunu vurguladı. Bölgede Suriye’li Arap ve Kürtlerin ticaret yapmak
istediklerini belirtti.
Afgan / Özbek vatandaşlarının mülteci olarak tescili BM’de 6 yıl
sürüyor.Suriyeliler ise Misafir statüsünde kabul ediliyor. Bu durum bölgede
büyük huzursuzluk yaratıyor.
Kadına yönelik cinsel istismar konulu çalışmaları var. Eğitim SEN ile
ortak çalışma içindeler.
MAVİ HİLAL / KİLİS
2011 Mart – 2012 Mart döneminde
Önce Hatay’a sonra Kilis’te ki mültecilere Gıda malzemesi, hijyenik
malzemeler, çocukların ihtiyaçlarını paketler halinde Kızılay kanalıyla
ulaştırmışlar. AFAD ve Valilik ile temas halindeler.
Gıda malzemeleri yardımına ilave olarak 2.600 aileye 250 şer TL nakit
yardım yapmışlar. ABD ve ALMAN donörler kanalıyla.Kilis’te Suriyeli
mülteci çocuk sayıs çokmuş. MAVİ HİLAL kanalıyla Kilis’te
32
-3 Çocuk Pisikolojik Destek Merkezi kurmuşlar.Burada 1.600 çocuğa
Suriye’li hocalar ile Müzik, B.Sayar ve Resim dersleri veriliyor.
-1.350 çocuğun okuduğu okula fon bulmuşlar. Yakıt, elektrik, temizlik,
öğretmenlerin maaşlarını ödüyorlar.
-Bot,kırtasiye,sıcak yemek yardımı yapıyorlar. 2014 Haziran’ı na kadar
fonları mevcut.
Suriye’den gelen yaralıları ilk olarak karşılayan Kilis Devlet
Hastanesi’nin kapasitesi yeterli değilmiş.Valiliğin talebi üzerine hastalar
taburcu edildikten sonra bakımları için MAVİ HİLAL’in kurduğu 32 yataklık
konteynır hastaneye alınarak bakımları sağlanıyor.
-Kilis’te mevcut mülteci sağlık kampının yemeğini temin ediyorlar,
-500 çocuğa eğitim hizmeti sağlamışlar,
-4 adet ambulansları mevcut,
-2 tır hastane daha Kilis’e getirildi.
-Aylık bazda 1.000 adet gıda, 1.000 adet çocuk, 1.000 adet de hijyenik
malzeme kapasiteleri var.
-Halep’te ki 12 hastaneye yardım malzemesi gönderiyorlar,
MAVİ HİLAL olarak ,Bugüne kadar bir kısmı tamamen bitirilmiş bir
kısmı da halen gerçekleştirilmekte olan toplam 37 projeye imza atmışlar.
Kilis’te her Perşembe Valilik, Belediye Başkanlığı ve aralarında Deniz
Feneri,IHH gibi STK’lar ile koordinasyon toplantıları yapıyorlar. Katar
Kızılay’ı,IRC(ınt’l rescue commitee) gibi kuruluşlarla da temasları var.
Örneğin Katar Kızılay’ ı ile Halep’te su kuyuları açılması konusunda bir
çalışma projeleri mevcut.
MAVİ HİLAL’in faaliyetlerini BBC/AL-Cezire gibi yabancı TV’ler
tarafından yakınen izleniyor..
Ama Türkiye’de daha az tanındıklarını söylüyorlar.. MAVİ HİLAL’in
Din temelli değil,insani yardım temelli bir kuruluş olduğu yetkililerce ifade
ediliyor.KİLİS/Suriye Okulu’nun Müdür.ve öğretmen maaşlarını da MAVİ
HİLAL karşılıyor.
33
SURİYELİ MÜLTECİLERİN VARLIĞI İLDE NE TÜR SORUNLAR
YARATTI?
-Kira artışı,
-Davranış farkı (Dini farklılılıklar,ahlaki değerler)
-Güvenlik tedbirleri (Kilis halkını rahatsız ediyor)
-Sağlık hizmeti alımında öncelik tanınmasından Kilis halkı şikayetçi
KİLİS ECZACILAR ODASI İLE GÖRÜŞME
Güven SİPAHİ / Oda Başkanı.Eski Kilis Bld.Bşk.
Öncüpınar Konteynır kampına yapılacak ilaç yardımları konusunda Afet
Müdürlüğü ile Oda olarak bir protokol geliştirmişler.Osmaniye,Kahramanmaraş,
Adıyaman ve Gaziantep Eczacılar Odaları da protokol hakkında kendileriyle
iletişim kurmuşlar..EL BEYLİ konteynır kampına da ilaç gönderiyorlar.
Kamplardan kesilen reçetelerdeki yanlışlıklar nedeniyle Kilis’teki eczanelerin
çok zor durumda olduklarını belirttiler.
Şehir içi yardımlarında Oda olarak bir katkıları bulunmuyor.Kendilerine
münferit olarak gelen kullanılmayan ilaçları Helsinki Yurttaşlar Derneği
vasıtasıyla mültecilere ulaştırıyorlar. Kilis’te şehir içi yaşayan mültecilere
yardım dağıtımlarında Osmanlı’nın Torunları ( Katar ve S.Arabistan destekli)
adlı kuruluşta hizmet veriyormuş.
Kilis merkezde Suriyeli mültecilerin alış veriş yaptığı 12 – 13 eczane
haftada ortalama 700 reçete işlem görüyormuş.Belli limitlerle eczaneler sıralı
olarak reçeteleri karşılıyorlar.
34
İGAM (Association for Research Centre on Asylum and Migration)
Case Study of NGO Activities in Safeguarding the Rights of the Syrian Refugees
and Increasing Their
Quality of Life in Three Border Provinces of Turkey
ASYLUM & MIGRATION
RESEARCH CENTER
Research findings based on fieldwork conducted in Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis on
18-20 November, 2013 and review of relevant documents
Photograph : Ünal Çam, Milliyet
Prepared by : Metin Çorabatır, Fikret Hassa
Edited by
: Yakın Ertürk, Özgehan Şenyuva, Elif Ünal Arslan
Sivil Düşün (Civil Society Facility Turkey Programme)
Sivil Düşün is an innovative, flexible and participative European Union Program
carried out by the Delegation of the European Union to Turkey for nongovernmental organizations, activists and civil societies.
This publication has been prepared within Sivil Düşün EU Program Activist
Support with the support of the European Union.
“Responsibility for the content of this publication is entirely assumed by IGAM
(the Association for Research Centre of Asylum and Migration) and the publication
does not necessarily reflect the views of the EU on any account.
İGAM (ASSOCIATION FOR RESEARCH CENTRE ON ASYLUM AND
MIGRATION)
İGAM is a nonprofit national association. The Association is established with
the aim to raise public awareness through research findings in the fields of asylum
and migration as well as by performing activities contained in Article 4 of its Charter,
which, in line with the UN Universal Declaration of Human Rights, the European
Convention on Human Rights and other international human rights conventions,
documents, values and principles, acknowledges that human rights represent a value
above all ideologies and world-views, without discrimination based on religion,
language, sex, sexual orientation and nation. It aims to:
a) carry out and/or support scientific researche in the field of asylum and migration,
to monitor the developments in these areas and share the findings with the public,
and establish research centers for these purposes;
b) create a database using research findings, publications and data collected by the
Association and by third parties, with their consent, in the fields of asylum and
migration and make it accessible to the public free of charge
c) establish a communication network between domestic and international researchers
working in in the fields of asylum and migration;
d)follow the national and international developments in fields of asylum and migration
and prepare policy proposals to inform policymakers and public debates;
e) develop forward-looking projections based on evidence-based data available in
the fields of asylum and migration.
Address : Reşat Nuri sokak, 112 / 3, Hoşdere Cad. ANKARA
Contact Numbers : + 90 312 440 23 55
+ 90 312 441 73 87
+ 90 532 334 99 97
www.igamder.org
Copyright © 2014
About the Authors
Metin Çorabatır : Journalist, UN Spokesperson (retired), Instructor,
ASYLUM & MIGRATION
Okan UniversityRESEARCH CENTER
Fikret Hassa : Coordinator, researcher; Public Relations and Tourism
Editors
Yakın Ertürk : Faculty Member, Dept. of Sociology, METU (retired),
Council of Europe, Committee for the Prevention of Torture
(2009-2013)
Özgehan Şenyuva : Faculty Member, International Relations Department,
METU,
Elif Ünal Arslan : International Committee of the Red Cross (ICRC) Consultant,
Journalist (former) Reuters, BBC
TABLE OF CONTENTS
ABBREVIATIONS............................................................................................................vii
1
INTRODUCTION.........................................................................................................1
2
HISTORICAL BACKGROUND..................................................................................3
2.1 Turkey and Mass Migration.....................................................................................3
2.2 Development of the Civil Society Sector................................................................. 3
2.3 NGOs and Refugees.................................................................................................4
2.4 Government’s Syria Policy on and aftermath of April 2011....................................5
3
METHOD OF THE STUDY.........................................................................................6
3.1 General Framework.......................................................................................................6
3.2 Questions.........................................................................................................................8
-
Syrian refugees .......................................................................................................8
-
Details of the NGOs................................................................................................9
-
Perceptions of the NGOs.......................................................................................10
-
Refugees’ opinions................................................................................................10
-
Points to be taken into account during participant observation. ...........................10
4 NARRATIVES AND OBSERVATIONS 1: URBAN REFUGEES........................... 11
4.1 Sheltering.................................................................................................................. 11
4.2 Food and nutrition . ..................................................................................................12
4.3 Health........................................................................................................................12
4.4 Working permission..................................................................................................13
4.5 Education..................................................................................................................13
4.6 Asylum application and resettlement in a third country...........................................13
4.7 Adaptation.................................................................................................................14
5 NARRATIVES AND OBSERVATIONS 2: ACTIVITIES OF THE NGOs.............14
5.1 Overview...................................................................................................................14
5.2 Şanlıurfa Platform.....................................................................................................15
5.3 Humanitarian Relief Foundation (IHH).................................................................... 15
v
5.4 Association of Human Rights and Solidarity for Oppressed People
(Mazlum Der).................................................................................................................16
5.5 Human Rights Association (IHD).............................................................................17
5.6 Helsinki Citizens’ Assembly.....................................................................................17
5.7 International Blue Crescent Foundation (IBC).........................................................17
5.8 Support to Life International Humanitarian Aid . ....................................................18
5.9 Research-based NGOs..............................................................................................18
5.10 Turkish Red Crescent . ...........................................................................................19
5.11 International NGOs.................................................................................................19
5.12 Syrian NGOs...........................................................................................................20
6 FINDINGS AND RESULTS..........................................................................................20
7 APPENDICES.................................................................................................................27
vi
ABBREVIATIONS
United Nations
UN
United Nations High Commissioner for Refugees
UNHCR
Humanitarian Relief Foundation
IHH
Non-governmental Organization
NGO
Republic of Turkey Prime Ministry Disaster and Emergency
Management Presidency
AFAD
The Grand National Assembly of Turkey
TBMM
United Nations Office for the Coordination of Humanitarian Affairs
OCHA
Danish Refugee Council
DRC
International Medical Corps IMC
Turkish Cooperation and Coordination Agency
TİKA
vii
viii
Case Study of NGO Activities in Safeguarding the Rights of the
Syrian Refugees and Increasing Their Quality of Life in Three
Border Provinces of Turkey
1 INTRODUCTION
Senior researcher of the Centre on Migration, Policy and Society at Oxford
University, Franck Düvell, after pointing out in his January 2013 article that the
number of Syrian refugees in Turkey has been rapidly increasing, added that;
“What is most surprising, however, is the incredible social and political resilience
shown with regard to these inflows; in most other European countries, they would
normally cause a moral panic, but not in Turkey.” Over the last one year, nothing
has changed in a way that could falsify Düvell’s arguement. To the contrary, the
number of refugees continued to increase between January 2013 and January 2014.
Approximately 800.000 Syrian refugees are scattered across 77 of the 81 provinces
of Turkey (Ministry of Health – UNICEF, Joint Briefing on vaccination campaign, 18
December 2013). However, as the Syrian crisis became overshadowed by Turkey’s
domestic political affairs, the humanitarian aspect of the crisis has attracted only
scarce attention.
The Prime Ministry Disaster and Emergency Management Presidency (AFAD)
coordinates the humanitarian aid provided to Syrian refugees in 22 refugee camps
established in 11 localities across Turkey. A limited number of NGOs carry out
certain activities in these camps. On the other hand, there are approximately 500.000
more refugees living in several cities, especially in border towns, who try to survive
through their own means and rely on support mostly from the local communities and
NGOs. NGOs prefer urban based refugees as target population for their activities,
since there is great amount of paperwork.involved in obtaining permission to access
the camps. Aside from the general lack of interest, in the Syria refugee issue, referred
to by Düvell, there is also a lack of information, among both the authorities and the
general public with respect to:, number of NGOs involved; the sectors in which they
are present (general assistance; legal protection; awareness raising; woman, children,
disable and LGBT; nutritional, educational, medical, shelter and clothing needs;
socio-psychological counseling; services for youth-adolescents; infrastructural
services; faith/religion related services; sportive and recreational activities); scope
of their work (local, national, international); work duration; staffing number and
qualifications; sources of funding; target populations (number of beneficiaries);
partnerships (governmental, non-governmental, international NGOs or international
bodies such as EU and UN); obstacles and challenges; and achievements and
success stories.
1
International bodies, which have very limited access to the refugee camps,
also prefer to work with urban based refugees, allowing them to operate with relative
freedom and flexability. At the same time, international agencies\ such as UNHCR
and UNICEF, are in increasing need of new partnerships with NGOs. Moreover, the
statements made by Greece and Italy demonstrate that the number of Syrians who
are putting their lives at risk by undertaking dangerious sea travel to reach Western
countries through irregular means via Turkey, are also on the increase.
This report is based primarily on participant observation and semi-structured
interviews conducted in three border towns (Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis),
where Syrian refugees are concentrated. The study aims at a situation analysis, to
determine the extent to which NGOs are playing an active role in managing the
Syrian refugee crisis in Turkey. The results of a field research, supplemented by other
written sources such as news items, reports and websites, also informed the analysis
of this report. In addition, the findings of the field research have been supported by
observations and interviews that were conducted at the OCHA meeting following the
fieldwork. Finally, our observations and findings are cross referenced and confirmed
through interviews with the representatives of the Ministry of Foreign Affairs and the
Ministry of Interior, whose identities will remain anonymous at their request.
As a research centre, IGAM’s main objective in undertaking this research was
to produce knowledge that would contribute to the protection of fundamental rights
and to improve rough living conditions of over 500.000 Syrian refugees settled in
urban areas. While, public institutions, coordinated by AFAD, are already working in
the refugee camps in the provision of various goods and services, there is a vacuum
with respect to the urban based refugees in accessing social services and enjoying
their rights inherent in international law. Few NGOs are trying to fill this gap; but
their activities largely remain unknown. An increased awareness concerning both
the living conditions of the refugees and the activities undertaken by the limited
number of NGOs working in this field can encourage many other NGOs who are
currently mere spectators. In this respect, this study can facilitate connecting the
NGOs working in the field with those that haved potential but have so far remained
distant. Given the insufficient level of public sector support provided to the urban
based refugees, more NGO engagement must be encouraged so that these refugees
may expect a life compatible with human dignity. This can also contribute to curbing,
to an extent; the dangerious journey refugees are lured into by human smugglers.
2 HISTORICAL BACKGROUND
2.1 Turkey and Mass Migration
Turkey has historically been a destination of forced migration movements, due
to its geographic location. The Islamic Revolution in Iran in 1979, the outbreak of the
Iran-Iraq War after the shift in the political regime, the chemical attacks by the Iraqi
government against its Kurdish citizens shortly after the ceasefire, the assimilation
policies adopted in Bulgaria in 1989, the sense of panic among the Kurds caused by
the Gulf War in 1991 and the Bosnia and Kosovo Wars have led generated hundreds
of thousands of people seeking asylum in Turkey. Successive governments have
pursued certain routine policies of the Republic of Turkey to deal with these mass
refugee flows. The general indifference displayed by the society towards these
humanitarian crises was also striking. This indifference has also been echoed in the
limited level of NGO intervention in the past and present refugee crises. It may be
reasonable to associate this indifference with the limitations imposed by the political
system on NGOs prior to the Syrian refugee crisis in 2011, the limitations put by the
political regime in front of the NGOs. Illustrative of the pre-2011 state policy is the
total exclusion of NGOs and even UN agencies from the 2003 emergency planning
in the likelyhood of a refugee crisis in conjunction with the conflict Iraq.
Despite this situation, many international, national and local NGOs have
forced their limitations in extending a helping hand to the refugees who were in
dire situation in the aforementioned refugee crises. The role played by states and
international bodies in these crises have been more or less acknowledged and
documented; while the efforts of the NGOs remained largely invisible. It is also not
possible to encounter any source that systematically depicts the role of NGOs in
the current Syrian refugee crisis. .Trends in NGO involvement in refugee assistance
is, in fact, one of the indicators of a society’s commitment to human rights and to
humanitarian values. Examining the interest of NGOs in the Syrian refugee crisis
can provide an invaluable informative contribution to the development of Turkey’s
refugee policies.
2.2 Development of the Civil Society Sector
The development of non-governmental organizations in Turkey has been
hampered by the political structure and the political history of the country. NGOs
have largely been precluded from organizing as political power-holders. NGOs’
financial sources have been restricted; their activities have been kept under strict
control and their working areas limited.
3
This situation has started to change gradually, only in the early 1990s. Especially
faith-based humanitarian aid organizations have started to develop during the Bosnia
and Kosovo crises. In the following years, when severe human rights violations
such as torture, extra judicial executions and forced dissaperanced have relatively
subsided, human rights organizations were able turn their attention to issues such as
women’s rights and refugee protection. which were largely overlooked during the
hight of the conflict. The 1999 Marmara Earthquake provided an important ground
for NGO reputation to gain a new and positive meaning. Organizations working on
search and rescue, such as AKUT (Search and Rescue Association), inspired and
encouraged young people to take common action guided by humanitarian values.
Reforms that were triggered by the EU process starting in early 2000 softened the
barriers encountered by NGOs.
By 2010s, particularly with access to EU funds NGOs have become relatively
well organized, more visible and diversified in terms of areas of interest. Apart from
these positive developments, proximity with hegemonic power have politicized
the civil society. Especially in 2000s, some NGOs managed to collect generous
donations from the religious communities by stimulating their feelings for doing
good deed. Faith-based aid organizations\ parallel to AKP Government’s foreign
policy to play an active role in international politics, commenced to work in different
locations around the world. Furthermore, prior to 29th April 2011, when the first
Syrian refugee group have sought asylum in Turkey, it was also striking that the
number of international NGOs that were able to get permission to operate in Turkey
was very scant. . Although the current Law on Associations has opened the way for
partnership between Turkey-originated NGOs and international NGOs; for the latter
to operate in Turkey on their own is subject to stringent regulations and procedures.
Other autonomous institutions, such as professional associations and trade/labor
unions, which can be considered as semi-governmental institutions in Turkey, remain
overshadowed by politics.
2.3 NGOs and Refugees
Although NGOs are increasingly more involved in international humanitarian
aid activities; their connections with international NGOs and the international
humanitarian aid movement remain limited. The efforts of these NGOs, that provide
relief support to natural disasters or forced migrations in different parts of the world,
remain largely isolated under the Turkish flag. With the exception of Kizilay, none
participate in the international humanitarian support coordination mechanisms.
There is not a single Turkish NGO that has signed the international humanitarian
aid ‘code of conduct’. Apart from mass migrations, UNHCR Turkey Office, with the
aim to reduce the negative impact of the 1994 Asylum and Migration Regulation,
has intensified its efforts to raise awareness and attract the attention of NGOs to
4
this issue. At the end of 1995, The Association for Solidarity with Asylum Seekers
and Migrants, the first NGO with the word “asylum” in its name, was with the
encouragement, guidance and support of UNHCR. However, today NGOs with the
words “asylum, refuge or refugee” in their name does not exceed 4 or 5 NGOs,
IGAM included
2.4 Government’s Syria Policy after 4 April 2011
In March 2011, protests similar to the Arab Spring demonstrations started in
Syria and soon evolved into violent conflict. As a consequence, in April the first
exodus into neighboring Jordan, Lebanon, Turkey.was observed. The first known
refugee flow into Turkey was identified on 29th April 2011, when a group of 250
people crossed the border in the Yayladağı district of Hatay. Issuing a statement on the
same day, the Turkish government, reffering to these people as ‘guests’, announced
that the borders are and will remain open for these ‘guests’ who have escaped war
and oppression; that their basic needs will be supplied in Turkey and that no one
will be forcefully sent back. This policy, which fully complies with the principles
of international protection, was highly appreciated by the international community.
While, the international community offered support, in return for Turkey’s generous
policies which are compatible with international obligations, the government merely
expressed its gratitude and did not accept any support. Instead, the Government
declared that Turkey is committed to providing protection to its guests by its own
means. In this respect, as the number of refugees increased, the Government started
to establish refugee camps, firstly in different districts of Hatay, and then, in the
other cities located along the long-stretching borderline between Syria and Turkey.
By the end of 2013, the number of camps located in 11 provinces reached 22; and
the number of refugees residing in these camps reached 210.000. Although, some
concerns have emerged due to the fact that these camps are not open to independent
monitors, by and large the standard of service provision in the capms were praised
by members of international organizations and foreign delegations who were granted
access, UNHCR, by defining the camps as ‘five star camps’ played a major role in
the positive image of the camps..
Another important element of the Government’s policy to refuse outside aid
with respect to the Syrian refugees, was its reluctance to cooperate with international
and civil society organizations in providing support and protection. Even UNHCR,
which is mandated with the task of special monitoring and cooperation, under the
Article 35 of the 1951 Geneva Convention, was not allowed to enter the camps. Only
in 2012 UNHCR and shortly there of other UN agencies, were granted limited access
to the camps. Even as of early 2014, UNHCR activities in the camps are limited to
providing technical support and observing voluntary resettlement interviews.
5
The relief support activities carried out in the camps, which were closed to
international (inter-governmental) institutions, are naturally also closed to national
and international NGOs. Apart from Turkish Red Crescent’s shelter and food related
activities under the coordination of AFAD, the Humanitarian Aid Foundation (IHH)
which delivers aid material to AFAD at the entrance of the camps, is the first Turkish
NGO to have earned the status of a service provider to the refugee camps.
Another development in 2012 worth noting is that the Government with
UNHCR’s advice started to use the term ‘temporary protection’ instead of ‘guest’ in
its official discourse regarding Syrian refugees.
The concept ‘Temporary Protection’ is defined in the 91st Article of the
“Law on Foreigners and International Protection,” which was passed only during
the second year of the crisis (14th April 2013). However, this concept, which was
adopted from the 2001 European Union regulation on Temporary Protection, does
not define the course of action in cases of mass migration nor any detail pertaining
to refugees’ rights.
The growth in the number of non-camp refugee population, which silently
evolved since the beginning of the crisis and largely overlooked by both the Turkish
authorities and UNHCR, became undeniably evident in 2013 when it reached
almost three times the size of the camp population. As mentioned earlier, by the
end of 2013, while there were 210.000 people living in the camps; the urban based
non-camp refugee population was over 500.000. The lack of clarity with respect to
the Temporary Protection provision in the current law has led to major problems,
particularly concerning the situation of non-camp refugees.
This study is driven by the assumption that NGOs, which are not granted access
to the camps, are in fact the only actors that could provide a helping hand to this
population, who are abandoned and neglected by the state as well as international
bodies.
3 METHOD OF THE STUDY
3.1 General Framework
This study, entitled “Safeguarding the Rights of the Syrian Refugees in Turkey
and Increasing their Quality of Life”, was carried out within a short time period. It
is based on rapid field appraisal methods, grounded on the principles of objectivity
and impartiality.
Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis were identified as research field locations as,
these provinces are believed to be representive of the general conditions of other
cities with dense Syrian refugee population. While diverging from each other in
6
terms of levels of economic development, ethnic and religious characteristics, the
fact that they are adjacent to each other offered easy accessability.,. The divergences
among the three provinces can be perceived as an added value in reflecting the
NGOs level of willingness to work on asylum seekers.
The research consisted of three phases:
(i) The preparation phase; review of existing reports on non-camp urban based
refugees; contacting relevant organizations to identify NGOs present in the field and
securing appointments with them for an interview: developing the research design,
i.e. identifying the scope of the field work, potential target population and a check list
of questions to be used in collecting the relevant field data. After the initial contact
contact with the relevant civil society, several distinct categories became evident;
international, national and local organizations. National and Local NGOs were also
classified as a) faith-based NGOs, b) rights-based NGOs, c) secular aid NGOs, d)
NGOs with previous experience working with refugees, e) professional associations
such as syndicates and unions. Prior contact with the refugees themselves was not
possible; once in the field they were identified by snowball technique.
(ii) The fieldwork and data gathering phase. A photojournalist from the
Ankara Office of Milliyet newspaper accompanied the two member IGAM field
team composed, who contributed by capturing visual material from the field.
The fieldwork lasted three days in total, one day in each province centre.
The target population, consisting of both NGO representatives and refugees were
separately interviewed face-toface mainly by using in-depth interview technique;
information gathered through focued group discussions and participant observation
supplemented and at times guided the interviews. The beneficiaries of the services
provided by NGOs, i.e. the refugees, were visited in their homes through the
assistance of the NGOs. Therefore, those refugees who do not receive any NGO
support were not covered in this research, although some refugees not known to the
NGOs visited were encountered at the local district visits and their views were sought,
The interviews with the refugees, which had to be conducted through interpretation
provided by the NGOs focused on their experience in their current place of residence
as well as on the services made available to them. This offered the possibility to
cross check the information given by the NGO representatives.
Visits made during the fieldwork are as follows;
Şanlıurfa: 5 NGOs and 10 Households
Gaziantep: 4 NGOs and 6 Households
Kilis: 3 NGOs and a school, a camp and a community centre
7
It is important to note that some NGOs, especially the international NGOs,
were reluctant to talk to the research team. This was evident during the preparation
phase when appointments were being made. Some of the appointments made at this
phase were cancelled when approached in the field. It was, therefore, not possible to
meet with the international NGOs directly, although meetings were held with their
national/local partners..
Aside from the data obtained directly from our informants in the field, research
team accessed additional relevant information by way of phone interviews from
Ankara, online sources and review of existing NGO reports and activities as well as
review of other relevant sources. The secondary sources of information provided an
invaluable supplement to the field data which had to be gathered with limitations of
time and the inability to reach particularly international NGOs, mainly caused by the
registration-related challenges.
In addition, the research team participated in the Syrian Humanitarian Crisis
Stakeholder Meeting for 2014 Intervention Plan hosted by OCHA/ECHO (United
Nations Office for the Coordination of Humanitarian Affairs / European Commission
Humanitarian Aid Office) and interviewed the representatives of 5 international
NGOs that participated in the meeting. Furthermore, with the aim of seeing the
broader picture, we have paid visits to an EU member state embassy in Ankara and,
to the representatives of the Ministry of Interior, the Ministry of Foreign Affairs, and
to AFAD.
(ii) Analysis phase: the findings of the fieldwork as well as the review of
existing material were analyzed in preparing this report, which is not conclusive but
one that provides the general contuers of the situation on the ground.
3.2 Questions guiding the interviews
3.2.1 To the Syrian refugees
- Refugees’ employment status, working conditions, living conditions, access to
services
- Social and economic impact of the presence of refugees on these cities
- Factors obstructing their lives and hindering their adaptation to their environment
- The quality of the services provided
- Knowledge and experience on the issue
- How did you reach this population?
- Problems encountered
8
- Financial sources of the NGOs
- The relations of NGOs with other NGOs, governmental institutions and local
structures
- Sustainability of the services
- The areas where services provided by NGOs are concentrated (areas of expertise):
provision of staple food and non-food relief material; sheltering support; various
medical services; psycho-social support; amputee treatment; medication; education;
women’s problems. Differences among the cities in terms of these issues.
- The extent of the activities offered to Syrian refugees (amount and unit)
- Any plans for reaching other refugees outside the camps?
3.2.2 Details Of NGOs
- Would you consider your organization as an international, national or local
NGO?
- Could you describe your relief support activities?
- Are you in contact with state/public institutions and UN agencies? If yes, please
describe.
- Cooperation with other (international, national and local) NGOs?
- Could you briefly describe you activities in the field?
- Do you have sufficient funds (own sources of the NGO, without fundraising)?
- Can you receive financial support from UN, EU or from other countries and
international NGOs?
- What are the problems you encounter when working with the government and
getting operational permissions?
- What is the extent of the beneficiary population?
- Are the necessary precautions taken to ensure protection against diseases in the
upcoming winter?
- How many staff do you have in your team? What are the levels of education and
experience of your team members?
- What are your criteria to determine your target population?
9
3.2.3 Perceptions of the NGOs
- Are you experienced in humanitarian aid and in working with refugees? If yes, in
which areas did you previously work?
- Is it possible to take satisfactory measures in the case that cities receive more
asylum seekers than their actual capacity?
- Please describe the services provided.
- What are the local community’s perspectives on and perceptions about the asylum
seekers?
- Do you have plans concerning the integration of refugees into society? i.e. What
are the ways in which over 1 million refugees, who recently arrived or continue to
come, could be integrated into society?
- Refugees’ living conditions and access to services
- Statements and opinions of local community about the refugees
- The motives behind the aids: Good deed (in religious terms; to acquire merit in
God’s eyes) or responsibility?
- Do you think the asylum seekers can receive enough support?
3.2.4 Opinions expressed by refugees
- How many people are in your household?
- How would you describe your economic status?
- Why don’t you live in the camp?
- Have you been able to find a job? How much do you earn?
- Have you been able to get an identification card?
- Do you know the services provided by the state?
- From which services can you benefit?
- How is the public attitude towards you?
- Can your children go to school?
- Main obstacles in front of the NGOs
3.2.5 Points to be taken into account during participant observation
- Whether the Syrians are visible in the cities or not
- Divergences between cities
10
- Living conditions
- Planned works of NGOs
- Satisfaction from the services
- Cooperation between UN and NGOs
- Coordination
- Financial resources
- Female employees
- Time they have spent in the field
- Do they provide aid solely with humanitarian aid purposes or do they have other
intentions, such as expecting these refugees to return to their home country?
What is their opinion on such mass migration movements? What can be done in
the long term?
- Motivations of the NGOs
- Experiences of the NGOs
- Do they work face-to-face with the refugees?
4 NARRATIVES AND OBSERVATIONS 1: URBAN REFUGEES
Based on the interviews, the problems of refugees living in urban areas are
summarized below;
4.1 Sheltering
Refugees living outside the camps receive almost no support. Some families
come together and rent a shared flat. Majority of the Syrians live in rented apartments
located in the poorest parts of the cities that we have visited. Children are observed
to walk bare foot on pavements. It is even difficult to find a wood stove or a blanket
for heating. Some people are settled into modest dwelling houses built for the urban
renovation plan. However, they are going to be evicted, since they are not able to pay
the electricity bills that are nearly up to TRY 500.
Güzelvadi is a remote district of Gaziantep, and located at the border between
urban and rural parts of the city. There, Syrians live in the primitive constructions
which were initially planned to be built as shopping stores. At the moment these
constructions only have a base ground with four coloums around where Syrian
refugees build up walls by using brickets, cements and sand. They divide the inner
space by using bed linens as separators and share the place with other refugees. They
urgently need blankets, clothes and nutritional products.
11
Mehmet Alkış, the head/chief of Gaziantep Mazlum-Der association stated
that a Syrian family asked the the association to provide them with cutlery, since they
have only one spoon to use.
The space capacity of the camps to host Syrian refugees is not enough. The
camps were originally built with the capacity to host 25.000 people but now these
camps accommodate 35.000 refugees. Besides, it is difficult to protect refugees’
privacy related issues in these camps. Additionally, it is not allowed to to work
outside to earn some money, since they are not allowed to leave the camps. They
want to adapt the living conditions in Turkey through getting employment. They
consider employment as an important step towards their adaptation.
The representatives of Şanlıurfa Eğitim Bir Sen (Union) reported that many
Syrian refugees living at the outskirts of the cities have moved to these rural areas
to seek employment in the agricultural sector. They are living in abandoned country
cottages and warehouses. Refugees living in rural areas and villages are far less
visible than others. It is nearly impossible to determine the number of refugees living
in these areas and to register them in the system.
Concerning the sheltering conditions of non-camp urban refugees, Kilis
Common Mind Platform mentions: “Currently, it is not possible to find a rental
accommodation in Kilis, since all of them were rented by Syrians. Even the houses
and workplaces, which were left empty by its owners or are not in use as the owners
live in other cities, are taken by Syrian families. They are living in these risky
buildings, once they perform minor repairs by their own means.
4.2 Food and nutrition
Food and nutrition are amongst the major problems. Malnutrition is an important
problem, especially for children. The refugees are trying to get nourishment through
the relief support kits donated by the municipalities and NGOs.
4.3 Health
Registered Syrian refugees are entitled to benefit from health services, by
using the identity numbers on their identity cards given by the Turkish authorities.
They can get medication by paying 20 % of the total cost. Access to healthcare is
an extremely valuable service. Muzaffer Baca, the vice-chair of International Blue
Crescent Foundation in Kilis, stated that Turkish citizens are having problems in
getting proper and timely healthcare in Kilis, since the population of local people
and Syrians became equal in the city and there is a large number of sick or injured
refugees seeking medical treatment in the state hospital.
On the other hand, offered healthcare services that require expensive treatment
are insufficient.. The medical treatment of people who were injured by the bombings
12
is very expensive. However. there is not enough financial resource to cover these
treatments.
The healthcare services remain also insufficient concerning psychological
support for people who have lost their beloved ones in bombings, support programs
for post-traumatic disorders and prosthesis implantation for disabled (amputee)
patients.
4.4 Working permission
Syrian refugees need to work in order to survive.. However, there is no
legislation in Turkey, which regulates working conditions for people who are officially
registered to benefit from ‘temporary protection’ status. They work illegally which
causes exploitation of them as cheap labour force.
Syrian refugees living outside of the camps in Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis are
employed in agriculture, construction and metal industry, which have heavy working
conditions. A considerable amount of Syrian families move to villages in order to
work in the agricultural sector. As mentioned by Osman Gerem, the representative
of Şanlıurfa Deniz Feneri Association, some of the Syrians have been taken to other
cities and used as cheap labor.
Ebu H. is a 63-year old retired solider, lives with 10 family members in a place
that used to be a shop in Gaziantep. He earns his life by being paid 4 Turkish Liras
per day in return for shelling 10 kilograms of pistachio.
On the other hand, there are people among richer Syrian refugees who work in
trade, jewelry and café-restaurant management sectors.
4.5 Education
Majority of the Syrian children living outside the camps are not able to access
education. 1.200 children have been enrolled in a school opened for Syrian children
in the city centre of Şanlıurfa. However, to date, only 400 students are able to get
education from Syrian teachers. School busses pick up the children from their homes
and drop them off to the school. However, families that we have visited told us that
they were not aware of this school.
4.6 Asylum application and resettlement in a third country
United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR) rejects individual
asylum applications from Syrian refugees, as it supports temporary protection regime
adopted by the Turkish government. While Syrian refugees visit UNHCR office
in Gaziantep, to ask for resettlement in a third country, their applications are not
accepted? processed at the moment.
13
4.7 Adaptation
Osman Gerem expresses that the local community in Şanlıurfa is hospitable
and sympathetic to the Syrian refugees. Gerem reminds us that the lift of the visa
requirement between Turkey and Syria before the civil war has revived the kinship
relations between Turkish and Syrian people who were unable to see each other for
many years. He adds that “this revival in close kinship relations has been a facilitating
factor for Syrians to seek shelter from their relatives in Turkey, when the armed
conflict/warfare have started.”
According to the report of Kilis Common Mind Platform, the most important
adaptation problem caused by the Syrians in the cities is about rental accommodations.
Another issue that causes tension in the cities is the existence/use of Syrians as cheap
workforce.
Muzaffer Baca, the vice-chair of International Blue Crescent Foundation,
reported common problems seen in Kilis, in a similar way: “Local people of Kilis
are disturbed by the increase in rent prices, cultural differences (religious differences
and moral values) and the security measures taken”.
5. NARRATIVES AND OBSERVATIONS 2: ACTIVITIES OF THE NGOs
5.1 Overview
In this biggest/severe refugee crisis that Turkey has ever faced with, the
government allocates a large amount of its sources for refugees in the 22 camps in
10 cities. On the other hand, NGOs are the major source of assistance through which
half a million refugees who live in the cities can survive. NGOs are trying to fill the
gap that was left untouched by the public institutions and international bodies. These
NGOs are there, although their names are barely mentioned. They are extremely
devoted to change the lives of the sufferers.
In Şanlıurfa, Gaziantep and Kilis, most of the NGOs that are actively working in
providing aid to the refugees living outside of the camps are faith-based organizations.
Rights-based NGOs on the other hand, carry out advocacy, reporting, monitoring
and awareness raising activities. Some of the non-faith-based organizations also put
tremendous efforts to provide aid/assistance in this area. All too few international
NGOs go beyond providing emergency nutritional support and work to meet the
needs in their specific areas of expertise. There are also Syrian civil society initiatives
working actively in the region.
14
5.2 Şanlıurfa Platform
It has been observed that many NGOs put their efforts to help Syrian refugees
in the three cities where this fieldwork was conducted. These observations are
summarized below:
The Platform
“The Platform of Şanlıurfa Humanitarian Aid NGOs” has been founded in
2012 by nearly 60 organizations from Şanlıurfa, including unions. Deniz Feneri
(Lighthouse Foundation), IHH (Humanitarian Relief Foundation), Mazlum Der
(Association of Human Rights and Solidarity for Oppressed People) and Kimse Yok
mu? Foundations (Which means “Is anybody there?”) are among the members of the
Platform. These NGOs have come together under the leadership/coordination of the
representative of Deniz Feneri, Osman Geren, once the number of Syrian refugees in
the city centre has suddenly increased.
The Platform works in close collaboration with the Governor’s Office and tries
to identify Syrians who are homeless or who are in need of help. When describing
the Platform’s activities, İbrahim Çoşkun from Eğitim-Bir-Sen Union emphasized
their efforts to raise funds and donations. He told us that they requested support from
businesspeople and managed to procure nutritional materials such as potato, onion,
wheat and lentil from Ankara, Istanbul and Kayseri, with the collaboration of these
cities’ municipalities. Osman Gerem stated that the Platform received support from
other countries as well: “Nurenberg Medine Foundation has donated 30 tons of aid
material from Germany”. Gerem also emphasized that the amount of support has
decreased although the crisis continues.
Large amounts of the aid material provided by the NGOs are sent to the
displaced persons living on the Syrian side of the border. Gerem stated that since
2012, a total of 120 lorries full of humanitarian relief material have been sent to the
other side of the border and nearly 50 lorries of aid material is given/distributed to
people living in the cities .
Şanlıurfa City Councilor Yusuf Mert argues that the real target of the relief
support are the people living in the Syrian side. He believes that this support will
slow down the outflow from Syria.
5.3 Humanitarian Relief Foundation (IHH)
Şanlıurfa Branch of Humanitarian Relief Foundation (IHH) also carries out
relief activities apart from the Platform. Behçet Atila, the Head of Şanlıurfa Branch,
explained that there are 70.000 Syrians in the city, living outside of the camps.
Identification of their addresses is a key problem. It is very difficult to reach Syrians
15
who are settled in many different districts of the city. Atila stated that ‘we have 1
employee and around 10 volunteers’. They are trying to identify the addresses of tens
of thousands of families, with such limited number of staff.
The aid materials provided by IHH are also dispatched to the Syrian side of
the border. Syrians living in the city can acquire/reach these aid materials through the
efforts of the local organization. Atila reported that ‘in the Eid, we have distributed
meat to the refugees with the help of our 10 volunteers’.
According to Atila, the most important problem of the refugees living outside
the camps is to find accommodation and pay the rent. Three or four families live
together in a shared house. It is even possible to see 25 people sharing a single
room.
Atila also told us that a school has been established with the collaboration of
the Governor’s Office and that Syrian teachers have started working there. However,
some of the families that we have visited were unaware of this school. In addition, we
observe that education has not yet become a priority; as many children are walking
bare foot on the stone pavements.
5.4 Association of Human Rights and Solidarity for Oppressed People
(Mazlum Der)
While being a human rights association, Mazlum Der works as a relief support
association in Gaziantep, thanks to the efforts of its Gaziantep branch. Abdürrahim
Çelik, who is a member of the Management Board, stated, “The biggest problem in
the city is the provision of humanitarian aid”. He explained that they have to take
responsibility of this. He added that the majority of the refugees are settled in the
slums; that they have very difficult living conditions and that their biggest need is
a shelter, such as a shop, a warehouse or just a tarp. He states that in Gaziantep,
three refugee families are often sharing one or two rooms. Celik says due to the
sudden increase in number of people living in the region, they determine Guzelvadi
and Dumlupinar as pilot districts where Mazlum Der provides assistance. Since mid
2012, they have identified 400-500 families to support/help. He mentions that they
provide assistance to these people by the own means of the association and they
receive/get no support from the government.
Mehmet Alkış, a member of the Management Board of Mazlum Der,
emphasized that the city has a population of 1.5 million people and in fact there is a
potential of strong assistance to provide the needs of refugees. He explained that they
have proposed a project entitled “sibling families”, through which wealthy families
will cover the needs of one refugee family.
16
5.5 Human Rights Association (IHD)
As a human rights association, IHD is involved in the management of this
refugee crisis, as explained by Hasan Önder Suğlu, a lawyer and the Head of the
Gaziantep Branch of the Association. IHD has taken on the task of monitoring the
distribution of relief support materials, with the aim of ensuring that the support
activities are conducted in a non-discriminatory way, without taking political interests
into consideration/ independently of political interest. IHD has also participated in the
demonstrations against the construction of a wall on the Syrian border in Nusaybin,
along with some political parties.
5.6 Helsinki Citizens’ Assembly
Helsinki Citizens’ Assembly is among the human rights NGOs providing
support to Syrian refugees in Kilis. In cooperation with Doctors without Borders,
the organization delivers primary healthcare services and conducts Mental Health
Support Programmes.
5.7 International Blue Crescent Foundation (IBC)
International Blue Crescent Foundation (IBC) is one of the civil society
organizations that put considerable efforts to provide support to Syrian refugees.
The vice-chair of the Foundation, Muzaffer Baca, reported that since the spring of
2011, in cooperation with the Turkish Red Crescent they have provided the refugees
in Hatay, and then the refugees in Kilis, with relief support kits, including nutritional
material, hygiene kits and other material to meet the needs of children,.
In addition to nutritional relief, they have donated TRY 250 per household,
to a total of 2.600 families living in Kilis in 2012 and 2013. This was funded by
Catholic Relief Services. IBC has also founded three Psychological Support Centers
for Children in Kilis. There, 1.600 children take music, computer and painting lessons
from Syrian teachers. IBC, a German organization, covers the utility and cleaning
bills and pays the salaries of Syrian teachers with the financial support received from
Malteser International. 1.350 children are enrolled in this school.
The 32-bed container-hospital, established in Kilis with the cooperation
between IBC and Malteser International, reduces the burden on Kilis State Hospital.
In this hospital, Syrian doctors and healthcare workers deliver treatment and care
services. There is another hospital similar to this one, located at the sheltering centre
on the outskirt of the city. The partnership between IBC and Malteser International
also contributes to provide food in the camps.
17
5.8 Support to Life International Humanitarian Aid
The NGO called Support to Life has also prepared a report based on the survey
they conducted with around 900 refugees. Besides, Support to Life carries out relief
distribution activities for almost 3 thousand refugees through an electronic data
system. Support to Life Foundation continues to provide supply relief supply kits,
including nutritional and hygiene material and winter-aid kits to the refugees living
outside of the camps in Hatay, Kilis and Şanlıurfa.
5.9 Research-based NGOs
Many NGOs other than the ones mentioned above maintain their relationships
with the crisis?. Some NGOs carry on their research attempts about urban refugees
and they are preparing reports. Especially think-tank NGOs are producing rigorous
reports. USAK, an Ankara-based organization, is one of these NGOs. They have
published a joint report with the recognized US-based think-tank organization
Brookings Ins.
NGOs that are jointly represented under the umbrella organization called the
Platform to Monitor Syrian Refugees in Istanbul have also published a recent report
based on a survey. The Common Mind Platform, composed of community leaders in
Kilis, has prepared reports and submitted them to the President, the Prime Minister
and to other government authorities, with an effort to raise awareness.
Support to Life Foundation continues to provide relief supply kits, including
nutritional and hygiene material and winter-aid kits to the refugees living outside of
the camps in Hatay, Kilis and Şanlıurfa.
Ali Aslan Özaslan is the representative of Gaziantep office of Education
and Youth Association. The Association brings young people from EU member
countries to Gaziantep through some projects for carrying out some activities in the
refugee camps. However, these attempts are interrupted with the changes in camp
administrations.
Ali Aslan Özaslan is the representative of Gaziantep office of Education and
Youth Association. The Association brings young people from EU member countries
to Gaziantep.
In response to problems encountered in health care / health care services related
to migration due to Syrian civil war, Turkish Medical Association prepared a report
titled “Syrian Refugees and Health Care Services” based on the studies regarding
the refugees conducted by Turkish Medical Association and regional chambers of
medicine between May and November 2013.
18
Gaziantep Bar Association provides assistance for the applications of Syrian
refugees within the scope of Legal Assistance program. Naturalization (provided
they have relatives who are citizens of the Republic of Turkey), marriage-divorce
cases and resettlement in third countries are listed among the prior topics requested
within this legal assistance programme which is offered free of charge.
5.10 Turkish Red Crescent
Turkish Red Crescent assumed two main responsibilities in this crisis. First,
it provides shelter and food supplies in the camps under the coordination of AFAD.
It meets the need for shelter in the camps using its own resources and the tents
and other types of shelters it gets from grantor organizations, UNHCR being the
first. Food aid, which initially started as hot meal distribution continues in the form
of rationing using the ration card provided by World Food Program. Turkish Red
Crescent carries out the coordination of this aid. The second biggest activity area of
Red Crescent is to transfer the aid materials collected through donations to Syrian
groups or international NGOs in 8 border districts.
5.11 International NGOs
International NGOs are obliged to obtain permission from Turkish government
and this is a very time-consuming process. According to Associations Law,
International NGOs that want to operate in Turkey have to apply to the Ministry of
Internal Affairs. The ministry requests the views and suggestions about the NGO in
question from the Ministry of Foreign Affairs and various government institutions
most of which are related to security. Any prior statement of the international NGO
about Turkey is among the reasons of rejection. Applications of NGOs that are found
to be operating “informally” sending their staff to Turkey with a tourist passport
without getting work permit are also rejected. However, it is stated that representatives
of around 80 international NGOs still operate in border provinces. It is known that 18
international NGOs have recieved their permissions as of 1 February, 2014. However,
a great majority of these are trying to get help to the Syrian side of the border.
Danish Refugee Council, International Medical Corps (IMC), Mercy Corps,
GOAL, International Rescue Committee, Cooperative for Assistance and Relief
Everywhere (CARE) and Save the Children International are the international NGOs
that could obtain permission.
USA originated Mercy Corps tries to meet the essential needs of millions of
Syrian refugees living in Jordan, Lebanon, Iraq and Turkey. Children, especially the
ones who were subjected to extreme violence, are having trouble with pursuing their
daily lives because of the immense fear they feel.
19
International Medical Corps on the other hand, provides Syrian refugees in
Turkey with medical and educational services, using the $750.000 fund they received
from the Conrad N. Hilton Foundation. They are getting prepared to set up a clinic in
Şanlıurfa in addition to the one in Kilis. Danish Refugee Council operates in Hatay
and Şanlıurfa and provides post-trauma training.
Many international NGOs whose applications are rejected, in the waiting list or
under examination are trying to help the refugees by cooperating with local-national
NGOs, or rather under their names. However, all the international NGOs experience
serious operational problems related to money transfers, salaries, payments or other
expenses.
It is observed that there has been a gradual softening in the government’s
attitude towards the attempts of International NGOs starting from the mid 2013.
Authorities say “We don’t approve of International NGOs’ attempts to operate in
Turkey. However, we will control the issue since we definitely don’t want an NGO
inflation”.
5.12 Syrian NGOs
Some of the NGOs trying to provide assistance to refugees are from Syrian
origin. For instance, Assistance Coordination Unit (ACU) communicates with and
provide various training to activist youth in Syria. They are especially efficient in
women’s issues.
6 FINDINGS AND RESULTS
1) As result of the reports we have read, and visits we made in Şanlıurfa, Gaziantep
and Kilis, it is observed that hundreds of thousands of Syrians living outside the
refugee camps in Turkey are living under quite harsh conditions. Actually, this
is not a case that just takes place in Turkey. Similar problems are encountered
in Jordan, Lebanon, Iraq and Egypt bordering Syria as well. Refugees’ rapid
spread over a vast area within the borders of these countries interferes with their
registration, benefitting from the right to international protection against the
possibility of forced repatriation and the fulfillment of their basic needs.
Voluntary organizations are usually trying to compensate the required service
and assistance that are lacking. National, local, international and Syrian nongovernmental organizations are making great efforts to provide assistance in their
own area of specialization and to improve refugees’ lives in a positive direction.
2) Due to harsh living conditions, an increasing number of Syrians will probably risk
their lives and try to escape/enter Greece illegally despite the risk of drowning as
was the disastorous case in December 2013 happened near the coasts of Bandırma
and Çeşme.
20
3) Turkey is a party to the 1951 Geneva Convention Relating to the Status of
Refugees but still keeps its “geographical limitation” clause. The Law on
Foreigners and International Protection, the first law on asylum in Turkey,
became effective after being published in Official Gazette on April 12, 2013 and
it either ignored mass migrations or left it completely to the political preference
of the executive authority on purpose. Article 91 of the law suggests that Turkey
may “provide temporary protection” in the cases of mass migration and all the
relevant regulations will be issued by the Council of Ministers. The law exported
the concept of temporary protection from the 2001 Directive on Temporary
Protection of the European Union. However, the law does not include any of the
details included in the EU directive. Refugees are not given the right to apply
for individual asylum. Temporary protection does not bear a time limitation. The
rights to be given to the refugees under temporary protection are not mentioned in
the law. The procedures of return are not clear under the conditions of persisting
crisis or if it comes to an end.. If we assume that Syrians will stay in Turkey
for at least a couple of years more in both cases, the lack of regulation might
cause new problems. People who died in the boats which sank near Burhaniye
in Balıkesir and off Çeşme in December 2013 were Syrian citizens. The poverty
and misery they suffer from in Turkey forces them to risk their lives at the
mercy of smugglers. This situation intensifies diplomatic relations and walls
are being built at the borders as in the case of Bulgaria-Turkey border. Lack of
regulations makes NGOs’ activities even more difficult. There is no regulation
as to how NGOs should work in which areas. There is a common belief that for
international companies to receive permission to operate in Turkey depends on
arbitrary decisions. Therefore, even the ones who get the work permit are rather
quiet and closed and they prefer to carry out their activities for mainly in Syria.
4) The government took over the management of refugee camps starting from the
very beginning of the crisis. Even the international organizations were given
a very limited area of action in time. The facilities of the camps attracted the
international committees who visited the camps. The term “Five Star Camps”
started to be used in the speeches given by many international committees.
However, the increasing Syrian refugee population outside the campsite which
have nearly exceeded the number of people living in the camps created a new
situation. The myth of “five star camps” created by the government is under the
threat of being demolished due to the difficulties encountered by the refugees in
the urban and rural areas.
5) A large part of the assistance provided for the refugees living in these three cities
are given by international NGOs and faith based national NGOs. However, the
21
primary target of the headquarters of these NGOs is the Syrian side of the border.
The assistance provided to the refugees on the Turkish side of the border is carried
out thanks to the attempts of the local administrators of the same national NGOs
with the help of both official authorities and local NGOs.
6) The amount of assistance provided by these types of NGOs is too low to be
compared with the number of people in need. Moreover, the assistance is not
permanent.
7) Staff capacity of national or local NGOs are extremely limited. They are carrying
out their assistance activities with a limited number of personnel.
8) When the quality of staff is concerned, the personnel of NGOs do not have any
training about humanitarian relief and problems of refugees.
9) Though at national level, financial resources that make assistance activities of
NGOs possible are mostly provided by local business circles, municipalities,
donations raised on the streets or in mosques, and the aids given by municipalities
in metropolitans.
10) Concerning the quality of assistance, especially urgent vital needs (food, clothing,
and partially shelter) are provided. For services provided by government such as
health and education, problems regarding lack of knowledge and difficulty to
reach the place where service is provided may stand out.
11) National/local NGOs carrying out assistance activities are faced with information,
equipment and resource related problems with regards to providing services to
the ones with special needs among the refugees. Therefore, assistance is mostly
provided for the basic needs.
12) There is no action plan or a future oriented strategy concerning the assistance
activities carried out with the attempts of local units of faith based national
NGOs. Due to the size of the mass in need and the scarcity of resources, the
limited amount of supply is immediately distributed and consumed.
13) Beyond faith based NGOs, national, secular and professional NGOs with
headquarters in metropolitans of the country do not seem to have widespread
campaigns and assistance activities.
14) Politicization of Syria crisis in Turkey has led the influential strong NGOs based
in metropolitans such as Ankara and İstanbul to remain ineffective and silent
while faith based NGOs are more observed as actors of humanitarian agents.
15) Faith Based NGOs carrying out assistance activities do not have any connections
with international NGOs and international organizations especially with UN
22
institutions lsuch as UNHCR. The activities of UN organizations were given
the green light just starting from October 2012. In response to this, UNHCR
undertook a restricted and non-operational function such as providing technical
support in the camps or functioning as an observer in voluntary return interviews.
The authorities of National, local and International NGOs in the region state that
they do not have any contacts with UN organizations. Setting up children friendly
areas in the camps and cooperating with the Ministry of Education, UNICEF
has started to make plans about cooperating with NGOs for urban refugees in
2014?. UNICEF also asked for support from NGOs to access urban refugees in
Polio and Combination Vaccine Campaign they conduct with the Ministry of
Health. World Food Program (WFP) works with Turkish Red Crescent for the
distribution of ration cards? in the camps. It is said that UN organizations are
getting prepared to form a periodical consultation mechanism together with the
NGOs under the leadership of UNHCR upon the “exploration” of the presence
of urban refugees.
16) It was not possible in this research to observe whether the faith based NGOs
discriminated in favor of or against any parties while providing assistance. Heads
of some NGOs stated that they provided assistance without discrimination whoever
is concerned. However, we think that in some cases extreme Islamic tendencies
of NGOs might create question marks regarding the practical applications. It is
observed that not having sufficient knowledge about international humanitarian
relief moral norms is also a big deficiency.
17) Rights based national NGOs either carry out monitoring, creating public opinion
and reporting activities with only limited resources (Human Rights Association)
or make attempts to distribute basic assistance in addition to these activities
(MazlumDer - Organization of Human Rights and Solidarity for Oppressed
People), or play a camouflage role as a partner of an international NGO.
18) National NGOs such as bar or trade associations, trade unions or women’s
institutes are observed not to get actively involved in the refugee crises/ stay
away from the issue.
19) A great majority of international NGOs are having difficulty in getting permission
to operate in Turkey. Government authorities have opened their doors slightly
to the NGOs due to the increase in the number of refugees. However, their
philosophy is as follows: “We will allow international NGOs but we will never
cause an NGO inflation”. Therefore, there is a tendency to work with just 10 to
15 international NGOs. Getting permission is a long process. It requires to apply
to the Ministry of Internal Affairs with a lot of documents. The ministry might
23
slow down the process due to missing documents. The documents received are
shared with mainly security and intelligence units, Ministry of Foreign Affairs
being the first. For instance, Ministry of Foreign Affairs requests information
from the Turkish Embassy in the country where the NGO is registered. The NGO
must not be listed in the blacklist regarding the permission; in other words the
NGO needs not to have any statements made against Turkey earlier. In addition,
not a single member of the NGO must be working with a tourist visa and above
all their visa must not be expired.
20) Many international NGOs are carrying out silent activities in cooperation with
Turkish NGOs through their personnel who entered the country with a tourist
visa. Specified activities of most of them are realized beyond borders and within
Syria. The rejected ones apply for a second time.
21) Some reputable and respected NGOs are also rejected. Therefore, we miss the
opportunity to benefit from their experience about satisfying especially the more
special needs of refugees.
22) UN Office for Coordination of Humanitarian Affairs OCHA is operating in
Gaziantep. However, coordination attempts of OCHA aim to support NGOs in
the border provinces, the majority of which are international. The attempts of the
the government to do everything by itself concerning to manage mass migrations
turns into being unable to do anything against the emerging problem of urban
refugees. Traditional negative attitudes towards international organizations
become more visible in this case. In such a big crisis, OCHA, for instance,
managed to open an office in Turkey only for humanitarian interventions within
Syria. In fact, it is OCHA’s responsibility to ease the job of NGOs and to ensure
the coordination between international and local NGOs.
Coordination is crucial for the success of humanitarian relief activities. NGO
Forum operating in Syria has some initiatives to fill the coordination gap created
by OCHA. NGO Forum is recently employing managers for its activities in
Turkey. These managers will be responsible for activities such as sharing
information, communication and coordination among international, national and
local NGOs which are members of the forum.
23) Most of the refugees with whom we talked are unaware of the opportunities
offered to them in cities. They are informed throrugh the attempts of volunteers
and information spreads through word of mouth. It is an urgent need to inform
people scattered around urban and rural areas about the services provided by
governorates, municipalities and NGOs at a local scope through media and other
communication tools.
24
24) It is obvious that the public has not been well informed that the open door policy
adopted by the Turkish government since April 2011 is not a matter of domestic
policy but a matter of international responsibility of the country. Therefore,
the public answers the question “Why do we accept these people?” within the
parameters of present political polarization. At least in the three cities we visited,
we observed that urgent needs of refugees living outside the camp are satisfied
by mostly faith based organizations such as IHH, Deniz Feneri, Kimse Yok mu,
or Vahdet Foundation.. In fact, the headquarters of these organizations usually
give priority to provision of assistance to people in Syria. The ones who try to
relieve the sufferings of people outside the camps are the local administrators of
these organizations who are in pursuit of doing good.
Relatively strong NGOs, women’s institutes, bar associations, NGOs for
children, professional organizations, employers’ agencies and the media are not
mobilized for these people in the western part of Turkey, especially in the three
metropolitans. The conditions of half a million Syrian refugees in Turkey today
is very similar with the case of Russian refugees in Europe emerged after the
First World and have mobilized the League of Nations. Ignorance of the problem
in Turkey can only be explained by the fact that this humanitarian issue has
been politicized. This humanitarian crisis other than the general Syrian policy
of the government should be dealt with in a humanitarian manner regardless of
politics.
25) It is observed that national NGOs that play a role in this crisis in these three
cities and across Turkey relieve sufferings mostly with individual attempts. It is
observed that many NGOs do not have a general strategy or a plan. We identified
in our visits that national NGOs do not have any members who are trained about
the methods to be utilized in refugee crises. All the achievements are reached
with the attempts of a couple of administrators and a few volunteers.
Private/personal issues of refugees, problems faced by women, elderly, disabled
and children refugees because of their titles, deportation, discrimination, other
legal rights and psychological problems are issues which should be dealt with
by Professional NGOs in Turkey but they are actually disregarded/ignored. The
attempts are focused mainly on the most urgent issues such as shelter, food and
clothing.
As it is provided in the data of a couple of international NGOs, the number of
“people who benefit from the services” remains too low when compared with the
size of the problem.
25
26) Since the NGOs in Turkey differ from each other in terms of their principles,
they carry out their activities totally unaware of each other. There is a serious
lack of coordination regarding the issues such as sharing information or bringing
resources together.
Under these circumstances, it seems to be an urgent responsibility to remove the
obstacles faced by non-governmental organizations’ humanitarian relief efforts
most of which is performed with great individual efforts, to deal with the issue in
a non-political and humanitarian manner and to give a helping hand in line with
the wealth of the country to these people whose numbers have reached almost a
million and who will probably live in Turkey within the next 3 to 5 years.
26
7
APPENDIX
27
APPENDIX 1
International NGOs with a Work Permit (1 November 2013- Republic of
Turkey Ministry of Foreign Affairs Website)
Danish Refugee Council
International Medical Corps (IMC)
Mercy Corps
GOAL
International Rescue Committee (IRC)
CARE (Cooperative for Assistance and Relief Everywhere)
Concern Worldwide
Medical Emergency Relief International (MERLIN)
Deutsche WelthHungerhilfe
Save the Children International
28
APPENDIX 2:
THE LIST OF INTERVIEWED NGOs
APPENDIX 3:
THE ROLE OF NGOs IN THE SYRIAN REFUGEE CRISIS: THE RESULTS
OF INTERVIEWS WITH REFUGEE FAMILIES AND NGOs
ŞANLIURFA
We had the chance to take the reflections of Behçet Atila, The Humanitarian
Relief Foundation (IHH) Şanlıurfa Representative, on the NGOs in Şanlıurfa, their
operations, living conditions of Syrian refugees, challenges faced and the future of
the region.
There are about 100.000 refugees living in Şanlıurfa. Almost 60 NGOs are
available in the province and only 7-8 of them are humanitarian relief organizations.
The rest are associations and unions that are working on the field of rights.
HOW DID THE INITIATIVE START?
IHH Şanlıurfa Office was initially founded as an NGO, then evolved into
the Humanitarian Relief Foundation, becoming an NGO that provides voluntary
services, such as the 11 service branch of Memur-Sen, İnsan-Der and Mazlum-Der.
They set up 2 Relief Platforms in 2 places in Harran (Ceylanpınar and Akçapalı). 120
truckload of humanitarian relief supplies have been sent to Syria since 2012.
NGOs in Şanlıurfa are organizing the collection and distribution of the
relief supplies in close cooperation with the Regional Coordinating Governorate,
Municipality, Public Institutions and the Office of Mufti.
2 truckload of relief supplies are delivered to 15 different area on every
Tuesday. The relief supplies are stored in 4 storages of IHH, located at the city center.
Relief supplies include diapers, blankets and food. Nearly 5.000 families living at the
city center have received almost 45 truckload of humanitarian aid so far. The amount
of the relief supplies decrease as the crisis persists.
NGOs in Şanlıurfa come together at 19:00 every Friday and exchange
information about things to do.
They provide basic food products such as potatoes, onions, flour, lentil and
pasta by contacting with the municipalities of Ankara, İstanbul and Kayseri, Niğde
and Nevşehir as well in addition to their own provinces. Also, the Medine Foundation
from Nurnberg, Germany has provided 30 tons of food supply.
29
Syrians who are settled in Karaköprü Municipalities are rich but the ones in
Süleymaniye region are poor Syrians. Food aids are distributed in packages in a way
to meet the needs of people for 10 days. They also get help from their neighbours.
There are Syrian refugees who are accommodated in abandoned country cottages in
Şanlıurfa.
IHH officials state that there is a need for 2 more refugee camps in the
region.
Their wishes: everybody turns to their homeland and lives happily.
WHAT KIND OF PROBLEMS HAS THE PRESENCE OF SYRIAN
REFUGEES CAUSED?
- Home rental prices have increased,
- Wages of unskilled workers have started to decrease,
- The number of beggars have increased (Syrian child beggars called
Karachi),
- Judicial cases have started to take place, though several.
- Woman trafficking and prostitution have been observed.
Legal problems experienced by them are referred to relevant authorities by
headmen of the sites they live in.
WHY DON’T REFUGEES IN THE CITY PREFER TO LIVE IN THE
CAMPS?
- There are more refugees in the camps than the capacity allows for. In one
of the camps with a capacity of 25.000 people, 30 to 35 thousand people had to live
once.
- People who live in the camp do nothing but waste their time lazing. They
could find the opportunity to work in the city.
- People who have young daughters say that they are uncomfortable in the
camps.
SOME PEOPLE ARE ALSO EXPLOITING THE OPPORTUNITIES
- There are some people who said that they will provide them a job opportunity
in Ordu and Gaziantep but took their money and cheated them.
- Derezor group (Syrian) takes photos of injured refugees who came from
Syria at hospitals they founded and exploit people’s emotions to collect donations.
30
İHH / Şanlıurfa; They are in contact with all international relief organizations
from Turkish Cooperation and Coordination Agency (TİKA). There is a school in the
city center where Syrian teachers give education to 1.200 registered, 400 unregistered
students. Students are picked up and taken to home by a student service.
Syrian refugees are given a “Guest Identity” by the Coordination Center. With
this ID, they can benefit from any kind of health care services in the city. They can
benefit from this service by paying 20 % of the prescription.
IHH / ŞANLIURFA’S VIEWS ON THE FUTURE OF THE REGION
The Humanitarian Relief Foundation / Şanlıurfa representative Behçet Atila
said that even if the war in Syria ended today, the effects would last for at least 7 to
8 or maybe 10 years. He added that Syrian refugees with nothing left would ask for
tents again and need the help coming from Turkey for food and drink supplies.
IHH ranks first in terms of trust. He also stated that they definitely deliver
their humanitarian relief materials to the Muslim, Christian or atheist people in need
without a discrimination based on language or religion.
For example, it was IHH that first provided assistance to Haiti even though
they were not Muslims. The organization with Mavi Marmara was carried out by
IHH. Lastly, the first to offer a helping hand in the tragedy caused by the hurricane
that sweeping Philippines was again the IHH.
IHH / Şanlıurfa has 1 paid worker. The number of active volunteers changes
between 10 and 30.
We learned that 4 families (25 individuals) came together in Şanlıurfa to live
together in one single house.
SADAKA TAŞI / Ümraniye – Istanbul – Sacrificial animals were sent to
Resülhaim by this relief organization.
There is no conflict in Rakka for 7 to 8 months. There are many Syrians in
Aleppo. It is estimated that around 50 to 100 thousand people will immigrate to
Turkey under harsh winter conditions.
IN WHICH FIELDS OF BUSINESS CAN REFUGEES WORK?
- In agriculture
- In heavy metal industry
- In construction sector
There are also some rich Syrian refugees who keep a jewellery shop or a caférestaurant. They also find an opportunity to work in these businesses.
31
MEDIA
There are 16 local newspapers in Şanlıurfa. Local media is not supported
enough in terms of coordination opportunities for sharing the problems and challenges
faced by the refugees living in the camps and cities.
The biggest local newspaper is İpek Yol with 600 subscribers and a circulation
of 800.
HOW AND UNDER WHAT CIRCUMSTANCES DO REFUGEE FAMILIES
LIVE?
Bilal İ. / He came from Aleppo 7 months ago. He has 5 children. 2 of them
graduated from university (in Syria). He asked for 4.000 TL from TÖMER for his
children’s Turkish education. He cannot afford it.
Mohammed Z. / 3 people. He came here 2 years ago. He is the father-in-law of
Bilal İ. (sikh), former Mufti of BOB town of Aleppo.
Yaser H. / He came from Homs. He is a diabetic patient. His blood sugar level
increased due to stress and fear because of the war – bombardment. His leg had to be
amputated by the doctor because of the lack of insulin.
Ahmet K. / He is 28 years old. 6 people came from İKLİP.
They do not pay rents for the Social Houses they live in. However, their
electricity expenses have reached 500 TL. If they cannot pay it, they will be
evicted.
GAZİANTEP
MAZLUM DER (Association of Human Rights and Solidarity for Oppressed
People) / Abdürrahim Çelik General Member of the Board
Mehmet Alkış / General Member of the Board. Founding President of
Diyarbakır Office.
There are around 50.000-70.000 Syrian refugees in Gaziantep. İslahiye is the
first refugee camp.
They usually live in the outskirts of the city center. There are families living
together in shops, depots, damp cellars and houses with one or two rooms. 80 to 90
% of these people are poor. 10 to 15 % of them are richer.
Syria Human Rights Report was prepared by MAZLUM DER in 2010. There
was a call for Kurds who are not counted as refugees. They made a statement to the
press at the entrance to Syria.
32
They hosted Syria Freedom Convoy (consisting of USA, Qatar and European
Countries). They started to provide assistance starting from August / 2012. They
chose Güzelvadi and Dumlupınar quarters in G. Gaziantep as pilot areas. They started
out with 15 to 20 families and reached 400 to 500 families (almost 5.000 people).
Mehmet Alkış / He writes in Milad Newspaper. He suggested a “Sister Family
Project”. They had a meeting with Fatma Şahin, the Minister and their fellow
countryman, but couldn’t get any results.
WHAT IS SISTER FAMILY PROJECT?
The population of Gaziantep is 1.500.000. It is assumed that 20 % of this
population is wealthy people. The project aims that 300.000 wealthy families in
Gaziantep adopt almost 50.000 refugees as sister families and help them.
There are 18 volunteer NGOs in Gaziantep.
- IHH
- VAHDET VAKFI
- ERDEMLİLER etc…
They are in close contact with Coordinator Governorates and Municipalities.
There are 2 schools.
HOW AND UNDER WHAT CIRCUMSTANCES DO REFUGEE FAMILIES
LIVE?
Dilber M. / They are 4 people. 3 single women with their mother. They have
been in Gaziantep for 5,5 months. A rich businessman from Gaziantep allocated a one
plus one apartment to them. They came from Aleppo. They checked in the country
through the gate with their passports. They had wanted to go to Northern Iraq before,
but then came to Gaziantep because of its proximity and the idea that they can send
their sister Şirini who was studying law in Syria, to university. She can speak Turkish
and she wants to further improve it. She also likes studying. She started to work, but
she had to quit after a couple of days. The employer’s wife was jealous of her!....
Ebu H. / They are 8 people. They came from Damascus. They live in a shop
house. He worked as a Security Officer (Inspector) at the Court in Damascus. They
have been living in Gaziantep for 1 year. He has 6 daughters and 1 son, the eldest son
at the age of 15 and the eldest daughter 14. Their five storey house in Damascus was
blown up with a bomb. He was tortured for 12 hours being suspended by means of
Palestinian hanging. He was asked to repeat the following out loud; “Assad is divine.
There is no other divine being than Assad.” When he didn’t say it, bastinado was
utilized and he was severely beaten. Now he cannot even bend and hold a lightweight
stuff.
33
Ebu H. / He is 63 years old. He is a retired soldier. They are 10 people. 7
people from the same family live in another house. They live in a shop house. His
oldest son is 23 years old. They pay 200 TL rent. They survive with the donations. He
earns 4 TL a day in return for removing the hulls of 10 kilograms of peanuts.
IHD / Human Rights Association Gaziantep Office
They have been working in Gaziantep since 1986. The president has been
Hasan Önder Suğlu for 4 months.
He stated that IHD is;
- In every place where public violence is high,
- In any case where elders abuse children.
He stated that there are failures in assisting Kamışlı and Afrin region for
political reasons.
- They made a joint press statement with SES/HDP/ODP about walling. He
underlined the safety issues of Turkish people in Şanlıurfa – Viranşehir. He stated
that Syrian Arabs and Kurds want to do business in the region.
Registration of Afghan / Uzbek citizens as refugees lasts for 6 years in UN.
Syrians are accepted as Guests. This situation creates disturbances in the region.
There are studies about sexual assault against women. They carry out joint
studies with Eğitim SEN (Education and Science Workers’ Union).
MAVİ HİLAL / KİLİS
Between March 2011 – March 2012
They sent their donations such as food products, sanitary materials and
children’s needs to refugees in firstly Hatay, then in Kilis in packages through Red
Crescent. They are in contact with AFAD and Governorate.
In addition to food products, they paid 250 TL monetary aid to 2.600 families
through donors from the USA and GERMANY. There are too many Syrian refugee
children in Kilis. Thanks to MAVİ HİLAL;
- 3 Children Psychological Support Centers were founded in Kilis. 1.600
children are provided with music, computer and drawing lessons by Syrian teachers
in these centers.
- They were able to raise funds for the school where 1.350 children receive
education. They pay for expenses such as fuel, electricity, cleaning and teachers’
salaries.
34
- They send boots, stationery, hot meals. They have funds until June 2014.
The capacity of Kilis State Hospital where injured refugees coming from Syrian
are taken to is not enough. At the request of the governorate, once the patients are
discharged from the hospital, they are taken care of in the 32 bed container hospital
founded by MAVİ HİLAL.
- They provide food for the refugee health camp in Kilis.
- They provide education services for 500 children.
- They have 4 ambulances.
- 2 more lorry hospitals have been brought to Kilis.
- They have a capacity of 1.000 food products, 1.000 children’s materials and
1.000 sanitary materials monthly.
- They send aid supplies to 12 hospitals in Aleppo.
So far, they have taken part in 37 projects some of which are already completed
and some of which are still ongoing as MAVİ HİLAL.
Coordination meetings are held every Thursday in Kilis with the participation
of Governorate, Municipality, and some NGOs like Deniz Feneri or IHH. They have
contacts with institutions such as Qatar Red Crescent or IRC (International Rescue
Committee). For example, they carry out a project with Qatar Red Crescent about
opening up water wells in Aleppo.
Foreign TV channels like BBC and Al-Jazeera are following the activities of
MAVİ HİLAL.
However, they say that they are known less in Turkey. Officials state that
MAVİ HİLAL is not a faith based organization but a humanitarian relief organization.
MAVİ HİLAL also pays for the salaries of the teachers and principal of KİLİS/Syria
school.
WHAT KIND OF PROBLEMS HAS THE PRESENCE OF SYRIAN
REFUGEES CAUSED?
- Rents have increased,
- Change in attitude (religious differences, moral values)
- Security measures (It disturbs people in Kilis)
- People in Kilis complain that they are given priority in health services
35
INTERVIEW WITH KİLİS CHAMBER OF PHARMACISTS
Güven SİPAHİ / President of the Chamber / Former Mayor of Kilis
They developed a joint protocol with the Directorate of Disaster Affairs as the
Chamber regarding medication assistance to Öncüpınar Container Camp.
Osmaniye, Kahramanmaraş,Adıyaman and Gaziantep Chambers of Pharmacists
called them to get information about the protocol. They also send medications to EL
BEYLİ container camp. They stated that drugstores in Kilis are experiencing serious
difficulties due to problems with the prescriptions given by camp hospitals.
They do not contribute to the donations within the city as the Chamber. They
send unused medications they receive separately to refugees via Helsinki Citizens’
Assembly. The organization called Osmanlı’nın Torunları (Sons of the Ottoman)
(supported by Qatar and Saudi Arabia) serves for the distribution of donations to
refugees living in the city.
12 to 13 drugstores in Kilis where Syrian refugees buy medications issue
approximately 700 prescriptions a week. Drugstores supply these prescriptions in
turn with some limitations.
36
‫إن اﻟﺘﻨﺴﻴق ﻋﺎﻤﻝ ﻤﻬم ﻟﻨﺠﺎح ﻓﻌﺎﻟﻴﺎت اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ‪ ،‬واﻟﻔراغ اﻟذي ﻴﺸﻛﻠﻪ ﻏﻴﺎب‬
‫‪ OCHA‬ﻴﻐطﻴﻪ ﻤﻨﺘدى‬
‫ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ وﻤﻨﺘدى ‪ NGO‬ﺒﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﻓﻲ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري‪ ،‬ﻴﻘوم ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺒﺎﺨﺘﻴﺎر‬
‫ﻤدراء ﻟﻬﺎ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ‪ ،‬ﻓﻬؤﻻء اﻟﻤدراء ﻤﻬﺎﻤﻬم ﻤﺸﺎرﻛﺔ اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟوطﻨﻴﺔ واﻟﻤﺤﻠﻴﺔ‬
‫واﻟﺘواﺼﻝ واﻟﺘﻨﺴﻴق ﻤﻌﻬم‪.‬‬
‫‪ 23‬ﻤﻌظم اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻴﺠﻬﻠون اﻹﻤﻛﺎﻨﻴﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﻘدم ﻟﻬم ﻓﻲ اﻟﻤدن‪ ،‬ﺤﻴث ﻴﺘم إﺒﻼﻏﻬم ﻋن طرﻴق أﻨﺎس ﻤﺘطوﻋﻴن‪ ،‬ﻓﻤن‬
‫اﻟﻀروري ﺠدا إﺴﻤﺎع اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﻘدﻤﻬﺎ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت واﻟﺒﻠدﻴﺎت واﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن واﻷرﻴﺎف ﻋن‬
‫طرﻴق وﺴﺎﺌﻝ اﻹﻋﻼم‪.‬‬
‫‪ 24‬ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟﺒﺎب اﻟﻤﻔﺘوح اﻟﺘﻲ ﺘﺘﺒﻌﻬﺎ اﻟﺤﻛوﻤﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﻨﻴﺴﺎن ‪ ،2011‬ﻓﻤن اﻟواﻀﺢ أﻨﻬﺎ ﻟم ﺘﺴﺘطﻊ إﻴﺼﺎﻝ‬
‫اﻟرأي اﻟﻌﺎم اﻟﺘرﻛﻲ أن ﻤﺎ ﺘﻘوم ﺒﻪ ﻟﻴﺴت واﺠب ﺴﻴﺎﺴﻲ داﺨﻠﻴﺔ إﻨﻤﺎ ﻫﻲ ﻤﺴؤوﻟﻴﺘﻬﺎ اﻟدوﻟﻴﺔ ﻟذﻟك ﺘرد ﻋﻠﻰ ﺴؤاﻝ‬
‫اﻟرأي اﻟﻌﺎم )ﻟﻤﺎذا ﻨﺴﺘﻘﺒﻝ ﻫؤﻻء اﻟﻨﺎس( ﻀﻤن ﻤﻌﺎﻴﻴر اﻻﺴﺘﻘطﺎب اﻟﺴﻴﺎﺴﻲ اﻟﻤوﺠود أﺜﻨﺎء زﻴﺎرﺘﻨﺎ ﻟﻠﻤﺤﺎﻓظﺎت‬
‫اﻟﺜﻼﺜﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﺤﺘﻀن اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت رأﻴﻨﺎ أن اﻟﻤﻌوﻨﺎت ﺘﺘم ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﻟﻬﺎ ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ‬
‫ﻤﺜﻝ ‪) deniz feneri ،IHH‬ﻗﻨدﻴﻝ اﻟﺒﺤر(‪) kimse yok mu ،‬ﻫﻝ ﻤن أﺤد(‪،‬‬
‫‪) Vahdet vakfı‬ﻤؤﺴﺴﺔ‬
‫اﻟﺘوﺤﻴد(‪ ،‬ﺤﺘﻰ أن ﻤراﻛز ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻴرون ﻤن اﻷوﻟوﻴﺔ ﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻠﺴورﻴﻴن ﻓﻲ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري‪.‬‬
‫إن اﻟﻤﻨظﻤﺎت‪ ،‬ﻫﻴﺌﺎت اﻟﻤرأة‪ ،‬اﻟﻨﻘﺎﺒﺎت‪ ،‬ﻤﻨظﻤﺎت اﻷطﻔﺎﻝ‪ ،‬اﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟﻤﻬﻨﻴﺔ‪ ،‬أرﺒﺎب اﻟﻌﻤﻝ‪ ،‬واﻹﻋﻼم ﻓﻲ‬
‫اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﻐرﺒﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﺨﺎﺼﺔ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺜﻼﺜﺔ اﻟﻛﺒرى ﻻ ﻴﺤرﻛون أي ﺴﺎﻛن ﺒﺨﺼوص ﻫؤﻻء اﻟﻨﺎس‪،‬‬
‫ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻋﺎم ‪ 2013‬ﻴﻌﻴش ﺤواﻟﻲ ﻨﺼف ﻤﻠﻴون ﻻﺠﺊ ﻀﻤن ظروف إﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﺼﻌﺒﺔ ﺘﻤﺎﻤﺎ ﻛﻤﺎ ﺤدث ﻤﻊ‬
‫اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟروس ﻓﻲ أوروﺒﺎ إﺒﺎن اﻟﺤرب اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﺔ اﻷوﻟﻰ واﻟذي أدى إﻟﻰ ﺘدﺨﻝ اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة‪ ،‬ﺘﺠﺎﻫﻝ ﻫذا‬
‫اﻟﻤوﻀوع ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ اﻟﻤﻌﺎﺼرة ﻻ ﻴﻤﻛﻨﻪ ﺘﻔﺴﻴرﻩ إﻻ ﺒﺘﺴﻴﻴس ﻫذا اﻟوﻀﻊ اﻹﻨﺴﺎﻨﻲ‪ ،‬ﻴﺠب ﻤﻌﺎﻟﺠﺔ ﻫذا اﻟﻤوﻀوع‬
‫ﺒﺎﻟطرق اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ وﺒﻌﻴدا ﻋن اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ وﺒﻐض اﻟﻨظر ﻋن ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟﺤﻛوﻤﺔ اﻟﻌﺎﻤﺔ ﺤوﻝ ﺴورﻴﺎ‪.‬‬
‫‪ 25‬رأﻴﻨﺎ ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺜﻼﺜﺔ اﻟﺘﻲ أﺠرﻴﻨﺎ ﻓﻴﻬﺎ دراﺴﺔ وﻓﻲ ﻋﻤوم ﺘرﻛﻴﺎ رأﻴﻨﺎ أن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟدوﻟﻲ اﻟﺘﻲ ﻟﻌﺒت‬
‫دو ار ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ اﻋﺘﻤدت ﻋﻠﻰ اﻟﺠﻬود اﻟﺸﺨﺼﻴﺔ ﻓﺄﻏﻠب اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻻ ﺘﻤﺘﻠك اﺴﺘراﺘﻴﺠﻴﺔ أو ﺨطﺔ ﻤﻌﻴﻨﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ‬
‫ﻻﺤظﻨﺎ أن اﻟﻌﺎﻤﻠﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻟم ﻴﺨﻀﻌوا ﻷﻴﺔ دورات ﻓﻲ اﺘﺒﺎع ﻤﻨﻬﺞ ﻤﻌﻴن‪ ،‬ﻓﻛﻝ اﻟﻨﺠﺎﺤﺎت ﺘﺘم ﻋن طرﻴق‬
‫ﺒﻌض اﻟﻤدراء وﺒﻌض اﻟﻤﺘطوﻋﻴن‪.‬‬
‫ﺤﺴب اﻟﺒﻴﺎﻨﺎت اﻟﺼﺎدرة ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ ﺘظﻬر ﻀﻌف اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﻤﺘوﻓرة أﻤﺎم ﺤﺠم اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ‪.‬‬
‫‪ 26‬ﺒﻤﺎ أن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻤﻨﻔﺼﻠون ﻤن ﺤﻴث اﻟﻤﺒدأ ﻓﻛﻝ ﻤﻨظﻤﺔ ﺘﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت دون ﻋﻠم‬
‫اﻷﺨرى‪ ،‬ﻫﻨﺎك ﻨﻘص ﻓﻲ ﺘﻨﺴﻴق وﻤﺸﺎرﻛﺔ اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت وﺠﻤﻊ اﻟﻤﺼﺎدر‪.‬‬
‫ﺘﺤت ﻫذﻩ اﻟﺸروط‪ ،‬ﻨرى أﻨﻪ ﻤن اﻟﻀروري إزاﻟﺔ اﻟﻌﻘﺒﺎت ﻓو ار أﻤﺎم ﺠﻬود اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ‬
‫اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﺘم ﺒطرق ﻓردﻴﺔ ﻤﻌﺎﻟﺠﺔ اﻟﻤوﻀوع ﻤن اﻟﻨﺎﺤﻴﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﺒﻌﻴدا ﻋن اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ‪ ،‬وﻤد ﻴد اﻟﻌون ﻟﻬؤﻻء‬
‫اﻟﻨﺎس اﻟذي ﻤن اﻟﻤﺤﺘﻤﻝ ﺒﻘﺎءﻫم ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻟـ ‪ 3‬أو ‪ 5‬ﺴﻨوات أﻴﻀﺎ‪.‬‬
‫‪26‬‬
‫اﻟﺘرﺒوي ﻤﻊ و ازرة اﻟﺘرﺒﻴﺔ اﻟوطﻨﻴﺔ ﺘﻘوم ﺒﺎﻟﺘﺨطﻴط ﻹﻗﺎﻤﺔ ﺘﻌﺎون ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﻲ‬
‫‪ 2014‬ﻤن أﺠﻝ‬
‫اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن‪ ،‬ﻏﻴر أن ﻴوﻨﻴﺴف طﻠﺒت دﻋﻤﺎ ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻠوﺼوﻝ إﻟﻰ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻓﻲ‬
‫ﺤﻤﻼﺘﻬﺎ ﻤﻊ و ازرة اﻟﺼﺤﺔ ﺤوﻝ ﺸﻠﻝ اﻷطﻔﺎﻝ واﻟﻠﻘﺎح‪ ،‬وﺒرﻨﺎﻤﺞ اﻟﻐذاء اﻟﻌﺎﻟﻤﻲ ﻴﺘﻌﺎﻤﻝ ﻤﻊ اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻲ ﻟﺘوزﻴﻊ‬
‫ﺒطﺎﻗﺎت ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت‪ ،‬وﻟﻛﺸف وﺠود اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﺘﻘوم ﻤﻨظﻤﺎت اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة وﻋﻠﻰ رأﺴﻬﺎ اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ‬
‫ﺒﺎﻟﺘﺤﻀﻴر ﻹﻨﺸﺎء آﻟﻴﺔ اﻟﺘﺸﺎور اﻟدوري ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪.‬‬
‫‪ 16‬ﻟم ﻨﺴﺘطﻊ ﻤن ﺨﻼﻝ ﻫذﻩ اﻟدراﺴﺔ ﻤﻼﺤظﺔ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ إذا ﻛﺎن ﻫﻨﺎك ﺘﻤﻴﻴز أم‬
‫ﻻ؟ أﻓﺎد ﺒﻌض اﻟﻤﺴؤوﻟﻴن ﺨﻼﻝ اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻌﻬم اﻨﻬم ﻴﻘدﻤون اﻟﻤﺴﺎﻋدات دون ﺘﻤﻴﻴز ﻛﺎﺌﻨﺎ ﻤن ﻛﺎن‪ ،‬إﻻ أﻨﻪ ﻓﻲ ﺒﻌض‬
‫اﻷﺤﻴﺎن ﺘﻛون ﻫﻨﺎك إﺸﺎرات اﺴﺘﻔﻬﺎم ﺤوﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ ﺒﺤﺘﺔ ﺒﺨﺼوص ﻛﻴﻔﻴﺔ‬
‫ﺘطﺒﻴق ﺘوﺠﻬﺎﺘﻬم اﻟدﻴﻨﻴﺔ ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﻴظﻬر ﻨﻘص ﻋدم اﻹﻟﻤﺎم ﺒﺎﻟﻤﻌﺎﻴﻴر اﻟﻼﺨﻼﻗﻴﺔ ﻟﻠﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ 17‬ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻘﺎﺌﻤﺔ ﻋﻠﻰ أﺴس ﻗﺎﻨوﻨﻴﺔ ﺘﻘوم ﺒﻤﻤﺎرﺴﺔ ﻨﺸﺎطﻬﺎ إﻤﺎ ﻤن ﺨﻼﻝ ﺘﺸﻛﻴﻝ اﻟراي اﻟﻌﺎم ٕواﻋداد‬
‫ﺘﻘﺎرﻴر )ﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن(‪ ،‬أو ﻴﻘوﻤون إﻟﻰ ﺠﺎﻨب ﻫذﻩ اﻟﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﺒﺘوزﻴﻊ اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ )ﺠﻤﻌﻴﺔ‬
‫اﻟﻤظﻠوﻤﻴن( ٕواﻤﺎ ﻴﻘوﻤون ﺒﺎﻟﺘﻐطﻴﺔ ﻋﻠﻰ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ 18‬ﻤن اﻟﻤﻼﺤظ اﺒﺘﻌﺎد ﻫﻴﺌﺎت ﻤﺜﻝ ﻨﻘﺎﺒﺔ اﻟﻤﺤﺎﻤﻴن‪ ،‬اﻟﻐرف‪ ،‬اﻟﻨﻘﺎﺒﺎت‪ ،‬وﻤﻨظﻤﺔ ﺤﻘوق اﻟﻤرأة ﻋن ﻫذا اﻟﻤوﻀوع‪.‬‬
‫‪ 19‬ﻴﻌﺎﻨﻲ ﻛﺜﻴر ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ ﻤن أﺨذ اﻟﻤواﻓﻘﺎت‪ ،‬ﻓﺎﻟﺤﻛوﻤﺔ أﻏﻠﻘت أﺒواﺒﻬﺎ أﻤﺎم ﻤﻨظﻤﺎت‬
‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻨﺘﻴﺠﺔ ﻟزﻴﺎدة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن إﻻ أن ﻓﻠﺴﻔﺘﻬم ﻫﻲ )ﺴﻨواﻓق ﻋﻠﻰ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ إﻻ أﻨﻨﺎ ﻟن ﻨﺴﻤﺢ أﺒدا ﺒﺈﺤداث ﺘﻀﺨم ﻓﻲ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ(‪ ،‬ﻟذﻟك ﻓﺈن ﻋدد اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ‬
‫اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻟﻌﺎﻤﻠﺔ ﻤﺎﺒﻴن ‪ 15-10‬ﻤﻨظﻤﺔ‪ ،‬ﻓﺄﺨذ اﻟﻤواﻓﻘﺎت ﺘﺤﺘﺎج إﻟﻰ وﻗت طوﻴﻝ إذ ﻴﺠب ﻤراﺠﻌﺔ و ازرة‬
‫اﻟداﺨﻠﻴﺔ ﺒﻌدد ﻛﺒﻴر ﻤن اﻟوﺜﺎﺌق‪ ،‬ﻓﺎﻟو ازرة ﺘطﻴﻝ أﻤد إﺠراءات اﻟﻤواﻓﻘﺔ ﺒﺴﺒب ﻨﻘص ﻓﻲ اﻟوﺜﺎﺌق‪ ،‬ﻓﻌﻨد أﺨذ اﻟطﻠب ﻴﺘم‬
‫اﻻﺴﺘﺸﺎرة ﻤﻊ و ازرة اﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ وأﺠﻬزة اﻷﻤن واﻟﻤﺨﺎﺒرات‪ ،‬ﻤﺜﻼ ﺘﻘوم و ازرة اﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ ﺒطﻠب ﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻤن اﻟﺴﻔﺎرات‬
‫اﻟﺘرﻛﻴﺔ اﻟﻤﺘواﺠدة ﻓﻲ اﻟدوﻟﺔ اﻟﻤﺴﺠﻠﺔ ﻓﻴﻬﺎ اﻟﻤﻨظﻤﺔ‪ ،‬وﻤن ﺸروط ﻤﻨﺢ اﻟﻤواﻓﻘﺔ ﻋدم وﺠود اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﻓﻲ اﻟﻼﺌﺤﺔ‬
‫اﻟﺴوداء أو أن اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﻟم ﺘﻘم ﺴﺎﺒﻘﺎ ﺒﺈﺼدار أي ﺒﻴﺎن ﻀد ﺘرﻛﻴﺎ‪ ،‬ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ ذﻟك أﻻ ﻴﻌﻤﻝ أي ﻋﻀو ﻓﻲ‬
‫اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﺒﺘﺄﺸﻴرة دﺨوﻝ ﺴﻴﺎﺤﻴﺔ وأن ﺘﻛون ﺘﺄﺸﻴرة ﻨﺎﻓذة‪.‬‬
‫‪ 20‬اﻟﻌدﻴد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺘﻌﻤﻝ ﺘﺤت ﻤظﻠﺔ اﻟﺘﻌﺎون ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘرﻛﻴﺔ واﻟﻌﺎﻤﻠﻴن‬
‫ﻴﻘوﻤون ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﺒﺘﺄﺸﻴرة اﻟدﺨوﻝ اﻟﺴﻴﺎﺤﻴﺔ ﻓﺄﻏﻠﺒﻬم ﻴﻘوﻤون ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري ٕوان اﻟذﻴن ُرﻓﻀت‬
‫طﻠﺒﺎﺘﻬم ﻴﻘدﻤون اﻟطﻠب ﻤرة ﺜﺎﻨﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ 21‬ﻫﻨﺎك ﻤﻨظﻤﺎت ﻟﻬﺎ ﺴﻤﻌﺘﻬﺎ اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﺔ إﻻ أن طﻠﺒﺎﺘﻬم ُرﻓﻀت وﺒﻬذا ﻨﻛون ﻗد أﻀﻌﻨﺎ ﻋﻠﻰ أﻨﻔﺴﻨﺎ ﻓرﺼﺔ اﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن‬
‫ﺨﺒرﺘﻬم ﻓﻲ ﻤوﻀوع ﺘﻘدﻴم اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻟﺨﺎﺼﺔ‪.‬‬
‫‪ 22‬ﻤﻛﺘب ﺘﻨﺴﻴق اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻟوﺤدة ﺘﻨﺴﻴق اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ) ‪ (OCHA‬ﺘﻘوم ﺒﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﻓﻲ‬
‫ﻤدﻴﻨﺔ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب إﻻ أن ﺠﻬود ‪ OCHA‬ﻟﻠﺘﻨﺴﻴق ﺘﺼب ﻓﻲ ﺠﺎﻨب ﻤﺴﺎﻋدة اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ‬
‫اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري إن رﻏﺒﺔ اﻟدوﻟﺔ ﺒﺎﻟﻘﻴﺎم ﻓﻲ ﻛﻝ ﺸﻲ ﻓﻲ اﻷوﺴﺎط اﻟﺸﻌﺒﻴﺔ ﺘﺠﻌﻠﻬﺎ ﻓﻲ ﻤﺄزق أﺜﻨﺎء زﻴﺎدة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن‬
‫ﻓﻲ اﻟﻤدن‪ ،‬وﻓﻲ ﻫذا اﻟوﻀﻊ ﻨﻼﺤظ ﻛﺜرة اﻟﻤواﻗف اﻟﺴﻠﺒﻴﺔ ﺘﺠﺎﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬ﻓﻲ ﻫﻛذا أزﻤﺔ ﻟم ﺘﺴﺘطﻊ‬
‫‪ OCHA‬ﺒﻔﺘﺢ ﻤﻛﺘب ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻟﻠﺘدﺨﻝ ﻓﻲ اﻟوﻀﻊ اﻹﻨﺴﺎﻨﻲ ﻓﻲ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري ﻓﻘط‪ .‬ﻤﻊ أﻨﻪ ﻤن وظﺎﺌف ‪OCHA‬‬
‫ﻫو ﺘﺴﻬﻴﻝ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ وﺘﻨﺴﻴق اﻟﺘواﺼﻝ ﻤﺎ ﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ وﺒﻴن‬
‫اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ‪.‬‬
‫‪25‬‬
‫‪4‬‬
‫اﻟدوﻟﺔ وﻤﻨذ ﺒداﻴﺔ اﻷزﻤﺔ اﺤﺘﻛرت إدارة اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺒﺸﻛﻝ دﻗﻴق ﺠدا‪ ،‬ﺤﺘﻰ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ﺴﻤﺤت ﻟﻬﺎ ﺒﻤﻤﺎرﺴﺔ‬
‫ﻨﺸﺎطﻬﺎ ﻀﻤن ﻤﺴﺎﺤﺎت ﻀﻴﻘﺔ‪ ،‬ﻓﺎﻹﻤﻛﺎﻨﻴﺎت اﻟﻤوﺠودة ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت أﺜّرت ﻓﻲ اﻟﻬﻴﺌﺎت اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ اﻟﺘﻲ زراوﻫﺎ‪،‬‬
‫ﺤﻴث اﻨﻌﻛس ﻤﻔﻬوم )ﻤﺨﻴﻤﺎت ﺨﻤﺴﺔ ﻨﺠوم( ﻓﻲ ﺘﺼرﻴﺤﺎت اﻟﻌدﻴد ﻤن ﻤﺴؤوﻟﻲ اﻟﻬﻴﺌﺎت إﻻ أن زﻴﺎدة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن‬
‫ﻓﻲ اﻟﻤدن ﺒﺸﻛﻝ ﻤﻔﺎﺠﺊ وﻛﺜرﺘﻬﺎ ﻋﻠﻰ ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺨﻠﻘت وﻀﻌﺎ ﺠدﻴدا‪ٕ ،‬وان ﻤﻠﺤﻤﺔ اﻟدوﻟﺔ ﺤوﻝ‬
‫‪5‬‬
‫ﻤﻬددة ﺒﺎﻻﻨﻬﻴﺎر أﻤﺎم ﺼﻌوﺒﺔ وﻀﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن واﻷرﻴﺎف‪.‬‬
‫)ﻤﺨﻴﻤﺎت ﺨﻤﺴﺔ ﻨﺠوم( ّ‬
‫اﻟﻘﺴم اﻷﻛﺒر ﻤن اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن اﻟﺜﻼﺜﺔ ﺘﺘم ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ واﻟﻤﻨظﻤﺎت‬
‫اﻟﺘﻲ ﻋﻠﻰ أﺴس دﻴﻨﻴﺔ ﻏﻴر أن اﻟﻤﻘرات اﻟﻌﺎﻤﺔ ﻟﻬذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻴﺼﺒون ﺠﻝ اﻫﺘﻤﺎﻤﻬم ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ ﻟﻠداﺨﻝ‬
‫اﻟﺴوري‪ ،‬إن اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤوﺠودﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن اﻟﺘرﻛﻴﺔ ﺘﺘم ﺒﺠﻬود ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ ﺒدﻋم‬
‫ﻤن اﻟﺠﻬﺎت اﻟرﺴﻤﻴﺔ وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪.‬‬
‫‪6‬‬
‫ﻤﻘدار ﻤﺴﺎﻋدة ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻗﻠﻴﻝ ﺠدا ﻗﻴﺎﺴﺎ ﻋﻠﻰ ﻋدد اﻟﻨﺎس اﻟذﻴن ﺒﺤﺎﺠﺔ ﻟﻠﻤﺴﺎﻋدات ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻻ‬
‫أﻨﻬم ﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون اﻻﺴﺘﻤرار ﻓﻲ ﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات‪.‬‬
‫‪7‬‬
‫ﻤوارد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟوطﻨﻴﺔ واﻟﻤﺤﻠﻴﺔ ﻤﺤدودة ﺠدا‪ ،‬ﻴﻘوﻤون ﺒﺈﺠراء ﻨﺸﺎطﺎﺘﻬم ﺒﻤﺴﺎﻋدة ﺒﻌض‬
‫اﻟﻤﺘطوﻋﻴن‪.‬‬
‫‪8‬‬
‫ﻤن ﻨﺎﺤﻴﺔ طﺒﻴﻌﺔ اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻓﺈن اﻟﻌﺎﻤﻠﻴن ﻓﻲ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺒﺸﻛﻝ ﻋﺎم ﻟم ﻴﻠﻘوا أي ﺘﺄﻫﻴﻝ ﻓﻲ‬
‫ﻤوﻀوع اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ وﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن‪.‬‬
‫‪9‬‬
‫ﻴﺘم ﺘزوﻴد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻤن اﻟﻨﺎﺤﻴﺔ اﻟﻤﺎدﻴﺔ ﻤن ﺨﻼﻝ ﺠﻤﻊ اﻟﺘﺒرﻋﺎت ﻤن رﺠﺎﻝ اﻷﻋﻤﺎﻝ واﻟﺒﻠدﻴﺎت‬
‫واﻟﻤﺴﺎﺠد وﺒﻠدﻴﺎت اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﻛﺒرى‪.‬‬
‫‪ 10‬ﻋﻨد اﻟﻨظر إﻟﻰ طﺒﻴﻌﺔ اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻓﺈﻨﻪ ﻴﺘم ﺘﻘدﻴم اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻤن ﻏذاء وﻟﺒﺎس ٕواﻴواء اﺤﻴﺎﻨﺎ أﻤﺎ ﺒﺎﻟﻨﺴﺒﺔ‬
‫ﻟﻠﺨدﻤﺎت اﻟﺼﺤﻴﺔ واﻟﺘﻌﻠﻴﻤﻴﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﻘدم ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت ﺘظﻬر ﻤﺸﺎﻛﻝ ﻓﻲ ﻨﻘص اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت واﻟوﺼوﻝ إﻟﻰ‬
‫اﻷﻤﺎﻛن اﻟﺘﻲ ﺘﻘدم ﻓﻴﻬﺎ اﻟﺨدﻤﺎت‪.‬‬
‫‪ 11‬ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ ﻴواﺠﻬون ﻤﺸﺎﻛﻝ ﻤن ﺤﻴث اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت واﻟﺨﺒرة واﻟﻤوارد ﻟﺘﻘدﻴم ﻤﺴﺎﻋدات‬
‫ﻟذوي اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻟﺨﺎﺼﺔ ﻤن اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻟذﻟك ﻴﺘم ﺘﻘدﻴم اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻟﻀرورﻴﺔ ﺒﺸﻛﻝ أﻛﺒر‪.‬‬
‫‪ 12‬ﻏﺎﻟﺒﺎ ﻻ ﺘوﺠد ﺨطﺔ أو ﻤﺸروع ﻤﺴﺘﻘﺒﻠﻲ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ‬
‫ﺒﺠﻬود أﻗﺴﺎﻤﻬﺎ اﻟداﺨﻠﻴﺔ ﺒﺴﺒب ﻛﺜرة أﺼﺤﺎب اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت وﻗﻠﺔ اﻹﻤﻛﺎﻨﻴﺎت ﻓﺈن اﻟﻤواد ﺘﻨﺘﻬﻲ ﻓو ار‪.‬‬
‫‪ 13‬ﻤﺎﻋدا ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ ﻓﺈﻨﻪ ﻻ ﻴﻤﻛن اﻟﻌﺜور ﻋﻠﻰ ﻨﺸﺎطﺎت إﻏﺎﺜﺔ أو ﺤﻤﻼت واﺴﻌﺔ‬
‫ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤﻨظﻤﺎت ﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤدﻨﻲ ﻋﻠﻤﺎﻨﻴﺔ أو وطﻨﻴﺔ ﻟدﻴﻬﺎ ﺨﺒرة واﻟﺘﻲ ﻟﻬﺎ ﻤﻘرات ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﻛﺒﻴرة‪.‬‬
‫‪ 14‬ﺘﺴﻴﻴس اﻷزﻤﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﻓﻲ ﺤﻴن ظﻬور ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ ﻛﻌﻨﺎﺼر ﻓﺎﻋﻠﺔ‪،‬‬
‫‪15‬‬
‫وﺨﺎﺼﺔ‬
‫ﻓﺈن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻘوﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤدن اﻟﻛﺒرى ﻤﺜﻝ أﻨﻘرﻩ ٕواﺴطﻨﺒوﻝ ﻻ ﺘﻠق اﻫﺘﻤﺎﻤﺎ ﻛﺒﻴ ار ﺒﻬذﻩ اﻷزﻤﺔ‪.‬‬
‫ﻻ ﻴوﺠد ﻫﻨﺎك ﺘواﺼﻝ ﺒﻴن ﺠﻤﻌﻴﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ ذات ﻤرﺠﻌﻴﺔ دﻴﻨﻴﺔ وﺒﻴن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ‬
‫ﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ) ‪ .(UNHCR‬ﻓﻘد ﺘم ﺘﺴﻠﻴط اﻟﻀوء ﻋﻠﻰ ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت‬
‫اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﺘﺸرﻴن اﻷوﻝ ‪ ،2012‬ﻓﻲ ﺤﻴن ﻗﺎﻤت اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺒﺘﺴﻠّم ﻤﻬﺎم ﻤﺤدود ﻏﻴر‬
‫ﻓﻌﻠﻲ ﻤن ﺨﻼﻝ ﺘﻘدﻴم ﺨدﻤﺎت ﺘﻘﻨﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت او ﻤﻼﺤظﺔ اﻟﻤﻘﺎﺒﻼت اﻟﺘﻲ ﺘﺘم‪ ،‬ﻓﻤﺴؤوﻟو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﻨطﻘﺔ ﻴﺸﻴرون إﻟﻰ ﻋدم وﺠود اﺘﺼﺎﻻت ﻟﻬم ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة‪ ،‬ﻓﻤﻨظﻤﺔ ﻴوﻨﻴﺴف اﻟﺘﻲ‬
‫ﻗﺎﻤت ﺒﺈﻨﺸﺎء ﺴﺎﺤﺎت ﺼدﻴق ﻟﻠطﻔﻝ ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت وﺒﺎﻟﺘﻌﺎون‬
‫‪24‬‬
‫‪.12 V‬‬
‫ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺴورﻴﺔ‬
‫ﻫﻨﺎك ﻤﻨظﻤﺎت ﺴورﻴﺔ ﺘﻌﻤﻝ ﺒﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻓﻌﻠﻰ ﺴﺒﻴﻝ اﻟﻤﺜﺎﻝ وﺤدة ﺘﻨﺴﻴق اﻟﻤﺴﺎﻋدات ) ‪ (ACU‬ﺘﺘواﺼﻝ ﻤﻊ‬
‫اﻟﻨﺎﺸطﻴن ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ وﺘﻘدم ﻟﻬم دورات ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ وﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ ﻗﻀﺎﻴﺎ ﺤوﻝ اﻟﻤرأة‪.‬‬
‫‪V.I‬‬
‫اﻟﻤﻼﺤظﺎت واﻟﻨﺘﺎﺌﺞ‬
‫‪1‬‬
‫زﻴﺎرات اﻷﺴر اﻟﺘﻲ ﻗﻤﻨﺎ ﺒﻬﺎ ﻓﻲ أورﻓﻪ وﻋﻨﺘﺎب وﻛﻠس واﻟﺘﻘﺎرﻴر اﻟﺘﻲ ﻗرأﻨﺎﻫﺎ ﺘظﻬر أن ﻤﺌﺎت اﻵﻻف اﻟﺴورﻴﻴن اﻟذﻴن‬
‫ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻴﻌﻴﺸون ظروف ﺤﻴﺎﺘﻴﺔ ﺼﻌﺒﺔ ﻟﻠﻐﺎﻴﺔ‪ ،‬ﻫذا اﻟﻤﺸﻛﻠﺔ ﻟﻴﺴت ﻤوﺠودة ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻓﻘط ﺒﻝ ﻓﻲ ﻛﻝ‬
‫دوﻝ اﻟﺠوار ﻤﺜﻝ اﻷردن وﻟﺒﻨﺎن واﻟﻌراق وﻤﺼر‪ ،‬إن اﻨﺘﺸﺎر اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻋﻠﻰ رﻗﻌﺔ واﺴﻌﺔ ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻟﺒﻠدان ﻴﺸﻛﻝ ﻋﻘﺒﺔ أﻤﺎم‬
‫ﺘﺴﺠﻴﻠﻬم واﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ أﻤﺎم اﺤﺘﻤﺎﻝ إرﺴﺎﻟﻬم ﺒﺸﻛﻝ ﻗﺴري وﺘﺄﻤﻴن اﺤﺘﻴﺎﺠﺎﺘﻬم اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ‪.‬‬
‫ﻏﺎﻟﺒﺎ ﺘﻘوم اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘطوﻋﻴﺔ ﺒﺴد ﻓراغ ﻓﻲ ﻤﺴﺄﻟﺔ اﻹﻏﺎﺜﺔ‪ ،‬إذ ﺘﺤﺎوﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ‬
‫واﻟدوﻟﻴﺔ ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺴورﻴﺔ ﺒﺘﻘدﻴم اﻟﺨدﻤﺎت ﻛﻝ ﺤﺴب اﺨﺘﺼﺎﺼﻪ وﻴﺒذﻟون ﺠﻬدا ﻛﺒﻴرة ﻟﺘﺄﻤﻴن‬
‫ﺘطورات إﻴﺠﺎﺒﻴﺔ ﻓﻲ ﺤﻴﺎة اﻟﻼﺠﺌﻴن‪.‬‬
‫‪ 2‬ﺒﺴﺒب اﻟظروف اﻟﺼﻌﺒﺔ رﺒﻤﺎ ﺴﻴﺤﺎوﻝ ﺒﻌض اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻬروب إﻟﻰ اﻟﻴوﻨﺎن ٕواﻟﻘﺎء ﺒﺄﻨﻔﺴﻬم إﻟﻰ اﻟﺘﻬﻠﻛﺔ وﺒﺎﻟرﻏم ﻤن‬
‫ﺨطورة اﻟﻐرق ﻛﻤﺎ رأﻴﻨﺎ اﻟﻛوارث اﻟﺘﻲ وﻗﻌت ﻓﻲ ﺴواﺤﻝ ﺒﺎﻨدرﻤﺎ وﺠﺸﻤﺎ ﻓﻲ ﻛﺎﻨون اﻷوﻝ ﻋﺎم ‪.2013‬‬
‫‪3‬‬
‫ﺘرﻛﻴﺎ ﻻ زاﻟت طرﻓﺎ ﻓﻲ اﻟﻘﻴود اﻟﺠﻐراﻓﻴﺔ ﻻﺘﻔﺎﻗﻴﺔ ﺠﻨﻴف اﻟﻤﺘﻌﻠق ﺒوﻀﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻋﺎم ‪ ،1951‬إن ﻗﺎﻨون اﻷﺠﺎﻨب‬
‫واﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ واﻟذي ﻫو أوﻝ ﻗﺎﻨون ﻟﺠوء ﻓﻲ اﻟدوﻟﺔ واﻟذي ﺘم ﺘطﺒﻴﻘﻪ اﺒﺘداءا ﻤن ﺘﺎرﻴﺦ ﻨﺸرﻩ ﻓﻲ ﺼﺤﻴﻔﺔ رﺴﻤﻴﺔ‬
‫ﻓﻲ ‪ 12‬ﻨﻴﺴﺎن ‪ 2013‬إﻤﺎ ﻗد أﻫﻤﻝ اﻟﻬﺠرات اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ أو أﻨﻪ ﺒﺸﻛﻝ ﻤﻘﺼود ﻟﻠﺨﻴﺎر اﻟﺴﻴﺎﺴﻲ ﻟﻠﻬﻴﺌﺎت اﻟﺘﻨﻔﻴذﻴﺔ‪،‬‬
‫ﺘﺤﻛم اﻟﻤﺎدة ‪ 91‬ﻤن اﻟﻘﺎﻨون أﻨﻪ ﻓﻲ ﺤﺎﻝ اﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ ﻓﺈن ﺘرﻛﻴﺎ ﺴﺘﻘوم )ﺒﺘﺄﻤﻴن اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ( وأن اﻟﺘرﺘﻴﺒﺎت‬
‫اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﻟﻬذا اﻟﻘﺎﻨون ﻴﺘم ﺘﻨظﻴﻤﻪ ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤﺠﻠس اﻟوزراء‪ ،‬اﻟﻘﺎﻨون اﺴﺘورد ﻤﻔﻬوم اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻤن ﺘﻌﻠﻴﻤﺎت‬
‫اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻟﻼﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ اﻟﻤؤرخ ﻋﺎم ‪ 2001‬إﻻ أﻨﻪ ﻻ ﻴوﺠد ﻓﻲ اﻟﻘﺎﻨون أﻴﺔ ﺘﻔﺎﺼﻴﻝ ﻤن ﺘﻌﻠﻴﻤﺎت اﻻﺘﺤﺎد‬
‫اﻷوروﺒﻲ وﻻ ﻴﺴﻤﺢ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﻘدم ﺒطﻠب اﻟﻠﺠوء اﻹﻓرادي وﻻ ﻴوﺠد ﻓﺘرة زﻤﻨﻴﺔ ﻟﻠﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ وﻻ ﻴوﺠد ﻓﻲ اﻟﻘﺎﻨون‬
‫ذﻛر ﻟﻠﺤﻘوق اﻟﺘﻲ ﺴﺘﺘوﻓر ﻟﻼﺠﺌﻴن ﺘﺤت اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﻻ ﻴﺤﺘوي ﻋﻠﻰ أي ﺸﻲء ﺤوﻝ ﻛﻴﻔﻴﺔ ﺘرﺤﻴﻠﻬم‬
‫أﺜﻨﺎء اﻷزﻤﺔ أو إذا اﻨﺘﻬت اﻷزﻤﺔ ٕواذا اﻓﺘرﻀﻨﺎ ﻓﻲ اﻟﺤﺎﻟﺘﻴن ﺒﻘﺎءﻫم ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻋدة ﺴﻨوات ﻋﻠﻰ أﻗﻝ ﺘﻘدﻴر ﻓﻬذﻩ اﻟﻘﻠﺔ‬
‫ﻓﻲ اﻟﺘﺸرﻴﻌﺎت ﻤن اﻟﻤﻤﻛن أن ﺘﺨﻠق ﻤﺸﺎﻛﻝ ﺠدﻴدة‪ ،‬ﻴﺠب ﻋﻠﻴﻨﺎ أﻻ ﻨﻨﺴﻰ اﻟﻤواطﻨﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻟذﻴن ﻓﻘدوا ﺤﻴﺎﺘﻬم‬
‫ﻓﻲ اﻟﺴﻔن اﻟﺘﻲ ﻏرﻗت ﻓﻲ ﺴواﺤﻝ ﺒرﻫﺎﻨﻴﺔ وﺠﺸﻤﺎ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻤﺤﺎﻓظﺘﻲ ﺒﻠﻴق ﻛﺴﻴر ٕوازﻤﻴر ﻓﻲ ﻛﺎﻨون اﻷوﻝ ﻤن ﻋﺎم‬
‫‪ ،2013‬ﻤﻌﺎﻨﺎﺘﻬم ﻤن اﻟﺒؤس ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ أﺠﺒرﺘﻬم ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺨﺎطرة ﺒﺤﻴﺎﺘﻬم ﺒﻴد اﻟﻤﻬرﺒﻴن‪ ،‬ﻫذا اﻟوﻀﻊ ﻴوﺘّر اﻟﻌﻼﻗﺎت‬
‫اﻟدﺒﻠوﻤﺎﺴﻴﺔ ﺘﻤﺎﻤﺎ ﻛﻤﺎ ﺤﺼﻝ ﻓﻲ اﻟﺤدود اﻟﺘرﻛﻴﺔ‪-‬اﻟﺒﻠﻐﺎرﻴﺔ ﺤﻴث ﻴﺘم ﺒﻨﺎء ﺠدار ﻋﻠﻰ اﻟﺤدود‪ ،‬اﻟﻨﻘص ﻓﻲ‬
‫ﻴﺼﻌب أﻴﻀﺎ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻛﺜﻴرا‪ ،‬ﺤﻴث ﻻ ﻴوﺠد أي ﺘﻨظﻴم ﺤوﻝ ﻛﻴﻔﻴﺔ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت‬
‫اﻟﺘﺸرﻴﻌﺎت‬
‫ّ‬
‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪ ،‬ﻫﻨﺎك ﻗﻨﺎﻋﺔ ﻛﺒﻴرة أن ﻤواﻓﻘﺎت ﻋﻤﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺒﺎﻟﻘ اررات اﻻﻋﺘﺒﺎطﻴﺔ ‪ ،‬ﻟﻬذا‬
‫اﻟﺴﺒب ﻓﺈن اﻟﺤﺎﺼﻠﻴن ﻋﻠﻰ ﻤواﻓﻘﺎت أﻴﻀﺎ ﻴﻤﺎرﺴون ﻨﺸﺎطﻬم ﻷﺠﻝ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري ﺒﺸﻛﻝ ﺴري‪.‬‬
‫‪23‬‬
‫ﺘﻘوم ﻨﻘﺎﺒﺔ اﻟﻤﺤﺎﻤﻴن ﻓﻲ ﻤدﻴﻨﺔ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﺒﺘﻘدﻴم ﺨدﻤﺎت ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻀﻤن إطﺎر ﺒرﻨﺎﻤﺞ اﻟﻤﺴﺎﻋدة‬
‫اﻟﻘﺎﻨوﻨﻴﺔ اﻟﻤﺠﺎﻨﻲ‪ ،‬وﻤن ﺒﻴن طﻠﺒﺎت اﻟﻤﺴﺎﻋدة اﻟﻘﺎﻨوﻨﻴﺔ اﻟﻤﺠﺎﻨﻴﺔ طﻠﺒﺎت اﻟﺠﻨﺴﻴﺔ )ﻟﻠذﻴن ﻟدﻴﻬم أﻗرﺒﺎء ﻤن اﻟﺠﻨﺴﻴﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ(‬
‫وﻗﻀﺎﻴﺎ اﻟزواج واﻟطﻼق‪ ،‬واﻻﺴﺘﻘرار ﻓﻲ دوﻟﺔ ﺜﺎﻟﺜﺔ‪.‬‬
‫‪10 V‬‬
‫اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻲ‬
‫ﻗﺎم اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻲ ﺒﻤﻬﻤﺘﻴن ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ‪ ،‬اﻷوﻟﻰ ﺘﻘدﻴم ﻤﻌوﻨﺎت اﻹﻴواء واﻟﻐذاء ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺒﺘﻨﺴﻴق‬
‫ﻤن داﺌرة اﻵﻓﺎت واﻟطوارئ‪ ،‬ﺤﻴث ﻴﻘوم ﺒﺘﻘدﻴم ﻤﻌوﻨﺎت اﻹﻴواء ﻤن ﺨﻴم وﻏﻴر ذﻟك ﻀﻤن إﻤﻛﺎﻨﻴﺎﺘﻬﺎ وﺒﻤﺴﺎﻋدة اﻟﻤﻨظﻤﺎت‬
‫اﻷﺨرى ﻋﻠﻰ رأﺴﻬﺎ ﻤﻛﺘب اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻊ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة‪ ،‬ﻓﻲ اﻟﺒداﻴﺔ ﻛﺎﻨت ﻤﺴﺎﻋدات اﻷﻏذﻴﺔ ﺘﺘم ﻋن طرﻴق‬
‫ﺘﺤوﻝ اﻟدﻋم ﻟﻴﺄﺨذ ﺸﻛﻝ اﻟﺒﻴﻊ‪ ،‬أﻤﺎ اﻟﻤﻬﻤﺔ‬
‫ﺘﻘدﻴم طﻌﺎم إﻻ أﻨﻪ اﻋﺘﺒﺎر ﻤن ﻋﺎم ‪ 2013‬وﺒﻌد دﻋم ﻤن ﺒرﻨﺎﻤﺞ اﻟﻐذاء اﻟﻌﺎﻟﻤﻲ ّ‬
‫اﻟﺜﺎﻨﻴﺔ إرﺴﺎﻝ اﻟﻤﺴﺎﻋدات إﻟﻰ اﻟداﺨﻝ اﻟﺴوري ﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺴورﻴﺔ أو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ‪.‬‬
‫‪.11 V‬‬
‫م ﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ‬
‫ﻴﺠب ﻋﻠﻰ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻟﺤﺼوﻝ ﻋﻠﻰ ﻤواﻓﻘﺔ ﻤن اﻟﺤﻛوﻤﺔ‪ ،‬وﻫذا ﻴﺤﺘﺎج إﻟﻰ وﻗت‪،‬‬
‫ﻓﺎﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺘرﻏب ﺒﻤﻤﺎرﺴﺔ ﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻴﺠب ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻤراﺠﻌﺔ و ازرة اﻟداﺨﻠﻴﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ‪ ،‬ﺤﻴث ﺘﻘوم اﻟداﺨﻠﻴﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ‬
‫ﺒطﻠب آراء وﺘوﺼﻴﺎت ﺒﺤق اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻤن ﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﺔ اﻟﻤﺨﺘﻠﻔﺔ أﻏﻠﺒﻬﺎ أﻗﺴﺎم أﻤﻨﻴﺔ وﻋﻠﻰ رأﺴﻬم و ازرة اﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ‪،‬‬
‫وﻤن أﺴﺒﺎب رﻓض اﻟطﻠب أﺤﻴﺎﻨﺎ إذا ﻗﺎﻤت ﻤﻨظﻤﺔ ﻤﺎ ﺒﻨﺸر ﺒﻴﺎن ﺤوﻝ ﺘرﻛﻴﺎ ﺴﺎﺒﻘﺎ‪ ،‬ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﺘرﻓض طﻠﺒﺎت اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ‬
‫إذا ﺜﺒت ﻗﻴﺎﻤﻬﺎ ﺒﺈرﺴﺎﻝ أﺸﺨﺎص ﻤن ﻛوادرﻫﺎ ﻋﺒر ﺘﺄﺸﻴرة ﺴﻴﺎﺤﻴﺔ ﻟﻠﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت إﻏﺎﺜﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ‪ ،‬وﻤﻊ ذﻟك ﻓﺈﻨﻪ ﺤواﻟﻲ ‪80‬‬
‫ﻤﻨظﻤﺔ ﺘﻘوم ﺒﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﻓﻲ اﻟﻤدن اﻟﺤدودﻴﺔ‪ ،‬وﻟﻐﺎﻴﺔ ‪ 1‬ﺸﺒﺎط ‪ 2014‬ﻋﻠم أﻨﻪ ‪ 18‬ﻤﻨظﻤﺔ ﺘﻤت اﻟﻤواﻓﻘﺔ ﻋﻠﻴﻬﺎ‪ ،‬إﻻ أن ﻤﻌظﻤﻬﺎ‬
‫ﺘﻘدم ﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻠداﺨﻝ اﻟﺴوري‪.‬‬
‫ﻓﻤن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ اﺴﺘطﺎﻋت اﻟﺤﺼوﻝ ﻋﻠﻰ ﻤواﻓﻘت ﻫﻲ‪ :‬اﻟﻤﺠﻠس اﻟداﻨﻤرﻛﻲ ﻟﻼﺠﺌﻴن‪ ،‬اﻟﻬﻴﺌﺔ اﻟطﺒﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ‬
‫)‪ ،(IMC‬ﻓﻴﻠق اﻟرﺤﻤﺔ‪ ، GOAL ،‬ﻟﺠﻨﺔ اﻹﻨﻘﺎذ اﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤﺴﺎﻋدة واﻹﻏﺎﺜﺔ ﻓﻲ ﻛﻝ ﻤﻛﺎن‪ ،‬ﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟطﻔﻝ اﻟدوﻟﻴﺔ‪.‬‬
‫ﺘﻌﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺔ ﻓﻴﻠق اﻟرﺤﻤﺔ اﻷﻤرﻴﻛﻴﺔ ﻋﻠﻰ ﺘﺄﻤﻴن اﺤﺘﻴﺎﺠﺎت ﻤﻼﻴﻴن اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ اﻷردن وﻟﺒﻨﺎن واﻟﻌراق‬
‫وﺘرﻛﻴﺎ‪ ،‬وﺨﺎﺼﺔ اﻷطﻔﺎﻝ اﻟذﻴن ﻋﺎﺸوا اﻟﻌﻨف ﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون ﻓﻲ ﺤﻴﺎﺘﻬم اﻟﻴوﻤﻴﺔ اﻟﺘﺨﻠص ﻤن ﺘﺄﺜﻴر اﻟﺨوف اﻟذي ﻋﺎﺸوﻩ‪.‬‬
‫ﻛﻤﺎ ﺘﻌﻤﻝ اﻟﻬﻴﺌﺔ اﻟطﺒﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ) ‪ (IMC‬ﺒﺘﻘدﻴم ﺨدﻤﺎت طﺒﻴﺔ وﺘﻌﻠﻴﻤﻴﺔ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﺒﻘﻴﻤﺔ ‪ 750‬أﻟف‬
‫دوﻻر اﻟذي ﻗ ﱢدم ﻤن ﻤؤﺴﺴﺔ ﻛوﻨراد ﻫﻴﻠﺘون‪ ،‬وﺒﻌد ﻛﻠس ﻓﺈن اﻟﻬﻴﺌﺔ اﻵن ﻓﻲ ﺼدد ﻓﺘﺢ ﻋﻴﺎدة ﻓﻲ أورﻓﻪ أﻴﻀﺎ‪ ،‬ﻛﻤﺎ أن‬
‫اﻟﻤﺠﻠس اﻟداﻨﻤﺎرﻛﻲ ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻴﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ أﻨطﺎﻛﻴﺔ وأورﻓﻪ وﻴﻘدم دورات ﺒﻌد اﻟﺼدﻤﺎت اﻟﻨﻔﺴﻴﺔ‪.‬‬
‫اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ُرّدت طﻠﺒﺎﺘﻬم أو أﻨﻬم ﻓﻲ ﺤﺎﻝ اﻨﺘظﺎر اﻟﻤواﻓﻘﺔ ﻓﺈﻨﻬم ﻴﻘوﻤون ﺒﻤﻤﺎرﺴﺔ ﻨﺸﺎطﻬم ﺒﺎﻟﺘﻌﺎون ﻤﻊ‬
‫ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ أو اﻟوطﻨﻴﺔ أو أﻨﻬم ﻴﻘوﻤون ﺒﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﺘﺤت ﻤظﻠﺔ ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت‪ ،‬إﻻ أن ﻛﻝ‬
‫ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺘﺼطدم ﺒﻤﺸﺎﻛﻝ ﻋﻤﻠﻴﺔ ﻤﺜﻝ ﺘﺤوﻴﻝ اﻟﻨﻘود‪ ،‬اﻟرواﺘب واﻷﺠور واﻟﻤﺼﺎرﻴف اﻷﺨرى‪.‬‬
‫ﻓﻤن اﻟﻤﻼﺤظ أﻨﻪ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﻤﻨﺘﺼف‬
‫‪ 2013‬ﻫﻨﺎك ﺘﺴﺎﻫﻝ ﺘدرﻴﺠﻲ ﻓﻲ ﻤوﻗف اﻟﺤﻛوﻤﺔ ﺒﺨﺼوص ﻋﻤﻝ‬
‫اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬ﻓﺎﻟﻤﺴؤوﻟون ﻴﻘوﻟون‪) :‬إﻨﻨﺎ ﻨﻘﺒﻝ ﻋﻤﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ إﻻ أﻨﻨﺎ ﺴﻨﻛون‬
‫ﺤذرﻴن‪ ،‬ﻓﺈﻨﻨﺎ ﻻ ﻨرﻏب أﺒدا ﺘﻀﺨﻤﺎ ﺒﺴﺒب ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ(‪.‬‬
‫‪22‬‬
‫‪.7 V‬‬
‫ﻤؤﺴﺴﺔ اﻟﻬﻼﻝ اﻷزرق اﻟدوﻟﻲ ‪IBC‬‬
‫ﻫذﻩ اﻟﻤؤﺴﺴﺔ ﺘﺒذﻝ ﺠﻬودا ﻛﺒﻴرة ﻤن أﺠﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن‪ ،‬ﺤﻴث أﻓﺎد ﻤﻌﺎون رﺌﻴس اﻟﻤؤﺴﺴﺔ اﻟﺴﻴد ﻤظﻔّر ﺒﺠﺎ‬
‫وزﻋوا ﻓﻲ ﻤﺨﻴﻤﺎت أﻨطﺎﻛﻴﺔ وﻛﻠس ﺴﻼت ﻏذاﺌﻴﺔ وﻤﻨظﻔﺎت وﻤﻌوﻨﺎت ﻟﻸطﻔﺎﻝ وذﻟك ﻋن طرﻴق‬
‫أﻨﻪ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن رﺒﻴﻊ ‪ّ 2011‬‬
‫اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر‪.‬‬
‫ﻋﻼوة ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻌوﻨﺎت اﻟﻐذاﺌﻴﺔ ﻗدﻤوا ﻓﻲ ﻋﺎﻤﻲ ‪ 2013-2012‬ﻤﺴﺎﻋدة ﻋﻴﻨﻴﺔ ﻗدرﻫﺎ ‪ 250‬ﻟﻴرة ﺘرﻛﻴﺔ ﻟـ ‪ 2600‬أﺴرة‬
‫ﺘﻌﻴش ﻓﻲ ﻛﻠس وﻤﺼدر ﻫذﻩ اﻟﻤﺴﺎﻋدة ﻤن ﺨدﻤﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻟﻛﺎﺜوﻟﻴﻛﻴﺔ‪ ،‬أﻗﺎﻤت ﻫذﻩ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺜﻼﺜﺔ ﻤراﻛز ﻟﻠدﻋم اﻟﻨﻔﺴﻲ‬
‫ﻟﻸطﻔﺎﻝ ﻓﻲ ﻛﻠس ﺤﻴث ُﻴﻌطﻰ ﻟﻬم دروس ﻓﻲ اﻟﻤوﺴﻴﻘﺎ واﻟﺤﺎﺴوب واﻟرﺴم ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤدرﺴﻴن ﺴورﻴﻴن‪.‬‬
‫ﺘﺘﺤﻤﻝ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﻤﺼﺎرﻴف اﻟﻤدرﺴﺔ اﻟﺘﻲ ﻴدرس ﻓﻴﻬﺎ طﻠﺒﺔ ﺴورﻴون ﻤن ﺘدﻓﺌﺔ وﻛﻬرﺒﺎء وﺨدﻤﺎت وﺘﻘدﻤﻬﺎ ﻤن ﺼﻨدوق‬
‫ﻤﺎﻟﺘﺴر اﻹﻏﺎﺜﻴﺔ ﻛﻤﺎ ﻴﺘم دﻓﻊ رواﺘب اﻟﻤدرﺴﻴن اﻟﺴورﻴﻴن‪.‬‬
‫ﻴﺘم ﺘﺨﻔﻴف اﻟﻌبء ﻋن اﻟﻤﺸﻔﻰ اﻟﺤﻛوﻤﻲ ﻓﻲ ﻛﻠس ﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﻤﺸﻔﻰ اﻟﻤﻴداﻨﻲ ﺒـ ‪ 32‬ﺴرﻴر واﻟذي أﺴس ﺒﺎﻟﺘﻌﺎون‬
‫ﻤﺎ ﺒﻴن ﺠﻤﻌﻴﺔ ‪ IBC‬وﻤﺎﻟﺘﺴر إذ ﻴﻘوم أطﺒﺎء وﻤﻤرﻀون ﺴورﻴون ﺒﻌﻼج اﻟﻤرﻀﻰ واﻟﺠرﺤﻰ ﻛﻤﺎ ﺘم ﺘﺄﺴﻴس ﻤﺸﻔﻰ ﻤﺸﺎﺒﻪ ﻟﻪ‬
‫ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴم‪ ،‬وﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﺘﻌﺎون ﺒﻴن ﻫﺎﺘﻴن اﻟﺠﻤﻌﻴﺘﻴن ﻴﺘم ﺘﻘدﻴم اﻟﻐذاء ﻟﻠﻤﺨﻴم أﻴﻀﺎ‪.‬‬
‫‪.8 V‬‬
‫وﻗف دﻋم اﻟﺤﻴﺎة‬
‫ﻗﺎم اﻟوﻗف ﺒﺈﻋداد ﺘﻘرﻴر اﺴﺘﻨﺎدا إﻟﻰ ﻤﺴﺢ أﺠراﻩ ﻤﻊ‬
‫‪ 900‬ﻻﺠﺊ‪ ،‬ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﻴﻘوم ﺒﺘوزﻴﻊ ﻤﺴﺎﻋدات ﻋﺒر ﻤﻨظوﻤﺔ‬
‫ﻤﻌﻠوﻤﺎت إﻟﻛﺘروﻨﻴﺔ ﻟـ ‪ 3‬آﻻف ﻻﺠﺊ وﻴﺴﺘﻤر وﻗف دﻋم اﻟﺤﻴﺎة ﺒﺘوزﻴﻊ ﺴﻼت ﻏذاﺌﻴﺔ وﻤﻨظﻔﺎت ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذﻴن ﻴﻘﻴﻤون ﻤراﻛز‬
‫ﻤﺤﺎﻓظﺎت أﻨطﺎﻛﻴﺔ وﻛﻠس وأورﻓﻪ‪.‬‬
‫‪.9 V‬‬
‫ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻸﺒﺤﺎث‬
‫ﻫﻨﺎك ﻤﻨظﻤﺎت ﻏﻴر ﻤﻨظﻤﺎت آﻨﻔﺔ اﻟذﻛر ﺘﻌﻤﻝ ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ‪ ،‬ﻫذﻩ اﻟﺠﻬود ﻤﻌظﻤﻬﺎ ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ اﻟﺒﺤث ٕواﻋداد‬
‫ﺘﻘﺎرﻴر وﺨﺎﺼﺔ اﻟﺠﻤﻌﻴﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﺤﻤﻝ ﺼﻔﺔ ﻓﻛرﻴﺔ ﺘﻘدم ﻤﻼﺤظﺎت ﻤﻬﻤﺔ ﻴﺴﺠﻠﻬﺎ اﻟﺘﺎرﻴﺦ‪ ،‬إﺤدى ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻤﻨظﻤﺔ‬
‫)‪ (USAK‬وﻤرﻛزﻫﺎ أﻨﻘرﻩ‪ ،‬ﻗﺎﻤت ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﺒﻨﺸر ﺘﻘرﻴر ﻤﺸﺘرك ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺔ )‪ (Brookings Ins‬اﻷﻤرﻴﻛﻴﺔ‪،‬‬
‫ﻛﻤﺎ أن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ اﻟﺘﻘت ﺘﺤت ﻋﻨوان ﻤﻨﺘدى ﻤﺘﺎﺒﻌﺔ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻘﺎدﻤﻴن ﻤن ﺴورﻴﺎ إﻟﻰ‬
‫إﺴطﻨﺒوﻝ ﺒﻨﺸر ﺘﻘرﻴر ﻴﺴﺘﻨد إﻟﻰ ﻤﺴﺢ أﻴﻀﺎ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻗﺎم ﻤﻨﺘدى اﻟﻌﻘﻝ اﻟﻤﺸﺘرك ﻓﻲ ﻛﻠس ﺒﺨﻠق وﻋﻲ ﻤﻨﺨﻼﻝ اﻟﺘﻘﺎرﻴر اﻟﺘﻲ‬
‫ﻗدﻤوﻫﺎ ﻟرﺌﻴس اﻟﺠﻤﻬورﻴﺔ ورﺌﻴس اﻟوزراء وﻏﻴرﻫم ﻤن اﻟﻤﺴؤوﻟﻴن‪.‬‬
‫أﻓﺎد ﻤﺴؤوﻝ ﻓرع ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﻟﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﺘﻌﻠﻴم واﻟﺸﺒﺎب ﻋﻠﻲ أﺼﻼن أوز أﺼﻼن أﻨﻬم ﻴﻘوﻤون ﻀﻤن ﻤﺸﺎرﻴﻊ‬
‫ﺒدﻋوة اﻟﺸﺒﺎب ﻤن دوﻝ اﻻﺘﺤﺎد اﻷورﺒﻲ إذ ﻴﻘوﻤون ﺒﺒﻌض اﻟﻨﺸﺎطﺎت واﻟﻔﻌﺎﻟﻴﺎت ﻀﻤن اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت‪.‬‬
‫وﺤوﻝ ﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺼﺤﺔ واﻟﺨدﻤﺎت اﻟﺼﺤﻴﺔ اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﺒﺎﻟﻬﺠرة اﻟﻨﺎﺘﺠﺔ ﻋن اﻟﺼراع اﻟداﺨﻠﻲ ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ ﻗﺎم اﺘﺤﺎد أطﺒﺎء‬
‫اﻷﺘراك ﻓﻲ اﻟﻔﺘرة ﻤﺎ ﺒﻴن أﻴﺎر‪-‬ﺘﺸرﻴن اﻟﺜﺎﻨﻲ ‪ 2013‬ﺒﺈﻋداد ﺘﻘرﻴر ﺘﺤت ﻋﻨوان "اﻟﻼﺠﺌون اﻟﺴورﻴون واﻟﺨدﻤﺎت اﻟطﺒﻴﺔ" وذﻟك‬
‫ﺒﻌد اﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺘﻘﺎرﻴر اﻟﺘﻲ أﻋدﺘﻬﺎ ﻏرف اﻷطﺒﺎء ﻓﻲ اﻟﻤﻨﺎطق‪.‬‬
‫‪21‬‬
‫أوﻀﺢ أﺘﻴﻼ أﻨﻪ ﺒﺎﻟﺘﻨﺴﻴق ﻤﻊ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺔ ﺘم ﻓﺘﺢ ﻤدرﺴﺔ واﺤدة إذ ﻴﻘوم اﻟﻤدرﺴون اﻟﺴورﻴون ﺒﺈﻋطﺎء اﻟدروس‪ ،‬إﻻ أن‬
‫ﻴﺘﺠوﻟون ﺤﻔﺎة ﻓﻲ اﻟﺴﺎﺤﺎت اﻹﺴﻤﻨﺘﻴﺔ أدرﻛﻨﺎ أن‬
‫ﺒﻌض اﻷﺴر اﻟﺘﻲ زرﻨﺎﻫﺎ ﺘﺠﻬﻝ ﻫذا اﻟﻤوﻀوع‪ ،‬وﻟﻛﻨﻨﺎ ﻋﻨدﻤﺎ رأﻴﻨﺎ اﻷطﻔﺎﻝ ّ‬
‫اﻟﺘﻌﻠﻴم ﻟﻴس ﻤن أوﻟوﻴﺎت أﺴرﻫم‪.‬‬
‫‪.4 V‬‬
‫ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن‬
‫إن ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن اﻟﺘﻲ ﻫﻲ ﺒﻤﺜﺎﺒﺔ ﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ﺘﻌﻤﻝ ﻛﻤﻨظﻤﺔ إﻏﺎﺜﻴﺔ ﻓﻲ ﻤدﻴﻨﺔ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﺒﺠﻬود‬
‫ﻤﺴؤوﻝ ﻓرع اﻟﻤدﻴﻨﺔ‪ ،‬أﻓﺎد اﻟﺴﻴد ﻋﺒد اﻟرﺤﻤن ﺠﻠﻴك ﻋﻀو ﻤﺠﻠس إدارة اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ "إن اﻟﻤﺸﻛﻠﺔ اﻟﻛﺒرى ﻓﻲ اﻟﻤدﻴﻨﺔ ﻫﻲ إﻴﺼﺎﻝ‬
‫اﻟﻤﺴﺎﻋدات"‪ ،‬ﻤﻀﻴﻔﺎ إن ﻤﻌظم اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻷﺤﻴﺎء اﻟﻨﺎﺌﻴﺔ واﻟﻌﺸواﺌﻴﺎت وﻀﻤن ظروف ﺼﻌﺒﺔ ﺠدا‪ ،‬وﺤﺎﺠﺘﻬم‬
‫اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻫﻲ إﻴﺠﺎد دﻛﺎن أو ﻤﺨزن ﻴﻤﻛﻨﻬم اﻟﻌﻴش ﻓﻴﻪ‪ ،‬ﻓﺤﺴب اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺤﺼﻠﻨﺎ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻤﻨﻪ أﻨﻪ ﻋدة أﺴر ﻴﺒﻘون ﻓﻲ‬
‫ﻤﻨزﻝ واﺤد‪ ،‬ﺒﻌد ازدﻴﺎد ﻋددﻫم ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻓﺠﺄة ﻓﻘد أطﻠﻘوا ﻋﻠﻰ ﺤﻴﻲ ﻛوزاﻝ وادي ودوﻟﻤﺔ ﺒﻨﺎر ﺒﺎﻟﻤﻨﺎطق اﻟﺘﺠرﻴﺒﻴﺔ‪ ،‬إذ أﺤﺼوا‬
‫‪ 400‬أو ‪ 500‬أﺴرة اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﻤﻨﺘﺼف ‪ 2012‬وﻟﻛن ﻻ ﻴوﺠد أي دﻋم ﻤن اﻟﺤﻛوﻤﺔ‪ ،‬ﻓﻨﺤن ﻨﻘوم ﻀﻤن إﻤﻛﺎﻨﻴﺎﺘﻨﺎ ﺒﺠﻤﻊ‬
‫اﻟﻤﺴﺎﻋدات وﺘوزﻴﻌﻬﺎ ﻟﻬم‪.‬‬
‫ﻨوﻩ ﻤﺤﻤد أﻟﻘش ﻋﻀو ﻤﺠﻠس إدارة اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ أﻨﻪ ﻟو أرﻴد ﻓﺈﻨﻪ ﻤن اﻟﻤﻤﻛن ﺘﺄﻤﻴن دﻋم ﻫﺎم ﻤن ﻗﺒﻝ ﺴﻛﺎن اﻟﻤدﻴﻨﺔ‬
‫اﻟﺒﺎﻟﻎ ﻋددﻫم ﻤﻠﻴون وﻨﺼف اﻟﻤﻠﻴون ﻨﺴﻤﺔ‪ ،‬ﺸﺎرﺤﺎ أﻨﻬم اﻗﺘرﺤوا ﻤﺸروع )اﻷﺴرة اﻟﺸﻘﻴﻘﺔ( ﻟدﻋم اﻷﺴرة اﻟﺘﻲ وﻀﻌﻬﺎ اﻟﻤﺎدي‬
‫ﺠﻴد ﻟدﻋم أﺴرة ﺴورﻴﺔ‪.‬‬
‫‪.5 V‬‬
‫ﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن‬
‫أوﻀﺢ اﻟﻤﺤﺎﻤﻲ ﺤﺴن أوﻨدر ﺴوﻏﻠو رﺌﻴس ﻓرع ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ‪ İHH‬أﻨﻬم ﻤوﺠودون ﻀﻤن‬
‫اﻷزﻤﺔ ﻛﻤﻨظﻤﺔ ﺤﻘوق إﻨﺴﺎن‪ ،‬إذ ﺘﻘوم اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺒوظﻴﻔﺔ ﻤﺘﺎﺒﻌﺔ آﻟﻴﺔ ﺘوزﻴﻊ اﻟﻤﻌوﻨﺎت ﺒدون ﺘﻤﻴﻴز وﺒﻐض اﻟﻨظر ﻋن اﻟﻤواﻗف‬
‫اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ أم ﻻ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻗﺎﻤت اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺒﺎﻻﺠﺘﻤﺎع ﻤﻊ اﻟﻨﻘﺎﺒﺎت وﺒﻌض اﻷﺤزاب اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ﻹﻗﺎﻤﺔ ﺠدار ﻓﺎﺼﻝ ﻓﻲ ﻤﻨطﻘﺔ‬
‫ﻨﺼﻴﺒﻴن‪.‬‬
‫‪.6 V‬‬
‫ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤواطﻨﻴن ﻓﻲ ﻫﻠﻨﺴﻛﻲ‬
‫ﺘﻘوم ﻫذﻩ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻤن أﺠﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ ﻛﻠس وﻫﻲ ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺘﻌﻤﻝ ﻓﻲ‬
‫ﻤﺠﺎﻝ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن‪ ،‬إذ ﺘﻘوم ﻫذﻩ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺔ أطﺒﺎء ﺒﻼ ﺤدود اﻟﻤﻌروﻓﺔ ﺒﺘطﺒﻴق ﺒراﻤﺞ اﻟﻌﻼج ﻓﻲ اﻟﻤرﺤﻠﺔ اﻷوﻟﻰ‬
‫واﻟﺼﺤﺔ اﻟﻌﻘﻠﻴﺔ‪.‬‬
‫‪20‬‬
‫اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻓﻲ اﻟﻤﻨطﻘﺔ أﻴﻀﺎ‪ ،‬وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻟﻤﻌدودة وﻤن اﻟﻤﻔﺘرض أن ﻴﻛون ﻋددﻫم أﻛﺒر‬
‫ﻴﺤﺎوﻟون ﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻟﻤﻤﻛﻨﺔ ﻛﻝ واﺤدة ﺤﺴب اﺨﺘﺼﺎﺼﻬﺎ ﻤﺎ ﻋدا اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻟﻐذاﺌﻴﺔ ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ أن ﺘﺸﻛﻴﻼت‬
‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ أﺴﺴﻬﺎ اﻟﺴورﻴون ﻓﻌﺎﻟﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﻨطﻘﺔ أﻴﻀﺎ‪.‬‬
‫‪.2 V‬‬
‫ﻟوﺤظ ﻤﺠﻬود ﻛﺒﻴر ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻌدﻴد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟذﻴن ﻴرﻏﺒون ﺒﺘﻘدﻴم ﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻠﺴورﻴﻴن‪ ،‬إذ‬
‫ُﻴﻌرض أدﻨﺎﻩ ﻤﻠﺨص ﻋن ﻫذﻩ اﻟﻤﻼﺤظﺔ‪:‬‬
‫ﻤﻨﺘدﻴﺎت‬
‫إن ﻤﻤﺜﻠﻲ ﺤواﻟﻲ ‪ 60‬ﻨﻘﺎﺒﺔ وﻤﻨظﻤﺎت أﺨرى ﻓﻲ أورﻓﻪ ﺸﻛﻠوا ﻤﻨﺘدى اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻋﺎم ‪ 2012‬وﻤن ﺒﻴن ﻫذﻩ‬
‫اﻟﻤﻨظﻤﺎت ‪) deniz feneri‬ﻓﺎﻨوس اﻟﺒﺤر(‪) İHH ،‬وﻗف اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ(‪) Mazlumder ،‬ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن(‪kimse ،‬‬
‫‪) yok mu‬ﻫﻝ ﻤن أﺤد(‪ ،‬ﻋﻨدﻤﺎ زاد ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻓﺠﺄة اﺠﺘﻤﻌت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ ﺒﻘﻴﺎدة ﻤن اﻟﺴﻴد ﻋﺜﻤﺎن ﻛرم‬
‫ﻤﺴؤوﻝ ﻓﻲ ﺠﻤﻌﻴﺔ ‪.deniz feneri‬‬
‫ﻋﻼﻗﺔ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ وﺜﻴﻘﺔ ﻤﻊ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺔ إذ ﺘﺤﺎوﻝ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ ﺒﺘﺜﺒﻴت اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻤﺤﺘﺎﺠﻴن ﻟﻠﻤﺄوى أو إﻟﻰ ﻤﺴﺎﻋدة‪ ،‬ﺤﻴث‬
‫أﻛد اﻟﺴﻴد إﺒراﻫﻴم ﺠوﺸﻘون ﻤن ﻨﻘﺎﺒﺔ اﻟﺘرﺒﻴﺔ واﻟﺘﻌﻠﻴم ﻋﻨد ﺤدﻴﺜﻪ ﻋن ﻨﺸﺎطﺎﺘﻬم ﻋﻠﻰ ﻤﺤﺎوﻻﺘﻬم ﻟﺠﻤﻊ اﻟﺘﺒرﻋﺎت ﻤوارد ﻤﺎﻟﻴﺔ‪،‬‬
‫ﻛﻤﺎ ﺸرح أﻨﻬم ﻴطﻠﺒون اﻟدﻋم ﻤن رﺠﺎﻝ اﻷﻋﻤﺎﻝ وأﻨﻬم ﻋﻠﻰ اﺘﺼﺎﻝ ﻤﺒﺎﺸر ﻤﻊ ﺒﻠدﻴﺎت إﺴطﻨﺒوﻝ وأﻨﻘرﻩ وﻗﺎﻴﺴري ﻟﺘﺄﻤﻴن اﻟﻤواد‬
‫اﻟﻐذاﺌﻴﺔ اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻤن ﺒطﺎطﺎ وﺒﺼﻝ وطﺤﻴن وﻋدس‪ ،‬ﻤﻀﻴﻔﺎ أﻨﻬم ﻴﻘوﻤون ﺒطﻠب ﻤﺴﺎﻋدات ﻤن اﻟﺨﺎرج أﻴﻀﺎ ﻗﺎﺌﻼ‪" :‬إن‬
‫وﻗف اﻟﻤدﻴﻨﺔ ﻓﻲ ﻨورﻨﺒﺎغ ﻓﻲ أﻟﻤﺎﻨﻴﺎ ﻗدﻤت ﻤواد ﺒـ ‪ 30‬طن ﻤؤﻛدا ﻋﻠﻰ ﻗﻠﺔ اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻛﻠﻤﺎ طﺎﻟت أﻤد اﻷزﻤﺔ‪.‬‬
‫إن اﻟﻘﺴم اﻷﻛﺒر ﻤن ﻤﺴﺎﻋدات ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻴذﻫب إﻟﻰ اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻨﺎزﺤﻴن ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ ﻗﺎﺌﻼ ﺒﺄﻨﻬم‬
‫أرﺴﻠوا ‪ 120‬ﺸﺎﺤﻨﺔ ﻤن اﻟﻤواد اﻟﻐذاﺌﻴﺔ إﻟﻰ ﺴورﻴﺎ ﻤﻨذ ﺒداﻴﺔ اﻷزﻤﺔ أﻤﺎ ﻀﻤن ﺘرﻛﻴﺎ ﻓﻘد ﺒﻠﻎ ‪ 50‬ﺸﺎﺤﻨﺔ‪.‬‬
‫ﻗﺎﻝ ﻋﻀو ﻤﺠﻠس إدراة ﺒﻠدﻴﺔ أورﻓﻪ اﻟﺴﻴد ﻴوﺴف ﻤﻴرت أن اﻟﻬدف اﻷﺴﺎﺴﻲ ﻤن ﻤﺴﺎﻋداﺘﻬم ﻫم اﻟﻨﺎس اﻟﻤوﺠودون‬
‫ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ ﻷﻨﻪ واﺜق أﻨﻪ ﺒﻔﻀﻝ ﻫذﻩ اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﺴﻴﻘﻝ ﻋدد اﻟﻘﺎدﻤﻴن إﻟﻰ ﺘرﻛﻴﺎ‪.‬‬
‫‪.3 V‬‬
‫‪ İHH‬وﻗف ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن‬
‫ﻴﻘوم وﻗف ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ‪ İHH‬ﻓرع أورﻓﻪ ﺒﺘﻘدﻴم ﻤﺴﺎﻋدات ﺨﺎرج ﻋﻤﻝ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ أﻴﻀﺎ‪ ،‬إذ أوﻀﺢ رﺌﻴس ﻓرع أورﻓﻪ‬
‫اﻟﺴﻴد ﺒﻬﺠت أﺘﻴﻼ أن ﻋدد اﻟﺴورﻴﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺒﻠﻎ ‪ 70‬أﻟف ﺸﺨﺼﺎ‪ ،‬وﻤن أﺒرز اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ ﻫﻲ ﺤﺼر‬
‫اﻟﻌﻨﺎوﻴن‪ ،‬ﻓﻤن اﻟﺼﻌب اﻟوﺼوﻝ إﻟﻰ اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻤوزﻋﻴن ﻓﻲ ﻛﺎﻓﺔ أﺤﻴﺎء اﻟﻤدﻴﻨﺔ إذ ﻴوﺠد ﻤوظف واﺤد و‬
‫‪ 10‬ﻤﺘطوﻋﻴن‬
‫ﻟﺘﺜﺒﻴت ﻋﻨﺎوﻴﻨﻬم‪.‬‬
‫ﺘﺸﺤن ﻤﺴﺎﻋدات ‪ İHH‬إﻟﻰ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ٕواﻟﻰ ﺴورﻴﺎ أﻴﻀﺎ‪ ،‬أﻤﺎ اﻟﺴورﻴون اﻟﻤﻘﻴﻤون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻓﺎﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ‬
‫ﻫﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﻘوم ﺒﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻬم‪ ،‬ﺤﻴث ﻗﺎم ‪ 10‬ﻤﺘطوﻋﻴن ﺒﺘوزﻴﻊ ﻟﺤم ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﻋﻴد اﻷﻀﺤﻰ‪.‬‬
‫وﺤﺴب رأي أﺘﻴﻼ أن أﻛﺒر ﻤﺸﻛﻠﺔ ﻴﻌﺎﻨﻲ ﻤﻨﻬﺎ اﻟﺴورﻴون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻫﻲ أﺠور اﻟﺴﻛن‪ ،‬إذ ﻴﻌﻴش‬
‫‪ 3‬أو ‪ 4‬أﺴر ﻓﻲ‬
‫ﻤﻨزﻝ واﺤد وأﺤﻴﺎﻨﺎ ﻴﺒﻘﻰ ‪ 25‬ﺸﺨص ﻓﻲ ﻏرﻓﺔ واﺤدة‪.‬‬
‫‪19‬‬
‫‪.5 IV‬‬
‫اﻟﺘﻌﻠﻴم‪:‬‬
‫ﻤﻌظم أطﻔﺎﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻻ ﻴﺤﺼﻠون ﻋﻠﻰ اﻟﺘﻌﻠﻴم‪ ،‬ﻓﺎﻟﻤدرﺴﺔ اﻟﺘﻲ اﻓﺘﺘﺤت ﻟﻠﺴورﻴﻴن‬
‫ﻓﻲ أورﻓﻪ ﺴﺠﻝ ﻓﻴﻬﺎ ‪ 1200‬طﻔﻼ إﻻ أن ﻋدد اﻷطﻔﺎﻝ اﻟذﻴن ﻴﺴﺘطﻴﻌون اﻟﺘﻌﻠم ﻴﺒﻠﻎ ﻋددﻫم ‪ 400‬طﻔﻼ‪ ،‬ﻋﻠﻤﺎ أن اﻟﻤدرﺴﻴن‬
‫ﺴورﻴﻴن‪ ،‬وﻟﻛن ﺒﻌض اﻷﺴر ﻻ ﺘﻤﻠك ﻋﻠم ﺒوﺠود ﻫذﻩ اﻟﻤدرﺴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤدﻴﻨﺔ‪.‬‬
‫‪.6 IV‬‬
‫طﻠب اﻟﻠﺠوء واﻻﺴﺘﻘرار ﻓﻲ دوﻟﺔ ﺜﺎﻟﺜﺔ‬
‫ﺘرﻓض اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة طﻠﺒﺎت اﻟﻠﺠوء اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻔردﻴﺔ ﺒﻬدف دﻋم ﻨظﺎم‬
‫اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ اﻟﺘﻲ ﺘطﺒﻘﻬﺎ ﺘرﻛﻴﺎ‪ ،‬ﻓﺎﻟﻼﺠﺌون اﻟﺴورﻴون ﻴذﻫﺒون إﻟﻰ ﻤﻛﺘب اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﻏﺎزي‬
‫ﻋﻨﺘﺎب ﻟطﻠب اﻟﻠﺠوء إﻟﻰ دوﻟﺔ ﺜﺎﻟﺜﺔ إﻻ أن طﻠﺒﺎﺘﻬم ﺘرﻓض‪.‬‬
‫‪.7 IV‬‬
‫اﻻﻨﺴﺠﺎم‬
‫أﻓﺎد اﻟﺴﻴد ﻋﺜﻤﺎن ﻛرم أن ﺸﻌب أورﻓﻪ ﺸﻌب ﻤﻀﻴﺎف وﻤﺘﻔﻬم ﻤﻀﻴﻔﺎ أﻨﻪ إﺜر إﻟﻐﺎء ﺘﺄﺸﻴرات اﻟدﺨوﻝ ﺒﻴن اﻟﺒﻠدﻴن‬
‫ﻗﺒﻝ اﻷزﻤﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﻓﺈن اﻟزﻴﺎرات اﻟﻤﺘﺒﺎدﻟﺔ أﺤﻴت ﻋﻼﻗﺎت اﻟﻘرﺒﻰ اﻟﺘﻲ ﻋﻔﻰ ﻋﻠﻴﻬﺎ اﻟزﻤن‪ ،‬ﻫذا اﻟﺘﻘﺎرب ﺴﻬّﻝ ﻟﺠوء اﻟﺴورﻴﻴن‬
‫إﻟﻰ أﻗﺎرﺒﻬم ﺒﻌد ﺒدء اﻷزﻤﺔ ﻓﻲ ﺴورﻴﺎ‪.‬‬
‫ﺤﺴب اﻟﺘﻘﺎرﻴر اﻟﺼﺎدرة ﻤن ﻤﻨﺘدى اﻟﻌﻘﻝ اﻟﻤﺸﺘرك ﻓﻲ ﻛﻠس أن أﻫم ﻤﺸﻛﻠﺔ ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻨﺴﺠﺎم اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ‬
‫اﻟﻤدن ﻫﻲ ﻤﺸﻛﻠﺔ اﻹﻴﺠﺎر‪ ،‬واﻟﻌﻤﻝ ﺒﻤﺒﻠﻎ زﻫﻴد ﻴﺜﻴر اﻟﺘوﺘرات أﻴﻀﺎ‪.‬‬
‫أﻋرب اﻟﺴﻴد ﻤظﻔر ﺒﺠﺎ ﻤﻌﺎون رﺌﻴس وﻗف اﻟﻬﻼﻝ اﻷزرق اﻟدوﻟﻲ أن اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ ﻨﻔﺴﻬﺎ ﻓﻲ ﻛﻠس ﻗﺎﺌﻼ‪" :‬زﻴﺎدة أﺠور‬
‫اﻟﺴﻛن‪ ،‬اﻻﺨﺘﻼف اﻟﺜﻘﺎﻓﻲ واﻟدﻴﻨﻲ واﻟﻘﻴم اﻷﺨﻼﻗﻴﺔ‪ ،‬اﻟﺘداﺒﻴر اﻻﻤﻨﻴﺔ اﻟﻤﺄﺨوذة أﻀﺎﻗت أﻫﺎﻟﻲ ﻛﻠس"‪.‬‬
‫‪V‬‬
‫اﻟﻤﺤﺎدﺜﺎت واﻟﻤﻼﺤظﺎت‪ ،2‬ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫‪.1 V‬‬
‫ﻋﺎم‬
‫ﺘﺴﺘﺨدم اﻟدوﻟﺔ اﻟﻘﺴم اﻷﻛﺒر ﻤن إﻤﻛﺎﻨﻴﺎﺘﻬﺎ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤﻘﻴﻤﻴن ﻓﻲ ‪ 22‬ﻤﺨﻴﻤﺎ ﻓﻲ ‪ 10‬ﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺘﻲ ﺘﻌﺘﺒر أﻛﺒر‬
‫أزﻤﺔ ﻟﺠوء ﺘواﺠﻬﻬﺎ ﺘرﻛﻴﺎ‪ ،‬أﻤﺎ ﺒﺨﺼوص اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤﻘﻴﻤﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن واﻟذي ﺘﺠﺎوز ﻋددﻫم اﻟﻨﺼف ﻤﻠﻴون‪ ،‬ﻓﺎﻟدﻋم اﻷﻛﺒر‬
‫ﻴﺄﺘﻴﻬم ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪ ،‬إذ ﺘﺤﺎوﻝ ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﺒﻤﻝء اﻟﻔراغ اﻟذي ﺘرﻛﺘﻪ اﻟدوﻟﺔ واﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬ﻓﻬذﻩ‬
‫اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻤوﺠودة ﻫﻨﺎ ﺒﺎﻟرﻏم ﻤن ﻋدم اﻟﺤدﻴث ﻋﻨﻬم اﺒدا‪ ،‬إذ ﻴﺤﺎوﻟون ﺨﻠق اﺨﺘﻼف ﻓﻲ ﺤﻴﺎة اﻟﻤﺘﻀررﻴن ﺒﺘﻀﺤﻴﺔ ﻛﺒﻴرة‪.‬‬
‫ﻓﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﺴﺘﻨد إﻟﻰ اﻟﻤﻌﺘﻘد ﻴﻘوﻤون ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻌﺎﻟﺔ ﺒﺘﻘدﻴم ﻤﺴﺎﻋدة ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤﻘﻴﻤن ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴم ﻓﻲ‬
‫أورﻓﻪ وﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب وﻛﻠس‪ ،‬وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘداﻓﻊ ﻋن اﻟﺤﻘوق ﺘﻘوم ﺒﺄﻨﺸطﺔ ﻤﺜﻝ اﻟدﻓﺎع ﻋن اﻟﺤﻘوق‪،‬‬
‫اﻟﺘﻘﺎرﻴر‪ ،‬اﻟﻤﻼﺤظﺔ واﻟوﻋﻲ وﻫﻨﺎك ﺒﻴن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﻻ ﺘﺴﺘﻨد ﻋﻠﻰ أﺴس دﻴﻨﻴﺔ ﻟدﻴﻬم رﻏﺒﺔ ﻛﺒﻴرة ﻟﺘﻘدﻴم‬
‫‪18‬‬
‫ﻻ ﻴﺠد اﻟﻼﺠﺌون أﻤﺎﻛن ﻟﻬم ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت‪ ،‬ﻴﺒﻠﻎ اﺴﺘﻴﻌﺎب اﻟﻤﺨﻴم ‪ 25‬أﻟف إﻻ أن اﻟﻘﺎطﻨﻴن ﻓﻴﻪ وﺼﻝ ﻋددﻫم إﻟﻰ‬
‫‪ 35‬أﻟﻔﺎ‪ ،‬وﻤن اﻟﺼﻌب اﻟﺤﻔﺎظ ﻋﻠﻰ ﺤرﻤﺔ اﻟﺤﻴﺎة اﻟﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت‪ ،‬وﻤن ﺠﺎﻨب آﺨر ﻴﺴﺘﺤﻴﻝ اﻟﻌﻤﻝ ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴم‬
‫ﻷﻨﻬم ﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون اﻟﺨروج ﻤن اﻟﻤﺨﻴم ﺒﻼ إذن‪ ،‬ﻫؤﻻء اﻟﻨﺎس ﻴطﻠﺒون اﻟﻌﻤﻝ ﺤﺘﻰ ﻴﺘﻤﻛﻨوا ﻤن اﻻﻨﺴﺠﺎم ﻤﻊ ظروف اﻟﺤﻴﺎة‬
‫ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ‪ ،‬ﻟﻘد أوﻀﺢ ﻤﺴؤوﻟو ﻨﻘﺎﺒﺔ اﻟﺘﻌﻠﻴم ﻓﻲ أورﻓﻪ أن ﻫﻨﺎك ﻋددا ﻛﺒﻴ ار ﻤن اﻟﺴورﻴﻴن اﻨﺘﻘﻠوا ﻟﻠﻌﻴش ﻓﻲ اﻷرﻴﺎف ﻟﻠﻌﻤﻝ ﻓﻲ‬
‫ﻗطﺎع اﻟزراﻋﺔ‪ ،‬ﺤﻴث اﺴﺘﻘروا ﻓﻲ اﻟﻤزارع واﻟﻤﺨﺎزن‪ ،‬وﻻ ﻴﻤﻛن اﻟوﺼوﻝ إﻟﻴﻬم ﻛﻤﺎ أﻨﻪ ﻴﺴﺘﺤﻴﻝ إﺤﺼﺎءﻫم أو ﺘﺴﺠﻴﻠﻬم‪.‬‬
‫ﻛﺸف ﻤﻨﺘدى اﻟﻌﻘﻝ اﻟﻤﺸﺘرك ﻓﻲ ﻛﻠس أﻨﻪ "ﻟﻌدم ﺒﻘﺎء ﻤﻨﺎزﻝ ﻟﻠﺘﺄﺠﻴر ﻓﻲ ﻛﻠس وذﻟك ﻟﻺﻗﺒﺎﻝ اﻟﺸدﻴد ﻤن ﻗﺒﻝ‬
‫اﻟﺴورﻴﻴن اﻀطر ﻛﺜﻴر ﻤﻨﻬم ﻟﻠﻌﻴش ﻓﻲ اﻷﻤﺎﻛن اﻟﻤﻬﺠورة أو اﻟﻤﻨﺎزﻝ اﻟﺘﻲ ﺘرﻛﻬﺎ أﺼﺤﺎﺒﻬﺎ واﻨﺘﻠﻘوا ﻟﻠﻌﻴش ﻓﻲ ﻤدن أﺨرى‪،‬‬
‫ﻓﻬم ﻴﻘطﻨون ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻟﺒﻴوت ﺒﻌد إﺠراء ﺒﻌض اﻟﺘﺼﻠﻴﺤﺎت ﻓﻴﻬﺎ"‪.‬‬
‫‪.2 IV‬‬
‫اﻟﻐذاء واﻟﺘﻐذﻴﺔ‬
‫ﻴﻌﺘﺒر اﻟﻐذاء واﻟﺘﻐذﻴﺔ ﻤن أﻫم اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ‪ ،‬ﻓﺴوء اﻟﺘﻐذﻴﺔ ﻴوﻟّد ﻤﺸﺎﻛﻝ ﺨطﻴرة وﺨﺎﺼﺔ ﻟدى اﻷطﻔﺎﻝ‪ ،‬ﻓﻬم ﻴﺤﺎوﻟون‬
‫إﺸﺒﺎع ﺒطوﻨﻬم ﺒﺄﺨذ ﻤﻌوﻨﺎت ﻤن اﻟﺒﻠدﻴﺎت وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪.‬‬
‫‪.3 IV‬‬
‫اﻟﺼﺤﺔ‬
‫ﻴﻤﻛن ﻟﻠﺴورﻴﻴن اﻟﻤﺴﺠﻠﻴن اﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺠﺎﻨب اﻟﺼﺤﻲ ﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﺒطﺎﻗﺎت اﻟﺘﻲ ُﻤﻨﺤت ﻟﻬم وﻴﻤﻛﻨﻬم ﺸراء‬
‫اﻷدوﻴﺔ ﺒدﻓﻊ ‪ %20‬ﻤن اﻟﻤﺒﻠﻎ اﻟﻛﻠﻲ‪ ،‬ﻓﺎﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺠﺎﻨب اﻟﺼﺤﻲ ﺘﻌﺘﺒر ﻤﻴزة ﻤﻬﻤﺔ‪ .‬ﻟﻘد أﻓﺎد اﻟﺴﻴد ﻤظﻔّر ﺒﺠﺎ ﻤﻌﺎون‬
‫رﺌﻴس وﻗف اﻟﻬﻼﻝ اﻷزرق اﻟدوﻟﻲ اﻟذي ﻴﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ ﻛﻠس إذ أﻓﺎد‪" :‬ﺒﻤﺎ أن ﻋدد ﺴﻛﺎن اﻟﺴورﻴﻴن ﻴﺴﺎوي ﻋدد ﺴﻛﺎن‬
‫اﻟﻤﺤﻠﻴﻴن ﻓﻬﻨﺎك ﻋﻘﺒﺎت أﻤﺎم ﻋﻼج اﻷﺘراك ﺒﺴﺒب ﻛﺜرة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺸﻔﻰ اﻟﺤﻛوﻤﻲ‪.‬‬
‫وﻤن ﺠﺎﻨب آﺨر ﻴﺒرز ﻋدم ﻛﻔﺎﻴﺔ اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﺼﺤﻴﺔ ﻓﻲ ﺤﺎﻝ ﻟزوم ﻋﻼج ﻏﺎﻟﻲ‪ ،‬ﻓﺎﻟﻨﺎس اﻟذي ﻟﺤق ﺒﻬم إﻋﺎﻗﺔ‬
‫ﺒﺴﺒب اﻟﺤرب ﻴﺤﺘﺎﺠون إﻟﻰ ﻤداﺨﻼت طﺒﻴﺔ ﻏﺎﻟﻴﺔ ﻹﻋﺎدﺘﻬم إﻟﻰ اﻟﺤﻴﺎة‪ ،‬وﻻ ﻴوﺠد ﻤﺼدر ﻤﺎﻟﻲ ﻟﺴد ﻫذا اﻟﻔراغ‪.‬‬
‫ﻫﻨﺎك ﻨﻘص ﻓﻲ ﺨدﻤﺎت اﻟدﻋم اﻟﻨﻔﺴﻲ ﻟﻠذﻴن ﻓﻘدوا أﻗﺎرﺒﻬم ﻓﻲ اﻟﺤرب وﺒراﻤﺞ ﺒﻌد اﻻﻨﻬﻴﺎر اﻟﻌﺼﺒﻲ وﺠراﺤﺎت‬
‫ﺘرﻗﻴﻌﻴﺔ ﻟﻠﻤﻌوﻗﻴن‪.‬‬
‫‪.4 IV‬‬
‫إذن ﻋﻤﻝ‬
‫اﻟﺴورﻴون اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻤﺠﺒرون ﻟﻠﻌﻤﻝ ﻹداﻤﺔ ﺤﻴﺎﺘﻬم‪ ،‬ﻏﻴر أﻨﻪ ﻻ ﻴوﺠد ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﺘﺸرﻴﻌﺎت ﺘﺴﻤﺢ‬
‫ﺒﺎﻟﻌﻤﻝ ﻟﻠﻤﺴﺘﻔﻴدﻴن ﻤن اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻟذﻟك ﻓﻬم ﻴﻌﻤﻠون ﺒﺸﻛﻝ ﻏﻴر رﺴﻤﻲ وﻫذا ﻴﺴﻤﺢ ﺒﺎﺴﺘﻐﻼﻟﻬم ﺒﻛﺎﻓﺔ اﻷﺸﻛﺎﻝ‪.‬‬
‫اﻟﻼﺠﺌون اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻓﻲ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب وأورﻓﻪ وﻛﻠس ﻴﻌﻤﻠون ﻓﻲ ﻗطﺎع اﻟزراﻋﺔ واﻟﺒﻨﺎء وأﻋﻤﺎﻝ اﻟﻤﻌﺎدن‬
‫اﻟﺜﻘﻴﻠﺔ‪ ،‬ﻓﻬﻨﺎك أﺴر ﻛﺜﻴرة ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻷرﻴﺎف ﻟﻠﻌﻤﻝ ﻓﻲ اﻟﺠﺎﻨب اﻟزراﻋﻲ‪ ،‬ﺤﻴث أوﻀﺢ ﻤﻤﺜﻝ ﺠﻤﻌﻴﺔ )دﻨﻴز ﻓﻨري( ﻋﺜﻤﺎن‬
‫ﻛرم أن ﺒﻌض اﻟﺴورﻴﻴن ﻴذﻫﺒون إﻟﻰ ﻤﺤﺎﻓظﺎت أﺨرى ﻏﻴر ﺤدودﻴﺔ ﻟﻠﻌﻤﻝ ﻫﻨﺎك‪.‬‬
‫أﺒو ﻫـ ﻋﺴﻛري ﻤﺘﻘﺎﻋد ﻴﻌﻴش ﻤﻊ ﻋﺎﺌﻠﺘﻪ اﻟﻤؤﻟﻔﺔ ﻤن ‪ 10‬أﺸﺨﺎص ﻓﻲ ﻤﻛﺎن ﻴﺸﺒﻪ دﻛﺎن وﻴﻌﻤﻠون ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ ﺘﻘﺸﻴر‬
‫اﻟﻔﺴﺘق وﻴﺤﺼﻠون ‪ 4‬ﻟﻴرات ﻟﻛﻝ ‪ 10‬ﻛﻎ‪.‬‬
‫وﻤن ﺠﺎﻨب آﺨر ﻓﺈن اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻷﻏﻨﻴﺎء ﻴﻌﻤﻠون ﻓﻲ اﻟﺘﺠﺎرة واﻟﺼﻴﺎﻏﺔ واﻟﻤطﺎﻋم واﻟﻛﺎﻓﻴﺘرﻴﺎ‪.‬‬
‫‪17‬‬
‫‪5. 2. III‬‬
‫اﻷﻤور اﻟﺘﻲ ﻴﺠب أن ﻴﻨﺘﺒﻪ ﻋﻠﻴﻬﺎ وﻴﻼﺤظﻬﺎ اﻟﻤﺸﺎرك‬
‫‪ -‬ﻛﻴف ﻴﺒدو اﻟﺴورﻴون ﻓﻲ اﻟﻤدن؟‬
‫ اﻻﺨﺘﻼﻓﺎت ﺒﻴن اﻟﻤدن‬‫‪ -‬ظروف اﻟﺤﻴﺎة‬
‫ ﺨطط ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬‫‪ -‬إرﻀﺎء اﻟﺨدﻤﺔ‬
‫ اﻟﺘﻌﺎون ﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ واﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة‬‫ اﻟﺘﻨﺴﻴق‬‫ اﻟﻤﺼﺎدر اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ‬‫‪ -‬اﻟﻨﺴﺎء اﻟﻌﺎﻤﻼت‬
‫‪ -‬ﻤدة ﺒﻘﺎﺌﻬم ﻓﻲ ﻤﻛﺎن اﻟﻌﻤﻝ‬
‫ ﻫﻝ اﻹﻏﺎﺜﺔ ﺘﻛون ﻤن اﻟﺠﺎﻨب اﻹﻨﺴﺎﻨﻲ ﻓﻘط أم أن ﻫﻨﺎك أﻫداﻓﺎ أﺨرى؟ ﻋﻠﻰ ﺴﺒﻴﻝ اﻟﻤﺜﺎﻝ ﻋودة ﻫؤﻻء اﻟﻼﺠﺌﻴن‬‫إﻟﻰ ﻤﻨﺎزﻟﻬم؟‬
‫ رأﻴﻬم ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ ﻫذﻩ؟ ﻤﺎذا ﺒﺈﻤﻛﺎﻨﻬم ﻓﻌﻠﻪ ﻋﻠﻰ ﻤدى طوﻴﻝ؟‬‫ ﻫﻤﺔ ﻤؤﺴﺴﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬‫‪ -‬اﻟﺘﺠﺎرب‬
‫‪ -‬ﻫﻝ ﻴﺘﻌﺎﻤﻠون ﻤﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺒﺸﻛﻝ ﻤﺒﺎﺸر‪.‬‬
‫‪IV‬‬
‫اﻟرواﻴﺎت واﻟﻤﻼﺤظﺎت‪ -‬اﻟﻼﺠﺌون ﻓﻲ اﻟﻤدن‬
‫ﺒﻌد إﺠراء اﻟﻠﻘﺎءات ﻴﻤﻛن اﺨﺘﺼﺎر ﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻋﻠﻰ اﻟﺸﻛﻝ اﻟﺘﺎﻟﻲ‪:‬‬
‫‪.1 IV‬‬
‫اﻟﻤﺄوى‬
‫اﻟﻼﺠﺌون اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻻ ﻴﺤﺼﻠون ﻋﻠﻰ أﻴﺔ ﻤﺴﺎﻋدات ﺘﻘرﻴﺒﺎ‪ ،‬ﺘﻘوم ﻋدة أﺴر أﺤﻴﺎﻨﺎ ﺒﺎﺴﺘﺌﺠﺎر‬
‫ﻤﻨزﻝ واﺤد‪ ،‬ﻓﻤﻌظﻤﻬم ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ ﻤﻨﺎطق ﻨﺎﺌﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺘﻲ زرﻨﺎﻫﺎ‪ .‬ﻓﺎﻷطﻔﺎﻝ ﻴﺘﺠوﻟون ﺤﻔﺎة وﻤن اﻟﺼﻌب أن‬
‫ﻴﺠدوا ﻤدﻓﺄة أو ﻏطﺎء‪ ،‬ﻤﻨﻬم ﻤن ﻴﺴﻛﻨون ﻓﻲ اﻷﺒﻨﻴﺔ اﻟﺘﻲ ﺸﻴدت ﺒﻌد ﻫدم اﻟﻌﺸواﺌﻴﺎت إﻻ أﻨﻪ ﻴطﻠب ﻤﻨﻬم ﻤﻐﺎدرة اﻟﻤﻨﺎزﻝ‬
‫ﻷﻨﻬم ﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون دﻓﻊ ﻓﺎﺘورة اﻟﻛﻬرﺒﺎء اﻟﺘﻲ ﺘﺼﻝ إﻟﻰ ‪ 500‬ﻟﻴرة ﺘرﻛﻴﺔ أﺤﻴﺎﻨﺎ‪.‬‬
‫ﻴﻘﻊ ﺤﻲ ﻛوزاﻝ وادي ﻋﻠﻰ أطراف اﻟﻤدﻴﻨﺔ ﺤﻴث ﻴﻌﻴش اﻟﺴورﻴون ﻓﻴﻪ ﻓﻲ ﺒﻴوت ﺒداﺌﻴﺔ إذ ﻴﻘوﻤون ﺒﺒﻨﺎء ﺠدران‬
‫ﻟﻠﺴﻘوف اﻟﻤوﻀوﻋﺔ ﻋﻠﻰ أرﺒﻌﺔ أﻋﻤدة أو اﻟﻘﺒو اﻟذي ُﻋ ﱢﻤر ﻛدﻛﺎن أو ﻤﺨرن‪ ،‬إذ ﻴﺘﻘﺎﺴﻤون اﻟداﺨﻝ ﺒﺈﻨﺸﺎء ﺠدران ﻤن اﻟﺴﺘﺎﺌر‬
‫وﻫﻨﺎك ﺤﺎﺠﺔ ﻤﺎﺴﺔ ﻟﻠﻐذاء واﻟﻐطﺎء واﻟﻠﺒﺎس‪.‬‬
‫أﻓﺎد اﻟﺴﻴد أﺤﻤد أﻟﻘش إداري ﻓﻲ ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن ﻓﻲ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب أن ﻫﻨﺎك ﻋﺎﺌﻠﺔ ﺴورﻴﺔ ﻴﺘﺸﺎرﻛون ﻤﻠﻌﻘﺔ واﺤدة‬
‫ﻓﻘط ﻓﻘدﻤﻨﺎ ﻟﻬم اﻟﻤﻼﻋق وﻤﺴﺘﻠزﻤﺎت ﻤطﺒﺨﻴﺔ‪.‬‬
‫‪16‬‬
‫ ﺘﻌﺎوﻨﻛم ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺨرى )اﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬اﻟوطﻨﻴﺔ‪ ،‬اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ(؟‪.‬‬‫ ﻫﻝ ﻴﻤﻛﻨﻛم اﺨﺘﺼﺎر ﻨﺸﺎطﺎﺘﻛم؟‬‫ ﻫﻝ ﻟدﻴﻛم ﻤوارد ﻛﺎﻓﻴﺔ ﻟﻠﻘﻴﺎم ﺒﻬذﻩ اﻟﻨﺸﺎطﺎت؟‬‫ ﻫﻝ ﺘﻠﻘون دﻋﻤﺎ ﻤن اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة أو ﻤن دوﻝ اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ أو ﻤن ﻫﻴﺌﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ؟‬‫ ﺘﻌﺎوﻨﻛم ﻤﻊ اﻟﺤﻛوﻤﺔ‪ ،‬واﻟﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺘﻲ ﺘﻌﺘرﻀﻛم أﺜﻨﺎء اﻟﺤﺼوﻝ ﻋﻠﻰ اﻟﻤواﻓﻘﺔ؟‪.‬‬‫‪ -‬ﺸرﻴﺤﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟذي ﺘﻘدﻤون ﻟﻬم اﻟﺨدﻤﺎت؟‬
‫ ﻫﻝ أﺨذﺘم اﻟﺘداﺒﻴر اﻟﻼزﻤﺔ أﻤﺎم اﻷﻤراض ﻓﻲ ﻤوﺴم اﻟﺸﺘﺎء؟‪.‬‬‫ ﻋدد طﺎﻗﻤﻛم؟ ﻤﺴﺘوى اﻟﺘﻌﻠﻴم واﻟﺘﺠرﺒﺔ ﻟدى أﻓراد اﻟطﺎﻗم؟‬‫ اﻷﻤور اﻟﺘﻲ أﺨذت ﺒﻌﻴن اﻻﻋﺘﺒﺎر ﻟﺘﺤدﻴد ﺸرﻴﺤﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ‪.‬‬‫‪3. 2. III‬‬
‫إدراك ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫ ﻫﻝ ﻟدﻴﻛم ﺘﺠﺎرب ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻹﻏﺎﺜﺔ وﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن‪ ،‬إذا ﻛﺎن ﻟدﻴﻛم ﻓﻔﻲ أي ﻤﺠﺎﻝ ﻋﻤﻠﺘم؟‬‫ إذا وﺠد ﻻﺠﺌون ﻓوق طﺎﻗﺔ اﻟﻤدﻴﻨﺔ ﻓﻬﻝ ﻤن اﻟﻤﻤﻛن أﺨذ اﻟﺘداﺒﻴر ﻋﻠﻰ ﻤﺴﺘوى ﻛﺎف؟‬‫ طﺒﻴﻌﺔ اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﻤرﺴﻠﺔ‬‫ ﻤﺎﻫو رأي اﻟﺸﻌب ﺒﺨﺼوص اﻟﻼﺠﺌﻴن؟‬‫ ﻫﻝ ﻫﻨﺎك ﻤن ﺨطط ﻟدﻤﺞ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ؟ ﻴﻌﻨﻲ ﻛﻴف ﻴﻤﻛن دﻤﺞ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذي ﺒﻠﻎ ﻋددﻫم اﻟﻤﻠﻴون ﻤﻊ‬‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ؟‬
‫ ظروﻓﻬم اﻟﻤﻌﻴﺸﻴﺔ وﺤﺼوﻟﻬم ﻋﻠﻰ اﻟﺨدﻤﺎت‬‫ ﻛﻠﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤﺤﻠﻲ ﺒﺤق اﻟﻼﺠﺌﻴن وآراؤﻫم؟‬‫ اﻟﻘﻴﺎم ﺒﻤﻬﻤﺔ اﻹﻏﺎﺜﺔ ﺜواب أم واﺠب؟‬‫ ﻫﻝ ﻴﺼﻝ اﻟدﻋم اﻟﻛﺎﻓﻲ ﻟﻼﺠﺌﻴن؟‬‫‪4. 2. III‬‬
‫آراء اﻟﻼﺠﺌﻴن‬
‫ ﻛم ﻋددﻛم؟‬‫ وﻀﻌﻛم اﻟﻤﺎدي؟‬‫‪ -‬ﻟﻤﺎذا ﻻ ﺘذﻫﺒون إﻟﻰ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت؟‬
‫ ﻫﻝ ﺘﺠدون ﻋﻤﻼ؟ ﻤﺎ ﻫو ﻤردودﻩ؟‬‫ ﻫﻝ ﺤﺼﻠﺘم ﻋﻠﻰ ﺒطﺎﻗﺔ اﻟﻬوﻴﺔ؟‬‫ ﻫﻝ ﻟدﻴﻛم ﻋﻠم ﺒﺨدﻤﺎت اﻟدوﻟﺔ؟‬‫ ﻤﺎﻫﻲ ﻨوﻋﻴﺔ اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻟﺘﻲ ﺘﺤﺼﻠون ﻋﻠﻴﻬﺎ؟‬‫‪ -‬ﻤوﻗف اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤﻨﻛم؟‬
‫ ﻫﻝ ﺒﺈﻤﻛﺎن طﻔﻠﻛم اﻟذﻫﺎب إﻟﻰ اﻟﻤدرﺴﺔ؟‬‫‪ -‬اﻟﺼﻌوﺒﺎت اﻟﺘﻲ ﺘواﺠﻬﻬﺎ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪.‬‬
‫‪15‬‬
‫ﺨﺎرج اﻟﺴﺎﺤﺔ )أﻨﻘرﻩ(‬
‫ﻨظ ار ﻟﻘﻠﺔ اﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ وﻟﻌدم وﺼوﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ﺒﺴﺒب اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺘﻲ ظﻬرت أﻤﺎﻤﻬم أﺜﻨﺎء اﻟﺘﺴﺠﻴﻝ ﻓﻘد ﺘم‬
‫اﻟﻤﻌدة ﻤن ﻗﺒﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ واﻟﻔﻌﺎﻟﻴﺎت‬
‫دﻋم اﻟﻌﻤﻝ ﺒﺎﻟﻨﺘﺎﺌﺞ واﻟﻤﻘﺎﺒﻼت اﻟﻬﺎﺘﻔﻴﺔ وﺼﻔﺤﺎت اﻹﻨﺘرﻨﻴت واﻟﺘﻘﺎرﻴر‬
‫ّ‬
‫اﻷﺨرى‪ ،‬ﺤﻴث ﺘم اﻻﺘﺼﺎﻝ ﻫﺎﺘﻔﻴﺎ ﻤﻊ ﻤﺴؤوﻟﻲ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟذﻴن ﻛﺘﺒوا ﺘﻘﺎرﻴر ﺤوﻝ اﻟﻤوﻀوع ﻏﻴر أﻨﻪ ﺘم‬
‫اﻟذﻫﺎب إﻟﻰ ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب ﺒﺘﺎرﻴﺦ ‪ 18‬ﻛﺎﻨون اﻷوﻝ ‪ 2013‬واﻟﻤﺸﺎرﻛﺔ ﻓﻲ اﺠﺘﻤﺎع ﺨطط اﻟﺘﻨﻔﻴد ﻟﻌﺎم ‪ 2014‬ﻟﺸرﻛﺎء اﻷزﻤﺔ‬
‫اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺴورﻴﺔ؛ أي ﻤﻛﺘب ﺘﻨﺴﻴق اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة وﻤﻛﺘب اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻼﺘﺤﺎد‬
‫اﻷوروﺒﻲ وﺘم اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻊ ﻤﻤﺜﻠﻲ‬
‫‪ 5‬ﻤﻨظﻤﺎت دوﻟﻴﺔ ﺸﺎرﻛوا ﻓﻲ اﻻﺠﺘﻤﺎع‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﺘم اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻊ ﻤﺴؤوﻟﻲ ﺴﻔﺎرة إﺤدى اﻟدوﻝ‬
‫اﻷورﺒﻴﺔ وﻤﺴؤوﻟﻲ وزراﺘﻲ اﻟداﺨﻠﻴﺔ واﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ وﻤرﻛز اﻵﻓﺎت واﻟطوارئ ﻹﻴﻀﺎح اﻟﺼورة اﻟﻨﻬﺎﺌﻴﺔ ﺒﺨﺼوص ﻤواﻓﻘﺎت ﻋﻤﻝ‬
‫ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ‪.‬‬
‫وﻓﻲ اﻟﻤرﺤﻠﺔ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ ﺘم ﺘﺤﻠﻴﻝ اﻟﻨﺘﺎﺌﺞ ٕواﻋداد اﻟﺘﻘﺎرﻴر‪ ،‬وﻨﻌﺘﻘد أن اﻟوﻀﻊ اﻟﻌﺎم ﻟﻠﻨﺘﺎﺌﺞ ﻴﻌﻛس ﺼورة اﻟوﻀﻊ‪.‬‬
‫‪ .2 III‬اﻷﺴﺌﻠﺔ‬
‫‪.1 .2 III‬‬
‫اﻟﻼﺠﺌون اﻟﺴورﻴون‬
‫اﻟﻼﺠﺌون‪:‬‬
‫ ﻟدﻴﻬم ﻋﻤﻝ أم ﻻ‪ ،‬ﺸروط ﻋﻤﻠﻬم وظروﻓﻬم اﻟﻤﻌﻴﺸﻴﺔ‪ ،‬اﻻﺴﺘﻔﺎدة ﻤن اﻟﺨدﻤﺎت‪.‬‬‫ ﺘﺄﺜﻴر وﺠود اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻟﻤدن ﻤن اﻟﻨﺎﺤﻴﺔ اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻴﺔ واﻻﻗﺘﺼﺎدﻴﺔ‪.‬‬‫ ﻤﺎﻫﻲ اﻟﻌواﻤﻝ اﻟﺘﻲ ﺘﺼﻌب ﻤﻌﻴﺸﺘﻬم وﺘﻛﻴﻔﻬم؟‬‫‪ -‬طﺒﻴﻌﺔ اﻟﺨدﻤﺎت‪.‬‬
‫ اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت واﻟﺨﺒرة اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﺒﺎﻟﻤوﻀوع‪.‬‬‫ ﻛﻴف ﺘم اﻟوﺼوﻝ إﻟﻰ ﻫذا اﻟﺠﻤﻬور‪.‬‬‫ اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺘﻲ ﺘظﻬر‪.‬‬‫‪ -‬اﻟﻤوارد اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪.‬‬
‫ ﻋﻼﻗﺎت اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻤﻊ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻷﺨرى وﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﺔ واﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ‪.‬‬‫ اﺴﺘﻤ اررﻴﺔ ﺨدﻤﺎﺘﻬم‪.‬‬‫ ﻤﺠﺎﻝ ﻋﻤﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪ :‬اﻟﻤواد اﻟﻐذاﺌﻴﺔ‪ ،‬اﻹﻴواء‪ ،‬اﻟﺨدﻤﺎت اﻟطﺒﻴﺔ‪ ،‬اﻟدﻋم اﻟﻨﻔﺴﻲ‪-‬اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻲ‪،‬‬‫ﻋﻼج ﺒﺘر اﻷطراف‪ ،‬اﻷدوﻴﺔ‪ ،‬اﻟﺘﻌﻠﻴم‪ ،‬ﻗﻀﺎﻴﺎ اﻟﻤرأة‪ ،‬واﻟﺨﻼﻓﺎت اﻟﻤوﺠودة ﻤن ﻫذﻩ اﻟﻨواﺤﻲ ﺒﻴن اﻟﻤدن‪.‬‬
‫‪ -‬ﻤﺎﻫو ﺤﺠم اﻟﻨﺸﺎطﺎت اﻟﻤﻘدﻤﺔ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن؟ ﻤن ﺤﻴث اﻟﻛﻤﻴﺔ واﻟوﺤدة‪.‬‬
‫ ﻫﻝ ﻫﻨﺎك ﺨطط ﻟﻠوﺼوﻝ إﻟﻰ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت‪.‬‬‫‪.2 .2 III‬‬
‫ﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫ أﻴن ﺘﻀﻌون أﻨﻔﺴﻛم ﻓﻲ ﺘﺼﻨﻴﻔﺎت ﻫﻴﺌﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻫﻝ ﻓﻲ اﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ أم اﻟوطﻨﻴﺔ أم اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ؟‬‫ﺘﻌرﻓون ﻨﺸﺎطﺎﺘﻛم اﻹﻏﺎﺜﻴﺔ؟‬
‫‪ -‬ﻫﻝ ّ‬
‫‪ -‬ﻫﻝ ﻟدﻴﻛم ﻋﻼﻗﺎت ﻤﻊ ﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﺔ أو اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة؟ ﻓﻤﺎ ﻫﻲ؟‬
‫‪14‬‬
‫‪III‬‬
‫اﻟﻤﻨﻬﺞ واﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ‬
‫‪ .1 III‬اﻹطﺎر اﻟﻌﺎم‬
‫ﺘم ﺘﺤﻘﻴق ﻫذا اﻟﻌﻤﻝ ﺨﻼﻝ ﻓﺘرة وﺠﻴزة ﺘﺤت ﻋﻨوان "ﺘﺤﻠﻴﻝ اﻟوﻀﻊ اﻟﻤﺘﻌﻠق ﺒﺄﻋﻤﺎﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ‬
‫ﻛﺎن ﻟﻬﺎ دور ﺒﺎرز ﻓﻲ ﺤﻤﺎﻴﺔ ﺤﻘوق اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﺘﺤﺴﻴن ظروﻓﻬم اﻟﻤﻌﻴﺸﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺤدودﻴﺔ‬
‫اﻟﺜﻼﺜﺔ"‪ .‬وﻴﺤﻤﻝ ﻫذا اﻟﻌﻤﻝ ﺼﻔﺔ اﻟﻤﻼﺤظﺔ اﻟﺴرﻴﻌﺔ وﺘﻌﺘﻤد ﻋﻠﻰ ﻤﺒﺎدئ اﻟﻤوﻀوﻋﻴﺔ واﻟﺤﻴﺎد‪.‬‬
‫ﺘم اﺨﺘﻴﺎر ﻤدن أورﻓﻪ‪ ،‬ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب وﻛﻠس ﻷﻨﻬﺎ اﻟﻤدن اﻟﺘﻲ ﺘﻌﻛس اﻟﺨﺼﺎﺌص اﻟﻌﺎﻤﺔ ﻛوﻨﻬﺎ ﺘﺸﻬد ﻛﺜﺎﻓﺔ ﻓﻲ ﻋدد‬
‫اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺴواء ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت أو ﻓﻲ ﻤراﻛز اﻟﻤدن‪ ،‬وﻨﻌﺘﻘد أن اﺨﺘﻴﺎر اﻟﻤدن اﻟﺜﻼﺜﺔ ﻫو اﺨﺘﻴﺎر ذﻛﻲ ﺒﺤﻛم اﻟﺠوار وﺘطورﻫﺎ‬
‫اﻻﻗﺘﺼﺎدي وظﻬور اﺨﺘﻼف ﻓﻲ اﻟﻨﺴﻴﺞ اﻟﻌرﻗﻲ واﻟدﻴﻨﻲ‪ ،‬وﻤن اﻟﻤﻌﺘﻘد أن ﺘﻌﻛس ﻫذﻩ اﻟﺨﻼﻓﺎت رﻏﺒﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻠﻌﻤﻝ‬
‫ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻟﻼﺠﺌﻴن‪.‬‬
‫ﺘﺸﻛﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟوطﻨﻴﺔ واﻷﺠﻨﺒﻴﺔ اﻟﻌﺎﻤﻠﺔ ﻓﻲ أزﻤﺔ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ اﻟﻔﺌﺔ اﻟﺸﻌﺒﻴﺔ ﻓﻲ‬
‫اﻟدراﺴﺔ‪ ،‬ﻓﺎﻟﻔرق اﻟﻤﻴداﻨﻴﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت ﺨﺼﺼت اﻟﻘﺴم اﻷﻛﺒر ﻤن اﻟﻌﻤﻝ ﻹﺠراء ﻤﻘﺎﺒﻼت ﻤﻌﻤﻘﺔ ﻤﻊ ﻤﻤﺜﻠﻲ ﻤﻨظﻤﺎت‬
‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﻌﻤﻝ ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن‪ ،‬وﻴﺸﻛﻝ اﻟﻘﺴم اﻷوﻝ اﻟذي ﻋﻠﻰ ﺸﻛﻝ ﺘﺤﻀﻴرات )إﻋداد ﻤﺴﺢ‬
‫اﻟﻤﻌدة ﺴﺎﺒﻘﺎ ﺒﺤق اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن‪ ،‬ﺘﺤﻀﻴر أﺴﺌﻠﺔ ﻤن ﻗﺒﻝ أﻛﺎدﻴﻤﻲ ﻤرﻛز دراﺴﺔ اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة‪ ،‬أﺨذ ﻤواﻋﻴد ﻤﻊ‬
‫ﻟﻠﺘﻘﺎرﻴر‬
‫ّ‬
‫ﻤﺴؤوﻟﻲ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪ .‬ﺸ ّﻛﻝ اﻻﺘﺼﺎﻝ اﻷوﻟﻲ ﻤﻊ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﺌﺎت اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ‬
‫واﻟدوﻟﻴﺔ وﻓﻲ ﻀوء اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت اﻟﻤوﺠودة ﺘم ﺘﺼﻨﻴف اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ ﺤﺴب أ( اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻘﺎﺌﻤﺔ ﻋﻠﻰ أﺴس‬
‫دﻴﻨﻴﺔ‪ ،‬ب( اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻘﺎﺌﻤﺔ ﻋﻠﻰ أﺴس ﻗﺎﻨوﻨﻴﺔ‪ ،‬ج( ﻤﻨظﻤﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻟﻌﻠﻤﺎﻨﻴﺔ‪ ،‬د( اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻌﺎﻤﻠﺔ ﻤﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن ﺴﺎﺒﻘﺎ‪،‬‬
‫اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﻬﻨﻴﺔ ﻤﺜﻝ ﻨﻘﺎﺒﺔ أو اﺘﺤﺎد‪ .‬واﻟﻘﺴم اﻟﺜﺎﻨﻲ ﻛﺎن اﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ‪ .‬إذ ﻛﺎن ﻤﻊ ﻛﻝ ﻓرﻴق ﻤﻴداﻨﻲ اﻟﻤؤﻟف ﻤن‬
‫ﺸﺨﺼﻴن ﻤﺼور ﺼﺤﻔﻲ ﻤن ﻤﻛﺘب ﺼﺤﻴﻔﺔ ﻤﻠﻴﻴت ﻟدﻋم اﻟﺒﺤث ﺒﻤواد ﺒﺼرﻴﺔ‪.‬‬
‫ﺘم اﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ ﺨﻼﻝ ﻴوم واﺤد ﻓﻲ ﻛﻝ ﻤدﻴﻨﺔ‪ ،‬ﺤﻴث اﺴﺘﺨدم ﺘﻘﻨﻴﺔ ﻤﻘﺎﺒﻼت ﺸﺒﻪ ﻤﻨظﻤﺔ‪ ،‬أﺠري اﻟﻠﻘﺎء وﺠﻬﺎ‬
‫ﻟوﺠﻪ ﻤﻊ ﻛﻝ ﻤﻨظﻤﺔ ﻋﻠﻰ ﺤدة‪ ،‬ﺤﺴب اﻟﻤﻌﻠوﻤﺎت اﻟﺘﻲ أﻓﺎد ﺒﻬﺎ ﻤﺴؤوﻟو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻋﻠﻰ أن اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻫم‬
‫اﻟﻤﺴﺘﻔﻴدﻴن ﻤن اﻟﺨدﻤﺎت ﻓﻘد ﺘم زﻴﺎرة اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﺒﻴوﺘﻬم وﻟﻛن ﻟم ﻴﺘم اﻟﻠﻘﺎء إﻻ ﻤﻊ اﻷﺴر اﻟﺘﻲ ﺘﺤﺼﻝ ﻋﻠﻰ ﻛﻤﻴﺔ أﻛﺒر ﻤن‬
‫اﻹﻏﺎﺜﺔ ﻷﻨﻨﺎ ﻟم ﻨﺴﺘطﻊ اﻟوﺼوﻝ إﻟﻴﻬم إﻻ ﺒوﺴﺎطﺔ ﻤﻨظﻤﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ أﻴﻀﺎ‪ ،‬أﺜﻨﺎء زﻴﺎرات اﻷﺴر ﺤﻀر ﻛﻝ ﻤن ﻤﻤﺜﻝ‬
‫اﻟﻤﻨظﻤﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﻘدم اﻟﻤﺴﺎﻋدات واﻟﻤﺘرﺠم اﻟذي ﺘم ﺘﻌﻴﻴﻨﻪ ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺔ‪ ،‬ﺤﻴث اﻟﺘﻘﻰ ﻤﺴؤوﻟو اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟذﻴن راﻓﻘوﻨﺎ ﻓﻲ‬
‫زﻴﺎرة اﻷﺤﻴﺎء اﻟﺘﻘوا ﻤﻊ ﺒﻌض اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻷوﻝ ﻤرة‪.‬‬
‫ﻟﻘد ﻟوﺤظ اﻟﺨﺠﻝ اﻟﺸدﻴد ﻟدى ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺨﺎﺼﺔ أﺜﻨﺎء أﺨذ اﻟﻤواﻋﻴد وﺤﺘﻰ أﺜﻨﺎء إﺠراء‬
‫أﻋدت أﺜﻨﺎء ﻤرﺤﻠﺔ اﻹﻋداد ﻓﻲ آﺨر ﻟﺤظﺔ ﺒطﻠب ﻤن اﻟطرف اﻵﺨر؛ وﻟﻬذا اﻟﺴﺒب ﻟم‬
‫اﻟﻠﻘﺎءات‪ ،‬ﻟﻘد ﺘم إﻟﻐﺎء اﻟﻤواﻋﻴد اﻟﺘﻲ ّ‬
‫ﺘﻤﻛﻨﺎ ﻤن اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻊ ﺸرﻛﺎﺌﻬم ﻤن اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟوطﻨﻴﺔ‪.‬‬
‫ﻴﺘم اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻊ ﻤﻤﺜﻠﻲ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ أﺜﻨﺎء اﻟﻌﻤﻝ إﻻ أﻨﻪ ّ‬
‫ﻋدد اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﺘم اﻟﻠﻘﺎء ﻤﻌﻬﺎ واﻷﺴر اﻟﺘﻲ ﺘﻤت زﻴﺎرﺘﻬم ﻓﻲ ﺴﺎﺤﺎت اﻟﻌﻤﻝ‪:‬‬
‫أورﻓﻪ‪ 5 :‬ﻤﻨظﻤﺎت و ‪ 10‬أﺴر‬
‫ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب‪ 4 :‬ﻤﻨظﻤﺎت و‪ 6‬أﺴر‬
‫ﻛﻠس‪ 3 :‬ﻤﻨظﻤﺎت وﻤدرﺴﺔ وﻤﺨﻴم وﻤرﻛز اﻟرﻋﺎﻴﺔ اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻴﺔ‪.‬‬
‫‪13‬‬
‫‪ .4 II‬ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟدوﻟﺔ ﺤوﻝ اﻷزﻤﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﺒﻌد ‪ 4‬ﻨﻴﺴﺎن ‪2011‬‬
‫ﺘﺤوﻝ ﻤظﺎﻫرات اﻟرﺒﻴﻊ اﻟﻌرﺒﻲ اﻟﺘﻲ اﻨﺘﻘﻠت إﻟﻰ ﺴورﻴﺎ ﻓﻲ آذار ‪ 2011‬إﻟﻰ ﺼراع ﻤﺴﻠّﺢ ﻓﻘد ﻟوﺤظت ﻋﻤﻠﻴﺎت‬
‫ﺒﻌد ّ‬
‫اﻟﻨزوح اﻷوﻟﻰ إﻟﻰ دوﻝ اﻟﺠوار ﻤﺜﻝ اﻷردن وﻟﺒﻨﺎن وﺘرﻛﻴﺎ ﻓﻲ ﺸﻬر ﻨﻴﺴﺎن‪ ،‬ﻓﺄوﻝ ﻋﻤﻠﻴﺔ ﻨزوح ﻟﺘرﻛﻴﺎ ﻛﺎﻨت ﺒﺘﺎرﻴﺦ ‪ 29‬ﻨﻴﺴﺎن‬
‫‪ 2011‬وذﻟك ﻋﻨدﻤﺎ ﻗﺎﻤت ﻤﺠﻤوﻋﺔ ﻤن ‪ 250‬ﺸﺨﺼﺎ ﺒﻌﺒور اﻟﺤﺎﺠز اﻟﺤدودي ﻓﻲ ﻨﺎﺤﻴﺔ ﻴﺎﻴﻼداغ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻤﺤﺎﻓظﺔ أﻨطﺎﻛﻴﺔ‪،‬‬
‫ﻓﻔﻲ ﺘﺼرﻴﺢ ﻟﻠﺤﻛوﻤﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ ﻓﻲ ﻨﻔس اﻟﻴوم وﺼﻔت اﻟﻘﺎدﻤﻴن ﺒﺎﻟﻀﻴوف وأﻀﺎﻓت أن اﻟﺤدود ﻤﻔﺘوﺤﺔ أﻤﺎم اﻟﻀﻴوف اﻟﻬﺎرﺒﻴن‬
‫ﻤن اﻟظﻠم واﻟﺤرب‪ ،‬وﺴﻴﺘم ﺘﻘدﻴم ﻛﺎﻓﺔ اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻟﻬم ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﻟن ﻴﺘم إﺠﺒﺎر أﺤد ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻐﺎدرة‪ ،‬ﻫذﻩ اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ‬
‫اﻟﻤﺘطﺎﺒﻘﺔ ﻤﻊ ﻤﺒﺎدئ اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ﻻﻗت ﺘﻘدﻴ ار ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟدوﻟﻲ إﻻ أن اﻟﺤﻛوﻤﺔ اﻟﺘرﻛﻴﺔ اﻛﺘﻔت ﺒﺎﻟﺸﻛر أﻤﺎم‬
‫ﻋروض اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻟﺘﻲ ﺠﺎءﺘﻬﺎ ﻤن اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟدوﻟﻲ ﻨﺘﻴﺠﺔ ﻟﻛرم ﺘرﻛﻴﺎ وﺘﻨﻔﻴذﻫﺎ ﻟﻼﻟﺘزاﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬ﺤﻴث أﻋﻠﻨت اﻟﺤﻛوﻤﺔ‬
‫ﻤﺼرة ﻋﻠﻰ ﺘوﻓﻴر اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ ﻟﻠﻀﻴوف ﻀﻤن إﻤﻛﺎﻨﻴﺎﺘﻬﺎ‪ ،‬وﺒﻌد ازدﻴﺎد ﻋدد اﻟﻘﺎدﻤﻴن ﻤن ﺴورﻴﺎ ﺒدأت اﻟﺤﻛوﻤﺔ‬
‫اﻟﺘرﻛﻴﺔ أن ﺘرﻛﻴﺎ‬
‫ّ‬
‫ﺒﻔﺘﺢ ﻤﺨﻴﻤﺎت ﻟﻬم اﺒﺘداء ﻤن ﻤﺤﺎﻓظﺔ أﻨطﺎﻛﻴﺔ واﺴﺘﻤ ار ار ﻓﻲ ﺒﻘﻴﺔ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺤدودﻴﺔ‪ ،‬إذ وﺼﻝ ﻋدد اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻟﻐﺎﻴﺔ ﺸﻬر‬
‫ﻛﺎﻨون اﻷوﻝ ﻋﺎم ‪ 2013‬إﻟﻰ ‪ 22‬ﻤﺨﻴﻤﺎ ﻓﻲ ‪ 11‬ﻤﺤﺎﻓظﺔ وﺒﻠﻎ ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻴﻬﺎ ‪ 210‬آﻻف ﻻﺠﺊ‪ ،‬وﺒﻤﺎ أﻨﻪ ﻤﺼدر ﻗﻠق‬
‫ﺒﺴﺒب إﻏﻼق أﺒواب اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت أﻤﺎم اﻟﻤراﻗﺒﻴن اﻟﻤﺴﺘﻘﻠﻴن إﻻ أن اﻟﺨدﻤﺎت اﻟﻤﺘوﻓرة ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻻﻗت ﺘﻘدﻴ ار ﻤن ﻗﺒﻝ‬
‫اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ووﻓود اﻟدوﻝ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ‪ ،‬ووﺼ ِ‬
‫ف اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﺒﺄﻨﻬﺎ‬
‫ْ‬
‫ﻤﺨﻴﻤﺎت ذات ﺨﻤﺴﺔ ﻨﺠوم ﺨﻠق وﻋﻴﺎ ﻛﺒﻴ ار‪.‬‬
‫واﻟﻌﻨﺼر اﻟﻬﺎم اﻵﺨر ﻓﻲ ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟﺤﻛوﻤﺔ ﻓﻲ ﻏﻠق أﺒواﺒﻬﺎ أﻤﺎم اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺒﺨﺼوص اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن‬
‫ﻫو ﺒﻌدﻫﺎ ﻋن اﻟﺘﻌﺎون اﻟدوﻟﻲ ﻓﻲ ﻨﺸﺎطﺎت اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ‪ ،‬إن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة‬
‫واﻟﺘﻲ ﺘﺤﻤﻠت ﻤﺴؤوﻟﻴﺔ اﻟﻤراﻗﺒﺔ واﻟﺘﻌﺎون اﺴﺘﻨﺎدا ﻟﻠﻤﺎدة ‪ 35‬ﻤن اﺘﻔﺎﻗﻴﺔ ﻓﻴﻴﻨﺎ ﻋﺎم ‪ 1951‬ﻟم ُﻴﺴﻤﺢ ﻟﻬﺎ ﺒﺎﻟدﺨوﻝ إﻟﻰ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت‬
‫إﻻ أﻨﻪ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ‪ 2012‬ﺒدأ ُﻴﺴﻤﺢ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ وﻤﻨظﻤﺎت اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة اﻷﺨرى ﺒﺎﻟدﺨوﻝ اﻟﻤﺤدود ﻟﻠﻤﺨﻴﻤﺎت‬
‫وﺤﺘﻰ ﺒداﻴﺔ ﻋﺎم ‪ 2014‬ﻓﺈن ﻨﺸﺎطﺎت اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻤﺤدودة ﺒﺘﻘدﻴم دﻋم ﺘﻘﻨﻲ ﻟﻠﻤﺨﻴﻤﺎت ٕواﺠراء ﻤﻘﺎﺒﻼت ﺘطوﻋﻴﺔ‪.‬‬
‫أﻋﻤﺎﻝ اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﺠري ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻤﻐﻠﻘﺔ أﻤﺎم اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ وﻤن اﻟطﺒﻴﻌﻲ إﻏﻼﻗﻬﺎ أﻤﺎم ﻤﻨظﻤﺎت‬
‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬ﺘﻌﺘﺒر ﻤﻨظﻤﺔ اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻴﺔ وﻀﻤن إطﺎر ﺘﻘدﻴم اﻹﻴواء واﻟﻐذاء أوﻝ ﻤﻨظﻤﺔ‬
‫ﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤدﻨﻲ ﺘرﻛﻴﺔ ﺘﺴﺘطﻴﻊ إﻴﺼﺎﻝ ﻤﺴﺎﻋدات إﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﻤﺄﺨوذة ﻤن وﻗف اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ إﻟﻰ داﺨﻝ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت وﻟﻛن‬
‫ﻟﻴس ﺒﺸﻛﻝ ﻤﺒﺎﺸر إﻨﻤﺎ ﺒﺘﻨﺴﻴق ﻤﻊ ﻤرﻛز اﻵﻓﺎت واﻟطوارئ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟرﺌﺎﺴﺔ اﻟوزراء اﻟﺘرﻛﻴﺔ‪.‬‬
‫ُﻗر‬
‫ﻤﻔﻬوم اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻤوﺠود ﻓﻲ اﻟﻤﺎدة ‪ 91‬ﻤن ﻗﺎﻨون )اﻷﺠﺎﻨب واﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ( ‪ 14‬ﻨﻴﺴﺎن ‪ 2013‬اﻟذي أ ّ‬
‫ﻓﻲ اﻟﺴﻨﺔ اﻟﺜﺎﻨﻴﺔ ﻟﻸزﻤﺔ‪ ،‬إﻻ أن ﻫذا اﻟﻤﻔﻬوم اﻟذي أ ِ‬
‫ُﺨذ ﻤن ﻤن ﺘوﺠﻴﻬﺎت اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ اﻟﺼﺎدرة ﻤن اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ ﻋﺎم‬
‫‪ 2001‬ﻻ ﻴﺤﺘوي ﻋﻠﻰ أﻴﺔ ﺘﻔﺎﺼﻴﻝ ﺤوﻝ ﻛﻴﻔﻴﺔ اﻟﺘﺼرف ﻓﻲ ﺤﺎﻻت اﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ وﺤﻘوق اﻟﻼﺠﺌﻴن‪.‬‬
‫اﻟﺸﻲء اﻵﺨر اﻟذي ﺘطور ﺒﻬدوء اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﺒداﻴﺔ اﻷزﻤﺔ وﻟم ﻴذﻛر ﻓﻲ اﻟﺒﻴﺎﻨﺎت اﻟﺼﺎدرة ﻤن اﻟﺤﻛوﻤﺔ وﻤن‬
‫اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن ووﺼوﻟﻪ إﻟﻰ ﻤرﺤﻠﺔ ﻻ ﻴﻤﻛن اﻟﺴﻛوت ﻋﻨﻬﺎ ﻋﺎم ‪ 2013‬ﻫو زﻴﺎدة ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن‬
‫اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﺤﻴث ﺒﻠﻎ ﻋددﻫم ﺜﻼﺜﺔ أﻀﻌﺎف اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت‪ ،‬ﻓﺈﻟﻰ ﻨﻬﺎﻴﺔ ﻋﺎم‬
‫اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت إﻟﻰ ‪ 210‬أﻟف ﻻﺠﺊ وﻓﺎق ﻋددﻫم ﻓﻲ اﻟﻤدن‬
‫‪ 2013‬وﺼﻝ ﻋدد‬
‫‪ 500‬أﻟف ﻻﺠﺊ‪ ،‬إن اﻟﻤﺸﺎﻛﻝ اﻟﺘﻲ وﻟّدﻫﺎ ﻏﻴﺎب‬
‫اﻟﺘﻔﺎﺼﻴﻝ ﻓﻲ ﻤﻔﻬوم اﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﻤؤﻗﺘﺔ ﻓد ظﻬرت ﺒﺸﻛﻝ ﻻﻓت أﻤﺎم ظﺎﻫرة اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن‪.‬‬
‫ﻫذا اﻟﻌﻤﻝ ﺒدأ ﻤﺸوارﻩ ﺒﻔرﻀﻴﺔ أن ﺘﻛون ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ُﻤﻨِﻌت ﻤن اﻟﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻋﻤﻠﻴﺔ ﻓﻲ‬
‫اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻫﻲ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟوﺤﻴدة اﻟﺘﻲ ﺘﻤد ﻴد اﻟﻌون ﻓﻲ وﻗت ﻗﺎﻤت ﻓﻴﻪ اﻟدوﻟﺔ واﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ﺒﺘﺠﺎﻫﻠﻬم ٕواﻫﻤﺎﻟﻬم‪.‬‬
‫‪12‬‬
‫‪ 2. II‬ﺨط ﻨﻤو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫إن اﻟﺒﻨﻴﺔ اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ﻟﺘرﻛﻴﺎ وﺘﺎرﻴﺨﻬﺎ ﺨﻠﻘت ﺒﻴﺌﺔ ﻤﻨﺎﺴﺒﺔ ﻟﻨﻤو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ وازدﻫﺎرﻫﺎ‪ ،‬ﻋﺎدة ﻛﺎن ُﻴرﻓض‬
‫وﻴﻤﻨﻊ أن ﻴﻛون اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻗوة ﻛﺘﻠﺔ ﺴﻴﺎﺴﻴﺔ‪ ،‬ﻓﻘد ﺘم ﺘﻘﻴﻴد وﺼوﻝ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻠﻤﺼﺎدر اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ وﺘم وﻀﻊ‬
‫ُ‬
‫ﻨﺸﺎطﺎﺘﻬﺎ ﺘﺤت رﻗﺎﺒﺔ ﺸدﻴدة وﺘﻀﻴﻴق ﺴﺎﺤﺎت ﻋﻤﻠﻬﺎ‪.‬‬
‫ﺘﻐﻴر ﻫذا اﻟوﻀﻊ ﺒﺸﻛﻝ ﺒطﻲء اﻤﺘد ﻟﺒداﻴﺔ اﻟﺘﺴﻌﻴﻨﺎت‪ ،‬وﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ اﻷﻤور اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ﻓﻘد ﻛﺎﻨت ﻤﻨظﻤﺎت‬
‫إن ﺒدء ّ‬
‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﻛﺎﻨت ﺒﺼﻔﺔ ﻤﻨظﻤﺔ إﻏﺎﺜﺔ إﻨﺴﺎﻨﻴﺔ ذات أﺴس دﻴﻨﻴﺔ ازدﻫرت ﻓﻲ أزﻤﺔ ﺒوﺴﻨﺔ وﻛوﺴوﻓو‪ .‬ﻓﺎﻨﺨﻔﺎض‬
‫اﻻﻨﺘﻬﺎﻛﺎت ﻟﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ﻓﻲ اﻟﺴﻨوات اﻟﺘﺎﻟﻴﺔ ﻗد ﺴﺎﻋدت ﻤﻨظﻤﺎت ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ﻟﻠﺘوﺠﻪ ﻨﺤو ﻗﻀﺎﻴﺎ ﻤﺜﻝ ﺤﻘوق اﻟﻤرأة‬
‫واﻟﻠﺠوء ﺒدﻻ ﻤن اﻟﺘﻌذﻴب اﻟوﺤﺸﻲ واﻹﻋدام ﺒدون ﻤﺤﺎﻛﻤﺔ وﻗﻀﺎﻴﺎ اﻟﻤﻔﻘودﻴن‪.‬‬
‫ﻟﻌب زﻟزاﻝ ﻤرﻤرة ﻋﺎم ‪ 1999‬دو ار ﻫﺎﻤﺎ ﻟﻛﺴب ﺼورة ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ دﻻﻻت وﻤﻌﺎن ﺠدﻴدة ٕواﻴﺠﺎﺒﻴﺔ‪،‬‬
‫ﻓﺎﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻓﻲ ﻤﺠﺎﻝ اﻟﺒﺤث واﻹﻨﻘﺎذ ﺤﻔزت اﻟﺸﺒﺎب ﻟﻠﻌﻤﻝ اﻟﻤﺸﺘرك ﻓﻲ ظﻝ اﻟﻘﻴم اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﻌﺎﻟﻴﺔ‪ ،‬ﻓﺎﻹﺼﻼح اﻟﺴﻴﺎﺴﻲ‬
‫اﻟذي ﺒدأ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﺒﺈرﺸﺎدات اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ اﻋﺘﺒﺎ ار ﻤن ﺒداﻴﺔ اﻷﻟﻔﻴﺔ اﻟﺜﺎﻨﻴﺔ ذﻟّﻝ اﻟﻌﻘﺒﺎت أﻤﺎم ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ‬
‫اﻟﻤدﻨﻲ‪.‬‬
‫ﻋﻨد اﻟوﺼوﻝ إﻟﻰ ‪ 2010‬ظﻬر أﻤﺎﻤﻨﺎ ﺒﻨﻴﺔ ﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤدﻨﻲ أﻛﺜر ﺘﻨظﻴﻤﺎ‪ ،‬ﻴﺴﺘطﻴﻊ إﻴﺼﺎﻝ ﺼوﺘﻪ ﺒﺸﻛﻝ أﻓﻀﻝ‪،‬‬
‫ﻴﺴﺘﻤد ﻗوﺘﻪ اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ ﻤن ﺼﻨﺎدﻴق اﻻﺘﺤﺎد اﻷوروﺒﻲ‪ ،‬ﻤﺠﺎﻻت اﻫﺘﻤﺎﻤﻪ ﻤﺘﻨوﻋﺔ‪ ،‬ﻓﺈﻟﻰ ﺠﺎﻨب ﻫذﻩ اﻟﺘطورات اﻹﻴﺠﺎﺒﻴﺔ ﻓﺈن ﻗرب‬
‫ﻫذﻩ اﻟﻤﻨظﻤﺎت ﻤن اﻟﺴﻠطﺎت اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ﻤﻬد اﻟطرﻴق أﻤﺎﻤﻬﺎ ﻟﻛﺴﺒﻬﺎ ﺼﺒﻐﺔ ﺴﻴﺎﺴﻴﺔ‪ ،‬وﺨﺎﺼﺔ ﻓﻲ ﺒداﻴﺔ اﻷﻟﻔﻴﺔ اﻟﺜﺎﻨﻴﺔ‪،‬‬
‫وﺒﺤﺸدﻫﺎ ﻤﺸﺎﻋر ﻓﻌﻝ اﻟﺨﻴر ﻟﻠﻔﺌﺎت اﻹﺴﻼﻤﻴﺔ ﺨﻠﻘت إﻤﻛﺎﻨﻴﺎت ﻋﺎﻟﻴﺔ ﻟﺠﻤﻊ ﻤﻌوﻨﺎت ﻛﺒﻴرة‪ ،‬ﻓﻬﻴﺌﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﻌﺘﻤد ﻋﻠﻰ‬
‫اﻟﻤﻌﺘﻘدات ﺒﺎدرت ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﺨﻴرﻴﺔ ﻓﻲ ﻤﻨﺎطق ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟم ﺒﺸﻛﻝ ﻤواز ﻟﺴﻴﺎﺴﺔ ﺤزب اﻟﻌداﻟﺔ واﻟﺘﻨﻤﻴﺔ ﻓﻲ ﻟﻌب دور‬
‫ﻤؤﺜر ﻓﻲ اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬وﻤن اﻟﻼﻓت أﻴﻀﺎ ﻗﺒﻝ ﻟﺠوء أوﻝ دﻓﻌﺔ ﻤن اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن إﻟﻰ ﺘرﻛﻴﺎ ﺒﺘﺎرﻴﺦ‬
‫‪ 29‬ﻨﻴﺴﺎن‬
‫‪ 2011‬ﻗﻠﺔ ﻋدد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ اﻟﻤﺴﻤوح ﻟﻬﺎ ﺒﺎﻟﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ‪ ،‬وﻤﻬﻤﺎ ﻴﻛن ﻗﺎﻨون اﻟﺠﻤﻌﻴﺎت ﻗد‬
‫ﻓﺘﺢ اﻟطرﻴق أﻤﺎم إﻗﺎﻤﺔ ﻤﻨظﻤﺔ ﻤﺸﺘرﻛﺔ ﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ذات ﻤﻨﺸﺄ ﺘرﻛﻲ وﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺒﺸﻛﻝ ﻤﺨﺘﻠف ﻋﻤﺎ ﻛﺎن ﻋﻠﻴﻪ ﺴﺎﺒﻘﺎ إﻻ أن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻷﺠﻨﺒﻴﺔ ﺘﺤﺘﺎج إﻟﻰ ﻤواﻓﻘﺎت ﻟﻠﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت‬
‫ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ وﻻ ﻴﻤﻛن اﻟﺤﺼوﻝ ﻋﻠﻰ ﻫذﻩ اﻟﻤواﻓﻘﺎت ﺒﺴﻬوﻟﺔ‪ .‬إن اﻟﻛﺘﻝ اﻟﺘﻲ ﻤﺜﻝ اﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟﻤﻬﻨﻴﺔ واﻟﻨﻘﺎﺒﺎت واﻟﺘﻲ ﺘﺤﻤﻝ ﺼﻔﺔ‬
‫ﺸﺒﻪ ﻋﻤوﻤﻴﺔ ﻤﺎ زاﻟت ﺒﺎﻗﻴﺔ ﻓﻲ ظﻝ اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ‪.‬‬
‫‪ .3 II‬ﻤﻨظﻤﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ واﻟﻼﺠﺌون‬
‫ﻤﻊ زﻴﺎدة ﻨﺸﺎطﺎت اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ إﻻ أن ﻋﻼﻗﺘﻬم ﻤﺤدودة ﺠدا ﻤﻊ ﺤرﻛﺔ‬
‫اﻹﻏﺎﺜﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬ﻓﺎﻟﻤﻨظﻤﺎت ذات ﻤﻨﺸﺄ ﺘرﻛﻲ واﻟﺘﻲ ﺘﻘدم ﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻠﻤﺘﻀررﻴن ﻤن اﻟﻛوارث واﻟﻬﺠرة اﻟﻘﺴرﻴﺔ ﻓﻲ‬
‫ﻤﻨﺎطق ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟم ﻴﺒذﻟون ﺠﻬودﻫم ﻤﻨﻌزﻟﻴن ﺘﺤت اﻟﻌﻠم اﻟﺘرﻛﻲ‪ ،‬وﻻ ﻴﺄﺨذون ﻤﻛﺎﻨﺎ ﻀﻤن آﻟﻴﺔ ﺘﻨﺴﻴق اﻟﻤﺴﺎﻋدات‬
‫اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ‪ ،‬إذ ﺘوﺠد ﻤﻨظﻤﺔ واﺤدة ﻓﻘط ﻀﻤن اﺘﻔﺎق‬
‫)‪ (code of conduct‬اﻟذي وﻗﻌﺘﻪ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺴﺎﻋدات‬
‫اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟدوﻟﻴﺔ‪ .‬ﺒﻬدف ﺘﺨﻔﻴف اﻟﻀﻐوطﺎت اﻟﺘﻲ وﻟّدﻫﺎ ﻗﺎﻨون اﻟﻬﺠرة واﻟﻠﺠوء ﻋﺎم ‪ 1994‬ﺨﺎرج اﻟﻘوى اﻟﺸﻌﺒﻴﺔ ﻓﺈن ﻤﻛﺘب‬
‫ﺘرﻛﻴﺎ ﻟﻠﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ﺒذﻝ ﺠﻬدا ﻛﺒﻴ ار ﻟﻠﻔت اﻨﺘﺒﺎﻩ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻬذا‬
‫اﻟﻤﺠﺎﻝ وذﻟك ﻟﺨﻠق وﻋﻲ ﻟدى اﻟرأي اﻟﻌﺎم‪ ،‬ﻓﻘد ﺘم ﺘﺄﺴﻴس أوﻝ ﻤﻨظﻤﺔ ﻟﻠﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺘﺤﻤﻝ اﺴم اﻟﻠﺠوء ﻫﻲ ﺠﻤﻌﻴﺔ‬
‫اﻟﺘﻀﺎﻤن ﻤﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن واﻟﻤﻬﺎﺠرﻴن ﻋﺎم ‪ 1995‬ﺒدﻋم وﺘﺤﻔﻴز ﻤن اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة‬
‫‪11‬‬
‫وﻟﻛن إﻟﻰ اﻵن ﻟم ﻴﺘﺠﺎوز ﻋدد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﺤﺘوي اﺴم اﻟﻠﺠوء أو اﻹﻴواء أو اﻟﻼﺠﺊ أﻛﺜر ﻤن‬
‫‪ 4‬أو ‪5‬‬
‫ﻤﻨظﻤﺎت ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ ﻤراﻛز اﻟدراﺴﺎت ﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة‪.‬‬
‫اﻟﻬدف اﻟرﺌﻴس ﻟﻤرﻛز اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة ﻛﻤرﻛز ﻟﻸﺒﺤﺎث ﻫو طرح ﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻟﺤﻤﺎﻴﺔ اﻟﺤﻘوق اﻷﺴﺎﺴﻴﺔ ﻟﻼﺠﺌﻴن‬
‫اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻔﺎﺌق ﻋددﻫم ‪ 500‬أﻟف ﻻﺠﺊ واﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ ﻤراﻛز اﻟﻤدن وﺘﺤﺴﻴن اﻟظروف اﻟﻤﻌﻴﺸﻴﺔ اﻟﺼﻌﺒﺔ ﻟﻬم‪ ،‬وﺘﻘوم‬
‫اﻟﻤؤﺴﺴﺎت واﻟﻬﻴﺌﺎت اﻟﻌﺎﻤﺔ اﻟﺘﻲ ﺘﺤت إﺸراف داﺌرة اﻵﻓﺎت واﻟطوارئ ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت إﻻ أن ﻤﻌظم اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻻ‬
‫ﻴﺤﺼﻠون ﻋﻠﻰ اﻟﺨدﻤﺎت اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻴﺔ وﻻ ﻴﺴﺘطﻴﻌون ﻤﻤﺎرﺴﺔ ﺤﻘوﻗﻬم اﻟﻨﺎﺘﺠﺔ ﻋن اﻟﻘﺎﻨون اﻟدوﻟﻲ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻴﻘوم ﻋدد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت‬
‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟدوﻟﻲ ﻟﺴد ﻫذا اﻟﻔراغ إﻻ أن ﻨﺸﺎطﻬم ﻤﻌروف ﺒﺸﻛﻝ ﻤﺤدود‪ ،‬إن اﻟوﻋﻲ اﻟذي ﺴﻴﻛون ﻓﻲ ﻤوﻀوع اﻟﻼﺠﺌﻴن أو ﻓﻲ‬
‫ﻤوﻀوع ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻌﺎﻤﻠﺔ ﻓﻲ ﻫذا اﻟﻤﺠﺎﻝ ﺴﻴﺤﻔز ﻛﺜﻴر ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟذﻴن ﻴﻘﻔون‬
‫ﻤﺘﻔرﺠﻴن ﻟﻸزﻤﺔ‪ .‬إن اﻟﺠﻤﻊ ﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ ﺘﻘوم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻴداﻨﻴﺔ وﺒﻴن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺘﻲ‬
‫ﺘﻤﻠك اﻹﻤﻛﺎﻨﻴﺎت ﺒﻴن أﻫداف ﻫذا اﻟﻌﻤﻝ‪ .‬إن ﺘﻘدﻴم ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ دﻋم أﻛﺒر ﻟﻠﺴورﻴﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن‬
‫ﻓﻲ ظﻝ ﺒﻘﺎء اﻟﻤؤﺴﺴﺎت اﻟﻌﺎﻤﺔ ﻏﻴر ﻛﺎﻓﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﺴﻴﻘﻠﻝ ﻤن اﻟرﺤﻼت اﻟﺨطرة اﻟﺘﻲ ﺘﺘم ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﻬرﺒﻴن وﺘﺄﻤﻴن ظروف‬
‫ﻤﻌﻴﺸﻴﺔ ﺘﻠﻴق ﺒﻛراﻤﺔ اﻹﻨﺴﺎن‪.‬‬
‫‪II‬‬
‫اﻟﺨﻠﻔﻴﺎت اﻟﻤﺎﻀﻴﺔ‬
‫‪ .1 II‬ﺘرﻛﻴﺎ واﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ‪.‬‬
‫ﺘﻌرﻀت ﺘرﻛﻴﺎ ﻟﺤرﻛﺎت ﻫﺠرة ﻗﺴرﻴﺔ ﻋﻠﻰ ﻤدى اﻟﺘﺎرﻴﺦ ﺒﺴﺒب ﻤوﻗﻌﻬﺎ اﻟﺠﻐراﻓﻲ‪ ،‬ﻓﺎﻟﺜورة اﻹﺴﻼﻤﻴﺔ اﻹﻴراﻨﻴﺔ ‪،1979‬‬
‫اﻟﺤرب اﻹﻴراﻨﻴﺔ‪ -‬اﻟﻌراﻗﻴﺔ ﺒﻌد ﺘﻐﻴﻴر اﻟﻨظﺎم ﻤﺒﺎﺸرة‪ ،‬اﻟﻬﺠﻤﺎت اﻟﻛﻴﻤﻴﺎﺌﻴﺔ اﻟﺘﻲ ﻗﺎم ﺒﻬﺎ اﻟﻨظﺎم اﻟﻌراﻗﻲ ﺒﺤق اﻟﻤواطﻨﻴن اﻷﻛراد‬
‫ﻋﺎم ‪ 1988‬ﺒﻌد وﻗف إطﻼق اﻟﻨﺎر ﻟﻔﺘرة وﺠﻴزة‪ ،‬ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻻﺴﺘﻴﻌﺎب ﻓﻲ ﺒﻠﻐﺎرﻴﺎ ﻋﺎم ‪ ،1989‬اﻟذﻋر اﻟذي وﻗﻊ ﺒﻴن اﻷﻛراد أﺜﻨﺎء‬
‫ﻤوﺤدة‬
‫ﺤرب اﻟﺨﻠﻴﺞ ﻋﺎم ‪ ،1991‬اﻟﺤروب ﻓﻲ ﺒوﺴﻨﺔ وﻛوﺴوﻓو ﺘﺴﺒﺒت ﺒﻠﺠوء ﻤﺌﺎت اﻵﻻف إﻟﻰ ﺘرﻛﻴﺎ‪ ،‬ﻓﻘد ﺘم ﺘطﺒﻴق ﺴﻴﺎﺴﺔ ّ‬
‫ﻤن ﻗﺒﻝ ﺤﻛوﻤﺎت ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ أﺜﻨﺎء ﺤرﻛﺎت اﻟﻬﺠرة اﻟﻘﺴرﻴﺔ ﻫذﻩ واﻟﺘﻲ ﻛﺎﻨت ﻋﻠﻰ ﻨطﺎق واﺴﻊ‪ .‬وﻤﻤﺎ ﻴﻠﻔت اﻻﻨﺘﺒﺎﻩ ﻫو‬
‫ﺘدﺨﻝ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﻤﺤدود ﺠدا ﻷزﻤﺎت‬
‫ﻋدم ﻤﺒﺎﻻة اﻟرأي اﻟﻌﺎم ﻫذﻩ اﻷزﻤﺎت اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ‪ ،‬واﻟﺒﻌد اﻵﺨر ﻟﻬذا اﻻﺴﺘﻬﺘﺎر ﻫو ّ‬
‫‪ .2011‬ﻓﻤن اﻟﻤﻨطﻘﻲ ﺘوﻀﻴﺢ ﻫذا‬
‫اﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ اﻟﻤﺎﻀﻲ واﻟﺤﺎﻀر إﻟﻰ أن وﺼﻠﻨﺎ إﻟﻰ أزﻤﺔ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﻋﺎم‬
‫اﻻﺴﺘﻬﺘﺎر ﻤن ﺨﻼﻝ اﻟﻘﻴود اﻟﺘﻲ ﻓرﻀﻬﺎ اﻟﻨظﺎم ﻋﻠﻰ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪ .‬إن ﺘرك ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫واﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة ﺨﺎرج ﺨطط اﻷﻤور اﻟطﺎرﺌﺔ ﻗﺒﻝ أزﻤﺔ اﻟﻌراق ﻋﺎم ‪ 2003‬وذﻟك أﺜﻨﺎء اﻟﺘﺤﻀﻴرات ﻷﻴﺔ أزﻤﺔ‬
‫ﻟﺠوء ﻤﺤﺘﻤﻠﺔ ﻴدﻝ ﻋﻠﻰ اﺴﺘﻤرار ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟدوﻟﺔ ﻨﻔﺴﻬﺎ إﻟﻰ ﻤﺎ ﻗﺒﻝ ﻋﺎم ‪.2011‬‬
‫وﺒﺎﻟرﻏم ﻤن ﻫذا ﻓﺈن اﻟﻌدﻴد ﻤن ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ واﻟوطﻨﻴﺔ واﻟﻤﺤﻠﻴﺔ ﻋﻤﻠت ﻤﺎ ﺒوﺴﻌﻬﺎ ﻟﻤد ﻴد‬
‫اﻟﻌون ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺔ‪ ،‬ﻟﻘد ﺘم ﺘﺴﺠﻴﻝ ﻛﻝ اﻷدوار اﻟﺘﻲ ﻟﻌﺒﺘﻬﺎ ﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﺔ واﻟﻤؤﺴﺴﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ ﻓﻲ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺎت‬
‫إﻻ أن اﻟﺠﻬود اﻟﻤذﻛورة ﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟم ﺘﺴ ﱠﺠﻝ ﻓﻲ اﻟﺘﺎرﻴﺦ ﻏﺎﻟﺒﺎ‪ ،‬ﻓﻔﻲ أزﻤﺔ اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﺤﺎﻟﻴﺔ ﻻ ﻴﻤﻛن‬
‫ﺘو ﱡﺠﻪ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻤد‬
‫اﻟﻌﺜور ﻋﻠﻰ ﻤﺼدر ﻤﻨﻬﺠﻲ ﺤوﻝ اﻟدور اﻟذي ﻟﻌﺒﺘﻪ ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﻲ ﺤﻴن َ‬
‫ﻴد اﻟﻌون ﻟﻼﺠﺌﻴن ﻫو أﺤد ﻤؤﺸرات ﺘﻤﺴك ﻤﺠﺘﻤﻊ ﻤﺎ ﻟﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن وﻟﻠﻘﻴم اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ‪ ،‬ﻟذا ﻓﺎﻟﺒﺤث ﻋن اﻫﺘﻤﺎم ﻤﻨظﻤﺎت‬
‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺒﺎﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن ﺴﻴﺴﻬم إﻟﻰ ﺤد ﻛﺒﻴر ﻟﺘﺸﻛﻴﻝ ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟﻠﺠوء ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ‪.‬‬
‫‪10‬‬
‫اﻟﻤدﺨﻝ‬
‫أﻓﺎد ﻓراﻨك دوﻓﻴﻝ اﻟﺒﺎﺤث ﻓﻲ ﻤرﻛز اﻟﻬﺠرة واﻟﺴﻴﺎﺴﺔ واﻟﻤﺠﺘﻤﻊ ﻓﻲ ﺠﺎﻤﻌﺔ أوﻛﺴﻔورد ﻓﻲ ﻤﻘﺎﻟﺘﻪ ﻋﺎم ‪ 2013‬ﺒﻌد أن‬
‫ﻟﻔت اﻻﻨﺘﺒﺎﻩ إﻟﻰ اﻟطﻔرة اﻟﺴرﻴﻌﺔ ﻓﻲ ﻋدد اﻟﻼﺠﺌﻴن‪ ،‬ﺤﻴث أﻓﺎد‪) :‬اﻟﻐرﻴب ﻓﻲ اﻷﻤر ﻫو اﻟﺼﻤت اﻟﺴﻴﺎﺴﻲ واﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻲ أﻤﺎم‬
‫ﺘدﻓق اﻟﻼﺠﺌﻴن‪ ،‬ﻫذا اﻟﺘطور اﻟذي ﻤن اﻟﻤﻤﻛن أن ﻴﺨﻠق ﻨوﻋﺎ ﻤن اﻟذﻋر اﻟﻤﻌﻨوي ﻓﻲ ﻋدد ﻤن اﻟدوﻝ اﻷوروﺒﻴﺔ إﻻ أن ﻫذا‬
‫اﻷﻤر ﻟم ﻴﺤﺼﻝ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ(‪ .‬ﺒﻌد ﻤﻀﻲ ﻋﺎم ﻟم ﻴﺤدث أي ﺘﻐﻴﻴر ﻹﻟﻐﺎء ارﺘﺒﺎك دوﻓﻴﻝ‪ ،‬ﺒﻝ ﻋﻠﻰ اﻟﻌﻛس ﺘﻤﺎﻤﺎ اﺴﺘﻤرت‬
‫ﺘوزع ‪ 800‬أﻟف ﻻﺠﺊ ﺴوري ﻓﻲ ‪77‬‬
‫اﻷﻋداد ﻓﻲ اﻟزﻴﺎدة ﻓﻲ اﻟﻔﺘرة ﻤﺎ ﺒﻴن ﻛﺎﻨون اﻟﺜﺎﻨﻲ ‪ 2013‬وﻛﺎﻨون اﻟﺜﺎﻨﻲ ‪ ،2014‬ﻓﻘد ّ‬
‫ﻤﺤﺎﻓظﺔ ﺘرﻛﻴﺔ ﻤن ﻤﺠﻤوع اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت ‪) ،81‬اﺤﺼﺎﺌﻴﺔ ﻤﺸﺘرﻛﺔ ﺒﻴن و ازرة اﻟﺼﺤﺔ وﺤﻤﻠﺔ اﻟﺘﻠﻘﻴﺢ ﻟﻴوﻨﻴﺴف ﻓﻲ ‪ 18‬ﻛﺎﻨون‬
‫اﻷوﻝ ﻋﺎم ‪ .(2013‬ﻓﻲ ﺤﻴن ﺒﻘﻴت اﻷزﻤﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﻓﻲ ظﻝ اﻟﺘطورات اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ اﻟداﺨﻠﻴﺔ ﻓﻲ ﺘرﻛﻴﺎ ﻓﻘد ﺤظﻲ اﻟﺠﺎﻨب‬
‫اﻹﻨﺴﺎﻨﻲ ﻟﻸزﻤﺔ ﺒﺎﻫﺘﻤﺎم ﻤﺤدود ﻗﻴﺎﺴﺎ ﻟﻠﻤواﻀﻴﻊ اﻷﺨرى ﻟﻸزﻤﺔ‪.‬‬
‫ﻴﺘم ﻤﺴﺎﻋدة اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺴورﻴﻴن اﻟﻤوﺠودﻴن ﻓﻲ ‪ 22‬ﻤﺨﻴﻤﺎ ﻤوزﻋﺎ ﻋﻠﻰ ‪ 11‬ﻤﺤﺎﻓظﺔ ﺘرﻛﻴﺔ ﻤن ﻗﺒﻝ داﺌرة اﻵﻓﺎت‬
‫واﻟطوارئ اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟرﺌﺎﺴﺔ اﻟوزراء اﻟﺘرﻛﻴﺔ‪ ،‬ﻴﻘوم ﻋدد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﻓﻲ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت‪ ،‬ﻓﻲ ﺤﻴن ﻴﻌﻴش‬
‫ﻗراﺒﺔ ‪ 500‬أﻟف ﻻﺠﺊ ﻓﻲ ﻤﺤﺎﻓظﺎت ﻤﺨﺘﻠﻔﺔ وﻻ ﺴﻴﻤﺎ اﻟﺤدودﻴﺔ ﻤﻨﻬﺎ‪ ،‬ﺤﻴث ﻴﺤﺼﻠون ﻋﻠﻰ ﻤﺴﺎﻋدات ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﺴﻛﺎن‬
‫اﻟﻤﺤﻠﻴﻴن وﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪ ،‬وﺒﻤﺎ أن اﻟﻘﻴﺎم ﺒﻨﺸﺎطﺎت ﺨﺎرج اﻟﻤﺨﻴم ﻴﺘطﻠب إﺠراءات أﻗﻝ ﻓﺈن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ‬
‫اﻟﻤدﻨﻲ ﻴﺨﺘﺎرون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻟﺘﻘدﻴم اﻟﻤﺴﺎﻋدات ﻟﻬم‪.‬‬
‫ﻗﺎم دوﻓﻴﻝ ﺒﻠﻔت اﻻﻨﺘﺒﺎﻩ ﺒﺎﻹﻀﺎﻓﺔ إﻟﻰ اﻻﺴﺘﻬﺘﺎر اﻟﻌﺎم إﻟﻰ أن ﻋدد ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﺤﺴب اﻟﻘطﺎﻋﺎت‬
‫) اﻟﻤﻌوﻨﺎت اﻟﻌﺎﻤﺔ‪ ،‬اﻟرﻋﺎﻴﺔ اﻟﻘﺎﻨوﻨﻴﺔ‪ ،‬اﻟوﻋﻲ‪ ،‬اﻟﻤرأة‪ ،‬اﻟطﻔﻝ‪ ،‬اﻟﻤﺴﻨﻴن‪ ،‬اﻟﻤﻌوﻗﻴن‪ ،‬ﺤﺎﻻت اﻟﻤﻴوﻝ اﻟﺠﻨﺴﻴﺔ‪ ،‬اﻟﻐذاءـ اﻟﺘرﺒﻴﺔ‪،‬‬
‫اﻷدوﻴﺔ‪ ،‬اﻹﻴواج‪ ،‬اﻟﻤﻠﺒس‪ ،‬اﻻﺴﺘﺸﺎرة اﻻﺠﺘﻤﺎﻋﻴﺔ واﻟﻨﻔﺴﻴﺔ‪ ،‬اﻟﻤراﻫﻘﺔ واﻟﺒﻠوغ‪ ،‬اﻟﺒﻨﻰ اﻟﺘﺤﺘﻴﺔ‪ ،‬اﻟﺨدﻤﺎت اﻟدﻴﻨﻴﺔ‪ ،‬اﻟﻔﻌﺎﻟﻴﺎت‬
‫اﻟرﻴﺎﻀﻴﺔ(‪ ،‬طﺒﻴﻌﺘﻬﺎ )ﻤﺤﻠﻴﺔ‪ ،‬وطﻨﻴﺔ‪ ،‬دوﻟﻴﺔ(‪ ،‬أوﻗﺎت ﻋﻤﻠﻬم‪ ،‬ﻋدد اﻟﻌﺎﻤﻠﻴن وﻤؤﻫﻼﺘﻬم‪ ،‬ﻤواردﻫم اﻟﻤﺎﻟﻴﺔ‪ ،‬ﻨطﺎق ﺸﻌﺒﻴﺘﻬم )ﻋدد‬
‫اﻟﻤﺴﺘﻔﻴدﻴن(‪ ،‬ﺸراﻛﺘﻬم )اﻟﺸﻌب‪ ،‬ﻤﻨظﻤﺎت ﻏﻴر اﻟﺤﻛوﻤﻴﺔ‪ ،‬ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ أو اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ "اﻻﺘﺤﺎد‬
‫اﻷوروﺒﻲ‪ ،‬اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة"‪ ،‬اﻟﻤﻌوﻗﺎت واﻟﺼﻌوﺒﺎت‪ ،‬اﻻﺤﺘﻴﺎﺠﺎت واﻹﻨﺠﺎزات ﻤﻌروﻓﺔ ﻤن ﻗﺒﻝ اﻟﻤﺴؤوﻟﻴن واﻟرأي اﻟﻌﺎم ﺒﺸﻛﻝ‬
‫ﻛﺎف‪.‬‬
‫ﺒﻤﺎ أن وﺼوﻝ اﻟﻤﻨظﻤﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ إﻟﻰ اﻟﻤﺨﻴﻤﺎت ﻤﺤدود ﺠدا ﻓﺈﻨﻬم ﻴﺨﺘﺎرون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﻤﻘﻴﻤﻴن ﻓﻲ اﻟﻤدن ﻟﻠﻘﻴﺎم‬
‫ﺒﺎﻟﻨﺸﺎطﺎت اﻟﻔﻌﻠﻴﺔ‪ ،‬وﻤن ﺠﺎﻨب آﺨر ﻓﺈن ﺤﺎﺠﺔ اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﺸؤون اﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة وﻤﻨظﻤﺔ ﻴوﻨﻴﺴف‬
‫ﺘزداد ﻟﺸرﻛﺎء ﺠدد ﻤن ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪ ،‬وﺤﺴب اﻟﺘﺼرﻴﺤﺎت اﻟﺼﺎدرة ﻤن دوﻝ ﻤﺜﻝ اﻟﻴوﻨﺎن ٕواﻴطﺎﻟﻴﺎ ﻓﺈن ﻫﻨﺎك زﻴﺎدة‬
‫ﻓﻲ ﻋدد اﻟﺴورﻴﻴن اﻟذاﻫﺒﻴن إﻟﻰ اﻟﻐرب ﺒطرق ﻏﻴر ﺸرﻋﻴﺔ ﻋﺒر اﻟﺒﺤﺎر ﻤﺘﺨذﻴن ﺘرﻛﻴﺎ ﻨﻘطﺔ إﻨطﻼق ﻟﻬم‪.‬‬
‫ﻫذا اﻟﺘﻘرﻴر اﻟذي أﻋدﻩ ﻤرﻛز أﺒﺤﺎث اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة ﻴﻌﺘﻤد ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻼﺤظﺔ واﻟﻤﻘﺎﺒﻼت ﺸﺒﻪ اﻟﻤﻨظﻤﺔ ﻤﻊ اﻟﻼﺠﺌﻴن‬
‫اﻟذﻴن ﻴﻌﻴﺸون ﻓﻲ اﻟﻤﺤﺎﻓظﺎت اﻟﺤدودﻴﺔ اﻟﺜﻼﺜﺔ )أورﻓﻪ‪ ،‬ﻏﺎزي ﻋﻨﺘﺎب‪ ،‬ﻛﻠس(‪ ،‬ﻫدف اﻟﻌﻤﻝ ﻫو ﺘﺤﻠﻴﻝ‪/‬ﻛﺸف ﻤدى ﻓﺎﻋﻠﻴﺔ‬
‫ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻓﻲ ﻤﺜﻝ ﻫذﻩ اﻷزﻤﺎت‪ ،‬ﻴﺤﺘوي اﻟﻌﻤﻝ ﻋﻠﻰ ﻨﺘﺎﺌﺞ ﻤﻴداﻨﻴﺔ ﻤدﻋوﻤﺔ ﺒﻤﺼﺎدر ﻤﻛﺘوﺒﺔ ﻤﺜﻝ اﻷﺨﺒﺎر‬
‫واﻟﺘﻘﺎرﻴر واﻟﻤواﻗﻊ اﻹﻟﻛﺘروﻨﻴﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﺘم دﻋم اﻟﻨﺘﺎﺌﺞ ﺒﺎﻟﻤﻼﺤظﺎت واﻵراء اﻟﺘﻲ ﻨﺘﺠت ﻋن اﺠﺘﻤﺎﻋﺎت ﻤﻛﺘب ﺘﻨﺴﻴق اﻟﺸؤون‬
‫اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﻲ ُﻋِﻘدت ﺒﻌد اﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ‪ ،‬وﻓﻲ ﻨﻬﺎﻴﺔ اﻟﻤطﺎف ﺘم طﻠب ﺘﺄﻴﻴد اﻟﻤﻼﺤظﺎت واﻟﻨﺘﺎﺌﺞ ﺒﺎﻟﻤﻘﺎﺒﻼت اﻟﺘﻲ أﺠرﻴت‬
‫ﻤﻊ ﻤﺴؤوﻟﻲ ﻤؤﺴﺴﺎت ﺤﻛوﻤﻴﺔ ﻤﺜﻝ و ازرة اﻟداﺨﻠﻴﺔ واﻟﺨﺎرﺠﻴﺔ )ﺒﺸرط ﻋدم اﻟﻛﺸف ﻋن اﻟﻤﺼدر ﺒﺸﻛﻝ ﺼرﻴﺢ وﻤﻔﺼﻝ(‪.‬‬
‫‪9‬‬
8
‫اﻟﻤﺨﺘﺼرات‬
‫اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة‬
‫اﻟﻤﻔوﻀﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ ﻟﻼﺠﺌﻴن اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة‬
‫وﻗف اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ‬
‫ﻤﻨظﻤﺔ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫رﺌﺎﺴﺔ إدارة اﻵﻓﺎت واﻟﻛوارث اﻟﺘﺎﺒﻌﺔ ﻟرﺌﺎﺴﺔ اﻟوزراء اﻟﺘرﻛﻴﺔ‬
‫ﻤﺠﻠس اﻷﻤﺔ اﻟﺘرﻛﻲ اﻟﻛﺒﻴر‬
‫ﻤﻛﺘب ﺘﻨﺴﻴق اﻟﻤﺴﺎﻋدات اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺘﺎﺒﻊ ﻟﻸﻤم اﻟﻤﺘﺤدة‬
‫اﻟﻤﺠﻠس اﻟداﻨﻤرﻛﻲ ﻟﻼﺠﺌﻴن‬
‫‪7‬‬
‫‪ V‬اﻟﻤﺤﺎدﺜﺎت واﻟﻤﻼﺤظﺎت‪ :‬ﻨﺸﺎطﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬
‫‪ 1 V‬اﻟﻌﺎم‪.‬‬
‫‪ 2 V‬ﻤﻨﺘدى أورﻓﻪ‪.‬‬
‫‪ 3 V‬وﻗف ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن‪.‬‬
‫‪ 4 V‬ﺠﻤﻴﻌﺔ اﻟﻤظﻠوﻤﻴن‪.‬‬
‫‪ 5 V‬ﺠﻤﻌﻴﺔ ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن‪.‬‬
‫‪ 6 V‬ﺠﻤﻌﻴﺔ اﻟﻤواطﻨﻴن ﻓﻲ ﻫﻠﻨﺴﻛﻲ‪.‬‬
‫‪ 7 V‬وﻗف اﻟﻬﻼﻝ اﻷزرق اﻟدوﻟﻲ‪.‬‬
‫‪ 8 V‬وﻗف دﻋم اﻟﺤﻴﺎة‪.‬‬
‫‪ 9 V‬ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ ﻟﻸﺒﺤﺎث‪.‬‬
‫‪ 10 V‬اﻟﻬﻼﻝ اﻷﺤﻤر اﻟﺘرﻛﻲ‪.‬‬
‫‪ 11 V‬ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟدوﻟﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ 12 V‬ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ اﻟﺴورﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ VI‬اﻟﻨﺘﺎﺌﺞ‬
‫‪6‬‬
‫اﻟﻤﺤﺘوﻴﺎت‬
‫‪I‬‬
‫اﻟﻤدﺨﻝ‬
‫‪ II‬اﻟﺨﻠﻔﻴﺔ‬
‫‪ 1 II‬ﺘرﻛﻴﺎ واﻟﻬﺠرة اﻟﺠﻤﺎﻋﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ 2 II‬ﺨط ﻨﻤو ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‪.‬‬
‫‪ 3 II‬ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ واﻟﻼﺠﺌون‪.‬‬
‫‪ 4 II‬ﺴﻴﺎﺴﺔ اﻟدوﻟﺔ ﺒﺤق اﻷزﻤﺔ اﻹﻨﺴﺎﻨﻴﺔ اﻟﺴورﻴﺔ ﺒﻌد ‪ 4‬ﻨﻴﺴﺎن ‪2011‬‬
‫‪ III‬اﻟﻤﻨﻬﺞ واﻟﻌﻤﻝ اﻟﻤﻴداﻨﻲ‬
‫‪ 1 III‬اﻹطﺎر اﻟﻌﺎم‬
‫‪ 2 III‬اﻷﺴﺌﻠﺔ‬
‫‪ -‬اﻟﻼﺠﺌون اﻟﺴورﻴون‬
‫ ﻤﻌﻠوﻤﺎت ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬‫ إدراك ﻤﻨظﻤﺎت اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻟﻤدﻨﻲ‬‫ آراء اﻟﻼﺠﺌﻴن‬‫‪ -‬ﻤﻼﺤظﺎت اﻟﻤﺸﺎرك‬
‫‪ IV‬اﻟﻤﺤﺎدﺜﺎت واﻟﻤﻼﺤظﺎت‪ :‬اﻟﻼﺠﺌون ﻓﻲ اﻟﻤدن‬
‫‪ 1 IV‬اﻹﻴواء‪.‬‬
‫‪ 2 IV‬اﻟﺼﺤﺔ‪.‬‬
‫‪ 3 IV‬اﻟﺼﺤﺔ‪.‬‬
‫‪ 4 IV‬إذن اﻟﻌﻤﻝ‪.‬‬
‫‪ 5 IV‬اﻟﺘﻌﻠﻴم‪.‬‬
‫‪ 6 IV‬طﻠب اﻟﻠﺠوء واﻻﺴﺘﻘرار ﻓﻲ دوﻟﺔ ﺜﺎﻟﺜﺔ‪.‬‬
‫‪ 7 IV‬اﻻﻨﺴﺠﺎم‪.‬‬
‫‪5‬‬
‫اﻟﻤﺤررون‬
‫اﻟﻛﺘّﺎب و ﱢ‬
‫ﻤﺘﻴن ﺠوراﺒﺘر‪ ،‬ﺼﺤﻔﻲ‪ ،‬ﻨﺎطق ﺒﺎﺴم اﻷﻤم اﻟﻤﺘﺤدة )ﻤﺘﻘﺎﻋد(‪ ،‬ﻤﺤﺎﻀر ﻓﻲ ﺠﺎﻤﻌﺔ أوﻛﺎن‪.‬‬
‫ﻓﻛرت ﻫﺼﺎ‪ ،‬ﺨﺒﻴر‪ ،‬ﺒﺎﺤث‪ ،‬ﻋﻼﻗﺎت ﻋﺎﻤﺔ وﺴﻴﺎﺤﺔ‪.‬‬
‫ﻴﻘﻴن أرﺘورك‪ ،‬ﻤﺤﺎﻀر ﻓﻲ ﺠﺎﻤﻌﺔ اﻟﺸرق اﻷوﺴط اﻟﺘﻘﻨﻲ )ﻤﺘﻘﺎﻋد(‪ ،‬اﻟﻤﺠﻠس اﻷوروﺒﻲ‪ ،‬ﻟﺠﻨﺔ ﻤﻨﺎﻫﻀﺔ اﻟﺘﻌذﻴب‪.‬‬
‫ﻗﺴم اﻟﻌﻼﻗﺎت اﻟدوﻟﻴﺔ‪.‬‬
‫أوزﺠﺎﻫﺎن ﺸﺎﻨﻴورت‪ ،‬ﻤﺤﺎﻀر ﻓﻲ ﺠﺎﻤﻌﺔ اﻟﺸرق اﻷوﺴط اﻟﺘﻘﻨﻲ‪،‬‬
‫‪ASYLUM & MIGRATION‬‬
‫‪RESEARCH CENTER‬‬
‫أﻟﻴف أوﻨﺎﻝ أرﺴﻼن‪ ،‬ﻤﺴﺘﺸﺎرة ﻋﻼﻗﺎت ﺨﺎرﺠﻴﺔ ﻓﻲ ﻤﻨظﻤﺔ اﻟﺼﻠﻴب اﻷﺤﻤر اﻟدوﻟﻴﺔ )ﺴﺎﺒﻘﺎ(‪) ،‬ﺼﺤﻔﻴﺔ ﻓﻲ روﻴﺘرز‪ ،‬ﺒﻲ ﺒﻲ‬
‫ﺴﻲ‪ ،‬ﺴﻲ ان ان(‪.‬‬
‫‪4‬‬
‫ﻤرﻛز دراﺴﺎت اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة‬
‫ﺠﻤﻌﻴﺔ وطﻨﻴﺔ ﻻ ﺘﻬدف إﻟﻰ ﻤﻨﻔﻌﺔ ﻤﺎدﻴﺔ‪ ،‬ﺤﻴث ﺘرى ﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن أﻋﻠﻰ ﻗﻴﻤﺔ ﻤن ﻛﻝ اﻵراء اﻟﺴﻴﺎﺴﻴﺔ واﻹﻴدﻴوﻟوﺠﻴﺔ‬
‫ﺒﻐض اﻟﻨظر ﻋن اﻟﺘﻤﻴﻴز ﺒﻴن اﻷدﻴﺎن واﻟﻠﻐﺎت واﻷﺠﻨﺎس واﻟﻤﻴوﻝ اﻟﺠﻨﺴﻴﺔ‪ ،‬واﻨطﻼﻗﺎ ﻤن اﻟﺒﻴﺎن اﻟﻌﺎم ﻟﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ﻟﻸﻤم‬
‫اﻟﻤﺘﺤدة واﻹﺘﻔﺎﻗﻴﺔ اﻷوروﺒﻴﺔ ﻟﺤﻘوق اﻹﻨﺴﺎن ووﻓﻘﺎ ﻟﻼﺘﻔﺎﻗﻴﺎت واﻟوﺜﺎﺌق واﻟﻘﻴم واﻟﻤﺒﺎدئ اﻟدوﻟﻴﺔ اﻷﺨرى‪ ،‬ﺘﻬدف اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ إﻟﻰ‬
‫اﻟﻘﻴﺎم ﺒﻔﻌﺎﻟﻴﺎت اﻟﻤﺎدة اﻟراﺒﻌﺔ ﻤن ﻤﻴﺜﺎﻗﻬﺎ واﻟﻤﺒﻴﻨﺔ أدﻨﺎﻩ واﻟﺘﻲ ﺘﺄﺘﻲ ﻓﻲ ﻤﻘدﻤﺘﻬﺎ إﺠراء دراﺴﺎت وأﺒﺤﺎث ﺤوﻝ اﻟﻬﺠرة واﻟﻠﺠوء‬
‫ٕواﻋﻼم اﻟرأي اﻟﻌﺎم ﺒذﻟك وﺘوﻋﻴﺘﻪ‪.‬‬
‫‪ .1‬ﻛﺘﺎﺒﺔ أﺒﺤﺎث وﻤﻘﺎﻻت ﻓﻴﻤﺎ ﻴﺨص اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة ورﺼد اﻟﺘطورات ﻓﻲ ﻫذا اﻟﻤﺠﺎﻝ ٕواﻋﻼم اﻟرأي اﻟﻌﺎم وﻓﺘﺢ ﻤراﻛز‬
‫ﻟﻨﻔس اﻟﻐﺎﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ .2‬إﻨﺸﺎء ﻗﺎﻋدة ﺒﻴﺎﻨﺎت ﺤوﻝ اﻟدراﺴﺎت واﻟﻤﻨﺸورات واﻟﻤﻌطﻴﺎت اﻟﺘﻲ ﻗﺎﻤت ﺒﻬﺎ اﻟﺠﻤﻌﻴﺔ واﻷطراف اﻷﺨرى ﺒﺨﺼوص‬
‫اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة وذﻟك ﺒﻌد أﺨذ ﻤواﻓﻘﺔ ﺘﻠك اﻷطراف وطرﺤﻬﺎ ﻟﻠرأي اﻟﻌﺎم ﻤﺠﺎﻨﺎ‪.‬‬
‫‪ .3‬إﻨﺸﺎء ﺸﺒﻛﺔ ﺘواﺼﻝ ﺒﻴن اﻟﺒﺎﺤﺜﻴن اﻟﻤﺤﻠﻴﻴن واﻷﺠﺎﻨب اﻟذﻴن أﺠروا أﺒﺤﺎث ﺤوﻝ اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻤﺘﺎﺒﻌﺔ اﻟﺘطورات اﻟﻤﺤﻠﻴﺔ واﻟدوﻟﻴﺔ ﺤوﻝ اﻟﻬﺠرة واﻟﻠﺠوء ﻹﻋداد ﺘوﺼﻴﺎت ﺴﻴﺎﺴﻴﺔ ﻟﺼﺎﻨﻌﻲ اﻟﺴﻴﺎﺴﺔ وﻟﻠرأي اﻟﻌﺎم‪.‬‬
‫‪ .5‬ﺨﻠق رؤى وﺘوﻗﻌﺎت ﻤﺴﺘﻘﺒﻠﻴﺔ اﺴﺘﻨﺎدا إﻟﻰ اﻟﻤﻌطﻴﺎت اﻟﻤوﺠودة واﻟﻤﺒﻨﻴﺔ ﻋﻠﻰ اﻷدﻟﺔ ﺒﺨﺼوص اﻟﻠﺠوء واﻟﻬﺠرة‪.‬‬
‫زﻗﺎق رﺸﺎد ﻨوري‪ ،3/112 ،‬ﺸﺎرع ﻫوش درﻩ‪ ،‬أﻨﻘرﻩ‪ ،‬ﺘرﻛﻴﺎ‬
‫‪+90 312 440 23 55‬‬
‫‪+90 312 441 73 87‬‬
‫‪+90 532 334 99 97‬‬
‫‪www.igamder.org‬‬
‫‪Copyright 2014‬‬
‫‪ASYLUM & MIGRATION‬‬
‫‪RESEARCH CENTER‬‬
‫ف ّكر بتم ّدن‬
‫هو برنامج ابتكاري‪ ،‬مرن‪ ،‬تشاركي تابع لالتحاد األوروبي يجري من قبل الوفد التركي في االتحاد األوروبي‬
‫‪.‬لمنظمات المجتمع المدني والنشطاء والروابط المدنية‬
‫تم إعداد هذا المنشور بدعم من االتحاد األوروبي ضمن إطار دعم النشطاء لبرنامج فكر بتمدن التابع لالتحاد‬
‫األوروبي‪ ،‬تتحمل جمعية مركز الدراسات اللجوء والهجرة مسؤولية محتوى هذا المنشور‪ ،‬وال يعكس إطالقا رؤى‬
‫‪.‬االتحاد األوروبي‬
‫مركز دراسات اللجوء والهجرة‬
‫دراسة نموذج متعلق بأعمال منظمات المجتمع المدني العاملة في المحافظات الحدودية الثالثة‬
‫‪& MIGRATION‬‬
‫‪ ASYLUM‬تركيا‬
‫‪RESEARCH‬في‬
‫السوريين‬
‫والتي كان لها دور في الحفاظ على حقوق الالجئين‬
‫‪CENTER‬‬
‫وتحسين ظروفهم المعيشية‬
‫نتائج العمل الميداني الذي أجري في أورفه وغازي عنتاب وكلس ودراسة الوثائق الداعمة في الفترة‬
‫‪.‬ما بين ‪ 20-18‬تشرين األول ‪2013‬‬
‫الصورة‪ :‬أونال جام‪ ،‬ملييت‬
‫إعداد‪ :‬ميتن جورابتر‪ ،‬فكرت هصا‬
‫‪.‬تنقيح‪ :‬يقين أرتورك‪ ،‬أوزجاهان شانيوفا‪ ،‬أليف أونال أرسالن‬
‫مركز دراسات اللجوء والهجرة‬
‫دراسة منوذج متعلق بأعمال منظمات اجملتمع املدني العاملة في احملافظات احلدودية الثالثة‬
‫والتي كان لها دور في احلفاظ على حقوق الالجئني السوريني في تركيا‬
‫وحتسني ظروفهم املعيشية‬
‫‪ASYLUM & MIGRATION‬‬
‫‪RESEARCH CENTER‬‬
‫‪2013‬‬

Similar documents

ÿþM i c r o s o f t W o r d - A n e u r i n B e v a n L H B

ÿþM i c r o s o f t   W o r d   - A n e u r i n   B e v a n   L H B This report is intended to assist Health Boards and general practice in improving uptake of immunisation against childhood disease. Immunisation saves lives, annually preventing millions of deaths ...

More information