DP World Yarımca

Transcription

DP World Yarımca
Atatürk 30 Ağustos Zafer bayramı
konuşmasından bir alıntı :
“Bilmeyen kalmamıştır ki: Ulusumuz, egemenliğini eline
aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun
kıyısında idi. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma
araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumda idi. Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi.
Bu kararını başarıya ulaştırabilmek için kendine bir
toplu davranış, bir belirli erek seçmesi gerekiyordu. Ulusun bütün varlığı ile bütün inanıyla, canını dişine takarak o yolda birlikte yürümesi ve er geç başarıya ulaşması
gerekti. İşte baylar o erek bu yerdi, burasıydı. Umulan ve
istenen başarı, işte burada kazanılan zaferdi.”
“30 Ağustos Zaferi, Türk Tarihi’nin en önemli dönüm
noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle
doludur, ama Türk Ulusu’nun burada kazandığı zafer
kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya
tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan
savaşı hatırlamıyorum. Besbelli ki yeni Türk Devleti’nin,
genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda
akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır.”
“Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren
sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün
en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak!
Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak
sizlersiniz.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
“Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz.
Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile insanlıkta üstünlüğün,
yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu
yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.”
içindekiler
2
Medkon’dan
müşteri odaklı hizmet
Son olarak Cezayir ve Mısır destinasyonlarına da başlayan Medkon Lines,
başarılı adımlarla hızla yol almaya
devam ediyor. Medkon Lines Genel
Müdürü Mahmut Işık, müşteri odaklı
hizmet verdiklerini belirterek, “Geçmiş
yılların deneyimi ve müşterilerimizin
desteği sayesinde çok kısa zamanda
pazarda söz sahibi firmaların arasına
katıldık” diyor
6
“Müşteri memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme
önceliğimiz”
1976 yılından bu yana hizmet sağlayan DSV, dünyanın en büyük ilk 6 lojistik firmasından biri. Önceliklerinin müşteri memnuniyeti ve
sürdürülebilir büyüme olduğunu dile getiren DSV Hava ve Deniz TAŞ Genel Müdürü Ozan Önder, “Medkon Lines ile uzun yıllara dayanan işbirliğimiz devam ediyor. Akdeniz’de Medkon’un girmiş olduğu pazarlarda hızlı karar verebilme ve müşteri bazlı çözüm üretmesi,
çalışmalarımızın ve işbirliğimizin gelişmesinde en büyük etken” diyor
12
10 parmağında
20 marifet bir adam:
Nasuh Mahruki
haber
Kuryemex
teslimatları
dakikalarla
yarıştırıyor
“
20
Mesleğin zorluğu,
doğa şartları
Medkon Lines Maryam’ın Kaptanı Koray Gürsoy, bugüne
dek onlarca limana ulaştırdı gemisini… Mesleğin en zor yanının, acımasız doğa şartları ile mücadele ve aileye duyulan
özlem olduğunu anlatan Kaptan Gürsoy, genç kaptanlara da
önerilerde bulundu
ve
Türkiye’nin en yetenekli isimlerinden biri Nasuh Mahruki...
Everest’in zirvesine çıkarak
Türk bayrağını dalgalandıran Mahruki, kişisel gelişim,
takım çalışması, motivasyon,
liderlik, risk yönetimi ve hedef
odaklılık gibi konularda verdiği
eğitimlerle herkesin kendi
Everest’ine çıkabilmesine
olanak sağlıyor. Kaptan-ı
Derya Nasuhzade Ali Paşa’nın
torunu olan ve denizci bir
aileden gelen Nasuh Mahruki,
son kitabını, AKUT’u ve daha
birçok konudaki fikirlerini
Pruva’ya anlattı
özlem
16
“
10
editörden
4
merhaba
Sahibi: Medkon Hat İşletmeciliği
Denizcilik ve Ticaret
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Halim Sadi PENCAP
Haber Müdürü
Özge PENCAP
Editör
Fulya B. ÖZTÜRK
Görsel Yönetmen
Yaren ÖZ
Grafik & Tasarım
Onur BULUT
Reklam & Satış
Eyüp DIRMAN
Fotoğraflar
Murat KÜÇÜK
Baskı ve Cilt
İhlas Gazetecilik AŞ
Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.
İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna
Bahçelievler İSTANBUL
Tel: +90 0212 454 30 00
Yayına Hazırlık
Pruva Dergisi Medkon Denizcilik adına
Ekonomi Yay›nlar› Danışmanlık ve Özel
Eğitim Hizmetleri AŞ tarafından yayına
hazırlanmaktadır
Yönetim Yeri: İçerenköy Mah.
Kayışdağı Cad. Medkon Plaza No:80
Ataşehir / İstanbul
Tel: +90(216) 574 63 00
İletişim:
[email protected]
www.pruvadergi.com
Acı Gerçekler;
Bu yazıya pek güzel haberle başlayamadım. Ülkemizi derin yasa boğan haberle
uyandık yeni bir güne. Bize güneş doğmuştu fakat öğrendik ki, yüzlerce emekçi
yerin kilometrelerce altında güneşe kavuşmayı bekleyerek ölüme terk edilmişlerdi.
İhmal denildi, kader denildi ama nedeni ne olursa olsun sonuç hep aynı yere çıktı.
300’den fazla can… Baba, eş, arkadaş, oğul, kardeş, ağabey… Arkalarında kalan
sadece aileleri ve yakınları değil 75 milyon yasa büründü.
Başımız sağ olsun…
Acı haberlerin yanı sıra bu sayımızda yine sizlerle çok değerli kaptanlarımızdan
birinin hikâyesini paylaşmak istedik; güzel İzmir’imizde neler yapılır biraz tavsiye
verdik. Ulusumuzun en mutlu bayramı olan 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili Mustafa Kemal ATATÜRK’ün konuşmasını bulabilirsiniz.
Yepyeni bir kurye sistemini sizlere tanıtmaktan mutluluk duyuyoruz, Kuryemex.
Davetli olarak katıldığımız DP World / yarımca açılış yemeğinden kare ve haberler
ile size 2015’te faaliyete geçecek bu liman hakkında biraz bilgi vermek istedik.
Bu sayımızda ki ünlü ismimiz de Nasuh Mahruki, kendisini biraz daha yakından
tanımaya ne dersiniz?
“Zafer, “Zafer benimdir” diyebilenindir. Başarı ise, “Başaracağım” diye başlayarak
sonunda “Başardım” diyebilenindir.” Mustafa Kemal ATATÜRK
Tüm başarılar, zaferler bizlerle olsun.
Saygılarımla,
Özge PENCAP
6
röportaj
Medkon’dandan
müşteri odaklıaklı
hizmetmet
Son olarak Cezayir ve Mısır destinasyonlarına da başlayan Medkon Lines, başarılı adımlarla
hızla yol almaya devam ediyor. Medkon Lines Genel Müdürü Mahmut Işık, müşteri odaklı
hizmet verdiklerini belirterek, “Geçmiş yılların deneyimi ve müşterilerimizin desteği sayesinde çok kısa zamanda pazarda söz sahibi firmaların arasına katıldık” diyor
Medkon’un en çok titizlendiği konuların başında neler geliyor?
Medkon, kurulduğundan bu yana müşteri odaklı bir firma olmaya özellikle özen
gösteriyor. Bizim için müşterilerimiz ile
uzun soluklu çalışmanın önemli şartı,
taleplerinin makul ölçüler çerçevesinde
azami özen gösterilerek karşılanması ve
çözüm ortağı olarak yolumuza devam etmemiz.
Filonuzu tanıyabilir miyiz, gemilerinizin teknik özellikleri nelerdir?
Gemilerimiz özellikle şirketimizin yapısına uygun olarak seçilmiş olup, yapılan
tüm işlerimizde (konteyner hat işletmeciliği-feeder&kabotaj servis taşımacılığı-break bulk-proje yük taşımacılığı) kullanılmak üzere, multi purpose-container
fitted olarak dizayn edilmiş gemilerdir.
Filomuzdaki bir adet gemi hariç tüm ge-
milerimiz kombine edilebilen ve kendi imkanları ile yükleme ve tahliye yapabilen
vinçlerle donatıldı.
Medkon’un destinasyonları hakkında
bilgi alabilir miyiz? Son destinasyonlarınızı da öğrenebilir miyiz?
Medkon Denizcilik üç ana iş ile iştigal
ediyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz: Liner
Konteyner Servisi (Gemlik / Ambarlı / İzmir / Benghazi limanları arasında, Gemlik / Ambarlı / İzmir / Al khums / Misurata
limanları arasında ve Gemlik / Ambarlı /
İzmir / Bizerte / Alger limanları) arasında
hizmet veriyor. Feeder & Kabotaj Servisi
(Ambarlı / Haydarpaşa / İzmit / Limas /
Gemlik / Bandırma / Tekirdağ limanları
arasında) hizmet veriyor. Proje Yük &
General Yük Servisi (Tüm dünya limanları arasında) hizmet veriyor.
Son olarak Cezayir ve Tunus destinasyonlarına başladınız. Bilgi alabilir
miyiz sizden, oradaki pazarla ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Gemlik/Ambarlı/İzmir limanlarından Tunus (Bizerte) ve Cezayir (Alger) limanları
arasında düzenli olarak haftalık servis verilmekte olup, bu pazarda geçmiş yılların
deneyimi ve müşterilerimizin desteği sayesinde çok kısa zamanda pazarda söz
sahibi firmaların arasına katıldık. Amacımız haftalık servisler, müşterilerimizin
talepleri doğrultusunda yüklerinin en kısa
sürede yerlerine ulaştırmasını sağlamak.
Libya pazarındaki durumunuz nedir şu
anda?
Libya limanlarındaki belirsizliklere rağmen
Medkon olarak düzenli servis sunuyoruz.
Gemlik/Ambarlı/İzmir limanlarından Misurata ve Al Khums limanlarına her 8 günde
bir, Gemlik/Ambarlı/İzmir limanlarından,
Benghazi limanlarına her 14 günde bir
seferlerimiz bulunuyor. Libya’nın bizim
için önemi büyük, bu destinasyondaki taşımalarımız düzenli olarak devam ediyor.
Önümüzdeki dönem yatırımlarınız
hakkında bilgi alabilir miyiz?
Geçmiş dönemlerde yapılan yatırımlarla
firmamız, kendine ait 7 gemi ve yaklaşık
5.000 TEU konteynırı herhangi bir kredi
kullanmadan aldı. Önümüzdeki dönemde
seferlerimize yeni destinasyon eklenmesi
planlanıyor. 2014 sonuna kadar bir gemi
yatırımı ve konteyner filosunun artırılması yönünde yatırımlarımız olacak.
8
haber
168 yıl önce kaybolan
geminin gizemi çözüldü
İngiliz kraliyetine ait gemi, 1846 yılında buzullara sıkışarak batmıştı. Kanada Başbakanı
Stephen Joseph Harper, enkaza ulaşılmasını, “Ülke tarihinin en büyük gizemlerinden biri
çözüldü” şeklinde duyurdu
Ünlü İngiliz kaşif Sir John Franklin’in
Kuzey Kutbu’nda 1846 yılında kaybolan
iki gemisinden biri, 168 yıl sonra bulundu. Kanada Başbakanı Stephen Joseph
Harper, ülke tarihinin en büyük gizemlerinden birinin çözüldüğünü açıkladı.
Bulunan geminin, kaybolan HMS Erebus
ya da HMS Terror gemilerinden hangisi
olduğunu henüz bilmediklerini kaydeden
Harper, batık gemiye Kanada Milli Park-
lar İdaresince sırf bu iş için satın alınan
uzaktan kumandalı su altı arama aracıyla
ulaşıldığını anlattı.
Bulunan geminin, Kanada’nın Kuzey Kutbu’ndaki egemenliğinin en önemli delili
ve parçası olduğunu ifade eden Harper,
“Bu Kanada için tarihi bir andır” dedi. Geminin bulunmasında emeği geçenlere teşekkür eden Harper, pazar günü bulunan
geminin görüntülerinin, kayıp iki gemiden
biri olup olmadığından emin olmak için
incelendiğini söyledi. Başbakan Harper,
çıkarılan iki parçanın incelenmesinden
sonra kesin kanaate vardıklarını anlattı.
Arama çalışmalarına 2008 yılında başlanan ve federal bütçeden özel ödenek ayrılarak desteklenen çalışma için İngiltere
Kraliçesi II. Elizabeth, Kanada Genel Valisi David Johnston’a bir kutlama mesajı
gönderdi.
DP World Yarımca’yı
heyecanla bekleyenler
buluştu
DP World Yarımca Konteyner Terminali açılış yemeğine, Avrupa Birliği Bakanı ve Baş Müzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ve DP World Yarımca’nın CEO’su Nichola Silveira’nın yanı sıra pek
çok davetli katıldı
Marmara Denizi’nden İstanbul’a doğru
ilerleyen Türkiye’nin en yeni konteyner
terminali projesinin açılışı, İstanbul’da
verilen bir açılış yemeği ile kutlandı. Ortak noktaları, yeni konteyner terminali
hakkındaki heyecanları ve 2015 yılının
sonlarına doğru DP World Yarımca’nın
faaliyete açılmasını dört gözle bekleyen
120’den fazla katılımcı yemeğe davetliydi. Gecenin açılışını yapan DP World
Yarımca’nın CEO’su Nichola Silveira,
Avrupa Birliği Bakanı ve Baş Müzakereci Mevlüt Çavuşoğlu’nu konuşma yapmak üzere davet etti. DP World Avrupa
ve Rusya Bölgesi Başkan Yardımcısı ve
Genel Müdürü Ganesh Raj yemekte kısa
bir konuşma yaptıktan sonra davetliler,
yemeklerinin eşliğinde DP World Yarımca’nın tanıtım videosunu izledi.
Nichola Silveira konuyla ilgili şunları söyledi: “Önde gelen paydaşlarımızın ve gelecekteki müşterilerimizin aynı çatı altın-
da bir araya geldiklerini ve iş hayatını, DP
World Yarımca’yı konuştuklarını görmek
gurur vericiydi. Bu davet, iş bağlantıları
kurmak için bir olanaktı ve tek bir gecede birçok adım atıldığına inanıyorum.
Paydaşlarımız tanışma ve network şansı
buldular; gece büyük bir başarıya ulaştı.
Bir kilometre taşı sayılabilecek bu gecede, DP World Yarımca ekibinin heyecanı
gözlerinden okunuyor” dedi.
10
haber
Kuryemex teslimatları
dakikalarla yarıştırıyor
Hem iş hayatında hem de sosyal yaşamda evraktan satın alınan ürüne kadar pek çok şeyin
bir yerden bir yere teslim edilmesi gerekiyor. Özellikle e-ticaret sitelerinden alınan ürünlere
hemen ulaşmak, olmazsa olmaz bir istek. Müşterilere verilen 15 günlük teslimat süreleri ise
onları mutsuz ediyor. Uzun yıllardır gerek Amerika’da gerekse Türkiye’de pazar araştırmaları
yapan Gökay Akın tarafından kurulan Kuryemex, lojistik sektörünün bir parçası olan kuryeli
taşımacılıkta ilkleri müşterileri ile buluşturuyor
Gökay Akın tarafından kurulan Kuryemex lojistik sektörünün bir parçası olan
kuryeli taşımacılıkta ilkleri başarmayı
hedefliyor. Taşıma sektörü Türkiye’de ve
dünyada sürekli gelişmeye yönelik ivme
gösteren bir sektör. Akın, Amerika’da
4 yıl uluslararası ticaret ve lojistik eğitimi aldıktan sonra Türkiye’de önemli bir
kargo şirketinde şube müdürlüğü yaptı.
Müşterilerinden aldığı talepleri değerlendirdiğinde satın alınan ürünün “hangi
gün ve en önemlisi saat kaçta teslim edileceği” sorularına, “gün içerisinde teslim
edilecektir” yanıtlarına müşterinin memnuniyetsizliği ile karşılaştı. Çünkü müşteri
tüm gün evde ya da iş yerinde beklemek
istemiyordu. Bunun üzerine insanların
kendi istediği bir saatte çok hızlı (aynı
gün) teslim edilebileceği özellikle e-ticaret şirketlerine özel bir kurye filosu kurma
fikri doğdu. Her sektördeki küçük ya da
büyük ölçekli firmaların paketlerini istedikleri saatte taşıtma ihtiyaçları söz konusu. Akın, dünyadaki yükselen trendleri
göz önünde bulundurarak, kullanıcıların
alışveriş yaptıktan sonra evde kargosunu
beklemenin onları olumsuz etkilediğini
gözlemledi.
Zamanın çok değerli olduğu iş dünyasında ve sosyal yaşamda teslimatların
günlere değil, dakikalara indirgendiği ve
dünyada var olan bu yeni trendi Türkiye’de uygulamaya koydu. Sektörde şu
an için bir rakibi bulunmuyor. Kuryemex’i
diğer kurye firmalarından ayıran özelliği teknolojik alt yapısı, zaman ve teslimat. Teslimat zamanına müşteri kendisi
karar veriyor. Alışveriş yaptıktan bir saat
sonra internetten ucuza alınan bir ürünün
elinde olması üstelik kapıda ödeme yaparak alabilmesi müşterilere hem zamandan tasarruf ettiriyor hem de kendilerine
zaman ayırmasını. Kendi imkânları ile
alışverişe çıktıklarında yol, yakıt, zaman
gibi önemli konular, Kuryemex hizmetiyle
ortadan kalkıyor.
Türkiye’de Kuryemex ile hizmete sokulan
cep telefonu ya da tablet uygulaması ile
de size ait ürün ya da evrakınızı seçtiğiniz
saatte aldırarak ihtiyaç duyulan anda sahip olabilme lüksünü yaşatıyor. Motorlarda bulunan GPS vericiler sayesinde anlık
olarak kuryenin nerede olduğu bilgisini
de telefonunuzdan ya da tabletinizden
görebiliyorsunuz. Sektörde yer alan diğer
kurye şirketlerinde böyle bir teknolojik
altyapı söz konusu değil. “Kurye nerede
kaldı” sorusuna, “trafikte, geliyor” gibi
yetersiz yanıtlar alınırken, Kuryemex’in
web sitesinden birebir size ait kuryenin
nerede olduğunu görebilmek mümkün.
İnternet üzerinden verilen siparişle kuryenizin sizin seçtiğiniz saatte paketinizi
alması, istediğiniz saat aralıklarında teslim etmesi ve bu hizmetin ücretini görebilmek de mümkün. Buna ek olarak bir
toplantıdayken özel bir ihtiyacınızın size
teslim edilmesi gerekiyorsa, herhangi bir
şekilde telefon açmadan akıllı telefonunuzdan sisteme girerek, ücretini de görüp
teslimat siparişi verebiliyor.
Şu an 10 özel donanımlı motorlarla büyük
ebatlı kolileri taşıyan Kuryemex, 2015 yılı
sonunda tüm büyük kentlerde araç filosuna sahip olmayı, 2016 yılı sonunda ise
tüm Türkiye’de aynı gün teslimat yapmayı hedefliyor.
12
konuk
“Müşteri memnuniyeti ve
sürdürülebilir büyüme
önceliğimiz”
1976 yılından bu yana hizmet sağlayan DSV, dünyanın en büyük ilk 6 lojistik firmasından
biri. Önceliklerinin müşteri memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme olduğunu dile getiren DSV
Hava ve Deniz TAŞ Genel Müdürü Ozan Önder, “Medkon Lines ile uzun yıllara dayanan
işbirliğimiz devam ediyor. Akdeniz’de Medkon’un girmiş olduğu pazarlarda hızlı karar verebilme ve müşteri bazlı çözüm üretmesi, çalışmalarımızın ve işbirliğimizin gelişmesinde en
büyük etken” diyor
Global bir tedarikçi olan DSV’yi tanıyabilir miyiz, bugüne kadar aldığı yol
hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?
DSV, hava- deniz- depolama - kara ve
proje taşımaları için lojistik çözümler
sunan global bir tedarikçi konumunda.
70’den fazla ülkede ofisimiz bulunuyor,
profesyonel ve avantajlı genel çözümlerimizle yaklaşık 22 bin DSV çalışanı ile
hizmet veriyor. Dünya çapında yıllık geliri
2013 için 6.1 milyar Euro. Bu ciro ve işlem
hacmi ile dünyanın en büyük ilk 6 lojistik
firmasından biri. DS’nin anlamı Danca’da
“De Samsensluttede Vognmaend”, yani
“birleşmiş nakliyeciler”dir. 1976 yılında
10 bağımsız nakliyecinin kurmuş olduğu
bir firma, zaman içerisinde tüm dünyada
38 adet lojistik firmasını satın alarak şu
anki büyüklüğüne ulaştı. Türkiye’de ise
faaliyetlerimize 2006 yılı Temmuz ayında
başladık. İlk olarak 2 ofis ve 10 kişi ile
başladığımız bu yolda şu an hava, deniz
ve kara olarak 13 ofis ve 250 kişilik deneyimli personelimiz ile hizmet veriyoruz.
Zor bir sektörde uzun zamandır faaliyet gösteriyorsunuz, sizce başarılı bir
şekilde ayakta durmanın altında hangi
kriterler yatıyor?
Türkiye pazarı rekabetin çok çetin olduğu bir pazar, maalesef ki bu pazarda
Türkiye’de rekabetin anlamı fiyatla doğru
orantılı, özellikle yabancı firmalar için çok
zorlu pazarlardan biri, “dinamikleri Güney
Amerika ve Çin ile kısmen örtüşebiliyor”
diyebiliriz. Bu işe başladığımızdan beri
söylediğimiz bir söz var, “müşterilerimize
mal taşımıyoruz bizler bilgi taşıyoruz.”
Bu anlamda birinci önceliğimiz müşteri
memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme.
Uluslararası pazarlardan edinilmiş bilgilerimizi Türkiye pazarı dinamiklerine göre
adapte ettik. Bunun yanı sıra hizmet kalitemizi artırabilmek için zorlu sertifika ve
eğitim programları uyguladık. Son 3 yılda
ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi,
ISO 14001:2004 Çevre Yönetim Sistemi,
OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 27001:2006
Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi ve ISO
10002:2006 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi sertifikalarını aldık.
Faaliyet konularınız öğrenebilir miyiz,
hangi konularda hizmet veriyorsunuz?
DSV Holding büyümenin vermiş olduğu
yavaşlıktan kurtulabilmek için kendi içinde 3 ayrı yapıda hizmet veriyor ve girmiş
olduğu tüm pazarlarda 3 ayrı tüzel şirketini devreye sokuyor. Şu anda Türkiye’de
DSV Hava ve Deniz Taşımacılığı AŞ olarak bir şirketimiz, Deniz-Hava-Proje Taşımacılığı, DSV Uluslararası Kara organizatörlüğü AŞ olarak diğer bir şirketimiz de
uluslararası kara taşımacılığı – depolama
ve lojistik hizmeti veriyor. Konsolide ciro
ile her 2 şirketimiz şu an Türkiye’nin en
büyük ilk 10 lojistik firması sıralamasında
bulunuyor.
Medkon’a teşekkür
Deniz taşımacılığının gelişimi için sizce hangi koşuluların sağlanması gerekiyor? Neler yapılmalı?
3 tarafı denizle çevrili güzel ülkemiz, hepimizin bildiği üzere deniz taşımacılığının
gelişimi konusunda maalesef biraz yavaş
kaldı. Fakat son dönemde yine güzel yatırımların olduğunu görüyoruz ama yine
de önümüzde uzun bir yol var. Deniz taşımacılığının artması Türkiye’nin ithalat
ve ihracatı ile doğru orantılı olduğundan
dolayı Anadolu’daki firmalara daha fazla
teşvik ve özellikle tren taşımaları ile kombine bir şekilde bölgenin desteklenmesi
gerekiyor. Bugün New York’tan Los Angeles’e, 4 bin 500 kilometre mesafeye 1
konteyneri hızlı trenle bin dolar gibi bir rakama taşıyabiliyorken, Türkiye’de bu rakam 450 kilometre mesafe için ödeniyor.
Bu durum ihracatçı ve ithalatçı üzerinde
büyük baskı yaratıyor.
Deniz taşımacılığının dünyadaki gelişimini değerlendirir misiniz?
Deniz taşımacılığı tüm dünyada hâlâ
vazgeçilmez ve büyüyen bir pazar olmakla beraber 2008 yılından bu yana
hepimizin bildiği üzere kâr problemi
yaşanıyor. Bu olumsuzlukta maliyetin
azaltılabilmesi için herkesin kapasite
artırmasına yol açmış ve bu hareketle
de pazarda yine arz talep dengesinde
sıkıntılar baş gösterdi. Deniz taşımacılığı insanoğlunun başlangıcı ile hemen
hemen aynı yaştadır. Umuyoruz ki yeni
birleşmeler ile pazar yeniden eski günlerine dönecek.
Türkiye’de deniz taşımacılığının geleceği ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Önümüzdeki dönemde neler yaşanacak sizce?
Güzel ülkemizin denizcilikte daha iyi bir
noktaya gelmesi hepimizin temennisi…
Özellikle Akdeniz’in aktarma noktası olması, Türkiye’nin denizcilik noktasında
hızlı bir şekilde ilerlemesini sağlayacak.
Maliyet avantajı ile Türk denizcilik sektörünün Akdeniz’de daha etkin bir rol
alacağı aşikâr. Bu nedenle sektör olarak
hepimiz bu noktada olumlu düşünüyoruz.
Medkon Lines ile işbirliğiniz hakkında
bilgi alabilir miyiz, ne zamandan bu
yana Medkon ile tanışıyorsunuz?
Medkon Lines ile uzun yıllara dayanan
işbirliğimiz devam ediyor. Akdeniz’de
Medkon’un girmiş olduğu pazarlarda hızlı
karar verebilme ve müşteri bazlı çözüm
üretmesi, çalışmalarımızın ve işbirliğimizin gelişmesinde en büyük etken. Türk
denizcilik sektörünün gelişimine katkıda
bulunması ve özellikle kabotaj taşımalarında verilen hizmet sadece DSV değil,
tüm pazarda büyük övgü alıyor. Bu anlamda bugüne kadar Medkon’un şirketimize göstermiş olduğu servis ve hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz.
14
haber
Mısır’da yeni kanalın
35 kilometrelik bölümü
seneye açılacak
Mısır’da tarihi Süveyş Kanalı’ndaki çalışmalara hız verildi. Kanala paralel olarak yapılan yeni
deniz geçidinin 35 kilometrelik kısmının 2015’te açılması planlıyor
Süveyş Kanalı’na yeni paralel kanal
açma işi hızlandı. İki yönlü trafiği sağlamayı amaçlayan yeni projenin Süveyş,
Akdeniz ve Said Limanı arasındaki 72
kilometrelik mesafeyi 11 saatten 3 saate
indirmesi bekleniyor. Mısır ordusu tarafından denetlenen proje, El-Sisi’nin popülerliğini arttırmak ve Mısır ekonomisini
canlandırmak için anahtar proje olarak
görülüyor. Kanal Mısır’a yıllık yaklaşık 7
milyar Euro kazandırırken yeni projenin
2023 yılında ülke ekonomisine 10,5 milyar getiri sağlaması bekleniyor.
145 yıllık tarihi olan Süveyş Kanalı, 1956
yılında Fransız ve İngiliz hissedarları olmasına rağmen Nasır tarafından kamulaştırıldı, hissedarlar ise kapı dışı edildi.
Altı Gün Savaşı’ndan sonra sekiz sene
kapatılan Süveyş Kanal’ı 1975 yılında
yeniden açıldı. Kanaldan geçirilebilecek
en büyük gemi sınıfı olan süper tankerler
ise bu aşamada kullanıma girdi. 5 sene
sürmesi beklenen kanal büyütme projesinin maliyetinin ise 3 milyar Euro’yu aşması söz konusu. Projeyi finanse etmek
için Mısır devleti faizi yüzde 12’lere varan
tahvil ihraç etti. Ancak tahvil alımı sadece
Mısır halkına kapalı tutuldu.
Kanalın kullanımından gelecek maddi
gelirden çok kanal çevresinde kurulacak
lojistik platformun ekonomiye güçlü bir
katkı sağlaması söz konusu.
16
kaptan konusuyor
“Mesleğin zorluğu,
doğa şartları
ve özlem”
Medkon Lines Maryam’ın Kaptanı Koray Gürsoy, bugüne dek onlarca limana ulaştırdı gemisini… Mesleğin en zor yanının, acımasız doğa şartları ile mücadele ve aileye duyulan özlem
olduğunu anlatan Kaptan Gürsoy, genç kaptanlara da önerilerde bulundu
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Denizle olan hikâyeniz ne zaman, nasıl
başladı?
1970 Çanakkale doğumluyum, evliyim
ve annesinin denizcilik mesleğinden şimdiden uzak tutmaya çalıştığı 6 yaşında
bir oğlum var. Tutkunu olduğum denizde çalışmaya, Ege Üniversitesi Çeşme
MYD’dan 1992 yılında mezun olduktan
sonra başladım. 4 yıl çeşitli firmalarda
çalıştıktan sonra 1996 yılından 2002 yılına dek yardımcı denizciliğin konteyner
gemilerinde çalıştık. Yardımcı denizciliğin
konteyner gemilerini elinden çıkarmasından sonra firmamızın Maryam isimli gemisinde çalışmaya başladım.
Mesleğinizin zorluklarından bahseder
misiniz?
Mesleğimizin en zor yanı acımasız doğa
şartları ile mücadele ve hiç tanımadığınız
insanlarla kısıtlı bir alanda ve zor şartlarda yaşamaya çalışmak. Evlenip çocuk
sahibi olunca, bir de tüm bunlara büyük
bir özlem ekleniyor. Eski denizcilerin söylediği gibi, “Denizciler yedikleri fırtınaların
sıkıntısını, korkusunu, kadınlar doğum
sancılarının acısını unutmasa, ne denizciler bir daha denize çıkar, ne de kadınlar bir daha hamile kalır”. Bu benzetme,
doğa ile mücadelemizin zorluğunu az da
olsa anlatıyor.
Meslek hayatınız boyunca unutamadığınız bir anınız var mı?
Denizde çalışmaya başladığım ilk yıl,
Marmara Denizi’nde bir koster makine
arızası nedeniyle durmuş ve kuvvetli
rüzgâr sebebiyle Kapıdağ Yarımadası’na
doğru sürüklenmeye başlamıştı. Geminin
yaptığı tüm görüşmeleri, yardım isteklerini ve korkularını VHF’den an ve an
dinlemiştik. Gemi en sonunda kayalık bir
bölgede karaya oturmuş, yardım gelmediği için de personel bir süre sonra gemiyi
terk etmişti. En son da kaptan… Personelin kurtarıldığı haberini duyabilmek
için umutla bekledik ancak 2 gün sonra
umutları tüketen acı haber alındı. Marmara’nın, Türkiye’nin ortasında kurtarılamayan bu denizcilerin hikâyesi, denize
çıktığım ilk yılda, denizde ne kadar yalnız
ve bir başımıza olduğumuzu dramatik bir
şekilde öğretmişti.
Peki, bugüne dek hangi bölgelere, nerelere gittiniz? En çok keyif aldığınız
yolculuğu anlatır mısınız?
Kutuplar haricinde tüm kıtalarda birçok
ülkeye gittim. Gittiğim her limanda keyif
alabileceğim, ilgimi çekecek bir şeyler
buldum. Ama tek tek söylemem gerekirse, Akdeniz’de Barselona, Karadeniz’de
Odessa, Güney Amerika’da Manaus,
Orta Amerika’da Havana, Kuzey Amerika’da Vancouver, Uzakdoğu’da Ho Chi
Min City (Saigon), en sevdiğim limanlardır. En keyif aldığım seyir ise muhteşem
yağmur ormanları arasında ilkel kabile
yaşamlarının kıyısından, Brezilya’nın
Manaus Limanı’na gitmek için Amazon
Nehri’nde yaptığım 2,5 günlük seyir
oldu.
Epey yer görmüşsünüz ama hayalinizde olan bir yolculuk var mı?
Norveç Fiyord’larına gitmeyi her zaman
çok istemişimdir. Umarım ben denizi, deniz de beni bırakmadan bu bölgede seyir
yapma imkânım olur.
Denizcilik fakültesi mezunu genç kaptanlara önerilerinizi sorsak, neler söylersiniz?
Okulda aldıkları eğitim şüphesiz çok
önemli ama unutmasınlar ki, mesleğin en
az yüzde 80’i gemi üzerinde öğrenilir. Bu
nedenle staj dönemi de dâhil, mesleğe
adım attıkları andan itibaren işlerini severek ve ciddiye alarak yapsınlar. İkinci
bir yabancı dil, hem meslek hayatlarında
hem de özel yaşamlarında kendilerine
çok fayda sağlayacaktır. İş arayan değil,
firmalar tarafından aranan personel olmak için çaba sarf etsinler.
Seyir defterine düştüğünüz en önemli
not ne oldu?
Seyir defterine rutin yazılması gerekenler dışında bir şey yazmak zorunda kalmadım. Ancak kazasız belasız geçen
bir kontrat sonunda gemi idaresini yeni
gelen kaptan arkadaşa teslim edildiğini
seyir defterine yazmaktan her zaman
mutluluk duymuşumdur.
haber
18
haber
Gemi hastanesinin ihalesi
2015’in başında yapılacak
2015’in ilk çeyreğinde gemi hastane projesi ihaleye çıkılacak ve projenin yapımına
İstanbul’da başlanacak
Gemi hastanesi projesi için harekete
geçildi. 200 yataklı bir gemi hastanesi
limanda bulunacak. Gemi hastanesinin
özellikle sahil şeridinde bulunan illerde
olağanüstü durumlar ve afetlerde kullanılması planlanıyor. Gemi hastanesinin
ihalesi ise 2015 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirilecek.
ABD, Çin ve İspanya gibi ülkelerin sahip
oldukları gemi hastaneler genellikle yük
gemisi ve tankerlerden dönüştürülürken
Türkiye’nin üreteceği gemi hastane herhangi bir gemiden dönüştürülmeden dünyada bu amaç için inşa edilen ilk gemi
hastane olma özelliği taşıyacak.
Proje tamamlandı
Sağlık Bakanlığı’nın uzun süredir üzerinde çalıştığı gemi hastane projesi
başlıyor. Geçtiğimiz aylarda ABD’deki
gemi hastaneyi inceleyen Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu ve proje üzerinde
çalışan Bakanlık ekibi proje hazırlıklarını
tamamladı.
Dünyada ilk gemi hastane olma özelliği
taşıyacak olan ‘Gemi Hastane Projesi’ için Sağlık Bakanlığı 2015 yılının ilk
çeyreğinde ihaleye çıkmayı hedefliyor.
Gemi hastanenin yapımında kullanılacak
ürünler Türkiye içindeki kaynaklardan
sağlanacak. Kamu-özel ortaklığı ile Tuzla
tersanesinde yapılması planlanan gemi
hastane tamamen yerli üretim olacak.
Yap-İşlet-Devret modeli
Projede gemi hastane için çıkarılan (Güncel piyasa durumu göz önünde bulundurularak) maliyet yaklaşık 300 milyon TL
İhaleyi alan firma gemiyi yap-işlet-devret
modeliyle işletecek. Buna göre Bakanlık
proje kapsamında geminin yapımı için
süreyi 24+3 ay şeklinde planlıyor. Öte
yandan firma 27 aydan daha kısa bir
sürede gemi hastaneyi devreye soktuğu
takdirde her ay için devlet ayrı kira verecek. Gemi hastaneyi yapacak olan firma
25 yıl hastane olarak işlettikten sonra
devlete teslim edecek. Böylece devlet
gemi için bir kuruş ödemeden gemi hastaneye sahip olacak.
Ülkelerin yardımına koşacak
Gemi hastanenin rotasını Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Acil Sağlık Hizmetleri
Genel Müdürlüğü belirleyecek. Böylece
herhangi bir afet, salgın, savaş veya olağanüstü durumlarda Bakanlık gemi hastaneyi o bölgeye gönderebilecek. Ayrıca
okyanusa açılabilecek şekilde tasarlanacak olan gemi hastane, afet durumlarında başka ülkelerin de insani amaçlı
yardımına gönderilecek.
Gemi hastanesinin özellikleri
Boyu 203, genişliği 26, yüksekliği 29
metre olacak. 10 güvertesi, heliportu ve
15-20 bin metrekare kapalı alanı bulunacak gemi hastane, 20-22 deniz mili hızla
gidecek.
Gemi hastanenin acil ünitesinde 15’er
muayene ve müşahede, 2’şer müdahale
ve resüsitasyon yatağı olacak. 17 branşta poliklinik ve her tür ameliyatın yapılabileceği gemi hastanede, ikisi özellikli
beyin ve kalp damar cerrahisi olmak üzere 8 ameliyathane bulunacak. Gemi hastanede 2 doğumhane, 20’si erişkin, 6’sı
çocuk, 4’ü yeni doğan olmak üzere 30 yoğun bakım yatağı, 6 yataklı diyaliz ünitesi,
2 yataklı yanık ünitesi, tıbbi gaz üretim ve
dolum sistemi, 200 hasta yatağı olacak.
Personel ve hasta bölümleri yolcu gemisi
standardında planlanan gemi hastanede
316 sağlıkçı, 35 de geminin işletiminden
sorumlu personel görev yapacak. Görev
türüne göre sağlık personeli planlamasında değişiklik yapılabilecek.
Gemi hastanesinin detayları
-Dünyada ilk gemi hastane olma özelliği
taşıyacak
-Kamu-özel ortaklığı ile Tuzla Tersanesi’nde inşa edilecek
-Yaklaşık 300 milyon TL’ye mal olacak
-Gemiyi yapan firma 25 yıl hastane olarak
işlettikten sonra devlete teslim edecek
-2015 yılı ilk çeyreğinde ihaleye çıkılması
planlanıyor
-Gemi yapım süresi 24+3 ay şeklinde
planlandı
-Gemi hastane 200 yataklı olacak
-Gemi hastane normal zamanda kıyı şeridi olan illerde görev yapacak ancak herhangi bir afet veya savaş durumu olması
halinde o bölgeye gönderilecek.
National Business Academy:
Çalışanların yüzde 93’ü
eğitimsiz!
National Business Academy’nin dış ticaret ve lojistik sektöründe
profesyonel olarak çalışan bin 234 katılımcı üzerinde yapmış olduğu araştırma sonucu, ankete katılanlardan yüzde 93’ünün mesleki
bir eğitim almadığını ortaya koyuyor. Aldığımız geribildirimler “çalışanların yaptıkları işi hâlâ
çevrelerindeki iş arkadaşlarından ve yöneticilerinden el yordamıyla ve amatörce öğrenmeye
çalıştıklarını” gösteriyor
mi Bakanlığı tarafından “eğitimci kurum”
olarak yetkilendirilen NBA Turkey belirli
eğitimlerini şirketlere özel olarak yüzde
70 teşvik ile veriyor.
Doğru bir karar veriyorsunuz. Çünkü
çoğunluk da sizin gibi düşünüyor!
Fortune 500 sıralamasına göre Türkiye’nin en büyük 284 şirketi referanslarımız arasında yer alıyor. Siz de onların
güvendiği bu uluslararası güçten yararlanmak ister misiniz?
Çalışanların bu süreçte kendilerine aktarılan eksik ve yanlış bilgiler nedeniyle
çoğu kez hata yaptıklarını, kontrolü kaybettiklerini, zaman ve para kaybına sebep olduklarını gözlemliyoruz. Bu tablo
ülkemizde dış ticaret ve lojistik alanında
faaliyet gösteren şirketlerin büyük bir bölümünün işlerini yüksek maliyetlerle ve
ciddi bir risk altında yürüttüğüne işaret
ediyor. Bu durumu düzeltmenin en kısa
yolu ise bireysel ve kurumsal olarak nitelikli eğitimlere yatırım yapmaktan geçiyor.
Bu çerçevede, gelişimi ve değişimi temel
alan felsefesi ile sunulan eğitimleri bir
kültür haline getiren kurumumuz temel
altyapıya sahip, ayakları yere sağlam
basan, kazandığı bilgi ve becerileri gerek
yurtiçi projelerde gerekse dış pazarlara
açılmakta kullanabilecek profesyonel dış
ticaret uzmanları yetiştiriyor.
Uzman kadromuz, bilgiye dayalı dinamik
ve modern yapımızla firmalara dış ticaret,
lojistik yönetimi, lojistik ve tedarik zinciri,
proje yönetimi, uluslararası pazarlama
ve e-ticaret konularında eğitim ve danışmanlık hizmeti sunuyoruz.
Aynı zamanda, ihracatı arttırmak adına
uygulanan destekler kapsamında Ekono-
20
ünlü bir göz...
/ Röportaj: Murat Küçük
10 parmağında 20 marifet bir adam:
Nasuh Mahruki
Türkiye’nin en yetenekli isimlerinden biri Nasuh Mahruki... Everest’in zirvesine çıkarak Türk
bayrağını dalgalandıran Mahruki, kişisel gelişim, takım çalışması, motivasyon, liderlik, risk
yönetimi ve hedef odaklılık gibi konularda verdiği eğitimlerle herkesin kendi Everest’ine
çıkabilmesine olanak sağlıyor. Kaptan-ı Derya Nasuhzade Ali Paşa’nın torunu olan ve denizci bir aileden gelen Nasuh Mahruki, son kitabını, AKUT’u ve daha birçok konudaki fikirlerini
Pruva’ya anlattı
“Herkes Everest’e tırmanamayabilir; ama herkesin tırmanabileceği bir
Everest’i vardır.”cümlesi sizin hayata
bakışınızı mı anlatıyor? Öncelikle buradan başlayabilir miyiz?
Hepimiz; ailemizden ve daha gerideki atalarımızdan gelen, üzerinde söz
hakkımızın olmadığı genetik bir mirasa
sahibiz. Doğduğumuz andan itibaren
çevreyle kurduğumuz iletişimle, hem
yeni kabiliyetler kazanıyoruz hem de
içimizdeki yetenekleri ortaya çıkarıyoruz. Hepimiz farklı yeteneklere sahibiz.
Dolayısıyla herkesin kendi yeteneğini ve
potansiyelini keşfetmesi ve özellikle çocuklarda yetenek yönetiminin yapılması
gerekiyor. Çocukları zihinsel ve fiziksel
becerilerine göre doğuştan avantajlı olduğu ve yapmaktan keyif aldığı alanlara
yönlendirerek onların yaşam yolculuklarını çizmeleri sağlanmalı. Everest Dağı
da dünyanın en yüksek dağı olmasıyla
burada bir sembol. Bu açıdan baktığımızda tabii ki herkes en üst düzey performansı gösteremeyecek ama herkesin
gösterebileceği bir üst performans var.
Çocuklarımızın yetenekli olduğu alanları
bulabilirsek ve o yetenekli olduğu alanlara yönlendirebilirsek kendilerine göre en
iyi performansı gösterme imkânı bulabilecektir. Zaten mutluluğun tanımı da budur. Kişinin kendisini başarılı hissetmesi,
toplum içinde gelebileceği en yüksek makama ulaşması onun mutlu olmasını sağlar. İnsanlar herkesin koştuğu hedeflerin
peşinde koşmak zorunda değil. Herkes
kendi hayalinin, kendi tutkularının, kendi
potansiyelinin ona izin verdiği şeylerin
peşine düşmeli. “Everest’inize tırmanın”
derken anlatmak istediğim de bu.
Okulda alınan eğitimin, yetenekleri ortaya çıkarmada nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?
Maalesef Türkiye gibi gelişmekte olan
veya az gelişmiş ülkelerde eğitim sistemi
büyük problem. Bizim gibi ülkelerde bir
şekilde sistemin başına geçmiş olanlar,
sistem değişmesin diye toplumun en temel dinamiği olan değişime direnç gösteriyorlar. Bu durum, sistemi değiştirmemek için sistemi yönetenlerin kullandığı
bir yöntem. Eğitim sistemini de buna göre
revize ediyor ve çocukları çok erken yaştan itibaren birbirine benzetiyorlar. Bu da
çocuğun yeteneğinin kısırlaşmasına ve
içindeki cevherin dışarı çıkamamasına
sebep oluyor. Bütün herkes gibi sıradan
bir şekilde hayatını sürdürüyor. İhtiyaçlar
hiyerarşisini ortaya atan Abraham Maslow, “Eğer yapabileceğinizden daha azını
yapmayı planlıyorsanız, hayatınızın sonuna kadar mutsuz olacağınız konusunda sizi uyarmak isterim.” demiş. Mutsuzluğun ana kaynağı da insanların gerçekte
potansiyellerinin doruğuna ulaşamadan,
çok daha aşağılarda bir yerlerde performans göstermeleridir. Çünkü sistem
onları daha yüksek yerlere ulaştırmıyor.
Sadece basit bir şeyler başararak ve
sıradan bir hayat sürdürerek ömür boyu
buna katlanmak zorunda kalıyorlar.
Siz hayatı; dağcılık, kitap, fotoğraf,
eğitim gibi tüm renkleriyle yaşayan
birisiniz. Şu sıralar hangi çalışmaları
yürütüyorsunuz?
Ülkenin içinde bulunduğu korkunç durumdan ötürü uğraşılarımı gerçekleştirme
isteğim yok. Oğlumuz daha dünyaya yeni
geldi. Onunla vakit geçiriyoruz. Bir taraftan AKUT’ta çok iyi bir alan yarattık. Topluma doğru bir örnek yayılması açısından
orayı güçlendirmeyi düşünüyoruz. Özel
sektörün, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının katıldığı, kişisel gelişim, takım çalışması, liderlik, motivasyon, risk
yönetimi, hedef odaklılık gibi konularda
gerçekleştirdiğim seminerlerim devam
ediyor. Son kitabım olan “Kendi Everest’inize Tırmanın” kişisel gelişim temalı bir
kitap ama neticede zirve odaklı, başarı
odaklı bir yaşamı nasıl kurabileceğimizi,
64 adımdan oluşan ‘başarının ve mutluluğun zihin haritası’ adını verdiğim süreci,
kendi hayatımdan örnekler vererek anlatmaya çalıştım. Kitap herkesin kendi gibi
olması fikrini savunduğu için herkesin
okuyup hayatına uyarlayabileceği bilgiler
içeriyor. Bu kitapla ben insanların kendini
keşfetmesini ve kendi varoluşunu ortaya
koymasını istiyorum.
AKUT, binlerce kişiden oluşan bir aile
Türkiye’nin en önemli sivil toplum
kuruluşlarından birisi olan AKUT’u anlatır mısınız? Devletten destek alıyor
musunuz?
AKUT devletin hiçbir desteğini almadan
kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür. Biz
hala arabalarımıza Motorlu Taşıtlar Vergisi, telsizlerimize frekans takip ücreti
veriyoruz. Devlete bugüne kadar 2 ekip
daha kurmamızı sağlayacak vergi verdik.
Bu yaklaşık 300 bin TL. Maliye eski Bakanı
Kemal Unakıtan’a iki kere, mevcut Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’e bir kere, Efkan
Ala’ya da bir kere dilekçe vermek için gittim. Çünkü devlet bize destek vermediği
gibi can kurtardığımız arabalarımızdan ve
telsizlerimizden vergi alıyor. Vatandaşın
can güvenliğini devletten fazla sağlayarak
devletin yapması gereken işleri biz yapıyoruz. Ama tüm uğraşlarımıza rağmen bizden bu parayı alıyorlar.
operasyona katılarak bin 870 insan hayatı
kurtardı. Her gelen kişi kendi ilgi alanı ve
mesleki yeterliliğine göre AKUT’un organizasyonel sürecinde, bölümlerde, birimlerde bir yer alıyor. Operasyonel personelde
olmak istiyorsa eğitimlere katılıyor. Genel
merkezdeki 3 sekreter arkadaştan başka
maaşlı personel yok. Büyümeyi, çoğalmayı, yeni oluşumlara gitmeyi planlıyoruz. Nitelikli insanların bir arada olduğu bir ortam
yaratıldığında ortaya nitelikli bir iş çıkıyor.
Türkiye’nin en güvenilir sivil toplum
teşkilatlarından biri olan AKUT’un örgütlenme biçimi nasıl gerçekleşiyor?
AKUT’un içinde yer almak isteyenler
nasıl bir yol izleyebilir?
AKUT’un örgütlenme biçimi her seviyede
liderlik modeli. Bu benim çok özen gösterdiğim bir model.1996’da kurulan AKUT,
toplamda 33 takımdan yani bin 700 civarı
gönüllüden oluşuyor. Şu an; vakfımız, yayınevimiz, enstitümüz, çocuk akademimiz,
üniversitelerde öğrenci topluluklarımız,
ilköğretim kulüplerimiz var. Artık çok geniş bir alanda çalışıyoruz. AKUT binlerce
kişiden oluşan bir aile. 33 bölgemiz var. Bu
bölgelerde yaşayan insanlar, www.akut.
org.tr web adresimizden takım liderlerinin
bilgilerine ulaşıp, kapılarımızı çalarak gönüllü olabilirler. Arama kurtarma bir takım
işi olduğu için bu bölgelerin dışında yaşayan kişiler için şimdilik yapılacak bir şey
yok. Gönüllü olduktan sonra bütün eğitimler tarafımızdan veriliyor. AKUT’a tam anlamıyla katılma birkaç yıl devam eden bir
süreç. AKUT tamamen gönüllü ve karşılıksız olarak 18 yıl içinde bin 600’ün üzerinde
Bir yelkenli ile dünya turu hayali
Dünyanın birçok noktasını gören birisi
olarak unutamadığınız bir yer var mı?
Aklınızda yer eden coğrafyaları söyler
misiniz?
80’nin üzerinde ülkede bulundum. Himalaya Dağları çok heybetli, ve olağanüstü
bir yer. Oraya gidince insanın zeki ama
doğadaki diğer canlılarla karşılaştırıldığında çok kırılgan bir canlı olduğunu fark
ediyorsunuz. Hindistan da benim için ayrı
bir öneme sahip. Bir sene gezip bir gün
bile bıkılamayacak bir ülke. Dünyada yaşayan her üç kişiden biri ya Hintli ya Çinli
olduğundan büyüleyici bir kültüre sahipler.
1.6 milyar insan, yüzlerce dil, din, yüzlerce
farklı kültür aynı coğrafyada. 300 kilometre
gidip bambaşka bir kültürle karşılaşıyorsunuz. Çok fazla turist çektiği için gezgin
kültürüne de hakim bir yer ve hırsızlık hariç güvenli bir yer olduğunu söyleyebiliriz.
Onun dışında Avustralya çok güzel ve
oldukça medeni bir ülke. Orayı doğadan
kopmamış bir Avrupa olarak anlatabiliriz.
Doğal değerlerini hiç kaybetmemiş ama
Avrupa kadar gelişmiş. Avustralya’nın kendine özgü iklimi ve coğrafyası var. Güney
Amerika’da Patagonya’ya uçsuz bucaksız
bir alan. Özellikle kıyılarında olağanüstü
bir yaşam var. Kültür olarak da inanılmaz
bir medeniyete sahip. Avrupa’nın gelişmiş
ülkeleri de gerçekten hayranlık uyandırıcı.
Yani bugün bir Almanya’da, İsveç’te, Norveç’te, Fransa’da insana verilen değer,
insanların temel hak ve özgürlüklerinin dokunulmaz olması, demokrasinin ve hukukun üstünlüğü, insanın kendini insan gibi
hissetmesini sağlıyor. Türkiye’de Sinop’u,
Artvin’i, Amasya’yı, Eskişehir’i çok seviyorum. Buralar mutlak gidilmesi, görülmesi
gereken yerler.
Deniz, denizcilik sizin için neyi ifade
ediyor? Bu konuda bir anınız varsa bizimle paylaşır mısınız?
İnsanın hayatında mutlaka deniz olmalı
diye düşünüyorum. Ben denizsiz bir kentte
mutlu bir hayat yaşayabileceğimi zannetmiyorum. Mutlaka o denizin kokusunu duymam, görüntüsünü görmem lazım. İstanbul’u da o yüzden çok seviyorum ve başka
hiçbir yerde de yaşamak istemiyorum.
Ben amatör bir kaptanım. Tekneyle Ege
ve Akdeniz’in tamamını gezdim. Yunan
adalarına, Kıbrıs’a, Beyrut’a tekneyle gittim. İleride de hayalim yelkenli bir tekneyle
dünya seyahati yapmak. Ayrıca aletli dalış
da yapıyorum. Ailemizin kökeni Kaptan-ı
Derya Nasuhzade Ali Paşa’ya dayanıyor.
Kendisi II. Mahmut zamanında Osmanlı
İmparatoru’nun deniz kuvvetleri komutanı
ve bir savaşta şehit olmuş bir kumandan.
Dolayısıyla denizcilik ailede var.
22
izmir...
İzmir...
“İzmir’ de hayat beklenmez, kovalanmaz
da. O zaten sizinle beraberdir. Ufkun ötesini muştulayan bir deniz vardır. Mutlulukla dolu, sakin…
Körfez vapurlarının sakin gidişinde hırslarınız yok olur, kovalamayı bırakırsınız,
hatta martılara gevrek atacak kadar iyilikle dolarsınız.
Ne varsa bu şehirde, bayatlamış vapur
çayı bile nektar olur.
Hafta sonları denize doğru bir göç başlar.
“Ey hayat, biz Çeşme’ye gidiyoruz, sen
de arkadan gel” der İzmirliler muzipçe.
Ve ne gariptir ki hayat, uslu bir çocuk gibi
onların peşinden gider.
Ne garip, uçak biletinin üzerinde adımın
hemen yanında yazan izm. harflerine
sevgiyle bakıyorum.
Sabırsızım, sevgilisine kavuşacak âşıklar
kadar.”
Cemal Süreya
Güzellikleriyle, deniziyle, boyozuyla,
kumrusuyla Türkiye’nin en güzel, en cana
yakın, en sıcak illerinden biri İzmir. Hakkında söylenenlere inat, hala insana umut
veren sosyo-kültürel yapısıyla da bir başka. İzmir hakkında söylenecek çok şey,
belki sorsanız sorduğunuzun anlatacağı
onlarca hatıra, geceler, gündüzler, ismine yazılmış şarkılar, kitaplar var. Peki,
İzmir’den bu kadar güzel bahsediliyorken
oraya gidince neler yapmalı?
50 maddede İzmir
1-İstanbul’dan geldiyseniz, burada da “karşı” kavramı vardır. Şaşırmayın.
2-Boyoz’un ne olduğunu hemen öğrenin ve evinize yakın bir boyozcu bulun. 3-Bu şehirde -özellikle İstanbul’dan geldiyseniz- insanlar birine çarptıklarında özür diler, genelde sabahları “günaydın”, akşamları
“iyi akşamlar”, gün genelindeyse “iyi günler” diyerek güler yüz gösterirler. “Teşekkür ederim” de en çok duyacağınız kelime gruplarından biridir.
4-Daha önceden yediğiniz adı kumru olan sandviçlerin hepsinin orijinal olmadığını kabul edin, zira İzmir´deki kumruyu İzmir´den
başka hiçbir yerde yiyemezsiniz. 5-Simit yoktur. Gevrek vardır. Çekirdek yoktur. Çiğdem vardır. 6-Tarihi asansöre ile yukarıya çıkıp körfez manzarasının tadını çıkarın. 7-Bu şehirde Flaman Protestan Kilisesi dâhi vardır.
8-Birilerine adres sormak için çekinmeyin. İzmir´de iyi insanlar yaşar, onlara sorun. Hatta sizi gideceğiniz yere kadar bile bırakabilirler.
9-Çay içilip kuşlara gevrek atılabilen vapurlara binin ve karşıya geçin. 10-Kemeraltı’nda geçirilecek bir gün de öğle öğününü, tarihi Kemeraltı Börekçisi’nde su böreği yiyerek ziyafete dönüştürün. Hemen
az ilerisinde bulunan Sefer Usta’nın henüz ülkede nam salmamışken işlettiği tarihi, ufacık dükkânda yiyeceğiniz kazandibi ile öğününüzü tamamlamayı unutmayın.
11-Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde dolaşırken sağa sola küçük sokaklara girin. Eski evleri, ilginç balkonları görün. 12-Genelde taksi şoförleri bile kibardır. Şaşırmayın.
13-Yağışsız ve aşırı sıcak olmayan bir havada Karşıyaka-Bostanlı arasını yürüyün. Bir hafta tatil yapmış gibi hissedersiniz kendinizi. 14-İstanbul’dan geldiyseniz Bostanlı ve Bostancı isimlerini karıştırmayın. 15-Ege Üniversitesi’nde okuyacaksınız “İzmir sıcaktır, soğuk olmaz” laflarına kanmayın. Bornova´da öyle soğuklar olur ki ilikleriniz
donar. Neyse ki uzun sürmez. 16-İzmirliler hakkında söylenenlerden ürkmeyin. Kıyı insanlarıdır onlar: Samimi, rahat ve dobra insanlardır. Yaşadıkça İzmir’in
huzuru siner içinize. 17-Mutlaka Bornova Çiçekliköy’de piknik yapın. Sabuncubeli mevkiinden Atatürk ile beraber kente yüksekten bakın. 18-Kaliteli mekân bakımından gözünüz açık olsun. Çünkü İzmirli işletmeciler pek reklâmı sevmezler. Müşteriler kendi bulsun isterler. 19-Sokak numaralarını takip ederek aradığınız yeri bulamayabilirsiniz. Şaşırmayın. 206 sokağın hemen paralelindeki sokakta 2510
sokak tabelası olabilir. 20-Bir vapur dolusu Göztepe ya da KSK taraftarının o gün maç sonrası haykırarak iskeleye gelmesine şaşırmayın, dahası korkmayın. Zararları yoktur. Bazı mekânlara bayrak asarlar. Bir kaç duvarı boyarlar. 21-İnsanların yardımseverliğine alışın. Otobüste sizin yerinize Kentkart basan kişiler karşılığında verdiğiniz parayı kabul etmezse
ısrar etmeyin. 22-Foça denildiğinde hangisi diye sormayın. O Eski Foça’dır. Gidin sahilinde güneş batarken bir şeyler için. 23-Teleferik’e gidin. Sonra İnciraltı´na geçin, kır kahvesinde bir çay için. 24-Urla´ya gidin. Nobel Edebiyat Ödüllü Yorgo Seferis´in evini, unutulmaz ses Tanju Okan’ın evlerini göreceksiniz. Ünlü edebiyatçımız Necati Cumalı´nin evi de orada. Urla İskelesinde yürüyün. 25-Sokakta yürürken bir kuyruk görürseniz dalın kuyruğa. Siz de sıraya girin. Lokma dökülüyordur. Yüzsüzlük edin iki tabak isteyin.
Çoğunlukla yadırganmazsınız. 26-İzmir’de Yunan’ın nasıl denize döküldüğünü merak ediyorsanız Karşıyaka İskelesi civarında “Göz göz göz”: Göztepe İskelesi
civarında “Kaf kaf kaf sin sin sin Kaf sin kaf” diye bağırın. 27-Alsancak Sevinç Pastanesi ve Konak’taki YKM taa... Bizans döneminden beri buluşma noktasıdır.
28-Hisarönün’de Cin Ali’nin dürümlerini yiyin. Oradan çıkıp Kızlarağası’na girin. Vitrinleri seyredin. 29-Bornova´da oturacaksanız akşamları Küçükpark’ta yapılır piyasa. Haberiniz ola. 30-Topçu’nun yerine gidip çöp şiş yiyin. 31-Alsancak’ta ve Kordon’da uzun saatler yürüyün. Yorulunca bir yere girip bir şeyler için. Sonra bir daha yürüyün. İyi gelir. 32-Konak Pier’i bir alışveriş merkezinden ziyade bir tarihi eser gibi gezin. En ucuna gidip denizi seyredin. 33-Fuar dönemi olmasa bile arada bir Kültürpark’a gidin. Yeşillikler arasında dolaşın. Rahatlarsınız. Lunapark’a gidin. Dönmedolaba binin. Bangır bangır müzik eşliğinde İzmir’e tepeden bakın. 34-Kent merkezinde arabayla dolaşmaya çalışmayın. Pek çok yere yaya olarak gidebilirsiniz. Park sorunu yaşarsınız. 35-İzmir’i mümkün olduğunca başka kentlerle kıyaslamayın. Onu kategori dışı olarak görmeye çalışın. 36-Eğer üniversite için İzmir’e geldiyseniz ve sınıf arkadaşlarınızdan biri İzmirliyse üniversite hayatınız harika geçebilir. Çünkü
İzmir´in yerlilerinin en fazla bir saat uzaklıkta bir yazlığı vardır. Yaz mevsimine doğru 6–7 kişi arabaya doluşulup oraya gidilir. Keyifli
anlar geçirilir. 37-Arkadaşlarınızla toplanıp yazın Bostanlı İskelesinde basket oynayın. 38-Acele etmeyin. Bu şehir acele edenleri sevmez. Dükkânlar geç açılır. Gece geç saatlere kadar açık kalır. Bazı esnaflar öğleden
sonra günün hâsılatını yeterli bulup dükkânı kapatır bir yerlere içmeye gider. 39-Yazın İzmir’de olacaksanız balkon evinizin en muteber yeri olacaktır. Çünkü duş aldıktan sonra banyodan çıkıncaya kadar
kurursunuz. Yazın İzmir boşalır. Trafik rahatlar. Çünkü pek çok İzmirlinin yazlıkları vardır. Oralara giderler. Karşıyakalılar Foça
civarında yer edinmişlerdir. Diğerleri de Çeşme, Karaburun, Mordoğan, Özdere, Ürkmez, Kuşadası, Seferihisar da yazlıklarda yaz
aylarını geçirirler. 40-Koşuşturmayın, yürüyün. 41-Otobüslerde ve bazı yerlerde “Piriştina, kalbimizdesin” yazısını görünce, Kosova’nın Piriştina kenti kastedilmiyordur. Merhum
Belediye Başkanı Ahmet Piriştina sevilen bir başkandı. 42-İnsanlar genelde huzurlu araba kullanırlar. Trafikte birbiriyle kavga edenler azdır. Trafikte yanlış yaparsanız biri “bilâder napiyon” der. Kaşlarını çatar, kızacak gibi yapar. Sonra bir gülümsemeyle oradan uzaklaşır. 43-Kızınca İzmirlilerin asfalyaları atar, Şaşırmayın. Asfalya Rumca sigorta, güvence demektir. Anlayacağınız sigortaları atar. 44- Alsancak Limanı’na yanaşmış birçok büyük yük gemisi görebilirsiniz.
45-Karşıyaka basketbol şubesiyle ön planda olan bir kulüptür. Futbol dışında çok sayıda branşta faaliyet gösterir. Örneğin yelken.
Taraftarları biz İzmirli değil Karşıyakalıyız derler. 35 ½ plakası taşırlar. Buna karşın “Göztepeliler tam 35 ve biz İzmir çocuğuyuz
ya siz?” sloganı taşırlar.
46-İzmirliler kendilerini çağdaş, ilerici ve batılı olarak görürler. Türkiye’nin batıya açılan kapısı, batıya dönük yüzü falan denir.
Okumuş yazmış insanı çoktur. 47-Çeşmeye gitmeyi ihmal etmeyin. Çeşmeye gidip de Çeşme kumrusu ve Rumeli pastanesinde sakızlı dondurma yemeyi unutmayın. Yakın yerlerinde çok güzel plajları vardır. Alaçatı’yı gezin. 48-Kimileri “Güzel İzmir” der. Bu sıfat burada yaşayan Rumlar tarafından konulduğu rivayettir. Kentte en fazla nüfusu uzun yıllar
Rumlar oluşturmuştur. Onlar İzmir i bir kraliçeye, Bornova’yı da bu kraliçenin tacına benzetirlermiş. Bu yüzden Güzel dedikleri
anlatılır. Doğruysa. 49-Fırsat bulursanız yakındaki İzmir köylerine gidin. Köylülerle sohbet edip Ege şivesini dinleyin. Gelivedim, gidivedim, nediyon
usen (Ne yapıyorsun Hüseyin) gibi cümleleri duyun. Selçuk ilçesinin Şirince köyüne gidin. Şarap evlerini ziyaret edin. Gözleme
yiyin. 50-İzmir fuarlar kentidir. Kültürpark’ta yıl boyunca pek çok sektörün fuarı yapılır. Ama en görkemlisi ve büyüğü ağustos ayının son
haftası başlayıp eylül ayının ikinci haftasına kadar süren İzmir Fuarı’dır. İlk gün ücretsiz olur. Sadece İzmirliler değil, çevre il ve
ilçelerden de çok sayıda ziyaretçi gelir. Otomotiv stantları ile ikram ve hediye dağıtan stantlar yoğun ilgi görür. A quote from Atatürk’s Speech on
‘August 30 Victory Day’:
“We all know that Our Nation was at the verge of the
darkest poverty and the deepest cliff when it regained its
sovereignty. All forces were exhausted, all defense vehicles
were seized, sacraments were attacked and the Nation was
suffering. Nevertheless, the Nation decided to save its existence and independence. A collective approach, a certain
goal had to be chosen for successfully implementing the
decision. The Nation had to walk down that path using
all it was left with, all it believed in and the Nation had to
achieve that goal sooner or later. My Fellow Countrymen,
that goal was here, this place. The expected and desired
success was the victory won here.”
“August 30 Victory is one of the milestones in Turkish
history. Our national history is gloried with great victories
but I do not recall a battle which can be compared with
the Turkish nation’s victory here since this Victory has a
certain outcome that will reconstruct not only our history
but also the world’s history. Apparently, this place has reinforced the foundations of new Turkish Government, the
early period of Republic of Turkey; the immortal existence
is crowned here. The Turkish blood shed on this field and
souls of our martyrs looking down from the sky are the
immortal guardians of our country, our Republic.”
“Youth, you are the ones who support and maintain our
courage. You will be the most precious symbol of humanity
and civilization, love for the motherland and freedom of
thought with the help of manners and knowledge you are
taught. The rising new generation, we founded the Republic, you are the ones to raise it and keep it alive.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
“Youth, you are the ones who support and maintain our courage. You will be the most precious symbol of humanity and
civilization, love for the motherland and freedom of thought
with the help of manners and knowledge you are taught. The
rising new generation, we founded the Republic, you are the
ones to raise it and keep it alive.”
4
editor
hello
Owner: Medkon Hat İşletmeciliği
Denizcilik ve Ticaret
Chief Editor
Halim Sadi PENCAP
News Director
Özge PENCAP
Editor
Fulya B. ÖZTÜRK
Art Director
Yaren ÖZ
Graphic & Design
Onur BULUT
Advertisement & Sales
Eyüp DIRMAN
Photographer
Murat KÜÇÜK
Press ve Binding
İhlas Gazetecilik AŞ
Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas
Plaza No:11 A/41 Yenibosna
Bahçelievler İSTANBUL
Tel: +90 0212 454 30 00
Press Preparation
On the behalf of Medkon Denizcilik
Pruva Magazine is prepared by
Ekonomi Yayınları AŞ
Head Office: İçerenköy Mah.
Kayışdağı Cad. Medkon Plaza No:80
Ataşehir / İstanbul
Tel: +90(216) 574 63 00
Communication:
[email protected]
www.pruvadergi.com
The Sad Truth;
Unfortunately, I cannot start this article with good news. Today, our nation woke up
to tragic news. The sun was shining bright for us but we learned that hundreds of
workers were left for dead miles and miles below the ground although they were
hoping to reunite with the sun. They said its negligence, its fate but, regardless of
the reason, the outcome is the same. Over 300 people died… Fathers, husbands,
sons, brother, elder brothers… They did not leave behind just the grieving families
and loved ones, the whole nation is grieving.
God rest their souls…
This issue features story of one of our invaluable Masters as well as the tragic
news; we have a few suggestions about what to do when you visit beautiful Izmir.
There is an article on ‘August 30 Victory Day’ which is one of the greatest days of
our Nation and the photographs will take you to a journey throughout the history.
We are pleased to tell you about a new courier system: KURYEMEX.
We were invited to DP World / Yarımca inaugural dinner and photos, news about
that evening are included to give you clues about the port to be operational in
2015. The celebrity guest of this issue is Nasuh Mahruki; would you like to get
know him better?
“Victory is for those who can say “Victory is mine”. Success is for those who can
begin saying “I will succeed” and say “I have succeeded” in the end”. Mustafa
Kemal ATATÜRK
May success and victory be with you…
Regards,
Özge PENCAP
6
interview
Customer Orientedted
Service atat
Medkonkon
Medkon Lines has recently started navigating to the destinations of Algeria and Egypt and it
has been successfully taking quicksteps towards its goals. Medkon Lines General Manager
Mahmut Işık noted that they offer customer oriented service and added “We have become
one of the most influential companies of the sector within a short period of time thanks to our
past experiences and supportive customers”.
What are your foremost core values at
Medkon?
Medkon has been trying to be a customer
oriented company since the day of establishment. The inevitable conditions of
establishing long term relationships with
our customers are to meet their needs to
the extent possible and with the utmost
care and to carry on our path by acting as
a solution partner.
What can you tell us about for fleet,
what are the specifications of your
ships?
Our ships are chosen according to the
organizational structure of our company and the ships are designed as
multi-purpose-container fitted ships to
be used for all our operations (container line operations – feeder & coastal
service shipping – break bulk – project
based cargo transportation). All ships in
our fleet are equipped with cranes which
can be combined and carry on loading –
unloading operations, excluding just one
ship.
What can you tell us about Medkon’s
destinations? What are the most recent destinations?
Medkon Shipping Company has three
main business operations. These are Liner Container Services (between Gemlik
/ Ambarlı / İzmir / Benghazi limanları arasında, Gemlik / Ambarlı / İzmir / Al khums
/ Misurata Ports and Gemlik / Ambarlı / İzmir / Bizerte / Alger Ports), Feeder & Coastal Service (between Ambarlı / Haydarpaşa / İzmit / Limas / Gemlik / Bandırma /
Tekirdağ Ports) and Project Based Cargo
and General Cargo Services (between all
ports around the world).
You have recently added Algeria and
Tunisia to your list of destinations.
What can you tell us about these markets?
We offer weekly operations from Gemlik/
Ambarlı/İzmir ports to Tunisia (Bizerte)
and Algeria (Alger) ports and we have
become one of the influential companies of the market thanks to our past
experiences and supportive customers.
Our goal is to offer weekly operations in
line with our customers’ demands and to
carry cargo to these destinations in the
shortest time possible.
What is your current status in the Libyan market?
Despite the uncertainties dominating the
Libya ports, Medkon continues to offer
operations, regularly. We have voyages
from Gemlik/Ambarlı/İzmir ports to Misurata and Al Khums ports every 8 days
and from Gemlik/Ambarlı/İzmir ports to
Benghazi ports every 14 days. Libya is
crucial for us; we continue to offer regular
voyages to this destination.
Can you tell us about your future investments?
In the past, our company made investments and bought 7 ships and approximately 5000 TEU container without obtaining any bank loans. We are planning
to include new destinations to our map of
voyages. We will make investments for a
ship and for expanding the container fleet
by the end of 2014.
8
news
168-year mystery of the lost
ship has been solved
A ship of British Royal Navy was stuck between glaciers and then disappeared in 1846. The
Canadian Prime Minister Stephen Joseph Harper announced the discovery of shipwreck by
saying “One of the greatest mysteries of the Country’s history has been solved”.
One of two ships led by Sir John Franklin, a well know British explorer, which
disappeared in the North Pole in 1846,
has been found after 168 years. The
Canadian Prime Minister Steven Harper
announced that one of the greatest mysteries of the country has been solved. Mr.
Harper noted that it is it is unclear which
ship – the HMS Erebus or HMS Terror –
has been found and that remotely controlled underwater search equipments
acquired by the Canadian National Parks
Administration solely for this expedition
has found the shipwreck.
Mr. Harper highlighted that the ship discovered is an important evidence and
element of Canadian domination in the
North Pole and said “This is a Historic
Moment for Canada”. Prime Minister Harper thanked everyone who contributed to
the process of locating the ship and added that the officials reviewed the images
from the ship in order to confirm that the
ship discovered is one of the lost ships.
The final decision is based on examination of two parts salvaged from the wreck.
Queen Elizabeth II of England and Governor General of Canada David Johnston congratulated the Administration on
the outcomes of this expedition which
started in 2008 and supported with special grants from the federal budget.
People who are waiting
DP World Yarımca
excitedly met
The minister of European Union and chief negotiator Mevlüt Çavuşoğlu and the CEO of DP
World Yarımca Nichola Silveore and so many guests joined the opening ceremony of DP
World Yarımca Container Stations’.
The opening of the newest Container
Station Project of Turkey which is oncoming from the sea of Marmara to İstanbul
were celebrated with an opening ceremony at İstanbul. More than 120 participants who are in common about being
excited and interested in new container
terminals and wait for DP World Yarımca
go into action in late of 2015 were invited to the ceremony.The inaugurator of
ceremony – CEO of DP World Yarımca
Nichola Silveore invited the minister of
Europen States and chief negotiator
Mevlüt Çavuşoğlu for making a speech. After the DP World Europe and vice
president of Rusia Region and general
director Ganesh Raj made a brief speech, participants watched the promotional
video of DP World Yarımca. Nichola Silveore said that : ‘’ Seeing our prominent
stakeholders and customers in the future bring under together under the same
roof and their business life and hearing
them while speaking DP World Yarımca
burst me with pride. This invitation was a
chance for constituting business contacts
. I believe in this night. Our stakeholders
had the chance of conversancy. This night reached a howling success.’’
10
news
“Kuryemex deliveries
race against minutes”
Documents and products purchased should be transferred from one location to another in our
business and social life. Especially, the desire to have fast delivery for products bought online is an
inevitable expectation. Customers are not impressed about 15-day delivery option offered. Besides,
regardless of the delivery period, saying “delivery during the office hours” means waiting for long
hours. Kuryemex was established by Gökay Akın as a result of market researches made in America
and in Turkey over the course of several years and this company offers groundbreaking courier
services, a field of logistics sector, to its customers. If you have internet access, you may track your
documents using GPRS data; you may purchase a product at any time you desire and arrange for
delivery of the product at a time of your choice
Kuryemex, established by Gökay Akın,
aims at offering groundbreaking services
in courier services which is a part of logistics sector. Transportation sector continuously improves in Turkey and all around
the world. Mr. Akın completed his 4-year
international trade and logistics education in America and then worked as a branch manager at one of the leading courier
companies of Turkey. He reviewed the
demands made by the customers; he
realized that when customers ask about
the day and, more importantly, hour of the
delivery and courier companies reply by
saying ‘during the office hours’, this reply
does not satisfy the customers. The idea
of establishing a courier fleet offering fast
(same day) delivery at an hour specified
by the customers and mainly working for
online shopping sites emerged. Small
and large scale companies of all sector
need to deliver packages at a specific
hour. After observing the rising trends
of the today’s world, Mr. Akın concluded
that shopping online but then waiting for
home delivery have negative impact on
the consumers.
Since time is invaluable in business and
social world, this company offers a trend
which is available worldwide and new
in Turkey; minimizing delivery period to
minutes, not days. Currently, the company has no competition in the market.
The technological infrastructure time and
delivery protocols distinguish Kuryemex
from other courier companies. Customers decide on the hour of delivery. Customers shop online, products purchased
at a more affordable price are delivered
within the hour and customers pay at the
door; this service saves time, lets people
to have spare time and save on transportation, gas costs and time which they will
spend if they actually go out to shop.
Mobile or tablet PC Kuryemex application
launched in Turkey offers the luxury of product or document pick-up and delivery at
an hour of your choice. You can use your
mobile phone or tablet PC to track location of the courier using GPS transmitters
available on the motorcycles. Other courier companies of the sector do not this
technological infrastructure. Other companies come up with replies like “on his
way”, “almost there” when you ask them
about the location of a courier but Kuryemex offers real time data on its website.
You might use the website for ordering a
pick-up at an hour of your choice, delivery
at any hour and you might learn service
fees. Besides, let’s say that you are at a
meeting but you need to deliver a personal
item; you do not need to pick up the phone,
just login to the system using your mobile
phone, see the service and place an order.
Currently, Kuryemex carries large packages using 10 motorcycles with custom-made equipments but its goal is to
have vehicle fleets in all major cities by
the end of 2015 and their ultimate goal
is to offer same day delivery all around
Turkey by the end of 2016.
12
guest
“Customer satisfaction and
sustainable growth”
Providing service since 1976, DSV, one of the world’s largest logistics company in the first 6.
Customer satisfaction is the priority and sustainable growth that expressed DSV Air & Sea
STONE General Manager Poets Leader, “Our long-standing collaboration with Medko Lines
continues. To be able to give quick decisions in markets where customers have entered the
Medko based in the Mediterranean and the solutions, the most important factor in the development of our work and our collaboration, “says
Can we have information about DSV
which is a global supplier? Can you
tell us its story up to now?
DSV is a global supplier which produces
solutions for air, marine, land, storage
logistics and project transports. We have
offices more than 70 countries. DSV generates professional and advantageous
solutions and DSV has an annual income
of 6.1 billion Euros worldwide thanks to
its 22.000 global employees. This turnover and transaction volume makes DSV
one of the first 6 biggest logistics companies on the globe. DSV when extended
means “De Samsensluttede Vognmaend
“ that is “United Transporters”. This is a
company established by 10 independent
transporters in 1976. It has reached its
current size by making organic extensions and with the acquiring of other 38
logistics company in the world. We started to work in Turkey in July of 2006. We
have started our activities with 2 offices
and 10 employees however we serve at
the moment with 13 offices and 250 experienced employees for land, marine
and air logistics.
You are working in a hard industry for
a long time. What are the criteria for
standing successfully against challenges?
Turkish market is a high level competition
market. Unfortunately, in Turkey competition has a direct relation with price. It is
particularly a hard market for the foreigners. I can say such dynamics of Turkish
market partially coincide with South American and Chinese markets. We have a
saying we use since we first started to
work: “We do not carry commodities but
information. “Thus, our main priorities are
the customer satisfaction and sustainable growth. We adapted our accumulation
of knowledge from the international markets to the Turkish market. In addition,
we performed compulsory certificate and
training programs to increase our service quality. Our certificates obtained in
the last three years are: ISO 9001:2008
Quality Management System, ISO
14001:2004 Environment Management
System, OHSAS 18001:2007
Occupational Health and Safety System, ISO
27001:2006 Information Security Management System, ISO 10002:2006 Customer Satisfaction Management System.
Can we have information about your
scope of activity? What are your services?
DSV Holding provides services in 3 separate branches to get rid of the slowness
of being a big size corporation and accordingly functions its 3 separate legal entities in all the markets it makes business.
At the moment in Turkey, we have the
following active companies: DSV Hava
ve Deniz Taşımacılığı A.S (air and marine transport), DSV Uluslararası Kara
organizatörlüğü A.Ş (marine-air-project
transport international road transport,
storage and logistics). Both of our companies are within the biggest 10 logistics
companies in Turkey by means of consolidated turnovers.
Which conditions are required to develop the marine transport? What
should be done?
The beautiful country with seas surrounding her from three sides, unfortunately,
is a bit late in marine transport as everybody knows. However, we observe favourable investments in recent years; still we
have a long way to go ahead. Since the
increase of marine transport has a direct
link with the import and export of Turkey,
the companies in Anatolia should be promoted more and particularly by means of
combined rail transport. At the moment, a
container can be carried from New York to
Los Angeles for 1000 USD using fast train
however the same price is valid for 450
km distance in Turkey. And this exerts
pressure on the exporter and importer.
Can you evaluate the worldwide development of marine transport?
The marine transport is an essential and
still growing market however faces profiting problems since 2008 as known. This
negativity caused every actor to increase
the capacity aiming to lower the costs
and accordingly a repeating supply-de-
mand malfunction is experienced in the
market. The marine transport is old as the
humanity and we hope that the market
will recover its former strength by means
of new mergers.
What are your estimations about the
future of marine transport in Turkey?
What shall we expect in future periods?
As I said before, we all wish this beautiful peninsula to achieve better position
in marine affairs. Turkey becoming the
transfer point of Mediterranean shall particularly strengthen the marine market of
Turkey. It is evident that Turkish marine
industry shall become more effective in
Mediterranean thanks to cost advantages. Thus, all our future projections are
positive.
Can we inform us about your cooperation with Medkon Lines? For how long
you are together with Medkon?
Our cooperation with Medkon is present
for many years. Medkon can decide in
a fast manner in Mediterranean and may
produce client-based solutions; and these are great factors which develop our
cooperation and collaboration. Medkon
also supports the development of Turkish
marine industry and particularly serves
for coastal trades which are admired and
appreciate not only by DSV but by all the
market. Thus, let me once again thank
Medkon for their services they professionally provide to us.
14
news
Egypt is opening
35 kilometers of
new channel next year
Egypt has fast tracked the project on Suez Channel. 35 kilometers of the new sea tunnel
constructed in parallel to the channel is scheduled for opening in 2015.
The project of opening a new channel
parallel to the Suez Channel is on the
fast-track. The goal is this new project
to enable two-way traffic and to reduce the time of travelling 72 kilometers
between Suez, the Mediterranean and
Said Port down to 3 hours from 11 hours.
The project supervised by the Egyptian
army is considered to be a milestone in
the process of popularizing Al-Sisi and
revive Egypt’s economy. Egypt annually
makes almost 7 billion Euros thank to the
channel and the new project is expected
to offer revenues equal to 10.5 billion to
the country.
145-year old Suez Channel was nationalized in 1956 by Nasser although there
were French and British shareholders
and Nasser kicked out these foreign shareholders. The Suez Channel was closed
for eight years after the Six-Day War and
reopened for business in 1975. Supertankers, the largest class of ship that can
navigate through the channel, started to
use the channel in the same year. The
channel expansion project is expected
to take 4 years and might cost 3 billion
Euros. The Egyptian government has issued bonds offering interest rates up to
12 percent in order to finance the project.
However, such bonds can be purchased
only by the Egyptians.
The logistics platform to be located
around the channel will contribute to the
economy much more than the channel
itself.
16
your captain speaking...
“Hard works,
natural conditions
and to miss”
The Captain of Medkon Lines Maryam, Koray Gürsoy, has transported his ship to many
ports so far… Captain Gürsoy has mentioned, the most difficult part of his job is to fight with
the brutal natural conditions and to deal with the longing to the family, he also had given
suggestions to the young captains…
First of all, can you tell us about your- Can you tell about an unforgettable and on the Amazon River for travelling to
self? When did you start to pursue memory in your professional life?
Port of Manaus, Brazil.
your passion for the sea? When I first started working, a coaster
I was born in Çanakkale in 1970, I am stopped at Marmara Sea due to engine Is there any place you have not been
married and I have a 6-year old son who- malfunctions and began to drift towards but you dream of going?
se mother tries to alienate him from ma- Kapıdağ Peninsula with the strong win- I have always dreamed of going to
ritime business. I am passionate about ds. I listened to all communications, SOS Norwegian Fjords. I hope I will have a
the sea world; I started to work in this line calls and fears moment to moment from chance to cruise in that area before this
of business after graduating from Ege the VHF. At the end, the ship ran ashore job abandons me or I leave this job.
University, Çeşme Vocational Academy around a reef area and the crew deserin 1992. After working for several com- ted the ship since nobody went to rescue What will be your advice to young
panies for a period of 4 years, I worked them. The Master was the last person to maters graduating from maritime faon containerships of Yardımcı Maritime desert the ship. We were looking forward culties?
between the years of 1996 and 2012. I to hearing news on crew rescue but we Without a doubt, education at school is
began working on MV Maryam owned by learned the sad news 2 days later. This very important but they should not forget
your company after Yardımcı Maritime story of sailors, who could not be rescued that they will learn minimum 80 % of this
sold its containerships.
in Marmara, right at the heart of Turkey, job onboard. Thus, they should love and
was the tragic cautionary tale that taught be committed to their job since the beginCan you tell us about the difficulties of me we are all alone and lonely at the sea. ning (including the internship period) and
your profession?
a second foreign language will be useful
The hardest part of our job is to strugg- Which regions, places have you visi- on the professional and social life. They
le with the unforgiving natural life and to ted so far? Which was your most plea- should work hard to become a professiwork in a confined space with people you sant journey?
onal who is sought after rather than job
do not know and under harsh conditions I have been to several counties on all hunting.
but if you are married and have children, continents, except for the Poles, and I longing for your family adds to these dif- have managed to find something that will What is the most important thing you
ficult conditions. A saying of old sailors entertain me at all ports. But, for instan- noted down on the log?
describes our struggle with the nature; ce, I believe Barcelona – Mediterranean, I never had to note down anything besi“If sailors cannot forget about difficulties, Odessa – Black Sea, Manaus – South des the routine details to be noted down
fears of storms and women cannot forget America, Havana – Central America, on the log but I am always pleased to
about the labor pains, sailors would not Vancouver – North America and Ho Chi note down delivery of vessel to a new
go out to see and women would not get Min City (Saigon) – Far East are the best Master after a contract is over without
pregnant, never again”.
ports and I had a 2.5-day cruise along the any accidents, incidents etc.
breathtaking Rainforests, primitive tribes
haber
18
news
Hospital Ship Tender will be
at the beginning of 2015
The Hospital Ship will be tendered for contract at the beginning of 2015. The Hospital Ship
project is to be put out for tender in the first quarter of 2015 and the shipbuilding will take
place in Istanbul.
The Hospital Ship Project is in motion. A
Hospital Ship accommodating 200 beds
shall be available at the port. The hospital
ship will be used in case of unexpected
incidents and natural disasters experienced along the coastal areas. The hospital
ship tender will take place in the first quarter of 2015.
Hospital ships owned by countries such
as America, China and Spain are generally transformed from cargo ships and
tankers but the hospital ship to be built
by Turkey shall be the first hospital ship
which will not be transformed but will be
uniquely built for this purpose.
Project has been completed
The Ministry of Health has launched the
hospital ship project after working on the
project for a very long time. The Minister of Health Mehmet Müezzinoğlu examined a hospital ship in the USA a few
months ago and a Ministry team working
on the project has finally completed the
preparations.‘Hospital Ship Project’ will
be the world’s first ship built solely to be a
hospital ship and the Ministry of Health is
planning to put the hospital ship to tender
in the first quarter of 2015. The materials
to be used for the Hospital Ship shall be
obtained from local sources within Turkey. The hospital ship, a domestic production, will be built at Tuzla dockyard by
public-private sector partnership.
Build-Operate-Transfer Model
The estimated cost of hospital ship is
300 million Turkish Liras (based on current market conditions) and the company
awarded with the tender shall operate based on build-operate and transfer model.
Accordingly, the Ministry has scheduled
24 + 3 months for shipbuilding. However,
if the company delivers the hospital ship
before the expiry of 27-month period, the
state shall make charter payments for
each month. The shipbuilder company
shall transfer the ship to the state after
operating it as a hospital for 25 years.
Thus, the state shall own a hospital ship
without paying a penny for it.
Readiness to assist other countries
General Directorate of Emergency Health Services attached to the Ministry of
Health is to determine the route. This
authority will enable the Ministry to direct
the hospital ship towards the related regions in case of a natural disaster, epidemics, war or unexpected circumstances.
Besides, the hospital ship’s design will
be fit for transoceanic voyages and will
be available to other countries suffering
from natural disasters, a humanitarian
assistance.
Details of Hospital Ship
The ship’s length will be 203 meters,
width 26 meters and height 29 meters.
The hospital ship shall have 10 decks,
a heliport and 15 to 20 thousand square
meters of closed area, its speed will be
20 to 22 knots.
Emergency room of the hospital ship shall
have 15 examination and observation rooms, 2 medical response and resuscitation beds. The hospital ship offers services
with 17 outpatient clinics and is capable
of performing all kinds of surgeries; the
hospital shall total 8 operating rooms
and two of these rooms shall be specifically used for neuro-
surgery and cardiovascular surgery. The
hospital ship shall have 2 delivery rooms,
30 intensive care beds; 20 for adults, 6
for children and 4 for newborns; 6-bed dialysis unit, 2-bed burn rehabilitation unit,
medical gas production and filling system
as well as 200 sickbeds. 316 healthcare
professionals and a crew of 35 seafarers
shall work on the hospital ship offering
crew and patient cabins at passenger
ship standard. Healthcare professional
scheme might be altered depending on
the type of mission.
BUILT-IN
Details of Hospital Ship
- World’s first ship built as a hospital ship
- To be built at Tuzla dockyard by a public
– private joint venture
- Estimated cost is approximately 300
million Turkish Liras
- The shipbuilder will operate the ship as
a hospital for 25 years and then transfer
it to the government
- To be put out to tender in the first quarter of 2015
- Shipbuilding is expected to take 24 +
3 months
- Hospital ship has a 200-bed capacity
- Hospital Ship shall be at service along
the coast line but, in case of a disaster
or war, it shall be available at the related
region.
National Business Academy:
93 % of professionals are
uneducated!
National Business Academy conducted a survey on 1234 professionals of Foreign Trade and Logistics Sector; the survey revealed
that 93 % of the participants have not received any vocational
education. Feedbacks from the survey suggest that “professionals
still learn on-the-job by consulting their colleagues and superiors, and they pursue an unprofessional learning method”.
Besides, NBA Turkey is registered as an
“educational institution” under the scope
of grants offered by the Ministry of Economics for improving importation and
thus, NBA Turkey offers special 70 %
incentives for certain trainings.
You are making the right decision because majority agrees with you…
284 top Turkish companies listed on Fortune 500 work with us. Don’t you want to
benefit from this international power which they trust?
We witness that professionals generally
make mistakes, lose control and, sometimes, lose time and money because
of misleading and wrong information
passed onto them during this learning
process. This big picture suggests that
the majority of foreign trade and logistic
companies in our country undertakes
high costs and high risks while doing business. The quickest way to fix this problem is to invest in advanced trainings, as
individuals and corporations.
Accordingly, our institution tries to establish the culture of trainings embracing a
philosophy based on development and
change and guides professional foreign
trade specialists who have strong backgrounds as well as being down to earth
and capable of using knowledge and skills for national projects and on international markets.
Our expert staff works in a knowledge-based, dynamic and modern organizational structure and offers trainings
and consultancy services on Foreign
Trade, Logistics Management, Logistics
and Supply Chain, Project Management,
International Marketing and E-Trade.
20
a famous eye...
/ Interview: Murat Küçük
A man of many talents:
Nasuh Mahruki
Without a doubt, Nasuh Mahruki is one of the most talented people in Turkey. Mr. Mahruki
is the first Turk who has ever climbed up to the Mount Everest and he enables everyone to
reach their personal “Everest” through the personal development, team work, motivation,
leadership, risk management and target orientation trainings he organized. Mr. Mahruki,
grandson of Chief Admiral Nasuhzade Ali Pasha, comes from a family of mariners and he
gave an interview to Pruva about his new book, AKUT (Search & Rescue Association) and
told his view on other issues.
“Every man might not climb up to
Everest but every man has a personal
‘Everest’ he can reach”; does this sentence summary your attitude towards
life? Can you please clarify this approach?
We all have a genetic heritage descending from our family and ancestors and
we have no say in this genetic heritage.
We interact with our surrounding starting
from the moment of birth and this interaction gives us new skills and reveals
the talents we already have. We all have
different skills. Thus, everyone should
discovers own talents and potential and,
especially, children need talent management. Children should be encouraged
to follow a life path that directs them
towards activities which fit their inherent
physical and mental abilities and which
they enjoy. The Mount Everest is used
as a metaphor here since it is the highest
mountain of the world. If we embrace this
approach, it will be clear that everybody
cannot display outstanding performance
but everybody has a maximum capacity
to reach. This is actually the very definition of happiness. If a person feels successful, that person will be happy because
he or she will know s/he has the highest
level of achievement possible. People do
not need to chase after the goals everybody is in pursuit of. Every man should
be in pursuit of own dreams, passions
and goals attainable with own potential.
When I say “Climb your personal Everest”, this is what I mean.
How does formal education inspire
the process of unveiling talents?
Unfortunately, education system in developing countries such as Turkey or underdeveloped countries is a huge problem. In
countries like ours, people who somehow
lead the system resist the basic social dynamic, namely change, so that they can
preserve the system. This is a method
used by people leading the system so that
they would not have to change the system. The education system is revised based on this approach and children are encouraged to resemble each other starting
from the early ages. This blunts talents
and prevents children from discovering
the inherent talents. They lead ordinary
lives, just like anyone else. Abraham Maslow’s hierarchy of needs theory suggests
that “If you are planning to do things beneath your actual potential, I should warn
you; you will be miserable for the rest of
your life”. Truly, the ultimate cause of unhappiness would be not achieving one’s
true potential and display performance
beneath one’s actual capabilities because
the system does not guide them towards
higher achievements. They are forced to
have only insignificant achievements and
thus put up with an ordinary life.
You are a man who enjoys all aspects
of life; mountaineering, writing, photography and trainings. What have
you been working on recently?
I do not have the inspiration to carry on
with my studies due to the outrageous
things going on in the country. We just
had a son. We are spending time with him.
However, we have created a great platform for AKUT. We are intending to improve AKUT in order to set a good example
for the community. I continue to organize
seminars on personal development, team
work, leadership, motivation, risk management, target orientation for the private
sector, universities and nongovernmental
organizations. My new book “Kendi Everest’inize Tırmanın” is a self-help book but
this book actually tells about a 64-step
“mind map of success and happiness”
which is a guide to have a target oriented,
goal oriented life and I tried to shed a light
to this process by giving examples from
my own life. The book argues that everybody should be just themselves and thus
it offers knowledge that can be adapted to
any life. My goal is to guide people through self-realization and self-discovery.
AKUT is a family with
thousands of family members
Can you tell us about AKUT which is
one of the most important nongovernmental organizations of Turkey? Does
it benefit from government grants?
AKUT is a nongovernment organization
which was established without receiving
any government granted. We still pay
motor vehicle tax for our vehicles and
frequency surveillance fee for our radios. So far, we have paid taxes enough to
form 2 more teams. This amounts approximately 300 thousand Turkish Liras. I visited
Mr. Kemal Unakıtan, the Former Ministry of
Finance, two times; Mr. Mehmet Şimşek,
the current Ministry of Finance, once and
Mr. Efkan Ala once for submitting petitions
about this problem. The government does
not support us but receives taxes from our
vehicles and radios used for saving lives.
We assure safety of life more than the government itself and thus we do the tasks
the government should be doing. However,
despite all our efforts, the government continues to ask for these payments.
AKUT volunteered for over 1600 operations within a period of 18 years and saved
1870 people without asking for anything in
return. Each volunteer finds a place within
AKUT’s organizational process, units and
departments based on his or her interests
and professional qualifications. If a volunteer wants to be a part for operational staff,
that person needs to attend trainings. The
only staff on salary is 3 secretaries working
at the headquarters. We are planning to
grow, expand and be a part of new activities. When you can gather qualified people, you end up creating qualified work.
AKUT is one of the most reliable nongovernmental organizations of Turkey;
can you tell of about its organizational
structure? What would you advice to
people who wants to join AKUT?
AKUT’s organizational model is leadership
at all levels. This is a model I truly care
about. Established in 1996, AKUT has nearly 1700 volunteers divided into total 33
teams. Currently, we have a foundation,
publishing house, institute, and academy
for kids, student groups at universities
and primary school clubs. We offer a wide
range of activities. AKUT is a family having
thousands of family members. We are active in 33 regions. People living in these
areas might find out about team leaders
responsible for the regions, the information
is available on www.akut.org.tr and they
might contact with them to volunteer. There
is no option we can offer for people living
out of these regions because search-rescue is a team work. We offer trainings to
the volunteers. Full membership to AKUT is
a process that might take couple of years.
Dreaming to sail around
the world
You have travelled all around the world
but what is the one place you cannot
forget about? Can you tell us about the
places that left an impression on you?
I have visited over 80 countries. The Himalayas are glorious and extraordinary. When
you are there, you realize than mankind is
intelligent but a very fragile creatures compared to other creatures of nature. India
is a unique destination for me. You can
travel around India for a year and never
get bored. The country has an enchanting
culture since one out of every three people
on this earth is either from India or China.
1.6 billion People, hundreds of languages,
religions and hundreds of different cultures
coexist in the same geography. You might
encounter a completely different culture if
you travel 300 kilometers. It is used to travellers’ culture since it is visited by many
tourists and we can say that it is a safe pla-
ce, excluding theft. Australia is also a very
beautiful and civilized country. Australia
might be described as Europe still continues to be one with nature. It has not lost its
natural beauties but it has also developed
as much as a European country. Australia has a unique climate and geography.
A vast geography from South America to
Patagonia… Especially the seaside offers
an extraordinary experience. The culture
incorporates an amazing civilization. Developed countries all around Europe are also
inspiring. You truly feel like a human being
when you see how Germany, Switzerland,
Norway and France value people and
when you witness fundamental rights and
freedoms, superiority of democracy and
law. In Turkey, I would recommend Sinop,
Artvin, Amasya and Eskişehir. One should
really visit and wander around these cities.
What do the sea and seafaring mean for
you? If you have any memoirs, can you
tell us?
I believe sea should be a part of our lives.
I do not think that I can be happy in a city
that is not by the sea. I should smell and
see the sea. This is why I love Istanbul so
much and I do not want to live in any other city. I am an amateur master. I sailed
all around the Aegean and Mediterranean
Seas. I sailed to the Greek Islands, Cyprus
and Beirut. I dream about sailing all around
the world one day. Besides, I am scuba
diver. My family descends from Chief Admiral Nasuhzade Ali Pasha. He served as
the Commander of Ottoman Naval Forces
during the reign of Sultan Mahmud II and
he died a martyr. Thus, I can say seamanship runs in the family.
22
izmir..
İzmir...
“You do not wait for or chase after life in
Izmir. Life is always with you. The sea heralds beyond the horizon. Blissful, peaceful…Gulf ferries cruising in serenity overcome your ambitions, you stop the chase,
and maybe you will feel good enough to
feed the seagulls.The city casts some
sort of spell; even not-so-fresh tea served
on the ferry tastes like nectar. Flight to the
seaside begins on the weekends. People
of Izmir say “Oh Life, Take us to Çeşme
and follow us”, impishly. And life is so
mysterious that it follows the people, like
a well behaved child. It will bizarre that
I cherish the IZM letters written on my
plane ticket, right next to my name. I am
impatient, just like lovers about to rejoin.”
Cemal Süreya
Renowned for its beauties, sea, Boyoz
pastry, Kumru sandwich; Izmir is one of
the most beautiful, friendly and the warmest cities of Turkey. Despite the rumors
about the city, it is still distinguished with
a promising socio-cultural structure. There is so much to tell about Izmir; maybe if
you ask Izmir, it will tell you tens of memories, nights, days, songs and books
dedicated to it. Well, what you should
do when you visit this magnificent city of
Izmir?
50 things you should do know about Izmir? (Quoted passage)
1- If you are visiting from Istanbul, Izmir has also Karşı (opposite side of City) concept. Don’t be surprised.
2- Learn what Boyoz is and find a Boyoz shop close to your house right away.
3- People apologize when they bump into each other; generally they say “Good morning” to each other in the morning, “good evening” in the evening and “good day” during the day and they have a smile on their faces –note this especially you are from Istanbul-.
“Thank you” is one of the most used expressions.
4-Accept that Kumru sandwiches you had before are not original because you can have a proper Kumru only in Izmir.
5- Simit, a type of Turkish bagel, is not the proper term. It is called Gevrek. Sunflower seeds should be called Çiğdem, not Çekirdek. 6- Take the Historical Elevator and enjoy the bay view. 7- This city even has a Flemish Protestant Church.
8- Do not hesitate to ask for directions. Good people live in Izmir, ask them questions. They might even take you to your destination. 9-Take the ferry and travel to the other side of the city while having a cup of tea and feeding the birds. 10-If you are in Kemeraltı, have a lunch at the historic Kemeraltı Pastry Shop and let your lunch turn into a feast. Do not forget to
have kazandibi pudding sold at Sefer Usta, a small shop located very close to the pastry shop which was at the exact location even
before it became a famous dessert shop all around the country.
11- Wander around Kıbrıs Şehitleri Avenue and go into the small shops located on the right and left side of the avenue. See the old
buildings, unusual balconies. 12- Taxi drivers are generally polite. Do not be surprised. 13-Walk from Karşıyaka to Bostanlı if it does not rain and if it is not very hot. You will feel like you just had a one-week holiday. 14- If you are from Istanbul, do not mistake Bostanlı for Bostancı. 15- If you are going to study at Ege University, do not be fooled when someone says “Izmir is hot, never cold”. Bornova is so cold
that you will freeze to marrow. Fortunately, it will not cold for a long time. 16- Do not be alarmed because of rumors about people in Izmir. They are typical seaside people; sincere, relaxed and outspoken.
The longer you stay in Izmir, the more serenity will conquer you.
17- You should definitely have a picnic in Bornova, Çiçekliköy. Go up to Sabuncubeli and gaze down to the city with Atatürk.
18- Keep your eyes open for fine places. Managers in Izmir do not like to advertise. They want customer to find them.
19- You might not find your destination by following street numbers. Do not be surprised. 2510th Street might be located in parallel
to the 206th street.
20- Do not be surprised and get scared if a ferry full of shouting Göztepe or KSK fans approach to the port after a football match.
They are not dangerous. They might put up flags in some places. They might paint some walls.
21- People are helpful; get used to this. If a passenger lets you use his or her bus pass but is not willing to take the ticket fee, do
not insist.
22- If someone mentions Foça, do not ask which one. That is the Old Foça. Go and have a drink on the beach when the sun goes
down.
23- Take the cable cars. Visit İnciraltı and have a cup of tea at the countryside cafes. 24- Visit Urla. You will see the house of Nobel-winning author Yorgo Seferis and the house of unforgettable singer Tanju Okan. Also,
the renowned author Necati Cumalı’s house is in this area. Walk down to the Urla pier.
25- If you come across a queue when you walk around the streets, join the queue. Someone should be serving Lokma dessert. Be
cheeky, ask for a second bowl. Generally, people will not find this improper.
26-If you want to learn how the Greek forces were driven into the Izmir Sea, shout “Göz Göz Göz” around Karşıyaka pier and “Kaf
kaf kaf sin sin sin Kaf sin Kaf” around Göztepe prier.
27- Sevinç Patisserie in Alsancak and YKM in Konak have been rendezvous points since the Byzantine period.
28- Eat wraps at Cin Ali in Hisarönün. Then go towards Kızlarağası and window shop. 29- If you are staying in Bornova, Küçükpark is where you want to be at nights if you want to socialize. You should know!
30- Eat beef skewers at Topçu. 31- Walk in Alsancak and Kordon for hours. When you need to rest, have a drink. Then walk again. You will feel better. 32- Walk around Konak Pier as if you are walking in an ancient building, not a shopping mall. Go to the farthest end and watch
the sea view. 33- Even if it is not the Fair period, go to Kültürpark now and then. Walk around the green scenery. You will relax. Go to the amusement park. Ride the ferris wheel. Watch Izmir from the hill top when loud background music accompanies you.
34- Do not try to drive a car around the city enter. You can simply walk to several locations. It is not easy to find a parking space. 35- Do not compare Izmir to other cities, if possible. Consider Izmir as an out-of-the-box city. 36- If you are in Izmir for studying at a university and if your classmates are from Izmir, your university years might be marvelous
because locals of Izmir most probably has a summer house which is located at a maximum distance of one-hour drive. 6-7 people
drive to the summer houses around summer time. They all have good time.
37- Meet with your friends and play basketball at Bostanı pier in the summer. 38- Do not rush anything. This city does not like impatience. Stores open at relatively later hours but they are open until late at
night. Some shop-owners might close up early and go to have a few drinks if they think that they have earned enough for that day.
39-If you are going to stay in Izmir in the summer; your balcony will be the best part of your house because when you take a
shower, you will be dry before you leave the bathroom. Izmir will not be crowded in the summer. Traffic will be better because majority of locals have summer houses. They go to their summer houses. Karşıyaka residents have houses around Foça. Others have
houses is Çeşme, Karaburun, Mordoğan, Özdere, Ürkmez, Kuşadası and Seferihisar, and they spend the summer in those towns.
40- Don’t run around, just walk. 41- If you see “Piriştina, you are in our hearts” sign on buses and other locations, don’t assume that the sign is about Pristina,
Kosovo. The late Mayor Ahmet Piriştina was a loved mayor.
42- Generally, people are calm when driving. There are very few drivers who argue with each other. Even if you make a mistake
when driving, they will say “watch it, man”. They will frown and act as if they are mad. But then, they will smile and walk away.
43- When they get mad, people of Izmir might blow their asfalya. Asfalya is Greek and means fuses, assurance. Let’s put it this
way; one might blow a gasket. 44- You might see several cargo ships berthed at Alsancak Port.
45- Karşıyaka is a sports club, best known for its basketball team. It organizes activities in several branches, besides football. For
example, sailing. Fans of this team say we are from Karşıyaka, not Izmir. They have license plate of 35 ½. In reply to this license
plate, Göztepe fans’ motto is ‘We are 35 and we are from Izmir, but you?’
46- People of Izmir define themselves as modern, visionary and western. The city might be called as a Turkey’s door to the western world, Turkey’s western side. Majority of the population is literate.
47- You should go to Çeşme. When you are in Çeşme, don’t forget to have Çeşme kumru sandwich and mastic ice cream at the
Rumeli patisserie. There are several beaches near that area. You should see Alaçatı.
48- Some call it the Beautiful Izmir. It is rumored that this name comes from Greeks living in the area. Greeks dominated the
population for so many years. They consider Izmir as a queen and Bornova as the crown of the queen. This is why they call Izmir
the Beautiful. If it is the true story…
49- If you have the chance, visit villages around Izmir. Chat with the villagers and listen to the Aegean dialect. Hear sentences like
‘Gelivedim’, ‘Gidivedim’, ‘Nediyon usen’. Visit Şirince village of Selçuk town. Visit the wine houses. Eat Turkish pancakes.
50- Izmir is a city of fairs. Kültürpark hosts several fairs organized by different sectors throughout the year. But the greatest and
the most spectacular one is Izmir Fair which begins on the last week of August and ends on the second week of September. The
first day offers free pass. People living in Izmir and people living in surrounding cities and towns visit the fair. Automotive stands
and stands serving treats, handing out presents attract the highest number of visitors.