DP World Yarımca
Transcription
DP World Yarımca
Atatürk 30 Ağustos Zafer bayramı konuşmasından bir alıntı : “Bilmeyen kalmamıştır ki: Ulusumuz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun kıyısında idi. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumda idi. Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi. Bu kararını başarıya ulaştırabilmek için kendine bir toplu davranış, bir belirli erek seçmesi gerekiyordu. Ulusun bütün varlığı ile bütün inanıyla, canını dişine takarak o yolda birlikte yürümesi ve er geç başarıya ulaşması gerekti. İşte baylar o erek bu yerdi, burasıydı. Umulan ve istenen başarı, işte burada kazanılan zaferdi.” “30 Ağustos Zaferi, Türk Tarihi’nin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle doludur, ama Türk Ulusu’nun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbelli ki yeni Türk Devleti’nin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır.” “Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.” Mustafa Kemal ATATÜRK “Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.” içindekiler 2 Medkon’dan müşteri odaklı hizmet Son olarak Cezayir ve Mısır destinasyonlarına da başlayan Medkon Lines, başarılı adımlarla hızla yol almaya devam ediyor. Medkon Lines Genel Müdürü Mahmut Işık, müşteri odaklı hizmet verdiklerini belirterek, “Geçmiş yılların deneyimi ve müşterilerimizin desteği sayesinde çok kısa zamanda pazarda söz sahibi firmaların arasına katıldık” diyor 6 “Müşteri memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme önceliğimiz” 1976 yılından bu yana hizmet sağlayan DSV, dünyanın en büyük ilk 6 lojistik firmasından biri. Önceliklerinin müşteri memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme olduğunu dile getiren DSV Hava ve Deniz TAŞ Genel Müdürü Ozan Önder, “Medkon Lines ile uzun yıllara dayanan işbirliğimiz devam ediyor. Akdeniz’de Medkon’un girmiş olduğu pazarlarda hızlı karar verebilme ve müşteri bazlı çözüm üretmesi, çalışmalarımızın ve işbirliğimizin gelişmesinde en büyük etken” diyor 12 10 parmağında 20 marifet bir adam: Nasuh Mahruki haber Kuryemex teslimatları dakikalarla yarıştırıyor “ 20 Mesleğin zorluğu, doğa şartları Medkon Lines Maryam’ın Kaptanı Koray Gürsoy, bugüne dek onlarca limana ulaştırdı gemisini… Mesleğin en zor yanının, acımasız doğa şartları ile mücadele ve aileye duyulan özlem olduğunu anlatan Kaptan Gürsoy, genç kaptanlara da önerilerde bulundu ve Türkiye’nin en yetenekli isimlerinden biri Nasuh Mahruki... Everest’in zirvesine çıkarak Türk bayrağını dalgalandıran Mahruki, kişisel gelişim, takım çalışması, motivasyon, liderlik, risk yönetimi ve hedef odaklılık gibi konularda verdiği eğitimlerle herkesin kendi Everest’ine çıkabilmesine olanak sağlıyor. Kaptan-ı Derya Nasuhzade Ali Paşa’nın torunu olan ve denizci bir aileden gelen Nasuh Mahruki, son kitabını, AKUT’u ve daha birçok konudaki fikirlerini Pruva’ya anlattı özlem 16 “ 10 editörden 4 merhaba Sahibi: Medkon Hat İşletmeciliği Denizcilik ve Ticaret Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Halim Sadi PENCAP Haber Müdürü Özge PENCAP Editör Fulya B. ÖZTÜRK Görsel Yönetmen Yaren ÖZ Grafik & Tasarım Onur BULUT Reklam & Satış Eyüp DIRMAN Fotoğraflar Murat KÜÇÜK Baskı ve Cilt İhlas Gazetecilik AŞ Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna Bahçelievler İSTANBUL Tel: +90 0212 454 30 00 Yayına Hazırlık Pruva Dergisi Medkon Denizcilik adına Ekonomi Yay›nlar› Danışmanlık ve Özel Eğitim Hizmetleri AŞ tarafından yayına hazırlanmaktadır Yönetim Yeri: İçerenköy Mah. Kayışdağı Cad. Medkon Plaza No:80 Ataşehir / İstanbul Tel: +90(216) 574 63 00 İletişim: [email protected] www.pruvadergi.com Acı Gerçekler; Bu yazıya pek güzel haberle başlayamadım. Ülkemizi derin yasa boğan haberle uyandık yeni bir güne. Bize güneş doğmuştu fakat öğrendik ki, yüzlerce emekçi yerin kilometrelerce altında güneşe kavuşmayı bekleyerek ölüme terk edilmişlerdi. İhmal denildi, kader denildi ama nedeni ne olursa olsun sonuç hep aynı yere çıktı. 300’den fazla can… Baba, eş, arkadaş, oğul, kardeş, ağabey… Arkalarında kalan sadece aileleri ve yakınları değil 75 milyon yasa büründü. Başımız sağ olsun… Acı haberlerin yanı sıra bu sayımızda yine sizlerle çok değerli kaptanlarımızdan birinin hikâyesini paylaşmak istedik; güzel İzmir’imizde neler yapılır biraz tavsiye verdik. Ulusumuzun en mutlu bayramı olan 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili Mustafa Kemal ATATÜRK’ün konuşmasını bulabilirsiniz. Yepyeni bir kurye sistemini sizlere tanıtmaktan mutluluk duyuyoruz, Kuryemex. Davetli olarak katıldığımız DP World / yarımca açılış yemeğinden kare ve haberler ile size 2015’te faaliyete geçecek bu liman hakkında biraz bilgi vermek istedik. Bu sayımızda ki ünlü ismimiz de Nasuh Mahruki, kendisini biraz daha yakından tanımaya ne dersiniz? “Zafer, “Zafer benimdir” diyebilenindir. Başarı ise, “Başaracağım” diye başlayarak sonunda “Başardım” diyebilenindir.” Mustafa Kemal ATATÜRK Tüm başarılar, zaferler bizlerle olsun. Saygılarımla, Özge PENCAP 6 röportaj Medkon’dandan müşteri odaklıaklı hizmetmet Son olarak Cezayir ve Mısır destinasyonlarına da başlayan Medkon Lines, başarılı adımlarla hızla yol almaya devam ediyor. Medkon Lines Genel Müdürü Mahmut Işık, müşteri odaklı hizmet verdiklerini belirterek, “Geçmiş yılların deneyimi ve müşterilerimizin desteği sayesinde çok kısa zamanda pazarda söz sahibi firmaların arasına katıldık” diyor Medkon’un en çok titizlendiği konuların başında neler geliyor? Medkon, kurulduğundan bu yana müşteri odaklı bir firma olmaya özellikle özen gösteriyor. Bizim için müşterilerimiz ile uzun soluklu çalışmanın önemli şartı, taleplerinin makul ölçüler çerçevesinde azami özen gösterilerek karşılanması ve çözüm ortağı olarak yolumuza devam etmemiz. Filonuzu tanıyabilir miyiz, gemilerinizin teknik özellikleri nelerdir? Gemilerimiz özellikle şirketimizin yapısına uygun olarak seçilmiş olup, yapılan tüm işlerimizde (konteyner hat işletmeciliği-feeder&kabotaj servis taşımacılığı-break bulk-proje yük taşımacılığı) kullanılmak üzere, multi purpose-container fitted olarak dizayn edilmiş gemilerdir. Filomuzdaki bir adet gemi hariç tüm ge- milerimiz kombine edilebilen ve kendi imkanları ile yükleme ve tahliye yapabilen vinçlerle donatıldı. Medkon’un destinasyonları hakkında bilgi alabilir miyiz? Son destinasyonlarınızı da öğrenebilir miyiz? Medkon Denizcilik üç ana iş ile iştigal ediyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz: Liner Konteyner Servisi (Gemlik / Ambarlı / İzmir / Benghazi limanları arasında, Gemlik / Ambarlı / İzmir / Al khums / Misurata limanları arasında ve Gemlik / Ambarlı / İzmir / Bizerte / Alger limanları) arasında hizmet veriyor. Feeder & Kabotaj Servisi (Ambarlı / Haydarpaşa / İzmit / Limas / Gemlik / Bandırma / Tekirdağ limanları arasında) hizmet veriyor. Proje Yük & General Yük Servisi (Tüm dünya limanları arasında) hizmet veriyor. Son olarak Cezayir ve Tunus destinasyonlarına başladınız. Bilgi alabilir miyiz sizden, oradaki pazarla ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? Gemlik/Ambarlı/İzmir limanlarından Tunus (Bizerte) ve Cezayir (Alger) limanları arasında düzenli olarak haftalık servis verilmekte olup, bu pazarda geçmiş yılların deneyimi ve müşterilerimizin desteği sayesinde çok kısa zamanda pazarda söz sahibi firmaların arasına katıldık. Amacımız haftalık servisler, müşterilerimizin talepleri doğrultusunda yüklerinin en kısa sürede yerlerine ulaştırmasını sağlamak. Libya pazarındaki durumunuz nedir şu anda? Libya limanlarındaki belirsizliklere rağmen Medkon olarak düzenli servis sunuyoruz. Gemlik/Ambarlı/İzmir limanlarından Misurata ve Al Khums limanlarına her 8 günde bir, Gemlik/Ambarlı/İzmir limanlarından, Benghazi limanlarına her 14 günde bir seferlerimiz bulunuyor. Libya’nın bizim için önemi büyük, bu destinasyondaki taşımalarımız düzenli olarak devam ediyor. Önümüzdeki dönem yatırımlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Geçmiş dönemlerde yapılan yatırımlarla firmamız, kendine ait 7 gemi ve yaklaşık 5.000 TEU konteynırı herhangi bir kredi kullanmadan aldı. Önümüzdeki dönemde seferlerimize yeni destinasyon eklenmesi planlanıyor. 2014 sonuna kadar bir gemi yatırımı ve konteyner filosunun artırılması yönünde yatırımlarımız olacak. 8 haber 168 yıl önce kaybolan geminin gizemi çözüldü İngiliz kraliyetine ait gemi, 1846 yılında buzullara sıkışarak batmıştı. Kanada Başbakanı Stephen Joseph Harper, enkaza ulaşılmasını, “Ülke tarihinin en büyük gizemlerinden biri çözüldü” şeklinde duyurdu Ünlü İngiliz kaşif Sir John Franklin’in Kuzey Kutbu’nda 1846 yılında kaybolan iki gemisinden biri, 168 yıl sonra bulundu. Kanada Başbakanı Stephen Joseph Harper, ülke tarihinin en büyük gizemlerinden birinin çözüldüğünü açıkladı. Bulunan geminin, kaybolan HMS Erebus ya da HMS Terror gemilerinden hangisi olduğunu henüz bilmediklerini kaydeden Harper, batık gemiye Kanada Milli Park- lar İdaresince sırf bu iş için satın alınan uzaktan kumandalı su altı arama aracıyla ulaşıldığını anlattı. Bulunan geminin, Kanada’nın Kuzey Kutbu’ndaki egemenliğinin en önemli delili ve parçası olduğunu ifade eden Harper, “Bu Kanada için tarihi bir andır” dedi. Geminin bulunmasında emeği geçenlere teşekkür eden Harper, pazar günü bulunan geminin görüntülerinin, kayıp iki gemiden biri olup olmadığından emin olmak için incelendiğini söyledi. Başbakan Harper, çıkarılan iki parçanın incelenmesinden sonra kesin kanaate vardıklarını anlattı. Arama çalışmalarına 2008 yılında başlanan ve federal bütçeden özel ödenek ayrılarak desteklenen çalışma için İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Kanada Genel Valisi David Johnston’a bir kutlama mesajı gönderdi. DP World Yarımca’yı heyecanla bekleyenler buluştu DP World Yarımca Konteyner Terminali açılış yemeğine, Avrupa Birliği Bakanı ve Baş Müzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ve DP World Yarımca’nın CEO’su Nichola Silveira’nın yanı sıra pek çok davetli katıldı Marmara Denizi’nden İstanbul’a doğru ilerleyen Türkiye’nin en yeni konteyner terminali projesinin açılışı, İstanbul’da verilen bir açılış yemeği ile kutlandı. Ortak noktaları, yeni konteyner terminali hakkındaki heyecanları ve 2015 yılının sonlarına doğru DP World Yarımca’nın faaliyete açılmasını dört gözle bekleyen 120’den fazla katılımcı yemeğe davetliydi. Gecenin açılışını yapan DP World Yarımca’nın CEO’su Nichola Silveira, Avrupa Birliği Bakanı ve Baş Müzakereci Mevlüt Çavuşoğlu’nu konuşma yapmak üzere davet etti. DP World Avrupa ve Rusya Bölgesi Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Ganesh Raj yemekte kısa bir konuşma yaptıktan sonra davetliler, yemeklerinin eşliğinde DP World Yarımca’nın tanıtım videosunu izledi. Nichola Silveira konuyla ilgili şunları söyledi: “Önde gelen paydaşlarımızın ve gelecekteki müşterilerimizin aynı çatı altın- da bir araya geldiklerini ve iş hayatını, DP World Yarımca’yı konuştuklarını görmek gurur vericiydi. Bu davet, iş bağlantıları kurmak için bir olanaktı ve tek bir gecede birçok adım atıldığına inanıyorum. Paydaşlarımız tanışma ve network şansı buldular; gece büyük bir başarıya ulaştı. Bir kilometre taşı sayılabilecek bu gecede, DP World Yarımca ekibinin heyecanı gözlerinden okunuyor” dedi. 10 haber Kuryemex teslimatları dakikalarla yarıştırıyor Hem iş hayatında hem de sosyal yaşamda evraktan satın alınan ürüne kadar pek çok şeyin bir yerden bir yere teslim edilmesi gerekiyor. Özellikle e-ticaret sitelerinden alınan ürünlere hemen ulaşmak, olmazsa olmaz bir istek. Müşterilere verilen 15 günlük teslimat süreleri ise onları mutsuz ediyor. Uzun yıllardır gerek Amerika’da gerekse Türkiye’de pazar araştırmaları yapan Gökay Akın tarafından kurulan Kuryemex, lojistik sektörünün bir parçası olan kuryeli taşımacılıkta ilkleri müşterileri ile buluşturuyor Gökay Akın tarafından kurulan Kuryemex lojistik sektörünün bir parçası olan kuryeli taşımacılıkta ilkleri başarmayı hedefliyor. Taşıma sektörü Türkiye’de ve dünyada sürekli gelişmeye yönelik ivme gösteren bir sektör. Akın, Amerika’da 4 yıl uluslararası ticaret ve lojistik eğitimi aldıktan sonra Türkiye’de önemli bir kargo şirketinde şube müdürlüğü yaptı. Müşterilerinden aldığı talepleri değerlendirdiğinde satın alınan ürünün “hangi gün ve en önemlisi saat kaçta teslim edileceği” sorularına, “gün içerisinde teslim edilecektir” yanıtlarına müşterinin memnuniyetsizliği ile karşılaştı. Çünkü müşteri tüm gün evde ya da iş yerinde beklemek istemiyordu. Bunun üzerine insanların kendi istediği bir saatte çok hızlı (aynı gün) teslim edilebileceği özellikle e-ticaret şirketlerine özel bir kurye filosu kurma fikri doğdu. Her sektördeki küçük ya da büyük ölçekli firmaların paketlerini istedikleri saatte taşıtma ihtiyaçları söz konusu. Akın, dünyadaki yükselen trendleri göz önünde bulundurarak, kullanıcıların alışveriş yaptıktan sonra evde kargosunu beklemenin onları olumsuz etkilediğini gözlemledi. Zamanın çok değerli olduğu iş dünyasında ve sosyal yaşamda teslimatların günlere değil, dakikalara indirgendiği ve dünyada var olan bu yeni trendi Türkiye’de uygulamaya koydu. Sektörde şu an için bir rakibi bulunmuyor. Kuryemex’i diğer kurye firmalarından ayıran özelliği teknolojik alt yapısı, zaman ve teslimat. Teslimat zamanına müşteri kendisi karar veriyor. Alışveriş yaptıktan bir saat sonra internetten ucuza alınan bir ürünün elinde olması üstelik kapıda ödeme yaparak alabilmesi müşterilere hem zamandan tasarruf ettiriyor hem de kendilerine zaman ayırmasını. Kendi imkânları ile alışverişe çıktıklarında yol, yakıt, zaman gibi önemli konular, Kuryemex hizmetiyle ortadan kalkıyor. Türkiye’de Kuryemex ile hizmete sokulan cep telefonu ya da tablet uygulaması ile de size ait ürün ya da evrakınızı seçtiğiniz saatte aldırarak ihtiyaç duyulan anda sahip olabilme lüksünü yaşatıyor. Motorlarda bulunan GPS vericiler sayesinde anlık olarak kuryenin nerede olduğu bilgisini de telefonunuzdan ya da tabletinizden görebiliyorsunuz. Sektörde yer alan diğer kurye şirketlerinde böyle bir teknolojik altyapı söz konusu değil. “Kurye nerede kaldı” sorusuna, “trafikte, geliyor” gibi yetersiz yanıtlar alınırken, Kuryemex’in web sitesinden birebir size ait kuryenin nerede olduğunu görebilmek mümkün. İnternet üzerinden verilen siparişle kuryenizin sizin seçtiğiniz saatte paketinizi alması, istediğiniz saat aralıklarında teslim etmesi ve bu hizmetin ücretini görebilmek de mümkün. Buna ek olarak bir toplantıdayken özel bir ihtiyacınızın size teslim edilmesi gerekiyorsa, herhangi bir şekilde telefon açmadan akıllı telefonunuzdan sisteme girerek, ücretini de görüp teslimat siparişi verebiliyor. Şu an 10 özel donanımlı motorlarla büyük ebatlı kolileri taşıyan Kuryemex, 2015 yılı sonunda tüm büyük kentlerde araç filosuna sahip olmayı, 2016 yılı sonunda ise tüm Türkiye’de aynı gün teslimat yapmayı hedefliyor. 12 konuk “Müşteri memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme önceliğimiz” 1976 yılından bu yana hizmet sağlayan DSV, dünyanın en büyük ilk 6 lojistik firmasından biri. Önceliklerinin müşteri memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme olduğunu dile getiren DSV Hava ve Deniz TAŞ Genel Müdürü Ozan Önder, “Medkon Lines ile uzun yıllara dayanan işbirliğimiz devam ediyor. Akdeniz’de Medkon’un girmiş olduğu pazarlarda hızlı karar verebilme ve müşteri bazlı çözüm üretmesi, çalışmalarımızın ve işbirliğimizin gelişmesinde en büyük etken” diyor Global bir tedarikçi olan DSV’yi tanıyabilir miyiz, bugüne kadar aldığı yol hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz? DSV, hava- deniz- depolama - kara ve proje taşımaları için lojistik çözümler sunan global bir tedarikçi konumunda. 70’den fazla ülkede ofisimiz bulunuyor, profesyonel ve avantajlı genel çözümlerimizle yaklaşık 22 bin DSV çalışanı ile hizmet veriyor. Dünya çapında yıllık geliri 2013 için 6.1 milyar Euro. Bu ciro ve işlem hacmi ile dünyanın en büyük ilk 6 lojistik firmasından biri. DS’nin anlamı Danca’da “De Samsensluttede Vognmaend”, yani “birleşmiş nakliyeciler”dir. 1976 yılında 10 bağımsız nakliyecinin kurmuş olduğu bir firma, zaman içerisinde tüm dünyada 38 adet lojistik firmasını satın alarak şu anki büyüklüğüne ulaştı. Türkiye’de ise faaliyetlerimize 2006 yılı Temmuz ayında başladık. İlk olarak 2 ofis ve 10 kişi ile başladığımız bu yolda şu an hava, deniz ve kara olarak 13 ofis ve 250 kişilik deneyimli personelimiz ile hizmet veriyoruz. Zor bir sektörde uzun zamandır faaliyet gösteriyorsunuz, sizce başarılı bir şekilde ayakta durmanın altında hangi kriterler yatıyor? Türkiye pazarı rekabetin çok çetin olduğu bir pazar, maalesef ki bu pazarda Türkiye’de rekabetin anlamı fiyatla doğru orantılı, özellikle yabancı firmalar için çok zorlu pazarlardan biri, “dinamikleri Güney Amerika ve Çin ile kısmen örtüşebiliyor” diyebiliriz. Bu işe başladığımızdan beri söylediğimiz bir söz var, “müşterilerimize mal taşımıyoruz bizler bilgi taşıyoruz.” Bu anlamda birinci önceliğimiz müşteri memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme. Uluslararası pazarlardan edinilmiş bilgilerimizi Türkiye pazarı dinamiklerine göre adapte ettik. Bunun yanı sıra hizmet kalitemizi artırabilmek için zorlu sertifika ve eğitim programları uyguladık. Son 3 yılda ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 14001:2004 Çevre Yönetim Sistemi, OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 27001:2006 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi ve ISO 10002:2006 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi sertifikalarını aldık. Faaliyet konularınız öğrenebilir miyiz, hangi konularda hizmet veriyorsunuz? DSV Holding büyümenin vermiş olduğu yavaşlıktan kurtulabilmek için kendi içinde 3 ayrı yapıda hizmet veriyor ve girmiş olduğu tüm pazarlarda 3 ayrı tüzel şirketini devreye sokuyor. Şu anda Türkiye’de DSV Hava ve Deniz Taşımacılığı AŞ olarak bir şirketimiz, Deniz-Hava-Proje Taşımacılığı, DSV Uluslararası Kara organizatörlüğü AŞ olarak diğer bir şirketimiz de uluslararası kara taşımacılığı – depolama ve lojistik hizmeti veriyor. Konsolide ciro ile her 2 şirketimiz şu an Türkiye’nin en büyük ilk 10 lojistik firması sıralamasında bulunuyor. Medkon’a teşekkür Deniz taşımacılığının gelişimi için sizce hangi koşuluların sağlanması gerekiyor? Neler yapılmalı? 3 tarafı denizle çevrili güzel ülkemiz, hepimizin bildiği üzere deniz taşımacılığının gelişimi konusunda maalesef biraz yavaş kaldı. Fakat son dönemde yine güzel yatırımların olduğunu görüyoruz ama yine de önümüzde uzun bir yol var. Deniz taşımacılığının artması Türkiye’nin ithalat ve ihracatı ile doğru orantılı olduğundan dolayı Anadolu’daki firmalara daha fazla teşvik ve özellikle tren taşımaları ile kombine bir şekilde bölgenin desteklenmesi gerekiyor. Bugün New York’tan Los Angeles’e, 4 bin 500 kilometre mesafeye 1 konteyneri hızlı trenle bin dolar gibi bir rakama taşıyabiliyorken, Türkiye’de bu rakam 450 kilometre mesafe için ödeniyor. Bu durum ihracatçı ve ithalatçı üzerinde büyük baskı yaratıyor. Deniz taşımacılığının dünyadaki gelişimini değerlendirir misiniz? Deniz taşımacılığı tüm dünyada hâlâ vazgeçilmez ve büyüyen bir pazar olmakla beraber 2008 yılından bu yana hepimizin bildiği üzere kâr problemi yaşanıyor. Bu olumsuzlukta maliyetin azaltılabilmesi için herkesin kapasite artırmasına yol açmış ve bu hareketle de pazarda yine arz talep dengesinde sıkıntılar baş gösterdi. Deniz taşımacılığı insanoğlunun başlangıcı ile hemen hemen aynı yaştadır. Umuyoruz ki yeni birleşmeler ile pazar yeniden eski günlerine dönecek. Türkiye’de deniz taşımacılığının geleceği ile ilgili öngörüleriniz nelerdir? Önümüzdeki dönemde neler yaşanacak sizce? Güzel ülkemizin denizcilikte daha iyi bir noktaya gelmesi hepimizin temennisi… Özellikle Akdeniz’in aktarma noktası olması, Türkiye’nin denizcilik noktasında hızlı bir şekilde ilerlemesini sağlayacak. Maliyet avantajı ile Türk denizcilik sektörünün Akdeniz’de daha etkin bir rol alacağı aşikâr. Bu nedenle sektör olarak hepimiz bu noktada olumlu düşünüyoruz. Medkon Lines ile işbirliğiniz hakkında bilgi alabilir miyiz, ne zamandan bu yana Medkon ile tanışıyorsunuz? Medkon Lines ile uzun yıllara dayanan işbirliğimiz devam ediyor. Akdeniz’de Medkon’un girmiş olduğu pazarlarda hızlı karar verebilme ve müşteri bazlı çözüm üretmesi, çalışmalarımızın ve işbirliğimizin gelişmesinde en büyük etken. Türk denizcilik sektörünün gelişimine katkıda bulunması ve özellikle kabotaj taşımalarında verilen hizmet sadece DSV değil, tüm pazarda büyük övgü alıyor. Bu anlamda bugüne kadar Medkon’un şirketimize göstermiş olduğu servis ve hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. 14 haber Mısır’da yeni kanalın 35 kilometrelik bölümü seneye açılacak Mısır’da tarihi Süveyş Kanalı’ndaki çalışmalara hız verildi. Kanala paralel olarak yapılan yeni deniz geçidinin 35 kilometrelik kısmının 2015’te açılması planlıyor Süveyş Kanalı’na yeni paralel kanal açma işi hızlandı. İki yönlü trafiği sağlamayı amaçlayan yeni projenin Süveyş, Akdeniz ve Said Limanı arasındaki 72 kilometrelik mesafeyi 11 saatten 3 saate indirmesi bekleniyor. Mısır ordusu tarafından denetlenen proje, El-Sisi’nin popülerliğini arttırmak ve Mısır ekonomisini canlandırmak için anahtar proje olarak görülüyor. Kanal Mısır’a yıllık yaklaşık 7 milyar Euro kazandırırken yeni projenin 2023 yılında ülke ekonomisine 10,5 milyar getiri sağlaması bekleniyor. 145 yıllık tarihi olan Süveyş Kanalı, 1956 yılında Fransız ve İngiliz hissedarları olmasına rağmen Nasır tarafından kamulaştırıldı, hissedarlar ise kapı dışı edildi. Altı Gün Savaşı’ndan sonra sekiz sene kapatılan Süveyş Kanal’ı 1975 yılında yeniden açıldı. Kanaldan geçirilebilecek en büyük gemi sınıfı olan süper tankerler ise bu aşamada kullanıma girdi. 5 sene sürmesi beklenen kanal büyütme projesinin maliyetinin ise 3 milyar Euro’yu aşması söz konusu. Projeyi finanse etmek için Mısır devleti faizi yüzde 12’lere varan tahvil ihraç etti. Ancak tahvil alımı sadece Mısır halkına kapalı tutuldu. Kanalın kullanımından gelecek maddi gelirden çok kanal çevresinde kurulacak lojistik platformun ekonomiye güçlü bir katkı sağlaması söz konusu. 16 kaptan konusuyor “Mesleğin zorluğu, doğa şartları ve özlem” Medkon Lines Maryam’ın Kaptanı Koray Gürsoy, bugüne dek onlarca limana ulaştırdı gemisini… Mesleğin en zor yanının, acımasız doğa şartları ile mücadele ve aileye duyulan özlem olduğunu anlatan Kaptan Gürsoy, genç kaptanlara da önerilerde bulundu Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Denizle olan hikâyeniz ne zaman, nasıl başladı? 1970 Çanakkale doğumluyum, evliyim ve annesinin denizcilik mesleğinden şimdiden uzak tutmaya çalıştığı 6 yaşında bir oğlum var. Tutkunu olduğum denizde çalışmaya, Ege Üniversitesi Çeşme MYD’dan 1992 yılında mezun olduktan sonra başladım. 4 yıl çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra 1996 yılından 2002 yılına dek yardımcı denizciliğin konteyner gemilerinde çalıştık. Yardımcı denizciliğin konteyner gemilerini elinden çıkarmasından sonra firmamızın Maryam isimli gemisinde çalışmaya başladım. Mesleğinizin zorluklarından bahseder misiniz? Mesleğimizin en zor yanı acımasız doğa şartları ile mücadele ve hiç tanımadığınız insanlarla kısıtlı bir alanda ve zor şartlarda yaşamaya çalışmak. Evlenip çocuk sahibi olunca, bir de tüm bunlara büyük bir özlem ekleniyor. Eski denizcilerin söylediği gibi, “Denizciler yedikleri fırtınaların sıkıntısını, korkusunu, kadınlar doğum sancılarının acısını unutmasa, ne denizciler bir daha denize çıkar, ne de kadınlar bir daha hamile kalır”. Bu benzetme, doğa ile mücadelemizin zorluğunu az da olsa anlatıyor. Meslek hayatınız boyunca unutamadığınız bir anınız var mı? Denizde çalışmaya başladığım ilk yıl, Marmara Denizi’nde bir koster makine arızası nedeniyle durmuş ve kuvvetli rüzgâr sebebiyle Kapıdağ Yarımadası’na doğru sürüklenmeye başlamıştı. Geminin yaptığı tüm görüşmeleri, yardım isteklerini ve korkularını VHF’den an ve an dinlemiştik. Gemi en sonunda kayalık bir bölgede karaya oturmuş, yardım gelmediği için de personel bir süre sonra gemiyi terk etmişti. En son da kaptan… Personelin kurtarıldığı haberini duyabilmek için umutla bekledik ancak 2 gün sonra umutları tüketen acı haber alındı. Marmara’nın, Türkiye’nin ortasında kurtarılamayan bu denizcilerin hikâyesi, denize çıktığım ilk yılda, denizde ne kadar yalnız ve bir başımıza olduğumuzu dramatik bir şekilde öğretmişti. Peki, bugüne dek hangi bölgelere, nerelere gittiniz? En çok keyif aldığınız yolculuğu anlatır mısınız? Kutuplar haricinde tüm kıtalarda birçok ülkeye gittim. Gittiğim her limanda keyif alabileceğim, ilgimi çekecek bir şeyler buldum. Ama tek tek söylemem gerekirse, Akdeniz’de Barselona, Karadeniz’de Odessa, Güney Amerika’da Manaus, Orta Amerika’da Havana, Kuzey Amerika’da Vancouver, Uzakdoğu’da Ho Chi Min City (Saigon), en sevdiğim limanlardır. En keyif aldığım seyir ise muhteşem yağmur ormanları arasında ilkel kabile yaşamlarının kıyısından, Brezilya’nın Manaus Limanı’na gitmek için Amazon Nehri’nde yaptığım 2,5 günlük seyir oldu. Epey yer görmüşsünüz ama hayalinizde olan bir yolculuk var mı? Norveç Fiyord’larına gitmeyi her zaman çok istemişimdir. Umarım ben denizi, deniz de beni bırakmadan bu bölgede seyir yapma imkânım olur. Denizcilik fakültesi mezunu genç kaptanlara önerilerinizi sorsak, neler söylersiniz? Okulda aldıkları eğitim şüphesiz çok önemli ama unutmasınlar ki, mesleğin en az yüzde 80’i gemi üzerinde öğrenilir. Bu nedenle staj dönemi de dâhil, mesleğe adım attıkları andan itibaren işlerini severek ve ciddiye alarak yapsınlar. İkinci bir yabancı dil, hem meslek hayatlarında hem de özel yaşamlarında kendilerine çok fayda sağlayacaktır. İş arayan değil, firmalar tarafından aranan personel olmak için çaba sarf etsinler. Seyir defterine düştüğünüz en önemli not ne oldu? Seyir defterine rutin yazılması gerekenler dışında bir şey yazmak zorunda kalmadım. Ancak kazasız belasız geçen bir kontrat sonunda gemi idaresini yeni gelen kaptan arkadaşa teslim edildiğini seyir defterine yazmaktan her zaman mutluluk duymuşumdur. haber 18 haber Gemi hastanesinin ihalesi 2015’in başında yapılacak 2015’in ilk çeyreğinde gemi hastane projesi ihaleye çıkılacak ve projenin yapımına İstanbul’da başlanacak Gemi hastanesi projesi için harekete geçildi. 200 yataklı bir gemi hastanesi limanda bulunacak. Gemi hastanesinin özellikle sahil şeridinde bulunan illerde olağanüstü durumlar ve afetlerde kullanılması planlanıyor. Gemi hastanesinin ihalesi ise 2015 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirilecek. ABD, Çin ve İspanya gibi ülkelerin sahip oldukları gemi hastaneler genellikle yük gemisi ve tankerlerden dönüştürülürken Türkiye’nin üreteceği gemi hastane herhangi bir gemiden dönüştürülmeden dünyada bu amaç için inşa edilen ilk gemi hastane olma özelliği taşıyacak. Proje tamamlandı Sağlık Bakanlığı’nın uzun süredir üzerinde çalıştığı gemi hastane projesi başlıyor. Geçtiğimiz aylarda ABD’deki gemi hastaneyi inceleyen Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ve proje üzerinde çalışan Bakanlık ekibi proje hazırlıklarını tamamladı. Dünyada ilk gemi hastane olma özelliği taşıyacak olan ‘Gemi Hastane Projesi’ için Sağlık Bakanlığı 2015 yılının ilk çeyreğinde ihaleye çıkmayı hedefliyor. Gemi hastanenin yapımında kullanılacak ürünler Türkiye içindeki kaynaklardan sağlanacak. Kamu-özel ortaklığı ile Tuzla tersanesinde yapılması planlanan gemi hastane tamamen yerli üretim olacak. Yap-İşlet-Devret modeli Projede gemi hastane için çıkarılan (Güncel piyasa durumu göz önünde bulundurularak) maliyet yaklaşık 300 milyon TL İhaleyi alan firma gemiyi yap-işlet-devret modeliyle işletecek. Buna göre Bakanlık proje kapsamında geminin yapımı için süreyi 24+3 ay şeklinde planlıyor. Öte yandan firma 27 aydan daha kısa bir sürede gemi hastaneyi devreye soktuğu takdirde her ay için devlet ayrı kira verecek. Gemi hastaneyi yapacak olan firma 25 yıl hastane olarak işlettikten sonra devlete teslim edecek. Böylece devlet gemi için bir kuruş ödemeden gemi hastaneye sahip olacak. Ülkelerin yardımına koşacak Gemi hastanenin rotasını Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü belirleyecek. Böylece herhangi bir afet, salgın, savaş veya olağanüstü durumlarda Bakanlık gemi hastaneyi o bölgeye gönderebilecek. Ayrıca okyanusa açılabilecek şekilde tasarlanacak olan gemi hastane, afet durumlarında başka ülkelerin de insani amaçlı yardımına gönderilecek. Gemi hastanesinin özellikleri Boyu 203, genişliği 26, yüksekliği 29 metre olacak. 10 güvertesi, heliportu ve 15-20 bin metrekare kapalı alanı bulunacak gemi hastane, 20-22 deniz mili hızla gidecek. Gemi hastanenin acil ünitesinde 15’er muayene ve müşahede, 2’şer müdahale ve resüsitasyon yatağı olacak. 17 branşta poliklinik ve her tür ameliyatın yapılabileceği gemi hastanede, ikisi özellikli beyin ve kalp damar cerrahisi olmak üzere 8 ameliyathane bulunacak. Gemi hastanede 2 doğumhane, 20’si erişkin, 6’sı çocuk, 4’ü yeni doğan olmak üzere 30 yoğun bakım yatağı, 6 yataklı diyaliz ünitesi, 2 yataklı yanık ünitesi, tıbbi gaz üretim ve dolum sistemi, 200 hasta yatağı olacak. Personel ve hasta bölümleri yolcu gemisi standardında planlanan gemi hastanede 316 sağlıkçı, 35 de geminin işletiminden sorumlu personel görev yapacak. Görev türüne göre sağlık personeli planlamasında değişiklik yapılabilecek. Gemi hastanesinin detayları -Dünyada ilk gemi hastane olma özelliği taşıyacak -Kamu-özel ortaklığı ile Tuzla Tersanesi’nde inşa edilecek -Yaklaşık 300 milyon TL’ye mal olacak -Gemiyi yapan firma 25 yıl hastane olarak işlettikten sonra devlete teslim edecek -2015 yılı ilk çeyreğinde ihaleye çıkılması planlanıyor -Gemi yapım süresi 24+3 ay şeklinde planlandı -Gemi hastane 200 yataklı olacak -Gemi hastane normal zamanda kıyı şeridi olan illerde görev yapacak ancak herhangi bir afet veya savaş durumu olması halinde o bölgeye gönderilecek. National Business Academy: Çalışanların yüzde 93’ü eğitimsiz! National Business Academy’nin dış ticaret ve lojistik sektöründe profesyonel olarak çalışan bin 234 katılımcı üzerinde yapmış olduğu araştırma sonucu, ankete katılanlardan yüzde 93’ünün mesleki bir eğitim almadığını ortaya koyuyor. Aldığımız geribildirimler “çalışanların yaptıkları işi hâlâ çevrelerindeki iş arkadaşlarından ve yöneticilerinden el yordamıyla ve amatörce öğrenmeye çalıştıklarını” gösteriyor mi Bakanlığı tarafından “eğitimci kurum” olarak yetkilendirilen NBA Turkey belirli eğitimlerini şirketlere özel olarak yüzde 70 teşvik ile veriyor. Doğru bir karar veriyorsunuz. Çünkü çoğunluk da sizin gibi düşünüyor! Fortune 500 sıralamasına göre Türkiye’nin en büyük 284 şirketi referanslarımız arasında yer alıyor. Siz de onların güvendiği bu uluslararası güçten yararlanmak ister misiniz? Çalışanların bu süreçte kendilerine aktarılan eksik ve yanlış bilgiler nedeniyle çoğu kez hata yaptıklarını, kontrolü kaybettiklerini, zaman ve para kaybına sebep olduklarını gözlemliyoruz. Bu tablo ülkemizde dış ticaret ve lojistik alanında faaliyet gösteren şirketlerin büyük bir bölümünün işlerini yüksek maliyetlerle ve ciddi bir risk altında yürüttüğüne işaret ediyor. Bu durumu düzeltmenin en kısa yolu ise bireysel ve kurumsal olarak nitelikli eğitimlere yatırım yapmaktan geçiyor. Bu çerçevede, gelişimi ve değişimi temel alan felsefesi ile sunulan eğitimleri bir kültür haline getiren kurumumuz temel altyapıya sahip, ayakları yere sağlam basan, kazandığı bilgi ve becerileri gerek yurtiçi projelerde gerekse dış pazarlara açılmakta kullanabilecek profesyonel dış ticaret uzmanları yetiştiriyor. Uzman kadromuz, bilgiye dayalı dinamik ve modern yapımızla firmalara dış ticaret, lojistik yönetimi, lojistik ve tedarik zinciri, proje yönetimi, uluslararası pazarlama ve e-ticaret konularında eğitim ve danışmanlık hizmeti sunuyoruz. Aynı zamanda, ihracatı arttırmak adına uygulanan destekler kapsamında Ekono- 20 ünlü bir göz... / Röportaj: Murat Küçük 10 parmağında 20 marifet bir adam: Nasuh Mahruki Türkiye’nin en yetenekli isimlerinden biri Nasuh Mahruki... Everest’in zirvesine çıkarak Türk bayrağını dalgalandıran Mahruki, kişisel gelişim, takım çalışması, motivasyon, liderlik, risk yönetimi ve hedef odaklılık gibi konularda verdiği eğitimlerle herkesin kendi Everest’ine çıkabilmesine olanak sağlıyor. Kaptan-ı Derya Nasuhzade Ali Paşa’nın torunu olan ve denizci bir aileden gelen Nasuh Mahruki, son kitabını, AKUT’u ve daha birçok konudaki fikirlerini Pruva’ya anlattı “Herkes Everest’e tırmanamayabilir; ama herkesin tırmanabileceği bir Everest’i vardır.”cümlesi sizin hayata bakışınızı mı anlatıyor? Öncelikle buradan başlayabilir miyiz? Hepimiz; ailemizden ve daha gerideki atalarımızdan gelen, üzerinde söz hakkımızın olmadığı genetik bir mirasa sahibiz. Doğduğumuz andan itibaren çevreyle kurduğumuz iletişimle, hem yeni kabiliyetler kazanıyoruz hem de içimizdeki yetenekleri ortaya çıkarıyoruz. Hepimiz farklı yeteneklere sahibiz. Dolayısıyla herkesin kendi yeteneğini ve potansiyelini keşfetmesi ve özellikle çocuklarda yetenek yönetiminin yapılması gerekiyor. Çocukları zihinsel ve fiziksel becerilerine göre doğuştan avantajlı olduğu ve yapmaktan keyif aldığı alanlara yönlendirerek onların yaşam yolculuklarını çizmeleri sağlanmalı. Everest Dağı da dünyanın en yüksek dağı olmasıyla burada bir sembol. Bu açıdan baktığımızda tabii ki herkes en üst düzey performansı gösteremeyecek ama herkesin gösterebileceği bir üst performans var. Çocuklarımızın yetenekli olduğu alanları bulabilirsek ve o yetenekli olduğu alanlara yönlendirebilirsek kendilerine göre en iyi performansı gösterme imkânı bulabilecektir. Zaten mutluluğun tanımı da budur. Kişinin kendisini başarılı hissetmesi, toplum içinde gelebileceği en yüksek makama ulaşması onun mutlu olmasını sağlar. İnsanlar herkesin koştuğu hedeflerin peşinde koşmak zorunda değil. Herkes kendi hayalinin, kendi tutkularının, kendi potansiyelinin ona izin verdiği şeylerin peşine düşmeli. “Everest’inize tırmanın” derken anlatmak istediğim de bu. Okulda alınan eğitimin, yetenekleri ortaya çıkarmada nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz? Maalesef Türkiye gibi gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde eğitim sistemi büyük problem. Bizim gibi ülkelerde bir şekilde sistemin başına geçmiş olanlar, sistem değişmesin diye toplumun en temel dinamiği olan değişime direnç gösteriyorlar. Bu durum, sistemi değiştirmemek için sistemi yönetenlerin kullandığı bir yöntem. Eğitim sistemini de buna göre revize ediyor ve çocukları çok erken yaştan itibaren birbirine benzetiyorlar. Bu da çocuğun yeteneğinin kısırlaşmasına ve içindeki cevherin dışarı çıkamamasına sebep oluyor. Bütün herkes gibi sıradan bir şekilde hayatını sürdürüyor. İhtiyaçlar hiyerarşisini ortaya atan Abraham Maslow, “Eğer yapabileceğinizden daha azını yapmayı planlıyorsanız, hayatınızın sonuna kadar mutsuz olacağınız konusunda sizi uyarmak isterim.” demiş. Mutsuzluğun ana kaynağı da insanların gerçekte potansiyellerinin doruğuna ulaşamadan, çok daha aşağılarda bir yerlerde performans göstermeleridir. Çünkü sistem onları daha yüksek yerlere ulaştırmıyor. Sadece basit bir şeyler başararak ve sıradan bir hayat sürdürerek ömür boyu buna katlanmak zorunda kalıyorlar. Siz hayatı; dağcılık, kitap, fotoğraf, eğitim gibi tüm renkleriyle yaşayan birisiniz. Şu sıralar hangi çalışmaları yürütüyorsunuz? Ülkenin içinde bulunduğu korkunç durumdan ötürü uğraşılarımı gerçekleştirme isteğim yok. Oğlumuz daha dünyaya yeni geldi. Onunla vakit geçiriyoruz. Bir taraftan AKUT’ta çok iyi bir alan yarattık. Topluma doğru bir örnek yayılması açısından orayı güçlendirmeyi düşünüyoruz. Özel sektörün, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının katıldığı, kişisel gelişim, takım çalışması, liderlik, motivasyon, risk yönetimi, hedef odaklılık gibi konularda gerçekleştirdiğim seminerlerim devam ediyor. Son kitabım olan “Kendi Everest’inize Tırmanın” kişisel gelişim temalı bir kitap ama neticede zirve odaklı, başarı odaklı bir yaşamı nasıl kurabileceğimizi, 64 adımdan oluşan ‘başarının ve mutluluğun zihin haritası’ adını verdiğim süreci, kendi hayatımdan örnekler vererek anlatmaya çalıştım. Kitap herkesin kendi gibi olması fikrini savunduğu için herkesin okuyup hayatına uyarlayabileceği bilgiler içeriyor. Bu kitapla ben insanların kendini keşfetmesini ve kendi varoluşunu ortaya koymasını istiyorum. AKUT, binlerce kişiden oluşan bir aile Türkiye’nin en önemli sivil toplum kuruluşlarından birisi olan AKUT’u anlatır mısınız? Devletten destek alıyor musunuz? AKUT devletin hiçbir desteğini almadan kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür. Biz hala arabalarımıza Motorlu Taşıtlar Vergisi, telsizlerimize frekans takip ücreti veriyoruz. Devlete bugüne kadar 2 ekip daha kurmamızı sağlayacak vergi verdik. Bu yaklaşık 300 bin TL. Maliye eski Bakanı Kemal Unakıtan’a iki kere, mevcut Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e bir kere, Efkan Ala’ya da bir kere dilekçe vermek için gittim. Çünkü devlet bize destek vermediği gibi can kurtardığımız arabalarımızdan ve telsizlerimizden vergi alıyor. Vatandaşın can güvenliğini devletten fazla sağlayarak devletin yapması gereken işleri biz yapıyoruz. Ama tüm uğraşlarımıza rağmen bizden bu parayı alıyorlar. operasyona katılarak bin 870 insan hayatı kurtardı. Her gelen kişi kendi ilgi alanı ve mesleki yeterliliğine göre AKUT’un organizasyonel sürecinde, bölümlerde, birimlerde bir yer alıyor. Operasyonel personelde olmak istiyorsa eğitimlere katılıyor. Genel merkezdeki 3 sekreter arkadaştan başka maaşlı personel yok. Büyümeyi, çoğalmayı, yeni oluşumlara gitmeyi planlıyoruz. Nitelikli insanların bir arada olduğu bir ortam yaratıldığında ortaya nitelikli bir iş çıkıyor. Türkiye’nin en güvenilir sivil toplum teşkilatlarından biri olan AKUT’un örgütlenme biçimi nasıl gerçekleşiyor? AKUT’un içinde yer almak isteyenler nasıl bir yol izleyebilir? AKUT’un örgütlenme biçimi her seviyede liderlik modeli. Bu benim çok özen gösterdiğim bir model.1996’da kurulan AKUT, toplamda 33 takımdan yani bin 700 civarı gönüllüden oluşuyor. Şu an; vakfımız, yayınevimiz, enstitümüz, çocuk akademimiz, üniversitelerde öğrenci topluluklarımız, ilköğretim kulüplerimiz var. Artık çok geniş bir alanda çalışıyoruz. AKUT binlerce kişiden oluşan bir aile. 33 bölgemiz var. Bu bölgelerde yaşayan insanlar, www.akut. org.tr web adresimizden takım liderlerinin bilgilerine ulaşıp, kapılarımızı çalarak gönüllü olabilirler. Arama kurtarma bir takım işi olduğu için bu bölgelerin dışında yaşayan kişiler için şimdilik yapılacak bir şey yok. Gönüllü olduktan sonra bütün eğitimler tarafımızdan veriliyor. AKUT’a tam anlamıyla katılma birkaç yıl devam eden bir süreç. AKUT tamamen gönüllü ve karşılıksız olarak 18 yıl içinde bin 600’ün üzerinde Bir yelkenli ile dünya turu hayali Dünyanın birçok noktasını gören birisi olarak unutamadığınız bir yer var mı? Aklınızda yer eden coğrafyaları söyler misiniz? 80’nin üzerinde ülkede bulundum. Himalaya Dağları çok heybetli, ve olağanüstü bir yer. Oraya gidince insanın zeki ama doğadaki diğer canlılarla karşılaştırıldığında çok kırılgan bir canlı olduğunu fark ediyorsunuz. Hindistan da benim için ayrı bir öneme sahip. Bir sene gezip bir gün bile bıkılamayacak bir ülke. Dünyada yaşayan her üç kişiden biri ya Hintli ya Çinli olduğundan büyüleyici bir kültüre sahipler. 1.6 milyar insan, yüzlerce dil, din, yüzlerce farklı kültür aynı coğrafyada. 300 kilometre gidip bambaşka bir kültürle karşılaşıyorsunuz. Çok fazla turist çektiği için gezgin kültürüne de hakim bir yer ve hırsızlık hariç güvenli bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Onun dışında Avustralya çok güzel ve oldukça medeni bir ülke. Orayı doğadan kopmamış bir Avrupa olarak anlatabiliriz. Doğal değerlerini hiç kaybetmemiş ama Avrupa kadar gelişmiş. Avustralya’nın kendine özgü iklimi ve coğrafyası var. Güney Amerika’da Patagonya’ya uçsuz bucaksız bir alan. Özellikle kıyılarında olağanüstü bir yaşam var. Kültür olarak da inanılmaz bir medeniyete sahip. Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri de gerçekten hayranlık uyandırıcı. Yani bugün bir Almanya’da, İsveç’te, Norveç’te, Fransa’da insana verilen değer, insanların temel hak ve özgürlüklerinin dokunulmaz olması, demokrasinin ve hukukun üstünlüğü, insanın kendini insan gibi hissetmesini sağlıyor. Türkiye’de Sinop’u, Artvin’i, Amasya’yı, Eskişehir’i çok seviyorum. Buralar mutlak gidilmesi, görülmesi gereken yerler. Deniz, denizcilik sizin için neyi ifade ediyor? Bu konuda bir anınız varsa bizimle paylaşır mısınız? İnsanın hayatında mutlaka deniz olmalı diye düşünüyorum. Ben denizsiz bir kentte mutlu bir hayat yaşayabileceğimi zannetmiyorum. Mutlaka o denizin kokusunu duymam, görüntüsünü görmem lazım. İstanbul’u da o yüzden çok seviyorum ve başka hiçbir yerde de yaşamak istemiyorum. Ben amatör bir kaptanım. Tekneyle Ege ve Akdeniz’in tamamını gezdim. Yunan adalarına, Kıbrıs’a, Beyrut’a tekneyle gittim. İleride de hayalim yelkenli bir tekneyle dünya seyahati yapmak. Ayrıca aletli dalış da yapıyorum. Ailemizin kökeni Kaptan-ı Derya Nasuhzade Ali Paşa’ya dayanıyor. Kendisi II. Mahmut zamanında Osmanlı İmparatoru’nun deniz kuvvetleri komutanı ve bir savaşta şehit olmuş bir kumandan. Dolayısıyla denizcilik ailede var. 22 izmir... İzmir... “İzmir’ de hayat beklenmez, kovalanmaz da. O zaten sizinle beraberdir. Ufkun ötesini muştulayan bir deniz vardır. Mutlulukla dolu, sakin… Körfez vapurlarının sakin gidişinde hırslarınız yok olur, kovalamayı bırakırsınız, hatta martılara gevrek atacak kadar iyilikle dolarsınız. Ne varsa bu şehirde, bayatlamış vapur çayı bile nektar olur. Hafta sonları denize doğru bir göç başlar. “Ey hayat, biz Çeşme’ye gidiyoruz, sen de arkadan gel” der İzmirliler muzipçe. Ve ne gariptir ki hayat, uslu bir çocuk gibi onların peşinden gider. Ne garip, uçak biletinin üzerinde adımın hemen yanında yazan izm. harflerine sevgiyle bakıyorum. Sabırsızım, sevgilisine kavuşacak âşıklar kadar.” Cemal Süreya Güzellikleriyle, deniziyle, boyozuyla, kumrusuyla Türkiye’nin en güzel, en cana yakın, en sıcak illerinden biri İzmir. Hakkında söylenenlere inat, hala insana umut veren sosyo-kültürel yapısıyla da bir başka. İzmir hakkında söylenecek çok şey, belki sorsanız sorduğunuzun anlatacağı onlarca hatıra, geceler, gündüzler, ismine yazılmış şarkılar, kitaplar var. Peki, İzmir’den bu kadar güzel bahsediliyorken oraya gidince neler yapmalı? 50 maddede İzmir 1-İstanbul’dan geldiyseniz, burada da “karşı” kavramı vardır. Şaşırmayın. 2-Boyoz’un ne olduğunu hemen öğrenin ve evinize yakın bir boyozcu bulun. 3-Bu şehirde -özellikle İstanbul’dan geldiyseniz- insanlar birine çarptıklarında özür diler, genelde sabahları “günaydın”, akşamları “iyi akşamlar”, gün genelindeyse “iyi günler” diyerek güler yüz gösterirler. “Teşekkür ederim” de en çok duyacağınız kelime gruplarından biridir. 4-Daha önceden yediğiniz adı kumru olan sandviçlerin hepsinin orijinal olmadığını kabul edin, zira İzmir´deki kumruyu İzmir´den başka hiçbir yerde yiyemezsiniz. 5-Simit yoktur. Gevrek vardır. Çekirdek yoktur. Çiğdem vardır. 6-Tarihi asansöre ile yukarıya çıkıp körfez manzarasının tadını çıkarın. 7-Bu şehirde Flaman Protestan Kilisesi dâhi vardır. 8-Birilerine adres sormak için çekinmeyin. İzmir´de iyi insanlar yaşar, onlara sorun. Hatta sizi gideceğiniz yere kadar bile bırakabilirler. 9-Çay içilip kuşlara gevrek atılabilen vapurlara binin ve karşıya geçin. 10-Kemeraltı’nda geçirilecek bir gün de öğle öğününü, tarihi Kemeraltı Börekçisi’nde su böreği yiyerek ziyafete dönüştürün. Hemen az ilerisinde bulunan Sefer Usta’nın henüz ülkede nam salmamışken işlettiği tarihi, ufacık dükkânda yiyeceğiniz kazandibi ile öğününüzü tamamlamayı unutmayın. 11-Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde dolaşırken sağa sola küçük sokaklara girin. Eski evleri, ilginç balkonları görün. 12-Genelde taksi şoförleri bile kibardır. Şaşırmayın. 13-Yağışsız ve aşırı sıcak olmayan bir havada Karşıyaka-Bostanlı arasını yürüyün. Bir hafta tatil yapmış gibi hissedersiniz kendinizi. 14-İstanbul’dan geldiyseniz Bostanlı ve Bostancı isimlerini karıştırmayın. 15-Ege Üniversitesi’nde okuyacaksınız “İzmir sıcaktır, soğuk olmaz” laflarına kanmayın. Bornova´da öyle soğuklar olur ki ilikleriniz donar. Neyse ki uzun sürmez. 16-İzmirliler hakkında söylenenlerden ürkmeyin. Kıyı insanlarıdır onlar: Samimi, rahat ve dobra insanlardır. Yaşadıkça İzmir’in huzuru siner içinize. 17-Mutlaka Bornova Çiçekliköy’de piknik yapın. Sabuncubeli mevkiinden Atatürk ile beraber kente yüksekten bakın. 18-Kaliteli mekân bakımından gözünüz açık olsun. Çünkü İzmirli işletmeciler pek reklâmı sevmezler. Müşteriler kendi bulsun isterler. 19-Sokak numaralarını takip ederek aradığınız yeri bulamayabilirsiniz. Şaşırmayın. 206 sokağın hemen paralelindeki sokakta 2510 sokak tabelası olabilir. 20-Bir vapur dolusu Göztepe ya da KSK taraftarının o gün maç sonrası haykırarak iskeleye gelmesine şaşırmayın, dahası korkmayın. Zararları yoktur. Bazı mekânlara bayrak asarlar. Bir kaç duvarı boyarlar. 21-İnsanların yardımseverliğine alışın. Otobüste sizin yerinize Kentkart basan kişiler karşılığında verdiğiniz parayı kabul etmezse ısrar etmeyin. 22-Foça denildiğinde hangisi diye sormayın. O Eski Foça’dır. Gidin sahilinde güneş batarken bir şeyler için. 23-Teleferik’e gidin. Sonra İnciraltı´na geçin, kır kahvesinde bir çay için. 24-Urla´ya gidin. Nobel Edebiyat Ödüllü Yorgo Seferis´in evini, unutulmaz ses Tanju Okan’ın evlerini göreceksiniz. Ünlü edebiyatçımız Necati Cumalı´nin evi de orada. Urla İskelesinde yürüyün. 25-Sokakta yürürken bir kuyruk görürseniz dalın kuyruğa. Siz de sıraya girin. Lokma dökülüyordur. Yüzsüzlük edin iki tabak isteyin. Çoğunlukla yadırganmazsınız. 26-İzmir’de Yunan’ın nasıl denize döküldüğünü merak ediyorsanız Karşıyaka İskelesi civarında “Göz göz göz”: Göztepe İskelesi civarında “Kaf kaf kaf sin sin sin Kaf sin kaf” diye bağırın. 27-Alsancak Sevinç Pastanesi ve Konak’taki YKM taa... Bizans döneminden beri buluşma noktasıdır. 28-Hisarönün’de Cin Ali’nin dürümlerini yiyin. Oradan çıkıp Kızlarağası’na girin. Vitrinleri seyredin. 29-Bornova´da oturacaksanız akşamları Küçükpark’ta yapılır piyasa. Haberiniz ola. 30-Topçu’nun yerine gidip çöp şiş yiyin. 31-Alsancak’ta ve Kordon’da uzun saatler yürüyün. Yorulunca bir yere girip bir şeyler için. Sonra bir daha yürüyün. İyi gelir. 32-Konak Pier’i bir alışveriş merkezinden ziyade bir tarihi eser gibi gezin. En ucuna gidip denizi seyredin. 33-Fuar dönemi olmasa bile arada bir Kültürpark’a gidin. Yeşillikler arasında dolaşın. Rahatlarsınız. Lunapark’a gidin. Dönmedolaba binin. Bangır bangır müzik eşliğinde İzmir’e tepeden bakın. 34-Kent merkezinde arabayla dolaşmaya çalışmayın. Pek çok yere yaya olarak gidebilirsiniz. Park sorunu yaşarsınız. 35-İzmir’i mümkün olduğunca başka kentlerle kıyaslamayın. Onu kategori dışı olarak görmeye çalışın. 36-Eğer üniversite için İzmir’e geldiyseniz ve sınıf arkadaşlarınızdan biri İzmirliyse üniversite hayatınız harika geçebilir. Çünkü İzmir´in yerlilerinin en fazla bir saat uzaklıkta bir yazlığı vardır. Yaz mevsimine doğru 6–7 kişi arabaya doluşulup oraya gidilir. Keyifli anlar geçirilir. 37-Arkadaşlarınızla toplanıp yazın Bostanlı İskelesinde basket oynayın. 38-Acele etmeyin. Bu şehir acele edenleri sevmez. Dükkânlar geç açılır. Gece geç saatlere kadar açık kalır. Bazı esnaflar öğleden sonra günün hâsılatını yeterli bulup dükkânı kapatır bir yerlere içmeye gider. 39-Yazın İzmir’de olacaksanız balkon evinizin en muteber yeri olacaktır. Çünkü duş aldıktan sonra banyodan çıkıncaya kadar kurursunuz. Yazın İzmir boşalır. Trafik rahatlar. Çünkü pek çok İzmirlinin yazlıkları vardır. Oralara giderler. Karşıyakalılar Foça civarında yer edinmişlerdir. Diğerleri de Çeşme, Karaburun, Mordoğan, Özdere, Ürkmez, Kuşadası, Seferihisar da yazlıklarda yaz aylarını geçirirler. 40-Koşuşturmayın, yürüyün. 41-Otobüslerde ve bazı yerlerde “Piriştina, kalbimizdesin” yazısını görünce, Kosova’nın Piriştina kenti kastedilmiyordur. Merhum Belediye Başkanı Ahmet Piriştina sevilen bir başkandı. 42-İnsanlar genelde huzurlu araba kullanırlar. Trafikte birbiriyle kavga edenler azdır. Trafikte yanlış yaparsanız biri “bilâder napiyon” der. Kaşlarını çatar, kızacak gibi yapar. Sonra bir gülümsemeyle oradan uzaklaşır. 43-Kızınca İzmirlilerin asfalyaları atar, Şaşırmayın. Asfalya Rumca sigorta, güvence demektir. Anlayacağınız sigortaları atar. 44- Alsancak Limanı’na yanaşmış birçok büyük yük gemisi görebilirsiniz. 45-Karşıyaka basketbol şubesiyle ön planda olan bir kulüptür. Futbol dışında çok sayıda branşta faaliyet gösterir. Örneğin yelken. Taraftarları biz İzmirli değil Karşıyakalıyız derler. 35 ½ plakası taşırlar. Buna karşın “Göztepeliler tam 35 ve biz İzmir çocuğuyuz ya siz?” sloganı taşırlar. 46-İzmirliler kendilerini çağdaş, ilerici ve batılı olarak görürler. Türkiye’nin batıya açılan kapısı, batıya dönük yüzü falan denir. Okumuş yazmış insanı çoktur. 47-Çeşmeye gitmeyi ihmal etmeyin. Çeşmeye gidip de Çeşme kumrusu ve Rumeli pastanesinde sakızlı dondurma yemeyi unutmayın. Yakın yerlerinde çok güzel plajları vardır. Alaçatı’yı gezin. 48-Kimileri “Güzel İzmir” der. Bu sıfat burada yaşayan Rumlar tarafından konulduğu rivayettir. Kentte en fazla nüfusu uzun yıllar Rumlar oluşturmuştur. Onlar İzmir i bir kraliçeye, Bornova’yı da bu kraliçenin tacına benzetirlermiş. Bu yüzden Güzel dedikleri anlatılır. Doğruysa. 49-Fırsat bulursanız yakındaki İzmir köylerine gidin. Köylülerle sohbet edip Ege şivesini dinleyin. Gelivedim, gidivedim, nediyon usen (Ne yapıyorsun Hüseyin) gibi cümleleri duyun. Selçuk ilçesinin Şirince köyüne gidin. Şarap evlerini ziyaret edin. Gözleme yiyin. 50-İzmir fuarlar kentidir. Kültürpark’ta yıl boyunca pek çok sektörün fuarı yapılır. Ama en görkemlisi ve büyüğü ağustos ayının son haftası başlayıp eylül ayının ikinci haftasına kadar süren İzmir Fuarı’dır. İlk gün ücretsiz olur. Sadece İzmirliler değil, çevre il ve ilçelerden de çok sayıda ziyaretçi gelir. Otomotiv stantları ile ikram ve hediye dağıtan stantlar yoğun ilgi görür. A quote from Atatürk’s Speech on ‘August 30 Victory Day’: “We all know that Our Nation was at the verge of the darkest poverty and the deepest cliff when it regained its sovereignty. All forces were exhausted, all defense vehicles were seized, sacraments were attacked and the Nation was suffering. Nevertheless, the Nation decided to save its existence and independence. A collective approach, a certain goal had to be chosen for successfully implementing the decision. The Nation had to walk down that path using all it was left with, all it believed in and the Nation had to achieve that goal sooner or later. My Fellow Countrymen, that goal was here, this place. The expected and desired success was the victory won here.” “August 30 Victory is one of the milestones in Turkish history. Our national history is gloried with great victories but I do not recall a battle which can be compared with the Turkish nation’s victory here since this Victory has a certain outcome that will reconstruct not only our history but also the world’s history. Apparently, this place has reinforced the foundations of new Turkish Government, the early period of Republic of Turkey; the immortal existence is crowned here. The Turkish blood shed on this field and souls of our martyrs looking down from the sky are the immortal guardians of our country, our Republic.” “Youth, you are the ones who support and maintain our courage. You will be the most precious symbol of humanity and civilization, love for the motherland and freedom of thought with the help of manners and knowledge you are taught. The rising new generation, we founded the Republic, you are the ones to raise it and keep it alive.” Mustafa Kemal ATATÜRK “Youth, you are the ones who support and maintain our courage. You will be the most precious symbol of humanity and civilization, love for the motherland and freedom of thought with the help of manners and knowledge you are taught. The rising new generation, we founded the Republic, you are the ones to raise it and keep it alive.” 4 editor hello Owner: Medkon Hat İşletmeciliği Denizcilik ve Ticaret Chief Editor Halim Sadi PENCAP News Director Özge PENCAP Editor Fulya B. ÖZTÜRK Art Director Yaren ÖZ Graphic & Design Onur BULUT Advertisement & Sales Eyüp DIRMAN Photographer Murat KÜÇÜK Press ve Binding İhlas Gazetecilik AŞ Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna Bahçelievler İSTANBUL Tel: +90 0212 454 30 00 Press Preparation On the behalf of Medkon Denizcilik Pruva Magazine is prepared by Ekonomi Yayınları AŞ Head Office: İçerenköy Mah. Kayışdağı Cad. Medkon Plaza No:80 Ataşehir / İstanbul Tel: +90(216) 574 63 00 Communication: [email protected] www.pruvadergi.com The Sad Truth; Unfortunately, I cannot start this article with good news. Today, our nation woke up to tragic news. The sun was shining bright for us but we learned that hundreds of workers were left for dead miles and miles below the ground although they were hoping to reunite with the sun. They said its negligence, its fate but, regardless of the reason, the outcome is the same. Over 300 people died… Fathers, husbands, sons, brother, elder brothers… They did not leave behind just the grieving families and loved ones, the whole nation is grieving. God rest their souls… This issue features story of one of our invaluable Masters as well as the tragic news; we have a few suggestions about what to do when you visit beautiful Izmir. There is an article on ‘August 30 Victory Day’ which is one of the greatest days of our Nation and the photographs will take you to a journey throughout the history. We are pleased to tell you about a new courier system: KURYEMEX. We were invited to DP World / Yarımca inaugural dinner and photos, news about that evening are included to give you clues about the port to be operational in 2015. The celebrity guest of this issue is Nasuh Mahruki; would you like to get know him better? “Victory is for those who can say “Victory is mine”. Success is for those who can begin saying “I will succeed” and say “I have succeeded” in the end”. Mustafa Kemal ATATÜRK May success and victory be with you… Regards, Özge PENCAP 6 interview Customer Orientedted Service atat Medkonkon Medkon Lines has recently started navigating to the destinations of Algeria and Egypt and it has been successfully taking quicksteps towards its goals. Medkon Lines General Manager Mahmut Işık noted that they offer customer oriented service and added “We have become one of the most influential companies of the sector within a short period of time thanks to our past experiences and supportive customers”. What are your foremost core values at Medkon? Medkon has been trying to be a customer oriented company since the day of establishment. The inevitable conditions of establishing long term relationships with our customers are to meet their needs to the extent possible and with the utmost care and to carry on our path by acting as a solution partner. What can you tell us about for fleet, what are the specifications of your ships? Our ships are chosen according to the organizational structure of our company and the ships are designed as multi-purpose-container fitted ships to be used for all our operations (container line operations – feeder & coastal service shipping – break bulk – project based cargo transportation). All ships in our fleet are equipped with cranes which can be combined and carry on loading – unloading operations, excluding just one ship. What can you tell us about Medkon’s destinations? What are the most recent destinations? Medkon Shipping Company has three main business operations. These are Liner Container Services (between Gemlik / Ambarlı / İzmir / Benghazi limanları arasında, Gemlik / Ambarlı / İzmir / Al khums / Misurata Ports and Gemlik / Ambarlı / İzmir / Bizerte / Alger Ports), Feeder & Coastal Service (between Ambarlı / Haydarpaşa / İzmit / Limas / Gemlik / Bandırma / Tekirdağ Ports) and Project Based Cargo and General Cargo Services (between all ports around the world). You have recently added Algeria and Tunisia to your list of destinations. What can you tell us about these markets? We offer weekly operations from Gemlik/ Ambarlı/İzmir ports to Tunisia (Bizerte) and Algeria (Alger) ports and we have become one of the influential companies of the market thanks to our past experiences and supportive customers. Our goal is to offer weekly operations in line with our customers’ demands and to carry cargo to these destinations in the shortest time possible. What is your current status in the Libyan market? Despite the uncertainties dominating the Libya ports, Medkon continues to offer operations, regularly. We have voyages from Gemlik/Ambarlı/İzmir ports to Misurata and Al Khums ports every 8 days and from Gemlik/Ambarlı/İzmir ports to Benghazi ports every 14 days. Libya is crucial for us; we continue to offer regular voyages to this destination. Can you tell us about your future investments? In the past, our company made investments and bought 7 ships and approximately 5000 TEU container without obtaining any bank loans. We are planning to include new destinations to our map of voyages. We will make investments for a ship and for expanding the container fleet by the end of 2014. 8 news 168-year mystery of the lost ship has been solved A ship of British Royal Navy was stuck between glaciers and then disappeared in 1846. The Canadian Prime Minister Stephen Joseph Harper announced the discovery of shipwreck by saying “One of the greatest mysteries of the Country’s history has been solved”. One of two ships led by Sir John Franklin, a well know British explorer, which disappeared in the North Pole in 1846, has been found after 168 years. The Canadian Prime Minister Steven Harper announced that one of the greatest mysteries of the country has been solved. Mr. Harper noted that it is it is unclear which ship – the HMS Erebus or HMS Terror – has been found and that remotely controlled underwater search equipments acquired by the Canadian National Parks Administration solely for this expedition has found the shipwreck. Mr. Harper highlighted that the ship discovered is an important evidence and element of Canadian domination in the North Pole and said “This is a Historic Moment for Canada”. Prime Minister Harper thanked everyone who contributed to the process of locating the ship and added that the officials reviewed the images from the ship in order to confirm that the ship discovered is one of the lost ships. The final decision is based on examination of two parts salvaged from the wreck. Queen Elizabeth II of England and Governor General of Canada David Johnston congratulated the Administration on the outcomes of this expedition which started in 2008 and supported with special grants from the federal budget. People who are waiting DP World Yarımca excitedly met The minister of European Union and chief negotiator Mevlüt Çavuşoğlu and the CEO of DP World Yarımca Nichola Silveore and so many guests joined the opening ceremony of DP World Yarımca Container Stations’. The opening of the newest Container Station Project of Turkey which is oncoming from the sea of Marmara to İstanbul were celebrated with an opening ceremony at İstanbul. More than 120 participants who are in common about being excited and interested in new container terminals and wait for DP World Yarımca go into action in late of 2015 were invited to the ceremony.The inaugurator of ceremony – CEO of DP World Yarımca Nichola Silveore invited the minister of Europen States and chief negotiator Mevlüt Çavuşoğlu for making a speech. After the DP World Europe and vice president of Rusia Region and general director Ganesh Raj made a brief speech, participants watched the promotional video of DP World Yarımca. Nichola Silveore said that : ‘’ Seeing our prominent stakeholders and customers in the future bring under together under the same roof and their business life and hearing them while speaking DP World Yarımca burst me with pride. This invitation was a chance for constituting business contacts . I believe in this night. Our stakeholders had the chance of conversancy. This night reached a howling success.’’ 10 news “Kuryemex deliveries race against minutes” Documents and products purchased should be transferred from one location to another in our business and social life. Especially, the desire to have fast delivery for products bought online is an inevitable expectation. Customers are not impressed about 15-day delivery option offered. Besides, regardless of the delivery period, saying “delivery during the office hours” means waiting for long hours. Kuryemex was established by Gökay Akın as a result of market researches made in America and in Turkey over the course of several years and this company offers groundbreaking courier services, a field of logistics sector, to its customers. If you have internet access, you may track your documents using GPRS data; you may purchase a product at any time you desire and arrange for delivery of the product at a time of your choice Kuryemex, established by Gökay Akın, aims at offering groundbreaking services in courier services which is a part of logistics sector. Transportation sector continuously improves in Turkey and all around the world. Mr. Akın completed his 4-year international trade and logistics education in America and then worked as a branch manager at one of the leading courier companies of Turkey. He reviewed the demands made by the customers; he realized that when customers ask about the day and, more importantly, hour of the delivery and courier companies reply by saying ‘during the office hours’, this reply does not satisfy the customers. The idea of establishing a courier fleet offering fast (same day) delivery at an hour specified by the customers and mainly working for online shopping sites emerged. Small and large scale companies of all sector need to deliver packages at a specific hour. After observing the rising trends of the today’s world, Mr. Akın concluded that shopping online but then waiting for home delivery have negative impact on the consumers. Since time is invaluable in business and social world, this company offers a trend which is available worldwide and new in Turkey; minimizing delivery period to minutes, not days. Currently, the company has no competition in the market. The technological infrastructure time and delivery protocols distinguish Kuryemex from other courier companies. Customers decide on the hour of delivery. Customers shop online, products purchased at a more affordable price are delivered within the hour and customers pay at the door; this service saves time, lets people to have spare time and save on transportation, gas costs and time which they will spend if they actually go out to shop. Mobile or tablet PC Kuryemex application launched in Turkey offers the luxury of product or document pick-up and delivery at an hour of your choice. You can use your mobile phone or tablet PC to track location of the courier using GPS transmitters available on the motorcycles. Other courier companies of the sector do not this technological infrastructure. Other companies come up with replies like “on his way”, “almost there” when you ask them about the location of a courier but Kuryemex offers real time data on its website. You might use the website for ordering a pick-up at an hour of your choice, delivery at any hour and you might learn service fees. Besides, let’s say that you are at a meeting but you need to deliver a personal item; you do not need to pick up the phone, just login to the system using your mobile phone, see the service and place an order. Currently, Kuryemex carries large packages using 10 motorcycles with custom-made equipments but its goal is to have vehicle fleets in all major cities by the end of 2015 and their ultimate goal is to offer same day delivery all around Turkey by the end of 2016. 12 guest “Customer satisfaction and sustainable growth” Providing service since 1976, DSV, one of the world’s largest logistics company in the first 6. Customer satisfaction is the priority and sustainable growth that expressed DSV Air & Sea STONE General Manager Poets Leader, “Our long-standing collaboration with Medko Lines continues. To be able to give quick decisions in markets where customers have entered the Medko based in the Mediterranean and the solutions, the most important factor in the development of our work and our collaboration, “says Can we have information about DSV which is a global supplier? Can you tell us its story up to now? DSV is a global supplier which produces solutions for air, marine, land, storage logistics and project transports. We have offices more than 70 countries. DSV generates professional and advantageous solutions and DSV has an annual income of 6.1 billion Euros worldwide thanks to its 22.000 global employees. This turnover and transaction volume makes DSV one of the first 6 biggest logistics companies on the globe. DSV when extended means “De Samsensluttede Vognmaend “ that is “United Transporters”. This is a company established by 10 independent transporters in 1976. It has reached its current size by making organic extensions and with the acquiring of other 38 logistics company in the world. We started to work in Turkey in July of 2006. We have started our activities with 2 offices and 10 employees however we serve at the moment with 13 offices and 250 experienced employees for land, marine and air logistics. You are working in a hard industry for a long time. What are the criteria for standing successfully against challenges? Turkish market is a high level competition market. Unfortunately, in Turkey competition has a direct relation with price. It is particularly a hard market for the foreigners. I can say such dynamics of Turkish market partially coincide with South American and Chinese markets. We have a saying we use since we first started to work: “We do not carry commodities but information. “Thus, our main priorities are the customer satisfaction and sustainable growth. We adapted our accumulation of knowledge from the international markets to the Turkish market. In addition, we performed compulsory certificate and training programs to increase our service quality. Our certificates obtained in the last three years are: ISO 9001:2008 Quality Management System, ISO 14001:2004 Environment Management System, OHSAS 18001:2007 Occupational Health and Safety System, ISO 27001:2006 Information Security Management System, ISO 10002:2006 Customer Satisfaction Management System. Can we have information about your scope of activity? What are your services? DSV Holding provides services in 3 separate branches to get rid of the slowness of being a big size corporation and accordingly functions its 3 separate legal entities in all the markets it makes business. At the moment in Turkey, we have the following active companies: DSV Hava ve Deniz Taşımacılığı A.S (air and marine transport), DSV Uluslararası Kara organizatörlüğü A.Ş (marine-air-project transport international road transport, storage and logistics). Both of our companies are within the biggest 10 logistics companies in Turkey by means of consolidated turnovers. Which conditions are required to develop the marine transport? What should be done? The beautiful country with seas surrounding her from three sides, unfortunately, is a bit late in marine transport as everybody knows. However, we observe favourable investments in recent years; still we have a long way to go ahead. Since the increase of marine transport has a direct link with the import and export of Turkey, the companies in Anatolia should be promoted more and particularly by means of combined rail transport. At the moment, a container can be carried from New York to Los Angeles for 1000 USD using fast train however the same price is valid for 450 km distance in Turkey. And this exerts pressure on the exporter and importer. Can you evaluate the worldwide development of marine transport? The marine transport is an essential and still growing market however faces profiting problems since 2008 as known. This negativity caused every actor to increase the capacity aiming to lower the costs and accordingly a repeating supply-de- mand malfunction is experienced in the market. The marine transport is old as the humanity and we hope that the market will recover its former strength by means of new mergers. What are your estimations about the future of marine transport in Turkey? What shall we expect in future periods? As I said before, we all wish this beautiful peninsula to achieve better position in marine affairs. Turkey becoming the transfer point of Mediterranean shall particularly strengthen the marine market of Turkey. It is evident that Turkish marine industry shall become more effective in Mediterranean thanks to cost advantages. Thus, all our future projections are positive. Can we inform us about your cooperation with Medkon Lines? For how long you are together with Medkon? Our cooperation with Medkon is present for many years. Medkon can decide in a fast manner in Mediterranean and may produce client-based solutions; and these are great factors which develop our cooperation and collaboration. Medkon also supports the development of Turkish marine industry and particularly serves for coastal trades which are admired and appreciate not only by DSV but by all the market. Thus, let me once again thank Medkon for their services they professionally provide to us. 14 news Egypt is opening 35 kilometers of new channel next year Egypt has fast tracked the project on Suez Channel. 35 kilometers of the new sea tunnel constructed in parallel to the channel is scheduled for opening in 2015. The project of opening a new channel parallel to the Suez Channel is on the fast-track. The goal is this new project to enable two-way traffic and to reduce the time of travelling 72 kilometers between Suez, the Mediterranean and Said Port down to 3 hours from 11 hours. The project supervised by the Egyptian army is considered to be a milestone in the process of popularizing Al-Sisi and revive Egypt’s economy. Egypt annually makes almost 7 billion Euros thank to the channel and the new project is expected to offer revenues equal to 10.5 billion to the country. 145-year old Suez Channel was nationalized in 1956 by Nasser although there were French and British shareholders and Nasser kicked out these foreign shareholders. The Suez Channel was closed for eight years after the Six-Day War and reopened for business in 1975. Supertankers, the largest class of ship that can navigate through the channel, started to use the channel in the same year. The channel expansion project is expected to take 4 years and might cost 3 billion Euros. The Egyptian government has issued bonds offering interest rates up to 12 percent in order to finance the project. However, such bonds can be purchased only by the Egyptians. The logistics platform to be located around the channel will contribute to the economy much more than the channel itself. 16 your captain speaking... “Hard works, natural conditions and to miss” The Captain of Medkon Lines Maryam, Koray Gürsoy, has transported his ship to many ports so far… Captain Gürsoy has mentioned, the most difficult part of his job is to fight with the brutal natural conditions and to deal with the longing to the family, he also had given suggestions to the young captains… First of all, can you tell us about your- Can you tell about an unforgettable and on the Amazon River for travelling to self? When did you start to pursue memory in your professional life? Port of Manaus, Brazil. your passion for the sea? When I first started working, a coaster I was born in Çanakkale in 1970, I am stopped at Marmara Sea due to engine Is there any place you have not been married and I have a 6-year old son who- malfunctions and began to drift towards but you dream of going? se mother tries to alienate him from ma- Kapıdağ Peninsula with the strong win- I have always dreamed of going to ritime business. I am passionate about ds. I listened to all communications, SOS Norwegian Fjords. I hope I will have a the sea world; I started to work in this line calls and fears moment to moment from chance to cruise in that area before this of business after graduating from Ege the VHF. At the end, the ship ran ashore job abandons me or I leave this job. University, Çeşme Vocational Academy around a reef area and the crew deserin 1992. After working for several com- ted the ship since nobody went to rescue What will be your advice to young panies for a period of 4 years, I worked them. The Master was the last person to maters graduating from maritime faon containerships of Yardımcı Maritime desert the ship. We were looking forward culties? between the years of 1996 and 2012. I to hearing news on crew rescue but we Without a doubt, education at school is began working on MV Maryam owned by learned the sad news 2 days later. This very important but they should not forget your company after Yardımcı Maritime story of sailors, who could not be rescued that they will learn minimum 80 % of this sold its containerships. in Marmara, right at the heart of Turkey, job onboard. Thus, they should love and was the tragic cautionary tale that taught be committed to their job since the beginCan you tell us about the difficulties of me we are all alone and lonely at the sea. ning (including the internship period) and your profession? a second foreign language will be useful The hardest part of our job is to strugg- Which regions, places have you visi- on the professional and social life. They le with the unforgiving natural life and to ted so far? Which was your most plea- should work hard to become a professiwork in a confined space with people you sant journey? onal who is sought after rather than job do not know and under harsh conditions I have been to several counties on all hunting. but if you are married and have children, continents, except for the Poles, and I longing for your family adds to these dif- have managed to find something that will What is the most important thing you ficult conditions. A saying of old sailors entertain me at all ports. But, for instan- noted down on the log? describes our struggle with the nature; ce, I believe Barcelona – Mediterranean, I never had to note down anything besi“If sailors cannot forget about difficulties, Odessa – Black Sea, Manaus – South des the routine details to be noted down fears of storms and women cannot forget America, Havana – Central America, on the log but I am always pleased to about the labor pains, sailors would not Vancouver – North America and Ho Chi note down delivery of vessel to a new go out to see and women would not get Min City (Saigon) – Far East are the best Master after a contract is over without pregnant, never again”. ports and I had a 2.5-day cruise along the any accidents, incidents etc. breathtaking Rainforests, primitive tribes haber 18 news Hospital Ship Tender will be at the beginning of 2015 The Hospital Ship will be tendered for contract at the beginning of 2015. The Hospital Ship project is to be put out for tender in the first quarter of 2015 and the shipbuilding will take place in Istanbul. The Hospital Ship Project is in motion. A Hospital Ship accommodating 200 beds shall be available at the port. The hospital ship will be used in case of unexpected incidents and natural disasters experienced along the coastal areas. The hospital ship tender will take place in the first quarter of 2015. Hospital ships owned by countries such as America, China and Spain are generally transformed from cargo ships and tankers but the hospital ship to be built by Turkey shall be the first hospital ship which will not be transformed but will be uniquely built for this purpose. Project has been completed The Ministry of Health has launched the hospital ship project after working on the project for a very long time. The Minister of Health Mehmet Müezzinoğlu examined a hospital ship in the USA a few months ago and a Ministry team working on the project has finally completed the preparations.‘Hospital Ship Project’ will be the world’s first ship built solely to be a hospital ship and the Ministry of Health is planning to put the hospital ship to tender in the first quarter of 2015. The materials to be used for the Hospital Ship shall be obtained from local sources within Turkey. The hospital ship, a domestic production, will be built at Tuzla dockyard by public-private sector partnership. Build-Operate-Transfer Model The estimated cost of hospital ship is 300 million Turkish Liras (based on current market conditions) and the company awarded with the tender shall operate based on build-operate and transfer model. Accordingly, the Ministry has scheduled 24 + 3 months for shipbuilding. However, if the company delivers the hospital ship before the expiry of 27-month period, the state shall make charter payments for each month. The shipbuilder company shall transfer the ship to the state after operating it as a hospital for 25 years. Thus, the state shall own a hospital ship without paying a penny for it. Readiness to assist other countries General Directorate of Emergency Health Services attached to the Ministry of Health is to determine the route. This authority will enable the Ministry to direct the hospital ship towards the related regions in case of a natural disaster, epidemics, war or unexpected circumstances. Besides, the hospital ship’s design will be fit for transoceanic voyages and will be available to other countries suffering from natural disasters, a humanitarian assistance. Details of Hospital Ship The ship’s length will be 203 meters, width 26 meters and height 29 meters. The hospital ship shall have 10 decks, a heliport and 15 to 20 thousand square meters of closed area, its speed will be 20 to 22 knots. Emergency room of the hospital ship shall have 15 examination and observation rooms, 2 medical response and resuscitation beds. The hospital ship offers services with 17 outpatient clinics and is capable of performing all kinds of surgeries; the hospital shall total 8 operating rooms and two of these rooms shall be specifically used for neuro- surgery and cardiovascular surgery. The hospital ship shall have 2 delivery rooms, 30 intensive care beds; 20 for adults, 6 for children and 4 for newborns; 6-bed dialysis unit, 2-bed burn rehabilitation unit, medical gas production and filling system as well as 200 sickbeds. 316 healthcare professionals and a crew of 35 seafarers shall work on the hospital ship offering crew and patient cabins at passenger ship standard. Healthcare professional scheme might be altered depending on the type of mission. BUILT-IN Details of Hospital Ship - World’s first ship built as a hospital ship - To be built at Tuzla dockyard by a public – private joint venture - Estimated cost is approximately 300 million Turkish Liras - The shipbuilder will operate the ship as a hospital for 25 years and then transfer it to the government - To be put out to tender in the first quarter of 2015 - Shipbuilding is expected to take 24 + 3 months - Hospital ship has a 200-bed capacity - Hospital Ship shall be at service along the coast line but, in case of a disaster or war, it shall be available at the related region. National Business Academy: 93 % of professionals are uneducated! National Business Academy conducted a survey on 1234 professionals of Foreign Trade and Logistics Sector; the survey revealed that 93 % of the participants have not received any vocational education. Feedbacks from the survey suggest that “professionals still learn on-the-job by consulting their colleagues and superiors, and they pursue an unprofessional learning method”. Besides, NBA Turkey is registered as an “educational institution” under the scope of grants offered by the Ministry of Economics for improving importation and thus, NBA Turkey offers special 70 % incentives for certain trainings. You are making the right decision because majority agrees with you… 284 top Turkish companies listed on Fortune 500 work with us. Don’t you want to benefit from this international power which they trust? We witness that professionals generally make mistakes, lose control and, sometimes, lose time and money because of misleading and wrong information passed onto them during this learning process. This big picture suggests that the majority of foreign trade and logistic companies in our country undertakes high costs and high risks while doing business. The quickest way to fix this problem is to invest in advanced trainings, as individuals and corporations. Accordingly, our institution tries to establish the culture of trainings embracing a philosophy based on development and change and guides professional foreign trade specialists who have strong backgrounds as well as being down to earth and capable of using knowledge and skills for national projects and on international markets. Our expert staff works in a knowledge-based, dynamic and modern organizational structure and offers trainings and consultancy services on Foreign Trade, Logistics Management, Logistics and Supply Chain, Project Management, International Marketing and E-Trade. 20 a famous eye... / Interview: Murat Küçük A man of many talents: Nasuh Mahruki Without a doubt, Nasuh Mahruki is one of the most talented people in Turkey. Mr. Mahruki is the first Turk who has ever climbed up to the Mount Everest and he enables everyone to reach their personal “Everest” through the personal development, team work, motivation, leadership, risk management and target orientation trainings he organized. Mr. Mahruki, grandson of Chief Admiral Nasuhzade Ali Pasha, comes from a family of mariners and he gave an interview to Pruva about his new book, AKUT (Search & Rescue Association) and told his view on other issues. “Every man might not climb up to Everest but every man has a personal ‘Everest’ he can reach”; does this sentence summary your attitude towards life? Can you please clarify this approach? We all have a genetic heritage descending from our family and ancestors and we have no say in this genetic heritage. We interact with our surrounding starting from the moment of birth and this interaction gives us new skills and reveals the talents we already have. We all have different skills. Thus, everyone should discovers own talents and potential and, especially, children need talent management. Children should be encouraged to follow a life path that directs them towards activities which fit their inherent physical and mental abilities and which they enjoy. The Mount Everest is used as a metaphor here since it is the highest mountain of the world. If we embrace this approach, it will be clear that everybody cannot display outstanding performance but everybody has a maximum capacity to reach. This is actually the very definition of happiness. If a person feels successful, that person will be happy because he or she will know s/he has the highest level of achievement possible. People do not need to chase after the goals everybody is in pursuit of. Every man should be in pursuit of own dreams, passions and goals attainable with own potential. When I say “Climb your personal Everest”, this is what I mean. How does formal education inspire the process of unveiling talents? Unfortunately, education system in developing countries such as Turkey or underdeveloped countries is a huge problem. In countries like ours, people who somehow lead the system resist the basic social dynamic, namely change, so that they can preserve the system. This is a method used by people leading the system so that they would not have to change the system. The education system is revised based on this approach and children are encouraged to resemble each other starting from the early ages. This blunts talents and prevents children from discovering the inherent talents. They lead ordinary lives, just like anyone else. Abraham Maslow’s hierarchy of needs theory suggests that “If you are planning to do things beneath your actual potential, I should warn you; you will be miserable for the rest of your life”. Truly, the ultimate cause of unhappiness would be not achieving one’s true potential and display performance beneath one’s actual capabilities because the system does not guide them towards higher achievements. They are forced to have only insignificant achievements and thus put up with an ordinary life. You are a man who enjoys all aspects of life; mountaineering, writing, photography and trainings. What have you been working on recently? I do not have the inspiration to carry on with my studies due to the outrageous things going on in the country. We just had a son. We are spending time with him. However, we have created a great platform for AKUT. We are intending to improve AKUT in order to set a good example for the community. I continue to organize seminars on personal development, team work, leadership, motivation, risk management, target orientation for the private sector, universities and nongovernmental organizations. My new book “Kendi Everest’inize Tırmanın” is a self-help book but this book actually tells about a 64-step “mind map of success and happiness” which is a guide to have a target oriented, goal oriented life and I tried to shed a light to this process by giving examples from my own life. The book argues that everybody should be just themselves and thus it offers knowledge that can be adapted to any life. My goal is to guide people through self-realization and self-discovery. AKUT is a family with thousands of family members Can you tell us about AKUT which is one of the most important nongovernmental organizations of Turkey? Does it benefit from government grants? AKUT is a nongovernment organization which was established without receiving any government granted. We still pay motor vehicle tax for our vehicles and frequency surveillance fee for our radios. So far, we have paid taxes enough to form 2 more teams. This amounts approximately 300 thousand Turkish Liras. I visited Mr. Kemal Unakıtan, the Former Ministry of Finance, two times; Mr. Mehmet Şimşek, the current Ministry of Finance, once and Mr. Efkan Ala once for submitting petitions about this problem. The government does not support us but receives taxes from our vehicles and radios used for saving lives. We assure safety of life more than the government itself and thus we do the tasks the government should be doing. However, despite all our efforts, the government continues to ask for these payments. AKUT volunteered for over 1600 operations within a period of 18 years and saved 1870 people without asking for anything in return. Each volunteer finds a place within AKUT’s organizational process, units and departments based on his or her interests and professional qualifications. If a volunteer wants to be a part for operational staff, that person needs to attend trainings. The only staff on salary is 3 secretaries working at the headquarters. We are planning to grow, expand and be a part of new activities. When you can gather qualified people, you end up creating qualified work. AKUT is one of the most reliable nongovernmental organizations of Turkey; can you tell of about its organizational structure? What would you advice to people who wants to join AKUT? AKUT’s organizational model is leadership at all levels. This is a model I truly care about. Established in 1996, AKUT has nearly 1700 volunteers divided into total 33 teams. Currently, we have a foundation, publishing house, institute, and academy for kids, student groups at universities and primary school clubs. We offer a wide range of activities. AKUT is a family having thousands of family members. We are active in 33 regions. People living in these areas might find out about team leaders responsible for the regions, the information is available on www.akut.org.tr and they might contact with them to volunteer. There is no option we can offer for people living out of these regions because search-rescue is a team work. We offer trainings to the volunteers. Full membership to AKUT is a process that might take couple of years. Dreaming to sail around the world You have travelled all around the world but what is the one place you cannot forget about? Can you tell us about the places that left an impression on you? I have visited over 80 countries. The Himalayas are glorious and extraordinary. When you are there, you realize than mankind is intelligent but a very fragile creatures compared to other creatures of nature. India is a unique destination for me. You can travel around India for a year and never get bored. The country has an enchanting culture since one out of every three people on this earth is either from India or China. 1.6 billion People, hundreds of languages, religions and hundreds of different cultures coexist in the same geography. You might encounter a completely different culture if you travel 300 kilometers. It is used to travellers’ culture since it is visited by many tourists and we can say that it is a safe pla- ce, excluding theft. Australia is also a very beautiful and civilized country. Australia might be described as Europe still continues to be one with nature. It has not lost its natural beauties but it has also developed as much as a European country. Australia has a unique climate and geography. A vast geography from South America to Patagonia… Especially the seaside offers an extraordinary experience. The culture incorporates an amazing civilization. Developed countries all around Europe are also inspiring. You truly feel like a human being when you see how Germany, Switzerland, Norway and France value people and when you witness fundamental rights and freedoms, superiority of democracy and law. In Turkey, I would recommend Sinop, Artvin, Amasya and Eskişehir. One should really visit and wander around these cities. What do the sea and seafaring mean for you? If you have any memoirs, can you tell us? I believe sea should be a part of our lives. I do not think that I can be happy in a city that is not by the sea. I should smell and see the sea. This is why I love Istanbul so much and I do not want to live in any other city. I am an amateur master. I sailed all around the Aegean and Mediterranean Seas. I sailed to the Greek Islands, Cyprus and Beirut. I dream about sailing all around the world one day. Besides, I am scuba diver. My family descends from Chief Admiral Nasuhzade Ali Pasha. He served as the Commander of Ottoman Naval Forces during the reign of Sultan Mahmud II and he died a martyr. Thus, I can say seamanship runs in the family. 22 izmir.. İzmir... “You do not wait for or chase after life in Izmir. Life is always with you. The sea heralds beyond the horizon. Blissful, peaceful…Gulf ferries cruising in serenity overcome your ambitions, you stop the chase, and maybe you will feel good enough to feed the seagulls.The city casts some sort of spell; even not-so-fresh tea served on the ferry tastes like nectar. Flight to the seaside begins on the weekends. People of Izmir say “Oh Life, Take us to Çeşme and follow us”, impishly. And life is so mysterious that it follows the people, like a well behaved child. It will bizarre that I cherish the IZM letters written on my plane ticket, right next to my name. I am impatient, just like lovers about to rejoin.” Cemal Süreya Renowned for its beauties, sea, Boyoz pastry, Kumru sandwich; Izmir is one of the most beautiful, friendly and the warmest cities of Turkey. Despite the rumors about the city, it is still distinguished with a promising socio-cultural structure. There is so much to tell about Izmir; maybe if you ask Izmir, it will tell you tens of memories, nights, days, songs and books dedicated to it. Well, what you should do when you visit this magnificent city of Izmir? 50 things you should do know about Izmir? (Quoted passage) 1- If you are visiting from Istanbul, Izmir has also Karşı (opposite side of City) concept. Don’t be surprised. 2- Learn what Boyoz is and find a Boyoz shop close to your house right away. 3- People apologize when they bump into each other; generally they say “Good morning” to each other in the morning, “good evening” in the evening and “good day” during the day and they have a smile on their faces –note this especially you are from Istanbul-. “Thank you” is one of the most used expressions. 4-Accept that Kumru sandwiches you had before are not original because you can have a proper Kumru only in Izmir. 5- Simit, a type of Turkish bagel, is not the proper term. It is called Gevrek. Sunflower seeds should be called Çiğdem, not Çekirdek. 6- Take the Historical Elevator and enjoy the bay view. 7- This city even has a Flemish Protestant Church. 8- Do not hesitate to ask for directions. Good people live in Izmir, ask them questions. They might even take you to your destination. 9-Take the ferry and travel to the other side of the city while having a cup of tea and feeding the birds. 10-If you are in Kemeraltı, have a lunch at the historic Kemeraltı Pastry Shop and let your lunch turn into a feast. Do not forget to have kazandibi pudding sold at Sefer Usta, a small shop located very close to the pastry shop which was at the exact location even before it became a famous dessert shop all around the country. 11- Wander around Kıbrıs Şehitleri Avenue and go into the small shops located on the right and left side of the avenue. See the old buildings, unusual balconies. 12- Taxi drivers are generally polite. Do not be surprised. 13-Walk from Karşıyaka to Bostanlı if it does not rain and if it is not very hot. You will feel like you just had a one-week holiday. 14- If you are from Istanbul, do not mistake Bostanlı for Bostancı. 15- If you are going to study at Ege University, do not be fooled when someone says “Izmir is hot, never cold”. Bornova is so cold that you will freeze to marrow. Fortunately, it will not cold for a long time. 16- Do not be alarmed because of rumors about people in Izmir. They are typical seaside people; sincere, relaxed and outspoken. The longer you stay in Izmir, the more serenity will conquer you. 17- You should definitely have a picnic in Bornova, Çiçekliköy. Go up to Sabuncubeli and gaze down to the city with Atatürk. 18- Keep your eyes open for fine places. Managers in Izmir do not like to advertise. They want customer to find them. 19- You might not find your destination by following street numbers. Do not be surprised. 2510th Street might be located in parallel to the 206th street. 20- Do not be surprised and get scared if a ferry full of shouting Göztepe or KSK fans approach to the port after a football match. They are not dangerous. They might put up flags in some places. They might paint some walls. 21- People are helpful; get used to this. If a passenger lets you use his or her bus pass but is not willing to take the ticket fee, do not insist. 22- If someone mentions Foça, do not ask which one. That is the Old Foça. Go and have a drink on the beach when the sun goes down. 23- Take the cable cars. Visit İnciraltı and have a cup of tea at the countryside cafes. 24- Visit Urla. You will see the house of Nobel-winning author Yorgo Seferis and the house of unforgettable singer Tanju Okan. Also, the renowned author Necati Cumalı’s house is in this area. Walk down to the Urla pier. 25- If you come across a queue when you walk around the streets, join the queue. Someone should be serving Lokma dessert. Be cheeky, ask for a second bowl. Generally, people will not find this improper. 26-If you want to learn how the Greek forces were driven into the Izmir Sea, shout “Göz Göz Göz” around Karşıyaka pier and “Kaf kaf kaf sin sin sin Kaf sin Kaf” around Göztepe prier. 27- Sevinç Patisserie in Alsancak and YKM in Konak have been rendezvous points since the Byzantine period. 28- Eat wraps at Cin Ali in Hisarönün. Then go towards Kızlarağası and window shop. 29- If you are staying in Bornova, Küçükpark is where you want to be at nights if you want to socialize. You should know! 30- Eat beef skewers at Topçu. 31- Walk in Alsancak and Kordon for hours. When you need to rest, have a drink. Then walk again. You will feel better. 32- Walk around Konak Pier as if you are walking in an ancient building, not a shopping mall. Go to the farthest end and watch the sea view. 33- Even if it is not the Fair period, go to Kültürpark now and then. Walk around the green scenery. You will relax. Go to the amusement park. Ride the ferris wheel. Watch Izmir from the hill top when loud background music accompanies you. 34- Do not try to drive a car around the city enter. You can simply walk to several locations. It is not easy to find a parking space. 35- Do not compare Izmir to other cities, if possible. Consider Izmir as an out-of-the-box city. 36- If you are in Izmir for studying at a university and if your classmates are from Izmir, your university years might be marvelous because locals of Izmir most probably has a summer house which is located at a maximum distance of one-hour drive. 6-7 people drive to the summer houses around summer time. They all have good time. 37- Meet with your friends and play basketball at Bostanı pier in the summer. 38- Do not rush anything. This city does not like impatience. Stores open at relatively later hours but they are open until late at night. Some shop-owners might close up early and go to have a few drinks if they think that they have earned enough for that day. 39-If you are going to stay in Izmir in the summer; your balcony will be the best part of your house because when you take a shower, you will be dry before you leave the bathroom. Izmir will not be crowded in the summer. Traffic will be better because majority of locals have summer houses. They go to their summer houses. Karşıyaka residents have houses around Foça. Others have houses is Çeşme, Karaburun, Mordoğan, Özdere, Ürkmez, Kuşadası and Seferihisar, and they spend the summer in those towns. 40- Don’t run around, just walk. 41- If you see “Piriştina, you are in our hearts” sign on buses and other locations, don’t assume that the sign is about Pristina, Kosovo. The late Mayor Ahmet Piriştina was a loved mayor. 42- Generally, people are calm when driving. There are very few drivers who argue with each other. Even if you make a mistake when driving, they will say “watch it, man”. They will frown and act as if they are mad. But then, they will smile and walk away. 43- When they get mad, people of Izmir might blow their asfalya. Asfalya is Greek and means fuses, assurance. Let’s put it this way; one might blow a gasket. 44- You might see several cargo ships berthed at Alsancak Port. 45- Karşıyaka is a sports club, best known for its basketball team. It organizes activities in several branches, besides football. For example, sailing. Fans of this team say we are from Karşıyaka, not Izmir. They have license plate of 35 ½. In reply to this license plate, Göztepe fans’ motto is ‘We are 35 and we are from Izmir, but you?’ 46- People of Izmir define themselves as modern, visionary and western. The city might be called as a Turkey’s door to the western world, Turkey’s western side. Majority of the population is literate. 47- You should go to Çeşme. When you are in Çeşme, don’t forget to have Çeşme kumru sandwich and mastic ice cream at the Rumeli patisserie. There are several beaches near that area. You should see Alaçatı. 48- Some call it the Beautiful Izmir. It is rumored that this name comes from Greeks living in the area. Greeks dominated the population for so many years. They consider Izmir as a queen and Bornova as the crown of the queen. This is why they call Izmir the Beautiful. If it is the true story… 49- If you have the chance, visit villages around Izmir. Chat with the villagers and listen to the Aegean dialect. Hear sentences like ‘Gelivedim’, ‘Gidivedim’, ‘Nediyon usen’. Visit Şirince village of Selçuk town. Visit the wine houses. Eat Turkish pancakes. 50- Izmir is a city of fairs. Kültürpark hosts several fairs organized by different sectors throughout the year. But the greatest and the most spectacular one is Izmir Fair which begins on the last week of August and ends on the second week of September. The first day offers free pass. People living in Izmir and people living in surrounding cities and towns visit the fair. Automotive stands and stands serving treats, handing out presents attract the highest number of visitors.