Röportaj - Arma Elektropanc
Transcription
Röportaj - Arma Elektropanc
Proje / OnaltıDokuz Röportaj / M. Asım COŞKUN Seyyahname / St. Petersburg > editörden dizeleriyle mütevazı kişiliğini ve bir gönül adamı olduğunu ele veren değerli halk ozanı Neşet Ertaş aramızdan ayrıldı. Aynı dönem içerisinde Yönetim Kurulu Başkanımız Sn. Kemal Kızılhan, Yönetim Kurulu Üyemiz Sn. Hasan İnce ve CTO’muz Sn. Asım Coşkun ve birkaç çalışanımız da çok değerli yakınlarını kaybettiler. Bu vesile ile tüm kayıplarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyoruz. Bu dönemde sektörü sevindirecek iyi bir haber de hükümetten geldi. Yurt dışında iş yapan müteahhitlerin önündeki en büyük engellerden biri olan teminat mektubu sorununa hükümet kulak verdi ve 2013 yılında tamamlayacağı çalışma ile yeni finans modelleri geliştirileceği açıklandı. Proje kapsamında ayrıca politik risk taşıyan ülkelerde iş yapan müteahhitler için Politik Risk Sigortası Programı uygulanmaya başlanacak. Geçtiğimiz dönemde birbirinden farklı coğrafyalarda ve birbirinden farklı konseptlerde işlerin sözleşmelerine imzamızı attık. Bu projeler: Konya’da Unilever - Algida Dondurma Fabrikası, Gebze’de Kuveyt Türk Bankacılık Üssü Pojesi, Azerbaycan’da Shahdag (Şahdağ) Kış Turizmi Kompleksi ve Abu Dhabi’de Al Shobub Özel Okulu… Yakın gelecekteki hedeflerimiz ise İş Geliştirme Müdürümüz Sn. Burak Kızılhan’ın da yazısında kaleme aldığı gibi hava alanları ve futbol stadyumları ile röportaj konuğumuz, aynı zamanda şirketimizin CTO’su Sn. Asım Coşkun’un belirttiği gibi endüstriyel tesisler, petrokimya ve gaz tesisleri ile data merkezleri, otoyol sinyalizasyon ve enerji verimliliği konuları olacak. Dergimizin ilerleyen sayfalarında ayrıca Zeytinburnu sahiline yeni bir bakış getiren Onaltı Dokuz Projemizin detaylarını okuyabilir, Dostoyevski’ye meşhur Beyaz Geceler’i yazdırtan ve birçok şair ve yazara ilham kaynağı olmuş St. Petersburg şehrinde bir gezinti yapabilir, diğer yazarlarımızın birbirinden etkileyici yazılarını okuyabilirsiniz. Necmi YILDIZ Müdür Satın Alma & Lojistik Departmanı 1 Temmuz - Ağustos - Eylül “Tükendi ömrümün çoğu gidiyor Cahil ömrüm geldi geçti yel gibi Sevdiğim uzaktan seyir ediyor Beni görüp bakınıyor el gibi” içindekiler 8 Kapak Fotoğrafı: OnaltıDokuz - İstanbul Dergi Adı: AE Magazin İmtiyaz Sahibi AE Arma-Elektropanç A.Ş. adına Demir Özkaya Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Necmi Yıldız Yayın Kurulu Demir Özkaya, Turgay Ertan, Necmi Yıldız, Hakkı Önem, Serdar Yüksel, Burcu Kızılhan Yönetim Yeri Fulya Mah. Vefa Deresi Sok. No.11 34394 Şişli / İSTANBUL T: +90 212 275 54 84 (pbx) • F: +90 212 274 06 41 [email protected] Proje / OnaltıDokuz Barış Karadağ Rusya Federasyonu Temsilcisi Suat Önder Yıldız T: +7 495 775 01 49 [email protected] Birleşik Arap Emirlikleri Temsilcisi Yavuz Güvener T: +971 2 628 22 40 [email protected] Görsel Yönetmen Atakan Naçar Basım İkon Yay. ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Çoban Çeşme Cad. No:14 Kağıthane / İSTANBUL T: 0212 294 23 31 • F: 0212 294 46 32 22 Temmuz - Ağustos - Eylül Yayın Türü Yerel süreli yayın. Üç ayda bir yayınlanır. Basım Tarihi Kasım 2012 2 Röportaj / M. Asım COŞKUN Necmi Yıldız 30 16 Global Bakış / Arnavutluk Turgay Ertan Teknoloji Gökçehan Demirkır 34 32 Hukuk Penceresi Merve Çıkrıkçıoğlu Seyyahname / St. Petersburg Altuğ KARABULUT 36 40 Edebi Köşe / Neşet Ertaş Hakkı Önem Yelken Dünyası / Yelken mi Dediniz? Eser İnce Fonksiyon Devamlılığı Gökçehan Demirkır 32Hukuk Penceresi / Yeni TTK’da Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı Merve Çıkrıkçıoğlu 34Seyyahname / St. Petersburg Altuğ Karabulut 36Edebi Köşe / Neşet Ertaş Hakkı Önem 40Yelken Dünyası / Yelken mi Dediniz ? Eser İnce 42Basında Biz 44AE Ailesinden 3 Temmuz - Ağustos - Eylül 1 Başlarken / Editör Necmi Yıldız 4 Kısa Kısa 8 Proje / OnaltıDokuz Barış Karadağ 16Global Bakış / Arnavutluk Turgay Ertan 18Sektörden / İstanbul 3. Havalimanı Burak Kızılhan 22Röportaj / M. Asım COŞKUN Necmi Yıldız 30Teknoloji / E30-E90 Yangın Dayanım Standartı ve > kısa kısa Algida’nın Dünyadaki İlk Leed Sertifikalı Dondurma Fabrikası, Unilever - Algida / Konya’nın Teknik Müteahhitliğini AE Arma-Elektropanç Yapacak Temmuz - Ağustos - Eylül AE Arma-Elektropanç, Toplamda 48.000 m2 alana sahip, 46 futbol sahası büyüklüğündeki araziye tesis edilecek Unilever - Algida / Konya Dondurma Fabrikası’nın elektrik ve elektronik tesisat işlerinin yapımını üstlendi. 4 kısa kısa < Kuveyt Türk Bankacılık Üssü Kocaeli’ de yapımı devam etmekte olan, 81.000 m2 kapalı alanlı Kuveyt Türk Bankacılık Üssü İnşaatının elektrik, elektronik ve mekanik (MEP - Mechanical, Electrical and Public Health) işlerinin yapımı, ana müteahhit Cihan İnşaat Mühendislik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından AE Arma-Elektropanç A.Ş.’ ye verildi. Shahdag Kış Turizmi Kompleksi 5 Temmuz - Ağustos - Eylül Gusar / Azerbaycan’ da yapımı devam etmekte olan, 55.000 m2 kapalı alanlı Shahdag Kış Turizmi Kompleksi İnşaatının elektrik, elektronik ve mekanik (MEP - Mechanical, Electrical and Public Health) işlerinin yapımı, Azeri ana müteahhit Pasha Construction LLC tarafından AE Arma-Elektropanç A.Ş.’ ye verildi. > kısa kısa Al Shobub Özel Okulu Abu Dabi - B.A.E.’ de yapımı devam etmekte olan, 14.000 m2 kapalı alanlı Al Shobub Özel Okulu İnşaatının elektrik, elektronik ve mekanik (MEP - Mechanical, Electrical and Public Health) işlerinin yapımı, ana müteahhit Nurol L.L.C. tarafından AE Arma-Elektropanç A.Ş.’ ye verildi. Piri Reis Üniversitesi Mekanik İşleri Hızlandı Temmuz - Ağustos - Eylül Tuzla’da yapımı devam etmekte olan 46.150 m kapalı alana sahip, Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Fakültesi ve Uygulamalı Deniz Araştırma Merkezi’nin Mekanik işleri tüm hızıyla devam ediyor. Bina tamamlandığında Türkiye’nin ilk ve tek çevreye duyarlı yeşil binaya sahip kampüsü olacaktır. 6 kısa kısa < Plot 16A’da İsim Değişikliği 7 Temmuz - Ağustos - Eylül Moskova / Rusya Federasyonu’nda elektrik, elektronik ve mekanik (MEP - Mechanical, Electrical and Public Health) işleri devam etmekte olan, 300.000 m2’den fazla kapalı alana sahip Plot 16A binasının ismi artık “Plot 16A Oko Çok Amaçlı Kompleks” olarak değişti. Plot 16A Oko Çok Amaçlı Kompleks Projesi, Avrupa’nın inşaatı devam etmekte olan en yüksek ikinci binasıdır. > proje : OnaltıDokuz Barış Karadağ Şantiye Şefi Proje Yönetim Departmanı Kazlıçeşme’den İstanbul’a Yeni Bir Bakış OnaltıDokuz İstanbul Projesi, tarihi geçmişi olan Kazlıçeşme Mahallesi’nde inşa edilmiştir. Kazlıçeşme adı nereden geliyor? Temmuz - Ağustos - Eylül OnaltıDokuz İstanbul’un bulunduğu mahalle olan Kazlıçeşme Mahallesine adını veren ama tahrip olmuş kaz figürlü çeşme, projenin oldukça yakınındadır. Osmanlı tarihçisi olan Eremya Çelebi Kömürcüyan ’a göre mahallenin hikâyesi şöyledir; 8 Bir kaz, otladığı sırada yeri eşeler ve eşelediği yerde bir su çıkar. Halk da burayı kazarak bir menbâ bulur ve bir çeşme yapar. Bir diğer rivayet ise; Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u Kuşatması esnasında baş gösteren su sıkıntısının, uçuşan kazların takip edilmesiyle, onların konduğu yerin kazılması sonucu çıkan su kaynağı için yapılan çeşmeden kaynaklandığıdır. Evliya Çelebi ise çeşmeyi ve kaz resmini şu şekilde tasvir eder; proje : OnaltıDokuz < Kazlıçeşme’nin Tarihi Kazlıçeşme bölgesi gerek Osmanlı döneminde gerekse de Bizans döneminde birçok tarihi olaya sahne olmuş bir bölgedir. Fetih’ten önce Osmanlı Ordusuna karargâhlık vazifesi gören Kazlıçeşme fetihten sonrada ordunun meşin, sahtiyan ve gön ihtiyacının karşılandığı ciddi ve organize bir DEBBAĞLIK (hayvan derilerini işleyerek kullanılır hale getiren sanat) merkezi olmuştur. Fatih Sultan Mehmet Han dünyanın ilk teşvik sistemini Kazlıçeşme’de çalışan dericiler için uygulamıştır. Zeytinburnu’nda dericilik Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra dönemin ilk salhanelerini Kazlıçeşme bölgesinde açtırması ile başladı. Salhanelerle birlikte tabakhane de yine Kazlıçeşme ‘ye kurulmaya başlanmış. Suyu da bol olan bölge, Edirne ve Anadolu’daki derici esnafı kendine çekmiş. Bu mezbahalar ve tabakhaneler semt sakinlerinin geçim kaynağı olmuş ve yıllar içinde Zeytinburnu’nda bir dericilik kültürü oluşmuş. Kazlıçeşme ‘deki tabakhanelerden deri alıp konfeksiyon imalatı yapmak isteyenler 1960’ların sonunda Kazlıçeşme etrafında ve Zeytinburnu’nda atölyeler kurmuş. Ancak 1990’ların başında tabakhanelerin ilçeden kaldırılmasıyla Zeytinburnu, bu kez derinin satış merkezi haline dönüşmüştür. Civarda bulunan önemli mekânlar OnaltıDokuz İstanbul Projesi civarında birçok özel ve İstanbul için oldukça önem taşıyan mekânlar bulunmaktadır. Örneğin; Türkiye’nin en önemli spor salonlarından biri olan Abdi İpekçi Arena, İstanbul’un en büyük miting alanı Kazlıçeşme Miting Alanı ve Yedikule zindanları bu önemli mekânlar arasındadır. OnaltıDokuz İstanbul şimdiden bu mekânlar gibi Kazlıçeşme ’nin sembollerinden biri haline gelmiştir. Yine OnaltıDokuz İstanbul ‘un hemen yanı başında ilginç ve bir o kadar da güzel manzarayla karşılaşıyorsunuz. Biri Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almadan önce yaptırdığı cami (İstanbul’daki ilk Türk Camisi) olmak üzere iki cami, bir Rum Ortodoks kilisesi ve Erikli Baba cem evi bulunmaktadır. İlginç olan kısmı ise bu 4 ibadet yerinin yan yana olması ve karşılarında ise emniyet evinin olmasıdır. İstanbul’un ilk Türk camisiyle ilgili olarak ise bu bilgiyi paylaşmadan geçemeyiz. İstanbul fethedilmeden önce ordugâhın kurulduğu Kazlıçeşme mahallesinde askerlerin namazlarını kılacakları bir camiye ihtiyaç doğmuş ve orada “Kazlıçeşme Fatih Camisi yapılmıştır”. Bizans surlarında ezan sesi duyulsun diye minaresi önde yapılan ender camilerden birisidir. OnaltıDokuz İstanbul Projesi akıllı bina özelliklerine sahip olmanın dışında nerdeyse bütün İstanbul’a hâkim manzarasıyla ön plana çıkmaktadır. Sadece Zeytinburnu’ndan Boğaz Köprüsünü görebilmek bile projenin tanıtım sloganı olan “ İstanbul’a yeni bakış açısı” ile neyin kastedildiğini göstermektedir. İstanbul Boğazından geçmek için Marmara Denizinde bekleyen gemilerin ortaya çıkardığı eşsiz manzara projenin zemin katından bile gözükmektedir. Zemin Kattaki dairelerden deniz manzarasını görmek kulağa imkânsız gibi gelse de OnaltıDokuz İstanbul Projesi bunu mümkün kılmaktadır. OnaltıDokuz İstanbul’un bir diğer önemli özelliği ise havaalanı, E-5, Marmaray ve tüp tünel girişi, Ataköy Marina, IDO Yenikapı iskelesi, Sirkeci, Taksim gibi İstanbul’un kalbi olan merkezlerin tam ortasında olmasıdır. Astay Gayrimenkul tarafından hayata geçirilen OnaltıDokuz ‘da toplam 496 adet konut yer alıyor.Büyüklükleri 92 m2 ile 482 m2 arasında değişen dairelerden oluşan OnaltıDokuz İstanbul, 30 bin m2 arsa üzerine konumlandırıldı.Temeli 2010 Mayıs’ında atılan OnaltıDokuz İstanbul’da A Blok 36 kat, B Blok 32 kat, C Blok ise 27 kattan meydana geliyor. Eşi benzeri görülmemiş satış yöntemi Projenin henüz inşaat halindeyken Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir satış yöntemi uygulaması anılarımızda yer etmiştir. Binanın hemen önüne kurulan vinç yardımıyla, müşterilerine, 100 metre yüksekliğe çıkarılarak manzarasına göre daire seçme olanağı sunmuştur. Bununla ilgili basın toplantısı da 100 metre yüksekliğe çıkarılan gökyüzünde yemek organizasyonu platformunda gerçekleştirilmiştir. Müşteriler 1 ay süreyle bu hizmetten yararlanmış, vinç vasıtasıyla yukarı çıkarak istedikleri manzaraya göre daire seçimlerinde karar vermeleri sağlanmıştır. 24 saat güvenlik ve otoparkın yer aldığı OnaltıDokuz İstanbul’da çocuk oyun alanı, tenis kortu, yürüyüş alanları, koşu parkı, açık yüzme havuzu, restoran, cafe, sosyal tesis, kapalı havuz ve basketbol sahası bulunuyor. 25 bin metrekarelik alışveriş ve yaşam 9 Temmuz - Ağustos - Eylül “Yedikule kasabasının haricinde bir çeşme-i cânfezanın kemeri altında çarköşe (dört köşe) bir beyaz mermer üzere üstad-ı mermer bir kaz tasvir etmiştir ki, dillerle tabiri imkânsızdır. Gören zîrûh (canlı) zanneder. Buna binaen o çeşme, kazlı çeşme namı ile şöhretyâb olmuştur” (Seyahatnâme; 1314, 1, 391-92) > proje : OnaltıDokuz alanının yer aldığı OnaltıDokuz İstanbul’da her türlü bakım ve basit ev içi tamirat hizmetleri konusunda uzman teknik servis ekibi tarafından gerçekleştiriliyor. Astay Gayrimenkul’un işverenliğini yaptığı projenin aşağıda ayrı ayrı listelenmiş olan bütün elektrik-elektronik sistemlerinin teknik müteahhitliği AE Arma-Elektropanç tarafından üstlenilmiştir. Transformatörler ile ana pano bağlantıları busbarlar vasıtasıyla yapılmıştır. Özel kontrol devreleriyle donatılmış ana panolar hem şebekeden hem de jeneratörden beslenmektedir. Şebeke ve jeneratör ana şalterleri arasında otomatik transfer sağlanmaktadır. Bu transferin güvenliği ise hem elektriksel hem de mekaniksel kilitlerle sağlanmaktadır. Çift beslemesi olan tali panolarda ise Socomec marka otomatik transfer şalterleri kullanılmıştır. A - Kuvvetli Akım Sistemleri iii. Otomatik Kompanzasyon Sistemi i. Orta Gerilim Sistemi Özel kompanzasyon modülleriyle transformatörlerin tam yükteki kapasitif güçlerini birebir karşılayacak Projede 3 adet 1600 kVA ve 1 adet 2000 kVA transformatör olmak üzere toplam 4 adet kuru tip transformatör kullanılmıştır. Tesiste kulelere ait güçler alçak gerilim üzerinden fatura edilmekte, AVM kısmına ait güçler ise orta gerilim üzerinden fatura edilmektedir. Bu yüzden orta gerilim odalarıyla beraber, kulelere ait ana panoların olduğu odalar da elektrik idaresine teslim edilmiştir. ii. Alçak Gerilim Dağıtım Sistemi Enerji merkezi diye adlandırılan bölgede transformatörler, jeneratörler, ana panolar ve kompanzasyon panoları bulunmaktadır. OnaltıDokuz İstanbul projesinde alçak gerilim dağıtım sisteminde kullanılan Dikili Tip Modüler Panolar hem teknik açıdan oldukça güvenli imal edilmiş olup, hem de dekoratif görünüme sahip olmalarıyla dikkat çekmektedir. Temmuz - Ağustos - Eylül A.G. Güç kontrolünün gerekli olduğu her alanda, AE Arma-Elektropanç tarafınca tasarlanan sistemin en uygun şekilde kumanda ve kontrol edilmesi sağlanmıştır. Tüm özellikleriyle dünya standartlarına uygun olan A.G dağıtım panoları, gerek imalat aşamasında imalathanede yapmış olduğumuz kontrollerde, gerek ise sevkiyatından sonra şantiye sahasında yapmış olduğumuz montajlarda tüm titizliğimizi ve hassasiyetimizi göstererek, maksimum güvenlik anlayışımızla en ufak bir aksaklık yaşamadan tarafımızca devreye alınmıştır. 10 şekilde AE Arma-Elektropanç tarafından tasarlanmış olup, kompanzasyon ihtiyacına göre kademeli olarak otomatik devreye girmekte ve yine ihtiyaca göre otomatik olarak devreden çıkmaktadır. iv. Busbar Sistemi Kullanılan busbar EAE firmasının E-line KX Serisine ait 4,5 iletkenli olup, hibrid izolasyon, iletkenlerde oluşan ısının ortama kolay transferi, minimum gerilim düşümü, yüksek kısa devre dayanımı, emniyeti sağlayan tek civata konstrüksiyonu, güvenli ve kolay montaj özelliklerine sahiptir. proje : OnaltıDokuz < v. UPS Sistemi Binanın genelinde bütün zayıf akım sistemleri UPS’ten beslenmektedir. Her kule için ayrı ayrı olmak üzere toplamda 3 adet 10kVA UPS devreye alınmıştır. UPS ana panolarından yangına dayanım (FE 180) özelliği taşıyan kablolar ile kule katlarında bulunan kat UPS panolarına dağıtım yapılmıştır. Bu panolardan ise SMATV, Görün- tülü ve sesli interkom sistemi, yangın ihbar sistemi vb. sistemler beslenmektedir. vi. Jeneratör Sistemi Her blok için ayrı ayrı olmak üzere standby gücü 1875 kVA 3 adet jeneratör, AVM için ise standby gücü 1850 kVA olan 1 adet jeneratör olmak üzere, toplamda 4 adet jeneratör devreye alınmıştır. A ve B Bloklarını besleyen 2 jeneratör Woodward markasına ait EasyGen 3000 modülü kullanılarak senkron edilmekte ve enerji kesildiğinde otomatik olarak devreye girmekte ve yük durumuna göre yine otomatik olarak devreden çıkmakta- dır. Tesisin tüm enerji ihtiyacı, herhangi bir enerji kesintisi durumunda tamamen jeneratörden beslenecek şekilde tasarlanmış ve devreye alınmıştır. vii. Aydınlatma Sistemi Aydınlatma sistemine ağırlıklı olarak LED teknolojisi hâkimdir. Gerek ortak mahal aydınlatmarında gerek ise dekoratif aydınlatmalarda LED ürünleri yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Ortak mahallerin ve teknik alanların özelliklerine göre, en uygun aydınlatma devreleri tasarlanmış ve tarafımızca uygulamaya geçirilmiştir. Bütün dairelerde aydınlatma otomasyonu için 11 Temmuz - Ağustos - Eylül Bodrum kat da bulunan kulelere ait ana panolardan binaların en üst katlarına kadar busbarlar vasıtasıyla enerji iletilmektedir. A Blok için 4000A busbar kullanılırken, B ve C Blokları için 2500A busbar kullanılmıştır. > proje : OnaltıDokuz alt yapı hazırlanmış ve daire sahibine klasik aydınlatma sistemi ve aydınlatma otomasyonu sistemleri arasında seçim hakkı bırakılmıştır. Bu aydınlatma armatürleri istenildiği takdirde sistem bazında kontrol edilebildiği gibi, daire sahibi tarafından da kontrol edilebilmektedir. Otopark aydınlatma sisteminde DALI (Digital Addressable Lighting Interface). Balastlı armatürler kullanılarak hem akıllı hem tasarruflu aydınlatma sistemi kurulmuştur. Otopark alanlarında hareket sensörleri aktif olarak kullanılırken, araç güzergâhlarında hareket algılanmadığı takdirde armatürler dim edilerek, mahalde bulunan aydınlatma armatürlerinin aydınlatma şiddetinin %10’u kadar aydınlatmakta, hareket algılandığı ise otomatik olarak %100 aydınlatma şiddetine geçiş sağlanmaktadır. ix. Yıldırımdan Korunma ve Topraklama Sistemi Temmuz - Ağustos - Eylül viii. Harici (Peyzaj) Aydınlatma Sistemi 25 000 m2 peyzaj alanına sahip OnaltıDokuz İstanbul’da, bu kadar büyük bir alanda büyüleyici güzellikte peyzaj oluşturmuş ve peyzaj aydınlatmasıyla da bu alanı süslemiştir. Sonuç olarak, geceleri katlardan görülmeye değer Marmara Denizi manzarasını kıskandıracak kadar güzel görünümlü bir peyzaj ortaya çıkmıştır. Bütün linyeler gün ışığını otomatik olarak algılayan sensörlerle ayrı ayrı kontrol edilebilmektedir. Ayrıca zemin kat ve 1. katta bulunan dairelerin (Kendilerine ait bahçeleri olan daireler) kendilere ait peyzaj aydınlatmaları mevcuttur. 12 Yıldırımdan korunma sistemi Faraday Kafesi teorisine uygun olarak, binanın en yüksek noktalarından, kuleleri çevreleyen kolonların içlerinden, sürekli ve kesintisiz olarak galvaniz lamaların bir birlerine eklenmesiyle sağlanmıştır. Çatı katında ise yakalama uçları mevcuttur. Topraklama Sistemi ise en güvenli sistem olan eş potansiyel sistemine uygun olarak yapılmıştır. Bütün metal ekipmanlar eş potansiyel baralar ile bir birlerine irtibatlandırılarak potansiyel farkın sıfır olması sağlanmış, böylelikle tehlike riski ortadan kaldırılmıştır. Binanın çeşitli noktalarında test noktaları oluşturularak istenildiği takdirde topraklama direncinin ayrı ayrı noktalardan ölçülebilmesi sağlanmıştır. x. Jetfan Sistemi Systemair firmasına ait AJR model jet fanları ve AXC model aksiyel fanlar, tesisin kapalı yer altı otoparklarında günlük havalandırmanın yanı sıra duman tahliyesi için de kullanılmaktadır. Bütün fanlar yangın esnasında duyulan kapasitelere göre hesaplanmıştır. Otopark Jetfan sistemimizde kullandığımız jetfanlar ve aksiyel fanlar 300 C° 2 saat sıcaklık dayanıma sahip olan motorlara sahiptir. Tüm jetfanlar yangın sinyali ile birlikte motor koruma devrelerini by-pass ederek by-pass kontaktörü üzerinden çalışmaktadır. Çift devir olan jetfanlar için 7x2,5 N2XH Fe 180 kablo kullanılarak iki devirlerinin de kontrol edilebilmesi sağlanmıştır. Gaz algılama sistemiyle yangın ihbar sistemi üzerinden entegre edilen Jetfan sistemi, düşük gaz ve yüksek gaz seviyesine göre fan devirlerini otomatik olarak ayarlamaktadırlar. Günlük havalandırma esnasında jetfanlar düşük devirde çalışarak oluşan gazın şaftlara yönlendirilmesini sağlar ve çok düşük bir enerji harcar (0,25kW). Aynı şekilde de egzoz şaftlarında bulunan yüksek basınçlı ve yüksek kapasiteli aksiyel fanlarda yine frekans invertörü aracılığıyla düşük devirlerde çalıştırılır. Örneğin 22 kW olan motoru %50 kapasite ile çalıştırıp 11 kW tüketim yapması sağlanır. Bu durum işletmeye çok ciddi bir enerji tasarrufu yapılmasını da sağlamış olur. Yangın alarmı durumunda ise sistem komple yangın ihbar sisteminin kontrolüne geçmektedir. Otopark alanlarında jetfanlar vasıtasıyla şaftlara doğru süpürülen hava, duman veya gaz şaftlarda bulunan axial fanlar vasıtasıyla dışarı atılmak- proje : OnaltıDokuz < Tamamen PLC sistemiyle kontrol edilen Jetfan panoları, panolar üzerinde bulunan dokunmatik ekranlarla manuel olarak da kontrol edilebilmektedir. B- Zayıf Akım Sistemleri i. Telefon/Data Sistemleri Yapısal kablolama alt yapısının hazırlandığı OnaltıDokuz İstanbul’da her daireye telefon ve data alt yapısı fiberoptik kablolarla sağlanmıştır. Dairelere kadar fiber optik ile gelen hatlar, daire panolarında bulunan zayıf akım bölümünde sonlandırılmaktadır. Bu panoların içine montaj edilen ve servis sağlayıcısı tarafından temin edilen modüller sayesinde, daire sahibinin isteği doğrultusunda 2 Telefon hattı ve 4 İnternet hattı sağlanabilmektedir. Altyapının fiber-optik teknolojisi kullanılarak yapılması nedeniyle, telefon ve internet hat sayılarının arttırabilmesi mümkündür. Ayrıca zayıf akım sistemleri için haberleşme sistemi mevcuttur. Bina otomasyonu için ise, sadece o sisteme ait haberleşme sistemi kurulmuştur. ii. Yangın Alarm Sistemi Akıllı detektörler, adresli paneller, güvenlik senaryoları gibi pek çok özelliği bir araya getiren yangın algılama ve alarm sistemi Honeywell ve AE Arma-Elektropanç’ ın ortak çalışması sonucu devreye alınmıştır. Ayrıca yine Honeywell’in kurduğu gaz algılama, su algılama, kartlı geçiş sistemleriyle, Elektropanç firmasının kurduğu acil anons sistemiyle, System Air tarafından devreye alınan jetfan sistemiyle entregre edilmiştir. Yaklaşık 4500 Adet Fotoelektrik duman detektörü, 500 Adet kornalı detektör tabanı, 1000 adet Isı artış/sabit sıcaklık ısı detektörü, yaklaşık 1000 adet 3D Multisensor tip dedektör, 500 Adet cam kır tipi yangın ihbar butonu, 150 Adet Temporal Korna / Flâşör, 500 Adet Flâşör kullanılmıştır. Yangın ihbar sisteminden yaklaşık 500 nokta kontrol edilmekte ve yaklaşık 1000 nokta ise izlenmektedir. Kontrol edilen noktalar arasında yangın anında çalışacak bütün mekanik ekipmanlar, jetfan sistemi, asansörler, kartlı geçiş sistemi, acil anons sistemi bulunmaktadır. iii. Acil Anons Sistemi Bütün sistem ekipmanların Elektropanç firmasından temin edilen acil anons sistemi, herhangi bir acil du- rumda binaların tahliyesi sırasında paniği önlemek için zon bazında ve otomatik olarak devreye girmektedir. Acil anons sistemi hoparlör hatları kopma ve kısa devrelere karşı sürekli denetlenmekte olup, kablolar A-sınıfı (loop) ve yangına dayanıklı (FE 180 E120) olarak çekilmiştir. Merkezi alarm sistemi ve kontrol ekipmanı 24 saat görevli elemanlar tarafından bir mikrofon ile istenilen zona manuel anons yapma imkânı sunabildiği gibi, istenilen zonlara müzik yayını da yapılabilmektedir. Ayrıca SPA, Fitness Salonu, restoran vb. bölgelerde Lokal seslendirme merkezleri kullanarak o bölgelerdeki talebe göre sadece o bölgeye özel müzik yayını verme esnekliğini de sağlamaktadır. iv. Kartlı Geçiş Sistemi Kulelerde, daire sahiplerinin talebine göre katlara kontrollü giriş-çıkış yapılabilmesi amacıyla kurulan sistem, Honeywell firmasından alınan ekipmanlar kullanılarak devreye alınmıştır. Elektrikli kilit, manyetik kontak, manyetik kilit ve kırbas gibi ürünlerin modüller yardımıyla yazılım üzerinden programlanmasıyla çalışan sistem, aynı zamanda otopark ve ortak mahallerde güvenlik amacıyla işletme firması için kurulmuştur. v. Görüntülü Konuşma Sistemi Sistem ekipmanlarının TCS firmasın- 13 Temmuz - Ağustos - Eylül tadır. Ayrıca otoparklarda ihtiyaç olan temiz hava da yine çift yönlü axial fanlar vasıtasıyla otoparka aktarılmaktadır. Bu sistem sayesinde otopark kısmında daha önceki klasik projelerde olduğu gibi yoğun havalandırma kanalı kullanılmamaktadır. > proje : OnaltıDokuz dan temin edilen görüntülü ve sesli görüşme imkanı sağlayan interkom sistemi neredeyse bütün ihtiyaçlara cevap veren bir bilgisayar gibi çalışmaktadır. Örneğin, oyun alanında oynayan çocuğunuzu CCTV kameraları üzerinden, CCTV sistemiyle entegre ederek evinizde bulunan 7” renkli LCD TFT ekrandan izleme özelliğini sunmaktadır. İşletme firması tarafından faturalandırılan hizmetlerin faturasını e-mail okur gibi okuyabildiğiniz gibi işletme ekipleri tarafından verilecek herhangi bir duyuruyu da ekranınızdan görebilmenizi sağlamaktadır. Lobi’de bekleyen ziyaretçiyle herhangi bir personel yardımı olmadan, sesli ve görüntülü olarak görüşebilir, kapıyı otomatik olarak açabilirsiniz. Ayrıca interkom sistemi, güvenlik görevlilerinin bulunduğu noktalarla da sesli olarak iletişim kurmanızı sağlamaktadır. vi. SMATV Sistemi Temmuz - Ağustos - Eylül Merkezi TV sisteminin bütün ekipmanları Elektropanç firması tarafından temin edilmiştir. OnaltıDokuz İstanbul’a kurulan Merkezi Uydu/TV Dağıtım Sisteminde, dijital uydu kanalları, dahili video, DVD yayını, dahili enformasyon kanalı, güvenlik kameraları gibi kaynaklardan alınan yayınların dağıtım uygulamaları bulunmaktadır. Sistemde Turksat 1C, Hotbird ve Digiturk uyduları için 3 Adet uydu anteni mevcuttur. Bu uy- 14 dulardan seçilen 49 kanal analog PAL formatındaki yayın ve 4 paket digital formatta (COFDM) yayın ile toplam 62 TV kanalı ile Digiturk ve D-Smart platformlarını içeren 30 IF paketinin dağıtımı yapılmaktadır. Ayrıca sisteme QAM yayınlarının eklenebilmesi için gerekli hazırlıklar yapılmıştır. Yayınlar sistem merkezinden fiber optik altyapı kullanarak Kule TV dağıtım panellerine aktarılmaktadır. Her dairede, adetleri dairenin büyüklüğüne göre değişen 4-6 arası TV prizi bulunmaktadır. vii. CCTV Sistemi Bütün ekipmanların (Kamera, DVR, vb.) Honeywell marka olduğu sistemin, sistem odası 24 saat boyunca güvenlik ekiplerince takip edilmektedir. Sistem odasında 4 adet 16xDVR ve 8 Adet LCD monitör bulunmaktadır. Sistemde monitörlerde kameraları çoklu gösterme özelliği olduğu gibi, belirli periyotlar halinde bütün kameraların görüntülerinin de tek tek ekrana aktarılması sağlanabilir. Ayrıca sadece hareket algılandığında da kayıt edebilme özelliği de olan sistemde istenildiği takdirde istenilen kameranın görüntüsünü bir başka görüntü kaynağına verebilmektedir. Örneğin, İnterkom sistemini sayesinde, dairelerden daha önceden seçilen CCTV kameraların görüntüsü canlı olarak izlenebilmektedir. viii. Gaz Algılama Sistemi Ekipmanlarının Honeywell tarafından temin edildiği gaz algılama sisteminin paneli Generel Electric tarafından üretilmiştir. Gaz seviyesi ayarlanabilir düşük ve yüksek seviye gaz alarmları verebilen panelin 4 zona kadar destekleme özelliği bulunmaktadır. Toplam 8 Adet gaz algıma paneli bulunan tesiste, yaklaşık 350 adet CO sensörü kullanarak, algılama alanları bütün otoparkı kapsayacak şekilde projelendirilmiş ve uygulanmıştır. Gaz Algılama panelinden alınan düşük veya yüksek seviye alarmlarına göre jetfanlar düşük veya yüksek devirde otomatik olarak devreye girmektedirler. ix. Su Algılama Sistemi Teknik mahallerde su basma tehlikesine önlem olarak devreye alınan sistemin malzemeleri Honeywell firmasınca temin edilmiş ve diğer bütün sistemlerde olduğu gibi AE Arma-Elektropanç tarafından montaj edilip, devreye alınmıştır. Özellikle transformatörlerin, orta gerilim hücrelerinin ve ana panolarının olduğu odalarda oldukça faydalı olan sistem yangın ihbar sistemi üzerinden izlenmektedir. x. Otopark Giriş Sistemi OnaltıDokuz İstanbul projesinde tesise giriş-çıkış yapacak tüm araçların kontrol altına alınması amacıyla, proje : OnaltıDokuz < otopark giriş sistemi tesis edilmiştir. Giriş ve çıkış bölümünde çalışan bariyerler, hiçbir manuel kumandaya gerek kalmaksızın bilet alındıktan sonra otomatik olarak kalkmakta ve araç geçişinden sonra otomatik olarak kapanmaktadır. Sistem her türlü hava şartında tam fonksiyonel olarak çalışmaktadır. xi. Bina Otomasyon Sistemi Bütün mekanik cihazların otomasyon sistemi üzerinden kontrol edilebilmesini sağlayan sistem Honeywell, AE Arma Elektropanç ve mekanik yüklenicinin ortaklaşa çalışması sonucu devreye alınmıştır. Sıcak su, soğuk su, havalandırma, güneş enerjisi, ısıtma, soğutma vb. sistemlere ait mekanik cihazların durum bilgisi, arıza bilgisi gibi bütün bilgileri otomasyon sistemi üzerinden, özel yazılım sayesinde kolayca izlenebilmekte, manuel ve otomatik olarak çalıştırılabilmektedir. xii. Su Faturalama Sistemi Sıcak su sayaçları, soğuk su sayaçları ve kalorimetrelerden alınan bilgileri toplayıp, M-BUS üniteleri yardımıyla haberleşen su faturalama sistemi ALNA firmasının ekipmanları kullanılarak devreye alınmıştır. Dijital M-Bus Master modülleriyle topladığı verileri, hazırlanmış olan ara yüz ile çabuk ve güvenilir bir şekilde hesaplayıp, daire sahiplerine ait faturaları işletme firmasına sunmaktadır. xiii. Uçak İkaz Sistemi OnaltıDokuz İstanbul projesi, havaalanına yakın olmasına rağmen uçakların güzergâhı üzerinde değildir fakat gerek yüksek bina olması, gerekse bulunduğu bölgenin en yüksek binası olma özelliğini taşıması sebebiyle gerekli normlar yerine getirilmiş, 3 kulenin de hem en üst katlarında hem de orta kat seviyelerinde uçak ikaz armatürleri montaj edilmiş ve sistem devreye alınmıştır. İşlevsel kontrol panelleriyle uçak ikaz armatürlerinin hep beraber yanıp, hep beraber sönmeleri sağlanmıştır. Şantiye Şefi Proje Yönetim Departmanı 15 Temmuz - Ağustos - Eylül Barış Karadağ > global bakış : Arnavutluk Turgay Ertan İş Geliştirme Departmanı A R N AV U T L U K K ıymetli Okurlarım, Bugün size yine, tarihi bağlarla yakın hissettiğimiz Avrupa’nın merkezinde bulunan ancak fazla tanınmayan şirin, ufak bir ülkeden,Arnavutluktan bahsedeceğim. Nüfusu 3,5 milyon civarında olan Arnavutluk’un başkenti Tiran, diğer önemli şehirleri de İşkodra, Elbasan, Dıraç, Körce ve Avlonya’dır. Bilindiği gibi 1501’de Osmanlı idaresine geçen Arnavutluk Osmanlının uç beyi olarak anıldı ve 400 yıl refah ve güvenlik altında yaşadı ancak, 1912’de isyan eden diğer Balkan ülkeleri ile beraber Osmanlıdan ayrıldı. 1939’a kadar ülkede büyük karışıklıklar yaşandı, İkinci Dünya Savaşında da İtalyanlar tarafından işgal edildi. Bu işgal 1944’e kadar sürdü. İşgalin sona ermesini takiben ülkede Enver Hoca’nın liderliğinde katı bir komünist diktatörlük kuruldu. Halk başta din olmak üzere her türlü temel hürriyet ve dünyadaki gelişmelerinden uzak tutuldu. 1990’dan sonra parlamenter rejime geçebilmek için denemeler yapılmış olsa da durum 1990’lara kadar devam etti. 22 Mart 1992’de yapılan seçimlerde Sali Berişa’nın Demokrat Partisi iktidara geldi ve günümüze kadar da ülkeyi yönetmektedir. Temmuz - Ağustos - Eylül Arnavut halkı M.Ö. 2000 yıllarında Balkan Yarımadasına yerleşen İlliryalıların soyundan gelmektedir. İllirya M.Ö. 167 yılında Romalılar tarafından zapt edildi ve 500 yıl Romalılar tarafından yönetildi. Osmanlılar Arnavutlukla ilk temaslarını 1417 yılında yapmışlardır, aynı 16 yıl Arnavutluk Sancağını kurmuşlardır. Ancak, 1432’den sonra Osmanlı idaresine karşı çeşitli isyanlar çıktı. Bu isyanlar sonunda Arnavutluğun bir kısmı Osmanlıların elinden çıktı. 1463 Osmanlı-Venedik savaşlarından sonra Osmanlılar ellerinden çıkardıkları bölgeleri geri aldılar ve 1501’de birleşme tamamlandı. Osmanlı hakimiyetinin 1912’de sona ermesini takiben ülke İtalyan hegemonyasına dahil oldu. global bakış : Arnavutluk < Demir perdenin çökmesinden sonra 22 Mart 1992’de yapılan seçimlerde Demokrat Parti 92 Milletvekilliği kazanarak birinci parti oldu ve lideri Sali Berişa Cumhurbaşkanlığına seçildi. 1990’da başlayan reformlarla halk tedrici bir şekilde hürriyetlerine kavuştu ve kalkınma hamleleri başladı. Arnavutluk ekonomisi daha çok maden üretimine ve tarıma dayanır. Bir miktar petrol ve doğal gaz da çıkarılmaktadır. Kıyı kesimlerdeki ovalarda daha çok buğday, mısır, tütün ve patates, iç kesimlerde şeker pancarı ve güney kıyılarda da zeytin ve turunçgiller üretilir. Sanayi kesiminde ise, en çok metalürji, demir-çelik, kimya, tekstil, ayakkabı, deri, kereste, mobilya, gıda, meşrubat, sigara, ilaç ve inşaat malzemeleri sektörleri gelişmiştir. Türkiye, İtalya, Yunanistan, Çin ve Almanya dış ticaretinde önemli yer tutmaktadır. Özellikle enerji ve altyapı yatırımlarına büyük ihtiyaç duyulan ülkede, tarım ve gıda ürünlerine yatırım talepleri hayli yüksektir. Turgay Ertan İş Geliştirme Departmanı Kaynak : Turcomoney, Türkçe bilgi. 17 Temmuz - Ağustos - Eylül 1938-1944 yıllarında ekonomi tamamen İtalya’ya bağlı idi. 1945-1955 yılları arasında hükümet ziraatın gelişmesi için bazı çalışmalar yaptı. 1960 yılından sonra kolektif ziraata başlandı. Şeker üretimi ve dokumacılıkta ilerleme kaydettiler. Ancak, komünist idare zamanında baş gösteren çeşitli ekonomik problemler çözülmediği gibi daha da çıkmaza girdi. > sektörden : İstanbul 3. Havalimanı Burak Kızılhan BEng (Hons), MSc Müdür İş Geliştirme Departmanı 3. İstanbul Temmuz - Ağustos - Eylül Havalimanı 18 sektörden : İstanbul 3. Havalimanı < St. Petersburg - Pulkova Havalimanı Büyükşehir Belediyesi’nin beş aylık çalışmalarının sonucunda havalimanının Karadeniz sahiline kurulmasına karar verildi. İlk etapta 100 milyon yolcu kapasiteli düşünülen havalimanı Başbakan’ın talimatıyla 120 milyona çıkarıldı. Arnavutköy-Göktürk-Çatalca yollarının birleştiği kavşaktaki 3.500 hektarlık bölgeye yapılacak havaalanının 6 pisti bulunacak. Dış dokusu Edirne’deki Selimiye Camii’nin İslam-Osmanlı motifinden esinlenerek yapılacak havalimanının, 3. köprü ile aynı sürede bitirilmesi hedefleniyor. Yeni havalimanı; terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri ve hangarlar ile hava taşımacılık tesislerinin bulunduğu 5 önemli tesisten oluşacak. 350 m x 1500 m’lik bir kullanım alanıyla asmakatı da olan 6 katlı bir binadan oluşacak havalimanı, 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu ile entegre olacak. Yap-işlet-devret modeli ile yapımı planlanan havalimanı ihalesine 2013 yılı bitmeden çıkılacak. Yapımında 100 bin kişilik istihdam oluşturacak havalimanı, ayırt edici şekli ile uzaydan görülebilecek. Yeni havalimanı alt-üst yapı, ulaşımı, yolcu ve yük kapasitesi ile birlikte dünyadaki en modern ve büyük havaalanlarından biri olacak. Böyle büyük bir havaalanı kurmanın arkasında yatan en önemli etken İstanbul’un uluslararası havacılık piyasasındaki rolünü ileriye taşımak ve Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika için bölgesel merkez haline getirmek. 19 Temmuz - Ağustos - Eylül İstanbul’da halen Yeşilköy’deki Atatürk ve Kurtköy’deki Sabiha Gökçen olmak üzere 2 havalimanı bulunuyor. Yıllık yolcu kapasiteleri 2011 yılı itibarıyla Atatürk Havalimanı 37 milyon ve Sabiha Gökçen Havalimanı 13 milyon olmak üzere toplam 50 milyon kişi. Atatürk Havalimanı kapasitesinin üzerinde, Sabiha Gökçen ise mevcut kapasitesinin altında hizmet veriyor. Atatürk Havalimanı’nın kapasitesini aşması ve artık ihtiyaca cevap verememesi sebebiyle yeni bir havalimanı yapımı planlanıyor. > sektörden : İstanbul 3. Havalimanı Temsili fotoğraf Yeni Havalimanında Neler Olacak? 5 km x 7 km boyutunda toplam 3 bin 500 hektarlık alanda kurulacak. Havalimanıyla bağlantılı 1.100 hektarlık ileri teknoloji endüstri ve ticaret alanı bulunacak. Uçuş yolları sesi en aza indirgeyecek şekilde konumlanacak. Terminal binası yeşil bina olarak tasarlandı. Cam zarf kullanımı, terminal binasının ortasında maksimum gün ışığı girişi sağlayarak yapay aydınlatma ihtiyacını azaltıyor. Temmuz - Ağustos - Eylül Terminal binası elektrik kullanımını en aza indirgemek üzere maksimum derecede kullanan ‘akıllı bina’ olacak. 20 Elektrik ve ısıtma ihtiyaçları, havalimanının ürettiği çöplerin çoğu kullanılarak merkezi ısıtma ve güç üretim birimiyle karşılanacak. Havalimanının 5 önemli tesisi bulunacak; terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri ve hangarlar ile hava taşımacılık tesisleri. ve kalkışlarına uygun 3,5-4 km uzunluğunda Karadeniz’e paralel olan 4 pist ve Karadeniz’e dik uzanan 2 pist olmak üzere toplam 6 pist bulunacak. 350 m x 1.500 m’lik bir kullanım alanıyla asmakatı da olan 6 katlı bir bina, düşük seviyede varış ve ikinci bir seviye de havalanma seviyesi olmak üzere toplam 4 terminal, yetkililer ve yönetimin kullanımı için asmakat bulunacak. Uçuş yolları direkt olarak önerilen kentin üzerinden uçmayı önleyecek şekilde konumlandırılacak. Büyük bir alışveriş tesisi, üst 3 katta 5 yıldızlı oteller, ticari ofis binaları, ticari fuar alanı bulunacak. Terminal, raylı sistem aracılığı ile Taksim’e bağlanacak. Bu raylı sistem, eski demir yolu hattının güzergâhından geçirilecek. Toplu taşıma aracılığıyla İstanbul’un tüm bölgelerinden ulaşım sağlanacak. Taksim’den havalimanına 15 dakikada ulaşılacak. Uluslararası finans ve ticari işlemler için ‘özel ekonomik bölge’ kurulacak. Rüzgarın hızını asgariye indirecek bir aerodinamik şekilde tasarlanacak. Dış dokunun tamamı elektrik kullanımının karşılanacağı, güneş kolektörü görevi yapacağı galvanik dokuyla kaplanacak. Yüksek hızlı tren, havalimanındaki aktarma istasyonunda sonlanacak. Buna ilaveten, aktarma istasyonunda Havaalanı Metrosu, Boğaz’dan üçüncü geçişi sağlayan raylı sistem, HavaRay, kent merkeziyle bağlantıyı sağlayan otobüs hatları ve otopark bulunacak. Havalimanına ait jumbo-jetlerin iniş sektörden : İstanbul 3. Havalimanı < AE Arma-Elektropanç 3. Havalimanı İçin İddialı 2012 yılı başlarında çoğunluk hissesini Hollandalı teknik müteahitlik devi Imtech’e satan AE, İstanbul’da yapılacak olan 3. havalimanı için oldukça iddialı konumda. Şu anda 3 farklı kıtada 25 adet devam eden projesi olan AE’nin en büyük işlerinden biride şüphesiz Rusya’nın en büyük 4. havalimanı konumunda olan St. Petersburg’daki Pulkova Havalimanı. Bu proje tamamlandığında, havalimanı yıllık 14 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. AE Arma-Elektropanç, kontrat bedelinin 31M USD olduğu, 208.000 m2 kapalı alana sahip projenin tüm elektrik ve elektronik işlerini üstlendi. Avrupa’daki Havalimanlarına Imtech İmzası Yıllık 5.1 milyar euro cirosu ve 32,000 çalışanıyla, dünyanın en büyük teknik muteahhitlik firmalarından biri olan Imtech, Avrupa’daki bir çok prestijli havalimanı projesinde imzasını atmış durumda. Bunlardan en önemlileri; Frankfurt Airport Groningen Airport Eelde Berlin Brandenburg International Airport Hamburg Airport Dublin Airport London Heatrow Airport London Gatwick Airport Munich Airport Amsterdam Schiphol Airport Burak Kızılhan BEng (Hons), MSc Müdür 21 Temmuz - Ağustos - Eylül İş Geliştirme Departmanı > röportaj : M. Asım COŞKUN Necmi Yıldız Müdür Satın Alma & Lojistik Departmanı M. Asım COŞKUN AE ARMA-ELEKTROPANÇ’IN CTO’SU 1. Asım Bey, AE Arma-Elektropanç’ın ortaklarından biri olarak Yön. Kur. Üyesi görevinizi sürdürürken Imtech ortaklığı ile birlikte şirketimizin CTO (Chief Technical Officer-Teknik İşler Müdürü)’su olarak atandınız. Bizim gibi üç kıtada birbirinden önemli ve devasa işler yapan bir firmanın böylesine kritik ve sorumluluk gerektiren bir koltuğuna oturmuş oldunuz. Yeni görevinizde size başarılar diliyoruz. Röportajımıza klasikleşen ilk sorumuzla başlamak istiyorum. Bize kendinizden bahsederek okuyucularımızın sizi daha yakından tanımalarına yardımcı olur musunuz? Temmuz - Ağustos - Eylül 1952 İzmir doğumluyum. Nüfus kütüğümüz ise Aydın’ın Karacasu ilçesi. 6 çocuklu ailenin son çocuğuyum. Bir kız,beş erkek çocuğu olmuş ailemin. İlkimiz kız olan Ayten Ablamı daha 3 yaşındayken kaybetmişiz. Çocukluğum İzmir’de geçti. Yaz aylarında Karacasu ilçesindeki babamın ailesine ait yaylaya çıkar,akranlarımla oynardım.Bahçelerdeki çeşitli meyvelerden toplar, yorulunca da ağaçların gölgesinde uyurduk. İlkokulu İzmir’de Misakı Milli İlkokulunda okudum.İlkokul öğretmenim Cihan Çalışkannam hanımefendinin sayesinde eğitim başarımın temellerini atmış oldum.Semt İlkokulu olmasına rağmen, bu çocuğu okutmalısınız diye anneme baskı kurmuştu öğretmenim. 1961 yılında henüz 4. sınıfta iken babamı kaybettim. Onun ölümü hem benim, hem de ailemin üzerinde şok etkisi yaratmıştı. Bu şoku atlatmak kolay olmadı. Babam bize belki maddi bir miras bırakmadı ama, bıraktığı en büyük mirası, bizlerin her zaman 22 röportaj : M. Asım COŞKUN < Babamı kaybetmenin moral bozukluğu ile derslerdeki başarım düşmüştü. Öğretmenimin ve annemin destekleri ile çabuk toparlayarak eski durumuma geldim. İlkokulu bitirdikten sonra ne olacaktı? İzmir’de kalıp yine semt orta okulunda mı eğitime devam edecektim? Burada bir şans yüzüme güldü. Recep ağabeyimin bir memur arkadaşı, kendi kardeşinin Darüşşafaka Lisesi imtihanlarına gireceğini, benim de bu olanaktan faydalanabileceğimi söylemiş. Çünkü o zamanlarda Darüşşafaka Lisesine sadece babası olmayan erkek çocuklar kabul ediliyordu. Tabii ki imtihanlardan ve sağlık kontrolünden geçmek kaydıyla. Hemen kayıt için gerekli tüm evrakları hazırlayarak İstanbul’a geldim. 4.500 kişinin katıldığı imtihanlarda 34. sıradan okula girmeye hak kazandım,sağlık kontrolünde de herhangi bir sorun çıkmadan okula girmeyi başardım. Okula girmek için sadece imtihanlarda başarılı olmak yetmiyordu. Sağlık kontrolünde de problem olmamalıydı.Okula alınırken öğrenciler sağlıklı olmalıydı.Okul süresince öğrencilerin tüm sağlık giderleri okul tarafından karşılanıyordu. Sadece 75 kişinin alındığı, İngilizce eğitim yapan böyle bir liseye girmem benim hayatımın dönüm noktasıydı. çocukları gibi sevip, her türlü ilgiyi eksik etmeyen bu iki değerli kişiye şükran borçluyum. 1971 yılında mezun olduktan sonra o zamanki adıyla İDMMA (şu anki Yıldız Teknik Üniversitesi) Elektrik Fakültesine girdim. Acı tatlı bir 4 yıldan sonra Eylül ayında mezun olamadım. 1976 yılı Şubat ayında mezun oldum. O yılın Haziran ayında Eta Elektrik Tesisat ve Ticaret Limited Şti.’de işe girerek Bozüyük Seramik Fabrikası şantiyesinde göreve başladım. Bu ilk projem Sn. Bülent Cedetaş’ın projesiydi. Türkiye’de elektrik mühendisliği dalında müstesna bir yeri olan Bülent Ağabeyimize burada sevgi ve saygılarımı sunmak isterim. Ayrıca Eta Elektrik’te bana her zaman yardımlarını esirgemeyen şirket ortaklarından ve Genel Müdü- rümüz Sn. Halit Alugan ile diğer mühendis ağabeylerime de burada teşekkür ederim. Bu şirkette kaldığım süre içerisinde bir çok şantiyede başarı ile görev yaptım. Yedek subaylığımı Ankara’da Hava Kuvvetleri Komutanlığı İnşaat Emlak Dairesi Etüd Proje Şubesinde yaptım. 1979 yılı benim için hem üzücü hem de sevindirici bir yıl oldu.Bu yıl içinde önce anneannemi sonra da annemi kaybettim. Bu çok sevdiğim iki kişiyi 2 ay içinde kaybetmek beni çok üzmüştü. Ancak 30 Kasım 1979 da 1 yıl nişanlı kaldığım Jale hanımla evlendim. Bu yıl 33. yılımızı kutlayacağımız eşimle sevgi ve saygımızı kaybetmeden evliliğimizi sürdürmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Evliliğimizin meyveleri olarak iki prensesimiz var. Okulun en önemli konusu, sınıfta kalmak veya borçlu geçmek gibi bir şey söz konusu değildi. Sınıfta kalan öğrenci okuldan ihraç ediliyordu. Dolayısı ile başarıya odaklanmak mecburiyeti vardı. Fatih Kampüsünde sekiz yıl yatılı olarak okuduğum bu ilim ve irfan yuvasına teşekkürü burada bir borç biliyorum. Arkadaşlık, dostluk, paylaşım, yardımlaşma ve başarıya el ele gitme gibi olguları tüm arkadaşlarımla yaşadım. Ailemizden uzakta 8 yıl aynı sıraları paylaştığım tüm arkadaşlarımla zaman zaman bir araya gelerek o güzel günleri yad ediyoruz. Sekiz yıl boyunca yatılı olarak kaldığım okuldan sadece hafta sonları evci olarak eve çıkabiliyordum. Annemin İzmir’de olması nedeniyle Recep Ağabeyim ve eşi Figen yengemin yanına çıkıyordum. Bu süre içinde beni 23 Temmuz - Ağustos - Eylül doğru ve iyi insanlar olmamız, herkese yardımcı olmamız için öğütler vermesiydi. Sağlıklı olmamız için çok çaba sarf etti. > röportaj : M. Asım COŞKUN Büyük kızım Yasemin bilgisayar mühendisi. Diğer kızım Selin ise Biyoloji mezunu. Şu anda Genetik masteri yapıyor. Temmuz - Ağustos - Eylül 1987 yılı ise ortağım, can dostum, kardeşim kadar sevdiğim Sn. Kemal Kızılhan’la tanıştığım yıl. Bu beraberlik bu günde daha da güçlenerek devam ediyor ve ölene kadar sürecek. Benimde sonradan katıldığım Arma Mühendislik San. Ve Tic. A.Ş. ‘de be- raberce bir çok başarılara imza attık. 2001 yılında Arma Mühendislik San. Ve Tic. A.Ş ile Elektropanç Elektrik Ltd. Şti’yi birleştirdik. İki güzide firmayı birleştirmemizin ana fikri uluslararası arenada büyük bir teknik müteahhit yaratmaktı. Bunu da 3 kıtada MEP sektöründe hizmet vererek başardığımıza inanıyorum. Burada ortaklarım, Sn. Kızılhan, Sn. Medih Ertan, Sn. Hasan İnce, Sn. Demir Öz- kaya ve Sn. Ersan Can ile tüm teknik ve idari elemanlarımızın gösterdikleri özverili çalışma bizlere bu başarıları getirdi. 2012 yılında ise bir dünya devi olan Imtech ile ortak oluşumuz tüm Türkiye’de ve sektörümüzde gıpta edilecek bir başarı olarak belirlendi. Bu birlikteliğin bizlere hem teknik,hem de finansal açıdan büyük katkıları olacağı kesindir. 2. Darüşşafaka ailesinin bir ferdi olarak Darüşşafakalılık kültürü ne manaya geliyor sizin için? Bu kutsal kurumu okuyucularımızın daha iyi tanıması ve olası katkılarını esirgememeleri için bir fırsat olacağını umarak, Darüşşafaka’nın kuruluş amacı ve çalışma prensiplerini kısaca özetleyebilir misiniz? Darüşşafaka’yı ve kuruluş amacını bilmek bu sorunuzun cevabı olacaktır. Darüşşafaka 1873 yılında devrin ileri gelen devlet adamları tarafından, babası vefat etmiş ve ekonomik durumu yetersiz, çalışkan ve yetenekli çocukları okutmak için Fatih’teki kampüsünde eğitime başlamıştır. 139 yıllık tarihinde değişmeyen bu misyonu ile eğitimde fırsat eşitliğini uygu- 24 röportaj : M. Asım COŞKUN < Kelime anlamı ‘’Şefkat Yuvası’’ olan Darüşşafaka, eğitime uzun yıllar (121 yıl) Fatih semtindeki tarihi binasında devam etmiştir. 1955 yılında İngilizce eğitime başlamıştır. 1971 yılında (benim mezun olduğum yıl) kız öğrencilerin de okula kabulü ile karma eğitime başlamıştır. Okul 1994 yılında Maslak’taki kampüse taşındı. Bu kampus 5 yıldızlı bir tesis olarak öğrencilerin hizmetinde. Okul bu gün de babası veya annesi vefat etmiş, ekonomik durumu yetersi, çalışkan ve yetenekli öğrencileri,mezun olana kadar karşılıksız tam burslu yatılı eğitim vermeye devam etmektedir. Öğrencilerin giyim, barınma, yemek, kitap ve sağlık giderleri de Cemiyet tarafından sağlanmaktadır. kadar tüm Daçka’lıları da mutlu etmektedir ve gurur kaynağıdır. 3. Okul yıllarınızda sporla aranızın çok iyi olduğunu; atletizm başta olmak üzere basketbol, voleybol ve futbol (kalecilik) dallarında oldukça başarılı olduğunuzu öğrendik. Birazcık eskilere giderek bu alanlardaki başarılarınızdan bahsedebilir miyiz? Okul yıllarım spor açısından çok başarılı geçti. Sporun her dalında aktif olarak yer aldım. Özellikle basketbol, voleybol, futbol ve atletizm favorim olan spor dallarındandı. Bu sporların futbol hariç, okul takımlarında oynadım ve koştum. Atletizmde 800m, 1500m ve kros dallarında yarışmalara katıldım. Bu dallarda liseler arası yarışmalarda 1. Gelemedim ama 2. Ve 3.lük derecelerim oldu. Basketbol, boyumun uzamasında etken oldu. Her zaman severek oynadım. Okul takımı olarak çeşitli başarılar elde ettik. Futbolda ise kalecilik yaptım. Ancak,bir gün maç sırasında auta giden topu almak için koşarken, yeni binaya Bugün hem özel hem de devlet sektöründe üst kademe yöneticisi olarak çalışan birçok Darüşşafakalı vardır. Türkiye’ye birçok güçlü insan yetiştiren okulumun başarıları, beni olduğu 25 Temmuz - Ağustos - Eylül layan öncü sivil toplum örgütlerinden biri olma özelliğini korumaktadır.Tüzüğü gereği Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Darüşşafaka Cemiyeti başkanıdır.Cemiyetin ana geliri hayırsever vatandaşların bağışlarıdır.Devletten aldığı yardım sınırlıdır. > röportaj : M. Asım COŞKUN na başlardık. Genelde ilk iki maçı ben kazanırdım. Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali, Ali Ağabey galip gelene kadar maça devam etmemizi isterdi. Tabii biz film bitene doğru konferans salonuna inerdik. Benim birkaç oyundan sonra dikkatim dağılırdı. Orta II sınıfında okul takımına girmeye başlamıştım. Ancak genelde yedekte kalıyordum. Çünkü büyük ağabeylerimiz takımda oynuyordu. Daha sonraki yıllarda 5.masadan başlayarak 2. masaya kadar yükseldim. Taktik icabı masa değişiklikleri de yapabiliyorduk. Genelde tüm takımların 1. masası en güçlü oyunculardan olurdu. Liseler arası satranç müsabakaları o yıllarda çok çekişmeli olur, genelde ya Galatasaray ya da Daçka Şampiyon olurdu. Yine bir yıl ayrı ayrı 3 müsabaka yaptığımız halde yenişemeyerek berabere kalmış ve her iki okul da şampiyon ilan edilmişti. O yıllarda Hayat mecmuası veya Cumhuriyet Gazetesi satranç müsabakalarını düzenlerdi. Ailemizde benden satranç öğrenen yeğenim Atilla ile uzun zaman zevk alarak satranç oynadım. Amacı beni bir gün yenmekti. Bunun için çok çaba sarf etti, kitaplardan çalıştı. Beni bir gün yendi ve satranç oynamayı bıraktı. Şimdilerde oynamadığım için eskisi gibi iddialı değilim. Zaman zaman bilgisayara karşı oynayarak kendimi tatmin etmeye çalışıyorum. Temmuz - Ağustos - Eylül ait kalıp tahtalarının üzerinde koşarken ayağıma çivi battı. Allaha şükür herhangi bir araz kalmadı ama o günden sonra futboldan soğudum. Lise II’de mide kanaması geçirdikten sonra ise okuldaki spor hayatımı noktaladım. Şimdilerde sadece Gürpınar’daki yazlığımızda zaman zaman birkaç basket atarak veya kısa süre voleybol oynayarak spora olan özlemimi tatmin etmeye çalışıyorum. 4. Aynı zamanda iyi de bir satranç oyuncususunuz. En çok kiminle satranç oynamaktan keyif alıyorsunuz? Tabiri yerindeyse, dişinize göre bir rakibiniz var mı? Okulun ilk yıllarında başladığım sat- 26 ranç sporu, mezun olana kadar en çok zaman harcadığım spor dalı oldu. İlk yıllarda büyük ağabeylerimizi seyrederek, onlardan feyzalarak kendimi yetiştirmeye çalıştım.Tabii kitaplığımızdaki dünyaca meşhur büyük ustaların oyunlarını tekrar tekrar inceleyerek, oynayarak tecrübemi arttırmaya çalıştım. Hiç unutmam, sadece hafta sonlarında okulda kaldığım yılda, Cumartesi akşamları konferans salonunda film oynatılırdı. Filmden önce, satranç kulübü başkanımız ve okul takımının 1.masasında oynayan Ali ağabey beni çağırır, haydi gel bir maç yapalım derdi. Ağabey film başlayacak diyerek kaytarmaya çalışırdım. Ancak daha fazla dayanamayıp oyu- 5. Sizin bir Türk Sanat Müziği Hayranı olarak çok iyi bir repertuarına sahip olduğunuzu, zaman zaman da ortam uygun olduğunda mikrofonu elinize aldığınızı biliyoruz. Biraz da bu hobinizden bize bahseder misiniz? Bu yönünüz nasıl gelişti; aileden mi geliyor, yoksa sonradan mı edindiniz bu özenilesi beceriyi? Müzik ruhun gıdası derler. Her türlü müzikten hoşlanmama rağmen, Türk Sanat Müziği hayran olduğum müzik dalı. Bu özellik bana ailemden miras. Anneannemin eşi dedem ailemizin müzik duayeni. Kendisi ud,cümbüş ve keman çalardı. İzmir’deki evimizin taşlığında o zamanın İzmir Radyosunun saz ve ses üstatları ile meşk eder- röportaj : M. Asım COŞKUN < lermiş. En büyük Ağabeyim Ayhan Bey’e ses verdirip, tüm üstatlar da bu sese göre enstrümanlarını akort ederlermiş. Sonra da zamanın en güzel şarkılarını söyletirlermiş. Ailemizin tüm fertlerinin sesi gerçekten güzel olup, şarkıları makamlarına göre söylerler. Benim de nota bilgim yok. Ancak kulağımın sesleri çok iyi algılaması nedeniyle şarkıları makamlarına göre okuyabiliyorum. Zevklendiğim zaman, dost meclislerinde ortamı neşelendirmek için mikrofonu elime alıp şarkı söylemeyi seviyorum. Hele bana eşlik ederlerse daha da coşuyorum. TV de Türk Sanat müziği programlarını dinlemekten ve şarkılara eşlik etmekten zevk alıyorum. Bir çok anım var. Ancak bir ders olması açısından bir anımı anlatmak istiyorum. Yıl 1983. Yalova Elyaf Fabrikasının tevsiini yapıyoruz. İşin kapsamında, fabrikanın daha önce sipariş ettiği ama fabrikanın kesintisiz çalıştığı için montajını yapamadığı 7500 kVA’lık Regel trafonun da montajı var. Hücreler, açık tip sac hücreler. Ancak regel trafo için hücreler yapılmamış. Sadece boş yer bırakılarak baralar uzatılmış ve fabrika üretime başlamış. Fabrika ayda sadece 1 gün bakım için üretimi durduruyor. 24 saat içinde yapabileceğiniz kadar hücre montajı ve baraları yapıyorsunuz, kalan işler için diğer kesinti yapılacak günleri bekliyorsunuz. Bu işlem 3.ay sonunda bitti. Regel trafo giriş ve çıkış hücresi ile trafoyu devreden çıkartmak isteğiniz zaman by-pass hücresinden ibaret. İtina ile hücreleri bitirdikten sonra tır üzerinde Regel trafo geldi. Esaş marka trafo. Vinçle yerine indirdik. Harici tip yağlı trafo. Alüminyum baraları, harici geçit tipi izolatörlere kadar bağladık. Tüm koruma düzenlerinin soğuk testlerini yaptıktan sonra enerji verdim. Birkaç saat bekledikten sonra, trafo sesinin de normal olduğunu görünce gece Yalova’da kalmak üzere şantiyeden ayrıldım. Trafoya enerji verince tüm yorgunluğum geçmiş, kazasız belasız işi hallettiğimizi düşünmüştüm. Sabah tekrar şantiyeye geldiğimizde, fabrika teknik ekibinin beni hararetle aradığını öğrendim. Ben de heyecanlandım. O zamanlar cep telefonu 6. Neredeyse bir çok çalışma arkadaşımızın yaşı kadar sizin profesyonel çalışma hayatınız var. Bu bilgi birikimi ve tecrübenizden hepimiz çok sık yararlanıyoruz. Sayısı onlarla ifade edilebilecek kadar çok projede yönetici ve üst düzey yönetici olarak görev yaptınız. En çok haz alarak çalıştığınız proje hangisiydi desem bize ne cevap verirdiniz? Ben mesleğimi severek yapanlardan biriyim.36 yıllık meslek hayatımda çok çeşitli projelerde yönetici, üst düzey yönetici olarak görev yaptım. Bu projelerin bir kısmı Türkiye, Kuzey Kıbrıs, Rusya’nın değişik şehirleri (Baltık Denizi kıyıları, Batı Sibirya, Moskova gibi) Cezayir ve Birleşik Arap Emirliklerinde idi. Değişik ülke şartları, standartları ve dilleri… Bu ülkelerde başarılı olmak kolay değildir. Eğer mesleğinize sevgi ve saygınız yoksa başarılı olmanız mümkün değildir. Her proje, mühendisin çocuğu gibidir. İşi bitirdikten sonraki mutluluk doruğa çıkar. Bu projeler arasından seçim yapmak bana hakikaten zor geliyor. 7.Çalışma hayatınız boyunca karşılaştığınız, bizlere ders olabilecek bir anınızı bizimle paylaşır mısınız? 27 Temmuz - Ağustos - Eylül Her projede tanıdığım proje mühendisleri, kontrol mühendisleri ve işverenlerimiz ile iyi bir ortamda çalışmak bana her zaman haz vermiştir. Temmuz - Ağustos - Eylül > röportaj : M. Asım COŞKUN olmadığı ve hangi otelde kaldığımızı bilmedikleri için haber verememişler. Gece geç vakit trafo devre dışı kalmış, teknik ekip de trafoyu devre dışı bırakarak sisteme enerji vermişler. Hemen arızanın nereden kaynaklandığını görmek için trafonun hücresinin önüne gittim.Trafonun bucholz rölesi- 28 nin önce ihbar verdiğini, daha sonra açma verdirerek trafonun daha fazla hasar görmeden devre dışı kaldığını teknik ekibe anlattım ve kurduğumuz sistemin hatasız çalıştığını gösterdim. Burada Esaş firmasının hatası büyüktü. Yıllar önce ürettiği bu trafoyu gönderirken bir defa daha teste tabi tutması gerektiğini, içindeki yağı tasfiye ederek içindeki nemi almaları gerektiğini atlamamalıydılar. Hatanın kendilerinde olduğunu kabul ederek trafoyu yerinden alarak götürdüler. Ben bir daha bu sorumluluğu almayacağımı belirttim. Biz fabrikayı bitirip işverene teslim ettikten aylar sonra röportaj : M. Asım COŞKUN < 8. Imtech ortaklığı ile birlikte AE Arma-Elektropanç sınırlarını aşarak bir dünya markası olma hedefini gerçekleştirdi. AE’yi önümüzdeki yıllarda nerelerde göreceğiz, AE Arma-Elektropanç CTO’su olarak hedefleriniz nelerdir? AE Arma Elektropanç, Imtech ile birleşmeden önce de bir dünya markasıydı.Üç kıtada değişik ülkelerde aktif işlerimiz vardı. Değişik ülkeler dediğimizde standartlar, şartnameler ve diller farklılaşıyor. Rusya bölgesinde Rusça ve Rus Snipleri, Birleşik Arap Emirliklerinde British Standart ve İngilizce, Cezayir’de ise Fransızca ve EN standartları… Bu ülkelerde de başarılar elde ettik ve büyüdük. Imtech ile birleşmemizde yaptığımız bu işlerin çok büyük etkisi var. Imtech ile birleştikten sonra hedeflerimiz daha da büyüdü. Artık hedeflerimiz içinde sadece konfor yapıları değil, endüstriyel tesisler, data merkezleri, petrol ve gaz tesisleri, otoyol sinyalizasyon sistemleri, enerji verimliliği konularında efektif projeler üretmek de var. Ayrıca futbol arenası ve yeşil bina ile Leed ve Bream sertifikalı tesislerimizin sayılarını arttırmaktır. 10. Bir İzmirli olarak Egelilik sizin için ne manaya geliyor? Emeklilik planlarınızda İzmir’e de yer var mı? 9. Siz şirkette en çok çalışanlardan birisiniz. Sabah erkenden gelip akşam herkes çıktıktan sonra da çalışmaya devam eden, işine aşık birisiniz. İş hayatınızdaki bu heyecanınızı nasıl sürekli kılabiliyorsunuz? İzmir ve Ege’nin bizim ailemiz için ayrı bir yeri var. Her yıl kilometrelerce yol kat edip Ege sahillerinde denize girmek bize ayrı bir keyif veriyor. Tatil dönüşlerinde İzmir’de muhakkak bir veya iki gün kalıyoruz. Kordonda fayton turu yaptıktan sonra Deniz restoranda balık yemek bir ayrıcalık. İmbatın esintisiyle keyifli bir rakı balık partisi. İzmir’de sadece yeğenim kaldı. Onu ve çocuklarını görüp, sevmek ayrı bir güzellik. Emeklilik için birkaç yıl daha var Allah kısmet ederse. Hayalimde ise ya her yıl başka illerde yaşamak veya sabit bir yerde bahçesinde zaman geçireceğim bir evde yaşamak var. İnşallah bu hayallerimi gerçekleştireceğimiz kadar sağlıklı bir ömrümüz olur. Hayat, sevenlerimiz ve dostlarımız olunca güzel. Daha önce de belirttiğim gibi işimi severek yapıyorum ve bundan her zaman mutluluk duyuyorum. Bu da bana her gün daha bir şevkle, enerjiyle işime gelmemi sağlıyor. Hastalık haricinde işime gelmediğim görülmemiştir. İşime erken gelmeyi seviyorum. Tüm çalışan arkadaşlarımıza, koordinatörlerimize yardımcı olmak görevim olmakla beraber, onlarla sorunları çözmek beni mutlu etmektedir. Bazen gün sonunda bugün ben ne yaptım diye kendime soruyorum. Bakıyorum ki herkesin sorununu çözmüşüm ama kendi işimle ilgili bir şey yapamamışım. Dolayısıyla akşamları biraz daha çalışarak, gün içinde yapamadıklarımı tamamlamaya çalışıyorum. Bu güzel röportajı hazırladığınız ve hatırladığınız için teşekkür ederim. Sevgi ve saygılarımla, 29 Temmuz - Ağustos - Eylül trafoyu kendileri montajını yaparak devreye aldılar. > teknoloji : E30-E90 Yangın Dayanım Standartı ve Fonksiyon Devamlılığı Gökçehan Demirkır Key Account Manager OBO Betterman Ltd. Şti. E30 – E90 Yangın Dayanım Standartı ve Fonksiyon Devamlılığını Sağlayan Yeni Nesil Kablo Taşıma Sistemlerinin Önemi Temmuz - Ağustos - Eylül Günümüzde yaşanan hızlı değişim, her sektörü etkilemekte ve alışkanlıkların yeniden tanımlanmasını da beraberinde getirmektedir. Elektrik sektörü de bu değişimden nasibini almakta ve yenilikleri hayatımıza taşımaya devam etmektedir. Her değişimin pozitif yanları olduğu gibi negatif yönlerinin de var olabileceği hiçbir zaman göz ardı edilmemeli ve gerekli tedbirler zamanında alınarak ortam şartlarının güvenilirliğinin sürdürülebilmesi sağlanmalıdır. 30 Dünya’da her yıl yaşanan yangınların %32’si hala elektrik kontağından çıkmaktadır. Üstüne üstlük bu oran, teknolojinin gelişimine paralel olarak azalacağı yerde, artış göstermeye devam etmektedir. Yangını tamamen engelleyebilmenin mümkün olmadığı artık aşikârdır; ancak alınacak bazı güvenlik önlemleri ile insanların güvenli tahliyesi için hayati önem taşıyacak sürenin kazanılması mümkündür! E30 – E90 Yangın Dayanım Standartı işte bu sürenin kazanılabilmesi için gerekli olan, fonksiyon devamlılığını sağlayan, uluslararası bir kriterdir. Temel amacı acil aydınlatma, asansör ve anons sistemleri gibi bir yangın esnasında insanlar için hayati önem taşıyacak sistemlerinin fonksiyon devamlılığını sürdürmektir. Söz konusu sistemlere ait kablolamaların, kablo taşıma sistemleri üzerinden yapıldığı düşünüldüğünde, bu taşıma sistemlerinin de fonksiyon devamlılığını teknoloji : E30-E90 Yangın Dayanım Standartı ve Fonksiyon Devamlılığı < sağlamasının ne kadar önemli olduğu daha net bir şekilde algılanacaktır. Kablo Taşıma Sistemlerinin E30-E90 fonksiyon devamlılığı testleri, DIN 4102 – 12 standartı uyarınca bağımsız kuruluşlar tarafından özel ısı fırınlarınca yapılmaktadır. Bu fırınlarda ısı değeri kademeli olarak yükseltilerek, maksimum değer olan 1000 Kelvin’e kadar çıkarılmaktadır. Bu süreç zarfında malzemenin dayanımı gözlemlenmektedir. Normal şartlar altında, bir yangın ortamının 1000 Kelvin maksimum ısı değerine erişmesi için geçen ortalama süre 90 dakika olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden E90 kriterinin sağlanmış olması, söz konusu tavanın 90 dakika ile yangına dayanım sağlayabildiğini ifade etmektedir. Yangına dayanımlı bir Kablo Taşıma Sisteminin genel görüntüsü. Kullanılan askı sistemi dahil tüm ürünlerde E30 – E90 fonksiyon devamlılığı sağlanmaktadır. 1000 Kelvin altında (727 CO ) kablo tavalarının genel görünümü Kablo Taşıma Sistemleri bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bu yüzden sadece kablo tavalarının değil, askı mesnet sistemlerinin de yangına dayanım standartlarını sağlaması gerekmektedir. Söz konusu standartları sağlayan farklı montaj yöntemleri mevcuttur. Bunlar arasında en kullanışlı olan, ülkemizde de uygulanan U profil üzerine konsol kullanılarak yapılan montaj şeklidir. Söz konusu montaj esnasında askı aralığı 1,5 mt olarak tercih edilebilmektedir. Yüksek ısıl işlem altında her çeliğin aynı dayanım değerlerini gösteremeyeceği aşikârdır. Bu yüzden yangın dayanım standartlarını karşılayan, E30 – E90 sertifikasına sahip Kablo Taşıma Sistemlerinin ayrı bir kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir. Kullanılan malzemenin kalitesinin, Kablo Taşıma Sisteminin ömrünü uzatacak bir özellik olduğu unutulmamalıdır. dahi E30 – E90 fonksiyon devamlılığı standart olarak sunulmaktadır. Formlu yapı sayesinde yapıya binen yük oranı yarı oranda azaltılırken, standart kablo tavaları ile aynı taşıma değerlerinin sağlanabileceği unutulmamalıdır. Standartları daha iyiye taşımak hepimizin görevidir. Teknolojinin getirdiği yenilikleri hayatımıza katarken önemli olan güvenliğimizden ödün vermemektir. Yangın dayanım standartı ve fonksiyon devamlılığı tamamen bu kapsamda değerlendirilmeli ve daha yüksek bir yaşam kalitesi için desteklenmelidir. Gökçehan Demirkır Günümüzde artık yeni nesil formlu yapıdaki kablo taşıma sistemlerinde Key Account Manager OBO Betterman Ltd. Şti. 31 Temmuz - Ağustos - Eylül Test sonrasında fonksiyon devamlılığı süren kablo tavalarının genel görünümü Fonksiyon devamlılığını sağlayan testler, aynı zamanda kullanılan çeliğin kalitesini ortaya koymak adına da önemli bir kriter olarak kabul edilmektedir. > hukuk penceresinden : Yeni TTK’da Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı Merve Çıkrıkçıoğlu Avukat Yüksel Karkın Küçük Avukatlık Ortaklığı Yeni TTK’da Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı Değerli Okurlar, Bildiğiniz üzere, 1 Temmuz 2012 tarihinde 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunumuz (“TTK”) yürürlüğe girdi. Bu sayımızda TTK uyarınca getirilen “pay sahiplerinin ve yönetim kurulu üyelerinin şirkete borçlanma yasağından” bahsetmek istiyorum. (i) Pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağı TTK madde 358’e göre, “Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz.” TTK, bu konuda 6762 sayılı eski kanundan farklı olarak yeni bir düzenleme öngörmüş ve pay sahiplerinin şirkete borçlanmalarını engelleyecek bir yasak getirmiştir. Temmuz - Ağustos - Eylül Burada amaçlanan şirket pay sahiplerinin şirkete karşı borçlanmalarının, sermaye taahhüdü dahil, birçok iş ve işlemde şirket kasasını kullanmalarının, kişisel harcamalarını bu kanaldan yapmalarının, hatta şirketten para çekmelerinin engellenmesidir. Ancak şirkete borçlanma yasağına ilişkin kanun bir istisna tanımaktadır. Buna göre, anonim şirketlerde pay sahiplerinin şirkete borçlanması yasak olmakla birlikte, iştirak taahhüdünden doğan borçlar istisna sayılmıştır. 32 Bu doğrultuda, pay sahibinin sermaye taahhüt borcu varsa ve bunun vadesi gelmişse, bu taahhüdünü yerine getirmedikçe şirketten borç alması yasaktır. Diğer bir deyişle, pay sahipleri iştirak borçlarından doğan borç hariç şirkete borçlanamayacaktır. Öte taraftan; şirketin pay sahiplerine borç vermesine yasak getiren ikinci bir kıstas daha bulunmaktadır. Buna göre; şirketin serbest yedek akçelerle birlikte karı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça pay sahiplerine borç verilmesi yasaktır. Bu maddeye aykırı olarak şirkete borçlanan pay sahiplerine, üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası verilecektir. (ii) Yönetim Kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı TTK madde 395’e göre; “(1) Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz. (2) Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir. (3) 202 nci madde hükmü saklı kalmak şartıyla, şirketler topluluğuna dâhil şirketler birbirlerine kefil olabilir ve garanti verebilirler. (4) Bankacılık Kanununun özel hükümleri saklıdır.” Bu madde uyarınca, (i) şirket yönetim kurulu üyeleri, (ii) herhangi bir yönetim kurulu üyesinin TTK madde 393’te sayılan yakınları (kendisinin hukuk penceresinden : Yeni TTK’da Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı < 6762 sayılı eski kanunda yer alan şirketle işlem yapmama yasağı aynen uygulanacaktır. Ancak eski kanundan farklı olarak, TTK şirketle iş yapmama şartlarını tek tek sıralamıştır. Bu doğrultuda, yukarıda sıralanan bu kişiler için şirketin kefil olması, garanti ve teminat vermesi, bu kişilerle ilgili olarak sorumluluk yüklenmesi ve bu kişilerin borçlarını devralması açık bir şekilde yasaklanmıştır. Bu hükme uyulmayarak yönetim kurulu üyelerinin şirkete borçlanmaları halinde, şirket alacaklıları, bu yönetim kurulu üyelerinden de alacaklarını doğrudan takip edebileceklerdir. Yönetim kurulu üyelerinin şirkete borçlanma yasağı tamamen yeni bir düzenleme olup yukarıda bahsi geçen TTK madde 358’in devamı niteliğinde getirilmiştir. Bu maddelerle hedeflenen şirket sermayesinin korunması gereğidir. Madde 395’in üçüncü fıkrasında bahsi geçen 202. maddede sorumluluk ve hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması düzenlenmiştir. Kanun koyucu, ticaretin yürütülmesi, şirketin amacına ulaşabilmesi için şirketler topluluğuna dahil şirketlerin birbirlerine kefil olabilmesine, garanti verebilmesine karşı çıkmamıştır, yukarıda yer alan işlem yasağına istisna tanımıştır. Ancak tabi belirtilen sorumluluk ve kefaletin hukuka aykırı kullanılması gibi kanunun amacına aykırı olan haller mevcut olduğunda, kefalet ve garanti verilmesi söz konusu olmayacaktır. Bankalara ilişkin olarak ise, finansal yapının yürütülmesi ve uygulamada herhangi bir probleme yol açmaması için, Bankacılık Kanunundan kaynaklanan özel hükümler işlem yapma yasağının bir istisnası olarak korunmaktadır. Bu maddeye aykırı olarak şirkete borçlanan veya şirketle işlem yapan kişilere, üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası verilecektir. 395. madde hükmüne göre yönetim kurulu üyesi ya da yakınları şirkette pay sahibiyse yukarıdaki madde hükümleri uygulanmayacaktır. Pay sahibi olan yönetim kurulu üyesi ve pay sahibi olan yakınları şirketten borç alırken yukarıda bahsedilen pay sahiplerinin borçlanma yasağı ile ilgili 358.madde uygulanacaktır. Sonuç Özetle ifade etmek gerekirse, bir anonim şirketin pay sahiplerine ya da bir limited şirketin ortaklarına borç verebilmesi için: 1. Pay sahibinin ya da ortağın vadesi gelmiş sermaye taahhüt borcunun olmaması gereklidir. 2. Şirketin; serbest yedek akçelerle birlikte kârının geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olması gereklidir. Yönetim kurulu üyesi şirkette pay sahibi değilse şirkete nakit olarak borçlanamayacağı gibi, şirket bu kişiler için kefalet, garanti ve teminat veremeyecek, bunların borçlarını devralamayacaktır. Aynı yasak, yönetim kulu üyelerinin şirkette pay sahibi olmayan yakınları için de geçerlidir. TTK’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte yönetim kurulu üyeleri ve pay sahiplerinin sorumlulukları birçok alanda artmış olup yasalara uymamanın cezası da ağırlaştırılmıştır. Bu doğrultuda şirketin yönetim kurulu üyeleri ve pay sahipleri, şirketin iş yapma şartlarını açık bir şekilde belirlemeli, yasalara uygun davranılmasını sağlamak için her türlü önlemi almalıdır. Merve Çıkrıkçıoğlu Yüksel Karkın Küçük Avukatlık Ortaklığı 33 Temmuz - Ağustos - Eylül şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından herhangi biri) ve (iii) yönetim kurulu üyesinin ve söz konusu yakınlarının ortağı oldukları şahıs şirketleri ve en az %20’sine katıldıkları sermaye şirketleri, şirkete nakit veya ayın olarak borçlanamazlar. > seyyahname : St. Petersburg Altuğ Karabulut Elektrik Şantiye Şefi “Ve Neva nehrinde buzlar kızarırken onlar bir çocuk gibi iştahlı ve rüzgâr gibi cesur, Kışlık Saray’a girdiler...” Nazım Hikmet Temmuz - Ağustos - Eylül Petrograd, Leningrad ya da St. Petersburg mu? Bence Leningrad… Nedeni ise şehrin bu eski ismi her zaman daha çok hoşuma gitmiştir. 34 Sizi Rusya’nın en güzel penceresinde farklı bir yolculuğa çıkartacağım. Ruslar, 200 yıllık eski başkentlerini sadece “Peter” diye telaffuz ederler. Saraylar, kanallar, müzeler, görkemli fıskiyeler, heykeller ve barok mimarisinin en göze çarpan eserleri ile dolu bir körfez şehri desem sanırım St. Petersburg hakkında kafanızda bir tablo oluşmaya başlayacaktır. St. Petersburg hakkında onlarca yazı bulabilirsiniz. Tarihini, geçmişini, şehrin kuruluşunu ve “Peter the Great”, meşhur Çar’ın şehri nasıl özenerek planladığını birçok kaynaktan okuyabilirsiniz. Bundan dolayı size bunlardan bahsetmeyeceğim. Bir Rus’un, St. Petersburg’u 5 kelime ile anlatmasını isteseniz, size şöyle sıralar. Petergof (Yazlık Saray), Hermitage (Kışlık Saray), Beyaz Geceler, Neva Nehri ve Zenit. Kültürel ve sanatsal dokunun içine yerleşmiş futbol tutkunu Zenit taraftarlarını hafife almayın. Şehrin tarihi yapıları arasından, Petrovsky adasında bulunan stadyuma ulaştığınızda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Şehrin sokaklarında dolaşırken kimin yerli kimin turist olduğunu ellerindeki fotoğraf makinelerinden anlayabilirsiniz. Avrupa’nın dört bir yanından olduğu kadar Rusya’nın da çeşitli şehirlerinden gelen binlerce turisti karşınızda görebilirsiniz. seyyahname : St. Petersburg < Benim tercihim Neva Nehri’nin tarihi binaları ile süslenmiş kanalları… Her ne kadar favorim Volga olsa da, Neva Nehri de gönlümde ayrı taht kurdu diyebilirim. Beyaz gecelerde Neva Nehri üzerinde tekne turu ve şehrin köprü ışıkları gerçekten de bu şehrin en güzel hatıralarından biri olacak. St. Petersburg’un görsel zenginliğinin yani sıra sanatsal altyapısı ve geçmişi de çok köklüdür. Puşkin ve Dostoyevski’nin bu şehirde kesişmesi ve en önemli eserlerini bu şehirde üretmiş olmaları kesinlikle bu şehrin duygusal yoğunluğundan olsa gerek. Puşkin aşkı uğruna düelloda hayatını kaybetmiş ve bir kış günü St. Petersburg’da ölmüştür. Dostoyevski, Puşkin’in heykelinin açılışını yaptıktan bir süre sonra yine kış mevsiminde hastalanarak vefat etmiştir. Buraya ünlüler şehri diyebiliriz; Rusya Devlet başkanları Putin ve Medvedev de yine St. Petersburgludur. Yaz aylarının gerçekten çok keyifli olmasından dolayı beyaz geceler döneminde Nevsky caddesindeki kalabalık dikkatinizi çekecektir. Kafeteryaları, restoranları ve barları ile Avrupa şehirlerini aratmayan onlarca mekânda keyifli zaman geçirebilirsiniz tabi müzeleri gezmekten yorgun düşmediyseniz. müzesinden araba müzesine kadar turistlere geniş bir yelpaze sunmaktadır. Meşhur St.Isaac Katedrali ve Voskresenia Khristova Kilisesi şehrin en önemli yapıtlarındandır. Aurora zırhlı kruvazoru Nazim Hikmet`in şiirlerinde bile yerine almıştır ve hala müze olarak Neva Nehri’nde sergilenmektedir. Avrupa’nın 4. büyük şehri St. Petersburg’u hala ziyaret etmeyecek misiniz? Sizi 2013 yazı itibari ile açılışını yapacağımız Pulkova Havalimanı’nda karşılamak ümidiyle… Sevgiler Altuğ KARABULUT St. Petersburg’da neredeyse her şeyin bir müzesi mevcuttur. Çikolata müzesinden tutun bisiklet müzesine, silah Elektrik Şantiye Şefi 35 Temmuz - Ağustos - Eylül Peki, bu şehri bu kadar merak ettiren nedir? Beyaz geceler mi? Petergof, meşhur altın kaplamalı fıskiyeler mi ya da Dünya’nın sayılı müzelerinden Hermitage mi? > edebi köşe : Neşet Ertaş Hakkı Önem Koordinatör Elektrik İşleri - Rusya Proje Yönetim Departmanı Bir saz, söz ve ses ustası Neşet Ertaş Neşet Ertaş türkü demek; binlerce yıldır söylenen ve söylenecek olan... Temmuz - Ağustos - Eylül Neşet Ertaş bağlama demek; binlerce yıldır çalınan ve çalınacak olan... 36 edebi köşe : Neşet Ertaş < Sevgili Okuyucular, Çocukluğu Babası saz ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne hanımdır. Annesinin ölümünden sonra babası ve kardeşleriyle birlikte köye yerleşmişlerdir ve çocukluğu bu köyde geçmiştir. [1] Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile bunu şu şekilde ifade eder; “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.” Sanat Çalışmaları Neşet Ertaş, 1950’li yılların sonunda İstanbul’a gelerek ilk plağını “Neden Garip Garip Ötersin Bülbül” adı ile babası Muharrem Ertaş’a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip eder. Daha sonra Neşet Ertaş Ankara’ya yerleşir. Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya’ya gider. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya’da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul’da verdiği konserle sahne hayatına geri dönmüştür. Demirel zamanında kendisine sunulan ‘devlet sanatçılığı’ ünvanını; “O dönem Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, ‘hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’ diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım.” diyerek geri çevirmiştir.[3] Halk bu tavra destek vermiş ve Neşet Ertaş adeta yaşayan bir efsane olmuştur. Unesco tarafından yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüştür. 25 Eylül 2012 tarihinde İzmir’de tedavi gördüğü hastanede ileri evrede prostat kanseri nedeniyle yaşamını yitirmiştir. 37 Temmuz - Ağustos - Eylül Bu sayımızda, herkesin hayatında belirli dönemlerine dem vurmuş türkülerin sesi, “Bozkırın Tezenesi” Neşet Ertaş’ı ağırlayacağız. Ülkemizin sayıları tükenmekte olan halk ozanlarından olan üstat, türküleri sesi ve kişiliğiyle herkese kendini sevdirmiştir. Hatta devlet sanatçılığını reddederek halkın sanatçısı olmayı kabullenmiş. Halkın sesini, duygularını türkülere dökmüştür.Söylenecek o kadar çok şey var fakat Neşet Ertaş’ı anlatmaya kelimeler,satırlar ve paragaflar yetmez.Onu dinlemek, onu hissetmek ve en önemlisi anlamak lazım.Keyifle okumanız dileğiyle, sevgiyle kalın > edebi köşe : Neşet Ertaş Eserlerinden Bazıları Veda Hapisanelere Güneş Doğmuyor Tükendi ömrümün çoğu gidiyor Cahil ömrüm geldi geçti yel gibi Sevdiğim uzaktan seyir ediyor Beni görüp bakınıyor el gibi Hapisanelere güneş doğmuyor Geçiyo bu ömrüm de günüm dolmuyor Eşim dostum hiç yanıma gelmiyor Yok mu hapisane beni arayan Bu zındanda ölem can gardiyan Geçti günler, yıllar, ömürse doldu Giden gitti bilmem geri ne kaldı Ömrümün baharı sarardı soldu Yandı kaldı garip bağrım çöl gibi Veren, geri almak için gözlüyo Her an her saniye beni izliyo Garip bağrım için için sızlıyo Sazımda inleyen sırma tel gibi Uzun yoldan gelmiş gibi yorgunum Ne kimseye küskün ne de dargınım Bir ahu gözlüye candan vurgunum Garip gönlüm kapısında kul gibi Acem Kızı Çırpınıp da şan ovaya çıkınca Eylen şan ovada kal Acem Kızı Uğrun uğrun kaş altında bakarken Can telef ediyor gül Acem Kızı Temmuz - Ağustos - Eylül Seni saran oğlan neylesin mal Yumdukça gözünden döker mercanı Burnu fındık ağız kahve fincanı Şeker mi şerbet mi bal Acem Kızı 38 Birer birer yoklamayı yaparlar Akşam olur kapıları kaparlar Bitmiyo geceler, olmaz sabahlar Yok mu hapisane beni arayan Bu zındanda ölem can gardiyan Anamdan doğalı garip kalmışım Acı hapisane aha genç yaşım Benim zındanlarda neydi işim Yok mu hapisane beni arayan Bu zındanda ölem can gardiyan Ahu Gözlerini Sevdiğim Ahu gözlerini sevdiğim dilber Sana bir sözüm var diyemiyorum Sırrımı ellere veremiyorum Derdimi ellere diyemiyorum Helal olsun al yanaktan aldığım El uzatıp gonca gülün derdiğim İnce belini tatlı dilini sevdiğim Kırılsın kollarım duramıyorum Al yanaktan aldıracağım azıktır Tarama zülfünü gönlüm bozuktur Öksüzüm garibim bana yazıktır Destursuz yanına varamıyorum edebi köşe : Neşet Ertaş < Neredesin Sen Evvelim Sensin Şu garip halimden bilen işveli nazlı Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen Cahildim dünyanın rengine kandım Hayale aldandım boşuna yandım Seni ilelebet benimsin sandım Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyo Hiç bir tabip bu yarama melhem olmuyo Boynu bükük bir Garibim yüzüm gülmüyo Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen Ölürüm sevdiğim zehirim sensin Evvelim sen oldun ahirim sensin Sözüm yok şu benden kırıldığına Gidip başka dala sarıldığına Gönlüm inanmıyor ayrıldığına Gözyaşım sen oldun kahirim sensin Evvelim sen oldun ahirim sensin Garibim can yıkıp gönül kırmadım Senden ayrı ben bir mekan kurmadım Daha bir gönüle ikrar vermedim Batınım sen oldun zahirim sensin Evvelim sen oldun ahirim sensin 39 Temmuz - Ağustos - Eylül Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen Bütün dertlerim anlayıp gönlümü bilen Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen > yelken dünyası : Yelken mi Dediniz? Eser İnce Skipper Yelken mi Dediniz? Her sporun insana kattığı değerler önemlidir. Ama yelkenin ki bir başka.... Temmuz - Ağustos - Eylül Yaşınız ne olursa olsun, sizinle bütünleşmiş sıkıntılı pek çok yönünüzü terbiye eder, gerçek hayattan ve onun zorluklarından daha karmaşık, çözüm gerektiren durumlarla karşılaşırsınız, dahası bunların üstesinden aslında ne kadar da kolay gelebildiğinizi keşfeder, keyiflenirsiniz. Vücudunuz heyecan ile mutluluk arasında gider gelir. Beyninizi kemiren onca sorun uçup gider, sadece ve sadece yaptığınız işe odaklanırsınız. Saner GÜLSÖKEN (2010 Bodrum Kış Trofesi) 40 yelken dünyası : Yelken mi Dediniz? < Cem HASANOĞLU (2009 Güney Yarışı Alaçatı) Son yıllarda yelken kurslarının şirket çalışanlarına yönelik eğitimlerini artırması, sponsor olarak yelken yarışlarına destek veren firmaların çoğal- ması, kendi yelken ekiplerini kurarak yarışan pek çok marka, bunun kanıtı değil mi? Dahası var! Yelken insanın beyninde yerleşmiş bir dolu bilgiyi kullanmasını sağlar, özgüveni geliştirir, konsantrasyon ve sabrı kuvvetlendirir, fiziksel ve duygusal gelişimi artırır, sorumluluk kazandırır. Deniz’in ve rüzgârın ne kadar korkunç olabileceğini ama kurallarına uyarsak aşabileceğimizi öğretir. Bu nedenle çocuklarımızı hayata hazırlarken mutlaka bir zaman diliminde onları yelken ile tanıştırmalı, bu deneyimleri aşılamalıyız. Sizlere gelecek sayılarda, uluslararası organizasyonlarda derece alan gençlerle de görüşüp düşüncelerini aktarmaya çalışacağım. Umarım severek takip edersiniz! Kolayına rüzgârlarınızın olması dileğiyle! Eser İnce Tüm bu saydıklarım aslında hayatımızın en değerli taşları değil mi? Skipper 41 Temmuz - Ağustos - Eylül Dünyanın en zor işi insanların bir araya gelip, uyumlu bir çalışmadan sonuç çıkarabilmeleridir. Herkesin mükemmel olması beklenemez ama uyum, istek ve güvenilir olmak ekip ruhuna hayat verir. Egonuzu kontrol altına alır, küçücük bir alan içerisinde onca insan tek bir amaca yönelirsiniz. Bir ekibin başarısı, arkadaşınızın beden dilini anlayıp, gözlerinizle konuşmaya başladığınız zaman en üst seviyeye ulaşmış demektir. > basında biz Temmuz - Ağustos - Eylül Yönetim Kurulu Başkanımız Sn.Kemal Kızılhan, SKY Türk 360 kanalında Emlak Kulisi isimli programa canlı yayın konuğu oldu. Programda yüksek binalar ve binaların mekaniği hakkında konuşuldu. Yönetim Kurulu Başkanımız Sn.Kemal Kızılhan, Bloomberg HT kanalında İş Gezisi isimli programa konuk oldu. Programda teknik müteahhitlik sektörü ve AE Arma-Elektropanç hakkında konuşuldu. 42 43 Temmuz - Ağustos - Eylül basında biz < > AE Ailesinden Imtech EureKa Takımı İstanbul’da Imtech’in bulunduğu ülkelerdeki şirketleri arasında sinerji ve kooperatif çalışmalar için 5 yıl önce kurulan takım, Hans de Groot liderliğinde yılda bir kez, seçilen bir ülkede bir araya gelmektedir. Bunun dışında yılda iki kez Telepresence aracılığı ile buluşmaktadır. AE Arma–Elektropanç, Imtech ailesindeki ilk yılında EureKa takımını The Marmara Hotel de ağırlamıştır. Takımın genel misyonu; Imtech bölümleri ve ülkeleri arası Ortak müşterilerine stratejik çözümler sunmak Çok yönlü ilişkiler kurarak sürdürülebilirliği sağlamak İçte oluşmuş müşteri ve marketlerini uluslararası platforma taşımak EureKa Takımı vasıtası ile ülkeler kendi aralarında işbirliğini, referans paylaşımını sağlamakta ve özel uzmanlık konularında, örneğin Enerji Verimliliği ve Stadyumlar, müşterilerine uluslararası organizasyonlar sağlamaktadır. İlkini Kasım ayında, Hamburg’da “Enerji Verimliliği” üzerine yapmıştır. Eylül ayında gerçekleşen Türkiye’deki toplantıda, AE Arma-Elektropanç’ın bulunduğu pazarlar, takımdaki Almanya, İngiltere, Hollanda, Belçika, İspanya ve İskandinavya üyelerine tanıtılmıştır. DataCenter, Sağlık, Oil&Gas ve Elektrik Santralleri gibi Imetch’in uzmanlık alanında bulunan konularında işbirliği için çağrıda bulunulmuştur. Temmuz - Ağustos - Eylül Takımın ilerleyen günler için ele aldığı konular; Imtech Sales Academy, CleanTech, SmartCities ve Otomotiv Sektöründe Elektrikli Araçlardır. 44 45 Temmuz - Ağustos - Eylül AE Ailesinden < > AE Ailesinden Aramıza Hoş Geldiniz İstanbul Merkez ofisimizde çalışan Mali İşler & Finans Departmanı Müdürü Sn. Aydın Töremen’in 17 Ağustos 2012 Cuma günü biricik oğlu Kuzey Deniz dünyaya geldi. Töremen ailesini tebrik ediyoruz. Temmuz - Ağustos - Eylül İstanbul Merkez ofis, IT Departmanı çalışanımız Kubilay Karaman’ın 8 Ağustos 2012 Çarşamba günü biricik kızı Meriç dünyaya geldi. Karaman ailesini tebrik ediyoruz. 46 AE Ailesinden < Mutluluklar Dileriz Merkez depo çalışanlarımızdan, Veysel Algın dünya evine girdi. Kendisi ve eşi Şeyma Hanım’a AE ailesi olarak bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz. 47 Temmuz - Ağustos - Eylül Birleşik Arap Emirlikleri ofisimizde çalışan İnsan Kaynakları departmanı çalışanı Sn. Hazem Saber dünya evine girdi. Kendisi ve eşini tebrik ediyor, bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz. > AE Ailesinden Yönetim Kurulu Başkanımız Sn. Kemal Kızılhan’ın kayınpederi, Yusuf Kurtulmuş vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Yönetim Kurulu Üyemiz Sn. Hasan İnce’nin babası, Osman İnce vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Yönetim Kurulu Üyemiz Sn. Asım Çoşkun’un yengesi, Güler Çoşkun Temmuz - Ağustos - Eylül vefat etmiştir. Merhumeye Allah’tan rahmet kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. 48
Similar documents
TR21 TRAKYA BÖLGE PLANI Tekirdağ, Edirne, Kırklareli 2010
ve birliklerin sayısı oldukça yüksek olmakla birlikte, bu üretici örgütlerinin işlevsel açıdan daha etkin hale gelebilmesi için kurumsallaşma düzeylerinin geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Ek...
More information