Röportaj - Arma Elektropanc

Transcription

Röportaj - Arma Elektropanc
Proje / OnaltıDokuz
Röportaj / M. Asım COŞKUN
Seyyahname / St. Petersburg
> editörden
dizeleriyle mütevazı kişiliğini ve bir
gönül adamı olduğunu ele veren değerli halk ozanı Neşet Ertaş aramızdan
ayrıldı. Aynı dönem içerisinde Yönetim
Kurulu Başkanımız Sn. Kemal Kızılhan,
Yönetim Kurulu Üyemiz Sn. Hasan İnce
ve CTO’muz Sn. Asım Coşkun ve birkaç
çalışanımız da çok değerli yakınlarını
kaybettiler. Bu vesile ile tüm kayıplarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyoruz.
Bu dönemde sektörü sevindirecek iyi
bir haber de hükümetten geldi. Yurt dışında iş yapan müteahhitlerin önündeki
en büyük engellerden biri olan teminat
mektubu sorununa hükümet kulak verdi
ve 2013 yılında tamamlayacağı çalışma
ile yeni finans modelleri geliştirileceği
açıklandı. Proje kapsamında ayrıca politik risk taşıyan ülkelerde iş yapan müteahhitler için Politik Risk Sigortası Programı uygulanmaya başlanacak.
Geçtiğimiz dönemde birbirinden farklı
coğrafyalarda ve birbirinden farklı konseptlerde işlerin sözleşmelerine imzamızı attık. Bu projeler: Konya’da Unilever - Algida Dondurma Fabrikası,
Gebze’de Kuveyt Türk Bankacılık Üssü
Pojesi, Azerbaycan’da Shahdag (Şahdağ)
Kış Turizmi Kompleksi ve Abu Dhabi’de
Al Shobub Özel Okulu… Yakın gelecekteki hedeflerimiz ise İş Geliştirme
Müdürümüz Sn. Burak Kızılhan’ın da
yazısında kaleme aldığı gibi hava alanları ve futbol stadyumları ile röportaj
konuğumuz, aynı zamanda şirketimizin
CTO’su Sn. Asım Coşkun’un belirttiği
gibi endüstriyel tesisler, petrokimya ve
gaz tesisleri ile data merkezleri, otoyol
sinyalizasyon ve enerji verimliliği konuları olacak.
Dergimizin ilerleyen sayfalarında ayrıca
Zeytinburnu sahiline yeni bir bakış getiren Onaltı Dokuz Projemizin detaylarını okuyabilir, Dostoyevski’ye meşhur
Beyaz Geceler’i yazdırtan ve birçok şair
ve yazara ilham kaynağı olmuş St. Petersburg şehrinde bir gezinti yapabilir,
diğer yazarlarımızın birbirinden etkileyici yazılarını okuyabilirsiniz.
Necmi YILDIZ
Müdür
Satın Alma & Lojistik
Departmanı
1
Temmuz - Ağustos - Eylül
“Tükendi ömrümün çoğu gidiyor
Cahil ömrüm geldi geçti yel gibi
Sevdiğim uzaktan seyir ediyor
Beni görüp bakınıyor el gibi”
içindekiler
8
Kapak Fotoğrafı: OnaltıDokuz - İstanbul
Dergi Adı: AE Magazin
İmtiyaz Sahibi
AE Arma-Elektropanç A.Ş. adına
Demir Özkaya
Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni ve
Yazı İşleri Müdürü
Necmi Yıldız
Yayın Kurulu
Demir Özkaya, Turgay Ertan, Necmi Yıldız,
Hakkı Önem, Serdar Yüksel, Burcu Kızılhan
Yönetim Yeri
Fulya Mah. Vefa Deresi Sok. No.11 34394
Şişli / İSTANBUL
T: +90 212 275 54 84 (pbx) • F: +90 212 274 06 41
[email protected]
Proje / OnaltıDokuz
Barış Karadağ
Rusya Federasyonu Temsilcisi
Suat Önder Yıldız
T: +7 495 775 01 49
[email protected]
Birleşik Arap Emirlikleri Temsilcisi
Yavuz Güvener
T: +971 2 628 22 40
[email protected]
Görsel Yönetmen
Atakan Naçar
Basım
İkon Yay. ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Çoban Çeşme Cad. No:14
Kağıthane / İSTANBUL
T: 0212 294 23 31 • F: 0212 294 46 32
22
Temmuz - Ağustos - Eylül
Yayın Türü
Yerel süreli yayın. Üç ayda bir yayınlanır.
Basım Tarihi
Kasım 2012
2
Röportaj / M. Asım COŞKUN
Necmi Yıldız
30
16
Global Bakış / Arnavutluk
Turgay Ertan
Teknoloji
Gökçehan Demirkır
34
32
Hukuk Penceresi
Merve Çıkrıkçıoğlu
Seyyahname / St. Petersburg
Altuğ KARABULUT
36
40
Edebi Köşe / Neşet Ertaş
Hakkı Önem
Yelken Dünyası / Yelken mi Dediniz?
Eser İnce
Fonksiyon Devamlılığı
Gökçehan Demirkır
32Hukuk Penceresi / Yeni TTK’da Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı
Merve Çıkrıkçıoğlu
34Seyyahname / St. Petersburg
Altuğ Karabulut
36Edebi Köşe / Neşet Ertaş
Hakkı Önem
40Yelken Dünyası / Yelken mi Dediniz ? Eser İnce
42Basında Biz
44AE Ailesinden
3
Temmuz - Ağustos - Eylül
1 Başlarken / Editör
Necmi Yıldız
4 Kısa Kısa
8 Proje / OnaltıDokuz
Barış Karadağ
16Global Bakış / Arnavutluk
Turgay Ertan
18Sektörden / İstanbul 3. Havalimanı
Burak Kızılhan
22Röportaj / M. Asım COŞKUN
Necmi Yıldız
30Teknoloji / E30-E90 Yangın Dayanım Standartı ve
> kısa kısa
Algida’nın Dünyadaki İlk Leed Sertifikalı Dondurma
Fabrikası, Unilever - Algida / Konya’nın Teknik
Müteahhitliğini AE Arma-Elektropanç Yapacak
Temmuz - Ağustos - Eylül
AE Arma-Elektropanç, Toplamda 48.000 m2 alana sahip, 46 futbol sahası büyüklüğündeki araziye tesis edilecek
Unilever - Algida / Konya Dondurma Fabrikası’nın elektrik ve elektronik tesisat işlerinin yapımını üstlendi.
4
kısa kısa <
Kuveyt Türk Bankacılık Üssü
Kocaeli’ de yapımı devam etmekte olan, 81.000 m2 kapalı alanlı Kuveyt Türk Bankacılık Üssü İnşaatının elektrik,
elektronik ve mekanik (MEP - Mechanical, Electrical and Public Health) işlerinin yapımı, ana müteahhit Cihan İnşaat
Mühendislik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından AE Arma-Elektropanç A.Ş.’ ye verildi.
Shahdag Kış Turizmi Kompleksi
5
Temmuz - Ağustos - Eylül
Gusar / Azerbaycan’ da yapımı devam etmekte olan, 55.000 m2 kapalı alanlı Shahdag Kış Turizmi Kompleksi İnşaatının
elektrik, elektronik ve mekanik (MEP - Mechanical, Electrical and Public Health) işlerinin yapımı, Azeri ana müteahhit
Pasha Construction LLC tarafından AE Arma-Elektropanç A.Ş.’ ye verildi.
> kısa kısa
Al Shobub Özel Okulu
Abu Dabi - B.A.E.’ de yapımı devam etmekte olan, 14.000 m2 kapalı alanlı Al Shobub Özel Okulu İnşaatının elektrik,
elektronik ve mekanik (MEP - Mechanical, Electrical and Public Health) işlerinin yapımı, ana müteahhit Nurol L.L.C.
tarafından AE Arma-Elektropanç A.Ş.’ ye verildi.
Piri Reis Üniversitesi Mekanik İşleri Hızlandı
Temmuz - Ağustos - Eylül
Tuzla’da yapımı devam etmekte olan 46.150 m kapalı alana sahip, Piri Reis
Üniversitesi Denizcilik Fakültesi ve Uygulamalı Deniz Araştırma Merkezi’nin
Mekanik işleri tüm hızıyla
devam ediyor. Bina tamamlandığında Türkiye’nin ilk
ve tek çevreye duyarlı yeşil
binaya sahip kampüsü olacaktır.
6
kısa kısa <
Plot 16A’da İsim Değişikliği
7
Temmuz - Ağustos - Eylül
Moskova / Rusya Federasyonu’nda elektrik, elektronik ve mekanik (MEP - Mechanical, Electrical and Public Health)
işleri devam etmekte olan, 300.000 m2’den fazla kapalı alana sahip Plot 16A binasının ismi artık “Plot 16A Oko Çok
Amaçlı Kompleks” olarak değişti. Plot 16A Oko Çok Amaçlı Kompleks Projesi, Avrupa’nın inşaatı devam etmekte olan
en yüksek ikinci binasıdır.
> proje : OnaltıDokuz
Barış Karadağ
Şantiye Şefi
Proje Yönetim Departmanı
Kazlıçeşme’den İstanbul’a
Yeni Bir Bakış
OnaltıDokuz İstanbul Projesi, tarihi geçmişi olan Kazlıçeşme Mahallesi’nde inşa edilmiştir.
Kazlıçeşme adı nereden geliyor?
Temmuz - Ağustos - Eylül
OnaltıDokuz İstanbul’un bulunduğu mahalle olan Kazlıçeşme Mahallesine adını veren ama tahrip olmuş kaz
figürlü çeşme, projenin oldukça yakınındadır. Osmanlı
tarihçisi olan Eremya Çelebi Kömürcüyan ’a göre mahallenin hikâyesi şöyledir;
8
Bir kaz, otladığı sırada yeri eşeler ve eşelediği yerde bir
su çıkar. Halk da burayı kazarak bir menbâ bulur ve bir
çeşme yapar.
Bir diğer rivayet ise;
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u Kuşatması esnasında
baş gösteren su sıkıntısının, uçuşan kazların takip edilmesiyle, onların konduğu yerin kazılması sonucu çıkan su
kaynağı için yapılan çeşmeden kaynaklandığıdır.
Evliya Çelebi ise çeşmeyi ve kaz resmini şu şekilde tasvir
eder;
proje : OnaltıDokuz <
Kazlıçeşme’nin Tarihi
Kazlıçeşme bölgesi gerek Osmanlı
döneminde gerekse de Bizans döneminde birçok tarihi olaya sahne olmuş bir bölgedir.
Fetih’ten önce Osmanlı Ordusuna
karargâhlık vazifesi gören Kazlıçeşme fetihten sonrada ordunun meşin,
sahtiyan ve gön ihtiyacının karşılandığı ciddi ve organize bir DEBBAĞLIK
(hayvan derilerini işleyerek kullanılır
hale getiren sanat) merkezi olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet Han dünyanın
ilk teşvik sistemini Kazlıçeşme’de çalışan dericiler için uygulamıştır.
Zeytinburnu’nda dericilik Fatih Sultan
Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra
dönemin ilk salhanelerini Kazlıçeşme
bölgesinde açtırması ile başladı. Salhanelerle birlikte tabakhane de yine
Kazlıçeşme ‘ye kurulmaya başlanmış.
Suyu da bol olan bölge, Edirne ve
Anadolu’daki derici esnafı kendine
çekmiş. Bu mezbahalar ve tabakhaneler semt sakinlerinin geçim kaynağı olmuş ve yıllar içinde Zeytinburnu’nda bir dericilik kültürü oluşmuş.
Kazlıçeşme ‘deki tabakhanelerden
deri alıp konfeksiyon imalatı yapmak
isteyenler 1960’ların sonunda Kazlıçeşme etrafında ve Zeytinburnu’nda
atölyeler kurmuş. Ancak 1990’ların
başında tabakhanelerin ilçeden kaldırılmasıyla Zeytinburnu, bu kez derinin satış merkezi haline dönüşmüştür.
Civarda bulunan önemli mekânlar
OnaltıDokuz İstanbul Projesi civarında birçok özel ve İstanbul için oldukça önem taşıyan mekânlar bulunmaktadır.
Örneğin; Türkiye’nin en önemli spor
salonlarından biri olan Abdi İpekçi
Arena, İstanbul’un en büyük miting
alanı Kazlıçeşme Miting Alanı ve Yedikule zindanları bu önemli mekânlar
arasındadır.
OnaltıDokuz İstanbul şimdiden bu
mekânlar gibi Kazlıçeşme ’nin sembollerinden biri haline gelmiştir.
Yine OnaltıDokuz İstanbul ‘un hemen
yanı başında ilginç ve bir o kadar da
güzel manzarayla karşılaşıyorsunuz.
Biri Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u
almadan önce yaptırdığı cami (İstanbul’daki ilk Türk Camisi) olmak üzere
iki cami, bir Rum Ortodoks kilisesi ve
Erikli Baba cem evi bulunmaktadır.
İlginç olan kısmı ise bu 4 ibadet yerinin yan yana olması ve karşılarında
ise emniyet evinin olmasıdır.
İstanbul’un ilk Türk camisiyle ilgili olarak ise bu bilgiyi paylaşmadan
geçemeyiz. İstanbul fethedilmeden
önce ordugâhın kurulduğu Kazlıçeşme mahallesinde askerlerin namazlarını kılacakları bir camiye ihtiyaç
doğmuş ve orada “Kazlıçeşme Fatih
Camisi yapılmıştır”. Bizans surlarında ezan sesi duyulsun diye minaresi
önde yapılan ender camilerden birisidir.
OnaltıDokuz İstanbul Projesi akıllı
bina özelliklerine sahip olmanın dışında nerdeyse bütün İstanbul’a hâkim manzarasıyla ön plana çıkmaktadır. Sadece Zeytinburnu’ndan Boğaz
Köprüsünü görebilmek bile projenin
tanıtım sloganı olan “ İstanbul’a yeni
bakış açısı” ile neyin kastedildiğini
göstermektedir. İstanbul Boğazından
geçmek için Marmara Denizinde
bekleyen gemilerin ortaya çıkardığı
eşsiz manzara projenin zemin katından bile gözükmektedir. Zemin Kattaki dairelerden deniz manzarasını
görmek kulağa imkânsız gibi gelse de
OnaltıDokuz İstanbul Projesi bunu
mümkün kılmaktadır.
OnaltıDokuz İstanbul’un bir diğer
önemli özelliği ise havaalanı, E-5,
Marmaray ve tüp tünel girişi, Ataköy
Marina, IDO Yenikapı iskelesi, Sirkeci, Taksim gibi İstanbul’un kalbi olan
merkezlerin tam ortasında olmasıdır.
Astay Gayrimenkul tarafından hayata geçirilen OnaltıDokuz ‘da toplam
496 adet konut yer alıyor.Büyüklükleri 92 m2 ile 482 m2 arasında değişen dairelerden oluşan OnaltıDokuz
İstanbul, 30 bin m2 arsa üzerine konumlandırıldı.Temeli 2010 Mayıs’ında atılan OnaltıDokuz İstanbul’da A
Blok 36 kat, B Blok 32 kat, C Blok ise
27 kattan meydana geliyor.
Eşi benzeri görülmemiş satış yöntemi
Projenin henüz inşaat halindeyken
Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir
satış yöntemi uygulaması anılarımızda yer etmiştir. Binanın hemen önüne
kurulan vinç yardımıyla, müşterilerine, 100 metre yüksekliğe çıkarılarak
manzarasına göre daire seçme olanağı sunmuştur. Bununla ilgili basın
toplantısı da 100 metre yüksekliğe
çıkarılan gökyüzünde yemek organizasyonu platformunda gerçekleştirilmiştir. Müşteriler 1 ay süreyle bu hizmetten yararlanmış, vinç vasıtasıyla
yukarı çıkarak istedikleri manzaraya
göre daire seçimlerinde karar vermeleri sağlanmıştır.
24 saat güvenlik ve otoparkın yer aldığı OnaltıDokuz İstanbul’da çocuk
oyun alanı, tenis kortu, yürüyüş alanları, koşu parkı, açık yüzme havuzu,
restoran, cafe, sosyal tesis, kapalı havuz ve basketbol sahası bulunuyor.
25 bin metrekarelik alışveriş ve yaşam
9
Temmuz - Ağustos - Eylül
“Yedikule kasabasının haricinde bir
çeşme-i cânfezanın kemeri altında
çarköşe (dört köşe) bir beyaz mermer
üzere üstad-ı mermer bir kaz tasvir
etmiştir ki, dillerle tabiri imkânsızdır.
Gören zîrûh (canlı) zanneder. Buna
binaen o çeşme, kazlı çeşme namı ile
şöhretyâb olmuştur” (Seyahatnâme;
1314, 1, 391-92)
> proje : OnaltıDokuz
alanının yer aldığı OnaltıDokuz İstanbul’da her türlü bakım ve basit ev içi
tamirat hizmetleri konusunda uzman
teknik servis ekibi tarafından gerçekleştiriliyor.
Astay Gayrimenkul’un işverenliğini
yaptığı projenin aşağıda ayrı ayrı listelenmiş olan bütün elektrik-elektronik
sistemlerinin teknik müteahhitliği AE
Arma-Elektropanç tarafından üstlenilmiştir.
Transformatörler ile ana pano bağlantıları busbarlar vasıtasıyla yapılmıştır.
Özel kontrol devreleriyle donatılmış
ana panolar hem şebekeden hem de
jeneratörden beslenmektedir. Şebeke
ve jeneratör ana şalterleri arasında
otomatik transfer sağlanmaktadır. Bu
transferin güvenliği ise hem elektriksel hem de mekaniksel kilitlerle sağlanmaktadır. Çift beslemesi olan tali
panolarda ise Socomec marka otomatik transfer şalterleri kullanılmıştır.
A - Kuvvetli Akım Sistemleri
iii. Otomatik Kompanzasyon Sistemi
i. Orta Gerilim Sistemi
Özel kompanzasyon modülleriyle
transformatörlerin tam yükteki kapasitif güçlerini birebir karşılayacak
Projede 3 adet 1600 kVA ve 1 adet
2000 kVA transformatör olmak üzere
toplam 4 adet kuru tip transformatör kullanılmıştır. Tesiste kulelere ait
güçler alçak gerilim üzerinden fatura edilmekte, AVM kısmına ait güçler ise orta gerilim üzerinden fatura
edilmektedir. Bu yüzden orta gerilim
odalarıyla beraber, kulelere ait ana
panoların olduğu odalar da elektrik
idaresine teslim edilmiştir.
ii. Alçak Gerilim Dağıtım Sistemi
Enerji merkezi diye adlandırılan bölgede transformatörler, jeneratörler,
ana panolar ve kompanzasyon panoları bulunmaktadır. OnaltıDokuz
İstanbul projesinde alçak gerilim dağıtım sisteminde kullanılan Dikili Tip
Modüler Panolar hem teknik açıdan
oldukça güvenli imal edilmiş olup,
hem de dekoratif görünüme sahip olmalarıyla dikkat çekmektedir.
Temmuz - Ağustos - Eylül
A.G. Güç kontrolünün gerekli olduğu
her alanda, AE Arma-Elektropanç tarafınca tasarlanan sistemin en uygun
şekilde kumanda ve kontrol edilmesi
sağlanmıştır.
Tüm özellikleriyle dünya standartlarına uygun olan A.G dağıtım panoları,
gerek imalat aşamasında imalathanede yapmış olduğumuz kontrollerde,
gerek ise sevkiyatından sonra şantiye
sahasında yapmış olduğumuz montajlarda tüm titizliğimizi ve hassasiyetimizi göstererek, maksimum güvenlik anlayışımızla en ufak bir aksaklık
yaşamadan tarafımızca devreye alınmıştır.
10
şekilde AE Arma-Elektropanç tarafından tasarlanmış olup, kompanzasyon
ihtiyacına göre kademeli olarak otomatik devreye girmekte ve yine ihtiyaca göre otomatik olarak devreden
çıkmaktadır.
iv. Busbar Sistemi
Kullanılan busbar EAE firmasının E-line KX Serisine ait 4,5 iletkenli olup,
hibrid izolasyon, iletkenlerde oluşan
ısının ortama kolay transferi, minimum gerilim düşümü, yüksek kısa
devre dayanımı, emniyeti sağlayan
tek civata konstrüksiyonu, güvenli ve
kolay montaj özelliklerine sahiptir.
proje : OnaltıDokuz <
v. UPS Sistemi
Binanın genelinde bütün zayıf akım
sistemleri UPS’ten beslenmektedir.
Her kule için ayrı ayrı olmak üzere
toplamda 3 adet 10kVA UPS devreye
alınmıştır. UPS ana panolarından yangına dayanım (FE 180) özelliği taşıyan
kablolar ile kule katlarında bulunan
kat UPS panolarına dağıtım yapılmıştır. Bu panolardan ise SMATV, Görün-
tülü ve sesli interkom sistemi, yangın
ihbar sistemi vb. sistemler beslenmektedir.
vi. Jeneratör Sistemi
Her blok için ayrı ayrı olmak üzere
standby gücü 1875 kVA 3 adet jeneratör, AVM için ise standby gücü
1850 kVA olan 1 adet jeneratör olmak üzere, toplamda 4 adet jeneratör
devreye alınmıştır. A ve B Bloklarını
besleyen 2 jeneratör Woodward markasına ait EasyGen 3000 modülü kullanılarak senkron edilmekte ve enerji
kesildiğinde otomatik olarak devreye
girmekte ve yük durumuna göre yine
otomatik olarak devreden çıkmakta-
dır. Tesisin tüm enerji ihtiyacı, herhangi bir enerji kesintisi durumunda
tamamen jeneratörden beslenecek
şekilde tasarlanmış ve devreye alınmıştır.
vii. Aydınlatma Sistemi
Aydınlatma sistemine ağırlıklı olarak
LED teknolojisi hâkimdir. Gerek ortak
mahal aydınlatmarında gerek ise dekoratif aydınlatmalarda LED ürünleri
yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Ortak
mahallerin ve teknik alanların özelliklerine göre, en uygun aydınlatma
devreleri tasarlanmış ve tarafımızca
uygulamaya geçirilmiştir. Bütün dairelerde aydınlatma otomasyonu için
11
Temmuz - Ağustos - Eylül
Bodrum kat da bulunan kulelere ait
ana panolardan binaların en üst katlarına kadar busbarlar vasıtasıyla enerji
iletilmektedir. A Blok için 4000A busbar kullanılırken, B ve C Blokları için
2500A busbar kullanılmıştır.
> proje : OnaltıDokuz
alt yapı hazırlanmış ve daire sahibine
klasik aydınlatma sistemi ve aydınlatma otomasyonu sistemleri arasında
seçim hakkı bırakılmıştır.
Bu aydınlatma armatürleri istenildiği
takdirde sistem bazında kontrol edilebildiği gibi, daire sahibi tarafından da
kontrol edilebilmektedir.
Otopark aydınlatma sisteminde DALI
(Digital Addressable Lighting Interface). Balastlı armatürler kullanılarak
hem akıllı hem tasarruflu aydınlatma
sistemi kurulmuştur. Otopark alanlarında hareket sensörleri aktif olarak
kullanılırken, araç güzergâhlarında
hareket algılanmadığı takdirde armatürler dim edilerek, mahalde bulunan
aydınlatma armatürlerinin aydınlatma
şiddetinin %10’u kadar aydınlatmakta, hareket algılandığı ise otomatik
olarak %100 aydınlatma şiddetine
geçiş sağlanmaktadır.
ix. Yıldırımdan Korunma ve Topraklama Sistemi
Temmuz - Ağustos - Eylül
viii. Harici (Peyzaj) Aydınlatma
Sistemi
25 000 m2 peyzaj alanına sahip OnaltıDokuz İstanbul’da, bu kadar büyük
bir alanda büyüleyici güzellikte peyzaj oluşturmuş ve peyzaj aydınlatmasıyla da bu alanı süslemiştir. Sonuç
olarak, geceleri katlardan görülmeye
değer Marmara Denizi manzarasını
kıskandıracak kadar güzel görünümlü
bir peyzaj ortaya çıkmıştır. Bütün linyeler gün ışığını otomatik olarak algılayan sensörlerle ayrı ayrı kontrol edilebilmektedir. Ayrıca zemin kat ve 1.
katta bulunan dairelerin (Kendilerine
ait bahçeleri olan daireler) kendilere
ait peyzaj aydınlatmaları mevcuttur.
12
Yıldırımdan korunma sistemi Faraday
Kafesi teorisine uygun olarak, binanın en yüksek noktalarından, kuleleri çevreleyen kolonların içlerinden,
sürekli ve kesintisiz olarak galvaniz
lamaların bir birlerine eklenmesiyle
sağlanmıştır. Çatı katında ise yakalama uçları mevcuttur.
Topraklama Sistemi ise en güvenli
sistem olan eş potansiyel sistemine
uygun olarak yapılmıştır. Bütün metal ekipmanlar eş potansiyel baralar
ile bir birlerine irtibatlandırılarak potansiyel farkın sıfır olması sağlanmış,
böylelikle tehlike riski ortadan kaldırılmıştır. Binanın çeşitli noktalarında
test noktaları oluşturularak istenildiği
takdirde topraklama direncinin ayrı
ayrı noktalardan ölçülebilmesi sağlanmıştır.
x. Jetfan Sistemi
Systemair firmasına ait AJR model jet
fanları ve AXC model aksiyel fanlar,
tesisin kapalı yer altı otoparklarında
günlük havalandırmanın yanı sıra
duman tahliyesi için de kullanılmaktadır. Bütün fanlar yangın esnasında
duyulan kapasitelere göre hesaplanmıştır. Otopark Jetfan sistemimizde
kullandığımız jetfanlar ve aksiyel fanlar 300 C° 2 saat sıcaklık dayanıma
sahip olan motorlara sahiptir. Tüm
jetfanlar yangın sinyali ile birlikte
motor koruma devrelerini by-pass
ederek by-pass kontaktörü üzerinden
çalışmaktadır. Çift devir olan jetfanlar
için 7x2,5 N2XH Fe 180 kablo kullanılarak iki devirlerinin de kontrol edilebilmesi sağlanmıştır. Gaz algılama
sistemiyle yangın ihbar sistemi üzerinden entegre edilen Jetfan sistemi,
düşük gaz ve yüksek gaz seviyesine
göre fan devirlerini otomatik olarak
ayarlamaktadırlar. Günlük havalandırma esnasında jetfanlar düşük devirde çalışarak oluşan gazın şaftlara
yönlendirilmesini sağlar ve çok düşük bir enerji harcar (0,25kW). Aynı
şekilde de egzoz şaftlarında bulunan
yüksek basınçlı ve yüksek kapasiteli
aksiyel fanlarda yine frekans invertörü
aracılığıyla düşük devirlerde çalıştırılır. Örneğin 22 kW olan motoru %50
kapasite ile çalıştırıp 11 kW tüketim
yapması sağlanır. Bu durum işletmeye
çok ciddi bir enerji tasarrufu yapılmasını da sağlamış olur. Yangın alarmı
durumunda ise sistem komple yangın
ihbar sisteminin kontrolüne geçmektedir.
Otopark alanlarında jetfanlar vasıtasıyla şaftlara doğru süpürülen hava,
duman veya gaz şaftlarda bulunan
axial fanlar vasıtasıyla dışarı atılmak-
proje : OnaltıDokuz <
Tamamen PLC sistemiyle kontrol edilen Jetfan panoları, panolar üzerinde
bulunan dokunmatik ekranlarla manuel olarak da kontrol edilebilmektedir.
B- Zayıf Akım Sistemleri
i. Telefon/Data Sistemleri
Yapısal kablolama alt yapısının hazırlandığı OnaltıDokuz İstanbul’da her
daireye telefon ve data alt yapısı fiberoptik kablolarla sağlanmıştır. Dairelere kadar fiber optik ile gelen hatlar,
daire panolarında bulunan zayıf akım
bölümünde sonlandırılmaktadır. Bu
panoların içine montaj edilen ve servis sağlayıcısı tarafından temin edilen
modüller sayesinde, daire sahibinin
isteği doğrultusunda 2 Telefon hattı
ve 4 İnternet hattı sağlanabilmektedir.
Altyapının fiber-optik teknolojisi kullanılarak yapılması nedeniyle, telefon
ve internet hat sayılarının arttırabilmesi mümkündür. Ayrıca zayıf akım
sistemleri için haberleşme sistemi
mevcuttur. Bina otomasyonu için ise,
sadece o sisteme ait haberleşme sistemi kurulmuştur.
ii. Yangın Alarm Sistemi
Akıllı detektörler, adresli paneller, güvenlik senaryoları gibi pek çok özelliği bir araya getiren yangın algılama
ve alarm sistemi Honeywell ve AE
Arma-Elektropanç’ ın ortak çalışması
sonucu devreye alınmıştır. Ayrıca yine
Honeywell’in kurduğu gaz algılama,
su algılama, kartlı geçiş sistemleriyle,
Elektropanç firmasının kurduğu acil
anons sistemiyle, System Air tarafından devreye alınan jetfan sistemiyle
entregre edilmiştir.
Yaklaşık 4500 Adet Fotoelektrik duman detektörü, 500 Adet kornalı detektör tabanı, 1000 adet Isı artış/sabit
sıcaklık ısı detektörü, yaklaşık 1000
adet 3D Multisensor tip dedektör, 500
Adet cam kır tipi yangın ihbar butonu, 150 Adet Temporal Korna / Flâşör,
500 Adet Flâşör kullanılmıştır.
Yangın ihbar sisteminden yaklaşık
500 nokta kontrol edilmekte ve yaklaşık 1000 nokta ise izlenmektedir.
Kontrol edilen noktalar arasında yangın anında çalışacak bütün mekanik
ekipmanlar, jetfan sistemi, asansörler,
kartlı geçiş sistemi, acil anons sistemi
bulunmaktadır.
iii. Acil Anons Sistemi
Bütün sistem ekipmanların Elektropanç firmasından temin edilen acil
anons sistemi, herhangi bir acil du-
rumda binaların tahliyesi sırasında
paniği önlemek için zon bazında ve
otomatik olarak devreye girmektedir.
Acil anons sistemi hoparlör hatları
kopma ve kısa devrelere karşı sürekli denetlenmekte olup, kablolar A-sınıfı (loop) ve yangına dayanıklı (FE
180 E120) olarak çekilmiştir. Merkezi
alarm sistemi ve kontrol ekipmanı 24
saat görevli elemanlar tarafından bir
mikrofon ile istenilen zona manuel
anons yapma imkânı sunabildiği gibi,
istenilen zonlara müzik yayını da yapılabilmektedir. Ayrıca SPA, Fitness
Salonu, restoran vb. bölgelerde Lokal
seslendirme merkezleri kullanarak
o bölgelerdeki talebe göre sadece o
bölgeye özel müzik yayını verme esnekliğini de sağlamaktadır.
iv. Kartlı Geçiş Sistemi
Kulelerde, daire sahiplerinin talebine
göre katlara kontrollü giriş-çıkış yapılabilmesi amacıyla kurulan sistem,
Honeywell firmasından alınan ekipmanlar kullanılarak devreye alınmıştır. Elektrikli kilit, manyetik kontak,
manyetik kilit ve kırbas gibi ürünlerin
modüller yardımıyla yazılım üzerinden programlanmasıyla çalışan sistem, aynı zamanda otopark ve ortak
mahallerde güvenlik amacıyla işletme firması için kurulmuştur.
v. Görüntülü Konuşma Sistemi
Sistem ekipmanlarının TCS firmasın-
13
Temmuz - Ağustos - Eylül
tadır. Ayrıca otoparklarda ihtiyaç olan
temiz hava da yine çift yönlü axial
fanlar vasıtasıyla otoparka aktarılmaktadır. Bu sistem sayesinde otopark kısmında daha önceki klasik projelerde
olduğu gibi yoğun havalandırma kanalı kullanılmamaktadır.
> proje : OnaltıDokuz
dan temin edilen görüntülü ve sesli
görüşme imkanı sağlayan interkom
sistemi neredeyse bütün ihtiyaçlara
cevap veren bir bilgisayar gibi çalışmaktadır. Örneğin, oyun alanında oynayan çocuğunuzu CCTV kameraları
üzerinden, CCTV sistemiyle entegre
ederek evinizde bulunan 7” renkli
LCD TFT ekrandan izleme özelliğini
sunmaktadır. İşletme firması tarafından faturalandırılan hizmetlerin faturasını e-mail okur gibi okuyabildiğiniz
gibi işletme ekipleri tarafından verilecek herhangi bir duyuruyu da ekranınızdan görebilmenizi sağlamaktadır.
Lobi’de bekleyen ziyaretçiyle herhangi bir personel yardımı olmadan, sesli
ve görüntülü olarak görüşebilir, kapıyı
otomatik olarak açabilirsiniz. Ayrıca
interkom sistemi, güvenlik görevlilerinin bulunduğu noktalarla da sesli olarak iletişim kurmanızı sağlamaktadır.
vi. SMATV Sistemi
Temmuz - Ağustos - Eylül
Merkezi TV sisteminin bütün ekipmanları Elektropanç firması tarafından temin edilmiştir.
OnaltıDokuz İstanbul’a kurulan Merkezi Uydu/TV Dağıtım Sisteminde, dijital uydu kanalları, dahili video, DVD
yayını, dahili enformasyon kanalı, güvenlik kameraları gibi kaynaklardan
alınan yayınların dağıtım uygulamaları bulunmaktadır. Sistemde Turksat
1C, Hotbird ve Digiturk uyduları için
3 Adet uydu anteni mevcuttur. Bu uy-
14
dulardan seçilen 49 kanal analog PAL
formatındaki yayın ve 4 paket digital
formatta (COFDM) yayın ile toplam
62 TV kanalı ile Digiturk ve D-Smart
platformlarını içeren 30 IF paketinin
dağıtımı yapılmaktadır. Ayrıca sisteme QAM yayınlarının eklenebilmesi
için gerekli hazırlıklar yapılmıştır. Yayınlar sistem merkezinden fiber optik
altyapı kullanarak Kule TV dağıtım
panellerine aktarılmaktadır. Her dairede, adetleri dairenin büyüklüğüne
göre değişen 4-6 arası TV prizi bulunmaktadır.
vii. CCTV Sistemi
Bütün ekipmanların (Kamera, DVR,
vb.) Honeywell marka olduğu sistemin, sistem odası 24 saat boyunca
güvenlik ekiplerince takip edilmektedir. Sistem odasında 4 adet 16xDVR
ve 8 Adet LCD monitör bulunmaktadır. Sistemde monitörlerde kameraları
çoklu gösterme özelliği olduğu gibi,
belirli periyotlar halinde bütün kameraların görüntülerinin de tek tek ekrana aktarılması sağlanabilir. Ayrıca
sadece hareket algılandığında da kayıt edebilme özelliği de olan sistemde
istenildiği takdirde istenilen kameranın görüntüsünü bir başka görüntü
kaynağına verebilmektedir. Örneğin,
İnterkom sistemini sayesinde, dairelerden daha önceden seçilen CCTV
kameraların görüntüsü canlı olarak
izlenebilmektedir.
viii. Gaz Algılama Sistemi
Ekipmanlarının Honeywell tarafından
temin edildiği gaz algılama sisteminin paneli Generel Electric tarafından
üretilmiştir. Gaz seviyesi ayarlanabilir
düşük ve yüksek seviye gaz alarmları
verebilen panelin 4 zona kadar destekleme özelliği bulunmaktadır. Toplam 8 Adet gaz algıma paneli bulunan
tesiste, yaklaşık 350 adet CO sensörü
kullanarak, algılama alanları bütün
otoparkı kapsayacak şekilde projelendirilmiş ve uygulanmıştır. Gaz Algılama panelinden alınan düşük veya
yüksek seviye alarmlarına göre jetfanlar düşük veya yüksek devirde otomatik olarak devreye girmektedirler.
ix. Su Algılama Sistemi
Teknik mahallerde su basma tehlikesine önlem olarak devreye alınan
sistemin malzemeleri Honeywell firmasınca temin edilmiş ve diğer bütün
sistemlerde olduğu gibi AE Arma-Elektropanç tarafından montaj edilip,
devreye alınmıştır. Özellikle transformatörlerin, orta gerilim hücrelerinin
ve ana panolarının olduğu odalarda
oldukça faydalı olan sistem yangın ihbar sistemi üzerinden izlenmektedir.
x. Otopark Giriş Sistemi
OnaltıDokuz İstanbul projesinde tesise giriş-çıkış yapacak tüm araçların kontrol altına alınması amacıyla,
proje : OnaltıDokuz <
otopark giriş sistemi tesis edilmiştir.
Giriş ve çıkış bölümünde çalışan bariyerler, hiçbir manuel kumandaya
gerek kalmaksızın bilet alındıktan
sonra otomatik olarak kalkmakta ve
araç geçişinden sonra otomatik olarak kapanmaktadır. Sistem her türlü
hava şartında tam fonksiyonel olarak
çalışmaktadır.
xi. Bina Otomasyon Sistemi
Bütün mekanik cihazların otomasyon
sistemi üzerinden kontrol edilebilmesini sağlayan sistem Honeywell, AE
Arma Elektropanç ve mekanik yüklenicinin ortaklaşa çalışması sonucu
devreye alınmıştır. Sıcak su, soğuk su,
havalandırma, güneş enerjisi, ısıtma,
soğutma vb. sistemlere ait mekanik
cihazların durum bilgisi, arıza bilgisi
gibi bütün bilgileri otomasyon sistemi
üzerinden, özel yazılım sayesinde kolayca izlenebilmekte, manuel ve otomatik olarak çalıştırılabilmektedir.
xii. Su Faturalama Sistemi
Sıcak su sayaçları, soğuk su sayaçları
ve kalorimetrelerden alınan bilgileri
toplayıp, M-BUS üniteleri yardımıyla haberleşen su faturalama sistemi
ALNA firmasının ekipmanları kullanılarak devreye alınmıştır. Dijital M-Bus
Master modülleriyle topladığı verileri,
hazırlanmış olan ara yüz ile çabuk ve
güvenilir bir şekilde hesaplayıp, daire
sahiplerine ait faturaları işletme firmasına sunmaktadır.
xiii. Uçak İkaz Sistemi
OnaltıDokuz İstanbul projesi, havaalanına yakın olmasına rağmen uçakların güzergâhı üzerinde değildir fakat gerek yüksek bina olması, gerekse
bulunduğu bölgenin en yüksek binası
olma özelliğini taşıması sebebiyle gerekli normlar yerine getirilmiş, 3 kulenin de hem en üst katlarında hem
de orta kat seviyelerinde uçak ikaz
armatürleri montaj edilmiş ve sistem
devreye alınmıştır. İşlevsel kontrol
panelleriyle uçak ikaz armatürlerinin
hep beraber yanıp, hep beraber sönmeleri sağlanmıştır.
Şantiye Şefi
Proje Yönetim Departmanı
15
Temmuz - Ağustos - Eylül
Barış Karadağ
> global bakış : Arnavutluk
Turgay Ertan
İş Geliştirme Departmanı
A R N AV U T L U K
K
ıymetli Okurlarım,
Bugün size yine, tarihi bağlarla
yakın hissettiğimiz Avrupa’nın
merkezinde bulunan ancak fazla tanınmayan şirin, ufak bir ülkeden,Arnavutluktan bahsedeceğim.
Nüfusu 3,5 milyon civarında olan
Arnavutluk’un başkenti Tiran, diğer
önemli şehirleri de İşkodra, Elbasan,
Dıraç, Körce ve Avlonya’dır. Bilindiği
gibi 1501’de Osmanlı idaresine geçen Arnavutluk Osmanlının uç beyi
olarak anıldı ve 400 yıl refah ve güvenlik altında yaşadı ancak, 1912’de
isyan eden diğer Balkan ülkeleri ile
beraber Osmanlıdan ayrıldı. 1939’a
kadar ülkede büyük karışıklıklar yaşandı, İkinci Dünya Savaşında da
İtalyanlar tarafından işgal edildi. Bu
işgal 1944’e kadar sürdü. İşgalin sona
ermesini takiben ülkede Enver Hoca’nın liderliğinde katı bir komünist
diktatörlük kuruldu. Halk başta din
olmak üzere her türlü temel hürriyet
ve dünyadaki gelişmelerinden uzak
tutuldu.
1990’dan sonra parlamenter rejime
geçebilmek için denemeler yapılmış
olsa da durum 1990’lara kadar devam etti. 22 Mart 1992’de yapılan
seçimlerde Sali Berişa’nın Demokrat
Partisi iktidara geldi ve günümüze kadar da ülkeyi yönetmektedir.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Arnavut halkı M.Ö. 2000 yıllarında
Balkan Yarımadasına yerleşen İlliryalıların soyundan gelmektedir. İllirya
M.Ö. 167 yılında Romalılar tarafından zapt edildi ve 500 yıl Romalılar
tarafından yönetildi.
Osmanlılar Arnavutlukla ilk temaslarını 1417 yılında yapmışlardır, aynı
16
yıl Arnavutluk Sancağını kurmuşlardır. Ancak, 1432’den sonra Osmanlı
idaresine karşı çeşitli isyanlar çıktı.
Bu isyanlar sonunda Arnavutluğun bir
kısmı Osmanlıların elinden
çıktı. 1463 Osmanlı-Venedik savaşlarından sonra Osmanlılar
ellerinden çıkardıkları
bölgeleri geri aldılar
ve 1501’de birleşme
tamamlandı.
Osmanlı hakimiyetinin 1912’de sona
ermesini
takiben
ülke İtalyan hegemonyasına dahil
oldu.
global bakış : Arnavutluk <
Demir perdenin çökmesinden sonra
22 Mart 1992’de yapılan seçimlerde Demokrat Parti 92 Milletvekilliği
kazanarak birinci parti oldu ve lideri
Sali Berişa Cumhurbaşkanlığına seçildi. 1990’da başlayan reformlarla halk
tedrici bir şekilde hürriyetlerine kavuştu ve kalkınma hamleleri başladı.
Arnavutluk ekonomisi daha çok maden üretimine ve tarıma dayanır. Bir
miktar petrol ve doğal gaz da çıkarılmaktadır. Kıyı kesimlerdeki ovalarda
daha çok buğday, mısır, tütün ve patates, iç kesimlerde şeker pancarı ve güney kıyılarda da zeytin ve turunçgiller
üretilir. Sanayi kesiminde ise, en çok
metalürji, demir-çelik, kimya, tekstil,
ayakkabı, deri, kereste, mobilya, gıda,
meşrubat, sigara, ilaç ve inşaat malzemeleri sektörleri gelişmiştir. Türkiye,
İtalya, Yunanistan, Çin ve Almanya
dış ticaretinde önemli yer tutmaktadır. Özellikle enerji ve altyapı yatırımlarına büyük ihtiyaç duyulan ülkede,
tarım ve gıda ürünlerine yatırım talepleri hayli yüksektir.
Turgay Ertan
İş Geliştirme Departmanı
Kaynak : Turcomoney, Türkçe bilgi.
17
Temmuz - Ağustos - Eylül
1938-1944 yıllarında ekonomi tamamen İtalya’ya bağlı idi. 1945-1955
yılları arasında hükümet ziraatın gelişmesi için bazı çalışmalar yaptı.
1960 yılından sonra kolektif ziraata
başlandı. Şeker üretimi ve dokumacılıkta ilerleme kaydettiler. Ancak, komünist idare zamanında baş gösteren
çeşitli ekonomik problemler çözülmediği gibi daha da çıkmaza girdi.
> sektörden : İstanbul 3. Havalimanı
Burak Kızılhan
BEng (Hons), MSc
Müdür
İş Geliştirme Departmanı
3.
İstanbul
Temmuz - Ağustos - Eylül
Havalimanı
18
sektörden : İstanbul 3. Havalimanı <
St. Petersburg - Pulkova Havalimanı
Büyükşehir Belediyesi’nin beş aylık
çalışmalarının sonucunda havalimanının Karadeniz sahiline kurulmasına
karar verildi. İlk etapta 100 milyon
yolcu kapasiteli düşünülen havalimanı Başbakan’ın talimatıyla 120
milyona çıkarıldı. Arnavutköy-Göktürk-Çatalca yollarının birleştiği kavşaktaki 3.500 hektarlık bölgeye yapılacak havaalanının 6 pisti bulunacak.
Dış dokusu Edirne’deki Selimiye Camii’nin İslam-Osmanlı motifinden
esinlenerek yapılacak havalimanının,
3. köprü ile aynı sürede bitirilmesi hedefleniyor.
Yeni havalimanı; terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri
ve hangarlar ile hava taşımacılık tesislerinin bulunduğu 5 önemli tesisten
oluşacak. 350 m x 1500 m’lik bir kullanım alanıyla asmakatı da olan 6 katlı bir binadan oluşacak havalimanı, 3.
Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu ile
entegre olacak. Yap-işlet-devret modeli ile yapımı planlanan havalimanı
ihalesine 2013 yılı bitmeden çıkılacak. Yapımında 100 bin kişilik istihdam oluşturacak havalimanı, ayırt
edici şekli ile uzaydan görülebilecek.
Yeni havalimanı alt-üst yapı, ulaşımı,
yolcu ve yük kapasitesi ile birlikte
dünyadaki en modern ve büyük havaalanlarından biri olacak. Böyle büyük bir havaalanı kurmanın arkasında
yatan en önemli etken İstanbul’un
uluslararası havacılık piyasasındaki
rolünü ileriye taşımak ve Ortadoğu,
Avrupa ve Kuzey Afrika için bölgesel
merkez haline getirmek.
19
Temmuz - Ağustos - Eylül
İstanbul’da halen Yeşilköy’deki Atatürk ve Kurtköy’deki Sabiha Gökçen
olmak üzere 2 havalimanı bulunuyor.
Yıllık yolcu kapasiteleri 2011 yılı itibarıyla Atatürk Havalimanı 37 milyon
ve Sabiha Gökçen Havalimanı 13
milyon olmak üzere toplam 50 milyon kişi. Atatürk Havalimanı kapasitesinin üzerinde, Sabiha Gökçen ise
mevcut kapasitesinin altında hizmet
veriyor. Atatürk Havalimanı’nın kapasitesini aşması ve artık ihtiyaca cevap
verememesi sebebiyle yeni bir havalimanı yapımı planlanıyor.
> sektörden : İstanbul 3. Havalimanı
Temsili fotoğraf
Yeni Havalimanında Neler Olacak?
5 km x 7 km boyutunda toplam 3 bin
500 hektarlık alanda kurulacak.
Havalimanıyla bağlantılı 1.100 hektarlık ileri teknoloji endüstri ve ticaret
alanı bulunacak.
Uçuş yolları sesi en aza indirgeyecek
şekilde konumlanacak.
Terminal binası yeşil bina olarak tasarlandı.
Cam zarf kullanımı, terminal binasının ortasında maksimum gün ışığı
girişi sağlayarak yapay aydınlatma ihtiyacını azaltıyor.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Terminal binası elektrik kullanımını
en aza indirgemek üzere maksimum
derecede kullanan ‘akıllı bina’ olacak.
20
Elektrik ve ısıtma ihtiyaçları, havalimanının ürettiği çöplerin çoğu kullanılarak merkezi ısıtma ve güç üretim
birimiyle karşılanacak.
Havalimanının 5 önemli tesisi bulunacak; terminal binası, pistler, aktarma istasyonu, tamir tesisleri ve hangarlar ile hava taşımacılık tesisleri.
ve kalkışlarına uygun 3,5-4 km uzunluğunda Karadeniz’e paralel olan 4
pist ve Karadeniz’e dik uzanan 2 pist
olmak üzere toplam 6 pist bulunacak.
350 m x 1.500 m’lik bir kullanım
alanıyla asmakatı da olan 6 katlı bir
bina, düşük seviyede varış ve ikinci
bir seviye de havalanma seviyesi olmak üzere toplam 4 terminal, yetkililer ve yönetimin kullanımı için asmakat bulunacak.
Uçuş yolları direkt olarak önerilen
kentin üzerinden uçmayı önleyecek
şekilde konumlandırılacak.
Büyük bir alışveriş tesisi, üst 3 katta 5
yıldızlı oteller, ticari ofis binaları, ticari fuar alanı bulunacak.
Terminal, raylı sistem aracılığı ile
Taksim’e bağlanacak. Bu raylı sistem,
eski demir yolu hattının güzergâhından geçirilecek. Toplu taşıma aracılığıyla İstanbul’un tüm bölgelerinden
ulaşım sağlanacak. Taksim’den havalimanına 15 dakikada ulaşılacak.
Uluslararası finans ve ticari işlemler
için ‘özel ekonomik bölge’ kurulacak.
Rüzgarın hızını asgariye indirecek bir
aerodinamik şekilde tasarlanacak.
Dış dokunun tamamı elektrik kullanımının karşılanacağı, güneş kolektörü görevi yapacağı galvanik dokuyla
kaplanacak.
Yüksek hızlı tren, havalimanındaki
aktarma istasyonunda sonlanacak.
Buna ilaveten, aktarma istasyonunda Havaalanı Metrosu, Boğaz’dan
üçüncü geçişi sağlayan raylı sistem,
HavaRay, kent merkeziyle bağlantıyı
sağlayan otobüs hatları ve otopark
bulunacak.
Havalimanına ait jumbo-jetlerin iniş
sektörden : İstanbul 3. Havalimanı <
AE Arma-Elektropanç 3. Havalimanı İçin İddialı
2012 yılı başlarında çoğunluk hissesini Hollandalı teknik müteahitlik devi Imtech’e satan AE, İstanbul’da yapılacak olan
3. havalimanı için oldukça iddialı konumda. Şu anda 3 farklı kıtada 25 adet devam eden projesi olan AE’nin en büyük
işlerinden biride şüphesiz Rusya’nın en büyük 4. havalimanı konumunda olan St. Petersburg’daki Pulkova Havalimanı.
Bu proje tamamlandığında, havalimanı yıllık 14 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. AE Arma-Elektropanç, kontrat bedelinin 31M USD olduğu, 208.000 m2 kapalı alana sahip projenin tüm elektrik ve elektronik işlerini üstlendi.
Avrupa’daki Havalimanlarına Imtech İmzası
Yıllık 5.1 milyar euro cirosu ve 32,000 çalışanıyla, dünyanın en büyük teknik muteahhitlik firmalarından biri olan
Imtech, Avrupa’daki bir çok prestijli havalimanı projesinde imzasını atmış durumda. Bunlardan en önemlileri;
Frankfurt Airport
Groningen Airport Eelde
Berlin Brandenburg International
Airport
Hamburg Airport
Dublin Airport
London Heatrow Airport
London Gatwick Airport
Munich Airport
Amsterdam Schiphol Airport
Burak Kızılhan
BEng (Hons), MSc
Müdür
21
Temmuz - Ağustos - Eylül
İş Geliştirme Departmanı
> röportaj : M. Asım COŞKUN
Necmi Yıldız
Müdür
Satın Alma & Lojistik Departmanı
M. Asım COŞKUN
AE ARMA-ELEKTROPANÇ’IN CTO’SU
1. Asım Bey, AE Arma-Elektropanç’ın
ortaklarından biri olarak Yön. Kur.
Üyesi görevinizi sürdürürken Imtech
ortaklığı ile birlikte şirketimizin CTO
(Chief Technical Officer-Teknik İşler
Müdürü)’su olarak atandınız. Bizim
gibi üç kıtada birbirinden önemli ve
devasa işler yapan bir firmanın böylesine kritik ve sorumluluk gerektiren
bir koltuğuna oturmuş oldunuz. Yeni
görevinizde size başarılar diliyoruz.
Röportajımıza klasikleşen ilk sorumuzla başlamak istiyorum. Bize kendinizden bahsederek okuyucularımızın sizi daha yakından tanımalarına
yardımcı olur musunuz?
Temmuz - Ağustos - Eylül
1952 İzmir doğumluyum. Nüfus kütüğümüz ise Aydın’ın Karacasu ilçesi. 6
çocuklu ailenin son çocuğuyum. Bir
kız,beş erkek çocuğu olmuş ailemin.
İlkimiz kız olan Ayten Ablamı daha
3 yaşındayken kaybetmişiz. Çocukluğum İzmir’de geçti. Yaz aylarında Karacasu ilçesindeki babamın ailesine
ait yaylaya çıkar,akranlarımla oynardım.Bahçelerdeki çeşitli meyvelerden
toplar, yorulunca da ağaçların gölgesinde uyurduk. İlkokulu İzmir’de Misakı Milli İlkokulunda okudum.İlkokul öğretmenim Cihan Çalışkannam
hanımefendinin sayesinde eğitim başarımın temellerini atmış oldum.Semt
İlkokulu olmasına rağmen, bu çocuğu
okutmalısınız diye anneme baskı kurmuştu öğretmenim.
1961 yılında henüz 4. sınıfta iken babamı kaybettim. Onun ölümü hem
benim, hem de ailemin üzerinde şok
etkisi yaratmıştı. Bu şoku atlatmak kolay olmadı. Babam bize belki maddi
bir miras bırakmadı ama, bıraktığı
en büyük mirası, bizlerin her zaman
22
röportaj : M. Asım COŞKUN <
Babamı kaybetmenin moral bozukluğu ile derslerdeki başarım düşmüştü.
Öğretmenimin ve annemin destekleri
ile çabuk toparlayarak eski durumuma geldim. İlkokulu bitirdikten sonra
ne olacaktı? İzmir’de kalıp yine semt
orta okulunda mı eğitime devam edecektim? Burada bir şans yüzüme güldü. Recep ağabeyimin bir memur arkadaşı, kendi kardeşinin Darüşşafaka
Lisesi imtihanlarına gireceğini, benim
de bu olanaktan faydalanabileceğimi
söylemiş. Çünkü o zamanlarda Darüşşafaka Lisesine sadece babası olmayan erkek çocuklar kabul ediliyordu. Tabii ki imtihanlardan ve sağlık
kontrolünden geçmek kaydıyla. Hemen kayıt için gerekli tüm evrakları
hazırlayarak İstanbul’a geldim. 4.500
kişinin katıldığı imtihanlarda 34. sıradan okula girmeye hak kazandım,sağlık kontrolünde de herhangi bir sorun
çıkmadan okula girmeyi başardım.
Okula girmek için sadece imtihanlarda başarılı olmak yetmiyordu. Sağlık
kontrolünde de problem olmamalıydı.Okula alınırken öğrenciler sağlıklı
olmalıydı.Okul süresince öğrencilerin tüm sağlık giderleri okul tarafından karşılanıyordu. Sadece 75 kişinin
alındığı, İngilizce eğitim yapan böyle
bir liseye girmem benim hayatımın
dönüm noktasıydı.
çocukları gibi sevip, her türlü ilgiyi
eksik etmeyen bu iki değerli kişiye
şükran borçluyum. 1971 yılında mezun olduktan sonra o zamanki adıyla
İDMMA (şu anki Yıldız Teknik Üniversitesi) Elektrik Fakültesine girdim.
Acı tatlı bir 4 yıldan sonra Eylül ayında mezun olamadım. 1976 yılı Şubat
ayında mezun oldum. O yılın Haziran ayında Eta Elektrik Tesisat ve Ticaret Limited Şti.’de işe girerek Bozüyük
Seramik Fabrikası şantiyesinde göreve
başladım. Bu ilk projem Sn. Bülent
Cedetaş’ın projesiydi. Türkiye’de
elektrik mühendisliği dalında müstesna bir yeri olan Bülent Ağabeyimize
burada sevgi ve saygılarımı sunmak
isterim. Ayrıca Eta Elektrik’te bana
her zaman yardımlarını esirgemeyen
şirket ortaklarından ve Genel Müdü-
rümüz Sn. Halit Alugan ile diğer mühendis ağabeylerime de burada teşekkür ederim. Bu şirkette kaldığım süre
içerisinde bir çok şantiyede başarı ile
görev yaptım.
Yedek subaylığımı Ankara’da Hava
Kuvvetleri Komutanlığı İnşaat Emlak
Dairesi Etüd Proje Şubesinde yaptım. 1979 yılı benim için hem üzücü
hem de sevindirici bir yıl oldu.Bu yıl
içinde önce anneannemi sonra da annemi kaybettim. Bu çok sevdiğim iki
kişiyi 2 ay içinde kaybetmek beni çok
üzmüştü. Ancak 30 Kasım 1979 da 1
yıl nişanlı kaldığım Jale hanımla evlendim. Bu yıl 33. yılımızı kutlayacağımız eşimle sevgi ve saygımızı kaybetmeden evliliğimizi sürdürmenin
mutluluğunu yaşıyoruz. Evliliğimizin
meyveleri olarak iki prensesimiz var.
Okulun en önemli konusu, sınıfta kalmak veya borçlu geçmek gibi bir şey
söz konusu değildi. Sınıfta kalan öğrenci okuldan ihraç ediliyordu. Dolayısı ile başarıya odaklanmak mecburiyeti vardı. Fatih Kampüsünde sekiz
yıl yatılı olarak okuduğum bu ilim ve
irfan yuvasına teşekkürü burada bir
borç biliyorum. Arkadaşlık, dostluk,
paylaşım, yardımlaşma ve başarıya el
ele gitme gibi olguları tüm arkadaşlarımla yaşadım. Ailemizden uzakta
8 yıl aynı sıraları paylaştığım tüm arkadaşlarımla zaman zaman bir araya
gelerek o güzel günleri yad ediyoruz.
Sekiz yıl boyunca yatılı olarak kaldığım okuldan sadece hafta sonları evci
olarak eve çıkabiliyordum. Annemin
İzmir’de olması nedeniyle Recep
Ağabeyim ve eşi Figen yengemin yanına çıkıyordum. Bu süre içinde beni
23
Temmuz - Ağustos - Eylül
doğru ve iyi insanlar olmamız, herkese yardımcı olmamız için öğütler
vermesiydi. Sağlıklı olmamız için çok
çaba sarf etti.
> röportaj : M. Asım COŞKUN
Büyük kızım Yasemin bilgisayar mühendisi. Diğer kızım Selin ise Biyoloji mezunu. Şu anda Genetik masteri
yapıyor.
Temmuz - Ağustos - Eylül
1987 yılı ise ortağım, can dostum,
kardeşim kadar sevdiğim Sn. Kemal
Kızılhan’la tanıştığım yıl. Bu beraberlik bu günde daha da güçlenerek devam ediyor ve ölene kadar sürecek.
Benimde sonradan katıldığım Arma
Mühendislik San. Ve Tic. A.Ş. ‘de be-
raberce bir çok başarılara imza attık.
2001 yılında Arma Mühendislik San.
Ve Tic. A.Ş ile Elektropanç Elektrik
Ltd. Şti’yi birleştirdik. İki güzide firmayı birleştirmemizin ana fikri uluslararası arenada büyük bir teknik
müteahhit yaratmaktı. Bunu da 3 kıtada MEP sektöründe hizmet vererek
başardığımıza inanıyorum. Burada
ortaklarım, Sn. Kızılhan, Sn. Medih
Ertan, Sn. Hasan İnce, Sn. Demir Öz-
kaya ve Sn. Ersan Can ile tüm teknik
ve idari elemanlarımızın gösterdikleri
özverili çalışma bizlere bu başarıları getirdi. 2012 yılında ise bir dünya
devi olan Imtech ile ortak oluşumuz
tüm Türkiye’de ve sektörümüzde
gıpta edilecek bir başarı olarak belirlendi. Bu birlikteliğin bizlere hem
teknik,hem de finansal açıdan büyük
katkıları olacağı kesindir.
2. Darüşşafaka ailesinin bir ferdi
olarak Darüşşafakalılık kültürü ne
manaya geliyor sizin için? Bu kutsal kurumu okuyucularımızın daha
iyi tanıması ve olası katkılarını esirgememeleri için bir fırsat olacağını
umarak, Darüşşafaka’nın kuruluş
amacı ve çalışma prensiplerini kısaca
özetleyebilir misiniz?
Darüşşafaka’yı ve kuruluş amacını
bilmek bu sorunuzun cevabı olacaktır. Darüşşafaka 1873 yılında devrin
ileri gelen devlet adamları tarafından,
babası vefat etmiş ve ekonomik durumu yetersiz, çalışkan ve yetenekli çocukları okutmak için Fatih’teki
kampüsünde eğitime başlamıştır. 139
yıllık tarihinde değişmeyen bu misyonu ile eğitimde fırsat eşitliğini uygu-
24
röportaj : M. Asım COŞKUN <
Kelime anlamı ‘’Şefkat Yuvası’’ olan
Darüşşafaka, eğitime uzun yıllar (121
yıl) Fatih semtindeki tarihi binasında
devam etmiştir. 1955 yılında İngilizce eğitime başlamıştır. 1971 yılında
(benim mezun olduğum yıl) kız öğrencilerin de okula kabulü ile karma eğitime başlamıştır. Okul 1994
yılında Maslak’taki kampüse taşındı.
Bu kampus 5 yıldızlı bir tesis olarak
öğrencilerin hizmetinde. Okul bu gün
de babası veya annesi vefat etmiş,
ekonomik durumu yetersi, çalışkan
ve yetenekli öğrencileri,mezun olana kadar karşılıksız tam burslu yatılı
eğitim vermeye devam etmektedir.
Öğrencilerin giyim, barınma, yemek,
kitap ve sağlık giderleri de Cemiyet
tarafından sağlanmaktadır.
kadar tüm Daçka’lıları da mutlu etmektedir ve gurur kaynağıdır.
3. Okul yıllarınızda sporla aranızın
çok iyi olduğunu; atletizm başta olmak üzere basketbol, voleybol ve
futbol (kalecilik) dallarında oldukça
başarılı olduğunuzu öğrendik. Birazcık eskilere giderek bu alanlardaki
başarılarınızdan bahsedebilir miyiz?
Okul yıllarım spor açısından çok başarılı geçti. Sporun her dalında aktif
olarak yer aldım. Özellikle basketbol,
voleybol, futbol ve atletizm favorim
olan spor dallarındandı. Bu sporların
futbol hariç, okul takımlarında oynadım ve koştum. Atletizmde 800m,
1500m ve kros dallarında yarışmalara
katıldım. Bu dallarda liseler arası yarışmalarda 1. Gelemedim ama 2. Ve
3.lük derecelerim oldu. Basketbol,
boyumun uzamasında etken oldu.
Her zaman severek oynadım. Okul
takımı olarak çeşitli başarılar elde ettik. Futbolda ise kalecilik yaptım. Ancak,bir gün maç sırasında auta giden
topu almak için koşarken, yeni binaya
Bugün hem özel hem de devlet sektöründe üst kademe yöneticisi olarak
çalışan birçok Darüşşafakalı vardır.
Türkiye’ye birçok güçlü insan yetiştiren okulumun başarıları, beni olduğu
25
Temmuz - Ağustos - Eylül
layan öncü sivil toplum örgütlerinden
biri olma özelliğini korumaktadır.Tüzüğü gereği Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Darüşşafaka Cemiyeti başkanıdır.Cemiyetin ana geliri hayırsever
vatandaşların bağışlarıdır.Devletten
aldığı yardım sınırlıdır.
> röportaj : M. Asım COŞKUN
na başlardık. Genelde ilk iki maçı ben
kazanırdım. Yenilen pehlivan güreşe
doymaz misali, Ali Ağabey galip gelene kadar maça devam etmemizi isterdi. Tabii biz film bitene doğru konferans salonuna inerdik. Benim birkaç
oyundan sonra dikkatim dağılırdı.
Orta II sınıfında okul takımına girmeye başlamıştım. Ancak genelde yedekte kalıyordum. Çünkü büyük ağabeylerimiz takımda oynuyordu. Daha
sonraki yıllarda 5.masadan başlayarak 2. masaya kadar yükseldim. Taktik icabı masa değişiklikleri de yapabiliyorduk. Genelde tüm takımların 1.
masası en güçlü oyunculardan olurdu. Liseler arası satranç müsabakaları
o yıllarda çok çekişmeli olur, genelde
ya Galatasaray ya da Daçka
Şampiyon olurdu. Yine bir yıl ayrı ayrı
3 müsabaka yaptığımız halde yenişemeyerek berabere kalmış ve her iki
okul da şampiyon ilan edilmişti. O
yıllarda Hayat mecmuası veya Cumhuriyet Gazetesi satranç müsabakalarını düzenlerdi.
Ailemizde benden satranç öğrenen
yeğenim Atilla ile uzun zaman zevk
alarak satranç oynadım. Amacı beni
bir gün yenmekti. Bunun için çok
çaba sarf etti, kitaplardan çalıştı.
Beni bir gün yendi ve satranç oynamayı bıraktı.
Şimdilerde oynamadığım için eskisi
gibi iddialı değilim. Zaman zaman
bilgisayara karşı oynayarak kendimi
tatmin etmeye çalışıyorum.
Temmuz - Ağustos - Eylül
ait kalıp tahtalarının üzerinde koşarken ayağıma çivi battı. Allaha şükür
herhangi bir araz kalmadı ama o günden sonra futboldan soğudum. Lise
II’de mide kanaması geçirdikten sonra ise okuldaki spor hayatımı noktaladım. Şimdilerde sadece Gürpınar’daki yazlığımızda zaman zaman birkaç
basket atarak veya kısa süre voleybol
oynayarak spora olan özlemimi tatmin etmeye çalışıyorum.
4. Aynı zamanda iyi de bir satranç
oyuncususunuz. En çok kiminle satranç oynamaktan keyif alıyorsunuz?
Tabiri yerindeyse, dişinize göre bir
rakibiniz var mı?
Okulun ilk yıllarında başladığım sat-
26
ranç sporu, mezun olana kadar en
çok zaman harcadığım spor dalı oldu.
İlk yıllarda büyük ağabeylerimizi seyrederek, onlardan feyzalarak kendimi
yetiştirmeye çalıştım.Tabii kitaplığımızdaki dünyaca meşhur büyük ustaların oyunlarını tekrar tekrar inceleyerek, oynayarak tecrübemi arttırmaya
çalıştım. Hiç unutmam, sadece hafta
sonlarında okulda kaldığım yılda,
Cumartesi akşamları konferans salonunda film oynatılırdı. Filmden önce,
satranç kulübü başkanımız ve okul
takımının 1.masasında oynayan Ali
ağabey beni çağırır, haydi gel bir maç
yapalım derdi. Ağabey film başlayacak diyerek kaytarmaya çalışırdım.
Ancak daha fazla dayanamayıp oyu-
5. Sizin bir Türk Sanat Müziği Hayranı olarak çok iyi bir repertuarına
sahip olduğunuzu, zaman zaman da
ortam uygun olduğunda mikrofonu
elinize aldığınızı biliyoruz. Biraz da
bu hobinizden bize bahseder misiniz? Bu yönünüz nasıl gelişti; aileden
mi geliyor, yoksa sonradan mı edindiniz bu özenilesi beceriyi?
Müzik ruhun gıdası derler. Her türlü
müzikten hoşlanmama rağmen, Türk
Sanat Müziği hayran olduğum müzik
dalı. Bu özellik bana ailemden miras.
Anneannemin eşi dedem ailemizin
müzik duayeni. Kendisi ud,cümbüş
ve keman çalardı. İzmir’deki evimizin
taşlığında o zamanın İzmir Radyosunun saz ve ses üstatları ile meşk eder-
röportaj : M. Asım COŞKUN <
lermiş. En büyük Ağabeyim Ayhan
Bey’e ses verdirip, tüm üstatlar da bu
sese göre enstrümanlarını akort ederlermiş. Sonra da zamanın en güzel
şarkılarını söyletirlermiş. Ailemizin
tüm fertlerinin sesi gerçekten güzel
olup, şarkıları makamlarına göre söylerler.
Benim de nota bilgim yok. Ancak
kulağımın sesleri çok iyi algılaması nedeniyle şarkıları makamlarına
göre okuyabiliyorum. Zevklendiğim
zaman, dost meclislerinde ortamı
neşelendirmek için mikrofonu elime
alıp şarkı söylemeyi seviyorum. Hele
bana eşlik ederlerse daha da coşuyorum. TV de Türk Sanat müziği programlarını dinlemekten ve şarkılara
eşlik etmekten zevk alıyorum.
Bir çok anım var. Ancak bir ders olması açısından bir anımı anlatmak
istiyorum. Yıl 1983. Yalova Elyaf Fabrikasının tevsiini yapıyoruz. İşin kapsamında, fabrikanın daha önce sipariş
ettiği ama fabrikanın kesintisiz çalıştığı için montajını yapamadığı 7500
kVA’lık Regel trafonun da montajı var.
Hücreler, açık tip sac hücreler. Ancak
regel trafo için hücreler yapılmamış.
Sadece boş yer bırakılarak baralar
uzatılmış ve fabrika üretime başlamış.
Fabrika ayda sadece 1 gün bakım için
üretimi durduruyor. 24 saat içinde yapabileceğiniz kadar hücre montajı ve
baraları yapıyorsunuz, kalan işler için
diğer kesinti yapılacak günleri bekliyorsunuz. Bu işlem 3.ay sonunda bitti. Regel trafo giriş ve çıkış hücresi ile
trafoyu devreden çıkartmak isteğiniz
zaman by-pass hücresinden ibaret.
İtina ile hücreleri bitirdikten sonra tır
üzerinde Regel trafo geldi. Esaş marka
trafo. Vinçle yerine indirdik. Harici tip
yağlı trafo. Alüminyum baraları, harici
geçit tipi izolatörlere kadar bağladık.
Tüm koruma düzenlerinin soğuk testlerini yaptıktan sonra enerji verdim.
Birkaç saat bekledikten sonra, trafo
sesinin de normal olduğunu görünce
gece Yalova’da kalmak üzere şantiyeden ayrıldım. Trafoya enerji verince
tüm yorgunluğum geçmiş, kazasız belasız işi hallettiğimizi düşünmüştüm.
Sabah tekrar şantiyeye geldiğimizde,
fabrika teknik ekibinin beni hararetle aradığını öğrendim. Ben de heyecanlandım. O zamanlar cep telefonu
6. Neredeyse bir çok çalışma arkadaşımızın yaşı kadar sizin profesyonel çalışma hayatınız var. Bu bilgi
birikimi ve tecrübenizden hepimiz
çok sık yararlanıyoruz. Sayısı onlarla
ifade edilebilecek kadar çok projede
yönetici ve üst düzey yönetici olarak
görev yaptınız. En çok haz alarak çalıştığınız proje hangisiydi desem bize
ne cevap verirdiniz?
Ben mesleğimi severek yapanlardan
biriyim.36 yıllık meslek hayatımda
çok çeşitli projelerde yönetici, üst
düzey yönetici olarak görev yaptım.
Bu projelerin bir kısmı Türkiye, Kuzey Kıbrıs, Rusya’nın değişik şehirleri
(Baltık Denizi kıyıları, Batı Sibirya,
Moskova gibi) Cezayir ve Birleşik
Arap Emirliklerinde idi. Değişik ülke
şartları, standartları ve dilleri…
Bu ülkelerde başarılı olmak kolay
değildir. Eğer mesleğinize sevgi ve
saygınız yoksa başarılı olmanız mümkün değildir. Her proje, mühendisin
çocuğu gibidir. İşi bitirdikten sonraki
mutluluk doruğa çıkar. Bu projeler
arasından seçim yapmak bana hakikaten zor geliyor.
7.Çalışma hayatınız boyunca karşılaştığınız, bizlere ders olabilecek bir
anınızı bizimle paylaşır mısınız?
27
Temmuz - Ağustos - Eylül
Her projede tanıdığım proje mühendisleri, kontrol mühendisleri ve işverenlerimiz ile iyi bir ortamda çalışmak bana her zaman haz vermiştir.
Temmuz - Ağustos - Eylül
> röportaj : M. Asım COŞKUN
olmadığı ve hangi otelde kaldığımızı
bilmedikleri için haber verememişler.
Gece geç vakit trafo devre dışı kalmış,
teknik ekip de trafoyu devre dışı bırakarak sisteme enerji vermişler. Hemen arızanın nereden kaynaklandığını görmek için trafonun hücresinin
önüne gittim.Trafonun bucholz rölesi-
28
nin önce ihbar verdiğini, daha sonra
açma verdirerek trafonun daha fazla
hasar görmeden devre dışı kaldığını
teknik ekibe anlattım ve kurduğumuz
sistemin hatasız çalıştığını gösterdim.
Burada Esaş firmasının hatası büyüktü. Yıllar önce ürettiği bu trafoyu
gönderirken bir defa daha teste tabi
tutması gerektiğini, içindeki yağı tasfiye ederek içindeki nemi almaları
gerektiğini atlamamalıydılar. Hatanın
kendilerinde olduğunu kabul ederek
trafoyu yerinden alarak götürdüler.
Ben bir daha bu sorumluluğu almayacağımı belirttim. Biz fabrikayı bitirip
işverene teslim ettikten aylar sonra
röportaj : M. Asım COŞKUN <
8. Imtech ortaklığı ile birlikte AE Arma-Elektropanç sınırlarını aşarak bir
dünya markası olma hedefini gerçekleştirdi. AE’yi önümüzdeki yıllarda
nerelerde göreceğiz, AE Arma-Elektropanç CTO’su olarak hedefleriniz
nelerdir?
AE Arma Elektropanç, Imtech ile birleşmeden önce de bir dünya markasıydı.Üç kıtada değişik ülkelerde
aktif işlerimiz vardı. Değişik ülkeler
dediğimizde standartlar, şartnameler
ve diller farklılaşıyor. Rusya bölgesinde Rusça ve Rus Snipleri, Birleşik
Arap Emirliklerinde British Standart
ve İngilizce, Cezayir’de ise Fransızca
ve EN standartları… Bu ülkelerde de
başarılar elde ettik ve büyüdük. Imtech ile birleşmemizde yaptığımız bu
işlerin çok büyük etkisi var. Imtech ile
birleştikten sonra hedeflerimiz daha
da büyüdü. Artık hedeflerimiz içinde
sadece konfor yapıları değil, endüstriyel tesisler, data merkezleri, petrol ve
gaz tesisleri, otoyol sinyalizasyon sistemleri, enerji verimliliği konularında
efektif projeler üretmek de var. Ayrıca
futbol arenası ve yeşil bina ile Leed ve
Bream sertifikalı tesislerimizin sayılarını arttırmaktır.
10. Bir İzmirli olarak Egelilik sizin
için ne manaya geliyor? Emeklilik
planlarınızda İzmir’e de yer var mı?
9. Siz şirkette en çok çalışanlardan
birisiniz. Sabah erkenden gelip akşam herkes çıktıktan sonra da çalışmaya devam eden, işine aşık birisiniz. İş hayatınızdaki bu heyecanınızı
nasıl sürekli kılabiliyorsunuz?
İzmir ve Ege’nin bizim ailemiz için
ayrı bir yeri var. Her yıl kilometrelerce
yol kat edip Ege sahillerinde denize
girmek bize ayrı bir keyif veriyor. Tatil dönüşlerinde İzmir’de muhakkak
bir veya iki gün kalıyoruz. Kordonda
fayton turu yaptıktan sonra Deniz restoranda balık yemek bir ayrıcalık. İmbatın esintisiyle keyifli bir rakı balık
partisi. İzmir’de sadece yeğenim kaldı. Onu ve çocuklarını görüp, sevmek
ayrı bir güzellik.
Emeklilik için birkaç yıl daha var Allah kısmet ederse. Hayalimde ise ya
her yıl başka illerde yaşamak veya
sabit bir yerde bahçesinde zaman
geçireceğim bir evde yaşamak var.
İnşallah bu hayallerimi gerçekleştireceğimiz kadar sağlıklı bir ömrümüz
olur. Hayat, sevenlerimiz ve dostlarımız olunca güzel.
Daha önce de belirttiğim gibi işimi
severek yapıyorum ve bundan her
zaman mutluluk duyuyorum. Bu da
bana her gün daha bir şevkle, enerjiyle işime gelmemi sağlıyor. Hastalık
haricinde işime gelmediğim görülmemiştir. İşime erken gelmeyi seviyorum. Tüm çalışan arkadaşlarımıza,
koordinatörlerimize yardımcı olmak
görevim olmakla beraber, onlarla
sorunları çözmek beni mutlu etmektedir. Bazen gün sonunda bugün ben
ne yaptım diye kendime soruyorum.
Bakıyorum ki herkesin sorununu çözmüşüm ama kendi işimle ilgili bir şey
yapamamışım. Dolayısıyla akşamları
biraz daha çalışarak, gün içinde yapamadıklarımı tamamlamaya çalışıyorum.
Bu güzel röportajı hazırladığınız ve
hatırladığınız için teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla,
29
Temmuz - Ağustos - Eylül
trafoyu kendileri montajını yaparak
devreye aldılar.
> teknoloji : E30-E90 Yangın Dayanım Standartı ve Fonksiyon Devamlılığı
Gökçehan Demirkır
Key Account Manager
OBO Betterman Ltd. Şti.
E30 – E90 Yangın Dayanım Standartı ve Fonksiyon
Devamlılığını Sağlayan Yeni Nesil Kablo Taşıma
Sistemlerinin Önemi
Temmuz - Ağustos - Eylül
Günümüzde yaşanan hızlı değişim,
her sektörü etkilemekte ve alışkanlıkların yeniden tanımlanmasını da
beraberinde getirmektedir. Elektrik
sektörü de bu değişimden nasibini
almakta ve yenilikleri hayatımıza taşımaya devam etmektedir. Her değişimin pozitif yanları olduğu gibi negatif
yönlerinin de var olabileceği hiçbir
zaman göz ardı edilmemeli ve gerekli
tedbirler zamanında alınarak ortam
şartlarının güvenilirliğinin sürdürülebilmesi sağlanmalıdır.
30
Dünya’da her yıl yaşanan yangınların %32’si hala elektrik kontağından
çıkmaktadır. Üstüne üstlük bu oran,
teknolojinin gelişimine paralel olarak azalacağı yerde, artış göstermeye
devam etmektedir. Yangını tamamen
engelleyebilmenin mümkün olmadığı
artık aşikârdır; ancak alınacak bazı
güvenlik önlemleri ile insanların güvenli tahliyesi için hayati önem taşıyacak sürenin kazanılması mümkündür!
E30 – E90 Yangın Dayanım Standartı
işte bu sürenin kazanılabilmesi için
gerekli olan, fonksiyon devamlılığını sağlayan, uluslararası bir kriterdir.
Temel amacı acil aydınlatma, asansör
ve anons sistemleri gibi bir yangın
esnasında insanlar için hayati önem
taşıyacak sistemlerinin fonksiyon devamlılığını sürdürmektir. Söz konusu
sistemlere ait kablolamaların, kablo
taşıma sistemleri üzerinden yapıldığı
düşünüldüğünde, bu taşıma sistemlerinin de fonksiyon devamlılığını
teknoloji : E30-E90 Yangın Dayanım Standartı ve Fonksiyon Devamlılığı <
sağlamasının ne kadar önemli olduğu daha net bir şekilde algılanacaktır.
Kablo Taşıma Sistemlerinin E30-E90
fonksiyon devamlılığı testleri, DIN
4102 – 12 standartı uyarınca bağımsız kuruluşlar tarafından özel ısı fırınlarınca yapılmaktadır. Bu fırınlarda ısı
değeri kademeli olarak yükseltilerek,
maksimum değer olan 1000 Kelvin’e
kadar çıkarılmaktadır. Bu süreç zarfında malzemenin dayanımı gözlemlenmektedir. Normal şartlar altında, bir
yangın ortamının 1000 Kelvin maksimum ısı değerine erişmesi için geçen
ortalama süre 90 dakika olarak kabul
edilmektedir. Bu yüzden E90 kriterinin sağlanmış olması, söz konusu tavanın 90 dakika ile yangına dayanım
sağlayabildiğini ifade etmektedir.
Yangına dayanımlı bir Kablo Taşıma Sisteminin genel görüntüsü. Kullanılan askı sistemi dahil
tüm ürünlerde E30 – E90 fonksiyon devamlılığı sağlanmaktadır.
1000 Kelvin altında (727 CO ) kablo tavalarının genel görünümü
Kablo Taşıma Sistemleri bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bu yüzden sadece
kablo tavalarının değil, askı mesnet
sistemlerinin de yangına dayanım
standartlarını sağlaması gerekmektedir. Söz konusu standartları sağlayan
farklı montaj yöntemleri mevcuttur.
Bunlar arasında en kullanışlı olan, ülkemizde de uygulanan U profil üzerine konsol kullanılarak yapılan montaj
şeklidir. Söz konusu montaj esnasında
askı aralığı 1,5 mt olarak tercih edilebilmektedir.
Yüksek ısıl işlem altında her çeliğin
aynı dayanım değerlerini gösteremeyeceği aşikârdır. Bu yüzden yangın
dayanım standartlarını karşılayan,
E30 – E90 sertifikasına sahip Kablo
Taşıma Sistemlerinin ayrı bir kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kullanılan malzemenin kalitesinin,
Kablo Taşıma Sisteminin ömrünü uzatacak bir özellik olduğu unutulmamalıdır.
dahi E30 – E90 fonksiyon devamlılığı
standart olarak sunulmaktadır. Formlu
yapı sayesinde yapıya binen yük oranı
yarı oranda azaltılırken, standart kablo tavaları ile aynı taşıma değerlerinin
sağlanabileceği unutulmamalıdır.
Standartları daha iyiye taşımak hepimizin görevidir. Teknolojinin getirdiği
yenilikleri hayatımıza katarken önemli olan güvenliğimizden ödün vermemektir. Yangın dayanım standartı ve
fonksiyon devamlılığı tamamen bu
kapsamda değerlendirilmeli ve daha
yüksek bir yaşam kalitesi için desteklenmelidir.
Gökçehan Demirkır
Günümüzde artık yeni nesil formlu
yapıdaki kablo taşıma sistemlerinde
Key Account Manager
OBO Betterman Ltd. Şti.
31
Temmuz - Ağustos - Eylül
Test sonrasında fonksiyon devamlılığı süren
kablo tavalarının genel görünümü
Fonksiyon devamlılığını sağlayan testler, aynı zamanda kullanılan çeliğin
kalitesini ortaya koymak adına da
önemli bir kriter olarak kabul edilmektedir.
> hukuk penceresinden : Yeni TTK’da Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı
Merve Çıkrıkçıoğlu
Avukat
Yüksel Karkın Küçük Avukatlık Ortaklığı
Yeni TTK’da
Ortakların Şirkete
Borçlanma Yasağı
Değerli Okurlar,
Bildiğiniz üzere, 1 Temmuz 2012 tarihinde 6102 sayılı yeni Türk Ticaret
Kanunumuz (“TTK”) yürürlüğe girdi.
Bu sayımızda TTK uyarınca getirilen
“pay sahiplerinin ve yönetim kurulu
üyelerinin şirkete borçlanma yasağından” bahsetmek istiyorum.
(i) Pay sahiplerinin şirkete borçlanma
yasağı
TTK madde 358’e göre, “Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan
vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle
birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete
borçlanamaz.”
TTK, bu konuda 6762 sayılı eski kanundan farklı olarak yeni bir düzenleme öngörmüş ve pay sahiplerinin
şirkete borçlanmalarını engelleyecek
bir yasak getirmiştir.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Burada amaçlanan şirket pay sahiplerinin şirkete karşı borçlanmalarının,
sermaye taahhüdü dahil, birçok iş ve
işlemde şirket kasasını kullanmalarının, kişisel harcamalarını bu kanaldan yapmalarının, hatta şirketten para
çekmelerinin engellenmesidir.
Ancak şirkete borçlanma yasağına
ilişkin kanun bir istisna tanımaktadır.
Buna göre, anonim şirketlerde pay sahiplerinin şirkete borçlanması yasak
olmakla birlikte, iştirak taahhüdünden doğan borçlar istisna sayılmıştır.
32
Bu doğrultuda, pay sahibinin sermaye taahhüt borcu varsa ve bunun vadesi gelmişse, bu taahhüdünü yerine
getirmedikçe şirketten borç alması
yasaktır. Diğer bir deyişle, pay sahipleri iştirak borçlarından doğan borç
hariç şirkete borçlanamayacaktır.
Öte taraftan; şirketin pay sahiplerine
borç vermesine yasak getiren ikinci
bir kıstas daha bulunmaktadır. Buna
göre; şirketin serbest yedek akçelerle birlikte karı geçmiş yıl zararlarını
karşılayacak düzeyde olmadıkça pay
sahiplerine borç verilmesi yasaktır.
Bu maddeye aykırı olarak şirkete
borçlanan pay sahiplerine, üç yüz
günden az olmamak üzere adli para
cezası verilecektir.
(ii) Yönetim Kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma
yasağı
TTK madde 395’e göre; “(1) Yönetim
kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası
adına herhangi bir işlem yapamaz;
aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf
böyle bir iddiada bulunamaz.
(2) Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü
maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket
kefalet, garanti ve teminat veremez,
sorumluluk yüklenemez, bunların
borçlarını devralamaz. Aksi hâlde,
şirkete borçlanılan tutar için şirket
alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları
için doğrudan takip edebilir.
(3) 202 nci madde hükmü saklı kalmak şartıyla, şirketler topluluğuna dâhil şirketler birbirlerine kefil olabilir
ve garanti verebilirler.
(4) Bankacılık Kanununun özel hükümleri saklıdır.”
Bu madde uyarınca, (i) şirket yönetim kurulu üyeleri, (ii) herhangi bir
yönetim kurulu üyesinin TTK madde
393’te sayılan yakınları (kendisinin
hukuk penceresinden : Yeni TTK’da Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı <
6762 sayılı eski kanunda yer alan şirketle işlem yapmama yasağı aynen
uygulanacaktır. Ancak eski kanundan
farklı olarak, TTK şirketle iş yapmama şartlarını tek tek sıralamıştır. Bu
doğrultuda, yukarıda sıralanan bu kişiler için şirketin kefil olması, garanti
ve teminat vermesi, bu kişilerle ilgili
olarak sorumluluk yüklenmesi ve bu
kişilerin borçlarını devralması açık bir şekilde yasaklanmıştır.
Bu hükme uyulmayarak
yönetim
kurulu
üyelerinin şirkete
borçlanmaları halinde, şirket alacaklıları,
bu yönetim kurulu üyelerinden de alacaklarını doğrudan takip edebileceklerdir.
Yönetim kurulu üyelerinin şirkete borçlanma yasağı tamamen
yeni bir düzenleme olup yukarıda
bahsi geçen TTK madde 358’in devamı niteliğinde getirilmiştir. Bu maddelerle hedeflenen şirket sermayesinin
korunması gereğidir.
Madde 395’in üçüncü fıkrasında bahsi geçen 202. maddede
sorumluluk ve hâkimiyetin
hukuka aykırı kullanılması düzenlenmiştir.
Kanun koyucu, ticaretin yürütülmesi, şirketin amacına ulaşabilmesi için şirketler
topluluğuna dahil
şirketlerin birbirlerine kefil olabilmesine, garanti verebilmesine karşı çıkmamıştır,
yukarıda yer alan işlem
yasağına istisna tanımıştır.
Ancak tabi belirtilen sorumluluk ve kefaletin hukuka aykırı kullanılması gibi kanunun
amacına aykırı olan haller mevcut olduğunda, kefalet ve garanti verilmesi
söz konusu olmayacaktır.
Bankalara ilişkin olarak ise, finansal
yapının yürütülmesi ve uygulamada
herhangi bir probleme yol açmaması için, Bankacılık Kanunundan kaynaklanan özel hükümler işlem yapma
yasağının bir istisnası olarak korunmaktadır.
Bu maddeye aykırı olarak şirkete
borçlanan veya şirketle işlem yapan
kişilere, üç yüz günden az olmamak
üzere adli para cezası verilecektir.
395. madde hükmüne göre yönetim
kurulu üyesi ya da yakınları şirkette
pay sahibiyse yukarıdaki madde hükümleri uygulanmayacaktır. Pay sahibi olan yönetim kurulu üyesi ve pay
sahibi olan yakınları şirketten borç
alırken yukarıda bahsedilen pay sahiplerinin borçlanma yasağı ile ilgili
358.madde uygulanacaktır.
Sonuç
Özetle ifade etmek gerekirse, bir anonim şirketin pay sahiplerine ya da bir
limited şirketin ortaklarına borç verebilmesi için:
1. Pay sahibinin ya da ortağın vadesi
gelmiş sermaye taahhüt borcunun olmaması gereklidir.
2. Şirketin; serbest yedek akçelerle birlikte kârının geçmiş yıl
zararlarını karşılayacak düzeyde
olması gereklidir.
Yönetim
kurulu
üyesi şirkette pay
sahibi değilse şirkete
nakit olarak borçlanamayacağı gibi, şirket bu kişiler için kefalet, garanti ve teminat
veremeyecek,
bunların
borçlarını devralamayacaktır. Aynı yasak, yönetim kulu
üyelerinin şirkette pay sahibi
olmayan yakınları için de geçerlidir.
TTK’nın yürürlüğe
girmesi ile birlikte
yönetim kurulu üyeleri ve pay sahiplerinin
sorumlulukları birçok alanda artmış olup yasalara
uymamanın cezası da
ağırlaştırılmıştır.
Bu
doğrultuda
şirketin yönetim kurulu üyeleri ve pay sahipleri, şirketin iş yapma
şartlarını açık bir şekilde
belirlemeli, yasalara uygun
davranılmasını sağlamak için
her türlü önlemi almalıdır.
Merve Çıkrıkçıoğlu
Yüksel Karkın Küçük Avukatlık Ortaklığı
33
Temmuz - Ağustos - Eylül
şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt
ve üst soyundan birinin ya da eşinin
yahut üçüncü derece dâhil üçüncü
dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından herhangi biri) ve (iii) yönetim
kurulu üyesinin ve söz konusu yakınlarının ortağı oldukları şahıs şirketleri
ve en az %20’sine katıldıkları sermaye şirketleri, şirkete nakit veya ayın
olarak borçlanamazlar.
> seyyahname : St. Petersburg
Altuğ Karabulut
Elektrik Şantiye Şefi
“Ve Neva nehrinde buzlar kızarırken
onlar bir çocuk gibi iştahlı
ve rüzgâr gibi cesur,
Kışlık Saray’a girdiler...”
Nazım Hikmet
Temmuz - Ağustos - Eylül
Petrograd, Leningrad ya da St. Petersburg mu? Bence Leningrad… Nedeni ise şehrin bu eski ismi her zaman
daha çok hoşuma gitmiştir.
34
Sizi Rusya’nın en güzel penceresinde farklı bir yolculuğa çıkartacağım.
Ruslar, 200 yıllık eski başkentlerini
sadece “Peter” diye telaffuz ederler.
Saraylar, kanallar, müzeler, görkemli
fıskiyeler, heykeller ve barok mimarisinin en göze çarpan eserleri ile dolu
bir körfez şehri desem sanırım St. Petersburg hakkında kafanızda bir tablo
oluşmaya başlayacaktır.
St. Petersburg hakkında onlarca yazı
bulabilirsiniz. Tarihini, geçmişini,
şehrin kuruluşunu ve “Peter the Great”, meşhur Çar’ın şehri nasıl özenerek planladığını birçok kaynaktan
okuyabilirsiniz. Bundan dolayı size
bunlardan bahsetmeyeceğim.
Bir Rus’un, St. Petersburg’u 5 kelime
ile anlatmasını isteseniz, size şöyle
sıralar.
Petergof (Yazlık Saray), Hermitage
(Kışlık Saray), Beyaz Geceler, Neva
Nehri ve Zenit. Kültürel ve sanatsal
dokunun içine yerleşmiş futbol tutkunu Zenit taraftarlarını hafife almayın.
Şehrin tarihi yapıları arasından, Petrovsky adasında bulunan stadyuma
ulaştığınızda ne demek istediğimi
daha iyi anlayacaksınız.
Şehrin sokaklarında dolaşırken kimin
yerli kimin turist olduğunu ellerindeki
fotoğraf makinelerinden anlayabilirsiniz. Avrupa’nın dört bir yanından
olduğu kadar Rusya’nın da çeşitli şehirlerinden gelen binlerce turisti karşınızda görebilirsiniz.
seyyahname : St. Petersburg <
Benim tercihim Neva Nehri’nin tarihi
binaları ile süslenmiş kanalları… Her
ne kadar favorim Volga olsa da, Neva
Nehri de gönlümde ayrı taht kurdu
diyebilirim.
Beyaz gecelerde Neva Nehri üzerinde tekne turu ve şehrin köprü ışıkları
gerçekten de bu şehrin en güzel hatıralarından biri olacak.
St. Petersburg’un görsel zenginliğinin
yani sıra sanatsal altyapısı ve geçmişi
de çok köklüdür. Puşkin ve Dostoyevski’nin bu şehirde kesişmesi ve en
önemli eserlerini bu şehirde üretmiş
olmaları kesinlikle bu şehrin duygusal
yoğunluğundan olsa gerek.
Puşkin aşkı uğruna düelloda hayatını
kaybetmiş ve bir kış günü St. Petersburg’da ölmüştür. Dostoyevski, Puşkin’in heykelinin açılışını yaptıktan
bir süre sonra yine kış mevsiminde
hastalanarak vefat etmiştir.
Buraya ünlüler şehri diyebiliriz; Rusya Devlet başkanları Putin ve Medvedev de yine St. Petersburgludur.
Yaz aylarının gerçekten çok keyifli olmasından dolayı beyaz geceler
döneminde Nevsky caddesindeki
kalabalık dikkatinizi çekecektir. Kafeteryaları, restoranları ve barları ile
Avrupa şehirlerini aratmayan onlarca
mekânda keyifli zaman geçirebilirsiniz tabi müzeleri gezmekten yorgun
düşmediyseniz.
müzesinden araba müzesine kadar
turistlere geniş bir yelpaze sunmaktadır.
Meşhur St.Isaac Katedrali ve Voskresenia Khristova Kilisesi şehrin en
önemli yapıtlarındandır. Aurora zırhlı
kruvazoru Nazim Hikmet`in şiirlerinde bile yerine almıştır ve hala müze
olarak Neva Nehri’nde sergilenmektedir.
Avrupa’nın 4. büyük şehri St. Petersburg’u hala ziyaret etmeyecek misiniz? Sizi 2013 yazı itibari ile açılışını
yapacağımız Pulkova Havalimanı’nda karşılamak ümidiyle…
Sevgiler
Altuğ KARABULUT
St. Petersburg’da neredeyse her şeyin
bir müzesi mevcuttur. Çikolata müzesinden tutun bisiklet müzesine, silah
Elektrik Şantiye Şefi
35
Temmuz - Ağustos - Eylül
Peki, bu şehri bu kadar merak ettiren
nedir? Beyaz geceler mi? Petergof,
meşhur altın kaplamalı fıskiyeler mi
ya da Dünya’nın sayılı müzelerinden
Hermitage mi?
> edebi köşe : Neşet Ertaş
Hakkı Önem
Koordinatör
Elektrik İşleri - Rusya
Proje Yönetim Departmanı
Bir saz, söz ve ses ustası
Neşet Ertaş
Neşet Ertaş türkü demek; binlerce yıldır söylenen ve
söylenecek olan...
Temmuz - Ağustos - Eylül
Neşet Ertaş bağlama demek; binlerce yıldır çalınan
ve çalınacak olan...
36
edebi köşe : Neşet Ertaş <
Sevgili Okuyucular,
Çocukluğu
Babası saz ustası Muharrem Ertaş,
annesi Döne hanımdır. Annesinin
ölümünden sonra babası ve kardeşleriyle birlikte köye yerleşmişlerdir ve
çocukluğu bu köyde geçmiştir.
[1] Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce
keman, sonra da bağlama çalmayı
öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile
birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile
çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler.
Kendi ifadesi ile bunu şu şekilde ifade
eder; “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.”
Sanat Çalışmaları
Neşet Ertaş, 1950’li yılların sonunda
İstanbul’a gelerek ilk plağını “Neden
Garip Garip Ötersin Bülbül” adı ile
babası Muharrem Ertaş’a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak,
kaset ve halk konserleri takip eder.
Daha sonra Neşet Ertaş Ankara’ya
yerleşir. Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya’ya gider. Çocuklarının
eğitimi ve sanatsal çalışmalarından
dolayı uzun bir süre Almanya’da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul’da
verdiği konserle sahne hayatına geri
dönmüştür.
Demirel zamanında kendisine sunulan ‘devlet sanatçılığı’ ünvanını; “O
dönem Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana
teklif edildi. Ben, ‘hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’
diyerek teklifi kabul etmedim. Ben
halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün
hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da
bu kültüre hizmet eden ecdadımız
adına aldım.” diyerek geri çevirmiştir.[3] Halk bu tavra destek vermiş ve
Neşet Ertaş adeta yaşayan bir efsane
olmuştur. Unesco tarafından yaşayan
insan hazinesi kabul edilen Ertaş,
25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet
konservatuarı tarafından fahri doktora
ödülüne layık görülmüştür.
25 Eylül 2012 tarihinde İzmir’de tedavi gördüğü hastanede ileri evrede
prostat kanseri nedeniyle yaşamını
yitirmiştir.
37
Temmuz - Ağustos - Eylül
Bu sayımızda, herkesin hayatında belirli dönemlerine dem vurmuş türkülerin sesi, “Bozkırın Tezenesi” Neşet
Ertaş’ı ağırlayacağız. Ülkemizin sayıları tükenmekte olan halk ozanlarından olan üstat, türküleri sesi ve kişiliğiyle herkese kendini sevdirmiştir.
Hatta devlet sanatçılığını reddederek
halkın sanatçısı olmayı kabullenmiş.
Halkın sesini, duygularını türkülere
dökmüştür.Söylenecek o kadar çok
şey var fakat Neşet Ertaş’ı anlatmaya
kelimeler,satırlar ve paragaflar yetmez.Onu dinlemek, onu hissetmek
ve en önemlisi anlamak lazım.Keyifle
okumanız dileğiyle, sevgiyle kalın
> edebi köşe : Neşet Ertaş
Eserlerinden Bazıları
Veda
Hapisanelere Güneş Doğmuyor
Tükendi ömrümün çoğu gidiyor
Cahil ömrüm geldi geçti yel gibi
Sevdiğim uzaktan seyir ediyor
Beni görüp bakınıyor el gibi
Hapisanelere güneş doğmuyor
Geçiyo bu ömrüm de günüm dolmuyor
Eşim dostum hiç yanıma gelmiyor
Yok mu hapisane beni arayan
Bu zındanda ölem can gardiyan
Geçti günler, yıllar, ömürse doldu
Giden gitti bilmem geri ne kaldı
Ömrümün baharı sarardı soldu
Yandı kaldı garip bağrım çöl gibi
Veren, geri almak için gözlüyo
Her an her saniye beni izliyo
Garip bağrım için için sızlıyo
Sazımda inleyen sırma tel gibi
Uzun yoldan gelmiş gibi yorgunum
Ne kimseye küskün ne de dargınım
Bir ahu gözlüye candan vurgunum
Garip gönlüm kapısında kul gibi
Acem Kızı
Çırpınıp da şan ovaya çıkınca
Eylen şan ovada kal Acem Kızı
Uğrun uğrun kaş altında bakarken
Can telef ediyor gül Acem Kızı
Temmuz - Ağustos - Eylül
Seni saran oğlan neylesin mal
Yumdukça gözünden döker mercanı
Burnu fındık ağız kahve fincanı
Şeker mi şerbet mi bal Acem Kızı
38
Birer birer yoklamayı yaparlar
Akşam olur kapıları kaparlar
Bitmiyo geceler, olmaz sabahlar
Yok mu hapisane beni arayan
Bu zındanda ölem can gardiyan
Anamdan doğalı garip kalmışım
Acı hapisane aha genç yaşım
Benim zındanlarda neydi işim
Yok mu hapisane beni arayan
Bu zındanda ölem can gardiyan
Ahu Gözlerini Sevdiğim
Ahu gözlerini sevdiğim dilber
Sana bir sözüm var diyemiyorum
Sırrımı ellere veremiyorum
Derdimi ellere diyemiyorum
Helal olsun al yanaktan aldığım
El uzatıp gonca gülün derdiğim
İnce belini tatlı dilini sevdiğim
Kırılsın kollarım duramıyorum
Al yanaktan aldıracağım azıktır
Tarama zülfünü gönlüm bozuktur
Öksüzüm garibim bana yazıktır
Destursuz yanına varamıyorum
edebi köşe : Neşet Ertaş <
Neredesin Sen
Evvelim Sensin
Şu garip halimden bilen işveli nazlı
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Cahildim dünyanın rengine kandım
Hayale aldandım boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım
Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyo
Hiç bir tabip bu yarama melhem olmuyo
Boynu bükük bir Garibim yüzüm gülmüyo
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Sözüm yok şu benden kırıldığına
Gidip başka dala sarıldığına
Gönlüm inanmıyor ayrıldığına
Gözyaşım sen oldun kahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Garibim can yıkıp gönül kırmadım
Senden ayrı ben bir mekan kurmadım
Daha bir gönüle ikrar vermedim
Batınım sen oldun zahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
39
Temmuz - Ağustos - Eylül
Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen
Bütün dertlerim anlayıp gönlümü bilen
Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
> yelken dünyası : Yelken mi Dediniz?
Eser İnce
Skipper
Yelken mi Dediniz?
Her sporun insana kattığı değerler önemlidir. Ama yelkenin ki bir başka....
Temmuz - Ağustos - Eylül
Yaşınız ne olursa olsun, sizinle bütünleşmiş sıkıntılı pek çok yönünüzü terbiye eder, gerçek hayattan ve onun zorluklarından daha karmaşık, çözüm gerektiren durumlarla karşılaşırsınız, dahası bunların üstesinden aslında ne kadar da
kolay gelebildiğinizi keşfeder, keyiflenirsiniz. Vücudunuz heyecan ile mutluluk arasında gider gelir. Beyninizi kemiren
onca sorun uçup gider, sadece ve sadece yaptığınız işe odaklanırsınız.
Saner GÜLSÖKEN
(2010 Bodrum Kış Trofesi)
40
yelken dünyası : Yelken mi Dediniz? <
Cem HASANOĞLU
(2009 Güney Yarışı Alaçatı)
Son yıllarda yelken kurslarının şirket
çalışanlarına yönelik eğitimlerini artırması, sponsor olarak yelken yarışlarına destek veren firmaların çoğal-
ması, kendi yelken ekiplerini kurarak
yarışan pek çok marka, bunun kanıtı
değil mi?
Dahası var! Yelken insanın beyninde
yerleşmiş bir dolu bilgiyi kullanmasını sağlar, özgüveni geliştirir, konsantrasyon ve sabrı kuvvetlendirir, fiziksel
ve duygusal gelişimi artırır, sorumluluk kazandırır.
Deniz’in ve rüzgârın ne kadar korkunç olabileceğini ama kurallarına
uyarsak aşabileceğimizi öğretir.
Bu nedenle çocuklarımızı hayata hazırlarken mutlaka bir zaman diliminde onları yelken ile tanıştırmalı, bu
deneyimleri aşılamalıyız.
Sizlere gelecek sayılarda, uluslararası
organizasyonlarda derece alan gençlerle de görüşüp düşüncelerini aktarmaya çalışacağım. Umarım severek
takip edersiniz!
Kolayına rüzgârlarınızın olması dileğiyle!
Eser İnce
Tüm bu saydıklarım aslında hayatımızın en değerli taşları değil mi?
Skipper
41
Temmuz - Ağustos - Eylül
Dünyanın en zor işi insanların bir
araya gelip, uyumlu bir çalışmadan
sonuç çıkarabilmeleridir. Herkesin
mükemmel olması beklenemez ama
uyum, istek ve güvenilir olmak ekip
ruhuna hayat verir. Egonuzu kontrol
altına alır, küçücük bir alan içerisinde
onca insan tek bir amaca yönelirsiniz. Bir ekibin başarısı, arkadaşınızın
beden dilini anlayıp, gözlerinizle konuşmaya başladığınız zaman en üst
seviyeye ulaşmış demektir.
> basında biz
Temmuz - Ağustos - Eylül
Yönetim Kurulu Başkanımız Sn.Kemal Kızılhan, SKY Türk 360 kanalında Emlak Kulisi isimli programa canlı
yayın konuğu oldu. Programda yüksek binalar ve binaların mekaniği hakkında konuşuldu.
Yönetim Kurulu Başkanımız Sn.Kemal Kızılhan, Bloomberg HT kanalında İş Gezisi isimli programa konuk oldu.
Programda teknik müteahhitlik sektörü ve AE Arma-Elektropanç hakkında konuşuldu.
42
43
Temmuz - Ağustos - Eylül
basında biz <
> AE Ailesinden
Imtech EureKa Takımı İstanbul’da
Imtech’in bulunduğu ülkelerdeki şirketleri arasında sinerji ve kooperatif
çalışmalar için 5 yıl önce kurulan takım, Hans de Groot liderliğinde yılda
bir kez, seçilen bir ülkede bir araya
gelmektedir. Bunun dışında yılda iki
kez Telepresence aracılığı ile buluşmaktadır. AE Arma–Elektropanç, Imtech ailesindeki ilk yılında EureKa
takımını The Marmara Hotel de ağırlamıştır.
Takımın genel misyonu;
Imtech bölümleri ve ülkeleri arası
Ortak müşterilerine stratejik çözümler sunmak
Çok yönlü ilişkiler kurarak sürdürülebilirliği sağlamak
İçte oluşmuş müşteri ve marketlerini
uluslararası platforma taşımak
EureKa Takımı vasıtası ile ülkeler kendi aralarında işbirliğini, referans paylaşımını sağlamakta ve özel uzmanlık
konularında, örneğin Enerji Verimliliği ve Stadyumlar, müşterilerine uluslararası organizasyonlar sağlamaktadır. İlkini Kasım ayında, Hamburg’da
“Enerji Verimliliği” üzerine yapmıştır.
Eylül ayında gerçekleşen Türkiye’deki
toplantıda, AE Arma-Elektropanç’ın
bulunduğu pazarlar, takımdaki Almanya, İngiltere, Hollanda, Belçika,
İspanya ve İskandinavya üyelerine
tanıtılmıştır. DataCenter, Sağlık, Oil&Gas ve Elektrik Santralleri gibi Imetch’in uzmanlık alanında bulunan
konularında işbirliği için çağrıda bulunulmuştur.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Takımın ilerleyen günler için ele aldığı konular; Imtech Sales Academy,
CleanTech, SmartCities ve Otomotiv
Sektöründe Elektrikli Araçlardır.
44
45
Temmuz - Ağustos - Eylül
AE Ailesinden <
> AE Ailesinden
Aramıza Hoş Geldiniz
İstanbul Merkez ofisimizde çalışan Mali İşler & Finans
Departmanı Müdürü Sn. Aydın Töremen’in 17 Ağustos
2012 Cuma günü biricik oğlu Kuzey Deniz dünyaya geldi. Töremen ailesini tebrik ediyoruz.
Temmuz - Ağustos - Eylül
İstanbul Merkez ofis, IT Departmanı çalışanımız
Kubilay Karaman’ın 8 Ağustos 2012 Çarşamba günü biricik kızı Meriç dünyaya geldi. Karaman ailesini tebrik
ediyoruz.
46
AE Ailesinden <
Mutluluklar Dileriz
Merkez depo çalışanlarımızdan, Veysel Algın
dünya evine girdi. Kendisi ve eşi Şeyma Hanım’a
AE ailesi olarak bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
47
Temmuz - Ağustos - Eylül
Birleşik Arap Emirlikleri ofisimizde çalışan İnsan
Kaynakları departmanı çalışanı Sn. Hazem Saber
dünya evine girdi. Kendisi ve eşini tebrik ediyor,
bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
> AE Ailesinden
Yönetim Kurulu Başkanımız
Sn. Kemal Kızılhan’ın kayınpederi,
Yusuf Kurtulmuş
vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet
kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
Yönetim Kurulu Üyemiz
Sn. Hasan İnce’nin babası,
Osman İnce
vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet
kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
Yönetim Kurulu Üyemiz
Sn. Asım Çoşkun’un yengesi,
Güler Çoşkun
Temmuz - Ağustos - Eylül
vefat etmiştir. Merhumeye Allah’tan rahmet
kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
48

Similar documents

tıklayınız. - TAV Havalimanları

tıklayınız. - TAV Havalimanları and you may also relax at Yoga or Pilates lessons.

More information

TR21 TRAKYA BÖLGE PLANI Tekirdağ, Edirne, Kırklareli 2010

TR21 TRAKYA BÖLGE PLANI Tekirdağ, Edirne, Kırklareli 2010 ve birliklerin sayısı oldukça yüksek olmakla birlikte, bu üretici örgütlerinin işlevsel açıdan daha etkin hale gelebilmesi için kurumsallaşma düzeylerinin geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Ek...

More information