HER ìEY ñSTñHDAM ñÇñN
Transcription
HER ìEY ñSTñHDAM ñÇñN
SAYI/NUMBER:87 NñSAN/APRIL 2010 ISSN1303-8494 YIL/YEAR:8 www.ito.org.tr ñSTANBUL TñCARET ODASI’NIN AYLIK YAYINIDIR-A MONTHLY PUBLICATION OF ISTANBUL CHAMBER OF COMMERCE Geliíen teknoloji, ardÜnda çöp yÜðÜnÜ bÜrakÜyor A junk heap behind developing technology Gençlerin üçte biri kendi iíini kurmak istiyor One-third of the young want to start their own business Türk íirketleri 61 ülkede 72 bin kiíiye ií saðlÜyor Turkish enterprises provide employment for 72 thousand people in 61 countries HER ìEY ñSTñHDAM ALL-OUT EFFORTS FOR EMPLOYMENT ñÇñN BAìKAN’DAN-FROM THE PRESIDENT ñstihdamÜ artÜracak her önlem, demokrasimizi daha da güçlendirecektir Each step to be taken to increase the rate of employment will strengthen our democracy further Hükümetin aldÜðÜ önlemlere raðmen iísizlik, en önemli toplumsal ve ekonomik sorunumuz. Türkiye ñstatistik Kurumu (TÜñK) geçen yÜlÜn iísizlik oranÜnÜ yüzde 14 olarak açÜkladÜ. ñísizlik sorununun çözülmesi için son dönemde gerek hükümet gerekse çeíitli sektörlerde çözüm arayÜílarÜ hÜzlandÜ. Örneðin UlaítÜrma BakanlÜðÜ özürlülerin çaðrÜ merkezlerinde çalÜímasÜ için örnek bir proje baílattÜ. Sanayi ve Ticaret BakanlÜðÜ ise tersine beyin göçü projesini hayata geçirdi. AyrÜca Ak Parti Ekonomi ñíleri BaíkanlÜðÜ tarafÜndan hazÜrlanan yeni bir ñstihdam ProgramÜ, tartÜímaya açÜldÜ. Bu proje hayata geçirildiði takdirde bir yÜlda 900 bin kiíiye ií hedefleniyor. Yine bankacÜlÜk sektöründe de íube sayÜsÜnda artÜí ile birlikte bu yÜl 10 bin ek istihdam bekleniyor. Çözüm arayÜíÜna giren kurumlardan biri de baílattÜðÜ Mesleki Eðitim Seferberliði ile ñTO oldu. Memnuniyetle görüyoruz ki, hem gençleri ií sahibi yapacak hem de reel kesimin nitelikli iígücünü karíÜlayacak bu çalÜímalarÜmÜzÜn sonuçlarÜnÜ alÜyoruz. ñstanbul ñl Özel ñdaresi, ñstanbul ñl Milli Eðitim Müdürlüðü ortak giriíimiyle hayata geçirdiðimiz Mesleki ve Teknik Eðitim KurslarÜ Projesi’ne (ÖZñMEK) ñí-Kur da katÜldÜ. Bu proje uyarÜnca baílangÜçta 500 kiíinin katÜlmasÜnÜ öngörüyorduk. Ancak beklenmedik taleple karíÜlaíÜnca, biz de projeyi 2011’e kadar toplam 30 bin kiíiyi eðitecek íekilde geniílettik. Umuyoruz ki, bu rakam, 3 yÜl içinde 50 bini de geçecek. Bu noktada asÜl ihtiyacÜmÜz olan íey, bütün bu arayÜílarÜ bir potada harmanlayacak siyasi irade ve toplumsal kararlÜlÜk. Biliyorsunuz, önümüzde, Türkiye'nin ihtiyaç duyduðu deðiíiklikleri içeren bir Anayasa deðiíikliði süreci var. Dileriz bu süreç istihdam artÜíÜ çabalarÜ ile birlikte yürütülür. Hepimiz bu deðiíim sürecinde, FransÜz yazarÜ Andre Maurois’un “ÇalÜíma; sÜkÜntÜyÜ, kötülüðü ve yoksulluðu uzaklaítÜrÜr” sözünü hatÜrdan çÜkarmamalÜyÜz. ñnanÜyoruz ki ülkemizde istihdamÜn artÜíÜnÜ saðlayacak her adÜm, demokrasimizi daha da pekiítirecektir. Despite the measures introduced by the government, unemployment is still the most important social and economic problem of ours considering that the Turkish Statistical Institute (TURKSTAT) announced last year’s rate of unemployment as 14 percent. Efforts for resolution of unemployment issue by the government as well as by various sectors have recently been intensified. The Ministry of Transport, for instance, has launched an exemplary project for employment of the disabled at call centres. The Ministry of Industry and Trade, on the other hand, introduced another project to reverse the brain drain. In addition, a new Employment Report drafted by the Department of Economic Affairs of Ak Party was opened for discussion. 900,000 jobs will be created in a year’s time if this project were to be implemented. This year, additional 10,000 people are expected to find jobs by an increase in the number of branch offices in banking sector. With the launch of its Vocational Training Campaign, ICOC is one of the organizations that search for solutions. We happily note that we have already begun getting results of our efforts which will help young people acquire professions; this will also meet the need for skilled labour by the real economy. Turkish Employment Agency (ñí-Kur) has also joined the Free Vocational and Technical Training Courses Project (ÖZñMEK) which we have implemented in cooperation with the Istanbul Provincial Special Administration and Istanbul Provincial National Education Directorate. We initially envisaged the enrolment of 500 people within the scope of this project. Faced with an unusual demand, however, we have expanded the project so as to cover 30,000 people by 2011 within the training project. We hope that the number of people to get covered will exceed 50,000 in 3 years’ time. What we need at this point is political will and social determination which will blend all these efforts in a single pot. As you know, we have in front of us a process of amendment to the Constitution which contains the necessary amendments that Turkey needs. We wish that this process is carried out together with the efforts for increasing the rate of employment. In this transformation process we must all keep in mind the saying of the French author Andre Maurois that “Working takes away distress, harm and poverty”. We believe that each step to be taken to increase the rate of employment will consolidate our democracy further. DR. MURAT YALÇINTAì ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 -1- ñÇñNDEKñL SAYI/NUMBER NñSAN/APRIL 2010 ñstanbul Ticaret OdasÜ AdÜna ñmtiyaz Sahibi Owner on Behalf of the ñstanbul Chamber of Commerce 87 Dr. Murat YalçÜntaí Genel YayÜn Koordinatörü ve Sorumlu YazÜ ñíleri Müdürü Puplications Coordinator and Editor-in-Chief Dr. Cengiz Ersun ñTO YayÜnlar Koordinatörü ICOC Puplications Coordinator ñsmail ìen YayÜn Kurulu Publishing Committee Dr. Cengiz Ersun Selçuk Tayfun Ok Kenan Öztekin ìefik Memií Zeliha Aslan Tamer Çerçi Genel YayÜn Yönetmeni Executive Editor Zeliha Aslan Haber Koordinatörü News Coordinator Tamer Çerçi Haber Merkezi Pres Department Reporters Dilek Ülker, Soyhan Alpaslan, ñlker Baíöz, Canan Bilgin, Nuran ÇapkÜn, Yahya Gül, Dilíah Keflioðlu, Nalan Söylemez, Fedai YÜldÜrÜm YÜldÜrÜm Adres / Address ñSTANBUL TñCARET ODASI ñSTANBUL CHAMBER OF COMMERCE, Reíadiye Cad. Eminönü-ñstanbul / Turkey Telefon numaralarÜ / Telephone numbers 0 212 455 60 00 (44 lines) BasÜn YayÜn ìubesi / Press Department Tel: 0 212 455 61 20 Fax: 0 212 513 83 11 Internet: www.ito.org.tr TasarÜm / Design Taze Ajans 0 212 603 08 33 www.tazeajans.com BaskÜ / Publishing ìan Ofset Tel: 0 212 289 24 24 YayÜn Türü: Yerel Süreli YayÜn YayÜn Tarihi:08.04.2010 Bu dergi içeriðindeki tüm yazÜ ve resimler, kaynak gösterilmeksizin ve izin alÜnmaksÜzÜn kullanÜlamaz. Tüm yazÜlarÜn sorumluluðu yazarlarÜna aittir. The contents of this magazine may be repoduced by mentioning the source all responsibility of the views expressed and pictures published in this Review belong to the authors of the articles 14 4 Dericiler markalaímayÜ tartÜítÜ “Branding” discussions by the leather industrialists Almanya tÜp, otomotiv ve enerjide iíbirliði arÜyor arÜyor Germany in pursuit of cooperation in medicine, automotive and energy energy AVM’lerin 2010’da ciro beklentisi 25 milyar TL 25 Billion try the shopping malls turnover expectations for 201 2010 0 E-devlet’e çabuk alÜítÜk E-devlet’ Getting quickly used to the e-government Temiz üretim yüzde 50 kâr getiriyo getiriyorr Clean production yields 50 percent profits Fas’ta satÜlanlarÜn yüzde 70’i Türk malÜ mal 70 Percent of products sold in morocco are made in Turke Turkeyy SaðlÜk çalÜítayÜnÜ ñTO düzenleyece düzenleyecekk Health workshop to be held by ICOC Türkiye modanÜn yeni adresi olabilir Turkey a new centre for fashion Pakistan’da yeni ií fÜrsatlarÜ Pakistan’ New business opportunities in Pakistan Nijerya’daki yatÜrÜmlarÜnÜzÜ Nijerya’ yatÜrÜmlarÜnÜzÜn takipçisi olacaðÜz We will follow up our investments in Nigeria ñTO’dan, dünya íampiyonu bilardo Türk Milli TakÜmÜ’na destek ICOC supporting the Turkish national billiards team kuralÜm Özbekistan’la ticaret köprüsü kuralÜ A bridge with Uzbekistan over trad tradee Teknopark ñstanbul’u yönetecek imzalar atÜldÜ atÜld The signatures for Teknopark ñstanbul ready are ready 14 KAPAK-COVER Her íey istihdam içi içinn All-out efforts for employment 22 HABER-NEWS Doðrudan satÜí büyüyerek iísizliðe çare oluyo oluyorr Direct sale increasingly becomes a remedy for unemploymen unemploymentt 28 HABER-NEWS Türk íirketleri 61 ülkede 72 bin kiíiye ií saðlÜyo saðlÜyorr Turkish enterprises provide employment for 72 thousand people in 61 countries 34 EïñTñM-EDUCATION Gençlerin üçte biri kendi iíini kurmak istiyor istiyor One-third of the young want to start their own busines businesss 40 ANALñZ-ANALYSIS Türkiye’’nin bir barÜí ve ekonomi Türkiye ekonomikk güç olarak yükseliíi (II (II)) The rise of Turkey as a peace and economic power house (II) (II) 28 LER-CONTENTS 52 34 42 TEKSTñL-TEXTILE Merter’in yeni hedefi Irak ve Sudan pazar pazarÜ Iraqi and Sudanese markets are the new targets of Merte Merterr 46 66 ETKñNLñK-ACTIVITY Japon apon kültürün kültürünüü tanÜma ve anlama yÜl yÜlÜ Year of knowing and comprehending Japanese culture culture 70 TURñZM-TOURISM 18 ülkede 42 tesis ve 23 bin yataðÜmÜz var We have 42 facilities facilities and 23,000 beds in 18 countries countries 75 ñSTANBUL SARAYLARIñSTANBUL'S PALACES TopkapÜ SarayÜ SarayÜ, on bin yÜllÜk ñran Medeniyeti Medeniyeti’’ni aðÜrladÜ TopkapÜ Palace has hosted the 10,000-year old IranÜan Civilisation Civilisation KAYBOLAN MESLEKLERDIMINISHING PROFESSIONS Nerede íimdi o anlÜ íanlÜ lostracÜlar? lostracÜlar? Where are those glorious shoeblacks now? 46 HEDEF SEKTÖR-TARGET SECTOR Biraz iraz deste destekk düny dünyaa liderliðin liderliðini getirir A little support to win the world leadership leadershi p 52 TEKNOLOJñ-TECHNOLOGY Geliíen teknoloji ardÜnda bir çöp yÜðÜnÜ bÜrakÜyor bÜrakÜyor A junk heap behind developing technologyy technolog 56 AB AJANDASI-EU AGENDA 60 milyar Euro Euro’’luk maliyete hazÜr olun Be prepared for a cost of 60 billion euro euross 80 RÖPORTAJ-INTERVIEW Ekonomik geliíimin yeni lokomotifi: STK’larr STK’la The new locomotive for economic development: NGO’s 86 62 SEKTÖREL AÇIKOTURUMSECTORAL OPEN FORUM SaðlÜkta SaðlÜ ta özel sektörün önü açÜlmalÜ Encouraging the private health care sector ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 80 90 VERGñ-TAX E-fatura fatura uygulamasÜ E-invoice application application 93 KñTAPLIK-BOOKSHELF 94 EKONOMñK VERñLERECONOMIC INDICATORS 96 ADRESLER-ADDRESSES -3- ñTO’DAN HABERLER NEWS FROM ICOC DERñCñLER MARKALAìMAYI TARTIìTI “BRANDING” DISCUSSIONS BY THE LEATHER INDUSTRIALISTS yÜllarda ise olumlu deðiíimlerin yaíandÜðÜnÜ kaydetti. ñTO AyakkabÜ ve Yan Sanayi, ñmalat ve SatÜcÜlarÜ ile Deri ve Kürk Meslek Komiteleri, ‘marka olmaya’ destek vermek amacÜyla ortaklaía bir zümre toplantÜsÜ düzenledi. ñTO Meclis Salonu’nda düzenlenen toplantÜda, sektördeki firmalarÜn dünya genelinde nasÜl marka olabileceði tartÜíÜldÜ. ToplantÜnÜn oturum baíkanlÜðÜnÜ yürüten Türkiye AyakkabÜ Sektörü AraítÜrma, Geliítirme ve Eðitim VakfÜ (TASEV) BaíkanÜ YalçÜn Egemen, ayakkabÜ sektörünün geçmií yÜllarda 400 milyon çift ayakkabÜ üretme kapasitesinin, özellikle Uzakdoðu’dan gelen ürünlerin de etkisiyle 200 milyona düítüðünü hatÜrlattÜ. Egemen, ancak son ToplantÜnÜn açÜlÜí konuímasÜnÜ yapan ñTO Yönetim Kurulu Üyesi ñsrafil Kuralay ise markayÜ çocuða benzeterek, “NasÜl ki, bir çocuða verilen isim onu hayatÜ boyunca tanÜmlÜyorsa marka da uzun süreler kendini taíÜyabilmeli” dedi. MarkanÜn kaliteli üretim, daðÜtÜm ve pazarlama ile desteklenmesi gerektiðini vurgulayan “Deri ve ayakkabÜ sektöründe bu gayreti görmek bizi sevindiriyor” dedi. ICOC Shoes and Accessories, Manufacturers and Dealers, and Leather and Fur Professional Committees have convened at a joint meeting with the aim of supporting the ‘brand making’. During the meeting, held at the ICOC Assembly Hall, the companies in the sector have discussed the matter of becoming world-wide brands. YalçÜn Egemen, the Chairman of Turkish Shoes Sector Research, Development and Training Foundation (TASEV), the chairman of the meeting, has reminded that while the shoe sector had a production capacity of 400 pairs annually in the past, this figure has fallen to 200 million pairs with the impact of the products imported from the Far East. However from Egemen has remarked, that progress has been recorded in the recent years. In the opening speech of the meeting, ICOC Board Member ñsrafil Kuralay, approximating the brand to a child, has said: “Just as the name given to a child is identifying it for the rest of its life, the brand name must be also able to carry itself.” Kuralay, emphasising that the brand name must be supported with quality manufacturing, distribution and marketing, has added further: “We are grateful to see these efforts in the leather and shoes sector.” ALMANYA TIP, OTOMOTñV VE ENERJñDE ñìBñRLñïñ ARIYOR GERMANY IN PURSUIT OF COOPERATION IN MEDICINE, AUTOMOTIVE AND ENERGY Alman ií adamlarÜ ñTO’yu ziyaret etti. Almanya’nÜn Bavyera Eyaleti Ekonomi BakanÜ Martin Zeil’in, 30 kiíilik ekonomi heyetiyle birlikte gerçekleítirdiði Türkiye ziyareti kapsamÜnda ñTO ile de temaslarda bulunan Alman ií adamlarÜ, ñTO Baíkan YardÜmcÜsÜ Dursun Topçu ile görüítü. Almanya’da yaíayan 2.7 milyon Türk’ten 72 bininin giriíimci olduðunu dile getiren Topçu, bu giriíimcilerin 8 milyar Euro’luk yatÜrÜm gerçekleítirdiðini kaydetti. Topçu, Bavyera Eyaleti’nde 230 bin Türk’ün yaíadÜðÜnÜ söyleyerek, -4- “2008’de Türkiye’nin Bavyera’ya ithalatÜ 1.7 milyar Euro, ihracatÜ da 2.2 milyar Euro civarÜnda. Türkiye, 4 milyar Euro’ya ulaían ticaret hacmi ile Bavyera’nÜn en büyük 20 ticari ortaðÜ arasÜnda yer alÜyor” dedi. Bavyera’lÜ iíadamlarÜ tÜp, otomotiv ve enerjide iíbirliðine açÜk olduklarÜnÜ söylediler. German businessmen have visited ICOC. Within the scope of the visit of Martin Zeil, Minister of Economic Affairs of German State of Bavaria, and the accompanying delegation of 30 businessmen to Turkey, German businessmen have met with ICOC Vice President Dursun Topçu. Topçu, stating that 72,000 out of the 2.7 million Turks living in Germany have become entrepreneurs, has informed that these entrepreneurs are accounting for investments to the amount of 8 billion Euros. Pointing out that 230,000 Turks live in the State of Bavaria, Topçu has added: “The imports from Bavaria were around 1.7 billion Euros with Turkish exports standing at 2.2 billion Euros in 2008. With trade volumes reaching 4 billion Euros, Turkey ranks among the top 20 trading partners of Bavaria.” Bavarian businessmen have stated that they are open for cooperation in the area of medicine, automotive and energy. energy. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 AVM’LERñN 2010’DA CñRO BEKLENTñSñ 25 MñLYAR TL 25 BILLION TRY THE SHOPPING MALLS TURNOVER EXPECTATIONS FOR 2010 AlÜíverií Merkezi YatÜrÜmcÜlarÜ Derneði’nin (AYD) ikincisini düzenlediði ‘AVM YatÜrÜmlarÜ KonferansÜ’nda konuían ñTO BaíkanÜ Dr. Murat YalçÜntaí, sektörün 2010 ciro beklentisinin 25 milyar TL olduðunu söyledi. YalnçÜntaí, “Herkes aynÜ geminin içinde. Bu gemi ne kadar iyi yüzerse hepimiz iyi yüzeceðiz. AVM konsepti bize yeni bir konsept deðil. AslÜnda AVM konsepti bizde olan bir konsept. KapalÜçaríÜ, MÜsÜr ÇaríÜsÜ, AVM’lerin ilk örnekleridir. Bugünkü AVM’ler de OsmanlÜ’daki klasik çaríÜnÜn modernize edilmií hali. Bu modernizasyon devam ederken her zaman dengeyi korumak lazÜm” diye konuítu. ICOC President Dr. Murat YalçÜntaí, speaking at the second ‘AVM Investments Conference’, organised by the Shopping Centre Investors’ Association (AYD), has said that the sector’s turnover expectation for 2010 is 25 billion TRY. YalçÜntaí has said: “Everybody is on the same boat. We will all be swimming well in as much as this boat is floating. The AVM concept is not new to us. Actually, the AVM concept is a concept which we had. The Grand Bazaar and the Egyptian Bazaar are the first examples of AVM. Today’s AVMs are also modernised versions of classical centres of the Ottoman Empire. It is always necessary to maintain the balance while continuing modernising.” E-DEVLET’E ÇABUK ALIìTIK GETTING QUICKLY USED TO THE E-GOVERNMENT KOBñ’lere yönelik majör e-devlet ñTO’da gerçekleítirilen bir seminerde tartÜíÜldÜ. ñTO Müíaviri Dr. Veysi Sevið’in baíkanlÜðÜnÜ yaptÜðÜ birinci oturumda konuían Tüketicinin ve Rekabetin KorunmasÜ Genel Müdürlüðü ìube Müdürü Murat Gülgör, e-satÜí sonrasÜ yeterlilik belgesi baívurusunun internet ortamÜndan nasÜl yapÜldÜðÜnÜ ve e-garanti belgesini anlattÜ. UygulamanÜn avantajlarÜna deðinen Gülgör, “2008 baíÜ ve 2009 sonu arasÜnda 107 bin 500 iílem için 5 milyon adet imza ve paraf atÜldÜ. ñílemlerin internetten yapÜlmasÜ neticesinde noter ücretinden de 11 milyon TL tasarruf saðlandÜ” dedi. Vergi Dairesi Otomasyon Projesi (VEDOP) hakkÜnda ayrÜntÜlÜ bilgi veren Gelir ñdaresi Grup BaíkanÜ Arif YÜldÜrÜm ise Temel VEDOP UygulamalarÜ, Web TabanlÜ Vergi Dairesi Otomasyonu, e-Beyanname, EBTñS ve e-Tahsilat, Internet Vergi Dairesi, Sanal POS Entegrasyonu, Web Servis Hizmetleri ve Elektronik Fatura ÇalÜímalarÜnÜn mevcut durumuna iliíkin açÜklamada bulundu. Ankara merkezle anlÜk olarak iílem yapan 449 vergi dairesi bulunduðunu söyleyen YÜldÜrÜm, “Türkiye’nin sÜnÜrlarÜ içinde otomasyonun gitmediði yer yok” dedi. The major e-Government application targeting SMEs has been promoted at a seminar held at ICOC. Murat Gülgör, Branch Director at ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 the General Directorate of Consumer and Competition Protection, speaking at the first session chaired by ICOC Public Accountant Dr. Veysi Sevið, has provided information regarding the on-line application for compliance certificate for after sale and the e-guarantee document. Elaborating on the advantages of the application, Gülgör has said: “5 million signatures were appended in 107,500 transactions between the beginning of 2008 and the end of 2009. 11 million TRY in savings from notary public fees were realised as a result of the transaction carried out over the internet.” Providing detailed information regarding the Tax Office Automation Project (VEDOP), Arif YÜldÜrÜm, the Chairman of Revenue Administration Group, talked about the current status of Basic VEDOP Applications, Web-based Tax Office Automation, e-Declaration, EBTñS and e-Collection, Internet Tax Office, Virtual POS Integration, Web Services and Electronic Invoice Works. YÜldÜrÜm, reminding that there are 449 tax offices with instant access to the headquarters in Ankara, has told: “There is no place left in Turkey where the automation has not penetrated.” -5- ñTO’DAN HABERLER NEWS FROM ICOC TEMñZ ÜRETñM YÜZDE 50 KÂR GETñRñYOR CLEAN PRODUCTION YIELDS 50 PERCENT PROFITS görevini bu toplantÜlarla gerçekleítirdiðini dile getirdi. Yeíil ií-temiz üretimin boyutlarÜ ñTO Avrupa Birliði (AB) Bilgi Merkezi’nin düzenlediði ‘Temiz Üretim ve Sürdürülebilir Tüketim’ konulu seminerde, tartÜíÜldÜ. ñTO Yönetim Kurulu Üyesi Muhammet Yenel, açÜlÜí konuímasÜnÜ yaparken, bugün 1 trilyon dolar olan bu pazarÜn 2020 yÜlÜnda 2 trilyon dolara çÜkacaðÜna dikkat çekti. “FirmalarÜmÜzÜn yeíil pazarda rekabet edebilir hale getirilmeleri maliyetli bir süreçtir ama birçok faydayÜ da beraberinde taíÜmaktadÜr. Türkiye’nin bu süreci hem kamu hem de özel sektör olarak saðlÜklÜ bir íekilde deðerlendirmesi gerekir” diyen Yenel, ñTO’nun farkÜndalÜk saðlayarak bilinçlendirmek ñngiltere-Türkiye Çevre Derneði’nden (UTES) Kumru AdanalÜ, iklim deðiíikliði konusunda Türkiye’deki firmalarÜn farkÜndalÜðÜnÜn artÜrÜlmasÜ için yaptÜklarÜ çalÜímalarÜ anlattÜ. AdanalÜ, yeíil uygulamalarda ciddi çalÜímalar yapan firmalarÜn ñtalya, ñspanya ve ñngiltere’den ortak bularak AB’nin çevre projelerinden daha kolay yararlanacaðÜnÜ söyledi. Green business-clean production status has been discussed at a seminar entitled “Clean Production and Sustainable Consumption” held by ICOC European Union (EU) FAS’TA SATILANLARIN YÜZDE 70’ñ TÜRK MALI 70 PERCENT OF PRODUCTS SOLD IN MOROCCO ARE MADE IN TURKEY Fas Tetouan Sanayi ve Ticaret OdasÜ Heyeti ñTO’yu ziyaret etti. Görüíme sÜrasÜnda konuían ñTO Yönetim Kurulu Üyesi Murat Sungurlu, iki ülke arasÜndaki ticaret rakamlarÜnda artÜí olduðunu, ancak bunun yeterli olmadÜðÜnÜ söyledi. Sungurlu, son dönemde uygulanan dÜí politika ataklarÜna, komíu ülkelerle kaldÜrÜlan vizelere dikkat çekerek, “Türkiye’nin geçmiíten gelen sosyal, kültürel ve ekonomik bir gücü var. Bir -6- parçasÜ Avrupa’da, bir parçasÜ Asya’da. Fas’Ün da içinde yer aldÜðÜ Orta Doðu ve Kuzey Afrika ülkeleri ile kültürel ve dini anlamda ortak yönlerimizin olmasÜ bizleri yakÜnlaítÜrmakta. Biz, siz deðerli dostlarÜmÜzÜn Türkiye’nin tecrübelerinden yararlanmasÜnÜ istiyoruz” temennisinde bulundu. Fas Tetouan Sanayi ve Ticaret OdasÜ Genel Sekreteri Redouan El Younsi ise, “Tetouan, Fas’Ün en büyük ticaret odasÜ. 41 bin üyesi var. Bölgede satÜlan Information Centre. In the opening speech of the event, ICOC Board Director Muhammet Yenel has pointed out that the size of the market will increase from the current 1 trillion dollars to 2 trillion dollars in 2020. Yenel has said: “The process of transforming our companies into ones capable of competing in the green market is a costly process but it will bring along many benefits, too. Turkey must make most of this process both in terms of public as well as private sector”. Yenel has added further that ICOC is fulfilling its awareness duties by organising these meetings. Kumru AdanalÜ, from the UK-Turkey Environmental Association (UTES), has explained the works they are carrying out for building the awareness of companies in Turkey on climate change. AdanalÜ has said that companies engaged in serious works regarding green applications can benefit from EU environmental projects easily by entering into partnerships with companies from Italy, Spain and the UK. mallarÜn yüzde 70’i Türk malÜ ve Türk malÜnÜ güvenle kullanmaktayÜz. AyrÜca Avrupa mallarÜna göre de daha ucuz. ñTO ile karíÜlÜklÜ iíbirliði anlaímasÜ imzalamak ve kardeí oda olmak istiyoruz” dedi. One part of Turkey is in Europe, the other one is in Asia. The fact that we have cultural and religious ties with the countries of the Middle East and North Africa, including Morocco, brings us closer together. We would like that you, our beloved friends, can benefit from the experience of Turkey.” Moroccan Delegation of Tetouan Chamber of Industry and Commerce has paid a visit to ICOC. Speaking at the meeting, ICOC Board Member Murat Sungurlu has emphasised that the trade volumes between the two countries were on the rise but this was not sufficient. Sungurlu, pointing out to the recent foreign relation initiatives and abolishment of visa requirements with neighbouring countries, has said: “Turkey has social, cultural and economic power stemming from its past. Redouan El Younsi, the Secretary General of Morocco Tetouan Chamber of Industry and Commerce, has said: “Tetouan is the biggest chamber in Morocco. It has 41 thousand members. 70 percent of the products sold in the region are made in Turkey and we trust Turkish products. In addition, these products are cheaper than the European ones. We would like to conclude a cooperation agreement with ICOC and become sister chambers.” ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 TÜRKñYE MODANIN YENñ ADRESñ OLABñLñR TURKEY A NEW CENTRE FOR FASHION Tekstil sektörü, ñTO’da gerçekleítirilen toplantÜda, “Tekstil bitmedi, bitmeyecek, birlikte hareket ederek daha da güçleneceðiz” mesajÜnÜ verdi. Sektörün hedefi, devletin de desteðini alarak katma deðeri yüksek üretim yapmak, modada belirleyici olmak. ñTO HazÜr Giyim Meslek Komitesi, ünlü modacÜlarÜn da katÜlÜmÜyla bir zümre toplantÜsÜ gerçekleítirdi. ToplantÜnÜn açÜlÜíÜnda konuían ñTO BaíkanÜ Dr. Murat YalçÜntaí, tekstilde çok ciddi birikimleri olan Türkiye’nin, dünya markalarÜ arasÜndaki yerini alabilmesi için ülke olarak da global oyuncu imajÜna sahip olmasÜ gerektiðinin altÜnÜ çizdi. ToplantÜya baíkanlÜk eden ñTO HazÜr Giyim Meslek Komitesi BaíkanÜ ve Meclis Üyesi ìenol Aras, Türkiye’nin modada dünya ile rekabette en üst konumda olabilmesi için tasarÜmÜn önemi üzerinde durdu. ModacÜ Bahar Korçan, baíkanÜ olduðu Moda TasarÜmcÜlarÜ Derneði ile ilgili bilgi verdiði konuímasÜnda, tasarÜmcÜlar da dahil tekstil sektörünün tek baíÜna bir íey yapamayacaðÜnÜ ve birlikte çalÜímak zorunda olduðunu kaydetti. ModacÜ Arzu Kaprol, modanÜn popüler kültüre hizmet eden ama aynÜ zamanda da önemli bir ticari niteliðe sahip olan kimliði üzerinde durdu. Kaprol, dünyada modanÜn patronlarÜ olarak bilinen markalarÜn iki büyük íirket grubunda toplandÜðÜnÜ söyleyerek, Türkiye’nin dünyada deðil de; sahip olduðu avantajlarÜ da ön plana çÜkarak bölgesinde moda belirleyicisi olabileceðinin çok daha kolay olacaðÜnÜn altÜnÜ çizdi. The textile sector has delivered the message “Textile is not over, will not be over and we will become even stronger by acting together” at a meeting held at ICOC. The target of the sector is to engage in higher value added production by obtaining the support of the state and to become determiner in fashion. ICOC Professional Committee on Ready Made Clothing has held a meeting with the participation of famous fashion designers. In his opening speech at the meeting, ICOC President Dr. Murat YalçÜntaí has emphasised that in order for Turkey, which has significant know-how in the textile sector, to acquire a place among the global brands, it has to put on an image of a global player as a country. Chairing the meeting ìenol Aras, Professional Committee on Ready Made Clothing and Assembly Member, has talked about the importance of the design in order for Turkey to reach the top global competition capability in fashion. Fashion designer Bahar Korçan, in her speech featuring information about the Fashion Designers Association which she is chairing, has stated that the textile sector, including the designers, would not be able to deliver on its own and that there is a need to act together. Fashion designer Arzu Kaprol has said that fashion served the popular culture and stressed at same time that the identity of fashion carried significant commercial characteristics. Kaprol, stating that brands which are deemed as the bosses of global fashion are concentrated at the hands of two big corporation groups, has emphasised that by focusing on its advantages Turkey could become a powerhouse in fashion not in the world but in its region. SAïLIK ÇALIìTAYINI ñTO DÜZENLEYECEK HEALTH WORKSHOP TO BE HELD BY ICOC SaðlÜk Uygulama Tebliði (SUT) taslaðÜ ñTO’da tartÜíÜldÜ. 2010 yÜlÜ SUT hazÜrlÜklarÜ içinde, SUT fiyatlarÜyla ilgili olarak ñTO saðlÜk komiteleri de bir çalÜíma yapacak. ToplantÜda . SaðlÜk ÇalÜítayÜ’nÜ da ñTO’nun düzenleyeceði açÜklandÜ. ñTO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Develioðlu’nun baíkanlÜðÜnda gerçekleíen toplantÜda, ilaç sektöründe imha edilen mallardan alÜnan KDV konusunda yaíanan sÜkÜntÜlar da dile getirildi. KDV farklÜlÜklarÜnÜn olduðunu belirten komite üyeleri, vergi idarelerinden KDV alacaklarÜnÜn çok olduðunu belirttiler. ToplantÜda, Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun (MYK) çalÜímalarÜ çerçevesinde saðlÜkta da meslek standardizasyonunun saðlanmasÜ gerektiðinin altÜ çizildi. Meslek standartlarÜnÜn belirlenmesinde ñTO’nun yoðun çalÜímalar yürüttüðü dile getirildi. The Communiqué on Health Implementation (SUT) has been discussed at ICOC. ICOC health ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 committees will also undertake a work regarding the SUT prices within the scope of preparations for 2010 SUT. It has been announced at the meeting that the Health Workshop will also be organised by ICOC. The problems regarding the VAT charges on abolished products in the medicine sector have been also discussed at the meeting chaired by ICOC Board Director Mehmet Develioðlu. Committee members, stating that there are VAT differentials, have indicated that the number of VAT refunds from the tax offices is high. The need for standardisation in healthcare within the scope of the works of Professional Competency Administration (MYK) has been also emphasised at the meeting. It has been also stated that the ICOC is carrying out intensive works for the identification of professional standards. -7- ñTO’DAN HABERLER PAKñSTAN’DA YENñ ñì FIRSATLARI NEW BUSINESS OPPORTUNITIES IN PAKISTAN Türkiye ile ticareti geliítirmek isteyen PakistanlÜ ií adamlarÜ, Pakistan’daki YatÜrÜmlardan Sorumlu Devlet BakanÜ Saleem H Mandviwala baíkanlÜðÜndaki heyet ñTO’yu ziyaret etti. Pakistan heyetini kabul eden ñTO BaíkanÜ Dr. Murat YalçÜntaí, Pakistan ve Türkiye halklarÜnÜ ‘kardeí halklar’ olarak tanÜmladÜ. Pakistan sanayisinin geliímekte olduðunu belirten Dr. YalçÜntaí, ülkenin bir deðiíim süreci yaíadÜðÜnÜ kaydetti. Dr. YalçÜntaí, ülkenin altyapÜ sorunlarÜ baíta olmak üzere enerji ve müteahhitlik alanlarÜnda yatÜrÜma ihtiyaç duyabileceðini dile getirdi. Pakistan Devlet BakanÜ Mandviwala da, Türk firmalarÜ ile ortak ií yapmaktan mutluluk duyacaklarÜnÜ belirtti. Pakistan’da yatÜrÜm için pek çok avantaj bulunduðunu dile getiren Mandviwala, Türk firmalarÜnÜ ülkeye beklediklerini söyledi. PakistanlÜ firmalar NñJERYA’DAKñ YATIRIMLARINIZIN TAKñPÇñSñ OLACAïIZ WE WILL FOLLOW UP OUR INVESTMENTS IN NIGERIA Nijerya, Türk ií dünyasÜnÜ ülkeye yatÜrÜm yapmaya davet etti. Davet, ñTO’yu ziyaret eden baíkent Abuja’nÜn Ticaret ve Sanayi OdasÜ’ndan geldi. Abuja Ticaret ve Sanayi OdasÜ Genel Sekreteri Joe Idowu Wenegieme’nin baíkanlÜk ettiði ticaret heyetini ñTO Yönetim Kurulu Üyesi Muhammet Yenel kabul etti. ñki ülke arasÜndaki ekonomik ve ticari verilere iliíkin bilgileri aktaran Yenel, ñTO’nun ekonomik ve ticari iliíkilerin geliítirilmesine yönelik her türlü faaliyeti desteklediðini vurguladÜ. Yenel, ”Bu ziyaretiniz Nijerya ve Türkiye arasÜndaki ticari iliíkilerin kuvvetlendirilmesine yönelik önemli bir fÜrsat olabilir. ñTO, -8- Türkiye’nin ve ñstanbul’un sahip olduðu fÜrsatlarÜ akÜlcÜ yatÜrÜmlar için kullanmaya her zaman hazÜrdÜr” dedi. Konuk heyet baíkanÜ Wenegieme de, Türkiye ve Nijerya ií dünyasÜ arasÜndaki görüímelerin bu ziyaret NEWS FROM ICOC ve Türk firmalarÜ arasÜnda ikili görüímelerin de yapÜldÜðÜ toplantÜda, ñTO Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Develioðlu ve Muhammet Yenel de yer aldÜ. The Pakistani Delegation, comprised of Pakistani businessmen willing to improve the commercial ties with Turkey, headed by Saleem H Mandviwala, State Minister responsible for Board of Investments, has paid a visit to ICOC. ICOC President Dr. Murat YalçÜntaí, who received the delegation, has described the people of Pakistan and Turkey as ‘relatives’. Dr. YalçÜntaí, stating that the Pakistani industry is developing, has remarked that the country ile daha üst noktalara taíÜnmasÜnÜ umduklarÜnÜ söyledi. Nigeria has invited Turkish business world to invest in the country. The invitation came at the visit to ICOC by the Chamber of Commerce and Industry in the Nigerian capital of Abuja. The commercial delegation headed by Joe Idowu Wenegieme, the Secretary General of Abuja Chamber of Commerce and Industry, has been received by ICOC Board Member Muhammet Yenel. Yenel, relating the economic and commercial figures is undergoing a process of transformation. Dr. YalçÜntaí has expressed that the country may need investments in the area of infrastructure, energy and construction, especially regarding the infrastructure problems. Pakistani State Minister Mandviwala has expressed that they will be pleased of doing business with Turkish companies. Mandviwala, stating that there are a plenty of investment opportunities in Pakistan, has invited Turkish companies to Pakistan. The meeting, featuring bilateral negotiations between Pakistani and Turkish companies, has been also attended by ICOC Board Members Mehmet Develioðlu and Muhammet Yenel. between the two countries, has emphasised that ICOC supports all kind of activities related to the improvement of economic and commercial ties. Yenel has said: “Your visit could be an important opportunity for strengthening the commercial ties between Nigeria and Turkey. ICOC is ready to utilise the opportunities offered by Turkey and ñstanbul in reasonable investments.” The visiting head of delegation Wenegieme, too, has expressed his belief that with this visit the negotiations between the business worlds of Turkey and Nigeria would be improved further. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 ñTO’DAN, DÜNYA ìAMPñYONU BñLARDO TÜRK MñLLñ TAKIMI’NA DESTEK ICOC SUPPORTING THE TURKISH NATIONAL BILLIARDS TEAM ñstanbul Ticaret OdasÜ, Dünya Üç Bant Bilardo ìampiyonasÜ’nda birinci olan Türk milli takÜmÜ oyuncularÜ Adnan Yüksel ve Murat Naci Çoklu ile Türkiye Bilardo Federasyonu As BaíkanÜ Rasim Mazlum ve Türkiye Bilardo Federasyonu BaíkanÜ Uður Kurugöllü’ye baíarÜlarÜndan ötürü birer plaket verdi. Almanya'nÜn Düsseldorf kentinde düzenlenen ve 28 ìubat tarihinde sona eren Dünya Üç Bant Bilardo ìampiyonasÜ’nda birinci olan Türk milli takÜmÜnÜ oluíturan sporcular Adnan Yüksel ve Murat Naci Çoklu, Türkiye Bilardo Federasyonu BaíkanÜ Uður Kurugöllü ile birlikte ñTO’nun Mart ayÜ olaðan meclis toplantÜsÜna katÜldÜ. Türkiye Bilardo Federasyonu As BaíkanÜ Rasim Mazlum ile Federasyon üyelerinin de katÜldÜðÜ törende Kurugöllü, Mazlum, Çoklu ve Yüksel’e; ñTO adÜna birer plaket verildi. ñTO Meclis üyesi de olan Türkiye Bilardo Federasyonu As BaíkanÜ Mazlum, Almanya'daki íampiyonada; dünyanÜn en güçlü takÜmlarÜndan ñspanya'yÜ maðlup ederek, ñstiklal MaríÜ'nÜ tüm dünyaya dinleten Türk sporcularÜn ñTO’nun desteðinden duyduðu memnuniyeti dile getirdi. Dünya ìampiyon Kulüpler ìampiyonasÜ’na katÜlacaðÜnÜ da hatÜrlatarak íunlarÜ söyledi: FEDERASYON DESTEK BEKLñYOR “Türkiye Milli TakÜmÜ’nÜn, bu íampiyonada kazanmasÜ sürpriz olmayacak. Bu kupalarÜ dünyada ve Avrupa’da ñTO adÜna kazanalÜm istiyoruz. ñTO, kendi spor kulüplerinin arasÜna bilardoyu da eklesin.” Mazlum, geliímií ülkelerde yaygÜn ve itibar gören bir spor dalÜ olan bilardonun Türkiye’de layÜk olduðu deðeri göremediðini söyleyerek “Çoklu ve Yüksel dünya íampiyonu oldular ama hala geçim sÜkÜntÜsÜ içindeler” íeklinde konuítu. Türkiye Bilardo Federasyonu’nun ilköðretim okullarÜnda beden eðitimi dersinde bilardo eðitimi verilebilmesi amacÜyla çalÜíma baílattÜðÜnÜ belirten Mazlum, “Federasyonumuz özveriyle çalÜímasÜna raðmen maddi konularda büyük sÜkÜntÜ içinde” diyerek iídünyasÜnÜn bilardo sporuna ilgisini beklediklerini söyledi. BñLARDO KULÜBÜMÜZ OLSUN “ñsteklerimiz arasÜnda spor malzemeleri üzerindeki KDV ve ÖTV’nin kalkmasÜ, bilardo masalarÜndan eðlence vergisi alÜnmamasÜ da bulunuyor” diyen Rasim Mazlum, Türkiye Milli TakÜmÜ’nÜn, 17 Nisan’da Kahramanmaraí’ta yapÜlacak ÖZBEKñSTAN’LA TñCARET KÖPRÜSÜ KURALIM A BRIDGE WITH UZBEKISTAN OVER TRADE Özbekistan’daki ií imkanlarÜnÜ tanÜtmak ve Türkiye ile ticareti geliítirmek için ñstanbul Ticaret OdasÜ’nÜ (ñTO) ziyaret eden Özbek heyeti, Türk ií adamlarÜnÜ ülkede yatÜrÜma çaðÜrdÜ. Özbekistan’Ün Ankara Büyükelçisi Uflat Kadirov, Özbekistan’da ií yapmak için pek çok imkan bulunduðunu söyleyerek, “Bir kiíi köprü kurar, bin kiíi geçer. Biz bu köprüyü kurmak istiyoruz” diyerek çaðrÜda ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Turkish Billiards Federation Deputy Chairman Rasim Mazlum, who is at the same time an Assembly Member at ICOC, has expressed its gratification with the support of ICOC to Turkish sportsmen who made the whole world listen to the Turkish National Anthem at the tournament in Germany after beating the Spanish team, one of the strongest teams in the world. THE FEDERATION AWAITS SUPPORT Mazlum, stating that billiards, a sports branch which is widely practiced and respected in developed countries, does not enjoy the same popularity in Turkey, has said: “Çoklu and Yüksel have become world champions but are still struggling to make a living.” Istanbul Chamber of Commerce has presented Turkish national team players Adnan Yüksel and Murat Naci Çoklu, who became the winners of the World ThreeCushion Billiards Championship, and Turkish Billiards Federation Deputy Chairman Rasim Mazlum, and Turkish Billiards Federation Chairman Uður Kurugöllü with plaques for their achievements. Turkish national team players Adnan Yüksel and Murat Naci Çoklu, who became the winners of the World Three-Cushion Billiards Championship, held in the German city of Dusseldorf which ended on February 28th, and Turkish Billiards Federation Deputy Chairman Rasim Mazlum, and Turkish Billiards Federation Chairman Uður Kurugöllü have attended the regular meeting of ICOC Assembly held in March. At the ceremony, attended also by Turkish Billiards Federation Deputy Chairman Uður Kurugöllü and federation members, plaques have been presented on behalf of ICOC to Kurugöllü, Mazlum, Çoklu and Yüksel. Mazlum, informing that the Turkish Billiards Federation has started an initiative to provide billiards training in physical education classes in elementary education schools, has expressed their desire for the business world to show interest towards the sport by saying: “Despite the self-denying work, our federation is in dire financial problems.” bulundu. ñki ülke arasÜnda gerçekleíecek ticari iíbirliklerinin dostluðu daha da pekiítireceðini dile getiren Kadirov ise, Özbekistan’da ií yapmak için pek çok imkan olduðunu söyledi. Turkish businessmen to invest in the country. Uflat Kadirov, Ambassador of Uzbekistan to Turkey in Ankara, stating that there a lot of business opportunities in Uzbekistan, has voiced his invitation by saying: “One builds a bridge and many people cross over. We would like to erect this bridge.” Kadirov, expressing that trade cooperation to be established between the two countries would boost friendship further, has added that there are a lot of business opportunities in Uzbekistan The Uzbekistani delegation, which has paid a visit to Istanbul Chamber of Commerce (ICOC) with the aim to promote business opportunities in Uzbekistan and improve trade relations with Turkey, has invited LET US HAVE A BILLIARDS CLUB Rasim Mazlum, requesting “Abolishment of VAT and SCT charges from sports equipment and abolishment of entertainment tax charged on billiard tables”, has reminded that the Turkish National Team will take part in the World Champion Clubs Championship to be held in Kahramanmaraí on April 17th, and has added further: “It will not be a surprise for the Turkish National Team to win this tournament. We would like to win these trophies in the world and Europe on behalf of ICOC. Let ICOC add billiards among its sports clubs.” -9- ñTO’DAN HABERLER Soyhan Alpaslan NEWS FROM ICOC TEKNOPARK ñSTANBUL’U YÖNETECEK ñMZALAR ATILDI THE SIGNATURES FOR TEKNOPARK ISTANBUL ARE READY B eí ortaklÜ Teknopark ñstanbul’un kuruluí anlaímasÜ imzalandÜ. 2011’de faaliyete geçecek teknoparkta, 30 bin personel çalÜíacak. Yerli katma deðer 10 milyar dolar olacak. Teknopark ñstanbul’un faaliyete geçmesiyle Ar-Ge kültürü geliíecek, inovatif ürünler ile patent sayÜlarÜ artacak. Teknopark ñstanbul’un 30 yÜl iíletmesini sürdürecek íirketin kuruluí sermayesi 1 milyon lira olarak açÜklandÜ. ñTO, projeye 50 milyon TL kaynak ayÜrdÜ. T he founding agreement of Teknopark Istanbul, which has five co-partners, has been signed. The centre which will be operational in 2011 is to employ 30 thousand people. The generated domestic added value will be 10 billion dollars. Once Teknopark Istanbul is operational, the R&D culture will foster and the number of innovative products and patents will increase. The founding capital of the company which will manage Teknopark Istanbul for 30 years has been revealed as one million liras. ICOC has allocated 50 million TRY for the project. ñLK KATILIMCILAR 2011’DE Savunma Sanayii MüsteíarlÜðÜ ve ñstanbul Ticaret OdasÜ (ñTO), sanayiye yönelik olarak bölgenin en büyük Teknoloji Geliítirme Bölgesi’ni (Teknopark ñstanbul) kurmak için çok önemli bir adÜm attÜ. Teknopark ñstanbul, ñstanbul Teknoloji Geliítirme Bölgesi, yönetici íirket ortaklÜk sözleímesi, Milli Savunma BakanÜ Vecdi Gönül’ün himayelerinde; Savunma Sanayii MüsteíarÜ Murad Bayar, ñstanbul Ticaret OdasÜ BaíkanÜ Dr. Murat YalçÜntaí ve diðer yetkililer arasÜnda imzalandÜ. -10- Teknopark ñstanbul, ulusal inovasyona ve ülkemizin kalkÜnmasÜna önemli katkÜ saðlayacak. Teknopark ñstanbul'da baíta savunma, uzay ve havacÜlÜk olmak üzere ileri malzemeler, nanoteknoloji, denizcilik teknolojileri hedef sektörlerinde, akademik ve bilimsel çalÜímalarÜn ticari deðeri olan teknolojik ürünlere dönüímesi ile yeni íirketlerin kurulmasÜ ve mevcut íirketlerin büyümesi teívik edilecek. Ulusal ñnovasyon sisteminin geliíimine, bilgi toplumuna dönüíüm sürecine ve ülkemizin uluslararasÜ rekabet gücüne Bayar, ICOC President Dr. Murat YalçÜntaí and other officials. The Undersecretary of Defence Industries and Istanbul Chamber of Commerce (ICOC) have taken a very important step for the establishment of the Technology Development Zone (Teknopark Istanbul), the biggest industrial development zone in the region. The Teknopark Istanbul, Istanbul Technology Development Zone, management company partnership agreement has been signed under the auspices of Defence Minister Vecdi Gönül by Defence Undersecretary Murad FIRST PARTICIPANTS EXPECTED IN 2011 Teknopark Istanbul will contribute significantly to national innovation and development. Teknopark Istanbul will aid the transformation of academic and scientific works into technological products, and the creation of new companies and supporting the growth of existing ones predominantly in target sectors such as defence, space and aeronautics, advanced materials, ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Dr. Murat YalçÜntaí, the President of Istanbul Chamber of Commerce (ICOC), in his speech at the signature ceremony, has stated that the project is very important in showing the ground covered by Turkey in the field of science and technology. katkÜ saðlanmasÜ ve beyin göçüyle yurt dÜíÜna gitmií nitelikli beyinlerin yeniden ülkemize kazandÜrÜlmasÜ Teknopark ñstanbul'un hedefleri arasÜnda. ñlk katÜlÜmcÜlarÜnÜ 2011 yÜlÜ içinde kabul etmeye baílayacak olan Teknopark ñstanbul'un ileriye dönük hedeflerinin baíÜnda 25 yÜllÜk bir geliíme süresi sonunda yaklaíÜk 720 bin metrekare kapalÜ alanda toplam 900'ün üzerinde firma ile 18 binden fazla uzman Ar-Ge ve nitelikli personelin çalÜímasÜ yer alÜyor. Bu süreç içinde ileri teknoloji alanÜnda en az yüzde 10'u üretime dayanan 10 milyar dolar deðerinde yerel katkÜ yaratÜlmasÜ amaçlanÜyor. ñTO’DAN 50 MñLYON TL KAYNAK Kurtköy bölgesinde Sabiha Kurtköy Gökçen UluslararasÜ HavaalanÜ bitiíiðinde, yaklaíÜk 250 hektarlÜk alan üzerine kurulmakta olan Teknopark ñstanbul'un bulunduðu alan içinde, Savunma Sanayii MüsteíarlÜðÜ'na 49 yÜllÜðÜna tahsis edilen yaklaíÜk 140 hektarlÜk orman alanÜ yer alÜyor. ñstanbul Ticaret OdasÜ (ñTO) Yönetim Kurulu BaíkanÜ Dr. Murat YalçÜntaí, ortaklÜk sözleímesi imza töreninde yaptÜðÜ konuímada, projenin Türkiye'nin bilim ve teknoloji yarÜíÜnda katettiði mesafe açÜsÜndan son derece önemli bulduðunu söyledi. nanotechnology, and maritime technologies. Teknopark ñstanbul'un 30 yÜl iíletmesini sürdürecek íirketin kuruluí sermayesinin 1 milyon lira olduðunu ve 5 ortaðÜ bulunduðunu ifade eden Dr. YalçÜntaí, “Bu teknoparkÜn farkÜ kamu, özel sektör ve üniversiteden oluían ideal bir yapÜ üzerine kurulmuí olmasÜ” dedi. ñTO olarak projeye 50 milyon liralÜk bir kaynak ayÜrdÜklarÜnÜ bildiren Dr. YalçÜntaí, íu bilgiyi verdi: Contribution to the development Contribution of the National Innovation System, the process of transformation into information society, international competitiveness capability of the country and bringing back to the country the bright people who had left the country due to brain drain are among the targets of Teknopark Istanbul. “AyrÜca, 5 bin metrekarelik bir kuluçka merkezini hayata geçiriyoruz. AyrÜca bir araítÜrma merkezi inía ediyoruz. Teknoparka has olarak KOBñ ve giriíimci adaylarÜ için çekirdek ve giriíim sermayesi fonu kuracaðÜz. Nitelikli öðrencilere staj imkanÜ için ortak burs programÜ gerçekleítireceðiz. Teknopark ñstanbul'da binin üzerinde firma faaliyet gösterecek. 30 sene zarfÜnda 30 binin üzerinde nitelikli personel istihdam edilebilecek. Böylelikle oluíturulacak yerli katma deðerin de yaklaíÜk 10 milyar dolar olacaðÜnÜ tahmin ediyoruz” ñHALELERñN YÜZDE 20’Sñ KOBñ’LERE Milli Savunma BakanÜ Vecdi Gönül ise Teknopark ñstanbul'un, Avrupa'nÜn en seçkin araítÜrma, geliítirme ve teknoloji üslerinden biri olacaðÜnÜ söyledi. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 At the end of the 25-year development stage, Teknopark Istanbul, which is expected to begin receiving its first participants in 2011, aims to house more than 18,000 R&D experts and skilled labour in 900 companies operating over a closed area of 720,000 m2. During this period, domestic contribution of 10 billion dollars of which at least 10 percent is based on production is targeted in the field of advanced technologies. 50 MILLION TRY FUNDING BY ICOC On the grounds where Teknopark Istanbul is erected in Kurtköy adjacent to Sabiha Gökçen International Airport over an area of 250 hectares there is 140-hectare forest allocated to the Undersecretariat of Defence Industries for 49 years. Informing that the founding capital of the company established by 5 co-founders which will manage Teknopark Istanbul for 30 years is one million dollars, Dr YalçÜntaí has remarked: "The difference of this teknopark is that it has been established on perfect structure comprising the public sector, the private sector and a university.” Stating that as ICOC, they have allocated a 50-million liras funding, Dr. YalçÜntaí has elaborated further: “In addition, we are setting up a 5,000 sq. m incubation centre. We are also building a research centre. We will establish a core and entrepreneurial capital fund, specific to Teknopark, for the SMEs and entrepreneurial candidates. We will implement a joint scholarship programme for the traineeship of accomplished students. More than a thousand companies will operate in Teknopark Istanbul. During a period of 30 years more than 30,000 skilled personnel will be employed. We expect the domestic value added created in this way to reach 10 billion dollars.” 20 PERCENT OF TENDERS FOR THE SMEs Defence Minister Vecdi Gönül has emphasised that Teknopark Istanbul will become one of the elite research, development and technology centres in Europe. In his speech delivered at the ceremony, Minister Gönül has informed that currently 23 out of the 37 technology development zones in Turkey are operational. -11- 5 ortaðÜn ií bölümü * Savunma Sanayii MüsteíarlÜðÜ (SSM): Türk savunma sanayisinin arkasÜndaki itici güç olan SSM, savunma sanayiinde rol alan tüm kurum ve kuruluílarla kuvvetli baðlara sahip. (www.ssm.gov.tr) * ñstanbul Ticaret OdasÜ (ñTO): 300 bini aían üyesiyle dünyanÜn en büyük ticaret odalarÜndan biri olan ñTO, ñstanbul genelinde sunduðu hizmetler, kamu ve ií dünyasÜndaki seçkin konumu ve mevcut iletiíim aðlarÜ ile teknoparka önemli katkÜlar saðlayacak. (www.ito.org.tr) * ñstanbul Ticaret Üniversitesi (ñTñCÜ): Yeni kurulan bir üniversite olmasÜna raðmen iddialÜ stratejik hedefleri ve projeleri ile oldukça hÜzlÜ geliíen ñTñCÜ, öðrencileri ve akademisyenleri ile teknopark oluíumu için seçkin bir ií gücü oluíturacak. Her türlü araítÜrma ve geliítirme faaliyeti için gereken üniversite tesislerine ve birikimine eriíimi saðlayacak. (www.iticu.edu.tr) * HavaalanÜ ñíletme Ve HavacÜlÜk Endüstrileri A.ì (HEAì): ñTEP kapsamÜnda Sabiha Gökçen UluslararasÜ HavaalanÜ’nÜn iíletmesini sürdüren ve sunduðu hizmetler ile gittikçe güçlenen bir kuruluí olan HEAì’Ün kaynaklarÜ, bölgedeki mevcut iíletme tecrübesi ve altyapÜsÜ teknopark oluíumuna önemli katkÜlar saðlayacak. (www.sgairport.com) * Savunma Teknolojileri Mühendislik Ve Ticaret A.ì. (STM): Bilgi ve savunma teknolojileri konusunda 1991 yÜlÜndan beri faaliyet gösteren ve saygÜn bir konumu olan STM, bilgi birikimi, nitelikli alt yapÜsÜ, ulusal ve uluslararasÜ baðlantÜlarÜyla Teknopark ñstanbul’un geliíimine ve hizmet kalitesine önemli katkÜlar saðlayacak. (www.stm.com.tr) Division of labour among 5 partners * Undersecretariat of Defence Industries (SSM): Being the driving force behind the Turkish defence industry, SSM has strong ties with all institutions and agencies comprising the defence industry. (www.ssm.gov.tr) * Istanbul Chamber of Commerce (ICOC): Being one of the largest chambers of commerce in the world boasting more than 300,000 members, ICOC will contribute significantly to teknopark with its services offered throughout ñstanbul, distinguished standing in public sector and business world, and existing communication network. (www.ito.org.tr) * Istanbul Commerce University (ñTñCÜ): Despite being a newly established university, ñTñCÜ, a fast developing university with ambitious strategic targets and projects, will constitute elite labour force for the teknopark with its students and academic staff. It will provide access to all kind of facilities and knowledge necessary for research and development activities. (www.iticu.edu.tr) * Airport Management and Aeronautics Industries AS (HEAS): Facilities of HEAS, the company managing the Sabiha Gökçen International Airport within the scope of ITEP which is continually growing stronger with the offered services, will contribute significantly to teknopark consortium with its operational experience and infrastructure. (www.sgairport.com) * Defence Technologies Engineering and Trade AS (STM): Operating in the field of information and defence technologies since 1991 and enjoying a respectable position, STM will make significant contributions to the development and service quality of Teknopark Istanbul with its know-how, quality infrastructure, and domestic and international ties. (www.stm.com.tr) -12- Teknopark ñstanbul'un, ülkenin ileri teknoloji ihtiyaçlarÜnÜn milli kaynaklarÜndan karíÜlanabilmesi olan ñleri Teknoloji ve Endüstri ParkÜ (ñTEP) projesinin önemli bir bileíeni olduðuna iíaret eden Bakan Gönül, “Tüm teknoparklara saðlanan imkanlardan yararlanacak olan Teknopark ñstanbul'un, Avrupa'nÜn en seçkin araítÜrma, geliítirme ve teknoloji üslerinden birisi olmasÜ planlanmaktadÜr. Bununla birlikte üretilen ürünlerin ulusal ve uluslararasÜ pazarlara ticari ürünler olarak sunulduðu, bu alanlarda yabancÜ sermayenin ülkemize çekildiði uluslararasÜ modern bir teknopark ve ticaret merkezi olacak” dedi. Minister Gönül, pointing out that Teknopark Istanbul is an important component of the Advanced Technology and Industrial Park (ITEP) project, which aims to meet the advanced technology needs of the country from domestic resources, has elaborated further: “Teknopark Istanbul, which will benefit from the facilities offered to all teknoparks, is planned to become one of the elite research, development and technology centres in Europe. In addition, it will be an international contemporary teknopark and trade centre where the developed products will be presented as commercial products to domestic and international markets and which will attract foreign investment in these fields.” Vecdi Gönül, Teknopark ñstanbul'un ciddi bir uzmanlÜk ve kaynak desteðine sahip olduðunu belirterek, “Üniversitelerimize baðlÜ çalÜían teknoparklarda savunma sanayi ürünleri önemli bir yer iígal etmektedir. Bunda da yapÜlan ihalelerin önemli bir kÜsmÜnÜn dÜíarÜ verilmesi ve bunun da en az yüzde 20'sinin KOBñ'lere verilmesi prensibi teívik edici olmaktadÜr” dedi. Vecdi Gönül, stating that Teknopark Istanbul is enjoying a significant expertise and funding support, has added: “Defence industry products occupy a significant part in the teknoparks operating under our universities. The principle of outsourcing big chunk of the tenders and granting at least 20 percent of these to SMEs plays an encouraging role in this.” Bakan Gönül, imza töreninde yaptÜðÜ konuímada, bugün itibariyle Türkiye'de 37 adet teknoloji geliítirme bölgesinden 23'ünün faal halde olduðunu söyledi. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 AKBANK ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 -13- KAPAK-COVER Tamer Çerçi Hem hükümet hem de finans kesimi iísizliði azaltmak için dört koldan formül arÜyor The government as well as the financial sector seek recipes to reduce unemployment HER ìEY ñSTñHDAM ñÇñN ALL-OUT EFFORTS FOR EMPLOYMENT -14- ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 O ECD, iísizlik oranÜnÜn dünya genelinde, bu yÜlÜn ikinci yarÜsÜnda yüzde 10’luk artÜíla 57 milyona ulaíacaðÜnÜ tahmin ediyor. TÜñK verilerine göre ise Türkiye genelinde iísiz sayÜsÜ bir önceki yÜlÜn aynÜ dönemine göre 860 bin kiíi artarak, 3 milyon 471 bin kiíiye yükseldi. Bu gerçekten hareketle gerek iktidar partisi milletvekilleri, gerek bakanlÜklar gerekse özel sektör istihdamda çözüm arayÜílarÜnÜ yoðunlaítÜrdÜ. O ECD has forecasted that unemployment across the world will reach 57 million in the second half of the year, with a rise of 10 percent. According to TURKSTAT data, on the other hand, the number of unemployed across Turkey increased by 860,000 to 3,471,000 compared to the same period previous year. Based on this reality, the quests by the ruling party’s MPs, the ministries as well as the private sector to find recipes to resolve unemployment have intensified. ARAYIìLAR BAìLADI Hükümetin iísizlik sorununun çözümü için aldÜðÜ önlemlere raðmen iísizlik, ekonominin en önemli sorunlarÜndan biri olarak gündemin ilk sÜralarÜnda yer alÜyor. Nitekim Türkiye ñstatistik Kurumu (TÜñK) verilerine göre, ülke genelinde iísiz sayÜsÜ bir önceki yÜlÜn aynÜ dönemine göre 860 bin kiíi artarak, 3 milyon 471 bin kiíiye yükseldi. ñísizlik oranÜ da bir önceki yÜla göre 3 puan artÜíla yüzde 14’e ulaítÜ. Son açÜklanan 2009 verilerine göre ise AralÜk ayÜnda iísizlik yüzde 13.5 oldu. Öte yandan OECD’nin ñstihdam Görünüm Raporu’ndaki projeksiyonuna göre, dünyada üretim artÜíÜ ancak 2010 yÜlÜnÜn birinci yarÜsÜnda pozitif olacak. Bu artÜí yÜl sonuna kadar ise zayÜf kalacak. Bu durumda saðlanacak ií sayÜsÜ üretimdeki toparlanmanÜn çok gerisinde kalacak. Bu nedenle OECD, iísizlik oranÜnÜn dünya genelinde, bu yÜlÜn ikinci yarÜsÜnda yüzde 10’luk artÜíla yeni bir savaí sonrasÜ zirvesine yaklaíacaðÜnÜ tahmin ediyor. Bu da 57 milyon iísiz anlamÜna geliyor. Bu gerçekten hareketle gerek iktidar partisi milletvekilleri, gerek bakanlÜklar istihdamda çözüm arayÜílarÜnÜ yoðunlaítÜrdÜ. Örneðin UlaítÜrma BakanlÜðÜ özürlülerin call centerlerde çalÜímasÜ, Sanayi ve Ticaret BakanlÜðÜ ise tersine beyin göçü projesini hayata geçirdi. BankacÜlÜk sektöründe de íube sayÜlarÜndaki artÜí ile birlikte bu yÜl 10 bin ek istihdam yaratÜlmasÜ bekleniyor. Ak Parti Ekonomik ñíleri BaíkanlÜðÜ, bir yÜlda 900 bin kiíiye ií saðlayacak bir ñstihdam Raporu hazÜrladÜ. Proje çerçevesinde 90 bin firmaya kredi imkanÜ saðlanarak, 30 bin yeni firma kurulacak. AyrÜca, faaliyeti devam eden 60 bin firmaya da 'kapasite artÜrÜmÜ' íartÜ ile kredi saðlanacak. Yeni kurulacak bir firmaya, yatÜrÜm kredisi olarak 250 bin TL, iíletme kredisi olarak da 250 bin TL olmak üzere toplamda 500 bin TL'ye kadar kredi verilebilecek. Ancak hiçbir kredi, giriíimcinin eline 'nakit' olarak sunulmayacak. Örneðin firma, yatÜrÜm için makine ve teçhizat alacak. Banka, bu parayÜ giriíimcinin makineyi aldÜðÜ yere fatura karíÜlÜðÜ ödeyecek. Böylece kredi olanaðÜnÜn yatÜrÜm dÜíÜ amaçla kullanÜlmasÜnÜn önü kesilmií olacak. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 of the year. And this means 57 million unemployed. ONGOING QUESTS FOR SOLUTION The unemployment occupies the top of the agenda as one of the most important problems in the economy despite the government’s measures for remedying unemployment. According to Turkish Statistical Institution (TURKSTAT) data, the number of unemployed throughout Turkey increased by 860,000 to 3,471,000 compared to the same period of the previous year. The unemployment rate reached 14 percent, recording an increase of 3 points year-on-year. According to the latest 2009 data release, the unemployment in December was 13.5 percent. On the other hand, projections contained in the OECD Employment Outlook Report suggest that output growth will regain positive territory only in the first half of 2010. This growth will remain weak until the end of the year. In this case, job creation will lag significantly behind recovery in output. As a result, the OECD unemployment rate is projected to rise, approaching a new post-war high of 10% in the second half Based on this reality, quests by the ruling party’s MPs as well as the ministries to find recipes to resolve the unemployment issue have been intensified. The Ministry of Transport has implemented a project envisaging the employment of disabled persons in call centres, while the Ministry of Industry and Trade has launched a project aimed at reversing the brain drain. This year, additional 10,000 people are expected to be employed following the increase in the number of branch offices in the banking sector. Department of Economic Affairs of Ak Party has drafted an Employment Report which envisages the employment of 900,000 people in a year. Within the scope of the project, 30,000 new companies will be set up by providing loan opportunities to 90,000 companies. In addition, loan will be provided to 60,000 companies in operation subject to condition of ‘capacity building’. A newly established company may be granted a total of up to TRY 500,000 in -15- 100 BñN LñRAYLA 1 KñìñYE ñSTñHDAM Bu noktada araç olarak 45 milyar TL’lik kredi kullanÜmÜ, 4.5 milyar TL’lik Kredi Garanti Fonu (KGF) garantisi saðlanacak. Böylelikle ortalama 100 bin lira harcanarak 1 kiíiye istihdam yaratÜlabilecek. Ak Parti Ekonomik ñíler BaíkanÜ Milletvekili Bülent Gedikli, Ulusal ñstihdam ìurasÜ’na da sunulan bu öneriler için hükümet, ekonomi yönetimi, bankacÜlÜk ve iídünyasÜ meslek kuruluílarÜnÜn desteðini beklediklerini söylüyor. YENñ KAPASñTE YENñ ñì Bu arada model uygulanacak faiz desteði ise bütçeye yük getirmeyecek íekilde kurgulandÜ. Böylelikle bir yandan yeni firma kuruluíu diðer yandan da mevcut firmalarÜn kapasite artÜíÜ ile istihdamÜn artmasÜ hedefleniyor. Gerekli yatÜrÜm ve iíletme sermayesi ihtiyacÜ, faiz ve kredi garanti desteði ile giderilecek. ñstihdam raporuna göre finans kaynaðÜ mali sektörden temin edilecek. Kredi kanallarÜnÜn açÜlmasÜ için risk; firma-bankatedarikçi ve Kredi Garanti Fonu (KGF) arasÜnda paylaítÜrÜlacak. Banka-KGF-Devlet olarak yukarÜya doðru hareket eden biçimde çalÜíacak. YukarÜdan aíaðÜ yani devletten firmaya doðru bir mekanizma tercih edilmeyecek. Bu noktada iígücü arz cephesinde Meksika ñí Kurumu örnek alÜnarak, boí iílerin belirlenmesi ve bunlarÜn iísizlere doðrudan iletilmesini gerekecek. PAZARLAMA HEDEF FñNANS ÖDÜL Raporda KOBñ’lerin, fiyat, faiz, kur dengesi ile üretim, pazarlama ve finans sorunlarÜnÜ aynÜ anda yaíadÜðÜ belirtilerek, “Firmalara pazarlamayÜ hedef, finansmana eriíimi ödül olarak koymalÜyÜz” deniyor. -16- ñstihdam projesi nasÜl iíleyecek ? • Giriíimci firma KOSGEB’e baívuruyor. KOSGEB firmayÜ derecelendiriyor. • Firma, aldÜðÜ derecelendirmeyle ve istihdam taahhütnamesiyle bankaya baívuruyor. • Banka, firma ve Kredi Garanti Fonu’ndan (KGF) gerekli teminatlarÜ tamamlayarak yatÜrÜm veya iíletme kredisini açÜyor. • Firma, krediyi doðrudan kullanamÜyor. Mal ve hizmet faturalarÜnÜ ibraz etmek zorunda. Ödeme tedarikçilere yapÜlÜyor. • Tedarikçiler, mal veya hizmeti sigortalÜyor. • Firma, iíletme kredisini alacaklarÜnÜ temlik etmek suretiyle kullanabiliyor. • Banka, yatÜrÜm ve istihdam bilgilerini aylÜk olarak izleyip, sonuçlarÜnÜ Hazine’ye bildiriyor. machine. In this way, the use of the loan for other purposes will be prevented. 1 JOB WITH AN INVESTMENT OF TRY 100,000 The guarantee to the amount of TRY 4.5 billion for the loan usage of TRY 45 billion used as a tool in this regard will be provided by the Loan Guarantee Fund (KGF). In this way, 1 job will be created by spending on average TRY 100,000. • The company applies to KOSGEB. KOSGEB classifies the company. Bülent Gedikli, MP and Head of Department of Economic Affairs of Ak Party, has urged the support of the government, economy administration, banking and business world for these proposals presented at the National Employment Council. • The company applies to the bank with the obtained classification and employment commitment. NEW CAPACITY, NEW JOB • Firmalar, yeni iíe alacaklarÜ personeli, ñí-Kur aracÜlÜðÜyla temin ediyor. How will the employment project work? • The bank grants the investment or working capital loan by completing the necessary collaterals from the company and Credit Guarantee Fund (KGF). • The company cannot use the loan directly. It has to present the invoices of goods and services. The payment is made to the suppliers. • Suppliers insure the goods or the services. • The company can use the working capital loan by transferring its receivable debt. • The bank communicates the results of the monthly monitoring of investment and employment data of the company to the Treasury. • The company procures new personnel through the Turkish Employment Agency (ñí-Kur). Bu doðrultuda firmalar dört aíamada analiz edilerek, öneriler getiriliyor. Bu evrelerin ilki doðal olarak kuruluí evresi. ñkinci evre 1-2 yÜllÜk, üçüncü evre 3-5 yÜllÜk, dördüncü evre ise 5 yÜldan fazla faaliyet gösteren firmalarÜ kapsÜyor. Kuruluí evresinde firmalar en çok finans sorunu yaíÜyor. Finansmana eriíim sorunu giriíim safhasÜnda çözülemediði loans, of which TRY 250,000 will be provided as investment loan and TRY 250,000 will be made available as working capital loan. None of the loans, however, will be given to the entrepreneur in “cash”. For example, the company will buy machinery and equipment for investment. The bank will pay the amount against an invoice to the place where the entrepreneur has bought the The interest rate support to be used here was designed so as to not impose burden on the budget. In this way, the increase in employment is envisaged to be achieved with the establishment of new companies on one hand, and capacity building of existing companies on the other. The necessary investment and working capital needs will be addressed with interest rate and loan guarantee supports. According to the employment report, the funding will be obtained from the financial sector. In order for the loan channels to open, the risk will be distributed among the company-bank-supplier and the Credit Guarantee Fund (KGF). It will work upwards following the bank-KGF-State route. The topdown approach, in other words, a mechanism working from the state to the company will not be preferred. In this regard, taking as example the Mexican Employment Institute in terms of labour supply, vacant positions ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 sürece iísizlik sorununu da acil ve kalÜcÜ olarak çözmek mümkün deðil. Bu gerçekten hareketle, kuruluí döneminde YatÜrÜm Kredisi Teminat Desteði’nin yüzde 70, ilk 5 yÜl içinde kullanÜlabilecek ñíletme Kredisi Teminat Desteði’nin yüzde 50 olmasÜ öneriliyor. 250 BñN TL YATIRIM VE ñìLETME KREDñSñ KullanÜlacak kredi üst sÜnÜrÜ öz kaynakla iliíkilendirilerek; kuruluí dönemi için yatÜrÜm ve iíletme kredisi olarak 250 bin TL olarak belirlenecek. Firmalara kuruluí dönemi faiz desteði yatÜrÜm kredilerinde yüzde 80, iíletme kredilerinde yüzde 60 olacak. Beí yÜlÜnÜ doldurmuí firmalarda ise Tevsii yatÜrÜmlarda faiz desteði yüzde 80, iíletme kredisi faiz desteði ise yüzde 20 olarak uygulanacak. Tevsii yatÜrÜmlarda kredi limiti üst sÜnÜrÜ 500 bin TL olacak. Firmalar yatÜrÜm kredisi kullanmadan iíletme kredisi de kullanamayacak. Kredi oranlarÜ, yatÜrÜm kredilerinde firma öz kaynaðÜnÜn yüzde 50’si, iíletme kredilerinde ise yüzde 20’si olmasÜna dikkat edilecek. FirmalarÜn kullanacaklarÜ yatÜrÜm kredilerinin vadesi 36 ay, iíletme kredilerinin ise 18 ay olarak uygulanacak. RñSK DAïITILACAK Firmalara kullandÜrÜlacak kredilerin faiz giderleri KOSGEB aracÜlÜðÜyla ödenecek, baívurular KOSGEB ve anlaímalÜ bankalara yapÜlacak. Teminat sorunu KGF aracÜlÜðÜyla çözümlenecek, KGF Hazine MüsteíarlÜðÜ tarafÜndan desteklenecek. Burada kredinin yatÜrÜm yapana deðil yaptÜrana verilmesi hedefleniyor. Raporda bu iíleyiíin gerekçesi ise íöyle anlatÜlÜyor: “Bu güne kadar yatÜrÜm riski, banka ve giriíimci arasÜnda paylaíÜlÜyordu. Bu modelde ise giriíimci, banka, yatÜrÜm tedarikçilerini ve KGF’u bir araya gelecek. Böylece risk azalmÜí, sinerji artmÜí olacak. Giriíimciye yatÜrÜm tedarikçileri konsorsiyum oluíturarak ulaíacak. Bizim geleneðimizde bu yoktur. PazÜlÜn tüm parçalarÜnÜ giriíimci bir araya getirir. Oysa, risk paylaíÜldÜkça küçülür ve hatta kaybolur. Birlikte olunca güç artar” BÜTÇEYE YÜK GELECEK Mñ? Önerilen modelin uygulanmasÜ için en önemli sorun bütçeye ek yük binip binmeyeceði. HazÜrlanan ñstihdam Raporu’nda ise halen uygulanan birçok istihdam teívikinin, yaklaíÜk 5-6 milyar TL yük getirdiði hatÜrlatÜlÜyor. Uygulanan teíviklerin içinde en uygununu seçilmesi gerektiði savunulan raporda, modelin devlet bütçesine getireceði yük konusunda íu analiz yapÜlÜyor: “Bu programdan 30 bin yeni kurulacak iíletmenin yanÜ sÜra, 5 yaíÜna kadar olan 30 bin ve 5 yaíÜnÜn üstündeki 30 bin firmanÜn yararlanmasÜ öngörülüyor. Risk bankalarÜn yaptÜðÜ gibi daðÜtÜlÜyor. Sektöre göre kotalar tanzim etmek, Ekonomiden Sorumlu Devlet BakanlÜðÜ tarafÜndan yapÜlacak. Bu durumda model bütçeye 9.8 milyar TL yük getirecek. Ama bu üç yÜlda ödeneceði için yÜllÜk bütçeye maliyeti 3,5 milyar TL düzeyinde kalacak. Bu rakam ise Milli Gelirin binde 3’ünü geçmiyor. Buna karíÜlÜk bulmak üzere, bu krediyi alanlarÜn KDV’den muaf olmadÜðÜnÜ beyan edebiliriz. Böylelikle, 90 milyar TL tutarÜndaki harcamanÜn yüzde 70’i mal ve hizmet için harcandÜðÜnda yüzde 18 KDV üzerinden 11,4 milyar TL KDV tahsilat saðlanacak. Banka Sigorta Muamele Vergisi, sigorta ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 will have to be identified and communicated directly to the jobless. entrepreneurial stage, solving the unemployment problem urgently and permanently would not be possible. MARKETING IS THE TARGET, FINANCE IS THE REWARD Based on this, at the establishment stage the Collateral Support for Investment Loan is proposed to be 70 percent, and the Collateral Support for Working Capital Loan that can be used in the first 5 years is envisaged to be 50 percent. Stressing that SMEs are experiencing price, interest rate, exchange rate, production, marketing and financial problems simultaneously, the report has stated: “We must set marketing as target and access to finance as reward for the companies.” Proposals are presented by analysing companies in four stages. The first of these stages is naturally the establishment stage. The second stage includes 1-2 year old companies, the third stage 3-5 year old companies, and the fourth stage includes companies that have been in operation more than 5 years. Companies experience the most financial difficulties during the establishment stage. TRY 250,000 INVESTMENTS AND WORKING CAPITAL LOAN By associating the upper limit of the used loan with equity capital, TRY 250,000 will be allocated as investment and working capital loan for the As long as the issue of access to funding is not resolved during the -17- TEKNOGñRñìñM BAìVURULARININ SEKTÖREL DURUMU / DISTRIBUTION OF TECHNO-INCENTIVE APPLICATIONS BY SECTORS TEKNOLOJñK ALAN / TECHNOLOGñCAL AREA BAìVURULARIN TEKNOLOJñK ALANLARA GÖRE DAïILIMI / DñSTRñBUTñON OF APPLñCATñONS BY TECHNOLOGñCAL AREAS Enformasyon (YazÜlÜm) / Informatics (Software) 353 Makine / Machinery 112 Elektrik-elektromekanik / Electrics-electromechanics 95 Biyo agroteknoloji / Bio agro-technology 64 Malzeme / Materials 55 Kimya / Chemistry 38 ñníaat teknolojileri / Construction technologies 2 Maden teknolojileri / Minerals technologies 2 TÜp teknolojileri / Medicine technologies 1 TarÜm / Agriculture 1 Uzay teknolojileri / Space technologies TOPLAM / TOTAL 1 724 establishment period. The interest rate support for companies in the establishment period will be 80 percent for investment loans and 60 percent for working capital loans. For companies older than five years, the interest rate support for expansion investments will be applied as 80 percent and 20 percent for working capital loans. The upper limit of expansion investments will be TRY 500,000. Companies will not be able to use working capital loans unless they have used investment loans. Attention will be paid for loan ratios to be 50 percent of the equity capital of the company for investment loans and 20 percent for working capital loans. The period of investment loans used by companies will be 36 months and that of working capital loans 18 months. DISTRIBUTED RISK The interest rate costs of loans to be used by companies will be reimbursed via KOSGEB and the applications will be lodged with KOSGEB and participating banks. The collateral issue will be resolved through KGF which will be supported by the Undersecretariat of Treasury. The loan here is envisaged to -18- be granted to those who supply the investment but not those who make the investment. The rationale of this mechanism is explained in the report as follows: “Until now, the investment risk used to be distributed between the bank and the entrepreneur. In this model, however, the entrepreneur, the bank, the investment suppliers and KGF will come together. In this way, the risk will be reduced and the synergy increased. The investment suppliers will reach the entrepreneur by setting up consortiums. We do not have this in our tradition. The entrepreneur will bring together all pieces of the puzzle. In fact, the risk is reduced when shared and the error is diminished. Power increases when come together.” WILL THERE BE BURDEN ON THE BUDGET? The most important problem for the proposed model is whether or not it will impose burden on the budget. The drafted Employment Report, on the other hand, reminds that many existing employment incentives impose a burden of around 5-6 billion TRY. Claiming that the most suitable one among the implemented incentives should be chosen, the report makes the following assessment regarding the envisaged burden of the model on the budget: “Alongside the 30,000 companies to be newly established, 30,000 companies less than 5 years old and 30,000 companies above 5 years are envisaged to benefit from this programme. The risk is distributed like in the banks. The designation of quotas according to sector will be carried out by the State Ministry responsible for Economy. In this case, the model will impose TRY 9.8 billion burden on ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 following the contraction caused by the transfer of some of the banks to the Savings Deposit Insurance Fund. Following the sector’s structural transformation experienced after 2001, however, the sector has become a cautiously growing sector with the impact of foreign takeovers and mergers. íirketlerinden elde edilecek Kurumlar Vergisi gibi kalemlerle, bütçeye olan yük fazlasÜyla karíÜlanacak” 400 ìUBEYLE ñSTñHDAM ñstihdam artÜíÜ bankacÜlÜk sektörünün de gündeminde. HatÜrlanacaðÜ gibi 2001 krizinin ardÜndan en yoðun iísizliðin görüldüðü sektörlerden biri de, bankacÜlÜk sektörü olmuítu. BazÜ bankalarÜn Tasarruf MevduatÜ Sigorta Fonu’na devri ve yaíanan küçülme ile sektördeki iísizlik giderek büyümüítü. Ancak, 2001 krizinin ardÜndan önemli bir yapÜsal deðiíim geçiren sektör, yabancÜ satÜn alma veya evliliklerin de etkisiyle temkinli büyüyen bir sektör haline geldi. Bu temkinli büyüme bir yandan teknolojik rekabeti bir yandan da yeni íubeleri beraberinde getirdi. Nitekim bankacÜlÜk sektöründe bu yÜl 400'ün üzerinde íube açÜlacaðÜ tahmin ediliyor. BankacÜlar, bunun sektör içinde genel müdürlük kadrolarÜndaki büyümenin etkisiyle 10 bin kiíinin üzerinde yeni istihdam saðlayacaðÜnÜ belirtiyorlar. 172 BñN 403 BANKACI VAR Türkiye Bankalar Birliði'nin AralÜk 2009 raporuna göre, geçen yÜlÜn son çeyreði itibarÜyla mevduat bankalarÜ ile kalkÜnma ve yatÜrÜm bankalarÜnÜn toplam íube sayÜsÜ, son bir yÜlda 246 adet, Temmuz-Eylül 2009 dönemine göre ise 141 adet artarak 9 bin 36'ya ulaítÜ. Son çeyrekte mevduat bankalarÜnda banka baíÜna ortalama íube sayÜsÜ 281 oldu. Mevduat bankalarÜ ile kalkÜnma ve yatÜrÜm bankalarÜnda çalÜían sayÜsÜ, Temmuz-Eylül 2009 döneminde 1.642 kiíi artarak 172 bin 403'e yükseldi. Kimi bankalar artÜk dünya genelinde bir finans kenti olarak kabul edilen ñstanbul’da íube sayÜsÜnÜ artÜrmayÜ planlarken, This cautious growth brought along technological competition as well as opening of new branch offices. In fact, more than 400 branches are expected to be opened in the banking sector this year. Bankers have stated that, taking into account also the expansion of posts in the headquarters, more than 10,000 new jobs will be created. bazÜ bankalar da deðiíik enstrümanlarÜ devreye sokarak Anadolu’ya yöneliyor. BñLL GATES’LERñ KEìFETME PROJESñ Öte yandan Sanayi ve Ticaret BakanlÜðÜ “5746 SayÜlÜ AraítÜrma ve Geliítirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi HakkÜnda Kanun kapsamÜnda önemli destekler veriyor. Bu düzenlemenin temel amacÜ, yenilikçiliðe odaklanmÜí, katma deðeri yüksek ürünler üreterek, ülkemizin rekabet gücünü arttÜrmak, yenilik kapasitesini geliítirmek ve dünyadaki geliímelere uygun bir sanayi altyapÜsÜ oluíturmak. Kanun kapsamÜnda ilk kez geçtiðimiz yÜl, yüksek eðitimli ve donanÜmlÜ gençleri ií hayatÜna kazandÜran ‘Teknogiriíim Sermayesi Desteði uygulamasÜ baíladÜ. Bu destekle, genç giriíimcilere 100 bin TL kefilsiz, karíÜlÜksÜz, geri ödemesiz hibe desteði saðlanÜyor. 724 BAìVURU OLDU Geçen yÜl baívuran 159 genç giriíimciden 78’i bu destekten faydalandÜ. Bu yÜl çok daha yoðun bir ilgi var. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 the budget. But because this will be paid over three years, the annual cost to budget will remain around TRY 3.5 billion. This figure does not exceed 0.3 percent of National Income. In order to counterbalance this, we must stress that those who use this loan are not exempted from VAT. Consequently, taking into account that 70 percent of the expenditure to the amount of TRY 90 billion is used for procurement of goods and services, TRY 11.4 billion on the basis of 18 percent VAT will be collected. The burden on the budget will be greatly compensated taking into account items such as the Bank Insurance Transaction Tax and Corporate Tax of insurance companies.” EMPLOYMENT WITH 400 BRANCH OFFICES Employment increase is on the agenda of the banking sector, too. As could be recalled, the banking sector was one of the sectors with the highest unemployment rate after the 2001 crisis. The unemployment in the sector increased gradually 172,403 BANKERS According to December 2009 report by the Banks Association of Turkey, as of last quarter of 2009, the total number of branch offices of savings banks and development and investment banks reached 9,036, recording an increase of 246 offices year-on-year, or 141 offices compared to the July-September period. In the last quarter, the average number of branches per savings bank was 281. The number of workers employed in savings and development and investment banks in July-September 2009 period increased by 1,642 to 172,403. While some of the banks are planning to increase the number of their branches in ñstanbul, recognised as financial centre around the globe, the rest are tending towards Anatolia using different instruments. PROJECT TO DISCOVER NEW “BILL GATES” The Ministry of Industry and Trade, on the other hand, is providing significant support -19- Genç beyinlerin yoðun ilgi gösterdiði Teknogiriíim Sermaye Desteði De steði programÜna, bu yÜl 724 baívuru oldu. ‘Parlak bir fikrim var, ürüne dönüítürmek istiyorum’ diyerek BakanlÜða baívuran bu gençlerin projeleri bundan sonraki süreçte titiz bir deðerlendirmeye tabi tutulacak. Bu deðerlendirme sonucu kabul edilen baívurular kamuoyuna açÜklanacak. Son sÜnÜf öðrencisi, yüksek lisans veya doktora öðrencisi ile lisans, yüksek lisans veya doktorasÜnÜ 5 yÜl içinde bitirmií genç akademisyenler bu programdan yararlanabiliyor. 31 BAìVURU YURTDIìINDAN Sanayi ve Ticaret BakanÜ Nihat Ergün, yaptÜðÜ açÜklamada bu programla parlak fikirleri olan gençlerin elinden tuttuklarÜnÜ belirterek íu bilgiyi veriyor: “Giriíimcilerimize ií fikirlerini ürüne dönüítürmeleri için teknoparklarda, TEKMER'lerde (Teknoloji Geliítirme Merkezleri) yer vererek, ‘ìirketini kur, teknolojik ürününü geliítir’ diyoruz. Bu program, ülkemizde ‘beyin göçü’nü tersine çevirecek bir programdÜr. Nitekim bu yÜlki baívurularda bunu çok açÜk görebiliyoruz. 724 baívurudan 31’i yurtdÜíÜnda eðitim gören, master veya doktora yapan parlak Türk beyinlerinden geldi. Bu bizim için çok önemli bir geliímedir. YurtdÜíÜndan baíta Amerikan MIT Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, ñndiana Üniversitesi, Utah Üniversitesi, Virginia Üniversitesi, John Hopkins Üniversitesi olmak üzere dünyanÜn en prestijli ve saygÜn üniversitelerinden de baívuru aldÜk. DolayÜsÜyla íunu açÜk ve net bir íekilde ifade edebiliriz ki artÜk ‘beyin göçü’ tersine dönmeye baílamÜítÜr. DünyanÜn saygÜn üniversitelerden önümüzdeki yÜllarda daha çok baívuru alacaðÜmÜza inanÜyorum” DESTEK DEVAM EDECEK Bakan Ergün’in verdiði bilgiye göre bu program, teknogiriíimcilerin sayÜsÜnÜn artmasÜnÜ da hedefliyor. “BunlarÜn içinden Türkiye'de yÜllar içinde Bill Gates'ler çÜkmasÜnÜ arzuluyoruz” diyen Bakan Ergün, “Çünkü insanÜmÜzda bu potansiyelin, birikimin olduðuna inanÜyoruz. Türkiye gibi büyük bir ülkenin neden tüm dünyada tanÜnan markalarÜ olmasÜn? BakanlÜk olarak, genç giriíimcilerimizin fikirlerini, birikimlerini ulusal ve uluslararasÜ nitelikte markalara, ürünlere dönüítürene kadar desteklerimizi sürdüreceðiz.” diyor. within the scope of “Law No 5746 on the Support of Research and Development”. The basic aim of this legislation is to boost the competitiveness of our country, improve the innovation capacity and create an industrial infrastructure that is compatible with global trends by producing products with high added value that are focused on innovation. Within the scope of the law, the “Techno-initiative Capital Support” was launched for the first time last year which will introduce highly educated and skilled young people into the business world. With this support, young entrepreneurs are provided with TRY 100,000 grant which is an outright direct credit without repayment. 724 APPLICATIONS 78 young entrepreneurs out of the 159 applicants received this grant last year. This year the programme enjoys much higher interest. There were 724 applications lodged by young brains to the “Techno-initiative Capital Support” programme this year. These young persons who apply to the Ministry by saying ‘I have a bright idea and would like to transform into a product’ will be subjected to a strict evaluation process. The successful applications as a result of this evaluation will be announced to the public. Last year and postgraduate students or young scholars who have obtained their undergraduate or postgraduate degree in the last 5 years can benefit from this programme. 31 APPLICATIONS FROM ABROAD Industry and Trade Minister Nihat Ergün, stating in his statement that with this programme they are lending a -20- helping hand to young people with bright ideas, has talked as follows: “By allocating space in technoparks and Technology Development Centres in order to turn initiatives and business ideas into products we say ‘Set up your company and develop your technological product’. This is a programme that will reverse the brain drain from our country. In fact, we very clearly see this in this year’s applications. 31 out of the 724 applications have come from bright Turkish brains who study or are postgraduate students abroad. This is a very important development for us. We have received applications from prestigious and reputable foreign universities including the MIT, Stanford University, Indiana University, Utah University, Virginia University and John Hopkins University. We can therefore explicitly say that the ‘brain drain’ is being reversed. I believe that in the coming years we will receive even more application from world-renowned universities.” SUPPORT TO CONTINUE According to information provided by Minister Ergün, increasing the number of techno-initiatives is also envisaged. Minister Ergün, saying that “Over time we would like to see new ‘Bill Gates’ from these entrepreneurs in Turkey”, has added further: “That is because we believe that our people have this potential and knowledge. Why a big country like Turkey should not have brands that are known across the globe? As a Ministry, we will continue to support the ideas of young entrepreneurs until they have become national and international brands and products.” Another support programme implemented by the Ministry ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Sanayi BakanlÜðÜ’nÜn yürüttüðü bir baíka destek programÜ ise “100 giriíimciye 100 bin TL hibe” programÜ. Bu program da Türkiye'yi Avrupa'nÜn ve Asya'nÜn ileri teknoloji ve yüksek katma deðer üreten ürünlerde bir üretim sanayi merkezi haline getirmeyi hedefliyor. ÖRNEK PROJE UlaítÜrma BakanlÜðÜ da engellilerin istihdam edilmesine yönelik örnek bir projeyi hayata geçirdi. “Ben de varÜm” adlÜ proje sayesinde engelliler, GSM íirketleri ve Türk Telekom’da çaðrÜ merkezlerinde istihdam ediliyor. “Gözleri olup da görenlerin, gözleri deðil de gönülleri görenlere göre çok daha fazla íey öðrenmesi gerektiðini düíünüyorum. Gönülle görememek fiziki olarak görememekten çok daha vahim” diyen UlaítÜrma BakanÜ YÜldÜrÜm, BakanlÜk olarak özürlülere yönelik projeleri aralÜksÜz sürdüreceklerini açÜkladÜ. GSM íirketleri ile Türk Telekom aracÜlÜðÜyla çaðrÜ merkezlerinnde istihdam edilen 30 özürlünün geleceðe dönük planlarÜnÜn olumlu yönde deðiítiðini söyleyen Bakan YÜldÜrÜm ‘Ben de VarÜm Projesi’ ile ilgili olarak íu bilgiyi verdi: “Engelli gençleri hayata baðlayacak bir proje. Belki yurtdÜíÜnda örnekleri olabilir ama Türkiye'de bir ilk. Kamuda da engelliler için 38 bin boí kadro var. Neden doldurulamÜyor? Çünkü engelli çalÜítÜrma alÜíkanlÜðÜ yerleímemií. ‘CezasÜ neyse öderiz’ diyorlar, ama bizim ihtiyacÜmÜz olan para deðil. Bu projemiz ile 30 engelli vatandaíÜmÜz iíe baíladÜ. Tabii güzel olan onlarÜ evlerinde istihdam etmek, onlarÜ hayata baðlamak. Bundan böyle attÜðÜmÜz her adÜmda, aldÜðÜmÜz her kararda, çaktÜðÜmÜz her çivide engelli vatandaílarÜmÜz da olacak. BakanlÜk olarak biz bunu kendimize prensip olarak kabul ettik. PTT binalarÜmÜzda engelli vatandaílarÜmÜza öncelik tanÜyan düzenlemelere yer verdik. AynÜ uygulamalarÜ bakanlÜðÜn diðer hizmet birimlerine de yayacaðÜz.” ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 of Industry and Trade is the “TRY 100,000 Grant for 100 Entrepreneurs” programme. This programme aims to make Turkey an advanced technology and high value added production and industry centre in Europe and Asia. PILOT PROJECT The Ministry of Transport, too, has launched a pilot project regarding the employment of disabled persons. Thanks to the project entitled “I also exist”, disabled persons are employed in call centres of GSM operators and Türk Telecom. “I believe that those who have eyes and see must learn more from those who see with their hearts. Not being able to see with your heart is far more dangerous than not being to see physically”, said Minister YÜldÜrÜm and announced that as a Ministry they will continue the projects targeting disabled people. Minister YÜldÜrÜm, stating that their future plans for the 30 disabled persons employed in call centres through the GSM operators and Türk Telekom are changing for the better, related the following regarding the “I also exist” project: “This is a project that will make young persons with disabilities hold onto life. This may have examples abroad, but is first in Turkey. There are 38,000 empty positions in the public sector for disabled people. Why they are not filled in? This is because the habit of employing disabled people has not settled. They say ‘We can pay whatever the fine is’ but what we need is not money. 30 disabled people have started working in our project. The good thing, of course, is to employ them from home, to make them hold onto life. From now on, disabled people will be in our minds in every step and every decision we take, and everything we do. As a Ministry we have established this as our principle. We have introduced measures in the buildings of post offices that prioritise disabled people. We will extend this practice into the other service units of our Ministry.” -21- HABER-NEWS Nalan Söylemez Krizin büyüttüðü Doðrudan SatÜí Sektörü 2.5 milyon kiíinin geçim kapÜsÜ Direct Sale: Means of subsistence for 2,5 million people DOïRUDAN SATIì BÜYÜYEREK ñìSñZLñïE ÇARE OLUYOR DIRECT SALE INCREASINGLY BECOMES A REMEDY FOR UNEMPLOYMENT T üm dünyada yaíanan ekonomik kriz, birçok sektörde küçülme yaíanmasÜna neden olurken, ‘Doðrudan SatÜí Sektörü’ kriz döneminde büyüdü. Dünya hasÜlatÜ 100 milyar dolara ulaían sektör, Türkiye’de satÜílarÜnÜ yüzde 15 artÜrarak 600 milyon TL’lik bir ciroya ulaítÜ. Krizde iísizlere can simidi olan sektör yaklaíÜk 2.5 milyon kiíinin de geçim kapÜsÜ. D espite the fact that the economic crisis affecting the whole world has resulted in recession in many sectors, the ‘Direct Sale Sector’ has grown with the crisis. The sector which has reached the revenue of 100 billion dollars in the world has made a turnover of TRY 600 million with an increase of 15% in Turkey. As the life ring of the unemployed during the crisis, the sector employs 2.5 million people. Krize raðmen satÜí grafiðini yükselten ‘Doðrudan SatÜí Sektörü’, büyümeye devam ediyor. Pek çok sektörde istihdam daralmasÜ yaíanÜrken, iíini kaybedenler için adeta can simidi olan sektör, son beí yÜlda ortalama yüzde 10 büyüdü. Uzmanlar, doðudan satÜí sektöründe yaíanan satÜí artÜíÜnÜn önümüzdeki iki yÜl içinde de devam edeceðini öngörüyor. -22- Perakende sektörüne kÜyasla iki kat daha fazla hÜzlÜ büyüyen UluslararasÜ Doðrudan SatÜí Sektörü, bugün dünyada 100 milyar dolara ulaían büyük bir sektöre dönüítü. Dünyada olduðu gibi Türkiye’de de yükselen bir ivme kaydeden sektörde, 2008’de yaklaíÜk 600 milyon TL’lik ciro elde edildi. Sektör oyuncularÜnÜn ülkemizdeki satÜílarÜ ise yüzde 15 oranÜnda arttÜ. DolaylÜ olarak toplam 12.4 milyon kiíiye geçim kapÜsÜ olan doðrudan satÜí sektörü, sadece gizli bir ‘Sector of Direct Sale' continues to increase in size by raising the sales chart in spite of the crisis. Though many sectors have been shrinking employment opportunities they provide, this sector, as a life ring for those who have lost their jobs in the crisis, has increased by 10 % in the last five years. Experts estimate that the sales increase in the direct sale will be maintained within the next two years. International Direct Sales Sector which has increased two times faster in comparison with the sector of retail sales, has become a large sector in the world with its volume of 100 billion dollars. In this sector which has gain acceleration not only around the world but also in Turkey, a turnover of TRY 600 million was recorded in 2008 in Turkey. The direct sales by the players of the sector have increased by 15 % in our country. As it provides employment for a total ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 istihdam yaratmakla kalmÜyor aynÜ zamanda Türk ekonomisine de canlÜlÜk kazandÜrÜyor. AB ÜLKELERñ BAìI ÇEKñYOR Düzenli olarak büyüyen sektör, Avrupa’da 20 milyar Euro tutarÜnda güçlü bir daðÜtÜm kanalÜ olarak deðerlendiriliyor. Ipsos MORI tarafÜndan yapÜlan kapsamlÜ bir araítÜrmaya göre doðrudan satÜí sektöründe imalatÜn yüzde 78’i Avrupa Birliði (AB) meníeili. SayÜsÜ bini aían íirketlerin faaliyet gösterdiði Avrupa pazarÜnda 20 milyar Euro’luk satÜí cirosu elde ediliyor. AB ülkeleri arasÜndaki doðrudan satÜí faaliyetlerinin yüzde 80’ini ise ñngiltere, Fransa, Almanya, ñtalya, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Finlandiya tarafÜndan gerçekleítiriliyor. Bu íirketler aynÜ zamanda 5 milyar Euro’nun üzerinde vergi ödeyerek ekonomiye katkÜ saðlÜyor. Avrupa’da 25’i AB üyesi, yedisi AB dÜíÜ olmak üzere 9 milyondan fazla doðrudan satÜcÜ bulunuyor. AyrÜca yönetim ve imalatta 50 bin’den fazla insan íirketlerin idari, üretim, pazarlama, lojistik ve benzeri kadrolarÜnda tam zamanlÜ çalÜíÜyor. ìirketlerin satÜí gücündeki artÜí ise son beí yÜlda yüzde 14’e ulaítÜ. KADIN AïIRLIKLI SATIì GÜCÜ Doðrudan satÜcÜlarÜn yüzde 25’inin daha önceden iísiz olduðu belirtilen araítÜrmada sektörde çalÜíanlarÜn yüzde 83’ünü kadÜnlar oluíturuyor. KadÜnlar bu íekilde yarÜ zamanlÜ istihdam ediliyorlar. KadÜn giriíimciliðini destekleyen, yaílÜ ve engelli çalÜíanlarÜ da ií yaíamÜna katan doðrudan Doðrudan satÜíçÜ olmak ne kazandÜrÜyor? • ñísizlere ií imkanÜ saðlÜyor. • Ek gelir kazanÜmÜ getiriyor. • SatÜcÜ zamanÜnÜ kendine göre ayarlayabiliyor. • Doðrudan satÜcÜlarÜn büyük bir kÜsmÜnÜn kadÜn olmasÜ, kadÜnlarÜn aile ve toplumdaki konumlarÜnÜ güçlendiriyor. Özellikle çocuk sahibi kadÜnlar, esnek çalÜíma saatleri ve belli bir iíyerinde bulunma zorunluluðunun olmamasÜ nedeniyle çalÜíma imkanÜ buluyor. • Emeklilere, yaílÜlara ve özürlülere adeta sosyal bir güvence saðlÜyor. • Öðrencilere eðitimlerine devam ederken masraflarÜnÜ karíÜlama imkanÜ veriyor. • ñnsanlarÜ ií hayatÜna hazÜrlÜyor. Bir çok insan, içindeki gizli kalmÜí müteíebbis ruhunu bu sistemle keífediyor. What is the gain of being a direct seller? • It provides employment opportunities for the unemployed. • It provides an additional income. • Sellers can adjust the working times as they wish. • As the most of the direct sellers consist of women, the position of women in the family and community becomes stronger. Especially women with children can find the opportunity to work thanks to the flexible hours of working and not having to be available in a certain working place. • It acts as if it was a social security for pensioners, elderly and the disabled. • It provides the students with the possibility of covering their expenses while continuing their education. • It prepares people for the business world. Many people explore their entrepreneurial spirit hidden inside thanks to this system. of 12,4 million people indirectly, the sector of direct sales generates unseen employment opportunities as well as it reinvigorates the Turkish economy. EU COUNTRIES TAKE THE LEAD With its regular increase, this sector is considered as a powerful distribution channel of an amount of Euro 20 billion in Europe. According to an extensive study by Ipsos MORI, the 78% of production in the direct sale sector originate in European Union (EU) countries. In the European market where more than one thousand companies carry out business, a sales turnover of Euro 20 billion is achieved. 80% of the direct sales operations take place among the EU countries such as England, France, Germany, Italy, Poland, Czech Republic and Finland. These companies also contribute to the economy by paying taxes of more than Euro 5 billion as a total. There are more than 9 million direct sellers in Europe, 25 of them being EU members and 7 of them being outside EU. Moreover, in the stage of management and production, more than 50 thousand people work in the administrative, production, marketing, logistics and similar positions as full time employees. The increase in the sales force of the companies on the other hand has reached 14%. Doðrudan satÜí nedir? Doðrudan satÜí, bir satÜcÜnÜn anlatmasÜ ve göstererek tanÜtmasÜ yoluyla, bir tüketim malÜnÜn veya hizmetin tüketiciye; kendi evinde, bir tanÜdÜðÜnÜn evinde, iíyerinde veya satÜcÜya ait olmayan bir baíka yerde doðrudan satÜlmasÜdÜr. Doðrudan satÜí genel olarak iki íekilde çalÜíÜyor. Birincisi kiíiden kiíiye olup, çoðunlukla satÜcÜ önceden ayarlanan bir gün ve saatte, tüketiciye ve ailesine tanÜtÜm yapar. ñkincisi de gruplara yapÜlan tanÜtÜm. Genellikle müíteri, ev sahibi olarak arkadaílarÜnÜ bir araya toplar ve satÜcÜ orada bulunan kiíilere tanÜtÜm yapar. What is direct sale? Direct sale is the practice of selling a good or service directly to the consumer in his/her home, in an acquaintance’s home, in his/her working place or another place that does not belong to the seller through the explanations or demonstrations of the seller. Direct sale usually operates in two forms. First is the one made from person to person and the seller usually makes a demonstration of the product to the consumer and his/her family on a prearranged day and time. The second one is the kind of demonstration made to the groups. The customer usually invites his/her friends in his/her house as the host and the seller makes the demonstration for those who have come together there. satÜí sektörü, ekonomiye de dinamizm kazandÜrÜyor. SatÜcÜlarÜna becerilerini geliítirme, ekstra gelir elde etme ve yaíam kalitesini geliítirme fÜrsatÜ sunan sektörde, satÜí gücünün yüzde 43’ünü 35 ila 49 yaí grubu kiíiler oluíturuyor. 50 yaí ve üzeri satÜcÜlar ise yüzde 29’luk bir dilime denk geliyor. Her kesimden insanÜn istihdam íansÜ bulduðu doðrudan satÜí sektöründe çalÜíanlarÜn yüzde 18’i yüksek eðitimli ve bunlarÜn yüzde 28’i de üniversite mezunu. ANSñKLOPEDñ SATIìI ñLE BAìLADI Doðrudan satÜí yönteminin ülkemizdeki serüveni 1970’li yÜllara kadar uzuyor. Yerel firmalar tarafÜndan kitap ve ansiklopedi satÜíÜ ile geliímeye baílayan sektör, zamanla ürün skalasÜnÜ geliítirdi. Günümüzde -24- ise ulusal ve uluslararasÜ firmalarÜn Türkiye pazarÜnda yer almasÜ ile ev bakÜm ürünlerinden, kiíisel bakÜma, giyim ve kozmetikten, zinde yaíam ve beslenme destek ürünlerine, ev teknolojisinden, mutfak saklama kaplarÜna kadar bir çok ürünün satÜíÜnÜ gerçekleítiriyor. Tüm dünyada milyonlarca tüketici için pratik bir satÜn alma yöntemi olarak kendini kanÜtlayan doðrudan satÜí, ülkemizde de her kesimden insana önemli bir gelir kapÜsÜ oluyor. 600 BñN KñìñYE ñSTñHDAM Türkiye’de 600 bin kiíiye ií imkanÜ saðlayan doðrudan satÜí sektörü, satÜcÜlarÜn aile fertleri de dahil edildiðinde tahminen 2.4 milyon kiíinin geçimine katkÜda bulunuyor. BaíÜndan beri sisteme girmií ve ayrÜlmÜí yaklaíÜk 2 milyon 500 bin kiíi aileleriyle birlikte WOMEN INTENSIVE SALES FORCE EMPLOYMENT FOR 600 THOUSAND PEOPLE In the study which has shown that 25% of the direct sellers had been unemployed previously, it is put forward that 83% of the employees in this sector are women. Women are employed part time in the sector. Direct sales sector which supports women’s entrepreneurship and includes the old and disabled people in the business world evokes dynamism in the economy. In this sector where the sellers are provided with the opportunity of improving their skills, earn extra income and improve their life quality, the 43% of the sales force is made up of people between 35 and 49 years old. The sellers above 50 on the other hand correspond to 29%. In the direct sales sector where people from every segment of the society can find a job, 18% of the employees has received higher education and 28% of them are university graduates. The sector of direct sale, which provides more than 600 thousand people with employment opportunities, contributes to the subsistence of approximately 2,4 million people with the inclusion of the families of the employees. It is evident that a total of 12,4 million people, including around 2 million 500 thousand people having entered and quit this sector since the beginning, have benefited from the system with their families. Direct sale sector plays an important role in an environment where people look for a remedy for unemployment and the firms avoid employing people. A START WITH ENCYCLOPEDIA SALES The story of direct sales in our country traces back to the 1970's. This sector, which started to develop with selling books and encyclopaedias, has expanded its product scale throughout time. As the national and international firms take part in the market of Turkey today, a wide range of products such as housekeeping products, personal care products, active life and nutrition support products, home technologies and storage boxes for kitchen are sold through direct sale. Direct sale, which has demonstrated itself as a practical purchase method for millions of consumers in the world, is a major source of income for people from every segment of the society. Direct sales sector enables people with a lower school education and no work experience to work in special hours which are appropriate for them by presenting the opportunity of earning money. It acts as a life ring for those who have lost their jobs due to the economic crisis. As it requires no capital and allows everybody above 18 years old, regardless of their education level, to sell products, direct sale sector is considered an advantage in the crisis environment. They also enjoy the chance of working in a sector in which they do not take any risk and earn an income in proportion to the effort they exert. ONLY 19,4% KEEP AT THEIR JOBS Most of the people employed in the direct sale sector do not have another job or income. Some of them, however, are already employed but are included in the low income group. They usually consist of housewives, pensioners and low-paid workers. For this reason, most of them end up their jobs within a short while ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 hesaplandÜðÜnda ise toplam 12.4 milyon kiíinin bu sistemden bir íekilde yararlandÜðÜ görülüyor. ñísizliðe çare aranan ve iíletmelerin maliyetten tasarruf etmek için istihdamdan kaçÜndÜðÜ bir ortamda doðrudan satÜí sektörü önemli bir rol oynuyor. Doðrudan satÜí sektörü belirli bir eðitim seviyesi ve ií tecrübesi bulunmayan kiíilere kazanç fÜrsatÜ sunarak, kendileri için uygun saatlerde çalÜímalarÜnÜ saðlÜyor. Ekonomik kriz nedeniyle var olan iílerini kaybedenler için de can simidi etkisi yaratÜyor. Belirli bir sermaye gerektirmeyen ve 18 yaíÜnÜ aímÜí her eðitim seviyesindeki kiíilerin satÜí yapmalarÜna olanak verdiðinden, doðrudan satÜí sektörü kriz ortamlarÜnda bir avantaj olarak görülüyor. AyrÜca herhangi bir risk almadan ve harcadÜklarÜ çaba ölçüsünde kazanç saðlayan bir sektörde çalÜíma fÜrsatÜna da kavuíuyorlar. Doðrudan SatÜí Derneði’nin (DSD) mesleði yaygÜnlaítÜrmak için yaptÜðÜ çalÜímalar hakkÜnda bilgi veren Dernek BaíkanÜ Ron Griffiths, Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Fakültesi liderliðinde gerçekleítirilen ‘Doðrudan SatÜíÜn Sosyoekonomik Etkileri’ konulu araítÜrmaya göre satÜí temsilcilerinin yüzde 49.5’inin iísiz iken bu iíe after they begin working as they understand that there is no relative or friend left to whom they can sell their products. Only 19.4%, a very small portion, of those who start to work as a direct seller can endure and manage to keep their jobs. The fact that 3 million 100 thousand (2,5 million + 600 thousand) people have taken part in this system and only 600 thousand of them are active currently is the most clear evidence of the thesis above. There are also people who get involved in this system to make a wholesale purchase of a quality product rather than earn a living. Having given information on the efforts made by the Direct Selling Association (DSA) to popularize this job, Ron Griffiths, the President of the Association, has stated that according to the study called ‘Socioeconomic Effects of Direct Sales’ carried out under the leadership of Faculty of Commerce and Tourism Education of Gazi University, 49,5% of the sales representatives has started to do this job when they are redundant. Griffiths gives us the following information by drawing attention to the corporate responsibility projects of DSA: “In the training seminar organized by our association about Entrepreneurship and Direct Sales, we raise awareness among people about SADECE YÜZDE 19.4’Ü DEVAM EDñYOR Doðrudan satÜí iíinde istihdam edilenlerin çoðunluðu baíka iíi ve geliri olmayan kimseler. AyrÜca bir kÜsmÜ da iíi olmakla birlikte düíük gelir grubuna dahiller. Bunlar genellikle ev kadÜnlarÜ, emekliler ve düíük gelirli ücretlilerden oluíuyor. Bu nedenle de çoðu iíe baíladÜktan kÜsa bir süre sonra, hatÜr-gönülle satÜí yapabilecekleri akraba ve arkadaí grubu bittiðinde, baíarÜlÜ olamayacaklarÜnÜ anlayÜp faaliyetlerine son veriyorlar. ñíe baílayanlarÜn sadece yüzde 19.4 gibi çok az bir kÜsmÜ iíi sürdürmek gayret ve becerisini gösteriyor. Sisteme bugüne kadar 3 milyon 100 bin kiíinin girmesi ve bunlardan ancak 600 bininin faal olmasÜ da bunun en iyi göstergesi. AyrÜca gelir elde etmek yerine, belli kalitedeki ürünü toptan fiyatÜndan satÜn almak amacÜ ile de sisteme girenler bulunuyor. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 -25- baíladÜklarÜnÜ ifade ediyor. Griffiths, DSD’nin kurumsal sorumluluk projelerine de dikkat çekerek, íu bilgiyi veriyor: “Derneðimizce düzenlenen Giriíimcilik ve Doðrudan SatÜí konulu eðitim semirlerinde halkÜ kiíisel geliíim, giriíimcilik ve doðrudan satÜí sektörü konusunda bilinçlendiriyoruz. Uzmanlar tarafÜndan verilen eðitimlerin sonunda katÜlÜmcÜlara sertifika veriliyor. Projenin uygulanmasÜnda istihdam açÜðÜnÜ da gözönünde bulunduruldu. Yozgat, AdÜyaman, Zonguldak ve ElazÜð plot íehirler olarak seçildi. Bugüne kadar, pilot bölge seçilen illerin Ticaret ve Sanayi OdalarÜ ile de iíbirliði yaptÜk. AyrÜca Valiliklerin de desteðini alarak Yozgat ve AdÜyaman’da gerçekleítirilen eðitimlere 200’den fazla katÜlÜm saðlamayÜ baíardÜk” KAPIDAN SATIìLA KARIìTIRMAYIN Doðrudan satÜí iíinin ülkemizde büyük bir tüketici sorunu olan -26- ‘kapÜdan satÜí’ ile karÜítÜrÜldÜðÜnÜ belirten Ron Griffiths, bunlarÜn farklÜ kavramlar olduðuna iíaret ederek íöyle konuítu: “Doðrudan satÜí firmalarÜnÜn ürünlerini satan kiíiler pazarladÜklarÜ ürünlerin tanÜtÜmÜnÜ satÜí yapacaklarÜ kiíi ve kiíilerle önceden mutabÜk kalÜnan bir zamanda ve yerde birebir gerçekleítriyor. Tüm dünyada olduðu gibi ülkemizde de Doðrudan SatÜí Derneði’ne üye íirketler, satÜí iílemini maðaza dÜíÜnda yapÜyor. SatÜí sonrasÜ müíterinin yasalarla belirtilen ‘vazgeçme süreleri’ de göz önünde bulundurularak fikir deðiítirip malÜ geri verme imkanÜ bulunuyor. Müíteri bu sürelerde bir kere daha düíünüp, malÜn kalitesini ve fiyatÜnÜ karíÜlaítÜrma fÜrsatÜna sahip oluyor. Bu, doðrudan satÜíÜ tüketici için en korunaklÜ satÜn alÜm yöntemi yapÜyor. AyrÜca vazgeçme süresi yasalarÜn öngördüðünden daha uzun tutulmakta. Üyeleri kÜsÜtlayan ahlaki ilkeler yerleítirerek tüketici dernekleri ile sürekli iletiíim kurulmakta.” self-improvement, entrepreneurship and direct sales sector. At the end of the training given by experts, the attendants are provided with a certificate. During the application of the project, employment gap has also been considered. Yozgat, AdÜyaman, Zonguldak and ElazÜð have been chosen as plot cities. We have also cooperated with the Chambers of Commerce and Industry in the pilot cities until today. We have also managed to find more than 200 people to attend the trainings carried out with the support of offices of governor in Yozgat and AdÜyaman.” CONFUSION WITH DOOR STEP SALE Ron Griffiths, who has stated that direct sale is confused with 'door step selling' which is a major consumer problem in our country, has pointed out that these two are different concepts and said: “People who sell the products of direct selling firms carry out their sales activities through personal contact in a place and time agreed upon together with the potential buyers beforehand. In our country the member companies of the Direct Sales Association carry out their sales activities outside a store, as the ones all over the world do. The customers have the right to change their mind and return the product after the sales activity when the ‘disclaimer period’ laid down by the laws is taken into account. During these periods the customer has the chance to think one more time and compare the quality and price of the product with other options. Therefore, direct sale becomes the safest purchasing method for the consumer. Additionally, longer disclaimer period than the period laid down by the laws is granted to the customers. A continuous contact is maintained with the consumers' associations as well as laying moral principals which restrict the members. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 FñNANSBANK ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 -27- HABER-NEWS Fedai YÜldÜrÜm 12 Türk íirketinin küresel piyasada 15.7 milyar dolarÜ var 12 Turkish enterprises account for 15.7 billion dollars within the global market TÜRK ìñRKETLERñ 61 ÜLKEDE 72 BñN KñìñYE ñì SAïLIYOR TURKISH ENTERPRISES PROVIDE EMPLOYMENT FOR 72 THOUSAND PEOPLE IN 61 COUNTRIES -28- ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 G eçtiðimiz AralÜk ayÜnda yapÜlan uluslararasÜ bir araítÜrmayla yurtdÜíÜnda en fazla yatÜrÜm yapan 12 çokuluslu Türk firmasÜ belirlendi. YatÜrÜm için daha çok Avrupa’yÜ tercih eden 12 iíletmenin 15.7 milyar dolarlÜk dÜí varlÜðÜ bulunuyor. ñíletmeler yurtdÜíÜnda 72 bin 334 kiíiyi istihdam ederken, 61 ülkede 248 baðlÜ kuruluía sahip. T he 12 enterprises that made the highest foreign investments were determined through an international research conducted in December last year. These 12 enterprises, which prefer mostly Europe for investment, have 15.7 billion dollars of foreign assets. These enterprises employ 72 thousand 334 employees abroad and have 248 foreign affiliates in 61 countries. LñDER Lñ DER ENKA ñNìAAT YabancÜ sermayeyi Türkiye’ye çekmek çekm ek için çeíitli çalÜímalar ve düzenlemeler yapÜlÜrken Türk íirketleri, küresel ií piyasalarÜnda artÜk önemli birer yatÜrÜmcÜ haline geldi. Kadir Has Üniversitesi, Columbia Üniversitesi, Vale Columbia Center New York ile DÜí Ekonomik ñliíkiler Kurulu (DEñK) tarafÜndan hazÜrlanan ve Türk íirketlerinin uluslararasÜ piyasalarda ií stratejilerini araítÜran rapora göre; 12 Türk íirketi 2007 yÜlÜ itibarÜyla yurtdÜíÜnda toplamda 15,7 milyar dolarlÜk varlÜða ulaítÜ. AyrÜca bu 12 íirketin, 12 milyar dolarlÜk dÜí satÜíÜ, 72 bin 334 yurtdÜíÜ çalÜíanÜ ve 61 ülkede 248 baðlÜ kuruluí, iítirak, íube veya yan kuruluíu bulunuyor. Columbia Üniversitesi tarafÜndan bugüne kadar Hindistan, Çin, Rusya, Brezilya, ñsrail, Arjantin ve Slovenya'da gerçekleítirilen 'Çokuluslu ìirketlerin YurtdÜíÜ YatÜrÜmlarÜ' anket ve araítÜrmasÜna bu yÜl Türkiye de dahil edildi. Türkiye'nin projeye ilk defa dahil olmasÜ sebebiyle 2007 yÜlÜ verileri esas alÜndÜ. ÇalÜímada 12 Türkiye merkezli çokuluslu íirket belirlendi ve bu íirketler varlÜklar, satÜílar ve istihdam hacimlerine göre sÜralandÜ. DÜí varlÜklarÜna göre sÜralanmÜí olan 12 çokuluslu Türk íirketinin yurt dÜíÜnda 15.7 milyar dolarlÜk malÜ bulunuyor. Bu íirketler, 11.9 milyar dolarÜn biraz üzerinde dÜí satÜí gerçekleítirirken, íirketlerin yurtdÜíÜnda 72,334 adet çalÜíanÜ bulunuyor. DÜí varlÜklarda ise satÜílar ve istihdam 2006-2007 yÜllarÜ arasÜnda sÜrasÜyla yüzde 32, yüzde 17 ve yüzde 37 oranlarÜnda yükseliyor. Listedeki 12 íirket arasÜnda lider toplam yabancÜ kaynaðÜn yüzde 25'ine sahip olan ve altyapÜ sektöründe faaliyet gösteren Enka ñníaat. Enka'yÜ Turkcell, ÇalÜk Holding, Koç Holding, Anadolu Grup, TPAO, ìiíecam, Tekfen Holding, SabancÜ Holding, EczacÜbaíÜ Holding, Borusan Holding ve Zorlu Enerji Grubu izliyor. AraítÜrmada, Türkiye merkezli çokuluslu íirketlerin ií için daha çok Avrupa ülkelerine yöneldiði gözleniyor. Avrupa, yatÜrÜmlarÜn dörtte üçüne ev sahipliði yapÜyor. YurtdÜíÜ yatÜrÜmlarÜ Avrupa’dan sonra sÜrayla Afrika, Asya ve Latin Amerika’ya doðru yayÜlÜyor. DIì VARLIKLAR YÜZDE 32 ARTTI AraítÜrmaya göre 12 çokuluslu Türk firmalarÜnÜn dÜí varlÜklarÜ 2006-2007 yÜllarÜ arasÜnda yüzde 32 artÜí gösterdi. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 multinational enterprises were determined and they were ranked according to their assets, sales and employment volumes. While performing various studies and regulations in order to attract foreign capital to Turkey, Turkish enterprises have become significant investors in global business markets. According to the report prepared by Kadir Has University, Columbia University, Vale Columbia Centre New York and the Foreign Economic Relations Board (DEñK) concerning the business strategies of Turkish enterprises in the international markets; 12 Turkish enterprises have accounted for totally 15.7 billion dollars of foreign assets by 2007. Moreover, these enterprises have 12 billion dollars of foreign sales, 72 thousand 334 employees abroad and 248 foreign affiliates, partnerships, branches or subsidiaries in 61 countries. This year, Turkey has also been included into the ‘Foreign Investments of Multinational Enterprises’ survey and research conducted by the Columbia University in India, China, Brazil, Israel, Argentina and Slovenia until now. Since Turkey is included to the research for the first time, the 2007 data were taken into consideration. Within the research, Turkey based 12 THE LEADER IS ENKA CONSTRUCTION 12 Turkish multinational enterprises, which are ranked based on their foreign assets, have 15.7 billion dollars of foreign assets. These enterprises have accounted for over 11.9 billion dollars of foreign sales and have 72 thousand 334 employees abroad. Besides, the sales and employment regarding the foreign assets increased between the years 2006 and 2007 respectively by 32 percent, 17 percent and 37 percent. The leading enterprise on the list of 12 enterprises is Enka Construction, which is in the infrastructure business and has approximately 25% of the foreign assets on the list. Enka is followed by Turkcell, ÇalÜk Holding, Koç Holding, Anadolu Group, TPAO, ìiíecam, Tekfen Holding, SabancÜ Holding, EczacÜbaíÜ Holding, Borusan Holding and Zorlu Energy Group. According to the research, it can be observed that Turkey based multinational enterprises have been focusing on Europe for their business location. Europe accounts for three-fourths -29- Çokuluslu Türk íirketleri geliímekte olan birçok yeni pazarda rakiplerinin gerisinde kaldÜ. Sadece Enka ve ÇalÜk Grubu’nun dÜí varlÜklarÜ 2 milyar dolarÜ geçti ve yurtdÜíÜnda 33 bin 676 kiíiyi istihdam etmesiyle Enka lider firma oldu. Çokuluslu Türk íirketleri 20062007 yÜllarÜ arasÜnda yurtdÜíÜ satÜílarÜnÜ yüzde 37 oranÜnda artÜrarak 12 milyar dolar elde etti. YurtdÜíÜ istihdamÜ ise yüzde 17 oranÜnda artarak toplamda 72 bin kiíiyi aítÜ. Bu firmalarÜn 2007’deki yurtdÜíÜ satÜí ve varlÜklarÜnÜn toplam satÜí ve varlÜklarÜna oranÜ sÜrasÜyla yüzde 10 ve yüzde 13 oldu. Diðer yandan yabancÜ istihdam, toplam rakamÜn yüzde 27’sine ulaítÜ. Bu rakamlar 2005-2007 dönemi boyunca da genellikle sabit kaldÜ. YABANCI ñSTñHDAM DA ARTTI 2006-2007 yÜllarÜ arasÜnda firmalarÜn dÜí varlÜklarÜ toplam varlÜklarÜna oranla daha az büyüme gösterirken, diðer yandan dÜí satÜílar biraz daha yüksek oranda arttÜ. Ancak, yabancÜ istihdam aynÜ dönem içinde toplam istihdamÜn iki katÜndan daha fazla artÜí gösterdi. DÜí varlÜklardaki 3.8 milyar dolarlÜk artÜí, 41.3 milyar dolarlÜk genel varlÜk artÜíÜnÜn yüzde 9’unu temsil ederken, dÜí satÜílardaki 3.2 milyar dolarlÜk artÜí ise 22 milyar dolarlÜk genel satÜíÜn yüzde 14.6’sÜnÜ oluíturdu. 248 YABANCI BAïLANTILI FñRMA ñncelenen 12 firmanÜn toplam 61 ülkede 248 adet kendisi ile baðlantÜlÜ yabancÜ íirketi bulunuyor. Koç Holding 28 ülkede bulunan 55 yabancÜ baðlantÜsÜ ile sÜranÜn baíÜnda giderken, onu 9 ülkede 42 yabancÜ íirket ile Enka ve 7 ülkede 33 íirket ile SabancÜ Holding takip etti. Bu 248 baðlÜ -30- by employing 33 thousand 676 employees abroad. Proje ilk kez 2007’de baíladÜ Çokuluslu Türk íirketleri sÜralamasÜ; Geliíen Ekonomilerin Global OyuncularÜ Projesi çerçevesinde Kadir Has Üniversitesi, DÜí Ekonomik ñliíkiler Konseyi ve Vale Columbia Center’Ün önderliðinde gerçekleítirildi. Proje yükselen pazarlardaki çokuluslu íirketlerin yÜllÜk sÜralama listeleri oluíturmak için öncü kurumlarÜn bu pazarlardaki yabancÜ yatÜrÜmlarÜnÜ araítÜran görevlilerini biraraya getirdi. 2007 yÜlÜnda baílatÜlan bu projede ilk olarak Brezilya ve Rusya’nÜn sÜralamalarÜ yapÜldÜ ve aynÜ yÜlÜn AralÜk ayÜnda bu veriler yayÜnlandÜ. The project initiated in 2007 The ranking of the multinational Turkish enterprises has been conducted within the ‘Emerging Markets Global Players Project’ under the leadership of Kadir Has University, Foreign Economic Relations Board and Vale Columbia Centre. The project has brought together researchers from leading institutions in emerging markets, who research the foreign investments within these markets, in order to identify the annual ranking lists of emerging market based multinational enterprises. Within the scope of this project, which was started in 2007, the rankings of Brazil and Russia were identified initially and the mentioned data were published in December within the same year. firmanÜn çoðunluðu yüzde 76 ile Avrupa’da, yüzde 17 ile de Asya ve Avustralya’da yoðunlaímÜí durumda. 2007 yÜlÜnda Türkiye tarafÜndan yapÜlan dÜí yatÜrÜmlarÜn çoðu halka açÜk íirketler tarafÜndan gerçekleíti. Listedeki halka açÜk olmayan 2 íirket ise 2 milyar dolar dÜí varlÜða sahip bir íirketler topluluðu olan ÇalÜk Grubu ile Türkiye Petrolleri Anonim OrtaklÜðÜ oldu. Kalan 10 firmanÜn dÜí varlÜklarÜnÜn toplamÜ 12.58 milyar dolar deðerindeydi. FñRMALARIN MERKEZñ ñSTANBUL Çokuluslu 12 Türk íirketinin 10’unun merkezi de ñstanbul’da yer alÜyor. Sadece kalan 2 íirketin merkezi ñstanbul of their foreign investments. Following Europe, their foreign investments are expanding towards Africa, Asia and Latin America. FOREIGN ASSETS INCREASED BY 32 PERCENT According to the research, the foreign assets of the mentioned 12 Turkish multinational enterprises increased between the years 2006 and 2007 by 32 percent. Turkish multinational enterprises are behind their competitors in many new emerging markets. Only the foreign assets of Enka Construction and ÇalÜk Group have accounted for over 2 billion dollars and Enka became the leading enterprise The Turkish multinational enterprises increased their foreign sales between the years 2006 and 2007 by 32 percent and consequently accounted for 12 billion dollars. Besides, the employment abroad was increased by 17 percent and exceeded 72 thousand employees in total. The ratio of the foreign sales and assets of these enterprises in 2007 over their total sales and assets is respectively 10 percent and 13 percent. On the other hand, employment abroad reached 27 percent of the total figure. These figures were generally steady during the period between 2005 and 2007. EMPLOYMENT ABROAD INCREASED AS WELL Between 2006 and 2007, the rate of growth of foreign assets of the enterprises was less than the rate of growth of the total assets. Meanwhile, the foreign sales increased slightly higher. However, the employment abroad increased more than two times the total employment within the same period. The 3.8 billion dollars of growth in the foreign assets represented 9 percent of the general growth in assets accounting for 41.3 billion dollars. On the other hand, the 3.2 billion dollars of growth in the foreign sales represented 14.6 percent of the general growth in assets accounting for 22 billion dollars. 248 FOREIGN AFFILIATES The examined 12 enterprises have totally 248 foreign affiliates in 61 countries. Koç Holding is the leading enterprise in this ranking with its 55 foreign affiliates in 28 countries. Following Koç Holding, Enka is ranked with its 42 foreign affiliates in 9 countries and SabancÜ Holding follows Enka ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 dÜíÜnda bir ilde yer alÜyor. Bu íirketlerden birinin merkezi Bursa’da, diðerinin ise Ankara’da. Öte yandan 12 íirketin 10’u, ñstanbul Menkul KÜymetler BorsasÜ’nda kayÜtlÜ. Turkcell ñletiíim Hizmetleri A.ì ayrÜca New York BorsasÜ’nda, Anadolu Endüstri Holding A.ì. Londra borsasÜnda, EczacÜbaíÜ Holding ise Frankfurt ve Düseldorf borsalarÜnda da yer alÜyor. ÇalÜk Holding ve Türk Petrolleri A.ì. ise halka açÜk deðil. ìirketlerin tümünün resmi iletiíim dili Türkçe olurken, Enka 10 enterprises was 12.58 billion dollars. DIì YATIRIM ñÇñN UYGUN ZAMAN with 33 affiliates in 7 countries. Most of these foreign affiliates are concentrated in Europe by 76 percent and in Asia and Australia by 17 percent. AraítÜrmanÜn hazÜrlanmasÜnda büyük emeði bulunan Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölüm BaíkanÜ Dr. Sedat Aybar, ekonomik krizin de etkisiyle Türk dÜí yatÜrÜmlarÜnda bir azalmanÜn meydana geldiðine dikkat çekerek, “Eðer Türkiye ekonomik kriz sonrasÜ küresel ekonomiye daha güçlü bir íekilde entegre olacaksa, yeni doðrudan dÜí yatÜrÜm stratejileri Most of the foreign investments made by Turkey in 2007 were executed by publicly held enterprises. The 2 non-public enterprises in the list are ÇalÜk Group, which is a group of companies has accounted for 2 billion dollars of foreign assets, and Türkiye Petrolleri Anonim OrtaklÜðÜ (Turkish Petroleum Corporation). Total foreign assets value of the remaining The Headquarters of 10 of the mentioned 12 Turkish multinational enterprises are located in ñstanbul. Only two of them have their headquarters in other cities. One of them has its headquarters in Ankara and the other one has in Bursa. ve EczacÜbaíÜ resmi dil olarak ñngilizce’yi de kullanÜyor. ISTANBUL IS THE CENTRE OF THESE ENTERPRISES On the other hand, 10 of the mentioned 12 enterprises are registered to Istanbul Stock Exchange. In addition; Turkcell 12 ÇOKULUSLU TÜRK ìñRKETñNñN BÖLGESEL DAïILIMI / REGIONAL DISTRIBUTION OF THE 12 MULTI-NATIONAL TURKISH ENTERPRISES FñRMALAR / ENTERPRñSES AVRUPA / EUROPE AFRñKA / AFRICA KUZEY AMERñKA / NORTH AMERICA Enka ñníaat 93 0 0 Turkcell 90 0 0 ÇalÜk Holding 27 7 13 Koç Holding 89 0 Anadolu Grup 57 ASYA VE AVUSTRALYA / ASIA AND AUSTRALIA YABANCI ñìTñRAKLERñN / NUMBER OF FOREIGN SUBSIDIARIES 0 7 42 0 10 10 0 53 15 0 2 9 55 0 0 0 43 30 33,3 0 0 33,3 33,3 6 ìiíecam A.ì. 92 4 0 0 4 24 Tekfen Holding 79 0 7 0 14 14 SabancÜ Holding 64 9 3 9 15 33 100 0 0 0 0 4 Borusan Holding 67 8 0 0 25 12 Zorlu Enerji Grubu 67 0 0 33 0 3 188 6 5 6 43 248 Türkiye Petrolleri Anonim OrtaklÜðÜ (TPAO) EczacÜbaíÜ Holding YabancÜ iítirakler Foreign subsidiaries total ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 GÜNEY AMERñKA / SOUTH AMERICA -31- ñìTE ÇOKULUSLU 12 TÜRK ìñRKETñ / HERE ARE THE 12 MULTINATIONAL TURKISH ENTERPRISES SIRA / RANKñNG ñSñM / NAME ENDÜSTRñ / INDUSTRY DIì KAYNAKLAR MñLYON DOLAR / FOREñGN ASSETS MñLLñON DOLLARS 1 Enka ñníaat AltyapÜ / Infrastructure 3,877 2 Turkcell ñletiíim / Communication 2,331 3 ÇalÜk Holding Holdinga 4 Koç Holding Holdinga / Holdinga 1,742 5 Anadolu Grup Holdinga / Holdinga 1,629 6 Türkiye Petrolleri Anonim OrtaklÜðÜ (TPAO) / Petrol ve gaz operasyonlarÜ / Oil and gas operations 1,121 7 ìiíecam A.ì. Cam üretimi / Glass production 977 8 Tekfen Holding Holdinga / Holdinga 751 9 SabancÜ Holding Holdinga / Holdinga 640 / Holdinga 266 / Holdinga 2,002 10 EczacÜbaíÜ Holding Holdinga 11 Borusan Holding Holdinga / Holdinga 223 12 Zorlu Enerji Grubu Enerji / Energy 152 TOPLAM / TOTAL geliítirmek için en uygun dönemde bulunuyoruz” dedi. PAZARLARI BÜYÜTMELñYñZ DEñK Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Zeynel Abidin Erdem ise konuyu ií dünyasÜ açÜsÜndan deðerlendirdiklerini belirterek, söz konusu çalÜíma ile Türkiye -32- 15,711 ve Türk özel sektörünün küreselleímeye ve dünya ekonomisine entegre oldukça yurtdÜíÜndaki Türk yatÜrÜmlarÜnÜn da ortaya çÜktÜðÜnÜ söyledi. Columbia Üniversitesi’nin Vale Columbia Center Direktörü Dr. Karl P. Sauvant da Türk ekonomi stratejilerinin doðrudan dÜí yatÜrÜm konusuna daha fazla önem vermelerinin ve diðer geliímekte olan ülkelerin deneyimlerinden ders çÜkartmalarÜnÜn gerektiðini kaydetti. ñletiíim Hizmetleri A.ì is registered to New York Stock Exchange, Anadolu Endüstri Holding A.ì. to London Stock Exchange, EczacÜbaíÜ Holding to Frankfurt Stock Exchange and Dusseldorf Stock Exchange. ÇalÜk Holding and Türkiye Petrolleri Anonim OrtaklÜðÜ are non-public enterprises. All of the enterprises use Turkish as the official communication, while Enka and EczacÜbaíÜ use English as official language in addition to Turkish. PROPER TIME FOR FOREIGN INVESTMENT Dr. Sedat Aybar, Head of Department of Economics at the Kadir Has University, who has paid great efforts on the execution of the research, has mentioned that there is a slowdown in Turkish foreign investment due to the economic crisis and has said “If Turkey is to integrate into the global economy more strongly after the economic crisis, this is the most proper time to develop new foreign direct investment strategies”. WE NEED TO EXPAND THE MARKETS Dr. Zeynel Abidin Erdem, Executive Board Member of DEñK, has stated that they have evaluated the fact considering the business world and said, through the mentioned research, that as long as Turkey and Turkish private sector globalizes and integrates into the global economy, the foreign Turkish investments will emerge. Moreover, Dr. Karl P. Sauvant, Executive Director of Vale Columbia Centre of Columbia University, has said that Turkish economic strategists should pay more attention to foreign direct investment and learn from the experiences of other developing countries. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 PEGASUS ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 -33- EïñTñM-EDUCATION Yrd.Doç.Dr.Nur ERSUN - Yrd.Doç.Dr.Kahraman ARSLAN ñstanbul Ticaret Üniversitesi Öðretim Üyesi Lecturer at Istanbul Commerce University ñstanbul Ticaret Üniversitesi Öðretim Üyesi Lecturer at Istanbul Commerce University ñstanbul Ticaret Üniversitesi, öðrencilerinin giriíimcilik eðilimlerini araítÜrdÜ A Survey by the Istanbul Commerce University on “Entrepreneurship Tendency of Students” GENÇLERñN ÜÇTE BñRñ KENDñ ñìñNñ KURMAK ñSTñYOR ONE-THIRD OF THE YOUNG WANT TO START THEIR OWN BUSINESS -34- ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 ñ stanbul Ticaret Üniversitesi, öðrencilerinin giriíimcilik eðilimleri belirlemek amacÜyla bir araítÜrma yaptÜ. AraítÜrma sonuçlarÜna göre; öðrencilerin üçte biri gelecekte baðÜmsÜz çalÜíma, yani kendi iíini kurma eðiliminde. KÜzlar giriíimcilik konusunda daha istekli. YaíanÜlan yer ile öðrenim görülen lise türü giriíimcilik isteðini etkilemiyor ancak ilkokul mezunu ailelerin çocuklarÜnda giriíimcilik eðilimi daha fazla. Ailesinin gelir seviyesi düíük olan gençler sabit ve düzenli bir iíte çalÜímak istiyor. I stanbul Commerce University has conducted a research in order to determine the entrepreneurship tendency among its students. The results of the research show that one third of the students are inclined to work independently, that is, to start their own businesses. Girls are more willing to be entrepreneurs. The place of residence and the type of high school education do not affect the will to entrepreneurship, but children with primary school graduate parents show a higher tendency towards entrepreneurship. Young people coming from families with low income levels want to have stable and regular jobs. isteðini etkilemiyor. Giriíimcilik eðilimleri ve Giriíimcilik giriíimcilik faaliyetleri yüksek seviyede olan ülkelerin ekonomik büyümelerinin ortalamanÜn üzerinde gerçekleítiði görülüyor. Giriíimciliðin iísizlik için bir çözüm olarak görülmesi, yeni ekonomi açÜsÜndan oynadÜðÜ önemli rol ile ekonomi ve iíletme alanÜndaki geliímeler sonucu giriíimcilik daha da önem kazandÜ. ñstanbul Ticaret Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi öðrencilerinin giriíimcilik eðilimleri ve mesleki tercihlerinde fiziksel, sosyal ve ekonomik çevrenin önemini belirlemek amacÜyla bir araítÜrma yaptÜ. AraítÜrma sonuçlarÜna göre; öðrencilerin üçte biri gelecekte baðÜmsÜz olarak çalÜíma, yani kendi iíini kurma eðiliminde. KÜzlarda giriíimcilik eðilimi daha fazla. AyrÜca, yaíanÜlan yer ile öðrenim görülen lise türü giriíimcilik ñlkokul mezunu ailelerin çocuklarÜnda giriíimcilik eðilimi daha fazla ancak, yetiítirilme tarzÜyla, anne mesleði de giriíimcilik isteðinde etkili deðil. Ancak, babalarÜ özel sektörde çalÜían öðrencilerin giriíimcilik eðilimleri daha yüksek. Ailesinin gelir seviyesi düíük olan gençler sabit ve düzenli bir iíte çalÜímak isterken, aile gelir seviyesi yüksek öðrencilerin giriíimcilik eðilimleri de daha fazla. GñRñìñMCñLñK EïñLñMñ ARAìTIRILDI ñstanbul Ticaret Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi öðretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Nur Ersun ve Yrd. Doç. Dr. Kahraman Arslan tarafÜndan gerçekleítirilen bu araítÜrmada, üniversite öðrencilerinin mesleki tercihlerinin íekillenmeye baíladÜðÜ ve kariyer planlamasÜ yapÜldÜðÜ bir dönemde giriíimcilik eðilimlerinin oluímasÜnda aile, cinsiyet, doðum yeri, ailedeki çocuk ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 It is observed that countries with high levels of entrepreneurship trends and entrepreneurial activities show an economic growth rate above average. As it is regarded as a solution to unemployment, and considered to have a very important role in the new economy with the developments in the fields of economy and business, entrepreneurship has gained even more significance. Istanbul Commerce University Faculty of Commercial Sciences has conducted a research in order to determine the importance of physical, social and economic environment for the students' entrepreneurial trends and professional choices. The results of the research show that one third of the students are inclined to work independently, that is, to start their own businesses in the future. The girls are more willing to be entrepreneurs. Also, the place of residence and the type of high school education do not affect the will to entrepreneurship. The children of primary school graduate parents are more inclined towards entrepreneurship, but the upbringing and the profession of the mother are not influential for the will to entrepreneurship. However, the students whose fathers work for the private sector show a higher entrepreneurial tendency. Whereas young people coming from families with low income levels want to have stable and regular jobs, students with high levels of family income show a higher tendency towards entrepreneurship. ENTREPRENEURSHIP ORIENTATION IS RESEARCHED The research conducted by Istanbul Commerce University Faculty of Commercial Sciences Faculty Members Asst. Prof. Dr. Nur Ersun and Asst. Prof. -35- sayÜsÜ, aile reisinin mesleði, eðitim ve gelir seviyesi gibi çeíitli unsurlarÜn ne derecede etkin olduðu ortaya çÜkarÜldÜ. 462 öðrenciyle yüz yüze gerçekleítirilen anket çalÜímasÜyla öðrencilerin “ií bekleyen mi yoksa ií yaratan mÜ?” konumunda olmayÜ arzu ettikleri, yani giriíimcilik ruhuna sahip olup olmadÜklarÜ ortaya konulmaya çalÜíÜldÜ. ÜÇTE BñRñ GñRñìñMCñ AraítÜrma sonuçlarÜna göre öðrencilerin yüzde 36,5’lik çoðunluðunun geleceðini baðÜmsÜz olarak çalÜíma, yani kendi iíini kurma eðiliminde olduðu ve okuduklarÜ bölümün bunu saðlayacaðÜna inandÜklarÜ ortaya çÜktÜ. Öðrencilerin yüzde 34,1’lik kÜsmÜ ise, okuduklarÜ bölümün arzu ettikleri para ve statüyü kazandÜracaðÜna inandÜklarÜnÜ ifade etti. -36- Öðrencilerin, ðrencilerin, mezun olduktan sonra çalÜímak istedikleri alan incelendiðinde yüzde 51,7 ile özel sektörde ve bunu takiben yüzde 27,2 oranÜ ile kendi iíini kurmada olduðu saptandÜ. “Yüksek kazanç saðlama” isteði ve “baðÜmsÜz çalÜíma” arzusunun yüksek oranda çÜkmasÜ, öðrencilerin giriíimcilik eðilimleri ile doðrudan iliíkilendirilmesi ve giriíimcilik eðilimlerinin bir yansÜmasÜ olarak kabul edilebilir. Bu sonuçlar, öðrencilerin “ií bekleyen” deðil, “ií yaratan” konumunda olmayÜ arzuladÜklarÜnÜn bir göstergesi. KIZLAR DAHA GñRñìñMCñ Giriíimcilik kavramÜnÜn temelinde; tuttuðunu koparmak, ataklÜk, cesaret, özgüven, risk alma, gibi. yüklemlerle oluíturulan erkeksi bir imaj yatÜyor. DolayÜsÜyla cinsiyet unsurunun giriíimcilik eðilimi üzerinde önemli bir Dr. Kahraman Arslan shows to what extent the various factors such as family, gender, place of birth, the number of children in the family, the profession of head of the family and the levels of education and income are effective in the formation of entrepreneurship orientation in a period in which the university students professional choices are shaped and their career planning is performed. In the face to face survey conducted with 462 students, the students have been asked whether they would rather be in the position of “the ones waiting for jobs or the ones establishing businesses” so as to determine if they have the spirit of entrepreneurship or not. ONE THIRD IS ENTREPRENEURS The results of the research show that 36.5 percent, that is the majority of the students are inclined in clined to work independently and start their own businesses in the future and they believe that their majors at the university will enable them to do so. 34.1 percent of the students have expressed that they believe their majors will enable them to gain the money and status they desired. When the fields in which the students want to work after graduating are investigated, it is determined that 51.7 percent of the students want to work for the private sector and following that, 27.2 percent of them want to start their own businesses. The high rates of the demands of “obtaining high income” and “working independently” can be related to the students’ inclination towards entrepreneurship and considered as a reflection of their entrepreneurial tendencies. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 etkisinin olmasÜ bekleniyor. Ancak, araítÜrma sonuçlarÜ bu beklentileri doðrulamadÜ. Giriíimcilik eðilimlerinin belirlenmesi ile ilgili sonuçlar incelendiðinde kÜz öðrencilerin puanlarÜnÜn daha yüksek olduðu görüldü. Giriíimcilik nedir? Özellikle son yÜllarda kadÜnlarÜn Özellikle ií hayatÜnda daha etkin biçimde yer almalarÜ ve giriíimciliðe ilgi duymalarÜ dikkate alÜndÜðÜnda, kadÜnlarÜn giriíimcilik eðilimleri konusunda geçmiíe deðil, geleceðe bakmanÜn daha doðru olacaðÜ anlaíÜlÜyor. Çünkü önümüzdeki dönemde hoígörü, uzlaíma, íefkat, sabÜr ve paylaímaya hazÜr olma gibi kadÜnlarÜn ön plana çÜkan özellikleri, kadÜn giriíimcilerin daha baíarÜlÜ olmalarÜnÜ saðlayacak temel unsurlar olacak ve dolayÜsÜyla ií hayatÜnda daha önemli roller üstlenecekler. Giriíimciliðin bilimsel literatürde birçok tanÜmÜ olmakla beraber hemen tümünde ortak olan nokta, giriíimcinin daima baíkalarÜnÜn baktÜðÜ ama göremediði fÜrsatlarÜ görüp, bunlarÜ birer ií fikrine dönüítürmesi ve risk almaya yatkÜn olmasÜ. KÖY KENT FARKETMñYOR AraítÜrmada dikkate alÜnan bir diðer unsur, öðrencilerin üniversite öncesinde yaíadÜklarÜ yer ve mezun olduklarÜ lise türünün, giriíimcilik eðilimlerinin belirlenmesindeki etkinliði oldu. Giriíimcilik eðiliminin kentsel alanda doðan ve yetiíenlerde daha yüksek olacaðÜ beklentisinden hareketle yapÜlan araítÜrmada, öðrencilerin üniversite öncesinde yaíadÜklarÜ yerin ve mezun olduklarÜ lise türünün önemli olmadÜðÜ sonucuna ulaíÜldÜ. Giriíimcilik ruhu, genetik olarak varolabileceði gibi, ailenin, çevrenin ve eðitimin de giriíimcilik ruhunun geliímesinde önemli katkÜlarÜ bulunuyor. Ailenin etkisini ise sosyal ve ekonomik koíullar belirliyor. Giriíimciler genellikle kendi bilgi-tecrübe ve sermayesine güveniyor. DolayÜsÜyla ailesinin gelir seviyesi düíük olan gençlerin kendilerine “güvence” arama güdüsüyle hareket etmeleri sonucu sabit ve düzenli bir iíte, genellikle kamu sektöründe çalÜímak istemeleri giriíimcilik Klasik anlamda giriíimci daha çok kendi iíini kuran, çeíitli üretim faktörlerini bir araya getirerek ve risk üstlenerek üretim sürecinde bulunan ve bunun sonucunda kar elde etmeyi amaçlayan kiíi olarak tanÜmlanmaktaydÜ. Günümüzde ise giriíimcilik, yüksek düzeyde yaratÜcÜlÜkla ortaya çÜkarÜlabilecek daha üstün durumlara varmak için bir yöntem olarak algÜlanÜyor. Bir diðer ifade ile giriíimcilik, yaíadÜðÜmÜz çevrenin sunduðu fÜrsatlarÜ sezme, o sezgilerden düíler üretme, düíleri projelere ve yaíama taíÜma ve zenginlik üreterek insan yaíamÜnÜ kolaylaítÜrma becerisine sahip olmaktÜr. YakÜn zamana kadar, giriíimcilikte eðitimin ve bilginin önemi kabul edilmekle birlikte bir iíletme yönetimini belirleyen unsurlarÜn aðÜrlÜðÜ yüzde 30 akademik ve teknik bilgi, yüzde 34 pratik bilgi, yüzde 36 da doðuítan ve sonradan kazanÜlan kiíisel özellikler olarak sÜralanÜyordu. Bilgi toplumuna geçií, bu oranlarÜ deðiítirdi ve akademik ve teknik bilgi daha fazla önem kazandÜ. What is entrepreneurship? An entrepreneur, in the classical sense, generally used to be defined as a person who established his/her own business, contributes to the production process by combining various production factors and taking risks, and aims to make profit at the end. Today, on the other hand, entrepreneurship is considered as a method of reaching higher states that can be brought about only with a high level of creativity. To put it in another way, entrepreneurship is the ability to perceive the opportunities presented by our environment, creating dreams based on these perceptions, turning these dreams into projects and carrying them out into life and having the skill of making the human life easier by creating richness. Entrepreneurship has a number of definitions in the academic literature, but the common point of all of these definitions is that the entrepreneur always sees the opportunities the other also look at but cannot see, turns them into business ideas and has a tendency to take risks. Until recently, although the importance of education and knowledge for entrepreneurship was accepted, the weight of the aspects in the management of a business were listed as 30 percent academic and technical knowledge, 34 percent practical knowledge and 36 percent natural or acquired personal characteristics. The transition to the information society modified these rates and academic and technical knowledge gained more importance. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 These results indicate that the students prefer to be “the ones establishing businesses” instead of “the ones waiting for jobs”. GIRLS ARE MORE WILLING On the basis of the concept of entrepreneurship lies a masculine image with predicates such as getting what one wants, recklessness, courage, selfconfidence and risk taking. Thus, the factor of gender is expected to have a significant impact on the entrepreneurial tendency. However, the results of the study do not confirm these expectations. When the results related to the determination of the entrepreneurial tendencies are examined, it is observed that the female students have done higher scores. Especially when the fact that women have been taking a more efficient stance in the business life and have been more interested in entrepreneurship in recent years is taken into consideration, it is understood that regarding the entrepreneurial tendencies of women, it would be better to look into the future instead of the past. That is because, in the coming years, the prominent characteristics of women such as tolerance, reconciliation, compassion, patience and being ready for sharing will be the basic factors to make female entrepreneurs more successful, and consequently, they will undertake much more important roles in the business life. NO DIFFERENCE BETWEEN VILLAGES AND CITIES Another factor that is taken into account in the research is the effect of the students' places of residence before university and the type of high schools they have graduated from on their entrepreneurial tendencies. The research has been conducted with the expectation that the -37- Öðrencilerin giriíimcilik özellikleri • KÜz öðrencilerin giriíimcilik eðilimleri daha fazla • Öðrencilerin üniversite öncesinde yaíadÜklarÜ yer giriíimcilik isteðini etkilemiyor • Mezun olunan lise türü giriíimciliði etkilemiyor. • Ailesinin gelir seviyesi düíük olan gençler, sabit ve düzenli bir iíte çalÜímak istiyor. • Aile gelir seviyesi yüksek öðrencilerin giriíimcilik eðilimleri daha yüksek. • Ailesi ilkokul mezunu olan öðrencilerde özellikle kendi iíini kurma ve baíarma arzusu daha fazla. • 4 çocuklu ve daha sonra 2 çocuklu aileye sahip öðrencilerde giriíimcilik isteði daha yüksek • Anne ve babalarÜ ilkokul mezunu olan öðrencilerde giriíimcilik arzusu daha fazla • Annelerin mesleði ve yetiítirilme tarzlarÜ giriíimcilik eðilimini etkilemiyor • BabalarÜ özel sektörde çalÜían öðrencilerin giriíimcilik eðilimleri daha yüksek. The entrepreneurial characteristics of the students • The female students have a higher tendency towards entrepreneurship. • The students' place of residence before university does not affect their will to entrepreneurship. • The type of high school education does not affect entrepreneurship. • Young people coming from families with low income levels want to have stable and regular jobs. • The students with high income families show higher entrepreneurial tendencies. • The will to start their own businesses and to succeed is higher among students whose parents are primary school graduates. • The will to entrepreneurship is higher in students coming from families with 4 children, and following that, in students coming from families with 2 children. • The will to entrepreneurship is higher in students whose parents are primary school graduates. • The profession of the mother and upbringing do not affect entrepreneurial tendency. • The entrepreneurial tendencies of the students whose fathers work for the private sector is higher. -38- eðilimlerini azaltan bir unsur oluyor. AraítÜrma sonuçlarÜ, bu beklentileri doðruluyor. Aile gelir seviyesi yüksek gelir grubunda yer alan öðrencilerin giriíimcilik eðilimlerinin daha yüksek. ANNE MESLEïñ ETKñLEMñYOR Ailenin sahip olduðu çocuk sayÜsÜ bakÜmÜndan çok çocuklu ailelerde çocuk yetiítirme ve çocuða gelecek hazÜrlama olanaklarÜ daralÜyor. AraítÜrma sonucunda özellikle kendi iíini kurma arzusunun 4 çocuklu ve daha sonra 2 çocuklu aileye sahip öðrencilerde daha yüksek olduðu saptandÜ. Öðrencilerin giriíimcilik eðilimlerini etkileyen unsurlar arasÜnda ana-babanÜn eðitim entrepreneurial tendency would be higher in those who are born and brought up in cities, but the results show that the students' places of residence before university and the type of high schools they have graduated from are not important. The spirit of entrepreneurship can be hereditary, but the family, environment and education can contribute to its development as well. The impact of the family is determined by the social and economic conditions. The entrepreneurs usually rely on their own knowledge, experience and capital. Therefore, young people coming from families with low income levels, driven by the instinct of obtaining a “guarantee” for themselves, ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 durumunun da rol oynadÜðÜ görülüyor. ñlginç íekilde, ana ve babalarÜ ilkokul mezunu olan öðrencilerde özellikle kendi iíini kurma ve baíarma arzusu daha yüksek. Buna karíÜn öðrencilerin annelerinin mesleðinin ve yetiítirilme tarzlarÜnÜn giriíimcilik eðilimi üzerinde herhangi bir rolü bulunmuyor. KENDñ ñìñNñ KURMA BñR ÇIKIì YOLU Giriíimciliðin oluímasÜnda önemli unsurlardan biri de baba mesleðini sürdürme, yani mesleðin bir bakÜma babadan miras olarak devir alÜnmasÜ. Bu nedenle babanÜn mesleði ile öðrencilerin meslek tercihleri arasÜndaki iliíki düzeyi araítÜrÜldÜ ve babalarÜ özel sektörde çalÜían öðrencilerin giriíimcilik eðilimlerinin daha yüksek olduðu belirlendi. Bu durum, özellikle günümüzde kamu veya özel sektörde sabit ücretle ií bulmanÜn zorluklarÜ dikkate alÜndÜðÜnda, baba mesleði ne olursa olsun kendi iíini kurma isteðinin bir nevi çÜkÜí yolu gibi göründüðünü gösteriyor. EïñTñM ìART UlaíÜlan bu sonuçlar, bilgi toplumuna geçilen bir dönemde kadÜnÜ ile erkeði ile giriíimci adaylarÜnÜn eðitimine daha çok önem verilmesi ve eðitim sistemimizin giriíimci yetiítirme konusunu önemle ele alÜp deðerlendirmesi gerektiðini ortaya koyuyor. AraítÜrmayÜ gerçekleítiren Yrd. Doç. Dr. Nur Ersun ve Yrd. Doç. Dr. Kahraman Arslan “Ülkemizde üniversiteye adÜmÜnÜ atan her öðrenciye ‘giriíimci adayÜ’ gözü ile bakmak ve onlarÜn gerekli bilgi ve becerilerle donatÜlmÜí insanlar olarak yetiímelerini saðlamak üniversitelerin temel görevi olmalÜ” mesajÜ vererek araítÜrmanÜn sonuçlarÜyla ilgili íu deðerlendirmeyi yapÜyor: want to have stable and regular jobs usually in the public sector, and this reduces their inclination towards entrepreneurship. The results of the research confirm these expectations. The entrepreneurial tendencies of the students with high income families are higher. private sector. This indicates that, taking particularly the difficulty of finding a job with a fixed salary in the public or the private sector, the profession of the father, no matter what that is, is seen as a solution of having their own independent business. PROFESSION OF THE PROFESSION MOTHER HAS NO NO EFFECT These results indicate that in this new era of information society, the education of both the female and the male entrepreneur candidates taken very seriously, and our educational system has to evaluate the issue of raising entrepreneurs with utmost care. In aaccordance ccordance with the number of children the family has, the resources for upbringing the children and planning their “Günümüzde sadece sermaye sahibi olmanÜn, giriíimci olmaya futures in families with too many children are limited. The yetmeyeceði, baíarÜ ya da results of the research show that baíarÜsÜzlÜklarÜn tanrÜ, kader, the will to establish their own íans vs. deðil de giriíimcilerin businesses is higher especially in kendi içsel donanÜm ve students coming from families eylemlerine baðlÜ olduðu açÜk. with 4 children, and following Ne var ki, ülkemizde giriíimci that, in students coming from niteliðine sahip insanlarÜmÜzÜn sayÜsÜ fazla olmadÜðÜ gibi eðitilmií families with 2 children. It is observed that among insanlarÜmÜzÜn giriíimcilik the factors affecting the konusunda çok da baíarÜlÜ entrepreneurial tendencies of olmadÜklarÜ bilinen bir gerçek. the students, the education Bu nedenle, her biri birer “giriíimci adayÜ” olan üniversiteli levels of the parents also have an important role. Interestingly, gençlerimizin giriíimcilik potansiyelini saptamak ve onlarÜ the will to establish their own business and to succeed is sahaya çÜkarmanÜn yollarÜnÜ higher among the students bulabilmek için daha ayrÜntÜlÜ whose parents are primary ve genií kapsamlÜ araítÜrmalar school graduates. However, özendirilmeli ve gençlerimizin the professions of their mothers “üstün nitelikli giriíimci” and their upbringing do not olmalarÜnÜ saðlayacak bir “eðitim ortamÜnÜn” yaratÜlmasÜn yaratÜlmasÜnaa have any effects on the students' entrepreneurship orientations. çalÜíÜlmalÜ.” ESTABLISHING YOUR OWN BUSINESS IS A SOLUTION One of the important factors in the formation of entrepreneurship is maintaining the profession of the father; that is, taking over the profession of the father, in a sense, as a heritage. For this reason, the level of relationship between the profession of the father and the professional choices of the students is investigated, and it is determined that the level of entrepreneurial tendencies is higher among students whose fathers work for the ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 EDUCATION IS A MUST The conductors of the research, Asst. Prof. Dr. Nur Ersun and Asst. Prof. Dr. Kahraman Arslan state, “Regarding each student who enters the university as a 'entrepreneur candidate' and providing that they are raised as people with the necessary knowledge and skills should be the basic task of the universities”, and make the following evaluation in accordance with the results of the research: “Today, it is obvious that having capital is not sufficient to be an entrepreneur, and that success and failure are not dependent on god, destiny of luck, but on the entrepreneurs' own internal equipment and behaviours. However, not only there are not many people with entrepreneurial qualities in our country, but also, it is a known fact that our educated people are not very successful in entrepreneurship. For this reason, more detailed and extensive researches to determine the entrepreneurship potential of our university students, each of whom are “entrepreneur candidates” and to find ways of bringing them onto the field should be encouraged, and an “educational environment” to turn our students into “qualified entrepreneurs” should be provided.” -39- ANALñZ-ANALYSIS Doç. Dr. ñbrahim ÖZTÜRK TÜRKñYE’NñN BñR BARIì VE EKONOMñK GÜÇ OLARAK YÜKSELñìñ (II) THE RISE OF TURKEY AS A PEACE AND ECONOMIC POWER HOUSE (II) T ürkiye, sahip olduðu pazar büyüklüðü ve demografik yapÜya ilaveten Afrika, Orta Doðu, Kafkaslar gibi genç ve gittikçe alÜm gücü artan bir büyük pazarÜn da hemen kenarÜnda belirginleíiyor. Bir baíka ifadeyle, jeo-stratejik önemine ilaveten hem pazar, hem de baílÜca kaynaklar üst üste denk geliyor. I n addition to its market size and promising demographic structure, Turkey is coming into focus on the edge of a big young market with increasingly rising purchasing power such as Africa, the Middle East and the Caucasus. In other words, both market and resources come together to meet in Turkey in addition to its geo-strategic importance. -40- Bir önceki yazÜda krizin taílarÜ yerinden oynattÜðÜnÜ, kaçÜnÜlmaz olarak yeniden kurulacak olan dünyada Türkiye’nin potansiyellerini tanÜmlamaya ve bu doðrultuda uygulanabilir bir büyük stratejiye ihtiyacÜ olduðunu vurgulamÜítÜk. Çok kÜsa özetlemek gerekirse, dünyada “rÜzk haritasÜnÜn” BatÜ’dan Doðu’ya kaydÜðÜnÜ, Türkiye’nin bu dünyanÜn “merkezinde” yer aldÜðÜnÜ ifade etmiítik. Unutmamak gerekir ki, rÜzk haritasÜnÜn kaydÜðÜ dönemlerde medeniyetlerin ekseni de kayar. Yeni ticaret yollarÜnÜn keífedilip OsmanlÜ’nÜn bypass edilmesi, aslÜnda imparatorluðun ayaklarÜnÜn altÜndaki halÜnÜn çekilmesi anlamÜna gelmiíti. SÜklÜkla “Para her íey deðildir” deriz. Doðrudur ancak, “Diðerleri de paranÜn üstünde yürür” íeklindeki BatÜlÜ atasözünü ilave etmek íartÜyla. Bu yüzden önümüzdeki çaðÜn tam olarak kimin çaðÜ olacaðÜnÜ söylemek zor olsa da bunun bir “BatÜ çaðÜ” olmayacaðÜ kuvvetle muhtemeldir. Bu dünyada Türkiye Doðu’nun “en batÜsÜ,” BatÜ’nÜn ise “en doðusunda” çok eksenli bir íekilde ilgi sahasÜnÜ yeryüzünün her tarafÜna açmÜí bir dünya devleti olarak hareket etme zorundadÜr. Türkiye’nin öne çÜkan baílÜca avantajlarÜ: • Sahip olduðu genç nüfus ve bunun beraberinde getireceði 40 senelik “demografik fÜrsat penceresi”, In the previous article, we have emphasised that the crisis has dislocated the blocks and that Turkey need to define its potentials in a world which will be inevitably reshaped and to set up a realistic strategy in this line. In brief, we have argued that the world’s “map of opportunities” has been shifting from the West to the East and that Turkey is located at the “centre” of this world. Let us not forget that at times when maps of economic infrastructure shifts, the axis of civilizations shift as well. To remind, when new trading routes were discovered and the Ottoman Empire was by-passed 16-17th century, the rug under the feet of the empire was pulled out. We often say “Money is not everything”. That is true; provided that we add to this the Western saying “civilizations march on money too”. That is why, although it is difficult to predict whose age will be the next age, it is highly probable that this will not be a “Western Age”. In this world, Turkey must act as a global-oriented state that has opened its area of interest to the world in a multipolar understanding of being “on the most Western part” of the East and “on the most Eastern part of the West”. The main advantages of Turkey that stand out are: • The young population and the 40-year “demographic opportunity window” it will bring along, • Educated, dynamic, highlyskilled and competent stock of white collars, • Eðitilmií, dinamik, yüksek donanÜmlÜ ve kabiliyetli bir beyaz yakalÜ stoku, • The location of known energy and commodity resources such as petrol and natural gas in this geography and the indispensable bridge position of Turkey in this regard, • Petrol ve doðal gaz gibi bilinen enerji ve emtia kaynaklarÜnÜn büyük bir kÜsmÜnÜn bu coðrafyada • In addition to its market size and demographic structure, Turkey is coming into focus on the edge of a young big ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 bulunmasÜ ve bu doðrultuda Türkiye’nin yeri ikame edilemez deðerdeki köprü konumu • Kendi sahip olduðu pazar büyüklüðü ve demografik yapÜya ilaveten Afrika, Orta Doðu, Kafkaslar gibi genç ve gittikçe alÜm gücü artan bir büyük pazarÜn da hemen kenarÜnda olmuí olmasÜ íeklinde belirginleíiyor. Bir baíka ifadeyle, jeo-stratejik önemine ilaveten hem pazar, hem de baílÜca kaynaklar üst üste denk geliyor. Türkiye’nin sahip olduðu bölgesel özgül aðÜrlÜðÜnÜ da aktif hale getirerek bu potansiyeli sonuna kadar devreye sokmaya çalÜítÜðÜnda kuíku yok. BazÜlarÜnda büyük mesafe alÜnÜrken, bazÜlarÜnda henüz aynÜ baíarÜ kaydedilmií deðil. Enerji hatlarÜ siyaseti, çevre ve komíu ülkelerle sÜfÜr sorun diplomasisi, 55 civarÜnda ülke ile vizelerin kaldÜrÜlmasÜ ve 15 civarÜnda ülke ile serbest ticaret anlaímalarÜnÜn yapÜlmÜí olmasÜ gibi bir çok alanda hamleler devreye sokuluyor. Türkler artÜk doðduklarÜ íehirleri terk edip, yeryüzünü keífetmeye baíladÜlar ya, ardÜ gelir. Eskinden bir ülkede devletimiz varsa ve insanÜmÜzla ilgilenirlerse ií adamlarÜmÜz gitmeyi akÜllarÜndan geçirirlerdi. ìimdi tersi de oluyor. Türkiye’nin ií adamlarÜ ve diðer sivil toplum kuruluílarÜ, devletin resmi temsilciliðinin olmadÜðÜ yerlere artÜk devletten önce gidip, devletimiz için de orada bir ortam oluíturmaktadÜr. Esas olan bir milletin kendi kaderini avuçlarÜnÜn içine alma iradesini ortaya koyma kararÜ ve cesaretidir. Bizim medeniyetimiz çaresizlik üreten ve merhamet dilenen bir tecrübe deðil, bilakis kuru taí üstünde imkan oluíturma iradesinin adÜdÜr. Tam da bu noktadan devam etmek gerekirse, yeni çaðda Türkiye’nin önündeki aíÜlmasÜ çok zor olmasa da bir takÜm ciddi meydan okumalardan biri de “kendi halkÜnÜ ne yapacaðÜ” sorunudur. Türkiye’nin siyasi rejimi 1920’lerde dramatik bir íekilde daðÜlan bir imparatorluðun enkazÜ üzerinde kuruldu. Rus ñhtilali’nin yapÜlÜp dünyanÜn fiilen iki kutba ayrÜldÜðÜ bir dönem baíladÜ. Keza geri kalmÜí dünya, bu girdaptan kurtulmak için kendini aíÜrÜ modernite kÜskacÜnda buldu. AydÜnlar arasÜnda “yerli deðerler ve gelenek geri kalmÜílÜktan baíka bir iíe yaramaz” görüíüne kilitlendi. ñíte bizim siyasi sistemimiz de bütün bu etkileri fazlasÜyla bünyesine taíÜdÜ. ÇatÜsÜ soðuk savaí döneminde inía edilen “ulus devlet” olacaðÜm derken, Türklerden önce de kadim bir imparatorluklar bakiyesi olan bu topraklarda yönettiði hiçbir kesimi mutlu etmiíe benzemiyor. Alttan alta zorlayan toplumsal talepleri budamak için darbeye varÜncaya kadar her yolun denendiði bu ülkede Alevi’si, Sünni’si, solcusu, dindarÜ, Türk’ü, Kürt’ü kimse kendini “yeterince” mutmain olmuí görmüyor. AçÜkçasÜ sistem milleti taíÜyamÜyor, millet de sistemi taíÜyamÜyor. Deðiítirmekten ve deðiímekten korktukça da sadece korku nöbetleri sÜklaíÜyor. AçÜk olan íudur ki; içeride birlik ve beraberliði saðlayamayan hiçbir ülkenin büyük hamleler yapma íansÜ yoktur. Türkiye artÜk soðuk savaíÜn bittiðini fark edip, komíularÜyla baílatmaya muktedir olduðu “sÜfÜr sorun” diplomasisini kendi halkÜna da reva görmeli. Son günlerde baílatÜlan “açÜlÜm politikasÜ” tartÜímalarÜna aslÜna “köprüden önceki son çÜkÜí” olarak bakmak ve ülkemizin menfaatleri için deðerlendirmek gerekmektedir. Türkiye’nin deðiítirmesi gereken “ekonomi modeline” de bir sonraki yazÜda bakalÜm. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 market with increasingly rising purchasing power such as Africa, the Middle East and the Caucasus. In other words, both market and resources come together to meet in Turkey in addition to its geostrategic importance. There is no doubt Turkey is trying to utilise its potential fully by activating her the specific gravity it has in the region. It is possible to state that a great deal of a ground has been covered in some areas, though, not so much of success has been recorded in some others. Actions are initiated in many areas such as the pipeline policies, the diplomacy of zero problems with neighbouring countries, the abolishment of visa requirements with nearly 55 countries and the conclusion of free trade agreements with 15 countries. Once the Turks have started leaving the town where they were born and explore the world, the rest will follow. In the past, if our state had an official representation (i.e., embassy) in a country and if the officials there paid attention to our people, our businessmen would have considered visiting that country. Now the opposite is happening. Turkish businessmen and other NGOs are going before the state to places where no diplomatic mission is available, and prepare the environment for the state. The crucial thing is to manifest the decision and the willpower of a nation which wants to take its faith in its own hands. Our civilisation is not one which generates despair and begs for mercy; far from it, its name stands out for willpower that creates opportunity on a bare stone. If we had to continue in this vein, even if Turkey does not have before her serious obstacles, one of the serious challenges is the issue of “what to do with its own people”. The political regime of Turkey was built upon the ruins of an empire which shattered dramatically in the 1920s. The world entered a bipolar period which started de facto with the Russian Revolution. Likewise, the underdeveloped world that wanted to brake free from this whirlpool found itself in the grip of excess modernity. Enlightened were locked into the view that “domestic values and traditions are good for nothing than backwardness”. There, our political system too has amply carried all these excesses in its structure. While trying to become a “nation state” whose roof is constructed during the cold war, the country appears to not have been able to satisfy any of the sections of the society on these lands which are remnants of ancient empires prior to the Turks. In this country, where all means, up to the military coups, have been tested to repress social demands rising from below, none of the inhabitants, be it Alevi-Sunni (tow different interpretation and understanding of Islam), leftists, Turks or Kurds, appear to have been “sufficiently” satisfied. Clearly, as of today the system lost her capacity and relevance to satisfy recent and newer demands and the nation cannot carry such a system as a burden on her shoulders. As the current resistance against transformation and change continues, there is no doubt that much serious fear attacks would become more frequent. One thing is clear – a country which did not achieve unity and social conformity in the way of creating a social contract at home has no chances of taking big steps in the way of coping with rising challenges as well as internalizing new opportunities. Turkey must now realise that the cold war is over and see its own peoples worthy of the “zero problem” diplomacy which it is able to initiate with neighbouring countries. The discussions around the “initiative policy” which have been initiated recently must be seen as “the last exit before the bridge” and utilised for the benefit of our country. Let us look into to the “economic model” which Turkey must change in our next article. -41- TEKSTñL-TEXTILE Fedai YÜldÜrÜm ñlk adÜmlar fuarlar ve ií gezilerinde atÜlacak First steps to be taken at fairs and business visits MERTER’ñN YENñ HEDEFñ IRAK VE SUDAN PAZARI IRAQI AND SUDANESE MARKETS ARE THE NEW TARGETS OF MERTER Y aklaíÜk 4 bin firmasÜ ile 2 milyar dolar civarÜnda ihracat gerçekleítiren Merter’deki tekstil firmalarÜnÜn yeni gözdesi Irak ve Sudan. Irak’ta savaí sonrasÜ oluíacak talep Türk firmalarÜnÜ cezp ederken, Sudan’da ise 42 milyonluk nüfus ve çoðunluðu Müslüman olan kadÜnlar hedef alÜnÜyor. Pazardan pay kapmak için ilk adÜm fuar ve ií gezileriyle atÜlÜyor. I raq and Sudan are the new destinations for the textile companies in Merter which number around 4,000 and account for two billion dollar worth of exports. Turkish companies are drawn by the anticipated demand after the war in Iraq, while Sudan is targeted due to its large population and women who are predominantly Muslim. The first step of obtaining a share in the market is taken at fairs and business visits. Türkiye’de tekstil ve hazÜrgiyim piyasasÜnÜn merkezlerinden olan Merter, küresel kriz nedeniyle yaíadÜðÜ daralmayÜ yeni pazarlarla telafi etmeye çalÜíÜyor. Merterli firmalar, rotasÜnÜ küresel oyuncular tarafÜndan henüz keífedilmediðine inandÜklarÜ -42- güney bölgelerine çevirerek bir süredir Afrika ve Ortadoðu’yu mercek altÜna aldÜ. ArdÜndan, Irak ve Sudan’Ü kendilerine yeni hedef pazar olarak seçip, çalÜímalara baíladÜ. Bu çalÜímalarÜn en önemlisi, íubat ayÜnda Irak’Ün baíkenti Baðdat’ta ilk kez düzenlenecek olan Türk Moda ve HazÜrgiyim FuarÜ. Firmalar, Sudan’a ise yÜlsonunda ticari bir heyet Merter, one of the centres of the textile and ready-made clothing market, is trying to make up for the contraction caused by the global crisis by discovering new markets. Companies based in Merter have turned their attention to the southern regions of the world and have been monitoring for some time Africa and the Middle East which they believe have so far been undiscovered by global actors. Following this, they have identified Iraq and Sudan as new markets and begun to work. The most significant effort to this end is the Turkish Fashion and Ready-Made Clothing ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 göndererek iíbirliði fÜrsatlarÜnÜ araítÜrmaya baílayacak. Merterli firmalar bu organizasyonlarÜ Merter Sanayici ve ñíadamlarÜ Derneði (MESñAD) öncülüðünde gerçekleítiriyor. HEDEF 3.5 MñLYAR DOLARLIK ñHRACAT MESñAD, çatÜsÜ altÜnda bulunan iíletmelerin pazarlarÜnÜ geniíletmesini hedefliyor. Merterli firmalar bugüne kadar aðÜrlÜklÜ olarak Almanya, Amerika, ñngiltere, Fransa ve Rusya olmak üzere pek çok ülkeye ihracat gerçekleítirdi. Son dönemde Irak, Sudan, MÜsÜr ve Türk Cumhuriyetleri ile Afrika ülkeleri baíta olmak üzere yeni pazarlara açÜlÜyorlar. Irak ve Sudan’a en az 300 firma ile girmek isteyen Türk tekstil firmalarÜ, yaptÜklarÜ çalÜímalar ile bölgeye gerçekleítirdikleri 2 milyar dolarlÜk ihracatÜ önümüzdeki yÜl 3.5 milyar dolara çÜkarmayÜ amaçlÜyor. Firmalar, bu iki ülkenin de sadece tekstil sektörü açÜsÜndan deðil, aynÜ zamanda tüm sektörler için de büyük fÜrsatlar taíÜdÜðÜnÜn altÜnÜ çiziyor. IRAK YENñ BñR PAZAR Türkiye ile Irak arasÜndaki ticari iliíkilerin geçmiíi çok uzun yÜllar öncesine dayanÜyor olsa da tekstil ve hazÜr giyim firmalarÜ için ülke, íu an yepyeni bir pazar durumunda. Çünkü Irak’ta iígal döneminin de etkisiyle íu sÜralar bastÜrÜlmÜí bir tüketim talebinin olduðuna inanÜlÜyor. Sektör mensuplarÜnÜn görüílerine göre, Irak’ta daha çok ñtalyan ve ñngiliz firmalarÜnÜn hakimiyeti bulunuyor. Giyimde ise önde gelen markalarÜn da büyük projeler peíinde olduðu dile getiriliyor. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Fair to be held in Baghdad in February. Companies are also planning to send a business delegation to Sudan at the end of the year that will look for cooperation opportunities. Companies in Merter are carrying out these activities under the leadership of Merter Industrialists and Businessmen Association (MESñAD). 3.5 BILLION DOLLAR EXPORT TARGET MESñAD is aiming at widening the markets for its member enterprises. Companies based in Merter have so far exported primarily to Germany, USA, the UK, France, Russia and many other countries. Recently, they have entered into new markets including Iraq, Sudan, Egypt, Turkic Republics and Africa. Turkish textile companies, desiring to enter the Iraqi and Sudanese markets with at least 300 companies, are targeting to increase the existing two billion dollar worth of exports to 3.5 billion in the coming year with the activities in the region. Companies have emphasised that these two countries are offering big opportunities in terms of not only textile sector but all sectors. IRAQ IS A NEW MARKET Although the trade relations between Turkey and Iraq stretch way back into the past, the country constitutes a new market for textile and readymade clothing companies. That is because Iraq is believed to presently have a suppressed consumer demand due to the impacts of the occupation. According to the opinions of sector representatives, Iraq is under the dominance of Italian and British companies. It has also been claimed that leading -43- Merter kimliði • Bölgede 2 bin 500 civarÜnda tekstil ve hazÜrgiyim firmasÜ bulunuyor. • Merter’den yüzde 30’u gayri resmi olmak üzere 2 milyar dolarlÜk ihracat yapÜlÜyor. • Rusya en büyük pazar olarak ihracattan yüzde 30 pay alÜyor. • ñhracatta diðer önemli pazarlar BDT, Arap ülkeleri ve ñran. • Bölgede son 2 yÜlda bin 500 firma markalaímaya yatÜrÜm yapÜyor. Identity tag of Merter • There are around 2,500 textile and ready-made clothing companies in the area. • Two billion dollar worth of exports are carried out through Merter, 30 percent of which is unofficial. • Russia, as the biggest market, accounts for 30 percent of exports. • Other important export markets are the CIS countries, Arab countries and Iran. • 1,500 companies based in the area have been investing in brand building for the last two years. brand names in clothing are developing big projects. In order to avoid being a late comer in obtaining a share in the Iraqi market, Turkish companies exhibited their products in Baghdad at the Turkish Fashion and Ready-Made Clothing Fair in February, 23-26, this year. 5-METRE LONG CLOTHING Türk tekstil firmalarÜ da Irak pazarÜndaki pastadan pay almada geç kalmamak için 23-26 ìubat 2010 tarihleri arasÜnda düzenlenen Türk Moda ve HazÜrgiyim FuarÜ ile Baðdat’ta ilk ürünlerini sergiledi. 5 METRELñK KUMAì ÇEKñYOR Türk tekstil firmalarÜ tarafÜndan yeni keífedilmeye baílanan Sudan ise 42 milyonluk nüfusu ve Türkiye’ye duyulan sevgi -44- nedeniyle firmalar açÜsÜndan yeni gözde pazar haline geldi. FirmalarÜ Sudan’a çeken diðer önemli bir faktör de nüfusun yarÜdan fazlasÜnÜ oluíturan kadÜnlar oldu. Çünkü çoðunluðu Müslüman olan SudanlÜ kadÜnlarÜn örtünmek için giydiði milli kÜyafetleri, beí metre kumaítan yapÜlÜyor. Sektör mensuplarÜnÜn ifade ettiklerine göre, bu elbiselerde Türk firmalarÜnÜn payÜ henüz yok. Firmalar, ülke ile yapÜlacak ticari görüímelerde bu konuya da Sudan, being newly discovered by Turkish textile companies, has become the new favourite market with its 42 million population and due to the compassionate feelings towards Turkey. Another fact that has drawn companies to Sudan is that women constitute more than half of the population. That is because majority of Sudanese women are Muslim and the national dress they wear is made of five metres of fabric. According to the sector representatives, Turkish companies do not yet have a share in this dress market. Companies request that this is brought to the agenda of bilateral trade discussions with the country. During their visit to Turkey, Sudanese officials have stated that they will provide the necessary assistance for the investments in their country. Sudan is asking Turkey for investments especially in cotton. EXPORTS TO RISE BY 10 PERCENT Merter is an area where since the 1980s the biggest Turkish textile companies have been set up and where millions of dollars of exports have been accomplished. Merter, which used to be a self-contained agglomerate of manufacturing area with natural boundaries drawn by main roads, has begun to change skin by turning towards to the concept of brand building. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Baðdat’taki fuara 200 Türk tekstil firmasÜ katÜlacak Talebin yoðun olduðu Türk Moda ve HazÜrgiyim FuarÜ, 23-26 ìubat tarihleri arasÜnda düzenlenecek. Baðdat’taki fuara, 200 Türk tekstil firmasÜ katÜlacak. KatÜlÜmcÜlar sadece Merter’deki firmalardan oluímayacak. Türkiye’nin her yerinde faaliyet yürüten tüm tekstil ve hazÜr giyim firmalarÜ, fuarda yer alabilecek. Fuar için Türk firmalarÜna 3 bin metrekarelik bir alan ayrÜldÜ. Ancak Irak’taki ilgili bakanlÜk ile alanÜn daha da geniíletilmesine yönelik görüímeler yapÜlÜyor. AlanÜn daha da geniíletilmesine izin verildiði takdirde fuarda çok daha fazla sayÜda Türk firmasÜnÜn yer alabilmesi de saðlanmÜí olacak. 200 Turkish companies to exhibit at the fair in Baghdad The Turkish Fashion and Ready-Made Clothing Fair, which is attracting a lot of demand, will be held in February, 23-26. 200 Turkish companies are going to exhibit at the fair in Baghdad. Participants will not only include companies based in Merter. All textile and ready-made clothing companies operating all over Turkey can take part in the fair. MESñAD Yönetim Kurulu BaíkanÜ Ercan Tan özellikle temas etmek istiyor. Türkiye’ye ziyarette bulunan SudanlÜ yetkililer de ülkelerine yapÜlacak yatÜrÜmlarda gerekli yardÜmlarda bulunacaklarÜnÜ dile getiriyor. Sudan, Türkiye’den daha çok pamuk yatÜrÜmÜ talep ediyor. ñHRACAT YÜZDE 10 ARTACAK Merter, 1980’li yÜllardan itibaren Türkiye’nin en büyük tekstil firmalarÜnÜn bir arada bulunduðu ve milyonlarca dolarlÜk ihracatÜn gerçekleítirildiði bir bölge. Merter, doðal sÜnÜrlarÜ ana yollarla çizilmií, kendi baíÜna kümelenmií imalat bölgesi iken, markalaímaya geçerek kabuk deðiítirmeye baíladÜ. Türk tekstil firmalarÜ, özellikle krizle birlikte talepte yaíanan daralmayÜ en aza indirmek için markalaímaya büyük aðÜrlÜk veriyor. Son dönemlerde ihracat fasonculuðundan çÜkÜp, moda ve marka yaratan firmalarÜyla Türkiye ihracatÜnÜn büyük bir bölümünü tek baíÜna karíÜlamaya baílayan Merter, 2008 yÜlÜnda 2 milyar dolara yakÜn ihracat gerçekleítirdi. Merterli tekstilciler, 2009 yÜlÜnda ihracat gelirlerini yüzde 10 artÜrmayÜ hedefliyor. 3,000 sq m of exhibition space has been allocated for Turkish companies at the fair. Moreover, the negotiations for widening the area are underway with the relevant ministry in Iraq. If the additional area is granted, much higher number of Turkish companies will have the opportunity to exhibit at the fair. BñN ñHRACAT FñRMASI VAR YaklaíÜk bin ihracat firmasÜna sahip olan Merter, 2 bin 500 tekstil ve hazÜrgiyim firmasÜna ev sahipliði yapÜyor. Hem küresel ekonomik krizin hem de Çin, Hindistan, Malezya, Endonezya ve Suriye gibi katma deðersiz ürünlerdeki rekabetin etkisiyle hem katma deðerli ürünler üreterek hem de yeni pazarlar arayarak ticaret hacmini ve ürün yelpazesini geniíletiyor. Merter firmalarÜ olarak amaçlarÜnÜn, ií hacmini ve ihracatlarÜnÜ artÜrmak olduðunu belirten MESñAD Yönetim Kurulu BaíkanÜ Ercan Tan,”Tekstil sektörünün en 30 yÜl daha Türkiye’nin lokomotif sektörü olacaðÜna inanÜyorum. ñíadamlarÜmÜzdan beklentimiz sektörümüze bu zor dönemde sahip çÜkÜp, birlik olmalarÜ” diyor. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Turkish textile companies, driven driv en by the desire to lessen the effects of shrinking demand particularly with the onset of the crisis, are paying big attention to brand building. Beginning to account for a big share of Turkish exports with its companies abandoning sub-contract manufacturing for exports and creating fashion and brands, Merter recorded nearly two billion dollars of exports in 2008. Exporters based in Merter are aiming at increasing their export revenues by 10 percent in 2009. ONE THOUSAND EXPORT COMPANIES Boasting around one thousand exporting companies, Merter is home to 2,500 textile and ready-made clothing companies. Driven by the global crisis as well as by the competition from cheaper products from countries such as China, India, Malaysia, Indonesia and Syria, the area is broadening its trade volume and product range by producing higher value added products and searching for new markets. Ercan Tan, the President of MESñAD, stating that as companies based in Merter, their aim is to increase their business volumes and exports, has emphasised: “I believe that the textile sector will be the locomotive sector of Turkey for at least 30 years. Our expectation from the entrepreneurs is to hold on to the sector and stay together during this difficult time.” -45- HEDEF SEKTÖR-TARGET SECTOR Soyhan Alpaslan 152 milyon zeytin aðacÜmÜzla, 2015 hedefi 750 bin ton yað With our 152 million olive trees, the 2015 goal is 750 thousand tons of olive oil BñRAZ DESTEK DÜNYA LñDERLñïñNñ GETñRñR A LITTLE SUPPORT TO WIN THE WORLD LEADERSHIP 2 009 yÜlÜnÜ yeni dikilen ve henüz meyve vermeyen fidanlarla birlikte 152 milyon adet zeytin aðacÜ ile kapayan Türkiye’nin 2015 yÜlÜ zeytinyaðÜ üretim hedefi, 750 bin ton. Bu rakamÜn dünya ikinciliði getirmesi bekleniyor. Sektör temsilcileri, AB’de zeytin üreticisinin aldÜðÜ desteðin Türkiye’deki üreticilere de verilmesi durumunda sektörün zeytinyaðÜ üretiminde de ihracatÜnda da açÜk farkla dünya lideri olacaðÜnÜ iddia ediyor. T urkey has completed 2009 with 152 million olive trees including the recently planted and yet fruitless saplings and its olive oil production goal for 2015 is 750 thousand tons. This figure is expected to bring the second rank in the list of world production. The representatives of the sector believe Turkish olive oil sector will by far be the world leader both in the production and exportation of olive oil if the olive manufacturers in Turkey are supported in the same way the other manufacturers in the EU are supported. -46- ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Türkiye, zeytin ve zeytinyaðÜnda ülke politikalarÜnÜn olmamasÜ nedeniyle üretimde dünya altÜncÜlÜðÜna geriledi. Türkiye’de zeytinyaðÜ sektörü, geçmiíin kayÜplarÜnÜ da telafi etmeye dönük hÜzlÜ bir geliíme içinde. Uzun yÜllar margarin ve diðer bitkisel yaðlarÜn gölgesinde kalan zeytinyaðÜ son yÜllarda saðlÜklÜ beslenmeye yöneliíle birlikte özellikle büyük íehirlerde ve geliímií ülkelerde hÜzlÜ bir yükselme trendine girdi. ZeytinyaðÜna dünyada talebin her yÜl 100 bin ton artmasÜ bu ilginin en büyük göstergesi... Türkiye’de de kiíi baíÜna yÜlda 1 litre olan zeytinyaðÜ tüketimi 2 litreyi buldu. Kiíi baíÜna tüketimin birkaç yÜl içinde 3 -4 litre seviyesine ulaímasÜnÜ bekleyen sektör, böylece dünyanÜn sayÜlÜ zeytinyaðÜ üreticisi olup da zeytinyaðÜnÜ neredeyse kullanmayan Türkiye’nin bu tercihinin yavaí yavaí deðiíeceðine inanÜyor. 2009 yÜlÜnÜ yeni dikilen ve henüz meyve vermeyen fidanlarla birlikte 152 milyon adet zeytin aðacÜ ile kapayan Türkiye’nin 2015 yÜlÜ zeytinyaðÜ üretim hedefi 750 bin ton. Bu rakamÜn dünya ikinciliði getirmesi bekleniyor. AB’de zeytin üreticisinin aldÜðÜ desteðin Türkiye’deki üreticilere de verilmesi durumunda sektörün zeytinyaðÜ üretiminde de ihracatÜnda da açÜk farkla dünya lideri olmasÜ bekleniyor. ULUSAL POLñTñKA OLUìTURULMALI Dünyadan artarak gelen talep, ülkemizin zeytin ve zeytinyaðÜ sektörünün de geliímesini saðlÜyor. DünyanÜn en kaliteli ve lezzetli zeytinyaðlarÜnÜ üreten sektör, geliímesini hÜzlandÜrmak için ciddi ulusal politikalar oluíturma peíinde. 1950’li yÜlarda ñspanya ve ñtalya’dan sonra dünyanÜn üçüncü büyük üreticisi olan Sektör, ulusal politikalarÜn yetersizliðinden yakÜnÜrken TarÜm BakanlÜðÜ son yÜllarda gerek fidan dikimine gerekse tesis yatÜrÜmlarÜna teívik vermeye devam ediyor. Bu teíviklerle birlikte sektör geliíme yönünde ciddi bir ivme kazandÜ. AïAÇ SAYISI 150 MñLYONU GEÇTñ Sektöre yapÜlan yatÜrÜmlarla Türkiye’nin zeytin aðacÜ varlÜðÜ 150 milyonu aítÜ. Zeytin sektörü orman arazilerinin zeytinliðe çevrilmesi ve yeni zeytin aðacÜ dikiminin devlet tarafÜndan desteklenmesiyle birlikte 200 bin aileye daha yeni ií kapÜsÜ açÜlmasÜnÜn umudunu taíÜyor. TarÜm ve Köyiíleri BakanlÜðÜ 2012 yÜlÜnda 600 bin ton, 2014 yÜlÜnda 750 bin ton zeytinyaðÜ üreteceðimizi üre teceðimizi öngörüyor. Ulusal Zeytin ve ZeytinyaðÜ Konseyi Yönetim Kurulu BaíkanÜ Dr. Mustafa Tan da zeytinyaðÜ üretiminde dünya ikinciliði hedefine ulaíÜlacaðÜnÜ belirtiyor. Dünya üretim lideri ñspanya’nÜn The olive oil sector in Turkey is in a rapid development that is also directed at compensating for the losses of the past. For many years olive oil has remained in the shadow of margarine and other vegetable oils, and during the recent years it started to take an upward trend with the healthy diet orientation especially in big cities and developed countries. The 100 thousand tons of annual increase in the demand for olive oil in the world is the greatest indicator of this interest... In Turkey, the olive oil consumption per capita, which used to be 1 litre per year, has reached to 2 litres. The sector expects that the consumption per capita will reach a level of 3-4 litres in a few years and believes that Turkey will thus be one of the dominant olive oil manufacturers of the world, changing its preference of not using olive oil almost at all. Turkey has completed 2009 with 152 million olive trees including the recently planted including and yet fruitless saplings and its olive oil production goal for 2015 is 750 thousand tons. This figure is expected to bring the second place of the world in production. The representatives of the sector claim that in the case that the olive manufacturers in Turkey are supported in the same way the manufacturers in the EU are supported, the sector will by far be the world leader both in the production and the exportation of olive oil. A NATIONAL POLICY SHOULD BE DRAWN UP As a result of the increasing world demand, the olive and olive oil sector of our country is developing. Manufacturing the highest quality and most delicious olive oils of the world, the sector is aiming to make serious national policies in order to speed up its development. In the 1950s, Turkey used to be the world's third greatest manufacturer after Spain and Italy, but because of the lack of national policy in the olive and olive oil, it has regressed to the sixth place. Tarií, ihracat yaptÜðÜ ülkelerdeki tüketici tercihleri ve davranÜílarÜndan elde ettiði bilgilerle zeytinyaðÜnda ‘Damak tadÜ haritasÜ’ hazÜrladÜ. ZeytinyaðÜ Birliði BaíkanÜ Cahit Çetin, yaptÜklarÜ araítÜrmaya göre JaponlarÜn hikayesi olan zeytinyaðÜnÜ istediklerini, ñskandinavlarÜn ise yaðÜn renginden etkilendiðini belirtti. While the sector is complaining of the lack of a national policy, the Ministry of Agriculture continues to provide incentives both by planting saplings and by investing for facilities in the recent years. With these incentives, the development of the sector is accelerated. Japanese want olive oil with a story THE NUMBER OF TREES EXCEEDS 150 MILLIONS Japonlar hikâyesi olan zeytinyaðÜ istiyor Tarií has prepared a 'Taste map' of olive oils based on the information obtained from consumer preferences and behaviours in the countries it exports to. Cahit Çetin, the Chairman of the Olive Oil Union, has stated that according to their research, the Japanese want olive oil with a story and the Scandinavians are influenced by the colour of the oil. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 As a result of the investments made in the sector, the number of olive trees existing in Turkey has exceeded 150 millions. The olive sector expects to provide new employment opportunities to 200 thousand families by turning forest lands -47- PLAYING FOR THE WORLD LEADERSHIP The sector is focused on its goal of being the world's second greatest producer with its yield of 750 thousand tones of olive oil and expects good practices to be immediately put to use within the context of the acquis communitaire. The olive manufacturers want the same support the olive manufacturers in the EU receive and they assert that as soon as Turkey becomes a member of the EU, it will by far be the world leader both in the production and the exportation of olive oil. küresel ÜsÜnmadan Türkiye’ye göre daha fazla etkilendiðini, ñtalya ve Yunanistan’da dikilebilir alanlarÜn sÜnÜrlÜ olduðunu belirten Tan, "Önü açÜk olan zeytinciliðimize destekten vazgeçilmemeli" dedi. DÜNYA LñDERLñïñNE OYNUYOR 750 50 bin ton zeytinyaðÜ rekoltesi ile dünya ikinciliði hedefine kilitlenen sektör, AB müktesebatÜna kapsamÜnda iyi uygulamalarÜn derhal hayata geçirilmesini istiyor. AB’de zeytin üreticisinin aldÜðÜ desteðin kendilerine de verilmesini isteyen zeytin üreticileri, Türkiye’nin AB’ye girdiði anda zeytin, zeytinyaðÜ üretiminde de ihracatÜnda da açÜk farkla dünya lideri olacaðÜnÜ iddia ediyor. Zeytin dostu Derneði BaíkanÜ Metin Ölken, “ 2009–2010 sezonunda 380 bin ton zeytin, yaklaíÜk 150 bin ton zeytinyaðÜ üreteceðiz” diyor. 2009–2010 sezonunda ñspanya’da 1.2 milyon ton, ñtalya’da 350 bin ton, Yunanistan’da 300 bin ton, Tunus’ta 150 bin, Suriye’de 150 bin ton, Fas’ta 50 bin -48- ton, Portekiz’de 45 bin ton zeytinyaðÜ üretiminin gerçekleítirileceði tahmin ediliyor. Sektör, bu tablonun 2010 yÜlÜnda büyük fiyat deðiíimlerinin yaíanmayacaðÜ sinyalini verdiðini söylüyor. Rekolte, iklim koíullarÜ, ekonomik kriz, özellikle ñspanyol üreticilerin ürünlerini uygun zamanda piyasaya sunmalarÜnda gösterecekleri istikrar, dünya zeytinyaðÜ fiyatlarÜnÜn oluíumunda etkili olacak. ‘MADE IN TURKEY’ ñHRACATI ARTIYOR Türkiye üretiminin büyük kÜsmÜnÜ ihraç ediyor. Metin Ölken, ihracatÜn önündeki engellerin kaldÜrÜlarak ihracat pazarlarÜnda Türkiye’nin daha fazla pay sahibi olmasÜnÜn da mümkün olacaðÜnÜ belirterek Türkiye’nin Dahilde ñíleme Rejimi(DñR) kapsamÜnda ihraç kayÜtlÜ da olsa zeytinyaðÜ ithalatÜ yapamadÜðÜna dikkat çekiyor. Türkiye, Çin’den Kanada’ya, Amerika Birleíik Devletleri’nden Fildiíi Sahilleri’ne kadar onlarca ülkeye zeytinyaðÜ ihracatÜ yapÜyor. into olive groves and attaining government support for planting new olive trees. Turkey has completed the year 2009 with 152 million olive trees including the recently planted and yet fruitless saplings. Turkey's olive oil production goal for 2015 is 750 thousand tons. This figure is expected to bring the second place of the world in production. The Ministry of Agriculture and Rural Affairs expects that we will produce 600 thousand tons of olive oil in 2012 and 750 thousand tons in 2014. Dr. Mustafa Tan, the chairman of the National Olive and Olive Oil Council, also points out that Turkey will achieve its goal of being the world's second greatest olive oil producer. Tan has mentioned that Spain, the world leader in olive oil production, has been influenced by the global warming more that Turkey, and that the lands convenient for planting in Italy and Greece are limited, and has said, “Our olive and olive oil production has fine prospects and it should not be given up support.” Metin Ölken, the Chairman of the Olive Friend and Olive Oil Association, says, “In the 20092010 season, we will produce 380 thousand tons of olive and approximately 150 thousand tons of olive oil.' In the 2009-2010 season, it is expected that Spain will produce 1.2 million tons, Italy 350 thousand tons, Greece 300 thousand tons, Tunisia 150 thousand tons, Syria 150 thousand tons, Morocco 50 thousand tons and Portugal 45 thousand tons of olive oil. The sector states that according to this table there will no be drastic price changes in 2010. Yield, climate conditions, the economic crisis and particularly the stability the Spanish producers will have in introducing their products to the market at the right time will be effective in determining the olive oil prices in the world. ‘MADE IN TURKEY’ INCREASES EXPORTS Turkey exports a large portion of its production. Metin Ölken states that it is possible to abolish the barriers in front of exportation and consequently make Turkey hold a larger share and draws attention to the fact that even though Turkey is registered in the Inward ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Ulusal Zeytin ve ZeytinyaðÜ Konseyi (UZZK) BaíkanÜ Dr. Mustafa Tan ekonomik krizin etkisiyle birçok sektörün yaíadÜðÜ ihracatta düíüíün zeytinyaðÜnda yaíanmadÜðÜnÜ söyledi. Tan, zeytinyaðÜ ihracatÜndaki artÜí oranÜnÜn küresel ekonomik krize raðmen yüzde 29, kutulu ihracat artÜíÜnÜn ise yüzde 62 civarÜnda gerçekleítiðini söyledi. Toplam ihracatta yüzde 25’lik bir düíüí görülse de bu düíüíün genelde dökme zeytinyaðÜ ihracatÜndan kaynaklandÜðÜnÜ ifade eden Tan, íöyle konuítu: “Dökme zeytinyaðÜndan çok üzerinde ‘Made in Turkey’ yazan markalÜ ambalajlÜ, kutulu ihracat peíindeyiz ve bunda da iyi bir yoldayÜz. Türk ihracatçÜsÜ artÜk kutulu ve ambalajlÜ ihracatÜ öðrendi. Çin’den Kanada’ya, ABD’den Fil Diíi Sahilleri’ne kadar genií bir ihracat aðÜmÜz var” Çin birinci pazar olur mu? Zeytin ve ZeytinyaðÜ TanÜtÜm Komitesi (ZZTK) geçen yÜl Çin’i birinci pazar olarak ilan etti. Çin’in zeytinyaðÜ ihtiyacÜnÜn son beí yÜlda 20 kat arttÜðÜnÜ ve önümüzdeki süreçte çok daha büyük sÜçrama beklediklerini belirten ZZTK Yönetim Kurulu Baíkan Vekili Metin Ölken, íunlarÜ söyledi: “Türkiye Çin'e yÜlda 2,6 milyon dolarlÜk zeytin ve zeytinyaðÜ ihraç ediyor. 1 milyar 200 milyonluk nüfusu ve zeytinyaðÜna artan ilgisi sebebiyle Çin pazarÜnda bu rakamÜ kÜsa sürede üçe, beíe katlayabiliriz. ñtalyan ve ñspanyollarÜn hakimiyetindeki pazarda Türkiye’nin payÜnÜ artÜracaðÜz” Would China be the primary market? Last year, the Olive and Olive Oil Promotion Committee (OOPC) announced China as the primary market. The Vice Chairman of OOPC, Metin Ölken, has pointed out that the olive oil need of China has increased 20 times in the last five years and that they were expecting an even higher increase in the future, and has said; “Turkey exports 2.6 million dollars worth of olive and olive oil to China per year. We can easily increase this figure three of five times in the Chinese market as a result of its population of 1 billion and 200 millions and its growing interest in olive oil. We will grow Turkey's share in this market that is dominated by the Italians and the Spanish.” 15 BñN TONU MARKALI ZeytinyaðÜ üreticileri Türkiye’nin zeytinyaðÜnda ambalajlÜ ve markalÜ ihracatÜnÜ artÜrabilirse yÜlda yaptÜðÜ 15 bin tonluk markalÜ ve ambalajlÜ ihracatÜnÜ artÜrabileceði görüíünde. ZeytinyaðÜ sektörü, Türk zeytinyaðlarÜnÜn rakipleriyle mücadelede daha ileriye gidebilmesi için üretimden satÜí ve pazarlamaya kadar rakip ülkeler seviyesinde teívikler ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Processing ocessing Regime (IPR) for exports, it cannot import olive oil. Turkey exports olive oil to numerous countries from China to Canada and from the United States to the Ivory Coast. Dr. Mustafa Tan, the chairman of the National Olive and Olive Oil Council, has said that decline in exports that is experienced in many sector because of the economic crisis has not been experienced in olive oil. Tan has declared that despite the global economic crisis, the olive oil exports have increased by 29 percent and the boxed exports have increased by approximately 62 percent. Tan has said that although there is a 25 percent decline in the total exports, the decline is generally caused by bulk olive oil exports, and has added: “We are up to trademarked, packaged and boxed exports signed 'Made in Turkey' instead of bulk olive oil, and we are doing well. By now, Turkish exporters have learned boxed -49- AðacÜn yeri yaðÜn tadÜnÜ deðiítiriyor ZeytinyaðÜ íarap gibi farklÜ tat ve aromalarÜ bünyesinde barÜndÜrÜyor. Bulunduðu bölgenin özelliklerini tadÜna yansÜtan zeytinyaðÜ farklÜ aromalara sahip. Ceviz aðaçlarÜnÜn çok bulunduðu bölgede yetiíen zeytinlerden elde edilen zeytinyaðÜnda ceviz tadÜnÜ, kekik olan bölgede yetiíen zeytinlerden elde edilen zeytinyaðÜnda kekik tadÜnÜ alabilmek mümkün. The location changes the taste of the oil Like wine, olive oil possesses different tastes and aromas. Olive oil reflects the characteristics of its region to its taste and has different aromas. It is possible to taste walnuts in an olive oil that is obtained from olives that grew on a land where there are many walnut trees, and it is possible to taste thyme in an olive oil that is obtained from olives that grew on a land where there is thyme. and packaged exports. We have an extensive export network from China to Canada and from the United States to the Ivory Coast.”” Coast. 15 THOUSAND TONS ARE TRADEMARKED geliítirilmesi gerektiðinde birleíiyor. Sektörde son yÜllarda özellikle bölgesel ve butik marka sayÜsÜnda artÜí gözleniyor. Sektöre butik üretimleri ile giren markalarÜn sektördeki iç tüketim artÜíÜna önemli katkÜlarÜ bulunuyor. ZeytinyaðÜ üreticileri reklâmlar, yeni ürün çeíitleri, yeni íiíeler ile tüketimi özendirmek için yaptÜklarÜ çalÜímalarÜ sürdürüyorlar. Sektörün önde gelen Tarií, KÜrlangÜç, Komili, Kristal gibi isimleri, oluíturduklarÜ koleksiyonlarla hem iç tüketimi hem de dÜí tüketimi artÜrmaya devam ediyorlar. -50- Tüketicinin beðenisine uygun íiíeler, yeni tatlar, yeni tasarÜm etiketlerle dünya vitrinlerini süsleyen Türk markalarÜ farklÜ tat ve ambalajlarda yüzlerce çeíitte üretimlerini sürdürüyorlar. ZEYTñNYAïI KONSEYñNE GñRMELñYñZ Sektör Türkiye’nin merkezi Madrid’de bulunan UluslararasÜ ZeytinyaðÜ Konseyi’ne yeniden girmesini istiyor. 1998 yÜlÜnda dönemin hükümetinin aldÜðÜ bir kararla konseyden ayrÜlan Türkiye uluslararasÜ pazarlarda daha iyi tanÜtÜm ve imaj için konseye yeniden girme çabalarÜ içinde. The olive oil manufacturers think that if Turkey can increase its packaged and boxed olive oil exports, it can increase its annual packaged and boxed exports of 15 thousand tons. The olive oil sector believes that for Turkish olive oils to go higher in their struggle with their competitors, incentives on the competing countries' level have to be developed in areas ranging from production to sales and marketing. In recent years, an increase is observed in the sector especially in the number of regional and boutique brands. The brands that enter the sector with boutique production contribute immensely to the increase of domestic consumption. The olive oil manufacturers continue encouraging consumption with advertisements, new product varieties and new bottles. The leading brands of the sector, such as Tarií, KÜrlangÜç, Komili and Kristal, continue to increase both domestic consumption and foreign consumption with the collections they create. The Turkish brands, which are displayed in shop cases everywhere in the world with new bottles, new flavours and new labels designed in accordance with the tastes of the consumers, maintain their production of hundreds of varieties with different tastes and packages. PARTICIPATE TO THE OLIVE OIL COUNCIL The sector wants Turkey to become a member of the International Olive Oil Council that is headquartered in Madrid. In 1998, Turkey left the council with the decision of the government, and now, it aims to re-enter the council for a better presentation and image in the international market. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 OTACI ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 -51- TEKNOLOJñ-TECHNOLOGY Fahri Sarrafoðlu KullanmadÜðÜmÜz teknolojiye para ödüyoruz We are paying for the technology we do not use GELñìEN , ñ J O L O TEKN P Ö Ç R ñ B A D N I D R A R O Y I K A R I B I N I ï I Y PING O L E V E D D P BEHIN A A JUNK HE GY TECHNOLO -52- ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 B ilgisayardan, televizyona, ev aletlerinden cep telefonlarÜna kadar birçok ürün, teknolojik özellikleriyle baí döndürüyor. Oysa teknolojisi yeni diye aldÜðÜmÜz ürünleri bir süre sonra kullanamÜyoruz. Üretici firmalar, tüketicilerin bilinçlenmesi gerektiðini söylerken, ñTO Meslek Komitesi ve Meclis Üyeleri “Bilinçsiz tüketim bizi atÜl ekonomi çöplüðüne dönüítürebilir” uyarÜsÜnÜ yapÜyor. M any products from computers to televisions and from home appliances to mobile phones intoxicate with their technological features. After a while, however, we become unable to use the products we buy for their new technologies. While the manufacturers state that consumers should have more awareness, ICOC Professional Committee and the Assembly Members warn us that “Unconscious consumption may turn us into an idle economy garbage”. Son yÜllarda teknolojide meydana gelen tahminlerin ötesindeki hÜzlÜ geliímeler hepimizi etkiledi. Internet, bilgisayar, fotoðraf, görüntülü telefonlar ve cep müzik çalarlarÜ teknolojisindeki geliímeler hepimizi cezbediyor. Ancak çoðu zaman bu hÜzlÜ geliímeyi izleyebilecek kadar bilgi birikimine sahip olmamÜz mümkün olamÜyor. Bu nedenle de teknolojik bir ürünü satÜn almak istediðimiz zaman hep en son piyasaya çÜkanÜ ya da en son teknolojiye sahip olanÜ almaya çalÜíÜyoruz. Ne var ki ‘teknolojide en son’ diye bir íey olmadÜðÜ için bir çok ürün, üç veya altÜ ay sonra eski sayÜlÜyor. Hemen hemen her ürün grubunda çok fazla özelliklere sahip modeller olduðu gibi sadece temel fonksiyonlara sahip basit modeller de bulunuyor. Ancak tüketicide, ihtiyacÜndan fazla fonksiyon sunan ürünlere doðru bir eðilim var. Bu eðilimin farklÜ nedenleri bulunuyor. Kimi en pahalÜ modelin en iyi olduðunu düíünüyor. Kimi de asla kullanmayacaðÜ sayÜda fonksiyon zenginliðine sahip olan bir modelde belki de hiç ihtiyacÜ olmayan fonksiyonlara para ödüyor. DOïRU KULLANILMIYOR Türk tüketicisinin teknoloji kullanmaya hevesli bir yapÜsÜ olduðunu belirten Prof. Dr. Mustafa N. Özmen, bu durumu íöyle anlatÜyor: “Biz nedense geliímiílik düzeyini teknoloji ile belirleriz. Asgari ücretle geçinirsiniz ama teknoloji kullanmayÜ pek severiz. Temel amacÜmÜz teknolojiden yararlanmak deðil onu kullanmaktÜr. ‘Teknolojiyi kullanÜyor muyuz?’ derseniz, ‘evet’ kullanÜyoruz. ‘Doðru mu kullanÜyoruz?’ derseniz, ‘hayÜr’ tabiî ki doðru kullanmÜyoruz.” ñTO 28 Nolu Bilgisayar, YazÜlÜm ve Büro Makineleri Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Taítan Ersoy ise teknoloji satÜn alÜrken her íeyden önce dikkat edilmesi gereken en önemli hususun ihtiyacÜn belirlenmesi olduðuna dikkat çekiyor. Ersoy, ihtiyacÜn yanÜ sÜra fiyat ve performans özelliðine bakÜlmasÜ gerektiði uyarÜsÜnÜ yaparak, “SatÜn ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 The rapid developments in technology in recent years are beyond the estimates and have affected us all. The developments in the internet, computer, photography, videophone and mobile music player technologies attract all of us. But we are often unable to have enough knowledge to keep track of this fast progress. Therefore, when we want to buy a technological product, we always try to get the most recently released one or that have the latest technology. However, because there is no such thing as ‘the latest in technology’, many products are considered old in three to six months. Almost all product groups have models with too many features as well as simple models with only basic functions available. But the consumers have a tendency to buy the products that offer much more functions than actually needed. There are various reasons for this tendency. Some people think that the most expensive model is the best one. And some people pay for a model with various functions that perhaps s/he will never need. INCORRECT USAGE Indicating that the Turkish consumers are keen on using technology, Prof. Dr. Mustafa N. Özmen explains: “We somehow determine development rate by technology. You get along on minimum wage but we like to use technology very much. Our main purpose is not to benefit from technology, but to use it. If you ask 'Do we use technology?', 'yes' we use it. If you say 'Do we use it correctly?', 'no', of course we do not use it correctly.” A Member of ICOC Professional Committee on Computer, Software and Office Machines No.28 and Council Member, Taítan Ersoy states that when purchasing technology, first and the most important point is determining the needs. Warning that in addition to the needs, price and performance features also have to be considered, Ersoy says, “It is necessary to check whether the product to -53- alÜnacak ürünün ihtiyaçlarÜ karíÜlayÜp karíÜlamadÜðÜna bakmak, ihtiyaçlarÜnÜzÜn haricinde fazladan ne gibi özellikleri olduðunu ve bu fazladan özelliklerin ileriki dönemlerde hangilerini kullanacaðÜnÜzÜ analiz etmek ve bu doðrultuda doðru ürünü doðru fiyata alarak ihtiyacÜ karíÜlamak gerekmektedir. Ne yazÜk ki, günümüzde yukarÜda saymÜí olduðum analizleri yaparak satÜn alma gerçekleítiren tüketici topluluðu çok az bir oranÜ içermektedir” diyor. FAZLADAN PARA ÖDENñYOR ñTO 54 Nolu Elektrikli Ev Aletleri Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi ñhsan Kara, aslÜnda teknoloji deðil teknolojik ürünler alÜndÜðÜnÜ düíünüyor. Kara, “Örneðin cep telefonu ile internete girmek ve araítÜrma yapmak pek mümkün ve kolay olmadÜðÜ halde bu özellikteki ürüne fazladan para ödüyoruz. Otomatik makineler zaten suyu kendileri ÜsÜtacak olmalarÜna raðmen biz fazladan para ödeyerek sÜcak su giriíli makinelere yöneliyoruz. No Frost dolaplarÜn kullanÜmÜ konusunda zorluklar var. Ama, ‘YÜlda bir kere temizlik yapmayacaðÜm’ diye insanlar fazladan para ödüyor.” ñHTñYACA GÖRE ÜRETñM MÜMKÜN MÜ? Tüketicilerin teknoloji kullanÜmÜndaki tercihlerini sadece bilgisizlikleri veya pahalÜ ürünün iyi ürün olduðunu zannetmeleri deðil, üretici firmalarÜn kampanyalarÜ da etkiliyor. Elektrikli Ev Aletleri Meslek Komitesi Meclis Üyesi Aka Gündüz Özdemir, farklÜ ihtiyaçlarÜ dikkate alarak üretim yapÜlabileceðini fakat bu sefer de üretimde verimli olamama gibi bir riskin söz konusu olduðunu söylüyor. Gündüz, insanlarÜn yenilik denilen farklÜlÜklara daha -54- Ödeyip de kullanmadÜðÜmÜz teknoloji Çoðumuzun elinde bir sürü özelliðini bilmediðimiz veya özelliðinin adÜnÜ bildiðimiz halde ne iíe yaradÜðÜnÜ bilmediðimiz telefonlarÜmÜz var. Ama satÜn alÜrken satÜcÜdan hep en iyisini istiyoruz. ñíte kullanmadÜðÜmÜz ama para ödediðimiz bazÜ özellikler: • InfraRed (KÜzÜl Ötesi) özelliði olan bir telefonu satÜn alÜrken, bu özelliðin bu telefonu bir baíka kÜzÜl ötesi özelliði olan bir cihazla mesela dizüstü bilgisayarla iletiíim kurmak için kullanÜldÜðÜnÜ bilmiyoruz ama gene de biraz daha fazla para harcayarak bu özelliði olan telefon satÜn alÜyoruz. • GPRS özelliði olan bir telefonu GPRS'in ne olduðunu bilerek alÜyoruz fakat bu sefer de GPRS baðlantÜsÜnÜ pahalÜ olduðu için kullanmÜyoruz. • Televizyon alÜrken de aynÜ durum söz konusu. Bir sürü teknolojik fonksiyonu olan bu elektronik aletleri alÜyoruz ama her nedense kullanmayÜ bilmiyoruz. • ñíletim sistemimiz bilgisayar açÜldÜðÜnda kullanacaðÜmÜz/ kullanmayacaðÜmÜz bütün servisleri hizmete koyuyor. Böylece kullanÜcÜ herhangi bir talepte bulunduðu zaman servis hemen hizmet vermeye baílÜyor. AslÜnda kullanmadÜðÜmÜz servislerin baílatÜlmasÜ bilgisayarÜmÜzÜn kaynaklarÜnÜn sömürülmesine neden olmaktadÜr. Bunu önlemek için ücretsiz bazÜ yazÜlÜmlar var. Technology we pay for, but do not use Most of us have mobile phones with many features we do not know about or features that we know the name of, but not how to use. But when purchasing from vendors, we always want the best one. Here are some of the features we pay for, but do not use: • When we purchase a mobile phone with InfraRed feature, we do not know that this feature enables us to connect this mobile phone with another device that also has infrared feature, for example, with a laptop, but we still spend more to buy a mobile phone with this feature. • We purchase a mobile phone with GPRS feature knowing what GPRS is, but then, we do not use the GPRS connection because it is expensive. • Purchasing a television is the same case. We buy these electronic devices with numerous technological features, but for some reason we are unable to use them. • Our operating systems start all services when booting even if we will not/cannot use them. Thus, when the user has a request, the service immediately starts. In fact starting services we do not use exploits the resources of our computers. There is some free software to prevent this. çok para ödediðine dikkat çekerek íöyle konuíuyor: “Örneðin bu ülkede dað bisikletleri íehirlerde kullanÜlÜyor ve hiç gerekli olmayan viteslere be purchased meets the needs, to analyze what king of extra features it has in addition to your needs and which of those you will make use of, and to meet this need by purchasing the right product for the right price in this direction. Unfortunately, today the rate of the consumers who make the analysis I have mentioned above before purchasing is very low.” EXTRA MONEY IS PAID ñhsan Kara, a member of ICOC Electrical Appliances Professional Committee No. 54 and Assembly Member, thinks that actually technological products are purchased and not technology. Kara, “For example, although surfing and researching in the internet is hardly possible and not easy on mobile phones, we are paying extra money for product with this feature. Even through the automatic machines will warm the water themselves, we are heading for machines with warm water intake. There are difficulties in the use of No Frost fridges. But people are paying extra money for it saying “I will not have to do cleaning once a year.” IS IT POSSIBLE TO MANUFACTURE IN ACCORDANCE WITH THE DEMAND? The consumer preferences in the use of technology are influenced not only by their ignorance or their belief that expensive products are the best ones, but also by the campaigns of manufacturing firms. Professional Committee Electrical Appliances Assembly Member Aka Gündüz Özdemir says that it is possible to manufacture taking different needs into account, but this time there may be a risk of inefficient production. Gündüz draws attention to the fact that people pay more money for the differences called innovations and says: “For example, in this country, mountain bikes are used in towns and a lot of money is paid for totally unnecessary gears. Too much extra money is paid ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 avuç dolusu para ödeniyor. Hiç kullanÜlamayan programlar taíÜyan beyaz ve elektronik aletlere gereksiz paralar ödeniyor. Geliímií ülkelerde lüks tüketimin azaldÜðÜna íahit oluyoruz. Bu tüketicinin bilinçlenmesi yanÜnda bir eðitim ve kültür meselesidir de…” KAMPANYALAR YÖNLENDñRñYOR ñTO Teknik Dekorotif AydÜnlatma Meslek Komitesi Meclis Üyesi Abdülkadir YÜldÜz ise üreticilerin yaptÜklarÜ kampanyalar ve yönlendirmelerin teknoloji kullanÜmÜnda çok etkili olduðunu söylüyor. YÜldÜz buna örnek olarak HD TV'ler ile ilgili yapÜlan kampanyalarÜ gösteriyor. YÜldÜz, kampanyalarÜn tüketici tercihlerini nasÜl yönlendirdiðini íöyle anlatÜyor: “ìu anda full HD (1080p) denilen TV yayÜnÜnÜ dünyada bile yapabilen çok az sayÜda TV kuruluíu var. HD yayÜn bile yapan çok kanal yok. Bu yayÜnÜ yapanlar ise HD (720p) yayÜn yapÜyorlar. Full HD yayÜn yapmak hem maliyet hem de teknolojik açÜdan çok zahmetli. Ancak full HD panellere büyük yatÜrÜm yapan üreticiler geleceðe hazÜr olmamÜz (!) için bizim en son teknoloji TV'lerden almamÜzÜ istiyorlar” OPTñMUM FAYDAYA DñKKAT Bilgisayar YazÜlÜm ve Büro Makinleri Meslek Komitesi Meclis Üyesi Ergun Kont, teknoloji satÜn alÜrken uygun deðer fayda gözetilmesi gerektiðine dikkat çekiyor. SÜhhÜ Tesisat ve ñklimlendirme Meslek Komitesi Meclis Üyesi Halim Özdemir ise optimum fayda konusunda íu örneði anlatÜyor: “Kimi tüketiciler kilolarÜndan kurtulmak veya için spor yapmak evlerine spor aletleri alÜyor. Yürüme bandÜ, kondisyon aletleri v.b.BunlarÜ birkaç hafta kullandÜktan evin bir köíesine koyuyorlar. Bu aletler süs olarak atÜl bir íekilde kalÜyor. Bu nedenle atÜl ekonomi çöplüðü ortaya çÜkÜyor”. Tüketiciler Birliði Genel BaíkanÜ NazÜm Kaya ise yasal zorunluluk olmasÜna raðmen halen Türkçe KullanÜm KÜlavuzu olmayan ürünler yüzünden gereksiz teknoloji kullanÜldÜðÜnÜ söyledi. Kaya, KullanÜm KÜlavuzu okumamasÜ nedeniyle hem cihazlarÜn ömrünün azaldÜðÜnÜ hem de sürekli arÜzalarÜn meydana geldiðini söylüyor. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 for white and electronic goods with programs that will never be used. We are witnessing the reduction of luxury consumption in developed countries. This is a matter of education and culture as well as consumer awareness...” CAMPAIGNS ARE GUIDED ICOC Professional Committee on Technical Decorative Lightning Assembly Member, Abdülkadir YÜldÜz says that campaigns and guidance of manufacturers are very effective on the use of technology. YÜldÜz gives the example of the HD TV campaigns in relation to this. YÜldÜz has explained how consumer choices are guided by campaigns as follows: “Today, there are very few TV institutions that can broadcast full HD (1080p) even in the whole world. There are not many channels that broadcast even HD. And the ones who do this are broadcasting HD (720p). Full HD broadcasts are both technologically and financially difficult. However, the manufacturers who makes large investments to the full HD panels wants us to purchase the latest technology TV's to be ready for the future (!).” ATTENTION TO THE OPTIMUM BENEFIT Professional Committee on Computer Software and Office Machines Assembly Member Ergun Kont points out that when purchasing technology fair value benefit has to be taken into consideration. And Profession Committee on Sanitary Plumbing and Air Conditioning Assembly Member Halim Özdemir gives the following example to explain optimum benefit: “Some consumers purchase sports equipments to lose weight or to exercise. Treadmill, conditioning equipment etc. After a few week of use, they put these in a corner of the house. These equipments remain idle as decorative objects. Thus, an idle junk heap comes about.” The President of the Consumers Union, NazÜm Kaya says, although it is required by the law, there is no Turkish User Manual for some products and this leads to the unnecessary use of technology. Kaya says because the user manuals are not read, the life expectancy of machines is reduced and they continuously fail. -55- AB AJANDASI-EU AGENDA Tuba Kobaí AB ve UluslararasÜ ñíbirliði ìubesi Department of European Union and International Cooperation Türkiye’nin AB Çevre MevzuatÜ’na uyumu müzakerelere açÜldÜ: Turkey’s compliance with the EU Environmental Legislation is opened to negotiation: 60 MñLYAR EURO’LUK MALñYETE HAZIR BE PREPARED FOR A COST OF OLUN 60 BILLION EUROS A B müktesebatÜnÜn çok büyük bir kÜsmÜnÜ oluíturan ve sadece belirli bir sektörü deðil; üreticileri, tüketicileri, ticaret dünyasÜnÜ ve yerel yönetimleri yakÜndan ilgilendiren Çevre FaslÜ, AralÜk 2009’da müzakerelere açÜldÜ. Çevre FaslÜ’nÜn 2007-2013 uyum takviminde öngörülen deðiíiklikler üzerinden hesaplanan maliyetinin kabaca 60 milyar Euro olmasÜ bekleniyor. T he Environment Chapter, constituting a very large part of the EU acquis and concerning not only certain sectors, but the producers, the consumers, the business world and also the local administrations, is opened to negotiation in December 2009. It is expected that the cost of the Environment Chapter calculated according to the anticipated changes in the 2007-2013 calendar of compliance will roughly be 60 billion Euros. 300’ün üzerinde düzenleme ile 120 bin sayfa olduðu ifade edilen AB müktesebatÜnÜn yüzde 40’ÜnÜ oluíturan ve üyelik müzakerelerinde en zorlu baílÜklardan biri olan Çevre FaslÜ, uzun tartÜímalar sonucunda AralÜk 2009’da müzakerelere açÜldÜ. -56- ñsveç, Temmuz 2009’da 6 aylÜðÜna AB Dönem BaíkanlÜðÜ’nÜ devralÜrken zaten küresel ÜsÜnma ve iklim deðiíikliði konularÜnÜ öncelikleri arasÜnda alacaðÜnÜ duyurmuítu. DolayÜsÜyla “Çevre FaslÜ”nÜn, Türkiye’nin AB üyeliðine de destek veren ñsveç’in Dönem BaíkanlÜðÜ’nda açÜlmasÜ için gerek Türkiye gerekse ñsveç tarafÜ oldukça fazla çaba harcadÜ ve açÜlÜí, bu The Environment Chapter, constituting 40 percent of the EU acquis that is declared to be 120 thousand pages with more than 300 regulations and being one of the most challenging topics of the membership negotiations, is opened to negotiations in December 2009 after long discussions. When taking over the EU Presidency in July 2009 for 6 months, Sweden already announced that the issues of global warming and climate change would be given priority. Therefore, both Turkey and Sweden put a lot of efforts to open the 'Environment Chapter' during the Presidency of Sweden that gives full support to Turkey's EU membership, and ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 “this regulation is not suitable for us, let's reject it”. the opening was managed to be made in the final weeks of this term. Opening this challenging chapter as the 12th topic of the negotiation process that started in 2005 and was anticipated to take many years for a large country like Turkey, contrary to the countries in the last wave of enlargement, received criticism from some sections. According to the criticisms, it would be better to deal with this quite complex, extensive and costly chapter at the final stages of the negotiations. The response of institutions running the process such as the Ministry of State for EU Affairs and the EU General Secretariat to these criticisms is that it will save time for Turkey for creating awareness in the society and for costs of approximation. sürenin son birkaç haftasÜna da olsa yetiítirildi. Bu zorlu faslÜn; 2005 yÜlÜnda baílayan ve son dalga geniílemesindeki ülkelerin aksine, Türkiye gibi büyük bir ülke için uzun yÜllar süreceði tahmin edilen müzakere sürecinin 12. baílÜðÜ olarak açÜlmasÜ bazÜ kesimlerin eleítirilerine de hedef oldu. Oldukça karmaíÜk, kapsamlÜ ve maliyetli olan bu faslÜn sonlara doðru ele alÜnmasÜnÜn daha doðru olacaðÜnÜ savunan bu eleítirilere karíÜ, süreci yürüten AB’den Sorumlu Devlet BakanlÜðÜ, AB Genel Sekreterliði gibi kurumlarÜn cevabÜ ise toplumda bilinç oluíturma ve maliyetin paylaíÜlmasÜ konularÜnda Türkiye’ye zaman kazandÜracaðÜ íeklinde oldu. YÜKSEK ALTYAPI YATIRIMLARI GEREKECEK AynÜ makamlarÜn yapmaya gerek duyduklarÜ bir baíka açÜklama ise tüm müzakere sürecinin genelinde, fakat yüksek maliyeti dolayÜsÜyla Çevre FaslÜ özelinde karíÜlaíÜlan bir konuya yönelik. Yetkililer, toplumun çeíitli kesimlerinden katkÜ ve geri besleme bekledikleri bu süreçte en çok karíÜlaítÜklarÜ yorumun “bu direktif íu sektöre zararlÜdÜr, uyum saðlamayalÜm” ya da “bu ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 HIGH INFRASTRUCTURE INVESTMENTS WILL BE REQUIRED Another statement the same authorities need to make is directed at a subject that is related with the entire negotiation process, but taken into consideration particularly in the Environment Chapter because of its high cost. The authorities point out that the most frequent comment they receive in this process for which they await contributions and feedback from various sections of the society is “this directive is harmful to that sector, we should not comply with it” or However, despite the name “negotiation”, the issues to be negotiated in this process are not the legislations that are to be complied with themselves, but the transition periods to be taken in the course of the harmonization process and the calendar of compliance. Therefore, particularly on the issue of compliance with the Environment Legislation that will require high infrastructure investments, the just concerns and the rising opposition should now be replaced by rational and efficient investment and business plans. THE COST OF COMPLIANCE As is known, 20 of the 35 chapters of the EU acquis from competition to employment policy and from protecting the consumers to company laws affect “the ways of doing business”. This effect is in terms of both changing legislation that has to be complied with and the costs to be covered. The cost of the Environment Chapter calculated according to the anticipated changes in the 2007-2013 calendar of compliance, which we have been mentioned to constitute a very large part of the EU acquis and concern not only certain sectors, but the producers, the consumers, the business world and also the local administrations, is expected to be roughly 60 billion Euros. It is expressed that 34 billion of this investment is related to water management (drinking water quality, water treatment, waste water disposal) and about 10 billion is related to solid waste management (recycling and disposal). Other issues under this chapter are in a wide range that will concern every section of the society from producer -57- ñídünyasÜ neler yapabilir? Daha önce bu süreçten geçmií ülkeler ve sözkonusu mevzuatÜ kaleme alan Brüksel’deki yetkililerin tavsiyeleri íu yönde: • Baíta üretim yapanlar olmak üzere, tesislerini atÜk yönetimi, çevre kirliliði, arÜtma gibi konulardaki mevzuata uyumlu hale getirmek zorunda olan ií yeri sahipleri Avrupa ülkelerindeki muadillerini ziyaret etmeli, onlarÜn uygulamalarÜnÜ yerinde incelemeli ve gerekirse know-how ve teknoloji transferi gibi konularda teknik iíbirliði yapmalÜ. • AltyapÜ çalÜímalarÜ konusunda her ne kadar belediyeler sorumlu olsa da hem teknik danÜímanlÜk hem de iníaat konularÜnda özel sektör-kamu iíbirliðine gidilmeli. • Meslek kuruluílarÜ üyelerini yürürlüðe girecek olan mevzuat konusunda uyarmalÜ, gerekli altyapÜ ve insan kaynaklarÜ hazÜrlÜklarÜnÜ yapmalarÜnÜ hatÜrlatmalÜ, böylece uyumdan en az zarar ve en çok faydayla etkilenmeleri konusunda yardÜmcÜ olmalÜ. • SÜklÜkla hatÜrlatÜldÜðÜ üzere, iki taraf arasÜnda müzakere konusu olan müzakerelerin içeriði deðil, geçií süreleridir. Sektörler tarafÜndan avantaja çevrilmesi gereken geçií süreleri konusunda meslek kuruluílarÜ, temsil ettikleri sektörün çÜkarlarÜ doðrultusunda müzakereleri yürüten resmi makamlara geri besleme yapmalÜ. What can the business world do? The recommendations of the countries that have already gone through this process and the authorities in Brussels who have written this legislation are as follows: • Business owners, especially the producers, who have to comply with the legislation in their plants on issues such as waste management, environmental pollution and waste treatment, should visit their counterparts in the European countries, review their applications in their plants and if necessary, should establish technical cooperation for knowhow and technology transfer. • Although the municipalities are responsible for the infrastructure work, on both technical advice and construction issues the private and the public sectors should cooperate. • Professional organizations should warn their members about the legislation that is to come into force, remind them to complete the necessary infrastructure and human resources preparations, and help them to be affected by the legislation with minimum harm and maximum benefit. • As it is frequently reminded, the subject of negotiation between the two parties is not about the content of the legislation, but the transition periods. On the subject of transition periods that have to be turned into advantage by the sectors, the professional organizations should provide feedback in accordance with the interests of the sectors they represent to the authorities conducting the negotiations. -58- regülasyon bize uygun deðil, reddedelim” olduðunu belirtiyor. Oysa adÜ her ne kadar “müzakere” olsa da, bu süreçte müzakere edilen konular uyum uy um saðlanacak mevzuatÜn kendisi deðil, uyum sürecinde alÜnabilecek geçií süreleri ve uyumun takvimi. DolayÜsÜyla özellikle yüksek altyapÜ yatÜrÜmlarÜna ihtiyaç duyulacak Çevre MevzuatÜ’na uyum konusunda ií dünyasÜnda ortaya çÜkan haklÜ kaygÜ ve yükselen muhalefet seslerinin artÜk yerini akÜlcÜ ve etkin yatÜrÜm ve ií planlarÜna bÜrakmasÜ gerekiyor. UYUMUN MALñYETñ Bilindiði gibi, 35 baílÜktan oluían AB müktesebatÜnÜn rekabetten, istihdam politikasÜna, tüketicinin korunmasÜndan íirketler hukukuna 20 kadarÜ “ií yapma íekillerini” etkiliyor. Bu etkiden kasÜt hem uyum saðlanmasÜ gereken mevzuatÜn deðiíiyor olmasÜ hem de bunun getireceði maliyetin yüklenilmesidir. AB müktesebatÜnÜn çok büyük bir kÜsmÜnÜ oluíturduðunu belirttiðimiz ve sadece belirli bir sektörü deðil; üreticileri, tüketicileri, ticaret dünyasÜnÜ ve yerel yönetimleri yakÜndan ilgilendiren Çevre FaslÜ’nÜn 2007-2013 uyum takviminde öngörülen deðiíiklikler üzerinden hesaplanan maliyetinin kabaca 60 milyar Euro olacaðÜ düíünülüyor. Bu yatÜrÜmÜn 34 milyar kadarÜnÜn su yönetimi (içme suyu kalitesi, arÜtma, atÜk suyun bertarafÜ) ve 10 milyar kadarÜnÜn katÜ atÜk yönetimi (geri kazanÜm ve bertaraf) ile ilgili olduðunu belirtiliyor. Bu fasÜl altÜndaki diðer konular ise üreticiden tüketiciye toplumun her kesimini ilgilendirecek kadar genií bir yelpazeye yayÜlÜyor: Hava kirliliði, gürültü kirliliði, doðal kaynaklarÜn rasyonel kullanÜmÜ, nükleer güvenlik, biyoçeíitlilik, genetiði deðiítirilmií organizmalar, sürdürülebilir kalkÜnma, kimyasallar, vs. to consumer: Air pollution, noise pollution, rational use of natural resources, nuclear safety, bio-diversity, genetically modified organisms, sustainable development, chemicals, etc. SUPPORTS FOR MEETING THE COSTS On the other hand, it would be unfair to say that the local governments and the business world that have to undertake most of the costs are left alone with the burden in this process. At the moment, Turkey, as a candidate country, benefits from Instruments for Pre-Accession providing opportunities such as capacity building as well as co-financing of investments for compliance. For example, 230 million Euros, a large portion of the financial assistance that was predicted to be 560 million Euros in total for 2009, was allocated as "support for the transitional preiod". When we look at the Environment Chapter only, we see that in the 2007-2009 period, 270 million Euros were allocated for water and solid waste management, the priority areas. Some of the funds are managed by the Ministry of Environment and Forestry and channelled to projects the municipalities can apply to. 85 percent of the cost of projects can be financed by the EU, 5 percent by the Ministry, while the rest is co-financed from the local administrations’ own budgets. And for this remaining amount, it is possible to become indebted to the Bank of Provinces, or raise a loan from the European Bank for Reconstruction and Development (EBRD), the French Development Agency (AFD) or the German Development Fund (KWF) under favourable conditions. At this stage, the guarantee barrier that is the greatest problem of ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 MALñYETñ KARìILAMA DESTEKLERñ Öte yandan, bu maliyetin çoðunu üstlenmesi gereken yerel yönetimler ve ií dünyasÜnÜn bu süreçte sözkonusu maliyetle baí baía bÜrakÜldÜðÜnÜ söylemek haksÜzlÜk olur. ìu anda aday ülke olarak KatÜlÜm Öncesi Mali Araçlardan faydalanan Türkiye, uyum konusunda gerek kapasite geliítirme gerekse yatÜrÜmlarÜn eí finansmanÜ gibi olanaklardan faydalanÜyor. Örneðin 2009 yÜlÜ için 560 milyon Euro olarak öngörülmüí mali yardÜmlarÜn büyük bir kÜsmÜ olan 230 milyon Euro “geçií dönemi desteði” olarak ayrÜlmÜítÜ. Sadece Çevre BaílÜðÜ’na baktÜðÜmÜzda ise 2007-2009 döneminde 270 milyon Euro’nun öncelikli alanlar olan su ve katÜ atÜk yönetimi için ayrÜldÜðÜnÜ görüyoruz. Bir kÜsmÜ Çevre ve Orman BakanlÜðÜ tarafÜndan yönetilen bu fonlar belediyelerin baívurabildikleri projelere kanalize ediliyor. Bir projenin maliyeti yüzde 85’i AB, yüzde 5’i BakanlÜk tarafÜndan ve kalanÜ da yerel yönetimlerin kendi bütçelerinden olmak üzere karíÜlanabiliyor. Bu kalan meblað için ise ñller BankasÜ’na borçlanÜlabildiði gibi, Avrupa ñmar ve KalkÜnma BankasÜ (EBRD), FransÜz KalkÜnma AjansÜ (AFD) ve Alman KalkÜnma Fonu’ndan (KWF) uygun koíullarda kredi alÜnabiliyor. Bu aíamada gerek yerel yönetimlerin gerek özel giriíimcilerin en büyük sorunu olan teminat engeline de Kredi Garanti Fonu çare oluyor. Toplam bütçesi TOBB, KOSGEB ve 20 ticari bankadan gelen Kredi Garanti Fonu, projelere toplamda 1,2 milyar TL’lik teminat saðlayabiliyor. TOPLUMSAL MUTABAKAT GEREKñYOR Maliyetlerin yanÜ sÜra, mevzuata uyumun saðlÜklÜ bir íekilde ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 both the local administrations and private entrepreneurs is overcome by the Credit Guarantee Fund. With its budget provided by the Union of Chambers and Commodity Exchanges of Turkey (TOBB), Small and Medium Industry Development Organization (KOSGEB) and 20 commercial banks; Credit Guarantee Fund can provide 1.2 billion Lira guarantee in total. SOCIAL AGREEMENT IS NECESSARY In addition to the costs, one of the most important conditions for conducting compliance to the acquis in a healthy way is social agreement. For example, it is obvious that unless public awareness about recycling solid waste is raised, the solid waste sorting plants built by large investments will be of no use. Thus, both the central and the local governments have important tasks as to communications, incentives and penalties. Again, when we look at the countries that are already members, we see that they have formulated solutions as follows: In line with the “the polluter pays” principle, carbon emission penalties; waste costs; extra taxes for products that cause waste such as the products coming in boxes, packages and bottles; high taxes for the import of used cars; low taxes to promote environmental friendly products...” THE RETURN OF COMPLIANCE But all this compliance of legislation, its implementation, investments to be made and their supervision should be considered as new business and employment opportunities in the medium and longterms. The reasonable reaction of the business world was -59- yürütülebilmesi için en önemli íartlardan íart lardan biri de toplumsal mutabakat. Toplumda –örneðin- katÜ atÜklarÜn geri dönüíümü konusunda bilinç oluíturulmadÜðÜ sürece, büyük yatÜrÜmlarla yapÜlan katÜ atÜk ayrÜítÜrma tesislerinin bir iíe yaramayacaðÜ oldukça açÜk. Bu yüzden, gerek merkezi gerek yerel yönetimlere iletiíim, teívikler ve cezalar konusunda büyük görev düíüyor. Yine daha önce üye olan ülke örneklerine baktÜðÜmÜzda íu íekilde çözümler üretmií olduklarÜnÜ görüyoruz: “Kirleten öder” prensibi ile karbon emisyonu cezalarÜ, atÜk bedelleri, kutu, paket, íiíe içinde satÜlan ürünler gibi atÜk üreten ürünlerden ekstra vergiler, kullanÜlmÜí arabalarÜn ithalatÜ için yüksek vergiler, çevre dostu ürünleri teívik için düíük vergiler...” UYUMUN GETñRñSñ Fakat tüm bu mevzuat uyumu, uygulamasÜ, yapÜlan yatÜrÜmlar ve bunlarÜn denetlenmesi aslÜnda orta ve uzun vadede yeni ií fÜrsatlarÜ ve istihdam olarak düíünülmeli. ñí dünyasÜnÜn haklÜ olarak gösterdiði tepki, daha önce AB üyesi ülkelerde de gösterilmiíti. Gerek toplum, gerek ulusal düzeydeki politikacÜlar arasÜnda mevzuatÜn bu kadar detaylÜ ve talepkar olmasÜnÜn AB ekonomisine zarar verdiðini ve bu maliyeti üstlenmek durumunda olan ií dünyasÜnÜn uluslararasÜ rekabet gücünü azalttÜðÜnÜ savunanlar bulunuyordu. Oysa daha sonra bu gerekliliklerin AB vatandaílarÜnÜn yaíam kalitesi arttÜrmak gibi sosyal boyutunun yanÜ sÜra, ekonomik büyümeye de yol açtÜðÜ tüm kesimler tarafÜndan kabul gördü. Bu kapsamda aynÜ süreci henüz yaíamÜí olan ülke örneklerine bakmakta fayda var: Orta ve Doðru Avrupa’da -60- 2001 yÜlÜnda yapÜlan bir analizde sözkonusu mevzuata uyumun o dönemdeki maliyeti 60 milyar Euro olurken, örneðin daha düíük hastalÜk ve tedavi giderleri, atÜklarÜn geri kazanÜmÜ, yatÜrÜmlardan gelen istihdam gibi orta ve uzun vadedeki getirisi 130 milyar Euro olarak hesaplanmÜítÜ. Günümüzün en önemli gündem maddeleri olan doðal kaynaklarÜn ve enerjinin yetersizliði, çevre kirliði ve karbon emisyonu gibi sorunlara çözüm olarak geliítirilen bu politika kapsamÜnda getirilen zorunluluklar oldukça yüklü ve maliyetli olmakla birlikte, uzun ve orta vadedeki getirileri düíünüldüðünde bu zorunluluklarÜn aslÜnda gerek dünyamÜz gerekse ekonomimiz için bir fÜrsat olduðu görülüyor. also observed in the new EU members during their harmonization process. Among the society as well as politicians at national level, there were ones who defended that this detailed and demanding aspect of the legislation was damaging the economy of the EU and reducing the competitiveness of the business world that had to undertake this cost. However, later on all sections of the society accepted that these requirements had a social dimension of enhancing the life quality of the EU citizens and leading to economic growth. In this context, it is useful to examine the examples of the countries that have very recently experienced the same process: According to an analysis made in Central and Türkiye ekonomisi için fÜrsatlar • Sözkonusu mevzuata uyum için gerek mevcut kurumlarda gerekse yeni açÜlacak kurumlarda (örneðin kurulmasÜ planlanan Çevre AjansÜ) çok sayÜda uzman ve denetimci istihdam edilecek. Çünkü altyapÜ projelerinin maliyetleri dÜíÜnda, mevzuat uyumunu gerçekleítirecek ve denetimini yapacak idari kapasitenin güçlendirilmesi de oldukça önemli bir konu. • Baíta belediyeler olmak üzere yapÜlacak altyapÜ yatÜrÜmlarÜ baíta iníaat, mühendislik ve danÜímanlÜk hizmetleri olmak üzere özel sektör için yeni bir ií sahasÜ olacak. • AtÜklarÜn toplanmasÜ ve geri dönüíümü zorunlu hale gelecek ve büyüyen bu sektör yeni bir ií kolu fÜrsatÜ yaratacak. • Zorunlu hale gelecek çevre dostu ürünler yeni bir ií kolu fÜrsatÜ yaratacak. “Yeíil Pazar” adÜ verilen ve inovatif yöntemlerle üretilen çevreye zararsÜz, az enerji ile çalÜían ürünlerden oluían bu pazarÜn büyüklüðü günümüzde 1.000 milyar Euro olarak ifade edilirken, 2020’de 2.200 milyar Euro’ya çÜkmasÜnÜn beklendiðini belirtmekte fayda var. Eastern Europe in 2001; while the cost of compliance with the legislation was 60 billion Euros, its medium and long-term return was calculated as 130 billion Euros resulting from –for example- lower illness and treatment costs, waste recycling, employment provided by investments, etc. The new requirements coming with this policy developed as a solution to problems such as deficiency of natural resources and energy, environmental pollution and carbon emissions that are today's most important agenda items are very heavy and costly. Nevertheless, when their medium and long-term returns are considered, it is seen that these requirements are actually opportunities for our world as well as our economy. Opportunities for the economy of Turkey • For compliance with the legislation in question, many experts and supervisors will be employed both in the existing institutions and institutions to be founded (for example the Environment Agency planned to be established). That is because in addition to the costs of the infrastructure projects, it is also important to solidify the administrative capacity to carry out and supervise compliance with the legislation. • Municipalities holding the first place, the infrastructure investments to be made will be a new business area for the private sector primarily in construction, engineering and consulting services. • Waste collecting and recycling will become mandatory and this growing sector will create new business opportunities. • Environmental-friendly products will become mandatory and create a new business opportunity. The size of the “green market” of environmental-friendly and energysaving products produced with innovative technologies is estimated to be 1,000 billion Euros and expected to reach 2,200 billion Euros in 2020. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 ÇEVRECñ KOBñ’LERE AÇIK AB PROJE ÇAïRISI: EKO-INOVASYON EU PROJECT CALL FOR PROPOSAL OPEN TO ENVIRONMENTALIST SMEs: ECO-INNOVATION • Piyasaya eriíim engellerini kaldÜrarak çevre dostu çözümlerin piyasada kullanÜmÜnÜn teívik edilmesi Avrupa Komisyonu, “Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve ProgramÜ - Giriíimcilik ve Yenilik ProgramÜ (CIP)” altÜnda 13 Nisan 2010 tarihinde “EkoInovasyon” proje çaðrÜsÜnÜ açÜyor. Sürdürülebilir geliíme hedefine ulaíma amacÜnÜ güden her türlü yenilikçiliði kapsayan Eko-Inovasyon ProgramÜ; ekoyenilikçi ürün, teknik, hizmet ya da süreçleri kullanan projeleri destekleyen, çevre üzerindeki olumsuz etkilerin azaltÜlmasÜ ya da bütünüyle bertaraf edilmesini amaçlayan ve enerji de dahil doðal kaynaklarÜn daha verimli ve sorumlu bir íekilde kullanÜmÜnÜ teívik eden bir program. KOBñ'lere öncelik veren programÜn temel hedefleri; • Çevre yönetimi, daha çevre dostu ürünlerin, süreçlerin ve hizmetlerin sunulmasÜ gibi eko-inovasyon alanlarÜnda yeni ve entegre yaklaíÜmlarÜn benimsenmesi • KOBñ'lerin geliíim kapasitelerinin artmasÜ. 2009 yÜlÜnda açÜlan CIP EkoInovasyon Proje Teklif ÇaðrÜsÜ kapsamÜnda Türkiye’den 29 projeyle baívuruda bulunuldu. YapÜlan deðerlendirmeler sonucunda, 2009 yÜlÜnda baívuruda bulunan toplam 202 proje teklifinden 45’i seçilmií olup, daðÜtÜlacak toplam hibe tutarÜ 32 milyon Euro. Seçilen projelerin konu itibariyle daðÜlÜmÜ ise íu íekilde: Geri dönüíüm (% 33), yeíil ií (% 29), gÜda ve içecek sektörü (% 29), yapÜ sektörü (% 7), diðerleri (% 2). 13 Nisan 2010 tarihi itibariyle açÜlmasÜ öngörülen yeni çaðrÜ kapsamÜnda ise program önceliklerine ve hedeflerine uygun eko-yenilikçi projelere 35 milyon Euro hibe verilecek. Proje baívurularÜ, Avrupa Komisyonu Çevre Genel Müdürlüðü’nün EkoInovasyon’la ilgili linkinden (http://ec.europa.eu/ environment/eco-innovation) elektronik olarak yapÜlÜyor. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 On April 13, 2010, the European Commission opens call for proposals for the "EcoInnovation" project under the "Competitiveness and Innovation Framework Programme (CIP)". The Eco-Innovation Programme covers every type of innovation intended to reach the sustainable development goal. It supports the projects that use eco-innovative products, techniques, services or processes, aim to reduce or completely eliminate the negative effects on the environment, and encourage the more efficient end responsible use of natural resources including energy. The main objectives of the programme that gives priority to the SMEs are; • Adopting new and integrated approaches in eco-innovation areas such as environment management and putting environmental friendly products, processes and services into use • Encouraging the use of environmental-friendly solutions in the market by eliminating the barriers in front of market access • Increasing the development capacities of the SMEs. Turkey applied to the 2009 CIP Eco-Innovation Call for Proposals with 29 projects. As a result of assessments, 45 of the 202 projects that made an application in 2009 European-wide were selected and the total grant amount to be distributed is 32 million Euros. The distribution of the selected projects as to their subjects is as follows: Recycling (33%), green business (29%), food and beverage sector (29%), construction sector (7%), others (2%). Within the context of a new call that is planned to be launched by April 13, 2010, ecoinnovative projects suited to the priorities and the goals of the programme will grant 35 million Euros. The project applications are made electronically via the European Commission's Environment DirectorateGeneral's link related with EcoInnovation (http://ec.europa.eu/ environment/eco-innovation). -61- RÖPORTAJ-INTERVIEW Tuba Kobaí AB ve UluslararasÜ ñíbirliði ìubesi Department of European Union and International Cooperation Sivil toplum kuruluílarÜ ekonominin önemli bir aktörü haline geldi Non-governmental organizations have become an important player of economy EKONOMñK GELñìñMñN YENñ LOKOMOTñFñ: STK’LAR THE NEW LOCOMOTIVE FOR ECONOMIC DEVELOPMENT: NGO’s S ivil Toplum KuruluílarÜ (STK), baskÜ gücü olmanÜn yanÜ sÜra, özel sektör ile birlikte geliítirdikleri sosyal sorumluluk projeleri ile demokratik kültüre olduðu kadar ülke ekonomisine de yön veriyor. STK’lar bu rolleriyle artÜk üçüncü bir sektör haline geliyor. Türkiye’nin de hem toplumsal geliíme hem de ekonomide yapÜsal reformlarÜn baíarÜsÜ için üçüncü sektörün farkÜna varmasÜ gerekiyor. I n addition to being a pressure force, Non-Governmental Organizations (NGO's) direct national economy as well as democratic culture with the social responsibility projects they develop in conjunction with the private sector. With these roles, NGOs are now becoming a third sector. Turkey has to become aware of the third sector both for social development and for the success of the structural reforms in economy. Gerek ekonomide gerekse politikada, devlet “kamu”, iídünyasÜ da “özel sektör” olarak tanÜmlanÜr. ñídünyasÜ “meslek örgütleri, sendikalar, dernekler, birlikler”, hayÜr kurumlarÜ ise “Sivil Toplum KuruluílarÜ (STK)” olarak nitelenir. Bugüne kadar STK, baskÜ grubu ve kendi zümrelerinin hak ve çÜkarlarÜnÜ koruyan oluíumlar olarak bilinirdi. Ancak STK’nÜn fonksiyonlarÜ ile ilgili olarak artÜk -62- yeni bir kavramla tanÜíÜyoruz. Bu kavram “üçüncü sektör” olarak niteleniyor. Çünkü özel sektör kurumlarÜ, sosyal sorumluluk birimleri yoluyla ülkenin sosyal ve demokratik kültürü ile refah seviyesini geliítiren güçlü bir oluíum haline geliyor. O kadar ki, bir ticari sektör gibi çalÜítÜklarÜ için istihdam artÜíÜnda bile önemli rol alÜyorlar. STK’lar bu yönleriyle özel sektör ile de beraber çalÜíÜp, geliítirdikleri çeíitli projeler nedeniyle devletten de destek alÜyorlar. In economy as well as in politics, government is defined as “public” and business world is defined as “private sector”. The business world is described as “professional organizations, unions and associations” and the charities are described as “NonGovernmental Organizations (NGO's)”. To date, NGO's were known to be pressure groups and formations that protect the rights and interests of their own classes. However, we are now introduced a new concept related with the functions of NGO's. This concept is described as “the third sector”. That is because the private sector turns institutions into powerful formations that improve the country's level of social and democratic culture and prosperity with their social responsibility units. In so much that, they have an important role even in employment growth since they work as a trade ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 usually performed by donating to or raising funds for certain undertakings of NGO's. In return, the private sector institutions do not only benefit from 'feeling good' for helping an organization in need, but they also acquire a positive public image. Dr. Leah M. Ersoylu, ABD’deki üçüncü sektör kurumlarÜna stratejik planlama ve deðerlendirme alanlarÜnda danÜímanlÜk hizmeti veren Ersoylu Consulting adli danÜímanlÜk íirketinin kurucusu ve baíkanÜ. Dr. Leah M. Ersoylu, STK’nÜn yeni konumunu ve rolünü anlattÜ: Is this the reason why the concept of 3rd sector is becoming widespread? STK’nÜn deðiíen rolü ve Türkiye için önemi nedir? Özel sektör kurumlarÜ ve STK, Türkiye gibi kapitalist demokrasilerde çok kritik bir role sahip. Bu iki grup arasÜndaki iliíki genellikle pozitif iíbirliðinden, deðerler arasÜ çatÜímaya kadar uzanan genií bir yelpazeye daðÜlmÜí durumda. Fakat en çok rastlanan dinamik özel sektör kurumlarÜnÜn – sosyal sorumluluk birimleri yoluyla – ülkenin sosyal ve demokratik kültürü ile refah seviyesini geliítiren güçlü bir üçüncü sektöre destek olduklarÜ sistemdir. Bu da genellikle STK'nÜn belli teíebbüslerine baðÜí saðlamak veya fon temin etmek yolu ile gerçekleíir. KaríÜlÜðÜnda özel sektör kurumlarÜ, ihtiyacÜ olan bir organizasyona yardÜmcÜ olmanÜn verdiði ‘güzel duygulardan’ faydalanmakla kalmaz, ayni zamanda da olumlu bir toplumsal imaj edinirler. Bu nedenle mi 3. sektör kavramÜ yaygÜnlaíÜyor? Evet, özel sektör kurumlarÜ ve STK arasÜnda genellikle gözardÜ edilen bir diðer sinerji de topluma ií imkanÜ yaratmadaki benzerlikleri. Genií çaplÜ iktisadi sistemde sivil toplum sektörü tam anlamÜ ile bir ticari sektör veya sanayidir. Devlet, ticari iíletmeler ve toplumun ilerleme adÜna birlikte çalÜítÜðÜ, saðlÜklÜ bir sosyal ve sivil toplum yaratÜlmak isteniyorsa, STK’nÜn bu tanÜmda ele alÜnmasÜ gereklidir. STK’larÜ tarif ettiðiniz íekilde tanÜmlayÜp, sonuç alan ülkeler var mÜ? Tabi. Örneðin, Amerika Birleíik Devletleri’nde üçüncü sektör, istihdam büyümesi açÜsÜndan Dr. Leah M. Ersoylu özel sektör ve devlet sektörünü önemli oranda geride bÜraktÜ. 2004 yÜlÜna ait bir rapora göre, ABD üçüncü sektör istihdam büyümesi 1997-2001 yÜllarÜ arasÜnda yüzde 2.5 olurken ABD özel sektör büyümesi yüzde 1.8 olarak gerçekleíti. DahasÜ, yakÜn geçmiíte ABD Federal hükümeti tarafÜndan ülkenin içinde bulunduðu aðÜr resesyona çare amaçlÜ olarak Meclis’ten geçirilen Ekonomik ñyileíme YasasÜnda (Economic Recovery Act), özel sektörün yanÜnda üçüncü sektöre de çok ciddi bir fon ayrÜldÜ ve hem altyapÜ hem de sosyal projeler için bu sektöre büyük teívik saðlandÜ. Bugün itibariyle ABD’de sayÜlarÜ 1.4 milyona ulaímÜí olan STK'nÜn toplam istihdamÜ 15 milyona yaklaíÜyor. Johns Hopkins Sivil Toplum ÇalÜímalar Merkezi’nin Birleímií Milletler STK El Kitabi için yaptÜðÜ analize göre bu rakam, ABD’de ekonomik olarak aktif ií gücünün yüzde 9.8’ini oluíturuyor. Baíka bir deyiíle, ABD örneði göstermektedir ki, güçlü bir üçüncü sektör bir ülkenin sadece sosyal yapÜsÜ için deðil, ayni zamanda ekonomik gücü için de çok önemli bir parametre oluíturmaktadÜr. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 sector. With these aspects of theirs, NGO's also work in conjunction with the private sector and receive support from the government for the various projects they develop. Dr. Leah M. Ersoylu is the founder and president of the consulting firm Ersoylu Consulting that provides consulting services to the third sector institutions in the USA in the areas of strategic planning and evaluation. Dr. Leah M. Ersoylu has talked about the new position and role of the NGO's: What is the changed role of NGO's and its importance for Turkey? The private sector institutions and NGO's have a critical role in capitalist democracies like Turkey. The relationships between these two groups generally range from positive cooperation to the conflict of values. But the most common system is the one in which the dynamic private sector institutions support a strong third sector that develops the country's level of social and democratic culture and prosperity - with its social responsibility units. This is Yes, another often neglected synergy between the private sector institutions and NGO's is their similarity in terms of creating job opportunities for the public. In the global economic system, the nongovernmental sector in the proper sense is a trade sector or industry. If it is aimed at creating a healthy social and civil society in which the government, commercial enterprises and public work together for progress, NGO's must be taken into consideration with this definition. Are there countries that define NGO's in the way you describe and get results? Of course! For example, the third sector has significantly outstripped the private and the public sector as to employment growth in the United States. According to a 2004 report, as the third-sector employment growth of the USA between the years 1997-2001 was 2.5 percent, the private sector growth of the USA was 1.8 percent. Moreover, in the Economic Recovery Act passed through the Parliament by the U.S. Federal government in order to remedy the severe recession the country is in, a serious funding is saved for the third sector as well as the private sector and great incentives are provided for both the infrastructure and the social projects in this sector. As of today, the number of NGO's in the USA has reached 1.4 million and their total employment is approaching 15 million. According to the analysis made by Johns -63- Peki Türkiye’de üçüncü sektör neden yeterince profesyonel deðil? Bu soru bir çok ülkede üçüncü sektörün se ktörün karsÜ karsÜya kaldÜðÜ ana sorunlardan birine isaret etmekte. Ortalama bir STK sosyal deðerleri desteklemede, güçlü bir ekonomi yaratmada bu kadar önemli bir role sahipken neden yapÜ olarak daha güçlü deðildir? Bu konuda kilit nokta toplumlarÜn anlayÜí biçimi ve zamandÜr. ABD örneðinin bize gösterdiði íudur ki, güçlü ve fonksiyonel bir üçüncü sektör geliítirmek uzun zaman alan bir süreçtir. Bunun için pek çok faktör gereklidir. Güçlü devlet desteði, yenilikçi düíünceleri bir organizasyon kurmaya özendirecek teívikler, güçlü bir sivil toplum kavramÜna deðer veren ve bu sektörün profesyonellerce idare edilmesinin deðerini idrak etmií bir toplum ve son olarak bu sektörün kurumlarÜnda uzun sure deðerlendirebilecek insan kaynaklarÜ yaratan bir eðitim sistemi gibi faktörlerin bileíimi, bu amaca ulaíÜlmasÜ açÜsÜndan hayati önem taíÜr. ìüphesiz ki bugünün Türkiyesi, eðitim yapÜsÜnÜ, vergi yasasÜnÜ ve sosyal standartlarÜnÜ geliítirip ileride bu sistemi destekleyecek hale getirecek uzun vadeli bir büyüme aíamasÜnda. Bu aíamada, halkÜn, ozel sektorun ve devletin önde gelenlerinin íunu görmesi gerekmektedir ki, bu amaca sadece iíini amatörce yapan iyi niyetli gönüllülerle ulaíÜlmasÜ mümkün deðildir. Bu noktada artik toplumun, gerekli fonlara sahip profesyonel STK’nÜn deðerini özümsemií olmasÜ íarttÜr. STK profesyonelleímek yerine gelip geçici bir yaklaíÜmla ve amatör kaynaklarla yönetildikleri zaman bir çok problem açÜða çÜ çÜkar. kar. Ne gibi sorunlarla karíÜlaíma ihtimali var? Güvenilirlik kaybÜ baíta geliyor. Profesyonel yönetilmeyen STK’lar toplum ve özel ortaklar tarafÜndan ciddiye alÜnmazlar ve fon bulmakta ciddi sorun yaíarlar. Toplumu mobilize edecek ortak bir mesaj eksikliði yaíanÜr. ñíbirliði eksikliði olduðunda fonlar verimsiz harcanmÜí olur. Rekabet mantÜðÜ egemen olur ve STKlar iíbirliði yerine birbirleriyle yarÜímaya çabalarlar. Yenilikten yoksunluk söz konusudur. Uzun vadeli giriíim projelerine ve bu projelere güçlü etkisi olabilecek görevlerin kritik íekilde gözden geçirilmesine öncelik verilmez. Uzun vadeli stratejik planlama, organizasyon, karar ve uygulama mekanizmalari hemen hemen hic islemez. Sürdürülebilir bir mekanizmaya sahip olunmamasÜ finansal kaynak bulmakta ve bunun akabinde de yönetim ve planlama anlamÜnda sÜkÜntÜlar yaratÜr. Bu da bir STKnin topluma yapabilecegi pozitif etkiyi çok büyük ölçüde kÜsÜtlar. Hopkins Centre for Civil Society Studies for the United Nations NGO Handbook, this number constitutes 9.8 percent of the economically active labour force in the USA. In other words, the USA example shows that a strong constitutes an important parameter not only for a country's social structure, but also for its economic power. Well, why is Turkey not sufficiently professional in the third sector? This question indicates one of the main problems the third sector faces in many countries. Why is an average NGO not stronger in its structure when it has such an important role in supporting social values and creating a powerful economy? The key point of this issue is the society's way of apprehension and time. The USA example shows us that developing a strong and functional third sector is a process that takes a long time. Many factors are required for this. A combination of factors such as strong government support, incentives to encourage innovative ideas to found an organization, a society that esteems the concept of a strong civil society and that grasps the value of having this sector managed by professionals, and finally, an education system creating human resources which can be put to use for a long time in the institutions of this sector is highly significant for the realization of this aim. Doubtlessly, today's Turkey is at the stage of long-term growth that is to make its educational structure, tax laws and social standards develop and support this system in the future. At this stage, the prominent people of the public, the private sector and the government have to see that this aim cannot be realized only with volunteers who do this unprofessionally in good faith. The society at this point must have assimilated the value of professional NGO with the necessary funding. Many problems arise when NGO's are managed with a random approach and amateur resources instead of professionalizing. What are the likely problems? The he loss of credibility comes first. If NGO's are not professionally managed they are not taken seriously by the public and the private partners, and they face serious problems in receiving funds. The lack of a common message to mobilize the society is experienced. When there is a lack of cooperation, the funds are spent inefficiently. Then the logic of competition dominates and instead of cooperating, NGO's strive to compete with each other. The lack of innovation is in question. The critical review of long-term undertaking projects and the tasks that can strongly influence these projects are not prioritized. The long-term strategic planning, organization, decision and implementation mechanisms almost do not operate at all. Not having a sustainable mechanism leads to problems in finding financial resources and subsequently in management and planning. And this significantly limits the positive impact an NGO can have on the society. So is not it necessary to encourage the public for NGO's? -64- ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 O zaman kamuda da STK’lari özendirmek gerekmiyor mu? Bugün Türkiye’de sivil toplumun gerçek gerç ek potansiyeline eriíebilmesi ve Türk toplumuna pozitif katkÜda bulunabilmesi için profesyonel, resmi ve altyapÜ sahibi organizasyonlara ciddi bir ihtiyaç var. Bu da bizi özel sektör ve üçüncü sektör arasÜnda ortak bir nokta oluíturan baíka bir anahtar konuya getiriyor: Kurumsal Sosyal Sorumluluk. Belirlenmií amaçlara ulaíÜlmasÜ ve hedeflerin tutturulmasÜ açÜsÜndan hem devlete, hem STK'lara, hem de ií dünyasÜna önemli görevler düíüyor. Mesela, üçüncü sektöre katkÜda bulunan bir özel sektör kurulusunda, “Sosyal Sorumluluk” departmanlarÜnÜn görevleri oldukça kritik. Bunlardan en onemlisi de, üçüncü sektöre verilen finansal kaynaklarÜn takibi ve degerlendirmesi. Verimliliðin ve etkili yönetimin artÜk bir lüks deðil mecburiyet olduðu bu global sistemde bu yaklaíÜm olmazsa olmaz halini aldÜ. STKlarin bir atilim yapabilmesi icin kamuda ozendirme kadar ozel sektorde yeni yaklasimlar da cok onemli. Bu konuda erken atilim yapan ozel sektor kurumlari, pazarlama ve hakla iliskiler alanlarinda da cok buyuk avantaj saglayacaklar. STK’larÜn geliítirilmesi için Türkiye’de neler yapÜlmalÜ? Uzun vadeli sosyal sorunlara sürdürülebilir ve kalÜcÜ çözümler hedeflemek, bir sistemsel deðiíim arayÜíÜdÜr. Türkiye’deki üçüncü sektörün de bu noktada geliímií ülkeler seviyesine gelebilmesi için bu sistemsel deðiíim arayÜíÜna girme yönünde adÜm atmasÜ çok önemli. Bugünün modern STK'larÜ çok çeíitli fonksiyonlara sahip; bunlar temel hizmetlerde bulunan klasik yardÜm amaçlÜ hayÜr kurumlarÜndan tutun da, insan haklarÜ, eðitim, çocuk saðlÜðÜ gibi daha uzun vadeli sistemsel deðiíim arayan kurumlara kadar genií bir yelpazede deðerlendirilebiliyor. Bu ikinci grup, özellikle devletin tek baíÜna çözmekte zorlandÜðÜ veya etkisiz kaldÜðÜ derin sosyal konularda öne çÜkÜyor. Ancak bu anlamda yeterliliðe sahip profesyonellerden faydalanan bir STK, bu tarz bir sistemsel deðiíimi gerçekleítirebilecek kamusal veya özel ortaklÜklar kurabilir. Sürdürülebilir deðiíimin gerçekleítirilebilmesi için, ií dünyasÜ aktörlerinin üçüncü sektörle ortak çalÜímasÜ çok önemli bir olgu olarak karíÜmÜza çÜkÜyor. Bu tarz bir ortak çalÜíma için neler gerekli ? Öncelikle belli baílÜ sorunlar ve çözümler belirlenmeli. Eldeki kaynaklarÜ optimum íekilde deðerlendiren ortaklÜklar kurulmalÜ. Aktivitelerin etki ve baíarÜsÜ ölçülmeli. Konu hakkÜnda açÜk bir mesaj verilmesi açÜsÜndan kuvvetli bir halka iliíkiler giriíimi olmalÜ. STK, içinde ií altyapÜsÜ kurulmasÜ için eðitim ve teknik yardÜm yapÜlmalÜ. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Today Turkey is in serious need of professional and official organizations with infrastructure for the civil society to reach its true potential and to make a positive contribution to the Turkish society. And this brings us to another key issue that constitutes a common point between the private sector and the third sector: Corporate Social Responsibility. In order to achieve the determined goals and to realize the aims, the government and NGO's as well as the business world have important roles. For example, in a private sector establishment that contributes to the third sector, the tasks of the “Social Responsibility” departments are highly critical. And the most important one is the pursuit and evaluation of the financial resources supplied to the third sector. This approach has become indispensable in this global system in which efficiency and effective management are no longer a luxuries but necessities. For NGO's to make a progress, new approaches in the private sector are as significant as the encouragement of the public. The private sector institutions making early progress in this area will have a great advantage in marketing and public relations. What has to be done for the development of NGO's in Turkey? Aiming to find sustainable and permanent solutions for long-term social problems is a search for systemic change. It is very important for Turkey at this point to take a step to start searching for this systemic change to reach the level of developed countries. Today's modern NGO's have various functions; these can be assessed in a wide range varying from classical charities with basic services to institutions looking for long-term systemic change in areas such as human rights, educations and child health. This second group stands out particularly in deep social issues that the government has difficulties or remains ineffective resolving by itself. Only a NGO that benefits from professionals qualified in this sense can establish public or private partnerships to realize this sort of a systemic change. In order to achieve sustainable change, it is very important for the actors of the business world to collaborate with the third sector. What are the requirements for this kind of collaboration? Primarily, major problems and solutions should be determined. Partnerships should be established to assess the available resources optimally. The effects and success of the activities should be measured. In order to provide a clear message on the subject, there has to be a strong public relations initiative. To establish a business infrastructure within NGO, training and technical assistance should be supplied. -65- ETKñNLñK-ACTIVITY Nalan Söylemez Ertuðrul FaciasÜ’nÜn 120’nci yÜlÜnda Japon kültürü tanÜtÜlÜyor Japanese culture is introduced on the 120 th year of Ertuðrul Disaster JAPON KÜLTÜRÜNÜ TANIMA VE ANLAMA YILI YEAR OF KNOWING AND COMPREHENDING JAPANESE CULTURE 2 003`te Japonya`da “Türkiye YÜlÜ” kutlamalarÜnÜn ardÜndan, 2010 Türkiye`de “Japonya YÜlÜ” olarak kutlanÜyor. YÜl boyunca, Japon kültürünün birbirinden farklÜ örneklerinin yanÜ sÜra sinema, tiyatro, dans ve müzik gösterileri düzenlenecek. Etkinlikler kapsamÜnda iki ülke arasÜndaki turizmin de canlandÜrÜlmasÜ planlanÜyor. A fter the “Turkey Year” celebrations in 2003 held in Japan, 2010 is celebrated as “Japan Year” in Turkey. Movie, theatre, dance and music shows will be organized all the year round besides introducing various samples of the Japanese culture. Within the scope of the activities, it is planned to vitalize the tourism between the two countries. Ertuðrul FaciasÜ’yla baílayan Türk - Japon dostluðunun 120’nci yÜlÜ bir yÜla yayÜlan etkinliklerle kutlanÜyor. “2010 Türkiye’de Japonya YÜlÜ” adÜ altÜnda düzenlenen etkinlikler kapsamÜnda Japon kültürünü tanÜtan ve iki ülke iliíkilerini -66- güçlendirmeye yönelik bir dizi organizasyon gerçekleítiriliyor. YÜl boyunca ñstanbul’un muhtelif kültür merkezlerinde Japon gölge oyunlarÜndan, sinemaya, resim ve kaligrafi sergisinden dans gösterilerine kadar pek çok etkinlik meraklÜsÜyla buluíacak. Sadece kültür alanÜnda deðil aynÜ zamanda eðitim, turizm ve ticarette de ülkeler arasÜ iliíkiler artÜrÜlacak. The 120th anniversary of Turkish-Japanese friendship that started with the Ertuðrul Disaster is celebrated with activities organized throughout the year. Within the scope of the activities organized under “Japan Year 2010 in Turkey”, a series of organizations are carried out in order to introduce the Japanese culture and strengthen the relations between the two countries. All the year round, many activities from Japanese shadow shows, movies to painting and calligraphy exhibitions will meet their fans at various cultural centres in ñstanbul. The relation between the nations will be ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 2003 DE TÜRKñYE YILIYDI Türkiye’de Japonya YÜlÜ ile hedeflerinin iki ülke arasÜndaki iliíkileri artÜrmak olduðunu söyleyen Japonya’nÜn ñstanbul Baíkonsolosu Katsuyoshi Hayashi, Türkiye’de Japon YÜlÜ fikrinin ortaya çÜkÜí süreciyle ilgili íöyle konuítu: “Bu fikrin ortaya çÜkÜíÜ 2006 yÜlÜnÜn Ocak ayÜna denk geliyor. Japonya’nÜn o dönemdeki baíbakanÜ Türkiye’ye yaptÜðÜ ziyarette Baíbakan Erdoðan’a bir öneride bulunuyor ve SayÜn Erdoðan da bu öneriyi kabul ediyor. Ancak bütün bu görüímelerin arka planÜnda 2003’te Japonya’da Türkiye YÜlÜ yapÜlmasÜ yatÜyor. Bu organizasyon aynÜ zamanda iade niteliði taíÜyor. Bu etkinliklerin 2010’a denk getirilmesinin özel sebebi de Türk - Japon dostluk iliíkilerinin baílangÜcÜ sayÜlan Ertuðrul FaciasÜ’nÜn 120’nci yÜlÜ olmasÜ. Haziran 2008’de CumhurbaíkanÜ SayÜn Gül’ün Japonya ziyaretinde 2010’un Türkiye’de Japonya YÜlÜ olarak kutlanmasÜna karar verildi.” GELECEïE YATIRIM 2010 Türkiye’de Japonya YÜlÜ etkinliklerine ilginin çok yoðun olduðunu söyleyen Etkinlikler yÜl sonuna kadar sürecek Birbirinden ilginç etkinliklerle Türk seyircisini buluíturacak olan 2010 Türkiye’de Japonya YÜlÜ kapsamÜnda ana etkinliklerin yanÜ sÜra çok sayÜda da ara etkinlik düzenlenecek. Mart ayÜnda KadÜköy Caddebostan Kültür Merkezi’nde Japon Gölge Oyunu tiyatro gösterisi yapÜldÜ. Nisan ayÜnda SabancÜ Müzesi’nde Japon, OsmanlÜ ve Latin kaligrafisi sergisi olacak. MayÜs’ta TopkapÜ SarayÜ’nda Japon Milli Hazinesi ve Japonya’nÜn Güzellikleri adÜnda bir sergi gerçekleítirilecek. Haziran ayÜnda da yine dans ve tiyatro gösterileri organize edilecek. Temmuz’daki ñstanbul Jazz Festivali’ne ünlü bir Japon piyanist gelecek. Aðustos’ta da Pera Müzesi’nde tanÜnmÜí bir Japon ressamÜnÜn resim sergisi açÜlacak. Sonbahara doðru da ñstanbul Modern’de bir Manga sergisi yapÜlmasÜ planlanÜyor. The activities will continue until the end of the year Within the scope of 2010 Japan Year in Turkey, which will bring Turkish audience together with many interesting activities, there will be many side activities besides the main activities. A Japanese Shadow Show theatre performance was held at KadÜköy Caddebostan Cultural Centre in March. The Japanese, Ottoman and Latin calligraphy exhibition will be organized at SabancÜ Museum in April. In May, the Japanese National Treasure and Beauties of Japan exhibition will be organized at the TopkapÜ Palace. Besides, there will be some dance and theatre performances organized in June. A famous Japanese pianist will come to Istanbul Jazz Festival in July. The painting exhibition of a famous Japanese painter will be held in August at Pera Museum. It is planned to organize a Manga exhibition at Istanbul Modern around autumn. Katsuyoshi Hayashi enhanced not only in the cultural field, but also in education, tourism and commerce. 2003 WAS THE YEAR OF TURKEY Japanese Consul General in ñstanbul,l, Katsuyoshi Hayashi has ñstanbu stated that their first objective is to improve the relations among the two countries through the Japan Year in Turkey and commented further as follows concerning how this idea of Japan Year in Turkey was put forward: “The idea was brought up in January 2006. The Prime Minister of Japan at that time made a proposal to Prime Minister Erdoðan during his visit to Turkey and Mr. Erdoðan accepted the proposal. However, the Turkey Year in Japan in 2003 is the basis of all these meetings. This organization may also be considered as a kind of return. The special reason why these activities are organized in 2010 is the coincidence with the 120th year of the Ertuðrul Disaster which represents the beginning of the friendly relations between Turkey and Japan. During the President Abdullah Gül’s visit to Japan in June 2008, it was decided to celebrate the year 2010 as Japan Year in Turkey. INVESTING IN THE FUTURE Stating that the interest in the activities of 2010 Japan Year in Turkey is very intense, Consul General Hayashi has said: “An anime conference and show was held at Pera Museum in February. The number of people who could not watch the show was more than three times the number of people who could watch. Moreover, 350 people came to the hall with the capacity of 200 people for the Japanese films festival held in January”. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 -67- Facia ile baílayan dostluk 1887’de Japonya ñmparatoru Meiji'nin yeðeni Prens Komatsu, eíiyle birlikte OsmanlÜ ñmparatorluðu'nu ziyaret eder ve OsmanlÜ PadiíahÜ Sultan II. Abdülhamit tarafÜndan kabul edilir. Bunun ardÜndan, Sultan II. Abdülhamit, Tuðamiral Osman Paía komutasÜndaki Ertuðrul Firkateyni'ni 650 kiíilik mürettebatÜyla Temmuz 1889'da Japonya'ya gönderir. Haziran 1890'da heyet Yokohama LimanÜ'na ulaíÜr ve Tuðamiral Osman Paía, OsmanlÜ ñmparatorluðu yüksek niíanÜnÜ ñmparator Meiji'ye takdim eder. Eylül 1890'da heyet dönüí yolculuðuna çÜkar. Ancak Ertuðrul Firkateyni Kobe'ye doðru yol almakta iken, Kishu açÜklarÜnda tayfuna yakalanÜr. ìiddetli rüzgâr ve büyük dalgalar arasÜnda Ertuðrul Firkateyni, Kashinozaki deniz fenerine doðru seyrederken maalesef kÜyÜdan yaklaíÜk 40 metre açÜkta kayalÜklara çarparak batar. Çevredeki halkÜn özverili çabalarÜna raðmen ancak 69 denizci kurtarÜlÜr. Osman Paía himayesindeki 587 mürettebat íehit olur. Daha sonra Japon DonanmasÜ'na ait ‘Kongou’ ve ‘Hiei’ isimli savaí gemileriyle ñstanbul'a ulaítÜrÜlÜr. AyrÜca kazazedeler ve geride kalan aileleri için Japonya çapÜnda yardÜm toplanÜr. Hal-i hazÜrda Kushimoto'da Ertuðrul Firkateyni batÜðÜnÜn çÜkarÜlmasÜ projesi yürütülüyor. Ertuðrul Firkateyni'nin Japonya'yÜ ziyareti ve sonrasÜnda meydana gelen bu elim facia, iki ülke arasÜndaki dostluk iliíkilerinin baílamasÜna vesile olur. KazanÜn meydana geldiði Wakayama Eyaleti Kushimoto ilçesine “Ertuðrul Firkateyni ìehitleri AnÜtÜ” inía edildi, her yÜl anma törenleri düzenleniyor. AyrÜca, Kushimoto ile kardeí íehir ilan edilen Mersin’de aynÜ formda “Refah ìehitleri AnÜtÜ” inía edildi. Friendship that started with a disaster In 1887, Prince Komatsu, the nephew of Japanese Emperor Meiji, visited the Ottoman Empire with his spouse and he was received by Sultan Abdulhamid II. Later on, Sultan Abdulhamid II instructed the Ertuðrul Frigate to set sail for Japan with Rear Admiral Osman Pasha commanding with a total of 650 sailors in July 1889. In June 1890, the delegation arrived in Port Yokohama and Rear Admiral Osman Pasha presented the High Order of the Ottoman Empire to Emperor Meiji. In September 1890, the delegation set sail for the return journey. However, en route to Kobe, Ertuðrul was caught in a typhoon off the Kishu. While sailing towards the Kashinozaki Lighthouse with strong wind and violent waves, unfortunately Ertuðrul hit the reefs and sank, approximately 40 meters off the shore. Thanks to the self-denying efforts of the local people, 69 sailors were rescued. This big disaster claimed the lives of 587 sailors that were under the command of Osman Pasha. Later, they were transported back to ñstanbul onboard Japanese corvettes ‘Kongou’ and ‘Hiei’ belonging to Japanese Navy. Besides, fundraising activities were held nationwide for the victims and their left families. Currently, the project for salvaging the sunken wreck of Ertuðrul Frigate is conducted. Ertuðrul Frigate's visit to Japan and the subsequent sad disaster are perceived as the reason for the beginning of the friendly relations between the two countries. “Memorial for the Ertuðrul Frigate Martyrs” was built in Kushimoto district in Wakayama Prefecture where the incident occurred and the event is commemorated every year. Besides, “Memorial for the Refah Martyrs” was built in the same form in Kushimoto in Mersin considered as the sister city of Kushimoto. -68- Baíkonsolos Hayashi, “ìubat ayÜnda Pera Müzesi’nde bir anime konferansÜ ve gösterimi yapÜldÜ. ñzleyemeyenlerin sayÜsÜ izleyenlerden üç kat daha fazlaydÜ. Yine ocak ayÜnda Japon filmleri festivaline de 200 kiíilik salona 350 kiíi geldi” diye konuítu. Japonya’nÜn Türkiye’ye tanÜtÜlmasÜnÜn yanÜ sÜra 2010’dan itibaren iki ülke arasÜndaki karíÜlÜklÜ turist gidií geliílerinin artmasÜ da öncelikli amaçlar arasÜnda. Bu etkinliklerle ayrÜca ülkeler arasÜ ticaret hacminin yükseltilmesi, yeni yatÜrÜmlar yapÜlmasÜ, bilimsel seminer ve toplantÜlar organize edilmesi de hedefleniyor. Belediyeler arasÜ iliíkileri güçlendirerek iíbirliðinin daha üst boyutlara taíÜnmasÜ, halklar arasÜ diyalogun saðlanmasÜ ve öðrencilerin karíÜlÜklÜ deðií tokuíu da diðer önemli projeler arasÜnda. HalihazÜrda Japonya’dan 20 üniversite öðrencisinin Kocaeli Üniversitesi’ni ziyaret ettiðini söyleyen Hayashi, “Biz bu küçük projenin bir filiz bir tohum olduðunu düíünmekteyiz. Bunlar zamanla artarak büyüyecek, aðaç olacak ve meyve verecek. AmacÜmÜz geleceðe yatÜrÜm yapmak” diye konuítu. JAPONYA SEFERLERñ ARTACAK “KÜsa zamanda beklentilerimize karíÜlÜðÜn turizmden geleceðini düíünüyoruz” diyen Baíkonsolos Katsuyoshi Hayashi, JaponlarÜn Türkiye’ye yapacaðÜ ziyaretlerin Türklerin Japonya’ya yapacaðÜ ziyaretlerden çok daha fazla olmasÜnÜ beklediklerini ifade etti. Hayashi, bu sayede Türkiye’nin turizmine de destek olunacaðÜnÜ belirterek, íunlarÜ söyledi: “2007 yÜlÜnda Japonya’dan Türkiye’ye gelen turist sayÜsÜ 170 bin idi. Bu o tarihe kadar ulaíÜlan en yüksek rakamdÜ. 2008’de ise biz 200 bin olmasÜnÜ Besides introducing Japan to Turkey, it is also among the prioritized objectives to increase the number of mutual travelling between the two countries beginning from 2010. Through these activities, it is also targeted to enhance the volume of commerce among these countries, to ensure new investments to be made and to organize scientific seminars and meetings. Empowering the inter-municipal relations so as to improve the cooperation, facilitating inter-communal dialogue and exchanging students are also among the other important projects. Stating that 20 universities have already visited Kocaeli University, Hayashi has told: “We consider this small project as a bud or a seed. These will grow, become a tree and bear fruit in time. Our purpose is to make investment in the future”. NUMBER OF FLIGHTS TO JAPAN WILL INCREASE The Consul General Katsuyoshi Hayashi has said “We believe that our expectations will be met by tourism in short-term” and expressed that they expect the number of Turkey visits of Japanese people will be more than the number of Japan visits of Turkish people. Hayashi has stated that it will therefore support the tourism of Turkey and talked as follows: “The number of tourists came from Japan to Turkey was 170 thousand in 2007. This was the highest number reached until that year. However, in 2008 this number decreased to 160 thousand as a result of the global crisis, even though we had expected the mentioned amount to be around 200 thousand. This amount slightly decreased to 150 thousand in 2009. By 2010, we are planning to increase this amount by making a “U-turn”. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 bekliyorduk ancak küresel kriz nedeniyle bu sayÜ 160 bine düítü. 2009’da da küçük bir düíüí yaíanarak bu sayÜ 150 bine indi. Biz artÜk 2010’dan sonra bir ‘U dönüíü’ yaparak bu sayÜyÜ daha yukarÜlara çÜkarmayÜ planlÜyoruz. Ne mutlu ki THY mart ayÜndan sonra Japonya’ya olan seferlerinde artÜía giderek Tokyo’ya haftada altÜ, Osaka’ya da dört sefer yapacak. Bu uçuílarda çok büyük uçaklar kullanÜlmasÜ düíünülüyor.” TÜRKñYE POTANSñYEL BÖLGE Japonya’da özel sektörün Türkiye’ye oldukça olumlu baktÜðÜnÜ dile getiren Baíkonsolos Hayashi, “Türkiye’ye olan bu yoðun ilgileri ülkenizin Ortadoðu, Balkanlar ve Kuzey Afrika’ya yakÜn olmasÜndan kaynaklanÜyor. ñstanbul’un coðrafi konumu da göz önünde bulundurularak yapÜlacak çalÜímalarÜn çok daha yararlÜ olacaðÜ düíünülüyor” dedi. Bir baíka beklentilerinin de insan kaynaðÜ konusunda olduðunu aktaran Hayashi, Türkiye’de çok ciddi bir insan kaynaðÜ bulunduðunu, bu insan kaynaðÜnÜn eðitimle geliítirilerek üretime dönüítürülebileceðini ifade etti. Hayashi, “Elbette bunun çok kÜsa sürede gerçekleítirilmesi mümkün deðil. Ancak beí seneye kadar yapabilirsek ne mutlu bize. Japon giriíimciler ñstanbul’u ve Türkiye’yi üretim yapÜlabilecek ciddi bir potansiyel bölge olarak görüyor. Fabrikalar kurarak bu fabrikalarda çalÜían eðitimli insan sayÜsÜnÜn artÜrÜlmasÜnÜ planlÜyoruz. Türkiye’de üretilen çok íey var. Ancak sorun íu ki A’dan Z’ye, baíÜndan sonuna kadar üretimi yapÜlan ürün az. Belli ürünlerin parçalarÜ yurtdÜíÜndan geliyor, burada birleítirilerek Türk malÜ diye yurtdÜíÜna ihraç ediliyor. Ancak sÜfÜrdan, tümüyle Türkiye’de üretilmesinin çok daha faydalÜ olacaðÜnÜ düíünüyorum. Bunun olmasÜ için de Ar-Ge çalÜímalarÜnÜn derin olarak yaíandÜðÜ bir ií dünyasÜ olmasÜ gerek.” ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Fortunately, Turkish Airlines will increase the number of its flights to Japan after March, as six times a week to Tokyo and four times a week to Osaka. It is planned to use very big planes for these flights. TURKEY IS A POTENTIAL REGION Stating that the private sector Stating in Japan considers Turkey in a very positive way, Consul General Hayashi has said “This intensive interest is as a consequence of your country’s being close to Middle East, Balkans and North Africa. Considering the geographical location of ñstanbul, it is obvious to see that the conducted studies will be more beneficial”. Hayashi has also mentioned that another expectation of them is regarding the human resources and said that the human resources capacity in Turkey is of a great amount and the mentioned human resources can be transformed into production through improving by education. Hayashi has commented further as follows: “Certainly, it is not possible to realize this in a very short time. However, we will be very pleased if we can realize this in five years’ time. Japanese entrepreneurs consider ñstanbul and Turkey as a region with great potential. We are planning to establish factories and increase the amount of educated people working at those factories. There are a lot of things to be produced in Turkey. However, the main problem is the lack of products that are produced from A to Z meaning from the beginning till the end. Parts of certain products are imported from other countries, and then these parts are assembled here in Turkey and consequently exported as Turkish products after all. But, I believe it would be more beneficial to produce it entirely in Turkey, starting from scratch. In order to realize this, there should be a business world where the R&D works are profoundly performed.” -69- TURñZM-TOURISM Selma ìenol Türk turizmcilerin yurtdÜíÜndaki büyümesi sürüyor Turkish tourism entrepreneurs continue to grow abroad 18 ÜLKEDE 42 TESñS VE 23000 YATAïIMIZ VAR WE HAVE 42 FACILITIES AND 23,000 BEDS IN 18 COUNTRIES D ünyanÜn en büyük 10 turizm ülkesi arasÜnda yer alan Türkiye’de, turizmcilerin yurtdÜíÜ yatÜrÜmlarÜ 7 milyar dolarÜ buldu. YurtdÜíÜnda 18 ülkede, 23 bin yataða sahip 42 konaklama tesisinin iníaat veya iíletmesini sürdüren Türk turizmciler, yeni yatÜrÜmlara da start veriyor. I nvestments abroad by tourism businesses from Turkey, which ranks among the biggest 10 tourism countries in the world, have reached 7 billion dollars. Turkish tourism entrepreneurs have also given start to new investments alongside the ongoing construction or operation of 42 accommodation facilities totalling a bed capacity of 23,000 in 18 countries. Kabuðunu kÜran Türk turizm yatÜrÜmcÜlarÜ, son yÜllarda ülke sÜnÜrlarÜ dÜíÜndaki faaliyetlerine hÜz verdi. Öyle ki, bugüne kadar yurtdÜíÜnda 23 bin yataða sahip 42 konaklama tesisinin iníaat veya iíletmesini sürdüren turizmciler, 3,5 milyar dolarlÜk -70- yeni yatÜrÜma daha start veriyor. Bu rakama Turizm YatÜrÜmcÜlarÜ Derneði (TYD) üyesi olmadÜðÜ için kesin saptanamayan turizmcilerin yatÜrÜmlarÜ da dahil edildiðinde, turizmcilerin, Türk otellerinin bayraðÜnÜ yurtdÜíÜnda sallandÜrmak üzere takribi 7 milyar dolarÜ gözden çÜkardÜðÜ anlaíÜlÜyor… In recent years, excelling Turkish tourism investors have given emphasis to operations abroad. So much so that having undertaken the construction or operation of 42 accommodation facilities with 23,000 bed capacity, tourism businesses are now embarking on new investments to the amount of 3.5 billion dollars. Adding to this figure the investments by tourism investors whose investments cannot be determined because they are not members to Turkish Tourism Investors Association (TYD), it appears that tourism ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 YURTDIìINDA 42 TESñS Turizm YatÜrÜmcÜlarÜ Derneði Yönetim Kurulu BaíkanÜ Turgut Gür, TYD üyelerinin bugüne kadar yurtdÜíÜnda 23 bin 300 yataða sahip 42 konaklama tesisinin iníaat veya iíletmesini üstlendiðini belirtti. Bunlardan 8 bin 515 yataklÜ 19 tesis, BaðÜmsÜz Devletler Topluluðu (BDT) ülkelerinde, 8 bin 837 yataklÜ 11 tesis KKTC’de, 5 bin 948 yataklÜ 12 tesis ise diðer ülkelerde bulunuyor. TYD üyeleri yurtdÜíÜnda yine turizm yatÜrÜmÜ kapsamÜnda deðerlendirebileceðimiz 4 havalimanÜ, 4 alÜíverií merkezi ve 1 marinanÜn iníaatÜnÜ üstlendi. Bu yatÜrÜmlarÜn bir kÜsmÜ tamamlanarak iíletmeye açÜldÜ, bir kÜsmÜ ise yatÜrÜm aíamasÜnda. Dernek üyesi olmayanlarÜn yatÜrÜmlarÜnÜ ancak tahmin edebildiklerini belirten Gür, bu nedenle yurtdÜíÜnda faaliyette bulunan Türk firmalarÜnÜn ií hacmini doðru saptamakta zorlandÜklarÜnÜ söyledi. 7 MñLYAR DOLARLIK YATIRIM TYD’nin hesabÜna göre, TYD TYD’nin üyelerinin yurtdÜíÜ yatÜrÜm/ iíletme portföyü konaklamada 2 milyar dolar konaklama dÜíÜnda, havalimanÜ/alÜíverií merkezi/ marinalardaki 1,5 milyar dolarla birlikte toplam yeni yatÜrÜm seviyesi 3,5 milyar dolarÜ buldu. Turgut Gür, “Kaba bir tahminle TYD üyesi olmayan firmalarÜn turizmde yurtdÜíÜ yatÜrÜm miktarÜnÜ da 3,5 milyar kabul edersek, Türkiye’nin turizmde yurtdÜíÜ toplam yatÜrÜm hacmini 7 milyar dolar olarak hesaplayabiliriz” dedi. 20 TESñSñN YATIRIMI SÜRÜYOR DünyanÜn en büyük 10 turizm ülkesi arasÜnda yer alan Türkiye´de turizmcilerin sermaye ihracatÜ dikkat çekici ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 entrepreneurs have spared 7 billion dollars in the name of waving the Turkish flag abroad. 42 FACILITIES ABROAD Turgut Gür, Chairman of the Turkish Tourism Investors Association, stated that TYD members have to date undertaken abroad the construction or operation of 42 facilities with a bed capacity of 23,300. 19 facilities with a bed capacity of 8,515 are located in the countries of the Commonwealth of Independent States (CIS), 11 facilities a bed capacity of 8,837 in TRNC, with further 12 facilities with a bed capacity of 5,948 in other countries. TYD members have also undertaken abroad the construction of 4 airports, 4 shopping centres and a marina which can be considered within the scope of tourism investments. Some of these investments have been completed and are in operation while the rest are in investment stage. Gür, stating that the investments by non-members may only be estimated, has emphasised that they are having difficulties when determining the business volume of Turkish companies operating abroad. 7-BILLION-DOLLAR WORTH OF INVESTMENTS According to TYD calculations, the total amount of TYD members’ portfolio of investment/operation abroad has reached 3.5 billion dollars, including 2 billion dollars in the accommodation industry and 1.5 billion dollars in sectors other than accommodation such as airports, shopping centres and marinas. Turgut Gür has said: “If we assume roughly that companies that are not members of TYD have invested abroad to the amount of 3.5 billion dollars, we could say that the total Turkish investment -71- ñníaattan kazanan otele girdi Ekin YazÜm Grubu AraítÜrma Direktörü Fehmi Köfteoðlu da Türklere ait yurtdÜíÜndaki otellerin toplam yatak kapasitesi, KKTC’nin de dahil edilmesi durumundan 30 bine yaklaítÜðÜnÜ ifade ederek bu sayÜnÜn önümüzdeki dönemde artacaðÜnÜ kaydetti. Köfteoglu, "YurtdÜíÜnda iníaatÜ, iíletme ya da yönetimi Türklere ait olan otellerin büyük bölümü BaðÜmsÜz Devletler Topluluðu (BDT) ülkelerinde bulunuyor. Çünkü Türk iníaat firmalarÜnÜn oralarda otel iníaatlarÜ vardÜ. YaptÜklarÜ iníaatlarÜn bir kÜsmÜyla otelciliðe girdiler. Doðrudan doðruya otel yatÜrÜmÜna gidenler de oldu. Buna ilk örneklerden biri Dedeman oldu, Rixos gibi zincirler onu takip etti" dedi. Those who gained from construction have transited to the hotel business Fehmi Köfteoðlu, the Research Director of Ekin Publishing Group, stating that the total bed capacity at hotels abroad owned by the Turks has approached 30,000, counting those in TRNC, has said that this figure is estimated to rise in the near future. Köfteoðlu has told: “The biggest part of the hotels abroad that were constructed, or are being operated or managed by the Turks are located in the countries of the Commonwealth of Independent States (CIS). That is because Turkish companies have had hotel constructions there. They have entered the hotel business using some of the hotels they have constructed. There have been also some who have invested directly in hotels. The first example for this was Dedeman and chains such as Rixos have followed them.” boyutlara ulaíÜrken, yurtdÜíÜnda boyutlara halen 20 yeni yatÜrÜmÜn sürdüðü görülüyor. Emsaí’Ün Özbekistan ve Beyaz Rusya, Nurol Holding’in Gürcistan, Dedeman’Ün Azerbaycan ve ñran, Üçgen ñníaat’Ün Moskova, Okan Holding’in Kazakistan, Rixos’un Kazakistan, Ukrayna, Avusturya, Dubai, Bahreyn, Turintaí’Ün KKTC, Limak’Ün KKTC, Net Holding’in KKTC yatÜrÜmlarÜ Türk turizmcilerinin yayÜlmasÜndaki yeni halkalar olacak. Otel yatÜrÜm iíletme ve yönetimini ülke sÜnÜrlan dÜíÜna taíÜyan Türkler yurtdÜíÜndaki devam eden projelerle birlikte 18 ülkeye ulaítÜ. KOMìU ÜLKELERDE YOïUNLAìTI Türklere ait oteller aðÜrlÜklÜ olarak komíu ve bölge ülkelerde yoðunlaíÜyor. AralarÜnda -72- Dedeman, Rixos, The Marmara, Merit gibi zincirlerin de bulunduðu Türk otelcilerin önümüzdeki dönemde de yurtdÜíÜnda tesislerine yenilerini ekleme planlarÜ bulunuyor. YatÜrÜmcÜ gruplarÜ içinde Rixos’un yükseliíi ise dikkat çekiyor. Halen 3 ayrÜ noktada iíletmesi bulunan grup, yeni dönemde bunlara 6 ayrÜ otel daha ekliyor. Böylece Rixos’un toplam yatak kapasitesi yurtdÜíÜnda 5 bine ulaíÜyor. Rixos yetkilileri Kazakistan, HÜrvatistan ve Ukrayna´da faaliyette olan otellerine kÜsa süre içinde Libya, Tripoli´deki otel ile Dubai´deki Palm Jumeirah adasÜnda yer alan Zabeel Saray by Rixos ekleneceðini, Bahreyn sahilinde yer alan "Rixos Marina West Bahrain" ise bu yÜl içinde açÜlacaðÜnÜ söyledi. volume abroad as 7 billion dollars.” INVESTMENTS IN 20 FACILITIES ARE ONGOING 20 new investments are still ongoing with capital outflow of tourism businesses in Turkey, ranking among the biggest 10 tourism countries in the world, reaching eyecatching proportions. The investments by Emsaí in Uzbekistan and Belarus, Nurol Holding in Georgia, Dedeman in Azerbaijan and Iran, Üçgen Construction in Moscow, Okan Holding in Kazakhstan, Rixos in Kazakhstan, Ukraine, Austria, Dubai and Bahrain, Turintaí in TRNC, Limak in TRNC, and Net Holding in TRNC are to become the new phase in the expansion of Turkish tourism businesses. Relocating the operation and management of investments abroad, the Turks have reached 18 countries including the ongoing projects. FOCUS ON NEIGHBOURING COUNTRIES The hotels owned by the Turks are concentrated predominantly in neighbouring and the region’s countries. There are also plans by hoteliers, including hotel chains such as Dedeman, Rixos, The Marmara and Merit, to add new facilities to the existing ones abroad in the immediate period. The rise of Rixos among the investing groups is standing out. The group, which has facilities in 3 different locations, is to add 6 different hotels in the coming period. In this way, the total bed capacity of Rixos abroad is to reach 5,000. Rixos officials have said that the existing hotels ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Bahrain shore to be opened during this year. ORIENTATION TOWARDS EGYPT AND SYRIA Recently, Egypt and Syria have become favourite destinations for investments. Köfteoðlu has elaborated on the subject: “The reason for choosing Egypt was that the season is longer compared to Turkey. The season there is 12 months and Egypt is opening new tourism areas. For these reasons the Turks are drawn towards Egypt.” Turgut Gür, on the other hand, reminding that the Syrian Ministry of Tourism has requested from the Turks to invest in hotel projects particularly in Damascus and Aleppo, has stated: “They say we can allocate lands, provide state aids and offer tax exemptions for you.” Gür has said that they have also received offers from countries such as Lebanon, Jordan and Libya. He has also announced that they have received offers such as “let’s be partners” or “you operate” from the Arab countries and Northern Iraq. THE MARMARA ABROAD Net Holding, which opened its first hotel abroad in TRNC 15 years ago, has to date invested abroad up to 130 million dollars under the Merit brand name. The company is planning to open two new hotels in Cyprus in the coming period, one of which is in process of construction. MISIR VE SURñYE’YE YÖNELñM YatÜrÜmlarda son zamanlarÜn gözde ülkeleri ise MÜsÜr ve Suriye oldu. Köfteoðlu, "MÜsÜr´Ü tercih etmelerinin nedeni Türkiye’ye göre sezonun daha uzun olmasÜ. MÜsÜr´da sezon 12 ay ve kendi içinde yeni turizm bölgeleri açÜyor. Bu nedenler Türklerin MÜsÜr´a yönelik arayÜílarÜ var" deðerlendirmesini yaptÜ. Turgut Gür de Suriye Turizm BakanlÜðÜ’nÜn Türklerden baíta ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 in Kazakhstan, Croatia and Ukraine will be joined shortly by the hotel in Tripoli, Libya, and the Zabeel Palace by Rixos, located on the Palm Jumeirah Island in Dubai, and the “Rixos Marina West Bahrain” on the Dedeman, one of the oldest hotel chains in Turkey, is targeting 50 hotels for its 50th anniversary in 2016. For this reason, the chain will have opened at least 15 hotels abroad. Dedeman Group, which currently has seven hotels abroad, is planning to add new hotels to its chain of hotels in the future in the Middle East, -73- ìam ve Halep olmak üzere otel projelerine imza atmalarÜnÜ istediðini belirterek “Size yer tahsisi yaparÜz, teíviklerden yararlandÜrÜrÜz, vergi muafiyeti tanÜrÜz diyorlar" dedi. üstlendiði 3 yeni otelle ismini Ortadoðu’ya taíÜdÜ. ìam, Halep ve Palmira’da yer alan otellerle grubun portföyü toplam 4 bin 800 oda ve 9 bin yatak sayÜsÜna ulaítÜ. Gür, Lübnan, Ürdün, Libya gibi ülkelerden de teklifler geldiðini söyledi. Arap ülkeleri ve Kuzey Irak’tan da ‘ortak olalÜm’ ya da ‘siz iíletin’ íeklinde teklifler aldÜklarÜnÜ açÜkladÜ. The Marmara da rotasÜnÜ yurt dÜíÜna çeviren gruplardan. Grubun íu anda sadece ABD´nin New York íehrinde bir oteli bulunuyor. 10 yÜlda 40 otele ulaíma hedefi bulunan The Marmara, New York, Avrupa metropolleri ve Türk iíadamlarÜnÜn sÜklÜkla gidip geldiði Sofya, Bakü, Bükreí, St. Petersburg gibi íehirlerde oteller açmayÜ planlÜyor. Grup ayrÜca Karadað ve Belgrad’dan teklifleri de deðerlendiriyor. THE MARMARA DA YURTDIìINDA 15 yÜl önce ilk oteline KKTC’de açan Net Holding, Merit markasÜ ile bugüne kadar yurtdÜíÜnda 130 milyon dolar yatÜrÜm yaptÜ. ìirket önümüzdeki dönemde KÜbrÜs’ta iki yeni otel daha açmayÜ planlÜyor, bunlardan biri iníaat aíamasÜnda. Türkiye´nin en eski otel zincirlerinden Dedeman, 2016´da kutlayacaðÜ 50´nci yÜlÜ için 50 oteli hedefliyor. Bu nedenle en az 15 oteli yurtdÜíÜnda açmÜí olacak. Halen yurtdÜíÜnda yedi oteli bulunan Dedeman Grubu, gelecekte Ortadoðu, Doðu Avrupa, Balkan ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler’de zincirine yeni halkalar eklemeyi planlÜyor. Dedeman Hotels & Resorts International, son olarak Suriye’de iíletme hakkÜnÜ -74- DñVAN DA NñYETLñ Koç Holding kuruluílarÜndan Divan da yurtdÜíÜnda otel açmaya niyetli. Ancak bu konuda birkaç yÜl önce açÜklama yapan íirketin henüz hayata geçmií bir giriíimi bulunmuyor. Daha önce ñstanbul’da 4 business oteli açan Aygün Grup da Almanya'nÜn baíkenti ve yÜlda 18 milyon geceleme yapÜlan Berlin'de yakÜnda Titanic Berlin otelini açÜyor. Oteli açan Mustafa Çelik, basÜna yansÜyan demecinde Almanya ve ñspanya’da da projeleri olduðunu, 2012 yÜlÜnda iki iníaatÜ daha bitireceðini söyledi. Turgut Gür Eastern Europe, the Balkan Eastern countries and Turkic Republics. Lately, The Dedeman Hotels & Resorts International has entered the Middle East market by undertaking the operation of 3 new hotels in Syria. With the hotels located in Damascus, Aleppo and Palmyra, the group’s portfolio has reached a total of 4,800 rooms and 9,000 beds. The Marmara is also among the groups that steered their attention abroad. Currently, the group has only one hotel in New York. In line with its target to reach 40 hotels in 10 years, The Marmara is planning to open hotels in New York and European metropolises, and cities frequently visited by Turkish businessmen such as Sofia, Baku and St. Petersburg. The group is also evaluating offers coming from Montenegro and Belgrade. DñVAN HAS INTENTIONS TOO Divan, a subsidiary of Koç Holding, Hold ing, is also willing to open hotels overseas. However, despite announcing its objective a few years ago, the company has still not materialised its intentions. Aygün Group, which has previously opened 4 business hotels in ñstanbul, is to open shortly Titanic Berlin Hotel in the German capital which attracts 14 million overnight stays. Mustafa Çelik, the opened of the hotel, has said in his press statement that he also has projects in Germany and Spain, and that he will bring to completion further two constructions in 2012. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 ñSTANBUL SARAYLARI-ñSTANBUL’S PALACES Fedai YÜldÜrÜm TOPKAPI SARAYI, ON BñN YILLIK ñRAN MEDENñYETñ ’Nñ AïIRLADI TOPKAPI PALACE HAS HOSTED THE 10,000-YEAR OLD IRANIAN CIVILISATION ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 -75- O smanlÜ ñmparatorluðu’nun 400 yÜllÜk idare merkezi TopkapÜ SarayÜ, onbin YÜllÜk ñran Medeniyeti’ne ev sahipliði yaptÜ. Sergide; ñran coðrafyasÜnda yer edinmií ñslamiyet öncesi ve sonrasÜ döneme ait toplam 295 eser sergilendi. Saray, mayÜs ayÜna kadar Rus ve Japon medeniyeti eserlerine yer verecek. T opkapÜ Palace, the administrative centre of the Ottoman Empire for 400 years, has hosted the 10,000-year old Iranian Civilisation. A total of 295 artefacts from the pre-Islamic and Islamic periods across Iran have been displayed at the exhibition. The Palace is to exhibit artefacts from Russian and Japanese civilisations in March and May. 600 yÜllÜk OsmanlÜ ñmparatorluðu’nun 400 yÜllÜk idare merkezi, OsmanlÜ padiíahlarÜnÜn yaíadÜðÜ Ulu Mekan; TopkapÜ SarayÜ… Tarihteki siyasi önemi kadar bugün de tarihsel bir deðer olan TopkapÜ SarayÜ, günümüzde büyük turist kitlelerini kendine çekerek, hem Türk tarihinin dünyaya tanÜtÜlmasÜnda hem de turizm geliri açÜsÜndan büyük bir deðer… Saray, 1985 yÜlÜnda UNESCO Dünya MiraslarÜ Listesi’ne giren ñstanbul Tarihî YarÜmada içerisindeki tarihi eserlerin en baíÜnda geliyor. Tarihi yarÜmadanÜn en uç noktasÜnda, 5 kilometreyi bulan surlarla çevrili, 700 bin metrekare özel araziye sahip bir kompleks olan TopkapÜ SarayÜ; Haliç’i, Boðaziçi’ni ve Marmara denizi gören, çok güzel manzaralÜ, ñstanbul’un ilk kuruluí yeri olan bilinen akropol tepesinde bulunuyor. 380 SENELñK ñDARñ MERKEZ TopkapÜ SarayÜ Fatih Sultan Mehmet tarafÜndan 1478 yÜlÜnda yaptÜrÜldÜ. Sultan Abdülmecid’in -76- Dolmabahçe SarayÜ’nÜ yaptÜrmasÜna kadar yaklaíÜk 380 sene devletin idare merkezi, OsmanlÜ sultanlarÜnÜn resmi ikametgahÜ olarak kullanÜldÜ. TopkapÜ SarayÜ ilk defa, Sultan Abdülmecid tarafÜndan 1839-1861 yÜllarÜ arasÜnda adeta tam bir müzeymií gibi ziyarete açÜldÜ. O dönemin ñngiliz elçisine TopkapÜ SarayÜ Hazinesi’ndeki eíyalar gösterildi ve bundan sonra TopkapÜ SarayÜ Hazinesi’ndeki eski eserleri yabancÜlara göstermek gelenek haline geldi. Sultan Abdülaziz (18611876) zamanÜnda, ampir üslupta camekanlÜ vitrinler yaptÜrÜldÜ, Hazine’deki eski eserler bu vitrinler içinde yabancÜlara gösterilmeðe baílandÜ. Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) tahttan indirildiði sÜralarda TopkapÜ SarayÜ Hazine-i Hümâyûn’un pazar ve salÜ günleri olmak üzere halkÜn ziyaretine açÜlmasÜ düíünülmüíse de bu gerçekleíemedi. CUMHURñYET DÖNEMñ Cumhuriyet dönemine gelindiðinde ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün isteðiyle 3 Nisan 1924 tarihinde halkÜn ziyaretine açÜlmak üzere TopkapÜ Palace: the Holly Residence of Ottoman Sultans, the administrative centre for 400 years during the 600-year reign of the Ottoman Empire… Attracting visiting masses, TopkapÜ Palace, with its historical significance equalling its political importance in the past, has an immense value today in terms of promoting Turkish history in the world as well as tourism revenues … The Palace is leading the monuments belonging to the Historic Peninsula of ñstanbul, which became a UNESCO World Heritage Site in 1985. TopkapÜ Palace, which is a complex at the farthest point of the historic peninsula surrounded by five-kilometre long walls with secluded lands of 700,000 sq. m, is located on the hills of acropolis offering stunning views of the Golden Horn, the Bosphorus and the Sea of Marmara, which is thought to be the place where the city was first established. ADMINISTRATIVE CENTRE FOR 380 YEARS TopkapÜ Palace was constructed in 1478 by the orders of Sultan Mehmet the Conqueror. Before the construction of Dolmabahçe Palace, ordered by Sultan Abdülmecid, the Palace was used as the administrative centre of the state for 380 years and served as official residence of Ottoman Sultans. TopkapÜ Palace was opened for visit for the first time in the capacity of a museum in 18391861 by Sultan Abdülmecid. The artefacts in the TopkapÜ Palace Treasury were shown to the British Ambassador of the period and from then on, it became a tradition to show old artefacts kept at the Treasury to foreigners. Imperial style display windows were made during the reign of Sultan Abdülaziz (1861-1876) and artefacts at the Treasury began to be displayed to foreigners in these windows. Even though the treasury (Hazine-i Hümâyûn) was considered to be opened on Tuesdays and Sundays around the time when Sultan Abdülhamid II (1876-1909) was dethroned, this was not implemented. REPUBLICAN ERA During the Republican Era, TopkapÜ Palace was affiliated to the Archaeological Museums ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 380 yÜl padiíahlara evsahipliði yaptÜ ñstanbul’un fethini 1453’te gerçekleítiren genç Fatih Sultan Mehmet, ñmparatorluk tahtÜnÜ bu íehre taíÜdÜ. Kurduðu ilk saray íehrin ortasÜnda bulunuyordu. 1470’lerde yaptÜrdÜðÜ ikinci saraya, önceleri Yeni Saray, yakÜn tarihlerden beri de TopkapÜ SarayÜ deniliyor. ñstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafÜndan 1460 - 1478 yÜllarÜ arasÜnda yaptÜrÜlan ve zamanla yeni eklemelerle geniíletilen TopkapÜ SarayÜ, yaklaíÜk 380 yÜl imparatorluðun yönetim merkezi ve padiíahlarÜn evi olarak kullanÜldÜ. Dünyada günümüze gelebilmií saraylarÜn en eskisi ve geniíi TopkapÜ SarayÜ. BurasÜ, tarihte bilinen diðer Türk saraylarÜ gibi, klasik bir Türk sarayÜ. Deðiíik fonksiyonlarÜ olan, aðaçlarla gölgelendirilmií, birbirini takip eden ve abidevi kapÜlarla ayrÜlmÜí avlulardan oluíuyor. Fonksiyonel yapÜlar bu avlularÜn çevresine serpiítirilmií. Saray, kurulduðu çaðdan baílayarak sultanlarÜn yaptÜrdÜðÜ birçok deðiíiklik ve eklemelerle sürekli geliíti. SultanlarÜn 1853’te gösteriíli Dolmabahçe SarayÜ’na taíÜnmalarÜ ile resmi saraylÜktan çÜktÜ ve hÜzla harap olmaya yüz tuttu. Cumhuriyet döneminde 50 yÜlÜ aían sürekli onarÜmlar TopkapÜ SarayÜ’nÜ eski sade güzelliðine kavuíturdu. Saray olarak kullanÜldÜðÜ devirlerdeki fonksiyonlarÜ, tarihteki diðer saraylara göre oldukça deðiíik. BurasÜ imparatorluðun tek sahibi padiíahÜn resmi ikametgâhÜ olmakla beraber, resmi devlet iílerinin merkezi, bakanlar kurulunun toplandÜðÜ, devlet hazinesi, darphanesi ve aríivlerinin bulunduðu yerdi. ñmparatorluðun en yüksek öðrenim kurumu, padiíahÜn ve devletin üniversitesi de sarayda bulunurdu. OsmanlÜ ñmparatorluðu’nun kalbi, beyni ve her anlamdaki tek merkezi burasÜydÜ. Kuruluíundan epey sonra da padiíahlarÜn özel haremleri de bu saraya yerleítirilmiíti. Home to sultans for 380 years After the conquest of ñstanbul in 1453, Sultan Mehmet the Conqueror moved the throne to the city. The first palace he built was in the centre of the city. The second palace he ordered in 1470, which was recently re-named as TopkapÜ Palace, used to be called the New Palace. TopkapÜ Palace, built between 1460-1478 by the orders of Sultan Mehmet the Conqueror following the conquest of ñstanbul, was expanded with the time and served as administrative centre of the empire and used as residence of sultans. TopkapÜ Palace is the oldest and the broadest palace surviving to date in the world. This place is a classical Turkish palace, just as the other known palaces in history. The Palace is comprised of successive courtyards with different functionalities separated by majestic gates and shadowed with trees. Functional buildings are scattered around these courtyards. Since the age of its construction, the Palace has been constantly transformed and expanded as ordered by sultans. With the move of sultans to the splendid Dolmabahçe Palace in 1853, the complex ceased to be official palace and was left to perish. More than 50 years of restorations during the Republican Era have brought TopkapÜ Palace to its former pure glory. Its functions during the time when it was used as Palace were rather different compared to other palaces. Being an official home of the sultan, the sole owner of the empire, it was a place where the administrative centre of the state, the cabinet of ministers, the state treasury, the mint and the archives were located. The university of the sultan and the state, the highest education institution in the empire, was also located in the Palace. This was the place where the heart, the brain, or in every sense, the only centre of the Ottoman Empire was located. After quite some time following its construction, the private harems of the sultans were also situated here. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 ñstanbul Âsâr-Ü Atika Müzeleri Müdürlüðü’ne baðlanan TopkapÜ SarayÜ, önce Hazine KethüdalÜðÜ, sonra Hazine Müdüriyeti adÜyla hizmet vermeye baíladÜ. ArdÜndan Saray, TopkapÜ SarayÜ Müzesi Müdürlüðü adÜyla hizmetine devam etti. TopkapÜ SarayÜ, 1924 yÜlÜnda bazÜ ufak onarÜmlar yapÜlarak, ziyaretçilerin gezebilmeleri için gereken idari önlemler de alÜndÜktan sonra 9 Ekim 1924 tarihinde müze olarak ziyarete açÜldÜ. O tarihte ziyarete açÜlan bölümler KubbealtÜ, Arz OdasÜ, Mecidiye Köíkü, HekimbaíÜ OdasÜ, Mustafa Paía Köíkü ve Baðdad Köíkü’dür. 3.5 MñLYONA YAKIN ZñYARETÇñ O tarihten beri TopkapÜ SarayÜ’nÜ yerli ve yabancÜ pek çok turist ziyaret ediyor. Hatta ñstanbul’a gelip de TopkapÜ SarayÜ’nÜ görmeden ülkesine geri dönen turist yok gibi… Directorate (Âsâr-Ü Atika) on April 3rd, 1924, with the aim to be opened for visitors and began operating first under the name of Treasury Chamberlain and then the Treasury Directorate. After that it continued operating as TopkapÜ Palace Museum Directorate. Following small repairs and the introduction of some administrative measures in 1924, TopkapÜ Palace was opened for service as a museum on October 9, 1924. . The sections opened to visit at that time were the main chamber KubbealtÜ, the Audience Chamber (Arz OdasÜ), the Grand Kiosk (Mecidiye Köíkü), the Chamber of the Chief Physician (HekimbaíÜ OdasÜ), the Kiosk of Mustafa Pasha (Mustafa Paía Köíkü) and the Baghdad Kiosk (Baðdad Köíkü). AROUND 3.5 MILLION VISITORS TopkapÜ SarayÜ yetkililerinden alÜnan resmi verilere göre; geçtiðimiz yÜl SarayÜ, 2 milyon 630 bin 947’si biletli, 123 bin 269’u müze kartlÜ, 467 bin 928’i de ücretsiz olmak üzere toplam 3 milyon 222 bin 144 kiíi ziyaret etti. A number of domestic and foreign tourists have visited TopkapÜ Palace since that date. As a matter of fact, it seems that there are still no tourists who come to ñstanbul and return home without visiting TopkapÜ Palace... ìu an TopkapÜ SarayÜ’nÜn bazÜ bölümleri onarÜlÜyor. Restore According to official data provided by TopkapÜ Palace -77- edilen bölümlerden Silah Bölümü 8 ìubat’ta bildirildi, Mutfak Bölümünün 6 MayÜs’ta ve Revan, Kara Mustafa Paía Köíkleri ile Sofa Camii’nin restorasyon çalÜímalarÜnÜn ise 7 Temmuz’da bitirilmesi planlanÜyor. ñKñ ÜLKENñN ORTAK TARñHñ MñRASI ONBñN YILLIK MEDENñYET SERGñLENDñ Eserler; baíta ñran Ulusal Müzesi ve TopkapÜ SarayÜ Müzesi olmak üzere, ñstanbul Arkeolojik Müzeleri, ñstanbul Türk ve ñslam Eserleri Müzesi, Askeri Müze, Sadberk HanÜm Müzesi ve Millet Yazma Eserler Kütüphanesi koleksiyonlarÜndan derlendi. Bugüne kadar çok sayÜda sergi, konser, etkinlik ve ünlü isme ev sahipliði yapan Saray íimdi de on bin yÜllÜk ñran Medeniyeti’ne ev sahipliði yapÜyor. 5 ìubat tarihinde sona eren ‘Onbin YÜllÜk ñran Medeniyeti, ñkibin YÜllÜk Ortak Miras’ sergisi, 2009 Türkiye-ñran Kültür YÜlÜ etkinlikleri kapsamÜnda, ñstanbul 2010 Avrupa Kültür Baíkenti AjansÜ’nÜn katkÜlarÜyla ve ñran Ulusal Müzesi ve TopkapÜ SarayÜ Müzesi’nin iíbirliðiyle düzenlendi. ñslamiyet öncesi ve ñslami dönem olarak iki bölüm halinde tasarlanan sergide 295 eser sergilendi. Bu 295 eser arasÜnda; ñran coðrafyasÜnda varlÜk gösteren medeniyetlere ait çivi yazÜlÜ tabletler, minyatür ve el yazmalarÜ, piímií toprak kaplar, çiniler, insan ve hayvan figürinleri, heykeller, tekstil, sikke, madeni ve ahíap eserler yer aldÜ. -78- Eserlerin yarÜsÜ ñran’dan getirilirken, diðer yarÜsÜ da Türkiye tarafÜndan tamamlandÜ. Bu sayede her iki ülkenin de ortak tarihi mirasÜ ortaya çÜkarÜlmÜí oldu. ñnsan yaíamÜ ve geliíimine elveriíli doðal özelliklere sahip ñran coðrafyasÜnÜn prehistorik dönemlerine ait eserler sergide kronolojik olarak sergilendi. Bunlar arasÜndaki ñran’da yazÜnÜn geliíimini ortaya koyan Elam ve Ahamenií ñmparatorluðu’na ait yazÜ ve kitabeler ise en önemli eserler arasÜnda gösteriliyor. ñZ BIRAKAN MEDENñYETLER Sergide önemli bir eser grubunu ñran’Ün batÜsÜndaki Luristan bölgesine ait formlarÜ, bezemeleri ve yazÜm teknikleriyle oldukça zengin bir çeíitlilik gösteren bronz eserler oluíturdu. ñran’Ün en önemli officials, last year a total of 3,222,144 people visited the palace, including 2,630,947 with tickets, 123,269 with museum cards and 467,928 free of charge. Presently, some of the sections of TopkapÜ Palace are repaired. The restoration works of the Arms Section were completed on February 8th, and the Kitchen Section on May 6th, and the Yerevan and the Kara Mustafa Pasha Kiosks, and the Sofa (Terrace) Mosque will completed on July 7th. 10,000-YEAR OLD CIVILISATION ON DISPLAY The palace, which to date has welcomed many exhibitions, concerts, events and famous names, now has hosted the 10,000-year old Iranian Civilisation. The exhibition entitled “10,000Year Old Iranian Civilisation, 2,000 Years of Common Heritage” which ended on February 5th, was held within the scope of 2009 TurkeyIran Culture Year events, with contributions by the Istanbul 2010 European Capital of Culture Agency in cooperation with Iranian National Museum and TopkapÜ Palace Museum. 295 artefacts were on display at the exhibition, designed in two sections depicting the pre-Islamic and the Islamic periods. These 295 artefacts included artefacts belonging to civilisations flourishing on the Iranian land such as cuneiform script tablets, miniatures and manuscripts, clay pots, ceramics, human and animal figurines, statues, fabric, coins and wooden artefacts. COMMON HISTORICAL HERITAGE OF TWO COUNTRIES While half of the artefacts were brought from Iran, the other half was complemented from Turkey. In this way, the common historical heritage of the two countries was compiled. The artefacts were compiled predominantly from the Iranian National Museum and TopkapÜ Palace Museum, with collection contributions from Istanbul Archaeological Museums, Istanbul Turkish and Islamic Arts Museum, Military Museum, Sadberk HanÜm Museum and Millet Manuscript Library. Artefacts from the prehistoric period of the Iranian geography, which has natural features suitable for human life and evolution, were displayed chronologically at the exhibition. exhibition ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Among these, writings and inscriptions from Elam and the Achaemenid Empire which reveal the evolution of writing in Iran are said to be the most important ones. VESTIGIAL CIVILISATIONS medeniyetlerinden Sasaniler’in madeni eserleri de seçkin eserleriyle sergide yerini aldÜ. ñran’Ün ñslami dönemine ait eserleri arasÜnda ise Abbasi, Selçuklu, ñlhanlÜ, ñncu, Muzafferi, Celayiri, Timuri, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi ve Kaçar dönemlerine ait eserler yer aldÜ. Bu döneme ait iki ülke müzelerindeki seçkin seramik, çini, maden, el yazma kitap, tekstil ve ahíap örnekleri ziyaretçilere sunuldu. DñPLOMATñK HEDñYELER Serginin diðer önemli bölümünde de ñran ile Türkiye arasÜndaki diplomatik ve kültürel iliíkileri belgeleyen baíyapÜtlar sergilendi. TopkapÜ SarayÜ koleksiyonundaki eserlerin büyük bir bölümünü iki ülke arasÜndaki barÜíÜ pekiítirmek amacÜyla OsmanlÜ sultanlarÜna gönderilen diplomatik hediyelerle elçilik heyetlerinin getirdiði hediyelere ayrÜldÜ. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Bronze artefacts, displaying rather rich variety with forms, ornaments and writing techniques belonging to Luristan region, West Iran, comprised one of the significant groups at the exhibition. The exquisite metal artefacts of the Sassanid Empire, one of the most important Iranian civilisations, also took part in the exhibition. Artefacts from the Abbasid, Seljuk, Ilkhanid, Incu, Muzafferi, Celayiri, Timuri, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safavid and Kacar periods were among the artefacts from the Islamic period in Iran. Exquisite ceramic, porcelain, metal, manuscripts, fabric and wooden artefacts from this period belonging to museums of the two countries were presented to the visitors. DIPLOMATIC GIFTS In the other important section of the exhibition, masterpieces documenting the diplomatic and cultural ties between Turkey and Iran have been displayed. The biggest part of the collection at TopkapÜ Palace has been spared for diplomatic gifts sent to consolidate the peace between the two countries and for presents brought to sultans by embassy delegations. -79- KAYBOLAN MESLEKLER-DIMINISHING PROFESSIONS Mehmet Ali DiyarbakÜrlÜoðlu NEREDE ìñMDñ O ANLI ìANLI LOSTRACILAR? WHERE ARE THOSE GLORIOUS SHOEBLACKS NOW? T eknolojinin geliímesiyle çÜkan hazÜr ve ucuz boyalar, ekonomik krizler, özellikle orta kesimin kendi ayakkabÜsÜnÜ kendisinin boyamaya baílamasÜna neden oldu. Bu da uzun yÜllarÜn mesleði olan ayakkabÜ boyacÜlÜðÜnÜn íanlÜ günlerinin artÜk gerilerde kalmasÜna yol açtÜ. R eady-made and cheap shoe polishes produced as a consequence of the development of technology and the economic crisis caused especially the middle-class people start polishing their shoes on their own. This caused the flamboyant days of the shoe-polishing based on very long years to be left behind. AyakkabÜ boyacÜlÜðÜ, adÜndan da anlaíÜlacaðÜ üzere ayakkabÜlarÜ, ayakkabÜ boyasÜyla boyayan, parlatan kiíilerin yaptÜðÜ iítir. Bu ií son zamana kadar sadece yetiíkin erkekler tarafÜndan yapÜlmaktaydÜ. AdÜna da “lostracÜlÜk” deniyordu. LostracÜ dükkânlarÜ, insanlarÜn berber dükkânlarÜ kadar sevdikleri mekânlardÜ. ñnsanlar oralarda hem ayakkabÜlarÜnÜ boyatÜrlar, hem de boya süresince lostracÜyla sohbet eder ya da gazete, dergi okurlardÜ. -80- YarÜm yüzyÜl kadar önce bu dükkânlar ansÜzÜn yok oldu. Onun yerini íÜk boya sandÜklarÜnÜ özel kemeriyle omzunda taíÜyan, belirli noktalarÜ kendilerine mekân tutan ayakkabÜ boyacÜlarÜ aldÜ. KAYBOLMAYA BAìLADILAR BñRER BñRER Bir süredir onlar da ortadan kayboluyorlar. Zira ayakkabÜ boyacÜlÜðÜ, bu iíi yapan insanlarÜn ev geçindirme sorununa yanÜt veremez hale geldi. AyakkabÜ boyacÜlÜðÜ son zamanlarda çocuklarÜn iíiydi. Onlar için boyama hizmeti Shoe-polishing, as can be understood from its title, is the job performed by people who polish shoes. This job was performed only by grown-up men until recently and was called “shoeblack”. Shops of shoeblacks were places that people liked as much as barber shops. People used to have their shoes polished and chat with the shoeblack during the polishing or read newspapers and magazines. Approximately half a century ago, these shops suddenly disappeared. Shoe polishers who carry fancy polish chests on their shoulders with their special belts and who occupy some special spaces in the city have replaced them. STARTED TO DISAPPEAR ONE BY ONE Even those shoeshine boys started to disappear in a certain while. The reason is that the shoe-polishing can no longer meet the need to earn a living for the family. Not a long time ago, shoepolishing was the children’s job. They were happy to receive ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 karíÜlÜðÜnda 1 lira verilmií, 50 kuruí verilmií önemli deðildi. Çocuðun emeði ucuz olurdu. Onlar ev geçindirmek zorunda da deðillerdi. Okul harçlÜklarÜ ya da dondurma parasÜ çÜksÜn yeterdi. Çocuklar bu iíi yarÜm yamalak sürdürmeye çalÜíÜrken iíin peíini bÜrakmayanlar da vardÜ. Bunlar ayakkabÜ tamircileriydi. AyakkabÜ tamircileri de sadece tamir parasÜyla geçim saðlayamÜyorlardÜ. O nedenle onlar da tamir iíinin yanÜnda boyama iíini de yapmaya baíladÜlar. MESLEïñN ìANLI YILLARI BoyacÜlÜk mesleði 19. yüzyÜlda ñngiltere'de oldukça yaygÜndÜ. Özellikle elit tabaka ayakkabÜlarÜna son derece özen gösterirdi. Düklerin, lordlarÜn malikânelerinde ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 only TRY 1.5 for polishing a pair of shoes. Child labour was always cheap. They were not obliged to earn a living for their family. It was sufficient if they earn their pocket-money or icecream money. However, there were also some other people hanging on shoe-polishing while the children were trying to incompletely sustain this profession. Those were the shoe-repairers. They were also unable to earn a living solely by shoe-repairing. Therefore, the repairers started carrying out shoe-polishing as well as shoerepairing works. GLORIOUS YEARS OF THE PROFESSION Polishing profession was very common in England in the 19th century. Especially the elite people took great care of their -81- shoes. It is stated that there were private shoe-polishers working within the houses of Dukes and Lords. On the glorious days of shoe-polishing, in the very beginning of 1900s, it was not only the aristocrats who took care of their shoes. Even middle-class people would not wear an unpolished shoe. At those days, wearing an unpolished shoe meant being poor or even a beggar. In the beginning of the World War I years, even soldiers paid attention to wear polished shoes. However, the more the war became severe, the less the soldiers and other people paid attention to their shoes. Even though wearing polished shoes were fashionable after the World War I, the beginning of World War II caused another decline regarding this profession. After the World War II, number of shoe-polishers increased in every country. It was a kind of lifesaver for the people who lost their jobs or who could not find a job at all. This occupation drew attention and acquired reputation especially in Europe with each day passing by. After all, not only men, but also women started taking care of their shoes. LUXURY CHESTS WERE USED Later on, shoe-polishers started Later using luxury chests in order to draw the attention of their customers. For instance, there were shoe-chests ornamented with processing original mother-of-pearl by the method of damasking the mother-ofpearl on solid walnut tree. Some other chests were ornamented with brass wire processing. The plate that the foot is placed on - the “leg”- is made of brass by casting. The steps and other chamber parts were made by -82- ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 özel ayakkabÜ boyacÜlarÜnÜn dahi bulunduðu kaydediliyor. AyakkabÜ boyacÜlÜðÜnÜn íanlÜ günlerini yaíadÜðÜ 1900’lü yÜllarÜn baíÜnda, ñngiltere’de ayakkabÜlarÜna özen gösterenler sadece asilzadeler deðildi. Orta tabaka insanlarÜ dahi boyasÜz ayakkabÜ giymezdi. Bu dönemde boyasÜz ayakkabÜ giymek yoksulluða hatta dilenciliðe delalet ederdi. ArdÜndan gelen I. Dünya SavaíÜ yÜllarÜnÜn baíÜnda askerler de ayakkabÜlarÜnÜn boyanmÜí, parlatÜlmÜí olmasÜna dikkat ederdi. Ancak savaí kÜzÜítÜkça askerler de insanlar da ayakkabÜlarÜnÜ umursamaz hale geldi. BoyalÜ ayakkabÜ giyme modasÜ ilk dünya savaíÜndan sonra yeniden gündeme geldiyse de, II. Dünya SavaíÜ’nÜn çÜkmasÜ mesleðin yeniden düíüí yaíamasÜna neden oldu. II. Dünya SavaíÜ’ndan sonra ayakkabÜ boyacÜlarÜnÜn sayÜsÜ her ülkede artÜí gösterdi. Bu meslek iísiz kalan, ií bulamayan insanlarÜn cankurtaranÜydÜ sanki. Meslek özellikle Avrupa’da giderek ilgi gördü, itibar kazandÜ. ArtÜk sadece erkekler deðil, kadÜnlar da ayakkabÜlarÜna özen gösterir olmuítu. LÜKS SANDIKLAR KULLANILDI AyakkabÜ boyacÜlarÜ müíteri çekmek için artÜk lüks ayakkabÜ sandÜklarÜ kullanmaya baíladÜlar. Örneðin, masif ceviz aðacÜ üzerine sedef kakma yöntemi ile orijinal sedef iíleme yapÜlan ayakkabÜ sandÜklarÜ vardÜr. BazÜ sandÜklarda pirinç tel iíleme ile de süslenirdi. Ayak basÜlan yer “bacak” pirinçten döküm yapÜlarak imal edilmiítir. BasamaklarÜ ve diðer hazne kÜsÜmlarÜ pirinç levha üzeri kabartma çalÜíÜlmÜítÜr. Boya sandÜklarÜnda en çok özen gösterilen bölüm ise boyalarÜn konulduðu íiíe yerleítirme bölümleridir. SandÜðÜn iki baíÜnda basamaklar halinde yükselen boya íiíelerinin íÜk görünmesi için altÜn gibi ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 relief work on brass plate. The greatest attention is paid to the part that holds the bottles, where the shoe-polishes are put. In order to make the shoe-polish bottles standing on each edge of the chest in a graded order look elegant, metal caps shining like gold are made. In the 20th century, shoepolishing became a profession generating a high income and experienced a major development. By then, it -83- parlayan metal kapaklar yapÜlmÜítÜr. 20. YüzyÜlda ayakkabÜcÜlÜk iyi para kazanan bir meslek haline gelerek oldukça geliímiíti. ArtÜk Paris’in ünlüleri, sanatçÜlarÜ tarafÜndan doldurulan caddelerinde lüks lostracÜ dükkânlarÜna rastlamak olasÜydÜ. AYAKKABI BOYACILIïI SON NEFESñNñ ALIP VERñYOR AyakkabÜ boyacÜlÜðÜ batÜya paralel olarak ülkemizde de ilgi gören bir meslek haline gelmiíti. Ancak, günümüzde sanayileímemií dünya ülkelerinde genellikle çocuklarÜn veya gençlerin yarÜ-zamanlÜ veya tam gün olarak yaptÜðÜ bir ií olarak durmaktadÜr. Ülkemizde de küçük çocuklar parklarda, kaldÜrÜmlarda insanlarÜn önünü kesip, neredeyse rica-minnet bir müíterinin ayakkabÜsÜnÜ boyayarak, bir taraftan harçlÜklarÜnÜ çÜkartmaya, diðer taraftan ayakkabÜ boyacÜlÜðÜ mesleðinin, tarihin sayfalarÜ arasÜnda kaybolmamasÜ için çaba harcamaya devam etmekteler. Öte yandan teknolojinin geliímesiyle çÜkan hazÜr ve ucuz boyalar, ekonomik krizler nedeniyle özellikle orta kesimin kendi ayakkabÜsÜnÜ kendisinin boyamaya SELAM OLSUN SñZE SON LOSTRACILAR! AyakkabÜ boyacÜlÜðÜ da öldü. Doktorlar bu mesleðe tam olarak öldü raporu vermiyorsa da, onun can çekiítiði, bitkisel yaíamda olduðu bir gerçek. KalealtÜ’ndan Paía HamamÜ’na doðru yürürken gördüm onu. Ekmek teknesi boya sandÜðÜnÜn baíÜna oturmuí, kara kara düíünerek çorba parasÜnÜ kazanacaðÜ müíteriyi bekliyordu. Dostum ressam Mehmet Ali DiyarbakÜrlÜoðlu’nun tablosunu yaptÜðÜ ayakkabÜ boyacÜsÜ Mehmet ustaydÜ bu. Ressamla gide gele ben de iyi dostlarÜ arasÜna girmiítim Mehmet ustanÜn. Beni gördüðünde gözbebeklerinin içiyle gülüyordu. -84- Mesleklerinin içine düítüðü içler acÜsÜ hali içine sindiremese de iíini sürdüren boyacÜlar var hâlâ günümüzde. En yaílÜlarÜndan biri de bu Mehmet usta iíte. Onunla, ayakkabÜ boyacÜlÜðÜnÜn geçmiíini ve geleceðini konuíuyoruz. Mehmet usta bir yandan özenerek ayakkabÜmÜ boyuyor, bir yandan da sorularÜma yanÜt veriyor: - AyakkabÜyÜ boyarken nelere dikkat edersiniz Mehmet usta? - Her íeyden önce müíterinin çorabÜnÜ, pantolonunu boya ile lekelemememiz gerekir. Bunun için de eskiden sigara kutularÜnÜn kartonunu kullanÜrdÜk. Bu tür kutular üretimden kaldÜrÜlÜnca meíinden kesilmií parçalar kullanmaya baíladÜk. BazÜ meslektaílarsa karton parçalarÜnÜ keserek kullanÜr. Bu kartonlardan, müíterinin çorabÜ ile ayakkabÜsÜ arasÜna yeteri kadar yerleítirilir. was possible to meet luxury shoeblack shops on the boulevards of Paris, full of famous people and artists. SHOE POLISHING IS TAKING ITS FINAL BREATH In parallel with the western developments, shoe-polishing became a popular profession in our country, too. However, today, shoe-polishing is a part-time or full-time job that is performed by mostly children or youngsters in the nonindustrial and less-developed countries. There are also children in our country, crossing people’s paths at the parks or on the pavements, polishing the shoes of a customer almost by soliciting, trying to earn their pocket-money and paying effort to prevent shoe-polishing profession from being disappeared among the pages of the history. On the other hand, the ready-made and cheap shoe-polishes produced as a consequence of the development of technology and the economic crisis caused especially the middle-class people start polishing their shoes on their own. Consequently, this caused the glorious days of the shoe-polishing, a profession Fevzi Güvenç Birinin kÜzÜnÜ isteseniz, ayakkabÜ boyacÜsÜ bo yacÜsÜ olduðunuzu anlayÜnca gülerek sizi aíaðÜlarlar. Kazanç ise yok denecek kadar azalmÜítÜr. BazÜ günler siftah bile edemeden sandÜðÜ omuzlar, evin yolunu tutarÜm. Böyle günlerde kendi kendime, ‘BÜrak oðlum artÜk íu iíi…’ derim. BÜrakamam. BÜrakÜp da ne yapacaksÜn? Sevgili gibi olmuíuz bu iíle birbirimize. - AyakkabÜ boyacÜlarÜnÜn sayÜsÜnda azalma oldu mu? - Eskiden her köíe baíÜnda bir iki ayakkabÜ boyacÜsÜna rastlayabilirdiniz. Bugün ise ayakkabÜnÜzÜ boyattÜrmak için bir usta arasanÜz zor bulursunuz. Evet, ayakkabÜ boyayanlar yok deðil. Sokaklar, parklar boyacÜ çocuklarla dolu. Elma, portakal sandÜðÜnÜ kapÜp bir kutu boya ile cila alanlar ‘boyacÜyÜm’ diye dolaíÜyor ortalarda. Onlar doðru dürüst ayakkabÜ boyayamaz. AyakkabÜnÜzÜ rezil ederler. - Eskiden mi çok kazanÜyordunuz íimdi mi? - Bu mesleði bundan sonra kim sürdürür? - ñnanÜr mÜsÜn, eskiden kadÜnlar kÜzlarÜnÜ bir ayakkabÜ boyacÜsÜ ile baí göz etmek için can atarlardÜ. Bugünse kimsenin dönüp yüzümüze baktÜðÜ yok. - Hiç kimse… Zira meslek çoluk çocuðun elinde kaldÜ. Zannederim bundan sonra artÜk sokaklarda ayakkabÜ sandÜðÜnÜn arkasÜnda fÜrça sallayan boyacÜlar göremeyeceksiniz. -YazÜn bir duvar dibi yada aðaç gölgesi bulup oturuyorsunuz. Peki karda kÜíta ne yaparsÜnÜz? Hareket etmeyen, oturan insan daha çok üíümez mi? - AyaklarÜma iki kat çorap giyerim. AyakkabÜnÜn tabanÜna da keçe koyuyorum. Bazen soðuk havalarda pantolonumun içine askerlerinki gibi yünden uzun don giyiyorum. Zaten yaðmurlu havalarda iíe çÜkamam. HazÜrda ne varsa onu yeriz. Hasta falan olmak gibi lüksümüz de olamaz. HavalarÜn iyi gitmesi bizim iíimize gitmemiz demektir. ìu an, bu yazÜyÜ yazarken bile onunlayÜm sanki. AyakkabÜ boyatÜyorum da, birini bitirmií, ötekini istiyor gibi tabanÜma tÜk diye vuruyordu sanki. KonuímalarÜndaki ses tonuyla, söyleíimizin sonuna gelmiítik. Bütün müíterileri ona ayakkabÜlarÜnÜ boyatÜrken hep yukarÜdan bakmÜílardÜ ama o, emeðiyle, alÜn teriyle ve tevazusuyla çok daha yukarÜlardaydÜ. Selam olsun size son lostracÜlar! ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 baílamasÜna neden olmuítur. Bu da uzun yÜllarÜn mesleði olan ayakkabÜ boyacÜlÜðÜnÜn íanlÜ günlerinin artÜk gerilerde kalmasÜna neden olmaktadÜr. ALTIN SARISI SANDIKLAR 21. yüzyÜla girerken ayakkabÜ boyalarÜnÜn ve cilalarÜnÜn kalitesinde deðiíiklikler fark edilmeye baílanÜyor. Buna raðmen insanlar yine de boyalÜ ayakkabÜ giymekten vazgeçmeyecek; ya onlarÜ evlerinde kendileri boyayacak ya da ayakkabÜlarÜnÜ sokaklarda, parklarda peílerini bÜrakmayan sözüm ona ayakkabÜ boyacÜsÜ çocuklara teslim edeceklerdir. Yolunuz ñstanbul’a düíerse mutlaka Eminönü Yeni Camii civarÜna uðramalÜsÜnÜz. Yan yana dizili, altÜn sarÜsÜ çok katlÜ boyacÜ sandÜklarÜnÜ ve onlarÜn arkasÜnda tek tip elbiseleri ile müíteri bekleyen mesleðin son temsilcilerini görebilirsiniz. Görüntü kirliliði olmasÜn diye ñstanbul Ticaret OdasÜ onlara giyimlerinin yanÜnda bir de tente yaptÜrmÜí. OnlarÜn bu halleri tarihi doku içerisinde hoí bir görüntü oluíturmuí. Gönül isterdi ki yaðmur ve güneíten koruyan tenteleri, onlarÜ hayatÜn acÜmasÜzlÜðÜndan da korusun. enduring very long years, to be left behind. GOLDEN-YELLOW CHESTS In the beginning of the 21st century, some changes in the quality of shoe-polishes and chests were recognized. Nevertheless, people will not give up on wearing polished shoes and thus they have to make a preference between polishing them at their own houses or give them to the so-called shoe-polisher children who follow them at the parks and on the streets. You must visit the surrounding of Eminönü Yeni Camii if you ever come to ñstanbul. You can see the golden-yellow, multi layer shoe-polishing chests sequenced one by one and the final representatives of the profession waiting for the customers in their uniforms behind the chests. In order to avoid visual pollution, Istanbul Chamber of Commerce supplied them with a baldachin besides their uniforms. Their mentioned look created a nice view. I wish the baldachin had prevented them from the cruelty of life as much as it had guarded them from rain and sunlight. GREETINGS TO ALL FINAL SHOEBLACKS! Finally, even shoe-polishing ceased to exist. Even though the doctors do not give a complete death-report, it is obvious that it is in the death agony and in a persistent vegetative state. I saw this guy on my way from KalealtÜ to Paía HamamÜ. He was sitting behind his breadearning polishing chest, waiting in a deep thought for the customer to earn some money enough for a cup of soup. This was master Mehmet, the shoe-polisher that my good friend painter Mehmet Ali DiyarbakÜrlÜoðlu painted. After keeping company with the painter, I became a good friend of master Mehmet as well. His eyes were shining with joy when he saw me. Even though they could not stand for the current bad situation, there are some shoe-polishers who sustain this profession. Master Mehmet is one of the eldest of them. I have made an interview with him on the past and the future of shoe-polishing. Master Mehmet has polished my shoes while answering my questions. - What do you pay attention while polishing shoes, master Mehmet? - Since you are polishing shoes while they are on your customers’ feet, you need to be careful not to polish the customer’s socks or trousers first of all... Therefore; we used to utilize cardboard pieces from cigarette packages. When such boxes are started to disappear, we started using some leather pieces. Some of our colleagues cut cardboards into pieces and use them. You must put sufficient cardboard pieces between the customer’s socks and shoes. - Did you earn more in the past, or are you earning more nowadays? - Believe it or not, in the past, women were so desirous to allow their daughters to get married to a shoe-polisher. Nowadays, they do not even look at our faces. If you propose a girl, they would immediately humiliate you just after they realize that you are just a shoe-polisher. Our earning is considerably decreased to ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 almost nothing. Sometimes I hang the chest on my shoulder and head home, even without earning a starter for the day. On such days, I talk to myself, “Quit this job, man…”. But I cannot. What if I quit? Me and this job; we are like lovers. - Did the number of shoepolishers decline? - You could be able to meet at least one or two shoe-polishers at each street corner in the past. However, today, you can hardly find a master to have your shoes polished. Of course there are people who still polish shoes. Streets and parks are full of shoe-polisher children. Everyone who takes an apple or orange box, a box of shoe-polish and wax declares himself as a ‘shoepolisher’. They cannot polish your shoes properly. They may even ruin your shoes. - Who will sustain this profession from now on? - Nobody… as this profession is now performed by children. I suppose you will not be able to see any shoe-polishers on the streets any more brushing away behind the shoe-chest. - You sit under the shadow of a tree or besides a wall in summer time. But, how do you handle in winter time? Does not a person sitting stand-still feel colder? - I wear double socks on feet. Moreover, I put felt on the sole of my shoes. Even sometimes, at cold weather, I wear woollen underpants that are similar to those soldiers have. Nevertheless, I cannot go to work on rainy days. We eat whatever we have in hand. Moreover, I do not have the comfort to get ill. Good weather means time to go to work. At the moment while writing this, I feel as if I am still by his side. As if I was having my shoes polished and thus he was ticking on my sole indicating that he already finished polishing that one and asking for the other. With the tone of his voice at his speech, we have come to the end of our interview. All of his customers have looked down on him while having their shoes polished; however he was much more above with his effort, elbow grease and modesty. Greetings to all final shoeblacks! -85- SEKTÖREL AÇIKOTURUM-SECTORAL OPEN FORUM Dilíah Keflioðlu SaðlÜk Hizmetleri Hizmetle Meslek Komitesi sorunlarÜnÜ masaya yatÜrdÜ Professional Committee on Health Care discusses Prof the problems of the sector SAïLIKTA ÖZEL SEKTÖRÜN ÖNÜ AÇILMALI ENCOURAGING THE PRIVATE HEALT CARE SECTOR ñ stanbul Ticaret OdasÜ (ñTO) SaðlÜk Hizmetleri Meslek Komitesi üyeleri, sektörel sorunlarÜnÜ ñTOVñZYON için dile getirdi. Türkiye’nin saðlÜkta dÜía açÜlÜm yaparak dünya markasÜ olma yolunda ilerlemesi gerektiðini belirten sektör mensuplarÜ, kÜsÜtlayÜcÜ kurallar ve finansal sorunlar içerisindeki özel sektörün var olma savaíÜ verdiðine dikkat çektiler. I stanbul Chamber of Commerce (ICOC) Professional Committee on Health Care has described the problems of the sector to ñTOVñZYON. Sector representatives, stating that Turkey must progress towards becoming a global brand in health care by expanding abroad, have pointed out that the private sector, currently bogged down with restricting regulations and financial problems, is struggling to survive. DR. MUSTAFA CANTÜRK: ñTO SaðlÜk Hizmetleri Meslek Komitesi Üyesiyim. Hükümetin son 7 yÜldÜr uyguladÜðÜ saðlÜk politikasÜ, saðlÜkta dönüíüm politikasÜ, özel saðlÜk sektörünün yaíamasÜ açÜsÜndan son derece önemli bir karardÜ. Bu açÜlÜmÜn -86- özel saðlÜk sektörüne ne getirip ne götürdüðü, zaman içerisinde kendini ortaya çÜkardÜ. Bunun olumlu ya da olumsuz yönlerini aktif olarak gördük. En olumlu tarafÜ, saðlÜk sektöründe insanlarÜn saðlÜða ulaíÜmÜnÜ daha kolay hale getirdi. Çünkü eskiden son derece zor bir saðlÜk sistemimiz vardÜ. Bu saðlÜk sistemine ulaímakta DR. MUSTAFA CANTÜRK: I am a member of the ICOC Professional Committee on Health Care. The health policy, transformation in health policy that has been implemented by the government in the last 7 years was a vital decision for the survival of the private healthcare sector. The impacts of this initiative on the private healthcare sector have shown themselves over time. We have witnessed the positive and negative aspects of this initiative. The best aspect of it was that it facilitated the access to healthcare services. This is because; we had a very ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 son derece ciddi engeller vardÜ. Bu bürokratik engellerin çoðu bu dönüíümle, saðlÜkta dönüíüm programÜyla aíÜldÜ. Özel sektöre getirdikleri ise, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) özel sektörden hizmet alÜmÜ, özel sektörün canlÜlÜðÜ ve efektifliði açÜsÜndan son derece gerekliydi. Bu da hükümet politikasÜyla saðlanmÜí oldu. Ancak detaylarda birtakÜm sorunlar yaíadÜk. Bu sorunlar özellikle özel sektörün maliyet analizleriyle ilgiliydi. Hükümetin saðlÜktaki politikasÜ ve ücretlendirme politikasÜ zaman zaman verilen hizmetin karíÜlÜðÜnda yetersiz kaldÜ. Bu nedenle de özel sektör bununla ilgili pek çok mücadelede bulundu. Belli bir noktalara gelindi, ancak tabii daha çözülecek çok sÜkÜntÜlarÜmÜz var. Bu sÜkÜntÜlarÜ aímak için de biz de kendi çapÜmÜzda komite olarak birtakÜm faaliyetlerde bulunuyoruz. ilgili kararlarÜn hÜzlÜca alÜnmasÜ gerekmektedir. ger ekmektedir. Bu konuda 1990 yÜlÜnÜn Nisan’Ünda kurulan KOSGEB'in saðlÜk hizmeti veren klinik ve hastanelere desteðini baílatmasÜ ve artÜrmasÜ en büyük beklentilerimizdendir. Turquality’nin saðlÜk sektörünü desteklemesi diðer beklentilerimizin arasÜnda gelmektedir. Otellerimizin yurt dÜíÜ saðlÜk turizminde fiyat desteklerine katkÜda bulunmasÜ, saðlÜk turizmini canlandÜracak etkenlerin arasÜnda olduðunu düíünüyoruz. DÜí Ticaret MüsteíarlÜðÜ’ndan saðlÜk turizmini canlandÜrmak adÜna gerekli destekleri beklemekteyiz. UluslararasÜ saðlÜk tanÜtÜm grubu oluíturulup ortak hareket edilmesi de beklentilerimizin arasÜndadÜr. DR. UïUR BARAN: ñTO SaðlÜk Hizmetleri Komitesi BaíkanÜ ve Meclis Üyesiyim. Ülkenin saðlÜkla ilgili kaynaklarÜ belirli. BunlarÜn bir kÜsmÜ difficult healthcare system in the past. There used to be serious obstacles when accessing the healthcare system. Most of these bureaucratic obstacles have been overcome with this transformation. What it introduced for the private sector was very necessary in terms of procurement of services by the Social Security Institution (SGK) from the private sector, vitality in the private sector and its effectiveness. And this was accomplished with the government’s policy. We have, however, experienced some problems when it comes to the details. These problems were particularly related to the sector’s cost analyses. The government’s health care policy and pricing policy were at times not adequate in terms of the provided services. That is why the private sector fought back many times regarding this. We reached a certain point, but we DR. SERVET TERZñLER: ñTO SaðlÜk Hizmetleri Meslek Komitesi Üyesiyim. Türkiye'de íu anda resmi olarak faaliyet gösteren 400 civarÜnda estetik ve güzellik merkezleri mevcut. Estetik salonu adÜ altÜnda hizmet veren ortalama 600 tane firmayÜ da iíin içine dahil ettiðimiz zaman, 1000 civarÜnda estetik merkezinin temsilcisi olarak ñTO’da vazife yapÜyorum. ìu anda dünya yüzünde Türk hastaneleri ve Türk doktorlarÜ zirve yarÜíÜnda çok güzel noktada bulunuyorlar. ArtÜk Türk hastane ve Türk doktorlarÜn dÜía açÜlÜm yaparak, dünyada marka olmasÜ için birtakÜm yol haritalarÜnÜn çok net bir íekilde belirlenme zamanÜ geldiðini söyleyebilirim. Bu noktada kendi komisyonumuzda ve saðlÜk ihtisas komite toplantÜlarÜnda Türk saðlÜðÜnÜn yurt dÜíÜ açÜlÜmÜ için yurt dÜíÜndan hastanÜn Türkiye'ye getirilmesi noktasÜnda, ciddi ve somut adÜmlar atÜlmasÜ için Dr. Mustafa Cantürk Hükümetin son 7 yÜldÜr uyguladÜðÜ saðlÜk politikasÜ, saðlÜkta dönüíüm politikasÜ, özel saðlÜk sektörünün yaíamasÜ açÜsÜndan son derece önemli bir karardÜ. En olumlu tarafÜ, saðlÜk sektöründe insanlarÜn saðlÜða ulaíÜmÜnÜ daha kolay hale getirdi. SaðlÜk sistemine ulaímada yaíanan bürokratik engellerin çoðu saðlÜkta dönüíüm programÜyla aíÜldÜ. The health policy, transformation in health policy that has been implemented by the government in the last 7 years was a vital decision for the survival of the private healthcare sector. The best aspect of it was that it facilitated the access to healthcare services by the people. Most of the bureaucratic obstacles before the access to the health care system have been overcome with the transformation in health programme. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 still have many issues to resolve. In order to overcome these problems, we as a committee in our own right engage in certain activities. DR. SERVET TERZILER: I am a member of the ICOC Professional Committee on Health Care. Currently in Turkey, there are around 400 aesthetic and beauty centres that operate officially. If we add to this figure on average 600 companies that operate as aesthetic saloons, this means that I serve at ICOC as the representative of around 1000 aesthetic centres. At the moment, Turkish hospitals and Turkish doctors are in a very good position in the race for the summit in the world. I can say that the time has come now to clearly define certain roadmaps in order for the Turkish hospitals and Turkish doctors to expand abroad and become global brands. To this end, in order that serious and concrete steps are taken that allow Turkish healthcare to expand abroad and to bring to Turkey foreign patients, the relevant decisions must swiftly be taken at meetings of our own committee and the health expertise committee. In this regard, our biggest expectation is for KOSGEB, established in April 1990, to start aiding and increase its support for the health care clinics and hospitals. The support of healthcare sector by Turquality is among our other expectations. We think that the contributions to price supports by our hotels regarding foreign health tourism will be among the factors that will vitalise the health tourism. We await the necessary supports from the Undersecretariat of Foreign Trade in the name of reviving health tourism. Common action by establishing international healthcare promotion group is also among our expectations. -87- Dr. Servet Terziler: DR. UïUR BARAN: ìu anda Türk hastaneleri ve Türk doktorlarÜ zirve yarÜíÜnda çok güzel noktada bulunuyorlar. ArtÜk Türk hastane ve Türk doktorlarÜn dÜía açÜlÜm yaparak, dünyada marka olmasÜ için birtakÜm yol haritalarÜnÜn çok net bir íekilde belirlenme zamanÜ geldiðini söyleyebilirim. I am Assembly Member and the Chairman of ICOC Professional Committee on Health Care. The health resources of the country are well-known. Some of these are in the hands of the public sector and the rest belong to the private sector. There is the prerequisite to utilise efficiently these resources when delivering health care services to the people of this country. We as a sector are closely interested in just how much the cost can be reduced without prejudice to the provision of these services, how the resources can be utilised efficiently and effectively, and ultimately how the patient satisfaction can be maintained at the highest level provided that correct services are delivered. In this regard, Istanbul Chamber of Commerce has planned to At the moment, Turkish hospitals and Turkish doctors are in a very good position in the race for the summit in the world. I can say that the time has come now to clearly define certain roadmaps in order for the Turkish hospitals and Turkish doctors to expand abroad and become global brands. kamunun elinde, bir kÜsmÜ özel sektörün elinde. KaynaðÜn bu ülke insanÜnÜn saðlÜk hizmeti açÜsÜndan verimli kullanÜlmasÜ íartÜ var. Biz sektör olarak bu hizmetin sunulmasÜnda maliyetin kaliteden taviz verilmeden, ne düzeyde aíaðÜya çekilebileceði, kaynaklarÜn ne íekilde etkin ve verimli kullanÜlabileceði ve sonuçta hasta memnuniyetinin doðru hizmetler yapÜlmak íartÜyla, en üst düzeyde nasÜl tutulacaðÜ ile yakÜndan ilgiliyiz. Bununla ilgili olarak ñstanbul Ticaret OdasÜ bir üniversite proje grubuna saðlÜk hizmetini sunan özel sektör ve kamu sektörü hastaneleri arasÜnda bir maliyet, kaynak verimliliði ve kalite araítÜrmasÜ planladÜ. 2005 yÜlÜndan beri deðiímeyen SaðlÜk Uygulama Tebliði (SUT) fiyatlarÜ, buna raðmen artan maliyetler, hastalardan alÜnabilecek fark ücretlerinin yasayla sÜnÜrlanmÜí olmasÜ hastanelerin sÜnÜflandÜrÜlmasÜ giriíimleri ve benzeri gibi. 2008 yÜlÜ baíÜnda aslÜnda çok geç kalÜnmÜí olarak alÜnan planlama kararÜ ve bunun sonuçlarÜ sektörde -88- assign a university project group with conducting a comparative research on the cost, resource efficiency and quality among the private sector and public sector hospitals that deliver healthcare services. The Communiqué on Health Implementation (SUT) prices that have not changed since 2005, the costs which have risen despite this, the restriction by the law of price differences that can be charged on patients, the attempts to classify hospitals, and similar issues. The planning decision which was belatedly taken at the beginning of 2008 and the consequences of this are presenting obstacles for conducting projection of the sector in an inert period. The Chamber of Commerce is conducting a public survey in cooperation with Istanbul duraðan bir döneme projeksiyon yapÜlmasÜna engel teíkil ediyor. Ticaret OdasÜ, saðlÜkta dönüíüm programÜnÜn nasÜl algÜlandÜðÜ ile ilgili, ñstanbul Ticaret Üniversitesi iíbirliði ile bir kamuoyu araítÜrmasÜ yapÜyor. YaklaíÜk 7 yÜldÜr sürdürülen bu politikanÜn hizmet alÜcÜlar tarafÜndan nasÜl deðerlendirildiðini de bir anlamda görme imkânÜmÜz olacak. DR. AHMET ÖZDEMñR: ñTO SaðlÜk Hizmetleri Meslek Komitesi Meclis Üyesiyim. Son yÜllarda saðlÜktaki deðiíimlerle beraber, Türkiye'nin özel sektör tarafÜndaki yüzü maalesef yurt içine döndürüldü. Pek çok sektörde yurt dÜíÜna açÜlÜm, mal ve hizmetlerin ithalat, ihracat koíullarÜ itibariyle oldukça geniílerken, saðlÜk hizmetleri sunumunda, çok içeriye, nerdeyse sadece SGK fÜrsatlarÜna dönük bir sektör oluíturuldu. Böylece büyük bir istihdam fÜrsatÜ ve katma deðer üretme potansiyeli maalesef durduruldu. Hastanelerdeki yeni kadrolarÜn ihdasÜ, yeni hastane Dr. Uður Baran: Ülkenin saðlÜkla ilgili kaynaklarÜ belirli. BunlarÜn bir kÜsmÜ kamunun elinde, bir kÜsmÜ özel sektörün elinde. Hem özel sektörün hem de kamunun elindeki kaynaðÜn bu ülke insanÜnÜn saðlÜk hizmeti açÜsÜndan verimli kullanÜlmasÜ íartÜ var. Ülkenin saðlÜk hizmeti alanÜndaki temel problemi ve üzerinde yoðunlaímasÜ gereken konu bence budur. The health resources of the country are well-known. Some of these are in the hands of the public sector and the rest belong to the private sector. There is the prerequisite to utilise efficiently the resources held by both the private and public sectors when delivering health care services to the people of this country. I think that this is the fundamental problem faced by the country which needs to be focused on. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Dr. Ahmet Özdemir: Ülkemizde yapÜlmasÜ gereken en doðru dönüíümlerden birisi saðlÜk hizmeti sunumu yapan kamu kurum ve kuruluílarÜnÜn SaðlÜk BakanlÜðÜ’ndan ayrÜlarak yeni bir otoritede yönetilmesidir. SaðlÜk BakanlÜðÜ, sadece saðlÜk hizmetlerinde standart belirleyen ve denetleyen bir noktaya kaymalÜdÜr. One of the most appropriate transformations which must be done in the country is to manage the public institutions and agencies, which deliver health care services, under a new authority by separating them from the Ministry of Health. The Ministry of Health must be transformed into an institution which sets the standards in health care and audits the sector. veya tÜp merkezlerinin açÜlmasÜ veya gibi gi bi konulara getirilen sÜnÜrlama buna neden oldu. Bu arada tabii özel sektörü kÜsÜtlayÜcÜ baíka íeyler de yapÜldÜ. Bunlardan birisi katkÜ ücretlerinin özel sektörde 12 lira, kamu tarafÜnda 5 lira olmasÜyken bir baíkasÜ da kamu tarafÜnda sÜnÜrsÜz doktor atamasÜ yapÜlabilirken özel sektörde dondurulmasÜdÜr. TÜbbi donanÜmda da aynÜ kÜsÜtlama varken son zamanlarda biraz gevíetildi. Özel ve kamu kurumlarÜnÜn arasÜndaki adaletsizlik hizmetlerin fiyatlandÜrÜlmasÜyla sÜnÜrlÜ deðil. Kamu kurumlarÜ genel bütçeden pay alÜyorlar, özel idare kaynaklarÜnÜ kullanÜyorlar ve kendilerine yapÜlan her türlü baðÜíta, yüzde 100 vergi indirimi devam ediyor. AyrÜca SGK’dan da görece yüksek ücret alarak, ucuza kamu hizmeti verdiklerini iddia ediyorlar. Özel sektör var olma savaíÜ verirken her gün yeni bir kÜsÜtlayÜcÜ deðiíiklik dayatÜlÜyor. Devlet kendisine uygun görmediðini özel sektöre zorla yaptÜrÜyor. Ülkemizde yapÜlmasÜ gereken en doðru dönüíümlerden birisi saðlÜk hizmeti sunumu yapan kamu kurum ve kuruluílarÜnÜn SaðlÜk BakanlÜðÜ’ndan ayrÜlarak yeni bir otoritede yönetilmesidir. Bu saðlanmadÜðÜ sürece SaðlÜk BakanlÜðÜ özel saðlÜk sektörünün önünü kapatmaya, oluíturacaðÜ fÜrsatlarÜ engellemeye devam edecektir. AyrÜca her konuda özelleímeye yönelen genel politikalarÜn saðlÜkta niye bu kadar tutucu kaldÜðÜ da baíka bir konudur. SaðlÜkta kullanÜlan cihaz ve sarf malzemelerinin yurt içinde üretimlerinin nerdeyse yok seviyesinde olmasÜ bu büyümeden ülkenin genel ekonomisinin olumlu etkilemesini engelliyor. Belki bu noktada yani yurt içinde medikal malzemelerin veya cihazlarÜn üretimi noktasÜnda gerçekten AR-GE destekleri ve üretim destekleri saðlanarak bu katma deðerin yurt içinde kalmasÜ ve istihdam artÜíÜ saðlanabilir. ñstanbul Ticaret OdasÜ olarak bizim için en önemli konu bu. Çünkü biz temelde özel sektörün temsilcisiyiz. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Commerce University regarding g how the health transformation programme is perceived. We will have the opportunity to seee how this policy, which has beenn implemented for 7 years, is perceived by those who receivee the services. DR. AHMET ÖZDEMIR: I am a member of the ICOC Professional Committee on Health Care. Together with the transformation in health care in recent years, the private sector face of Turkey has unfortunately turned towards the domestic market. While many sectors have rather broadened in terms of expansion abroad, and import and export conditions of goods and services, a sector that is very much inward facing, targeting almost solely SGK opportunities has been created in the delivery of health services. Consequently, big employment opportunities and the potential for generating added value have regrettably been stopped. This was caused by the restrictions imposed on matters such as creation of new positions at the hospitals and opening of new hospitals or health centres. Meanwhile, other things restraining the private sector were implemented. One of these was that the contribution fee in the private sector was TRY 12 while the same in the public sector was TRY 5, and the other was that while in the public sector doctors were appointed without limits, the private sector appointments were frozen. While a similar restriction was imposed in the area of medical equipment, this has recently been relaxed. The injustice between the private and public institutions is not limited only to the pricing of the services. Public institutions get a share from the general budget, use the resources of special administration and enjoy 100 percent tax exemption from donations. In addition, they charge SGK high fees and claim that they deliver cheaper public services. While the private sector is fighting for survival, every day a new restriction is imposed on it. The state forces the private sector to do things that it deems not suitable for the state to do. One of the most appropriate transformations which must be done in the country is to manage the public institutions and agencies, which deliver health care services, under a new authority by separating them from the Ministry of Health. As long as this is not done, the Ministry of Health will continue to block the way for the private sector and impede the opportunities which it is going to create. Moreover, why the general policies which tend towards privatisation in all areas are so conservative when it comes to health care is another matter. The almost non-existent domestic production of equipment and consumables used in health care is preventing this growth to impact positively on the general economy of the country. In this regard, perhaps keeping this added value in the country and creating employment opportunities can be ensured with real R&D and production aids targeting the production of medical materials or equipment within the country. As Istanbul Chamber of Commerce, this is the most important subject for us because essentially we are representatives of the private sector. -89- VERGñ-TAX ICC Vergi Komisyonu Üyesi Member of the ICC Tax Commission Dr. Veysi SEVñï E-FATURA UYGULAMASI E-INVOICE APPLICATION M aliye BakanlÜðÜ, 397 sÜra numaralÜ Vergi Usul YasasÜ genel tebliði ile uygulamalarda yaygÜn olarak kullanÜlan belgelerden biri olan faturanÜn elektronik belge olarak düzenlenmesi, elektronik ortamda iletilmesi, muhafazasÜ ve ibraz edilmesine iliíkin usul ve esaslarÜ belirlemií bulunmaktadÜr. T he Ministry of Finance has determined the procedures and principles on issuing the invoices, one of the documents used widely in practice, as electronic documents, and transmission, protection and presentation of them electronically by the General Communiqué on Tax Procedure Law, serial no. 397. -90- Vergi Usul YasasÜ’nÜn mükerrer 242’inci maddesinin ikinci fÜkrasÜ hükmü gereði olarak Maliye BakanlÜðÜ; elektronik defter, kayÜt ve belgelerin oluíturulmasÜ, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazasÜ ve ibrazÜ ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulmasÜ ve düzenlenmesi uygulamasÜna iliíkin usul ve esaslarÜ belirlemeye yetkili kÜlÜnmÜítÜr. Bu baðlamda aynÜ düzenleme uyarÜnca Maliye BakanlÜðÜ elektronik ortamda tutulmasÜna ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer almasÜ gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletiíim araç ve ortamÜnda Maliye BakanlÜðÜ’na veya Maliye BakanlÜðÜ’nÜn gözetim ve denetimine tabi olup kuruluíu, faaliyeti, çalÜíma ve denetim esaslarÜ Bakanlar Kurulu’nca çÜkarÜlacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kiíiliðini haiz bir íirkete aktarma zorunluluðu getirmeye, bilgi aktarÜmÜnda uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya iliíkin usul ve esaslarÜ tespit etmeye, Vergi Usul YasasÜ kapsamÜna giren iílemlerde elektronik imza kullanÜm usul ve esaslarÜnÜ düzenlemeye ve denetlemeye de yetkili kÜlÜnmÜítÜr. AyrÜca; Vergi Usul YasasÜ ve diðer vergi yasalarÜnda defter, Pursuant to the second paragraph of the duplicated entry no. 242 of Tax Procedure Law, the Ministry of Finance has been authorized to determine the procedures and principles on issuing, saving, transmission, protection and presentation of the electronic books, records and documents, and for keeping and preparing the books and documents electronically. Within this context, pursuant to the same regulation, any information required to be stated on the books and documents, which are authorized to be prepared and kept electronically, on all kinds of electronic information communication tools and environments including internet shall be subject to the supervision and audit of Ministry of Finance and the Ministry of Finance is authorized to impose an obligation for the transmission of such information to a company, which is a private legal entity and whose corporation, operation, working and audit procedures shall be determined by a regulation to be passed by the Council of Ministries, to determine the formats and standards to be used for information transmission and to regulate and audit procedures and principles concerning electronic signature utilization for the operations within the scope of Tax Procedure Law. Furthermore, it is decided that the provisions concerning the books, records and documents stated in the Tax Procedure Law and other tax laws are also valid for the electronic books, records and documents, and the Ministry of Finance is authorized ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 kayÜt ve belgelere iliíkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayÜt ve belgeler için de geçerli olduðu; Maliye BakanlÜðÜ’nÜn, elektronik defter, belge ve kayÜtlar için diðer defter belge ve kayÜtlara iliíkin usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduðu hususu hükme baðlanmÜítÜr. Maliye BakanlÜðÜ kendisine yasa maddesi ile verilen yetki çerçevesinde yayÜmlamÜí bulunduðu 397 sÜra numaralÜ Vergi Usul YasasÜ genel teblið ile uygulamalarda yaygÜn olarak kullanÜlan belgelerden biri olan faturanÜn elektronik belge olarak düzenlenmesi, elektronik ortamda iletilmesi, muhafazasÜ ve ibraz edilmesine iliíkin usul ve esaslarÜ belirlemií bulunmaktadÜr. (05 Mart 2010 gün ve 27512 sayÜlÜ Resmi Gazete) Bilindiði üzere Vergi Usul YasasÜ’nÜn 229’uncu maddesinde fatura; satÜlan emtia veya yapÜlan ií karíÜlÜðÜnda müíterinin borçlandÜðÜ meblaðÜ göstermek üzere emtiayÜ satan veya iíi yapan tüccar tarafÜndan müíteriye verilen ticari vesika olarak tanÜmlanmaktadÜr. Vergi Usul YasasÜ’nÜn 230’uncu maddesinde ise faturanÜn íekli belirtilerek içermesi gereken asgari bilgiler sayÜlmÜítÜr. Sözü edilen yasanÜn 231’inci maddesinde de fatura düzenlenmesinde uyulacak ilkelere, 232’inci maddesinde ise fatura kullanma zorunluluðuna iliíkin esaslara yer verilmiítir. Yasal düzenleme gereði düzenlenmesi, müíteriye verilmesi, müíteri tarafÜndan da istenmesi ve alÜnmasÜ zorunlu olan faturanÜn, elektronik belge olarak düzenlenmesi, müíteriye elektronik ortamda iletilmesi ve elektronik ortamda kullanÜlmasÜ, elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilmesine iliíkin yapÜlan düzenlemeler 397 sÜra numaralÜ Vergi Usul YasasÜ genel tebliðinde açÜklanmÜí bulunmaktadÜr. e-fatura, yeni bir belge türü olmayÜp, ol mayÜp, kaðÜt fatura ile aynÜ hukuki niteliklere sahiptir. e-fatura uygulamasÜndan baílangÜçta sadece anonim ve limited íirketlerin yararlanmasÜ öngörülmüítür. Teblið ile yapÜlan düzenlemeden de anlaíÜlacaðÜ üzere bilgi iílem sistemleri yeterli olan kullanÜcÜlarÜn, gerekli entegrasyonu saðlamalarÜ koíulu ile e-fatura uygulamasÜnÜ doðrudan kendilerine ait bilgi iílem sistemleri aracÜlÜðÜ ile kullanmalarÜ mümkündür. Buna göre bilgi iílem sistemi entegrasyonu yapÜlabilmesi için uyulmasÜ gereken kurallar ve standartlar ile yapÜlmasÜ gereken iílemleri içeren klavuzlar ‘http// www.efatura.gov.tr/’ internet sitesinde kamuoyu bilgisine sunulmuítur. Uygulamaya entegre olmak isteyenler, bilgi iílem sistemlerinde gerekli ön hazÜrlÜklarÜ tamamladÜktan sonra, sistemlerini ve fatura ile ilgili süreçlerini açÜklayan dokümanlarla birlikte Gelir ñdaresi BaíkanlÜðÜ’na yazÜlÜ olarak baívuruda bulunacaklardÜr. Baívurusu uygun bulunanlara entegrasyon iílemlerine baílayabilecekleri bir yazÜ ile bildirilecektir. Entegrasyon çalÜímalarÜ, baílama yazÜsÜ tarihinden itibaren en geç bir yÜl içerisinde tamamlanmak zorundadÜr. Entegrasyon sürecini baíarÜ ile tamamlayan mükellefler, Gelir ñdaresi BaíkanlÜðÜ’nÜn konuya iliíkin yazÜsÜ üzerine e-fatura uygulamasÜnÜ gerçekleítirdikleri entegrasyon aracÜlÜðÜ ile kullanmaya baílayacaktÜr. Gelir ñdaresi BaíkanlÜðÜ e-fatura uygulamasÜna entegre olmak isteyen mükelleflere yönelik olarak genel entegrasyon usulleri belirleyebileceði gibi bilgi iílem sistemleri, kapasite ií gerekleri ve ihtiyaçlarÜ gibi hususlarÜ göz önüne alarak ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 to determine the procedures and principles on other books, documents and records for electronic books, documents and records. qualifications as the paper-copy invoice. Initially, it is foreseen that solely the incorporated and limited companies could benefit from the e-invoice application. Ministry of Finance defined the procedures and principles on issuing the invoices, one of the documents used widely in practice, as electronic documents, and transmission, protection and presentation of them electronically, by the General Communiqué on Tax Procedure Law, serial no. 397, published within the scope of the authority given to the Ministry through the article of law. (Official Gazette no. 27512 and dated 5th of March, 2010) As could be understood from the regulations made by the communiqué, the users with sufficient information processing systems can use the e-invoice application directly through their own information processing systems provided that they have the required integration. According to this, the rules and standards and the guidelines including the required processes in order to integrate the information processing systems are brought to the public attention on the web page ‘http//www.efatura.gov.tr/’. As is known, an invoice is defined in the article no. 229 of the Tax Procedure Law as the commercial certificate delivered to the customer by the merchant, who sells the commodity or performs the work, in order to demonstrate the amount of money that the customer owes for the sold commodity or performed work. On the other hand, form of the invoice is defined and the minimum information to be included is listed in the law no. 230 of the Tax Procedure Law. In addition to this, the principles to be complied with concerning the issuance of invoices and the provisions regarding the obligation to use an invoice are stated respectively in the law no. 231 and 232 of the mentioned Law. The regulations on issuing the invoice, which is required to be issued, given to the customer and asked and taken by the customer, as an electronic document, its transmission to the customer and utilization, its protection and presentation electronically are explained in the General Communiqué on Tax Procedure Law, serial no. 397. E-invoice is not a new document and it has the same legal The ones that would like to be integrated to the application shall submit a written application to the Revenue Administration together with the documents explaining their systems and their processes regarding invoices, after completing the pre-preparations required for their information processing systems. The ones, whose applications are found to be proper, will be informed in a written document declaring that they can initialize the integration processes. The integration processes must be completed at most within a year as from the date of the written initialization document. The tax-payers, who successfully complete the integration process, can start using the e-invoice application through the implemented integration upon the relevant written document of the Revenue Administration. The Revenue Administration can determine the general integration procedures for the tax-payers that would like to be integrated to the e-invoice application besides determining special integration procedures considering the information processing systems, capacity -91- özel entegrasyon usulleri belirleyebilir. Gerçekte e-fatura uygulamasÜ, elektronik belge olarak düzenlenen faturalarÜn taraflarÜ arasÜnda dolaíÜmÜ ile ilgili oluíturma, gönderme ve alma zamanÜ gibi önemli kayÜtlarÜn tarafsÜz bir biçimde tutulmasÜnÜ saðlamak ve elektronik belge olarak oluíturulmuí herhangi bir belgenin sÜhhatinden (format ve standartlara uygunluk, göndericinin kimliði ve doðruluðu, elektronik belgenin geçerliliði ile içeriðinin bütünlüðü) emin olmak amacÜ ile Gelir ñdaresi BaíkanlÜðÜ tarafÜndan oluíturulan uygulamanÜn genel adÜdÜr. Buna göre e-fatura uygulamasÜ, bünyesinde e-fatura gönderme ve/veya alma iílemlerini yapmak üzere her bir kullanÜcÜya ait kullanÜcÜ hesabÜ barÜndÜracak olup, bu hesap aracÜlÜðÜ ile kullanÜlabilecek fonksiyonlar, ilgili hesabÜn ve kullanÜcÜnÜn niteliðine göre íekillenecektir. Vergi Usul YasasÜ’nÜn 253’üncü maddesi uyarÜnca defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttuklarÜ defterlerle, düzenlemek, kullanmak ve almak zorunda olduklarÜ belgeleri, ilgili bulunduklarÜ yÜlÜ izleyen takvim yÜlÜndan baílayarak beí yÜl süre ile muhafaza etmek zorundadÜrlar. Türk Ticaret YasasÜ’nÜn 68’inci maddesi gereði olarak da “Defter tutmak mecburiyetinde bulunan kimse ve iíletmeye devam eden halefleri, defterleri son kayÜt tarihinden ve saklanmasÜ mecburi olan diðer hesap ve kaðÜtlarÜ tarihinden itibaren on yÜl geçinceye kadar saklamaya mecburdurlar.” Maliye BakanlÜðÜ tarafÜndan yayÜmlanan 397 sÜra numaralÜ Genel Teblið’nin 6’ÜncÜ bölümünde yer alan açÜklamalarÜndan da anlaíÜlacaðÜ üzere e-fatura’nÜn veri bütünlüðünün saðlanmasÜ ile kaynaðÜnÜn inkar edilmezliði “Mali Mühür”le garanti altÜna -92- alÜnmaktadÜr. Mührün doðruluk ve geçerlilik kontrolünün ancak elektronik ortamda yapÜlabilmesi nedeniyle e- faturanÜn kaðÜda basÜlarak saklanmasÜ söz konusu deðildir. Bu nedenle mükellefler, düzenledikleri ve aldÜklarÜ e-faturalarÜ, üzerinde Mali Mühür’ü de içerecek íekilde kanuni süreler dahilinde kendi bünyelerindeki elektronik, manyetik veya optik araçlar vasÜtasÜyla ibraz edileceklerdir. Muhafaza ve ibraz yükümlülüðü, aríivlenen faturalarÜn doðruluðuna, bütünlüðüne ve deðiímezliðine iliíkin olan her türlü elektronik kayÜt ve veri, veri tabanÜ dosyasÜ, saklama ortamÜ ile doðrulama ve görüntüleme araçlarÜnÜn tümünü kapsamaktadÜr. Bu baðlamda da e-faturalara istenildiðinde kolaylÜkla eriíebilmeyi, anlaíÜlabilir ve eksiksiz bir biçimde görüntüleyebilmeyi ve faturalarÜn okunabilir kaðÜt baskÜlarÜnÜ üretebilmeyi saðlayacak biçimde yerine getirmesi gerekmektedir. Mükelleflere ait e-faturalarÜn yine mükelleflere ait bilgi iílem sistemlerinde saklanmasÜ gerekmekte olup, üçüncü kiíiler nezdinde yada yurt dÜíÜnda yapÜlan saklama iílemi Gelir ñdaresi BaíkanlÜðÜ açÜsÜndan herhangi bir hüküm ifade etmemektedir. Aríivlemenin Türkiye Cumhuriyeti sÜnÜrlarÜ içerisinde ve Türkiye Cumhuriyeti yasalarÜnÜn geçerli olduðu yerlerde yapÜlmasÜ zorunluluðu, yurt dÜíÜndan da ikincil bir aríivleme yapÜlmasÜna engel teíkil etmeyecektir. Teblið ile yapÜlan düzenlemeler çerçevesinde Vergi Usul YasasÜ kapsamÜnda yapÜlacak düzenlemeler gereði kullanÜlmak üzere tüzel kiíi ve diðer kurum, kuruluí ve iíletmecilere ait veri bütünlüðünün, kaynaðÜn ve içeriðin garanti alÜnmasÜ ile gerekli durumlarda gizliliðin saðlanmasÜ fonksiyonlarÜnÜn yerine getirilmesi “Mali Mühür” uygulamasÜ ile saðlanacaktÜr. and business requirements and necessities. Actually, the e-invoice application is the general definition of the application performed by the Revenue Administration in order to be sure about the correctness (convenience to the format and standards, identity of the transmitter and its accuracy, validity of the electronic document and integration of the content) of any document prepared as an electronic document and to ensure that the important records, such as preparation, sending and delivery time regarding the mobility of the electronically issued invoices among its parties are registered objectively. Accordingly, the e-invoice application will include a user account for each user so as to perform the sending and/ or receiving procedures of the e-invoice, and the functions to be used through these accounts shall be formed in accordance with the qualifications of the relevant account and user. The ones, who are obliged to keep a book as per the law no. 253 of the Tax Procedure Law, shall preserve the mentioned books and the documents, which they have to issue, use and take, for five years as from the calendar year following the relevant year. In addition, as per the law no. 68 of the Turkish Commercial Code, “The ones those are obliged to keep a book and their representatives continuing the operation shall preserve the books for ten years as from the last date of record and shall preserve other accounts and documents, which are obliged to be preserved, for ten years as from the arrangement dates.” As can be understood from the explanations stated in the 6th division of the General Communiqué no. 397, the provision of data integrity of the e-invoice and the incontrovertibility of the source is assured through the “Financial Seal”. Since the verification and validity of the seal can solely be controlled electronically, it is not possible to keep the e-invoice by printing a papercopy. Therefore, tax-payers shall present the e-invoices, which they receive and give, within the legal durations via their electronic, magnetic or optical tools under the condition that the Financial Seal is included. Protection and presentation obligation contains all electronic records and data, database file, storage media with respect to the accuracy, integrity and irrevocability of the archived invoices and all verification and display instruments. In this context, e-invoices would be easily accessible, comprehensible and completely displayable when required and also readable invoices would be published on paper. E-invoices pertaining to tax payers should be stored in tax payers’ own data processing systems and third party or overseas storage process does not inure from Revenue Administration’s point of view. However, the burden of archiving within the boundaries of Turkish Republic and the burden of archiving at the places where Turkish Republic laws are valid do not constitute any impediment on an additional secondary archiving abroad. In the framework of the regulations made through the Communiqué; the assurance of data integrity, source and content of legal persons and other enterprises, institutions or organizations, and the provision of security when required shall be ensured by the “Financial Seal” application in order to be used for arrangements held within the scope of Tax Procedure Law. ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 KñTAPLIK-BOOKSHELF YÜldÜz Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi / Lecturer at YÜldÜz Technical University, Faculty of Arts and Science AMERñKA’YI NEFñS MUHASEBESñNE ÇAïRI INVITING THE USA TO SELF-QUESTIONING The Cultural Contradictions of Democracy: Political Thought since September 11 (Demokrasinin Kültürel Çeliíkileri: 11 Eylül’den Beri Siyasî Düíünce), John Brenkman, Princeton University Press, 2007, 205 s. ISBN 978-0-691-11664-8 The Cultural Contradictions of Democracy: Political Thought since September 11 , John Brenkman, Princeton University Press, 2007, 205 p. ISBN 978-0-691-11664-8 KÜLTÜR DEïñL ñNSANA ÖNCELñK PRIORITIZING HUMAN RATHER THAN CULTURE Multiculturalism without Culture, (Kültürsüz Çokkültürcülük), Anne Phillips, Princeton University Press, 2007, 202 s. ISBN 978-0-691-12944-0 Multiculturalism without Culture, Anne Phillips, Princeton University Press, 2007, 202 p. ISBN 978-0-691-12944-0 ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010 Prof. Dr. Bedri Gencer ñç ve dÜí politikaya yansÜyan Amerikan "ben" algÜlamasÜnda bir dönüm noktasÜnÜ oluíturan 11 Eylül, çökmesi mukadder her ülke gibi Amerika’nÜn içe kapanmasÜ sürecini baílattÜ. 11 Eylül’den beri Amerikan dÜí siyasasÜna pragmatik kaygÜlardan ziyade ceberut, demokrasi ve özgürlük gibi büyük fikirler yön vermektedir. Ancak olaylarÜn seyri benzer íekilde íahinler ve güvercinlerin muazzez varsayÜmlarÜnÜ berhava etti. Lübnan’dan Pakistan’a, Irak’tan Afganistan’a ñslam dünyasÜnÜn çektiði jeo-sivil savaí, BatÜ’yÜ siyasî fikir ve ideallerinin neler olduðunu yeniden tanÜmlama ihtiyacÜyla karíÜ karíÜya bÜrakÜyor. Brenkman, bugünün siyasî söylemini yozlaítÜran ve dÜí iílerinde hürriyet ve demokrasi fikrini istismar eden belagati masaya yatÜrÜyor. Amerikan dÜí politikasÜna yön veren yeni sað düíünürlerin mesihçi tasarÜlarÜna karíÜ Hobbes, Kant, Arendt, Isaiah Berlin, Habermas ve Chomsky gibi filozoflara atÜfla demokratik düíünceye íekil veren orijinal varsayÜm ve çeliíkileri gözden geçiren yazar, demokraside içkin hürriyet dilini yeniden canlandÜrmaya ve mevcut küresel kargaía ortasÜnda siyasî tartÜímaya yeni bir temel kazandÜrmaya çalÜíÜyor. Creating a milestone in the understanding of American id that reflects on the domestic and international politics, September 11 started the withdrawal process of the USA like all other countries of which their collapses are foreordained. Since September 11, American foreign policy has been guided by grand ideas like tyranny, democracy and freedom rather than the pragmatic concerns. However, the course of events has played havoc with the cherished assumptions of hawks and doves alike. The geo-civil war afflicting the Muslim world from Lebanon through Iraq and Afghanistan to Pakistan confronts the West with the need to articulate anew what its political ideas and ideals actually are. Brenkman dissects the rhetoric that has corrupted today's political discourse and abused the idea of freedom and democracy in foreign affairs. Looking back to the original assumptions and contradictions that animate democratic thought by referring to philosophers such as Hobbes, Kant, Arendt, Isaiah Berlin, Habermas and Chomsky in contrary to messianic ambitions of the neoconservative intellectuals directing the American foreign policy, the author attempts to resuscitate the language of liberty and give political debate a fresh basis amid the present global turmoil. Büyük ölçüde radikal ñslam korkularÜndan dolayÜ kamuoyu son yÜllarda çokkültürcülükten soðudu. Yazar ise eleítirmenlerin azÜnlÜk ve BatÜlÜ olmayan gruplara mensup bireylerin yaptÜðÜ her íeyin açÜklamasÜ íeklinde, kültürü yanlÜí tasvir ettiklerini iddia ediyor. Çokkültürcülüðün bir müdafaasÜnÜ ortaya koyan yazar, hakkÜndaki tanÜmlarla uðraímak yerine kültürün özüne bizzat fertleri yerleítiriyor. Çokkültürcülük, zorunlu evlilikler, kadÜn sünneti, kÜz öðrencilerin baíÜnÜn örtülmesi gibi pratiklere atÜfla kadÜnlarÜn ezilmesi diye kÜnanmÜítÜr. Birçok eleítirmen, kültürel stereotipileri sürdürmek için eíitlik gündemini hasÜraltÜ ederek çokkültürcülükten feragati haklÜ göstermek için fÜrsatçÜ bir íekilde cinsiyet eíitliðini kullanÜyor. Yazar, kadÜnlarÜn failler olarak tanÜnmasÜ konusundaki feminist Üsrarla argümanÜnÜ destekliyor ve siyasî teoriden felsefeye, feminist teoriden hukuk ve antropolojiye uzanan alÜíÜlmamÜí geniílikte bir edebiyata atÜfla tavrÜnÜ savunuyor. Ona göre eleítirmenler ile savunanlar benzer íekilde kültürel gereklerin kayÜtladÜðÜ kuklalar íeklinde bir erkek ve kadÜn algÜsÜnÜ teívik edecek íekilde kültürlerin birliði, ayrÜlÜðÜ ve dirençliliði üzerine haddinden fazla vurgu yapÜyorlar. Public opinion in recent years has soured on multiculturalism, due in large part to fears of radical Islam. The author contends that critics misrepresent culture as the explanation of everything that individuals from minority and non-Western groups do. Putting forward a defense of multiculturalism, the author places individuals themselves at the core of culture instead of coping with the definitions about it. Multiculturalism has been blamed for being the oppression of women through referring the practices such as forced marriages, female circumcision and school girls wearing the headscarves. Many critics opportunistically deploy gender equality to justify the retreat from multiculturalism, hijacking the equality agenda to perpetuate cultural stereotypes. The author supports her argument with the feminist insistence on recognizing women as agents, and defends her position referring to an unusually broad range of literature, including political theory, philosophy, feminist theory, law and anthropology. In her opinion, the critics and proponents similarly exaggerate the unity, distinctness and intractability of cultures, thereby encouraging a perception of men and women as dupes constrained by cultural dictates. -93- EKONOMñK VERñLER-ECONOMIC INDICATORS GAYRñSAFñ MñLLñ HASILA (Sabit Fiyatlarla-Bin TL) / GROSS NATIONAL (Fixed Prices-000 TL) GELñìME HIZI DEVELOPMENT RATE (%) SEKTÖR 2008 2008 2008 2009 2009 2009 2009 2008 2009 YILLIK ANNUAL TOP. (9 AY) (6AY/MO) 2. Üç Ay 3. Üç Ay 4. Üç Ay 1. Üç Ay 2. Üç Ay 3. Üç Ay TOP. (9 AY) (6AY/MO) TARIM,ORMAGRICULTURE&FORESTRY 1.700.129 4.245.663 2.149.170 976.504 1.808.497 4.361.797 7.146.798 3,9 3,2 ñMALAT SANAYñMANUFACTURñNG INDUSTRY 6.547.325 6.121.038 5.482.671 4.974.261 5.815.730 5.881.497 16.671.488 0,8 -12,4 ñNìAAT-CONSTRUCTION 1.543.723 1.538.211 1.463.416 1.206.104 1.213.190 1.259.574 3.678.868 -8,2 -19,5 TñCARET-TRADE 3.515.737 3.409.261 2.932.746 2.531.509 2.975.176 3.162.460 8.669.145 -1,1 -16,3 ULAìTIRMA-TRANSPORTATION 3.842.230 3.873.838 3.552.119 3.071.509 3.373.650 3.607.297 10.052.456 1,3 -12,2 MALñ MÜESSESELER-FINANCE 2.460.132 2.749.612 3.082.460 2.782.987 2.643.646 2.965.124 8.391.757 9,1 8,7 VERGñ-SÜBVANSñYON 2.095.323 2.319.417 1.995.911 1.711.493 1.948.751 2.124.414 5.784.658 -0,3 -12,5 GSMH 25.279.414 28.048.889 24.352.788 20.879.186 23.285.107 27.129.335 71.293.628 0,9 -8,4 DIì TñCARET (Milyon$) / FOREIGN TRADE (Million USD) DEïñìñM ORANI % CHANGE RATIO DEïñìñM ORANI % CHANGE RATIO 2008 YÜllÜk Annual 2009 YÜllÜk Annual 132.027,2 3.936,7 TarÜm ve Orman Agriculture&Forestry BalÜkçÜlÜk-Fishery 240,3 Madencilik-Mining ñmalat-Manufacturing Diðer-Others 2009 YÜllÜk Annual 2010 Ocak January 2009/2008 YÜllÜk-Annual 2010/2009 YÜllÜk-Annual 201.963,6 140,869,0 11,504,3 -30,3 23,9 6.391,9 4,593,4 458,5 -28,2 32,8 41,1 31,2 2,6 -24,1 23,2 Madencilik-Mining 35.649,7 20,624,6 2,020,5 -42,1 -2,2 ñmalat-Manufacturing 150.252,3 110,972,6 8,567,7 -26,2 30,6 Diðer-Others 9.628,6 4,647,2 454,9 -51,8 46,9 -44,8 160,6 2009/2008 YÜllÜk-Annual 2010/2009 Genel-General 102,138,5 7,864,2 -22,6 -0,3 TarÜm ve Orman Agriculture&Forestry 4,347,5 436,8 10,4 3,5 BalÜkçÜlÜk-Fishery Ocak-January ñHRACAT / EXPORT Genel-General 2008 YÜllÜk Annual 2010 Ocak January 189,0 10,0 -21,4 -65,3 2.155,2 1,682,5 147,2 -21,9 49,9 125.187,2 95,445,4 7,217,8 -23,8 -1,3 507,3 474,1 52,5 -6,5 105,4 ñMALAT SANAYñ KAPASñTE KULLANIM ORANI MANUFACTURING INDUSTRY RATE OF CAPACITY UTILISATION AYLAR ñTñBARñYLE KAPASñTE KULLANIM ORANI % RATE OF CAPACITY UTILISATION BY MONTHS (%) 2007 2008 2009 2010 OCAK-January 75,3 75,4 61,4 67,8 ìUBAT-February 75,8 76,2 60,3 67,8 MART-March 78,0 76,3 59,2 NñSAN-April 79,0 77,5 60,3 MAYIS-May 79,5 77,2 64,2 HAZñRAN-June 79,3 78,8 66,8 TEMMUZ-July 79,8 78,0 67,4 AïUSTOS-August 77,5 78,1 68,2 EYLÜL-September 79,4 75,6 67,5 EKñM-October 79,5 74,3 68,0 KASIM-November 78,7 70,6 69,2 ARALIK-December 77,5 64,1 67,6 2009 2009 2010 TOPLAM ñMALAT SANAYñ- TOTAL MANUFACTURING INDUSTRY 64,1 67,6 60,3 67,8 GÜda Ürünleri ve ñçecek ñmalatÜ- ManufacturÜng Food And Beverage 71,2 69,7 66,7 69,9 Tekstil Ürünleri ñmalatÜ-Textile Products Manufacturing 64,3 71,7 59,4 72,3 Giyim EíyasÜ ñmalatÜ-Garment Manufacturing 69,3 72,5 66,3 72,3 Aðaç ve Aðaç MantarÜ Ürünleri ñmalatÜ-Wood and Wood Fungus Products Manufacturing 65,5 79,1 62,0 75,6 Kimyasal Madde ve Ürünleri-Chemical Substances and Products 58,1 73,3 62,2 71,4 Plastik ve Kauçuk Ürünleri ñmalatÜ-Plastics and Rubber Products Manufacturing 62,0 68,1 59,3 69,2 Ana Metal Sanayi-Base Metal Industry 68,4 73,0 73,7 72,0 Makine ve Teçhizat ñmalatÜ-Machinery and Equipment Manufacturing 61,4 62,2 55,7 64,8 Elektrikli Makine ve CihazlarÜ ñmalatÜ-Manufacturing Electrical Machinery and Devices 73,3 65,9 67,5 64,7 Haberleíme TechizatÜ ve CihazlarÜ ñmlt-Manufacturing Communication Equipments and Devices 67,1 72,6 65,1 70,7 Motorlu Kara TaíÜtÜ, Romörk ve YarÜ Römork ñmalatÜ-Manufacturing Motor Land Vehicle, Trailer and Half Trailer 55,8 62,6 45,5 66,1 Diðer UlaíÜm AraçlarÜnÜn ñmalatÜ-Manufacturing Other Transportation Vehicles 80,6 64,6 69,4 62,2 Mobilya ñmalatÜ-Furniture Manufacturing 59,5 58,2 53,2 59,1 ìubat February -69.936,4 -38,730,5 -3,640,0 ñHRACATIN ñTHALATI KARìILAMA ORANI (%) EXPORT TO IMPORT RATIO (%) 65,4 72,5 68,4 ñHRACAT EXPORT 2008 AralÜk December DIì TñCARET AÇIïI FOREIGN TRADE DEFICIT ÜLKE GRUPLARINA GÖRE DIì TñCARET FOREIGN TRADE BY COUNTRY GROUPS ñKñLñ SEKTÖRLERE GÖRE KAPASñTE KULLANIM ORANI (AðÜrlÜklÜ Ortalama %) RATE OF CAPACITY UTILISATION BY DUAL SECTORS (Weighted Average %) AralÜk December ñTHALAT / IMPORT ìubat February ñTHALAT IMPORT 2009 YÜllÜk Annual 2010 Ocak January 2009 YÜllÜk Annual 2010 Ocak January GENEL TOPLAM-TOTAL 102,138,5 7,864,2 140,869,0 11,504,3 A-AVRUPA BñRLñïñ ÜLKELERñ-EU CONTRIES 46,992,9 3,963,5 56,570,7 4,100,8 B-TÜRKñYE SERBEST BÖLGELERñTURKEY FREE ZONES 1,957,1 150,7 965,4 59,2 C-DñïER ÜLKELEROTHER COUNTRIES 53,188,5 3,750,0 83,333,0 7,344,2 SEÇñLMñì ÜLKE GRUPLARI-SELECTED COUNTRY GROUPS 1-OECD ÜlkeleriOECD Countries 54,235,4 4,401,9 75,120,4 5,452,1 2-EFTA ÜlkeleriEFTA Countries 4,327,1 172,2 2,780,4 192,9 3-Karadeniz Ekonomik ñíbirliðiBlacksea Economic Cooperation 12,314,9 919,2 28,565,8 2,614,2 4-Ekonomik ñí Birliði TeíkilatÜOrganization of Economic Cooperation 5,944,0 463,8 6,741,8 756,4 5-BaðÜmsÜz Devletler TopluluðuCommonwealth of Independet States 8,741,1 609,5 26,043,9 2,477,1 6-Türk CumhuriyetleriTurkic Republics 3,396,0 212,2 2,605,1 262,2 7-ñslam KonferansÜ TeíkilatÜOrganization of Islamic Conference 28,664,2 2,084,7 17,702,3 1,699,5 PARASAL GÖSTERGELER / MONATERY INDICATORS DEïñìñM-CHANGE (%) TEDAVÜLDEKñ BANKNOT (Bin TL) NOTES IN CIRCULATION (000 TL) 28.12.2007 26.12.2008 31.12.2009 12.03.2010 2009/2008 YÜllÜk-Annual 2010/2009 YÜl Sonuna G.Year End CARñ-CURRENT 27,943,811 32,724,753 38,340,278 39,619,683 17,2 3,3 REEL-REAL 2,418,025 2,625,384 2,961,734 2,943,617 12,8 -0,6 DEïñìñM-CHANGE (%) BRÜT REZERV (Milyon $) GROSS RESERVIES (Million USD) CARñ-CURRENT Toplam-Total 28.12.2007 26.12.2008 31.12.2009 12.03.2010 2009/2008 YÜllÜk-Annual 2010/2009 YÜl Sonuna G.Year End 74,027 73,345 75,849 72,754 3,4 -4,1 - AltÜn Mevcudu / Gold Stock 2,764 3,271 4,286 4,260 31,0 -0,6 - Döviz VarlÜklarÜ / Forex Assets 71,263 70,074 71,563 68,494 2,1 -4,3 REEL-REAL Toplam-Total 6,406 5,884 5,859 5,405 -0,4 -7,7 - AltÜn Mevcudu / Gold Stock 239 262 331 317 26,2 -4,4 - Döviz VarlÜklarÜ / Forex Assets 6,167 5,622 5,528 5,089 -1,7 -7,9 DEïñìñM-CHANGE (%) KREDñ STOKU (Bin TL) CREDIT STOCK (000 TL) 26.12.2008 31.12.2009 06.03.2009 05.03.2010 2009/2008 YÜllÜk-Annual 2010/2009 YÜllÜk-Annual - CARñ / CURRENT 278,395,523 305,478,312 273,105,826 318,402,901 9,7 -10,6 - REEL / REAL 24,090,029 24,507,376 22,019,137 23,656,328 1,7 -10,2 MERKEZñ BÜTÇE GERÇEKLEìMELER (Milyon TL) CENTRAL BUDGET REALIZATIONS (Million TL) 2008 YÜllÜk-Annual 2009 YÜllÜk-Annual 2009 Ocak-ìubat 2010 Ocak-ìubat January-February January-February Denge / Balance -17,432 -52,215 -10,359 -5,392 199,5 -47,9 Gelir / Income 209,598 215,060 34,245 39,544 2,6 15,5 Harcamalar / ExpendÜtures 227,031 267,275 44,604 44,936 17,7 0,7 2009/2008 YÜllÜk-Annual 2010/2009 Ocak-ìubat January-February KAMU KESñMñ / PUBLIC SECTOR VERGñ GELñRLERñ (Gelirden AlÜnan-Milyon TL) TAX INCOME (Collected from Income-Million TL) 2009 YÜllÜk-Annual January-February January-February January-February 6,657 5,961 -10,5 Kurumlar Vergisi / Corporate Tax 18.023 Gelir Vergisi / Income Tax Kurumlar Vergisi / Corporate Tax - Deðer / Value - Deðer / Value 2010/2009 Ocak-ìubat 38,445 REEL-REAL ñÇ BORÇ STOKU (Milyon $) DOMESTIC DEBTS STOCK (Million USD) 2010 Ocak-ìubat Gelir Vergisi / Income Tax CARñ-CURRENT DIì BORÇ STOKU (Milyon $) FOREIGN DEBTS STOCK (Million USD) 2009 Ocak-ìubat 3,738 4,345 16,2 2.970 537 443 -17,5 1.392 301 323 7,1 2008/2007 YÜllÜk-Annual 2009/2008 YÜl Sonuna G.- Year End 2006 AralÜk-December 2007 AralÜk-December 2008 AralÜk-December 2009 Eylül-September 207.593 249.426 278.302 273.454 2007 AralÜk-December 2008 AralÜk-December 2009 AralÜk-December 2010 Ocak-January 255.310 274.827 330.005 339,434 11,6 2009/2008 YÜllÜk-Annual 20,1 -1,7 2010/2009 YÜl Sonuna G.- Year End 2,9 ñTO ENFLASYON ORANLARI / RATES OF INFLATION BY ICOC ñSTANBUL ÜCRETLñLER GEÇñNME ENDEKSñ COST OF LIVING INDEX FOR WAGE EARNERS IN ISTANBUL 1995=100 2009 Mart-March 2010 ìubat-February 2010 Mart-March BñR ÖNCEKñ AYA GÖRE DEïñìñM % CHANGE PER PREVIOUS MONTH % 1,24 0,38 1,01 BñR ÖNCEKñ YIL SONUNA GÖRE DEïñìñM % CHANGE PER PREVIOUS YEAREND % 1,96 2,98 BñR ÖNCEKñ YILIN AYNI AYINA GÖRE DEïñìñM % CHANGE PER SAME MONTH OF PREVIOUS YEAR % 9,34 12 AYLIK ORTALAMA DEïñìñM % AVARAGE CHANGE IN 12 MONTHS % 12,30 TOPTAN EìYA FñYAT ENDEKSñ WHOLESALE PRICE INDEX 1963=100 2009 Mart-March 2010 ìubat-February 2010 Mart-March 0,65 1,62 1,48 4,03 0,15 3,97 5,51 12,27 12,01 3,27 8,52 9,41 8,71 8,94 10,34 1,59 2,10 ADRESLER-ADDRESSES TURKISH TRADE MISSION ABROAD ALMATI Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Tole Bi 29 ALMATI REPUBLIC OF KAZAKHSTAN Tel : 00-3272 / 93 00 22 Fax : 00-3272 / 93 00 26 E-mail : [email protected] AMMAN BUENOS AIRES Embajada de Turquia Officina de Consejeria Comercio 11de Septiembre 1382, 1426 BUENOS AIRES / ARGENTINA Tel : 00 54- 11 / 47 87 12 45 Fax : 00 54- 11 / 47 87 12 48 E-mail : [email protected] BUCHAREST Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor P.O Box 2062 11181 AMMAN / JORDAN Tel : 00 962-6 / 465 08 15 00 962-6 / 464 12 51 / 2 Fax : 00 962-6 / 464 25 07 E-mail : [email protected] Ambassade de Turquie Bureau du Conseiller Commercial Bd. Magheru No: 24, et 4, apt. 27 Sector 1 BUCHAREST / ROMANIA Tel : 00 40- 1 / 650 77 14 Fax : 00 40- 1 / 211 22 23 E-mail : [email protected] ASHGABAT Mission Permanente de Turquie Aupres d’Organisation Commerciale Mondiale ICC Route de Pre-Bois 20 Case Postale 1837 1215 GENEVE 15 / SUISSE Tel : 00 41- 22 / 791 70 10 Fax : 00 41- 22 / 791 70 20 E-mail : [email protected] Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Shevchenko, 9 ASHGABAT REPUBLñC OF TURKMENñSTAN Tel : 00 993-12 / 35 41 18 Fax : 00 993-12 / 51 15 42 E-mail : [email protected] ATHENS Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 26, Righilis Str. 10674 ATHENS / GREECE Tel : 00 30210 / 722 22 96 Fax : 00 30210 / 724 29 48 E-mail : [email protected] BAGHDAD Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Hay El-Sadoon, Mahalla 101 Zukak 18.56/ 1 BAGHDAT / IRAQ Tel : 00 96 41 / 718 65 70 00 96 41 / 719 44 19 Fax : 00 96 41 / 718 02 05 BAKU Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 28 May Küçesi No:2/4 BAKU / AZERBAIJAN Tel : 00 99- 412 / 98 96 19 Fax : 00 99- 412 / 98 87 74 E-mail : [email protected] BERLIN Turkische Botschaft Handelsabteilung Rungestr. 9 D-10179 BERLIN / DEUTSCHLAND Tel : 00 49-30 / 278 98 055 Fax : 00 49-30 / 278 98 040 E-mail : [email protected] BERNE Ambassade de Turquie Bureau du Conseiller Commercial Lombachweg, 33 3006 BERNE / SUISSE Tel : 00 41 – 31 / 351 43 75 Fax : 00 41 – 31 / 351 43 55 E-mail : [email protected] BEIRUT Turkish Embassy Riad El Solh Str. Abdel Razzak Bldg. 1st Flor Beirut Central District / LEBANON Tel : (961-1) 991.981 Fax : (961-1) 991.982 E-mail : [email protected] BRUSSELS- EU DelegationPermanente de Turquie Aupres de I’UE 4, rue Montoyer 1000 BRUXELLES / BELGIQUE Tel : 00 32- 2 / 513 72 12 Fax : 00 32-2 / 511 16 41 E-mail : [email protected] BRUSSELS Ambassade de Turque Bureau du Conseiller Commercial 4, rue Montoyer 1000 BRUXELLES / BELGIQUE Tel : 00 32- 2 / 514 29 78 00 32- 2 / 513 94 28 Fax : 00 32- 2 / 514 45 63 E-mail : [email protected] BUDAPEST Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Török Kereskedelmi Tanacsos Andrassy ut 123 H- 1062 BUDAPEST / HUNGARY Tel : 00 36- 1 / 344 58 96 Fax : 00 36-1 / 344 58 96 E-mail : [email protected] -96- GENEVE- DTÖ ALGERIA Ambassade de Turquie Bureau du Conseiller Commercial 15, Avenue Des Freres Oughlis El- Mouradia ALGER / ALGERIE Tel : 00 213- 21 / 69 94 06 Fax : 00 213- 21 / 69 94 23 E-mail : [email protected] JEDDAH KIEV Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 18, Arsenalna Str. 01901 KIEV / REPUBLIC OF UKRAINE Tel : Fax : E-mail : 00 380- 44 / 294 83 17 00 380- 44 / 295 24 16 [email protected] COPENHAGEN Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Borgergade 42, DK- 1300 COPENHAGEN / DENMARK Tel : 00 45- 33 / 12 29 20 Fax : 00 45- 33 / 14 63 46 E-mail : [email protected] KUALA LUMPUR Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 118, Jalan U Thant 5500 KUALA LUMPUR / MALAYSIA Tel : 00 603 / 4257 21 14 Fax : 00 603 / 4257 57 30 E-mail : [email protected] KUWAIT Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor P.O. Box. 24517 Safat 13106 / KUWAIT Tel : 00 965 / 256 06 58 Fax : 00 965 / 256 06 73 E-mail : [email protected] HAGUE Turkish Consualate General Office of the Commercial Attache P.O.Box: 2338 JEDDAH 21451 / SAUDI ARABIA Tel : 00 966- 2 / 665 48 71 00 966- 2 / 665 51 10 Fax : 00 966-2 / 665 43 11 E-mail : [email protected] Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Jan Evertstraat 15, 2514 BS Lahey Den Haag / HOLLAND Tel : 00 31- 70 / 362 35 76 Fax : 00 31- 70 / 362 43 32 E-mail : [email protected] DUBLIN LEFKOìA Turkish Consulate General Office of the Commercial Counsellor 11, Clyde Road, Ballsbridge, DUBLIN 4 / IRELAND Tel : 00 353- 1 / 668 18 37 Fax : 00 353-1 / 668 17 91 E-mail : [email protected] Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Bedrettin Demirel Caddesi LEFKOìA/ KKTC Tel : 00 392 / 228 89 84 Fax : 00 392 / 227 27 56 E-mail : [email protected] DÜSELDORF LONDON Türkisches Generalkonsulat Handelsabteilung Decilien Allee 41 40474 DÜSSELDORF / GERMANY Tel : 0049- 211 / 45 47 851 0049- 211 / 45 30 804 Fax : 0049- 211 / 45 30 805 E-mail : [email protected] Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 43 Belgrave Square LONDON SW1X 8PA / UNñTED KINGDOM Tel : 00 44- 20 / 7235 49 91 Fax : 00 44- 20 / 7235 22 07 E-mail : [email protected] HAMBURG MADRID Türkisches Generalkonsulat Buro des Handelsrats Mittelweg 13, Etage 3 20148 HAMBURG / DEUTSCHLAND Tel : 00 49 40 / 44 44 66 Fax : 00 49 40 / 44 01 47 E-mail : [email protected] Embajada Turquai Officina de Consejero Commercio Rafael Calvo, 18 / 2 28010 MADRID / SPAIN Tel : 00 34- 91 / 310 49 99 Fax : 00 34- 91 / 308 25 51 E-mail : [email protected] HELSINKI MELBOURNE Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Mechelininkatu 28 A a 4 SF- 00100 HELSINKI / FINLAND Tel : 00 358- 9 / 44 44 10 00 358- 9 / 44 88 11 Fax : 00 358- 9 / 44 44 92 E-mail : [email protected] Turkish Consulate General Office of the Commercial Attache 24, Albert Road South Melbourne VIC 3205 MELBOURNE / AUSTRALIA Tel : 00 613 / 96 82 54 48 Fax : 00 613 / 96 82 54 49 E-mail : [email protected] HONG-KONG Consualato Generale di Turchia Ufficio Commerciale Via Cesare Battisti, 8 20122 MILANO / ITALY Tel : 00 39- 0- 2 / 545 68 32 Fax : 00 39-0- 2 / 545 63 25 E-mail : [email protected] Turkish Consualate General Office of the Commercial Attache Room 301, 3/F Sino Plaza 255 – 257 Gloucester Road Causeway Bay- HONG KONG PEOPLE’S REPUBLIC OF CHINA Tel : 00 92 51 / 257 32 850 Fax : 00 92 51 / 289 36 620 E-mail : [email protected] ISLAMABAD Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Atatürk Avanue House Number 58 G 6/3 ISLAMABAD / PAKñSTAN Tel : 00 92 51 / 282 91 23 00 92 51 / 227 87 48 Fax : 00 92 51 / 282 93 63 E-mail : [email protected] CAIRO Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 25, El Falaki Street Bab El Louk CAIRO / EGYPT Tel : 00 202- 792 22 53 Fax : 00 202- 794 36 11 E-mail : [email protected] MILAN MOSCOW Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 7, Rostosvskiy Per. D 12 MOSCOW 119121 RUSSIAN FEDERATION Tel : 00 7- 095 / 246 29 89 00 7- 095 / 246 39 89 Fax : 00 7- 095 / 246 49 89 E-mail : [email protected] NEW YORK Turkish Consulate General Office of the Commercial Attache 821 United Nations Plaza, 4 th Floor NEW YORK, N.Y. 10017 U.S.A Tel : 00 1- 212 / 687 15 30- 31 Fax : 00 1- 212 / 687 20 78 E-mail : [email protected] OTTOWA Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 197 Wurtemburg St. Ottowa, Ontorio K1 N 8L9 OTTOWA / CANADA Tel : 00 1- 613 / 789 20 90 Fax : 00 1- 613 / 789 23 06 E-mail : [email protected] PARIS Ambassade de Turquie Bureau du Conseiller Commercial 16, Avenue de Lamballe 75016 PARIS / FRANCE Tel : 00 33- 1 / 45 25 29 63 Fax : 00 33- 1 / 45 24 27 14 E-mail : [email protected] PARIS – OECD Delegation Permanente de Turquie Aupres de I’OCDE 9, rue Alfred Dehodencq 75016 PARIS / FRANCE Tel : 00 33- 1 / 42 88 50 02 Fax : 00 33- 1 / 42 27 28 24 E-mail : [email protected] BEIJING Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Dong Wu Jie, 9 Sun Li Tun, 100600 Beijing PEOPLE’S REPUBLIC OF CHINA Tel : 00 86- 10 / 65 32 38 46 Fax : 00 86- 10 / 65 32 32 68 E-mail : [email protected] PRAGUE Ambassade de Turquie Bureau du Conseiller Commercial Pevnostni 3, 16200 PRAGUE 6 /CZECH REPUBLIC Tel : 00 420- 2 / 24 31 19 44 Fax : 00 420- 2 / 24 31 19 43 E-mail : [email protected] PRETORIA Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor P.O. Box. 56104 Arcadia 0007 PRETORIA / REPUBLIC OF SOUTH AFRICA Tel : 00 27- 12 / 342 60 51 Fax : 00 27- 12 / 342 60 58 E-mail : [email protected] ROME Ambasciata di Turchia Ufficio Commerciale Viale Pasteur 77/8, 00144, ROMA / ITALY Tel : 00 390- 6 / 592 51 17 00 390- 6 / 592 23 34 Fax : 00 390- 6 / 591 79 84 E-mail : dtrÜ[email protected] SARAJEVO Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Ulica Skenderija 4, 71000 SARAJEVO-BIH REPUBLIC OF BOSNIA – HERZEGOVINA Tel : 00 387- 33 / 66 59 88 Fax : 00 387- 33 / 20 85 62 E-mail : [email protected] SEOUL Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Vivien Corporation Building 4 tb Eloor 4-52 Subinggo-dong Yongsan-ku SEOUL / REPUBLIC OF KOREA Tel : 00 82-2 / 794 13 82 Fax : 00 82- 2 / 796 21 77 E-mail : [email protected] SYDNEY Turkish Consulate General Office of the Commercial Attache 66, Ocean Street Woollahra NSW 2025 SYDNEY / AUSTRALIA Tel : 00 61- 2 / 93 27 66 39 Fax : 00 61- 2 / 93 62 47 30 E-mail : [email protected] SINGAPORE Embassy of the Republic of Turkey Office of the Commercial Counsellor 2, Shenton Way 10-03, SINGAPORE Tel : 00 65 6533 33 85 Fax : 00 65 6533 33 82 E-mail : [email protected] SOFIA DAMASCUS Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor P.O. Box: 3995 DAMASCUS / SYRIA Tel : 00 963- 11 / 333 31 42 Fax : 00 963- 11 / 331 49 65 SHANGAI Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor No: 1375 Huai Hai Road (M) QI HUA TOWER-13A 200031 SHANGAI / CHINA Tel : 00 86- 21 / 64 37 83 02 Fax : 00 86- 21 / 64 33 02 21 E-mail : [email protected] TEHRAN Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Ferdowsi Ave. 314 TEHRAN / IRAN Tel : 00 98- 21 / 391 35 92 00 98- 21 / 392 62 46 Fax : 00 98-21 / 392 49 52 E-mail : [email protected] TASHKENT Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Gogol Kucesi No: 87, TASHKENT / REPUBLIC OF UZBEKñSTAN Tel : 00 99- 871 / 133 29 19 Fax : 00 99- 871 / 133 29 19 E-mail : [email protected] TEL AVIV Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 202 Hayarkon Street, 63405 TEL AVIV / ISRAEL Tel : 00 972- 3 / 524 09 05 Fax : 00 972- 3 / 523 61 98 E-mail : [email protected] TñFLñS Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 61, Agmashenebeli Ave., 3 Floor TñFLñS / GEORGIA Tel : 00- 99532 / 92 37 74 00- 99532 / 92 37 75 Fax : 00- 99532 / 93 9117 E-mail : [email protected] TOKYO Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 2- 33- 6 Jingumae, Shibuya-ku, TOKYO 150 / JAPAN Tel : 00 81- 3 / 34 70 67 23 00 81- 3 / 34 70 51 31 Fax : 00 81- 3 / 34 70 62 80 E-mail : [email protected] TUNUSIA Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 3, Rue Ibn EL Jazzar EL Menzar 4 1004 TUNIS / TUNISIE Tel : 00 216- 1 / 75 32 12 00 216- 1 / 75 25 06 Fax : 00 216- 1 / 76 69 88 E-mail : dttun@amb_turquie.intl.tn WARSAW Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Ul Malczewskiego 32, Mokotow 02-622 WARSAW / POLAND Tel : 00 48- 22 / 646 43 21 00 48- 22 / 646 14 08 Fax : 00 48- 22 / 646 34 47 E-mail : [email protected] VIENNA Turkische Botschaft Büro des Handelsrats Gottfried – Kellergasse 2/12, A-1030 WIEN / AUSTRIA Tel : 00 43- 1 / 713 13 58 00 43- 1 / 712 43 82 Fax : 00 43- 1 / 713 13 58 75 00 43-1 / 712 43 82 75 E-mail : [email protected] WASHINGTON Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 80, Vasil Levski Blvd. 1000 SOFIA / BULGARIA Tel : 00 359- 2 / 981 82 22 Fax : 00 359- 2 / 981 61 65 E-mail : [email protected] Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 2525 Massachusetts Avenue, N.W. WASHINGTON D.C. 20008 / U.S.A. Tel : 00 1- 202 / 612- 6780/81 Fax : 00 1- 202 / 238- 0629 E-mail : [email protected] STOCKHOLM NEW DELHI Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor Karlavagen 56, 11449 STOCKHOLM / SWEDEN Tel : 00 46- 8 / 661 64 83 Fax : 00 46- 8 / 666 96 25 E-mail : [email protected] Turkish Embassy Office of the Commercial Counsellor 50-N, Nyaya Marg, Chanalyapuri, NEW DELHI / INDIA Tel : 00 91 11 / 688 90 53 Fax : 00 91 11 / 688 92 36 E-mail : [email protected] ñTOVñZYON NñSAN/APRIL 2010
Similar documents
here - TICA
Updated 09/7/2016: The following is a current list of TICA registered cattery names organized alphabetically. This list is furnished to minimize the rejection of cattery names due to duplicates. 00...
More information