Şan hali, kuş misali - TRAKUS Türkiye`nin Anonim Kuşları
Transcription
Şan hali, kuş misali - TRAKUS Türkiye`nin Anonim Kuşları
şef: Arda Ardaşes Agoşyan “Şan hali, kuş misali” ÇOKSESLĠ KORO MÜZĠĞĠNDE KUġLAR 13 Haziran 2008 Cuma, Saat 20:00 Ġstanbul Fransız Kültür Merkezi Konser Salonu Ġstiklal Caddesi No. 4 Taksim Ģef: Arda ArdaĢes AgoĢyan Soprano Alto Tenor Bas Neslihan Akbulut Kimberley Bowen Canan Buran Yıkar Buğra Giritlioğlu Bilun Gürpınar Becker Pınar Maytalman Mehmet KılbaĢ Mert Yılmaz Onur Yılmaz Ekrem Eddy Güzeldere Enis Turhan Korhan Yıkar TeĢekkürler: Sponsorlarımız Sn. Ayla Emeksiz ile Sn. Aylin Emeksiz’e; bizi sponsorlarımıza yönlendiren Canan Orhun’a; Fransız Kültür Merkezi’ne; bize prova mekanı sağlayan Ġstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Yönetim Kurulu üyeleri ile ĠTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müdürü Lale Berköz’e; bu konserin gerçekleĢmesindeki katkılarından dolayı minnettarız. Ayrıca, karikatüristimiz Ali Giritlioğlu ile kuĢ çizerlerimiz Ömer Giritlioğlu, Fanny Knaus ve Amelie Knaus’a; Fransızca çeviriler konusunda fikir danıĢtığımız Pınar Maytalman, Isabelle Verdier, Gözde Bayaz, Mete Habip ve Ahmet Altınel’e; sunumumuzda fotoğraflarını kullanmamıza izin verme inceliğini gösteren, tamamına yakını www.trakus.org üyesi fotoğrafçı arkadaĢlarımıza; sunum için seçtiğimiz fotoğraf ve ses dosyalarını bilgisayar ortamında birleĢtiren Özlem Karacasu’ya ve burada isimlerini sayamadığımız diğer tüm emeği geçenlere katkılarından dolayı sonsuz teĢekkürler. ARDA ARDAŞES AGOŞYAN (şef) 1977’de Ġstanbul’da doğdu. Ġlk müzik derslerini 4 yaĢındayken babası Harutyun AgoĢyan’dan aldı. Daha sonra Prof. Jirayr Arslanyan’la piyano, solfej, armoni ve form bilgisi çalıĢtı. 1994 yılında Ġstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kontrbas Bölümü’ne girdi. Pınar Baltacıgil, Mustafa Perin ve Ġbrahim Tunca ile kontrbas; Selçuk Uraz’la piyano; Yrd. Doç. Dr. Mine Mucur’la solfej ve armoni; Prof. Emel Çelebioğlu ile form bilgisi; Mete Sakpınar ve Selman Ada ile kompozisyon çalıĢtı. Kontrbas çalıĢmalarını 1999 yılından beri Prof. Tahir Sümer ile sürdüren Arda ArdaĢes AgoĢyan, Ġstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kontrbas Bölümü’nden 2002 yılında sınıf atlayarak mezun oldu. Halen Prof. Tahir Sümer’le doktora çalıĢmalarına devam eden AgoĢyan, aynı zamanda Ġstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda AraĢtırma Görevlisi olarak çalıĢmaktadır. Akbank Oda Orkestrası daimi üyeliğinin yanı sıra, Cemal ReĢit Rey Senfoni Orkestrası, Enka Sinfonietta ve Ġstanbul Oda Orkestrası gibi orkestralarda Kontrbas Grup ġefi olarak görev almıĢtır. Oda müziği çalıĢmalarını ―Opera Kuartet‖ grubuyla devam ettirmekte olan sanatçı, solist olarak da çalıĢmalarını sürdürmektedir. 2002 yılında Stefan Fraas yönetimindeki Bursa Bölge Senfoni Orkestrası eĢliğinde, Sergey Koussevitzky’nin kontrbas konçertosunu ve N. Rimsky Korsakov’un ―Arının uçuĢu‖ adlı eserini kendi düzenlemesiyle seslendirmiĢtir. 22 Aralık 2005 tarihinde Maçka Maden Fakültesi Mustafa Kemal Anfisi’nde kendi bestelerinden oluĢan bir konser veren AgoĢyan, söz konusu konserde ünlü keman virtüözü Prof. Cihat AĢkın’la aynı sahneyi paylaĢmıĢtır. AgoĢyan’ın Prof. AĢkın’a ithaf ettiği keman konçertosunun dünya prömiyeri 2007 yılında, Hakan ġensoy yönetimindeki Ġstanbul Oda Orkestrası eĢliğinde gerçekleĢmiĢtir. Kontrbas ve kompozisyon çalıĢmalarının yanı sıra, KorĠst’in Ģefliğini sürdürmektedir. Eserlerinden bazıları: Trompet için Konçertino (2002), ―Mass‖ Kuartet (2005), Yaylı Kentet (2005), Viyola Sonatı (2006), Keman Konçertosu (2006), Buzuki Konçertosu (2006), Flüt Konçertosu (2006), ―Son Çizgi‖ Bale müziği (2007), Korno Konçertosu (2007). Korİst 2005 Kasım’ında, Ġstanbul’un farklı korolarından tanıĢan bir grup idealist, eĢliksiz koro repertuarının baĢyapıtlarından Frank Martin’in Çift Koro için Missa’sını seslendirmek üzere bir araya geldiler. Sonradan KorĠst adını alacak koro, Erdem Çöloğlu Ģefliğinde, eserin tamamının değilse de, Credo baĢlıklı 3. bölümünün Türkiye ilk seslendiriliĢini gerçekleĢtirmeyi baĢardı. Kadrosuna kattığı yeni üyelerle Eylül 2007’den bu yana Arda ArdaĢes AgoĢyan yönetiminde hazırlanmakta olduğu ―KUġLAR‖ programında KorĠst, sizlere 15.-21. yy.’ları kapsayan geniĢ bir yelpazede, sekiz farklı dilde, farklı kuĢ türlerini konu alan eserler sunuyor. Hüzünlü parçaların yanı sıra eĢsiz kuĢ taklitlerinin yer aldığı eğlenceli parçalardan oluĢan konserimizden kuĢ gibi hafiflemiĢ çıkacağınızı umuyoruz! 2008-2009 döneminde üye sayısını artırmayı hedefleyen koromuzla irtibata geçmek isteyen deneyimli koristler, yapım aşamasındaki websayfamızda bulunan iletişim bilgilerimiz kanalıyla bize ulaşabilirler: http://www.korist.org Program The silver swan…………………………………………………………………..Orlando Gibbons (1583–1625) Il bianco e dolce cigno……………………………………………………………..Jacob Arcadelt (1505?–1568) Va rossignol…………………………………………………………………….Clément Janequin (1485?–1558) Die Nachtigall……………………………………………………...Felix Mendelssohn Bartholdy (1809–1847) Sunayı da deli gönül sunayı……………………….....................Türkü—düzenleme: Arda ArdaĢes AgoĢyan solo: Enis Turhan El rossinyol…………………………………………….Katalan halk Ģarkısı—düzenleme: Antoni Pérez Moya ¡Cucu, cucu! …………………………………………………………………….Juan del Encina (1468?– 1530?) Dainty fine bird…………………………………………………………………..Orlando Gibbons (1583–1625) Of all the birds that I do know…………………………………………………...John Bartlet (ün. 1606–1610) Un cygne…………………………………………………………………………...Paul Hindemith (1895–1963) Le chant des oyseaulx…………………………………………………………Clément Janequin (1485?–1558) ~ ARA ~ (10 dakika) Solo gitar için ―Turna fantazisi‖……………………………………………...Grégoire Brayssing (1520-1580) gitar: Onur Yılmaz Der Falke………………………………………………………………………….Johannes Brahms (1833–1897) Trois beaux oiseaux du paradis……………………………………………………Maurice Ravel (1875–1937) sololar: Kimberley Bowen, Pınar Maytalman, Mehmet KılbaĢ, Ekrem Eddy Güzeldere Like as the culver on the barèd bough…………………………………………...Halsey Stevens (1908–1989) Le chant de l'alouette………………………………………………………….Clément Janequin (1485?–1558) The blue bird………………………………………….…………………Charles Villiers Stanford (1853–1924) Gakawi yrcu (Gakavi yerkı)…………………………………………………………...Gomidas (1869–1935) düzenleme: Arda ArdaĢes AgoĢyan Bülbülüm altın kafeste……………………………………………..Türkü—düzenleme: Nevit Kodallı (1924–) La paloma……………………………………………………………………..Sebastián de Yradier (1809–1865) düzenleme: Manuel Massotti Littel The silver swan (Orlando Gibbons) Sîmin kuğu The silver swan, who living had no note, When death approached, unlocked her silent throat. Ömrü hayatında ötmemiĢ sîmin kuğu, Eceli gelince sessizliğini bozmuĢ. Leaning her breast against the reedy shore, Thus sung her first and last, and sung no more: Yaslayıp göğsünü kıyıdaki sazlara Ġlk ve son Ģarkısını okumuĢ ve susmuĢ: ―Farewell, all joys! O death, come close mine eyes! More geese than swans now live, more fools than wise.‖ ―Elveda saadet! Gel ölüm, yum gözlerimi! ġimdi kaz çok, kuğu az; ahmak çok, bilge az.‖ Il bianco e dolce cigno (Jacob Arcadelt) Tatlı beyaz kuğu Il bianco e dolce cigno Cantando more, ed io Piangendo giung’ al fin del viver mio. Stran’ e diversa sorte, Ch’ei more sconsolato, Ed io moro beato. Morte che nel morire M’empie di gioia tutt’ e di desire; Se nel morir’ altro dolor non sento, Di mille mort’ il di sarei contento. ġarkı söylüyor tatlı beyaz kuğu, Son nefesiyle; Bense ağlıyorum, Ererken hayatım nihayete. Ne tuhaf ve farklı kaderimiz: Ben bahtiyar ölüyorum, o tesellisiz. Bir sevinç, bir arzu kaplıyor içimi; Ölüm denilen bir lütuf sanki. Yoksa ecelde bundan baĢka çekilen cefa Razıyım, hazırım ölmeye günde bin defa Va rossignol (Clément Janequin) Git bülbül Va rossignol, amoureux messagier Va faire ouyr a ma seule maistresse Ton chant joyeulx pour elle soulager Meslé d’amour et d’ung peu de tristesse. Qu’est-ce Magdaleyne m’amye Qu’est-ce que de tant aymer Qu’en dictes vous Magdaleyne jolye? Venez, venez vostre amy conforter Accourez tost, plus ne fault sejourner, Il vous attend, prenez vers luy l’adresse. O grant beaulté, de toutes, le mirouer, Gardez vous bien que par vous l’amour ne cesse. AĢk habercisi bülbül, var git, Git bir tanemi teskine, AĢk ve az da hüzün dolu ġen ötüĢünle. Bu nasıl sevgi Madlen, canım, Neden böylesine sevmek, niye? Ne diyorsun güzel Madlen? Tez yetiĢ, bekletmeden. Gel, yolunu gözleyen Dostunu teselliye. Ey tüm güzelliklerin aynası, Dikkat et, bitmesin bu aĢk senin elinle Die Nachtigall (Felix Mendelssohn Bartholdy) Bülbül Die Nachtigall, sie war entfernt der Frühling lockt sie wieder; was neues hat sie nicht gelernt, singt alte liebe Lieder. dönmüĢ bülbül uzaklardan bahar çağırdığı an öğrenmemiĢ yeni nağme hep o eski terane çeviri: Buğra Giritlioğlu çeviri: Buğra Giritlioğlu çeviri: Buğra Giritlioğlu çeviri: Buğra Giritlioğlu Sunayı da deli gönül sunayı (düzenleme: A. AgoĢyan) Sunayı da deli gönül sunayı Ben yoluna terk eyledim sılayı Armağan gönderdim telli turnayı Ġner gider bir gözleri sürmeli Sabahtan uğradım yarin yurduna Dayanamam firkatine derdine Yıkılası karlı dağın ardına AĢar gider bir gözleri sürmeli AteĢ yanmayınca duman mı tüter Ak gerdan üstünde çimen mi biter Vakti gelmeyince bülbül mü öter Öter gider bir gözleri sürmeli Karac’oğlan kapınıza kul gibi Gönül küsüverse ince kıl gibi Seherde açılmıĢ gonca gül gibi Kokar gider bir gözleri sürmeli El rossinyol (düzenleme: Antoni Pérez Moya) Bülbül Rossinyol, que vas a França, Encomana’m a la mare, D’un bell boscatge, rossinyol, d’un vol. Bülbül, Fransa’ya gitmiĢken, Anneme selamımı götür, Güzel ağzınla bülbül, bir çırpıda. Encomane’m a la mare, rossinyol, I a mon pare no pas gaire, D’un bell boscatge, rossinyol, d’un vol. Anneme selamımı götür bülbül, Babamaysa hiçbir Ģey, Güzel ağzınla bülbül, bir çırpıda. Perquè m’ha mal maridada, rossinyol, A un pastor me n’ha dada, D’un bell boscatge, rossinyol, d’un vol. Çünkü babam beni kötü everdi bülbül, Beni bir çobana verdi, Güzel ağzınla bülbül, bir çırpıda. Que em fa guardar la ramada, rossinyol, He perduda l’esquellada, D’un bell boscatge, rossinyol, d’un vol. O çoban beni sürülere bekçi etti bülbül, Ve ben sürünün çanını kaybettim, Güzel ağzınla bülbül, bir çırpıda. Jo t’he de donar per paga, rossinyol, Un pet’o i una abraçada, D’un bell boscatge, rossinyol, d’un vol. Sana borcumu ödemeliyim bülbül, Bir öpücük ve kucaklamayla, Güzel ağzınla bülbül, bir çırpıda. çeviri: Fatma Sinem Eryılmaz ¡Cucu, cucu! (Juan del Encina) Guguk, guguk! ¡Cucu, cucu! Guarda no lo seas tú. Guguk, guguk! Dikkat et, sana olmasın. Compadre debes saber, que la más buena mujer, rabia siempre por hoder, harta bien la tuya tú. ArkadaĢ, bil ki, kadınların en iyisi bile kırıĢtırmak için kıvranır; sen seninkini iyi doyur. Compadre has de guardar, para nunca encornudar, si tu mujer sale á mear, sal junto con ella tú. ArkadaĢ, boynuzlanmamak için dikkat etmelisin; karın iĢemeye çıkarsa sen de onunla çıkmalısın. Dainty fine bird (Orlando Gibbons) Küçük narin kuş Dainty fine bird that art encaged there, Alas, how like thine and my fortunes are. Both prisoners be; and both singing, thus Strive to please her that hath imprisoned us. Only thus we differ, thou and I, Thou liv’st singing, but I singing die. Kafese hapsolmuĢ küçük narin kuĢ, Kaderimiz ne benzeĢir seninle. Ġki mahpus, Ģakır dururuz, Hapsedeni mest edesiye. ġundan ibarettir farkımız: ġakıdıkça sen yaĢarsın; heyhat ölürüm bense. Of all the birds that I do know (John Bartlet) Bildiğim kuşlar arasında Of all the birds that I do know, Philip my sparrow hath no peer. For sit she high, or sit she low, Be she far off, or be she near, There is no bird so fair, so fine, Nor yet so fresh as this of mine; Bildiğim kuĢlar arasında Yoktur serçem Phipp’in eĢi Kah yukarı, kah aĢağı, Kah uzakta, kah yakında, Odur kuĢların narini, Tüm kuĢların en cevvali; For when she once hath felt the fit, Philip will cry still: yet, yet, yet, yet… Girdi mi havaya hele, BaĢlar ötmeye: cik, cik, cik, cik... Come in a morning merrily When Philip hath been lately fed; Or in an evening soberly When Philip list to go to bed, It is a heav’n to hear my Phipp, How she can chirp with merry lip; NeĢeyle gelin bir sabah, KalkmıĢken Philip yemekten; Ya da akĢam, ağırbaĢlı, Serçem tam yatacak iken. Cıvıltısıyla coĢarım, Ne Ģen ötüĢü, ĢaĢarım; çeviri: Fatma Sinem Eryılmaz çeviri: Buğra Giritlioğlu She never wanders far abroad, But is at home when I do call; If I command she lays on load With lips, with teeth, with tongue and all. She chants, she chirps, she makes such cheer, That I believe she hath no peer. Gitmez asla uzaklara, Çağırdım mı hemen burada; Ben emretsem döver bile, Dil, dudak ve diĢleriyle. NeĢe saçar, Ģakır Phipp’im, EĢsiz o, bu benim fikrim. Un cygne (Paul Hindemith) Kuğu Un cygne avance sur l’eau tout entouré de lui-même, comme un glissant tableau; kuğu kuĢanmıĢ kendini çepeçevre süzülüyor su yüzünde kayıp giden bir tablo sanki ainsi à certains instants un être que l’on aime est tout un espace mouvant. kimi zaman sevilen de bir devingen boĢluğa döner böyle Il se rapproche, doublé, comme ce cygne qui nage sur notre âme troublée... yaklaĢır yansıyarak yüzen Ģu kuğu gibi ruhumuza qui à cet être ajoute la tremblante image de bonheur et de doute. ona mutluluk ve kuĢkunun titrek resmini katan tasamıza Le chant des oyseaulx (Clément Janequin) Kuşların Şarkısı Réveillez-vous cueurs endormis, le dieu d’amours vous sonne. À ce premier jour de may, oyseaulx feront merveilles pour vous mettre hors d’esmay. Destoupez voz oreilles. Et farirariron… Vous serez tous en joye mis car la saison est bonne. Vous orrez, à mon advis, une doulce musique que fera le roy mauvis d’une voix authentique: ti, ti, pyti …, quoi, quoi, sansonnet de Paris, le petit mignon… Il est temps d’aller boyre, Guillemette, Colinette. Au sermon, ma maîtresse. Sus, ma dame, à la messe Saincte Caquette qui caquette, à saint Trotin voir saint Robin, monstrer le tétin, le doulx musequin. Rire et gaudir, c’est mon devis, chacun s’i habandonne. Uyanın bre kalpler; aĢk tanrısı sizi çağırıyor. çeviri: Buğra Giritlioğlu çeviri: Osman Senemoğlu ve Buğra Giritlioğlu Rossignol du boys joly, à qui la voix résonne: pour vous mettre hors d’ennuy, votre gorge jargonne: Frian, frian… Fuyez regretz, pleurs et soucy car la saison l’ordonne. Mayıs’ın bu ilk gününde kuşlar efkarınızı dağıtmak için harikalar yaratacak. Kulak kabartın. Ve farirariron… Mevsimin güzelliği sizi neĢeyle dolup taĢıracak. Kral kızıl ardıçın gerçek sesinden tatlı bir müzik dinleyeceksiniz bence: ti, ti, piti …, efendim? Ne diyorsun Paris’in sığırcığı, canımın içi?… Guillemette, Colinette, gidip içelim artık haydi. Vaaza gidiyoruz sevgilim, dedikodu ayinine, Aziz Trotin’e, Aziz Robin’i görmeye, güzel memelerini göster haydi tatlı müzisyenim. Günümü gün etmektir hayat düsturum; herkes kaptırsın kendini eğlenceye. Güzel ormanın bülbülü, çınlatırsın yeri göğü sesinle; şakırsın tasalarından kurtulmak için, gırtlağını titrete titrete: frian frian… Bırakın peĢimizi piĢmanlıklar, gözyaĢları, kaygılar; artık mevsim bahar. Arrière, maistre coqu, sortez de no chapitre. Chacun vous est mal tenu car vous n’estes qu’un traistre. Coqu, coqu, coqu… Par traison en chacun nid pondez sans qu’on vous sonne. Réveillez-vous cueurs endormis, le dieu d’amours vous sonne. ~ ARA ~ Turna Fantazisi ............................................................ Guguk efendi, çık git aramızdan. Sana herkes kötü gözle bakıyor; kalleşin tekisin çünkü. Guguk, guguk, guguk… Önüne gelen yuvaya yumurtlarsın davetsizce. Uyanın bre kalpler; aĢk tanrısı sizi çağırıyor. çeviri: Pınar Maytalman ve Buğra Giritlioğlu (10 dakika) Grégoire Brayssing (1520-1580) gitar: Onur Yılmaz Der Falke (Johannes Brahms) Doğan Hebt ein Falke sich empor, wiegt die Schwingen stolz und breit, fliegt empor, dann rechtshin weit, bis er schaut der Veste Tor. Bir doğan yükselir göğe, çırpar kanadını gururla, geniĢ geniĢ, yükselir, sonra sağa yönelir, uçar Vesta Kapısı’nı görene değin. An dem Tor ein Mädchen sitzt, wäscht ihr weißes Angesicht, Schnee der Berge glänzet nicht, wie ihr weißer Nacken glitzt. Kapıda bir genç kız ay yüzünü yıkıyor, balkır boynu ak ak, dağın bakir karından parlak. Wie es wäscht und wie es sitzt, hebt es auf die schwarzen Brau’n, und kein Nachtstern ist zu schau’n, wie ihr schwarzes Auge blitzt. OturmuĢ yıkanırken kız, kara kaĢlarını kaldırır, yoktur semada tek yıldız, onun ıĢıldayan gözü gibi. Spricht der Falke aus den Höh’n: ―O du Mädchen wunderschön! Wasche nicht die Wange dein, daß sie schneeig glänze nicht! Doğan seslenir yükseklerden: ―Ey güzel genç kız! Yıkama yanağını, parıldamasın kar gibi! Hebe nicht die Braue fein, daß dein Auge blitze nicht! Hüll den weißen Nacken ein, daß mir nicht das Herze bricht!‖ Kaldırma kaĢlarını, ıĢıldamasın gözlerin! Ak boynunu hele ört, parçalanmasın Ģu kalbim!‖ Trois beaux oiseaux du paradis (Maurice Ravel) Üç güzel cennet kuşu Trois beaux oiseaux du Paradis, (Mon ami z-il est à la guerre) Trois beaux oiseaux du Paradis Ont passé par ici. Üç güzel cennet kuĢu, (Sevgilim savaĢta Ģimdi) Üç güzel cennet kuĢu Bu yakınlardan geçti. çeviri: Buğra Giritlioğlu Le premier était plus bleu que ciel, (Mon ami z-il est à la guerre) Le second était couleur de neige, Le troisième rouge vermeil. Ġlki gökten daha mavi (Sevgilim savaĢta Ģimdi) Ġkincisi kar beyazı, Üçüncüsü kırmızı. ―Beaux oiselets du Paradis, (Mon ami z-il est à la guerre) Beaux oiselets du Paradis, Qu’apportez par ici?‖ ―Cennetin narin kuĢları, (Sevgilim savaĢta Ģimdi) Cennetin narin kuĢları, Ne getirdiniz buraya?‖ ―J’apporte un regard couleur d’azur. (Ton ami z-il est à la guerre)‖ ―Et moi, sur beau front couleur de neige, Un baiser dois mettre, encore plus pur.‖ ―Ben, gökmavisi bir bakıĢ. (Sevgilin savaĢta Ģimdi)‖ ―Bense kar beyazı alnına Kardan beyaz bir bûse.‖ ―Oiseau vermeil du Paradis, (Mon ami z-il est à la guerre) Oiseau vermeil du Paradis, Que portez-vous ainsi?‖ ―Kırmızı cennet kuĢu, (Sevgilim savaĢta Ģimdi) Kırmızı cennet kuĢu, Ya sen neler getirdin?‖ ―Un joli coeur tout cramoisi, (Ton ami z-il est à la guerre)‖... ―Ah! je sens mon coeur qui froidit... Emportez-le aussi.‖ ―Seven bir yürek, lâl rengi, (Sevgilin savaĢta Ģimdi)‖... ―Ah! Ġçim buz kesti sanki... Al götür benim de yüreğimi.‖ Like as the culver on the barèd bough (H. Stevens) Kuru dala tünemiş kumru misali Like as the culver on the barèd bough Sits mourning for the absence of her mate, And, in her moan, sends many a wishful vow For his return that seems to linger late; So I alone, now left disconsolate, Mourn to myself the absence of my love. And, wand’ring here and there all desolate, Seek with my plaints to match that mournful dove. No joy of aught that under heav’n doth hove Can comfort me but her own joyous sight, Whose sweet aspect both God and man can move, In her unspotted pleasaunce to delight: Dark is my day, whiles her fair light I miss, And dead my life that wants such lively bliss. Kuru dala tünemiĢ, Dönmek bilmeyen eĢinin yasını tutan, Boğuk figanıyla onu çağıran Kumru misali, Yapayalnız ben de Ģimdi, Mateme büründüm ardından yarimin; Onulmaz kederimle baĢbaĢa, DolaĢır dururum, O diyar senin, bu diyar benim. Ağıdımla yarıĢırım o gamlı kumruyla; Bulamam Ģu alemde yarimden gayrı hiçbir teselli, Çehresi ki, güzelliği hayran eder Tanrı’yı dahi: Gündüzüm gece, o nur yüzü görmedikçe, YaĢam ölümden beter, mahrum iken bunca. çeviri: Buğra Giritlioğlu çeviri: Buğra Giritlioğlu Le chant de l’alouette (Clément Janequin) Tarlakuşunun şarkısı Or sus, vous dormez trop, madame joliette, Il est jour, levez sus. Escoutez l’alouette. Petite il est jour que dict Dieu Lire lire, fere ly re ly... Qu’on tue ce faulx, jaloux, cornu, cocu, Tout chassieulx, tout esperdu, tout malostru, Tout farcineux, tout marmiteux, Il ne vaut mye les brayes d’ung vieulx pendu. Kalk artık güzel madam, bu ne uyku böyle, Sabah oldu, kalk. TarlakuĢunu dinle. Küçük Ģey gün ağardı, diyor Tanrı Lirö lirö, förö li rö li... Öldürsünler bu kıskanç, hain, boynuzlu, Gözü akıntılı, çıldırmıĢ, görgüsüz, Hastalıklı, aĢağılık zavallıyı. AsılmıĢ bir yaĢlı adamın Ģalvarı bile ondan daha (değerlidir. Dövsünler onu, parçalasınlar, hakkından gelsinler, Yaksınlar, sustursunlar. Öldürün namussuzu. Gün doğdu, artık içme zamanı. Hilekar, aĢağılık, hödük, angut, pısırık, Aptal, avanak, ĢiĢ göbek... Zincire vursunlar, kelepçelesinler, sıkıca bağlasınlar, Boğup bir çukura atsınlar. Qu’il soit torché, dessiqueté, battu, frappé, Qu’il soit bruslé, qu’il soit hullé. Tue ce coquin coquin... Il est jour, il est temps d’aller boyre Coquin, marault, lourdin, lourdault, petin, petaut, Nyault, nygault, bedin, bedault, vessin, vessaut. Qu’il soit lyé, tres bien bagué, serré, troussé fort, Garroté et puis getté dans ung fossé. Or oyez: on vous faict assavoir de par les oyseaulx Que courez tost pour veoir par mons et par vaulx, Le traistre coqu, teigneux, tondu, morveux, bossu, boiteux, Tortu, rongneux, testu, brigueux, batu. Lessez la esjouyr Saulter, jouer, gaudir, chacun entretenir, Parlez a son plaisir, Veiller et dormir, Croquer a plaisir. Ou aultrement va t’en mourir. Ama dinleyin: bütün bunları size anlatan, Sabah erkenden tepeleri vadileri aĢıp O iğrenç, kırpık, sümüklü, kambur, sakat, uyuz, sinsi, Canı çıkmıĢ, hain guguk kuĢunu görmeye gelen (kuĢlardır. Bırakın sevinsin, Zıplasın, eğlensin, eğlendirsin, Dilediği gibi konuĢsun, Uyusun, uyansın, Ġstediği gibi yesin. Yoksa defolun gidin, geberin. The blue bird (Charles Villiers Stanford) Mavi kuş The lake lay blue below the hill, O'er it, as I looked, there flew Across the waters, cold and still, A bird whose wings were palest blue. yamaç dibinde ıĢıyan mavi gölün soğuk ve durgun sularının üstünden bir kuĢ geçti boylu boyunca, gördüm, kanatları uçuk mavi. The sky above was blue at last, The sky beneath me blue in blue, A moment, ’ere the bird had passed, It caught his image as he flew. maviydi artık gökteki yüzü göğün, yerdeki, mavi içinde mavi yine, kuĢ geçip gitmeden önce bir an uçtu sudaki ikizi eĢliğinde. çeviri: Buğra Giritlioğlu çeviri: Buğra Giritlioğlu Gakawi yrcu (Gakavi yerkı) (Gomidas) Kekliğin şarkısı Aryv paxwyx ;ovq ambyryn7 Gakaw ;u-aw gana[ saryn7 gana[ saryn 4sari /yryn7 Paryv pyraw /a.ignyryn1 Sirovnig5 sirovnig7 Sirovnig naq,ovn gakawig1 Ko povn h3ovsa/ /a.ignyrow 6 <ov,an5 nargiz5 novnovfarow1 Ko dy. luxwa/ xo. ov ,a.ow Kunys6gyllys yrc ov da.ow1 Ko ;yv ‘a’ovg ov qadovdig7 Busdi gudovx5 garmir dodig7 Garmir6garmir dodignyrow Gu,ororas jovdignyrow1 Yrp gugancnys mam-od karin7 Sa.mos gasys /a.ignyrin 6 Saryr62oryr zuwar; ganys7 Tarti /owyn sird guhanys1 Kara bulutların ardından güneĢ belirir Bir keklik süzülür, aĢar tepeleri, Selam getirir tüm çiçeklere YemyeĢil doruklardan Ey güzel, renkli keklikçik Örersin yuvanı çiçeklerle Zambak ile, nergis ile Çiğle kaplı yuvanda Bir uyur, bir uyanırsın ġarkı ile, davul ile Kanatların yumuĢak, rengarenk Gagan küçük, ayakların kırmızı O kırmızı ayaklarla Dans edersin hep kuĢlarla Durup yosun kaplı kayalıkta Ġlahiler okursun çiçeklere NeĢe saçarsın dağlara, vadilere Sevinç getirirsin kederli denize İngilizcesinden çeviren: Bilun Gürpınar Becker Bülbülüm altın kafeste (düzenleme: Nevit Kodallı) Bülbülüm altın kafeste Öter aheste aheste Ötme bülbül, yarim hasta Ah neyleyim Ģu gönlümü Hasret kaldım sevgilime Bülbülleri hâr ağlatır ÂĢıkları yâr ağlatır Ben feleğe neylemiĢem Beni her bahar ağlatır Ben sana dayanamam yarim, ben sana aldanamam Ben sana aldanamam yarim, ben sana güvenemem La paloma (Sebastián de Yradier) Güvercin Cuando salí de la Habana ¡Valgame Dios! Nadie me ha visto salir Si no fuí yo. Y una linda Guachinanga Que allá voy yo, Que se vino tras de mi, Que sí señor. Havana’dan çıkarken, Tanrı yardımcım olsun! Kimse görmedi beni, Benden baĢka. Ve güzel bir Meksikalı kız, BaĢımı döndüren, PeĢimden geliyor, Evet efendim, evet... Si a tu ventana llega Una Paloma, Tratala con cariño Que es mi persona. Cuentala tus amores, Bien de mi vida, Coronala de flores Que es cosa mia. Ay, chinita que sí! Ay! que dame tu amor! Ay! que vente conmigo, Chinita, adonde vivo yo! Eğer pencerene gelirse Bir güvercin, Ona sevecen davran Çünkü benim o. Ona sevgini anlat, Hayatım, BaĢına çiçeklerden bir taç tak, Çünkü o güvercin bana ait. Ah tatlım, haydi, Ah, sevgini ver bana Ah, benimle gel güzelim, YaĢadığım yere No te enseñau el cuadrilatero tan de cantau que los austriacos han regalau Al amor, mío muy dibujau Sana göstermedim methiyeyle dolu o belgeyi, sevgilim, bana Avusturyalıların armağan ettiği, resimlerle süslenmiĢ... Y el papelitico certificau de que la guerra se ha terminau, con tres obleas me lo han pegau, me lo han pegau y repegau, pegau. Ve savaĢın bittiğini ilan eden o küçük sertifikayı, benim için yapıĢtırdıkları ve tekrar tekrar yapıĢtırdıkları o üç pullu sertifikayı. Que es cosa mia, Todo mi amor. Bana ait Tümü, sevgilim çeviri: Fatma Sinem Eryılmaz
Similar documents
ingilizce ders notları ve kazanımları 2013
― Cem is blue eyes” denmez My eyes are green.(benim gözlerim yeĢildir) I have got green eyes.( yeĢil gözlerim var) Dikkat! ―I am green eyes‖ denmez Bir kiĢinin fiziksel özelliği hakkında bilgi alma...
More information