ingilizce ders notları ve kazanımları 2013
Transcription
8. SINIF İNGİLİZCE DERS NOTLARI VE KAZANIMLARI 2013 UNIT -1 FRIENDSHIP FRIENDSHIP RULES GRAMMAR (DĠLBĠLGĠSĠ) KONULARI: ADJECTIVES(SIFATLAR): Friendship ünitesinde sıfatları iki grupta inceleyeceğiz. A- Physical Description (Fiziksel-dıĢ görüntü) B-Personalities (karakter) KiĢinin fiziksel özelliklerini ifade ederken kullanılan bazı sıfatlar Ģunlardır: Beautiful(güzel) Hansome(yakıĢıklı) Good-looking(iyi görünümlü) Pretty(hoĢ) Tall(uzun) Slim(zayıf) Blond(sarıĢın) Fat(ĢiĢman) Short(kısa) Ugly(çirkin) Well-built(yapılı,kaslı) Overweight(kilolu) Medium-weight(orta kilolu KiĢinin karakterini ifade ederken kullanılan bazı sıfatlar ise Ģunlardır: Clever(akıllı) Reliable(güvenilir) Funny(komik) Friendly(arkadaĢ canlısı) Helpful(yardımsever) Lazy(tembel) Kind(nazik) Rude(kaba) Shy(utangaç) Mean/stingy)cimri) Generous(cömert) Honest(namuslu,dürüst) Trustworty(güvenilir) Talkative(konuĢkan) Sincere(içten ) Easygoing(uysal,kaygısız) Jealous(kıskanç) Anxious(endiĢeli) Optimistic(iyimser) Cheerful(neĢeli) Stubborn(inatçı) Sensible(mantıklı,akıllı) Messy(dağınık) Bu sıfatlarla hem ― To be (am,is,are) hem de‖ Have (got),Has(got)‖ kullanılır. PRESENT FORMS OF ―TO BE‖ I am young. You are clever. He is a generous boy. She is thin. It is an old car. We are helpful. They are blond. I am not pessimistic. Ali and Banu are classmate. HAVE GOT/HAS GOT Have /Has got yapısını sahip olduğumuz Ģeylerden bahsederken kullanırız. Olumsuz yaparken Haven’t/Hasn’t got kullanırız. I You We They have got / haven’t got He She It I have got big eyes.(büyük gözlerim var) My mother has got long hair.(annemin uzun saçları var) ―To be‖ ve ―Have/Has got ―ile ilgili aĢağıda örnek cümleler verilmiĢtir. I am tall.(ben uzunum) She is beautiful.(o güzeldir) My father is a helpful person.(babam yardımsever biridir) AyĢe has got curly hair.(AyĢe’nin kıvırcık saçları var) Cem has got blue eyes.( Cem’in mavi gözleri var) has got/ hasn’t got Dikkat! ġu kullanımlar kesinlikle yanlıĢtır. ―AyĢe is curly hair‖ denmez ― Cem is blue eyes” denmez My eyes are green.(benim gözlerim yeĢildir) I have got green eyes.( yeĢil gözlerim var) Dikkat! ―I am green eyes‖ denmez Bir kiĢinin fiziksel özelliği hakkında bilgi almak için Ģu soru kalıbını kullanırız: What does he/she look like? (onun dıĢ görüntüsü nasıldır?) Bu soru genel olarak kiĢileri tanımaya yöneliktir.KiĢinin uzun ya da kısa boylu olması,güzelliği,yakıĢıklı olması,saç rengi,zayıf mı ĢiĢman mı olduğu,genç mi yaĢlı mı olduğu gibi dıĢ görünüme iliĢkin cevaplar verilir. Kullanabileceğimiz diğer soru kalıplarıda Ģunlardır: What do they/you/we look like? -How tall is? -How are they? - How much does he/she weight? - How much do they/you weight? Bu sorulara aĢağıdaki cümlelerdeki gibi cevap verilebilir. She is slim,young and pretty.(o zayıf,genç ve hoĢ biridir) She has got dark straight hair.(onun siyah düz saçları var) He isn’t fat.(o ĢiĢman değildir) Mario and Carla are Italian.They are tall and dark.(Mario veCarla Ġtlayan dır.Onlar uzun ve esmerdir) I have got big brown eyes.(büyük kahverengi gözlerim var) Bir kiĢinin karakteri ile ilgili bilgi almak için ise genelde Ģu soru kalıbını kullanırız: What is she/he like? (o nasıl biridir?) Bu soruya utangaç mı, arkadaĢ canlısı mı, konuĢkan mı , iyimser mi, sosyal mı gibi kiĢinin karakterine yönelik cevaplar verilir. She is shy.(o utangaçtır) I am optimistic.(ben iyimserimdir) He is clever.(o akıllıdır) I think he is bossy.(onun patronluk taslayan birisi olduğunu düĢünüyorum) Burcu is talkative and outgoing.(Burcu konuĢkan ve cana yakın birisidir) SHOULD- SHOULDN’T Friendship ünitemizde geçen bir baĢka dilbilgisi konumuz ise ―SHOULD” ve “SHOULDN’T”. Tavsiye verirken kullandığımız bir yapıdır. Gerçek bir arkadaĢta olması ve olmaması gereken özellikler aĢağıda belirtilmiĢtir. Bu cümlelerde geçen ―SHOULD” ve “SHOULDN’T‖ yapılarına dikkat edelim. A true friend should be honest.(gerçek bir arkadaĢ dürüst olmalı) A true friend should be kind.(gerçek bir arkadaĢ kibar olmalı) A true friend shouldn’t be rude.(gerçek bir arkadaĢ kaba olmamalı) A true friend should be generous.(gerçek bir arkadaĢ cömert olmalı) A true friend shouldn’t be mean.(gerçek bir arkadaĢ cimri olmamalı) IDIOMS(DEYĠMLER) 1. ünitemizde geçen bazı deyimler aĢağıda verilmiĢtir. Bunları da çalıĢmayı unutmayalım. To be in trouble:baĢı belada olmak Stand by someone:birine destek vermek Be grateful for each day:her bir gün için minnettar olmak. Make someone’s dreams come true:birinin rüyalarını gerçekleĢtirmesini sağlamak See the best in someone:birinin içindeki kabiliyeti görmek Be there for someone:birinin yanında olmak(duygularını paylaĢmak) 8. SINIF 1. ÜNĠTE ÇALIġMA KAĞIDI A. BoĢluklara should veya shouldn’t yerleĢtirin. 1. You _______ shout at your friends. 2. You _______ be polite to your friends. 3. You _______ help your friend when he/she needs your help. 4. You _______ ignore other friends. 5. You _______ be a good listener. B. Doğru seçeneği iĢaretleyin. 1. I tell her all my secrets because she is a ______ friend. A) beautiful B) close C) old D) bad 2. I have got so many friends, but Jane is my ____ friend. I like her very much. A) better B) good C) best D) bad 3. BoĢ bırakılan yere uygun gelen ifadeyi bulunuz. Ahmet is a _______friend.When I need help,he’s always there for me. A) generous B) cheerful C) supportive D) mean 4. If you want to have many friends, you should be ______ to everyone. A) nice B) rude C) bad D) stingy 5. He is my ____ because we’re in the same class. A) pen pal B) classmate C) cousin D) brother C. Resimleri de dikkate alarak doğru seçeneği iĢaretleyin. 1. You shouldn’t be _____ to your friends. A) nice B) kind C) rude D) polite 2. People generally ______________ to their close friends. A) tell secrets B) make mistakes C) have fun D) look up words 3. Robert is a _____ boy because he always helps people around him. A) friendly B)generous C) helpful D) cheerful 4. George is very ______, so he easily makes A) generous B) stingy C) rude D) friendly new friends. 5. Henry is a _____ man. He shares his money with poor people. He also gives presents to the people around him. A) cheerful B)generous C) funny D) alone D. AĢağıdaki kelimeleri boĢluklara yerleĢtirin. stingy - funny - reliable - sense of humour - selfish 1. If you are _____________, your friends can tell you their secrets. 2. When I make jokes to Kate, she always smiles. She has a good ________________. 3. _____________ people don’t like sharing their belongings. 4. Some people are _____________, they always think of their needs. 5. Mary is good at making jokes. We generally laugh at her because she is _____________. prepared by Gülçin YILMAZ Read the description and find the right adjective. 1 2 3 You can rely on me to keep promises. I am ___________. I don’t like to spend money. I am ______________. I like to tell other people what to do. I am _______________. 4 5 I am relaxed and I don’t get easily upset or annoyed. I am _________________. I always defend my friends when other people are critical of them. I am ___________________. 6 I don’t talk much or make much noise. I am _______________. 7 8 9 2 2 I like to give things to other people and spend money on them. I am ______________. I don’t laugh very often but I think a lot. I am _____________. I find it difficult to talk to people I don’t know. I am ___________. UNIT ONE FRĠENDSHĠP Word List friend: arkadaĢ friendship: arkadaĢlık friendship rules: arkadaĢlık kuralları secret: sır trust: güvenmek tell lie: yalan söylemek look like: benzemek have a true friend :doğru bir arkadaĢa sahip olmak drive sb crazy: birini çıldırtmak , deli etmek go out with friends:arkadaĢlarla dıĢarı çıkmak look forward to sth/doing sth: dört gözle beklemek give sb a piece of advice: birine akıl vermek make friends with sb: arkadaĢ ,dost olmaya baĢlamak stand by someone:birine destek olmak , yanında olmak be grateful for each day: herbir güne minnettar olmak,Ģükretmek bring joy to someone’s life:birinin hayatına neĢe katmak make someone’s dreams come true: birinin hayallerini gerçekleĢtirmek see the best in someone: birinin iyi yönlerini görmek, içindeki kabiliyeti görmek be there for someone:birinin yanında olmak, duygularını paylaĢmak give sth back:geri vermek make a joke. ġaka yapmak pay the bill:fatura ödemek penfriend: mektup arkadaĢı physical appearance:dıĢ görünüm , fiziksel görünüm beautiful:güzel handsome:yakıĢıklı ugly:çirkin fat: ĢiĢman overweight:aĢırı kilolu tall:uzun slim:zayıf short :kısa hazel eyes:ela gözler plump:tombul, ĢiĢman well-built:yapılı,kaslı medium weight:orta boy old fashioned: eski moda curly hair: kıvırcık saç straight hair:düz saç wavy hair:dalgalı saç personality:kiĢilik kind/polite/gentle: kibar , nazik helpful: yardımsever nice:hoĢ rude:kaba cheerful:neĢeli funny: komik, eğlenceli optimistic:iyimser pessimistic:kötümser shy:utangaç sociable:sosyal supportive:destekleyici selfish:bencil honest:dürüst reliable:güvenilir talkative:konuĢkan serious:ciddi jealous:kıskanç mean/stingy:cimri, pinti loyal:sadık sensitive:hassas, duygusal generous:cömert crazy:çılgın sincere:samimi ,içten successful:baĢarılı thoughtful:düĢünceli tidy:düzenli messy:dağınık modest:alçakgönüllü trustworthy:güvenilir understanding:anlayıĢlı easygoing:uysal confident:emin nervous:gergin ,kaygılı,endiĢeli prepared by Sultan ÇĠFTÇĠ UNIT 2 (DĠLBĠLGĠSĠ KONU ANLATIMI) ―IF‖ CLAUSE TYPE-1 ( If ile kurulan cümleler - 1 ) IF EĞER (if ile birçok cümle yapısı vardır fakat biz (TYPE 1), yani 1 inci türünü göreceğiz. Cümle yapısı Ģu Ģekildedir; Ġf + simple present tense + future tense (eğer) + (geniĢ zaman/do-does) + (gelecek zaman / will ) Yani if li cümlelerde ― Eğer böyle olursa, Ģöyle olacak‖ anlamı vardır. Örnekler If I have money, I will buy a new house. If she studies hard, she will pass the exam. (Eğer param olursa, yeni bir ev alacağım) (Eğer o çok çalıĢırsa, sınavı geçecek) NOT: Ġkinci örnekte ―study‖ kelimesi ―es ― takısı almıĢtır. Çünkü GeniĢ zamanda ―he, she, it‖ kullanıldığında fiil ―–es‖ takısı alır. If they win the match, they will earn much money. If he comes here, he will work with us. If you give a party, who will you invite? If f it rains, we will not go to the cinema. (Eğer maçı kazanırlarsa, çok para kazanacaklar) (Eğer o buraya gelirse, bizimle çalıĢacak) (Eğer parti verirsen, kimi davet edeceksin.) (Eğer yağmur yağarsa, sinemaya gitmeyeceğiz.) IMPERATIVES ( EMĠR CÜMLELERĠ ) Ġngilizcede emir cümleleri GeniĢ Zamanda ( simple present tense/do-does ) kurulur. Emir cümlelerinde fiil baĢta kullanılır. Eğer cümlenin yapılması emredilen fiil yalın halde kullanılırsa olumlu emir cümlesi olur. Go home. ( Eve git ) Fakat yapılması emredilen fiilden önce ―don’t‖ kullanılırsa olumsuz emir cümlesi olur. Don’t go home. ( Eve gitme ) Örnekler Come here. ( Gel buraya ) Don’t come here. Take your bag. ( Gelme buraya ) ( Çantanı al ) NOT: Emir cümlelerinde fiil en baĢta kullanılır demiĢtik. Fakat fiilden önce kullanılan bazı belirteçler de vardır.Örneğin; First Ġlk önce Second Ġkinci olarak Then Sonra Finally Son olarak First, do your homework. Second, watch TV. Then, brush your teeth. Finally, go bed. First, take a deep breath. (ilk önce ödevini yap.) (Ġkinci olarak TV izle.) ( Sonra diĢlerini fırçala.) ( Son olarak yatağına git.) (ilk önce derin nefes al.) PRESENT CONTINUOUS TENSE ( ġĠMDĠKĠ ZAMAN ) Türkçede ġimdiki zamanda cümle kurarken fiile ― –iyor‖ ekini ekliyoruz. Bu ekin Ġngilizcedeki karĢılığı ― –ing ― dir. Ġngilizce de Ģimdiki zamanda kuracağımız cümleleri ― am, is, are ― yardımcı fiilleriyle birlikte kullanmalıyız. Yalnız hangisini nerede kullanacağınıza dikkat edin. Yani; I am He You She is We are It They Cümlenin yapısı Ģu Ģekilde olur; Özne + am / is / are + fiil + -ing Örnekler I am walking on the street. ( Ben caddede yürüyorum.) You are walking on the street. ( Sen caddede yürüyorsun.) He is playing computer game. ( O bilgisayar oyunu oynuyor.) They are studying English. ( Onlar Ġngilizce çalıĢıyor.) The dog is barking. ( Köpek havlıyor.) NOT: ―am, is are‖ yardımcı fiillerine ―not‖ eklenerek olumsuz cümle yapılır. They aren’t playing football. ( Onlar futbol oynamıyorlar.) She isn’t watching TV. (O televizyon izlemiyor.) You aren’t running. ( Sen koĢmuyorsun.) NOT: ―am, is, are‖ yardımcı fiilleri cümlenin baĢına yazılarak soru cümlesi yapılır. Are you walking on the street? ( Sen caddede yürüyormusun? ) Is he studying English? ( O Ġngilizce çalıĢıyor mu?) Are they playing tenis? (Onlar tenis oynuyor mu) NOT: Bazen cümlenin ġimdiki zaman cümlesi olduğunu , cümle içerisinde kullanılan Ģu kelimelerden de anlayabiliriz now Ģimdi at the moment Ģu anda at present Ģimdi nowadaybugünlerde right now hemen Ģimdi ADJECTIVES WITH ―-ed, -ing‖ Ġngilizcede sıfatlar bazen ―–ed‖ ve ― –ing‖ ekleri alarak kullanılırlar. Sıfat bir varlığın özelliğini nitelendiriyorsa ―-ing‖ eki alır. Fakat bir varlığın etkilenmiĢ olduğu halini vurguluyorsa ― –ed‖ eki alır Örnekler: He is boring. He is bored. She is reading an interesting story. She is very interested. This film is so frightening. You are frightened. (O can sıkıcı biridir) (Onun canı sıkkın) ( O ilginç bir hikaye okuyor) (O çok ilgili.) ( Bu film çok korkunç.) ( Sen korkmuĢsun.) Adjectives and Adverbs (sıfatlar ve zarflar) *Sıfatlar ve zarflar birlikte öğrenilirse, öğrenme daha kalıcı ve etkili olur. Zarflar genellikle sıfatların ( adjectives ) sonlarına ( -ly ) takısı getirilerek elde edilir. - He is a slow player. (O yavaĢ bir oyuncudur.) - He plays slowly. (O yavaĢ oynar.) - He is a brave boy. (O cesur bir çocuktur.) - He fights bravely. (Cesurca kavga eder.) Söylediğimiz gibi bu cümlelerde sıfatın sonuna -ly eki getirilerek zarf elde edilmiĢtir. *Sıfat olan kelimeler ismi, zarf olan kelimeler de fiili nitelemiĢtir. AĢağıda, sonuna -ly getirilerek zarf yapılan bazı sıfatlar ve örnekler verilmiĢtir. ►happy - happily - She is a happy girl. - She is dancing happily. (O mutlu bir kızdır.) (O mutlu bir Ģekilde dansediyor.) ► sad - sadly - My dad is very sad today. - The singer is singing sadly. (Babam bugün çok üzgün.) (ġarkıcı üzgün Ģarkı söylüyor.) ► quick - quickly - John is a quick player. - John plays basketball quickly. (John hızlı bir oyuncudur.) (John hızlı bir Ģekilde basketbol oynar.) ► bad - badly - Some students are really bad. - Some students behave badly in the classroom. (Bazı öğrenciler gerçekten çok kötü.) (Bazı öğrenciler sınıfta kötü davranıyorlar.) Yukarıda bahsedilen kural bütün zarflar için geçerli değildir. Bazı sıfatlar, bu kuralın dıĢında kalırlar ve düzensiz değiĢirler. Bu zarfların mutlaka ezberlenmesi gerekmektedir. ► good - well - Mr. Halloway is a good teacher. (Bay Halloway iyi bir öğretmendir.) - He teaches well. (O iyi öğretir.) Birinci cümlede “good” ismi nitelerken "well" fiili nitelendiriyor. Standart kurala göre good sıfatı zarf olduğunda goodly olması gerekmektedir. Fakat düzensiz olduğu için tüm kurallardan bağımsız olarak değiĢmektedir. Bazı kelimeler ise hem sıfat olarak ve hem de zarf olarak kullanılabilirler. Bunların tamamen ezberlenmesi lazımdır. fast - fast (hızlı) hard - hard (zor, güç) early - early (erken) late – late (geç) high – high (yüksek) low - low (alçak) near – near (yakın) far – far (uzak) deep – deep (derin) EXAMPLES (ÖRNEKLER) I want a fast car. My car must go fast. There is a bus-stop near my house. The bus goes near my house . Deep rivers are dangerous. Don’t dive very deep. The traffic sign is wrong. People will get it wrong. The wall around the garden is high. The trees near it grow high too. much - much (çok) little – little (az) direct - direct (doğrudan) wrong – wrong (yanlıĢ) enough – enough (yeterli) pretty - pretty (hoĢ, tatlı) straight – straight (düz, direk) kindly - kindly (nazik) (Hızlı bir araba istiyorum.) (Arabam hızlı gitmeli.) (Evimin yakınında bir otobüs durağı var.) (Otobüs evimin yakınından geçer.) (Derin nehirler tehlikelidir.) (Fazla derine dalma.) (Levha yanlıĢ.) (Ġnsanlar onu yanlıĢ algılayacaklar.) (Bahçenin etrafındaki duvar yüksek.) (Yanındaki ağaçlar da yükseliyor) NOT: Genelde -ly ile biten kelimeler adverb ( zarf ) olur. Fakat -ly ile biten sıfatlar da vardır. Bunların kindly (nazikçe) haricindekilerin adverb (zarf) hali yoktur. AĢağıda bu zarflara birkaç örnek verilmiĢtir. lovely, lively, lonely, lowly, likely, elderly, timely, silly ► Bunların adverb ( zarf ) hali manasını verecek Ģekilde kullanmak icap eden durumlarda, bu manalara yakın baĢka adverb ( zarf ) lar kullanılır ya da zarf cümleciği Ģeklinde anlatılır. - All my friends are friendly. (ArkadaĢlarımın hepsi candandır.) - They behave in a friendly way. Candan davranırlar. (Canayakın bir Ģekilde davranırlar ) Yukarıdaki cümlelerde görüldüğü gibi “friendly‖ sıfattır ve zarf hali “in a friendly way‖ Ģeklinde anlatılmıĢtır. ► Bazı sıfatlar -ly alınca; adverb (zarf) olurlar. Fakat bunlar sıfat oldukları zamanki anlamı zarf oldukları zaman taĢımazlar ve farklı anlamlar alırlar. Örneğin, high yüksek demektir fakat highly yüksek(çe) değil "oldukça", "ziyadesiyle" manasında kullanılmaktadır. Low alçak demektir. Fakat lowly alçak(ça) değil "alçak gönüllülükle" demektir. ĠĢte bunun gibi sıfat manası ile zarf manası birbirinden değiĢik Ģekillerde mana veren kelimeler vardır ve bunlar dikkate alınmalıdır. Bunların kuralları yoktur. Ġstisnai durumları vardır ve ezberlenmeleri gerekir. Bunlar genelde aĢağıdaki kelimeledir. high: ( yüksek) –--------- highly ( ziyadesiyle) low: (alçak) --------------- lowly : ( tevazuyla) near: (yakın) -------------- nearly: (neredeyse) late: (geç) -------------- lately: (son zamanlarda) hard: (zor, güç) ---------- hardly: (ancak, güç, bela ) direct: (direkt, dosdoğru) ---------- directly: (dobra dobra, açıkça ) warm: (sıcak) --------------- warmly: (samimiyetle) hot: (sıcak) ------------ hotly: ( iĢtiyakla, canı gönülden) cool: ( soğuk) ---------- coolly : (soğuk davranarak) cold: (soğuk) ------------ coldly: (samimiyet vermeksizin) present: (hali hazırda) -------------- presently: (derhal, hemen) short: ( kısa) ------------------ shortly: (hemen, özet olarak kısaca) scarce: (nadir, ender) -------------- scarcely: ( zar zor) bare: (çıplak, kıraç) ------------- barely: ( ancak, güç bela) sure: ( emin, kesin) ----------------- surely: (kesinlikle, emniyetle) 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. UNIT 2 DĠLBĠLGĠSĠ ALIġTIRMALARI ―If Clause TYPE-1‖ AlıĢtırmaları If I …………….. (study), I ………………. (pass) the exams. If the sun …………………. (shine), we (walk) to the town. If he …………………….. (have) a temperature, he ………………….. (to see) the doctor. If my friends ………………… (come), I …………… (to be) very happy. If she ……………….. (earn) a lot of money, she …………………… (fly) to New York. If we …………………… (travel) to London, we ……………….. (visit) the museums. If you …………………… (wear) sandals in the mountains, you ………………… (slip) on the rocks. If Rita …………………… (forget) her homework, the teacher …………….. (give) her a low mark. If they ………………… (go) to the disco, they …………………. (listen) to loud music. If you …………………. (wait) a minute, I …………………… (ask) my parents. If you (send)……………….. this letter now, she (receive)…………… it tomorrow. If I (do)……………….. this test, I (improve) …………….. my English. If I (find) …………………..your ring, I (give)………………... it back to you. Peggy (go) …………………..shopping if she (have) …………………. time in the afternoon. Simon (go)…………………. to London next week if he (get)……………….. a cheap flight. 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) 10) Imperatives (Emir cümleleri) AlıĢtırmaları …………………….... upstairs. (go) ……………….......... in this lake. (not / swim) ……………………..…your homework. (second / do) …………………….…..football in the yard. (not / play) …………………..….. your teeth. (first / brush) ………………….….. during the lesson. (not / talk) ………………….……the animals in the zoo. (not / feed) …………………….... the instructions. (then / read) …………………….… late for school. (not/to be) ………………………… your mobiles. ( finally / switch off) ġimdiki Zaman AlıĢtırmaları (Present Continuous Tense) 1. John……………..….. (read) a book now. 2. What ……………..… (you do) tonight? 3. Jack and Peter ………………..….. (work) late today. 4. Silvia …………………..…. (not listen) to music. 5. Maria …………………. (sit) next to Paul. 6. How many other students ………..………….. (you study) with? 7. The phone ………….………. (not ring). 8. ……………………….. (she, not, wash) her hair. 9. …………………..……… ( they, watch) television. 10. …………………….…. (I, listening) to music right now. 11. James ……………….….. (not, have) dinner. 12. ……………….. (we, swim) in the river. 13. My father …………….. (clean) the car in the garden. 14. It …………… (not, rain) today. 15. 16. 17. 18. The children ………………….. (play) football in the street. The baby ………………………..… (not, sleep) now. He isn't working. …………………………. (he, read) the newspaper. ……………………………(are / they / sleep) in the car? -ed, -ing Adjectives AlıĢtırmaları 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. Is the book you are reading very……………….…..….. ? (Interest) The new James Bond film is really………….……………. . (Thrill) We were both …………….……..… that she hadn’t heard the news. (Surprise) The images of the war were very …………………….…. . (Depress) I nearly fell asleep in the cinema. The film was so…………………………. (Bore) She had such good marks that she was very ……………..………… ( Encourage) Can you tell me where that …………………..……..noise comes from? (Annoy) They were …………………..…….the weather wasn’t good yesterday. ( Disappoint) My sister was ……………………….…..by my old toys. (Fascinate) When you are not in good spirits, it is ………………....to stay in bed all day. (Tempt) Adjectives and Adverbs AlıĢtırmaları 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. He ………………….. reads the book. (quick) The rabbit ran ……………….…… (fast) Miss Kitty works ……………………(hard) Mandy is a ……………………girl. (pretty) The class is ……………….loud today. (terrible) The children played …………………. (noisy) Max is a …………………. singer. (good) You can ………………… open this tin. (easy) It's a ………………… day today. (terrible) Peter paints …………………….(good) UNIT 2 ROAD TO SUCCESS WORDS (KELĠMELER) Road to success: BaĢarıya giden yol The road to success comes through hard work. (BaĢarıya giden yol çok çalıĢmaktan geçer.) Excited: Heyecanlı Worried: EndiĢeli I was excited and worried in the exam. (Sınavda heyecanlı ve endiĢeliydim.) Tired: Yorgun I am so tired. ( Çok yorgunum) Boring: Sıkıcı Study: Ders çalıĢmak Do homework: Ödev yapmak I study daily and do my homework. (Günü gününe ders çalıĢırım ve ödevimi yaparım.) Calm: Sakin Please calm down! (Lütfen sakin olun!) Ready: Hazır olmak Are you ready for the exam? ( Sınava hazır mısınız?) Lazy: Tembel Hardworking: ÇalıĢkan Sena is a hardworking student but Ali is lazy. (Sena çalıĢkan bir öğrencidir ama Ali tembel. ) Bad at: Bir Ģeyde baĢarısız olmak Good at: Bir Ģeyde baĢarılı olmak I am good at playing the tennis but I am bad at playing the football. ( Tenis oynamada baĢarılıyım ama futbol oynamada baĢarısızım.) Get low mark: DüĢük not almak Get high mark: Yüksek not almak Burak got high mark but Melek got low mark in the exam. ( Burak sınavda yüksek not aldı ama Melek düĢük not aldı.) Give: Vermek Take: Almak Give him an inch and he'll take a yard. ( Elini verip kolunu alamamak.) Prepare for the exams: Sınavlara hazırlanmak Do well in the exam: Sınavda başarılı olmak Pass an exam: Bir sınavı geçmek Fail an exam: Bir sınavda başarısız olmak Take note: Not almak If you take notes, you will remember easily. (Eğer not alırsanız, kolay hatırlarsınız.) Get help: Yardım almak You can get help from your parents. (Anne ve babanızdan yardım alabilirsiniz.) Stay up late: Gece geç saatlere kadar uyanık kalmak Don’t stay up late! Turn off : Kapatmak Turn off your phone! Practice: AlıĢtırma yapmak Do practice tests! Focus on: Odaklanmak Focus on your studying! Have a rest: Dinlenmek Have a nice rest! (Ġyi dinlenmeler) Take exercise: Egzersiz yapmak Work hard: Yoğun çalıĢmak Learn easily: Kolay öğrenmek Do experiment: Deney yapmak Drawing: Resim çizmek Reading aloud: Yüksek sesle okumak Solve problems: Problem çözmek Analytically: çözümleyerek Logically: mantıklı Realistically: gerçekçi Intuitively: sezgiyle Dominantly: baskın olarak Emotionally: duygusal Slowly: Yavaş(ça) Quickly: çabucak Closely: yakın Loudly: sesli Silently: sessizce Actively: hareketlice Quietly: sessizce Carefully: dikkatli Independently: Serbestçe Seriously: ciddiyetle Sensitively: duygusal Regularly: düzenli Essentially: etkili biçimde Easily: kolayca Singing a song: ġarkı söylemek Underline important things: Önemli Ģeylerin altını çizmek Spend on time: Zaman harcamak Spend on time each subject. ( Her ders için zaman harcayın.) Have trouble: Sıkıntı yaĢamak I have trouble with Maths. (Matematikte sıkıntı yaĢıyorum.) Miss the class: Dersi kaçırmak Don’t miss the class! Give a reward: Ödüllendirmek If you do well in the exam, I will give a reward to you. ( Eğer sınavda baĢarılı olursanız, sizi ödüllendireceğim.) Lose time: Zaman kaybetmek Review: Gözden geçirmek Review your notes! Answer questions carefully: Soruları dikkatli cevaplamak Pair work: Ġkili çalıĢma Group work: Grup çalıĢması Cheat: Kopya çekmek You shouldn’t cheat in the exams. ( Sınavlarda kopya çekmemelisin.) Understand: Anlamak Forget: Unutmak MULTIPLE INTELLIGENCE (ÇOKLU ZEK 1) VĠSUAL-SPATIAL INTELLIGENCE (GÖRSEL ZEKA) : Reading, writing, puzzle, charts, graphs, painting ( Okuma, yazma, bulmaca,grafikler, boyama) Possible Jobs: sculptors(heykeltıraĢlar), architects(mimarlar), mechanics(tamirciler), engineers(mühendisler) 2) VERBAL-LINGUISTIC INTELLIGENCE (SÖZEL ZEKA) : Listening, speaking,writing,teaching,telling story, understanding words (Dinleme,konuĢma,yazma,hikaye anlatma,kelimeleri anlama) Possible Jobs: Poet(ġair), Journalist (Gazeteci), Writer (Yazar), Lawyer(Avukat), Politician( Siyasetçi) 3) MATHEMATICAL-LOGICAL INTELLIGENCE (MATEMATĠKSEL ZEKA) : Problem solving, doing experiments ( Problem çözme, deney yapma) Possible Jobs: Scientist(Bilim adamı), Engineer (Mühendis), Mathematician (Matematikçi), Accountant (Muhasebeci) 4) BODILY-KINESTHETIC INTELLIGENCE (BEDENSEL ZEKA) : Dancing, sports, using body language, acting, crafts (Dans etme, sporlar, vücut dilini kullanma, rol yapma, el iĢleri) Possible Jobs: Athletes(Sporcular), PE Teacher ( Beden Eğitimi Öğretmeni), Dancer(Dansçı), Actor(Oyuncu), Firefighter (Ġtfaiyeci) 5) MUSICAL-RHYTHMIC INTELLIGENCE (Müzikal- Ritmik Zeka ) : Singing, playing instruments,composing music ( ġarkı söyleme, müzik aleti çalma, müzik besteleme) Possible Jobs: Composer(Besteci), Musician( Müzisyen), Singer (ġarkıcı), 6) INTERPERSONAL INTELLIGENCE ( KĠġiLERARASI ZEKA ) : Listening to others, using empathy (BaĢkalarını dinleme, empati kurma) Possible Jobs: Counselor (DanıĢman), Politician (Politikacı), Salesperson (Pazarlamacı), Businessman ( ĠĢ adamı), Teacher (Öğretmen) 7) INTRAPERSONAL INTELLIGENCE ( KĠġĠSEL ZEKA) : Recognizing their own strengths and weaknesses, reasoning themselves ( Güçlü ve zayıf yanlarını bilme, kendini sorgulama) Possible Jobs: Researchers ( AraĢtırmacılar) Philosopher (Filozof) 8) NATURALIST INTELLIGENCE ( DOĞACI ZEKA ) :Nurturing, camping, caring animals ( Beslenme, kamp yapma, hayvanlarla ilgilenme) Possible Jobs: Veterinarian (Veteriner), Gardener ( Bahçıvan), Zookeeper ( Hayvan Bakıcısı), Ecologist (Çevreci), Farmer (Çiftçi), Animal Trainer ( Hayvan Terbiyecisi) Auditory Learner: ĠĢitsel-iĢiterek Öğrenen Visual Learner: Görerek öğrenen Kinesthetic Learner: Beden hareketleriyle öğrenen prepared by ġule MUTLU 8. SINIF 3.ÜNĠTE IMPROVING ONE’S LOOKS Bu ünitemizde değineceğimiz dilbilgisi konuları ―too and enough‖ , öneri cümleleri ―making suggestions‖ ve ―reflexive pronouns‖ konularıdır. TOO AND ENOUGH Too and Enough are used with adjectives and indicate degree. (Too ve Enough sıfatlarla birlikte kullanılır ve sıfatın derecesini gösterir) Too means more than necessary, and it precedes the adjective. Too’nun anlamı gerekli olandan daha fazladır. Ve sıfatın önünde yer alır) Too + adjective (sıfat) too: çok fazla, aĢırı I can’t read. Because it is too dark to read. (okunmayacak kadar karanlık.) A: Let’s go to cinema now. B: No, we can’t. A: Why not? B: Because it is too late to go. (Gidilmeyecek kadar geç.) Enough means sufficient and usually follows the adjective. (Enough’ın anlamı yeterlidir ve sıfatın arkasında bulunur.) Enough: yeteri kadar Dialogue 1: A: Can your brother talk? B: Yes. He is old enough to talk. (konuĢabilecek kadar büyüdü.) Dialogue 2: A: Shall we buy this car, dad? B: No, we can’t buy it. A: Why not? B: I am not rich enough to buy it.( onu alabilecek kadar zengin değilim.) MAKING SUGGESTION (ÖNERĠDE BULUNMA) ―Let’s , shall we?, why don’t you?, ve How about?‖ yapıları bir kimseye öneride bulunurken kullanılır.ġimdi hepsini teker teker inceleyelim. LET’S Cümlede kullanıldığı eylemle bereber ―hadi‖ anlamı verir. Let’s go( hadi gidelim) gibi. Diğer öneri kalıplarından farkı soru cümlesi olmamasıdır. Let’s li cümlelerde özne kullanılmaz. Gizli özne olarak biz (we) öznesi zaten anlamda bulunur. Sadece düz cümle kurmak için kullanılır. Asla soru cümlesi içinde yer almaz. Let’s make a cake for your birthday party . Olumlu cevap verirken: Yes, Let’s. veya Yes, that’s a good idea , Olumsuz cevaplarda ise: No,Let’s not ve No,that’ s not a good idea kullanılabilir. SHALL WE? Cümlede kullanıldığı eylemle birlikte yapalım mı anlamına gelir. Shall we play football? (Futbol oynayalım mı?) ―Shall we?’‖ yi ―Let’s‖ den ayıran özellik bir soru cümlesi olmasıdır. Ama ikisinde de yüklem yalın halde kullanılır. BaĢkaları için birĢey yapmak istediğimizde ise Shall I? yapısını kullanırız. Shall I make you a cup of coffee? (Sana bir bardak kahve yapayım mı?) WHY DON’T? Cümlede kullanıldığı eyleme neden yapmıyorsun anlamı katar. A: I feel very ill today. (Bugün kendimi çok hasta hissediyorum) B: Why don’t you go to a doctor? (Neden bir doktora gitmiyorsun?) Shall we gibi soru cümlesidir ve eylem yalın halde kullanılır. HOW ABOUT? WHAT ABOUT? Cümlede ne dersin anlamında kullanılır. A: I am really bored. (gerçekten çok sıkıldım) B: How about going to cinema? (sinemaya gitmeye ne dersin?) Shall we, why don’t gibi soru cümlesidir ama ikisinden farkı eyleme –ing takısının gelmesidir. REFLEXIVE PRONOUNS AĢağıdaki tabloda en sağ kolonda gözüken zamirler ―reflexive pronouns‖ olarak adlandırılır ve Türkçe’de ―kendim‖, ―kendisi‖, kendimiz‖ gibi anlamlara gelir. OBJECT PRONOUNS REFLEXIVE PRONOUNS I———-me ——— myself You——-you—– yourself/yourselves He ——-him——-himself She ———her——–herself It———–it——–itself We——-us ———- ourselves They ——them—– themselves AĢağıdaki Türkçe cümleye bakın. – Beni bıçakla kestim. Bu cümle yanlıĢtır, çünkü bu cümlede ―beni‖ yerine ―kendimi‖ kelimesi kullanılmalıdır. ġimdi aĢağıdaki Ġngilizce cümleye bakın. – I cut me with a knife. Bu cümle de yanlıĢtır. ―Me‖ beni ve bana anlamlarına geldiğinden burada kullanılması gereken reflexive pronoun ―myself‖ olmalıdır. – I cut myself with a knife. (Kendimi bıçakla kestim.) AĢağıda reflexive pronoun’ların kullanımlarına iliĢkin örnekler verilmiĢtir. – She fell off her bicycle and hurt herself. (Bisikletinden düĢtü ve kendini incitti.) – I sometimes talk to myself. (Bazen kendimle konuĢurum.) – He saw himself in the mirror. (Kendisini aynada gördü. – They paid for themselves. (Kendi hesaplarını ödediler.) Reflexive pronoun ne zaman kullanılır? Reflexive pronoun üç temel durumda kullanılır. 1-When the subject and object are the same (Özne ve nesne aynı olduğunda) I hurt myself.(Kendimi incittim) (kendi kendimi) The band call themselves ―Dire Straits‖. (Grup kendine ―Dire Straits‖ diyor. He shot himself. (Kendini vurdu) (kendi kendini) 2- As the object of a preposition, referring to the subject (Özneyi gösteren bir edatın nesnesi olarak) I bought a present for myself. She did it by herself (=alone). Kendi kendine yaptı. (=tek baĢına) That man is talking to himself. 3- When you want to emphasize the subject (Özneyi vurgulamak istediğiniz durumlarda) I’ll do it myself. (No-one else will help me.) They ate all the food themselves. (No-one else had any.) prepared by Öznur ÇELĠKKAYA UNIT3 BODY CARE IMPROVING SOMEONE’S LOOK Accessory:aksesuar acne sivilce Acne gel→sivilce jeli Advanced: geliĢmiĢ Allow: izin vermek, bırakmak Amount: miktar Anti-bacterial: anti-bakteriyel Application: uygulama Apply: uygulamak avoid sakınmak, kaçınmak Be good for healtly:sağlığa iyi gelmek Be bad for unhealth:sağlıksız olması Blemished: lekeli body care:vücut bakımı body health:vücut sağlığı Body lotion:Vücut losyonu Body: vücut Bracelet:Bilezik Breath: nefes brush teeth:diĢ fırçalamak Care: bakım Chemical:Kimyasal Chest: göğüs Cleanser: temizleyici madde cleansing gel-temizlik jeli cute:Ģirin,tatlı comb tarak, taramak contact with eyes:gözle temas Cream: krem Damp: nemli Dandruff:kepek dangerous tehlikeli Deep: derin Dental floss: DiĢ ipi Deplete: tüketmek Dermatologist:Cildiyeci Destroy: ortadan kaldırmak Discomfort: rahatsız etmek Do sports:Spor yapmak Dry: kuru Earrings:Küpe Effective: etkili exposure:maruz kalma enviromentally-friendly-çevre dostu Fair:Fuar,adil,kumral first impression:ilk izlenim flavour:koku facial-yüz flawn-çatlak Gel: Jel Gently: yavaĢça, nazikçe get rid of …: …dan kurtulmak Go for a walk :YürüyüĢe gitmek Go sightseeing:Gezmeye gitmek Good-looking YakıĢıklı,çekici Hair cream:Saç kremi hair gel:saç jeli Hair spray:Saç spreyi Hairbrush:Saç fırçası Hairdryer:Saç kurutma makinesi Hairpin:toka Hand cream:El kremi Harmful: zararlı have a shower:duĢ almak Heal: iyileĢtirmek,tedavi etmek healthy:sağlıklı Heart attack: kalp krizi Highly: son derece Indicate: göstermek Infection: enfeksiyon improve:geliĢtirmek Ġngredient:Ġçerik,içinde olan madde itch-kaĢıntı junk food:abur cubur kill bacteria: Pain: ağrı Palm: avuç içi Perfect: mükemmel Perfume: Parfüm Pretty:ġirin Prevent: engellemek Product:Ürün,üretmek protect:korumak Pure: saf put on weight:kilo almak lose weight: kilo kaybetmek Rebuild: yeniden yapılandırmak Redness: kırmızılık Regular: düzenli Rejuvenate: gençleĢtirmek Relax: rahatlamak Renew: yenilemek Rinse: durulamak Scrub: ovalamak Secret: sır Sensitive:hassas Severe: sert Shampoo:ġampuan Shortness: eksiklik shower gel duĢ jeli Simply: açık ve sade bir Ģekilde skin care:cilt bakımı Skin:Deri,cilt Slim: Zayıf scrub :ovalamak smell:koku, kokmak smooth:düz, pürüzsüz Soap: Sabun Socks: Çorap Soothe: rahatlatmak Start work: ĠĢe baĢlamak stylish-Ģık Suffer :Acı çekmek Sun cream GüneĢ kremi sun lotion güneĢ losyonu sunburn:güneĢ yanığı sunlight:güneĢ ıĢığı bakterileri öldürmek liquid soap:sıvı sabun Long :devam etmek,uzun Make-up: Makyaj mask-maske Massage: masaj yapmak moisturize:nemlendirmek Moisturizer:Nemlendirici Mousse: Köpük nail clippers tırnak makası Nail scissors: Tırnak makası Necklace: Kolye,gerdanlık nasty-çirkin oily yağlı oily skin :Yağlı cilt Old-fashioned: eski moda open wound: açık yara overweight:kilolu outgoing: içidıĢı bir, sempatik, sosyal . Take care Dikkat etmek Technology: teknoloji Tissue: doku Toothbrush: DiĢ fırçası Toothpaste: DiĢ macunu undesirable-istenmeyen unpleasant-nahoĢ Well: iyice Organic : Organik Natural : Doğal Herbal : Bitkisel Hair care product→saç bakım ürünü Body care product→vücut bakım ü Hand care product→el bakım ürünü Skin care product→cilt bakım ürünü Tonic(makyaj temizleyici) Anti-aging creams(yaĢlanmaya karĢı krem) Facial mask(yüz maskesi prepared by Zeynep BOĞA 8. SINIFLAR ĠNGĠLĠZCE DERSĠ 4. ÜNĠTE DĠLBĠLGĠSĠ KONULARI: ÜNĠTE ADI : DREAMS , SWEET DREAMS. 1-Simple Past Tense 2-Past Continuous Tense 3- When / While Simple Past Tense (GeçmiĢ Zaman) Simple Past Tense asıl olarak geçmiĢteki olayları anlatmak için kullanılır. AĢağıda bu zamanın olumlu, olumsuz ve soru Ģekillerinin yapılıĢlarıyla ilgili tabloyu inceleyiniz. SIMPLE PAST TENSE ÖRNEK TABLO (+) OLUMLU CÜMLE (-) OLUMSUZ CÜMLE (?) SORU CÜMLESĠ I played (Oynadım) I didn’t play (Oynamadım) Did I play? (Oynadım mı?) You played (Oynadın) You didn’t play (Oynamadın) Did you play? (Oynadın mı?) He played (Oynadı) He didn’t play (Oynamadı) Did he play? (Oynadı mı?) She played (Oynadı) She didn’t play (Oynamadı) Did she play? (Oynadı mı?) It played (Oynadı) It didn’t play (Oynamadı) Did it play? (Oynadı mı?) We played (Oynadık) We didn’t play (Oynamadık) Did we play? (Oynadık mı?) They played (Oynadılar) They didn’t play (Oynamadılar) Did they play? (Oynadılar mı?) DĠKKAT! Olumlu cümlelerde herhangi bir yardımcı fiil gelmez ve fiilin ikinci hali kullanılır. Olumsuz ve soru cümlelerinde did veya didn’t yardımcı fiili kullanılır ve fiil yalın haliyle kalır. (+) I visited my uncle yesterday. (Dün amcamı ziyaret ettim) (Bu cümle olumludur ve görüldüğü gibi fiilin ikinci hali kullanılmıĢtır.) (-) I didn’t visit my uncle yesterday. (Dün amcamı ziyaret etmedim.) (Bu cümle olumsuzdur ve didn’t yardımcı fiili kullanıldığı için fiil yalın haliyle gelmiĢtir.) (?) Did I visit my uncle yesterday. (Dün amcamı ziyaret ettim mi?) (Bu cümle soru cümlesidir ve "did" yardımcı fiili geldiği için fiil yine yalın haliyle kullanılmıĢtır.) SIMPLE PAST TENSE YAPISI ► Olumlu Cümleler Simple Past Tense olumlu cümlelerinde,özneden sonra V2 ( Fiillerin 2. halleri) kullanılır. Fiillerin ikinci halleriyle ilgili aĢağıda bilgi verilecektir. - I watched TV last night. (Dün gece televizyon seyrettim.) - The rain stopped a few minutes ago. (Yağmur birkaç dakika önce durdu.) - Mary came home very late last night. (Mary dün gece eve çok geç geldi.) - Last year I traveled to England. (Geçen yıl Ġngiltere’ye seyahat ettim.) - John studied hard all year. (John tüm yıl çok sıkı çalıĢtı.) ► Olumsuz Cümleler Simple Past Tense olumsuz cümlelerinde, özneden sonra didn’t yardımcı fiili ve fiillerin yalın halleri( V1) kullanılır. V2 sadece olumlu cümlelerde kullanılır. - I didn’t go to a movie last night. I stayed at home. (Dün gece sinemaya gitmedim. Evde kaldım.) - Nick didn’t come to school yesterday. (Jane dün okula gelmedi.) - We didn’t have breakfast this morning. (Bu sabah kahvaltı yapmadık.) - I went to a movie yesterday but I didn’t enjoy it. (Dün bir filme gittim ama beğenmedim.) - It didn’t snow yesterday. (Dün kar yağmadı.) ► Soru Cümleleri Soru cümleleri yaparken , did yardımcı fiili özneden önce (cümle baĢında) kullanılır. Fiil yalın halde (V1) kullanılır. - Did you sleep well last night? (Dün gece iyi uyudun mu?) - Did you see the postman this morning? (Bu sabah postacıyı gördün mü?) - Did Julie have a good time at the party yesterday? (Juile dün partide iyi vakit geçirdi mi?) - Did you make your own dinner last night. (Dün gece akĢam yemeğini sen mi yaptın?) - Did they understand the question? (Soruyu anladılar mı?) REGULAR AND IRREGULAR VERBS (Düzenli ve düzensiz fiiller) ► Ġngilizce’de fiiller düzenli ve düzensiz olarak ikiye ayrılır. Düzenli fiilleri geçmiĢ hale çevirmek için, filler sondaki hecelerine göre -d, -ed ya da -ied takılarını almaktadır. Örneğin: move - moved watch - watched study - studied ► Düzensiz fiiller adından da anlaĢılacağı gibi herhangi bir kurala bağlı kalmadan değiĢirler bu yüzden öğrenilmesi gerekir. go - went swim - swam do - did Düzensiz fiilleri tekrar tekrar okuyarak öğrenmek zordur. Bu yüzden bol bol kitap okuyup, dinleme egzersizleri yaparsanız, bir süre sonra zaten tüm fiilleri öğrendiğinizi farkedersiniz. EXERCISES: AĢağıdaki cümlelerde bırakılan boĢlukları, parantez içinde verilen fiillerle Simple Past Tense'e uygun olarak doldurunuz. 1 I _____ (see) John two minutes ago. 2 ______ you ______ (come) home early yesterday evening? 3 We are going to California for holiday this summer. But we ___ (go) to Turkey for our holiday last year. 4 He ____ not/be) ill yesterday evening. 5 They______ (be) really angry when they saw me. 6 My teacher ______ (give) us a lot of homework. 7 David ______ (not/sleep) last night, because he was really ill. 8 My father _____ (swim) in the pool all day yesterday. 9 ______ your friend _____ (visit) you when you ______ (be) on holiday? CEVAPLAR 1 - saw 2 - Did,come 3 - went 4 - wasn't 5 - were 6 - gave 7 - didn't sleep 8 - swam 9 - Did,visit,were Past Continuous Tense (I was going) Past Continuous Tense, Türkçe’de geçmiĢ zamanın hikayesi olarak da ifade edilir ve "gidiyordum" "geliyordum" zamanlarının karĢılığıdır. Yardımcı fiil olarak "was - were" kullanılır ve fiilin sonuna -ing takısı getirilir. Past Continuous Tense olumlu, olumsuz ve soru yapılarının kullanımıyla ilgili aĢağıdaki tabloyu inceleyiniz. (+) OLUMLU CÜMLE (-) OLUMSUZ CÜMLE (?) SORU CÜMLESĠ I was playing (Oynuyordum) I wasn’t playing (Oynamıyordum) Was I playing? (Oynuyor muydum?) You were playing (Oynuyordun) You weren’t playing (Oynamıyordun) Were you playing? (Oynuyor muydun?) He was playing (Oynuyordu) He wasn’t playing (Oynamıyordu) Was he playing? (Oynuyor muydu?) She was playing (Oynuyordu) She wasn’t playing (Oynamıyordu) Was she playing? (Oynuyor muydu?) It was playing (Oynuyordu) It wasn’t playing (Oynamıyordu) Was it playing? (Oynuyor muydu?) We were playing (Oynuyorduk) We weren’t playing (Oynamıyorduk) They were playing (Oynuyorlardı) They weren’t playing (Oynamıyorlardı) Were we playing? (Oynuyor muyduk?) Were they playing? (Oynuyorlar mıydı?) EXAMPLES (ÖRNEKLER) - I was studying lesson. (Ders çalıĢıyordum.) - She was smoking when I saw her. (Onu gördüğümde sigara içiyordu.) - They were drinking tea when I arrived. (Ben vardığımda çay içiyorlardı.) USAGE (KULLANIM) ► USAGE 1 GeçmiĢte yarıda kesilen eylemler Past Continuous Tense geçmiĢte yarıda kesilen uzun olayları anlatmak için kullanılır. Daha uzun olan eylemi yarıda kesen eylem genelde Simple Past tense ile ifade edilir. EXAMPLES - I was watching TV when she called. (O aradığında televizyon seyrediyordum.) - When the phone rang, she was writing a letter. (Telefon çaldığında mektup yazıyordu.) - While we were having a picnic, it started to rain. (Piknik yaparken yağmur yağmaya baĢladı.) - Sally was working when Joe had the car accident. (Joe araba kazası geçirdiğinde Sally çalıĢıyordu.) - While John was sleeping last night, someone stole his car. (Dün gece John uyurken birisi arabasını çaldı.) ► USAGE 2 GeçmiĢte belirli bir zamanda yapılan eylemler Birinci kullanımda geçmiĢte baĢka bir olayla kesilen eylemlerde Past Continuous Tense kullandığımızı söylemiĢtik. Bunun yanında geçmiĢte belirli bir anda yapılan eylemden bahsederken de Past Continuous Tense kullanılabilir. EXAMPLES - Last night at 10 p.m, I was eating dinner. (Dün gece saat 10’da yemek yiyordum.) - At midnight, we were still driving through the desert. (Geceyarısı hala çölde araç kullanıyorduk) DĠKKAT! Simple Past Tense’de kullanılan zaman ifadeleri eylemin tam olarak baĢlama veya bitiĢ zamanını belirtir. Past Continuous Tense’de ise, belirtilen zaman eylemin baĢlangıcı veya bitiĢini değil, yalnızca o anda eylemin yapılmakta olduğunu belirtir. EXAMPLES - Last night at 6 p.m., I ate dinner. (Saat 6’da yemeye baĢladım.) - Last night at 6 p.m., I was eating dinner. (Yemeye daha önce baĢladım ve saat 6’da yeme eylemi devam ediyordu.) ► Sürekli olarak yapılıp, can sıkıcı olan olayların anlatılmasında ―always‖ , ―continually‖, ―constantly‖ gibi kelimeler kullanılarak Ģikayet etmek için kullanılır. EXAMPLES - My sister was always wearing my best dress. (KızkardeĢim durmadan en iyi elbisemi giyerdi.) - They were constantly having rows at nights. (Geceleri durmadan kavga ederlerdi.) TIME EXPRESSIONS IN PAST CONTINUOUS TENSE (Zaman Belirten Kelimeler) Time expressions zaman belirten ifadelerdir ve Ġngilizce’de her zaman için farklı ifadeler kullanılır. Özellikle sınavlarda cümlenin hangi tense olduğunu anlamak için time expression’ların bilinmesi çok önemlidir. while - when - as - I saw him while he was driving. (Onu araba sürerken gördüm.) - My mum arrived home when I was watching TV. (Televizyon seyrederken annem geldi.) - They helped me as I was carrying some heavy bags. (Bazı ağır çantaları taĢırken bana yardım ettiler.) EXERCISES AĢağıdaki boĢlukları, Past Continuous Tense'e uygun olarak doldurunuz. 1. A: What _____ you ______ (do) at 7 o'clock yesterday evening. B: Well, I think I ______ (sleep) 2 When I saw John, he _____ (talk) to a girl in a cafe. 3 What ______ you ______ (do) when I called you last night. 4 I am in a real trouble. Because my father saw me while I _____ (smoke) last night in the street. 5 A: How was the party? B: It was cool! Everybody ____ (dance), and some people ____(drink) wine and the kids ___ (play). 6 There was a really good programme on TV last night at 9 o'clock. But I couldn't see it because I _____ (study) for the exam. 7 Last night the phone rang but I couldn't answer it because I _______ (take) a shower. 8 I met John while I ______ (go) to school yesterday morning. He looked quite upset. 9 ______ you _____ (sleep) at 9 o'clock this morning? I rang the bell but noone opened the door. 10 I think she ______ (read) a very interesting book when I saw her. Because I said hello but she didn't hear. CEVAPLAR 1 - were,doing,was sleeping 2 - was talking 3 - were,doing 4 - was smoking 5 - was dancing,were drinking,were playing 6 - was studying 7 - was taking 8 - was going 9 - were,sleeping 10 - was reading When and While Past Continuous Tense cümlelerinde "when" ve "while" bağlaçları sıkça kullanılır. Bu yüzden zamanı doğru kullanabilmek için bu bağlaçların kullanımlarının iyi öğrenilmesi önemlidir. When ve While bağlaçlarının Past Continuous Tense cümlelerinde kullanımları genellikle Ģu iki formül ile açıklanabilir. - when + simple past tense - When I saw him, he was playing tennis. (Onu gördüğümde tenis oynuyordu.) When ve While bağlaçlarının kullanımıyla ilgili genel kurallar aĢağıda verilmiĢtir. ► GeçmiĢte devam etmekte olan bir eylem sırasında bir baĢka eylem olmuĢ ve devam eden eylemi bölmüĢse, bu durum hem when, hem de while bağlaçları kullanılarak ifade edilebilir. - I was eating dinner when the guests arrived. (Konuklar geldiğinde yemek yiyordum.) - I hurt my leg while I was playing football. (Futbol oynarken bacağımı incittim.) WHEN ► "When" ile kurulmuĢ bir zarf cümleciği (adverbial clause), genellikle temel cümledeki (main clause) eylemin devam etmekte olduğu zamanı açıklar. "Bir eylem olduğunda bir baĢka eylem oluyordu" biçiminde bir anlam taĢır. Bu nedenle "when" in bağlı bulunduğu cümlede Simple Past, temel cümlede ise Past Continuous kullanılır. - When he came in, I was studying. (O içeri girdiğinde, ben ders çalıĢıyordum.) adverbial main - I was reading when he came in. (O geldiğinde, ben kitap okuyordum.) - When I went out, it was snowing. (DıĢarı çıktığımda kar yağıyordu.) - They were arguing when I entered the room. (Odaya girdiğimde, tartıĢıyorlardı.) When bağlacının yukarıdaki cümlelerde kullanılıĢı, "When + Simple Past, Past Continuous" Ģeklinde formülize edilebilir. ► "When" arka arkaya yapılmıĢ eylemleri anlatmak için de kullandır. Bu durumda her iki cümle de Simple Past Tense ile kurulur. - When he arrived, we went into the cinema. (O gelince, sinemaya girdik.) (Önce o geldi, sonra biz sinemaya girdik.) - When he left work, he got on a bus and went home. (ĠĢten çıkınca, otobüse binip eve gitti.) - When the teacher asked a question, I raised my hand. (Öğretmen soru sorunca, elimi kaldırdım.) When bağlacının yukarıdaki cümlelerde kullanılıĢı, "’When + Simple Past, Simple Past" Ģeklinde formülize edilebilir. ► "While" bağlacı genellikle, temel cümledeki eylem sırasında devam etmekte olan bir baĢka eylemi anlatmak için kullanılır. Bu nedenle, "while" in bağlı bulunduğu cümle Past Continuous, temel cümle ise Simple Past’dır. - While I was studying, he came in. (Ben ders çalıĢırken o geldi.) adverbial main - I left home while my parents were sleeping. (Annem babam uyurken evden çıktım.) I took a photograph while you weren’t looking. (Sen uyurken, fotoğraf çektim.) While bağlacının yukarıdaki cümlelerde kullanılıĢı, "While + Past Continuous, Simple Past" Ģeklinde formülize edilebilir. -While I was walking home from work, I bumped into an old friend on the street. (ĠĢten eve doğru yürürken, caddede eski bir arkadaĢımla karĢılaĢtım.) - Yesterday, a stray dog was nearly hit by a car while it was crossing the street. (Dün bir sokak köpeği karĢıdan karĢıya geçerken az daha bir arabanın altında kalıyordu.) ► "While" birbirine paralel devam eden iki eylemi anlatmak için de kullanılır. Bu durumda her iki cümlede de Past Continuous Tense kullanılır. "While"ın bu biçimde kullanımıyla genellikle yakınma, içerleme gibi duygular ifade edilir. - While the teacher was lecturing, the students were talking among themselves. (Öğretmen ders anlatırken öğrenciler kendi aralarında konuĢuyorlardı.) - I was studying while everybody at home was sleeping. (Evde herkes uyurken ben ders çalıĢıyordum.) While bağlacının yukarıdaki cümlelerde kullanılıĢı, "While + Past Continuous, Past Continuous" Ģeklinde formülize edilebilir. When and While AĢağıdaki cümlelerde boĢ bırakılan yerleri 'When" veya 'While' ile doldurunuz 1. She was working, ……………… Charles called. 2. …………..… Joseph was sleeping last night, the telephone rang. 3. ………….….. I opened the door, I saw my husband. 4. Cristal was taking a nap, ……………….. the telephone rang. 5. We were talking about the test ……………….. the teacher walked into the classroom. 6. ……………….. he was driving, a woman crossed the street. 7. ………………….. the doctor was giving the speech, a man fell down. 8. The doorbell rang ……………………. I was taking a shower. 9. I was listening carefully ………………..…… the principal was explaining the problem. 10. Mary washed the floor …………..…… he was watching the soccer match. 11. Susan was driving to work ……………….. she had a car accident. 12. …………………… I went out, it was raining. Cevaplar: 1 - when 2 - While 3 - When 4 - when 5 - when 6 - While 7 - While 8 - while 9 - when prepared by Mehmet AĞYAR Yenihayat Ortaokulu Ġngilizce Öğretmeni 12 – When 10 - while 11 - when 8th GRADES UNIT 4 SWEET DREAMS VOCABULARY action:olay again:tekrar all:hepsi,tamamı almost:neredeyse amazing:ĢaĢırtıcı, hayret verici amusement park:lunapark and:ve angry:kızgın another:bir diğer arrive:varmak around:etraf ask:sormak attention:dikkat,uyarı author:yazar -------------------------------------------balance:dengelemek become:olmak begin/began:baĢlamak believe:inanmak bestseller:en çok satan (kitap) bird:kuĢ bottom:dip box:kutu busy:meĢgul,yoğun but:fakat butterfly:kelebek -------------------------------------------call:çağırmak carry:taĢımak catch/caught:yakalamak certain:kesin chase:kovalamak circle:yuvarlak içine almak come back home:Eve dönmek come true: (rüyalar, hayaller için..)gerçekleĢmek comfortable:rahat communicate:iletiĢim kurmak compare:karĢılaĢtırmak contract:sözleĢme conversation:konuĢma,diyalog correct:doğru -------------------------------------------daily life: günlük hayat daydream:hayal kurmak dead:ölü,ölmek deck:güverte describe:tarif etmek develop:geliĢtirmek dirty:kirli disappear:gözden kaybolmak draw:çizmek dream:rüya -------------------------------------------enemy:düĢman experience:deneyim express:ifade etmek expression:ifade everybody:herkes -------------------------------------------Fairy:Peri feel/felt:hissetmek feel sorry:üzgün hissetmek fire:yangın fluently:akıcı bir Ģekilde follow:takip etmek freedom:özgürlük full:dolu fun:eğlence -------------------------------------------garden:bahçe generally:genelde get:elde etmek, almak get to somewhere:bir yere varmak, ulaĢmak go for an interview:röportaja gitmek gold:altın great:harika -------------------------------------------happen:meydana gelmek, olmak happily:mutlu bir Ģekilde happy:mutlu olmak hard:zor,güç have fun:eğlenmek have a dream about sth:bir Ģeyle ilgili rüya görmek health:sağlık hear/heard:duymak high:yüksek hop:zıplama horse:at huge:dev -------------------------------------------I do not believe it!: inanmıyorum! imagine:hayal etmek important:önemli incredible:inanılmaz initiate:baĢlatmak instruction:açıklama, talimat interesting:ilginç -------------------------------------------jump:zıplamak,atlamak joke:Ģaka journey:seyahat, gezinti -------------------------------------------keep:tutmak keep in mind: akılda tutmak -------------------------------------------life:yaĢam little:küçük,biraz location:yer,mekan look:bakmak look back:geri bakmak -------------------------------------------make enemies:düĢman edinmek maintain:sürdürmek marry:evlenmek match:eĢleĢtir mean:anlamına gelmek meaning:anlam meet:buluĢmak,görüĢmek memory:hatıra,anı mind:zihin-akıl monster:canavar much:çok,fazla -------------------------------------------need:ihtiyaç duymak news:haberler night:gece nightmare:kabus -------------------------------------------option:seçenek outside:dıĢarısı over:üzerinde -------------------------------------------past:geçmiĢ personality:kiĢilik pick up:kaldırmak plant:bitki / (fiil olarak) ekmek, dikmek positive:pozitif,olumlu pour:dökmek power:güç predictions:tahmin promotion:terfi-yükseliĢ put:koymak put out:söndürmek -------------------------------------------question:soru -------------------------------------------real:gerçek really:gerçekten relax:rahatlamak remember:hatırlamak represent:temsil etmek river:nehir, ırmak roll:yuvarlamak rule:kural -------------------------------------------sad:üzgün say:söylemek scare:korkmak scene:manzara,sahne search engine:arama motoru (internet için) second:saniye see/saw:görmek see you later: sonra görüĢürüz seed:tohum, çekirdek sentence:cümle seriously:ciddi biçimde share:paylaĢmak shine:parlamak shout:bağırmak show:göstermek sign:imzalamak sink(sank):batmak sleepy:uykulu smell:koklamak so:böylece,bu sayede solve:çözmek spend:harcamak stand:ayakta durmak start:baĢlamak step:adım strange:tuhaf,garip stressful:stresli suddenly:aniden surprise:ĢaĢırma,ĢaĢkınlık sweet:tatlı-Ģeker swallow:kırlangıç -------------------------------------------take/took:almak,götürmek take it seriously: ciddiye almak talk about:bir Ģey hakkında konuĢmak terrible:berbat Thumb:baĢ parmak Thumbelina:Parmak Kız (hikaye karakteri) tick:iĢaretlemek time line:zaman çizgisi EXPRESSIONS -What a pretty voice! : Ne hoĢ bir ses ! -How amazing! : Hayret ! -Really! : Gerçekten ! -What a nice to see you! : Seni görmek ne hoĢ ! -What! Are you joking? : Ne ? ġaka mı yapıyorsun ? -Good heavens! / Oh! My Gosh ! / Oh! My God !: (hayret, ĢaĢkınlık ifadeleri) Aman Allah’ım ! -you are joking: Ģaka yapıyorsun! -What a pity ! : Ne yazık ! Vah vah ! -Oh, I can’t believe in my ears! : Duyduklarıma inanamıyorum ! -Oh, I can’t believe in my eyes ! Gözlerime inanamıyorum ! -Oh, my dear! : (sevdiğimiz kiĢiler için) Tatlım ! Prepared and edited by Erkan TORUN tired:yorgun title:baĢlık towards:-e doğru tree:ağaç try:denemek -------------------------------------------understand:anlamak unpleasant:tatsız uncomfortable:rahatsız use:kullanmak useful:yararlı -------------------------------------------visualize: gözünde canlandırmak -------------------------------------------wait:beklemek wake up:uyanmak want:istemek waterfall:Ģelale wear:giymek wealth:servet wonderful:harika work miracles:mucize yaratmak work in pairs:ikili çalıĢma -------------------------------------------youth camp:gençlik kampı
Similar documents
Şan hali, kuş misali - TRAKUS Türkiye`nin Anonim Kuşları
AĢk habercisi bülbül, var git, Git bir tanemi teskine, AĢk ve az da hüzün dolu ġen ötüĢünle. Bu nasıl sevgi Madlen, canım, Neden böylesine sevmek, niye? Ne diyorsun güzel Madlen? Tez yetiĢ, bekletm...
More informationKullanma Kılavuzu
Enter the MAIN MENU by pressing the MENU button, and here select the SATELLITE SEARCH menu by using the up and down buttons. Select the satellite for which you want to make the dish antenna
More informationLinux Mint Kurulumu
Not: Ubuntu Gnome masaüstünü kullanan başka bir GNU/Linux işletim sistemidir. Not: “Depo”; İşletim sistemi için programları, yüklemeleri ve güncellemeleri barındıran çevrimiçi bir servistir. Çoğu G...
More informationHF110 - Hayatım Futbol
kaldırması bir yana, bir yıl boyunca ligde yenilgi yüzü görmezken evindeki bütün maçları kazanarak toplamda 41 maçlık yenilgisizlik serisiyle Hamburg’un rekorunu da kırıp ligde yine rekor kıracak ş...
More informationBilişim Teknolojileri Öğretimi için Geliştirilen Örnek Analojilerin
açısından analojiler önem kazanmaktadır. Analojiler, öğrenme-öğretme süreçleri açısından bazı yararlar sağlarken, dikkatli, özenli ve doğru kullanılmadığında dezavantajlarının olduğu ve öğrenme içi...
More information