ingilizce ders notları ve kazanımları 2013

Transcription

ingilizce ders notları ve kazanımları 2013
8. SINIF
İNGİLİZCE DERS NOTLARI VE KAZANIMLARI
2013
UNIT -1 FRIENDSHIP FRIENDSHIP RULES
GRAMMAR (DĠLBĠLGĠSĠ) KONULARI:
ADJECTIVES(SIFATLAR): Friendship ünitesinde sıfatları iki grupta inceleyeceğiz.
A- Physical Description (Fiziksel-dıĢ görüntü)
B-Personalities (karakter)
KiĢinin fiziksel özelliklerini ifade ederken kullanılan bazı sıfatlar Ģunlardır:
Beautiful(güzel)
Hansome(yakıĢıklı)
Good-looking(iyi görünümlü)
Pretty(hoĢ)
Tall(uzun)
Slim(zayıf)
Blond(sarıĢın)
Fat(ĢiĢman)
Short(kısa)
Ugly(çirkin)
Well-built(yapılı,kaslı)
Overweight(kilolu)
Medium-weight(orta kilolu
KiĢinin karakterini ifade ederken kullanılan bazı sıfatlar ise Ģunlardır:
Clever(akıllı)
Reliable(güvenilir)
Funny(komik)
Friendly(arkadaĢ canlısı)
Helpful(yardımsever)
Lazy(tembel)
Kind(nazik)
Rude(kaba)
Shy(utangaç)
Mean/stingy)cimri)
Generous(cömert)
Honest(namuslu,dürüst)
Trustworty(güvenilir)
Talkative(konuĢkan)
Sincere(içten )
Easygoing(uysal,kaygısız)
Jealous(kıskanç)
Anxious(endiĢeli)
Optimistic(iyimser)
Cheerful(neĢeli)
Stubborn(inatçı)
Sensible(mantıklı,akıllı)
Messy(dağınık)
Bu sıfatlarla hem ― To be (am,is,are) hem de‖ Have (got),Has(got)‖ kullanılır.
PRESENT FORMS OF ―TO BE‖
I am young.
You are clever.
He is a generous boy.
She is thin.
It is an old car.
We are helpful.
They are blond.
I am not pessimistic.
Ali and Banu are classmate.
HAVE GOT/HAS GOT
Have /Has got yapısını sahip olduğumuz Ģeylerden bahsederken kullanırız.
Olumsuz yaparken Haven’t/Hasn’t got kullanırız.
I
You
We
They
have got / haven’t got
He
She
It
I have got big eyes.(büyük gözlerim var)
My mother has got long hair.(annemin uzun saçları var)
―To be‖ ve ―Have/Has got ―ile ilgili aĢağıda örnek cümleler verilmiĢtir.
I am tall.(ben uzunum)
She is beautiful.(o güzeldir)
My father is a helpful person.(babam yardımsever biridir)
AyĢe has got curly hair.(AyĢe’nin kıvırcık saçları var)
Cem has got blue eyes.( Cem’in mavi gözleri var)
has got/ hasn’t got
Dikkat! ġu kullanımlar kesinlikle yanlıĢtır. ―AyĢe is curly hair‖ denmez
― Cem is blue eyes” denmez
My eyes are green.(benim gözlerim yeĢildir)
I have got green eyes.( yeĢil gözlerim var)
Dikkat! ―I am green eyes‖ denmez
Bir kiĢinin fiziksel özelliği hakkında bilgi almak için Ģu soru kalıbını kullanırız:
What does he/she look like? (onun dıĢ görüntüsü nasıldır?)
Bu soru genel olarak kiĢileri tanımaya yöneliktir.KiĢinin uzun ya da kısa boylu olması,güzelliği,yakıĢıklı
olması,saç rengi,zayıf mı ĢiĢman mı olduğu,genç mi yaĢlı mı olduğu gibi dıĢ görünüme iliĢkin cevaplar verilir.
Kullanabileceğimiz diğer soru kalıplarıda Ģunlardır:
What do they/you/we look like?
-How tall is?
-How are they?
- How much does he/she weight?
- How much do they/you weight?
Bu sorulara aĢağıdaki cümlelerdeki gibi cevap verilebilir.
She is slim,young and pretty.(o zayıf,genç ve hoĢ biridir)
She has got dark straight hair.(onun siyah düz saçları var)
He isn’t fat.(o ĢiĢman değildir)
Mario and Carla are Italian.They are tall and dark.(Mario veCarla Ġtlayan dır.Onlar uzun ve esmerdir)
I have got big brown eyes.(büyük kahverengi gözlerim var)
Bir kiĢinin karakteri ile ilgili bilgi almak için ise genelde Ģu soru kalıbını kullanırız:
What is she/he like? (o nasıl biridir?)
Bu soruya utangaç mı, arkadaĢ canlısı mı, konuĢkan mı , iyimser mi, sosyal mı gibi kiĢinin karakterine
yönelik cevaplar verilir.
She is shy.(o utangaçtır)
I am optimistic.(ben iyimserimdir)
He is clever.(o akıllıdır)
I think he is bossy.(onun patronluk taslayan birisi olduğunu düĢünüyorum)
Burcu is talkative and outgoing.(Burcu konuĢkan ve cana yakın birisidir)
SHOULD- SHOULDN’T
Friendship ünitemizde geçen bir baĢka dilbilgisi konumuz ise ―SHOULD” ve “SHOULDN’T”. Tavsiye verirken
kullandığımız bir yapıdır.
Gerçek bir arkadaĢta olması ve olmaması gereken özellikler aĢağıda belirtilmiĢtir. Bu cümlelerde geçen
―SHOULD” ve “SHOULDN’T‖ yapılarına dikkat edelim.
A true friend should be honest.(gerçek bir arkadaĢ dürüst olmalı)
A true friend should be kind.(gerçek bir arkadaĢ kibar olmalı)
A true friend shouldn’t be rude.(gerçek bir arkadaĢ kaba olmamalı)
A true friend should be generous.(gerçek bir arkadaĢ cömert olmalı)
A true friend shouldn’t be mean.(gerçek bir arkadaĢ cimri olmamalı)
IDIOMS(DEYĠMLER)
1. ünitemizde geçen bazı deyimler aĢağıda verilmiĢtir. Bunları da çalıĢmayı unutmayalım.
To be in trouble:baĢı belada olmak
Stand by someone:birine destek vermek
Be grateful for each day:her bir gün için minnettar olmak.
Make someone’s dreams come true:birinin rüyalarını gerçekleĢtirmesini sağlamak
See the best in someone:birinin içindeki kabiliyeti görmek
Be there for someone:birinin yanında olmak(duygularını paylaĢmak)
8. SINIF 1. ÜNĠTE ÇALIġMA KAĞIDI
A. BoĢluklara should veya shouldn’t yerleĢtirin.
1. You _______ shout at your friends.
2. You _______ be polite to your friends.
3. You _______ help your friend when he/she needs your help.
4. You _______ ignore other friends.
5. You _______ be a good listener.
B. Doğru seçeneği iĢaretleyin.
1. I tell her all my secrets because she is a ______ friend.
A) beautiful B) close
C) old D) bad
2. I have got so many friends, but Jane is my ____ friend. I like her very much.
A) better
B) good
C) best
D) bad
3. BoĢ bırakılan yere uygun gelen ifadeyi bulunuz.
Ahmet is a _______friend.When I need help,he’s always there for me.
A) generous B) cheerful C) supportive D) mean
4. If you want to have many friends, you should be ______ to everyone.
A) nice
B) rude
C) bad D) stingy
5. He is my ____ because we’re in the same class.
A) pen pal B) classmate C) cousin D) brother
C. Resimleri de dikkate alarak doğru seçeneği iĢaretleyin.
1. You shouldn’t be _____ to your friends.
A) nice
B) kind
C) rude
D) polite
2. People generally ______________ to their close friends.
A) tell secrets
B) make mistakes
C) have fun D) look up words
3. Robert is a _____ boy because he always helps people around him.
A) friendly
B)generous
C) helpful
D) cheerful
4. George is very ______, so he easily makes
A) generous B) stingy
C) rude
D) friendly
new friends.
5. Henry is a _____ man. He shares his money with poor people. He also gives presents to the people around
him.
A) cheerful B)generous
C) funny
D) alone
D. AĢağıdaki kelimeleri boĢluklara yerleĢtirin.
stingy - funny - reliable - sense of humour - selfish
1. If you are _____________, your friends can tell you their secrets.
2. When I make jokes to Kate, she always smiles. She has a good ________________.
3. _____________ people don’t like sharing their belongings.
4. Some people are _____________, they always think of their needs.
5. Mary is good at making jokes. We generally laugh at her because she is _____________.
prepared by Gülçin YILMAZ
Read the description and find the right adjective.
1
2
3
You can rely on me to keep
promises. I am ___________.
I don’t like to spend money. I am
______________.
I like to tell other people what to
do. I am _______________.
4
5
I am relaxed and I don’t get
easily upset or annoyed. I am
_________________.
I always defend my friends when
other people are critical of them.
I am ___________________.
6
I don’t talk much or make much
noise. I am _______________.
7
8
9
2
2
I like to give things to other
people and spend money on
them. I am ______________.
I don’t laugh very often but I
think a lot. I am _____________.
I find it difficult to talk to people
I don’t know. I am ___________.
UNIT ONE
FRĠENDSHĠP
Word List
friend: arkadaĢ
friendship: arkadaĢlık
friendship rules: arkadaĢlık kuralları
secret: sır
trust: güvenmek
tell lie: yalan söylemek
look like: benzemek
have a true friend :doğru bir arkadaĢa sahip olmak
drive sb crazy: birini çıldırtmak , deli etmek
go out with friends:arkadaĢlarla dıĢarı çıkmak
look forward to sth/doing sth: dört gözle beklemek
give sb a piece of advice: birine akıl vermek
make friends with sb: arkadaĢ ,dost olmaya baĢlamak
stand by someone:birine destek olmak , yanında
olmak
be grateful for each day: herbir güne minnettar
olmak,Ģükretmek
bring joy to someone’s life:birinin hayatına neĢe
katmak
make someone’s dreams come true: birinin hayallerini
gerçekleĢtirmek
see the best in someone: birinin iyi yönlerini görmek,
içindeki kabiliyeti görmek
be there for someone:birinin yanında olmak,
duygularını paylaĢmak
give sth back:geri vermek
make a joke. ġaka yapmak
pay the bill:fatura ödemek
penfriend: mektup arkadaĢı
physical appearance:dıĢ görünüm , fiziksel görünüm
beautiful:güzel
handsome:yakıĢıklı
ugly:çirkin
fat: ĢiĢman
overweight:aĢırı kilolu
tall:uzun
slim:zayıf
short :kısa
hazel eyes:ela gözler
plump:tombul, ĢiĢman
well-built:yapılı,kaslı
medium weight:orta boy
old fashioned: eski moda
curly hair: kıvırcık saç
straight hair:düz saç
wavy hair:dalgalı saç
personality:kiĢilik
kind/polite/gentle: kibar , nazik
helpful: yardımsever
nice:hoĢ
rude:kaba
cheerful:neĢeli
funny: komik, eğlenceli
optimistic:iyimser
pessimistic:kötümser
shy:utangaç
sociable:sosyal
supportive:destekleyici
selfish:bencil
honest:dürüst
reliable:güvenilir
talkative:konuĢkan
serious:ciddi
jealous:kıskanç
mean/stingy:cimri, pinti
loyal:sadık
sensitive:hassas, duygusal
generous:cömert
crazy:çılgın
sincere:samimi ,içten
successful:baĢarılı
thoughtful:düĢünceli
tidy:düzenli
messy:dağınık
modest:alçakgönüllü
trustworthy:güvenilir
understanding:anlayıĢlı
easygoing:uysal
confident:emin
nervous:gergin ,kaygılı,endiĢeli
prepared by Sultan ÇĠFTÇĠ
UNIT 2
(DĠLBĠLGĠSĠ KONU ANLATIMI)
―IF‖ CLAUSE TYPE-1
( If ile kurulan cümleler - 1 )
IF EĞER
(if ile birçok cümle yapısı vardır fakat biz (TYPE 1), yani 1 inci türünü göreceğiz.
Cümle yapısı Ģu Ģekildedir;
Ġf
+
simple present tense +
future tense
(eğer) + (geniĢ zaman/do-does) + (gelecek zaman / will )
Yani if li cümlelerde
― Eğer böyle olursa, Ģöyle olacak‖ anlamı vardır.

Örnekler
If I have money, I will buy a new house.

If she studies hard, she will pass the exam.
(Eğer param olursa, yeni bir ev alacağım)
(Eğer o çok çalıĢırsa, sınavı geçecek)
NOT:
Ġkinci örnekte ―study‖ kelimesi ―es ― takısı almıĢtır. Çünkü GeniĢ zamanda ―he,
she, it‖ kullanıldığında fiil ―–es‖ takısı alır.

If they win the match, they will earn much money.

If he comes here, he will work with us.

If you give a party, who will you invite?

If f it rains, we will not go to the cinema.
(Eğer maçı kazanırlarsa, çok para
kazanacaklar)
(Eğer o buraya gelirse, bizimle
çalıĢacak)
(Eğer parti verirsen, kimi davet
edeceksin.)
(Eğer yağmur yağarsa, sinemaya
gitmeyeceğiz.)

IMPERATIVES ( EMĠR CÜMLELERĠ )
Ġngilizcede emir cümleleri GeniĢ Zamanda ( simple present tense/do-does ) kurulur. Emir cümlelerinde
fiil baĢta kullanılır.
Eğer cümlenin yapılması emredilen fiil yalın halde kullanılırsa olumlu emir cümlesi olur.
Go home.
( Eve git )
Fakat yapılması emredilen fiilden önce ―don’t‖ kullanılırsa olumsuz emir cümlesi olur.
Don’t go home.
( Eve gitme )
Örnekler
Come here.
( Gel buraya )

Don’t come here.

Take your bag.


( Gelme buraya )
( Çantanı al )
NOT:
Emir cümlelerinde fiil en baĢta kullanılır demiĢtik. Fakat fiilden önce kullanılan bazı belirteçler
de vardır.Örneğin;
First  Ġlk önce
Second  Ġkinci olarak
Then  Sonra
Finally  Son olarak





First, do your homework.
Second, watch TV.
Then, brush your teeth.
Finally, go bed.
First, take a deep breath.
(ilk önce ödevini yap.)
(Ġkinci olarak TV izle.)
( Sonra diĢlerini fırçala.)
( Son olarak yatağına git.)
(ilk önce derin nefes al.)
PRESENT CONTINUOUS TENSE ( ġĠMDĠKĠ ZAMAN )
Türkçede ġimdiki zamanda cümle kurarken fiile ― –iyor‖ ekini ekliyoruz. Bu ekin Ġngilizcedeki
karĢılığı ― –ing ― dir.
Ġngilizce de Ģimdiki zamanda kuracağımız cümleleri ― am, is, are ― yardımcı fiilleriyle birlikte kullanmalıyız.
Yalnız hangisini nerede kullanacağınıza dikkat edin.
Yani;
I
am
He
You
She
is
We
are
It
They





Cümlenin yapısı Ģu Ģekilde olur;
Özne + am / is / are
+ fiil + -ing
Örnekler
I am walking on the street.
( Ben caddede yürüyorum.)
You are walking on the street.
( Sen caddede yürüyorsun.)
He is playing computer game.
( O bilgisayar oyunu oynuyor.)
They are studying English.
( Onlar Ġngilizce çalıĢıyor.)
The dog is barking.
( Köpek havlıyor.)
NOT:
―am, is are‖ yardımcı fiillerine ―not‖ eklenerek olumsuz cümle
yapılır.



They aren’t playing football.
( Onlar futbol oynamıyorlar.)
She isn’t watching TV.
(O televizyon izlemiyor.)
You aren’t running.
( Sen koĢmuyorsun.)
NOT:
―am, is, are‖ yardımcı fiilleri cümlenin baĢına yazılarak soru cümlesi
yapılır.



Are you walking on the street?
( Sen caddede yürüyormusun? )
Is he studying English?
( O Ġngilizce çalıĢıyor mu?)
Are they playing tenis?
(Onlar tenis oynuyor mu)
NOT:
Bazen cümlenin ġimdiki zaman cümlesi olduğunu ,
cümle içerisinde kullanılan Ģu kelimelerden de anlayabiliriz
now  Ģimdi
at the moment  Ģu anda
at present  Ģimdi
nowadaybugünlerde
right now  hemen Ģimdi
ADJECTIVES WITH ―-ed, -ing‖
Ġngilizcede sıfatlar bazen ―–ed‖ ve ― –ing‖ ekleri alarak kullanılırlar.
Sıfat bir varlığın özelliğini nitelendiriyorsa ―-ing‖ eki alır.
Fakat bir varlığın etkilenmiĢ olduğu halini vurguluyorsa ― –ed‖ eki alır






Örnekler:
He is boring.
He is bored.
She is reading an interesting story.
She is very interested.
This film is so frightening.
You are frightened.
(O can sıkıcı biridir)
(Onun canı sıkkın)
( O ilginç bir hikaye okuyor)
(O çok ilgili.)
( Bu film çok korkunç.)
( Sen korkmuĢsun.)
Adjectives and Adverbs (sıfatlar ve zarflar)
*Sıfatlar ve zarflar birlikte öğrenilirse, öğrenme daha kalıcı ve etkili olur. Zarflar genellikle sıfatların (
adjectives ) sonlarına ( -ly ) takısı getirilerek elde edilir.
- He is a slow player.
(O yavaĢ bir oyuncudur.)
- He plays slowly.
(O yavaĢ oynar.)
- He is a brave boy.
(O cesur bir çocuktur.)
- He fights bravely.
(Cesurca kavga eder.)
Söylediğimiz gibi bu cümlelerde sıfatın sonuna -ly eki getirilerek zarf elde edilmiĢtir.
*Sıfat olan kelimeler ismi, zarf olan kelimeler de fiili nitelemiĢtir.
AĢağıda, sonuna -ly getirilerek zarf yapılan bazı sıfatlar ve örnekler verilmiĢtir.
►happy - happily
- She is a happy girl.
- She is dancing happily.
(O mutlu bir kızdır.)
(O mutlu bir Ģekilde dansediyor.)
► sad - sadly
- My dad is very sad today.
- The singer is singing sadly.
(Babam bugün çok üzgün.)
(ġarkıcı üzgün Ģarkı söylüyor.)
► quick - quickly
- John is a quick player.
- John plays basketball quickly.
(John hızlı bir oyuncudur.)
(John hızlı bir Ģekilde basketbol oynar.)
► bad - badly
- Some students are really bad.
- Some students behave badly in the classroom.
(Bazı öğrenciler gerçekten çok kötü.)
(Bazı öğrenciler sınıfta kötü davranıyorlar.)
Yukarıda bahsedilen kural bütün zarflar için geçerli değildir. Bazı sıfatlar, bu kuralın dıĢında kalırlar
ve düzensiz değiĢirler. Bu zarfların mutlaka ezberlenmesi gerekmektedir.
► good - well
- Mr. Halloway is a good teacher.
(Bay Halloway iyi bir öğretmendir.)
- He teaches well.
(O iyi öğretir.)
Birinci cümlede “good” ismi nitelerken "well" fiili nitelendiriyor. Standart kurala göre good sıfatı zarf olduğunda
goodly olması gerekmektedir. Fakat düzensiz olduğu için tüm kurallardan bağımsız olarak değiĢmektedir.
Bazı kelimeler ise hem sıfat olarak ve hem de zarf olarak kullanılabilirler. Bunların tamamen
ezberlenmesi lazımdır.
fast - fast (hızlı)
hard - hard (zor, güç)
early - early (erken)
late – late (geç)
high – high (yüksek)
low - low
(alçak)
near – near (yakın)
far – far
(uzak)
deep – deep (derin)
EXAMPLES (ÖRNEKLER)
I want a fast car.
My car must go fast.
There is a bus-stop near my house.
The bus goes near my house .
Deep rivers are dangerous.
Don’t dive very deep.
The traffic sign is wrong.
People will get it wrong.
The wall around the garden is high.
The trees near it grow high too.
much - much (çok)
little – little
(az)
direct - direct (doğrudan)
wrong – wrong (yanlıĢ)
enough – enough (yeterli)
pretty - pretty (hoĢ, tatlı)
straight – straight (düz, direk)
kindly - kindly (nazik)
(Hızlı bir araba istiyorum.)
(Arabam hızlı gitmeli.)
(Evimin yakınında bir otobüs durağı var.)
(Otobüs evimin yakınından geçer.)
(Derin nehirler tehlikelidir.)
(Fazla derine dalma.)
(Levha yanlıĢ.)
(Ġnsanlar onu yanlıĢ algılayacaklar.)
(Bahçenin etrafındaki duvar yüksek.)
(Yanındaki ağaçlar da yükseliyor)
NOT: Genelde -ly ile biten kelimeler adverb ( zarf ) olur. Fakat -ly ile biten sıfatlar da vardır. Bunların
kindly (nazikçe) haricindekilerin adverb (zarf) hali yoktur. AĢağıda bu zarflara birkaç örnek verilmiĢtir.
lovely, lively, lonely, lowly, likely, elderly, timely, silly
► Bunların adverb ( zarf ) hali manasını verecek Ģekilde kullanmak icap eden durumlarda, bu manalara yakın
baĢka adverb ( zarf ) lar kullanılır ya da zarf cümleciği Ģeklinde anlatılır.
- All my friends are friendly.
(ArkadaĢlarımın hepsi candandır.)
- They behave in a friendly way. Candan davranırlar.
(Canayakın bir Ģekilde davranırlar )
Yukarıdaki cümlelerde görüldüğü gibi “friendly‖ sıfattır ve zarf hali “in a friendly way‖ Ģeklinde anlatılmıĢtır.
► Bazı sıfatlar -ly alınca; adverb (zarf) olurlar. Fakat bunlar sıfat oldukları zamanki anlamı zarf oldukları zaman
taĢımazlar ve farklı anlamlar alırlar.
Örneğin, high yüksek demektir fakat highly yüksek(çe) değil "oldukça", "ziyadesiyle" manasında
kullanılmaktadır. Low alçak demektir. Fakat lowly alçak(ça) değil "alçak gönüllülükle" demektir.
ĠĢte bunun gibi sıfat manası ile zarf manası birbirinden değiĢik Ģekillerde mana veren kelimeler vardır ve bunlar
dikkate alınmalıdır. Bunların kuralları yoktur. Ġstisnai durumları vardır ve ezberlenmeleri gerekir. Bunlar genelde
aĢağıdaki kelimeledir.
high: ( yüksek) –--------- highly ( ziyadesiyle)
low: (alçak) --------------- lowly : ( tevazuyla)
near: (yakın) -------------- nearly: (neredeyse)
late: (geç) -------------- lately: (son zamanlarda)
hard: (zor, güç) ---------- hardly: (ancak, güç, bela )
direct: (direkt, dosdoğru) ---------- directly: (dobra dobra, açıkça )
warm: (sıcak) --------------- warmly: (samimiyetle)
hot: (sıcak) ------------ hotly: ( iĢtiyakla, canı gönülden)
cool: ( soğuk) ---------- coolly : (soğuk davranarak)
cold: (soğuk) ------------ coldly: (samimiyet vermeksizin)
present: (hali hazırda) -------------- presently: (derhal, hemen)
short: ( kısa) ------------------ shortly: (hemen, özet olarak kısaca)
scarce: (nadir, ender) -------------- scarcely: ( zar zor)
bare: (çıplak, kıraç) ------------- barely: ( ancak, güç bela)
sure: ( emin, kesin) ----------------- surely: (kesinlikle, emniyetle)
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
UNIT 2 DĠLBĠLGĠSĠ ALIġTIRMALARI
―If Clause TYPE-1‖ AlıĢtırmaları
If I …………….. (study), I ………………. (pass) the exams.
If the sun …………………. (shine), we
(walk) to the town.
If he …………………….. (have) a temperature, he
………………….. (to see) the doctor.
If my friends ………………… (come), I …………… (to be) very happy.
If she ……………….. (earn) a lot of money, she
…………………… (fly) to New York.
If we …………………… (travel) to London, we ……………….. (visit) the museums.
If you …………………… (wear) sandals in the mountains, you ………………… (slip) on the rocks.
If Rita …………………… (forget) her homework, the teacher
…………….. (give) her a low mark.
If they ………………… (go) to the disco, they
…………………. (listen) to loud music.
If you …………………. (wait) a minute, I …………………… (ask) my parents.
If you (send)……………….. this letter now, she (receive)…………… it tomorrow.
If I (do)……………….. this test, I (improve) ……………..
my English.
If I (find) …………………..your ring, I (give)………………... it back to you.
Peggy (go) …………………..shopping if she (have) …………………. time in the afternoon.
Simon (go)…………………. to London next week if he (get)……………….. a cheap flight.
1)
2)
3)
4)
5)
6)
7)
8)
9)
10)
Imperatives (Emir cümleleri) AlıĢtırmaları
…………………….... upstairs. (go)
……………….......... in this lake. (not / swim)
……………………..…your homework. (second / do)
…………………….…..football in the yard. (not / play)
…………………..….. your teeth. (first / brush)
………………….….. during the lesson. (not / talk)
………………….……the animals in the zoo. (not / feed)
…………………….... the instructions. (then / read)
…………………….… late for school. (not/to be)
………………………… your mobiles. ( finally / switch off)
ġimdiki Zaman AlıĢtırmaları (Present Continuous Tense)
1.
John……………..…..
(read) a book now.
2.
What ……………..…
(you do) tonight?
3.
Jack and Peter ………………..…..
(work) late today.
4.
Silvia …………………..…. (not listen) to music.
5.
Maria ………………….
(sit) next to Paul.
6.
How many other students ………..………….. (you study) with?
7.
The phone ………….………. (not ring).
8.
……………………….. (she, not, wash) her hair.
9.
…………………..……… ( they, watch) television.
10.
…………………….…. (I, listening) to music right now.
11.
James ……………….….. (not, have) dinner.
12.
………………..
(we, swim) in the river.
13.
My father ……………..
(clean) the car in the garden.
14.
It …………… (not, rain) today.
15.
16.
17.
18.
The children ………………….. (play) football in the street.
The baby ………………………..… (not, sleep) now.
He isn't working. …………………………. (he, read) the newspaper.
……………………………(are / they / sleep) in the car?
-ed, -ing Adjectives AlıĢtırmaları
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
Is the book you are reading very……………….…..….. ? (Interest)
The new James Bond film is really………….……………. . (Thrill)
We were both …………….……..… that she hadn’t heard the news. (Surprise)
The images of the war were very …………………….…. . (Depress)
I nearly fell asleep in the cinema. The film was so…………………………. (Bore)
She had such good marks that she was very ……………..………… ( Encourage)
Can you tell me where that …………………..……..noise comes from? (Annoy)
They were …………………..…….the weather wasn’t good yesterday. ( Disappoint)
My sister was ……………………….…..by my old toys. (Fascinate)
When you are not in good spirits, it is ………………....to stay in bed all day. (Tempt)
Adjectives and Adverbs AlıĢtırmaları
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
He ………………….. reads the book. (quick)
The rabbit ran ……………….…… (fast)
Miss Kitty works ……………………(hard)
Mandy is a ……………………girl. (pretty)
The class is ……………….loud today. (terrible)
The children played …………………. (noisy)
Max is a …………………. singer. (good)
You can ………………… open this tin. (easy)
It's a ………………… day today. (terrible)
Peter paints …………………….(good)
UNIT 2 ROAD TO SUCCESS
WORDS (KELĠMELER)
Road to success: BaĢarıya giden yol
The road to success comes through hard work. (BaĢarıya giden yol çok çalıĢmaktan
geçer.)
Excited: Heyecanlı
Worried: EndiĢeli
I was excited and worried in the exam. (Sınavda heyecanlı ve endiĢeliydim.)
Tired: Yorgun
I am so tired. ( Çok yorgunum)
Boring: Sıkıcı
Study: Ders çalıĢmak
Do homework: Ödev yapmak
I study daily and do my homework. (Günü gününe ders çalıĢırım ve ödevimi yaparım.)
Calm: Sakin
Please calm down! (Lütfen sakin olun!)
Ready: Hazır olmak
Are you ready for the exam? ( Sınava hazır mısınız?)
Lazy: Tembel
Hardworking: ÇalıĢkan
Sena is a hardworking student but Ali is lazy. (Sena çalıĢkan bir öğrencidir ama Ali tembel. )
Bad at: Bir Ģeyde baĢarısız olmak
Good at: Bir Ģeyde baĢarılı olmak
I am good at playing the tennis but I am bad at playing the football. ( Tenis oynamada baĢarılıyım
ama futbol oynamada baĢarısızım.)
Get low mark: DüĢük not almak
Get high mark: Yüksek not almak
Burak got high mark but Melek got low mark in the exam. ( Burak sınavda yüksek not aldı ama Melek
düĢük not aldı.)
Give: Vermek
Take: Almak
Give him an inch and he'll take a yard. ( Elini verip kolunu alamamak.)
Prepare for the exams: Sınavlara hazırlanmak
Do well in the exam: Sınavda başarılı olmak
Pass an exam: Bir sınavı geçmek
Fail an exam: Bir sınavda başarısız olmak
Take note: Not almak
If you take notes, you will remember easily. (Eğer not alırsanız, kolay hatırlarsınız.)
Get help: Yardım almak
You can get help from your parents. (Anne ve babanızdan yardım alabilirsiniz.)
Stay up late: Gece geç saatlere kadar uyanık kalmak
Don’t stay up late!
Turn off : Kapatmak
Turn off your phone!
Practice: AlıĢtırma yapmak
Do practice tests!
Focus on: Odaklanmak
Focus on your studying!
Have a rest: Dinlenmek
Have a nice rest! (Ġyi dinlenmeler)
Take exercise: Egzersiz yapmak
Work hard: Yoğun çalıĢmak
Learn easily: Kolay öğrenmek
Do experiment: Deney yapmak
Drawing: Resim çizmek
Reading aloud: Yüksek sesle okumak
Solve problems: Problem çözmek
Analytically:
çözümleyerek
Logically:
mantıklı
Realistically: gerçekçi
Intuitively: sezgiyle
Dominantly: baskın olarak
Emotionally: duygusal
Slowly:
Yavaş(ça)
Quickly:
çabucak
Closely:
yakın
Loudly:
sesli
Silently:
sessizce
Actively: hareketlice
Quietly:
sessizce
Carefully: dikkatli
Independently:
Serbestçe
Seriously: ciddiyetle
Sensitively: duygusal
Regularly: düzenli
Essentially: etkili biçimde
Easily:
kolayca
Singing a song: ġarkı söylemek
Underline important things: Önemli Ģeylerin altını çizmek
Spend on time: Zaman harcamak
Spend on time each subject. ( Her ders için zaman harcayın.)
Have trouble: Sıkıntı yaĢamak
I have trouble with Maths. (Matematikte sıkıntı yaĢıyorum.)
Miss the class: Dersi kaçırmak
Don’t miss the class!
Give a reward: Ödüllendirmek
If you do well in the exam, I will give a reward to you. ( Eğer sınavda baĢarılı olursanız, sizi ödüllendireceğim.)
Lose time: Zaman kaybetmek
Review: Gözden geçirmek
Review your notes!
Answer questions carefully: Soruları dikkatli cevaplamak
Pair work: Ġkili çalıĢma
Group work: Grup çalıĢması
Cheat: Kopya çekmek
You shouldn’t cheat in the exams. ( Sınavlarda kopya çekmemelisin.)
Understand: Anlamak
Forget: Unutmak
MULTIPLE INTELLIGENCE (ÇOKLU ZEK
1) VĠSUAL-SPATIAL INTELLIGENCE (GÖRSEL ZEKA) : Reading, writing, puzzle, charts, graphs, painting (
Okuma, yazma, bulmaca,grafikler, boyama)
Possible Jobs: sculptors(heykeltıraĢlar), architects(mimarlar), mechanics(tamirciler), engineers(mühendisler)
2) VERBAL-LINGUISTIC INTELLIGENCE (SÖZEL ZEKA) : Listening, speaking,writing,teaching,telling story,
understanding words (Dinleme,konuĢma,yazma,hikaye anlatma,kelimeleri anlama)
Possible Jobs: Poet(ġair), Journalist (Gazeteci), Writer (Yazar), Lawyer(Avukat), Politician( Siyasetçi)
3) MATHEMATICAL-LOGICAL INTELLIGENCE (MATEMATĠKSEL ZEKA) : Problem solving, doing experiments
( Problem çözme, deney yapma)
Possible Jobs: Scientist(Bilim adamı), Engineer (Mühendis), Mathematician (Matematikçi), Accountant
(Muhasebeci)
4) BODILY-KINESTHETIC INTELLIGENCE (BEDENSEL ZEKA) : Dancing, sports, using body language, acting,
crafts (Dans etme, sporlar, vücut dilini kullanma, rol yapma, el iĢleri)
Possible Jobs: Athletes(Sporcular), PE Teacher ( Beden Eğitimi Öğretmeni), Dancer(Dansçı), Actor(Oyuncu),
Firefighter (Ġtfaiyeci)
5) MUSICAL-RHYTHMIC INTELLIGENCE (Müzikal- Ritmik Zeka ) : Singing, playing instruments,composing
music ( ġarkı söyleme, müzik aleti çalma, müzik besteleme)
Possible Jobs: Composer(Besteci), Musician( Müzisyen), Singer (ġarkıcı),
6) INTERPERSONAL INTELLIGENCE ( KĠġiLERARASI ZEKA ) : Listening to others, using empathy (BaĢkalarını
dinleme, empati kurma)
Possible Jobs: Counselor (DanıĢman), Politician (Politikacı), Salesperson (Pazarlamacı), Businessman ( ĠĢ
adamı), Teacher (Öğretmen)
7) INTRAPERSONAL INTELLIGENCE ( KĠġĠSEL ZEKA) : Recognizing their own strengths and weaknesses,
reasoning themselves ( Güçlü ve zayıf yanlarını bilme, kendini sorgulama)
Possible Jobs: Researchers ( AraĢtırmacılar) Philosopher (Filozof)
8) NATURALIST INTELLIGENCE ( DOĞACI ZEKA ) :Nurturing, camping, caring animals ( Beslenme, kamp
yapma, hayvanlarla ilgilenme)
Possible Jobs: Veterinarian (Veteriner), Gardener ( Bahçıvan), Zookeeper ( Hayvan Bakıcısı), Ecologist
(Çevreci), Farmer (Çiftçi), Animal Trainer ( Hayvan Terbiyecisi)
Auditory Learner: ĠĢitsel-iĢiterek Öğrenen
Visual Learner: Görerek öğrenen
Kinesthetic Learner: Beden hareketleriyle öğrenen
prepared by ġule MUTLU
8. SINIF 3.ÜNĠTE IMPROVING ONE’S LOOKS
Bu ünitemizde değineceğimiz dilbilgisi konuları ―too and enough‖ , öneri cümleleri ―making
suggestions‖ ve ―reflexive pronouns‖ konularıdır.
TOO AND ENOUGH
Too and Enough are used with adjectives and indicate degree.
(Too ve Enough sıfatlarla birlikte kullanılır ve sıfatın derecesini gösterir)
Too means more than necessary, and it precedes the adjective.
Too’nun anlamı gerekli olandan daha fazladır. Ve sıfatın önünde yer alır)
Too + adjective (sıfat)
too: çok fazla, aĢırı
I can’t read. Because it is too dark to read. (okunmayacak kadar karanlık.)
A: Let’s go to cinema now.
B: No, we can’t.
A: Why not?
B: Because it is too late to go. (Gidilmeyecek kadar geç.)
Enough means sufficient and usually follows the adjective.
(Enough’ın anlamı yeterlidir ve sıfatın arkasında bulunur.)
Enough: yeteri kadar
Dialogue 1:
A: Can your brother talk?
B: Yes. He is old enough to talk. (konuĢabilecek kadar büyüdü.)
Dialogue 2:
A: Shall we buy this car, dad?
B: No, we can’t buy it.
A: Why not?
B: I am not rich enough to buy it.( onu alabilecek kadar zengin değilim.)
MAKING SUGGESTION (ÖNERĠDE BULUNMA)
―Let’s , shall we?, why don’t you?, ve How about?‖ yapıları bir kimseye öneride bulunurken
kullanılır.ġimdi hepsini teker teker inceleyelim.
LET’S
Cümlede kullanıldığı eylemle bereber ―hadi‖ anlamı verir.
Let’s go( hadi gidelim) gibi. Diğer öneri kalıplarından farkı soru cümlesi olmamasıdır.
Let’s li cümlelerde özne kullanılmaz. Gizli özne olarak biz (we) öznesi zaten anlamda bulunur.
Sadece düz cümle kurmak için kullanılır. Asla soru cümlesi içinde yer almaz.
Let’s make a cake for your birthday party .
Olumlu cevap verirken:
Yes, Let’s. veya Yes, that’s a good idea ,
Olumsuz cevaplarda ise:
No,Let’s not ve No,that’ s not a good idea kullanılabilir.
SHALL WE?
Cümlede kullanıldığı eylemle birlikte yapalım mı anlamına gelir.
Shall we play football? (Futbol oynayalım mı?)
―Shall we?’‖ yi ―Let’s‖ den ayıran özellik bir soru cümlesi olmasıdır. Ama ikisinde de yüklem yalın halde
kullanılır. BaĢkaları için birĢey yapmak istediğimizde ise Shall I? yapısını kullanırız.
Shall I make you a cup of coffee? (Sana bir bardak kahve yapayım mı?)
WHY DON’T?
Cümlede kullanıldığı eyleme neden yapmıyorsun anlamı katar.
A: I feel very ill today. (Bugün kendimi çok hasta hissediyorum)
B: Why don’t you go to a doctor? (Neden bir doktora gitmiyorsun?)
Shall we gibi soru cümlesidir ve eylem yalın halde kullanılır.
HOW ABOUT? WHAT ABOUT?
Cümlede ne dersin anlamında kullanılır.
A: I am really bored. (gerçekten çok sıkıldım)
B: How about going to cinema? (sinemaya gitmeye ne dersin?)
Shall we, why don’t gibi soru cümlesidir ama ikisinden farkı eyleme –ing takısının gelmesidir.
REFLEXIVE PRONOUNS
AĢağıdaki tabloda en sağ kolonda gözüken zamirler ―reflexive pronouns‖ olarak adlandırılır ve
Türkçe’de ―kendim‖, ―kendisi‖, kendimiz‖ gibi anlamlara gelir.
OBJECT PRONOUNS REFLEXIVE PRONOUNS
I———-me ——— myself
You——-you—– yourself/yourselves
He ——-him——-himself
She ———her——–herself
It———–it——–itself
We——-us ———- ourselves
They ——them—– themselves
AĢağıdaki Türkçe cümleye bakın.
– Beni bıçakla kestim.
Bu cümle yanlıĢtır, çünkü bu cümlede ―beni‖ yerine ―kendimi‖ kelimesi kullanılmalıdır. ġimdi aĢağıdaki
Ġngilizce cümleye bakın.
– I cut me with a knife.
Bu cümle de yanlıĢtır. ―Me‖ beni ve bana anlamlarına geldiğinden burada kullanılması gereken reflexive
pronoun ―myself‖ olmalıdır.
– I cut myself with a knife. (Kendimi bıçakla kestim.)
AĢağıda reflexive pronoun’ların kullanımlarına iliĢkin örnekler verilmiĢtir.
– She fell off her bicycle and hurt herself. (Bisikletinden düĢtü ve kendini incitti.)
– I sometimes talk to myself. (Bazen kendimle konuĢurum.)
– He saw himself in the mirror. (Kendisini aynada gördü.
– They paid for themselves. (Kendi hesaplarını ödediler.)
Reflexive pronoun ne zaman kullanılır?
Reflexive pronoun üç temel durumda kullanılır.
1-When the subject and object are the same
(Özne ve nesne aynı olduğunda)
I hurt myself.(Kendimi incittim) (kendi kendimi)
The band call themselves ―Dire Straits‖. (Grup kendine ―Dire Straits‖ diyor.
He shot himself. (Kendini vurdu) (kendi kendini)
2- As the object of a preposition, referring to the subject
(Özneyi gösteren bir edatın nesnesi olarak)
I bought a present for myself.
She did it by herself (=alone). Kendi kendine yaptı. (=tek baĢına)
That man is talking to himself.
3- When you want to emphasize the subject
(Özneyi vurgulamak istediğiniz durumlarda)
I’ll do it myself. (No-one else will help me.)
They ate all the food themselves. (No-one else had any.)
prepared by Öznur ÇELĠKKAYA
UNIT3 BODY CARE
IMPROVING SOMEONE’S LOOK
Accessory:aksesuar
acne sivilce
Acne gel→sivilce jeli
Advanced: geliĢmiĢ
Allow: izin vermek, bırakmak
Amount: miktar
Anti-bacterial: anti-bakteriyel
Application: uygulama
Apply: uygulamak
avoid sakınmak, kaçınmak
Be good for healtly:sağlığa iyi gelmek
Be bad for unhealth:sağlıksız olması
Blemished: lekeli
body care:vücut bakımı
body health:vücut sağlığı
Body lotion:Vücut losyonu
Body: vücut
Bracelet:Bilezik
Breath: nefes
brush teeth:diĢ fırçalamak
Care: bakım
Chemical:Kimyasal
Chest: göğüs
Cleanser: temizleyici madde
cleansing gel-temizlik jeli
cute:Ģirin,tatlı
comb tarak, taramak
contact with eyes:gözle temas
Cream: krem
Damp: nemli
Dandruff:kepek
dangerous tehlikeli
Deep: derin
Dental floss:
DiĢ ipi
Deplete: tüketmek
Dermatologist:Cildiyeci
Destroy: ortadan kaldırmak
Discomfort: rahatsız etmek
Do sports:Spor yapmak
Dry: kuru
Earrings:Küpe
Effective: etkili
exposure:maruz kalma
enviromentally-friendly-çevre dostu
Fair:Fuar,adil,kumral
first impression:ilk izlenim
flavour:koku
facial-yüz
flawn-çatlak
Gel: Jel
Gently: yavaĢça, nazikçe
get rid of …:
…dan kurtulmak
Go for a walk
:YürüyüĢe gitmek
Go sightseeing:Gezmeye gitmek
Good-looking
YakıĢıklı,çekici
Hair cream:Saç kremi
hair gel:saç jeli
Hair spray:Saç spreyi
Hairbrush:Saç fırçası
Hairdryer:Saç kurutma makinesi
Hairpin:toka
Hand cream:El kremi
Harmful: zararlı
have a shower:duĢ almak
Heal: iyileĢtirmek,tedavi etmek
healthy:sağlıklı
Heart attack: kalp krizi
Highly: son derece
Indicate: göstermek
Infection: enfeksiyon
improve:geliĢtirmek
Ġngredient:Ġçerik,içinde olan madde
itch-kaĢıntı
junk food:abur cubur
kill bacteria:
Pain: ağrı
Palm: avuç içi
Perfect: mükemmel
Perfume: Parfüm
Pretty:ġirin
Prevent: engellemek
Product:Ürün,üretmek
protect:korumak
Pure: saf
put on weight:kilo almak
lose weight: kilo kaybetmek
Rebuild: yeniden yapılandırmak
Redness: kırmızılık
Regular: düzenli
Rejuvenate: gençleĢtirmek
Relax: rahatlamak
Renew: yenilemek
Rinse:
durulamak
Scrub:
ovalamak
Secret: sır
Sensitive:hassas
Severe: sert
Shampoo:ġampuan
Shortness: eksiklik
shower gel duĢ jeli
Simply: açık ve sade bir Ģekilde
skin care:cilt bakımı
Skin:Deri,cilt
Slim: Zayıf
scrub
:ovalamak
smell:koku, kokmak
smooth:düz, pürüzsüz
Soap: Sabun
Socks:
Çorap
Soothe: rahatlatmak
Start work: ĠĢe baĢlamak
stylish-Ģık
Suffer
:Acı çekmek
Sun cream GüneĢ kremi
sun lotion güneĢ losyonu
sunburn:güneĢ yanığı
sunlight:güneĢ ıĢığı
bakterileri öldürmek
liquid soap:sıvı sabun
Long :devam etmek,uzun
Make-up: Makyaj
mask-maske
Massage: masaj yapmak
moisturize:nemlendirmek
Moisturizer:Nemlendirici
Mousse: Köpük
nail clippers
tırnak makası
Nail scissors: Tırnak makası
Necklace: Kolye,gerdanlık
nasty-çirkin
oily yağlı
oily skin :Yağlı cilt
Old-fashioned: eski moda
open wound:
açık yara
overweight:kilolu
outgoing: içidıĢı bir, sempatik, sosyal
.
Take care Dikkat etmek
Technology: teknoloji
Tissue: doku
Toothbrush:
DiĢ fırçası
Toothpaste:
DiĢ macunu
undesirable-istenmeyen
unpleasant-nahoĢ
Well: iyice
Organic : Organik
Natural : Doğal
Herbal : Bitkisel
Hair care product→saç bakım ürünü
Body care product→vücut bakım ü Hand care
product→el bakım ürünü
Skin care product→cilt bakım ürünü
Tonic(makyaj temizleyici)
Anti-aging creams(yaĢlanmaya karĢı krem)
Facial mask(yüz maskesi
prepared by Zeynep BOĞA
8. SINIFLAR ĠNGĠLĠZCE DERSĠ 4. ÜNĠTE DĠLBĠLGĠSĠ KONULARI:
ÜNĠTE ADI : DREAMS , SWEET DREAMS.
1-Simple Past Tense
2-Past Continuous Tense
3- When / While
Simple Past Tense (GeçmiĢ Zaman)
Simple Past Tense asıl olarak geçmiĢteki olayları anlatmak için kullanılır. AĢağıda bu
zamanın olumlu, olumsuz ve soru Ģekillerinin yapılıĢlarıyla ilgili tabloyu inceleyiniz.
SIMPLE PAST TENSE ÖRNEK TABLO
(+) OLUMLU CÜMLE
(-) OLUMSUZ CÜMLE
(?) SORU CÜMLESĠ
I played (Oynadım)
I didn’t play (Oynamadım)
Did I play? (Oynadım mı?)
You played (Oynadın)
You didn’t play (Oynamadın)
Did you play? (Oynadın mı?)
He played (Oynadı)
He didn’t play (Oynamadı)
Did he play? (Oynadı mı?)
She played (Oynadı)
She didn’t play (Oynamadı)
Did she play? (Oynadı mı?)
It played (Oynadı)
It didn’t play (Oynamadı)
Did it play? (Oynadı mı?)
We played (Oynadık)
We didn’t play (Oynamadık)
Did we play? (Oynadık mı?)
They played (Oynadılar)
They didn’t play (Oynamadılar)
Did they play? (Oynadılar mı?)
DĠKKAT! Olumlu cümlelerde herhangi bir yardımcı fiil gelmez ve fiilin ikinci hali kullanılır.
Olumsuz ve soru cümlelerinde did veya didn’t yardımcı fiili kullanılır ve fiil yalın haliyle kalır.
(+) I visited my uncle yesterday. (Dün amcamı ziyaret ettim)
(Bu cümle olumludur ve görüldüğü gibi fiilin ikinci hali kullanılmıĢtır.)
(-) I didn’t visit my uncle yesterday. (Dün amcamı ziyaret etmedim.)
(Bu cümle olumsuzdur ve didn’t yardımcı fiili kullanıldığı için fiil yalın haliyle gelmiĢtir.)
(?) Did I visit my uncle yesterday. (Dün amcamı ziyaret ettim mi?)
(Bu cümle soru cümlesidir ve "did" yardımcı fiili geldiği için fiil yine yalın haliyle kullanılmıĢtır.)
SIMPLE PAST TENSE YAPISI
► Olumlu Cümleler
Simple Past Tense olumlu cümlelerinde,özneden sonra V2 ( Fiillerin 2. halleri) kullanılır. Fiillerin
ikinci halleriyle ilgili aĢağıda bilgi verilecektir.
- I watched TV last night. (Dün gece televizyon seyrettim.)
- The rain stopped a few minutes ago. (Yağmur birkaç dakika önce durdu.)
- Mary came home very late last night. (Mary dün gece eve çok geç geldi.)
- Last year I traveled to England. (Geçen yıl Ġngiltere’ye seyahat ettim.)
- John studied hard all year. (John tüm yıl çok sıkı çalıĢtı.)
► Olumsuz Cümleler
Simple Past Tense olumsuz cümlelerinde, özneden sonra didn’t yardımcı fiili ve fiillerin yalın
halleri( V1) kullanılır. V2 sadece olumlu cümlelerde kullanılır.
- I didn’t go to a movie last night. I stayed at home. (Dün gece sinemaya gitmedim. Evde kaldım.)
- Nick didn’t come to school yesterday. (Jane dün okula gelmedi.)
- We didn’t have breakfast this morning. (Bu sabah kahvaltı yapmadık.)
- I went to a movie yesterday but I didn’t enjoy it. (Dün bir filme gittim ama beğenmedim.)
- It didn’t snow yesterday. (Dün kar yağmadı.)
► Soru Cümleleri
Soru cümleleri yaparken , did yardımcı fiili özneden önce (cümle baĢında) kullanılır. Fiil yalın
halde (V1) kullanılır.
- Did you sleep well last night? (Dün gece iyi uyudun mu?)
- Did you see the postman this morning? (Bu sabah postacıyı gördün mü?)
- Did Julie have a good time at the party yesterday? (Juile dün partide iyi vakit geçirdi mi?)
- Did you make your own dinner last night. (Dün gece akĢam yemeğini sen mi yaptın?)
- Did they understand the question? (Soruyu anladılar mı?)
REGULAR AND IRREGULAR VERBS (Düzenli ve düzensiz fiiller)
► Ġngilizce’de fiiller düzenli ve düzensiz olarak ikiye ayrılır. Düzenli fiilleri geçmiĢ hale çevirmek
için, filler sondaki hecelerine göre -d, -ed ya da -ied takılarını almaktadır. Örneğin:
move - moved
watch - watched
study - studied
► Düzensiz fiiller adından da anlaĢılacağı gibi herhangi bir kurala bağlı kalmadan değiĢirler bu
yüzden öğrenilmesi gerekir.
go - went
swim - swam
do - did
Düzensiz fiilleri tekrar tekrar okuyarak öğrenmek zordur. Bu yüzden bol bol kitap okuyup, dinleme
egzersizleri yaparsanız, bir süre sonra zaten tüm fiilleri öğrendiğinizi farkedersiniz.
EXERCISES:
AĢağıdaki cümlelerde bırakılan boĢlukları, parantez içinde verilen fiillerle Simple Past Tense'e uygun
olarak doldurunuz.
1 I _____ (see) John two minutes ago.
2 ______ you ______ (come) home early yesterday evening?
3 We are going to California for holiday this summer. But we ___ (go) to Turkey for our holiday last
year.
4 He ____ not/be) ill yesterday evening.
5 They______ (be) really angry when they saw me.
6 My teacher ______ (give) us a lot of homework.
7 David ______ (not/sleep) last night, because he was really ill.
8 My father _____ (swim) in the pool all day yesterday.
9 ______ your friend _____ (visit) you when you ______ (be) on holiday?
CEVAPLAR
1 - saw
2 - Did,come
3 - went
4 - wasn't
5 - were
6 - gave
7 - didn't sleep
8 - swam
9 - Did,visit,were
Past Continuous Tense (I was going)
Past Continuous Tense, Türkçe’de geçmiĢ zamanın hikayesi olarak da ifade edilir ve "gidiyordum"
"geliyordum" zamanlarının karĢılığıdır. Yardımcı fiil olarak "was - were" kullanılır ve fiilin sonuna -ing
takısı getirilir. Past Continuous Tense olumlu, olumsuz ve soru yapılarının kullanımıyla ilgili aĢağıdaki
tabloyu inceleyiniz.
(+) OLUMLU CÜMLE
(-) OLUMSUZ CÜMLE
(?) SORU CÜMLESĠ
I was playing (Oynuyordum)
I wasn’t playing (Oynamıyordum)
Was I playing? (Oynuyor muydum?)
You were playing
(Oynuyordun)
You weren’t playing (Oynamıyordun)
Were you playing? (Oynuyor
muydun?)
He was playing (Oynuyordu)
He wasn’t playing (Oynamıyordu)
Was he playing? (Oynuyor muydu?)
She was playing (Oynuyordu)
She wasn’t playing (Oynamıyordu)
Was she playing? (Oynuyor
muydu?)
It was playing (Oynuyordu)
It wasn’t playing (Oynamıyordu)
Was it playing? (Oynuyor muydu?)
We were playing (Oynuyorduk) We weren’t playing (Oynamıyorduk)
They were playing
(Oynuyorlardı)
They weren’t
playing (Oynamıyorlardı)
Were we playing? (Oynuyor
muyduk?)
Were they playing? (Oynuyorlar
mıydı?)
EXAMPLES (ÖRNEKLER)
- I was studying lesson. (Ders çalıĢıyordum.)
- She was smoking when I saw her. (Onu gördüğümde sigara içiyordu.)
- They were drinking tea when I arrived. (Ben vardığımda çay içiyorlardı.)
USAGE (KULLANIM)
► USAGE 1 GeçmiĢte yarıda kesilen eylemler
Past Continuous Tense geçmiĢte yarıda kesilen uzun olayları anlatmak için kullanılır. Daha uzun olan
eylemi yarıda kesen eylem genelde Simple Past tense ile ifade edilir.
EXAMPLES
- I was watching TV when she called. (O aradığında televizyon seyrediyordum.)
- When the phone rang, she was writing a letter. (Telefon çaldığında mektup yazıyordu.)
- While we were having a picnic, it started to rain. (Piknik yaparken yağmur yağmaya baĢladı.)
- Sally was working when Joe had the car accident. (Joe araba kazası geçirdiğinde Sally çalıĢıyordu.)
- While John was sleeping last night, someone stole his car. (Dün gece John uyurken birisi arabasını
çaldı.)
► USAGE 2 GeçmiĢte belirli bir zamanda yapılan eylemler
Birinci kullanımda geçmiĢte baĢka bir olayla kesilen eylemlerde Past Continuous Tense kullandığımızı
söylemiĢtik. Bunun yanında geçmiĢte belirli bir anda yapılan eylemden bahsederken de Past
Continuous Tense kullanılabilir.
EXAMPLES
- Last night at 10 p.m, I was eating dinner. (Dün gece saat 10’da yemek yiyordum.)
- At midnight, we were still driving through the desert. (Geceyarısı hala çölde araç kullanıyorduk)
DĠKKAT!
Simple Past Tense’de kullanılan zaman ifadeleri eylemin tam olarak baĢlama veya bitiĢ zamanını
belirtir. Past Continuous Tense’de ise, belirtilen zaman eylemin baĢlangıcı veya bitiĢini değil, yalnızca
o anda eylemin yapılmakta olduğunu belirtir.
EXAMPLES
- Last night at 6 p.m., I ate dinner. (Saat 6’da yemeye baĢladım.)
- Last night at 6 p.m., I was eating dinner. (Yemeye daha önce baĢladım ve saat 6’da yeme eylemi
devam ediyordu.)
► Sürekli olarak yapılıp, can sıkıcı olan olayların anlatılmasında ―always‖ , ―continually‖,
―constantly‖ gibi kelimeler kullanılarak Ģikayet etmek için kullanılır.
EXAMPLES
- My sister was always wearing my best dress. (KızkardeĢim durmadan en iyi elbisemi giyerdi.)
- They were constantly having rows at nights. (Geceleri durmadan kavga ederlerdi.)
TIME EXPRESSIONS IN PAST CONTINUOUS TENSE (Zaman Belirten Kelimeler)
Time expressions zaman belirten ifadelerdir ve Ġngilizce’de her zaman için farklı ifadeler kullanılır.
Özellikle sınavlarda cümlenin hangi tense olduğunu anlamak için time expression’ların bilinmesi çok
önemlidir.
while - when - as
- I saw him while he was driving. (Onu araba sürerken gördüm.)
- My mum arrived home when I was watching TV. (Televizyon seyrederken annem geldi.)
- They helped me as I was carrying some heavy bags. (Bazı ağır çantaları taĢırken bana yardım
ettiler.)
EXERCISES
AĢağıdaki boĢlukları, Past Continuous Tense'e uygun olarak doldurunuz.
1. A: What _____ you ______ (do) at 7 o'clock yesterday evening.
B: Well, I think I ______ (sleep)
2 When I saw John, he _____ (talk) to a girl in a cafe.
3 What ______ you ______ (do) when I called you last night.
4 I am in a real trouble. Because my father saw me while I _____ (smoke) last night in the street.
5 A: How was the party?
B: It was cool! Everybody ____ (dance), and some people ____(drink) wine and the kids ___ (play).
6 There was a really good programme on TV last night at 9 o'clock. But I couldn't see it because I
_____ (study) for the exam.
7 Last night the phone rang but I couldn't answer it because I _______ (take) a shower.
8 I met John while I ______ (go) to school yesterday morning. He looked quite upset.
9 ______ you _____ (sleep) at 9 o'clock this morning? I rang the bell but noone opened the door.
10 I think she ______ (read) a very interesting book when I saw her. Because I said hello but she
didn't hear.
CEVAPLAR
1 - were,doing,was sleeping
2 - was talking
3 - were,doing
4 - was smoking
5 - was dancing,were drinking,were playing
6 - was studying
7 - was taking
8 - was going
9 - were,sleeping
10 - was reading
When and While
Past Continuous Tense cümlelerinde "when" ve "while" bağlaçları sıkça kullanılır. Bu yüzden zamanı
doğru kullanabilmek için bu bağlaçların kullanımlarının iyi öğrenilmesi önemlidir.
When ve While bağlaçlarının Past Continuous Tense cümlelerinde kullanımları genellikle Ģu iki formül
ile açıklanabilir.
- when + simple past tense
- When I saw him, he was playing tennis. (Onu gördüğümde tenis oynuyordu.)
When ve While bağlaçlarının kullanımıyla ilgili genel kurallar aĢağıda verilmiĢtir.
► GeçmiĢte devam etmekte olan bir eylem sırasında bir baĢka eylem olmuĢ ve devam eden
eylemi bölmüĢse, bu durum hem when, hem de while bağlaçları kullanılarak ifade edilebilir.
- I was eating dinner when the guests arrived. (Konuklar geldiğinde yemek yiyordum.)
- I hurt my leg while I was playing football. (Futbol oynarken bacağımı incittim.)
WHEN
► "When" ile kurulmuĢ bir zarf cümleciği (adverbial clause), genellikle temel cümledeki (main
clause) eylemin devam etmekte olduğu zamanı açıklar. "Bir eylem olduğunda bir baĢka eylem
oluyordu" biçiminde bir anlam taĢır. Bu nedenle "when" in bağlı bulunduğu cümlede Simple
Past, temel cümlede ise Past Continuous kullanılır.
- When he came in, I was studying. (O içeri girdiğinde, ben ders çalıĢıyordum.)
adverbial
main
- I was reading when he came in. (O geldiğinde, ben kitap okuyordum.)
- When I went out, it was snowing. (DıĢarı çıktığımda kar yağıyordu.)
- They were arguing when I entered the room. (Odaya girdiğimde, tartıĢıyorlardı.)
When bağlacının yukarıdaki cümlelerde kullanılıĢı, "When + Simple Past, Past Continuous" Ģeklinde
formülize edilebilir.
► "When" arka arkaya yapılmıĢ eylemleri anlatmak için de kullandır. Bu durumda her iki cümle
de Simple Past Tense ile kurulur.
- When he arrived, we went into the cinema. (O gelince, sinemaya girdik.)
(Önce o geldi, sonra biz sinemaya girdik.)
- When he left work, he got on a bus and went home. (ĠĢten çıkınca, otobüse binip eve gitti.)
- When the teacher asked a question, I raised my hand. (Öğretmen soru sorunca, elimi kaldırdım.)
When bağlacının yukarıdaki cümlelerde kullanılıĢı, "’When + Simple Past, Simple Past" Ģeklinde
formülize edilebilir.
► "While" bağlacı genellikle, temel cümledeki eylem sırasında devam etmekte olan bir baĢka
eylemi anlatmak için kullanılır. Bu nedenle, "while" in bağlı bulunduğu cümle Past Continuous,
temel cümle ise Simple Past’dır.
- While I was studying, he came in. (Ben ders çalıĢırken o geldi.)
adverbial
main
- I left home while my parents were sleeping. (Annem babam uyurken evden çıktım.)
I took a photograph while you weren’t looking. (Sen uyurken, fotoğraf çektim.)
While bağlacının yukarıdaki cümlelerde kullanılıĢı, "While + Past Continuous, Simple Past" Ģeklinde
formülize edilebilir.
-While I was walking home from work, I bumped into an old friend on the street.
(ĠĢten eve doğru yürürken, caddede eski bir arkadaĢımla karĢılaĢtım.)
- Yesterday, a stray dog was nearly hit by a car while it was crossing the street.
(Dün bir sokak köpeği karĢıdan karĢıya geçerken az daha bir arabanın altında kalıyordu.)
► "While" birbirine paralel devam eden iki eylemi anlatmak için de kullanılır. Bu durumda her
iki cümlede de Past Continuous Tense kullanılır. "While"ın bu biçimde kullanımıyla genellikle
yakınma, içerleme gibi duygular ifade edilir.
- While the teacher was lecturing, the students were talking among themselves. (Öğretmen ders
anlatırken öğrenciler kendi aralarında konuĢuyorlardı.)
- I was studying while everybody at home was sleeping. (Evde herkes uyurken ben ders çalıĢıyordum.)
While bağlacının yukarıdaki cümlelerde kullanılıĢı, "While + Past Continuous, Past Continuous"
Ģeklinde formülize edilebilir.
When and While
AĢağıdaki cümlelerde boĢ bırakılan yerleri 'When" veya 'While' ile doldurunuz
1. She was working, ……………… Charles called.
2. …………..… Joseph was sleeping last night, the telephone rang.
3. ………….….. I opened the door, I saw my husband.
4. Cristal was taking a nap, ……………….. the telephone rang.
5. We were talking about the test ……………….. the teacher walked into the classroom.
6. ……………….. he was driving, a woman crossed the street.
7. ………………….. the doctor was giving the speech, a man fell down.
8. The doorbell rang ……………………. I was taking a shower.
9. I was listening carefully ………………..…… the principal was explaining the problem.
10. Mary washed the floor …………..…… he was watching the soccer match.
11. Susan was driving to work ……………….. she had a car accident.
12. …………………… I went out, it was raining.
Cevaplar:
1 - when
2 - While
3 - When
4 - when
5 - when
6 - While
7 - While
8 - while
9 - when
prepared by Mehmet AĞYAR
Yenihayat Ortaokulu
Ġngilizce Öğretmeni
12 – When
10 - while
11 - when
8th GRADES UNIT 4 SWEET DREAMS VOCABULARY
action:olay
again:tekrar
all:hepsi,tamamı
almost:neredeyse
amazing:ĢaĢırtıcı, hayret verici
amusement park:lunapark
and:ve
angry:kızgın
another:bir diğer
arrive:varmak
around:etraf
ask:sormak
attention:dikkat,uyarı
author:yazar
-------------------------------------------balance:dengelemek
become:olmak
begin/began:baĢlamak
believe:inanmak
bestseller:en çok satan (kitap)
bird:kuĢ
bottom:dip
box:kutu
busy:meĢgul,yoğun
but:fakat
butterfly:kelebek
-------------------------------------------call:çağırmak
carry:taĢımak
catch/caught:yakalamak
certain:kesin
chase:kovalamak
circle:yuvarlak içine almak
come back home:Eve dönmek
come true: (rüyalar, hayaller
için..)gerçekleĢmek
comfortable:rahat
communicate:iletiĢim kurmak
compare:karĢılaĢtırmak
contract:sözleĢme
conversation:konuĢma,diyalog
correct:doğru
-------------------------------------------daily life: günlük hayat
daydream:hayal kurmak
dead:ölü,ölmek
deck:güverte
describe:tarif etmek
develop:geliĢtirmek
dirty:kirli
disappear:gözden kaybolmak
draw:çizmek
dream:rüya
-------------------------------------------enemy:düĢman
experience:deneyim
express:ifade etmek
expression:ifade
everybody:herkes
-------------------------------------------Fairy:Peri
feel/felt:hissetmek
feel sorry:üzgün hissetmek
fire:yangın
fluently:akıcı bir Ģekilde
follow:takip etmek
freedom:özgürlük
full:dolu
fun:eğlence
-------------------------------------------garden:bahçe
generally:genelde
get:elde etmek, almak
get to somewhere:bir yere
varmak, ulaĢmak
go for an interview:röportaja
gitmek
gold:altın
great:harika
-------------------------------------------happen:meydana gelmek,
olmak
happily:mutlu bir Ģekilde
happy:mutlu olmak
hard:zor,güç
have fun:eğlenmek
have a dream about sth:bir
Ģeyle ilgili rüya görmek
health:sağlık
hear/heard:duymak
high:yüksek
hop:zıplama
horse:at
huge:dev
-------------------------------------------I do not believe it!:
inanmıyorum!
imagine:hayal etmek
important:önemli
incredible:inanılmaz
initiate:baĢlatmak
instruction:açıklama,
talimat
interesting:ilginç
-------------------------------------------jump:zıplamak,atlamak
joke:Ģaka
journey:seyahat, gezinti
-------------------------------------------keep:tutmak
keep in mind:
akılda tutmak
-------------------------------------------life:yaĢam
little:küçük,biraz
location:yer,mekan
look:bakmak
look back:geri bakmak
-------------------------------------------make enemies:düĢman
edinmek
maintain:sürdürmek
marry:evlenmek
match:eĢleĢtir
mean:anlamına gelmek
meaning:anlam
meet:buluĢmak,görüĢmek
memory:hatıra,anı
mind:zihin-akıl
monster:canavar
much:çok,fazla
-------------------------------------------need:ihtiyaç duymak
news:haberler
night:gece
nightmare:kabus
-------------------------------------------option:seçenek
outside:dıĢarısı
over:üzerinde
-------------------------------------------past:geçmiĢ
personality:kiĢilik
pick up:kaldırmak
plant:bitki / (fiil olarak) ekmek,
dikmek
positive:pozitif,olumlu
pour:dökmek
power:güç
predictions:tahmin
promotion:terfi-yükseliĢ
put:koymak
put out:söndürmek
-------------------------------------------question:soru
-------------------------------------------real:gerçek
really:gerçekten
relax:rahatlamak
remember:hatırlamak
represent:temsil etmek
river:nehir, ırmak
roll:yuvarlamak
rule:kural
-------------------------------------------sad:üzgün
say:söylemek
scare:korkmak
scene:manzara,sahne
search engine:arama motoru
(internet için)
second:saniye
see/saw:görmek
see you later: sonra görüĢürüz
seed:tohum, çekirdek
sentence:cümle
seriously:ciddi biçimde
share:paylaĢmak
shine:parlamak
shout:bağırmak
show:göstermek
sign:imzalamak
sink(sank):batmak
sleepy:uykulu
smell:koklamak
so:böylece,bu sayede
solve:çözmek
spend:harcamak
stand:ayakta durmak
start:baĢlamak
step:adım
strange:tuhaf,garip
stressful:stresli
suddenly:aniden
surprise:ĢaĢırma,ĢaĢkınlık
sweet:tatlı-Ģeker
swallow:kırlangıç
-------------------------------------------take/took:almak,götürmek
take it seriously: ciddiye almak
talk about:bir Ģey hakkında
konuĢmak
terrible:berbat
Thumb:baĢ parmak
Thumbelina:Parmak Kız
(hikaye karakteri)
tick:iĢaretlemek
time line:zaman çizgisi
EXPRESSIONS
-What a pretty voice! : Ne hoĢ bir ses !
-How amazing! : Hayret !
-Really! : Gerçekten !
-What a nice to see you! : Seni görmek ne hoĢ !
-What! Are you joking? : Ne ? ġaka mı yapıyorsun ?
-Good heavens! / Oh! My Gosh ! / Oh! My God !:
(hayret, ĢaĢkınlık ifadeleri) Aman Allah’ım !
-you are joking: Ģaka yapıyorsun!
-What a pity ! : Ne yazık ! Vah vah !
-Oh, I can’t believe in my ears! : Duyduklarıma inanamıyorum !
-Oh, I can’t believe in my eyes ! Gözlerime inanamıyorum !
-Oh, my dear! : (sevdiğimiz kiĢiler için) Tatlım !
Prepared and edited by Erkan TORUN
tired:yorgun
title:baĢlık
towards:-e doğru
tree:ağaç
try:denemek
-------------------------------------------understand:anlamak
unpleasant:tatsız
uncomfortable:rahatsız
use:kullanmak
useful:yararlı
-------------------------------------------visualize: gözünde
canlandırmak
-------------------------------------------wait:beklemek
wake up:uyanmak
want:istemek
waterfall:Ģelale
wear:giymek
wealth:servet
wonderful:harika
work miracles:mucize yaratmak
work in pairs:ikili çalıĢma
-------------------------------------------youth camp:gençlik kampı

Similar documents

Şan hali, kuş misali - TRAKUS Türkiye`nin Anonim Kuşları

Şan hali, kuş misali - TRAKUS Türkiye`nin Anonim Kuşları AĢk habercisi bülbül, var git, Git bir tanemi teskine, AĢk ve az da hüzün dolu ġen ötüĢünle. Bu nasıl sevgi Madlen, canım, Neden böylesine sevmek, niye? Ne diyorsun güzel Madlen? Tez yetiĢ, bekletm...

More information

Kullanma Kılavuzu

Kullanma Kılavuzu Enter the MAIN MENU by pressing the MENU button, and here select the SATELLITE SEARCH menu by using the up and down buttons. Select the satellite for which you want to make the dish antenna

More information

Linux Mint Kurulumu

Linux Mint Kurulumu Not: Ubuntu Gnome masaüstünü kullanan başka bir GNU/Linux işletim sistemidir. Not: “Depo”; İşletim sistemi için programları, yüklemeleri ve güncellemeleri barındıran çevrimiçi bir servistir. Çoğu G...

More information

HF110 - Hayatım Futbol

HF110 - Hayatım Futbol kaldırması bir yana, bir yıl boyunca ligde yenilgi yüzü görmezken evindeki bütün maçları kazanarak toplamda 41 maçlık yenilgisizlik serisiyle Hamburg’un rekorunu da kırıp ligde yine rekor kıracak ş...

More information

Bilişim Teknolojileri Öğretimi için Geliştirilen Örnek Analojilerin

Bilişim Teknolojileri Öğretimi için Geliştirilen Örnek Analojilerin açısından analojiler önem kazanmaktadır. Analojiler, öğrenme-öğretme süreçleri açısından bazı yararlar sağlarken, dikkatli, özenli ve doğru kullanılmadığında dezavantajlarının olduğu ve öğrenme içi...

More information