duygu - Consulat général de France à Istanbul
Transcription
duygu - Consulat général de France à Istanbul
APPRENEZ LE FRANÇAIS, LA LANGUE DU CŒUR ! AŞKIN DILI FRANSIZCAYI ÖĞRENIN! Institut français de Turquie / Türkiye Fransız Kültür Merkezi DICTIONNAIRE DE LA VIE AMOUREUSE FRANÇAIS – TURC AŞK-I HAYAT SÖZLÜĞÜ FRANSIZCA – TÜRKÇE Ankara Şubesi Konrad Adenauer Cad. no : 30 Sancak Mah. Yıldız Tel. : 0312 408 82 00 İstanbul Şubesi İstikal Cad. no : 4 Taksim Beyoğlu Tel. : 0212 393 81 11 İzmir Şubesi Cumhuriyet Bulvarı no : 152 Alsancak Tel. : 0232 466 00 13 aşk vıyorum Senı se duygu www.ifturquie.org cazibe Je t’aıme amour coup de foudre rendez-vous jardin secret DICTIONNAIRE DE LA VIE AMOUREUSE FRANÇAIS – TURC AŞK-I HAYAT SÖZLÜĞÜ FRANSIZCA – TÜRKÇE J’ai souvent entendu dire, depuis mon arrivée à Istanbul, que la France est le pays de l’amour, Paris la ville des amoureux et le français la langue de l’amour. C’est vrai ! Les amoureux turcs sont les bienvenus en France, où les destinations romantiques sont inépuisables, à Paris, comme dans nos régions. Les débutants comme les francophones sont aussi les bienvenus à nos cours pour différents niveaux à l’Institut français de Turquie. Parce que nous aimons notre langue, nous voulons la partager avec ceux qui la connaissent et aussi ceux qui la regardent de loin, comme on observe quelqu’un sans oser l’aborder, pensant qu’elle est difficile. A ceux-là, nous rappelons qu’il y a déjà près de 5 000 mots turcs qui viennent du français – mais attention, il y aussi des « faux amis » à manier avec précaution dans les relations amoureuses (cf. « minyon » et « jartiyer »). A l’occasion de la Saint-Valentin, notre équipe de traducteurs de l’Institut et du Consulat est partie à la recherche des équivalents turcs aux expressions françaises les plus caractéristiques de la vie amoureuse et de la littérature. Je voudrais les remercier, ainsi que notre Attachée de coopération pour le français Marie-Christine Jung et notre Attachée de communication Ilgi Hayda, ainsi que notre fidèle partenaire Altavia qui a assuré l’impression et la diffusion. La première édition du dictionnaire en 2014 avait remporté un grand succès et nous avons inclus dans l’édition 2015 des nouvelles expressions recommandées par nos « amateurs » sur Facebook (cf. « kiffer », mot français récent, et « effeuiller » que l’on formule différemment en français et en turc). Grâce à lepetitjournal.com d’Istanbul, nous avons aussi enrichi les rubriques sur les lieux d’Istanbul et les couples mythiques en Turquie, avec aussi les romans, les films, et les chansons d’amour français. Je forme le vœu que ce petit dictionnaire fasse connaître la France et la langue française sur le mode romantique. Qu’il contribue à sa manière légère à la relation entre la France et la Turquie - un vieux couple solide de près de 500 ans depuis l’Alliance conclue en 1539 entre François 1er et Soliman le Magnifique ! Bonne lecture à tous ! Muriel DOMENACH Consule générale de France à Istanbul 2 İ stanbul’a geldiğimden bu yana, Fransa’nın aşk ülkesi olduğunu, Paris’in aşıklar şehri ve Fransızca’nın da aşk dili olduğunu sıklıkla duydum. Bunun doğru olduğu kesin! Türk sevgilileri, Paris’te olduğu gibi diğer bölgelerimizde de sayısız romantik rotaların olduğu Fransa’ya bekliyoruz. Gerek Fransızca’yı yeni öğrenmeye başlayanları, gerekse Frankofonları, Türkiye Fransız Kültür Merkezi’nde verilen farklı seviyelerdeki derslerimize bekliyoruz. Dilimizi seviyoruz, ve onu, hem bilenlerle, hem de, zor olduğu düşüncesiyle, yaklaşmaya cesaret edilemeyen birine bakarcasına mesafeyle bakanlarla, paylaşmak istiyoruz. Bu kişilere, Türkçe’deki yaklaşık 5.000 kelimenin Fransızca’dan geldiğini hatırlatırız – zira aşk ilişkilerinde bazı kelimeleri kullanırken temkinli olmakta fayda var, aynı şekilde telafuz edilen ama farklı bir anlam içeren kelimeler de var (bkz. « minyon » ve « jartiyer »). Sevgililer Günü vesilesiyle, Fransız Kültür Merkezi’nin ve Fransa Istanbul Başkonsolosluğu’nun çevirmen ekibi, aşk ve edebiyat hayatının en belirgin Fransızca deyimlerinin her birinin Türkçe karşılığını aramaya koyuldu. Kendilerine teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca, Fransız Dili İşbirliği Ataşemiz Sayın Marie-Christine Jung’a, İletişim Ataşemiz Sayın İlgi Hayda’ya ve bu çalışmanın baskı ve dağıtımını üstlenen sadık ortağımız Altavia’ya teşekkür etmek istiyorum. Sözlüğün 2014 yılındaki ilk baskısı büyük bir beğeni kazanmıştı ve 2015 baskısına Facebook’taki « takipçilerimiz » tarafından önerilen yeni deyimleri dahil ettik (bkz. Fransız diline yakın zamanda giren « kiffer » sözcüğü ve Fransızca’da, Türkçe’dekinden farklı şekilde dile getirdiğimiz « papatya falı »). Lepetitjournal.com d’Istanbul’un katkıları sayesinde, İstanbul’un mekânları ve Türkiye’deki efsanevi çiftler bölümlerini, Fransız aşk romanları, filmleri ve şarkıları ile daha da zenginleştirdik. Bu küçük sözlüğün, Fransa’yı ve Fransız dilini romantik bir açıdan tanıtmasına vesile olmasını ve 1539 yılında I. Fransuva ve Kanuni Sultan Süleyman arasında imzalanan İttifak’tan bu yana, yaklaşık 500 yıllık, yaşlı ve sağlam bir çift olan Fransa ve Türkiye arasındaki ilişkiye, kendine özgü bir şekilde katkı sağlamasını diliyorum! Hepinize keyifli okumalar! Muriel DOMENACH Fransa İstanbul Başkonsolosu 3 A 4 alchimie En grec “magie noire”. Analogie, conformité de sentiments, de goûts permettant une entente ressemblant au principe des affinités en chimie. simya Yunanca “kara büyü”. Kimyadaki yakınlıklar ilkesini andıran bir biçimde duygular ve zevkler uyuşumu, benzerlik. amant/e Se dit de l’homme avec qui une femme a une histoire d’amour en dehors du mariage mais aussi de la femme qui est dans la même configuration. sevgili / dost Bir erkeğin evlilik dışı aşk ilişkisine girdiği kadın, aynı şekilde aynı durumdaki bir kadın için de geçerlidir. âme sœur C’est la personne avec laquelle on est parfaitement compatible. Ce concept véhicule aussi l’idée que la rencontre ne doit rien au hasard et que c’est le destin, tout simplement ! ruh ikizi Kendisi ile mükemmel bir şekilde uyumlu olduğumuz kişidir. Bu kavram rastlaşmanın tesadüfi olmadığı ve bunun sadece yazgıyla ilgili olduğu fikrini de taşır! amour Concept universel vers lequel tout le monde tend et que certains font. Par ailleurs, l’Amour est également un fleuve qui prend sa source en Mongolie. aşk Herkesin ulaşmaya çalıştığı, kimilerinin gerçekleştirdiği evrensel kavram. Ayrıca Aşk, kaynağını Moğolistan’dan alan bir nehirdir. s’amouracher birine tutulmak Birisine ani ve genellikle geçici bir sevgi taşımak. Bir bakıma aşkın ufalanmasının da hikayesidir… s’abandonner Accepter de perdre le contrôle de soi pour la bonne cause. kendini bırakma Doğru amaç uğruna öz denetimini yitirmeyi kabullenme. accepter l’autre Admettre sa différence. Prendre en compte son identité singulière. ötekini kabullenme Farklılığını kabul etmek. Özgün kişiliği dikkate alma. adorer Aimer passionnément, à la folie. (familier : être raide dingue) tapmak Tutku derecesinde, delicesine sevmek. (Sırılsıklam aşık olmak / deli gibi vurulmak) aduler Développer une dévotion qui se rapproche du culte de la personnalité. tapınmak Birine karşı aşırı derecede, tapmaya yakın bir tutkunluk geliştirmek. adultère Relation hors mariage. Au théâtre, c’est la trame du vaudeville, genre souvent grivois, caractérisé par une suite de rebondissements. zina Evlilik dışı ilişki. Tiyatroda ani durum değişiklikleri dizisinden oluşan çoğunlukla cüretkâr, vodvil tarzı örgüsü. affectivité Ensemble des sentiments et des émotions par opposition à ce qui dépend du raisonnement. duygusallık Mantıksallık karşıtı olarak duygular ve heyecanlar bütünü. Porter à quelqu’un un amour soudain et souvent temporaire. C’est l’histoire de l’effritement amoureux, en quelque sorte… affinité Nécessaire pour engendrer un rapprochement et s’adonner à une relation intellectuelle ou physique. yakınlık Bir yakınlaşma gerçekleştirmek, entelektüel ya da bedensel bir ilişkiye girişmek için gereklidir. amourette Se dit d’une aventure éphémère dans laquelle on trouve une certaine notion de légèreté et d’insouciance. macera Bir tür tasasızlık ve hafiflik duygusuyla geçici bir aşk hikayesi. alter ego Expression latine : «autre soi-même», on peut également dire âme sœur, personne avec laquelle on est sur la même longueur d’onde. alter ego Latince deyim : “öteki ben”, ruh kardeşi, aynı dalga uzunluğu üzerinde olunan kişi de denebilir. amoureux/se Celui ou celle qui aime, celui qui fait la cour. L’être humain se choisit souvent un amoureux/se dès la cour de récréation. âşık Tutkuyla seven, kur yapan erkek ya da kadın. İnsanlar çocukken çoğu zaman teneffüs saatlerinde bile kendine bir aşk bulur. 5 6 l’Amour fou Récit d’André Breton évoquant l’amour, la rencontre, la beauté convulsive et les hasards objectifs. Breton y retrace les premiers moments de ses amours avec Jacqueline Lamba. çılgın aşk André Breton’un aşktan, karşılaşmadan, sarsıntılı güzellikten ve nesnel rastlantılardan bahseden hikayesi. Breton burada Jacqueline Lamba ile olan sevdalarının ilk anlarını nakletmektedir. art de séduire Pour séduire il faut se connaître soi-même, et être capable d’interpréter correctement le langage corporel de l’autre. baştan çıkarma sanatı Birini baştan çıkarmak için insanın önce kendini iyi tanıması ve ötekinin bedensel dilini doğru yorumlaması gerekir. attachement Lien fort d’affection, de sympathie, d’amour ou d’amitié qui unit deux personnes. bağlanma İki kişiyi birbirlerine bağlayan duygu, sempati, aşk ya da güçlü dostluk ilişkisi. l’amour vache Peut se résumer à un "je t'aime, moi non plus " très bien évoqué dans une chanson de Georges Brassens "Une Jolie Fleur dans une peau de vache". A ne pas confondre avec le programme de télévision français "L'amour est dans le pré". ne seninle ne sensiz Georges Brassens’in “Une Jolie Fleur dans une peau de vache” adlı şarkısında çok güzel bir şekilde değinildiği gibi bir “ne seninle, ne sensiz”’ diye özetlenebilir. Fransız televizyon programı “L’amour est dans le pré” “aşk çayırdadır” ile karıştırılmamalıdır. attentes Espérances amoureuses souvent déçues ou utopiques. On se fait une image idéalisée de l’autre. bekleyişler Aşk alanında çoğu kez düş kırıklığı ya da umutsuzlukla sonuçlanan umutlar. Ötekini hayalimizde mükemmel olarak algılarız. androgyne A la fois homme et femme, tout être est à la recherche de sa moitié perdue. C’est ainsi que Platon définit, dans le Banquet, l’amour et le mythe de l’androgynie primitive. erdişi Hem kadın, hem erkek ; her varlık kayıp yarısını arar. Platon, Şölen’de ilkel erdişinin aşkını ve söylencesini böyle niteler. attirance Fait de tomber sous le charme. Cette attirance est d’abord physique, elle se fait par le regard et se traduit, par exemple, par une nervosité, une rougeur, une parole embarrassée. çekicilik Birinin cazibesine kapılma olgusu. Bu çekicilik ilk önce dış görünümle ilgilidir, bakışla oluşur ve örneğin, bir sinirlilik hali, yüz kızarması, dil dolaşmasıyla belirginleşir. aphrodisiaque Piment parfois nécessaire pour réveiller le désir assoupi. Beaucoup de produits naturels ou artificiels prétendent l’être. afrodizyak Kimi kez uyuklayan isteği uyandırmak için gerekli biber tat-tuz. Pek çok doğal ya da yapay ürün bu niteliği taşıma iddiasındadır. attrait Ce par quoi quelqu’un attire, procure du plaisir. Démocrite faisait référence à l’attraction universelle des atomes: c’est l’origine de l’expression « avoir des atomes crochus ». çekim Birinin çekicilik, zevk yaratma özelliği. Demokritos atomların evrensel çekiciliğine gönderme yapıyordu : bu, kancalı atomları olma deyimine kaynaklık eden olgudur. atout Carte maîtresse pour séduire. Chance de succès, de réussite en amour. koz Baştan çıkarmak için en geçerli kart. Aşkta başarı, kazanma şansı. authenticité Elle correspond à la vérité profonde, au caractère essentiel. içtenlik Derin gerçeğe, temel kişiliğe uygunluk. arrache-cœur Mot composé qui désigne le cœur mis à mal. Le mot cœur est à l’origine de bien d’autres mots comme crèvecœur, attrape-cœur, accroche-cœur, cœur-à-cœur, cache-cœur. yürek söken Acı çeken kalp anlamına gelen bileşik kelime. Kalp kelimesi, kalp acısı, kalbini çalmak, kalp biçimli perçem (ya da saç buklesi), kalp kalbe, kalbi örten yelek gibi bir çok kelimenin kökeninde yer alır. aventure extra-conjugale C’est une liaison passagère, souvent hasardeuse, par rapport à une autre relation amoureuse. evlilik dışı serüven Çoğunlukla rastlantı sonucu oluşan, bir başka aşk serüvenine göre geçici ilişki. 7 B 8 bague On dit d’une personne qu’elle a la bague au doigt lorsque cette dernière est mariée. C’est un symbole d’union entre deux êtres. yüzük Bir kişinin parmağında yüzük olduğunda o kişinin evli olduğu anlaşılır. İki kişi arasındaki birliğin simgesidir. baiser Marque d’amour, d’affection ou de respect dans la plupart des cultures. öpücük Kültürlerin çoğunda aşk, sevgi ya da saygı göstergesi. baratiner Une personne baratine quand elle fait, pour séduire, des discours parfois trompeurs. dil dökmek Kişinin birini baştan çıkarmak için bazen yanıltıcı biçimde konuşması. beau parleur Type masculin, manipulateur souvent inconstant et qui s’apparente au Dom Juan. ağzı laf yapan Çoğu kez sadakatsiz Don Juan’la benzerlik gösteren erkek kişi. bécot Dans le langage populaire, ce terme désigne l’action de faire un petit baiser du bout des lèvres. öpücük Bu terim halk dilinde dudaklarının ucuyla öpücük kondurmayı anlatır. bien-aimé Personne chérie qui fait l’objet d’une attention particulière. sevgi odağı kişi Özel bir ilginin nesnesi olan sevilen kişi. bien-être Sensation agréable, épanouissement de l’être produit par la satisfaction des besoins physiques. rahatlık Bedensel ihtiyaçların giderilmesi sonunda yaşanan rahatlama duygusu. blondes versus brunes On trouve de nombreuses blagues sur les blondes qui ne les mettent pas à leur avantage. Un adage prétend par ailleurs que les brunes ne comptent pas pour des prunes. sarışınlar ve esmerler Sarışınların lehine olmayan pek çok şaka vardır. Ayrıca bir halk deyimine göre sarışının adı esmerin tadı. bombe Dans le langage populaire, on dit d’une personne que c’est une bombe sexuelle lorsque cette dernière suscite une forte attirance charnelle (antonyme : boudin). bomba Çevresinde güçlü bir cinsel çekicilik yaratanlar için halk dilinde seks bombası denir. (karşıt anlamlısı : argoda çirkin). bon parti Synonyme de richesse avant tout. Il s’agit d’un homme ou d’une femme dont la condition sociale est enviable. iyi kısmet Her şeyden önce zenginliğin eşanlamlısıdır. Toplumsal konumu heves uyandıran erkek ya da kadın için kullanılır. bourreau des coeurs Play-boy ou Dom Juan qui brise les cœurs. Qualifié jadis de coureur de jupons, il fuit toute relation durable. yürek yakan Kalp kıran playboy ya da Don Juan. Bir zamanlar etek peşinde koşan diye adlandırılan bu kişiler, her türden sürekli ilişkilerden kaçınırlar. C canard Faire le canard dans le langage des jeunes, c’est être soumis au moindre désir de sa petite amie. Expression plutôt péjorative pour nos amis les canards ! kılıbık Gençlerin dilinde, kılıbık adam olmak, sevgilisinin sözünden saniye olsun çıkmayan erkektir! “ördek kelimesinden türeyen bir deyim” : Ördeklere haksızlık olsa da!” cap difficile Phénomène qui se produit habituellement tous les sept ans. Epreuve que les couples rencontrent lorsqu’ils traversent des difficultés pénibles à vivre. Parfois, ce moment peut être surmonté. zor dönemeç Genellikle her yedi yılda bir tekrarlanan olay. Yaşamda aşılması güç dönemlerle karşılaşan çiftlerin geçirdikleri dönem. Kimi kez bu dönem aşılabilir. capital séduction Les points forts que l’individu doit cultiver pour mieux séduire l’être convoité. çekicilik sermayesi Elde edilmesi istenen kişiyi baştan çıkarmak için çalışılması gereken önemli konular. 9 caresse Geste montrant la tendresse, l’affection que l’on porte à l’autre. okşama Ötekine karşı duyulan şefkati gösteren hareket. cocu Dont le conjoint infidèle a une relation adultère (synonyme : trompé). boynuzlu Sadık olmayan eşinin evlilik dışı ilişkisi olan kişi (eşanlamlısı : aldatılan) carte du tendre Parcours du combattant amoureux pour accéder au bonheur en évitant le lac d’indifférence naviguant entre inclination et estime. Imaginée au XVIIème siècle, cette carte s’inscrit dans la période dite de la préciosité. tutkulunun / vurulmuşun yol haritası Âşık savaşçının mutluluğa ulaşmak için, eğilim ve beğenilme arası seyreden ilgisizlik gölüne düşmeden geçtiği yol. Söz konusu harita, 17. yüzyılda düşünülmüş olup, özentilik dönemi diye anılan dönemde geçer. coeur Symbole de l’amour quand il n’est pas cardiaque. kalp Hastalıklı olmadığında aşkın simgesi. célibataire Jadis vieux garçon ou vieille fille solitaire. La modernité a notamment introduit le célibat géographique, moins péjoratif. bekâr Eskilerde yalnız yaşayan yaşlanmış erkek ya da evde kalmış kız. Modernleşme, daha az küçültücü olan coğrafi bekârlık deyimini getirdi. cœur d’artichaut Du côté des légumes, l’artichaut a le cœur tendre, c’est pourquoi il renvoie du côté des humains à quelqu’un qui donne son cœur très volontiers et très souvent ! şıpsevdi Enginar kelimesinden türeyen bir deyim. Sebzeler yönünden bakıldığında enginarın yüreği yumuşak olur, bu yüzden insanlar için kalbini çok kolaylıkla ve çok sık veren birine gönderme yapar! chamade Quand le cœur bat rapidement après une vive émotion. C’est cela que nous raconte Françoise Sagan dans son roman “La chamade” également porté à l’écran par Alain Cavalier avec Catherine Deneuve dans le rôle principal. kalbi fırlayacak gibi atmak Güçlü bir heyecanın ardından kalbin hızla çarpması. Başlıca rolde Catherine Deneuve’ün oynadığı, Alain Cavalier tarafından ekrana taşınan “La chamade” adlı romanında Françoise Sagan bize bunu anlatır. communication Echange essentiel pour le partage des idées et la résolution des conflits. iletişim Fikir paylaşımı ve çatışmaların çözümü için temel yol. compréhension Elle amène à admettre facilement le point de vue de l’autre ; c’est une forme de tolérance. anlayış Ötekinin düşüncesini kolayca kabullenmeyi sağlar ; bir hoşgörü yoludur. chantage Fait d’exercer une pression psychologique pour amener l’autre à capituler ou à se rapprocher. şantaj Ötekini teslim olmaya ya da yakınlaşmaya zorlamak için başvurulan psikolojik baskı olayı. conter fleurette Chercher à séduire quelqu’un par des propos doux et galants. baştan çıkarıcı iltifatlarda bulunmak Tatlı ve kibar sözlerle birini baştan çıkarmaya çalışmak. charme Grâce séduisante qui émane d’une personne, attrait mystérieux qui provoque parfois la fascination. cazibe Bir kişiden çevresine yayılan baş döndürücü etkileme gücü, kimi kez büyülenme yaratan esrarengiz algı. copain, copine A l’origine, camarade de classe ou de travail. Peut aussi être synonyme de petit ami ou d’amoureux. erkek/kız arkadaş Temelde, okul ya da iş hayatındaki yakın arkadaş. Sevgili anlamında da kullanılır. chéri/e Mot doux générique, fréquemment utilisé dans le couple, parfois remplacé par des noms d’animaux, par exemple ma biche, mon lapin ou d’insectes comme ma puce. sevgilim Çiftler tarafında sık sık kullanılan, kimi kez tavşanım ya da böceğim gibi hayvan veya böcek adlarıyla da değiştirilen, yumuşak giriş sözcüğü. confiance Nécessaire pour se sentir en sécurité, pour éviter les soupçons et faire régner l’harmonie. güven Kendini güvende hissetme, kuşkulardan uzaklaşma ve ahenk kurma için gerekli olan. coup de foudre Elan subi, immédiat et irrésistible pour quelqu’un. yıldırım aşkı Birisine karşı duyulan âni, engellenmez sevgisel atılım. 10 11 couple Union de deux personnes (de même sexe ou non) dont le statut et la durée peuvent être variables. çift İki kişinin (aynı veya karşı cinsten) süresi ve yasal niteliği değişebilen, beraberliği. cour Faire la cour à quelqu’un : expression un tantinet surannée qui désigne l’ensemble des attentions qu’on a pour plaire, pour gagner le coeur de l’autre. kur Birine kur yapmak : ötekinin hoşuna gitmek, onun kalbini kazanmak için yapılan tüm dikkat çekici davranışları anlatan, bir parça eskimiş, deyim. courtoisie Politesse exquise qui fait référence à la séduction amoureuse où l’homme doit être au service de sa dame et de ses désirs. Dommage que ce type de cour remonte au Moyen-Age ! kur yapma Erkeğin hanımına ve de arzularına hizmet etmesi durumunda baştan çıkarmaya yönelik kibarlık. Ne yazık ki bu tür kur yapma Ortaçağ’da kalmıştır! Cupidon Fils de Mars et de Vénus, il guette avec son arc les amoureux potentiels qu’il touche au cœur avec sa flèche ardente. Eros Mars ve Venüs’ün oğlu, ateşli yayıyla muhtemel açıkları gözetler ve okunu kalplerine saplar.. cristallisation Concept inventé par Stendhal pour décrire le phénomène d’idéalisation à l’œuvre au début d’une relation amoureuse. kristalleşme Bir gönül ilişkisinin başlangıcında gerçekleşen karşıdaki kişiyi mükemmel olarak görme halini tasvir amacıyla Stendhal tarafından icat edilen deyim. 12 D déception Quand le résultat escompté n’est pas au rendez-vous. düş kırıklığı Umulan sonuç gerçekleşmediğinde. démon de midi Irrésistible tentation qui saisirait les hommes de plus de 40 ans d’aller voir ailleurs. A ne pas confondre avec le tube des années 80 : “ Les démons de minuit”. azgın teke 40 yaş üstü erkekleri ele geçiren başka kadınlarla görüşmeye karşı konulamaz dürtü. 80’li yılların klibi : “ Les démons de minuit” ile karıştırılmamalıdır . démonstrations Marques extérieures d’intérêt, d’amour ou d’amitié. Mots d’amour ou gestes marquant l’attention. göstergeler İlgiyi, sevgiyi ya da dostluğu belirten dışsal işaretler. İlgiyi belirten aşk sözcükleri ve hareketleri. désamour aşksızlık / aşksız kalış Quand l’amour quitte le navire. Aşk gemiyi terk ettiğinde. désir Force positive et motrice qui nous pousse vers ce que l’on n’a pas et dont on espère une satisfaction. arzu Bizi sahip olmadığımız, elde edildiğinde tatmin olmamızı sağlayacağını düşündüğümüz şeye doğru yönelten olumlu ve itici güç. deuil d’une relation Lorsqu’une relation se termine, capacité à tourner la page sans tomber dans le syndrôme du rétroviseur. bir ilişkinin yası Bir ilişki bittiğinde, geriye bakmadan sayfayı çevirme gücü. Dom Juan Différent du Casanova pour qui toute femme est une proie potentielle, Dom Juan prend son plaisir dans la conquête. Don Juan Her kadının kendisi için potansiyel bir av olduğuna inanan Casanova’dan farklı olarak Don Juan kadınları fethetmekten hoşlanır. double vie Mener de front deux histoires au prix de dissimulations et de mensonges. çifte yaşam Gerçeği gizleme ve yalanlar pahasına iki öyküyü birlikte yürütmek. 13 doute Incertitude qui fait naître le soupçon et la méfiance quant à la sincérité du partenaire. kuşku drague Technique pour aborder une personne et tenter de nouer une relation. Longtemps réservée aux hommes mais de nos jours ouvertement maîtrisée par les femmes. tavlama Uzun süre erkeklerin tekelinde kalmış ancak günümüzde kadınların da sakınmadan kullandıkları, karşıdaki kişiye yanaşma ve ilişki kurma tekniği. duper Abuser de la bonne foi d’une personne. kandırmak Bir kişinin iyi niyetini istismar etmek. Eşin samimiyetine karşı şüphe ve güvensizlik duyguları yaratan tereddüt. E écoute Etre à l’écoute de l’autre, c’est être attentif à ses aspirations, à ses désirs. dinleme Birini dinlemek, o kişinin eğilimlerine ve isteklerine karşı duyarlı olmak. effeuiller En France, effeuiller la marguerite consiste à énumérer l’éventail des sentiments : “il m’aime : un peu, beaucoup, passionnément, à la folie, pas du tout”. En Turquie, c’est plus binaire : “il m’aime, il ne m’aime pas”. papatya falı égoïste Certains “Ego” (moi en grec) sont surdimensionnés car uniquement centrés sur eux-mêmes. Incompatible avec l’amour. egoist Kimi “Ego”lar (Yunanca : ben) yalnızca kendilerine odaklı olduklarından şişer. 14 Fransa’da, papatya yapraklarını koparmak, duygu yelpazesini sıralamaktır : “seviyor : az, çok, tutkuyla, çılgınca, hiç sevmiyor”. Türkiye’de ikili kullanım vardır: “seviyor, sevmiyor”. émotion Sensations agréables ou désagréables qui se manifestent lors d’un changement extérieur ou intérieur brusque. heyecan Âni bir iç ya da dış değişim sonucunda doğan hoş ya da hoş olmayan hisler. énamouré sevdalı Qui est épris d’amour. Aşka ihtirasla bağlı olan. engagement amoureux Degré d’implication dans une histoire, quelles qu’en soient les conséquences. aşk bağlantısı élu(e) de son coeur Personne que le coeur a choisie comme âme sœur. kalbinin seçtiği kişi Kalbin ruh ikizi olarak seçtiği kişi. embrasser D’abord serrer dans ses bras puis donner des baisers. On peut aussi sauter la première étape. sarılıp öpüşmek Önce kolları arasına almak, sonra da öpmek. Birinci aşama atlanabilir de. ennui Il peut naître de l’uniformité, de la routine, du quotidien. S’en méfier. sıkılma Tekdüzelikten, alışkanlıklardan, günlük rutinden doğabilir. Kaçınılmalıdır. épouser Prendre pour époux/épouse, se marier. L’expression “épouser le sac” veut dire épouser une femme très riche. evlenmek (s’) éprendre Tomber amoureux, être saisi, entraîné par un sentiment passionné. tutulmak Âşık olmak, şiddetli bir tutkuya kapılmak. érotisme Climat favorable au plaisir et au désir. En grec, le mot “eros” renvoie à la passion appliquée à l’amour et au désir sensuel. erotizm Zevke ve arzuya uygun ortam. Yunancada “eros” sözcüğü tutkusal aşka ve bedensel zevke gönderme yapar. Sonuçları ne olursa olsun bir maceraya katılım derecesi. Eş olarak almak, evlenmek. “Turnayı gözünden vurmak” deyimi çok zengin bir kişiyle evlenmek demektir. 15 état amoureux Disposition particulière de l’esprit qui entraîne une sensation d’euphorie et une sensibilité à fleur de peau. Très agréable. âşık olma durumu Zihnin mutluluktan uçma ve aşırı duyarlılık duygusuna yol açan özel bir hali. Çok hoştur. éternel(le) insatisfait(e) Célibataire difficile à contenter. ebedi tatminsiz Memnun edilmesi zor bekâr. étreindre Embrasser, enlacer, avoir une union charnelle. sarılmak Öpmek, sımsıkı kucaklamak, tensel bir birlik içinde olmak. ex Celui ou celle qui appartient à une histoire antérieure, pas forcément un cadeau. ex Önceki bir öyküye ait, güzel anılmayabilen, erkek ya da kadın. F fantasme Rêve façonné par l’imagination dans lequel on projette des désirs souvent inavoués. düş kurma İçerisinde genellikle itiraf edilmemiş arzuların yansıtıldığı hayal gücü ile şekillendirilmiş düş. fasciner Chercher à éblouir, à hypnotiser. büyülemek Göz kamaştırmaya, hipnotize etmeye çalışmak. féminité Surtout présente chez la femme, introuvable chez certains hommes. kadınsılık Özellikle kadınlarda mevcuttur, kimi erkekte bulunmaz. fiançailles Engagement solennel et officiel d’un futur mariage symbolisé par l’offre d’une bague. nişan Bir yüzüğün sunulması ile simgeleştirilmiş müstakbel bir evliliğin görkemli ve resmî vaadi. fidélité Relation solide au sein du couple qui résiste à toute tentation. sadakat Her türlü yasak arzuya karşı direnen çift arasındaki sağlam ilişki. 16 filer le parfait amour Etre heureux en amour, tout simplement. dört başı mamur aşk Aşkta, sadece ve sadece, mutlu olmak. flamme Déclarer sa flamme, son amour ardent. alev Aşk ateşini, tutku dolu aşkını ilan etmek. fleur bleue Désigne d’incurables sentimentaux. Dans le langage des fleurs, le bleu pâle exprime une tendresse inavouée, discrète et idéale. narin çiçek İflah olmaz duygusal insanlar anlamına gelir. Çiçeklerin dilinde, soluk mavi, dışa vurulmayan ve ülküsel bir sevecenliği ifade eder. flirt C’est une relation amoureuse plus ou moins chaste, un contrat à durée déterminée. flört Az çok iffetli aşk ilişkisidir, belirli süreli bir sözleşmedir. être fou ou folle de quelqu’un Eprouver un amour démesuré pour une personne. birisi için deli olmak Bir kişiye aşırı ölçüde aşk beslemek. frustration Ne pas être invité lors de la St Valentin, par exemple. yoksun kalma Örneğin Sevgililer Günü’nde davet almamak. fusion Union intime et totale de deux êtres qui n’en font plus qu’un au risque d’y perdre leur identité. kaynaşma Kendi kimliklerini kaybetme tehlikesi pahasına artık tek kişi olmuş iki insanın özel ve bütün olarak birleşmesi. 17 G H gaffeur Individu qui collectionne les maladresses et s’éloigne de facto de son objectif. pot kırıcı Beceriksizlikleri koleksiyon yapan ve fiili olarak hedefinden uzaklaşan birey. haïr C’est brûler ce qu’on a adoré. nefret etmek Taparcasına sevmiş olduğumuz şeyi yakmaktır. galanterie Art de la courtoisie que les femmes attendent des hommes. kibarlık Kadınların erkeklerden beklediği nezaket sanatı. harmonie Accord des pensées, des sentiments, des projets qui produit un climat agréable entre deux êtres. ahenk İki insan arasında hoş bir ortam üreten duygu, düşünce, izdüşüm bütünlüğü. gigolo Amant de coeur d’une femme plus âgée qui l’entretient. jigolo Geçimi yaşlı bir kadının tarafından sağlanan erkek sevgili. harem Appartement réservé aux femmes. L’expression “être entouré d’un harem” désigne un homme entouré d’un groupe de femmes. harem dairesi Kadınlar için tahsis edilmiş daire. “Bir hareminin olması” deyimi bir grup kadın tarafından kuşatılan erkek için söylenir. glamour cazibe A la fois sexy et romantique. Hem seksi hem romantik. gueule Façon très féminine de montrer son humeur. surat Ruh halini göstermenin çok kadınsı yolu. hétérosexuel Attiré par une personne de sexe opposé ; aujourd’hui d’autres formes de sexualité sont admises. heteroseksüel Karşı cinsten birine ilgi duyma ; günümüzde cinselliğin diğer şekilleri kabul edilmekte. (faire) la gueule Manière aussi très masculine de montrer sa désapprobation. surat (asmak) Bir şeyi onaylamadığını göstermenin çok erkeksi bir biçimi. homosexuel Attiré par une personne du même sexe. eşcinsel Hemcinsine ilgi duyma. I 18 idéal C’est une construction de l’esprit, une utopie. L’idéal masculin et l’idéal féminin évoluent au fil des siècles et sont encore en transformation. kusursuz model Bir zihniyetin inşaası, bir ütopyadır. Eril ve dişil kusursuz model asırlar boyunca gelişir ve her daim aynı kalmaz. idylle idil Aventure amoureuse fraîche et naïve. Taze ve saf aşk macerası. 19 illusion On caresse une illusion quand on se fait une image fausse de la réalité. En amour, cela arrive souvent. yanılsama Gerçeğin ne olduğu ile ilgili yanlış bir izlenim edindiğimizde, hayalî bir görüntüye dokunuruz. Aşkta, bu sıkça olur. immature Qui manque de maturité. Adjectif souvent attibué aux hommes, à tort sans doute. olgunlaşmamış Olgunluktan yoksun olan. Çoğu kez, şüphesiz haksız yere, erkeklere maledilen sıfat. indépendance La femme moderne qui gagne sa vie gagne également son indépendance. Cela modifie fondamentalement les relations contractuelles dans le couple. bağımsızlık Geçimini sağlayan çağdaş kadın keza bağımsızlığını da kazanır. Bu, çift arasındaki sözleşmeli ilişkileri temelinden dönüştürür. inégalités Les inégalités entre hommes et femmes persistent encore de nos jours, notamment en terme d’emploi et de salaire. eşitsizlikler Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikler özellikle de istihdam ve ücret bakımından, günümüzde hala sürmektedir. initiative D’après l’opinion commune, c’est l’homme qui prend l’initiative de la conquête. Mais ce n’est qu’une opinion. ön ayak olma Ortak bir görüşe göre, baştan çıkarmaya ön ayak olan erkektir. Lakin bu sadece bir görüştür. instinct Pulsion innée, puissante, indépendante de la volonté. Certains instincts sont dits primitifs. içgüdü İradenin doğuştan, güçlü, bağımsız dürtüsü. Bazı dürtülere ilkel denir. intime On parle de relations intimes quand elles sont privées et habituellement cachées aux autres. mahrem Mahrem ilişkilerden, ilişkiler özel ve alışılmış bir biçimde başkalarından gizli olduğunda bahsederiz. intermittences du cœur Désigne, en référence à Marcel Proust, les regrets et souffrances liés à la perte des êtres aimés de par les effets impromptus de la mémoire. kalbin gelgitleri Marcel Proust’un deyimiyle, belleğin ani etkileri nedeniyle sevilen kişinin kaybından doğan pişmanlık ve acıları ifade eder. 20 intrigue amoureuse Trame d’une œuvre ou d’un film qui met en scène une histoire d’amour. aşk entrikası Bir yapıtın veya bir filmin, bir aşk hikayesini anlatan kesidi. introspection Observation de ses propres états de conscience. Acte parfois nécessaire même s’il est douloureux. içe bakış Bizati kendi bilinç hallerinin gözlemi. Sancılı da olsa, bazen gerekli bir eylem. J jardin secret C’est ne pas dire tout haut ce qui importe tout bas. gizli bahçe Usulca neyin önemli olduğunu yüksek sesle söylememektir. jalousie La jalousie amoureuse est une émotion empreinte d’agressivité en réaction à la peur de perdre l’être aimé au profit d’un rival. kıskançlık Aşk kıskançlığı sevilen kişiyi rakibe karşı kaybetme korkusuna tepki olarak saldırganlık izi taşıyan bir histir. jouissance Moment d’extase et de plaisir dans l’amour. büyük haz Aşkta kendinden geçme ve zevk anı. je t’aime Déclaration d’amour qui existe dans toutes les langues, à mémoriser si on est un grand voyageur. Je t’aime et je te le dis, pourquoi pas la première fois ce 14 février 2015... seni seviyorum Bütün dillerde var olan aşk ilanı, eğer büyük bir gezgin isek akılda tutmalı. Seni seviyorum ve bunu sana ilk kez 14 Şubat 2015’te söylüyorum… 21 K kif Etre en kif sur quelqu’un, c’est avoir quelqu’un pour cible. Mot employé par les adolescents et les jeunes adultes. keyif Birine vurulmak. Gençler ve genç yetişkinler tarafından kullanılan kelime. kiffer Aimer, apprécier. Pour toute déclaration du type “je te kiffe grave”, il faut impérativement tenir compte de l’âge de l’interlocuteur/trice car il s’agit d’un lexique réservé aux très jeunes ! birini/bir şeyi sevmek Sevmek, beğenmek. “Sana acayip tutuldum” türünden itiraflar, söylediğimiz kişinin yaşını göz önüne almak gerekir, çünkü gençlere özgü bir sözdür. L langueur Attitude qui évoque la volupté amoureuse. Se traduit souvent par le regard. kendinden geçmişlik Şehveti çağrıştıran tavır. Çoğu kez bir bakış ile açığa vurulur. larmes Occasionnées par un chagrin, par une vive émotion mais aussi par la joie. gözyaşları Kederden, yoğun çoşkudan aynı zamanda sevinçten kaynaklanır. liaison Certaines liaisons sont dangeureuses comme le prétend le roman de Choderlos de Laclos mais d’autres sont inoffensives voire durables. ilişki Choderlos de Laclos’un romanında iddia edildiği gibi bazı ilişkiler tehlikelidir fakat diğerleri zararsız hatta kalıcıdır. lit Objet qui n’est pas exclusivement le symbole du sommeil. yatak Sadece uykunun simgesi olmayan nesne. 22 lune de miel Mois qui suit le mariage. Période qui est censée être la plus heureuse d’un couple. balayı Düğünden sonraki ay. Bir çiftin en mutlu olması gerektiği kabul edilen dönem. lune de fiel Possible métamorphose de la lune de miel en l’absence de vigilance conjugale. Etat de dégradation amoureuse très bien décrit dans le roman de Pascal Brückner du même nom. hınç ayları Eşler arasında ölçü kaçtığında balayının olası metamorfozu. Pascal Brückner’in aynı isimdeki romanında çok güzel bir şekilde tarif edilen aşkın bozulması durumu. M macho Mâle latin à l’origine. Individu qui pense que l’homme domine en tous points la femme et que cela lui confère des privilèges. Le pire, c’est que certaines femmes apprécient ce comportement. maço Latin kökenli erkek. Kadını her bakımdan erkeklerin komuta ettiğini ve bunun ona imtiyazlar sağladığını düşünen birey. İşin kötüsü, bazı kadınlar bu davranışı takdir ederler. maîtresse Femme qui a une aventure avec un homme marié. metres Evli bir adamla ilişkisi olan kadın. mamour(s) Faire des mamours, c’est manifester sa tendresse par des câlins, des gestes tendres. cilve(ler) Cilveler, okşamalar ve yumuşak davranışlar ile şefkâtini göstermektir. mariage Union reconnue socialement et qui peut être complétée par une union religieuse. Prévue pour être indissoluble. Ouverte en France comme dans d’autres pays aux couples du même sexe. evlilik Bir dini birlik ile de tamamlanabilen toplum tarafından kabul edilen birlik. Bozulmaz olduğu düşünülerek yapılır. Başka ülkelerde de olduğu gibi Fransa’da da eşcinsel çiftlere açıktır. 23 N masochiste Personne qui trouve sa satisfaction dans la souffrance. mazoşist Tatminini acı çekmede bulan kişi. mégère Stéréotype de la femme méchante qui envenime toutes les situations. Ce comportement s’explique en général par une accumulation de frustrations. şirret Tüm durumları zehir eden basmakalıp kötü kadın modeli. Bu davranış genellikle hayal kırıklıklarının birikimi ile izah edilir. nana Terme familier désignant une jeune femme. “Nana” d’Emile Zola raconte la déchéance d’une courtisane. nana Fransız halk dilinde genç bir kadını belirtir. Emile Zola’nın “Nana” romanı kibar bir fahişenin düşüşünü anlatmaktadır. ménage Constituer un ménage, c’est vivre à deux. D’après le sociologue Jean-Claude Kaufmann, l’achat du lave-linge marquerait une étape fondamentale dans la constitution du couple moderne. yuva Bir yuva kurmak demek iki kişi olarak yaşamak demektir. Sosyolog JeanClaude Kaufmann’a göre, çamaşır makinasının satın alınması çağdaş çiftin kurulmasında temel bir adım oluşturur. narcissique Amoureux de sa propre image comme le beau Narcisse. Peu compatible avec l’amour d’autrui. narsist Güzel Narcissus gibi kendi görüntüsünün aşığı. Başkasına duyulan sevgi ile az uyumlu. métrosexuel Homme citadin qui prend soin de son apparence. Effet de mode pour les magazines féminins. metroseksüel Görünümüne özen gösteren kentli erkek. Kadın dergileri için moda olgusu. noce(s) Réjouissances qui accompagnent le mariage. Faire la noce, c’est faire la fête. düğün Evliliğe eşlik eden eğlence. Nikâh şöleni yapmak, eğlenmektir. meuf hatun Désigne la femme, la fille en verlan. Argoda kadını belirtir. nuage Synecdoque de l’amour dans “L’Ecume des jours” de Boris Vian. Un nuage rose qui sent le sucre à la cannelle enveloppe Colin et Chloé qui tombent amoureux. bulut Boris Vian’ın “Günlerin Köpüğü”nde aşkın kinayesi. Tarçınlı şeker kokan bir pembe bulut, aşık olan Colin ve Chloé’yi sarıp sarmalar. mignon/ne Délicat, joli, qui inspire la tendresse. Șirin (qui est aussi un prénom) ; à ne pas confondre avec “minyon”, faux ami qui veut dire “petite”. şirin Narin, hoş, sevgi ilham veren. Fransızca “şirin” anlamına gelen “mignon”, her ne kadar aynı şekilde telaffuz edilse de Türkçe’deki “minyon” ile karıştırılmamalı. nuptial/e Qui concerne le mariage. La marche nuptiale de Mendelssohn est une musique à laquelle on reconnaît un mariage dès les premières notes, en Occident. düğün töreniyle ilgili Evlilik ile ilgili. Mendelssohn’un düğün marşı, Batı’da bir düğünü birinci notalarından tanıdığımız bir müziktir. misogynie Mépris affiché des femmes, de leurs compétences et de leurs performances. La misogynie se combine parfois avec le machisme. kadınsevmezlik Kadını, kadınların yetenekleri ve de başarılarını açık bir şekilde hor görme. Bazen, kadın düşmanlığı, maçoluk ile birleşir. nymphette Très jeune fille sexy qui joue l’innocente à l’image de Lolita, l’héroïne de Nabokov. çok genç seksi kız Nabokov’un kahramanı Lolita görüntüsünde masumu oynayan çok genç seksi kız. 24 25 O obsession Idée fixe à laquelle on ne peut échapper. saplantı Kurtulamadığımız sabit fikir. obstacle(s) L’amour dit-on se nourrit d’obstacles, mais s’il n’y en a pas, c’est encore mieux ! engel(ler) Aşkın engellerden beslendiği söylenilir ama engel yoksa, daha da iyi! odalisque Du turc odalık, concubine du Sultan. La toile d’Ingres “la Grande odalisque” est un exemple de l’incarnation de l’imagerie orientale du XIXème siècle. cariye Türkçe odalık (kelimesinden gelir), Padişah’ın nikahsız eşi. Ingres’in “Büyük Odalık” yağlıboya tablosu 19. yüzyılın Doğu’ya bakışına bir örnektir. Œdipe L’homme qui a épousé sa mère et tué son père sommeille en chaque petit garçon, d’après Freud. Donne lieu plus tard à des répliques fâcheuses du type : ‘‘Je ne suis pas ta mère !’’. Odipus Freud’a göre, her erkek çocuğun içinde annesiyle evlenmiş, baba katili imgesi yatmaktadır. Daha sonraları bu “Ben senin annen değilim!” türünden sinir edici karşı yanıtlara yol açar. P P.A.C.S. Pacte Civil de Solidarité créé en France en 1999 pour unir deux êtres, quel que soit leur sexe. P.A.C.S. Cinsiyetine bakılmaksızın iki kişiyi birleştirmek için 1999 yılında Fransa’da kurulmuş Medenî Dayanışma Anlaşması. papillonner Fait de passer d’une conquête à une autre, comme un papillon qui va de fleur en fleur. daldan dala konmak Çiçekten çiçeğe konan bir kelebek gibi, bir fetihten diğerine koşma durumu. 26 parité Désigne l’égalité de représentation entre hommes et femmes dans l’ensemble de la société. tam eşitlik Toplumun genelinde kadın ve erkek arasında temsil eşitliğini belirtir. partager Principal intérêt de la vie amoureuse. Seul l’être aimé ne se partage pas. paylaşmak Aşk hayatının başlıca meselesi. Yalnızca sevilen kişi paylaşılmaz. pas Faire le premier pas, c’est prendre l’initiative pour aboutir au pas de deux. adım İlk adımı atmak, ortak adımı atmak için inisyatif almaktır. passion Etymologiquement, on la subit, elle est incontrôlable, limitée dans le temps, violente et souvent fatale. ihtiras Sözcük kökenine baktığımızda, ona maruz kalırız, ihtiras, kontrol edilemeyen, zamanda sınırlı, şiddetli ve çoğu kez yıkıcı olandır. plaire Faire naître l’intérêt, le désir pour exister au regard de l’autre. hoşuna gitmek Diğerinin nazarında var olmak için ilgi ve arzuyu ortaya çıkarmak. platonique Du nom du philosophe grec Platon. Dans la langue courante, se dit d’un amour non abouti sur le plan physique. platonik Yunan filozof Platon’un isminden gelir. Günlük dilde fiziksel olarak sonuçlanmayan bir aşkı ifade etmek için kullanılır. play-boy Beau, jeune, élégant et masculin, il incarne le séducteur contemporain qui a le sens des apparences. playboy Yakışıklı, genç, şık ve maskülen, görünüşten anlayan çağdaş kadın avcısını temsil eder. porte-jarretelle Pièce de lingerie qui est aussi un accessoire de séduction. Peu usité en dehors des situations amoureuses. jartiyer Aynı zamanda da baştan çıkarıcı bir aksesuar olan kadın iç çamaşırı. Romantik durumlar dışında nadiren kullanılır. possessif La possession peut se traduire par un pronom : mon amour, mon chéri, mon cœur. Mais autrui ne se possède jamais. sahiplenici Sahiplenme, bir zamir ile ifade edilebilir : aşkım, sevgilim, canım. Lakin başkasına hiç bir zaman sahip olunmaz. 27 prince charmant Homme féérique et intemporel toujours attendu par ces dames. De préférence beau, riche, intelligent. beyaz atlı prens Her zaman bazı kadınlar tarafından beklenilen ezelî ve büyülü adam. Tercihen, yakışıklı, varlıklı, akıllı. promesse Il faut tenir les promesses et même celles que l’on n’a pas faites. L’amour lui-même, quand il est véritable, est toujours une promesse. verilen söz Verilen sözlerin hatta verilmeyenlerin de tutulması gerekir. Gerçek olduğunda, aşkın kendisi, her daim verilen bir sözdür. preuve Les sentiments ne sont pas obligatoirement des preuves, il faut des actes. kanıt Duygular, kaçınılmaz bir biçimde kanıt değillerdir, icraatlar gerekir. R ravissement Etat de bonheur, de plaisir extrême qui fait référence au roman de Marguerite Duras “Le ravissement de Lol.V.Stein” où le personnage de Lola Valérie Stein témoigne avec force de son trouble sentimental. kendinden geçiş Lol.V.Stein adlı kişinin duygusal bulanıklığına güçlü bir şekilde tanıklık ettiği, Marguerite Duras’ın “Lol. V. Stein’ın Kendinden Geçişi” adlı romanına göndermede bulunan aşırı haz, mutluluk hali. réconciliation Après une dispute, c’est le moment où la paix revient : tout le monde s’embrasse. barışma Bir tartışma sonrasında, barışın geldiği an : herkes kucaklaşır. réfléchir C’est essayer de contrôler ce qui est incontrôlable, en amour du moins. düşünmek En azından aşkta, denetlenemeyeni, denetlemeye çalışmaktır. relation Lien plus ou moins durable qui s’établit entre deux personnes : relation d’amitié, relation amoureuse, relation fusionnelle. ilişki İki kişi arasında kurulan az ya da çok kalıcı bağ : dostluk ilişkisi, aşk ilişkisi, simbiyotik ilişki. 28 rencontre Moment impromptu qui permet d’aller plus loin. C’est le début d’une histoire, dans la vie comme dans les films. Parfois sur le net, par simple correspondance. karşılaşma Daha ileriye gitmeye imkan veren doğaçlama anı. Bu, filmlerde olduğu gibi hayatta da bir hikayenin başlangıcıdır. Bazen internette, sadece yazışma yoluyla. rendez-vous Rencontre convenue entre deux personnes. Ne s’obtient que si on se déplace, ne peut être virtuel. Le but du premier rendez-vous amoureux est de briser la glace en gardant son sang-froid. randevu İki kişinin anlaşarak buluşması. Sadece harekete geçilirse amacına ulaşır, sanal olamaz. İlk aşk buluşmasının amacı soğukkanlılığını koruyarak camı kırmaktır. respect Fait d’accepter la différence de l’autre. saygı Diğerinin farklılığını kabul etme durumu. ressentir Avoir la capacité d’éprouver des sentiments, faire preuve de sensibilité. hissetmek Duygu hissetme yeteneğine sahip olmak, hassasiyet gösterebilmek. rival(e) Celui ou celle dont, en amour, on ne supporte pas la concurrence dans le cœur de l’être aimé. rakip / rakibe Aşkta, sevgilinin kalbinde rekabetine katlanamadığımız kişi. rides Signes du temps et de l’âge. Elles peuvent se tirer, se combler, ou simplement raconter une histoire. kırışıklıklar Zaman ve yaşın belirtileri. Gerilebilirler, boşlukları doldurulabilir, ya da sadece bir hikaye anlatabilirler. rituel(s) Habitudes dont se nourrit la relation amoureuse et qui reposent sur la répétition. ritüel Aşk ilişkisinin beslendiği ve tekrara dayalı alışkanlıklar. romantique Etre excessivement sentimental. Perdre du temps chez les fleuristes, par exemple, ou s’attarder dans les lieux romantiques listés par le Petit Journal. romantik Aşırı duygusal kişi. Örneğin çiçekçilerde zaman kaybetmek veya Le Petit Journal tarafından belirlenen romantik mekanlarda oyalanmak. 29 rupture Moment où la relation se termine. Sanctionne la fin de “l’innocence” d’après Orhan Pamuk. C’est aussi l’heure du bilan. kopma İlişkinin bittiği an. Orhan Pamuk’a göre “masumiyet”in sonu. Aynı zamanda bilanço zamanı. S Saint-Valentin Les origines de la Saint Valentin remontent à la fin du Moyen Age. Tradition anglo-saxonne, le “valentinage” consistait à s’offir de petits cadeaux et à échanger des billets doux. Sevgililer Günü Sevgililer Günü’nün kökeni Ortaçağın sonlarına kadar gider. Anglo-sakson geleneği olup, “valentinleşme” (sevgili seçme)” küçük hediyeler vermeye ve aşk mektupları değiş tokuş etmeye dayanmaktaydı. séducteur/trice Pour un homme : charmeur, Dom Juan, Casanova, bourreau des coeurs. Pour une femme : sirène, vamp, femme fatale. baştan çıkarıcı Bir erkek için : çekici, Don Juan, Kazanova, çapkın. Bir kadın için : denizkızı, vamp, famfatal. sentiment duygu Etat affectif constant et durable. Devamlı ve kalıcı duygusal durum. sensualité C’est quand les sens et la vie se rencontrent pour créer un climat propice à l’amour. kösnüllük Duyular ve yaşam elverişli bir iklim oluşturmak için buluştuklarında. soupir Encore mieux au pluriel et sous le pont du même nom, à Venise. iç çekiş Çoğul olduğunda çok hoş, ve Venedik’te, aynı ismi taşıyan köprünün altında ise daha da hoş. serment Il s’agit d’une promesse durable bien que “Serments d’amour n’entrent pas dans l’oreille des Dieux” comme le souligne le poète grec Callimaque. yemin Her ne kadar da Yunan şair Callimacus’un vurguladığı gibi “Aşk Yeminleri Tanrıçaların kulağına girmeseler de”, bu verilen kalıcı bir sözdür. 30 sexualité Accomplit l’amour par le corps. Condition nécessaire mais non suffisante de l’amour. cinsellik Aşkı vücut ile tamamlar. Aşkın gerekli ama yeterli olmayan şartı. sincérité N’est pas sincère qui veut. Franchise, loyauté, transparence sont les fondements du couple. samimiyet Her isteyen samimi değildir. Açık yüreklilik, doğruluk, şeffaflık çift olmanın ana unsurlarıdır. solitude Voulue, elle peut être bénéfique mais subie, elle est lourde à porter. Dans le couple, elle est aussi nécessaire que dangeureuse. yalnızlık Arzu edilmişse, yararlı olabilir, fakat maruz kalınılmışsa, taşınması ağırdır. Çiftler için, gerekli olduğu kadar tehlikelidir de. statut Nouveau mode de communication amoureux sur Facebook. Le statut consiste à faire état de son cœur selon la typologie suivante: “en couple, marié, célibataire, en partenariat domestique, c’est compliqué”. ilişki durumu Facebook’ta aşk durumu hakkında bilgilendirme biçimi. “İlişkisi var, evli, durumu karışık” gibi duygusal hayat hakkında bilgi vermek. stratégie amoureuse Quand la séduction s’apparente à une conquête militaire. aşk stratejisi Baştan çıkarıcılık, bir askeri fethe benzediğinde. sympathie Inclination, penchant, elle résulte d’une concordance des affinités. sempati Eğilim, meyil; benzerliklerin uyumunun sonucudur. 31 T V tendresse Sentiment doux et délicat souvent démontré par des gestes affectueux. şefkat Çoğu kez sevgi dolu hareketler ile gösterilen yumuşak ve narin duygu. tête-à-tête Se retrouver à deux mais seuls pour partager des moments agréables. Tout commence en général par la conversation. baş başa Keyifli anları paylaşmak için sadece iki kişi, yalnız kalmak. Her şey genelikle sohbet ile başlar. toucher Verbe polysémique : on peut toucher le cœur mais aussi la chair. Dans les deux cas, cela fonctionne par capillarité. dokunmak Çok anlamlı fiil : kalbe dokunabiliriz ama aynı zamanda bedene de dokunabiliriz. Her iki durumda da, tensellik söz konusudur. toujours “Amour ne rime pas avec toujours”, c’est ce que dit un adage populaire. daima Bilinen bir atasözü “Aşk her daim ile kafiyeli değildir” der. transports Manifestations d’une émotion très vive, montrant la fougue du sentiment amoureux. tromper Rompre avec dissimulation le pacte de fidélité. On se moque du mari trompé ; on “jette la pierre” à la femme infidèle. 32 vengeance “La beauté est la seule vengeance des femmes” a dit le chanteur Serge Gainsbourg. intikam Şarkıcı Serge Gainsbourg “Güzellik kadınların tek intikamıdır” demiştir. vertige Désigne la perte d’équilibre qui serait en quelque sorte le symptôme de l’amour. “Vertige de l’amour” est une chanson interprétée par Alain Bashung. baş dönmesi Aşık olmanın belirtisi olarak dengeyi kaybetme durumu. Alain Bashung’un yorumladığı “Aşktan başı dönüyor” şarkısı. victime Personne qui souffre d’injustice, de maltraitance, de violence physique ou morale. En amour, être victime c’est être délaissé. mağdur Haksızlığa, kötü muameleye, fiziksel ve manevi şiddete uğrayan kişi. Aşkta mağdur olma, terkedilmiş olmaktır. sarsıcı heyecanlar Aşk duygusunun aceleciliğini gösteren, çok canlı bir coşkunun tezahürü. virginité Dans certaines sociétés, le fait de ne pas avoir eu de relations sexuelles est une nécéssité pour pouvoir se marier et garantir la pureté du sang. Surtout associée aux femmes. bâkirelik Bazı toplumlarda, cinsel ilişkide bulunmamış olmak, evlenebilmek ve kanın saflığını sağlamak için bir gerekliliktir. Temelde kadın ile ilişkilidir. aldatmak Gerçeği gizleyerek, sadakat anlaşmasını bozmak. Aldatılan koca ile alay edilir ; ihanet eden kadın “taşa tutulur”. virilité “Vis” est le mot signifiant la force en latin. La virilité désigne tout ce qui relève du caractère masculin, et cette liste est très longue. erkeksilik Latince gücü ifade eden kelimedir “Vis”. Erkeksilik, erkeğe özgü nitelikleri andıran her şeyi kasteder, bu liste çok uzundur. volage Désigne une personne aux sentiments amoureux instables. Un cœur volage est un cœur qui s’ouvre facilement et se referme aussitôt. havai Değişken duyguları olan bir kişiyi anlatır. Havai, kolayca açılıp kolayca kapanan bir kalbe sahiptir. volupté Plaisir raffiné que Baudelaire associe au luxe et au calme dans “Les Fleurs du Mal”. şehvet Beaudelaire’in “Kötülük Çiçekleri”’nde ihtişam ve sükunetle bağdaştırdığı ince haz. 33 ROMANTIQUE FRANCE Paris Marseille Où aller à Paris ? Où aller à Marseille ? Paris est l’inépuisable capitale de l’amour et des amoureux. Marchez le long des quais de la Seine, déambulez dans l’ïle Saint-Louis et le Marais et profitez-en pour passer sur le Pont des Arts où les couples du monde entier attachent des cadenas, et sur le Pont neuf (cf. « les amants du Pont neuf » dans notre rubrique sur les films d’amour). Visitez le musée de la vie romantique, promenez-vous dans le jardin du Luxembourg, observez les écluses du canal Saint-Martin, escaladez les pentes de Montmartre (cf. « le fabuleux destin d’Amélie Poulain » dans notre rubrique films) avec aussi le mur des « je t’aime », promenez-vous dans le cimetière du Père Lachaise, découvrez les places exceptionnelles (place carrée du Louvre, place des Vosges, place Dauphine, place Sainte-Marthe, place du marché Sainte-Catherine, place des victoires) et reposez-vous sur leurs bancs publics, dans les « bateaux mouches », dans les cafés du quartier latin ou dans les bars branchés d’Oberkampf. Pique-niquez et nagez dans les Calanques de Marseille, tout en vous émerveillant devant la beauté des paysages côtiers. Amateurs d’architecture contemporaine, découvrez le MuCEM (Musée des civilisations de l’Europe et de la Méditerranée). Dans n’importe quel quartier, prenez à l’aube un petit déjeuner parisien (café / croissant ou baguette de pain beurré sortant du four) quand Paris s’éveille. Où aller dans les environs de Paris ? Allez imaginer les intrigues amoureuses de la cour du « Roi-Soleil » dans les jardins du château de Versailles ou bien celles de la Renaissance dans les châteaux de la Loire. Allez sur les traces des émois amoureux analysés par Proust (cf. rubrique sur les romans d’amour français) en découvrant la Normandie et les plages de Cabourg, ou en vous promenant sur les falaises d’Etretat. Où aller dans les environs de Marseille ? Faites un détour par Aix-en-Provence, et un peu plus loin, Avignon célèbre pour son festival de théâtre, promenez-vous dans le Lubéron et ses superbes villages. A La Seyne-sur-Mer, découvrez le quartier de Tamaris que Michel Pacha a aménagé au cours de la deuxième moitié du XIXème siècle en s’inspirant des rivages du Bosphore. Lyon Où aller à Lyon ? Flânez sur les quais de Saône dans le parc de la Tête d’Or, l’un des plus grands parcs urbains de France ou sur l’Île Barbe. Circulez dans les traboules, ces passages du Vieux Lyon, et arrêtez-vous dans les « bouchons » (petits restaurants). Où aller dans les environs de Lyon ? Lyon est un point de chute idéal pour découvrir les Alpes, et notamment Annecy, également connue sous le nom de la « Venise des Alpes ». Bordeaux Nice Où aller à Nice ? Gorgez-vous de soleil en longeant le bord de la mer sur la promenade des Anglais, en visitant la musée Matisse, le musée Chagall ou la villa Arson. Où aller dans les environs de Nice ? Longez la Côte d’Azur, attardez-vous dans le charmant village de Saint-Paul-deVence ou découvrez Grasse, connue dans le monde entier pour être la capitale des parfums. 34 Où aller à Bordeaux ? La place des Quinconces est un lieu idéal pour une promenade en amoureux. En été, laissez-vous charmer par le miroir d’eau à côté de la place de la Bourse ! Où aller dans les environs de Bordeaux ? Profitez de votre passage dans la ville pour vous initier à la dégustation des vins mondialement réputés du vignoble de Bordeaux (Médoc, Saint-Emilion…). Roulez vers la Dordogne pour ses châteaux et la gastronomie issue du canard (foie gras, gésiers, magrets). 35 Strasbourg Toulouse Où aller à Toulouse ? Où aller à Strasbourg ? Rendez-vous sur la place du Capitole à la tombée de la nuit. En journée, parcourez les bords de la Garonne depuis le pont Saint-Pierre jusqu’au Pont-Neuf. Découvrez le quartier de La Petite France et allez le Pont de l’Europe vers l’Allemagne sur le Rhin, qui symbolise la réconciliation franco-allemande dans cette région si longtemps disputée. Où aller dans les environs de Toulouse ? La ville d’Albi est classée au patrimoine mondial de l’UNESCO pour des monuments tels que le palais de la Berbie et la cathédrale Sainte-Cécile. Où aller dans les environs de Strasbourg ? La Route des Vins d’Alsace traverse un paysage de carte postale : châteaux du Moyen Âge, villages fleuris, vignes ondulantes. Bretagne Lille Où aller à Lille ? Ne manquez pas le Vieux-Lille et ses rues pavées! Où aller dans les environs de Lille ? Découvrez les bords de la Manche depuis Le Touquet-Paris-Plage. A Roubaix, visitez le musée La Piscine, où a par ailleurs été tournée une des scènes du film «La Vie d’Adèle» d’Abdellatif Kechiche (voir notre section «Les 10 films d’amour français les plus inoubliables»). Où aller en Bretagne ? Découvrez les îles sur tout le pourtour de la Bretagne, les grandes marées et les phares en pleine mer. Pensez aux cœurs brisés par les départs des marins bretons vers le grand large. Partez à la découverte du Mont-Saint-Michel en calèche, à la lisière de la Normandie. Guadeloupe Où aller en Guadeloupe ? Saint-Barthélémy est une destination idéale pour une lune de miel. Profitez de ce petit éden ourlé de plages, idéales pour une balade en amoureux au soleil couchant. 36 37 ROMANTİK FRANSA Paris Marsilya Paris’te nerelere gidilir ? Marsilya’da nerelere gidilir ? Paris aşk ve aşıkların tükenmek bilmeyen başkentidir. Seine nehri kenarında yürüyün, Saint-Louis adasında ve Marais muhitinde dolaşın, ve tüm dünyadan gelen çiftlerin kilit taktığı Pont des Arts’dan (Sanatların Köprüsü) ve Pont Neuf’ten geçin ("En Unutulmaz 10 Fransız Aşk Filmi" bölümünde "Köprü Üstü Aşıkları"’na bakınız). "Musée de la vie romantique"’i gezin, Lüksemburg Bahçesi’nde dolaşın, Saint-Martin kanalı boyunca giden gemilerin ağ geçitlerini gözlemleyin, Montmartre’ın yokuşlarını tırmanın (aşk filmleri ile ilgili bölümümüzde "Amelie Poulain’in Masalsı Kaderi"’ne bakınız) ve 280 dilde "seni seviyorum"’un yazıldığı "je t’aime"’ler duvarına göz atın, Père Lachaise mezarlığında dolaşın, Paris’in olağanüstü meydanlarını keşfedin (Louvre, Vosges, Dauphine, Sainte-Marthe, marché Sainte-Catherine, Victoires meydanları) ve banklarda, gezi teknelerinde ("Bateaux- Mouches"), Latin mahallesinin ("quartier latin") kafelerinde veya Oberkampf’in son moda barlarında dinlenin. Marsilya’nın Calanques milli parkında pikniğe ve yüzmeye gidip, kıyı manzaralarının önünde büyülenin. Modern mimari meraklıları ise MuCEM’i (Avrupa ve Akdeniz medeniyetleri müzesi) keşfetmeye çıkabilir! Günün ağarması ile, şehrin herhangi bir mahallesinde gerçek bir Paris’li gibi kahvaltı yapın (kahve ile fırından taze çıkmış kruvasan veya üzerine tereyağı sürülmüş baget ekmek). Paris civarlarında nerelere gidilir ? XIV. Louis’nin döneminde saray halkının aşk entrikalarını Versailles şatosunun bahçesinde, Rönesans dönemininkilerini ise Loire şatolarında hayal etmeye ne dersiniz ? Normandiya ve Cabourg plajlarında, veya Etretat kaya uçurumlarında dolaşarak Proust’un yakından incelediği aşk telaşlarının izlerini takip edin (Fransız Aşk Romanları hakkındaki bölümümüze bakınız). Nice Nice’de nerelere gidilir ? Promenade des Anglais’de yürüyüp, Matisse müzesini, Chagall müzesini veya villa Arson’u gezerek deniz kenarını takip edin ve güneş ışınlarını yudum yudum içinize çekin. Nice civarlarında nerelere gidilir ? Côte d’Azur’ü takip edip, Saint-Paul-de-Vence köyünde soluklanın, veya tüm dünyada parfüm başkenti olarak tanınan Grasse şehrini keşfedin. 38 Marsilya civarlarında nerelere gidilir ? Aix-en-Provence’tan geçip, biraz daha uzakta kalan, tiyatro festivali ile bilinen Avignon şehrinden geçin, ve Lubéron bölgesinin harikulade kasabalarında gezinin. La Seyne-sur-Mer’de, Michel Paşa’nın 19ncu yüzyılın ikici yarısında Boğaz kıyılarından esinlenerek yarattığı Tamaris muhitini keşfedin. Lyon Lyon’da nerelere gidilir ? Fransa’nın en büyük kentsel parklarından parc de la Tête d’Or parkında Saône nehri iskeleri boyunca veya Île Barbe’da (Sakal adasında) gezinin. Eski şehir bölgesi Vieux Lyon’nun pasajlarında "traboules"’lerde dolaşın ve küçük restoranlar "bouchons"’larda mola verin. Lyon civarlarında nerelere gidilir ? Lyon, Alpleri ve özellikle "Alplerin Venediği" olarak bilinen Annecy’yi keşfetmek için ideal bir noktadır. Bordeaux Bordeaux’da nerelere gidilir? "Quinconces" meydanı romantik bir yürüyüş için mükemmel bir mekandır. Yaz aylarında kendinizi "place de la Bourse"’un yanındaki yansıyan su aynasının etkisi altına bırakın. Bordeaux civarlarında nerelere gidilir ? Şehirde bulunuyor olmanızı fırsat bilerek Bordeaux üzüm bağlarının (Médoc, Saint-Emilion…) dünyaca ünlü şaraplarını tatma şansını bulabilirsiniz. Şatoları ve (kaz ciğeri, taşlık, dilim yağsız ördek eti vs…) gibi ördek etinden yapılmış gastronomisi için sonrasında araçla Dordogne bölgesine geçin. 39 Strazburg Toulouse Toulouse’ da nerelere gidilir ? Strazburg’ta nerelere gidilir ? Hava kararır kararmaz Capitole meydanı buluşma noktanız olsun. Gün içinde SaintPierre köprüsünden Pont-Neuf köprüsüne kadar Garonne kıyısını boylu boyunca dolaşın. La Petite France semtini keşfedin ve bunca süre tartışmalı bu bölgede FransızAlman uzlaşmasını simgeleyen, Fransa ve Almanya arasında Ren nehri üzerindeki Avrupa Köprüsünü keşfetmeye çıkın. Toulouse civarlarında nerelere gidilir ? Strazburg civarlarında nerelere gidilir ? Albi şehri palais de la Berbie ve Sainte-Cécile Katedrali gibi mimari eserlerden dolayı UNESCO dünya mirası listesine dahil edilmiştir. Alsace Şarapları Rotası kartpostal gibi muhteşem bir manzaradan geçer : Ortaçağ şatoları, çiçekler içinde köyler, dalgalanan üzüm bağları gibi… Lille Bretanya Bölgesi Lille’de nerelere gidilir ? Bretanya bölgesinde nerelere gidilir ? Eski Lille’in ("Vieux-Lille") arnavut kaldırımlı sokaklarını kaçırmayın! Bretanya sahilleri boyunca, adaları, medcezirleri, ve de deniz fenerlerini keşfedin. Normandiya kıyısında fayton ile Mont-Saint-Michel’in keşfine çıkın. Lille civarlarında nerelere gidilir ? "Le Touquet-Paris-Plage"’dan Manş sahillerini keşfedin. Roubaix’de Abdellatif Kechiche’in "La Vie d’Adèle" ("Mavi en Sıcak Renktir") adlı filminin bir sahnesinin çekildiği, "La Piscine" müzesini ziyaret edin ("En Unutulmaz 10 Fransız Aşk Filmi" bölümümüze bakınız). 40 Guadeloupe Guadeloupe’ta nereye gidilir ? Saint-Barthélémy balayı için ideal bir rotadır. Güneş batımında romantik bir yürüyüş için eşsiz plajlarla örülmüş bu küçük cennet parçasının keyfini çıkarın. 41 Contribution du petitjournal.com d’Istanbul Petitjournal.com d’Istanbul’un katkılarıyla 42 43 Les endroits les plus romantiques d’Istanbul La Tour de Léandre L’île de Heybeliada, une des 4 îles aux Princes La tour de Léandre ou Leandros est bâtie sur une petite île située dans le détroit du Bosphore au large du quartier d’Üsküdar, à Istanbul. Elle abrite un restaurant et un café très populaires. Deuxième île de l’archipel par la superficie, Heybeliada avec son ancienne Académie navale et son école grecque orthodoxe de théologie est une île plantée de pins et où l’on peut marcher toute la journée et ralentir le temps. Pourquoi est-ce romantique ? Parce que sa situation géographique est unique et qu’elle abrite de nombreuses légendes d’amours malheureuses. Pourquoi est-ce romantique ? Heybeliada a comme les autres îles pas de voitures mais des calèches, et un soupçon de charme en plus insufflé par l’atmosphère mélancolique qui y règne. Suggestion romantique : Pourquoi ne pas en profiter pour demander en mariage votre compagne ou compagnon de voyage et de vie ? Quand ? Le soir pour dîner en été Suggestion romantique : Réserver au moins une nuit d’hôtel au très vieil établissement Merit Halkı Palas Hôtel, avec sa décoration surannée vous replongerez sans effort dans une autre époque. Quand ? Y aller hors saison quand l’île se vide de ses touristes et y passer le weekend… Vous aurez le sentiment d’être seuls au monde Que dire ? Veux-tu m’épouser ? Forêt de Belgrade Plantée de pins, de chênes, de hêtres, de châtaigniers et de peupliers la forêt de Belgrade est un vaste espace boisé à proximité immédiate d’Istanbul où l’on peut faire de très belles promenades. Pourquoi est-ce romantique ? C’est la seule forêt que l’on trouve dans les environs immédiats d’Istanbul, et elle n’a pas moins de 28 km2. On peut s’y perdre ! Suggestion romantique : Marcher main dans la main et apprécier le silence environnant. Quand ? Un matin très tôt pour se sentir seul au monde au milieu de la nature (toutes les saisons ont leur charme) Que dire ? “Le moyen d’aimer une chose est de se dire qu’on pourrait la perdre.” Gilbert Keith Chesterton Que dire ? “L’amour est une mer dont la femme est la rive.” Victor Hugo La mosquée bleue Site touristique incontournable et un des premiers symboles d’Istanbul, la mosquée bleue construite au début du 17ème siècle sous le règne du sultan Ahmet Ier doit son nom à la couleur dominante des carreaux d’Iznik qui décorent l’intérieur. Pourquoi est-ce romantique ? Il suffit de s’y promener le soir, l’élégante façade et les minarets autour desquels volent les mouettes, illuminés par des projecteurs, sont féériques. Suggestion romantique : Etudier l’histoire de cette mosquée pour la raconter à votre moitié et l’éblouir de votre culture. Quand ? En hiver quand tombe la neige, l’endroit se pare d’une majesté incroyable. Que dire ? “L’amour est aveugle.” 44 45 İstanbul’un en romantik mekânları Une promenade en vapur le long du Bosphore Kız Kulesi Un des grands charmes d’Istanbul c’est le Bosphore avec ses dizaines de ferries ou vapur naviguant entre la rive asiatique et la rive européenne. Kız (Léandre) kulesi, İstanbul’un Üsküdar semti boyunca uzanan Boğazda, küçük bir ada üzerindedir. Çok ünlü birer restoran ve kafe barındırmaktadır. Pourquoi est-ce romantique ? Le Bosphore est envoûtant, changeant, jamais à l’identique, parfois paisible, et parfois très emporté… Un peu comme une femme ! Le Bosphore est tout simplement voué à la contemplation. Neden romantik? Çünkü coğrafi konumu tektir ve pek çok mutsuz aşk efsanesine ev sahipliği yapmaktadır. Suggestion romantique : Si vous voulez faire votre déclaration à votre bien-aimé(e), c’est la promenade idéale. Quand ? Au lever du jour ou au coucher du soleil, au mois de mai quand les arbres de Judée sont en fleurs le long du Bosphore. Que dire ? “L’amoureux qui espère ressent plus de bonheur que l’amoureux qui a obtenu!” Albert Jacquard Romantik öneri : Neden hayat ve seyir arkadaşınıza bir evlilik önerisinde bulunmak için bu fırsattan yararlanmayasınız? Ne zaman? Bir yaz akşamı, akşam yemeğinde. Ne söylemeli? Benimle evlenir misin? Belgrat Ormanı La citerne basilique Çam, meşe, gürgen, kestane ve kavak ağaçlarının dikili olduğu Belgrat Ormanı, İstanbul’a çok yakın mesafede bulunan, çok güzel gezintilerin yapılabileceği, ağaçlandırılmış geniş bir alandır. La vaste citerne souterraine ou Palais englouti est l’attraction touristique la plus originale d’Istanbul. Construite sous Justinien, cette citerne est un très bel ouvrage byzantin. Neden romantik? İstanbul yakınlarında bulunan tek ormandır ve 28 km2’den az değildir. Burada kaybolunabilir! Pourquoi est-ce romantique ? Il suffit de voir l’endroit pour comprendre le pouvoir d’attraction du lieu… Musique classique et bruissement de gouttes d’eau ajoutent au charme du lieu. Suggestion romantique : Jeter une pièce au pied de la fontaine à la tête de méduse renversée et faire un vœu ! Romantik öneri : El ele yürümek ve sizi çevreleyen sessizliğin tadına varmak. Ne zaman? Kendinizi doğanın ortasında yalnız hissetmek için, bir sabah çok erken saatte (her mevsimin kendi çekiciliği vardır). Ne demeli? “Bir şeyi sevmenin yolu, kendine onu kaybedilebileceğini söylemektir.” Gilbert Keith Chesterton Quand ? Y aller aux heures creuses car sinon vous n’aurez pas l’impression d’être seuls au monde. Que dire ? “Aimer, c’est trouver sa richesse hors de soi.” Alain 46 47 Dört Prens adalarından biri olan Heybeliada Boğaz boyunca bir vapur gezisi Yüz ölçümü bakımından takımadanın ikinci adası olan Heybeliada, eski Deniz Harp Okulu ve Rum Ortodoks Ruhban Okulu’yla birlikte çam ağaçları ile kaplı adadır. Burada tüm gün boyunca yürüyüş yapılabilir ve zaman yavaşlatılabilir. İstanbul’un en büyüleyici yönlerinden biri, Asya ve Avrupa yakası arasında yolculuk eden onlarca vapuruyla birlikte Boğaz’dır. Neden romantik? Heybeliada’da, diğer adalardaki gibi, araba yoktur ancak faytonlar vardır ve adada melankolik bir atmosferin yarattığı çekici bir kuşku hüküm sürmektedir. Romantik öneri : Gelenekselleşmiş dekorasyonuyla, sizi başka bir zamana götürecek olan bu çok eski kurumda, Merit Halkı Pasal Hôtel’de, en az bir gecelik rezervasyon yaptırmak. Ne zaman? Sezon dışında, ada turistlerden arındığında, bir hafta sonu geçirmek için… Tüm dünyada tek başına olduğunuzu hissedeceksiniz. Ne demeli? “Aşk, kadının kıyısı olduğu bir denizdir.” Victor Hugo Neden romantik? Boğaz büyüleyici, değişken, asla aynı olmayan, bazen sakin, bazen öfkeli… Biraz kadın gibi! Boğaz tamamen seyre adanmış. Romantik öneri : Sevdiğinize açılmak istiyorsanız, işte en ideal gezi. Ne zaman? Gün doğumunda ya da batımında, ama en iyisi Mayıs ayında, Erguvan ağaçları Boğaz boyunca çiçeklendiği zaman. Ne demeli? “Ümit eden âşık, elde etmiş olandan daha fazla mutluluk hisseder!” Albert Jacquard Yerebatan Sarnıcı Sultanahmet Camii (Mavi Camii) Geniş yer altı sarnıcı ya da Yerebatan Sarayı, İstanbul’un en orijinal turistik merkezlerinden biridir. Justiniyen zamanında inşa edilmiş olan bu sarnıç, çok güzel bir Bizans eseridir. Vazgeçilemeyen turistik alan ve İstanbul’un en baş sembollerinden biri ; 17. yüzyılın başında, Sultan Ahmet döneminde inşa edilmiş olan Sultanahmet Camii (Mavi Camii), adını içini dekore eden İznik seramiklerinin ağırlıklı rengine borçludur. Neden romantik? Mekânın çekicilik gücünü anlamak için orayı görmek yeterlidir… Klasik müzik ve su damlalarının hışırtısı, buranın büyüsünü artırmaktadır. Neden romantik? Orada akşam vakti dolaşmak yeterlidir, şık dış cephe, etrafında martılar uçuşan ve projektörler tarafından aydınlatılmış minareler adeta peri masalı gibidir. Romantik öneri : Diğer yarınıza anlatmak ve kültürünüzü göstermek için bu camiinin tarihini incelemek. Romantik teklif : Ters çevrilmiş Medusa başının olduğu kaynağa bir bozuk para atmak ve bir dilek dilemek. Ne zaman? Boş olduğu zamanlarda ; yoksa tek başınıza olduğunuz hissini yaşayamazsınız. Ne demeli? “Sevmek, zenginliği kendi dışında bulmaktır.” Alain Ne zaman? Kışın kar düştüğünde, alan inanılmaz bir görkemle süslenmekte. Ne demeli? “Aşık’a Bağdat sorulmaz.” 48 49 Dix couples “mythiques” en Turquie Leylâ et Mecnun Züleyha et Yusuf Cette histoire tragique d’un jeune poète amoureux fou (majnoun, en arabe) de Leylâ est sans doute la plus racontée, sous d’infinies variantes, au sein des peuples influencés par la civilisation islamique. Leur passion condamnée – par leurs familles, les traditions – inaugure pour le jeune Kays une longue descente dans le royaume de la folie. Leylâ et Mecnun, c’est le mythe de l’amour parfait et impossible. Le poète turcophone Fuzûlî l’a immortalisé dans son célèbre Leylâ ile Mecnûn Mesnevisi, écrit au 16ème siècle. Cette histoire mentionnée dans le Coran est celle de Züleyha, femme mariée, qui tombe éperdument amoureuse du prophète Yusuf. Ce dernier se refuse à elle mais se retrouve tout de même jeté en prison pendant de longues années. À sa sortie, il retrouve Züleyha, devenue veuve, avec laquelle il peut donc vivre cette histoire d’amour devenue mythique. Hürrem et Soliman Şirin et Ferhat Cet autre amour mythique se noue, selon sa version turque, dans la ville d’Amasya. Ferhat, artisan de talent, demande la main de la belle Şirin au gouverneur de la région. Réticent, il lui promet toutefois d’accéder à son souhait si l’artisan fournit de l’eau à la ville en creusant un canal dans une montagne voisine. Alors que Ferhat touche au but, une vieille femme – envoyée par le gouverneur – lui annonce la mort de sa dulcinée. Brisé par la douleur, Ferhat met fin à ses jours. Şirin, apprenant la nouvelle, se suicide à son tour. Plusieurs statues leur sont dédiées dans l’actuelle Amasya, qui abrite aussi depuis 2013 le premier “Musée des amoureux” (Aşıklar Müzesi) de Turquie. Aslı et Kerem Décidément, une autre histoire tragique : celle de Kerem, fils d’un sultan, et de sa fiancée Aslı. Réunis après maintes péripéties, ils ne vécurent pas heureux et n’eurent pas beaucoup d’enfants... Le père d’Aslı jette un sort à son futur gendre, qui prend feu sous les yeux de sa bien-aimée. Incapable d’éteindre les flammes, Aslı se laisse consumer par elles. Cette légende est populaire non seulement en Anatolie, mais aussi en Albanie, en Azerbaïdjan ou encore en Arménie. 50 Sans doute le couple le plus célèbre des six siècles de règne de la dynastie ottomane ! Entrée au harem de Soliman le Magnifique (Kanunî Sultan Süleyman, en turc), Hürrem “la joyeuse” saura séduire le sultan puis devenir son épouse légitime, en rupture totale avec la tradition de l’Empire. Les lettres et poèmes échangés par le couple témoignent de leur amour passionné. Hürrem jouera aussi un rôle politique et c’est son fils cadet qui succèdera à Soliman, sous le nom de Selim II. Pierre Loti et Hatice/Aziyadé L’écrivain et marin français Pierre Loti, de son vrai nom Julien Viaud, s’éprend d’une belle Ottomane, Hatice, lors de l’un de ses voyages à Istanbul. Elle lui inspire son premier roman, Aziyadé (1879), une tragédie amoureuse puisque la jeune femme meurt avant le retour de Loti en Turquie. Ce dernier ira jusqu’à dérober la stèle funéraire de son amour perdu. Elle trône désormais dans une pièce de sa maison familiale de Rochefort, en France. Afife Jale et Selahattin Pınar Afife Jale (1902-1941), la première musulmane à monter sur les planches d’un théâtre en Turquie, épouse au faîte de sa carrière celui qui allait devenir l’un des plus grands interprètes de musique classique turque (Klasik Türk Müziği), joueur de oud et de tambûr : Selahattin Pınar. Leur histoire d’amour est empreinte de tristesse. Afife Jale, qui a entre-temps arrêté le théâtre, sombre dans la dépendance à la morphine et finit par en mourir. Les œuvres les plus célèbres de Selahattin Pınar se ressentent de cette tragédie, évoquant des amours sans retour ni avenir. 51 Türkiye’deki “efsanevi” on çift Nâzım Hikmet et Piraye Leyla ile Mecnun Le grand poète Nâzım Hikmet (1902-1963) n’a peut-être jamais été l’homme d’une seule femme, mais c’est à Piraye qu’il est resté marié le plus longtemps et à elle qu’il a dédié ses plus beaux poèmes amoureux. Piraye l’a accompagné pendant ses années de prison (1938-1950), avant leur séparation et l’exil du poète pour l’Union soviétique. Nâzım Hikmet est toujours enterré à Moscou et n’a recouvré sa nationalité turque qu’en 2009. Genç ve deli âşık bir şairin Leyla’ya olan aşkıyla ilgili olan bu trajik hikâye, İslam medeniyetinden etkilenmiş olan toplumlar arasında, sonsuz değişik şekillerde, şüphesiz en çok anlatılanıdır. Hüküm giymiş tutkuları –aileleri, gelenekleri tarafından- genç Kays için delilik krallığında uzun bir yol başlatmaktadır. Leyla ile Mecnun, muhteşem ve imkânsız aşk efsanesidir. Türkçe yazan şair Fuzuli, 16. yüzyılda yazdığı ünlü Leyla ile Mecnun Mesnevisi’nde bu efsaneyi ölümsüzleştirmiştir. Güzin et Abidin Dino Şirin ile Ferhat L’artiste-peintre Abidin Dino épouse Güzin en 1943. Au début des années 50, persécutés pour leurs opinions de gauche, ils s’exilent à Paris, où Güzin Dino enseigne notamment à l’Institut national des langues et civilisations orientales (Inalco). Avec ses traductions des œuvres de Nâzım Hikmet et Yaşar Kemal, elle contribue à faire connaître la littérature turque en France. Le couple demeurera uni jusqu’à la mort d’Abidin Dino en 1993. Güzin meurt à Paris en mai 2013, à l’âge de 102 ans. Certaines de leurs lettres ont été publiées aux éditions İş Bankası. Bu efsanevi aşk Türkçe versiyonuna göre Amasya’da kurulmuştur. Zanaatkâr olan Ferhat, şehrin valisinden güzel Şirin’i ister. Kararsız vali yine de Ferhat’a, komşu dağı delerek bir kanal açmak suretiyle şehre su kaynağı yaratması halinde, bu isteğini yerine getireceğine dair söz verir. Ferhat amacına ulaşmasına rağmen, yaşlı bir kadın –vali tarafından gönderilmiş- sevdiğinin öldüğünü bildirir. Acıdan paramparça olan Ferhat hayatına son verir. Durumu öğrenen Şirin aynı şekilde intihar eder. 2013’ten bu yana “Âşıklar Müzesi”ne ev sahipliği yapan günümüz Amasya’sında pek çok heykel Ferhat ile Şirin’e ithaf edilmiştir. Orhan Gencebay et Sevim Emre Voici un couple qui s’aime depuis presque quarante ans, une rareté dans le monde du divertissement. Né en 1944, Orhan Gencebay est l’un des pères de la musique dite “arabesque”. Très populaire, les Turcs ont pris l’habitude de l’appeler “Orhan Baba”. Sa compagne, Sevim Emre, est une ancienne reine de beauté et vedette de cinéma. Les magazines turcs se sont toujours passionnés pour ce couple soudé et reposent régulièrement LA question qui semble les intéresser plus que toute autre : Orhan Gencebay et Sevim Emre sont-ils, oui ou non, mariés ? 52 Aslı ile Kerem Kuşkusuz başka bir trajik hikâye, sultanın oğlu Kerem ile nişanlısı Aslı’nın hikayesidir. Pek çok badirenin ardından bir araya gelen Aslı ile Kerem, mutlu olamazlar… Aslı’nın babası müstakbel damadına büyü yapar ve Kerem sevdiğinin gözleri önünde alev alır. Alevleri söndüremeyen Aslı kendini alevlere bırakır. Bu efsane sadece Anadolu’da değil, Arnavutluk, Azerbaycan ve Ermenistan’da da ünlüdür. 53 Züleyha ile Yusuf Nâzım Hikmet ile Piraye Kuran’da geçen bu hikâye, evli Züleyha ile çılgınca âşık olduğu peygamber Yusuf’un hikâyesidir. Yusuf, Züleyha tarafından reddedilir ancak birden bire kendini uzun yıllar boyunca hapishanede bulur. Çıktığında, dul olarak bulduğu Züleyha’yla efsaneye dönüşmüş olan bu aşk hikâyesini yaşayabilecektir. Büyük şair Nâzım Hikmet (1902-1963) belki de hiçbir zaman tek bir kadının erkeği olmadı ancak en uzun süre Piraye ile evli kaldı ve en güzel şiirlerini ona ithaf etti. Piraye, kendisine hapis yılları boyunca (1938-1950), ayrılıklarından ve şairin Sovyetler Birliği’ne sürülüşünden öncesine kadar eşlik etti. Nâzım Hikmet hala Moskova’da gömülüdür ve Türk vatandaşlığını ancak 2009 yılında yeniden kazanmıştır. Hürrem ile Süleyman Kuşkusuz 6 yüzyıllık Osmanlı hanedanının en ünlü çifti! Kanunî Sultan Süleyman’ın haremine giren “güler yüzlü” Hürrem, sultanı baştan çıkarmayı ve ardından Osmanlı geleneğiyle tamamen bir kopuşla, meşru eşi olmayı bilecektir. Çiftin birbirlerine yazdıkları mektup ve şiirler tutkulu aşklarına tanıklık etmektedir. Hürrem aynı zamanda siyasi bir rol oynayacak ve en genç oğlu olan 2. Selim, Süleyman’ın halefi olacaktır. Güzin ile Abidin Dino Resim sanatçısı Abidin Dino 1943 yılında Güzin ile evlenir. 50’li yılların başında, sol düşünceleri yüzünden eziyet görmüş durumda, Güzin Dino’nun Inalco’da (Diller ve Doğu Medeniyetleri Milli Kurumu) eğitmenlik yaptığı Paris’e sürülürler. Güzin, Nâzım Hikmet ve Yaşar Kemal’in eserlerini çevirerek, Türk edebiyatının Fransa’da tanınmasına katkıda bulunmuştur. Çift 1993’te Abidin Dino’nun ölümüne kadar birlikte kalacaklardır. Güzin, 102 yaşında 2013 Mayısında, Paris’te ölmüştür. Mektuplarının bazıları İş Bankası yayınlarından yayımlanmıştır. Pierre Loti ile Hatice Gerçek adı Julien Viaud olan Fransız yazar ve denizci Pierre Loti, İstanbul’a olan seyahatlerinin birinde, güzel bir Osmanlı kızına, Hatice’ye tutulur. Genç kadının, Loti Türkiye’ye dönmeden önce ölmesi, yazarın aşk trajedisi olan ilk romanı Aziyadé (1879)’ye ilham kaynağı olur. Yazar, kaybolan aşkının mezar taşını çalmaya kadar ileri gidecektir. Hatice artık Fransa’da Rochefort kentinde bulunan aile evinin bir odasında yer almaktadır. Orhan Gencebay ile Sevim Emre İşte müzik dünyasında az bulunan, birbirini neredeyse 40 yıldır seven bir çift. 1944 yılında doğan Orhan Gencebay, arabesk müziğin babalarından biridir. Türkler ona “Orhan Baba” demeye alışmışlardır. Hayat arkadaşı Sevim Emre eski bir güzellik kraliçesi ve sinema gözdesidir. Türk dergileri hala bu birbirine bağlı çifte ilgi duymakta ve onları her şeyden çok ilgilendirdiği izlenimini veren soruyu düzenli olarak sormaktadırlar : Orhan Gencebay ve Sevim Emre evliler mi, değiller mi? Afife Jale ile Selahattin Pınar Türkiye’de tiyatro sahnesine çıkan ilk Müslüman kadın olan Afife Jale (1902-1941), kariyerinin zirvesindeyken, tamburî, udî ve Klasik Türk Müziği’nin en usta yorumcularından biri olacak olan Selahattin Pınar’la evlenir. Aşk hikâyeleri bir keder damgasıdır. Zaman içinde tiyatroyu bırakan Afife Jale, morfine olan bağımlılığıyla günden güne yok olur ve sonunda ölür. Selahattin Pınar’ın en ünlü eserleri, dönüşü ya da geleceği olmayan aşklardan bahsederek, bu trajedinin etkisini hissettirir. 54 55 Les 10 plus grandes chansons d’amour françaises 1. L’amour naissant de Sébastien Tellier 4. Pour que tu m’aimes encore de Céline Dion Issu de Confection (2013), cinquième album de cet artiste qui représenta la France au Concours Eurovision de la Chanson 2008. Classée numéro 1 des ventes en France dès sa sortie, Pour que tu m’aimes encore est également la chanson la plus diffusée par les radios françaises durant l’année 1995. Le morceau connaît un succès intemporel – notamment dans des pays nonfrancophones à l’instar du Royaume-Uni, des Pays-Bas, de la Suède ou encore… du Japon. Il marque également le début d’une longue et fructueuse collaboration entre l’artiste et celui qui incarne, depuis plusieurs années, la personnalité préférée des Français : Jean-Jacques Goldman. “C’est beau, je sais, l’amour naissant Je rêvais, pourtant” 2. Quelqu’un m’a dit de Carla Bruni Extrait de l’album du même nom, Quelqu’un m’a dit (2002) est le plus grand succès de la chanteuse et compositrice. Louis Bertignac, guitariste emblématique du groupe de rock français Téléphone, est le producteur de ce titre. “C'est quelqu'un qui m’a dit que tu m'aimais encore Serait-ce possible alors ?” 3. Je t’aime de Lara Fabian C’est en juin 1997 que les Français découvrent Lara Fabian avec cette chanson. Son Je t’aime est dès lors repris sur les ondes de radio du monde entier. Déclaration d’amour vibrante, ce morceau aura marqué le début d’une grande histoire entre l’artiste et le public français. “Je t´aime, je t´aime Comme un fou comme un soldat Comme une star de cinéma Je t´aime, je t´aime Comme un loup, comme un roi Comme un homme que je ne suis pas” 56 “J’irai chercher ton cœur si tu l´emportes ailleurs Même si dans tes danses, d’autres dansent tes heures J’irai chercher ton âme dans les froids dans les flammes Je te jetterai des sorts pour que tu m´aimes encore” 5. Que je t’aime de Johnny Hallyday Composée par Jean Renard et Gilles Thibaut à l’occasion du spectacle de Johnny Hallyday au Palais des Sports de Paris en 1969, Que je t’aime figure toujours parmi les grandes favorites du public. Le tube, qui s’est hissé à la tête du Hit Parade onze semaines durant, s’est vendu à quelque 815.000 exemplaires. “Quand tes cheveux s’étalent Comme un soleil d’été Et que ton oreiller Ressemble aux champs de blé […] Que je t’aime” 57 6. Je l’aime à mourir de Francis Cabrel 8. Comme d’habitude de Claude François Présente sur l’album Les Chemins de traverse sorti en 1979, Je l’aime à mourir s’est vendue à plus de 500.000 exemplaires en France. Il s’agit de la meilleure vente de single réalisée par Francis Cabrel. La chanteuse colombienne de renommée mondiale Shakira a sorti en décembre 2011 une nouvelle version en espagnol. Je l’aime à mourir est ainsi devenue La quiero a morir. Signé Gilles Thibaut et Claude François, Comme d’habitude est diffusée pour la première fois à la radio en 1967. Le morceau reçoit un formidable accueil auprès du public francophone et est très vite repris à l’échelle mondiale, notamment par le célèbre Paul Anka qui en réalise l’adaptation anglaise intitulée My Way. C’est Frank Sinatra qui en fera un succès planétaire en 1969, avant la version live d’Elvis Presley quatre années plus tard. En France, le groupe de rai 1,2,3 Soleils – avec Faudel, Cheb Khaled et Rachid Taha – reprend le titre dans les années 1990 dans une version orientale. “Moi je n’étais rien Mais voilà qu’aujourd’hui Je suis le gardien Du sommeil de ses nuits Je l’aime à mourir” 7. Avec le temps de Léo Ferré Avec le temps va, tout s’en va… mais pas le succès de cette chanson emblématique, interprétée par l’une des figures de la variété française. Cri déchirant sur la fuite des sentiments et du temps, Avec le temps demeure l’une des chansons françaises les plus reprises au monde. Composé en 1969 et enregistré l’année suivante pour l’album Amour Anarchie (vol.2), le morceau – paroles et musique comprises – a été réalisé en seulement deux heures par l’artiste. “Avec le temps, va, tout s’en va L’autre qu’on adorait, qu’on cherchait sous la pluie L’autre qu’on devinait au détour d’un regard Entre les mots, entre les lignes et sous le fard” 58 “Ma main caresse tes cheveux Presque malgré moi Comme d’habitude Mais toi, tu me tournes le dos Comme d’habitude” 9. Ne me quitte pas de Jacques Brel Décrite comme “un hymne à la lâcheté des hommes” par Jacques Brel lui-même, Ne me quitte pas est inscrite dans le patrimoine de la chanson française. Sorti en 1959, le titre relate la rupture brutale et convulsive de l’artiste et de son amante, l’actrice Suzanne Gabriello. Parmi les reprises emblématiques de ce morceau figure une version de Nina Simone en 1971. “Je ferai un domaine Où l’amour sera roi Où l’amour sera loi Où tu seras reine Ne me quitte pas” 59 En güzel 10 Fransız aşk şarkısı 10. L’hymne à l’amour d’Édith Piaf 1. Yeni Aşk (Amour Naissant) - Sébastien Tellier Édith Piaf aurait écrit cette chanson en pensant à l’homme qu’elle aimait, le boxeur Marcel Cerdan. Le 14 septembre 1949, elle interprète son hymne pour la première fois au “Versailles”, un cabaret de New York. Son amant disparaîtra quelque temps plus tard dans un accident d’avion. Elle n’enregistrera le titre qu’après la mort de ce dernier, le 2 mai 1950. 2008 Eurovision Şarkı Yarışması’nda Fransa’yı temsil etmiş olan sanatçının Confection adlı beşinci albümündedir (2013). “Le ciel bleu sur nous peut s’effondrer Et la terre peut bien s’écrouler Peu m’importe si tu m’aimes Je me fous du monde entier” “Biliyorum, yeni bir aşk güzeldir Yine de düşlüyordum” 2. Birisi Bana Dedi Ki (Quelqu’un m’a dit) - Carla Bruni Aynı adı taşıyan “Quelqu’un m’a dit” albümünde (2002) yer alan bu parça, besteci ve yorumcunun en başarılı eseridir. Yapımcısı Fransız rock grubu Téléphone’un efsanevi gitaristi Louis Bertignac’tır. “Birisi bana dedi ki beni hala seviyorsun Yani bu mümkün olabilir mi ?” 3. Seni Seviyorum (Je t’aime) Lara Fabian Fransızlar Lara Fabian’ı 1997 yılının Temmuz ayında bu şarkıyla tanıdı. “Je t’aime” o tarihten bu yana tüm dünya radyolarında dönmektedir. Bu içli aşk ilanı, sanatçı ile Fransız toplumu arasında yeni ve görkemli bir hikâyenin başlangıcı olacaktı. “Seni seviyorum, seni seviyorum Deli gibi asker gibi Film yıldızı gibi Seni seviyorum, seni seviyorum Kurt gibi, Kral gibi Erkek değilim ama erkek gibi” 60 61 4. Beni sevmeye devam etmen için (Pour que tu m’aimes encore) - Céline Dion 7. Zamanla (Avec le temps) - Léo Ferré Çıktığı günden itibaren Fransa’da çok satanlar listesinde bir numaraya çıkan “Pour que tu m’aimes encore”, 1995 yılında Fransa radyolarında en çok çalınan şarkı oldu. Parça, özellikle Birleşik Krallık, Hollanda, İsveç... ve hatta Japonya gibi Fransızca konuşmayan ülkelerde zamanla eskimeyen bir başarı kazanmış ve sanatçı ile yıllardır Fransızların en sevdiği kişi olan Jean-Jacques Goldman arasında uzun ve verimli bir dostluğun temelini atmıştır. Zamanla geçer, her şey geçer … Ama Fransız hafif müziğinin yapı taşlarından biri tarafından yaratılan bu efsanevi şarkının başarısı geçmez. Duyguların ve zamanın geçip gitmesi ile ilgili yürek parçalayan bir çığlık olan “Avec le temps” halen dünyanın en çok uyarlanan Fransız şarkısıdır. 1969 yılında bestelenen ve “Amour Anarchie” albümünün ikincisi kapsamında ertesi yıl kaydedilen parça sanatçı tarafından -söz ve müziği dâhil- sadece iki saatte oluşturulmuştur. “Kalbini götürürsen onu gidip (oradan) alırım Dans ettiğin başkaları olsa bile Ruhunu gidip soğuklardan, ateşlerden alırım Beni sevmeye devam etmen için sana büyüler yaparım” “Zamanla geçer, her şey geçer Tapılan, yağmurda aranan öteki Bir bakışın kaçırılmasından anlaşılan öteki Sözcüklerin arasında, satırların arasında, bir göz farının altında” 5. Seni O Kadar Seviyorum Ki (Que je t’aime) - Johnny Hallyday 8. Her Zamanki Gibi (Comme d’habitude) - Claude François Johnny Hallyday tarafından 1969 yılında Paris Spor Salonunda (Palais des Sports de Paris) verilen konser için Jean Renard ve Gilles Thibaut tarafından bestelenen “Que je t’aime” hala Fransız toplumunun en sevdiği parçalar arasındadır. On bir hafta boyunca liste başı olmuş, 815.000 adet satılmıştır. Gilles Thibaut ve Claude François imzalı “Comme d’habitude” radyoda ilk olarak 1967 yılında yayınlandı. Parça halktan olağanüstü bir ilgi gördü ve başta Paul Anka tarafından My Way adıyla İngilizce çıkarılan uyarlama olmak üzere kısa sürede tüm dünyada uyarlandı. Parçanın dünya çapında üne kavuşmasını sağlayan Frank Sinatra’nın 1969 tarihli uyarlaması olmuş, onu dört yıl sonra Elvis Presley’in canlı yorumu izlemiştir. Fransa’da Faudel, Cheb Khaled ve Rachid Taha’dan oluşan “1,2,3 Soleils” adlı Rai grubu parçayı 1990’lı yıllarda doğu etkisiyle yorumlamıştır. “Saçların yayıldığında Yaz güneşi gibi Ve yastığın Buğday tarlasına benzediğinde […] Seni o kadar seviyorum ki” 6. Onu Ölesiye Seviyorum (Je l’aime à mourir) - Francis Cabrel “Ellerim saçlarını okşuyor Neredeyse bana rağmen Her zamanki gibi Ama sen, bana sırtını dönüyorsun Her zamanki gibi” 1979 yılında çıkan “Les Chemins de traverse” albümünde yer alan “Je l’aime à mourir” Fransa’da 500.000 adet satılmıştır. Francis Cabrel’in en çok satılan eseri olmuştur. Dünyaca ünlü Kolombiyalı yıldız Shakira, 2011 yılında parçanın İspanyolcasını çıkarmış, böylece Je l’aime à mourir “La quiero a morir” olmuştur. “Ben hiçbir şey değildim Ama şimdi Bekçisiyim Uykusunun, gecelerinin Onu ölesiye seviyorum” 62 63 10 beaux romans d’amour français 9. Beni Terk Etme (Ne me quitte pas) - Jacques Brel 1. L’amour dure trois ans de Frédéric Beigbeder (1997) Bizzat Jacques Brel tarafından “Erkeklerin alçaklığına ilahi” olarak nitelendirilen “Ne me quitte pas” Fransız Şarkılarının zenginlikleri arasındadır. 1959 yılında çıkan parça, sanatçı ile sevgilisi aktris Suzanne Gabriello’nun ani ve sarsıntılı ayrışışını betimlemektedir. Efsanevi uyarlamaları arasında Nina Simone tarafından 1971 tarihinde yapılan yorum sayılabilir. Roman d’inspiration autobiographique, L’amour dure trois ans raconte les déceptions sentimentales de Marc Marronnier, chroniqueur mondain. Son crédo : l’amour ne dure que trois ans, après quoi même la plus belle des idylles laisse place à l’ennui. “Bir ülke yaratacağım Kral aşk olacak Yasa aşk olacak Sen kraliçe olacaksın Beni terk etme” 10. Aşk İlahisi (L’hymne à l’amour) - Édith Piaf Édith Piaf’ın bu şarkıyı sevdiği adam olan boksör Marcel Cerdan için yazdığı söylenir. 14 Eylül 1949 tarihinde bu ilahiyi New York’taki “Versailles” adlı gece kulübünde söyledi. Sevgilisi bir süre sonra bir uçak kazasında aramızdan ayrıldı. Édith Piaf bu şarkıyı sevgilisinin ölümünden sonra 2 Mayıs 1950’de kaydetti. “Üzerimizdeki mavi gök çökebilir Ya da yeryüzü göçebilir Sen beni sevdikten sonra bana ne Dünya umurumda değil” 64 Quatrième de couverture (éditions Le livre de Poche) : “La troisième année, il y a une bonne et une mauvaise nouvelle. La bonne nouvelle : dégoûtée, votre femme vous quitte. La mauvaise nouvelle : vous commencez un nouveau livre.” Frédéric Beigbeder a adapté son livre au cinéma dans un film homonyme sorti en janvier 2012. 2. Un long dimanche de fiançailles de Sébastien Japrisot (1991) Avec l’énergie de ses vingt ans, et malgré son handicap physique, Mathilde traverse la France des Années folles à la recherche de son amour disparu. Quatrième de couverture (éditions Denoël) : “Ils étaient cinq. Cinq soldats français condamnés à mort par le conseil de guerre pour s’être automutilés. Cinq soldats qu’on a jetés dans la neige de Picardie, un soir de janvier 1917, devant la tranchée ennemie, pour qu’on les tue. Le plus jeune était un Bleuet, il s’appelait Manech. Il n’avait pas vingt ans. Après la guerre, Mathilde, qui aime Manech d’un amour à l’épreuve de tout, va se battre pour le retrouver, mort ou vivant.” Ce roman a été adapté au cinéma par Jean-Pierre Jeunet et le scénariste Guillaume Laurant en 2004. 65 3. L’Amant de Marguerite Duras (1984) 6. À la recherche du temps perdu de Marcel Proust (1913-1927) “Roman autobiographique, L’Amant est l’un des récits d’initiation amoureuse parmi les plus troublants qui soit. Dans une langue pure comme son sourire de jeune fille, Marguerite Duras confie sa rencontre et sa relation avec un rentier chinois de Saigon. Dans l’Indochine coloniale de l’entre-deux-guerres, la relation amoureuse entre cette jeune bachelière et cet homme déjà mûr est sublimée par un environnement extraordinaire.” (Florent Mazzoleni) La Recherche qui court sur sept tomes écrits sur une quinzaine d’années (de 1908 à 1922) nous plonge dans l’univers racé de l’aristocratie et de la grande bourgeoisie française de la fin du XIXème, début du XXème siècle, à travers les personnages de Monsieur Swann, des Verdurin, des Guermantes, du Baron Charlus, d’Albertine - pour n’en citer que quelques-uns. Le narrateur se livre à un récit à la première personne où passé, présent et futur s’entremêlent constamment, le passé se rappelant notamment au présent sous la forme de ‘‘mémoires involontaires’’. Marguerite Duras (1914-1996) a reçu le prix Goncourt en 1984 pour ce roman. Traduit dans 35 pays, il s’est vendu à 2.400.000 exemplaires toutes éditions confondues. En 1992, Jean-Jacques Annaud adapte le roman au cinéma. 4. Belle du Seigneur d’Albert Cohen (1968) Belle du Seigneur est le récit de la passion de Solal et d’Ariane d’Auble, une passion flamboyante qui peu à peu se désagrège. Quatrième de couverture (éditions Gallimard) : “Ariane devant son seigneur, son maître, son aimé Solal, tous deux entourés d’une foule de comparses : ce roman n’est rien de moins que le chef-d’œuvre de la littérature amoureuse de notre époque.” Troisième volet d’une tétralogie qui commence avec Solal (1930) et Mangeclous (1938), ce roman a reçu le grand prix du roman de l’Académie française. 5. L’Écume des jours de Boris Vian (1947) L’Écume des jours, récit poétique, plein de tendresse, d’invention et d’humour, nous conte l’histoire de Chloé et de Colin. Une fleur étrange et maladive grandit dans la poitrine de Chloé. Colin va s’épuiser et se ruiner à la soigner. Quatrième de couverture (éditions 10/18) : “Le plus poignant des romans d’amour contemporains, a dit Raymond Queneau. Mais aussi une fête du langage. Entre ces deux pôles s’inscrit ce livre ambigu, narquois et angoissant, où, par le jeu même de la plus insidieuse fantaisie, se découvre une secrète et douloureuse gravité.” Si la Recherche constitue l’une des réflexions littéraires les plus abouties sur le Temps et la mémoire, c’est aussi un merveilleux récit sur l’amour, hétéro comme homosexuel et ses corollaires - la jalousie, la passion, l’indifférence. Ainsi dans Du côté de chez Swann, le narrateur nous raconte l’histoire de Monsieur Swann amoureux fou d’une ancienne courtisane Odette de Crécy; dans Sodome et Gomorrhe, on apprend la passion de Monsieur de Charlus pour son giletier Jupin ; dans Du côté de Guermantes, le narrateur nous livre le récit de son amour déçu avec Gilberte, la fille des Swann ; dans La Prisonnière et Albertine disparue, il nous raconte son amour jaloux et douloureux pour Albertine qui finira par partir en le laissant seul, livré à ses fameuses ‘‘intermittences du cœur’’. 7. Le Grand Meaulnes d’Alain-Fournier (1913) Un soir d’escapade, le jeune Augustin Meaulnes, écolier dans un petit village de Sologne, arrive dans un domaine mystérieux où se déroule une fête étrange et poétique. Il y croise une jeune fille dont il tombe instantanément amoureux. Meaulnes n’a plus qu’une idée en tête : retrouver le domaine mystérieux et la jeune femme qu’il aime. Quatrième de couverture (éditions Livre de Poche) : “Lire Le Grand Meaulnes c’est aller à la découverte d’aventures qui exigent d’incessants retours en arrière, comme si l’aiguillon du bonheur devait toujours se refléter dans le miroir troublant et tremblant de l’enfance scruté par le regard fiévreux de l’adolescence.” Le Grand Meaulnes est l’unique roman d’Alain-Fournier. L’Écume des jours a été récemment adapté au cinéma par Michel Gondry (2013), avec Romain Duris et Audrey Tautou dans les rôles de Colin et Chloé. 66 67 10 Güzel Fransız Aşk Romanı 8. Aziyadé de Pierre Loti (1879) 1. Aşkın Ömrü Üç Yıldır (L’amour dure trois ans) - Frédéric Beigbeder (1997) Pierre Loti raconte l’histoire d’amour entre un officier de marine débarquant à Salonique, et une jeune femme du harem dont il ne voit que les yeux verts : Aziyadé. Otobiyografik esinli bir roman olan Aşkın Ömrü Üç Yıldır, sosyete yazarı Marc Marronnier’nin duygusal hayal kırıklıklarını anlatır. Aşkın sadece üç yıl sürdüğüne, sonrasında en güzel tutkuların bile yerlerini can sıkıntısına bırakacağına inanır. Quatrième de couverture (éditions Gallimard) : “Étrange destin que celui d’Aziyadé, premier livre de son auteur, livre à peine voulu, paru anonymement, sans grand succès – et devenant, lorsque Pierre Loti connaît la gloire, son livre le plus célèbre.” Kapak arkası (Le livre de Poche yayını) : “Üçüncü yıl bir iyi, bir de kötü haber vardır. İyi haber: Karınız artık bıkar ve sizi terk eder. Kötü haber: Yeni bir kitaba başlarsınız.” 9. La Dame aux camélias d’Alexandre Dumas fils (1848) Frédéric Beigbeder kitabını 2012 yılının Ocak ayında çıkan aynı isimli bir filme uyarlamıştır. La Dame aux camélias raconte l’amour d’un jeune bourgeois, Armand Duval, pour une courtisane, Marguerite Gautier, atteinte de tuberculose. Il est inspiré de l’amour de l’auteur pour la courtisane Marie Duplessis. 2. Kayıp Nişanlı (Un long dimanche de fiançailles) - Sébastien Japrisot (1991) Quatrième de couverture (éditions Gallimard) : “Écrite en 1848, devenue aussitôt et définitivement un mythe, La Dame aux Camélias a été si souvent transposée, adaptée, filmée que Verdi et Greta Garbo ont fait un peu oublier l’œuvre elle-même. Une œuvre qui est un document social. Mais surtout un très grand livre, écrit dans la langue la plus forte, avec d’admirables dialogues et un portrait de femme si émouvant, étrange et déconcertant de candeur perverse que Marguerite Gautier est déjà la sœur des héroïnes d’Ibsen et de Dostoïevski.” Mathilde, yirmi yaşının verdiği enerjiyle, bedensel özrüne karşın, kaybolan aşkını aramak için 1920’li yılların Çılgın Fransa’sını baştan başa geçer. Kapak arkası (Denoël yayınları) : “Beş kişiydiler. Kendi kendilerini sakatladıkları suçlamasıyla Askeri Mahkeme tarafından ölüme mahkûm edilen beş asker. 1917 yılının bir Ocak akşamında öldürülmeleri için Picardie karları altındaki düşman siperlerinin önüne atılmış beş asker. En gençleri Manech’ti. Yirmi yaşında yoktu. Manech’i delicesine bir aşkla seven Mathilde, savaştan sonra onu ölü ya da diri bulabilmek işçin mücadele edecekti.” 10. Le Rouge et le Noir de Stendhal (1830) Julien Sorel, jeune homme de condition modeste mais lettré et ambitieux, est choisi à l’âge de dix-neuf ans comme précepteur dans une riche famille bourgeoise de province. Il ne tarde pas à s’éprendre de la maîtresse de maison, Madame de Rênal, dont il devient l’amant. Malgré leur discrétion, celle-ci est accusée d’adultère dans une lettre envoyée par sa femme de chambre à son mari. Julien est alors congédié. Celui-ci, dépité, part au séminaire à Besançon pour se faire prêtre, jusqu’à ce que l’abbé Pirard lui propose de travailler à Paris comme secrétaire particulier pour le Marquis de la Mole qui a une fille, la jeune et fougueuse Mathilde. Julien tombe amoureux d’elle : une passion brûlante naît entre les jeunes gens qui désirent se marier. Bu roman 2004 yılında Jean-Pierre Jeunet ve senarist Guillaume Laurant tarafından sinemaya uyarlanmıştır. 3. Sevgili (L’Amant) - Marguerite Duras (1984) “Otobiyografik bir roman olan Sevgili, en çarpıcı aşkı öğrenme hikâyelerinden biridir. Marguerite Duras genç kız gülümsemesi gibi saf diliyle, Saygonlu zengin bir Çinli ile tanışmasını ve ilişkisini anlatmaktadır. Bu liseli ile olgun erkek arasında iki savaş arasının sömürge Hindi çininde geçen aşk ilişkisi olağanüstü bir çevre tarafından yüceltilmektedir.” (Florent Mazzoleni) Marguerite Duras (1914-1996) bu romanı ile 1984 Goncourt ödülünü kazanmıştır. 35 ülkede çevrilen roman toplamda 2.400.000 adet satılmıştır. Jean-Jacques Annaud 1992 yılında romanı sinemaya uyarlamıştır. Mais c’est sans compter sur le retour de Madame de Rênal… 68 69 4. Erkek Güzeli (Belle du Seigneur) - Albert Cohen (1968) 6. Kayıp Zamanın İzinde (À la recherche du temps perdu) - Marcel Proust (1913-1927) Erkek Güzeli Solal ve Ariane d’Auble arasındaki tutkunun hikâyesidir. Bu ateşli tutku yavaş yavaş çökecektir. 1908 ile 1922 arasındaki on beş yılda yazılan yedi ciltlik Arayış, bizi Bay Swann, Verdurin’ler, Guermantes’lar, Baron Charlus, Albertine ve diğer karakterler aracılığı ile Fransız soylularının ve kentsoylularının on dokuzuncu yüzyılın sonu ile yirminci yüzyılın başındaki kibar dünyalarında gezdirir. Anlatan, birinci şahıs kullanmıştır. Şimdiki zaman, geçmiş zaman ve gelecek zaman sürekli birbirine karışır. Özellikle geçmiş zaman şimdiki zamana “istenmeyen anılar” halinde anımsatmalarda bulunur. Kapak arkası (Gallimard yayınları) : “Efendisi, sahibi, sevdiği Solal’in yanında Ariane ve her ikisinin de çevresinde bir figüran kalabalığı: Bu roman çağımızın aşk edebiyatının başyapıtından aşağı bir şey değildir.” Solal (1930) ve Mangeclous (1938) ile başlayan bir dörtlemenin üçüncü ayağı olan bu roman, Fransız Akademisinin roman büyük Ödülünü almıştır. 5. Günlerin Köpüğü (L’Écume des jours) - Boris Vian (1947) Şiirsel, şefkat, buluş ve mizah dolu bir metin olan L’Écume des jours, Chloé ile Colin’in hikâyesini anlatır. Chloé’nin göğsünde garip ve hastalıklı bir çiçek büyür. Colin onu tedavi etmek adına tükenecek ve yıkılacaktır. Kapak arkası (10/18 yayınları) : “Raymond Queneau, Çağdaş aşk romanlarının en dokunaklısı -demiş. Aynı zamanda da bir dil bayramıdır. Anlaşılmaz, sinsi ve kaygı verici bu kitap bu iki kutup arasında yer alır. Fantezilerin en kurnazının ardında gizli ve sancılı bir kaygı yatar.” L’Écume des jours kısa bir süre önce Michel Gondry (2013) tarafından sinemaya uyarlandı. Filmde Colin ve Chloé rollerinde Romain Duris ve Audrey Tautou oynadılar. Arayış, Zaman ve bellekle ve aynı zamanda eşcinsel, karşı cinsel aşk ve onun kıskançlık, tutku ve umursamazlık gibi sonuçları ile ilgili en komple edebi irdelemelerden biridir. Anlatıcı Swann’ların Tarafı’nda (Du côté de chez Swann) Odette de Crécy adlı kibar bir fahişeye çılgınca âşık olan Bay Swann’ın hikâyesini anlatır. Sodom ve Gomorra’da (Sodome et Gomorrhe) Bay de Charlus’ün yelekçisi Jupin’e olan tutkusunu öğreniriz. Anlatıcı Guermantes Tarafı’nda (Du côté de Guermantes) Swann’ların kızı Gilberte’e olan gerçekleşmemiş aşkını, Mahpus (La Prisonnière) ve Albertine Kayıp’ta (Albertine disparue) kendisini terk ederek ünlü “Kalp kesintileri” ile yalnız bırakan Albertine’e olan kıskanç ve acı veren aşkını anlatır. 7. Koca Meaulnes (Le Grand Meaulnes) Alain-Fournier (1913) Küçük bir Sologne köyünün okulunda öğrenci olan genç Augustin Meaulnes, bir gezinti sırasında gizemli bir yere gelir. Orada garip ve şiirsel bir şölen vardır. Genç bir kıza restler ve ona aşık olur. Meaulnes’ün aklında artık tek bir düşünce vardır: O gizemli yeri ve sevdiği kadını bulmak. Kapak arkası (Livre de Poche yayınları): “Koca Meaulnes’u okumak, mutluluğun üvendiresinin ergenliğin ateşli bakışı tarafından taranan çocukluğun titrek ve şaşırtıcı yansıması gibi sürekli geriye dönüşler gerektiren maceraları keşfe çıkmaktır.” Koca Meaulnes Alain-Fournier’nin yegane romanıdır. 70 71 Les 10 films d’amour français les plus inoubliables 8. Aziyade (Aziyadé) Pierre Loti (1879) Pierre Loti, Selanik’e çıkan bir deniz subayı ile yeşil gözlerinden başka hiçbir yerini görmediği Aziyade adlı bir harem kadını arasındaki aşkı anlatır. Kapak arkası (Gallimard yayınları) : “Yazarın ilk kitabı Aziyade’nin garip bir kaderi vardır. Neredeyse istenmeyen, imzasız yayınlanan, fazla ilgi görmeyen kitap, Pierre Loti ünlenince en bilinen kitabı olmuştur.” 9. Kamelyalı Kadın (La Dame aux camélias) Alexandre Dumas fils (1848) Kamelyalı Kadın genç bir burjuva olan Armand Duval’in verem hastası bir fahişeye olan aşkını anlatır. Yazarın Marie Duplessis adlı kibar fahişeye duyduğu aşktan esinlenmiştir. Kapak arkası (Gallimard yayınları) : “1848 yılında yazılan ve hemen ebedi bir efsane olan Kamelyalı Kadın o kadar çok uyarlanmış, yorumlanmış ve filme alınmıştır ki Verdi ve Greta Garbo neredeyse eserin kendisini unutturmuştur. Eser toplumsal bir belge olmasının ötesinde en güçlü dille yazılmış, muhteşem diyalogları olan büyük bir kitaptır. Çizdiği kadın portresi o kadar heyecan verici, gizemli ve şaşırtıcı derecede sapıktır ki, Marguerite Gautier Ibsen ve Dostoyevski’nin kahramanlarının kız kardeşi olmuştur.” 1. La Vie d’Adèle (2013) d’Abdellatif Kechiche Avec Léa Seydoux, Adèle Exarchopoulos, Salim Kechiouche… À 15 ans, Adèle ne se pose pas de question : une fille, ça sort avec des garçons. Sa vie bascule le jour où elle rencontre Emma, une jeune femme aux cheveux bleus, qui lui fait découvrir le désir et lui permettra de s’affirmer en tant que femme et adulte. Face au regard des autres Adèle grandit, se cherche, se perd, se trouve... Librement adapté de la BD de Julie Maroh, Le Bleu est une couleur chaude, La Vie d’Adèle a reçu de nombreuses récompenses internationales, parmi lesquelles la Palme d’Or au Festival de Cannes 2013 (à l’unanimité, avec une mention spéciale pour les actrices Léa Seydoux et Adèle Exarchopoulos) et un César du cinéma 2014 (meilleur espoir féminin pour Adèle Exarchopoulos). 2. Amour (2012) de Michael Haneke Avec Jean-Louis Trintignant, Emmanuelle Riva, Isabelle Huppert... Georges et Anne, 80 ans, sont tous deux professeurs de musique à la retraite. Un jour, Anne est victime d’une petite attaque cérébrale. Lorsqu’elle sort de l’hôpital et revient chez elle, elle est paralysée d’un côté. L’amour qui unit ce vieux couple va être mis à rude épreuve... 10. Kırmızı ve Siyah (Kızıl ve Kara)(Le Rouge et le Noir) Stendhal (1830) Mütevazi fakat okumuş ve hırslı bir genç olan Julien Sorel, 19 yaşında taşralı zengin bir ailenin yanında eğitmen olarak seçilir. Kısa sürede ev sahibesi olan Bayan de Rênal’e tutulur ve sevgili olurlar. Her ne kadar gizliliğe önem verdilerse de Bayan de Rênal oda hizmetçisinin kocasına yazdığı bir mektupta zina ile suçlanır ve Julien’in işine son verilir. Amour a connu un très grand succès dans les festivals internationaux, avec vingtsix récompenses. Parmi elles, la Palme d’Or au Festival de Cannes 2012, cinq Césars en 2013 (Meilleur film français de l’année, Meilleur réalisateur et du Meilleur scénario original pour Michael Haneke, Meilleur Acteur et Meilleure actrice pour Jean-Louis Trintignant et Emmanuelle Riva), mais aussi l’Oscar du Meilleur film étranger en 2013. Gücenen Julien Sorel din adamı olmak için Besançon’daki papaz okuluna girer. Günün birinde Başpapaz Pirard ona Paris’e giderek Mole Markisinin özel kâtibi olmasını önerir. Markinin Mathilde adlı genç ve ateşli bir kızı vardır. Julien ona âşık olur. Gençler arasında tutkulu bir aşk doğar ve evlenmeye karar verirler. Ne var ki Bayan de Rênal’in dönüşünü hesaba katmamışlardır… 72 73 3. Le Fabuleux destin d’Amélie Poulain (2001) de Jean-Pierre Jeunet 5. La Femme d’à côté (1981) de François Truffaut Avec Audrey Tautou, Mathieu Kassovitz, Isabelle Nanty... Avec Gérard Depardieu, Fanny Ardant, Henri Garcin... Amélie, serveuse dans un café de Montmartre, n’est pas une fille comme les autres: elle a vu son poisson rouge disparaître sous ses yeux dans un bassin municipal, sa mère mourir sur le parvis de Notre-Dame et son père reporter toute son affection sur un nain de jardin. Solitaire, timide et pleine d’imagination, sa vie change lorsqu’elle se découvre une vocation : réparer la vie des autres... Secrètement, elle rêve du grand amour avec Nino Quincampoix. Sept ans après leur ardente passion amoureuse, Bernard et Mathilde, tous deux mariés à quelqu’un d’autre, se retrouvent voisins par le plus grand des hasards. Inévitablement, les anciens amants vont renouer leur relation... Avec plus de 23 millions d’entrées, Le Fabuleux Destin d’Amélie Poulain est l’un des plus gros succès d’un film français à l’international. Il a reçu neuf récompenses, dont quatre César en 2002 : Meilleur film français de l’année et Meilleur réalisateur pour Jean-Pierre Jeunet, Meilleure musique écrite pour un film pour Yann Tiersen, et César des Meilleurs décors. 4. Les Amants du Pont-Neuf (1991) de Leos Carax Avec Denis Lavant, Juliette Binoche, Klaus Michael Gruber... Alex, cracheur de feu sans domicile fixe, vit à Paris sur le Pont-Neuf. Un jour, il rencontre Michèle, une belle vagabonde, avec qui il va vivre une passion intense et destructrice... Ce film au budget pharaonique a failli ne jamais être terminé : blessure de Denis Lavant, fermeture du Pont-Neuf, retards et dépassements de budget... A sa sortie, l’accueil des critiques est mitigé mais il reçoit tout de même quatre récompenses, dont deux pour l’interprétation de Juliette Binoche (European Film Award de la meilleure actrice et Sant Jordi de la meilleure actrice étrangère). Aujourd’hui, il est considéré par beaucoup comme l’un des plus beaux films d’amour français. La Femme d’à côté est l’avant-dernier film de François Truffaut, avant sa mort en 1984. Fanny Ardant, actrice principale et compagne de Truffaut, a été nominée en 1982 au César de la meilleure actrice pour le rôle de Mathilde. 6. Ma nuit chez Maud (1969) d’Eric Rohmer Avec Jean-Louis Trintignant, Françoise Fabian, Marie-Christine Barrault... Jean-Louis, ingénieur catholique d’une trentaine d’années, revient s’établir à Clermont-Ferrand après avoir passé plusieurs années à l’étranger. Un jour, à la messe, il remarque une jeune fille, Françoise. Il éprouve immédiatement une très grande attirance pour elle... Ma nuit chez Maud est le troisième film de la série des Six contes moraux de Rohmer. Son univers tranche avec celui des précédents : pas de marivaudages légers sous le soleil, mais un film en noir et blanc, filmé en grande partie en hiver. C’est le premier succès international de Rohmer, qui reçut pour Ma nuit chez Maud trois nominations au Festival de Cannes 1969 et une nomination à l’Oscar du Meilleur film étranger en 1970. 7. Un homme et une femme (1966) de Claude Lelouch Avec Jean-Louis Trintignant, Anouk Aimée, Pierre Barouh... Une script-girl, inconsolable depuis la mort de son mari cascadeur, rencontre à Deauville un coureur automobile dont la femme s’est suicidée par désespoir. Ils s’aiment, se repoussent, se retrouvent et s’aiment encore... Huit nominations et trois récompenses pour ce film, mais non des moindres : Palme d’Or à Cannes en 1966 et Oscar du Meilleur film étranger en 1967 pour Claude Lelouch, et récompense aux BAFTA pour Anouk Aimée, sacrée pour la première fois de sa carrière Meilleure actrice étrangère. 74 75 En Unutulmaz 10 Fransız Aşk Filmi 8. Les Parapluies de Cherbourg (1964) de Jacques Demy 1.Mavi en Sıcak Renktir (La Vie d’Adèle) (2013) - Yönetmen: Abdellatif Kechiche Avec Catherine Deneuve, Nino Castelnuovo, Anne Vernon... Oynayanlar: Léa Seydoux, Adèle Exarchopoulos, Salim Kechiouche… Cherbourg, novembre 1957. Madame Emery et sa fille Geneviève tiennent une boutique de parapluies. Geneviève est amoureuse de Guy, un garagiste. Mais sa mère ne voit pas d’un bon œil la relation de la jeune fille avec ce jeune mécanicien qui n’a même pas fait son service militaire. Elle préférerait la voir épouser Roland Cassard, un riche diamantaire, qui pourrait l’aider à sortir la boutique de parapluies d’une situation financière délicate... 15 yaşındaki Adèle’in sorgulamadığı bir konu vardır: Kızlar erkeklerle çıkar. Arzuyu keşfetmesini ve kendini bir yetişkin ve bir kadın olarak ifade edebilmesini sağlayan mavi saçlı Emma ile karşılaştığında hayatı değişir. Adèle, başkalarının bakışlarına karşın büyür, kendini arar, kaybeder ve bulur... Les Parapluies de Cherbourg, film entièrement chanté, était un projet ambitieux et novateur, qui offrait son premier grand rôle à Catherine Deneuve. À sa sortie, il rencontra un très grand succès critique et international, et reçut entre autres le prix Louis-Delluc en 1963, et la Palme d’Or au Festival de Cannes en 1964. Julie Maroh imzalı çizgi roman “Mavi Sıcak Bir Renktir”’in serbest bir uyarlaması olan “La Vie d’Adèle” aralarında 2013 Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye ve 2014 Sinema César’ı da bulunan birçok uluslararası ödül almıştır. Altın Palmiye kararı Léa Seydoux ve Adèle Exarchopoulos için özel bir şerh düşülerek oy birliğiyle verilmiş, César ödülü Gelecek Vadeden Kadın Sanatçı dalında Adèle Exarchopoulos’a verilmiştir. 9. Jules et Jim (1962) de François Truffaut 2. Aşk (Amour) (2012) Yönetmen: Michael Haneke Avec Jeanne Moreau, Oskar Werner, Henri Serre... Oynayanlar: Jean-Louis Trintignant, Emmanuelle Riva, Isabelle Huppert... Paris, dans les années 1900 : Jules, allemand et Jim, français, deux amis artistes, sont épris de la même femme, Catherine... Georges ve Anne, 80 yaşında emekli müzik öğretmenidir. Bir gün Anne hafif bir beyin-damar krizi geçirir. Hastaneden çıkıp evine döndüğünde bir tarafı felçlidir. Bu yaşlı çifti birbirine bağlayan aşk ciddi bir sınav vermektedir... Adapté d’un roman éponyme de Henri-Pierre Roché, ce film a eu un très grand succès à sa sortie en salles en 1962. À l’époque, François Truffaut aurait exprimé sa fascination pour le livre dont est tiré le film en ces termes : “Si ce film est réussi, il doit ressembler au livre dont il s’inspire et constituer ainsi un hymne à l’amour, peut-être même un hymne à la vie”. Amour uluslararası festivallerde çok büyük ilgi görmüş, 2012 Cannes film festivalinde Altın Palmiye, 2013 yılında beş César (yılın en iyi Fransız filmi, Michael Haneke’ye en iyi yönetmen ve en iyi özgün senaryo, Jean-Louis Trintignant ve Emmanuelle Riva’ya en iyi erkek ve kadın sanatçı) ve 2013 yılında En İyi Yabancı Film Oscar’ı dâhil 26 ödül kazanmıştır. 10. Les Enfants du paradis (1945) de Marcel Carné Avec Arletty, Jean-Louis Barrault, Pierre Brasseur... Paris, Boulevard du crime, 1840. Garance fait la connaissance du mime Debureau mais leur histoire d’amour est compliquée. Garance est une femme très désirée et elle n’est pas si libre qu’il n’y paraît ... Les Enfants du paradis a connu un grand succès public et critique à sa sortie : il a d’ailleurs fait partie des films sélectionnés aux Oscars 1947 pour le meilleur scénario original. Depuis, il est devenu l’un des grands classiques du cinéma et a été sacré par les critiques “meilleur film de tous les temps”, à l’occasion du centenaire du cinéma en 1995. 76 77 3. Amélie Poulain’in Masalsı Kaderi (Le Fabuleux destin d’Amélie Poulain) (2001) Yönetmen: Jean-Pierre Jeunet 5. Penceredeki Kadın (La Femme d’à côté) (1981) Yönetmen: François Truffaut Oynayanlar: Gérard Depardieu, Fanny Ardant, Henri Garcin... Oynayanlar: Audrey Tautou, Mathieu Kassovitz, Isabelle Nanty... Montmartre semtinde bulunan bir kafede garson olan Amélie, başka kızlara benzememektedir: Kırmızı balığı gözünün önünde bir belediye havuzunda kaybolmuş, annesi Notre-Dame kilisesinin önünde ölmüş, babası ise tüm sevgisini bir bahçe cücesine odaklamıştır. Yalnız, çekingen ve esin dolu kızın yaşamı, başkalarının yaşamını onarmak gibi bir yeteneği olduğunu keşfettiğinde değişir... Gizliden gizliye Nino Quincampoix ile tutkulu bir aşkın hayalini kurar. 23 milyonun üzerinde seyirci tarafından izlenen Amélie Poulain’in Masalsı Kaderi Uluslararası alanda en büyük başarıyı kazanmış filmlerden biridir. Dokuz ödül kazanmıştır. Bunlardan dördü 2002 yılında kazanılan César ödülleridir: Yılın en iyi filmi, Jean-Pierre Jeunet için yılın en iyi yönetmeni, Yann Tiersen için en iyi özgün film müziği ve en iyi dekor César’ı. 4. Köprü Üstü Aşıkları (Les Amants du Pont-Neuf) (1991) Yönetmen: Leos Carax Oynayanlar: Denis Lavant, Juliette Binoche, Klaus Michael Gruber... Bimekân takımından Alex, ateş tüküren bir cambazdır. Paris’te Pont-Neuf köprüsünde yaşamaktadır. Bir gün güzel bir serseri olan Michèle ile karşılaşır. Birlikte yoğun ve yıkıcı bir ilişki yaşarlar... Çok büyük bütçeli bu film, Denis Lavant’ın yaralanması, Pont-Neuf’ün kapanması, bütçenin aşılması ve gecikmeler nedeniyle az daha hiçbir zaman bitirilemeyecekti. Çıktığında eleştirmenlerin yaklaşımı çelişkili olduysa da, film yine dört ödül aldı. Bunlardan ikisi Juliette Binoche’un oyunculuğuna verildi: European Film Award en İyi Kadın Oyuncu ve Sant Jordi En İyi Yabancı Kadın Oyuncu. En iyi Fransız aşk filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Yedi yıl süren tutkulu bir aşk yaşayan Bernard ve Mathilde başkaları ile evlenmiş, tesadüfen komşu olmuşlardır. Eski aşıklar, ilişkilerine kaçınılmaz olarak yeniden başlayacaklardır... La Femme d’à côté, François Truffaut’nun 1984 yılında ölmeden önce yönettiği ikinci filmdir. Filmin baş kadın oyuncusu ve Truffaut’nun hayat arkadaşı olan Fanny Ardant, 1982 yılında Mathilde rolü için en iyi kadın oyuncu ödülüne aday gösterilmiştir. 6. Maud’la Geçen Gecem (Ma nuit chez Maud) (1969) - Yönetmen: Eric Rohmer Oynayanlar: Jean-Louis Trintignant, Françoise Fabian, Marie-Christine Barrault... Otuzlu yaşlarda Katolik bir mühendis olan Jean-Louis, yurt dışında birkaç yıl geçirdikten sonra yerleşmek için Clermont-Ferrand’a döner. Bir gün ayinde Françoise adında genç bir kıza rastlar. Hemen ona karşı bir çekim duyar... Ma nuit chez Maud, Rohmer’in Altı Ahlak Hikâyesinin üçüncüsüdür. Dünyası daha öncekilerden ayrılır: Güneşte etkisiz sevgi sözleri yoktur. Film siyah beyazdır ve büyük bir bölümü kış mevsiminde geçer. Ma nuit chez Maud Rohmer’in ilk uluslararası başarısı olup, 1969 Cannes Film Festivalinde üç ödüle aday gösterilmiş, 1970 yılında ise en iyi yabancı film Oscar’ına aday gösterilmiştir.. 7. Bir Kadın ve Bir Erkek (Un homme et une femme) (1966) Yönetmen: Claude Lelouch Oynayanlar: Jean-Louis Trintignant, Anouk Aimée, Pierre Barouh... Dublör olan kocasının ölümünden sonra teselli bulamayan bir yazman, Deauville’de eşi ümitsizlik nedeniyle intihar etmiş olan bir otomobil yarışçısıyla tanışır. Birbirlerini severler, iterler, tekrar karşılaşır ve birbirlerini yeniden severler... Bu film sekiz ödüle aday gösterilmiş ve 1966 yılında Cannes’da Altın Palmiye, 1967 yılında Claude Lelouch için En İyi Yabancı Film Oscar’ı ve kariyerinde ilk defa En İyi Yabancı Kadın Oyuncu seçilen Anouk Aimée’nin aldığı ödül olmak üzere üç önemli ödül kazanmıştır. 78 79 8. Cherbourg Şemsiyeleri (Les Parapluies de Cherbourg) (1964) Yönetmen: Jacques Demy 10. Paradideki Çocuklar (Les Enfants du paradis) (1945) Yönetmen: Marcel Carné Oynayanlar: Catherine Deneuve, Nino Castelnuovo, Anne Vernon... Oynayanlar: Arletty, Jean-Louis Barrault, Pierre Brasseur... Cherbourg, Kasım 1957. Bayan Emery ve kızı fille Geneviève bir şemsiye mağazası işletmektedir. Geneviève otomobil tamircisi Guy’e âşıktır. Ne var ki annesi genç kızın askerliğini bile yapmamış olan bu genç tamirci ile ilişkisini onaylamamaktadır. Kızının zengin bir kuyumcu olan Roland Cassard ile evlenmesini ve mali bakımdan zor durumda olan şemsiye mağazasının bu durumdan düze çıkmasına yardım etmesini tercih etmektedir... Paris, Boulevard du crime (1), 1840. Garance mim sanatçısı Debureau ile tanışır fakat aşk hikâyeleri karmaşıktır. Garance çok arzulanan bir kadındır ve görüldüğü kadar serbest değildir... Bütünüyle müzikli bir film olan Les Parapluies de Cherbourg, iddialı ve yenilikçi bir projeydi ve Catherine Deneuve’ün ilk başrolüydü. Uluslararası eleştirmenlerce çok başarılı bulunmuş 1963 yılında Louis-Delluc ödülü ve 1964 Cannes Festivalinde Altın Palmiye gibi birçok ödül kazanmıştır. Les Enfants du paradis çıktığı andan itibaren gerek eleştirmenlerden, gerekse de halktan büyük ilgi gördü. Zaten 1947 Oscar’ına en iyi özgün senaryo dalında aday gösterildi. Sonra da sinemanın büyük klasikleri arasına girdi ve sinemanın yüzüncü yıldönümü olan 1995 yılında eleştirmenler tarafından “Tüm zamanların en iyi filmi” ilan edildi. (1) Paris’te 3cü ve 11ci bölgeleri ayıran Boulevard du Temple Caddesinin diğer adı (ÇN) 9. Jules ve Jim (Jules et Jim) (1962) Yönetmen: François Truffaut Oynayanlar: Jeanne Moreau, Oskar Werner, Henri Serre... Paris, 1900’ler. Alman olan Jules ve Fransız olan Jim, iki sanatçı arkadaştır. İkisi de Catherine adlı kadına aşıktır... Henri-Pierre Roché’nin aynı adlı romanından uyarlanan bu film, 1962 yılında çıkışından itibaren çok büyük bir ilgi görmüştür. François Truffaut’nun kitaba olan tutkusunu “Bu film başarılı olduysa kendisine esin kaynağı olan kitaba benzediği ve bir aşk ilahisi, hatta bir yaşam ilahisi olduğu içindir.” Sözleriyle ifade ettiği sözlenir. 80 81 Andréane et Uğur Andréane ve Uğur Quand et comment vous êtes-vous rencontrés? Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız? Andréane: Par hasard. En rentrant d’une soirée anti Saint-Valentin avec une copine le 13 février 2010, nous nous sommes connectées sur Chatroulette pour rigoler. Il était là, et faisait l’imbécile avec une lampe. Nous l’avons trouvé amusant. Au bout d’un moment, j’ai abandonné mon amie et j’ai discuté avec lui toute la nuit. Nous avons passé le mois suivant à parler jour et nuit sur internet. C’était la première fois que je craquais sur quelqu’un sans l’avoir vraiment rencontré. Puis j’ai sauté le pas et rassemblé mes maigres économies afin d’acheter un billet pour Istanbul. Je suis arrivée le 10 mars, pour dix jours. Il m’a fait visiter la ville. Nous nous sommes vraiment bien entendus, au-delà même de mes attentes. Andréane: Tesadüfen. 13 Şubat 2010 günü bir arkadaşımla Sevgililer Günü karşıtı bir etkinlik dönüşü, gırgır olsun diye Chatroulette’e bağlandık. Oradaydı. Eline bir lamba almış şaklabanlık yapıyordu. Onu eğlenceli bulduk. Bir süre sonra arkadaşımdan ayrıldım ve bütün gece onunla sohbet ettim. Sonraki ayı internette gece gündüz birlikte geçirdik. Biriyle karşılaşmadan ilk defa bağlanıyordum. Nihayet adım attım ve tasarruflarımı toparlayarak İstanbul’a bir bilet aldım. 10 Martta gittim.10 gün kalacaktım. Bana şehri gezdirdi. Tahminlerimin ötesinde iyi anlaştık. Uğur: Le 14 février, sur Chatroulette. Je m’étais connecté pour m’amuser. Et je l’ai rencontrée. J’ai passé le mois suivant sur internet à lui parler. Puis, lorsqu’est venu le moment de nous rencontrer “en vrai”, c’est elle qui est venue parce que ce n’était pas possible pour moi d’aller en France. Nous avons alors passé dix jours ensemble. D’abord quelques jours à Istanbul, mais comme mon propriétaire, assez conservateur, ne m’autorisait pas à recevoir de filles, nous sommes allés chez des amis à Edirne. Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ? Posent-elles parfois problème ? Andréane: Uğur ne correspond pas vraiment au cliché du Turc. Il est athée, il n’est pas jaloux ni macho… En réalité, nous sommes assez similaires. Les différences culturelles sont plutôt quelque chose de positif : nous avons plus de choses à nous raconter. Il m’apprend par exemple les us et coutumes comme ne pas se moucher en public (rires). C’est plutôt la barrière de la langue qui pose parfois problème. Je ne parle pas beaucoup turc, et lui pas beaucoup anglais. Nous avons notre propre langage, nous faisons attention aux mimiques, aux réactions de l’autre. Mais lorsque l’on veut aborder des sujets plus profonds, cela peut être compliqué. La dernière, fois il voulait m’expliquer ce qu’il lisait : un livre sur la philosophie. C’était assez difficile à traduire. L’avantage est que nous ne sommes pas feignants. La solidité de notre couple tient aux efforts que l’on a fournis afin d’être ensemble et de se comprendre. Uğur: 14 Şubat günü Chatroulette’te tanıştık. Eğlenmek için bağlanmıştım ve ona rastladım. Sonraki ayı İnternette onunla konuşarak geçirdim. “Gerçekten” karşılaşma vakti gelince, benim Fransa’ya gitmem mümkün olmadığı için o geldi. Birlikte on gün geçirdik. Birkaç gün İstanbul’da kaldık ama oldukça tutucu olan ev sahibim eve bayan getirmeme izin vermediği için Edirne’deki arkadaşlarımızın yanına gittik. Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun oluyor mu? Andréane: Uğur basma kalıp Türk tipine uymuyor. Tanrıya inanmaz. Kıskanç ya da maço değildir. Aslında birbirimize benziyoruz. Kültür farkı olumlu bir şey. Birbirimize anlatacağımız daha fazla şey oluyor. O bana, herkesin içinde burnumu silmemek gibi gelenekleri öğretiyor (gülüşmeler). Sorun yaratan daha ziyade dil engeli oluyor. Ben pek Türkçe bilmiyorum o ise pek İngilizce bilmiyor. Kendi dilimizi oluşturduk. Mimiklere ve tepkilerimize dikkat ediyoruz. Daha derin konulara girdiğimizde sorun yaşayabiliyoruz. Son olarak bana okuduğu bir kitap ile ilgili bilgi vermek istedi. Felsefi bir kitaptı. Tercüme etmesi oldukça zordu. Tembel olmamamız lehimize işledi. Çiftimizin gücü birlikte olmak ve birbirimizi anlamak için gösterdiğimiz çabadan kaynaklanıyor. Uğur: Pek sayılmaz. Fakat bazen yanlış anlaşılmalar oluyor. Geçen Pazar günü bir örnek yaşadık. Benim izin günümdü. Duş yapmasından yararlanarak biraz temizlik yaptım. Bu onu kırdı çünkü dinlenebilmem için bir gün önce o da temizlik yapmıştı. Sanki temizliği iyi yapamamış gibi oldu. Fakat sonunda birbirimizi her zaman anlarız. Uğur: Pas vraiment. Mais parfois, nous avons quelques malentendus. Comme dimanche dernier. C’est mon jour de congé. J’ai profité de son passage sous la douche pour faire le ménage. Ça l’a vexée parce qu’elle l’avait fait la veille pour que je puisse me reposer. C’était un peu comme si elle l’avait mal fait. Mais nous finissons toujours par nous comprendre. Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/ rencontres/132626-sen-sevyorum-andreane-et-uur-nous-avons-notre-propre-langageq 82 83 Antony Doucet et Umut Şengün Antony Doucet ve Umut Şengün Quand et comment vous êtes-vous rencontrés? Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız? Antony : C’était à Cihangir, il y a trois ans, pour la soirée d’anniversaire d’une copine commune. C’était une soirée déguisée: “Moulin rouge meets Bollywood” (rires). On me l’a présenté. J’ai flashé tout de suite. J’étais sûr que c’était le début d’une relation durable. Antony : Üç yıl önce, ortak bir arkadaşımızın Cihangir’de düzenlediği bir etkinlikte tanıştık. «Moulin rouge meets Bollywood» konulu kostümlü bir akşamdı (gülüşmeler). Bizi tanıştırdılar. İçimde hemen bir şimşek çaktı. Bunun kalıcı bir ilişkinin başlangıcı olduğundan emindim. Umut : C’était il y a trois ans, en mai. J’étais à l’anniversaire d’une amie. Nous nous sommes rencontrés ce soir-là, puis nous nous sommes revus la même semaine, puis encore deux ou trois fois avant de démarrer une relation. J’ai eu un coup de foudre mais Antony n’était pas libre à l’époque. Je lui ai demandé de faire un choix. Tout a été très vite, nous avons emménagé ensemble après quelques semaines seulement. Umut : Üç yıl önce, Mayıs ayındaydı. Bir arkadaşımın doğum gününe gitmiştim. O akşam tanıştık. Aynı hafta içinde tekrar görüştük. İlişkimize başlamadan önce birkaç kere daha buluştuk. Ben yıldırım aşkına tutuldum ama o zaman Antony müsait değildi. Kendisinden bir seçim yapmasını istedim. Her şey çok çabuk gelişti. Birkaç hafta içinde aynı eve taşındık. Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ? Posent-elles parfois problème ? Antony : Il y a deux choses: la différence d’âge, puisque nous avons 20 ans de différence, et la différence de culture. Par exemple, comme presque tous les Turcs, Umut a une notion du temps très particulière (rires). Dix minutes françaises équivalent à 20 minutes turques. J’appelle cela la “règle par deux”. C’est aussi valable pour les prix, mais dans l’autre sens. Quand il m’annonce 200 TL, je m’attends à ce que cela ne coûte que 100 TL! Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun oluyor mu? Antony : İki şey var. Bunlardan biri yaş farkı çünkü aramızda 20 yaş fark var. Diğeri de kültür farkı. Mesela Umut’un zamana yaklaşımı, bütün Türklerde olduğu gibi çok farklı (gülüşmeler). Fransızlar için 10 dakikanın karşılığı Türkler için 20 dakika. Ben buna «iki misli kuralı» diyorum. Bu, fiyatlar için de geçerli ama o konuda kural ters işliyor. Bana bir şeyin fiyatını 200 TL olarak bildirdiğinde ben bunu sadece 100 TL olarak algılıyorum. Umut : Antony peut être très têtu et j’associe cela, à tort ou à raison, au fait qu’il soit français. Quand il a une idée, il est persuadé d’avoir raison… Je ne dis pas qu’il est arrogant, mais têtu, oui. Ceci dit, il s’est ‘‘adouci’’ après six ans à Istanbul. Avant, il était plus strict, plus sérieux, il souriait moins. J’ai l’impression qu’il devient de plus en plus turc, de plus en plus ‘‘relax’’ (rires). Umut : Antony bazen çok inatçı olabiliyor. Ben bunu, -doğru ya da yanlış- onun Fransız olmasına bağlıyorum. Bir konuda bir fikri olduğunda, kesinlikle haklı olduğuna inanıyor. Küstah demeyeceğim ama inatçı olduğu kesin. Yine de, İstanbul’da geçirdiği altı yılı onu gevşetti. Eskiden daha katı ve daha ciddiydi. Bu kadar gülümsemezdi. Giderek Türkleştiği, daha “rahat” olduğu izlenimini ediniyorum (gülüşmeler). Quel est le premier mot que vous avez appris dans la langue de l’autre? Eşinizin dilinde öğrendiğiniz ilk sözcük ne oldu? Antony : Il y a trois mots que j’ai tout de suite voulu apprendre: sol (à gauche), sağ (à droite) et düz (tout droit). Tout simplement pour être efficace dans les taxis et ne pas tourner en rond pendant trois heures (rires). Antony : Taksilerde saatlerce dolaşmamak için hemen öğrenmek istediğim üç sözcük oldu: Sol, Sağ ve Düz. Umut : “Je parle un peu français”? (rires) J’ai essayé d’apprendre mais cela n’a pas donné grand chose pour l’instant… Mais j’aime la sonorité de certains mots. “Petit chat” par exemple. Je l’utilise pour tout! (rires) Et puis “putain” aussi, qui me fait beaucoup rire, alors que je ne suis pas du tout du genre à dire des vulgarités en turc. Umut : “Ben biraz Fransızca biliyorum” (gülüşmeler). Öğrenmeye çalıştım ama şimdiye kadar pek bir sonuç alamadım. “Petit chat (Kedicik)” gibi bazı sözcüklerin melodisini seviyorum. Her fırsatta kullanıyorum (gülüşmeler). “ Putain (O...)” de beni çok güldürüyor. Halbuki Türkçe’de bayağı sözcükler kullanan bir insan değilim. Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/ rencontres/178278-seni-seviyorum-antony-et-umut-futurs-maries-et-futurs-associes 84 85 Aslı et Olivier Aslı ve Olivier Quand et comment vous êtes-vous rencontrés? Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız? Aslı: C’était au musée Sabancı. Je vivais en Espagne et n’étais à Istanbul que pour cinq jours, mais nous nous sommes rencontrés… Aslı: Sabancı Müzesinde. İspanya’da yaşıyordum ve İstanbul’a sadece beş günlüğüne gelmiştim ama karşılaştık. Olivier: Nous nous sommes rencontrés lors d’une conférence au musée Sabancı. Je m’occupe en partie de ce lieu et ce jour-là, Aslı donnait une conférence sur l’art. J’allais partir et nous nous sommes retrouvés nez à nez. Nous avons discuté et nous nous sommes connus comme ça. Olivier: Sabancı Müzesindeki bir konferans sırasında karşılaştık. Ben zaman zaman orası ile ilgileniyorum ve Aslı sanat ile ilgili bir konferans veriyordu. Tam gidiyordum, burun buruna geldik. Sohbet ettik ve tanışmış olduk. Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ? Posent-elles parfois problème ? Aslı: Avant d’être avec Olivier, je ne connaissais pas de Français. Nous sommes allés en France, à Lyon, et cela m’a beaucoup plu car j’ai compris que nos sociétés étaient différentes. En France, c’est plus démocratique je trouve. Au quotidien, je ne remarque aucun problème lié aux différences de culture. Peut-être simplement à propos de la langue. Nous parlons anglais mais je pense qu’il serait nécessaire de parler l’une de nos langues maternelles. Lorsqu’on a besoin de parler de quelque chose de profond, la langue maternelle est plus confortable que l’anglais. Olivier: Il y a des différences culturelles, c’est certain, mais elles sont plutôt sympas à vivre. J’imagine que tout dépend aussi des niveaux sociaux. Nous sommes du même environnement social donc c’est facile. Je remarque qu’il y a un décalage en ce qui concerne par exemple la famille, qui ici fait davantage partie de l’environnement direct du couple. La relation est plus colorée car les Turcs en ont vu de toutes les couleurs. Par contre, je remarque aussi que les gens sont très susceptibles. Il faut faire attention à ce qu’on dit car cela peut être mal interprété… Quel est le premier mot que vous avez appris dans la langue de l’autre? Aslı: “Voulez-vous danser avec moi ?” J’étais scolarisée dans un lycée américain et nous avions des journées organisées avec les élèves des lycées français, allemands etc. C’était l’occasion d’apprendre des mots dans d’autres langues et c’est à ce moment que j’ai appris mon premier mot de français. Je devais avoir 13 ou 14 ans ! Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun oluyor mu? Aslı: Olivier’den önce hiç Fransız tanımamıştım. Birlikte Fransa’da Lyon’a gittik. Çok hoşuma gitti çünkü toplumlarımızın farklı olduğunu anladım. Bence Fransa çok daha demokratik. Günlük yaşamda kültür farkından kaynaklanan hiçbir sorun algılamıyorum. Olsa olsa dil sorunu vurgulanabilir. İngilizce anlaşıyoruz ama bence ana dillerden birini bilmek gereklidir. Derinliği plan bir konuda konuşulacağı zaman ana dil İngilizce’den daha rahat olurdu. Olivier: Kültür farlılıkları olduğu kesin ama onlarla yaşamak da sevimli. Bence her şey toplumsal düzeye de bağlı. Biz aynı sosyal çevreye aidiz yani o konuda zorluk çekmiyoruz. Örneğin aile konusunda bir fark yaşandığını görüyorum. Aile burada çiftin toplumsal çevresi ile daha bütünleşik. Türkler her sorunu yaşadığı için ilişkiler daha renkli. Öte yandan insanların daha alıngan olduğunu görüyorum. İnsan yanlış anlaşılmamak için dediklerine dikkat etmeli. Eşinizin dilinde öğrendiğiniz ilk sözcük ne oldu? Aslı: “Voulez-vous danser avec moi ? (Benimle dans eder misiniz)”. Bir Amerikan okulunda okuyordum ve Fransız ya da okullarıyla ortaklaşa düzenlediğimiz etkinlikler olurdu. Bu sayede başka dillerden sözcükler öğrenirdik. Ben ilk Fransızca tümcemi o zaman öğrendim. 13 ya da 14 yaşımda olmalıydım. Olivier: “Allahaısmarladık” demesini öğrenmem haftalar aldı. Karşılaşma sözcüğü olan “iyi akşamlar” demesini daha kolay öğrendim. “Hayır” demeyi de öğrendim ama kısa zamanda Türklerin hiçbir zaman “Hayır” demediklerini, onun yerine daima başka bir şey dediklerini anladım. Olivier: J’ai mis des semaines à comprendre comment on disait “au revoir”. J’ai surtout appris ce mot au début, “iyi akşamlar”... Et j’ai appris comment dire non, mais j’ai réalisé que les Turcs ne disent jamais non, ils ont toujours autre chose à dire ! Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/ rencontres/184976-seni-seviyorum-olivier-et-asli-de-l-art-a-l-amour 86 87 Ayşe et Erick Garcin Ayşe ve Erick Garcin Quand et comment vous êtes-vous rencontrés? Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız? Ayşe: Nous nous sommes rencontrés chez des amis en 1990. J’étais invitée mais je ne m’attendais pas à ce qu’il vienne. Puis la porte s’est ouverte et il était là, habillé très différemment. Il portait une queue de pie et une chemise à jabot. Il avait les cheveux longs attachés. Il donnait l’impression de ne pas être à la bonne époque. Je crois que ça a été le coup de foudre tout de suite. A ce moment-là, je cherchais un acteur pour une nouvelle troupe et je lui ai proposé. Ayşe: 1990 yılında arkadaşlarımızın evinde tanıştık. Ben davetliydim ama onun geleceğini sanmıyordum. Sonra kapı açıldı ve O oradaydı. Çok farklı bir şekilde giyinmişti. Üzerinde kuyruklu bir ceket ve dantelli bir gömlek vardı. Sanki yanlış bir zamandaymış gibiydi. Galiba derhal yıldırım aşkına tutuldum. O sıralarda ekibim için bir aktör arıyordum ve ona teklif ettim. Erick : Nous étions invités chez des amis communs à Lyon. Je me souviens être rentré et elle était là. Elle avait un turban dans les cheveux. J’ai accepté de faire partie de sa troupe à condition que je puisse rester chez elle. C’était dans la banlieue lyonnaise et je n’avais pas de moyen de locomotion. Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ? Posent-elles parfois problème ? Ayşe: Il y a toujours des différences culturelles mais comme j’ai beaucoup voyagé dans mon enfance, je peux m’adapter facilement. La différence, ce sont les autres qui vous la font remarquer. Vous ne la sentez pas forcément. Souvent, la différence de culture est liée à une différence de niveau social ou éducatif. Entre nous, ça n’est pas le cas. Erick : Lyon’da müşterek dostlarımıza davetliydik. İçeri girdiğimi hatırlıyorum. O oradaydı. Saçlarını bir türban ile örtmüştü. Ekibine katılma teklifini onun evinde kalmak koşuluyla kabul ettim. Lyon’un banliyösünde oturuyordum ve ulaşım olanağım yoktu. Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun oluyor mu? Ayşe: Kültür farkı her zaman vardır ama ben çocukluğumda çok seyahat ettiğimden kolaylıkla uyum sağlayabiliyorum. Farklılıklara daha çok başkaları dikkat çekiyor. Siz farkına varamayabiliyorsunuz. Kültür farkı genellikle toplumsal çevre ya da eğitim düzeyi farklarından kaynaklanır. Bizim durumumuz böyle değil. Erick : Hayır, sanmıyorum. Belki bazı konularda «Türkleşmişimdir» ama bu daha çok buradaki toplumsal çerçeveye saygı göstermek içindir. Erick : Je ne le pense pas. Il y a peut-être certains côtés pour lesquels je me suis ‘‘turquifié’’ mais c’est plutôt pour respecter le cadre social qui existe ici. Eşinizin dilinde öğrendiğiniz ilk sözcük ne oldu? Quel est le premier mot que vous avez appris dans la langue de l’autre? Ayşe: «Merde (B.k)». 8 yaşımdaydım. Paris’in 16cı bölgesinde bir okula gidiyordum. Yabancılara pek açık değillerdi. Bana küfür edip sürekli bu sözcüğü tekrar ederlerdi. Ayşe: C’est ‘‘merde’’! J’avais huit ans, j’étais dans une école du XVIème arrondissement de Paris. Ils n’étaient pas très ouverts aux étrangers. Ils m’insultaient et ils me répétaient ce mot. Erick : “Bugün Pazar”. Nâzım Hikmet’in bir şiirinin son sözcükleri. Onunla ilgili bir gösteri düzenlemiştik. Erick : «Bugün Pazar». Les premiers mots d’un poème de Nâzım Hikmet. On avait fait un spectacle sur ce poète. Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/rencontres/148485-seni-seviyorum-ayse-et-erick-le-theatre-nous-unit 88 89 Gülseren et Luis Gülseren ve Luis Quand et comment vous êtes-vous rencontrés? Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız? Gülseren: Fin 1997, dans un jazz club de Paris qui s’appelle Les trois Mailletz, l’un des plus vieux jazz clubs de Paris. Nous nous sommes rencontrés sur scène. J’avais mon tour de chant avec un répertoire turc et Luis était le percussionniste de ce club. Je jouais de la darbouka et Luis jouait des tumbas. Tous deux percussionnistes, on peut dire que nous nous sommes percutés! Il y a eu une rencontre entre la darbouka et les tumbas qui sont tombés amoureux. Au bout de six mois, nous nous sommes mariés. On a décidé de faire notre vie ensemble parce que nous parlions la même langue, la langue de la musique. Gülseren: 1997 sonunda, Paris’in en eski caz kulüplerinden olan «Les Trois Mailletz»de tanıştık. Sahnede tanıştık. Türkçe parçalardan oluşan bir repertuarım vardı. Luis ise mekânın vurmalı çalgılar sanatçısıydı. Ben darbuka çalıyordum, Luis tomba çalıyordu. «Birbirimize vurulduk» diyebilirim. Darbuka ile tomba karşılaştı ve birbirlerine âşık oldular. Altı ay içinde evlendik. Yaşamlarımızı birleştirmeye karar verdik çünkü aynı dili, müzik dilini konuşuyorduk. Luis: Je l’ai rencontrée sur mon lieu de travail, au Cabaret des Trois Mailletz, sur scène. J’ai eu un flash. Je me suis dit, cette femme, je vais me marier avec elle, je vais faire ma vie avec elle. Je ne me suis pas posé trop de questions, et c’est ce qu’il s’est passé. On travaillait la nuit, elle est arrivée avec sa darbouka, et voilà, j’ai craqué. Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ? Posent-elles parfois problème ? Gülseren: Je suis née à Istanbul mais mes parents sont partis s’installer à Paris quand j’avais six ans, j’ai donc grandi en France. Je me sens aussi bien turque que française. J’ai été confrontée très jeune à la culture française, ma famille est d’ailleurs toujours installée à Paris. On ne peut donc pas dire que nous ayons des différences flagrantes de culture. On n’a donc aucun problème de ce côté-là. Nos différences, c’était notre “plus”. Ce sont nos différences qui se sont attirées. Il n’y a pas de frontière de langue, ni de nation entre nous. Je ne me suis jamais posée cette question à vrai dire. Luis: Je suis français d’origine colombienne. J’ai eu une éducation française. Cela ne pose pas de problème entre nous puisque Gülseren aussi a grandi avec la culture française. Nos différences sont avant tout des différences de caractère, par rapport à certaines situations dans lesquelles on réagit différemment. Quel est le premier mot que vous avez appris dans la langue de l’autre? Gülseren: Arrivée en France à six ans, c’est comme si j’avais toujours parlé français. En espagnol, je dirais que c’est “que me cuentas por favor” (qu’est-ce que tu me racontes). Je lui disais souvent sur scène, au moment où il commençait son solo de percussion. Luis: Moi c’est “öp beni”, “embrasse-moi” en turc. On ne se connaissait pas encore et je me souviens lui avoir demandé comment dire “embrasse-moi” en turc. 90 Luis: Onu iş yerim olan «Cabaret des Trois Mailletz» adlı mekânda sahnede tanıdım. İçimde şimşek çaktı. «Bu kadınla evleneceğim, yaşamımı onunla birleştireceğim» dedim. Kendime fazla soru da sormadım. Böyle oldu. Gece çalışıyorduk. O darbukasıyla geldi ve kapıldım işte... Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun oluyor mu? Gülseren: Ben İstanbul’da doğdum ama annem ve babam be altı yaşımdayken Paris’e yerleşmişler. Yani Fransa’da büyüdüm. Kendimi Türk olduğu kadar Fransız da hissediyorum. Fransız kültürüyle çok küçük yaşta tanıştım. Zaten ailem hala Fransa’da. Bu nedenle çarpıcı kültür farkları ile karşılaşmadık. O açıdan hiçbir sorun yaşamadık. Farklılıklarımız bizim için «artı» oldu. Aramızda ulus ve dil sınırı olmadı. Aslında bu konuyu hiç sorgulamadım. Luis: Ben Fransız’ım ama Kolombiya asıllıyım. Fransız eğitimi aldım. Bu konu bizim için hiç sorun olmadı çünkü Gülseren de Fransız kültürüyle büyüdü. Farklılıklarımız daha ziyade karakter farklılıklarından kaynaklanıyor ve bazı durumlara farklı tepki veriyoruz. Eşinizin dilinde öğrendiğiniz ilk sözcük ne oldu? Gülseren: Fransa’ya geldiğimde altı yaşımdaydım. Yani her zaman Fransızca bildim sayılır. İspanyolca’da ise ilk öğrendiğimin “que me cuentas par favor (Ne diyorsun ya!)” olduğunu söyleyebilirim. Sahnede solo yapmaya başladığında ona sık sık böyle derdim. Luis: Ben ilk olarak “Öp beni !” demesini öğrendim. Henüz tanışmıyorduk ama ona “Öp beni !”nin Türkçesini sorduğumu hatırlıyorum. Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/rencontres/ 171358-seni-seviyorum-luis-et-gulseren-on-peut-dire-que-nous-nous-sommes-percutes 91 Remerciements / Teşekkürlerimizle Conception du corpus en français / Fransızca dizini tasarımı - Catherine FILOSOVOFF, espace francophone / Frankofoni kulübü, GSU - Lucie SOLYGA, espace francophone / Frankofoni kulübü, GSU - Marie-Christine JUNG, Attachée de coopération pour le français Fransızca Dili İşbirliği Ataşesi, IFT - Selen DAVER, stagiaire / stajyer, Sciences Po Paris Traduction / Çeviri - Prof. Dr Hasan ANAMUR, Professeur émérite de l’Université Yıldız Teknik - Serengül GÖKDEMİR, Consulat Général de France à Istanbul / İstanbul Fransa Başkonsolosluğu Rédactions des articles de lepetitjournal.com d’Istanbul / lepetitjournal.com d’Istanbul metinlerinin yazımı Fransızca metinlerin yazarları : Anne Andlauer, Meriem Draman, Julie Desbiolles, Isma Maaz Fransızca’dan Türkçe’ye tercümeler, Pelin Esmer (lepetitjournal.com d’Istanbul) ve Cem Muhtaroğlu (T4 Tercüme bürosu, Teşvikiye) tarafından yapılmıştır. Les auteurs des textes en français sont: Anne Andlauer, Meriem Draman, Julie Desbiolles, Isma Maaz. Les traductions ont été assurées par Pelin Esmer (lepetitjournal. com) et Cem Muhtaroğlu (bureau de traduction T4, Teşvikiye). Merci à ceux qui nous suivent sur Facebook pour leurs contributions. Facebook takipçilerimize katkılarından dolayı teşekkür ederiz. 92 www.consulfrance-istanbul.org Impression / Baskı www.facebook.com/consulatfrance.istanbul Altavia Türkiye 93 APPRENEZ LE FRANÇAIS, LA LANGUE DU CŒUR ! AŞKIN DILI FRANSIZCAYI ÖĞRENIN! Institut français de Turquie / Türkiye Fransız Kültür Merkezi DICTIONNAIRE DE LA VIE AMOUREUSE FRANÇAIS – TURC AŞK-I HAYAT SÖZLÜĞÜ FRANSIZCA – TÜRKÇE Ankara Şubesi Konrad Adenauer Cad. no : 30 Sancak Mah. Yıldız Tel. : 0312 408 82 00 İstanbul Şubesi İstikal Cad. no : 4 Taksim Beyoğlu Tel. : 0212 393 81 11 İzmir Şubesi Cumhuriyet Bulvarı no : 152 Alsancak Tel. : 0232 466 00 13 aşk vıyorum Senı se duygu www.ifturquie.org cazibe Je t’aıme amour coup de foudre rendez-vous jardin secret