primer açık açılı gl pentacam ve gonyo ön kamara aç mer açık açılı
Transcription
primer açık açılı gl pentacam ve gonyo ön kamara aç mer açık açılı
T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul stanbul Okmeydanı E Eğitim ve Araştırma tırma Hastanesi Göz Kliniği Klinik efi: Prof.Dr. Mustafa Elçioğlu PRİMER MER AÇIK AÇILI GLOKOM OLGULARINDA PENTACAM VE GONYOSKOP GONYOSKOPİ İLE LE ELDE EDİLEN ED ÖN KAMARA AÇI DE DEĞERLERİNİN İNİN KARILATIRILMASI Dr. Diclehan Ali DİCLE UZMANLIK TEZİ İSTANBUL-2009 T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul stanbul Okmeydanı E Eğitim ve Araştırma tırma Hastanesi Göz Kliniği Klinik efi: Prof.Dr. Mustafa Elçioğlu PRİMER MER AÇIK AÇILI GLOKOM OLGULARINDA PENTACAM VE GONYOSKOP GONYOSKOPİ İLE LE ELDE EDİLEN ED ÖN KAMARA AÇI DE DEĞERLERİNİN İNİN KARILATIRILMASI Dr. Diclehan Ali DİCLE UZMANLIK TEZİ TEZ DANIMANI Uzm. Dr. Muzaffer ÖZTÜRK İSTANBUL-2009 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER I TÜRKÇE ÖZET II İNGİLİZCE ÖZET III GİRİ 1 GEREÇ VE YÖNTEM 32 BULGULAR 39 TARTIMA VE SONUÇ 46 KAYNAKLAR 56 TEEKKÜR 68 ÖZGEÇMİ 70 I ÖZET Primer Açık Açılı Glokom Olgularında Pentacam ve Gonyoskopi ile Elde Edilen Ön Kamara Açı Değerlerinin Karşılaştırılması Amaç: Ön kamara açısı (ÖKA) değerlendirilmesinde primer açık açılı glokom (PAAG) olgularında iki metodu karşılaştırmak. Metod: Çalışma S.B. İstanbul Okmeydanı Eğitim Araştırma hastanesi Göz Kliniğinde yapıldı. 128 PAAG hastasının (56 erkek, 72 kadın) 173 gözü çalışma kapsamına alındı. Hastaların ortalama yaşı 61,3 ± 8,2 (SD) idi. Her hastanın önce Pentacam ile en iyi değerlendirilebilen superior, temporal, nazal ve inferior kadranlarının aksları ve bu kadranlardaki ÖKA değerleri tespit edildi. Daha sonra aynı odada başka bir doktor tarafından ilgili akslardan gonyoskopi yapıldı. ÖKA modifiye Shaffer evrelemesine göre değerlendirildi. Sonuçlar: Superior, nazal ve temporal kadranlarda Pentacam ile ölçülen değer ile gonyoskopik evreleme arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p < 0,05). Sadece inferior kadranlardan elde edilen değerler arasında anlamlı fark saptandı (p=0,115) ve Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeden daha dar değerlendirdiği sonucuna varıldı. ÖKA’yı gonyoskopide klinik olarak dar (Modifiye Schaffer Evre 0-1-2) ve geniş (Modifiye Schaffer Evre 3-4) olarak sınıflandırıldığında Pentacam değerlendirilen kadranların %96,83’ünde gonyoskopi ile aynı klinik sonucu vermiştir. Superior kadranda bu oran %93,06, temporal kadranda %100, inferior kadranda %95,95, nazal kadranda %98,26’dır. Pentacam kadranların %3,17’sinde ÖKA’yı klinik olarak gonyoskopiden farklı değerlendirdi. Kadranların %2,89’u gonyoskopik evrelemeye göre daha dar, %0,28’i daha geniş ölçüldü. Tartışma: ÖKA’nın değerlendirilmesinde günümüzde altın standart gonyoskopidir ama ideal bir yöntem değildir. Açı veya açı komşuluğunu görüntüleyecek ve açı konfigürasyonu hakkında değerli bilgiler verecek alternatif yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bizim çalışmamız, PAAG hastalarında Pentacam ölçümü ve gonyoskopi arasında iyi bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Pentacam’ın ÖKA değerlendirmesindeki rolünün anlaşılması için daha geniş ve farklı glokom alt gruplarını da içeren çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar kelimeler: Pentacam, gonyoskopi, ön kamara açısı II SUMMARY Comparison of Gonioscopic and Pentacam Findings of Primary Open Angle Glaucoma Subjects in the assessment of Anterior Chamber Angle Purpose: To compare two different methods of anterior chamber angle (ACA) assessment in primary open angle glaucoma (POAG) subjects. Methods: The study was performed in Department of Ophthalmology, Ministery of Health İstanbul Okmeydanı Education and Research Hospital. A total number of 173 eyes of 128 (56 male,72 female) POAG patients were enrolled in this study. The mean age of patients was 61,3 years ± 8,2 (SD). First, by using Pentacam the very best measures of superior, inferior, nasal, temporal quadrants, their axis and their ACA values were signed. After that another doctor performed gonioscopy of the same axises. All the ACA were evaluated by using Modified Shaffer System. Results: The Pentacam evaluations of superior, temporal and nasal quadrants were not statistically different than gonioscopic grading (p<0,05). Only the values of inferior quadrants were statistically different (p=0,115) and Pentacam’s ACA evaluation was narrower than gonioscopic grading. When ACA values are classified as narrow (Modified Shaffer System Grade 0-12) and as wide (Modified Shaffer System Grade 3-4), in the evaluated quadrants Pentacam gave 96.83% the same clinical results as gonioscopic grading. This percentage was respectively; 93.06% in superior quadrant, 100% in temporal quadrant, 95.95% in inferior quadrant, 98.26% in nasal quadrant. Compared to goniocopic grading, Pentacam evaluated 3.17% quadrants clinically different. 2.89% of them were narrower, 0.28% quadrants were wider than gonioscopic grading. Discussion: The current reference standard for evaluation of the ACA remains gonioscopy but it is suboptimal. There is a need for alternative approaches to imaging the angle or near enough to the angle to provide useful information about the angle configuration. Our study shows that there is a good correlation between gonioscopic and Pentacam evaluation in POAG patients. Further studies including larger and different subgroups of glaucoma are needed to understand the role of Pentacam in ACA assessment. Key words: Pentacam, gonioscopy, anterior chamber angle III GİRİ Glokom çok önemli bir toplumsal sağlık problemi olup aynı zamanda tüm dünyadaki körlüklerin de ikinci sebebidir (1). Primer açık açılı glokom (PAAG) ise 40 yaş üzeri yetişkinlerde en sık görülen glokom tipi olup genel olarak tüm glokom olgularının yarısını oluşturmaktadır. Sinsi başlangıçlı, ilerleyici, çift taraflı bir anterior optik nöropati türü olan PAAG’yi diğer glokom tiplerinden ayıran en önemli özelliği ise ön kamara açısının (ÖKA) açık görünümüdür (2-4). Günümüzde ÖKA’nın değerlendirilmesi için altın standart gonyoskopik muayenedir. Pratik, ucuz ve klinisyenin aşina olduğu biyomikroskop ile yapılan bu muayene aynı zamanda belli bir klinik tecrübe ve hasta kooperasyonu gerektirmektedir. Bu metodla ön segment yapılarının objektif ve kantitatif bir şekilde değerlendirilmesi sınırlıdır ve elde edilen bilgilerle hastaların tanı ve takiplerinde bir takım eksiklikler ortaya çıkmaktadır. Bu yöntemle ön kamara açısının direkt olarak değerlendirilmesi için tanısal kontakt lenslerin kullanılması gerekmektedir (5). Sonuçları subjektif de olsa şu anda glokom hastalarının tanı, tedavi ve takibinde yerini alacak herhangi bir yardımcı görüntüleme yöntemi bulunmamaktadır. Fakat gelişen teknoloji ile klinik kullanıma giren ön segment optik koherens tomografi (ÖS-OKT), ultrasonik biyomikroskopi (UBM), Scheimpflug görüntüleme gibi yöntemler ÖKA’yı değerlendirmede ve ön kamara parametrelerinin objektif ortaya konmasında çok önemli katkılar sağlamıştır. Bu yardımcı ön segment değerlendirme yöntemlerinden biri olan ve Scheimpflug görüntüleme tekniği kullanılarak geliştirilen Pentacam ® (Oculus Inc. Almanya) ön segmentin ayrıntılı analizini hasta gözüne temas etmeden 2 saniye kadar kısa bir süre içinde gerçekleştirir. Kornea, ön kamara, iris, iridokorneal açı ve lens hakkında kantitatif bilgi ve kalitatif görüntüleme imkanı 1 sunar. Bu yapılara ait saptanan bilgiler rutin göz muayenesi sırasında birçok hastalık için hekime ayrıntılı bilgiler vermektedir. Yapılan görüntülemelerle saptanan değerler hastanın takip ve tedavisinde büyük önem taşımaktadır. Kontakt olmayan bu metod korneal erozyona neden olmaması açısından avantajlıdır (6). Literatürde primer açık açılı glokomlu olgular üzerinde yapılan pek çok çalışma bulunmaktadır fakat ulaşabildiğimiz literatürde bu olguların gonyoskopisinin Pentacam ile elde edilen verilerle karşılaştırıldığı bir çalışmaya rastlamadık. Çalışmamızda kliniğimizin Glokom Birimi’nden PAAG nedeniyle takip edilen hastalarda Pentacam dönen Scheimpflug kamera ile elde edilen ÖKA değerlerini klinik gonyoskopik muayene sonuçları ile karşılaştırdık. GLOKOM Glokomun Tanım ve Tarihçesi Glokom, göz içi basıncının (GİB) yüksekliği ve buna bağlı olarak optik sinirde çukurlaşma, atrofi ve görme alanında spesifik alan defektlerinin bulunması ile karakterize klinik bir tablodur (7). Hastalık ilk kez antik çağlarda tanımlanmıştır. Glokom, Hipokrat tarafından yaşlı insanlarda görülen göz bebeğindeki açık mavi renk değişimi olarak tarif edilmiştir. Bu sebeple glokomun önceleri katarakt ile aynı patoloji olduğu düşünülmüştür. Glokom üzerine ilk tatmin edici tanımlar ancak 18. yüzyılda yapılabilmiştir. Bu dönemden itibaren yüksek göz içi basıncı kavramı hastalığın tarifinin içinde yer almaya başlamıştır (8). Avrupa literatüründe ilk defa ‘Glokom’ terimi Guthrie tarafından kullanılmıstır (7). 2 Glokom geçmişte sadece GİB’nin yükselmesiyle ortaya çıkan bir hastalık olarak kabul ediliyordu. Oysa glokom günümüzde tek bir hastalık antitesinden ziyade; yüksek göz içi basıncının primer risk faktörü olduğu, karakteristik görme alanı kayıplarının eşlik ettiği ve optik nöropati ile seyreden farklı klinik prezentasyon, patofizyoloji ve tedavisi olan bir hastalıklar grubu olarak tanımlanmaktadır. Bu hastalıklar papillada çukurlaşma ve atrofi ile görme alanı değişikliklerine yol açan bir optik nöropatiye neden olmaları nedeniyle bir arada gruplandırılmışlardır (2). Glokom Epidemiyolojisi Önemli bir toplumsal sağlık problemi olan glokom tüm dünyadaki körlüklerin de ikinci sebebidir (1). Farklı toplumlarda yapılan çalışmalar 40 yaş ve üzeri nüfusta primer PAAG prevalansının beyaz ırkta %0,4 ile %3,3, siyah ırkta ise %4,7 ile %8,8 arasında değiştiğini göstermektedir (9, 10, 11). Başka bir ifade ile PAAG sıklığı beyazlarda %1,9, Asya kökenlilerde ise %0,58’ dir. Halihazırda glokom konusunda toplumsal bilinçlendirme programlarının uygulandığı gelişmiş ülkelerde dahi glokom olgularının en az yarısının tanı almadığı düşünülmektedir (12-15). Günümüze değin yapılan epidemiyolojik araştırmalar Avrupa ve Kuzey Amerika’ da ya da diğer bölgelerdeki beyaz ırklar üzerinde ve Afrika kökenli popülasyonlar üzerinde yoğunlaşmış olmasına rağmen; son zamanlarda Çin’den sarı ırkın verileri de elde edilmeye başlanılmıştır. 21. yy. başlarında tüm dünyada 70 milyonu aşkın glokomlu saptanmıştır. Bunların %53’ü PAAG , %36’sı primer açı kapanması glokomu ve geri kalan %11’i sekonder glokomdur (16). 2004 yılında ABD’ de 2 milyon PAAG hastasının olduğu ve yaşam süresinin uzamasıyla birlikte bu rakamın 2020 3 yılında 3 milyonu aşabilecegi tahmin edilmektedir (17). Tüm dünyada 2010 yılında 60 milyon, 2020 yılında 80 milyon glokom hastası olacağı düşünülmektedir. Geri dönüşümsüz optik sinir başı hasarından dolayı bilateral kör olan olgu sayısının ise 2010 yılında 8,4 milyon, 2020 yılında 11 milyon olacağı tahmin edilmektedir (18). Gelişmekte olan ülkelerde de beklenen yaşam süresinin uzamasıyla birlikte glokom olgularının sayısında artış beklenmektedir. Glokom hastalığında ortaya çıkan periferik görme alanı, stereopsis ve kontrast sensitivite kayıpları hastanın yaşantısında önemli zorluklara sebep olmaktadır. Glokomu ileri evrede olmayan olgular dahi günlük işler, sosyal aktiviteler ve araba kullanmada zorluklar yaşayabilmektedir. Glokomda ortaya çıkan görsel zayıflık iyi derecede santral görmesi olan olgularda bile trafik kazaları ve düşmelere neden olmaktadır (19). Glokomda Etyopatogenez Glokomdaki optik sinir harabiyeti diğer optik nöropatilerden farklı olup, retina ganglion hücre aksonları dışında glial doku harabiyeti ile de karakterizedir. GİB artışı glokomatöz hasarın major risk faktörlerinden birisidir. Fakat yapılan çalısmalarda glokomatöz optik sinir harabiyeti görülen olguların %20’sinde hiçbir zaman GİB’nın normal değerlerin üzerinde olmadıgı saptanmıştır. Bu nedenle glokomatöz optik nöropatiyi tek bir nedenle izah etmek mümkün değildir. Bu konuda çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Mekanik teori: İlk defa 1858 yılında Müller tarafından ortaya atılan bu teoriye göre yüksek GİB skleral duvarda gerilim oluşturur. Lamina kribrozanın her bölgesi bu gerilime eşit direnç göstermez. Lamina kribrozada delikler üst ve alt 4 kutuplarda daha geniştir. Buradan geniş çaplı sinir lifleri geçer. Bu bölgede kollajen doku desteğinin daha az olması lamina kribrozanın distorsiyonuna ve arkaya doğru çukurlaşmasına sebep olur. Bu distorsiyon lateral genikulat nükleusa doğru olan aksoplazmik akımı bozar ve optik atrofiye neden olur (20). İskemik teori: Glokomatöz hasarın her zaman yüksek GİB değerlerinde ortaya çıkmaması ve GİB’nin düşürülmesine rağmen glokomatöz optik nöropatinin devam etmesi GİB dışında bazı diğer faktörlerin de rol oynadığını düşündürmektedir. GİB’ ye bağlı olmayan başlıca faktörler; optik sinir başının perfüzyon bozukluğu, vasküler direnç, sistemik hipotansiyon ve diğer faktörlerdir (3). Oküler kan akımı, perfüzyon basıncı ile doğru, vasküler rezistans ile ters orantılıdır. Retinal dokulardaki kan akımı santral sinir sisteminde olduğu gibi sempatik aktivasyondan bağımsızdır. Bu işlem “otoregülasyon” denilen lokal (nitrik oksit, prostaglandinler, endotelin ve renin-anjiyotensin sistemi) ve metabolik faktörler ile idare edilir. Sağlıklı bir gözde GİB 30-35 mmHg değerlerine kadar otoregülasyon normal bir şekilde sürer. Bu lokal faktörlerin başlıca üretim yeri kapiller endotel hücreleridir. Endotel hücreleri çeşitli trombosit ürünleri, otakoidler ve hormonlar sentezlerler. Bunlar içerisinde endotelin-1, çok kuvvetli bir vazokonstriktör olup fosfolipaz C’yi aktive ederek hücre içi kalsiyumu arttırır. Bu da perisitlerin kontraksiyonuna neden olarak periferik vasküler direnci arttırır (21). Sistemik hipotansiyon oküler kan akımını azaltan önemli bir diğer faktördür. Ortalama arteriyel basıncın çok düşmesi, nokturnal diyastolik kan basıncındaki çok ciddi düşüşler perfüzyon basıncını olumsuz yönde etkileyerek oküler kan akımını bozar ve glokomatöz optik nöropatiye yol açar (22). Diyabet, sistemik hipertansiyon, migren ve soğuk el ve ayaklar gibi vazospastik 5 hastalıkların glokomlu olgularda sık gorulmesi vaskuler hipotezi desteklemektedir (23, 24). Hayreh, optik sinir başının en fazla kısa posterior siliyer arterler tarafından beslendiğinden, bu damarlar arasındaki sulanmayan bölgelere (Watershed zone) dikkat çekmiştir. Bu alanlar, zayıf vasküler yapı nedeniyle perfüzyon basıncındaki azalmalarda iskemiye daha eğilimlidirler. PAAG ve normotansif glokomlu hastalarda "Watershed zone" %60 oranında diskin temporalinden geçmekte olup, %16 disk bu bölgenin tam ortasında, %10 hastada ise diskin nazalinden geçtiği bildirilmiştir. Genellikle “Watershed zone” optik sinir alanında kalan optik sinir başı bölümü iskemiye daha dayanıksız olmaktadır. Bu özellik iskemik hasarın farklılığını açıklayabilmektedir (25). Apoptozis (Programlı hücre ölümü): Hücrenin genetik programlanma sonucu intiharıdır. Hücre içinde oluşan endonükleazların kendi DNA’sını yok etmesi sonucu hücre ölür ve komşu hücreler tarafından fagosite edilir. Embriyonda retina ganglion hücreleri aksonlardan iki kat daha fazladır. Fetusta apoptozis sonucu sayı yarıya iner. Doğumdan sonra sinir büyüme faktöründeki azalma nöronda apoptozisin başlamasına neden olur. Retina ganglion hücrelerinin büyüme faktörü korpus genikülatum lateraleden gelen nörotrofik faktördür. Bu faktörün lamina kribroza düzeyinde bloke olması ve düzeyinin düşük olması apoptozisi başlatır. Apoptozis nekrozdan farklı olarak inflamatuar reaksiyonla beraber olmayan ve genetik olarak programlanmış hücre ölümüdür. Apoptozisin oluşumunu sağlayan nörotoksik ekzotoksinlerden biri olan glutamat, glokomlu olguların vitreusunda yüksek düzeyde saptanmıştır (26, 27). Glutamat aktivasyonu sonucu N-Metil-D-Aspartat (NMDA) salınımı artar. NMDA reseptörlerinin glutamat tarafından aktive edilmesi, hücreler için enerji kaynagı olan mitokondrilerde nitrik oksit (NO) artışına ve mitokondride serbest radikal 6 süperoksit anyonu ve peroksinitrit oluşumuna yol açar. Bu aktivasyon apoptozis olarak isimlendirilen inflamasyonsuz hücre ölümünün başlangıcıdır. Apoptozis normal ortamda planlanmış hücre ölümü iken glokomda erken aktive edilmiş olur. NMDA reseptörlerinin uyarılması kalsiyum yükselmesine ve kalsiyuma bağımlı hücre içi enzim sisteminin çalısmasına neden olur. Hücre içi Ca , NO ve serbest radikallerin düzeyi artarak apoptotik hücre ölümü başlar. Yine yapılan çalışmalarda glokomlu olguların ganglion hücre düzeyinde immünglobulin birikimlerine rastlanılması apoptotik retinal hücre ölümünü desteklemektedir (28,29). PAAG’li gözlerden alınan trabekülektomi örneklerinin elektron mikroskop ile incelenmesi, jukstakanaliküler dokunun hücre tabakaları arasında homojen bir maddenin biriktiğini göstermiştir. İlerlemiş safhalarda bütün bölge bu homojen madde ile dolar. PAAG‘de GİB artışının, trabeküler Schlemm kanalına komşu kanalcıklardaki dejeneratif değişimlerden ileri geldiği bugün için kesindir. Bu değişimler, trabeküler ağın veya Schlemm kanalının iç ve dış duvarlarının kollapsından ileri gelebilir. Trabekülektomi biyopsilerinden ve glokomlu enüklee gözlerden sağlanan histopatolojik bulgular, Schlemm kanalının daraldığını veya tıkandığını göstermektedir (30,31). Tonografik çalışmalar, normotansif glokomda, normal popülasyona göre aköz dinamiğinin biraz daha düşük seyrettiğini göstermiştir. Ön segment yapılarında minimal değişimler olduğu ve trabeküler pigmentasyon miktarının az olduğu saptanmıştır (32,33). 7 Glokom Sınıflaması Glokomlar genellikle göz içi basıncının yükselmesine neden olabilecek başka faktörlerin varlığına göre primer ya da sekonder, ÖKA durumuna göre açık açılı ya da kapalı açılı, glokomun başlangıç yaşına göre konjenital/çocukluk çağı ya da erişkin glokomu veya GİB’ nin yüksekliğine göre yüksek basınçlı ya da normal basınçlı olarak sınıflandırılabilir (2-4,34). Avrupa Glokom Cemiyeti’ nin 2008 yılında yayınladığı rehberde glokom sınıflaması şu şekilde yapılmıştır (35). A. PRİMER KONJENİTAL GLOKOMLAR 1. Primer Konjenital Glokom/ Çocukluk Çağı Glokomu 2. Konjenital Anomalilerle ile İlişkili Glokom a. Gonyodisgenezi (a.1-Axenfeld-Rieger sendromu, a.2- Peter’s anomalisi) b. Sturge-Weber sendromu c. Aniridi d. Nörofibromatozis e. Marfan sendromu f. Pierre Robin sendromu g. Homosistinüri h. Lowe Sendromu i. Mikrosferofaki j. Mikrokornea k. Rubella l. Kromozomal Anomaliler m. Geniş Başparmak Sendromu n. Persistan Hiperplastik Primer Vitreus Tablo 1: Primer konjenital glokomlar 8 B. PRİMER AÇIK AÇILI GLOKOMLAR 1. Primer Jüvenil Glokom 2. Primer Açık Açılı Glokom/Yüksek Basınçlı Glokom 3. Primer Açık Açılı Glokom/Normal Basınçlı Glokom 4. Primer Açık Açılı Glokom üphesi 5. Oküler Hipertansiyon C. SEKONDER AÇIK AÇILI GLOKOMLAR 1. Oftalmolojik Sebeplere Bağlı olan Sekonder Açık Açılı Glokomlar a. Eksfolyasyon glokomu b. Pigmenter glokom c. Lense baglı sekonder açık açılı glokom -i. Fakolitik glokom -ii. Lens partiküllerine baglı glokom -iii. Fakoanaflaktik glokom d. Göz içi kanama ile ilişkili glokom e. Üveitik glokom f. Göz içi tümörlere bağlı glokom g. Retina dekolmanı ile ilişkili glokom h. Oküler travmadan kaynaklanan açık açılı glokom 2. İatrojenik Sekonder Açık Açılı Glokomlar a. Kortikosteroid kullanımına bağlı glokom b. Oküler cerrahi ve laserden kaynaklanan glokom 3. Göz Dışı Sebeplerin Neden Olduğu Sekonder Açık Açılı Glokomlar a. Artmış episkleral venöz basınca bağlı glokom Tablo 2: Açık açılı glokomlar 9 D. PRİMER AÇI KAPANMASI 1. Primer Açı Kapanması a. Akut açı kapanması b. İntermittan açı kapanması glokomu c. Kronik açı kapanması glokomu d. Akut açı kapanması atağından sonraki dönem 2. Kapanabilir Açı E. SEKONDER AÇI KAPANMASI (SAK) 1. Pupil Bloğu ile Birlikte SAK 2. Pupil Bloğu Olmaksızın Öne “Çekme” Mekanizması ile Oluşan SAK a. Neovasküler glokom b. İridokorneal endotelyal sendrom 3. Pupil Bloğu Olmaksızın Arkadan “İtme” Mekanizması ile Oluşan SAK a. Aköz yanlıs yönlenme (Silyer blok glokomu, malign glokom) b. İris ve silyer cisim kistleri, göz içi tümörleri c. Vitre boşluğuna silikon yağı veya gaz verilmesi d. Üveal effüzyon e. Prematüre Retinopatisi (Evre V) f. Sekonder glokom ile ilişkili konjenital anomaliler Tablo 3: Kapalı açılı glokomlar Genel olarak PAAG’ler en yaygın görülen tür olup olguların %55’ni oluşturur. Bunu sekonder glokomlar, primer açı kapanması glokomları ve konjenital glokomlar izler (2, 3, 4). Ülkemizde yapılan çalışmalara göre glokom tiplerinin dağılımı ise şu şekildedir; PAAG % 46,61, psödoeksfolyasyon glokomu % 15,6, normal basınçlı glokom % 10,14, oküler hipertansiyon %6,29, primer açı kapanması glokomu % 6,06, afakik ve psödofakik glokom % 3,61, neovasküler glokom % 2,83, oküler 10 inflamasyona eşlik eden glokom % 2,47 ve diğer glokomlar (lense baglı, travmatik, primer konjenital, pigmenter, vs.) %6,39 (36) . PRİMER AÇIK AÇILI GLOKOM Genel Özellikleri Edinsel bir hastalık olan PAAG genellikle bilateraldir ve normal gonyoskopik görünüm ve ön kamara açısının açıklığı ile karakterizedir. ABD’de PAAG prevalansının %1,55 olduğu bildirilmiştir (10). Geniş epidemiyolojik çalışmalarda beyaz yetişkinlerde PAAG prevalansı %1-2, siyahlarda ise %4,28,8 dir (12). Tüm çalışmalardaki ortak nokta ise PAAG prevalansının yaşla birlikte arttığıdır. Son zamanlara kadar glokom tanısı yüksek GİB, optik sinir başı çukurlaşması ve görme alanı defektleri varlığı kriterlerine göre konmakta idi. Bununla birlikte glokom olgularının yaklaşık %15’ inde GİB’ nın 21mmHg ve daha düşük oldugu savunulmuştur (37, 38). Ayrıca GİB’nın 21mm Hg’ nın üzerinde olan olguların büyük bir kısmında da glokom yoktur (37, 38). GİB, PAAG’da optik sinir hasarının tek nedeni değil ama en önemli tedavi edilebilen tek risk faktörüdür. Baltimore göz çalışma grubunda çeşitli GİB değerlerinin glokom ile ilişkisi incelendiğinde 22 mmHg üstündeki GİB değerlerinde glokom oluşma riskinin 8,5 kat arttığı saptanmıştır (39). Bir diğer risk faktörü ise aile hikayesidir. Birinci derece akrabalarında PAAG olan bireylerin olmayanlara göre 9,2 kat daha fazla risk altında olduğu ve PAAG olgularının %13’ ünde ailede glokom hikayesi olduğu bilinmektedir (40). PAAG görülme sıklığının cinsiyet ile bir ilişkisi gösterilememiştir (18). PAAG diyabetiklerde üç kat daha fazla görülür. 11 Yine sistemik hipertansiyon ve tiroid hastalığı da önemli risk faktörleridir (2). Yüksek miyoplarda geniş optik disk ve fizyolojik çanağın geniş olması yüzünden PAAG tanısı güç olmakla birlikte sıklığı daha fazladır. Retinal ven tıkanması, retina dekolmanı PAAG ile birlikte daha sık görülür. Fuchs’un endotelyal distrofisinde PAAG görülme riski %15, retinitis pigmentosada %3’tur (41). PAAG’da GİB yükselmesinin asıl nedeninin aköz dışa akımındaki azalmaya bağlı olduğu kabul edilmektedir. Bilindiği üzere aköz dışa akımı iki yolla olur. Konvansiyonel yol olan trabeküler ağ-Schlemm kanalı yolu en yüksek oranda dışa akımı sağlarken, uveaskleral yol ise genç yetişkinlerde %36, 60 yaş ve üstünde ise %1-14 oranında dışa akım sağlamaktadır (26). Dışa akıma karşı olan direncin ön kamara ile Schlemm kanalı lümeni arasında bulunduğu ve bu yerin de jukstakanaliküler bölge olduğu düşünülmektedir. Klinik Belirti ve Bulgular Sinsi, kronik seyirli ve yavaş ilerleyen bir hastalık olan PAAG bilateral olup genellikle asimetrik başlangıçlıdır. Çoğu zaman terminal döneme kadar hiçbir belirti vermez, özellikle genç olgularda hafif kornea ödemine bağlı ışıktan rahatsız olma ve ışık etrafında hale görüntüsü gibi şikayetler olabilir. Bazen de olgular görme alanı kaybıyla doktora başvurabilir (42). ÖKA geniş ve açıktır. GİB PAAG’li olgularda 21 mm Hg’nın üzerindedir. Olguların çoğunda sabah saatlerinde GİB yüksek bulunurken bazılarında öğle ve akşam saatlerinde yükselme saptanır. Bu nedenle günlük GİB değişim eğrisi çıkararak inceleme yapmak gerekir (42). 12 Optik disk çukurluğunun vertikal olarak genişlemesi erken glokomatöz hasar için tipiktir. Optik sinir başı muayenesi direkt oftalmoskopla , stereoskopik bir görünüm için binoküler indirekt oftalmoskopla ya da biyomikroskopta 78 ya da 90 D lens ile yapılır. Son yıllarda optik diskin bilgisayarlı analiz yöntemleri de kullanılmaktadır. İki göz arasındaki c/d oranı farkı 0,2’den fazla ise hasta glokomatöz optik disk değişiklikleri yönünden takip edilmelidir. Optik disk çukurluğunun genişlemesi dışında hastalarda nöroretinal rimde incelme, lokalize sinir lifi defektleri, damarlarda nazalizasyon ve atenüasyon, optik sinir başında hemorajiler, peripapiller atrofi görülebilecek diğer bulgulardır. Oküler Koherens Tomografi (OKT) ise retina sinir lifi tabakası kalınlığını ölçerek hasarın derecesi hakkında fikir verir (43). Tedavi Tedavi GİB’yi düşürmeye yöneliktir. Glokomatöz hasarı durduracak basınç düzeyi hedef basınçtır. En sık baslangıç yaklaşımı tıbbi tedavidir. Bu etkisiz kaldıgında lazer trabeküloplasti basıncı düsürmede etkili olabilir (44). Tüm bunlarla istenilen düzeye ulaşılamıyorsa filtran cerrahi uygulanabilir (45). ÖN KAMARA Önde korneanın posterior yüzeyi, arkada lensin pupiller parçası ile irisin anterioru, periferde trabeküler ağ, skleral mahmuz, silyer cisim ve iris kökü arasında kalan alan ön kamarayı oluşturur. Ön kamaranın en büyük çapı 11.3 ile 12.4 mm veya yaklaşık olarak kornea çapı kadardır. Ön kamarada en dar bölge 13 açıdır. Bununla birlikte, irisin siliyer cisme doğru hareketi açıyı biraz genişletebilir. Ön kamara derinliğini etkileyen başlıca faktörler; kırma kusurları, ırk, cinsiyet, yaş ve genetiktir (46). Ön kamara, hipermetroplara göre miyoplarda daha derindir. Genelde hipermetroplarda ön kamara derinliği 3-3.5 mm, emetroplarda 3.1-3.6 mm iken; miyoplarda 3-3.8 mm’dir. Ön kamara derinliği (ÖKD), genellikle lensin kalınlaşmasına bağlı olarak yaşla birlikte azalır (4). 15 yaşından önce derinlik 3.6-3.65 mm, 15-35 yaşları arasında 3-3.7 mm, 35-55 yaşları arasında 2.8-3.3 mm’ dir. Erkeklerde ön kamara daha derindir (46). Maksimum akomodasyonda ön kamara derinliği 0.24 mm kadar azalır (47). ÖN KAMARA AÇISI ÖKA ya da diğer adıyla iridokorneal açı, periferal kornea ve iris kökünün bileşke noktasında oluşur. Hümör aközün ön kamarayı terketmesinde rol oynayan en önemli anatomik yapıdır. Bu yapı içinde önden arkaya doğru sırasıyla Schwalbe hattı, trabeküler ağ, sklera mahmuzu, silyer bant ve iris kökü bulunur (48). Pigmentasyonları farklı olabilen bu yapıları ayırmak için birkaç biyomikroskopik ipucu klinisyene yardımcı olur (ekil1). Schwalbe Hattı: ÖKA’nın en ön kısmındaki yapıdır ve Descemet membranı burada sonlanır. Dairesel kollajen fibrillerinden oluşmuştur. Korneanın periferik sonlanması skleranın anterior kısmı içinde bir olukta sonlanır. Bu anatomik yapı da Schwalbe hattının gonyoskopide belirlenmesine yardımcı olur. Gonyoskopi esnasında ince bir slit alındığında, kornanın iç kısmından ve skleradan yansıyan ışıklar Schwalbe hattında kesişir. Korneadan yansıyan ışığın oluşturduğu görüntüye de kornea kaması (korneal wedge) denir (ekil 2). 14 ekil 1: ÖKA’nın kesitsel ve gonyoskopik görüntüsü, (a) Schwalbe hattı, (b) trabeküler ağ, (c) sklera mahmuzu, (d) silyer band, (*) kornea kaması. ( Gonioscopy.org Website University of Iowa [homepage on the Internet]. E. Lee Allen Artwork [cited 2009 June 14]. Available from: http://gonioscopy.org/leeAllenPaintings.html) Schwalbe hattı normalde pigmentsizdir ama pigment dispersiyon sendromu, pigmenter glokom, ön segment lazeri ya da cerrahi sonrası pigmente görülebilir. Schwalbe hattında veya önünde pigmentasyon olduğunda bu pigmentli hatta Sampolesi hattı denir. Normal insanlarda yer çekimine bağlı alt kadranda doğal olarak görülebilir. Schwalbe hattının her gonyoskopide kornea kamasına bakılarak saptanması; ÖKA’nın pigmentsiz olduğu vakalarda yanlışlıkla açı kapanması teşhisi konulmasını, ÖKA’nın pigmentli olduğu olgularda da Sampolesi hattı üzerine yanlışlıkla argon lazer trabeküloplasti yapılarak periferik anterior sineşi oluşmasına engel olacaktır (48) . 15 ekil 2: Kornea Kaması ekil 3: Trabeküler ağ Trabeküler ağ: Schwalbe hattının arkasında yer alır. Anterior pigmentsiz kısmının aköz dışa akımı üzerinde pek etkisi bulunmaz. Dışa akım asıl posterior pigmentli kısım üzerinden olur. Doğumda pigmentsiz olan trabeküler ağ, yaşla birlikte pigmentli hale döner. Trabekulumun pigmentsiz olduğu özellikle de episkleral basıncın arttığı (gonyolense ya da ipsilateral juguler vene bası yapıldığında) durumlarda Schlemm kanalındaki kan görünür hale gelir. Bu yöntem açıları pigmentsiz olan vakalarda açıyı tanımlamada hekime yardımcı olur (48). Trabeküler ağ anatomik olarak üç kısımdan meydana gelir (ekil 3). a)-Uveal Ağ: İris kökünden Schwalbe hattına dek uzanan en iç kısımdır. Genellikle 2 veya 5 tabaka içeren çoğu radyal ilerleyen şerit ya da kordonlardan oluşan bir ağ şeklindedir. Trabeküller arasında yer alan boşluklar nispeten geniş olup (gözeneklerinin çapı 25-75 µm arasında değişir), aközün geçişine karşı fazla direnç göstermezler (49). 16 b)-Korneoskleral Ağ: Uveal ağın dışında skleral mahmuzdan Schwalbe hattına kadar uzanan daha geniş orta kısımdır ve pek çok sayıda oval açıklıkları bulunan düz bir band şeklindedir (50, 51, 52). Trabeküller arasındaki boşluklar üveal ağa nazaran daha küçüktür. Yaşla birlikte, trabeküler endotel sayısı düşer ve aközün dışa akımı zorlaşır (53). c)-Endotelyal (Jukstakanaliküler, Kribriform) Ağ: Korneoskleral ağı Schlemm kanalının iç duvarında yer alan endotele bağlayan trabekulumun dışarıdaki dar kısmıdır. Jukstakanaliküler doku, Normalde aközün dışa akımına en fazla direnç (direncin %75’inden sorumludur) olan bölümdür (54). Sklera Mahmuzu: Gonyoskopide silyer kas liflerinin posterior kısmına, trabeküler ağın ise anterior kısmına tutunduğu gri beyaz bir çıkıntı olarak izlenir. Açıya oryante olabilmek ve posterior trabekuler ağın kapalı olup olmadığını anlayabilmek için gonyoskopide önemli bir yapıdır. Künt travmaları takiben gelişen açı resesyonunda daha soluk ve daha derin gözlenir (48). Silyer Band: Skleral mahmuzun hemen arkasına yerleşmiştir. Açı resesyonunda genişlemiş olarak izlenir. Diğer göze göre asimetrik anormal koyu silyer bant pigmentasyonu, pigment dispersiyonu yapacak durumları ve özellikle malign melanomu akla getirmelidir. Künt travma veya cerrahiden sonra gelişen hipotonilerde gönyoskopide izlenecek siklodiyaliz yarığı da bu anatomik yapıda görülebilecek patolojik durumlardan birisidir (48). Bu yapıların dışında normal ÖKA’da iris prosesleri de görülebilir. İris prosesleri, açıda pigmente iris flamanları olarak gözükürler ve aköz dışa akımını etkilemezler. Genelde iris üzerinden skleral mahmuz yada trabekuluma kadar uzanırlar. Gonyoskopide iris proseslerinin yaygın olarak görüldüğü açılarda sektörel yoklukları akla künt travmayı getirmelidir (48). 17 GONYOSKOPİ Günümüzde ÖKA’nın değerlendirilmesinde altın standart gonyoskopik muayenedir (55). ÖKA’nın gonyoskopisi ilk kez 1800’lü yıllarda Trantas tarafından gerçekleştirilmiştir (56). Trantas ÖKA yapılarını görmek için direkt oftalmoskop kullanarak skleraya bası uygulamıştır (55). Snell yasası gereği ışık yüksek kırılma indisli bir ortam olan ön kamaradan düşük kırılma indisli bir ortam olan havaya geçerken arayüzeyin normalinden kırılarak geçer ve kritik bir açıdan sonra (Gözyaşı-hava arayüzeyi için bu kritik açı değeri yaklaşık 50°’dir) ı şık tamamen iç yansımaya uğrar yani bu kritik açının üzerinde ÖKA yapılarını değerlendirmek için indentasyon yapmak veya kontakt lensler kullanmak zorunluluğu doğar (ekil 4). ekil 4: Gonyoskopinin optik prensibi. ekillerden a,b ve c kırıcılık indisleri farklı olan (n ve n’) iki ortam arasında ışığın kırılmasını ve yansımasını göstermekte. Kritik açının altında ışık kırılarak ikinci ortama geçer (a). Kritik açıda gelen ışık normalle 90° açı yaparak kırılır (b). Kritik açını üzerinde gelen her ışık ise iç yansımaya uğrayarak ilk ortamı terk edemez (c). Kornea-hava arayüzünün kritik açısı nedeniyle normal şartlarda ÖKA izlenemez (d). ÖKA’yı görebilmek için kontakt lensler kullanılması gerekir (e ve f) (Shields MB. Aqueous humor dynamics II: techniquesfor evaluating. In: Shields MB, Textbook of Glaucoma, 3rd ed. Baltimore, Williams & Wilkins, 1992:39.) 18 Salzmann da bu nedenle ÖKA’nın indirekt izlenmesi için kontakt lensler kullanmıştır. Periferik anterior sineşi ve açı resesyonunun ilk renkli resimleri de onun tarafından çizilmiştir. Yarıklı lamba ile ÖKA’nın kontakt lensle izlenmesi ilk olarak Koeppe tarafından gerçekleştirilmiştir. Otto Barkan da yüksek büyütme ve daha iyi aydınlatma imkanlar ile açı kapanması glokomu ve açık açılı glokomun ayrımlarını ortaya koymuştur (55). Her ne kadar ilk zamanlarda ÖKA’nın değerlendirilmesi direkt gonyoskopi yardımıyla yapılmış olsa da klinik pratikte günümüzde bu yöntemin yerini cerrahi gonyoskopi dışında aynalı lenslerle yapılan indirekt gonyoskopi almıştır. Direkt gonyoskopi yapmak için yarıklı lamba dışında ayrı bir mikroskop kullanılır ve hasta supin pozisyonda yatarken, doktor hastanın başı etrafında bu mikroskopla dönerek her iki gözün ÖKA’larını tarar (Resim 1). Bu işlem için de ayrı bir mikroskop dışında doğal olarak daha geniş bir odaya ihtiyaç duyulur. Mikroskop bağlantısı portatif ya da tavan aparatlı olabilir. Bu handikaplarının dışında aynı zamanda ayrı bir ışık kaynağına da ihtiyaç duyulur. İşlem esnasında kullanılan lensler astigmatik etki yaratırlar ve iri bir burun nedeniyle de üst temporal kadran iyi görüntülenemeyebilir (55). Resim 1: Direkt gonyoskopi Resim 2: İndirekt gonyoskopi İndirekt gonyoskopi ise direkt gonyoskopiden pek çok noktada daha üstündür. Hasta klinisyenin günlük pratiğinde en çok aşina olduğu araç olan 19 biyomikroskopla muayene edilir, böylece daha az ekipman ve muayene alanına ihtiyaç duyulur (Resim 2). Arzu edilen büyütme oranında stereoskopik görüntüler elde edilir. Işık indirekt gonyoskopi lensinin aynalarından lens yüzeyine dik olarak çıktığından astigmatik etki de görülmez (ekil 4-f). İndirekt gonyoskopi lokal anestezik damlatıldıktan sonra gözün üzerine yerlestirilen kontakt lens içindeki ayna sistemi yardımıyla yapılır. Klinikte gonyoskopi amaçlı kullanılan kontakt lensleri birbirinden ayıran en önemli özellik lenslerin birbirinden farklı taban kurvatürleri ve genişlikleridir. Korneanın merkezine oturan küçük çaplı lensler, korneayı merkezden bastırarak açı elemanlarını dinamik görüntülenmesine imkan verirler. Tabanları skleraya kadar uzanan lensler ise istemeden açı değerlendirirken yanlış gözlemlere neden olurlar. Geniş tabanlı lensler (Goldmann benzeri) kullanılarak açı daha geniş ya da dar izlenebilir (55). Hasta karşıya bakarken loş ışıkta yapılan gonyoskopide eğer iridotrabeküler temas var ise apozisyonel açı kapanması ile sineşiyel açı kapanmasını ayırmak için indentasyon yapılır. İndentasyon gonyoskopisinde kullanılan en ünlü lens şu an üretimden kalkmış olan Zeiss’ın 4 aynalı lensidir. Her ne kadar üretimden kaldırılmış olsa da bu lensin bir çok varyasyonu piyasada bulunmaktadır. Bu çesit lenslerin 9 mm çapında kornea temas alanı ve 7,72 mm’lik bir taban eğriliği vardır. Kullanımdaki popülerliklerinin bir nedeni de bu lensler ile herhangi bir visköz ajan kullanımına gerek olmamasıdır. Bu gonyoskopi yapılmasını kolaylaştırmaz ama daha sonra arka kamaranın net olarak izlenmesine izin verir. Bu çeşit lensler ile muayene esnasında istenmeyen indentasyonlar ve ÖKA’nın daha geniş değerlendirilmesi sık yapılan hatalardandır. Bu çeşit lenslerin kullanılması, daha küçük kurvatürlü, geniş tabanlı ve vizköz ajan kullanılan lenslere göre daha çok tecrübe gerektirir (55). Goldmann tipi goniolenslerin ise taban çapları daha geniştir (12 mm taban çapı ve 7,38 mm’lik bir taban eğrilik yarıçapı) ve korneaya indentasyon 20 yapma etkileri daha azdır. Goldmann lensleri ÖKA’dan gelen ışınları kullanıcıya bir ayna yardımıyla yansıtırlar. Allen/O-Brien ve Allen-Thorpe lensleri ise prizma esasına dayanır. Bu tip lenslerde görüntüleme için vizköz bir ajan ( suni gözyaşı, hidroksipropil metilselüloz vb.) kullanılır. Goldmann lensi ile de bir noktaya kadar indentasyon yapmak mümkündür (57,58). Hasta lensin aynasına doğru baktırıldığında ve aynadan tarafa lense bastırıldığında santral korneaya bakılan aynanın altından indentasyon yapılmış olunur. Bu lenslerin en önemli avantajı korneada distorsiyon yapmadan açı elemanlarının net olarak görüntülenmesine izin vermeleridir (55). ÖN KAMARA AÇISI GONYOSKOPİK EVRELEME SİSTEMLERİ Gonyoskopi pek çok nedenden ötürü yapılır. Bunlar glokom mekanizmasını ortaya koymak için ( açık ya da kapalı açılı glokom, pigment dispersiyonu, plato iris vb. ), açı kapanması riskini belirlemek için veya klinik ya da araştırma amaçlı ÖKA değişimlerinin takibi için olabilir. Bütün bu amaçlara ulaşabilmek için en gerekli şart ise ÖKA’yı değerlendirirken tekrarlanabilmesi mümkün, pratik ve tanımlayıcı bir evreleme sistemi kullanmaktır. Pek çok yazar tarafından çeşitli gonyoskopik evreleme sistemleri önerilmiş olup, bugün klinik olarak en çok geçerli olanlar Schei , Shaffer ve Spaeth’tir. Orjinal yayınlarda bu evreleme sistemleri kullanılırken dikkate alınacak iki önemli husus belirtilmemiştir. Bunlardan ilki gonyoskopinin hasta primer pozisyonda bakarken mi yoksa ÖKA’nın en geniş izlenebildiği pozisyonda bakarken mi yapılacağıdır. Çünkü primer pozisyonda kapalı olan pek çok ÖKA, 21 hasta lensin aynasına doğru baktığında ya da lens tilte edildiğinde açık bulunur. Diğer bir nokta da gonyoskopi yaparken kullanılacak aydınlatmadır. Aydınlatma koşularının iris ve pupilla üzerindeki etkileri nedeniyle ÖKA’yı değiştirdiği görülmüştür (59, 60). ÖKA’nın görünümü göze giren ışığa bağlı olarak dramatik olarak değişebilir. Işıkla birlikte iris sfinkterleri kasılır ve periferik iris açıdan merkeze doğru hareket eder. Bir çok olguda sonuç olarak daha fazla açık açı saptanır (55). Uluslararası Glokom Cemiyeti gonyoskopi yapılırken ÖKA’nın karanlık bir odada, hasta tam karşıya bakarken açı elemanlarını görecek parlaklıkta 1 mm’lik bir yarık ışıkla muayene edilmesini önermektedir (61). Böylelikle kornea kaması rahatlıkla seçilebilir, ışığın miyozisle ÖKA’yı genişletme etkisi en aza indirilir ve lens manipülasyonlarıyla ÖKA’nın istenmeden daha geniş değerlendirilmesi önlenmiş olur. Schei Evrelemesi 1957 yılında tanımlanmış bir evreleme sistemidir. Bu sistem ÖKA’yı görülebilen en posteriördeki açı elemanına göre sınıflar. Schei evre 0 silyer bantın görülebildiği en geniş açı olup, evre 4 hiçbir açı elemanının görülemediği ÖKA’dır (Tablo 4). Schei Evrelemesi Schei Evre 0: Silyer banda kadar tüm açı elemanları gözükmekte Schei Evre 1: İris katlantısı tüm silyer bandın izlenmesine mani olmakta Schei Evre 2: Trabeküler ağın arkası izlenememekte Schei Evre 3: Trabeküler ağın posterior kısmı izlenememekte Schei Evre 4: Schwalbe hattının arkasında açı elemanı izlenememekte Tablo 4: Schei Evrelemesi 22 Schei aynı zamanda pigmentasyon miktarının da not alınmasını önermiştir. Trabeküler ağı pigmentli ve pigmentsiz olarak ayıran ilk kişi de Schei’dir. Bu evreleme sistemine göre aynı uygulayıcı ya da farklı uygulayıcıların tekrarlanabilir ölçümlerini karşılaştıran herhangi bir yayın bulunmamaktadır (55). Shaffer Evrelemesi Shaffer sisteminde ön kamara açısı, iris ön yüzeyi ile trabekülumun iç yüzeyinden geçen iki hayali çizginin açıklığında görülen yapılara göre değerlendirilir (62). Shaffer evrelemesi Schei evrelemesinin tam tersi olup, evreleme kapalı açı’dan (Evre 0) tam açık açıya (Evre 4) kadar uzanır (Tablo 5) (63). Daha sonraları ÖKA’ya karar verilirken Spaeth teğetin iris kökünden değil de periferik irisin 1/3’ünden geçmesi gerektiğini ortaya koymuştur (64). Bu evreleme sistemi klinik olarak çok kullanılıyor olsa da bu yöntemin de uygulayıcılar arasında tekrarlanılabilirliğini gösteren bir çalışma bulunmamaktadır. Fakat yöntemin subjektif kriterleri göz önüne alındığında uygulayıcılar arasında çok farklı yorumlara neden olacağı öngörülebilir (55). Shaffer Evrelemesi Shaffer Evre 0: Kapalı açı Shaffer Evre 1: 0°-10 o Shaffer Evre 2: 10o-20o Shaffer Evre 3: 20o-35o Shaffer Evre 4: 35o-45o Tablo 5: Shaffer Evrelemesi 23 Spaeth Evrelemesi Spaeth sistemi ÖKA’nın daha ayrıntılı ve tanımlayıcı değerlendirilmesi için geliştirilmiştir. Spaeth evrelemesi Shaffer ve Schei evreleme sistemlerini içerip açının daha iyi tanımlanmasını sağlar. Spaeth evrelesi ÖKA’nın dört özelliğine (Tablo 6) göre yapılır (64). Spaeth Evrelemesi İris İnsersiyonu İnsersiyon Açısı İris Konfigürasyonu ÖKA Pigmentasyonu A: Schwalbe hattının önünde f: düz (flat) 0: pigmentasyon yok B: Trabekulumda b: bombe (bowed anteriorly) +1: minimal p: plato iris +2: hafif C:Sklera mahmuzunda 0°-50° D:Silyer bant görülüyor E: Silyer bant derin +3: orta c: konkav (concave) +4: yoğun görülüyor Tablo 6: Spaeth Evrelemesi Bütün bunların yanında Spaeth sisteminde indentasyonla görülen iris insersiyonu da kaydedilir. Pigmentasyon, ÖKA’nın alt yarısı her zaman daha pigmente saptanabileceğinden üst kadran ( saat 12 hizası) pigmentasyonuna göre evrelenir. ÖN KAMARA AÇISI DEĞERLENDİRME CİHAZLARI Ön segment muayenesi için klinik uygulamalarda geleneksel olarak yarıklı lamba biyomikroskopisi kullanılır. Bu metodla ön segment yapılarının 24 objektif ve kantitatif bir şekilde değerlendirilmesi sınırlıdır. Bu yöntemle ön kamara açısının direkt olarak değerlendirilmesi için tanısal kontakt lenslerin kullanılması gerekmektedir. Yeni ön segment görüntüleme sistemleri bu sınırlamanın üstesinden gelmektedir. Scheimpflug görüntüleme: Pentacam İlk kez 1904’te Yüzbaşı Theodore Scheimpflug tarafından askeri amaçlı kullanım için geliştirilmiş fotoğrafik bir tekniktir. 1970’lerde Hockwin ve ark. tarafından katarakt yoğunluğunu değerlendirebilmek amacıyla Scheimpflug kamera olarak göz muayenesinde kullanılmaya başlanmıştır (65). Pentacam cihazı (Resim 3) ön segmenti görüntülemek için Scheimpflug prensibini kullanır. Scheimpflug prensibi, kameranın filmine paralel olmayan nesnelerin fotoğraflarının optik özelliklerini tarifler. Slit halindeki ışını içeren plan ile görüntü planının tek noktada karşılaşması ve karşılaşan açıların eşit olması gerekmektedir (ekil 5). Pentacam hızlı ve nonkontakt bir yöntemdir. Hasta başı ve çenesi sabit olup, her iki gözü açık olarak oturur. Hastanın ölçüm yapılacak gözü hedefe fikse olmalıdır. Bu sırada çekimi yapan kişi çekim ile eş zamanlı olarak çekim yapılan gözün görüntüsünü, makinanın işaretledigi pupil kenarını ve kornea apeksini bilgisayar ekranında izler, ekrandaki yönergelerin (horizontal, vertikal ve ön arka eksende) yardımı ile cihazın kumandasını kullanarak görüntüyü santralize eder (Resim 4). Sistem birbiri ile bütünlesmiş 2 kameradan oluşur. Bunlardan birincisi, pupillanın boyutunu, oryantasyonunu saptamak, fiksasyonu kontrol etmek ve uygun düzeltmeleri yapmak amacı ile merkeze yerleştirilmiştir. İkincisi ise ön segment görüntülerini almak için dönen bir mekanizmaya monte 25 edilmiştir. Sistem bu iki kamera dışında gözün optik aksı etrafında dönen monokromatik slit lamba ve 477 nm dalga boyunda mavi ısık kaynagı [mavi LED (lightemitting diode) 477 nm] kullanmaktadır. Scheimpflug görüntü, kornea ön yüzeyi ve lens arka yüzeyi arasındaki alanın komple bir resmidir. Burnun gölgesinden etkilenmemek için slit görüntüler 0 ile 180 derece arasındaki bir açıda fotoğraflanır. Dönen Scheimpflug kamera (ekil 6) iki saniye içinde rotasyonunu tamamlayarak her biri 500 gerçek elevasyon noktası içeren çok sayıda Scheimpflug görüntü elde etmektedir (kullanıcı tercihine bağlı olarak 12, 25 veya 50 slit görüntü). Tarama sonrası tercih edilen slit görüntü sayısına göre elde edilen gerçek elevasyon noktaları (50 slit görüntü için 25.000 gerçek elevasyon noktası) değerlendirilir ve ön segmentinin 3 boyutlu modeli oluşturulur (66). Resim 3: Pentacam kamera ekil 5: Normal bir kamera ve Scheimpflug Görüntü alındıktan sonra cihaz bu görüntüleri ‘akıllı haritalar’ olarak adlandırılan haritalar şeklinde sunar. Bu haritalar açılan birçok menüyü kullanarak görüntülenebilmektedir. Ön ve arka korneal yüzeyin topografisi ve elavasyon haritası, ÖKD ve ön ve arka kornea keratometrik değerlerini bu haritalar kullanarak değerlendirebilmektedir. Eğitim ve bilgi dökümentasyonu açısından önemli diğer bir özellik ise görüntü üzerinde kornea skarı lokalizasyonunun görülebilmesidir. 26 ekil 6: Dönen Scheimpflug kamera Resim 4: Çekim esnasında yönerge ekranı Bu cihaz içinde 5 değerlendirme modülü bulunmaktadır. Bunlar Scheimpflug tomografi, 3 boyutlu ön segment analizi (derinlik, açı, hacim), pakimetri, lens dansitometrisi ve korneal topografidir. Dansitometri sistemi ile lens katarakt yoğunluğunu değerlendirmek yada lensteki bir opasitenin zaman içinde progresyonunu takip etmek mümkündür. Keratokonus yazılımı oldukça sensitiftir ve özellikle tüm korneal yapı değerlendirildiği için geçirilmiş korneal cerrahi hakında bilgi verir. Günümüzde gerçekleştirilen refraktif cerrahi sayısının her geçen gün arttığı ve bu hastaların muayene ve takiplerindeki zorluklar göz önüne alındığında Pentacam’ın ne kadar önemli bilgiler verdiği aşikardır. Yine GİL gücü hesaplanmasında pek çok formül geliştirilmiş ancak hiçbirinin tam doğruluğu ispat edilememiştir. Refraktif cerrahi geçiren hastaların GİL hesaplanmasında en önemli parametre keratometri (K) değeridir. Holladay tarafından geliştirilen formülde ‘denk K’ olarak adlandırılan K değeri, gerçek K değerini vermektedir. Pentacam bu ‘denk K’değerini kornea ön ve arka yüzlerini birlikte değerlendirerek vermektedir. Diğer yandan kornea refraktif güç haritası, ön ve arka korneal topografi, yükselti ve tanjansiyel korneal harita ile cerraha kolaylık sağlamaktadır. Ayrıca geliştirilen yeni modülünde bulunan Pentacam Zernike polinomu kullanılarak, kornea ön ve 27 arka yüzeyinden korneal ‘Wavefront veri’si alınmakta ve korneal sferik aberasyonlar doğru şekilde bilindiği için GİL’ni seçmek mümkün olmaktadır. Sagittal korneal topografi haritası, topografi cihazları ile de elde edilebilen, korneayı ‘V-K normali’ denilen spesifik bir yolla tarayarak elde edilen haritadır. Pentacam’ın diğer cihazlardan bir farkı da bu harita üzerinde yaptığı farklı değerlendirmelerdir. Diğer cihazlarda merkezi 1.5 mm’ lik alan ihmal edilerek bir değerlendirme yapılmaktadır ki bunun tam doğru sonuç vereceği düşünülemez. Pentacam ile merkezi alan ihmal edilmez. Ayrıca bu sagittal harita, tanjansiyel haritaya çevrilerek kornea periferi ile ilgili ayrıntılı bilgi elde etmek mümkündür. Korneanın gerçek şeklini ise elavasyon haritası ile değerlendirmek mümkündür. Hem korneanın ön yüzü hemde arka yüzü hakkında doğru bilgi edinilebilir. Pentacam ile fakik göz içi lens (GİL) yerleştirilmesi öncesi değerlendirme de yapılabilmektedir. Bu cerrahide ÖKD, glokomlu ve diğer ön kamarası sığ olan hastalarda önemli bir parametre olduğundan Pentacam ile elde edilen bilgiler cerraha yol göstermektedir. Pentacam ile ayrıca fakik göz içi lens yazılımı ile GİL’in tahmini yerini göstermek de mümkündür. Pentacam ile elde edilen 3 boyutlu ön segment görüntüleri ve hesaplanan kantitatif değerler glokom hastalığının tanısı ve takibinde çok faydalı olmaktadır. Pentacam ile ÖKA, ÖKD, ön kamara hacmi (ÖKH) ve santral kornea kalınlığı (SKK) değerleri etkili bir biçimde hesaplanmakta, kullanıcıya kolaylıklarsağlayan haritalar ve grafikler oluşturulmaktadır. Cihazda bulunan Ehlers, Shah, Dresden ve Orssengo/Pye formülleri ile Goldman aplanasyon tonometrisi ile ölçülen GİB, SKK ile birlikte değerlendirilir ve düzeltilmiş GİB elde edilebilir. 28 Pentacam-Scheimpflug cihazı görüntü alınmasında minimal tecrübe gerektirmektedir. Hasta korneasında hedef ve fokus sağlandıktan sonra otomatik olarak görüntü alınabilmektedir (5,67,68). Ön Segment Optik Koherens Tomografisi OKT’nin prensibi ultrasona benzer ama burada yayılan ve yansıyan ses değil ışıktır. İlk kez 1995’te kullanıma giren retinal OKT’de bu teknoloji kullanılmıştır. ÖS-OKT,retinal OKT’nin geliştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Retinal OKT’ye (820 nm) göre daha uzun dalga boyu (1310 nm) kullanılır. Bu özellik, sklera ve limbus gibi ışınları yüksek oranda yansıtan dokulara daha fazla penetrasyon sağlayarak iridokorneal açının görüntülenmesine imkan verir. Kornea, iris, açı ve lens yüzeyi gibi ön segment yapılarından görüntüleme sağlanır. İris arkasındaki lens, siliyer cisim ve silyer sulkusun da görüntülenmesini sağlar. 1310 nm dalga boyundaki ışının %90’ı retinaya ulaşmadan absorbe edilir. Bu nedenle ön segment OKT’si retinal OKT’ye göre daha fazla güç kullanır. Bu da görüntünün elde edilmesi ve hareketten dolayı oluşan artefaktların ortadan kaldırılmasını sağlar.(69) Günümüzde kullanılan iki ÖS-OKT cihazı vardır. Bunlar ÖS-OKT ve SLOKT’dir. ÖS-OKT: Pentacam-Scheimpflug cihazına benzer şekilde kontakt olmayan optik bir sistemdir. Saniyede 2048’e kadar A-scan görüntüsü alarak ön segment görüntülemesi yapar. Ayrıca derinlik, genişlik ve açı değerlendirmekte de kullanılır. 18 µm’ye kadar optik aksiyal çözünürlüğe ve 60 µm optik transvers 29 çözünürlüğe sahiptir. Opak bir korneadan da görüntü alabilir ve minimal deneyim gerektirir (70). SL-OKT: Modifiye bir yarıklı lamba biyomikroskop olup klinik uygulamada zaman ve yer açısından kolaylık sağlar. Kurulumu ve kullanımı yarıklı lamba biyomikroskopa benzer olduğundan ayrıca kolaylık sağlar. Bununla beraber ışının manuel olarak rotasyonu gerekmektedir. Optik aksiyel çözünürlüğü 25 µm’den küçüktür ve transvers optik çözünürlüğü 20-100 µm arasındadır. Yazılımı sayesinde SKK, merkezi ÖKD ve ÖKH otomatik olarak hesaplanır. Ayrıca iridokorneal açı parametreleri hakkında da bilgi verir. AS-OKT ile karşılaştırıldığında daha fazla uygulayıcı beceri gerektirmesi yanında ona göre daha otomatize bir yazılıma sahiptir (71). Ultrasonik Biyomikroskopi 2005’te 4. kuşak ultrasonik biyomikroskopi (UBM) olarak kullanıma girmiştir. Oftalmik ultrason görüntüleme, akustik yayılım ve göz dokusundan yansıyan bu akustik yayılım prensibine dayanır. Bu A ve B scan mod yıllardır kullanılan bir prensiptir. 12.5, 20, 35 ve 50 MHz’lik problarıyla kolay kullanımlı bir görüntüleme cihazıdır. P60 UBM kornea, iris ve iridokorneal açının görüntülenmesini sağlar. Ayrıca ön kamara derinliği ve merkezi kornea kalınlığı hakkında da bilgi verir. Arka segmentte sulkus-sulkus mesafesini ölçmek mümkündür. 25 µm aksiyal 50 µm transvers çözünürlüğe sahiptir. Dokulara 5 mm’ye kadar penetre olabilir ve opak korneadan görüntü alabilir. Yapılan çalışmalarda UBM’in histolojik kesitlerle kalitatif ve kantitatif olarak uyumlu olduğu bulunmuştur. Görüntü immersiyon yöntemi ile alındığından gözün anatomik yapısını ve ön kamara açı konfigürasyonunu bozabilir. Ayrıca immersiyon özelliği ve hastanın yatar pozisyonda olması gerektiğinden klinik 30 uygulamada pratik olduğu söylenemez. Görüntünün kalitesi uygulayıcının deneyimine bağlıdır (70). Ön Kamara Derinlik Analizörü Kashiwagi tarafından 2004’te tanımlanan ön kamara derinlik analizörü (ÖKDA), ÖKD’yi 0.66 sn içerisinde optik akstan temporal limbusa kadar tarayarak, görme aksı boyunca 0.4 mm aralıklarla 21 ardışık görüntü alır. Slit lambadan çıkan ışın görünür dalga boyundadır. Temporalden 60 derece açı ile verilen ışınla, ön korneal yüzey ve iris arasından görüntü alınır. ÖKA’yı direkt olarak göstermediğinden anatomi hakkında ayrıntılı bilgi vermez. Merkezi ÖKD görme aksı boyunca ölçülür. Korneal eğrilik yarıçapı, SKK ve gerçek ÖKD (kornea endotelinden lens ön yüzeyine kadar olan mesafe) ölçülebilir (71). 31 GEREÇ VE YÖNTEM S.B. Okmeydanı E.A.H. Göz Kliniği’nin Glokom Polikliniği’nde PAAG tanısı ile takip edilmekte olan 128 hastanın 173 gözü çalışma kapsamına alındı. Çalışmaya dahil edilen hastalara Glokom Polikliniği’nde PAAG tanısı; 21 mm Hg ve üzeri GİB, glokomatöz optik disk hasarı, glokomatöz görme alanı değişikliği ve bazı olgularda da OKT ile glokomatöz retina sinir lifi tabakası değişiklikleri ile farklı doktorlar tarafından konulmuştu. Seçilen hastaların en az 1 yıllık poliklinik takibi olmasına ve son yapılan gonyoskopinin en çok 6 ay önce yapılmış olmasına dikkat edildi. Daha önce geçirilmiş göz içi cerrahisi veya travma öyküsü olan olgular; ön segment lazer tedavisi (Excimer lazer, Nd-YAG iridotomi, argon lazer trabekuloplasti, selektif lazer trabekuloplasti vb.) geçirmiş olgular, kornea patolojisi, belirgin kataraktöz lens değişimi, ön segment anomalisi olan veya üveitli olgular; Pentacam görüntülemesi esnasında fiksasyonunu koruyamayan olgular çalışma kapsamı dışında bırakıldı. Hastalar içinde yumuşak ya da sert kontakt lens kullanıcısı yoktu. Her hastanın medikal ve oftalmolojik hikayesi alındıktan sonra her hastanın aynı gün içinde sırasıyla en iyi düzeltilmiş görme keskinliği, Pentacam ile ön segment değerlendirmesi, biyomikroskopik muayenesi, Goldmann aplanasyon tonometrisi ile göziçi basıncı ölçümü ve indirekt gonyoskopileri yapıldı. Daha sonra hastaların pupillaları dilate edilerek ayrıntılı lens ve fundus muayeneleri yapıldı. Olguların hepsinin en iyi düzeltilmiş görme keskinliği 0,02 log-MAR veya daha iyi idi. Gonyoskopik muayene ve Pentacam ölçümleri iki ayrı doktor tarafından yapıldı. Pentacam ölçümlerinin sonucunu etkileyebilecek klinik gonyoskopik muayene ve aplanasyon tonometrisi gibi kontakt yöntemler ölçüm sonrasına 32 ertelendi. Tüm ölçümler pupilla dilatasyonundan önce yapıldı. Tüm hastaların muayeneleri saat 09:00 ile 11:00 arasında tamamlandı. Hastaların ön segmenti şematik olarak 45°-225° ekseni ile 135°315°ekseninden geçen hayali çizgilerle 4 e şit kadrana ayrıldı; bu kadranlar superior, temporal,nazal ve inferior olarak belirlendi (ekil 7). ekil 7: Sağ göz için kadranlar Resim 5: Pentacam ölçümü Ölçüm için karanlık bir odada Pentacam cihazının “50 picture 3-D scan” modu kullanıldı. Göz kapakları Scheimpflug görüntüleme esnasında üst ve alt 33 kadranların görüntülenmesine engel olabildiğinden, hastaların gözlerine topikal anestetik (Proparakain HCl %0.5) damlatıldı. Hastalardan çenelerini aygıtın çeneliğine koymaları, Pentacam’ın santral fiksasyon ışığına bakmaları ve çekimden önce gözlerini bir kez kırpmaları istendi (Resim 5). Uyum zorluğu yaşayan hastalarda çekim öncesi bir yardımcı globa bası yapmadan nazikçe hastaların alt ve üst göz kapaklarını açtı. Pentacam kornea apeksi ile uygun yerleşimde ve odaklamada olunca çekim otomatik olarak başladı. Çekim sonunda merkezde kesişen ve görüntü birbirinden 3,6° ile ayrılan 50 Schiempflug elde edildi. Bu görüntülerde ÖKA, cihaz tarafından otomatik olarak numerik açı değeri olarak saptandı (Resim 6 ve 7). Resim 6: Pentacam ile bir ön segmentin horizontal kesiti. Sol üst köşede çekim yapılan göz, Scheimpflug görüntü çekilirken kameranın pozisyonu, alınan görüntünün hangi eksende alındığı ve Scheimpflug görüntüdeki işaretleyici beyaz noktanın konumu belirtilmiş. Scheimpflug fotoğrafta nazal ve temporal için otomatik ölçülen ÖKA değerleri verilmiş. 34 Resim 7: Pentacam ile bir ön segmentin kesiti. Süperior ve inferior kadranlar için 120°300°’den geçen eksen kullanılmı ş. Her göz için göz kapağı ile ÖKA’nın kapanmadığı ve Pentacam cihazının kornea ve iristen geçen teğetler ile doğru olarak ölçüm yapabildiği ilgili kadranlardan geçen eksenler aynı eksenlerden gonyoskopi yapılabilmesi için hasta kartına şematik olarak çizildi (Resim 8). Bu çizimde gonyoskopi yapacak doktorun Pentacam ÖKA değerlerini öğrenmemesi için numerik açı değerleri belirtilmedi. Resim 8: Pentacam’da ölçümü alınan eksenlerin hasta kartına işaretlenmesi 35 Kapaklar nedeniyle istenen görüntü alınamadığında Pentacam’ın yazılımı ÖKA değerini farklı düzlemlerden geçen teğetler üzerinden hesaplamaktadır. Bu gibi eksenlerden alınan görüntüler Pentacam ile ÖKA tespitinde kullanılmadı (Resim 9-12). Resim 9 Resim 10 Resim 11 Resim 12 Gonyoskopi tüm hastalarda Pentacam sonuçlarını bilmeyen başka bir doktor tarafından, Pentacam cihazının da bulunduğu aynı karanlık odada gerçekleştirildi (Resim 13). Muayene esnasında 1mm genişliğindeki ışık çok ince bir yarık haline getirildi ve pupilla etkileşimi olmamasına azami özen gösterildi. Gonyoskopi Goldmann 3 aynalı lensi ile x16 büyütmede göz primer pozisyonda 36 iken gerçekleştirildi. Pupillaya ışık gelmemesine ve göze indentasyon yapılmaksızın muayene tamamlanmaya çalışıldı. Bazı açıların iris konveksitesi üzerinden gözlenebilmesi için lens tilte edildi. ÖKA her kadranda seçilen ön kamara açı elemanlarına göre modifiye Shaffer evrelemesi ile değerlendirildi (Tablo 7). Pentacam ile tespit edilen eksenler üzerine gonyoskopik evreleme herbir kadran için kaydedildi (Resim 14). Resim 13: Gonyoskopik muayene Resim 14: Gonyoskopik muayenenin notu Klinik gonyoskopik muayenede açı ölçümleri evre 0, evre 1 ve evre 2 olan olgular dar açı olarak adlandırıldı. Evre 3 ve evre 4 ise geniş açı olarak kabul edildi. Pentacam açı ölçümlerinde 0–10 derece evre 1, 10–20 derece evre 2, 20–30 derece evre 3, 30 derece ve üzeri değerler evre 4 olarak kabul edildi. Klinik gonyoskopi sonuçları, Pentacam açı değerleri ile karşılaştırıldı. 37 Tablo 7: Shaffer ve modifiye Shaffer evrelemelerinin farkları İstatiksel Analiz İstatiksel analizler SPSS 13.0 (Statistical Package for Social Science 13.0) (SPSS Inc. Chicago IL, USA) programı kullanılarak yapıldı. Ölçülebilir değişkenler, ortalama ± standart sapma (SD) olarak verildi. Ölçülebilir değişkenler normal dağılım gösterdiğinden istatiksel analizde Shapiro Wilk testi kullanıldı. Pentacam açı değerleri ile klinik gonyoskopik muayene değerleri arasındaki korelasyon için Pearson korelasyon testi kullanıldı. p< 0,05 istatiksel olarak anlamlı kabul edildi. 38 BULGULAR Çalışmaya 128 PAAG hastasının (56 erkek, 72 kadın), 173 gözü (45 hastanın bilateral, 83 hastanın unilateral gözleri) dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 61,3±8,2 yıl (48-81 yıl) olarak bulundu. 173 gözün toplam 692 kadranının Pentacam ÖKA değerleri ve gonyoskopik açı evreleri karşılaştırıldı. Tablo 8: Kadranlara göre gonyoskopik evreleme, Pentacam ÖKA ve aralarındaki korelasyon (Pearson korelasyon testi) Hastaların kadranlara göre gonyoskopik açı evreleri, Pentacam ÖKA ölçümleri ve bu iki değer arasındaki korelasyon ekil 8’de özetlendi. S, superior kadranın; T, temporal kadranın; I, inferior kadranın; N, nazal kadranın kısaltması 39 olarak kullanıldı. En içteki halkada de değerlendirilen erlendirilen kadran sayısı, ikinci halkada ortalama gonyoskopik evre ve standart sapması, üçüncü halkada Pentacam Pent ÖKA ve standart sapması, en dı dış halkada da gonyoskopik evreleme ve Pentacam ÖKA arasındaki korelasyon tabloda belirtildi. İki ölçümün korele olduğu u kadranlarda veriler ye yeşil, iki ölçümün korele olmadığıı kadranda da veriler kırmızı renkle yazıldı. Hast Hastaların aların superior, nazal ve temporal kadranlarında Pentacam ile ölçülen de değer er ile gonyoskopik evreleme arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p < 0,05). Sadece inferior kadranlardan elde edilen değerler erler arasında iki yöntem arasında anlamlı fark saptandı saptand (p=0,115) ve Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeden daha dar değerlendirildiği de sonucuna varıldı. PAAG hastalarında gonyoskopide kadranlara göre ortalama açı genişliği geni modifiye Shaffer evrelemesine göre inferior (3,5) > temporal (3,2) = nazal (3,2) = superior (3,2) olarak de değerlendirilmiştir. tir. Bu hastaların Scheimpflug görüntülerinden örüntülerinden elde edilen ÖKA’ ÖKA’da ise kadranlara göre ortalama ma ÖKA değerleri temporal (34,2) > nazal (31,8) > inferior (31,1) > superior (28,4) olarak bulunmuştur. 100 96,83 100 93,06 98,26 95,95 75 50 25 0 Toplam Superior Temporal İnferior Nasal Grafik 1:: Pentacam ölçümlerinin kadranlara göre klinik gonyoskopik evreleme ile uyumu 40 ÖKA’yı klinik olarak dar (Modifiye Schaffer evre 0-1-2) ve geniş (Modifiye Schaffer evre 3-4) olarak sınıflandırdığımızda Pentacam değerlendirilen 692 kadranın 670’inde (%96,83) gonyoskopi ile aynı klinik sonucu vermiştir. Superior kadranda bu oran %93,06, temporal kadranda %100, inferior kadranda %95,95, nazal kadranda %98,26’dır (Grafik 1). 6% 16% Uyumlu Sonuç Alınan Kadranlar Dar Ölçülen Kadranlar 78% Geniş Ölçülen Kadranlar Grafik 2: Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre değerlendirmesi Değerlendirmeye alınan 173 gözün toplam 692 kadranında Pentacam ile yapılan ÖKA ölçümlerinde gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı sonuç alınan kadran sayısı 156 (%22,54) olarak bulunmuştur. Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde daha dar ölçtüğü kadran sayısı 112 olup bu değer tüm kadranların %16,18’ini; Pentacam’ın gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı sonuç verdi ği kadranların (156) ise %71,79’unu ifade etmektedir. Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde daha geni ş ölçtüğü kadran sayısı ise 44’tür. Bu değer tüm kadranların %6,36’sını; Pentacam’ın gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı sonuç verdiği kadranların ise %28,21’ini ifade etmektedir (Grafik 2). Pentacam’ın ÖKA’yı klinik olarak gonyoskopiden farklı bulduğu 22 kadran (%3,17) vardır. Pentacam bu 22 kadranın 20’sini (%2,89) gonyoskopik evrelemeye göre daha dar, 2’sini (%0,28) daha geniş olarak ölçmüştür (Grafik 3). 41 Klinik Anlamlı Dar Ölçülen Kadranlar 2,8% Klinik Anlamlı Geniş Ölçülen Kadranlar 0,2% Uyumlu Sonuç Alınan Kadranlar 97% Grafik 3:: Pentacam’ın ÖKA’yı klinik evrelemeye göre değerlendirmesi 18 16 2 6 4 11 19 27 35 3 10 7 Superior İnferior Temporal ↓ ↓↓↓ ↑ Nazal ↑↑↑ Grafik 4: Gonyoskopikk muayene ve Pentacam ölçümleri arasında 10° veya daha fazla fark olan kadranlar Grafik 4’te gonyoskopik evrelemeye göre Pentacam’ın 10° ve üzer inde farklı sonuç verdiği ği kadranlar ve bu kadranlardaki da dağılım şematize edilmiştir. edilmi Mavi tonundaki barlar Pentacam’ın gonyoskopik evrelemeye göre ÖKA’yı 10° 42 veya daha fazla geometrik olarak dar ölçtüğü kadran sayısını ifade etmektedir. Açık mavi barlar Pentacam’ın ÖKA’yı daha dar ölçtüğü ama klinik evrelemede geniş açı tanımının (Evre 3-4) değişmediği kadranları göstermektedir. Koyu mavi barlar Pentacam’ın ÖKA’yı, gonyoskopide geniş açı olarak değerlendirilse de dar açı (Evre 0-1-2) olarak saptadığı kadranları göstermektedir ( Klinik anlamlı daha dar ölçüm). Bu tabloda sarı ve kırmızı barlar ise Pentacam’ın gonyoskopik evrelemeye göre ÖKA’yı 10° veya daha fazla geometri k olarak geniş ölçtüğü kadran sayısını ifade etmektedir. Sarı barlar Pentacam’ın ÖKA’yı daha geniş ölçtüğü ama klinik evrelemede tanımlanan açının (dar veya geniş) değişmediği kadranları ifade etmektedir. Kırmızı barlar Pentacam’ın ÖKA’yı, gonyoskopide dar açı olarak değerlendirilse de geniş açı olarak saptadığı kadranları göstermektedir (Klinik anlamlı daha geniş ölçüm). Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı ölçüp, bu ölçümün klinik değerlendirmeyi etkileyebileceği toplamda 22 kadran bulunmuştur. 22 kadran ölçülen tüm kadranların (692) %3,17’sini, Pentacam’ın gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı sonuç verdiği kadranların (158) ise %13,92’sini ifade etmektedir. 22 kadrandan 20’si (%90,9) Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre klinik anlamlı dar ölçtüğü kadranlardır. Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde daha dar ölçtüğü kadranların (112) %17,85’ini oluşturur. Superior kadranda klinik anlamlı dar ölçülen 10, inferior kadranda 7, nazal kadranda 3 ÖKA saptanmıştır. Temporal kadranda saptanmamıştır. 22 Pentacam kadrandan ile 2’si klinik (%10,1) anlamlı ise dar ölçülen Pentacam’ın ÖKA ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre geniş ölçtüğü kadranlardır. Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde daha ge niş ölçtüğü kadranların (46) %4,34’ünü oluşturur. Sadece superior kadranda Pentacam ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre klinik anlamlı geniş ölçmüştür. Çalışmaya dahil edilen 173 hastanın gonyoskopik evrelemede sadece 2’sinin superior kadranı 43 dar olarak bulunmuş ve yine bu hastalarda Pentacam bu superior kadranları geniş olarak değerlendirmiştir. Kadranlara göre değerlendirme yapıldığında, değerlendirilen 173 superior kadranda Pentacam 45 (%26,01) ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı ölçmüştür. Superior kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde daha dar ölçülen 37 ÖKA (%21,38), d aha geniş ölçülen 8 ÖKA (%4,63) bulunmuştur. Pentacam superior kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre klinik anlamlı 10 ÖKA’yı (%5,78) daha dar olarak, 2 ÖKA’yı(%1,15) daha geniş olarak değerlendirmiştir. Değerlendirilen 173 temporal kadranda Pentacam 27 (%15,60) ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı ölçmüştür. Temporal kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzer inde daha dar ölçülen 11 ÖKA (%6,35), daha geniş ölçülen 16 ÖKA (%9,25) bulunmuştur. Pentacam temporal kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre klinik anlamlı daha geniş veya daha dar ÖKA değeri vermemiştir. Değerlendirilen 173 inferior kadranda Pentacam 46 (%26,58) gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı ÖKA’yı ölçmüştür. İnferior kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzer inde daha dar ölçülen 42 ÖKA (%24,27), daha geniş ölçülen 4 ÖKA (%2,31) bulunmuştur. Pentacam inferior kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre klinik anlamlı 7 ÖKA’nı (%4,04) daha dar olarak değerlendirmiştir. Pentacam ile inferior kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre klinik anlamlı daha geniş ÖKA değeri vermemiştir. Değerlendirilen 173 nazal kadranda Pentacam 40 (%23,12) gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı ÖKA’yı ölçmüştür. Nazal kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzer inde daha dar ölçülen 22 ÖKA (%12,71), daha geniş ölçülen 18 ÖKA (%10,41) bulunmuştur. Pentacam 44 nazal kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre klinik anlamlı 3 ÖKA’nı (%1,73) daha dar olarak değerlendirmiştir. Pentacam ile nazal kadranlarda gonyoskopik evrelemeye göre klinik anlamlı daha geniş ÖKA değeri vermemiştir. 45 TARTIMA VE SONUÇ PAAG erişkinlerde görülen progresif, kronik bir optik nöropatidir. GiB’nin artması ve şu an net olarak bilinmeyen birçok faktöre bağlı olarak retina ganglion hücreleri ve aksonları hasara uğrar, optik sinir başında zamanla karakteristik optik atrofi gelişir. Gonyoskopik muayenede de ÖKA açık izlenir (72). ABD’de 40 yaş üstü nüfusta PAAG prevalansı %1.86 olarak tahmin edilmektedir (17). Yine ABD’de glokom takibi veya glokom şüphesi nedeniyle hastalara yılda 7 milyondan fazla muayene yapılmaktadır (73,74). Glokom tüm tipleri ile beraber ABD’deki en önemli yasal körlük sebeplerinden biridir (75,76). PAAG için en önemli beş risk faktörü, artmış GİB, ileri yaş, ailede glokom öyküsü, Afrika ya da Latin kökenli olma, ince SKK (43). Diğer risk faktörleri arasında düşük diyastolik perfüzyon basıncı (77,78), diyabet (79-84), miyopi (85) ve sistemik hipertansiyon (86-88) yer almaktadır. Bizim çalışmamızda amaç PAAG risklerini saptamak değildi fakat çalışma grubumuzu oluşturan hastaların yaş ortalaması 61,3±8,2 yıl idi. Rabsilber ve ark. (89) Pentacam ile ön kamara parametrelerini araştırdığı prospektif klinik çalışmada yaş ortalamaları 46,6±16,8 yıl olan 76 gönüllünün ÖKD, ÖKH, ortalama ve minimum ÖKA’ları değerlendirilmiştir. ÖKD ve ÖKH’nin artan yaşla azaldığı saptanmış, en düşük ortalama ve minimum ÖKA değerlerine de 40-59 yaşları arasındaki olgularda rastlanmıştır. Bunun yanında yaşla birlikte ÖKD’nin azaldığını gösteren birçok çalışma literatürde mevcuttur 46 (90,91). Biz PAAG olgularımızda yaş gruplarına göre ÖKA değerlendirmesi yapmadık. PAAG’de hastalık oranı bazı çalışmalarda kadınlarda, bazılarında ise erkeklerde daha yüksek olduğu; bazı çalışmalarda ise her iki cinste eşit olduğu belirtilmektedir (2,3,4). Bizim çalışmamıza dahil ettiğimiz 128 hastanın 56’sı erkek, 72’si kadındı. Glokom hastalarını değerlendirmek için yapılacak muayene, erişkinler için yapılması gereken kapsamlı göz muayenesinin yanında PAAG tanı,takip ve tedavisinde önemli olan basamakları da muhakkak içermelidir . Kapsamlı bir oküler, sistemik ve aile öyküsünün alınmasının ardından; pupilla ve ön segment muayenesi, GİB ölçümü, SKK, gonyoskopi, optik sinir başı ve retina sinir lifi analizi, fundus muayenesi ve görme alanı hastalarda mutlaka değerlendirilmelidir (43). Glokom hastalarının sınıflandırılmasında hiç süphe yok ki en önemli basamaklardan bir tanesi ÖKA’nın değerlendirilmesidir. Gonyoskopi şu anda ÖKA’nın değerlendirilmesi için altın standart olup, kontakt lensler yardımıyla yapılır ve subjektiftir. Klinisyen gonyoskopik değerlendirme yaparken hasta kooperasyonu, aydınlatma, indentasyon ve kullanılan lensler gibi pek çok parametrenin muayenenin sonucunu etkilediğinin farkında olmalıdır (55). Günümüzde glokom, kornea, katarakt ve refraktif cerrahileri için ön segmentin objektif, doğru ve tekrarlanabilir ölçümlerine büyük bir ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç da farklı ön segment görüntüleme cihazlarının geliştirilmesine neden olmuştur. Ön segment görüntüleme cihazları son on yıl içinde büyük gelişmeler kaydetti. Yeni görüntüleme yöntemleri ile şu anda kesin kornea gücü, kornea 47 elevasyonu, ÖKA, ön segment biyometrisi, korneal wavefront ve kornea pakimetrisi yapmak mümkündür (93). Günümüzde en sık kullanılan ön segment görüntüleme cihazları UBM, ÖS-OKT, ÖKDA ve Scheimpflug görüntülemedir (55). Pentacam hasta kameranın önünde otururken ön segmentinin hızlı ve herhangi bir temas olmaksızın muayenesini sağlar. Hasta muayene esnasında rahattır, herhangi bir lokal anestetik damlatılmasına gerek kalmaz ve kornea erozyonları da oluşmaz. Pentacam, korneanın kurvatür, sagittal (aksiyel) ve tanjansiyel haritalarının dahil olduğu ön ve arka yüzey topografisinin tam bir analizini sağlar. Scheimpflug prensibi, başarılı bir placido görüntülemeyi önleyebilecek keratokonus ve ciddi boyutta düzensizliklere sahip hastaların bilgilerini tespit edip ayırır. Yazılımı, görüntüleri hacim verisi olarak elde ettigi için, multiplanar izdüşümler, aksiyel ve tanjansiyel haritaların oluşmasına imkan tanır. Ayrıca bu şekilde, kornea kalınlık bilgileri de tüm korneadan elde edilebilmektedir. Pentacam, limbustan limbusa tüm korneanın pakimetrisini hesaplar ve kornea kalınlığını renkli bir haritada gösterir. Kornea kalınlığından etkilendiği bilinen GİB’nin düzeltilmiş değerlerini de gösterebilir. Cihaz ÖKD’yi santralde, kornea arka yüzeyi ve lens ön yüzeyi arasındaki mesafeyi ölçerek hesaplar. Bu da glokom hastalığının tanısı, takibi ve tedavisinde yararlıdır (93). ÖKH ve ÖKA yine glokom hastalarının takibinde ve katarakt hastalarının preoperatif değerlendirilmesinde kullanılabilen parametrelerdir. Üç boyutlu açı analizi ise fakik lens implantasyonunda cerrahi öncesi ve sonrası degerlendirmede kullanılır. Korneal topografik ölçümler ise keratokonus taranmasında, korneal refraktif cerrahi öncesinde ve sonrasındaki ilerlemenin takibinde, post-LASIK hastalarda GİL numarasının hesaplanmasında kullanılmaktadır (89,93,94). Pentacam ile yapılan çalışmalarda santral ve periferik kornea kalınlıkları (5,95-100), ön kamara değerleri (5,89,101-103) bunun yanında ön ve arka 48 kornea topografileri (5,104) değerlendirilmiştir. Scheimpflug görüntüleme ile alınan kornea kalınlıkları (66,95,96,97,99,105,106) ve ön kamara parametreleri (66,95,102,103,107,108) klinikte kullanılan diğer yöntemlerle karşılaştırılmıştır. Aynı zamanda lens opasitelerinin sınıflanmasında (109), GİL pozisyonu ve tilti (110- 116) ameliyat öncesi keratometri değerleri (117), katarakt operasyonu sonrası GİL değeri hesaplanmasında (118) literatürde çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Pentacam ‘ın kornea topografisinde (119), SKK ölçümünde (95,96,120), ÖKD ölçümünde (101) yüksek tekrarlanılabilirliği bildirilmiştir ve her geçen yıl bu çalışmaların sayısı artmaktadır. Pentacam bundan böyle refraktif cerrahide, ÖKA tayininde, katarakt tanısı konulmasında, keratokonus değerlendirilmesinde, IOL tiltinin saptanmasında önemli bir yardımcı olacaktır (100). Biz çalışmamızda, PAAG olgularında kadranlara göre tespit ettiğimiz gonyoskopik evrelemeyi Pentacam cihazı ile elde ettiğimiz ÖKA değerleri ile karşılaştırdık. Ulaşabildiğimiz literatürde gonyoskopik evreleme ve Scheimpflug görüntüleme ile elde edilen ÖKA’larını kadranlara göre karşılaştırıldığı bir çalışmaya rastlamadık. Küçümen ve ark. (121) çalışmasında katarakt ekstraksiyonu ve GİL implantasyonunu takiben ÖS-OKT ile ÖKD artış, temporal ve nazal ÖKA’da genişleme saptanmıştır. Çalışmaya dahil edilen hastalardan hiçbirisi herhangi bir oküler cerrahi geçirmemişti. Çalışmamızda PAAG hastalarında gonyoskopide kadranlara göre ortalama açı genişliği modifiye Shaffer evrelemesine göre; inferior (3,5) > temporal (3,2) = nazal (3,2) = superior (3,2) olarak değerlendirdik. Bu hastaların Scheimpflug görüntülerinden elde edilen ÖKA’nda ise kadranlara göre ortalma açı genişliği temporal (34,2°) > nazal (31,8°) > inferior (31,1 °) > superior (28,4°) olarak bulduk. 49 Aung ve ark. (122) Güney Çin’de 1330 gözü Spaeth sınıflaması kullanılarak değerlendirmiş, çalışmada en sık üst kadranın (%27) A veya B tipi iris insersiyonuna sahip olduğu görülmüştür. Nazal kadranın iris insersiyonunun ise daha çok C veya üstü (%92) olduğu görülmüştür. Schei (123), ÖKA’nın en sık süperior kadranlarda kapalı olduğunu bildirmiştir. Sakata ve ark. (124) 423 gözde gonyoskopi ve ÖS-OKT’yi hastalarda dar açının saptanması için kullanmıştır ve her iki yöntemle de en çok süperior kadran kapalı olarak saptamıştır. Çin’de He ve ark. (125) tarafından yapılan bir çalışmada en dar ÖKA süperior kadranlarda bulunmuş ve kadranlara göre açı kapanması süperior>nazal=temporal>inferior şeklinde tespit edilmiştir. Kunimatsu ve ark. (126) ÖKA dar olan 80 hastayı USG Biyo ile muayene etmiş ve kapalı açıların oranını superior kadranda %79, inferior kadranda %64, nazal kadranda %33 ve temporal kadranda %26 olarak bildirmiştir. Çalışmamızda hastaların superior, nazal ve temporal kadranlarında Pentacam ile ölçülen değer ile gonyoskopik evreleme arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p < 0,05). Sadece inferior kadranlardan elde edilen değerler arasında anlamlı fark saptandı (p=0,115) ve Pentacam’ın ÖKA’yı gonyoskopik evrelemeden daha dar değerlendirdiği sonucuna varıldı. Çalışmamızda ÖKA’yı klinik olarak dar (Modifiye Schaffer evre 0-1-2) ve geniş (Modifiye Schaffer evre 3-4) olarak sınıflandırdığımızda Pentacam değerlendirilen 692 kadranın 670’inde (%96,83) gonyoskopi ile aynı klinik sonucu vermiştir. Superior kadranda bu oran %93,06, temporal kadranda %100, inferior kadranda %95,95 , nazal kadranda %98,26’dır. Pentacam’ın ÖKA’yı klinik olarak gonyoskopiden farklı bulduğu 22 kadran (%3,17) vardır. Pentacam bu 22 kadranın 20’sini (%2,89) gonyoskopik evrelemeye göre daha dar, 2’sini (%0,28) daha geniş olarak ölçmüştür. 50 Çalışmamızda Pentacam ile yapılan ÖKA ölçümlerinde gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı sonuç alınan kadran sayısı 156 (%22,54) olarak bulunmuştur. Kadranlara göre gonyoskopik evrelemeye göre 10° ve üzerinde farklı ölçüm oranı inferior kadranda %26,58 , süperior kadranda %26,01 , nazal kadranda %23,12 , temporal kadranda %15,60’tır. Baskaran ve ark. (127) yaptığı çalışmada ÖKDA’nın periferik ÖKD evrelemesi modifiye Van Herick sistemi ile korele bulunmuş fakat olgularda gonyoskopi ve Van Herick evrelemesine göre daha fazla dar ÖKA saptamıştır. Birkaç çalışmada ÖKDA bulgularının açı değerleri ile korelasyonu gösterilmiş olsa da bu aygıtın açı kapanmasını taramaya uygun olup olmayacağını gösteren herhangi geniş kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır (128,129). Nolan ve ark. (130) Singapur’da 200 hastanın 304 gözü üzerinde ÖSOKT kullanarak yaptıkları bir çalışmada primer açı kapanması, primer açı kapanması glokomu, PAAG, oküler hipertansiyon veya kataraktlı olan hastalarda gonyoskopi ile 130 açı kapanması saptanmış gözün, %98’ini ÖS-OKT’si ile tespit etmeyi başardılar. Bu çalışmada ÖS-OKT’nin spesifitesi de %55 olarak bulunmuştur yani hastaların ÖKA’sı OKT’de gonyoskopiden daha sık kapalı olarak bulunmuştur. Yazar bunun çeşitli sebeplerini, OKT çekilirken daha az aydınlatma kullanılması, gonyoskopi esnasında istenmeyen indentasyonlar ile açının olduğundan geniş izlenmesi ve iki yöntem arasında açıya kapalı demek için ayrı yapıların dikkate alınması şeklinde açıklamıştır. Çalışmamızın kendi içinde belirli handikapları bulunmaktadır. Çalışmada gonyoskopi Goldmann lensi ile yapılmıştır. Geniş tabanlı lenslerle muayene yapıldığında Schwalbe hattına bası nedeniyle ÖKA olduğundan daha dar izlenebilir (131). Yine bu lensler kornea üzerinde merkezsileştirilmeden bası uygulanırsa ÖKA olduğundan daha geniş izlenir (55). Pentacam ise nonkontakt bir muayene yöntemidir ve indentasyonla açı görünümü değişmez. 51 ÖKA muayenesi esnasında odanın aydınlatması ve pupil sahasına düşen ışık miktarı da değerlendirmeyi etkilemektedir. Her iki muayenede aynı odada ve karanlıkta yapılmıştır. Gonyoskopik muayene esnasında 1mm genişliğimdeki yarıklı lamba ışığı kullanılmış ve pupil alanına ışığın düşmemesine azami özen gösterilmiştir. Pentacam ise çekim esnasında gözün optik aksı etrafında dönen monokromatik bir yarıklı lamba ve 477 nm dalga boyunda mavi ışık kaynağı kullanmaktadır. Aydınlatmanın ÖKA üzerine olan etkisi literatürde birçok yayında tartışılmıştır (60,132-134). İlk defa Pavlin ve ark. (132) UBM ile 8 hastasında karanlık oda provakasyon testini azalan ışıkla birlikte apozisyonel açı kapanmasını göstererek tanımlamıştır. Ishikawa ve ark. (133) dar açılı (Shaffer 1 veya 2) beyaz hastalara karanlık odada UBM yapıp alt kadranlarını incelemiştir. 178 gözün aydınlık ortamda ÖKA açık bulunurken bunların %55,6’sı karanlık odada kapanmıştır. Gazzard (60) ise açının karanlıkta ne kadar hızlı kapanabildiğini ve gonyoskopi bulgularımızın ne kadar değişken olabileceğini bir video ile göstermiştir. Sugimoto ve ark. (134) Japonya’da kızılötesi ışık kullanarak bir grup hastaya gonyoskopi yaptılar ve görüntüleri kaydettiler. Bu yöntemle yazarlar görünür ışıkla yapılan gonyoskopiye göre azımsanmayacak ölçüde daha yüksek oranda açı kapanması saptadılar. Çalışmamızda modifiye Schaffer evrelemesinin karşılığı olan ÖKA geometrik değerleri Pentacam ÖKA değerleri ile karşılaştırıldı. Çalışmada tüm gonyoskopik muayeneler ve Pentacam ölçümleri farklı iki doktor tarafından yapıldı. Her kadranda en iyi görüntülenebilen eksenler üzerinden iki muayene değerlendirilip aralarındaki korelasyon incelendi. Modifiye Schaffer evrelemesi ÖKA’da izlenebilen ÖKA elemanlarına dayanmaktadır ve görülebilen açı elemanları ile geometrik ÖKA arasında farklı iris konfigürasyonları nedeniyle direkt bir bağlantı kurmak hatalı bir yaklaşım olabilir. Aynı zamanda her hastanın gonyoskopisinin aynı kişi tarafından yapılması da çalışmanın zayıf 52 halkalarından biri olarak değerlendirilebilir. Pentacam çalışma prensibi dolayısıyla ÖKA elemanlarını göstermez sadece iridokorneal açının geometrik değerini farklı eksenlerde gösterebilir. Plato iris konfigürasyonunda 45° gözüken bir ÖKA klinik olarak trabekulumun izlenmediği bir kapalı açı olabilir. Biz çalışmamıza son 6 ayda en az bir kez gonyoskopi yapılmış ve açık açılı bulunmuş PAAG olgularını dahil ettiğimizden bu riski en aza indirgediğimizi düşünüyoruz. Sadece iki olguda gonyoskopide superior kadranda ÖKA’yı dar olarak değerlendirdik her iki olguda da trabekulum seçilmekteydi. Önemli bir ön segment parametresi olan ÖKA değerlendirilmesi rutin göz muayenesinde önemli bir yere sahip olsada glokom hastalarında vazgeçilmezdir. Gonyoskopi subjektif ve öğrenmesi zor olan bir yöntemdir. Ayrıca düzgün olarak yapılabilmesi için de önemli bir tecrübe gerekir. Çalışmalarda anlamlı tekrarlanabilirlikler bildirilse de bu çalışmalarda her zaman deneyimli doktorların ismi anılmaktadır (55). UBM sayesinde oftalmolojide silyer cisim ve irisin ön segment anatomisi ve glokomdaki önemi anlaşılmıştır. Uygulaması zor bir yöntem olup, deneyimli bir teknisyen gerektirmektedir, sonuçları kişiye bağlıdır .Bugüne kadar bu yöntemle muayenin tamamen en başından tekrarlanılabilirliğini gösteren bir çalışma yayınlanmamıştır. Bu nedenlerden ötürü de klinik kullanımı çoğu zaman akademik merkezlerle sınırlı kalmıştır (55). ÖS-OKT’nin çalışma prensibi UBM gibidir fakat ışık kullanılır. Silyer cisim bu yöntemle görüntülenemez. Scheimpflug bulgularının ÖKA’yı değerlendirmede klinik olarak değerleri çok defa tartışılmıştır (59,135). Scheimpflug ilgili yapıların görüntülenebilmesi için ışığa ihtiyaç duyar, yani bu yöntemle açının direkt olarak görüntülenmesi mümkün değildir. Silyer cismin veya iris ile silyer cisim arasındaki ilişkinin bu teknikle görüntülenmesi de mümkün değildir. Pentacam ile ÖKA kantitatif olarak değerlendirilebilse de sadece OCT ve UBM açının görüntülenmesini sağlar. Bu 53 sebeplerden ötürü Scheimpflug fotoğrafları bize sadece açıya yaklaşımda yardımcı olabilir. Böker ve ark. (135) bu kısıtlamaları 20 sağlıklı gönüllüden Topcon SL-45 ve UBM görüntülerini kıyaslayarak ortaya koydular. İki yöntem arasında açı genişliği için bulunan korelasyon ortalama bir değer olan 0,64 olarak bulundu. Scheimpflug görüntülerinin çözünürlüğü UBM’den daha düşüktü ve açı genişliğini subjektif olarak tespit etmek için iristen geçen bir teğet çizmek gerekiyordu. Friedman ve ark.’na (59) göre ise Schiempflug görüntüleme ile elde edilen açı değerlerinin pilokarpinle ve aydınlatma altında değişimleri UBM’ye göre daha az sensitif olarak bulunmuştur. Pentacam ve gonyoskopik inceleme ile ön kamara açılarının farklı bulunabilmesinin altında tekniklerin birbirinden farklı olması yatmaktadır. Pentacam cihazı ÖKA’nın değerlendirilmesinde bir tarama yöntemi olarak kullanılabilir. Zira özellikle SKK’nın olmazsa olmaz hale geldigi glokom hastalarının klinik olarak değerlendirilmesinde aynı ölçümde Pentacam cihazı ile ÖKA’ları ek bir işlem yapmaya gerek olmaksızın elde edilebilmektedir. Buradan elde edilen ÖKA değerleri özellikle dar açı değerlerine sahip ise klinik gonyoskopik muayene ile doğrulanmalıdır. Pentacam, oftalmolojinin birçok alanında kullanılan, hızlı, invazif olmayan, lokal anestezi gerektirmeyen, kolay uygulanabilir, hasta konforunun yüksek olduğu birçok ön segment parametresinin çok kısa sürede değerlendirilebildiği kolay öğrenilebilir ve kolay uygulanabilir bir yöntemdir. Ayrıca, ÖKA’nın değerlendirilmesinde göz hekimine önemli ölçüde fikir verebilir. Ancak erken müdahelenin gerekebileceği dar açılı olgular veya kapalı açılı olgular ve sonuçlarından süphe duyulan olgularda Pentacam açı değerleri klinik gonyoskopik muayene ile kontrol edilerek doğrulanmalıdır. ÖKA genişliği ve ÖKD ölçümleri açık açılı olgularda yüksek tekrarlanılabilirliğe sahip olsa da açı 54 varyasyonu olan gruplarda bu tekrarlanılabilirliğin değerlendirilmesi gerekmektedir (55). Bu noktada özellikle Pentacam ve klinik gonyoskopik muayene arasındaki korelasyonun daha net olarak ortaya konulabilmesi için dar açılı ve kapalı açılı olgularda olgu sayısının daha fazla tutulduğu baska çalısmalara ihtiyaç olduğu kanısındayız. 55 KAYNAKLAR 1. Quigley HA. Number of people with glaucoma worldwide. Br J Ophthalmol 1996;80:389-93. 2. Yanoff M, Duker J S. Section 12 Glaucoma, ed: Sherwood M. Ophtalmology (2nd ed) St. Louis, Mosby Comp, 2004:1413-1470 3. Kanski JJ: Glokomlar: Klinik oftalmoloji, Dördüncü baskı. Çeviri Ed: Orağlı K M. Great Britain, Butterwortu- Heinemann Ltd, 1999:183-209. 4. Prof. Dr. Bengisu U. Glokom - 9. Bölüm. Göz Hastalıkları (4. Basım). 1998:139-158. 5. Shankar H, Taranath D, Santhirathelagan CT, Pesudovs K. Anterior segment biometry with the Pentacam: comprehensive assessment of repeatability of automated measurements. J Cataract Refract Surg. 2008;34:103-13. 6. Ho JD, Tsai CY, Tsai RJ, Kuo LL, Tsai IL, Liou SW. Validity of the keratometric index: evaluation by the Pentacam rotating Scheimpflug camera. J Cataract Refract Surg. 2008;34:137-45. 7. William M, Hart Jr. The epidemiology of primary open angle glaucoma and oculer hypertansion in The Glaucomas, ed: Ritch R, Shields MB, Krupin T. St Louis, Mosby Comp, 1989:798-794. 8. Blodi FC. Historical introduction: Development of our concept of glaucoma, Section 10 Glaucoma , Basic and Clinical Science Course, eds: Denny M, Taylor F, San Francisco, American Academy of Ophthalmology, 1999-2000:5-6. 9. Bourne RR, Sukudom P, Foster PJ, et al. Prevalence of glaucoma in Thailand: a population based survey in Rom Klao District, Bangkok. Br J Ophthalmol 2003;87:1069-74. 10. Quigley HA, Vitae S. Models of open-angle glaucoma prevalence and incidence in the United States. Invest Ophthalmol Vis Sci 1997;38:83-91. 11. Yoshida M, Okada E, Mizuki N, et al. Age-specific prevalence of openangle glaucoma and its relationship to refraction among more than 60,000 asymptomatic Japanese subjects. J Clin Epidemiol. 2001;54:1151-8. 56 12. Tielsch JM, Sommer A, Katz, et al. Racial variation in the prevalence of primary open angle glaucoma: the Baltimore Eye Survey. JAMA 1991;266:369-74. 13. Mitchell P, Smith W, Attebo K, Healey PR. Prevalence of open-angle glaucoma in Australia. The Blue Mountains Eye Study. Ophthalmology 1996;103:1661-1669. 14. Quigley HA, Jampel, HD. How Are Glaucoma Patients Identified? J Glaucoma. 2003;12:451-455. 15. Grodum K, Heijl A, Bengtsson B. A comparison of glaucoma patients identified through mass screening and in routine clinical practice. Acta Ophthalmol Scand 2002;80:627-631 16. Shields MB. Textbook of glaucoma (3rd ed). Lippincott Williams and Wilkins, 1992;84-125. 17. Friedman DS, Wolfs RC, O’Colmain BJ, et al. Prevalence of open-angle glaucoma among adults in the United States. Arch Ophthalmol 2004;122:532-8 18. Quigley HA, Broman AT. The number of people with glaucoma worldwide in 2010 and 2020. Br J Ophthalmol 2006;90:262-267. 19. Coleman AL. Glaucoma. Lancet. 1999;354:1803-10. 20. Gittinger JW Jr. Chiasmal disorders. ed: Albert DM, Principles and Practice of Ophthalmology (2nd ed), vol 5. Philadelphia, W. B. Saunders, 2000. 21. Flammer J, Orgol S, Costa VP, Orzaksi N, Krieglstein GK et al. The impact of ocular blood flow in glaucoma. Progress in Retinal and Eye Research, 2002; 21:359-93. 22. Anderson DR. Glaucoma, capilleries and pericytes blood flow regulation. Ophtalmologica 1996;210:257-262. 23. Hayreh SS, Zimmerman MB, Podhajski P, Alward WL. Nocturnal arterial hypotension and its role in optic nerve head and ocular ischemic disorders. Am J Ophthalmol 1994;117:603-624 57 24. Hayreh SS, Podhajsky P, Zimmerman MB. Role of noctumal arterial hypotension in optic nerve head ischemic disorders. Ophthalmologica 1999;213:76-96 25. Hayreh SS. In vitro Choroidal circulation and its "Watershed zone". Eye. 1990;4:273-89 26. Turaçlı E, Önal M, Yalvaç I. Glokom. Ankara, SFN, 2003:69-76. 27. Dreyer EB, Zurakowski D, Schumer RA, Podos SM, Lipton SA. Elevated glutamate levels in the vitreus body of human and monkeys with glaukoma. Arch Ophthalmol 1996;114:299-305. 28. Quigley HA. Ganglion cell death in glacoma: pathology recapitulates oncogeny. Aust NL J Ophthalmol 1995;23:85-91. 29. Garcia E, Shareef S, Walsh J, Sharma SC. Programmed cell death of retinal ganglion cells during experimental glaucoma. Exp. Eye Res 1995;61:33-44 30. Cutijen DE, Shimizy T. Quantitotise analysis of plaque, material in the inner and arter wall of Schlemm's channel in normal glaucomatous eyes. Eye. 1986;42:443-445. 31. Hort JR WM. Adlers Physiology of Eye (9nth ed) St Louis, Mosby Comp, 1992; 228-268. 32. Werner B: Low-tension Glaucoma. In The Glaucomas, ed: Ritch R, Shields MB, Krupin T. St. Louis, Mosby Comp, 1989;797-812 33. Shields MB, Ritch R, Krupin T. Classifications of the glaucomas. eds: Ritch R, Shields MB, Krupin T. In The glaucomas (2nd ed), St Louis, Mosby Comp, 1996 34. Hoskins Jr. HD, Kass M. Introduction and Classification of the Glaucomas, Becker-Shaffers Diagnosis and Therapy of the Glaucomas (6th ed), ed: Klein EA., St. Louis, Mosby Comp, 1989;1-9 35. European Glaucoma Society Terminology and Guidelines for Glaucoma (3rd ed). 2008 36. Turaçlı ME. Açık açılı glokomların epidemiyolojisi ve risk faktörleri. Türkiye Klinikleri Oftalmoloji. 2004;13:1-6 58 37. Harasymowycz P, Kamdeu Fansi A, Papamatheakis D. Screening for primary open-angle glaucoma in the developed world: are we there yet? Can J Ophthalmol. 2005;40:477-86 38. Mills RP, Budenz DL, Lee PP, et al. Categorizing the stage of glaucoma from prediagnosis to end-stage disease. Am J Ophthalmol. 2006;141:2430 39. Sommer A, Tielsch JM, Katz J. Relationship between intraocular pressure and primary open-angle glaucoma among the white and black Americans. The Baltimore Eye Survey. Arch Ophthalmol 1991;109:1090-1095 40. Tielsch JM, Katz J, Sommer A, et al. Family history and risk of primary open angle glaucoma: the Baltimore Eye Survey. Arch Ophthalmol 1994;112:69-73. 41. Fcoph LS. Co-factorial glaucomas and risk factors. Glaucoma. 1990;12:915 42. Hoskins Jr. HD, Kass M. Introduction and Classification of the Glaucomas,Becker-Shaffers Diagnosis and Therapy of the Glaucomas (6th ed), ed: Klein EA., St. Louis, Mosby Comp, 1989;277-301 43. American Academy of Ophthalmology. Primary Open-Angle Glaucoma, Preferred Practice Pattern. San Francisco, AAO, 2005;19-23. 44. The Glaucoma Laser Trial (GLT) and Glaucoma Laser Trial Follow-up Study: 7. Results. Glaucoma Laser Trial Research Group. Am J Ophthalmol 1995;120:718-31. 45. Lichter PR, Musch DC, Gillespie BW, et al. Interim clinical outcomes in the Collaborative Initial Glaucoma Treatment Study comparing initial treatment randomized to medications or surgery. Ophthalmology 2001;108:1943-53. 46. Cosar CB, Sener AB. Orbscan corneal topography system in evaluating the anterior structures of the human eye. Cornea 2003;22:118 47. Garner LF, Yap MK. Changes in ocular dimensions and refraction with a accommodation. Ophthalmic Physiol Opt 1997;17:12 48. Savage JA. American Academy of Ophthalmology, Gonioscopy in the Management of Glaucoma, Focal Points, San Francisco, AAO 2006;1-14 59 49. Apaydın C, Anatomi, Bölüm 1, Temel Göz Hastalıkları (1. Baskı), editörler: Aydın P, Akova YA, Ankara, Güneş Kitabevi, 2001;3-25 50. Ashton N, Brini A, Smith R. Anatomical studies of trabecular meshwork of Normal human eye. Br J Ophthalmol 1956;40:257 51. Flocks M. The anatomy of the trabecular meshwork as seen in tangential section. Arch Ophthalmol 1956;56:708 52. Fine B. Structure of the trabecular meshwork and the canal of Schlemm. Trans Am Acad Ophthalmol Otolaryngol 1966;70:777 53. Gabelt BT, Gottanka J, Lutjen-Drecoll E, Kaufman PL. Aqueous humor dynamics and trabecular meshwork and anterior ciliary muscle morphologic changes with age in rhesus monkeys. Invest Ophthalmol Vis Sci 2003;44:2118 54. Francis BA, Cortes A, Chen J et al. Characteristics of glaucoma drainage implants during dynamic and steady-state flow conditions. Ophthalmology 1998;105:1708-14 55. Friedman DS, He M. Anterior chamber angle assessment techniques. Surv Ophthalmol. 2008;53:250-73 56. Dellaporta A: Historical notes on gonioscopy. Surv Ophthalmol 1975;20:137-49 57. Foster PJ, Baasanhu J, Alsbirk PH, et al. Glaucoma in Mongolia. A population-based survey in Hövsgöl province, northern Mongolia. Arch Ophthalmol 1996;114:1235-41 58. Foster PJ, Devereux JG, Alsbirk PH, et al. Detection of gonioscopically occludable angles and primary angle closure glaucoma by estimation of limbal chamber depth in Asians: modified grading scheme. Br J Ophthalmol 2000;84:186-92 59. Friedman DS, Gazzard G, Foster P, et al. Ultrasonographic biomicroscopy, Scheimpflug photography, and novel provocative tests in contralateral eyes of Chinese patients initially seen with acute angle closure. Arch Ophthalmol 2003;121:633-42 60. Gazzard G, Foster PJ, Friedman DS, Khaw PT, Seah SK. Light to dark physiological variation in irido-trabecular angle width. Br J Ophthalmol Video Supplement, 2004 60 61. Weinreb NR, Friedman DS (eds). Angle Closure and Angle Closure Glaucoma. The Hague, The Netherlands, Kugler Publications, 2006 62. Nishida T. Cornea. Krachmer JH, Mannis MJ, Holland EJ (Eds.). Cornea. (2nd ed.) Volume 1. Philadelphia, Elsevier lnc, 2005;3-22 63. Shaffer RN. Stereoscopic Manual of Gonioscopy. St Louis, Mosby, 1962 64. Spaeth GL. The normal development of the human anterior chamber angle: A new system of descriptive grading. Trans Ophthalmol Soc UK 1971;91:710-39 65. Pascucci SE. Comprehensive analysis, clinical benefits. Surgical screening and planning using the Pentacam. Supll to Cataract Refract Surg 2007;33:1041-4 66. Buehl W, Stojanac D, Sacu S, Drexler W, Findl O. Comparison of three methods of measuring corneal thickness and anterior chamber depth. Am J Ophthalmol 2006;141:7-12. 67. Radhakrishnan S, See J, Smith SD, Nolan WP, Ce Z, Friedman DS, et al. Reproducibility of anterior chamber angle measurements obtained with anterior segment optical coherence tomography. Invest Ophthalmol Vis Sci. 2007;48:3683-8. 68. Dorairaj S, Liebmann JM, Ritch R. Quantitative evaluation of anterior segment parameters in the era of imaging. Trans Am Ophthalmol Soc. 2007;105:99-108 69. Werner L, Lovisolo C, Chew J, Tetz M, Müller M. Meridional differences in internal dimensions of the anterior segment in human eyes evaluated with 2 imaging systems. J Cataract Refract Surg. 2008;34:1125-32 70. Dada T, Sihota R, Gadia R, Aggarwal A, Mandal S, Gupta V. Comparison of anterior segment optical coherence tomography and ultrasound biomicroscopy for assessment of the anterior segment. J Cataract Refract Surg. 2007;33:837-40. 71. Lavanya R, Teo L, Friedman DS, Aung HT, Baskaran M, Gao H, Alfred T, et al. Comparison of anterior chamber depth measurements using the IOLMaster, scanning peripheral anterior chamber depth analyser, and anterior segment optical coherence tomography. Br J Ophthalmol. 2007;91:1023-6 61 72. American Academy of Ophthalmology. Primary Open-Angle Glaucoma, Preferred Practice Pattern. San Francisco, AAO, 2005;3 73. Javitt JC, Chiang YP. Preparing for managed competition. Utilization of ambulatory eye care visits to ophthalmologists. Arch Ophthalmol 1993;111:1034-5 74. Schappert S. Office visits for glaucoma: United States, 1991-92. Advance data from vital and health statistics. Vol. 262. Hyattsville, MD: National Center for Health Statistics, 1995 75. Congdon N, O'Colmain B, Klaver CC, et al. Causes and prevalence of visual impairment among adults in the United States. Arch Ophthalmol 2004;122:477-85 76. Sommer A, Tielsch JM, Katz J, et al. Racial differences in the causespecific prevalence of blindness in east Baltimore. N Engl J Med 1991;325:1412-7 77. Tielsch JM, Katz J, Sommer A, et al. Hypertension, perfusion pressure, and primary open-angle glaucoma. A population-based assessment. Arch Ophthalmol 1995;113:216-21 78. Leske MC, Connell AM, Wu SY, et al. Risk factors for open-angle glaucoma. The Barbados Eye Study. Arch Ophthalmol 1995;113:918-24 79. Mitchell P, Smith W, Chey T, Healey PR. Open-angle glaucoma and diabetes: the Blue Mountains eye study, Australia. Ophthalmology 1997;104:712-8 80. Klein BE, Klein R, Jensen SC. Open-angle glaucoma and older-onset diabetes. The Beaver Dam Eye Study. Ophthalmology 1994;101:1173-7 81. Wu SY, Leske MC. Associations with intraocular pressure in the Barbados Eye Study. Arch Ophthalmol 1997;115:1572-6 82. Tielsch JM, Katz J, Quigley HA, et al. Diabetes, intraocular pressure, and primary open-angle glaucoma in the Baltimore Eye Survey. Ophthalmology 1995;102:48-53 83. Ellis JD, Evans JM, Ruta DA, et al. Glaucoma incidence in an unselected cohort of diabetic patients: is diabetes mellitus a risk factor for glaucoma? DARTS/MEMO collaboration. Diabetes Audit and Research in Tayside Study. Medicines Monitoring Unit. Br J Ophthalmol 2000;84:1218-24 62 84. The Advanced Glaucoma Intervention Study (AGIS): 3. Baseline characteristics of black and white patients. Ophthalmology 1998;105:1137-45 85. Mitchell P, Hourihan F, Sandbach J, Wang JJ. The relationship between glaucoma and myopia: the Blue Mountains Eye Study. Ophthalmology 1999;106:2010-5 86. Mitchell P, Lee AJ, Rochtchina E, Wang JJ. Open-angle glaucoma and systemic hypertension: the Blue Mountains Eye Study. J Glaucoma 2004;13:319-26 87. Leske MC, Wu SY, Nemesure B, Hennis A. Incident open-angle glaucoma and blood pressure. Arch Ophthalmol 2002;120:954-9 88. Bonomi L, Marchini G, Marraffa M, et al. Vascular risk factors for primary open angle glaucoma: the Egna-Neumarkt Study. Ophthalmology 2000;107:1287-93 89. Rabsilber TM, Khoramnia R, Auffarth GU. Anterior chamber measurements using Pentacam rotating Scheimpflug camera. J Cataract Refract Surg. 2006;32:456-9 90. Xu L, Li JJ, Xia CR, Wang YX, Jonas JB. Anterior chamber depth correlated with anthropomorphic measurements: the Beijing Eye Study. Eye. 2009;23:632-4 91. Kashima K, Trus BL, Unser M, Edwards PA, Datiles MB. Aging studies on normal lens using the Scheimpflug slit-lamp camera. Invest Ophthalmol Vis Sci 1993; 34:263-9. 92. Konstantopoulos A, Hossain P, Anderson DF. Recent advances in ophthalmic anterior segment imaging: a new era for ophthalmic diagnosis? Br J Ophthalmol 2007;91:551-557 93. Holladay JT, Belin MW, Maus M, Chayet AS, Vincignerra P. Next generation technology for the cataract & refractive surgeon. Cataract and Refractive Surgery Today. 2005:1-2 94. Olsen T, Corydon L, Gimbel H. Intraocular lens power calculation with an improved anterior chamber depth prediction algorithm. J Cataract Refract Surg 1995;21:313-19 95. Lackner B, Schmidinger G, Pieh S, Funovics MA, Skorpic C. Repeatability and reproducibility of central corneal thickness 63 measurement with Pentacam, Orbscan, and ultrasound. Optom Vis Sci 2005;82:892-9 96. O’Donnell C, Maldona-Codina C. Agreement and repeatability of central thickness measurement in normal corneas using ultrasound pachymetry and the OCULUS Pentacam. Cornea 2005;24:920-924 97. Barkana Y, Gerber Y, Elbaz U, Schwartz S, Ken-Dror G, Avni I, Zadok D. Central corneal thickness measurement with the Pentacam Scheimpflug system, optical low-coherence reflectometry pachymeter, and ultrasound pachymetry. J Cataract Refract Surg 2005;31:1729-35 98. Amano S, Honda N, Amano Y, Yamagami S, Miyai T, Samejima T, et al. Comparison of central corneal thickness measurements by rotating Scheimpflug camera, ultrasonic pachymetry, and scanning-slit corneal topography. Ophthalmology 2006;113:937-41 99. Uçakhan ÖÖ, Özkan M, Kanpolat A. Corneal thickness measurements in normal and keratoconic eyes: Pentacam comprehensive eye scanner versus noncontact specular microscopy and ultrasound pachymetry. J Cataract Refract Surg 2006;32:970-7 100. Khoramnia R, Rabsilber TM, Auffarth GU. Central and peripheral pachymetry measurements according to age using the Pentacam rotating Scheimpflug camera. J Cataract Refract Surg 2007;33:830-6 101. Lackner B, Schmidinger G, Skorpik C. Validity and repeatability of anterior chamber depth measurements with Pentacam and Orbscan. Optom Vis Sci 2005;82:858-86 102. Meinhardt B, Stachs O, Stave J, Beck R, Guthoff R. Evaluation of biometric methods for measuring the anterior chamber depth in the noncontact mode. Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol 2006; 244:559-564 103. Savant V, Chavan R, Pushpoth S, Ilango B. Comparability and intra/interobserver reliability of anterior chamber depth measurements with the Pentacam and IOLMaster. J Refract Surg 2008;24:615-618 104. Chen D, Lam AKC. Intrasession and intersession repeatability of the Pentacam system on posterior corneal assessment in the normal human eye. J Cataract Refract Surg 2007;33:448-454 105. Hashemi H, Mehravaran S. Central corneal thickness measurement with Pentacam, Orbscan II, and ultrasound devices before and after laser refractive surgery for myopia. J Cataract Refract Surg 2007;33:1701-1707 64 106. Ciolino JB, Khachikian SS, Belin MW. Comparison of corneal thickness measurements by ultrasound and scheimpflug photography in eyes that have undergone laser in situ keratomileusis. Am J Ophthalmol. 2008;145:75-80 107. Nemeth G, Vajas A, Kolozsvari B, Berta A, Modis L Jr. Anterior chamber depth measurements in phakic and pseudophakic eyes: Pentacam versus ultrasound device. J Cataract Refract Surg 2006;32:1331-5 108. Elbaz U, Barkana Y, Gerber Y, Avni I, Zadok D. Comparison of different techniques of anterior chamber depth and keratometric measurements. Am J Ophthalmol 2007;143:48-53 109. Grewal DS, Brar GS, Grewal SP. Correlation of Nuclear Cataract Lens Density using Scheimpflug Images with Lens Opacities Classification System III and Visual Function. Ophthalmology. 2009 Jun 3(Basım aşamasında) 110. Gonvers M, Bornet C, Othenin-Girard P. Implantable contact lens for moderate to high myopia. Relationship of vaulting to cataract formation. J Cataract Refract Surg 2003;29:918-924 111. Ferreira de Souza R, Allemann N, Forseto A, et al. Ultrasound biomicroscopy and Scheimpflug photography of anglesupported phakic intraocular lens for high myopia. J Cataract Refract Surg 2003;29:11591166 112. Baumeister M, Bühren J, Kohnen T. Position of angle-supported, irisfixated, and ciliary sulcus-implanted myopic phakic intraocular lenses evaluated by Scheimpflug photography. Am J Ophthalmol. 2004;138:72331 113. Sasaki K, Sakamoto Y, Shibata T, et al. Measurement of postoperative intraocular lens tilting and decentration using Scheimpflug images. J Cataract Refract Surg 1989;15:454-457 114. Hayashi K, Hayashi H, Nakao F, Hayashi F. Intraocular lens tilt and decentration after implantation in eyes with glaucoma. J Cataract Refract Surg 1999;25:1515-1520 115. Baumeister M, Bühren J, Kohnen T. Scheimpflug imaging of modern foldable high-refractive silicone and hydrophobic acrylic intraocular lenses. Dev Ophthalmol 2002;34: 187-194 65 116. Eppig T, Scholz K, Löffler A, Messner A, Langenbucher A. Effect of decentration and tilt on the image quality of aspheric intraocular lens designs in a model eye. J Cataract Refract Surg. 2009;35:1091-100 117. Shammas HJ, Hoffer KJ, Shammas MC. Scheimpflug photography keratometry readings for routine intraocular lens power calculation. J Cataract Refract Surg. 2009;35:330-4 118. Turner SJ, Lee EJ, Hu V, Hollick EJ. Scheimpflug imaging to determine intraocular lens power in vivo. J Cataract Refract Surg. 2007;33:1041-4 119. Kawamorita T, Uozato H, Kamiya K, Bax L, Tsutsui K, Aizawa D, Shimizu K. Repeatability, reproducibility, and agreement characteristics of rotating Scheimpflug photography and scanning-slit corneal topography for corneal power measurement. J Cataract Refract Surg. 2009;35:127-33 120. de Sanctis U, Missolungi A, Mutani B, Richiardi L, Grignolo FM. Reproducibility and repeatability of central corneal thickness measurement in keratoconus using the rotating Scheimpflug camera and ultrasound pachymetry. Am J Ophthalmol. 2007;144:712-718 121. Kucumen RB, Yenerel NM, Gorgun E, Kulacoglu DN, Dinc UA, Alimgil ML. Anterior segment optical coherence tomography measurement of anterior chamber depth and angle changes after phacoemulsification and intraocular lens implantation. J Cataract Refract Surg. 2008;34:1694-8 122. Aung T, Lim MC, Chan YH, et al: Configuration of the drainage angle, intraocular pressure, and optic disc cupping in subjects with chronic angle-closure glaucoma. Ophthalmology 2005;112:28-32 123. Scheie HG. Width and pigmentation of the angle of the anterior chamber. A system of grading by gonioscopy. Arch Ophthalmol 1957;58:510-2 124. Sakata LM, Lavanya R, Friedman DS, Aung HT, Gao H, Kumar RS, et al. Comparison of gonioscopy and anterior segment ocular coherence tomography in detecting angle closure in different quadrants of the anterior chamber angle. Ophthalmology. 2008;115:769-74 125. He M, Foster PJ, Ge J, et al. Gonioscopy in adult Chinese: the Liwan Eye Study. Invest Ophthalmol Vis Sci 2006;47:4772-9 126. Kunimatsu S, Tomidokoro A, Mishima K, et al. Prevalence of appositional angle closure determined by ultrasonic biomicroscopy in eyes with shallow anterior chambers. Ophthalmology 2005;112:407-12 66 127. Baskaran M, Oen FT, Chan YH, Hoh ST, Ho CL, Kashiwagi K, et al. Comparison of the scanning peripheral anterior chamber depth analyzer and the modified van Herick grading system in the assessment of angle closure. Ophthalmology. 2007;114:501-6 128. Kashiwagi K, Shinbayashi E, Tsukahara S. Development of a fully automated peripheral anterior chamber depth analyzer and evaluation of its accuracy. J Glaucoma 2006;15:388-93 129. Kashiwagi K, Tsumura T, Tsukahara S. Comparison between newly developed scanning peripheral anterior chamber depth analyzer and conventional methods of evaluating anterior chamber configuration. J Glaucoma 2006;15:380-7 130. Nolan WP, See JL, Chew PT, et al. Detection of primary angle closure using anterior segment optical coherence tomography in Asian eyes. Ophthalmology 2006;114:33-9 131. Schirmer KE. Gonioscopy and artefacts. Br J Ophthalmol 1967;51:50-3 132. Pavlin CJ, Harasiewicz K, Foster FS. An ultrasound biomicroscopic darkroom provocative test. Ophthalmic Surg 1995;26:253-5 133. Ishikawa H, Esaki K, Liebmann JM, et al. Ultrasound biomicroscopy dark room provocative testing: a quantitative method for estimating anterior chamber angle width. Jpn J Ophthalmol 1999;43:526-34 134. Sugimoto K, Ito K, Matsunaga K, et al. New Gonioscopy system using only infrared light. J Glaucoma 2006;14:264-6 135. Böker T, Sheqem J, Rauwolf M, et al: Anterior chamber angle biometry: a comparison of Scheimpflug photography and ultrasound biomicroscopy. Ophthalmic Res 1995;27:104-9 67 TEEKKÜR Asistanlığımın her aşamasında benim üzerimde emeklerini eksik etmeyen başta klinik şefimiz Prof. Dr. Mustafa Elçioğlu olmak üzere; mesleğe ve hayata bakışımı değiştiren Doç. Dr. Engin Bürümcek ve Doç. Dr. Baki Mudun’a, oküler cerrahideki dehasını ve birikimini muzipliği ile harmanlayan ve elimden tutan Dr. Necdet Cinhüseyinoğlu’na, ilk ameliyatımı yaptıran Dr. Feyza Altın’a, bilgisi ve hoşgörüsüyle Dr. Hatice Karahan’a, hayatımda büyük bir örnek teşkil edecek Dr. İsmail Ayoğlu’na ve yaşam pınarı Dr. Selahattin Özarpacı’ya, ameliyatlarından çok şeyler öğrendiğim Dr. Umur Kayhan’a, Dr. Saadet Onurlu ve Dr. Andaç Ergen’e; geçen beş yılın gecesini ve gündüzünü tüm asistan arkadaşlarımla paylaşan, bize tüm bildiklerini öğretmeye çalışan, bizimle en çok ilgilenen ve bize de en çok katlanan Dr. Muzaffer Öztürk’e sonsuz saygı ve şükranlarımı sunarım. Hayatımda geçirdiğim en güzel beş yıl boyunca aynı kliniği paylaştığım asistan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Kendim arasam, onlardan daha iyilerini bulmam mümkün olmazdı. Geçirdiğim yorucu ama çok keyifli dönemin büyük kısmını onlara borçluyum. Asistanlık sürem boyunca hayatımda yer almış ve bundan sonra da yerini koruyacak başta hemşiremiz Günnur Ergüler olmak üzere tüm hemşire ve personelimize çok teşekkür ederim. Sorumluluklarının da ötesine geçip çok özverili çalıştılar. kurduğumuz Doktor-hemşire, doktor-personel ilişkisinin ötesinde dostluk bağları kliniğin her yerinde çalışma şevkimi arttıran ve bana çalışırken neşe veren bir güç oldu. Beni ben yapan herşeyi borçlu olduğum benim güzel ve geniş aileme; anneme, teyzeme ve en çok da nenem Mualla Dicle’ye sonsuz müteşekkirim. 68 21 yaşımdan sonra beni büyüten, sevdiği kadar da bana tahammül edebilen, bana çok emeği geçmiş ve daha da geçecek olan kız arkadaşım Dr. Eneida Kote’ye hayatımda çok şey borçluyum. En çok teşekkür etmem gereken ama şu an aramızda olmayan; ben değil etrafındaki herkesin hayatına dokunmuş ve etkilemiş; adımı, soyadımı, herşeyimi borçlu olduğum dedeme; M. Emin Dicle’ye her soluk alışımda teşekkür ederim. Asistanlık hayatının zor olduğunu düşünen asistan doktorlar, S.B. Okmeydanı E.A.H. Göz Kliniği’ni asla ziyaret etmemelidir. Bu klinikte severek, uzmanlarıyla abi-abla-kardeş ilişkisi içinde, doktor-hemşire-personel ilişkisinin arkadaşlıkla yumuşadığı bir ortamda çok çalışan asistanları gördüklerinde mutlaka görev yaptıkları klinik onlara tahammülü imkansız gelecektir. Buradaki sıcak ortam ve yarattığı alışkanlık işte tam bu sebeplerden gözümü arkada bırakmaktadır. 69 ÖZGEÇMİ İLETİİM BİLGİLERİ Diclehan Ali Dicle Ortaklar Cad. Sakızağacı Sok. Akınözyuvam Sit. A1 Blk. Kat: 3 D:10 Mecidiyeköy/İSTANBUL Ev:(212) 2171317 Cep:(532)3336364 E-mail: [email protected] KİİSEL BİLGİLER Uyruğu :T.C: Doğum yeri :İstanbul Doğum Tarihi :27/06/1980 Medeni Durumu :Bekar EĞİTİM DURUMU 2004-2009 :S.B. Okmeydanı E.A.H. Göz Kliniği’nde Asistan 1998-2004 :İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi 1986-1998 :Özel Terakki Vakfı işli Terakki İlkokulu/Ortaokulu/Lisesi YABANCI DİL İngilizce :İleri seviyede İLGİ ALANLARI Aikido, fitness, doğa sporları, sinema, belgesel 70
Similar documents
ICO Glokom Tanı ve Tedavi Rehberi
ve ilerleyicidir. Her ne kadar GİB yüksekliği hastalıkla ilişkili olsa da, tanıyı koymakiçin GİB yüksekliği şart değildir. Risk faktörleri içerisinde yüksek göz içi basıncı, ileri yaş, ailede gloko...
More informationKAPAK1:Layout 1 - Horoz Lojistik
ceninödülsahiplerinenaçizanetavsiyemaldıklarıödülüşirketlerindeki bir rafın üzerine koymakla yetinmemeleridir. Yaptığınızherişte‘süpermarka’ statünüzüönplanaçıkartarak tüketicileri...
More information