Viral Hepatit 2010 Dergisi-3 - Viral Hepatitle Savaşım Derneği
Transcription
Viral Hepatit 2010 Dergisi-3 - Viral Hepatitle Savaşım Derneği
10 Cilt: 16 Sayı: 3 Yıl: Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2005-2009 Yılları Arasında Takip Edilen Çocuk Kronik Hepatit B Hastalarının Özelliklerinin İncelenmesi Süda TEKİN KORUK, Fazilet DUYGU, Leman KARAAĞAÇ, İbrahim KORUK, Alpay ÇAKMAK, Fatma SIRMATEL Kronik Viral Hepatit Tedavisinde Kullanılan PegIFN'un Hematolojik Komplikasyonları Şükran KÖSE, Gülsün ÇAVDAR, Ayhan GÖZAYDIN, Sibel YAVAŞ Hemodiyaliz Hastalarında TransfusionTransmitted Virus (TTV) Prevalansı Şükran KÖSE, Melda ULUSOY TÜRKEN, Sezin AŞIK AKMAN, Mehmet KELEŞOĞLU, Süheyla SERİN SENGER Alerji Hastalarında Hepatit B ve Hepatit C Prevalansı Şükran KÖSE, Gülsün ÇAVDAR, Melda TÜRKEN, Sibel YAVAŞ Sivas Yöresindeki HCV Genotip Dağılımlarının Araştırılması Cem ÇELİK, Mustafa Zahir BAKICI, Rakibe KAYGUSUZ, Rahşan ERTÜRK Kırşehir Bölgesindeki Kan Donörlerinin HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve Sifiliz Seroprevalansı Yönünden Değerlendirilmesi Tülin DEMİR Cilt: 16 Sayı: 3 Yıl: 2010 Viral Hepatit Dergisi Viral Hepatitle Savaşım Derneği tarafından yayınlanmakta ve üyelerine ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Bu derginin basımı ve dağıtımındaki katkılarından dolayı ROCHE Müstahzarları A.Ş.'ye teşekkür ederiz. Cilt: 16 Sayı: 3 Yıl: 2010 İÇİNDEKİLER Araştırma Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2005-2009 Yılları Arasında Takip Edilen Çocuk Kronik Hepatit B Hastalarının Özelliklerinin İncelenmesi Süda TEKİN KORUK, Fazilet DUYGU, Leman KARAAĞAÇ, İbrahim KORUK, Alpay ÇAKMAK, Fatma SIRMATEL ............. 87-92 Araştırma Kronik Viral Hepatit Tedavisinde Kullanılan Peg-IFN'un Hematolojik Komplikasyonları Şükran KÖSE, Gülsün ÇAVDAR, Ayhan GÖZAYDIN, Sibel YAVAŞ ............................................................................................ 93-96 Araştırma Hemodiyaliz Hastalarında Transfusion-Transmitted Virus (TTV) Prevalansı Şükran KÖSE1, Melda ULUSOY TÜRKEN1, Sezin AŞIK AKMAN2, Mehmet KELEŞOĞLU3, Süheyla SERİN SENGER1 ............................................................................................................................................................ 97-101 Araştırma Alerji Hastalarında Hepatit B ve Hepatit C Prevalansı Şükran KÖSE, Gülsün ÇAVDAR, Melda TÜRKEN, Sibel YAVAŞ ............................................................................................ 102-105 Araştırma Sivas Yöresindeki HCV Genotip Dağılımlarının Araştırılması Cem ÇELİK, Mustafa Zahir BAKICI, Rakibe KAYGUSUZ, Rahşan ERTÜRK ....................................................................... 106-110 Araştırma Kırşehir Bölgesindeki Kan Donörlerinin HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve Sifiliz Seroprevalansı Yönünden Değerlendirilmesi Tülin DEMİR .............................................................................................................................................................................. 111-116 1. "Viral Hepatit" dergisi, Viral Hepatitle Savaşım Derneği (VHSD)'nin süreli bilimsel yayını olarak dört ayda bir yayınlanmaktadır. Bu derginin amacı, viral hepatitler konusunda yapılan klinik ve deneysel araştırmalar, ilginç olgu bildirimleri, derlemeler türünden yazılar ile okuyucular arasında bilgi alışverişini sağlamak; özellikle VHSD'nin kuruluş amacı olan konularda ülkemizin bilimsel gelişimine katkıda bulunmaktır. Dergide basılan çalışmalarla ilgili görüşler ve bunlara yayın sahibinin verdiği cevaplara "Editöre Mektup" bölümünde yer verilir. 2. Derginin yayın dili Türkçe'dir. Yazıların Türk Dil Kurumu'nun Türkçe sözlüğüne ve yeni yazım kılavuzuna uygun olması gerekir. Ancak deneysel çalışmalar, klinik çalışmalar ve olgu sunumları için İngilizce başlık, İngilizce özet ve İngilizce anahtar kelimelerin bulunması zorunludur. Kısaltmalar uluslararası kabul edilen şekilde olmalı, ilk kullanıldıkları yerde açık olarak yazılmalı, parantez içinde kısaltılmış şekli gösterilmeli ve daha sonra metin içinde kısaltmaları kullanılmalıdır. Kaynak bir dergi ise; Yazar(lar)ın soyadı adının baş harf(ler)i, 6 ve daha az sayıdaki yazarlar için yazarların tamamı, 6'nın üzerinde yazarı bulunan makaleler için ilk 3 yazar belirtilmeli, Türkçe kaynaklar için "ve ark." yabancı kaynaklar için "et al." ibaresi kullanılmalıdır. Makalenin başlığı, derginin Index Medicus'a göre uygun kısaltılmış ismi Yıl; Cilt: ilk ve son sayfa numaraları. Örneğin; Kuo G, Choo QL, After HJ, et al. An assay for circulating antibodies to a major etiologic virus of human non-A, non-B hepatitis. Science 1989; 244: 362-4. Kaynak bir kitap ise; Yazar(lar)ın soyadı ve adının baş harf(ler)i. Kitabın adı. Kaçıncı baskı olduğu. Basımevi, Basım yılı. Örneğin; Sykes G. Disinfection and Application. 2nd ed. London: FN Spon Co, 1967. 3. Gönderilen yazılar önce yayın yürütme kurulu ve editör tarafından değerlendirilir. Yayın yürütme kurulu ve editörden onay alan yazılar, isimleri gizli tutulan konuyla ilgili üç yayın inceleme kurulu üyesi tarafından değerlendirildikten sonra, en az iki olumlu görüş almak kaydı ile yayınlanmaya hak kazanır. Yazılar geliş tarihi göz önüne alınarak yayın kurulunun belirlediği sıraya göre yayınlanır. Yayın kurulu yayın koşullarına uymayan bilimsel yazılan yayınlamamak, gerektiğinde düzeltmek üzere yazarına geri vermek, yazarın iznini alarak kısaltmak yetkisine sahiptir. Kaynak kitaptan bir bölüm ise; Bölüm yazar(lar)ının soyadı adının baş harf(ler)i. Bölüm başlığı, In: Editör(ler)in soyadı adının baş harf(ler)i (ed) veya (eds). Kitabın adı. Kaçıncı baskı olduğu. Basım yeri: Yayınevi, Baskı yılı: Bölümün ilk ve son sayfa numarası. 4. Yazılar elektronik posta ile [email protected] adresine gönderilmelidir. 9. Olgu sunumlarının giriş ve tartışma kısımları kısa ve öz olmalı, kaynak sayısı sınırlı olmalıdır. 5. Antibiyotik ve antivirallerin isimleri dil bütünlüğünü sağlamak açısından okunduğu gibi yazılmalı ve cümle başında değilse ilk harfi küçük harfle yazılmalıdır. Örneğin; ribavirin, interferon-alfa 2b, streptomisin gibi. 10. Editöre mektup bölümü, dergide daha önce yayınlanmış yazılara eleştiri getirmek, katkı sağlamak ya da orijinal bir çalışma olarak hazırlanmamış ve hazırlanamayacak bilgilerin iletilmesi amacıyla oluşturulduğundan kısa-öz olmalı, özet içermemeli, kaynakları sınırlı olmalıdır. 6. Araştırma ve olgu sunumu şeklindeki makaleler mutlaka aşağıda belirtilen düzene uygun olmalıdır; Örneğin; Yenen OŞ. Hepatit C virusu molekül özellikleri ve serolojik tanı. Kılıçturgay K (ed). Viral Hepatit 94. 1. Baskı. İstanbul: Viral Hepatitle Savaşım Derneği, 1994: 133-7. II. Sayfa: Özet (Türkçe), Anahtar Kelimeler, İngilizce Başlık, İngilizce Özet, İngilizceAnahtar Kelimeler, 11. Yazılar, yazının daha önce bir dergide yayınlanmamış veya yayınlanmak üzere gönderilmemiş olduğunu bildiren, makaledeki isim sırasına uygun biçimde yazarlar tarafından imzalanmış Telif Hakkı Formu ile gönderilmelidir. Form http://www.vhsd.org/dergiler_ ic.htm adresinden temin edilebilir. III. ve sonraki sayfalar sırası ile Giriş, Materyal ve Metot, Bulgular, Tartışma ve Kaynaklar bölümleri olacak şekilde yazılmalıdır. 12. Daha önce bildiri olarak sunulmuş yazılar, sunum yer ve tarihi belirtilmek koşulu ile yayınlanabilir. Bu durum makalenin ilk sayfasının altında belirtilmelidir. 7. Derleme türü makalelerde Türkçe ve İngilizce özet şart değildir. Kaynak sayısı mümkünse 40'ın üzerinde olmamalıdır. 13. Yayınlanan yazıların hukuki sorumluluğu yazarlara aittir. Yazarlara telif ücreti ödenmez. I. Sayfa: Başlık (Türkçe), Yazarlar, Kurum, Yazışma Adresi, 8. Kaynak numaraları metinde parantez içinde ve yazar adı geçiyorsa takiben, diğer durumlarda cümle sonunda belirtilmeli, metin sonunda eserin içindeki geçiş sırasına göre numaralandırılmalıdır. Kaynakların yazımı aşağıdaki örneklere uygun olmalıdır. VİRALHEPATİT DERGİSİ Sağlık Mahallesi, Süleyman Sırrı Caddesi, No: 2/15 Sıhhiye-ANKARA Tel: 0312 433 74 26 Faks: 0312 433 06 54 Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2005-2009 Yılları Arasında Takip Edilen Çocuk Kronik Hepatit B Hastalarının Özelliklerinin İncelenmesi Araştırma Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2005-2009 Yılları Arasında Takip Edilen Çocuk Kronik Hepatit B Hastalarının Özelliklerinin İncelenmesi* 1 1 1 2 3 Süda TEKİN KORUK , Fazilet DUYGU , Leman KARAAĞAÇ , İbrahim KORUK , Alpay ÇAKMAK , Fatma SIRMATEL4 1 Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, 3 Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, ŞANLIURFA. 4 Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, BOLU 2 *Bu çalışma, 01-04 Nisan 2010 tarihlerinde Antalya'da düzenlenen X. Ulusal Viral Hepatit Kongresinde poster bildiri olarak sunulmuştur ÖZET Bu çalışmada, kronik hepatit B (KHB) enfeksiyonu nedeniyle Harran Üniversitesi Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği ile Pediatri Kliniğinde takip edilen çocuk hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Ocak 2005-Aralık 2009 tarihleri arasında başvuran KHB enfeksiyonu tanısı almış 266 çocuk hastanın demografik verileri ve laboratuvar bulguları değerlendirildi. Hastaların %68.0'i (n=181) erkek, %32.0'ı (n=85) kız çocuk idi. Tümünün yaş ortalaması 11.0±4.2 (1-17) yıl idi. Hastaların %60.5'i (n=166) 1998 yılından sonra doğmuşlardı. Kırsal alanda %56.4'ü (n=150) yaşamakta iken, %42.5'i (n=113) kent merkezinde yaşıyordu. Yapılan aile taramalarında hastaların %64.2'sinde (n=171) ailede HBV enfeksiyonu öyküsü olduğu saptandı. Olası bulaşma yolları incelendiğinde, aile öyküsü dışında, aile içinde ortak tırnak makası kullanımı %32.7'sinde, alın/kulak kestirme durumu %15.0'nda vardı. Çocukların annelerinin %56.7'sinde (n=151) de HBsAg pozitifliği tespit edildi. Olguların %32.0'ı (n=85) immuntoleran kronik hepatit B, %43.9'u (n=117) kronik aktif hepatit B ve %24.1'i (n=64) inaktif HBV taşıyıcısı idi. Toplam %67.7'sinde (n=180) HBeAg pozitif idi. Dört hastada (%1.5) hepatit D virusu pozitifliği mevcuttu. Sonuç olarak, hekimler mutlaka hem yenidoğanlar hem de riskli gruplar için hepatit B'den korunmada aşılamanın önemini gündemlerine almalıdırlar. Erken çocukluk yaşlarında gelişen HBV enfeksiyonunun takiplerinin yapılarak deneyimlerin paylaşılması gereklidir. Anahtar kelimeler: Çocuk, kronik hepatit B, bulaş, klinik özellikler. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 87-92 87 Koruk S ve ark. SUMMARY The Evaluation of the Characteristics of the Children Followed with the Diagnosis of Chronic Hepatitis B in Harran University Research Hospital between 2005-2009 The study was aimed to evaluate the demographic and clinical characteristics of chronic hepatitis B (CHB) infected children followed-up in Harran University Research Hospital, Infectious Diseases and Clinical Microbiology and Pediatric Departments. Demographic data and laboratory findings of 266 children referred to hospital between January 2005-December 2009 were assessed. Sixty eight percent (n=181) of the children were male and 32.0% (n=85) were female. The mean age of the whole group was 11.0±4.2 (1-17) years. 60.5% of the patients were born after 1998 (n=166). While 56.4% of the patients (n=150) lived in rural areas, 42.5% (n=113) of them lived in urban. It was found that 64.2% of patients (n=171) had a family history of HBV infection. The possible transmission routes other than family history were; using a common nail scissors in 32.7% of the patients and, forehead/ear cuts in 15.0% of the patients. Fifty six point seven percent (n=151) of the children's mothers were HBsAg positive. Of the patients, 32.0% (n=85) of them were immune tolerant chronic hepatitis B, 43.9% (n=117) were chronic active hepatitis B and 24.1% (n=64) were inactive hepatitis B carriers. 67.7% (n = 180) were positive for HBeAg. Four patients (1.5%) were hepatitis D virus positive. In conclusion, physicians should recognize the importance of vaccination in preventing hepatitis B infection in both newborns and risk groups. It is required to follow-up HBV infections in early childhood and share experiences. Keywords: Children, chronic hepatitis B, transmission, clinical characteristics. GİRİŞ Hepatit B virusu (HBV), kan ya da vücut sıvılarıyla parenteral temas, perinatal, horizontal ve cinsel yolla bulaşan, kronikleşerek karaciğer yetmezliği ve siroza neden olabilen enfeksiyon etkenidir (1). HBV enfeksiyonunun yayılmasında ve bulaşmasında en büyük etken HBV taşıyıcılarıdır. Asya ülkelerinde ve ülkemizde HBV ile karşılaşma sıklıkla yenidoğan (vertikal) veya erken çocukluk (horizontal) döneminde olmaktadır (2). Horizontal bulaşın, özellikle aynı evde yaşayanlar arasında kan, tükürük ve seröz sıvıların hasarlı ciltle teması sonucu olduğu kabul edilir (1, 3). Vertikal bulaş ile hepatit B virusu yüzey antijeni (HBsAg) pozitif anneden doğan bebekler enfekte olur (3, 4). Hepatit B enfeksiyonuna bağlı ölümlerin %21 kadarında virusun perinatal dönemde ve %48'inde de beş yaşın altında alındığı belirtilmektedir (5). Hepatit B enfeksiyonu sıklığını belirlemek için farklı araştırmalar yapılmış olmasına rağmen, ülkemizde özellikle çocukluk çağında yapılmış sınırlı sayıda araştırma bulunmaktadır. Çocuklarda HBsAg pozitifliği farklı yayınlarda %2-12.1 arasında bildirilmektedir (6). Ege bölgesinde yapılan bir çalışmada 0-15 yaş arası çocukların %1.2'sinde HBsAg pozitifliği tespit edilmiştir (7). Hepatit B aşı ile önlenebildiği için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 1991 yılında rutin hepatit B aşılama- 88 sını önermiştir. Düzenli aşılama sonucunda birçok ülkede süt çocukları, çocuklar ve adölesanlarda dramatik olarak HBV enfeksiyonu insidansının azaldığı görülmüştür (8). Ülkemizde de hepatit B aşısı 1998 yılından itibaren Genişletilmiş Bağışıklama Programı içerisinde yer almıştır (9). Bu çalışmada, kronik hepatit B (KHB) enfeksiyonu nedeniyle Harran Üniversitesi Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği ile Pediatri Kliniğinde takip edilen çocuk hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlandı. MATERYAL ve METOT Çalışmaya Ocak 2005-Aralık 2009 tarihleri arasında Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği ile Pediatri Kliniğinde takip edilen kronik hepatit B enfeksiyonu tanısı almış 1-18 yaş arasındaki 266 çocuk hasta dahil edildi. Veri toplamada, poliklinik takiplerinde kullanılan bilgi formları kullanıldı. Bilgi formlarından yaş, cinsiyet, daha önceden sarılık geçirme, herhangi bir nedenle hastanede yatma, cerrahi girişim, diş tedavisi olma, erkek çocuklara yönelik toplu sünnet olma, kan transfüzyonu, kulak/alın kestirme, yaşadığı yerleşim yeri ve ailede hepatit B taşıyıcısı olması değişkenleri ile laboratuvar değişkenleri elde edildi. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 87-92 Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2005-2009 Yılları Arasında Takip Edilen Çocuk Kronik Hepatit B Hastalarının Özelliklerinin İncelenmesi Altı aydan uzun süredir HBsAg pozitifliği olan hastalar kronik hepatit B olarak kabul edildi (10). Tüm hastalarda, HBsAg, HBeAg, anti-HBe, anti-HBs, anti-HCV, anti-HDV, anti-HIV, anti-HAV IgG ELİSA (Axsym, Abbott) yöntemiyle ve HBV DNA (RT-PCR yöntemiyle) seviyeleri test edildi. Ayrıca alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST) değerleri ölçüldü. Hastaların ailelerine HBsAg ve anti-HBs testleri yapıldı. Her iki test sonucu negatif olanlar hepatit B aşı programına alındı (0, 1 ve 6. aylarda olmak üzere). Anti-HAV IgG negatif olan hastalara üç doz hepatit A aşısı önerildi. İstatistiksel analizde SPSS 11.5 istatistik programı kullanıldı. İstatistiksel değerlendirmeler tanımlayıcı istatistiklerden ortalama-standart sapma ve yüzde ile yapıldı. BULGULAR Toplam 266 hastanın %68.0'i (n=181) erkek, %32.0'ı (n=85) kız çocuk idi. Tümünün yaş ortalaması 11.0±4.2 (1-17) yıl idi. Hastaların %62.4'ü (n=166) 1998 yılından sonra doğmuşlardı. Hastaların %56.4'ü (n=150) kırsal alanda, %42.5'i (n=113) kent merkezinde, %1.1'i (n=3) ise il dışında yaşamakta idi. HBV için olası bulaşma yolları incelendiğinde, %19.5'inde (n=52) bulaşa dair öykü bulunamadı. Bulaşmaya yönelik risk faktörleri Tablo 1'de verilmiştir. Bunlardan, ailede HBV varlığı öyküsü (%64.2), aile içinde ortak tırnak makası kullanımı (%32.7), alın/kulak kestirme (%15.0) durumu en sık rastlanan bulaşmaya yönelik risk faktörleri idi (Tablo 1). Hastaların %64.2'sinde (n=171) ailede HBV enfeksiyonu öyküsü varken, %35.8'inde (n=95) böyle bir Tablo 1. Hepatit B bulaşmasına yönelik risk faktörleri Risk faktörleri n % Aile Hepatit B virusu varlığı öyküsü 171 Ortak tırnak makası kullanımı 87 Kulak/alın kestirme 40 Diş hekimi öyküsü 25 Toplu sünnet öyküsü 23 Operasyon öyküsü 16 Kan transfüzyonu öyküsü 13 Ortak tıraş bıçağı kullanımı 8 Risk faktörü olmayanlar 52 64.2 32.7 15.0 9.3 9.0 6.0 4.9 3.0 19.5 risk faktörü tespit edilmedi. Ailede hepatit B öyküsü olanların, %45'inde (n=77) aileden 1 kişide, %26.9'unda (n=46) 2 kişide, %16.4'ünde (n=28) 3 kişide, %11.7'sinde (n=20) de 4 ve üzeri sayıda kişide HBsAg pozitifliği mevcuttu. Çocukların annelerinin %56.7'sinde (n=151) de HBsAg pozitifliği tespit edildi. Laboratuvar değerlendirmesinde; ortalama ALT değeri 66.3±86.6 (13-934) U/L ve AST değeri 51.9±59.0 (12-811) U/L olarak saptandı. Olguların %32.0'ı (n=85) HBeAg pozitif immun toleran kronik hepatit B, %43.9'u (n=117) kronik aktif hepatit B ve %24.1'i (n=64) inaktif HBV taşıyıcısı idi. HBeAg durumu değerlendirildiğinde %67.7'sinde (n=180) HBeAg ve %32.3'ünde (n=86) anti-HBe pozitif idi. Kronik aktif hepatit B olgularının (n=117), %81.1'i (n=95) HBeAg pozitif, %18.9'u (n=22) HBeAg negatif idi (Tablo 2). Dört hastada (%1.5) hepatit D virusu (HDV) pozitifliği mevcuttu. Olguların %88.7'sine (n=236) anti HAV IgG bakıldı ve bakılanların %93.2'sinde (n=220) anti HAV IgG pozitif olduğu görüldü. Tablo 2. Hastaların HBV serolojileri İmmun toleran kronik hepatit B Kronik aktif hepatit B Kronik inaktif hepatit B Toplam HBeAg durumu n %* n %* n %* n %** Pozitif 85 32.0 95 35.7 0 0.0 180 67.7 Negatif 0 0.0 22 8.2 64 24.1 86 32.3 Toplam 85 32.0 117 43.9 64 24.1 266 100.0 *Satır yüzdesi **Sütun yüzdesi Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 87-92 89 Koruk S ve ark. TARTIŞMA Dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinin HBV ile enfekte olduğu bilinmektedir (1). Ülkemizin de içinde bulunduğu orta endemik bölgelerde enfeksiyonun çoğunlukla yenidoğan veya erken çocukluk döneminde alındığı, hastalığın bulaşmasında vertikal ve horizontal yolların önemli olduğu vurgulanmaktadır (4). Vertikal bulaşta, Hepatit B virusu early antijen (HBeAg) pozitif anneden doğan bebeklerin %70-90'ı enfekte olur ve bunlarda enfeksiyon %90 kronikleşir. HBeAg negatif anneden doğan bebeklerin %10-40'ı enfekte olur ve enfeksiyon %40-70'inde kronikleşir (3, 4). Perinatal bulaşmanın kesin şekli bilinmemekle beraber, %10 kadarının in utero alındığı, büyük bir kısmının doğum sırasında kan ve vücut sıvılarının yutulması ile geliştiği kabul edilir (11). Horizontal bulaşmada özellikle aynı evde yaşayanlar arasında kan, tükürük ve seröz sıvıların hasarlı ciltle teması sonucu olduğu kabul edilir (1, 3). Kalabalık yaşam şartları, kötü hijyen ve sosyoekonomik durum HBV'nin bulaşma olasılığını artırmaktadır (1). Bu çalışmanın yapıldığı ilin de içinde bulunduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Türkiye ortalamasına göre hane halkı sayısı daha büyük ve anne babaların eğitim seviyeleri de daha düşüktür (12). Bu durumun virusun bulaşma olasılığını artırdığı kanısındayız. Hepatit B enfeksiyonu bulaşına yönelik hasta popülasyonunda belli risk faktörleri tanımlanmış olmakla birlikte olguların %40'ında herhangi bir risk faktörü saptanamamaktadır (13). Bir araştırmada, HBV enfeksiyonu tespit edilen çocukların %46'sının annelerinde de pozitiflik, %68'inde aile öyküsü varlığı ve %14'ünde ameliyat veya kan ürünü ile temas öyküsü tespit edilmiştir (14). Çalışmamızda da benzer olarak çocuk hastaların yarısından fazlasında annelerinde ve/veya ev halkından en az bir kişide HBsAg pozitifliği saptandı. Diğer pek çok çalışmadan farklı olarak parenteral bulaşan hastalıklar için risk oluşturan kulak/alın kestirme durumu Şanlıurfa'da hala uygulanmaktadır (15). Bununla birlikte, hastalığın bulaşmasına ilişkin bilinen risk faktörlerini taşımayan çocuklar da mevcuttu. Perinatal dönemde alınan enfeksiyonlarda spontan serokonversiyon oranı çok düşüktür (ilk yaşta %2, üç yaşından sonra %4-5) (2). Siroz gelişimi çocukluk çağında nadir olmakla birlikte, Asyalı çocuklarda yapılan çalışmalarda, perinatal dönemde alınan enfeksiyona bağlı hepatosellüler 90 karsinom (HCC) gelişme riskinin olduğu gösterilmiştir (2, 16). Dolayısıyla enfeksiyonun erken yaşlarda alınması, erken yaşlarda enfeksiyona bağlı komplikasyon gelişimine neden olacaktır. Kronik HBV enfeksiyonunun doğal seyrinde, özellikle perinatal ve erken çocukluk dönemlerinde virusun alınması halinde immun toleran, geç çocukluk döneminde ise immun klirens faz daha çok görülmektedir. İmmun klirens fazda HBeAg pozitif, ALT seviyeleri de dalgalanmalarla seyretmekte, daha sonra bir kısmı inaktif taşıyıcılık fazında uzun yıllar semptomsuz kalmaktadırlar (17). Yapılan bir çalışmada kronik aktif hepatit B'li çocuk hastaların %55'inde (n=66) HBeAg pozitif ve %2'sinde (n=2) HBeAg'nin negatif olduğu belirlenmiştir (14). Çalışmamızda literatürle uyumlu olarak HBeAg pozitif kronik hepatit B olgu sayısı daha yüksek bulunmuştur. Hasta sayısı diğer çalışmalardan yüksektir. Olguların üçte bir kadarı immun toleran fazdadır. HBV replikasyonunun çok yüksek olduğu bu evrede klinikopatolojik değişiklikler azdır, zaten tedavi yanıtı da oldukça düşüktür (4). Üçüncü faz olan inaktif taşıyıcılık evresindeki olguların varlığı da enfeksiyonun daha küçük yaşlarda alınmış olduğunu düşündürtmektedir. Çocukluk yaş grubunda HBV ilişkili HCC'ye prekor mutant virusun (HBeAg negatif ancak HBV DNA pozitif) neden olduğu bildirilmektedir (18, 19). Çalışmamızda kronik aktif HBV olguların beşte biri kadarı bu gruptadır. Dolayısıyla bu yaşlarda HBeAg negatif kronik hepatit B olguları daha dikkatle izlenmelidir. Hepatit D virusu (HDV) enfeksiyonu endemik bölgelerde süperenfeksiyon şeklinde çocukluk ve adölesan dönemde alınır, yakın temas ön plandadır. Düşük endemik bölgelerde koenfeksiyon şeklinde izlenir ve parenteral bulaş öndedir (20). Çocuklarda HDV ile ilgili sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Moğolistan'da 181 HBsAg pozitif çocukta yapılan bir çalışmada, HDV antikor sıklığı %6.1olarak bulunmuş (21). Yaptığımız çalışmada bu sıklık daha düşük tespit edilmiştir. HBV enfeksiyonunun bulaşma yollarının önlenmesi ve korunma yöntemlerinin uygulanması ile enfeksiyonun kontrol altına alınabilmesi mümkündür. Çocukluk dönemindeki enfeksiyon hastalıklarının ve/veya komplikasyonlarının önlenmesini sağlayan en etkili, ucuz ve kolay yönViral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 87-92 Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2005-2009 Yılları Arasında Takip Edilen Çocuk Kronik Hepatit B Hastalarının Özelliklerinin İncelenmesi temlerden birisi bağışıklamadır (22). Türkiye'de Sağlık Bakanlığı tarafından 1997 yılından itibaren Hepatit B kontrol programı oluşturma çalışmalarına başlanmış ve 1998 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) de önerileri doğrultusunda hepatit B aşısı rutin aşılama takvimine alınmış ve yeni doğan bütün çocuklara uygulanmaya başlanmıştır (10). Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında hepatit B aşısı doğumdan sonra en geç ilk 72 saat (tercihen ilk 24 saat) içinde uygulanmaktadır. HBsAg taşıyıcısı olduğu bilinen anneden doğan bebeklere doğumdan sonraki ilk 12 saat içinde Hepatit B aşısı uygulanmakta, ayrıca doğumda aşı ile birlikte Hepatit B immunglobulini (HBIG) de yapılmaktadır (23). Araştırmalar Şanlıurfa'da halen yenidoğan aşılamalarında ve gebe kadınların doğum öncesi takipleri sırasında HBsAg taramalarının yapılması ve perinatal hepatit B bulaşının önlenmesi konusunda ciddi sorunlar yaşandığını göstermektedir (24, 25). KAYNAKLAR 1. Curry MP, Chopra S. Acute Viral Hepatitis. In: Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, (eds). Principles and Practice of Infectious Diseases. 7th ed. Philadelphia: Churchill Livingstone; 2010. 1577-92. Şanlıurfa'da 2007 yılında çocuklarda aşılanma durumunu gösteren bir araştırmada 3 doz hepatit B aşısı olanlar %70.1 olarak saptanmıştır. Anne eğitim düzeyi düşüklüğü ve evde Türkçe dışında başka bir dil konuşuluyor olması, sağlık ocağına uzak olmak aşı başarısızlık nedenleri içinde belirtilmektedir (25). Tosun ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada, sadece yenidoğan ve çocukların değil ülkemizde risk grubu kapsamında yer alan kişilerin aşılamasının da yetersiz olduğu vurgulanmaktadır (26). İlimizin gerek sosyo-kültürel yapısı, yaşayanların eğitim durumları, gerekse de ülkemizin diğer bölgelerinde olduğu gibi risk grubundaki kişilerin aşılanmalarında görülen eksiklikler nedeniyle, çeşitli programlara rağmen hepatit B'ye yönelik aşılama sorunları halen devam etmektedir. 7. Tansuğ Ş, Düzgünsıvacı E, Ünal Z, Güvel H. Hepatit B virüs enfeksiyonunun seroepidemiyolojik araştırılması-İzmir- Viral Hepatit Derg 1999; 2: 96109. Sonuç olarak, hekimlerin mutlaka tüm hastaları için hepatit B'den korunmada aşılamanın önemini gündemlerine almaları gerekir. Ayrıca birinci basamak sağlık kurumlarında aşılama çalışmaları ve kayıtları daha iyi yapılmalıdır. Yürütülen sağlık programlarının başarıya ulaşabilmesi için topluma, bölgeye uyumlu hale getirilmeli, hizmete ulaşım kolaylaştırılmalıdır. Erken çocukluk yaşlarında gelişen enfeksiyonun takiplerinin iyi yapılması ve çocukluk yaş grubundaki hastalığın seyrine ait verilerin paylaşılmasının deneyimlerin artmasını sağlayacağı kanısındayız. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 87-92 2. Chang MH. Hepatitis B virus infection. Semin Fetal Neonatal Med 2007; 12: 160-7. 3. Alter MJ. Epidemiology of hepatitis B in Europe and worldwide. J Hepatol 2003; 39 Suppl 1: S64-9. 4. Kantarçeken B. Kronik hepatit B –Doğal seyir. Tabak F, Balık İ (eds). Viral Hepatit 2009. VHSD, 1. Baskı, İstanbul. 2009. 3-27. 5. El Khouri M, dos Santos VA. Hepatitis B: epidemiological, immunological, and serological considerations emphasizing mutation. Rev Hosp Clin Fac Med Sao Paulo 2004; 59: 216-24. 6. Mıstık R. Türkiye'de viral hepatit epidemiyolojisiYayınların irdelenmesi. Tabak F, Balık İ, Tekeli E (eds). Viral Hepatit 2007. VHSD, 1. Baskı, İstanbul. 2007. 9-56. 8. Lavanchy D. Hepatitis B virus epidemiology, disease burden, treatment, and current and emerging prevention and control measures. J Viral Hepat 2004; 11: 97-107. 9. T.C. Sağlık Bakanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Hepatit B Kontrol Programı, 2002. http://www.saglik.gov.tr/default.asp? sayfa=birimler&sinifi=hizmet&cid=3&sid=55 10. Lok AS, McMahon BJ. Chronic Hepatitis B: update 2009. Hepatology 2009; 50: 661-2. 11. Kanra G, Cengiz AB. Hepatit B virüs enfeksiyonu. Katkı Pediatri Dergisi 1998: 19: 594-609. 12. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, 2008. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve TÜBİTAK, 2009 13. Yazigi N, Balistreri WF. Viral Hepatitis. In: Kliegman RM, Behrman RE, Jenson HB, Stanton BF (eds). Nelson Textbook of Pediatrics. 18th WB Saunders; 2010. 1680-90. 14. Bekem-Soylu Ö, Targan Ş. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Gastroenteroloji Kliniğinde izlenen kronik hepatit B virüsü enfeksiyonlu çocukların değerlendirilmesi. Türkiye Klinikleri J Pediatr 2009;18: 7-11. 91 Koruk S ve ark. 15. Tekin-Koruk S, Koruk İ, Gürsoy B ve ark. Güneydoğu Anadolu Bölgesinden Şanlıurfa İl Merkezinde Hepatit B ve Hepatit C Seroprevalansı ve İlişkili Risk Faktörleri. Trakya Üniv Tıp Fak Derg DOI: 10.5174/tutfd.2009.02533.0 22. Institute of Medicine. Overcoming barriers to immunization: A workshop summary. Committee on Overcoming Barriers to Immunization. 1994. National Acad. Press, 30 March 2005. at http://www.nap.edu/openbook/ NI000400/html/. 16. Shneider BL, Gonzalez-Peralta R, Roberts EA. Controversies in the management of pediatric liver disease: Hepatitis B, C and NAFLD; Summary of a single topic conference. Hepatology 2006: 44; 1344-54. 23. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Genişletilmiş Bağışıklama Programı Genelgesi 25.02.2008 6111 Genelge 2008/14. 17. Yim HJ, Lok AS. Natural history of chronic hepatitis B virus infection: what we knew in 1981 and what we know in 2005. Hepatology 2006: 43 (2 Suppl 1); S173-81. 18. Fujisawa T, Komatsu H, Inui A, et al. Long-term outcome of chronic hepatitis B in adolescents or young adults in follow-up from childhood. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2000; 30: 201-6. 19. Bortolotti F, Guido M, Bartolacci S, et al. Chronic hepatitis B in children after e antigen seroclearance: final report of a 29-year longitudinal study. Hepatology 2006; 43: 556-62. 20. Değertekin H. HDV infeksiyonu epidemiyolojisi ve korunma. Viral Hepatit 2007. VHSD, 1. Baskı, İstanbul. 2007: 256-62. Davaalkham D 21. Ojima T, Uehara R, et al. Hepatitis delta virus infection in mongolia: analyses of geographic distribution, risk factors, and disease severity. Am J Trop Med Hyg 2006; 75: 365-9. 92 24. Koruk İ, Tekin Koruk S, Çiçek Çopur A. Bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesinde Hepatit B'ye yönelik erken tanı ve koruyucu sağlık hizmeti uygulamalarında karşılaşılan engellerin aşılmasına yönelik bir müdahale. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi 25-29 Mart 2009, Antalya. 25. Şimşek Z, İnakçı İH, Koruk İ, Shermatov K. Vaccination status in children aged 12-23 months and predictors in Sanliurfa. Türkiye Klinikleri J Pediatr 2010; 19: 20-9. 26. Tosun S, Ayhan MS, İsbir B. Ülke genelinde HBV aşılamasının değerlendirilmesi. Viral Hepatit Dergisi 2009; 14: 63-8. YAZIŞMAADRESİ Yrd. Doç. Dr. Süda TEKİN KORUK Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı ŞANLIURFA e-mail: [email protected] Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 87-92 Kronik Viral Hepatit Tedavisinde Kullanılan Peg-IFN'un Hematolojik Komplikasyonları Araştırma Kronik Viral Hepatit Tedavisinde Kullanılan Peg-IFN'un Hematolojik Komplikasyonları Şükran KÖSE, Gülsün ÇAVDAR, Ayhan GÖZAYDIN, Sibel YAVAŞ Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, İZMİR ÖZET Hepatit B tedavisinde standart metotlardan birisi pegile interferonlar, hepatit C'de ise pegile interferon ve ribavirin kombine tedavisidir. Çalışmamızda kronik hepatit C ile kronik hepatit B hastalarında pegile interferon tedavisinin hematolojik komplikasyonları ve bu komplikasyonların yaş ve cinsiyet ile olan ilişkisini saptamayı amaçladık. Kronik viral hepatit nedeniyle pegile interferon tedavisi uygulanan toplam 166 hasta retrospektif olarak hematolojik yan etkiler açısından incelendi. Çalışmaya alınan 166 hastanın 134'ü (%80) kronik hepatit B, 32'si (%20) kronik hepatit C hastasıydı. Tedavi sırasında kronik hepatit B hastalarının %78'inde lökopeni, %2'inde anemi, %73'ünde trombositopeni gelişirken, kronik hepatit C tanılı 32 hastanın %50'sinde anemi, %40'ında lökopeni, %4'ünde trombositopeni geliştiği saptandı. İnterferon tedavisi sırasında birtakım yan etkiler görülebilmekte olup bu yan etkilerden birisi kemik iliği supresyonu sonucunda gelişen hematolojik yan etkilerdir. Çalışmamıza göre hastaların yaşı ile hematolojik yan etkiler arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Kronik hepatit C'de interferon tedavisi sırasında hematolojik komplikasyon olarak anemi ön plandayken, hepatit B'de lökopeni ve trombositopeni daha sıklıkla gelişmiştir. Anahtar kelimeler: Hepatit B, pegile interferon, hematolojik yan etkiler SUMMARY Hematological Side-Effects of Interferon in the Treatment of Chronic Viral Hepatitis One of the standard methods in hepatitis B therapy is pegylated interferons, and combined pegylated interferon and ribavirin therapy in hepatitis C therapy. In our study we aimed to determine hematologic complications of pegylated interferon therapy and relationship of these complications with age and gender in patients with chronic hepatitis C and chronic hepatitis B. A total of 166 patients who received pegylated interferon therapy due to chronic viral hepatitis were examined retrospectively in terms of hematologic side effects. Of 166 patients participated in the study 134 (80%) had chronic hepatitis B and 32 (20%) had chronic hepatitis C. During treatment, of the patients with chronic hepatitis B, 78% developed leukopenia, 2% developed anemia and 73% developed thrombocytopenia, whereas of the patients diagnosed with chronic hepatitis C, anemia was detected in 50%, leukopenia was detected in 40% and thrombocytopenia was detected in 4%. Some side effects can be observed during interferon therapy; one of them is hematologic side effect which develops as a result of suppression of bone marrow. In our study no significant relationship was Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 93-96 93 Köse Ş ve ark. found between patients' age and hematologic side effects. While in chronic hepatitis C anemia is the foremost hematologic complication during interferon therapy, leukopenia and thrombocytopenia were more often developed in hepatitis B. Keywords: Hepatitis B, pegylated interferon, hematologic side effect GİRİŞ İnterferonlar vücudumuzca üretilen bir tür glikoproteinlerdir. Etki mekanizması, virusun hücreye tutunmasını inhibe etmek ve antiviral ürünleri hücreye götüren proteinleri inhibe etmektir (1). Günümüzde hepatit B tedavisinde standart metotlardan birisi pegile interferonlar, hepatit C'de ise pegile interferon ve ribavirin kombine tedavisidir (2). İnterferon tedavisi sırasında en sık görülen yan etki gripal enfeksiyon tablosu olup, daha az sıklıkla iştahsızlık, saç dökülmesi, depresyon, kilo kaybı, diyare ve alopesi görülebilir (3). Hematolojik yan etkilerden lökopeni ve trombositopeni görülürken, tedavi sonrasında bu etkiler kaybolur (4). Çalışmamızda kronik hepatit C ile kronik hepatit B hastalarında pegile interferon tedavisinin hematolojik komplikasyonları ve bu komplikasyonların yaş ve cinsiyet ile olan ilişkisini saptamayı amaçladık. MATERYAL ve METOT İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji polikliniğinde kronik viral hepatit tanısıyla takipli ve 48 hafta süreyle pegile interferon tedavisi uygulanan toplam 166 hastanın dosyası retrospektif olarak hematolojik yan etkiler açısından incelendi. Tedavi öncesi HBsAg, anti-HBc IgG, anti-HCV, HBeAg, anti-HBe ELİSA ile (Liason, Diasorin, İtalya) HBV-DNA ve HCV-RNA real time PCR ile (COBAS AmpliPrep/COBAS TaqMan 48, Roche, Branchburg, NJ) ölçülmüştü. Çalışmaya alınan 166 hastadan 134'üne kronik hepatit B nedeniyle pegile interferon, 32'sine kronik hepatit C tanısıyla pegile interferon ve ribavirin kombinasyon tedavisi uygulanmıştı. Çalışmaya alınan hastaların tedavi öncesi, tedavi bitimine kadar ayda bir ve tedavi sonrasında ölçülerek dosyalarına kaydedilen hemoglobin, hematokrit, lökosit ve trombosit değerlerine bakıldı. Hemoglobinin 10 g/dL'nin altında olması, hematokritin %36'nın altında olması, lökosit sayısının 4000/mm3'ün altında olması veya trombositin 150 x103/mm3 altında olması durumlarından en az bir tanesinin varlığı hematolojik komplikasyon olarak kabul edildi. BULGULAR Çalışmaya katılan 166 hastanın 134'ü (%80) kronik hepatit B, 32'si (%20) kronik hepatit C hastasıydı. Hastaların yaş ortalaması 48, 96'sı (%57) kadın, 70'i (%43) erkekti. Tedavi sırasında kronik hepatit B hastalarının %78'inde lökopeni, %2'inde anemi, %73'ünde trombositopeni gelişirken, kronik hepatit C tanılı 32 hastanın %50'sinde anemi, %40'ında lökopeni, %4'ünde trombositopeni geliştiği saptandı (Tablo 1). Tablo 1. Kronik hepatit B ve kronik hepatit C tedavisinde görülen hematolojik yan etkiler Hematolojik komplikasyon Kronik HBV Kronik HCV Lökopeni, % 78 40 Trombositopeni, % 73 4 Anemi, % 2 50 Kronik hepatit B hastalarında lökopeninin en sık tedavinin 3. ayında (%62), trombositopeninin ise en sık 6. ayda (%58) geliştiği belirlenmiştir (Tablo 2). Tablo 2. Kronik hepatit B tedavisinde görülen hematolojik yan etkilerin tedavi aylarına göre dağılımı Hematolojik komplikasyon Lökopeni, % Trombositopeni, % Anemi, % 94 1. ay 2. ay 3. ay 6. ay 9. ay 0 2 0 10 3 0 62 7 0 4 58 2 2 3 0 Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 93-96 Kronik Viral Hepatit Tedavisinde Kullanılan Peg-IFN'un Hematolojik Komplikasyonları Kronik Hepatit C hastalarında anemi ve lökopeni en sık 2. ve 3. aylarda gelişti (Tablo 3). Tablo 3. Kronik hepatit C tedavisinde görülen hematolojik yan etkilerin tedavi aylarına göre dağılımı Hematolojik komplikasyon Lökopeni, % Trombositopeni, % Anemi, % 1. ay 2. ay 3. ay 6. ay 9. ay 0 0 4 14 0 16 18 2 22 5 2 6 3 0 2 Hematolojik yan etkiler ile hasta yaşı arasında ilişki olmadığı saptandı. Kadın hastalarda aneminin erkeklere göre daha sık görüldüğü gözlendi. TARTIŞMA Kronik hepatitlerin tedavisinde interferonun önemli yeri bulunmaktadır. Ancak interferon tedavisi sırasında birtakım yan etkiler görülebilmektedir. Bu yan etkilerden birisi kemik iliği supresyonu sonucunda gelişen hematolojik yan etkilerdir. İnterferonların yaptığı kemik iliği baskılanması oldukça sık görülmesine karşın, bu etki genellikle geçicidir(5). Çalışmamızda Kronik hepatit B nedeniyle interferon tedavisi alanlarda özellikle lökopeni ve trombositopeni geliştiği gözlenmiştir. Bu bulgular literatür verileri ile uyumlu bulunmuş olup, hiçbir hastada tedaviyi kesecek düzeyde lökopeni veya trombositopeni gelişmemişti. Aynı şekilde Toccaceli ve ark.'nın İtalya'da yaptıkları bir çalışmada, interferon alan 158 kronik viral hepatitli hastanın %48'inde trombositopeni ve lökopeni gelişmiştir(6). Duche ve ark.'nın yapmış oldukları bir başka çalışmada ise 12-24 hafta süreyle interferon tedavisi almış 72 kronik hepatit hastasının %32'sinde hematolojik yan etkiler geliştiği saptanmıştır(7). Çalışmamızın sonuçlarına göre kronik hepatit B hastalarında lökopeninin en sık tedavinin 3. ayında, trombositopeni en sık tedavinin 6. ayında geliştiği gözlenmiştir. Colomboto ve ark.'nın bu konuyla ilgili yaptıkları bir çalışmada tedavi alan 340 kronik hepatit hastasında lökopeni ve trombositopeni en sık tedavinin 2-4. ayı arasında görülmüştür(8). İnterferon tedavisinin hemoglobin ve hematokrit değerleri üzerine olan etkisiyle ilgili literatürde çok fazla çalışma olmamasına karşın, Dinçer ve ark.'nın yaptıkları bir çalışmada, tedavi öncesi anemi şikayeti olmayan hastaların %16.6'sında tedavi sırasında anemi geliştiği görülmüştür (9). Çalışmamızda kronik hepatit C nedeniyle interferon ve ribavirin tedavisi alan olguların Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 93-96 %50'sinde tedavi sırasında anemi gelişmiştir. Kronik hepatit B hastalarının sadece %2'sinde anemi gelişmiştir. Bunun nedeni olarak; interferondan ziyade ribavirinin anemiye neden olduğunu düşünmekteyiz. İnterferon kemik iliği supresyonu sonucunda anemiye neden olabilirken, ribavirin eritrositlerin retiküloendotelyel sistemde yıkılmasına yol açarak hemolitik anemi gelişmesine neden olur (10). Çalışmamıza göre hastaların yaşı ile hematolojik yan etkiler arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Kronik hepatit C'de interferon tedavisi sırasında hematolojik komplikasyon olarak anemi ön plandayken, hepatit B'de lökopeni ve trombositopeni daha sıklıkla gelişmiştir. Sonuç olarak, interferon tedavisinin neden olduğu birçok komplikasyon arasında lökopeni, trombositopeni ve daha az sıklıkla anemi bulunmaktadır. Bu nedenle kan değerlerini tedavinin ilk haftasından başlayarak, tedavi bitimine kadar her ay sıkı bir şekilde takip edilmesi hematolojik yan etkilerin erken saptanabilmesi açısında son derece önemlidir. KAYNAKLAR 1. Dianzani F, Antonelli G, Capobianchi MR. The biological basis for the clinical use of interferon. J Hepatol 1990; 11 Suppl 1: S5-10. 2. Kayhan B. HBV tedavisinde interferon ile uzun süreli sonuçlar. In: Balık I, Tabak F (eds). Viral Hepatit 2009, Viral Hepatitle Savaşım Derneği, Express Matbaası, Istanbul:25-7. 3. Iorio R, Pensati P, Botta S, et al. Side effects of alpha interferon therapy and impact on healthrelated quality of the children with chronic viral hepatitis. Pediatr Infect Dis J 1997, 16: 984-90. 4. Pardo M, Marriott E, Moliner MC, Quiroga JA, Carreno V. Risks and benefits of interferon-alpha in the treatment of hepatitis. Drug Saf 1995; 13: 304-16. 95 Köse Ş ve ark. 5. Saracco G, Rizzetto M. A practical guide to the use of interferons in the management of hepatitis virus infections. Drugs 1997; 53: 74-85. 6. Toccaceli F, Rosati S, Scuderi M, Iacomi F, Picconi R, Laghi V. Leukocyte and platelet lowering by some interferon types during viral hepatitis treatment. Hepatogastroenterology 1998; 45: 1748-52. 7. Duche A, Decocq G, Capron-Chivrac D, Andrejak M. Evaluation of side effects interferon-alpha in 72 patients treated for chronic active hepatitis C. Therapie 1995; 50: 419-23. 8. Colombatto P, Oliveri F, Leandro G, et al. Platelet and white cell counts during, therapy with different types of alpha interferon in patients with chronic viral hepatitis. Investigators of the Alpha Interferon Study Group of Piemonte, Italy. Ital J Gastroenterol Hepatol 1997; 29: 441-7. 96 9. Dinçer D, Demir K, Kaymakoğlu S, et al. Kronik viral hepatit tedavisinde interferonun hematolojik parametrelere etkisi. Viral Hepatit Dergisi 2000; 3:172-4. 10. De Franceschi L, Fattovich G, Turrini F, et al. Hemolytic anemia induced by ribavirin therapy in patients with chronic hepatitis C virus infection: role of membrane oxidative damage. Hepatology 2000; 31: 997-1004. YAZIŞMAADRESİ Dr. Gülsün ÇAVDAR Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği İZMİR e-mail: [email protected] Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 93-96 Hemodiyaliz Hastalarında Transfusion-Transmitted Virus (TTV) Prevalansı Araştırma Hemodiyaliz Hastalarında TransfusionTransmitted Virus (TTV) Prevalansı Şükran KÖSE1, Melda ULUSOY TÜRKEN1, Sezin AŞIK AKMAN2, Mehmet KELEŞOĞLU3, Süheyla SERİN SENGER1 1 Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Gastroenteroloji Kliniği 3 Uğur Diyaliz Merkezi, İZMİR 2 ÖZET Transfusion transmitted virus (TTV) prevalansı, virusun tanımlanmasından sonraki süreçte birçok risk grubunda çalışılmıştır. Birçok farklı yol ile bulaşabileceği gösterilmiş olsa da parenteral bulaş asıl bulaş yolu olarak bilinmektedir. Bu çalışma, parenteral bulaş riskinin önem kazandığı bir risk grubu olarak hemodiyaliz hastalarındaki TTV prevalansını, hepatit B virus (HBV) ve hepatit C virus (HCV) birlikteliklerini araştırmak amacıyla planlandı. Çalışmaya 49 hemodiyaliz hastası dahil edildi ve demografik bilgileri kaydedildi. TTV, gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ile, hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) ve anti-HCV ELISA yöntemiyle çalışıldı. Hastaların 33'ü (%67.3) erkek cinsiyetteydi. Yaş ortalaması 57.20±14.54 yıl (yaş aralığı 2280) olarak saptandı. Tüm hastaların 20'sinde (%40.8) TTV DNA pozitif bulundu. Hastaların 5'inde (%10.2) HBsAg, 6 hastada (%12.2) anti-HCV pozitifti. Bir hastada (%2) hem HBsAg, hem de anti-HCV pozitifliği saptandı. TTV DNA pozitif hastaların 2'sinde HBsAg pozitif, 3'ünde anti-HCV pozitif idi. TTV DNA pozitif ve negatif olanlar yaş ortalaması, cinsiyet dağılımı, HBV ve HCV birlikteliği açısından karşılaştırıldığında istatistiksel farklılık saptanmadı (p<0.05). Bu çalışmada TTV prevalansı literatür ile benzerlik göstermekle birlikte, kan dolaşımı yoluyla bulaşan diğer viral etkenlerden HBV ve HCV birlikteliği açısından anlamlı farklılık saptanmamıştır. Parenteral geçiş dışındaki bulaş yollarını aydınlatacak daha büyük çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar kelimeler: Hemodiyaliz, transfusion transmitted virus, hepatit B virus, hepatit C virus. SUMMARY Prevalence of Transfusion-Transmitted Virus (TTV) in Hemodialysis Patients Following identification of the transfusion transmitted virus (TTV), its prevalence has been studied in several risk groups. Many transmission mechanisms of TTV have been shown, the main of which is known to be parenteral route. The aim of this study is to investigate the prevalence of TTV and its coexistence with hepatitis B virus (HBV) and hepatitis C virus (HCV) among hemodialysis patients who are considered as a risk group for TTV transmission. Forty-nine hemodialysis patients have been included in the study and medical records were reviewed for their demographic information. TTV has been studied with real-time polymerase chain reaction (PCR). Hepatitis B surface antigen (HBsAg) and anti-HCV were detected by using ELISA. Thirty three Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 97-101 97 Köse Ş ve ark. patients (67.3%) were males. Their mean age was 57.20±14.54 years (range: 22-80). TTV DNA was found to be positive in 20 (40.8%) patients. HBsAg and anti-HCV were positive in 5 (10.2%) and 6 (12.2%) patients, respectively, while one patient (2%) was positive for both. Of the TTV DNA positive patients two were positive for HBsAg, and three were positive for anti-HCV. Comparison of TTV DNA positive and negative groups of patients for mean age, sex, and coexistence of HBV and HCV did not yield statistically significant differences (p<0.05). The TTV prevalence has been found in accordance with those reported in the literature, however, no significant difference was found for coexistence with other viral agents (HBV and HCV). Further studies are required for the investigation of other transmission routes than parenteral transmission of TTV. Keywords: Hemodialysis, transfusion transmitted virus, hepatit B virus, hepatit C virus. GİRİŞ MATERYAL ve METOT Transfusion transmitted virus (TTV) ilk defa 1997 yılında bilinen viral hepatit etkenlerinin negatif olduğu posttransfüzyonel hepatit geçiren ve isminin baş harfleri TT olan Japon bir hastadan izole edilmiştir (TTV= Torgue Teno virus) (1). Anellovirus cinsinden zarfsız, küçük, 3852 bazlık çembersel, tek zincirli DNA virusudur. Genellikle parenteral geçiş tanımlanmış olmakla beraber, kan dışında birçok vücut sıvısından ve sekresyonundan (tükürük, semen, anne sütü, ter ve gaita) izole edilmiş; enteral, vertikal ya da seksüel bulaşların olabileceği yönde görüşler bildirilmiştir(2-5). Ağustos 2006 tarihinde, İzmir ilinde bir diyaliz merkezinde en az iki yıldır haftada üç gün hemodiyaliz programında olan toplam 49 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik bilgileri kaydedildi. TTV'nin tanımlanmasından sonraki süreçte akut ve kronik hepatit hastalarında, kan donörlerinde, damar içi uyuşturucu kullanıcılarında, hatta sağlıklı bireylerde TTV'nin varlığı gösterilmiştir (610). Polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) yöntemi kullanarak yapılan çalışmalara bakıldığında genel popülasyonda prevalans %1-36 arasında değişmektedir(7, 11). Hemodiyaliz programında olan hastalar parenteral bulaşan virus enfeksiyonları için risk altındadırlar. TTV'nin bulaş yolu tam olarak aydınlatılamasa da, TTV prevalansı bu grupta %9.3'ten %83'lere kadar, oldukça yüksek oranlarda saptanmıştır (12-17). TTV DNA varlığını inceleyen çalışmaların sonuçlarına bakıldığında, pozitiflik oranlarının değişkenlik gösterdiği, bu farklılıkta virusun epidemiyolojik dağılım özelliğinin yanı sıra, çalışmalarda kullanılan yöntem ve primerlerin de farklı olmasının yadsınamaz rolü bulunduğu kabul edilmektedir. Yapılan çalışmalarda TTV'nin parenteral yolla bulaşan diğer hepatit etkenleriyle birlikteliği gösterilmiş, ancak tam bir ilişki kurulamamıştır. Bu çalışma hemodiyaliz hastalarındaki TTV prevalansını, hepatit B virus (HBV) ve hepatit C virus birlikteliklerini araştırmak amacıyla planlanmıştır. 98 Virolojik çalışma İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji laboratuvarında yapıldı. Hasta serumlarında hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) macro enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) yöntemiyle (Liaison, Diasorin, Saluggia, Italy) ve Anti-HCV micro ELISA (Liaison, Diasorin, Saluggia, Italy) yöntemiyle çalışıldı. TTV DNA saptanması için gerçek zamanlı PZR yöntemi kullanıldı (Roboscreen GmbH, Leipzig, Germany). İstatistiksel analiz Statistical package for the social sciences (SPSS) for windows (version 11.5; SPSS, Chicago, IL, USA) programı ile yapıldı. BULGULAR Kronik böbrek yetmezliği tanılı 49 hemodiyaliz hastasının 33'ü (%67.3) erkek cinsiyetteydi. Yaş ortalaması 57.20±14.54 yıl (yaş aralığı 22-80) olarak saptandı. Tüm hastaların 20'sinde (%40.8) TTV DNA pozitif bulundu. Hastaların 5'inde (%10.2) HBsAg, 6 hastada (%12.2) anti-HCV pozitifti. Bir hastada (%2) hem HBsAg, hem de anti-HCV pozitifliği saptandı. TTV DNA pozitif hastaların 2'sinde HBsAg pozitif, 3'ünde Anti-HCV pozitif idi. TTV DNA pozitif ve negatif olanlar yaş ortalaması, cinsiyet dağılımı, HBV ve HCV birlikteliği açısından karşılaştırıldığında istatistiksel farklılık saptanmadı (p<0.05). Hastaların TTV DNA pozitif olma durumlarında HBV ve HCV açısından dağılımları Tablo 1'de gösterilmiştir. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 97-101 Hemodiyaliz Hastalarında Transfusion-Transmitted Virus (TTV) Prevalansı Tablo 1. TTV DNA pozitif ve negatif hastaların özellikleri Özellik TTV DNA Pozitif (n=20) Negatif (n=39) 55.50 ± 13.70 58.38 ± 15.22 16 (80.0) 17 (43.6) HBsAg pozitifliği, n (%) 2 (1.0) 3 (7.7) Anti-HCV pozitifliği, n (%) 3 (15.0) 3 (7.7) Yaş (yıl), ortalama±SD Erkek cinsiyet, n (%) TARTIŞMA TTV'nin ilk defa transfüzyon sonrası hepatitli hastalarda tanımlanması nedeniyle asıl bulaş yolu olarak parenteral geçiş üzerinde durulmuş, parenteral bulaş riskinin yüksek olduğu gruplarda epidemiyolojik çalışmalar yapılmıştır. Ülkemizde talasemi hastalarında %63 oranında TTV pozitif saptanmış, bu oran kontrol grubuna göre yüksek bulunmuştur (18). Damar içi uyuşturucu kullananlarda ve hemofiliaklarda da oldukça yüksek oranlarda TTV gösterilmiştir(2, 6). Parenteral bulaş riskinin oldukça yüksek olduğu bir diğer hasta grubunda, hemodiyaliz hastalarında da TTV prevalans çalışmaları yapılmış, bu grupta da %9.3 ila %83 arasında değişik oranlar bildirilmekle beraber, genellikle normal popülasyona göre yüksek oranlar bildirilmiştir (12-16). Bizim çalışmamızda da hemodiyaliz hasta grubunda TTV prevalansı %40.8 olarak bulunmuştur. Irshad ve arkadaşlarının çalışmasında ise normal popülasyonla hemodiyaliz hastalarında TTV seroprevalansı arasında fark saptanmamış ve kanla bulaşan diğer viral hepatitlerle birlikteliği arasında bir ilişki bulunmamıştır(19). Usta ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada TTV DNA renal transplant hastalarında %51.5 oranında pozitif saptanmış ve bu sonuç sağlıklı kontrol grubuna göre (%7) istatistiksel olarak oldukça anlamlı bulunmuştur (20). Aynı çalışmada TTV'nin renal graft reddine önemli bir etkisi olmadığı, herhangi bir karaciğer hasarı oluşturmadığı bildirilmiş; kan transfüzyon hızı, toplam diyaliz süresi ya da transplant sonrası sürelere bakıldığında TTV pozitif ve negatif hastalar arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Burra ve ark.'nın bir çalışmasında da karaciğer transplant hastalarında TTV'nin karaciğer hasarı üzerine etkisi görülmemiştir(21). TTV infeksiyonuna normal popülasyonda da yaygın olarak rastlanmaktadır. Avrupa genelinde Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 97-101 donörlerde %10'un altında TTV DNA pozitifliği bildirilirken, bu oran İtalya'da %18'lere, Gambiya'da ise %83'lere yükselmektedir (22-23). TTV DNA pozitifliği ülkemizde %4.5-30 arasında bildirilmiştir(24-25). MacDonald ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada kan dolaşımı enfeksiyonları için yüksek riskli gruplarda TTV viremisi daha yüksek saptanmamış, TTV viremisi ile kan dolaşımı yoluyla bulaşan diğer viruslar arasında ilişki bulunamamıştır (8). Ancak yazarlar bu çalışmadaki farlılığın nedeninin yöntemsel olabileceğini de vurgulamışlardır. TTV'nin diğer kan dolaşımı etkenleri arasında direkt ilişkinin olmaması, normal popülasyonda da yüksek oranlarda saptanması, akla parenteral yol dışı geçişlerin olabileceğini getirmektedir (2). Alternatif geçiş yollarından biri olarak anneden bebeğe vertikal geçiş Xin ve ark.'nın yaptığı bir çalışmada %13.8 oranında gösterilmiştir (26). Başka bir çalışmada TTV viremik annelerin sütlerinde %73.9 oranında TTV saptanmıştır (4). Bazı çalışmalarda gaitada da virus gösterilmiş, enteral geçişlerin parenteral geçişten daha önemli olabileceği belirtilmiştir(27). Bilindiği kadarıyla TTV şu ana kadar herhangi bir patojen ile ilişkilendirilememiştir. Altındiş ve ark'ları tarafından çeşitli risk gruplarında TTV ve hepatit G virusunun araştırıldığı bir çalışmada HBV pozitif hastaların %20'sinde, HCV pozitif hastaların %23.3'ünde, HBV ve HCV birlikteliği olan hastaların %20'sinde, hemodiyaliz hastalarının %20'sinde, sağlıklı kişilerin ise %6'sında TTV pozitifliği saptanmıştır (28). Benzer olarak yapılan diğer çalışmalarda da TTV pozitif ve negatif olan hasta gruplarında eşlik eden hepatit B ve hepatit C hastalığı sık görülse de, aralarındaki ilişki tam olarak gösterilememiştir (12, 15, 29). Bizim çalışmamızda da HBV ve HCV pozitifliği, TT viremisi olan ve olmayan hastalarda farklılık göstermemiştir. 99 Köse Ş ve ark. Bazı çalışmalarda TTV prevelansının yaşla birlikte arttığı gösterilmiştir (2, 8, 30). Ancak bizim çalışmamızda TTV pozitif olanlarla olmayanlar arasında yaş ortalaması açısından bir farklılık saptanmamıştır. Bunun bir nedeni çalışmamızda sağlıklı bir kontrol grubunun olmayışı, tüm hasta gruplarının zaten hemodiyaliz gibi bir risk taşıyor olması ile açıklanabilir. TTV prevalansını etkileyecek bir diğer durum da TTV'nin saptanmasında kullanılan yöntemlerin farklılığıdır (31). Viral kültür yeterli duyarlılığa sahip değildir. Kolaylıkla kullanılabilecek serolojik metotlar da mevcut değildir. Plazmada viral antijen saptayacak bir yöntem geliştirilememiştir. TTV enfeksiyonunun saptanmasında en çok kullanılan yöntem PZR yöntemidir. TTV'nin genetik farlılıklarından dolayı, PZR için seçilen primer bölgeleri de önem taşımaktadır (12). Bu çalışmada da primer bölgesi, birçok genotipi saptayacak bölge olarak önerilen ORF1 geninin N22 bölgesinden seçilmiştir (31). Bu çalışmada hemodiyaliz hastalarında TTV prevelansının literatür ile aynı oranda olduğunu, HBV ve HCV birlikteliği açısından TTV pozitifliğinin bir fark yaratmadığını gözlemledik. Bu noktada parenteral dışı geçiş yollarını aydınlatacak daha büyük serilerde çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz. KAYNAKLAR 1. Nishizawa T, Okamoto H, Konishi K, Yoshizawa H, Miyakawa Y, Mayumi M. A novel DNA virus (TTV) associated with elevated transaminase levels in posttransfusion hepatitis of unknown etiology. Biochem Biophys Res Commun 1997; 241: 92-7. 2. Simmonds P, Davidson F, Lycett C, et al. Detection of a novel DNA virus (TTV) in blood donors and blood products. Lancet 1998; 352: 191-5. 3. Okamoto H, Akahane Y, Ukita M, et al. Fecal excretion of a nonenveloped DNA virus (TTV) associated with posttransfusion non-A-G hepatitis. J Med Virol 1998; 56:128-32. 4. Schroter M, Polywka S, Zollner B, Schafer P, Laufs R, Feucht HH. Detection of TT virus DNA and GB virus type C/Hepatitis G virus RNA in serum and breast milk: determination of mother-to-child transmission. J Clin Microbiol 2000; 38:745-7. 5. Okamoto H. Histor y of discoveries and pathogenicity of TT viruses. Curr Top Microbiol Immunol 2009; 331: 1-20. 6. Biagini P, Gallian P, Cantaloube JF, De Micco P, de 100 Lamballerie X. Presence of TT virus in French blood donors and intravenous drug users. J Hepatol 1998; 29: 684-5. 7. Charlton M, Adjei P, Poterucha J, et al. TT-virus infection in North American blood donors, patients with fulminant hepatic failure, and cryptogenic cirrhosis. Hepatology 1998; 28: 839-42. 8. MacDonald DM, Scott GR, Clutterbuck D, Simmonds P. Infrequent detection of TT virus infection in intravenous drug users, prostitutes, and homosexual men. J Infect Dis 1999; 179: 686-9. 9. Alfaresi MS, Elnazer AM, Alzaabi AS, Elkoush AA, Islam AA. Transfusion transmitted virus in screened United Arab Emirates blood donors. Saudi Med J 2006; 27: 58-62. 10. Chen YP, Liang WF, Zhang L, He HT, Luo KX. Transfusion transmitted virus infection in general populations and patients with various liver diseases in south China. World J Gastroenterol 2000; 6: 738-41. 11. Tanaka H, Okamoto H, Luengrojanakul P, et al. Infection with an unenveloped DNA virus (TTV) associated with posttransfusion non-A to G hepatitis in hepatitis patients and healthy blood donors in Thailand. J Med Virol 1998; 56: 234-8. 12. Kheradpezhouh M, Taremi M, Gachkar L, Aghabozorgi S, Khoshbaten M. Presence and significance of transfusion-transmitted virus infection in Iranian patients on maintenance hemodialysis. J Microbiol Immunol Infect 2007; 40: 106-11. 13. Gallian P, Berland Y, Olmer M, et al. TT virus infection in French hemodialysis patients: study of prevalence and risk factors. J Clin Microbiol 1999; 37: 2538-42. 14. Forns X, Hegerich P, Darnell A, Emerson SU, Purcell RH, Bukh J. High prevalence of TT virus (TTV) infection in patients on maintenance hemodialysis: frequent mixed infections with different genotypes and lack of evidence of associated liver disease. J Med Virol 1999; 59: 313-7. 15. Chattopadhyay S, Rao S, Das BC, Singh NP, Kar P. Prevalence of transfusion-transmitted virus infection in patients on maintenance hemodialysis from New Delhi, India. Hemodial Int 2005; 9: 362-6. 16. Valtuille R, Frankel F, Gomez F, et al. The role of transfusion-transmitted virus in patients undergoing hemodialysis. J Clin Gastroenterol 2002; 34: 86-88. 17. Schroter M, Feucht HH, Zollner B, Schafer P, Laufs R. Prevalence of a novel DNA virus (TTV) among patients on maintenance hemodialysis. Nephron 2001; 87: 139-42. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 97-101 Hemodiyaliz Hastalarında Transfusion-Transmitted Virus (TTV) Prevalansı 18. Ozyurek E, Ergunay K, Kuskonmaz B, et al. Transfusion-transmitted virus prevalence in Turkish patients with thalassemia. Pediatr Hematol Oncol 2006; 23: 347-53. 19. Irshad M, Mandal K, Singh S, Agarwal SK. Torque teno virus infection in hemodialysis patients in North India. Int Urol Nephrol 2010; 42: 1077-83. 20. Usta M, Dilek K, Ersoy A, et al. Prevalence of transfusion transmitted virus infection and its effect on renal graft survival in renal transplant recipients. Scand J Urol Nephrol 2002; 36: 473-7. 21. Burra P, Masier A, Boldrin C, et al. Torque Teno Virus: any pathological role in liver transplanted patients? Transpl Int 2008; 21: 972-9. 22. Prescott LE, Simmonds P. Global distribution of transfusion-transmitted virus. N Engl J Med 1998; 339: 776-7. 23. Desai SM, Muerhoff AS, Leary TP, et al. Prevalence of TT virus infection in US blood donors and populations at risk for acquiring parenterally transmitted viruses. J Infect Dis 1999; 179: 1242-4. 24. Tunçbilek S, Coşkun D, Çetinkaya F, Hizel N, Tahtakılıç P. İstanbul'da kan donörlerinde TT virusu (TTV) prevalansının araştırılması. Flora 1999; 4: 273-7. 5. Türkoğlu S. TTV'nin farklı hasta gruplarında araştırılması. Türk Mikrobiol Cem Derg 2001; 31: 259-61. 26. Xin X, Xiaoguang Z, Ninghu Z, Youtong L, Liumei Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 97-101 X, Boping Z. Mother-to-infant vertical transmission of transfusion transmitted virus in South China. J Perinat Med 2004; 32: 404-6. 27. Luo K, Zhang L. Enteric transmission of transfusion-transmitted virus. Chin Med J (Engl) 2001; 114: 1201-4. 28. Altindis M, Aktepe OC, Cetinkaya Z, Ozdemir M. [TT virus and hepatitis G virus in different risk groups in Afyon]. Mikrobiyol Bul 2004; 38: 61-7. 29. Tanaka H, Miyano M, Yukawa S. [Detection of TT virus (TTV) in Japanese hemodialysis (HD) patients]. Nippon Rinsho 1999; 57: 1410-2. 30. Yazici M, Comert MR, Mas R, Guney C, Cinar E, Kocar IH. Transfusion-transmitted virus prevalence in subjects at high risk of sexually transmitted infection in Turkey. Clin Microbiol Infect 2002; 8: 363-7. 31. Bendinelli M, Pistello M, Maggi F, Fornai C, Freer G, Vatteroni ML. Molecular properties, biology, and clinical implications of TT virus, a recently identified widespread infectious agent of humans. Clin Microbiol Rev 2001; 14: 98-113. YAZIŞMAADRESİ Dr. Melda ULUSOY TÜRKEN Tepecik Eğitim veAraştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği 35120 Yenişehir İZMİR e-mail: [email protected] 101 Köse Ş ve ark. Araştırma Alerji Hastalarında Hepatit B ve Hepatit C Prevalansı Şükran KÖSE, Gülsün ÇAVDAR, Melda TÜRKEN, Sibel YAVAŞ Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, İZMİR ÖZET Etiyopatogenezinde çok çeşitli faktörlerin rol oynayabileceği kronik ürtiker ve alerjik rinitte etkenin saptanması ve tedavi edilmesi hastalığın prognozu açısından önemlidir. Çalışmamızda alerjik rinit ve ürtiker tanılı hastalarımızda hepatit B ve hepatit C serolojileri değerlendirildi. İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Alerji Polikliniği tarafından takipli 110 alerjik rinit ve 121 kronik ürtiker tanılı toplam 231 hastada HBsAg, anti-HBc IgG, anti-HBs ve anti-HCV serolojileri ELİSA (Makro-ELISA) yöntemi ile, anti-HCV pozitifliği saptanan olgularda HCV RNA real time PCR (COBAS AmpliPrep/COBAS TaqMan 48, Roche, Branchburg, NJ) yöntemiyle çalışıldı. Toplam 231 hastanın 110'u (%47.6) alerjik rinit,121'i (%52.3) kronik ürtiker tanısı aldı. Alerjik rinitli 110 hastanın %1.8'inde HBsAg, %20.9'unda anti-HBc IgG, %26.3'ünde anti-HBs pozitifliği, %2.72'sinde anti-HCV pozitifliği saptandı. Kronik ürtiker tanılı 121 hastanın %5.78'sinde HBsAg, %28.9'unda anti-HBc IgG, %28.9'unda anti-HBs, %1.65'inde anti-HCV pozitif bulundu. Bazı viral enfeksiyonlar, Th1 immun yanıtı aracılığıyla alerjik hastalıkların riskini artırabilmektedir. Çalışmamızda kronik ürtiker ve alerjik rinitli hastalarda hepatit B ve hepatit C seroprevalansı normal popülasyondaki oranlara benzer bulunmuştur. Yine de ürtiker ile başvuran olgularda özellikle olgu risk grubunda ve viral hepatit açısından yüksek endemisite bölgesinde bulunuyorsa hepatit B ve hepatit C taraması yapılabilir. Anahtar kelimeler: Hepatit B, Hepatit C, alerji, alerjik rinit, ürtiker SUMMARY Hepatitis B and Hepatitis C Seroprevalance in Allergic Diseases For the prognosis it is important to determine the agent of chronic urticariae and allergic rhinitis in which many factors may play a role in the etiopathogenesis. In the current study, we evaluated the serological markers of hepatitis B and hepatitis C in allergic urticeriae and rhinitis patients. HBsAg, anti-HBc IgG, anti-HBs and antiHCV markers were examined in total 231 patients (110 patients with allergic rhinitis, 121 patients with chronic urticariae) with ELISA method (Macro-ELISA) and HCV RNA were examined with real time PCR method (COBAS AmpliPrep/COBAS TaqMan 48, Roche, Branchburg, NJ) in anti-HCV positive patients who were followed up by Tepecik Education and Research Hospital Allergy Policlinic. 110 (47.7%) and 121 (52.3%) of the patients were diagnosed with allergic rhinitis and chronic urticariae respectively. Among 110 allergic rhinitis 102 Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 102-105 Alerji Hastalarında Hepatit B ve Hepatit C Prevalansı patients, 1.8% were HBsAg positive, 20.9% were anti-HBc IgG positive, 26.3% were anti-HBs positive and 2.72% were anti-HCV positive. HBsAg was positive in 5.78%, anti-HBc IgG was positive in 28.9%, anti-HBs was positive in 28.9% and anti-HCV was positive in 1.65% of the patients with chronic urticariae. Some viral infections may increase the risk of allergic diseases by Th1 immun response. In this study, hepatitis B and hepatitis C serological markers of allergic rhinitis and chronic urticariae were found to be similar compared to rates observed in normal population. Hepatitis B and hepatitis C screening can also be performed in patients presenting with urticariae especially if patient is in risk group and in a region of high endemisity in terms of viral hepatitis. Keywords: Hepatitis B, hepatitis C, allergy, allergic rhinitis, urticariae GİRİŞ Hepatit B ve hepatit C akut viral hepatit, kronik viral hepatit, siroz ve hepatosellüler karsinomaya neden olabilen başlıca viruslardır. Hepatit B enfeksiyonu ürtiker ya da makülopapüler döküntü ile karşımıza çıkabilirken, hepatit C enfeksiyonu da ürtiker, liken planus, porfiria kutanea tarda, poliarteritis nodosa, eritema nodosum ve eritema multiforme gibi cilt tutulumları ile birlikte görülebilir (1). Kronik ürtiker ve alerjik rinitin etyopatolojisinde çok çeşitli faktörler rol oynayabilir. Alerjik rinitte değişen yaşam koşulları, çevre ve hava kirliliği, sigara içilmesi, mevsimsel polenler, ev tozu akarları ve özellikle birtakım enfeksiyon hastalıklarının sorumlu olabileceği bilinmektedir. Kronik ürtiker etiyolojisinde ise genellikle kronik enfeksiyon odakları, kollajen doku hastalıkları, maligniteler, parazitik enfeksiyonlar, birtakım yiyecek veya ilaçlar ile psikojenik faktörler rol oynar. Özellikle altta yatan bir enfeksiyon potansiyel bir neden olabilmektedir. Buradaki etki mekanizmasında kompleman aktivasyonuna neden olan immunkomplekslerin sorumlu olduğu düşünülmektedir (2, 3). Günümüzde hepatit viruslarının ürtikere neden olması hâlâ çelişkili bir konudur. Bir grup araştırıcı ürtikerle HCV arasında pozitif bir ilişki saptarken sonraki dönemde yapılmış başka çalışmalar bu konuyu desteklememiştir (4, 5). Etiyopatogenezinde birçok faktörün rol oynayabileceği kronik ürtikerde etkenin bulunarak tedavi edilmesi hastalığın prognozu açısından son derece önemlidir. Bu nedenle çalışmamızda kronik ürtikerli ve alerjik rinitli bir grup hastamızda etiyolojide etken olabilecek faktörlerden hepatit B ve hepatit C seroprevalansını değerlendirmeyi amaçladık. hasta alındı. Ürtiker ve alerjik rinit tanıları klinik olarak kondu ve ürtikeri altı aydan uzun süren olgular çalışma kapsamına alındı. Hastalar daha önceden mevcut olan karaciğer hastalığı, otoimmun hastalık öyküsü, transfüzyon öyküsü ve kronik alkol kullanımı açısından sorgulandı. Hastalarda diğer olası etiyolojik faktörlerden parazitoz açısından dışkıda parazit taraması, idrar yolu enfeksiyonu için tam idrar tetkiki ile idrar kültürü yapıldı. Olguların serumlarında HBsAg, anti-HBc IgG, antiHBs ve anti-HCV serolojileri ELISA (Makro-ELISA) yöntemi ile, anti-HCV pozitifliği saptanan olgularda HCV RNA real time PCR (COBAS AmpliPrep/ COBAS TaqMan 48, Roche, Branchburg, NJ) yöntemiyle çalışıldı. BULGULAR Çalışma grubunu oluşturan 231 olgunun 130'u (%56.2) kadın,101'i (%43.7) erkekti. Yaşları 14 ile 66 arasında değişen olguların yaş ortalamaları 35.85 idi. Hiçbir hastada otoimmun hastalık ve kronik karaciğer hastalığı öyküsü ile kronik alkol kullanımı bulunmuyordu. Toplam 231 hastanın 4'ünde transfüzyon öyküsü bulunuyordu. Transfüzyon öyküsü olan 4 hastanın hiçbirinde HBsAg ile anti-HCV pozitifliği saptanmadı. Alerjik rinitli 110 hastanın %1.8'inde HBsAg, %20.9'unda anti-HBc IgG, %26.3'ünde anti-HBs ve %2.72'sinde anti-HCV pozitifliği saptandı. Kronik ürtikerli 121 hastanın %5.7'sinde HBsAg, %28.9'unda anti-HBc IgG, %28.9'unda anti-HBs ve %1.65'inde anti-HCV pozitifliği saptandı. (Tablo 1) Anti-HCV pozitifliği olan hastaların hepsinde HCV RNA negatif bulundu. MATERYAL ve METOT Çalışmaya, İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Alerji Polikliniği tarafından takipli 110 alerjik rinitli ve 121 kronik ürtiker tanılı toplam 231 Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 102-105 103 Köse Ş ve ark. Tablo 1. Ürtiker ve alerjik rinitli hastalardaki HBV ve HCV serolojik göstergelerinin oranları HBsAg (+) % anti-HBc IgG (+) % anti-HBs (+) % anti-HCV (+) % Ürtikerli hastalar 5.7 28.9 28.9 1.65 Rinitli hastalar 1.8 20.9 26.3 2.7 Toplam (Ürtiker+Rinit) 3.8 25.1 27.7 2.1 TARTIŞMA Viral hepatitler, tüm dünyada görülen önemli enfeksiyon hastalıklarındandır. Hepatit B virusu çift iplikçikli DNA yapısındadır, hepatit C virusu ise lipid bir zarfla kaplı, tek sarmal RNA'dan oluşan ve posttransfüzyon hepatitlerin çoğundan sorumlu tutulan bir virustur. Her iki virus enfeksiyonu özellikle gelişmekte olan ülkelerde her yönü ile toplumda sorun oluşturması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Özellikle hepatit C enfeksiyonu hepatik bulguların yanı sıra, esansiyal mikst kriyoglobulinemi, poliarteritis nodosa, membranoproliferatif glomerülonefrit gibi ekstrahepatik otoimmun patolojilere de yol açabildiği gibi; kutanöz vaskülit, eritema multiforme, eritema nodosum, prurigo ve ürtiker gibi immunkompleks aracılığıyla olduğu düşünülen dermatolojik hastalıklara da neden olabilir. Hepatit B enfeksiyonunun vaskülitik ürtikere neden olduğu iyi bilinmektedir (6, 7). Viral hepatitler, günümüzde giderek artan insidansları ve neden oldukları ciddi hastalıklar açısından giderek daha da önem kazanmaktadır. Yapılan çalışmalarda ürtiker hastalarında HCV prevalansı çoğunlukla genel ülke popülasyonuyla uyumlu bulunmakla beraber, HCV enfeksiyonu ile ilişkili ürtiker gelişen olgu sunumu şeklinde yayınlar da bulunmaktadır (8-10). Kanazawa ve ark. Japonya'da yaptıkları bir çalışmada 79 ürtikerli hastanın %24'ünde anti-HCV pozitifliği saptamışlardır (11). Japonya'da normal popülasyonda HCV prevalansının %1.5 ile %2.3 arasında değişmekte olduğu düşünülürse bu sonuç normal popülasyona göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (12). Bizim çalışmamızda ise ürtikerli olguların %1.65'inde anti-HCV pozitifliği saptandı. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise normal sağlıklı popülasyonda hepatit C prevalansı %0.3 ile %1.8 arasında olup, bu sonuç bizim çalışmamız ile uyumlu bulunmuştur (13-16). 104 Ülkemizde yapılan çalışmalarda normal popülasyonda HBsAg pozitiflik oranı %1.7 ile %21 arasında değişmektedir. Hepatit ve alerjik hastalıklarla ilgili yapılmış çalışmaların sonuçları ise değişmektedir. Çakır ve ark.'nın 2007 yılında yaptıkları bir çalışmada HBV taşıyıcısı olan grupta astım, egzema ve atopi oranları kontrol grubuna göre daha yüksek bulunmuştur (17). Ancak Kocabaş ve ark. 2006 yılında yayınlanan çalışmalarında HAV ve HBV enfeksiyonu olan çocuklarda alerjik rinit ve astım sıklığını, HAV ve HBV enfeksiyonu olmayan kontrol grubuna göre daha düşük oranda saptamışlardır (18). Bizim çalışmamızda ürtikerli olgularda bu oran %5.7, alerjik rinitli olgularda ise %1.8 olup, normal popülasyondaki seroprevalanstan farklılık göstermemiştir. Sonuç olarak çalışmamızda ürtiker ve alerjik rinitli hastalarda hepatit B ve hepatit C seroprevalansı normal popülasyonla uyumlu bulunmuştur. Yine de ürtiker ile başvuran olgularda özellikle olgu risk grubunda ve viral hepatit açısından yüksek endemisite bölgesinde bulunuyorsa hepatit B ve hepatit C taraması yapılabilir. KAYNAKLAR 1. Smith R, Caul EO, Burton JL. Urticaria and hepatitis C. Br J Dermatol 1997; 136: 980. 2. Cooper KD. Urticaria and angioedema: diagnosis and evaluation. J Am Acad Dermatol 1991; 25:16676. 3. Hadziyannis SJ. Skin diseases associated with hepatitis C virus infection. J Eur Acad Dermatol Venereol 1998; 10: 12-21. 4. Kanazawa K, Yaoita H, Tsuda F, Okamoto H. Hepatits C virus infection in patient with urticaria. J Am Acad Dermatol 1996; 35: 195-8. 5. Cacoub P, Renou C, Rosenthal E, et al. Extrahepatic manifestations of hepatitis C virus infection in 321 patients. Medicine (Baltimore) 2000; 79: 47-56. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 102-105 Alerji Hastalarında Hepatit B ve Hepatit C Prevalansı 6. Quaranta JH, Rohr AS, Rachelefsky GS et al. The natural history and response to therapy of chronic urticaria and angioedema. Ann Allergy 1989; 62: 421-4. değerlendirilmesinde hepatit B virüsünün yeri. In: Memisoğlu HR, Acar MA, Aksungur VL, Özpoyraz M (eds). XIII. Ulusal Dermatoloji Kongresi, Adana: Çukurova Üniversitesi Basımevi, 1990: 461-6. 7. Thaler MM, Park CK, Landers DV, et al. Vertical transmission of hepatitis C virus. Lancet 1991; 338: 17-8. 15. Yenen OS, Badur S. Prevalance of antibodies to hepatitis C virus in blood donors and risk groups in Istanbul, Turkey. Eur J Clin Microbiol Infec Dis 1991; 10: 93. 8. Zauli D, Deleonardi G, Grassi A, et al. Chronic Urticaria. Arch Dermatol 2001; 137: 504-5. 9. Llanos F, Raison-Peyron N, Meunier L, Ducos J, Meynadier J. Hepatitis C virus infection in patients with urticaria. J Am Acad Dermatol 1998; 38: 646. 10. Siddique N, Pereira B. N, Hasan Arshad S. Hepatitis C and urticaria:cause and effect? Allergy 2004; 59: 668. 11. Kanazawa K, Yaoita H, Tsuda F, Murata K, Okamoto H. Association of prurigo with hepatitis C virus infection. Arch Dermatol 1995; 131: 852-3. 12. Shepard CW, Finelli L, Alter MJ. Global epidemiology of hepatitis C virus infection. Lancet Infect Dis. 2005; 5: 558-67. 13. Allı N. Kronik Ürtiker tedavisi. In: Taspınar A. (ed) X. Prof. Dr. A. Lütfü Tat Simpozyumu, Ankara: Yargıcığlu Matbaası, 1992: 127-36. 14. Karaduman A, Atakan N, Akkaya S, Kölemen F, Akan T. Kronik ürtikerin etyolojik açıdan Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 102-105 6. Ökten A. Hepatit C Giriş. In: Kılıçturgay K, Badur S (eds). Viral Hepatit 2001. 1.Baskı. İstanbul: Viral hepatitle savaşım derneği, 2001:180-1. 17. Cakir M, Karakas T, Orhan F, Otken A, Gedik Y. Atopy in children with chronic hepatitis B virus infection. Acta Paediatrica 2007; 96:1343-6. 18. Kocabas E, Yapicioglu H, Yildizdas D, Guneser Kendirli S, Burgut R. The prevalence of atopy in children with antibodies against hepatitis A virus and hepatitis B virus Turk J Pediatr 2006; 48: 18996. YAZIŞMAADRESİ Dr. Gülsün ÇAVDAR Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği İZMİR e-mail: [email protected] 105 Çelik C ve ark. Araştırma Sivas Yöresindeki HCV Genotip Dağılımlarının Araştırılması Cem ÇELİK, Mustafa Zahir BAKICI, Rakibe KAYGUSUZ, Rahşan ERTÜRK Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Araştırma ve Uygulama Hastanesi, Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarı, SİVAS ÖZET Hepatit C virusu (HCV), yüksek oranlarda kronikleşmesi, ciddi karaciğer hastalıklarına neden olması, kesin bir tedavisinin olmaması, etkin bir aşısının da henüz bulunamamış olması nedenlerinden dolayı tüm dünyada ciddi bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Yapılan çalışmalar HCV'nin en az 6 majör genotipinin ve birçok alt tipinin bulunduğunu göstermiştir. Genotipler tedavi süresini ve yanıtı belirleyen en önemli belirteçtir. Bu çalışmada bölgemizdeki HCV genotip dağılımlarının ortaya konulması ve bu oranların farklı bölgelerde alınan sonuçlarla karşılaştırılması hedeflenmiştir. Bu amaçla HCV RNA testleri pozitif olarak tespit edilen 178 hastada HCV genotipleri moleküler yöntemler kullanılarak araştırıldı (High Pure Viral Nucleic Acid Kit, Roche, AB Analitica HCV-PM BIO). Çalışma sonucunda saptanan baskın genotipin yurdumuzda görülen tip1b (%88.20) sonuçları ile uyumlu olduğu görülürken, tip1a (%8.99), tip 2a (%1.12) ve tip 3 (%1.69) genotiplerinin de bölgemizde daha az oranlarda bulunduğu tespit edildi. Sonuç olarak, HCV enfeksiyonu yönünden tedavi verilecek hastaların tedavi rejimleri düzenlenirken, bu durum göz önünde bulundurulmalı ve genotiplendirme çalışmaları yapılmalıdır. Anahtar kelimeler: Hepatit C, HCV RNA, genotiplendirme SUMMARY The Searching of HCV Genotyping Distributions in the Region of Sivas The Hepatitis C virus (HCV) has become a serious health problem around the world because of the reasons of high rates of chronicity, consequent serious liver diseases, lack of a certain treatment and absence of an effective vaccine. The studies have shown that HCV has at least 6 major genotypes and many subtypes. Genotypes are the most important indicators which determine the duration of treatment and its response. In this study, it was aimed to present HCV genotype distributions in our region and comparing of these rates with the results from different regions. For this purpose, genotypes of 178 patients whose HCV RNA tests were found to be positive were tested with molecular methods (High Pure Viral Nucleic Acid Kit, Roche, AB Analitica HCVPM BIO). It was found that the dominant genotype is type 1b (88.20%) and it is compatible with the results seen in our country. It was determined that the ratios of genotypes of type 1a (8.99%), type 2a (1.12%) and type 3 (1.69%) were found to be fewer in our region. In conclusion, while organizing the treatment regimen of patients who will be treated in terms of HCV infection, the situation must be taken into consideration and the studies of genotyping must be done. Keywords: Hepatitis C, HCV RNA, genotyping 106 Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 106-110 Sivas Yöresindeki HCV Genotip Dağılımlarının Araştırılması GİRİŞ Kronik viral hepatitler günümüzde en önemli halk sağlığı problemlerindendir (1). HCV dünyanın hemen her yerinde endemik olarak bulunan, kronik karaciğer hastalıklarına ve hepatoselüler karsinomaya yol açabilen, Flaviviridae ailesinden bir virustur (2). HCV sıklıkla parenteral yolla bulaşan ve toplumlarda sporadik olarak görülen non-A non- B hepatitlerin de birincil etkenidir (3). Dünyada yaklaşık olarak 170-210 milyon kişinin HCV ile enfekte olduğu düşünülmektedir. Akut ve kronik hepatit, siroz ve hepatosellüler karsinoma gibi hastalıklar için en önemli risk faktörlerinden biri olan HCV bütün karaciğer hastalıklarının %25-40 kadarından sorumludur (4-7). Diğer RNA viruslarında olduğu gibi HCV RNA'sı da replikasyon sırasında olabilecek baz değişikliklerine açıktır. Bunun sonucu olarak genetik farklılaşma artmakta, farklı genotipler ortaya çıkmaktadır. Yapılan çalışmalarla dünya üzerinde farklı HCV genotiplerinin olduğu, bunlara ek olarak türümsü yapılarının da bulunduğu gösterilmiştir (8). HCV genotiplerinin hastalığın gidişi ve tedavisi ile ilgili farklılıklar içerdiğinin anlaşılması, genotipleme çalışmalarının da son yıllarda büyük önem kazanmasına neden olmuştur (2). Genotipler, HCV enfeksiyonunun nasıl seyredeceğinin öngörüsünü sağlamaz. HCV genotipleri tedaviye yanıt kriteri olarak ve tedavi süresinin belirlenmesinde yol göstericidir. Tedavi süresini ve tedaviye yanıtı belirleyen en önemli belirteç hastanın enfekte olduğu genotiptir (9). Yapılan değişik çalışmalar sonucunda HCV'nin dünya üzerinde en az 6 majör genotipinin ve birçok alt tipinin bulunduğu tespit edilmiştir (10, 11). Dünya üzerinde HCV'nin görülme sıklığı bölgeler arasında farklılıklar göstermesine rağmen özellikle genotip 1a,1b, 2a, 2b, 3a ve 3b tüm dünyada daha yaygın olarak bulunur. Dünyadaki bütün kronik HCV'li hastalar içerisinde genotip 1 %40-80 ile en yoğun görülen tiptir. Amerika Birleşik Devletleri'nde baskın izolat genotip 1'dir, ancak Avrupa'da ve Japonya'da genotip 2 ve genotip 3 daha yoğun olarak bulunmaktadır. Genotip 4, en sık Mısır ve Ortadoğu'da görülürken, Güney Afrika'da genotip 5 baskın genotip olarak göze çarpmaktadır. Hong Kong ve diğer Güney Doğu Asya ülkelerinde genotip 6 yoğun olarak görülmektedir. Genotip 4, 5 ve 6 Afrika ve Asya ülkeleri dışında nadir olarak görülen genotiplerdir (12). Ülkemizde ise HCV'li olgularda en sık saptanan genotip, HCV genotip 1b'dir (13). Bu çalışmada; HCV RNA pozitif hastalarda HCV genotipleme çalışmalarının yapılarak, bölgemizViral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 106-110 deki HCV genotip dağılımlarının ortaya konulması ve bu oranların farklı bölgelerde alınan sonuçlarla karşılaştırılması amaçlanmıştır. MATERYAL ve METOT Cumhuriyet Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi ile Sivas Numune Hastanesinin poliklinik ve kliniklerinden gönderilen/verilen kan serumlarında mikrobiyoloji laboratuarlarında moleküler yöntemlerle HCV RNA test sonuçları pozitif olarak tespit edilen hastalardan 178'inin serum örnekleri HCV genotiplendirme testleri için ayrıldı. Genotiplendirme testleri için ayrılan serum örnekleri işleme alınana kadar -80°C'da saklandı. HCV genotiplendirme yapılmasına karar verilen serum örneklerinin çalışma öncesi oda ısısına gelmesi sağlandı. Her çalışma için 1'er adet pozitif ve negatif kontrol örneği kullanıldı. Çalışmamız Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurul Başkanlığı'nın 12.02.2008 tarih ve 2008–1/4 nolu uygunluk kararı ile yapılmıştır. RNA Ekstraksiyonu Bu işlem için High Pure Viral Nucleic Acid Kit (Roche) kullanıldı. Kullanılacak reaktifler kit prosedürüne göre hazırlandı. Eppendorf tüp içerisine, 200 μl hasta serumu, bunun üzerine 200 μl Binding Buffer ve 50μl Proteinase K eklenerek iyice karıştırıldı. Hazırlanan karışım 72°C'de 10 dakika bekletildi. Bu karışım üzerine 100 μl Binding Buffer eklenerek tekrar karıştırıldı. Hazırlanan karışımın tamamı collection tube içerisine aktarıldı. Örnekler 8000 g'de 60 saniye santrifüj edildi. Santrifüj edilen filtreler yeni tüplere aktarıldı ve üzerlerine 500 μl İnhibitör Removal Solüsyon eklendi ve 8000 g'de 60 saniye santrifüj edildi. Santrifüj edilen filtreler tekrar yeni tüplere aktarılarak üzerlerine 450 μl yıkama solüsyonu eklendi ve 8000 g'de 60 saniye santrifüj edildi. Bu işlem 2 defa tekrar edildi. Santrifüj edilen filtreler yeni tüplere aktarıldı ve üzerlerine solüsyon eklenmeden 13000 g'de 10 saniye santrifüj edildi. Sonrasında filtreler 1.5 ml'lik steril eppendorf tüplere aktarılarak üzerlerine 50 μl elution buffer eklendi. 8000 g'de 60 saniye santrifüj edildi. Bu işlem sonunda 1.5 ml'lik steril eppendorf tüplerin dibinde kalan sıvı (50 μl) Polimerase Chain Reaction (PCR) çalışmalarında kullanmaya uygun saf RNA örneği olarak elde edildi. Viral RNA reverstranskripsiyon Reverse transkripsiyon işlemini gerçekleştirmek için AB Analitica HCV-PM BIO kitleri kullanılmış 107 Çelik C ve ark. olup, kit prosedürüne göre çalışma şu şekilde uygulanmıştır: Ekstrakte edilmiş RNA örneğinden 3 μl yeşil RT tüplerine eklendi. Thermal cycler cihazında 70°C'da 5 dakika inkübasyona bırakıldı. İnkübasyon sonrasında örnekler hızlı bir şekilde buz üzerine konuldu ve RT Mix hazırlandı. Her bir örnek tüpüne 15 μl RT Mix eklendi. Örnek tüpleri 41°C'da 60 dakika thermal cycler'da inkübasyona bırakıldı. Daha sonra 2 ml Buffer 3 ile 1 dakika çalkalayıcıda ve oda ısısında yıkama yapıldı. Küvetler içindeki sıvı aspire edilerek stripler üzerine 2 ml Staining solution eklendi. Çalkalayıcıda 30 dakika karanlıkta ve oda ısısında inkübe edildi. Nitroselüloz stripler üzerindeki bantların oluşumu gözlendi. Küvetler içindeki sıvı aspire edildi. Stop solüsyonu olarak 2 ml distile su kullanıldı. Oda ısısında 5 dakika bekletildi. Stripler kurutularak değerlendirme yapıldı. Amplifikasyon Her bir yeşil RT tüpe PCR mix'i kit prosedüründe belirtildiği üzere eklenerek PCR protokolü uygulandı. PCR işlemi sonrası agaroz jel elektroforezi ile bantlar kontrol edildi. 289 bp'de pozitif HCV örnekleri görüldü. Alınan örnekler daha sonra nested amplifikasyon işlemine alındı. Her bir örnek için kit prosedüründe belirtildiği üzere PCR mix'i hazırlanarak PCR protokolü uygulandı. PCR işlemi sonrasında yapılan agaroz jel elektroforezi ile bantlar kontrol edildi. Pozitif çıkan örnekler hibridizasyon ile tiplendirme yapmak için hazır hale getirildi. Detection Bu çalışmalar bee Robotics cihazı kullanılarak kit prosedürüne göre şu şekilde çalışıldı; Cihaz açılarak ısıtıcılar 50°C'a, kit içerikleri ise oda ısısına getirildi. Yıkama ve hibridizasyon solüsyonları cihazda 50°C'da bekletildi. PCR ürünleri thermal cycler'da 95°C'de 5 dakika denatüre edildi. Sonrasında hemen buz üzerine alındı. Nitroselüloz stripler küvetler içerisine yerleştirildi ve 2 ml preheated hibridizasyon solüsyonundan küvetlerdeki stripler üzerine koyularak denatüre edilmiş PCR ürününden 20 μl küvetlere eklendi, 50°C'de hafifçe çalkalanarak 60 dakika inkübasyona bırakıldı. İnkübasyon sonunda küvet içindeki sıvı aspire edildi ve 2 ml preheated Stringent washing solution eklendi, çalkalanarak 50°C'de 1 dakika inkübe edildi. Aynı yıkama işlemi bir kez daha tekrar edildi. (2. yıkama) 3. kez yıkama işlemi yapıldı ve bu aşamada 50°C'de 10 dakika çalkalanarak inkübasyona bırakıldı. Yıkama solüsyonu aspire edilerek 2 ml Buffer 2 koyuldu ve 10 dakika oda ısısında çalkalanarak inkübasyona bırakıldı. Buffer 2 aspire edilerek küvetlere 2 ml conjugate solüsyonu eklendi ve oda ısısında 30 dakika çalkalanarak inkübe edildi. İnkübasyon sonunda conjugate aspire edilerek 2 ml Buffer 1 solüsyonu ile 1 dakika oda ısısında yıkandı. Bu işlem toplam 3 kez yapıldı. 108 İstatistiksel Değerlendirme Çalışmamızın verileri SPSS (ver. 14.0 ) programına yüklenerek, verilerin değerlendirilmesi Khi-kare testi kullanılarak yapılmıştır. Verilerimiz sayı ve yüzde şeklinde belirtilip, yanılma düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Sonuçlar anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirilmiştir. BULGULAR Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi ve Sivas Numune Hastanesi'ne başvuran ilgili hastalardan 178'inin kan serumlarında yapılan moleküler çalışmalar sonucunda, bu bölgenin HCV genotip dağılımları belirlenmeye çalışılmış, elde edilen sonuçlar sayı ve yüzde olarak ifade edilmiştir ( Tablo 1). Tablo 1. Sivas bölgesindeki HCV genotip dağılımları HCV Genotip n % 1b 1a 2a 3 Diğer 157 16 2 3 - 88.20 8.99 1.12 1.69 - Toplam 178 100 Çalışmada kullanılan 178 hasta kan serumunun 157'sinde HCV genotip 1b tespit edilmiş olması, dağılımın en büyük (%88.20) kısmını oluştururken, HCV 1a genotipi % 8.99 ile 2. sırada, HCV 3 genotipi % 1.69 ile 3. sırada, HCV 2a genotipi ise % 1.12 ile en az oranda bulunan genotip olmuştur. HCV genotipleri karşılaştırıldığında, genotipler arası farklılık önemli bulunmuştur (p<0.05).(X² = 279.48; p = 0.001; p <0.05) (Tablo 1). Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 106-110 Sivas Yöresindeki HCV Genotip Dağılımlarının Araştırılması TARTIŞMA HCV akut ve kronik hepatite neden olan bir RNA virusudur. HCV enfeksiyonlarının büyük bir bölümünün yıllar sonra kronik karaciğer hastalığı, karaciğer sirozu ve hepatoselüler karsinom gelişimine aday olmaları son yıllarda ilginin HCV üzerine odaklanmasına neden olmuştur(14). HCV ile enfekte hastaların tedavi edilmesinde genotiplerin belirlenmesi önemli bir ölçümdür. Klinik seyir, tedaviye yanıt ya da yanıtsızlık, tedavi sürelerinin belirlenmesi açısından HCV genotiplerinin belirlenmesi önem taşımaktadır (15). Sivas bölgesinde yaptığımız bu çalışmada, bölgemizdeki HCV genotip dağılımlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Yaptığımız moleküler genotiplendirme çalışmaları sonucunda, 178 hastanın 157'sinde (%88.20) HCV genotip 1b tespit edilmiş olup dağılımların en büyük bölümünü bu grup oluşturmuştur. Hastalardan 16'sında (%8.99) ise HCV genotip 1a bulunmuştur. Bu iki grup dışında, hastalardan 2'sinde (%1.12) HCV genotip 2a, 3'ünde (%1.69) ise HCV genotip 3 tespit edilmiştir. Sivas'taki hastanelere başvuran ve HCV RNA testleri pozitif bulunan hasta kan serumlarından yaptığımız genotiplendirme çalışmasında yukarıdakiler dışındaki diğer HCV genotiplerine rastlanmamıştır (Tablo 1). Yaptığımız çalışmada ortaya çıkan HCV genotipleri birbirleri ile karşılaştırıldığında, genotip 1b'nin yoğunluğu istatistiksel olarak da önemli bulunmuştur (p <0.05). Mc Omish ve ark. kan donörlerindeki HCV genotiplerini araştırdıkları uluslararası bir çalışmada; genotip 1, 2 ve 3'ü İskoçya, Finlandiya, Hollanda ve Avustralya'dan rapor ederken, Avrupa'nın doğusundan ise genotip 2 ve 3'ü bildirmemişlerdir. Japonya ve Tayvan'daki kan donörlerinde tip1 ve 2, Hong Kong'daki kan donörlerinde ise genotip 1, 2 ve 6 saptanmıştır (16). Dusheiko ve ark. İngiltere'de yaptıkları HCV genotip çalışmasında; İngiltere, Güney Avrupa, Asya, Afrika ve Güney Amerika'lı hastalarda genotip 1, 2 ve 3, Orta Doğu'lu hastalarda ise daha çok genotip 4 saptamışlardır (17). Mahaney ve ark. Amerika'lı hastalarla yaptığı HCV genotiplendirme çalışmasında, hastaların %74'ünde tip 1, %15'inde tip 2, %6'sında tip 3 ve %1'inde ise HCV genotip 4 saptamışlardır (18). Ayesh ve arkadaşlarının Filistin'de yaptıkları HCV genotip çalışmasında ise %64.1 oranında genotip 4 tespit edilmiştir(19). Dünyada yapılan çalışmalardan açıkça anlaşıldığı üzere farklı coğrafik bölgelerde farklı genotipler ön plana çıkabilmektedir. Ülkemizde yapılan benzer çalışmalarda ise HCV genotip 1b en yoğun genotip olarak karşımıza çıkmaktadır ( Tablo 2). Tablo 2. Ülkemizde değişik bölgelerde yapılan HCV genotiplendirme çalışmaları Genotipler (%) Çalışmalar 1a Ural ve ark. 1b 10 81.2 Gökahmetoğlu ve ark. 3.5 96.5 Çil ve ark. 22.7 72.8 Coşkun ve ark. 21.43 78.57 Çelik ve ark. 8.99 88.2 Kendal ve ark. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 106-110 3 4 2.4 0.6 1.2 5 6 100 Özacar ve ark. Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi ülkemizde yapılan çalışmalarda hakim genotipin 1b olduğu görülmektedir. Ural ve ark. Konya bölgesinde 80 hastanın genotiplendirmelerini yapmış ve tamamını (%100) genotip 1b olarak bulmuşlardır (20). Özacar ve ark. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 170 kronik HCV'li hastanın kan serumlarında yaptıkları genotiplendirme çalışmasında; %81,2 oranında genotip 1b, %10 oranında genotip 1a, %2,4 oranında genotip 2, % 0.6 oranında 2 100 4.5 1.2 1.69 genotip 3a ve %1.2 oranında genotip 4 saptamışlardır. Hastaların %4.6'sında ise birden fazla genotip tespit edildiği bildirilmiştir. (21). Gökahmetoğlu ve ark. tarafından Erciyes Üniversitesi'nde yapılan benzer bir çalışmada, 57 kronik HCV'li hastanın 55'inde (%96.5) genotip 1b, 2'sinde (%3.5) ise genotip 1a tespit edilmiş olmasına karşın, diğer HCV genotiplerine rastlanmamıştır (22). Ülkemiz Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Kendal ve ark.'nın 1999 yılında yaptığı bir çalışmada HCV genotip 1b 109 Çelik C ve ark. %100 oranında saptanırken, 2007 yılında aynı bölgede Çil ve arkadaşlarınca yapılan başka bir çalışmada, %72,8 oranında genotip 1b, %22.7 oranında genotip 1a ve %4.5 oranında genotip 3a tespit edilmiştir (23, 24). Coşkun ve ark. hemodiyaliz hastaları ve renal transplant alıcılarında HCV genotiplendirmesiyle ilgili çalışmışlar ve hastaların %78.57'sinde genotip 1b, %21.43'ünde ise genotip 1a saptamışlardır (25). Sonuç olarak, bölgemizin HCV genotip dağılımlarını ortaya koymaya çalıştığımız bu çalışmada, baskın genotipin yurdumuzdaki sonuçlarla uyumlu olarak tip1b olduğu görüldü (Tablo 2). Bölgemizde yine, tip1a, tip 2a ve tip3 genotipleri de tespit edilerek, farklı HCV genotiplerinin oransal olarak düşük de olsa bölgemizde bulunduğu saptandı. HCV enfeksiyonunun kliniği ve tedavisinde genotiplerin önemi bilindiğinden, hastalarda genotiplerin belirlenerek tedavi rejimlerinin buna göre düzenlenmesi maliyet-etkin olacaktır. KAYNAKLAR 1. Lavanchy D. Chronic viral hepatitis as a public health issue in the world. Best Pract Res. Clin Gastroenterol 2008; 22: 991-1008. 2. Kara İH. Akut viral hepatit C. Türk Aile Hek Derg. 2008; 12: 89. 3. Ustaçelebi Ş, Ergünay K. HCV. In: Ustaçelebi Ş, Abacıoğlu H, Badur S (eds). Moleküler Klinik ve Tanısal Viroloji. Güneş Kitabevi. Bölüm 11, 2004: 203. 4. Akhan S. Virüs Enfeksiyonları HCV. In: Topçu AW, Söyletir G, Doğanay M (eds). Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyolojisi 2008; 1911-27. 5. Kupfer B. HCV Virology. In: Mauss S, Berg T, Rockstroh J, Sarrazin C, Wedemeyer H (eds). Hepatology 2009; 75-88. 6. Pan JJ, Firpi RJ. The management of hepatitis C. Minerva Gastroenterol Dietol 2009; 55: 23-35. 7. But DY, Lai CL, Yuen MF. Natural history of hepatitis-related hepatocellular carcinoma. World J Gastroenterol. 2008; 14: 1652-56. 8. Durmaz R. HCV mutasyonları. In: Tabak F, Balık İ, Tekeli E (eds). Viral Hepatit 2005. 2005; 170-4. 9. Usluer G. Kronik Hepatit C'de Güncel Tedavi. Ankem Derg. 2008; 22(ek2): 57-60. 10. Lyra AC, Fan X, Di Bisceglie AM. Molecular biology and clinical implicaiton of hepatitis C virus. Braz J Med Biol Res. 2004; 37: 691-5. 11. Lee CM, Hung CH, Lu SN, Changchien CS. Hepatitis C virus genotypes: clinical relevance and 110 therapautic implications. Chang Gung Med J. 2008; 31: 16-25. 12. Czepiel J, Biesiada G, Mach T. Viral Hepatitis C. Pol Arch Med Wewn. 2008; 118: 734-40. 13. Barut HŞ, Günal Ö. Dünyada ve ülkemizde hepatit C epidemiyolojisi. Klimik Derg. 2009; 22: 38-43. 14. Görenek L, Özgüven V. HCV epidemiyolojisi. Gastroenterohepatoloji. Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri Derg 2001; 12: 2. 15. Usluer G. Kronik Hepatitlerde Tanı. Ankem Derg. 2006; 20: 200-2. 16. Mc Omish F, Yap PL, Dow BC, et al. Geographical distribution of hepatitis C virus genotypes in blood donors: an international collaborative survey. J Clin Microbiol 1994; 32: 884-92. 17. Dusheiko G, Schmilovitz-Weiss H, Brown D, et al. Hepatitis C virus genotypes: an investigation of type-specific differences in geographic origin and disease. Hepatology 1994; 19: 13-8. 18. Mahaney K, Tedeschi V, Maertens G, et al. Genotypic analysis of hepatitis C virus in American patients. Hepatology 1994; 20:1405-11. 19. Ayesh BM, Zourob SS, Abu-Jadallah SY, ShemerAvni Y. Most common genotypes and risk factors for HCV in Gaza strip: a cross sectional study. Virol J 2009; 6: 105. 20. Ural O, Arslan U, Fındık D. Konya bölgesinde hepatit C virusu genotip dağılımı. İnfeksiyon Derg. 2007; 21: 175-81. 21. Özacar T, Altuğlu İ, Zeytinoğlu A ve ark. Kronik C hepatitinde HCV genotiplerinin dağılımı. Mikrobiyoloji Bülteni 2001; 35:451-8. 22. Gökahmetoğlu S, Bozdayı M, Özbakır Ö ve ark. Hepatitis C virus genotypes detected in Erciyes University. Türk Mikrobiyol Cem Derg. 2007; 37: 35-8. 23. Kendal Y, Değertekin H, Akkız H. HCV genotypes in HCV related chronic hepatitis in Southeast Anatolia. The Turkish Journal of Gastroenterology 1999; 10: 249-52. 24. Çil T, Özekinci T, Göral V, Altıntaş A. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde HCV virüsü genotipleri. Türkiye Klinikleri J Med Sci 2007; 7: 496-500. 25. Coşkun Y, Sayan M, Helvacı S, Dilek K, Mıstık R. Anti-HCV pozitif hemodiyaliz hastaları ve renal transplant alıcılarında 'Restriction Fragment Length Polymorphism (RFLP)' ile HCV genotiplendirmesi. Viral Hepatit Dergisi. 2005; 10: 28-33. YAZIŞMAADRESİ Dr. Cem ÇELİK Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarı SİVAS e-mail: [email protected] Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 106-110 Kırşehir Bölgesindeki Kan Donörlerinin HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve Sifiliz Seroprevalansı Yönünden Değerlendirilmesi Araştırma Kırşehir Bölgesindeki Kan Donörlerinin HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve Sifiliz Seroprevalansı Yönünden Değerlendirilmesi Tülin DEMİR Kırşehir Devlet Hastanesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji, KIRŞEHİR ÖZET Kan transfüzyonları sonrasında en sık karşılaşılan komplikasyonlar transfüzyon yoluyla bulaşan enfeksiyonlardır. Bu enfeksiyonlardan ise en sık hepatit B, hepatit C ve HIV izlenmektedir. Güvenli kan transfüzyonu için kan donörlerinde HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve sifiliz taraması zorunludur. Bu çalışmada Kırşehir Devlet Hastanesi Kan Merkezine Ocak 2007-Mayıs 2010 yılları arasında gönüllü bağış için başvuran toplam 3475 donörün HBV, HCV, HIV ve sifiliz tarama testlerinin sonuçları retrospektif olarak araştırılarak enfeksiyonların yıllara göre sıklığı ve seropozitivitenin cinsiyet ile ilişkisi araştırıldı. Toplam 3475 donör (416 kadın, 3059 erkek) çalışmaya dahil edildi. HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 taramasında ELISA, sifiliz taramasında ise RPR testi kullanıldı. Veriler SPSS 15.0 programı kullanılarak değerlendirildi. HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve sifiliz prevalansı sırasıyla; %0.97, %0.03, %0.028 ve %0.14 olarak belirlendi. Anti-HIV 1/2 ELISA ile pozitif sonuç alınan bir örnek doğrulama testi ile negatif olarak saptandı. Enfeksiyon seropozitivitesi ile cinsiyet arasında anlamlı bir farklılık izlenmedi. Elde ettiğimiz sonuçlara göre bölgemizde HBV ve HCV prevalansının ülkemizdeki birçok bölgeden daha düşük olduğu izlendi. Anahtar kelimeler: Kan donörü, HIV, HBV, HCV, sifiliz SUMMARY Evaluation of HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 and Syphilis Seroprevalence of the Blood Donors in Kırşehir Region Transfusion transmitted infections are the most common complications following blood transfusion. Among these, hepatitis B, hepatitis C and HIV are the most common infections. HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 and syphilis screening of the blood donors is mandatory to ensure blood transfusion safety. In this study, screening test results for HBV, HCV, HIV and syphilis of the 3475 voluntary blood donors, admitted to State Hospital of Kirsehir between January 2007-May 2010, were evaluated retrospectively for the frequency of the infections according to the years and seropositivity-gender relationship. A total of 3475 donors (416 female, 3059 male) were included in the study. HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 screening was performed with ELISA, and RPR test was used for syphilis screening. Data analysis were evaluated using SPSS 15.0 programme. HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 and syphilis seroprevalence was; 0.97%, 0.23%, 0.028% and 0.14%, respectively. One donor sample was found to be anti-HIV 1/2 positive by ELISA where it was found to be negative by confirmation test. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 111-116 111 Demir T. No statistically significant relationship was found between infection seropositivity and gender. According to the results, HBV and HCV seroprevalence in our region was found lower when compared most of the other regions in our country. Keywords: Blood donors, HIV, HBV, HCV, syphilis GİRİŞ Güvenli kan temininde donör kanlarının doğru ve güvenilir serolojik testlerle taranması kadar donörün kabul-red kriterlerine uygun olarak seçimi, populasyonundaki enfeksiyon sıklığı da önemli rol oynamaktadır (1). Transfüzyon nedenli enfeksiyon gelişimi riskini en aza indirmek için donör kanlarında bazı testlerin yapılması tüm dünyada zorunludur. Ülkemizde de 1983 yılından itibaren donör kanlarında HBsAg, sifiliz ve sıtma etkenlerine yönelik taramalar zorunlu olarak yapılmaya başlanmış ve 1987'de anti-HIV 1/2, 1996'da da anti-HCV testleri ilave edilmiştir. 1997'de risk taşımayan donörlerde rutin sıtma taraması uygulamadan kaldırılmıştır. Kullanılan serolojik testler ne kadar güvenilir olursa olsun olası enfeksiyonun serolojik göstergelerinin saptanamadığı dönemde kan bağışının yapılması ve halen bilinen veya bilinmeyen birçok enfeksiyöz etkenin tam güvenilirlikle taranamaması transfüzyon kaynaklı enfeksiyonların temel nedenlerini oluşturmaktadır. İnsandan insana parenteral, cinsel yol ve perinatal yolla bulaştığı bilinen HIV ve özellikle kronik karaciğer hastalığı ve hepatosellüler karsinoma gelişme açısından risk oluşturan Hepatit B ve Hepatit C enfeksiyonları halen ciddi halk sağlığı problemi olarak önemini korumaktadır (2-7). Günümüzde dünya genelinde yaklaşık 300 milyondan fazla kişinin HBV, 100 milyondan fazla kişinin HCV ile enfekte olduğu düşünüldüğünde, kan donörlerinin taranması kronikleşme ile seyreden bu enfeksiyon ajanlarını tespiti, bulaşın engellenmesi ve toplumun seropozitivitesinin belirlenmesi açısından önemlidir (3, 6, 7). Sifiliz Treponema pallidum nedeni ile oluşan kan transfüzyonu ile bulaşma riski oldukça düşük olan bir enfeksiyondur. Bakteri depolanmış kanda ancak üç gün yaşayabilmekte ancak spiroket miktarının kanda yoğun olduğu durumlarda 6. güne kadar canlı kalabildiği de bildirilmektedir. Transfüzyon sonrası sifilizin oldukça nadir görülmesi ve kolay tedavi edilebilir olması nedeniyle taramaların gereksiz olduğu düşünülerek bazı ülkelerde rutin tarama listesinden çıkarılmıştır (3, 5). 112 Ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda gönüllü kan donörlerinde HBsAg prevalansı %1.09-8.7 (1-4, 8-21), anti-HCV prevalansı %0.16-5.2 (1-4, 6, 8, 9, 12-21), anti-HIV 1/2 prevalansı %0.007-0.13 (1, 3, 13, 15, 18-21) ve sifiliz seroprevalansı; % 0.001-0.36 (3, 4, 12, 13, 15, 18, 20) olarak bildirilmiştir. Bu çalışmada Kırşehir Devlet Hastanesi Kan Merkezi'ne 2007-2010 yılları arasında gönüllü kan bağışında bulunan sağlıklı populasyonda HBV, HCV, HIV ve sifiliz enfeksiyonlarının serolojik göstergeleri ve enfeksiyon varlığının yaş, cinsiyet ile ilişkisi araştırıldı. MATERYAL ve METOT Kırşehir Devlet Hastanesi Kan Merkezi birimine Ocak 2007 ile Mayıs 2010 tarihleri arasında kan bağışında bulunan 19-57 yaş arasında 3059 (%88.1) erkek, 416 (%11.9) kadın toplam 3475 sağlıklı donör çalışmaya dahil edildi. Sürekli donör reddini gerektiren intra-venöz uyuşturucu bağımlılığı, riskli cinsel aktivite ve kronik hastalık varlığı gibi kriterler tespit edildiğinde bağışı reddedilenler çalışma dışı bırakıldı. Çalışmaya dahil edilen hastaların donör sorgulama formları ve serolojik test sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 testleri Roche Modular E-170 (Roche Modular Analytics E 170, USA) tam otomatize EIA cihazı ve kitleri ile çalışıldı. EIA ile anti-HIV 1/2 testi pozitifliği saptandığı durumlarda donör serumu Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Başkanlığı HIV-AIDS Doğrulama Laboratuvarına Western Blot analizi yapılmak üzere gönderildi. Sifiliz enfeksiyonu tarama testi olarak RPR karbon test (Rapid plasma reagin) (Plasmatec, UK) kullanıldı. Veriler SPSS 15.0 programı kullanılarak kikare ve Fisher' exact testleri ile değerlendirildi. BULGULAR Çalışma grubunun yıllara ve cinsiyete göre dağılımı Tablo 1'de verilmiştir. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 111-116 Kırşehir Bölgesindeki Kan Donörlerinin HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve Sifiliz Seroprevalansı Yönünden Değerlendirilmesi Tablo 1. Donörlerin cinsiyet ve yıllara göre dağılımı Yıl Kadın 2007 Erkek Toplam n % n % n 137 12 997 88 1134 2008 92 9.1 916 90.9 1008 2009 121 10.9 984 89.1 1105 2010* 66 28.9 162 71.1 228 416 11.9 3059 88.1 3475 Toplam * İlk 5 aylık veriler değerlendirmeye alınmıştır. HIV 1/2 pozitif olarak saptanan hastanın doğrulama testi sonucu ise negatif olarak belirlendi. Yıllara göre tarama testlerinin sonuçları Tablo 2'de gösterilmiştir. Donör kanlarının HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2, ve RPR test sonuçları incelendiğinde, 34 (%0.97) hastada HBsAg, 8 (%0.23) hastada anti-HCV, 1 (%0.03) hastada tarama testi ile anti-HIV 1/2, 5 (%0.14) hastada RPR testi pozitifliği saptandı. Anti- Tablo 2. Kırşehir Devlet Hastanesi Kan Merkezi donörlerinde yıllara göre HBsAg, HIV, HCV ve sifiliz prevalansı Yıl Test sayısı HBsAg Anti-HCV Anti-HIV 1/2 VDRL n % n % n % n % - 3 0.26 2 0.2 2007 1134 10 0.88 3 0.26 - 2008 1008 12 1.19 1 0.1 - 2009 1105 10 0.90 2 1 0.09 - - 2010* 228 2 0.87 2 0.87 - - - - 3475 34 0.97 8 0.23 1 0.03 5 0.14 Toplam * İlk 5 aylık veriler değerlendirilmiştir lasyonumuzdaki kadınlarda sifiliz enfeksiyonun daha sık izlendiği ve cinsiyetler arasında anlamlı bir fark olduğu belirlendi (p>0.05) (Tablo 3). Ancak, yaş grupları ile seropozitivite arasında anlamlı bir ilişki izlenmedi (p<0.05). Enfeksiyon seropozitifliklerinin cinsiyetlere göre dağılımı Tablo 3'de gösterilmektedir. Değerlendirilmeye alınan tüm yıllar içinde HBsAg ve anti-HCV pozitifliği dağılımı açısından belirgin bir fark saptanmadı. Enfeksiyon seropozitivitesi ile cinsiyet arasındaki ilişki araştırıldığında sifiliz dışındaki taranan enfeksiyon etkenleri pozitifliği ile cinsiyet yönünden istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmedi (p<0.05). Ancak donör popü- Tablo 3. Kırşehir Devlet Hastanesi Kan Merkezi'ne başvuran donörlerin tarama testi pozitifliklerinin yaş ve cinsiyete göre dağılımı Tarama Testi anti-HCV anti-HIV 1/2 HBsAg RPR Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 111-116 Kadın Erkek Toplam n % n % n % 1 4 4 0.24 0.96 0.96 7 1 30 1 0.228 0.032 0.98 0.03 8 1 34 5 0.23 0.028 0.97 0.14 113 Demir T. TARTIŞMA Transfüzyonla bulaşan enfeksiyon etkenlerinin başında gelen ve insanlar arasında parenteral, cinsel ve perinatal yolla bulaştığı bilinen HIV ve özellikle kronik karaciğer hastalığı ve hepatosellüler karsinoma gelişimi açısından risk oluşturan Hepatit B ve Hepatit C enfeksiyonları tüm dünya genelinde değişen sıklıklarda izlenmekte ve ciddi bir halk sağlığı sorunu oluşturmaktadır (2-7). Enfeksiyon riskini en aza indirmek için donör kanlarında HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve sifiliz tarama testlerinin yapılması tüm dünyada zorunludur. Nadiren transfüzyon kaynaklı enfeksiyona neden olan sifiliz enfeksiyonunun taraması ise bu etkenin diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ile birlikte bulunabilme ihtimali nedeniyle önerilmektedir. Tedavi, takip ve sosyal boyutta ciddi sorunlara neden olan bu enfeksiyon ajanlarının duyarlılık ve özgüllüğü yüksek serolojik yöntemlerle taranması güvenli kan transfüzyonda temel kuraldır. Bu çalışmada 2007-2010 yılları arasında Kan Merkezine başvuran 416'sı kadın, 3059'u erkek toplam 3465 donörde HBV, HCV, HIV ve sifiliz enfeksiyonlarının serolojik göstergeleri taranmıştır. Donör populasyonumuzda tüm enfeksiyon ajanları için düşük seropozitiflik düzeyleri tespit edilmiştir. Hepatit B virusu enfeksiyonu açısından ülkemiz orta endemik grupta yer almaktadır. Kan donörlerinde HBsAg prevalansının tespitine yönelik çeşitli merkezlerde yapılan çalışmalarda kan donörlerindeki prevalansın toplumdaki prevalansa göre daha düşük olduğu ve bu durumun donör sorgulama ve muayenesi ile riskli davranışta bulunan ve risk grubunda kabul edilen kişilerden alınan bağışın engellenmesine bağlı olabileceği düşünülmektedir. Ülkemizde donör popülasyonundaki HBsAg prevalansı bölgelere göre %1.26-8.7 arasında değişmekte ve enfeksiyon sıklığında doğudan batıya doğru gidildikçe ve yıllara göre azalma izlenmektedir (1-4, 8-23). Asker donörlerde HBsAg ve anti-HCV prevalansının normal popülasyona göre daha yüksek olduğu ve HBsAg sıklığının %2.36-4.26 arasında olduğu bildirilmektedir (9, 24). Yurtdışında yapılan çalışmalarda donörlerde HBsAg seroprevalansı ise; ABD'de (25) %0.2, Afrika ülkelerinde (26, 27) %3.13.8, Çin'de (28) %0.13, Hindistan'da (29) %1.43 olarak bulunmuştur. Bizim çalışmamızda ise; HBsAg pozitifliği %0.97 olarak belirlenmiştir. Bu oran ülke genelinden ve İç Anadolu Bölgesi'ndeki diğer illerden alınan verilere uygunluk göster- 114 mektedir. 2010 yılı itibari ile enfeksiyon sıklığında azalma tespit edilmiştir. Posttransfüzyon hepatitlerinin %90'ından sorumlu olan HCV'nin yurtdışında yapılan çalışmalarda prevalansı gelişmekte olan ülkelerde %0.57-6 (26, 27, 29, 30), ABD'de (25) %0.40 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde normal popülasyonda %0.54-1 (14, 31) olarak bildirilen prevalans ise kan donörlerinde %0.16-5.2 olarak tespit edilmiştir (1-4, 8, 9, 12-13, 15-22, 30). Çalışmamızda da anti-HCV prevalansı %0.23 oranında belirlenmiştir. Türkiye'de anti-HCV testinin donörlerde taranmasının zorunlu hale gelmesi ve donörlerinin duyarlık ve özgüllük düzeyleri yüksek testlerle HBsAg ve anti-HCV yönünden araştırılması ile transfüzyon nedenli enfeksiyonların sıklığında azalma izlenmiştir. Bu testlerin donör taramasında kullanımı ile transfüzyona bağlı HCV enfeksiyonu riski transfüzyon yapılan her kan ünitesi için %0.19'dan %0.03'e düşmüştür (32). Dünya genelinde HIV prevalansı bazı Afrika ülkeleri (26, 27, 30) ile birlikte doğu Avrupa ülkelerinde hızla yükselmektedir. 1990 ve 2004 yılları arasında tüm Avrupa ülkelerindeki donörlerde yapılan HIV taramalarında doğu Avrupa ülkelerinde prevalansın 100000 donasyonda 10'dan fazla olduğu ve 128/100000 ile en yüksek prevalansın Ukrayna'da saptandığı belirlenmiştir (33). Avrupa ülkeleri genelinde donörlerde yapılan diğer bir çalışmada da (34), en yüksek prevalansın Doğu Avrupa'da olduğu, ülkemizin de içinde bulunduğu Orta Avrupa'da 100000'de 3.8, Doğu Avrupa'da 100000'de 37.6, Batı Avrupa'da 100000'de 1.8 sıklığında HIV pozitifliği saptandığı bildirilmiştir. Ülkemizde donörlerde anti-HIV 1/2 prevalansı %0.007-0.13 arasında tespit edilmiştir (1, 3, 13, 15, 18, 19, 20, 21). Ancak birçok çalışmada tarama testi ile bulunan pozitiflikler doğrulama testi ile negatif olarak sonuçlanmıştır. Ancak ülkemizde kan donörleri ile yapılan bazı çalışmalarda Ağuş ve ark. (19) %0.006 sıklığında, Aydın ve ark. (21) %0.02 HIV doğrulama testi pozitifliği saptamışlardır. Çalışma dönemimiz süresince bir hastada EIA testi ile antiHIV 1/2 pozitifliği saptanmış, ancak doğrulama testleri ile negatif sonuç alınmıştır. Çalışmamızda cinsiyet ve yaş grubu ile HBV, HCV ve HIV enfeksiyon sıklığı arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Elde ettiğimiz bu sonuç ülkemiz ve yurtdışında yapılan çalışmalarla uyumluluk göstermektedir. Çalışmamızda sifilizin kadın donör popülasyonumuzda daha sık görüldüğü tespit edilmiştir. Ancak tarama testi pozitif olarak Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 111-116 Kırşehir Bölgesindeki Kan Donörlerinin HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve Sifiliz Seroprevalansı Yönünden Değerlendirilmesi saptanan bu hastaların doğrulama testleri yapılamamış ve olası enfeksiyon kaynağı belirlenememiştir. 8. Keskinler DÜ. Erzurum Kızılay Kan Merkezine başvuran kan donörlerinin HBV ve HCV yönünden serolojik değerlendirilmesi. İnönü Üniv Tıp Fak Derg 2003; 10(4): 195-8. Özetle elde ettiğimiz veriler ilimizin genelinde HBsAg, anti-HCV, anti-HIV 1/2 ve sifiliz prevalansının İç Anadolu Bölgesi'ndeki birçok ile göre oldukça düşük olduğunu, ülkemiz geneline göre de düşük seyrettiği göstermektedir. Kırşehir ili genelinde konu ile ilgili yapılan ilk çalışma olması nedeniyle enfeksiyon prevalanslarının önceki yıllara göre sıklığında değişme olup olmadığı konusunda yorum yapmak mümkün değildir. 9. Kaya S, Arıdoğan BC, Adiloğlu AK, Demirci M. Isparta bölgesi kan donörlerinde HBsAg ve antiHCV seroprevalansı. SDÜ Tıp Fak Derg 2005; 12: 36-38. Kan donasyonunun güvenliğinde en büyük risk enfeksiyonun pencere döneminde ve serokonversiyon dönemindeki donörden kan alımı olması nedeniyle enfeksiyonun kısa sürede saptanması için güvenilir test metotları kullanımı gerekmektedir. Halkın enfeksiyonlara karşı bilinç düzeyindeki artış, rutin aşılama, tanı metotlarının geliştirilmesi ve gereksiz transfüzyonlardan kaçınılması toplumdaki prevalansının daha da azalmasına neden olacaktır. 10. Akdenizli MA, Cengiz AT, Bingöl N, Kıyan M, Dolapçı Gİ. Kan donörlerinde ELISA ile HBsAg'nin araştırılması. OMÜ Tıp Derg 1997; 14: 21-5. 11. Duman Y, Kaysadu H, Tekerekoğlu MS. Hepatit B infeksiyonunun seroprevalansı. İnönü Üniv Tıp Fak Derg. 2009; 16(4): 243-5. 12. Kaya S. Kan donörlerinde Hepatit B virusu, hepatit C virusu ve insan immun yetmezlik virusu infeksiyonu ve sifiliz sıklığı. Klimik Derg. 2008; 21: 65-8. 13. Arabacı F, Şahin HA, Şahin İ, Kartal Ş. Kan donörlerinde HBV, HCV, HIV ve VDRL seropozitifliği. Klimik Derg 2003; 16: 18-20. 14. Tekay F. Hakkari ilinde HBV, HCV ve HIV seroprevalansı. Dicle Tıp Derg 2006; 33: 170-3. KAYNAKLAR 15. Uzun C. Kan donörlerinde HBsAg, anti-HCV, antiHIV ve RPR sonuçlarının değerlendirilmesi. Turk Mikrobiyol Cem Derg 2008; 38: 143-6. 1. Öztürk C, Delialioğlu N. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kan merkezi donörlerinin HBsAg, anti-HCV, anti-HIV ve RPR sonuçları. Genel Tıp Derg 2001; 11: 29-31. 16. Gül M, Çıragil P, Aral M, Doğramacı N. Gönüllü ve gönüllü olmayan kan donörlerinde HBV, HCV, HIV ve sifiliz tarama test sonuçlarının değerlendirilmesi. Türk Mikrobiyol Cem Derg 2006; 36: 35-9. 2. Sakarya S, Tuncer G, Yaşa H, Çiçek C, Kadıköylü G, Yükselen V. Aydın bölgesindeki kan donörlerinde HBsAg ve anti-HCV seroprevalansı ve yaş ve cinsiyetle ilişkisi. Klimik Derg 2001; 14 : 22-4. 17. Uyanık MH, Malçok HK, Aktaş O. Kan donörlerinde hepatit B, hepatit C ve HIV1/2 seroprevalansı. MJAU 2004; 36: 35-8. 3. Kaya S, Alanoğlu G, Polat M, Sipahi T. Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Kan Merkezi'nin 2000-2007 yılları tarama test sonuçları. SDÜ Tıp Fak Derg 2009; 16: 13-15. 4. Temiz H, Gül K. Kan vericilerinin HBsAg, anti-HCV, anti-HIV ve VDRL test sonuçlarının değerlendirilmesi. İnfeksiyon Derg 2008; 22: 79-82. 5. Kocazeybek B. Kan ve kan ürünleriyle bulaşan infeksiyonlar: Rutin tarama testleri ve moleküler tanı yöntemleri. Cerrahpaşa J Med 2003; 34: 15863. 18. Rad AY, Erke T, Arslantürk A, Güngör N, Madencioğlu V. Kan donörlerinde HBsAg, antiHCV, anti-HIV1/2 ve Treponema pallidum antikor prevalansı. Türk Hij Den Biyol Derg 2002; 59: 4350. 19. Ağuş N, Yılmaz NÖ, Cengiz A, Şanal E, Sert H. Kan donörlerinde HBsAg, anti-HCV, anti-HIV seroprevalansı. Ankem Derg 2008; 22: 7-9. 20. Dilek İ, Demir C, Bay A, Akdeniz H, Öner AF. Seropositivity rates of HBsAg, anti-HCV, anti-HIV and VDRL in blood donors in Eastern Turkey. Turk J Hematol 2007; 24: 4-7. 6. Baykan M, Ertuğrul Ö. Türkiye'de HBV ve HCV enfeksiyonlarının durumu. Genel Tıp Derg 2001; 11: 89-92. 21. Aydın ÖA, Karaosmanoğlu HK, Kökrek A, Işık ME, Nazlıcan Ö. İstanbul bölgesi kan donörlerinde HBsAg, anti-HCV ve anti-HIV seroprevalansı. Viral Hepatit Dergisi 2009; 14: 69-73. 7. Ustaçelebi Ş, Ergünay K. Hepatit C virusu. Ustaçelebi Ş, Abacıoğlu H, Badur S (eds). Moleküler, klinik ve tanısal viroloji, 1.Baskı. Ankara, Güneş Kitabevi, 2004: 203-9. 22. Altındiş M, Koçoğlu F. Afyon bölgesinde kan donörlerinde viral enfeksiyon etkenlerinin araştırılması. Afyon Kocatepe Üni Tıp Derg 2001; 58: 61-6. Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 111-116 115 Demir T. 23. Mıstık R, Balık İ. Türkiye'de viral hepatitlerin epidemiyolojik analizi. Tekeli E, Balık İ (eds). Viral Hepatit 2003. Ankara: Viral Hepatitle Savaşım Derneği, 2003: 10-45. 24. Ardıç N, Özyurt M, Kurukuyu T, Şen İM. Diyarbakır Asker Hastanesi kan merkezine başvuran kan donörlerinde HBV, HCV, HIV ve sifiliz taraması. Türk Hij Den Biyol Derg 2004; 61: 1-4. 25. Glynn SA, Kleinman SH, Schreiber GB, et al. Trends in incidence and prevalence of major transfusion-transmissible viral infections in US blood donors, 1991 to 1996. Retrovirus Epidemiology Donor Study (REDS). JAMA 2000; 284: 229-35. 26. M a t e e M I , M a g e s a P M , L y a m u y a E F. Seroprevalence of human immunodeficiency virus, hepatitis B and C viruses and syphilis infections among blood donors at the Muhimbili National Hospital in Dar es Salaam, Tanzania. BMC Public Health 2006; 6: 21. 27. Tessema B, Yismaw G, Kassu A, Amsalu A, Mulu A, Emmrich F, Sack U. Seroprevalence of HIV, HBV, HCV and syphilis infections among blood donors at Gondar University Teaching Hospital, Northwest Ethiopia: declining trends over a period of five years. BMC Infect Dis. 2010; 10: 111. 28. Liu Y, Li P, Li C, Zhou J, Wu C, Zhou YH. Detection of hepatitis B virus DNA among accepted blood donors in Nanjing, China. Virol J. 2010; 7: 193. 29. Meena M, Jindal T, Hazarika A. Prevalence of hepatitis B virus and hepatitis C virus among 116 blood donors at a tertiary care hospital in India: a five year study. Transfusion. 2011; 51: 198-202. 30. Buseri FI, Muhibi MA, Jeremiah ZA. Seroepidemiology of transfusion-transmissible infectious diseases among blood donors in Osogbo, south-west Nigeria. Blood Transfus 2009; 7: 293-9. 31. Kurdoğlu Z, Efe Ş. Van İlindeki kadınlarda Hepatit B, Hepatit C ve HIV seroprevalansı. Van Tıp Derg 2009; 16: 128-30. 32. Abacıoğlu H. Hepatit C virusu. Ustaçelebi Ş. Temel ve Klinik Mikrobiyoloji, 1.Baskı. Ankara: Güneş Kitapevi, 1999; 881-8. 33. Likatavicius G, Hamers FF, Downs AM, Alix J, Nardone A. Trends in HIV prevalance in blood donations in Europe, 1990-2004. AIDS 2007; 21: 1011-8. 34. Suligoi B, Raimondo M, Regine V, Salfa MC, Camoni L. Epidemiology of human immunodeficiency virus infection in blood donations in Europe and Italy. Blood Transfus 2010; 8: 178-85. YAZIŞMAADRESİ Uzm. Dr. Tülin DEMİR Kırşehir Devlet Hastanesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji KIRŞEHİR e-mail: [email protected] Viral Hepatit Dergisi 2010; 16(3): 111-116
Similar documents
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ
Gözlemlenen Parametreler Arasındaki Korelasyonlar…………..121 5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER……………………….………………………….131 KAYNAKLAR………………………………………………………………….....135 ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………..145
More informationMetroPlus Health Plan
give your PCP the opportunity to learn about you and your health care needs. To make an appointment with your PCP, call the number listed in the Provider Directory or on your MetroPlus Member ID Ca...
More informationMikrobiyolojik Tarama Sistemleri ve Mekanizmaları
– HIV NAT ile doğrulanması gerekmektedir. • Kombo testler akut veya primer HIV-1/2 enfeksiyonunun tanısını desteklemek için kullanılmaktadır. – Kombo test ile reaktif bulunan sonuçlarda belirlenen ...
More information