AFGANİSTAN VE PAKİSTAN`DA YAŞANAN

Transcription

AFGANİSTAN VE PAKİSTAN`DA YAŞANAN
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
AFGANİSTAN VE PAKİSTAN’DA YAŞANAN
SORUNLAR ve BU SORUNLARIN ULUSLARARASI GÜVENLİĞE ETKİLERİ
Yazan: Cansın Özel*
Giriş
Afganistan ve Pakistan’da yaşanan sorunların kökenleri 19.yüzyıl sömürgecilik dönemine kadar uzanmaktadır. Bu dönemden itibaren iki ülke, dış güçlerin ulusal çıkarlarını desteklemeye yönelik
girişimlerine de sahne olmuştur. 19. yüzyılda bu topraklarda, İngiltere ve Rusya arasında “Büyük Oyun” olarak adlandırılan jeopolitik
bir çekişme yaşanmıştır. Bazı yazarlar günümüzde de bu oyunun,
Rusya’nın Orta Asya kaynakları üzerindeki tekelini sağlamaya çalışması ve bu çabaların ABD tarafından çıkarlarına tehdit olarak
algılanıp duruma yönelik politikalar üretmesinden ötürü oluşan çekişme yüzünden, “Yeni Büyük Oyun” olarak devam ettiğini savunmaktadır.1 Her ne kadar bu makale, Büyük Oyun’un bugün yaşanıp
yaşanmadığını sorgulamak amacında olmasa da bölgedeki mevcut
durumun bu bölgeyi uluslararası toplumun odağı haline getirdiği bir
gerçektir.
Yakın geçmişe baktığımızda Afganistan ve Pakistan, 1980 yılında Sovyetlerin Afganistan’ı işgalinden sonra, uluslararası gündemde fazlasıyla yer bulmuştur. Ancak Sovyetler Birliği’nin buradan
çekilmesi ile bu bölgeye olan ilgi de zayıflamıştır. 11 Eylül 2001
terör saldırıları sonrası ise, her iki ülkede yaşanan gelişmeler ve
ABD’nin uluslararası kamuoyu desteğiyle Afganistan rejimini deStratejik Araştırmalar Enstitüsü, Araştırmacı, [email protected].
Khawaja. (2003). Pakistan and the new great game. (Islamabad Policy Research
Institute Raporu No.5 İslamabad.) Kleveman. (2004). Yeni Büyük Oyun: Orta
Asya’da Kan ve Petrol. (çev. Hür Güldü). İstanbul: Everest Yayınları. (özgün
çalışma 2003). Raşid, A. (2007). Taliban: İslamiyet, Petrol ve Orta Asya’da Yeni
Büyük Oyun. (Çev. Akınhay, O.). İstanbul: AGORA Kitaplığı. (özgün çalışma 2007).
*
1
129
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
virmeye yönelik müdahalesi, bölgenin tekrar gündeme gelmesine
neden olmuştur.
İki ülkedeki etnik ve dinsel farklılıklar bölgede etkili olmaya
çalışan küresel ve bölgesel güçlerin yönlendirmesiyle birçok sorunu
tetiklemektedir. Sınır ve kimlik problemi, uyuşturucu ticareti, çatışma ve istikrarsızlık gibi meseleler iki ülkede de istikrarsızlığın
sürmesine neden olmaktadır. Bu makale Afganistan ile Pakistan arasında yaşanan sorunları, bu sorunların iki ülkeye ve uluslararası güvenliğe yapmış olduğu etkileri incelemeyi amaçlamaktadır. Eğitim
sorunu, yolsuzluk ve Pakistan’ın toprak bütünlüğüne yönelik kaygıları gibi meseleler, çalışmanın verimliliği bağlamında ayrı birer
alt başlık olarak yer almayacaktır. Bu durum makalenin sınırlılığını
oluşturmaktadır.
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunların Analizi
Sınır Sorunu
Sınır Sorunu, Afganistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerde zorluğun kaynağını oluşturmakla birlikte, önemli meselelerin de zeminini teşkil etmektedir.2 Bahse konu olan sorunlar arasında; terörizm,
uyuşturucu ticareti, çatışma ve istikrarsızlık gibi bölge güvenliği
ve uluslararası güvenlik bağlamında önem arz eden konular yer almaktadır. Diğer sorunlara zemin hazırlayan Sınır Sorunu’nun ortaya çıkışını anlayabilmek için, tarihsel gelişmelere de değinmek
gereklidir.
18.yüzyılda Hint, Türk ve Pers imparatorluklarının parçalanmasıyla birlikte, özellikle Kandahar ve Herat çevresindeki Peştunlar’ın
kendi devletini kurma isteği açığa çıkmış ve bunun sonucunda gü2
Spooner. (2005, s.3). Afghanistan and Pakistan: Cultural Heritage and Current
Reality. (American Institute of Afghanistan Studies ve American Institute of
Pakistan Ortak Semineri. İstanbul)
130
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
neyli Peştunlar (Durani Aşireti), Durani Devleti’ni kurmuştur. Bu
devlet, günümüz Afganistanı’nın ilk ortaya çıkış şeklidir. Durani
Devleti daha sonra Ceyhun ve İndus Nehirleri’ne kadar genişlemiştir.3
19.yüzyılda, Hindistan’da varlığını korumak isteyen İngiltere, Rusya’nın Orta Asya boyunca güneye ilerlemesini engelleme
amacıyla Kuzey Hindistan’ın sınırlarının belirlenmesi bağlamında
Durani Devleti ile üç kez savaşmıştır.4 İngiltere bu amaç doğrultusunda Afganistan’ı, Rusya’nın ilerleyişine karşı bir tampon bölge
olarak görmüştür. 19.yy’da İngiltere ve Rusya arasında yaşanan ve
“Büyük Oyun” olarak adlandırılan jeopolitik çekişmenin, günümüz
Afganistan-Pakistan sınırı oluşumunda önemli rol oynadığı değerlendirilmektedir.
1880’lerde Rusya’nın Ceyhun Nehri’ne kadar ilerleyip baskı
yapması, İngiltere’yi resmi sınırların çizilmesi konusunda harekete
geçirmiş, İngiliz Hindistanı Dış İşleri Bakanı Sir Henry Mortimer
Durand görüşmelere başlaması için görevlendirilmiştir.5 Sir Henry
Durand ile Afganistan Emiri Abdurrahman arasında 1893-96 yılları
arasında yapılan görüşmeler sonucunda “Durand Hattı” olarak bilinen sınır oluşturulmuştur (American Institute of Afghanistan Studies Report, 2007, 2). Harita-1’de İngiltere’nin Hindistan sömürgesi
için belirlediği muhtemel sınırlar görülmektedir. 1 ve 3 numaralı
sınır, Afganistan sınırını oluşturmaktadır. Durand Hattı ise 3 numaralı sınır çizgisiyle belirtilmiştir.6
3
Omrani. (Temmuz, 2009, s.182). The Durand Line: History and Problems of the
Afghan-Pakistan Border. Asian Affairs 11 (2) 177-195.
4
Kuloğlu ve Doğan. (2010, s.73). Afganistan ve Pakistan’da yaşanan gelişmeler
ve uluslar arası güvenliğe etkileri. (Orsam Raporu. No. 31 Ankara. Türkiye)
5
Omrani. (Temmuz, 2009, s.183). The Durand Line: History and Problems of the
Afghan-Pakistan Border. Asian Affairs 11 (2) 177-195.
6
Omrani, Bijan. (2009, s.179). The Durand Line: History and Problems Of The
131
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
Harita – 3. İngiltere’nin Hindistan Sömürgesi İçin Belirlediği Muhtemel Sınırlar
Kaynak: Omrani, Bijan. (2009). The Durand Line: History and
Problems Of The Afghan-Pakistan Border. The Royal Society For
Asian Affairs, s.179.
Bununla birlikte, Pakistan’ın 1947 yılında İngiliz Sömürge Hindistan’ından ayrılarak farklı bir devlet olarak ortaya çıkmasından
sonra Afganistan, 1863 tarihli Durand Hattı’nı oluşturan anlaşmayı
feshettiğini açıklamıştır.7 Afganistan, Durand Hattı’nı yasal uluslararası sınırı olarak tanımayarak bağımsızlık sırasında Peştunlara
“kendi geleceğini kendisi belirleme (self-determination)” hakkının
Afghan-Pakistan Border.
7
Bukhari. (2008, s.264). Post 9/11 Pak-Afghan Border Dispute (A Case Study of
Durand Line). European Journal of Scientific Research. 19 (2) 264-272.
132
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
verilmediğini, yalnızca Hindistan ya da Pakistan’a bu katılma hakkının tanındığını ve dolayısıyla da Pakistan’daki Peştun bölgesinin
kendisine ait olduğunu ileri sürmüştür.8 Pakistan ise, bunun karşıtı olan bir görüşü savunmuştur. Bu görüşe göre Pakistan, Durand
Hattı’nı uluslararası sınırı olarak görerek mevcut durumun sürdürülmesi gerekliliğinden yanadır.
Durand Hattı ile ilgili önemli bir problem ise anlaşmanın ülkede
yaşayan Peştunları, Afganistan ve Pakistan Peştunları olmak üzere
bölgesel açıdan ikiye bölmüş olmasıdır.9 Bu nedenle AfganistanPakistan sınırı, günümüzde iki ülke arasındaki güvenlik sorununu
oluşturmakla birlikte, önemli uluslararası güvenlik meselelerinin de
bölgede yer etmesine sebebiyet vermektedir. Bu hattın siyasi olarak
merkezden kontrol edilmeyen göçebe Peştun aşiretlerinin ortasından geçmesi, sınırı denetim açısından zayıflatmaktadır. Bunun yanı
sıra, 2640 km uzunluğundaki sınır üzerinde muhtemel sızma noktalarının kontrolü, dağlık araziden ve zorlu hava koşullarından dolayı
iyiden iyiye zorlaşmaktadır.10 Durand Hattı eğer Peştunların tamamını kapsayacak şekilde çizilmiş olsaydı, bölgedeki Peştun aşiretlerinin bölünmemiş olmasından ileri gelen etnik bir bütünlüğün sınır
bölgesinde sağlanabileceği değerlendirilmektedir.
İki ülke arasında var olan sınır sorunu, terör örgütü eylemlerinin önlenmesi konusunda yapılması muhtemel olan bir iş birliğini
zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte Afganistan’ın Pakistan ile ilgili
çoğu probleminin doğrudan ya da dolaylı olarak sınır probleminden
8
Omrani, Bijan. (2009, s.190). The Durand Line: History and Problems Of The
Afghan-Pakistan Border. The Royal Society For Asian Affairs.
9
The American Institute of Afghanistan Studies. (2007, s. 2). The Durand Line:
History, Consequences, and future. (Konferans Raporu, İstanbul)
10
Kuloğlu ve Doğan. (2010, s. 75). Afganistan ve Pakistan’da yaşanan gelişmeler
ve uluslar arası güvenliğe etkileri. (Orsam Raporu. No. 31 Ankara. Türkiye)
133
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
kaynaklandığı da görülmektedir.11 Bu problemler arasında; çatışma
ve istikrarsızlık, uyuşturucu ticareti, mülteci sorunu gibi farklı sorunlar bulunmaktadır. Günümüzde iki ülke arasındaki sınır probleminin, Afganistan’daki mevcut istikrarsız iç durumdan dolayı
gündeme taşınmayacağı; ancak çözülememiş bir sorun olarak Afganistan’daki istikrar sağlandığı takdirde gündeme getirilebileceği
değerlendirilmektedir.12
Narko-Ekonomi
Oluşumu Soğuk Savaş yıllarında başlayan uyuşturucu ekonomisi, günümüzde Afganistan ve Pakistan’da var olan önemli sorunların başında gelmektedir.13 Afganistan, büyük miktarlarda yapılan afyon ekiminin başlangıcı ve yayılımını; üçü içsel, ikisi dışsal olmak
üzere beş etken ile açıklamaktadır:
(1) Sovyet işgalinin toplumu bir kaos ortamına sürüklemesi ve
etkisiz hükümetlerin ülke topraklarını kontrol edememesi sonucu
savaş ağalarının bu durumu avantaja dönüştürmek için çiftçileri afyon ekimine teşvik etmesi,
(2) İç savaştan ileri gelen tarım alanları ve altyapı bozulmasının
çiftçileri az ekimle çok kazanç elde edebilecekleri bir ihracat ürününe yöneltmesi,
(3) Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Orta Asya
Cumhuriyetleri’nin ortaya çıkışı sonucu bölgede oluşan anarşinin
uyuşturucu ticaretine ve narkotik kartellerin oluşmasına sebep olması,
11
Karaca. (2011, s.41). A Historical Glance at the Problems of Afghanistan and
Future Foresights. Akademik Bakış. 4 (8) 39-68.
12
age, s.43
13
Misra. (2004, s. 127-128). Afghanistan The Labyrinth of Violence. İngiltere:
Polity Press.
134
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
(4) Taşımacılıkta sağlanan gelişmelerin katkısıyla bu aktörlerin
Afgan uyuşturucusunu yaygın şekilde bölgelere ihraç etmesi,
(5) Uluslararası alanda kabul görmeyen haydut yönetimlerin
(rogue regimes) hükümet yapılarını korumak amacıyla çiftçilerle ve
uyuşturucu tüccarlarıyla iş birliğine başvurması.
Bununla birlikte ikinci etken olarak belirtilen “tarıma yönelik
altyapının yalnızca iç savaş sebebiyle tahrip olduğu” ifadesi eksik
kalmaktadır. Nitekim Esedullah Oğuz, Sovyet işgali sırasında, köylerin sürekli bombalanmasından dolayı sulama tesisatları ve kanallarının büyük ölçüde tahrip olduğunu söylemiştir.14
Soğuk Savaş döneminde hükümete Sovyetler Birliği; mücahitlere ise ABD tarafından büyük miktarda askeri ve ekonomik yardım
yapılmıştır. Dış kaynakların sağladığı bu para akışı ise komutanların; afyon üretimi, işlenmesi ve ticaretine yatırım yapmaları için
sermaye oluşturmuştur. İlk olarak 1994 yılında ortaya çıkan Taliban ise, Sovyetler Birliği’nin dağılmasını takip eden dönemde baş
gösteren kanunsuzluk, suç ve yolsuzlukların oluşturduğu etkiyle
halkın tam desteğini almıştır.15 Bu dönem, Kabil’in 1992 yılında
mücahitlerce ele geçirilen Sovyet destekli Necibullah hükümetinin
devrilişiyle birlikte etnik ve siyasi olarak bölünmüş olan bu gruplar
arasındaki ayrılıkların açığa çıktığı iç savaş dönemi (1992-1994)
olarak bilinmektedir.16 İç savaş dönemi’nde de uyuşturucu ticareti,
gerek mücahit grupların kendilerini finanse etmesi gerekse köylü14
Oğuz. (2001, s. 22). Hedef ülke Afganistan. İstanbul: Doğan Kitap.
15
Goodhand. (2008, s. 408). Corrupting or Consolidating the Peace? The
Drugs Economy and Post-conflict Peacebuilding in Afghanistan. International
Peacekeeping. 15 (3) 405-423.
16
Kuloğlu ve Doğan. (2010, s. 18). Afganistan ve Pakistan’da yaşanan gelişmeler
ve uluslar arası güvenliğe etkileri. (Orsam Raporu. No. 31 Ankara. Türkiye)
135
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
lerin gelir sağlama amacıyla afyon ekmeyi bırakmaması yüzünden
aynı şekilde devam etmiştir.
Taliban yönetiminin başlangıcında afyon yetiştiriciliğine izin
veriliyor olmakla birlikte, sonrasında afyon çiftçilerinden “zekât”
adı altında toplanan %10-20 oranındaki verginin ortaya çıktığı görülmektedir.17 Taliban, Kandahar’ı ele geçirdiklerinde bütün uyuşturucuları ortadan kaldıracaklarını ilan etmişse de afyon gelirine
ihtiyacı olduğunu ve afyon ekiminin yasaklanmasının çiftçileri
kızdıracağını fark etmiştir. Taliban’ın 2001 yılında ABD tarafından
devrilişine kadar geçen sürede afyon ekiminde meydana gelen artış,
BM Uyuşturucu ve Suç Dairesi’nin 2010 Raporu’ndan aktarılmış
olan Grafik-1’de görülmektedir. 1997’de Taliban denetiminin yayılmasıyla Pakistan’dan Taliban denetimindeki alanlara geçen on
binlerce Peştun mülteci, topraklarında afyon ekmeye başlamıştır.18
2000 yılında Taliban’ın afyon yasağını çıkartması ve bu yasağı uygulaması ise, uluslararası tanınma elde etmek için yapılan bir rol
olarak ifade edilmektedir.19
Aras ve Toktaş, Afganistan’a has, yasadışı tarımı verimli kılan
yapısal faktörleri iki şekilde sınıflandırmaktadır. Bunlardan ilki,
ülkenin küçük ölçekli banka kredi sisteminin afyon tarımıyla işlemekte olduğudur. Uluslararası uyuşturucu şebekeleriyle bağlantıları
olan yerel uyuşturucu tüccarları, çiftçilerin bir sonraki yıl için tüm
ihtiyaçlarını sağlayarak afyon üretimini önceden finanse etmektedir.
17
Aras ve Toktaş. (2008, s. 45). Afghanistan’s Security: Political Process, Statebuilding and Narcotics. Middle East Policy. 15 (2) 39-52.
18
Raşid, A. (2007, s. 165-166). Taliban: İslamiyet, Petrol ve Orta Asya’da Yeni
Büyük Oyun. (Çev. Akınhay, O.). İstanbul: AGORA Kitaplığı. (özgün çalışma 2007).
19
Omrani, Bijan. (2009, s. 408). The Durand Line: History and Problems Of The
Afghan-Pakistan Border. The Royal Society For Asian Affairs.
136
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
Grafik – 10. Afganistan’da Afyon Ekilen ve Yok Edilen
Alanlar (Hektar), 1995 - 2009
Kaynak: UN Office on Drugs and Crime. World Drug Report
2010. Afghanistan, Opium Poppy Cultivation and Eradication
(HA), 1995-2009. s. 254.
Bunun yanında sonraki yılın hasadını, sert kış mevsimi boyunca yetecek kadar önemli miktarda mal, yiyecek ve giyeceklerle önceden ödemektedirler. İkincisi, yasal tarımsal Afganistan’ın zorlu
coğrafyasında, sulama ve aşılamanın pahalıya mal olması nedeniyle
önceden finanse edilmenin gerekli kılınışıdır.20
Afganistan’da üretilen uyuşturucunun diğer ülke ve bölgelere
dağılımında iki ana güzergah bulunduğu belirtilmektedir. Bunlardan ilki olan Balkan güzergahı, İran ve Türkiye üzerinden geçerek
Avrupa’ya ulaşmaktadır. İkincisi ise, Kuzey güzergahı olarak belirtilen eski İpek Yolu’ndan geçmekte, Orta Asya ülkeleri ve Rusya
üzerinden Avrupa’ya ulaşmaktadır.21
20
Aras ve Toktaş. (2008, s. 45-46). Afghanistan’s Security: Political Process, Statebuilding and Narcotics. Middle East Policy. 15 (2) 39-52.
21
Misra. (2004, s.139). Afghanistan The Labyrinth of Violence. İngiltere: Polity
Press.
137
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
Harita – 4. Kuzey ve Balkan Uyuşturucu Ticareti Güzergahları
Kaynak: UN Office on Drugs and Crime. World Drug Report
2010. The Northern and Balkan Routes, s. 54.
Afganistan’daki narko-ekonomi sorununun kısa vadede çözülemeyeceğini değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Bunun nedenlerini
şu şekilde sıralayabiliriz: (1) Üst kademedeki devlet memurlarının
yolsuzlukları sonucu tabana ulaşmayan uluslararası yardımlar, (2)
Terör şebekelerinin, komisyon karşılığında afyon üretici ve nakliyecilerine sağladığı güvenlik ve koruma, (3) Afganistan’da devlet inşa
sürecinin tamamlanmaması, (4) Çiftçilere ve afyon yetiştirilmesinde kullanılan iş gücüne alternatif bir gelir kaynağının bulunmaması,
(5) Savaş ağalarının uyuşturucu ticaretine dahil olması.
Narko ekonomi Pakistan bağlamında incelediğinde Pakistan’ın
afyon üretimi tarihinin, (afyonun yasal olarak üretildiği) İngiliz Hindistan’ına dayandığı görülmektedir. Pakistan bağımsız bir devlet
olduğunda ise buranın, Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu’nun
(INCB) yasadışı uyuşturucu ticaretini önlemeyi de içeren kurallarına uyum sağlamamasından dolayı medikal amaçlı afyon üretimi
lisansı alamamış olduğu görülür. Hem bu sebeple hem de 1977
138
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
Darbesi’yle hükümeti deviren ve ardından Pakistan başkanı olan
Ziya ül Hak’ın, Pakistan’ın İslamlaşmasını vurgulayan yerel politikaları sebebiyle Pakistan’da afyon üretimi, yasadışı bir mahiyete
bürünmüştür. (NBR Raporu, 2009, 6). 1990’larda (1999-2000 yıllarında neredeyse sıfır düzeyine kadar) azalan afyon üretimi, 2001
yılında Taliban’ın Afganistan’da afyon üretimini yasaklamasıyla
tekrar ortaya çıkmıştır.
Afganistan’dan başlayan uyuşturucu dağılımında, Balkan ve
Kuzey güzergahlarının yanında önemli bir diğer güzergah da Pakistan üzerinden geçen Güney güzergahıdır. Pakistan, Afganistan ile
komşu ülke olmasından dolayı coğrafi olarak afyonlu uyuşturucu
ticaretine karşı korunmasızdır.
Harita – 5. Pakistan’daki Uyuşturucu Ticareti Güzergahları
Kaynak: UN Office on Drugs and Crime. World Drug Report
2010. The Northern and Balkan Routes, s. 54.
139
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC)’nden
alınan bilgiler doğrultusunda, Afganistan’a ait eroin ve morfinin
%40’a yakınının Pakistan üzerinden geçtiği veya bu maddelerin
bölgede tüketildiği bilinmektedir. Afganistan-Pakistan sınırını oluşturan Durand Hattı’nın uzunluğu (2640 km) ve bu bölgenin dağlık
olması, sınırın kontrolünü zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte en
büyük savunmasızlık ise Pakistan’ın; başta Hilmand, Kandahar ve
Nimroz olmak üzere Afganistan’daki eroin işleme bölgelerine olan
yakınlığıdır.22
Kimlik Sorunu
Güney, Orta ve Batı Asya arasındaki iki ülkeyi kapsayan bölgenin güvenliğinin gelişimine yardım edebilmek için öncelikle iki
ülkenin sahip olduğu kendilerine özgü kimlikleri kavramasının gerekliliği belirtilmektedir.23 Kimlik Sorunu bu bağlamda önem arz
etmektedir. İki ülkenin sahip olduğu etnik ve dinsel karmaşık yapı
ve bu yapıyı oluşturan her grubun özelliklerinin bilinmesi, mevcut
olan kimlik sorununun da iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
Afganistan’da çok sayıda etnik grubun yaşaması ve gruplarda
“Afgan” ulus bilincinin yerleşmemesine neden olduğundan üniter
bir devlet oluşturulması zorlaşmaktadır. Afganistan modern anlamda üniter bir devlet sayılmamaktadır. Bunun nedeni ise, ülkede var
olan çok çeşitli etnik gruplardan oluşan bir yapının oluşudur. Dolayısıyla ülkede tek bir ulusa ait olma ya da diğer bir deyişle “Afgan
Ulusu” bilinci yoktur. Bu yüzden her kişi kendini; mensup olduğu
halk, boy ve aşirete göre tanımlamaktadır. Afganistan’da “Afgan”
22
World Drug Report. (2010, s. 60). Viyana: United Nations Office on Drugs and
Crime.
23
Spooner. (2005, s. 4). Afghanistan and Pakistan: Cultural Heritage and Current
Reality. (American Institute of Afghanistan Studies ve American Institute of
Pakistan Ortak Semineri. İstanbul)
140
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
sözcüğünün anlamını, ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Peştunlar karşılamaktadır.24
Peştun Milliyetçiliği, Afganistan’ın milli kimlik inşasındaki
engellerden biri olarak nitelendirilebilinir. Tarih boyunca dağınık
yaşayan bu etnik grubu ilk kez birleştirmeye çalışan kişi Peştunlu
savaşçı-şair Hoşal Han Hatak’tır. Ancak Peştunların bütünleşmesinin zirvesi, Ahmet Şah Dürrani zamanında (1742) Dürrani Devleti
ile sağlanmıştır. Dürrani Devleti’nin iç çatışma, kraliyet ailesindeki
kardeş rekabeti, dış aktörlerin yükelişi gibi sebeplerle yıkılmasından
sonra Peştun bölgeler Sih Devleti’ne ve ardından İngiliz sömürgesine geçmiştir. 1947 yılında İngiliz sömürgesi yetkilileri tarafından
gerçekleştirilen referandumla birlikte Peştunlar Pakistan’a dahil olmuştur. Bu referandum Peştunlara sadece Hindistan ve Pakistan’a
katılma konusunda seçim hakkı vermiş; ancak bağımsızlık seçeneği tanımamıştır.25 Kökeni böyle bir milliyetçilik gelişimine sahip
olan ve birleşerek bir Peştunistan devleti oluşturma amacını güden
bir etnik grup ile Afganistan için ortak bir milli kimlik oluşturmanın zor olacağı değerlendirilmektedir. Kimlik sorunu içinde dil de
önemli bir yer tutmaktadır. Peştunlar; tabana yayılmayan, sadece
devlet içerisinde ve ülkenin soylu kesiminde kullanılan Peştun dilini konuşmaktadırlar. Peştunların çoğu Sünnidir. Bunun yanı sıra,
Afganistan’daki ikinci büyük etnik grubu Tacikler oluşturmaktadır.
Tacikler, Farsça’nın Afganistan’a özgü Dari lehçesi’ni konuşurlar.
Darice aynı zamanda etnik grupların birbiriyle anlaşmasını sağlayan ortak dil konumundadır. Taciklerin de çoğu Sünnidir.26 Üçüncü
24
Oğuz. (2001, s. 39). Hedef ülke Afganistan. İstanbul: Doğan Kitap.
25
Saikal. (2010, s. 6). Afghanistan and Pakistan: The Question of Pashtun
Nationalism? Journal of Muslim Minority Affairs. 30 (1) 5-17. Oğuz. (2001, s. 41).
Hedef ülke Afganistan. İstanbul: Doğan Kitap.
26
Kuloğlu ve Doğan. (2010, s. 29). Afganistan ve Pakistan’da yaşanan gelişmeler
ve uluslar arası güvenliğe etkileri. (Orsam Raporu. No. 31 Ankara. Türkiye)
141
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
büyük grubu Türkler oluşturmaktadır. En kalabalık iki Türk boyu,
Özbekler ve Türkmenler olmakla birlikte bölgede; Kazak, Kırgız ve
Kızılbaş gibi diğer Türk grupları da bulunmaktadır. Afganistan’ın
dördüncü büyük etnik grubu ise Hazaralar’dır. Afgan toplumunun
alt katmanında yer alan Hazaralar, komünist hükümetin iktidara
gelmesinden sonra ayaklanarak Hazaracat bölgesinde bağımsız bir
yönetim oluşturmuşlardır.27
Harita – 6. Afganistan’ın Etnik Yapısı
Kaynak: The University of Texas at Austin, Perry-Castañeda
Kütüphanesi Harita Koleksiyonu,<http://www.lib.utexas.edu/maps/
middle_east_and_asia/afghanistan_ethnoling_97.jpg>
Aras ve Toktaş her etnik grubun kendi ölçütlerine göre öne sür27
Oğuz. (2001, s. 48). Hedef ülke Afganistan. İstanbul: Doğan Kitap.
142
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
düğü bu Afgan kimliğinin bir sonucunun da, idari yapı üzerinde
rekabet olduğunu belirtmektedir.28 Pakistan’da ise, halen birbiriyle
kaynaşmamış beş farklı etnik grup yaşamaktadır. Bunlar: Pencaplılar (%55), Sindliler (%20), Urduca konuşan Hindistan muhacirleri (%10), Peştunlar (%10) ve Beluciler (%5)’dir. Dilsel çeşitliliğe
bakıldığında ise en çok konuşulan diller Pencabi, Sindi, Paktu ve
Urduca’dır. Urduca, devletin resmi dili olmasına karşılık bu dili konuşanların sayısı nüfusun % 8’ini oluşturmakta ve bu dili benimseyen, konuşan kesim elit bir azınlığı oluşturmaktadır.29
Harita – 7. Pakistan’ın Etnik Yapısı
Kaynak: The
University of
Texas at Austin,
Perry-Castañeda
Kütüphanesi Harita
Koleksiyonu,<http://www.lib.utexas.edu/maps/middle_east_and_
asia/pakistan_ethnic_1973.jpg>
28
Aras ve Toktaş. (2008, s. 42). Afghanistan’s Security: Political Process, Statebuilding and Narcotics. Middle East Policy. 15 (2) 39-52.
29
Kuloğlu ve Doğan. (2010, s.54-55). Afganistan ve Pakistan’da yaşanan
gelişmeler ve uluslar arası güvenliğe etkileri. (Orsam Raporu. No. 31 Ankara.
Türkiye)
143
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
1947 yılında kurulan Pakistan’da halk, ortak bir tarihi miras ile
milli birlik ve beraberliği pekiştirecek tarihsel geçmişten yoksundur. Bu nedenle ülkede, dini ve etnik bakıştan arınmış bir “Pakistanlı” üst kimliğinin benimsenmesi ve bu yolla birliğin oluşturulması yönünden önemli problemlerin var olduğu görülmektedir.30
Ek olarak ise; Pakistan’ın dinsel açıdan Afganistan’dan farkı, nüfusunun %97’sinin Müslüman olmasıdır. Pakistan Anayasası’nın
girizgâhında, Pakistan’ın sosyal adaletinin İslam ilkeleri üzerine kurulu demokratik bir devlet olduğu, 2. maddesinde ise İslam Dini’nin
devlet dini olduğu belirtilmektedir.
Pakistan siyasi tarihinde İslam hareketinin kökenlerini, devletin
kurucusu olan Muhammed Ali Cinnah’ın Hindistan için savunduğu
“İki Millet Teorisi”ne dayandırabiliriz. Söz konusu teoride Müslümanlar ve Hindular, ayrı birer millet olarak görülerek Müslümanlar
için özerk bir anavatanın oluşturulması savunulmaktadır. 1977’ye
gelindiğinde ise İslam ilkelerinin katı yorumlarının (darbeyle yönetime geçen General Ziya Ül zamanında) öne sürüldüğünü görürüz.
1989 yılında Sovyetlerin Afganistan’ı işgali, Ziya Ül Hak’a diplomasi ve güvenlik stratejilerinde kendini Pan-İslamizm’in savunucusu olarak ileri sürme imkanı tanımıştır. Pakistan; ayrıca 1994’ten
Eylül 2001’e kadar Taliban’a destek vermiştir.31
Ülkede etnik-dilsel farklılıklardan dolayı benimsenemeyen
Pakistan üst kimliğinin yerine, Müslüman milliyetçiliğinin öne
sürüldüğünü söylemek yanlış olmayacaktır; ancak Pakistan’da
Müslümanlar arasında da ayrışma, diğer bir ifadeyle Sünni-Şii kutuplaşması söz konusudur. Dolayısıyla Müslüman kimliği üzerinde
birleşmede bunun da önemli bir sorun teşkil edeceği yadsınamaz
bir gerçektir.
30
Karaağaçlı. (2011, s.11). Pakistan’da Uluslaşma ve Kimlik Sorunu.
31
East Asian Strategic Review. (2010, s. 42-46) Japonya, The National Institute for
Defense Studies.
144
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
İki ülke arasında kimlik bağlamındaki benzerlikleri ve farklılıkları gözden geçirdiğimizde, ilk olarak iki ülkenin de farklı etnik
gruplara sahip olduğu görülmektedir; ancak Afganistan’da bu etnik
gruplardan Peştunlar ve Peştun milliyetçiliği baskınken; Pakistan’da
Afganistan’dan farklı olarak nüfusun % 97’sinin Müslüman olmasının getirmiş olduğu Müslüman milliyetçiliği baskındır. Pakistan
için, İslam dini dışında bir birleştirici unsur olarak ise, Hindistan
ile devam eden Keşmir sorunu işaret edilmektedir. Bunun yanı sıra
hem Afganistan’da hem de Pakistan’da ortak olarak var olan etnik
grupları Peştunlar ve Belucilerin oluşturduğunu görmekteyiz. Kalan
etnik gruplar ise her iki ülkede de farklı farklıdır. İki ülkede dilsel
açıdan bir bütünlük söz konusu değildir. Afganistan’da soylu kitlenin kullandığı dil, Peştun dili ve ortak dil Darice iken; Pakistan’da
Urduca’nın, devletin ortak dili olduğunu görürüz; fakat bu dili konuşanlar, soylu bir azınlıktan oluşmaktadır.
Çatışma ve İstikrarsızlık
Afganistan ve Pakistan’ın sürekli çatışıyor olmasını ve süren
istikrarsızlık durumlarını anlayabilmek için tarihsel arkaplana değinmekte ve değişen uluslararası ortamı ana hatlarıyla belirtmekte
fayda vardır (Kilit olaylar için Tablo-1’e bakınız).
19.yy. sömürgecilik dönemi’nde, İngiliz Hindistanı’nın Peştun
kabilelere yönelik izlediği “Kapalı Sınır Politikası (Closed Border
Policy)”, çarlık Rusya’sının genişlemesiyle algılanan tehdit üzerine “İlerleme Politikası’na (Forward Policy)” dönüşmüştür. Bunun
açık sebebi ise, Afganistan’ı bir tampon devlet konumuna getirebilmektir. Çünkü İngiliz Hindistan İmparatorluğu için en son savunma
hattı, aşiretlerin bulunduğu bölgenin doğusundan ötede olan sınır
eyaletinin yerleşik bölgeleridir.32
32
Siddiqi. (2008, s.8). Afghanistan – Pakistan Relations: History and Geopolitics
in a regional and International Context. (Walter and Duncan Gordon Foundation
Raporu, Toronto. Kanada)
145
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
Tablo – 9. Afganistan: Kilit Olaylar Zaman Çizelgesi
1929
Kral Emanullah’ın sosyal reform girişimleri ve
muhafazakarların buna karşı koyması,
1933
Zahir Şah’ın kral oluşu ve kırk yıl sürecek monarşinin
başlaması,
1973
Muhammed Davud’un darbe ile iktidara gelişi,
1978
Davud’un tahttan indirilip öldürülmesi; muhafazakar
İslami ve etnik liderlerin silahlı ayaklanma başlatması,
1979
1980
Sol eğilimli liderler Hafızullah Emin ve Nur Muhammed
Taraki’nin güç çekişmesi ve Sovyetlerin Emin’e yardım
birlikleri yollaması,
Sovyet İşgali ve direnişçi mücahit grupların oluşması;
bunlara ABD, Pakistan, Çin, İran, Suudi Arabistan
tarafından para ve silah yardımı yapılması,
1989
Son Sovyet birliklerinin çekilmesi ve İç Savaş’ın
başlaması,
1996
Taliban’ın Kabil’in kontrolünü ele geçirmesi ve İslam’ı
katı yorumlayan kurallar koyması,
1997
Pakistan ve Suudi Arabistan’ın Taliban’ı meşru yönetim
olarak tanıması,
2001
ABD- İngiltere hava saldırıları, Taliban’ın düşüşü,
Afgan grupların “Bonn Anlaşması”yla geçici hükümeti
kabul etmesi,
2004
Yeni anayasanın kabulü; başkanlık seçimleri ve Hamid
Karzai’nin seçimleri kazanması,
146
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
2006
ABD karşıtı protestolar,
2008
Cumhurbaşkanı Karzai ve yeni Pakistan lideri Asıf Ali
Zerdari’nin sınır bölgesindeki militanlara karşı ortak
strateji oluşturma kararı almaları,
2009
Barack Obama’nın ABD’nin yeni Afganistan-Pakistan
stratejisini açıklaması,
2009
Yapılan seçimler ve Hamid
cumhurbaşkanı seçilmesi,
2010
NATO’nun güvenlik kontrolünü 2014 yılına kadar Afgan
kuvvetlerine bırakma planı üzerinde anlaşması.
Karzai’nin
tekrar
Kaynak: BBC (2011), Afghanistan Timeline: A chronology of
Key Events. http://news.bbc.co.uk/2/hi/1162108.stm adresinden
alınmıştır.
Sömürgecilik döneminin ardından bağımsız devletler olarak
yola devam eden Afganistan ve Pakistan’ın, Soğuk Savaş zamanının
oluşturduğu etkilere açık hale geldiği görülür. Önceki bölümlerde
bahsedilen Peştunistan meselesi yüzünden Afganistan, Pakistan’ın
Birleşmiş Milletler üyeliğini tanımamıştır. Pakistan ise buna karşılık
olarak Afganistan’ın uluslararası pazara açılmasını önlemek amacıyla burayı ekonomik abluka altına almıştır. ABD, Afganistan’ın
ekonomik ve askeri yardım taleplerini karşılamayınca SSCB için
Afganistan’ı kendi yörüngesine çekme fırsatı doğmuştur. 1949 yılında ABD, Hindistan Başbakanı Nehru’yu Vaşington’a davet etmiş; Nehru ise ülkesinin “Bağlantısızlık Politikası”nı açıklamıştır.33
Pakistan, Hindistan’ın bu politikasından yararlanarak ABD için
33
Siddiqi. (2008, s. 13). Afghanistan – Pakistan Relations: History and Geopolitics
in a regional and International Context. (Walter and Duncan Gordon Foundation
Raporu, Toronto. Kanada)
147
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
alternatif bir müttefik olmuştur. Bu doğrultuda Pakistan da Soğuk
Savaş jeopolitiğinin içine çekilmiştir.
Soğuk Savaş’ın son yıllarına gelinirken 1979 yılında SSCB’nin
Afganistan’ı işgali, uluslararası politika için bir kırılma noktası teşkil etmekle birlikte dünya genelini de ilgilendirmesi açısından endişeleri de beraberinde getirmiştir.34 Bölgesel çıkarlara sahip zayıf bir
devlet olan Pakistan için ise bu işgal, komünizm karşıtı ülkelerden
ekonomik ve askeri yardım alarak Hindistan karşısındaki pozisyonunu güçlendirme fırsatı olarak değerlendirilebilir. Diğer bir ifadeyle; Kabil’de Pakistan’a kukla bir yönetimin kurulması, Pakistan’ın
batı sınırlarına istikrar kazandırarak Hindistan’a karşı stratejik
derinlik sağlaması açısından faydalı olabilir.35 Bu amaçların yanı
sıra Pakistan, Afganistan’da Soyvet işgaline karşı direnen mücahitleri desteklediği için yapılacak yardımdan, ön plandaki (müttefik) ülke olması sebebiyle, büyük miktarda yardım almıştır. Buna
binaen 1982 ve 1990 yılları arasında ABD’nin, Pakistan’a yaptığı
ekonomik ve askeri yardım toplamının 7.4 milyar dolar olduğu belirtilmektedir. Modernleşme programı kapsamında ise; geliştirilmiş
uyarı ve iletişim sistemlerinin, tanksavar füzelerin, hava–yer taarruzu yapan hava araçlarının, tanklar ve zırhlı personel taşıyıcılarının
da Pakistan’a tedarik edildiği görülür. Ek olarak Pakistan Silahlı
Kuvvetleri’nin, F-16 taarruz uçaklarına ve Sparrow, Sidewinder füzelerine sahip olmalarına da imkan tanınmıştır.36 Bütün bu olumlu
etkilerine rağmen, 10 yıl sürmüş olan savaşın Pakistan adına olumsuz sonuçları da yok değildir. Afganistanlı mücahitlere Pakistan içe34
Hilali. (2002, s. 298). The costs and benefits of the Afghan War for Pakistan.
Contemporary South Asia. 11 (3) 291-310.
35
Siddiqi. (2008, s. 24). Afghanistan – Pakistan Relations: History and Geopolitics
in a regional and International Context. (Walter and Duncan Gordon Foundation
Raporu, Toronto. Kanada)
36
Hilali. (2002, s. 294). The costs and benefits of the Afghan War for Pakistan.
Contemporary South Asia. 11 (3) 291-310.
148
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
risinde sağlanan kamplardan dolayı, Pakistan’a mülteci akını olmuş
ve bunlardan ötürü ülke, Sovyet bombardımanlarına maruz kalmıştır; ayrıca Afgan mültecilerle birlikte yasadışı ticaret de artmıştır.37
On yıl süren savaş ortamının ve SSCB’nin yenilgisinin ardından
ABD ile dünyanın geri kalanı, Pakistan ve mücahitleri yüzüstü bırakmıştır. Sovyetler’in çekilmesini takiben ise mücahitler arasında
iç savaş başlamıştır.38 1994 yılında Taliban yönetime el koymuş, ve
İslamı katı yorumlayan kurallar uygulanmaya başlanmıştır. Taliban
yönetiminin Pakistan ile ilişkili kısmını, Taliban öğrenci militanlarının Afganistan’ın Güney ve Doğu; Pakistanlı militanların ise Peştun
aşiret bölgelerindeki medreseler kökenli olması oluşturmaktadır.39
11 Eylül 2001 terör saldırılarını takiben ABD, Afganistan’ı işgal
etmiş ve Taliban yönetimi düşmüştür. Taliban yönetiminin sona ermesiyle birlikte Birleşmiş Milletler gözetiminde Afgan gruplar arasında, “Bonn Anlaşması”yla sonuçlanan diyalog gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerde istikrar için ilk adım atılmış ve geçici hükümet
kurulmuştur. 2004 ve 2009 yıllarında başkanlık seçimleri yapılarak
Hamid Karzai cumhurbaşkanı seçilmiştir.
İki ülkenin istikrarsızlığına etki eden dış güçler ve iç dinamiklerin tarihsel bir sıra içinde aktarılacak olaylarla anlam kazanabileceği değerlendirilmektedir. Bununla birlikte Quassem, Batılı devletler
tarafından tanımlanan istikrarsızlık faktörlerini; Peştunların uzaklaştırılması, savaş ağalarının negatif rolü, uyuşturucu ticareti, tekrar
yapılanma için yetersiz yardımlar, Pakistan’ın duruma müdahil ol37
Hilali. (2002, s. 298). The costs and benefits of the Afghan War for Pakistan.
Contemporary South Asia. 11 (3) 291-310.
38
Katzman. (2011, s. 2). Afghanistan: Post-Taliban Governance Security, and U.S.
Policy. (CRS Raporu No. RL30588 ABD, Congressional Research Service)
39
Khan. (2003, s. 3). Rough Neighbours: Afghanistan and Pakistan. Strategic
Insights. 11 (1).
149
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
ması ve Taliban şiddetini besleyen yolsuzluklar olarak belirtmektedir. Siyasi bir yeniden yapılanmanın oluşması açısından varsayılan
dört baskın unsuru ise şu şekilde ifade etmektedir:
 Güçlü merkezi siyasal sistem (son Afgan monarşisini model alan),
 Savaş ağaları olarak bilinen yerel liderlerin gücünün nötralize edilmesi,
 Taliban ayaklanması (ağırlıklı olarak Kabil’deki hükümetten hoşnut olmayan Peştunlar tarafından),
 Büyüyen Narko-terörizm tehditinin üzerine gitmek için
daha fazla askeri ve ekonomik yardım. 40
Afganistan’da Taliban sonrası izlenen ulus-inşa politikaları,
savaştan zarar görmüş toplumu yeniden yapılandırma ve çatışma
öncesi durumuna geri döndürme amacı güden taze bir oluşumu
sağlama düşüncesiyle sürdürülmektedir. Ancak bu kalkınma hamlesinde yeni kurumların oluşturulması ve sürdürülebilir ekonomik
büyümenin desteklenmesi gibi, toplumun daha önce hiç olmadığı
şekilde gelişmeye açık bir hale dönüştürülmesi düşüncesinden bahsedebilmek mümkün değildir.41
Ülkede sürekli yaşanan çatışmalar kadar uyuşturucu sorununun
da istikrarsızlığın sürmesinde etkili olduğu değerlendirilebilir. Zira
uyuşturucu ticaretini mümkün kılmak için ülkede kaotik bir ortamın
devam etmesi denetimi güçleştirmekte ve bu durum üreticiler için
kolay bir zemin oluşturmaktadır. Bununla birlikte halk nezdinde,
Kabil yönetiminin yerel kolları ile yargı organlarının yolsuzluk ve
rüşvete bulaştıkları fikri güç kazanmaktadır. Uluslararası yardımla40
Quassem. (2009, s. 248). Afghanistan: Imperatives of Stability Misperceived.
Iranian Studies 42 (2) 247-274.
41
Quassem. (2009, s. 249). Afghanistan: Imperatives of Stability Misperceived.
Iranian Studies 42 (2) 247-274.
150
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
rın bürokrat, siyasetçi ve yerli/yabancı şirketler tarafından kullanılıp
halka ulaşamaması da işgal sonrası siyasal istikrarın sağlanmasının
önündeki önemli sorunlar olarak görünmektedir. Ayrıca ülkenin güney kesimindeki Peştunlar tarafından yabancı asker varlığı hoş karşılanmamakta ve yabancı güçlere karşı mücadele gösteren gruplara
duyulan sempati de gün geçtikçe artış göstermektedir.
Yaşanan çatışmaların %71’i, toplam yüz ölçümünün %10’unda
ve Pakistan sınırına yakın bölgelerde seyretmektedir. Doğu ve güney vilayetlerinin Pakistan’a komşu olması nedeniyle birçok isyancı grup, Pakistan sınırının denetimsizliğinden faydalanarak Pakistan
topraklarına sığınmaktadır. Afganistan’daki çatışma ve istikrarsızlık sorununun Pakistan’ı ilgilendiren başka bir yönü ise, 11 Eylül
2001 saldırılarından sonra başlatılan teröre karşı savaş dâhilinde bir
cephe ülke olmasıdır. Bu durum Pakistan’a 2001-2007 sürecinde
önemli ekonomik getiriler sağlamıştır.42 Bunun yanı sıra uluslararası topluluğun bazı devletleri, ulusal güvenlik strateji belgelerinde de
belirttikleri gibi başarısız, kırılgan ve haydut devlet olarak tanımladıkları ülkelerde istikrar sağlamayı kendilerine görev olarak belirlemişlerdir. Bu doğrultuda, Afganistan’da istikrarı sağlamak ve terörizmle mücadele edebilmek açısından Pakistan’ın öneminin arttığı
görülmektedir. Bütün bu duruma ek olarak Pakistan’daki mevcut
medrese sisteminin de Pakistan ve Afganistan’ın istikrarsızlığına
etkilerinin önemli boyutta olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Pakistan Diyanet İşleri Bakanlığı görevlilerin tahminlerine göre,
medreselerin %10–15 ‘inin militanlıkla ve uluslararası terörizmle
bağlantısı bulunmaktadır; buna karşılık ise hükümetin kendisi, tah42
Kuloğlu ve Doğan. (2010, s. 80-96). Afganistan ve Pakistan’da yaşanan
gelişmeler ve uluslar arası güvenliğe etkileri. (Orsam Raporu. No. 31 Ankara.
Türkiye)
151
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
min edilen bu verilerin güvenilebilir veriler olamayacağını söylemektedir.43
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunların Uluslararası
Güvenliğe Etkileri
Son zamanlarda uluslararası barışı tehdit eden etnik-politik
sorunların yakın tarihsel ve kültürel ilişkileri bulunan topluluklar
arasında yaşandığı görülmektedir.44 Bu teze örnek gösterilen Afganistan ve Pakistan’da süren bu tarz etkileşimli meselelerin; hem
uluslararası ortam açısından hem de ülkeler bazında ayrı ayrı olmak
üzere çeşitli etkilere sahip olduğu görülmektedir.
Afganistan ve Pakistan kaynaklı meselelerin ilki olan ve diğer
sorunlara da yol açan Sınır Sorunu’nun, uluslararası güvenliğe doğrudan bir etkisi yoksa da bu sorunun; etkilediği, oluşumuna katkısı
olduğu ya da çözümünü zorlaştırdığı problemlere yapmış olduğu
etki, önem arz eden bir durum olarak nitelendirilebilir. Afganistan
– Pakistan sınırının denetimsizliğinin etkisiyle süregelen uyuşturucu ticareti; bugün birçok ülkede, özellikle gençler olmak üzere çok
sayıda insanın uyuşturucu bağımlısı olmasıyla sonuçlanmaktadır.
Çalışmanın önceki bölümünde aktarılan Harita 2’deki güzergahlar,
işte bu uyuşturucunun Avrupa ve Orta Asya devletleri üzerinden
İngiltere ve Rusya’ya kadar ulaşımını sağlamaktadır. Pakistan’dan
ise, Orta Doğu güzergahının kullanımıyla uyuşturucu yayılmaktadır. Görüldüğü gibi vaziyet, oldukça geniş bir insan topluluğu
için kullanıcı ve bağımlı olma riskini teşkil etmektedir. Uluslararası ortam ve güvenlik için diğer bir önemli sorun ise; bölgedeki
43
Borchgrevink. (2011, s. 5). Pakistan’s Madrasas: Moderation or Militancy? The
madrasa debate and the reform process. (NOREF Raporu, Oslo. Norveç)
44
Spooner. (2005, s. 12). Afghanistan and Pakistan: Cultural Heritage and
Current Reality. (American Institute of Afghanistan Studies ve American Institute
of Pakistan Ortak Semineri. İstanbul)
152
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
çatışma ve istikrarsızlığın elverişli bir ortam yarattığı terörizmdir.
Afganistan’da kökten dinci Taliban ve onun destek verdiği El-Kaide
terör ağının; gerçekleştirdiği ya da gerçekleştirebileceği eylemler,
başlıca güvenlik sorunlarından birini oluşturmaktadır. 11 Eylül terör saldırıları sonrası, başta ABD olmak üzere Rusya (Çeçenistan
meselesi), Çin (Uygur Türkleri), Hindistan (Keşmir Sorunu) gibi ülkeler için, barındırdıkları Müslüman topluluklar nedeniyle El- Kaide terör örgütünün amaç edinmiş olduğu “Cihatçı Hareket”, tehdit
olarak algılanmaktadır.45 CFR 2009 Raporu’na göre Pakistan’daki
medrese sistemi, bu oluşumların gelişmesine katkı sağlamaktadır.
Pakistan’daki çocukların ve gençlerin ekonomik yetersizlik sebebiyle tercih ettiği medreseler, onları aşırıcı gruplar için birer hedef
haline getirmektedir.46
Afganistan ve Pakistan’daki çoklu etnik yapı, sürekli çatışma
ortamı ve bunun getirdiği istikrarsızlığın bir bütün olarak uluslararası güvenliğe etkisi, enerji güvenliği kapsamına girmektedir. Kaynakların güvenliği söz konusu olduğunda, sadece fiziki güvenlik
yeterli gelmemektedir. Aynı zamanda (daha öncelikli olarak) siyasi
ortamın yapısı, istikrarın sağlanması, jeopolitik tercihlerin yönü,
ekonomik sistemin içeriği gibi hususları da kendini göstermektedir.
Bu anlamda bölge, jeopolitik önem taşımaktadır. Bu duruma bağlı
olarak enerji güvenliğine ve dolayısıyla uluslararası güvenliğe etki
eden üç faktör şöyle sıralanabilir:
-
Din ve İslami düşüncenin farklı siyasi angajmanları,
45
Kuloğlu ve Doğan. (2010, s. 182). Afganistan ve Pakistan’da yaşanan
gelişmeler ve uluslar arası güvenliğe etkileri. (Orsam Raporu. No. 31 Ankara.
Türkiye)
46 Bajoria. (2009, s.2). Pakistan’s Education System and Links to Extremism.
Council on Foreign Relations. Bu adresten <http://www.cfr.org/pakistan/pakistanseducation-system-links-extremism/p20364#p2> 20.06.2011 tarihinde alınmıştır.
153
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
-
Etnik farklılıklar ve aralarındaki siyasi mücadeleler,
-
Ekonomik gelişim ve kaynakların adil olarak paylaştırılmasıdır.47
Güç dengesi bağlamından yaklaşıldığında, Pakistan’ın Hindistan ile yaşadığı Keşmir Meselesi, uluslararası güvenliğe etki eden
başka bir sorundur. İki ülke arasında 1980 yılına kadar 3 konvansiyonel savaş yaşanmış; ancak bu savaşların sonrasında iki ülkenin
de nükleer güce kavuşmasının etkisiyle bölgede güç dengesi sağlanabilmiştir. 48 Fakat bu durum,(Pakistan’ın Hindistan ile Keşmir
sorunu devam ettiği sürece) hem Pakistan’ın sorunlar yaşadığı diğer
komşusu olan Afganistan için hem de uluslararası güvenliğin sağlanabilmesi adına önem arz etmeye devam edecektir.
Sonuç
Afganistan’da halen devam eden iç istikrarsızlık nedeniyle gündemde olmayan sınır sorunu’nun Afganistan ile Pakistan arasında
yaşanan meselenin temelini olusturduğu bilinmekle beraber; gelecekte de istikrarı sağlayacağı düşünülen iki devlet arasında, bu
problemin sürmeye devam edeceği öngörülmektedir.
Mevcut iç siyasi yapısı nedeniyle Afganistan’daki narko-ekonomi sorununun kısa vadede çözülemeyeceği, var olan bu sorunun
çözülmesi için, orta ve kısa vadede iç yatırımların arttırılarak narkoekonomi iş gücünün yeni alanlara kaydırılması gerektiği değerlendirilmektedir.
Farklı etnik oluşumlara sahip olan iki ülkeden birini teşkil eden
47
Demir. (2009, s.8-9). Sıcak Kuşak Üzerinde Çözüm Arayışları: Nato, Afganistan,
Enerji Güvenliği.
48
Şahin. (2009). Ortadoğu İçin Karar ve Kararlılık Zamanı. <http://www.gasam.
org.tr/Post.aspx? PostId=90&CategoryId=2> adresinden 06.10.2011 tarihinde
alınmıştır.
154
Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Sorunlar
Afganistan’daki bu gruplarda Peştunlar ve Peştun milliyetçiliği
baskınken; Pakistan’da buradan farklı bir şekilde, bölgede nüfusun
%97’sini Müslümanların oluşturmasından kaynaklanan Müslüman
milliyetçiliğinin yaygın olduğu; Afganistan ve Pakistan’daki ortak
etnik grupları ise Peştunlar ve Belucilerin meydana getirdiği, yine
bununla bağlantılı olarak her iki ülkede de dilsel açıdan bir bütünlük
olmadığı görülmektedir. İşte gösterilen tüm bu nedenlerden dolayı,
her iki ülkenin de kimlik sorunundan kaynaklanan istikrarsızlığının
orta vadede sürmeye devam edeceği değerlendirilmektedir.
Makalede, Afganistan ve Pakistan’ın önemli jeopolitik ve jeostratejik konumlara sahip olması ve bunun doğal bir sonucu olarak
küresel güçlerin çıkarlarının bu bölgede sık sık çatışmasıyla karşı
karşıya kalan ülkelerin, menfaatleri doğrultusunda Afganistan ve
Pakistan’da yaşanan problemleri uluslararası bir mesele haline getirmesi ele alınmıştır. Son tahlilde ise, beynelmilel güvenliğe etki
eden bu meselelerin çözümünün uluslararası toplumu yakından ilgilendirdiği ve uluslararası çıkarların uzlaşması oranında mevcut
sorunların azalacağı düşünülmektedir.
Var olan sorunların birbirinden bağımsız değil, birbirini tetikler
durumda olmasının çözüm çabalarını güçleştirdiği değerlendirilmektedir. Pakistan’ın; dünyanın afyon üretiminde merkezi oluşturan Afganistan’a komşu ülke olması ülkeyi, uyuşturucu ticareti ve
uyuşturucunun kötüye kullanımı konusunda zayıf durumda bırakmaktadır. Bununla birlikte, Afganistan – Pakistan sınırındaki denetim güçlüğü de uyuşturucu ticaretini kolaylaştırıcı bir etki yaratmaktadır.
Uyuşturucu ticareti savaş koşullarıyla birleşerek bir narkoekonomi yaratmaktadır. Bu sayede uyuşturucu ticaretinden gelir
sağlayan savaş ağaları, merkezi otoriteye karşı güç sağlamaktadır.
155
Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları
Merkezi otoritenin tüm ülkede tesis edilmesi bu sebepten ötürü
mümkün olamamaktadır. Afganistan’da yaşanan istikrarsızlık durumu; Pakistan’ın Afganistan’a etki etmesine imkan tanırken mevcut
sorunların Pakistan’a taşınmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle
oluşan durumun anlaşılmasında ve gelecek öngörülerinde iki ülkeyi
ayrı ayrı değerlendirmek sağlıklı bir yol olmayacaktır.
Afganistan’daki Taliban varlığının 2001 müdahalesi sonrasında
zayıflamak yerine güçlenişinin, Afganistan’daki istikrarı devam ettirmesi açısından, Pakistan adına etkisini koruyan bir sorun olmaya
devam edeceği değerlendirilmektedir. Bunun sebebini ise; halk nezdinde, yabancı asker varlığının sebebiyet vermiş olduğunun düşünüldüğü sivillerin öldürülmesi, ülkedeki yönetim yolsuzlukları ile
bölgenin düzelmeyen ekonomisi teşkil eder.
Afganistan ve Pakistan’da yaşanan sorunların diğer devletlere
olan yansımaları; uluslararası terörizmin oluşması, uyuşturucu kullanıcılarının artması, çoklu-etnik ve dinsel yapının merkezi otoriteyi zayıflatması vb. şekillerde olmaktadır. Uluslararası sistemde her
sorunun ve çözümünün diğer devletler için bir örnek teşkil ettiği
düşünüldüğünde iki ülkede yaşanan problemlerin önemi daha da
anlamlı hale gelmektedir.
156

Similar documents

Jll.com.tr Turkey Tr Tr Research Jll Tro 2011 Tr

Jll.com.tr Turkey Tr Tr Research Jll Tro 2011 Tr olarak bu geleneğin temel sebebi, gayrimenkul sahipliliğinin aile servetini geçmişin en önemli ekonomik problemlerinden biri olan yüksek enflasyona karşı korunması olarak kullanılmasıdır. Bu durum,...

More information