5_5- Venedik ok.FH11 - İSMEK - İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Transcription

5_5- Venedik ok.FH11 - İSMEK - İstanbul Büyükşehir Belediyesi
SEMPOZYUM KÝTABI
SYMPOSIUM BOOK
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Sabri DERELÝ
ÝBB Genel Sekreter Yardýmcýsý / Deputy Secretary General of Ýstanbul Metropolitan Municipality
Muhterem hocalarým, deðerli katýlýmcýlar, yurt içinden ve
yurt dýþýndan toplantýmýzý þereflendiren siz deðerli
misafirlerimiz, sizleri en derin saygý ve hürmetlerimle
selamlýyorum. Sayýn Baþkanýmýz Kadir Topbaþ, yoðun
programlarý sebebiyle bu toplantýmýza katýlamadýlar.
Hepinize Sayýn Baþkanýmýzýn selam ve þükranlarýný
sunuyorum.
Þehirlerimizin sürdürülebilir kalkýnmasý için sadece iktisadi
deðil kültürel ve sanatsal alanlarda da iþbirliði yapýlmasý
gerekmektedir. Yerel yönetimlerin bahsi geçen alanlarda
birlik oluþturmasýnýn þehrimize katma deðer kazandýracaðý
önemlidir. Ýstanbul baþta olmak üzere bugün bir araya
gelen bu kadim þehirler, kendi öz kültürlerine, tarihi
miraslarýna ve geleneksel el sanatlarýna sahip çýktýklarý
sürece köklerine baðlý olarak ayakta kalacaklardýr. Her biri
ayrý ayrý hazineleri barýndýran medeniyetlerin mensuplarý
olarak bizler tarihi, kültürel ve sanatsal zenginliklerimizi
birleþtirerek bunu fýrsata dönüþtürüp sürdürülebilir
iþbirliðine katký saðlayabiliriz.
8
My respectable teachers, valuable participators, and our
valuable guests honoring our meeting by participating from
home and abroad, I salute you with the deepest respect
and esteem. Our esteemed mayor Kadir Topbaþ could not
participate in our meeting due to his busy program. I present
you our Mayor’s greetings and gratitude to you all.
For our cities sustainable development, it is necessary to
cooperate not only in economic but also in cultural and
artistic areas. It is important that the creation of unification
by our local administrations in the said areas will add valueadded in our city. Istanbul, through which the silk and spice
road had passed, is an ancient city witnessing a history of
thousand years. These ancient cities, mainly Istanbul,
coming together today will survive as connected to their
roots as long as they protect their own authentic cultures,
historical heritages, and traditional handicrafts. As the
members of civilizations each one of which contains
different treasures, we can transform it into an opportunity
by combining our historical, cultural, and artistic riches,
and thus contribute to the sustainable cooperation. As
Istanbul, we have a rich diversification of handicrafts and
naturally a cultural accumulation.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi, yetiþkinlere yönelik eðitim
faaliyetlerini ÝSMEK bünyesinde yürütmektedir. 1996
yýlýnda dönemin belediye baþkaný, Baþbakanýmýz Sayýn
Recep Tayip Erdoðan’ýn baþlattýðý bu eðitim faaliyetleri
aralýksýz bir þekilde devam ettirilmektedir. ÝSMEK
geleneksel el sanatlarýmýza sahip çýkarak gelecek nesillere
aktarma misyonunu baþarýlý bir þekilde yerine
getirmektedir. ÝSMEK Türk Ýslam sanatlarý ve el sanatlarý
eðitimleri 42 ayrý branþta 55 bini aþkýn Ýstanbullu’ya
ulaþmaktadýr. ÝSMEK vermiþ olduðu eðitimlerle
kursiyerlerini hem kendi kültürlerinde bilmedikleri
güzelliklerle tanýþtýrmakta hem de onlarý modern dünyanýn
gerekleri olan vasýtalarla donatmaya çalýþmaktadýr. Bu
anlamda ÝSMEK kültürel deðerlere hem geleneksel hem
de evrensel bir bakýþ açýsý kazandýrmaktadýr. Bu toplantýda
bir araya gelen kadim þehirlerin temsilcileri bu eþsiz ve
deðerli fýrsatý kullanarak fikir ve görüþ alýþveriþinde
bulunacak, “iletiþim, paylaþým ve iþ birliði içinde daha ne
gibi imkanlar meydana getirilebilir?” sorusuna cevap
arayacaklardýr. Böylece bu platform çeþitli uygulamalarýn
ve tecrübelerin paylaþýldýðý bir alan olacaktýr. Ayrýca bu
toplantýda yerel yönetimlerin, þehirlerin kültür varlýklarýný
korumasý geleneksel el sanatlarýnýn yaþatýlmasý,
geliþtirilmesi ve geleceðe taþýnmasýnýn, geleneksel el
sanatlarýnýn endüstriyel geliþimle iliþkisi, emeðin kaynaða
dönüþtürülmesi, þehirler arasýndaki iþbirliðinin geliþtirilmesi
gibi pek çok konu gündeme gelecek görüþülecek ve
müzakere edilecektir. Bu toplantýnýn katýlýmcý þehirlerin
sahip olduðu geleneksel el sanatlarýnýn geliþtirilmesi, çeþitli
alanlarda iþbirliðinin saðlanmasý ve gelecekte baþarýlý
çalýþmalara imza atýlmasýna vesile olmasýný diliyor, hepinize
saygýlar sunuyorum.
Istanbul Metropolitan Municipality carries out its adult
training activities within the organization of ISMEK. These
training activities started in the year 1996 by the then
mayor, our Prime Minister Mr. Recep Tayip Erdoðan are
continued incessantly. ISMEK fulfils its mission of protecting
our traditional handicrafts and handing them down the
next generations successfully. ISMEK reaches 55 thousand
Istanbul citizens in 42 different branches such as TurkishIslamic arts and handicrafts trainings, calligraphy,
illumination, marbling, miniature, china, nacre inlaying,
painting, and wood painting. With its trainings, ISMEK tries
to introduce the trainees to the beauties of their own culture
that are unknown to them and equip them with the
instruments required by the modern world. In this sense,
ISMEK brings both traditional and universal viewpoint to
cultural values. The representatives of the ancient cities
coming together at this meeting will exchange opinions
using this unique and valuable opportunity, and search for
the answer of this question: “What opportunities more can
be created through communication, sharing and
cooperation?” Thus, this platform will be an area where the
various applications and experiences are shared. Besides, at
this meeting, many subjects such as the relation of protection
of the cultural assets of the cities by local administrations,
carrying on, developing, and carrying the traditional
handicrafts to the future, as well as the traditional
handicrafts themselves with the industrial development,
transforming labor to resource, development of
communication, sharing, application plans, and cooperation
among the cities will be put on the agenda, discussed, and
negotiated. I wish this meeting would conduce to
development of the traditional handicrafts had by the
participant cities, enabling cooperation in various areas,
signing successful works in the future, and pay my respect
to all of you.
9
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Mehmet DOÐAN
ÝBB Eðitim Müdürü / Director of Education, Ýstanbul Metropolitan Municipality
Kýymetli katýlýmcýlar, çok deðerli hanýmefendiler ve
beyefendiler…
10
Distinguished Participants, Ladies and Gentlemen,
“Kadim Þehirlerde Geleneksel El Sanatlarý ve Yerel
Yönetimlerin Katkýlarý” konulu Uluslararasý Geleneksel El
Sanatlarý Sempozyum ve Sergimize Hoþ geldiniz…
Welcome to our International Traditional Arts Symposium
and Exhibition with the theme “Traditional Arts and the
Contribution of Local Governments to Handcrafts in the
Ancient Towns”.
Konumuz el sanatlarý olunca öncelikle sanat kelimesinin
derin içeriði ile sözlerime baþlamak istiyorum. Sanat; dünya
üzerindeki nice güzellikte saklý ince ayrýntýlarý keþfetmek,
diðer insanlar tarafýndan fark edilemeyeni görmek, bu
yolla kendi yaþamý ile birlikte baþka insanlarýn da yaþamýný
zenginleþtirmek ve ruhun derinliklerinde biriken gizli
hissiyatý açýða vurmak gibi öðeler ile þekillenmiþtir.
With a theme on handcrafts, I would like to begin my
remarks by describing the deep meaning of the word “art”.
Art is shaped by elements such as discovering the tiniest
detail hidden in every beauty in the world, seeing the
unnoticed, through this enriching one’s life as well as others’
lives and expressing hidden sentiments deep inside the soul
of the artist.
Ýçinde yaþadýðý evreni anlamlandýrmaya çalýþan sanatçýnýn
býraktýðý izlerde, toplumsal çizgilerden çeþitli ruh hallerine
kadar derin bir bakýþ mevcuttur. Sanat, insanoðlunun izleri
olduðuna göre, tarihi de insanlýk tarihi ile ayný çizgi
üzerindedir. Sanat, dünya tarihi ve coðrafyasý ile paralel
geliþim göstermiþ olan bir ifade biçimidir. Kimi bölgeler
topraklarýndan gelen zengin kültürleriyle çeþitli sanatlar
oluþturmuþ, geliþtirmiþ ve yön vermiþlerdir. Bizler de öncü
ve kadim þehirler olarak, tarihi mirasýn bize yüklediði
sorumluluk gereði bugün buradayýz. Çok þanslýyýz ki köklü
kültürümüzün bize sunduðu çok zengin bir el sanatlarý
çeþitliliðine sahibiz.
A deep viewpoint ranging from social traces to moods is
present in the footprints of the artist who is searching for
ways to explain the universe he is living in. Given the fact
that art is the footprint of the mankind, its history is parallel
with the history of the mankind. Art is a medium for
expressing which has a parallel development as world
history and geography. Thanks to rich cultures coming from
their territories some regions have formed, developed and
shaped various arts. As pioneer and ancient cities, we
gathered today as a part of the responsibility given by
historical heritage. We are really lucky to have such a rich
variety of handcrafts.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Medeniyetlerin çeyiz sandýðý Ýstanbul’umuz üzerinde
doðup geliþen geleneksel el sanatlarýmýzýn adeta tarihi
hafýzasýdýr. Ýstanbul medeniyetlerin kavþak noktasý, Doðu
ile Batý arasýnda bir köprü ve dünya kültür mirasýnýn bir
aynasýdýr. Ýstanbul iki bin yýlý aþan bir süre boyunca Doðu,
Batý ve Ýslam uygarlýklarýnýn kesiþme, buluþma, uzlaþma
ve diyalog alanýdýr. Ýstanbul benzer coðrafyalar arasýnda
sanki bir kraliçedir. Dünyayý bir yüzüðe benzetirsek,
Ýstanbul onun elmas taþýdýr. Ýstanbul geçmiþ ile geleceðin
Asya ile Avrupa’nýn buluþtuðu tarihe tanýklýk eden bir
þehirdir.
Eski dünyanýn en önemli merkezlerinden biri olan Ýstanbul,
binlerce yýllýk tarihinde, önce Roma Ýmparatorluðu, daha
sonra Bizans Ýmparatorluðu, son olarak da Osmanlý
Ýmparatorluðu'nun baþkenti olmuþtur. 2000 yýlý aþan süre
boyunca 120’den fazla imparator ve sultan Ýstanbul’da
hüküm sürmüþtür.
Anadolu topraklarý ve Ýstanbul, coðrafi konumu nedeniyle,
eski çaðlardan beri çeþitli uygarlýklarýn doðup geliþtiði bir
yer olduðu gibi, Doðu ile Batý arasýnda bir geçit ve köprü
iþlevi de görmüþtür. Bu anlamýyla da Ýstanbul, ticaretin,
kültürün, sanatýn, ithalat ve ihracatýn da merkezi olmuþtur.
Ýstanbul, Ýpek Yolu ve bir anlamda Baharat Yolu’nun Batý’ya
açýlan ana kapýsýdýr.
Tarih boyunca bu yollar yalnýzca ticaret yolu olmakla
kalmamýþ, Doðu ile Batý arasýndaki kültür alýþveriþini de
saðlamýþtýr. Bu anlamý itibariyle bölgede yaþayan
kültürlerin, dinlerin, ýrklarýn da izlerini taþýmýþ, tarihi ve
kültürel zenginlikler sunmuþtur. Medeniyetleri taþýyan,
buluþturan bu yollarda yalnýzca ticarî mallar seyahat
etmemiþ, inançlar, gelenekler, görenekler ve efsaneler
de bu yolun yolcularý olmuþlardýr. Bu ticari yollar,
kültürlerarasý etkileþim, kardeþlik ve hoþgörü yolu gibi
isimlerle de adlandýrýlabilir.
Ýnancýmýz odur ki, dünya evrensel kültürünün oluþabilmesi
için öncelikle yerel kültürlerin korunmasý gerekmektedir.
Yerel kültürlerle zenginleþen evrensel kültür, insanlýðýn
ortak paydalarda buluþmasýna zemin hazýrlayacaktýr. Bu
yüzden yerel kültürlerin korunup yaþatýlmasý, insanlýðýn
geleceði için büyük önem taþýmaktadýr.
Kýymetli hazinelere sahip öncü ve kadim þehirler, kendi
öz kültürlerine, tarihi miraslarýna ve geleneksel el
sanatlarýna sahip çýktýklarý sürece ayakta kalacaklardýr. Bu
medeniyetlerin mensuplarý olarak bizler, tarihi, kültürel
ve sanatsal zenginliklerimizi birleþtirerek bunu bir fýrsata
dönüþtürüp medeniyetler arasýnda sürdürülebilir iþbirliðine
katký saðlayabiliriz. Bu potansiyel dün olduðu gibi bugün
de vardýr.
The wedding chest of civilizations, Istanbul is the so-called
historical memory of our traditional handcrafts. It is this
city where they first appeared and flourished. Istanbul is
the crossroads of civilizations, a bridge between the East
and the West and the mirror of world cultural heritage.
For over two thousand years, Istanbul is the conjunction,
meeting, reconciliation and dialogue area among eastern,
western and Islamic civilizations. Istanbul resembles a queen
between similar geographies. If we were to liken the world
to a ring, Istanbul would be the diamond of this ring.
Istanbul is the city which witnesses history of Asia and
Europe; past and future.
One of the most important centers of ancient world,
Istanbul was the capital of Roman Empire, Byzantine Empire
and lastly Ottoman Empire in its long history. Over 2000
years, more than 120 emperors and sultans reigned in
Istanbul.
Anatolia and Istanbul had been the place of birth and
development for many civilizations since ancient times,
and had served as a passage and bridge between the East
and the West due to their geographical location. In this
context, Istanbul that can be considered as a miniature of
the Silk Road had been the center of trade, culture, art,
importation and exportation. It is the main gateway of the
Silk Road to the West.
The Silk Road has not only been a trade route, but also
served for the cultural exchange between the East and the
West. In this sense, the Silk Road represented the marks
of cultures, religions and races in the region and presented
historical and cultural richness. Not only the commercial
goods, but also beliefs, traditions, customs, and legends
became the passengers of the Silk Road, which carried
civilizations. The Silk Road can be named with the names
of intercultural interaction, brotherhood and tolerance.
It is our belief that, first local cultures should be protected
in order to form a universal culture. The universal culture,
which is enriched with local cultures, is going to prepare a
platform on which the humankind is going to meet.
Therefore, that the local cultures are protected and revived
is very much important for the future of humankind.
Especially Istanbul and other pioneering and old cities will
be able to stand as long as they conserve their own cultures,
historical heritages and traditional handcrafts. As members
of civilizations in the Middle and Far East geography, we
can contribute to sustainable cooperation among
11
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Bizler çok zengin bir el sanatlarý çeþitliliðine, doðal olarak
da kültür birikimine sahibiz. Hoþgörü ve diyalog ekseni
içerisinde sürdüreceðimiz etkinliklerle bu birikimlerimizi
insanlýk adýna kazanýmlara çevirebiliriz, çevirmeye hazýrýz.
Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi, rutin belediyecilik
faaliyetlerinin yaný sýra Ýstanbul’un bir kültür baþkenti
olabilmesi için tüm olanaklarýný seferber etmiþ, hizmette
sýnýr tanýmayan çok yönlü bir hizmet anlayýþýný
benimsemiþtir. Sosyal belediyecilik faaliyetlerinin en önemli
kýsmýný oluþturan eðitim, Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi
tarafýndan özel önem atfedilen hizmet alanlarýndan birini
oluþturmaktadýr. Belediyemiz, yetiþkinlere yönelik eðitim
faaliyetlerini Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Sanat ve
Meslek Eðitimi Kurslarý (ÝSMEK) bünyesinde
yürütmektedir.
ÝSMEK’in eðitimleri 1996 yýlýnda 3 kurs merkezinde 3
branþta 141 kursiyer ile baþlamýþtýr. ÝSMEK 2008-2009
yýlýnda 218 kurs merkezinde 123 farklý branþta ve her biri
alanlarýnda uzman 2 bini aþkýn usta öðreticisiyle 230 bin
Ýstanbulluya eðitim vermeyi hedeflemektedir. Sadece bu
eðitim döneminde 342 bin 199 kiþi ÝSMEK’ten eðitim almak
için baþvurmuþ, bunlardan 206 bin 847’si eðitimlerine
devam etmektedir. ÝSMEK bu eðitim döneminin sonunda
toplam 810 bin Ýstanbulluya ulaþmýþ olacaktýr.
ÝSMEK’te 2007-2008 eðitim döneminde el sanatlarý
branþlarýnda 47 bin 690 kiþi, Türk Ýslam sanatlarý
branþlarýnda 4 bin 147 kiþi eðitim almýþ olup, toplam sayý
51 bin 837’dir. 2008-2009 eðitim döneminde bu sayý daha
da artmýþtýr. Þu anda 35 el sanatý branþýnda 50 bin 928
kiþi, 7 Türk Ýslam sanatý branþýnda ise 4 bin 324 kiþi eðitim
almakta olup, toplamda 42 branþta 55 bin 252 Ýstanbullu
bu eðitimlerden fayda saðlamaktadýr.
12
civilizations by uniting our historical, cultural and artistic
richness. Today, we have this potential as we had it in the
past.
We have a very rich diversity of handcrafts and naturally,
cultural accumulation. With the activities that we are going
to hold on the axis of tolerance and dialogue, we are ready
to turn our accumulation into advantage by being inspired
from the Silk Road.
Apart from routine activities of municipality, Istanbul
Metropolitan Municipality has mobilized all of its possibilities
to make Istanbul the capital of culture and has adopted a
limitless sense of service. Education, being the most
important aspect of municipality activities, is a branch of
service of great importance for Istanbul Metropolitan
Municipality. Our municipality has been conducting
education activities towards adults by Art and Vocational
Training Courses (ISMEK).
In 1996 ISMEK trainings started in 3 centers under 3 branches
providing free art and training to 141 trainees. For the term
2008-2009, ISMEK aims to offer its courses to 230 thousand
citizens under 123 different branches with over 2000 skilled
trainers in 218 course centers. Only in this training term
342.199 citizens have applied for the courses to ISMEK,
206.847 of which still continue their training. ISMEK will
have reached 810 thousand citizens at the end of this term.
In the school term of 2007-2008; 47.690 trainees in
handcrafts and 4147 trainees in Turkish Islamic arts, which
totals 51.837 trainees, have been given training. For the
time being totally 55.252 citizens, 50.928 of which have
been trained under 35 handcrafts, 4324 of which have been
trained in 7 Turkish Islamic arts.
ÝSMEK, Ýstanbul’da el sanatlarýmýzýn ve kültürel
deðerlerimizin korunup gelecek nesillere aktarýlmasý
hususunda çok önemli görevleri yerine getirmektedir.
Unutulmaya yüz tutmuþ pek çok el sanatý ÝSMEK ile
yeniden canlanmýþtýr. ÝSMEK, kursiyerlerini hem kendi
kültürlerinin bilmedikleri güzellikleriyle tanýþtýrmýþ, hem
de onlarý modern dünyanýn gerekleri olan vasýflarla
donatmaya çalýþmýþtýr. Bu açýdan bakýldýðýnda ÝSMEK
adeta, kültürel deðerlere hem geleneksel hem de evrensel
bir bakýþ açýsý kazandýrmýþtýr.
ISMEK functions effectively in conserving our handcrafts
and cultural values as well as in passing them to the next
generations. ISMEK has revived many handcrafts which
were about to be forgotten. ISMEK not only enables the
attendees to uncover the latent beauty of their culture but
also offers them to equip themselves with the sine qua non
qualities of the contemporary world. From this point of
view, ISMEK enriches cultural values both traditionally and
universally.
ÝSMEK týpký Ýpek ve Baharat Yolu’nun Doðu ve Batý kültürü
arasýnda bir köprü olmasý gibi, Türk insanýnýn geçmiþi ve
geleceði arasýnda bir köprü fonksiyonunu icra etmektedir.
Likewise the Silk Road bridging the East and the West,
ISMEK also has a binding function between the past and
future of the Turkish people.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
I. Oturum / I. Session
Oturum Baþkaný / Session Chair
Prof. Dr. Sadettin ÖKTEN
Hoþ geldiniz, katýlýmcýlarýn
kýsmý âzâmý Türk olduðu için
konuþmamýzý Türkçe yapmak
zorundayýz. Evet efendim
birinci oturumda Sayýn
Mehmet Genç, Sayýn Prof. Dr.
Selçuk Mülayim ve bendeniz
varýz, þimdi burada bana bir
esneklik tanýdýlar dolayýsýyla
ben bu esnekliði kullanacaðým. Ýlk sözü Selçuk Bey’e
vermek istiyorum. Selçuk Bey, bize kendi konusunda
özellikle geleneksel sanatlar ile sanayi arasýndaki iliþkiyi
anlatacak. Hocam buyurun…
14
Thank you for coming, as
most of our participants are
Turks, we need to have our
discussions held in Turkish.
Now, in the first panel,
Esteemed Prof. Dr. Mehmet
Genc, Esteemed Prof. Dr.
Selcuk Mulayim and I are
present. They have provided
flexibility for me here, and
now, I will be using this flexibility now. I would like to leave
the floor to Mr. Mulayim firstly. Mr. Mulayim will be telling
us about the relationship between traditional crafts and
the industry. Please go ahead my dear Professor …
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Prof. Dr. Selçuk MÜLAYÝM
Ýstanbul
Sayýn Baþkanýmýz, yöneticiler, deðerli misafirler…
Hepimizin misafir sayýldýðý bu dünyada modernite ve el
sanatlarýnýn ülke - toplum eksenindeki güncel politik
boyutuna da deðinmek gerekiyor diye düþündüm. Ýnsanýn
ellerini kullanarak eþya üretmesi, genel olarak endüstri
öncesinin temel üretim biçimiydi. Bu süreçte seri üretim,
tekrarlama, kopyalama esas alýndýðýndan o bir sanat deðil,
yöntemdi. Torna tezgahlarýna elektro optik cihazlar
baðlandýkça hýzlý ve kitlesel üretimle gelen deðiþim
otomasyon dýþý el iþlerini bir köþeye sýkýþtýrdý. Giderek
zengin alýcýlar, patronlar ve varlýklý hanedanlar da tarih
sahnesinden çekildiðinden, gürültülü ve yað kokulu yeni
rakibi karþýsýnda sürekli gerileyen el sanatçýsýna nihayet
son darbeyi de demokrasi vurdu. Dünyadaki genel
dönüþüm sadece yeni bir hayat getirdiði için deðil bütün
bunlarý karmaþýk ve akýl çelici formüllerle sunduðu için de
moderniteyi önemli kýlmaktadýr. Sebep sonuç iliþkisini,
yararlýyý zararlýyý, deðerli olaný, ünlü fakat deðersiz olaný
ayný paket içinde sunduðu için çaðýmýz kafa karýþtýrýcýdýr
ve tehlikelidir. Ve asýl olarak geleneksel adý altýnda sunulaný
kusmuk kývamýndaki sokak modernitesine daldýrdýðý için
hassas bir konudur. Sadece Türkiye için deðil bütün üçüncü
dünya ülkeleri ve Avrasya için söyleyebilirim ki; bugün
baþka bir yerlerde tasarýmlanmýþ hayat tarzýný, bunlarý
sanki yaný baþýmýzda yaratýlmýþ gibi kabul ederken bir
My esteemed Chairman, executives, distinguished guests…
I thought it would be necessary to review the contemporary
political aspect of handcraft in this world where we may
all be looked upon as guests.
The ability of people to produce goods by using their hands
was the principal manner of production in the pre-industrial
age. In this process, as mass production was a reproduction
and copying, it was not an art but rather a method. As
electro-optic devices were connected to turning lathes, the
change that came with quick and mass production drove
handcrafts that were not automated to a corner. As rich
and affluent buyers, patrons and wealthy nobles
progressively left the stage of history, the coup de grace
to craftsmen, which was facing its noisy competitor covered
in oil stenches, was dealt by democracy. The general
transformation in the world makes modernity important,
not only for providing a new lifestyle but also due to the
fact that it presents these in a complex and tempting
manner. Our age is confusing and dangerous as it presents
in the same package, cause and effect relationship, the
good and the bad, the valuable, and the famous but
invaluable. And it is a very delicate subject as it presents
itself under the name of traditional by immersing it in the
street modernity, which is in the consistency of vomit. I can
say that not valid only for Turkey, but for all of Eurasia
countries; while being aware of the fact that we are trying
to accept the lifestyle designed at a different part of the
world as if it were created in our environment, we are
15
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
aldatmacanýn da farkýnda olduðumuz için bir yandan da
tarihimize sýmsýký sarýlarak bir barikat kurmaya çalýþýyoruz.
Modernite ile geleneksel… Bu iki þeyin bir arada, ayný
anda, sarmaþ dolaþ, ayný mekanlarda yaþamaya çalýþmasý
eklektik, tuhaf, saçma bir hayatý bize dayatýyor. En acý
olaný, içine düþtüðümüz gülünç durumlardýr. Gezdiðim
bazý sergilerde sanatçýya hep þunu sormak istemiþimdir;
“Ne kadar samimisiniz?” Evimizin bir odasýnda sözüm
ona bir þark köþesi kurmakla bütün bir Osmanlý sanatýný
mobilyacý dükkanýna yýðmak arasýnda fazlaca bir fark
görmüyorum. Bu, ihtiþama yalandan bir geri dönüþtür.
Bâki ve Fuzuli’nin dilini konuþmadýðýmýz halde Þeyh
Hamdullah veya Karahisari’den bir hat levhasýný yemek
odasýna asýyorsan, burada hem bir iyi niyet, temiz kalplilik
fakat ayný zamanda bir kafa karýþýklýðý var demektir.
Birbirine kapalý iki sistem nasýl örtüþecek? Bu levhalarýn
altýndaki masanýn üstünde faturalar veya kredi kartlarýmýz
duruyor. “Ne kadar samimiyiz?” sorusunu önce kendime
sormam gerekiyor. Genç insanýn eðitimde ve yetiþmesinde
çok odaklý bir beslenme görüyoruz, okulda, camide, evde,
asker ocaðýnda, internet kafede, stadyumda, sokakta,
vakýfta, dernekte, ÝSMEK’te ve gidiyorsa baþka yerlerde
baþka baþka eðitimler görmekte, almakta, kabul etmekte
belki de bazýlarýný reddetmektedir. Ama gerçek þu, nerede
nasýl yaþarsa yaþasýn, Kahire’de, Bosna’da, Bombay’da
ayný çeliþkiler sürmektedir. Sorun þu ki asýl karmaþa el
sanatýnda, hatta tezhipte lokal geleneklerde deðil, sorun
tasarýmý yöneten düþünceyle baðlantýlý geliþiyor. Bir baþka
deyiþle bu sanatlar el sanatlarý deðil, irfan, hikmet, düþünce
sanatlarýdýr. Hýzlý kentleþme, duyarlýðýmýzý alýp götürüyor.
Büyükþehirlerin bir tek ortak simgesi vardýr; ambulans
sesi. Önümüze açýlan bu panayýrda baþka ortak
paydalarýmýz yoksa ruhumuza yakýn olmayan bu dünyayý
çok seslilik, çok renklilik, mozaik hatta hiç utanmadan bir
zenginlik sayýyorsam bu bir açýklama sayýlmaz, bu benim
alýklaþtýðýmý gösterir. Duyarlýklý bir sanatçý dünyasýný bu
þekilde tasvir etmez çünkü burasý onun dünyasý deðildir.
Bayaðý, basit ve düþük olanla bütünleþmeye çalýþýyorsanýz
temel çeliþkiden kaçýnýyor, çözümü erteliyor, müptezel
magazine göz kýrpýyorsunuz, el sanatý deðil el çabukluðu
yapýyorsunuz demektir. Geleneksel sanat dediðiniz þey
üstüne eklendiði bütünle baðdaþmýyorsa fiziki çevre,
sokaklar, kent dokusu, mimari baþka bir yol tutmuþ,
televizyon örtüleriniz çiçekli yapraklý, el iþleriniz bambaþka
16
simultaneously trying to construct a barrier by dearly
hanging on to our historical roots. Modernity and
traditional… The effort of these two very different things
trying to coexist at the same time and in the same
environments forces an eclectically bizarre and an absurd
lifestyle on us. The saddest thing is the situations in which
we end up. I always wanted to ask this question to the
artists in the exhibitions I visited, “How sincere are you?”
I do not see much difference between establishing an
oriental corner in one of the rooms of our home and
cluttering up all of the Ottoman art into a furniture store.
This is a fake return to magnificence. If you are hanging a
calligraphy plate from Sheik Hamdullah or Karahisari to
your dinner room without talking the language of Baki and
Fuzuli, this attests to goodwill, sincere approach and
confusion at the same time. How are two mutually closed
systems going to converge? Our invoices or our credit cards
rest on the table just below these plates. I should first ask
the question, “How sincere are we?” to myself. We see a
multi-focus feed in the education and development of
adolescents, they may see, take and accept, as well as reject
some of the different education they are exposed to at
school, at mosque, at home, at military service, Internet
Café, Stadium, street, trust, association, ISMEK and other
places that adolescents may visit. But the fact of the matter
is, regardless of wherever he lives, that is in Cairo, Bosnia
or Bombay, the same contradictions continue. The issue
actually is that the real complexity is not arising from
handcraft, not even illuminative local traditions, but
develops with the thought in connection to the design. In
other words, these are not arts of handcraft, but rather
that of enlightenment, providence and thought.
Rapid urbanization is stripping us of our sensitivity. There
is only one common symbol of Metropolitans: the sirens of
ambulances. If there are no other common denominators
in this circus that is displayed before us, and if I am assuming
this world that has no closeness to our soles as polyphony,
diversification, mosaic, and even a wealth without feeling
any shame, this is not deemed as an explanation but rather
the numbness of my mental faculties. An artist with
sensitivity would not describe his world in such a fashion,
as this would not be his world. This would mean you are
trying to become integrated with the banal, simple and
lowly and avoiding fundamental conflict, delaying the
solution, winking at the addictive magazine, and performing
tricks instead of handcraft. If the thing you call traditional
art does not accord with the whole it is added to, if your
physical environment, streets, the smell of urban fabric
have taken another path and your television covers,
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
bir yere gidiyorsa bu yol ayýrýmýnda bir dürüstlük
sorgulamasý gerekmiyor mu? Sakýn inanmayýn, bu
sempozyuma temsilcilerini gönderen ülkelerde yaþanan
þey bir postmodernizm deðildir, baþka bir þeydir, bir
sýðýnmadýr çünkü gelenekle iliþkilerimiz sorunludur.
Moderniteyle iliþkilerimiz yine sorunludur. Genel bir ahlak
bilançosu yapmadýkça bizim bu panayýrda yerimiz olamaz,
her þey her þeyle birlikte olamaz, ya þeytana tapacaksýnýz
ya Tanrý’ya, biraz ona biraz ötekine olamaz. Birbirine
kapalý, karþýt iki sistem arasýnda bulunduðumuzdan samimi
olma sorgulamasý tam da burada bütün aðýrlýðýyla
üstümüze geliyor. Kafa karýþýklýðý, alýklýk ve þaþkýnlýðýn
fiziki ortamlara yansýmasý þunu gösteriyor ki; küresel
dengelerdeki dehþetli sapmalar, süslemeyle, el sanatýyla
filan dengelenecek gibi deðil. Hýzla büyüyüp þiþen
kentlerde yaþýyoruz ama buradaki tarih, iç göç dalgalarýyla
çiðnenmekte. Eðer böyleyse en azýndan Ýstanbul genelinde
yaþananlarý önce kendimize izah etmek durumundayýz.
Ýnanýyorum ki Tahran’dakiler ve New Mexico’dakiler de
bunu yaþýyorlar. Bu gerçek onlar için de geçerli ama
Ýstanbul çok yakýnda küresel bir deney yaþayacak. Avrupa
Kültür Baþkenti olmaya layýk görülmüþ bu þehir 2010’da
çok dilli, çok bayraklý bir ortamda yaþamaya alýþtýrýlacak.
Bu þehir Avrasya’nýn kültür baþkenti olmaya daha yakýnken
bir daire-i fâside içinde dolaþýldýðýndan onun kimliðini
baþkalarý belirliyor. Ýyi ve güzel þeylerden bahsetmek hep
kolayýmýza gelmiþtir. Bu baðlamda varlýk ve zenginliði
kollayan sanatçý, bir bakýma bereketten payýný alýr. Ýster
çeyiz bohçasý hazýrlayýn ister tarihten süzülen deðerleri
tasarým gücünüzle þekillendirin þurasý bir gerçek ki uyanýk
ve fýrsatçý olanla ahlaklý ve ilkeli olaný ayýrt etmek her gün
daha da zorlaþýyor. Bu saç teli inceliðindeki ayýrýmý dikkatle
irdeleyelim. Çünkü artýk iþin eli ayaðý kalmadý, el sanatý
zannettiðimiz þey artýk bir soðuk savaþ silahýdýr. Kültürel
tehditlere karþý güçlü dirençlerden biri olarak görünen
geleneksel sanat, insanýn moral deðerlerini besleyebildiði
sürece iþe yarayan bir korumadýr. Ancak böyle bir koruyucu
duraðanlýðý aþamazsa olduðu yerde çürüyecektir. Bir
zamanlar ne denli güçlü olursa olsun eser, çaðýn ve hayatýn
enerjisine katýlmadýkça eski, geleneksel ve el iþi olan
çürümeye yüz tutacaktýr. Eski sanat, bütünüyle emsalsiz
ve kusursuz deðildi. Açýk konuþalým bugün çok daha iyileri
yapýlýyor. Eðer bu eski örneklerin önemi, bunlarýn kendi
dönemlerinden konuþuyor olmalarýndan geliyorsa buna
handcrafts are embroidered with flowers and leafs and are
going in a completely different direction, is not questioning
of honesty necessary at this road juncture? Don’t you believe
it! The thing experienced in the countries that have sent
their representatives to this symposium is not
postmodernism, it is something else, it is a type of taking
refuge due to the fact that our relationship with our
tradition is troubled. Our relations with modernity are yet
again troubled. Unless we perform a general moral balance
sheet, we will not have a place in this circus, not everything
may be with other things, and you are either going to follow
God or the devil. You cannot just do a little of both. As we
stand between these two contradictory systems, the
questioning of whether we are sincere hits us with all its
weight. The reflection of mental confusion, dullness and
surprise to physical environment shows us that the
astonishing deviations in global balances are not possible
to be balanced by dressing up, handcraft or similar things.
We are living in urban centers that are rapidly growing and
extending, but the history of such locations are being
crushed by internal immigration waves. If so, we have the
obligation of at least explaining the experiences
encountered in Istanbul to ourselves. I believe that those
in Tehran and New Mexico are also experiencing these. This
reality is also valid for them, but Istanbul will be living a
global experiment shortly. This city, deemed worthy of
becoming the Cultural Capital City of Europe, will be attuned
to living in a multi language and multi flag environment in
2010. When this city was closer to being the cultural capital
of Eurasia, as a journey is taken in a vicious circle, others
determine its identity. It has always been easy to talk about
the good and beautiful things. In this context, an artist
that is on the lookout of wealth and riches will in a manner
get his share of the abundance. Whether you wish to
prepare a wedding bundle or shape up the values that
trickle through history with your power of design, the fact
of the matter is, it gets harder to distinguish the canny and
opportunistic from the honest and principled as the days
go by. Let us closely scrutinize this distinction that is as thin
as a strand of hair. Because the work is left without hands
or feet, what we assume as the handcraft is now a coldwar weapon. Traditional art, which is seen as one of the
powerful resistance against cultural threats, is an effective
protection as long as it feeds the moral values of man.
However, a protection of this sort will decay if it cannot
surpass such a stagnant protection. No matter how
powerful it is at one time, the old, traditional handcraft
will tend to decay if it does not participate in the energy
of life and the age. Traditional art was not wholly unique
and impeccable. If the importance of these old samples
17
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
karþýlýk modern olan, yeni olan her zaman tazelik de
göstermiyor. Yenilik olumlu ekler, artý deðerler getiriyorsa
yeniliktir. Yeni olan þey sizi geriletiyorsa o yeni deðil eskimiþ
bir þeydir. Bu sebepledir ki bunlarýn buluþmasý çok seyrek
olarak coþku uyandýrabilmektedir. Sadece samimi ve sahici
olaný öne sürebildiðimiz zaman... Bütün bunlarý sizlerden
daha fazla yanlýþlar yapmýþ biri olarak söylüyorum. Hep
huzur ve ahenkten bahsedilecek olan bu ortamda biraz
huzurunuzu kaçýrýp, münafýklýk yapmýþ olmamýn sebebi
budur. Teþekkür ederim…
Oturum Baþkaný Prof. Dr. Sadettin ÖKTEN
Selçuk Bey tahsis olunan vakitten çok daha önce bitirdi
bu güzel tiradý. Selçuk Bey benim düþündüklerimin çok
ötesine geçti. Onun için ben Selçuk Bey’in bu uyarýcý,
etkileyici ve hüzün dolu hatta trajik bildirisinden sonra
kendisine katýlýyorum. Araya bir fasýla vermek istiyorum.
Ben de daha mütevazi, daha yerel, daha bize uygun, daha
bir aile çocuðu niteliðindeki sözlerimi zaman kalýrsa bu
oturumun sonuna saklayacaðým. Þimdi sözü Mehmet
aðabeyime emanet ediyorum.
18
arise from the fact that they speak of their own periods,
in contrast, the modern one, that is the new one does not
necessarily display freshness at all times. Innovation is
innovation only if it brings positive additions and added
values. If that, which is new, causes you to go back, than
it is not new but something that has rather become
obsolete. That is the reason why the encounter of these
seldom stimulates enthusiasm. That is when we set forth
the sincere and the real… I am telling you all this as a person
who have made more mistakes than you. In this
environment, where tranquility and harmony will be
discussed, this is why I have disturbed your peace and have
caused some discord. Thank you…
Prof. Dr. Sadettin OKTEN, Panel Chair
Mr. Mulayim finished this beautiful tirade in a much shorter
time than was allocated to him. Mr. Mulayim greatly
surpassed my thoughts. That is why I fully join him in this
stimulating, effective, sad and even tragic message. I would
like us to take a break. I would like to keep my more modest,
more local words, which are appropriate to us, and which
are more in the character of a family child, until the end of
the panel, if we have time left. I would like to give the word
to my respected elder Mehmet Genc.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Mehmet GENÇ
Ýstanbul
Ýnsan tarihinin ilk büyük deðiþimi olan ziraat devrimi
günümüzden yaklaþýk 10.000 yýl kadar önce Asya’nýn iki
ucunda, Batý’da Mezopotamya’da ve Doðu’da da Çin’de
olmak üzere iki ayrý merkezde doðdu. Bu ilk deðiþmenin
binlerce yýl süren birikimi ile ilk þehirler ve medeniyet
merkezleri de ayný bölgeler çevresinde meydana geldi.
Bu iki büyük merkez arasýnda ilk iletiþim kanallarý da
zamanla teþekkül etti. Ziraat devrimi ve onun sonucunda
oluþan medeniyetler, doðduklarý merkezlerden baþlayarak
dalga dalga yayýlmaya baþladýlar. Batý Asya’daki deðiþme,
deniz ve nehir yollarý ile Akdeniz’in güney ve kuzeyine,
yani Afrika ve Avrupa’ya, kara yolu ile de doðuya Asya’ya
doðru binlerce yýl süren bir evrim ile yavaþ yavaþ yürüyüp
yayýldýlar. Ayný þekilde Asya’nýn doðusundaki Çin merkezli
medeniyet de doðuya Japonya’ya ve batýya Orta Asya’ya
doðru yine binlerce yýl süren bir yayýlma içinde
bulunmuþtur. Bu iki büyük merkez, çevrelerinde yayýlmaya
devam etmekle birlikte deðiþimin üssü olarak
üstünlüklerini sürdürmüþlerdir. Bu iki merkez çok eski
zamanlardan beri aralarýnda iletiþim ve ulaþým yollarýný da
yavaþ yavaþ oluþturmuþlardýr. Ýki taraftan gelen tesirlerle
oluþtuðu kabul edilen Güney ve Güneydoðu Asya’yý da
üçüncü bir merkez olarak kabul edersek, bunlar arasýnda
çok eski devirlerden beri oluþmuþ olan iletiþim-ulaþým
yollarý biri Orta Asya’dan geçerek bu üç merkezi birbirine
The most significant transformation that the humans
experienced in their history was the agricultural revolution
that started out 10.000 years ago from two separate centers
on both sides of Asia, one being in the West in Mesopotamia
and the other one in the East in China. Due to the
information compiled for thousands of years thanks to this
transformation the cities and centers of civilization were
established around the same areas. Furthermore the
communication channels between these two large centers
developed in time. The agricultural revolution and the
civilizations that emerged as a result of the same started
to spread in waves from the centers that they were first
established. The changes taking place in West Asia have
spread slowly to the North and South of Mediterranean in
other words to Africa and Europe by way of sea and river
routes and the Asia on the East by way of land routes in a
manner that will continue thousands of years. In the same
manner the China Centered civilization on the East of Asia,
spread to Japan on the east and west to the central Asia
in a process that continued for thousands of years again.
The subject matter two major centers continued to maintain
their significance as the centers of the change. These two
centers starting from very early times, also established the
communication and transportation channels between each
other. If we consider the South and South-East Asia as a
third center that developed under the influence exerted
from both sides, we can see that one of the communicationtransportation routes established between and connecting
19
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
baðlayan kara yolu, diðeri ise Kýzýldeniz ve Basra
Körfezi’nden baþlayýp Hint ve Güneydoðu Asya’yý
dolaþarak Çin’e ulaþan deniz yolu olmak üzere baþlýca iki
ana kanaldan ibaret kalmýþtýr.
these three centers was the land route that passes through
central Asia and the other one was the sea route that
started at Red Sea and Persian Gulf going through India
and South-East Asia and reaching China.
Bu iki yolun baþlangýcý tarihin derinliklerinden gelen çok
eski bir maziye sahiptir. Mallarý, insanlarý ve onlarda
ifadesini bulan usülleri, teknikleri, fikirleri ve dinleri de
beraberlerinde taþýmýþlardýr.
The start of these two roads goes back far in the history
reaching historical depths. These two routes besides serving
to facilitate the transportation of humans and goods also
carried along the procedures, techniques, ideas and religions
that found their expression in the humans that use them.
Ne zaman baþladý bu yollar, bu tam belli deðildir. Ama ne
zaman bitti veya derin deðiþmelere uðradý ve bu
deðiþmelerle birlikte, irtibatlandýrdýklarý merkezlerde ne
gibi önemli deðiþmelere yol açtý, bu konuda bazý bilgilere
sahibiz. Ýpek Yolu ve Baharat Yolu denilen bu yollar oldukça
maceralý bir tarihe sahiptirler.
It is not clear when these to roads were started to be used.
However we may have some information as to when they
were completed or be subjected to significant changes and
the changes they led to together with the ones they
experience, in the centers that they connect to. These roads
that are named as the “Silk Road and “Spice Route” have
a history that is filled with adventure.
Karadan Çin’i Orta Doðu ve Akdeniz’e baðlayan Ýpek Yolu
6-7 bin kilometrelik çok çeþitli coðrafya ve toplumlarýn
arasýndan geçen bir yoldu. Coðrafya, tek baþýna muazzam
zorluklarý, engelleri ile aþýlmasý adeta kahramanlýk
gerektiriyordu. Çöl, dað, sýcaklar, soðuklar, kum fýrtýnalarý,
yahut baþka fýrtýnalarla dolu uzun, çok uzun bir yoldu.
Birçok bölgeden çeþitli göçebe veya yerleþik topluluklarýn
içinden geçtiði için maruz kaldýðý soygun, katl, aðýr vergi
talebi ve bazen de yasaklamalarla kesilmekte idi. Kýsacasý
insanýn ve doðanýn akla gelebilecek her türlü tehlikesi ile
dolu bir yoldu. Böyle olduðu için ritmi bu tehlikelerle azçok
paralellik gösterir, bazen canlanýr, bazen kesilir sonra
þartlarý uygun hale gelince tekrar canlanmaya baþlardý.
Tabiatýn çýkardýðý engeller, iklimdeki deðiþmelere baðlý
kaldýðý için genel olarak istikrarlý idi. Deðiþme önemli
deðildi. Buna karþýlýk insanýn çýkardýðý zorluklar çok daha
kaprisli idi. Aradaki insan topluluklarý kültür, din ve siyaset
bakýmýndan az sayýda ve kontrol edilebilir homojen birimler
haline geldikçe ve birimlerin sayýsý azaldýkça yolun ritmi
de hýzlanýrdý. Aksi durumlarda aksama mukadderdi. Hatta
tamamen kesilme tehlikesine de maruz kalýrdý.
Deniz yolunda ise tabiatýn yarattýðý tehlike daha sertti.
Hint Okyanusu’nu Kýzýldeniz veya Basra Körfezi’nden
gelerek aþmak hiç de kolay deðildi. Dalgalar, fýrtýnalar,
hortumlar baþlýca engellerdi. Güneydoðu Asya’daki dar
boðazlarda buna insandan kaynaklanan tehditler de
eklenirdi. Ama bunlara raðmen kara yoluna nazaran daha
emin, istikrarlý ve ucuz bir yoldu.
20
The Silk Road Connects China to the Middle East and
Mediterranean through land in the form of a route that
passed through various geographical locations and
communities as it extends 6 to 7 thousand km from one
end to the other. The geography alone required bravery
due to all the challenges and difficulties it presented. The
road required one to travel a long, long way through the
desserts, mountains, cold and hot, sand storms or other
storms. As it passed through many areas inhabited by
different communities that were either nomads or not, it
was interrupted by robbers, killers or by requests of heavy
taxes and sometimes by prohibitions. In short it was a road
that was full of dangers that the human mines could hardly
imagine. For this reason its rhythm also displayed parallel
qualities to the dangers that it possessed and while being
lively at places it may be interrupted at others and yet still
could pick up from where it left when the conditions require.
The roadblocks created by the nature were dependent on
the changes in the climate and as such they were somewhat
consistent. The changes in climate were not as important
as the challenges presented by the humans themselves.
The rhythm of the road used to fasten as the homogeneity
of the communities scattered on the road increase in terms
of their culture, religion and politics. Otherwise any sort of
delay could be expected. Moreover, there was always the
possibility that the road was completely and permanently
blocked.
On the other hand the challenges created by nature on the
sea were more severe. It wasn’t easy to cross the Indian
Ocean by coming from Red Sea and Persian Gulf. The waves,
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Orta Doðu bu yollarýn baþlangýç veya bitiþ bölgesi idi.
Zamanla Akdeniz’in batýsýna doðru medeniyet yayýldýkça
yol da batýya doðru uzatýlýyordu. Roma ulaþtýðý en uç
nokta idi. Ama Akdeniz’e yaklaþtýðý veya ulaþtýðý yerlerde
esas münteha noktalarý vardý: Antakya, Trabzon, Tana ve
nihayet Ýstanbul esas münteha buralarda idi, Ýpek Yolu
için. Baharat yolu ise Basra Körfezi veya Kýzýldeniz yolunu
seçmesine göre Ýskenderiye’de noktalanýyor veya HalepAntakya’da Ýpek Yolu ile birleþiyordu.
Bu yollar, Orta Doðu’nun yüzyýllar boyunca dünyanýn etkili
bir merkezi olarak kalmasýnda rol oynadýlar. Milattan
önceki yüzyýllardan baþlayarak Helenistik Çað’da ve
Roma’da daha sonra da Bizans, Sasani, Abbasi
imparatorluklarý hep bu yollarla birlikte Asya’nýn, doðu
ve güneyi ile iletiþimi saðladýlar.
Orta Doðu asýrlar boyu kendi batýsýndaki dünyaya
medeniyet unsurlarý sunmaya, biraz da bu yollarýn ona
saðladýðý ve Asya’nýn doðusu ile güneyindeki medeniyet
merkezlerinden gelen akýmlarýn, hem kara hem de deniz
yolunun kavþaðýnda yer almasý sayesinde devam edebildi.
Orta Doðu ilk medeniyetlerin doðduðu büyük bir
merkezdir. Medeniyetin yayýlmasýnda Mezopotamya-Mýsýr
ve Anadolu merkezi rol oynamaya uzun asýrlar devam
etti. Daha sonra aðýrlýk merkezi biraz batýya kayarak MÖ.
5. yüzyýldan MS. 7. yüzyýla kadar Orta Doðu, Ýran dýþýnda
aðýrlýðý önce Yunan, sonra da Roma’ya devretti. Orta
Doðu’nun bu 1000 yýllýk aradan sonra yeniden merkezi rol
oynamaya baþlamasý Ýslam’ýn doðuþundan sonradýr.
Ýslam medeniyeti sayesinde Orta Doðu yeniden Batý Asya
ve ötesinde Afrika ve Avrupa için en önemli merkez vasfýný
tekrar kazandý. Ýslam’la yeniden merkez haline gelmiþ
olan Orta Doðu ayný zamanda ipek ve baharat yollarýnýn
her ikisinin de büyük bir canlýlýk ile dirilmesine sahne, þahit
ve hatta vesile olmuþtur. Ýslam, Orta Doðu’dan Çin’e kadar
uzanan geniþ bir coðrafyada yarattýðý toplumsal ve siyasal
homojenlik sayesinde Ýpek Yolu’nu canlandýrdý. Bu yolun
iþlekliði sayesinde matbaa, kâðýt, barut, pusula ve
matematiksel semboller olarak rakamlar vb. gibi, Asya’nýn
buluþlarý önce Orta Doðu’ya, oradan da Batý’ya intikal
etmiþtir.
storms and tornadoes on the sea were the main barriers
to smooth sailing. At the narrow passages in Southeast
Asia, the dangers posed by men would be added to the
dangers presented by the nature. However, in spite of all
the dangers it possessed it was still cheaper, more consistent
and reliable compared to the land route.
Middle East was where these two routes started or ended.
In time, as the civilization spread to the west of the
Mediterranean the road was extended to the west too.
Rome was the farthest point that it reached. However, at
points that it got close to or reached Mediterranean it had
final points some of which were at Antakya, Trabzon, Tana
and finally at Istanbul for the Silk Road. On the other hand
the Spice Route used to be concluded either at Iskenderiye
or join the Silk Road at Halep-Antakya depending on
whether Persian Gulf or the Red Sea was chosen to commute
through.
These roads played an important role in rendering the
Middle East an important center of the world for centuries
to come. Starting from centuries in A.D. in the Helenistic
age and in the era of the Roman Empire followed by the
Byzantine, Sasani and Abbasi empires, the communication
with the east and south of Asia was achieved by means of
these roads.
The Middle East was able to offer elements of civilization
to the nations to its west for centuries to come thanks to
the advantages provided to it by these roads as well as its
position at the crossroads of the routes coming through
land and sea from the centers of civilization located in the
east and south of Asia. Middle East is a major center from
which the first civilizations emerged. In spreading the
civilization the Mesopotamia-Egypt and Anatolia played
important roles as major centers for centuries. Later on
the weight was shifted to the west a little bit and between
the 5th century BC and 7th Century AD Middle East other
than Iran, left its position at the center stage of the
civilizations first to Greece and then to Roman Empire. The
reestablishment of the central role of the Middle East after
1000 years would be after the emergence of Islam as a
religion.
Thanks to the Islamic civilization the Middle East has reacquired its capacity as an important center for west Asia
and beyond that Africa and Europe. The Middle East that
again became a center following its adoption of Islam,
witnessed, caused and became a platform for the vivid
revitalization of both the Silk and the Spice Routes. Islam
21
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Ýslam gemicileri Hindistan’ýn batý sahillerine kadar daha
eskilerden beri ulaþmakta olan Baharat Yolu’nu da giderek
daha doðu ve kuzeye uzatarak Çin’e ulaþmýþlar ve oldukça
yoðun bir deniz ulaþýmýný Arap-Hint-Çin denizlerinde
gerçekleþtirmiþlerdir. 9. yüzyýlýn sonlarýna kadar Çin’e
muntazaman gitmekte olan Ýslam denizcileri Çin’deki bir
siyasi deðiþiklik sonucu 9. yüzyýlýn sonlarýnda uðradýklarý
katliamdan sonra bir daha Çin sularýna gitmediler, ama
Hint’e ve Güney Doðu Asya’ya gitmeye devam ettiler.
Oradan da Çin’le baðlantýyý, ikinci elden bölgedeki Çinlilerin
aracýlýðý ile sürdürdükleri için Baharat Yolu önemli bir
kesintiye uðramadan iþlerliðine devam etti.
Ýpek Yolu’na nazaran bu deniz Baharat Yolu daha kesintisiz,
nispeten homojen bir akýþý temsil ediyordu. Deniz yolu
Orta Doðu’da baþlýca iki ayrý baþlangýç veya bitiþ bölgesine
sahipti: Birisi Basra Körfezi’nden diðeri de Kýzýldeniz’den.
Birincisi Baðdat’tan geçerek ya Suriye limanlarýna, ya da
Karadeniz’de Trabzon limanýna, yahut da doðrudan
Ýstanbul’a ulaþabiliyordu. Kýzýldeniz yolu ise Süveyþ-Kahire
ve Ýskenderiye yolu ile hem Ýstanbul’a hem de Akdeniz’in
diðer limanlarýna ulaþýyordu. Yahut da Cidde’den Medine
yolu ile Baðdat veya Þam’a ulaþýr, oradan yine ayný
limanlara varmak üzere Ýpek Yolu ile birleþirdi.
Çin’den karadan gelen Ýpek Yolu da Orta Asya’ya ulaþýrken
genellikle Taklamakan Çölü’nün güney veya kuzeyinden
geçen baþlýca iki yolu kullanýyordu. Nadiren de biraz daha
kuzeyden geçen step yolunu kullanýrdý. Bu yollar da Kaþgar,
Hokand veya Semerkand birbirleri ile kavuþurlardý.
Semerkant’dan bir yol da Hindistan’a ulaþýrdý. Kara yolu
Semerkant’dan sonra Buhara, Merv, Niþabur, Ravi’ye gelir,
oradan güney veya kuzey yollarýný izleyerek Hemedan,
Baðdat yahut Tebriz’den Erzurum yolu ile ya Trabzon’a
ulaþýr, ya da karadan Bursa’ya veya Gürcistan’ýn limaný
olan Poti’ye yahut Orta Asya’dan kuzeye yönelerek AralHazar kuzeyinden Taman’a giderdi.
Bütün bu yollarýn güzergahlarýnýn çeþitlenmesini belirleyen
en baþta güvenliði etkileyen siyasi deðiþmelerdi. Ýkinci
olarak da bölgesel ekonomik ihtiyaçlardaki deðiþmelerdi.
Zira Ýpek Yolu yalnýz uluslararasý, kýtalararasý yol demek
deðildi. Yolun bölgesel olarak kullanýlan bölümleri hizmet
22
as a religion led to an increase in the homogeneity as it
spread on a wide range of geography extending from
Middle East to China and as such it became the main reason
behind the revitalization of the Silk Road. Thanks to this
Road the Asian inventions such as the printing press, paper,
ammunition, compass and mathematical symbols first
acquired by the Middle East and then the West.
The Islamic Shipping Lines extended the Spice Route that
used to reach the west shores of India, farther into the east
and north and as such they were able to reach China. They
were able to achieve very active sea travel in Arabic-Indian
and Chinese seas. Until the end of the 9th century, the
Islamic sailors that used to travel to China regularly, stopped
doing so following the massacre that they were subjected
to at the end of the 9th century. However they continued
to travel to India and South East Asia. And from thereon
they established the connection with China through
secondary means and as such the continuity of the Spice
Route was ensured.
In comparison to the Silk Road, the Spice Route represented
a more homogenous and less interrupted flow for the
accomplishment of trade. The Spice Route through the sea
had two different points of start or finish in the Middle
East. One of these was from Persian Gulf and the other
from the Red Sea. The first one used to go through Baghdad
before it reached either the ports of Syria or Trabzon Port
in the Black Sea or Istanbul Directly. On the other hand, it
would be possible to reach both the port of Istanbul as well
as other Mediterranean Ports through Red Sea by crossing
Suez Canal-Cairo through Iskenderiye. Or it used to reach
Baghdad and Damascus through Jeddah and Medina and
from here it would join Silk Road to be able to connect to
the same ports.
On the other hand the Silk Road that comes through land
from China used primarily two different roads on the north
and south of Taklamakan dessert in reaching the Central
Asia. And less frequently the steppe route that is farther
into the north would be used. These roads used to join in
Kasghar, Hokand or Semerkand. Furthermore a road from
Semerkand was used to reach India. The land route
following its stop at Samarkand would lead to Bukhara,
Merv, Nishabur, Ravi and from thereon would reach
Hamedan, Baghdad or Tebriz by following either the north
or the south routes to reach Trabzon through Erzurum or
Bursa through land or Poti that is a port of Georgia or it
would lead to the North from central Asia to end up in
Taman passing from the North of Aral-Caspien Seas.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ettiði bölgedeki ihtiyaç ve deðiþmelere göre güzergah ve
yön deðiþikliðine uðrardý. Ama Ýpek ve Baharat Yolu’nun
hangi dalý kullanýlýrsa kullanýlsýn ulaþtýðý nihai yerler
Ýskenderiye’den Suriye limanlarýna ve oradan Ýstanbul’a
ulaþan bir yay içinde Orta Doðu’da sona ererdi. Asya
dünyasýnýn mallarý, fikirleri, teknikleri ve buluþlarý ile Orta
Doðu’nunkileri mübadele eden bu tarihi yollarýn duraklarý
þüphesiz bu limanlarda da son bulmuyordu. Onlardan
Akdeniz’in batý ve kuzeyine bütün Avrupa’ya ulaþmasý da
söz konusu idi. Ama önemli merkezleri Orta Doðu’da idi,
buradan Avrupa’ya ulaþmasý 10-11. yüzyýla kadar müslüman
Orta Doðulu tüccar ve gemiler tarafýndan gerçekleþtirildi.
O tarihten sonra 12. yüzyýldan itibaren Ýtalyan þehir
devletleri Venedik, Cenova, Pisa vs. yavaþ yavaþ bu alana
girmeye ve giderek yollarýn Akdeniz’in Avrupa ucunu
kontrol altýna almaya baþladýlar. Bunlarýn hem kendi
aralarýnda, hem de Orta Doðulu müslüman tüccarlarla
mücadeleleri ve rekabetleri ile dolu olan tarihin ayrýntýlarýna
burada girmemize gerek yoktur. Moðol istilasý, müslüman
Orta Doðu’ya büyük bir darbe indirdi ve müslüman Orta
Doðu dünyasýnýn aracýlýðý önemli bir gerilemeye maruz
kaldý. Ayný zamanda Ýpek Yolu, tarihinin en parlak dönemini
yaþamaya baþladý. 13. yüzyýlýn ortalarýndan 14. yüzyýlýn
ortalarýna kadar. Bu devirde Ýpek Yolu üzerinde Ýtalyan
þehir devletlerinin hakimiyeti de çok arttý. Yolun iletiþim
ve ulaþým kapasitesi bu Ýtalyan aracýlarý vasýtasý ile AkdenizAvrupa’da temerküz etmeye baþladý. Avrupa’da nüfus
artýþý, kolonizasyon ve iktisadi büyümenin imkan verdiði
ticari devrimle (1300’lü yýllar) birleþince kýtalararasý yolun
Avrupa ekonomisindeki rolü de arttý. Bu yýllarda Orta
Doðu’da giderek ekonomik güç oluþturan yeni bir siyasi
yapýlanma ortaya çýkýyordu: Osmanlý Devleti.
Osmanlý Devleti 14. yüzyýlýn baþlarýnda doðdu ve 200 yýl
içinde Ýran hariç bütün Orta Doðu’yu kontrol altýna alan
güçlü bir siyasi sistem oluþturdu. 15. yüzyýlda Ýpek Yolu’nda
da aksamalar vardý. Avrupa, iktisadi geniþleme ve büyüme
sonucu Asya ile mübadele hacmini artýrmak ihtiyacýnda
idi. Oysa yol, Moðol sulhunun bitiþinden sonra Çin’den
baþlayan aksaklýklara sahne olduðu gibi, Orta Asya’daki
siyasi belirsizlik ve mücadelelerin etkisi ile de aksýyordu.
Yolun geriye kalan kýsmýnda ise giderek gücünü artýran
The diversification of these routes was based on political
changes that effected safety. Secondly the changes in
regional economic requirements played a role. Silk Road
was not just an international or inter-continental route.
The sections of the road that were used on the basis of
regions, used to change destination and direction according
to the prevailing requirements and changes in the regions
that it served. However regardless of the branch of the
Silk or the Spice routes, these used to end in the Middle
East extending to the ports of Syria and from there to
Istanbul, coming from Iskenderiye. The stops of these
historical routes that made possible the exchange of goods,
ideas, techniques and innovations of the Asian World with
the Middle East, did not come to an end at these ports.
They had far reaching legs extending to the west and north
of the Mediterranean and Europe. However the important
centers were located in the Middle East and the access to
Europe from here onwards was achieved through Muslim
Merchants from the Middle East until the 10th and 11th
century. In the 12th Century some of the Italian city
governments such as Venice, Genoa, Pisa, etc., became
involved with this route and they started to control the
European end of the route. At this point there is no need
to go into detail with regard to the competition and fight
of these groups among each other as well as with the
Muslim Merchants from the Middle East. The occupation
of Mongols was a great destructive force in the Muslim
Middle East and the intermediary functions of the Middle
East started lagging behind. At the same time the Silk Road
started its most lucrative period that continued from the
middle of the 13th century to the middle of the 14th century.
During this period the dominance of the Italian provincial
Governments on the Silk Road increased significantly, the
communication and transportation capacity of the road
stared to shift to Europe due to these Italian Intermediaries.
With the commercial revolution that take place in Europe
due to the increase in population, colonization and financial
growth (1300s), the significance of the inter-continental
road on the economy of increased too. In these years a new
political structuring that constituted a new economic power
was emerging; it was the Ottoman Empire.
The Ottoman Empire was established at the beginning of
the 14th century and within a period of 200 years it
established a powerful system that also included the entire
Middle East other than Iran. In the 15th century some
deficiencies were being experienced in the silk road. Europe
was required to increase its volume of barter with Asia due
to the economic growth and development it experienced.
However the route was faced with some disturbances in
China following the end of the peace with Mongols and
23
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Osmanlý Devleti’nin geniþleyen bir alanda etkili olmasý
hem Ýpek hem de Baharat Yolu’nun Avrupa’da giderek
artan ölçüde ihtiyaç duyulan Doðu mallarýnýn fiyatlarýný
artýrýyordu. (Baharat 15. yüzyýlda muazzam fiyat artýþýna
sahnedir). Bu dönemde Ýpek Yolu’ndan çok Baharat Yolu
önemli idi. Zira, ipeðin 6-7. yüzyýlda Batý’ya yayýlmasýndan
sonra ipek ve ipekli ihtiyacýnýn önemli bir bölümü bölgesel
olarak karþýlanabilir hale geldikçe, Ýpek Yolu’nun nisbi
önemi azalýyordu; mamafih burada da yine Orta Doðu
üretime hakimdi. Ýran ve Suriye ipeði Batý’nýn önemli
oranda talep ettiði bir maldý.
Batý Avrupa, arzý azalan, azaldýðý için de fiyatý artan Doðu
mallarýný, araya giren güçlü ve pazarlýk gücünü günden
güne artýran aracýlardan kurtarma giriþimlerini de 15.
yüzyýldan itibaren baþlatmýþ görünür. Özellikle yüzyýlýn
ikinci yarýsýnda ulaþýmda görülen aksamalarýn ve aracý
olarak Osmanlýlarýn gücü arttýkça Avrupalýlarýn bu
faaliyetleri de yoðunlaþtý. Avrupa’daki iktisadi ve teknik
geliþmenin meyveleri olarak da düþünebileceðimiz keþifler
bu durumu kökten deðiþtirmeye baþladý.
24
also the effects of the political uncertainties and fights in
the Central Asia were reflected on the road. On the other
hand the ever increasing effect of the Ottoman Empire on
the remaining part of the Silk Road was causing price
increases of the eastern goods that Europe was increasingly
in need of. (Spices experienced incredible price increases
in the 15th century). In this period the Spice Route had
more importance compared to the Silk Road. The reason
for this was the capability to meet the silk requirements
regionally following its spread in the West in the 6th-7th
century and as such the relative importance of the Silk
Road was diminishing. However it can still be said that the
Middle East had dominance over production in this period
too. The silk produced by Iran and Syria was high in demand
in the west.
The attempts on the part of Europe to free the eastern
goods that decreased in supply and increased in price, from
the involvement of the intermediaries started in the 15th
century. Especially the deficiencies experienced in
transportation starting from the second half of the century
followed by the increasing power of the Ottoman empire
as an intermediary caused the Europeans to intensify their
attempts. Furthermore the innovations in Europe that can
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Denizden Asya’ya ulaþmakla Portekiz denizcilerinin ilk
hedefi baharat ticaretini Orta Doðu’dan kurtararak
Atlantik’ten Avrupa’ya ulaþtýrmayý saðlamaktý. Bu,
uluslararasý ve kýtalararasý iletiþimde Orta Doðu’nun
oynadýðý stratejik merkezi yolun sona erdirilmesi demekti.
Bu rolünü kýta içindeki ayaðý olan Ýpek Yolu zaten sona
ermiþ ve bütün Asya’nýn aðýrlýðý Çin’den Arap denizine
uzanan bölgede denizyolu üzerinde yoðunlaþmýþ
bulunuyordu.
Ýþte tam bu sýrada Portekizliler Hint Okyanusu’na Ümit
Burnu’nu dolaþarak ulaþtýlar. Bölgede mübadele akýþýný
Orta Doðu’dan kopararak deniz yolu ile Avrupa’ya
ulaþtýrmak üzere, Baharat Yolu’nun Kýzýldeniz ve Basra
yolunu tümü ile kapamaya çalýþtýlar. Orta Doðu’ya
denizden yönelen bu ilk ve ciddi tehdide karþý koyabilecek
yegane siyasi güç olarak Osmanlý devleti, bu buhranlý
dönemde bütün Arap-Mýsýr dünyasýný hakimiyetini altýna
alarak Ýran’ýn batýsýnda kalan Orta Doðu’yu 1517-1535 yýllarý
arasýnda kontrollerine alarak Portekiz’le mücadeleye
girdiler. Bu mücadelelerin yoðun olduðu 16. yüzyýlýn ilk
yarýsýnda baharat ticaretinin Orta Doðu’dan geçen
hacminde hissedilir bir azalma olmakla birlikte Portekiz
neticede Orta Doðu’yu bu ticaretten tamamiyle mahrum
etmek hedefine ulaþamadý. Osmanlý direnci, yolu açýk
tutmayý baþardý ve 16. yüzyýlýn ortalarýndan itibaren yaklaþýk
yarýsýnýn tekrar Orta Doðu’dan geçmesini saðladý.
Portekizlilerin arkasýndan gelen ve askeri güçten ziyade
daha etkili kapitalist usülleri kullanan Hollanda ve
Ýngiltere’nin ünlü Doðu Hint Kumpanyalarý ile 17. yüzyýlýn
baþlarýndan itibaren Baharat Yolu’nu giderek batýya
kaydýrmalarýný önlemek çok daha zordu. Bunu
önleyebilmek için ayný etkinlikle kapitalist teþebbüslere
ihtiyaç vardý. Orta Doðu Osmanlý sistemi, mantýðý ve iþleyiþi
itibarý ile bu tür bir deðiþmeye uygun bulunmuyordu. O
zaman bu ticareti kendi topraklarýna çekmek üzere
Hollanda ve Ýngilizlerle anlaþma ve iþbirliði yolunu seçti.
Onlara 17. yüzyýlýn baþlarýndan itibaren yerli tüccarlara
tanýdýðýndan da ileri giden cazip imkânlar sundu. Bu sayede
bu ticaretin kýsmen bölgede devamýna imkan saðladý ama
karþýlýðýnda önemli fedakârlýklarý içeren imtiyazlar vermiþ
bulunuyordu. Bu imtiyazlar daha sonra 19. yüzyýlda
Batýlýlarýn Orta Doðu’yu istismar etmelerinde önemli birer
alet olarak kullanýldý.
be thought as the fruits of economic and technical
developments caused the circumstances to change
fundamentally.
The primary target of the Seamen from Portugal was to
free the spice trade from the influence of the Middle East
and to have it directed to Europe through the Atlantic. This
meant that the strategic role played by the Middle East in
international and inter-continental communication would
come to an end. At the time the importance of the silk
road ending in the continent was diminished and the entire
Asian trade was intensified on the sea in the area that
extended from China to the Arabian sea.
Right at this time the Portuguese reached the Indian Ocean
by going around Cape of Good Hope and with the purpose
of freeing the barter flow from the Middle East they tried
to close down the flow through the Spice Route coming
from the Red Sea and the Persian Gulf so that it could be
directed to Europe through the sea. Ottoman Empire, at
the time was the only force that could withstand this first
and serious threat that was directed to the Middle East
and in this difficult period it took the entire Arabian and
Egyptian world under its control and it embarked on a
struggle with Portugal as it controlled the Middle East to
the West of Iran between the years 1517-1535. In the first
half of the 16th century in which the struggle between the
two nations was quite intense, there was a noticeable
decrease in the volume of the spice trade handled through
the Middle East. However, Portugal was not able to achieve
its objective of leaving the Middle East entirely out of this
trade. The resistance displayed by the Ottoman Empire
served to keep the route and starting from the second half
of the 16th century, approximately half of the trade was
again started to be handled by the Middle east.
However it became very difficult to prevent the shift to
the West caused in the Spice Route by the famous East
Indian Companies of the United Kingdom and The
Netherlands that followed the Portuguese and used
effective capitalist methods instead of military power. To
be able to prevent this, capitalist ventures of same quality
were required. The Ottoman system in the Middle East at
the time was not suitable for such a change on the basis of
its operations and rationale. Consequently they chose to
come to an agreement and cooperate with the British and
the Netherlands to be able to attract the trade to their soil.
Starting from the 17th century they offered better means
to these nations in comparison to the ones offered to the
domestic merchants. As such it was ensured that at least
a part of the trade continued through the region. However
in return for the trade significant privileges including
25
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Ticaret yollarýnýn Orta Doðu’nun dýþýna çýkmasý, Orta
Doðu’yu merkezi konumundan çýkararak onu dünyanýn
taþrasý haline getirmekte birinci derecede rol oynamýþtý.
Bu, bölge eknomisinde transit hizmetleri ile bundan doðan
gelirlerin azalmasýna yol açtý. Siyasi otoritelerin sert tepki
göstermelerinin ve fedakârlýklarla bunun önüne geçmeye
çalýþmalarýnýn sebebi budur. Ama ticaret yollarýnýn bölge
dýþýna çýkmasýnýn mevzii, mahalli denebilecek faydalarý da
olmadý deðil. Doðudan gelen birçok mamulün, özellikle
ipekli ve pamuklu kumaþlarýn imalatýnda Orta Doðu’da
ithal ikamesi niteliðinde de hissedilir bir geliþme olduðu
görülüyor. 17. ve 18. yüzyýllarda bunlarýn örnekleri çoktur.
Ama geliþen yerli sanayi, uluslararasý ticari akýmlarýn dýþýnda
kalarak taþralaþmasýnýn getirdiði nisbi daralmayý telafi
etmesi mümkün deðildi. Ve Orta Doðu kendi dýþýndaki
dünyada 17. ve 18. yüzyýllarda, hatta 19. yüzyýllarda birçok
alanda kendi içinde ilerlemeye devam etmekle birlikte,
kendi dýþýnda oluþan dünyada, özellikle Batý dünyasýnda
meydana gelen muazzam ilerlemenin karþýsýnda nisbi
konumundaki gerileme önlenemez bir þekilde, 20. yüzyýla
kadar geldi.
26
important sacrifices were granted. Later on in the 19th
century these privileges were used by the western world
to take advantage of and exploit the Middle East.
The fact that the routes of trade were established outside
the Middle East, led to the de-classification of the Middle
East as a center of commerce and played the primary role
in pushing it to the back plan. This caused a decrease in the
revenue earned from transit services in the region. This
was the reason for the severe reactions of the authorities
and granting of privileges to prevent such an eventuality.
On the other hand shifting of the trade routes outside the
region had some localized benefits. Following the shift a
visible growth in the manufacturing of various products
but especially silk and cotton fabrics that normally originate
and imported from the East, could be observed. The
examples of this in the 17th and 18th centuries were
numerous. However it was not possible for the developing
local industry to compensate the losses experienced due
to the narrowing in the trade originating from the shift in
the trade routes and being pushed into the back plan. And
in spite of the fact that the Middle East continued to Grow
in the 17th, 18th and even the 19th centuries, the
development displayed by the Western World caused it to
lag behind in relative terms as it moved into the 20th
century .
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Dr. Ertuðrul ÖKTEN
Ýstanbul
Mehmet Hocamýz, on binlerce yýllýk bir perspektifle baktý. Ben biraz
daha küçük, binlerce yýllýk bir perspektifle bakmak istiyorum. Herþeyden
önce Ýpek Yolu nedir? Ýpek Yolu bir ticaret aðlarý sistemidir. Bu benim
uzmanlýk alaným deðil, bu konuyu Mehmet Hocam gibi bildiðimi
anlatarak deðil, çalýþtýðýmý anlatarak sunmam gerekiyor. Ve çalýþýrken
þunu fark ettim ki önce yerel ticaret aðlarý, daha küçük bölgeler var.
Bunlar; Çin, Hindistan, Mezopotamya ve Akdeniz. Yerel bölge
dediklerim büyük bölgeler. Önce bunlar kendi içlerinde birer bütün
oluþturuyor. Bunlarýn hepsi milattan önce olan þeyler. Mesela
Hindistan’a baktýðýmýzda Budizm’in geliþmesinin MÖ 5. yüzyýl
civarlarýnda önemli bir katký saðladýðýný görüyoruz. Çünkü bu bir ortak
kültür getiriyor kýtaya. Hindistan’daki küçük gruplarý birbirleriyle
konuþabilecek, anlaþabilecek bir ortama taþýyor. Katkýda bulunuyor.
Benzer þey Çin’de oluyor. Konfiçyuzim’in geliþmesiyle bir nevi ortak
dil oluþuyor. Topluluklar daha sýký baðlarla birbirlerine baðlanýyor. Bu
da yine ayný zamanda oluyor. Mezopotamya’ya baktýðýmýz zaman
medeniyetin ortaya çýkýþýnda kritik, önemli bir bölge olduðunu
görüyoruz. Orada da Sümerlilerle MÖ 3 bin yýllarýnda bir bütünlük
oluþtuðunu görüyoruz. Ve arkeolojik bulgular yaklaþýk bu zamanlardan
itibaren Hindistan’la veya kuzeyde Doðu Anadolu’yla ticari baðlarýn
kurulduðunu gösteriyor. Çin için söylememiz gereken bir faktör daha
var. Kuzey Çin’de de göçebe kavimler yaþýyor. Ve bunlar uzun süre
Çin’le savaþ halindeler, daha sonra Çin’de politik birliðin saðlanmasýyla
beraber bunlarýn bir nevi kontrol altýna alýndýðýný ve arada bir çeþit
ekonomik iliþkinin kurulduðunu görüyoruz. Bu ekonomik iliþki, hediye
alýþveriþi þeklinde oluyor. Fakat Çin’den imparatordan giden hediyeler
genelde daha deðerli daha güzel hediyeler oluyor ve bunlar ticaret
metasý olarak batýya gidebiliyor.
Ayrýca arada göçebelerle Çin arasýnda böyle bir iliþkinin kurulmasý tabii
ki ticaretin güvenliði açýsýndan oldukça önemli çünkü arada anlaþma
olduðu zaman kervanlara saldýrmýyorlar. Ýpek Yolu’nun ortaya çýkýþýnda
bu çeþitli bölgelerdeki ekonomik bütünlüðün ve bir anlamda kültürel
Craft work and Our dear professor Mehmet looked at the events with
a perspective of tens of millennia. I would like to focus on a few millennia,
with a smaller perspective. Firstly, what is Silk Road? Silk Road is a
commercial network system. This is not my area of expertise, I have to
present this subject by telling what I have studied and not what I know,
like my dear professor Mehmet. And while studying, I noticed that there
are firstly local trade networks, and smaller regions. These are China,
India, Mesopotamia and Mediterranean. These are large regions, what
I would call local regions. Firstly, these constitute a whole. These are all
things that are taking place in B.C. era. For example, when we look at
India, we see that the development of Buddhism contributed significantly
in around 5th Century B.C. because this brings about a common culture
to the continent. It takes the small groups in India to a platform where
they can talk and agree with each other. It contributes. Similar events
shape up in China. In a manner of speaking, a certain type of common
language develops with the growth of Confucianism. The communities
connect to each other with stronger connections. This also happens
around the same time.
When we look at Mesopotamia, we see that it is a critical and important
region in the commencement of civilization. We see that a unity was
formed in that region with the Sumerians at around 3,000 B.C. And
archeological findings show that commercial connections are established
between India and Eastern Anatolia in the North East, starting as of
approximately around these times. There is another factor that we need
to say about China. Nomadic tribes live in Northern China as well. And
these are in a state of war for a long time with China, later on, with the
establishment of politic unity in China, we see that these are taken under
control in a manner of speech and that a sort of economic relation is
established meanwhile. This economic relation takes place in the shape
of exchanging presents. But the presents that go from the Emperor
turn out to be more valuable and beautiful in general, and these may
end up going West as tradable items.
27
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
bütünlüðün ortaya çýkmasý, meydana gelmesi oldukça önemli. Önce
yollardan bahsetmek istiyorum ondan sonra Ýpek Yolu’nu ortaya
çýkaran neydi? Böylece bir hazýrlýk yapmýþ oldum. Ýpek Yolu dediðimiz
zaman anladýðýmýz Mehmet Hoca’mýn da söylediði gibi doðudan batýya
uzanan Çin’i Akdeniz’e baðlayan bir yol sistemi. Fakat baþlýca
akademisyenler üç tane yoldan bahsediyorlar, bu yollara kuzey yolu,
güney yolu, kara ve denizden oluþan bir üçüncü yol diyorlar. Kuzey
yolu olarak gördüðümüz yol, Çin’den baþlýyor, özellikle batý Çin bu
konuda önemli bir merkez, ondan sonra tarým havzasýna geliyor.
Ortada çöl var, Taklamakan Çölü. Burada ikiye ayrýlýyor, çünkü çöl
kuzeyde ve güneyde daðlarla çevirili, bu daðlarýn kenarlarýnda vahalar
var. Ve ilerlemeye elveriþli, ortasý ilerlemeye elveriþli deðil. Bu yüzden
burada bir kuzey ve güney kol var daha sonra Orta Asya’ya yaklaþýnca
tekrar bitiþiyor ve ondan sonra Ýran üzerinden yine çeþitli kollar ve
Orta Doðu’ya geliyor. Kuzey yolu bu. Güney yolu üzerine açýkçasý az
bilgi olduðu söyleniyor ve ben de biraz karýþtýrmama raðmen daha
fazlasýný bulamadým. Dolayýsýyla size de Güney yolu tam olarak nerede
baþlýyor nerede bitiyor çok fazla bir þey söyleyemeyeceðim. Fakat kara
ve denizden oluþan yola baktýðýmýzda burada Hint Okyanusu yollar
sistemi ve kuzeybatý Hindistan’da karaya çýkan ve oradan da
kuzeydoðuya doðru uzanan kara yolu sistemini kastediyoruz. Burada
önemli olan þey, benim dikkatimi çeken nokta ticaret yollarýndan
bahsetmek, ondan sonra giden gelenlerden ticareti yapýlan ürünlerden
bahsetmek oldukça kolay ama bunlarýn bir de kültürel ve politik
bileþkeleri var mesela bazý kararlar alýnmadan bu politik otorite bazý
kararlar almadan bu yollar geliþemiyorlar.
Vergileri ne kadar kontrol etmek istiyorsunuz, üretilen þeylere,
satýlanlara, alýnanlara ne kadar standart empoze etmek istiyorsunuz,
zaman zaman bu kararlardaki deðiþmelere baðlý olarak ticaret yollarýnýn,
Ýpek Yolu’nun oldukça etkilendiðini görüyoruz. Bunlardan bir tanesi
Han Hanedaný zamanýnda Çin’de olan politik geliþmeler… Han Hanedaný
MÖ 200’den MS 200’e uzanan bir hanedan ve Çin’in burada bu zaman
zarfýnda birleþtiðini görüyoruz. Ayný zamanda göçebelerle iyi iliþkiler
kuruluyor ve belli standartlar getiriliyor.
Mesela üretilen ipeðin kalitesi gibi ipek üretimi monopoli olarak tek
el olarak kontrol edilmeye çalýþýlýyor. Tabi zaman içerisinde bu biraz
yumuþayabiliyor, insanlarýn, üreticilerin kendi tezgahlarý, daha özgürce
üretim yapabiliyorlar. Bu kararlarýn alýnmasý benim görebildiðim
kadarýyla Ýpek Yolu’nun ortaya çýkýþýnda oldukça önemli. Ne oluyor?
Olan þey þu MÖ 200’le milat arasýnda kalan o 200 yýlda daha önce
birbirlerinden baðýmsýz olan yerel dediðim bölgeler ki daha önce
söylediðim gibi yerel bölgelerle aslýnda Çin, Orta Doðu, Hindistan gibi
oldukça büyük ölçekli yerleri kastediyordum. Bunlar arasýndaki iletiþim
ve ticaret oldukça çarpýcý bir þekilde artýyor. Ve Ýpek Yolu dediðimiz
zaman daha öncesine götürebiliyoruz hadiseyi. Mesela MÖ 600., 700.
yýllarda Urallar ile Çin arasýndaki bir ekonomik ortaklýktan bahsediyorlar.
Ama esas Ýpek Yolu dediðimiz hadise, bu yollar sistemi, að sistemi MÖ
200’le milat arasýnda ortaya çýkýyor.
Tabi bunun batý cephesine baktýðýmýz zaman ortada bir Roma
Ýmparatorluðu’nu görmekteyiz. Arada Pers Ýmparatorluðu var,
dolayýsýyla Çin yalnýz baþýna deðil kesinlikle. Büyük imparatorluklarýn
belki ortaya çýkardýðý bir sistem diyebiliriz Ýpek Yolu’na. Bununla beraber
bu imparatorluklar parçalandýðý zaman, kaos bir dönemleri geldiði
zaman yine de Ýpek Yolu’nun ortadan kalkmadýðýný bir þekilde devam
28
Furthermore, it is evidently very important that such a relationship is
established between the nomadic people and China, from the perspective
of security of trade. This is due to the fact that when there is an
agreement, caravans are not attacked. The emergence and the
appearance of economic and in a manner cultural integrity in these
various regions is important for the emergence of Silk Road. I would
first of all like to talk about the Roads, and than what it was that brought
about the Silk Road. Thus, I was able to do some preparations. When
we say Silk Road, what we understand is, as my dear professor Mehmet
said, is a system of roads that extends from East to West and connects
China to the Mediterranean. But the leading academicians are mentioning
three roads. They call these roads the North road, South road, and a
third road consisting of land and maritime routes. The road that we see
as the North Road starts off in China. Especially Western China is an
important center in this subject, and then the road reaches the
agricultural basin. There is a desert in the middle, Taklamakan Desert.
It divides into two here, because the desert is surrounded by mountains
in the North and the South, there are oasis at the foot of these mountains.
And they are suitable for travel, while mid section is not. As such, there
is a Southern and northern branch here. These reunite as they near
Central Asia, and then again there are several branches travelling over
Iran, and they arrive to Middle East. This is the North Road. It is said that
there is little information on the South road, and although I did some
research, I failed to find much. That is why I will not be able to give any
further information on where the Southern Road starts and ends.
However, when we have a look at the road that is formed by land and
maritime routes, we mean the route system of the Indian Ocean and
which lands at North West India and the land route system extending
to the North East from there. The important thing here, the point which
attracts my attention is the relative ease in mentioning the commercial
routes, and then talking about those who travel and the products which
are traded, but there is also the cultural and political composites of
these, for example these roads do not develop before certain decisions
are taken by politic authority, which in turn cannot develop before
certain other decisions are taken.
How closely do you want to control taxes, how much of a standard do
you wish to impose on the products which are produced, purchased
and sold. We can see that commercial routes, the Silk Road were highly
affected by the change in these decisions from time to time. One of
these is the political development in China at the time of the Han
dynasty… Han dynasty rule extends from 200 B.C. to about 200 A.D.,
and we see that China becomes united during this period. Good relations
are established with nomadic people at the same time, and certain
standards are established.
For example, such as the quality of silk that is produced, its production
is tried to be controlled as a monopoly. Of course, in time this relaxes,
and the workbenches of people, the producers are able to start
production more freely. As far as I can see, taking of such decisions are
rather important in the emergence of the Silk Road. What happens?
This is what happens. For two centuries from 200 B.C. onwards trade
increases in a striking manner between those places which are
independent from each other, and which I call local regions, and as I
mentioned earlier, by local regions I mean rather large scale places such
as China, Middle East and India. And when we say Silk Road, we can take
the event even to an earlier date. For example, there is talk of an
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ettiðini görüyoruz. Niye böyle oluyor? Belki bunu daha büyük
gerçeklerle açýklamak lazým. Belki dünyanýn artan nüfusuyla açýklamak
lazým, teknoloji birikimiyle açýklamak lazým, belki bir ticari kültürün
geliþmesiyle açýklamak lazým. Fakat sonuç olarak bu dönemde MÖ
200 ve milat arasýnda kritik bir dönem yaþandýðýný ve Ýpek Yolu’nun
ortaya çýktýðýný söyleyebiliriz. Bu arada Ýpek Yolu’ndaki ticaretin hacmine
dair bir rakam bulamadým. Mehmet Hocam 6-7 bin km. uzunluðunda
bir yol olduðunu söyledi. Benim size bu konuda verebileceðim tek
rakam MÖ 4. yy. civarýnda Herodot bu yol boyunca 6 - 7 defa tercüman
ve kýlavuz deðiþtirilmesi gerektiðini söylüyor. Bu da bize zannediyorum
bir fikir verebilir. Geçilen topluluklar kat edilen kültürler açýsýndan. Ve
ayrýca söylenen o ki çok az kimse Ýpek Yolu’nu baþtan sona kat etmiþ.
Ýnsanlar veya kervanlar genellikle daha küçük mesafeleri geçiyorlar.
Mesela Çin, batý Çin’e taþýyor ürünleri, oradan baþka topluluklar mesela
bu ilk baþta Ýskipler veya Ýsedonlar olabilir. Orada yaþayan topluluklar
Orta Asya’ya, Orta Asya’nýn sonuna kadar götürüyorlar, Ýran’dan
baþkalarý alýyor, Orta Doðu’da baþkalarý alýyor, Akdeniz havzasýnda
baþkalarý alýyor, Avrupa’da baþka tüccarlar nihai daðýtýmý yapýyorlar.
Bölgesel aracýlar oldukça önemli. Han Hanedaný’ndan bahsetmiþtim,
Han Hanedaný’ndan bahsederken bir imparatordan bu dilden
bahsetmek gerekli, MÖ 156 ve 80’ler civarýnda yaþamýþ bir imparator
ve bir kumandanýný batýya gönderiyor, seyahat için ve bu seyahatlerden
bir tanesi 13 yýl sürüyor diðeri biraz daha kýsa. 13 yýl süren birincisi 138126 arasýnda diðeri 119 civarýnda bunu bilhassa söylemek istedim çünkü
biz seyahatler ve seyahatnameler dediðimiz zaman genelde batýdan
doðuya gelenleri düþünürüz en bilinen örnekler böyledir. Halbuki
bunun tersi oluyor ve bu seyahatlerin tam da Ýpek Yolu’nun ortaya
çýkýþý sýrasýnda olmasý enteresan. En büyük kazanýmý Çin açýsýndan bu
iki seyahatin bir bilgi saðlamasý, batýda yaþayan topluluklar hakkýnda
bilgi saðlamasý. Zannediyorum politik endiþeler kadar ekonomik
endiþeler de bu seyahatlerin düzenlenmesinde önemli rol oynadýlar.
Bundan sonraki zamanlarda Han Hanedaný’nýn çöküþü MS 200. yýllar
civarýnda ve daha sonra Roma’nýn çöküþü Ýpek Yolu’nun çöküþü
anlamýna gelmiyor ve daha sonra söylediðim gibi Ýslam’ýn ortaya çýkýþýna
kadar Ýpek Yolu’nda oldukça önemli bir ticaretin devam ettiðini
görüyoruz. Ýpek Yolu’nun Ýslam’ýn ortaya çýkýþýndan sonraki serüveni
hakkýnda çok fazla bir þey söylemiyorum. Özellikle Mehmet Hocam
gibi bir uzman varken böyle bir þey yapmamak lazým. Zaten buna da
deðinildi. Ama belki hatýrlatýlabilecek bir iki nokta olabilir, birincisi
zaten Ýslam’ýn ortaya çýkýþýyla çok önemli bir ekonomik birliðin Orta
Doðu’da saðlandýðý, Orta Doðu derken biraz büyük bir Orta Doðu
düþünmek lazým. Orta Asya’ya kadar uzanan diðer uçlarý Fas ve
Ýspanya’ya kadar uzanan bir Orta Doðu. Burada bir ekonomik birliðin
ortaya çýktýðýný tekrar hatýrlatabiliriz. Benim buna eklemek istediðim
bir þey ayný zamanda bir ticaret topluluðu ortaya çýkýyor. Ticaret
komitesi ortaya çýkýyor ve bu ticaret komitesi sadece Müslümanlardan
oluþmuyor. Bunlarýn arasýnda Hýristiyanlar ve Yahudiler var. Farklý
dillerden geliyor olmak bir engel teþkil etmiyor. Bu ticaret topluluðunun
ortaya çýkmasýný benzer ticari araçlarý kullanan bir topluluðun ortaya
çýkmasý iþleri oldukça kolaylaþtýrýyor. Ve zaman zaman bunlar ayný
ticari kanunlara tabi oluyorlar. Dolayýsýyla dini kanunlar bir tarafa, bir
de ortada bir ticaret kültürü var. Ýslam dünyasýnýn ortaya çýkmasýna
bakarken, doðuda bir de Tank Hanedaný’nýn ortaya çýkmasýna dikkat
etmek gerekiyor. Benzer yüzyýllarda 8. - 9. yüzyýl civarýnda yine Çin’de
birliði saðlayan bir Tank Hanedaný var. Dolayýsýyla buradan bir sonuç
olarak ortaya çýkaracaðýmýz þey Ýpek Yolu’nun tarihi boyunca doðuda,
batýda ve ayný zamanda ortada ortaya çýkan büyük politik güçleri
economic partnership between the Urals and China during 600-700 B.C.
But the actual event that we call Silk Road, that is this road system,
network system, emerges between 200 B.C. and A.D.
Of course, when we look at the Western side of this, we see the Roman
Empire. There is the Persian Empire in between, as such China is certainly
not on its own. We may say that Silk Road is a system that was brought
to existence by the great empires. Even so, when these empires break
up, and chaotic periods arrive, we still see that Silk Road continued in
one way or another and did not disappear. Why does this happen? Maybe
this should be explained with bigger facts. Maybe it should be explained
by the increasing population of the world, technology accumulation, or
the growth of trade culture. But we could say that a critical period was
experienced, and that Silk Road emerged in the period between 200
B.C. and A.D. Meanwhile, I was not able to find any figures related to
the volume of trade on the Silk Road. My dear Professor Mehmet
mentioned that it was a road, which was 6-7 thousand-km. The only
figure I can give you on this is that said by Herodotos at around 4th
Century B.C., where he mentions that 6-7 interpreters and guides have
to be exchanged throughout the road. This, I think would give us an
indication with regards to the lands and cultures traveled across. And
furthermore, what is said is that very few people traveled from the very
beginning to the very end of the Silk Road. People or caravans generally
cross shorter distances. For example, China carries its products to West
China, and than other communities take over. At first these could be
Scythians or Isedonians. The communities that live there take them to
Central Asia, to the end of Central Asia. Others take them into Iran, and
still others take them into the Middle East, and yet others take them at
the Mediterranean basin, and other tradesmen make the final distribution
in Europe. Regional intermediaries are rather important. I had mentioned
the Han dynasty. When mentioning the Hand dynasty, it is worth
mentioning an emperor and the language. An emperor who lived
between 156 and 80s B.C. sends his commanders to travel to the west
and one of these journeys lasts for 13 years and the other a bit shorter.
The first, which lasts 13 years, is between 138-126, and the other is around
119. I especially wanted to say this because when we talk about journeys
and travel books, we usually think of those that go to East from West.
The most known examples are like that. However the exact opposite of
this was happening and it is interesting that these journeys occured at
the same time as the Silk Road was emerging. The most important
benefit is its providing information to China, providing information
about the communities that live in the West. I would think that political
concerns as well as economic concerns also played an important role in
the arrangement of these journeys. In the following ages, the fall of the
Han dynasty around 200 A.D. and afterwards the fall of the Roman
Empire, does not mean the fall of the Silk Road and as I said earlier, we
see that very important trading activity continues on the Silk Road until
the rise of Islam. I am not saying much about the adventure of the Silk
Road after the rise of Islam. This is not something that is needed,
especially with a specialist such as my dear professor Mehmet being
present. This topic was referred to anyway. But there may a couple of
points worth reminding. The first, a very important economic unity
being established in the Middle East with the rise of Islam, and when
referring to Middle East, one has to think about a greater Middle East.
A Middle East that extends to Central Asia on one side and up to Morocco
and Spain on the other side. We should remind of an economic unity
that emerged here. What I would like to add to this is the fact that a
trade community emerges at the same time. A trade committee arises
and this trade committee does not only consist of Muslims. There are
Christians and Jews among these. Having different languages does not
constitute a barrier. Another trade community that uses similar trading
tools makes it easier for this trading community to emerge. And these
are subjected to the same trade laws from time to time. So, besides
religious laws, there exist trade laws as well. When looking at the
29
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
periyodik olarak görmekteyiz. Bunu da Ýpek Yolu tarihinin kendini
tekrar eden bir özelliði olarak bir kenara not etmemiz gerekiyor.
Bundan sonra önemli bir tarih Moðol istilasý. 1200’lerin baþýnda baþlayýp
1300’lere kadar devam eden Moðol istilasýndan hep bir yakým yýkým
dönemi olarak bahsedilir. Yavaþ yavaþ akademik dünya bunun ötesine
geçmeye baþladý. Moðol istilasý sýrasýnda da yakým ve yýkýmýn, tahribatýn,
öldürmelerin doðru olmasýna raðmen sonuçta çok büyük bir coðrafi
ve ekonomik birlik kurulduðunu görmekteyiz. Yine Pasifik’ten Atlantik’e
kadar uzanan bir afro-avrasya bütünlüðü ortaya çýkmakta. Daha ilerideki
politik geliþmelere ve Ýpek Yolu arasýndaki geliþmeye girmek
istemiyorum. Bunu Mehmet Hocam yeterince doyurucu bir þekilde
zaten yaptý. Ama benim dikkatimi çeken bir geliþme var. Ondan
bahsetmek isterim. Bütün bu ticaret tarihi boyunca o da þu baþlarda
deðeri bizim Türkçe’de “yükte hafif, pahada aðýr” dediðimiz malzemeler
taþýnýyor. Bu deðerli taþlar olabilir, özel baharatlar ve kokular olabilir
veyahut ipeðin kendisi tabii ki. Ama zamanla teknolojinin geliþmesiyle
yavaþ yavaþ yükte de aðýr malzemelerin daha çok taþýnmaya baþladýðýný
görüyoruz. Bu yüzyýllar alan bir geliþme yükte de aðýr dediðimiz zaman
mesela ahþap bunlardan bir tanesi. Buðday bunlardan bir diðeri veyahut
o kadar deðerli olmayan baharatlar mesela karabiber bunlardan bir
diðeri. Bunun olmasý dediðim gibi teknolojik geliþmelerle, özellikle de
gemi boyutlarýndaki geliþmelerle mümkün oluyor. Mesela
yanýlmýyorsam MS 1000 yýllarýna geldiðimiz zaman artýk Çin, Hint
Okyanusu ve Akdeniz’de minimum 250 ton taþýyabilen - bu bazen 400
tona kadar çýkabiliyor- tekneler görmekteyiz bunlarý su üstünde
tutabilmek, tabii ki bir teknolojik geliþimle mümkün oluyor. Bu arada
Çin manyetik pusulayý en erken kullanan -o da yanlýþ hatýrlamýyorsam
MS 1000 yýllarý civarýnda- ülke ve bunun da tabii ki navigasyondaki
önemini izah etmeye gerek görmüyorum. Þimdi de biraz Ýpek Yolu’nda
taþýnan malzemelere bakmak gerekiyor. Hindistan’dan fildiþi, pamuk;
Orta Asya’dan gümüþ ve bakýr, turkuaz; kuzey doðu Hindistan’dan
keten kumaþ; batýya doðru gidiyor, Çin’den ipek, kaðýt, mürekkep,
çeþitli porselen ürünler ve çay taþýnýyor. Bu çerçevede Çin biraz az
ürün almýþ gibi göründü bana. Ama dediðim gibi konunun uzmaný
deðilim bu konuda muhakkak ki eksiðim var. Yünlü ve keten alýyor Çin,
inci, mercan alýyor, amber ve çeþitli cam ürünleri Çin’e gidiyor. Tekrar
söylediðim gibi eminim ki zaman içinde bu ürünler deðiþiklik göstermiþtir
ama ana hatlarýyla durum böyle. Ayrýca Ýpek Yolu vasýtasýyla çelik
üretme teknikleri kaðýt üretme teknikleri, Batý’ya taþýnýyor. Çin çeþit
çeþit tarým, zirai ürünleri Batý’dan alýyor mesela elma, salatalýk, nar.
Son olarak büyük dinlerin yayýlýþýnda özellikle hastalýklarýn yayýlýþýnda
Ýpek Yolu’nun önemli bir rolü olduðunu söylememiz gerekiyor. Dinlere
hiç girmek istemiyorum daha ziyade hastalýklardan bahsetmek
istiyorum. Birincisi 1340’larda Avrupa’yý vuran kara ölüm, biz bunun
hep bir Ýtalyan gemisi vasýtasýyla Avrupa’yý vurduðunu ve Avrupa
nüfusunun 1/2 ile 1/3’sini yok ettiðini söyleriz. Oranlarda tartýþma yok
ama Ýpek Yolu’nun karayolunun bu hastalýðýn yayýlmasýnda öneminden
bahsetmek gerekiyor, 1340’larda Wolden’in üzerindeki Saray nehrinde
daha sonra Kýrým’da 1345’te, 1346’da Astran, Azerbeycan ve
Kafkaslar’da kara ölümün (veba) Avrupa’yla ayný zamanda ortaya
çýktýðýný, kara yoluyla da yayýldýðýný görmekteyiz. Ayný zamanda grip
de yayýlabiliyor. Ve kabakulak Asya’dan Avrupa’ya Orta Doðu’ya doðru
yayýlabiliyor. 165’te mesela milyonlarca Romalý’nýn Doðu’dan gelen
kabakulaktan öldüðünü görüyoruz. Benim de söylemek istediklerim
bu kadar teþekkür ederim.
30
emergence of Islamic world, we should also take into consideration the
emergence of Tank dynasty in the East. There is a Tank dynasty in China
that achieves unity similarly in the 8th and 9th centuries. Therefore, a
conclusion that we may have from this is the fact that we periodically
see the great political powers arising in the East, West and simultaneously
in the Center throughout the history of the Silk Road. We need to note
this as a repeating characteristic of the history of the Silk Road. Another
important date following this is the Mogul invasion. The Mogul invasion,
which started in 1200s and continued to 1300s, is always referred to as
an era of destruction. The academic world slowly started to move to
the next phase. Although it is true that there was destruction, killings
during the Mogul invasion, we see that as a result a very big geographical
and economic union was established. Again, an Afro-Eurasian unity arises
that extends from the Pacific to the Atlantic. I do not want to dwell on
the interaction of the following political developments and the growth
of the Silk Road. My dear professor Mehmet has done this in a most
sufficient manner already. But there is a development that catches my
attention. I would like to discuss this. Throughout all this history of
trade, what are being transported are the valuable materials, which in
Turkish are referred to as “light in weight and heavy in value”. These
can be precious stones, special spices and perfumes, or may of course
be silk itself. But as time goes by, and with the advancement in
technology, we see that heavy load materials are also beginning to be
transported more and more. This is a development that takes centuries.
When we say heavy load, for example wood is one of these. Wheat is
another one of these, or the spices that are not that valuable such as
pepper. The realization of this is made possible in relation to technological
developments, especially the growth in the sizes of vessels. For example,
if I am not mistaken, when we reach around 1000 A.D., we start seeing
vessels in China, Indian Ocean and the Mediterranean that can carry a
minimum of 250 tons and sometimes going up to 400 tons. Keeping
these afloat is certainly made possible through technological
advancements. By the way, China is the country that uses magnetic
compass the earliest – if I remember correctly around 1000 A.D. – and
of course there is no need to explain the significance of this in navigation.
Let us now have a closer look at the materials that are transported over
the Silk Road. Ivory and cotton from India; silver and copper, turquoise
from Central Asia; linen from North East of India; all travel towards the
West, and silk, paper, ink, various porcelain products and tea are
transported from China. Within this framework it looks to me as China
is receiving less products. But as I previously mentioned, I am not the
expert in the subject, and I must most certainly be missing something
on the topic. China buys wool and linen, and pearls and corals, amber
and various glass products that find their way to China. As I previously
mentioned, I am sure that these products varied over time, but this
establishes the outline of the situation. Furthermore, steel production
techniques and paper production techniques are carried to the West
through the Silk Road. China buys various agricultural produce, for
example apple, cucumber and pomegranate, etc. from the West. Lastly,
we have to say that the Silk Road plays an important role in the spread
of religion and especially diseases. I do not want to discuss religions but
rather diseases. The first is the Black Death that strikes Europe in 1340s,
we always say that this reached Europe by an Italian ship and destroyed
1/2 to 1/3 of the European population. There are no discussions about
the ratios, but I would like to talk about the importance of the land
route of the Silk Road in spreading this disease. We see that Black Death
(plague) moved over Wolden in 1340s on Saray River, later on to Crimea
and was seen in Astran, Azerbaijan and the Caucasus in 1346, at the same
time as Europe, and spread through the land route. At the same time
influenza also spread. And mumps spread from Asia to Europe and
Middle East. For example we see that millions of Romans died from
mumps in the year 165. This concludes what I would like to say. Thank
you.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Oturum baþkaný Prof. Dr. Sadettin ÖKTEN
Prof. Dr. Sadettin ÖKTEN, Panel Chair
Efendim bu sabahki oturum iki ayrý kolda ilerledi. Bir tanesi bilim
adamlarý Ýpek Yolu hakkýnda etraflý, detaylý ve derinliði olan konuþmalar
yaptýlar. Ýpek Yolu’nu bir tarih felsefesi içinde hem iktisadi hem kültürel
manada temellendirdiler, bir çerçeveye, bir perspektife oturttular. Bir
anlamda nedensellik ilkesi üzerinden giderek Ýpek Yolu’nun önünü,
sonunu, akýbetini gördük. Belki bu noktadan tekrar düþünerek bilgi
edinerek ve fikir üreterek Ýpek Yolu’nun geleceði hakkýnda da bir þeyler
söylemek ve söylediðimiz þeyleri de umuyorum ki gerçeðe yansýtmak
mümkün olacak. Bendenizin konuþmasý veya maruzatý Selçuk Bey’in
devamý þeklinde ama ondan daha yumuþak gerçekleþecek. Biliyorsunuz
ÝSMEK bir manada geleneksel el sanatlarýyla uðraþýyor. Ýsterseniz bu
kelimeyi benim alýþtýðýmýn dýþýnda doðru olan þekilde telaffuz edeyim.
Gelenekli el sanatlarý, tabi burada isterseniz el’i de kaldýralým. Çünkü
sanat galiba musiki hariç hep elle yapýlýyor. Musikide ise klasik veya
saz çalýyorsanýz eliniz mutlaka lazým. El’siz bir sanat olmaz. Geleneksel
sanatlar üzerine konuþalým. ÝSMEK El Sanatlarý Dergisi’nde birkaç yazý
yazdým. Tabi zaman içinde geliþen bir fikirler ve duygular zinciri sonunda
yazýlar bu noktadan “bu birikimle” azlýðý, çokluðu her zaman
tartýþýlabilir, doðruluðu, yanlýþlýðý. Bu koordinatlardan geriye baktýðým
zaman bende oluþan fikirler duygular, istekler, ümitler ve ümitsizliklerin
bir bileþkesidir. Klasik sanatlarýmýzla, gelenekli sanatlarýmýzla bir mazi
deðerlendirmesi yapýyoruz. Onlar bizim özgün medeniyetimizin gerçek
manada yaþandýðý dönemlerde ortaya çýkan sanatlardý. Selçuk Bey’in
de fevkalade vuzuhla belirttiði gibi toplumsal hayat ile toplumun
yaþadýðý medeniyet algýsý ile bunun içerisine zevkler, tercihler, kutsallar,
aleladeler, uzak durulmasý gerekenler, yakýn durulmasý gerekenler,
benimsenmesi gerekenler hepsi girer. Bu toplumsal medeniyet algýsý
içerisindedir ki sanatlar mahþeri beðeninin, mahþeri zevkin, mahþeri
estetiðin ürünü olarak ortaya çýkarlar ve sizin ruh dünyanýzý, iç dünyanýzý
madde üzerinden yansýtýrlar. Artýk ocaktan çýkan taþ her ne kadar
madde olarak kimyasal terkip olarak ayný taþ ise de bir biçime girer,
size Süleymaniye’nin bir kemerinden bir baþka güzelliði yansýtýr. Bu
sadece bizim için böyle deðildir. Ayný ocaktan çýkan taþ, Orta Çað
Katolik düþüncesinin ve Katolik duygusallýðýnýn bir baþka rafine
göstergesi olarak bir klasik katedralin çan kulesinde size bir mesaj
iletir. Dolayýsýyla iþte burada ayný maddeyi ayný materyali kullanarak
farklý ruh dünyalarýnýn yansýmalarýný görüyoruz. Ben þunu çok salahatle
hissediyorum ki iç dünyamda bunu sizinle paylaþmaktayým. Yazýlarýmda
da bunu söylemek durumundayým. Toplum ancak yaþadýðý hayatýn,
yaþadýðý realitenin sanatýný yaparsa o sanat özgün ve kaliteli olur. Aksi
halde o sanat mahþeri bir aldatmacadan öteye geçmez. Ben eski
yazýlara, eski kitaplara, eski mimariye, eski musikiye, eski derken þunu
söyleyeyim, zaman itibariyle eski diyorum ama özgün bir medeniyet
anlayýþýmýzýn özgün bir medeniyet tasavvurumuzun yaþadýðýmýz hayatla
sevdiðimiz ve inandýðýmýz hayatý yaþamaya deðer kýlan büyük medeniyet
algýsýnýn üst üste düþtüðü dönemleri kastediyorum. Yaþadýðýmýz hayatla
günlük seçkilerimizde, fevkalade güzel söyledi Selçuk Bey, duvarda
bir Karahisari, veya bir Rakým altýnda kredi kartlarý diyor. Bundan daha
çarpýcý bir örnek olamaz, iþte sanatkâr. Duvarda bir Karahisari, evde
bir þark odasý ama oturduðunuz yer hangi sitenin kapýda gardiyanlarla
korunan insan geçmez, çocuk sesi duyulmaz bir 10 – 15. kattaki mükellef
dairesi. Bu çeliþkiyi göremediðimiz sürece, bu çeliþkinin hüznünü
hissedemediðimiz, bu çeliþkinin büyük kýrýlmasýný yaþamadýðýmýz sürece
bizim sanatýmýz þu anda bir aldatmacadan öteye geçemeyecektir. Ben
The session of this morning evolved in two branches. One of these has
been the comprehensive, detailed and in depth speeches of scientists
on Silk Road. They established Silk Road from both an economic and
cultural meaning within the philosophy of history, and founded it in a
framework and a perspective. They moved from causality principal in
a manner and we saw the path, fate and end of the Silk Road. Maybe at
this point I believe that it may be possible to say a few things about the
future of the Silk Road by rethinking, obtaining information and
generating ideas, and hopefully to reflect the things we say to reality.
I will realize my speech or rather submission as a continuation of Mr.
Selcuk, but on a softer note than his. As you know, ISMEK is involved in
traditional handcrafts in a manner of speaking. Let me try to pronounce
this work in its appropriate form rather than the way I am used to doing.
Traditional handcraft, we may of course drop the word hand from here
if you wish. That is because, with the exception of music, art can only
be performed by hand. In music, if you are playing the classics or
instruments, than you certainly need your hands. No art is possible
without the hands. Let us talk on traditional art. I wrote a few articles
in ISMEK Hand Crafts Periodical. Of course the deficiency, volume,
correctness and mistakes of these may always be discussed with “this
accumulation” from this point of view as a result of the chain of ideas
and emotions that develop over time. When I look back from these
coordinates, these are a resultant of the desires, feelings, hopes and
desperation, which have formed in me. We are making an evaluation of
the past with our classical arts and traditional arts. These were the arts
that took shape during the periods when our authentic civilizations
were experienced. As Mr. Selcuk explained with extraordinary lucidity,
all the tastes, preference, sacred and common, those that should be
avoided, those to be kept close, those to be adopted are all included
with the perception of civilization that the society lives in social life. The
arts arise as judgmental acclaim, judgmental taste, judgmental esthetics
products within this social civilization perception, and reflect your
spiritual world and internal world over matter. Although the stone that
is extracted from the quarry is the same chemical compound, it takes
a form, and reflects a different kind of beauty from the arch of
Suleymaniye Mosque. This is not only so for us. The stone that left the
same quarry sends you a message from the bell tower of a classic
cathedral as a different refined indication of another Catholic thought
and Catholic sentimentalism of the Middle Ages. Therefore, we are seeing
the reflections of different worlds by using the same matter and the
same material. I feel this with great authority in my inner world and
wish to share it with you. I also have to say the same in my writings. Art
can only be authentic and high quality if society only makes the art of
the life the community lives and the reality it experiences. Otherwise,
that art confusion will not be more than a deception. When I say old
writings, old books, old architecture, old music, by old I mean in the
sense of being old within time, and I mean the overlap of ages when our
understanding of authentic civilization, our unique vision of civilization,
the great civilization perception that makes it worthwhile to live our
lives and the life we love and believe. Mr. Selcuk told it very well when
he said in the way we live life, in our daily choices, that are under a
Karahisari or a Rakim on the wall lie the credit cards. There cannot be
a more striking example than this given by an artist. A Karahisari hanging
on the wall, an oriental room in the house, but the place you live in is
in what compound protected with guardians at the gates, where nobody
31
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
diyorum ki eðer bugün bu çeliþkiyi ben yaþýyorsam, daha net söyleyeyim
ben þimdi mensup olduðumu iddia ettiðim medeniyet dairesinin bir
mensubu olarak bu dairenin özgün insanlarý gibi davranamýyorsam,
onlar gibi düþünemiyorsam, onlar gibi duyamýyorsam ama hala o
medeniyet dairesinin de deðerlerine hasretle, samimiyetle, ihlasla,
içtenlikle baðlý olduðumu zannediyorsam yahut iddia ediyorsam ama
medeniyet ufkumda medeniyet profilimde hani kalp grafisi çekiyorlar
ya, mümkün olsa da medeniyet grafisi çekilebilse grafideki boþluklarý
göremiyorsam, önce kendimden baþlamak zorundayým hadiseye. Bir
kýrýlmayý bir hicraný bir hüznü yaþamak noktasýndaysam ben benim
sanatýmda bugün geleneðin devamý olan sanatýmda bu hüznü, bu
kýrýlmayý görmek istiyorum. O zaman diyorum ki yaptýðýmýz sanat
günümüzün sanatý olur. Hiç kimseyi eleþtirmemiþim, haddim de deðil,
niyetim de ama kendim için söylüyorum, bu “kendim” sizlerden
birisiyim, hiç öyle saçýmýn sakalýmýn aðardýðýna, adýmýn önündeki
unvanlara bakmayýn. Sizlerden birisiyim ve bu noktada benden önce
gelmiþ insanlarla kendimi mukayese ediyorum, onlarýn kendi
medeniyetimize olan baðlýlýðýný, hayata o medeniyetin perspektifinden
bakarak nasýl anlam verdiklerine bakýyorum, bir de kendimi ayný
noktalarda sýnýyorum, kendi medeniyetimin deðerlerine ne kadar
baðlýyým, bunu kimse bilemez sadece ben bilebilirim, hepinizi
aldatabilirim bu çok kolaydýr ama kendimi aldatamam. Ayrýca kendi
davranýþlarým üzerinden kendi medeniyetim ile olan iliþkimi, ülfetimi
deðerlendiriyorum. Bu ülfet kýrýk, kopuk, örselenmiþ bir ülfettir. Ýþte
ben bugün bu örselenmiþ ülfetin sabatýný aramaktayým… Hepinizi
sevgi ve saygýyla selamlýyorum.
32
can pass, with no joyful sounds of children, a sumptuous flat on the 10th
or 15th floor. Our current art will not be more than a deception unless
we see this contradiction, we feel the sadness of this contradiction, and
not live the great fracture of this contradiction. I say, if you are
experiencing this contradiction today, let me put it crystal clear, if I do
not act as one of the genuine people of this chamber, which I claim to
be as a member of this chamber of civilization, and if I do not think like
them, nor hear like them but I still think or claim that I am bound to the
values of that chamber’s values with craving, sincerity, purity and
willingly, but in my horizon of civilization, profile of civilization, just like
the cardiac charts they take, I wish it were possible to take charts of
civilization, if I cannot see the voids in the chart, I need to firstly start
with myself for this event. If I were at the point of experiencing a fracture,
a sorrow, or sadness, I would like to see this fracture. I say that then the
art we perform would be the art of our day. I have not criticized anybody,
nor is it my place to do so, my purpose is only for myself, this “myself”
is one of you. Do not take into consideration the gray that shows in my
hair and beard, nor the titles before my name. I am one of you, and I
compare myself with those that have come before me. Their devotion
to their own civilization, how they brought a meaning to life by looking
at life through the perspective of that civilization. And I test myself on
the same points, how much I am devoted to the values of my own
civilization, nobody but me can know this. I could fool you on this, but
I cannot fool myself. Moreover, I evaluate my own relation, familiarity
with my own civilization over my own behavior. This familiarity is a
broken, severed and crumpled familiarity. Today, I am looking for the
purpose of this crumpled familiarity… I salute you all with love and
respect.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
2. Oturum / 2. Session
Oturum Baþkaný / Session Chair
Mehmet DOÐAN
Teþekkür ediyorum. Konuklarýmýza hoþ geldiniz diyorum.
Bu oturumda sunumlarýný bizimle paylaþacak arkadaþlara
hoþ geldiniz diyorum. Oturumumuzda katýlýmcý þehirlerin
temsilcileri, yerel yönetimlerinin geleneksel el sanatlarýna
vermiþ olduklarý önemi, katkýyý anlatacaklar. Ayrýca bu
kadim þehirlerimizin temsilcileri “Ülkelerimiz arasýnda,
þehirlerimiz arasýnda iletiþim, paylaþým ve iþbirliði alanýnda
ne gibi imkanlarý meydana getirebiliriz?” bu konuda görüþ
ve düþüncelerini aktaracaklar. Ýlk söz Çin Halk Cumhuriyeti
Mr. Han JING’in.
34
I thank you. I say welcome to our guests. I say welcome to
the participants, who will share with us their presentations.
The representatives of the participating cities in our panel
will tell us about the importance and contribution of the
local governments to traditional handcrafts. Furthermore,
the representatives of these ancient cities will provide us
the their opinions and thoughts on “What kind of
possibilities can we form in the areas of communication,
sharing and cooperation between our countries and our
cities?” The floor is Mr. Han JING’s from People’s Republic
of China.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Han JING
Xi’an, Çin / Xi’an, Republic of China
(Bayanlar ve baylar, sayýn arkadaþlarým, Çin’in Shaanxi
bölgesinde bulunan Xi’an þehri adýna sizleri selamlamama
izin verin. Bugünkü konum, “Çin’in Geleneksel Shaanxi
ve Xi’an El Sanatlarýnýn Kalýtýmsallýðý, Korunmasý ve Mevcut
Durumu” olacak.)
(Ladies and gentlemen, dear friends, let me extend my
warm greetings to you on behalf of Xi’an City in Shaanxi
Province of China. My topic today is “The Inheritance,
Protection and Current Situation of Shaanxi and Xi’an
Traditional Handicrafts in China”)
I. Ýpek Yolu’nun Doðu Ucu: Xi’an ve Geleneksel El Sanatlarý
I. The East End of the Silk Road: Xi’an and Its Traditional
Handicrafts
1. Shaanxi ve Xi’an’ýn Tarihi ve Kültürü
Çin ulusal kültürünün doðduðu önemli yerlerden biri olan
Shaanxi, ayrýca Sarý Nehir (Yellow River) uygarlýðýnýn da
beþiðidir. Çin tarihinde 13 hanedanýn baþkent inþa ettiði
Shaanxi; Zhou, Qin, Han ve Tang hanedanlarýnýn ihtiþamlý
kültürlerini göz önüne sermek için de oldukça uygundur.
3.100 yýllýk tarihi ile Shaanxi Ýli’nin baþkenti olan Xi’an,
veya eski zamanlarda kullanýlan adý ile Chang’an, Ýtalyan
kaþif Marko Polo’nun seyahatnamesinde kayda alýndýðý
üzere, dünya çapýndaki dört tarihi baþkentten biri olarak
bilinen, Ýpek Yolu’nun en doðu ucudur. Zhou Hanedaný’nýn
baþýndakiler burada törenler ve müzik etkinlikleri
düzenlemiþ ve ayrýca cevherler ve taþlar üzerine kanunlar
yazmýþlardýr. Shaanxi’de yeryüzüne çýkartýlan Chunhua
1. The History and Culture of Shaanxi and Xi’an
As an important birthplace of Chinese national culture,
Shaanxi is also the cradle of the Yellow River civilization.
With 13 dynasties building capitals here in the Chinese
1
history, Shaanxi also serves as the fertile soil to display the
glorious culture of Chinese prosperous age including Zhou,
Qin, Han and Tang Dynasties.
With a history of 3,100 years, as the capital city of Shaanxi
Province, Xi’an, or Chang’an in the ancient times, is the east
end of the famous ancient Silk Road recorded in the Italian
explorer Macro Polo’s travels, known as one of the four
ancient capitals throughout the world. Rulers in Zhou
Dynasty had established rites and music here as well as cast
2
laws and regulations in metals and stones. The Chunhua
35
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Cauldron, dünyada el yordamý ile yapýlmýþ en büyük tarihi
bronz olma özelliðini taþýmaktadýr. Ýlk Qin Ýmparatoru,
Xi’an’da Terra-Cotta Savaþçýlarý ve Atlarýnýn yeryüzüne
çýkartýldýklarý yerde, Çin mimarisinin baþyapýtlarýndan biri
olan ve olaðanüstü el iþçiliði ve heykeltraþçýlýðý yüzünden
dünyanýn sekizinci harikasý sayýlan Afang Sarayý’ný inþa
ettirmiþtir. Xi’an, Tang ve Han Hanedanlarý’nda sadece
Çin’in politika, ekonomi, kültür ve dýþ ticaret merkezi
olarak görev görmemiþ, ancak, Doðu ve Batý kültürlerini
ve oryantal þehirleri birbirlerine baðlayan ve dünyanýn
dört bir yanýndan gelen ziyaretçilerin bir araya geldiði
Ýpek Yolu'nun baþlangýç noktasý olmuþtur. “Doðuda
Chang’an, batýda Roma kadar önemlidir” tanýmý Xi’an’ýn
zamanýnda ne denli önemli bir þehir olduðunu gözler
önüne sermektedir.
Ýnsanlar doðanýn kanunlarýný takip etmeli ve
malzemelerden mümkün olanýn en iyisini yapmalýdýr.
Dünyaca ünlü geleneksel Çin el sanatlarý sürekli olarak
Chang’an’dan, Ýpek Yolu’nun doðu ucundan, Orta Asya,
Batý Asya, Orta Doðu ve Avrupa üzerinden geçerek
taþýnmakta ve beþ kýta ve dört okyanusa yayýlmaktaydý.
2. Geleneksel Shaanxi El Sanatlarý ve Çin Kültürü
uzun bir tarihi ve görkemli bir geleneksel kültürü olan
Shaanxi’nin, binlerce sene boyunca nesilden nesile
aktarýlmýþ ve the Artificers' Record (Kaogongji), Important
Arts for People's Welfare (Qiminyaoshu) ve Exploitation
of the Works of Nature (Tiangongkaiwu) vs. gibi tarihi el
sanatlarý belgeleri içinde yer alan el sanatlarý
bulunmaktadýr. Yangshao kültürünün boyanmýþ
çömleklerinden, Shang ve Zhou Hanedanlarý’nýn törensel
bronzlarýna, Qin Hanedaný’nýn çömlek þekilleri ve taþ
davullarýndan, Han Hanedaný’nýn kaðýt üretimi ve ipek
iþlemesine ve ayrýca Sui ve Tang Hanedanlarý’nýn üç renkli
altýn ve gümüþ aletlerinden izabe arabalarýna ve kayýklarýna
kadar. Yukarýda bulunan tüm örnekler tarihi uygarlýðýn
köklü kültürel temelleri ve beþ bin yýldan uzun bir tarihinin
olduðuna iþaret etmektedir. Ek olarak, binlerce yýl süren
geliþim esnasýnda tarihi onur ve ihtiþam büyük ölçüde
canlýlýðýný koruyarak nesilden nesile aktarýlmýþtýr.
Shaanxi’de Çin’in en iyi geleneksel kültürel desenlerini ve
36
Cauldron, unearthed in Shaanxi, was considered as the
largest ancient handmade bronze in the world. The First
Qin Emperor had established A Fang Palace, the masterpiece
in Chinese architecture history, in Xi’an where the TerraCotta Warriors and Horses were unearthed, considered as
the World’s Eighth Wonder because of its outstanding
craftsmanship of sculpture. In the Tang and Han Dynasties,
Xi’an not only served as the centre of politics, economy,
culture and foreign exchanges in China, but as the starting
point of the Silk Road connecting eastern and western
cultures as well as the oriental metropolis with guests all
over the world gathering together. The description
“Chang’an in the East is as significant as Rome in the West”
was an illustration of the historical importance of Xi’an at
that time.
One should follow the nature laws and make the best use
of the materials. The world famous Chinese traditional
handicrafts were transported continuously from Chang’an,
the east end of the Silk Road, through Central Asia, West
3
Asia and Middle
East to Europe and spread further to the
Five Continents and the Four Oceans.
2. Shaanxi Traditional Handicrafts and Chinese Traditional
Culture
With a long history and splendid traditional culture, Shaanxi
has the traditional handicrafts passed over thousands of
years which could be found in many ancient handicraft
cultural documents including the Artificers' Record
(Kaogongji), Important Arts for People's Welfare
(Qiminyaoshu), and Exploitation of the Works of Nature
(Tiangongkaiwu) and so on.
Ranging from painted potteries in Yangshao Culture to
ritual bronzes in the Shang and Zhou Dynasties, from
pottery figures and stone drums in the Qin Dynasty to the
papermaking and silk processing in the Han Dynasty, as
well as from tri-colored gold and silver wares to smelting
chariots and boats in the Sui and Tang Dynasties. All the
above examples display the profound cultural foundations
of the ancient civilization with a history of five thousand
years. In addition, the historical honor and glory has still
been passed down with great vitality and national features
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ulusal kültürel genleri eksiksiz bir biçimde sergileyen tarihi
Xi’an müziði, ormanlarý, tarihi stilde bronzlar, Chang’an
kaðýtlarý, Huaxian ilçesi çiftçilerinin resim iþleri, buðday
kamýþýndan hasýr iþleri, Huaxian ilçesinin Çin silüet
heykelleri, Heyang’ýn süslenmiþ buhar ekmeði, kuklalar,
Baoji’de kabak kepçeler üzerine boyanmýþ tiyatral
maskeler, Fengxiang’ýn boyalý alçý heykelleri, Çin halk
gravürleri, Qianyang nakýþlarý, Yan’an kumaþ yama
resimleri, Shaanxi kaðýt el iþi örnekleri, Yaozhou ilçesinin
celadon porselenleri, Lantia’nýn yeþim taþý ve Hancheng
tekstil sanatlarý vs. gibi bir çok el sanatý örneði
bulunmaktadýr.
Zhou, Qin, Han ve Tang Hanedan kültürlerinin vaftiz
edilmesi ile, daha evvel geleneksel Çin kavramlarý olan
kullanýþlýlýk, basitlik, sýcaklýk ve uyumluluk üzerine
yoðunlaþan geleneksel Çin el sanatlarý, hayat idealleri
olarak tarým kültürünü ve sanatsal arayýþlarý da bünyesine
katmýþtýr. Geleneksel Çin el sanatlarý, geleneksel Çin fikirleri
olan “Ýnsan ve Doða Arasýnda Birlik” ve “Taoculukta Yin
ve Yang’ýn Uyumu” üzerine kurulmuþtur ve abartýsýz,
doðal, basit, iyimserlik, bilgelik ve doðal, ruh dolu bir stil
oluþturmuþtur.
II. Shaanxi Geleneksel El Sanatlarýnýn Kalýtýmsallýðý ve
Korunmasý
1. Shaanxi Geleneksel El Sanatlarýnýn Kalýtýmsallýðýný
Saðlayan Unsurlar
Shaanxi geleneksel el sanatlarýnýn varisleri, iþçiler ve halk
sanatçýlarýdýr. Mucitler genellikle iþçi olup, çoðunluðu
kýrsal kesimde çalýþan ve bir makas veya iðne gibi basit
gereçlerle gerçekleþtirdikleri el iþçiliklerini nesilden nesile
aktaran bayanlardýr. Shaanxi’nin Yulin ve Yan’an
bölgelerindeki köylü kadýnlar el iþlerini evlerini süslemek
ve basitçe hayat görüþleri ve iyi hislerini ifade etmek için
halk yaþamlarý içinde diðerleri ile iletiþimlerini sürdürmek
için kullanýrdý. El sanatlarýnda sergiledikleri oldukça renkli
ve çok renkli dünyalarýný varislerine orijinal ve ilkel
desenlerin etkileri ile aktarmýþlardýr. Tarihi iþçilik günümüze
dek genellikle anneden kýzýna ve komþularýna geçmiþtir.
in Shaanxi during the thousands of years’ historical
development. There are many handicrafts in Shaanxi which
fully demonstrate the best Chinese traditional cultural
patterns and national culture genes, embracing Xi’an
ancient music, forest of tablet rubbings, ancient style
bronzes, Chang’an papermaking, farmer’s painting of
Huxian County, wheat straw patchwork, Chinese silhouette
sculpture in Huaxian County, Heyang decorated steamed
bread, marionette, theatrical mask painted on gourd ladle
in Baoji, Fengxiang painted clay sculpture, Chinese folk
wood engravings, Qianyang embroideries, Yan’an fabric
patching picture, Shaanxi paper-cut, celadon ware of
Yaozhou County, Lantian jade and Hancheng textile arts
and so forth.
With the baptism of the Zhou, Qin, Han and Tang Dynasty
cultures, Chinese traditional handicrafts, originally in
accordance with the traditional concepts of utility,
simplicity, warmth and harmony, have developed the
features integrating the farming culture life style and the
artistic pursuit as the ideal of life. Chinese traditional
handicrafts are made based on the conventional Chinese
philosophical ideas of “Unity Between Man and Nature”
and “Harmony of Yin and Yang in Taoism”, with a natural
and simple style void of grotesque and full of optimism,
wisdom and national spirit.
II. The Inheritance and Protection of Shaanxi Traditional
Handicrafts
1. Means of Inheritance in Shaanxi Traditional Handicrafts
The inheritors of Shaanxi traditional handicrafts mainly
consist of laborers and folk artists. The inventors are
generally laborers, mostly working women in the
countryside who passed down the workmanship from
generation to generation by the most primitive tools like
a pair of scissors or even a needle. In Yulin and Yan’an
district of Shaanxi, the rural women used their handicrafts
products to decorate the houses and maintain
communication with others in their folk life for the purpose
of expressing their simple life concepts and good feelings.
The kaleidoscopic world with great vitality displayed in the
handicrafts has influenced their descendants through an
37
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Zirai üretimden kýsmen veya tamamen ayrýlmýþ halk
sanatçýlarý iþçiliklerini icra ederek hayatlarýný
kazanmaktaydý. El iþleri sosyal yaþama hizmet
sunmaktaydý. Shaanxi halk sanatçýlarý, pazar ekonomisinin
geliþmesi ile bireysel sanatsal üretime baþladýlar ve bazýlarý,
aile iþletmeleri dahil, atölye üretimine geçiþ yaptýlar. Kaðýt
iþlerini örnek alýrsak, halk sanatçýlarý, sosyalleþen üretimin
taleplerini karþýlamak için kaðýt keserek geçimlerini
saðlamýþtýr. El iþi kaðýdýndan yapýlan iþlerin sayýsý sosyal
estetik gereksinimlerle orantýlý olarak azami seviyeye
çýkmýþtýr. Ek olarak, el sanatlarýnýn içerik, çeþit ve þekilleri
modern yaþam ve sosyal trendlerin gereksinimlerini
karþýlamalýdýr. Örneðin, eðer Shuyuan Geçidi’ndeki
(Akademi Geçidi’ndeki Tarihi Kültürel Sokak) el iþi
dükkanlarýndaki Shaanxi kaðýt el iþi ürünleri araç, gereç
ve malzemeler ve ayrýca sanatsal þekillerle ilgili yeni
yaklaþýmlar geliþtirmiþ halk sanatçýlarý tarafýndan
geliþtirilmiþtir (Kaðýt kesmekten oymaya, makaslardan
oyma aletlerine ve serbest çalýþma þekillerinden ince iþçilik
gerektiren stillere yönelmiþ el sanatçýlarý.)
2. Shaanxi Geleneksel El Sanatlarýnýn ve Soyut Kültürel
Mirasýnýn Korunmasý
Shaanxi geleneksel el sanatlarý, Çin kültürünün önemli bir
bölümü olarak, belirgin yöresel özellikleri, eski uygarlýklara
dayanmasý, el yeteneðine dayanan tasarým kavramlarý ve
olaðanüstü iþçilikleri ile ayrý bir yere sahiptir. Modern
toplum geliþirken, Çin’in reformlarýnýn derinleþmesi, dýþarý
açýlmasý ve modern üretim modlarý ile beraber Shaanxi’nin
geleneksel el sanatlarý yavaþ yavaþ birer turist ürünü olarak
mekanik, geniþ ölçekli üretime dahil olmuþtur. Daha da
kötüsü, geleneksel el sanatlarý ustalarý da birer birer vefat
etmiþtir. Geleneksel el sanatlarý, toplumda unutulmaya
ve hatta kaybolmaya yüz tutmuþtur.
Yeni yüzyýla girerken, Shaanxi geleneksel el sanatlarý “Çin
Soyut Kültürel Miras Listesi”ne seçilerek koruma altýna
alýnmýþtýr. Nisan 2006’da, Shaanxi bölgesi Çin Soyut
Kültürel Miras Listesi’ne baþvuruda bulunmuþtur. Bunun
yanýnda, “Shaanxi soyut kültürel miraslarýnýn varislerinin
onaylanmasý ve yönetimi için geçici önlemler”
38
original and primitive pattern. The ancient workmanship
was mainly passed down between mother and daughter
or among neighbors over generations until now.
The folk artists, who were partly or completely separate
from agricultural production, made a living on their
workmanship. Their handicrafts were in the service of social
life. With the development of market economy, Shaanxi
folk artists gradually worked on individual artistic
production, and some of them were engaged in workshop
production including family operations. Taking paper-cut
as an example, folk artists made a living by cutting paper
to supply the demand of socialized production in the market
economy. The paper-cut handicrafts need to be maximized
in number in accordance with social aesthetic needs. In
addition, the content, type and artistic form of the
handicrafts need to cater to the modern life and social
trends. For instance, in the handicrafts shops on Shuyuan
Gate (the Ancient Cultural Street of the Academy Gate),
Shaanxi paper-cut is developed by the folk artists with a
new feature in tools and materials as well as artistic forms,
such as for skills changing from paper cutting to carving,
tools from scissors to carving knives, and works from free
style to style with elaborate care.
2. Shaanxi Traditional Handicrafts and Non-physical
Cultural Heritage Protection
As an important part of Chinese traditional culture, Shaanxi
traditional handicrafts, with distinct regional features in
the long-term development, are praised for the old
civilization, crafty design concept, and exquisite
workmanship. While the modern society develops, with
the deepening of China’s reform and opening up as well as
the changing of modern production modes, Shaanxi
traditional handicrafts have gradually become sheer tourist
commodity with the mechanization and large-scale
production. What’s worse, some old artists with good
command of traditional handicrafts passed away one after
another. The traditional handicrafts are in the danger of
being forgotten or even lost in the society.
Entering the new century, Shaanxi traditional handicraft
is under protection being selected into “The Chinese NonPhysical Cultural Heritage List”. In April 2006, the application
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
yayýnlanmýþtýr. Ayný yýl, hem soyut kültürel miraslarý
koruma komitesi, hem de soyut kültürel miras koruma
merkezi kurulmuþtur. Þu ana dek 31 ulusal varis ve 113
proje dahilinde sekiz sanatsal çeþidi içine alan 167 il çapýnda
varis seçilmiþtir. Ek olarak, varislere sertifikalar, teþvikler
verilerek, çýrak alarak ve üstün iþlerini sergileyerek destek
verilip korunmalarý saðlanacaktýr.
Bu kuruluþlarýn kurulmasý ve tedbirlerin alýnmasý
Shaanxi’nin geleneksel el sanatlarýnýn daha iyi korunmasýný
garantileyecektir. Çeþitli departman ve alanlarýn iþbirliði
ile geliþtirilen belge araþtýrma, saha çalýþmalarý, toplama
ve sýnýflandýrma, sergileme ve sesli-görsel belge üretimi
iyi niyetli bir geleneksel el sanatlarý koruma ekosistemi
oluþturarak Shaanxi’nin geleneksel el sanatlarýnýn
korunmasý için eksiksiz bir kültürel atmosfer yaratmaktadýr.
Shaanxi’de 2006 senesinden bu yana, “Ýllerarasý Soyut
Kültürel Miras Koruma Geliþim Fuarý”, “Shaanxi El Sanatlarý
Ustasý Ünvaný Kazanma ve Usta Ýþleri Sergisi" ve “Ýlk
Shaanxi Soyut Kültürel Miras Koruma Zirvesi” dahil bir
çok konferans düzenlenmiþtir. Ek olarak, “Resimli Birinci
Shaanxi Soyut Kültürel Miras Listesi”, “Shaanxi Ulusal
Halk Sanatlarý Serisi - Heykel Sayýsý”, “Shaanxi Halk Tahta
Oyma Sanatýndan Seçmeler” ve bunlara benzer bir dizi
monograf yayýnlanmýþtýr.
III. Shaanxi Geleneksel El Sanatlarýnýn Mevcut Durumu
Bir ulusun veya bölgenin destanlarý veya geleneklerinin
canlý bir görüntüsü olan geleneksel el sanatlarý belirli
bölgelerdeki halk geleneklerini hayata geçirir, güçlü yerel
ve bölgesel özelliklerin insanlarýn duygusal kimlik ve ait
olma duygularýný canlandýrmasýndan dolayý insanoðlu için
ruhani bir barýnak olma görevi görür. Ekonomik
küreselleþme ve modernleþme ile beraber, endüstriyel
uygarlýk ve ayrýca kapital ve teknoloji hýzlý bir þekilde
geliþmiþtir. Bu arada, insanlarýn düþünce kavramlarý ve
yaþam stilleri de büyük oranda deðiþikliðe uðramýþtýr.
Kýrsal kesimden doðan Shaanxi geleneksel el sanatlarý
yavaþ yavaþ onu meydana getiren sosyal kaynaðýný
kaybetmektedir. Shaanxi geleneksel el sanatlarý, pazar
for the first provincial non-physical cultural heritage list
was launched in Shaanxi. Besides, it was issued that “the
interim measures on confirmation and management of
Shaanxi non-physical cultural heritage inheritors”. In the
same year, both committee of experts on non-physical
cultural heritage protection and non-physical cultural
heritage protection centre were established. Up to now,
there have been 31 selected national inheritors and 167
provincial inheritors embracing eight artistic types and 113
projects. In addition, the inheritors will be supported and
protected on the basis of issuing certificates, giving
subsidies, taking apprentices and demonstrating fine works.
It is guaranteed to better preserve Shaanxi traditional
handicrafts due to the foundation of these organizations
and implementation of measures. A benign ecosystem of
traditional handicrafts preservation is established owing
to the cooperation in various departments and fields,
developing document research, field study, collection and
classification, exhibition and audio-visual document
production to create a complete cultural atmosphere for
the protection of Shaanxi traditional handicrafts. Since
2006, several conferences have been held in Shaanxi,
including “provincial non-physical cultural heritage
protection achievement exhibition”, “Shaanxi master
craftsman entitlement and commending conference and
master works exhibition”, as well as “the first Shaanxi nonphysical cultural heritage protection summit”. In addition,
a number of monographs have been published in succession
such as “First Shaanxi Non-Physical Cultural Heritage List
with Pictures”, “Series of Shaanxi National Folk Art—
Volume of Sculpture”, “Collection of Shaanxi Folk Wood
Carving” and so forth.
III. The Current Situation of Shaanxi Traditional Handicrafts
As a vivid image of traditional culture, belief, legend and
custom of a nation and a region, traditional handicraft
embodies the folk customs in a certain region and serves
as mankind’s spiritual home since its strong local and
regional features tend to arouse people’s emotional identity
and sense of belonging. With the development of economic
globalization and modernization, industrial civilization as
well as capital and technology advanced rapidly. Meanwhile,
people’s concepts of thinking and styles of living have
39
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ekonomisi döneminin gelmesi ile hayatta kalmak ve iletiþim
teknolojilerinin hýzlý geliþimi ve modern yaþam biçimi ve
estetik teorinin getirdiði büyük deðiþikliklere maruz kalan
tüketim kültürünün içinde geliþmek arasýnda seçim
yapmak zorunda kalacaktýr.
Modern yaþamda geleneksel el sanatlarýný nasýl kabul edip
tüketeceðiz? Shaanxi geleneksel el sanatlarý, canlýlýðýný
ve estetik etkilerini modern þehir ve köy yaþantýsý içinde
nasýl koruyacak? Shaanxi geleneksel el sanatlarý,
sanatçýlarýn pazar ekonomisinde birer servet edinmeleri
için bir temel oluþturabilir mi? Cevabýmýz olumlu. Son bir
kaç senedir, Shaanxi ve Xi’an, insani etkilerin
küreselleþtirilmesi yönünde stratejiler geliþtirilmesi için
adýmlar atmaktadýr. Kültürel bir ilin kültürel kaynaklarýný
geliþtirmek, ilgili departmanlarýn önceliði olmuþtur. Pazar
ekonomisi ve modern yaþam tarzlarýnýn Shaanxi
geleneksel el sanatlarýnýn geliþimini büyük ölçüde
etkilediðini göz ardý edemeyiz. Xi’an þehrinin yeniden inþa
edilmesi esnasýnda, þehir merkezindeki geleneksel kültür
bölgesi korunmuþ ve görselliðe hitap eden noktalarýndan
faydalanýlmýþtýr. Örneðin, meþhur Shuyuan Geçidi ve
Müslüman Sokaðý’nda yerli ve yabancý ziyaretçiler için
olaðanüstü manzaralar sunan noktalardýr.
Xi’an Qujiang Nehri, ulusal kültür endüstrisinin sergilendiði
bir üs olarak Shaanxi geleneksel el sanatlarýnýn geliþimine
iliþkin uluslararasý bir vizyona sahiptir. “Tang Hanedaný El
Sanatlarý Atölyesi”, Big Wild Goose Pagoda Meydaný’nda
Shaanxi geleneksel el sanatlarý ustalarýnýn gösterileri ile
birden fazla sefer düzenlenmiþtir. Yeni inþa edilen Tang
Paradise ve Quijang Nehri Parký’nda el sanatlarý köyü
oluþturulmuþtur. El sanatlarý üreticileri ve þirketler,
ürünlerin satýþ ve üretim birimleri, sergi, satýþ ve
manzaranýn birleþimi ile bir araya getirilmiþtir.
Shaanxi geleneksel el sanatlarý, uluslararasý kültürel
alýþveriþin tesis edilmesi sayesinde, diðer ülkelerle kültür
ve sanat alýþveriþi yapýlmasý ve ayrýca el sanatlarý
konusunda diyalog ve iþbirliðinin teþvik edilmesi amacý ile
yurt dýþýnda düzenlenen Çin Kültür Haftasý’na katýlýmlarý
etkin bir þekilde organize edilmiþtir.
40
changed greatly. Shaanxi traditional handicraft, featured
by farming culture, is gradually losing its vital social basis.
With the coming of market economy era, Shaanxi
traditional handicrafts will face choices between survival
and development in the atmosphere of consumer culture
under the circumstance of rapid development of
information technology as well as the great changes in
modern life style and aesthetic theory.
In modern life, how do we accept and consume traditional
handicrafts? How could Shaanxi traditional handicraft keep
its great vitality and aesthetic influence in modern urban
and rural life? Could Shaanxi traditional handicrafts become
the basis for artisans to make a fortune in the market
economy? Our answer is positive. In recent years, Shaanxi
and Xi’an are marching towards the development strategy
of internationalization and humanistic effects. Developing
the cultural resources of a cultural province has become a
primary task of the relevant departments. There is no
denying that market economy and modern life have also
invigorated Shaanxi traditional handicrafts development
to a large extent. In the rebuilding of Xi’an city, the ancient
culture street in the downtown area has been protected
and utilized as scenic spots. For instance, the famous
Shuyuan Gate and the Muslim street have become beautiful
scenes for local people and foreign guests.
As a national cultural industry demonstration base, Xi’an
Qujiang River has an international vision in the development
of Shaanxi traditional culture. “Tang Dynasty Handicrafts
Workshop” was established in the noted Big Wild Goose
Pagoda Square with the demonstration of Shaanxi
traditional handicrafts artisans for several times.
Handicrafts village was set up in the newly built Tang
Paradise and Qujiang River Site Park. The handicrafts and
companies are gathered integrating the sales and
production of the products with the combination of
demonstration, sales and sightseeing.
By virtue of international cultural exchanges, Shaanxi
traditional handicrafts are actively organized to participate
in the Chinese Culture Week abroad for the purpose of
establishing culture and arts exchanges with other countries
as well as promoting the dialogue and cooperation between
different nations on handicrafts.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Hükümet girdilerinin artmasý ile özel fonlar da yatýrýmlarýný
artýrmaktadýr. Bunlarýn önderliðini ileriye dönük kültürel
görüþe sahip olan iki özel kuruluþ yapmaktadýr ve bu
kuruluþlar Ýpek Yolu’nun baþlangýcýndaki “Tang
Hanedaný’nýn Batý Fuarý”ný yaratýcý bir þekilde yenilemiþ
ve “Shaanxi Gelenek Müzesi”ni kurmuþlardýr. Bütün bu
tedbirler, insanlarýn Shaanxi geleneksel el sanatlarý
hakkýnda duyarlýlýklarýný ve sorumluluk bilinçlerini
artýracaktýr.
Her sene, Shaanxi hükümetinin her seviyesi, farklý yörelerin
kültürel avantajlarýný birleþtirerek el sanatlarýnýn aðýrlýkta
olduðu sanat festivalleri düzenlemektedir. Festivaller yeni
bir ekonomik þekle bürünerek, þehir ve kýrsal kesimdeki
hayat arasýndaki farký azaltan ve geleneksel el
sanatlarýndaki yaratýcýlýðý artýran yeni bir endüstri
geliþtirmektedir. Yan’an’ýn kaðýt-kesim sektörü,
Wienan’daki Yaozhou celadon seramikleri sektörü,
Xianyang el yapýmý tekstil sektörü, Huxian ilçesi çiftçi resim
sektörü, Baoji boyalý alçý heykel sektörü ve Xi’an’ýn manuel
gýda iþleme sektörü de dahil olmak üzere, bütün
geleneksel el sanatlarý pazar ekonomisinde büyük geliþme
göstermiþtir. Yerel ekonominin geliþimine ve kaynaklarýnýn
kullanýlmasýna katkýda bulunmakla kalmayýp, yerel
kültürlerin iletiþimini ve turizmi de geliþtirmektedirler.
Kültürel anlamda, Shaanxi geleneksel el sanatlarýnýn
modern yaþam içinde evrimleþmesi, ayný anda dünyaya
açýk ve saðduyulu bir tavýrla yaklaþan modern uygarlýðýn
etkilerinden kaynaklanmaktadýr. Geliþim sadece geleneksel
el sanatlarýnýn karmaþýk desenlerini ortadan kaldýrmakla
kalmayýp, geleneksel el sanatlarýna yeni ve modern sosyal
deðerler katacak þekilde modern yaþam ve estetik
standartlarýna uygun olmayan eski þekillerini de ortadan
kaldýrmýþtýr.
Uluslararasý kültürel çeþitlilik açýsýndan, bir ulusun
geleneksel el sanatlarý, bir ulusun sanatsal yeteneklerini,
zevklerini ve tarihini anlamak için tek yaklaþýmdýr. Bir
ulusun el sanatlarý, geçmiþ ve gelecek arasýnda bir köprü
vazifesi gördüðünden, modern toplumlarda önemli bir
rol oynamaktadýr.
With the increase of government input, private fund is also
invested among which the most typical ones are two private
enterprises, with forward-looking cultural concepts,
creatively restored the “Western Fair of Tang Dynasty” at
the beginning of the Silk Road and established “Shaanxi
Custom Museum”. All the measures will improve people’s
consciousness of responsibility to develop and protect
Shaanxi traditional handicrafts.
Every year governments of Shaanxi at all levels, combining
cultural advantages of different regions, organize art
festivals with different forms in which traditional
handicrafts predominate. The festivals are developed into
a new pattern of economy paving the way for culture in
order to develop new-type pillar industry, which greatly
bridge the gap between urban and rural life as well as
improve the creativity of traditional handicrafts. All the
handicrafts industries have flourished in the market
economy including Yan’an paper-cut industry, Yaozhou
celadon ware industry in Weinan, Xianyang handmade
textile industry, Huxian County farmer painting industry,
Baoji painted clay sculpture industry, and Xi’an manual
food processing industry. They not only greatly promote
local economy development and resources utilization, but
improve the communication of regional cultures and the
rise of tourism.
In a cultural sense, the evolution of Shaanxi traditional
handicrafts in modern life is also the effect of modern
civilization in order to face the world with open and tolerant
attitude. The development has not only removed the
complex and trivial patterns of traditional handicrafts, but
abandoned the old forms unsuited for modern life and
aesthetic standards, which endows traditional handicrafts
with new and modern social values.
In the context of international cultural diversity, the
traditional handicraft of a nation is the only approach to
understand the artistic talents and tastes as well as the
history of the nation. A nation’s handicraft plays an
important role in modern society since it serves as the
cultural link between the past and the present.
41
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Tarihi Ýpek Yolu’nun baðlantý noktasý olarak, Shaanxi
geleneksel el sanatlarý burada hepimizi biraraya
getirmektedir. Hepimiz el ele verip insanlýðýn geleneksel
el sanatlarýnýn korunmasýna ve nesilden nesile
aktarýlmasýna katkýda bulunalým!
Oturum Baþkaný Mehmet DOÐAN
Bu güzel konuþmasýndan dolayý Mr. Han JING’e çok teþekkür
ederiz. Söz sýrasý Endonezya’nýn Jakarta þehrinden
Muhammed Yusuf Bachruddin’in, buyurun.
Yazar: Shaanxi Halk Edebiyatý ve Sanatý Araþtýrma Kurumu
Direktörü; Shaanxi Toplama Derneði ve Halk Sanatý
Komitesi Ýcra Baþkaný Yardýmcýsý; Shaanxi Kaðýt-Kesim
web sitesi baþ editörü (www.sxpaper-cut.cn); Xi’an KaðýtKesim Derneði Baþkaný
42
As a tie of the ancient oriental Silk Road, Shaanxi traditional
handicrafts connect all of us here. Let’s join our hands
together and contribute to the inheritance and protection
of mankind’s traditional handicrafts!
Mehmet DOÐAN, Panel Chair
We would like to thank Mr. Han JING very much for this
beautiful speech. The floor now goes to Muhammed Yusuf
Bachruddin from the city of Jakarta in Indonesia, please go
ahead.
Author: Director of Shaanxi Society for the Study of Folk
Literature and Art;
Vice-chairman of Shaanxi Collection Association and Folk
Art Committee;
Editor in Chief of Shaanxi Paper-cut Website (www.sxpapercut.cn);
President of Xi’an Paper-cut Association
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Muhammad Yusuf BACHRUDDIN
Jakarta, Endonezya / Jakarta, Indonesia
GÝRÝÞ
INTRODUCTION
Endonezya dünyanýn en olaðan dýþý yerleþim alanlarýndan biri
olan bir takým ada ülkesidir. Bu bölge dünyanýn tektonik
levhalarýnýn ana buluþma noktalarýndan birini, iki bireysel alemin
kesiþim noktasýný kapsamaktadýr ve Asya ile Okyanusya anakara
parçalarýnýn insanlarý için bir buluþma noktasý oluþturmaktadýr.
Indonesia is an archipelago country which is one of the most
unusual areas of the world. This region encompasses a major
juncture of the earth is tectonic plates, the divining line between
two faunal Realms, and the meeting point for the people and
cultures of mainland Asia and Oceania.
Endonezya’nýn 13.500 adasýnýn 6.000’den fazlasýnda insanlar
yaþamaktadýr. Beþ ana ada Sumatra, Borneo (Kalimantan),
Celebes (Sulawesi), Irian ve Java olarak sýralanabilir.
People live on more than 6.000 of the 13.500 islands of Indonesia.
Five major island are Sumatra, Borneo (Kalimantan), Celebes
(Sulawesi), Irian and Java.
Java, Endonezya’nýn en yoðun nüfusuna sahip olan ve
sanayileþmiþ adasýdýr. Ada, Endonezya’nýn toplam
yüzölçümünün yaklaþýk %7’sini oluþturmaktadýr, ancak 2001
senesinde yapýlan tahminlere göre 125.000.000 nüfusu ile
Endonezya’nýn 228.437.870 olan toplam nüfusunun %60’ýna ev
sahipliði yapmaktadýr. Endonezya Cumhuriyeti’nin baþkenti
Jakarta, Batý Java’da bulunmaktadýr ve 1527’de Pajajaran Krallýðý
tarafýndan kurulmuþtur. 1619 senesinde Jan Peterszoon Coen
önderliðindeki Hollanda (VOC) tarafýndan iþgal edilmiþtir.
Java, Indonesia’s most densely populated and industrialized island,
makes up around 7 percent of Indonesia’s total area but houses
about 60% of the people population is estimated approx
125.000.000 of 228.437.870 of Indonesia’s population in 2001.
Jakarta, the capitol of the Republic Indonesia located in West Java
established in 1527 by Kingdom of Pajajaran. In 1619 was seizured
By the Dutch Colonial (VOC) ruled by Jan Peterszoon Coen.
Süveyþ Kanalý’nýn 1689’da faaliyete geçmesi ile birlikte, Avrupa
ülkeleri, Batý ve Güneydoðu Asya ülkeleri arasýnda nakliyat ve
ticaret yapan denizciler hýzlý bir þekilde artmýþtýr. Bir liman þehri
olan Jakarta, bu doðulu, batýlý denizciler ve ticaret yüzünden
sosyal, politik ve ekonomik açýdan oldukça etkilenmiþtir.
Jakarta, 1942 senesinde, Japon hükümdar Guin Seikan tarafýndan
verilen Jakarta Tokun Betsu Shi adýný almýþtýr. 1945’te, Jakarta,
baðýmsýzlýðýn ilan edilmesi ile Endonezya Cumhuriyeti’nin
baþkenti olmuþtur.
Since the Suez Canal operated in 1689, seamen shipping and
trading among the European countries with West Asia, South
East Asia countries became developing quickly. Jakarta as a
harbor city great influence by these seamenship and trading
wether from western or eastern culture social politic and
economic.
In 1942, Jakarta changed into Jakarta Tokun Betsu Shi named by
Japanese ruler Guin Seikan. In 1945 Jakarta became the capitol
of the Republic of Indonesia after the Independent announced.
Those morphologies of Jakarta city curved Muti-culture in the
life of the habitant.
43
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Jakarta þehrinin bu dönüþümleri halk içinde çok-kültürlülüðün
oluþmasýný saðlamýþtýr.
KÜLTÜR
Uygarlýk, Endonezya kültürünün geliþimine paralel bir þekilde
geliþim göstermiþtir. Tarih öncesi, klasik, modern ve baðýmsýzlýðýn
ilan edilmesinden sonraki dönemlerin her birinin kendine has
efsaneleri vardýr.
Tarih öncesi
The Prehistoric Era
The over 300 inhabited islands that made up the republic of
Indonesia have seen prehistoric human habitation Megantropus,
Homo Erectus and other Genus Homo are fossils of ancient men
discovered in Java.
The activities such are:
Endonezya Cumhuriyeti’ni oluþturan 300 yerleþimli adada
Megantropus, Homo Erectus uygarlýklarýnýn kalýntýlarý ve Java’da
da diðer tarih öncesi Genus Homo uygarlýklarýna ait fosiller
bulunmuþtur.
- Hunting, Gathering foods, Snaring fish, Collecting mollusks,
Burial ceremonies, Ritual activities
Bu insanlarýn bazý faaliyetleri:
- Pebbles, Flakes, Blades, Stone artifacts, Serrated arrowheads,
Serrated awls, Scrappers, Knives, Burins, Grinding stones
Avlanmak, yiyecek toplamak, balýk avlamak, kabuklu hayvan
toplamak, cenaze törenleri, dini törenler
Kullandýklarý aletler:
- Çakýl taþlarý, ince taþ tabakalarý, býçaklar, taþ kalýntýlar, çýkýntýlý
ok uçlarý, çýkýntýlý iðneler, kazýyýcýlar, býçaklar, hakkak kalemleri,
öðütme taþlarý
Tören cisimleri:
- Çömlekler, metal cisimler, bronz
Süs eþyalarý:
- Kabuk kalýntýlarý, bilezikler, boncuklar, kil, kemikler
Halen, tarih öncesi Endonezyalýlardan bahsettiðimizde adaya
muhtemelen dört akýnda gelen insanlarýn karýþýmýndan
bahsetmekteyiz. Bu dört akýn aþaðýdaki gibidir.
- Australoid, Avustralya, Irian (Endonezya), Solomon Fiji, Yeni
Kaledonya’da görülür.
- Veddoid, Seylan’ýn Veddor þehrinde görülür.
- Proto Malay, Hindu-Çin ve Tayland’dan çýkmýþtýr.
- Deutro Malay, Ýsa’dan 300 sene evvel adaya gelip demir
kültürünü getirmiþtir.
Bu akýnlarýn en eskisi Australoid akýnýdýr ve bu insanlarýn
kalýtýmsal özellikleri birçok eski Avustralya, Solomon adasý, Fiji
ve Yeni Kaledonya, Seylan’ýn Veddor ve Hindu-Çin ve Tayland’dan
çýkmýþ Proto Malay yerlilerinde görülebilir. Diðer bir ýrk da Ýsa’dan
300 sene evvel adaya gelen ve daha fazla Moðol özellikleri taþýyan
Deutro Malay ýrkýdýr.
Yukarýda bahsi geçen insanlar adalara demir kültürünü getirmiþ
olabilir. 750 yýl evvelki Pleistosen dönemine bakacak olursak
Pithecantropus gibi birçok çeþit Homo Erectus Java’da
44
THE CULTURE
The civilization developed in line with the culture’s development
in term of Indonesia culture. Under so years as prehistoric, classic,
modern and post independent, each era has it own legend.
Tools used:
Ritual objects:
- Pottery, Metal objects, Bronze
Ornaments:
- Artifact of shil, Bracelets, Beads, Clay, Bones
Still as we say Prehistoric Era Indonesian who lives today comprise
a mixture of people who migrated to the islands probably in four
waves. These waves were imposed of people named:
- The Australoid, can be seen in Australia, Irian (Indonesia),
Solomon Fiji, New Caledonia.
- The Veddoid, can be seen in the Veddor of Ceylon
- The Proto Malay, originated from Indo-China & Thailand
- The Deutro Malay, entered the island around 300 years BC and
brought the iron culture.
The earliest of these waves was Australoid, the traits of whom
can be seen in many of the early people in Australia, the island
of Solomon, Fiji and New Caledonian, the Vedds of Ceylon, the
Proto Malays which originated in Indo-China and Thailand. The
other rase is the Deutro Malay showing a more Mongoloid nature
entered the inslands around 300 years B.C.
Those people mentioned above may have brought the iron culture
to the islands. Looking back to 750 years before during the
Pleistocene era several types of Homo Erectus such as
Pithecantropus lived on Java these earliest Indonesian were
toolmakers, cave dwellers, hunters, gatherers, they began to
exert control over their food supply through agriculture and
animal husbandry. There appeared the technique of tool making,
substances like clay, tools of stones, bone horn which the results
were often beautiful, variety of techniques such as chopping
tools, flake tools all evolved in the Pleistocene developing
gradually in form and finish throughout the era and continent
to improve
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
yaþamýþtýr. Bu eski Endonezyalýlar maðarada yaþayan, alet
üreten, avcý, toplayýcý insanlardýr ve tarým, hayvancýlýk yaparak
gýda erzaklarýný kontrol altýna almýþlardýr. Alet yapma teknikleri,
kilden, taþlardan ve boynuzlardan cisimlerin yapýlmasý bu
dönemde ortaya çýkmýþtýr, sonuçlarý genellikle oldukça güzeldir.
Kesme aletleri, taþ tabakalarýndan oluþan aletler gibi birçok alet
Pleistosen döneminde ortaya çýkmýþtýr ve þekilleri ve son halleri
yavaþça kýtaya yayýlmýþtýr.
Endonezya’nýn her bölgesinde bu döneme ait en çok dikdörtgen
keser kalýntýlarý bulunmaktadýr. Tamamen yerleþik bir hayat
kurulduktan sonra, bu eski Endonezyalýlar hayatlarýný daha
kapsamlý bir þekilde düzene sokmaya baþlamýþlar ve yiyecek
bulmak ve alet yapmak konularý ile doðrudan ilgisi olan faaliyetler
üzerine yoðunlaþmýþlardýr.
Ölümden sonra yaþama olan inanç daha da derinleþmiþtir; bu
oldukça abartýlý törenlerin düzenlenmesi ile yansýtýlmýþtýr. En
belirgin izleri býrakan törenler cenaze törenleridir. Tarih öncesi
cenazelerde taþ, tahta veya kilden yapýlmýþ tabutlar kullanýlmýþtýr.
Cenaze törenleri giderek daha da karmaþýk bir hal almýþ ve çoðu
zaman variller ve büyük çömlekler gibi deðerli cenaze
tabutlarýnýn kullanýldýðý abartýlý törenler düzenlenmiþtir. Tabut
olmadan gömülen cenazelerde bazý metal cisimler bulunmuþtur.
Bu kalýntýlara hâlâ tapýlmaktadýr ve anýt taþlar, bronz variller ve
dikdörtgen keserler aile ve köy yadigarý olarak Endonezya takým
adasýnýn farklý bölümlerinde özel törenlerde kullanýlmaktadýr.
Bu durum Endonezya kültürünün bazý pivot noktalarýnýn, eski
zamanlardan beri kesintisiz bir þekilde süregelmesini saðlayan
olaðanüstü gücü göz önüne sermektedir.
Klasik dönem
Hindu – Buda Dönemleri
Hint tarih kitaplarýnda Ýsa’dan 600 sene öncesinde Java’dan
bahsedilmektedir ve Hint Destaný Ramayana’da da Endonezya
adalarýndan bahsedilmektedir. Endonezya liderlerinin ticari
baðlantýlarý Hint sosyal ve politik kavramlarýndan türeyen bir
kültürel araç oluþturmuþtur. Çoðu yetkili, Hint etkilerinin
Endonezya’ya politik olarak deðil, barýþçýl yöntemlerle geldiðini
kabul etmektedir. Zamanla, Hint tacirleri tarafýndan getirilen
Brahman rahipleri ve Hint göçmenler Endonezya kültüründen
insanlarla evlenmiþtir.
In this period rectangular adzes are the most prominent artifacts
found in almost all parts of Indonesia. After a fully sedentary
mode of life had become established, these early Indonesians
began to organize their lives more comprehensively and take an
interest in matters of directly connected with the routine of
finding foods and making tools.
Belief in life after death appears to have grown more
sophisticated; this was reflected in the institution of fairly
elaborated ceremonies. Those ceremonies which have left the
most visible traces are burials. Prehistoric burials containers were
made from stone, wood or clay.
Burials grew increasingly complex, attended with elaborated
ceremonies and often featuring the use of valuable burial
containers such as drums or large pots. Some metal objects are
frequently found in burials without containers. These artifacts
are still worship today, Megaliths, bronze drums and rectangular
adzes are labored with special Rituals as family and village
heirlooms in many parts of Indonesian archipelago demonstrating
the remarkable force exerted by certain pivotal elements of
Indonesian culture in maintaining an un-brokable continuity with
earliest time.
The Classic Era
Hindu – Buddha Periods
Indian chronicles wrote of Java as early as 600 years B.C and the
Hindu Epic the Ramayana also mentioned the islands of Indonesia.
A cultural vehicle derived from the commercial contacts
acquainted Indonesian leaders with Indian social and political
concepts. Most authorities agree that the Indian influence came
to Indonesia peacefully and non politically. Overtime Brahman
priests brought by Indian traders and Indian settlers inter-married
Hindu religion with local Indonesian culture.
By whatever means the uncontestable fact is that the early culture
of Indonesian came primarily from Indian rather than from China
Buddhist influences reached Indonesia by means of pilgrims who
entered the island as missionaries.
Her ne olursa olsun, karþý çýkýlamayacak gerçek Endonezya’nýn
tarihi kültürünün misyoner olarak adaya hacý olarak giren Çin
Budistler deðil, öncelikle Hint Budistlerin etkileri yüzünden
geliþtiðidir.
The Indonesian acculturation with Indian and hence with Hinduism
and Buddhism motivated a rapid improvement in Indonesian
carving and building expertise, along with the great religions of
the subcontinent came an entire supporting intellectual and
cultural infrastructure, writing, literature and the Sanskrit
language, stone carving, technology the technique of temple
architecture. The following period of dramatic technical and
cultural development produced highly visible and still widely
admired expansions in art. We have come to refer to this period
in the cultural history of Indonesia as Classic Era.
Endonezya kültürünün Hindu ve Budist etkilerle þekillenmesi
Endonezya oymacýlýðý ve yapý uzmanlýðýnda hýzlý geliþmeler
yaþanmasýna neden olmuþtur. Alt kýtanýn büyük dinleri ile
beraber destekleyici entelektüel ve kültürel altyapý, yazý,
edebiyat, Sanskrit dili, taþ oymacýlýðý, mimari tapýnak inþaat
teknik ve teknolojileri de gelmiþtir. Ýzleyen dönemde dramatik
Although the main source of art inspiration was Indian in inspired
Hinduism and Buddhism Indonesian work of arts display many
unique features of structure and compassion. The great store of
Indian religion and literature provided the subject-matters for
classic Indonesian architecture art and dance.
45
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
teknik, kültürel geliþim ile sanat belirgin ve hâlâ takdir edilen
bir þekilde geniþlemiþtir. Daha sonralarý, Endonezya’nýn kültürel
tarihindeki bu döneme Klasik Dönem adý verilmiþtir.
Sanatýn genel olarak Hintlerden, Hindu ve Budist dinlerden
esinlenmiþ olmasýna raðmen, Endonezya sanatýnda eþsiz yapýsal
ve soyut özellikler bulunmaktadýr. Büyük Hint dini ve edebiyatý
deposu klasik Endonezya mimarisi, sanatý ve dansý için konubaþlýklarý saðlamýþtýr.
Bu dönemde, sanat objeleri olarak ruhani cisimler üreten
ustalarýn meydana gelmesine yol açan, Hindu ve Budizm temeli
üzerine kurulu yatay etkiler görülmüþtür.
Ýslami Dönem– Ýslam ve Hristiyanlýðýn Geliþi
Endonezya tarihinin bir sonraki dönemi Ýslam ve Hýristiyan
dinlerinin gelmesi açýsýndan oldukça önemlidir. Araplar, 4.
yüzyýldan itibaren ticaret yapmak amacý ile genellikle kuzey
Sumatra üzerinden Endonezya’ya gelmeye baþlamýþtýr.
Tarihi bir ironi ile Avrupa'nýn geniþlemesini amaçlayan haçlý
seferleri ve Moðol istilalarý, Endonezya dahil tüm Uzak Doðu’da
Ýslamiyet'in yayýlmasýna yol açmýþtýr. Ýstanbul’un düþtüðü ve
Türklerin Avrupa kapýlarýna dayandýðý zamanda dinciler Java
Ýmparatorluðu’nun bir parçasý olan Madjapahit üzerinde baský
kuruyordu.
15. yüzyýlýn sonlarýnda Ýslam dinini kabul etmiþ Javalýlar, ülkenin
sahil kesimlerinde yönetimi ele geçirmiþti. Ýslam’ýn yayýlmasýnda
birden çok unsur etkili olmuþtur. Ýslam Endonezya’ya Hindu
dini düþüþe geçtiðinde ve yerli kültürel ve dini kavramlarýn çýkýþa
geçtiði bir anda gelmiþtir.
Milattan sonra 1497 senesinde Portekizlilerin gelmesi ile hem
ticaretin geliþmesi hem de Ýslam’ýn ilerlemesinin önünün
kesilmesi hedeflenmiþti. Portekizliler ve daha sonra gelen
Hollandalýlar, Ýslam’ýn yayýlmasýný hýzlandýrmýþtýr, çünkü Ýslam
dinini takip etmek Avrupalýlara direnmek anlamýna gelmekteydi
ve Ay-yýldýz Haç’tan daha ilerideydi. Endonezya da liderliðini o
tarihten bu yana býrakmadý. Doðu Endonezya’da Francis Xaverius
liderliðinde bazý kilise ataklarý olmuþtur.
Milattan sonra 1610’dan sonra Portekizliler Endonezya’dan
ayrýlmýþtýr, ancak sanat üzerindeki etkileri halen mevcuttur.
Modern Dönem
Hollanda Doðu Hindistan Þirketi “The Dutch East India
Company” (1610 – 1811)
17. yüzyýlda Endonezya merkez yönetimini elde etmek için üç
ayrý kuvvet rekabet içerisindeydi, bu güçler:
1. Mataram Krallýðý, Batý ve Doðu Java’nýn ve Borneo’nun büyük
bir bölümünü kontrol ediyordu.
2. Bantam’ýn ticari merkezi baharat ticaretinin çoðunu kontrol
altýnda tutuyordu.
46
This era indicated lateral influences based on Hindu and Buddha
which formed the crafter of ritual objects inherent as art objects.
Islamic Periods – the coming of Islam and Christianity
The next period of Indonesian history was extremely imported
from the view point of religion in the islands witnessed the coming
of both Islam and Christianity. Arabs began arriving in Indonesia
principally in northern Sumatra as early as 4th Century while
trade was a major.
By an irony of history the needs of a prosperous Europe, the
crusaders and the Mongol invasions combined to implement the
spread of Islam over far-east including Indonesia. At the time
when Constantinople had fallen and the Turks were threatening
Europe, their religionists were pressuring the Javanese empire
Madjapahit.
By the later part of the 15th century Javanese converts to Islam
had risen to position of political leadership in cities along the
nation coast, several factors stimulated the Moslem advance.
Islam reached Indonesia at the time when Hindu religion was
decline and indigenous cultural and religious concept on the rise.
At 1497 AD the arrival of Portuguese and came both, the trade
and to try to stop Moslem expansions, the Portuguese and later
the Dutch were actually stimulated Islamic advance as following
Islam was seen as resisting the European the Crescent was already
ahead of the Cross and it has never relinquished it’s leader in
Indonesia. Under the guide of Francis Xaverius some church
advance was realized in eastern Indonesia.
After 1610 AD Portuguese influence essentially disappeared from
Indonesia but the art influence still remains.
The Modern Era
The Dutch East India Company (1610 – 1811)
During the 17th century three powers competed for central of
Indonesia, there were:
1. The Mataram Kingdom, controlled over much of West and East
Java and Borneo.
2. The merchant center of Bantam controlled over much of the
spice trade.
3. The Dutch East India Company (VOC) eventually became the
dominant power in struggle.
The Dutch Governor, Jan Peterszoon Coen consolidated the Dutch
influence partly of sabotaging British interest, Coen centered
Dutch commercial interest in the city of Jakarta (modern Jakarta)
and renamed the city, Batavia.
Batavia named by the Governor, but the local people called it
Betawi which is now as famous as the of origin habitant called
“orang betawi”.
The Japanese Occupation (1940 – 1942)
Due to dissatisfaction with the Dutch rule, many Indonesian
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
3. Sonunda mücadelede galip gelen taraf olan Hollanda Doðu
Hindistan Þirketi (VOC).
Hollanda valisi Jan Peterszoon Coen Hollanda etkisini kýsmen
Ýngiliz çýkarlarýný sabote etmek için bir araya getirmiþtir. Coen
Hollanda ticari çýkarlarýnýn merkez üssü olarak Jakarta (modern
Jakarta) þehrini kullanmýþtýr ve þehri Batavia olarak yeniden
adlandýrmýþtýr. Vali tarafýndan Batavia adý takýlan þehre yerel
halk Betawi demiþtir ve günümüzde asýl yerlileri olan “orang
betawi” kadar meþhur olmuþtur.
Japon Ýstilasý (1940 – 1942)
Çoðu Endonezyalý Hollanda idaresinden duyulan tatminsizlik
nedeni ile 1942 senesinde Japon misyonunu hoþ karþýlamýþtýr.
Çoðu Endonezyalý Japonlarýn geliþini Hollanda buyruðu altýndan
kurtulmalarý olarak görmüþtür. Japon idaresinin katýlýðý kýsa
zamanda beklentileri gölgede býrakmýþtýr. Japonlar kazanç
peþindeydi. Müslüman liderlerin desteði kýsmen baþarýlý
olmuþtur; savaþ Japonlarýn aleyhine dönünce Japonlar
Endonezyalýlara daha fazla özgürlük vermek zorunda kalmýþtýr.
Bu iki kolonileþtirme süreci kültürün geleneklerini çok fazla
etkilememiþtir. Din, geleneklerin orijinalliðini korumaya yetmiþtir.
Baðýmsýzlýk Sonrasý Dönem
17 Aðustos 1945’te Soekarno ve Hatta baðýmsýzlýðý ilan etmiþtir,
ve Endonezya’nýn geleneklerini korumaya yönelik Endonezya’nýn
yeni rejimi olan Cumhuriyet ortaya çýkmýþtýr. Zaman geçtikçe,
geliþen uluslararasý iliþkiler, uluslararasý kuruluþlarýn oluþmasýna
sebep olmuþtur. Ufak çaplý ekonominin geliþmesi esnasýnda,
el sanatlarýna yönelmek sorunun çözümlerinden biridir.
Endonezya Sanayi ve Eðitim Bakanlýðý’nýn giriþimleri ile el
sanatlarý konseyini oluþturmuþtur ve o tarihten bu yana
uluslararasý / dünya el sanatlarý ekonomik diplomasimizin önemli
bir bölümünü oluþturmuþtur. Endonezyalý liderler, bütün illerdeki
el sanatlarý konseylerinin özerkliðini saðlayarak el sanatlarý
endüstrisinin büyük geliþmeler kaydedeceðini fark etmiþlerdir.
Endonezya El Sanatlarý Konseyi, kuruluþundan bu yana, birçok
faaliyet gerçekleþtirmiþtir. El sanatlarý topluluðunun geliþmesi
için temel çözümlerden biri 1985 senesinde Jakarta El Sanatlarý
Bildirisinin yayýnlanmasý ile dünyanýn geliþmekte olan ülkelerin
el sanatlarýný korumasý için bir araya gelmesi yönünde hayati
bir rol üstlenmesidir. Bildiri, el sanatlarýnýn geliþtirilmesi için
oldukça önemli tavsiyeler sunmuþtur, örneðin:
1. Tasarým ve Yaratýcýlýk, farklý pazarlar için farklý tasarým
kavramlarýnýn gerektiðinin farkýna varýlmasý.
2. Eðitim ve Beceriler, uygun inisiyatif faaliyetleri için el
sanatlarýnýn ortaya sunulmasý amacý ile eðitim yöntemlerinin
araþtýrýlmasý.
3. Pazarlar ve Pazarlama, uluslararasý el sanatlarý ticaretinin
welcome the Japanese mission in 1942. Many Indonesians
interpreted the coming of the Japanese as liberation from the
Dutch rule. The harshness of the Japanese rule soon shattered
the high expectations. The Japanese sought to win. Support from
Moslem leaders but only partially successful; as the war turned
against the Japanese they were forced to give more freedom to
Indonesians.
These two colonializations did not influence too far to the
heirlooms of the culture. The religious was strong enough to
maintain the originality of traditions.
The Post Independent Era
On august 17th, 1945 Soekarno and Hatta declared independence.
And the new regime of the Republic of Indonesia arose the blend
culture committed as an intact Indonesian heirlooms. Time
passing by world relationship, that were growing rapidly,
international association formed. In term of developing small
scale economy, craft engagement is one of the answers.
Indonesia formed craft council in 1980 based on the Ministry of
Industrial and Education’s action ever since, international / world
craft became important part of our economy diplomacy.
Indonesian leaders noticed the craft industry could flourish by
disseminated autonomy of craft council through-out all the
provinces.
Since the Indonesia Craft Council established, many actions were
delivered. One of the fundamentals answer to the craft
community development is to invite the world to incorporated
collective action internationally by the Jakarta Craft Declaration
by the August 1985 to affirm the vital role of the craftsmen of
developing countries. The declaration found essential
recommendations to the craft development initiation, such are:
1. Design and Creativity, to recognize that different kind of design
concept required for a different market.
2. Education and Skills, to explore training methods to propose
craft for appropriate initiative activities.
3. Markets and Marketing, to solving the problems of limitation
of the international handicraft trading.
4. Collection and Shops, to aware the continuity of preserving
main historical heritage to attempt link with the actual modern
craft production.
5. Research and economy, to investigate the way of promotion
to ensure the major cultural value conforms the handicraft
developed.
With those initiative recommendations, as a local government,
we have foreseen that the craft industries will be eventually the
spearhead of our economy in Jakarta region.
The Millenium Era
47
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
kýsýtlamalarýný ortadan kaldýrmak için çözüm önerileri sunmak.
4. Koleksiyon ve dükkanlar, gerçek modern el sanatlarý arasýnda
baðlantýnýn saðlanmasý için giriþimde bulunmak amacý ile ana
tarihi gelenek hakkýnda farkýndalýðýn saðlanmasý ve ana tarihi
geleneðin korunmasý.
5. Araþtýrma ve ekonomi, ana kültürel deðerlerin el sanatlarýnýn
geliþimine uygun olmasýnýn teþvik edilmesinin yöntemlerinin
araþtýrýlmasý.
Yerel hükümetlerin bu gibi inisiyatif tavsiyeleri ile, el sanatlarýnýn
nihayetinde Jakarta bölgesinin ekonomisinin sürücü gücü
olacaðýný öngörmekteyiz.
Milenyum Çaðý
Hükümet politikalarýna, Jakarta el sanatý ustalarýna zenginlik
katmak için hali hazýrda kabile enstitüleri dahil edilmiþtir ve
görüleceði üzere, þu anda Araplar’ýn (Ýslam), Çinliler’in, Hint ve
Malezyalýlar’ýn kültürlerinin birleþimi ile yeni bir modern Batik
Betawi kültürü ortaya çýkmýþtýr. Batik Betawi, Betawi’nin orijinal
halk sanatlarý ve günlük faaliyetlerinden çýkmýþ, þekiller, çizgiler,
kývrýmlar, noktalar ve renklerle ifade edilmiþtir.
Kabile enstitüsü hükümete Betawi kültürü ve geleneklerinin
gerçekliði ile ilgili kesin bilgiler sunmaktadýr ve bundan böyle
“kültürel müzeler” olarak kültür tarihçileri ve etnik el sanatlarý
ustalarý arasýndaki kültürel baðý ortaya koyabilmemize olanak
tanýyacaktýr. Sadece Jakarta’da deðil, ancak diðer illerde de
ikonik kültürel el sanatlarý ürünlerinin yaratýlmasý içi el sanatý
ustalarý ve tarihçiler arasýndaki baðý oluþturacaklardýr.
Örnek vermek gerekirse, son yýllarda gerçekleþen IT
modernleþmesinden bu yana, genç kesim bu ürünleri modern
hayatlarý ile baðdaþtýramamaktadýr, ancak asýl kabile
geleneklerini korumak istemektedirler. Batik, Jakarta’daki
insanlar arasýnda yeniden popülerleþmiþtir. Çoðu resmi davette
Batik giyilmektedir. Ýnsanlar kimliklerini ve Endonezya’nýn kabile
geleneklerini göstermek istemektedir, ancak Endonezya’nýn
kültürel giysisi olmasýndan Batik’in geleneksel kökenlerini temsil
edebileceðini bilmeyerek.
Sorunlar
Çoðu büyük þirket 1998 ekonomik krizinde ekonomik sistemin
çökmesi ile iflas etmiþtir. Bu büyük þirketlerin, büyük miktarda
sermaye sahibi olmalarýndan ve ekonomik geliþimi
hýzlandýrmalarýndan dolayý Endonezya ekonomisinin temelini
oluþturduklarý düþünülüyordu. Aksine, KOBݒler çoðu ekonomik
uzman tarafýndan göz ardý ediliyordu. Aksine, sahipleri arasýnda
nispeten daha düþük sermaye daðýlýmý olduðu için çoðu
ekonomik uzman tarafýndan göz ardý edilen KOBݒler krizden
iflas etmeden çýkmayý baþarmýþtýr. Bu olaðan üstü kargaþanýn
altýnda yatan basit gerçek, KOBݒlerin üretimlerini karþýlamak
için kendi sermayelerini kullanmasýdýr.
Hükümet þu aralar ekonominin gerçek temelinin KOBݒler
48
The government policy already include the tribe institute to
enrich the Jakarta’s craftsmen, and as we see right now, a new
contemporary culture made by blending of the Arabs (Islam),
Chinese, India and Malays culture emerging the Batik Betawi.
Batik Betawi is taken from the Betawi’s original Folklore and
daily activities, then interpreted in shapes, lines, curves, dots and
colors.
The tribal institution provides the government about exact
information of the originality of Betawi culture and tradition,
hereafter they act as the “cultural museum” to enable us in
providing cultural link between the culture historian and the
ethnical handicraftsmen. Not only in Jakarta, other province do
the same effort to engage the craftsmen and historian for the
same purpose of creating iconic cultural handicraft product.
For cause of example, since the IT modernization happened
globally late decades, youth wave think to use product that can
be identified their modern lifestyle but still wants to keep the
original identity of their tribal heritage. Batik is booming as a
trend to people in Jakarta, they wore Batik in many social and
formal occasions. People want to show their identity of tribal
and tradition of Indonesia, while they did not know what Batik
that can represent their tradition of origin, since Batik is
recognized as national clothing for people of Indonesia.
The Problems
By the economic crisis 1998, many big companies had collapses
as the effect of financial system failure. Those big companies
were believed as the economic backbone to the Indonesian
economy booming before the crisis, since they held large amount
of capital to geared-up the economy development. In the contrary,
the SME’s sector that was always overlooked by the economy
experts by means of minor amount of capital distributed by the
financial owners, able to survived the crisis. Simple fact underlining
this phenomenal turmoil that was, until now, almost those SMEs
using their own capital to cover their productivity.
Government has shifted their policy accordingly to absorb the
facts believed that the SMEs are the actual backbone to the
Indonesia’s economy nowadays. Many questions arose and had
to be answered because the SMEs lack of the knowledge of
technology, information, management, marketing and financial.
Also the question about push the SMEs to be able to compete
with those who come from developed country, since they have
more information about the such knowledge.
The Offers
Government policies need to be adjusted to cope what the really
strength point in the SMEs potential is. The policy offers to the
SMEs was to revolutionize the cultural and tourism that already
inherited and can be exploited.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
olduðunu varsayan politikalar uygulamaktadýr. KOBݒlerin
teknolojik bilgisizliði, bilgi, yönetim, pazarlama ve mali yetersizliði
hakkýnda birçok soru ortaya çýkmýþtýr. Ayrýca, KOBݒlerin, bu
gibi bilgilere sahip olan geliþmiþ ülkelerin KOBݒleri ile rekabet
edebilmeleri hakkýnda sorular da oluþmuþtur.
Teklifler
Hükümet politikalarý KOBݒlerin gerçekten güçlü potansiyeli
olduðu noktalara odaklanmalýdýr. KOBݒlere yapýlan politika
teklifleri eski nesillerden kalan ve faydalanýlabilecek olan kültür
ve turizm alanlarýnda devrim gerçekleþtirecek niteliktedir.
Geliþmiþ ülkeler de bu güçlü noktayý “potansiyel” güç noktalarý
olarak görmektedir. Günümüzde, Endonezya hükümeti gerçek
kültürel kaynaklarýn kýrýlgan olduðu gerçeði ile yüzleþmelidir.
Bu konuda yardýmcý olabilecek Bern Anlaþmasý geliþmekte olan
ülkelerin ekonomilerine hýz kazandýrmak amacý ile muhafaza
edilmelidir.
Jakarta yerel hükümeti KOBݒlerin ekonomik ve endüstriyel
geliþimlerine destek vererek bu soruna cevap aramýþtýr. Yerel
ortak çalýþmalar Jakarta’nýn otantik kültürünün Endonezya
Cumhuriyeti halký için büyük ekonomik potansiyel taþýdýðýný
göstermiþtir. Jakarta’nýn kültürünün var olduðunu ve güzel
olduðunu göstermek politik nedenlerden dolayý oldukça
önemlidir.
Çözüm
Ýþin içine dahil edilmiþ yerel idarelerin daha iyi bir imaj yaratmasý
esnasýnda meydana gelen zorluklar ne olursa olsun, KOBݒlerin
geliþimi yine de sanayileþmiþ kültürel geliþim oluþturmak ve bu
geliþimi korumak için geleneksel bir yöntemdir.
Ölçülecek ana faaliyet KOBݒlerin endüstriyel kökenlerine
indirgenmelidir ve eðer mümkünse insanlarý kaldýraçlý ev
üretimine teþvik etmelidir. Merkezi idare seviyesinde, mali
yardým saðlama politikalarý, hali hazýrda, ulusal finans piyasalarý
ve bankacýlarýn katýlýmý ile saðlanmaktadýr. Bu yüzden KOBݒlerin
verimliliðini artýrmak için yönlendirici programlar yürütülmelidir.
Jakarta, yerel idareler seviyesinde, pazarlara eriþim saðlamak
amacý ile þu ana dek bir dizi kuruluþ oluþturmuþtur. Bu
kuruluþlardan bazýlarý aþaðýdadýr:
1. Jakarta KOBÝ merkezi
2. Ýl ve Belediye El Sanatlarý Konseyi
3. Ýl Ticaret Odalarý
4. Ýl Risk Sermayesi Kurulu
5. Ýl Teknik Destek Kurulu
6. Ýl Gelenek Koruma Kurulu
7. Ýl Turizm Kurulu
Bu kuruluþlar, KOBݒlerin ihtiyaçlarýna cevap vermek için diðer
yerel ve uluslararasý pazarlara eriþim saðlamak için diðer yerel
ve uluslararasý dernek ile iþbirliði yapmýþtýr. Bu derneklerden
bazýlarý aþaðýda belirtilmiþtir:
Developed countries see this strength point as their “potential”
strength point too. Now, Indonesian government has to face the
facts that the genuine cultural resource is fragile. The belief of
Bern Convention, that could help, need to be kept for the reason
and sake of Developing countries economic boost.
Jakarta local government has answered the question by deriving
the policy to push the living of SMEs economical and industrial.
Common local studies shown that the Jakarta’s authentic culture
is an economically potential for the sake of people of Republic
of Indonesia. For political reason, cultural issue is important to
show the world that the Jakarta’s culture is existed and beautiful.
The Solution
By whatever means of difficulties arose on having better image
of incorporated the local government, still the program of
developing the SME’s is one of the conservative method to create
and preserve a steady industrialized cultural enhancement.
The major action that will be measured is had to be directly
touched the industrial grass root of SME’s. And if possible, to
motivate people for establishing leveraged home manufacture.
In the level of central government, the policy of assisting financial
access is already launch incorporated with national financial
institution and bankers. Therefore, a spearhead program should
be carried out to implementing more focus to gear-up SME’s
productivity.
In the local government level, Jakarta already established several
agencies to cope problem of penetrating the market. Those
agencies such as:
1. Jakarta SME’s Center
2. Provincial and Municipal Crafts Council
3. Provincial Chamber of Commerce
4. Provincial Venture Capital Board
5. Provincial Technical Assistance Board
6. Provincial Heritage Preservation Board
7. Provincial Tourism Board
Those agencies co-operated with other local and foreign agencies
to due to the call of the needs from many SME’s association in
order to penetrating other local and foreign market, those
association such as:
1. Association of Venue Management
2. Association of National Exhibitors
3.Association of Antique Craft Entrepreneur
4. Association of National Exporters
5. Association of Hotels and Travels
Along with those agencies, not only institutionally, local
49
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
1. Toplantý Yeri Yönetim Derneði
2. Ulusal Fuarcýlar Derneði
3. Antik El Sanatlarý Giriþimcileri Derneði
4. Ulusal Ýhracatçýlar Derneði
5. Otel ve Seyahat Derneði
Yerel idareler, ihracat ve ithalat, turizm, beceri geliþimi, IT aðlarý
gibi faaliyetler için daha iyi ve modern standartlar oluþturmak
amacý ile bu kuruluþlarýn yaný sýra, sadece kurumsal olmayan
tesisler de sunmuþtur. Aslýnda, Jakarta çevresinde bulunan
88.000’den fazla KOBݒye hizmet vermek çok karmaþýk ve
zordur, çünkü bu, ilgilenmeniz gereken 88.000 ayrý sorun olacaðý
anlamýna gelir. Birkaç KOBÝ endüstri merkezi oluþturmak, hepsini
daðýnýk býrakmaktan daha iyidir. Bunun sebebi, bu gibi bir
faaliyeti gerçekleþtirmek için yerel idarelerin kýsýtlý bütçeleri
olmasýdýr. Bu gibi merkezi planlamalarda altyapý masraflarý
asgari seviyeye indirilebilmektedir, çünkü merkezlerin
planlamasý, inþa edilmesi ve geliþtirilmesi daha kolay olacaktýr.
Teknoloji, finans, çevre, pazarlar, reklam ve turizme eriþim
sorunlarýna hep beraber çözüm aranabilmektedir.
Jakarta’nýn iki adet entegre endüstriyel tesisi bulunmaktadýr.
Biri orta-aðýr sanayi, diðeri de Mikro ve KOBÝ endüstrisidir. Ýlk
olarak, KOBÝ merkezi atölye altyapýsýný saðlayacaktýr, ancak
ilerleyen tarihlerde konut, okul, hastane, güvenlik ve alýþveriþ
merkezleri de saðlayacaktýr. Gelecek için daha büyük bir pazar
ve tüketici oluþturmak amacý ile apartmanlar tedarik etmeli ve
bu sayede yerleþen KOBݒleri kartopu etkisi ile geliþtirip daha
fazla KOBݒnin katýlýmýný saðlamalýyýz.
Bu merkezi planlama KOBÝ giriþimcilerinin krizden nasýl sað
çýktýklarýnýn somut bir delilidir. Bizler, 1983 senesinden beri
onlarýn sorunlarý ile ilgilenmekteyiz ve umarýz gelen küresel
krizi de baþarý içinde atlatabilirler.
Onlara yaratýcýlýk mekanizmasý saðlamanýn diðer bir yöntemi
de ürünlerin telif hakkýdýr. Hepimizin bildiði gibi geliþmiþ ülkeler
en çok telif hakkýna sahip olan ülkelerdir. Geleneksel kültürün
kaynaklarýndan kendi baþýmýza faydalanabilmek gibi bir
olasýlýðýmýz olduðundan, düþüncemiz, kendi geleneðimizi kendi
ülkemizde korumak yönündedir. Bu yüzden, KOBݒler (el
sanatlarý ustalarý) tarafýndan üretilebilecek nihai ürünün
prototipini üretiyoruz.
Batik, dünyaca tanýnan birçok geleneðimizden bir tanesidir.
Betawi, Jakarta insanlarýnýn kabile akrabalarýna verilen isimdir.
Buradaki kültürel ve kalýtýmsal iliþkiden dolayý, KOBݒlerin
gelecekte baþarý elde etmeleri için üretebileceði ve
kullanabileceði Batik Betawi isminin telif haklarýný almýþ
bulunuyoruz.
50
government is also provided facilities in better and modern
standards for activities of export and import, tourism, skill
development, IT networks. Actually it is more complex and
difficult to serving more than 88.000 SME’s around Jakarta,
which means there will be 88.000 potential problems to be
handled accordingly. It is better to create a few SME’s industrial
centrals rather than leave them scattered around. The reason
behind this is local government has limited budget to such effort.
The cost of infrastructure could be minimized since such central
could be planned, built and developed easier. The access issue of
technology, financial, environmental, market, promotion and
tourism can be implemented collectively.
Jakarta has two central of integrated industrial facilities, one is
for Medium-High industry, and one is for Micro and SME industrial.
At first, the SME central was only provides the workshop
infrastructure, but eventually we also provide them housing,
school, clinic, prefecture and mall. For the future we will provide
apartment in order to produce more market and consumer, and
therefore could derived a snowball effect to develop those settled
SME’s and attract more SME’s to join.
These centrals are a solid prove of how the Small Medium
Entrepreneurs able to survive the crisis. We have been dealing
with their problems since 1983, and hopefully still able to see
they survive the upcoming world financial crisis.
Other method to provide them a mechanism of creativity
motivation is the copyright of product. As we all know, major
developed countries is the most prominent owner of copyrighted
product. Since we have the genuine resource of traditional cultural
to be exploited by ourself, we think, it is appropriate to preserve
our own tradition kept in our country. Therefore, we produce a
product prototype that can be delivered as an end product
manufactured by the SME’s (craftsmen).
Batik is one of the many traditional inherited culture that
acknowledge around the world, Betawi is the name of genuine
tribe ancestor of Jakarta people. By means of the cultural and
ancestral issues here, we copyrighted the Batik Betawi that can
manufactured and therefore can be used for the sake of the
SME’s prosperity.
Oturum Baþkaný Mehmet DOÐAN
Mehmet DOÐAN, Panel Chair
Bu güzel konuþmasýndan dolayý Muhammed Yusuf Bachrudin’e
teþekkür ediyoruz. Þimdi söz Suriye’nin Halep þehrinden M. Ammar
Ghazal’da.
We would like to thank Muhammed Yusuf Bachrudin very much
for this beautiful speech. The floor goes to M. Ammar Ghazal
from the city of Aleppo in Syria.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Ammar GHAZAL
Halep, Suriye / Aleppo, Syria
Hanýmefendiler ve beyefendiler, herkese iyi günler… Ben
Halep tarihi þehir kýsmýnýn kültürel mirasýnýn korunmasýna
iliþkin birkaç konudan bahsedeceðim. Ýlk olarak kültürel
mirastan, Halep tarihi þehir merkezinden bahsedeceðim.
Daha sonra, neler oldu, neler olabilirdi bunlara
deðineceðim ve bu deðiþim sürecinin etkilerine bakacaðým.
Gelecekte bu rehabilitasyon kýsmýnýn ve rehabilitasyon
sürecinin neler yaratacaðýna bakacaðým.
Haritada gördüðünüz yere biz Aleppo diyoruz, Türkçe’de
Halep olarak geçiyor. Halep sizin de oldukça iyi þekilde
bildiðiniz gibi iki milyon nüfusa sahip, Suriye’nin ikinci
büyük þehri. Halep, tarihteki Ýpek Yolu’ndaki en büyük ve
en önemli þehirlerden bir tanesiydi. Geliþmekte de süreklilik
kaydetti. 8 bin yýldan fazla bir süre önce Halep þehrinde
ticaret ve alýþveriþ aktiviteleri baþladý. Þimdi size bazý
rakamlar sunmak istiyorum. Halep þehri 360 hektarlýk bir
yüzölçümüne sahip ve 100 bin kadar yaþayan insan var.
16 bin arsaya sahip.
Ekonomik profiline bakacak olursak; 1000 kadar KOBÝ ve
günlük olarak da 30 bin iþ potansiyeli var. Halep’in tarihi
kýsmýna baktýðýmýzda diðer Ýslam þehirlerinde olduðu gibi
12 kilometrelik kapalý çarþý alaný var. 300 kilometrelik de
yollar ve dar sokaklarýn olduðu bir bölge var. Aslýnda düz
Ladies and gentleman, greetings to you all... I will speak
about a few matters regarding the preservation of the
cultural heritage of the historical part of the city of Aleppo.
First of all, I will talk about the cultural heritage, and the
historical city center of the city of Aleppo. Later, I will talk
about what has been done, what could have been done
and evaluate the effects of the process of change. I will also
evaluate what this rehabilitated part or rehabilitation
process will create in the future.
We call this land that you see on the map Aleppo. In Turkish
it is called Halep. As you are well aware, Aleppo has a
population of two million. It is the second largest city in
Syria. Aleppo, was one of the largest and most important
1 continually developed
cities on the historical Silk Road. It has
eversince. Trade and commercial activities have started to
take place in the city of Aleppo more than 8 thousand years
ago. I would like to present you some figures now. The city
of Aleppo covers an area of 360 hectares and is inhabited
by approximately 100 thousand people. It is comprised of
16 thousand plots of land.
If we take a look at its economical profile; it is home to
some 1000 SME’s which employ approximately 30 thousand
people. When we take a look at the historical part of Aleppo,
we find that it has around 12 km of closed shopping malls
51
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
bir alana yayýlmýþ bir þehir. Eski Roma þehirlerine benzer
bir þekilde inþa edilmiþ. Diðer Ýslam þehirleriyle de çok
büyük benzerlikler gösteriyor. Günümüzde daha modern
ve eski mimarinin özelliklerini taþýyor. Halep þehri,
medeniyetin çizgilerini de belirgin bir þekilde yansýtýyor.
Bu fotoðrafta mimari deðiþiklikleri, Osmanlýlarýn ve
Abbasilerin etkisini görebiliyorsunuz. Halep’te 244’ten
fazla tarihi bölge var. Halep’in diðer özelliklerine bakacak
olursak çok aktif bir þehir. Hâlâ çok canlý, bütün aktiviteleri
yerine getirebileceðiniz bir þehir.
Birçok medeniyete ev sahipliði yaptýðý için Halep þehri bu
tarihi eserlerde, örneðin fotoðraftaki bu handa iki oda
var. Bu odalardan biri Ýslam mimarisi ile yapýlmýþ, diðeri
Hristiyan mimarisinin izlerini taþýyor. Medeniyetlerin ve
dinlerin yansýtýlan renklerini görebiliyorsunuz. Birçok
medeniyete ait çizgiler, çok uzun yýllar birikmiþ kültürel
özellikler var ve yapýlan kazýlarda bunlar ortaya çýkmýþ.
1986 yýlýnda UNESCO Halep’i dünya kültürel miras
þehirlerinden biri olarak tanýmladý. Bu fotoðraf 1900 yýlýnda
çekilmiþ ve Halep’in þehir merkezini gösteriyor. Bu
fotoðraftaki çarþý, o dönemde þehri çevreliyormuþ.
Gördüðünüz bu plan þehir merkezini, geçen yüzyýlýn
baþýndan itibaren batýya doðru nasýl geniþlediðini
gösteriyor. 1980’lerde eklenen kýsým. 1920’lerde yaþayan
insan sayýsý 200 bin iken bugünlerde bu sayýnýn azaldýðýný
görüyoruz. Þehrin tarihi kýsmýnda yaþayan insan sayýsý
azalmýþ. Çünkü, daha çok dýþarýya doðru bir yayýlma söz
konusu. Bu master planlarýna baktýðýmýzda da þehrin
caddelerinde deðiþiklik var. Sosyal ve kültürel hayatýn
daðýlýmý bu mahallelerde net bir þekilde görülüyor. 1994
yýlýnda bu yapýlaþmayý durdurduk ve tarihi þehri koruma
kararlarý aldýk. Bazý binalarda yeni yapýlanmalarýn inþasý
durduruldu. Bu binalarýn daha sonra tapu ve kadastro
haritasý yeniden hazýrlandý. Koruma sadece kompleks olan
sosyo-ekonomik sistemi kurtaramýyor. Baþka zorluklar da
var. Þehrin dokusunu ve sosyo-kültürel özgünlüðünü
korumak gerekiyor. Tarihsel sürekliliði bu geliþim için bir
potansiyel olarak kullanabiliriz. 1994 yýlýndan itibaren de
bu çalýþmalar için Almanya ile bir iþbirliði var. Burada birçok
amaç vardý ancak asýl önemli olanlarý þehir merkezinde
yaþayan insanlarýn hayat koþullarýnýn iyileþtirilmesi ve
ekonomik canlýlýðýn artýrýlmasý. Öncelik bazý açýk alanlarýn
geliþtirilmesi, iskan olanaklarýnýn artýrýlmasý, sosyal yaþamýn
52
as other Islamic countries do. There is also a part which has
about 300 km of roads and narrow lanes. It is a city that is
built on a plain area. It has been built similar to the cities
of ancient Rome. It also has similar characteristics to other
old Islamic cities. It has the characteristics of both modern
and historic architecture. The city of Aleppo also reflects
the lines of civilization distinctively. In this photograph,
you can see the architectural changes, the effects of the
Ottomans and the Abbasids. There are over 244 historical
areas in Aleppo. Other characteristics of Aleppo is that it
is a very active city. It is still a very lively city where you can
engage in all sort of activities.
The city of Aleppo has been home to many different
civilizations and this is evident in the historical artifacts
which the city hosts. For example, there are two rooms in
the commercial building in the photograph. One of the
rooms is built with Islamic architecture, and the other
carries characteristics of Christian architecture. You can
see the colors that reflect the civilizations and religions.
There are lines belonging to numerous civilizations and
cultural characteristics which have built up over long years
and they have been unearthed through archeological
excavations. In 1986, UNESCO has defined Aleppo as one
of the world’s cultural heritage cities. This photograph has
been shot in 1900 and shows the city center of Aleppo. The
mall in the photograph used to surround the town during
the period. As you can see, the plan show how the city
center has expanded westwards since the turn of the last
century - the section added in 1980. The number of people
that lives in Aleppo has decreased today from around 200
thousand in 1920. The number of people that live in the
historical part of the city has decreased, because there is
an outward expansion. When we look at these master
plans, we can also see that there are changes in the city’s
streets. The distribution of social and cultural life is more
evident in these towns. In 1994, we have stopped this
structuring and have taken decisions to preserve the city.
Some of the construction of new buildings have been
stopped. Later, the land registry and cadastre maps of such
buildings have been prepared again. Preservation does not
only save the complex socio-economical system. There are
other difficulties. We must protect the city’s texture and
socio-cultural originality. We can use the historical continuity
as a potential for development. Since 1994, we have been
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
iyileþtirilmesi, trafik planlamalarýnýn yapýlmasý ve kültürel
etkileþimde yine þartlarýn daha iyi hale getirilmesi.
Projelerimizde bazý ortaklarýmýz da var. Almanya’dan Dijet
gibi. UNESCO da bizim ortaklarýmýzdan. Halep þehrinin
diðer sektör departmanlarý, saðlýk, turizm, ticaret odalarý,
STK’lar, siyasi partiler, yatýrýmcýlar ve sponsorlarýmýz
paydaþlar arasýnda yer alýyor.
Bu günlerde aslýnda dolaylý bir müdahaleden bahsediyoruz.
Bu fotoðraftaki planlamada yerel ekonomik destek
gösteriliyor. Bu planlamada ticari alanlar gösteriliyor.
Yaþama alanlarý var ve çok iþlevli alanlarda burada
turuncuyla gösterilen alanlar. Planlamada gördüðünüz
gibi bunun dýþýnda kalan, þehir merkezini gösteren kýsýmlar
açýk alanlarýn yapýlmasý, bunlarýn sayýlarýnýn artýrýlmasý,
þehrin rehabilitasyon projesinde yer alan önemli
kýsýmlardan biri. Fiziksel altyapýnýn yüzde 65’i yenilendi.
Daha önceki durumdan iyileþtirildi. Evlerin yenilenmesi
için yapýlan çalýþmalarda özel fonlar kullanýldý ve 1000
evden fazlasý yeniden inþa edildi, yenilendi. Trafik üzerine
birçok çalýþma ve araþtýrma yaptýk. Þehir kurulduðunda
etrafýnda çok fazla araç olmadýðý için eski haline dönmesi
için çalýþmalar yapýldý. Turizmin çok önemli olduðunu
biliyoruz ancak bu bizim hedefimiz olmamalý. Turizm
yaþam koþullarýný iyileþtirmekte kullanýlan bir araç olmalý.
Turizm alanýnda oldukça katý kurallar getirdik, yasalar
koyduk. Sosyal altyapý ve toplumun iyileþtirilmesi açýsýndan
da kadýnlarýn kendilerine yeni birer kariyer çizmeleri,
yeteneklerini geliþtirmeleri ve kendi iþlerini yapabilmeleri
için çalýþmalar yaptýk. Kültür çok önemli. Her yýl “Tarihi
Þehirde Kültür Haftasý” adý altýnda birçok faaliyet ve
aktivite düzenliyoruz. Bu etkinlikler yabancý konuklarýmýzý,
Suriyelileri ve komþu ülkelerden gelenleri biraraya getiriyor.
Þimdi asýl önemli olan konumuza geliyoruz. Halep’teki
ekonomik giriþimler nelerdir? Önemlilik açýsýndan yerel
ekonomik yapýnýn ne kadar büyük bir yer kapladýðýný
biliyoruz. Özellikle el sanatlarý açýsýndan bunun hayatýný
devam ettirmesi ve yerel otoriteler tarafýndan
desteklenmesi gerektiðini biliyoruz. Bu alanda birçok þey
yaptýk ve þunu anladýk. Bizim pilot projelerle çalýþmamýz
gerekiyordu ve birçok pilot bölge baþlattýk. Bunlardan biri
de; Halep Tekstil Evleri Projesi. Gördüðünüz bu þema bize
ne yapmamýz gerektiðini gösteriyor. Halep tarihi þehrinde
cooperating with Germany for these studies. There were
many purposes here, but the most important is to make
the living conditions of the people that live in the city center
better and to revive the economy. Our priorities are to
develop various open areas, increase housing facilities,
develop social life, undertake traffic planning, and to
provide better conditions for cultural interaction. We work
together with a few partners in our projects. For example
Dijet from Germany. UNESCO is also one of our partners.
Other sectoral departments, health, tourism, chambers of
commerce, STK’s, political parties, investors and sponsors
are our shareholders.
In reality we are talking about a controlled interference.
Local economical support is shown in the planning in this
photograph. Commercial areas are shown in the plan. There
are residential areas and the multi-purpose areas here are
shown in orange. As you can see in the plans, an important
part of the rehabilitation work to be undertaken is the
building of open space in the areas left outside of these
and increasing their numbers. 65% of the physical
infrastructure has been renewed. They have been improved
from their previous state. Special funds have been used for
the renovation of the houses, and more than 1000 of them
have been re-built or renovated. We have conducted
numerous studies and research regarding traffic. As there
were much less vehicles when the city had been established,
work has been conducted to return the traffic to its old
state. We are well aware that tourism is very important,
but this should not be our goal. Tourism should be used as
a tool to improve the quality of life. We have brought
stringent regulations and passed strict laws regarding
tourism. We have also conducted work for our women to
pursue careers, improve their talents and for them to have
their own professions for the improvement of the social
infrastructure and the society. Culture is very important.
Every year, we are organizing numerous activities under
the name of, “Aleppo Cultural Week”. These organizations
bring Syrians and the neighboring countries together.
We now come to our important matter. What economic
initiatives are being made in Aleppo? We are aware of how
important the local economy is. We are aware of how
important crafts are and the need for local governments
to support them for their continuity. We have done many
53
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
tekstili desteklemek için neler yapýlabilir. Kalitenin,
kontrolün artýrýlmasý ve küçük iþletmelerin de
desteklenmesi gerekiyor. Özellikle kadýnlarýn çalýþabileceði
iþletmelerin, iþleme, nakýþ yapýlan yerlerin ve ortaya çýkan
ürünlerin kalitesinin artýrýlmasý açýsýndan bu desteðin çok
önemli olduðunu gördük. El sanatlarýnýn sürekli olmasý ve
ortadan kalkmamasý için neler yapýlacaðýna baktýk. El
sanatlarýnýn uluslararasý pazara girmesi çok önemli. Çünkü
zanaat çalýþmalarý genellikle aileden kalan bir gelenek
olarak sürdürüldüðü için bunlarýn kalitesinin ve
yeniliklerinin saðlanmasý çok önemli. Tasarým yaratmak
zorundaydýk. Çünkü modern hayat içinde kabul edilebilir
olmasý lazým. Ayný geleneksel malzemelerin, geleneksel
bir tasarýmýn olmasý ve modern bir yaþama uygun olmasý
lazým. Geleneksel el sanatlarýmýzý kullanmaktan gurur
duymamýz lazým. Örneðin, hattatlýk sanatýna bakacak
olursak Halep’te bilgisayarlardaki yeni geliþmeler sayesinde
daha güzel bir seviyede yapýlabiliyor. Tekstilde bu þekilde
kullanýlabiliyor. Mikro krediler ile KOBݒlere saðlanan
destek ile el sanatlarý alanýnda yapýlacak ve baþlatýlacak
projelerde imkan saðlanýyor. Beþ yýllýk bir destek saðlanýyor
ve bu çoðunlukla teknik destek oluyor. Eðer, sürekli bir
iþletme oluyorsa bu çok daha verimli oluyor. Çok
teþekkürler…
Oturum Baþkaný Mehmet DOÐAN
Teþekkür ediyoruz. Þimdi Lizbon þehrinden Carlos Catalao
Alves konuþacaklar;
54
things in this area and have seen that; we had to work with
pilot projects. So, we have initiated numerous pilot areas.
One of these areas is the Aleppo Textile Houses Project.
This chart shows you what we must do. What can be done
to support textile in the historic city of Aleppo. We must
increase quality and controlling and also support SME’s.
We have seen that this type of support is especially
important for increasing the quality of businesses and
facilities where women can work doing embroidery, etc.
and the quality of the products that are being produced.
It is important that handicrafts enter the international
market. It is important that the quality and innovation of
crafts be ensured as they are usually passed down within
families as traditions. We had to create designs, because
they had to be acceptable in modern life. The same
traditional materials must be used, they must have a
traditional design, but be fit for use in our modern daily
lives. We must be proud of using our traditional crafts. For
example, if we look at the art of calligraphy, the art of
calligraphy can be practiced at much higher levels due to
the advances in computer technologies. Textiles benefit
from the same technologies. The support given to SME’s
through the issuing of micro credits facilitate projects that
are to be undertaken in the field of crafts. Five year support
is provided, usually in the form of technical support. If the
business is continual, it is usually more efficient. Many
thanks …
Panel Chair Mehmet DOÐAN
We thank you very much. Now it is Carlos Catalao Alves,
from the city of Lisbon who will have the floor.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Carlos Catalao ALVES
Lizbon, Portekiz / Lisbon, Portugal
Hepimize iyi öðleden sonralarý diliyorum. Sizlere kýsa bir sunum
yapacaðýma söz veriyorum. Ýnsanoðlunun dikkatini 20 dakika
nasýl alabileceðimi gençken öðrenmiþtim. Hiç kimsenin 20
dakikadan fazla sunum yapmamasý gerektiðini öðrenmiþtim.
Bu nedenle dikkatinizi daðýtmamaya çalýþacaðým.
Good afternoon to you all. I promise I will make a short
presentation. I have learned how to catch peoples’ attention for
20 minutes at an early age. I have learned that nobody should
make a presentation that exceeds 20 minutes. That is why I will
try not to distract you.
Konuþmama baþlarken, öncelikle, Ýstanbul Büyükþehir
Belediyesi’nden gelen bu daveti ne kadar memnuniyetle
karþýladýðýmý belirtmek istiyorum. Çünkü, Portekiz’in özellikle
de Lizbon’un davet edilmesi þunun çok açýk bir ifadesi. Burada
bulunan davetli ülkeler daha önce de Ýpek Yolu’nda bulunanlarýn
vizyonunu teyit ediyor. Bu her zaman ticaret bazlý olmuþ, hiçbir
zaman savaþ bazlý olmamýþtýr. Bu ticaret ayný zamanda sanat
odaklý bir bakýþtýr. Çünkü, Ýpek Yolu üzerinde daima sanat da
yer bulmuþtur. Davetiyeyi aldýðým zaman açýkçasý biraz kafam
karýþmýþtý. “Biz Ýpek Yolu üzerindeki bir þehir deðiliz ki neden
davet edildik?” diye düþünmüþtüm ancak davetiyedeki baharat
kelimesi dikkatimi çekti. O zaman kendime þunu dedim; aslýnda
biz baharat yoluyla ilgiliyiz. Ben de size bundan bahsetmek
istiyorum. Benim fikrime göre Baharat Yolu, deniz üzerinden
ve Afrika’dan geçip Batý Avrupa’yý doðuya baðlayan bir yol gibi
görünür ancak bu çemberin öbür tarafý eksik ki bunu da Ýpek
Yolu tamamlamaktadýr. Bu çember tam bir daire ile dünyayý
temsil etmektedir. Portekiz ile ilgili söylenecek çok þey var.
Benim sunumum sanatla alakalý. Bu fotoðrafta gördüðünüz
Arnavut kaldýrýmýdýr. Mozaik tarzý kesilen taþlarla yapýlmýþ yer
döþemeleridir. Yalnýz bundan deðil bununla baðlantýlý olarak
politikadan, ekonomiden, sanattan ve kültürden de
bahsedeceðim. Bir mozaik þeklinde birbirine geçiyor. Mýsýrlýlarýn
hiyografisi vardýr. Portekizlilerin de bu sanatsal kaldýrýmlarý
Before I start my speech, I would like to thank the Municipality
of Istanbul for their kind invitation, because inviting Portugal,
especially Lisbon, is a clear indication that the countries present
here today are confirming the vision of those that were located
on the historic Silk Road. This has predominantly been focus on
trade, never on war. This trade is also focused on art, because,
art has always been present on the Silk Road. I must admit that
when I received the invitation, I was a bit surprised. I thought,
“We are not a city located on the Silk Road, why are we invited?”,
but the word spice caught my attention and then I told myself;
we have a connection with the Spice Road. This is what I would
like to talk to you about. In my opinion, the Spice Road seems
like a path that crosses over the sea to Africa and connects
Western Europe to the East, but the other side of this loop is
missing, and this is completed by the Silk Road. This loop
represents the whole world in a full circle. There is a lot to be
said about Portugal. My presentation is about art. What you see
in this picture is cobblestone pavement. They are floorings made
out of stones cut in the shape of mosaics. This isn’t the only thing
I will mention. I will talk about politics, the economy, art and
culture in relation to the cobblestone pavement. They are
interjoined like a mosaic. The Egyptians had hieroglyphics. The
Portugese have these artistic pavements. A great part of Lisbon
is covered in these cut stones which we may say resembles
carpeting. I cannot think of another way where art is integrated
into our daily lives better than this example. People pass over
2
this work of art everyday instead of walking over mud and earth.
55
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
vardýr. Lizbon’un çok geniþ bir alaný bu kesme taþ kaldýrýmlarýyla,
neredeyse halý diyebileceðimiz döþemelerle kaplanmýþtýr.
Sanatýn insan hayatýna bundan daha iyi entegre edilerek
kullanýlma þeklini düþünemiyorum. Ýnsanlar her gün, çamur ve
toprak yerine bu sanatýn üzerinden geçip gitmekteler.
Biliyorsunuz her þey Romalýlarýn mirasýyla baþladý. Lizbon
topraklarýnda bu izleri hâlâ bulabiliriz. Bu kaldýrýmlar bizim
sanatýmýzýn temelini oluþturuyorlar. Portekiz, sanatsal kaldýrýmlar
geleneðinin temelini oluþturuyor ancak tekrar bizi nelerin
ayýrdýðýndan ve nelerin birleþtirdiðinden bahsedelim. Yaþadýðým
ülke olan Lizbon, bir Batý Avrupa ülkesi. Batý Avrupa’nýn içerisi
denizlerle çevrili. Bu yüzden biz denizlerden oluþmuþ bir milletiz
ve ben camdan baktýðýmda Araplarýn mimarilerini de görüyorum.
Çünkü, 700 yýl boyunca burada Araplar hakimiyet gösterdi. Bir
kültür inþa etmek için çok uzun bir süredir Doðu ile çok yakýn
baðlarýmýz var. Pencereden gördüðüm baþka bir þey daha var.
Onlar da portakallar. Benim yaþadýðým kasaba dünyanýn en iyi
portakallarýný yetiþtirmekle ünlü bir þehir ve benim kiþisel
hayatýmda da çok önemli bir yeri var. Ýstanbul’a 1974 yýlýnda ilk
kez geldiðimde belki aranýzdan birçoklarý daha doðmamýþtý bile
o tarihte. Ýlk kez ülkemin dýþýna çýkýyor ve Ýstanbul’a geliyordum.
Doðu’ya, Avrupa’ya ve Asya’ya yani gidebileceðim çok yer vardý.
Bütün bu ülkeler arasýnda beni Ýstanbul’a çeken neydi? Tabiî ki,
bu romantik bir çekim deðildi. Bütün Ýstanbul’un ziyaretçilerinin
geçmiþten beri hissettikleri Orhan Pamuk’un kitaplarýnda
anlattýðý bu romantik çekim deðildi. Bin 600 kilometre evimden
uzaða neden geldim? Benim de orada minarelerim vardý, Arap
kültüründen izlerim vardý, Doðu kültüründen izlerim vardý.
Ýstanbul neden çekti beni? Bunun cevabý Ýstanbul’un
Konstantinepol Bizans olan hali idi. Ben o zamanlar 16
yaþýndaydým. Etrafýma baktýðýmda portakallarý görüyordum.
Aslýnda ayrý gibi dursak da birbirimizle çok baðlantýlýyýz. Aslýnda
siz dünyayý birbirine baðlýyordunuz. Biz dünyayý her zaman
global olarak görüyoruz. Siz ilksiniz bu konuda. Çünkü, siz
Doðu’nun varlýðýndan haberdar olan, Batý’nýn da varlýðýndan
haberdar olan ilk devletsiniz. Osmanlýsýnýz. Biz de bunu biliyoruz.
Portekiz ve Osmanlý Ýmparatorluðu bence þimdi içinde
yaþadýðýmýz globalleþmiþ dünyanýn ilk kurucularýydý. Bu fotoðraf
16. yüzyýldaki Konstantinepol’e ait. Bu da Baharat Yolu’nun bir
haritasý. Yani çemberin öbür kýsmýnýn haritasý. 1508 Portekizlilerin
doðuya nasýl denizden geçilebileceðini keþfetmelerinden 10 yýl
sonraki tarihe tekabül ediyor. Ayný zamanda biz global dünyanýn
tuðlalarýný da birbiri üstüne ilk bu tarihlerde yerleþtirmeye
baþlýyoruz. Uzun süre yan yana yaþayacaðýmýzý anlamýþýz o
zamanlar. 16. yüzyýla baktýðýmýz zaman biz her zaman denizi
çok sevdik. Ýþte bakýn, bu deniz bizim sanatsal kaldýrýmlarýmýza
bu þekilde yansýtýlmakta. Çünkü, sanatýn o kadar normal hayatla
alakasý vardýr, iç içe geçmiþtir ki, bu nedenle insanlar teknelerine
taþlarý koyarlar. Bütün teknelerde ve gemilerde taþ vardýr.
Çünkü, mallarý indirdiðiniz zaman gemiye aðýr basmasý için taþlar
konur ve iþte bu taþlarý daha sonra kaldýrýmlarý yapmakta
kullanmýþ Portekizliler. 16. yüzyýlda Lizbon’da yerel yönetimlerin
nüfusu ve sanata düþkünlüðü sayesinde þöyle bir þey olmuþ 2.
John bizim en zeki kralýmýz. Çünkü, ilk defa o þunu söylüyor:
“Afrika’nýn aþaðýsýna gidelim. Doðuya giden bir yol bulacaðýz.”
56
As you know, it all started with the inheritance from the Romans.
You can still find traces of these remains in Lisbon. These
cobblestone pavements form the basis of our art. Portugal forms
the basis of artistic pavements, but let us make a mention of the
characteristics that separate and conjoin us with the rest. The
city I live in namely, Lisbon is a West European country. The inner
part of Western Europe is surrounded by sea. That is why we are
a nation formed out of the sea and when I look outside my
window, I can also see Arabic architecture, because Arabs have
ruled over this land for over 700 years. This is a very long period
to form a culture. We have close ties with the East. There is
another thing I can see out my window, and they are oranges.
The town I live in is famous for growing the best oranges in the
world and they have an important place in my personal life as
well. When I first came to Istanbul in 1974, maybe some of you
were not even born yet. I was traveling overseas for the first
time and I could have visited the East, Europe and Asia. In other
words, What was it that attracted me to Istanbul out of all the
other countries? Of course it wasn’t a romantic attraction. It
wasn’t the romantic attraction that all of Istanbul’s visitors feel
and that Orhan Pamuk writes about in his books. Why have I
come 1600 km. away from my home? I also have minarets and
traces of Eastern culture back home. Why has Istanbul attracted
me? The answer to this was the Byzantium era when Istanbul
was called Constantinople. I was 16 years old back then. When I
looked around I saw oranges.
Although we look seperate, we are in fact very similar. You were
in fact tying the world together. We have always regarded the
world as one big global village. You are the first in this regard
however, because you were the first to have known of the
existence of the East and the West. You are the Ottomans. We
are aware of this. I believe that Portugal and the Ottoman Empire
were the first creators of the globalized world in which we live.
This picture is of 16th century Constantinople. This is a map of
the Spice Road. In other words, it is the map of the other side of
the loop. 1508 is 10 years after the time when the Portugese
discovered how to reach the East by sea. We have begun to lay
the foundations of the globalised world at around the same
period. We have understood back then, that we were to live
alongside for long periods of time. When we take a look at the
16th century, we have always loved the sea. The sea is reflected
in our artistic pavements, because art is so intertwined with daily
life that people put stones in their ships. All boats and ships had
stones in them. The reason for this was that when you unloaded
ships you had to put stones in them for the boats to sink to the
desired level and later these stones would be used to make
pavements. In 16th century Portugal, this has happened due to
the power of the local Lisbon government and their fondness of
the arts; John the 2nd, our smartest king, becomes the first to
say, “Let’s go underneath Africa, we will find a path that will
take us to the East.” following this, the local government says,
“I must borrow 100 thousand Riyals from you, because I must
pave the roads with new stones in the name of the king.” Another
king is throned later on. He is our luckiest king, because we reach
India during his reign. Later, in 1755, a huge earthquake hits an
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Akabinde de yerel yönetimine þöyle diyor; “Sizden 100 bin riyal
borç almam lazým çünkü yeni kralýn namýna yollara yeni
kaldýrýmlar döþemem lazým”. Akabinde baþka bir kral geliyor.
O bizim tarihimizdeki en þanslý kral çünkü onun zamanýnda
Hindistan’a varýyoruz. Daha sonra 1755’te çok büyük bir deprem
oluyor ve Lizbon’un tamamý tahrip oluyor. Tarihte yaþadýðýmýz
en önemli olaylardan biridir. Bunun üzerine kralýmýz, “Bu iþi
yoluna koymak bizim vazifemiz” diyor. Bu deprem aydýnlanma
çaðýnda cereyan ettiðinden yeniden çizim tahtasýnýn baþýna
geçip þehri sýfýrdan tasarlamaya baþlýyorlar. O zaman bizim
Portekiz kaldýrýmlarý geleneðimiz baþlýyor. Portekiz kaldýrýmlarý
bildiðimiz þekliyle siyah beyaz þeklinde olur. Çünkü, insanlar
depremin tekrar geleceðinden ve þehri tekrar yýkacaðýndan o
kadar endiþeleniyorlar ki, küçük yýldýzlarý yapmaya baþlýyorlar
kapýlarýna. Bu yýldýzlarýn da onlarý koruyacaðýna inanýyorlar.
Böylece klasik sanatýmýz, bir çeþit batýl inanç diyebileceðimiz
bu koruma iþareti ile baþlýyor. Bir kültürün temsilcisi haline
bürünüyor. Bu resimde Portekiz Ýmparatorluðu’nun doðudan
batýya kadar uzandýðýný görüyorsunuz. Portekiz kaldýrýmlarýný
bu ülkelerin hepsinde görebilirsiniz. Atlantik’te Azur adalarýnda,
Rio De Jenerio’da, Brezilya Copa Cabana sahilinde ayný dalgalar,
Angola’da, Mozambik’te, Doðu T imor’daki Dili’de,
Endonezya’da, Çin’de Makao’da ayný kaldýrýmlarý görebilirsiniz.
Bu aslýnda çok küçük siyah ve beyaz taþýn birleþmesiyle baþlýyor.
O yýllarda çok fazla alet ve araç yok. Basit araçlarla ve ellerle
yapmak moda. Þimdi ise hammadde var. Siyah beyaz taþ ve
kum. Sonraki aþamada onlarý þekillendirmekle baþlýyorsunuz.
Sonra siyah taþlarý belli bir þekil dahilinde yerleþtiriyorsunuz.
Bitki sular gibi kaldýrýmlarý suluyorsunuz. Sonrasýnda da iþin
bitirilme aþamasý geliyor. Sabitleme kýsmý. Bu endüstrileþme
haline gelmedi. Çünkü bunu endüstri þeklinde yapsanýz
yapamazsýnýz. Seri üretimle bunu yapmayý herkes denedi ancak
imkansýz. Bunu ya geleneksel metotla yapacaksýnýz ya da hiçbir
þekilde yapamayacaksýnýz. Ayrýca, zanaatla, gelenekle ve el
sanatlarý ile ilgili þu sorunla karþý karþýyayýz. Bu sabah
konuþmacýlardan biri þöyle söyledi; “Geleneksel sanatlar sadece
gelenek olarak kalýrsa ve endüstriyel anlamda seri olarak
çoðaltýlýrsa o zaman bir plastikleþtirilmeye maruz kalacaklar. O
zaman biz turist olarak ne alacaðýz? Picasso mu alacaðýz orijinal?
Hayýr, bir eþarp alacaðýz. Bir geleneksel sanat örneðini satýn
alacaðýz. Çoðunlukla bu sanatýn çoðu elle yapýlmýþ deðil, makine
ile yapýlmýþ. O zaman ne yapacaðýz? Geleneksel yapýyý mý
koruyacaðýz? Bu da doðru yol deðil. Bu þekilde düþünürseniz
sanat ortaya çýkmaz. Çünkü, sanat icatla ve yaratýcýlýkla ilgili bir
þeydir. Bunu birleþtirmek gerekiyor. Geleneksel el sanatlarý bu
þekilde bakýlsaydý ölmüþ olurdu. Bu fotoðrafta 19. yüzyýl
Lizbon’daki çok büyük bir kaldýrým alanýný görüyorsunuz.
Lizbon’a gittiðinizde sanatýn günlük hayatla iç içe geçtiðini
göreceksiniz.
Lizbon Belediyesi en yetenekli sanatçýlara, heykeltýraþlara, “Bu
gelenek içinde yapabileceðiniz ne ise onu yapýn, þehrin modern
ve en güzel yerlerine bunu uygulayýn. Böylece gelenek
kaybolmaz, gelecek nesillere taþýnmýþ olur” diyor. Lizbon’da
yürürken her zaman yere bakmanýz gerekiyor. Arada bir
önünüze de bakýn ama genelde yere bakmanýz lazým. Portekiz
kaldýrýmlarý ile ilgili bir okul kurduk. Genç insanlarýn bu tekniði
öðrenmesi ve gelecek nesillere aktarmasý çok önemli. Ayný
zamanda halkta bir farklýlýk yaratmamakta yürüdükleri yerle
the city of Lisbon is destroyed. This is one of the most important
things we have experienced in our history. So our king pleads,
“It is their quest to rectify the situation.” Due to the fact that
the earthquake had happened during the age of enlightenment,
they sit at the drawing table and design the city over again. That
is when our traditional Portugese cobblestone pavements have
originated. As you may already know, Portugese pavements are
in black and white, because the people were so worried that the
earthquake would strike again and destroy the city, they started
drawing little stars on their doors. They believed that these stars
would protect them from the earthquake. That is how our
traditional art has started out with this symbol which is some
kind of a superstition. It has come to symbolize a culture. You
can see in this picture that the Portugese Empire has spanned
from the East to the West. You can see the Portugese pavements
in all of these countries. You can see the same pavements in Cote
d’Azur in the Atlantic, in Rio De Janeiro, in Brasil, on the shores
of Copa Cabana, Angola, Mozambique, at Dili in East Timor, in
Indonesia, China and Macao. Actually, this starts from combining
small black and white stones. Back then, there weren’t many
tools. It was usually made manually with simple tools. Nowadays,
there are a lot of raw materials, namely, black and white stones
and sand. In the next phase you give them form. Later, you
position the black stones in a certain pattern. You water the
pavement as if you would water plants. Finally there is the last
stage of stabilizing the pavement. This hasn’t been industrialized,
because it just isn’t possible. Everyone tried to mass produce
this, but no one could succeed. You can either do this the
traditional way, or you cannot do it at all. Furthermore, we are
currently facing problems regarding crafts, traditions and
handicrafts. One of the speakers this morning has mentioned
that if traditional arts remain to be traditions only, and are mass
produced industrially, than they will be subject to artificiality.
What do we do as tourists then? Will we buy original Picasso?
No, we will buy a scarf. We will buy a sample of traditional art.
Most of this art is not handmade, but are fabricated. So what
are we supposed to do? Will we protect the traditional structure?
This is not the right way to go about this either. If you think this
way, you cannot produce art, because art is closely related to
inventing and creativity. We must combine these factors. If we
approached traditional art this way, it would not have survived.
You can see a large area of pavement in 19th century Lisbon in
this photograph. You will see if you travel to Lisbon that daily
life and art is intertwined.
The Lisbon Municipality asks talented artists and sculptors to
“create whatever they can within the context of these traditions,
and implement them in the modern and beautiful places within
the city so that traditions are not lost, and are transferred to
next generations.” When you walk around Lisbon, you always
have to look down on the ground. Look in front of you once in
a while, but you must generally look downwards. We have
established a school on the subject of Portugese cobblestone
pavements. It is important that young generations learn this
technique and transfer their knowledge to future generations.
At the same time, they increase awareness of the society about
57
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ilgili bilinçlerini arttýrmak. Bunu bir müzede deðil de ayaklarýnýn
altýnda görseler de farkýnda olmalarýný saðlamak...
Bazý rakamlar ve bilgiler de vereceðim. Çok önemli þeylerden
biri de ücretlerdir. Böyle bir iþte çalýþan için ücretler 440 euro’dan
baþlayýp, 1000 euro’ya kadar gidiyor. Bu da aslýnda asgari ücreti
oluþturmakta Lizbon’da. Benim de çalýþtýðým belediye ve
hükümetin ülkemizin en önemli sanatýna en düþük ücreti
ödediðini ne yazýk ki ortaya çýkarýyor. Bu ayný zamanda sanata
baþka bir bakýþ açýsýný ortaya koyuyor. Bunu yaymanýn bir yolu
matematik ile baðdaþtýrmak. Çünkü, bizim sanatýmýz ve
mozaikler geometriden ibaret. Bu yüzden çocuklara bu sanat
içerisinde simetriyi nasýl görebileceklerini öðretmeye çalýþýyoruz.
Bu yüzden de bir üniversitenin matematik fakültesiyle ortak bir
proje baþlattýk. Portekiz kaldýrýmlarý üzerinde araþtýrmalarýmýzý
sürdürüyoruz. Bütün simetri türlerini kullanamadýk bazý eksik
olanlar var. Bu yüzden tüm simetrileri tamamlamamýz lazým.
Bunu Convey adlý bir matematikçinin notasyonlarýný kullanarak
yapýyoruz. Convey notasyonu rakamlar ve iþaretlerden oluþuyor.
Ýþsel ve yýldýzlar belli tarz simetrileri sembolize etmekte. Ama
burada simetrilerin belli bir sayýsý var. Belli bir yerde bitiyor. Bu
yüzden projelerimizden birisi kayýp simetrileri bulmak, yeni
kaldýrýmlar inþa ederek eksik simetrilerin içinde bulunduðu
kaldýrýmlar yaparak bunlarý tamamlamak…
58
where they are walking without making any difference. Creating
awareness not by exhibiting them in museums but making them
aware of what they are walking on…
I will also provide some numbers and information. One of the
most important factors are wages. A worker working in a job
like this one earns from 440 Euros to a thousand Euros and this
is equal to the minimum wage in Lisbon. Unfortunately, my
municipality and government pays the lowest wage for the most
important form of art in my country. This also draws attention
to another perspective at approaching art. One way of expanding
this is through associating it with mathematics because our art
and mosaics are comprised of geometry. This is why we try to
teach the youth how they can see the symmetry within these
arts. We have started a mutual project with a university’s faculty
of mathematics. We continue our research in the field of
Portugese pavements. We have not been able to use all types of
symmetry, some are missing. That is why we have to complete
all of the symmetries. We do this by using the notations of a
mathematician named Convey. The Convey notation consists of
numbers and signs. Functions and stars symbolize certain styles
of symmetry, but the amount of symmetries are finite. They are
not endless. That is why one of our projects is to find lost
symmetries, to build new pavements using these symmetries
along with old ones to complete them…
Bazý diðer ülkelerle ortaklýk yapmanýn faydalarýný da biliyoruz.
Týpký benim þu anda yaptýðým gibi. Son sanat örneði de bu
fotoðrafta, John Lennon anýsýna Central Park’ta yapýlan bir eser.
Kendisi öldüðü zaman insanlar onun anýsýna bir þey ithaf etmek
istediler. Central Park’a gittiðinizde John Lennon’u, beni ve
Portekiz’i hatýrlayacaksýnýz. Çok teþekkür ediyorum.
We are also aware of the benefits of forming partnerships with
foreign countries. Just as I am doing right now. The last example
of art is in this photograph. It is a work of art located in Central
Park dedicated to John Lennon. People wanted to dedicate things
to his memory when he passed away. When you go to central
park, you will remember John Lennon, me and Portugal. Thank
you.
Sunumum bu kadar…
This is the end of my presentation…
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
3. Oturum / 3. Session
Oturum Baþkaný / Session Chair
Prof. Dr. Sadettin ÖKTEN
60
Beni görmekten býkmadýysanýz, kusura bakmazsanýz,
oturum baþkaný olarak bu oturum her birimiz için çok
verimli olacak diðer oturumlar gibi. Çin’den Moldova’ya
kadar iki tarafýmda da arkadaþlar. Buraya çýkarken “Acaba
Ýsfahan’la ilgili bir þeyler okuyabilir miyim?” diye aklýma
geldi. Þiraz geldi aklýma Yahya Kemal’den, gerçi Þiraz’la
Ýsfahan komþu þehirler sayýlýrlar. Ýzin verirseniz hem biraz
baþka bir iklime kaymak için…
Hafýz’ýn kabri olan bahçede bir gül varmýþ;
Yeniden her gün açarmýþ kanayan rengiyle,
Gece, bülbül aðaran vakte kadar aðlarmýþ
Eski Þiraz’ý hayal ettiren ahengiyle…
If you have not gotten bored of seeing me, and with your
permission I would like to say that this panel will be a very
productive one for all of us, just like the other panels. Our
friends are here on both of my sides from China to Moldavia.
When I was walking to the bench I was thinking, “Could I
read things related to Isfahan?” Shiraz came to my mind
from Yahya Kemal, although Shiraz and Isfahan could be
considered neighboring cities. With your permission and
also to take us to another season…
There was a rose in the garden where Hafiz had his tomb;
It blossomed day after day with the color it bled,
The nightingale would cry throughout the night till the
break of dawn
With its harmony that brought the memories of ancient
Shiraz …
Ýlk konuþmacýmýz Çin’in Þanghay þehrinden Prof. Gao
Chunming, buyurun efendim.
Our first speaker is Prof. Gao Chunming from the City of
Shanghai in China, please continue sir …
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Prof. Gao CHUNMING
Þangay, Çin / Shangai, Republic of China
I. Tarihi Çin Nakýþ ve Tekstil Teknikleri
I. Chinese Ancient Embroidery and Textile Techniques
Tarihi Çin nakýþ ve tekstil teknikleri, eski dönemde yaþamýþ Çin insanýnýn
zeka, estetik, fikir, teknoloji ve kültürünü gözler önüne sermektedir.
Sayýsýz zanaatkar, binlerce yýl boyunca bilgilerine hatýrý sayýlýr miktarda
beceri katarak, en sonunda ulusal özellikler taþýyan bir nakýþ ve tekstil
sistemi geliþtirmiþtir. Bu becerilere sahip olmak oldukça prestijlidir, ve
bu becerilerin bazýlarýnýn yok olup gitmesine raðmen, bir kýsmý
günümüze kadar korunmuþtur.
Chinese ancient embroidery and textile skills demonstrate the wisdom,
aesthetic, ideas, technology and culture of the ancient Chinese people.
For thousands of years, numerous craftsmen combined a great deal of
skill with their own wisdom, and finally developed a system of embroidery
and textile skills with national characteristics. These skills are highly
prestigious, and while some have been lost into oblivion others have
been preserved until today.
Tekstil Teknikleri
Ýnsan giysileri genellikle kumaþtan imal edilir. Çince "
"(tekstil)
kelimesi iki en temel iþlemin birleþiminden gelir: biri " " (kenevir),
ipek ve yünü iplik haline çevirmek, diðeri ise " " (özel ekipmanlarla
örmek). Çin’de, ilkel dokuma tezgahlarýnýn keþfedilmesi Neolitik Çað’a
kadar geri gider.
Uluslarýn savaþ halinde olduðu dönem civarýnda, jakar teknolojisi ortaya
çýkmýþtýr ve basit geometrik þekiller dokunabilmiþtir. Daha sonra,
sürekli geliþimin sonucunda, köpürge mekanizmalý jakar teknolojisi de
icat edilmiþtir. Bu yöntemi kullanarak, çözgü ipliði, köpürgeden gelen
yüzbinlerce kök tarafýndan kontrol edilen yüzlerce hatta binlerce gruba
ayrýlabilmekteydi. Her iki operatör de farklý görevler üstlenmiþti, biri,
dokuma tezgahýnýn üzerinde oturup çözgü ipliði ile çalýþýrken, diðeri
de paralel iplikler üzerine uzmanlaþmýþtý. Ýki operatörün koordinasyonlu
çalýþmalarý gerekmekteydi. Geleneksel köpürge mekanizmalý jakar
teknolojisi þu ana dek Nanjing, Suzhou, Hangzhou, Zhejiang ve diðer
yerlerde korunmuþtur.
Boya Ýþlemleri
Ýplik ve kumaþlarýn boya iþlemleri uzmanlýk gerektiren bir zanaattýr.
Geçmiþ zamanla günümüzde yapýlan boya iþlemleri arasýnda farklar
olsa da, iki temel boyama yöntemi bulunmaktadýr. Birincisi kumaþlarý
boya haznesine batýrarak yapýlan iþlemdir; diðeri de kumaþlarýn üzerinin
boyanmasý, üzerlerine baský yapýlmasý veya batik boyamasý gibi
yöntemlerdir. Batýrma yöntemi kumaþý tamamen boyamak için kullanýlýr.
Diðer yandan, boyama, baský vs. yöntemleri kumaþýn sadece belirli
bölümlerini boyamak için kullanýlabilir.
Textile Techniques
Human clothing is predominately made of fabrics textiles. The so-called
"
" (textile) in Chinese combines the two most basic processes:
one " " is to twist hemp, silk and wool into yarn, the other " " is
to weave with special equipment. In China, a primitive loom had been
invented as early as the Neolithic Age.
Around the time of the Warring States period, jacquard technology
emerged and simple geometric patterns could be weaved. Later, through
1 jacquard technology was
continuous improvement, beam mechanized
also invented. Using this method, the warp thread could be divided into
hundreds or even thousands of groups which were controlled by
hundreds of thousands of roots from beam. The two operators assumed
different duties: One sat on the top of loom to work with the warp yarn
and the other specialized in parallel yarn. The two operators needed to
coordinate the work closely with each other. So far, the traditional
technology of the ancient beam mechanized jacquard has been preserved
in Nanjing, Suzhou, Hangzhou, Zhejiang and other places.
Dyeing Process
The dyeing process is a specialized craft to dye yarn and fabrics. Although
the ancient and modern dyeing varied, there are only two basic ways:
one is the dipping method by which fabrics are immersed into a dye vat;
the other is the fabric painting method such as painting, printing and
61
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
2000 seneyi aþkýn bir süre evvelinde, Shang ve Zhou hanedanlarý
döneminde, ana boya maddeleri bitkilerden elde edildiði zamanlarda,
Çin’de batýrma yöntemi revaçtaydý. Daha sonra insanlar bitkilerin
içlerinden pigmentleri çýkartmak için daha etkin yöntemler keþfetti ve
bu sayede bu pigmentleri muhafaza edebildiler.
Renklerin yapýþma kapasitesini artýrabilmek için sorgum ve pirinç gibi bazý
yapýþtýrýcýlar ve renk sabitleyiciler (mordan) kullanýldý. Mordan boya
malzemesine eklenen, farklý bileþenlerden oluþan ve eklendiðinde
reaksiyona girip üçüncü bir renk oluþturan bir maddedir. Eski Çin’de
genellikle alum, alkali, tuz, siyah erik, mika, vs. kullanýlmýþtýr, Tang ve Song
hanedanlarýnýn dönemine kadar kullanýlan mordan sayýsý 60’ý geçmiþtir.
Kumaþ boyama yöntemlerine elle-boyama, baský ve boyama
teknolojileri, tek çiçekli baský, çift çiçekli baský ve balmumu dahildir.
Çift çiçekli baský teknolojisinin yerel baský üzerinde büyük etkileri
olmuþtur, Sui ve Tang hanedanlarýnýn döneminde Japonya’ya ulaþmýþ,
13. ve 14. yüzyýllarda da Avrupa’ya yayýlmýþtýr. Japonya’da bulunan
Nara Müzesi þu anda Tang hanedaný zamanýnda bu teknikle basýlan
kumaþlarý sergilemektedir.
Nakýþ
Nakýþ, desenlerin iðneler yardýmý ile kumaþlara veya elbiselere iþlenmesi
anlamýna gelir. Tarihi kayýtlara göre, Çin’in nakýþ sanatlarýnýn beþ bin
yýldan fazla bir süre önce, Yao, Shun ve Yu döneminde ortaya çýkmýþtýr.
Henan ilindeki Anyang Yin kalýntýlarýnda bulunan Fuahu mezarlýðýndan
çýkartýlan kumaþ parçalarý bilinen eski örneklerdir.
Han Hanedaný döneminde büyük miktarda ipek, Ýpek Yolu ile yabancý
ülkelere taþýnmýþtýr. Changsha’da bulunan Mawangdui Han Mezarý'nda
büyük miktarda ipek bulunmuþtur, bulunan en çok çeþit ve kazýlan
mezarlar arasýnda en iyi korunan ipek örnekleri bu mezardan
çýkartýlmýþtýr. Bu nakýþ desenleri çoðunlukla soyut çalýþmalardýr ve
bazýlarý dalgalar, bazýlarý bulutlar ve bazýlarý da bitkileri andýrmaktadýr.
Ýnce iðne iþçiliði ve iþçilerin mükemmel yeteneðini ortaya koyan renk
çeþitliliði içermektedirler.
Tang ve Song Hanedanlarý’nýn döneminde üç boyutlu etkiler
oluþturabilen yeni ve farklý iðne becerileri geliþtirilmiþtir. Þangay Gu
nakýþý Ming Hanedaný’nda en üst seviyedir.
SuXiu (SuZhou, Zhejiang illerinde popüler), YueXiu (Guangdong ilinde
popüler), ShuXiu (Sichuan ilinde) ve XiangXiu (Hunan ilinde) adý verilen
meþhur dört nakýþ çeþidi Qing Hanedaný döneminde ortaya çýkmýþtýr.
Çin’deki nakýþ teknikleri ülke çapýnda farklýlýk göstermektedir, ancak
tüm nakýþ iþlerinin eþsiz, belirleyici stil özellikleri bulunmaktadýr.
Kesim
Geleneksel Çin elbiselerinin kesimleri eþsizdir ve Batý stilinden farklýlýk
gösterir. Genellikle insan vücudunun ana hatlarýný çizen düz kesimler
kullanýlýr, vücut kývrýmlarýný izleyen kesimler kullanýlmaz. Geleneksel
Çin elbiselerinde düz kesimlerin kullanýlmasý omuz, göðüs, bel, kalça
ve diðer elbise parçalarýnýn gevþek ve düz durmasýný ve daha serbest
ve rahat giyilmelerini saðlar. Kesim becerisi, terzinin, kumaþýn oranýndan
önceden haberdar olmasýný gerektirir. Deneyimli bir terzi genellikle
kumaþýn her santiminden ustaca faydalanýr. Üç basamak kullanýlýr; ilk
olarak, çizgi çizilmesi ve tozun atýlmasý; ikincisi, her bir parçanýn
kesilmesi ve iþaretlenmesi; ve son olarak dikiþ.
Dikiþ
Dikiþ üretim sürecinin son, ancak en önemli basamaðýdýr. Dikiþ,
neredeyse tamamen el yordamý ile yapýldýðýndan, terzinin beceri
seviyesini göz önüne serer. Bu konuda geliþmiþ jargona göre; “dikiþin
önemi kesim ve tüm sürecin yanýnda çok daha fazla önem arz eder”.
Geleneksel el dikiþi sadece karmaþýk ve kapsamlý beceriler gerektirdiði
62
batik dyeing. The dipping method is used to completely dye the fabric
while the painting method is used to dye only specified parts of the
fabric.
More than 2000 years ago, in the Shang and Zhou dynasties, the dipping
method was popular in China, when the main dyeing materials were
made of plant. Then people invented a more effective method to extract
pigment of plants and had the ability to store those pigments.
In order to strengthen the attachment capacity of the color, some
adhesives and mordant were used such as sorghum, and rice. Mordant
is something of different components added into dye material to react
with the dye and produce a third color. In ancient China common
mordants were alum, alkali, salt, black plum, mica, etc and by the time
of the Tang and Song dynasties more than 60 species were in use.
The fabric painting method included hand-painting, printing and dyeing
technology, single-flower printing technology and double-flower printing
technology and wax. Double-flower printing technology had a great
impact on local printing, and during the Sui and Tang dynasties, it was
introduced to Japan and during the 13th and 14th centuries it spread to
Europe. The Nara Museum in Japan currently displays fabrics printed by
this way during the Tang Dynasty.
Embroidery
Embroidery is the process by which patterns are sewn with a needle
onto fabrics or clothes. It is said that China's embroidery art originated
five thousand years ago, in the era of the Yao, Shun and Yu, according
to the ancient records. The fabric pieces excavated from the Fuhao tomb
in Anyang Yin Ruins, Henan province are the earliest known.
A large quantity of silk was transported to foreign countries through
the Silk Road during the Han Dynasty. Mawangdui Han Tomb in Changsha
possesses the largest quantity of silk, the most variety of types, and the
most well-preserved silk among all the unearthed tombs. These
embroidery patterns are mostly abstract and with some resemblance
to the waves, some like clouds, while others are like plants. They show
intricate needle skills and a variety of colors which demonstrate the
workers’ perfect capability and skills.
New and Different needle skills developed during the Tang and Song
Dynasties which could produce three-dimensional effects. Shanghai Gu
embroidery was the highest level in the Ming Dynasty.
The Famous Four Embroidery emerged in the Qing Dynasty, which is
named SuXiu (popular in SuZhou, Zhejiang province), YueXiu (Guangdong
province), ShuXiu (Sichuan province), and XiangXiu (Hunan Province).
Different Embroidery Skills over China varies but all the embroidery
works have Unique distinctive style features.
Cutting
Cutting skills of traditional Chinese costumes are unique, and differ from
Western-style in that straight-line cutting is widely used to outline the
human body not curve. Cutting flatly in Chinese traditional clothing is
to make shoulder, chest, waist, hip and other cloth parts loose and
straight, wearing more freely and easily.
The Cutting skill requires the tailor to be well aware of the proportion
of fabric in advance. An experienced tailor is often able to skillfully make
full use of every inch of fabric. Three steps are used: firstly, drawing line
and letting out powder; secondly, cutting and marking every piece; and
finally sewing.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
– asgari 8 farklý çeþit teknik - için deðil, ancak elbiselerin iyi ve pürüzsüz
bir þekilde insanlarýn üzerine oturmasýna yardýmcý olduðu için önemli
bir teknolojidir.
II. Çin Hükümetinin Koruma ve Teþvik Tedbirleri
Kazý ve Saklama
Çin hükümeti her zaman geleneksel ipeklerin kazý ile çýkartýlmasý ve
saklanmasýna adanmýþtýr. Mezarlarýn keþfedilmesi ve kazý iþlerinin
yerine getirilmesi için çok sayýda uzman örgütlenmiþtir.
1963’ten 1965’e kadar, arkeologlar kuzeybatý Çin’in Xinjiang ilinde
bulunan Turpan ve Kamal bölgelerinde birçok mezar keþfetmiþtir. Bu
mezarlarýn çoðu Batý Jin Hanedaný döneminden, 1500 seneden eski
bir zamana ait olup içlerinde oldukça fazla miktarda elbise ve ipek
kumaþ bulunmuþtur. Bu parlak renkli ipekler bulunduklarýnda
neredeyse yeni gibi muhafaza edilmiþlerdi. O kadar fazla çeþit mevcuttu
ki sadece ipek, iplik, qi ipeði ve sýrmalý kumaþ deðil, ayrýca eskiden
nadir olarak bulunan pamuk, kenevir ve yün kumaþlar da bulunmuþtur.
Ayrýca 39 numaralý mezarda nakýþ iþlerine de rastlamýþtýr.
1971 senesinde, Hunan ilinin Changsha þehrinin eteklerinde bulunan
Mawangdui’de dünyaca ünlü Han Mezarý bulundu. 1972 senesinin
baþlarýnda, arkeologlar üç aydan fazla bir süre kazý yaptýlar. Kazýlarda
binlerce arkeolojik bulgunun yaný sýra 58 parça eksiksiz elbise
bulunmuþtur. Oldukça derine gömülmelerine raðmen 2000 sene
boyunca oldukça iyi bir þekilde muhafaza edilmiþlerdir. Mawangdui
mezarý tarihin büyük arkeolojik keþiflerinden biri sayýlmaktadýr.
Ocak 1982’de, Hubei ilinin Jiangling ilçesine baðlý Jingzhou Bölge
Müzesi’nde çalýþan bir arkeolog, Mashan’ýn Chu Mezarýný bulmuþtur.
Bu mezar sadece þu ana dek en iyi korunmuþ mezar olmakla kalmayýp,
iki bin sene evvel hüküm süren Qin Hanedaný’nda kullanýlan kumaþlarýn
neredeyse hepsinden, örneðin ipek, yün, leno qi ipeði, sýrmalý kumaþlar,
kurdele vs. örnekleri barýndýrmaktaydý.
1980’lerin sonlarýnda, Shan’xi bölgesinin Fufeng ilçesindeki Famensi
Tapýnaðý yeraltý sarayýnda yapýlan kazýda Tang Hanedaný’na ait 700’den
fazla ipek kumaþ ve giysi yeryüzüne çýkartýlmýþtýr. En hayret vericisi de
Ýmparatoriçe Wuzetian’ýn eteðinin bulunmasýydý. Ýpek kumaþlar
arasýnda ipek, leno, yünlü, saf ipek, qi ipeði, ince ipek, sýrmalý kumaþlar,
vs. bulunmaktadýr. Bu ipekli kumaþlar Tang Hanedaný’nda mevcut olan
yöntemlerin neredeyse tamamý olan dokuma, baský, nakýþ, elle boyama,
levha baský boyama yöntemleri ile üretilmiþtir. Bu ipek katmanlarýnýn
çoðu yeryüzüne çýktýklarý zaman esnekti. Ayrýca, ortalama çapý 0.1 mm
olan - en düþük 0.06 mm - bükülmüþ altýnýn da bulunduðunu belirtmek
gerekir ve günümüz þartlarýnda bile bu kaliteye ulaþmak zordur.
Büyük miktarda tarihi ipek kumaþ yer yüzeyine çýkartýldýktan sonra,
önemli bir sorun gündeme gelmiþtir. Bu sorun, bu deðerli hazinenin
nasýl bir arada saklanýp muhafaza edileceði olmuþtur. Bilimsel ve
teknolojik akademisyenler bu konuda etkin çözümler üretmek ve
kumaþlarý koruyarak saklamak adýna çalýþmalarýný yürütmektedir.
Ýpek kumaþlar, yeryüzüne çýkartýlmadan evvel kötü þartlar altýnda
korunduðundan, bazýlarý tabutlarýn içlerindeki sývýlara batýrýldýðýndan,
vücutlara sarýldýðýndan, diðer kalýntýlar ve çamur yüzünden birbirlerine
kaynadýðýndan, çoðunda kan, çamur veya diðer cisimler tarafýndan
oluþmuþ lekeler bulunmaktadýr. Uzun süreli gömülü kalmalarýndan ve
korozyona uðramalarýndan dolayý kumaþ renkleri ve dokularý ciddi
oranda hasar görmüþtür. Kültürel emanetlerin temizlenmesi, bu
kalýntýlarýn korunmasý açýsýndan önemli bir unsur olmuþtur.
Bu nedenle, çok çeþitli temizlik yöntemleri geliþtirmiþ olan bir dizin
uzman kurum meydana getirilmiþtir. Örneðin, kumaþlar çok fazla
kirlenmemiþse, üzerlerine su püskürtüldüðü özel bir lavaboya
konmuþlardýr; eðer kumaþlar yað ile kirlenmiþse üzerlerindeki yaðlar
solvent kullanýlarak kýsmen çözülmüþtür.
Sewing
Sewing is the last but most important step during the production
process. Sewing demonstrates the maker’s skill level because it is done
almost entirely by hand. Jargon shows that "the importance of sewing
exceeds far that of cutting to the whole procedures". Traditional handsewing is an important technology not only because it requires complex
and comprehensive skills, including at least 8 kinds of techniques, but
also helps to make the clothes fit well and smoothly.
II. The measures of Chinese government on protection and promotion
Excavation and Preservation
The Chinese government has always been committed to the excavation
and protection of traditional silk. Many experts have been organized to
carry out exploration of the tombs and excavation.
From 1963 to 1965, the archaeologists explored many tombs in Turpan
and Kamal of Xinjiang,province in northwest China. Most of these tombs
are from the Western Jin Dynasty more than 1500 years ago and plenty
of clothing and silk fabrics were discovered. These brightly-colored silk
were brilliant as good as new. There were so many varieties available
that not only silk, yarn, qi silk, and brocade were found, but also cotton,
hemp fabric and wool fabric which were rare in the past. Embroidery
was also found in the tomb No. 39.
In 1971, the world-famous Han Tomb of Mawangdui was found near the
eastern outskirts of Changsha City in Hunan Province. Early in 1972,
archaeologists spent more than three months excavating. There are 58
pieces of complete clothing among thousands of archaeological findings.
Although deeply buried more than two thousand years they were wellpreserved. Mawangdui tomb is regarded as a major archaeological
discovery in history.
In January 1982, Chu Tomb of Mashan was found by archaeologists from
Hubei Jingzhou region Museum at Jiangling count, Hubei province. This
tomb was not only the most well preserved ever, but also contained
almost all varieties of fabrics of the Qin Dynasty two thousand years
ago, such as silk, yarn, leno qi silk, brocade, ribbon and so on.
In the late 1980s, more than 700 silk fabrics and clothing of the Tang
Dynasty were unearthed at the underground palace of Famensi Temple
in Fufeng count, Shan’xi Province. The most surprising thing was that
an mbroidered skirt of Empress Wuzetian was found. Silk fabrics included
silk, leno, yarn, plain sill, qi silk, fine silk, brocade etc. These silk fabrics
were made with skills of weaving, printing, embroidery, hand-painting,
board-pressing dyeing which almost covered all the silk printing and
dyeing methods in the Tang Dynasty. Many of these layers of silk were
flexible When they were unearthed. It is worth mentioning that twisted
gold, with an average diameter of only 0.1 millimeters and the smallest
was only 0.06 millimeters. It would be extramely difficult to achieve
this quality even today.
After a large number of ancient silk fabrics were unearthed, an important
issue was raised. That is how to collect and preserve these precious
relics intact. In this regard, scientific and technological Scholars work
to develop effective measures to protect and preserve them.
As silk fabrics were preserved in poor conditions before excavated, some
of them had been soaked in liquid of coffin, some were tied onto the
body, and some were bonded together with other artifacts and mud.
63
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Karbon tetraklorür, etanol, aseton, alkol, gaz yaðý, gliserol gibi 10’dan
fazla solvent kullanabilir. Doðru solventleri seçmek için, temizlik
yapýlmasýndan evvel kumaþýn özelliklerinin belirlenmesi için bilimsel
tetkikler yapýlmasý gerekmiþtir. Kumaþlarýn renk atmasý, buruþmasý,
sertleþmesi ve þekil deðiþtirmesi bu yöntemle bertaraf edilebilmekte
veya azaltýlabilmektedir.
Koruma prosedürlerinde baþka zorluklar da bulunmaktadýr. Örneðin,
kötü þartlar altýnda kapalý kalmalarýna ve uzun süreli sýzýntýlara maruz
kalmalarý nedeni ile Shanxi ilinde bulunan bir yeraltý sarayý olan Famensi
Tapýnaðý’nda yer alan kumaþlar karbonatlaþmýþ ve dokununca
çürüyecek kývama gelene kadar küflenmiþlerdir. Bu sorunlarý
çözebilmek için, Devlet Kültürel Miras Ýdaresi küfe karþý koyabilecek
yeni bir yöntem geliþtirilmesi için uzmanlar atamýþtýr. Bu yöntemde,
ipek kumaþlar özel bir kimyasal gazla doldurulan kapalý bir torbaya
konulup bekletilmektedir. Bir ay sonra, torba açýldýðýnda, küf tamamen
yok olmaktadýr. Bu olaðanüstü etki, ipek kumaþlarýn yeryüzüne
çýkartýlmasý, tamir edilmesi ve saklanmasý için olumlu þartlar yaratmýþtýr.
Günümüzde, bu yöntemler Çin’de ipek kumaþ temizliðinde sýklýkla
kullanýlmaktadýr.
Temizlik iþlerinin yaný sýra, ipek kumaþlarýn korunmasý da ayrý sorunlar
içermekteydi. Her ne kadar bazý kumaþlar seneler sonra bile parlaklýðýný
muhafaza etmiþ olsa da, geleneksel miras depolarýnda kurutulduklarý
için renkleri çabucak solmaktaydý. Daha evvel bahsettiðimiz gibi, baskýlý
ipek kumaþ desenlerini korumak daha da zordu. Ýpek kumaþlarýn
renkleri hava ile temas ettiklerinde yavaþ yavaþ solmaya baþlamakta
ve en küçük hareket veya dokunuþla beraber büyük miktarda pigment
kaybolup gitmekteydi.
Uzmanlar, bu sorunu çözmek için sonunda ham ipekten elde edilen
ve serisin adý verilen bir tür doðal ipek zamký icat etmiþlerdir. Ufak bir
miktar ham ipeði su ile kaynatýp þeffaf ve yapýþtýrýcý özelliði olan serisin
maddesini elde etmek mümkündür. Güçlü bir yapýþtýrýcý özelliði olan
serisin baskýlý ipek kumaþlara püskürtüldüðünde, renkleri korumakta
ve desenler çok daha kalýcý olmaktadýr. Eðer ileride daha iyi malzemeler
icat edilirse, bu serisin katmaný yýkanarak çýkartýlabilir. Changsha
þehrinin Mawangdui ilçesinde bulunan Ham Mezarý’ndan çýkartýlan
bazý elbiseler bu yöntem kullanýlarak korunmuþtur. Günümüzde, bu
yöntemler açýk bir þekilde ev kullanýmý için de teþvik edilmektedir.
Araþtýrmalar ve Yayýnlar
1950‘li yýllardan beri, tarihi Çin kýyafetleri ve nakýþý ile ilgili çalýþmalar
yapýlmaktadýr. Yapýlan ilk temsili çalýþmalardan biri, 1979 senesinde
yayýnlanmýþ olan ve kendini kýyafet çalýþmalarýna adamýþ bir yazar olan
Shen Congwen’in editörlüðünü yaptýðý "A Study of Ancient Chinese
Apparel” çalýþmasýdýr. Diðer önemli çalýþmalar arasýnda 1984 senesinde
yayýnlanan ve Shanghai Theatrical Institute’da araþtýrmacý olarak görev
alan Zhou Xibao’nun "History of Ancient Chinese Dress" çalýþmasý ve
Çin Tarih Müzesi’nde hatýrý sayýlýr bir araþtýrmacý olan Sun Ji’nin "Figure
Note on the Han Dynasties heritage" ve "Ancient Chinese Papers on
Civil Clothing" çalýþmalarýdýr.
Çin hükümeti, bunlara ek olarak, Þangay’da, Þangay Sanat Enstitüsü
ile birleþen ve Çin kýyafet kültürüne odaklanmýþ özel bir kuruluþ olan
Çin Moda Tarihi Araþtýrma Ofisi kurmak için özel bir fon ayýrmýþtýr.
Kýyafet bilimi profesörü olan Zhou Xun’un liderliðinde, bu alandaki
araþtýrmalarda yer aldýðým için onur duymaktayým. 30 yýlý aþkýn bir
süredir, oldukça fazla tarihi belgeden ve kýyafet örneðinden edinilen
bilgilerle, kýyafet ve nakýþ teknolojileri hakkýnda kapsamlý ve sistematik
bir harmanlama ve araþtýrma gerçekleþtirdim.
64
Many of them had been stained with blood, mud or other solid objects
when unearthed. As a result of long-term immersion and corrosion,
fabric color and texture had been seriously damaged. It was the key to
the preservation of the cultural relics that these artifacts would be
cleaned-up.
For this reason, many specialized research institutions were set up,
developing a variety of clean-up methods. For example, fabrics were
placed into special sink with cleaning water spray if they were not too
badly polluted; it would be degreased partially by using solvent if polluted
by oil heavily.
More than ten solvents could be used including carbon tetrachloride,
ethanol, acetone, alcohol, turpentine, glycerol. In order to choose the
correct solvents, the properties of fabrics required scientific identification
before cleaning-up. Discoloration, crisp, indurations and deformation
of fabrics could be avoided or reduced in this way.
There are other difficulties in the protection procedures. For example,
due to bad closed conditions and long-term leakage, fabrics in Famensi
Temple underground palace in Shanxi province had been carbonated
and had so seriously mildew that they were turning to rot once they
were touched. In order to solve these problems, the State Administration
of Cultural Heritage organized experts to develop a new method of
mildew treatment. That is to store moldy silk fabrics in a special sealed
bag full of a kind of special chemical gas. A month later, when the bag
was opened, the mildew would be eliminated totally. The amazing effect
had created favorable conditions for the next work of exposing, repairing
and preserving silk fabrics. At present, these measures are used widely
in silk fabrics’ clean-up throughout China.
Apart from the cleaning-up work, the preservation of silk fabrics was
another difficult issue. Although some silk fabrics' color was still very
bright after many years, the color would fade quickly as it was dried in
an heritage warehouse. As mentioned, the printing color silk fabrics
were even more difficult to preserve. The color of the silk fabrics had
gradually faded after being in contact with air, even a slight movement
or touching, a large number of pigments would disappear.
In order to solve this problem, experts finally invented a kind of natural
sericin which was extracted from the raw silk. It is not too complicated
to boil small amount of raw silk with water to to produce a transparent
and adhesive sericin by dissolving. When the sericin, with strong capacity
of adhesion, is sprayed on printing silk fabrics, color would be protected
and enduring. If better material is invented in the future, this layer of
sericin could also be washed off. Some silk clothing unearthed at Han
Tomb of Mawangdui in Changsha city, were preserved by this way. At
present, these methods have been promoted openly domestically.
Studies and Publications
Since the 1950, research in ancient Chinese costumes and embroidery
has been continued. One of the early representative works is "Study of
Ancient Chinese apparel," published in 1979 edited by Shen Congwen,
a famous writer who was devoted to costumes studies. The other
important works include "History of Ancient Chinese Dress" issued in
1984, it’s author is Zhou Xibao, a researcher in Shanghai Theatrical
Institute , " Figure Note on the Han Dynasties heritage" and "Ancient
Chinese papers On Civil Clothing " , both issued by Sun Ji, a outstanding
researcher at the Museum of Chinese History.
In addition, Chinese government allocated a special fund to set up China
Fashion History Research Office in Shanghai, a specialized agency focused
on the studies of Chinese clothing culture which merged into the Shanghai
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
"Ancient Chinese Costumes", " Chinese Costumes over Five Thousand
Years ", " Ancient Customs of Chinese Costumes " "History of Chinese
Traditional Costumes Forms ", " Dictionary of Chinese Dressed
Costumes " ve "Fairview makalesi - The Traditional Chinese Embroidery
Patterns" gibi çok sayýda akademik çalýþmam yayýnlandý. Hediye olarak,
2006 senesinde "Fairview Makalesi" Çin Halk Cumhuriyeti Baþkaný Hu
Jintao tarafýndan Yale Üniversitesi’nde sunulmuþtur.
Restorasyon ve Sergileme
Çinli uzmanlar, þu ana dek tarihi nakýþ teknolojisini nesilden nesile
aktarmak ve teþvik etmek için oldukça fazla çalýþma yapmýþlardýr.
Önemli olan iki görev vardýr: restorasyon ve sergileme. Restorasyon
sergilemenin temelini oluþturur, çünkü nakýþ ürünlerini koruyabilmek
zordur. Tarihi nakýþ ürünleri, özellikle Han ve Tang Hanedanlarý
döneminde oldukça nadir bulunmaktaydý. Geriye kalan az miktarda
eserin çoðu, ciddi zarar görmüþtür. Çalýþanlarýn bu emanetleri korumak
için oldukça fazla çaba sarf etmelerine raðmen, bunlarý uzun süreler
boyunca sergilemek imkansýzdýr.
Ming Hanedaný’nýn kumaþ emanetleri daha iyi korunmuþtur, çünkü
nispeten daha yenilerdir ve bazýlarý nesilden nesile aktarýlarak
günümüze kadar korunmuþlardýr. Çoðu Beijing’deki Ulusal Saray
Müzesi’nde, Taipei Ulusal Saray Müzesi’nde ve diðer müzelerde
saklanmaktadýr. Ancak, çok deðerlidirler ve sergilenmeleri olanaksýzdýr,
çünkü sýcaklýk, uygun ortam koþullarý vs. gibi faktörlerin belirli
seviyelerde tutulmasý gerekmektedir. En etkin strateji, emanetleri
restore etmektir. Bu yöntemle, hem yetersiz sergileme sorunu ortadan
kalkmakta hem de bir dizi profesyonel yok olmaya yüz tutan bu tarihi
sanatlarý öðrenmektedir. Çin Ulusal Kültür Bürosu, Ýpek Emanetler
Restorasyon Merkezi’ni kurmuþtur. Detaylý analiz ve ipek kumaþlarýn
malzemesi, renkleri ve iþleme yöntemleri ile ilgili geniþ bilgileri temel
alan uzmanlar tarihi giysileri restore etmeye baþlamýþlardýr. Yýllar süren
çabalarýn ardýndan, hatýrý sayýlýr geliþmeler kaydedilmiþtir.
Örneðin, Beijing Dingling Mezarlarý’nda yer yüzüne çýkartýlan Ming
Hanedaný’nýn Ýmparatoru Wanli’nin ejderha pelerininin restorasyonu
oldukça baþarýlý olmuþtur. Pelerinin ön tarafý, arkasý ve omuzlarý þekle
göre tasarlanmýþtýr ve çizgiler altýn iplikle, ejderha deseni kullanýlarak
örülmüþtür ve toplam aðýrlýðý 600 gramý geçmektedir. Ýþlem esnasýnda
kumaþlar yaka, klapa, kollar, etek gibi parçalara ayrýlmýþ ve her parçanýn
sýnýrý birleþim yerleri olmuþtur.
Tüm ejderha desenleri doðrudan iþlendiði için, süreç oldukça karmaþýk
olmuþtur. Ýlk olarak, kumaþýn özel bir entegre dokuma tezgahý ile
kumanda edilmesi ve daha sonra desenin iþlenmesi gerekmektedir ve
50’den fazla mekik omuzlar üzerine desen iþlemiþtir. Sadece ejderha
kumaþlarýný örmek yaklaþýk 7-8 sene sürmüþtür, çünkü günde genellikle
sadece 2-3 santimlik bir doku tamamlanabilmiþtir.
Bu pelerinleri taklit etmek için, uzmanlar ve teknik personel yaklaþýk
10 seneden fazla deneme yanýlma yöntemi ile zaman harcamýþtýr.
Sonunda, yok olmaya yüz tutmuþ nakýþ teknolojisi restore edilmiþtir
ve Ýmparator Wanli'nin pelerinleri günümüzde Beijing’deki Dingling
Müzesi’nde sergilenmektedir.
Bir baþka baþyapýt da Hunan ilindeki Mawangdui Han Mezarý’ndaki
yün elbisenin kopyasýdýr. Yeryüzüne çýkartýldýðýnda, bütün kültürel
emanet uzmanlarý hafifliði yüzünden hayrete düþmüþlerdir, çünkü
aðýrlýðý sadece 49 gramdýr. Ne yazýk ki, sergilendiði yerden çalýnmýþtýr.
Daha sonra bulunmasýna raðmen, oldukça fazla hasar gördüðünden
sergilenememiþtir.
Art Institute. Led by Zhou Xun ,a professor of costume study, I have the
honor to participate in this field of research. Over more than three
decades, drawing from a large number of historical documents, and
many heritage costumes, I conducted a comprehensive and systematic
collation and research on the apparel and embroidery technology.
I published several academic books including "Ancient Chinese
Costumes", " Chinese Costumes over Five thousand years ", " Ancient
customs of Chinese Costumes " "History of Chinese traditional costumes
Forms ", " Dictionary of Chinese dressed costumes ", and "Fairview article
- the traditional Chinese embroidery patterns" .As a gift, " Fairview
article" was presented to Yale University by Hu Jintao, President of
People's Republic of China in 2006.
Recovery and Display
At present, Chinese experts have done a lot of work on transmitting
and promoting ancient embroidery technology. There are two important
tasks: recovery and display. Recovery is the basis of the display because
embroidery products are difficult to preserve. Ancient embroidery
products were very rare especially in the Han Dynasty and the Tang
Dynasty. Of the few that were left, most of them had been damaged
seriously. Although workers have conducted many protective measures
on these relics, it is obviously impossible to display for long periods.
Fabric relics of the Ming Dynasty and later years were preserved better
because they were not as ancient and some of them were handed down
from generation to generation. Most of them were held in the National
Palace Museum in Beijing, Taipei National Palace Museum and other
museums. However, they are very valuable but impossible to show
because of harsh requirements such as temperature, moderate,
environmental conditions.
The most effective Strategy is to recover the relics. In this way, not only
the problem of insufficient exhibits could be solved, but also a number
of professionals could be trained to learn the traditional crafts at the
verge of disappearance. China National Cultural Bureua set up the Silk
Relics Recovery Center. Based on detailed analysis and a large amount
of data on silk fabrics material, color and processing methods, experts
then conducted rehabilitation of ancient costumes. After years of efforts
they had made remarkable achievements.
For example, the recovery of dragon robe of Emperor Wanli in the Ming
Dynasty unearthed at Beijing Dingling Tombs was very successful. The
robe's front, back and shoulders are designed to shape and the lines
have been woven with dragon pattern which were weaved with gold
thread, totally more than 600 grams. During the process the fabrics are
divided into several pieces such as collar, lapel, sleeves, skirt and each
piece's border is the joints.
Because all the dragon pattern are directly weaved the procedure is
particularly complex. Firstly, the fabric must be controlled with special
integrated loom, then to weave pattern and more than 50 shuttles were
weaved patterns on shoulders. It almost took 7-8 years to weave dragon
fabrics alone because only 2-3 centimeters texture could be finished
each day generally.
In order to copy the robes, the experts and technical personnel has cost
more than a decade of time and repeated study and trial. Finally the
disappeared weaving technology was restored and Emperor Wanli'
robes is successfully on display at Dingling Museum in Beijing today.
Another masterpiece is the copy of the yarn garment at Mawangdui
Han Tomb in Hunan Province. When unearthed, all experts of cultural
relics were shocked because it is so light that the whole weight is only
65
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Halkýn bu ulusal hazineye tanýklýk edebilmesi için, Çin Sosyal Bilimler
Akademisi ve Nanjing Müzesi seneler boyunca titiz bir çalýþma
yapmýþlardýr ve sonunda baþarýya ulaþmýþlardýr. Kopyasýnýn görüntüsü
ve hissiyatý aslýna aþýrý derecede benzemektedir ve ayrýca aðýrlýðý da
aslýnýn aynýdýr. Resmi olarak ülke dahilinde ve yurt dýþýnda sergilenmiþtir.
Ek olarak, nakýþ ve kesi iþlerinin restorasyon ve kopyalama iþlemleri
büyük baþarýlara imza atmýþlardýr. Hubei ilindeki Jiangling Chu ve
Hunan ilindeki Han Mezarlýklar’ndan çýkarýlan nakýþlý elbiseler Tang ve
Song Hanedaný’ndan kalan elbiseler kadar iyi restore edilmiþ ve asýllarýna
aþýrý derecede benzeyen kopyalarý da yapýlmýþtýr.
Ýlgili devlet organlarý, bilimsel geliþmeleri tamamen göz önüne sermek,
akademik araþtýrmalarý daha ileri seviyede teþvik etmek ve beþ bin
senelik Çin giysi kültürünü hem ülke içinde hem de yurt dýþýnda tanýtmak
için Çin Giysi Müzesi kurmayý planlamaktadýr. Bir çok kültürel kuruluþ
ve sanat grubu tarihi nakýþ ve tekstil tekniklerinin aktarýlmasý ve teþvik
edilmesi için etkin bir þekilde çalýþmaktadýr.
Þangay Sanat Enstitüsü, kurulduðu günden bu yana, tarihi Çin giysi
kültürü ve dokuma teknolojilerinin restorasyonu ve sergilenmesine
adanmýþtýr. Çin giysi araþtýrmacýsý Zhouxun ile beraber “Çin
Kýyafetlerinin Beþbin Yýlý - Five Thousand Years of Chinese Clothing",
“Geleneksel Çin Kýyafetleri Sergisi - Chinese Traditional Costumes
Exhibition”, “20.Yüzyýlýn Baþlarýnda Þangay Kýyafetleri - Shanghai
Costume of Beginning of the 20th Century" ve diðer bir dizi sergiyi
planlama ve tasarlama onurunu paylaþtým. Bu sergiler 1991 senesinden
beri, yurt içinde ve yurt dýþýnda sýkça sergilenmiþtir.
Þangay Sanat Enstitüsü, 21. yüzyýla girerken, daha büyük ölçekli sergiler
düzenlemeye baþlamýþtýr. 2004 senesinde, Marsilya El Sanatlarý
Müzesi’nde “Çin-Fransýz Kültür Yýlýnda” ve “Marsilya Þangay
Haftasý’nda” düzenlenen “Geleneksel Çin Kostümleri Fuarý’ný”
düzenlemek için Þangay Belediyesi tarafýndan görevlendirildik. Fuar,
büyük yerel ilgi uyandýrdý ve Marsilya’da düzinelerce radyo ve TV
istasyonu, web sayfasý ve haber ajansý bu konuda haber yayýnlayarak
fuarý mükemmel ve muhteþem olarak tanýmladýlar. Öyle ki, Fransýz
Moda Müzesi, Ýngiliz Sanat ve El Sanatlarý Müzesi, ABD Manhattan
Müzesi, Ýtalya Milan Moda Haftasý gibi dünyanýn en büyük müzelerinden
sergi teklifleri aldýk. Ayný sene, sergi Þangay Uluslararasý Kültürel
Politika Forumu'nun yedinci toplantýsýnda yeniden görücüye
çýkartýlmýþtýr.
2006 ve 2007 senelerinde, Þangay’da görücüye çýkan büyük ölçekli
"Memory on Embroidery - China Traditional Costume and Textile
Techniques" ve "Century Cheongsam" fuarlarý yurt içinden ve dýþýndan
binlerce ziyaretçinin ve medya mensubunun ilgisini çekmiþ ve oldukça
fazla beðeni kazanmýþtýr.
66
49 grams. It was unfortunately stolen in the exhibition. Though later it
was recovered, it had been damaged too seriously to display.
In order to enable the public to witness the sight of this national treasure,
researchers from Chinese Academy of Social Sciences and Nanjing
Museum had been carrying out meticulous research for many years,
were finally successful. The appearance and the feeling of the replica is
extremely similar to the real item and even its weight equal to the real
one. It has been on display officially at home and abroad.
In addition, replication works on artistry of embroidery and kesi have
also reached great achievements. Embroidery clothing, unearthed at
Jiangling Chu Tombs in Hubei Province and Han Tomb in Hunan Province,
have been restored as well as some clothing from the Tang and Song
Dynasties also have replicas which are very similar to the originals.
In order to display the scientific achievements fully, to promote academic
research further as well as introduce five thousand years of Chinese
clothing culture at home and abroad comprehensively, the relevant
government departments have planed to set up a Chinese costume
museum. Many cultural organizations and arts groups are actively
working on transmission and promotion of ancient embroidery and
textile techniques.
Shanghai Art Institute has always been committed to recovery exhibition
and academic research of ancient Chinese clothing culture and weaving
technology. I had the honor along with Chinese costumes researcher
Zhouxun to plan and design a series of exhibitions called "five thousand
years of Chinese clothing", "Chinese traditional costumes exhibition",
"Shanghai Costume of Beginning of the 20th century" as well as other
exhibitions. Since 1991, these exhibitions have been frequently on display
at home and abroad.
Entering the 21st century, Shanghai Art Institute has carried out more
large-scale exhibitions. In 2004, we were commissioned by the Shanghai
Municipal Government and invited to show "China's ancient costumes
exhibition" at Marseille handicraft museum during the "Sino-French
Culture Year", "Paris Shanghai Week "and "Marseille Shanghai Week".
The Exhibition was a local sensation and in Marseille dozens of radio
and TV stations, websites and publicity agencies issued thematic reports,
calling the display absolutely exquisite and beautiful. So that the world's
major museums such as France Fashion Museum, the British arts and
crafts museum, the United States Manhattan museums, Italy Fashion
Week in Milan have sent invitations for the display. The same year this
exhibition was again on display in seventh meeting of ministers held in
Shanghai International Cultural Policy Forum
In 2006 and 2007, large-scale exhibition "memory on embroidery-China
traditional costume and textile techniques" and "century cheongsam
" launched in Shanghai attracted thousands of spectators and the media
both at home and abroad reported and appreciated it highly.
Muhteþem Çin nakýþ ve örgü teknikleri Çin hükümetinin desteði ve
sayýsýz akademisyen ve teknik adamýn çabalarý ile dünya ile paylaþýlmýþtýr
ve bu mirasý koruma ve yeni nesillere aktarma çabalarý sürdürülecektir.
With the support of the Chinese government in combination with the
efforts of many scholars and the technical staffs, brilliant Chinese
embroidery and waving techniques have been shared with the world
and will continue to be preserved and transmitted further.
Oturum Baþkaný Prof. Dr. Sadettin ÖKTEN
Prof. Dr. Saadettin ÖKTEN, Panel Chair
Gayet hoþ oldu, tabii ipek bizim hayalimizde olan bir zenginlik
emaresidir, bir kültür emaresidir, þimdi bizler yapay malzemelere
mahkum olduk. Sað tarafýmýzda oturan yakýn komþumuz Suriye’nin
Þam þehrinden Tarek Al Nahhas Bey buyurun efendim;
This was very pleasant, silk of course is a sign of wealth, a sign of culture
in our minds. Nowadays we have been made prisoners to synthetic
materials. Our close neighbor from the city of Damascus in Syria, Mr.
Tarek Al Nahhas, who is sitting to my right, please go ahead sir;
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
M. Tarek al NAHHAS
Þam, Suriye / Damascus, Syria
Þam’ýn hâlâ yaþamaya devam eden, yeryüzündeki en eski
baþkent olduðuna dair yaygýn bir inanç vardýr.
It is widely believed that Damascus is the oldest capital on earth
that still alive continuously.
Bereketli topraklar, temiz su, ýlýman iklim ve kýtalarý kuzeyden
güneye, doðudan batýya baðlayan stratejik coðrafi konum.
Bunlarýn hepsi ilk insanlarý burada yerleþip yaþamaya sevk
etmiþtir.
Fertile land, fresh water, tender climate and strategic geographical
location that link continents from north to south and from east
to west. All of that attracted First Man to live and settle on it.
Þam, son beþ bin yýldan uzun bir süreye yayýlan atalarýn hikâyesini
anlatan izlerle dolu uzun bir tarihe sahiptir. Yapýlan keþifler
Þam’ýn Hristiyanlýktan önceki üçüncü bin yýlda da var olduðunu
göstermiþtir. Bu, Ebla tabletleriyle de doðrulanmaktadýr.
(Suriyenin kuzeyindeki ünlü arkeolojik site) Bu kil tabletler 1975
yýlýnda keþfedilmiþtir. Bu tabletler üzerinde yapýlan çalýþmalarda
diðer þehirlerin isimleriyle birlikte “Þam” adý da gün ýþýðýna
çýkmýþtýr, ancak üçüncü bin yýldaki Þam hakkýnda herhangi bir
bilgi mevcut deðildir.
Bronz çaðýndan, Hristiyanlýktan önceki üçüncü binyýl ortalarýndan
kalma bir baþka kil tablet de Emevi Camii Nefi (Eski Þam Tapýnaðý)
kazýlarý sýrasýnda bulunmuþtur ve bu þimdiye kadar Þam’da
yapýlan en antik keþiftir.
Þehir Arami “Suba” krallýðýnýn bir parçasýydý, ardýndan Arami
liderlerden biri (Rosen Ibn al Yade) Þam’ýn kontrolünü ele geçirdi
ve yöneticisi oldu. Þehri bu büyük Arami krallýðýn baþkenti yaptý;
zaman geçtikçe Þam, Asur yayýlmacýlýðýnýn önünde bir engel
teþkil eden ve hatta onlarý pek çok kez de maðlup eden,
Suriye’deki en büyük devlet olarak diðer Arami komþularý
üzerinde de kontrolünü yaymaya baþladý.
Þam’daki Arami tapýnak ve saraylar mimari lüksle karakterize
Damascus has a very long history full of traces telling us the story
of the ancestors’ spread over the last five thousand years.
Discoveries showed that Damascus existed in the third millennium
before Christianity.
This was confirmed by the boards of Ebla (the famous archeology
site to the north of Syria); these clay boards had been discovered
in 1975. Studying these boards, the name “Damascus” appeared
with other town’s names, but no information is available about
Damascus of the third millennium.
Another clay from the Bronze age in the mid of the third
millennium before Christianity was found during excavating
Umayyad Mosque Nave (The Old Temple of Damascus), and this
is the most ancient discovery in Damascus up until now.
The city was part of the Aramaic kingdom “Suba”, and then one
of the Aramaic leaders (Rosen Ibn al Yade) gained control on
Damascus and became its ruler. He made it the capital of this
great Aramic kingdom, time passed and Damascus started to
spread the control over other Aramaic neighbors as greatest
state in Syria, standing as an obstacle in front of Assyrians
extension and even overcome them many times.
Aramaic temples and palaces in Damascus were characterized
by architectural luxury. The Aramaic great temple of the God
“Haded” contained an altar with touches of beauty, thus king of
Jehovah made Jerusalem temple similar to it.
67
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
edilmekteydiler. Arami Tanrýsý “Hadad”a adanan büyük tapýnak
güzelliklerle dolu bir sunaða sahipti, o nedenle Yehova kralý
Kudüs tapýnaðýný ona benzer þekilde inþa ettirdi.
Þam, þehri Ý.Ö. 732 yýlýnda fetheden Asur Kralý “Üçüncü Tughlat”a
kadar Arami krallýklarýn baþkenti olarak kaldý; tarihi metinler
surlarýna yapýlan aðýr saldýrýlara daha fazla dayanamayarak
düþen Þam’a yapýlan Asur kuþatmasýna dikkat çekmektedir;
þehir fethedilemez bir surla tahkim edilmiþti.
Þam, Ý.Ö. 605 yýlýnda Babil kralý “Nabukadnezar” tarafýndan
fethedilene dek Asur yönetimi altýnda kaldý, ancak tarih Þam’da
Nahukadnezar’la iliþkilendirilebilen herhangi bir mimari çalýþma
kaydetmemiþtir. Daha sonra, Persler Babil Krallýðý’ný yýkýp Ý.Ö.
538'de Þam'a girdiler ve Þam’ýn konumunun öneminin farkýnda
olduklarýndan þehri baþkentleri ve askeri liderliklerinin merkezi
yaptýlar. Coðrafyacý “Strabon” (Ý.Ö. 58-25) Pers çaðýndaki Þam'ý
Asya’nýn batý kýsmýnýn en ünlü þehri olarak sýnýflandýrmýþtýr.
Pers imparatoru “3. Dara” Ýskender’in ordusu tarafýndan maðlup
edildi ve Yunanlý lider “Parmino”, sonraki 10 yüzyýl boyunca
Büyük Ýskender’in imparatorluðunun bir parçasý olan ülkeye
Ý.Ö. 333 yýlýnda girdi.
Ý.Ö. 111 yýlýnda, Selevki kralý yeni baþkenti yapmak üzere
Antakya’dan ayrýlýp Þam’a gitti. O tarihlerde, Arap Nabatlar
güney Suriye’de güçlü bir devlet kurdular ve Ý.Ö. 85 yýlýnda
Þam’a girip kýsa bir süreliðine de olsa þehri baþkentleri yapmayý
baþardýlar.
Suriye’nin imparator Bombi tarafýndan iþgal edilmesinden sonra,
Ý.Ö. 64 yýlýnda Þam’da Roma dönemi baþladý ve Þam önemli bir
Roma þehri haline geldi; þehir Adriyanus döneminde Mitropole
olarak adlandýrýldý ve Ý.S. 2. yüzyýl sonlarý, 3. yüzyýl baþlarýndaki
“Karakalla” döneminde Þam, aslýnda, Roma dönemindeki en
önemli on þehir olan Dicapolis þehirlerinden biriydi. Yerel sanatlar
Yunan ve Roma sanatýyla harmanlandý ve sonuçta ortaya
Helenistik sanat çýktý.
Hristiyanlýk ortaya çýktýðýnda, Þam yeni dinin yayýlmasýnda tarihi
bir rol oynadý. Þehir Aziz Bolus’un imaný saðlam bir Hristiyan
olmasý ve doðu duvarýnda asýlý putlardan kaçýnmasýyla
tanýnmaktadýr; ayrýca Hanania Þam’ýn ilk piskoposudur ve eski
Þam þehri onlarýn anýlarýný hâlâ saklamaktadýr. Ý.S. 4. yüzyýlýn
sonunda Þam, Doðu Bizans Ýmparatorluðu’nun yönetimine girdi
ve Bizans imparatorlarý þehre hayran kaldýlar. Bir keresinde
Ýmparator Julian þöyle demiþti: “Þam doðunun gözbebeðidir”.
Ý.S. 635 yýlýnda, Þam’da yeni bir dönem baþladý; Ýslam’ýn Þam’a
geliþi þehrin tarihindeki en büyük olaylardan biri addedilmektedir.
Bu olay, bin yýldýr süren Batý hâkimiyetine son vermiþ ve þehrin
doðulu cazibesini yeniden büründüðü yeni bir sayfa açmýþtýr.
Birkaç yýl sonra, þehir Roma tarzýndan, tüm dünyaya ilk kez
sunulan yepyeni bir tarza doðru dönüþmeye baþlamýþtýr.
68
Damascus remained the capital of the Aramaic kingdoms until
the coming of the Assyrian king “Tughlat the third” who
conquered Damascus in 732 BC, historical texts points to the
Assyrian siege to Damascus which finally fell due to the heavy
attacks on its wall; the city was fortified with unconquerable
wall.
Damascus remained under Assyrian rule until 605 BC when it fell
in “Nbokhad Nassar” hand the king of Caledonians, but history
mentioned no architectural works related to him in Damascus.
Later on, Persian were able to put down Caledonian kingdom
and entered Damascus in 538 BC and they were aware with the
importance of Damascus location so they made it their state
center and headquarter of their military leadership. “Strabon”
the geographer (58-25 BC.) classified Damascus in Persian age as
the most famous town in the western part of Asia.
The Persian emperor “Darios 3rd “was defeated by Alexander’s
army and the Greek leader “Parmino” entered the country at
the year 333 BC, becoming part of Alexander the great empire
for the next 10 centuries.
At 111 BC, Saluki’s king left Antakia to Damascus to make it his
capital. At that time, Arab Anbatt established a strong state in
southern Syria, and they were able to enter Damascus in 85 BC
to make it their capital but it was only for a short time.
In 64 BC, the Roman era started in Damascus after emperor Bombi
occupied Syria and Damascus become one of the important
Roman state, it was labeled as Mitropole at the time of
“Hadrialous” and at the time of “Karakalla” at the end of 2nd
century, beginning of 3rd century AC, in a matter of fact, Damascus
was one of the ten most important cities “Dicapolis” in Roman
era. Local arts mixed with Grecian and Roman arts, and as a
result appeared the Hellenistic art.
When Christianity appeared, Damascus participated in spreading
the new religion with great historical role. And it is well known
that saint Bolus was strong Christian believer and that he fled
from the pagans hanged of the eastern wall; as well Hanania
was the first bishop in Damascus, and the old city of Damascus
still keeping their memories. At the end of the 4th century AC,
Damascus became under eastern Byzantine Empire and was
admired by the emperors. The emperor Julian once said:
“Damascus is the eye of the east”.
In 635 AC, a new era has started in Damascus; the coming of the
Islam to Damascus is to be considered as one of the greatest
event in the history of the city. It put an end to the western
influence which prolonged for a millennium and opened new
page in which the city returned to its eastern enchantment. Few
years later, the city started to convert from its Roman style to
a brand new style presented to the world for the first time.
The Arabic Islamic time in Damascus is considered as a starting
date of historical architectural booming. Art development and
Architectural schools were accompanied with political stages of
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Þam’daki Arap-Ýslam dönemi tarihi mimari patlamasýnýn da
baþlangýcý sayýlmaktadýr. Sanatsal geliþim ve mimari ekollere
þehrin siyasi safhalarý eþlik etmiþtir. Ýslami dönemde þehrin,
aralarda yaþadýðý bazý duraklama ve çöküþ günleri olsa da
zenginlik ve geliþme içinde yaþadýðý dört ana safha
bulunmaktadýr.
Ý.S. 635’ten 750’ye kadar olan safha Þam’ýn Ýslam dinine giriþiyle
baþlamýþtýr. 661 yýlýnda Emevi ailesinden ilk halife Muaviye Þam’ý,
gölgelerini Ýslam dünyasýna ve gayrimüslim dünyaya uzatan
yeni doðmuþ imparatorluðun ilk baþkenti yaptý.
750 yýlýnda Abbasi ordusu Þam’a girdi ve Emevi tarihinin son
sayfasý da kapandý.
Ýslam Ýmparatorluðu’nun baþkenti Baðdat’a nakledildi ve Þam
siyasi ve ekonomik bir ihmal dönemi yaþadý.
1075 yýlýnda, güçlü bir savaþçýlar grubu Orta Asya’dan gelerek
Þam’ýn yönetimini ele geçirdi; bunlar da Müslümanlardý ve
Þam’a, sevdikleri ve önem verdikleri bu þehre barýþ getirecek
kadar da güçlüydüler; onlara Selçuklular deniyordu ve ilk
yaptýklarý Emevi Camii’ni (Þam’ýn Ulu Camii), iç kalenin temellerini
ve þehrin savunma sistemini onarmak oldu. Ayný anda, batýdan
da ciddi bir tehlike yaklaþýyordu; büyük güçler Suriye’nin sahil
þeridini þehir þehir ele geçirmeye baþladýlar; onlar kendilerine
Haçlýlar diyorlardý ama yerli halk onlara Frenk (Arapça’da
Avrupalý) diyordu. Þam halký, Emevi döneminin varlýklý günlerini
geri getirerek þehri Haçlýlara karþý savunduðu için 1154 yýlýndaki
en ünlü Selçuklu olan Nureddin Zengi’ye hayranlýk duyuyordu.
Nureddin Zengi, bimarhane (akýl hastalýklarý hastanesi), medrese
ve hamam gibi diðer pek çok kamu binasýnýn yaný sýra þehrin
surlarýný yeniden inþa ettirdi ve kapýlarýný da yenilettirdi; Nureddin
Zengi’nin anýtlarýnýn çoðu bugün hala faaliyet göstermektedir.
Haçlýlar 1098 yýlýnda Kudüs'ü ele geçirdikten ve 1173 yýlýnda
Nureddin Zengi vefat ettikten sonra, onun askeri yardýmcýsý,
Eyyubi ailesinden Selahaddin, Þamlýlarla Mýsýrlýlar tarafýndan,
Haçlýlara karþý savaþta Þam ve Kahire’yi birleþtirmesi için seçildi
ve savunma sistemi son þekline ulaþtýðýnda (iç kale, surlar,
kuleler ve kapýlar aþýlmaz hale geldi), bimarhaneler, hamamlar
ve kervansaraylar gibi pek çok kamu binasýnýn yaný sýra yüzden
fazla medrese ve ayný sayýda cami yapýldýðýnda Þam varlýklý
günlerini devam ettirdi; bu tür kamu binalarý ekonomik refahýn
ve verimli uluslararasý iliþkilerin altyapýsýný teþkil ediyordu.
Eyyubi ailesi þehir 1259 yýlýnda Moðollar tarafýndan ele
geçirilinceye kadar Þam’ý yönetmeye devam etti; neyse ki
Moðollar Þam’da her þeyi yýkmaya yetecek kadar uzun süre
kalmadýlar, çünkü üç ay sonra Memluklar gelip þehri kurtardýlar
ve Þam ticari ve sýnaî refah sayesinde surlarýn dýþýna büyümeye
ve nüfusu da artmaya devam etti.
1401 yýlýnda, Timurlenk þehri ele geçirip halkýný katlettiðinde ve
þehri harap bir halde terk etmeden önce üç gün boyunca sürecek
bir yangýn baþlattýðýnda Þam tarihindeki en zalimce felakete
the city. Four principal stages succeeded in Islamic time in which
the city lived prosperity and booming, but with intervals of some
freezing and collapsing days.
From 635 AC until 750. This stage started with Damascus interring
in the Islamic religious. In 661 nMua’wiah- the first caliph from
Umayyad family- made Damascus the first capital for the newborn
empire which spread its shadows on Islamic and non Islamic
world.
In the year 750 the Abbasid army entered Damascus and the last
page of Umayyad history was folded.
The capital of the Islamic empire transferred to Baghdad then
Damascus suffered a period of political and economical negligent.
In the year 1075 a group of strong fighters came from middle
Asia and took over Damascus, they were Muslims and they were
powerful enough to bring peace to Damascus, the city that they
loved and care about, they were called the Saljuqs and first thing
they did for the city was the restoration of Umayyad mosque
(the great mosque of Damascus), and the foundation of the
citadel and the defense system of the city. At the same time a
serious danger approached from the west, heavy forces started
to seize the seashore of Syria city by city, they called themselves
the Crusaders, but the local people called them Firanga (the
Europeans in Arabic). The Damascene looked up to Nour Addeen
Al Zinki, the most famous Saljuq in the year1154, to lead there
defense against the Crusaders by bringing back the prosperity
days of Umayyad time. Nour Adden reconstructed the wall and
renewed the gates, besides many other public building like the
Bimarstan (which is a hospital for mental treatment), like alMadrasah (the religious schools), and the Hammam (the public
bath), most of Nour Addeen monuments are functioning until
now.
After the Crusaders take over Jerusalem in 1098 and the death
of Nour Adden in 1173, his military assistant Salah Addeen from
the Ayyubi family chosen by the Damascene and the Egyptians
to unite Damascus and Cairo in fighting against the Crusaders,
and Damascus continued the prosperity days, when the defense
system reached the perfection in its final shape (the citadel, the
wall, the towers and the gates became invincible), over hundred
of Madrasah were built, and a same number of mosques, besides
many more of public buildings like Bimarstan, Hammams and
caravanserais, this kind of public building were the infrastructure
for an economical prosperity and fruitful international relations.
The Ayyubi family ruled Damascus until the Tatars armies seized
the city in 1259; fortunately they didn’t stay in Damascus enough
time to destroy everything, because after three months the
Mamlukes arrived and released the city and Damascus continued
to grow outside the wall and the population as well, due to the
commercial and the industrial prosperity.
In the year 1401, Damascus was subject to the most brutal disaster
that it ever known in its history, when Taimorlank seized the city,
killed the people, and set fire to the city lasted for three days
69
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
maruz býrakýldý. Bu felaketten sonra Memluklar þehre geri dönüp
felaketin izlerini sildiler ve hayat þehre geri döndü; mimari
hareket, Osmanlý zaferiyle o dönemin bittiði ve yeni bir dönemin
baþladýðý 1516 yýlýna kadar yeniden geliþti.
Osmanlý yönetimi altýnda Þam, imparatorluðun geniþ uzantýlarý
sayesinde büyük ölçüde geliþme gösterdi. Dýþ ticaret büyük
ölçüde aktifleþtirildi ve Þam’a büyük yarar saðladý.
Osmanlýlar, dini ve ticari öneminden dolayý Þam’a büyük öncelik
verdiler ve özel bir dikkat gösterdiler; ticari alanlardaki (Þam
çarþýlarý) devasa kentsel geliþme kapsamýnda camiler, medrese
ve 139’dan fazla kervansaray inþa etmeye baþladýlar.
Ýpek Yolu o adla anýlan ipek ticaretinden kaynaklanmýþtýr ve bu
ticaretin anavataný da Han Hanedaný dönemindeki (Ý.Ö. 202 –
Ý.S. 220) Çin’dir. Çin antik dünyada ipek böcekçiliði için dut
aðaçlarý diken ve ipek böceði yetiþtirip ipek dokumalar üreten
ilk ülkedir ve Çin ipeði tüm dünyaya yayýlmýþtýr.
Bu Ýpek ticareti Çin’in doðusundan batýya giden kervanlarla
baþlatýlmýþtýr. Bu kervanlar, deðerli mallarýný ele geçirmek isteyen
Orta Asyalý kabilelerin saldýrýlarýna karþý muhafýzlar tarafýndan
korunuyordu.
Chan Chin (ilk Çinli gezgin), küçük kabileleri de içine alacak
þekilde geniþleyen bir ipek ticareti fikri yaratmak üzere Orta
Asya kabileleriyle temas kurmayý baþardý ve Asyalý göçebeleri
kervanlarýn güvenliðini saðlayacak resmi müttefikler haline
getirdi. Ardýndan, kesin güzergâhlar belirlendi ve Ýpek Yolu
olarak tanýnmaya baþladý. Bu yol aslýnda Çin’den baþlayýp Orta
Asya ve Hindistan’a giden, Ýran’ý geçip Orta Doðu'ya oradan da
nihayet Avrupa’ya ulaþan bir güzergâhlar aðýydý.
Þam, uygarlýklarýn kavþak noktasý, eþsiz bir hazine ve güzelliktir;
bu bölgede üç kýtayý – Asya, Avrupa ve Afrika – birbirine
baðlayan, stratejik açýdan önemli bir konuma sahiptir. Benzersiz
konumu Suriye topraklarýnda geliþmiþ pek çok uygarlýk için bir
kavþak noktasý olarak tarihi konumunu kazanmasýna yardýmcý
olmuþtur; bu durum Ýtalyan Profesör Paulo Mattieh
baþkanlýðýnda gerçekleþtirilen Ebla (insanlýðýn ilk anavataný)
kazýlarýnda elde edilen kanýtlarla da teyit edilmiþtir.
Osmanlý Ýmparatorluðu Ýpek Yolu üzerindeki yüzlerce þehre
yayýldýktan sonra siyasi istikrar, yönetim ve para biriminin
birleþtirilmesi sayesinde ticari faaliyetler daha da kolay hale
gelir.
Þehirler arasýnda yolculuk etmek, Ýstanbul’daki sultanlarýn ve
saltanat ordularýnýn korumasý altýnda çok kolay ve çok güvenli
hale gelir.
Ýpek Yolu sadece bir ticaret yolu deðildi; ayný zamanda uygarlýklar
arasýnda diyalog ve kültür alýþveriþi bir köprü, farklý dinlerin,
adetlerin, sosyal geleneklerin ve sanatlarýn birbirini tanýmasý
için bir kanaldý.
70
before he left it ruined. Mamlukes returned to Damascus after
the disaster to remove the traces, and life returned to the city,
and the architectural movement flourished once again until the
end of that era with the Ottoman victory in the year 1516, when
a new period started.
Under Ottoman ruling, Damascus developed greatly because of
the wide extension of the empire. The external trade was
activated greatly as will, so it was with great benefit to Damascus.
The Ottoman gave Damascus high priority and special intensive
care for its religious and commercial importance; they started
to build mosques, madrasah (religious schools) and more than
139 caravansaries, within a huge urban development in the
commercial areas (the souks of Damascus).
The Silk Road is resulted from silk trade called of that name and
its cradle was China in Han Dynasty age (202 BC. – 220 AD). China
is the first country to plant mulberry sericulture and raising
worms and silk textiles produced in the ancient world, and Chinese
silk spread throughout the world.
This trade Silk started in east of China to the west, by caravans
with guards to protect and prevent the risk of robbers and
bandits where they are often attacked by the tribes of central
Asia greed of its precious goods.
Successfully Chan Chin (who is the first Chinese traveler) was
able to achieve contact with the tribes of central Asia to create
the idea of expanding Silk trade to include the small tribes, and
made Asian Bedouins as formal allies to insure the caravan’s
security. Then clear routes established and became known as the
Silk Road. Which is in matter of fact, was network of routes
starting from China to central Asia and India, crossing Persia to
the Middle East and finally to Europe.
Damascus is a crossroads of civilizations, and a matchless treasure
and beauty; it occupies a strategic important location in this
region, linking three continents: Asia, Europe and Africa. Its
unique location contributed in giving it a historical position as a
crossroads for many civilizations that grew in the Syrian lands,
this was confirmed by the evidences of Ebla (the first homeland
for mankind) excavations headed by the Italian professor Paulo
Mattieh.
After the Ottoman Empire spread over hundreds of cities on the
Silk Road, the commercial activities become easier due to the
political stabilization and the unification of the regulation and
the currency.
Traveling between cities becomes very easy and very secure under
the umbrella of the Sultans in Istanbul and the protection of the
royal armies.
The Silk Road wasn’t only a course for trading; it was also bridges
for the civilizations dialogs and culture exchange, it was channels
to introduce different religious, customs, social traditions and
arts.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Doðu ile batý arasýnda her iki yöne doðru yaptýklarý yolculuklarda
tüccarlara þairler, filozoflar, entelektüeller ve din adamlarý eþlik
ettiler. Zanaatkârlar, iþçiler yeni tarzlarý ve yeni teknikleri
öðrenmek için gözlerini dört açtýlar; gördükleri þeyleri
uluslararasý çeþniler içeren yeni yerel sanatlar oluþturmak için
atalarýndan miras aldýklarý þeylerle harmanladýlar. Doðu’dan
ipek, deðerli taþlar, altýn, sandal aðacý kerestesi vs. Batý’dan da
Ýstanbul aracýlýðýyla sanatlarý ve tarzlarý (rokoko, barok ve
özellikle de Osmanlý Baroðu), sonuçta benzersiz bir Þam sanatý
yaratýldý: Damasko (ünlü Þam ipeði), Al-Fusifusaa (bölümlerden
yapýlan ünlü Þam mozaiði), Sedef (ahþap mobilya üzerine sedef
kakma), Al Moa’shak (pencereler için alçý içinde renkli bölümler)
ve Þam’ýn refahýný simgeleyen pek çok el sanatlarý.
19. yüzyýlda yeni idari yapýlarýn (þehir meclisi) oluþturulmasý: 19.
yüzyýldaki ilk Osmanlý reformlarýnýn amacý vilayetteki en önemli
temsilcisi, yani vali, aracýlýðýyla pozisyonunu güçlendirmekti.
19. yüzyýldan önce idari yapýlar sýnýrlýydý ve her biri kendi
makamýna sahip olan vali, müþir, defterdar ve kadý gibi birkaç
merkezi yetkili etrafýnda toplanýyordu. Çoðunlukla din, aile,
bölge, meslek veya loncalara göre tanýmlanan sosyal gruplarla
bunlarýn liderleri arasýndaki etkileþim yoluyla düzenlenen sosyal,
ekonomik ve siyasal faaliyetlerin yönetimi için kurulmuþ resmi
kurumlar yoktu.
Ýlk idari yapýlar Ýbrahim Paþa yönetimi altýnda kuruldu. Suriye’nin
birkaç eyalete ayrýlmýþ eski idari yapýsý iptal edildi ve Þam’da
tüm Suriye için bir merkezi yönetim kuruldu. Çeþitli idari kurullar
(meclisler) oluþturuldu. Soylulardan (ayan) ve Memluklara kadar
giden en yüksek dereceli memurlardan (hisba divaný) oluþan
ve Osmanlý’da da divan þeklinde varlýðýný sürdüren bir danýþma
konseyinin kayýtlarý mevcuttur. Vali bu yerel soylular komitesinin
kararlarýna baðlý olmasa da, divanýn onayý olmadan yerel
politikayý belirlemek onun için zordu. 1832 Haziran ayýnda
Ýbrahim Paþa, din adamlarý atayarak idari, vergisel ve yasal
fonksiyonlar için bir danýþma komitesi (þura meclisi) ve
çoðunlukla bir ticaret mahkemesi görevi gören bir ticaret odasý
(ticaret meclisi) oluþturarak divana yeni bir avantaj saðladý. Bu
strateji dini mahkemelerin (þeriat mahkemeleri) yetkisini aile
durumu ve mülkiyet iþlemlerine indirgedi.
Osmanlý reform politikasý devam etti, önce daha net karar alma
yapýlarý oluþturabilmek için Suriye eyaletlerinin sayýsý üçe (Þam,
Halep ve Sayda) indirildi. Ardýndan, 16. yüzyýldan beri uygulanan
eyalet kanunnameleri standart mevzuatla deðiþtirildi.
Osmanlý Ýmparatorluðu’nun pek çok þehrinde -ki Þam da
bunlardan biriydi– merkezi hükümet otoritesi kurumlarýnýn
geniþletilmesiyle oluþturuluyordu. Amaç yerel sosyal politika
oluþturma mekanizmasýnýn hükümet yapýlarýna entegre
edilmesiydi. Karar alýcýlar hala yerel soylulardý ve geleneksel
yetkinin kendilerine devredilmesiyle bu soylular artýk Osmanlý
idaresinde resmi hizmet veren memurlar haline gelmiþlerdi.
Poets, philosophers, intellectuals and religious people
accompanied the merchants in their journeys between east and
west in both directions. Artisans, craftsmen and workers open
their eyes to new styles and learn about new techniques, they
mixed what they have seen with what they have inherited from
their ancestors to create new local arts with international flavors.
They imported from east the raw materials like (silk, precious
stones, gold, Sandalwood…..etc), while they imported from
west through Istanbul the arts and styles (rococo, baroque and
especially what is known as Ottoman Baroque), as a result a
unique damascene art was created: Damesco (the famous
damascene silk), Al-Fusifusaa (the famous damascene mosaic
made of class), Al Sadaf (the inlayed mother of pearl on wood
for furniture), Al Moa’shak (the colored class within the gypsum
for windows)…., and a lot of handicrafts that characterized the
prosperity of Damascus.
The creation of new administrative structures (the city council)
19th C: The aim of early Ottoman reforms from 19th C had been
to strengthen the position of the state through its most important
representative in the province, the governor.
Before 19th century the administrative structures was limited
and grouped mainly around a few central posts such as the wali
(governor), mushir (commander-in-chief of the local army units),
daftardar (tax collector ) and qadi (senior judge), each with its
own office. There was a lack of formal institutions for the
regulation of social, economic and political affairs, which were
arranged through the interaction between social groups mainly
defined by religion, family, district, profession or guild and their
respective leaders.
The first administrative structures took place under Ibrahim
Pasha. The old division of Syria into several provinces (iyala) was
cancelled and a central administration for the whole of Syria was
established in Damascus. Various administrative boards (majlis
/majalis) were introduced. There are records of an advisory body
of notables (aiyan) and top officials going back at least to the
Mamluks (diwan al-hisba), which continued to exist under the
Ottomans in the form of the diwan. Although the wali was not
committed to the decisions of this committee of local notables,
it was difficult for him to decide local policy without the approval
of the diwan. In June 1832 Ibrahim Pasha gave new advantage
to the diwan by appointing religious people and forming an
advisory committee (majlis al-shura) for administrative, tax and
legal functions and a chamber of commerce (majlis al-tijara),
which mainly operated as a commercial court. This strategy
reduced the authority of the religious courts (al-mahakim alshariyya) primarily to family status matters and property
transactions.
The Ottoman reform policy continued, the number of Syrian
provinces was first reduced to three iyalat (al-Sham, Halab and
Sayda) in order to achieve clear decision-making structures. Then
the provincial legal codes (kanunname), which had applied since
the 16th century, were replaced by standard legislation.
In many of the cities of the Ottoman Empire – Damascus among
them – the establishment of a central government authority
71
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Aileler kontrolün çoðunu kaybettiler ama güçlerini
kaybetmediler. 1841’de Ýngiliz Konsolosu Richard Wood bu
süreci "...þehrin ileri gelenlerinin kendilerine maaþlý makamlar
verilerek kazanýlmasý" olarak tarif ediyordu.
19. yüzyýl boyunca adým adým eðitim, saðlýk, hukuk, iletiþim,
þehir planlamasý ve imalat, ticaret ve tarýmýn desteklenmesi
tümüyle devletin doðrudan idaresine girdi. Bunun karþýlýðýnda,
devlet memurluðunda büyük bir artýþ yaþandý.
Vali ve defterdar gibi makamlarda gerçekleþtirilen idari yapý
reformlarýnýn yaný sýra, diðer iki husus da tekrar gündeme geldi:
Ýdare meclisi ve vergi sistemi.
1840’lý yýllarýn baþlarýnda idare meclisinin Osmanlý hükümetine
entegrasyonu doðrudan doðruya 2. Mahmut’un Reform
Dönemi’ne dayanýyordu ve Ýbrahim Paþa yönetimi altýnda
geliþtirilen modeller kullanýldý, ancak bu meclisin Þam’da tam
olarak ne zaman göreve baþladýðýný tespit etmek mümkün
deðildir.
1843 ve 1844 yýllarýna ait idare meclisi toplantý tutanaklarý
günümüze kadar gelebilen en eski kanýtlardýr. Meclis tüm kamu
binalarýnýn iþleyiþ ve bakýmlarýnýn denetlenmesinden
sorumluydu; o zamandan beri, þehir meclisi kentlerini
biçimlendirmekte Þamlýlara yardýmcý olmak hususunda özel bir
rol üstlenmiþtir.
Eski Þam þehri 1979'da UNESCO tarafýndan dünya mirasý sit
alanlarý arasýnda sayýlmýþtýr; o zamanlarda yerel þehir meclisi
eski Þam þehrinin korunmasý ve düzenleyici kurallarýn
uygulanmasýnýn gözetilmesinde inisiyatif i ele aldý.
1986 yýlýnda Suriye baþbakaný eski Þam’ýn korunmasýndan
sorumlu komiteyi kurdu ve Þam Valiliði de eski Þam binalarýnýn
benzersiz karakterini dikkate alarak özel bir yapý yönetmeliði
belirledi. Bu komitenin ana amacý þehrin mimari mirasýnýn
korunmasý, kamu binalarýnýn bakýmlarýnýn yapýlmasý ve eski
Þam’ýn kentsel dokusuna zarar verecek yasadýþý inþaatlarýn
engellenmesiydi.
Ayrýca, eski Þam komitesinin ana görevi kamu projelerinin
denetlenmesidir. Örneðin, en önemli projelerden biri Hamidiye
Çarþýsý’nýn (Þam’da Sultan Abdülhamit tarafýndan yaptýrýlan
meþhur çarþý) rehabilitasyonuydu ve çok yakýn bir zamanda
Þam Valiliði eski Þam þehrinin tarihindeki önemli altyapý
projelerinden birini, Mithat Paþa sokaðýnýn restorasyonunu ve
geleneksel yaþamý Þam’a geri getirmek için diðer pek çok
restorasyon projesini tamamladý.
72
was realized by the expansion of its institutions. The intention
was to integrate local social policy-making into governmental
structures. The decision-makers continued to be local notables,
and acting with the traditional authority transferred to them,
they now became officials in government service acting under
the rules of Ottoman administration. Families lost much of their
control but not their power. In 1841 the British Consul Richard
Wood described this process as "... gaining over the principal
people of the town by giving them offices to which salaries are
attached."
Step by step education, health, law, communications, town
planning and the promotion of manufacturing, trade and
agriculture all came into the state's direct administrative during
the course of the 19th century. The civil service, in turn, underwent
a great expansion.
Alongside the reform of administrative structures such as the
posts of the wali and daftardar, two other aspects returned to
the agenda: the administrative board and the taxation system.
The integration of the administrative board (majlis al-idara) into
structures of Ottoman government in the early 1840s was based
directly on the Reform Period of Mahmud 2nd and used models
developed under Ibrahim Pasha, but it is impossible to know
exactly when this board was started in Damascus.
Minutes of administrative board meetings from the early forties
(1843 and 1844) are the earliest evidence to have survived. The
majlis was responsible for the supervision of all public building
works and their maintenance; since that time, the city council
had a special role in helping Damascenes to shape their city.
The Old city of Damascus was listed on the world heritage sites
by the UNSCO in 1979, during that time the local city council took
the inituitive to preserve the old city of Damascus and looking
after the aplication of the regulation codes.
In 1986 the prime minister of Syria established the commettee
for preserving the old Damascus, and the governorate of
Damascus established a special building code, taking into
consideration the unique character of Old Damascus buildings.
The main porpuse of this commettee was to protect the
architectural heritage of the city and mentaining the puplic
buildings and to privent illegal consruction that will damage the
urban texture of the old Damascus.
Also the main task of old Damascus commettee is suprovising
the public projects for example on of the most important projects
was the rehabilitation of the historical Souk al Hamidyeh (the
famous souk built in Damascus during the sultan Abed al Hamied),
and just recently the governorate of Damascus finish one of the
important infrastructure project in the history of the old city of
Damascus, the restoration of the strait street of Medhat Pacha.
And meny other restoration project to bring the traditional life
into Damascus.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Habibollah Tahvil Pour FARD
Ýsfahan, Ýran / Esfahan, Ýslamic Republic of Iran
Bismillahirrahmanirrahim
In the name of Allah
Olaðanüstü güzelliklerle bezenmiþ bir þehir olan Esfahan, sadece
en görkemli tarihi yapýlarýn merkezinde bulunmakla kalmayýp,
ayrýca Ýran’a özgü güzel sanatlar ve harikulade el sanatlarýnýn
da merkezinde bulunmaktadýr. Kýsacasý, Esfahan’ýn tarihi mimari
zenginlikler ve el sanatlarý açýsýndan en zengin þehir olduðunu
söyleyebiliriz.
Isfahan , a city with extraordinary beauty is not only the centre
of the most magnificent historic monuments but also it is centre
of Iranian fine arts and glorious handicrafts. In short we can say
that Isfahan is the richest city in historical, architectural wealth
and handicrafts.
Esfahan’daki geleneksel sanatlarýn tarihçesi Ýslam öncesi
dönemlere dayanýr. Esfahan merkezi bir konumdadýr ve daima
Ýran’ýn önde gelen ana kentlerinden biri olmuþtur.
Pers sanatlarý dünya çapýnda tanýnmaktadýr ve Esfahan’ýn yerel
sanatlarý bu sanatlar arasýnda özellikle popülerlik kazanmýþtýr.
Esfahan ’daki mimari yapýlar göz önünde bulundurulduðunda,
bu þehir, Ýran ve Ýslami mimarinin mükemmel bir ansiklopedisi
olarak addedilmektedir. Mimarinin olaðanüstü örnekleri ziyarete
açýktýr. Muhteþem camiler, kiliseler, sinagoglar, köprüler, evler,
saraylar, minareler ve mozaleler þehrin her yanýný süslemektedir.
Esfahan , 7. yüzyýldan beri, Ýslami stil ve tekniklerin müzesidir.
Diðer taraftan, tarihi yapýtlarýn binalarýn dekorasyonu ve
süslemelerinde güzel sanatlardan olaðan üstü örneklere
rastlanmaktadýr. Minyatürler, çini ve mozaik iþleri, ayna iþleri,
alçý iþleri, vitray baþyapýtlarý, kakma ve mine iþleri, cevher iþleri,
ve diðer onlarca dekoratif sanat, Esfahan’ýn tarihi yapýlarýný
süslemektedir.
The history of traditional arts in Isfahan dates back to pre Islamic
era. Isfahan is centrally located and it has been one of the most
prominent metropolitan cities of Iran.
Arts of Isfahan are particularly noted for its architecture and
production of great varieties of fine arts and handicrafts. The
Persian arts are known all over the world and Isfahan’s arts are
exceptionally popular.
Regarding architecture in Isfahan, in fact this city is considered
as an excellent encyclopedia of Iranian and Islamic architecture.
Wonderful examples of architecture can be visited. Beautiful
mosques, churches, synagogues, bridges, houses, palaces, minarets
and mausoleums have ornamented the city. Isfahan has been a
treasury of Islamic styles and techniques since 7th century AD.
Herþeyin üstünde, çok çeþitli el sanatlarý nesilden nesile
aktarýlmýþtýr.
On the other hand decoration and ornamentation of historic
monuments and buildings show magnificent styles of fine arts.
Miniature paintings, tile and tile mosaic works, mirror works,
plaster works, stained glass masterpieces, inlaid and enamel
works, metal works and tens of other decorative arts have
ornamented Isfahan’s historic monuments.
Bu geleneksel sanatlarýn hepsine deðinmek mümkün deðildir.
Ancak, lütfen birkaç örnek vermeme izin verin:
Above all great varieties of handicraft have passed from one
generation to another generation.
73
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Mimari açýdan Esfahan Külliyesi, dünyanýn yedi harikasýndan
biri sayýlmaktadýr. Esasen, farklý dönemlerden bir dizi cami ayný
alanda inþa edilmiþtir. En az 1300 yýl öncesinden 20. yüzyýla
kadar sanatsal mimari eserlere rastlanmaktadýr.
17. yüzyýldan kalan Ýmam Cami, mimarinin ve çini iþlerinin olaðan
üstü bir tezahürüdür. Þeyh Lütfullah Cami, bir sanat ve mimari
baþyapýtýdýr. Ýslam dünyasýndaki en güzel hat sanatý örnekleri
bu camide görülebilir.
Yukarýda bahsi geçen yapýlar, Esfahan ’da bulunan en az 3000
mimari yapý arasýndan seçilmiþtir.
Esfahan’ýn dekoratif sanatlarý ile ilgili, sizlere 150 çeþit sanattan
dördünü tanýtmak istiyorum.
Çini ve mozaik iþleri, çok renkli çiniler ve mozaikler: Bir dizi tarihi
yapý, özellikle de camiler, çini ve mozaiklerle süslenmiþtir. Bu
sanatlarýn güzelliðini ve ihtiþamýný anlatmak için kelimeler
kifayetsiz kalmaktadýr. Esfahan, bu sanatlarýn eþsiz bir
hazinesidir. Her bir yapýnýn çini ve mozaik iþleri belirli özellikler
taþýr. 17. yüzyýl, çini ve mozaik iþlerinin altýn çaðý olmuþtur.
Hat sanatý: Çeþitli yapýlarýn büyük kýsýmlarý hat sanatýnýn
mükemmel örnekleri ile bezenmiþtir. Batý’da, hat sanatý
genellikle el yazýsý olarak kabul görür, Doðu’da ise en önemli
güzel sanatlardan biridir. Yapýlar farklý yerleri, deðiþik hat
sanatlarý örnekleri ile süslenmiþtir. Örneðin, Esfahan Külliyesi’nin
kubbesinde Ýranlý hattatlarýn çalýþmalarýna yer verilmiþtir.
Esfahan’ýn bir diðer önemli geleneksel sanatý da Chehel Sotoon
ve Ali Gapi saraylarýnda bulunan alçý iþi ve minyatürlerin
birleþimidir. Her ikisi de 17. yüzyýlýn alçý ve minyatür iþlerinin en
güzel örneklerindendir.
Esfahan’da 100 bini aþkýn insan geleneksel sanatlar üzerine
çalýþmaktadýr. Size þimdilik 100’ü aþkýn el sanatýndan sadece
üçünü tanýtmak istiyorum. Esfahan halýlarý, sadece tasarým
açýsýndan deðil, kalite ve iþçilik açýsýndan da ülkemizdeki en iyi
halýlardýr.
Arabesk tasarýmlar, Esfahan halýlarýna muhteþem güzelliklerini
kazandýrmaktadýr. Halýlarýn dokunmasýnda bitki ve sebze renkleri
kullanýlmýþtýr. Bu halýlar el yapýmýdýr ve bazýlarýnda sayýsýz düðüm
bulunmaktadýr.
Genellikle, sadece profesyoneller ince ilmikli Ýran halýlarý dokur.
Ýnce yün ve ipeðin bu sanat eserlerinde büyük katkýsý vardýr.
Halýlarda madalyonlar, arabesk desenler ve çiçekler gibi farklý
tasarýmlar kullanýlmaktadýr.
74
It is not possible to talk about all these traditional arts. Please
permit me to introduce you just few examples. Regarding
architecture the Jame (comprehensive) mosque of Isfahan is one
of the Seven Wonders of the World. In fact a collection of mosques
from different periods have been created on the same site. At
least from 1300 years ago until 20th century, we can see artistic
architectural works.
The Imam mosque from 17th century AD is a great manifestation
of architecture and tile mosques work.
The Sheikh Lotfollah mosque is a masterpiece of art and
architecture. The most beautiful calligraphies of Islamic world
can be seen in this mosque.Above mentioned monuments are
examples selected from at least 3000 historic monuments of
Isfahan. Regarding decorative arts of Isfahan , I would like to
introduce you four kinds of decorative arts out of 150 kinds.
Tile and Tile mosaic works, Polychrome tiles and tile mosaic:
Several historic monuments especially mosques have been
decorated with tile and tile mosaic. Words can not explain the
beauty and glory of these arts. Isfahan is the unique treasury of
these arts. Tile and Tile mosaic of each building covers certain
characteristics. 17th century was the golden era of tile and tile
mosaic creation.
Calligraphy: Major parts of several monuments show excellent
manifestation of calligraphies. In the west, calligraphy is
considered mainly penmanship, in the east it is one of the most
important fine arts. Different parts of monument have been
decorated with various kinds of calligraphies. For example in the
Jame mosque, The Ostad Eivan (arch) shows a collection of
calligraphies created by Iranian artists. Another important
traditional decorative art of Isfahan is a combination of
plasterwork and miniature paintings the palace of Chehel Sotoon
and Ali Qapou, both from 17th century manifest the most beautiful
samples of plaster work and miniature painting.
More than 100 thousand people work on traditional handicrafts
in Isfahan. I would like to introduce only three kinds of them, out
of more than 100 types of handicraft. Carpets of Isfahan, not only
design but also quality and workmanship is the best in our country.
Eslimy designs give wonderful beauties to Isfahanian carpets. For
weaving fine carpets plants and vegetables colors have been
used. These carpets are hand- knotted some of these carpets are
made of countless knots.
Only professionals usually make finely knotted Iranian carpets.
Fine wool and silk play a great role in these pieces of art. Different
designs such as medallions, arabesques, flowers are used.
Cevher iþçiliði: Yüzlerce Esfahan’lý sanatçý olaðan üstü cevher
iþleri üretmektedir. Pers yazýtlarý ile beraber þýk tasarýmlar
cevher iþlerinin en belirgin özelliklerini oluþturmaktadýr.
Metal work: Hundreds of Isfahanian artist create wonderful pieces
of metal works. Elegant designs along with Persian inscription
are the most distinctive features of metal works.
Neredeyse her Ýran evinde birkaç tane cevher iþi bulunur. Cevher
iþlerinde mücevherler, oymalý bakýr tabaklar, gümüþ, pirinç ve
bronz kullanýlmaktadýr.
Almost in every Iranian house there are at least few metal works.
Jewelry, inlaid dishes of coppers, silver, brass and bronze are
used in metal works.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Maria CRISTEA
Kiþinev, Moldova / Chisinau, Republic of Moldova
Sayýn bayanlar ve baylar ben önce sizi selamlamak istiyorum.
Tarih ve medeniyet dolu Ýstanbul þehrinde organizatörlerimize
bizi davet ettikleri için þükranlarýmý sunuyorum.
Ladies and gentleman; first, I would like to greet you all. I would
also like to thank the organizers which have invited us to the city
of Istanbul which is full of history and culture.
Moldova’dan geldim ve burada Moldova’nýn el sanatlarýyla ilgili
sunum yapmak istiyorum. Zanaatkârlarýmýz neler yapýyorlar
bunu anlatacaðým ve ayný zamanda ulusal Moldova
kostümünden bahsedeceðim. Moldova’nýn el sanatlarý insanlarýn
hayatlarýyla paralel bir þekilde geliþmiþtir. Güzele olan sevgi
bizim halkýmýzda her zaman vardýr. Uzun zaman evvel bizim
zanaatkârlarýmýz evlerini, giysilerini, ev gereçlerini süslüyorlardý.
Bu sanat da kuþaktan kuþaða devam ettiriliyordu. Zanaatkârlarý
koruma konusunda bizim ülkemizde bir kanun kabul edilmiþtir.
Bu kanun kapsamýnda zanaatkârlarýmýz kendi zanaatlarýný icra
etmektedirler. Bizim Zanaatkârlar Birliðimiz vardýr. Bu birlikte
zanaatkârlar deðiþik branþlarda çalýþmaktadýrlar. Burada seramik
sanatçýlarý var. Ayný zamanda da deðiþik halý dokumalarý, nakýþ
sanatý ve deðiþik el sanatlarý mevcut. Ben bugün size ulusal
Moldova kostümünden bahsetmek istiyorum. Moldova kostümü
bizim için çok önemlidir. Sizin bugün görmüþ olduðunuz bu
kostümler ve bugünkü sergideki kostümler benim atölyemde
yapýlmýþtýr. Atölyemde en iyi ustalarý biraraya getirdim. Bu
ustalar korunan ve neredeyse unutulan bütün nakýþlarý yeniden
hayata döndürüyorlar. Bütün bu nakýþlar ulusal Moldova
kostümlerinde mevcut. Genellikle beyaz renk kullanýlýyor.
Pamuk, ipek ve keten ipliklerle dokunuyor. Beyaz renk aslýnda
bir sükûneti ve manevi gücü sembolize etmektedir. Kostümlerin
desenleri renk açýsýndan dengeli oluþturulmuþtur. Burada
Moldova ulusal kostümlerinin desen olarak çok çeþitleri var.
Bunu nasýl elde ediyoruz. Deseni simetrik olarak bazý belirgin
noktalara yerleþtirerek elde ediyoruz. Burada kostüme belli
karakteristik özellikler veriyoruz. Ýnsanýn deðiþik uzuvlarý ve
organlarýna göre nakýþlarý görüyorsunuz. Bu nakýþlar
deðiþmektedir. Her kostümün kendi nakýþ deseni vardýr. Bu
nakýþ deseni insanlarýn kendi hayatlarýný yansýtmaktadýr.
I came from Moldova and I would like to make a presentation
here regarding Moldovan crafts. I will try to provide some
information about what our craftsmen do and also make a
mention of the Moldovan national costume. Moldova’s crafts
have developed in parallel with the daily lives of the peoples. Our
people have always been fond of beauty. A long time ago, our
craftsmen decorated their houses, clothes and household goods.
This tradition has been passed down from one generation to the
next. A law has been passed to protect our craftsmen. Our
craftsmen perform their arts in accordance with this law. We
have a union for craftsmen. Craftsmen work under various
branches within the union. There are ceramic artists and various
carpet weaving, embroidery and other crafts are also present.
Today I would like to talk to you about the Moldovan national
costume. The Moldovan national costume is very important for
us. The costumes you see here today, and the costumes at the
exhibition are all made in my atelier. I have brought together the
finest craftsmen in my atelier. These craftsmen are bringing back
to life some of the protected and almost extinct embroidery
techniques. All of these embroidery techniques are used in the
Moldovan traditional costumes. The color white is generally used.
They are woven with cotton, silk and linen. In essence, white
symbolizes peace and spiritual power. The patterns on the
costumes are balanced with regards to color. There are numerous
kinds of Moldovan national costume patterns. How do we achieve
this? We achieve this by symmetrically placing the patterns on
the relevant points. We provide certain characteristics to the
costumes here. You can see the different embroideries to
acommodate peoples’ various limbs and organs. These
embroideries vary. Every costume has a different embroidery
design. This embroidery design reflects the person’s own lives.
75
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Kostümlerin üzerindeki süslemelere bakýldýðýnda görünen
bölgelerde olduklarýný görüyoruz. O bölgeler fazla yýpranmýyor.
Bluzlarda ve gömleklerde süslemeler genelde üst ve ön
kýsýmlarda bulunmaktadýr. Burada aslýnda halkýmýzýn fantezileri
ve estetik idealleri yansýtýlmaktadýr. Ýnsanlar þuna inanýyordu;
nakýþ deseni aslýnda insanlarýn istediklerini yansýtmaktadýr.
Örneðin bir ölümsüz hayat… Halk arasýnda bir sembol vardýr:
Hayat aðacý. Bu aðaç ölümsüz bir hayatý sembolize etmektedir.
Bu aðacý Moldova kostümlerinde görüyoruz. Genelde burada
çam aðaçlarý sembolize ediyor bunlarý. Aðaç detaylarý, deðiþik
çiçekler. Son derece zarif desenler bunlar ve bugüne kadar
geldi. Desenlere bakarsak, geometrik. Dikdörtgenler, üçgenler,
deðiþik hatlar ve noktalar, deðiþik diðer figürler kendi tekrarlayýp
paralel bir þekilde oluþturulmaktadýr. Bunlar ayný zamanda
zoomofig (hayvan figürleri) de olabiliyor. Ayný zamanda insan
figürleri de olabiliyor. Hatta ilham olarak, çevre, insanlar, deðiþik
objeler, kuþlar, çiçekler olsa dahi stilize edilmekte ve bu þekilde
desene dahil edilmektedir. Eteklerde iki tarafta süslemeler
mevcuttur. Ýki tarafta da ortaya gelmektedir desenler ancak
arka taraf son derece basit tutulmakta ve tek renkli olmaktadýr.
Genel olarak el dokuma kumaþýnýn süslemelerinde bel
çizgisinden aþaðýya doðru olan insan vücudu kýsmý
kapatýlmaktadýr. Burada fazla desen yoktur. Moldova ulusal
kostümleri el dokuma kumaþla süslenir. Nakýþ çok önemlidir.
Nakýþ sanatý Moldova’da çok geliþmiþtir. Bluzlara bakarsanýz
kollarýnda, ön ve üst kýsmýnda bulunuyor. Burada çýkarýlan
omuzluklar vardý eskiden. Bu omuzluklarýn üzerinde nakýþ
desenleri vardý. Bu omuzluklar çýkarýlýyordu. Çünkü omuzluklarýn
üzerindeki nakýþlarýn ipliði metaldi ve yýpranmasýn diye
yýkanmadan önce çýkarýlýyordu. Kostümlerde pilili detaylar vardý.
Onlar deðiþik metotlar kullanýlarak pili þeklinde toplanýyordu.
Fakat zamanla bluzlarýn kollarý tek bir kumaþtan yapýlmaya
baþlandý ama hâlâ pilili detaylar dekoratif olarak kullanýlmaktadýr.
Bu omuzluklarýn altýnda deðiþik figürler bulunuyordu. Bu
figürlerin altýnda hem yatay hem de dikey olarak nakýþ
iþleniyordu. Burada birçok nakýþ yöntemi vardýr. Moldova ulusal
kostümüne bakmak gerekirse renk açýsýndan bazý renkler tazedir
ve uzun zaman evvel genelde bitkisel boya kullanýlýyordu. Bu
boyalar sayesinde taze ve sýcak renkler oluþuyordu. Kadýn
kostümlerine bakmak gerekirse, kadýn kostümleri uzun gömlek,
astar bir etek içermektedir. Giysi detaylarý belde bir araya
gelmekte ve kuþakta toplanmaktadýr. Soðuklarda kadýnlarýmýz
yelekler giyiyorlardý. Örgü pabuçlarý yazýn, kýþýn örgü çizmeler
giyerlerdi. Burada bazý elementler vardý. O elementlere bakarak
o kadýnýn yaþýný belirleyebilirsiniz. Genç kýzlar kilise dýþýnda
baþlarýný örtmemektedir. Kadýnlar baþlarýný örtmeye baþladýysa
bu kadýnýn evlendiði anlamýna gelir. Erkek giysilerinde de uzun
bluz, kuþak kullanýlýyor. Gene örgü pabuçlar var ve kýþýn çizme
giyiyorlar. Soðuk havalarda erkekler de kadýnlar gibi yün yelekler
giyerler. Ayrýca, baþlarýnda þapkalar vardýr. Bu þapkalar genellikle
koyun kürkünden yapýlmaktadýr. Yaþ farklýlýklarýna bakmak
gerekirse, burada deðiþik renkler kullanýlýyor. Bir kostümün
sahibi yaþlandýkça renklerin canlýlýðý azalmaktadýr. Renkler daha
soluk oluyor. Ben size kostümlerimiz ve el sanatlarýmýz
konusunda çok küçük bir parçadan bahsettim. Teþekkür
ediyorum.
76
When we look at the decorative accessories on the costumes,
we will find that they are placed in visible areas. Those areas
usually do not wear out. The decorations on blouses and shirts
are usually on the top front area. In essence, this is a reflection
of our peoples’ fantasies and aesthetic ideals. People used to
believe that embroidery essentially reflects the peoples’ wishes.
For example, immortality… There is a symbol used among the
people; the tree of life. This tree symbolizes immortality. We can
see this tree being used in Moldovan costumes. They are usually
symbolized by pine trees. The details of the trees, various flowers
are extremely elegant and they have survived until now. When
we look at the various designs, geometric. rectangles, triangles,
various lines and points, various other shapes are used repeatedly
to form a parallel design. These may also be zoomofig (animal
figures) and figures of humans. Even nature, people, various
objects, birds and flowers are stylized and included in the patterns.
Both sides of the skirts are decorated. The decorations are in the
middle areas on both sides, but the decorations on the back are
very subtle and often made of one color only. The part of the
human body that is below the waist line is generally covered in
the decoration of hand woven fabric. Not a lot of patterns are
used here. Moldovan national costumes are decorated with hand
woven fabrics. Embroidery is very important. The art of
embroidery is highly developed in Moldova. They are found on
the arms, front and top sides of blouses. There used to be
removable shoulderpads in the past. These shoulderpads used
to have embroidered patterns. They were removable, because,
the embroidery string was made of metals and they were removed
before they were washed so they would not be damaged. The
costumes had pleated details. They were pleated using various
different methods. The arms of the blouses have been made out
of a single fabric, but pleated details are still used for decoration
purposes. There used to be various shapes and figures on the
shoulderpads. They were embroidered underneath both
horizontally and vertically. There are many different methods of
embroidery used here. When we look at the Moldovan national
costume, some of the colors are vibrant and were dyed a long
time ago using natural vegetable dyes. Thanks to these dyes,
fresh and warm colors could be produced. If we take a look at
women’s costumes, women’s costumes contained a long shirt,
lining and a skirt. The details of the costume joined together at
the hips and were tied with a strap. Our women used to wear
vests in cold weather. They wore woven shoes in the summer
and woven boots in the winter. They contained a few details on
them. Looking at those details, you could tell a woman’s age.
Young girls do not cover their hair, except when they attended
church. When they covered their hair, it meant that they were
married. Men also wear long shirts and straps. Again, they wear
woven shoes and boots in the winter. Men wear woolen vests in
cold weather just as women do. Furthermore, they wear hats.
These hats are usually made of sheepskin. They wear different
colors according to their ages. As the age of the owner of the
costume increased, the colors become less vivid and lively. Colors
tend to be pale. I have spoken a little about our costumes and
crafts. Thank you.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
4. Oturum / 4. Session
Oturum Baþkaný / Session Chair
Doç. Dr. Zeynep TARIM
Kýymetli misafirlerimiz hoþ geldiniz. Ýpek ve Baharat Yolu
Üzerindeki Kadim Þehirlerde Geleneksel El Sanatlarý ve
Yerel Yönetimlerin Katkýlarý isimli sempozyum devam
ediyor. Ýki günden beri özellikle dün çok güzel konuþmalar
yapýldý, fevkalade güzel düþünülerek hayata geçirilen bu
proje bir þekilde devam ediyor. Hepimiz merakla bugünkü
konuþmacýlarýn bize anlatacaklarý þeyleri bekliyoruz. Ýlk
konuþmacýmýz Rusya’nýn Saint Petersburg þehrinden
Vladimir Dmitriev. Kendisini konuþmaya davet ediyorum...
78
I welcome you, esteemed guests. The symposium named
Traditional Handcrafts and Contributions of Local
Administrations at Ancient Cities on the Silk and Spice Road
continues. For the last two days and especially yesterday
we heard some wonderful speeches, this project that has
been thought and brought to life in an extraordinarily
fantastic manner is continuing. We are all waiting
impatiently to hear what today’s speakers have to tell us.
Our first speaker is Vladimir Dmitriev from the city of Saint
Petersburg in Russia, I invite him to the stage...
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Vladimir A. DMITRIEV
St. Petersburg, Rusya / St. Petersburg, Russia
Etnik birlik orijinal bir ortam olup ayný zamanda insan
ýrkýnýn orijinalliðinin herhangi bir versiyonunun bir
bileþenini teþkil eder. Her bir etnik grup kendisine ait
olanýn korunmasý ile ilgilidir, komþularý ve kendisinden
uzak mesafede olanlar ile diyalog halinde bunu
gerçekleþtirmeye çalýþýr. Söz konusu bu tutarsýz amacýn
ifadesi etnik bilinçliliðin ve günlük hayatýn ötesinde olup,
büyük bölgesel kültürel birliklerde ve bunlarýn kýtasal ve
gezegen ölçeðinde iletiþim zincirlerine dahil edilmesinde
ortaya çýkar.
The ethnic unity represents as original phenomenon, well
as a component of any versions of an originality of mankind.
Each ethnic group is interested in preservation own variety
and in dialogue with neighbors and with those who is at a
great distance from them. Expression of this inconsistent
aspiration which are beyond ethnic consciousness and daily
life, occurrence rather steady in time large territoriallycultural unities and their inclusion in chains of
communications of continental and planetary scale is.
Herhangi bir ölçüme göre, benzer birlikler ve iletiþimler
küreselleþmenin alternatif varyantlarý olarak dikkate
alýnabilirler ve bunlar modern kentsel medeniyetlerin
sunduðundan daha insancýldýr. Bahse konu edilen bu
medeniyet, artan tüketim oranlarý ile bazý global
merkezlerde görülebilir ve eþ zamanlý olarak hem eþit
yaþam stili ve hem de etnik kültürün sadece bir set
varyantýný empoze eder. Küreselleþmenin modern
sürecinin tanýnmasý kendine has bir küresel iletiþim olayý
deðildir ve insanlar arasýnda tarihte vuku bulmuþ olan
temas þekillerinin tarihi deneyimine deyinmek üzere
antropolojileri ve eþit olmayan sosyal alanda bölgeselkültürel birlikleri harekete geçirir.
In any measure similar associations and communications
can be considered as an alternative variant of globalization,
more humanistic, than it is offered a modern urbanistic
1
civilization. This civilization constructed
on increasing rates
of consumption in some global centers, simultaneously
imposes uniform style of a life and one of set of possible
variants of ethnic culture. A recognition of that modern
processes of globalization are not a unique probable kind
of global communications, induces anthropologists to
address again to historical experience of forms of contact
between peoples and territorially-cultural unities in nonuniform social field.
Bu tür bir yaklaþýmda araþtýrma yöntemlerinin
oluþturulmasýnda problemler olabilir ve bu araþtýrma
2
In such approach there are problems of formation methods
79
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
80
nesnelerine ve gerekli olan verinin kaynaklarýna baðlýdýr.
Avrupa-Asya tarihi alanýnda, etnik yapýlar arasýnda oluþan
iliþkiler mevcut olup bunlar yerel orijinallikleri küresel
dinler bazýnda genel olarak bastýrmamýþlardýr.
Ýmparatorluklar yerel politik merkezlerini genelleþtirmiþ,
ticaret-ulaþým yollarý üzerinde birleþmeler oluþturmuþlar
ve bazen bölgeler olarak adlandýrýlan bölgesel-kültürel
alanlar yaratmýþlardýr. Bölgesel-kültürel alanlarýn özellikleri,
kendi çerçeveleri içinde muhtelif dilleri konuþan insanlarýn
bir arada yaþamasýdýr ve bu insanlar kendi yapýlanma
hiyerarþilerini yetki açýsýndan oluþturmuþlar, yerel politik
yapýlanmalarýný gerçekleþtirmiþler, farklý dinlerin ve
inançlarýn bir arada yaþamasýný mümkün kýlmýþlardýr.
Etnografik bilgi birikiminin limitleri dahilinde, ayrý etnik
kültürlerin incelenmesi üzerinde durulduðu için bölgeselkültürel alanlara daha az ilgi gösterilmiþtir. Fakat yakýn
zamanda Rusya’da kültürün bölgesel özelliklerinin
etnolojik olarak araþtýrmasý yapýlmýþ ve bu önemli bir yer
tutmaya baþlamýþtýr. Etnolojik disiplinlerin diðer bir özelliði,
ki bu modern zamanlarda ortaya çýkmýþtýr, etnografik
araþtýrmanýn kültüre ait gözlemlenebilir bir koþul ile
senkronize olmasý nedeni ile meydana gelen kronolojik
kýsýtlamasýdýr. Tarihi kanýtlarýn yaný sýra, geçmiþteki etnik
geleneklerin belli oranda derinleþmesi ender etnografik
hatýratlarýn üzerinde çalýþýldýðý limitler dahilinde
mümkündür. Etnik geleneklerin temel araþtýrma kaynaðý
ve sosyal olaylar için malzeme kaynaðý etnografya
müzeleridir. Bununla birlikte, birçok müzenin paylaþtýðý
düzen kaynak açýsýndan yeterlidir.
of research, dependent from objects of research and its
sources of necessary data. Within the Eurasian historical
space there were such forms of the interethnic association
which are not suppressed a local originality, as generality
on the basis of global religions, the Empires generalized
local political centers, a unities, arisen on routes of tradingtransport routes, and the territorially-cultural zones
sometimes called by regions. Features of territoriallycultural zones is that in their frameworks the coexistence
of people of various language families is carried out, there
is own hierarchy of structures of authority and local political
formations are formed, different faiths can coexist.
Within the limits of the ethnographic knowledge directed,
of the basic, on studying of an originality of separate ethnic
cultures, it was given less attention to territorially-cultural
zones, but recently in Russian Ethnological research of
regional features of culture began to take an appreciable
place. Other feature of ethnological discipline, originated
Modern time is its chronological limitation caused by is that
3
ethnographic research is synchronized with an observable
condition of culture. Besides historical evidences, some
deepening in the past of ethnic traditions is possible within
the limits of studying ware ethnographic memorials. The
basic source of research of ethnic traditions and social
events on material sources are ethnographic museums.
However, the share assembly of many museums has later
enough an origin.
Merkezi St. Petersburg’da olan Rus Etnografya Müzesi’ne
konuya dair endiþeler iletilmiþtir. Bu müze, Avrupa-Asya
kökenli bir çok insanýn etnik kültüründen kalýntýlarý
muhafaza etmektedir. (ILL 1) Müze, 20. yüzyýlýn baþlarýnda
daha büyük olan bir müzenin bir departmaný olarak
kurulmuþtur. Müze Rus Ýmparatorluðu’ndaki insanlarýn
kültürel özelliklerini komþu ülkelerdekiler ile birlikte
yansýtan bir bakýþ açýsý ile geliþmiþtir. Bu þekilde müzenin
koleksiyonu, Avrupa-Asya arasýndaki temel iki ulaþým
yolunun üzerindeki bölgesel-kültürel birliklerin kültürel
özelliklerini yansýtýr nitelikte olmuþtur. Bu yollardan bir
tanesi Büyük Volga Yolu ve diðeri ise Avrupa-Asya step
koridorudur ve bu Büyük Ýpek Yolu’nun kuzey tarafý ile
Told concerns to the Russian ethnographic museum which
is being the center of St.-Petersburg. This museum is the
keeper of remains of ethnic culture of many peoples of the
Eurasian generality. (ILL 1) The Museum has been founded
in beginning XX century as a department of larger museum
developing with a view of reflection of features of culture
of people of Russian Empire and the adjacent countries.
Thus collections of a museum reflect cultural features of
territorially-cultural unities, located on two basic transport
highroutes of Eurasia, the Great Volga route and the Steppe
Corridor of Eurasia. The Steppe Corridor as is known,
appreciably coincided with a site of northern line of the
Great Silk Road. The Central Asia and Caucasus, historically,
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
çakýþmaktadýr. Orta Asya ve Kafkas tarihi olarak büyük
Ýpek Yolu’nun güzergahýna uyum göstermiþlerdir. Fakat
bununla birlikte bahse konu edilen bu bölgelerin kültürleri,
müze mevcutlarýna göre zaman ile ilgilidir ve bu büyük
Avrupa-Asya (Avrasya) yolunun hareketli olduðu
zamanlara dayanmakta olup, geçmiþte kalmýþ ve ayný
zamanda ise Doðu tarihçesini Avrupalýlarýn nasýl
düþündüðünü þekillendirmekte bir unsur olmuþtur.
Verilen raporun amacý genel olarak etnografya
müzelerinde mevcut bulunan kalemlerin genel
kaynaklarýnýn önemini ortaya koymak ve bu esnada Orta
Asya ve Kafkasya’da bölgesel kültürün bileþenleri olarak
geleneklerin limitleri dahilinde, ilk baþlarda ki kültüreltarihi gerçekleri incelemektir. Fakat daha önce bilimsel
kaynaklar olarak nesneler sunulacak ve karakteristikleri
belirtilecektir. Kesin olan birþey varsa, kültürler arasý
temaslarýn çaðdaþ zamanlarda da sürekliliði, büyük Ýpek
Yolu üzerinde Orta Asya’da ve Kafkas kesimlerde önem
taþýmaktadýr. Geçmiþte bu yollarýn fonksiyonu, ürünlerin
el deðiþtirmesi idi. Milattan önce 4. bin yýlda, “Boyalý
Seramik Kültürleri” adý verilen kültürler mevcut idi, bronz
yýllarýn sonuna doðru ise “Teneke Yolu” vardý. Daha sonra
ise Mavi Taþ (lazulite) ve Yeþim Taþý yollarý oluþmuþtur.
Milattan önce 1. binyýlda ise Step Yolu Ýskitlerin hareketleri
ile birleþmiþtir. Ýleri doðru hareket ederek Step yolu “Ýskit
Hayvan Stili” geleneklerinin daðýlýmý ile birleþmektedir ve
bu kuzey ve Orta Avrasya sanat insanlarý üzerinde derin
izler býrakmýþtýr. “Akhemenids’in Ýmparatorluk Yolu”
“Teneke Yolu”na çok yakýn idi ve bunlar milattan önce
VI.-IV. Yüzyýlda birbirine, alt Asya kýyýlarýndan Ýran’ýn
baþkentinde baðlanmýþtýr. Ýran’dan Bactria, Sogdiana,
Taþkent Vahasý ve Kazakistan bölgesinde Altai’ye kadar
uzanan yolda fonksiyonel olmaya devam etmiþtir.
Gerçekte Büyük Ýpek Yolu, yerel yollarýn bir aðýný
oluþturmakta idi ve 1. yüzyýldan, milattan sonra 15-16.
yüzyýla kadar mevcudiyetini korumuþtur. Ayrýca, batý ve
doðu uçlarýnda güçlü imparatorluklarýn oluþumunu
yaþamýþ ve eski zamanlarýn ve Orta Çað’ýn bir simgesi
haline gelmiþtir.Belli bazý araþtýrmacýlar ayrýca Avrasya
“Altýn” ve “Gümüþ” yollarýný da ayýrt etmiþ olmakla
beraber bunlar hat olarak, enlemsel pozisyonda kuzey
yönünde hareket getiren Ýpek Yolu’ndan farklýlýk
göstermektedir. Büyük Ýpek Yolu önemli imparatorluklarýn
adhered to the basic route of the Great Silk Road. However,
the culture of these regions, according to museum assembly,
concerns to time when activity of this largest Eurasian
highroute, was the fact of the distant past and
simultaneously an element of European thinking of Eastern
history.
The aim of the given report is the establishment in general
source significations of museum ethnographic assembly in
studying early cultural-historical realities within the limits
of the traditions which have kept as components of regional
culture of the Central Asia and Caucasus. But before to pass
to representation of objects and their characteristic as
scientific sources, it is obviously important to emphasize
intercontemporary constancy cross-cultural contacts on a
line of the Great Silk Road in its Central Asian and Caucasian
parts. In an ancient past here were in function routes of an
exchange of flint products. In 4 millennium B.C. here there
were widespread so called «cultures of painted ceramics»,
during an epoch of late bronze here was «Tin Road». Lately
were composed Lazurite and Jade routes. In the middle of
1 millennium B.C. the Steppe route connected with
movement by the Scythian, later by Alan’s. With the moving
along The Steppe route is connected the distribution of
traditions of «Scythian animal style», left deep traces in art
of peoples of northern and central Eurasia. « The imperial
road of Akhemenids» was very close to «Tin Road»,
connected in VI-IV cc. B.C. coast of Asia Minor with capital
of Persia. The route from Iran through Bactria, Sogdiana,
the Tashkent oasis and territory of Kazakhstan up to Altai
function also.
Actually Great Silk Road, as a network of local routes,
existed during from 1 century up to 15-16 centuries A.D.
Also has been obliged by the existence to occurrence on
western and east ends of its distance of powerful Empires
of the West and the East of an epoch of an Ancient Times
and the Middle Ages. A number of researchers allocates
also "gold" and "silver" routes of Eurasia, but, however, in
difference from the line of the Great Silk Road had latitudes
position in them the direction of movement on the north
81
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ortaya çýktýðý eksen üzerinde yer almaktadýr. Bahse konu
edilen bu büyük imparatorluklardan bazýlarý þöyledir;
Kuþhan Ýmparatorluðu (1.-4. yüzyýllar), Eftalits Devleti (5.
yüzyýl – 6. yüzyýl ortasý.), Türk Hanlýðý (orta 6.-7. yüzyýllar,
Tzinghiz-hanýn Moðol Ýmparatorluðu, T imur'un
Ýmparatorluðu (14-15. Yüzyýllar). Bahse konu edilen ana
yolun mevcudiyeti Bizans ve Osmanlý imparatorluklarýnýn
tarihçelerinin bir parçasýný oluþturmaktadýr ve uzun yýllar
içerisinde Ýran devletlerinin Sasanidian (3-7. Yüzyýllar) ve
Sefi (16-18. yüzyýllar) olarak kronolojik deðiþimine ve
Kafkasya ile Orta Asya’nýn etkilerine tanýklýk etmiþtir.
Büyük Ýpek Yolu’nun yeniden canlandýrýlmasý için yapýlan
planlar Doðu ve Batý arasýnda Avrasya’da iletiþimi
saðlamada olan büyük rolünün bir kanýtýdýr. Bir keresinde
gerçek bir ulaþým yolunun inþa edilmesi söz konusu
olmuþtur, özellikle TPACEKA’nýn Avrupa, Kafkasya ve
Asya arasýnda bir ulaþým koridorunun - oluþturulmasý
açýsýndan. Diðer taraftan ise belli bazý fikre dayalý
hareketlerde bulunulmuþ ve temel Avrasya yolu üzerinde
yaþayan insanlarýn kültürel mirasýna deðinilmiþtir.
18 ve 19. yüzyýllarda, bahse konu edilen tipteki türünün
örneklerini Kafkasya ve Orta Asya için temsil eden
kültürlerin insanlarý, Rus Etnografya Müzesi’nde kendileri
ile ilgili kültürel malzemelerin sunulmasý ile daha göz
önüne çýkmýþlardýr. Bu esnada, her bir bölgede Orta Çað’da
geliþtirilen sosyal ve kültürel gelenekleri gösteren
deneyimler sergilenmiþtir. Orta Asya’da yerleþik tarým ve
el sanatlarý ile uðraþan medeniyetler ile çöllerin ve steplerin
sürü besleyerek geçimlerini saðlayan göçebe nüfuslarý
ortak bir yaþam kurmuþlardýr. Geleneksel el sanatlarýnýn
temel üretimi bölgede talep görmüþ ve Buhara,
Semerkand, Khiva (Khoresm) gibi merkezlerde el sanatý
olarak icra edilmiþlerdir. Bunlar geleneksel karavan yollarý
aracýlýðý ile yayýlmýþ ve erken zamanlarda Ýpek Yolu’na
göçebeler aracýlýðý ile girmiþtir. Orta Asya’nýn göçebe ve
yerleþik halkýnýn yaþam ve kültür özellikleri, Rus Etnografya
Müzesi’nde inceleme malzemesi olarak sunulmaktadýr.
Doðu Þehirleri (Ill 2) ve göçebelerin hayatlarýný bunlarýn
yapýlarý ve geçeklerini inceleme fýrsatý, modern
medeniyetlerde alternatif hareketler altýnda bulunan
araþtýrmacýlar için mevcuttur. (Ill 3)
82
was formed. The highroute of the Great Silk Road was an
axial line of occurrence of the empires arising and in the
central part of a highroute. Such large empires were Kushan
Empire (1-4 centuries), the State of Eftalits (5 –middle 6
centuries.), the Turc Khaganate (middle 6-7 centuries), the
Mongolian Empire of Tzinghiz-khan, Timur's Empire (14-15
centuries). Existence of the given highroute was a part of
history of Byzantium and Ottoman Empire, all chronological
sequence of change of forms of the Persian States, in
Sasanidian (3-7 centuries) and Sefi (16-18 centuries) the
periods far distributed the influence on Caucasus and in
the Central Asia.
Plans of modern revival of a line of Great Silk Road testify
to great value of distant overland communication of the
East and the West of Eurasia. It is a question, on one time,
of construction of a real transport route, in particular
creations TPACEKA - a transport corridor the Europe Caucasus - Asia. On the other hand, we have a number of
the intellectual actions, called to make actual a cultural
heritage of people living on a line of basic Eurasian
highroute.
In 18-19 centuries, those cultural stereotypes which were
embodied in subjects of material culture of people of the
Central Asia and Caucasus, become were issued by a part
of assembly of the Russian ethnographic museum. At this
time each region showed experience developed in Middle
Ages social and cultural to tradition. In Central Asia there
was symbiosis of a settled agriculture-and-craft civilization
of oases with the cattle breeding nomadic population of
deserts and steppes. The basic production of traditional
crafts had demand in region and behind its limits, was made
in the craft centers, Bukhara, Samarkand, Khiva (Khoresm).
Its distribution went on traditional caravan routes, entered
there as earliest times in a line of the Great Silk Road and
as well as earlier supervised nomads. Features of a life and
culture of the settled and nomadic population of Central
Asia allow studying the materials of the Russian
ethnographic museum. There is an opportunity of studying
of realities and structures of such phenomenon as Oriental
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Doðu tipinde bir þehrin kültürü, 18 ve 19. yüzyýllarda güney
ve kuzey Kafkasya’da Büyük Ýpek Yolu sistemine giren
yerel yollar boyunca ortaya konduðu þekildedir. Bu yapýnýn
içine batý Ermenistan bölgesi de dahil olup, merkezleri el
sanatlarý ve ticari faaliyetler ile uðraþan belli bazý eski
zaman þehirlerini de ihtiva etmektedir. Batý Ermenistan
þehirleri muhtelif kentsel deneyimlerden geçmiþler ve
bunlarýn tam anlamý ile deðerleri, uzak baðlantýlarýn bakýþ
açýsýndan anlaþýlabilmektedir. Bahse konu edilen bu
baðlantýlardan bir tanesine ait hatýratlar, þehirde yaþayan
ve satýlýk olarak çalýþan Ermeni kadýnýna ait olan dantel
örneklere dayanmaktadýr. (ILL4)
Hazar Denizi’nin doðu sahilleri boyunca uzanan bir yol
parçasý Büyük Ýpek Yolu ile birleþmektedir ve fakat bu yol
aslýnda baþlýca bir yerel yol olup Kafkas ipeðinin
daðýtýlmasýnda kullanýlmakta idi. Bu yolun güney tarafýnda
þehirler mevcut olup bunlar doðu þehirlerine örnek teþkil
etmektedir ve önemli unsurlarýndan biri tacirlerin
karavanlarýna tahsis edilen komplekslerdir. (ILL5) Kuzey
tarafýnda ise, Daðýstan arazilerinde büyük yerleþim yerleri
mevcuttur ve bunlar kentsel unsurlara haiz olmamakla
beraber þehir olma yolunda ilerlemiþler el sanatlarý
merkezleri oluþturmuþlar ve söz konusu bu merkezler
yerel koþullara haiz belli el sanatlarý üzerine teksif
olmuþlardýr. Daðýstan’da, zanaatkarlarýn, mücevhercilerin,
çömlekçilerin, dericilerin oluþturduðu yerleþim yerleri
mevcuttu ve bunlar aktörlere ip cambazlarýna ait yerleþim
yerlerine kadar inmekte idi. Bahse konu edilen bu yerleþim
yerleri, kentsel medeniyetler öncesine örnek teþkil
etmektedir ki bunlarýn ortaya çýkmasý Avrasya ticaret
yollarýnýn ortaya çýkmasý nedeni ile olmuþtur.
Orta Asya’da etnik oluþumlar arasý temas, harici ve dahili
baðlantýlarýn saðlanmasý problemi, el sanatlarý þehir
merkezlerinin göçebe ortamlarý ile oluþturduklarý diyalog
ile halledilmiþ ve mallarýn hareketi saðlanýrken kültürel
baþarýlar da elde edilmiþtir. Kafkasya bölgesinin büyük
kýsmýndaki hareketlilik dað yamaçlarýnýn yarattýðý
problemler ile yerel ve küçük gruplar ile oluþan diyalog
problemlerinin üstesinden gelmiþtir. Büyük Ýpek Yolu’nun
diðer kesimlerinde de benzer problemler yaþanmýþtýr.
Kafkasya ve Orta Asya’da Ýpek Yolu’na dahil olan bölgelerin
kültürel mirasýný dikkate aldýðýmýzda, uzak Avrasya
city (Ill 2.) and a life of nomads represented as consider a
number of researchers a variant of alternative movement
to a modern civilization. (Ill 3.)
The culture of city of east type was that form which has
been presented at 18-19 cc. on southern and east Caucasus
on a line of the local roads entered into system of the Great
Silk Road. In its structure there was a territory of the
Western Armenia included a number of ancient cities, the
centers of crafts and trading activity. Cities of the western
Armenia kept various urbanistic experiences, specific to
this territory, but their value in full degree able to be
understood in view of distant connections. One of original
memorials to such connections in material culture is the
samples of a female lace of the Armenian women living in
the sties and, worked on sale. (ILL.4)
The piece of a route, along east coast of Caspian Sea not
joins in a highroute of the Great Silk Road, but it was the
major local road, as well as way of distribution on Caucasus
silks. Its southern piece the local road is marked by the city
centers, being examples of Oriental city which component
was the complex for accommodation of caravans of
merchants. (ILL,5). In Northern part, on the grounds of
Dagestan large settlements, actually becoming cities, have
not got urbanistic forms at, but were formed in the form
of the craft centers, in local conditions specialized on the
certain kind of a craft. In Dagestan there were settlements
of craftsmen and jewelers, potters, tanners, down to
allocation of the settlement known for actors-rope-walkers.
Such settlements under the form were the phenomena of
protourban civilizations, which occurrence was the
precondition of occurrence of trading routes of Eurasia.
In the Central Asia the problem of interethnic contacts in
internal and external connections of region consisted in
dialogue of the craft city center with nomadic environment
in which there was a moving the goods and cultural
achievements.
In a main part of the Caucasian region movement on its
roads was overcoming of mountain ridges and dialogue
83
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
baðlantýlarý sayesinde Ýpek Yolu’ndan bile eski tarihlere
dayanan medeniyetlerden bahsetmek mümkündür. Ve
hem Kafkasya hem de Orta Asya’da, modelleri kadýn olan
seramik biblolarýn yapýmý ve yavaþ çalýþan çömlekçi tekeri
üzerinde gerçekleþtirilen kadýnlarýn çömlekçiliðine dair
örnekler muhafaza edilmiþtir. Eski zamanlara dayanan
teknolojiler, kilin boyanmasý için kullanýlan teknoloji ile
birlikte muhafaza edilmiþtir. Ve ayrýca Avrasya için tipik
olan paleometal desenler Doðu Avrupa’dan Çin’e kadar
korunmaktadýr. Seramik yapýmcýlýðýndan günümüze kadar
gelen geleneklere bir örnek, Daðýstan daðlarýndan gelen
Tadjik stilinde þekillendirilmiþ seramik ürünlerdir. (ILL6.)
Kültürel-Tarihi gerçek Büyük Ýpek Yolu’nun merkezi
kýsmýnda halýcýlýk açýþýndan geliþmiþ bir bölgenin
kesiþmesine þahittir. Kafkasya ve Orta Asya, Ýran ile birlikte
toplu bir bölge halinde, halý imal etmekte olan birçok
merkezi ve birçok halý pazarýný barýndýrmýþtýr. Rus
Etnografya Müzesi’nin fonlarý Orta Asya ve Kafkasya’da
bulunan halý imalat merkezlerinin baðlantýlarýný incelemek
için çok büyük bir fýrsat sunmaktadýr. (ILL7) Bahse konu
edilen baðýmsýz ortamýn baðlantýlarýna örneklerden bir
tanesi, Çin sanatýnýn kompozisyonuna cennetsel dragonlar
olarak giren varlýklarýn, Ermeni halýlarýnýn bazýlarýndaki
motiflerden Doðu stili olarak alýndýðýna dair varsayýmdýr.
Bir müzenin koleksiyonu arasýnda, Ýran halýlarýndaki
motifleri hatýrlatan ipek ilmeklere haiz halýlar mevcuttur.
Bahse konu edilen bu halýlar saraylardan ve Ermeni
toplumunun üst seviyelerinde ki kiþilerin konaklarýndan
müzelerde sergilenmek üzere getirilmiþlerdir. (Ill8)
Büyük Ýpek Yolu’nun kuzey bacaðý, ki bu Sibirya’nýn Güney
steplerinde, Kazakistan’da, aþaðý Volga ve Don nehirleri
kýyýlarýnda yer almaktadýr, orijinal versiyonda halý
teknolojileri ile bilinmektedir ve ürünler kýsmen süslü
keçeden yapýlmaktadýr. Bir müzede sergilenmekte olan
örnekler etnik kültürler arasýndaki baðlantýlara bakmamýzý
mümkün kýlar. Buna örnek olarak Kuzey Kafkasya’da
Nogay’larda bir düðün seremonisi için yapýlan keçe örneði
gösterilebilir. Bunun süslemesi ve özellikle yapýmýnda
kullanýlan teknik ile dikim deseni, Moðolistan nüfusu
tarafýndan imal edilen keçe halýlara en yakýn analojiyi
oluþturmaktadýr. (ILL9) Kendine has kalemler Nogay
düðün tilt arabalarýnda bulunabilir. (ILL10)
Rus Etnografya Müzesi’nde saklanan ve teþhir edilen bazý
84
with greater number of small and original local groups.
Similar problems arose and in other sites of the Great Silk
Road where it adjoined to districts of highlands.
Considering a cultural heritage of existence of the Great
Silk Road in regions of Caucasus and the Central Asia, it is
possible to speak, including, about displays the civilizations
factors which are taken place in history, owing to distant
Eurasian connections, and even more ancient than a silk
route. And on Caucasus and in the Central Asia, the centers
of female modelled ceramic manufacture and female
pottery which was produced on a slow manual potter's
wheel were kept. Preservation of the given archaic
technologies is accompanied also with preservation of
technology of a painting by color clay, and also the patterns
close to what were typical for an epoch of Eurasian
paleometall from the East Europe up to China. An example
of a survival of the given traditions of ceramic manufacture
can be the Tadjik modelled ceramics or products from
mountain Dagestan. (ILL6)
Cultural-historical reality is coincidence of a line of the Great
Silk Road in its central part with a zone of high-developed
carpeting. The Central Asia and Caucasus in aggregate with
territory of Iran are area coexistence of the numerous
centers of manufacture of carpets and the locations of
carpet markets. Funds of the Russian ethnographic museum
give a big opportunity for studying system connections of
the centers of manufacture of carpets of the Central Asia
and Caucasus. (ILL.7) As one of examples of connections of
such independent phenomena it is possible to bring a
hypothesis about borrowing in ornamental style one of
groups of the Armenian carpets the elements of the
patterns entered in the Chinese art in a composition,
represented heavenly dragons. At collections of a museum
there are carpets with use of a silk string, similar? with
Iranian carpets. These carpets having got museum assembly
from palace assemblies or from houses of the supreme
layers of the Georgian society. (Ill.8)
Northern branch of the Great Silk Road which are taken
place on steppes of southern Siberia, Kazakhstan, the lower
Volga and Don, is noted by existence such original version
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
materyaller üzerinde, Büyük Ýpek Yolu tarafýndan uzak
yerler arasýnda oluþturulan baðlantýlarýn izleri çok açýk bir
þekilde daha o zaman bile görülmektedir. Buna örnek
olarak, Orta Doðu ve Çin arasýndaki baðlantýlarý
sergileyecek ve üzerinde bir “Çinlinin portresini taþýmakta
olan Ýran fayans vazosu” sayýlabilir. (ILL11)
Bir müzenin teþhir etmekte olduðu þeyler, Orta Asya ve
Kafkasya bölgelerinde at yetiþtirme ile ilgili alt-kültürlerden
örnekler sunabilir ki söz konusu bu yerlerde son derece
seçme atlar yetiþtirilmekte idi (Tchuj, Tecke soylarý Orta
Asya’da, Karabakh ve Kabardian ise Kafkasya’da). Bu
türde kültürlerin karþýlýklý etkileþim geleneðine örnek
olarak ise ipek ilmek kullanýlmasý ile at motiflerinin iþlendiði
semiyotik unsurlar gösterilebilir. (Ill 12)
Ýpekböceðinin yetiþtirilmesi ve yerel olarak ipek
dokumacýlýk yapýlmasý uzun yýllar boyunca Orta Asya’da
ve Doðu Kafkasya’da uygulanmýþtýr. Ýpek böceðinin
yetiþtirilmesi, Ýpek Yolu’nun oluþumu ile ayný kartografyaya
sahiptir. Batý Kafkasya kýsmý bu alana girmemiþtir ve ipek
üreticisi olarak bilinmemektedir. Diðer taraftan ise doðuda
ipekböceði yumurtalarýnýn yetiþtirilmesi Nogay’larda ve
Ermenistan’da Kizlyar ve Astrakhan bölgelerinde ve Hazar
Denizi bölgesinde gerçekleþtirilmekte idi.
Rus Etnografya Müzesi’nin fotoðrafik malzemeleri ve
topladýðý materyaller bir ipek böceðinin nasýl yetiþtirildiðini
göstermekte ve bundan elde edilen ipek ipliðinin
dokumasý, boyanmasý desenler ile süslenmesine açýklýk
getirmektedir. (ILL 13) Bu oluþum, farklý ipek sanatlarýnýn
bir arada bulunmasý, kumaþlarýn farklý bir þekilde
renklendirilmesi ve imal edilmesi (özellikle Orta Asya’da
Ýkat’lar), ipek ipliði ile yapýlan farklý iþlemeler, yün, pamuk
ve altýn iplik karýþýmlarý ile karakterize olmaktadýr. (ILL 14)
Müzelerde teþhir edilen materyaller, Orta Asya ve Kafkasya
kent ve tarým kültürlerinde ipek kumaþlarýn ve ipekten
iþlenmiþ olan ürünlerin izinin geçmiþte takip edilmesini
mümkün kýlmaktadýr. Bu ipeðin bir kýyafet veya evin bir
mobilyasý üzerine kasaba sakinleri veya göçebeler
tarafýndan uygulanmasý ile ortaya çýkmaktadýr. (ILL 15)
Hiç þüphe yok ki kentsel ve göçebe kýrsal alan yaþamýnýn
bu þekilde birleþmesi Orta Asya bölgesine daha has iken
of carpet technologies, as products from ornamented felt.
Objects from assembly of a museum allow looking after
distant connections between the ethnic cultures, carried
out on lines of northern branch of a highroute. As their
example the sample of the felt made for wedding ceremony
at Nogays on Northern Caucasus can serve. Its ornament
and especially a technique of reception of a pattern by
means of stitches find out the nearest analogies in
manufacturing felt carpets in the Mongolian population.
(ILL9) The unique items are the things from the complex
of Nogay wedding tilt cart. (ILL 10.)
In a number of a case on the basis of the things stored
assembly of the Russian ethnographic museum, the distant
connections which have arisen on a way of a Great Silk
Road also are illustrated extremely evidently, even then,
when subjects have rather later an origin. As an example
of preservation of memory of connections of Middle East
with China the “Iranian faience vase with the stylized
portrait of Chinese" can serve (ILL11)
The assembly of a museum allows to give representation
about subculture of the horse breeding typical for regions
of the Central Asia and Caucasus where were cultivated
the elite breeds of the horses (Tchuj, Tecke breeds in Central
Asia, Karabakh and Kabardian on Caucasus, etc.). As the
example of interaction of traditions of forms of culture
with the high semiotics status use of embroidery by silk
strings of objects of horse furniture can serve. (Ill12)
Cultivation of a silkworm and local silk-weaving manufacture
for a long time has been mastered in the Central Asia and
on East Caucasus. Cultivation of a silkworm has the same
cartography, as passage of a highroute of the Great Silk
Road. On the western Caucasus, not entered into this zone,
practically it was not known silk producing whereas on East
breeding the silkworm eggs was in a course at Nogay and
Armenians of areas of Kizlyar and Astrakhan in northern
Caspian area.
Materials of photographic and item collections of the
Russian ethnographic museum allow to illustrate processes
of cultivation a silkworm and operations on processing a
silk string, weaving, dyeing of silk, and ornamentation of
silk fabrics. (ILL 13) It is marked coexistence different silk
85
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Doðu Kafkasya’da kent insanlarý için ipek dokuma
kýyafetler giymek daha doðal idi. 19. yüzyýlda daðlarda
yaþayan insanlar için ipek kumaþlar lüks mal niteliðinde
olup, evlenmekte olan kadýnýn giydiði kýyafette ve
çeyizinde bulunmakta idi.
Ýpek kumaþtan yapýlan erkek giyim parçalarýnýn yüksek
semiyotik statüde örnekleri mevcuttur, bu durum özellikle
altýn iplik ile iþlenmiþ olanlar için geçerlidir. Bahse konu
edilen türde zengin giyim eþyasý, erkek ustalar tarafýndan
yapýlmakta ve Orta Asya siyasetine dahil olan valiler
tarafýndan imparatorluk kýyafeti olarak kullanýlmakta idi
ve bunlar baðýþ olarak sosyal hiyerarþideki yeri
göstermekte idi. (ILL16.). Parlak sosyal simgeler olarak
ipek kumaþlar ve soylularýn çadýrlarýnýn tasarýmlarý valinin
statüsünü gösteren unsurlardan bazýlarý idi. (ILL 17.)
Kumaþlar ve iþlemeler, kültürlerin parlak örneklerini teþkil
etmekte olup etnik sembollerin, renk ölçek algýlamalarý
veya sosyal gruplara ait olan estetik kategorilerinin
incelenmesinde deðerli kaynaklar oluþturmakta idiler.
Bu bölgelerde ipek kumaþ imalatýnda karþý karþýya kalýnan
bazý problemlerden de bahsedilebilir. Bunlardan bir tanesi
ipek üretim kompleksinin yerel olarak adaptasyonunun
saðlanmasýdýr. Burada Türkmenistan’da bulunan, ipek
imal eden teknolojik kompleksin araþtýrma
versiyonlarýndan bahsedilebilir. Daha büyük bir farklýlýk
ise Kuzey Azerbaycan ile güney Daðýstan’da bulunan ipek
dokuma üreticilerinin arasýnda ve Güney Daðýstan
insanýnýn hayatýnda ipek kumaþ kullanýmý açýsýndan mevcut
bulunandýr. Çoðu yerel imalat yerinde ipek kumaþýn
üretimini barbarlýk olarak tanýmlamak mümkündür. Yerel
buluþlarýn yaný sýra (mesela kadýnlar tarafýndan
filizlenmenin arttýrýlmasý için ipek böceðinin kalçanýn iç
kýsýmlarýnda taþýnmasý gibi) mesela kozalarýn kesilmesi,
kýsa artýklardan kalýn ipliklerin imal edilmesi gibi
teknolojilerde kullanýlmakta idi. Ýpek kumaþlara diðer bir
yaklaþým ise «Kaitag iþlemeleri » idi. (Güney Daðýstan’da
bulunan tarihi bir yerin ismi verilmiþtir.) Bunlar, ipek
parçalarýndan gerçekleþtirilen desenlerin yastýklar üzerine
dikilmesi ile oluþturulan kompozisyonlarý temsil
etmektedirler. Bahse konu edilen iþlemeler 19. yüzyýlda
yapýlmamýþtýr (ILL18). Araþtýrmacýlar «Kaitag» iþlemelerine
bakarak malzemeleri ve kompozisyon ile süslemeleri
86
crafts, colorings of fabrics in specific manufacture
(especially, Ikats in the Central Asia), heeltaps, various
receptions of embroidery by a silk string, separately and in
a combination with woolen, cotton and golden strings. (ILL
14). The assembly of a museum allows tracking existence
silk fabrics and the products embroidered by silk in culture
of urban and agricultural population of the Central Asia
and Caucasus, application of silk in a suit and furniture of
an interior of dwelling and the townspeople and the nomad.
(ILL 15.) . Undoubtedly, such unity of an urban and nomadrural life was more peculiar to region of the Central Asia
whereas the clothes from silk on East Caucasus were more
typical for urban population, in mountains in 19 century
native peoples the silk fabrics got as luxury goods or as got
components of wedding lady's wear and female dowry.
There are examples of the high semiotics status of a
complex of menswear from silk fabrics, especially
embroidering by golden strings. Such rich dressing clothes
were produced by men-masters, used as imperial clothes
by governors Central Asian polities, and as donations they
were attributes of social hierarchy. (ILL16.). As bright social
markers the silk fabrics, designs of portable tents of lords
was by a part that accompanied one more demonstration
of the status of the governor - to his departure hunting
acted. (ILL 17.) Fabrics and embroideries, being a bright
sample of culture can be a valuable source on studying
ethnic symbols, stereotypes of perception of color scale or
aesthetic categories of mentality of ethos’s and social
groups.
It is possible to point to some problems of studying of
manufacture of silk fabrics in these regions. Problems of
local adaptation of a complex of silk producing are one of
them. Here it is possible to include researching versions of
a technological complex of manufacture of silk at the
Turkmen. A greater originality differed silk-weaving
manufactures Northern Azerbaijan and southern Dagestan
and use of silk fabrics in a life of people of southern
Dagestan. In-many local manufacture of silk fabrics it is
possible to estimate as «barbarization» a craft. In it
alongside with local inventions (for example, carrying
silkworm eggs by women on an internal surface of hips for
increase the germination) was present losses of
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
incelemekte ve kumaþýn karakteristiðinden bunun Çin’e
mi ait olduðunu veya Sasanidian, Bizans veya Arap kaynaklý
mý olduðunu anlamaktadýrlar. Belli bir ürünün kaynaðýnýn,
Kafkasya’dan geçmekte olan karavanlarýn sahiplerinden
vergi olarak alýnan ipek parçalarýndan tahmin edilebileceði
varsayýlmaktadýr.
Ýkincil türdeki problemler ise özel elit formdaki ipek kumaþ
üretimini, insanlar tarafýndan imal edilen ürünlere tahsis
etmekte yaþanmaktadýr. Bahse konu edilen türde ürünler
þehrin el sanatlarýný oluþturmaktadýr ve üstlerinde ki
desenler üretildikleri yerlere iþaret etmektedir (Mesela,
Azerbaycan Þehri Nuha) (ILL19) Burada, çalýþtýrýlan kadýn
iþçiler bazýnda, zanaatkarlarýn dükkanlarýnda imal edilen
mallarýn, yerel feodal ustalarýn ilgi alanlarýný yansýtacak
þekilde yönlendirildiði ve bu nedenle deðiþiklik gösterdiði
varsayýmý mevcuttur.
Üçüncü derecedeki problemler etnik karakter taþýmaktadýr
ve küçük ve etnik olarak daðýlmýþ toplumlar ile
baðlantýlýydý. Bunlar Büyük Ýpek Yolu’nun doðuþu yönünde
izlenebilir. Söz konusu bu gruplarý “Doðulu” veya Ýranlý
Musevileri olarak adlandýrmak mümkündür (Orta Asya
Buhara Musevileri Azerbaycan ve Daðýstan’da Dað
Musevileri). Bunlarýn Orta Asya’daki özel rolleri
kullandýklarý boyama sanatý ve (ILL 20), þehirler ve Doðu
Kafkasya’da daðlýk bölgeler arasýnda gerçekleþtirilen takas
(ILL21) ile belirginleþmiþtir ve ayrýca Doðu Kafkasya’da
elde ipek dokuma tezgahlarý yapýlmakta olmasý da bir rol
oynamýþtýr.
Büyük Ýpek Yolu’na olan baðlantýlarý kapsamýnda Orta
Asya ve Doðu Kafkasya’daki insanlarýn kültürlerinin birçok
unsuru dikkate alýnmýþ ve özellikle bir ayakta kalma planý
çerçevesinde, feodal yetki altýnda, özel üretim yeri ve
konsantrasyon alaný olarak imalat merkezlerine, þehirlerde
özel tahsisat yapýlmýþtýr. Materyallerin sergilenmesinde
belli olan özellikler geriye doðru takip edilmiþtir.
Özelliklerden bir tanesi bölge içerisinde deðiþ tokuþ
yapabilmek amacý ile elit üretim gerçekleþtirmektir.
(Bunun Buhara’da elit çatal, kaþýk, býçak imalatý ile
sonuçlandýðý gibi sonuçlanmasý muhtemeldir.) Diðer bir
dikkate alýnmasý gereken özellik ise sosyal statünün bir
technological receptions-inept cutting of a cocoon, spinning
of thicker string from short scraps, etc. Other phenomenon
of the local attitude to silk fabrics is so-called «Kaitag
embroideries » (named so about historical area in southern
Dagestan). They represent compositions from the patterns
executed from pieces of silk, sewed on pillows. These
embroideries in 19 c. were not made. (ILL18). Researchers
mark presence in ornament of « Kaitag embroideries »
materials and compositions, characteristic for fabrics
Chinese, Sasanidian, Byzantian, and Arabian originate. The
hypothesis expressed origin of the given products from
custom to take a tax by pieces of silk from owners of the
caravans followed through passes of Caucasus.
The second circle of problems allocates special elite forms
of the manufacture of silk fabrics and embroideries that is
presented in the form of products of man's manufacture.
Such products concerned to city crafts and on patterns
referred to according to a place of their manufacture (for
example, on the Azerbaijan city of Nuha). (ILL.19) There is
an assumption, that man's "variants" of usually female
employment have arisen when work of shop of
handicraftsmen has been subordinated to interests of the
local feudal master.
The third circle of problems has "ethnic" character and is
connected with a role which belonged to small
ethnodisperse groups which distribution traced in a
direction of existence of the Great Silk Road. In particular
it is possible to name groups so-called «Oriental» or the
«Iranian» Jews (Bukhara Jews in the Central Asia and
Mountain Jews in Azerbaijan and Dagestan). Their special
role is marked in a dyeing craft in the Central Asia (ILL 20),
in barter between cities and a mountain zone on East
Caucasus, (ILL21), and also they on East Caucasus did
handicraft silk-reeling machine tools.
Consideration of many elements of culture of people of the
Central Asia and East Caucasus in a context of their relation
to phenomena of the Great Silk Road even especially in
survival plan allows allocating practice of social regulation
in relations of city as center of manufacture of special
87
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
simgesi olarak bir yerel toplum içerisinde yüksek kalitede
üretim yapmak veya Avrasya’nýn uzun yollarý ile ilgili
imparatorluklarýn baþýnda bulunan kiþiler için amaçlanmýþ
imalat gerçekleþtirmektir. Hediye olarak bunlar
gerçektende prestijli kalemleri oluþturmaktadýrlar.
(Bunlarýn baþýnda en pahalý kalemlerden bir tanesi at
mobilyasýdýr (ILL22) ve Kafkasya (ILL24) veya Orta Asya’da
(ILL23) yerel-bölgesel olarak icra edilen silahlar tarafýndan
takip edilmektedirler.
Müzelerin taþýdýklarý materyaller etnik kültürlerin halk ve
elit tabakalarýnda araþtýrma yapýlmasýný mümkün
kýlmaktadýr.
Oturum Baþkaný Prof. Zeynep TARIM
Dimitriev’e teþekkür ediyorum, çok güzel bir konuþma
Saint Petersburg’daki çok özel örnekleri tanýttý bize. Bu
özel örneklerin üzerindeki desenlerden ve aslýnda geniþ
bir coðrafyaya ait eserler, bu sadece küçük bir bölgeye
ait deðildi. Moðolistan’dan Batý Sibirya’ya kadar, Orta
Asya, Özbekistan pek çok yerden örnekler ve bu örneklerin
özellikleriyle birlikte tanýtmýþ olmasýndan dolayý kendisine
teþekkür ediyorum. Çok güzel bir konuþmaydý. Bir sonraki
konuþmacýmýz olan Ukrayna Kiev’den Igor Poshyavailo’yu
davet ediyorum.
88
production and place of concentration of feudal authority.
The given aspects are traced in assembly of items. One
aspect was manufacturing elite production for an
intraregional exchange (it is possible to result as an example
manufacture of elite utensils in Bukhara). Other aspect was
manufacturing such production of high quality which was
a marker of the social status inside of a local society or
intended for donations to masters of Empires which space
correspond with long routes of Eurasia. As gifts especially
prestigious things acted, (the first place among which
expensive subjects horse furniture (ILL 22.)), or the arms
executed in locally-regional traditions of the Central Asia
(ILL 23.) or Caucasus (ILL 24.).
The museum assembly allows conducting research the folk
and elite forms of ethnic culture.
Prof. Dr. Zeynep TARIM, Panel Chair
I would like to thank Dimitriev very much. This very excellent
speech introduced to us some very special samples that
are at Saint Petersburg. These patterns on these special
samples in fact belong to pieces from a wide geography,
and not only to a small region. We may say these samples
are from Mongolia to Western Siberia, Central Asia,
Uzbekistan and many other places, and I would like to thank
him very much for introducing these samples with their
characteristics. It was an excellent presentation. I now
invite our next speaker, Igor Poshyvailo from Kiev, Ukraine.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Igor POSHYAVILO
Kiev, Ukrayna / Kiev, Ukraine
Dünyamýz gitgide daha küçülmekte ve küreselleþmektedir.
Bunlara raðmen, istikrarsýzlýðýný da korumayý sürdürmektedir.
Ýstikrarsýzlýðýna katkýda bulunan en göze çarpýcý unsurlar
arasýnda politik terörizm, dini fanatiklik ve etnik
hoþgörüsüzlük bulunmaktadýr. Farklý kültürler arasýnda
saygýnýn ve karþýlýklý anlayýþýn geliþtirilmesi, 21. yüzyýlda
karþýlaþtýðýmýz en büyük sorunlardan birinin çözümü olabilir.
Bu süreçte, günümüzde sadece tarihi, kültürel ve doðal
deðerler olmakla sýnýrlý kalmayan, ancak önemli eðitim ve
iletiþim araçlarý olan geleneksel sanatlara özel roller
verilmektedir. Kendimiz ve etrafýmýzdakiler hakkýnda
edindiðimiz bilgileri kökten deðiþtirme gücüne sahipler.
Our world is becoming smaller and globalized. Nevertheless,
it remains unstable. The most vivid factors of such instability
are political terrorism, religious fanaticism and ethnic
intolerance. Cultivation of multicultural respect and mutual
understanding between different communities can be one of
the solutions to the biggest challenges and threats of the 21st
century. Special roles in this process are given to traditional
arts, which today turn out to be not only historical, cultural
and natural values, but important education and
communication means. They have power to profoundly alter
our knowledge and sense of ourselves and of the world around
us.
Þüphesiz, insanlýðýn yaþayýp geliþmesinde önemli rol oynayan
özelliklerinden biri yaratýcýlýðýdýr. Etrafýndaki dünyanýn
kavranmasý ve idrak edilmesine, uyumlu etkileþim içerisinde
olmaya, temel bilgilerin korunmasýna ve bir nesilden diðerine
kelimeler, iþaretlerle görüntülerle ifade edilmesi ve
iletilmesine yöneliktir. En son bilimsel kavramlara göre,
cisimlerin yaratýlmasý, insanoðlunun evrimsel geliþiminde
homo faber – yaratýcý olarak davrandýðý yeni bir evrim
basamaðýna geçmesini sembolize etmektedir. Amerikan
antropoloji uzmaný Ellen Dissanayake’nin fikrine göre,
insanoðlu dünyaya elleri ile bir þeyler yaratmak için gelmiþtir
ve «ilk insanlar, ilk zanaatkarlar olmuþlardýr: yaratmasý
gereken adamlar olarak» (Dissanayake 1994: 3). Ukraynalý
filozof Mykola Berdyaiev, insanoðlunun olmak için yaratýldýðý
Undoubtedly, one of the deciding conditions of man's highgrade ability to live and evolve was his creativity. It was aimed
at cognition and comprehension of the surrounding world,
harmonious interaction with the latter, and expression,
preserving and transmitting the essential knowledge from
one generation to the next through word, images and symbols.
According to the latest scientific concepts the creation of
objects signifies a new stage of evolutionary development in
which man acted as homo faber – a demiurg, creator. In the
opinion of American anthropologist Ellen Dissanayake, the
man appeared on our planet to produce things by his hands,
and the «first people acted as first craftsmen: in fact to be
the man meant to create» (Dissanayake 1994: 3). Ukrainian
philosopher Mykola Berdyaiev considered morals of human
89
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ve bu yüzden yaratýcý olduðuna ikna olarak, insan ahlakýný
sadece yaratýcýlýk çerçevesinde ele almýþtýr. Parlak bir
Ukraynalý akademisyen olan Mykola Kostomarov,
«Symbolism of Nature» adlý kitabýnda fiziksel doða ve
insanoðlu arasýndaki iliþkinin sorunlarýna yanýt aramýþtýr ve
«hammaddenin ruhsal özü ile baðlantýlý olduðuna» emin
olmuþtur (Chyzhevsky 1992: 152). Meþhur bir Ýngiliz arkeolog
olan Childe Gordon «Man Makes Himself» adlý kitabýnda,
çömlekçiliðin yapýcý karakterinin insanoðlunun fikirlerini ileri
götürdüðünü, ve kilden çömlek yapmanýn insanoðlunun
yaratýcýlýðýnýn en üstün göstergesi olduðunu iddia eder (Reed
1976: 119).
Sanat yaratýcýlýðýnýn özünün kutsal bir faaliyet ve usta-sanatçýzanaatkarýn yaratýcý olarak algýlanmasý, bu gibi bilimsel
araþtýrmalarýn basamaklarýna sadece homo sapienlerin deðil,
homo aestheticularýn bakýþ açýsýndan da toplum ve
insanoðlunun doðasýnýn kavranmasýna iliþkin geniþ bir teorik
anlayýþ sunmaktadýr. Bu gibi sorunlarýn çözümü için sarf
edilen gayretler, Batý’da, bilimsel ve sanatsal düþüncelerin;
içerisinde el iþlerinin «malzeme tarafýndan ön ayak olunan,
þeklin egemen olduðu, sosyal tarafýndan kutsanmýþ bir çaba»
olarak tanýmlandýðý ‘Unified Theory of Craft’ (Tümleþik El
Becerileri Teorisi)nin geliþtirilmesine yol açtý (Braman 1994: 2).
Halk sanatlarýnýn geliþim süreçlerinin analizinde, geliþimin
aritmetik toplam þeklinde, bir geliþmeden sonra diðerinin
izlemesi ile gerçekleþmediðini not etmek gerekir. Tarihin her
yeni safhasýnda sanat yeni bir özellik kazanmýþtýr, toplumun
geliþimi ile beraber geliþmiþ ve sanatýn geliþimi ilk baþta
sanatýn toplumun her yeni geliþim safhasýný nasýl yansýttýðý
ile belirlenmiþtir. M. Nekrasova’ya göre, halk sanatlarý dört
temel yönde ve þekilde geliþmektedir; geleneklerine sadýk
kalan bireysel zanaatkarlarýn faaliyetlerinde yerel kültürel
gelenekleri temel alan spontane geliþim; ve «okullu» sanat
sponsorluðu altýnda örgütlenmiþ, uzmanlaþmýþ çalýþma
atölyeleri vasýtasý ile (Romanets 1998: 23, 25).
Deðiþen dünyamýzda, doðasý gereði istikrarsýz olan kültür,
kültürel kökenler, geleneklerin süregelmesi, kültür yayýlýmý,
sistematik dönüþüm ve kültür yapýsýnýn dönüþümü gibi
dinamik trendler ile nitelendirilmiþtir. Ayrýca, halk sanatlarýnýn
otantiklik özelliklerinin, tarihi ve sanatsal ardýllýðýn
tanýmlanmasý için standart kriterlerin daha bulunamadýðýný
da itiraf etmeliyiz. Geleneksel sanatlarýn tarihi sürekliliði,
bilgi ve becerilerin süregelmesinin kendiliðinden oluþmasý,
kliþe þekiller, kýrsal hayat ve ilgili iþlevleri ile iliþkilendirme,
çoðu bilimsel araþtýrmada halk sanatlarýnýn otantikliði ile
iliþkili kriterler olarak kullanýlmaktadýr.
90
life only in creativity, being convinced that the man was created
to become, in turn, a creator. Mykola Kostomarov, a bright
Ukrainian scholar, in his «Symbolism of Nature» disputed the
problems of a correlation of physical nature and human
creativity and was sure, that «the crude matter is connected
with its spiritual essence» (Chyzhevsky 1992: 152). In his book
«Man Makes Himself» Childe Gordon, a famous British
archaeologist, argues that constructive character of pottery
directed forward human ideas, and making a pot from clay
was the supreme manifestation of man’s creativity (Reed
1976: 119).
Comprehension of sacral essence of art creativity as a sacred
act and of the master-artist-craftsman as a creator provides
such stages of scientific research as wide theoretical
comprehension of the nature of society and man from the
viewpoint not only as homo sapiens, but homo aestheticus
as well. Aspiration to solve such problems prompted the
scientific and artistic thoughts of the West to work out the
so-called Unified Theory of Craft, in which a craft is defined
as «an effort initiated by material, possessed by the form and
consecrated by social relevance» (Braman 1994: 2).
Analyzing processes of folk art development it is necessary to
note that they do not happen in a form of arithmetic addition
of one achievement to another. On each new stage of history
the art gains a new quality, it is developed alongside with
development of a human society, and art progress is
determined first of all by how art reflects each new stage of
society. According to M. Nekrasova the folk art is developing
in four basic directions and forms: in the ethnographic
environment; in spontaneous crafts on the ground of local
cultural traditions, in activities of individual craftsmen, who
keep tradition; and the organized specialized workshops
sponsored by «educated» art (Romanets 1998: 23, 25).
In our changing world the culture, unstable in its nature, is
characterized by such dynamic trends as cultural genesis,
succession of traditions, diffusion of culture, systematic
transformation and reinterpretation of culture’s forms. We
should also admit that the standard criteria of definition of
attributes of folk art authenticity, mechanisms of historical
and artistic succession have not yet been found. Historical
continuity of traditional art forms, spontaneity of knowledge
and skills succession, cliché forms, connection with a rural life
and corresponding functioning are determined as the criteria
for folklore authenticity in the majority of scientific sources.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Kültürün ve bileþenlerinin mevcut durumunu ortaya koyan,
21. yüzyýlda kültürün geliþim sürecini ve trendlerini belirleyen
üç temel soruna göz atalým: kültür ve kimlik, küreselleþme
ve kültür, modernleþme ve gelenekler.
Ulusal kökenleri, genetik hafýza, yüzyýllar boyunca
oluþturulmuþ ruhani gelenekleri olmayan bir kültür var mýdýr?
Kendi ülkemin deneyimlerinden yola çýkarak, söylemem
gerekir ki, Ukrayna’da geleneksel kültür her daim ulusal
kültürün rolünü üstlenmiþtir. Profesyonel kültüre gelince,
politik sebeplerden farklý kültürel ortamlarla birleþtirilmiþtir.
Ortak geleneksel temel halkýn birliðini, inançlarýný ve etik
prensiplerini korumuþtur. Ayrýca, belirtmem gerekir ki,
Ukrayna’nýn devlet statüsüne kavuþmadan evvel geçirdiði
dönemde, Ukrayna’nýn diðer kültürlerin egemenliði altýnda
baský gördüðü söylenebilirdi. Ukrayna ulusunun kendisini
ayrý bir ünite olarak muhafaza etmesinin en önemli unsuru
geleneksel kültürüdür. Ukrayna’ya has inançlar, efsaneler,
destanlar, halk þarkýlarý ve danslarý, törenler ve gelenekler,
giysiler, halk sanatlarý, geleneksel evlilik törenleri ve hatta
cenaze törenleri, Ukrayna’nýn ulusal kimliðini korumaya
yardýmcý olmuþtur.
Let us look through the three basic issues, which reveal the
present state of culture and its components, determine the
process of culture development and its trends in the 21st
century: culture and identity, globalization and culture,
modernization and tradition.
is there any culture without national roots, without genetic
memory, without spiritual heritage acquired in centuriesi
Considering my country’s experience I should say that in all
times the traditional culture played a role of the national
culture, as for the political reason professional culture was
actually engaged into another cultural environments in
Ukraine. The common traditional basis kept integrity of the
people, its moral and ethical principles. it should be also
mentioned, that in the period of Ukrainian non-statehood,
when Ukraine appeared under the pressure of other cultural
dominations, the Ukrainian nation has preserved itself as a
separate unit mostly due to its traditional culture. There were
Ukrainian beliefs, myths and legends, folk songs and dances,
rites and customs, costume, folk art, traditional wedding or
even burial ceremony which have being preserved nation's
identity.
Bu yüzden, kültürel miras, ulusal kimliðin en önemli unsuru,
sosyal geliþim için idealler, öncelikler, ruhani yönelimler
sisteminin oluþmasý, korunmasý ve ulusal kültür mirasýnýn
aktarýlmasý için önemli bir araçtýr.
So the cultural tradition is the important factor of national
identification, important means of formation and preservation
of system of ideals, priorities and spiritual orientations for
social development, maintenance of a succession of national
cultural heritage.
UNESCO'nun tavsiyelerine göre, kültürel miras, halklarýn ve
kültürel topluluklarýn kültürel kimliklerini ortaya koyan bir
araçtýr. UNESCO Genel Müdürü Koichiro Matsuura tarafýndan
imzalanan bildiriye göre, "sözel ve soyut gelenek kültürel
kimliðin, yaratýcýlýðý ve kültürel farklýlýðý teþvik etmenin önemli
bir unsuru olarak uluslararasý alanda kabul görmüþtür. Ulusal
ve uluslararasý geliþimde ve kültürler arasý hoþgörünün ve
uyumlu iliþkilerin oluþmasý için önemli bir rol oynar.
Günümüzde, sayýsýz çeþit kültürel miras küreselleþme
yüzünden kaybolmaya yüz tutmuþtur, kültürel standartlaþma,
silahlý çatýþmalar, turizm, endüstrileþme, kýrsal kesimin göç
etmesi, göç ve çevrenin kirletilmesi yüzünden tarafýndan
tehdit altýna girmiþtir.” Ayrýca UNESCO liderlerinden biri olan
bayan Aikawa da, haklý olarak, hýzlý küreselleþmenin
karmaþasý içerisinde yaþayan, soyut kültürel miraslarý koruyan
insanlarýn yerel kimliklerini korumak için baskýn çýkan kültür
standartlaþmasýna karþý savaþtýðýný vurgulamýþtýr (Aikawa
1997:5).
According to the UNESCO's Recommendations cultural
heritage is a means of affirming the cultural identity of the
peoples and cultural communities. in the Proclamation, signed
by UNESCO Director-General Koichiro Matsuura it is noted
that, "the oral and intangible heritage has become
internationally recognized as a vital factor for cultural identity,
the promotion of creativity and the preservation of cultural
diversity. it plays a crucial role in national and international
development, in tolerance and harmonious interaction
between cultures. With present-day globalization, numerous
forms of cultural heritage are in danger of disappairing,
threatened by cultural standardization, armed conflicts,
tourism, industrialization, the rural exodus, migrations and
the degradation of the environment". And as it was justly
stressed by one of the UNESCO leaders Mrs. Aikawa, the
bearers of the intangible cultural heritage, living in the turmoil
of rapid globalization are fighting against the prevailing
tendency of standardization of culture in attempt to maintain
their local identity (Aikawa 1997:5).
91
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Günümüzde, dünyamýzýn giderek tümleþik tüketim
standartlarýnýn insanoðlunun hayatýnýn ruhani özellikleri ve
kültürel potansiyelleri yerine mekanik kabul görmesinin
olumsuz etkileri ile karþý karþýya olduðu iyi bilinen bir gerçektir.
Bu durum, geleneksel kültürel normlara karþý tavýrlarýn
dramatik bir þekilde revizyondan geçirilmesine yol
açmaktadýr. Kültürel neo-cultural neo-muhafazakarlýk hayat,
insan davranýþ ve düþüncelerinin, modernist projeksiyonlarýn
öngördüðünden çok daha az deðiþtiði, ruhani saðlýðý
korumak, gelecekteki sorunlarla baþa çýkmak konularýnda
daha muktedir olduðu temeli üzerine kurulmuþtur.
It is well-known fact, that our world today faces more and
more negat?ve ?mpact of mechanical acceptance of unified
consumption standards on spiritual aspects of human beings
life and on the cultural potential of peoples. This stimulates
dramatic revision of the attitude to the traditional cultural
norms. Cultural neo-conservatism is grounded on the positions
that the life and human mentality and behavior has changed
considerably less, than it was predicted by modernist projects,
and that peoples who did not lose their traditional culture,
are more capable to keep spiritual health and to respond to
challenge of the future.
Her kültürde, gelenekleri kültür sisteminin önemli bir
parçasýna dönüþtüren eski kalýplarý koruma eðilimi vardýr.
Baþka bir deyiþle, gelenek; kültürel deðerlerin toplumun
kültürel hafýzasýný oluþturan nesiller arasýnda art arda iletildiði
bir ardiyedir. Ayrýca, her kültürel geleneðin bir geçiþ
durumunda olduðunu da itiraf etmeliyiz. Gelenek, deðiþim
ve modernleþme arasýnda diyalektik bir iliþki bulunmaktadýr.
Modernleþme kültürün dönüþümünün, ilerleme veya
gerilemesinin bir sürecidir. Ýki mekanizma vardýr; biri deðiþimi
düzenler ve teþvik eder, diðeri ise geleneklerin yeniden
üretilmesinden sorumludur. Sürecin tamamýnda devamlýlýk
vardýr, bu da geleneklerin adaptasyon ve deðiþime karþý
geçerliliðini sürdürmesini saðlayan sentez olan kalýcý kimlik
tarafýndan saðlanýr. Yerel gelenekler her zaman güçlü kimlik
hislerine dayanýr. Bu yüzden, gelenek, kimliklerin sürekli
olarak yenilenmesi, hatýrlama süreci ve geçmiþ hafýzalar ile
kültürel kimliðin oluþturulmasý olarak algýlanmalýdýr.
in each culture there is a tendency to maintain old patterns,
which turns tradition into an important part of the system of
culture. in other words, tradition is a warehouse of cultural
values repeatedly communicated between generations, the
community’s cultural memory. We should also admit that
each cultural tradition is in a state of transition. There is a
dialectical interplay between tradition and change,
modernization. Modernization is a process of culture’s
transformation, its progressive or regressive development.
There are two meihanisms, one of which regulates and
stimulates changes, and another one is responsible for the
reproduction of tradition. The whole process embodies
continuity, which is that synthesis within which tradition has
persistent viability through adaptation, and change is the
novel manifestation of durable identity. Local traditions are
always based on strong feelings of identity. Therefore tradition
should be seen as a continuous reproduction of identity, as a
process of remembering and cultural identification with past
memories.
Sadece kendini, kendi kültürü ile tanýmlayan, kültürünü tüm
halkýn ortak yaratýcý çabalarýnýn genel bir dýþavurumu olarak
gören bir toplum, kültürler üzerindeki mevcut nihilist
baskýlara karþý güvenilir bir alternatif sunabilir. Ayný zamanda
– insanýn zihninin tüm tuhaflýklarý, hilkat ve yaratýcý hayal
gücü ile kendi özünü gerçekleþtirmesinin ve modern dünyada
bir birey olabilmesinin bir yoludur. Bu konuda hatýrý sayýlýr
bir örnek, gelenekler ve modernleþme, modern yaþam biçimi
ve tarihi kültürel geleneklerin korunmasý arasýnda þaþýrtýcý
bir denge kurmayý saðlayan Japonya’dýr. Zamanýmýzda, bu
geliþim alanýnda beraber var olan iki ana trend bulunmaktadýr.
Bunlardan biri, çeþitli kültürleri yeryüzünden silen veya en
azýndan agresif bir þekilde silmeye çalýþan küreselleþmedir.
Diðer yönelim, yerel kültürlerin kendilerine has özelliklerini
korumak ve misyonunun yerel gelenekleri ve sanatlarýn
yaþatýlmasýný ve geliþtirilmesini misyon edinmiþtir.
92
A society which identifies itself with its own culture, realizes
it as a generalized expression of creative efforts of all the
people, can only be a reliable alternative to present nihilistic
pressure upon cultures. And at the same time – as a way of
self-realization of the person with all peculiarities of his
mentality, temperament, creative imagination, being a way
to possess his own cultural identity and to be an individuality
in the modern world. The remarkable example to this is Japan
which keeps surprising balance between tradition and
modernization, between modern way of life and preservation
of ancient cultural traditions.
in our time there are two major coexisting trends of this field
development. One of them is globalization which is wiping
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Kültürün küreselleþmesi, kitle iletiþim araçlarýnýn insanlarýn
üzerinde yarattýðý etki ile küresel sistemde uluslarýn
birleþmesinin modern ulaþým araçlarý ve ekonomik iliþkilerin
geliþmesine, uluslararasý kurumlarýn ve dünya pazarýnýn
oluþmasýna paralel olarak hýz kazanmasýný beraberinde
getirmektedir. «Kültürün küreselleþmesi» terimi uluslarýn
birbirlerine yeniden yaklaþmasý ve insanlar arasýnda iletiþim
kurulmasýna iliþkin sorunlara baðlý olarak ilk defa 1980’lerde
ortaya çýkmýþtýr.
Kültürün küreselleþmesinin hem olumlu hem de olumsuz
yanlarýnýn olduðunu not etmek gerekir. Modern dünyada
kültürel baðlarýn, iletiþimin ve eðitimin geliþtirilmesi insanlarýn
yeniden birbirlerine yaklaþmasýný teþvik eder. Ancak, aþýrý
derecede ödün verilmesi tehlikelidir, çünkü kültürel kimliðin
yok olmasýna yol açar. Genç nesil, diðerlerinin modasýný,
davranýþlarýný, tercihlerini ve huylarýný benimseyerek
birbirlerine benzemekte ve genellikle hiçbir özelliði olamayan
bireyler olmaya baþlamaktadýrlar. Kültürel kimliðin kaybolma
olasýlýðý belki de en iyi asimilasyon tehdidi ile ortaya
konmaktadýr – yerel, küçük kültürün daha büyük kültür
tarafýndan soðurulmasý, etnik kültürlerin kendine has
özelliklerinin dominant ulusun egemenliði altýnda çözünmesi,
toplu göç ve diðer ülkenin vatandaþlýðýnýn kabul edilmesinin
sebep olduðu akraba kültürünün kaybolmasý.
Ýlk bakýþta küreselleþme, oldukça geliþmiþ iletiþim teknolojileri
ile uluslararasý iþbirliðinin tesis edilmesi ve anlaþmazlýklarýn
önlenmesi konularýnda yardýmcý bir rol oynuyor gibi
görünebilir. Ancak, bundaki tehlike, yerel gruplarýn kültürel
kimliklerini yok sayýp onlarý kendi kültürleri ile yaþama
haklarýndan mahrum býrakmasý, kendi lisanlarýný kullanma
haklarýndan mahrum býrakmasý, kendi geleneklerinden, dini
inançlarýndan, mitolojilerinden ve ulvi deðerlerinden
uzaklaþtýrmasýdýr. Kýsacasý, bu evrensel kültürel hak ve
özgürlüklerin inkar edilmesidir. Bu yüzden UNESCO,
insanoðlunun yaþayan hazineleri ve sözel ve soyut mirasýnýn
baþyapýtlarýnýn korunmasý için iki tavsiyede bulunmuþtur.
Kültürel kimliðin kaybý ve kültürel çözünmenin bir bütün
veya parçalar halinde olabileceði göz önünde
bulundurulmalýdýr. Sýnýrlarýn kültürel etkileþim için açýlmasý
ve kültürel iletiþimin geliþtirilmesi bir taraftan olumlu
deneyimlerin paylaþýlmasýna, kültürlerin kendilerinin
zenginleþmesine ve geliþim basamaklarýný týrmanmasýna yol
açarken, diðer taraftan – birleþme, standartlaþma ve ayný
kültürel motiflerin dünya çapýna daðýlýmý ile kültürlerin yok
olmasýna yol açabilir.
out or at least aggressively trying to wipe out the individual
face of various cultures. The other tendency deals with
maintaining the individual traits of local cultures and considers
that its mission is to foster and propagate local traditions and
arts.
Under globalization of culture it is necessary to mean
acceleration of integration of the nations in world system in
connection with development of modern transportation
means and economic relations, formation of transnational
corporations and the world market, due to influence of mass
media upon people. The term «globalization of culture» has
appeared in the late 1980th in connection with a problem of
rapprochement of the nations and expansion of cultural
contacts between peoples.
It is necessary to note, that globalization of culture has both
positive and negative sides. Expansion of cultural contacts in
the modern world, communication and learning each other
promotes rapprochement of peoples. However excessively
active loaning is dangerous because of loss of cultural identity.
The young generation adopts each others fashion, habits,
predilections, customs, becoming similar, and frequently
simply featureless. The possibility to lose the cultural identity
is well displayed in increasing threat of assimilation –
absorption of local small culture by larger, dissolution of
cultural originality of ethnic communities in culture of the
dominant nation, oblivion of ancestor’s culture caused by
mass emigration to other country and adoption of new
citizenship.
At first glance it appears that globalization with its own highly
developed communication technology, helps international
cooperation and conflict prevention. But the danger in this is
that it denies and disregards the cultural identity of local
groups, deprives them of their right to their own cultural
heritage, their right to use of their own language, their right
to their own customs, religious precepts, mythology and moral
values. in short, this is the denial of universal cultural rights
and freedoms. This is why UNESCO has adopted two
recommendations on living human treasures and proclamation
of the masterpieces of the oral and intangible heritage of
humanity.
It should be taken into consideration that a loss of cultural
identity and cultural dissolution can be complete and partial.
Openness of borders for cultural influence and extending
93
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Bu yüzden, kültürün küreselleþmesi, geliþmiþ ülkelerin kamu
hayatýnýn çeþitli alanlarý üzerinde kurduðu hegemonyayý ve
Batýlý deðerlerin zorla yayýlmasýný temsil eden kültürel
emperyalizmden ayrýlmalýdýr. Diðer taraftan, küreselleþmenin
mali, teknik ve kýsmen fikri kaynaklarýn bir araya gelmesini
saðladýðýndan haberdar olmamýz gerekir, ancak bunun
faturasý, yerel özelliklerin kaybedilmesi sadece ekonomik
deðil kamusal ve kültürel motiflerin de tekdüze olmasý gibi
tekrar yerine koyulamayacak kayýplar þeklinde çýkmaktadýr.
Küreselleþme, sadece daha zayýf olanlarýn kayýplarýný telafi
edebilmelerini saðlayacak mekanizmalarý saðlarsa ve zayýf
taraflara kendilerini savunmalarý için fýrsat yaratýrsa, dünya
geliþimi için faydalý olabilir; eðer ruhani yozlaþmaya yol
açmazsa ve insanoðlunu istatistiksel bir üniteye
dönüþtürmezse. Bu yüzden, insanoðlunun toplumlar ve
uygarlýklar arasýnda, tek yönlü küreselleþmeden özgür, yeni
etkileþim mekanizmalarý oluþturmasý ve dünya uluslarý
arasýnda gerçek kültürel deðerler hakkýnda diyalog baþlatmasý
büyük önem arz eder.
Günümüzdeki ‘alanlarýn kültürel mirasa dahil edilmesi’ eðilimi
– kiþinin ortamýný yeniden yorumlama süreci – kültürel miras
cisimlerini ve kültürel kurumlarý diðer popüler eðlence tesisleri
ile ayný kefeye sokmaktadýr, sirkler, kumarhaneler,
restoranlar, tatil köyleri, hatta TV ve internet dahil. Bu
fenomen kültürel mirasýn sunumu ve algýlanmasýna iliþkin
içerik ve yöntemleri etkilemiþ, geleneksel sanat kuruluþlarýnýn
demokrasi ve sivil toplumun geliþiminde kültürel mirasýn
rolü hakkýndaki diyaloglar için özel alanlar olma yönündeki
deðiþimlerine ilham kaynaðý olmuþtur.
Uluslarýn kültürel miraslarýnýn zengin çeþitliliði, dünya
topluluðuna güzellik ve karmaþýklýk katmaktadýr. Yirmi sene
evvel, UNESCO Recommendation on the Safeguarding of
Traditional Culture and Folklore (Paris, 1989) (Geleneksel
Kültür ve Folklorun Korunmasýna Ýliþkin UNESCO
Tavsiyeleri)nde insanoðlunun küresel mirasýnýn bir bölümünü
oluþturan geleneksel folklor çeþitlerinin aþýrý derecede kýrýlgan
olmalarý ve deðiþik insanlarý ve sosyal gruplarý bir araya
getirmekte, kültürel kimliklerini ortaya koymalarýnda önemli
bir unsur olduklarýnýn altý çizilmiþtir. Bununla ilgili olarak, her
ülkenin geleneksel kültürünü teþvik etmesi gereðinin, ve
geleneksel kültürün birden çok etkenden dolayý tehdit altýnda
olduðunun altý çizilmiþtir.
Bu alandaki sorun, Ukrayna’da, önceki birkaç yüz yýlýn
sorunlarý da kendisine miras kaldýðý için, diðer çoðu modern
94
cultural communication can lead, on the one hand, to exchange
of positive experience, enrichment of own culture, its rising
up to higher steps of development, and on the other hand –
to its cultural exhaustion because of unification and
standardization, distributions of identical cultural patterns
worldwide.
Thus, globalization of culture should be distinguished from
cultural imperialism, which represents hegemony of the
advanced countries in various spheres of public life and forced
dissemination of the western values. On the other hand, we
should be well aware that globalization provides concentration
of financial, technical and partly intellectual resources, but at
expense of irreparable losses as it is accompanied by smashing
of local features and unification of forms not only of economic,
but public and cultural life as well. Globalization can be only
favourable for world development if it will provide mechanisms
of indemnification for losses of weaker and opportunities for
self-defence of weaker; if it will not lead to spiritual devastation
and will not transform the man into statistical unit. Therefore,
it is of a special importance for mankind to form new
mechanisms of interaction between societies and civilizations
free of one-sided globalization, and to start dialogue between
world nations on the topic of true cultural values.
Today’s tendency of ‘heritagization of space’ – a process of
reinterpretation of one’s environment – puts heritage objects
and cultural institutions in line with other popular leisure
facilities, including circuses and casinos, restaurants and
resorts, even television and Internet. This phenomenon
impacted contents and methods of presentation and
interpretation of cultural legacy and inspired transformation
of traditional art institutions into special grounds for dialogues
about role of cultural heritage in the development of
democracy and civil society.
Rich variety of traditions of the nations’ cultural heritage gives
beauty and complexity to the world community. Twenty years
ago, in the UNESCO Recommendation on the Safeguarding of
Traditional Culture and Folklore (Paris, 1989) it was noted the
extreme fragility of the traditional forms of folklore that forms
part of the universal heritage of humanity and is a powerful
means of bringing together different peoples and social groups
and of asserting their cultural identity. Concerning this it was
stressed the need in all countries for recognition of the role
of traditional culture and the danger it faces from multiple
factors.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ulustakinden daha geniþ ve karmaþýk gibi gözükmektedir.
Ukrayna’daki komünistlerin soykýrým politikalarý ve son 80
senenin kültürel baskýsý Ukraynalýlarýn kültürel hafýzalarýnýn
önemli bir bölümünün kaybedilmesine yol açmýþtýr.
Ukrayna’nýn etnik bütünlüðünü olumsuz þartlar altýnda uzun
bir süre korumuþ eþsiz bir araç olan geleneksel kültürünün
günümüzde idealler, öncelikler ve sosyal geliþimin ruhani
yönelimlerini ve kültürel mirasýn aktarýlmasýný koruma altýna
alamamaktadýr.
Halk sanatý kültürünün düþüþe geçmesi yüzyýllar süren uzun
emperyalist egemenlik, sanayileþme, zorunlu toplanma,
holodomorlar (amaçlý kýtlýk), savaþlar ve misillemeler, þehir
yaþamýnýn geniþlemesi ve göç süreçleri, el sanatlarýnda iþ
gücü bölüþümü, Bolþeviklerin köy sanatýna amatör þehir
sanatý ile yaklaþmasý, mevcut halk sanatlarý ve el sanatlarý
sektörünün yok edilmesi, Sovyetler birliði döneminden
sonraki malzeme stoklarý ve pazarlarý, idari planlamalý
üretimden serbest piyasa ekonomisine geçiþteki olumsuz
ortam gibi sayýsýz faktör tarafýndan oluþmuþtur.
Bu durum birçok açýdan talihsizlik yaratmýþtýr, ancak kültürel
mesafemiz geleneksel kültürümüzü adeta bir zaman kapsülü
içerisinde tutarak korumuþtur. Bu konuda, Ukrayna’nýn,
derin otantik kaynaklarýný korumasýndan kaynaklanan ve
Avrupa’da oldukça az yerde görülebilecek düzeyde yüksek
bir ulusal kültürel geliþim potansiyeli bulunmakta olduðunu
belirtmem gerekir. Ukrayna, ulusal kültürün sadece bir
hayalden ibaret olmadýðý, ancak milyonlarca insan için gerçek
hayat anlamýna geldiði Avrupa’nýn sayýlý ülkelerinden biridir
ve bu durum da önemli bir kültürel potansiyel olduðunun
bir iþaretidir (Dzyuba, 2001:32). 1991’den beri var olan yeni
özgürlükler, yeni pazarlar ve kültürlere eriþim saðlamýþtýr.
Bu eriþimle beraber, küresel kültürler de akýn etmiþtir. Birçok
ekonomik avantaj olmasýna raðmen, Ukrayna’da, bu küresel
kültür akýný kültürel hafýzanýn vakumlanmasýna yol
açmaktadýr. Demokratik, þeffaf toplum olma yolunda emin
adýmlarla ilerleyen toplumumuzun benliðine dair hafýzasýnýn
silinmemesi gerekmektedir.
Ukrayna’daki halk ve el sanatlarý, günlük sorunlarla baþa
çýkmakta kritik bir yol ayrýmýna gelmiþtir. Bunun sebebi,
profesyonel bilgi ve uluslararasý iþbirliðinin eksikliði, deðerlerin
öðretilmesi, þekillendirilmesi, yaratýlmasý ve algýlanmasýnda
geride kalmýþ iþletim yöntemleri, politikalarý ve programlarýnýn
uygulanmasýdýr.
Bu tehditleri asgari seviyeye indirmek ve krizden çýkýþ yollarý
bulmak için derin tarihi ve tarihsel sanatsal gelenekleri
The problem of this field in Ukraine seems to be wider and
more complex. than those of many other modern nations as
Ukraine has inherited burning problems of the several previous
centuries. The genocide policy of the communists in Ukraine
and the cultural oppression of the last 80 years resulted in a
considerable loss of historical memory for Ukrainians. The
Ukrainian traditional culture, which have being for a long
period the unique consolidating mean of ethnic integrity, in
unfavourable assimilative conditions, is nowadays not able to
form and preserve the system of ideals, priorities and spiritual
orientations of social development, maintain a succession of
national cultural heritage.
The decline of folk art culture here has been caused by a
number of factors varying from the centuries long imperial
domination, industrialization, compulsory collectivization,
holodomors (purposeful famine), wars and reprisals, expansion
of urbanization and migration processes, labour division in
crafts, the Bolshevics’ policy of rapprochement of peasant art
with amateur urban art, to the destruction of the existed
system of folks art and craft industry, raw materials supplies
and markets in the post-Soviet period, unfavourable conditions
of transition from administrative planned production to freemarket economy.
This was unfortunate in many ways but our cultural isolation
preserved traditional culture as in a time capsule. In this
context I should mention that Ukraine has significant prospects
for national development of culture which, as only in few
places in Europe, has preserved its deep authentic sources.
Ukraine is one but a few countries in Europe where the national
culture is not virtual dream, but a real life for many millions
of people, and this is an evidence sign of a considerable cultural
potential (Dzyuba, 2001:32). Since 1991 new freedoms have
come providing access to new markets and cultures. Along
with this access came the flood of global cultures. Although
there may be many economic advantages, in Ukraine this
flood of global culture meets a vacuum of cultural memory.
For our nation charting a distinctive course into the future
and to the democratic open society requires some memory
of who we have been.
The folk art and handicrafts field in Ukraine is at a critical
juncture confronting the day-to-day challenges. This happens
because of a lack of professional knowledge and international
co-operation, outdated methods of operations, policies, and
programs to become leading field of learning and education,
shaping, creating and interpreting values.
95
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
bulunan þehirlerin yerel idarelerine ve halkýna büyük roller
düþmektedir. Ukrayna’nýn baþkenti olan Kiev, namý diðer
“Rus þehirlerinin anasý” eþsiz sanatlarý ve el sanatlarý
sistemleri ile ipek ve baharat yollarý üzerinde bulunan önemli
bir tarihi þehirdir. 19. yüzyýlýn sonlarý – 20. yüzyýlýn baþlarýnda,
Rus Ýmparatorluðu’nun egemenliði altýnda olan Kiev, resim,
dini mimari, tahta ve cam iþleme, seramik, örgü ve hasýr iþleri
alanýnda meþhurdu ve bu sanatlar çeþitli illerde el iþi
merkezlerinin ve pazarlarýnýn oluþmasýna ön ayak olmuþtu.
Günümüzde Kiev, Ukrayna’nýn kültürel mirasýnýn korunmasý
ve geliþtirilmesi için lider konumunda bir merkezdir. Bu
konuda belediye yönetiminin özel bir misyonu bulunmaktadýr.
Bu nedenle, Kiev þehir idaresi, tüm zorluklara ve ekonomik
krize raðmen, bölgesinde sanatý ve el sanatlarýný teþvik etmek
için belediye kompleksi kültürel programýný baþlatmýþtýr.
Ukrayna Halk Sanatlarý Ustalarý Birliði ile beraber baþlatýlan
bu program, belediyelerin kültürel politikalarýnýn reformdan
geçirilmesi ve modern bir toplumun iþlevlerini yerine
getirmesinin ön þartý olarak geleneksel sanat ve el sanatlarýna
öncelik verilmesi için, uluslararasý inisiyatiflerin uygulanmasýný
hedef alan (Örneðin, Soyut Kültürel Miras konulu 2003
UNESCO Kongresi) ve mali ve yaratýcý yatýrýmlarýn dikkatini
bu alana çekmek, Kiev ve Ukrayna’da kültürel süreçleri teþvik
eden yeni yaklaþýmlarýn tanýtýlmasý için uygulanan birçok
faaliyeti kapsamaktadýr. Bu programa; genç ve þöhretli
zanaatkarlara sanatsal ödüller verilmesini, özel eðitimler,
fuarlar ve yayýnlama programlarýnýn oluþturulmasýný, kültürel
turizmin teþvik edilmesini ve uluslararasý iþbirliði yapýlmasý
ve deneyimin paylaþýlmasýna olanak tanýyan yaratýcý pilot
projelerden, müze alanlarýnýn yoðunlaþtýrýlmasýna, yeni sanat
merkezlerinin ve ‘el sanatlarý kasabalarý’nýn inþa edilmesinden,
halk sanatý fuarlarýnýn, sempozyumlarýnýn, festivallerinin,
atölyelerinin ve konferanslarýnýn düzenlenmesine kadar
sayýsýz geleneksel ve yenilikçi faaliyet dahil edilmiþtir. Bu
konuda, þehrin potansiyelini ‘kültürel baþkent’ olmasý
yönünde dönüþtürmek ve Kiev’in geliþim stratejisi olarak
modern, yaratýcý sektörlerin oluþturulmasý konusunda yapýlan
tartýþmalar oldukça önemlidir. Þu anda, Kiev’de, eski
mühimmat fabrikasý ve depo alanýna kurulmuþ ve Avrupa’nýn
en büyük sanat kompleksi olma özelliðini taþýyan «Art
Arsenal» ve þehrin tarihi kýsmýnda, Ukrayna Halk Kültürü
Vakfý Merkezi «Ivan Honchar Museum» ve Ulusal Geleneksel
Sanatlar ve El Sanatlarý Araþtýrma ve Bilgi Merkezi tarafýndan
bir el iþi sanatlarý bloðunun oluþturulmasý ve düzenlenmesi
gibi birden çok kültürel proje yürütülmektedir.
Bu yüzden, modasý geçmiþ ideolojik normlar ve dogmatik
yaklaþýmlarla sýnýrlý kalmayan, ancak etkin iþlevleri olan ve
96
Great role in minimizing these threats and finding the ways
out of the crises is given to local administrations and
communities of the cities with deep history and ancient artistic
traditions. Kyiv, the capital city of Ukraine, the centuries old
renowned ‘mother of the Russ cities’ with unique arts and
handicraft systems was an important ancient town along the
silk and spice roads. In the late 19th – early 20th century
Russian Empire Kyiv was a centre of painting, sacral
architecture, wood and glass processing, ceramics, weaving
and wicker-work with famous handicraft workshops which
influenced development of provincial craft centres and trades.
Today Kyiv is a leading centre of safeguarding and developing
cultural heritage of Ukraine. Municipal government has a
special mission in this. Thus, Kyiv city administration despite
all hardships and economic recession has launched the
municipal complex cultural program to promote arts and
crafts on its territory. This program, initiated in cooperation
with the Ukrainian Union of Folk Art Masters, covers numerous
activities to reform municipal cultural policy and give priority
to the traditional arts and crafts as major factors of modern
society functioning, to implement international initiatives
(like the 2003 UNESCO Convention on Intangible Cultural
Heritage) and to attract financial and creative investments in
this field, to introduce new approaches promoting cultural
processes in Kyiv and Ukraine. This program includes numerous
traditional and innovative activities ranging from creative
pilot-projects, intensification of museum sphere, building new
art centres and ‘handicraft towns’, organization of folk art
fairs, festivals and symposia, workshops and conferences,
granting artistic prizes to young and renowned craftsmen,
providing special education, training, exhibition and publishing
programs, promoting cultural tourism, international cooperation and exchange of experience. In this context the
present day discussions about the ways to transform the city’s
potential into a so-called ‘cultural capital’ and establish modern
creative industries as a strategy of the Kyiv development are
quite important and acute. Now several cultural projects take
place in Kyiv, among which is creation of the «Art Arsenal» –
the biggest in Europe art complex – in the premises of the
former munitions factory and warehouse, foundation of the
Ukrainian Centre of Folk Culture «Ivan Honchar Museum» and
the National Research and Information Centre for Traditional
Arts and Handicrafts Development and organization of the
handicraft block at the historical part of the city.
Therefore, attention of people and authorities of all levels
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
kültürel süreçlerin geliþimine, toplumun ruhani ve estetik
gereksinimlerini karþýlamaya katkýda bulunan ve zamanýnýzýn
gereksinimlerine cevap verebilen geleneksel sanatlarýn
korunmasý için düzenlenen her türlü faaliyete halkýn ve her
seviyeden yetkilinin ilgisi çekilmelidir. 1998 senesinde
UNESCO direktörü Federiko Mayor tarafýndan kesin bir dille
belirtildiði üzere: «insani deðerlerin korunmasý her þeyden
daha önemlidir… ve bütün ruhani enerjimiz insanoðlunun
yaþam kalitesini arttýrmak için kullanýlmalýdýr» (Hoppal
1999:11).
should be drawn to the new activities in safeguarding
traditional arts, which are not limited by out-dated ideological
norms and dogmatic approaches, but effectively function and
influence the development of cultural processes, satisfy
spiritual and aesthetic needs of society, corresponding to
requirements of the new time. As it was precisely remarked
in 1998 by Federiko Mayor, Director General of UNESCO: «the
defense of human values is more important than anything
else… and all our spiritual energy must be used to improve
the quality of life of humankind» (Hoppal 1999:11).
Bana göre, bu alanda günümüzün sorunlarýný çözmek için
aþaðýdakileri yapmalýyýz:
To my mind, to meet the challenges of the present in this field
it is important to:
- Kültürel mirasýn bir parçasý olarak geleneksel sanatlarýn
liderlik rolünü tanýmak;
-Ulusal kültüre iliþkin daha geniþ ölçekte kamu farkýndalýðýnýn
yaratýlmasýnýn ve ulusal kültürün takdir edilmesi gerekliliðinin
altýnýn çizilmesi;
- Sanat, bilim ve eðitim uzmanlarýnýn bir araya gelip kültür,
sanat, kimlik, modernleþme ve küreselleþmeye iliþkin ana
konular hakkýnda fikir alýþveriþi yapýlabilmesi için daha olumlu
þartlar oluþturulmasý;
- Ulusal geleneklerin ve ayrýca etnik ve ulusal azýnlýklarýn
geleneklerinin daha ileri seviyelerde korunmasý ve
geliþtirilmesi;
- Gençlerin çeþitli geleneksel sanat dallarýnda yaptýðý umumi
çalýþmalara, araþtýrmalara ve yaratýcý çalýþmalara destek verip
faaliyetlerini onaylamak;
- Çeþitli bölge ve þehirlerin halklarýný birbirlerinin kültürel
geleneklerini kullanarak tanýþtýrmak;
- Ülkeler ve halklar arasýnda iletiþim ve iþbirliðini teþvik etmek;
- Genç nesle diðer ülkelerin geleneklerine karþý saygý duymayý
öðretmek;
- Tolerans geliþtirmenin bir parçasý olarak kabul ederek yerel
geleneklerin deðerlerini uluslararasý seviyede tanýmak;
- Yerel sanat geleneklerini ve kültürel mirasý güncel
teknolojiler kullanarak belgelendirmek;
- Geleneksel sanatlarýn geliþtirilmesi konularýnda yerel, iki
kutuplu ve çok kutuplu projelerin teþvik edilmesi.
- Recognize the leading role of traditional arts as integral part
of cultural heritage;
- Stress the need for broader public awareness and
appreciation of the national culture;
- Create favourable conditions for the experts in arts, science
and education to meet and exchange ideas about the main
topics of problems of culture, arts, identity, modernization
and globalization;
- Foster further survival and development of national tradition
as as well as those of ethnic and national minorities;
- Encourage and acknowledge the activity of young people in
their public, research and creative work in various fields of
traditional arts;
- Acquainte communities of various regions and cities with
each other's cultural traditions;
- Promote communication and cooperation between countries
and peoples;
- Educate younger generation to learn to respect the traditions
of other nations;
- dessiminate the values of local traditions on international
level as recognizing the diversity of cultures is part of
developing tolerance;
- documentate local art traditions and cultural heritage by
means of up-to-date technologies;
- promote reginal, bilateral and multilateral projects in the
field of the traditional arts development.
Thus, today, in conditions of high achievements in technical,
technological and communication spheres, the policy of
globalization encounters insuperable cultural differentiation
of mankind. As it was aptly remarked by Ukrainian philosopher
professor Serhiy Krymsky, "the mankind still remains – and
will remain, if it aspires to live, – an archipelago of national
cultures". To discover true cultural wealth of each archipelagos
Sonuç olarak, günümüzde tanýk olduðumuz teknik, teknolojik
ve iletiþim alanlarýndaki geliþmelerin ýþýðýnda, küreselleþme
politikalarý insanoðlunun kültürel farklýlýklarýnýn muhafaza
edilmesine zýt düþmektedir. Ukraynalý felsefe profesörü
Serhiy Krymsky tarafýndan uygun bir þekilde belirtildiði üzere,
"Ýnsanoðlu, eðer yaþamayý arzu ediyorsa – bir ulusal kültürler
97
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
takýmadasý olarak – kalacaktýr ve kalmalýdýr.” Her bir
takýmadanýn gerçek kültürel mirasýný ve bütün gezegenimizin
kültürel çeþitliliðini keþfetmek ve geleneksel sanatlarýn birçok
açýdan tehlike altýnda olduðunun farkýna varýlmasý için,
hükümetler, yerel, ulusal ve uluslararasý platformda ülkeleri
ve insanoðlu için yeni ekolojik ve kültürel anlamda duyarlý
bir dünyanýn oluþmasýný teþvik etmek için ellerinden geleni
yapmalýdýr.
REFERANSLAR
AIKAWA, Noriko 1997. Tuna Uluslararasý Folklor Festivali
Açýlýþý, Budapest-Kalocsa, Hungary, 6-10 Temmuz, 1996. ECTC
Bülteni. No 3. Ýçinde Budapeþte: Avrupa Geleneksel Kültür
Merkezi, 3-5.
DZYUBA, Ivan 2001. Ukrajina Pered Sfinksom Maybutnyogo.
[Ukraine Before Sphinx of the Future]. Kyiv: KM Academy
Publishers.
HOPPAL, Mihaly 1999. Local Cultures in a Global World. In
EFI Communications. Vol. 8. Budapest: Europai Folklor
Intezet.
BRAMAN, Sandra 1994. A Unified Theory of Craft. In The
Studio Potter. No 1.
CHYZHEVSKY, D. 1994. Narysy z Ýstoriji Filosofiyi na Ukrajini
[Essays on the History of Philosophy in Ukraine]. Kyiv: Oriy.
DÝSSANAYAKE, Ellen 1994. The Place of Making. In The Studio
Potter. No 1.
REED, Evelyn 1976. Woman’s Evolution: From Matriarchal
Clan to Patriarchal Family. N.Y., Toronto: Pathfinder Press.
ROMANETS, Tetiana 1998. Problema Regresu ta regeneratsiyi
v narodnomu mystetstvi z ohlyadu nay oho istoryko-kulturnu
pryrody [Problems of Regress and Regeneration in Folk Art
in the Context of Its Historical and Cultural Nature]. In
Regress and Regeneration in Folk Art. Kyiv: Ivan Honchar
Museum, Rodovid Publishers.
98
of such cultures and the whole cultural variety of our planet,
and considering that traditional arts are endangered in many
ways, the governments on local, national and international
levels should do everything to promote creation of the new
ecological and cultural consciousness of their nations and the
mankind.
REFERENCES
AIKAWA, Noriko 1997. Opening of the Danube International
Folklore Festival, Budapest-Kalocsa, Hungary, 6-10 July, 1996.
In ECTC Bulletin. No 3. Budapest: European Centre for
Traditional Culture, 3-5.
DZYUBA, Ivan 2001. Ukrajina Pered Sfinksom Maybutnyogo.
[Ukraine Before Sphinx of the Future]. Kyiv: KM Academy
Publishers.
HOPPAL, Mihaly 1999. Local Cultures in a Global World. In EFI
Communications. Vol. 8. Budapest: Europai Folklor Intezet.
BRAMAN, Sandra 1994. A Unified Theory of Craft. In The Studio
Potter. No 1.
CHYZHEVSKY, D. 1994. Narysy z istoriji filosofiyi na Ukrajini
[Essays on the History of Philosophy in Ukraine]. Kyiv: Oriy.
DISSANAYAKE, Ellen 1994. The Place of Making. In The Studio
Potter. No 1.
REED, Evelyn 1976. Woman’s Evolution: From Matriarchal Clan
to Patriarchal Family. N.Y., Toronto: Pathfinder Press.
ROMANETS, Tetiana 1998. Problema Regresu ta regeneratsiyi
v narodnomu mystetstvi z ohlyadu nay oho istoryko-kulturnu
pryrody [Problems of Regress and Regeneration in Folk Art in
the Context of Its Historical and Cultural Nature]. In Regress
and Regeneration in Folk Art. Kyiv: Ivan Honchar Museum,
Rodovid Publishers.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Arthur ZBIEGIENI
Varþova, Polonya / Warsaw, Poland
Orta Çað þehrinin ortaya çýkmasýnda ticaret yollarýnýn
etkisi ve Varþova ile þehrin baþlýca kültürel mirasýnýn
muhafazasýnda sübvansiyon sisteminin önemi
Takviyeli Yerleþimin Ortaya Çýkmasý ve Varþova Þehri:
Ticaret Yollarýnýn Etkisi ve Vistula Nehri
Yerleþimin baþlamasý ve 14. yüzyýlýn ilk yýllarýnda Castellan’ýn
yerini takviye etmesini, Chelmno Kanunu’nu (Kulner
Recht) müteakiben Varþova için bir berat verilmesi takip
etti. Bu, doðal korunma imkanlarý saðlayacak þekilde
yerleþim yerinin Yüksek Vistulian Bendi üzerindeki mekaný
ve tacirlerin doðal gýda ve ayný zamanda deniz taþýtlarýndan
faydalandýklarý nehir geçiþinde tarihi geçiþ yollarýnýn
buluþmasý nedeni ile þehir için önemli menfaatlerin
kaynaðýný oluþturmakta idi. Ticari yollarýn kesiþme
noktasýnda olmasý ve ayrýca üstünde seyredilebilecek bir
nehre eriþim saðlamasý nedeni ile avantajlý bir bölgede
yerleþik olan Varþova hýzlý büyüme için potansiyele sahip
idi. Vistula, Orta Avrupa’nýn baþlýca nehirlerinden bir
tanesidir. Bu nehir, Baltýk denizine baðlantý saðlayan
mükemmel bir doðal ulaþým arteridir. Orta çaðlarda
mevcut bulunan yenilenmiþ birkaç tane yolun inþasý ve
bakýmý her zaman zor ve maliyeti yüksek bir olay olmuþken,
nehir her zaman mallarýn doðal bir þekilde yüzdürülmesi
için imkan saðlamýþtýr. Vistula, odun, katran, balmumu,
bal, amber ve el ile yapýlmýþ mallarýn sevkýyatýnda
kullanýlýrdý. Daha sonra, szkuty olarak bilinen yassý dibi
The Impact of Trade Routes on the Emergence of the
Medieval City and the Development of Warsaw and The
Importance of the Subsidy System in Maintaining the City’s
Major Cultural Heritage
The Emergence of the Fortified Settlement and City of
Warsaw: The Influence of Trade Routes and of the Vistula
River
The springing up of a settlement and castellan’s fortified
seat in the first years of the 14th century was followed by
granting of a charter for Warsaw pursuant to the Law of
Chelmno (Kulner Recht). This, the settlement’s location on
the high Vistulian embankment providing natural defensive
qualities, and a river crossing for1 historical trade routes
where merchants took advantage of a natural ford as well
as ferries, was a source of significant benefits to the city.
Warsaw had the potential for rapid growth thanks to its
favorable site on the crossroads of trade routes and access
to a navigable river. The Vistula is one of the major rivers
of central Europe. It is an excellent natural transportation
artery providing a link to the Baltic Sea. Construction and
maintenance of the few improved roads in existence in the
Middle Ages was always a painstaking and costly affair,
whereas a river could be used to float merchandise in a
2
natural manner. The Vistula was used to ship timber, tar,
99
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
olan ahþap mavnalarýn kullanýlmasý ile baþlýca Gdansk’a
(Danzig) tahýl sevkiyatý yapýlmasýnda ve dubasy, komegi,
ve lichtugi olarak bilinen yelkenli gemilerin kullanýlmasý
ile de maden taþýmakta kullanýldý. Varþova Vistula
nehrinin ortalarýnda bulunmaktadýr ve bu nedenle
Polonya Milletler Topluluðu için söz konusu su yolu
üzerinde çok iþe yarayan ve önemli bir liman haline
gelmiþtir. (S. Gierszewski, Wisla w dziejach Polski
[Polonya Tarihinde V istula], Gdansk, 1992)
Varþova’nýn Orta Çað Eski Þehrinin Ýnþa Edilmesi ve
Geliþmesi, Koruyucu Surlarý ve Yeni Þehrin Bunun Kuzey
Tarafýna Yerleþmesi
Varþova’nýn koruyucu duvarlar ile çevrildiðine dair ilk bilgi
1339 yýlýna dayanmaktadýr. Bu zamanda, Papa’nýn elçileri,
Polonya Kralý Casimir ve Kudüs’te bulunan St. Mary’nin
hastanesi Alman Þövalyeleri (Ordo domus Sanctæ Mariæ
Theutonicorum Hierosolymitanorum) arasýndaki ihtilafýn
çözümlenmesinde Papalýk Divaný’nýn kurulacaðý mekan
olarak Papa’nýn elçileri tarafýndan onaylanmýþtýr. Orta
çaðlarda þehri bir halka gibi çevirmekte olan surlarýn
korumanýn dýþýnda baþka amaçlarý da mevcuttu. Bu surlar
þehrin bir sembolü idi ve belediye yetkisine tabi olan alanýn
sýnýrlarýný belirlemekteydiler. Þehir içinde mallarýn satýþý,
giriþte toplanan gümrük vergisine tabi idi. Varþova Dük
Janusz I (1379–1384) tarafýndan tanýnan imtiyazlar
sayesinde surlar ile çevrilebilmiþtir. Dükün kendisi, belediye
surlarýnýn belli bazý kýsýmlarýnýn inþa edilmesi karþýlýðýnda
kasaba sakinlerini vergi ödemekten muaf tutmuþ ve
þehirde çýkan yangýnýn neden olduðu mali kayýplarýn
ertesinde çiftli surlarýn inþa edilmesi için baþka imtiyazlar
da tanýmýþtýr. Þehrin hýzlý bir þekilde geliþmesi baðlamýnda,
kýsa zaman içinde surlar ile tanýmlanan alan çok küçük
gelmeye baþlamýþtýr. Bu nedenle 14. yüzyýlýn sonlarýnda,
surlarýn kuzeyinde Zakroczym’e giden yolun üstünde Yeni
Þehir olarak bilinen, þehre ait yeni kýsým geliþmeye
baþlamýþtýr. Kilise binalarý – St. John Baptist Belediye
Kilisesi, Augustan ve Bernardine Kiliseleri ve Manastýrlarý
ve Yeni Þehir Cemaat Kilisesi – sadece dini amaçlara hizmet
etmekle kalmayýp ayrýca savunma rolü de üstlenmiþlerdir.
Yerleþik bulunan kiþilerin profesyonel olarak uzmanlaþmasý
Varþova’nýn eski ve yeni þehirlerinin geliþmeye baþladýðý
ilk zamanlardan itibaren oluþmaya baþlamýþtýr. Eski þehir
aslen Gdansk’a odun ve tahýl sevk etmekte ve kar
saðlamakta olan tacirlerin bulunduðu kýsým idi ve burasý
100
wax, honey, amber, and crafted goods. Later, it mainly
floated grain to Gdansk (Danzig) using flat–bottomed
wooden sailing barges known as szkuty as well as ore and
sail equipped boats known as dubasy, komegi, and lichtugi.
Warsaw is located at the midpoint of the Vistula River and
so it became a convenient river port on this waterway that
was so very important to the Polish Commonwealth. (S.
Gierszewski, Wisla w dziejach Polski [The Vistula in the
history of Poland], Gdansk, 1992)
The Building and Development of Warsaw’s Medieval Old
Town, Its Defensive Walls, and the Placement of the New
Town to Its North
The first information that Warsaw is surrounded by
defensive walls stems from the year 1339 when papal legates
approved of the city as the venue for a papal tribunal set
up to hear the dispute between King Casimir the Great of
Poland and the Order of the Teutonic Knights of St. Mary's
Hospital in Jerusalem (Ordo domus Sanctæ Mariæ
3
Theutonicorum
Hierosolymitanorum). The ring of walls
surrounding a city in the Middle Ages had more than just
defensive importance. The defensive walls were a symbol
of the city. They delimited the boundaries of space subject
to municipal authority. The sale of goods within the city
was subject to customs duty collected upon entry. Warsaw
was surrounded by walls thanks to privileges granted by
Duke Janusz I (1379–1384) that released the burghers from
paying taxes in exchange for the building specific segments
of the municipal walls as well as further privileges making
possible the completion of a double ring of walls in the
wake of financial losses caused by a fire in the city. In the
context of the rapid development of the city, the area
defined by the walls soon proved to be too small. Thus, at
the end of the 14th century, a new part of the city, known
as the New Town, was located to the north of the walls
along the road to Zakroczym. Church buildings—the
municipal church of St. John the Baptist, the Augustan and
Bernardine churches and monasteries, and the New Town
parish church—served not only religious, but also defensive
roles. A subdivision by professional specialization of
residents occurred from the very beginning of the
development of Warsaw’s Old and New Towns. The Old
Town was primarily home to merchants profiting from the
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ayrýca metal ve deri esnafý birliklerine de ev sahipliði
yapmaktaydý. Daha az varlýklý olan yeni þehir dokumacýlar,
kumaþçýlar, çömlekçiler, çiftçiler, bira yapýmcýlarý tarafýndan
iþgal edilmiþ bulunmaktaydý.
floating of timber and grain to Gdansk and craftsmen of
the metal and leather worker guilds. The less affluent New
Town was inhabited by weavers, cloth makers, potters,
farmers, brewers, etc.
16. Yüzyýlda Þehrin Geliþmesi: Varþova’da Serbest Kraliyet
Seçimlerinin Organize Edilmesi ve Vistula üzerindeki Ýlk
Kalýcý Köprünün Ýnþa Edilmesi
City Development in the 16th Century: The Organization
of Free Royal Elections in Warsaw and the Building of the
First Permanent Bridge Across the Vistula
Yerleþim yerinin yakýnýnda nehrin geçilmesi tekneler ve
sallar ile gerçekleþtirilmekte idi. Zaman geçtikçe,
keresteden yapýlan ve teknelerin üzerine oturtulan
mevsimsel köprüler yapýlmaya baþlandý. (S. F. Klonowicz,
Flis to jest spuszczanie statków Wisla i inszemi rzekami
do niej przypadajacemi [Yüzdürme Vistula ve bunun kollarý
boyunca gemilerin çýkartýlmasý anlamýna gelmektedir],
Cracow, 1595). 1549 yýlýnda Kral Sigismund Augustus,
Stanislaw Jezewski’den Varþova’da insanlarý ve mallarý
nehir boyunca feribotlar ile taþýmak üzere kalýtsal haklarý
elde etti. Onun aklýnda olan gelecekte bir köprü kurmaktý.
Fakat bununla birlikte inþaat hemen baþlamadý. Köprünün
yapýmý ancak 1573 yýlýnda Anna Jagiellonka’nýn çabalarý
ve Kraliyet Vakfý’nýn yardýmlarý sayesinde tamamlandý. Bu
ilk yüksek köprü keresteden yapýlmýþtý. Köprünün 15 adet
meþeden yapýlmýþ direði mevcuttu ve toplam uzunluðu
850 metre idi [2,789 ayak]. Fakat bununla birlikte söz
konusu köprü çok uzun süre hizmet veremedi. Bütün
milletler topluluðundan þehre serbest çifte seçim için
gelmekte olan eþraf 1575 ile 1576 yýllarýnda bu köprüyü
kullandý. 1603 yýlýnýn baharýnda yükselen sular köprünün
çökmesine neden oldu (B. Chwascinski, Mosty na Wisle
i ich budowniczowie [Vistula üzerindeki köprüler ve bunlarý
inþa edenler], Varþova, 1997, s.13–14). Serbest seçimler –
Polonya Krallarýnýn seçilmesi – Parlamento’nun (Sejm)
1569 yýlýnda geçirdiði bir yasa ile Varþova’da yapýlmak
üzere programlanmýþtý ve Lublin Birliði aracýlýðý ile birleþen
Polonya Krallýðý asilleri ve Litvanya Büyük Dükalýðý’ný dahil
etmekte idi. Serbest seçimler esnasýnda Mazovia’dan olan
eþraf en fazla sayýda mevcut idi. Asiller Varþova yakýnýnda
Wielka Wola köyünde bulunan seçim alanýnda kaldýlar.
Serbest seçimlerin organize edilmesinin ticareti
canlandýrmakta ve ayrýca Varþova’nýn esnaf birlikleri ile
ilgili olan el sanatý ustalarýnýn becerilerinin geliþmesinde
rol oynadýðý þüphe götürmeyen bir gerçektir. Eski
Varþova’dan tacirler, 1558 yýlýnda köprü fonksiyonel iken
su vergileri ödemekten muaf tutulmuþlardýr. Polonya’nýn
The crossing of the river near the settlement was carried
out using numerous boats and rafts. As time passed,
seasonal bridges built of timber and mounted on boat
structures were used. (S. F. Klonowicz, Flis to jest
spuszczanie statków Wisla i inszemi rzekami do niej
przypadajacemi [Floating means the launching of ships
down the Vistula and other rivers that are tributaries to
it], Cracow, 1595) As early as 1549, King Sigismund Augustus
procured the hereditary rights to ferry people and goods
across the river in Warsaw from Stanislaw Jezewski. What
he had in mind was the building a bridge in the future.
Construction did not commence immediately, however. It
was not until 1573 that its erection was completed through
the efforts of Anna Jagiellonka and thanks to a royal
foundation. This first high–water bridge was timber. It had
fifteen oaken pillars and a total span of 850 meters [2,789
feet]. The bridge did not serve for long, however. The gentry
arriving from throughout the Commonwealth for a double
free election used it over the years 1575 and 1576. In the
spring of 1603, high water brought it down. (B. Chwascinski,
Mosty na Wisle i ich budowniczowie [Bridges on the Vistula
and their builders], Warsaw, 1997, pp.13–14) The free
elections—elections of the Polish kings—were scheduled
in Warsaw pursuant to an act of the Sejm [Parliament] of
Lublin of 1569 and involved the whole of the combined
nobility of the Kingdom of Poland and Grand Duchy of
Lithuania joined through the Union of Lublin. The gentry
of Mazovia was the most numerous during the free
elections. The noblemen stayed near Warsaw on the
electoral field in the village of Wielka Wola. There can be
no doubt that the organizing of free elections played a part
in animating commerce as well as the development of the
skills of craftsmen associated in Warsaw’s guilds. The
merchants of Old Warsaw were exempt from paying water
101
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
alt kýsýmlarýndan Gdansk’a, Vistula üzerinden mallarýn
ticari olarak yüzdürme hacminde önemli bir artýþ yaþanmýþ
olup bu süreçte Varþova Tacirleri aracýlar olarak hareket
etmekte idiler.
Nehirde Seyrin Öneminin Artmasý ve Kraliyet Baþþehri
Sýfatýnýn Varþova’ya aktarýlmasý ile Ticari Alýþveriþ
Cracow’un Wawel Þatosu’nda 1596 yýlýndaki büyük
yangýndan sonra, Sigismund III Vasa krallýðýn baþkentini
taþýmak için bütün hükümdar ve mahiyetinin Cracow’dan
Varþova’ya yirmi adet Szkuty Mavnasý üzerinde
yüzdürülmesi talimatýný verdi. Milletler Topluluðu’nun
baþþehrinin Varþova’ya taþýnmasýndan sonra, þehrin nehir
limaný, mallarýn ve inþaat malzemelerinin nehir yolu ile
sevk edilmesindeki önem arz eden artýþ nedeni ile daha
da fazla önem kazandý. Þehir varlýk açýsýndan büyümeye
ve gerçekleþtirilen ticaret sonucunda ise geniþlemeye
baþladý. 1607 yýlýndaki yanan Burgher Evleri yeniden inþa
edildi. Bu sefer binalara süs ana kapýlar konuldu ve
yüzeyleri geç Rönesans stilinde yapýldý. Kral, Krallýk
Sarayý’ný barok stilde geniþletme çalýþmalarýný baþlattý.
Vasa Þatosu’nun sert görünüþlü abidemsi hacmi, ön tarafýn
ekseninde bulunan bir kule ve kenarlarda bulunan küçük
kulecikler ile iyice vurgulandý. Þatonun kule çatýlarý ve ayný
zamanda ana kapýlarýn taþ iþleri ile pencere çerçeveleri
önemli bir dekoratif rol oynayarak görüntüye güzellik
katmakta idiler. Þato tarafýnda Belediye’nin Cracow
Kapýsý’nýn önünde bir avlu mevcut idi ve bu Kral Sigismund
III Vasa’ya ait olan bir heykel þeklinde bir abide ile dekore
edilmiþ bulunmaktaydý.
Büyük iþ adamlarýna ait en güzel ve görkemli olan konaklar
-Kazanowski, Kazimierzowski konaðý ve Ujazdowski
Þatosu, bir sonraki krallýk Konaðý- þatonun güney tarafýna
doðru Cracow Faubourg boyunca Vistula dik kayalýklarýnýn
eðimi üzerinde inþa edilmiþti.
Kral Sigismund III Vasa Varþova’ya 1589 yýlýnda kara ve su
yolu gümrük vergisi toplama hakkýný tanýdý. Ayný zamanda
sosyal iliþkilerde bir deðiþimden geçti. Krallýk mahiyeti ve
büyük iþ adamlarý tarafýndan çalýþtýrýlan ve esnaf birlikleri
ve bir birliðe baðlý olmayan zanaatkarlarýn sayýsý arttý ve
bunlar belediye esnaf birliklerinden baðýmsýz olarak
hareket etmeye baþladýlar.
Þehrin Mekansal olarak Geliþmesi ve Baðýmsýz
Banliyölerin Ortaya Çýkmasý – Ayný Zamanda Hem Kral
ve Hem de Büyük Ýþ Adamlarý Ýçin Görkemli Konaklarýn
Ýnþa Edilmesi
102
taxes while the bridge was functional in 1558. There was a
significant increase in turnover in the commercial floating
of goods down the Vistula from Lesser Poland to Gdansk
with the Warsaw merchants acting as intermediaries.
Growth in the Importance of River Navigation and
Commercial Exchange following the Transfer of the Royal
Capital to Warsaw
Following the great fire of Cracow’s Wawel castle in 1596,
in moving the royal capital of the Commonwealth Sigismund
III Vasa ordered the floating of the entire court from Cracow
to Warsaw on over twenty szkuty barges. After transferring
the capital of the Commonwealth to Warsaw, the city’s
river port became even more important as the shipping of
merchandise and building materials by river increased
significantly. The city began to grow in wealth and expand
as a result of this commerce. Burgher houses burned down
in the fire of 1607 were rebuilt. At this time the buildings
received ornamental portals and façades in late Renaissance
forms. The king launched the Baroque expansion of the
Royal Castle. The stark monumental volume of the Vasa
castle was underscored by a tower on the axis of the frontal
façade as well as small turrets on the corners. An important
decorative role was played by the beautiful forms of the
castle’s tower roofs as well as the stonework of the portals
and window framing. The square in front of the municipal
Cracow Gate on the castle side was decorated by a
monument in the form of a tall column with a statue of
King Sigismund III Vasa.
The most magnificent palatial residences of the magnates—
Kazanowski, the Kazimierzowski palace, and Ujazdowski
Castle, the next royal residence—were created to the south
of the Castle along the Cracow Faubourg on the slopes of
the Vistula escarpment.
King Sigismund III Vasa granted Warsaw the privilege of
collecting overland and water customs duty in 1589. Social
relations underwent change at the same time. Guilds and
unassociated craftsmen employed by the royal court and
the magnates became increasingly numerous and operated
independently of the municipal guilds.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
16. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda, Varþova çevresindeki arazi
eþrafýn ve din adamlarýnýn eline geçti. Bu durum ilk
Jurydykas’ýn - belediye yetkisi ve yasamasýna baðlý olmayan
büyük iþ adamlarý ve din adamlarýna ait özel banliyö
kasabalarý - ortaya çýkmasý ile sonuçlandý.
17. yüzyýldaki savaþ dönemlerinde þehrin büyümesi durdu.
En büyük kayýplar Ýsveçliler’in iþgali esnasýnda
gerçekleþtirilen yaðmalama ve yýkýmlar esnasýnda yaþandý.
Ekonomik olarak otonom olan ve Varþova’yý çevrelemiþ
bulunan büyük iþ adamlarý ve eþraf - Jurydykas – 18.
yüzyýlda eski ticari merkez ile rekabet etmeye baþladý –
Eski Þehir Pazar Meydaný.
Marywil, Maria Kazimira Sobieska tarafýndan 1692-1696
yýllarý arasýnda inþa ettirildi ve inþasýnda, 17. yüzyýlda
bulunan krallýk meydanlarý model olarak kullanýldý. Burasý
belediye ticareti için belli baþlý bir merkez haline geldi.
Meydan’da birkaç düzine dükkan ve maðaza, bir han,
apartmanlar eðlence salonlarý ve manastýrý ile bir küçük
kilise mevcut idi. Fransýz kavramýndan bazý farklýlýklar
taþýmakta idi; ana giriþ kapýsýndan gelmekte olan simetri
ekseni ile belirgin hale getirilen beþgen bir plana haizdi
ve giriþ kapýsý, Yunan haçý planýna sahip olan Küçük
Kilise’nin ön cumbasýnda bulunmakta idi. Bu etkileyici
bina yaklaþýk olarak 75,000 m3 [2,650,000 ft3.] hacme
sahip olmakla beraber, sadece makul oranda mimari
süslemeye sahipti. Eski Þehir Belediye Sarayý çevresinde
inþa edilen Yeni Pazar pavyonlarý, kagir olarak 1700-1701
yýllarýnda yapýlmýþtýr. Bunlarýn Marywil Ticaret Merkezi’ni
dengelemesi amaçlanmýþtýr. O zamanlar Varþova büyük
iþ adamlarýna ait olan Jurydykas’larýn gölgesinde geliþmeye
devam etmiþtir. Yeni ilçeler aristokratlarýn yerleþim yerleri
çevresinde, eski sistemler boyunca oluþmuþtur – mesela
Ossolinski Sarayý (1641 tarihine geri uzanmaktadýr,
muhafaza edilmemiþtir), Andrzej Morsztyn sarayýpalace
(1670 tarihine girmektedir Sakson Sarayý olarak yeniden
inþa edilmiþtir), Krasinski sarayý (1676–1685 yýllarýna geri
girmektedir) ve Wilanów ve Marymont’da ki John III
Sobieski Krallýk Sarayý)
Sakson krallarýnýn canlý kentsel inþaat faaliyetleri - Augustus
II ve Augustus III- Varþova’ya üç yeni plan kazandýrmýþtýr:
Sakson ekseni, Gwardii Bulvarý ve Calvary Yolu. Sakson
ekseni -ki bu Varþova’da Barok dönemdeki en büyük
mekansal kompozisyondur- Cracow Faubourg’dan
günümüzde Chlodna Caddesi’ne kadar uzanan alaný
The Spatial Development of the City and the Emergence
of Autonomous Suburbs—the Jurydykas—as well as the
Establishing of Palatial Residences for the King and
Magnates
In the second half of the 16th century, the land around
Warsaw passed into the hands of the gentry and clergy.
This marked the formation of the first jurydykas—private
suburban districts belonging to the magnates or clergy
that were independent of municipal authority and judiciary.
The development of the city was arrested during the
wartime periods of the 17th century. The greatest losses
were inflicted as a result of the pillaging and destruction
of the city during the Swedish invasion.
The economically autonomous magnate and gentry
jurydykas surrounding Warsaw at the start of the 18th
century entered into competition with the old commercial
center—the Old Town Market Square.
Marywil, built over the years 1692–1696 by Maria Kazimira
Sobieska who used the royal squares founded in Paris in
the 17th century as a model, became a major center of
competition for municipal commerce. It housed several
dozen shops and stores, an inn, apartments, entertainment
halls, and a chapel with monastery. It differed from the
French concept in having a pentagonal plan with an
accentuated axis of symmetry leading from the main entry
gate in the frontal bay to the chapel whose plan was that
of a Greek cross. This impressive building had a volume of
approximately 75,000 m3 [2,650,000 cu. ft.], but had only
modest architectural ornamentation. The new market
pavilions around the Old Town City Hall were built of
masonry over the years 1700–1701. They were intended to
counterbalance the Marywil commercial center. The
Warsaw of that time developed in the shadow of the
magnates’ jurydykas. New districts sprang up around the
seats and residences of the aristocracy located along old
tracts—e.g. the Ossolinski palace (dating from 1641, not
preserved), the Andrzej Morsztyn palace (dating from 1670,
reconstructed as the Saxon palace), the Krasinski palace
(dating from the years 1676–1685), and the royal residences
of John III Sobieski in Wilanów and Marymont.
The lively urban–building activities of the Saxon kings—
103
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
kapsamakta idi. Bahse konu edilen bu kompozisyon Eski
Morsztyn Sarayý’ndan büyümeye baþlamýþ ve çok büyük
ve görkemli bir park kompleksi - günümüzdeki Sakson
Bahçeleri, Varþova’nýn 18. yüzyýl kentsel geliþimi - yaptýktan
sonra Saxon ve Stanislawowski [Stanislaus] eksenlerini
uygulamaya koymakta, yan yollarý ile Marszalkowska
Caddesi’ni ve bunun yaný sýra Batý ilçelerinin yollarýný da
oluþturmaktadýr – bu günümüzdeki þehir merkezinin
baþlýca yerleþim planýný tanýmlamaktadýr. Stanislaus
Augustus’un hakimiyeti esnasýnda, Jurydykas’larýn ve
eþrafýn büyük evlerinin karmaþýklýðý modern bir belediye
organizmasý haline dönüþmüþtür. Varþova ticaret ve imalat
için baþlýca bir merkez haline gelmiþtir. 1792 yýlýnda þehrin
nüfusu hemen hemen 100,000 idi ve kasaba sakinleri
(Burgherler) hakim sýnýfý oluþturmakta idi.
Polonya’nýn Bölünme Dönemi Esnasýnda Varþova Þehrinin
Geliþmesi Üzerindeki Kýsýtlamalar
1795 yýlýnda Milletler Topluluðu’nun üçüncü bölünmesinden
sonra, Varþova bir Prusya Kasabasý statüsüne indirgendi.
Eþrafýn þehirden kaçmasý ve üretimdeki azalma 1800 yýlýnda
þehirde yerleþik olanlarýn sayýsýnýn 63.500 civarýna inmesine
neden oldu. Prusya’nýn hakimiyetinden kendisini
kurtarmasýný müteakiben, Varþova yeni yaratýlan Varþova
Büyük Dukalýðý’nýn baþkenti haline geldi.
Çarlýk Rusyasý’nýn hakimiyeti altýndaki dönemde Polonya
Krallýðý, þehrin düzenlenmesini saðlayan etkin ve
planlanmýþ bir kampanyayý da beraberinde getirdi. Bahse
konu edilen bu çabalarýn deðeri, resmi karakterde yeni
þehir meydanlarýnýn oluþturulmasý ve eskilerinin ise
düzenlenmesi ile sonuçlandý - hepsi bir düzineden fazla
olacak þekilde.
1831 yýlýnda meydana gelen Kasým Ayaklanmasý’nda ve
düþmesinden sonra Çarlýk Rusyasý’nýn uyguladýðý politik
ve ekonomik baský þehrin verimli geliþmesini durdurmuþ
ve kaleler ile çevrili bir halka içerisinde Varþova’nýn bir
çarlýk kalesi haline gelmesine neden olmuþtur. Bu durumda
þehrin mekansal olarak büyümesi önemli oranda
sýnýrlanmýþtýr.
Bununla birlikte, endüstrileþme süreci geçici krizler ve
mekansal kýsýtlamalara raðmen devam etmiþtir. 19. yüzyýlýn
ortasýnda Varþova Demiryolu nodunun inþa edilmesi þehrin
ekonomik olarak geliþmesinde baþlýca bir rol oynamýþtýr.
Ýlk demiryolu hattý Varþova – Viyana Hattý – 1839 ile 1848
104
Augustus II and Augustus III—brought Warsaw three grand
new schemes: the Saxon Axis, Gwardii Boulevard, and the
Calvary Road. The Saxon Axis, the largest spatial
composition of the Baroque era in Warsaw, encompassed
the area extending from the Cracow Faubourg all the way
to today’s Chlodna Street. The composition grew from the
former Morsztyn Palace, creating a huge palatial–park
complex—today’s Saxon Garden. Warsaw’s 18th century
urban development—the implementation of the Saxon
and Stanislawowski [Stanislaus] axes, the laying out of
Marszalkowska Street with its side streets as well as the
streets of the western districts—defined the essential
layout of today’s downtown. During the reign of Stanislaus
Augustus, the hodge–podge of a city of jurydykas and
stately homes of the gentry was transformed into a modern
municipal organism. Warsaw became a major center for
commerce and manufacturing. The city’s population in 1792
was almost 100,000. The burghers were the dominant class.
Restrictions on the Development of the City of Warsaw
During the Period of Poland’s Partitions
Following the Third Partition of the Commonwealth in 1795,
Warsaw was degraded to the position of a provincial
Prussian town. The outflow of the gentry and a fall in
production resulted in a decline in the number of inhabitants
to approximately 63,500 in the year 1800. After freeing
itself of Prussian rule, Warsaw became the capital of the
newly created Grand Duchy of Warsaw.
The Kingdom of Poland period under the rule of tsarist
Russia brought with it an efficient and planned campaign
regulating and ordering the city. The value of these efforts
involved the founding of new and regulation of old city
squares of an official character—over a dozen in all.
The November Uprising of 1831 and political and economic
repression by tsarist Russia after its fall arrested the fruitful
development of the city. Warsaw became a tsarist fortress
surrounded by a ring of forts. The spatial development of
the city was significantly restricted.
However, the process of industrialization went on regardless
of temporary crises and spatial restrictions. The building
of the Warsaw railroad node in the mid–19th century played
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
yýllarý arasýnda inþa edilmiþtir. Demiryolu terminali 1846
yýlýnda inþa edilmiþtir. Varþova’nýn Praga’sý üç tane
demiryolu terminalinin inþa edildiðini görmüþtür Petersburg Ýstasyonu (þimdiki Wielenski) 1862’de,
Terespolski Ýstasyonu (þimdiki Wschodni) 1867’de ve
Nadwislanski Ýstasyonu (þimdiki Praga) 1877’de. Navlun
yükleme istasyonlarý Wola ve Praga bölgelerinde yer
almakta idi. Yeni inþa edilmiþ olan hatlar 1876 yýlýnda
oluþturulan bir ring hattý ile birbirine baðlanmakta idi. Ýþte
bu zamanlarda, Vistula nehri üzerinde 1873-1875 yýllarý
arasýnda ilk demiryolu köprüsü inþa edildi. Varþova ve
Praga 1864 yýlýnda, Mühendis Stanislaw Kierbedz
tarafýndan gerçekleþtirilen bir tasarým uyarýnca inþa edilen
yaya köprüsü ile birbirlerine daha yakýnlaþtý. Bu zamanlarda
Varþova zengin bir kapitalist þehir idi. Fakat bununla birlikte
daha geniþ kapsamlý kentsel planlama kavramlarýnýn
kullanýlmaya baþlanmasý ve uygulanmasýna izin vermediler.
Baðýmsýzlýðýn Tekrar Kazanýlmasýndan Sonra, Savaþlar
Arasý Dönemde Þehrin Mekansal Geliþimi
“Varþova Baþkenti Ýçin Düzenleyici Planýn Ön Çizimi” 1916
yýlýnda (Polonya dilinde) Tadeusz Tolwinski’nin liderliðinde
geliþtirildi. Bahse konu edilen bu çizim gelecekteki kentsel
planlar ve uygulamalar için birçok doðru ve açýk kýlavuz
ilke temin etmiþtir. Demiryolu hatlarýný bir ana yol vasýtasý
ile birleþtirmenin önemini göstermiþ ve ana demiryolu
istasyonu için bir alan öngörmüþtür. Vistula Nehri üzerinde
iki yeni köprünün inþa edilmesini ve ayný zamanda kuzeygüney arterinin yapýlmasýný (gelecekteki Niepodleglosci
Bulvarý) ve bu þekilde Marszalkowska caddesi üzerinde
trafiðin rahatlatýlmasýný öngörmüþtür. Plan Jerozolimskie
Bulvarý’nýn doðuya doðru geniþletileceðini var saymýþ ve
þehre bitki kuþaklarýnýn konulmasýna oldukça yer
verilmiþtir.
Kentsel planýn uygulanmasýna baþlanmýþ ve bu esnada
þehir sýnýrlarý, 1918 yýlýnda Polonya tarafýndan baðýmsýzlýðýn
kazanýlmasýndan sonraki hali ile dikkate alýnmýþtýr. Bu
ileriye dönük tasarýmýn sadece bazý parçalarý uygulanmýþtýr.
Demiryolu hattý, kazýlý bir boþluk içerisinde ve bir tünel
içinde Jerozolimskie bulvarý boyunca uzanan bir ana hattýn
oluþturulmasý ile þehir merkezinde daha etkin hale
getirilmiþtir. Ýlaveten yapýlacak iþler 1920 yýlýnda ki savaþ
ve bunu takiben enflasyon nedeni ile duraksamýþtýr. Bunun
sonucu olarak baþkent için düzenleyici planlar 1923-1926
yýllarý arasýnda geliþtirilmiþtir. Nihai olarak, Baþkent Varþova
a major role in the economic advancement of the city. The
first railroad line—the Warsaw–Vienna Railroad—was built
over the years 1839–1848. The railroad terminal was built
in 1846. Warsaw’s Praga saw the building of three railroad
terminals—the Petersburg Station (currently Wielenski)
in 1862, the Terespolski Station (currently Wschodni) in
1867, and the Nadwislanski Station (currently Praga) in
1877. Freight stations were located in the areas of Wola
and Praga. The newly built lines were connected through
a ring line built in 1876. It was then that the first railroad
bridge was built across the Vistula River over the years
1873–1875. Warsaw and Praga were brought close together
by a permanent pedestrian bridge built in 1864 in line with
a design by the engineer Stanislaw Kierbedz. Warsaw was
a wealthy capitalistic metropolis at this time. However, the
tsarist authorities did not permit the introduction and
implementation of broader urban planning concepts.
The City’s Spatial Development During the Interwar Period
Following the Regaining of Independence
The “Preliminary Sketch of a Regulatory Plan for the Capital
City of Warsaw” [in Polish] was developed in 1916 under
the leadership of Tadeusz Tolwinski. This “Sketch …”
provided many accurate guidelines for future urban plans
and implementations. It demonstrated the need to connect
the railroad lines by way of a trunk line and proposed a site
for the main train station. It proposed the building of two
new bridges across the Vistula River as well as the creation
of a north–south artery (the future Niepodleglosci Avenue)
to ease the traffic load on Marszalkowska Street. The plan
assumed the extension of Jerozolimskie Avenue eastwards
and much attention was paid to the introduction of belts
of vegetation into the city.
Work was commenced on implementing the urban plan,
taking into account the new city limits, following the
regaining of independence by Poland in 1918. Only fragments
of this far–reaching design were carried out. Railroad traffic
was made more efficient in the downtown area by the
introduction of a trunk line running in an excavation and
through a tunnel along Jerozolimskie Avenue. Further works
were halted by the war in 1920 and subsequently by
inflation. Consecutive regulatory plans for the capital were
105
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
için nazým planý Bayýndýrlýk Bakaný tarafýndan 11 Aðustos
1931 tarihinde onaylanmýþ ve kentsel bölge þehir merkezi,
endüstriyel alan, yerleþim bölgesi ve yeþil alanlar olarak
bölünmüþtür. Zoliborz, Wola, Ochota, Mokotów,
Targówek ve Bródno ilçelerinde yerleþim yerlerinde ve
bunlarýn arasýnda yeþillendirme kuþaklarý oluþturulmuþtur.
II. Dünya Savaþý’nýn patlak vermesi ile Na Rozdrozu
Meydaný’ndan Mokotowskie Tarlalarý’na uzanan temsili
arterin inþasý durdurulmuþ ve ayrýca 1930’larda tasarlanmýþ
olan belediye by-pass yolunun yapýmýna da ara verilmiþtir.
Varþova’nýn Tarihi Kentsel Yerleþimi ve Tarihi Binalarýnýn
Savaþ Sonrasýnda Ýnþa Edilmesinde Karþýlaþýlan Problemler
Varþova II. Dünya Savaþý esnasýnda hemen hemen
tamamen yýkýlmýþtýr. 1945 yýlýnda þehir merkezinin havadan
çekilen resimleri “bir yýkým denizi” görüntüsü vermektedir.
Varþova ayaklanmasýnýn çöküþünün hemen peþinden
þehrin binalarýnýn bilinçli olarak Nazi ordusu tarafýndan
1944 yýlýnda imhasýnýn %80 oranýnda gerçekleþtiði tahmin
edilmektedir. Binalarýn yeniden inþa edilmesine 1945 yýlýnda
baðýmsýzlýðýn kazanýlmasý üzerine derhal baþlanmýþtýr ve
o esnada 1945’de hakim olan komünist yetkililerin politik
kararýna göre Lublin deðil ve fakat Varþova Polonya’nýn
baþkenti olacaktý.
Varþova’nýn tarihi abidelerinin yeniden inþa edilmesi ve
tarihi yerleþiminin yeniden yaratýlmasýnda alýnan politik
kararlarda Prof. Jan Zachwatowicz’in prestiji ve tanýnan
isminin çok büyük etkisi olmuþtur. Kendisi 1945 ile 1957
yýllarý arasýnda Tarihi Abidelerin Genel Koruma Müdürlüðü
vazifesini görmüþtür. Prof. Zachwatowicz, 1945 yýlýnda
oluþturulan Baþþehrin Yeniden Ýnþasý (BOS) Bürosu’nun
çerçevesi içinde Tarihi Mimari Departmaný’ný
oluþturmuþtur. Ýþte bu departmanýn faaliyetleri içinde,
mimar Waclaw Podlewski eski þehrin yeniden inþasý için
planlarý oluþturmuþ ve bunlar tutarlý bir þekilde Prof.
Zachwatowicz’in yönetiminde Mieczyslaw Kuzma ile
iþbirliði halinde uygulanmýþtýr.
Buna paralel olarak, Eski Varþova’yý Ýnceleme Komisyonu,
savaþ öncesinde baþlayan mimari ve koruma amaçlý
çalýþmalar yürütmüþler ve bu, tarihi yeni ve eski þehir
komplekslerinin yeniden inþa edilmesinde, koruma
ilkelerinin belirlenmesi için hayati önem arz eder nitelikte
olmuþtur. Bahse konu edilen þekilde geniþ kapsamlý ve
hýzlý yeniden inþa iþleri, tarihi abidelere tam anlamý ile
uyan yeniden yapýlandýrmanýn mümkün olmadýðýný veya
106
developed over the years 1923–1926. Ultimately, the Master
Plan for the Capital City of Warsaw was approved by the
Minister of Public Works on August 11, 1931. Urban land was
subdivided into downtown, industrial, residential, and
green areas. Wedges of vegetation were introduced with
the housing estates–districts of Zoliborz, Wola, Ochota,
Mokotów, Targówek, and Bródno between them.
The outbreak of World War II interrupted the construction
of a representational artery from Na Rozdrozu Square to
the Mokotowskie Fields as well as a municipal bypass route
as designed during the nineteen–thirties.
The Problems of the Postwar Reconstruction of the
Historical Urban Layouts and Historical Buildings of
Warsaw
Warsaw was almost completely destroyed during World
War II. Aerial photographs of its Downtown from 1945 show
what looks like a “sea of ruin.” The destruction of the city’s
buildings was conducted purposefully by the Nazi army in
1944 in the wake of the collapse of the Warsaw Uprising
and was estimated at about 80%. Reconstruction was
commenced immediately following liberation in 1945 and
the political decision of the then communist authorities
that Warsaw, not Lublin, shall be the capital of Poland.
The prestige and renown of Prof. Jan Zachwatowicz had a
great impact on the political decisions to rebuild the
historical monuments and recreate historical urban layouts
of Warsaw; he was the Conservator General for Historical
Monuments from 1945 to 1957. Prof. Zachwatowicz
organized the Department of Historical Architecture within
the framework of the Office for the Reconstruction of the
Capital (BOS) established in 1945. It is in that department
that architect Waclaw Podlewski developed the plans for
the reconstruction of the Old Town that were consistently
implemented under the management of Prof. Zachwatowicz
in collaboration with Mieczyslaw Kuzma.
In parallel, the Commission for the Study of Old Warsaw
conducted architectural and conservation studies
commenced prior to the war; this proved vital for the
drafting of conservation guidelines for the rebuilding of
the historical Old and New Town complexes. The practice
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
bunun, yeniden inþanýn amacý olan tarihi komplekslerin
“Sosyalist Toplum”un çaðdaþ yaþamý ile entegre hale
getirilmesi ile ilgili sosyal ve politik amaç ile ters düþtüðünü
ortaya koymuþtur. Prof. Zachwatowicz bilinçli olarak
“seçici ve yaratýcý” bir yaklaþýmý, o esnada Polonya’da
geçerli olan politik durumun ýþýðýnda tarihi abidelerin
yeniden inþasý ve oluþturulmasý için teþvik etmiþtir.Savaþ
esnasýndaki yýkýmýn istisnai ölçeðinin tamamen korumaya
yönelik yeniden inþa etme fikrinden sapmayý haklý
gösterdiðini savunmuþtur. Yeniden yapýlandýrma esnasýnda
tarihi binalarda mevcut olan, muhtelif mimari stil
katmanlarý kaldýrýlmýþtýr. Bu “ikonografi” bazýnda
tasarlanmýþ olan ön bina yüzeylerine ve eski malzemenin
mevcut olmamasý halinde ise “analoji” ile orijinal
görüntülerinin elde edilmesine deðinmektedir. St. John’s
Katedrali’nin yeniden inþa edilmesi bu prensibin
örneklerinden bir tanesini teþkil etmektedir. Mimar Adam
Idzkowski tarafýndan 1836-1840 yýllarý arasýnda yeniden
þekil verilen katedral, yeniden inþa edilmemiþtir; fakat
bunun yerine kilisenin hem içi ve hem de kotlarý bir
“yeniden gotikleþmeye” tabi tutulmuþtur. Sýklýkla, siyasi
politikalar yeniden inþanýn þeklini belirlemiþtir. Bu özellikle,
þehrin panoramasýnda fazlasý ile görünür, hakim bir özellik
oluþturacaklarý gerekçesi ile kilise binalarýnýn yüksek çan
kulelerine yeniden inþa edilmeleri için izin verilmesinin
reddedilmesi için geçerlidir. Eski hali ile politik doktrin
sadece gotik, Rönesans ve klasik mimari stillerini bir
deðere sahip olarak kabul etmiþtir. Yeni ve eski þehirlerin
yeniden yaratýlan binalarý, dar orta çað bloklarýnda kasaba
sakinlerinin evlerinden oluþmalarýna raðmen bunlar yeni
yerleþim ihtiyaçlarýný karþýlayacak þekilde yeniden
tasarlanmýþ ve parseller içindeki ek binalarýn yeni
tasarýmlarý daha fazla bina birimi elde edilmesini ve
bunlarýn bahçelerinden ýþýk almasýný mümkün kýlmýþtýr.
Pratikte yeniden inþaat evlerin yüzeylerinin yeniden
yaratýlmasý ile ilgili olmakla beraber bu durumda, söz
konusu kotun Sosyalist Realizm stiline referansta
bulunduðu yerlerde çaðdaþ detaylar ilave edilmiþtir.
Günümüzde ortaya atýlan bütün çekincelere raðmen,
Varþova’nýn tarihi abidelerinin ve komplekslerinin yeniden
inþa edilmesi, þehrin tarihinde daha önce görülmedik bir
ölçekte ele alýnmýþtýr. Tarihi bireysel binalarýn ve bütün
eski ve yeni þehir komplekslerinin yeniden inþa edilmesine
ilaveten, Krakowskie Przedmiescie, Nowy Swiat, Dluga,
Miodowa, Senatorska ve Aleje Ujazdowskie caddeleri
boyunca uzanan tarihi kompleksler de yeniden inþa
edilmiþtir. Fakat bununla birlikte, yeniden yaratýlan tarihi
of such broad and rapid reconstruction work demonstrated
that the faithful recreation of historical monuments is
impossible, or rather that it is at odds with the social and
political objective of reconstruction which was to have
been the integration of the reconstructed historical
complexes with the contemporary life of a “socialist
society.” Prof. Zachwatowicz consciously promoted a
“selective and creative” approach to rebuilding and
reconstructing historical monuments in the face of the
political situation of the Poland of that time. He argued
that the exceptional scale of wartime destruction justifies
deviation from strictly conservation–oriented
reconstruction. What was called the layering of various
architectural styles was removed from specific historical
monuments during their reconstruction. This pertained to
the frontal facades that were designed on the basis of
iconography or, if there were no archival materials available,
their likely original look by “analogy.” The reconstruction
of St. John’s cathedral is an example of this principle. The
cathedral as remodeled by architect Adam Idzkowski over
the years 1836–1840 was not rebuilt; instead, both the
church’s interior and elevations underwent
“re–Gothisation.” Very often, political policy determined
the shape of the reconstruction. This was especially true
of church buildings that were refused permission for the
reconstruction of high spires for fear that they would prove
to be an excessively visible dominant feature in the city’s
panorama. The erstwhile political doctrine only
acknowledged Gothic, Renaissance, and Classical
architecture as having value. The recreated buildings of
the Old and New Towns made up of burghers’ houses on
narrow Medieval lots were redesigned to meet new housing
needs, where new designs for ancillary buildings deep within
the lot made it possible to achieve more dwelling units and
provide them with lighting from the yards. In practice,
reconstruction pertained to the recreation of the fronts of
the houses, although even in this case contemporary detail
was applied where the subject matter of the elevation
made reference to the Socialist Realism style.
In spite of all these reservations aired today, the
reconstruction of Warsaw’s historical monuments and
monumental complexes was undertaken on a scale that
was without precedent in the city’s history. In addition to
reconstructing individual historical buildings and the entire
107
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
binalar yeni fonksiyonlara göre adapte edilmiþlerdir.
Mesela yerleþim yeri mimarisi – eski yerlerin – kamu binalarý
haline getirilmiþ ve binanýn þekli ve tarihi yüksekliklerinin
korunmasýna raðmen iç döþemesi ve planý yeniden
tasarlanmýþtýr.
Koruma hizmetlerinin gösterdiði çabalar sayesinde, 19.
yüzyýl sonlarý ve 20. yüzyýl baþlarýndan gelen ve þehrin
savaþ öncesi çehresinin önemli bir kýsmýný oluþturan daha
deðerli binalar, yeniden inþa ve muhafaza korumasýnýn
kapsamýna baþarýlý bir þekilde dahil edilmiþlerdir. Muhafaza
amaçlý bu korumanýn kapsamý, söz konusu dönemi için
mimarinin genel bir özelliði olan derleme stili nedeni ile
uygulamasý çok daha zor olmuþtur. Bahse konu edilen stil
sosyalist yetkililer tarafýndan kapitalist dönemin tarihsel
bir hatasý olarak görülmekte idi. Bu nedenle, yeniden inþa
döneminin baþlarýnda, mesken binalarýnýn derleme süsleri
genellikle çýkartýlmýþtýr.
Varþova’nýn tarihi binalarýnýn yeniden inþa edilmesi,
zamanýnda çok belirgin deðildi ve gerçektende çok büyük
bir ölçekte planlanmamýþtý, çünkü bir çok mekansal
yeniden inþa planlarý bin dokuz yüz ellilerin baþlarýnda
planlanmýþ ve sosyalist ideoloji ile birlikte, tarihi kentsel
yerleþim planlarýnýn yeniden inþa edilmesini
öngörmemiþtir. Bu þekilde ki bir negatif örnek, Varþova’nýn
yeniden inþa edilmesi için Edmund Goldzamt liderliðinde
geliþtirilen 1952 planýdýr; bu planda, tamamen tahrip
edilmeyen tarihi kentsel yerleþim planýnýn eksenleri
üzerinde yeni mekansal hakim özellikler ile yapýlanma
öngörülmüþtür. Buna Kraliyet Sarayý ve Ujazdowski
Kalesi’ni de içeren Varþova’nýn tarihi açýsýndan önem
taþýyan binalar da dahildir.
Bir sonraki mekansal yeniden inþa planý (ki bu altý yýllýk
plan olarak bilinmektedir) 1955 yýlýna aittir, genellikle
çevresindeki binalarýn karakteri ile mukayese edildiðinde
fazlasý ile ölçeklendirilmiþ meydanlarda yer almakta olan
tarihi abide niteliðindeki özelliklere haiz binalarýn hakim
olduðu yeni kentsel özellikler sergilemektedir. Bahse konu
edilen plan bileþenlerinden çok azý inþa edilmiþtir fakat
bazý kentsel yerleþim planlarý, mesela Plac Defilad [Resmi
Geçit meydaný] ve Sovyet Mimar Leo Rudniev tarafýndan
tasarlanan ve Varþova’nýn en yüksek binasý olan – Kültür
ve Bilim Sarayý binasý, bütün þehir merkezine negatif bir
þekilde hakim olmaktadýr.
Varþova sýnýrlarý içinde arazilerin ortak hale getirilmesine
dair kararname ve savaþ sonrasý þehrin binalarýnýn aþýrý
derecede tahrip edilmiþ halde olmasý, kent
108
urban complexes of the Old and New Towns, the historical
complexes along Krakowskie Przedmiescie, Nowy Swiat,
Dluga, Miodowa, Senatorska, and Aleje Ujazdowskie streets
were also rebuilt. However, the recreated historical buildings
were adapted to new functions. For example, residential
architecture -the old palaces- became public buildings, often
government offices, which means that their interiors were
redesigned in spite of the preservation of the building’s
shape and historical elevations.
Thanks to the efforts of the conservation services, the more
valuable buildings from the end of the nineteenth and
beginning of the twentieth centuries that made up very
important elements of the city’s prewar identity were also
successfully encompassed by reconstruction and
conservation protection. This scope of conservation
protection was much more difficult to force through
because the Eclectic style that was the most common for
the architecture of that period was seen by the socialist
authorities as being an “anachronism” from the capitalist
period. It is for this reason that during the initial period of
reconstruction, the Eclectic ornaments of tenement house
elevations were often removed.
The reconstruction of Warsaw’s historical monuments was
not that obvious at that time and it was in fact not planned
on such a grand scale because several spatial reconstruction
plans were developed at the beginning of the
nineteen–fifties that, in line with socialist ideology, did not
assume the rebuilding of historical urban layouts. One such
negative example was the 1952 plan for Warsaw’s
reconstruction developed under the guidance of Edmund
Goldzamt; it assumed new spatially dominant features on
the axes of historical urban layouts in areas that were not
completely destroyed and had buildings important to the
history of Warsaw, including the Royal Castle and the
Ujazdowski Castle. The next spatial reconstruction plan
(known as the six–year plan) of 1955 also introduced new
urban dominating features in the form of monumental
buildings located on squares that were often over–scaled
when compared to the character of surrounding buildings.
Few of these plan components were erected, but some of
the urban layouts, like Plac Defilad [Parade Square] and
Warsaw’s tallest building -the Palace of Culture and Science
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
planlamacýlarýnýn mesela Doðu-Batý Ekspres yolu gibi yeni
trafik arterleri oluþturmalarýný mümkün kýldý. Bunlara
Leszno caddesinin geniþletilmesi ve Miodowa caddesi ve
Castle meydanýnýn altýndan geçip Vistula nehri üzerinde
bulunan yeni Slasko–Dabrowski köprüsüne giden Tünel,
Aleje Jerozolimskiede bulunan gettonun döküntüleri
arasýndan Dzielna caddesine giden Kuzey-Güney ekspres
yolu (günümüzde Jana Pawla II caddesi), günümüzde
General Anders olarak anýlan caddenin Banking
meydanýnda geçit verecek þekilde bölünmesi,
Marszalkowska caddesinin Plac Zbawiciela meydaný olarak
geniþletilmesi ile eski Stanislawowski kompleksine ait bazý
binalardan kurtulunmasýný müteakip Plac Konstytucji
meydanýnýn yaratýlmasý da dahildir. O zamanlar trafik
konsantrasyonuna hizmet vermeyen trafik yollarý boyunca
yeni yerleþim bölgeleri oluþmuþtur. Bunlara, Doðu-Batý
ekspres yolu boyunca kurulan Muranow, Yeni Plac
meydaný ve yeni Marszalkowska caddesi civarýnda
Konstytucji Marszalkowska Yerleþim Bölgesi (MDM), Plac
Zbawiciela meydanýndan Plac Na Rozdrozu meydanýna
giden eski Stanislawowska ekseninde ki Aleja Wyzwolenia
caddesi üzerinde konut sitesi ve günümüzde Banking
caddesinin kuzeyinde yer alan General Anders caddesi
boyunca konut ve perakende iþyeri binalarý.
Sosyalist rejim döneminin mekansal ve mimari
çözümlerinin deðerlendirilmesinde üzerinde durulmasý
gereken husus yeni inþa edilen konutlar ile þehrin mekansal
yapýsýnýn becerikli bir þekilde birleþtirilmesi olup, iyi inþaat
ticareti geleneklerinin geliþtirilmesi ayrýca þehrin en önemli
tarihi abidelerinin de yeniden inþasýnýn üstlenilmesini
mümkün kýlmýþtýr. Bireysel tarihi komplekslerin ihtilaf
uyandýracak þekilde yeniden inþa edilmesinin yerine
Varþova’nýn tarihi kentsel yerleþim planýnda geniþ ölçekte
yeniden inþaat yapýlmasýnýn gerekliliði 1980 yýlýnda müze
müdürleri ve koruyucu vasýfta ki kiþilerin oluþturduðu
uluslararasý topluluk tarafýndan tanýndý ve eski þehrin
yeniden inþasý, Krallýk Þatosu üzerinde daha yeni
tamamlanmýþ olan iþler UNESCO Dünya Mirasý Listesine
girildi.
Ýç Tasarýmýn Artistik Seviyesi Üzerinde LAD Artistik
Kooperatifinin Etkisi ve Örme Ýþleri Ýçin El Sanatlarý
Tasarýmýn Ortaya Çýkmasý
LAD Artistik Kooperatifi, 1926 yýlýnda yeniden doðuþ
yapmakta olan Polonya’da kurulmuþ olup, Art Deco
stilinde Polonya iç tasarým karakterinin yaratýcýlarý olarak
building designed by the Soviet architect Leo Rudnievdominated the whole of the city’s Downtown in a negative
way.
The decree on the communalization of land within the limits
of Warsaw and the significant degree of destruction of the
city’s buildings following the war allowed urban planners
lay out new traffic arteries such as the East–West
Expressway, including the widening of the old Leszno street
and the conducting of a tunnel beneath Miodowa street
and Castle Square leading to the new Slasko–Dabrowski
Bridge across the Vistula River, the North–South Expressway
(today’s Jana Pawla II street) leading through the rubble
of the Ghetto from Aleje Jerozolimskie to Dzielna streets,
and the breaking through of today’s General Anders street
from Banking Square and the broadening of Marszalkowska
street to Plac Zbawiciela square, including the creation of
Plac Konstytucji square in the aftermath of the elimination
of some of the buildings of the old Stanislawowski complex.
It was along traffic routes that did not cater to such a
concentration of automobile traffic back then, that new
residential districts were built, including Muranow along
the East–West Expressway, the Marszalkowska Residential
District (MDM) around the new Plac Konstytucji square and
the new Marszalkowska street, the housing estate on Aleja
Wyzwolenia street on the former Stanislawowska axis from
Plac Zbawiciela square to Plac Na Rozdrozu square, and the
housing–retail buildings along today’s General Anders street
north of Banking Square.
In appraising the spatial and architectural solutions of the
period of Socialist Realism, what should be stressed is the
skillful coupling of the newly built housing estates with the
spatial structure of the city and the cultivating of good
building trade traditions that also made it possible to
undertake the reconstruction of historical monuments of
greatest importance to the city. In spite of the rather
controversial form of reconstruction of individual historical
complexes, the fact of such a broad scale of reconstruction
of Warsaw’s historical urban layouts was recognized in
1980 by the international community of conservators and
the reconstruction of the Old Town and the just completed
work on the Royal Castle was entered onto the UNESCO
World Heritage List.
109
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
tanýnmalýdýrlar. 1925 yýlýnda Paris Dekoratif Sanatlar
Fuarý’nda, iç tasarým için modeller sunan, Polonya
pavyonunun baþarýsý, Art Deco stilinde Polonya iç
tasarýmlarý yaratmakta olan artistlerin popülerliði için
saðlam bir temel oluþturmuþtur.
Geniþ kapsamlý iç tasarým ve döþemenin yaný sýra, LAD
Kooperatifi ile alakalý olan artistlerin birincil uzmanlýk
alanlarýndan bir tanesi de jakarlý tekstildir. Bunlar LAD’ýn
artistik üretim hacmine hakim olmuþlardýr. Jakarlý
kumaþlarýn üretimi daha kolay ve ucuz olup bunlar
kilimlerin elde örülmesinden ve orijinal tasarýmlarýn
kolaylaþtýrýlmýþ þekilde tekrarlanmasýndan ve fakat duvara
asýlacak olanlar, yatak örtüsü olarak kullanýlan tekstil
malzemeler, kapý perdeleri, peçeteler ve döþeme
malzemeleri için farklý renkler kullanýlmasýndan daha az
iþçilik gerektirmektedir. LAD tarafýndan yapýlan tekstil
malzemeler bazen “Polonyalý” veya “Ulusal” olarak
deðinilen kendine has bir stile sahiptir. Bu, konu ile ilgili
olan artistleri yüceltmiþ ve onlarýn kamu binalarý ve resmi
binalarda iç tasarým yapmalarýna ön ayak olmuþtur.
1927 yýlýnda çözgü-atký dokuma efekti yaratan kumaþ
uygulamalarý baþlamýþtýr. Bahse konu edilen kumaþlar
makinelerde – jakarlý dokuma tezgahlarýnda yapýlmakta
idi. Yapýmlarýnda keten, yün, yün-keten karýþýmý ve ipek
iplikler kullanýlmakta idi.
Jakarlý dokuma tezgahýný ilk defa 1805 yýlýnda 1805 Joseph
Jacquard yapmýþtýr. Söz konusu tezgah örme süreci
esnasýnda çözgü iplik gruplarýný kontrol etmeye muktedir
olan delikli bir kart okuyucu kullanmaktadýr. Jakar
makinesi, tezgah ile birlikte hareket ederek, kompleks
desene sahip olan tekstil ürünlerin mekanik olarak
yapýlmasýný mümkün kýlmýþtýr. Bu ürünlerde “chiaroscuro”
efekti muhtelif dokuma þekilleri ve iplik renkleri ile elde
edilmektedir.
Fazla iþçilik kullanýlmasý ve yüksek fiyatlarýna raðmen, LAD
tarafýndan yapýlan jakarlý kumaþlar piyasada baþarý elde
etmiþtir. 1929 yýlýnda ise çiftli kumaþlar ve çanta dokumasý
kullanan tekstil ürünleri çift yün çözgü ve atký dokumalarý
ile ortaya çýkmýþtýr. 1945 yýlýnda savaþ sonrasýnda LAD
kooperatifi yeniden yaratýcý faaliyetlerine baþlamýþ ve 206
adet savaþ öncesi tasarýmýn yaný sýra 600’den fazla yeni
tasarým ile jakarlý kumaþ üretimine tekrardan baþlamýþtýr.
110
The Influence of the LAD Artistic Cooperative on the Artistic
Level of Interior Design and the Emergence of Craft Design
for Weaving
The LAD Artistic Cooperative that was established in 1926
in a reborn Poland should be acknowledged as the creators
of the Polish character of interior design in the Art Déco
style. The success of the Polish pavilion at the Decorative
Arts Fair in Paris in 1925, which presented models for the
design of interior, provided a firm foundation for the
popularity and acknowledgement of artists creating in the
Polish style of Art Déco.
In addition to comprehensive interior design and furnishing,
one of the primary specialties of artists associated in the
LAD Cooperative was the area of Jacquard textiles. It proved
dominant in terms of volume of LAD’s artistic production.
Jacquard fabrics were easier and cheaper to produce, less
labor intensive than the hand weaving of kilims, and
facilitated repetition of original designs, but using different
colors, for wall hangings, bedspread textiles, door draperies,
napkins, and upholstery materials. Textiles made by LAD
had a unique style sometimes referred to as “Polish” or
“national.” This ennobled the artists associated there who
went on to design and execute interiors in official and
public buildings.
The year 1927 saw the commencement of a fabric applying
the warp–weft effect. These fabrics were made by
machines—Jacquard looms. Linen, woolen, linen–woolen,
and silk threads were used.
The Jacquard loom was built in 1805 by Joseph Jacquard
using a perforated card pattern reader that was capable
of controlling groups of warp threads during the weaving
process. The Jacquard machine acting in unison with the
loom made it possible to mechanically produce complex
patterned textiles with a chiaroscuro effect achieved with
the help of various weaves and thread colors.
In spite of their relative labor intensiveness and high prices,
the Jacquard fabrics made by LAD achieved a market
success. The year 1929 saw the appearance of double fabrics
and textiles using a bag weave with double wool warps
and wefts.The LAD Cooperative relaunched its creativity
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
LAD kooperatifinin dokuma tezgahý 1996 yýlýna kadar
çalýþmýþtýr ve bu yýlda Bay Dariusz Makowski tarafýndan
bütün geride kalan desenleri ile, Lazienki Park’ta Orangery
Pavyonu’nda, “Royal Manufacturing Company” (Kraliyet
Ýmalat Þirketi) ismi altýnda yeniden el sanatý üretimine
baþlamak üzere satýn alýnmýþtýr.
LAD modellerine ilaveten, imalat þirketi ayrýca elde
dokunan ipekli fularlar üretmektedir ki bunlar 17. yüzyýlda
soylularýn baþlýca giyim parçalarýndan bir tanesini
oluþturmaktadýr (Soylularýn kontusz rob’u bellerinin
çevresinde söz konusu fularlarýn birkaç kere dolanmasý
ile baðlanmaktadýr). Söz konusu fularlar Polonya ve
Litvanya’da 17. yüzyýldan beri ipekten ve Türkiye ile
Ýran’dan gelen modeller uyarýnca dokunmaktadýr.
Türkiye’den elde edilen bitki ve çiçek süslemeleri 18.
yüzyýlda yapýlan fularlar üzerine kopya edilmiþ ve bunlara
“Ýstanbul Fularlarý” adý verilmiþtir.
Varþova’da Kültürel Mirasýn Korunmasý ve Þehir Sýnýrlarý
Ýçerisinde Tarihi Abideler Üzerinde Yapýlan Ýþlerin
Korunmasý Ýçin Sübvansiyon Sistemi
Varþova Baþkenti Mirasýný Koruma Departmaný tarihi jakarlý
dokuma tezgahlarýnýn ve ayný zamanda eski LAD
kooperatifinin delikli okuma kartlarýnýn korunmasý ve
muhafazasý için bir dokümantasyon oluþturmuþtur. Bu
cihazlarýn ve desenlerin tarihi eserler kaydýna girilmesini
mümkün kýlacak ve onlara yasal koruma saðlayacaktýr.
Bahse konu edilen ekipman setinin korunmasý için finansal
sübvansiyon alýnmasýný kolaylaþtýracaktýr ki bu cihazlarýn
þehrin kültürel mirasý açýsýndan önemi büyüktür. Þehrin
fonlamasýnýn kullanýlmasý ile Varþova Baþkenti Tarih
Müzesi, tarihi olduklarý kabul edilen geleneksel desenler
ve teknolojiler kullanan söz konusu bu dokuma tezgahýnýn
faaliyetlerini desteklemeyi umut etmektedir. Bu þekilde
bu tipteki geleneksel artistik el sanatlarýnýn devam etmesi
saðlanacaktýr.
Varþova Baþkenti Mirasýný Koruma Departmaný 2004
yýlýnda, Varþova ili sýnýrlarýnda tarihi eserler için sübvansiyon
verilmesine dair bir kararý kaleme almýþtýr. Söz konusu
tarihi eserler, 2003 yýlýnda tarihi eserlerin korunmasý ve
bakýmlarý konusunda çýkartýlan kanun uyarýnca Þehir
Konseyi tarafýndan onaylananlardýr. Varþova Baþkenti
after the war in 1945 and made Jacquard fabrics in line with
206 prewar designs as well as over 600 new ones.The LAD
Cooperative weaving mill operated up to the year 1996
when it was purchased by Mr. Dariusz Makowski, with all
surviving patterns, to reinitiated craft production in the
old orangery pavilion of Lazienki Park under the name of
the Royal Manufacturing Company.
In addition to LAD models, the manufacturing company
also makes hand -woven Sluck sashes of silk- a component
of the traditional nobleman’s dress of the 17th century (the
nobleman’s kontusz robe was tied around the waist through
multiple winding using a Sluck sash). Sluck sashes were
woven of silk in Poland and Lithuania from the 17th century
in line with models from Turkey and Persia. Plant and flower
ornaments and patterns derived from Turkey were copied
in the Sluck sashes of the 18th century and called Istanbul
sashes.
Protection of Cultural Heritage in Warsaw and the System
of Subsidies for Conservation Work on Historical
Monuments within the City Limits
The Department of Heritage Protection of the Capital City
of Warsaw has developed conservation documentation for
the historic Jacquard looms as well as for the perforated
card patterns of the former LAD Cooperative. This will make
it possible to enter the devices and patterns into the
Register of Historic Monuments and provide them with
legal protection. It will facilitate financial subsidies for the
conservation and maintenance of this set of equipment—
significant for the cultural heritage of the city. Using city
funding, the Historic Museum of the Capital City of Warsaw
hopes to support the activities of this weaving mill, which
uses traditional patterns and technologies that have been
acknowledged as historical so as to maintain the continuity
of this type of traditional artistic handcrafting.
In 2004 the Department of Heritage Protection of the Capital
City of Warsaw drafted a resolution relating to the granting
of subsidies for historical monuments within the city limits
of Warsaw that was approved by the City Council pursuant
to the new Act on the Protection of Historical Monuments
and Their Care of 2003. The Director of the Department of
Heritage Protection of the Capital City of Warsaw has been
111
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Mirasýný Koruma Departmaný Direktörü baþarýlý bir þekilde
þehir bütçesinde, Varþova þehri kültürel mirasý için önem
taþýyan tarihi eserlerin muhafaza edilmesi için ayrýlan
sübvansiyonlarýn miktarýný artýrmaktadýr. Söz konusu
eserlere sanat ve el sanatlarý nesneleri de dahildir ve
bunlar taþýnabilir tarihi eserleri oluþturmaktadýrlar. 2008
yýlýnda, þehir dýþýnda tarihi eserlere sahip olanlara eserlerin
muhafaza iþleri için verilen sübvansiyonlar altý milyon
euro’nun üzerinde bir meblaða ulaþmýþtýr.
Oturum Baþkaný, Doç. Dr. Zeynep TARIM
Teþekkür ediyoruz. Tarihi Varþova kentinden bahsetti, Ýpek
ve Baharat Yolu üzerindeki kuzey hattýndaki kadim bir þehir
olan Varþova þehrinin tarihi özelliklerinden bahsetti. Uzun
bir konuþmaydý. Bir sonraki konuþmacýmýz Gürcistan’ýn Tiflis
þehrinden Shota Maglakelidze’yi dinliyoruz.
112
successively increasing the volume of subsidy funds in the
city budget designated for the conservation of historical
objects of importance to the cultural heritage of the City
of Warsaw, including objects of the arts and crafts—
movable historical monuments. In 2008 the subsidies
granted to the owners of historical monuments out of city
subsidies for conservation work aimed at maintaining them
amounted to over six million euro.
Panel Chair, Doç. Dr. Zeynep TARIM
We thank you. Our speaker talked about the historical city
of Warsaw, historical characteristics of Warsaw, an ancient
town on the Silk and Spice Road on the Northern path. It
was a detailed speech. Our next speaker is Shota
Maglakelidze from the city of Tflisi in Georgia, we are
listening.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Shota MAGLAKELÝDZE
Tiflis, Gürcistan / Tbilisi, Georgia
Kýymetli misafirler… Gürcistan doðu ve batý varlýklarýnýn
ortasýnda Güney Kafkasya’da yer alýr. Tarihi ve geçmiþi
Paleolitik döneme kadar gider. Çok farklý, sayýsýz tarihi
eser ve arkeolojik veri vardýr burada. Sanat eserleri, el
sanatlarý, sanat þaikalarý, dekoratif ve uygulamalý sanatlarla
ilgili þiir, müzik, edebiyat, kareografi gibi þeyler çok zengin
bir milli kültürel mirasýn oluþmasýna yol açmýþtýr. Gürcistan
kültür hazinesi, dünya kültür mirasýnýn çok kýymetli orijinal
bir parçasý olarak görülür. Hem Avrupa hem Asya
kültürünü birleþtiren öneminden dolayý kültürel deðerler
arasýndaki karþýlýklý etkileþime mükemmel bir örnek teþkil
etmektedir. Geleneksel el sanatlarý, mücevherat, çini
iþlemeciliði, dekoratif seramikler, kabartma iþleri, tahta
oymacýlýðý, halýcýlýk, nakýþ, dokuma, ulusal kostümler, ulusal
müzik, enstrümanlar ve ev eþyalarý… Geçtiðimiz arkeolojik
kazýlarda milattan önceki yýllara dayanan altýn objeler
bulunmuþtur. Bunlar çok geliþmiþ metalurji ve altýn
iþlemeciliði tekniklerinin kullanýldýðýný, bunlarýn da antik
uygarlýkla çok yakýn baðlarýnýn olduðunu göstermiþtir.
Hem Romalýlar hem de Yunanlýlar Gürcistan’ý altýn tiftik
olarak adlandýrmýþlardýr. Efsane ya da gerçek altýn tiftik
sergisi de çok farklý yerlerden çok geniþ bir izleyici grubunu
toplamýþtýr. Emay iþlemeciliði, mimari ile birlikte mine
iþlemeciliði en önemli çalýþmalardan biridir. Duvar boyama
ve bas rölyefleriyle birlikte Orta Çað Gürcistan sanatýnda
Dear valued guests… Georgia is located in Southern
Caucasia between the East and West. Its history dates back
to the Paleolithic era. A great variety of historical artifacts
and archeological data can be found in Georgia. Artwork,
crafts, masterpieces, and other art forms such as poetry,
music, literature, coreography which can be classified under
decorative and applied arts have caused the formation of
a rich cultural heritage. Georgia’s cultural treasures are
perceived as a very important and original part of our
world’s cultural heritage. It provides a perfect example of
the interaction of values, due to its importance of joining
the European and Asian cultures. Traditional crafts, jewelry,
tile work, decorative ceramics, embossing works, wood
carving, carpet weaving, embroidery, textiles, national
costumes, national music, instruments and household
goods… In recent archeological excavations, gold objects
dated back to before Christ have been discovered. It has
been determined that extremely developed metallurgy and
gold processing techniques were used in the artifacts and
that they have been determined to have close ties with
ancient civilizations. Both the Romans and the Greeks have
named Georgia as the ‘Golden Fleece’. Legend or not, the
Golden Fleece exhibition has attracted large numbers of
visitors from a variety of locations. Enamel processing,
architecture and porcelain enamel are some of the most
important of the works. More than 100 enamel and
113
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
100’den fazla mine, emay iþlemeli kakuli ikonlarý ve
sofistike teknikleri bunlarýn çok güzel örneklerini oluþturur.
Gürcistan mine çalýþmalarýnýn renkleri, Bizans mine
çalýþmalarýndan ayrýlmaktadýr. 15. yüzyýlda bu gelenek
ortadan yok olmuþtu ve 20. yüzyýlda tekrar canlandýrýldý.
1980’lerde Litvanyalý bir sanatçý yeniden Gürcistan mine
iþlerine ilgi gösterdi ve Gürcistanlý sanatçýlarla çalýþmaya
baþladý. Bu da artýk günümüzde çok popüler olmaya
baþlamýþtýr. Çok sayýda insan bu zanaatý öðrenmeye
hevesli. Kabartma, demir dövme, demir iþlemelerine
baktýðýmýz zaman Gürcistan’ýn dövme, kabartma, metal
çalýþmalarýnda manevi kültürün ve mirasýn kalýntýlarýný
görmek mümkündür. Milattan önceki ikinci 1000 yýla ait
Korkis kültürünün izleridir bunlar. Buradaki gümüþ dövme
demir, kabartma demir iþlemelerde sibyanati, arkeolojik
buluntularý arasýndadýr. Gümüþ kemerler vardýr. Bunlar
üzerine mitolojik hayvanlarýn kabartmalarý vardýr ve ayný
zamanda Miskessa adlý eski baþkent de altýn, mücevherat
konusunda çok zengindir. 20. yüzyýlda bu eski gelenek
yeniden canlandýrýldý ve bu kabartma demirli iþler yeniden
yaratýldý. Dini temalarýn da baskýn olduðunu gördüðümüz
bu çalýþmalar, 20. yüzyýlda ulusal motiflerle yer deðiþtirdi.
Eskiden dini motiflerin olduðu çalýþmalarda bugün ulusal
motifler aðýrlýkta oldu. Bugün hâlâ çok popüler ve sergi
salonlarýnda örnekleri görülebilir. Çok farklý þekillerde
kullanýldý ve bunlar Tuþeti, Kakati ve Javaketi gibi
bölgelerde keçelerden yapýlan þeyler kullanýldý. Hem
kýyafetlerde hem aksesuarlarda hem de ev eþyalarýnda,
buradaki Tika malzemeleri kullanýldý. Fiyatlarý da giderek
artmakta. Çünkü, popülerliði sayesinde bu zanaat
geliþmekte ve bunun halýlarýnýn, seramiklerinin ve her
þeyinin, zor ekonomik zamanlarda gelir kaynaðý olduðunu
belirtmemiz lazým. Kafkas insanlarýnýn kýyafetlerinde de
birçok ortak noktalar var. Özellikle erkek kýyafetlerini
burada belirtmemiz lazým. Bunlarýn bazý benzerlikleri var.
Kabardiyanlarýn, Çerkezlerin, Osetyalýlarýn ve Gürcülerin
kýyafetlerine benzerlikleri var. Eski Yunan, eski Roma, eski
Bizans, Ýran, Osmanlý Ýmparatorluðu, Batý Avrupa ve Rusya
medeniyetleri de Gürcistan’a çok büyük etkilerde
bulunmuþtur. Avrupa tarzý giyimler, Gürcistan’a 19. yüzyýlýn
ikinci yarýsýnda girmiþtir. 1930’lardan itibaren de baskýn
hale gelmiþtir. Gürcü kýyafetlerinin kendine özel bir tarzý
vardýr. Birçok Gürcü tasarýmcý dünya çapýnda bu konuda
meþhurdur. Yün kýyafetlere geldiðimizde, yün sýcak
114
porcelain enamel inlaid cardamom icons and their
sophisticated techniques along with wall paintings and basrelief provide beautiful examples to such artwork. The
colors used in the Georgian enamel works are separate
from the Byzantium works. This tradition had disappeared
in the 15th century and it has been revived again in the 20th
century. In the 1980’s a Lithuanian artist showed interest
in Georgian enamel works and started working with
Georgian artists. This is becoming more and more popular
nowadays. A lot of people are interested in learning about
this art. When we examine engraving, iron forging and iron
work, it is possible to see Georgia’s spiritual culture and
the remains of its heritage. They are the remains of the
Korkis culture dated back two thousand years before Christ.
The silver forging, embossed iron are classified as
symbionetic archeological artifacts. There are silver belts
which has been embossed with depictions of mythological
animals and the former capital named Miskessa is also rich
in gold and jewelry. This old tradition has been revived in
the 20th century and these embossed iron works have been
re-created. These works, in which religious themes are
dominantly used have been replaced in the 20th century
with national themes. Nowadays, national themes dominate
such works when formerly they were dominated by religious
themes. They are still very popular today, and their examples
can be seen in exhibition halls. They have been used in
numerous different ways and in regions such as Tusheti,
Kakati and Javaketi, they have been used with things made
out of felt. These kinds of jewelry have been used on apparel,
accessories and in household goods. Their prices also
continue to increase, because due to their popularity, this
field of art is developing and we must all be aware that
carpets, ceramics and everything else is a source of income
in times of economic hardship. There are many
characteristics common to the apparel of Caucasian
peoples. We must especially mention mens’ costumes here.
They have some similarities. There are similarities between
the costumes of Kabardians, Circassians, Ossetians and
Georgians. The ancient Greek, Roman, Byzantium, Iranian
and Ottoman Empires, West Europe and Russia has had
great effect in Georgia’s culture. European style clothing
has first made its way into Georgia in the second half of
the 19th century. It has become widespread after the 1930’s.
Georgian costumes have their own sense of style. Numerous
Georgian designers have achieved worldwide fame as a
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
çoraplar ve basit kýyafetlerin örülmesinde kullanýlýr. Bugün
artýk geçtiðimiz 10 yýl zarfýnda modanýn ulusal kýyafetlere
hakim olmasýyla eski kefþür kýyafetlerinin ve tokalarýn
üretilmesi yeniden popüler. Gürcistan halk þarkýlarý ve
enstrümanlarý devlet müzesindedir ve yaklaþýk 4 bin 500
örnek vardýr. Bunlar arasýnda Gürcü ve Kafkas otantik
müzik aletleri, Avrupa’ya has müzik aletleri, mekanik ve
klasik müzik aletleri, sesli ve görüntülü kayýtlar, müzik
notalarý, fono materyaller ve bir kuðu kemiðinden yapýlmýþ
olan bir flüt yer almaktadýr. Tiflis’te çok sayýda sanatýn
sergilendiði müzeler bulunmaktadýr. Zanaat ve Uygulamalý
Sanatlar Devlet Müzesi, 1899’da kurulmuþtur. Ýçinde
aðaçtan, metalden, agateden, kemikten, boynuzdan
yapýlma mücevherat gibi kemerler gibi, silahlar ve müzik
aletleri gibi birçok þey vardýr. Ýpek, deri ve keçeden yapýlmýþ
abalar vardýr. Apollon Kutalazze Güzel Sanatlar Akademisi
Müzesi de 2006 yýlýnda kurulmuþtur. Devlet Güzel Sanatlar
Tasarým Akademisi tarafýndan ve burada öðrencilerin
çalýþtýðý bir salon ve Tinatin tekstil galerisi vardýr. Bu da
modern ve klasik geleneksel kýyafetlerin sentezinin
örneklerini sergiler. Giorgia Citya Etnografya Müzesi açýk
hava müzesidir ve burasýnýn 70 ayrý evden oluþtuðunu
belirtmemiz lazým. Ülkelerin farklý bölgelerinden evler bu
açýk hava müzesine yerleþtirildi. Kukla Müzesi, Gürcü yazar
ve eðitimci Tinatin Tuaniþvili bu oyuncak müzesini 1937’de
kurmuþtur. Müzenin ana temasý De Dopala adlý mekanik
bir kukladýr. Bu bir klasik ulusal Gürcü karakteridir.
Geçtiðimiz yýllar zarfýnda 2 binden fazla özgün ve özel
müze, hareketli ve oyuncaklý müzikler ile hikaye
kahramanlarýnýn olduðu etkinliklere ev sahipliði yapmýþtýr.
1990’lardaki karýþýklýklarýn müzeye çok olumsuz yansýmalarý
olmuþtur. Müze, 1996 yýlýnda soyulmuþ ve müzikli Fransýz
oyuncaklarý ile sergilenen diðer pahalý eþyalar çalýnmýþtýr.
Burada Tiflis Belediye Baþkaný Gigi Glovan’ýn da müzeyi
restore etmek için önemli bir kararý olmuþtur. Müze
yeniden Kukla Müzesi adýyla 6 Mayýs 2008’de açýlmýþtýr.
Bu müze Gürcistan’dan ve deniz aþýrý ülkelerden çok
önemli kuklalarý sergilemektedir. Tiflis Þehir Belediyesi
tarafýndan desteklenen ve uygulanan projeler vardýr.
Müze yönetimi þu anda okul çocuklarýnýn müzeye ilgisini
artýrmaya çalýþmaktadýr. Bazen kukla salonlarýnda eðitim
çalýþmalarý organize edilmektedir. Sanat stüdyosu da
terapi derslerinin verildiði yerdir. Ziyaretçiler buradan
hediyeler, kuklalar ve hediye salonunda sergilemek için
result of this. When we consider woolen apparel; wool is
used to weave socks and simple clothes. Today, as a result
of fashion dominating national costumes within the last 10
years, the production of old Kefsur clothes and buckles is
popular again. Georgian folk songs and instruments are
displayed in state museums and there are approximately
4 thousand 500 examples. Among these are authentic
Georgian and Caucasian musical instruments European
musical instruments, mechanical and classical musical
instruments, voice and video recordings, music notes, fono
materials and a flute made out of a bone of a dove. In Tbilisi,
there are numerous museums where countless works of
art are on display. Crafts and Applied Arts Museum has
been established in 1899. It contains jewelry made from
wood, metal, agate, bone, horns and numerous other things
such as belts, guns, musical instruments, etc. There are also
clothes made from silk, leather, and felt. Apollon Kutalazze
Fine Arts Academy Museum has been established in 2006.
It contains a hall and textile gallery where the State Fine
Arts Design Academy students work. It exhibits examples
of the synthesis between the modern and traditional
clothing. Georgia City Etnography Museum is an open air
museum and I must mention that it is composed of 70
different houses. Houses from different areas of the country
have been placed within this open air museum. The Puppet
Museum; this toy museum was established by Georgian
writer and academician Tinatin Tuaniþvili in 1937. The main
theme of the museum is built around a mechanic puppet
named De Dopala. This is a classical Georgian national
character. During the past 2 years, more than two thousand
individual private museums have hosted events containing
moving toys and cartoon characters with music. The times
of unrest experienced during the 90’s have had adverse
effects on the museums. The museum has been robbed in
1996 and the musical French toys and other expensive items
on display have been stolen. Head of the Tbilisi Municipality
Mr. Gigi Glovan has made an important decision to restore
the museum. The museum has been put in service again in
May 6, 2008 under the name of Puppet Museum. This
museum exhibits important puppets from Georgia and
overseas. There are also some projects supported and
implemented by the Tbilisi Metropolitan Municipality. The
museum’s management is currently trying to raise interest
among school children. Occasionally, training workshops
are organized in the puppet halls. Therapy sessions are held
115
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
eþyalar satýn alabilirler. Gürcistan Ulusal Folklor Merkezi
de çok aktif bir þekilde baþkentin kültür hayatýna 70 yýldýr
iþtirak etmiþtir. Folklorun misyonu þehir ve köy arasýnda
daha yakýn iliþkilerin tesis edilmesi ve halk bilgeliðinin
baþkente nakledilmesidir. Bu yeni yönetim sistemi ve
geliþmiþ teknolojilerin iþin içine girmesiyle artýk Devlet
Folklor Merkezi’nin hem misyonu hem de öncelikleri
artmýþtýr. Gürcistan Folklor Merkezi, Tiflis kutlamalarýnda
beþ yýl boyunca katýlýmcý ve organizatör olarak rol
oynamýþtýr. Bunlar, güzel sanatlar alanýndan örnekler
vermiþtir. Özellikle yeni yýl kutlamalarýnda folklor çok
önemli bir rol oynar. Tiflis vatandaþlarý bu sergilere,
konserlere, sunumlara ve galerilerdeki, konser
salonlarýndaki, tiyatrolardaki ve kulüplerdeki etkinliklere
çok alýþmýþlardýr.
Gürcistan Devlet Merkezi, Tiflis Þehir Belediyesi’nin de
katkýlarýyla baþkentin kültür hayatýnda folk etkinlikleri
tertip etmektedir. Daha da ötesi bu Folklor Dans
Merkezi’nin giriþimiyle yaþlýlarýn, ünlü folk þarkýcýlarýnýn,
sunucularýnýn, konuþmacýlarýnýn, dansçýlarýnýn, aile
gruplarýnýn ve bireysel performans yapan kiþilerin bir araya
geldiði etkinlikler olmuþtur. Bizim özel kültürel
deðerlerimizi ve geleneksel sanatlarýmýzý uluslararasý bir
sempozyumda sunmak bizim karþýlýklý, faydalý baðlar
kurmamýza, deneyimler paylaþmamýza ve kültür
politikamýza yardýmcý olacaktýr.
Size anlatmak istediðim çok þey var ancak vaktim bu
kadar. Hepinize misafirperverliðiniz için teþekkür
ediyorum. Saygýlarýmý sunuyorum…
116
in art studios. The visitors may purchase memorabilia,
puppets and other items to be exhibited in the gift hall.
Georgia National Folklore Center has actively contributed
to the capital's cultural life for over 70 years. Folklore’s
mission is to facilitate closer relations between the city and
the villages and to transfer rural wisdom to the capital.
The National Folklore Center’s mission and priorities have
both increased as a result of this new system of government
and the inclusion of developed technologies. Georgis
Folklore Center has been attending and organizing the
Tbilisi celebrations for the last five years. They have
provided samples of fine arts. Folklore plays an especially
important role in the new year celebrations. Tbilisi citizens
have grown accustomed to these exhibitions, concerts,
presentations and events held in galleries, concert halls,
theatres and clubs.
Georgia State Center organizes folk activities in the capital’s
cultural life with the support of the Tbilisi Metropolitan
Municipality. More importantly, with the support of the
Folklore Dance Center, they have become events where the
elderly, famous folk singers, hosts, speakers, dancers, family
groups or individual performers get together. Presenting
our cultural values and traditional arts in an international
symposium will help us to develop mutually beneficial ties,
share experiences and help develop our cultural policies.
I have a lot to tell you, but I have run out of time. I thank
you all for your hospitality. Best regards…
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
5. Oturum / 5. Session
Oturum Baþkaný / Session Chair
Prof. Dr. Ýlhan ÖZKEÇECÝ
Teþekkür ederim. Kýymetli dinleyenlerimiz hepinizi
hürmetle selamlýyorum. ÝBB, ÝSMEK organizasyonlarýyla
bugüne kadar birçok geliþmeye imza attý. Bu gerçekten
memnuniyet verici. Ancak bugün birlikte olduðumuz
programlar çok daha farklý bir açýlýmý temsil ediyor. Benim
bilgi sahibi olduðum þekilde bugünkü programýmýz çok
önemli. Bugüne kadar son yýllardaki faaliyetleri özellikle
Ýstanbul içerisindeki sanat aktivitelerinden oluþmaktaydý.
Ve bu aktivitelerde bizler kendi sanat birikimlerimizi,
arþivimizi, dokümanlarýmýzý inceleyip onlar paralelinde
eðitimler yapýyorduk. Þimdi “sanat ve araþtýrmalarýn,
uygulamalarýn neresindeyiz?” sorusuna bir cevap olarak
bu aktivite uluslararasý boyuta taþýnmýþ durumda. Emeði
geçenlere çok teþekkür ediyorum. Sanat konusu dillerden
düþmeyen bir kelime ama onun fiiliyatýyla bizatihi uðraþan
bu iþe yýllardýr gönül vermiþ arkadaþlardan birisi olarak
çektiðimiz sýkýntýlarý anlatmak mümkün deðil. Kendi
dairemizde verdiðimiz emekler çoðu zaman hüsn-ü kabul,
takdir görmemiþ ama bizler gayretle, fedakârlýkla bu yolda
yürümeye devam etmiþizdir. Bugün bunlarýn meyvelerinin
alýndýðýný görüyorum ve çok köklü bir geçmiþe sahip Türk
kültür ve sanatýnýn komþu devletler ve milletlerle ortak
noktalarýnýn olduðunu memnuniyetle izliyorum. Hepinize
teþekkür ediyorum. Oturumumuzun birinci konuþmacýsý
olarak Macaristan’dan Levente Kardos’u dinliyoruz.
118
I would like to thank you. Our distinguished guests, I
respectfully salute you all. IBB has been involved in many
developments with ISMEK organizations. This is truly
gratifying. However, the programs in which we are together
today represent a very different expansion. To my
knowledge, today’s program is extremely important. Its
activities within the last few years especially up to now
consist of events of art within Istanbul. And we were
inspecting our own art accumulation, archives, documents
at these activities and were holding training in parallel to
these. This activity now has been taken to an international
dimension to search the answer to the question, “Where
are we in art and research and applications?” I would like
to thank very much to all those who contributed with their
efforts. The subject of art is talked about all the time, but
as one of those who personally is involved physically with
it and being one of those friends who is devoted to this job
for years, it is not possible to recount the troubles we
suffered. The efforts we spent at most times in our chamber
have not been accepted, appreciated, but we have
continued our journey on this road ardently and with
dedication. I can see that these are bearing their fruits
today. And I watch with delight that Turkish culture and
art has common points with neighboring states and nations.
I would like to thank all of you. We will be listening to
Levente Kardos, from Hungary as our first speaker.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Levente KARDOS
Budapeþte, Macaristan / Budapest, Hungary
Bayan Miklós Pál (Anna Nagy): Macaristan’da gelenek,
sanat ve el sanatlarýnýn korunmasý ve geliþtirilmesine iliþkin
yerel karar merciilerinin rolü.
Macaristan’da gelenek, sanat ve el sanatlarýnýn korunmasý
ve geliþtirilmesine iliþkin söz sahibi olan iki farklý karar
mercii grubu bulunmaktadýr. Merkezi karar merciileri ki
bu devlet anlamýna gelmektedir, ilk gruba aittir, illerin ve
de baþkentin yerel belediyeleri ise ikinci gruba aittir.
Ülkenin kendine mahsus idari yapýsýnda bu iki karar mercii
grubu haricinde geçmiþ yýllarda Bölgesel Geliþim Konseyleri
adý verilen iki tane daha önemli karar mercii grubu ortaya
çýkmýþtýr. Sonradan ortaya çýkan bu iki merciinin ellerinin
altýnda kurumsal geliþim stratejileri ve mali imkanlar
bulunmaktadýr ve geleneklerin korunmasý açýsýndan
potansiyel olarak sorumlu tutulabilmektedirler.
Geleneklerin, halk sanatlarýnýn ve el sanatlarýnýn korunmasý
ve geliþtirilmesi ile iliþkili olanlar sanatçýlar, çýkarlarýn
korunmasýný hedefleyen profesyonel kurumlar ve kültürel
kurumlardýr. Çýkarlarýn korunmasýný hedefleyen
profesyonel kurumlarýn en büyüðü, 51 üye kuruluþtan
oluþan Macar Halk Sanatçýlarý Derneði’dir ve 5 bini aþkýn
üyesi bulunmaktadýr.
Mrs. Miklós Pál (Anna Nagy): The role of the local decisionmaker in the preservation of the traditions and the arts
and crafts artwork of Hungary.
In Hungary, concerning the preservation of traditions and
arts and crafts products, there are two groups of decisionmakers: the central decision-makers, this means the state,
belong to the first group, the municipalities of the local
regions, of the provinces, and of the capital belong to the
second group.
The administrative peculiarity of the country is that besides
these two groups of decision-makers, two other important
groups appeared in the past years, which are the Regional
Development Councils. These last two have organizational
development strategies and financial means at their
disposal, and they can potentially be held responsible for
the cultivation of tradition.
Those involved in the area of cultivation of tradition and
folk arts and crafts, are the artists, the professional
organizations for the safeguarding of interests, and the
cultural institutions. The largest organization for the
safeguarding of interests is the Association of Hungarian
Folk Artists, which consists of 51 member organizations,
and has more than 5000 members.
119
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Macaristan ve sýnýr ötesindeki üye kuruluþlarýn konumlarý:
The location of member organizations in Hungary and
beyond the border:
24 senelik geçmiþi olan bu sivil toplum kuruluþu, geleneksel
Macar halk sanatlarýnýn deðerlerinin desteklenmesi, halk
sanatlarý ile ilgilenen kiþilerin bir araya getirilmesi ve
kuruluþundan itibaren en önemli hedefi olan yerel
dernekler ve kuruluþlarýn oluþturulmasý hedeflerini
benimsemiþtir.
This non-governmental organization, which goes back to
a 24 year past, considers the support of the values of the
traditional Hungarian folk arts, the joining together of the
persons engaged in folk arts, and the establishment of
regional associations and organizations, its most significant
goal, since its establishment.
Dernek, tüm profesyonel çýkarlarýn korunmasýndan, üye
kuruluþlarla, yaratýcý fakültelerle aradaki iliþkilerin
sürdürülmesinden, faaliyetlerinin koordinasyonundan ve
ayrýca karþýlýklý bilgi akýþýnýn tesis edilmesinden sorumludur.
Dernek, baþlangýçtan itibaren yürüttüðü faaliyetlerine ek
olarak, programlarýn, fuarlarýn düzenlenmesi, ihalelerin
açýlmasý, ileri seviyede profesyonel eðitimler ve kamplarýn
düzenlenmesi gibi faaliyetlerde de bulunmaktadýr.
Devlet, illerin ve baþkentin yerel belediyeleri ve yerel
geliþim konseyleri Macaristan’daki kültürün korunmasý
ve geliþtirilmesi için, þimdi bir iki özelliðini örnek olarak
sunmak istediðim, farklý yöntemler kullanmaktadýr.
120
The Association is responsible for the protection of all
professional interests, the continual maintaining of relations
with member organizations, creative faculties, and the
coordination of their activities, and also the ensuring of
the mutual flow of information. In addition, among the
sphere of activities of the Association, from the beginning,
are arrangement of programs, exhibitions, fairs, invitation
of tenders, further professional training, and organization
of camps.
The state, the municipalities of the local regions, of the
provinces, and of the capital, the regional development
councils use different means to help the cultivation of
culture in Hungary, from which I would now like to present
a few characteristics.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
1. Geliþim politikalarýnda halk sanatlarýnýn ve el sanatlarýnýn
öncelik görmesini garanti altýna almak
1. Ensuring the priority of folk arts and crafts in
development policies
- Yaratýcý sektörün gelenekleri ve geliþimi ulusal geliþim
politikalarýna dahil edilmiþtir. Geleneklerin, halk
sanatlarýnýn ve el sanatlarýnýn geliþtirilmesi için oluþturulan
Geçmiþ – Günümüz – Gelecek Müdahale Programý, somut
bir faaliyet planý içermektedir.
- The national development policy includes the cultivation
of tradition and the development of the creative industry.
The “Past – Present – Future intervention for the
development of the cultivation of tradition and folk arts
and crafts” program includes the concrete action plan.
The aim of development: folk art and tradition should be
a determining force in local community life, and in the
formation of an authentic identity, in the enhancement of
the conserving ability of the settlement, as well as in the
creation of values and in their transmission. In the creative
industry, the job creating, economy vitalizing effect and
gaining ground of folk art should increase in the course of
creative activities.
Geliþim hedefi, halk sanatlarý ve gelenekler, yerel sosyal
yaþamda ve bireysel kimliðin oluþturulmasýnda, yerleþim
alanýnýn korunma kabiliyetinin geliþtirilmesinde ve ayrýca
deðerlerin oluþumunda ve dönüþümlerinin
gerçekleþmesinde belirleyici bir güç olmalýdýr. Yaratýcý
sektörde, halk sanatlarýnda istihdam yaratýlmasý,
ekonominin canlandýrýlmasý ve yer edinmesi yaratýcý
faaliyetler sonucunda artmalýdýr.
- Belediyelerin stratejik planlarýnda, halk sanatlarýna olasý
kýrsal geliþim alanlarý olarak atýfta bulunulmaktadýr. AB
LÝDERÝ desteði geliþim programlarýnýn gerçekleþtirilmesini
mümkün kýlmaktadýr. Genel olarak, yaratýcý evlerin ve el
sanatlarý ile uðraþan sanatçýlarýn çalýþma atölyelerinin
oluþumu, son birkaç sene içinde gerçekleþmiþtir.
- Yöresel ve alt-yörelerdeki geliþim programlarýnda ayrýca
geleneklerin korunmasý öncelikleri de dahil edilmiþtir. Bu
programlarýn uygulama alanlarý, unutulan halk sanatlarýnýn
yeniden öðretilmesini ve halk sanatlarýnýn dahil olduðu
turist hizmetlerinin zenginleþtirilmesini kapsamaktadýr.
Bu durum, yerleþim birimlerinin ve yörelerin halk
sanatlarýnýn özelliklerinin sunumunu mümkün kýlmýþtýr.
2. Halk sanatçýlarý için sanat burslarý yaratýlmasý
(belediyeler, devlet)
Macaristan’daki burs sistemi, önemli oranda karar
merciileri tarafýndan yönetilmemektedir. Ayrý devlet ve
belediye fonlarý destek verilmesine olanak tanýyabilir.
Özerk bir devlet fonu olan Pro Renovanda Cultura Vakfý,
çalýþmalarýn yaratýlmasý için her sene ihaleler açmaktadýr.
Burs sisteminin geniþletilmesi gerekmektedir ve bunun
gerçekleþmesi gençlere koleksiyon, araþtýrma ve çalýþmalar
yapma olanaðý tanýyacaktýr.
- Folk art is mentioned in the strategic plans of municipalities
as a possible field of rural development. EU LEADER support
makes the realization of development programs possible.
Mainly, the development of creative houses and workshops
of craftsmen have been carried out in the last few years.
- The regional and sub-regional development programs also
include the priorities of the preservation of tradition. The
fields of the implementation of these programs are the
reeducation of forgotten folk crafts, the enrichment of
tourist services including folk crafts. It makes the
presentation of the folk art characteristic of settlements
and regions possible.
2. Creation of art scholarships for folk artists
(municipalities, state)
In Hungary, the scholarship system is not run on a significant
scale by decision-makers. The separated state and
municipality funds make or could make the support
possible. The Pro Renovanda Cultura Foundation, which is
a separated state fund, invites tenders year after year for
the creation of artwork. The scholarship system needs
broadening, and this would provide the possibility for young
people to carry out collecting, research and creation work.
3. Financial assistance in the implementation of programs
and events that contribute to the cultivation of tradition
- (municipalities, state, regional development councils)
The most widespread means of decision-makers is the
121
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
3. Geleneklerin korunmasý ve geliþtirilmesine katký saðlayan
program ve etkinliklere mali destek (belediyeler, devlet,
yerel geliþim konseyleri)
Karar merciilerinin baþvurduðu en yaygýn yöntem, halk
danslarý, halk müziði ve el sanatlarýnýn deðerlerini gösteren
etkinlik ve festivallere mali destek saðlamaktýr. Bu sayede,
halk sanatlarý ve el sanatlarý kültürel turizmin önemli
deðerleri haline gelebilir.
- Ulusal Kültür Fonu devlet vergilerinin nakledilmesi ile
çalýþýr. Fonun 14 konseyinden biri Halk Sanatlarý
Konseyi’dir. Her sene 200-250 milyon Forint (700.0001.000.000 €) Danýþman Heyeti’nin emrine sunulur ve bu
meblað alanýn ebatlarýna oranla nispeten düþük bir
rakamdýr. Konsey, mevcut fonun önemli bir bölümünü
büyük etkinlikleri destelemek için harcar.
- Eðitim ve Kültür Bakanlýðý, bütçe kaynaklarýný kullanarak,
gelenekleri destekleyen programlarýn yürütülmesi için
ihaleler açar.
- Yerel geliþim konseylerinin mali desteði, turizm için önem arz
eden halk sanatlarý programlarýnýn yürütülmesini hedef alýr.
- Belediyeler, mali durumlarýna baðlý olarak, kasabalardaki
halk sanatlarý programlarýnýn gerçekleþtirilmesini
desteklerler.
Macaristan’da (Budapeþte dýþýnda) düzenlenen bazý
önemli halk sanatlarý programlarý:
Macar Çömlekçi Ýhalesi ve Konferansý, Mezotúr, Macar
Tekstil-Ýþçisi Konferansý ve Ýhaleleri - Békéscsaba, Macar
“Antal Kapoli” Macar Tahta-Oyma Konferansý ve Ýhalesi
- Balatonlelle, “Bori Kisjankó” Macar Nakýþ Ýhalesi ve
Konferansý - Mezokövesd, Macar Gezi Konferansý ve Ýhalesi
- Debrecen, Macar Elyaflý Malzeme Konferansý ve Ýhalesi
Macar Halk örgüsü Konferansý ve Ýhalesi - Heves, Macar
Ulusal Giysi Konferansý ve Ýhalesi - Eger, Macar Ýnci
Konferansý ve Ýhalesi - Szekszárd, Birleþik Körös-Vadisi
Halk Sanatlarý Festivali - Gyula, Pentecostal – Szentendre, vs.
(bkz. Resim 1)
(bkz. Resim 2)
4. Kamu alanlarýndaki, köy kültürü kaynaklý yerleþim
alanlarý ve alt-bölgelerde, küreselleþmenin getirdiði
kayýplara karþý, yerel eþsizliklerini ortaya koyan sanat
122
providing of financial assistance for the implementation of
events and festivals, which show the values of the folk art
including folk dance, folk music, and folk craft. In this case,
folk art and folk craft can become significant values of
cultural tourism.
- The National Cultural Fund works by the conveyance of
state taxes. One of the 14 councils of the Fund is the Council
of Folk Art. 200-250 million Forints per year (700.0001.000.000 €) is available to the Advisory Board, which is
relatively small sum in comparison to the size of the field.
The Council spends a significant part of the available amount
on supporting great events.
- The Ministry of Education and Culture provides support
through tenders from its budgetary resources for the
implementation of programs that preserve tradition.
- The financial support of regional development councils
are aimed at the implementation of folk art programs,
which are important for tourism.
- The municipalities support the realization of folk art
programs in towns depending upon their financial status.
Some of the significant folk art programs, organized in
Hungary (outside Budapest):
Hungarian Potter Tender and Conference, Mezotúr,
Hungarian Textile-worker Conference and Tenders Békéscsaba, Hungarian “Antal Kapoli” Hungarian WoodCarver Conference and Tender Balatonlelle, Hungarian
“Bori Kisjankó” Tender and Conference of Embroidery
Maker - Mezokövesd, Hungarian Conference and Tender of
Travelling Journeymen- Debrecen, Hungarian Fibrous
Material Tender and Conference,
Hungarian Folkweave Tender and Conference- Heves,
Hungarian National Dress Tender and Conference- Eger,
Hungarian Pearl Tender and Conference- Szekszárd, KörösValley Multitude Folk Art Festival- Gyula, Pentecostal
Multitude - Szentendre etc
(etc. Picture 1)
(etc. Picture 2)
4.The taking on of the role of patron in the establishment
of artwork in public squares, which has its roots in peasant
culture- settlements and sub-regions, as compensation to
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
yapýtlarýnýn oluþturulmasý ve halk sanatlarýnýn kamu
alanlarýna ve günlük kullaným cisimlerine sanat eserleri
olarak yeniden kazandýrýlmasý konusunda koruyucu rol
oynamak
globalization, would like to show their local uniqueness
and one of the devices of this is to restore the heritage of
folk crafts to the public places as artwork and also as
objects for everyday use.
Yerleþim alanlarýna özel süsler ve þekiller, yerleþim alanýnýn
uygun atmosferini yaratmaktadýr.
The special ornaments and forms, which are characteristic
for the settlement, create a proper atmosphere to the
settlement.
(bkz. Resim 3)
(bkz. Resim 4)
(bkz. Resim 5)
(bkz. Resim 6)
(etc. Picture 3)
(etc. Picture 4)
(etc. Picture 5)
(etc. Picture 6)
5. Halk sanatlarý ve zanaatkarlýðýn daha ileri seviyede
hayatta kalmasýný garanti altýna alacak olan, devlet
tarafýndan akreditasyon verilen eðitim kurslarýnýn
oluþturulmasý
5. Creation of training courses accredited by the state,
which ensure the further survival of the folk arts and crafts
profession
1982 senesinde, Macaristan profesyonel eðitim kanunlarý,
eðitim sistemi tipinde profesyonel halk sanatlarý eðitiminin
baþlatýlmasýna olanak tanýmýþtýr. Geçtiðimiz birkaç on yýl
içinde – sayýlarýnýn oldukça fazla olduðu söylenemese de–
nakýþçý, örgü ustasý, deri iþçisi, tahta oymacýsý, çömlekçi,
vs. mesleklerinde vasýf kazanan önemli miktarda tüccar
sanatlarýna iliþkin bilgiler hakkýnda ustalaþmýþtýr.
Aralarýndan bireysel yaratýcý atölyeleri olanlar ve ayrýca
ortaokul ve liselerde eðitim veren öðretmenler de
çýkmýþtýr. Profesyonel eðitim, bilginin, el becerilerinin ve
yeteneðin yaþatýlmasýna ve gelecek nesillere aktarýlmasýna
olanak tanýr.
In 1982, the law about vocational training made it possible
to begin the education system type and adult vocational
training in folk crafts in Hungary. It created the system of
the reeducation of forgotten crafts that are accredited by
the state. Over these past decades – even if it cannot be
said to be multitudinous - a significant number of
tradespeople with an embroiderer, weaver, leather worker,
wood-carver, potter qualification mastered the knowledge
of their trade. Those artists who have a separate creative
workshop emerge from among them, and also teachers
who teach in elementary and secondary schools. The
vocational training renders the survival of the knowledge,
skill, and ability possible, which has its roots in peasant
culture, to live on, and to be passed on to future
generations.
Okul sistemi tipi eðitim normatif devlet teþekkülleri
tarafýndan sunulmaktadýr.
The school system-type education is realized through
normative state subsidy.
6. Halk sanatlarý ve zanaatkarlar için vergi imtiyazlarýnýn
yaratýlmasýný güvence altýna almak
6. Ensuring the creation of tax benefits for the folk arts
and crafts artists:
El yapýmý cisimlerin oluþturulmasýnda kullanýlan
malzemelerin masraflarý, bu cisimlerin üretilmesi için
harcanan iþ gücünün yanýnda asgari miktardadýr. Halk
sanatlarýnýn rekabetçiliði ve pazarlanmasý, devlet
tarafýndan vergi inisiyatifleri sunularak desteklenmektedir.
7. Yerel olarak deðer gören cisimleri sergileyen yaratýcý
fakültelerin, atölyelerin bakýmlarý ve tanýtýmý – yerel
belediyeler
The cost of materials is minimal in contrast to the working
hours devoted to the making of products done by hand.
The competitiveness and marketing of folk artwork is aided
by the state by the giving of tax benefits.
7. Maintenance of creative faculties, workshops, which
display regional valued items, and also the giving of
publicity – regional municipalities
The revival of the various branches of folk art offers
excellent opportunities for the enhancement of the active
123
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Halk sanatlarýnýn çeþitli branþlarýnýn yeniden
canlandýrýlmasý, yerel halkýn etkin yaþantýlarýnýn
geliþtirilmesi için eþsiz fýrsatlar sunar, özellikle, yerel
geleneksel öðelerin izlerinin kökenlerine kadar
sürülebildiði durumlarda 21. yüzyýlýn günlük hayatýnda
kendilerine iþlevsel bir rol edinebilmektedirler.
Yerel belediyeler, maddesel kalýntýlarý toparlayýp kamuya
sunmaya önem vermektedirler, özellikle köy kültürünün
deðerlerinin güçlü olduðu bölgelerde. Yaratýcý evler,
yaþatýlan halk ve el sanatlarýnýn sunulmasý ve geçmiþe ait
sanat eserlerinin korunmasý için fýrsatlar yaratmaktadýr.
Yaratýcý evler, bu deðerleri sunarak, turistik ilgi alanlarý
oluþturmaktadýrlar.
8. Uluslararasý kültürel iliþkilerin geliþtirilmesi – devlet,
yerel belediyeler
Yerleþim alanlarýnýn halk ve el sanatlarý geleneklerinin
benzersizliði, yerleþim alanýnýn ve Macaristan’ýn farklý
seviyelerdeki iliþkilerinde temsil edilmesinde ve kültürel
demokrasi aracý olarak kullanýlmalarýnda önemli rol oynar.
Önceden mevcut olan uluslararasý iliþkilerde belediyelerin
kardeþ þehir iliþkilerinde, canlý halk sanatlarý sunumlarý ön
plana çýkmýþtýr, bu durum halk danslarý, halk müziði ve el
sanatlarý için de geçerlidir.
(bkz. Resim 7)
9. Kalite güvence sistemi
Macaristan’da, 1960’larda oluþturulan bir hükümet
düzenlemesi halk sanatlarý ve el sanatlarýnýn
sýnýflandýrýlmasýna olanak tanýdý. Jüri heyetine eser sunma
sisteminin iki hedefi vardýr. Bir taraftan, herhangi bir özel
alanda þekil, süsleme, renkler ve geleneklere yön verir.
Macaristan’da, son 40 senedir yürürlükte olan
sýnýflandýrma sistemi sayesinde, kaliteli canlý halk sanatlarý
oluþturulmaktadýr. Sýnýflandýrmanýn ikinci sonucu
“Uygulamalý Folklor Sanatçýsý” ünvanýný almýþ sanatçýlarýn
etik standartlarýnýn onurlu bir þekilde anýlmasýdýr.
(bkz. Resim 8)
Budapeþte’nin halk sanatlarýnýn korunmasý ve geliþtirilmesi
konusunda önemli bir sorumluluðu ve rolü vardýr.
Geleneklerin ve halk sanatlarýnýn korunmasý ve
geliþtirilmesinin Budapeþte Þehri Belediyesi’nin geliþim
politikalarýnda önemli bir avantajý vardýr, özellikle
derneklerin ve büyük bir turist çekme gücü olan halk el
124
life of local communities, especially when regional
traditional elements are traceable, and they can obtain a
functional role in 21st century everyday life.
Regional municipalities deem it important to collect the
material remains and make it available to the public,
particularly in those regions, where the values of peasant
culture were strong. The creative houses ensure the
opportunity for presentations about living folk arts and
crafts besides the preservation of objects of the past. The
creative houses, by presenting these values, contribute to
tourist attractions.
8. Cultivation of international cultural relations – state,
regional municipalities
The uniqueness of folk arts and crafts traditions of the
settlements is suitable for the representation of the
settlement and Hungary at different levels of relations, and
for it to become the vehicle for cultural diplomacy. In the
already existing international relations, sister cities relations
of the municipalities, the presentation of live folk art
appears, and this is also true for folk dance, for folk music,
and for folk arts and crafts.
(etc. Picture 7)
9. Quality assurance system
In Hungary in the 1960s, a governmental regulation made
the classification of folk arts and crafts works possible. The
system of submitting to a panel of judges serves a double
aim. On the one hand, it gives directions as to the
preservation of the form, ornamentation, colors to follow,
and to the legacy in a given field of specialty. Thanks to the
system of classification, which has been working for the
past 40 years in Hungary, quality live folk art works are
made.
The second result of the classification is the honorable
mention of the ethical standards of the artists with the
title: “Artist of Applied Folklore”.
(etc. Picture 8)
Budapest has a prominent role and a responsibility in the
preservation and development of folk crafts. The cultivation
of tradition and folk art have an advantage in the
development policy of the Municipality of the City of
Budapest, particularly, with the operation of the institutions
and with the support of folk crafts programs, which have
a great tourist attractive force.
The Museum of Ethnography is located in Budapest, which
is the most important site for research for the artists. The
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
sanatlarý programlarýnýn uygulanmasý sayesinde.
Sanatçýlar için en önemli araþtýrma yerlerinden biri olan
Etnoðrafya Müzesi Budapeþte’de yer almaktadýr. Ulusal
çapta halk sanatçýlarýna profesyonel danýþmanlýk ve hizmet
sunan bir kuruluþ olan Macar Kültür Evi, müze tarafýndan
iþletilmektedir. Baþkent, halk sanatlarý dalýnda faaliyet
gösteren ulus çapýndaki profesyonel kuruluþlarýn çýkarlarýný
korumak için kurulan kuruma ev sahipliði yapar. Belediye,
yukarýda bahsi geçen kuruluþlarla, kurumlarla sýký iþ iliþkileri
geliþtirmiþtir ve çalýþmalarýna mali destek saðlamaktadýr.
(bkz. Resim 9)
Kültürel turizmin geliþtirilmesinde halk ve el sanatlarýnýn
öncelik sahibi olmalarýný garanti altýna alýrlar. Geleneðin
korunmasýna yönelik programlara hatýrý sayýlýr katkýlarda
bulunurlar ve bunlardan en önemlileri þunlardýr:
Halk Sanatlarý Festivali
Macar Halk Sanatçýlarý Derneði, 1987 senesinden bu yana,
Buda Þatosu’nda gerçekleþtirilen ve Halk Sanatlarý Festivali
adýndaki Macar zanaatkarlarýnýn ulus çapýndaki en büyük
programýný düzenler. 600 zanaatkar, tam iþlevli atölyelerde
geleneksel Macar el iþlerini arka arkaya dört gün boyunca
sergilerler. Festivalde, ayný anda geleneksel sanatlar ve
el iþleri, canlý halk müziði ve dansý da sergilenmektedir.
Budapeþte Noel Fuarý
Budapeþte Turizm Bürosu tarafýndan düzenlenir. Macar
Halk Sanatçýlarý Derneði ile beraber düzenlenen bu etkinlik,
kýtadaki en prestijli Noel etkinlikleri arasýnda yer
almaktadýr. Yaklaþýk 200 zanaatkar festivalde geleneksel
sanatlarýný sergiler. 150’den fazla kültür programý içeren
ve yaklaþýk bir ay süren bu etkinlik, günümüzde, sadece
uluslararasý bir etkinlik olarak ün salmamýþ, kýþ sezonunun
en popüler program serisinden biri de olmayý baþarmýþtýr.
Oturum Baþkaný Prof. Dr. Ýlhan ÖZKEÇECÝ
Levente Kardos’a sunduðu bildiri için teþekkür ediyoruz.
Sayýn Kardos bu bildirisinde el sanatlarý, milli sanatlar,
kültürel birikim ve alt yapýya devlet kurumlarýnýn baþta
merkez yönetiminin sonra yerel yönetimlerin katkýlarý ve
destekleriyle ciddi oluþumlardan söz ettiler. Bu durum
memnuniyet verici bir durum. Ayný paralellik þu an içinde
bulunduðumuz durumu da etkilemekte. Þimdi BosnaHersek’in Saraybosna þehrinden Sahrudin Sarajcic’i
dinliyoruz.
Hungarian Heritage House is operated through it, which is
the nationwide folk art professional consulting and service
provider institution. The capital is the host for the
nationwide professional organizations for the safeguarding
of interests, which operate in the field of folk art. The
Municipality has developed tight work-relations with the
above-mentioned institutions, organizations, and it provides
financial support for their work.
(etc. Picture 9)
In the development of cultural tourism, it ensures the
priority of folk arts and crafts. It provides notable financial
support for the implementation of programs that
contribute to the cultivation of tradition, and of these the
most important ones are:
Festival of Folk Arts:
The Association of Hungarian Folk Artists organizes the
largest nationwide program of the Hungarian craftspeople
every year since 1987, which is the Festival of Folk Arts in
the Buda Castle. 600 craftspeople demonstrate traditional
Hungarian crafts in fully operating workshops for four
consecutive days. At the festival, traditional arts and crafts,
live folk music, and folk dance is present at the same time.
Budapest Christmas Fair:
Organized by the Tourism Office of Budapest. This event,
which is organized together with the Association of
Hungarian Folk Artists, is considered to be one of the most
prestigious Christmas events of the continent. Nearly 200
craftspeople display their traditional artwork at the festival.
The event, which has more than 150 cultural programs,
today, is not only reputed as an international attraction,
but this event, which lasts for almost a month, became one
of the most popular series of programs of the winter season.
Prof. Dr. Ýlhan ÖZKEÇECÝ, Panel Chair
We would like to thank Levente Kardos for the paper he
presented. Mr. Kardos has talked about serious
developments in handcrafts, national arts, cultural
accumulation and infrastructure with the contributions
and support of state establishments, first by central
administrations and later by local administrations. This is
a very gratifying situation. The same analogy also effects
the situation we are in at the moment. Now, we will be
listening to Sahrudin Sarajcic from the city of Sarajevo of
Bosnia Herzegovina.
125
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Resim 1
Picture 1
Birleþik Körös Vadisi Halk Sanatlarý Festivali, Gyula
Körös Valley Multitude, Gyula
Resim 5
Picture 5
Orman Þapeli ve Çan Kulesi, Városerdo
Forest Chapel and Bell-tower, Városerdo
Resim 2
Picture 2
Macar Tekstil Ýþçileri Konferansý Ýhalesi’nin Sergi Alaný, Békéscsaba
Tender Exhibition of the Hungarian Textile worker Conference, Békéscsaba
Resim 3
Picture 3
Çocuk Bahçesi, Tótkomlós
Playground, Tótkomlós
126
Açýkhava Geçit Müzesi, Békéscsaba
Openair Gate Museum, Békéscsaba
Resim 7
Picture 7
Békéscsaba’da tarihi Norveç ve Güney Bölgesi’nin (Dél-Alföld) halk sanatlarýný
sergileyen fuar. / Exhibition in Békéscsaba displaying the live folk art of long ago of
Norway and the Southern Lowland (Dél-Alföld)
Resim 4
Picture 4
Mesire Alaný, Vészto
Resting Park, Vészto
Resim 6
Picture 6
Resim 8
Picture 8
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Dr. Sahrudin SARAJCIC
Saraybosna, Bosna Hersek / Sarajevo, Bosnia Herzegovina
El Sanatlarýndaki Geliþmelere Tarihi Bir Bakýþ Açýsý
Saraybosna þehrinde sanat iþleri ve bunlar ile ilgili
sanatçýlarýn uzun zamandýr süregelmekte olan gelenekleri
vardýr ve bu nedenle ticaretin geleneksel sembolü olarak
adlandýrabilir. Saraybosna þehri bölgesinde tarihi olarak
sanatýn geliþmesi, ilk defa meþhur Kadastro Defteri’nde
belirtildiði üzere 1489 yýlýnda teþvik edilmesi ile baþlamýþtýr.
Bahse konu edilen bu listeden, mesela demircilik, sabljar,
çizme yapýmcýlýðý, saraca cebedzije, halaci gibi mesleklerin
ve ayný zamanda mesari, fýrýncýlýk, buzadzije gibi ilk olarak
rapor edilen zanaatlerin ordunun ihtiyaçlarýný karþýlamak
üzere hizmet verdiklerini görmekteyiz.
30 yýl sonra söz konusu zanaatlerin sayýsý iki katýndan
fazlasýna çýkmýþtýr. 1528-1536 yýllarý arasýnda defterde 19
yeni meslekten bahsedilmektedir ve bunlara nalbantlýk,
nalbanti, nalcadzije, bravar, dundteri, doðramacýlýk, ašcije,
mutabdzije, bakýrcýlýk, gümüþ iþleri, papudzije vs. dahildir.
Zanaatlerin daha da geliþmesi ile XVII. yüzyýlýn baþlarýnda
çan kulesi yapýmcýlýðý, kantardzije, sahadzije, jorgandzije,
abadzije, cešljari gibi XIX. yüzyýlýn sonlarýnda sayýlarý
toplamda 70’e ulaþacak þekilde farklý zanaatler oluþmuþ
ve bunlar aralarýnda 400 farklý ürünün üretilmesini
saðlarken içlerinde en fazla sayýda ürüne sahip olanlar
saraca pirinç iþçiliði, kazaza ve demircilik meslekleridir.
Craft work and associating craftsman in the City of Sarajevo
has a long tradition, so we can say that the traditional
symbol of trades. Historical development of craft in the
area of the City of Sarajevo encourages more of the 1489th
when the first trades mentioned in the famous cadastral
Defter from 1489th year. From this list we see that the
earliest reported trades that have served the needs of the
military, such as blacksmiths, Sabljar, bootmaker, Saraca
cebedzije, halaci, as well as Mesari, bakers, buzadzije.
Thirty years later the number of trades more than
doubled.In Defter from 1528-1536. mentioned the 19 new
professions, including nalbanti, nalcadzije, Bravar, dundteri,
dogramadzije, ašcije, mutabdzije, coppersmith, silversmith,
papudzije etc.
Its further development, the beginning of the XVII century
appear steeple, kantardzije, sahadzije, jorgandzije, abadzije,
cešljari, to the end of the XIX century, their number reached
about 70 different crafts and about 400 different products,
among which were the most numerous products Saraca
brazier, kazaza and blacksmith.
Further development of industries and markets,
modernization during the twentieth century, some trades
127
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Endüstrilerin ve piyasalarýn süregelen geliþmeleri ve
yirminci yüzyýldaki modernleþme ile bazý zanaatler
tamamen ortadan kalkmýþ ve varlýklarýný sürdürmeye
devam edenler ise piyasa taleplerine uyum saðlamak
üzere zaman içinde adapte olmuþlardýr. Bu açýdan, yeni
zanaatlerin yeni piyasa koþullarýna uyarlandýðýný,
modernleþtiðini ve bu þekilde piyasada rekabetin arttýðýný
görmekteyiz.
Küreselleþme süreçlerinin baskýsý altýnda ve son
zamanlardaki liberal ithalat politikalarýnýn liderliðinde,
yeni el sanatlarýnýn ortaya çýktýðýný görmekteyiz mesela
modern cipelarski sanatý, terzicilik, daha sonra kovinskoçevirme, elektro-instalaterski ve üretimi ile hizmet aralýðý
genellikle geleneksel el sanatlarý üretiminin dar kapsamýný
aþan muhtelif mekanik iþlerdir.
Bunlarýn birçoðu önem arz eden sektörler olmakla
beraber, Saraybosna þehri bölgesinde el sanatlarý
faaliyetlerinin teþviki ve geliþtirilmesi ile ilgili süreç þehrin
ekonomik kalkýnmasýnda önemli rol oynamýþ ve konumu
üzerinde etkili olmuþtur.
Elde edilen ilk sonuçlardan bir tanesi, piyasanýn
küçülmesidir ve artan ithalat, el sanatlarýnýn hali hazýrda
kompleks olan durumunu daha da kötüleþtirmiþtir.
Zanaatlerden elde edilen üretim büyük bir düþüþ yaþamýþ
ve bu iþsiz kalan el sanatlarýndan geçimini saðlayanlarýn
sayýsýný artýrmýþ ve ticari mesleklerin sonlanmasýna neden
olmuþtur.
Burada hatýrlamamýz gereken husus Saraybosna'daki ticari
hizmetler ve ticaretin uzun süredir devam etmekte olan
bir geleneðe dayandýðý ve þehrin genel ekonomik
128
entirely disappear, while those who survive, have its way
of working time adjust to market demands. In this sense,
we see a new trade that is being adjusted market conditions,
modernize and thus increase their competitiveness in the
market.
Under the pressure of globalization processes and the
leadership of liberal import policy in the last time, we see
a new and crafts such as modern cipelarski craft, tailoring,
then kovinsko-turning, electro-instalaterski, mechanical
various professions whose production and service range
often exceeds narrow framework of traditional handcraft
production.
Although it is a lot of vital sectors, the process of transition
from the aspect of the promotion and development
handcraft activities in the area of the City of Sarajevo had
a significant impact on its status and role in the economic
development of the City.
One of the first konsequences was related to reducing the
market, where imports increased further aggravate, but
the already complex situation in handcrafts.The craft
production had a big drop, which have increased the
number of unemployed craftsmen and cancellation of
trades.
Bearing in mind that trade services and trade in Sarajevo
with a long tradition makes an important and indispensable
part in the overall economic life of the City, it is important
to note that the preservation and development of craft
does not only have economic importance, but it represents
the way towards the preservation of old and tradicional
trade as part of the total, and recognized the cultural and
historical heritage of the City of Sarajevo and Bosnia and
Herzegovina.
Although the City of Sarajevo is still facing problems with
the preservation, promotion and development of craft.,
however, we can say that the advantage of Sarajevo that
is thanks handcrafts in time socialism managed to maintain
a private initiative and entrepreneurial spirit. Many
entrepreneurs just your entry into the enterprise to start
with some type of craft activities and crafts.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
hayatýnýn önemli ve ayrýlmaz bir parçasýný oluþturduðudur,
burada kayda deðer bir husus, el sanatlarýnýn korunmasý
ve geliþtirilmesi, sadece ekonomik önem taþýmasý nedeni
ile deðil , eski ve geleneksel zanaatlerin muhafaza edilmesi
sureti ile Saraybosna þehri, Bosna ve Hersek'in kültürel
ve tarihi mirasýnýn da muhafaza edilmesi mümkün olduðu
için saðlanmalýdýr.
According to available official data of the Federal Bureau
of Statistics, for the City of Sarajevo in 2007. year, there
were registered a total of 8.745 physical persons-craftsmen,
one of which is in the field of manufacturing and service
craft activities for the City of 4.127 recorded craftsman or
97 % of the total number in Sarajevo Canton.
Saraybosna þehrinin hâlâ daha sanatlarýn korunmasý,
teþvik edilmesi ve geliþtirilmesi ile ilgili olarak problemler
yaþýyor olmasýna raðmen, Saraybosna'nýn sosyalizm
zamanýnda þanslý olduðunu ve bu dönemde özel
inisiyatifini ve giriþimci ruhunu muhafaza etmeyi
baþardýðýný söyleyebiliriz. Birçok giriþimci, belli bir tipte
sanat faaliyeti ve zanaatçiliðe baþlamak için kuruluþlar
oluþturmuþlardýr.
INSTITUTIONAL ASPECTS OF ORGANIZATION HANDCRAFTS
IN THE CITY OF SARAJEVO
2007 yýlýnda Saraybosna þehri için Federal Ýstatistik Bürosu
tarafýndan sunulan mevcut resmi verilere göre toplamda
8.745 kayýtlý gerçek kiþi – zanaatkar mevcuttur ve
bunlardan kayýtlý olan 4.127'si veya Saraybosna
kantonunun toplam sayýsýnýn %97'si þehirde imalat ve
sanat hizmetleri alanlarýnda iþtigal etmektedir.
Saraybosna Þehrinde El Sanatlarý Organizasyonunun
Kurumsal Yönleri
Kurumsal açýdan, el sanatlarý faaliyetleri ticaret üzerine
olan kanun altýnda düzenlenmektedir (52/02, 29/03 ve
11/05 sayýlý Bosna ve Hersek Federasyonu Resmi Gazetesi).
Bahse konu edilen kanunun 1. maddesinde koþullar,
performans kategorileri, kayýt, operasyonlar, ortak
operasyonlar ve el sanatý icra edenler tarafýndan
faaliyetlerin durdurulmasý (bundan böyle «ticaret» olarak
deðinilecektir), ticaretin icra edilebilmesi için eðitim ve
öðretim ile, ticaret ile iþtigal edenlerin organize edilmesi
ve denetlenmesi düzenlenmektedir.
In institutional terms, craft activity is regulated by the Law
on trades (Official Gazette of the Federation of Bosnia and
Herzegovina, the number of 52./02, 29/03 and 11/05), where
in Article 1 regulated conditions, the performance
categories, registration, operations, joint operations and
the cessation of the conduct of activities of craftsmen
(hereinafter "business“), education and training to carry
out trades, organizing and supervising tradesmen.
According to the interpretation of the said law, under the
trade implies an independent and permanent performance
of permitted and registered business and other activities
at the primary and supplementary occupation for the
purpose of achieving profit, which makes the production,
traffic, or providing services on the market.
Mevzu bahis edilen kanunun yorumlanmasýna göre, ticaret
iþinde olmak, üretim, ulaþým veya piyasada hizmetlerin
temin edilmesini mümkün kýlacak þekilde ve bir kâr elde
etmek amacý ile izin verilen ve sicile kayýtlý olan iþ ile birincil
ve ilave mesleki faaliyetleri baðýmsýz ve kalýcý olarak yerine
getirmeyi ima etmektedir.
It should be noted, that the activities of trade and catering
treated with special legislation, and that the law on crafts
and activities included not only trade (for example, a school
for training drivers, agricultural and related activities). The
information stated that the municipality in most cases are
greater than those by the finance office, where they are
registered independent entrepreneurs-individuals, only by
the obligations under the taxes and contributions. As the
main reasons for the emergence of the discrepancy between
the municipal and tax evidention may include: the presence
of time-space in the delivery of solutions from the moment
of registration or out of trades or activities, and keeping
a registry of craftsmen who were not officially submitted
a request to delete from the municipal records.
Burada belirtilmesi gereken husus ticari faaliyetler ve
hizmetlerin özel bir yasa altýnda iþleme tabi tutulduðu ve
Further, the Law on the implementation of laws on trades
in the Sarajevo Canton (Official Gazette of Sarajevo Canton,
129
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
sanat ile faaliyetler üzerine olan kanunun sadece ticareti
içermediðidir (mesela sürücülerin eðitilmesi için bir okul,
tarýmsal ve diðer ilgili faaliyetler). Sahip olunan bilgilere
göre, vergiler ve katkýlar ile ilgili yükümlülükleri nedeni ile
baðýmsýz giriþimciler – kiþilerin kaydolduðu Finans Ofisi’ne
göre çoðu durumda belediyenin daha büyük olduðudur.
Belediye ve vergi yetkilileri arasýnda çýkan farkýn baþlýca
nedenleri arasýna aþaðýda belirtilenler dahil olabilir:
kaydedilmesini veya ticaret veya faaliyetten çýkmasýný
takiben çözümlerin temin edilmesinde zaman-mekan
farklýlýklarýnýn olmasý ve belediye kayýtlarýndan resmi olarak
çýkartýlmayý talep etmemiþ olan eski zanaatkarlarýn
kayýtlarýnýn tutulmasý.
Bunlara ilaveten, Saraybosna kantonunda ticaretler
üzerine olan kanunlarýn uygulanmasýna dair kanunun
(09/04 numaralý Saraybosna Kantonu Resmi Gazetesi)
birinci maddesinde, Saraybosna kantonu sýnýrlarý içerisinde
ticaretler üzerinde federal kanunun nasýl uygulanacaðý,
ticaretler ile ilgili yetkili merciin nasýl oluþturulacaðý, geçici
durdurmalar, mevsimsel el sanatlarý, ek meslekler olarak
sanat iþlerinin yürütülmesi, evde yapýlan sanat iþleri,
ticaretin durdurulmasý ve ayrýca ayrý tesislerde icra edilmesi
ve belediye sýnýrlarý içerisinde veya kantondaki diðer
belediyelerde prosedür deðiþikliklerinin aranje edilmesi
düzenlenmekte ve tanýmlanmaktadýr.
Ayný kanuna göre, Madde 1 altýnda belirtilen yetkili merci
gibi, bu kanunda ekonomiden sorumlu bir belediye ofisi
oluþturmakta ve bölgesel yasama yetkisi ticaretin genel
merkezinin bulunduðu yere göre belirlenmektedir. Bu
nedenle, bahse konu edilen kanun da Saraybosna þehri,
Saraybosna þehrinin organlarý herhangi bir yasama
yetkisine tabi tutulmamakta fakat bununla birlikte,
Saraybosna kanunu, yerel operasyonlar alanýnda, iþ dalý
da dahil olacak þekilde yetkin olacaðýný öngörmektedir.
El Sanatlarýnda Durum
Saraybosna þehrindeki ticari faaliyetleri tipleri açýsýndan
gözlemlersek, söz konusu faaliyetlerin toplam %30'unun
sanat üretici faaliyetler ile ilgili olduðunu görebiliriz. 2007
yýlýnda Saraybosna þehri için mevcut olan veriye göre 4.127
adet zanaatkar kayýtlýdýr ve ilgili belediyelerin bu sayýdaki
payý aþaðýda belirtildiði þekildedir:
130
br.9/04) in Article 1 defined the way of enforcement of
federal law on trades, on the territory of Sarajevo Canton,
and is found competent authority for issuance of trade, a
temporary suspension, the performance of seasonal crafts,
conduct of trades in the form of supplementary
occupations, homecraft, stop executing trades, as well as
the conduct of trade in separate premises, arranging the
procedure changes the seat in the territory of the
municipality or the territory of the other municipalities in
the Canton.
According to the same law as the competent authority for
under Article 1.this law establishes a municipal office in
charge of the economy, with territorial jurisdiction is
determined according to the headquarters of the trade.
Therefore, this law, the City of Sarajevo, the bodies of the
City of Sarajevo have not received any jurisdiction, although
the Statute of the City of Sarajevo envisaged his competence
in the field of local operations, including line of business.
SITUATION IN HANDCRAFTS
If we observe trade activities in the area of the City of
Sarajevo by type, it is possible to notice that the number
of craft production activities refers about 30 % of the total
number of these activities. According to the available data
for the City of Sarajevo in 2007. was recorded a total of
4.127 craftsmen, and representation by municipalities was
the following:
NAMES
MUNICIPALITY
THE OLD TOWN
THE CENTER
THE NEW SARAJEVO
THE NEW TOWN
CITY OF SARAJEVO
NUMBER OF OF PARTICIPATION,
%
CRAFTMANS
1.307
719
985
1.116
4.127
31,6
17,4
23,8
27,5
100
Source: Agency for statistics of BiH, Sarajevo, 2008
On the basis of the actual impact of contacts with craftsman
and representatives of associations registered in this area,
highlights the generally unfavorable financial position of
the majority want. This is especially characteristic of trade
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
BELEDÝYELER
ESKÝ ÞEHÝR
ÞEHÝR MERKEZÝ
YENÝ SARAYBOSNA
YENÝ ÞEHÝR
SARAY BOSNA ÞEHRÝ
ZANAATKAR
SAYISI
% PAY
1.307
719
985
1.116
4.127
31,6
17,4
23,8
27,5
100
Kaynak: Ýstatistik Ajansý, BiH, Saraybosna, 2008
Bölgede kayýtlý bulunan zanaatkarlar ve birlik temsilcileri
ile gerçekleþtirilen temaslar sonucunda çoðunun çok iyi
bir finansal durumda olmadýðý ortaya çýkmýþtýr. Bu özellikle
devam etmesi ve ilaveten geliþmesinin þüpheli olduðu
sanat faaliyetleri için geçerlidir çünkü gittikçe azalan sayýda
genç insan bu faaliyetlere ilgi göstermektedir.
Belli tipteki eski ve geleneksel el sanatlarý yavaþ yavaþ
ortadan kalkmaktadýr çünkü bu tür sanatlar ile uðraþmakta
olanlar topluma olan vazifelerini yerine getirecek þekilde
gerekli fonlamayý saðlayamamakta ve yaþamlarýna devam
edebilmek ve iþlerini sürdürebilmek için çoðunlukla kendi
olanaklarýna dayanmaktadýrlar. Bahse konu edilen bu
sebeplerle el sanatlarý faaliyetleri ve sanat üretim
faaliyetlerinin yönlendirilmesini klasik ticari faaliyetler
arasýna koyabiliriz.
Bu açýdan, ticaret üzerine olan kanundan yola çýkarak
kanunlar ve tüzüklerin oluþturulmasýný amaçlayan
faaliyetlerin yaný sýra, kanton bakanlýðýnýn þehirler ve
belediyeler ile iþbirliði halinde muhtelif þekillerde yardým
etmek üzere faaliyette bulunmasý imalat ve hizmet
sanatlarýnýn yeniden canlandýrýlmasý ve geliþtirilmesine
katkýda bulunmasý, bu esnada eski geleneksel sanat
dallarýna teþvik saðlamaya özellikle dikkat etmesi
gereklidir.
Saraybosna þehri bölgesinde baðýmsýz sanatçýlarýn çalýþma
koþullarýnýn korunmasý ve daha iyi hale getirilmesini
desteklemek üzere, devletin daha yüksek seviyeleri ile
iþbirliði halinde belli bazý telekomünikasyon maliyetleri,
elektrik kullanýmý için sübvansiyonlar saðlanmýþ, ayrýca
daha avantajlý emeklilik ve saðlýk ödemeleri temin
edilmiþtir.
Ayrýca Saraybosna kantonunda, mevcut vergilendirme
üzerine olan ve bütçe açýðý ve ticari faaliyetleri düzenleyen
kanun düþük kümülatif vergi ödemesi getirmekte ve bu
þekilde defter tutma yükümlülüðünden, alýþveriþ
activities which the further development and survival is
questionable, because less interest of young people for
dealing with these activities.
Certain types of old and traditional crafts gradually disapear,
because those who deal with them are not able to ensure
funding for all obligations towards society, and are mostly
left to their own orientation, the realization of any profit
necessary for survival and the survival of business. From
these reasons comes to putting craft action and
preorientation of production and craft activities in the
classic commercial operations.
In this sense, in addition to activities aimed at the creation
of laws and by-laws, which derive from the law on trades,
it is necessary that the competent Cantonal Ministry in
cooperation with cities and municipalities to continue
activities to provide various forms of assistance, and to
contribute to a revival and development of manufacturing
and service craft, with special emphasis on providing
incentives for the deficit of old and traditional arts.
In order to support the preservation and improvement of
working conditions of independent artisans in the area of
the City of Sarajevo, in cooperation with higher levels of
government have provided subsidies for certain
telecommunication costs, the use of electricity, as well as
more favorable to pay pension and health insurance.
Also, the current law on taxation of the Sarajevo Canton
regulated to the deficit and trade activities low acumulative
tax paid lump sum, which enabled them to avoid obligations
keeping books, shopping and so on till, given to them to
lead to even less favorable position.
The second segment of providing incentives handcrafts
developed in accordance with the provisions of the Decree
on the criteria and procedure for exercising the right to
subsidies funds for the preservation and development of
traditional crafts and old-trade ("Official Gazette of Sarajevo
Canton, No. 20/06, 4 / 07 and 17 / 07). Incentives are granted
annually, based on published public calls to mind one of
financial grants in the amount of 1.500 KM (or 750 Euro)
for registered professional.
131
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
yapmaktan kaçýnmalarýný mümkün kýlmakta, daha
dezavantajlý durumlara düþmelerini engellemektedir.
El sanatlarýna tanýnan ikinci teþvik kesimi «Geleneksel El
Sanatlarý ve Eski Ticari Zanaatlerin Korunmasý ve
Geliþtirilmesi Ýçin Sübvansiyon Fonlarý Üzerindeki Haklarýn
Kullanýlmasýna Dair Kararname’nin hükümleri uyarýnca
geliþtirilmiþtir. (20/06, 4 / 07 ve 17 / 07 sayýlý Saraybosna
Kantonu Resmi Gazetesi) Bahse konu edilen teþvikler yýllýk
olarak verilmektedir ve bunlar sicile kayýtlý olan profesyonel
kiþiler için 1.500 KM (veya 750 Euro) bedelinde mali baðýþlar
olup kamuya açýk ödeme duyurularý ile yapýlmaktadýr.
Onaylanmýþ bireysel oranlar 2007 yýlýnda 66 kullanýcý ve
2008 yýlýnda 119 zanaatkar olmak üzere yaklaþýk olarak
170 kiþiye finansal yardým saðlamayý öngörmektedir. Tahsis
edilen fonlar genel olarak mevcut finansal problemlerin
çözülmesine yöneliktir mesela malzemeler, ham maddeler
ve diðer ek masraflarýn karþýlanmasýnda kullanýlmasý gibi.
2007 yýlýnda Saraybosna kantonu hükümetinin temin ettiði
132
The approved individual rates for 66 users, in 2007. year
for 119 artisans, and for 2008. year envisages providing
financial assistance to around 170 artisans. Allocated funds
are generally directed to resolve the current financial
problems, such as payment of materials, raw materials, as
well as other ancillary costs.
In addition to these funds the Government of the Sarajevo
Canton provided in 2007. The five associations in the
amount of 22,000 KM, which are aimed at the
implementation of projects aimed at revitalization of
individual trades.
Current state of craft in the area of the City of Sarajevo, in
addition to already mentioned the problems of economic
nature, and is characterized by certain institutional and
organizational disunity.
The decision of the Government of Sarajevo Canton in 2005.
year, was established in the Chamber of Crafts of Sarajevo
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
bu fonlara ilaveten, beþ birlik bireysel ticari faaliyetlerin
yeniden canlandýrýlmasýna yönelik projeleri hedefleyen
22.000 KM saðlamýþlardýr. Saraybosna þehrinde mevcut
el sanatlarýnýn durumu, hali hazýrda belirtilen ekonomik
problemlere ilaveten, ayrýca belli derecede kurumsal ve
yapýsal uyumsuzluklar ile karakterize olmaktadýr.
2005 yýlýnda Saraybosna kantonu hükümetinin kararý ile
Saraybosna El Sanatlarý Odasý oluþturulmuþ ve odanýn
kurucularý, yine Saraybosna Zanaatkarlarý Birliði ile kayýtlý
bulunmaktadýr.
Bununla birlikte odanýn kurucularýnýn farklý davranýþ
biçimleri nedeni ile Saraybosna'da halen üyelerinin
menfaatlerini ve haklarýný korumak için bir katalist olarak
hareket edememekte ve ticari faaliyetlerin ilaveten
geliþtirilmesi ve teþvikine çok fazla katkýda
bulunamamaktadýr.
Ayrýca Saraybosna'da el sanatlarý iþindeki iliþkilerin daha
etkin bir þekilde düzenlenmesinde karþýlaþýlan bir diðer
problemde el sanatlarý birliklerinin fonlanmasýnda
karþýlaþýlan sorundur. (Üyelik aidatý olarak zorunlu bir
ödeme yoktur). Bunun yaný sýra odaya mesela ustalarýn
sýnavlarý ve uzman niteliklerinin sýnanmasýna dair gerekli
kamu yetkileri tanýnmamýþtýr.
Yeni kanunun FBIH seviyesinde kabul edilmesi ile bu planda
belli bazý deðiþikliklerin olmasý beklenebilir. Söz konusu
kanunun oda için üyelik ücretlerini düzenlemesi ve ayrýca
fonlamanýn kaynaklarý ve yollarýnýn saðlanmasý ile ilgili
düzenlemeler getirmesi beklenmektedir.
Bu anlamda, belediye sýnýrlarý içerisinde zanaatkarlarýn/
el iþi ustalarýnýn kaydedilmesinden önce organizasyonun,
üyelerinin pozisyonlarýný ve operasyonlarýný Saraybosna
þehrinde önemli ekonomik sektörlerde daha iyi hale
getirmeye yönelik uygun politikalarý uygulamak üzere
belli bazý ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý gerektiði açýktýr.
Saraybosna þehrinde resmi olarak kayýtlý olan birliklerin
çalýþmalarýndan elde edilen görüþlere göre, zanaatkarlarýn
haklarý ve menfaatlerinin korunmasýnda en etkin dört
adet mevcut birlik bulunmaktadýr ve bunlar aþaðýda
belirtildiði þekildedir:
Canton, whose founders are registered with the Association
of artisan space City of Sarajevo.
However, because of the different attitudes of the founders
of the Chamber of handcraft comoros Sarajevo Canton she
still can not serve as a kind of catalyst to protect their
interests and rights, as well as to create conditions for
further development and promotion of trade activities.
In addition, an additional difficulty for more effective
regulation of relations in the field of craft in the area of
the City of Sarajevo, is the problem pending ways of
financing Crafts Association (there is no mandatory
payment of membership fees), and the fact that the
chamber is not transferred public powers such as the
imposition master examination and examination of expert
qualifications.
Certain changes in this plan can be expected adoption of
the new Law on trades at the level of FBiH, which should
regulate the issue of mandatory payment of membership
fees for the Chamber, as well as qualitative regulation of
ways and sources of funding.
In this sense, it is evident that the needs of the organization
before the registry craftsmen / artisans to territory of city
municipality, which will serve to create the appropriate
policies aimed at improving their positions and operations
as important economic sectors in the city of Sarajevo.
Based on the insight into the work of associations that are
officially registered in the area of the City of Sarajevo, is
noticeably that the largest number of artisan protection
of their interests and rights exercised through the four
existing associations, which are:
• Association of artifice "Old trades" of Sarajevo Canton,:
270 members from 60 different professions,
• Association "Traditional handicrafts esnafi": 35 members,
• "General Association of independent artisan": about
2.200 members from the territory of the Canton Sarajevo,
133
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
• Saraybosna Eski Ticaretler Birliði; bahse konu edilen
birlik 60 farklý meslekten 270 üyeye haizdir.
• Geleneksel El Sanatlarý Esnaflarý Birliði diðer taraftan
35 üyeye sahiptir.
• "Baðýmsýz Zanaatkarlar Genel Birliði" Saraybosna kantonu
bölgesinden yaklaþýk olarak 2.200 üyeye sahiptir.
• Ticari Alan Kullanýcýlarýnýn Haklarýný Koruma Birliði diðer
bir deyiþle «OBRTNIK».
Bahse konu edilen bu birliklere ilaveten, Bašcaršije, USAID
2007 yýlýnda bölgede bulunan baðýmsýz zanaatkarlarýn
desteklenmesi için bir proje baþlatmýþtýr, «Geliþmiþ Ticari
Faaliyetler Bölgesi – Bašcaršija». Bahse konu edilen bu
birliðin üyeleri, mevcut zanaatkarlar birliklerinin
temsilcilerinin yaný sýra belediyelerde ve kantonlardaki
ilgili kuruluþlarýn temsilcileridir.
Birliðin baþlýca amaçlarý gerekli özelliklere sahip ortamýn
yaratýlmasý, Bascaršija bölgesinde genel ticari çekiciliðin
134
• Association for the Protection of the rights of users of
business space, "OBRTNIK"
In addition to these associations, to support independent
craftmans in the area Bašcaršije, USAID in the 2007. year
initiated a project of the Association established a new
"Zone advanced business- Bašcaršija", whose members are
in addition to representatives of the existing associations
artisans and representatives of relevant institutions of
municipalities and cantons.
Some of the main objectives of the Association are the
promotion features environment, attractiveness and
general terms of business within the zone Bascaršija, as
well as improving coordination and cooperation between
associations and institutions of government at the
municipal, city, cantonal, entity and state level.
Given that associations exist and function separately from
each other, their representatives receive partial financial
support from various levels of government (municipality,
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
artýrýlmasý ve bunun yaný sýra, belediye, þehir, kanton ve
devlet seviyesinde birlikler ve kuruluþlar arasýndaki
koordinasyonun, iþ birliðinin daha iyi hale getirilmesidir.
city, Sarajevo, Federation) in order to finance their
operational costs of labor, as well as participation in trade
fairs and similar events and promotions .
Birliklerin birbirlerinden ayrý bir mevcudiyete sahip
olduklarý ve fonksiyonlarýný ayrý ayrý gerçekleþtirdiklerini
göz önünde bulundurarak, bunlarýn temsilcileri devletin
farklý seviyelerinden (belediye, þehir, Saraybosna,
federasyon) kýsmi olarak finansal destek almakta ve bu
þekilde iþçilik maliyetlerini karþýlarken ticari fuarlara ve
benzeri etkinliklere ve teþviklere katýlmakta söz konusu
mali desteði kullanmaktadýrlar.
Sarajevo is the need to preserve and promote traditional
folk crafts on the Bašcaršije in accordance with the
objectives defined in the Platform foresaw a special position
in the budget, which is used to provide financial support
for specific projects that were proposed by associations,
such as funding the participation of artisans in promotional
events, buying computer equipment, printing brochures,
buying a number of souvenirs isl.
Saraybosna geleneksel folk sanatlarýný, bütçede özel bir
pozisyon öngörmüþ bulunan platformda tanýmlanan
objektifler uyarýnca korumak ve teþvik etmek zorundadýr.
Söz konusu bütçe aracýlýðý ile birlikler tarafýndan teklif
edilen belli projeler için finansal destek saðlanmakta,
mesela zanaatkarlarýn promosyonel etkinliklere katýlýmlarý,
bilgisayar ekipmanýný satýn almalarý, broþür bastýrmalarý
ve hediyelik kalemleri satýn almalarý desteklenmektedir.
Bu þekilde zanaatkarlarýn istihdamý ve çalýþmasý, el
sanatlarýnýn devamý ve korunmasý için son derece önemli
olduðu þekilde yeni ustalarýn eðitilmesinde biraz da olsa
daha avantajlý koþullar oluþturulmakla beraber, yerel
ekonominin önemli bir kesimini oluþturan bu iþ alaný
muhtelif problemler ile karþý karþýyadýr ve bunlarda bazýlarý
özellikle aþaðýda belirtildiði þekildedir:
Although in this way created a somewhat more favorable
conditions for employment and the work of artisans, as
well as the training of new masters as important
prerequisites for the survival and the preservation of
traditional crafts from further deterioration, though its
business in this important segment of the local economy
is faced with numerous problems, including especially:
• Problems related to the acquisition of business premises
which carry out their activities,
• Lack of funds to recruit new master-craftsman,
• The lack of official registry mechanic at the level of Sarajevo
• Faaliyetleri gerçekleþtirmek için ticari tesislerin elde
Canton,
• Yeni usta zanaatkarlar istihdam etmek için yeterli fonlarýn
• Growth of unfair sales of souvenirs and other products
imported from other countries
• Saraybosna kantonu seviyesinde resmi kayýt
(mostly from Republic of Turkey and the People's Republic
of China),
edilmesi,
olmamasý,
mekanizmasýnýn olmamasý,
• Diðer ülkelerden ithal edilen hediyelik eþya satýþlarýnýn
haksýz rekabet oluþturacak þekilde büyümesi (özellikle
Türkiye Cumhuriyeti ve Çin Halk Cumhuriyetleri’nden).
Bahse konu edilen problemlere deðinmede, ilgili
kuruluþlarýn sistematik bir yaklaþýmýnýn olmamasý, bazý
geleneksel mesleklere gençlerin ilgisizliðine sebep
olmakta, bu da eski ve geleneksel el sanatlarýnýn yavaþ
yavaþ ortadan kaybolmasýna neden olmaktadýr. Bahse
konu edilen problemler ve el sanatlarýnda belirtilen
Due to lack of systematic approach of the relevant
institutions in addressing these problems, more and more
is coming to a decrease in interest of young people to
engage in some traditional occupations, which leads to the
appearance of extinction of old and traditional art crafts.
Given the reported problems, and stated the situation in
the field of craft, Sarajevo will take an active role in creating
the conditions for protection and development of
traditional crafts, such as:
135
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
durumun ýþýðýnda Saraybosna geleneksel el sanatlarýnýn
korunmasý ve geliþtirilmesi için gereken koþullarýn
oluþturulmasýnda aktif rol alacaktýr.
Mesela:
• Ticaretler üzerine olan kanundan yola çýkarak, devletin
diðer seviyelerinin yetkisi altýnda yönetmeliklerin ve diðer
düzenlemelerin geliþtirilmesi için faaliyetlere baþlanmasý,
• Initiating activities on the development of regulations
and other acts within the jurisdiction of other levels of
government deriving from the Law on trades,
• Planning incentive funds in future budgets the City of
Sarajevo to improve conditions Labor registered craftsman,
• Introduction of more flexible working hours during the
• Saraybosna'da kayýtlý olan zanaatkarlarýn istihdam
summer season with a number of trade-service sector,
which would also improve the quality of the bids City, as
well as the possibility of achieving larger revenue,
• Belli ticaret-hizmet sektörlerinde yaz sezonunda daha
• Promotion of their manufacturing services at fairs and
through other similar events,
koþullarýný daha iyi hale getirmek için gelecek bütçelerde
teþvik fonlarýnýn planlanmasý,
esnek çalýþma saatlerinin getirilmesi ve bu þekilde þehrin
sunduklarýnýn kalitesini artýrmak ve ayný zamanda daha
fazla gelir elde etmek,
• Fuarlar ve diðer benzeri etkinliklerde imalat hizmetlerinin
• Promotion of cooperation with friendly cities and
exchanging experiences on economic and entrepreneurial
plan.
teþvik edilmesi,
• Kardeþ þehirler ile iþbirliðinin teþvik edilmesi ve ekonomik
ve giriþimci planlama deneyimlerinin paylaþýlmasý.
Oturum Baþkaný Prof. Dr. Ýlhan ÖZKEÇECÝ
Bildirisi için teþekkür ediyoruz. Saraybosna özellikle Bosna
Hersek, Osmanlý dönemi tarihinde önemli bir zaman dilimini
içine alýyor. Oradan da gelen bir kültür birlikteliði var. Bir
önceki konuþmacýmýzýn Macaristan’daki etkinliklerden
bahsetmesi ve ardýndan Sarajcic’in konuþmasýndan sonra
þunu dile getirmek istiyorum; Orta Asya kültürünün Batý’ya,
Avrasya bozkýrlarýna oradan Avrupa’ya akýþlarýyla birlikte
sanatýn kültürle birlikte Avrupa’daki etkileri göz önünde
tutulmasý mümkündür. Þimdi Makedonya’nýn Üsküp
þehrinden Nada Peseva’yý kürsüye davet ediyorum.
136
Panel chair, Prof. Dr. Ýlhan ÖZKEÇECÝ
We thank Mr. Sarajcic for his declaration. Sarajevo, especially
Bosnia Herzegovina incorporates an important time period
in the Ottoman era history. There is a cultural synergy that
stems from there. I would like to express the following
after the activities mentioned by our speaker from Hungary
and the speaker from Sarajcic; It is possible to take into
consideration the effects of art together with culture on
Europe, with the flow of Central Asian Culture to the West,
into Eurasia steppes and from there to Europe. I now invite
Nada Peseva from the city of Skopje in Macedonia to the
chair.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Nada PEŠAVA
Üsküp, Makedonya / Skopje, Macedonia
Tarihe Bir Bakýþ
Introduction to History
Üsküp, Neolitik dönemden günümüze kadar, bir yerleþim
yeri olarak uzun bir tarihe sahiptir. Ve fakat bu uzun süreli
yerleþim yeri olmasý özelliðine raðmen modern Üsküp
þehrinin geliþimi, ilk kalesinin inþa edilmesi ile MS VI.
yüzyýldan itibaren baþlamýþtýr. Bu tarihten itibaren yer
alan geliþme içinde, Vardar ve Serava nehirleri, taþ köprü
ve kale arasýndaki alanda bir pazar yeri oluþturulmuþtur.
Þehir kalesi kalýntýlarýnýn “Justiniana Prima” ismi verilen
muhteþem bir þehrin kalýntýlarý olduðu ve Roma
Ýmparatoru Birinci Justinian tarafýndan, Üsküp Vadisi’nde
yer alan doðum yeri “Taor” un þerefine inþa ettirildiðine
inanýlmaktadýr.
Skopje is a town with long history of inhabiting from
Neolithic period until today. But despite this long history
of settlement modern town Skopje was begun to be
developed, from VI century A.D when city fortress was
built. Since then the city growth include a market place
developed in an area between the two rivers Vardar and
Serava, Stone Bridge and a fortress. Ýt is believed that
remains of city fortress are remains of the magnificent
town called “Justiniana Prima” build form Roman emperor
Justinian the First, in honor of his birth place “Taor, located
in Skopje’s valley.
10. yüzyýlda, Samuel Ýmparatorluðu döneminde, Üsküp,
hem kale ve hem de þehir olarak en önemli stratejik
noktalardan bir tanesini temsil etmekte idi. O zamandan
bu yana 11. yüzyýldan 14. yüzyýla kadar þehir birçok kere
politik hükümdar deðiþtirmiþ ve farklý devletlere ait
olmuþtur: Bizans Ýmparatorluðu, Normanlar, Slavlar,
Sýrplýlar ve Bulgarlar “Balkanlarda Üsküp kadar farklý
akýnlarýn ve iþgaliyetlerin çalkantýlarýna maruz kalmýþ çok
fazla sayýda þehir mevcut deðildir. Hükümdarlarý için
coðrafik ve stratejik sýnýrlar ötesi anlamýna raðmen
Üsküp’ün en fazla önem taþýyan özelliði ekonomik
deðeridir çünkü þehir doðal ticaret yollarýnýn kesiþme
In the X century during period of Samuel Empire, Skopje
represents one of the most significant strategic points of
the state as fortress and the city. Since then form XI until
XIV century city has been changing for many times it’s
political rulers and states of belonging: Byzantine, Norman,
Slavic, Serbian, Bulgarian.
“There are not so many towns on the Balkans with such
registered turbulence of different invasions and occupations
as Skopje….Despite it’s geographical and strategic cross
border meaning for it’s rulers, of biggest importance was
137
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
noktasýnda yer almaktadýr. Bunlardan birincisi Kuzeyden
güneye gitmekte (Tuna Nehri’nden Ege Denizi’ne) ikincisi
ise batýdan doðuya (Adriyatik kýyýlarýndan Karadeniz ve
Asya’ya) ” .
economic significance of Skopje, as a city on the natural
and trade crossroads. The first one was from North to
South (River Danube to Aegean Sea) and second one from
West to East (Adriatic cost to Black Sea and Asia)”.
MS 1391’de Üsküp nihayet Paþa Yigit Bey tarafýndan
fethedilmiþ ve 1912 yýlýna kadar Osmanlý-Türk
Ýmparatorluðu’nun bir parçasý haline gelmiþtir. Bu dönem
içerisinde Üsküp farklý yaþama kültürüne sahip, mimarisi
deðiþen, farklý dinde, farklý mutfaða, modaya, müziðe
sahip bir Doðu medeniyeti þehri haline gelmiþtir. Ve bu
farklýlýklar daha önceden yerleþik olanlarýn alýþkanlýklarý
ile birleþmek sureti ile Üsküp’te günümüz yaþamýnda hâlâ
daha mevcut olan kültür ve gelenekleri yaratmýþtýr.
In 1391 A.D Skopje was finally conquest by Pasha Jigit Beg,
and became part of the Ottoman -Turkish Empire until 1912.
During this period Skopje (Üsküp) has been transformed
to oriental town which has bring a different culture of
living, change of architecture, religion, gastronomy, fashion,
music…, combined with habits of old settlers it create a
culture and traditions of Skopje, still preserved partly in
today living.
Geçmiþte El Sanatlarý ve Gelenekler
Osmanlýlarýn geliþi hali hazýrda oluþturulmuþ olan geleneðin
devamýný saðladý. El sanatlarýnýn geliþimi birçok yönden
ordunun ihtiyaçlarý ve yeni liderlerin þehirde yaþama
alýþkanlýklarý üzerine odaklanmýþ, bunlardan etkilenmiþtir.
Þehirde yeni yerleþenler, Asya’dan gelmekte olup
Doðu’nun etkilerini taþýyan el sanatlarýný da beraberlerinde
getirmiþler ve söz konusu sanatlar daha sonra yerli nüfus
tarafýndan da kabul görmüþtür. Ýmparatorluða ait birçok
resmi doküman ve seyyahlarýn yazýlarý þehrin ekonomik
ve kültürel geliþimi ile ilgili bilgi saðlamaktadýr. Þehrin
ekonomik büyümesini ve el sanatlarýnýn yüzyýllar içindeki
önemini gösterebilmek amacý ile Sn. Dragi Georgiev’in
baþlýca araþtýrmasý olup, “Üsküp from Turkish Conquest
T ill the End of XVII century (Türkler tarafýndan
iþgaliyetinden XVII. yüzyýlýn sonlarýna kadar Üsküp)” isimli
kitapta yayýnlanan çalýþmadan bilgi kullanmaktayým. Bahse
konu edilen kitaba ve resmi Türk kayýtlarýna (1452/3’ten
gelen Türk Defterleri) göre Üsküp’te 232 aile tarafýndan
gerçekleþtirilmekte olan 48 farklý el sanatý mevcuttur
(Nüfusun %28’ini temsil etmektedir. 1467/8 yýllarýnda,
nüfusun %30’nu temsil edecek þekilde el sanatý çeþitleri
54’e çýkmýþ ve bu iþle uðraþanlarýn sayýsý ile 285’e
yükselmiþtir. 1528 yýlýndaki Türk defterine göre Üsküp’te
831 adet ticari ve el sanatý üretiminde çalýþan dükkan
mevcuttur. 1546 yýlýnda Üsküp’te kayýtlý olan el sanatý
ustasý 520’dir. Doðu ile Batý arasýndaki mal alýþveriþi
Üsküp’te geliþmiþtir. Ayrýca þehir içinde tacirlerin mal alýp
sattýklarý büyük bir pazardýr. Tacirler “bac” olarak bilinen
þehir pazarýnda bir iþlem vergisi ödemektir. XVII. yüzyýlýn
138
.
Crafts and Tradition in the Past
The arrival of the Ottomans only extended and continued
the tradition already established. Development of craft
was in many ways influenced by and focused to the needs
of army and habits of living of new leaders of the city. Anew
new settlers in the city which were coming form Asia
brought crafts typical for orient that later were accepted
from domestic population. Many official document of
Empire and manuscripts of travelers, has been giving
information for economic and cultural growth of the city.
In order to illustrate economic growth of the city and
importance of crafts during centuries I’m using information
from master research of Mr.Dragi Georgiev, published in
book “Skopje form Turkish conquest till the end of XVII
century”. According this book and official Turkish
documents (Turkish defters from 1452/3) in Skopje were
existing 48 different crafts that were been producing in
232 families (28% of population). In year of 1467/8 there had
been existing 54 types of crafts and number of craftsmen
was up to 285 which represent 30 % of population. According
to Turkish defter in year 1528 there had been 831 trade and
crafts-production stores in Skopje (Üsküp). In years od 1546
in Skopje had been registered 520 craftsmen. The trade of
good from East and West was developed in Skopje. City
was also a big market in which for merchants has been
selling and buying goods. They were paying a trading tax
in the city market known as (“bac”). In middle od XVII
century in Uskup was placed a Monitoring miners bureau
with main manager “(sikke naziri)” that controlled the
work of mines for silver, ferum and plumbum around
Skopje. Grow and development of different crafts among
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
ortalarýnda, baþlýca müdürü Üsküp civarýndaki gümüþ,
ferrum, plumbum için madenlerin iþletilmesinden sorumlu
olacak þekilde bir Madenci Ýzleme Bürosu oluþturuldu
(“sikke nazýrý”). Farklý el sanatlarýnýn büyümesi ve geliþmesi
esnaf olarak bilinen zanaatkarlarýn korunmasý ve teþvik
edilmesi için organizasyonlarýn oluþturulmasýna yol açtý.
Bahse konu edilen bu organizasyonlar ayný meslekten
olan zanaatkarlar arasýnda üretim, ticaret ve iletiþim için
kurallar oluþturmakta idi. Bu esnada þehir iki kýsým halinde
geliþmiþtir. Bir ordu kampý ve idari bölge olarak hizmet
gören kale ve ikinci kýsým ise büyük bir pazar bölgesi veya
kýsaca “Pazar” olarak geliþen ve þehir surlarýnýn dýþýnda
kalan alan olup bu þehri kýsmen de olsa bir Doðu þehri
görüntüsüne bürünmüþtür. Üsküp’ün ekonomik
büyümesini göstermek için Evliya Çelebi seyahat kitabýnda
(EVLÝYA ÇELEBI SEYAHATNAMESI Ýstanbul 1314/18961318/1900), XVII. yüzyýlda Üsküp’te 1060 kamuya ait ve
özel olmak üzere hamam bulunduðunu, bir “Beszisten”,
“Misafirhane” olarak adlandýrýlan 7 tane otel, fakirler için
9 bedava mutfak, bir saat kulesi ve 120’den fazla cami ve
kilise olduðunu belirtmektedir.
Eski Üsküp Pazarý
XII. yüzyýlda geliþmeye baþlayan Eski Pazar XVI. yüzyýl ve
XVII. yüzyýl arasýnda kentsel ve ekonomik açýdan tepe
noktasýna eriþmiþ ve Balkanlar’daki en büyük ve en önemli
doðu pazarlarýndan biri haline gelmiþtir. Pazar alan olarak
kale, Vardar Nehri ile Taþ Köprü ve Bit Pazarý olarak bilinen
açýk hava pazarý arasýnda yer almaktadýr.
Eski Üsküp Pazarý, Üsküp’ün kültürel ve tarihi kimliðini
temsil etmektedir ve Osmanlý Ýmparatorluðu’ndan ve
Osmanlý öncesi dönemden temsili binalarýn çoðunluðunu
kapsamaktadýr. Günümüzde burasý Üsküp’ün önemli bir
ekonomik çekirdeði olarak birincil fonksiyonunu
korumuþtur ve ticaret ile el sanatlarýný baþlýca faaliyetleri
olarak dahil etmektedir. Fakat ne yazýk ki, son 50 yýl
içerisinde buradaki önemi azalmýþtýr. Geçmiþte sayýca çok
olan ve baþlýca ekonomik gücü temsil eden geleneksel el
sanatlarý günümüzde kaybolmaya baþlamýþtýr, aslen
turistik ilgi kaynaðý olarak muhafaza edilmektedirler.
Maalesef modern pazar ve endüstriyel üretim el ile yapýlan
ürünlerin yerine geçmekte ve zanaatkarlarý satýcýlar ve
tacirler haline dönüþtürmektedir. Fakat bu uygunsuz
trendlere raðmen, günümüzde Eski Pazar’da hâlen
geleneksel el sanatlarý, yemekler ve içecekler eski tariflere
city population lead to establishing of organizations that
protect and promote each craft and craftsmen known as
esnafs. These organizations were establishing rules of
productions, trade and communication among craftsmen
of the same vocation. The city has been developed in 2
parts. The Fortress, that served as an army camp and
administrative zone, and the second part outside the walls
that were developed into large market zone or Bazaar,
slightly transforming the city to oriental town. As a
illustration of economic growth of Skopje Evliya Celebi in
his travel book (EVLÝYA CELEBI SEYAHATNAMESI Istanbul
1314/1896-1318/1900) is mentioning that in XVII century in
Skopje (Uskup) there were 1060 public and private baths,
one “Beszisten”, 7 hotels for passengers “musafirhana”, 9
free kitchen for poor, one clock tower, over 120 mosques
and churches.
Old Skopje Bazaar
Start to be developed in the XII century, in the period
between the XVI and the XVII century, the Old Bazaar
reached its urban and economic zenith, developing into
one of the largest and most significant oriental old bazaars
in the Balkans. It is situated between Fortress, River of
Vardar and Stone Bridge and open air market as Bit bazaar.
The Old Skopje Bazaar represents the cultural and historical
identity of Skopje embracing the most representative
buildings from the Ottoman Empire and pre ottoman
period. Today it has kept its primary function as an
important economic core of Skopje, including trade and
crafts as its main activities. Unfortunately its importance
in this area has been diminished in the last 50 years. The
traditional crafts that used to be many and as such
represented the main economic powers in the past today
are dieing off and are kept mainly as a tourist attraction.
Unfortunately modern market and industrial production
are replacing handmade products, transforming craftsmen
into sellers and merchandisers. But despite these
unfortunately trends, today in the Old Bazaar still can be
found traditional crafts, meals and beverages prepared by
the old recopies and with original organic spices. Lots of
popular traditional restaurants in Skopje, are located in
this part.
139
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
göre ve orijinal organik baharatlar ile hazýrlanmýþ olarak
bulunabilmektedir. Üsküp’teki birçok popüler geleneksel
restoran bu kesimde bulunmaktadýr.
Günümüzde eski Üsküp Pazarý orijinalliði korunmuþ bir
kent bölgesidir ve hem Üsküp hem de Makedonya için
tarihi ve kültürel deðerleri içermektedir. Burasý “Eski
Üsküp Pazarý’nýn Korunmasý Üzerine Kanun” ve “Kültürel
Mirasýn Korunmasýna Dair kanun” tarafýndan
korunmaktadýr. Burasý otantik olarak muhafaza edilmiþ
mimarisi, kentsel alt yapýsý, tarihi binalarý ile Üsküp’te
korunmakta olan en eski tarihi kýsýmlardan bir tanesidir.
Buradaki en eski yapý XIV. yüzyýldan kalma depodur. Eski
Pazar’ýn tam merkezinde, Osmanlý döneminden kalma
birçok tarihi bina müzelere, ulusal galerilere, güzel sanatlar
akademisi veya kültürel merkezler haline getirilmiþ olarak
kullanýlmaktadýr. 1980 ve 1990 yýllarý arasýnda Eski Üsküp
Pazarý artistik bir getto haline dönüþtürülmüþ ve
Makedonya’da önemli ilerleyici ve alternatif sanat
hareketlerini yaratan sanat-kahveler, atölyeler ve galeriler
içerir hale getirilmiþtir. Bir kültür anýtý olmasýna raðmen
Eski Üsküp Pazarý hâlen Üsküp’te geleneksel el sanatlarý
üretiminin merkezini teþkil etmektedir. Eski Pazar’ýn içinde
bir Makedonya El Sanatlarý Odasý yer almaktadýr. Eski
Pazar’da mülkiyet devlet ve devlet þirketleri ile
Makedonya’da bulunan dini topluluklar arasýnda
bölünmüþtür. Bu durum Üsküp Eski Pazarý’ný gündüz canlý
ve dinamik bir yer haline getirirken geceleri, sokaklarda
bulunan her bir taþtan tanýnabileceði gibi tarih ve anýlar
ile dolu yalnýz ve sessiz bir yer haline sokmaktadýr
Kültürel Endüstriler, El Sanatlarý ve Yaratýcý Ekonominin
Geliþimi
Modern ekonomi ve özellikle yaratýcý endüstrilerin veya
kültüre dayalý endüstrilerin, yeni fikirlerin, piyasalarýn ve
ekonomilerin üreticileri olarak geliþtirilmeleri yönünde ki
trend, geleneksel el sanatlarý ürünlerinin yaratýlmasý ve el
ürünlerinin tasarlanmasýnda yeni dallarýn ve topluluklarýn
geliþmesi için motivasyon oluþturmuþtur. Bahse konu
edilen el ürünleri, geleneksel el sanatlarýndan türetilmekte
ve çaðdaþ piyasalar ve tüketicilerin ihtiyaçlarýný karþýlayacak
þekilde modernleþtirilmekte ve adapte edilmektedir. Bu
gelenekleri, kültürleri ve eþsiz tasarýmlarý ve kültürel
deðerleri ile yeni ürünleri geliþtirmekte olan yeni piyasalarý
birleþtirmenin bir örneðini sergilemektedir. Yaratýcý
endüstriler kiþinin yaratýcýlýðý, becerileri ve kabiliyetlerine
140
The Old Skopje Bazaar today is authentic preserved urban
zone with historical and cultural values for Skopje and
Macedonia. It is protected with special “Low for protection
of the Old Skopje Bazaar and “Low for protection for
cultural heritage”. It is one of the oldest preserved historical
parts in Skopje with authentically preserved architecture,
urbane infrastructure; monumental buildings were the
oldest object is warehouse from XIV century. In the very
center of the Old Bazaar several monumental building form
ottoman period are been used and transformed into
Museums, National gallery, Academy of fine arts or cultural
centers. During 1980 and 1990 Old Skopje bazaar was
transformed in to artistic ghetto, with lot of art-café bars
and ateliers and galleries that were producing important
progressive and alternative art movements in Macedonia.
Despite being monument of culture Old Skopje Bazaar is
still a center of traditional craft production in Skopje. A
Crafts chamber of Macedonia is located in the Old Bazaar.
Ownership in Old Bazaar is divided between, state, state
companies, and religious communities in Macedonia. It
makes Old Skopje Bazaar vivid and dynamic place by day
and very quiet and lonely place during night full with history
and memories that can be seen and recognized form every
stone on the streets.
Development of Cultural Industries, Crafts and Creative
Economy
Modern economy especially trends of developing of creative
industries or industries of culture as a generator of new
ideas, markets and economies has been motivation for
developing a new clusters and a branches of producing
traditional crafts and hand made products designed. This
hand made products are been developed from traditional
crafts and has been modernized and adapted to need of
contemporary markets and consumers. It is an example of
joining traditions, culture and new markets developing
new products with unique designs and with cultural values.
Creative industries are based on individual’s creativity, skills,
and talent and have a potential of wealth and job creation
based on intellectual property rights.
Creative clusters in Macedonia and Skopje begun to be
developed as a part of programs of some of foreign agencies
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
dayanmaktadýr ve fikri mülkiyet haklarý bazýnda potansiyel
zenginlik ve iþ yaratma imkanlarýna dayanmaktadýr.
Makedonya ve Üsküp’teki yaratýcý topluluklar, bazý yabancý
ajanslarýn Makedonya’da kalkýnma için getirdikleri
programlarýn (USAID, Institute For Open Society, British
Council). birer parçasý olarak geliþtirilmeye baþlanmýþtýr.
Bahse konu edilen bu programlarýn baþlýca amaçlarý, yerel
ekonomik kalkýnma için el sanatlarý ve yaratýcýlýða dayalý
olarak geleneksel el sanatlarýnýn, becerilerin ve mirasýn
birleþtirilmesidir. Bu programlar birincil olarak el sanatlarý
ve geleneksel sanatlarda bilgisi olan ve fakat piyasa
yönlendirmeleri bulunmayan ve giriþimci olarak
yeteneklere sahip olmayan kiþilere yardým etmektedir.
Geleneksel el sanatlarý üretiminin geliþtirilmesinde yardýmcý
olan organizasyonlara bir örnek MATA’dýr. (Makedonya
zanaatkarlarýna yardým) Bu organizasyon, el yapýmý
geleneksel yerel ürünler (giysiler, süsler, halýlar...),
mücevher, el yapýmý kaðýt, mumlar, sabunlar, mutfak için
metal ürünler, çömlekçilik, yün, semboller ve diðer
konularda kendi iþlerini baþlatmalarý için çalýþmayan ve
fakat gerekli becerilere haiz insanlarý eðitmektedir. Bu,
geleneksel el sanatlarýnýn daha iyi teþviki, korunmasý ve
geliþtirilmesi, ulusal kimliðin ve ulusal deðerlerin teþviki
için yardýmcý olmakta ve iþ yaratýlmasý, eski bazý el
sanatlarýnýn popüler hale gelmesi ve geleneksel beceriler
ile modern tasarýmlara dayalý olarak yeni ürünlerin
geliþtirilmesine ön ayak olmaktadýr. Bu elle tutulabilir
mirasýn ve Eski Üsküp Pazarý’nýn popüler hale getirilmesi,
korunmasý ve küçük iþyerlerine dayalý ekonominin
geliþmesi ile þehrin turistik olarak tanýtýlmasý için ileri
atýlan bir adýmdýr.
Þehrin yerel ekonomisinin büyümesi ve kalkýnmasý için bir
model olarak yaratýcý toplumlar ve endüstrilerin öneminin
farkýnda olarak, Üsküp þehri, yaratýcý endüstrilerin
geliþtirilmesi için bir politika oluþturmuþtur. Yaratýcý
endüstrilerin toplumda, kültür, ekonomi, el sanatlarý ve
sivil toplum sektörü gibi birçok saygýn alaný birleþtiriyor
olmasý nedeni ile, Üsküp þehri 2008 yýlýnda, Üsküp ve
Makedonya’da bulunan ilk yaratýcý endüstriler merkezini
oluþturmuþtur. Bahse konu edilen bu merkez Üsküp þehri,
Üsküp Þehir Müzesi, Üsküp þehrince oluþturulan Kültürel
Enstitü ve Makedonyalý Zanaatkarlara Yardým (MATA)
Organizasyonu ile ortaklýk halinde bulunmaktadýr.
Yaratýcý endüstriler ilk defa bir terim olarak, Makedonya
for development in Macedonia (USAID, Institute for open
society, British Council…). Main goals of those programs
were merging of traditional crafts, skill and heritage with
significant for local economic development based on crafts
and creativity. Those programs primarily were helping the
individuals, with knowledge and skills in traditional arts
and craft that has not been market oriented and not
entrepreneurially skilled. MATA (Macedonian aid to artisans)
is a sample agency that helped, developed the production
of traditional crafts, training unemployment but skilled
people for starting their own small business with a hand
made traditional domestic products (woodcarving,
traditional textile products (clothes, ornaments, carpets..),
jewelry, hand made paper, candles, soaps, metal products
for kitchen, pottery, wool, icons…and others. This help
toward better promotion, preservation and development
of traditional crafts, promotion of national identity and
national values, it lead toward jobs creation, popularization
of some of the old crafts and developing new products
based on traditional skills and modern designs. It was step
forward toward popularization and preservation of tangible
heritage and Old Skopje Bazaar, development of small
business economy and tourist promotion of the city.
Being aware of importance of creative clusters and
industries as a model for local economic growth and
development the town, City of Skopje established policy
for developing creative industries. Since creative industries
are integrating several deferent fields in the society as
culture, economy, crafts and civil society sector; City of
Skopje in 2008 established first center for creative industries
in Skopje and Macedonia. This center is partnership between
City of Skopje, Museum of City of Skopje, cultural institution
founded by the City of Skopje and (MATA) Macedonian aid
to artisans.
Creative industries as a term were recognized for the first
time in a policy document prepared by Ministry of culture
of republic of Macedonia “National program for culture
2004-2008” in 2004.
Policies for protection and revitalization of Old Skopje
Bazaar and traditional crafts of the City of Skopje
141
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Cumhuriyeti Kültür Bakanlýðý tarafýndan 2004 yýlýnda
hazýrlanan bir çalýþmada tanýnmýþtýr; “2004-2008 Ulusal
Kültür Programý”.
Eski Üsküp Pazarý’nýn ve Üsküp Geleneksel El Sanatlarýnýn
Korunmasý ve Yeniden Canlandýrýlmasý için Politikalar
1980 yýlýndan beri Eski Üsküp Pazarý’nýn mimarisi, el
sanatlarý, folkloru ve gelenekleri ile birlikte canlandýrýlmasý
ve korunmasý için gösterilen birçok çabanýn amacý Eski
Üsküp Pazarý’na kaybetmiþ olduðu parlaklýðý geri
kazandýrmaktýr. Bu çabaya çok sayýda zanaatkar ve iþ
adamý ile artistler, kurumlar, yerel yetkililer, Kültür
Bakanlýðý, Üsküp þehri yönetimi, Üsküp içindeki iki
belediye, kamu daireleri ve hizmetleri dahil olmaktadýr.
2004 yýlýnda, Makedonya Cumhuriyeti tarafýndan Eski
Üsküp Pazarý’nýn canlandýrýlmasý için koordine edici bir
yapý oluþturulmuþtur. Bahse konu edilen bu kuruluþun
amacý yasal koruma, arkitektonik muhafaza, ekonomik
canlandýrma ve pazarýn kültürel olarak yeniden anime
edilmesi için programlar üretmektir. Söz konusu
programýn bir parçasý olarak þimdiye kadar 26 projenin
seçilmiþ olmasýna raðmen sadece birkaç tanesi
gerçekleþtirilebilmiþtir. Bu programýn sonucunda, 2008
yýlýnda hazýrlanmýþ bulunan “Eski Üsküp Pazarýnýn
Korunmasý Üzerine Kanun” yürürlüðe konmuþtur.
Ayrýca Üsküp þehri kültür, kentsel alt yapý, turistik geliþim
ve yerel ekonomik büyüme alanlarýnda Eski Pazar ve
geleneksel el sanatlarýnýn yeniden canlandýrýlmasý ve
animasyonunun teþviki için bir politika geliþtirmiþtir. Bu
politika, eski geleneklerin ve el sanatlarýnýn mevcut
yasalara göre geliþtirilmesi ve korunmasý için programlar
içermektedir.
Üsküp þehri son 4 yýl içerisinde Eski Üsküp Pazarý’nýn
yeniden canlandýrýlmasý, teþviki ve korunmasý için birçok
program oluþturmuþtur ve bunlara ayrýca, pazardaki
geleneksel sanatlar ve el sanatlarýnýn promosyonu ve
korunmasý da dahildir.
142
Since 1980’s the restoration of the lost glow of the Old
Skopje Bazaar has been the goal of several attempts for
Revitalization and protection of Old Skopje Bazaar together
with its architecture, crafts, folklore and traditions. It
includes large number of craftsmen and businessmen,
artists, institutions, local authorities, Ministry of Culture,
City of Skopje, 2 municipalities in Skopje, public offices and
services. In 2004 a Coordinative body for revitalization of
the old Skopje Bazaar was established by Government of
Republic of Macedonia, with purpose to produce programs
for legal protections, architectonic conservation, economic
revitalization and cultural reanimation of the bazaar. Even
thought 26 projects were chosen to be part of this program
only few of them have been realized so far. As a result of
this program special “Low for protection of Old Skopje
Bazaar” was prepared and elected in 2008.
City of Skopje also has been developed a policies for
revitalization reanimation and promotion of the Old Bazaar
and traditional crafts in several area as culture, urban
infrastructure, tourist development and local economic
growth with programs for development and preserving of
old tradition and crafts, according to existing legislative.
City of Skopje in last 4 years has established several
programs for Revitalization, promotion and protection of
the Old Skopje Bazaar, also promotion and protection of
traditional arts and crafts in the Bazaar.
One of the goals of the Program of the Mayor of Skopje,
Mr. Trifun Kostovski is revitalization of Old Skopje Bazaar,
together with old religious and folk traditions in Skopje.
As a result of this complex goal several programs in deferent
fields were established.
1. Program for Culture
Üsküp Belediye Baþkaný Trifun Kostovski’ye göre
programýn amaçlarýndan bir tanesi Eski Üsküp Pazarý’nýn,
Üsküp’te bulunan eski dini ve folklorik gelenekler ile
birlikte yeniden canlandýrýlmasýdýr.
There are several projects, programs, events and institutions
form the filed of culture that are financed by the City of
Skopje with aims to protect, promote, and revitalize
traditional arts, crafts and heritage both tangible and
intangible.
Söz konusu karmaþýk amaçlar sonucunda muhtelif
programlar farklý alanlarda oluþturulmuþtur.
Of large importance is existence of Museum of Old Skopje
Bazaar as a special department from Museum of City of
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
1. Kültür Programý:
Üsküp þehri tarafýndan finanse edilmekte olan kültür
alanýnda birçok proje, program, etkinlik ve kurum
mevcuttur. Bu projelerin amacý geleneksel sanatlarý, el
sanatlarýný ve kültürel mirasý ister maddi isterse de gayri
maddi nitelikte olsun korumak, teþvik etmek ve yeniden
canlandýrmaktýr.
Burada oldukça önemli bir husus, Üsküp þehri tarafýndan
oluþturulan kültürel kuruluþlardan bir tanesi olan Üsküp
Þehir Müzesi’nin bir parçasý olarak Eski Üsküp Pazarý
Müzesi’nin mevcudiyetidir. Bahse konu edilen bu müze
pazarda bulunmaktadýr ve sürekli olarak pazarda tarihi,
gelenekleri, folkloru, kostümleri ve sanat yapýtlarýný
araþtýrmaktadýr.
“Eski Pazar’ýn Sesi” isimli festival bir þehir festivali olarak
planlanmýþ ve festival esnasýnda Eski Pazar’ýn caddelerinde
geleneksel folk þarkýlarý ve danslarýnýn yapýlmasý,
geleneksel kostümler ve geçmiþten kýyafetler ile geçit
töreninin aranje edilmesi öngörülmüþtür. Eski Üsküp
pazarýnýn, Üsküp ve Makedonya’da yaþayan etnik ve dini
gruplarýn çok kültürlülüðün bir arada mevcudiyetini temsil
eden bir örnek olmasý nedeni ile “Eski Pazar’ýn Sesi” isimli
festival esnasýnda geleneksel müzikler ve baþlýca etnik
gruplarýn danslarý yer almaktadýr. Söz konusu etnik gruplarý
Makedonyalýlar, Türkler, Arnavutluklular, Romalýlar ve
diðerleri oluþturmaktadýr. Festival esnasýnda bir akþam
çaðdaþ rock müziðine ayrýlmýþtýr ve bu gecede
Makedonya’da meþhur olan gruplar müzik parçalarýný
seslendirmektedirler. Festivale sergiler, þiir okuma, drama,
video ve film sahnelemeleri gibi diðer etkinlikler de dahildir.
Üsküp’ün eski pazarý ile ilgili olarak kültürel ve tarihi
deðerler ile geleneklerin yeniden canlandýrýlmasý için
Üsküp þehri tarafýndan finanse edilmekte olan projeler
ve programlar þu þekildedir: üretim ile kültürel mirasýn
belirginleþtirilmesi ve belli bir kentsel bölge için ve herkese
açýk olan abideler hakkýnda tarihi veri ile birlikte
bilgilendirici panel. : Eski Pazarýn merkezinde bulunan
sanat kolonisi, Üsküp Yaz Festivali, “Buskfest” sokak
sanatçýlarýnýn festivali, Beyaz Gece Festivali ve diðerleridir.
2. Yerel Ekonomik Kalkýnma Departmaný:
Üsküp’te turistik promosyonu saðlamak, turistik
malzemenin ve kitaplarýn daðýtýlmasý ve eski bir þehir
olarak Üsküp’ün keþfedilmesi için gerekli olan birçok
Skopje, cultural institutions establish by the City of Skopje.
This museum is located in the Bazaar and constantly
research history, traditions, folklore, costumes, artifacts
from Old Bazaar.
Festival called “Sound of the Old Bazaar” was planned as
an city festival, during which traditional folks songs and
dances will be performed on the streets of Old Bazaar, with
parade of traditional costumes and dress from the past.
Since, Old Skopje Bazaar is example of multicultural
coexistence of ethnics and religious groups that live in
Skopje and Macedonia during festival “Sound of the Old
Bazaar” traditional music and dance of different ethical
groups are being performed a songs and music of major
ethical groups: Macedonian, Turkish, Albanian, Roma and
others. During the festival one evening is dedicated to
contemporary rock music when famous rock groups from
Macedonia are playing. Festival includes other events as
exhibitions, poetry readings, drama, and video and film
screenings.
Other cultural projects and program for revitalization of
traditions and cultural and historical values of Skopje wit
Old bazaar financed by the City of Skopje are: Signalitisation
of cultural heritage by being produced and informative
panel with historical data about specific urban zone and
monument are present to everybody; Art colony in the
centre of the Old Bazaar, Skopje summer festival, Festival
of street artists “Buskfest”, White Night festival and other.
2. Department for local economic development has
developed several program for tourist promotion of Skopje,
distribution of tourist materials and books for Skopje as
old city that to be discovered; Programs for development
and revitalization of traditional crafts, especially crafts
allocated in the old Bazaar. For example during the festival
“Sound of the Old Bazaar” open air fair for promotion of
crafts and handmade products is organized, together with
economic panels, forums for protection of crafts in the
bazaar and debates are organized. These debates include
participation of all relevant economic bodies in Macedonia,
public and private business sector, craftsmen, scientists
and scholars, Government and local authorities.
143
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
program geliþtirmiþtir; bunlara özellikle Eski Pazar’daki
el sanatlarý dahil olmak üzere geleneksel el sanatlarýnýn
geliþtirilmesi ve yeniden canlandýrýlmasý için olan
programlarda dahildir. Mesela “Eski Pazar’ýn Sesi” isimli
Festival esnasýnda ekonomik paneller, pazar içinde el
sanatlarýnýn korunmasý üzerine paneller ve tartýþmalar
dahil olmak üzere el sanatlarý ve el yapýmý ürünlerin
promosyonu amacý ile açýk hava fuarlarý aranje
edilmektedir. Bahse konu edilen tartýþmalar
Makedonya’da bulunan bütün ilgili ekonomik
organlarýn, kamu ve iþ sektörü temsilcileri,
zanaatkarlarýn, bilim adamlarýnýn, devlet ve yerel
yönetim yetkililerinin katýlýmý ile gerçekleþmektedir.
Sonuç
Üsküp ve onun vatandaþlarý yüzyýllar boyunca çalkantýlý
politik, tarihi ve kültürel deðiþikliklere tanýk olmuþlardýr.
Yüzyýllar içerisinde hükümdarlarý nüfusu ve gelenekleri
deðiþmiþtir. Günümüzde Üsküp birçok kýsmý çok eskiye
dayanmayan modern bir þehir haline gelmiþtir. Þehrin
hýzlý büyümesi ve çabuk bir þekilde modernleþmesi
birçok yerde tarihin izlerini silebilmektedir. Fakat bütün
bu hýzlý büyüme ve modernleþmeye raðmen þehrin
çekirdeði olan bir kýsmý, tarih ve anýlar ile dolu olarak
þehrin merkezinde mevcut bulunmaktadýr. Ýlerlemeyi
ve modernleþmeyi mümkün kýlacak þekilde, þehrin
kültürel mirasý ve geçmiþ gelenekleri ile yan yana
duracak olan yeni kentsel imajýn kazanýlmasýna izin
verecek þekilde anýlarýn ve geleneklerin korunmasý
devletin, devlet kurumlarýnýn, yerel hükümetlerin,
insanlarýn ve vatandaþlarýn baþlýca görevleri ve
sorumluluklarý arasýndadýr.
Instead of conclusion
Skopje and its habitant through centuries are witness of
turbulent political historical and cultural changes. During
the centuries it changes its rulers, population and traditions.
Today Skopje is modern city that in many parts, can not be
not be recognized as a city with long history. Faster growth
and quick modernization of city can easily erase marks from
history. But despite quick modernization and change in the
very center of the city still exists part, a core of the town,
full of history and memoires. It is primarily duties and
obligation of the state, it’s institution, local government,
people and it’s citizens to preserve the memoires and
traditions, in a way to allow progress and modernization
giving a new urban identity of the city that can stand side
by side together with it’s cultural heritage and past
traditions.
Panel Chair, Prof. Dr. Ýlhan ÖZKEÇELÝ
We thank you. Nada Peseva presented a declaration in the
subject of evaluation of art pieces belonging to the past
and the present in the geography of Macedonia, with which
we have had close cultural and political relationships
throughout history. We thank you again. We will now listen
to our last speaker, Giuseppe Bortolussi from the city of
Venice in Italy.
Oturum Baþkaný Prof. Dr. Ýlhan ÖZKEÇECÝ
Teþekkür ediyoruz. Tarih boyu yakýn kültürel ve siyasal
iliþkiler içinde bulunduðumuz Makedonya coðrafyasýndan
bugünkü ve dünkü kültüre ait eserlerin deðerlendirilmesi
konusunda Nada Peseva bir bildiri sundu. Tekrar
teþekkürler. Son konuþmacýmýz Ýtalya’nýn Venedik
þehrinden Giuseppe Bortolussi’yi dinliyoruz.
144
1 - Phd. Ivan Mikulcic, “Old city of Skopje with surrounding fortresses”,
Macedonian book, Skopje, 1986, 118
2- Ibid , 119
3- Dragi Gjorgiev, “Skopje form Turkish conquest till the end of XVII
century”, Institute for national history, Skopje, 1997
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Giuseppe BORTOLUSSÝ
Venedik, Ýtalya / Venice, Italy
Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi’ne bana burada konuþma
fýrsatý verdiði için ve nazik daveti için teþekkür ediyorum.
Kýsa bir giriþ yapmak istiyorum. Herkes el sanatlarýndan
bahsetti, ben ekonomik zorluklardan bahsetmek
istiyorum. Murano camýnýn yaþamýþ olduðu ekonomik
zorluklardan bahsetmek istiyorum. Murano adasý
Venedik’e baðlý bir ada ve burada bin yýldan fazladýr cam
üretimi yapýlýyor. Þu günlerde Murano camý da krizden
etkilenmekte ve büyük bir kriz içerisinde bulunmakta.
Önemli dört özelliði var Murano bölgesinin. Burada bir
enstitü bulunuyor, cam ve camcýlýk üzerine çalýþmalar
gerçekleþtiriyor. Bir cam müzesi var. Bu müze, Venedik’te
en çok ziyaret edilen ikinci cam müzesidir. Murano camý
konsorsuyumu var. Bu, camý koruyor. Son olarak da cam
okulu, cam sanatýnýn yeni nesillere aktarýlmasýný mümkün
kýlýyor. Bu dört özellik size Venedik þehri için cam sanatýnýn
ne kadar önemli olduðunu gösterebilir. Murano adasý,
Venedik tarihi merkezinin cam üretim yapýlan tek
merkezidir. Burada yapýlan ürünü tarif etmeye gerek
yoktur. Camýn saflýðý, kristalliði, biçimi, camý iþleme
tekniklerinin özgünlüðü, tüm dünyada tanýnmakta ve
bilinmektedir. Venedik bölgesine özgünlüðünü kazandýran,
ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerin zenginliði ve
çeþitliliði olmuþtur. Bu zenginliðin ürünü olan Murano
camý korunmalýdýr. Çünkü, bu ürün Venedik’in ekonomik,
sanatsal ve kültürel geliþiminde her daim önemli bir rol
oynamýþtýr. Bu eski ve köklü gelenek yüzyýllar içerisinde
I would like to take this opportunity to thank the Istanbul
Metropolitan Municipality for giving me the opportunity
to give a speech and also their kind invitation. I would like
to keep my introduction as short as possible. Everyone else
has spoken about crafts, but I would like to speak about
economic difficulties. I would like to speak about the
economic difficulties that Murano glass has faced. Murano
island is an island connected to Venice and the island has
been engaged in glass production for more than a thousand
years. Currently, Murano glass is being effected by the crisis
and is in a deep crisis itself. The Murano area has four
important features. There is an institute here which
conducts studies regarding glass and glazier’s work. There
is a glass museum. This museum is the second most
frequently visited glass museum in Venice. There is a Murano
1
glass consortium. This consortium protects glass. Finally,
there is a glazier’s school which allows the art of glaziery
to be transferred to newer generations. These four features
can show you just how important glaziery is for the city of
Venice. The island of Murano is the only location where
glass has been produced in the historical center of Venice.
There is no need to explain the products that are produced
here. The purity, crystallinity, shape, originality of glass
processing, is accepted and known throughout the world.
They have enriched and provided variety to the economic,
social and cultural activities that have formed the originality
of the Venetian area. As a product of this richness, Murano
145
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
tüm dünyaya cam iþlemeyi ve camý sevmeyi öðretmiþtir.
Geçen yýllar maalasef 1980’li ve 1990’lý yýllardakine oranla
birtakým etkenlerin ortaya çýkmasýna neden olmuþtur bu
bölgede. Þu anki konjonktüre baktýðýmýzda yýllardýr
süregelmekte olan bir sanayi krizi, ekonomik kriz olduðunu
görüyoruz. Bu krizin aðýr yapýsal özellikler arz ettiðini
görüyoruz. Küçüðünden büyüðüne yatýrýmlar önemli
ölçüde durmuþ, istihdam da tarihte en düþük seviyeye
düþmüþ durumda. Yakýn gelecek için endiþe hakim. Þu
içinde bulunduðumuz aylarda biraz hareket görsek dahi
gerçek canlanmanýn henüz gerçekleþmeyeceðini biliyoruz.
Belediye yönetimi, þirketler, yerel kurumlar ve derneklerle
iþbirliði içerisinde hareket ederek adadaki faaliyetlerin
geliþtirilmesi, desteklenmesi ve güçlendirilmesi için
çalýþmalar yürütmektedir. Bu çalýþmalarda kullanýlan
politikalarýn hedefi, çevresel rekabet, istihdam sebebi,
mesleki eðitim, ticari geliþim ve þehircilik kalitesinin
artýrýlmasýdýr. Bu baðlamda Üretim Faaliyetleri Müdürlüðü,
müdahale planý hazýrlamýþtýr. 2005 yýlýnda somut hale
getirilmiþtir. Bir protokol hazýrlanmýþtýr. Murano cam
sanatýnýn geliþtirilmesi ve canlandýrýlmasý yönünde
hazýrlanmýþ bir protokoldür. Adada faaliyet gösteren tüm
kamu ve özel kurum ve kuruluþlar bu projeye katkýda
bulunmuþlardýr. Belediyeler, belediyeye baðlý kurumlar
ve bahsettiðimiz cam okulu gibi kurumlar buna katkýda
bulunmuþlar ve bu iþbirliði içerisinde cam sanatýna en
etkili þekilde destek verebilmek için görev daðýlýmý yapýlmýþ,
süreçler belirlenmiþtir. Çevreye saygýlý, geliþim ve kültürün
korunmasýný saðlayacak giriþimler desteklenmiþtir bu proje
çerçevesinde. Çevre ile ilgili olarak þu inanýþtan yola
çýkýlmýþtýr. Murano’daki þirketlerin yalnýz baþlarýna çevreye
uyumlu hale getirilmesinin maliyetlerini
karþýlayamayacaklarý açýktýr. Bu nedenle desteklenmeleri
gerekmektedir. Bölgesel birtakým çözümler ortaya
çýkmýþtýr. Örneðin endüstriyel atýk alt yapýsý ya da oksijen
yakma teknolojisi hususundaki projeler bugün artýk ileri
bir aþamaya getirilmiþtir. Desteklerle bölgenin tamamýnda
çevresel etkilerin yönetiminin entegre bir yapý
kazandýrýlmasý amaçlandýrýlmaktadýr. Murano sorunlarýný
her þeyden önce kendi kaynaklarýyla çözebilmelidir. 2003
yýlýndan beri çýkarýlmýþ bir karar ile ki bu karar; üretim
bölgeleri ve yerel sanayi politikalarýnýn yönetimi üzerinedir.
Belirli bir koruma kapsamýna alýnmýþtýr Murano adasý. Bu
baðlamda, bir cam deney laboratuarý kurularak çevresel
sorunlarýn çözümü, üretimin dünya çapýnda geliþtirilmesi
amaçlarýyla bir teknolojik yenileme projesi hayata
146
glass should be protected, because, this product has always
played an important role in the economic, artistic and
cultural development of Venice. This old and deeply rooted
tradition has taught the whole world to process glass and
to be fond of it. Unfortunately, the past few years after the
1980's and 1990's have witnessed some adverse factors to
emerge in the area. When we look at the status quo, we
witness that there is an industrial crisis or an economic
crisis that had been continuing for years. We find that this
crisis has deep structural effects. Investments, whether
small or large have lessened to a great extent and
unemployment is almost at an all time high. Feelings of
anxiety prevail for the near future. Although we are
witnessing some signs of revival since the last few months,
we are aware that real economic recovery will not take
place just yet.
Work is underway to realize, support and strengthen the
island’s economic activity with the joint efforts of the
municipality administration, companies, local organizations
and associations. The aim of the policies set forth by such
work is to
increase competitiveness, employment
3
opportunities, vocational education, commercial
development and urban development. In this respect, the
Directorate of Production Activities have developed an
emergency response plan which has been adopted in 2005.
A protocol has been prepared. The protocol has been
prepared with the aim of developing and reviving Murano
glaziery. All public and private institutions and organizations
operating on the island have contributed to the project.
The municipalities, organizations governed by the
municipalities and other organizations we have mentioned
such as the glazier’s school have all contributed to the
project and allocation of tasks and determination of
processes have been made through such cooperation to
be able to provide the best possible support for glaziery.
Initiatives that aim to provide environmental consciousness,
protection of culture and development have been
supported by the project. Regarding the environment; we
have set off with the belief that it is apparent that
companies in Murano cannot cope with the costs of
transforming their operations to an environmentally
friendly manner by themselves. For this reason, they should
be supported. Some regional solutions have emerged. For
example, the projects regarding industrial waste
infrastructure or oxygen burning technology have been
taken to a new level. It is aimed that the management of
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
geçirilmiþtir. Diðer bir geliþme de gerek ulusal gerekse
uluslararasý alanda Murano adasý ürünlerinin “Made in
Ýtaly” ve Venedik markasý gibi etiketlerden faydalanýlmaya
baþlanmasý olmuþtur. Belediye 2002 yýlýndan beri Murano
sanatsal cam markasýný somut biçimde desteklemektedir.
Bu þekilde gerek sanatýn tanýtým çalýþmalarýna gerekse
ürünün Murano cam iþleyiþ geleneðinin korunmasýna özen
gösteriyor. Böylelikle ismin izinsiz kullanýmýnýn ve haksýz
rekabetin önüne geçilmesi amaçlanýyor.
Son olarak da belediye, Murano’nun ününün cam sanatýna
baðlý olduðunun bilincinde olarak bin yýllýk geleneði
yaþatmaya yönelik, hatta geleneðin de önüne geçerek
üretimin de prestijin de artýrýlmasýna yönelik iþleri
desteklemektedir. Burada tabi, uygun giriþimleri kullanarak
cam faaliyetleri, sanatsal faaliyetler arasýndaki baðý
yenileyecek ve kuvvetlendirecek giriþimler yapýlmasý
önemlidir. Cam ile sanatsal faaliyetler arasýndaki bu bað,
cam faaliyetlerinin gerek yerel gerekse uluslararasý pazarda
hak ettiði deðeri kazanmasýný saðlayacaktýr. Cam sanayinin
yeniden canlanmasýnýn, geleneðinin yeniden hayata
geçirilmesi ve sanatsal deðerinin korunmasýndan geçtiðinin
bilincinde olarak bugüne kadar cam sanatýna hak ettiði
deðeri kazandýrmak için çok sayýda kültürel giriþim
yapýlmýþtýr. Abatenazetti Cam Okulu yeniden restore
edilerek yaratýcý ve yenilikçi bir sanat ve kültür merkezi
haline getirilmiþtir. Burada sanat ve kültür içi içe geçmiþtir.
Burada düzenlenen bir gösteriden bahsetmeden
geçmemeliyim. Murano’da Noel baþlýklý gösteri bu yýl
üçüncü kez düzenlenmiþtir. Burada, kamu, yerel ve özel
sektör arasýnda cam sanatýnýn yeniden deðer kazanmasý
için oluþan sinerjinin varlýðý görülmüþtür. Bu etkinlik
aracýlýðýyla sinerji ortaya çýkmýþtýr.
Cam sektöründe 336 þirket faaliyet göstermektedir.
Yaklaþýk yüzde 82’sini oluþturmaktadýr ekonominin. Cam
sektöründe aþaðýdaki alanlarda faaliyet gösterilmektedir.
-Ýþleme ve üretim alanýnda 175 firma vardýr ve bu rakam
toplam firma sayýsýnýn yarýsýna eþittir.
-Üretim ve ticaret alanýnda 57 firma bulunmaktadýr. Bunlar
hem camý iþlemekte hem de satýþýný gerçekleþtirmektedir.
Perakende satýþ maðazalarý 77 adet olup toplam firma
sayýsýnýn yüzde 22.9’unu oluþturur.
-Tedarik, cam üretimi ve ticareti ile ilgili tüm faaliyetleri
environmental effects gain an integrated structure
throughout the area with the support that is provided.
Above all things, Murano should be able to solve its
problems with its own resources. The island of Murano
has been taken under protection with a decision dated
2003 regarding the management of areas of production
and local industrial policies. A glass experimentation
laboratory has been set up in this regard and a technological
renewal project has been set underway to solve
environmental problems and to develop global sales.
Another development both on the local and international
arena is that products produced in the island of Murano
will be able to benefit from the use of markings stating
Made in Italy and Venice. The municipality has been actively
supporting the glaziery art brand of Murano since 2002. As
a result, efforts are being made both for the promotion of
artwork and the protect of Murano glass processing
traditions. It is aimed at preventing the use of the name
without permission therefore eliminating unfair
competition.
Finally, the municipality also supports work conducted to
support the thousand year tradition which they are aware
that Murano is famous for and it has gone one step further
to support work that is conducted to increase both the
production and prestige of Murano's glaziery. Of course it
is important here to undertake initiatives that will renew
and strengthen the connection between glass production
and the art of glaziery. This connection between glass and
arts will allow glass producers to gain their place in the
local and global marketplace that they deserve. Numerous
initiatives have been undertaken until now for glaziery to
attain the value it deserves with the awareness that the
revival of the glass industry is dependent on the revitalizing
of its traditions. Abatenazetti Glass School has been restored
and has become a creative and innovative artistic and
cultural hub. Art and culture has been infused together
here. I must make a mention of an exhibition that took
place here. The exhibition named, ‘Christmas in Murano’
has been organized for the third time this year. Here, we
have witnessed the existence of the synergy between the
public, local and the private sectors that has been formed
to add value to the glass industry. This organization has
led to the creation of such synergy.
336 companies operate within the glass industry. This
constitutes approximately 82% of the economy. The
147
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
kapsar. Taký tasarýmý, dekorasyon malzemeleri, baský
üretimi gibi alanlarda 22 þirket faaliyet göstermektedir.
Hizmet faaliyetleri de cam müzesi ve diðer kurumlar
tarafýndan sunulmaktadýr.
Oturum baþkaný Prof. Dr. Ýlhan ÖZKEÇECÝ
Konuþmacýmýz Giuseppe Bortolussi’ye teþekkür ediyoruz.
Venedik’te Murano camý hakkýnda verdiði bilgiler
enteresandý. Malum bu günlerde dünyayý etkileyen kriz
birçok sektörde kendini gösteriyor. Sektörlerde finansörler
ne yapacaklarýný belirlemeye çalýþýyorlar ama dünya
hayatýnda uzun bir süreç bu. Dolayýsýyla fazla panik yapmaya
gerek yok diye düþünüyorum, doðru bildiðimizi saðlam
prensiplerle yapabilirsek daha baþarýlý sonuçlar elde
edeceðiz. Sözü sunucu arkadaþýma býrakýyorum teþekkürler.
operations of the glass industry can be separated into the
following areas:
-175 companies operate in the field of processing and
production, and this number equals half of the total number
of companies operating within the industry.
-57 companies are engaged in production and trade. These
companies both process and sell glass. There are 77 retail
stores which constitute 22.9% of the total number of
companies.
-Procurement entails all the activities regarding the
production and trade of glass.
22 companies operate in areas such as jewelry design,
decorative goods and print production. Other services are
provided by the glass museum and other organizations.
Panel chair, Prof. Dr. Ýlhan ÖZKEÇECÝ
We would like to thank our speaker Giuseppe Bortolussi.
The information provided by Borolussi on Murona glass in
Venice is interesting. Obviously, the economic crisis effecting
the world is presenting itself in many sectors. Financiers
are trying to determine what they can do in the sectors,
but this is a long process in the life of the world. That is
why I believe there is no need to make too much of a panic.
If we can perform what we believe to be right with wellestablished principles, we will obtain more successful
results. I leave the floor to my friend, the master of
ceremonies, and many thanks.
148
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Kapanýþ Konuþmasý / Closedown Talking
Prof. Dr. Sadettin ÖKTEN
Ýstanbul
Bu çalýþmaya baþlarken 2008 sonbaharýnda doðrusu ben
biraz ürkek ve çekingendim. Nasýl bir sonuç alacaðýmýzý
bilmiyordum. Fakat benim açýmdan fevkalade üst düzeyde
ve tatminkâr geçti. Tüm katýlýmcýlara þükranlarýmý
sunuyorum. Fevkalâde güzel ve ufuk açýcý katkýlarda
bulundular. Ýpek Yolu’nun ne olduðu noktasýnda
bilgilendik. Ýpek Yolu, çoðumuzun bildiðimizi zannettiðimiz
boyutta bir olgu deðilmiþ. Bunu kendi adýma söyleyebilirim.
Ama zannederim salonda bulunanlarýn büyük çoðunluðu
da katýlacaktýr; Ýpek Yolu büyük bir insanlýk tarihinin ortaya
koyduðu, uzun zamanlarý alan, birçok toplumun katýldýðý,
çok renkli, çok boyutlu, çok derinlikli, bir büyük vaka imiþ.
Ve her ne kadar modern devirlerde yaþamýyor gibi görünse
de alttan alta bir derin su akýntýsý gibi hayatýmýzý tazeleyen,
güzelleþtiren, bize yaþama sevinci veren, hayatýmýzý
yerellikten evrenselliðe doðru evrilten, dönüþtüren bir
büyük güzellik imiþ. Þu anda da vardýr ve var olacaktýr.
Bizim görevimiz uzak Çin’den dost Lizbon’a kadar,
kuzeydeki St. Petersburg’dan güneydeki Þam’a kadar
bütün katýlýmcý þehirler ve katýlmak isteyip de katýlamayan
I have to admit I was a little bit shy and reserved when
commencing this study in the autumn of 2008. I was not
sure of what kind of result we would obtain. But this has
been extremely high-level and satisfactory from my point
of view. I extend my gratitude to all participants. They have
made excellent contributions, which opened new horizons.
We have become well informed on what Silk Road is. Silk
Road is not a phenomenon at the size most of us imagined
to be. I can say this on my behalf. But I tend to think that
the vast majority of those present in this hall would agree
with me. The Silk Road was a big event, which history of
humanity put forth, over long periods of time, in which
many communities participate, multi colored, multi
dimensional, with many profound aspects. And although
it may seem not to be living in modern times, it was a great
beauty, just like a deep undercurrent, which refreshes our
lives, transforms and makes it more beautiful, fills us with
the joy of living, inverts our lives from being local to being
universal. It currently exists and will keep on existing. Our
duty is to bring this phenomenon back to our lives from
distant China till friendly Lisbon, from St. Petersburg in the
North to Damascus in the South, with all participating cities
149
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
150
dost þehirlerle beraber bu olguyu tekrar hayatýmýza
geçirmektir. Biz efendim eski dünyayýz. Biz eski dünyanýn
-kendim için söylüyorum bunu ama evrensel boyutu hiç
öyle deðil- hakim, kadim ve görgülü toplumlarýyýz. Bizler
eski dünyanýn hikmet sahibi, bilgi sahibi toplumlarýyýz.
Bugün yaþayanlar onlarýn torunlarýdýr. Yarýn yaþayacaklar
da bizim çocuklarýmýz, bizim devamýmýzdýr. Dolayýsýyla bu
eski dünyanýn birikimini bütün dünya, þu veya bu fikir, þu
veya bu düzen, þu veya bu siyasal otorite ihmal
etmemelidir. Ederse bedeli fevkalâde aðýr olur ve bunu
bütün dünya öder. Ýþte Ýpek Yolu böyle bir þeydir.
and those fellow cities that wish to participate but could
not for one reason or another. We are the Old World. We
are the prevailing, ancient and cultivated societies – I am
stating this for me but the universal dimension is not so at
all – of the Old World. We are the societies of the Old World
with purpose, and knowledge. Those who live today are
their descendents. Those who will live tomorrow will be
our children, our continuation. Therefore nobody, that is
the entire world, no idea, no order, no political authority
should neglect the accumulation of this Old World. If they
do, the cost will be exceptionally heavy and the whole
world will pay for it. This is what the Silk Road is like.
‘Ýpek Yolu bizi yerellikten kurtardý, evrenselliðe doðru
evriltti.’ Bunu, sempozyumun ilk günü anlatýlan tüm
folklorik detaylardan çok net öðrendik. Çin’in ipeði
Türkistan’a geldi, halý oldu. Oradan Osmanlý Sarayý’na gitti,
oradan Varþova’ya uzandý. Mesela ben burada kaðýdý
dinlemek isterdim. Kaðýt eksik kaldý. Hindistan’dan katýlýmcý
olmadý. Endonezya’nýn batiði geldi. Batik, Batý saraylarýný
süsledi. Bugün Türkiye’de hanýmefendilerin þallarý olarak,
fularlarý olarak var. St. Petersburg’un halýlar ve kilimler
üzerine yaptýðý enteresan inceleme ilgi çekici ve çok takdir
ediciydi. Ýsfahan ise tamamen ayrý bir bahis. Özellikle
müziði ve bir yaþlý ile bir gencin el imajýnýn insan hayatýnda
ne derece önemli olduðunu vurgulayan filmiyle… Burada
tek tek hepsini saymam mümkün deðil ama hepsine tekrar
teþekkür ediyorum. Bize kim olduðumuzu -biz derken
uzak Çin’den dost Lizbon’a kadar, kuzeydeki St.
Petersburg’dan güneydeki Þam’a, belki Kahire’ye, belki
önümüzdeki günlerde Yemen’e kadar uzanan çok geniþ
bir coðrafya- eski dünyayý ve kimliðimizi bize tekrar
hatýrlattý. Bu bir eski biçimdi, binlerce yýl süregeldi. Bunun
deniz boyutu vardý, kara boyutu vardý. Bu büyük hadise
bizim hem ruhsal hem fiziksel dünyamýzý biçimlendirdi.
Ama artýk bu yok, doðru. Aslýnda bu yok deðil, bu yok gibi
görünüyor. Peki bunun yerine ne var? Onu da sizlere
söyleyeceðim. Bunun yerine küreselleþme adýný verdiðimiz
bir büyük olgu var. Bu noktada özellikle Lizbon ve
Ukrayna’nýn enteresan tartýþmalarý oldu. Bu küreselleþme
ile kültürel kimliði nereye koyacaðýz, nasýl uzlaþtýracaðýz?
Bendeniz, bu konudaki fikrimi kendime saklayacaðým.
Ama þunu hatýrlatmak istiyorum; bu dünya faniler
‘Silk Road liberated us from being local and inverted to
being universal.’ We have learnt this in a very clear manner
from all the folkloric details told on the first date of the
symposium. The silk of China came to Turkestan and became
a rug. From there it went to the Ottoman Palace, from
there it extended to Warsaw. For example, I would like to
listen to paper here. Paper was missing. There were no
participants from India. Batik of Indonesia came. Batik
decorated the Western Palaces. It exists in Turkey today
as the scarves and the shawls of ladies. The interesting
study St. Petersburg performed on carpets and rugs was
very intriguing and admirable. Isfahan is a completely
different subject. Especially with its music and its film that
highlights how important hand images of an old and a
young person’s hands could be in the life of a person… It
is not possible for me to count each and every one of them
here, but I thank them all again. They reminded us of the
old world and of our identity, and who we are – when I say
we, I mean a wide geography from faraway China to friendly
Lisbon, from St. Petersburg in the North to Damascus in
the South, and may be to Cairo, may be down to Yemen in
the coming days in a very wide geography. This was an old
form, it continued for millennia. It had a maritime side and
a land side. This grand event shaped both our spiritual and
physical world. But it is no more, which is true. Actually it
is not non-existent, but rather seems to be non-existent.
Well what is there in its place? I will also tell you that. There
is a major event, which we call globalization. On this point,
there were interesting discussions, especially of Lisbon and
Ukraine. Where are we going to put this globalization and
the cultural identity, how are we going to have them
reconcile? I will keep my opinion on this subject to myself.
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
dünyasýdýr, küreselleþme de bâki kalacak bir þey deðildir.
Roma Ýmparatorluðu döneminde yaþasaydýk, Sezar
döneminde, Roma Ýmparatorluðu’nun tarihe intikal
edeceðini -bakýn özellikle yýkýlacaðýný demek istemiyorumdüþünemezdik. Globalleþme de hýzlý yaþanan bu çaðda
bir süre sonra mutlaka tarihe intikal edecektir. Ama insanlýk
kalacak, insani deðerler devam edecek. Merhametimiz,
saygýmýz, hoþgörümüz, sevgimiz ve paylaþýmcý yanýmýz
devam edecektir. Globalleþmeden sonra biz ne yapacaðýz?
Bir büyük enkazýn altýnda yok mu olacaðýz veya
yýpranacaðýz? Yahut da onun býraktýðý boþluðu dolduracak,
hatta ondan çok daha etkin bir þekilde dolduracak yeni
bir uygarlýk düzeyine mi geçeceðiz? Bu noktayý da arz
etmek istiyorum. Hiç unutmayýnýz ki küreselleþmenin de
bir kimliði vardýr. O bir biçimler hiyerarþisisidir. Bir biçimler
kompozisyonudur. Bir ayaðý iletiþimle, bir ayaðý borsayla,
bir ayaðý uluslararasý þirketlerle iliþkilendirilebilir. Çok
detaya girmeye gerek yok, o size bir takým biçimlerle
geliyor. Ýlk defa Türkiye’ye geldiði biçim 50’li yýllarda blucin
idi. Biz ondan evvel bilmezdik blucini. Ya normal pantolon
ya da þalvar giyerdik. 60’lý yýllarda Coca cola ile geldi. 80’li
yýllarda da Mc Donalds ile geldi. Gelecektir de, ama
arkasýnda bir hayat felsefesi vardýr. O felsefeyi iyi bilmemiz
lazým. O felsefe ile bizim Ýpek Yolu felsefesinin, Ýpek Yolu
zenginliðinin, Ýpek Yolu birikiminin, Ýpek Yolu neþesinin
ne olduðunu mukayese etmemiz lazým. Eski dünyanýn
birikimi ile küreselleþmenin hayat felsefesi arasýndaki
kalite farkýný -tabii varsa eðer- görebilmemiz ve tercihimizi
iyi yapmamýz lazým. Her zaman fýrtýna olur hayatta,
þahsýmýz için. Toplumsal fýrtýnalar da olur. Ama onlar bâki
deðildir. Bir süre sonra geçecektir. Ýþte küreselleþmenin
ardýndaki büyük fýrtýnadan sonra, buradaki sunumlarda
çok güzel verdiler, dediler ki; halk sanatlarýmýz, olayýn bir
boyutuyla kimliðimizi, varlýðýmýzý, özelliðimizi ve
geleceðimizi ayakta tutacak olan çok önemli bir unsurdur.
Bir tutanak noktasýdýr, bir kaldýraçtýr. Bunu özellikle
belirttiler.
But I would like to remind you of this; this world is the
world of mortality, globalization will not be everlasting
either. If we were living at the age of the Roman Empire,
at the time of Caesar, we could not have thought that the
Roman Empire would become part of history – I am not
even saying it would fall. Globalization will also find its place
in history, in this fast-paced era after a while. But humanity
will be here and human values will continue. Our
compassion, respect, tolerance, love and sharing side will
continue. What are we going to do after globalization? Are
we to disappear under a big wreckage, or are we going to
be wasted away? Or are we going to fill in the void left by
it, and even fill it in a more efficient manner and move on
to a new civilization level? I would also like to submit this
point. Let it not be forgotten that globalization also has an
identity. And that is the hierarchy of forms. It is a
composition of forms. One leg may be associated with
communication, one with the stock exchanges and another
with international corporations. It is not necessary to go
into too much detail; this comes to you in certain forms.
The first form it came to Turkey in the 50s was as blue Jean.
We did not know of blue Jean before that time. We used
to either wear normal pants or baggy trousers. It came
with Coca Coal in the 60s. And it came with McDonalds in
the 80s. It will keep on coming, but there is a life philosophy
behind it. We have to understand that philosophy really
well. We need to compare that philosophy with our Silk
Road philosophy, what the wealth of Silk Road, the
accumulation of Silk Road, the joy of Silk Road is. We need
to see the difference in quality – that is, if there is any –
between the accumulation of the Old World and the
philosophy of life of globalization and make our choice very
carefully. There will always be storms; this is true for us
personally and for the society as well. But these are not
everlasting. After the great storm following globalization,
as they put it clearly in presentations given here; our folkloric
art is a very important element that will keep our identity,
from one perspective of the event, our existence, our
character, and our future in place. It is a point we will hold
on to, a leverage. They specifically mentioned this.
Varþova ve Halep üzerinde duruldu þehir bazýnda. Bu da
çok önemlidir, çünkü kültür insanlarla kaindir. Ýnsan da
özellikle çaðýmýzda artýk þehirde vardýr. Þehri ortadan
kaldýrdýðýnýz zaman insan unsurunu muhafaza etmeniz,
On a city basis, Warsaw and Aleppo were singled out. This
also is very important, because culture exists with people.
And men, especially in our era live in the city. When we
remove the city from the picture, it is not possible to keep
151
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
diriltmeniz ve ona yeni açýlýmlar vermeniz mümkün
deðildir. O halde kültürümüzün dýþ kabuðu olarak ben
ona bir büyük fanus diyorum. Bir büyük fanus olarak iþe
þehirlerimizden baþlamak lazýmdýr. Þehirlerimizi
küreselleþmeyle birlikte yeni bir evreye taþýrken çok iyi
düþünmek ve kendi kültürel kimliðimizi þehirlerimize
yansýtan unsurlarý çok dikkatle korumak
mecburiyetindeyiz. Zaten sempozyum da bize yapýlanýn
bu olduðunu göstermiþtir. Her þehir bana göre bir büyük
kitaptýr. Bazý þehirler kalýn, meþin ciltli, eski bir kitaptýr.
Ýçinde ne olduðunu bilmezsiniz ama açtýðýnýz zaman ayrý
bir macerayý, ayrý bir tutkuyu, ayrý bir ufku, zaman zaman
ayrý bir ihtirasý, ama zaman zaman da büyük idealleri
görürsünüz ve o þehirlere hayran olursunuz. Bir takým
þehirler de renkli, çok iyi baskýlý ama resmin arkasýnda çok
fazla bir þey olmayan kitaplara benzer. Bizim eski dünyanýn
þehirleri biraz evvel söylemeye çalýþtýðým gibi dýþtan bir
þeye benzemeyen kalýn ciltli kitaplara benzer. Ýþte bu
kitaplar korunmak mecburiyetindedir. Bunlarý
koruduðumuz zaman bir sonraki zaman diliminde
karþýmýza çýkacak problemleri çözmek mümkün
olabilecektir.
Kýsaca bu genel sözlerden sonra olayý biraz daha özele
indirgemek istersek her þehirde bir çarþýdan bahsettiler.
Her þehirde bir eski bölgeden bahsettiler. Her þehirde bu
eski çarþýdaki dükkanlardan bahsettiler. Bu dükkanlardaki
özel insanlardan ve bu insanlarýn sattýðý özel eþyalardan
bahsettiler. Bu özel eserler Levis fabrikasýnda imal edilen
pantolonlar deðildi. Yerel emekle, yerel zevkle, yerel göz
nuruyla, yerel kapitalle üretilmiþlerdir, özgündürler…
Yerel derken biraz evvelki açýklamalarýma bir atýfta
bulunmak istiyorum. O da þudur; Ýpek Yolu bir semboldür
ama eski dünya kesinlikle yerel deðildir. Aradaki büyük
iletiþim, büyük kültürel alýþveriþ bize o yerelliðin uzak
Çin’den dost Lizbon’a kadar, Varþova’dan St. Petersburg’a,
Þam’a, Kahire’ye, Yemen’e kadar bir büyük evrenselliðin
katkýlarýný gösterir. Kesinlikle yereli sadece lokal, küçük
bir mahalle kasvedilmiþ bir özellik olarak görmeyelim.
Belki Grankov’dan bir küçük bebek alýrsýnýz, belki
Budapeþte’den bir kart almýþsýnýzdýr, bir yerde bir yemek
yemiþsinizdir. Yahut güneye doðru uzanmýþsýnýzdýr bir
152
the human element, to revive and give it new expansions.
As such I call it the big lantern, since it is the outer shell of
our culture. We need to start from our cities, which are the
big lanterns. When transforming our cities to a new phase
with globalization, we truly need to think carefully and are
obliged to protect with great care the elements that reflect
our cultural identity to our cities. The symposium has shown
us that this is what is being imposed on us. Each city is a
big book according to me. Some cities are thick leather
bound old books. You do not know what is in them, but
when you open the cover, you end up seeing a different
adventure, compassion, horizon, and from time to time a
different passion and also great ideals, and you end up
admiring those cities. Some cities on the other hand are
like books containing colorful pictures printed with high
quality, but with not much behind them. The cities of our
Old World resemble those thick bound books, which do
not resemble much from the outside, just like I tried to
explain above. These books need to be protected. When
we protect them, it will be possible to solve the problems
that will face us in the next timeframe.
If we would wish to summarize shortly the event at a more
specific level after these general observations, a
marketplace was mentioned for each of the cities. Shops
in these old marketplaces were mentioned. Special people
in these shops, who are selling special items, were
mentioned. These special items or works of art were not
pants that are manufactured in the Levi’s factory. They
were produced with local labor, local taste, local efforts
and capital, and are authentic… I would like to refer to my
previous explanations when I say local. And that is; Silk
Road is a symbol, but the Old World is certainly not local.
The great communication and cultural exchange shows us
the great contributions of this great universality from China
to friendly Lisbon, from Warsaw to St. Petersburg, from
Damascus to Cairo and Yemen. Let us absolutely not see
local as just a local, small gloomy spirited neighborhood.
Maybe you buy a small baby doll from Grankov, or maybe
you might have purchased a card from Budapest, you might
have had dinner at a place. Or you might have traveled
South and tasted a Turkish delight or baklava at Damascus.
There are other colors in this, over and above being local.
This shop, the item sold, this marketplace, and this city is
a labyrinth of authenticity from top to bottom. It is the
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
lokum, bir baklava yemiþsinizdir Þam’da. Bu yerelliðin
ötesinde baþka renkler vardýr bunun içinde. Bu dükkan,
bu satýlan ürün, bu çarþý ve bu þehir yukardan aþaðýya
doðru bir özellikler yumaðýdýr. O eski dünyadýr, orda insani
deðerler ön plandadýr. Bu fýrtýnalý günlerde krizden
bahsettiler, kriz gelir geçer, birkaç yýllýk periyotlardýr
bunlar. Kapitalizmin krizleridir. Ama küreselleþme daha
uzun soluklu yaklaþýmdýr. Yapýlacak olan þey gayet net.
Zaten bu iþleri yapanlar var. Örneðin Budapeþte Festivali
çok enteresan geldi. Muhakkak diðer dost þehirlerde de
buna benzer etkinlikler vardýr. Esnaf ve sanatkârlar var.
Bunlar birebir eserle temasta olan insanlardýr. Bu çok
önemli bir þey. Herhangi bir þehirde bir baþka ülkede
üretilmiþ ürünü almak yerine bizzat o insanýn elinden
çýkmýþ menþei belli, insanýn gönlünün kokusu sinmiþ
eserlerle muhatap olmak ayrý bir tat. Bu sanatkârlar iyi ki
varlar ve hâlâ çalýþýyorlar. Ama bu küreselleþme etkisi
altýnda çok fazla ortada görünmüyorlar. Yapacaðýmýz þey
bu insanlarý görmek, bu insanlarý tanýmak ve bu insanlara
saygý yetmez sevgi duymak. Bunun için bir takým çalýþmalar
da var. Biraz da onlardan bahsedelim. Destek faaliyetleri,
bu artýk þart. Kamu destekleyebilir. Merkezi hükümet veya
yerel hükümetler, bunlar kamudur. Özel kurumlar
destekleyebilir ve eðitim kurumlarý destekleyebilir. Gönlüm
isterdi ki bugün burada sayýsý onlarý geçen eðitim
kurumlarýnýn bireysel olarak deðil, kurumsal olarak aktif
katýlýmlarý olsun. Dolayýsýyla destek verilmesi noktasýnda
eðitim de çok önemli. Bu tip iþlerde kendime hep sorarým.
Sen ne yapýyorsun? Herhangi bir kitap okudun mu? Öyle
bir sanatkârla dost oldun mu? Öyle bir sanatkâra,
zanaatkara içini açtýn mý? Zaten herkes bunu yaparsa,
hadise farklý bir yöne evrilecektir. Esnaf ve sanatkârlar ve
onlara destek olan kurumlar zaman zaman topluma
kendilerini anlatýyorlar. Bu anlatýlanlara da dost olmak
lazým. Mesela içimden geçti Aðustos ayýnda ben de
Budapaþte’de olabilir miyim, hasat zamanýnda yeni
ekmekten ben de yiyebilir miyim diye. Ama isterseniz
daha önce bizim ülkemizde var olan iðne oyalarýna,
dokumalara, Erzurum iþi oltu taþlarýna, telkarilere bir
uzanalým, bir bakalým. Buldan dokumalarýna bir bakalým.
Ama fabrikalarda üretilene deðil elde dokunanlara…
Old World, where human values take precedence. They
talked about the crisis in these stormy days. Crisis comes
and goes. These are periods that last for a few years. These
are the crisis of capitalism. But globalization on the other
hand is a long-range approach. The thing to do is very clear.
There are already those who perform these things. There
must certainly be similar activities in other sister towns.
There are tradesmen and craftsmen. These are people who
are in direct contact with the piece of art. This is a very
important thing. Instead of buying a product that is
produced in another country, to be involved with pieces
that were manufactured by hand by that person, with
known origin and radiating the love the craftsman has put
into his work, is a totally different and profound joy. Thank
God these craftsmen still exist and still work. But they
cannot be seen around much under the effect of this
globalization. What we need to do is to see these people,
to get to know them, and respect by itself is not sufficient,
so to feel love for them as well. There are some studies
performed for this. Let us talk about them for a short while.
It is now necessary to have supporting activities. Public
sector may perform the support. Central government or
local governments are the public. Private institutions may
provide support and educational institutions may provide
support. My wish would be to see the active participation
of educational institutions as establishments here, besides
the individual participation from these institutions whose
numbers may be counted in the dozens as individuals on a
personal level. Therefore, education is also very important
when support is mentioned. I always ask myself in such
type of work. What are you doing? Did you read any books?
Did you become a friend of such a craftsman? Did you share
your concerns with such a craftsman or artisan? If everybody
did these, the events would follow a different course.
Craftsmen and artisans and the institutions that support
them, explain themselves to society from time to time. We
should befriend what is being told. For example, I very
much desired whether I could be at Budapest in the month
of August, whether I could eat that fresh bread during the
harvest time. But firstly let us have a look and go and see
the needle lace, woven fabric, oltu stone of Erzurum, filigree
that exist in our country. Let us have a look at Buldan woven
fabric. But not those produced in the factories; those woven
by hand…
153
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
BAZI MEKTUPLAR
SAME LETTERS
Sayýn Kadir TOPBAÞ
Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný
Mr. Kadir TOPBAÞ
Mayor of Istanbul
Sayýn Kadir TOPBAÞ,
31 Ocak 2009 tarihinde Ýstanbul’da düzenlenecek
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyum ve Sergisi
vesilesiyle, Xi’an Belediyesi ve 8.3 milyonluk Xi’an halký
adýna, organizasyon için tebriklerimi ifade etmek isterim.
Geleneksel El Sanatlarý insanlýðýn ortak kültürel mirasýdýr.
Halihazýrda dünya ekonomisinin hýzlý geliþimi geleneksel
el sanatlarýnýn korunmasýna ciddi bir tehdit
oluþturmaktadýr. Geleneksel el sanatlarýnýn nasýl
korunacaðý dünya üzerindeki yerel yönetimlerin ortak
kaygýsý halini almýþtýr. Bu yýl, Ýpek Yolu üzerindeki
kentlerden uzmanlarýn, bilginlerin ve idari yetkililerin bir
araya gelmesi ve bu hususu tartýþmasý için Ýstanbul bir
fýrsat sunmaktadýr. Ýnsanlýðýn paylaþýlan kültürel mirasýnýn
korunmasý yönüyle bu büyük bir önem arz etmektedir.
Bu baðlamdaki çabalarýnýzý gerçekten takdir ediyorum.
Ayný zamanda Xi’an’a bu fýrsatý verdiðiniz için size
þükranlarýmý sunmak istiyorum.
Bu yýl, sempozyuma katýlmak üzere Xi’an Kaðýt-Kesme
Birliði Baþkaný Han JING’i gönderiyorum. Han JING, Xi’an’ýn
geleneksel el sanatlarýnýn en seçkin örneklerini
beraberinde getirecektir. Han JING’in, Xi’an’ýn geleneksel
el sanatlarýný koruma faaliyetlerini tanýtmakla
kalmayacaðýný, ayný zamanda bu alanda diðer kentlerin
aldýðý önlemler hakkýndaki bilgilerle döneceðini ve Xi’an
ile katýlýmcý kentler arasýndaki karþýlýklý alýþveriþlerin sürekli
olmasýný ümit ediyorum.
Xi’an ve Ýstanbul yalnýzca Ýpek Yolu üzerindeki tanýnmýþ
kentler deðil, ayný zamanda ekonomik canlýlýk sahibi
kentlerdir. Bu þehirlerde eski kültür, modern medeniyetle
güzel bir þekilde karýþmaktadýr. Ýstanbul ile ekonomik,
kültürel ve akademik alanda karþýlýklý deðiþimde bulunma
arzumun bir ifadesi olarak Han JING’den bir kaðýt-kesme
çalýþmasý yapmasýný ve hediyem olarak onu size iletmesini
istedim. Bu kaðýt-kesme eseri, iki kent arasýndaki 1000
yýllýk karþýlýklý dostane deðiþimleri göstermektedir.
Tarihteki dostluðumuzu hatýrlatýrken ayný zamanda
gelecekte de dostluk ve iþbirliðimizi yenileme arzusunu
ifade etmek istiyorum.
154
Dear Mr. Kadir TOPBAÞ,
International Traditional Handcrafts Symposium and
Exhibition is going to be held in the city of Istanbul on
January 31, 2009. On behalf of Xi’an Government and 8.3
million Xi’an citizens, I would like to express my
congratulations to the meeting.
Traditional Handicrafts are common cultural heritage of
humankind. Now, the rapid development of world
economy has posed a severe threat to the protection of
traditional handicrafts. How to save and preserve the
traditional handicrafts has become the common concern
of the local governments in the world. This year, Istanbul
offers an opportunity for experts, scholars and
government officials from cities along the Silk Road to
gather in Istanbul and discuss this issue. It is of great
importance for the preservation of the shared cultural
heritage of mankind. I really appreciate your efforts in
this regard. I would also like to express my gratitude to
you for offering Xi’an this opportunity.
This year, I send Han Jing, Chairman of Xi’an Paper-cutting
Association, to join the symposium. Han Jing will bring
with him the most representative traditional handicrafts
of Xi’an. I hope Han Jing will not only introduce the
traditional handicrafts preservation in Xi’an, but also
bring back the measures taken by other cities in this
field. I hope continuous exchanges will be conducted
between Xi’an and participating cities.
Xi’an and Istanbul are not only well-known cities along
the Silk Road, but also cities with economic vitality.
Ancient culture blends nicely with modern civilization.
In order to express my desire to conduct the exchange
with Istanbul in the economic, culture and academic
arena, I asked Han Jing to create a paper-cutting work
and send it as a gift to you. This piece of paper-cutting
demonstrates the friendly exchanges between the two
cities more than 1,000 years ago. Being reminiscent of
our friendship in the history, I cherish a desire to renew
our friendship and cooperation in the future.
Son olarak, geleneksel el sanatlarý sempozyum ve
sergisinin büyük bir baþarýya ulaþmasýný diliyor, size en
içten dileklerimi gönderiyorum.
Finally, I wish traditional handicrafts symposium and
exhibition a great success.
Best wishes,
Saygýlarýmla,
Sincerely yours,
Chen Baogen
Xi’an Belediye Baþkaný
Chen Baogen
Mayor of Xi’an
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný
Sayýn Kadir Topbaþ
Mayor of Istanbul Dr. Kadir Topbas
Sayýn Belediye Baþkaný, kýymetli katýlýmcýlar,
Dear Mr. Mayor, dear participants,
Kiev Þehir Ýdaresi, bütün Kiev vatandaþlarý ve þahsým
adýna “Geleneksel El Sanatlarý ve Ýpek ve Baharat Yollarý
Üzerindeki Kadim Þehirlerin Yerel Yönetimlerin Katkýlarý”
konulu sempozyumun açýlýþý vesilesiyle hepinizi saygýyla
selamlýyorum.
From me personally, from Kyiv City Authority and on
behalf of all citizens of Kyiv let me greet you on the
occasion of opening of the symposium: "Traditional Arts
and the Contribution of Local Governments in the Ancient
Towns along the Silk and Spice Roads".
Ýlk olarak Kiev þehrini bu ilgi çekici ve önemli etkinliðe
davet ettiðiniz için teþekkürlerimi sunmak istiyorum.
First of all, I would like to thank you for inviting the City
of Kyiv to take part in this representative, interesting
and necessary event.
Kiev kenti iki yüzyýldan daha eski tarihiyle Slav haklarýnýn
kültürünün beþiðini teþkil etmektedir. Ulusal ve kültürel
eserlerin korunmasý, el sanatlarý geleneklerinin
desteklenmesi ve kültürel mirasýn yeni nesillerimize
aktarýlmasýnýn ehemmiyetinin idraki içerisindeyiz.
Ukrayna geleneksel sanat ve kültürünü uluslararasý bir
platformda temsil etmek Ukrayna’nýn baþkenti olan
kentimiz için büyük bir onurdur.
Dünyanýn farklý yerlerinden yerel idareler olarak ortak
çabalarýmýz neticesinde halklarýmýzýn kültünün kurtarýp
koruyacaðýmýzdan hiç þüphem yok.
The City of Kyiv is a cradle for culture of all Slavic peoples
and is more than two thousand years old. We deeply
realize great importance for saving national and cultural
achievements, for supporting traditions of craftsmanship
and arts, for passing cultural heritage to our progeny.
It is esteemed a great honour for the capital of Ukraine
to present examples of Ukrainian traditional art and
culture at international level.
Bu vesile ile siz Sayýn Baþkan’a, bütün sempozyum
katýlýmcýlarýna ve tüm Ýstanbul halkýna bu etkinliðin baþarý
ile gerçekleþtirilmesini temenni ediyorum. Size saðlýk,
baþarý ve mutluluklar dilerim.
I am confident that with our combined efforts we - Local
Authorities of different cities around the globe - will be
able to save and protect culture of our peoples.
Taking an opportunity I wish to you, dear Mr. Mayor, to
all participants of symposium, to all citizens of Istanbul
successful holding of this event, I wish you good luck,
harmony and prosperity.
Saygýlarýmla,
Yours sincerely,
Leonid Chernovetsky
Kiev Belediye Baþkaný
Leonid Chernovenskyi
Mayor of Kiev
155
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Böylesi baþarýlý ve eðitim seviyesi yüksek bir sempozyuma
katýlmaktan onur duydum. Açýkçasý, sempozyumun diðer
katýlýmcýlarýna ait sunumlardan etkinlendim ve böylece
evimde, 15-20. yüzyýllar arasýnda Makedonya'da ipek
üretiminin geliþimi konusunda küçük bir araþtýrma
yapmaya baþladým. Bulduðum bilgilere göre 19.yüzyýlda
Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde Avrupa ülkelerine
ihracat için ipek üretiminin merkezi Makedonya'ydý. Ýzin
verirseniz, sunduðum tebliðe bu bilgileri de eklemek
istiyorum. Okuyucularýn ilgisini çekecek birçok tarihi
bilgiye de yer vereceðim.
Sempozyumda da bahsettiðim gibi, biz (Üsküp Belediyesi)
kültür ve sanat alanýndaki iþbirliðine daha ileri bir
düzeyde devam etmek istiyoruz.
Üsküp Belediyesi, Üsküp Müzesi'nin iþbirliðiyle her yýl
Tarihi Üsküp Çarþýsý’nda bulunan otelde "Üsküp" adlý
uluslararasý bir resim sanat etkinliði düzenlemektedir.
5 Makedonyalý sanatçý ile birlikte, iþbirliði
yaptýðýmýz þehirlerden 5 sanatçýyý davet ediyoruz.
Konaklama ve atölye çalýþmalarý ayný otelde oluyor. 10
gün süren etkinlik Aðustos'ta veya Eylül'ün baþýnda
gerçekleþtirilmektedir. Sanat etkinliðine katýlmak üzere Ýstanbul'dan bir modern
sanatçýyý (ressamý) davet etmek isteriz.
Bu etkinlik için bize ilgi çekici bir sanatçý önereceðinizi
ümit ediyorum. Saygýlarýmla,
Nada Peseva
Oddelenie za kultura
Sektor za javni dejnosti
Grad Skopje
Unit for culture
Department for public affairs
City of Skopje
"Ilindenska" b.b
1000 Skopje, Macedonia
tel: +389 2 3297 323
fah: + 3892 3297 238
156
I was honored to be a part of such successful and high
education level symposium. As a matter fact I was
interest by the presentation form the other participants
of the symposium so I start a little research this days at
home for the development of silk production in
Macedonia in period between 15- 20 century. I found
data's according which, Macedonia was center for
producing of silk in 19 century in Ottoman empire for
export in European countries. I would like, if you can
allowed me, to include this data in the paper i send to
you. It will provide more historical data interest for the
readers.
As I mentioned during symposium, we (City of Skopje)
would like to continue further cooperation i the area of
culture and art.
City of Skopje in cooperation with Museum of city of
Skopje organize very year International painting art
colony "Skopje", in the Hotel located in Old Skopje Bazaar
(Skopska Carsija).
We invite 5 artist form cities we have a cooperation that
wore together with 5 Macedonian artist. The
accommodation and work atelier are in the hotel. The
event takes place in August or beginning of September
in duration of 10 days.
We would like to invite an contemporary artist(painter)
form Istanbul to participate in art colony.
I hope that you will provide as an interesting artist for
this event,
With my regards,
Nada Peseva
Oddelenie za kultura
Sektor za javni dejnosti
Grad Skopje
Unit for culture
Department for public affairs
City of Skopje
"Ilindenska" b.b
1000 Skopje, Macedonia
tel: +389 2 3297 323
fah: + 3892 3297 238
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Sayýn Mehmet Doðan
Eðitim Müdürü
Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý
34080 Saraçhane-Ýstanbul
Sayýn Doðan,
Venedik Belediyesi’nin temsilcisi olarak þahsýma 31
Ocak-01 Þubat 2009 tarihlerinde þehrinizde düzenlenen
Geleneksel Sanatlar Sempozyum ve Sergisi’ne katýlma
fýrsatý vererek gösterdiðiniz sýcak misafirperverlik
dolayýsýyla teþekkür etmek istiyorum.
Organizasyonun baþarýsýndan memnuniyet duydum
ve þehirlerimiz arasýndaki verimli iþbirliðinin devamýný
sabýrsýzlýkla bekliyorum.
En içten dileklerimle,
Giuseppe Bortolussi
Ekonomik Faaliyetler ve Ticaretten Sorumlu
Belediye Baþkan Yardýmcýsý
Venedik, 19 Þubat 2009
M. Mehmet Doðan
Director of Education
Ýstanbul Metropolitan Municipality
34080 Saraçhane-Ýstanbul
Dear Mr Doðan,
I would like to thank you for the warm welcome and
hospitality and for giving me, as representative of the
City of Venice, the opportunity to participate in Traditional
Arts Symposium and Exhibition held in your City from
January, 31st to February, 1st 2009.
I am pleased with the success of the Event and look
forward to continuing the fruitful cooperation between
our cities.
My best personal wishes,
Giuseppe Bortolussi
Deputy Mayor for Economic Activities and Trade
Venice, 19th February 2009
157
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
SEMPOZYUM VE SERGÝDEN... / FROM SYMPOSIUM AND EXHABITIONS...
Birleþik Körös Vadisi Halk Sanatlarý Festivali Gyula
Körös Valley Multitude - Gyula
Orman þapeli ve çan kulesi, Városerdo
Forest chapel and bell-tower, Városerdo
Macar Tekstil-iþçileri Konferansý Ýhalesinin Sergisi Alaný, Békéscsaba
Tender exhibition of the Hungarian Textile-worker Conference, Békéscsaba
Açýk-hava Geçit Müzesi, Békéscsaba
Open-air Gate Museum, Békéscsaba
Çocuk bahçesi, Tótkomlós
Playground, Tótkomlós
Békéscsaba’da tarihi Norveç ve Güney Bölgesinin (Dél-Alföld) halk sanatlarýný
sergileyen fuar. / Exhibition in Békéscsaba displaying the live folk art of long ago of
Norway and the Southern Lowland (Dél-Alföld)
Mesire alaný, Vészto
Resting park, Vészto
158
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Birleþik Körös Vadisi Halk Sanatlarý Festivali Gyula
Körös Valley Multitude - Gyula
Orman þapeli ve çan kulesi, Városerdo
Forest chapel and bell-tower, Városerdo
Macar Tekstil-iþçileri Konferansý Ýhalesinin Sergisi Alaný, Békéscsaba
Tender exhibition of the Hungarian Textile-worker Conference, Békéscsaba
Açýk-hava Geçit Müzesi, Békéscsaba
Open-air Gate Museum, Békéscsaba
Çocuk bahçesi, Tótkomlós
Playground, Tótkomlós
Békéscsaba’da tarihi Norveç ve Güney Bölgesinin (Dél-Alföld) halk sanatlarýný
sergileyen fuar. / Exhibition in Békéscsaba displaying the live folk art of long ago of
Norway and the Southern Lowland (Dél-Alföld)
Mesire alaný, Vészto
Resting park, Vészto
159
Uluslararasý Geleneksel El Sanatlarý Sempozyumu
Birleþik Körös Vadisi Halk Sanatlarý Festivali Gyula
Körös Valley Multitude - Gyula
Orman þapeli ve çan kulesi, Városerdo
Forest chapel and bell-tower, Városerdo
Macar Tekstil-iþçileri Konferansý Ýhalesinin Sergisi Alaný, Békéscsaba
Tender exhibition of the Hungarian Textile-worker Conference, Békéscsaba
Açýk-hava Geçit Müzesi, Békéscsaba
Open-air Gate Museum, Békéscsaba
Çocuk bahçesi, Tótkomlós
Playground, Tótkomlós
Mesire alaný, Vészto
Resting park, Vészto
160