1 TÜRK GİYİM KÜLTÜRÜNDE PANTOLONUN GELİŞİMİ VE

Transcription

1 TÜRK GİYİM KÜLTÜRÜNDE PANTOLONUN GELİŞİMİ VE
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
TÜRK GİYİM KÜLTÜRÜNDE PANTOLONUN GELİŞİMİ VE DÜNYA GİYİM
KÜLTÜRÜNE ETKİSİ
Fatma AYHAN*
ÖZ
Maddi kültürün bir öğesi olarak giyim, bir milletin kültürünü gelenek ve göreneklerini
yaşam biçimini simgeleyen ve tanıtan en önemli unsurlardan biridir. İlk zamanlarda dış
etkenlere karşı koruma güdüsüyle başlayan giyinme ihtiyacı, toplumların uygarlık düzeyi ve
yaşam koşulları ile farklılığı belirginleşmiştir.
Yüzyıllar boyunca zengin giyim kuşam kültürüyle batı toplumlarının ilgisine maruz
kalan Türk giyim kuşam geleneksel giyiminin önemli bir parçası olan şalvar pantolon
kültürüyle Avrupalı modacılar tarafından fark edilmesine esin kaynağı olarak değişik model
ve kesimle unisex giyimde modern çizgilerle yansımasına da etken olmuştur.
Bu çalışmadaki amacım; Orta Asya’dan Hunlarla Avrupa’ya gelen Türk giyim
kültüründe pantolonun gelişimini ve dünya giyim kültürüne yansımaları tarihsel boyutu ile
anlatılmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Orta Asya, Hun, Türk, pantolon
THE DEVELOPMENT OF TROUSERS IN TURKISH CLOTHING CULTURE AND
THEIR EFFECT ON WORLD CLOTHING CULTURE
ABSTRACT
As on item of material culture, clothing is one of the most important element that
symbolizes and presents a nations culture traditions the need for clothing that come out with
the instinct of protection became noticed with the societies civilization level and living
conditions Şalvar, that is exposed to the interest of western societies and that is a important
part of Turkish traditional clothing had on impact an European fashion designers with
different models.
My aim in this study is to try to explain the development of trousers that came to
Europe with the Huns from Middle Asia and their reflections on world clothing culture.
Key words: Middle Asia, Hun, Turk, trousers
*
Sanat ve Tasarım Fakültesi, Moda Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi (Art and Design Faculty Design Education
Department, Lecturer), [email protected]
1
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
1. GİRİŞ
İnsanın toplumsal yaşantısının bir ürünü olan kültür zaman süreci içerisinde ortaya
çıkardığı ürünler ve kalıntıları ile aynı zamanda tarihe kaynak olma özelliğini de taşımaktadır.
Maddi kültürün bir öğesi olarak giyim, bir milletin milli kültürünü gelenek ve
göreneklerini, yaşam biçimini simgeleyen ve tanıtan en önemli unsurlardan biridir. Tüketimin
en görünür biçimlerinden biri olan giyim, kimliğin kurulmasında önemli rol oynar.
Giyim tercihleri, insanların hem belli bir zaman dilimine uygun görünüşlere ilişkin
güçlü normları, hem de olağanüstü bir seçenek zenginliğini barındıran kültürün belirli bir
biçimini kendi amaçları doğrultusunda nasıl yorumladıklarını gösteren eşsiz bir alandır
(Crane, 2000).
Bir ulusun kültürü, geçmişinden özümlenerek gelen, maddi ve manevi değerlerin
zaman içerisinde kendisine has duygu, düşünce, ifade ediş tarzı ile ortaya çıkmaktadır.
Dünya uluslarının farklı kültür yapıları vardır; bunlar arasında Türk ulusunun özgün,
köklü, zengin milli kültürü büyük önem taşır. Bu kültür Türklüğün doğuşu ile başlamış,
zamanla gelişerek binlerce yıl Türk toplumlarını millet olarak ayakta tutmuş, onlara Türklük
özelliğini vermiştir.
Büyük uygarlıkların merkezi olan Orta Asya tarihi zenginliklerin yanı sıra giyim
kuşam değerleriyle de Türk milletinin ince zevkini göstermektedir. Giyim kuşam Türk
toplumunda geleneksel değerleri yansıtan önemli bir olgudur.
Kültür varlıkları içerisinde önemli bir yeri olduğunu düşündüğümüz geleneksel
giysilerimiz bir bütün olarak kültür ürünüdür ve doğrudan doğruya insanla ilgili olduğundan,
insanın yaşama biçimini belirten göstergelerden biridir. İnsanlar ya bulundukları uygarlık
seviyelerine göre giyimler oluşturmuşlar ya da bulundukları örf, adet, yaşam koşullarına göre
giysilerini şekillendirmişlerdir (Ayhan, 1999).
Türk kültürünü meydana getiren önemli değerlerden birisi de şüphesiz giyim kuşam
kültürüdür.
Kurulduğu ilk yüzyıllarda göçer bir toplum olan Türk milletinde, at binmek yaşamın
en önemli aktivitesi olduğu için giyimlerinin de at binmeye, avlanmaya, günlük tarım işlerini
kolaylıkla yapabilmesine yardımcı olacak şekillerde biçimlendiği ve günümüze izlerinin az ya
da çok değişerek taşındığı görülmektedir (Arslaner, 2007).
Çalışmada halen giysi modasında önemli bir yere sahip olan pantolonun, Türk giyim
kültüründen dünya giyim kültürüne etkisi, gelişimi ve farklı tasarımları anlatılmaya
çalışılacaktır.
2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. Materyal
Araştırmanın materyalini konu ile ilgili kaynakların taranmasından elde edilen bilgiler
ve resimler teşkil etmektedir.
2.2. Yöntem
Araştırmada tarama ve saha çalışma yöntemi izlenmiştir. Bu amaçla geleneksel Türk
giysileriyle ilgili literatür ve görsel kaynak taraması yapılmış, Londra Central Saint Matrins
College of Art and Design School, Royal Collage gibi çeşitli moda okulları ile Asya ve
Avrupa müzelerinde araştırmalar yapılmıştır. Bilgi ve resimler amaç doğrultusunda
düzenlenerek araştırmanın ilgili bölümlerinde sunulmuştur. Çalışma incelenerek günün
trendine uygun pantolon tasarım örnekleri de verilecektir.
2
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
3. BULGULAR
Tarih boyunca Türkler ata binen hatta hayatı at üzerinde geçiren insanlardı. Onlar için
çalılara, taşlara, soğuğa ve uzun at yolculuklarına dayanıklı giysiler gerekliydi. Türkler de,
Araplar ve Çinlilerde olduğu gibi ata entari ile binemezlerdi. Bu nedenle, ata binmede
karşılaşabilecekleri sürtünme ve bacaklarda yara açılması gibi tehlikelerden korunmak için
kalın pantolon ve çizme giymek zorunda kalmışlardır. Uzun at yolculuklarına çıkacak olan
kişiler özellikle deri pantolonlar kullanmışlardır (Ögel, 1991). Çok soğuk havalarda kürk
pantolonlar giymişlerdir. Bugün hala Türklerin eski anayurdu olan Moğolistan’ın Orhun
bölgesinde kışın soğuklarda kürklü pantolonlar giyilmektedir (Ayhan, 2000).
Pantolon, belden aşağısına giyilen ve bacakları saran diz altından ayak bileğine kadar
farklı boyda yapılabilen kadın ve erkeklerin rahatlıkla kullanabildiği bir alt giysi çeşididir
(Ayhan, 2000).
Başka bir tanımla pantolon, belden ayak bileklerine uzanan ve her bacağı ayrı ayrı
saracak biçimde iki parçadan oluşan bir giysidir (Ana Britannica, 17-20.s.).
Türklerin üzerine kaftan giymelerinden dolayı pantolonlar pek çok kaynakta iç giyim
olarak ele alınmıştır (Ögel, 1978).
M.Ö. 1. yüzyıl başlarında Rusya’da Baykal gölü kıyısında Urga’da ve Noyun Ulu’da
Hunlara ait elde edilen buluntularda insan başlıkları ve pantolonlar bulunmuştur. M.S. II. ve
IV. yüzyılda ilk Hun Türklerine ait kadın ve erkek mumyalarının üzerinde ipek kumaşlar ve
deri pantolonlar bulunmuştur (Ögel, 1978).
Kaşgarlı Mahmut tarafından 11. yüzyılda yazılan Divan-ı lügat-it Türk adlı eser 8.
yüzyıldan kalma Göktürk yazıtları, eski Uygur duvar resimleri ve Macar II. Rasonyi’nin
“Tarihte Türklük” adlı eseri pantolon, çizme, cepken, yelek, kemer, üç etek, ceket ve gömlek
gibi giyim eşyalarının ilk kez Türkler tarafından giyildiğini ve Orta Asya’dan dünyaya
yayıldığını göstermektedir (Gülensoy, 2001).
Şalvar ve pantolon “savaşçı kavimler”de kişilerin ata binmek için geliştirdikleri bir
giysi çeşidi olarak “Hunlar” tarafından bulunmuştur (Ögel, 1991). Rahat ata binmek için
Bizans, Roma ve Çinliler entari giyerlerken, Türkler “üm” adını verdikleri günümüzde
süvarilerin kullandığı, paçaları dar, üstü biraz daha geniş olan pantolonu kullanmışlardır (Zık,
2002).
Çin’de atlı birliklerin kurulmaya başlanması ile pantolon giyme zorunluluğu ortaya
çıkmıştır.
Türklerin komşusu olan Moğollarda pantolon giyilmiştir (Ayhan 2002). Uygurlar da
binek tipi şalvar giyerlerdi (Şekil 1). At üzerinde uzun bir yolculuğa çıkmak isteyen Kazaklar
“şalbar” dedikleri geniş bir seyahat pantolonu giyerlerdi. Kazakların giydikleri pantolonları
kaftanların bütün eteklerini içine alacak kadar geniştir. Bu pantolonlar yumuşak deriden
yapılmış ve sarıya boyanmıştır. Zengin kesimde bu deri pantolonlar örgülerle dış yüzeyden
süslenmiştir. Ziraatçi olan Tarancı Türkleri de ketenden yapılmış ince ve geniş şalvarlar
giyerlerdi. Demir çağına ait Türk mezarlarındaki bulgularda daha çok “paçaları dar”
pantolonlara rastlanmıştır. Bu pantolonlarda ayrıca “paça bağları” da görülmüştür. Orhun
kurganlarından çıkan bu pantolon örnekleri Şekil 2’de görülmektedir (Ayhan, 2000).
3
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
Şekil 1. Uygur ve Orta Asya Çin tipi geniş binek şalvarı
Şekil 2. Kurganlardan çıkan ilk Türk pantolonu, Moğolistan (Ön ve Arka)
Hunlardan sonra Göktürklerde elbisenin altına pantolon giymişlerdir. Pantolonlar
kürklerle süslüdür. Türk tarihinde toplumsal yaşam ve özellikle çeşitli dönem giyimleriyle
ilgili bilgiye çok az rastlanmaktadır.
Türklerle ilgili belge bulmak ve bulunanları sınıflandırmak oldukça güçtür. Türkler
yüzyıllar boyunca tarih yapmış bir millet olmasına rağmen tarih yazan bir millet olmamıştır
(Eray, 2000).
Orta Asya step ulusu olarak Türklerin Batı dünyasına taşıyıp benimsettikleri pantolon
adını alan altlıklar yalnız Türk giyim tarihi açısından değil, dünya giyim tarihi açısından da
olağanüstü öneme sahiptir.
Giyim tarihi ve kültürü ile ilgili tüm yayınlarda klişe bir ifade şeklinde pantolonun 4.
yüzyılda Doğu’dan gelen “Barbarlar” tarafından Avrupa’ya yayıldığı ifadesi yer almaktadır.
Topçuoğlu’nun da belirttiği gibi “işlevsel, akılcı ve ergonomik bir giysi olan (at binmek için
4
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
özellikle) pantolon ya da şalvar giyen kavimlerin “barbar” olarak nitelendirilmesi akılcılığı
ilke edinen Avrupa modernleşmesinin çelişkilerinden biridir.
Türk toplumu yüzyıllar boyu zengin bir giyim kültürüne sahip olmuş, bu zenginlik
giyim biçimlerinde olduğu kadar giyim eşyalarında da kendini göstermiştir. Anadolu’nun
birçok uygarlığın merkezi olması, uzun tarihsel geçmişi, Orta Asya’nın etkisi, tarih boyunca
çok geniş topraklara yayılarak oradaki kültürlerden de etkilenmesi giyim çeşitliliğinde ve
zenginliğinde büyük rol oynamıştır.
Çeşitli uygarlıkların beşiği olan Anadolu tarihi zenginliklerin yanı sıra giyim kuşam
değerleriyle de Türk milletinin ince zevkini göstermektedir. Giyim kuşam Türk toplumunda
geleneksel değeri yansıtan önemli bir bulgudur. Türk insanının giyimi duygu, düşünce, istek,
temenni ve yaşam tarzını da temsil eden niteliktedir (Ayhan, 1998). Ülkemizin günümüz
moda ve giysi alanındaki başarısı hiç şüphesiz bir tesadüf değildir. Asya ve Mezopotamya’nın
dünya kültür ve giyim tarihinin ilk kaynağı olduğu şüphe götürmez bir gerçektir.
Anadolu’nun tarih sürecinde çok renkli bir giysi hazinesine sahip olduğu da tartışılmaz bir
gerçektir. Bu nedenle Türk giyimi dünya giyim tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Ülkemizdeki giyim kuşam kültürü, çeşitli ulusları oldukça fazla etkilemiştir. Türklerin
Anadolu’ya yerleşmesinden sonra, Osmanlı devletinin kuruluşunda, Fatih dönemine dek Türk
giyimine ilişkin yeterli güvenilir bilgi elde edilememiştir. Fatih döneminden sonraki Türk
giyimi ise İstanbul’a gelen yabancı gezgin ve ressamların eserlerinden, yine minyatürlerden
öğrenilmektedir (Komşuoğlu ve diğerleri, 1985).
Osmanlı İmparatorluğunun yükseliş döneminde özgün Osmanlı giyim kuşamında
birçok örnekler Avrupa’da çeşitli moda akımlarının doğmasına neden olmuştur. Geçen zaman
içerisinde pantolona en çok ilgi gösteren kesim askerler olmuştur. Savaşlarda devamlılığını
sağlamıştır.
Günümüz giyiminde en fazla tercih edilen pantolon giyimi yüzyıllara göre birçok
değişiklik göstermiştir. 19. yüzyıla kadar erkek giyimi olan pantolon 21. yüzyıla girerken
bayanların da tercihli giysileri haline gelmiştir (Öztürk, 2000).
Türkiye’de pantolon yaygın olarak 19. yüzyıldaki batılaşma hareketleriyle beraber
ilkin batı yanlısı çevrelerde giyilmeye başlandı. II. Mahmut döneminde yapılan giyim
düzenlemelerinde askerlerin pantolon giymeleri öngörülmüştür. Abdülmecit döneminde
devlet memurlarının da pantolon giymesi zorunlu tutuldu. Bazı çevrelerde uzun süre
yadırganan bir giyim öğesi olan pantolon 19. yüzyılın ikinci yarısında özellikle büyük
kentlerde yaygınlaştı. Bununla birlikte Anadolu’da pantolon yerine şalvar, çakşır vb.
kullanılıyordu.
Türklerde kadın ve erkek halk giyimi Avrupa’da olduğu gibi çok farklılık
göstermemiştir. O dönemlerde aynı tarz giyindikleri görülmektedir. Türklerde giyilen
pantolon çeşitleri farklı isimlerde olup genel olarak aynı biçimdedir. Bunlar potur, çakşır ve
don’dur. Yöresel farklılıkları bulunmaktadır.
3.1. Potur
Erkekler tarafından vücudun belden aşağı kısmında giyilen kalça bölgesi oldukça
dökümlü, ayak bileği ile diz arasındaki mesafesi sıkı görünümlü giyimdir. Potur adını kırma
ve buruşuk anlamındaki pot isminden almıştır. Poturun özelliği; belden dökümlü inen giyimin
dizden aşağı teni sarması ve paça kısımlarının önünde arkasında birer yırtmaç görünümlü
poletçik bulunmaktadır. Poturun paçası dikişli bir tozlu görünümdedir ve genellikle cepken
altına giyilmiştir. Çoğunlukla Rumeli bölgesinde tercih edilen bir giyimdir (Şekil 3) (Koçu,
1969).
5
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
Şekil 3. Anadolu’da giyilen potur
3.2. Çakşır
Bazı bölgelerde “Karadan” ve “Zıbka” adıyla anılır. Çakşırın iki çeşidi vardır. Her iki
çeşidi de yaşları 45’in altında olan genç erkekler ve özellikle koşarlı hizmet erleri, asker
ocaklarında neferler, çuvuşlar, resmi kuruluşlarda hizmetliler ve hizmet çeşitlerine göre çeşitli
isim alan uşaklar giymiştir. Çakşır belden uçkurluğuna geçirilmiş bir uçkur ile bele
yerleştirilir. Diz kapağından aşağısı baldırı örten kısmı birden daralır. Bazı durumlarda
çakşırın paçasına ince ve yumuşak deriden bir mes dikilerek eklenir. Çakşırla birlikte mestte
giyilir. Diz çakşırı ise yeniçeriler tarafından giyilmiştir. Diz kapağının üstünde biten dizden
aşağısı çıplak kalan bir giyimdir. Bazı durumlarda diz kapağı altından ayak bileğine kadar
tozluk geçirilmiş ve örtülmüştür (Şekil 4) (Koçu, 1969).
6
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
Şekil 4. Türklerde giyilen diz çakşırı
3.3. Don
İç donu ve tuman ismiyle de anılmıştır. Vücudu belden aşağı topuklara kadar örten ve
bacaklar için iki parçası bulunan bir giyimdir. Erkek ve kadın için giyilenlerin kesimi aynı
olmuştur. Bürümcük, Trabzon bezi, kaba bez kullanılmıştır. Zamanımızda yaşlı kesimin
muhafazakarları, köylerde yaşayanların bir bölümü bu tarz giyimi halen sürdürmektedir.
Paçalara bağcık yerine ilik-düğme yapılanları, uçkur yerine de belden düğme ile tutturulanları
veya uçkur kısmına lastik geçirilmiş olanları, yarım asırlık birer geçmişi olan türlerdir. Diz
çakşırı giymeye mecbur olanların iç donları da yine beli uçkurlu ve ağ kesimi boldur. Fakat
boyu diz kapağının üzerindedir. Diz kapağının üstünde kalan kısa erkek donları I. Dünya
Savaşından sonra yayılmıştır. Saraylı kesimin iç donları bürümcük kumaştan kesilmiş ve
üzerine “çintemani” denilen bir nakış yapılmıştır (Şekil 5).
7
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
Şekil 5. Türk erkeklerinin giydiği iç donu
Çintemani 16. yüzyıldan başlayarak Türk kumaşları ve giyim eşyalarının üzerine
işlenmiştir. Bu da tasvirlerinde güneş ve ayı temsil eden bir daire resmedilir ve Budist
aleminde bu daireye “taman” ismiyle bir kutsiyet verilir. Tamandan alınarak Türk
kumaşlarında özellikle Osmanlı sarayında çok kullanılmış olan nakış motifinin esası, ikisi
altta ve birisi üstte üç daireden oluşur. Her daire iç kenarlarında birleşmiş iç içe iki veya üç
daireden oluşur. Dairelerin kenarları iki veya üç hilal motif şeklindedir. İslamiyet’e
Budizm’den gelmiş bir inanca göre daireler simgesel bir şans elemanı olarak görülmüş ve
kazaya belaya karşı koruyucu olduğuna inanılmıştır. Bu sebeple özellikle erkek iç donlarına,
gömlek ve çamaşır bohçaları üzerine işlenmiştir (Şekil 6) (Koçu, 1969).
Şekil 6. Çintemani desenli don
8
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
3.4. Türk Giyiminde Şalvar
Vücudun belden aşağı kısmını örten bacaklara geçirildikten sonra bir uçkurla bele
bağlanan geniş ağlı, dökümlü bir görünüme sahip bir giyimdir (Meydan Larousse, c.9.).
Tarihi verilere göre şalvarın ilk çıkış yeri İran’dır. Abbasiler siyah, Fatimiler beyaz şalvar
giymiştir. İran’ın ipek, Mısır’ın beyaz keten şalvarı değerli sayılmıştır. Savaşlarda kullanışlı
olması sebebiyle şalvar giyilmiştir. Ayrıca şalvar Hilat’ın en önemli bölümüdür. Fütüvvet
kuruluşlarında şalvar bir üniforma ve şeref elbisesidir. Şalvar giydirme görevi de çok az
kişiye tanınırdı (Büyük Larousse, c.11.). Hilafetten başlayıp, Osmanlı İmparatorluğunun son
dönemlerine kadar kadın ve erkeklerde giyecek olan kişinin tabakasına göre değişik biçim ve
özelliklerde giyimi sürdü. Şalvar günümüzde özellikle Anadolu’da daha çok kadınlar
tarafından giyiler ve geleneksel giyimde önemli bir yere sahiptir. Çeşitli biçimde ve boylarda
olan şalvarın 90 kadar çeşidi belirlenmiştir (Meydan Larousse, c.9.). Biçki bakımından da 4
türe sahiptir. Bu türler bölgelere göre, paçalı, paçasız (kuyruklu-kuyruksuz), yarı açık; apışlı
ve açık apışlı gibi isimlerle günümüzde halen yaygın olarak kırsal kesimde giyilirler.
Türklerde, geleneksel giyim biçiminde önemli bir yere sahip olan şalvarın izlerini
resim ve yazıtlardan görmek mümkündür. Şalvar olarak adlandırılan hem erkek hem de
kadınların belden aşağı giydiği bol ağlı geniş giysinin ve daha dar olan ve pantolonu andıran
çakşırların özellikle Osmanlı Devletinin kuruluşundan sonra daha da yaygınlaştığı hatta
Osmanlı Döneminde ilk olarak II. Sultan Mahmut’un yaptığı kıyafet inkılabından sonra belli
sosyal sınıflarda yavaş yavaş şalvarın yerini almaya başlayan pantolonların bile yine de
özellikle Anadolu ve kırsal kesimlerde şalvara olan bağlılığın yerini almadığı ve halen
günümüzde özellikle Anadolu’da geleneksel giyimin bir parçası olarak kullanıldığı
bilinmektedir (Tezcan, 2007).
19. yüzyılın başında, alt tabakadan paşazadelere kadar İstanbul delikanlıları arasında
şalvar paçalarını sıvayarak arkaları basık pabuçlarla çıplak ayaklı gezmek yaygın bir moda
halini almış, bu ilginç koda da 1826’da Yeniçeriliğin kaldırılmasına kadar devam etmiştir
(Koçu, 1996).
Cumhuriyet dönemi ile birlikte modernleşme çabalarının kılık kıyafet inkılabı ile daha
da etkin hale gelmesi bu geleneksel giysinin şehirden Anadolu’ya kaymasına ve kırsal
bölgelere mal olmasına neden olmuştur.
Yüzyıllar boyunca zengin giyim kültürüyle batı toplumlarının ilgisine maruz kalan
ülkemiz, geleneksel giyimin önemli bir parçası olan şalvar Avrupalı modacılar tarafından da
fark edilmesine ve moda çizgilerine esin kaynağı olarak farklı biçimlerde hem erkek hem de
kadın giysilerine modern çizgilerle yansımasına etken olmuştur. Pantolon tüm dünyada farklı
tasarımlarla yerini almıştır (Şekil 7). Üniseks olarak giyilen vazgeçilemeyen bir alt giysi
çeşidi olarak da varlığını sürdürmektedir.
9
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
Şekil 7. Fatma Ayhan arşivi
3.5. Şalvardan Pantolona Geçiş
Orta Asya’dan beri “şalvar” değişik biçim ve özelliklerde kadın ve erkekler tarafından
kullanılmıştır. Osmanlının ilk dönemlerinde askerlerin resmi bir giyimi olmadığından şalvar
giymeyi sürdürdüler. Yapılan savaşlarda, karşı cephenin etkisiyle giyimlerde değişiklikler
olmuştur. Askerlerin giydiği şalvarın yerini pantolon almıştır. Pantolonun Avrupalı anlamda
bize geçmesini sağlayan askeri giyimlerde yapılan değişikliklerdir. XVII. yüzyılda Avrupa ile
başlayan ilişkiler XIX. yüzyılda yoğunlaşmış gerek kadın, gerekse erkek giyiminde Avrupa
etkisi belirginleşmiştir. Avrupa etkisi belirginleşmiştir. Avrupa kesimi olan setire (setre)
ceketler pantolon ve yelekle birlikte II. Mahmut devrinde önce askerler için benimsendi.
- Subay ve sancaktar çavuşları; ipek işlemeli çuha sıkma.
- Erat, dize kadar soyak sıkma.
- Cephaneci ocağında ve bölükbaşılar potur.
- Yüzbaşı ve teğmenler çuha potur.
- Deniz sınıfı subaylar, pantolon ve diğer subaylar kahverengi pantolon
giymişlerdir (T.S. Kuvvetleri Kıyafet Tarihi, c.III, s. 1088). II. Mahmut Avrupalı
giyim olan pantolonu ilk olarak askere giydirmiş, sivil memurları serbest bırakmıştır. Fakat
Kırım harbi başlayınca Abdülmecit bütün küçük memurları setre-pantolon giymeye mecbur
etmiştir. Memurlardan sonra orta halli aileler ve gençler de setre pantolon giymeye
başlamışlardır (Koçu, 1968). Mahmut Şevket Paşanın “Teşkilat ve Kıyafet-i Askeriye” adlı
kitabında 1909’da belirlenen askeri pantolonlarda, külot pantolonla ya çizme giyilmiş ya da
dolak sarılmıştır. Pantolonların dış dikişine ince kırmızı bir zıh yerleştirilmiştir. Topçularla
10
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
süvarilerde bu zıh 5 cm, Paşa pantolonlarında ise yan dikişin iki yanı da 5 cm iki şerit halinde
kırmızı çuhadır (Sevin, 1990).
Günümüzde pantolon Türkiye’de belden aşağı giyilen tek giysidir. Şalvar, çakşır,
potur geleneksel ve folklorik giyimler içindeki yerini korumaktadır. Anadolu köylüsünün
benimsediği pantolon kesimi de diz kapağından sıkı bir şekilde baldır kısmını sarar ve ayak
bileğindeki yırtmaçla, paçalarda düğümlenip kapanan külot pantolonlardır. Paçası düz veya
dubleli külot kesim, Golf kesim, Çarliston Bluejean, çuval kesim gibi çeşitli isimlerle moda
olma özelliğini korumuştur.
4. SONUÇ VE ÖNERİLER
Avrupa pantolonu ilk kez 18. yüzyılda yani Türklerden bin yıl sonra giymeye, İtalyan
komedyen Pantolone aracılığı ile başlamıştır.
Bütün bu kaynaklara rağmen pantolonun adını İtalyan komedyen Pantolone’den aldığı
bilinmektedir (Meydan Larousse, 9146.s.)
Erkekler tarafından kullanılan pantolon, günümüzde giyimin önemli parçalarındandır.
Modanın gelişimi ile pantolon erkeklerde olduğu kadar kadınlar için de giyimin vazgeçilmez
parçalarından olmuştur. Pantolonun 1920’li yıllardan itibaren Fransa’da kadın giyimi içinde
yer alması ile ön plana çıkması önce tepkilere neden olmuştur. Kadının sosyal ve çalışma
alanına girmesi ile kullanışlılık, pratiklik ve rahatlık açısından giderek tercih edilen bir giysi
olmuştur. Kadınların pantolon kullanmasıyla birlikte çizgi ve modellerde farklı tarzlar
geliştirilerek kullanım çeşitliliği artmıştır (Ayhan, 2010).
Dünyaca ünlü moda okullarında Türk şalvar pantolon ve giysileri tema olarak
verilirken, atıf yapılmaması Türklere ait giysi olduğu belirtilmemesi de oldukça ironidir (Şekil
8).
• Orta Asya bozkır ulusu olarak Türklerin ataları olan Hunların batı dünyasına
taşıyıp benimsettikleri sonradan pantolon adını alan altlıklar yalnız Türkler
açısından değil dünya giyim tarihi ve kültürü açısından da önemli bir yere sahip
olduğunu moda ve giyim tarihi notlarıyla anlatılmalıdır.
• Geleneksel Türk giyiminin tüm parçaları (pantolon, ceket, cepken, yelek, üç etek,
başlık, kemer, çizme vb.) tek tek incelenerek çağdaş yorumlarla dünyaya
tanıtılmalıdır.
Çok zengin bir koleksiyona sahip olan geleneksel Türk giyiminin korunması, tarihinin
dünyaya anlatılması için;
• Türk birliği kapsamında Türk halk giysilerinin derlemelerinin yapılması
• Geleneksel Türk giyim müzesi kurulması
• Giyim konusunda araştırmalara teşvik edilmesi ve destek sağlanması
• Hazır giyim ve Haute Couture’in Türk modasını geliştirecek yönde modernize
çalışmalarına yönelmesi ve bu tür teşviklerin ödüllendirilmesi gerekmektedir.
11
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
Şekil 8. Central, Saint Matrins College of Art and Design School, 2004 (Fatma Ayhan arşivi)
12
AKADEMİK BAKIŞ DERGİSİ
Sayı: 37
Temmuz – Ağustos 2013
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694-528X İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org
KAYNAKÇA
Ana Britannica, cilt 3, s.17-20.
ARSLANER, Çiğdem (2007) http://www.hbektas.gazi.edu.tr/dergi/kearmagan/ araslaner.htm367k.
AYHAN, Fatma (1998) Cumhuriyetimizin 75. yılında dünden bugüne Tarsus sempozyumu,
Tarsus, s. 83. Berdan Tarih ve Kültür Varlıkları Koruma Vakfı, Tarsus.
AYHAN, Fatma (1999) “Türk Giyim Tarihi”, Ders notları.
AYHAN, Fatma (2000) “Moğolistandaki Orhun Anıtları”, Araştırma notları.
AYHAN, Fatma (2002) “Moğolistan, Ulaanbaatar, Milli Tarih Müzesi”, Araştırma notları.
Büyük Larousse, c.11.
CRANE, Diana (2000) “Fashion and its social acendas class, gender and identitiy in
clothing”, The University of Chicago Press.
ERAY, Fatma (2000) “Türk toplumlarında pantolonun gelişiminin incelenmesine tarihsel bir
bakış”, Konfeksiyon Teknik, Mart, s. 69.
GÜLENSOY, Tuncay (2001).
KOÇU, Reşat Ekrem (1969) “Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü”, Güncel Yayıncılık,
18.
KOMŞUOĞLU ve diğerleri (1986) “Resim II. Moda Resmi ve Giyim Tarihi”, Ankara.
Meydan Larousse, c.9, s. 9146.
ÖGEL, Bahaeddin (1978) “Türk Kültür Tarihine Giriş”, Ankara.
ÖGEL, Bahaeddin (1991) “Türk Kültür Tarihine Giriş”, Ankara.
ÖZTÜRK, (2000)
SEVİN, N. (1990) “Onüç Asırlık Türk Kıyafet Tarihine Bir Bakış”.
TEZCAN,
Mahmut
(2007)
www.1001.kitap.com/Bilim/Mahmut_Tezcan/
turk_ailesi_antropolojisi/aile08_giyim.html.43k.
Türk Silahlı Kuvvetleri. “Kıyafet Tarihi”, c. III, s. 1088.
ZIK, Hatice (2002) “Giysi Tasarımı, Pantolon 1”, İstanbul: Yapa Yayınları, s. 14.
13

Similar documents

konya geleneksel kadın kıyafetlerinden günümüze yansımalar

konya geleneksel kadın kıyafetlerinden günümüze yansımalar Kıyafet bir topluluğun, bir dönemin, bir mesleğin kendine özgü giyinme biçimidir. Kıyafette modadan ziyade bir sosyal statü ve farklılık esası vardır. Bu bağlamda toplum kendi, örf, adet, gelenek, ...

More information