Ronahî Nr. 4

Transcription

Ronahî Nr. 4
SUNU
RONAHi
partinin ilk bildirisi, §imdiARGK, ERNK,Berxedan,Serxebun, YCK, TAJK, YEK-KOM,
HUNER-KOM, Y XK, Kurdistan Dindarlar Birligi, Aleviler Birligi, Y ezidiler Birligi, Esnaflar
Birligi ve diger dost kurumlar Heyva Sor, MED-TV, Yeni Politika, Kurd-A, Kurt Endistiisii vb.
bir siirii kurumlarimiz van Daglarda, kdylerde, §€hirlcrd€, metropollerde, zindanlarda,
Avrupa'da ve diger bdlgelerde
drgutlu bir yapi ve milyonlari
a§arak turn halki kapsami§ bir
biitUnlUk mevcuL MUcadele her
gegen gun biraz daha
derinle^erek biiyiik mesafeler
kaydediyor. 'Devrimin ayak
seslerV diiyulmaya ba§landu
Kazanmak igin biitUn ko§ullar
saglandi, §imdi biraz daha
yUklenip zaferi kazanmanin
zamanidir.
"Ronahi" belli bir zamandan
beridir gikmiyordu. Derginin
gikmamasini biz dgrencilerin
iginde bulundugu yetmez ve
pasif durumun di§a yansimasi
§eklinde agiklayabiliriz.
Dergimiz bundan bdyle diizenli
araliklarla gikacak. Fa§izni
dii§iincesi di§inda biitiin
gdrii^lere agik oldugumuzu
belirtmekte yarar goriiyoruz.
Bit sayimizda Almanca'nin yam
Sim Tiirkge yazilara da yer
vermeyi uygiin bulduk, Ali§ila
gelmi§in di§inda hazirlamaya
gali§tigimiz 4. sayimizda
YXK'nin 2, Olagan Kongresi,
SKP (Siirgunde Kurdistan Parlamentosu) Yuriitme Konseyi Ba§kani ZUbeyir Aydar'la rdportaj,
Genglik Uzerine bir yazi, sanat haberleri , son geU§melerle ilgili bir takim yazilarin yam sira
dzelde Bochum YXK,sinini genelde biitiin YXK yapmnin tanidigi uzun yillar dagda mucadele
ettikten sonra tedavi gormek amaciyla yattigi hastahanede §ehit dii§en arkada§imiz Komutan
Ozcan Asian'in anisina yazilmi§ bir anma yazisi olacak, Arkadaglar unutmayiniz ki dergimiz
hepimiz siinacagi katkilarla daha iyi bir hal alacaktir. Bu sayida ki eksikliklerimiz igin engirt
ho^gdriiniize siginiyoruz.
Gelecek sayilarimizi Kiirdistan,da gikarmayi hedefliyoruz. Diyarbakir,daki ogrenci
arkada^larla bize bir biiro tutmalari igin baglanti kurdiik. Daha ozgiir ve mutlu giinlerde
bulu§mak umuduyla. Ho§gakalin,
Ronahi
3
SUREQ
RONAHi
52SI SilVil$l
fWIM KiNDtNl VUmiVOR
iiirk ozel sava§ taktikleri her adimiyla
artik kendisini vuruyor. Evet, bu ciimle
aslinda esasli bir ara§tirma ve
derinle§meye tabi tutulursa Turkiye toplum
ger9eginin gunimii^lugunu gozler oniine
serecektir. Yine bu derinle§me Kurdistan ulusal
kurtulu§ miicadelesinin geli§im boyutunu da agiga
gikaracaktir.
TC'nin buyiik umutlarla, biiyiik yaygaralarla,
tiim ozel sava§ basinini da ordusu gibi harekete
gegirerek ba§lattigi Giiney operasyonu, ba§li
ba§ina TC'nin silahi kendi kafasma dayayip
ate§lemesi sonucunu yaratti. Biiyiik operasyonlan
biiyiik ka9i§a donu§tu. Sayfalar dolusu
mehmet9igin kahramanligmi anlatan TC basini bu
kez tislamaya, askerlerinin panjalanmi§
vUcutlarini gostermeye ba§ladi. TC ba§ina
dayadigi silahi ate§lemi§ oldu. Binlere varan,
hatta a§an TC ordu kaybinin kar§isinda ARGK
gu^lerinin 50'yi gegmeyen bir kaybi soz
konusuydu. TC, bir generalinin deyimiyle
"Vietnam batakligina" batmi§ti.
Batili emperyalist devletler bu operasyonu
ba§ta desteklediler. Onlann da umutlan,
beklentileri vardi. Ama gidi§at onlann da
umudunu kursaklarinda birakti. Ardindan TC'ye
"Kiirt sorununa siyasi 90zum" baskilan ba§ladi.
Bu baski bizi "emperyalistler askeri dayatmayi
tamamen reddettiler" anlayi§ina gotiirmemeli. Bu
kendi gerQekliklerini gozardi etmek demektir.
Ancak Ortadogu'da TC tarafindan tikanan bir
sorun vardir ve bu sorun gittik^e onlari da bir ag
gibi sarip bogmaya ba§lamaktadir. TC'yi Avrupa
Birligi'ne almama Bati'nin bu konudaki
uyarisidir.
Giiney operasyonu ardindan ortaya ^ikan bir
ba§ka olay pek^ok devletin (Giiney Afrika,
HoUanda, Danimarka, Norveg... vb.) uyguladigi
silah ambargosu ve TC'nin bu devletleri aldigi
kirmizi liste olayi oldu. TC'nin bu gidi§ata gore de
listesi kabaracaga benziyor.
PKK'nin bu askeri ba§ansinin ardindan
4
Kurdistan ulusal kurtulu§ tarafi bir atak daha
ger9ekle§tirdi. Surgunde Kurdistan
Parlamentosu'nu kurdu. Miicadelemizde yeni bir
adim olan bu 9ali§ma iilkeden uzak binlerce
insanimizi, olu§an iktidarla§ma ve kurumla§ma
^abalanna ortak etmede de onemli bir yer
tutmakta. Pek^ok devlet ge^itli diizeylerde bu
parlamentoyla goru§mekte, goru§ ali§-veri§inde
bulunmaktadir.
Miicadelemizin diinyaya agilim gabalan her
giin yeni, somut bir adim kazaniyor. ERNK'nin en
son Helsinki'de a^tigi buro, Uruguay ve
Portekiz'in ba§kenti Lizbon'da ger9ekle§tirilen ve
90k sayida devletin katildigi toplantilara saglanan
katilim diplomasi alaninda onemli kazanimlari
saglamaktadir.
Tiim bu geli§meler TC ozel sava§inin
kullanmak istedigi diplomasi sahasi a9isindan da
kendi kendini vurmasi anlamini ta§imaktadir.
TC'nin gundemi bu ba§ansizliklarla kaplaniyor.
Aslinda TC gundemi son donemde "Mafya" ile de
dolduailuyor. Her giin bir yerde kovboy filmlerini
aratmayan vurulmalar ya§aniyor. Biiyiik mafya
TC, bu 9ati§malarla varliginin vazge^ilmezligini
hissettirme gabasinda. Kimi "devleti" anyor, kimi
"devleti" buluyor, ama onu bulu§uyla birlikte
i§kence, faili meghul ve kimsesizler mezarliginda
gomulii? birbirini takip ediyon TC toplumdaki
istikrarsizligi kendi eliyle yaratip, kendisi
mudahale ediyor. Ozel sava§ bu yolla biraz fazla
kendini ya§atmaya 9ali§iyor.
Giin gegmiyor ki basinda (TC borazanlan
Hiirriyet, Milliyet...vb di§inda) bir kayip haberine
rastlanmasm. Kimi kayiplar biliniyor ve aileleri
tiim 9aba ve direni§leriyle somq almayi
ba§ariyorlar. Ama kimi kayiplar da var ki nerede,
nasil, ne oldugu hi? kirnse tarafindan bilinmiyor.
TC cellatlan §u anda kimsenin tahmin edemedigi
sayida insani kaybetti. Bu yaziyi okudugunuz an
bile bir insan kaybedilmi§tir belki de. TC fa§izmi,
toplu katliamlanna tek tek insanlan katletmeyi de
ekledi.
SUREQ
Ote yandan TC cezaevlerinde tutulan onb ine
yakin sava§ esiri fa§ist uygulamalara tabi
tutulmaya devam ediyor. En son Erzurum
Cezaevi'nde b ulunan sava§ esirlerine uygulanan
i§kence ve zuliim yontemleri bir patlamaya yol
a^ti. Cezaevindeki tutsaklar igeride, tutsak
yakinlan di§anda aglik grevine ba§ladilar.
Erzurum'u fa§izmin kalesi haline getirmek isteyen
TC, giin giin geli§en bu eylemlerle daha da
zorlanmaktadir. Bu eylemler kendilerine
demokratim diyen kesimler iq'm de bir hareket
noktasi i§levim gormektedin
Bu geli§meler isinde siirece damgasini PKK
Genel Ba§kam Abdullah Ocalan'in ban§ 9agnsi
vurdu. Operasyonlann durdumlmasi ardindan
gelecek ko§ulsuz ate§kes ^agnsi ve buna PKK
tarafindan a?ik olundugu agiklamasi Reuters'de
yayinlandi. Abdullah Ocalan bir kez daha tarihi
sorumlulugu sergevesinde bir adim atti. Ancak TC
tarafi bu 9agnya ge§itli hilelerle, kandirmacalarla
yanit verdi, Yabanci delegasyonlann Tiirkiye'de
oldugu bir sirada Kars'da 1 anne ve 3 ^ocugu
katlederek, bunu PKK gerillalannin iizerine
yikmak istedi. Amaci a^ikti: PKK teror orgiitiidiir,
katliam yapiyor, biz goru§meyiz. Ancak bu olayin
ger^ekleri kisa siirede ortaya 9ikti. Taniklar MED
TV'de a9iklainalar yaptilar ve katliamin TC
askerlerince yapildigim soylediler.
Bu 9abalar, karalamalar PKK Genel
Ba§kam'nm bari§ giri§imlerini kirletmeyi
ama^lasa da kendilerinin kirini
katmerle§tirmektedir.
Ahlak, onur, utanma gibi insanligin yarattigi
nice olgular TC ve kurmaylannca ayaklar altinda
eziliyor. Turkiye'de yapilan son yerel segimde
^ali§ma ve Sosyal Giivenlik Bakam A. Giiven
Giirkan'm istifasi ve oncesindeki a§iklamalan
bizler i?in siirpriz olmadi. "Siyasi ahlak"ina
dokundugu i " n Kilis vb . il9eleri il yapma
§eklindek:i segim ru§vetine katilmayacagini
soylemi§ olmasi insani du§unduruyor.
Ahlaksizligin boyu a§tigi Turkiye'de, Giirkan
hangi ahlaki kurtarmaya 9ali§iyor? Kurtarmak
istedigi "ahlak,,i, ahlaksizlik denizinin bir pargasi
degil mi?
insan Haklari Bakam Algan Hacaloglu da kendi
devletinin i§kenceyi uyguladigini soyleme
olgunlugunu (�) gosterecek kadar pagasmi
kurtarmaya $ali§iyor. Hacaloglu, devletinin
^irkinligini, kendisine de b ula§an katliam, zuliim
uygulamalarmin izini bu tiir a9iklamalarla
RONAHi
silecegini saniyorsa, insan haklanyla alay ediyor
demektir.
Bunlann hepsi ozel sava§in kontroliindeki
geli§melerin yansimalaridir. TC kurmaylan sistem
i^nde ya§ayip, ondan faydalamp, iki ele§tiri
nutuguyla farkli gorunmeye gali^iyorlarsa
yaniliyorlar.
Evet, Kiirdistan'da her ge9en giin biiyiiyen
gerilla sava§i TC'yi zorluyor. Ozel sava§, kendi
Qilginligi altinda feryat figan baginyor. Son gerilla
eylemlerinde goriilen onemli bir husus gerilla
kaybmin olduk^a azalmasi. TC tankiyla,
trilyonluk askeri harcamalariyla iilkemize
yonelmesine ragmen, gerilla oldukga tedbirli,
tecriibeli. Ve bunlari kazanima donu§turuyor.
Guney Kiirdistan'da TC'nin i^b irlikgi Kiirt
kesimi yaratma 9abalari, Guney halkmi kazanan
ulusal kurtulu§ sava§inca b o§a gikanliyor. Guney
Kurdistan devriminin bir cephesi olma yolunda
geli§iyor. Giiney halki ulusal kurtulu§
du§uncesinin onurlu tadini aldi ve hi? birakacaga
benzemiyor.
Somq olarak, olaganiistii geli§meleri yaratan
gerilla, Balkan APO'nun onculugunde sava§a
yiikleniyor. Sava§an bir halkin diger uyeleri olan,
genci, ya§lisi, i§9isi, kadini, erkegi, ogrencisi de
sava§a, gorevlere yiiklenmenin sorumlulugunu
ya§amali, ya§atmali. Tarihe, tarihi yaratanlar
olarak ge9mek, korkun? yok edi§e kar§i, azimle
ve b iiyiik sava§makla mumkundiir.
5
YXK Kongresi
RONAHi
Kongremil co§kuyla tamamiandi
Daha gii^lii bir Y X K i^in, haydi gorev ba§ina
Kurdistanli Ogrencileri Birligi (YXK) BrukseVde
ikinci olagan kongresini yaptu Kurdistan Ulusal
Kurtulu§ Mucadelesinde taraf olan YXK-Kongresi canli
ve uretken tarti§malara tanik oldu. Kongrede
mucadeleye katkilarinm boyutunu sorgulayan iiyeler,
dniimiize yeni gali^ma perspektifleri de koydular.
Kongreye katilan A. Hejan Yolda§imizin izlenimlerini
aktanyoruz...
Briiksel §ehri eski kocaman binalari ve sicak
insanlariyla Avrupa'nin gozbebegidir.
Kongremizin Briiksel'de yapilacagini
duydugum zaman daha farkh, daha canli bir
kongre olmasi gerektigini aklimdan gefirdim.
Kongremizin tarihi gergekten onemli bir
doneme rastliyordu: B i r yandan M E D TV, diger
yandan Siirgiin Parlamentosunun 9ali§malari
alabildigine hizli bir tempo ile yol aliyordu.
Boylesi bir surece kongremizin rastgelmesi
ku§kusuz bizim de olaganiistii bir ruhla
donanmamizi, kongreye en ba§anli bir §ekilde,
eskiden arinmi§, yeniyi kavrami§ bir bilingle
gormemizi gerektiriyordu. Kongre hazirlik
toplantilannda da bu kongrenin bir degi§im
kongresi olacagi goze garpiyordu.
Arkada§larimiz bu yonlii de kendilerini
hazirlami§Iardi. Cumartesi giinii salona E R N K
bayragi ve dovizler asildiktan sonra, se^len bir
divanla kongremiz resmi olarak ba§ladi.
Kurdistan ve dunya devrim §ehitleri anisina
yapilan 1 dakikalik saygi duru§uiidan sonra,
yonetim orgutsel ve faaliyet raporunu sunarak
i l k taiti§malar yapilmaya, i l k ele§tiriler
toplanmaya ba§landi. Kongreye misafir olarak
katilan A l i Sapan yolda§ uzunca igerikli bir
konu§ma yapti.
Raporun sunulmasindan sonra gelen
ele§tiriler genelde yonetimin yoneticilik
yapamadigi, birimleri harekete gegirmede
yetersiz kaldigi, koordine sorumlulugunu
ta§iyamadigi ve bir 90k alanda sorunlar
olmasma ragmen bunlari gidermede yonetimin
6
atil kaldigi, siireci yeterince bilince
9ikaramadigi, ilke ve sava§ gergekligini
ya§ayamadigi ve iiyelere yansitamadigi gelen
ele§tiriler arasindaydi. Sunulan raporun oldukga
eksik oldugu da goze farpiyordu. Yogun ve
hareketli, donem donem kiigiik burjuva yapinin
verdigi ozelliklerin de sergilendigi bir tarti§ma,
ele§tiri-ozele§tiri platformu hayat buldu. A r t i k
mevcut orgiitlenmenin degi§mesi, yenilenmesi
ve bir egitimin gerekliligi turn arkada§lar
tarafindan ortaya konuldu. Her birimden
arkada§lar kendi sorunlanna agiklik getirmeye
9ali§tilar. Bu anlamda ge9mi§i sorgulayici,
yeniye gebe bir hava tiim salona hakimdi.
Hazirlanan komisyon raporlan maddeler
halinde tarti§ilip oylamaya sunuldu. Bazi
boliimlerde eklemeler yapilirken, bazi maddeler
gikanldi. Eski komisyonlarin verdigi tecriibeler
de dikkate almarak Ronahi, Kultiir, Kamuoyu
ve di§ili§kiler, Maliye, Ajitasyon ve
Propaganda, ve Kadin komisyonlari
olu§turuldu. Alinan tiim kararlar biitun arkada§
yapisini baghyordu. Bu da dogal olarak yeni
segilecek yonetim de gali§ma sahasi oluyordu.
Ama asil yenilik yeni orgutlenme modeli ile
onumiizdeki donem hayata gegirilecek
gozkiiyor. Yogun tarti§malara neden olan bu
komisyon kararlari oy birligi ile kabul edildi.
Y X K ' l i ogrenciler arasinda e§gudumu
saglayacak ve yapilan eylemleri kitleye
ta§iyacak biricik gu9 olan R O N A H i ' n i n
periyodik §ikmasi ve kollektif bir 5abanm uriinii
olmasi gerektigi, derginin yazilaiia beslenmesi;
derginin i§erik olarak zengin tutulmasi; ba§ta
politik ve kiiltiirel yazilar olmak iizere,
ara§tirma yazilan, roportajlar, ko§e yazilari,
karikatiirler, bulmaca, kitap ele§tirileri, mizah
ko§esi ve okuyucu mektuplannin dergide yer
almasi karara baglandi.
Kendi iginde zengin olan kulturiimuzun
tanitimi igin 9e§itli etkinliklerin yapilmasi,
YXK Kongresi
RONAHi
Anadilimiz Kurt9enin bilimsel dil olarak
yiiksekokullarda ogretilmesi ve iiniversitelerde
Kurdoloji bolumlerinin olu§turulmasi
dogrultusunda giri§imlerde bulunulmasi karara
baglandi. iiniversitelerde diizenli komuoyu
9ali§malarinin yapilmasi, iiniversitelerde
§ali§malar yapan demokratik orgiit ve
kurulu§larla siirekli diyalog i$inde bulunulmasi
ve bunlarla UKM'ni eundemde tutan ortak
gunden giine biiyiik bir hizla gu9lendigini,
ogrencilere de burada bUyiik gorevler
du§tugunu, miicadelenin gerisinde kalmamalari
gerektigini vurguladi. GUndemin son madesi
olan yeni yonetim kurulu segimine gidilerek
yeni yonetim olu§turuldu. Ba§ari dilekleri ve
alki§lar arasmda yeni yonetime arkada§lar
moral verdiler. Yine yonetimdeki arkada§lar
gorev ve sorumluluklann bilincinde verilen
eylemlerle ili§kilerimizi peki§tirme; ASTA
dergilerinde Kurdistan'li Ogrenciler Birligini
tanitan yazilarin yazilmasi, Kurdistan ve
Tiirkiye'de §ali§malar yapan demokratik kitle
orgutleriyle ili§kilerinin geli§tirilmesi, kitle
orgutleri 9ali§anlarinm davet edilerek
iiniversitelerde paneller diizenlemek alinan
kararlardan sadece birkagiydi. Kongremize
ikinci giin katilan DEP'li milletvekili Remzi
Kartal etkileyici bir konu§mayla arkada§lara
moral ve cesaret verdi, tabir yerindeyse onlan
kokten etkileyici bir konu§ma yapti. Kartal
KUrtlerin ulusal kurtulu§ miicadelesiyle artik
diinyanin giindemine girdigini, miicadelenin
miicadelemiz i§iginda devrime tiim beceri ve
yeteneklerini aktaracaklanna dair soz verdiler.
Boylece kisa ama d6nu§turen kongre sUreci
bitmi§ oldu. Bizler ozgur ve onurlu bir ya§am
igin verilen mucadelemizin heniiz daha 90k
ba§inda, 90k §eyler ogrenmemiz gerektigini
aydin genglik olarak yeni ya§am
de
pi§memiz gerektigini bilince 9ikarmayi umanm
ba§ardik.
Higbir §ey dzgiirlUk ve bagimsizhk kadar
kutsal degildir.
A. Hejar
YXK Kongresi
RONAHi
ERNK Avr upa sdzciisu Ali Sapan'm kongr emizde
yap啡konu§ma:
Biz yenilmez denen orduyu yendik ve cografyamizin bir kismindan sokiip attik, Orduda bu gun
500 bin firari van TC gengliginin sava§tan kagtigini gosteriyor.
Y X K Kongresi onemli geli§melirin oldugu
bir donemde gergeklegiyor. Y X K ' n i n daha gu^ Iu
bir 9ali§ma programina ula§acagini bekliyoruz.
Miicadele bir dirili§ miicadelesidir. Inat^ i bir §ekilde
biz de variz diyoruz. D u § m a n a ve dosta kendimizi
kabul ettirTni§iz. Devletle§me ve iktidarla§ma
surecine giriyoruz.
Surgun Parlamentosunu dunyaya duyurduk. A d i m
ve hedeflerimiz biiyiiktiir. Her K i i r t insani daha
geni§ bir
fedakerhkla ve
kararlilikla
katilmahdir. TC
l O y i l h k bir
gerilla
sava§mdan
sonra tikanmayi
ve 9oku§u
ya§iyor. Ordu
Tiirkiye'de asil
yonetim
^ekirdegi ve
kulturudiir. B i z
yenilmez denen
orduyu yendik ve
cografyamizin bir kismindan sokiip attik. Orduda
bu giin 500 bin firari van TC gengliginin sava§tan
ka9tigini gosteriyor. Ordu efsanesinin y i k i l d i g i n i
gosteriyor. A r t i k Ecevit'te ordu (Kiirdistandan)
9ekilsin diyor. Ordunun biti§i ve 9oku§u T C ' n i n
biti§i ve 9oku§u anlamina gelir.
Sava§ T C ' n i n ekonomisini 9okertti, TC diinyada en
90k borcu olan sekiz iilkeden biridir. Ozelle§tirme
T C ' n i n iginde bulundugu tela§in gostergesidir.
Siyaset ortamini zorluyor. T u r k i y e ' n i n sistemi
temelden bozuk bir sistemdir ve sistemin tiimden
degi§mesi ve degi§tilmesi gerekiyor. Tiirkgesi gizgi
bu i§i katliamla bitirme gizgisidir. B i r halk ( P K K
orgiitlenmesi) yok edilemez. Bir pargasi yok
edilebilir ama orgutlii halkm ba§ka bir par^asi
devreye girer. Cem Boyner, Menderes, Ozal
9evrelerine farkli yakla§imlarimiz olabilir. TC,ni
siyasi farkliliklarindan, 9eli§kilerinden
faydalanabiliriz. K U K M ' s i diinya siyasetinde
8
ugra§arak, sava§arak yer almaya gali^ iyor ve aliyor.
Diplomasi arenasinda ataktayiz. Bu yonden
9ali§malariz daha da artacaktir. Sir Lanka-Tamiljrlanda-ingihere-,Filistin-isniil ^ eli^ kileri ^ ozume
ula§irken, T C ' n i n zora dayanmasi, T C ' y i diinya
gapinda izole ediyor. TC bu hale gelmi§se biz kan
ve can vererek onu bu hale getirdik. Turk ve K i i r t
genci askerden ka^ iyor, gerillaya ko§uyor. B i z i m
lehimize olan ko§ullar bizi giiglendiriyor. Biz
biiyiik hedeflerle
gelecek yiUara
yiikleniyoruz. Her
:jey sava§tan
ge9iyor. Siyasi
桑 叫 9 o z u m u giindeme
getiimek i^ in
sava§i
geli§tinneliyiz.
1995,te miicadele
kentlere,
metropollere
yayilacaktir. Sava§i
buyuk gu9lerle
siirdurecegiz ve
ozgQrle§en Kiirt
topraklarinda kurumlanmizla iktidarla§acagiz. Surgun
Parlamentosu sava§an bir halkin kurumudur ve ona
hizmet eder. Parlamento surgundeki halkmizi
kapsayacak. Surgun Parlamentosunda YXK,de temsil
edilebilmeli. Surgun Parlamentosunu ili§kide
bulundugunuz ^evrelere iletin. Bu kongre herhangi bir
Y X K kongresi olmamalidir. Kiirt ogrencileri halkimizin
aydm kesimidirler ve katkilanni yapabilmelidirlir.
Halkimizin miicadelesine yonelik 9ali§malirmizi
gu9lendirmeliyiz.Avrupa yapisini biliyorsunuz ve
kamuoyuna daha iyi bir §ekilde ula§abilmelisiniz. TC
kendi ogrencisini kontra gibi geli§tinneye 9aaIi§iyor.
Kiirt ogrencilerini esnek bir yakla§imla Y X K biinyesine
9ekin. Boylelikle Y X K gu? olu§turur ve dikkate alinir.
Y X K !9 orgiitlenmesinde doneme uygun kararlara
ula§masi gerekiyor. Avrupa'da, Kiirdistan'da,
Tiirkiye'de ogrencileri toparlaya bilmelidir, Diger
orgutlenmelerimizle birlikte ^ ali^ malirinizi
surdiirmelisiniz. GU9IU kararalara ula§malisiniz.
RONAHi
F
ikir Klubleri Federasyonu FKF'nin ilk tohumlan
DP doneminde SBF'de a t i l d i . Salt BayarMenderes istibdatina muhalif olan FKF, TIP
agirlikh bir ogrenci orgutlenmesiydi. F K F n i n genglik
igerisinde orgiitlenmesi, sosyalist ideolojinin kitlelere
yayilmasi surecini de hizlandirdi. Fakat bir yandan
sosyalist dii^uncenin hizla yayginla§masina neden olan
FKF, ote yandan resmi ideoloji Kemalist du§unceyle
h i f b i r h e s a p l a § m a y a girmedi. Hatta F K F igerisinde
sosyalist ve k e m a l i s t s o y l e m i n b u t u n l e § t i r i l m e s i
sozkonusudur. Bir donem FKF'nin ba§kanligini yapmi§
olan Dogu Peringek Aydinlik'ta yazdigi bir yaziyla
partisinin
bir
Milli
Kurtulu§
Cephesi
ve
Komutanlannin da Mustafa Kemal oldugunu yazmi§tir.
K e m a l i z m ile ciddi bir h e s a p l a § m a y a girmeyen 68
ogrenci hareketi K i i r t sorununda da yukiimluliiklerini
yerine getirmemi§tir. Misak-i M i l l i ' c i bir sosyalizm igin
yola koyulan 68 Ku§agi, kendi iginde azimsanmayacak
degerler de yaratti mutlaka. Ozellikle F K F n i n 1968'de
yapilan IV. Kongresinde Dev-Geng'e donu§mesi daha
evvel ogrenci orgutlenmeleri i^inde a g i r l i k l i olan
parlamentarist-Reformist ^izgiden bir kopu§u ifade
ediyordu.
Birinci
radikal
kopu§
olarak
nitelendirebilecegimiz donem olan Dev-Geng sureci,
s i l a h l i m i i c a d e l e n i n de giindeme g e l d i g i hatta
onhazirhklannin yapildigi bir suregti. Bu kopu§ sureci
siyaset sahnesine 1970'Ii y i l l a r i n b a § l a n n d a artik
T H K O , THKP-C ve T I K K O ile bigimlenerek 9ikiyordu.
O z e l l i k l e Bagimsiz Turkiye i s t e m l e r i y l e h i z l i b i r
politikle§me surecinden gegen ogrenci hareketi iginde
K i i r t l e r de a k t i f olarak yerlerini a l i y o r l a r d i . K u r t
ogrencilerinin Sosyalizm miicadelesi, sure9 iginde Kiirt
sorunun da giindeme gelmesine neden oldu. 1960
ba§lannda Kiirt aydinlan kisa adi D D K O olan Devrimci
Dogu Kiiltilr Ocaklarim kurdular. Programlannda
agirlikli "DogiTnun geri biraktinlmi§ligini giindeme
getiren D D K O , Turk Solunun §iin§eklerini uzerine
gekmekten kurtulamadi. Birlikte daha diine kadar omuz
omuza dovu§tukleri Turk-Sosyalistleri DDKO'nun son
derece yumu§ak ve R eformist bir dille de olsa giindeme
getirdigi Kiirt sorununa tepkisel yakla§mi§lar ve Kiirtler
"Bolgecilik" yapmakla su^lami^lardi.
1970'li yillann ortalannda, Ankara'da etkinlik gosteren
Ankara Yuksek Ogrenim Demegi (AYOD) yonetiminde
Kiirtler de yer aliyordu. O siralarda Kiirtler arasmda
universiteye girememi§, ogrenime devam edemeyen 90k
sayida i§siz insanlar, geng yiginlar vardi, Ankara'daki
ogrencilerle bu yiginlar arasinda ili§kiler kurulmaya
ba§landi. Bu ili§kiler giderek geli§ti. Bu gevrelerin
o n d e r l i g i n i ise S B F o g r e n c i s i A b d u l l a h Ocalan
yapiyordu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra, ozellikle
Tiirk Solunun ulusal Kurtulu§ Sava§imma sosyal §oven
yakla§imi 1973'ten itibaren Kiirt ogrenci-aydin kesimi
arasinda K i i r t sorununun yeniden tarti§ilmasina yol
a9mi§ti.
1973-77 yillarinda Ankara'da bir grup devrimci K i i r t
ogrenci yogun bir teorik ^ali^ma ve ideolojik miicadele
sureci ba§lattilar. Ortaya ^ikarilan siyasal program
temelinde 1978-79'larda bir politik miicadele ve pratik
9ali§ma donemine gegildi. (^ok kisa surede, 90k az bir
tecriibeye dayanan s i n i r l i bir kadroyla agir ulusal
inkarci ve teslimiyetgi bir ortamda u z l a § m a l a n n ve
orgutsiizlugun gok guglii oldugu bu ortamda yapilan bu
sinirli devrimci faaliyet, h i ; kimsenin inanmadigi boyle
biiyiik devrimci geli§nieyi ortaya 9ikardi.
Bu yeni K i i r t orgutlenmesi, yani Ankara'da olu§an
i d e o l o j i k grup, K i i r d i s t a n ' a agilmaya, b o l g e d e k i
insanlaria bag kurmaya ba§ladi. Bu grup Kiirdistan'in
bazi bolgelerinde yapilan fa§ist orgiitlenmelerle getin ve
surekli gati§malara g i r d i . Bu miicadeleden ba§arili
sonuglar alan grup kitle
de kisa surede b i i y i i k
sayginlik ve sempati toplamaya ba§ladi.Bu ideolojik ve
politik grup Kasim 1978'de partiye donu§tu. Lice'nin Fis
k o y i i n d e 27.11.1978 t a r i h i n d e Partiye K a r k e r a n
Kurdistan kuruldu.
1968 ogrenci hareketi d e g e r l e n d i r i l d i g i n d e tiirn
olumsuzluklarina ragmen i k i olumlu ve onemli ogeyi
i9inde barindinyordu. Birincisi, ba§langigta reformist
bir gizgi izleyen ogrenci orgutlenmesi gok kisa bir
surede devletten b i r k o p u § sureci
e g i r d i ve
Sosyalizm'in kurulabilmesi igin s i l a h l i miicadele
giindeme geldi. Bu birinci oge bir yandan devletten
kopu§ sureci ya§arken, diger yandan resmi ideoloji olan
Kemalizm'den kopamama olumsuzlugunu da i^inde
banndinyordu.
68 ogrenci hareketi iginde yer alan ve Sosyalizm'le
b u t u n l e § e n K i i r t o g r e n c i - a y d i n l a r i siireg iginde
akademik duzeyde de olsa DDKOorgutlenmesiyle Kiirt
sorunu tarti^maya agitilar. Fakat DDKO'da Kemaliz'im
etkilerinden annamiyor ve omrii i k i yil siirdii.
i k i n c i onemli ve o l u m l u oge ise 1973'lerde bir
ideolojik egilim olarak dogan, Kemalizm ve Tiirk Solu
ile ciddi bir hesapla§maya girerek, 68 ogrenci hareketi
igerisinde ikinci bir radikal kopu§ surecini ba§latan,
devrimci grubun hizh bir §ekilde orgutlenmeye ba§layip
1978'de partile§mesidir. Ya§Ian 20-22 olan bir Grup
ogrencinin dogru bir tarzda ba§lattigi resmi ideoloji
Kemalizm ve Sosyal §ovenizinle hesapla§ma sureci, bu
glin K u r t l e r i diinya kamuoyunun gundemine sokan
PKK'yi yaratmi§tir.
AH K. Ate§
9
Delegationsbericht
A
nmerkungen zu einer Delegationsreise
nach Kurdistans und eine
Einschatzung der Invasion der
tiirkischen Armee in Siidkurdistan.
Als ich erfuhr, daB wieder einmal tiirkische,
also zum groBten T eil deutsche Panzer nach
Kurdistan einrollten, befand ich mich als Mitglied
der Bremer Delegation in Nordwest-Kurdistan.
Am T ag nach dem Newrozfest saBen wir
emiichtert in der Eingangshalle eines Hotels in
Tat van, umringt von Zivilpolizisten, die alle stur
und dumm den lautgestellten Fernseher
anstarrten, und dann uns beim Fruhstiick zusahen.
RONAHi
werde, und als ich auf der Demonstration in
Dusseldorf die T ransparente sah mit der
Aufschrift "Siidkurdistan wird zum Grab der
tiirkischen Armee" fiihlte ich mich beruhigt, aber
auch beschamt, daB ich den Propaganda!ugen des
tiirkischen Staates liber seine Starke und seine
Gefahrlichkeit geglaubt hatte.
DaB es nicht gelungen ist, der ARGK mit der
jlingsten Invasion nach Siidkurdistan emsthaften
Schaden zuzufugen, wissen mittlerweile alle
Leute, die die Medienberichte in Deutschland
verfolgt haben. Aber selten taucht die frage auf,
ob diese Invasion denn tatsachlich dazu gedacht
Anmerkungen zu einer
Delegationsreise
nach Kurdistan
Sie hatten uns am Abend vorher als
dreiBigkopfige Rotte von den StraBen der
Gecekondus verjagt, mit dem Hinweis, es gebe
hier v i d e T erroristen.
In Tatvan herrschte zu Newroz ab 18 Uhr eine
Ausgangssperre.
Am Morgan des 22. Marz drohnte die
aufgeregte Stimme der schonen T erroristin (filler
aus dem Fernseher. Sie sprach von der
"Endlosung" der Kurdenfrage und von der
Vernichtung der PKK. Weil ich mich am Abend
so hilflos gegeniiber den 30 glattrasierten
Terroristen gefiihlt hatte, die uns nie alleine
lieBen, und die uns immer dasselbe erzahlten, wie
das auch im Femsehen gesendet wurde und alles
iibertonte, glaubte ich tatsachlich, die Invasion in
Siidkurdistan konnte ein schwerer Schlag werden.
Ich hatte meine eigenene Niedergeschlagenheit
und Ohnmachtigkeit iiberschatzt und sie auf die
Situation des kurdischen Volkes ubertragen. Ich
dachte, der Hund, der ihm da die Zahne zeigt,
konne tatsachlich beiBen.
Erst jetzt weiB ich, daB schon im letzten
November Yavuz Gokmen in der "Hiirriyet"
davor gewamt hatte, daB der Krieg gegen
Kurdinnen und Kurden fiir die T iirkei ein Vietnam
10
war, die kurdische Guerilla militarisch zu
zerstoren. Dennn dies mit Panzem und einer
regularen Armee zu versuchen, fuhrt die Tiirkei
schon seit liber 11 Jahren an den Abgrund. Zwar
gehoren GroBenwahn und Selbstiiberschatzung
unweigerlich zum Charakter eines faschistischen
Systems, aber dennoch sollte man nicht die
strategische Komponente vemachlassigen, die die
tiirkische Republik als Marionette an der Hand
des Imperialismus dazu gebracht hat, in den
sogenannten "Nordirak" einzumarschieren.
Wahrend namlich Deutschland zwar Waffen an
die Tiirkei liefert, aber sich genotigt sah, leise
volkerrechtliche Bedenken gegen die Invasion
anzumelden, fanden es Bill Clinton und sein
AuBenminister Warren Christiopher durchweg
unterstiitzenswert, was die amerikanische
Studentin (filler da tat.
Sie haben die "Mehmet§ik,, (Vemiedlichung
der tiirkischen Soldaten) nicht nur moralisch
angefeuert und diplomatisch unterstutzt, sondem
ihnen auch ihre AWACS-Flieger ausgeliehen. Die
amerikanischen Aufklarungsflugzeuge vom T yp
AWACS wurden nach dem zweiten Golfkrieg auf
tiirkischem Gebiet stationiert, um die Einhaltung
des Flugverbotes in der Schutzzone, die die Halfte
Delegationsbericht
RONAHi
des siidkurdischen Autonomiegebietes betragt, zu
iiberwachen. Laut einem Bericht des
Nachrichtenmagazins Monitor stellte sich jetzt
heraus, da6 zwischen USA und der Turkei ein
Geheimvertrag besteht, der der turkischen
Regiemng die Nutzung der Daten der AWACSFlieger iiber die Lage der kurdischen Dorfer und
eventuell von A R G K Stellungen ermoglicht. Der
tiirkischer Seite das Machtvakuum fiillen wolle,
das durch die Rivalitaten zwischen KDP und PUK
entsteht, und das gleichfalls der PKK mehr Raum
in Sudkurdistan bereitstellt. Aber eine kurdische
Autonomic unter Fiihrung einer
antiimperiallistischen Kraft ist fiir die USA
undenkbar. Daher kann man aus ihrer Sicht das
Experiment Selbstverwaltxing als gescheitert
Vertrag kannn oberflachlich als Gegenleistung
dafur, daB die USA ihre Flugzeuge auf turkischem
Gebiet stationieren durfte, erklart werden, aber er
laBt auch auf Interessen der USA zur territorialen
Kontrolle schlieBen. Denn USA geht es sicher
nicht um kurdische Autonomie.
Die Halfte der kurdischen
Selbstverwaltungszone vor den Zugriffen Saddam
Husseins zu schiitzen, ist ein selbstverstandliches
Geschenk, wenn es darum geht, denjenigen
einzuschranken, dessen Ol man haben w i l l . Aber
dieselbe Halfte der kurdischen
Selbstverwaltungszone fiir Zugriffe der
kemalistischen Armee zu offnen, ist ebenso eine
selbstverstandliche Handlung, wenn es darum
geht, diejenigen einzuschranken, die den Olhahn
zudrehen konnen: Die Peschmergas mit ihrer
semifeudalen Staiktur sind keine wirkliche
Gefahr fiir den Imperialismus. Anders die
sozialistische A R G K , die mit ihren Sabotageakten
auf Pipelines schon oft demonstriert hat, da6 das
Kurdistan, fur das sie kampft, weder
Rohstofflieferant noch Absatzmarkt fiir die
imperialistischen Machte sein soil.
ansehen.
Tatsachlich scheinen Ciller und Christopher
bereits billigend eingeplant zu haben, daB Saddam
Hussein nach Ende der Invasion die Schutzzone
wieder einkassiert und selbst besetzt. Dies ist
bisher noch nicht geschehen - aber das tiirkische
Gerede um Grenzverschiebung provoziert die
irakische Armee auf Dauer, sich gegeniiber den
Nachbarstruppen zu postieren.
Damit waren wir wieder vollends an dem Punkt
angelangt, an dem Kurdistan restlos unter
Machten aufgeteilt ist, die von den Imperialisten
durchweg abhangig sind.
Aber die Geschichte bleibt nicht stehen:
Dadurch, daB die Besatzermachte selbst ihre
eigenen Grenzen faktisch nicht anerkennen,
sondern sie nach Belieben verriicken und
iiberschreiten, mu6 der kurdischen Bevolkerung
klarer werden, daB diese Grenzen tatsachlich nichts
gel ten, sondern nur jene, die ein freies Kurdistan
haben soil. Und dadurch, daB die Peschmergas
weder dem Irak, noch der Turkei wirklich
entgegentreten, leiten sie die Aufgabe der
Befreiung direkt an die Partei weiter, die sie als
einzige erfiillen kann.
Zeitungsartikel berichten dariiber, daB man von
11
TURK AYDINI
ay liar I gok m
bember bir
kesim ay din Kurt
sorununda Turk
hesapla§ma
sureci igerisine
girerken, diger
kesim ise onlari
sadece
desteklemekle
Onlar gibi tavir
almak gerekirken
salt desteklemek
yeterli midir
acaba? Ba§ka
mluslarin hakli
sava§inda
oldukga atilgan
dmranan Turk
ay dim gdzleri
oniinde
katliamlara
maruz kalan
Kurt ulusunu
yalniz
birakmastndaki
nedenler nelerdir
acaba!
12
腳躍
,丽丽
11^扁誦A
職匪MJ
Baskici rejimlerin hepsinde
durum a ynidir; soyleyecek,
savunabilecek bir ya nla n
olmadigi igin i§lerini bilgi
adma bilgisizle§tirip insa nla ri
siirii ha line getirerek, sopa yla
hal ederler. Anca k bunu
yapmadan once de zeminini
hazirlarlar. Bu zemin
hazirlama surecinde a rtik yer
altina kayan rejim giigleri, bir
yandan burjuva normla nna
dahi uyma ya n a nti-demokra tik
yasalanyla sa ldinrken. diger
yandan pa ra -militer guglerini
devreye sokar. Soka kla rda
insanlar ta ra nir, insa nla r
kaybedilir, i§kence tezga hla n
dolup ta §a r, ha in pusularda, en
temiz kalmi§ birey yokedilir...
Zaman igerisinde iilkede
durum oyle bir hal a lirki, en
siradan insa nda n tutun da
RONAHi
aydinma ka da r bir
bastinlmi§lik ve sindirilmi§lik
goriiliir. Ulke benzeri
gorulmemi§ ka os orta mina
siiriiklenir. La tin Amerika,
Orta Amerika, Giiney Afrika,
israil, Filipinler, Tiirkiye, Ira k,
kisacasi tota liter fa §ist
rejimlerin oldugu her yerde
durum budur.
Tiirkiye'deki 'a ydini' iginde
bulundugu tarihi ko§ullarda
degerlendirmek la zim.
Gegmi§ten beri va rola n ba ski
rejimi, Kiirtlerle giri§tigi
haksiz sa va §ta e§i benzeri
gorulmemi§ kirli bir sa va §
yuriitmektedir. YiUa rdir
9oreklendigi K i i r t topraklanni
elinde tutma k i^in sopa ve
propagandayi birlikte
i§letmi§tir. Okul, ga zete,
televizyonu ve her turlii
medyatik a ra ^ta n ya ra rla na ra k
kendi a ydin ve ya za rinm
bilin9altina Kiirt olgusunu
tabu ola ra k soka bilmi§tir. Bu
giin Tiirkiye a ydinini k i r l i
sava§a ka r§i 9iki§
potansiyeline ba kildiginda
bunun uta nila ca k derecede a z
oldugu goriilecektir. Tiirkiye
aydini Kurdista n meselesinde
korkaktir, za yiftir. Ozellikle
"Cumhuriyet donemi"nden bu
yana ka da rki sure§te, tiim
diinyada ki ha ksizlikla n
gozleyip kar§i 9ika n T i i r k
aydini Kiirtleri gormezden
gelmi§tir. Ka r§i 9ikanlar ise ya
hapse a tilma kta , ya da tehdit
edilmektedir.
ispanya'da kurulma k
istenen Fra nco fa §izmine ka r§i
(1936-39) yurutulen ha lk
sava§inda §e§itU ulusla rda n
aydmlari gormek mumkiin.
Diinyanin 9e§itli iilkelerinden
goniilliilerin olu§tugu
T U R K AYDINI
Uluslararasi Tugaylar kuruldu.
Tugaylara katilan bir 90k
yabanci aydin oldii ya da sakat
kaldi. tJiilu A B D ' l i gazeteciyazar Hemingway, ispanya iq
sava§inm patlak vermesiyle
muhabir olarak oraya gitti.
Cumhuriyet§ilerle birlikte
miicadele etmek igin para
toplama kampanyalanna girdi.
Hemingway ispanya'ya gidip
aktif sava§an aydinlardan
sadece biri. ispanya'daki
sava§tan etkilenen
Hemingway daha sonra For
Whom the Bell Tolls (1940;
(^anlar Kimin igin
galiyor,1946-85) adli Unlu
eserini kaleme aldi. Zenci
§arkici Robson ve 0 siralar
hapiste olan Nazim Hikmet
gibi §airler bu i§ sava§la ilgili
§iirler yazdilar.
Ancak Ispanya
sava§iyla
ayni doneme denk gelen
Dersim ve KUrdistan'daki
diger katliamlar Tiirk aydinlan
tarafindan -Nazim Hikmet'te
dahil- gorulmedi ya da
gormezden gelindi. *Madrid
Kapisi' §iirinde hapislik
"aczinden dolayi" ispanya !9
sava§ina katilmadigini yazan
Hikmet, Dersim hususunda
sustu (ya da ' T K P tarafindan'
susturuldu). Bu tutum Ispanya
iq sava§ini desteklemekte ne
kadar hakliysa, Kurdistan'daki
zulmU gormeme ya da
gorememe a9isindan da o
kadar haksizdir.
Bir yerde sorun varsa, bu
sorun yozumunii iiretir,
iiretmek zorundadir. Kiirtler
kendilerinden ancak oluk oluk
kanlarini akitarak soz
ettirebilmi§lerdir. Somiirgeci
devletlerin yaptigi katliamlar
ve buna kar§i geli§en hakli
miicadeleleri onlari diinya
kamuoyunun gobegine
oturtmu§tur. Artik
saklanamayacak bir kamburun
ortaya §ikmasi gormeyenlerin
de gozlerini agti. Onceleri
Tiirk aydinimn onuru haline
gelen i&mail Be§ik9i, ardindan
Haluk Gerger, Fikret Ba§kaya
ve son olarak §anar
Yurdatapan ile Ya§ar Kemal
gibilerinin meseleye baki§taki
objektif tavirlan Tiirk aydinin
RONAHi
konuyla ilgili tutumlanni bir
kez daha giindeme getirdi.
(^iinkii dogrular bedelsiz
savunulamiyor. Devlet Tiirk
aydinini hapis, ceza vb. ile
tehdit ederek ya da onlara
saglayacagi rahat imkanlar ile
Kiirt sorunu hususunda karar
vermeye zorluyor. Ismail
Be§ik9i, Haluk Gerger ve
Fikret Ba§kaya'lar hala
du§unduklerim yazma
'su9'undan cezaevindeler.
iinlu yazar Ya§ar Kemal
alman dergilerinden Der
Spiegel'e yazdigi bir yazidan
dolayi DGM'ye du§tu. Yazar,
Turkiye ve Kurdistan'i konu
alan ve du§uncesini igeren
"Yalanlar Seferi" ba§likli
yazisandan dolayi
yargilanmakta. Cesur bir tavir
takinan yazar, "devlet beni
degil, kendini yargiliyor"
diyerek Turk aydininin
diyalektik evrim iserisindeki
iyiye gidi§ umudunu verdi.
Turk aydini DGM'ler ile Kurt
sorunu arasindaki tutumunda
artik karar vermelidir.
§unu unutmamak gerek;
hapislerdeki ve daglardaki
onlarca 'isimsiz' Tiirk aydini
genel agisindan sayica az da
olsa,bu tarti§manin di§indadir.
Ote yandan, ba§ka halklarm
igerisinde bulundugu sorunlari
goriip miicadele etmeyen
aydinlar, kendi halkina da
faydali olamazlar ve ne kadar
aydin olduklan tarti§ilir
duruma gelir. Aziz Nesin,
Fikret Otyam gibi 'aydin'lann
gegmi? C H P rejimi doneminde
Kurdistan'a 'Kiiltiir
Qikarmasi' adi altinda
yaptiklan asimilasyon
5ikarmasi hala belleklerdedir.
Baran Funderman
13
DEUTSCHE KURDENPOLiTiK
RONAHi
s Ofi^r膽Werden
D
er Krieg gegen das kurdische Volk
hat die territolialen Grenzen des
jahrtausendealten Siedlungsgebietes
der Kurdlnnen langst verlassen. Die Kurdlnnen
werden nicht nur von den dortigen
Besatzermochten-insbesondere der Tiirkei- mit
den Mitteln von Kolonialismus und
Unterdriickung systematisch ihrer
Lebensgrundlagen und ihres
Selbstbestimmungsrechts beraubt. Es bedarf
Doch der Krieg macht auch vor den bestens
bewachten Grenzen der Bundesrepuplik nicht
halt. Die verzweifelten Versuche der kurdischen
Migrantlnnen und Fluchtlinge hier
Offentlichkeit herzustellen, werden
kriminalisiert. Das sogenannte "rechtlich
fragwiirdige" (Norman Paech, Volkerrechtler
aus Hamburg) PKK-Verbot vom 22.11.93 liefert
die Handgabe die gesamte Gruppe der in der
BRD lebenden Kurdlnnen zu entmiindigen.
TER GEMACHT
keiner langen Suche, um auf die Spuren der
internationalen Beihilfe zum Volkermord an
den Kurdlnnen zu stoBen.
Hier hat sich insbesondere Deutschland mit
seinem gesammelten Traditionswissen bei der
Vemichtung von Minderheiten als erstklassiger
Waffenbruder profitiert. Die
gebetsmiihlenartigen Beteuerungen, da6 in
diesem Jahr nun eindlich die Waffenhilfe an den
NATO-Partner Tiirkei eingefroren werde, andert
nichts an der Tatsache, daB bereits getatigte
Lieferungen tagtaglich gegen die kurdische
Bevolkerung eingesetzt werden. M i t den seit
1964 gelieferten Waff en sind Tausende von
Menschen umgebracht und bisher uber 2000
Dorfer zerstort worden. Allein 500 Millionen
SchuB Munition aus NVA-Bestanden wurden
zum AbschuB freigestellt, ganze Waffenfabriken
gehen in die Tiirkei, tiirkische Spezialeinheiten
werden von der GSG 9, tiirkische Polizei vom
B K A ausgebildet. Beweisphotos der Folgen
dieses morderischen Waren- und
Wissenstransfers werden vom AuBenminister
einfach als nicht beweiskraftig abgetan.
14
Pro-Kurdische Demonstrationen werden von
der Polizei angegriffen, Kulturveranstaltungen
spontan verboten, sofern sich der kleinste
Hinweis fUr eine Nahe zur Kurdischen
Arbeiterpartei konstruieren laBt. Haus- und
Burodurchsuchungen stehen auf der
Tagesordnung. Kurdische Straftaterlnnen
genieBen keinen Abschiebestop, so wurden
Teilnehmerlnnen der Autobahnblockaden zu
Newroz 94 schon in der Auslanderbehorde bei
der Verlangerung ihrer
Aufenthaltsgenehmigung verhaftet und
abgeschoben. Aus den Opfem werden Tater
gemacht...
Schauprozefi gegen Kurdlnnen
"Bei der Bekampfung der politisch
arbeitenden Kurden weist Deutschland immer
mehr Gemeinsamkeiten mit dem Vorgehen des
turkischen Staates auf, heiBt es in einer
Presseerklarung des Anfang Marz verbotenen
Kurdistan Informationsburos (KIB).
Nachdem der 1988 aufgenommene "groBte
DEUTSCHE KURDENPOLiTiK
TerroristenprozeB in der Geschichte der BRD"
in Dusseldorf kleinlaut beendet wurde, weil der
Anklagevorwurf der terroristischen Vereinigung
zusammenbrach, wird zur Zeit an einer
dezentralen Neuauflage gearbeitet. Uber 400
kurdische Gefangene, die genaue Zahl ist
unbekannt, sitzen in deutschen Gefangnissen.
Diejenigen, denen der 129a. Vorwurf
"Unterstutzung einer terroristischen
Vereinigung" gemacht wird, sind menschenunwiirdigen Isolationsbedingungen ausgesetzt.
Die Wenigsten der Gefangenen sprechen
deutsch, ihnen kann jederzeit eine Abschiebung
in die Turkei drohen. Sie mussen sich taglich
ausziehen und durchsuchen lassen, werden von
anderen Gefangenen in eigens eingerichteten
"Toten Trakten" abgeschirmt, werden von der
Umwelt abgeschirmt, indem ihnen der Zugang
zu Biichern und Zeitschriften verboten oder
erschwert wird. Der Briefverkehr wird
verzogert und Uberwacht, Besuch darf nur
hinter Trennscheibe und in Anwesenheit von
tiirkischsprachigen Polizei-Dolmetschern
stattfinden. Beim Verwandtenbesuch kurdisch
zu sprechen ist nicht erlaubt.
Wie gesagt, wir reden uber die Verhaltnisse in
RONAHI
Mit den seit 1964 gelieferten
Wqffen sind Tausende von Menschen
umgebracht und bisher Uber
2000 Dorfer zerstort warden. Allein
500 Millionen Schuji Munition
aus NVA-Bestanden wurden zum '
Ahschufi freigestellt, ganze
Waffenfabriken
gehen in die Turkei, tUrkische
Spezialeinheiten werden von der
GSG9, tUrkische Polizei vom
BKA ausgebildet.
der Bundesrepublik. Solidaritat mit dem
kurdischen Volk heiBt auch gegen die
Kriminalisierung der Kurdlnnen einzutreten
und die inhaftierten Gefangenen zu unterstiitzen
-auf jede notwendige Art und Weise.
Ak Kurdistan, Universitat Bremen
國
H^^r
H^^L
ivnla kivnla
ilerleyen §ose
yolu ayin §avki
aydinlatiyor.
• ^
^ K i m i zaman
ge^en ara^lann guriiltiisu 90k
uzaklardan gelen kopek
havlamalnyla birle§ip
sessizligi bozardi. Ote
yama^tan siluetleri goriinen
daglann heybeti insamn iginde
garip bir issizlik duygusu
yartirdi. Daglar mekan tutan
liericesi bagnnda banndinrdi.
Herkese kucak a?an, tarif
edilmesi imkansiz, akillara
durgunluk veren gorimtusii,
rengarek ^ igekleri, etrafini
nazli nazh dola§an irmaklan,
ku§lan ve aga^lanyla uzaktan
davetkar baki§lar firlatarak
adeta 'gelin' diye ^agirdi.
iginde bulundugumuz tarihin
son 10 yilhk kesitinde ise ARGK gerillalannin mekaru
olmu§.
Uzunca bir miiddettir kontrolumiiz altinda
tutulan yoldan ge^enleri denetler, ulusal kurtulu§
miicadelesine ihanet edenleri 'Halk Mahkemesi'nde'
yargilanmak iizere alikoyardik. Ara^Iar 'ak'Iandiktan
sonra §ose yolda yine yorgun hinltili motor sesi ve
tekerlegin bozuk zemin iizerinde yol alirken ^ikarttigi
gicirtiyla uzakla§irlardi. Gecenin karanligida gozden
kaybolurken hepimizin yuzunde i§ini yapmi§ olmanin
verdigi huzur okunur, duyulur duyulmaz gikan
seslerde ise mutlulugun tinisi ok§ardi kulaklan...."
"....uzun sureden beridir gati§ma devem ediyordu.
^evremizde vizildayarak dola§an kur§unlann kimisi
yarn ba§imizda ki seit kayalara ^arpip pargalaniyordu.
On mevzideki bir arkada§imizin elinde talirip giicU
yiiksek bir bomba patladi. (^ati§ma bitipte du§man
uzakla§tiktan sonra yolda§iniizin par^alanm bir
torbaya birakip intikam yemini ederek gomdiik...."
"„-.bizim kazmamizi saglayan en temel noktalardan
biride ele§tiri-ozeIe§tiri mekanizmasinin saglam bir
§ekilde i§lemisidir. Insan, ozele§tiri verirken
yanli§lan, yetmezlikleri mahkum ederek ba§anya
ula§mak i^in daha bir giiglii olarak i§ine sanlir. Bizde
en gok deger verilen diger bir §ey ise insamn kendi 6z
iradesidir. Partide oz irade otaya (jikanlarak bunun
i§letilmesi saglanir..,"
Bu sozler uzunca bir siire ayni hastalianede birlikte
tedavi gordiigiiniuz Asian aricada§a ait. Asian arkada§
Dersim,de orta halli bir ailenin ^ocugu olarak diinyaya
16
gel in TC devletinin yuruttugii psikolojik sava§tan
etkilenen aile ulusal kurtulu? miicadelisine uzak
kaliyordu. Ozellikle Dersim bolgesinde kendisini
yogunca Iiissettiren UKM'ye kar§i ilgiszlik ilk
donemlerde Asian arkada§tda da mevcuttur. ilk ve orta
ogrenimini Dersim'de tamamlayan Asian arkada§,
daha sonra gevresinde ki hareketlilikten etkilenerek
sava§ gergegini kavrar ve partiye sempati duymaya
ba§lar. Kendi deyimiyle "ger械i kavradiktan sonra
di§lerimi ve yumrugunu sikarak inatgi bir §ekilde bu
kavgada ben da vanm dedim" §eklinde a^ikliyor
partiye katilmasim. Cesarteli, ^ali^kan ve diirlist
yapisiyla kisa siire igerisinde gevresinde sevilen ve
guvenilen biri olur. Daha sonra ki yillarda metropole,
universite ogrenimini yapmak iizere gider. Dersim'de
ba§ladigi orgUtsel faaliyetlerine metropolde de devam
eder. Kisa siire i^erisinde bulundugu alanda yaptigi
9ali§malarla bir takim geli§meler saglar. Planlamada
ki usta becerisi, sosyal ve yolda§lik ili§kilerinde ki
saglam tutumuyla dikkat geker. Legal ve illegal
alanlarda birlikte 9ali§an Asian arkada§in en belirgin
ozelliklerinden bir digeri ise bir dakkia bile bo§a
zaman ge^irmemesidir. Bulundugu alanda ki azimli ve
yogun 9ali§maJan Metropol siyasi polisleri tarafindan
fark edilince artik §ehirde faaliyet yiiriitebilmesinin
ko§ullan ortadan kalkar ve solugu dagda alir.
Yakla§ik 5 yillik dag pratigi olan Asian arkada§
ayni gali^ma ve ba§an liizini cepede de devam
ettirdigi igin kisa siirede komutanlik diizeyine ula§ir.
Sicak sava§i se^erek siirekli bir partik etkinligin i(jinde
diger kurum ve
kuruylu§lannin
yam sira
Bochum'da ki
ogrenci
gevresiylede
ili§kilerini
geli§tirerek
ogrenci
art:ada§larla
birlikte
9ali§malann
surdiirdii.
Toplantilanna
katildi,
perspektifler
sundu. Partili
diger
aricada§lann
ogrencilerle il§ki
kurmasinda
aracilik yapti.
Ogrencileri
bulunmayi tercili eder. Asian arkada§ daha sonra
amansiz bit hastahga yakalanir. Parti tarafindan tedavi
i<jin Avrupa saliasina gonderilir. Avrupa'ya gelinceye
degin yollarda ge^irdigi o aci ve katlanilmaz giinleri
anlatirken sanki 90k zevkli bir yolculuk yapmi§ gibi
anlatir. Dudagimn ko§esindeki tebessumunii hiq eksik
etmezdi. Hasatalianede yatiyor olmasina ve
doktorlann surekli olarak yataktan gikmayip
dinlenmesi gerektigini soylemelerine ragmen siirekil
olarak yuruyu§lerde , gecelerde , demekte ,
universitedeki ogrenci arkada§mlann arasinda ve
partinin diger kurumlannda dola§arak hastaliane de ki
odasim otel gibi kullanir ,sadece ak§amdan ak§ama
odasma uyumaya gelirdi. Asian arkada§ kansere
yakalanmi§ti. <^ok §iddetli agnlar gekmesine ragmen
hiq kimse onun yakindigini duymadi, Duygusalliga
hiq bir zaman yenilmedi ancak duyguyu insani bir
durum olarak i^inde ya§atmasini bildi. Bu tutumuyla
9evresinde ki insanlann hayranligim kazandi.
Uzun yillrdan beri daglarda olan arkada§ avrupanin
kasvetli , hantal ve duyarsiz ortamina ayak
uydurmadigmdan yakinarak her firsatta daglara olan
ozleminden ve tekrar donme isteginden soz ederdi.
<Jakilta§i do§enmi§ gibi lii§ir lii§ir olan ytireginin
sicakhgi hissedilir, yumu§ak siyali gdzleri i§il
olurdu.
Asian arkada§ Avrupada bulundugu siire i^erisnde
hastalianede yatiyor olmasina ragmun kisa zamanda
biitiin yurtsever ^evresi ve drgiitlu yapi i^erisinde yer
alan yollda§lanyla 90k siki ili§kiler kurdu. Partinin
9o|unlukla pasif olduklan iqin yogun ele§tirilere tabii
tuttu. Ele§tirilerini ydneltirken dgrenci arkada§lann
sava§ gergegini tarn olarak kavrayamadiklan igin
alabildigine esnek bir uslupla yakla§ir, surekli olarak
geli§tirici olmaya ozen gdsterirdi.
Komutan Asian bir ka? hastahane ve acili bir
sure^ten sonra sevk edildigi Essen §ehrinde ki
hastalianede ya§ama veda etti. (Jevresinde hayranlik
uyandiran Asian arkada§ kanserdi ve doktorlar ona
kisa bir siire sonra olecegini soylemi§ olmalanna
ragmen hayat iizerinde ki deneyimini hig bir zaman
kaybetmedi. Ya§ani sevgisi biiyiiktii 0 devrimci ruhun
pinanmn ya§ani sevgisi oldugunu biliyordu. Oliime
gun sayan aikada§ utopyasini hiq bir zaman
karamsarla§tirmadi. Hig kimse yakindigim duymadi.
Bulundugu her ortamda sava§i ve miicadeleninin
kaydettigi geli§meleri aniatan Asian aricada§, partinin
kazandirdgi 0 yenilmez, teslim olmaz ki§iligi onurluca
temsil etmesini bilerek Avrupa'da ki yurtsever
^evreler tarafindan oludk^a sevgi ve ilgiyle izlendi.
§eliit du§tukten sonra hangi hastalianeye giderse
gitsin ba§ucuna astigi Kurdistan haritasini , san
kirmizi ye§il renklerden oriilmu? bebek patigini ve
kitaplan arkada§lan tarafindan alindi. O qok sevdigi
topraklarda defn edilmek iizere geldigi topraklara
Dersim'e goturiildii ve orada gdmiildu. Komutan
Asian diger biitiin emek sahibi insaniar gibi gelecegi
yaratan insani ar arsinda yerini aldi.
BURHAN KARADENiZ
17
Devrim ve Gen^lik
.RONAHi
VRIMCI
U N E S C O (1960) g e n 9 l i k t a n i m l a n m a s i n i
§ o y l e y a p i y o r : G e n g l i k o g r e n i m yapan v e
hayatini kazanmak
9ali§inayan, kendine ait
bir konutu bulunmayan... biiyuk hayal giicune
sahip, cesaretin 9ekingenlige, macera isteginin
rahata
iistiin
geldigi...
15-25
yaslari
a r a s i n d a k i l e r d e n meydana gelen b i r yas
grubudur. U NESCO'nun 1960 yilinda yapmi§
oldugu genglik t a n i m l a m a s i o k u y u c u n u n da
d i k k a t i n i 9ekecegi g i b i i ^ ^ i - k o y l i i g e n ^ l i g i
igermiyor.
A r i s t o t e l e s ise g e n g l i g i 0I9U t a n i m a m a k
i h t i r a s l a hareket etmek, h e r § e y d e a s i n l i g a
kagmak §eklinde bir " h a l " olarak tanimliyor.
H e g e l ' d e bu ''har,i g e r g e k l e r oniinde ki
hosnutsuzluk ve a § a m a l a r yapmak
hayalcilik olarak tanimliyor. Bu siraladigimiz
tanimlamalardan ise §u sonu? 9ikiyor: Genglik
erdemli olmayan, her tiirlii g e r ^ k g i l i k t e n uzak
olumsuz bir ruh halidir. Gengligin bazi davrani§
bigimleriyle toplumun diger kesimlerinden ayri
ozelliklere sahip olmasini biz bir avantaj olarak
goriiyomz. Ornegin gen9ligin cesaretli, atilgan,
dinamik, yaratici, y e n i l i k ^ i olmasi, toplumsal
lOgrenci genglik toplumsalyapiyi gabuk
^avrayaiiy bunun sonucu da gabuk polititze
^labilen bir kesimdir.
dengesizliklere, e^itsizliklere ba§kaldiran
i l k ' l e r i n arasinda yer almasi ba§li ba§ina bir
olumluluk arzetmektedir. G e n ^ i k eylemleri ise
burjuva toplumun aynasidir; sistem igindeki
derin ve siirekli krizi yansitir.
1968
yilinda
ogrenci
ayaklanmalan
doneminde O D T U ' d e ogretim g o r e v l i s i olan
Yalgm Ku9uk ise gengligi toplumun koydugu
kurallari gormeye ba§lami§ ama bunlan ortadan
kaldirabilecegine i n a n m i § b i r yaratik olarak
t a n i m l i y o r . G e n g l i k denince akla i l k gelen,
g e n 9 l i g i n b e l i r l i b i r ya§ ( 1 5 - 2 5 ) g u r u b u n u
o l u § t u r a n b e n z e § - b a g i m s i z o z e l l i k l e r e sahip
18
heterojen b i r t o p l u m s a l k e s i m o l u § u d u r .
Homojen degildir. Bu tiir ozellikler gen9ligin
kendine ozgii bir prototip-topluluk oldugunu
gostermektedir. Yani genglik toplumsal
ozelliklere sahip degildir.
Gengligin ekonomik ve toplumsal y a § a m a
"•1
''Genglik benzeg~ba§imsiz ozelliklere sahip
heterojen bir bir toplumsal kesim olu^u,
kendine dzgu bir prototip-topluluk
oldugunu gdstermektedir."
katilmasi, ancak toplumdaki sinif ve tabakanin
ya§ami ile biitunle^mesinden geger. Boylesi bir
durumda g e n g l i k , gen9 o l u § u n u n g e t i r d i g i
sorunlariyla sinirli kalmayip, kendi sorunlarini
butunle§tigi sinifin sorunlariyla butunle§tirerek,
baglandigi sinifin ideolojik, p o l i t i k yapisiyla
i9i^e ge^er. Bu, heterojen olan genglik kesimi
i^nde bir ayri§mayi beraberinde getirir.
i§inin ogrenim olmasi, ogrenci g e n ^ l i g i n
toplumsal yapiyi daha kolay kavramasina ve
bunun sonucu da gabuk p o l i t i z e o l m a s i n a
yola9maktadir. Sinifsal konumu geregi ogrenci
genglik ile duzen arasinda surekli bir gati§ma
sozkonusudur. Ogrenci genglik toplumun diger
kesimlerinden, iiretim siirecine gore durumu
bakimindan, bir nitelik farkiyla ayrilir. U retim
siireci di§inda olan ogrenciler, ogrenim igin bir
araya gelmi§, t o p l u y a § a y a n ve bu yiizden
benzer davrani§ bi9imleri bulunan, toplu hareket
edebilen bu t o p l u l u g u n , d i g e r s i n i f ve
katmanlardan bagimsiz orgiitlenmeleri hayati bir
oneme sahiptir. Burada onemli olan kendi iginde
ozerk bir konuma sahip olan ve diizene kar§i
miicadele veren genglik orgiitlenmesinin sosyalu l u s a l k u r t u l u § u t e m e l alan m i i c a d e l e i l e
butunle§mesini saglamaktir. Genglik kavradigi
ogrendigi tiirn y e n i l i k l e r i topluma ta§ir, ona
maleder.
U r e t i m ili§kileri iginde i§levini yeni
ustlenmeye ba§lami§ bir gen? emek^i ise sinifsal
a^idan oturmu§ bir yapiya sahip degildir. Kendi
sinifsal konumuyla heniiz butunle§ememi§ bir
Devrim ve Genglik
RONAHi
gen?
kapitalizmin te§vik edici yapisindan
etkilenerek, sistemin kendisine sundugu sozde
nimetlere ula§abilme umudunu ta§imaktadir. Bu
anlamiyla gtnq i§gi de i?inde kuQ iik burjuva
ozellikler banndirabilmektedir. Uretim
i l i § k i l e r i n d e ve t o p l u m u n iizerinde i d e o l o j i k
egemenligini kuran kapitalist sistem, denetimi
altinda bulundurdugu kitle ileti§im araglarmi ve
diger kurumlari kullanarak i d e o l o j i s i n i
peki§tirmeye, gengligi sistemden medet umar bir
hale getirmeye 9ali§ir. Sistem tarafindan kontrol
tecriibesizliklerinden
dolayi
ge—ere
guvenmeyen p a r t i l i l e r i §iddetle ele§tiriyor ve
§ o y l e d i y o r : Rusya'da k i § i l e r alay a l a y d i r ;
y a p a c a g i m i z b i i t i i n i§, g e n ^ l e r i , o n l a r d a n
korkmaksizin, daha 90k ve daha cesurca, daha
cesurca ve daha 90k, tekrar daha 90k ve cesurca
kaydetmektir. Bu bir sava§ zamanidir. Gengler ogrenciler ve daha da 90k geng i§9iler - biitiin
sava§in aki§ini belirleyeceklerdir. (Lenin, Toplu
Eserler, C i l t 8 , s . l 4 6 )
altinda tutulan medya ve e g i t i m sistemi ile
gengligi ki§iliksizle§tirerek, kar§ilikli dayani§ma
yerine, birbirine dirsek gosteren, onursuz bir
genglik yaratmanin ugrasi i^erisinde olur.
Du§iinen, k o n u § a n , miicadele eden gen9lik
g e l e n e g i n i k i r a b i l m e k i g i n devlet, genglige
siingiilerin ve burjuva devletin §iddetinin
golgesinde diizenle butunle§en yollar a9mi§tir.
D e v r i m l e r i n gengligi kazanma miicadelesi
gen^ligin toplumsal alt-ust olu§larda, dU§unsel
ve eylemsel alanlarda iistlendigi aktif, dinamik
rol geregidir. Gen9lige sahip olan, hem eskimi§i,
9 u r u m u § u d e g i § t i r e c e k b i r o r d u y a hem d e
gelecege sahip demektir.
Partisi Manifestosunun b i r i n c i b o l i i m i i §oyle
b a § l a r " D i e Geschichte a l l e r b i s h e r i g e n
Gesellschaft
ist
die
Geschichte
von
K l a s s e n k i m p f e n " ( G u n i i m i i z e kadar b i i t i i n
toplumlann tarihi, sinif kavgasinm tarihidir).
68 Ogrenci hareketini de tarihten gunumiize
degin siiren antagonizmadan soyut du§unmek,
onun s i n i f s a v a § i m i s i i r e c i n i n o b j e k t i f bir
gostergesi ve s a v a § i m i^erisinde onemli r o l
oynayan bir etken oldugunu gozardi etmek
anlamina gelir. T i i m A v r u p a y i sarsan a n t i emperyalist
ogrenci
hareketi
sadece
i i l k e l e r i n d e k i kohne e g i t i m s i s t e m i n i n
bozukluklarina kar§i ve egitim merkezlerinin
9 a l i § m a l a r i n a a k t i f olarak katilma ve onlari
1905 B i r i n c i Rus d e v r i m i sirasinda L e n i n
Marx ve Engels'in ortak iiriinii olan Komiinist
19
Devrim ve Genglik
o r g i i t l e m e h a k k i i ^ n d e g i l , a y n i zamanda
egemen smifm siyasetine kar§i da tavir almi§tir.
Ogrenci hareketinin emperyalist burjuva egitim
sistemiyle h e s a p l a § m a s i miicadeleye a y n bir
cepheden, akademik cepheden, katki sunmu§tur.
iqqi sinifmin gii^lii bir orgiitliiliigu olmadigi
somiirge iilkelerde ise ogrenci orgiitlenmeleri
sinifsal-ulusal sava§imini geli§tirici katalizator
rolii ustlenmi§tir. i§gi sinifina bilin? ta§iyici rolii
iistlenen genglik somiirge iilkelerde genelde
direni§in ilk kivilcimini da tutu§turuyor.
Sosyal ve ulusal b i i t i i n s a v a § i i n l a r d a a k t i f
insan her^eyden once
iyi ya§ayabilmek,
sonra da miimkiin oldugu kadar
iyi ya§ayabilmek iqin doga
He siirekli miicadele halindedir.
olarak y e r i n i alan gengligi ulusal ve sosyal
kurtulu§ hareketinin onemli bir bile§eni olarak
tanimlarsak pek te abartmi§ olmayiz.
K a p i t a l i z m i n igine g i r d i g i bir k r i z i n iiriinu
olan 1968 ogrenci hareketi, universitelerde
miicadele sonucu elde edilen yonetime katilma
ve reformlarin sorunu 9ozemeyecegini, sorunun
asil sistem sorunu oldugunu gormii? ve giderek
sisteme y6nelmi§tir.
F r a n k f u r t felsefe o k u l u n u n onde gelen
isimlerinden ve 68 ogrenci hareketinin f i k i r
b a b a l a r i n d a n b i r i o l a n H e r b e r t ^marcuse,
kapitalizmin yeni b i ^ m i n i n , toplumdaki bireyi
"tek boyutlu" k i l d i g i n i , bireyin artik iiretimin
bir araci degil, hammaddesi konumuna geldigini
soylemektedir. Marcuse tiiketim toplumlarinda
devrimi
heniiz " t U k e t i m t o p l u m u y l a "
butunle§ememi§ kesimin yapacagini soyliiyor.
marcuse, "doganin teknolojik fethinin geli§imi
i^inde, insanin insan tarafindan fethi de ilerler.
Ve bu f e t i h , k u r t u l u § igin a p r i o r i gerekli
ozgiirlugii kisitlar" demektedir. Bunun sonucu
da i n s a n i n tek b o y u t l u o l m a s i d i r . Bu
§ a r t l a n m a n i n d i § i n d a ancak a y d i n k i t l e s i
kalmi§tir. Bunlarin i^inde, iiretim siirecinin de
di§inda kalmi§ olan ogrenciler en onemli gii^tiir.
(Marcuse Tek Boyutlu Insan s. 323)
T i i k e t i m toplumlarinda otomasyon sonucu
beyaz y a k a l i l a n n ( t e k n i s y e n b i i r o k r a t l a r i n )
sayisal arti§i, iiretim siirecinde insan emeginin
20
RONAHi
g i d e r e k a z a l m a s i , sisteme k a r § i o l a n i§9i
s i n i f i n i n giderek giigten d u § m e s i demektir.
Marcuse bu yiizden devrimi ancak, toplum di§i
birakilmi§larin, ba§ka irktan ve ba§ka renkten
olup da istismar e d i l m i § ve s u g l a n m i ^ l a n n ,
i§sizlerin ve 9ali§mayacak durumda olanlann
yapabilecegini, 9unku bunlarin bilinQleri olmasa
da sistem k a r § i t l i k l a r i d e v r i m c i bir n i t e l i k
ta§imaktadir. diyor.
insan her§eyden once ya§ayabilmek, sonra da
miimkun oldugu kadar i y i y a § a y a b i l m e k igin
doga ile miicadele etmek zorundadir. Bu yiizden
insanin temel geli§kisi doga iledir. Insanin daha
i y i y a § a y a b i l m e s i ancak y a r a r l a n a c a g i
maddeleri, iiriinleri ^ogaltarak olur. Bu da biitiin
insan topluluklannin temeli iiretim ili§kilerinden
olu§uyor. anlamina gelir. Tarihsel geli§imi de,
iiretim ili§kilerinin degi§imi belirliyor. Insanin
dogaya k a r § i v e r d i g i miicadele i i r e t i m
ara^larindaki geli§meyi dogurur; bu da iiretim
ili§kilerini degi§ime ugratir (evrim)
U r e t i c i gUglerdeki evrime ragmen, i i r e t i m
ili§kilerinin kendi 9 i k a n dogrultusunda ayni
kalmasinda direnen toplumsal sinif, toplumsal
patlamalara neden olur. U r e t i m i l i § k i l e r i n i n
d e g i § m e m e s i n d e n zarar goren s i n i f , u r e t i m
i l i § k i l e r i n i kendi yararina d e g i § t i r i r . k e n d i
yaranna olan degi§im siirecini hizlandirmak i§in
s i n i f ya da s i n i f l a n n siirece mudahalesi
sozkonusudur. (devrim)
Kapitalist uretim ili§kilerinin egemen oldugu
iilkelerde devrimi yapacak olan sinif, ya§amak
igin emeginden ba§ka satacak §eyi bulunmayan,
u r e t i m d e ana r o l i i o y n a d i g i h a l d e , u r e t i m
ara^lannin miilkiyetinden tamamen uzak kalmi§
olan i§9i s i n i f i d i r . Ana s i n i f s a l ^ e l i ^ k i de,
uretimde paylan gitgide azaldigi halde, uretim
ara9lanna sahip olduklari
emegi somiiren
burjuvazi ile i§9i sinifi arasindadir.
Gen9lige sinif gati^masi
de du§en asil rol
ise,
s i n i f i n a bilinq; t a § i m a k t i r . ^ i i n k i i
ba§langi9ta "kendiliginden s i n i f " (Klasse an
sich) olan i§q;i s i n i f i n a b i l i n g g o t i i r i i l e r e k ,
orgiitlenerek "kendisi i ^ i n s i n i f ' (Klasse fiir
sich) konumuna donu§turulmesi gerekmektedir.
Bilinglenmenin subjektif ko§ulu ideolojidir.
ideolojisiyle butunle§tigi an devrimci bir nitelik
kazanan
i§gi
sinifina
kendi
ideolojisi
i l e t i l m e d i k g e , bilinq;lenmenin k e n d i l i g i n d e n
ortaya Qikmasi beklenemez.
B E R T A L AGiR
ANMA
Tiirk fa§ist rejimi tarafindan katledili§inin 22.
yilinda Tiirkiye devrim tarihine yeni bir anlayi§
getiren Ibrahim Kaypakkaya'nin anisina....
Ibrahim Kaypakkaya, 1949 (^orum'da yoksul bir
ailenin gocugu olarak dogdu. Gerek ogrenim
yillarmda gerekse her
alandaki
9ali§kanligiyla algak
gonullii sevecen
tutumuyla gevresi
tarafindan 90k
seviliyordu. l%rde
Hasanoglan
Ogretmen Okulunda
devrimci dU§unceyle
tani§an ibo,
gali§kanliga ve bitip
tiikenmek bilmeyen
enerjisiyle
gevresindekilerin
dikkatini 9ekmi§tir.
Yiiksek ogrenim yillarmda Tiirkiye'de geli§en
anti-emperyalist gen^ik orgutlenmesinin iginde
bulunmu§, 6. Filo'ya kar§i geli§tirilen eylemlere
aktif olarak katilini§tin Bu yillarda TIP uyesi olan
ibo Fikir Kulubu Federyasyonu (FKF) igerisinde
de 9ali§iyordu.
Panellere,
toplantilara
katiliyor, i§<ji
Koylii
gazetesinde
9ah§arak diger sol gazetelerde de yazilar yaziyordu.
1969 ve 1970,lerde geli§en kitlesel eylemlere
katilan ibo, Silivri ve Degirmenkoy'deki toprak
i§gallerini destekledi. Ve yine o yillarda Demir
Dokiim, Petrix, Sungurlar, Gislaved i§9i
eyiemlerini destekleyen Ibrahim Kaypakkaya,
(^omm ve gevresini gezerek buradaki izlenimlerini
"(^orum ilinde Siniflarin Tahlili" adi altinda kaleme
aldi. Dersim, Antep, Malatya yorelerinde orgutsel
etkinliklerde bulunan Kaypakkaya, sikiyonetimin
ilaniyla birlikte aranmaya ba§landi. P DA
gevresiyle idolojik anla§mazliga du§en ibo ayni yil
i9erisnide TIIKP 'den koparak birlikte oldugu
arkada§lariyla TKP ML ve ona bagli olarak
T i K K O ' y u kurdu.
ibo Tiirkiye devrim siireci igerisinde geli§en
diger bir takim anlayi§lardan koparak gorii?
ayrihgina du§mu§, verdigi idolojik sava§imla bu
goru§leri ^iirutmu^tur. O zamana kadar Kemalist
idoloji kimilerine gore "Kiiguk Burjuva devrimi.
RONAHi
kimilerine gore ise genel anti emperyalist
tanimlamasi yapiliyordu. Kemalizmin diktator,
diger ulus ve azmliklar uzerine estirdigi teror, en
dogal bir hak istemine kitle katliamlari ve
asimilasyonla cevap veren tutumu gorulmek
istenmiyordu. Deniz
Gezmi§ ve arkada§lan
mahkenielerde"en biiyiik
Kemalist biziz"
demi§lerdir. Ibo bunu 90k
iyi goriip blitun pratik
faaliyetlerinde bunu
kanitlami§tir. Kemalizmin
diktatorliik oldugunu,
Osmanli i§galci mantiginin
degi§nii§ bir bi^imi hem de
daha tehlikeli bir bi9ime
burundugunii, diger
uluslara ve azinliklara kan
kusturdugunu ,
emperyalizme gobekten bagli oldugunu
beliitmi§tir.
O zamana kadar Kiirt ulusunun iizerindeki
katliamci mantigi ve asimilasyon politikalarini
kendilerine/devrimciyim diyen anlayi§lar bir turlu
gorememe§lerdir. Geli§en Kurt ayaklanmalari:
Feodal, dinci.
emperyalist giidumlu
ve Misaki Milli
simirlanni bolmeyi
hedefleyen
ayaklanmalar olarak
tanimlaniyordu. ibo Kiirt ulusal ayaklanmalannin
genel demokratik igerik ta§idigini ve bu
ayaklanmalann fa§ist Tiirk devletine yoneldigini
belirtmi§tir. "Ulusal devlet kurma e§itliginin
savunulmasi demokratik ve ilerici bir istemdir"
diyen ibo Kiirt ulusunun kendi kaderini tayin hakki
oiludugunu savunmu§tur..
ibo 24 Ocak 1973,te Dersim'in Vartinik
koyiinun Mirik mezrasinda ihbar sonucu yarali
olarak yakalanmi§tir. Ve ondan sonra akla
gelmeyecek i§kencelere maruz kalan Ibo, "en
biiyiik cellat benim " diyenleri garesiz birakmi§tir.
0,nun devrime olan biiyiik inane 1 ve ki§iliginde ki
yiice onur her tiirlii i§kence altinda "ser verip, sir
vermeyen" devrimci onder olarak ve biiyiik bir
direni§ mirasi birakarak devrime tarihine gegmi^tir.
ibo bugun Kiirt ve Tiirk halkinin e§it ve ozgiir
temelde karde^^e ya§amasini isteyen devrimciler
tarafindan ya§atilmaktadir. Ve ya§atilmaya devam
edecek.
UN U TJVIA DIK
21
RONAHi
POLlTlK
•
In den letzten Tagen horen
wir es von der deutschen
Regierung so deutlich wie
noch nie zuvor: "Die TUrkei ist
unser Partner. Wir diirfen sie
in einer so brisanten und
schwierigen Situation nicht
im Stich lassen". Auch Anfang
dieses Jahrhunderts, genauer
in den Jahren 1912-15 war die
Tiirkei in einer "sehr
schwierigen Situation". Um
die 1,8 M i l l . Armenier
hinzurichten war die Situation
aber offensichtlich nicht
schwierig genug. M i t
deutscher Unterstutzung hatte
der "kranke Mann am
Bosborus" das ArmeinierProblem gelost. Heute hat die
TUrkei ein solches Problem
tatsachlich nicht mehr. Die
Menschenrechtsorganisationen
liefern standig neue
Informationen Uber den Krieg
im turkisch besetzten Teil
Kurdistans. Dabei ist der
Abschnitt Uber den Einsatz
deutscher Waffen am
umfangreichsten. Wirkung,
gleich Null. Begriindung, das
"deutsche Waffengerat ist
nicht in Gefechtsituation" (K.
Kinkel). Was soil man zu
diesem Zynismus sagen. Man
wird sprachlos. Die deutschen
Burger soUen sich hiermit
zufrieden geben! Wenn deren
"Volksvertreter" sie fUr so naiv
halten, und unsere
Offentlichkeit sich damit
zufrieden gibt, bleibt nichts
hinzuzufUgen. In Deutschland
werden kurdische Vereine und
Nachrichtenagenturen
22
verboten. Damit will man
dafUr sorgen, da6 die
Offentlichkeit nicht erfahrt,
daB die Geschichte sich
wiederholt Die "Vertretenen"
soUen nicht erfahren, das die
Morder des armenischen
Volkes am Bosporus nun von
Ankara aus wieder mit
Unterstutzung ihr "Vertreter"
ein anderes Volk ausrotten.
Wenn von Bonn aus von
"traditionellen Beziehungen
zur TUrkei" gesprochen wird,
meint man offensichtlich auch
ein Stuck Kontinuitat in
diesem Zusammenhang. Es ist
dann nur folgerichtig, - und
die deutschen Herrscher in
Berlin und Bonn und nun
wieder in Berlin (�) sind fiir ihr
politisches Konsequenz
beriihmt- daB man
Zusicherungen aus Ankara
Glauben schenkt. Zu dieser
Konsequenz gehort auch, das
die kurdischen FlUchtlinge
trotz "Krieg in Kurdistan und
Verfolgung in der TUrkei" (ai)
abgeschoben werden.
NatUrlich werden die
FlUchtlinge, wenn sie in die
TUrkei abgeschoben werden,
nicht verfolgt. Denn die 3200
Dorfer, die "geleert" (frUhere
Menschenrechtsminister (�)
Koyluoglu) wurden, liegen
nicht in der TUrkei, sondern in
einem anderen Kontinent.
Wenn die ai, medico
international u.a. von
"verschwundenen" Menschen
berichten, wenn in den Westen
der TUrkei Graue Wolfe mit
staatlichen Stellen Jagd auf
Kurden machen, wenn in
Istanbul die Polizei auf
friedlich demonstrierende
Menschen schieBt und dabei
zwei Dutzend Kurden und
Alewiten sterben, so ist dies
alles nicht in dem Land der
"Partnerin TUrkei", sondern
auf einem anderen Kontinent.
Folgendes steht nicht mehr im
Zweifel: Die BRD ist direkte
Verbiindete der TUrkei in
diesem Krieg. Seit Jahren hat
die tiirkische Armee Waffen
jeder Gattung im Werte von
ca. 16 Milliarden DM
(Hiirriyet) bekommen. Die
turkischen "Rambos"
(Innenminister Mentese)
werden von GSG-9
ausgebildet. "Auf Druck
Ankaras" wurde die PKK in
der BRD verboten- lacherlich
iibrigens- da6 die Weltmacht
BRD sich von der
wirtschaftlich und politisch
zerschlagenen TUrkei "unter
Druck" setzen laBt, In NordKurdistan (turkischer Teil),
sieht man deutsche Panzer. In
Sud-Kurdistan (Nord-Irak)
werden Kollonen von BTX-60
gefilmt. Experten geben genau
an, daB diese aus Deutschland
sind. Nein all-dies reicht nicht
aus. Begriindung: "Das
deutsche Kriegsgerat befindet
sich nicht in Gefechtsituation".
Man kann der Regierung in
Bonn und in Berlin ihr
Verhalten nicht vorwerfen. Sie
ist konsequent, so wie die
deutschen "Volksvertreter" in
den Jahren 1912-15
Jakob Diwan
KUDiSCHE FRAUEN
RONAHi
Der
B efreiungskampf
der PKK
veranderte die
Situation der
Kurdlnnen in den tiirkisch besetzten teil Kurdistans.
Das beeinfluBte nicht nur die Politische Einstellung
der Menschen dort, es veranderte auch den all tag
und somit auch die Famielienstruktur. Die Menschen
sind nicht mehr 1 anger bereit, die Unterdriickung und
den Terror, den die tiirkische Regierung ausUbt, als
Schiksalsschlag hinzunehmen. Viele sind bereit fur
ihre Identitat als Mensch, Kurdlnnen ihr leben zu
geben. Auch die kurdische Frau, die "doppelt"
unterjocht wird, nimmt diesen Kampf als eine
Gelegenheit wahr, um sich aus der Sklavarei zu
befreien, sowohl die Fesseln der Turkischen
Regierung und auch des Mannes zu sprengen. Die
Tiirkei, die iiber Jahrzehnte dem kurdischen Volk
seine sprache und kultur geleugnet und blutig in
ihren Dogmenen zwengt. Der kurdischen Frau fallt
eine wichtige rolle in der Familie zu. Die Feldarbeit
fallt dem "schwachen Geschlecht" zu, den es ist
unehrenhaft fiir den Mann sich mit dieser Arbeit zu
beschaftigen. Nebenbei fiihren sie den Haushalt,
erziehen sie die Kinder und kiimmem sich um das
Vieh. Der Gang zum Teehaus ist nur fiir den Mann
geflastert. Ihr wird die moglichkeit genommen, am
gesellschaftlichen Leben teilzunehmen. Die meisten
Frau sind nie zur Schule gegangen, sie sind
Analphabeten. Wahrend die Jungen den weg der
Schule einschlugen, absolvierten die Madchen bei
ihren Miittern ein "Gehorsamen tiichtigen
Frauenkurses". Die ungeschriebenen Gesetze
verbieten den Frauen naheren Kontakt mit Fremden
Mannern, ihren Mannem zu wiedersprechen und
ihren eigenen Entscheidungen zu treffen. Ihr Leben
ist eingeschrankt, nur im Haushalt, Feldarbeit und
Kinder Erziehung laBt man ihr freie Hand, Die
tiirkische Regierung verscharft und weitet ihre
Repressionspolitik weiter aus. So ist Mord, Folter,
Verfolgung, Erpressung, und Vergewaltigung an der
Tagesordnung in Kurdistan. Die Frau, die
eingeschiichtert ist, und kaum aus ihrem Dorf
rausgekommen ist, wird mit einer neuen Situation
konfrontiert.
als Betroffene in
mitten dieser
grausamen
Geschehnisse.
Sie kann zwar
nicht lesen, aber sie weiB, daU keine Gerechtigkeit
herrscht Sie kann nicht schreiben, aber sie ist sich
bewuBt, daB sie dieser bestialischen Ereignisse nicht
so hinnehmen wird und kann.
M i t dem Befreiungskampf wird eine neue
Alternative fiir die Frau geboren. Er beeinfluBte das
BewuBtsein vieler Frauen. Sie fingen an gegen die
Unterdriickung der turkischen Regierung und aber
auch gegen die Manner fiir ihre identitat zu kampfen.
Uber 30% der Guerrillas in der PKK sind Frauen.
Sie sind entschlossen fur ihr Volk, aber auch fiir die
Rechte der Frauen den Kampf aufzunehmen. Ihre
Situation in Kurdistan hat sich in den 12 Jahren zum
groBten Teil sehr verandert. Sie unterstulzen nicht
nur ihre Sohne oder Ehemanner im Kampf gegen
den Besetzer Turkei, sie sind jetzt aktiv. Sie
versuchen aus ihrer Passivitat zu cntkommen. Sic
nehmen an Demonstrationen teil, das vor vielen
Jahren eine Unmoglichkeit ware. Sie zeigen ihre
Solidaritat mit ihrem Volk. Dies sind vieleicht fiir
einige Menschen kleine Schritte aber fiir die
kurdische Frau sind das groBe. Das bedeutet auch
nicht, daB es keine Frauen gibt, die nicht an ihren
alien Traditionen festhalten. Sie empfinden das
"Neue" als eindringlich, storend. Wiederum gibt es
auch Frauen, die sich den Druck des Mannes nicht
entziehen konnen. Natiirlich werden sich viele
Manner gegen das neue BewuBtsein der Frauen
wehren, denn es bringt Schaden fur die
Bequemlichkeit und SelbsbewuBtsein des Mannes
mit sich. Er konnte nicht mehr so leicht eine Frau
finden, die sich ihm gehorsam unterwirft. Der Arger,
der der sich im All tag staut, konnte nicht mehr an
die Ehefrau ab gelassen werden. Einerseits mit dem
Druck der Mannem und andererseils mit dem
Repressalien des turkischen Staates wird die Grenze
des Ertragens uberdehnt fiir die Frau. Die Frau,
einzig und allein kann sich nur aus diesen Leben
befreien. Die Frauen sind in dieser Richtung einen
wichtigen Schritt nach vome gegangen, d,h
Plotzlich ist ihr Sohn/Ehemann verhaftet uns sie
weifi sich nicht zu helfen. Sie ist nicht imstande sich
auf tiirkisch zu artikulieren und mit ihrer
Muttersprache kurdisch darf sie sich nicht aulJem.
Sie bemerkt die Spiiren am Korper ihres
Mannes/Sohnes, die der tiirkische Staat hinterlassen
hat. M i t Vergewaltigung ihrer Tochter, seelisch und
korperlich wird vor ihren Augen vollzogen. Sie ist
.nicht, daB die kurdische Frau ihre Freiheit
erlangt hat, ab er sie fangt an sich gegen jegliche
Unterdriickung zu Wehr zu setzen. Sie versucht auf
ihre Weise fur die Befreiung des kurdischen Volkes
und fiir die kurdische Frau zu kampfen. Die
Befreiung der kurdischen Frau bedeutet auch die
Befreiung des kurdischen Volkes.
DiE K聊畫SC麵MOT丽
23
iMMiGRANTEN
D
as kurdische Volk ist seit seiner
E x i s t e n z als Nation u n e n t w e g t
einer m a s s i v e n U n t e r d r u c k u n g
ausgesetzt. Die turkische Republik, die
schon seit ihrer Grundung bemuht ist die
Nichtexistenz eines kurdischen Volkes zu
realisieren, greift nach jeder Methods. Es
RONAHi
d.h. es werden turkische Zeitungen
gelesen, turkische Filme gesehen, in den
deutschen Schulen wird als Muttersprache
turkisch gelehrt.
Es wird d e u t l i c h , daB der z w e i t e n
G e n e r a t i o n s c h o n in ihrer p r i m a r e n
Sozialisation die turkische und kurdische
Die Nationale Idenditat der
Kurdischen tmmigranten in
Deutschland
sollte durch das Verbot der kurdischen Kultur als eine einheitliche Kultur vermittelt
Sprache
und
Kultur
w u r d e , wobei die turkische
zwangsassimiliert werden.
Sprache die dominierende ist.
Trotz des Verbotes wurde die
Aufgrunddessen wurde keine
Nach dem
Sprache in den Dorfern oder
bewuBte Differenzierung der
bewaffneten Kampf
innerhalb der Familie weiter
beiden Kulturen gemacht. dies
der Arbeiter Partei
gesprochen. Aufgrund dieser
hatte zur F o l g e , daB d a s
Kurdistans PKK,
Unterdruckungspolitik wurde
Identitatsbewu3tsein
der
begann sine neu
jegliche Weiterentwicklung der
Kurden sich mit der Identitat
A ufklarungphase
kurdischen Kultur und Sprache
der
turkischen Bevolkerung
unter kurden
verhindert. In den sechziger
assozierte.
J a h r e n n a h m die Z a h l der
Die Kinder der e r s t e n
K u r d e n in der BRD z u . Sie
k u r d i s c h e n
s t a m m e n aus der a r m s t e n S c h i c h t der Arbeitsimmigranten lernen die deutsche
k u r d i s c h e n B e v o l k e r u n g . Die e r s t e Sprache in den deutschen Schulen als eine
Generation
der
A r b e i t s i m m i g r a n t e n weitere dritte Sprache.
l e u g n e t e z u m Teil ihre H e r k u n f t und
In den deutschen Schulen werden zum
privatisierten die kurdischen Kultur und g r o B t e n Teil d e u t s c h e N o r m e n und
entpolitisierten ihre soziale Lage (Blaschke Wertvorstellung vermittelt, da sie im Dienst
1992). Schweigen uber die eigene Identitat, der d e u t s c h e n G e s e l l s c h a f t s t e h e n .
derm die B e v o l k e r u n g ist nicht nur zur Spatesten hier beginnt die Problematik bei
o f f i z i e l l e n N i c h t e x i s t e n z in der T u r k e i der Differenzierung der Kulturen, die vollig
verdammt,
sondern
auch
in
der verschieden sind.
internationalen Diplomatie nicht vorhanden.
Der Erziehungsstil der Eltern wird von
Sie wurden und werden bis heute in der den Kindern als autoritar und uberholt
Statistik als turkische Arbeitsimmigranten angesehen. Die Ursache fur diesen Konflikt
erfaBt.
ist, daB die p r i m a r e und s e k u n d a r e
Sozialisation
der ersten Arbeitsimigranten in
Die
zweite
Generation,
der
in
D e u t s c h l a n d l e b e n d e n K u r d e n , wachst ihre Heimat Kurdistan verlaufen ist. Wie
dreisprachig auf. Die kurdische Sprache ist oben schon erwahnt wurde, kommen die
nur noch in der Familie oder unter den meisten kurdischen Arbeiterimigranten aus
Kurden g e s p r o c h e n w o r d e n . Wobei die sehr armen Verhaltnissen, in der Familie
turkische Sprache als offizielle Sprache gilt, und der naheren Umgebung wurde kurdisch
24
iMMiGRANTEN
RONAHi
gesprochen. Von daher ist es auch eine
Selbstverstandlichkeit, daB sie die Normen
und Wertvorstellung der kurdischen Kultur
sich a n g e e i g n e t und auch b e i b e h a l t e n
haben. Es ist auch selbstverstandlich, daB
die kurdische Kultur nach ihrer Eroberung
und danach mit der Zerstorung jeglicher
Instituion die Normen und Wertvorstellung
der Bevolkerung sich auch nicht weiter
Fur die " e h e r
entwickein konnte.
demokratisch"
ausgerichteten
Widerstandes der kurdischen Arbeiterpartei
PKK in Nordwest Kurdistan , der sich immer
starker entwickelt hat, begann eine neue
Aufklarungsperiode fur die Kurden. Der
A s s i m i l a t i o n s - prozeB w u r d e d a d u r c h
behindert.
In den GroBstadten Westeuropas haben
Immigranten
eine
Vielzahl
von
eigenstandigen politischen, sozialen und
kulturellen Einrichtungen gegrundet. Die
aus S t u d e n t e n , A r b e i t s i m m i g r a n t e n ,
ErziehungsmaBnahmen in den deutschen
Schulen kamen dieErziehungsmaBnahmen
der Eltern d e n K i n d e r n , die hier die
deutschen
Schulen
besuchen,
mittelalterlich vor. Die Wertvorstellungen
und Verhaltensweisen der Eltern und Kinder
stoBen taglich auf Unverstandnis oder gar
A b l e h n u n g . G l e i c h z e i t i g w e r d e n sie
verunsichert im Hinblick auf das autoritare
Verhalten im Elternhaus (Gozlu 1986)
Das Kollidieren der Heimatkultur mit der
deutschen
Kultur
und
die
vielen
Wiederspruche bilden einen Zustand der
Kulturdisharmonie,
die
nach
psychologischen Aspekten eine "psychische
Zerissenheit" hervorruft (Hoffmann 1981).
Nach der A u f n a h m e des bewaffneten
Fluchtlingen und anderen Zuwanderen
rekultieren (Bloschke 1990).
Die hier aufgewachsenen Kurdenlnnen
bemerken durch den Widerstandskampf,
daB die Turkei nicht ihre Heimat ist, DaB sie
nicht mehr so erwunscht sind. Die turkische
R e g i e r u n g b e h a u p t e t e immer wieder
"Kurden sind unsere Geschwister. Was
zusammen lebt, wachst auch zusammen"
Ein
Beweis
dieser
sogennante
"Bruderlichkeit" stellt die Invasion am 20.
Marz in Sud-Kurdistan dar. Die groBte und
brutalste Millitaroperation des turkische
Staates seit seiner Grundung vor siebzig
Jahren. Dies sind reichliche Punkte fur die
Kurden
um
uber
ihre
Identitat
nachzudenken.
25
ROPORTAJ
RONAHi
ROPORTAJ
Siirgiinde Kurdistan Parlamentosu' yla son
geli§meler ve Pari amen tonun ogrencilere
yonelik §ah§malari uzerine bir roporaj yaptik.
Redaksiyonumuzun sorularini Yiiriitme
Konseyi Ba§kani Ziibeyir Aydar yanitladi.
Ronahi: Siirgiinde Kurdistan Parlamentosu
kuruldugundan bu giine degin Tiirkiye ve
Avrupa,da ne gibi tepkiler topladi ?
Ziibeyir Aydar: SKP kuruldugundan bu yana
i9te ve di§ta 90k yonlu olarak faaliyetlerini
sUrdiirmektedir. Igte halkm bilgilendirilmesi
i9in surekli olarak 9e§itli merkezlerde halk
toplantilan yapilmaktadir. Aynca ulusal birligin
saglanmasi igin biitiin gevre ve §ahsiyetlerle
temas halindedir.
Di§ta Kurdistan sorununun diinya kamuoyuna
tanitilmasi i^ in yogun bir plan ^er^evesinde,
Moskova'dan Wa§inton'a, Stokolm'den Giiney
Afrikaya ve Avusturalya'ya kadar geni§ bir
diplomasi faaliyeti yuriitmektedir. Kurdistan
sorununun B M , Avrupa Konseyi ve AGiT gibi
uluslararasi platformlara gotiiriilmesi i ^ n bu
kummlar nezninde giri§imler devam etmektedir.
Ronahi: Bildigimiz gibi SKP,nin kurulmasi
TC,yi oldukga rahatsiz etti. TC, SKP,nin
engellenmesi igin ne tUr diplomatik
giri§imlerde bulundu ?
Z.Aydar: SKP'nin kurulacagini 12.01.1995
tarihli basin agiklamasiyla kamuoyuna
duyurulduktan soma TC bunu engellemek igin
26
90k yonlu harekete gegti. Biitiin Avrupa
iilkeleri nezninde giri§imlerde bulunarak
topi ant ly a izin verilmemesini istedi. Ozellikle
Belgika'ya 90k yonlu baski uyguladi, hatta
T B M M ba§kani Hiisamettin Cindoruk Belgika
gezisini iptal etti. TC bizi engellemek igin
yanliz ulkeler nezninde giri§imde
bulunmuyordu, ayni zamanda NATO'daki
giiciiniide devreye sokuyordu. Ote yandan
ABD'deki ili§kilerini kullanarak ABD'nin
Avrupa iilkeleri uzerine baski kurmasi
devreye sokuyordu. Tabi ki biitiin bu giri§imler
a9ili§imizi engellemedi.
A9ili§tan sonra biiyiik guriiltiiler
kopardi.Hollada'ya ambargo uyguladi.
Hollanda mallarini boykot etti. Bir kisim fanatik
Tiirkleri bir araya getirerek HoUanda'yi protesto
yuruyu§u yaptirdi. NATO'yu olagan ustu
toplantiya gagirarak HoUanda'yi NATO'ya
§ikayet etti. SKP'ye kar§i politika olu§turmak
i^in Avrupa iilkelerindeki 17 biiyiik elgisini
merkeze 9agirdi ve degerlendirme toplantisi
yapti.
Tiirkiye'nin di§ politikasi tamamen Kiirt
sorununa endekslenmi§tir. Igte askeri olarak
bataga saplandigi gibi di§ta da diplomatik
olarak giderek siki§maktadir. Bizi engellemesi
miimkun degildir. Bu §iddet ve inkar
politikasinda direttigi miiddetge tecrit olmaya
mahkumdur.
RonahUBu giine kadar ki gali§malannizdan
aldiginiz sonuglar nelerdir?
ROPORTAJ
RONAHi
J
Z.Aydar: Biitiin bu gali^malarda §unu net
gorebiliyoruz, Dunyanin Kiirt sorununa baki§i
giderek olumlu yonde degi§mektedir. Bu
^ergevede yeni olmasina ragmen SKP bir
muhatap adres olarak giderek on plana
9ikmaktadir. Batinin SKP'ye baki§i yeni olmasi
itibariyla biraz ihtiyathdir, kar§i olma durumu
yoktur, siireg
de herkes tarafmdan kabul
edilecekter. Yeterki biz Kurdistan'lilar bu
parlamentoyu ya§atmasini bilelim ve etrafinda
saf tutalim.
Ronahi: SKP'min dgrencilere ydnelik ne tiir
gali^malari oldu, paramento olarak
dgrencilerden beklentileriniz nelerdir?
Z.Aydar: SKP Yiiriitme Konseyi kendi
iginden Kurdistan'hi arm egitim sorunlari ile
ilgili olarak bir iiyeyi gorevlendirmi§ ve ayrica
bir kdmisyon olu§turmu§tur. Bu konudu
sorunlar tespit edilecek, proj eler yapilacak ve
§ozum yoUari bulunacaktir. Bu ^er^evede
di§ardaki Kurdistan'li ogrencilerin durumu da
ayrica ele ahnacaktir.
Biz, Kurdistan'h ogrencilere diyoruz k i ,
oncelikle ulkenizi gozoniinde bulundurun,
biiyiik bir sorumlulukla derslerinize sanlin,
Vatana ve millete yararli bir kadro olarak
kendinizi egitin, bulundugunuz platfoiTtilarda
hirer elgi gibi gali§in ve kamuoyu olu§turun,
tabii k i , birlik de, ulusal kurtulu§ hareketi ile
elele ve biiiikte.
SKP ile dialog
de olun, problemlerinizi ve
onerilerinizi ilgili komisyonlara iletin, zaman
zaman SKP'yi ziyaret edebilmelisiniz ve
mesainizin bir kismini vermelisiniz.
Sizleri SKP Yiimtme Konseyi adina
selamliyor, ba§anlar diliyorum.
Ronahi: Yogu n gali§malariniz arasinda
bizlere zaman ayirdginiz igin te§ekkUr ediyor,
gali§malarinizda ba§arilar diliyoru z.
Z.Aydar: Bizler de parlamento olarak siz
ogrencilere te§ekkur ediyor, 5ali§malara daha
siki sarilmanizi istiyoruz.
27
Aktivitaten
RONAHi
Die Aktivitaten der Y X K an
verschiedenen Universitaten
Bielefeld:
-An der Bielefelder Universitat wurde eine
Bilderausstellung unter dem Motto "Alltag in
Kurdistan" gemacht. Die Besucher wurden
wahrend der Ausstellung durch Y X K
Mitglieder iiber den Nationalen
Befreiungskampf in Kurdistan informiert.
Bochum:
-Mit einem Sitzstreik an der Uni gegen die
Zustande in den turkischen Gefangnissen und
gegen die Dorf verbrennungen in Kurdistan
protestiert.
-Aufgrund des Bombenanschlages auf die
Tageszeitung Ozgiir Ulke wurden Flugblatter
verteilt und Informationsstande aufgebaut.
-Bei einer Informationsveranstaltung
iiber das kurdische Exilparlament
referieite Malimut Kiling.
-Am 8. Marz Intemationaler Frauentag
nahmen Sirin Cemgil und eine
Vertreterin von Verband der Frauen aus
Kurdistan (TAJK) an einer
Informationsveranstaltung teil. Hier
wurde iiber die Rolle der Frau im
Nationalen Befreiungskampf in
Kurdistan und die emanzipation der Frau
im Sozilaismus diskutiert.
-Das Symbol des kurdischen
Befreiungskampfes Newroz wurde am
21. Marz gefeiert.
-Gegen die Offensive der turk. Armee
in Slid Kurdistan wurde in der Mensa der
Uni ein Sitzstreik organiesiert. Mehrmals
wurden Reden gehalten, es wurde
getanzt und gesungen.
Dortmund:
- A m 19. Mai fand Eine kulturelle
Veranstaltung mit den kurdischen
Sangem von Hunerkom statt.
28
Mainz:
-Das Newroz-fest wurde gefeiert, und
anwesend war auch die Presse.
-Eine Veranstaltung, die an der Uni Stattfand
wurde von der polizei gestiirmt dabei wurden
106 Teilnehmer-innen festgenommen.
Einige Bemerkungen zur Mainzer PolizeiTerror:
Am Sonntag, den 14.5. um 14 Uhr sturmten
zwei Hundertschaften veraiummte SEK-ler
einen Raum im Stidierendenwohnheim ,in dem
ein versammlung von Kurdinnen statt fand,
darunter zahlreiche Studierende aus Mainz,
Frankfurt, Wiesbaden, Riisselsheim und
Aktivitaten
Darmstadt. Alle 106 anwesenden
wurden festgenommen. Die
f
Anwesenden wurden zum teil
geschlagen, um wiederstandt zu
provozieren, was der Polizei
aber nicht gelang. Alle Personen
wurden Nummeriert und vor den
Augen zahlreicher Studierender
zum Mainzer Polizeipresidium
abtransportiert. Bis Mittemacht
war ein Teil der Personen wieder
auf freiem FuB, 33 blieben aber
iiber Nacht in Haft. Bis zum
spaten Montagabend waren bis
einer Person alle wieder auf
freiem FuB. Dieser wurde unter
dem Vorwurf (Mitgliedschaft in
einer terroristischen Vereinigung
der PKK) nach Karlsruhe
iiberfuhrt. Die restlichen 105
personen erwartet ein Verfahren
nach § 20 Vereinsgesetzt
(Fortfuhrung verbotener
Vereine). Zahlreiche
Gegenstande, darunter Jacken
und Biicher, die im Buchhandel
erhaltlich sind, wurden beschlagnahmt. So
befindet sich unter dem angeblich Zahlreichen
Propoganda material z.B. der Biichertisch der
Y X K , (Verband der Studentlnnen aus
Kurdistan) Auf grund dieser Vorfalle fand am
Montagabend eine spontane Demonstration
statt, zu der der AStA und unser verband
( Y X K ) aufgerufen hat. 300 Personen nahmen
daran teil. Trotz massiver Polizeiprasens verlief
die Demonstration friedlich. Wegen dieser
Aktion der Polizei bekommt die Y X K an der
Mainzer Uni keine Raume mehr. Auch fiir die
vom 14 bis 24 Juni vorgesehene "Kurdistan
Woche" werden der Y X K keine
raumlichkeinten zu verfugung gestellt.
Aufgrund dieser Ereignisse sind die Kurdischen
Studenten in einem unbefristeten Hungerstreik
eingetreten.
Koln:
-Kurdistan-Tage wurden veranstaltet. Es
fanden Seminare iiber die Kurdische
Geschichte, Kultur, Sprache, Literatur usw.
RONAHi
statt. Der letzte Tag wurde mit Ahmede Xane
Kulturveranstaltung beendet. Am 21. Marz
wurde das Newrozfest gefeiert.
-Zum Andenken an das Masaker an den
Armenier wurde eine Kulturveranstaltung
organisiert, wobei die Kurdische und
Armenische Kultur vorgestellt wurden.
Miinster:
-Eine Solidaritatsveranstaltung fiir die
Zeitung Ozgur Ulke wurde organisiert.
-Die Studenten haben 3000 D M , - an die
Zeitung gespendet.
-Am 21 Marz wurde newroz gefeiert.
Hamburg:
-Fiir die Zeitung Ozgiir Ulke wurde eine
Kampagne gestartet, wobei 14.000,Zusammenkamen.
Eine Bilderausstellung iiber das Leben in
Kurdistan wurde gemacht.
GieBen:
-Bei einer Informationsveranstaltung wurden
die Aufgaben des kurdischen Exilparlaments
bekannt gemacht.
29
KULTUR-SANAT
Erachtens das V ertuschen der
Realitat. Deshalb wiirde Kurday zu
den anlysierenden Kiinstlern
zugerechnet werden, als zu den die
ihre Kunst nach den
Gesichtspunkten der V ermarktung
auslegen. Fiir ihn ist Kunst nicht
Inbegriff alien "Schonen" sondem
ein Komunikationsmittel. Eine
Sprache mit derer seiner Heimat
Kurdistan ist seine Intention nicht die, der
Menschheit das "Schone" zu offenbaren, vielmehr
will er der Menschheit nahe bringen, in welchem
Stadium des Zerfalles sich ihre heilige Gesellschafft
befindet. In seinen Bilder setzt er sich mit den
Themen der Gesellschaft auseinander und versucht
diese dem Betrachter verstandlich darzulegen.
Seine Kunst ist surrealistischer Art, also iiberrealistisch, was nicht heiBt, daB er realitatsfremd ist.
Nur so und nicht anders kann er das wirkliche
Gesicht der an dem kurdischen V olk begangen
Greultaten seitens des tiirkischen und des irakischen
Staates zeigen. Seine
anderen Bilder
reflektieren die
Lebensphilosophie der
Zivilisation wieder.
Beim ersten Anblick
der Bilder denkt man,
da(3 die Absicht des
Kunstlers die sei dem
Betrachter eines seiner
Alptraume darzustellen.
Jedoch muB man
feststellen, daB sein
Alptraum unsere nackte
Gegenwart ist. Er zeigt
auf, daB das eingetreten
ist, was uns nicht mal in
unseren kuhnsten Alptraumen wiederfahren ware.
Kurday macht klar in welcher Form uns der die
Zivilisation und die von der Zivilisation liber
Hunderten von Jahren ausgebeuteten "Dritten Welt"
eine Gefahr widerfahrt, dessen AusmaB wir
verkennen.
Kurday fordert uns auf, aus unserer Kontbrmitat
auszubrechen und uns nicht mit dem Hinweis auf
scheinbaren Sachzwangen aus der V erantwortung zu
stellen. Seine Hoffnung sind diejenigen, die
versuchen aus den Kreislaufen der. Selbstzerstorung
auszubrechen und gegen alien Unrecht, der uns und
anderen widerfahrt, anzukampfen.
K U R D AY und seine
Kunst als
Komunikationsmittel
KURDAY (Koksal Senel Gleitsch), wurde am
21.10.1952 als Sohn eines kurdischen Bauem in
Dersim (in Turkisch-Kurdistan) geboren. Nach der
Tatigkeit als Volksschullehrer an der
Schwarzmeerkiiste studierte er an der Statischen
Akademie fur angewandte Kunste in Istanbul sowie
an der Akademie der bildenden Kunste in Munchen.
In erster Linie denkt man beim Begriff Kunst an
Asthetik und Vollkommenheit, an Bilder, die bei
ihrem Anblick den Betrachter mit Zufriedenheit
tullen. Wer dies von Kurdays Bildem erwartet, wird
enttauscht.
Noch vor hundert Jahren
war Kunst ein Mittel zur
Selbstdarstellung. Wer sich
leisten konnte, der lies sich
auf Bildern portratieren.
Andere Kiinstler widmeten
sich der Natur und ihrem
Umfeld zu und versuchten
alles abzubilden, was ihnen
liber den Weg lief.
Zweifellos waren diese
Bilder sehr schon
anzusehen und
zeichentechnisch
vollkommen, jedoch
inhaltsreich waren sehr
wenige.
Der Kunstbegriff hat sich im Laufe der Zeit
geandert. Wie der Begriff schon selbst erklart, ist
Kunst eine Intentionsbehaftete Wiedergabe dessen,
was man wahmimmt und nicht die Reproduktion
uns Umgebendem Sein, V ielmehr ist die Kunst eine
Interpretation dessen, was man in seinem Umfeld
wahmimmt, eine Auseinandersetzung mit Themen
und Ereignissen, die uns beschaftigen, ein Mittel zur
Vermittlung einer Botschaft und einer Ideologic.
Kurdays Auffassung von Kunst ist analysierende,
informationsgefullter und aussagekraftiger Art.
Zweifelsfrei konnte genauso wie viele andere
seiner Genossen, gut anzuschauende Bilder zum
Vorschein bringen. jedoch ware das vielleicht seines
30
RONAHi
ZIVI瞧確?