çindekiler Contents
Transcription
çindekiler Contents
TÜRSAB TÜRK‹YE SEYAHAT ACENTALARI B‹RL‹⁄‹ DERG‹ V taraf›ndan ayl›k olarak yay›nlan›r Contents ‹çindekiler SAYI: 277 / NİSAN 2007 - ISSUE: 277 / 2007 APRIL Published monthly by TURKEY ASSOCIATION OF TRAVEL AGENCIES ISSN 1300-3364 Yerel Süreli Yay›n Local Periodical • TÜRSAB ad›na Sahibi / Owner on behalf of TÜRSAB Başaran ULUSOY Sorumlu Yaz› ‹şleri Müdürü / Managing Editor R›za EP‹KMEN Yay›n Yönetmeni / Editor Hümeyra ÖZALP KONYAR TÜRSAB ad›na Yay›n Koordinatörü/ Publication Coordinator on behalf of TÜRSAB Arzu ÇENG‹L Yayın Sorumlusu / Publication Executive Barış BEHRAMOĞLU Tasar›m / Design Şubat Yay›nc›l›k Grafik Uygulama / Graphic Designer Özgür AÇIKBAŞ Çeviri / Translation: Tri-A Dil hizmetleri 4 16 DOSYA MÜZE Bask› / Printing: Boyut Matbaac›l›k A.Ş. Tel: (0.212) 413 33 33 Bask› Tarihi: 10/04/2007 TÜRSAB Tel: (0.212) 259 84 04 Faks: (0.212) 259 06 56 Dikilitaş Mah. Aş›k Kerem Sk.No: 55 34394 Beşiktaş-‹stanbul/Türkiye www.tursab.org.tr Editoryal ve Görsel Haz›rl›k Editorial and Visual Preparation 22 TARİH 26 GEZİ 36 GEZİ ITB BERLİN’DE TÜRKİYE’NİN YILDIZI PARLADI TURKEY STAR SHINES AT ITB BERLIN DEPO MÜZE’DE SARAYIN GÜNDELİK YAŞAMINDAN İZLER TRACES OF THE DAILY PALACE LIFE AT THE DEPOT MUSEUM OSMANLI İHTİŞAMININ RENKLERİ: KUMAŞLAR THE GLORIOUS OTTOMAN COLORS: FABRICS ORTA TOROSLARIN ARDINDA VE GÖLLER BÖLGESİ’NDE BİR VAHA: BEYŞEHİR AN OASIS BEYOND MID TOROS MOUNTAINS, IN THE LAKES REGION: BEYŞEHİR “DİYARBAKIR BANA KÜSMÜŞ, DÜŞTÜM GELDİM YOLLARINA” “DİYARBAKIR IS ANGRY WITH ME, I HIT THE ROADS” 12 Deniz uçağıyla kuş bakışı turlar 32 Asya ile Avrupa’yı bağlayan bir sağlık köprüsü 42 Sofralarımızın keyfi: Efe Rakı 46 18 Mart Çanakkale ve Cumhuriyet Eğitim Gezileri devam ediyor 48 Dünyadan Turizm Endüstrisi Haberleri 50 İstanbul’daki Kongre Vadisi’nin öyküsü Kapak Fotoğrafı: Matrakçı Nasuh’un Diyarbakır çizimi (16. yüzyıl). Cover picture: 16th century Matrakçı Nasuh’s Diyarbakır illustration. ŞUBAT YAYINCILIK Tel: (0.212) 249 72 07 - 15 Faks: (0.212) 292 80 63 Akarsu Cad. Arbatl› Apt. No: 23/4 34433 Cihangir-‹stanbul/Türkiye [email protected] TÜRSAB DERG‹, Bas›n Konseyi üyesi olup, Bas›n Meslek ‹lkeleri’ne uymaya söz vermiştir. TÜRSAB MAGAZINE is a member of the Turkish Press Council and has resolved to abide by the Press Code of Ethics. TÜRSAB DERG‹’de yay›nlanan yaz› ve fotoğraflardan kaynak gösterilmeden al›nt› yap›lamaz. None of the articles and photographs published in the TÜRSAB MAGAZINE maybe quoted without mentioning of resource. BAŞYAZI We deserve the promotion* Tanıtıldığımız kadar varız* BAŞARAN ULUSOY-TÜRSAB Başkan›-The President of TÜRSAB * 1992 yılı Nisan say›sı TÜRSAB Dergi Başyazısı-Editorial of TÜRSAB Magazine, April 1992 issue. Başbakan Süleyman Demirel, Orta Asya Cumhuriyetlerine yaptığı gezi sırasında uğradığı Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de, Parlemento kürsüsünden ev sahiplerine hitap ederken, Karabağ sorununa değinerek, “Çok şey yapıyoruz, çok şeye sahibiz, ama bunları kullanmıyor, kendimizi tanıtamıyoruz.” diyordu. Geçtiğimiz ay Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği “Tanıtım Şurası”nın bu dönemde gündeme gelmesi anlamlıydı. Akademik, mesleki, sosyal, siyasal, toplumsal, ulusal ve uluslararası boyutları ile iki gün boyunca çeşitli açılardan ele alınan tanıtım konusuna, toplumun her kesiminden temsilciler değişik biçimlerde yaklaşarak, sorunu ortaya koymaya ve çözümler üretmeye yönelik önerilerde bulundular. Bizler seyahat acentaları olarak, tanıtımın esas olarak devletin sorunu olduğunu belirtmemize rağmen, konuyu her vesile ile gündeme getirip, çözümlenmesini istememizin nedeni her yurttaşın duyduğu sıkıntıya ek olarak, tanıtım sorununun bizim ekmek kapımız, işimiz ile doğrudan ilişkili olmasındandır. Bilindiği gibi turizmcinin elindeki ürün, Türkiye’nin kendisidir. Dolayısıyla, bu ürün ne kadar iyi niteliklere sahip ve bu nitelikleri ne kadar çok tanınıyor ise, biz de bunu o kadar kolay pazarlayabiliriz. Bu açıdan değerlendirildiğinde, “Tanıtım Şurası” elbette her şeyi halletmeyecekti. Ancak bu yönde atılan önemli bir adımdır. Şimdi önemli olan bunun gerisini getirip hızla, sorunun çözümüne ilişkin önlemleri devreye sokma zamanının geldiğini görmektir. Ülkemizin tanıtımından söz ederken geçen ay “Turizm Haftası” etkinlikleri çerçevesinde Karadeniz Bölgesi’ne düzenlediğimiz gezide gözümüze çarpan bir kaç noktaya değinmek istiyoruz. Karadeniz Bölgemiz, bugüne kadar turizm açısından ihmal edilmiş pek ilgi görmeyen bir bölgeydi. Ancak şimdi gerek Orta Asya Cumhuriyetlerindeki gelişmeler, gerekse Trabzon Serbest Bölgesi’nin hizmete girmesi ile sanıyoruz, Karadeniz Bölgesi artık turizmcilerin daha çok ilgisini çekecektir. Karadeniz Bölgesi’nin turizm alanındaki sessiz ve derinden gelişmesi, kamu yönetimi ve özel sektörün dikkatini çekmelidir. Bir süreden beri artık Trabzon’a haftanın her günü uçak inmeye başlamış olması bile gelişmenin düzeyini gösteriyor. Ne var ki, burada da sorun Türkiye’nin bütünündeki sorundan farklı değil. Tanıtım, tanıtım, tanıtım... During his visit to the Central Asian Republics, Prime Minister Süleyman Demirel said, concerning the Karabağ issue, “We do many things, we possess many things, but we do not use these and can not promote ourselves,” in a speech made to the hosts at the Parliament in Baku, the capital city of Azerbaijan. The presentation of the “Promotion Council,” held by the Ministry of Tourism last month, during this term, was meaningful. The issue of promotion, which has been considered from various perspectives, with its academic, professional, social, political, national and international aspects, has been approached by the representatives of all segments of the society through various perspectives and efforts have been made to state the problem and to produce solutions. Although we, as travel agencies, state that the promotion was principally under the responsibility of the state, the reason for our presentation of the issue and request for a solution, is the fact that in addition to the problems, experienced by all citizens, the issue is directly related to our source of income, to our business. As it is known, the product in the hands of the tourism sector, is Turkey itself. Therefore, the better features this product has and the better these features are known, the better we can market this product. When considered from this perspective, the “Promotion Council” certainly would not be able to solve all problems. However, this is an important step, taken in this direction. Now, the important thing is to continue this and to see that it is time to implement measures for the solution of the problem. Talking about the promotion of our country, we would like to state a few points, which attracted our attention in the tour, held in the Black Sea region last months, within the framework of the “Tourism Week” activities. Our Black Sea Region, until today, was a neglected region with respect to tourism and which did not attract much attention. But now, both as a result of the developments in Central Asian Republics and with the opening of Trabzon Free Zone, we believe that Black Sea Region will attract more attention from the travel agencies. Silent development of the Black Sea Region in the field of tourism, must attract the attention of the public and private sector. The fact that planes have been landing to Trabzon each day of the week, display the level of the development. Yet, the problem here is no different that the problem, experienced by Turkey as a whole. Promotion, promotion, promotion... DOSYA Turkey star shines at ITB Berlin ITB Berlin’de Türkiye’nin yıldızı parladı Haz›rlayan-Prepared by: Cengiz Yücel TÜRSAB Ar-Ge Departman›-TÜRSAB Research & Development Dünyanın tartışmasız en büyük fuarı olan ITB Berlin Fuarı’nda Türkiye bu kez güçlü bir profil çizdi ve 2007’ye yönelik umutları artırdı. 7-11 Mart tarihlerinde Berlin için oldukça ılıman iklim koşullarında gerçekleşen fuara 107 bini profesyonel 177 bin ziyaretçi geldi Turkey has embossed a powerful profile on the ITB Berlin Fair, undoubtedlygreatest exhibition in the world, and heightened the expectations from 2007. A total 177,000 visitors out of which 107,000 were professionals visited the Fair that was held under rather warm weather conditions for Berlin between the dates 7-11 March 4 | TÜRSAB 2 6 bölümden oluşan fuar merkezinde Türkiye standı 3 no’lu salonların ikinci katındaydı ve bu katın yarısını kaplıyordu. Türkiye standı büyüklük bakımından birinci sıradaki ev sahibi Almanya ve ikinci sıradaki İspanya ve eyaletlerinden sonra Yunanistan, Hindistan, Singapur, İtalya, Portekiz gibi ülkelerle üçüncü kategoride yer alıyordu. Modern ve rahat tasarımına karşın, ortadaki meydanda Aspendos Antik Tiyatrosu’nun bir canlandırması ile Halikarnas Mozolesi’nin başarılı bir maketi, otantik unsur ihtiyacını karşılıyordu. Türkiye standının içinde TÜRSAB, TUROB, TÜROFED, gibi meslek örgütlerinin standlarının yanı sıra GÜMTOB, GETOB gibi çbölgesel otelci birliklerinin de standları bulunuyordu. Türk Hava Yolları ve Peninsula Turizm’in standı da Türkiye standının önemli parçalarıydı. Orta bölümdeki Aspendos Meydanı sadece folklor gösterilerinin sahnesi değil, aynı zamanda Türkiye tanıtım filmlerinin de gösterildiği bir kafeteryayı barındıran bir yaşam alanıydı. Geçen yıl eleştiriler Turkey has embossed a powerful profile on the ITB Berlin Fair, undoubtedly-greatest exhibition in the world, and heightened the expectations from 2007. A total 177,000 visitors out of which 107,000 were professionals visited the Fair that was held under rather warm weather conditions for Berlin between the dates 7-11 March. The Turkey stand at the center of the fair composed of 26 sections was on the 2nd floor of halls no 3 and it was occupying half of this storey. Together with countries such as Greece, India, Singapore, Italy and Portugal, the Turkish stand was in the 3rd category in respect to largeness after the host Germany which was in the 1st place, and Spain and its States in the 2nd place. Despite its modern and comfortable design, a simulation of the Aspendos Antique Theater and a successful maquette of the Halicarnasus Mausoleum on the area in the middle were meeting the need for authenticity. In addition to the stands of vocational organizations such as TÜRSAB, TUROB, TÜROFED, there were also stands of quite a number of regional hotelkeeper unions such as GÜMTOB, GETOB in the Turkish stand. Stands of Turkish Airlines Türkiye standının içinde TÜRSAB, TUROB, TÜROFED, gibi meslek örgütlerinin standlarının yanı sıra GÜMTOB, GETOB gibi çok miktarda bölgesel otelci birliğinin de standları bulunuyordu In addition to the stands of vocational organizations such as TÜRSAB, TUROB, TÜROFED, there were also stands of quite a number of regional hotelkeeper unions such as GÜMTOB, GETOB in the Turkish stand TÜRSAB | 5 Turkey trends reflecting from the fair ITB Berlin Fair has been a good occasion for good news about Turkey. Along with the success of the Turkey stand at the fair, it was also interesting that Turkey was also shown among the rising destinations during industrial meetings at the fair. Authorities of World of TUI, the greatest tour operator in Germany and Europe, explained that there was some 50% rattling increase in the reservations for Turkey. The greatest Turkey specialist in Europe, Öger Tours, also draw attentions to the 42% increase in its reservations for Turkey. It should also be agreed that publishing news about Turkey in 3 issues of the country’s most efficient tourism industry periodic FWV’s daily issues throughout the fair somehow, shows the increasing industrial interest in our country. As a result, that this year is going to be a very good one in tourism has become quite clear in the fair, save for any undesired adverse event. Geçen yıl eleştiriler alan Türkiye standı bu yıl genel olarak beğeni topladı Turkish stand, which was criticized last year, was appreciated this year in general alan Türkiye standı bu yıl genel olarak beğeni topladı. Ziyaretçi günlerinde yapılan TÜTAV Halk Dansları Grubu’nun gösterileri de büyük ilgi gördü. Almanya’daki en önemli Türkiye uzmanı tur operatörleri olan GTI ve Öger de, Türkiye’nin bulunduğu standın komşusu olan 5 no’lu standta önemli yerler tutmuşlardı. II. Başkan Rıza Epikmen, Yönetim Kurulu Üyesi Ertuğrul Karaoğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Serhad Uslan, Dış İlişkiler Departmanı’ndan Özge Başar ve Ar-Ge Departmanı’ndan Cengiz Yücel fuardaki TÜRSAB heyetini oluşturuyordu. Fuara TÜRSAB üyesi seyahat acentalarından Peninsula Turizm (Türkiye bölümünde kendi standları ile katıldılar), City Windows Turizm, Up Town Seyahat Acentası ve Duru International Turizm’den katılımcılar vardı. Fuardan yansıyan Türkiye trendleri ITB Berlin Fuarı bu yıl Türkiye için iyi haberlere vesile oldu. Fuardaki Türkiye standının başarısı yanında endüstriyel buluşmalarda Türkiye’nin yükselen destinasyonlar arasında gösterilmesi de dikkat çekiciydi. 6 | TÜRSAB and Peninsula Tourism were also important components of the Turkish stand. The Aspendos Square at the central section was not only the scene of the folklore performances, but it was also a living parlor, sort of cafeteria, where promotional films about Turkey were shown. Turkish stand, which was criticized last year, was appreciated this year in general. Moreover, the folklore dances performed by the TÜTAV Folklore Dance Group on the visiting days arouse interest. The most important tour operators in Germany, Turkey specialists GTI and Öger, also held vital places in stand no. 5 neighboring the Turkish stand. TÜRSAB delegation at the fair was composed of II. President Rıza Ekipmen, Member of Board Ertuğrul Karaoğlu, Member of Board Serhad Uslan, Özge Başar from Foreign Relations Department and Cengiz Yücel from R&D Department. There were also participants from TÜRSAB member travel agencies such as Peninsula Tourism (they participated with their own stand in the Turkey section), City Windows Tourism, Up Town Travel Agency and Duru Tourism in the country and Turkey. Ministry’s press conference There was not too much interest in the press conference held in the morning on 8th March by Tourism Minister Atilla Koç; there were some 20 German and foreign journalists in 100-person conference room. After giving some general information about the state of Turkish tourism, Minister of Culture and Tourism Atilla Koç stated that there was approximately 20 percent increase in reservations for Turkey so far compared to last year according to the information they got from tour operators. Koç also stated that they were going to add 220,000 beds to the present 500,000 beds and that they switched investment concept from individual hotel investments to the concept of tourism cities. DRV President Klaus Laepple, in his speech, said, “Turkey is not only indispensable Almanya’nın ve Avrupa’nın en büyük tur operatörü olan World of TUI’nin yetkilileri Türkiye rezervasyonlarında %50 gibi baş döndürücü bir artış olduğunu söylediler. Almanya’daki en büyük Türkiye spesiyalisti Öger Tours da Türkiye rezervasyonlarında %42 oranında bir artışa işaret etti. Ülkenin en etkili turizm endüstrisi dergisi olan FWV’nin fuar boyunca hergün yayımladığı nüshaların üçünde Türkiye ile ilgili haberlerin bir şekilde yer alması da ülkemize olan endüstriyel ilginin bir göstergesi olarak kabul edilmelidir. Neticede, çok olumsuz bir gelişme olmaz ise bu yıl turizmde iyi bir yıl olacağı fuarda iyice belirginleşmiş oldu. Bakanlığın basın toplantısı Turizm Bakanı Atilla Koç’un 8 Mart tarihinde sabah saatlerinde düzenlediği basın toplantısına ilgi fazla değildi. 100 kişilik salondaki Alman ve yabancı gazeteci sayısı 20 kişi civarındaydı. Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç Türk turizminin genel durumu ile ilgili bilgiler verdikten sonra tur operatörlerinden aldıkları bilgilere göre yılın bu dönemine kadar olan rezervasyonlarda geçen yıla göre %20 civarında bir artış olduğunu belirtti. Koç Türkiye’nin halen varolan 500.000 turistik yatağına 220.000 yeni yatak ekleyeceklerini yatırım konseptini de münferit otel yatırımlarından turizm kentleri konseptine kaydırdıklarını açıkladı. DRV Başkanı Klaus Laepple ise konuşmasında, “Türkiye sadece Alman seyahat ve turizm endüstrisi için değil, aynı zamanda Alman ekonomisi için de vazgeçilmez bir ülkedir” diyerek kuruluş olarak Türkiye’ye destek verdiklerinin altını çizdi. Toplantıda Bakan Koç’un Türkiye’nin altyapı ve kalite geliştirme konularına hemen hemen hiç değinmemesi buna karşın yeni oda kapasitesi geliştirmeye ağırlık vermesi dikkat çekti. Bir Alman gazetecinin “220.000 yeni yatak çevre ve altyapı sorunları yaratmayacak mı?” sorusuna Koç şöyle yanıt verdi: “Turizmde 50 milyon turist çeken İspanya’nın sahil uzunluğu Atlas Okyanusu ve Akdeniz’deki adalarıyla beraber 1.500 km kadardır. Türkiye’nin kıyı uzunluğu ise 8.000 kilometreye yakındır. Gördüğünüz gibi Türkiye’nin daha fazla kapasite geliştirmek için yeri vardır.” Fuarın diğer yıldız destinasyonları Fuarın bu yıl Türkiye haricindeki yıldızlarının başında kuşkusuz bu yılki sponsor ülke (“Partner ülke”) Hindistan vardı. Olağanüstü doğal ve kültürel zenginliklere sahip olmasına karşın turizmde şimdiye kadar önemli bir paya sahip olamayan bu ülke öyle görünüyor ki, artık iddialı bir turizm destinasyonu olmaya soyunmuş bulunuyor. Maldivler, Malezya, Singapur ve Endonezya gibi ülkelerin bulunduğu Asya Pasifik Bölgesi de fuarın en çok ilgi gören ülkeleri arasındaydı. ITB Berlin fuarına yansıyan trendlere göre 2006 yılında Avrupalıların geçen yıl yaptıkları yurtdışı seyahat sayısı %3 oranında artarken; Almanların yaptıkları uluslararası seyahat sayısı %2 oranında azalmış. Avrupa’da Polonya, Rusya, İrlanda, İspanya ve İtalya geçen yıl yurtdışı seyahat sayıları en çok artan ülkeler olmuşlar. Bu arada, FIFA Dünya Kupası’na bağlı olarak %14 artan event organizasyonları segmentine karşın, kırsalda yapılan tatillerden oluşan segment de %9 oranında büyümüş. Şehir gezileri %5 ve güneşdeniz-kum seyahatleri de %4 oranında artış kaydetmiş. Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin bu yıl yaşaması muhtemel artışla rehavete kapılmaması konusunda da uyarıcı. Çünkü, Türkiye’nin payı ağırlıklı olarak trendi en zayıf segmentlerde artacak. Ülkemizin iç kesimlerinde de turist ağırlayabileceğimiz bir ortamı oluşturmak ve yeni ürünler geliştirmekte belli ki fayda var. Diğer önemli bir uyarı da, yıllardır SARS, tsunami, kuş gribi gibi salgın hastalıklar ve doğal afetlerle sarsılarak fren konulan Asya/Pasfik destinasyonlarının büyük bir şâşâ ile geri döneceği ve Hindistan gibi yeni destinasyonların da pastadan daha fazla pay almaya başlayacağı şeklinde. Yani, son on yıl için konuşacak olursak turistin önünde seçeneklerin en bol olduğu yıllardan birisini yaşıyoruz. Bir diğer tehdit ise, önümüzdeki yıllarda pek çok ülkenin turizmde çok büyük projelerle adından söz for German travel and tourism industry, but it is also an indispensable country for the German economy” and underlined that their corporation was supporting Turkey. It was interesting that Minister Koç almost did not tell anything about improving the infrastructure and quality; on the contrary, he put emphasis on improving the new room capacity. Upon a question from a German journalist, “Isn’t this new 220,000bed increase going to create infrastructure problems?” Mr. Koç replied, “The coastal line of Spain that attracts 50 million tourists, including its shores by the Atlantic Ocean and its islands in the Mediterranean is about 1500 kilometers. On the other hand, length of Turkey’s coastal line is nearly 8 thousand kilometers. As you see, Turkey has got enough places to further increase the capacity.” II. Başkan Rıza Epikmen, Yönetim Kurulu Üyesi Ertuğrul Karaoğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Serhad Uslan, Dış İlişkiler Departmanı’ndan Özge Başar ve ArGe Departmanı’ndan Cengiz Yücel fuardaki TÜRSAB heyetini oluşturuyordu. TÜRSAB delegation at the fair was composed of II. President Rıza Ekipmen, Member of Board Ertuğrul Karaoğlu, Member of Board Serhad Uslan, Özge Başar from Foreign Relations Department and Cengiz Yücel from R&D Department. Other starring destinations of the fair In addition to Turkey, the leading star of the fair this year was undoubtedly this year’s sponsor country (“Partner Country”) India. Although it has extraordinary natural and cultural richnesses, this country has not been successful to obtain an important share in tourism so far; however, now it looks like it is going to be one of the assertive tourism destinations from now on. Maldives and Asian Pacific Region which covers countries like Malaysia, Singapore and Indonesia were also among the most popular countries in the fair. According to the trends reflected in the ITB Berlin Fair, while the overall trips to abroad for tourism TÜRSAB | 7 ettirecek olması. Ve Türkiye en azından şimdilik bundan yoksun. Örneğin, Hong Kong’lu bir şirket olan Shun Tak Holding’in Kazakistan’da kuracağı dev kumar şehri projesinin boyutları 10 milyar dolarken, Las Vegas Sands adlı şirket de, Singapur’da dev bir yat limanı, toplantı ve kongre turizmi ile ilgili fasiliteleri, alışveriş merkezleri ve rekreasyon alanlarını hedefleyen The Marina Bay Sands projesi için 3,2 milyar dolar harcayacak. Dubai’deki dünyanın en egzotik ve pahalı turizm projelerinden birisi olan ünlü Palmiye Adaları (Palm Jumeirah ve Palm Island) projelerini ise zaten dünya da duymayan yok. Artık, sadece belli bölgelerin uzmanı tur operatörleri o ülke ya da bölgelerin içinde yer alıyorlar. Specialist tour operators of certain regions are only taking place in that relevant countries or regions. 8 | TÜRSAB Görüşler, intibalar Fuar, profesyonel ve tüketici ziyaretçilerine ilişkin istatistiklerin gösterdiği gibi profesyonel ağırlıklı olmaya başlamış. Eskisi gibi fuarda tüketiciye satışın artık fazla bir önemi kalmamış. Artık, sadece belli bölgelerin uzmanı tur operatörleri o ülke ya da bölgelerin içinde yer alıyorlar. World of TUI, Thomas Cook, Rewe gibi turizm gruplarını ve bu grupların markalarını artık fuarda göremiyoruz. Bu nedenle, fuarda profesyonel ziyaretçilere ve özellikle de medyaya odaklanmak daha faydalı görünüyor. Seyahat ve turizm endüstrisinde Internet satışları olağanüstü artış kaydediyor. Ancak, Türkiye standında lansmanını yaptığımız bir Türkiye turizm web sitesi, Bakanlığın web sitesi bile afişlerde ve panolarda hemen hemen hiç yoktu. Oysa, örneğin www. sideguide.net sitesi bir minibüsle fuar boyunca fuarın girişinde müthiş bir reklam yapmayı başardı. Benzeri lansman çalışmalarını fuarda www. goturkey.com sitesi için de yapmak çok faydalı olabilirdi. Türkiye standının panoları ve logoları karşıdan aydınlatmalıydı ve değişik açılardan yansımalar izlemeyi güçleştiriyordu. Standların da içeriden aydınlatmalı ışıklı panolar kullanan ülkelerin standlarının doğal cazibelerini içeren resim ve afişlerini daha iyi ve canlı yansıttıkları gözlendi. İş ve tüketici odaklı olmak kadar medyaya da iyi seslenmek ve hitap etmek gerekiyor. Medya merkezinde Türkiye ile ilgili sadece 8 Mart’taki purposes in Europe increased 3 percent in 2006, the number of overseas trips made by Germans decreased at a rate of 2 percent. On the other hand, Poland, Russia, Ireland, Spain and Italy are the countries whose overseas trips increased most in Europe. Meanwhile, besides the event organizations segment which increased 14 percent due to FIFA World Cup, the segment that represents vacations in rural areas also grew 9 percent. Urban trips realized 5 percent and sun-sea-sand trips realized 4 percent increases. All these improvements are also a warning sign for Turkey for not be overcome by languor because of the likely increase to be realized this year, because share of Turkey will predominantly increase in the segments with the weakest trends. Apparently, there is much advantage in developing new products and creating environments in the inner parts of our country where we will be capable of hosting our guests. Another important warning is that the Asian Pacific destinations which have been experiencing jolts for years because of natural disasters such as SARS, tsunami, bird flu will be back with a great glory and that new destinations such as India will start getting bigger slices from the cake. That is, if we consider the last ten years, we are going to pass through a year where the tourists will have numerous choices. Another threat is the fact that a lot of countries will make a name in tourism with very big projects in the coming years. And Turkey is lacking this at least for now. For example, while the dimensions of the investment to be made for the giant casino city in Kazakhstan by a Hong Kong company titled Shun Tak Holding reaches 10 billion dollars, another company titled Las Vegas Sand will spend 3.2 billion dollars for The Marina Bay Sands which targets a giant yacht marina in Singapore, facilities related to meeting and congress tourism, shopping centers and recreation areas. The famous Palm Islands (Palm Jumeirah and Palm Island) in Dubai which is one of the most exotic and expensive projects in the world are known throughout the world. Views, impressions The fair has started to be mostly professional as is indicated by the statistics related to the professional and consumer visitors. Consumer sales is not that much important in the fair. Specialist tour operators of certain regions are only taking place in that relevant countries or regions. We cannot see tourism groups and brands of these groups such as world of TUI, Thomas Cook or Rewe in the fair anymore. Therefore, it seems more advantageous to focus on the professional visitors and especially to the media in the fair. Internet sales realize an extraordinary increase in travel and tourism industry. However, there was not any website related to Turkish tourism which we were trying to launch in the Turkey stand. Even the website of the ministry was almost not mentioned on the posters and publicity signs. However, for example, the internet site (www.sideguide.net) succeeded in making a fantastic advertisement in a van at the entrance of the exhibition area throughout the fair. Carrying out similar launching works in the fair for (www.goturkey.com) site may be quite advantageous. Panels of the Turkey stand were illuminated from front and watching the posters was being difficult because of reflections from different angles. It has been observed that the stands displaying the pictures and posters of the countries who used panels illuminated from inside reflected the natural beauties better and livelier. It is also as important to address well and appeal to the media as being focused on the business and consumers. In the media center, there was only the news of the press conference held on March 8th and promotion materials related to Turkey. However, important tourism projects, kalabalık yeni gelişen bir zengin sınıfın yükseldiği, ayrıca Hazar Havzası ve Rusya Federasyonu gibi enerji zengini olmaya aday ülkeler de göz önüne alındığında daha zengin pazarlara hitap edecek ürün geliştirilmesi ve bu ürünlerin bu fuarlarda tanıtılması gerektiği kanaatindeyiz. Asya/Pasifik ve Karayip destinasyonları bu konuda çok başarılıydı. basın toplantısının haberi ve tanıtım materyalleri vardı. Halbuki önemli turizm projeleri, istatistiki bilgiler, yeni ve ilginç ürünler medya merkezindeki basın bültenleri bölümünde daha fazla yer alabilirdi. Fuarda otantik özelliklerin belli oranlarda dengeli olarak kullanılması medyanın ve tüketicilerin ilgisini çekiyor. Fotoğrafların büyük bölümü oralarda çekiliyor. Aspendos Tiyatrosu ve Halikarnas Mozolesi ile folklor gösterileri bu yıl bu anlamda iyiydi. Gelecek yıl da örneğin Kapadokya temalı bir stand Kapadokya’nın tanıtımı açısından iyi olabilir. Fuarda biçimsel bütünlüğün korunması diğer stand sahiplerinin afiş vb. malzemeleri standların duvarlarına asmalarının engellenmesi doğru bir yaklaşım oldu. Türkiye Berlin’de şehir genelinde billboardları en iyi kullanan ülkeydi. Birçok otelin önündeki billboardlarda reklamlarımız yer aldığı gibi kentin en hareketli meydanlarından birisi olan Potsdamer Platz’ın girişine yakın bir inşaatın duvarına konmuş dev Türkiye afişi gerçekten çok etkiliydi ve iyi konumlandırılmıştı. ITB Fuar alanları ile ICC Konferans merkezini kesen cadde üzerindeki bu iki temel yapıyı birbirine bağlayan üstü kapalı yaya köprüsünün dış yüzeylerini de tamamen Türkiye reklamları kaplıyordu ki bu reklamlar da, konumlanma bakımından çok iyi bir yerdeydi. Dünya ekonomisinin uzun yıllardır hızla geliştiği dev nüfusları olan Hindistan ve Çin gibi ülkelerde nüfusu Endüstriyel toplantılar ITB Berlin Fuarı kuşkusuz endüstriyel buluşmaların da odak noktası halindeki bir fuar. Bu yıl fuara paralel olarak düzenlenen ITB Konvansiyonu’nun başlığı “Pazar Trendleri ve Yenilikler” idi. Pazar Trendleri ve Yenilikler Konvansiyonu’nun hergün ayrı bir konusu vardı. Birinci günün konusu turizmin geleceğinin işlendiği “Gelecek Günler”; ikinci günün konusu konaklama sektörünün konularının işlendiği “Konaklama Endüstrisi Günü”; üçüncü günün konusu hava yolları ve havaalanları konularının işlendiği “Havacılık Günü”; dördüncü gün “ITB Pazarlama” günü olarak belirlenmişti. Bu temel konuların işlendiği ITB Konvansiyonu’nun dışında seyahat ve turizm endüstrisinin her alanından şirketlerin ve ülkelerin basın ve bilgilendirme toplantıları ITB boyunca devam etti. Bu toplantılarda işaret edilen bazı önemli konuların özetleri de aşağıdaki gibi: Avrupa outgoing pazarında 2006 yılı “Fena değil” IPK International’ın ITB’de açıkladığı rakamlara göre geçen yıl Avrupalıların yaptığı uluslararası seyahatlerin sayısı %3 oranında arttı ve 388 milyona ulaştı. Dış seyahatlerde yaptıkları geceleme sayısındaki performans ise daha iyiydi (%5). Böylece geceleme sayısı da 3,7 milyona ulaştı. Bu gelişme genel olarak uzun mesafeli seyahatlere atfediliyor. Seyahat başına harcanan para ise 904 avro (1.237 dolar) olarak gerçekleşti ve Avrupalıların uluslararası seyahatlere harcadığı toplam para 351 milyon avro oldu. Avrupa’nın en hızlı büyüyen yurtdışı seyahat pazarları da şu ülkeler oldular: Polonya %17, Rusya ve statistical information, new and interesting products could have taken place in the press release section at the media center. Using authentic features in balance in certain proportions draws attentions of the media and the consumers. A great deal of the photographs is being taken thereabouts. Aspendos Theater and Halicarnasus Mauseleum as well as folklore performances were fine in this respect. We reckon that a stand with Cappadocia theme might be very good with regard to promotion of Cappadocia next year. It has been a correct approach to protect the unity and to prevent owners of other stands post their posters, materials, etc. on the walls of the stand. Turkey was the country which used the billboards spread in the city in the best way. Besides our advertisements which were hung on the billboards in front of many hotels, the giant Turkey poster hung on the wall of a construction near Potsdamer Platz, which is one of the busiest squares in the city, was indeed very impressive and it was very well located. On the street crossing the ITB Fair areas and the ICC Conference Center, the covered catwalk that is connecting these two buildings was also covered with advertisements of Turkey thoroughly and these advertisements were in a very good place in respect to positioning. We believe that developing new products that will appeal to richer markets and to introduce such products in exhibitions of this kind is crucial especially when we consider the countries with long-developing economies and colossus populations such as India and China where a populated rich class ITB Berlin Fuarı kuşkusuz endüstriyel buluşmaların da odak noktası halindeki bir fuar ITB Berlin Fair is undoubtedly the fair in the focus point of the industrial meetings also TÜRSAB | 9 Şehir gezileri %5 artışta kalırken, güneş deniz kum seyahatleri %4 arttı. While urban trips increased no more than 5 percent, sun-sea-sand trips increased 4 percent. 10 | TÜRSAB İrlanda %10’ar, İspanya ve İtalya %8’er, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre %7’şer. Turizm türlerine göre yapılan segmentasyonda ise eğlence-dinlence segmentinde events pazarı en büyük gelişmeyi %14 artış ile ve de özellikle FİFA Dünya Kupası ağırlıklı olarak kaydetti. Bu arada, kırsalda yapılan tatillerden oluşan pazar segmenti de %9 büyüdü. Şehir gezileri %5 artışta kalırken, güneş deniz kum seyahatleri %4 arttı. is emerging and also the newly emerged energy-rich candidates in the Caspian region such as Russian Federation. Asian Pacific and Caribbean destinations were quite successful in this respect. means of predominant FIFA World Cup. Meanwhile, the rural vacation segment market increased 9 percent. While urban trips increased no more than 5 percent, sun-sea-sand trips increased 4 percent. Industrial meetings ITB Berlin Fair is undoubtedly the fair in the focus point of the industrial meetings also. The title of the ITB Convention which was organized parallel to the fair this year was “Market Trends and Innovations”. The Market Trends and Innovations Convention had a different subject everyday. The subject of the first day was “Forthcoming Days” where the future of tourism was discussed; the subject of the second day was “Day of the Accommodation Industry” where topics related to accommodation sector were discussed; subject of the third day was “Day of Aviation” where topics related to airlines and airports were discussed and the 4th day was determined as “ITB Marketing Day”.Along with the ITB Convention where these subjects were discussed, press conferences and briefings of companies and countries from all fields of travel and tourism industry continued throughout the ITB. Synopses of some important aspects pointed in these meetings are as follows; German overseas trip market has narrowed Whether FIFA World Cup or the uncertainty in the German economy caused this is not known, but the German overseas trip market narrowed with a rate of 2 percent last year. Moreover, a deeper (-3%) decrease was observed in the overseas trips for vacation purposes. 2006 in European “outgoing” market is “Not bad” According to the figures declared by IPK International at ITB, the number of international trips made by Europeans last year increased 3 percent and reached 388 million. Performance of overnight stays during their trips abroad were even better (5%). Thus, number of overnight stays reached 3.7 million. This improvement corresponds to long-range trips in general. The money spent per trip has been 904 Euros (1237 USD) and the total amount the Europeans spent for international trips has reached 351 billion Euros. The overseas trip markets with the fastest growing rate in Europe were: Poland 17%, Russia and Ireland 10% each, Spain and Italy 85 each, Czech Republic and Sweden 7% each. In a classification made according to tourism types entertainment and recreation segment realized the highest improvement with 14 percent in the events market and particularly by England is growing as a destination Having an international tourist number of 32 million for 2006, England has experienced 7 percent increase in the number of tourists. This country is going to host the 2012 Olympic Games. Half of French people buys their trips from the internet French travelers are using the internet for their reservations in a gradually increasing rate. According to the Tourism Ministry of France, half of French people bought their vacations over the internet in 2006. And some 20-25 percent of shopping made from travel agencies was also made via the internet. Finland rising An increase rate of 12 percent was realized in overnight stays in this country in 2006. It also increased 11-19 percent during the first quarter of this year. Important increases were observed in the number of those coming from Russia, China, Japan and India. Air Arabia: Extended to South Asia too UAE-origin Air Arabia carried 1.76 million passengers last year and increased its profits by a rate of 54 percent. The airlines commenced flights to Ahmadabad and Delhi in India and Katmandu in Nepal. Singapore: carry on rising Major tourism markets of Singapore, whose number of visitors increased 9 percent and was visited by 9.7 million people last year, are Indonesia, China and Australia. Alman yurtdışı seyahat pazarı daraldı FIFA Dünya Kupası mı, ya da Alman ekonomisindeki belirsizlik mi buna neden oldu bilinmiyor ama Alman yurtdışı seyahat pazarı geçen yıl %2 oranında daraldı. Üstelik tatil maksatlı yurtdışı seyahatlerde daha derin (-%3) bir azalma gözlendi. İngiltere destinasyon olarak büyüyor 2006 yılında 32 milyon uluslararası turist çeken İngiltere turist sayısında %7 oranında artış yaşadı. Ülke 2012 olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak. Fransızların yarısı seyahati internetten alıyor Fransız seyahatçiler rezervasyonlarında Interneti gittikçe artan oranda kullanıyorlar. Fransa Turizm Bakanlığı’na göre 2006 yılında Fransızların yarısı başlıca tatillerini Internet üzerinden yaptılar. Seyahat acentalarından yapılan alışverişin de %20-25’i Internet üzerinden yapıldı. Finlandiya yükselişte Bu ülkede yapılan gecelemelerde 2006 yılında %12 oranında bir artış kaydedildi. Bu yılın ilk 4 ayında da %11-19 oranında arttı. Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan’dan gelenlerin sayısında önemli artışlar kaydedildi. Air Arabia: Güney Asya’ya da uzandı BAE orjinli Air Arabia geçen yıl 1,76 milyon yolcu taşıdı ve kârını %54 oranında artırdı. Hava yolu, geçenlerde Hindistan’ın Ahmetabad ve Delhi’si ile Nepal’in Katmandu’suna uçuşlar başlattı. Singapur: Yükselişe devam Ziyaretçi sayısında geçen yıl %9 artış olduğu ve 9.7 milyon kişinin ziyaret ettiği Singapur’un temel turist pazarları Endonezya, Çin, ve Avustralya. Kazakistan’a Hong Kong’lulardan 10 milyar dolarlık kumar şehri Hong Kong’lu milyarder Stanley Ho’s Shun Tak Holding 10 milyon dolarlık yatırımla Almaata yakınlarındaki cazino ve resort otellerden oluşan ve bir havaalanı ile spor tesisleri de içeren dev bir kumar kenti kuruyor. Şirket, ülkenin petrol zengini burjuvazisinden oluşan pazarı hedefliyor. 2006 Marriott’un en mutlu yılı Marriott otel zinciri 2006 yılında 12,2 milyar dolarlık satış yaptı. Ortalama doluluk oranı yıl boyunca %73 oldu. Şu anda, 570 bin civarında odası olan Marriott International’ın oda sayısı 2009 yılı sonuna kadar 600 bine yükselecek. Seyahat endüstrisi gençlere eğiliyor Seyahat endüstrisinin en hızlı gelişen pazarı 16-24 yaş aralığındaki gençlerden oluşuyor. UNWTO verilerine göre dünyada her beş uluslararası seyahatten biri bu kesim tarafından yapılıyor. UNWTO gençlik turizmi alanında endüstri lideri bir kuruluş olan Dünya Gençlik, Öğrenci ve Eğitim Seyahatleri Konfederasyonu (WYSE) ile işbirliği yaparak hükümetlerin bu pazara eğilmesini hedefliyor. WYSE’nin yıllık konferansının bu yıl Kasım ayında Türkiye’de yapılacak olması bu pazarda Türkiye için önemli bir fırsat yaratıyor. 10-billion-dollar casino city to Kazakhstan from Hong Kong Shun Tak Holding of Honk Kong billionaire Stanley Ho is establishing a giant casino city that is composed of casinos and resort hotels near Alma-Ata and that includes an airport and sports facilities with an investment of 10 billion dollars. The company’s target is the market made of oil-rich bourgeoisie of the country. 2006 is the happiest year of Marriott Marriott hotel chain’s sales was 12.2 billion dollars in 2006. Average occupancy rate throughout the year was 73 percent. Number of rooms Marriott International has is 570,000 at the moment and it will climb up to 600,000 by the end of 2009. Travel industry turns to youth The fastest improving market of the travel industry is composed of young people between 16-24 years of age. According to the data given by UNWTO, one international trip out of every five is made by this section. UNWTO aims to cooperate with World Youth Student and Educational Travel Confederation (WYSE) which is a leading institution in youth tourism field to make the governments turn to this market. That WYSE’s annual conference is going to be held in Turkey in November this year creates an important opportunity for Turkey in this market. IPK International’ın ITB’de açıkladığı rakamlara göre geçen yıl Avrupalıların yaptığı uluslararası seyahatlerin sayısı %3 oranında arttı ve 388 milyona ulaştı According to the figures declared by IPK International at ITB, the number of international trips made by Europeans last year increased 3 percent and reached 388 million TÜRSAB | 11 GEZİ Bird’s eye view on the seaplane Deniz uçağıyla kuş bakışı turlar Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Bir şelalenin eteğinde sevgilinize evlenme mi teklif etmek istersiniz yoksa Toroslar’ın zirvesinde elinizde şampanya gün batımını mı izlemeyi? Belki gökyüzünden süzülerek bir İstanbul turu ilginizi çekebilir ya da bir mola arasında Kekova’da rakı balık... Would you like to propose to your sweetheart at the foot of a waterfall or would you like to watch the sunset from the pinnacle of the Taurus Mountains, sipping your champagne? Maybe we can interest you in a gliding tour of İstanbul or a rakiand-fish break in Kekova... 12 | TÜRSAB P Fotoğraflar-Photos: Hakan Osanmaz Arşivi ilot Hakan Osanmaz, 1960 doğumlu ve deniz uçağını Türkiye’ye getiren ilk kişi. Aynı zamanda, Beşiktaş’ın eski kalecisi, açık deniz, kıyı ve göller kaptanı, tek yıldız CMAS dalgıç, katamaran ve DUHA Uçuş Okulu’nda uçuş öğretmeni... Hakan Osanmaz yaklaşık 15 yıldır Türkiye’de deniz uçağını yaygınlaştırmak ve tanıtmak için çalışmalarını sürdürüyor, kendine ait uçağıyla gönüllü olarak arama kurtarma ve yangın ihbarları yaparak kamu yararına hizmet veriyor. Birbirinden ilginç ve unutulmaz turistik turlar da organize eden Hakan Osanmaz’la beraber, bir deniz uçağıyla nelerin yapıldığı-yapılabileceği üzerine sohbet ettik: TÜRSAB: Deniz uçağı hakkında bize genel bir bilgi ve ülkemizdeki çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz? Hakan Osanmaz: 15 yıl önce Ataköy Marina’ya ilk iniş yaptığımda onlarca balıkçı üstüme gelmiş ve “Atla! Atla!” diye bağırmış, uçağın düştüğünü zannetmişlerdi. Ertesi gün Kemer’de “Neden denize iniş yaptın?”diye Hakan Osanmaz is a pilot born in 1960, and he is the first person to introduce the seaplane in Turkey. He is also a former goalkeeper of Beşiktaş, a deep sea captain, master of coasting vessel, single star CMAS diver, flight trainer at the catamaran and DUHA flight schools... Hakan Osanmaz has been working for 15 years to spread the use of and promote seaplanes. At the same time he works for public benefit - he is involved in search and rescue missions with his own plane, and fire warnings. He also organizes very interesting and unforgettable touristic tours. We interviewed Hakan Osanmaz about seaplanes, what they are used for, and what one can do with them. TÜRSAB: Could you give us an overview about seaplanes and your efforts in the country? H. Osanmaz: 15 years ago when I first landed in Ataköy Marina, tens of fishermen rushed towards me, shouting “jump, jump!” because they thought I had crashed. The next day I was arrested in Kemer because of landing in the sea. It was then that I realized this was going to be a tough job. Seaplanes are very common abroad, but they are not used or even known in this country where we have 8333 kilometers of shoreline. Since we are waiting for the Directorate General of Civil Aviation to issue a permit for our training authority, we cannot yet spread the concept and usage of seaplanes. We still do not have any regulations or definitions for these planes in our country’s Civil Aviation rules. Yet these planes can be used for numerous purposes. Seaplanes hold the same status as rowboats, and cause no harm to the environment. It does not have an engine working inside the water. It can land even into a drinking water basin. We can take up to 3 passengers. We have 3 more seaplanes, but have no pilots to fly them. We have no problems in terms of maritime laws, everything is ready. We are only waiting for one signature from Civil Aviation. Boats use up too much fuel. Seaplanes can be very useful for institutions like municipalities in terms of speed, low cost, and environment. TÜRSAB: What kinds of services are delivered by these planes and to whom? tutuklanmıştım. O günlerde işimin zor olacağını anlamıştım. Deniz uçağı yurtdışında oldukça yaygın ancak 8.333 km sahili olan ülkemizde henüz kullanılmıyor ve tanınmıyor. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün eğitim verme yetkimiz için onay vermesini beklediğimizden de, deniz uçağı kavramını ve kullanımını henüz Türkiye’de yaygınlaştıramıyoruz. Ülkemizde bu uçağın hâlâ herhangi bir yönetmeliği ve Sivil Havacılık’ta tanımı yok. Halbuki bu uçakların kullanım alanları çok geniş. Deniz uçağı kayık statüsünde ve çevreye hiç bir zararı yok. Suyun içinde motoru yok. İçme suyu havzasına bile inebiliyor. Üç yolcu alabiliyoruz. Üç uçağımız daha var ama onları uçuracak pilotumuz yok. Denizcilik bazında hiç bir sorunumuz yok. Her şeyimiz hazır bir tek Sivil Havacılığın atacağı bir imzayı bekliyoruz. Tekneler çok fazla yakıt yakıyorlar. Sürat açısından da, masraf açısından da, çevrecilik bakımından da deniz uçakları belediye gibi kurumların çok işine yarayabilir. TÜRSAB: Bu uçaklarla kimlere ve ne gibi hizmetler verilebiliyor? H. Osanmaz: Türkiye’de ne orduda, ne Sahil Güvenlik’te, ne Deniz Polisi’nde ne de belediyelerde böyle bir uçak yok. Ne zaman bir turist tekneyle veya jetskiyle kayboluyor, arama kurtarma çalışmalarını teknelerle yapıyorlar. Halbuki en süratli tekne 30.000 sürat yapıyor, oysa bir deniz uçağı suya değmeden 100.000 sürat yapabiliyor ve alanın kuş bakışı görülmesine imkân sağlıyor. Bir Alman vatandaşın cesedi sahil güvenlik tarafından 2 gün boyunca arandı. Bunun eğitimini aldım ve bana haber verdiklerinden 2 saat 15 dakika sonra söz konusu cesedi buldum. Bu Türkiye için bir prestijdi çünkü bu vatandaşın ailesine “Babanızı bulamadık” dememiş oluyorsunuz. Yine turizm amaçlı uçuşların dışında kamu yararına uçuşlar yapılabiliyor. Örneğin orman yangınları. İç taraflar kuleciler tarafından denetlenebiliyor ancak denize bakan yamaçlar kontrol edilemiyor. Yangınlarda da erken teşhis çok önemli. Türkiye’nin orman yangınlarından fonksiyonel zararı 7.5 katrilyon. Sürekli sahilde olduğum için minimum her ay 4 ile 10 arasında orman yangını ihbarı yapıyorum. Turistik turlar da yapılıyor deniz uçağıyla. Örneğin şelalenin önüne uçakla iniliyor. Kişi şampanya eşliğinde sevgilisine evlenme teklif edebiliyor. Yine deniz uçağıyla Kekova’ya gidilip, balık restoranının önüne iniş yapıp, yemek yenip ardından batık şehir gezdirilebiliyor ve akşam otelin önüne yolcular bırakılıyor. Sevgililere şampanya eşliğinde Toroslar’da gün batımını havadan izletebiliyoruz. Avrupalı turistler ve Rus turistler çoğunlukta. Deniz uçağı insanlara sempatik geliyor; pencereleri açabiliyorsunuz, mayoyla binebiliyorsunuz, havadan fotoğraf çekebiliyorsunuz. Bir de ulaşım kolaylığı sağlıyor. Sahilden alınıp, sahile bırakılıyor yolcu. Örneğin Antalya’da tatilini yapan bir turist Bodrum gece hayatını merak ediyor. Onu otelinden alıyor Bodrum Halikarnas’a bırakıyor, dilediği saatte tekrar Antalya’ya dönebiliyoruz. H. Osanmaz: Neither the army, nor the Coast Guard, nor the Sea Police, nor municipalities have this kind of plane in Turkey. When a tourist gets lost on a boat or a jet ski, they do the search and rescue with boats. Yet the fastest boat can only go 30.000 per hour, but a seaplane can go at 100.000 per hour off the water, and allows a bird’s eye view of the area. The coast guard searched the body of a German citizen for 2 days. I am trained for this type of job, and I found the body 2 hours and 15 minutes after they alerted me. This was also prestigious for Turkey, because at the end of the day you cannot tell the family “We couldn’t find your father”. There are also flights for public benefit besides touristy flights. When it comes to forest fires for instance, the interior parts can be observed by the people on the tower, but the hillsides facing the sea cannot be controlled as efficiently. Early warnings matter a great deal when it comes to fires. The functional damage in Turkey due to forest fires is 7.5 quadrillion. Since I am always at the shoreline, I work on fire warnings at least from 4 to 10 every month. There are also touristy tours. We can land in a waterfall, and the guest may want to propose to his girlfriend over a bottle of champagne. You can go to Kekova, land in front of the fish restaurant, eat, take a tour of the sunken city, and drop passengers off at their hotel in the evening. We can have sweethearts watch the sunset on the Taurus Mountains while we are airborne, sipping champagne. The majority of tourists we have are Europeans and Russians. The seaplane looks attractive to people; you can open the windows, you can board with your bathing suit on, you can take photos from up in the air. Hakan Osanmaz Türkiye’deki ilk deniz uçağı ile size unutulmaz anlar yaşatıyor... Hakan Osanmaz gives you unforgettable moments with the first seaplane in Turkey... TÜRSAB | 13 Hakan Osanmaz yaklaşık 15 yıldır Türkiye’de deniz uçağını yaygınlaştırmak ve tanıtmak için çalışmalarını sürdürüyor. Hakan Osanmaz has been working for 15 years to spread the use of and promote seaplanes in Turkey. 14 | TÜRSAB Deniz uçağını kullanan kişiler seyahat acentalarıdır. Gelen turistlere alternatif bir program hazırlayabilirler. Herkes tekne gezisi yaptırıyor ancak havadan bir İstanbul gezisi, Ağva’ya uçuş, Karadeniz sahilinde alçak uçuş da yaptırılabilir. TÜRSAB: Acentalar, deniz uçağıyla turlara katılmak isteyenler size nasıl ulaşıyor? H. Osanmaz: Antalya’da 140 otelde telefon ve broşürümüz var. Bir de sitemiz mevcut. TÜRSAB: Deniz uçağıyla artık İstanbul’da gezilebilecek sanırım... H. Osanmaz: Yeni projem İstanbul’a gelmek. Dünyanın bütün metropol şehirlerinde, gelen turistlere şehri havadan gezdirmek için mutlaka bir deniz uçağı vardır. Bu kadar çok suyu olup deniz uçağı olmayan tek şehir ise İstanbul (’du). Otellere flyer, basın yoluyla tanıtımlar yapılacak. Operasyonu Haliç’e kurmaya çalışacağım. Sahil Güvenlik Komutanı, Denizden Sorumlu Vali Yardımcısı, Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı, TÜRSAB yetkilileriyle görüşmelerimiz sürüyor ve proje olumlu karşılanıyor. Haliç bir nostalji. Cam açık Boğaz’ın sonuna kadar gidip, Haydarpaşa, Kadıköy, Fenerbahçe, Adalar gezilip yeniden Haliç’e iniş gerçekleşecek. Herkes uçağa binsin diye bir de küçük bir turumuz daha olacak. Galata Kulesi, Ortaköy, Üsküdar, Kız Kulesi, Haydarpaşa, Kadıköy, Topkapı Sarayı ve Haliç. Böylece “Bu iş sadece paralı insanların işi” düşüncesi olmayacak. TÜRSAB: Deniz uçağıyla taksi hizmeti de verebiliyor musunuz? H. Osanmaz: Sapanca, Ağva ve Adalar’a ulaşım-ulaştırma sağlanabilir. Evlerden alınıp havaalanlarına bırakılır. Burası bir dünya şehri. Antalya’ya gelen biri İstanbul’a gelmeye vakit bulamayabilir belki ve bu kişilere hizmet verilebilir. 2 saat 30 dakikada Antalya’dan İstanbul’a gelirler, böylece check-inlerle vakit kaybı yaşanmaz. Türkiye’nin en iyi hizmet veren hava taksisiyiz aynı zamanda. Biz müşteriyi uçağa götürmüyoruz, uçağı müşterinin ayağına götürüyoruz. Fakat İstanbul gibi bir şehirde bir değil pek çok deniz uçağı olması gerekiyor. ‹letişim: (0.532) 493 81 78 web: www.seaplaneturkiye.com There is also the convenience of getting from one place to another. The passenger can go from shore to shore. For example a tourist taking a vacation in Antalya is curious about Bodrum nightlife. We pick him up from their hotel, drop him off at Bodrum Halikarnas nightclub, then we go back to Antalya whenever he wants. Travel agents are the ones using the seaplane. They can offer alternative programs to the tourists. Everybody can organize a boat trip, but an air tour of Istanbul, flight to Ağva, or a low flight over the Black Sea coast are equally doable. TÜRSAB: How do the agents, or those who would like to take tours on the seaplane reach you? H. Osanmaz: 140 hotels in Antalya have our phone number and brochure. We also have a website. TÜRSAB: I think one can take a tour of Istanbul on the seaplane as well... H. Osanmaz: Coming to Istanbul is my new project. There is a seaplane in every metropolis around the world in order to give tourists a tour from the sky. Istanbul is (or rather was) the only city with so much water and no seaplane. We will make flyers for the hotels, and we will advertise in the media. I will try to set up the operation in the Golden Horn. We are in the process of having talks with the Coast Guard, Deputy Governor in Charge of the Sea, Deputy Governor in charge of Tourism, and TÜRSAB representatives, and the project has been received very well thus far. The Golden Horn is so nostalgic. We are going to fly up to the end of the Bosphorous with our windows open, fly over Haydarpaşa, Kadıköy, Fenerbahçe, the Prince’s Islands, and land in the Golden Horn. We are also going to have a mini tour so that everyone can have a chance to go on the plane: Galata Tower, Ortaköy, Üsküdar, the Maiden Tower, Haydarpaşa, Kadiköy, Topkapı Palace, and the Golden Horn. So people will not think that this is “a luxury for the wealthy”. TÜRSAB: Can the seaplane be used as a taxi? H. Osanmaz: We can provide transportation to Sapanca, Ağva and the Prince’s Islands. We can pick up from homes and drop off at the airport. This is a world class city. Someone visiting Antalya may not have time to come to Istanbul, and transportation can be provided for these people. They can get from Antalya to İstanbul in 2 hours and 30 minutes, this way they will not lose time at check in. We are also Turkey’s most efficient airborne taxi. We do not take the customer to the plane, we take the plane to the customer. But there needs to be more than one seaplanes in a city like İstanbul. MÜZE Traces of the daily palace life at the Depot Depo Müze’de sarayın gündelik Yaz›-Text: Barış Behramoğlu 16 | TÜRSAB Fotoğraflar-Photos: Barış Behramoğlu Museum yaşamından izler H eyecanlanmamak işten bile değil... Onca padişah, sultan, şehzâde ve sayısız saray halkının kullandığı, hergün ellerinin değdiği o muhteşem işçilikteki eşyalar, çok yakınınızda, tam karşınızda... Kitaplardan okumaya alıştığımız tarih, gündelik yaşamın bir parçası ve yaşanmışlık izleri taşıyan bu objeler sayesinde, adetâ canlanıveriyor gözümüzde! Depo Müze’nin müdürü Talat Fazlı Sakarya ile mutlaka gezilmesi gereken Beşiktaş’taki müze hakkında sohbet ettik: TÜRSAB: Depo Müze’nin kuruluş aşaması ve genel yapısını bizimle paylaşır mısınız? Talat Fazlı Sakarya: Depo Müze TBMM Milli Saraylar It is impossible not to get excited... The items used by so many sultans, their wives, heirs and the whole court, things that they touched, items with magnificent workmanship, are now so close to you; they are right in front of you... The history that we are so used to reading from history books almost comes alive when looking at these objects that were a part of daily life and that bear the traces of so many memories. We interviewed Talat Fazlı Sakarya, the director of the Depot Museum, about the museum that one must see: TÜRSAB: Can you tell us about the conception phase and the general structure of the Depot Museum? Talat Fazlı Sakarya: The Depot Museum is a new unit, a Milli Saraylarımız’da yüzyıllarca kullanılmış, teknolojinin ilerlemesiyle de depolara kaldırılmış tüm eşyalar, yeni kutulama ve muhafaza sistemleriyle, İstanbul Beşiktaş’taki Depo Müze’de sergileniyor... All household items used for centuries in the National Palaces, and stored away into depots with the advancement of technology, are exhibited at the Depot Museum in Beşiktaş using new boxing and preservation systems... TÜRSAB | 17 Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’ya gönderilen eserler müzede sergiliyor. The works that were sent to Ankara in the first years of the republic are displayed in the museum. 18 | TÜRSAB Daire Başkanlığına bağlı yeni bir birim, bir müdürlük olarak kuruldu. Binamız Dolmabahçe Sarayı eklentilerinden, müştemilat binalarından Matbaa-i Amire’dir. Yani Dolmabahçe Sarayı’nın mutfak binaları. Toplam 10.000 m2 alan üzerine kuruludur. Sadece müzemizin alanı 2500 m2’nin üzerindedir. Bunlar Cumhuriyet Döneminde, Devlet Malzeme Ofisi tarafından kullanılmıştır. 1995 yılında özelleştirme kapsamında Milli Saraylar tarafından satın alındı ve aynı yıl restorasyon başladı. Restorasyon bitince de Dolmabahçe Kültür Merkezi adı altında ve Milli Saraylar bünyesinde kültürel hizmetler verilmeye başlandı. Milli Saraylar’a bağlı en büyük yapı Dolmabahçe’dir. O ve diğer saraylar orijinal dönemine ait eşyalarla tefrişli saraylardır. Ve bu, sarayların sadece görünen yüzüdür. Gündelik hayatta kullanılmış, zaman içerisinde depolanmış 10.000’lerce eşya! Günümüz müzecilik kriterleri dikkate alındığında, mevcut depolama koşulları ve ziyaretçiye bunları sergileme açısından pek elverişli mekânların olmadığı görüldü. Daire Başkanlığı fikirler oluşturdu, yurtdışı incelemelerine başladı ve TBMM Başkanlığından da onay alınarak 2005 yılında çalışmalara start verildi. 1.5 yıllık bir projeden söz ediyoruz. Bunun için iki önemli kurul oluşturuldu. Bu çalışmalar Milli Saraylar Daire Başkanlığı, kendi teknik personeli ve bilim kurulu ile yapıldı. Mimar Sinan Üniversitesi’nden hocalarımız, Senem Onur ve Emre Zeytinoğlu destek verdiler. Kendi araştırma gruplarımız ile ciddi bir ekip çalışması yaptık. Birinci ekip müzenin fiziki koşullarının hazırlanması ile ilgili koordinasyonu sağladı. İkinci ekip yani bizler, directorship under the National Palaces Department Head of the Grand National Assembly (GNA). Our building is Matbaa-i Amire, which is one of the annexes, or auxiliary buildings of the Dolmabahçe Palace. That is to say the kitchen buildings of the Dolmabahçe Palace. The Museum was built on 10 square meters of land. The museum only is 2500 square meters wide. These buildings were used by the State Supply Office during the republican era. They were purchased by National Palaces during the privatization of 1995 and restoration began in the same year. After the restoration, the facilities were called Dolmabahçe Cultural Center and were used to deliver cultural services under the auspices of the National Palaces. Dolmabahçe is the greatest complex under the National Palaces. It is a palace furnished with original objects of the period. And that is only what you see on the surface in these palaces. There are about 10.000 objects used in daily life and stored for a period of time. We realized that there are not many convenient venues in terms of existing storage conditions and modern exhibition criteria. The envanter kayıtları, belgelemeler, nakledilecekler ve objelerin ön bakımlarının koordinasyonlarıyla ilgilendik. Ardından objelerin uygun ambalajlarla müzeye intikalleri sağlandı. Özellikle porselen ve kristaller üzerinde ciddi kararlar almamız gerekiyordu. Deprem korkusunu dikkate alarak eşyalara kalıcı, sağlam bir çözüm bulalım dedik. Bir araştırma yapıp yeni kutulama sistemleri geliştirdik ve belli örnekleri de müzemizde sergiledik. 12.087 parça ile açılışımızı yaptık. Çalışmalarımız durmadı ve bugün itibariyle 23.000 parçayı geçtik ve bunlar toplamın yarısı bile değil. TÜRSAB: Başka projeleriniz bulunuyor mu? T.F Sakarya: Mayıs ve Haziran aylarında bir porselen sergimiz olacak. Daha ilk açılışta oryantalist ressamlar sergisi yapmıştık. Milli Saray koleksiyonlarına ait eserleri sergilemeyi düşünüyoruz. Depo Müze için mekânlar önem arz ediyor. Boyut hacim ve nitelikleri önemli. Restorasyonları biten ve karşı tarafımızda yer alan mekânlar da bize dahil olacak. Burada kullanabileceğimiz alanlar sınırlı. Beşiktaş’ta bir kültür sanat merkezi olarak hizmet vermeyi düşünüyoruz. Dolmabahçe Sarayı’nı gezmiş birinin tüm sarayı anlayabilmiş olduğunu düşünmüyorum. Dolmabahçe Sarayı orijinal eşyalarıyla sergileniyor. Avizeler, mobilya ve tablolar. Ama bir de kullanılan eşyalar var, sofra takımları, altın kaplamalı tabaklar gibi. Cumhuriyetin ilk yıllarında Milli Saraylar’a ait eşyalar kamu kuruluşlarında kullanılmış Cumhurbaşkanlığı misafirlerini ağırlamak adına. Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’ya gönderilen eserleri sergiliyoruz. 2003 yılında hepsini devraldık. Cumhurbaşkanımızın da bu konuya önem vermesiyle 7.947 parça Milli Saraylar’a yeniden getirildi ve Ziyafet Takımları’nı orijinal deposunda teşhir etme fırsatı bulduk. TÜRSAB: Depo Müze’ye ilgi ne boyutta, yerli yabancı turist akışı sağlanabiliyor mu? Department Head came up with ideas, observations were made abroad, and we started working on the idea in 2005 after the approval of the GNA Presidency. We are talking about a 1.5 ear-old project. Two important committees were established. The work continued in cooperation with the National Palaces Department, their own technical personnel and scientific committee. Senem Onur and Emre Zeytinoğlu of the Mimar Sinan University offered their support. We conducted some serious team work with our own research groups. The first team coordinated the preparation of the physical feasibility. The second team, that is us, coordinated the inventory records, documentation, transportation and the preliminary care of the objects. Then we made sure that the objects arrived at the museum in proper packaging. We needed to take special care of the porcelains and crystals. We wanted to find a permanent lasting solution, taking into consideration an earthquake possibility. We developed new boxing systems after our research and exhibited certain samples in the museum. We opened with 12087 pieces. We did not stop working, and today we have over 23.000 pieces, which is not even half the total. TÜRSAB: Do you have other projects? Talat Fazlı Sakarya: We are going to have a porcelain exhibition in May and June. We had an orientalist painters exhibition just at the opening. We are planning to exhibit works from the National Palaces collection. Venues are important for the Depot Museum. Their dimensions, volume and qualities are important. The buildings opposite to ours that just underwent renovation will also be included in our premises. Still the area we can use here is limited. We are planning to be a culture and arts center in Beşiktaş. I don’t think someone who has been to the Dolmabahçe Palace has understood the whole palace. Dolmabahçe is open to visitors with its original furniture, chandeliers and paintings. Yet there are still the smaller items like tableware or gold plated plates. In the first years of the republic, objects belonging to National Palaces were used in government units in order to better host the guests of the Presidency. We are displaying the works that were sent to Ankara in the first years of the republic. We took them over completely in 2003. With our President attaching importance to the matter, 7947 pieces were brought back to National Palaces and we had the chance to display the Feast Ware in its original depot. TÜRSAB: How many visitors come to the Depot Museum? Is there a flow of domestic and foreign tourists? T.F Sakarya: It is promising for Depo Müze’nin Müdürü Talat Fazlı Sakarya. Talat Fazlı Sakarya, the director of the Depot Museum. TÜRSAB | 19 Depo iki ana bölümden oluşuyor. Çeşitli seksiyonlara ait bir Teşhir Bölümü ve Türkiye’de bir ilk olan Depo Bölümü. The depot is made up of two main parts. The Display Part that belongs to different sections and the second part, a first in Turkey: the Depot Section. 20 | TÜRSAB T.F Sakarya: Başlangıç için olumlu. Günlük ziyaretçi sayılarını takip ediyoruz. Açıldığımız günden itibaren 32.000 ziyaretçiye ulaştık. Yerli ve öğrenci ağırlıklı ziyaretçilerimiz var. Yeni bir müze olduğumuz için rehberlere ya da kataloglara henüz girmiş değiliz. Bu sebepten dolayı yabancı turisti çok fazla bilgilendiremiyoruz. Fiyatlarımız sembolik. Tam 2, öğrenci 1 YTL. Daha geniş kitlelere ulaşırsak daha anlamlı olacağını düşünüyoruz. Olumlu geri dönüşümler alıyoruz. Ziyaretçi defterine yazılanları dikkate alıyoruz. Kurumsal anlamda TUREB ve TÜRSAB ile ilişki kurmak istiyoruz ki ziyaretçi akışı sağlanabilsin. TÜRSAB: Müzedeki objeler neler ve neye göre sergileniyor? T.F Sakarya: Depo iki ana bölümden oluşuyor. Çeşitli seksiyonlara ait bir Teşhir Bölümümüz var. Tematik gruplamalarla sergilenen objelerimiz bulunuyor. İkinci bölümümüz ise Türkiye’de bir ilk olan Depo Bölümü. Burada depolama kriterlerimizi de ziyarete açmış oluyoruz. 1918 yılında saraya elektrik giriyor ve merkezi ısıtma sistemi kuruluyor. Aydınlatmalardan, mangalara kadar tüm sistemler müzemizde. Telefonlar, mutfak gereçleri, koltuklar, dolaplar, tulumba gibi pek çok eşyamız var. Kültürel anlamda üzerinde inceleme ve araştırma yapılmış eşyalar değil ama bunların çalışmaları devam ediyor. Avrupa kökenli objeler çoğunlukta. Osmanlı’nın kendi içerisinde ve iki fabrikasında yaptırdığı ürünler de mevcut. Bu konuyla sanat tarihçi araştırmacı gruplar ilgileniyor ve zamanla geniş bir kapsama ulaşacak. TÜRSAB: Depo Müze’ye nasıl ulaşılıyor? T.F Sakarya: Web sitemiz tamamlanmak üzere ancak www. tbmm.gov.tr üzerinden yine de bize ulaşabiliniyor. Yerimiz Beşiktaş’ta. Tur Otobüsleri için otopark yerimiz de mevcut. Müzemiz sadece pazartesileri kapalı ve sabah 9:00’dan 17:00’ye dek açığız. Rehberlik sistemimiz bulunuyor. Gruplara eşlik ederek bilgilendirme sağlanıyor. İletişim: (0.212) 236 90 00/ 1339 Dolmabahçe Caddesi, Beşiktaş/İstanbul web: www.tbmm.gov.tr a start. We are following the daily visitor turnover. We’ve reached 32.000 visitors since the day we opened. Our visitors are mostly locals and students. We are not listed yet in guides or catalogues, since we are a new museum. Thus we cannot reach the foreign tourists as much. Our prices are nominal: regular tickets are 2 YTL, and student fee is 1 YTL. We think it would be more meaningful if we reach wider audiences. We receive positive feedback. The opinions written in the visitors’ book are taken into serious consideration. We would like to establish institutional contact with TUREB and TÜRSAB so that we can ensure visitor flow. TÜRSAB: What are the objects in the museum, and what are the categories under which they are exhibited? T.F Sakarya: The depot is made up of two main parts. We have a Display Part that belongs to different sections. We have objects on display in thematic groups. Our second part is a first in Turkey: the depot section. We open up our storage criteria to visitors here. Electricity was connected to the palace in 1918 and a central heating system was set up. All systems, from lighting to braziers, are exhibited at the museum. We have a lot of items such as telephones, kitchenware, armchairs, cabinets, and water pumps. They are not items that were culturally examined and researched, but we are working on that. Most of them are made in Europe. There are also objects made in the Ottoman Empire in the two factories it had. This subject is under the responsibility of art historian groups and the research will reach a wider scope in time. TÜRSAB: How do you get to the Depot Museum? T.F Sakarya: Our web site is almost finished, but you can still reach us via tbmm.gov.tr. We are located in Beşiktaş. We also have a parking lot for tourist buses. Our museum is closed only on Mondays, and we are open from 9:00’ in the morning to 17:00 in the afternoon. We have a guide system whereby groups are escorted and informed by guides. TARİH The Glorious Ottoman Colors: Fabrics Osmanlı ihtişamının renkleri: Kumaşlar Yaz›-Text: Oğuz Erten Osmanlı zamanında üretilen kumaşlar hâlâ batılı turistlerce köy köy dolaşılarak aranmakta ve yüksek değerlere Avrupa’da satılmaktadır Fabrics produced during Ottoman reign are still being sought by tourist coming from west countries and sold in Europe at very high prices 16. yüzyılın üçüncü çeyreğine tarihlendirilen bir Serenk. A serenk dating back to the third quarter of 16th century. 22 | TÜRSAB Fotoğraflar-Photos: Oğuz Erten 17. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilen bir Çatma. A çatma dating back to early 17th century. G ünümüzde teknolojinin gelişmesi ile on binlerce farklı çeşidinin üretildiği kumaş türleri eski uygarlıklardan 18. yüzyılın başlarına kadar el tezgâhlarında dokunur. Mekikli dokuma kumaşlara Eski Mısır’dan başlayarak tüm tarihi coğrafyalarda rastlanmaktadır. Eski Mısır’da özellikle mumyaların sarılmasında keten kullanıldığı artık kesinlikle bilinmektedir. Mezopotamya’da ise M.Ö 2000’den itibaren kumaşlara rastlanır. Pamuğun anavatanı olan Hindistan’da da dokumacılık tarihten bu yana önemli bir katalizördür. Çin ise ipekli dokumacılıkta öne çıkmaktadır. Ayrıca Çinliler mekanik tezgâhı ilk kullanan topluluktur. Anadolu’da ise M.Ö 6000’e kadar inen Çatalhöyük’te dokuma parçaları bulunmuştur. Kaniş’te ise Asur yazılı tabletleri bulunmuş, bu tabletlerde tüccarların Anadolu halkına kumaş getirdikleri yazılıdır. M.S 2. yüzyılda Romalılar’da da dokumacılığın olduğu bilinmektedir. 6. yüzyılda Bizans İmparatoru Jüstinyen, ipekli kumaşların geldiği Çin’e iki rahip gönderir. Çin’de ipek böceklerini ilk defa gören rahipler bu hayvanlara sahip olmak isterler ve ellerinde Fabrics that are also called as shuttle weavings can be found in all historical geographies starting from the Ancient Egypt. It is certain now that in the Ancient Egypt linen had been used particularly to wrap mummies. Fabrics can be seen in Mesopotamia since 2000 B.C. Weaving had been an important catalyst since historical times in India, the motherland of cotton. China, on the other hand, stands out in silk weaving. Furthermore, Chinese are the first community to use a mechanical loom. In Anatolia, pieces of woven fabrics dating back to 6000 B.C. were found in Çatalhöyük. In the Assyrian tablets found in Kaniş, it is written that the merchants had brought fabrics to the people of Anatolia. It is also known that the Romans had weaving during 2nd century A.D. In the 6th century, Byzantium emperor Justinian sends two priests to China where silks were coming from. Seeing the silkworms for the first time in China, the priests want to get these creatures and hide a couple of silk cocoons in their bamboo sticks and thus the western world starts to produce silk with these cocoons smuggled into Anatolia. Ottoman weavings When Seljuks came to Anatolia they came across this Byzantium weaving tradition. They combine Turkish weaving art with this style and they develop it. In the 15th century Ottoman Empire Bursa was the center of fabric production and trade. The centralism system that was established by Mehmet the Conqueror shows itself in all 16. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilen nar motifli kumaş. A fabric with pomegranate motif dating back to second half of 16th century. TÜRSAB | 23 branches of art resulting in a common style and embellishment motifs prevail in these different art branshes. Rules to be obeyed by the tradesmen in Bursa, Edirne and Istanbul were fixed and the silk, golden and silver fiber motifs used in fabrics as well as all steps of weaving were taken under control. Woven fabrics were cotton, wool, silk and linen. Although cotton was raised in Anatolia, it was never sufficient to meet the needs and it was always imported from India. Fabrics produced during Ottoman reign are still being sought by tourist coming from west countries and sold in Europe at very high prices. Among these fabrics are; 16. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilen nar motifli Hatayi kumaş. A hatayi and fabric with pomegranate motif dating back to second half of 16th century. 17. yüzyılın başlarına tarihlendirilen şemseli Atlas. An atlas with decorative sun figure (şemse) dating back to the early 17th century. 24 | TÜRSAB tuttukları kamış bastonların içine birkaç ipek böceği kozası koyarlar ve bu şekilde Anadolu’ya kaçırılan ipek böceği ile batı dünyası ipek üretmeye başlar. Osmanlı dokumaları Selçuklular Anadolu’ya geldiklerinde Bizans dokuma geleneğiyle karşılaşırlar. Türk dokuma sanatıyla bu tarzı birleştirerek geliştirirler. 15. yüzyıl Osmanlısında kumaş üretim ve ticaret merkezi Bursa’dır. Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu merkeziyetçilik sistemi kendini tüm sanat dallarında göstererek değişik sanat kollarında ortak üslup ve bezeme motiflerinin egemen olmasını sağlar. Bursa, Edirne, İstanbul esnafının uyması gereken kurallar belirlenerek, kumaşlarda kullanılan ipek, altın ve gümüş tellerin motifleri ve dokumanın bütün evreleri kontrol altına alınır. Dokumalar pamuklu, yünlü, ipekli ve ketendir. Anadolu’da pamuk üretildiği halde ihtiyaca hiçbir zaman yetmemiş ve her zaman Hindistan’dan ithal edilmiştir. 1786 yılında Avrupalı bir mühendisin sayesinde dokumacılıkta seri üretime geçilir. Bu adım el tezgâhlarında üretilen bir birinden 16. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen şemseli yeşil Kemha. A green kemha with decorative sun figure dating back to second half of 16th century. güzel dokumaların üretimini etkiler. Fakat bu dokumaların kalitesi düşer. Osmanlı zamanında üretilen kumaşlar hâlâ batılı turistlerce köy köy dolaşılarak aranmakta ve yüksek değerlere Avrupa’da satılmaktadır. Çatma 15. yüzyılın ikinci yarısında Bursa’da üretilen en önemli kumaş cinsi çatmadır. Bu çift zeminli bir kadife cinsidir. Desenler kabartma şeklinde görülür. Çatmanın kadifeden farkı zemine oranla süslemenin havının (kumaşın tüylü yüzeyi) yüksek oluşudur. Genellikle zeminleri kılaptanlı (altın tel) olup desen ipek, iplik ve kılaptanla dokunmuştur. Yastık yüzlerinde, at kuşamlarında kullanılır. 18 ve 19. yüzyıla kadar üretilmiştir. Çatma (Framework) The most important fabric type which was produced in the second half of 15th century in Bursa is çatma. This is a double-layered velvet type. Designs are in embossed format. The difference of çatma from velvet is that the piles of the embellishment (flocculent surface of fabric) is higher compared to the bottom. Their bottoms are generally gold fibered and the design is woven with silk, yarn and golden fiber. It is used on pillowcases and cavalry fittings. It was manufactured until 18th and 19th centuries. Kemha (Brocade) It is another type of fabric woven with golden fiber and silk. Westerners name this fabric brocade. It was manufactured in the 16th century at most. Gowns of priests used to be made from this fabric which was also exported. Serenk (Tri-color) This fabric was most popular in the 16th century. It looks like kemha, but yellow silk is used instead of golden fiber. “se” means “three” in Persian. And the name stands for “three colors”. Seraser (Head to head) This fabric is manufactured by golden and silver fibers, however, yellow silk is wrapped around gold fibers. It is one of the most precious fabrics. Designs are used in big sizes. Its name comes from”ser” in Persian which means “head”, and “seraser” is “from head to head”. Ceremony dresses and hilat (robe of honor) which used to be given to ambassadors were made from this fabric. Kemha Kılaptan ve ipekle dokunan diğer bir kumaş türüdür. Batılılar bu kumaşa brokar demektedirler. En fazla 16. yüzyılda üretilmiştir. Yurtdışına da ihraç edilen bu kumaştan papaz kıyafetleri yapılmaktaydı. Serenk Bu kumaş 16. yüzyılda en parlak devrini yaşar. Kemhaya benzer fakat kılaptan yerine sarı ipek kullanılır. “Se” Farsça üç demektir. İsmi de üç renk anlamına gelmektedir. Seraser Altın ve gümüş tel kullanılarak yapılan bu kumaşta altın tel üzerine sarı ipek sarılarak yapılmaktadır. En değerli kumaşlardandır. Desenler çok büyük olarak kullanılır. “Ser” Farsça baş demektir. İsmi ise baştanbaşa anlamını taşır. Bu kumaştan tören kıyafetleri ve elçilere hediye edilen hilatler yapılırdı. Atlas Genellikle kırmızı olur. Parlak renklidir ve batıda saten olarak bilinir. En eski ipekli kumaş şeklidir. İlk önce Çinliler tarafından bulunmuş tezgâhlarda dokunmuştur. Daha çok Maraş’ta dokunduğu bilinmektedir. Atlas It is generally in red. It has a bright color and it is known as sateen in the western world. It is the oldest silk fabric type. It was first found by Chinese and was woven on looms. It is known that it used to be woven in Maraş predominantly. Hatayi (of Hatay) It is a fabric similar to kemha, but this one is harder. It is made of silk and golden fiber. Because raw silk is used, the fabric is a little wrinkled. Canfes It is a silk fabric used for lining on reverse of skirts and collars. Kutnu It a cotton fabric. Its stripes are often in yellow and this fabric was generally used to make summer kaftans. Savai Covered with flower motifs, this designed fabric used to be made of silk and gold fiber. It was invented in mid-18th century. In 1786, mass production started in weaving thanks to a European engineer. This step brought forward weaving on handlooms new types of fabric, each of which is more beautiful than the other. However, the quality of these weavings are low. 17. yüzyılın ilk çeyreğine tarihlendirilen bir Hatayi. A hatayi dating back to the first quarter of 17th century. Hatayi Kemha benzeri bir kumaştır fakat daha serttir. Yapımında ipek ve kılaptan kullanılır. Ham ipek kullanıldığı için kumaşı biraz kırışıktır. Canfes Etek içlerini, kol ağızlarını astarlamak için kullanılan ipekli kumaştır. Kutnu Pamuklu bir kumaştır. Çizgileri genellikle sarıdır ve bu kumaşla daha çok yazlık kaftanlar yapılırdı. Savai Üzeri serpme çiçek desenli ipek ve altın tel kullanılarak yapılmaktaydı. 18. yüzyılın ortalarında çıkan bir kumaş türüdür. TÜRSAB | 25 GEZİ An oasis beyond Mid Toros Mountains, in the Orta Torosların ardında ve Göller Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Fotoğraflar-Photos: Beyşehir Belediyesi Arşivi Tarihi M.Ö 200-1200 yıllarına dek uzanan Beyşehir, sırasıyla Hititler, Asurlular, Frigler, Lidyalılar, Persler, Büyük İskender, Romalılar ve Doğu Roma’nın eline geçmiştir 26 | TÜRSAB Beyşehir, the history of which dates back to 200-1200 B.C., has been ruled by Hittites, Asyrians, Frigians, Lidians, Persians, Alexander the Great, Romans and East Rome Lakes Region: Beyşehir Bölgesi’nde bir vaha: Beyşehir B eyşehir, doğal zenginlikleri ve sanayi hammaddeleri açısından oldukça ilgi çeken bir yerdir. Linyit, barit, krom madeni, mermer, tuğla, kiremit ve seramik toprak sanayi hammadelerinin yanı sıra ilçenin pek çok yerinde, andezit taşı da çıkartılmaktadır. Gölleri, mağaraları, kaplıcaları, hanları, medreseleri, camiileri ve antik dönem anıtlarıyla, Konya İli’nin Beyşehir is a center of attraction with respect to natural enchantments and industrial raw materials. Along with lignite, barite, chrome ore, marble, brick, tile and raw materials for ceramic earth industry raw materials, andesite is mined in many places of the county. Located in the Mediterranean part of Konya, in the middle of the Lakes Region and the Middle Toros Mountains, Beyşehir glimmers like an oasis with its lakes, caves, spas, inns, madrasahs, mosques and antique remains. The county, which has entered the rule of the Seljuki Empire in 1071 A.D., has become an important place during the rule of Anatolian Seljuks. Sultan Alaaddin Keykkubat has established Kubad-Abad city around Eyrinaz and has made this place a second capital city. Following the Mongolian invasion in 1243, Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey has built Süleymaniye M.S 1071’de Selçukluların idaresinde olan olan bugünki ilçe, Anadolu Selçukluları devrinde önemli bir yer haline gelmiştir The county, which has entered the rule of the Seljuki Empire in 1071 A.D., has become an important place during the rule of Anatolian Seljuks TÜRSAB | 27 Beyşehir Gölü alanı, 1991 yılında birinci derece Doğal SİT Alanı ilan edildi. 1993 yılında göl ve çevresindeki biyolojik çeşitlilik açısından değerli alanlar, Isparta ve Konya İlleri’ne bağlı olan Kızıldağ ve Beyşehir Milli Parkları sınırları içine alındı The area of Beyşehir Lake, has been declared as 1st Degree Natural Protection Zone in 1991. In 1993, the lake and the regions, around the lake, which are valuable for biological diversity, have been included within the borders of Kızıldağ and Beyşehir National Parks, attached to the Provinces of Isparta and Konya 28 | TÜRSAB Akdeniz kesiminde, Göller Bölgesi ve Orta Torosların arkasında bulunan Beyşehir, adetâ bir vaha gibi ışıldamaktadır. M.S 1071’de Selçukluların idaresinde olan bugünki ilçe, Anadolu Selçukluları devrinde önemli bir yer haline gelmiştir. Sultan Alaaddin Keykubat, Eyrinaz Gezisi mevkiinde, Kubad-Abad şehrini kurmuş ve orayı ikinci bir başkent haline dönüştürmüştür. 1243 Moğol İstilası’nın ardından, Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey, Süleymaniye’yi inşaa ederek bağımsızlığını ilan etmiş böylece Eşrefoğlu Beyliği kurulmuştur. II. Mehmet Bey devrinde ise bu beylik, Moğol kumandanlarından Çobanoğlu Demirtaş tarafından yıkılmıştır. 1476 yılında Fatih Sultan Mehmet Beyşehir’i hakimiyetine almış ve Karaman Eyaleti’nin bir sancağı yapmıştır. 1872 yılında ise Beyşehir bugünki durumuna dönüştürülmüştür. Beyşehir Gölü ve çevresi Beyşehir Gölü alanı, 1991 yılında birinci derece Doğal SİT Alanı ilan edildi. 1993 yılında göl ve çevresindeki biyolojik çeşitlilik açısından değerli alanlar, Isparta ve Konya İlleri’ne bağlı olan Kızıldağ ve and declared independence and therefore the principality of Eşrefoğlu has been established. During the reign of Mehmet bey II, this principality has been destroyed by Çobanoğlu Demirtaş, one of the Mongolian Commanders. In 1476, Sultan Mehmet the Conqueror has captured Beyşehir and has made it a county of the Province of Karaman. In 1872, Beyşehir has been given its current status. The Lake of Beyşehir and environs The area of Beyşehir Lake, has been declared as 1st Degree Natural Protection Zone in 1991. In 1993, the lake and the regions, around the lake, which are valuable for biological diversity, have been included within the borders of Kızıldağ and Beyşehir National Parks, attached to the Provinces of Isparta and Konya. In addition, since the water of the lake complies with first degree drinking water criteria, the lake has been given the status of Drinking Water Protection Zone and there are 27 rivers, feeding the lake. On Beyşehir Lake, there are boats for tourism purposes and it is possible to take tours in groups. The lake and Anamas Mountain provides a perfect view during sunset. On the Beyşehir Milli Parkları sınırları içine alındı. Ayrıca göl, suyunun birinci dereceden içme suyu kriterlerine uyması nedeniyle İçme ve Kullanma Suyu Koruma Sahası statüsüne de sahip olan gölü besleyen 27 akarsu bulunuyor. Beyşehir Gölü üzerinde turizm amaçlı tekneler bulunmakta olup gruplar halinde tur yapmak mümkün. Güneşin batışı sırasında göl ve Anamas Dağı mükemmel bir manzara sağlıyor. Gölün üzerinde ortalama olarak 33 tane ada vardır. Gölde su seviyesine göre ada sayısı da değişiyor. Anamas-Karagöl, Anamas Dağı üzerinde, Kurucuova Kasabası’nın 15 km güneybatısında 2.500 metre yükseklikte bir krater gölüdür. Anamas Sıra Dağları dağ sporu açısından elverişlidir. Dağ sporlarıyla ilgilenenlerin büyük çoğunluğu burada zirve tırmanışı yapıyorlar. Fasıllar, Kurtbeşiği Anıtı Fasıllar Köyü’nün batısında, Örenler Konağı’nın bayırında dünyanın en büyük kaya anıtlarından biri olan Fasıllar Anıtı, 8.30 metredir ve 72 ton ağırlığındadır. Hitit Kralı Muvattaliş’in yaptırdığı bu anıta yöre halkı Kurtbeşiği demektedir. Anıtın bazı yerlerinin ayrıntılı işlenmemiş olması, bazı yerlerinin ise çok kaba işlenmiş olması, uzaktan görülebilecek bir yere dikilmek üzere hazırlandığını göstermektedir. Lukyanos Kitabesi-Atlıkaya Kabartması Fasıllar, Kurtbeşiği Anıtı’nın 100 lake, there is an average of 33 islands. The number of islands in the lake vary accor5ding to the level of water. Anamas-Karagöl is a crater lake, at an altitude of 2,500 meters, on Anamas Mountain, 15 kilometers southwest of Kurucuova Town. Anamas Mountains are appropriate for mountain sports. Many people, who are interested in mountain sports, make summit climbs here. Fasıllar, Kurtbeşiği Monument Fasıllar Monument is one of the largest rock monuments in the world, located in the west of fasıllar village, in the environs of Örenler Konağı and it is 8.30 meters and it weighs 72 tons. This monument, ordered by the Muttavallish, the Hittite King, is called as Kurtbeşiği by the local people. The fact that some parts of the monument has not been processed in detail and some parts has been processed coarsely, shows that it was intended to be erected in an area, which can be seen from a distance. Lucianos Inscription-Atlıkaya Frescoe Fasıllar, According to the Inscription, located 100 meters east of Kurtbeşiği monument, the memory of a deceased young person was enlivened. The monument and the vicinity is like an open air museum. The village is in the location of Hittite city of Mistia. In this village, there are many ruins, such as Fertility Monument, Two Cavalries Frescoe, Gavur Mashad, Yerebatan Fountain and rock sarcophagus. Beyşehir Gölü üzerinde turizm amaçlı tekneler bulunmakta olup gruplar halinde tur yapmak mümkün On Beyşehir Lake, there are boats for tourism purposes and it is possible to take tours in groups Eflatunpınar Hittite Monument, This monument, dating back to Hittite era, is located in the vicinity of the Sadıkhacı town. On Eflatunpınar monument, the gods, which carry the sky and which establish the relation between the ground and the sky are shown. Heraklis Sarcophagus Heraklis Sarcophagus, found in Yunuslar Village, which is 33 kilometers of Beyşehir, is a Roman work, made in 250-260 A.D. Statues in the form of frescoes have been placed in all TÜRSAB | 29 Konya Arkeoloji Müzesi’nin en önemli eseri olan lahdin her dört tarafında yüksek kabartmalar halinde heykeller işlenmiştir. Kubad-Abad Sarayı Ünlü Selçuklu Tarihçi İbn Bibi’nin Selçuknamesi’nde sözünü ettiği I. Alaaddin Keykubad’ın emriyle yapılmış Kubad- Abad Saray Külliyesi, günümüze ulaşabilmiş tek Selçuklu Saray Yapısıdır. Anamas Dağı’nın eteklerinde bulunan saray, restorasyon bekleyen kalıntılar bulunmaktadır. Prof. Dr. Rüçhan Arık Başkanlığında bir heyet 1980 yılından beri kazı çalışmalarına devam ediyor. Yapılan kazılarda sarayın birçok çini süslemelerini gösteren parça bulunmuştur. Başta karatay Müzesi olmak üzere bu eserler Konya’da değişik müzelerde sergileniyor. Erbaba Höyüğü Beyşehir’in 10 km kuzeybatısında deniz düzeyinden 1.130 metre yüksekliğindeki doğal bir tepenin üstünde, günümüzden yaklaşık 7.500 yıl öncesine tarihlenen Neolitik Çağ höyüğü Erbaba’da yapılan kazılarda dört kat saptanmıştır. Höyükten çıkarılan eserler bugün Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Eflatunpınar Anıtı’nın üzerinde, Hititlerin inanışı doğrultusunda, göğü taşıyan ve yer-gök arasındaki ilişkiyi kuran tanrıları canlandırıyor On Eflatunpınar monument, the gods, which carry the sky and which establish the relation between the ground and the sky are shown 30 | TÜRSAB metre kadar doğusunda kitabeye göre, ölen bir gencin hatırası yaşatılmak istenir. Fasıllar anıt ve çevresi bir açık hava müzesi gibidir. Köy, Hitit Mistia Kenti’nin yerindedir. Bu yörede Bereket Anıtı, Çift Süvariler Kabartması, Gavur Meşedi, Yerebatan Çeşmesi ve kaya lahitler gibi birçok kalıntı vardır. Eflatunpınar Hitit Anıtı Hititler döneminden kalma bu anıt, Sadıkhacı Kasabası yakınlarındadır. Eflatunpınar Anıtı’nın üzerinde, Hititlerin inanışı doğrultusunda, göğü taşıyan ve yer - gök arasındaki ilişkiyi kuran tanrıları canlandırıyor. Heraklis Lahidi Beyşehir’e 33 km. mesafedeki Yunuslar Köyü’nde bulunan Heraklis Lahdi M.S 250-260 yıllarında yapılmış bir Roma eseridir. Bugün Eşrefoğlu Camiisi ve Hamamı 1296-1299 yılları arasında Eşrefoğlu Süleyman Bey’in yaptırdığı camii Eşrefoğulları toplu yapıları içerisinde four sides of the Sarcophagus, which is the most important piece of Konya Archeological Museum collection. Kubad-Abad Palace Kubad-Abad Palace, constructed on orders by Alaaddin Keykubad I, mentioned by Ibn Bibi, the famous Seljuki historian, is the only Seljuki palace structure which has reached today. The palace and the remains, located in the skirts of Anamas Mountain, awaits restoration. A delegation, led by Prof. Rüçhan Arık, has been continuing excavation studies, since 1980. In the excavations, many pieces, displaying the ceramic decorations of the palace, have been found. These works have been exhibited in different museums in Konya, in particular, Karatay Museum. yer alıyor. Anadolu’da yer alan ve ağaç, çatı ve direkli düz tavanlı ulu camiilerin en büyüğüdür. Eşrefoğlu Hamamı, anıtsal su mimarisinin bir parçası olan Beyşehir’de bedestenin batısındaki Eşrefoğlu hamamıdır. Eşrefoğlu Süleyman Bey Kitabesi’ne bakılarak 13. yüzyılın sonlarında yapıldığı anlaşılmaktadır. Erbaba Tumulus, Four layers have been observed in the excavations, made in the Erbaba, which is a Neolithic Era tumulus, dating back to 7500 years ago, located on a natural hill, 1130 meters above the sea level, in 10 kilometers northwest of Beyşehir. The pieces, excavated from the tumulus, are being exhibited in Konya archeological museum. epigraph of Eşrefoğlu Süleyman Bey, it is understood that it was constructed in late 13th century. Eşrefoğlu Mosque and Bath. The mosque, ordered by Eşrefoğlu Süleyman Bey between 1296-1299, is included among the Eşrefoğlu collective structures. It is the largest of the grand mosques with wooden roof and columns and straight ceiling. Eşrefoğlu Bath, Eşrefoğlu Bath is one of the pieces of the monumental water architecture in Beyşehir, located in the west of the market. Considering the Bezzarlar Inn The Bazaar, which has been completed in 1299, has been worn in time. The Inn has been repaired in 16th century, during the reign of Süleyman the Lawmaker. It is hard to difficult to find a peer of the building, which is one of the oldest inns in Anatolia. Municipality of Beyşehir today uses the inn as a center of exhibition and convention. Taş Medrese The Madrasah, which is known to be ordered by Seyfettin Süleyman Halil Bey, has been repaired later by Grand Emir İsmail Ağa. There is information, stating that the Madrasah was open until 1912. Kale Kapısı Beyşehir Kalesi’nin halen sağlam vaziyette olan doğu kapısıdır Kale Kapisi is the undamaged east door of Beyşehir Fortress Taş Medrese Seyfettin Süleyman Halil Bey tarafından yaptırıldığı bilinen medrese daha sonra büyük emir İsmail Ağa tarafından onarılmıştır. 1912 yılına kadar medresenin açık olduğu yönünde bilgiler vardır. Bezzarlar Hanı 1299 yılında yapımı tamamlanmış olan Bedesten, tarih içerisinde yıpranmıştır. 16. yüzyılda, Kanuni Sultan Süleyman döneminde han onarılmıştır. Anadolu’daki en eski bedestenlerden olan binanın ayakta kalmış yaşıtını bulmak zor. Beyşehir Belediyesi bugün hanı sergi ve toplantı mekanı olarak kullanmaktadır. TÜRSAB | 31 SAĞLIK A bridge of health connecting Asia to Europe Asya ile Avrupa’yı bağlayan bir sağlık Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Sağlık alanında Türkiye’ye pek çok ilki getiren Hisar Intercontinental Hospital, Sağlık Turizmi alanında da çalışmalarını hızla sürdürüyor Hisar Intercontinental Hospital, pioneering in so many aspects of the health industry, continues its efforts on the Health Tourism field 32 | TÜRSAB İ Fotoğraflar-Photos: Hisar Intercontinental Arşivi nsan sağlığında koruyucu, teşhis ve tedavi edici hekimlik hizmetini en üst düzeyde sağlamayı hedefleyen Hisar Intercontinental Hospital Aralık 2005’ten bu yana hizmet veriyor. Hastane, uluslararası standartlardaki teknolojik altyapısı ve uzman kadrosu ile Türkiye’nin en iyi hastanelerinden biri olmayı hedefliyor. Hastanenin Satış ve Pazarlama Müdürü Sayın Uygar Üstün ile 1.5 yılda kaydettikleri yoldan ve Sağlık Turizmi çalışmalarından bahsettik. TÜRSAB: Hisar Intercontinental Hospital nasıl bir hastane? Uygar Üstün: Kurumumuz Türkiye’deki en yüksek kapalı alana sahip gerek teknolojik gerekse insan kaynakları yatırımları bakımından, tıbbi anlamda gelişmişlikleri içinde barındıran bir yatırımdır. A grubu hizmet vermeyi amaçlayan iyi bir sağlık kuruluşudur. Aiming to deliver preventive, diagnostic and therapeutic doctoral service, Hisar Intercontinental Hospital has been operating since December 2005. The hospital aims to become one of Turkey’s best with its international standards, technological infrastructure and expert staff. We talked with Uygar Üstün the Sale and Marketing Director of the hospital, about the phases they underwent in the last 1.5 years as well as about their efforts in Health Tourism. TÜRSAB: What kind of a hospital is Hisar İntercontinental? Uygar Üstün: Our institution is the largest in Turkey with its vast indoors area. It is an investment that reflects medical developments in terms of technology and human resources. It is a good health institution that aims to deliver A-class service. In this respect, delivering A-class service does not only mean making the best investments or having the best technical equipment. It means everyone, from the parking lot attendant to the nurses, should be serving people with A+ efficiency. We are a 1.5 year-old institution whose aim is just to do this. We are a multipurpose hospital, so we work with expert doctors in many branches. We especially have separate departments for Cardiology, Ophthalmology, Gynecology and Pediatrics. Private hospitals specializing only on these branches have started taking their place in the private sector. We, on the other hand, think of them as hospital within hospital, and separate these clinics. We serve throughout Istanbul and Turkey and our efforts to establish ourselves abroad are also underway. TÜRSAB: What is your Hospital’s perspective on Health Tourism? U. Üstün: We’ve always wanted to look at Health Tourism under two categories. The first one is the first step that we call Health Tourism as such, and the second one is Tourism köprüsü Bu anlamda A grubu hizmet vermek aslında sadece en iyi yatırımı yapmak ve en iyi teknik donanıma sahip olmak anlamında değildir. Otopark görevlinizden, hemşirelerinize dek bu hizmeti A + şekilde verebiliyor olmanız gerekiyor. 1,5 senelik, genel amaçlı bir hastaneyiz dolayısıyla pek çok branşta konusunda uzman hekimlerle hizmet verebiliyoruz. Özellikle Kardiyoloji, Göz, Kadın Doğum, Pediyatri gibi alanlara özel bölümler ayrılmış durumda. Çünkü artık bu branşlar özel hastaneler şeklinde kendini sektörde gösteriyor. Biz de hastane içinde hastaneler şeklinde bu klinikleri özel olarak ayırıyoruz. Tüm İstanbul ve Türkiye’ye hizmet veriyoruz ve yurtdışı çalışmalarımız devam ediyor. TÜRSAB: Hastanenizin Sağlık Turizmi’ne bakış açısı nedir? U. Üstün: Aslında Sağlık Turizmi’ni hep iki başlık altında incelemek istedik. Birincisi kendi başına Sağlık Turizmi dediğimiz ilk aşama, ikincisi de Turist Sağlığı. Turist Sağlığı, farklı amaçlarla ülkemize giriş yapmış kişilerin burada herhangi bir sağlık sorunuyla karşılaşmaları durumunda kendilerine sunulan sağlık hizmetidir. Özellikle yaz dönemlerinde, ağırlıklı sahil kesimlerine tatile gelmiş insanların hastalanmaları, yaralanmaları gibi acil rahatsızlıklarda, acil hizmet verilmesidir. Hisar Intercontinental olarak acil donanıma sahip üç ambülansımız ve heliportumuzla bu hizmeti sağlayabiliyoruz. Sağlık Turizmi alanında ise yurtdışından sadece tedavi olmak amacıyla kişileri ülkemize getirmeyi istiyoruz. Health. Tourism Health is the health services delivered to foreigners who are in our country for whatever reason, and who encounter a health problem. Tourists can get sick, get injured, or there can be other emergencies especially in summer time, and that is what tourism health is. With three ambulances that are emergency equipped, and a heliport, we are able to deliver this service at Hisar Intercontinental. In terms of Health Tourism, we would like to bring people to our country only for treatment purposes. This seems difficult at first sight but if you look at other examples around the globe, you see that it really isn’t. There are significant reasons why some people in the world would prefer Turkey. TÜRSAB: Which countries prefer Turkey for treatment purposes? U. Üstün: In vitro fertilization in Hisar Intercontinental Hospital Satış ve Pazarlama Müdürü Uygar Üstün. Hisar Intercontinental Hospital Sales and Marketing Director Uygar Üstün, TÜRSAB | 33 İnsan sağlığında koruyucu, teşhis ve tedavi edici hekimlik hizmetini en üst düzeyde sağlamayı hedefleyen Hisar Intercontinental Hospital Aralık 2005’ten bu yana hizmet veriyor Aiming to deliver preventive, diagnostic and therapeutic doctoral service, Hisar Intercontinental Hospital has been operating since December 2005 34 | TÜRSAB İlk aşamada bu zor gibi görünüyor ancak dünyaya bakınca öyle olmadığı anlaşılıyor. Birçok ülke insanının Türkiye’yi tercih etmesini sağlayacak ciddi sebepler var. TÜRSAB: Tedavi olmak için hangi ülkeler Türkiye’yi tercih ediyor? U. Üstün: İtalya, İspanya, Kosova, Makedonya gibi ülkelerde doğum oranlarının düşük olması sebebiyle Türkiye’de tüp bebek uygulamaları ön plana çıkıyor. Norveç, İsveç, Finlandiya için diş tedavileri çok maliyetli ve yetersiz olduğundan tercih sebebi. Kuzey ülkelerinde ve doğu bloku ülkelerindeki kadınların aç kalmak uğruna da olsa tüm yaşantılarından yaptıkları tasarrufları estetik amaçlı harcadıkları gözleniyor. Tabii Türkiye’de tedavi olmanın Turkey is quite common among the people of Italy, Spain, Kosovo, and Macedonia, since birth rates in these countries are low. In countries like Norway, Sweden and Finland, dental treatments are quite costly and inadequate, so they prefer Turkey. In northern and Eastern Bloc countries, you can observe that women spend their life savings on aesthetic surgery, even if this means they’ll go hungry for the rest of their lives. Of course there is always the prestige of being treated in Turkey. The fact that we have advanced health facilities and that we have experienced doctors running the system are very attractive combined with the economical cost of these services. TÜRSAB: How is Turkey doing in the international arena? U. Üstün: We observe that after September 1, Arab countries tend to send their cardiology, cardiovascular surgery and oncology patients to Greece and Switzerland instead of the United States. There is no reason why this potential should not be transferred to Turkey. Singapore and India are in the forefront when it comes to Health Tourism in the world. It is necessary to emphasize that that the potential in these countries have developed as a result of significant advertising and investment. Whereas the India’s income from health tourism is 5-6 billion dollars, our country’s share of the cake is approximately 200 million dollars, despite its being better located geopolitically, and more prestijini de unutmamak lazım. Türkiye’nin sağlık alanında gelişmiş tesislere ve tecrübeli hekimlere sahip olması dolayısıyla ve bu hizmetlerin ekonomik sunumuyla, ülkemiz ilgi odağı oluyor. TÜRSAB: Uluslararası platformda Türkiye ne durumda? U. Üstün: Arap ülkelerinin Kardiyoloji, Kalp Damar Cerrahisi ve Onkoloji alanlarında hastalarını, özellikle 11 Eylül sonrasında Amerika yerine Yunanistan ve İsviçre’ye taşındığı gözlenmiştir. Bu potansiyelin Türkiye’ye taşınmaması için hiçbir engel yoktur. Dünya Sağlık Turizmi’nde Singapur ve Hindistan’ın ön planda olduğunu görüyoruz. Bu ülkelerin bu potansiyellerinin ciddi reklam çalışmaları ve yatırımlar ile oluştuğunu vurgulamak gerekir. Hindistan’da Sağlık Turizmi’nden gelir 5-6 milyar dolar olurken, jeopolitik yönden ve tıp alanındaki gelişmişlik yönünden daha ileride olan ülkemizin pastadan aldığı pay 200 milyon dolar civarındadır. TÜRSAB: Hastaneler Türkiye tanıtımı için ne gibi çalışmalara imza atıyorlar? U. Üstün: Sağlık Turizmi ile ilgili çalışmalarda hastanelerin kendi çabaları oluyor. Çeşitli fuarlar, Sağlık Turizmi ile ilgili workshoplar oluyor ve bunlara katılıp hastanemizi temsil etmeye çalışıyoruz. Bir de direkt yurtiçinde yine, bu yurtdışı özel sigortaların asistans firmaları var. Bu firmalarla anlaşmalar yaparak veya yurtdışı sigorta şirketleriyle direk anlaşmalar yaparak bu diyaloğu sağlıyoruz. Örneğin Almanya'nın yarı özel, kamu destekli bir sigorta firması var BKK Aktiv diye. Türkiye'de bir ilk olarak bu yapıdaki bir sigortayla anlaşma yaptık. Bu anlaşma çerçevesinde gerek Almanya'da yaşayan Türkler, gerekse o sigortaya mensup kişiler hastanemize gelip tedavilerini yaptırabiliyorlar. TÜRSAB: Sağlık Turizmi’nin yaygınlaşması için neler yapılmalı? U. Üstün: Dünyadaki birçok ülke için en az bir branşta avantajlı bir bölge olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Önemli olan bu avantajlı branşları tespit etmek, bu alanlardaki çalımaları da sadece sağlık kuruluşları ve TÜRSAB ile değil, Sağlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı gibi devlet kanadının da olduğu organizasyonlar ile gerçekleştirmektir. advanced in medical sciences. TÜRSAB: What kinds of efforts are there on behalf of hospitals in terms of promoting Turkey? U. Üstün: Hospitals have their own efforts in terms of health tourism work. There are various fairs and workshops on the subject, where we participate and try to represent our hospital. In addition, these private insurance companies abroad have assistance firms in the country. We sign agreements with these firms, or we sign directly with the insurance company abroad and establish a dialogue. For instance there is a semi-private, government subsidized insurance company in Germany called BKK Aktiv. We signed an agreement with a company whose structure is as described, and we are the first in Turkey to do so. Within the framework of this agreement, both Turks living in Germany, and people with insurance from that company can come to our hospital for treatment. TÜRSAB: What should be done to promote Health Tourism? U. Üstün: Let me underline that we have comparative advantage for many countries in the world in at least one branch. What matters is to detect these branches where we have comparative advantage, and to do work in this sector not only with health institutions and TÜRSAB, but also in cooperation with state bodies like the Ministries of Health and Tourism. Hisar Intercontiental Hospital, uluslararası standartlardaki teknolojik altyapısı ve uzman kadrosu ile Türkiye’nin en iyi hastanelerinden biri olmayı hedefliyor Hisar Intercontinental Hospital aim is to become one of Turkey’s best with its international standards, technological infrastructure and expert staff TÜRSAB | 35 GEZİ “Diyarbakır is angry with me, I hit the roads”* “Diyarbakır bana küsmüş, düştüm Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Fotoğraflar-Photos: Diyarbakır Turizm ve Tanıtım Derneği *Diyarbakır Surları/ Servet Kocakaya *Citadels of Diyarbakır/Servet Kocakaya Binlerce yıllık tarihin buluşma noktası olmuş bir müze kent... Diyarbakır is a museum city, which is the junction point of a history of thousands of years... 36 | TÜRSAB geldim yollarına” * D iyarbakır ve çevresi, tarihten bu yana her zaman önemli bir yer olmuştur. Anadolu ile Mezopotamya arasında doğal bir geçiş yolu olduğundan pek çok uygarlık buralarda can bulmuştur. Amida, Amid, Kara Amid, Diyar Bekr, Diyarbekir gibi isimlerle anılmış olan Diyarbakır’da sırasıyla Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar, Partlar, Büyük Tigran idaresi, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Hamdaniler, Mervaniler, Selçuklular, İnanoğulları, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyubiler, Moğollar, Akkoyunlar, Safeviler ve Osmanlılar hüküm sürmüştür. Diyarbakır’ın ev ve sokakları Pek çok tarihi medrese, camii, kilise, Diyarbakır and environs has always become an important place since the beginning of history. Since it is a natural passageway between Anatolia and Mesopotamia, many civilizations have flourished here. In Diyarbakır, which has been known with the names, such as Amida, Amid, Kara Amid, Diyar Bekr, Diyarbekir, was ruled by Asyrians, Aramis, Urartus, Sycthians, Meds, Persians, Macedonians, Selevkos, Parthians, Great Tigran Administration, Romans, Sasanids, Byzantines, Umayyids, Abbysids, Şeyhoğulları, Hamdanis, Mervanies, Seljukids, İnanoğulları, Nisanoğulları, Artukids, Eyyubids, Mongolians, Akkoyunlu State, Safevids and Ottomans. Houses and Streets by Diyarbakır Another important characteristic TÜRSAB | 37 Mahremiyeti sağlamak için evler, sokaklardan yüksek duvarlarla ayrılmıştır To provide privacy, the houses have been separated from the streets with high walls han ve yapıya evsahipliği yapan Diyarbakır’ın bir diğer önemli özelliği ise, Ahmed Arif, Cahit Sıtkı Tarancı, Mıgrdiç Magrosyan, Ziya Gökalp gibi pek çok tanıdık ismin doğup büyüdükleri yer olmasıdır. Kentin sokakları ve evleri başlıbaşına bir tarihtir. Bunların oluşmasında surların çok önemli bir rolü vardır. Kentin genişlemesini sınırladığı için evler zamanla birbirine yakın inşaa edilmiş dolayısıyla sokaklar daralmıştır. Mahremiyeti sağlamak için evler, sokaklardan yüksek duvarlarla ayrılmıştır. 5000 yıllık geçmişe dayanan Diyarbakır evleri, iklim şartlarına uygun olarak yapılmıştır. Bu evlerin en güzel örneklerinden biri de Cahit Sıtkı Tarancı’nın müze haline dönüştürülen evidir. Dışa kapalı olan bu evlerin içine mütevazi bir kapıdan, bir avlu yoluyla girilir. Kara renkli bazalt örgülü duvarları ‘CIS’ adı verilen beyaz renkli bezemelerle süslenmiştir. Avlunun etrafını çevreleyen yapılar yazlık, kışlık ve mevsimlik olarak ayrılmıştır. Tarihin göbeği Dış ve İç Kale Diyarbakır Kalesi Karacadağ’dan Dicle’ye uzanan geniş bazalt platosunun doğu kenarında yer alır ve iki ana bölümden oluşur. Dış Kale II. Constantius tarafından onarılmış, etrafı surlarla çevrilmiştir ve daha sonra Diyarbakır’a egemen olan diğer uygarlıklar tarafından büyütülmüş, onarılmış, eklentiler yapılmış, bugünkü haline getirilmiştir. Kenti kalkan 38 | TÜRSAB of Diyarbakır, which hosts many historical madrasahs, mosques, churches, inns and structures, is its nature as the home town of many celebrities, such as Ahmed Arif, Cahid Sıtkı Tarancı, Mıgrdiç Magrosyan, Ziya Gökalp. The streets and houses of the city, represent the history by themselves. The citadels have played a major role in the formation of these. Since they limit the development of the city, the houses have been constructed in close proximity with each other and therefore the streets have narrowed down. To provide privacy, the houses have been separated from the streets with high walls. The houses of Diyarbakır, which have a history of 5,000 years, have balığı gibi çevreleyen surların üzerinde, oymalar, kabartmalar, yazıtlar görmek mümkündür. İç kale, Dış Kale’nin kuzeydoğu köşesindedir ve ondan da surlarla ayrılmaktadır. Burada yer alan Viran Tepe, Diyarbakır’ın ilk yerleşim noktasıdır ve buranın etrafı da surlarla çevrilidir. İç Kale’de şehrin tümünde olduğu gibi çeşitli yapılar bulunmaktadır. Bunlardan Aslanlı Çeşme, 19. yüzyılın sonlarına tarihlenmektedir. Orijinalinde iki aslanın bulunduğu çeşmede, bugün tek bir tanesi mevcuttur. Artuklu Kemeri ise Artuklu döneminde İç Kale’ye girişi sağlamakta ve üzerindeki nesir yazılı kitabeden 1206-1207 tarihi görülmektedir. Bu kemerin Virantepe ve Artuklu Sarayı ile aynı döneme ait olduğunu göstermektedir. İç Kale’nin kuzeybatısında yer alan bir höyük olan Virantepe’de 1961-1962 yılları arasında yapılan kazılarda, Artuklu hükümdarı Melik Salih Nasıreddin Mahmud dönemine ait saray temelleri ortaya çıkarılmıştır. Sarayın renkli cam ve taş küplerden oluşan mozaik süslemeleri Türk mimarisinde ilk kez burada görülmektedir. Atatürk Müzesi ve Kütüphanesi, Saint George Kilisesi ve Kale Camii de, İç Kale’de bulunan ve gezilmesi gereken yapılar arasındadır. been built in accordance with the climate conditions. One of the best examples to these houses, is the house of Cahit Sıtkı Tarancı, which was converted to a museum. Entrance to these houses, which are closed to outside, is provided through an court, through a simple door. Black walls, made of basalt, have been decorated with white decorations, named “CIS.” The structures, surrounding the court, have been separated as summer, winter and spring/fall accommodations. The Backbone of History Inner and Outer Citadel The Citadel of Diyarbakır is located in the east side of the wide basalt plateau, reaching from Karacadağ to Dicle River and consists of 2 main sections. The outer Citadel has been repaired by Constantinous II, has been surrounded by walls, and then has been expanded, repaired, supplemented by other civilizations, ruling Diyarbakır and the citadels have reached today. It is possible to see reliefs, frescoes, epigraphs on the walls, surrounding the city like a turbot. The inner citadel is located in the northeast corner of the outer citadel and is separated from it by the walls. Viran Tepe, located here, is the first settlement point of Diyarbakır and is surrounded by walls. Just like in the remainder of the city, there are various structures in the inner citadel. Among these Aslanlı Fountain, dates back to late 19th century. The fountain, which originally possessed two lions, today possesses only one. Artuklu Bridge provided entrance to the inner Citadel during the reign of Artukids. On the inscription, written in the form of verses, the dates 1206-1207 are seen and this shows that it belongs to the same era with Virantepe and Artukid Kentte geleneksel el sanatları içerisinde kuyumculuk önde gelmektedir Among the traditional arts, jewelry, is the leading one Kutsal mekânlar iç içe Ne yazık ki günümüzde sayıları az olan ve Anadolu topraklarında TÜRSAB | 39 göre 1500’lü yıllarda, Mesudiye ve Zinciriye Medreseleri 1190’lı yıllarda, Ali Paşa Medresesi ise 16. yüzyılda yapılmıştır. Türkülere adını vermiş olan meşhur Malabadi Köprüsü de Diyarbakır’dadır. Batman yolu üzerinde bulunan köprü, 1147 miladi yılında Timurtaş Bin-i İlgazi Bin-i Artuk tarafından yaptırılmıştır. Dicle Köprüsü ise Mardin Kapısı dışındadır. 1065 tarihinde Mervaniler döneminde Übeydoğlu Yusuf adında bir mimar tarafından yapılmıştır. Adı gibi on gözü bulunan köprü kesme bazalt taştan yapılmıştır. Devegeçiti Köprüsü Diyarbakır’ın 20 km kuzeyindedir ve üzerinde 2 kitabe bulunmaktadır. Kuran’ın Bakara Suresi’nin 262. ayeti de yer alan kitabeden, yapının 1218 miladi yılında Artuklu Hükümdarı Melik Salih Mahmut döneminde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. yüzyıllarca beraber barış içinde yaşadığımız Keldani, Süryani ve Ermenilerin Diyarbakır’da ayakta kalabilmiş kiliseleri arasında Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi, Keldani Kilisesi, Surp Gregos, Surp Sarkis, Saint George, Katolik ve Protestan Kiliseleri sayılabilir. Bu kiliseler 16.,17., 18. ve 19. yüzyıllardan kalmadır ve mimari açıdan oldukça görkemlidirler. Ulu Camii şehrin merkezindedir ve Mar Tomar Kilisesi’nin Müslüman Araplar tarafından Diyarbakır işgali sırasında camiiye çevrilmesi sonucu oluşmuştur. Bu nedenle yapının tam olarak yapılış tarihi bilinmemektedir. Ulu Camii bugün Anadolu’nun en eski camiilerindendir. Diyarbakır’da bulunan diğer tarihi camiiler ise sırasıyla, Melek Ahmet Paşa Camii, Safa Camii, Nebi Peygamber Camii, Fatih Paşa Camii, Behram Paşa Camii, İskender Paşa Camii, Ali Paşa Camii ve Şeyh Mutahhar Camii’dir. Bu yapılar, 11.,15.,16. yüzyıllara tarihlenir. Hanlar, köprüler ve medreseler... Medrese ve hanları ile de bilinen Diyarbakır’da, Mesudiye Medresesi, Zinciriye Medresesi, Ali Paşa Medresesi, Deliller Hanı ve Hasan Paşa Hanı bulunuyor. Hanlar miladi takvime 40 | TÜRSAB Yöresel kültür ve el sanatları Dünyanın birçok yerinde ve özellikle Orta Doğu’da kutlanan Nevruz Diyarbakır’da her yıl 21 Mart’ta kutlanıyor. Kasım ayında Büyükşehir Belediyesi tarafından Edebiyat Günleri, mart ayında Sinema Palace. In the excavations, made at Virantepe, located in the northwest of Inner Citadel, between 1961-1962, the foundations of the palace, belonging to the era of Melik Salih Nasıreddin Mahmud, the rule of Artıkids, have been discovered. The mosaic decorations of the palace, consisting of colored glass and stone cubes, are seen here for the first time in Turkish architecture. Ataturk Museum and Library, Saint George Church and Citadel Mosque, are among the structures, which are included in the inner citadel and worth seeing. Adjacent Holy Places Unfortunately few of the standing churches of Cheldanids, Syriacs, and Armenians, with whom we have lived in peace in Anatolia for centuries, included Ave Maria Syriac Church, Cheldani Church, Surp Gregos, Surp Sarkis, Saint George Catholic and Protestant Churches. These churches remain from 16th, 17th, 18th and 19th centuries and are marvelous with respect to architecture. The Grand Mosque is located in the center of the city and has been constructed as a result of the conversion of Mar Tomar Church to a mosque during the invasion Madrasahs and inns, Mesudiye Madrasah, Zinciriye Madrasah, Ali Paşa Madrasah, Deliller Inn and Hasan Paşa Inn, are important landmarks. The inns have been build in 16th century, Mesudiye and Zinciriye Madrasahs have been built in 1190s and Ali Paşa Madrasah has been built in 16th Century. Famous Malabadi Bridge, which has named folk songs, is also located in Diyarbakır. The Brigde, which is located on Batman Road, has been constructed in 1147 A.D., by Timurtaş Bin-i İlgazi Bin-i Artuk. Dicle Bridge is outside of Mardin Gate. It has been built in 1065 by an architect, named Ubeydoglu Yusuf, during the era of Mervanids. The Bridge, which has ten arcs, has been built of basalt. Devegeçiti Bridge is located 20 kilometers north of Diyarbakır and on it there are two epigraphs. In the inscriptions, which also contain 262nd verse of the Book of Cow of the Holy Quran, it is understood that the bridge was constructed by Melik Salih Mahmud, the ruler of the Artukids. Günleri, mayıs ve haziran ayları arasında ise Kültür ve Sanat Festivali gerçekleştiriliyor. Diyarbakır, surları kiliseleri, camiileriyle olduğu kadar yemekleriyle de ünlüdür. Kırmızı et ağırlıklı Diyarbakır mutfağında bol acı, ekşi, salça ve yağ kullanılıyor. Kaburga Dolması, Meftune, Kibe Bumbar, Ekşili Etli Dolma, İçli Köfte en bilinen yöresel yemekler arasındadır. Kentte geleneksel el sanatları içerisinde kuyumculuk, ipekçilik ve bakırcılık önde gelmektedir. Dokumacılık, işlemeli peşkir, peştemal, el dokuması halıcılık ise diğer önemli el sanatlarındandır. of Diyarbakır by the Moslem Arabs. Because of this reason, the construction date is not known precisely. Grand Mosque is one of the oldest mosques of Anatolia. Other historical mosques in Diyarbakır, are Melek Ahmet Paşa Mosque, Safa Mosque, Nebi Peygamber Mosque, Fatih Paşa Mosque, Behram Paşa Mosque, İskender Paşa Mosque, Ali Paşa Mosque and Şeyh Mutahhar Mosque. These structures have been constructed in 11th, 15th and 16th centuries. Inns, bridges and madrasahs... In Diyarbakır, which is known with its Local Culture and Arts Newroz, which is celebrated in many places on earth, in particular, in Middle East, is celebrated every year in March 21st in Diyarbakır. In November, Literature Days and in March cinema days and in May and June, Culture and Arts Festival have been held by the Metropolitan Municipality. Diyarbakır is famous with its cuisine as well as its citadels, churches and mosques. In Diyarbakır cuisine, which emphasizes red meat, plenty of spices, sour tastes and tomato paste and oil is used. Stuffed ribs, Meftune, Kibe Bumbar, Meat Stuffing, are the most famous of all. Among the traditional arts, jewelry, silk weaving and coppersmithing are the leading ones. Weaving, knitted napkins, towel and carpentry are other important arts. Bakırcılık, dokumacılık, işlemeli peşkir, peştemal, el dokuması halıcılık ise Diyarbakır’ın diğer önemli el sanatlarındandır Coppersmithing, weaving, knitted napkins, towel and carpentry are Diyarbakir’s other important arts TÜRSAB | 41 GÜNCEL Our meals delight: Efe Raki Sofralarımızın keyfi: Efe Rakı Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Alkollü içecek sektöründe “güvenilir”, “kaliteli” ve “ilklerin öncüsü” olarak yer edinmeyi ve bu özellikleri sürekli geliştirerek devamlı kılmayı misyon olarak benimseyen Elda İçecek ve Enerji Hizmetleri A.Ş sofralarımıza keyif taşımayı sürdürüyor Elda Beverage and Energy Services Ltd. continues to lighten up our dinner tables and their mission of being “credible”, “high quality”, and “pioneer” in the alcoholic beverages sector 42 | TÜRSAB E lda İçecek ve Enerji Hizmetleri A.Ş, 1994 yılında İzmir Ticaret Odası Başkanı Sayın Ekrem Demirtaş’ın öncülüğünde İzmir’li 500 girişimci tarafından kuruldu. 26 Eylül 2002 yılında alkollü içecek üretimi yapacak tesisinin kurulma izni alındı. İTOB Organize Sanayi Bölgesi’nde 21.500 m2 bir alan içerisinde yer alan tesisin kuruluş çalışmaları iki yıl sürdü. İlk ürün olan Efe Rakı, 2004 yılının Ağustos ayında önce Almanya’da, ardından Türkiye’de piyasaya sürüldü. Elda, rakı üretimi yapmak üzere tesis kurma iznini alan özel sermayeli ilk şirkettir. Elda A.Ş CEO’su Egemen Demirtaş Efe Rakı hakkında sorularımıza cevap verdi: TÜRSAB: Efe Rakı’yı üretme fikrinin çıkış noktasını bizimle paylaşır mısınız? Egemen Demirtaş: Rakı üretim fikri, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne giriş süreci ile doğdu. Elda olarak, rakının kültürümüzün çok değerli bir parçası olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden rakıyı çeşitlendirip, rakı kültürünü ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Aynı anlayışla, ‘%100 Türk İçkisi Efe Rakı’ sloganıyla Efe Rakı’yı dünyaya açıyoruz. Adı sınırlarımızın dışına çıktığımızda hemen yanına Türk adını alıyor ve “Turkish Rakı” oluyor. Ancak, Tekel’in sona ermesi ile ithal içkiler hayatımıza daha fazla girmeye başladı. Aynı anda biz de ilk özel sektör yatırımı olarak Efe Rakı’nın üretimine başladık. TÜRSAB: Efe Rakı piyasaya sürüldükten sonra bir rekabet pazarı başladı diyebilir miyiz? E. Demirtaş: Türkiye’de yıllarca Tekel’in piyasadaki tek oyuncu olması bu alanda herhangi bir pazarlama aktivitesinin yapılmasını gereksiz kılıyordu. Firma sayısı artınca rekabet de arttı. Bu rekabette öne çıkmak için pazarlama faaliyetlerine ağırlık verme durumundaydık. Bu sebeple Efe Rakı’yı daha ilk günden üretimi, pazarlaması ve sunumuyla dünya standartlarında bir ürün olarak konumladık. Bu planı iki aşamalı olarak gördük. İlk aşamada iyi ürün yaratmayı, ikinci aşamada da ürünü en iyi şekilde anlatmayı hedefledik. Ama en önemlisi ürünü iyi bir zamanlama ile piyasaya çıkardık. İlk özel sektör rakısı olmanın avantajını kullandık. Efe Rakı’nın şişesi ve etiketi alanında uzman Elda Beverage and Energy Services Ltd. was founded by 500 entrepreneurs from İzmir led by the Chairman of the İzmir Chamber of Commerce Mr. Ekrem Demirtaş in 1994. The company obtained a permit for the alcoholic beverage production facility on September 22nd, 2002. The 21.500 square meter facility took 2 years to be completed. The first product, Efe Raki, was first marketed in August 2004 in Germany followed by Turkey. Elda is the first private company to obtain a permit for raki production. The compagny CEO’s Egemen Demirtaş answered our questions about Efe Raki: TÜRSAB: Could you tell us about the development of the idea of making Efe Raki? Egemen Demirtaş: The idea of making raki was born with Turkey’s accession to the Customs Union. We believe at Elde that raki is an important part of our culture. That is why we try to diversify and revive the culture of raki. By the same token, we are opening up Efe Raki to the world with the slogan ‘100% Turkish Drink Efe Raki’. The name of the drink takes the name Turkish as soon as we go across our borders and becomes “Turkish Rakı”. However, as the monopoly of Tekel ended, import spirits became a larger part of our lives. At the same time we began the production of Efe Raki as our first private investment. TÜRSAB: Would it be accurate to claim that the market became more competitive after Efe Raki? Egemen Demirtaş: For years Tekel was the only player in the market, deeming any kind of marketing activity unnecessary. Competition increased as the number of players increased. We had to work on our marketing activities in order to gain the upper hand in this competitive environment. Thus, from day one, we positioned Efe Raki as a world class product in terms of production, marketing and presentation. We saw this as a 2-step TÜRSAB | 43 İlk ürün Efe Rakı Eylül 2004’te üretilmeye başlandı. Efe Raki began to be produced in September 2004. 44 | TÜRSAB tasarımcılar tarafından oluşturuldu. Ek maliyetleri göze alarak rakıda örneği görülmemiş biçimde rakının tekrar aynı şişeye doldurulmasını engelleyen bilyeli kapaklı ürün ile çıktık. Diğer ülkelerdeki tekel sonrası ithal içkilerin geleneksel içkilerin yerini alması gibi bir gelişme Türkiye’de yaşanmadı. Bunda en büyük etki bizlerin rakının hayatımızda daha geniş bir yer tutması için ve rakıyı tercih eden kitlenin genişlemesi için yaptığımız aktif çalışmalar. Özellikle gençlerin ve bayanların rakıya bakış açılarını değiştirmeyi başardık. Aslında, bu kendiliğinden gelen bir süreç oldu. Efe genç bir ekip tarafından üretiliyor. Belki de o yüzden Efe gençleri, gençler de Efe’yi sevdi. Efe Rakı’yı 2010 yılına kadar dünya markası yapacağız. Yarışma ile mezeleri gençlere tanıtıyoruz, futbola yatırım yapıyoruz. Özellikle bayanları rakıya çekmek için yeni arayışlardayız. TÜRSAB: Efe Rakı’nın çeşitlerinden ve diğer rakılardan olan farkından söz edebilir misiniz? E. Demirtaş: İlk ürünü Efe Rakı’yı Eylül 2004’te üretmeye başlayan Elda İçecek’in pazarlama stratejilerinden biri de her damak tadına uygun ürün sunmak. Efe Rakı-Efe Yaş Üzüm-ÇilingirSarı Zeybek-üç kere distile Kara Efe. 2006’da lanse ettiğimiz Sarı Zeybek ve Kara Efe ile ürün sayımız beş’e çıktı. Türkiye’de bir ilk olan “Bebe Boy” dediğimiz 20 cl hacmindeki boyuttan sonra mini boyunu da müşterilerimizin beğenisine sunduk. 2007 başından itibaren de Efe Rakı, Efe Yaş Üzüm ve Kara Efe’nin 5 cl’lik mini boyuttaki versiyonları raflardaki yerini almaya başladı. Elda, Efe Rakı’dan sonra piyasaya ilk olarak Efe Yaş Üzüm Rakısı’nı sundu. Efe Yaş Üzüm, 100.000 adet olarak şişelendi ve özel bir tarife göre üretildi. Efe Yaş Üzüm Rakısı, rakının sunduğu çeşitliliği gösteriyor. Yaş üzüm rakısının büyük ilgi görmesi üzerine diğer üreticiler de yaş üzüm rakısı üretmeye başladı. Elda olarak yepyeni bir kategori yarattık. Ege Bölgesi’nin “Sultani” ve “Razaki” üzümlerinden üretilen ve her seferinde kısa sürede tüketilen Efe Yaş Üzüm Rakısı’nın 35 cl’lik küçük ve 20 cl’lik bebe boylarını da pazara sunduk. Efe Rakı, Ege ve Çeşme’nin anasonu ile en iyi kalite Anadolu üzümlerinden tek fabrikada ve aynı standartta üretiliyor. Efe Yaş Üzüm Rakısı ise çok özel bir şekilde hazırlanıyor. Ege’nin güneşiyle olgunlaşan yaş üzümler bağdan alınarak, Elda’nın fabrikalarında işleniyor ve alkolü yaş üzümden elde ediliyor. Yavaş yavaş damıtılarak, uzun uzun dinlendiriliyor. Türkiye’de bir ilki yaparak 3 kere distile Kara Efe’yi buzlu cam görünümlü şişede piyasaya çıkardık. Kara Efe %100 üzüm alkolü ile üretiliyor. Üretiminde kullanılan su Bozdağ’ın karından beslenen plan. In the first step we aimed to create a good product, and in the second step our objective was to communicate the product in the best way we could. Most importantly, the timing of the launch was good. We exploited the advantage of being the first private raki producer. The bottle and label of Efe Raki were created by expert designers. We used the unprecedented ballpoint lid in spite of the additional cost in order to prevent raki from being bottled in used bottles. Imported drinks did not replace traditional drinks as they did in other countries where the alcohol monopoly waned. The most important reason for this is our active work in order to promote raki as an important part of our lives and to widen the group of raki-lovers. Notably we managed to change the perspective of the youth and women towards raki. In fact this developed in a natural course. Efe is produced by a young team, and maybe that is why Efe likes the youth and youngsters like Efe. We are going to make a world brand out of Efe by 2010. We promote mezes at competitions and we invest in football. We are seeking for innovative ways to attract women to raki. kaynaklarından getiriliyor. Kara Efe’nin bir diğer ilki ise 47 derecelik alkol oranı. 3 kere damıtılan Kara Efe’de alkol oranı yüksek olmasına rağmen yumuşak içim özellikleri korunuyor. Yapımında, yalnızca üzüm alkolü kullanılan Kara Efe’nin bakır imbiklerdeki her bir damıtımı ağır ağır ve özenle gerçekleştiriliyor. Kara Efe, ‘imbiğin göbeği’ tabir edilen kıymetli bölümün, tam ortasından ve sınırlı miktarda ürün elde edilmiş olması ile benzersiz içim özelliğini kazanıyor. Zengin anason aromasına ulaşabilmesi için, her bir damıtım öncesinde bakır imbiklere anason ilavesi yapılıyor. TÜRSAB: Elda İçecek olarak hedefleriniz ve yeni projelerinizden bahsedebilir misiniz? E. Demirtaş: 2006’da lanse ettiğimiz Sarı Zeybek ve Kara Efe ile ürün sayımız 5’e çıktı. Türkiye’de bir ilk olan “Bebe Boy” dediğimiz 20 cl hacmindeki boyuttan sonra mini boyunu da müşterilerimizin beğenisine sunduk. 2007 başından itibaren de Efe Rakı, Efe Yaş Üzüm ve Kara Efe’nin 5 cl’lik mini boyuttaki versiyonları raflardaki yerini almaya başladı. Bu yıl içinde ayrıca Kara Efe’nin 35 ve 20 cl’lik boyuttaki versiyonları ile Sarı Zeybek’in 20 cl’lik versiyonunu pazara sunacağız. Efe Rakı, 2007 yılında da “Efelenmeye” devam edecek. Pazardaki %100 Türk sermayeli en büyük rakı üreticisi konumumuzun güçleneceği, başarılı bir yıl bekliyoruz. İhracatta, 2006 Türkiye toplam rakı ihracatının %30’unu gerçekleştirdik. 2007’de bu rakamı daha da artıracağız. İhraç pazarlarımızda markalarımızı Türkiye’de olduğumuz kadar hakim biçimde yönetiyoruz. İhracat yaptığımız ülke sayısının giderek artıyor olması bize gurur veriyor. Halihâzırda farklı hedef kitlelerine hitap eden 5 farklı ürünümüz mevcut. 2007’de bunların pazar payını artırmaya yönelik çalışmalarımız devam edecek. Rakı tüketicisini daima yakından takip ediyoruz. Pazarı ve tüketicilerin alışkanlıklarını daha iyi anlamak için geniş kapsamlı bir araştırma yaptırıyoruz. Bu araştırmaya göre rakı tüketicisinin %75’i Efe Rakı denemiş ve beğenmiş durumda. TÜRSAB: Could you tell us about the different kinds of Efe Raki and its difference from other brands of raki? E. Demirtaş: Elda Beverages began producing Efe Raki in September 2004. One of our marketing strategies is to produce a different flavored raki for every kind of palate. Efe Rakı -Efe Fresh Grape – Çilingir- Sarı Zeybek -Triple distilled Kara Efe. With Sarı Zeybek and Kara Efe launched in 2006, we now have 5 products on the market. We presented the “baby size”, the 20 cl bottle used in Turkey for the first time, to our customers, as well as the mini size. As of 2007, Efe Raki, Efe Fresh Grape and Kara Efe took their places on the shelves in the 5cl size. Efe Fresh Grape raki was first launched by Elda after Efe Raki. Efe Fresh Grape was produced with a special recipe, and only one hundred thousand bottles were produced. Efe Fresh Grape Raki shows the variety that raki has to offer. After the fresh grape raki became popular, other producers started producing it too. Elda created a whole new category. Made from the “Sultani” and “Razaki” grapes of Aegean vineyards, and consumed in a very short time, the Fresh Grape Raki was marketed also in 35cl small and 20cl baby sizes. Efe Raki is produced in a single distillery from the anis seeds of the Aegean and Cesme, and the best quality Anatolian grapes. Every bottle has the same standard. Efe Fresh grape Raki is prepared in a very special way. The grapes ripened under the Aegean sun are harvested from the vineyards and processed at the Elda factory to extract alcohol. It is then slowly distilled and aired out. We launched the triple distilled Kara Efe in frosted glass bottles, another first in Turkey. Kara Efe is made from 100% grape alcohol. The water used in its production are brought from the springs feeding from the snow of Bozdağ. Another innovation introduced by Kara Efe is the 47 proof. Although the triple distilled Kara Efe has high alcoholic strength, it keeps the smooth characteristic. Every distillation round of Kara Efe in copper pot stills is slow and diligent. Kara Efe gains its unique smoothness from the fact that it is produced from the center of the “belly”, the most precious part of the pot still; and from limited production. Before each distillation, anis seed is added to the copper pot stills in order for the raki to reach a rich anis taste. TÜRSAB: Can you tell us about your objectives and new projects at Elda Beverages? E. Demirtaş: As of the launch of Zeybek and Kara Efe in 2006, we now have 5 products on the market. We presented the “baby size”, the 20 cl bottle used in Turkey for the first time, to our customers, as well as the mini size. As of 2007, Efe Raki, Efe Fresh Grape and Kara Efe took their places on the shelves in the 5cl size. We are also going to market the 35 and 20 cl versions of Kara Efe as well as a 20 cl version of Sarı Zaybek within the year. Efe Raki will continue to act like an “efe” in 2007. We are anticipating a successful year where we’ll enhance our position as the biggest raki producer with 100% Turkish capital. We are the source of 30% of total raki exports from Turkey in 2006. We will increase this ratio in 2007. We are able to manage our brands in our export markets as well as we manage them in Turkey. We are proud to be exporting to an increasing number of countries. We currently have 5 different products that appeal to different target groups. We will work on increasing the market share of these produıcts in 2007. We are always following raki consumers closely, and are conducting comprehensive research in order to understand the market and the consumers. According to the findings of this research, 75 per cent of raki drinkers have tried Efe Raki and liked it. Elda A.Ş CEO’su Egemen Demirtaş. Elda Beverage and Energy Services Ltd. CEO, Egemen Demirtas. TÜRSAB | 45 GEZİ March 18th Çanakkale and Republic Educational 18 Mart Çanakkale ve Cumhuriyet Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Fotoğraflar-Photos: Barış Behramoğlu First tour for the children of the casualties The first Çanakkale and Cumhuriyet Education Tour of 2007 has been prepared for the children of the casualties. The children of the casualties, as a result of the cooperation of TÜRSAB and Chief of General Staff, have toured the graveyards, monuments and the museum in the Gelibolu Peninsula, accompanies by a guide, on March 17. The same day, the city of Troy, which is located in Çanakkale and which has been included in the World Heritage List since 1998, has been toured. The next day, the ceremony, held for the 92nd anniversary of the Çanakkale Naval Victory, in 18 Mart Stadium, was attended. Chairman Başaran Ulusoy has participated the ceremonies in person, representing TÜRSAB. TÜRSAB, Genelkurmay Başkanlığı ile işbirliği içerisinde, şehit çocuklarına Gelibolu Yarımadası’nı tanıttı The children of the casualties have traveled Gelibolu Peninsula with the cooperation of TÜRSAB and Chief of General Staff 46 | TÜRSAB İlk Gezi Şehit çocuklarına 2007’nin ilk Çanakkale ve Cumhuriyet Eğitim Gezisi şehit çocukları için düzenlendi. TÜRSAB, Genelkurmay Başkanlığı ile işbirliği yaparak, 17 Mart günü şehit çocuklarına Gelibolu Yarımadası’ndaki şehitlikler, anıtlar ve müzeyi rehber eşliğinde gezdirdi. Aynı gün, Çanakkale’de bulunan ve 1998 yılından bu yana Dünya Miras Listesi’nde yer alan Truva Antik Kenti’ne gidildi. Ertesi gün, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 92’nci yıldönümü törenleri için 18 Mart Stadyumu’nda düzenlenen törene katılım gerçekleşti. Törenlere TÜRSAB’ı temsilen Genel Başkan Başaran Ulusoy bizzat katıldı. Tours continue Eğitim Gezileri devam ediyor TÜRSAB’a teşekkür belgesi ‘18 Mart Çanakkale ve Cumhuriyet Eğitim Gezileri Protokolü’ Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Seyahat Acentaları Birliği tarafından imzalandı. Protokol doğrultusunda düzenlenen 18 Mart Çanakkale Gezisi’nde öğrencilerin ulaşım, konaklama gibi tüm giderleri TÜRSAB tarafından karşılandı. Çanakkale Gezileri’nin devamı olarak 2007 senesi içinde devam edecek Eğitim Gezileri ile toplam 10.000 öğrenciye Cumhuriyet Tarihimizin dönüm noktalarının yaşandığı illerimiz gezdirilerek tarihi ve kültürel değerleri yerinde tanıtılacak. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, TÜRSAB Genel Başkanı Sayın Başaran Ulusoy ve TÜRSAB’a ayrı ayrı teşekkür belgeleri verdi. Letter of Thanks to TÜRSAB “March 18th Çanakkale and Republic Educational Tours Protocol” has been signed between Ministry of National Education and Association of Turkish Travel Agencies. Accordingly, the travel expenses and accommodation has been borner by TÜRSAB. Throughout 2007, 10.000 students will participate in Republic Educational Tours, which cover many provinces, important for republican history. In the tours, which will be performed with the participation of students from 81 provinces, it is aimed to reinforce the historical awareness of the student, by introducing them the key locations of the National War of Liberation. Ministry of National Education Hüseyin Çelik has given separate letters of thanks to Mr. Başaran Ulusoy and TÜRSAB. TÜRSAB | 47 DÜNYADAN NEWS ABOUT TOURISM INDUSTRY THROUGHOUT THE WORLD Dünyadan turizm endüstrisi haberleri Haz›rlayan-Prepared by: Sunay Ünlü Yücel TÜRSAB Ar-Ge Departman› TÜRSAB Research & Development ABTA otellere yönelik veritabanı geliştiriyor İngiltere Seyahat Acentaları Birliği ABTA, yaklaşık 20.000 konaklama merkezinin sağlık ve güvenlik bilgilerinin yer aldığı bir veritabanı oluşturuyor. ABTA üyesi seyahat acentaları ve tur operatörlerinin kullanımına yönelik hazırlanan veritabanında otellerin tüm standartlarının bilgisi bulunuyor. ABTA’dan yapılan açıklamaya göre, bu çalışmayla, seyahat acentası ve operatörlerin müşterilerine verdikleri hizmetin kalitesi artacağı gibi, onların zaman ve paradan da tasarruf sağlamalarına yardımcı olunacak. İngiltere ve dışındaki otellerin bilgisinin yer aldığı veritabanında bulunan konaklama merkezlerinin sayısının önümüzdeki yıllarda 30.000’lere çıkarılması planlanıyor. ABTA Works on developing database for hotels The Association of British Travel Agents ABTA is establishing a database “Açık Semalar” anlaşmasının adaletsiz olduğu iddia ediliyor Geçtiğimiz haftalarda Brüksel’de onbirinci kez görüşülen AB ve ABD arasında gerçekleştirilen uçuş anlaşmasının, AB üyesi ülkelerin lehine olmayacağı açıklaması yapan Avrupa Hava Taşımacıları Birliği (IACA) tarafından verilen bilgiye göre bu anlaşma gerçekleşirse, ABD uçakları Avrupa içinde tüm ülkelere seyahat edebilecekken, Avrupa uçakları belirlenen rotaların dışına çıkamayacak. Ayrıca AB uçakları ABD’nin iç hat uçuşlarında da hizmet verme hakkına sahip olamayacak. Geçici anlaşmada dengesizlik olarak görülen bir diğer konu ise firmaların sahip oldukları hisse miktarı. Buna göre AB firmaları, ABD firmalarından yanlızca %25 oranında hisse satın alabilecekken, ABD firmalarının bu hakkı %49’a kadar çıkıyor. IACA tarafından yapılan açıklamada AB ve ABD arasında gerçekleştirilecek olan anlaşmanın adaletli olabilmesi için iç hatlarda, şirket hisselerinde eşit muamele gerçekleştirilmesi gerekir deniliyor ve AB üyesi ülkelere bu konuda daha fazla baskı oluşturulması yönünde çağrıda bulunuluyor. Claim that the “Open Skies” agreement was unfair The flight agreement between the EU and the USA, discussed for the 11th time in Brussels in the past few weeks, is not going to be advantageous for the EU countries, said the IACA (International Air Carrier Association). They stated that if this agreement enters into force, US carriers will be able to fly to all European countries whereas European carriers will not be able to go outside determined routes. Moreover they will not have a right to operate in the domestic routes in the US. Another imbalance in the interim agreement is the shares of the firms. According to the provisions, EU firms can only purchase 25 per cent shares from US firms; whereas for the US firms this ratio is as high as 49 per cent. In the statement by IACA, it is said that there needs to be equal treatment in domestic lines and purchases of shares so that the agreement between the EU and the US is fair; and EU member countries are invited to put more pressure on these issues. 48 | TÜRSAB of health and security information for about 20 thousand accommodation spots. Prepared for the usage of ABTA member travel agents and tour operators, the database includes information on all features of the hotels. According to the statement by ABTA, the database will increase the quality of services delivered by travel agents and operators, saving them time and money at the same time. The database including information on accommodation facilities both inside and out of the UK, will increase its data to include 30 thousand. Yalnızca kadınların girebildiği tatil merkezi İran garsonundan, otelcisine, kat görevlisinden, ulaştırmasına, yanlızca kadınların hizmet verdiği ve yanlızca kadınların tatile gelebilecekleri bir merkez yapmayı planlıyor. Arezou Adası’nda kurulması planlanan merkezde kadınların çarşafsız dolaşabilecekleri belirtiliyor. İranlı yetkililer tarafından yapılan açıklamaya göre bu merkez, kadınların haklarının kısıtlandığı bir tatil yeri olmaktan ziyade, onların güvenli bir ortamda rahatça tatillerini geçirebilecekleri bir yer olacak. Vacation Spot for Women Only Iran is planning to build a vacation center where the staff is exclusively composed of women – from waitress to hotel manager, attendant to transportation – where only women can enter. It is pointed out that women can walk around without a chador in the center planned to be located on the Arezou Island. According to statements from Iranian authorities, rather than being a vacation spot where women’s liberties will be curtailed, this center will be a venue where they can spend a comfortable and safe vacation. Yurtdışı çıkışlarda Asya ve Afrika lider Uluslararası Araştırma Şirketi IPK tarafından gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre 2006 yılında yurtdışı seyahatlerde %5 oranında artış gerçekleşti. Dünya Seyahat Monitörü adını taşıyan ve geçtiğimiz ay Almanya’da düzenlenen ITB Fuarı’nda açıklanan araştırma sonuçlarında genel olarak ekonominin iyi bir yıl geçirmesi, tatil fiyatlarının görece ucuzlaması ve Asya bölgesinde yaşayan insanların daha fazla yurtdışına çıkma motivasyonlarının bu artışta etkili olduğu belirtiliyor. Araştırmaya göre Asya ve Afrika bölgesi %8 ile en büyük çıkışı yakalarken, Amerika ve Avrupa ise %3 ile en düşük performansı gösteren bölgeler oldular. Avrupa’da yurtdışına 388 milyon seyahat gerçekleştirildi, bu seyahatlerde 3.7 milyon geceleme ve yaklaşık 351 milyon avro civarında harcama yapıldı. IPK araştırmasına göre, Polonya %17 artışla en dinamik ülke olurken, Rusya ve İrlanda %10 ile bu ülkeyi takip ettiler. İspanya ve İtalya %8, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre %7’lik artış göstererek ortalamanın üstünde bir performans göstermiş oldular. 2006 yılında gerçekleştirilen yurtdışı seyahatlerde “3S” turizme olan talepte yanlızca %4 oranında bir artış görülürken, “Aktivite” segmentinin %14, kırsal bölgelere olan talepte %9 oranında artış görülmesi oldukça dikkat çekici. İspanya, Avrupalılar tarafından en fazla tercih edilen ülke LTU-Condor görüşmeleri devam ediyor Almanya’nın önde gelen iki hava yolu şirketi LTU ve Condor birleşme görüşmelerine devam ediyor. LTU’da %55’lik hissesi bulunan Hans Rudolf Wöhrl tarafından verilen bilgiye göre, firmanın başka hava yolu şirketleriyle de görüşmeleri devam ediyor, bu nedenle yakın tarihte bir sonuca varılacak gibi görünmüyor. İki hava yolu firmasının birleşmesiyle, Almanya’da Lufthansa, Air Berlin/DBA ve TUIfly’dan sonra yeni bir dev firma rekabete girmiş olacak. LTU tarafından verilen bilgiye göre birleşmeden sonra hava yolu şirketi yeni bir pazarlama stratejisi uygulayacak ve daha çok iş seyahatlerine ağırlık verecek. olurken, Fransa ikinci sırada bulunuyor. Araştırmaya göre yurtdışına çıkan Avrupalıların yarısından fazlası İspanya, Fransa, Almanya, Avusturya, LTU-Condor talks underway İngiltere, İtalya ve Türkiye’yi tercih ettiler. Two leading airlines in Germany, LTU and Condor are carrying on the talks for a merger. According to the statement by Hans Rudolf Wöhrl who holds 55 per cent of the shares of LTU, the firm is also holding talks with other airline companies, so a result will is not likely anytime soon. After the merger of the two airline companies, a new giant will have entered the competition among Lufthansa, Air Berlin/DBA and TUIfly. According to the information disclosed by LTU, the airline will adopt a new marketing strategy after the merger and emphasize business trips. Almanların tercih sıralamasında Türkiye, Avusturya, Fransa, İspanya ve İtalya ile birlikte ilk beş ülke arasında bulunuyor. Asia and Africa take first place in travels abroad According to the results of the survey conducted by the international research company IPK, a 5 per cent increase was observed in 2006 in travels abroad. The results of the survey called the World Travel Monitor were publicized at the ITB Fair in Germany last month. They demonstrate that a good year in the economy, a relative decrease in vacation prices and people from Asia being more motivated to go abroad have contributed to this increase. According to the survey, Asia and Africa have shown the most increase with 8 per cent, whereas America and Europe showed the lowest performance with 3 per cent. 388 million visits were made abroad from Europe, where 3.7 million nights of accommodation were paid and approximately 351 million Euros were spent. According to the IPK survey, Poland was the most dynamic country with 17 per cent increase followed by Russia and Ireland with 10 per cent. Spain, Italy, the Czech Republic and Switzerland showed an above average performance with the former two increasing by 8 per cent and the latter two by 7 per cent. It is worth noting that there was only a 4 per cent increase in “3S” tourism in 2006 in travels abroad, whereas the “activities” segment enjoyed a 14 per cent increase and the rural regions were preferred by 9 per cent more compared to the past. Spain is the most preferred country by European tourists, and France holds second place. According to the survey, more than half of the Europeans traveling abroad have preferred Spain, France, Germany, Austria, the UK, Italy and Turkey. Turkey is among the top 5 preferred countries for Germans together with Austria, France, Spain and Italy. Gençlik turizminde patlama Dünya Gençlik ve Eğitim Seyahati Konfederasyonu WYS&ETC tarafından verilen bilgiye göre dünyada 16-24 yaş arasında bulunan gençlerin seyahat sayısında çok hızlı bir yükselme gerçekleşiyor. Dünya seyahat sayısının yaklaşık %20’lik dilimini gençlerin oluşturduğu söylenen araştırmaya göre, bu yaş grubu, seyahate çıkan diğer yaş gruplarından daha uzun geceleme gerçekleştiriyor ve farklı destinasyon/segmentleri tercih ediyor. Geçtiğimiz günlerde Dünya Turizm Örgütü ile gençlik turizmi konusunda ortaklık imzalayan WYSE, hükümetleri bu önemli pazarı desteklemeleri konusunda uyaracaklarını belirtiyorlar. Booming youth tourism Young travelers aged 16-24 are the travel industry’s fastest growing sector, new statistics from the World Youth Student & Educational Travel Confederation (WYS&ETC) revealed. According to the research, 20 per cent of all international visitors are young people; they stay more and prefer different destinations and segments compared to tourists of other age groups. WYSE has recently launched a partnership with the United Nations World Tourism Organization and states that they will prompt governments to support this important market. TÜRSAB | 49 GÜNCEL Story of İstanbul Congress Valley İstanbul’daki Kongre Vadisi’nin öyküsü Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Fotoğraflar-Photos: K. Özcan Keleş (KÖK) Başaran Ulusoy has made a statement on the publication of many incorrect news, concerning the “Congress Valley” project, which he has been contemplating for 15 years. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’un 15 yıl önce başlattığı “Kongre Vadisi” projesi hakkında bilinmeyenler ve AKM, Muhsin Ertuğrul Sahnesi hakkında bilinmesi gerekenler... The unknown aspects of the “Congress Valley” Project, initiated by Başaran Ulusoy, the Chairman of TÜRSAB and the important points, concerning AKM and Muhsin Ertuğrul Theater... 50 | TÜRSAB B aşaran Ulusoy, 15 yıldır üzerinde çalıştığı “Kongre Vadisi” projesi ile ilgili basında son günlerde eksik bilgiden kaynaklanan pek çok yanlış haber yayınlanması üzerine bir açıklama yaptı. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin oluşumu Lüfi Kırdar Kongre Merkezi’yle başlayan gelişmenin öyküsünü anlatan Ulusoy, Türkiye’nin geleceğinde ve gelişiminde çok önemli bir yeri olan Türk Turizm Sektörü’nün kuşkusuz en önemli meslek örgütlerinden birisi olan TÜRSAB’ın, gerek bağlı bulunduğu 1618 sayılı yasa hükümleri doğrultusunda, gerekse kuruluşundan bu yana geçen 35 yıllık süreç içerisinde, Türkiye’nin sahip olduğu tarihi ve kültürel değerlerin korunarak yaşatılması gerektiği inancı ile, ülke ve sektör adına pek çok başarılı eserlere imza attığına değindi ve sözlerini The formation of Lütfi Kırdar Convention Center Telling the story, starting with the development of Lütfi Kırdar Congress Center, Ulusoy said TÜRSAB, one of the most important professional unions of the Turkish Tourism Sector, achieved many successes in the name of the country and the sector, both in accordance with the provisions of the Law, numbered 1618, to which it is attached and also during the 35-year span, lapsed since its foundation, with the belief that the historical and natural values, possessed by Turkey had to be preserved, and he added as follows: “In the beginning of 1990s, in Istanbul and across Turkey, in which the convention tourism developed, it was seen that the halls of 5-star hotels were not sufficient and a convention center had to be provided. After talks with Çelik Gülersoy, the chairman of Turkish Touring and Automobile Association, Sports and Exhibition Hall in Harbiye, that is today’s Lütfi Kırdar International Convention and Exhibition Hall, has been allocated.” As a result of the efforts, proceeded with the insistent actions of Chairman Ulusoy, İstanbul obtained a facility, such as Lütfi Kırdar International Convention and Exhibition Hall. When evaluating the process, Başaran Ulusoy, the Chairman of TÜRSAB, mentioned the following: “Lütfi Kırdar International Convention and Exhibition Hall has hosted HABITAT for the first time in 1996 and since that day it has served many other national and international organizations. In the same years, with the inauguration of the convention center in question, with Cemal Reşit Rey Theater, Harbiye Military Museum and Cultural site, Hilton Exhibition Center, Istanbul Radio Building and Open Air Theater, Harbiye Region has turned in to a large Congress Valley.” AKM and Muhsin Ertuğrul Theater Başaran Ulusoy, requesting the performance of the projects, which will not disturb that unique silhouette of Istanbul, which to the contrary, will support these enchantments, also notified the press that they requested the preservation of the old settlements and the prevention of şöyle sürdürdü: “1990’lı yılların başında Kongre Turizmi’nin geliştiği İstanbul ve Türkiye genelinde, kongreler için beş yıldızlı otel salonlarının yetmediği gözlendi ve bunun için mutlaka bir kongre merkezinin yapılması gerektiği anlaşıldı. Dönemin Türk Turing Otomobil Kurumu Başkanı merhum Çelik Gülersoy ile görüşmemin ardından, Harbiye’deki Spor ve Sergi Sarayı yani bugünkü Lutfi Kırdar Uluslarararası Kongre ve Sergi Sarayı yer olarak gösterildi.” Başaran Ulusoy’un ısrarlı girişimleriyle sürdürülen çalışmalar sonucunda İstanbul, Lütfi Kırdar Uluslarararası Kongre ve Sergi Sarayı gibi bir tesise kavuştu. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy geçen süreci değerlendirirken ise şunlara değindi: “Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ilk olarak 1996 yılında HABİTAT’a ev sahipliği yapmış ve o günden bu yana da pek çok başka ulusal ve uluslararası organizasyona hizmet vermiştir. Aynı yıllarda, söz konusu kongre merkezinin devreye girmesi ile Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi, Hilton Exhibition Center, İstanbul Radyo Evi binası ve Açık Hava Tiyatrosu ile Harbiye Bölgesi büyük bir Kongre Vadisi’ne dönüşmüştür.” düşünmek, son derece anlamsız ve sığ bir düşüncedir.” diyerek son günlerde çıkan yanlış haberleri değerlendiren Ulusoy, Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yıkılmasını istemediklerini, tersine Cüneyt Gökçer, Ayten Gökçer, Yıldız Kenter, Gazanfer Özcan, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Şener Şen, Müjdat Gezen, Münir Özkul, Adile Naşit gibi Türkiye’nin yetiştirdiği daha nice yeri doldurulamaz sanatçının adına, böylesi önemli yapılar, eserler yaratılmasından yana olduklarını ifade etti. Siyasetçi ya da Belediye Başkanı olmadığını ama eğer olsaydı, milyon ve milyar dolarlara satılan arazilere mutlaka 100 milyon dolarlık sanatsal yatırım yapılmasını, buraları satın alan şirketlere mutlak koşul olarak ortaya koyacağını da belirten Başaran Ulusoy, “Türkiye Cumhuriyeti’nin batı modeli ile kurulduğunu kabul eden ve benimseyen TÜRSAB yönetimi, AKM’nin, Avusturya’daki gibi bir opera binası olarak inşaa edilmesinden ve Anıtlar Kurulu’nun kabul edeceği gibi bir projenin izinde olunmasından yanadır.” diyerek sözlerini sürdürdü. the new structures from disturbing these enchantments. Evaulating the news, published recently, by saying, “Considering the fact that the buildings of TÜRSAB in Antalya, İzmir, Konya and Adana, are restored old buildings, thinking that the same TÜRSAB will allow or support the demolishing of Muhsin Ertuğrul Theater and the construction of Convention Center and Parking Lots, will be very meaningless and narrow,” Ulusoy stated that they did not request the demolition of the theater and to the contrary, such meaningful structures and works had to be created in the name of other artists, such as Cüneyt Gökçer, Ayten Gökçer, Yıldız Kenter, Gazanfer Özcan, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Şener Şen, Müjdat Gezen, Münür Özkul, Adile Naşit. Stating that he was not a politician or a Mayor, yet if he was, he would have imposed the condition to make a cultural investment of at least USD 100 million to the lands, which are sold for billions of Dollars, Başaran Ulusoy continued, “TÜRSAB management, which has accepted and adopted the idea that the Republic of Turkey was established with the western model, TÜRSAB supports the construction of AKM like an opera house in Austria within the framework of a project, to be accepted by the Committee of Monuments.” İstanbul’un o eşsiz siluetini bozmayacak, aksine bu güzelliklere destek verecek projelere imza atılmasını isteyen Başaran Ulusoy, eski yerleşimlerin korunmasını istediklerini ve yeni yapıların bu güzellikleri bozmasına izin verilmemesi gerektiğini de basına duyurdu. Başaran Ulusoy, requesting the performance of the projects, which will not disturb that unique silhouette of Istanbul, which to the contrary, will support these enchantments, also notified the press that they requested the preservation of the old settlements and the prevention of the new structures from disturbing these enchantments. AKM ve Muhsin Ertuğrul Sahnesi İstanbul’un o eşsiz siluetini bozmayacak, aksine bu güzelliklere destek verecek projelere imza atılmasını isteyen Başaran Ulusoy, eski yerleşimlerin korunmasını istediklerini ve yeni yapıların bu güzellikleri bozmasına izin verilmemesi gerektiğini de basına duyurdu. “TÜRSAB’ın Antalya, İzmir, Konya, Adana gibi illerdeki binalarının tümünün restore edilmiş birer eski yapı olduğu göz önünde bulundurulursa, aynı TÜRSAB’ın Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yıkılması ve yerine Kongre Merkezi ve Otopark yapılacağına göz yumacağını ya da bunu destekleyeceğini TÜRSAB | 51 GÜNCEL Promotion of Turkey and Turkish Travel Pakistan’da Türkiye ve Türk Seyahat Yaz›-Text: Barış Behramoğlu THY Karaçi Bölge Müdürlüğü, TÜRSAB, Pakistan Turizm Bakanlığı ve Pakistan Seyahat Acentaları Birliği işbirliğinde Karaçi’de bir Türkiye tanıtımı düzenlendi A promotion for Turkey has been held in Karachi in cooperation with THY Karachi Regional Directorate, TÜRSAB, Ministry of Tourism of Pakistan and Pakistan Association of Travel Agencies Y ılda 500.000 ile 1 milyon Pakistanlı’nın turistik amaçlı seyahat ettikleri ve 2006 yılında sadece 14.000 Pakistanlı’nın Türkiye’ye giriş yaptıkları tespit edilmiş, iki ülke arasında tarihsel bağlantılar, gönül birlikteliğinin en üst düzeyde olmasına karşın, 52 | TÜRSAB It has been determined that annually 500,000 to 1 million Pakistanis traveled for touristic purposes and in 2006, only 14,000 Pakistanis entered Turkey and despite the historical connections between the two countries and the high level of friendship, the travels between the countries were not as high as desired. On February 6, 2007 Friday, a meeting has been held in the General Directorate building of THY, led by Atilla Koç, Minister of Culture and Tourism of the Republic of Turkey, Nilofar Bakhtiar, the Minister of Tourism of Pakistan, Başaran Ulusoy, the Chairman of TÜRSAB and Temel Kotil, the General Manager of THY, and attended by the travel agencies, and in this meeting, the Turkey Promotion Activities, to be held in Karachi, have been discussed. On March 26, 2007, Temel Kotil, the General Manager of THY, Faruk Çizmecioğlu, the Chief of Marketing and Sales, Hamdi Irmak, the Chief of Promotion and Public Relations, Mehmet Başpınar, the Regional Director, Gaye Somuncuoğlu, the Customer Relations Manager, Orhan Atasoy, the Sales Increase Chief, Alpaslan Ertuğ Ergül, the Regional Specialist, Ela Atakan, TÜRSAB Corporate Relations Officer, Sevil Erdinç, from International Relations Department and the representatives of 18 TÜRSAB-member travel agencies have left for Karachi to attend to the meetings and workshops, as promised. Great interest from media On March 27, 2007 the delegation has had a lunch in the Consulate General of Republic of Turkey, hosted by Erdem Mutaf, the Consul General of Republic of Turkey to Karachi. The same night, in the dinner, held in Karachi Sheraton Hotel, Turkish delegation found the opportunity to meet more than 300 Pakistani agencies and media correspondents. In the dinner, Nilofar Bakhtiar, the Minister of Tourism of Pakistan, Erdem Mutaf, Agencies in Pakistan Acentaları tanıtımı ülkelerarası geliş ve gidişlerin arzu edilen düzeyde olmadığı gözlenmiştir. 6 Şubat 2007 Cuma günü, T.C Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Pakistan Turizm Bakanı Nilofar Bakhtiar, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ve THY Genel Müdürü Temel Kotil’in Başkanlığı ve acentaların katılımıyla THY Genel Müdürlük Binası’nda bir toplantı düzenlenmiş, bu toplantında Karaçi’de düzenlenecek olan Türkiye Tanıtım etkinliği gündeme gelmişti. 26 Mart 2007 tarihinde, THY Genel Müdürü Temel Kotil, Pazarlama Satış Başkanı Faruk Çizmecioğlu, Tanıtma ve Halkla İlişkiler Başkanı Hamdi Irmak, Bölge Müdürü Mehmet Başpınar, Müşteri İlişkileri Müdürü Gaye Somoncuoğlu, Satış Arttırma Şefi Orhan Atasoy, Bölge Uzmanı Alpaslan Ertuğ Ergül, TÜRSAB Kurumsal İlişkiler Sorumlusu Ela Atakan, Dış İlişkiler Bölümü’nden Sevil Erdinç ile TÜRSAB üyesi 18 seyahat acentası temsilcisi söz verildiği üzere düzenlenen toplantı ve workshoplara katılmak için Karaçi’ye hareket ettiler. Medya mensuplarından yoğun ilgi 27 Mart 2007 tarihinde, heyet T.C Karaçi Başkonsolosu Erdem Mutaf’ın makamında öğle yemeği yedi. Aynı gece Karaçi Sheraton Otel’de düzenlenen gala gecesinde, Türk heyeti 300 Pakistanlı acenta ve medya mensuplarıyla ile bir araya gelme fırsatı buldu. Gecede Pakistan Turizm Bakanı Nilofar Bakhtiar, T.C Karaçi Başkonsolosu Erdem Mutaf, THY Genel Müdürü Temel Kotil birer konuşma gerçekleştirirken, TÜRSAB Kurumsal İlişkiler Sorumlusu Ela Atakan, THY Karaçi Bölge Müdürü Levend Arısoy ve Pakistan Turizm Bakanlığı Ekonomi Analisti Zafarullah Siddiqui birer sunum yaptılar. Sunumlar renkli geçti 28 Mart 2007 tarihindeyse, Türkiye’den gelen acenta ve THY yetkilileri Pakistan Seyahat Acentaları Birliği TAAP tarafından sabahleyin otellerinden alındı ve öğlene kadar şehir turu yaptı. Öğle yemeği için geleneksel Pakistan köy mutfağının örnekleri ile hizmet veren Village Restoran’a götürülen heyet, öğleden sonra Sheraton Oteli’nin bir toplantı salonunda Pakistan ve Türk acentaları ile birlikte Workshop düzenledi. 1 saat sürmesi öngörülen bu çalışma, son derece verimli geçmesi nedeniyle 1 buçuk saatte ancak tamamlanabildi. Akşam yine TAAP ve Turizm Bakanlığı tarafından geleneksel Pakistan restoranı olan Lal-Qila’da akşam yemeği yendi. Ertesi gün, Türk Acentalar son derece memnun olarak Karaçi’den ayrıldılar. Republic of Turkey Consul General of Karachi, Temel Kotil, the General Manager of THY have made speeches and Ela Atakan, TÜRSAB Corporate Relations Officer, Levend Arısoy, THY Karachi Regional Manager and Zafarullah Siddiqui, Pakistan Minister of Tourism Economy Analyst, have made presentations. TÜRSAB Kurumsal İlişkiler Sorumlusu Ela Atakan bir sunum gerçekleştirdi. Ela Atakan, TÜRSAB Corporate Relations Officer, has made a presentation. Presentations were delicate On March 28, 2007, the agency and THY authorities from Turkey, were picked up early in the morning by the TAAP, Travel Agencies Association of Pakistan and had a sightseeing tour until noon. The delegation, which was taken to the Village Restaurant, serving traditional Pakistani rural cuisine, held a Workshop in the convention hall of Sheraton Hotel with Pakistani and Turkish agencies. This study, which was proposed to last 1 hour, could be completed in 1.5 hours due to its productivity. In the evening, dinner was had Lal-Qila, a traditional Pakistani Restaurant, held by TAAP and the Ministry of Tourism. The next day, Turkish Agencies left Karachi pleased. TÜRSAB | 53 SEKTÖR THY wishes you a pleasant flight en route Bursa-Trabzon! THY, Bursa-Trabzon arası iyi uçuşlar diler! Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Fotoğraflar-Photos: Barış Behramoğlu Bursa/YenişehirTrabzon arasında pazartesi, perşembe ve cumartesi olmak üzere haftanın 3 günü karşılıklı yapılacak seferler başladı THY Flights begin between Bursa/Yenişehir and Trabzon on Mondays, Thursdays and Saturdays TÜRSAB Bursa BYK Başkanı Hasan Erdem, TÜRSAB Genel Müdürü Hakan Himmetoğlu ve Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil. TÜRSAB Bursa Executive Board Chairman Hasan Erdem, TÜRSAB General Manager Hakan Himmetoğlu and Turkish Airlines CEO Temel Kotil. T ÜRSAB Genel Başkanı Başaran Ulusoy ve Bursa’da Hemşehri Dernekleri temsilcilerinin biraraya gelmesi ilk meyvesini verdi. TÜRSAB ve THY arasında yapılan toplantılar neticesinde, 26 Mart 2007 günü Bursa-Trabzon/ Trabzon-Bursa arası ilk tarifeli uçuşlar başlamış oldu. 168 koltuk kapasiteli Boeing A320 tipi yolcu uçağı saat 11.55’te Trabzon’dan kalkarak 13.25’te Yenişehir Havaalanı’na indi. Uçağın inişi sırasında Bursa-Artvinliler Vakfı Folklor Ekibi bir dans gösterisi gerçekleştirdi. Yapılan gösterinin ardından AK Parti Bursa Milletvekilleri Zafer Hıdıroğlu, Faruk Ambarcıoğlu, Türk Hava Yolları Genel Müdürü 54 | TÜRSAB Temel Kotil, Bursa Valisi Nihat Canpolat, Yenişehir protokolü, TÜRSAB Bursa BYK Başkanı Hasan Erdem, TÜRSAB Disiplin Kurulu Başkanı Halit Cura ve TÜRSAB Genel Müdürü Hakan Himmetoğlu Trabzon’dan Yenişehir Havaalanı’na inen yolcuları lalelerle karşıladı. Ardından havaalanı içerisinde yapılan basın toplantısında THY Genel Müdürü Temel Kotil, Milletvekili Zafer Hıdıroğlu ve Bursa Valisi Nihat Canpolat birer konuşma gerçekleştirdiler. Konuşmaların ardından Yenişehir Belediye Başkanı Bülent Cingil’in ve TÜRSAB Bursa BYK Başkanı Hasan Erdem’in de içinde bulunduğu 156 yolcu saat 14.00’te Yenişehir’den Trabzon’a hareket etti. The meeting of TÜRSAB President Başaran Ulusoy with Citizens’ Association representatives bore fruit, so to speak. As a result of the meetings between TÜRSAB and THY, first scheduled flights began on March 26th, 2007. 168-seat capacity Boeing A-320 type aircraft took off from Trabzon at 11.55 and landed in Yenişehir Airport at 13.25. A group from Bursa-Artvin citizens Foundation performed a dance show during landing. After the show, AK Party Bursa MPs Zafer Hıdıroğlu and Faruk Ambarcıoğlu, Turkish Airlines CEO Temel Kotil, Bursa governor Nihat Canpolat, VIPs from Yenişehir, TÜRSAB Bursa Executive Board Chairman Hasan Erdem, TÜRSAB Disciplinary Committee President Halit Cura and TÜRSAB General Manager Hakan Himmetoğlu welcomed the passengers with tulips. Following that, Turkish Airlines CEO Temel Kotil, Bursa governor Nihat Canpolat and Zafer Hıdıroğlu, MP addressed a press conference at the airport. Afterwards, 156 passengers including Yenişehir Mayor Bülent Cingil and TÜRSAB Bursa Executive Board Chairman Hasan Erdem flew from Yenişehir to Trabzon at 14.00. SEKTÖR Cooperation agreement for Tourism Education Turizm Eğitimi’nde işbirliği anlaşması Yaz›-Text: Barış Behramoğlu 2 3 Mart 2007 tarihinde, Adile Sultan Sarayı’nda TÜRSAB, TÜROFED ve T.C Milli Eğitim Bakanlığı’nın arasında eğitimlerle ilgili bir Protokol Töreni yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü, TÜRSAB ve TÜROFED arasında Turizm Eğitim Merkezi mezunları ve turizm sektör çalışanlarının daha iyi eğitim alması için düzenlenen İşbirliği Protokolü imza törenine sektörün çalışanları ile eğitimciler katıldı. Protokol, Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün sektörde üç yıl çalışan personele eğitim vermesini, eğitim alan kişilerin ise TÜRSAB ve TÜROFED kapsamında istihdam edilmesini sağlıyor. Konuşmaların ardından Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ve TÜROFED Başkanı Ahmet Barut hazırlanan söz konusu İşbirliği Protokolü’nü imzaladılar. Fotoğraflar-Photos: Barış Behramoğlu A Protocol Ceremony among TÜRSAB, TUROFED and the Ministry of National Education was organized on March 23rd 2007 at the Adile Sultan Palace. The cooperation protocol signing ceremony was attended by workers in the education sector as well as teachers. The Protocol involves the cooperation of the Ministry of National Education Directorate General for Teaching Commerce and Tourism, TÜRSAB and TUROFED for the improvement of education of Tourism Training Centre graduates and tourism sector workers. The Protocol requires that the Ministry of National Education Directorate General for Teaching Commerce and Tourism train the personnel who have 3 years of experience in the sector, and ensures that these trained personnel are employed at TÜRSAB and TUROFED. The speeches at the ceremony were followed by Minister of National Education Hüseyin Çelik, the President of TÜRSAB Başaran Ulusoy, and the President of TUROFED Ahmet Barut signing the mentioned Cooperation Protocol. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ve TÜROFED Başkanı Ahmet Barut İşbirliği Protokolü’nü imzaladı Minister of National Education Hüseyin Çelik, the President of TÜRSAB Başaran Ulusoy, and the President of TUROFED Ahmet Barut has signed the Cooperation Protocol TÜRSAB | 55 SEKTÖR TÜRSAB news TÜRSAB’dan haberler Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Trinidad & Tobago adaları tanıtım gecesi yapıldı Tobago Turizm Ofisi’nden gelen bir heyet tarafından, 6 Mart 2007 akşamı Hilton Oteli Balo Salonunda Trinidad & Tobago Adaları’nın tanıtımı yapıldı. Akşam yemekli bir tanıtım gecesi düzenleyen heyet, çok sayıda Türk seyahat acentası yetkilileri ile TÜRSAB’ın ev sahipliğinde bir araya gelme fırsatı buldu. TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Günnur Özalp, Trinidad & Tobago Turizm Bölümü Başkanı Carol Alfred ve Turizm Danışmanı Cliff Hamilton birer konuşma yaptılar. Gecede, ayrıca yerel dansçılar yerel çalgıları pan eşliğinde bir gösteri gerçekleştirdi. Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği’nin TÜRSAB ziyareti 15 Mart 2007 tarihinde Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Nedim Çizmeci ve Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Yatkın TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’a makamında bir nezaket ziyareti gerçekleştirmişlerdir. Diyarbakır Tourism and Presentation Association visits TURSAB President of Diyarbakır Tourism and Presentation Association Mr. Nedim Çizmeci and Member of Board Mr. İhsan Yatkın paid a courtesy visit to TURSAB President Mr. Başaran Ulusoy on March 15th, 2007 at his office. Trinidad & Tobago Islands Promotion Night A delegation from the Tobago Tourism Office gave a presentation on the Trinidad & Tobago Islands on March 6th 2007 at the Hilton Hotel Ballroom. The delegation, hosted by TÜRSAB, organized a dinner presentation where they had the chance to meet a number of Turkish travel agents. Member of the Executive Board of TÜRSAB, Günnur Özalp, Trinidad & Tobago Tourism Department Head Carol Alfred, and Tourism Consultant Cliff Hamilton addressed the audience. The speeches were followed by local dancers dancing to „pan“, the traditional local instrument of Trinidad&Tobago. Saraybosna İnceleme Gezisi 16-18 Mart 2007 tarihleri arasında, Bosna Hersek Dış Ticaret Odası’nın evsahipliğinde, TÜRSAB yetkilileri ve acenta temsilcilerinden oluşan altı kişilik bir heyet Saraybosna kayak merkezlerini incelemek amacıyla Bosna Hersek’e gitti. Ildıza Terme Spa Oteli, Bjelasnica Dağı, Marshal Otel, Jahorina Dağı ve Bisrica Otel’e yapılan gezi ve ziyaretlerde, kayak merkezleri ve oteller hakkında geniş bilgi alındı. İnceleme gezisine TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Katkak ile Dış İlişkiler Bölümü’nden Sevil Erdinç katıldı. Sarajevo Inspection Trip Between March 16-18, 2007, a delegation of six persons, consisting of TÜRSAB authorities and agency representatives, hosted by BosniaHerzegovina Chamber of International Commerce, have visited BosniaHerzegovina, to inspect the skiing resorts of Sarajevo. In the visits and inspections, made in Ildiza Terme Spa Hotel, Bjelasnica Mountain, Marshal Hotel, Jahorina Mountain and Bisrica Hotel, information is obtained concerning skiing resorts and hotels. Bülent Katkak, the member of TÜRSAB Board of Directors and Sevil Erdinç, from International Relations Department have attended the tour. 56 | TÜRSAB Riga’da Türkiye tanıtımı 12 Mart 2007 tarihinde Riga Reval Hotel Ridzene’de T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.H.Y. A.O. ve Birliğimiz işbirliğinde Türkiye tanıtım etkinliği gerçekleşmiştir. Söz konusu etkinlikte sırayla T.C Letonya Büyükelçisi Duray Polat, TÜRSAB Kurumsal İlişkiler Sorumlusu Ela Atakan, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Helsinki Müşaviri Hakan Helva ve Türk Hava Yolları Stockholm Müdürü Server Aydın birer konuşma gerçekleştirmişlerdir. Turkey presentation in Riga Turkey presentation activity in cooperation with Ministry of Culture and Tourism, THY A.O. and our Association was held at Riga Reval Hotel Ridzene between 10 a.m. and 17 p.m. on March 12th, 2007. Turkish Ambassador in Latvia Mr. Duray Polat, TURSAB Corporate Relations Director Ms. Ela Atakan, Turkish Ministry of Culture and Tourism Counselor in Helsinki Mr. Hakan Helva and Turkish Airlines Stockholm Director Mr. Servet Aydın have addressed a speech in the mentioned activity respectively. Turist Rehberleri Federasyonu resmen kuruldu Profesyonel turist rehberleri meslek örgütleri Federasyon çatısı altında birleşti. İstanbul, Ankara, Nevşehir, Kuşadası, Bodrum, Çanakkale ve Trabzon olmak üzere 7 ildeki rehber örgütlerinin biraraya gelmesiyle kurulan kısa adı TUREF olan “Profesyonel Turist Rehberleri Dernekleri Federasyonu”, ilk çalışmasını Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile yaptı. Bakan Koç’u makamında ziyaret eden TUREF Kurucuları, kendisinden tam destek aldı. Association of Tourist Guides is officially established Professional tourist guides’ vocational organizations have united under the roof of a Federation. The “Federation of Professional Tourist Guides” with the acronym TUREF which was established by uniting the guide organizations in 7 provinces including Istanbul, Ankara, Nevşehir, Kuşadası, Bodrum, Çanakkale and Trabzon carried out its first work with Culture and Tourism Minister Mr. Atilla Koç. TUREF founders who visited Minister Koç at his office have been given full support by him. 1618 sayılı Seyahat Acentaları Yasası’ndaki değişiklikler açıklandı 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’nda yapılan değişiklikler doğrultusunda, 13.01.2007 tarih ve 26402 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kanun ile ilgili açıklamaları yapmak üzere 27 Mart 2007 tarihinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yemekli bir toplantı düzenlendi. TÜRSAB ile Doğuş Otomotiv işbirliği çerçevesinde gerçekleştirilen toplantıya ve Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanları, İstanbul bölgesinde hizmet veren seyahat acentaları, THY ve Doğuş Otomotiv Üst Düzey Yöneticileri’nin de katıldığı toplantıda, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Başaran Ulusoy, yeni yasanın önemini vurgulayan bir konuşma yaptı. Amandments to the Law on Travel Agents number 1618 were announced A dinner meeting was held at the Istanbul Lutfi Kirdar Congress Center on March 27th 2007. The meeting was organized in order to explain the law that came into effect after its publication in the Official Gazzette number 26402, dated 13.01.2007. The law was enacted in accordance with the amendments to the Law on Travel Agents and Travel Agents Union. Co-organized by TÜRSAB and Doğuş Automotive, the meeting attracted attendance from Regional Exeutive Board Presidents, travel agents serving in the Istanbul district, Turkish Airlines and Doğuş Automotive executives. The Chairman of the Board of TÜRSAB, Mr. Başaran Ulusoy, gave a speech on the significance of the new law. TÜRSAB | 57 TURİZM Sinop-Ukraine/Yalta Catamaran Ship Cruises Sinop-Ukrayna/Yalta Katamaran Seferleri Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Fotoğraflar-Photos: Sinope Tours Gemiler Sinop Limanı’ndan haftada iki gün salı (13:00) ve cumartesi (14:00) günleri, Yalta Limanı’ndan ise pazartesi (13:00) ve cuma (13:00) günleri hareket edecektir. Ship will leave Sinop Port two days a week, on Tuesdays (13:00) and Saturdays (14:00), and from Yalta Port on Mondays (13:00) and Fridays (13:00). Sinop S inope Tours Seyahat Acentası, Sinop Valiliği’nin de desteğini alarak, önemli görüşmeler ve çalışmalar sonucu direkt Ukrayna Devleti (Yalta Deniz ve Ticaret Limanı Genel Müdürlüğü) ile SinopYalta-Sinop arası katamaran gemi seferlerini başlatma anlaşmasına vardı. Seferler 21 Mayıs ve 15 Eylül 2007 tarihleri arasında haftada iki kez düzenli, karşılıklı olarak gerçekleşecek ve katamaran gemisi Sinop ve Yalta Limanları’ndan kalkacaktır. Sinop Limanı’ndan haftada iki gün salı (13:00) ve cumartesi (14:00) günleri, Yalta Limanı’ndan ise pazartesi (13:00) ve cuma (13:00) günleri hareket edecektir. Bu yolculuk hızlı katamaran gemisiyle yaklaşık 6 saat sürecektir. 58 | TÜRSAB Having achieved the support of the Sinop Governorship and as a result of the negotiations and works carried out, Sinope Tours Travel Agency has reached an agreement directly with the Ukrainian government (Yalta Port Authority of Marine and Commercial Ports) to commence Sinop-Yalta-Sinop catamaran cruises. Cruises will be held reciprocally Ukrayna-Yalta and regularly twice a week between May 21st and September 15th, 2007 and the catamaran ship will start from Sinop and Yalta ports. Ship will leave Sinop Port two days a week, on Tuesdays (13:00) and Saturdays (14:00), and from Yalta Port on Mondays (13:00) and Fridays (13:00). This trip will take about 6 hours by the fast catamaran ship. SEKTÖR News in Brief Kısa Haberler Yaz›-Text: Barış Behramoğlu Lufthansa ile Türk Hava Yolları arasındaki işbirliği 25 Mart’ta başladı Lufthansa ve THY arasında imzalanan ikili anlaşmaya göre, 2007 yaz tarifesiyle birlikte iki ülke arasındaki İstanbul–Frankfurt, İstanbul–Dusseldorf ve Ankara–Frankfurt Lufthansa ve THY uçuşları bundan böyle codeshare seferler olarak gerçekleştirilecek ve uçuş tarifeleri birbirine uyumlu hale getirilecek. Bu uygulama her iki hava yolu şirketinin yolcuları için daha fazla sefer sayısı, daha fazla varış noktası ve Frankfurt, Münih, İstanbul ve Ankara merkezlerinde daha iyi bağlantı olanağı sağlayacak. Her iki hava yolu şirketinin özel yolcu programlarına dahil yolcuları yaz döneminden itibaren Lufthansa ve THY hatlarında mil toplayabilecek ve bu milleri her iki hava yolunda kullanabilecekler. Böylelikle Miles & More ile Miles & Smiles üyeleri, daha geniş bir uçuş yelpazesinin sağlayacağı avantajlardan yararlanabilecekler. Lufthansa-Turkish Airlines Cooperation Starts on March 25th According to the bilateral agreement between Lufthansa and Turkish Airlines (THY) the following routes will become codeshare and the two airlines’ flight schedules will become compatible: İstanbul–Frankfurt, İstanbul–Dusseldorf and Ankara–Frankfurt. For both airlines this means more flights, more destinations, and better connections in Frankfurt, Münih, İstanbul and Ankara. Passengers on special passenger programs of Lufthansa and THY will be able to accumulate miles and will be able to redeem them at both airlines. This means members of Miles & More and Miles&Smiles will benefit from a wider range of flights and advantages. Doğuş Otomotiv’den Yeni Crafter Volt 30 yılı aşkın süre ticaret dünyasında üstün yerini koruyan Volkswagen Volt’un yeni nesli Crafter Volt adını taşıyor. Yeni Crafter Volt, Türkiye için özel olarak geliştirilen üstyapı çalışmaları, farklı model ve donanım seçenekleriyle, ticaretin ustalarına Crafter Volt’larını kendi ihtiyaçlarına göre gelişirme imkânı sunuyor. Turizmden okula, servisten lojistiğe her sektörün tercihi olan Yeni Crafter Volt TDI motora sahip. iletişim: www.vw.com.tr New Crafter Volt from Doğuş Otomotiv The new generation of Volkswagen Volt, which has been protecting its place in the commercial world for more than 30 years, bears the name Crafter Volt. New Crafter Volt, provides the masters of commerce to develop their own Crafter Volts with superstructure and equipment choices and choices of different models and equipments. The New Crafter Volt, which is the choice of all sectors, from tourism to schools, from shuttles to logistics, possesses TDI engine. contact: www.vw.com.tr 60 | TÜRSAB TRT Turizm Radyosu, HOTBIRD6 uydusunda 20.02.2007 tarihi itibariyle TRT Turizm Radyosu, Hotbird-6 Uydusunda yayına başlamıştır. Daha önce internet (www.trt.net. tr/canlı), fm vericiler ve Türksat 2-A (11919-V-244443/4) uydusundan dinlenebilen TRT Turizm Radyosu yayınlarına artık 13 derece doğu pozisyonunda yerleşik Eutelsat Hotbird-6 uydusu (10971-H27500-3/4) üzerinden de ulaşılmaktadır. TRT Tourism Radio is on Hotbird-6 Satellite TRET Tourism Radio commenced its broadcasting on Hotbird-6 Satellite as of 20.02.2007. TRT Tourism Radio broadcasts which were in the Internet (www.trt.net. tr/canli) FM broadcasting and Turksat 2-A Satellite (11919-V-24444-3/4) can now be reached at Eutel Hotbirs-6 Satellite (10971H-27500-3/4) located at 13 degrees East position. Fas’ın büyülü dünyası Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da Morocco’s magnificent world at Çırağan Palace Kempinski İstanbul Fas’ın büyülü dünyası 25 Nisan1 Mayıs 2007 tarihleri arasında Çırağan Palace Kempinski’de İstanbullularla buluşacak. Fas’ın önde gelen otellerinden Royal Mansour Meridien ve Fas Kraliyet hava yolları “Royal Air Maroc” ‘un katkılarıyla düzenlenen festivalde, ünlü aşçıların yanı sıra ülkenin en iyi müzik grubu, ”Chawki” ve Faslı Modacı Chouafi Naema hafta boyunca misafirlerle birlikte olacaklar. Festival süresince hergün saray bölümünde yer alan Mabeyn Salonu’nda Fas mutfağının en lezzetli yemeklerini tadarken, bir yandan Chawki grubunun müziğini dinleyip, bir yandan da geleneksel kıyafetleri modern yaşama adapte eden ülkenin önde gelen modacılarından Chouafi Naema’nın 2007 koleksiyonunu izleme şansına sahip olacaksınız. Safran, kimyon, tarçın gibi baharatların yanı sıra Akdeniz’e özgü sebze ve meyvelerin de kullanıldığı Fas mutfağı’nın en bilinen yemeği “Tagine” adı verilen, özel toprak çömleklerde, balık, tavuk veya etin yanı sıra safran, kimyon, zencefil gibi baharatlar ve çeşitli Akdeniz meyveleri ile hazırlanan, tencere yemeklerinden örnekler sofraları süsleyecek. Ayrıca mönüde Fas Mutfağı’nın olmazsa olmaz lezzeti “kuskus” çeşitleri, baharatlı özel ekmekleri ve kuru üzüm, badem, kuru incir, kuru kayısı ve bal ile hazırlanan değişik tatlıları da yeralacak. Yemek sonrasında ise Fas müziğinin tınılarıyla, meşhur nane çayının tadına doyamayacaksınız. Özel ibriklerde demlenen, yeşil çay, taze nane ve portakal kabuğu ile hazırlanan bu özel çay, küçük cam bardaklarda sunumuyla da bir çay ritüelidir. Gün boyunca ise otelin her köşesinde Fas kültürü ve lezzetlerinden örnekler bulacaksınız. Çay saati boyunca Fas çayının yanında yörenin tatlı ve hamurişleri sunulurken, özel olarak gelecek bir kına desen ustası da dileyen konuklara kına desenleri uygulayacak. The magnificent world of Morocco which embraces Arabic, African and South European cultures because of its location will meet people of Istanbul at Çırağan Palace Kempinski on April 25th-May 1st 2007. Along with the celebrity cookers in the festival organized with the contributions of Royal Mansour Meridien, one of the leading hotels in Morocco, and Morocco Royal Airlines “Royal Air Maroc”, the best music band of the country “Chawki” and Moroccan creator Chouafi Naema will accompany the guests throughout the week. While tasting the most delicious dishes of the Moroccan cuisine in the Mabeyin (Meeting) Hall of the palace along the festival, you will also have the chance to listen to the music performed by Chawki group and watch 2007 Collection of Chouafi Naema, one of the leading creators of the country who adapts traditional dresses to modern life. The most renowned dish of the Moroccan cuisine cooked in earthen pots called “Tagine” which includes spices such as saffron, cumin, cinnamon along with vegetables and fruits particular to the Mediterranean will be served with various fish, chicken or meat casseroles prepared with spices such as saffron, cumin and ginger as well as Mediterranean fruits. In addition, the indispensable flavor “couscous” plates of the Moroccan Kitchen as well as special spiced breads and sweets prepared with raisin, almond, dried fig, dried apricot and honey will also be served. After the meal, you will not get enough of the mint tea accompanied by the tunes of the Moroccan music. Serving this special tea which is steeped in particular pitchers and prepared with green tea, fresh mint and orange zest in small glasses is a tea ritual. You will also find nuggets of Moroccan culture and flavors at every corner of the hotel all day long. While sweets and pastries of the region is being served with the Moroccan tea during the tea hour, a henna design craftsman will apply motifs of henna to the guests who desire to have one. TÜRSAB | 61 TÜRSAB TAR‹H‹ T H E H I S T O R Y O F T Ü R S A B v 1986 NİSAN SAYI: 43 1986 APRIL NO: 43 Pazarlama ve tehlike çanları Caner Şaka “... Yüksek talep ve sınırlı arzdan kaynaklanan yüksek konaklama fiyatlarının, “nasılsa müşteri geliyor” vurdumduymazlığının yol açtığı servis kalitesindeki düşüklük ile birleşmesi 1986 yılında Türk turizminin önüne yeni bir sıkıntı olarak dikilmektedir. 1985 yılında gözlenmeye başlanan bu gelişme özellikle Batı Avrupa ülkelerinde gelişen tüketiciyi koruma eğilimi ile birleşince Türkiye’ye tur düzenleyen tur operatörlerini kaygılandırmaktadır...” Marketing and bells of danger. Caner Şaka“... The combination of high accommodation prices, caused by high demand and limited supply, with the low service quality, caused by the ignorance due to thinking, “the tourists will come anyway,” stands as a problem in front of the Turkish tourism in 1986. This development, which was started to be observed in 1985, worries the tour operators, when combined with the consumer protection trends in Western European countries “... Saying, “TÜRSAB’a üye acentaların sorunlarını karşılıksız hallederiz” UFTAA Genel Sekreteri Joe D. Wachter “... Size bu güne kadar UFTAA’nın 400’den fazla davayı hallettiğini söylemek isterim... TÜRSAB’a üye iseniz, hiç karşılık almadan takip ederiz... Eğer ödemeler, ödeme güçlüğünden değil de, servis kötülüğü gibi, anlaşmazlıklardan dolayı yapılmıyorsa, bu durumda da hakem görevi görürüz... New York’daki uluslararası hakem kurulu, bu sorunu üç ay içinde bir sonuca ulaştırır...” “We will handle the problems of TÜRSAB- member agencies unrequited,” Joe D. Watcher, the Secretary General of UFTAA, answers the questions of the travel agencies “... I would like to state that until today UFTAA has handled more than 400 cases... If you are a member to TÜRSAB, we will handle your case without remuneration... In case the non-payment is not due to insolvency, but due to disputes, such as the poor quality of service, we may also act as arbitrators... The international arbitration committee in New York, will conclude this issue within 3 months.” Saying, “Siyaset Kıbrıs turizmini etkiliyor” Kuzey Kıbrıs Turizm İşletmeleri Limited Şirketi Genel Müdürü Yalçın Vehit “1979 yılında Kıbrıs turizmi gerçekten güzel bir yıl geçirmiştir ve turistik işletmelerin doluluk oranları da %45 olarak gerçekleşmiştir. Fakat daha sonraki yıllarda bir takım nedenlerle doluluk oranlarının azaldığını görüyoruz. Demek ki sorun yalnızca siyasi bir sorun değildir. Siyaset Kıbrıs turizmini belirli oranda etkilemiştir...” “Politics affect tourism in Cyprus,” Yalçın Vehit, the General Manager of Kıbrıs Turizm İşletmeleri Limited Şirketi, said, “In 1979, Cyprus tourism has had a nice year and the occupancy rate in the touristic facilities has been realized as 45 percent. Yet in the following years, we see that the occupancy rates decrease due to a variety of reasons. This means that the issue is not just a political issue. Politics has influenced the Cyprus tourism at a certain rate...” Kamu arazileri turizme açılıyor Devlet Bakanı Mesut Yılmaz, Kurul’un turizm yatırımlarını hızlandırmak amacıyla arazi ve gayrimenkul tahsislerine ilişkin bir kararnameyi kabul ettiğini bildirdi ve “Karanameye göre mücavir saha da dahil olmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi hudutları içinde hazineye ait olan arazilerin yerli ve yabancı müteşebbislere tahsisinde, Maliye ve Gümrük Bakanı ile Kültür ve Turizm Bakanı’ndan oluşan bir heyet karar verecek. Kurula İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da katılacak.” dedi. Turistik bölgelerde kat sınırı kaldırıldı. Hükümetin yayınladığı bir genelge ile başta kıyılar olmak üzere tüm turistik tesislerde istenilen kadar kat çıkılabilecek. Genelgeye göre daha önce kat çıkanlar da af kapsamına girecek. Public lands are being opened for tourism Minister of State Mesut Yılmaz, stated that the Cabinet passed a decree, concerning land and property allocations to accelerate tourism investments and said, “According to the decree, a delegation, consisting of Minister of Finance and Customs and the Minister of Culture and Tourism will decide the allocation of lands within Istanbul Metropolitan Municipality, belonging to the treasury, to the domestic and foreign entrepreneurs. The Mayor of Metropolitan Istanbul will also attend the delegation.” Storey limit in touristic areas removed. With a circular, published by the Government, desired number of storeys are allowed in all touristic facilities, in particular in the coastline. According to the circular, the persons, who previously constructed these storeys, will be pardoned. NEYD‹, NE OLDU? From the French Daily Newspaper, named Le Petit Journal, read by 5 million people. Turkey Stand in Fair of 1900 “The Ottoman Empire created wonders and their stand was certainly the best of the fair. Among the unforgettable enchantments of Istanbul, the most delicate aspects of the Islam architecture were emphasized and displayed. It was such a detail that these reminded us the most famous of the mosques. This glamorous white side, decorated with elaborations and colorful glass paintings, had reminded us the palaces, reaching through the shores of Bosphorus. The interior decoration was so realistic, in the exit we were surprised when we found ourselves in the bank of river Seine, instead of Constantinople.” WHAT HAVE THEY BEEN, WHAT HAVE THEY BECOME? 5 milyon okuyucusu olan Le Petit Journal adlı Fransız günlük gazetesinden. 1900 Yılı Fuarı’nda Türkiye Standı “Osmanlı İmparatorluğu harikalar yarattı ve standı kesinlikle fuarın en başarılısıydı. İstanbul’un unutulmayacak güzelliklerinden İslam mimarisinin en zarif yanları ön plana çıkartılmış ve gözler önüne serilmişti. Öylesine bir ayrıntıydı ki bu, bizlere camiilerin en meşhurunu anımsatmaktaydı. İşlemeler ve rengarenk vitraylarla bezenmiş göz alıcı bu beyaz cephe, bize Boğaz kıyıları boyunca uzanan sarayları çağrıştırdı. İç dekor öylesine gerçekçiydi ki, çıkışta, kendinizi Konstantinopolis’te değil de Seine Nehri Kıyısı’nda bulduğunuzda, şaşırıp kalıyordunuz.”
Similar documents
yer alan bilimsel yayınları - İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Title: Effects of Levobupivacaine on Wound Healing Author(s): Zeren, S (Zeren, Sezgin); Kesici, S (Kesici, Sevgi); Kesici, U (Kesici, Ugur); Isbilir, S (Isbilir, Salim); Turkmen, UA (Turkmen, Ulku ...
More informationEvrensel Mirasın İzinde
The handmade Suzeni Vase was inspired by the form and design of the blue and white porcelain “Annam Vase” of the 15th century. According to its inscription, the “Annam Vase” dates back to the 1450s...
More information