Türkiye`de Yazılım Sektörü - Stratejik Düşünce Enstitüsü, SDE
Transcription
SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü Katkı Sağlayanlar Mariye Umay Akkaya Zeynep Baktır Mustafa Canlı Anıl Çekiç Hüseyin Rahmi Çetin Murat Duran Erdem Erkul Aydın Kolat Gülara Tırpançeker Murad Tiryakioğlu Editör Murad TİRYAKİOĞLU İçindekiler: SDE Başkanı’ndan Yasin Aktay .......................................................................................................3 SDE Ekonomi Koordinatörlüğü’nden ......................................................................4 Sunuş Murad Tiryakioğlu ............................................................................................5 1. Türk Yazılım Sektörü: Genel Durum, Potansiyel Fırsat ve Tehditler Gülara Tırpançeker ..........................................................................................8 2. Yazılım Sektörüne Yönelik Destek ve Teşvikler Hüseyin Rahmi Çetin ......................................................................................16 3. Yazılım Sektöründe Dış Ticaret 3.1. Yazılım İhracatı ve Fırsatlar Mustafa Canlı ......................................................................................22 3.2. Yazılım İthalâtı ve Tehditler Erdem Erkul - Anıl Çekiç......................................................................30 3.3. Yerel Yazılımlar: Sosyal Medya, Mobil Uygulamalar & Oyun Zeynep Baktır.......................................................................................34 4. Yazılım Sektöründeki İşbirlikleri Aydın Kolat .....................................................................................................39 5. Yazılım Üretiminde ve Kullanımına Yönelik Standartlar ve Belgelendirme Mariye Umay Akkaya ......................................................................................43 6. Bilişim Sektöründe İnsan Kaynağı Murat Duran ...................................................................................................46 7. Son söz: Gelecek Çalışmalara İlişkin Bir Değerlendirme Murad Tiryakioğlu ..........................................................................................51 SDE ANALİZ Temmuz 2012 SDE Başkanı’ndan... Bilginin gerek iktisadi gerekse toplumsal yaşam üzerindeki etkisi son yıllarda daha belirgin hale gelmiştir. Bu dönüşümün etkileri bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde öyle boyutlara ulaşmıştır ki, son yıllarda Arap ülkelerinde yaşanan ve Arap Baharı olarak nitelendirilen dönüşümde sosyal medya belirleyici bir rol oynamıştır. Toplumsal ve iktisadi etkileri itibariyle bilginin üretilmesinden etkin olarak işlenmesine ve kullanılmasına kadar geçen her aşamada hayatımızın bir parçası haline gelen yazılımlar ve bu yazılımların üretildiği, ticarileştirildiği ve pazarlandığı sektör, özellikle bilgi temelli kalkınmanın geleceği için büyük önem taşımaktadır. Çoğu zaman iç ve dış politika gibi konulara yoğunlaşan Stratejik Düşünce Enstitüsü “Türkiye’de Yazılım Sektörü” analizi ile farklı bir alanda fikri üretimleri bir araya getirmektedir. Genellikle sorun olan, hastalıklı olan konular gündem oluşturuyor. Ancak iyiye gidiyor olsa da önemi sebebiyle ekonomi ve yazılım sektörünün sorunlarının ve geleceğinin de ele alınması ve tartışılması gerekmektedir. Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ekonomi Koordinatörlüğü’nün yazılım sektörünün stratejik öneminden hareketle Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi işbirliği ile 29 Aralık 2011’de düzenlediği konferans “Türkiye’de Yazılım Sektörü” analizinin oluşmasına yönelik ilk adımı oluşturmuştur. Açılış konuşmasında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Davut Kavranoğlu ve kapanış konuşmasında ise Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz tarafından da önemle belirtildiği gibi bilgi günümüzün en önemli iktisadi gücünü oluşturmaktadır. Konferansı takip eden zamanda konuya ilişkin teknokrat, bürokrat ve akademisyenlerle yapılan çalıştaylarla konunun derinliği ve ülke ekonomisi için stratejik bir sektör olarak sağladığı ve sağlayabileceği katma değer göz önünde bulundurularak uzun vadeli bir çalışmanın isabetli olacağına kanaat getirilmiştir. Dolayısıyla değerli teknokrat, bürokrat ve bilim adamlarınca katkı sağlanan ve birbirini tamamlayıcı nitelikte çalışmaların bir araya getirildiği bu analiz yazılım endüstrisine ilişkin kapsamlı bir çalışmanın ilk meyvesi olarak değerlendirilebilir. İlgili tüm taraflara fayda sağlaması dileğiyle… Prof. Dr. Yasin AKTAY SDE Ekonomi Koordinatörlüğü’nden Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ekonomi Koordinatörlüğü olarak yazılım sektörünün Türkiye’nin bilgi temelli iktisadi ve toplumsal kalkınma sürecinde stratejik bir öneme sahip olduğunu düşünerek başlattığımız çalışmaların ilk çıktısı olan bu analiz, enstitünün üç yıllık strateji eylem planına dahil edilen sektörel analiz ve değerlendirmelerin ilk adımını oluşturmaktadır. Bu analiz bilgi ve iletişim teknolojilerinin bir bileşeni olarak rekabet avantajı sağlama vurgusu ile 9. Kalkınma Planı’nda öncelikli sektörlerden biri olarak belirlenen yazılım sektörüne yönelik mevcut durumu, hedefleri ve gelecek tahminlerini ele almaktadır. Bu türlü çalışmaların en önemli katkılarından birisi de sektör ile ilgili diğer çalışmalardan faydalanma ve yapılacak çalışmalara katkı sağlama potansiyelinin yanısıra kamu ve özel sektör ile sivil toplum kuruluşları arasında bir iletişim ağı kurulmasına yönelik bir imkân oluşturmasıdır. Çeşitli yönleriyle sektöre ve sektörün geleceğine ilişkin fırsatların fark edilmesine katkı sağlayacağı düşünülen bu çalışma Stratejik Düşünce Enstitüsü yönetiminin destekleri, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi’nin işbirliği, editör ve yazarların değerli katkı ve katılımlarıyla şekillendirilmiştir. Türkiye’nin teknolojik ve iktisadi geleceğine, potansiyeline ve kaynaklarına dikkat çeken çalışmanın farkındalık ve fayda sağlamasını dileriz. Sunuş Bilginin üretim faktörlerinde sebep olduğu dönüşümün bir sonucu olarak ortaya çıkan bilgi temelli yeni ekonomik düzenin önde gelen sektörlerinden biri olan yazılım sektörü Türkiye gibi geriden gelen ve ancak yüksek yakalama potansiyeline sahip ülkeler için özellikle önem arz etmektedir. Bu motivasyonun bir sonucu olarak 2011 yılının sonunda Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün ev sahipliğinde ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi’nin paydaşlığında gerçekleştirilen “Türkiye’de Yazılım Sektörü” konferansında sektör çalışanları, akademisyenler ve ilgili kamu kurumlarının yöneticilerince bu sektörün önemi hassasiyetle vurgulandı. Türkiye’de yaklaşık 1.600 firmanın faaliyet gösterdiği yazılım sektörü, firmaların çoğunun KOBİ niteliğinde olması, sermaye yapılarının yeterince güçlü ve esnek olmaması gibi dezavantajlara karşın gittikçe artan pazar payı ve teknolojik gelişmenin sağladığı hızlı makineleşme sürecinin de ivme kazanmasıyla Türkiye için bilgi temelli kalkınma sürecinin önemli bir aracı olabilecek niteliktedir. Tüm bu konularda ayrıntılı değerlendirme ve analizlere yer verilen ve gün boyu süren sunumların bir kısmından oluşan bu analiz, Stratejik Düşünce Enstitüsü tarafından konuya ilişkin uzunca bir çalışma döneminin ilk çıktısı olarak değerlendirilebilir. Analizin ilk bölümü Türk yazılım sektörünü potansiyel fırsatları ve tehditleri ile değerlendiren Gülara Tırpançeker’in yazısından oluşmaktadır. Sayın Tırpançeker, “Türkiye neden bir başarı hikâyesi olmasın?” sorusuna cevap aramakta, Brezilya ve Arjantin gibi iç pazar ve Hindistan, İrlanda ve İsrail gibi dış pazar odaklı stratejilerle örnek teşkil eden ülkeleri yakalamak için Türkiye’nin önemli bir potansiyeli olduğunu özellikle vurgulamaktadır. Ülke olarak sahip olduğumuz avantajları, yüksek genç nüfusu, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanabilecek potansiyel 1,5 milyondan fazla KOBİ’nin varlığı, jeopolitik konumu, Gümrük Birliği üyeliği ile Avrupa, Türkî Cumhuriyetler ve Ortadoğu pazarlarında dini, etnik ve ticari ilişkiler olarak sıralamaktadır. Türkiye’nin başarılı diğer ülke örneklerinden faydalanarak ve konumunu, kaynaklarını göz önüne alarak, iç ve dış pazar odaklı, özgün modelini oluşturması gerektiğini vurgulayan ilk bölümde ayrıca genel durumu özetleyen istatistikî bilgilere ve açıklayıcı grafiklere de yer verilmektedir. Yazılım sektörünün gelişmesi ve kalkınmaya yönelik bir güç haline dönüşebilmesi için hayati öneme sahip bir konu olan destek ve teşvikleri kapsamlı bir biçimde değerlendiren Hüseyin Rahmi Çetin, kaleme aldığı bölümde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uygulanan destekleri ayrıntılı olarak ele almaktadır. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Sanayi Tezleri (SANTEZ) Programı, Ar-Ge Merkezleri, Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri ve Teknogirişim Sermayesi Desteği olarak sıralanan bu programlara ilişkin istatistikî bilgiler bu programların yaygınlaşmasına ve etkinliğine işaret etmektedir. Akademik dünyada üretilen teorik bilginin sanayiye uyarlanabilmesinin önemine atıf yapan Çetin, desteklenen bu projelerin teknolojik bir ürün veya yöntem olarak sonuçlandığını ve proje ortağı firmalar tarafından ticarileştirilerek firmalara ciddi bir rekabet gücü üstünlüğü ve ülkeye ise katma değer sağladığına dikkat çekmektedir. “Yazılım Sektöründe Dış Ticaret” başlığı altında kaleme alınan üç alt bölümde ise sektörün yazılım ihracatı ve ithalâtına ilişkin değerlendirmelerin yanı sıra sosyal medyaya, mobil uygulamalara ve oyunlara yönelik geliştirilen yerel yazılımlara ilişkin değerlendirmelere yer verilmektedir. Yazılım ihracatını ve fırsatları değerlendiren Mustafa Canlı analizinde temel olarak sektörün ihracat konusunda henüz hedeflenen noktadan uzak olan noktada olduğunu vurgulamaktadır. Bununla birlikte 2023 yılı için 500 milyar dolar ihracat hedefi ve bunun 10 milyar dolarlık bölümünün yazılım sektörüne ait olmasının hedeflendiği noktada, 2012 yılından itibaren, sektörün her yıl ihracatını ve boyutunu %31 kümülatif artırması gerekeceğine dikkat çekmektedir. Diğer sektörlere kıyasla daha hızlı büyüyen bir sektör olsa dahi, sözkonusu bu hedeflere ulaşmak için yazılım sektöründe köklü ve radikal bazı değişikliklere ihtiyaç olduğu tezi analizin tümüne ilişkin motivasyonu destekler niteliktedir. “Yazılım İthalâtı ve Tehditleri” başlığı altında R. Erdem Erkul ve Anıl Çekiç gelecek 5 yıl için Türkiye’de yazılım ithalatı projeksiyonunu ele almakta ve dünyadaki beklentilerin Türkiye için de geçerli olması yönünde beklentiye sahip olunması gerektiğini vurgulamaktadır. Öte yandan HP, IBM ve Microsoft gibi büyük üreticilerin özellikle yazılım alanında gösterecekleri büyümenin Türkiye için de sözkonusu olabileceğini düşünmek gerektiğini vurgulayan yazarlar, FATIH projesi kapsamında Türkiye’nin yeni bir teknoloji aktarma merkezi olma yönündeki hedefinin tüm dünya şirketlerince kabul edilerek dile getirilmekte olduğu üzerinde durmaktadır. Zeynep Baktır ise kaleme aldığı üçüncü alt bölümde, sosyal medyaya, mobil uygulamalara ve oyunlara yönelik yerel yazılımlara ilişkin bir değerlendirme yaparken özellikle Türkiye’nin sosyal medyayı kullanma yaygınlığına ve başarısına atıf yaparak karşılaştırmalı istatistiklere yer vermekte ve yaygınlaşan sosyal ağların web tabanlı yazılımların hedef kitlesini çok daha fazla tabana yaydığını ve sundukları uygulamalarla gerek ticari gerek sosyal alanda birçok fırsatı beraberinde getirdiklerini ifade etmektedir. Sektöre ilişkin bir diğer önemli konu olan yazılım sektöründeki işbirliklerini Aydın Kolat ayrıntılı olarak ele almaktadır. Dördüncü bölümü oluşturan bu çalışma, ulusal veya uluslararası düzeyde rekabetin en üst düzeyde olduğu yazılım sektöründe, bireylerin kendi aralarında işbirliğine gitmelerinin, birlikte genel kapsamlı Ar-Ge çalışmaları yapmalarının ve daha sonra bu Ar-Ge sonuçlarını kendi özel alanlarında uygulamalarının sağlayacağı avantajları değerlendirmektedir. Sayın Kolat, “rekabet öncesi işbirliği” olarak da adlandırılan bu yöntemin, iyi uygulanabilirse, sektörün bilinçli ve güvenli bir şekilde büyümesine imkân sağlayacağını ifade etmekte ve tarafların hepsinin kazançlı çıkacağını vurgulamaktadır. Yazılım üretimine ve kullanımına yönelik standartların ve belgelendirmenin önemini ele alan Mariye Umay Akkaya, gerek yazılım geliştirme aşamasında gerekse nihai yazılım ürünlerinin belli standartlara uygunluğunun bağımsız kuruluşlar tarafından test edilip, denetlenmesi sonucunda daha olgun, verimli, güvenli yazılımlar elde etmenin önemini vurgulamakta ve bilginin depolanması, kullanılması ve paylaşılması aşamalarını kaliteli, etkin ve verimli kılacağını ve maliyet ve zaman kazancına sebep olacağını ifade etmektedir. Son bölümü ise, bilişim sektöründe temel girdi olarak insan kaynağının önemini vurgulayan Murat Duran’ın değerlendirmeleri oluşturmaktadır. Bilişim sektöründe kalıcı bir yer edinmenin birinci kuralı olarak insan kaynağında düzenli ve sürdürülebilir bir dengenin kurulmasına dikkat çeken Duran, analizinde, bilişim sektöründe insan kaynağının daha mutlu ve daha kazançlı olması için gerekli değişkenlerin neler olduğu, nasıl sağlanacağı, nasıl tatmin edici yapıda olacağı sorusuna cevap aramaktadır. Sektöre ilişkin kapsamlı bir analizin ilk adımı ve çıktısı olarak değerlendirilmesi gereken bu çalışma, bir bütün olarak gerek sektör temsilcilerine, gerek ilgili sivil toplum, meslek ve kamu kuruluşlarına ve gerekse de ilgili alanda çalışma yapan akademisyenlere yol gösterici olarak tasarlanmış ve birbirini tamamlayıcı nitelikte konuların alanının uzmanı kişilerce kaleme alınmasıyla ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, 29 Aralık 2011’de düzenlenen ve geleceğe yönelik önemli hedeflere sahip sektör analizinin ilk adımını oluşturan konferansın oluşumu için destek veren ODTÜTEKPOL ve SDE akademisyenlerinin, sektör temsilcilerinin ve bürokratların emeği sonucunda ortaya çıkan bu çalışmaya doğrudan veya dolaylı olarak emeği geçen herkese sektörün çalışanları ve geleceği adına müteşekkir olduğumu ifade etmek isterim. Murad TİRYAKİOĞLU Türkiye’de Yazılım Sektörü 8 1. Türk Yazılım Sektörü Gülara TIRPANÇEKER Genel Durum, Potansiyel Fırsat ve Tehditler Avrupa Komisyonu kapsamında yapılan bir araştırmaya göre, yazılım sektörü 22 sektör içinde Ar-Ge faaliyetlerine en çok kaynak ayıran 5. Sektör olarak belirlenmiştir. Ancak Ar-Ge yoğunluğu bakımından 2. sırada yer almaktadır. SDE Analiz Dünya ülkeleri bilgi ekonomisine dönüşme ve bilgi toplumu olma yolunda bir yarış ve rekabet içerisindedir. Avrupa Birliği’nin Lizbon Stratejisi adı altında aldığı kararda olduğu gibi bilgi toplumuna geçme ve bu şekilde bilgiye dayalı bir ekonomi haline gelme çok önemli hale gelmiştir. Bilgi ve İletişim Teknolojileri’ni (BİT) kullanmanın büyüme, rekabet ve istihdamı körüklediği, vatandaşların yaşam kalitesini artırdığı da bir gerçektir. En düşük yatırımla en yüksek istihdamı ve en fazla katma değeri yaratan bir sektör olması itibariyle yazılım sektörü ekonominin yeni kalkınma gücü olarak nitelendirilebilir. Yazılımın yarattığı katma değerin ihracata, diğer sektörlerdeki rekabetçiliğe, Ar-Ge faaliyetlerine, gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) ve istihdamın artırılmasına önemli etkileri vardır. Bununla birlikte yazılım sektörü Ar-Ge faaliyetlerine en çok katkı sağlayan sektörlerden biridir. (Grafik 1.1.) Dünyada yazılıma yönelik yatırımların % 25’ini Ar-Ge yatırımları oluşturmaktadır. Örneğin, Yeni Zelanda’da bu oran % 34’tür. Avrupa Komisyonu kapsamında yapılan bir araştırmaya göre, yazılım sektörü 22 sektör içinde Ar-Ge faaliyetlerine en çok kaynak ayıran 5. sektör olarak belirlenmiştir. Ancak Ar-Ge yoğunluğu bakımından 2. sırada yer almaktadır. Aynı araştırmaya göre, yazılım sektörünün toplam Ar-Ge yatırımı 26.5 milyar Avro olup Ar-Ge yatırımları payı % 7,3’tür. (Grafik 1.2.) ABD’nin yazılımla ilgili patent sayısı 4695’dir. ABD’yi AB-25 ülkeleri ve Japonya takip etmektedir. (Grafik 1.3.) Grafik 1.1. Yazılım Alanında Ar-Ge Harcamalarının Ülke Çapında Toplam Ar-Ge Harcamaları İçindeki Payı Türkiye’de Yazılım Sektörü 9 MI LN LI KN KI JN JI ,/2!(%: /)+ )*+9 !)%( 86026/9 .,+9 %+)+ %9 08! + 08%/! 6++%02+ 2)9 0.+9 8602/)9 /+0 +%*/( ,))+ %/)!1%(/))&( I !+%!))+ N Kaynak: Capital Services Database Grafik 1.2. Dünyada Yazılımla İlişkili Patent Dağılımı (%) 8602/)9AK %+AJ %#!/AN 08%/!AK 0/%)AK Kaynak: OECD Patent Database Yazılımın tüm sektörler içerisinde ülke ekonomisi için yarattığı katma değer tek başına OECD ortalamasında % 1,5 ila % 3 arasında değişmektedir. Yapılan % 22 BİT yatırımıyla % 58 üretkenlik sağlanmaktadır. Yazılımın tüm sektörler içerisinde ülke ekonomisi için yarattığı katma değer tek başına OECD ortalamasında % 1,5 ila % 3 arasında değişmektedir. Yapılan % 22 BİT yatırımıyla % 58 üretkenlik sağlanmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde yazılım ürünleri ve yazılım hizmetleriyle ilgili harcamalar 258 milyar Avro tutarında olup, bu harcama birlik ülkelerinin GSYİH ortalamasının %2,6’sını oluşturmaktadır. OECD ülkelerinde yapılan yazılım yatırımları ülkelerin ortalama GSYİH’nın % 0,5 ila % 2,7 arasında yükselme- SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 10 sini sağlamıştır. Hindistan’da 2007 yılında yazılım üretiminden elde edilen gelir, GSYİH’nın % 5,2’sini oluşturmuştur. Oysa bu oran 1998 yılında % 1,2 düzeyinde idi. Hindistan’da yazılım ve hizmetler ihracatı rakamları ise 2010 yılı itibariyle 60 milyar dolardır. Grafik - 1.3. Bilgi-İletişim Teknolojilerinin Üretkenliğe Katkısı- AB Ülkeleri (%) JII QI OI MI KI I ,.)*4/&*DJRRNCKIIJE 2(&0& Yazılım sektörü diğer sektörlerle karşılaştırıldığında en fazla genç nüfusun istihdam edildiği sektör olarak da karşımıza çıkmaktadır. Yazılım sektöründeki gelişme aynı zamanda ülkenin işsizlik oranında da önemli bir azalma sağlamaktadır. SDE Analiz /!2(!+)%(2!(%2(%0%DJRROCKIIKE %#!/(2-/)!/ Kaynak: EUREKA/CELTIC Purple Book 2007-2008 Yazılım sektörü diğer sektörlerle karşılaştırıldığında en fazla genç nüfusun istihdam edildiği sektör olarak da karşımıza çıkmaktadır. Yazılım sektöründeki gelişme aynı zamanda ülkenin işsizlik oranında da önemli bir azalma sağlamaktadır. Yazılım sektörü kadınların ve engellilerin istihdamında da önemli imkânlar sunmaktadır. Yazılım üretimi konusunda başarı öyküsü haline gelmiş Hindistan’da yazılım sektörüne yönelik girişimlerin başladığı yıllar olan 80’li yılların ikinci yarısında yazılım sektöründeki iş gücü 2000’li yılların başında yaklaşık 48 kat artarak 284.000 kişiye ulaşmıştır. Yazılım sektörünün hızlı bir gelişme gösterdiği 2000’li yıllarda ise yazılım sektöründeki istihdam ortalama yıllık % 40 artarak 2004 yılında 850.000 kişiye ulaşmıştır. Aynı zamanda İsrail’de de, sektörün istihdam ettiği insan sayısı 1990-2000 yılları arasında 36.000’den 56.000’e çıkmıştır ve On yılda % 65 istihdam artışı olmuştur. Bu ülke örneklerinden görüleceği gibi yazılım sektörünün stratejik sektör olmasıyla birlikte işsizlik önemli bir ölçüde azalmıştır. İş İstatistikleri Bürosu, ABD’de 2006 yılında, yazılımla ilgili sadece tek bir kategoride (yazılım mühendisleri kategorisi) istihdam sayısının 860.000 civarında olduğunu bildirmiştir. Büro, 2016 yılına kadar bu sayının % 38 oranında artacağını tahmin etmektedir. Bu ülkeler, yazılım sektörünü stratejik sektör olarak belirlemişlerdir ve yazılım üreterek birer başarı hikâyesi olmuşlardır. Türkiye Neden Bir Başarı Hikâyesi Olmasın? Türkiye’de Yazılım Sektörü 11 Ekonominin tüm kollarını etkileyen yazılımı üretmek için en önemli girdi akıl ve yaratıcı güçtür. Türkiye genç bir nüfusa sahiptir. Nüfusumuzun yarısı 25 yaşın altındadır. Ayrıca BT kullanabilecek 1,5 milyondan fazla KOBİ’miz vardır. Buradan yola çıkarak iyi bir iç potansiyele sahip olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve Gümrük Birliği üyeliği ile Avrupa, Türkî Cumhuriyetleri ve Ortadoğu pazarlarında dini, etnik ve ticari ilişkileri de dış pazarlar için sahip olduğumuz avantajlardır. Hindistan, İrlanda ve İsrail dış pazar odaklı; Brezilya ve Arjantin de iç pazar odaklı bir strateji ile çok hızlı büyümüşlerdir. Türkiye; başarılı diğer ülke örneklerinden de faydalanarak ve konumunu ve kaynaklarını da göz önüne alarak, iç ve dış pazar odaklı olarak kendi modelini oluşturmalıdır. Türkiye, bilgi toplumu yönündeki önceliklerine karşılık iç talepteki büyüme beklentisini destekleyeceği, iç ve dış pazarda dengeli bir büyüme stratejisi yürütmelidir. İç pazardaki gelişim dış pazar için bir hazırlık niteliği taşımakla birlikte sektörün gelişimi için dış pazara yönelik politika ve stratejiler eşzamanlı oluşturulmalıdır. Stratejik sektör olarak bir yol haritası belirlenmelidir. Türkiye’de bilgi ve iletişim teknolojilerinin içinde bilgi teknolojilerinin, bilgi teknolojileri sektörü içinde de yazılım ve hizmetlerin yeterince büyük ve olması gereken noktada olmadığını söyleyebiliriz. IDC 2010 yılı verilerine göre, Türkiye bilişim pazarı 8,549 milyar ABD dolarıdır. Bu rakamın 6,944 milyar ABD dolarını donanım, 0,909 milyar ABD dolarını hizmet ve 0,696 milyar ABD dolarlık kısmını ise yazılım oluşturmaktadır. Buradan da görüleceği üzere, Türkiye bilgi teknolojileri pazarı donanım ağırlıklı bir yapıdadır. Dünya genelinde donanım tüm bilgi teknolojileri harcamasından % 39 pay alırken, bu oran Türkiye’de yaklaşık % 81 seviyesindedir. Bilgi teknolojileri pazarının % 19’u ise yazılım ve hizmetlerden oluşmaktadır. Donanım ağırlıklı bu yapının, önümüzdeki yıllarda, yazılım ve hizmetler alanında daha fazla büyüyerek değişmesi gerekmektedir. TÜBİTAK-MAM verilerine göre; Türkiye’de yaklaşık 1.600 adet yazılım üreten yerli firma yer almaktadır, sektör şirketleri KOBİ yapısındadır ve ölçekleri küçüktür, sermaye yapıları güçlü değildir. (Grafik 1.4.) Bu firmaların yaklaşık % 35’i, teknoloji geliştirme merkezlerinde yer almaktadır ve % 87,2’si KOBİ yapısındadır. Diğer bir ifadeyle; % 51’i 10 kişiden Türkiye’de bilgi ve iletişim teknolojilerinin içinde bilgi teknolojilerinin, bilgi teknolojileri sektörü içinde de yazılım ve hizmetlerin yeterince büyük ve olması gereken noktada olmadığını söyleyebiliriz. IDC 2010 yılı verilerine göre, Türkiye bilişim pazarı 8,549 milyar ABD dolarıdır. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 12 az, % 35,7’si 10 – 50 kişi arasında, % 9,8’i 50–250 kişi arasında ve % 3’ü ise 250 kişiden fazla işgücü istihdam etmektedir. Grafik 1.4. Yazılım Sektöründe Faaliyet Gösteren Firmaların Ölçeklerine Göre Dağılımı (%) OI NI MI LI KI JI ! I /2%/(!2)!/ DNICKNIE 797(%/(!2)!/ DKNISE Sektördeki yazılım geliştiricilerin yaklaşık % 47’si İstanbul’da, % 33’ü Ankara’da çalışmaktadır. Yazılım üreten firmaların % 35’i teknoloji geliştirme merkezlerinde yer almaktadır ve bu firmaların büyük çoğunluğu da sırasıyla Bilkent, ODTÜ ve İTÜ teknokentlerinde bulunmaktadır. (Grafik 1.5.) Grafik 1.5. Yazılım Firmalarının Teknokentlere Göre Dağılımı (%) KN KI JN JI N 0(%1!$%/!(+,(!+2 !(*!/ + :%+2!.+8B!(+,(!+2 /%9!0+8B!(+,)!+2 JR9&0 !/!02%B-))"!0% 2!(+,./( &) &:!(+%(+8B /2!( ,#:%%+8B !5!.!+8B!(+,(!+2 ,!)%+8B!(+,(!+2 Kaynak: TÜBİTAK-MAM ( !+%:+8B!(+,(!+2 !)6(+8B!(+,(!+2 /2!( /) !(+,(!+2 I /&(!+2 SDE Analiz 77(%/(!2)!/ DJICNIE Kaynak: TÜBİTAK-MAM %)(!+2C9!/./( Sektördeki yazılım geliştiricilerin yaklaşık % 47’si İstanbul’da, % 33’ü Ankara’da çalışmaktadır. Yazılım üreten firmaların % 35’i teknoloji geliştirme merkezlerinde yer almaktadır ve bu firmaların büyük çoğunluğu da sırasıyla Bilkent, ODTÜ ve İTÜ teknokentlerinde bulunmaktadır. %(/,%/(!2)!/ DTJIE Yine TÜBİTAK-MAM verilerine göre, Türkiye’de; üretim ve otomasyon, telekom, enerji, elektrik ve elektronik, finans, lojistik, tekstil, eğitim, medya, savunma, sağlık, turizm, inşaat, kamu alanlarında yazılım geliştirilmektedir. (Grafik 1.6.) Türkiye’de Yazılım Sektörü 13 Grafik 1.6. Geliştirilen Ulusal Yazılımların Alansal Dağılımı MJAL MIAM JOAP JRAO JLAP ! 9F!)!8%:9,+6)6( #%3* !(03) )1&*F,'%03( %++0F+(&)&( )!(2/%(F)!(2/,+%( !)!(,*7+%(09,+ I *)2F2,*09,+ JI JJAM JJAK JI NAN KAN 7*!(2-/)!/ JRAR JRAR *6F/ &*,+6 KI +12 KM 6/%:* KOAP %#!/D/&*A 6(6(A+!/'%E LIAM LI #)&( MI 86+* NI Kaynak: TÜBİTAK-MAM İGEME kayıtlarına göre, bugün 100 civarında firma, 50 ülkeye, 12 serbest bölgeye yazılım ihracatı yapmaktadır ve geliştirilen bu yazılımlar başta Amerika, Almanya, Irak, Kazakistan olmak üzere çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir. Türk yazılım şirketleri; sağlık, savunma, mobil çözümler, CRM ve Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) alanlarında ihracat yapmaktadır. Yapılan ihracat 250 milyon ABD Doları civarındadır. Ekonominin gelişmesi, toplumsal refahın sağlanması, işsizliğin azalması, güvenilir ve sürdürülebilir ekonomik dinamiklerin yakalanması, dijital uçurumdan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi için, Türkiye daha fazla yazılım üretmeli ve ihraç etmelidir. Bilgi ve İletişim Teknolojileri son yıllarda çok hızlı bir gelişim göstermektedir. Buna paralel olarak yazılım sektöründe de değişimler yaşanmaktadır. Bu değişimler; “Hizmet Olarak Yazılım” (Software as a Service) yapısından sonra yakın bir zamanda gündeme gelen “Bulut Bilişim” sistemleri ile gerçekleşmektedir. Diğer hızlı gelişen yazılım alanı ise mobil yazılımlar ve uy- Ekonominin gelişmesi, toplumsal refahın sağlanması, işsizliğin azalması, güvenilir ve sürdürülebilir ekonomik dinamiklerin yakalanması, dijital uçurumdan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi için, Türkiye daha fazla yazılım üretmeli ve ihraç etmelidir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 14 gulamalardır. Dolayısıyla; yerli yazılım firmalarının da bulut bilişim, mobil yazılım gibi alanlara odaklanmaları, dikey pazarlar için ürün geliştirmeleri ve Ar-Ge çalışmalarının artırılması gerekmektedir. 10. Ulaştırma Şurası’nda ülkemizin bilgi ve iletişim sektöründeki 2023 yılı vizyonu ve hedefleri de ortaya konmuştur. Şura’da açıklanan sonuç raporunda belirtilen; bilişim sektörünün 160 Milyar Dolara ulaşması ve bunun GSYİH’daki payının % 8’e çıkarılması, yazılım sektörünün öncelikli alan olarak belirlenmesi ve toplam ihracatta yazılım sektörü payının % 2’ye çıkarılması hedefleri son derece çarpıcıdır. Yazılım sektörünün gelişebilmesi için özel sektör, STK’lar, üniversiteler ve kamu arasındaki işbirliği son derece önemlidir ve bu paydaşlara önemli görevler düşmektedir. Bu bağlamda devlete de görevler düşmektedir. SDE Analiz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 5. maddesine göre, elektronik haberleşme sektöründe araştırma, geliştirme projelerinin teşvik edilmesi ve desteklenmesine ilişkin yönetmelik yakın zamanda uygulamaya geçecektir. Kalkınma Bakanlığı hazırlamakta olduğu 10. Kalkınma Planı ile 2023 yılına kadar olan hedefleri belirleyeceklerini ve 2. Bilgi Toplumu Stratejisi ile bazı sektörel hedefleri koyacağını belirtmektedir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da teknoloji geliştirme bölgeleri kuracağını ve Ar-Ge faaliyetlerini destekleyeceğini söylemektedir. Ekonomi Bakanlığı da yazılım ihracatı ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Türkiye’de sektörün potansiyelinin geliştirilmesi için önemli işler yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Ancak, henüz olmamız gereken noktada değiliz. Küresel ağa hazırlıklı olma (e-Readiness) konusunda; Dünya Ekonomik Forumu 2008-2009 raporu verilerine göre, 134 ülke arasında 61.; 2009-2010 raporu verilerine göre, 133 ülke arasında 69.; 2010-2011 raporu verilerine göre ise 138 ülke arasında 71. sıradayız. Yazılım sektörünün gelişebilmesi için özel sektör, STK’lar, üniversiteler ve kamu arasındaki işbirliği son derece önemlidir ve bu paydaşlara önemli görevler düşmektedir. Bu bağlamda devlete de görevler düşmektedir. Dünya örnekleri incelendiğinde, yazılım sektörüne devlet tarafından sağlanan katkılar Devlet Doğrudan Destekleri, Devlet Teşvikleri ve Devlet Dolaylı Destekleri olarak üç ana başlıkta gruplanmaktadır: 1) Devlet Doğrudan Desteklerini; devletin, yazılım sektörü şirketlerine sağlayacağı geri ödemesiz (hibe) veya geri ödemeli (faizsiz-düşük faizli, belli bir dönem geri ödemesiz uzun vadeli kredi) nakdi katkılar olarak, 2) Devlet Teşviklerini; kurumlar vergisi, gelir vergisi, stopaj, SSK primi, SSK işveren katkısı ve KDV’de uygulanacak istisnalar/ertelemeler/azaltmalar olarak, Türkiye’de Yazılım Sektörü 15 3) Devlet Dolaylı Desteklerini; yazılım satışlarının artırılmasını sağlayacak pozitif ayrımcılık da dahil olmak üzere uygulamaya konacak enstrümanlar; KOBİ’lere yazılım satın almalarına ilişkin sağlanacak KOSGEB destekleri, kamu satın almalarında yerel yazılım üreticilerinin ürünlerine öncelik/avantaj sağlanması vb. olarak, tanımlayabiliriz. Bu tür destek ve teşvikleri İrlanda, İsrail, Hindistan, Çin, Malezya, Tayvan ve Brezilya gibi ülkeler uygulamaktadırlar. Sektöre uygun özel yasa ve düzenlemeler getirilmesi; hızla gelişen teknolojiye göre hukuki düzenlemelerin, örneğin kişisel verilerin korunması yasa tasarısının kanunlaşması; bilişim hizmetlerinde standardizasyon ve sertifikasyon uygulanması gibi konular da sektörümüzün gelişiminin hızla önünü açmasını sağlayacaktır. Tüm özellikleriyle, gelişmekte olan ülkelere bir fırsat penceresi sunan yazılım; GSYİH’yı artıracak, ihracat rakamlarını büyütecek, işsizliği azaltarak genç nüfusun, engellilerin, kadınların ve kalkınmada öncelikli illerdeki genç nüfusun işgücü piyasasına entegrasyonunu sağlayacak, yarattığı verimlilik etkisi ile kullanıldığı sektörlerin dünya ile rekabet etme yeteneklerini ve prodüktivitesini geliştirecek, Ar-Ge faaliyetlerinin kapasitesini, kalitesini ve niteliğini yükseltecek, Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşümünde ve bilgi çağının ekonomisinde en önemli gücü olacaktır. Sektöre uygun özel yasa ve düzenlemeler getirilmesi; hızla gelişen teknolojiye göre hukuki düzenlemelerin, örneğin kişisel verilerin korunması yasa tasarısının kanunlaşması; bilişim hizmetlerinde standardizasyon ve sertifikasyon uygulanması gibi konular da sektörümüzün gelişiminin hızla önünü açmasını sağlayacaktır. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 16 2. Yazılım Sektörüne Yönelik Destek ve Teşvikler Hüseyin Rahmi Çetin Sosyal yaşamdan, ekonomiye, ekonomiden, siyasete kadar yaşamın tüm alanlarında teknolojinin talep edilmesi, diğer bir ifadeyle teknolojik bağımlılığın oluşması, daha ileri teknolojiler üretilmesinin yanı sıra bu alanda koordinasyonun gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. SDE Analiz Rekabet gücü, günümüzde ülkelerin ekonomik kalkınmışlığının ve toplumsal refah seviyesinin bir göstergesi haline gelmiştir. Gelişmiş tüm ülkeler kıyasıya bir yarış içindedirler. Hedef, dünya ekonomisinde söz sahibi olabilmektir. Bir ülkedeki bilgi ve yeni teknoloji üretme kabiliyetinin, o ülkenin rekabet gücünü belirlediği gerçeğinden hareketle Ar-Ge ve yenilikçilik (inovasyon) faaliyetlerine daha fazla önem vermemiz gereği açıktır. Bunun yanında sosyal yaşamdan, ekonomiye, ekonomiden, siyasete kadar yaşamın tüm alanlarında teknolojinin talep edilmesi, diğer bir ifadeyle teknolojik bağımlılığın oluşması, daha ileri teknolojiler üretilmesinin yanı sıra bu alanda koordinasyonun gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. Yapılan çalışmalarla kendi özgün teknolojisini üreten, bu teknolojiyi uluslararası pazarlarda markalara dönüştürebilen ülkeler, uluslararası ekonomik süreçlerde söz sahibi olmaktadırlar. Bilim ve teknoloji, bir ülkenin uzun vadeli ekonomik ve toplumsal gelişmesinin en önemli unsurlarından olup, bu alanlarda uygulanan politikalar bu gelişimin hızını ve yönünü belirlemektedir. Gelişmiş ülkelere baktığımızda, uzun dönemli toplumsal, ekonomik ve siyasi hedefleri ile uyumlu bir bilim ve teknoloji vizyonu geliştirdiklerini görmekteyiz. Dünyada birçok ülke, yeni yüzyılın baskın yönelimi haline gelen bilgi ekonomisine geçiş ve bilgi toplumuna dönüşüm için kendilerini hazır hale getirmeye çalışmaktadır. Günümüzde teknoloji geliştirme, sanayileşme ve sanayileşirken de ileri teknolojiden yararlanarak yeni alanlar ve ürünler oluşturma yarışı her geçen gün daha ileri bir boyuta ulaşırken, bu yolla erişilen güç, ülkeler için dünya piyasalarında büyük bir rekabet alanını da beraberinde getirmektedir. Türkiye’de Yazılım Sektörü 17 Gelişmiş ülkelerde ürün rekabeti, bilimsel ve teknolojik yetkinlik rekabetine dönüşmüş durumdadır. Dolayısıyla yoğunlaşmış bilgi ve beceriye sahip iş gücü, bilgi ve deneyim birikimi, Ar-Ge ve yenilikçilik alt yapısı, modern haberleşme ağı, bilişim teknolojilerinin etkin kullanımı, kaliteden ödün vermemek ve ürün yelpazesinde zenginlik gibi kriterler rekabet gücünü belirleyen en önemli faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün, sahip oldukları bilimsel ve teknolojik bilgiyi, entegre süreçler içinde ürüne ve toplumsal kalkınmaya dönüştürebilen ülkeler ile bu süreç entegrasyonunu başaramamış ülkeler arasındaki anlayış ve uygulama farkı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke tanımlamasında kullanılan önemli araçlardan biri olmuştur. Teknolojik ilerlemelerin ve küreselleşmenin ortaya çıkardığı bu yapı, işletmeleri yoğun ve dinamik bir rekabet ortamında faaliyetlerini sürdürmeye zorlamaktadır. Böylesi bir ortamda yenilik, birçok ulus ve işletme için rekabet üstünlüğü elde etmenin temel kaynağını oluşturmaktadır. Küresel ekonominin kuralları, bir işletmenin rekabetçi pazar koşullarında ayakta kalabilmesi için ya yenilikleri yakından takip ederek organizasyonel yapılarına uygun biçimde adapte etmeyi ya da yeniliklerin bizzat kendileri tarafından geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, bir işletmenin yenilik odaklı stratejilere sahip olması, hem rekabet gücünü artırmasında hem de varlığını koruma ve sürdürülebilirliğini sağlaması konusunda önemli katkılar sağlamaktadır. Yenilikçiliğin en önemli aracı ise Ar-Ge çalışmalarıdır. Yenilik faaliyetleri gerek ülkelerarası, gerekse işletmeler arası rekabette bir ürünü müşteri isteklerine göre üretme ve sunma, bu üretimi ve sunuşu ekonomik bir şekilde gerçekleştirmenin yanı sıra yeni ürün üretip pazara sürmek de işletmeler için önemli bir avantaj sağlamaktadır. Günümüzde rekabetçi üstünlük elde edebilmek için işletmelerin kendilerini tamamen farklı bir biçimde yeniden tanımlaması, temel stratejilerini yeniden yaratması, içinde bulunduğu sektörü yeniden keşfetmesi yani rakiplerinden farklı olabilme ve ürün ve hizmetlerinde fark yaratabilme yeteneğine sahip olması gerekir. İşletmelerin yürüttüğü yenilik odaklı faaliyetler, Ar-Ge yatırımları ile artmaktadır. Ar-Ge faaliyetleri yoğun işletmeler genellikle geliştirilmiş başarı oranı elde ederler. Günümüzde, ancak yenilikçi işletmelerin rekabet üs- Yenilik faaliyetleri gerek ülkelerarası, gerekse işletmeler arası rekabette bir ürünü müşteri isteklerine göre üretme ve sunma, bu üretimi ve sunuşu ekonomik bir şekilde gerçekleştirmenin yanı sıra yeni ürün üretip pazara sürmek de işletmeler için önemli bir avantaj sağlamaktadır. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 18 tünlüğünün olabildiği bir yapıda, işletmelerin Ar-Ge yatırımlarına gereken önemi vererek yenilikçi faaliyetlerini artırmaları başarı için anahtar unsur konumundadır. Tüm gelişmiş ülkeler, Ar-Ge çalışmalarını yaygınlaştırmak, bilgi üretmek, nitelikli insan gücünü verimli bir şekilde değerlendirmek, geliştirip ürettikleri yüksek katma değerli ürünleri dünyaya pazarlayabilmek için ileri teknolojinin üretimi ve kullanımına önem vermekte ve bunun için Ar-Ge ve yenilik çalışmalarına büyük miktarda fon ayırmaktadırlar. Ar-Ge ve yenilik yoluyla teknolojik bilgi üretilmesi, ürün kalitesi ve standartlarının yükseltilmesi, üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve ülkemiz ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması ülkemiz için de oldukça önem arz etmektedir. Ar-Ge ve yenilik yoluyla teknolojik bilgi üretilmesi, ürün kalitesi ve standartlarının yükseltilmesi, üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve ülkemiz ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması ülkemiz için de oldukça önem arz etmektedir. SDE Analiz 1990’lı yılların başından itibaren bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişim, üretim süreçlerinde verimliliğe ve rekabet gücüne önemli katkılar sağlamış, bilgi, üretim ve tüketim süreçlerinde en kritik faktör olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Bilgi teknolojilerinin hızla gelişimi, bu gelişmelere aynı hızda ayak uydurabilecek bir toplum yapısını gerektirmektedir. Üretilen bilginin yaygınlaştırılması, kullanılması ve yönlendirilmesinde insan faktörü büyük önem taşıdığından, insan kaynakları bilgi toplumunun temel taşlarından birini oluşturmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin ülkelerin ekonomik yaşamlarında giderek artan önemi dikkate alındığında; sektörün stratejik önemi daha da belirgin bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin bilgi üretme, ekonomik ve sosyal alanda faydaya dönüştürme yeteneğini geliştirmesi, bilgi toplumuna dönüşümü sağlayabilmesi için yenilikçi, uluslararası alanda rekabetçi bir yapıda bilgi ve iletişim teknolojilerine sahip olması gerekmektedir. Günümüzde internet, bireylerin bilgiye ulaşmasını sağlayan en önemli altyapılardan biri haline gelmiştir. İnsanların genel olarak yaşam tarzlarını derinden etkilemekte olan bu teknolojinin her gün artan oranlarda kullanımı doğal olarak BT ürün ve hizmetlerine olan talebi de artırmaktadır. Bu anlamda, geniş kitlelerin edinebileceği kadar ucuz ve bu kitlelerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek kalitedeki internet erişim imkânları BT sektörünün gelişimini hızlandırıcı bir faktördür. Teknolojik gelişmenin önemli göstergelerinden biri de, üretilen bilginin ticarileştirilerek katma değere dönüştürülmesidir. Bu nedenle günümüzde bilgi ve teknoloji üretiminde üniversite-sanayi işbirliği ayrılmaz bir ikili haline gelmiştir. Türkiye’de Yazılım Sektörü 19 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 21. yüzyılın bu yeni gerçeklerinden hareketle; 2 Kanun ve 1 Kanun Hükmünde Kararname ile sanayi Ar-Ge’nin desteklenmesi ve üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirmesini hedefleyen 5 ayrı program uygulamaktadır. Kısaca bunlar: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Sanayi Tezleri Programı, Ar-Ge Merkezleri, Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri ve Teknogirişim Sermayesi Desteği’dir. Bu programların tümünün mantıksal mimarisi ve uygulama yöntemleri, ülkemizin temel ihtiyaçları ve kabiliyetleri daha önce belirtilen uluslararası gelişmeler dikkate alınarak oluşturulmuştur. Yürütülen programlarla; para Ar-Ge yoluyla teknolojiye, çıkan teknoloji ise inovasyon yöntemleriyle kazanca ve toplumsal refaha dönüştürülmektedir. Bu kapsamda Bakanlığımızca yürütülen Ar-Ge Destek programları ve programların başladığı tarihten bugüne kadar sağlanan gelişme şu şekildedir: Bugüne kadar kurulmuş olan 43 teknoparktan 31’i faaliyete geçmiştir. Bu bölgelerde yer alan Ar-Ge firma sayısı 1.730’a, istihdam edilen personel sayısı 14.626’ya, tamamlanan proje sayısı 7.677’ye, üzerinde çalışılan proje sayısı 4.861’e ulaşmış bulunmaktadır. İhracat 540 Milyon Dolara, yabancı firma sayısı 65’e, bu firmalarca yapılan yatırım tutarı 450 Milyon Dolara ve alınan patent sayısı ise 301’e ulaşmıştır. Ayrıca, bölgelere hibe olarak toplam 90.412.200 TL ödenek sağlanmıştır. Teknoparklarda yürütülen projelerin %56’sı ise yazılım ve bilişim sektörlerine aittir. Üniversitelerimizde yürütülen tez projelerinin sanayicinin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenerek yüksek katma değerli ürün ve üretim yöntemleri olarak sonuçlandırılmasını hedefleyen Sanayi Tezleri Programı–SAN-TEZ kapsamında 2007-2011 yılları arasında toplam 1.180 proje başvurusu yapılmış olup, bu projelerin 244’ü ile ilgili değerlendirme çalışmaları sürdürülmektedir ve değerlendirilmesi tamamlanan 936 projenin 401’i desteklenmeye başlanmıştır. Desteklenen bu projelerden kısa sürede 87’si teknolojik bir ürün veya yöntem olarak sonuçlanmış ve proje ortağı firmalarımız tarafından ticarileştiri- Bugüne kadar kurulmuş olan 43 teknoparktan 31’i faaliyete geçmiştir. Bu bölgelerde yer alan ArGe firma sayısı 1.730’a, istihdam edilen personel sayısı 14.626’ya, tamamlanan proje sayısı 7.677’ye, üzerinde çalışılan proje sayısı 4.861’e ulaşmış bulunmaktadır. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 20 lerek firmalarımıza ciddi bir rekabet gücü üstünlüğü ve ülkemize ise katma değer sağlamıştır. Yürütülen projelerin 32’si bilgi ve iletişim teknolojileri sektörüne aittir. Diğer taraftan, büyük sanayi işletmelerinin emek yoğun üretimden bilgi yoğun üretime dönüşümlerini hedefleyen 2008 yılında başlatılan program kapsamında geçen 3 yıllık süre içerisinde yerli ve yabancı toplam 129 ArGe Merkezi başvurusu yapılmış ve onaylanan Ar-Ge merkezlerinin sayısı 102’ye ulaşmıştır. Bu merkezlerde çalışan Ar-Ge personel sayısı 13.416’ya, Ar-Ge harcamaları ise 4,9 Milyar TL’ye ulaşmıştır. Ar-Ge Merkezi Belgesi verilen firmaların 13’ü ise bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe faaliyet göstermektedir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca kurulmasına onay verilen Ar-Ge merkezlerinde, önemli ölçüde Ar-Ge personeli istihdamı sağlandığı gibi ülkemizde GSYİH’dan ArGe’ye ayrılan pay içerisindeki özel sektör oranı uzun yıllar sonra ilk defa % 50’nin üzerine çıkmıştır. SDE Analiz Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca kurulmasına onay verilen Ar-Ge merkezlerinde, önemli ölçüde Ar-Ge personeli istihdamı sağlandığı gibi ülkemizde GSYİH’dan Ar-Ge’ye ayrılan pay içerisindeki özel sektör oranı uzun yıllar sonra ilk defa % 50’nin üzerine çıkmıştır. Araştırma, geliştirme ve inovasyondan bahsederken, teknoloji geliştirmede bir ülkenin en önemli itici gücü olan ve tüm dünyada yeni teknolojilerin geliştirilmesinde büyük pay sahibi olan genç girişimcilerden bahsetmemek mümkün değildir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda 2009 yılından itibaren, ülkemizin geleceğinde büyük rol oynayacak genç girişimcilerimizin desteklenmesi amacıyla Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı başlatılmıştır. Program kapsamında 2009-2011 yılları arasında yapılan toplam 1.742 başvurudan 452’si desteklemeye değer bulunmuş ve sonuç olarak 452 yeni ve yenilikçi işletmenin kuruluşu sağlanmıştır. Bu işletmelerin 198’i ise yazılım ve bilişim alanlarında faaliyet göstermektedir. Bu programla ilgili olarak, yıllık 10 Milyon TL olan toplam ödenek, 12 Nisan 2011 tarihli düzenleme ile yıllık 50 Milyon TL’ye yükseltilmiştir, yani her yıl 500 yenilikçi genç girişimcinin desteklenmesine olanak sağlanmıştır. Ülkemizin 2023 yılına kadar daha yüksek bir rekabet gücüne kavuşması ve refah seviyesi yüksek bir ülke haline gelmesi bugün yürüttüğümüz çalışmaların başarısına bağlıdır. Dolayısıyla anılan programlarla; ülkemizin, kendi teknolojisini üreten, inovasyon ve Ar-Ge’nin önemini kavramış, rekabet gücü ve refah seviyesi yüksek bir ülke haline gelmesi, ileri teknolojiye ve yenilikçiliğe yönelik, katma değeri ve ihracat şansı yüksek olan ürünlerin geliştirilmesini hedef alarak üretilen bilginin katma değere dönüştürülmesi- ni sağlamak, ülkemizde nitelikli girişimciliğin özendirilmesi, bu girişimciler tarafından uluslararası rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve süreçleri geliştirebilen firmaların oluşturulması hedeflenmiştir. Türkiye’de Yazılım Sektörü 21 Sonuç olarak; yürütülen bu çalışmalarla Cumhuriyetimiz kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılında hedefimiz ülkemizin, dünyanın en büyük ekonomiye sahip ilk 10 ülke içerisinde yer alması, kendi özgün teknolojilerini geliştirerek özgüvenini, zenginliğini ve güvenliğini daha da artırarak küresel alanda hak ettiği konuma gelmesidir. Yürütülen bu çalışmalarla Cumhuriyetimiz kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılında hedefimiz ülkemizin, dünyanın en büyük ekonomiye sahip ilk 10 ülke içerisinde yer alması, kendi özgün teknolojilerini geliştirerek özgüvenini, zenginliğini ve güvenliğini daha da artırarak küresel alanda hak ettiği konuma gelmesidir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 22 3. Yazılım Sektöründe Dış Ticaret Mustafa CANLI 3.1. Yazılım İhracatı ve Fırsatlar 2011 yılı itibari ile yazılım gelirlerine göre dünyada en büyük 5 yazılım firması Microsoft, IBM, Oracle, SAP ve Ericsson olarak sıralanmıştır. Yazılım sektörünün 2013 yılında 500 Milyar USD ciroya ulaşacağı öngörülmektedir. SDE Analiz “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü”, içerisinde iletişim hizmeti sağlayıcıları, teknoloji geliştiricileri, destek hizmeti sunanları, her şekli ile yazılım firmalarını kapsayan büyük bir başlık. Bu alanın tüm dünyada büyük hızla genişlemesi ve yeni pazarlar oluşturması da Türkiye için önemli bir fırsatı beraberinde getirmekte. Bu tanımın içerisinden yazılım sektörünü ayırarak, odaklanmak gerekirse yazılım sektörü, gömülü sistemler, bilgisayarlar ve bilgisayar nitelikli araçlar için, her tür otomasyon sistemleri için, tüketici, iş dünyası için yazılım geliştiren, bu yazılımları proje bazlı veya paket ürün olarak sunan, eğitim, danışmanlık hizmetleri veren ve yazılımlara destek sunan bir sektördür. Dünyada Yazılım Sektörü 2011 yılı itibari ile yazılım gelirlerine göre dünyada en büyük 5 yazılım firması Microsoft, IBM, Oracle, SAP ve Ericsson olarak sıralanmıştır. Yazılım sektörünün 2013 yılında 500 Milyar USD ciroya ulaşacağı öngörülmektedir. Bu rakamın yalnızca yazılım tarafında olduğunu, 70 Milyar USD internet reklamcılığı veya e-ticaret gibi başlıkları içermediğini hatırlatmakta fayda var. Dünyanın en büyük 100 yazılım firmasının ülkelere göre dağılımına bakıldığında, büyük firmaların çoğunun ya ABD’de kurulduğunu/başladığını ya da merkezini ABD’ye taşıdıklarını görmekteyiz. Yıllık % 50 düzeyinde büyüyen Çin, Rusya ve Kore firmaları sektörde kendilerine hızlı yer açmaktadır. Bu alanda internetin yaygınlaşması, uygulama mağazaları gibi yeni iş modelleri, müşteri ağının büyümesi sektörün küresel hızlı çıkışlar yapmasına imkân tanımaktadır. Örnek olarak 8 Kasım 2011’de piyasaya çıkan bir oyunun 16 gün içerisinde dünya genelinde 1 Milyar USD satış rakamına ulaşması veya Apple tarafında sunulan App Store uygulaması ile yüz binlerce uygulama için kolay satış kanalı kurulması verilebilir. Türkiye’de Yazılım Sektörü 23 Tablo 3.1.1. Dünyada En Büyük 100 Yazılım Şirketi Ülke Firma Sayısı Ülke Firma Sayısı ABD 63 Çin 2 Japonya 10 Kanada 2 Fransa 6 Hollanda 2 İngiltere 4 Güney Kore 2 Almanya 3 Diğer 6 Kaynak: Global Software Top 100 Listings (2011) Türkiye’de Yazılım Sektörü Yazılım Sanayicileri Derneği tarafından hazırlanan 2010 yılı raporunda Türkiye’de yazılım sektöründe çalışan 1.600 firma yer almaktadır. Bu firmaların % 87.2’si KOBİ statüsündedir. Ülkemizdeki bilişim sektörünün 2010 yılında donanım tarafında 6.944 Milyon USD, yazılım alanında 696 Milyon USD ve hizmet tarafında 909 Milyon USD olduğu raporda belirtilmektedir. Yazılım sektöründe iletişim sektörü ve kamu sektörü en temel talebi oluşturmaktadır. Küresel pazara açılım ve ihracat yeni gelişmeye başlayan alanlar olarak ön plana çıkmakta ve sektör tarafından çokça istenilen fakat henüz hedeflenen noktadan uzak olan noktalardır. Hedefler ise çok daha yüksek noktalardadır. Türkiye’nin 2023 hedeflerinde, bilişim sektöründe % 50 yerli ürün kullanımı, bilişim sektörünün GSYH’ın % 8’ine ulaşması, küresel pazarda söz sahibi en az bir firma gibi hedefler belirlenmiştir. 2023 yılında 500 Milyar USD ihracat hedefi ve bunun 10 Milyar USD’lik bölümünün yazılım sektörüne ait olmasının hedeflendiği noktada, 2012 yılından itibaren, sektörün her yıl ihracatını ve boyutunu % 31 kümülatif artırması gerekecektir. Diğer sektörlere kıyasla daha hızlı büyüyen bir sektör dahi olsa da, bu hedeflere ulaşmak için yazılım sektöründe köklü ve radikal bazı değişikliklere ihtiyaç olduğu açıktır. (Grafik 3.1.1.) Yazılım sektöründe iletişim sektörü ve kamu sektörü en temel talebi oluşturmaktadır. Küresel pazara açılım ve ihracat yeni gelişmeye başlayan alanlar olarak ön plana çıkmakta ve sektör tarafından çokça istenilen fakat henüz hedeflenen noktadan uzak olan noktalardır. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 24 Grafik 3.1.1. Türkiye 2011 İhracatı, Bilişim İhracatı, OECD Ortalaması ve 2023 Hedefleri Kaynak: TÜİK 2011, OECD 2011 ve AK Parti 2023 Seçim Beyannamesi Yazılım sektörünün en büyük avantajı, sabit yatırım ihtiyacının az olmasıdır. Fabrikalar, dev Ar-Ge merkezleri kurma ihtiyacı yoktur. Bunun yanı sıra gelişen teknoloji ile üretim cihazı ihtiyacı ve üretim alanı ihtiyaçları da çok esnektir. SDE Analiz Sektörel Öncelik Öncelikle yazılım sektörü ve/veya bilişim sektörü milli politikalar bakımından kritik, öncelikli sektör olarak seçilmeli midir? Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu tarafından geçmiş dönemlerde de toplantı gündemine alınan bilişim sektörü konusunda önceliklendirme yapılacaksa bunun belirli kriterlere dayanarak yapılması gerekir. Yazılım sektörünün en büyük avantajı, sabit yatırım ihtiyacının az olmasıdır. Fabrikalar, dev Ar-Ge merkezleri kurma ihtiyacı yoktur. Bunun yanı sıra gelişen teknoloji ile üretim cihazı ihtiyacı ve üretim alanı ihtiyaçları da çok esnektir. Ayrıca uzay, havacılık veya diğer pek çok alanda ihtiyaç duyulan uzun yıllar birikmiş “know-how” konusunda yazılım sektörünün giriş bariyeri düşüktür. Yerleşmiş rakip sayısı kıyasla daha az, küresel pazarın sabitleşmesi henüz tamamlanmamıştır. Satış kanalları konusunda ise sektörel imkânlar diğer pek çok sektöre kıyasla fazladır. Müşterilere ulaşma, destek sunma veya süreklilik konuları, kıyas olan sektörlere karşı yazılım sektörünün avantajlarıdır. Ek olarak, bilgilerin gizliliği ve güvenliği ülkemizce de artık kabul edilen bir risktir. Bu noktada yerli/milli ürün kullanımı stratejik önceliğe sahiptir. Yal- nızca kamu kurumlarında veya e-devlet uygulamalarında değil, vatandaşların veya işletmelerin sistemlerinde de yerli ürünlerin kullanımı, güvenlik konusunda Türkiye’de bilgi üretilmesi stratejik boyut içermektedir. Türkiye’de Yazılım Sektörü 25 Bilişim sektörü içerisinde donanım üretiminde ise durum farklı bir noktadadır. Pek çok üretim tesisi Çin’e kaymıştır. Uzakdoğu üretim kapasitesi ve imkânları ile rekabet tüm dünya için büyük bir sorundur, fakat bu noktada donanım firmaları, tasarım ve bilgi üretimini kendilerinde tutarak, yalnızca üretimi Çin’e kaydırmak için çaba sarf etmektedir. Tüm bu sebeplerle yazılım sektörü Türkiye için gelişme potansiyeli yüksek, yatırım ihtiyacı düşük, küresel pazara girmeye imkân tanıyacak ve milli güvenliği artırılmasına destek olacak bir sektör olarak öncelikli sektör seçilmelidir. Ulusal Stratejiler ve Sektörel Sahiplenme Sektör STK’ları tarafından dile getirilen bir husus, sektörü sahiplenecek, yol haritasını çizecek, desteklerini verecek, yurtdışına açılımını sağlayacak tek bir kurumsal yapının bulunmamasıdır. Kalkınma Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu arasında dağınık yapıdaki sektör-kamu dağılımı, muhatap bulmakta, sorun çözmekte sorunlara yol açmaktadır. Mevcut mevzuata bakıldığında, Kalkınma Bakanlığı’nın 10. Kalkınma Planı ile 2023 yılına kadar olan hedefleri belirleyeceğini, aynı zamanda 2. Bilgi Toplumu Stratejisi ile bazı sektörel hedefleri koyacağını görebiliriz. Bunun yanı sıra Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yazılım sektörünün yol haritasını çıkartacağını, teknoloji geliştirme bölgelerini kuracağını, aynı zamanda TÜBİTAK vasıtası ile güdümlü ve odaklı Ar-Ge faaliyetlerini destekleyeceğini belirtebiliriz. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın da e-Devlet alanında uygulama yol haritasını, kamuda kullanılacak yerli ürün stratejilerini belirleyeceğini ve aynı zamanda 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile kurulan Ar-Ge Fonu aracılığı ile elektronik haberleşme ve bu alan içerisine giren yazılım alanında destekleri sağlayacağını görmekteyiz. Bütün kurumların bir araya gelerek 2015 – 2019 – 2023 dönemlerini kapsayan, donanım ile yazılım/hizmet oranını iyileştirici, her iki grupta da yerli ile yabancı kaynak oranını düzeltici, bu alanlarda kritik ürün ve teknolojileri belirleyici, kapsayıcı bir strateji belirlemeleri yazılım sektörünün devletçe belirlenen hedeflere ulaşmasında hayati öneme sahiptir. Uzakdoğu üretim kapasitesi ve imkânları ile rekabet tüm dünya için büyük bir sorundur, fakat bu noktada donanım firmaları, tasarım ve bilgi üretimini kendilerinde tutarak, yalnızca üretimi Çin’e kaydırmak için çaba sarf etmektedir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü e-Devlet Uygulamaları ve İhracat 26 Hemen hepsi proje bazlı yazılımlar olan e-Devlet uygulamaları, yazılım sektörünün tecrübe kazanması, referans projeler üretmesi ve bölgesel ihracata açılması açısından potansiyel taşımaktadır. Dünyadaki ülkeler incelendiğinde, dil yakınlığı, kültürel yakınlık, ekonomik ilişkiler, rakip ürünleri üreten ülkelere karşı politik sorunları olan ülkeler, henüz e-devlet uygulamalarında Türkiye’nin düzeyine ulaşmamış ülkeler gibi gruplamalar ile belirlenebilecek yazılım ihracatında hedef ülkelere Türkiye’de tamamlanmış uygulamalar satılmaktadır. İran’ın uzak mesafelerde gemi takip sistemi, Kıbrıs’ın bütün e-devlet sistemi gibi satışlar ile ilk adımlar başlamıştır. Dünyada, bu alanda çıkan başarılı uygulamalarda, ticari/işletme bilgisi olan yöneticilerin, ürün geliştiren veya fikri olan girişimciler ile risk sermayesi fonları ve yatırımları aracılığı ile bir araya gelmekte ve küresel marka olan her proje bu yöntemle çıkmaktadır. SDE Analiz Bu alanda devletin ihracata hali hazırda sağladığı destekler dışında sağlayabileceği bir ek destek, söz konusu ülkelere açılacak koşullu krediler ile Türkiye ürünlerinin bu pazarlara açılımının kolaylaştırılması olacaktır. Ar-Ge mi? Değil mi? Risk Sermayesinin Önemi Yazılım sektörünün uzun yıllardır mevcut teknokentleri en rahat kullanan sektör olmasının temel bir sebebi, tüm geliştirme işlerinin Ar-Ge kapsamında gösterilebilmesidir. Aslen mühendislik faaliyeti olan pek çok yazılım geliştirme aşaması mevcut mevzuat kapsamında Ar-Ge olarak sınıflandırılmakta, üretim destekleri, vergi indirimleri ve ürün geliştirme sonrası satışa ilişkin destekler sunmaktadır. Bunun yanı sıra SDE tarafından daha önce yayımlanan yazılım sektörü bültenlerinde de detaylıca yer verilen KOSGEB, TÜBİTAK, TTGV, Teknogirişim ve benzeri destekler sürekli olarak Ar-Ge üstüne kuruludur. Aynı şekilde TÜBİTAK ve Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun geçmiş çalışmaları genel olarak ürünlerin veya teknolojilerin ortaya çıkma süreci ile ilgili idi. Dünyada ise, bu alanda çıkan başarılı uygulamalarda, ticari/işletme bilgisi olan yöneticilerin, ürün geliştiren veya fikri olan girişimciler ile risk sermayesi fonları ve yatırımları aracılığı ile bir araya gelmekte ve küresel marka olan her proje bu yöntemle çıkmaktadır. Türkiye’de ise Ar-Ge faaliyeti tamamlandıktan sonra satılamayan, gelişemeyen veya üretime geçemeyen pek çok yazılım projesi yer almaktadır. Bunun farkına varılması ile 23. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nda 2011 yılı Aralık ayında “Ar-Ge Yoğun Başlangıç Firmalarını Etkinleştirmek ve Sayılarını Artırmak Amacıyla Politika Araç- larının Geliştirilmesi” kararı ve bu karara bağlı eylem ile risk sermayesinin önemi vurgulanmış ve Türkiye’de bu tür fonların yaygınlaştırılması amacı politika olarak benimsenmiştir. Türkiye’de Yazılım Sektörü 27 Bu konunun önemi şu örnek ile vurgulanabilir. Ne mevzuatta, ne teknolojide her hangi bir engel olmamasına rağmen, piyasada nitelikli iş gücü kaynağı mevcut, yeni girişimciler için başlangıç desteği ve Ar-Ge destekleri mevcut iken, kuluçka mekanizmaları ve KOBİ destekleri sunulurken Türkiye’den küresel pazara satış yapan firmaların az olmasının temel bir sebebi vardır. Bu da iş dünyası ile fikir sahiplerini buluşturan ve geliştirilen teknolojiyi bir “iş” haline getiren sermaye yapılarının eksikliğidir. Tüm bu sebeplerle yazılım sektörünün Türkiye’nin önemli bir ihracı haline gelebilmesi için devlet destekleri ve Ar-Ge önceliklerinin yanı sıra, profesyonel iş ve işletme yapılarının oluşması da büyük önem taşımaktadır. Yazılım sektörünün Ar-Ge statüsünde sayılması, her ne kadar teorik kurgu olarak doğru olmasa da kritik sektör olan yazılımın destek imkânlarının korunması gerekmektedir. Ek olarak risk sermaye fonlarının devletçe desteklenmesi, kurdurulması ve yazılım sektörüne odaklı destekler sunması 2023 hedeflerine ulaşılması için önemli bir adım olacaktır. Bulut Sistemler, Yeni İş Modelleri, Mobil Sistemler Yazılım sektörünün 2010’lu yıllarda hızlı bir gelişime açık olmasının önünde önemli bir teknoloji değişimi yatmaktadır. İlk zamanlarda paket ürün olarak satılan çoğu yazılım, daha sonra internet üzerinden hizmet olarak sunulur hale geldi. Hizmet Olarak Yazılım (Software as a Service – Saas) veya Platform olarak Hizmet (Platform as a Service – PaaS) adları verilen yapılarda müşterilere doğrudan bir paket satışı yapılmamakta, hizmetler firma sistemleri üzerinden sunulmakta idi. Yakın zamanda hayata geçen Bulut Bilişim sistemleri ise bu imkânları çok daha öteye taşımaktadır. Bu sistemler sayesinde herhangi bir yazılımın, bir uygulamanın kısa sürede binlerce veya milyonlarca kullanıcı tarafından kullanımına, erişime imkân tanıyacak altyapı hizmetleri esnek bir yapıda sunulmaktadır. Yazılım sektörünün temel dar boğazlarından olan, donanım ve sistem kurulum maliyetlerinin yazılıma kıyasla yüksek olması sebebi ile yazılım işlerinin ikinci plana düşmesi, bunun yanı sıra kapasite artışı veya kısa süreli çalışmalarda altyapıların esnek olmaması sorunu da böylece ortadan kalkmaktadır. Yazılım sektörünün 2010’lu yıllarda hızlı bir gelişime açık olmasının önünde önemli bir teknoloji değişimi yatmaktadır. İlk zamanlarda paket ürün olarak satılan çoğu yazılım, daha sonra internet üzerinden hizmet olarak sunulur hale geldi. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 28 Bu teknolojiler sayesinde yazılım sektörünün daha büyük pazarlara açılması konusunda ek bir destek teknoloji tarafından gelmektedir. Yeni kullanıma başlayan bulut sistemler konusunda Türkiye’de geliştirilecek yetkinlik, ihracatın artırılması için, yurtdışı pazarlara açılım için, Türkiye yazılım sektörünün büyümesi için bu sebeplerle önem taşımaktadır. Bir yeni kanal ve hızlı gelişen alan ise mobil uygulamalardır. Apple firmasına aid iPhone/iPad dünyasında 800.000’e yakın, Android için 50.000’den fazla uygulamanın şimdiden yaygınlaştığı, App Store, Market’ın yanına yakın zamanda Windows 8 uygulama dükkânının da geleceğini değerlendirerek, ayrıca ülkemizde başlayan devrim niteliğindeki Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) projesi ile gelecek 4 yıl içerisinde 17 Milyon adet tablet dağıtılacağını da düşünerek, Türkiye yazılım sektörünün mobil uygulama pazarına odaklanmasının ek bir ivme kazandırabileceği düşünülebilir. Bulut Sistemler, yazılımın bir hizmete dönüştürülerek bölge ve hedef pazarlasa satış alanında bu ülkelerin donanım altyapılarına değil, yazılım hizmetine odaklı alımları hedeflenerek ihracatın Türkiye üretimine odaklanması sağlanabilecektir. SDE Analiz Bulut Sistemler, yazılımın bir hizmete dönüştürülerek bölge ve hedef pazarlasa satış alanında bu ülkelerin donanım altyapılarına değil, yazılım hizmetine odaklı alımları hedeflenerek ihracatın Türkiye üretimine odaklanması sağlanabilecektir. Açık Kaynak Kodlu Uygulamalar ve Destek Farklı bir iş modeline sahip olan Açık Kaynak Kodlu Uygulamalar dünyası da Türkiye için önemli bir potansiyel sunmaktadır. Almanya’nın 2007 yılında kamu sistemlerinde bazı Amerikan ürünlerini kullanmayı bırakması, 2011 yılında Rusya’da Putin yönetiminin 2015 yılına kadar kamunun açık kaynaklı ürünlere geçişi yönünde çalışma başlatması gibi örnekler her geçen gün artmaktadır. Açık kaynak, ilk adımı ve önemi ile şu imkânı sunar: bir üniversite öğrencisi, henüz eğitim aşamasında iken, çok uluslu bir projeye katılıp, kod geliştirip, bir takımın parçası olup tecrübe kazanabilir. Bu nitelikli insan kaynağının yetişmesi için önemli bir fırsattır. Bunun yanı sıra güvenlik ve güvenilirlik konusunda da açık kaynaklı ürünlerin geliştirilmesine Türkiye’den katılım sağlanması ile bu ürünler üstünde yetkinlik geliştirilebilir. Bu sayede kullanılacak bazı ürünlerde yurt dışına ödenecek lisans ücreti yerine yurt içinde ödenecek destek hizmet alımları ile yerlileşmede bir adım atılabilir. Ayrıca Türkiye’nin açık kaynak dünyasına odaklanması ile sektördeki bazı anahtar ürünlerin geliştirilmesinde yönetimi alarak, ülkemizin ihtiyaçlarına göre söz konusu yazılım ürünlerinin yol haritasına şekil verebilir, uzmanlığın ağırlıklı Türkiye’de geliştirileceği açık kaynaklı ürünler için yurtdışına destek hizmetleri satabilir. Türkiye’de Yazılım Sektörü 29 Açık kaynak kodlu ürünlerin geliştirilmesi ve destek hizmetleri pazarına Türkiye’nin erken girmesi, milli güvenlik, uzman personel yetiştirme ve yurtdışına ödenen lisans ücretlerinin azaltılması konularında büyük bir fark oluşturacaktır. Son Söz Türkiye’nin Cumhuriyetin 100. Yılı 2023 için bilişim sektörüne, yazılım sektörüne koyduğu hedefleri iddialı fakat ulaşılabilir hedeflerdir. Fakat iletişimin her geçen yıl hızlandığı 21. Yüzyılda bu hedeflere ulaşmak konusunda hızlı adımlar atılması gerekmektedir. Her yıl diğer ülkeler hızında ilerlemediğimizde geri düştüğümüz, henüz tüm oyuncuları netleşmemiş bir sektörde yer alabileceğimiz bu dönemde, sektörün büyümesi ve açılımına yönelik somut adımlar atılmalıdır. Özellikle bölgemizde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da her yıl %15 artması beklenen bilişim sektör kamu harcamaları da öngörülerek, bu pazarda Türkiye’nin girişimciliğinin artırılması gerekmektedir. Kaynakça • 23. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısı Kararları (2012). TÜBİTAK, Çevrimiçi Erişim Adresi: http://www.tubitak.gov.tr/sid/470/pid/468/index.htm • Tırpançeker, G. (2011). Türkiye’de Yazılım Sektörü ve Yazılımın Yarattığı Katma Değerler, SDE Türkiye’de Yazılım Sektörü Konferansı Programı, Çevrimiçi Erişim Adresi: http://www.sde.org.tr • Sivil Toplum Kuruluşları Sunumu, (2011). TÜBİSAD • IDC Araştırma Firması, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Harcama Beklentisi Raporu (2012) • Global Software Top 100 Listings (2011). http://www.softwaretop100.org Açık kaynak kodlu ürünlerin geliştirilmesi ve destek hizmetleri pazarına Türkiye’nin erken girmesi, milli güvenlik, uzman personel yetiştirme ve yurtdışına ödenen lisans ücretlerinin azaltılması konularında büyük bir fark oluşturacaktır. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 30 3. Yazılım Sektöründe Dış Ticaret Erdem ERKUL - Anıl ÇEKİÇ Küresel yazılım sektörü; küresel uygulama yazılımı, sistem yazılımı ve ev eğlence yazılım pazarlarından oluşurken küresel BT hizmetleri sektörü ise küresel veri işleme ve dış kaynak kullanımı pazarı ile küresel BT danışmanlığı ve diğer hizmetler pazarını içerir. SDE Analiz Bu çalışmada, Türkiye’de yazılım ithalatının ne düzeyde olduğunun ve gelecekte ne şekilde olabileceğinin tespitini yapabilmek adına dünyada yazılım sektörünün içerisinde bulunduğu durumu finansallara bakarak değerlendirmeye sonrasında ise yapılan değerlendirme neticesinde Türkiye’deki olası gelişimin ne şekilde olması gerektiğine dair tavsiyeler yer almaktadır. Dünyada Yazılım Sektörüne Genel Bakış Küresel yazılım sektörü; küresel uygulama yazılımı, sistem yazılımı ve ev eğlence yazılım pazarlarından oluşurken küresel BT hizmetleri sektörü ise küresel veri işleme ve dış kaynak kullanımı pazarı ile küresel BT danışmanlığı ve diğer hizmetler pazarını içerir. Piyasa değerleri bu tür hizmetlerden elde edilen gelir olarak hesaplanır. Pazar Analizi 2009 yılındaki durgun sonuçlardan sonra, küresel yazılım ve hizmet sektörü 2010 ile 2011 yıllarında güçlü ve istikrarlı bir büyüme yaşadı. 2012 ile 2015 yılları arasında, 2016 yılında olacağı varsayılan yavaşlamadan önce, güçlü ve hız kazanmış bir büyüme öngörülmektedir. Küresel yazılım ve hizmet sektörü 2011 yılında, 2007-2011 zaman dilimindeki %6,3 yıllık bileşik büyüme oranını (CAGR) temsil eden toplam 2.482,8 milyar dolarlık gelire sahipti. Buna karşılık, Amerika ve Asya-Pasifik bölgeleri 2011 yılında 918,9 milyar dolar ve 725.6 milyar dolar değerlerine ulaşarak büyüdü. BT hizmetleri segmenti toplam endüstri değerinin % 47,7’sine denk gelen 1.183,3 milyar dolarlık gelir ile 2011 yılında sektörün en kârlısı oldu. Buna karşın internet yazılım ve hizmet segmenti ise 1.015,3 milyar dolarlık gelirle 2011 senesinde toplam yazılım endüstri değerine % 40,9’luk bir oranla katkıda bulundu. Türkiye’de Yazılım Sektörü 31 Sektör performansının hızlanacağı ve 2011-2016 yılları arasında beklenen % 6,6’lık yıllık bileşik büyüme oranı ile sektör değerinin 2016 sonunda 3.422,8 milyar dolara ulaşacağı öngörülmektedir. Küresel Veriler Pazar Değeri Küresel yazılım ve hizmet sektörü 2011 yılında %7,3 büyüyerek 2.482,8 milyarlık pazar değerine ulaştı. Sektörün yıllık bileşik büyüme oranı 2007 ve 2011 yılları arasında % 6,3 idi. Tablo 3.2.1. Küresel Yazılım ve Hizmet Sektörü Büyüklüğü Yıl Milyar Dolar Milyar Euro Büyüme (%) 2007 1,942.7 1,396.5 2008 2,149.3 1,544,9 10,6 2009 2,157.5 1,550.8 0,4 2010 2,312.9 1,662.5 7,2 2011 2,482.8 1,784.6 7,3 CAGR 2007-11 6,3 Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu LIII JK KNII JI KIII Q JNII O JIII M NII K I I KIIP KIIQ KIIR %)9/,)/ Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu KIJI 797*! KIJJ Grafik 3.2.1. Küresel Yazılım ve Servis Endüstrisi Değeri Sektör performansının hızlanacağı ve 2011-2016 yılları arasında beklenen % 6,6’lık yıllık bileşik büyüme oranı ile sektör değerinin 2016 sonunda 3.422,8 milyar dolara ulaşacağı öngörülmektedir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü Pazar Bölümlendirmesi 32 Kategori Bölümlendirmesi BT hizmet sektörü, toplam sektör değerindeki % 47,7’lik payla küresel yazılım sektörünün en büyük segmentini oluşturmaktadır. İnternet yazılım ve hizmetleri segmenti de toplam sektörde % 40,9’luk bir paya sahiptir. Yazılım Lisansları ise % 11,4 düzeyindedir. Tablo 3.2.2. Kategori Bölümlendirmesi Kategori IT Hizmetleri Internet Yazılımları & Hizmetleri Yazılım Toplam 2011 1,183.3 1,015.3 284.1 2482.7 Pay (%) 47,7 40,9 11,4 100 Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu Coğrafi Bölümlendirme BT hizmet sektörü, toplam sektör değerindeki % 47,7’lik payla küresel yazılım sektörünün en büyük segmentini oluşturmaktadır. İnternet yazılım ve hizmetleri segmenti de toplam sektörde % 40,9’luk bir paya sahiptir. Yazılım Lisansları ise % 11,4 düzeyindedir. SDE Analiz Amerika küresel yazılım ve hizmet pazar değerinin % 37’sine sahiptir. AsyaPasifik ise küresel endüstrinin % 29,2’sini oluşturur. Tablo 3.2.3. Coğrafi Bölümleme Bölge Amerika Asya-Pasifik Avrupa RoW Toplam 2011 918.9 725.6 652.5 185.7 2,482.7 Payı (%) 37,0 29,2 26,3 7,5 100 Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu Toplam Pazar Payı 2011 yılı sonu itibarıyla, Hewlett-Packard şirketi küresel yazılım ve hizmet sektöründe, % 5,1’lik pazar payı ile lider konumundadır. IBM ve Microsoft ise % 4,3 ve % 2,8’lik paylarla pazar liderini takip etmektedir Tablo 3.2.4. Küresel Yazılım ve Servis Endüstrisi Payları: 2011 Firma Hewlett-Packard IBM Microsoft Corporation Google Inc. Diğer Toplam Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu Payı (%) 5,1 4,3 2,8 1,5 86,2 100 Türkiye’de Yazılım Sektörü Pazar Görünümü 33 Pazar değeri tahminleri 2016 yılında, küresel yazılım ve hizmet sektörünün 2011’den itibaren % 37,9’lük bir artış ile 3.422,8 milyar dolarlık pazar değerine sahip olacağı öngörülmektedir. 2011-2016 döneminde, sektörün yıllık bileşik büyüme oranı % 6,6 olarak tahmin edilmektedir. Tablo 3.2.5. Yazılım Sektörü 2011-2016 öngörüsü Yıl Milyar Dolar Milyar Euro Büyüme (%) 2011 2,482.8 1,784.6 7,3 2012 2,655.7 1,908.9 7,0 2013 2,848.1 2,047.2 7,2 2014 3,054.9 2,195.9 7,3 2015 3,283.9 2,360.5 7,5 2016 3,422.8 2,460.3 4,2 CAGR 2012-16 6,6 Kaynak: Marketline Mayıs 2012 Raporu Önümüzdeki 5 Yıl İçin Türkiye’de Yazılım İthalatı Projeksiyonu Dünyadaki beklentilerin yazılım sektörü için Türkiye için de geçerli olması yönünde beklentiye sahip olunması anlamlıdır. Bu doğrultuda, arzın önümüzdeki 5 yıl genişleyeceğinden hareketle, özellikle son 5 yılda gerçekleşmiş olan % 6,3’lük küresel sektör büyümesinin gücünü bir miktar daha artırarak % 6,6 ile büyüyeceği de gözönüne alındığında bu büyümenin benzer bir şekilde Türkiye için de geçerli olabileceği öngörüsü rahatlıkla yapılabilmektedir. Öte yandan HP, IBM ve Microsoft gibi büyük üreticilerin özellikle yazılım alanında gösterecekleri büyümenin Türkiye için de sözkonusu olabileceğini düşünmek çok da yanlış olmayacaktır, Zira Türkiye’nin önemi özellikle FATİH projesi kapsamında yeni bir teknoloji aktarma merkezi olma yönündeki hedefi ile birlikte tüm dünya şirketlerince kabul edilerek dile getirilmektedir. Projenin büyüklüğü ve değeri göz önüne alındığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin özellikle sürdürülebilirlik ve kurumsal bir muhatap ihtiyacı nedenleriyle, büyük üreticiler ile çalışmak yönünde bir irade kullanması pek de uzak bir ihtimal olarak görünmemektedir. Projenin büyüklüğü ve değeri göz önüne alındığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin özellikle sürdürülebilirlik ve kurumsal bir muhatap ihtiyacı nedenleriyle, büyük üreticiler ile çalışmak yönünde bir irade kullanması pek de uzak bir ihtimal olarak görünmemektedir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 34 3.3. Yerel Yazılımlar: Sosyal Medya, Mobil Uygulamalar & Oyun… Zeynep BAKTIR İnternet kullanımı her yıl sürekli olarak artmakla birlikte son yıllarda asıl dikkat çekici artış mobil internette yaşanmaktadır. StatCounter’ın verilerine göre, 2009’dan beri sürekli yükseliş gösteren mobil internet kullanımındaki artış oranı yıllık % 100’ün üzerinde seyretmektedir. SDE Analiz 1970’lerin ortalarında kişisel bilgisayarların ortaya çıkışı ile gelişmeye başlayan yazılım sektörü ile ilk akla gelen; B2B alanda hizmet veren iş zekası uygulamaları, kurum kaynak planlaması araçları, altyapı ve güvenlik programları iken, internetin kitlelere yayılmaya başladığı 2000’li yılların başında doğrudan son kullanıcıyı hedefleyene-ticaret yazılımları ve web tabanlı uygulamalar ön plana çıkmıştır. İnternet kullanımı her yıl sürekli olarak artmakla birlikte son yıllarda asıl dikkat çekici artış mobil internette yaşanmaktadır. StatCounter’ın verilerine göre, 2009’dan beri sürekli yükseliş gösteren mobil internet kullanımındaki artış oranı yıllık % 100’ün üzerinde seyretmektedir. 2009 yılında tüm dünyada % 0,7 olan mobil internet kullanımı, 2010’da % 1,6’ya, 2011’de % 4,3’e ve 2012’inin ilk çeyreğinde %8,5’e kadar yükselmiştir. Türkiye’de ise mobil internet kullanımı % 2,71 ile dünya ortalamasının altında kalmaktadır. Akıllı telefon sahipliğine gelince, Avrupa ve Amerika’da penetrasyon % 31.1 ve % 27 ve % 63 seviyelerinde iken, ülkemizde bu oran % 14’lerdedir. Bu telefonlar fotoğraf, video, mobil cüzdan, müzik, TV, film ve e-posta dışında sınırsız sayıda uygulamaya hayat vermektedir. Hızla artan akıllı cihaz penetrasyonu ve mobil internet kullanımındaki potansiyel, yazılım sektörünü, internet kullanıcılarının gelişen mobil ihtiyaç ve taleplerine uygun lokal uygulamalar üretmeye sevk etmelidir. Bu uygulamalar arasında doğru zamanda, doğru yerde, doğru bilgi/ürüne ulaşmanın da yer aldığı göz önünde bulundurulursa, önümüzdeki dönemde markaların yazılım sektörü ile el ele pek çok lokasyon bazlı mobil uygulama geliştirmesi beklenmektedir. Sonuç itibari ile tüketiciye sunulan fırsatların kıyasıya yarışacağı hareketli bir döneme giriyoruz. Bu dönemde markalar, hayatın içinden uygulamalarla trendlere öncülük ederek hayatta kalacak ve büyüyecekler. KOBİ’ler ise teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak niş alanlarda büyük şirketlerle bile rekabet etmek fırsatı bulacaklar. Bu doğrultuda lokal ihtiyaçlara cevap veren yazılımların uygun fiyatta sunulması farklı sektörlerde birçok KOBİ’yi canlandıracak. Ülkemizde toplam üretimin %65’inin, toplam istihdamın %61’inin, toplam yatırımların %30’unun, firmaların ise %99’unun KOBİ kaynaklı olduğu düşünülürse, yazılım sektörünün KOBİ’lerin yerel ihtiyaçlarına cevap verebilmek üzere desteklenmesi faydalı olacaktır. Türkiye’de Yazılım Sektörü 35 İnternetin yaygınlaşması ile birlikte, 2005 yılı itibariyle hayatımızı saran sosyal ağlar, web tabanlı yazılımların hedef kitlesini çok daha tabana yaymakta ve sundukları uygulamalarla gerek ticari gerek sosyal alanda birçok fırsatı beraberinde getirmektedir. Sosyal ağlar, markalara mevcut ve potansiyel müşterileriyle çift taraflı iletişim kurma imkânı sunarken, tüketicilere de markalarla ilgili olumlu/olumsuz görüşlerini kitlelerle paylaşma fırsatı vererek, tüketimi daha demokratik bir platforma taşımaktadır. Yine KOBİ’lerin sosyal ağların nimetlerinden uygun fiyata faydalanmalarını sağlayacak kullanıcı dostu uygulamaların geliştirilmesi yerel yazılım sektörünün öncelikleri arasında yer almalıdır. Nitekim ülke ekonomisine katkısı tartışılmayan irili ufaklı birçok firmanın en önemli gelir kaynaklarından birisi ihracattır. Ve sosyal medya hedef bazlı erişim olanağı ile ürün ve hizmetlerin kıtalar arası pazarlama ve tanıtımını mümkün kılmaktadır. Kitlelere kısa zamanda organize olma ve seslerini dünyaya duyurma fırsatı da sunan sosyal ağların sosyo-kültürel ve siyasi alanda yarattığı etki de yadsınamaz. Nitekim Arap Baharı olarak adlandırılan Ortadoğu’daki büyük dönüşüm sürecinde yine bir yazılım ürünü olan sosyal medya kullanımı önemli bir rol üstlenmiştir. Sosyal ağların en yaygını olan Facebook tüm dünyada 800 milyon kullanıcıya ulaşmış bulunmaktadır. Türkiye 30 milyonun üzerinde üyesi ile Facebook kullanımının en yoğun olduğu ilk 5 ülkeden birisidir. Tüm dünyada 225 milyon üyesi olan Twitter’ın ise Türkiye’deki üye sayısı yaklaşık 5 milyondur. İnternet dünyasında gelinen noktayı kısaca toparlamak gerekirse, dünyada internet kullananların sayısı 2000 yılında 360 milyonlarda iken bugün bu İnternetin yaygınlaşması ile birlikte, 2005 yılı itibariyle hayatımızı saran sosyal ağlar, web tabanlı yazılımların hedef kitlesini çok daha tabana yaymakta ve sundukları uygulamalarla gerek ticari gerek sosyal alanda birçok fırsatı beraberinde getirmektedir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 36 rakam 2 milyarı geçmiş bulunmaktadır. Türkiye’de ise yaklaşık 40 milyon internet kullanıcısı olduğu tahmin edilmektedir. Yeni teknolojilerin dünyada 50 milyon kullanıcıya ulaşma süresi internet sayesinde sınırların ortadan kalkması ile hızla düşmektedir. 2014 yılında tüm dünyadaki mobil internet abone sayısının masaüstü internet abonelerini geçmesi beklenmekte ve bu beklentinin Türkiye’deki yansımaları reklam ve yazılım sektörlerinde heyecan uyandırmaktadır. Nitekim mobil yazılımlar; tüketicileri her an, her yerde kendi talep ve beklentileri doğrultusunda ürün ve hizmetlerle buluşturabilecek, bilgiye erişimi kolaylaştıracak ve sosyal ağların daha etkin kullanımını mümkün kılacaktır. Türkiye’nin internet kullanımı adına oldukça tüketici bir profil sergilemesi yazılım sektörü ve içerik üreticileri adına büyük fırsatlar sunmaktadır. Pazarın teknolojiyi hızlı kabulü, üretilecek yerli uygulamaların kitlelere yayılmasını kolaylaştıracaktır. SDE Analiz Barem Research ve WIN/ Gallup International tarafından gerçekleştirilen ‘Sosyal Medya Trendleri’ araştırmasına göre, akıllı telefon sahipliği 2011 yılında % 19’dan % 35’e yükselmiştir. Akıllı telefon sahipliğinde 25-34 yaş grubu ve 25 yaşın altındaki gençler başı çekmektedir. Her 4 online dakikanın 1’inin sosyal ağlara ayrılıyor olması ise oldukça çarpıcıdır. Araştırmaya göre tüketicilerin dörtte biri internete en sık mobil cihazlarıyla bağlanmaktadır. Türkiye’nin internet kullanımı adına oldukça tüketici bir profil sergilemesi yazılım sektörü ve içerik üreticileri adına büyük fırsatlar sunmaktadır. Pazarın teknolojiyi hızlı kabulü, üretilecek yerli uygulamaların kitlelere yayılmasını kolaylaştıracaktır. Bu bağlamda yerli yazılım ve içerik üretimini destekleyici açık kaynak platformlarının oluşturulması teşvik edilmeli ve kaliteli içerik üretimi özendirilmelidir. Fatih Projesi teknoloji ve içerik tüketiminden üretimine geçiş adına önemli bir fırsat sunmaktadır. Öte yandan bu proje, Prensky’nin Dijital Yerliler ve Dijital Göçmenler olarak tanımladığı teknolojiyle büyüyen ve teknolojiyi sonradan öğrenen kuşaklar arasında oluşması muhtemel iletişim kopukluğunu da beraberinde getirecektir. Henüz kendileri tam anlamı ile teknolojiye vakıf olmayan öğretmenlerinden teknolojik beklentilerini karşılamalarını uman dijital yerlilere pozitif bir eğitim tecrübesi yaşatmak, yerli yazılım sektörünün sosyo-kültürel anlayışla teknolojiyi buluşturan eğitim uygulamaları sayesinde mümkün olabilecektir. Dijital yerlilerin teknolojiden bihaber ebeveynleri ise, Fatih projesi ile ortaya çıkabilecek bir diğer iletişim sorununu ve aynı zamanda fırsatını gündeme getirmektedir. Internet teknolojileri ile iç içe büyüyecek gençliğin günlük konuşma dili zamanla farklılaşacak ve aile içi iletişimde kopmalar yaşanabilecektir. Gençlerin gerçek hayattan ve konvansiyonel aile yapısından uzaklaşma ihtimali dikkate alınarak, ailelerin de dijital medya kullanımı ve okur-yazarlığı alanlarında eğitimi yerinde olacaktır. Bu eğitimlerin oluşturulması konuya hakim lokal yazılımcıların ilgili alanlarda çalışmaya teşviki ile mümkün olacaktır. Türkiye’de Yazılım Sektörü 37 Araştırmalar dijital teknolojiler hayatlarının vazgeçilmezi olarak büyüyen dijital yerlilerin beyinlerinin göçmenlerinkinden çok daha farklı çalıştığını ortaya koymaktadır. Rutinden mümkün olduğunca arındırılmış, pratik ve interaktif uygulamalar dijital yerlileri yeni eğitim sistemine kazandıracaktır. Dolayısı ile oyun ve eğlenceyi buluşturan yazılımlar modern eğitim sisteminin vazgeçilmezi haline gelebilir. Sonuç itibariyle gerek öğrencilerin gerek ebeveynlerinin eğitimleri adına yerli yazılım sektörünün oyun ve eğitim alanlarında desteklenmesi oldukça önem arz etmektedir. Lokal yazılımların teşviki, finans hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve dolayısı ile ülke kalkınması adına da kritiktir. Nitekim finansal erişim ve kalkınmanın doğrudan ilintili olduğu düşünülmektedir. Kullanıcı dostu yazılımlar ve internet sayesinde finansal ürünlere erişim çok daha hızlı ve kolay hale getirilebilir. Doğru kurgulanmış web tabanlı yazılımlar sayesinde hayata değer katan dijital teknolojiler finansal erişimin önündeki en büyük üç engelden; fiziki erişim, maliyet, bürokrasi; en az ikisini ortadan kaldırabilir. Bugün mevduat, ödeme, kredi dahil olmak üzere pek çok finansal işlemin internet, mobil uygulamalar hatta sosyal medya (Facebook) üzerinden yapılıyor olması, yazılım sektörünün finans alanında sunabileceği imkanlar ve de fırsatlar adına oldukça umut vericidir. Dolayısıyla kredi, tasarruf, sigorta gibi temel finansal hizmetlerin yaygınlaştırılması ve kalkınma adına, kullanıcı dostu yazılımların üretimi ve kitlelere ulaştırılmasının desteklenmesi yerinde olacaktır. Lokal yazılım sektörünün desteklenmesi ile Türkiye teknolojiyi sadece tüketen bir toplum olmaktan çıkarak, sosyo-kültürel ve ekonomik gelişiminde teknolojinin sunduğu imkânları fırsata çevirebilen bir bilgi toplumu olabilecektir. Bugün global internet reklam pastasından neredeyse %50 pay alarak kendi yarattığı reklam modelinin haklı sefasını süren Google, ülkemizde elde ettiği reklam gelirlerinin vergisini yine ülkemize ödese hoş olmaz mıydı? Sadece bu bile yerel yazılım sektörünün desteklenmesi adına oldukça güçlü bir neden değil mi? Lokal yazılım sektörünün desteklenmesi ile Türkiye teknolojiyi sadece tüketen bir toplum olmaktan çıkarak, sosyo-kültürel ve ekonomik gelişiminde teknolojinin sunduğu imkânları fırsata çevirebilen bir bilgi toplumu olabilecektir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 38 Kaynakça http://gs.statcounter.com/press/mobile-internet-usage-is-doubling-year-on-year http://tcrn.ch/spK4Fa http://mobithinking.com/mobile-marketing-tools/latest-mobile-stats http://www.campaigntr.com/2012/02/07/4514/turkiyede-akilli-telefon-kullanimine-durumda/ http://www.emu.edu.tr/smeconf/turkcepdf%5CBildiri_33.PDF SDE Analiz http://www.socialbakers.com/facebook-statistics/turkey http://www.internetworldstats.com/top20.htm http://www.tcmb.gov.tr/yeni/evds/yayin/kitaplar/finansal_egitim.pdf http://bit.ly/gxuBqH Türkiye’de Yazılım Sektörü 39 4. Yazılım Sektöründe İşbirlikleri Modelleri ve Politika Üretme Paydaşları Aydın KOLAT Yazılım sektörü diğer sektörlerden farklı olarak disiplinler arası bir yapıda olup, diğer sektörlerin gelişmesinde lokomotif güç veya yükseltici güç olarak rol almaktadır. Teknolojideki hızlı ilerleme ve küresel rekabet koşullarıyla baş edebilmenin tek çaresi, hangi sektör olursa olsun, yenilikçi (innovative) uygulamaların artmasıdır. Bu değişime ayak uyduramayan kuruluşlar bu arenadan yavaş yavaş silineceklerdir. Yenilikçi uygulamalar geliştirmek ise genelde yoğun ve uzun vadeli Ar-Ge çalışmalarının bir ürünü olup maliyetli yatırımlardır. Bu durumda küçük ve orta ölçekli kurumların varlıklarını sürdürebilmeleri için yeni rekabetçi yöntemler bulmaları ve uzun vadeli politikalar üretebilmeleri kaçınılmazdır. Yazılım sektörünün avantajı, tüm sektörlerin bu çizgide ilerleyebilmeleri için mutlaka yazılım sektörüne ihtiyaç duymalarıdır. Ancak diğer taraftan yazılım sektörü de diğer sektörler gibi kendi içinde kıran kırana bir rekabet içindedir ve ayakta kalabilmek için yenilikçi çözümlere yönelmek zorundadır. Yazılım sektöründe de diğer sektörlerde olduğu gibi, işbirliklerinin esas amacı, şirketlerin bir araya geldiklerinde ortaya çıkan faydanın, şirketlerin teker teker ortaya çıkardıkları faydaların toplamından daha fazla olduğu durumların yaratılmasıdır. Bu da kısa ve uzun vadeli hedeflerin net olarak ortaya konulmasıyla ölçülebilir olacaktır. Yerel ve/veya uluslararası düzeyde rekabetin en üst düzeyde olduğu yazılım sektöründe, bireylerin kendi aralarında işbirliğine gitmeleri, birlikte genel kapsamlı Ar-Ge çalışmaları yapmaları ve daha sonra bu Ar-Ge sonuçlarını kendi özel alanlarında uygulamaları bazı avantajlar sağlayabilmektedir. “Rekabet öncesi işbirliği” olarak da adlandırılan bu yöntem, iyi uygulanabilirse, güçlerin birleştirilerek ve birlikte çalışarak sektörün bilinçli ve güvenli Yazılım sektöründe de diğer sektörlerde olduğu gibi, işbirliklerinin esas amacı, şirketlerin bir araya geldiklerinde ortaya çıkan faydanın, şirketlerin teker teker ortaya çıkardıkları faydaların toplamından daha fazla olduğu durumların yaratılmasıdır. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 40 bir şekilde büyümesine yol açacaktır. Bundan sonra ise sektörde yer alan her şirket büyüyen bu pastadan daha büyük pay alabilecektir. Sektör oyuncuları arasındaki işbirlikleri aşağıdaki konulardaki gereksinimlerini karşılamak üzere yapılabilir: • Bölgesel rekabet • Uluslararası rekabet • Mali destek gereksinimi • Bilgi paylaşım (sektör içi - sektörler arası) • Güçlü görünüm • Özel konularda uzmanlık İşbirliklerinin başarılı olabilmeleri için uygulanacak yöntem ve modeller de çok önemlidir. Uygulanacak modelin seçiminde, işbirliği içinde olacak kurum ve kuruluşların sorumlulukları da önemli bir etkendir. SDE Analiz İşbirliği yapılabilecek konular kurumların gereksinimlerine göre daha da artırılabilir. İşbirliklerinin başarılı olabilmeleri için uygulanacak yöntem ve modeller de çok önemlidir. Uygulanacak modelin seçiminde, işbirliği içinde olacak kurum ve kuruluşların sorumlulukları da önemli bir etkendir. Bu noktada bu güne kadar başarıyla gerçekleştirilmiş işbirlikleri modellerinden bazılarını inceleyeceğiz. Kuluçka Merkezleri (inkübasyon) Bu modelde bazı destek kuruluşları (Üniversiteler, KOSGEB,..) yeni kurulmuş şirketlere belli süreler için işyeri/ofis, eleman, ekipman, eğitim vs gibi konularda teşvikler sağlamaktadır. Can suyu niteliğinde düşünülebilecek bu destek aslında aynı merkezde bulunan şirketlerin arasında bir sinerjinin oluşmasına ve olası ortak projelerin geliştirilmesine yol açabilmektedir. Taşeronluk Kurumlar kendi deneyim alanının dışına çıkan konularda, bu konuda deneyim sahibi şirketlerle ortak projeler geliştirebilir. Genellikle son müşteriye karşı sorumluluk ana şirkette olmasına rağmen, özel konuda deneyim sahibi şirket, projenin kendisi ile ilgili kısımlarını yapmakla ana şirkete karşı sorumlu olur. Böylece şirketler arasında birlikte iş yapabilme ve birlikte kazanma deneyimleri gelişmiş olur. İkili İşbirlikleri (Rekabirlik) Şirketler yukarıda bahsedildiği gibi “rekabet öncesi işbirliği” kapsamında ortak Ar-Ge çalışmaları yaparlar ve her şirket buradan çıkan sonuçları ken- di alanlarında yenilikçi projelerde kullanırlar. Bu yöntemle disiplinler arası ortak projeler üretilebileceği gibi, aynı sektörde çeşitli işbirlikleri de yapılabilmektedir. Şirketler Ar-Ge maliyetlerini ortaklaşa karşıladıkları için bu yöntemi tercih edebilmektedirler. Ancak ülkemizde “know-how” paylaşımını da gerektiren bu yöntem henüz gereken ilgiyi göremiyor. Özellikle yazılım sektöründe çok verimli kullanılabilecek bu işbirliği modelinin sektör içinde yaygınlaşması da maalesef kısa bir dönemde beklenmiyor. Türkiye’de Yazılım Sektörü 41 Ortak Projeler Şirketler projeler bazında da ortak davranabilirler. Projenin gerektirdiği yazılımların bir kısmı bir şirket, diğer kısmı da öbür şirket tarafından geliştirilip pazara sunulabilir. Bu durumda telif hakları konusunun işbirliğine karar verildiği aşamada bir protokol ile belirlenmiş olması önerilmektedir. Bu model ile şirketler kendi deneyim alanları dışında da yenilikçi projeler geliştirebilme fırsatı yakalayabilirler. Dış Destekler AB projeleri gibi yurt dışından alınacak bazı projelerde yenilikçilik unsuru ve yurt dışı firmalar ile ortak proje üretimi zorunlu kılınmaktadır. Böylece ortaya çıkan işbirlikleri ülkeler arası yazılım sektörünün en yeni yöntemleri paylaşmasına ve sektörler arası yenilikçi projelerin gerçekleşmesine yol açmaktadır. Uluslararası rekabet ile başa çıkmayı öğrenen yazılım sektörümüz de daha kaliteli ve verimli yazılım geliştirme yöntemlerini geliştirme ve kullanma becerilerini artırabilmektedir. Ar-Ge Destek Projeleri Ülkemizde özellikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Kalkınma Bakanlığı, Ar-Ge kültürünü artırmak, yenilikçi ve rekabetçi projeler üretilmesine katkıda bulunmak amacıyla birçok destek projesi duyurmaktadır. Bu projelerin genellikle Ar-Ge projesi olması ve ortaya çıkarılacak ürünün bir ticari değerinin olması beklendiği için hem sektör içindeki yazılım firmaları hem üniversite veya diğer araştırma kurumları hem de diğer sanayi kuruluşları bir işbirliği içinde çalışmaları doğal bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır. Kümeleşme Küme kavramı ilk kez Michael Porter’ın 1990’da yayınlanan “Ulusların Rekabet Üstünlüğü” adlı kitabında yer almıştır. Porter’a göre, kümeler “coğrafi açıdan birbirine yakın ve birbiriyle ilişkili firmaların, yan sanayi ve hizmet Projenin gerektirdiği yazılımların bir kısmı bir şirket, diğer kısmı da öbür şirket tarafından geliştirilip pazara sunulabilir. Bu durumda telif hakları konusunun işbirliğine karar verildiği aşamada bir protokol ile belirlenmiş olması önerilmektedir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 42 tedarikçilerinin, komşu sektörlerin ve kurumların (örneğin üniversiteler, kalkınma ajansları, Sivil Toplum Kuruluşları) rekabet içinde işbirliği yapmasıdır.” Yazılım sektörünün ülkemizde stratejik sektör olarak kabul edilmesi “yazılım kümeleri”nin hızla oluşmasını beraberinde getirmedi. Tüm sektörlere hizmet verebilecek bir sektör olan yazılım sektörünün “rekabet içinde işbirliği yapabilme” fikrine alışabilmesi zaman alacağa benziyor. Yazılım sektöründe uygulanabilecek örnek işbirliği modellerini inceledikten sonra Yazılım Sektöründe politikaların nasıl üretilmesi gerektiğini tartışabiliriz. Her şeyden önce politika üretme paydaşları kimler olabilir? Bir politikanın belirlenmesi için öncelikle yazılım sektörünün ülkemizdeki konumunun belirlenmesi gerekir. Ülkemizin “Bilgi Toplumu” olma yolundaki hedefleri düşünülünce yazılım sektörünün “stratejik sektör” olarak kabul edilmesi sektör için önemli bir adımdır. SDE Analiz Aslında bir politikanın belirlenmesi için öncelikle yazılım sektörünün ülkemizdeki konumunun belirlenmesi gerekir. Ülkemizin “Bilgi Toplumu” olma yolundaki hedefleri düşünülünce yazılım sektörünün “stratejik sektör” olarak kabul edilmesi sektör için önemli bir adım olarak düşünülmelidir. Yazılım sektörünün tüm sektörlere lokomotif görevi üslenebileceği de başka bir gerçek. Bu durumda yazılım sektörünün politikasının bakanlıkların, üniversitelerin, sanayi kuruluşlarının, ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarının ve tabii ki şirketleri temsilen odalar ve sektör birliklerinin birlikte çalışarak belirlenmesi beklenebilir. Politikaların oluşturulmasına her şeyden önce yerel gereksinimlerin incelenmesiyle başlanabilir. Bu gereksinimler eğer ulusal gereksinimler ile bütünleşiyorsa, o zaman küresel modeller incelenerek, STK ve sektör birliklerinin de görüşü alınarak ülkemize özgü modeller oluşturulabilir. Bu modellerin uygulanabilmesi için ulusal gereksinimlere göre önceliklendirmeler yapılarak kısa ve uzun vadeli hedefler belirlenmelidir. Artık bundan sonra pilot uygulamanın geliştirilip sonuçları değerlendirildikten sonra da yaygınlaştırılması yapılmalıdır. Bu şekilde ulusal gereksinimler doğrultusunda belirlenen bir yazılım politikasının olması, sektör bireylerinin kendileri için kısa ve uzun vadeli politikalarını belirlemelerini kolaylaştıracaktır. Bu politikanın uygulanmasında sektör içinde ve sektör dışında çeşitli işbirliklerinin daha sürecin başında oluşturulması, verimin artmasına ve işbirliklerinin sağlıklı büyümesine yol açacaktır. Sağlıklı işbirlikleri ise daha kaliteli, yenilikçi ve rekabetçi ürünlerin üretilmesini sağlayacaktır. Türkiye’de Yazılım Sektörü 43 5. Yazılım Üretiminde ve Kullanımına Yönelik Standartlar ve Belgelendirme Mariye Umay AKKAYA “Bilgi Teknolojileri ve Güvenliği” konusu 21. yüzyılın en önemli çalışma alanlarından biridir. Makine, kimya, gıda, sağlık, elektroteknik, yapı vs. her türlü sektör için bilginin güvenli ve kaliteli olarak depolanması, kullanılması ve taşınması çok önemlidir. Bilgi teknolojisi “insanı” ilgilendiren her alana girmiştir. “Bilgiyi” depolamak, taşımak, zamanı etkin kullanmak, düzenli ve tutarlı bir şekilde bilgiyi işlemek ve özellikle de kritik ve hassas bilgileri korumak için dünyanın birçok yerinde çeşitli “yazılımlar” geliştirilmektedir. Ne yazık ki bu yazılımların hepsi amacına uygun verimli çalışıp, sonuç üretememekte, ya da performans veya başka sebeplerden ötürü müşteriyi yarı yolda bırakmaktadır. Altında yatan en önemli neden ise birçoğunun belli bir standarda göre yazılmamış, bağımsız ortamlarda test edilmemiş olmalarıdır. Hem yazılım geliştirme aşamasında hem de bitmiş yazılım ürünlerinin belli standartlara uygunluğunun bağımsız kuruluşlar tarafından test edilip, denetlenmesi sonucu daha olgun, verimli, güvenli yazılımlar elde etmek büyük imkân dâhilindedir. Bu şekilde “bilgi”nin depolanması, kullanılması, iletilmesi daha kaliteli, etkin ve verimli olacak, maliyet ve zaman kazancına sebep olacaktır. Uluslararası Standardizasyon Organizasyonu olan ISO`nun Bilgi Teknolojileri alanında, ISO/IEC JTC 1: Bilgi Teknolojileri SC 7, SC 17, SC 27 Çalışma Grupları Yazılım sektörünü ilgilendiren birçok standart çıkartmakta ve revize etmektedir. Yazılım ürünleri için Türkiye`de sertifikasyonu devam eden, Bilgi Güvenliği alanında TS ISO/IEC 15408-Bilgi Teknolojileri Ürünleri Güvenliği için Değerlendirme Kriterleri ve TS ISO/IEC 19790 ve TS ISO/IEC 24759-Kripto Modülleri Test Gereksinimleri; diğer Bilgi Teknolojileri alanın- Makine, kimya, gıda, sağlık, elektroteknik, yapı vs. her türlü sektör için bilginin güvenli ve kaliteli olarak depolanması, kullanılması ve taşınması çok önemlidir. Bilgi teknolojisi “insanı” ilgilendiren her alana girmiştir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 44 Uluslararası akreditasyonu olan standartlardan sertifikalanan yazılım ürünleri, bu sertifikasyonlarla uluslararası pazara çıkma ve ihracat imkânı kazanmaktadırlar. Bu şekilde milli yazılımlarımız daha kaliteli, güvenli ve uluslar arası tanınır olmaktadır. SDE Analiz da, TS ISO/IEC 25051-Yazılım Ürünü Kalite Gereksinimleri ve Test Yönergeleri, TS ISO/IEC 9241-151: İnsan-Sistem Etkileşimi-Web sayfaları belgelendirmesi, TS 13298-Elektronik Belge Yönetimi, TS ISO/IEC 15504-SPICE: Yazılım Süreçleri İyileştirmesi, TS ISO/IEC 12207-Yazılım Yaşam Döngüsü, TS ISO/IEC 15288-Sistem Yaşam Döngüsü, TS ISO/IEC 7816-Kimlik Kartları, Tümleşik Devre Kartları, Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri, Aile Hekimliği Bilgi Sistemi, Akıllı Kart Erişim Cihazları vb. birçok konudaki standartlardan bağımsız testlerin yapıldığı laboratuarlar ile birlikte belgelendirmeler yapılmakta ve tüm bu belgelendirmeler Türk Standartları Enstitüsü, Bilişim Teknolojileri Birimi bünyesinde, TÜRKAK`tan ulusal akreditasyon ve/veya birçok ülkenin bir araya gelip birbirini tanıdığı organizasyonlar tarafından uluslararası akreditasyonlar çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Uluslararası akreditasyonu olan standartlardan sertifikalanan yazılım ürünleri, bu sertifikasyonlarla uluslararası pazara çıkma ve ihracat imkânı kazanmaktadırlar. Bu şekilde milli yazılımlarımız daha kaliteli, güvenli ve uluslararası tanınır olmaktadır. Bu standartların kapsamına her türlü yazılımın yanında, Erişim Kontrol Cihazları ve Sistemleri, Biyometrik Sistemler ve Cihazlar, Sınır Koruma Cihazları ve Sistemleri, Veri Koruma, Veritabanları, Tespit Cihazları ve Sistemleri, Akıllı Kartlar-Entegre Devre, Akıllı Kart İşletim Sistemleri, Akıllı Kart Okuyucuları, Anahtar Yönetim Sistemleri, Ağ ve Ağla ilgili Cihazlar ve Sistemler, İşletim Sistemleri, Sayısal İmzalı Ürünler, Güvenilir Hesaplama alanlarındaki yazılımlar, kazanımlar, donanımla birlikte değerlendirilen kompozit yazılım ürünleri de girmektedir. Bahsedilen standartlara uyumlu yazılımların sertifikasyonunu yapmak için, Türk Standartları Enstitüsü, Bilişim Teknolojileri Belgelendirmeleri, sekiz adet taşeron laboratuarla birlikte çalışmaktadır. Taşeron laboratuarlar, TS ISO/IEC 17025:Deney ve kalibrasyon laboratuarlarının yeterliliği için genel şartları sağlamakta, bağımsız ortamlarda yazılım ürünlerinin tasarım, teslim, kurulum, kılavuz dokümanları, yaşam döngüsünü, geliştirme araçlarını, geliştirme ortamını, test dokümanları sorgulamakta, ek sızma testleri yapmaktadırlar. Taşeron laboratuarların üç tanesi TÜBİTAK BİLGEM altında, diğerleri ise özel sektör, üniversiteler veya yurtdışı kaynaklıdır. Yazılım geliştirme süreçleri ele alındığında ise, süreç iyileştirmesi yapılmakta olup, tüm bu kontroller yazılımların daha kaliteli, etkin kullanılabilir, bütünlüğü kontrol edilebilir ve güvenli olması amacıyladır. Bilişim teknolojileri standartlarını ve sertifikasyonunu Türkiye’de yaygınlaştırmak amacıyla konferanslar, seminerler, sempozyumlar düzenlemek, üni- versite-kamu-özel sektör arasındaki iletişimi sıkı tutmak önemli unsurlardan birkaçıdır. Avrupa ülkeleri ve Amerika’daki örneklere bakıldığında bilişim teknolojisi standartları devlet tarafından regülâsyonlarla zorunlu hale getirildiğinden, ürün geliştiriciler ve müşteriler bu regülâsyonlara uyumlu yazılımlar üretmekte, bu da standartta uygun, kaliteli, güvenli, performanslı yazılım sayısını artırmaktadır. Türkiye`de, kanun koyucu kamu kurumları taraflarından bu konuda çıkartılması gereken yönetmelikler ve eylem maddelerinin olduğu, yazılım desteklerinin artırılması için yeni projeler oluşturulması kaçınılmaz gerçeklerdir. Türkiye’de Yazılım Sektörü 45 Bilginin çok önemli olduğu çağımızda, bilgiyi kullanan yazılımlar ülkemiz açısından stratejik önem taşımaktadır. Bu konuyu ülkemizde geliştirmek ve yaygınlaştırmak için ilgili tüm taraflar üzerlerine düşen görevleri yerine getirmelidirler. Kaynakça http://www.tse.org.tr Bilginin çok önemli olduğu çağımızda, bilgiyi kullanan yazılımlar ülkemiz açısından stratejik önem taşımaktadır. Bu konuyu ülkemizde geliştirmek ve yaygınlaştırmak için ilgili tüm taraflar üzerlerine düşen görevleri yerine getirmelidirler. http://bilisim.tse.org.tr http://www.commoncriteriaportal.org/ http://www.uekae.tubitak.gov.tr/ http://www.iso.org/iso/jtc1_home.html http://www.turkak.org.tr/index.php/home http://www.tk.gov.tr/ http://www.dpt.gov.tr/Kalkinma.portal SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 46 6. Bilişim Sektöründe İnsan Kaynağı Murat DURAN “İnsan Kaynağı” bildiğimiz ama yeni alıştığımız bir kavram. Özellikle kurumsallaşma çalışmaları ile birlikte kurumlar organizasyon şemalarında “İdari ve Personel Birimi” yerine “İnsan Kaynakları Birimi” olarak adlandırmaları Özellikle kurumsallaşma çalışmaları ile birlikte kurumlar organizasyon şemalarında “İdari ve Personel Birimi” yerine “İnsan Kaynakları Birimi” olarak adlandırmaları “İnsan Kaynağı” kavramının daha da entelektüel bir yapıya geçişini sağlamıştır. bu kavramın daha da entelektüel bir yapıya geçişini sağlamıştır. 2023 Vizyonunda Hükümet başta olmak üzere yenilikçi teknolojileri kullanmanın vizyonuna sahip tüm yapılar insan kaynağının önemine vurgu yapmaktadır. Bu kaynağın en doğru, en verimli şekilde tespit edilmesi, eğitilmesi, yönlendirilmesi ve faydalı bireyler halinde topluma kazandırılmasının gerekliliği ve öneminde kimsenin şüphesi bulunmamaktadır. Öte yandan, bilişim sektörünün hızla gelişen dinamik yapısı, sürekli bir kabuk değiştirme telaşı içinde olması, bu sektördeki insan kaynağına diğerlerine nazaran daha da temkinli yaklaşılmasını öngörmektedir. Bu nedenledir ki, bilişim sektöründe kalıcı bir yer edinmenin birinci kuralı sahip olduğunuz insan kaynağında düzenli ve sürdürülebilir bir dengenin kurulması ile gerçekleşmektedir. Ne var ki, bu süreç incelendiği zaman hep insan kaynağının kendisi üzerinde durulmaktadır. Yapılan tüm çalışmalar bilişim sektöründe çalışanların, daha mutlu ve kazançlı bir ortamlarının nasıl oluşturulması gerektiğine değinmektedir. SDE Analiz Böyle bir çalışma ortamı sadece bilişim sektörü için değil, tüm sektörler için düşünülmelidir. Bu konuda bilişim sektörüne bir ayrıcalık yapılması belki ilk bakışta haksızlık gibi görünebilir. Ne var ki bilişim teknolojilerinin son yıllarda hükümet politikalarından siyasi yönlendirmelere kadar hızlı ve etkileyici gücü kabul edilmelidir. Öte yandan her sektörün kendi özelinde ayrışmak zorunda olduğu birtakım değişkenleri olmaktadır. Bilişim sektöründe insan kaynağının mutlu ve daha kazançlı olması için bu değişkenlerin neler olduğu, nasıl sağlanacağı, nasıl tatmin edici yapıda olacağı en zor sorudur. En önemlisi bu düşüncenin sadece insan kaynağı bazında değil; proje, işveren, sponsor, yüklenici, kullanıcı, entegratör vb. gibi değişik aktörleri açısından da ele alınması kaçınılmazdır. Bu nedenle bilişimde insan kaynağının dengesini “PROJE – YÖNETİM – PERSONEL” üçgeninde incelemek doğru olur. Bu üçlünün her birinin diğerlerine olan bakış açısı, endişeleri, fayda-zararları aynı konu başlıklarında bile birbirine ters düşebilir. Örneğin proje açısından önemli olan maliyet, süre ve sonuç olduğu için bütçe dışına çıkmadan, zamanın ve müşterinin istediği gibi bir yazılım projesinin risk planlaması iyi yapılmaz ise hem yönetime hem proje personeline olan etkileri tamamıyla negatif olacaktır. Bu nedenle proje bileşeni, iyi bir yönetimden tüm planlananların gerçekleştirilmesini beklemektedir; Personel bileşeni ise mesai fazlası çalışmanın olmayacağı, sadece planların yapılmasını arzu etmektedir. Bilişim çalışanlarının “mutluluğu nasıl bir ortamda olur?” sorusuna birçok cevap verilebilir. Yapılan araştırmalarda öne çıkan birkaç başlık ve kısa bakış açısı aşağıdaki gibidir. Aşağıdaki anlatımlarda maalesef konu başlıkları negatif etkileriyle ele alınmıştır. Aslında tüm bu başlıkların bir de pozitif ve daha keyifli anlatımları da elbette ki vardır. Ancak konuyu hatırlatacak başlıkları akılda kalacak şekilde etiketlemek amaçlanmıştır. • Mesai Saatleri: İşyeri disiplinini sağlamak ve korumak için mesai saatlerine uyum gösterilmesi önemlidir. Ancak, üretkenliğinizi kısıtlayan moral vb. bazı faktörlerin varlığı, personelin gün içinde proje ile ilgili olarak katkısını da negatif olarak etkileyecektir. Bilişim sektöründe mesai kavramından ziyade yapılan iş paketinin tamamlanması ön plana çıkmaktadır. Bu durum ise mesainin yeterli olup olmamasını sorgular, işin tamamlanması için gerekiyorsa ek mesainin yapılması zaruri hale getirir. Bilişim sektöründe önemli oranda çalışan kesiminin sık sık fazla mesai yaptığı bilinir, hatta sektörü anlatan önemli karikatür figürlerinde ellerinde kahve fincanı ile sabahlayan Ar-Ge personeli bulunur. Fazla mesainin neden yapıldığı ve ücretlendirme ile bedelinin ödenip ödenmediği ise en önemli sorulardır. Fazla mesai sorunu bilişim sektörünün en önemli anlaşmazlık konularından birisidir. Projenin süresinin kısa mı hesaplandığı veya risk faktörlerinin Türkiye’de Yazılım Sektörü 47 İşyeri disiplinini sağlamak ve korumak için mesai saatlerine uyum gösterilmesi önemlidir. Ancak, üretkenliğinizi kısıtlayan moral vb. bazı faktörlerin varlığı, personelin gün içinde proje ile ilgili olarak katkısını da negatif olarak etkileyecektir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 48 gözardı mı edildiği veya planlanan işlerin yanlış plan/müşteriye anlatım/ müşteriye hissettirilmesi sonucunda yeniden revize mi edildiği soruları personelin aklındaki sorulardır. Öte yandan, önemli bir karşı görüş ise projedeki insan kaynağının günlük üretiminin veya projede yapması gereken katkının uygun kalitede olmadığından ötürü proje sürecini etkilememek için fazla mesai ile bunun telafi edilmesi de yönetim açısından önemli sorulardır. Bu süreçteki en önemli sorun ise hangi tarafın dediğinin her iki tarafında kabul edeceği nasıl bir şekilde çözüleceğidir. Projenin sıcaklığında, telaşında bu fazla mesai saatleri ilk başta kabul edilebilir, tolerans gösterilebilir gibi görünmektedir. Ancak, ilerleyen zamanlarda bunun bir alışkanlık haline gelmesi mutsuzlukların başlaması için yeterli bir nedendir. “İşi ben yapıyorum ama kazanan onlar oluyor” yanılgısı en çok bilişim sektörü için geçerlidir diyebiliriz. Bilişim, çok kazandıran sektörlerin başında gelmektedir. Belki de bu bilinç bu sektör hakkındaki en yanıltıcı ve en büyük bilgi kirliliğidir. SDE Analiz Mesai ve karşılığındaki katma değerin algısı konularında kesin olan tek bir durum vardır; yönetim ve personelin karşılıklı olarak fedakârlık yapmalarına, bunu talep etmelerine gerek olmamalıdır. Beklenmeyen durumların haricinde fazla mesainin gerekliliği olmamalıdır. • Ücret Dengesi: “İşi ben yapıyorum ama kazanan onlar oluyor” yanılgısı en çok bilişim sektörü için geçerlidir diyebiliriz. Bilişim, çok kazandıran sektörlerin başında gelmektedir. Belki de bu bilinç bu sektör hakkındaki en yanıltıcı ve en büyük bilgi kirliliğidir. Bilişim projelerinde önemli bir katma değer olduğu kaçınılmazdır. Bu katma değerin kullanım açısından faydası ve bu faydanın da maddi anlamda bir değere dönüştüğü şüphesizdir. Birçok işi daha uzun zaman ve daha zor şartlarda yapmak yerine bilişim altyapısı ile daha kısa sürede, daha güvenli ve daha hassas şekilde yapıldığı, bu süreçte de ciddi maliyet karlarının elde edildiği gerçektir. Bu karlılığın tüm operasyona, personele yansıması ise doğru orantılı olması beklenir, ancak genelde öyle olmaz. Sektörde maaş ve yan gelirlerin belirlenmesi henüz standartlaşmamıştır. Kurumların farklı politikalar izlemeleri, belirli bir insan kaynağı temini politikasının oluşmaması, daha da önemlisi bu sektördeki insan kaynağının çok fazla işyeri değişikliği yapıyor olması ücret dengelerinin oluşturulmasında büyük engeldir. Bilişim sektöründe proje bazlı işe alımların fazla olması, proje süresince adam kiralama gibi bir yöntemi beraberinde getirmiştir. Kiralama benzerindeki personel alımlarında verilen maaşların kadrolu tam zamanlı çalışanlara göre daha yüksektir. Geçici süre ile temin edilen bu personellerin maaşları aynı projede çalışan diğer kadrolular için bir mutsuzluk ve endişeye yol açmaktadır. Türkiye’de Yazılım Sektörü 49 • Çalışma Koşulları: Bilişim sektöründe çalışma alanı kavramı açık ofis kavramıyla birlikte sadece bir masa, bilgisayar ve internet bağlantısı ile eşdeğer hale gelmiştir. Kimileri bunu tercih etmekte kimileri ise daha özel alanların sağlanması konusunda fikir belirtmektedir. Ne var ki, fiziksel özelliklerinin yanısıra rahat ve huzurlu bir çalışma ortamının sağlanması bilişim projelerindeki teslim etme ve projenin canlılığını sağlama stresleri düşünülünce biraz daha zorlaşmaktadır. Çalışma mekânının rahat ve huzurlu olması, ortamdaki donanımların hayatı kolaylaştırıcı olması o mekandaki üretimi de doğrudan etkilemektedir. Bu başlık altında belki de en çok tartışılan günümüz konusu “ev ofis” kavramının fayda ve zararlarıdır. Bu konuda henüz kesinleştirilmiş örnekler bulunmamaktadır. Projelerin birbirinden farklı olması, proje kısıt ve kurallarının farklılık göstermesi çalışmaların ofis haricinde de yürütülmesi konusunda farklı düşünceleri beraberinde sorgular. • İş Sürekliliği: Uzun süreli bir bilişim projesi yoktur. Süresi uzarsa proje tanımından çıkar, iş tanımına girer. Kurumun kendi bünyesinde bulunan bilişim birimleri haricindeki bilişim personelinin aklındaki önemli soru işaretlerinden birisi işinin yarınıdır. İşinin sürekliliği, proje bazlı çalışma endişesi aklında hep bir soru işareti getirir. • Kendini Yenileme Telaşı: Bu başlık belki de en çok bilişim sektörü çalışanları için bir tehdit oluşturmaktadır, ama aynı zamanda da bir fırsattır. Bu başlık bilişim çalışanlarının mutsuzluklarını inceleyen bir araştırmada fark edilmiştir. Projelerin fazla mesaiyle kendi özel hayatlarında önemli bir sorun oluşturduğunu belirten bilişim çalışanları aynı zamanda kendi özel zamanlarından fırsat vererek kendi yeteneklerini ve bilgilerini geliştirmek zorunda olduklarını ifade etmişlerdir. Gelişen teknolojinin hızına yetişebilmek için çalıştıkları mesainin haricinde de kendi gelişimleri için mesai harcamaları kaçınılmaz bir durum olmuştur. Bu nedenle personeline yeni teknolojileri öğrenebilme ve uygulama fırsatı veren kurumların tercih edilme oranları artmaktadır. Bilişim sektöründe, özellikle yazılım geliştirme işlerinde çoğu kontrol değişkeni soyuttur. Tümüyle akıl yürütmek üzerine kurgulanmaktadır. Bu nedenle bir inşaat disiplinindeki iş süreci ile doğrudan ayrılır. Bir binaya bakıp Bilişim sektöründe çalışma alanı kavramı açık ofis kavramıyla birlikte sadece bir masa, bilgisayar ve internet bağlantısı ile eşdeğer hale gelmiştir. Kimileri bunu tercih etmekte kimileri ise daha özel alanların sağlanması konusunda fikir belirtmektedir. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 50 tamamlanma yüzdesini hemen görebilirsiniz, ancak bir yazılım projesinde bakacağınız somut ve elle tutulur böyle bir bina bulmak zordur. Bu detayda örneklendirmek bu sektörde yapılan işin sağlıklı bir akıl gücü ve dengesi ile gerçekleşmesi gerektiğini vurgulamak ve diğer sektörlerden ayrıldığı önemli bir husus olarak algılanması içindir. Akıl gücünün önemi böylesine yoğun ve önemli olunca mesai saatleri içinde bir bilişim üretimini zorunlu hale getirmek de zorlaşmaktadır. Sonuç olarak bilişim sektöründe insan kaynağı yeni bir konu ve bileşenlerine göre çok değişik uygulama ve sonuçları olan bir disiplindir. Sektörde personel ve yönetim olarak bir araya gelip, ortak çıkar ve hakların sağlanması yönündeki çalışmalar yeni yeni başlamış olup sivil toplum kuruluşları bu çalışmalarda ön planda olmaktadır. Çalışanın mutlu olduğu, mutluluğun ortak bir paydada verimli çıktılara dönüştüğü, bu dönüşümden kazanılan maddi ve manevi katma değerlerin ise bilinçli bir şekilde paylaşıldığı bir iş örgütlenmesinin önümüzdeki yıllarda sağlanması gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki bilişim sektöründeki envanter insan kaynağına dayanmaktadır. Bu nedenle bilişim işverenleri biliyorlar ki en büyük yatırımları insan kaynağına yapacakları yatırımlarıdır ve kazançları paylaşmayı öğrenmeleri ile doğru orantılıdır. Bilişim çalışanlarının kazançları ve yan gelirleri konusunda farklılaştığı kabul edilmelidir. Bu kabullenme ile karşılıklı olarak iyi niyetin öncelikli olduğu anlaşmalar yapılan üretiminde verimli olmasını sağlayacaktır. Çalışanın mutlu olduğu, mutluluğun ortak bir paydada verimli çıktılara dönüştüğü, bu dönüşümden kazanılan maddi ve manevi katma değerlerin ise bilinçli bir şekilde paylaşıldığı bir iş örgütlenmesinin önümüzdeki yıllarda sağlanması gerekmektedir. SDE Analiz Kaynakça 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu Türkiye’de Yazılım Sektörü 51 7. Sonsöz: Gelecek Çalışmalara İlişkin Bir Değerlendirme Murad TİRYAKİOĞLU Yazılım sektörüne yönelik tüm bu değerlendirmeler göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan en önemli sonuç yazılım sektörünün, Türkiye’nin bilgi temelli kalkınma sürecinde stratejik sektör olarak özellikle ve hassasiyetle desteklenmesi gerektiğidir. Analize katkıda bulunan teknokrat ve bürokratların yazılım sektörünün neden önemle ele alınması ve stratejik sektör olarak benimsenmesi gerektiğine ilişkin düşüncelerini içeren bir özet şu şekilde ifade edilebilir: • Yatırım maliyetlerinin çok düşük olmasına karşın yüksek istihdam ve katma değer sağlayan bir sektör olarak yazılım sektörü teknolojik gelişmeyi destekleyecek ve sanayileşme süreçlerine katkı sağlayacak bir nitelik arz etmektedir. • Bilgiyi üretme, işleme ve yaygınlaştırma becerilerinin ülkelerin rekabet gücünü belirlediği göz önünde bulundurulduğunda hem bilginin üretilmesinde ve ihtiyaçlar doğrultusunda işlenmesinde hem de topluma ve ekonomiye yayılmasında yazılım sektörü anahtar bir role sahiptir. • Soysal yaşamdan, ekonomiye, ekonomiden, siyasete kadar yaşamın tüm alanlarında teknolojinin talep edilmesi, diğer bir ifadeyle teknolojik bağımlılığın oluşması, daha ileri teknolojiler üretilmesinin yanı sıra bu alanda koordinasyonun gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. • Sektörün dinamik ve esnek yapısı kadınlara, engellilere ve gençlere istihdam imkânı sağlayabilmektedir. • Yazılım sektöründe yaratılan katma değer ihracat, diğer sektörlerin rekabetçiliği, ulusal Ar-Ge faaliyetleri, gayri safi yurt içi hasılaya ve istihdam artışında belirgin bir etkiye sahiptir. Soysal yaşamdan, ekonomiye, ekonomiden, siyasete kadar yaşamın tüm alanlarında teknolojik bağımlılığın oluşması, daha ileri teknolojiler üretilmesinin yanı sıra bu alanda koordinasyonun gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 52 • Ekonominin tüm kollarını etkileyen yazılımı üretmek için en önemli girdi akıl ve yaratıcı güçtür. Türkiye yüksek genç nüfusa sahiptir. Ayrıca bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanabilecek 1,5 milyondan fazla KOBİ mevcuttur. Sadece bu potansiyel dikkate alındığında bile yazılım sektörünün teknolojik ve iktisadi gelişme için hassasiyeti ortaya çıkmaktadır. • Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılı için Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomiye sahip ilk 10 ülke içerisinde yer alması, kendi özgün teknolojilerini geliştirerek özgüvenini, zenginliğini ve güvenliğini daha da artırarak küresel alanda hak ettiği konuma gelmesine yönelik hedefte yazılım sektörü stratejik bir öneme sahiptir. Tüm bu haklı tespitlerden sonra yerel yazılım endüstrisinin neden desteklenmesi gerektiğini şu soru ile özetlemek mümkündür: Yazılım sektörünün gelişebilmesi için özel sektör, STK’lar, üniversiteler ve kamu arasındaki işbirliği son derece önemlidir. Dolayısıyla paydaşların ve devletin katılımıyla işbirliğine yönelik bir strateji geliştirmesi ve daha önemlisi uygulaması gerekmektedir. SDE Analiz “Bugün global internet reklam pastasından neredeyse %50 pay alarak kendi yarattığı reklam modelinin haklı sefasını süren Google, ülkemizde elde ettiği reklam gelirlerinin vergisini yine ülkemize ödese hoş olmaz mıydı? Sadece bu bile yerel yazılım sektörünün desteklenmesi adına oldukça güçlü bir neden değil mi?” (Bölüm 3.3). Analiz kapsamında değerlendirilen bu temel sebeplerle yazlım sektörünün desteklenmesine ilişkin politika önerilerini ise şu şekilde sıralamak mümkündür: • Yazılım sektörünün gelişebilmesi için özel sektör, STK’lar, üniversiteler ve kamu arasındaki işbirliği son derece önemlidir. Dolayısıyla paydaşların ve devletin katılımıyla işbirliğine yönelik bir strateji geliştirmesi ve daha önemlisi uygulaması gerekmektedir. • Türkiye’nin Cumhuriyetin 100. Yılı 2023 için bilişim sektörüne, yazılım sektörüne koyduğu hedefleri iddialı fakat ulaşılabilir hedeflerdir. Fakat bu hedeflere ulaşmak konusunda hızlı adımlar atılması gerekmektedir. Her yıl diğer ülkeler hızında ilerlemediğimizde geri düştüğümüz, henüz tüm oyuncuları netleşmemiş bir sektörde yer alabileceğimiz bu dönemde, sektörün büyümesi ve açılımına yönelik somut adımlar atılmalıdır. Özellikle bölgemizde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da her yıl %15 artması beklenen bilişim sektör kamu harcamaları da öngörülerek, bu pazarda Türkiye’nin girişimciliğinin artırılması gerekmektedir. • Dünyadaki beklentilerin yazılım sektörü için Türkiye için de geçerli olması yönünde beklentiye sahip olunması anlamlıdır. Bu doğrultuda, arzın önümüzdeki 5 yıl genişleyeceğinden hareketle, özellikle son 5 yılda gerçekleşmiş olan %6,3’lük küresel sektör büyümesinin gücünü bir miktar daha artırarak %6,6 ile büyüyeceği de gözönüne alındığında bu büyümenin benzer bir şekilde Türkiye için de geçerli olabileceği öngörüsü rahatlıkla yapılabilmektedir. Dolayısıyla bu öngörüyü de kapsama dahil eden bir strateji ve teşvik planı oluşturulmalıdır. Türkiye’de Yazılım Sektörü 53 • Politikaların oluşturulması aşamasında yerel, ulusal, bölgesel ve küresel ihtiyaçların belirlenmesi gerekmektedir. Bu ihtiyaçlar birbirini tamamlayıcı nitelikte ise, başarılı küresel modeller incelenerek, STK ve sektör birliklerinin de görüşü alınarak ülkemize özgü modeller oluşturulmalıdır. Bu modellerin uygulanabilmesi için ulusal ihtiyaçlara göre önceliklendirmeler yapılarak kısa ve uzun vadeli hedefler belirlenmelidir. • Bilişim teknolojileri standartlarını ve sertifikasyonunu yaygınlaştırmak amacıyla konferanslar, seminerler, sempozyumlar düzenlemeli, üniversite-kamu-özel sektör arasında iletişim sağlanmalı ve sürdürülebilir kılınmalıdır. • Yazılım sektörü özelinde bilişim endüstrisinde çalışların mutlu olduğu, mutluluğun ortak bir paydada verimli çıktılara dönüştüğü, bu dönüşümden kazanılan maddi ve manevi katma değerlerin ise bilinçli bir şekilde paylaşıldığı bir iş örgütlenmesinin sağlanması gerekmektedir. Yazılım sektörünün ekonomide faaliyet gösteren tüm sektörlere öncülük ettiği gerçeğinden hareketle belirlenecek politika ve stratejilerin ilgili bakanlıkların, üniversitelerin, sanayi kuruluşlarının, ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve nihayet firmaları temsilen odalar ve sektör birliklerinin katılımı ve katkısıyla belirlenmesi ve uygulanması hayati bir öneme sahiptir. Bu analizin sözkonusu öneme dair bir farkındalık ve fayda sağlayabilmesi durumunda bu türlü bir çalışma amacına ulaşmış olacaktır. Bilişim teknolojileri standartlarını ve sertifikasyonunu yaygınlaştırmak amacıyla konferanslar, seminerler, sempozyumlar düzenlemeli, üniversite-kamuözel sektör arasında iletişim sağlanmalı ve sürdürülebilir kılınmalıdır. SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 54 Katkı Sağlayanlar (Soyadına göre alfabetik sıralı) Mariye Umay AKKAYA 1995 yılında Ankara Fen Lisesi’nden, 2000 yılında Bilkent Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden, 2003 yılında ise Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 2003 yılında Türk Standartları Enstitüsü’nde (TSE) göreve başladı. TSE’de sırasıyla, önce Yazılım Geliştirme ve Uygulama Müdürlüğü’nde yazılım geliştirici, sonrasında ise TSE Ürün Belgelendirme Merkez Başkanlığı bünyesinde “Bilgi Teknolojileri ve Güvenliği” alanlarında Belgelendirme ve İnceleme Uzmanı olarak çalıştı. Halen TSE Elektroteknik Sektörü belgelendirme Müdürlüğü`nde Bilgi Güvenliği ürün standardı olan Common Criteria, Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, Yazılım Süreçleri İyileştirme ve Yetenek Belirleme konularında uluslararası tetkikçi ve belgelendirme uzmanı ve Bilgi Teknolojileri ve Güvenliği Belgelendirme Uzmanı ve Bölüm Sorumlusu olarak çalışmaktadır. Uluslararası Ortak Kriterler Geliştirme Kurulu (CCDB), Ortak Kriterler Yürütme Alt Komitesi (CCES), Ortak Kriterler Yönetim Kurulu (CCMC) komitelerinin, Türkiye temsilcisidir. Birçok ulusal, uluslararası seminer ve konferansa bildiri katkısı sağlamış olan Mariye Umay Akkaya evli ve üç çocuk annesidir. Zeynep BAKTIR 1981 yılında Kayseri’de doğdu. Lise eğitimini Ankara Fen Lisesi’nde, üniversite eğitimini Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde tamamladı. 2004 yılında Hartford Üniversitesi’nde “Elektronik Ticaret&Pazarlama” konulu proje çalışmasını yürüttü ve 2005 yılında Teksas Üniversitesi’nden MBA derecesini aldı. Türkiye’de ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yönetim danışmanlığı, eğitim, elektronik perakende, inşaat, finans ve telekomünikasyon gibi çeşitli sektörlerde satış, pazarlama ve marka yönetimi alanlarında çalıştı. İş dünyasında fırsat eşitliğini ve kadın girişimciliğini destekleyen sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak görev alan Baktır, Quatro Dijital bünyesinde dijital medya&marka yönetim danışmanlığı vermektedir. Mustafa CANLI SDE Analiz 1979’da Ankara’da doğdu. 2001 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Makine Mühendisliği lisans derecesi, 2003 yılında Northeastern University’den Bilgi Sistemleri yüksek lisans derecesi ve 2005 yılında aynı üniversiteden İşletme yüksek lisans derecelerini aldı. 2001-2002 arasında TÜBİTAK’ta savunma sanayi projelerinde araştırmacı olarak görev yaptı. 2003-2006 arasında ABD’de finans, lojistik ve benzeri alanlarda özel sektörde çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndü. 2006 – 2011 yılları arasında Türksat A.Ş.’nin bilişim alanında çalışan birimlerini kurdu. e-Devlet Kapısı Projesi dahil olmak üzere pek çok kamu bilişim ve e-devlet projesini yürüttü. e-Devlet, bilişim, elektronik haberleşme ve e-ticaret gibi pek çok yasal düzenleme çalışmasında yer aldı. 2011 yılından itibaren T.C. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nda bilgi ve iletişim teknolojileri alanında bakan danışmanı olarak görev yapmakta ayrıca Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Kamu Yönetimi alanında doktora programına devam etmektedir. Türkiye’de Yazılım Sektörü 55 Anıl ÇEKİÇ Hacettepe Üniversitesi’nde Yönetim Bilimi alanında doktora derecesini almış olan Anıl Çekiç, Atılım Üniversitesi’nde öğretim üyesidir. Hüseyin Rahmi ÇETİN Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Makina Mühendisliği bölümünden 1987 yılında mezun oldu. 1993-1995 yıllarında ABD Illinois Üniversitesi, İktisat Politikası bölümünde yüksek lisans yaptı. Kardemir A.Ş. Yönetim Kurulu üyeliği, bilişim teknolojileri alanında faaliyet gösteren bir firmanın Genel Müdürlüğü ve 2009 yılından itibaren de Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan Yardımcılığı ve Kurumu temsilen OYAK İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Sosyal Güvenlik Kurumu’nda birleşim sonrası ihtiyaç duyulan elektronik altyapı yatırımları çalışmaları ile Sosyal Güvenlik Entegrasyon Projesi (SGEP), arşivlerin sayısallaştırılması, e-imza destekli Doküman Yönetim Sistemi’nin kurulması, Akıllı Kart (Elektronik Kimlik Doğrulama) gibi projelerin hayata geçirilmesinde yoğun çalışmalar yapmıştır. 06.09.2011 tarihinden itibaren Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olarak göreve başlamıştır. Sektörler İtibariyle Türk Dış Ticareti (19891990), Türkiye Entegre Demir ve Çelik Tesisleri Özet Raporu, (1980-91), Demir ve Çelik Sanayiinde Gelişmeler ve Sıcak ve Soğuk Çekilmiş Yassı Çelik Ürünlerinde Talep Analizi, (1992-2005) gibi yayınları bulunmaktadır. 1964 doğumlu olan Hüseyin Rahmi ÇETİN, evli ve üç çocuk babasıdır, İngilizce bilmektedir. Murat DURAN O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesinden mezun olduktan sonra yüksek lisans çalışmalarına aynı üniversitede İşletme Fakültesinde devam etmektedir. Yazılım sektöründe 1997 yılından bugüne çalışmaları bulunmaktadır. Web, istemci ve mobil uygulamalarının çok katmanlı mimariler üzerinde yürütüldüğü projeleri bulunmaktadır. Bilişim sektöründeki çalışmalarını altı yıl TÜBİTAK ve daha sonra iki yıl Genelkurmay Başkanlığı ile devam ettirmiştir. Bilkent Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak sekiz yıl görev yapmıştır. Halen çeşitli kamu/özel kuruluşlara destek veren duSoft Yazılım Danışmanlık firmasında sektör içinde anahtar teslim çözümler üretmekte ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev almaktadır. Erdem ERKUL 2003 yılında Hacettepe Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde araştırma görevlisi olarak göreve başlayan R.Erdem ERKUL, 2005 yılında e-devlet ve bilişim portalı olma özelliğine sahip www.digitaldevlet.netweb sitesini kurmuş olup aynı sitenin editörlüğünü yapmaktadır. Erkul, 2008-2009 akademik yıllarında doktora burslusu olarak Harvard Üniversitesi’nde bir proje sonucu kurulan SDE Analiz Türkiye’de Yazılım Sektörü 56 ve Prof. Jane Fountain’ın direktörlüğünde çalışmalarına devam eden National Center For Digital Government’ta çalışmalarda bulunmuş olup, 2008 Şubat ayından itibaren kumuş olduğu uluslararası e-devlet portalı www.digital-government. net web sitesinde güncel olarak yayınlarına devam etmektedir Aydın KOLAT 1952 doğumlu olan Aydın Kolat ODTÜ Fizik Bölümünde Çekirdek Fiziği Doktora çalışmalarını tamamladıktan sonra aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalıştı. Sistem uzmanı olarak çalışmaya başladığı IBM şirketinde daha sonra çeşitli seviyelerde yönetici olarak 17 yıl süre ile çalıştı. 2000 yılında IBM’den emekli olduktan sonra MNG Bilgisayar Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi. Dr. Aydın Kolat halen Verisis A.Ş. nin Genel Müdürlüğü ve Türkiye Bilişim Vakfı’nın (TBV) Ankara Temsilciliği görevlerini sürdürmektedir. Aynı zamanda TOBB Yazılım Meclisi üyeliğini, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AR-GE Değerlendirme ve Denetleme Komisyonu üyeliğini de aktif olarak yapmaktadır. Son dönemlerde özellikle uzaktan eğitim, bilişim kentleri, felaket kurtarma ve iş sürekliliği konularında deneyimlerini paylaşmaktadır. İki çocuk babası Dr. Aydın Kolat İngilizce bilmektedir. Gülara TIRPANÇEKER 1984 yılında Hacettepe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Fizik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi’nde Çağdaş İşletmecilik bölümünde lisansüstü eğitimine devam etti. İş hayatına Elginkan Holding’de başladı ve Kalite Kontrol Müdürü olarak, RJR Reynolds Tütün San. A,Ş.’de Sistem Analisti olarak çalıştı. 1989 yılından itibaren Tekimed Bilgi İşlem Hizmetleri Ltd. Şti.’nde yönetici ortak olarak görev yapmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi, Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi’nde Bilişim Etiği dersi vermektedir. YASAD Yönetim Kurulu Başkanlığı, YASAD Yönetim Kurulu Üyeliği, TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyeliği, BİYEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve BİYESAM Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunan Gülara Tırpançeker evli ve bir çocuk annesidir. Murad TİRYAKİOĞLU SDE Analiz 1978 yılında Afyonkarahisar’da doğdu. 2000 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisat bölümünden lisans derecesini alan Tiryakioğlu, aynı üniversiteden 2003 yılında İşletme, 2006 yılında İktisat yüksek lisans derecelerini almıştır. İktisat anabilim dalında doktora tez çalışmalarını sürdüren Tiryakioğlu’nun ulusal ve uluslararası sempozyumlarda sunulmuş bildirileri, yayımlanmış makaleleri ve uluslararası yayınevleri tarafından basılmış kitaplarda katkıları bulunmaktadır. Merkezi Ankara’da bulunan Ekonometrik Araştırmalar Derneği’nin yönetim kurulu üyesi olan Tiryakioğlu’nun çalışma alanları teknolojik gelişme ve yenilik iktisadı, bilgi temelli iktisadi ve sosyal kalkınma ve sanayileşmedir. Acil-Afet Gönüllüsü olarak üniversite bünyesinde kurulmuş olan arama&kurtarma ekibine liderlik eden ve Afyonkarahisar Deprem Stratejisi Eylem Planı’nın hazırlanmasına katkı sağlayan Tiryakioğlu afet öncesi- sonrası planlama ve koordinasyon çalışmalarına katılmaktadır.
Similar documents
Ali Fıkırkoca Anı Kitabı
Ali Fıkırkoca için yazılanlar, hem akademik hayatı hem de genel olarak yaşamı dar hesaplara sıkıştırmaksızın, kendi entelektüel çok yönlülüğünü başkalarının hayatıyla buluşturmanın, yeniliği düşünc...
More informationYÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ Milletlerarası
delerinin tespiti amacıyla Hacettepe Üniversitesi'nin, bir işçinin günlük çalışma karşılığı ola rak İhtiyaç duyduğu kalori miktarı ve bu kaloriyi sağlayan beslenme kalıbı bu konudaki çalışmalara e...
More informationsoftware that sets you free
sektörler başta olmak üzere, liman işletimi, gayrimenkul portföy yönetimi gibi farklı alanlarda da faaliyet gösteren firmalara mobil uygulama ve doküman yönetimi çözümlerini de içeren paket ürünler...
More informationUrban Aesthetics: The Case of Istanbul and Edinburgh
nüfus çarpık kentleşmeyi adeta tetiklemiş, kentlerin tarihi ve doğal yapılarında telafisi olmayan zararlar vermişlerdir. Kentleşme sürecini geç yaşayan ülkeler, kentlerin estetik yapıları, konut ih...
More information7 yıl önce Avrasya Etüdleri 37 / 2010
göre Yeni Büyüme Modeli geliştirmektedir. Model, uzun dönemde ülke kişi başı gelir oranındaki düzenli büyümenin beşeri sermayedeki büyüme oranlarına dayandığı sonucuna varmaktadır. Ülkelerin bilgi ...
More information