80 TASARIM 235 DOSYA FILE OFİS OFFICE
Transcription
80 TASARIM 235 DOSYA FILE OFİS OFFICE
Aarhus Issue 80 TASARIM 235 OFİS OFFICE Aynı zamanda hem olmak, hem de yeniliğin baştacı edildiği bir sürece girmek Arhus’ta güzel bir ironi ile karşınıza çıkıyor. City of Aarhus, and, Danske Arkitekt Virksomheder ve DANISH TM nin daveti ile geçtiğimiz aylarda Danimarka’nın ikinci büyük şehri Aarhus’a gittik. İlk bakışta, su öğesinin kent hayatına kattığı alışkanlıklar ve bu alışkanlıklar ötesinde, bu öğe etrafında gelişen ticari ve sosyal faaliyetler Liman kıyısındaki araziler getiri anlamında kentsel değeri yüksektir. Aarhus’ta Türkiye’ye kıyasla, bu alanlar daha kullanıcı odaklı ve kamusal alan kazanımını arttıran bir anlayışla planlanlanıyor. Planlama sürecinin her aşaması katılımcı ve şeffaf. Hatta bazen bu şeffalık fazla bile olabiliyor. Kent, yeni liman bölgesi gelişim projesi altında her anlamda yenileniyor. Bu durumda Aarhus’un 2017 Avrupa Kültür Başkenti olma durumu da var. Aarhus genç ve yaratıcı bir şehir. Bir yandan dünyanın en iyi mimarlık ofisleri burada konuşlanmışken, yeni ve deneysel projeler görüyorsunuz. Her yer deniz dediğiniz anda, kent silüetinden çıkan inşaat manzarasını da görüyorsunuz ama çok göze batmıyorlar. Yeni yapılar ya peyzajla bütünleşiyor, arazi içinde DOSYA FILE “olağan” duruyor ya da silüet içinde kabul edilebilir bir asilikte fark ediliyor. Aarhus her yıl 4.000-5.000 kişi kadar büyüyor. İleride nasıl olacak? Bu doğrultuda geliştirilen kentsel planlama anlayışında en çok; mimarlığın demokratik ve herkes için erişilebilir olmasına dikkat ediliyor. Bu dosya ile Aarhus’taki mimarlık ve tasarımla ilgili görüşlerimizi ve liamn kentinin yeni yüzü hakkında birkaç ipucu bulacaksınız. Keyfini çıkarın. DOSYA FILE A beautiful irony welcomes you in Aarhus in a process that both being raw and innovative are encouraged. We were in Aarhus, the second largest city of Denmark, by the invitation of City of Aarhus, and, Danske Arkitekt Virksomheder and DANISH TM in the previous months. At a first galance, you can observe the habits and the social and physical activities that develops beyond these habits thanks to being a waterfront city. The waterfront areas are quite valuable in any sense. These areas are being planned in a userfriendly process in Denmark rather than Turkey. TASARIM 235 81 Each step of urban planning is participitory and transparent. Even sometimes this transparency can be too much. (Too good to be true) The new urban waterfront development project efefcts the city in every level. There is no doubt that this is related with Aarhus, being the European Cultural Capital of 2017. Aarhus is a young and creative city. You can see new and experimantal buildings where the world’s most known architectural officess are settled. When you start to think of that everywhere is surrounded by the sea, then you notice the new construction sides by looking the city silhouette. They do not create a visual noise, they just exist in the ground and suit the landscape and can be noticable by being different in an acceptable way. The city is growing between 4.000-5.000 people each year. What is going to happen in the future? The urban planning approach related to this issue shows that: Architecture needs to be democratic and accessible to all. Here with this file, you can find our review of Aarhus architecture and design and the new face of the waterfront city. Enjoy OFİS OFFICE 088 TASARIM 235 DOSYA FILE DOSYA FILE TASARIM 235 089 “Your Rainbow Panorama”, Olafur Eliasson’un Danimarkalı ARoS Sanat Müzesi’nin çatısında sergilenen yeni çalışması. Dünyaca ünlü İskandinav sanatçının bu kalıcı işi; 10 metre uzunluğunda ve 3 metre genişliğinde, renkli cam içinde dairesel bir yürüyüş yolu. Birleştirilmiş ince kolonlar üzerinde, çatının 3.5 metre yüksekliğinde ve 52 metre çapındaki bu görkemli eser, kübik müze cephesinin bir ucundan diğer ucuna uzanıyor. “Your Rainbow Panorama”, a new work by Olafur Eliasson on the roof of the Danish art museum ARoS Aarhus Art Museum. The world-famous Danish-Icelandic artist has created this permanent work of art consisting of a circular, 150-metre-long and three metre-wide circular walkway in glass in all the colours of the spectrum. Mounted on slender columns 3.5 metres above the roof and with a diameter of 52 metres, this spectacular creation extends from one edge to the other of the facade of the cubic museum building. ARoS Sanat Müzesi Aarhus Museum of Art Danimarka’nın ikinci en büyük şehri Arhus’un kültürel merkezi. Bu müze, binayı şehrin iki kültürel merkezini birleştiren bir köprü haline dönüştüren caddeden ziyaretçileri ağırlamak amacıyla özel olarak tasarlandı. Müzenin içerisinden geçen bu yol, müzenin arkasında bulunan caddeler ile bağlantı kurulmasında hayatı bir önem taşıyarak, müzenin günlük hayat ile olan dinamik etkileşimine vurgu yapıyor. Eğimli araziye inşa edilmiş bina, 52 x 52 metrelik bir ayak izine sahip ve yaklaşık 50 metre yüksekliğinde. Dış mekanın belirgin sertliğine karşıt olarak, gün ışığıyla dolup taşmış göz kamaştırıcı beyaz iç mekan, binanın farklı seviyelerini belirleyen organik kıvrımları gözler önüne seriyor. İç mekandaki kıvrımlı geçit alanı, müzeyi galeriler ile birlikte sergileme alanı ve restoran, yönetim ofisleri, koruma alanları, atölyeler, saklama odaları ve kütüphaneleri bünyesinde barındıran hizmet alanı olarak iki farklı parçaya ayırıyor. Müzenin geçit alanından asansör boşluğunu kavrayarak sergi galerileri ile bağlantı kuran göz alıcı spiral bir merdiven yükseliyor. Yüksek seviyedeki köprüler orta avlu alanının kanyonu ile çapraz bir bağ kurarak müzenin iki merkez bölgelerinin arasında dinamik bağlar oluşturuyor. The cultural centrepiece of Aarhus, Denmark’s second largest city. Mimar Architect: Schmidt Hammer Aassen Architects İşveren Client: Aarhus Belediyesi Aarhus Municipality Alan Area: 17.700 m² İnşa maliyeti Construction sum: 40 milyon euro (KDV dahil değil) € 40 million excl. VAT Yarışmalar Competition: 1997, uluslararası açık bir yarışmada 1. Sıra. 1997, 1st prize in open international competition Durum Status: İnşa dönemi 2001-2004 Construction period 2001 - 2004 Mühendis Engineer: Niras A/S Akustik mühendisi Acoustic engineer: Jordan Acoustics Peyzaj mimarisi Landscape architect: Schmidt hammer lassen architects Schmidt hammer lassen architects Ödüller Awards: 2004, Aarhus Belediyesi Mimari ödülü 2004, Aarhus Municipality’s Architecture Prize; 2004, FX Awards En iyi müze ödülü 2004, FX Awards Best Museum; 2004, InSitu Ödülü 2004, InSitu Prize Fotoğraflar Photographer: Adam Mørk The museum is designed specifically to welcome visitors, straddling a public thoroughfare that transforms the building into a bridge linking two of the city’s cultural centres. This public route through the museum provides a vital connection with the network of streets beyond, encouraging dynamic interplay between the museum and everyday life. The building, set into the sloping site, has a footprint of 52 x 52 metres and stands almost 50 metres high. In contrast to the apparent severity of the exterior, the dazzling white interior, flooded with daylight, presents a sequence of highly organic sweeping curves that define the different levels of the building. The interior curving walkway divides the museum into two distinct wings: the exhibition wing with its gallery spaces and the service wing housing a restaurant, administration offices, conservation area, workshops, storerooms and a library. A spectacular spiral staircase rises up from the museum walkway, a sculptural form wrapping around two lift shafts, together providing dramatic connections to the exhibition galleries. High-level bridges traverse the canyon of the atrium space, creating dynamic connections between the two core areas of the museum. OFİS OFFICE 092 TASARIM 235 DOSYA FILE rÖpOrtaj ıntervıew Şehir İçinde Şehir TASARIM 235 093 mimarlığın demokratik ve herkes için ulaşılabilir olması gerekiyor archıtecture needs to be democratıc and accessıble to all cıty ın a cıty 3 How with Julian Weyer, Partner Architect of CF Møller. Bestseller ofis kompleksi, Aarhus limanı yeni kentsel gelişim projesinin giriş noktası. Birbirinden bağımsız bir dizi bina, avlular ve aralarında çatı bahçeleri bulunan teraslardan oluşan, Bestseller firması için tasarlanan ofis projesi, şehir içinde şehir yaratan bir karışım. Dört tarafı kanal ve denizlerle kaplı olan bina, yeni kentsel liman gelişim projesinin giriş noktasını tanımlıyor. Binanın, Danimarka yapı yönetmeliklerinin minimum gereksinimlerinden %50 daha düşük olan enerji tüketimi ile, 2015 düşük-enerji sınıfında olması planlanıyor. Bestseller office complex is the entrance to the new urban waterfront development project of Aarhus. The development is composed as a series of independent volumes, with atriums, terraces and roofgardens in between - creating in effect a city within the city. The building marks the entrance to the new urban waterfront development, and is surrounded by canals and water on all four sides. The building is planned to be in low-energy class 2015, i.e. with an energy consumption that is 50% less than the minimum requirements of the Danish building regulations. Mimar Architect: CF Møller İşveren Client: Bestseller A/S Alan Area: 20.000 m² Lokasyon Location: Pier 2, Aarhus limanı İnşa süresi Construction process: 2010-2014 Aarhus’un yeni yüzünü yeni yatırımlar ve projelerle nasıl tarif edebilirsiniz? Şehir şu anda, son 70-80 yıl boyunca gördüğü tüm değişimlerden daha hızlı bir şekilde değişmekte, özellikle bu gelişmeler atılım şeklinde ve bir anda olmakta. Mimari bir ofis olarak tarihimiz, Aarhus’un tarihiyle bağlantılı ve bunun sonucu olarak Aarhus bölgesindeki projelerimizin listesi bir hayli uzun. Şehrin değişimini derinden etkileyen ve etkileyecek önemli projelerimizden birkaçına değinecek olursak şunları örnek verebiliriz: Aarhus Üniversitesi, (1931-2013) kampüsün resmi olarak Danimarka’nın milli mimari hazinelerinden birisi haline gelmesine ve dünya çapında en güzel görünümlü kampüslerden birisi olarak ün kazanmasına olanak tanıyan uzun vadeli ve eşsiz bir mimari ve kentsel gelişim projesi. Aarhus Limanının gelişimi ise, son 20 yıldır üzerinde çalıştığımız, şehir ve liman alanlarının şu anki büyük ölçekli gelişimine öncülük ederek, planlama prensiplerinin ortaya çıkmasına neden olan bir proje. Diğer çoğu şehirden farklı olarak, limanı küçültmekten ziyade, Danimarka’nın en büyük konteynır merkezi haline gelecek şekilde genişletmekte karar kılındı. Yeni terminal gibi sıra dışı bir bina da şehrin 2012 mimari ödülünü kazandı. Politik yaklaşımlar ve kararlar Danimar-ka’daki kamusal alanları ve mimarlığı nasıl etkiledi? İskandinav ülkeleri, özellikle de Danimarka, sosyal sorumluluk hakkında güçlü bir geleneğe sahip ve bu durum mimarinin demokratik ve herkes için ulaşılabilir olmasını gerektiriyor. 50 yıldır refah toplumunu inşa ettik ve koruduk ve bu durum, yeni bir projeye yaklaşımımızı öncelikli olarak etkiledi. Bu yüzden bizden beklenen değerler kapsayıcılık, diyalog ve işbirliği olarak ortaya çıkıyor fakat aynı zamanda biz de bunları müşterilerden ve politikacılardan da bekliyoruz. Mimari, kentselleşme ve tasarım değer ve kar üretmekten daha çok, toplu- mu ve uzun vadeli sosyal sürdürülebilirliği ve yeniliği arttıran bir olgu gibi algılanıyor. Mimarlık ve tasarımda, sürdürülebilirlik anlamında kesin ve zeki olmak nasıl olabilir sizce? Sürdürülebilir tasarım mimari için bütünsel bir yaklaşım değerini taşıyor ve enerji tasarrufu yapan çözümler, malzeme bilgisi, iç mekan havalandırması ve teknolojileri ve tasarımın ekonomik olarak yapılabilir durumda olması gibi tasarımda bir çok şeyin hesaba katılması gerekiyor. Özellikle sonradan gelecek kullanıcılar, binada düşük enerji tüketimi sağlamak için göz ardı edilebiliyor. Fakat her iki olgu da bizim geleneğimizde, İskandinav geleneğinde bir bütün olarak yer alıyor. Bütün bunların “zeki” olabilmek için devamlı olarak yenilenmesi gerekiyor. Kesin bir formül yok fakat sağduyu, net bir sosyal ve ekonomik odaklanma ve yeni teknolojilere ve bilime ilgi gibi bir kombinasyona sahip olmamız gerekiyor. HOW CAN YOU DESCRIBE THE NEW FACE OF AARHUS BY THE NEW DEVELOPMENTS AND PROJECTS. The city is currently changing faster than it has for the last 70-80 years – typically these developments happen in leaps. Our history as an architecture office is intrinsically linked to Aarhus’ history, and a result he list of our projects in and around Aarhus is very long indeed. To highlight just a few of our key projects that have changed and/or will change the city profoundly, here are some examples: The University of Aarhus (1931-2013) is a unique long-term architectural and urban development, resulting in campus that is officially recognized as a Danish national architectural treasure and internationally renowned as one of the most beautiful campuses worldwide. The development of the Port of Aarhus is something we have worked with over the last 20 years, resulting in a number of decisive planning principles which have opened up new perspectives for the city and effectively paved the way for the current largescale redevelopment of the Aarhus docklands. Unlike many other cities, the port is not shrinking but rather expanding into Denmark’s most important container hub, and the something as unusual as the new terminal won the city’s architecture award in 2012. HOW DID THE POLITICAL APPROACHES/ DECISIONS AFFECT THE PUBLIC SPACE AND THE ARCHITECTURE IN DENMARK? The Nordic countries, and Denmark in particular, have a strong tradition of social responsibility, and of architecture, which is democratic and accessible to all. We have, for 50 years constructed and maintained the welfare society, and this has fundamentally impacted the way we would approach any new task. So inclusiveness, dialogue and cooperation are the values expected from us, but also vice-versa what we expect from clients and politicians. Architecture, urbanism and design are perceived as more than a tool to create value and profit; they are also seen as a tool in upgrading the society and long-term social sustainability and innovation. HOW TO BE SMART WITH SUSTAINABILITY IN TERMS OF ARCHITECTURE AND DESIGN? Sustainable design is a holistic approach to architecture that takes account of a wide range of energysaving design solutions, materials knowledge, inner climate and technology, together with adaptation to climate change and social programmes, and economically feasible design. Especially the latter are often overlooked in the drive to lower energy consumption from building, but both have deep roots in our tradition, and indeed in the Scandinavian tradition as a whole. All this combined must be continuously reconfigured to be “smart” – there is no fixed formula, but only a combination of common sense, a clear social and economic focus and a healthy interest in new technology and science. 082 TASARIM 235 OFİS OFFICE DOSYA FILE Sanatsal Üretim için Alternatif Bir Zemin AN ALTERNATIVE GROUND FOR ARTISTIC PRODUCTION Kültür ve sanatın yeni dinamik merkezi; Aarhus’ta, peyzaj ve tarihi antrepolar arasında bir sinerji ortaya koyuyor. Godsbane’deki kültür merkezi, başka bir deyişle; eski gümrük binası, tarihi çerçevede tamamen canlı ve yeni kimlikli bir mekanı tanımlıyor. DOSYA FILE Demiryolu bağlantılı çalışma alanı sayesinde; Godsbane, gün boyu süren aktivite ve akan trafik ile kentin yaşayan bir bölgesi haline geliyor. Yeni kültürel merkez; sanatsal üretim ve literatüre teşvik eden ilham verici çevresiyle multidisipliner bir zemin yaratıyor. Godsbane’in dönüşümünde, bölgenin endüstriyel kimliğinin korunması öne çıkıyor. Yeni odalar ve oditoryum geniş çatı yüzeyinin altında yer alırken, atölye ve “Müzik Kafe” mevcut holde yer alıyor. Mevcut antrepo ve gümrük arasında bir buluşma noktası tanımlayan çatı yüzeyi, ortak bir mimari ifade yaratıyor. Doğayı tanımlayan ve vadisel bir hareket ortaya koyan çatı, yeşil hatta uzanıyor. Böylece, birçok erişim noktasına açılarak kent bütününde ve bütün alanda yeni bir yaşam alanı yaratıyor. Lokasyon Location: Godsbane, Arhus, Danimarka Godsbanearealerne, Aarhus, DK İşveren Client: Arhus Belediyesi Aarhus Municipality Ödül Award: Davetli yarışmada 1.lik ödülü, 2009 1st prize in invited competition 2009 Alan Area: 9.500 m² Tasarım ekibi Arkitekt: 3XN, Exner, NORD Mühendis Engineer: Søren Jensen Yüklenici firma Contractor: Hans Ulrik Jensen TASARIM 235 083 A dynamic new hub for culture and art emerges out of a synergy between landscape and historical freight train ware houses in Aarhus. The cultural production center in Godsbanen or the former railyards is a landscaped spatiality which creates an overall fresh and new identity within an historical framework. From a workplace connected with the railway, the Godsbane development becomes a living area of the city with activ¬ity and traffic flow during most of the day. The new cultural center creates an inspiring environment, stimulating the artistic production of primarily scenography, visual arts and literature. At the same time, the center creates the frame¬work for a multi-disciplinary interaction between the artistic métiers, business and education. The transformation of the Godsbane development places weight on the protection of character imbued by the area’s industrial roots. The workshops and Mu¬sic Café are placed in the existing halls, while the new rooms and auditoria are gathered under a large roof surface. The roof surface that defines the meeting point between the existing freight train warehouses and the rail¬yards – creating a common architectural expression. The roof extends a green line that draws in nature and creates a movement from the a valley inwards and out again. In that manner, the project opens many access points and cre¬ates new life across both the whole area and the whole city. 090 TASARIM 235 OFİS OFFICE DOSYA FILE Mimar Architect: CEBRA İşveren Client: College of Aarhus Lokasyon Location: Grethe Løchtes Gade, Aarhus, DK Yapım yılı Year: 2010 – 201, Amaç Purpose: Öğrenciler için 159 konutluk bir ünite built 159 housing units for students Alan Area: 6.000 m2 Enerji sınıfı Energy class: Düşük enerjili standart sınıf Low energy class standard RÖPORTAJ INTERVIEW TASARIM 235 091 “Aslında Her Şey Çok basit, Zor Olan Tüm Bunları Gerçekleştirebilmek” “It’s All Quite Simple, The Difficult Thing is To Actually Do it Out There” 3 How with Mikkel Frost, Co-Owner founder architect of CEBRA. yük bir plaza inşa ediliyor. Bu bir yarışmanın sonucu ve sonrasında uzun süre kullanıcı deneyimleri ve işveren geri dönüşleriyle ilerleyen bir süreç. Sonunda, birçok kişi bu proje sürecine dahil oldu. Bu da Danimarka’daki demokrasi anlayışından bekleyebileceğiniz bir şey. Aslında bazen bu fazla bile olabiliyor... Mimarlık ve tasarımda, sürdürülebilirlik anlamında kesin ve zeki olmak nasıl olabilir sizce? Bu büyük bir soru, o yüzden birçok şeyin değişebileceği kent planlama alanına değineceğim. Herşeyden önce, yoğunluk çok önemli. En azından şehirlerimizi yüksek yoğunlukta inşa edip doldurmaktan kaçınmalıyız. Ayrıca sürdürülebilir bir kent planında yeterli bir kamusal ulaşım ağının anahtar bir çözüm olduğunu düşünüyorum ve tabii ki kentteki her binanın metrekare başına harcadığı enerji için değişmez bir standart belirlemek gerekiyor. Bunların hepsi politik anlamda üstesinden gelebilmek anlamında çok basit. Zor olanı tüm bunları gerçekleştirmek. A dormitory right in the middle of the harbour, in the most attractive point of the city. Grundfos Limanın tam ortasında, kentin en çekici noktasında bir öğrenci yurdu. Diğer birçok endüstriyel liman çevresinde olduğu gibi, Aarhus’un konteynır limanı da dinamik, yeni bir yaşam yerine dönüştürülüyor. Grundfos Öğrenci Yurdu, bölgede tamamlanmasıyla birlikte 7.000 kişiyi bünyesinde ağırlama kapasitesine sahip olacak ve 12.000 çalışma alanı sunacak projelerden biri. Toplamda 800.000 m²’lik arazi alanı, bu projeyi Avrupa’nın en büyük liman çevresi geliştirme projelerinden biri haline getiriyor. Farklı bir ufuk çizgisi “Kuleler” çatıdaki tekniksel kolaylıklara imkan sağlamak amacıyla farklı yüksekliklerde olacak şekilde tasarlanmış. Tasarımda ana giriş vurgulanmış ve liman bölgesi manzaralı çatı terasıyla birlikte şehir manzarası sunulmuş. Bu fonksiyo- nel düşünceler, mikro Manhattan’a kendine ait eşsiz bir ufuk çizgisi kazandırıyor. Sonsuz Avlu Dairelere 12 katlı avluyu cam kaplama balkon cepheleriyle örten balkonlardan erişilebiliyor. Aynalar oldukça dar olan avluyu, insanların sonsuz kaleydoskopik yansımalarıyla mekan hissini değiştirerek dönüştürüyor. Aynalar aynı zamanda yurt binasının ortak kullanım alanını sosyal yönden daha aktif bir hale getirme görevine de katkıda bulunuyor. Benzer bir şekilde, avludaki renkler katlar arasındaki uyumu arttırıyor. Cephenin kulelerden ayrılmasına eşdeğer olarak, grafik ve kapı renkleri en alttan en üst kata kadar dikey şeritler oluşturacak şekilde kırmızı, turuncu ve sarı renge boyanmış. Like many other industrial harbor fronts, the former container port of Aarhus is being transformed into a dynamic new neighborhood. Grundfos Dormitory is one of the first finished projects in the area that on completion will be home to 7,000 inhabitants and provide 12,000 workplaces. Its total site area amounts to 800,000 m2 making this development one of Europe’s largest harbor front city developments. A distinctive skyline The ‘towers’ are designed to be different heights in order to incorporate technical facilities on the roof, accentuate the main entrance and provide a roof top terrace with a view over the waterfront and the city. These purely functional considerations end up giving this micro Manhattan a unique skyline of its own. The Infinite Atrium The individual apartments are reached from balconies, which are encasing the 12-story atrium with mirror clad balcony fronts. The mirrors are transforming the sense of space by expanding the relatively narrow atrium with end- less kaleidoscopic reflections of itself and the people moving through it. The mirrors also contribute to a more activating common space by supporting the social aspects of a dormitory build- ing. In a similar way, the colours in the atrium enhance orienta- tion across floors. As an equivalent to the façade’s division into towers, the graphic and apartment door colours are used to form vertical bands of red, orange and yellow from the bottom to the top floor. How can you describe the new face of Aarhus by the new developments and projects. Right now it is very early to really say anything about the new part of town. At the moment buildings like the Iceberg are standing like singular objects on a huge field, even though they will in the end be part of an urban fabric - rows of building forming an actual neighborhood. But I think it will one day be a very interesting part of town where water will play an important role as the omnipresent element keeping things together. Most houses will be interesting and creative, but in my modest mind the Iceberg will be the jewel among them all... Aarhus’un yeni yüzünü yeni yatırımlar ve projelerle nasıl tarif edebilirsiniz? Şu anda şehrin yeni bölümü hakkında birşey söylemek için gerçekten de çok erken. Iceberg gibi yapılar, sonunda kentsel dokunun bir parçası olacaklar olsalar da, şu anda devasa arazilerde sadece tekil birer obje gibi duruyorlar. Gerçek mahalleyi oluşturacak bir dizi bina şekillenecek. Bence bu bölge , su öğesinin farklı fonksiyonları bir arada tutan bir öğe olarak önemli bir rol oynadığı, ilginç bir nokta olacak. Konutların çoğu ilginç ve yaratıcı olacak ama benim mütevazi zihnimde hepsinin içinde Iceberg’ün kıymetli bir yeri olacak. Politik yaklaşımlar ve kararlar Danimar-ka’daki kamusal alanları ve mimarlığı nasıl etkiledi? Danimarka’da devlet güçlü ve kararlı ve birçok şey yasalar tarafından düzenleniyor. Kamusal alanlar için genellikle mimari yarışmalar düzenlenir. Şu anda, şehrin tam merkezinde, yeni medya binası projesi dahilinde bü- How did the political approaches/decisions effected the public space and the architecture in Denmark? In Denmark the state is rather strong and decisive and most things are regulated by law. For public spaces of importance we´d often have a competition for architects. At the moment a big urban plaza is being built in the very center of town as part of the new media building project. This is the result of a competition and then afterwards a long process of user involvement and professional evaluation by client advisers has followed. In the end many people are involved as you´d expect in a democracy like the Danish. Sometimes it´s a bit much actually... How to be smart with sustainibility in terms of architecture and design? That is a huge question, so let me just stick with city planning where a few things will change a lot. First of all density is very important. We need to at least try to keep our cities from exploding into sprawl by building densely and infilling before using more land. I also think efficient public transportation is key to sustainable urban planning and of course setting a strict standard for how much energy the buildings in town are allowed to use per square foot. It is all quite simple - the difficult thing is to actually do it out there - to pull it off politically. It´s hard work in big countries. OFİS OFFICE 086 TASARIM 235 DOSYA FILE DOSYA FILE The Iceberg Dört farklı mimarlık ekibinin (CEBRA, JDS, seARCH, Louis Paillard) dört farklı kütle çözümü olarak gelişen projede, her kütle alanda bir bütünlük sağlıyor. Avrupa’nın en büyük liman kenti girişimlerinden biri Iceberg, Arhus’un batısında yer alan yeni liman bölgesinde, 208 daireden oluşan yeni bir konut projesi. Bu proje ile birlikte, diğer birçok köhne endüstriyel liman bölgesi gibi, Aarhus limanı da canlı bir komşuluk grubuna dönüşüyor. Iceberg, tamamlandığında 7.000 kişiye ev sahipliği yapacak ve 12.000 kişiye çalışma alanı sağlayacak olan alanın ilk projeleri arasında yer alıyor. Iceberg’in ilham kaynağı, alanın Arhus Körfezi manzaralı sıradışı konumu. Böylelikle basit gibi görünen plan, manzara ve gün ışığı koşullarını her daire için maksimize ediyor ve aynı zamanda kentin iç kesimlerine saygı gösteriyor. Çatılar, kanallar oluşturacak şekilde yükselip alçalıyor. Böylece, arka kanatta oturanlar da manzaradan keyif alıyor. Hareketli form, bina ölçeğinin çevre ve iç mekan ile uyumunu sağlıyor. Iceberg, içe dönük bloklar yerine, çekicilik yaratarak açık bir mimari deneyim sunuyor. Yapısal strüktür; seçilen alanlarda liman ile bağlantı kurmak için alçalırken, diğer alanlarda kentsel özellik yakalamak adına yükseliyor. Kent Blok yapıların ağırlıklı olduğu masterplanı takip etmesi yerine; Iceberg, sokak mekanının denize açıldığı yerde, L formlu kanatlar şeklinde uzanıyor. Bina kütleleri, güneş ışığından yararlanmak ve manzara faktörü nedeniyle, dişli formda tasarlanmış. Instead of following the masterplan, which was dominated by closed building blocks, the Iceberg is laid out as four L-shaped wings, where the street spaces in between open towards the water. In order to obtain optimal daylight conditions and views over the bay, the building volumes are cut up by jagged lines. The project developed as four different solution of four different architectural teams (CEBRA, JDS, seARCH, Louis Paillard) and each solution creates a coherence in the field. ve liman ortak bir notada buluşuyor. Bu basit çözüm sürecinden kaynaklanan değişken ve dikkat çekici formlar, farklı konut tipolojilerini mümkün kılıyor. Böylece binada; iki katlı dairelerden, daha küçük ekonomik dairelere ve çatı katlarına farklı tipolojiler bulunuyor. Farklı balkon, form ve yönelimli konutların yanısıra, mülk sahipleri ve kiracıların bir araya gelmesi kentsel çevrede sosyal çeşitlilik yaratmayı amaçlıyor. Binalar, salt yapı kültesi yerine, komşuluk grubu haline geliyor. TASARIM 235 087 Fonksiyon Function: Konut Residential Mimarlar Architects: CEBRA, JDS, seARCH, Louis Paillard İşveren Client: PensionDanmark Lokasyon Location: Arhus, Danimarka Yapım süreci Construction period: 2008 - 2013 Alan Area: 22.000 m² Ödül Awards: MIPIM Ödülü MIPIM Award, 2013 Architizer A+ Ödülü Architizer A+ Award, 2013 One of Europe’s largest harbour front city developments The Iceberg is located at a prime location on the outmost harbour front in Aarhus’ new quarter Aarhus (Aarhus East) and consists of 208 apartments. Like many other worn out industrial harbour areas, the former container port of Aarhus is being transformed into a vibrant new neighbourhood. The Iceberg is among the first projects to be finished in an area that on completion will be home to 7,000 inhabitants and provide 12,000 workplaces. The inspiration for the Iceberg originated primarily from the site’s extraordinary location with spectacular views over the Aarhus Bay. Thus, the seemingly simple task was to maximize views and sunlight conditions for every single apartment and at the same time respect the inland urban context. The roofs rise and fall into peaks and valleys, which create visual passages across the individual volumes . Thus, even the back wing’s residents can enjoy the view. The principle of dividing each building into tops and valleys contributes to adapt the scale of the buildings to the surroundings and the interior spaces. Instead of being considered as a block turning inwards the complex be experienced as an open structure, creating more architectural appeal. In selected areas the structure of the building is pressed down towards street level to create a harbour oriented character and scale. In other areas the structure is pulled upwards to create a more urban qualities. City and harbour meet in one common idiom. The varying and spectacular forms that derive from this simple algorithm make it possible to fit a varied range of different dwelling types within the complex – the outer geometry is changed upwards through the building and consequently also in the flats, which range from twostorey ‘town houses’ and affordable smaller flats to exclusive penthouses in the peaks. The variety of residences with different balconies, shapes and orientations as well as the combination of owner-occupied and rented flats aim at creating socially diverse urban surroundings: the building complex becomes a neighbourhood instead of a mere series of housing blocks. 084 TASARIM 235 OFİS OFFICE DOSYA FILE DOSYA FILE TASARIM 235 085 Moesgård Museum is one of the most exciting new projects of Aarhus. Henning Larsen Architects winning proposal connects all exhibition activities of the museum under one roof. The new museum will be uniquely located in the hilly landscape of Skåde. The rectangularly shaped roof plane seems to grow out of the landscape and during summer it will form an area for picnics, barbeques, lectures and traditional Midsummer Day’s bonfires. The interior of the building is designed like a varied terraced landscape inspired by archaeological excavations gradually unearthing the layers of history and exposing lost cities. The visitor can move through a vivid sequence of exhibitions and scientific experiments – like a traveller in time and space. With its bright courtyard gardens, terraces and small cave-like “houses-in-the-house”, the museum will invite various new and alternative kinds of exhibitions. The heart of the building is the foyer with a café and outdoor service. From the foyer, the terraced underworld opens up to the light from the roof garden and the impressive view of the Aarhus Bay. Körfezin yanında kademeli peyzaj Gradual Landscape Near The Bay Moesgård Museum, Aarhus’un en heyecan verici yeni projelerinden biri. Henning Larsen Architects’in müzenin tasarlanması için açılan yarışmada birinciliği kazanan tasarımı, müzenin tüm sergi aktivitelerini aynı çatı altında topluyor. Yeni müze eşsiz Skåde bölgesinin dağlık arazisinde yer alacak. Diktörtgen biçiminde şekillendirilmiş çatı düzlemi, peyzajdan yükselecek şekilde görünüyor ve yaz boyunca bölge piknik, barbekü, eğitim alanı gibi işlevlerin yanısıra geleneksel Yaz festivali gösterilerine de mekan sağlayacak. Binanın iç mekanı, arkeolojik kazılardan ilham alan, kademeli olarak dünya tarihini, kaybolmuş şehirleri gün yüzüne çıkaran, değişken teraslı peyzaj biçiminde tasarlanmış. Bu tasarım ziyaretçilere, zamanda yolculuk yapan bir gezgin gibi bir dizi sergilerden ve bilimsel deney süreçlerinden geçiyormuş hissini yaratıyor. Açık renkte avlu bahçeleri, terasları ve “ev içinde ev” şeklindeki ufak mağaralarıyla, müze, çeşitli yeni ve alternatif türde sergilere davetiye çıkarıyor. Binanın kalbi olan fuayeden, bu tarih kokan yer altı dünyası, gün ışığının hüküm sürdüğü bir çatı bahçesine ve Aarhus körfezinin etkileyici manzarasına açılıyor. Konum Location: Aarhus, Danimarka Mimari ekip Architectural team: Henning Larsen Architects İşveren Client: Moesgård Müzesi Brüt zemin alanı Gross floor area: 16.000 m² İnşa tarihi Year of construction: 2010 – 2013 094 TASARIM 235 OFİS OFFICE rÖpOrtaj ıntervıew Mimarlık aldığından çok daha fazlasını bize geri veriyor. Schmidt Hammer Lassen Architects ortaklarından Kristian Lars Ahlmark ile Danimarka ve yurtdışındaki projelerinden ve mimarlığın güncel sorunlarına karşı duruşlarından bahsettiğimiz bir söyleşi gerçekleştirdik. SHLA’nın tasarım yaklaşımı hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Bildiğimiz kadarıyla yaklaşımınız üründen kentsel tasarım ölçeğine kadar genişliyor. Firma 26. yaşına bastı. Diğerleriyle, özellikle yeni firmaların sektöre giriş yaptığı kuzey bölgelerinden biri olan Danimarka’dakilerle karşılaştırdığımızda bu durum bizi oldukça tecrübeli bir şirket yapıyor. Fakat uluslararası bir anlayışı olan bir firma olarak yurtdışına baktığımızda daha genç kalıyoruz. Firmamız 5 ortak tarafından yönetiliyor. Ana ofislerimiz Aarhus ve Kopenhag’da yer alıyor. Aynı zamanda bir Londra ofisimiz ve iki yıl önce kurduğumuz ve oldukça hızlı bir tempoyla büyüyen bir Şangay ofisimiz bulunmakta. Tasarım yaklaşımımızdan bahsedecek olursak, insanlar genellikle bizi İskandinav geleneklerimiz için tercih ediyorlar. Aynı zamanda mimariye insani bir yaklaşımla, hayatın nasıl yaşanması gerektiği mottosuyla yaklaşıyoruz. Mimarinin sadece bir ifade değil, insanların ve toplumların hayatlarını değiştirebilecek derecede kapsamlı olduğuna inanıyoruz. Bu tasarım yaklaşımımızın bir parçası, aynı zamanda mimariye demokratik bir yaklaşımımız da var. Politikadaki demokrasi değil elbette, bizim düşüncemiz mimarinin toplumla bir ilişkisinin bulunması gerektiği yönünde. Ofislerinizi dünyanın diğer bölgelerine özellikle de Doğu bölgesine yayma niyetiniz var mı? Evet, kesinlikle. Herhangi bir nedenden dolayı bölge ayrımı yapmıyoruz. İşimizi pekiştirmeyi ve var olmamız gerektiği piyasaları hedefliyoruz. Aynı zamanda Karayipler’de ve Kanada’da projeler yapıyoruz. Vietnam’da ve Singapur’da da bir projemiz oldu. Tüm dünyaya yayılmış durumdayız diyebiliriz fakat aynı zamanda gücümüzü de tek noktada toplamaya çalışıyoruz. Orta Doğu’da birkaç proje yaptık. 2000’lerin başında Suudi Arabistan’da oldukça fazla projemiz oldu. Mimarlığın son yıllardaki durumu hakkında neler düşünüyorsunuz? Göründüğü kadarıyla dünya çapında mimarlar köklerine dönüyor ve mekanı olabildiğince halka açık kılma fikrine sahipler… Aynı zamanda Danimarka’da genç ve yaratıcı bir kuşak da şehrin simgesi haline gelen binalar yapmakta. Siz bu duruma nasıl bakıyorsunuz? Başladığımızdan beri bu mimari yaklaşımımızın bir parçası oldu. 5-10 yıllık bir firmada çalışıyorsanız böyle bir eğiliminizin olması doğal ve bu yine aynı fikirden, hayatın fikrinden, demokrasiden, mekanların, şehirlerin nasıl gelişmesi gerektiğinden yola çıkıyor. Bizim yaklaşımımızda mekan, fikrimiz ile ilişki içerisinde düzenleniyor. İkonik binalar yapan genç yetenekleri görmemizin nedeni de bu. Bizim yaklaşımımız, mimari bir çalışma yaparken imar planından, endüstriyel tasarıma kadar her şeyde tartışarak karara varıyoruz. Binanın nasıl kullanılması gerektiğini, binaya nasıl değer ekleyebileceğimizi ve bu tür şeyleri her zaman tartışıyoruz… Ve sonuç olarak da, mimarlık aldığından çok daha fazlasını bize geri veriyor. Kentsel planlama projeleriniz? Örneğin, dünyanın sürdürülebilir gelişiminde rol almak isteyen Aarhus’lu bir ofis olarak, GüneyDoğu Asya’da, başlıca Çin’de projeler yapmaya başladığımızda bu bizim aktif olarak rol almamız gereken bir alandı. Henüz Ağustos’ta biten İskandinav’yanın ilk sıfır-enerjili ofis binasını yaptık. Oldukça güzel ve ilgi çekici bir projeydi ve bunu diğerlerine örnek olarak kullandık. Kristian Lars Ahlmark Ülkenizdeki politik değişimler ve kararlar veya ekonomik kriz sizin sektörünüzü etkiledi mi? Elbette etkilendik. İnşaat sektöründeyiz ve bu sektör ekonomik krize oldukça duyarlı. Kriz durumunda yıkılacak olan ilk biziz. Küçük balık olayı gerçekten oyuna dahil oldu. Danimarka’daki sağlık alanına yatırım yapma ve bu sektörü ilerletme kararı biz de dahil olmak üzere birçok şirketi etkiledi. Daha önce hastaneler yapmıştık, tıpkı diğer meslektaşlarımız gibi. Fakat daha önce bu sektöre hiç girmemiştik. Bu yüzden bu alana girmeye “zorlandık.” Diğer mimarlar ile güçlü ekipler kurmaya teşvik edildik. Bu, şu anda sahip olmadığımız ulusal mimari politikası fikriyle alakalı.. Ölçeği değiştirelim. Ürün tasarımı adına ne tür projeler geliştiriyorsunuz? Klasik endüstriyel tasarımlar genellikle sürdürüllebilir bir mantıkla işliyor. Alüminyum ve benzeri malzemeler kullanılıyoruz. Fakat biz %100 organik materyaller kullanıyoruz. Sağlık alanındaki projelerimizde huş ağacı gibi ahşap malzemeleri, daha antiseptik bir şekilde dönüştürüyoruz. Alan uzmanlığı çok önemli bir noktada. Bu, aynı zamanda sürdürülebilirlikle alakalı. Günümüzde kimse %100 emin olmadan yatırım yapmak istemiyor. İskandinav mimarisi hakkında gözlemlediğim bir diğer şey ise, tasarım anlayışında mahalle ölçeğinde manzarayı kapatmama, peyzajla kademeli ilerleme gibi bir durum söz konusu. Işık ve hava dolaşımı için açıklıklar mevcut. Evet, kesinlikle. Aynı zamanda Danimarka mimari yaklaşımı; tuğla, kiremit gibi kullanımlarla özel değerler ekleme geleneğine sahip. “Hygge” adı verilen başka bir dile çevrilemeyen bir deyim var, gün ışığının azami oranda kullanılabilmesi ile ilgili… Archıtecture actually gıves more than ıt takes. We interviewed Kristian Lars Ahlmark, on the current projects in Denmark and abroad and about their approach to today’s architectural issues. Could you gıve us an ınsıght about SHLA’s desıgn approach sınce I know that ıt goes from product to urban desıgn scale. The company itself is 26 years old, young if we compare it with the others, especially being in Denmark in the northern region where quite of new companies are coming up on the last few years which makes us a very experienced company however, when we go abroad as an international-minded company, we are more built upon being a younger company. Since TASARIM 235 095 Mimarinin sadece bir ifade değil, insanların ve toplumların hayatlarını değiştirebilecek derecede kapsamlı olduğuna inanıyoruz. By belıevıng that archıtecture should not only be a statement, and belıevıng that ıt has the power to change the way the socıety lıves. we are not a legacy company yet as three of our funding departments are still alive and operating. The company is run by five partners, our main offices are located in Aarhus and Copenhagen. We have a London office and then a Shanghai office which we have found two years ago which has been growing quite rapidly. If we talk about our design approach, people usually prefer us for our Scandinavian tradition but we also have a humanistic approach, how to live life motto. By believing that architecture should not only be a statement, and believing that it has the power to change the way the society lives. That’s one point of our design approach, we also have a democratic approach to the architecture, not the democracy in the politics, architecture should have a relation with the public. DO YOU HAVE AN INTENTION TO SPREAD YOUR OFFICES TO OTHER PARTS OF THE WORLD, ESPECIALLY IN EASTERN SIDE? Yeah definitely. We do not discriminate any regions what soever. We try to consolidate our business and try to target markets more directly in order to be present there. And we are currently doing projects in Canada and the Carribbean. We did stuff in Vietnam and Singapore. So we are pretty much all over the world but we are also trying to focus our strength. We have done a few projects in the Middle East. Did quite of few in Saudi Arabia back in the early 2000. HOW DO YOU SEE THE STATE OF THE ARCHITECTURE IN THE RECENT YEARS? IT SEEMS LIKE MOST OF THE ARCHITECTS IN THE WORLD HAVE THE IDEA TO RETURN BACK TO THE ROOTS, MAKING THE SPACE AS PUBLIC AS POSSIBLE… AND ALSO THE YOUNG AND CREATIVE PEOPLE IN DENMARK DOING BUILDINGS LIKE LANDMARKS. HOW DOES IT WORK FOR YOU? I mean, It’s been a part of our architecture approach since we started and also it’s a tendency if you are from a company which is 5-10 years old and it sort of derives from the same idea, the idea of life, democracy and how to develop spaces, cities. The idea interacts with the space, the way we build it. And this is maybe why we see young people reaching this amount of success and building iconic buildings. Our approach is more like, when we do architecture, we do everything from master plan to industrial design is made by discussions. We discuss how the building should be used, how can we add value and stuff like that… And in return, building actually gives more than it takes. AND YOUR URBAN PLANNING PROJECTS? For example when started doing projects in Sout- heast Asia, mainly China years ago, for a company in Aarhus who wants to be a part of the worldwide sustainable development, this is something we just need to address. We did the first Scandinavian zeroenergy office building which has just been finished in August. It was a very nice and an interesting project. And we use it as an example on how to build. HOW DO THE POLITICAL CHANGES IN THE COUNTRY OR THE POLITICAL DECISIONS OR THE ECONOMIC CRISIS EFFECT YOUR SECTOR? They do effect us of course. We are in building sector and it is very sensitive to economic crisis. This sector is the first one to rise or the first one to collapse in case of a crisis. The smaller fish thing really started to come into play. Decisions to push forward and invest on healthcare in Denmark made significant changes for a lot of companies. We did hospitals before, same goes for our colleague companies. We didn’t really move into this sector. We were kind of forced, forced might not be the correct word so let’s say we were encouraged to create some strong teams with other architectures. The idea to have a national architecture policy which we do not have now. It’s not like a law or a rule but currently, it’s up to the state or the region to form their own architecture policy. LET’S CHANGE THE SCALE. WHAT KIND OF PROJECTS ARE YOU DEVELOPING IN TERMS OF PRODUCT DESIGN? The classical industrial designs we make are usually unsustainable. We use aluminum and materials like that. But we are using %100 organic material. We are working on numerous projects some of which for the hospital sector. We had to make them antiseptic by using wood, some sort of special birch which has an antiseptic feature. And the field of expertise has become much more important. That’s also about sustainability. Today nobody wants to make investments without being %100 sure. SOMETHING I’VE OBSERVED ABOUT THE SCANDINAVIAN ARCHITECTURE. THERE IS SOME KIND OF DESIGN UNDERSTANDING, IN THE NEIGHBORHOOD SCALE THAT YOU DO NOT BLOCK THE VIEW. THE OPENNESS FOR THE LIGHT AND THE AIR CIRCULATION. Yes, exactly. Danish approach to architecture has a tradition of the usage of the brick, the tile and adding also special values. And we still have that thing called “Hygge” which cannot be translated. It is about using daylight as possible as we can…
Similar documents
İstanbul Proje Festivali
bu programlardan en az bir tanesinin hedef kitlesindedir. Vatandaşlarımız Hayatboyu Öğrenme ve Gençlik Programları ile bir yandan kendi geleceği için önemli adımlar atarken diğer yandan da AB sürec...
More information