Bülten 09
Transcription
Bülten 09
PALAMUT GROUP BULLETIN Sayı / Number 9 Mayıs / May 2016 Son 4 Yılın Türkiye Ralli Şampiyonası Kadın Pilotlar Birincisi ANA SPONSORU / MAIN SPONSOR Winner of the Turkish Rally Championship Female Drivers Category fort he last 4 years YENİ EKONOMİNİN LOKOMOTİFİ: LOCOMOTIVE OF THE NEW ECONOMY: INNOVATION iNOVASYON 04 RÖPORTAJ / INTERVIEW / Elit Taban > Mustafa Karabayır 06 / Urgan Ayakkabı Levent ve Bülent Urgan -10 / Kali - 08 MAKALE / ARTICLE / İnovasyon 12 Yok Olup Giden Aile Şirketleri 14 GEZİ / TRAVEL / HANOI > Hanoi FUAR TAKVİMİ EXHIBITION CALENDER 02 My Dear Valued Friends and Colleagues, CEO’DAN MESAJ The history of humanity is the history of science, technology and innovations, in other words, the history of the innovation. The reason of advance as well as downfall of the great civilizations was always technological change and innovations. From the communication to the genetic engineering, we all bear witness everyday how science and technology convert our life. MESSAGE FROM CEO Recep Palamut Palamut Group, CEO Kıymetli Dostlarım, Sevgili Meslektaşlarım, İnsanlık tarihi; bilim, teknoloji ve yeniliğin, diğer bir deyişle, inovasyonun tarihidir. Büyük medeniyetleri yükselten de, çöküşe sürükleyen de; hep teknolojik değişme, gelişme ve yenilikler olmuştur. İletişimden genetik mühendisliğine kadar bilim ve teknolojinin hayatımızı nasıl değiştirdiğine ve dönüştürdüğüne hepimiz her gün tanıklık etmekteyiz. Sadece kişi başına düşen milli gelir bakımından gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatmak için değil, aynı zamanda bölgesel dengesizlikleri gidermek ve gelir dağılımındaki adaleti sağlamak için de araştırma-geliştirmeye, inovasyona ve yeni girişimcilere çok önem vermemiz gerekmektedir. 1 kilo betonun 1, çimentonun 5, demir-çeliğin 50 sent ettiği bir dünyada 1 kilo, savaş uçağı ve ilaç 10.000 dolar, uydu 100.000 dolar, mikro ve nano yonga ise 4 milyon dolar etmektedir. Bunun sağlamanın yolu da Türkiye’yi, orta ve yüksek teknolojili sektörlerde üretim ve ihracat üssü haline getirmekten geçer. Bu alanda gidişat iyiye doğrudur. Ne mutlu ki Türkiye, 2023 gayri safi milli hasılasının yüzde 3’ünü araştırma ve geliştirmeye harcamayı hedeflemiştir. İnanıyorum ki bu hedef gelişecek ve 2023 yılında ülkemiz 60 milyar dolarlık Ar-Ge harcaması yapan bir ülke hâline gelecektir. Bu hedeflere ulaşmada, İnovasyon ve yenilikçiliğin önemini her geçen gün daha iyi kavrayan ve uygulayan ayakkabı sektörümüzün de önemli bir katkısı olacaktır. Bu inançla, 9. sayımızda “inovasyon” konusunu öne çıkartmaya çalıştık. Bu sayımızda inovasyonun hem akademik, hem de pratik boyutunu farklı kişilerin perspektifinden okuma şansı bulacaksınız. Öte yandan yine sektörümüzde öne çıkan fimaların ve kişilerin tecrübelerini, gelişim hikayelerini, pazara ve geleceğe bakışlarını keyifli ve samimi röportajlarla paylaşmaya devam ediyoruz. Gerçekten çok önemli tespit ve öneriler içeren bu röportajlar için zaman ayıran dostlarıma ve meslektaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Yayına başladığımızda sadece kurumsal bir bülten olarak tasarladığımız gazetemiz içerdiği kıymetli bilgi ve röportajlarla bunun çok ötesine geçmiş ve âdeta sektörel bir iletişim ve paylaşım platformuna dönüşmüştür. Bu durum heyecen verici bir husustur. Geçen sayılarımızda duyurduğumuz üzere sponsoru olduğumuz, son 4 yılın Kadın Pilotlar Şampiyonu Simin Bıçakcıoğlu, motorsporları alanında vites yükseltmeye ve başarıdan başarıya koşmaya devam ediyor. Bıçakcıoğlu, sezonun ilk iki yarışı olan Ege ve Marmaris Rallilerini birincilikle tamamlayarak Türkiye Ralli Şampiyonası lider tamamlamak için önemli bir avantaj sağladı. Kendisini yürekten tebrik ediyoruz. İşlerin gittikçe açılmaya başladığı bilgisini aldığımız sektörümüzden de daha fazla inovasyon, yenilik ve başarı dolu haberler almayı diliyor; Yüce Mevlâ’dan yaklaşmakta olan mübarek Ramazan ayının ve sonrasındaki Bayramın, ülkemize ve bizlere hayırlar ve esenlikler getirmesini temenni ediyorum. It’s not just to make up the income difference between us and developed countries in respect to the national income; we should give great importance to the research-development, innovation, new enterprises in order to eliminate the regional disparities and to ensure the equality in come distribution. In the World that 1 kilogram cement equals 5 cents, iron-steel 50 cents; 1 kilogram of fighter aircraft and medicine equal USD 10.000, satellite USD 100.000, micro and nano chip equals USD 4 million as well. The way to ensure is making Turkey the base of export, production and technology in medium and high technology industries. The course of the events in this regard to the better. How happy that Turkey aims the 3 per cent of its national income to the research and development at present. I believe that we will achieve this and we will be a country that make Research-Development spending in 60 billion USD in the year 2023. zona e s lu ğ ıo c k a ıç B aşladı birinciliklerleŞabmpiyonu n Pilotlar Son 4 yılın Kadı şmaya lu, başarıya ko oğ cı ak ıç B in m Si zonun ilk Bıçakcıoğlu, se devam ediyor. Rallileriis e ve Marmar iki yarışı olan Eg iye Ralli rk mamlayarak Tü ni birincilikle ta için er tamamlamak Şampiyonası lid taj sağladı. önemli bir avan s started to Bicakcioglu ha rst place the season aadte afijumpstart for the season lu has m ioglu Simin Bicakciog ce. Simin Bicakc e race at first pla th g t4 tin las ple e m th co r fo by Pilots pion of Woman Turkey 16 20 of who is the Cham lap first e in first at the lly. years, has com d Marmaris Ra an an ge Ae at Championship Our shoe industry that appreciates and applies the importance of innovation and inventiveness more every passing day will have crucial contribution to achieve this goals. With this reliance, we have tried the “innovation” subject to bring to the fore in our 9. issue. You will have opportunity to read the academic as well as pratic dimension from the persons who have different perspectives. On the other hand, we are continuing to share the experiences, development stories, the outlooks to the market and future of leading companies and persons from our industry with joyous and warm interviews. I express my gratitude to my friends and colleagues who spared their time for the interviews that include very important determinations and suggestions indeed. Seeing our journal that was designed as an institutional bulletin when we began broadcasting life, to become an industrial communication and sharing platform beyond this with priceless informations and interviews is exciting as well. As we announced in our previous issue, Simin Bicakcioglu who is Champion of Woman Pilots of the last four years and we are sponsor for her, is stepping up the gear in motorsports and riding high. Bicakcioglu, by completing at the top the Aegea and Marmaris Rallies that are the first two races of the season, has gained important advantage to be leader at Turkey Rally Championship. We congratulate her wholeheartedly. We wish to get news with more innovation and filled with success from our industry that we receive information about the businesses that gradually become better; I wish that approaching Holy Ramadan month and then the Ramadan Bairam will bring prosperity and peace for all of us. 23-24 TEMMUZ 2016 ESKİŞEHİR - ESOK Winner of the Turkish Rally Championship Female Drivers Category fort he last 4 years Palamut Group Bülten FESTİVAL İSTANBULPARK 22-23 EKİM 2016 FUAR TAKVİMİ / EXHIBITION CALENDER İmtiyaz Sahibi Palamut Group adına Recep Palamut AYSAF 55.Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı 25-27/05/2016 CHINA SHOES & LEATHER GUANZHOU 01-03/06/2016 Yayına Hazırlayan & Tasarım ARTWORKS > www.artworks-tr.com GAPSHOES 20-23/07/2016 Baskı Vizyon Basımevi Kağıtçılık Mat. ve Yay. San. Tic. Ltd. Şti. İkitelli Org. San. Böl. Atatürk Bulv. Deposito İş Merk. A6 Blok Kat:3 No:309 Başakşehir / İstanbul Shanghai İnternational Leather & Shoes Materials 31/08/2016 02/09/2016 MICAM 03-06/09/2016 LINEAPELLE 20-22/09/2016 AYMOD 56.Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı 26-29/09/2016 İzmir Ayakkabı ve Çanta Fuarı 19-22/10/2016 AYSAF 55.Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı 23-26/11/2016 Ulusal, Türkçe ve İngilizce üç aylık sektörel yayındır. Ücretsiz olarak dağıtılır. Urfa’dan Afrika’ya ihtiyaç sahiplerinin yanında “Gönüllülük değil, sorumluluk” misyonuyla hareket eden Rabve Vakfı eğitimden su kuyuları açmaya, yetim çocuklara kol kanat germekten kurban bağışına mazlum, mağdur ve muhtaçların yardımına koşmaya devam ediyor. Bizi sosyal medyadan da takip edebilirsiniz. [email protected] Urfa’da çocuklara kışlık kıyafet ulaştıran, ders kitapları,ilmihal ve kırtasiye malzemeleri dağıtan Rabve Vakfı; adak ve akika kurban bağışlarını da vekalet verenlerin istekleri doğrultusunda kesip Nijer’deki ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya devam etti. From Urfa to Africa, takes needer’s side Rabve Foundation that operates with “ responsibility instead of volunteering” continues to its operations by providing education to digging water dwell, gathering round to the orphan children to the donating sacrifice and succouring to the victims and indigents. /palamutgroup.com.tr /palamutgroup Palamut Group sponsorluğunda çıktı! It has been issued by Palamut Group sponsorship. briz Fair BURSA - BOSSEK 8-9 EKİM 2016 How important the “ERP Systems” infrastucture to make effective decision in the management? Following to reach a settlement with US A regarding the dis embargo, Tabriz cit y of Iran that is con sidered as a big ma for many sectors, ha rket s hosted for an impo rtant exhibition ab Shoe Subsidiary Ind out ustry. Our authoriz ed agency Palamut has attended with Group a stand at Texpo Tab riz Fair that was he 20th-23rd April. Th ld on e exhibition that exe cutives of Palamut Group from Istanbul have visited also was su ccessful. 11-12 HAZİRAN 2016 İSTANBUL İSOK Yöneticilikte etkin karar verebilmek ve “ERP Sistemi” altyapısı ne kadar önemlidir? We were at Texpo Ta KOCAELİ - KOSDER 3-4 EYLÜL 2016 Ahmet Levent Öner Ambargoların kaldırılm asını müteakip bir ço k sektör için büyük bir pazar olarak değerle ndirilen İran’ın Tebriz şehri Ay akkabı Yan Sanayi ala nında önemli bir fuara evsa hipliği yaptı. 20-23 Ni san tarihlerinde gerçekle ştirilen Texpo Tebriz Fu ar ı’n da Palamut Group yetk ili acentamızda bir sta ndla yer aldı. İstanbul’dan Pa lamut Group yetkililer inin de ziyaret ettiği fuar ba şarılı geçti. RACE CALENDAR Son 4 Yılın Türkiye Ralli Şampiyonası Kadın Pilotlar Birincisi Yazar / Author: Texpo Tebriz fuarındaydık YARIŞ TAKVİMİ Simin Bıçakcıoğlu 2BİN MUSİBET BİR NASİHAT Rabve Foundation that supplies winter clothes to the children , gives textbooks, catechism and stationery equipment in Urfa; has sacrificed the vow and aqiqah donations in the direction of the requests of grantors and continued to deliver to the indigents in Nijer. ELİT TABAN 04>05 Mustafa Karabayır: “Rekabet, sektörü kaliteli ve yenilikçi ürüne sevkediyor” Mustafa Bey, Sizi tanıyabilir miyiz? Bu işe nasıl başladınız? Röportaj Interview 1994-1995 yıllarında Zeytinburnu Endüstri Meslek Lisesi’nin Ayakkabıcılık Bölümü’nden mezun oldum. Ayakkabıcılığın daha çok model kısmı ilgimi çekti. Liseden sonra Esem Spor Firması’nın Slazenger Ürün Geliştirme Departmanı’nda yaklaşık beş sene çalıştım. Ardından Fatih Ökçe Firması’na geçtim. Ayakkabının çelik taban kısmında çalıştım. Fatih Ökçe firması, o zamanlar bu hususta bir okul gibiydi. 2008’de Elit Taban’ı kurdum. Taban astarıyla ilgili piyasada bir boşluğu önceden tespit etmiştim. İlk üretime günde 7-8 bin çift ile başladık. 5-6 yıl içinde 35 bin çift taban üretim kapasitesine ulaştık. Şu anda Türkiye’de bu sayılarda üretim yapabilen başka bir firma yok. Merdane, zenne, pile, garson, patik gibi her çeşit ürünü üretebiliyoruz. Müşteri kitleniz, ne tür firma ve markalardan oluşuyor? Ayakkabı, herkesin kullandığı zorunlu bir ürün olduğu için dönemsel sıkıntıların kısa zamanda aşılacağını düşünüyoruz. Nitekim işler gittikçe açılmaya başlamıştır. Çok geniş bir müşteri grubunun beklentilerini karşılayabiliyoruz. Greyder, Flo gibi marka bir çok ayakkabı firmasının taban astarını biz üretiyoruz. Yüksek adetli üretim imkânımız nedeniyle çok hızlı teslimat yapabiliyoruz. Bu hızımız, büyük bir memnuniyet ile karşılanıyor ve müşterilerimizle devam eden güçlü bir ilişki bağı ortaya çıkıyor. Bunların dışında zaman zaman Askeriye’nin ve imalat yapan cezaevlerinin ihalelerine de giriyoruz Firma sahibi olarak nasıl bir yönetim tarzınız var? Masa başında oturan bir patron değilim. Piyasada aktif olmaya ve müşterilerimle yakın bir diyalog içinde olmaya çalışırım. Sektörün nabzını tutmaya ve analiz etmeye gayret ederim. Ayakkabıcılık okulunu bitiren, üretimin içinden gelen bi olarak model, kalıp vs. bir bütün olarak ayakkabıcılığı iyi bilirim. Bu da bana sektördeki insanlarla ve müşterilerle bilinçli bir diyalog kurmakta ve onların beklentilerini karşılamakta büyük kolaylık ve avantaj sağlıyor. Sektörel trendler ne yönde gelişiyor? Bu hususta sizden bilgi alabilir miyiz? Bizim sektörün trendlerini esas itibariyle İtalya belirliyor. Biz de onları takip ediyoruz. Orada öne çıkan ürünleri alıp, üretiyoruz. Örneğin Palamut Group’tan, koton satın alıyoruz, Türkiye’de bu malzemeyi bir tek biz tüketiyoruz. Koton bilindiği üzere pamuktan yapılan bir malzemedir. Genel olarak dünyada en son çıkan malzemeleri bizler de kullanıyoruz. Ancak kalıp, model ve tasarım haliyle değişebiliyor. Ayakkabı sektöründe her daim tatlı bir rekabet var. Bu husus hepimizi daha kaliteli ve yenilikçi bir üretime götürüyor. Buna karşın bilinçsiz rekabet yapan firmaların ayakta durması çok zor görünüyor. Kullandığımız ürünler, ithal ve dövize endeksli ürünlerdir. Türkiye’deki ekonomi eskisi gibi olmasada biraz kırılgan olduğu için zaman zaman kur risklerine yakalanma riski her zaman mümkündür. Dolayısıyla bu durumu çok iyi analiz etmek ve yönetmek gerekir. Ayakkabı sektöründe yeni pazarlar konusunda ki düşünceleriniz nelerdir? Genel olarak özsermayemizle yolumuza devam etmeyi tercih ediyoruz. Öncelikle Avrupa’ya odaklanmamız ve oralara mal satmamız lazım. Bugüne kadar Rusya pazarı çok iyi idi. Ancak en ufak bir sorundan dolayı çabuk etkileniyorlar. Avrupa ile Rusya arasında çok farklar var. Avrupa’dan bir mal aldığımız zaman resmî prosedür ve kurallar tıkır tıkır işliyor. Alıcı ve satıcı bir riske girmiyor. Ama Rusya böyle değil. Şu aralar İran pazarını da önemsiyor ve orada da etkili olmak istiyoruz. Önümüzdeki dönem de İran’daki bazı fuarları ziyaret edip ağırlık istiyoruz. Sektörün gidişatını ve yurt içindeki tabloyu nasıl görüyorsunuz? Şirketinizi rakiplerinden ayıran güçlü yönler ve özellikler nelerdir? Ayakkabı sektörü, komşularımızdaki sıkıntılar ve pazar daralmasından dolayı güçlükler yaşıyor. Bu sektörde öz sermayesi iyi olan firmalar, güzel iş yapıyorlar. En önemli özelliğimiz, yüksek üretim kapasitemizdir. Adet ve kalite açısından parkurumuzda koşabilen bir rakibimiz şimdilik yok gibi. Çok hızlı hareket edebiliyor ve talebe ânında cevap verebiliyoruz. Devletin sektöre yönelik özel bir teşviki var mı? Bu alandaki politikaları nasıl buluyorsunuz? Ötekiler ise ödemeler ve finansman hususunda zorlanıyorlar. Ayakkabı herkesin kullandığı bir ürün olduğu için bu tür dönemsel sıkıntıların kısa zamanda aşılacağını düşünüyoruz. Şu günlerde işler açılmaşa başlamış buluyor. Sektörde rekabet şartları ve ortamı ne durumda? Palamut Group’la da çalışıyorsunuz, İlişkileriniz nasıl gidiyor? Palamut Group’la kurulduğumuz günden beri çok verimli bir iş ilişkisi içinde olduk. Palamut Group’un getirdiği ürünlerle ilgili olarak hiç bir sıkıntı yaşamadık. Bu nedenle, üst segmentteki, ürünlerimizin ham- maddelerini hep Palamut Group’tan alıyoruz. Kendileriyle her an iletişim ve diyalog kurmak mümkün. Onları iş ortağımız olarak görüyor ve oldukça kaliteli ayakkabılar üretiyoruz. Palamut Group’un öne çıkan en önemli özelliği sizce nedir? Öncelikle çok kaliteli ürünler ithal ediyor olması ve bu ürünlerin tedarik ve sürekliliğinde bizlere herhangi bir sıkıntı yaşatmamasını söyleyebilirim. Üretimde kullandığımız ürünlerin %80’ini biz Palamut Group’tan temin ediyoruz. Çıtaları hep yukarıya doğru gidiyor. Bu performanslarını gerçekten çok takdir ediyoruz. Aksi olsaydı bu kadar uzun soluklu bir ilşki kurmamız mümkün olmazdı. Bugünkü aklım olsaydı farklı işler yapardım, olaylara başka türlü yaklaşırdım diye düşündüğünüz bir konu var mı? İş dünyasında bazı kayıplarımız illâ ki olmuştur... Ne var ki bizler geriye bakmak yerine biz, hep önümüze ve ileriye baktık. Çünkü geriye bakarsanız hep geride kalırsınız ve asla ilerleyemezsiniz. “Shoes, because of being a product that is used by everyone, we think periodical difficulties will be overcome. Hence, the businesses are getting better.” ELİT SOLE Mustafa Karabayır: “Competition, leads the sector to the quality and innovator product” Mr. Mustafa, first of all, could you please introduce yourself? How did you establish this business? Well, the industrial trends are developing in what direction? Can we get information accordingly? I have graduated from Zeytinburnu Industrial Vocational High School, Shoe-Making Department in 1994-1995. Mostly, the modelling of shoe-making has been caught my attention. After high school, I worked at Slazenger Product Development Department in Esem Sport company approximately for five years. After, I worked in Fatih Heel Company. I worked at steely sole division of the shoe. Fatih Heel was like a school those days. The trends of our industry is mainly determined by Italy. Because, we also follow them. We buy prominent products from there and produce. For example, we are buying a material from Palamut Group that this material is made from cotton and only we consume in Turkey. In general, we also use the latest materials around the world. However, the template, model and design may be changed. I have established Elit Sole in 2008. I had examined that there were a gap regarding the insole. First, we have started to the production with 7-8 thousand pairs of shoes per day. Within 5-6 years, we have reached to the capacity of sole production in 35 thousand pairs. There is no any company in Turkey that can produce in this quantities. We can produce all kind of products like Men Shoes, Women Shoes, Pleat, Petite, Baby Shoe. Has government got a special encouragement about the industry? How do you find the policies in this area? Well, what kind of companies and brands are consisting your customer group? We are able to meet wide range of customer expectations. We supply the insole for many shoe companies like Greyder, Flo. Because of our high volumed production capacity, we can handle the immediate delivery. Our quick service creates great satisfaction and continuos relationship with our customers. Additionally, sometimes we participate in tenders like military and penitentiaries that manufacture. What is your management style as being a company owner? I am not a desk boss. I always try to be active in the market and engage in close dialogue with my customers. I try to finger on the pulse of the industry well and analyse. Due to my graduation from shoe-making school, coming out from the production itself; I know shoe trade as a whole model, template etc well. It gives me advantage and simplicity to establish conscious dialog with the people and customers who are in this sector and to comprehend their expectations as well when we buy a merchandise from Europe, formal procedures and rules are implemented. The buyer and seller do not take the risk. Recently, we are attaching importance to the Iranian market and aiming to be effective. We are aiming to visit some exhibitions in Iran for the upcoming period and reinforce our interest as well. Well, what are your strengths of your company that distinguish from your competitors? The most important feature is our high production capacity. There is no any competitor that can run with regard to the quantity, production and quality. We can perform rapidly and meet the demand very good. Generally, we prefer to continue our way with our equity capital. How do you consider the course of events in the industry and the scene within the country? The Shoe industry has difficulties because of the problems at our neighbours and market shrinkage. The companies that have good equity capital in shoe industry are doing good businesses. Other companies have difficulty concerning to the payments and finance. Shoes, because of being a product that is used by everyone, we think periodical difficulties will be overcome. Hence, the businesses are getting better. Well, you’re working with Palamut Group also ? How are your business relationships? So, how are the competition conditions and environment in the industry? What is the most important prominent feature of Palamut Group according to you? There are always a competition in shoe industry. This leads us to the quality and innovator production. In spite of that, surviving the companies that compete insensible is too difficult. Because, all materials that we use are import and indexed foreign currency. Because of Turkey’s fragile economy, sometimes it’s possible to be seized currency risks. We should analyze and handle those very good. I can express that firstly, they import high quality products and we do not face with any problem about supplying and continuation of this products. We provide the 80% of the materials that we use in our production from Palamut Group and they all the time raise the level. We really appreciate their performance a lot. Otherwise, in any case , making a long termed relationship that much could not possible. What is your opinions regarding the new markets in shoe industry? Well, have you ever think that if I knew then what I know now I could do and approach it different? We have to focus on Europe and sell products. Until today, Russian market was so powerful. However, it can be affected by slightest problem. There are a great deal of difference between Europe and Russia. As in instance, In any case, we have had some losses in business world… However, we always try to look ahead instead of back. Because, you will always remain back if you look your back and you can not go ahead. We are in a quite productive business relationship with Palamut Group since our establishment. We are not experiencing the difficulty regarding the products that are supplied by Palamut Group. So, due to this reason, we always buy the raw materials of our products from Palamut Group that are related with our shoe soles that we are looking for special quality in upper segment. Everytime, it is possible to communicate with this company. We consider them as our business partner. URGAN AYAKKABI Levent Urgan - Bülent Urgan 06>07 “Dünyadaki değişimi anlayamadığınız zaman geride kalırsınız” URGAN SHOES Levent Urgan - Bülent Urgan “You drop behind when you do not comprehend the change about the world” What is establishment story of Urgan Shoes ? Levent Urgan: Our father had started to do this business by selling the shoes called “black rubber” in 1976 in Gaziantep. Before him, his father was making the shoes named “ black rubber” that was appealing to the villagers. After a while, my father had proceed to the industy in 1976 in Gaziantep. We came to Istanbul in 1984. We were partner with our relatives until 1988. Then we have seperated. We enlarged our businesses with our deceased father. Today, we have taken over the businesses. Which customer mass is appealed to your products? Levent Urgan: Our products are based on fast moving consumer more. More middle and lower segment. What type of trends about product and design are there in this year ? Levent Urgan: This year, specially, textile materials, anorak and knitted fabrics that are called as mesh are coming to the forefront seriously. Bülent Urgan: People follow the fashionable, multicoloured colours instead of paying a lot of money for a leather shoe. People get used to the fast consumption a little bit. Instead of spend TRL 200, they prefer to buy a shoe in TRL 50 but in four different colours to combine with dress. So, we increased the material combinations and alternatives. We use linen that is used by Nike and Adidas also. Are you attending to the fairs? Do you make arrangements? Bülent Urgan: We have the royalty of Dunlop that is a British brand. We are participating to the fairs in Istanbul to promote and marketing. On the other hand, we Urgan Ayakkabı’nın kuruluş hikayesi nedir? Röportaj Interview Yurtdışından Dünya devi firmalar Türkiye’ye gelmek istiyorlar. Fakat kayıtdışılık ve haksız rekabet büyük sorun teşkil ediyor. Mesleki standart ve sorumluluklara uymayan çok sayıda firma var. Levent Urgan: Babamız, 1976 yılında Gaziantep’te “kara lastik” dediğimiz bu ayakkabıları satarak işe başladı. Ondan önce de babası daha çok köylü kesime hitap eden kara lastik dediğimiz ayakkabıları yapardı. Babam bir müddet o işi devam ettirdikten sonra 1976’da Gaziantep’te işin sanayisi tarafına geçmiş. 1984 yılında İstanbul’a geldik. 1988’e kadar akrabalarımızla ortaktık. Sonra ayrıldık. Rahmetli babamızla birlikte işleri büyüttük. Şimdilerde işleri biz devralmış durumdayız. Ürünleriniz hangi müşteri kitlesine hitap ediyor? Levent Urgan: Ürünlerimiz biraz daha hızlı tüketime dayalı ürünler. Orta ve alt segment kesim bizde biraz daha önde. Bu yıl, ürün ve tasarımda ne tür yönelimler var? Levent Urgan: Bu yıl özellikle tekstil malzemeleri, mesh dediğimiz anorak ve örgü türü kumaşlar çok ciddi biçimde öne çıkıyor. Bülent Urgan: Bir deri ayakkabıya çok yüksek paralar vermektense rengarenk, moda olan renkleri takip ediyorlar. İnsanlar biraz da hızlı tüketime alıştılar. 200 TL yerine 50 TL’ye ayakkabı alayım ama dört renk ayakkabı alayım, kıyafetlerime göre kombine edeyim diyorlar. Biz de malzeme kombinasyonlarını ve varyantları fazlalaştırdık. Nike ve Adidas’ın da kullandığı keten kumaşlardan yararlanıyoruz. Fuarlara katılıyor musunuz, böyle bir hazırlığınız var mı? Bülent Urgan: İngiliz markası olan Dunlop’un lisans hakları bizde. Onun tanıtım ve pazarlaması için İstanbul’daki fuarlara katılıyoruz. Bunun dışında kendi yerimizde bayi toplantıları yapıyoruz. Yurtdışı fuarlara katılıma şu an için fazla ihtiyaç duymuyoruz. Bir imalat firması olarak Dunlop’un lisans haklarına sahip kendi firmamıza üretim yapıyoruz, bunun yanı sıra Türkiye ve Dünya’daki zincir mağazalara da üretim yapıyoruz. Örneğin; yurtdışında Zara Grubu, Türkiye’de Ziylan Grubu, Boynerler, LC Waikiki, Koton gibi... Sektöre yönelik devlet desteğini yeterli buluyor musunuz, bu destekten yeterince yararlanabiliyor musunuz? Bülent Urgan: Devletimiz, çok güzel bir karar vererek Uzak Doğu’dan ithal edilen ürünler için yerli üreticiyi kollayan bazı gözetimler, ilâve gümrük vergileri ve mâli yükümlülükler getirdi. Bu çok önemli ve devam etmeli. Bu yaklaşım sayesinde teknolojiye, AR-GE’ye yatırım yapan firmalar çok ciddi bir yükseliş yakaladı. Öyle ki, çalışan sayımız 200’den 500’e, toplam kapalı üretim alanımız 10 bin arrange dealers meeting at our own location. We don’t need to participate to the fairs that are held in other countries at present so much. As being a manufacturer, as well as produce for our own company that has the royalty of Dunlop; we produce for the chain stores in Turkey and over the world as well. For example; Zara Group at overseas, Ziylan Group in Turkey, Boynerler, LC Waikiki, Koton etc… Do you find the government assistance as sufficient for industry? Do you take the advantage sufficiently? Bülent Urgan: By making a very good decision, our government has brought some supervisions to protect domestic producer against imported goods, additional customs duties and financial obligations. Those are very important and must continue. By means of this approach, the companies that make investments for technology, Research and Development; have achieved a substantial rise. Such that, our employees have increased from 200 to 500; our total indoor production area has enlarged from 10.000 m2 to 20.000 m2 at present. Our sector is recently improving. The development that was done in textile 30 years ago, we newly realize from the point of qualified man power, education, design and at all points. So, because of this, the government should assist this sector. How do you consider the future of the industry by looking to the developing dynamics? Bülent Urgan: The future of the industy is very good indeed. World’s giant companies from overseas are aiming to enter into Turkey. However, black economy and unfair competition are big problems. There are a lot of companies that are failing to comply with the Professional standards and responsibilities. The foreign companies are taking the false impressions. They may have difficulties about finding the companies that work correctly and rigorous, fulfill the obligations. There are Deicmann, Zara and many more that are aiming to make manufacturing in Turkey but they are not able to do it. Because, there are production environment, labour security, social rights, quality standards, environmental protection, consumer safety, financial record criteria etc, a lot of critearia about labour and inspection. I mean, everything should be in conformity with modern norms and regulations. However, unfortunately, there are still a lot of companies that have no tax registration, employ insured employees in one tenth of normal quantity called as under the counter. We have to modify this companies by support. Our supporting industry must also develop itself too. Well, how industry can make this developing opportunities to the joint acquisition? How are the industrial cooperation and collaboration from this point of view? Due to having limited companies that can expand overseas, there are more constructive mood when we look out to the abroad. However, we are not in aimed position for domestic market. Concerning to the unfair competition production infrastructure, physical environment and other aspects, we are not ready to utilize the opportunities head towards to our country yet. The government has to bring order the underground and illegal industry by becoming a part of the activity. Because, it brings serious costs to the companies that are working on the right way and it causes an unfair competition. So, all sector and country has to bear the losses. For example, if we review the Inteks Group, they sell 60 million of pairs of shoes yearly. However, What are your competitive features as being Urgan Shoes ? Bülent Urgan: I can clearly express that the quality, price, competition, rapidity; this four things. We try to provide the best service in its own price scale. World is changing very fast and you drop behind if you do not comprehend this change. The innovation, goals keep the people spry. Since when your trade with Palamut Group i s running on and how is going? Bülent Urgan: We are working with Palamut Group for 4-5 years that they are older than usd in this industry. We are planning to increase our trade volume more with this supporting industry that they have a strong place in the industry. We place special emphasis on following the latest developments. We consider that the diversity and service speed are prominent features of Palamut Group. Levent Urgan: We should chase our dreams and determine the goal. We should not determine the limit and need to make effort. The fashion is changing very rapidly and it is quite difficult to be successful if you do not follow those changes. There were three shoe colours only when we entered into this industry. Men was not wearing so much variety of the shoes. Today, there is 30 colours even for men collection. “ World’s giant companies from overseas are aiming to come to Turkey also. However, black economy and unfair competition are great problems. There are a lot of companies that fail to comply to the Professional standards and responsibilities.” m2’den şu an, 20 bin m2’ye çıktı. Bülent Urgan: Sektörümüz daha yeni yeni gelişiyor. 30 sene önce tekstilin gerçekleştirdiği gelişmeyi; yetişmiş insan, eğitim ve tasarım açısından biz daha yeni yaşıyoruz. Bunun için devletin bu sektöre yardımcı olması gerekiyor. Gelişen dinamiklere bakarak sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bülent Urgan: Sektörün önü gerçekten çok açık. Yurtdışından dünya devi firmalar Türkiye’ye gelmek istiyor. Fakat kayıtdışılık ve haksız rekabet büyük sorun teşkil ediyor. Mesleki standart ve sorumluluklara uymayan çok sayıda firma var. Yabancı firmalar yanlış izlenimler ediniyorlar. Doğru ve titiz çalışan, yükümlülüklerini yerine getiren firmalarla buluşmakta zorlanabiliyorlar. Şu anda Deichman, Zara var, daha adını sayabileceğimiz birçok firma Türkiye’de üretim yaptırmak istiyor ama yapamıyorlar. Çünkü üretim ortamı, iş güvenliği, sosyal haklar, kalite standartları, çevre koruma, tüketici güvenliği, mali kayıt kriterleri vs. gibi birçok çalışma ve denetim kriterleri var. Yani her şey çağdaş norm ve kurallara uygun olacak. Oysa sektörümüzde ne yazik ki hâlâ vergi kaydı bile olmayan, sigortalı çalışan sayısı normalin onda biri olan, merdiven altı dediğimiz çok firma faaliyet gösteriyor. Bu firmaları destekleyerek onları bir dönüşüme sokmamız lazım. Yan sanayimizin de aynı şekilde kendini geliştirmesi gerekiyor. Turkey just buy 1.5% of this. Whereas, they faced us. They are aiming to make 5 million pairs of shoes in Turkey and find a great variety of products. Unfortunately, they are not able to find sufficient number of companies that can meet competence criterion. Whenas, we have substantial advantages concerning to the logistic distance in comparison with far east. Sektör bu gelişen fırsatları nasıl ortak bir kazanıma dönüştürebilir? Bu bakımdan sektörel dayanışma ve işbirliği nasıl ilerliyor? Yurtdışına açılabilen firma sayısı kısıtlı olduğundan bu duruma baktığımızda daha yapıcı bir hava var. Ancak iç piyasada olması gereken yerde değiliz. Haksız rekabet, üretim altyapısı, fizikî ortam ve diğer bakımlardan sektör olarak ülkemize yönelen fırsatları değerlendirmeye hâlâ hazır değiliz. Devletin devreye girerek kayıt ve kural dışı sektöre bir düzen vermesi gerekiyor. Çünkü; işini doğru yapanlara ciddi maliyetler biniyor ve bu da haksız bir rekabet yaratıyor. Bunun zararını ise bütün sektör ve ülke çekiyor. Meselâ, İnteks Group’u ele aldığımızda yılda 60 milyon çift ayakkabı satışları var. Ama Türkiye bunun %1.5’unu ancak alabiliyor. Halbuki onların yüzü bize dönük. Türkiye’de 5 milyon çift ayakkabı yaptırmak ve yan sanayide çok çeşitli ürün bulmak istiyorlar. Ne yazık ki, yetkinlik kriterlerini karşılayan yeterli sayıda firma bulamıyorlar. Oysa lojistik yakınlık açısından uzakdoğuya nazaran bizim çok ciddi avantajlarımız var. Urgan Ayakkabı olarak rekabetçi özellikleriniz nelerdir? Bülent Urgan: Kalite, fiyat, rekabet ve hız. Bu dört unsuru çok net bir şekilde söyleyebilirim. Kendi fiyat skalasında en iyi hizmeti sunmaya çalışıyoruz. Dünya çok çabuk değişiyor ve bu değişimi anlayamadığınız zaman çok geride kalıyorsunuz. Yenilik ve hedefler insanı dinç tutuyor. Palamut Group’la ticaretiniz ne zamandan beri sürüyor ve nasıl gidiyor? Bülent Urgan: Sektörde bizden daha eskilere dayanan Palamut Group’la 4-5 senedir çalışıyoruz. Sektörde kuvvetli bir yeri olan bu yan sanayi grubuyla ticaret hacmimizi daha da yükseltmeyi plânlıyoruz. Yeniliklerin takip edilmesine çok önem veriyoruz. Palamut Group’un çeşitliliği ve servis hızını onların öne çıkan özellikleri olarak görüyoruz. Levent Urgan: Hayâllerimizin peşinde koşmak ve hedef koymak gerekiyor. Sınır koymamak ve çaba sarf etmek gerekiyor. Bu sektörde moda o kadar hızlı değişiyor ki bunları takip etmezseniz başarılı olma şansınız çok düşük kalır. Biz sektöre girdiğimizde üç tane ayakkabı rengi vardı. Erkekler çok fazla çeşit ayakkabı giymezdi. Şuan erkekler için yapılan koleksiyonda bile 30 ayrı renk çıkıyor. YENİ EKONOMİNİN LOKOMOTİFİ: Küresel kapitalizm, dağ başındaki bir çobanın cep telefonundan hayatını yönlendirebiliyorsa; bunu görmemek ve susmak mağlubiyeti kabul etmek demektir. 08>09 Kapak Konusu / Cover Story Nejdet Külünk – İnanç Group LOCOMOTIVE OF THE NEW ECONOMY: INNOVATION Many analyses have revealed that the main stimulation that triggers the development and growth is the stimulation of “innovation, discovery and inventing”. The human’s interest to the new and different one has lead the people who are in search of earn more and being difference, and become to the dynamo of the economy. The power of the innovation process that puts the economic structure into permanent revolution, changes the previous systems has resulted in more evident in the economies after the Industrial Revolution. Before the industrial revolution, the estimated quota per capita national income numbers of the developed and developing countries are same on a large scale. On the other hand, by beginning the industrial revolution, we see that the difference in income between both groups is getting bigger dramatically, the difference between two groups is several hundred times. On the other hand, many econometric studies in recent years lay the card on the table that the economical growth skids into the factors like knowledge, innovation and technology rather than the traditional production factors like labour and capital. So, due to this reason, having the investment on science, innovation and technology by the countries that are aiming to develop and grow is essential. This table states the truth that the industry and technological progress of West, confronts the Eastern societies with eachothers. Such that, if Apple was a country not a company, it would be 17.biggest economy of the world. On the other hand, Turkey is the 18. biggest economy ! Apple that was established in 1976, has developed and grown due to turning towards to the desktop publishing and a different market, bringing a different point of view to the computer. While it was losing its competitive power in the later years, it has caught a breakthrough with iphone that a complete innovation product in 2007. Whomever we ask today, Mercedes will win from the comparision between Arcelik and Mercedes. Because, the Turks who were coming from Germany had changed the outlook of our country’s people ragarding the cars who were driving Anadol brand. However, we couldn’t realize what Apple did that is in crisis, we couldn’t produce our own iphone and Mercedes from 1968 to 2016. The global capitalism means that if a shepherd out in the bush is able to lead his life through mobile phone; omitting this and keeping quiet, admitting defeat. If we can not change our own rules, policy and management styles, habits ; we can not obtain an innovative sprit. Innovation has own phases like a foetus also. It doesn’t occur in a trace. Innovation is a creation process. The first phase is arising the ideas that are new and do not exist in the market. The second phase is the stage that the great effort and money have spent, the product is being commercialised, forming into the new systems and services. All this process requires discipline and will. Yapılan pek çok iktisadi analiz göstermiştir ki, kalkınma ve gelişmeyi tetikleyen temel dürtü “yenilik, keşif ve icat etme dürtüsü”dür. İnsanoğlu’nun yeni ve farklı olana olan ilgisi, daha fazla kazanma ve farklılık arayışındakileri bu alana yöneltmiş ve ekonominin dinamosu olmuştur. Yenilik sürecinin, ekonomik yapıyı sürekli devrime tabi tutan, eski sistemleri değiştiren gücü, ülke ekonomilerinde Sanayi Devrimi sonrası çok daha belirgin sonuçlar doğurmuştur. Sanayi devrimi öncesinde hali hazırdaki gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin kişi başına tahmini milli gelir rakamları büyük ölçüde aynıdır. Buna karşılık sanayi devriminin başlamasıyla birlikte her iki grup arasındaki gelir farkının çok dramatik bir şekilde açıldığını, iki grup arasındaki farkın birkaç yüz misli olduğunu görmekteyiz. Öte yandan son yıllarda yapılan pek çok ekonometrik çalışma, ekonomik büyümenin temel lokomotifinin emek ve sermaye gibi geleneksel üretim faktörlerinden ziyade; bilgi, yenilik ve teknoloji gibi faktörlere kaydığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenledir ki, büyümek ve kalkınmak isteyen ülkelerin bilim, inovasyon ve teknolojiye yatırım yapmaları elzemdir. Bu tablo, Batı sanayi ve teknolojik ilerleyişinin Doğu Toplumlarını karşı karşıya bıraktığı bir hakikati ifade etmektedir. Öyleki Apple şayet bir şirket değil de bir ülke olmuş olsaydı, dünyanın en büyük 17. gelmiştir. İşletmelerimizin araştırma, geliştirme, inovasyon, tasarım ve markalaşma yeteneklerini ve becerilerini artırmaları için uygun destek zemini mevcuttur. ekonomisi olacaktı. Türkiye ise dünyanın 18. ekonomisi! 1976 yılında kurulan Apple farklı bir pazara ve masaüstü yayıncılığa yönelip, bilgisayara farklı bir bakış açısı getirdiği için büyüyüp gelişti. Sonraki yıllarda rekebetçi gücünü kaybetti derken, 2007 yılında tam bir inovasyon ürünü olan İphone ile müthiş bir çıkış yakaladı. Bu bağlamda ilgili bakanlığın başına “Bilim” kelimesinin getirilmesi ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına dönüşmesi bile hükümetteki güçlü iradenin bir yansıması olarak çok olumlu bir işarettir. Keza 2010 yılında tam zaman ve eşdeğer Ar-Ge Personeli sayısı 82 bine; araştırmacı sayısı ise, 64 bine ulaşmıştır. Bu rakamlar, yine 2000 yılındaki sayıların yaklaşık üç katıdır. Bugün kime sorsak, Arçelik ile Mercedes kıyaslamasından Mercedes galip gelir. Çünkü Almanya’dan gelen Türklerle Mercedes, Anadol marka otomobile binen ülke insanımızın otomobile bakışını değiştirmişti. Oysa biz krize giren Apple’ın yaptığını yapamamış, 1968’den 2016’ya kadar kendi İphone ve Mercedesimizi yapamamıştık. Küresel kapitalizmin, dağ başındaki bir çobanın cep telefonundan hayatını yönlendirebiliyorsa; bunu görmemek ve susmak mağlubiyeti kabul etmek demektir. Kendi yasalarımızı, siyaset ve yönetim tarzımızı, alışkanlıklarımızı değiştirmediğimiz müddetçe inovasyoncu bir ruh kazanamayız. İnovasyonun da anne karnında çocuğun geçirdiği evreler gibi evreleri vardır. Bir çırpıda zuher etmez. İnovasyon ortaya bir değer çıkarma sürecidir. İlk aşaması, yeni ve piyasada olmayan fikirlerin çıkmasıdır. İkinci aşaması ise alınteri ve paranın yatırıldığı, ürünün ticarileştiği, yeni sistem veya hizmetlere dönüştüğü aşamadır. Tüm bu işleyiş bir disiplin ve irade gerektirir. Sevindirici olan şudur ki, ülkemizde uzun yıllar ihmal edilen bu konularda son yıllarda gözle görülür bir bilinçlenme yaşanmaktadır. Hükümetten, akademik çevrelere, iş dünyasından sivil topluma kadar pek çok kesim bilim, teknoloji ve inovasyon ve girişimcilik alanlarında çabalarını ve aralarındaki işbirliğini olağanüstü şekilde arttırmışlardır. Ancak, uzun yılların ihmalinin yarattığı kayıpları aşmak için bu alanda çok daha süratli ve etkili yol almamız gerektiği de açıktır. Marka taklit etmekten vazgeçmeli, uzun bir yol olsa da, inovasyon için gerekli cesaret ve özgüveni gösterebilmeliyiz. Kamu ve özel sektör inovasyon ve Ar-Ge için gelişmiş ülkeler kadar pay ayırmalı özellikle bilimsel gelişme merkezi olan üniversitelerimize gerekli kaynak ve imkanlar sağlanmalıdır. Türkiye, 2001 krizinden sonra gerçekleştirilen kapsamlı reformlar ve kararlı ekonomik politikalarla makroekonomik istikrar ve hızlı büyümeyi büyük ölçüde başarmış bir ülkedir. Son yıllarda yakalanan güven ve istikrar ortamı, ülkemize orta ve uzun vadeli programlar hazırlama şansı yaratmıştır. Dolayısıyla, yenilik kapasitesini artıracak mikro reformlara ağırlık verme zamanı ABD’nin Cornell Üniversitesi, uluslararası iş eğitim kuruluşu INSEAD ve Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) iş birliğinde hazırlanan Küresel İnovasyon Endeksi’ne (Global Innovation Index -GII) göre, inovasyon çabaları açısından gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkeler arasındaki açık hızla kapanıyor. Gürcistan, Vietnam, Uganda ve Ürdün gibi ülkeler GII sıralamasında üst sıralardaki gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında inovasyon verimliliği açısından daha üstün konumdalar. Benzer şekilde GII 2015 sıralamasında 141 ülke arasında 58’inci sırada bulunan Türkiye’nin, inovasyon verimliliği açısından bakıldığında 23’üncü sıraya yükseldiği görülüyor. Türkiye yüzde 47 oranında düşük teknolojili ürünler üretiyor ve ihraç ediyordu. Geçen 10 yıllık süreçte, düşük teknolojili ürünlerin payı yüzde 25 seviyesine gerilerken, orta seviye teknolojiye sahip ürünlerin payı yüzde 70 seviyesine çıktı. Teknoloji alanında kaydettiğimiz başarıları takip edebileceğimiz en önemli göstergelerden biri de sınai mülkiyet haklarıdır. Geçen yıl, patent ve faydalı model başvuru sayıları tarihimizde ilk defa 11 bini geçmiştir. Tüm bu gelişmeler son derece önemli ve sevindiricidir. Ancak hala kat etmemiz gereken çok ciddi mesafeler olduğu gerçeğinden bizi uzaklaştırmamalıdır. ülke olarak temelleri ve hedefleri iyi çalışılmış, bilgiye dayalı bir iktisadi büyüme stratejisini, tüm veçheleriyle hayata geçirmeli, eğitim sistemimiz aracılığıyla da bilim, teknoloji, yenilik ve girişimcilik konusunda ciddi bir farkındalık geliştirme programına işlerlik kazandırmalıyız. Burada girişimcilik konusuna özel bir vurgu yapmak istiyorum. Çünkü yukarda zikrettiğim hedeflerin gerçekleştirilmesinin en etkin yollarından biri hayallerinin peşine düşmekten korkmayan, cesur, risk almayı bilen girişimci insanların değerinin bilinmesidir. Zira tüm bu yenilikleri ve teknolojileri gerçekleştirmede esas lokomotif bu türden insanlardır. The global capitalism means that if a shepherd out in the bush is able to lead his life through mobile phone; omitting this and keeping quiet, admitting defeat. The pleasing thing is that, there is an observable awaekening concerning to this issues in recent years that were slighted for many years. Many groups from the government to the academic circles, from business world to the civil society have increased their efforts and cooperation between eachothers regarding the science, technology and innovation extraordinarily. However, it is obvious that we need to move forward much more rapidly and more effective enable us to surpass the omissions for many years. We should give up to imitate the brand, we should reveal the courage and self reliance that are required for the innovation even though it is a long way. The public and private sectors must allocate share like developed countries for Research and Development and innovation. Particularly, required resources and opportunities for our universities that are scientific development centers should be provided. Turkey is a country that could succeed majorly the macroeconomic stabilisation and rapid growth with the extensive reforms and economic policies after 2001 crisis. Environment of trust and stabilisation that could be achieved in recent years, has created the opportunity to prepare medium and long termed programs for our country. So, it is time to concentrate on micro reforms that will increase the innovation capacity. The appropriate support for our businesses exists everytime in order to improve research, development, innovation, design and branding skills. In this concept, even adding “Science” word infront of the relevant ministry title and forming into the Ministry of Science, Industry and Technology is a positive sign as reflecting the strong will from the government. Likewise, the personnel quantity of Research and Development as full time and equivalent has reached to 82 thousand ; the researcher has increased to 64 thousands in 2010 as well. This numbers are approximately three times more than the situation in 2000. According to the Global Innovation Index-GII that was prepared by the cooperation with Cornell University in USA, international business training institution INSEAD and World Intellectual Property Organisation (WIPO); the gap between developed countries and developing countries are settled rapidly concerning to the innovation efforts. The countries like Georgia, Vietnam, Uganda and Jordan are in a upper position in GII ranking concerning to the innovation effectiveness in comparison to the developed countries. In similar way, Turkey that in 58.grade within 141 countries about GII ranking in 2015, increases to the 23.grade from the point of innovation effectiveness. Turkey was producing and exporting low technology products in 47 per cent. During the last 10 years of period, while the share of low technology products are decreasing to the level 25 per cent, the share of medium technology products has increased to 70 per cent. One of the most crucial indications that we can follow our successes about the technology is industrial property. Last year, the application of patent and utility model has exceeded 11 thousand in our history for the first time. All this developments are highly important and pleasing. However, it should not detract us from the truth that there is still long distance to pass. We need to fulfill an economical development strategy based on the knowledge that the basis and objectives are studied well as being country, we should bring a critical awareness development program into surface regarding science, technology, innovation and entrepreneurship through our education system. I would like to emphasize about the entrepreneurship specially. Because, one of the most effective ways of the objectives that I mentioned above, is knowing the value of people who do not afraid to chase dreams, bold, know to take risk and entrepreneur. On the other hand, the main locomotive in the realization of all those innovations and technologies is this kind of people. Kalİ: YENİLİKÇİ BİR ELASTOMERİK FİLM: Ürün Product Kali, Industria Chimica Mediterranea tarafından geliştirilen yenilikçi bir elastomerik filmdir. TPU-termoplastik poliüretan- içinde yer alan, yüksek uzama, yırtılma ve aşınma direnci gibi son derece iyi mekanik özelliklere sahiptir. Ürüne çeşitli niteliklerin sembolü olan Hindu tanrıça Kali’nin adı verildi. Tıpkı ICM tarafından üretilen, ilâhi olmayan Kali gibi. Hindistan ilâhiliğinin her bir kolu, aslında, Kali’nin kullanılabildiği bir sektörü temsil eder. Kali, aşınma, kavrama ve dış görünüme karşı direnci iyileştirmek amacıyla poliüretan enjekte dış tabanları kaplamak için geliştirilmiş bir uygulamadır ve her şeyden önce mono yoğunluklu makine ve tek bir enjeksiyon ile çift renkli dış taban yapmayı mümkün kılar. Kali uygulaması standart üretim sürecine müdahale etmez. Aslında uygulama şunları içerir: • Kalıp boyutlarına uygun bir film parçası kesilmesi, • Yaklaşık 3 saniye, 90° C’de ön ısıtma yapılması, • Gerekirse, bir vakum makinesi ile havanın çıkarılması, • PU enjekte edilmesi. Kali’nin her türlü enjekte edilen poliüretan ile uyumluluğu, ürünü PU köpüklerinin koruyucu bir dış 10>11 yüksek mekanik özelliklere sahip ekstrüde filmleriyle tabaka ile kaplanmış olması gereken herhangi bir üretimine uygun kılar. Örneğin: Bisiklet oturakları üretimi, motorsiklet ve spor salonu ekipmanı gibi. Kali ayrıca, üstün mekanik özellikleri sayesinde PVC’nin yerine konmasında, saya üzerindeki ekler, su geçirmez çanta ve tekstil mimarisi için mükemmel destek sağlar ve aynı zamanda dikiş, dijital baskı, serigrafi ve radyo frekansına dayanabilir. Kağıt / plastik bir taşıyıcı ile birlikte veya taşıyıcısız, 100 mikron ila 1000 mm arasında, 1500 mm genişlikte, farklı renklerde parlak ve mat şekilleri mevcuttur. Kali, büyük bir fark yaratan basit bir fikirdir. Mediterranea Plast Mediterranea Plast, Industria Chimica Mediterranea’nın solvent olmaksızın farklı destekleri yapıştırmak amacıyla yüksek mekanik özelliklere sahip ekstrüde filmler, sıcak eriyik filmler, spor giyimi için membranlar üreten bir bölümüdür. Ayakkabı Yüksek elastikiyete sahip termoplastik elastomer filmler (TPU) üstün mekanik özellikleri ile dış tabanlara enjeksiyon yapımına özeldir. Aşınma ve yırtılmaya dayanıklı olmasıyla yere temastan koruyarak, genişleyebilir polimerlerin kullanımı sayesinde dış taban ağırlığını azaltmaya yardımcı olur. ğında şekilleri mevcuttur. Saat başı üretimi artırarak, bir mono yoğunluklu kalıpla taban altını renklendirmeyi kolaylaştırır. Farklı desteklerin yapıştırılması için çevre dostu, solvent içermeyen EVA veya TPU sıcak eriyik film. Sağlık ve çevreye saygılı, kağıt veya polietilen zarlarla birlikte 20 ila 10 mikron kalınlığında şekilleri mevcuttur. • Aşınmaya karşı yüksek direnç, • Düşük ağırlık, • Renklendirme kolaylığı, • Saat başı artan üretim. Direkt ekstrüzyon veya kağıt ile, 20- 1000 mikron kalınlı- Sıcak Eriyik Filmler Teknecilik 1000 mikron kadar kalınlıkta, spor ve tekne sektörü için özel, su yalıtımlı ve nefes alan su geçirmez TPU membranlar. Kali, aşınma, kavrama ve dış görünüme karşı direnci iyileştirmek amacıyla poliüretan enjekte dış tabanları kaplamak için geliştirildi. Termoplastik elastomer filmler, aşınma ve yırtılmaya dayanıklı olmasıyla ayakkabıları yere temasta korur. AN INNOVATIONAL ELASTOMERIC FILM: Kali Kali has been developed to ensure to enhance the resistance against abrasion, clutch and outer view in order to cover polyurethane injected outsoles. Kali is an innovational elastomeric film that was developed by Industria Chimica Mediterranea. It has extremely good mechanic features like taking part within TPU-thermoplastic polyurethane, resistance against high stretching, tearing and abrasion. The name of Hindu goddess that is the symbol of various characteristics has been given to the product. Like Kali who is noncelestial , produced by ICM. Each sections of Indian divinity, in fact, represents a sector that is used by Kali. Kali, is an application that ensures to enhance the resistance against abrasion, clutch and outer view in order to cover polyurethane injected outsoles and before all, it makes pos- sible to produce bicoloured outsole with mono density machine and one injection. Kali application does not interfere on standard production process. In fact, the application includes the followings: • Cutting a film part pertinent to the template dimensions. • Performing pre-heating approximately in 3 seconds at 90° C • Extracting air with a vacuum machine if necesary • Injecting PU Compatibility of Kali with the injected polyurethane, makes suitable the product for any production that PU foams should be covered with a protective outer layer. As instance: like production of bicycle seats, motorcycle and sport center equipments. Also, Kali provides an excellent support for additions on upper, waterproof bag and textile architecture in replacing PVC by the help of superior mechanical characteristics and it can be durable against stitching, digital press, serigraphy and radio frequencies. With a paper/plastic carrier or without carrier, it is available between 100 microns to 1000 mm, in the wideness of 1500 mm, in various colours, shiny or matt forms. Kali is a simple idea that makes a great difference. Mediterranea Plast with extrude films that have high mechanical characteristics Mediterranea Plast Mediterranea Plast is a division of Industria Chimica Mediterranea that produces extrude films that have high mechanical characteristics, hot melt FILMS, membranes for sportswear in order to affix different supports without solvent. Footwear Thermoplastic elastomer FILMS(TPU) that has high flexibility are specific to the injection producing for outsoles with its outstanding mechanical characteristics. It lends assistance to reduce the out sole weight due to expandable polymers by protecting from contact with its durable structure agaist abrasion and tearing. It makes easier the colouring bottom side of the sole with a mono density template by increasing the hourly production. • High resistance against abrasion • Low weight • Ease in colouring • Hourly increased production The forms with direct extrusion or paper, the thicknesses between 20-1000 microns are available. Hot melt films EVA or TPU hot melt film that does not contain solvent, environment friendly to affix different supports. With respectul to health and environment paper or polyethylene film, it has in the forms between the thicknesses of 20-10 microns. Boating Water insulated and breathing TPU waterproof membrans, in 1000 microns of thickness specific to the sport and boat industry. Thermoplastic elastomer films protect the shoes on contacting with ground due to having resistance against abrasion and tearing. ÜLKE EKONOMİSİNİN KAYBI: Yok Olup Giden Aile Şirketleri “İnsanların farklı düşünmeleri doğaldır. Doğal olmayan, farklı düşünen aile bireylerini ikna edememek; onlarla istişare ederek ortak karara varamamaktır. 12>13 Dünyadaki krizler de, yerel krizler de birden çıkmazlar. Tabir yerindeyse, davul zurna ile gümbür gümbür gelirler. Başta saydığım ilk üç bahaneden biri veya bir kaçı, sizi krizler karşısında aşırı kırılgan ve kolay etkilenir duruma düşürür. Ahmet Levent Öner Uzman Eğitmen & Kıdemli Danışman Expert Instructor & Senior Consultant SED Stratejik Eğitim ve Danışmanlık [email protected] www.stratejikegitim.com Bahane – 2 : Oğlum, kardeşlerim ve ortaklarım farklı düşünüyorlar Bu da önemli bir başka bahanedir. İnsanların farklı düşüncelerde olmaları çok doğaldır. Doğal olmayan ise, farklı düşünen aile bireylerini ikna edememek; onlarla istişare ederek ortak karara varamamaktır. Bunlar olamıyorsa, onlardan sarf-ı nazar edememektir. Yani yolları yol yakınken ayıramamaktır. dördüncü nesle ancak kalabiliyor. Demek ki kurulan her yüz aile şirketinden altmış beşi ne yazık ki; bir nesil dahi dayanamayıp, kapanıyor. Peki, her şeyi çok iyi bilen(!) patronlar bu istatistiğin nedenlerini biliyorlar mı? Sorguluyorlar mı? Yoksa biri diğerinden gülünç klasik bahaneler ile şunu bunu suçlayıp, bazı gerçekleri görmeden işin içinden çıkabildiklerini mi zannediyorlar? Üç nesli aşmış, yüzyıldan uzun yaşamış kaç şirketimiz var diye hiç düşündünüz mü? Yarına kalmayı hepimiz isteriz. Ancak bilen insan olmaktan, sürekli öğrenen insan olmaya geçememiş nice şirket sahipleri vardır. Böylelerimiz, kurdukları şirketleri yarına taşıyamamış, evlatlarına ise karmaşık bir işletme ortamı bırakmak suretiyle, onları da başarısızlık kuyusuna çekmişlerdir. Günümüzde, dünyadaki şirketlerin yüzde yetmişi aile şirketleridir. Ancak her yüz aile şirketinden yaklaşık yirmi tanesi ikinci nesle kadar ayakta kalabilmektedir. On iki tanesi, üçüncü jenerasyonu da görürken; iki tanesi Şimdi, 40 yıllık iş hayatımda en sık karşılaştığım bahaneleri ve bu zahirî nedenlerin gerçek yüzlerini, sizlerle paylaşmaya çalışayım. Kim bilir, belki birkaç işletmeye yarınlara kalmaları için bir ışık tutabilirim… BAHANELER Bahane – 1 : Şirket çok hızlı büyüdü En sık rastladığım ve sıralamada birinci sırayı kimseye bırakmaya niyetli olmayan ilk bahanedir. Şirket hızlı büyüyüp, gene de batmak ya da kapanmak ile yüz yüze geldiyse neler araştırılmalı ve sorgulanmalıdır? Döner sermayenizi (İşletme sermayesi miktarını) hesaplamamışsanız, tahsilatlarınızı uzattıkça uzatıp, piyasayı bahane göstermişseniz, cironun büyüsüne kapılıp, kârınızı göz ardı etmişseniz, istihbarat yapmadan hemen herkese satış yapmışsanız, para Bunların hiç biri yapılmamışsa veya pek azı yapılmışsa, gene suçlu personel değildir. Kim olduğunu biliyorsanız, cevabınızı ahmet.oner@ stratejikegitim.com’a gönderebilirsiniz. Kısır aile çekişmelerinden uzak The businesses that have been able to stay kalabilmiş olan işletmeler krizde away from the strife family conflicts are the en az zarar görür, hatta büyürler. least damaged in crisis, and even grow. Bahane – 4: Kriz oldu kazanırken, işletmenin kasası ile kendi cebinizi ayıramamışsanız (Gereksiz ve lüks şahsî yatırımlar yapmışsanız), ortakların birisi para çekince diğerleri de derhal para çekmeye yönelmişse, elbette, böylesine büyüme sağlıklı değildir. Tek kabahatli yönetim, yani patron veya patronlardır. Suçlu asla, hızlı büyüyen şirket ve piyasa değildir. Makale Article Genel anlamda, personelinizi yalnız bırakmayıp, sürekli iletişim içerisinde bulundunuz mu? Aile ilişkileri ile işletme ilişkilerini ayırmayıp, İşletmenin ayrı bir şahıs olduğunu ve kurallar ile yönetilmesi gerektiğini unutursak, istemesek de küçülmek veya batmak gerçek olur. Bahane – 3: İyi genel müdür, yönetici ve personel yok Bu bahane de kendisini ne yazık ki çok beğenen ve personel seçiminde hatalar yapan patronlara özgüdür. Uygun personeli bulmak ve personelden verim alabilmek için, aşağıdaki prosedüre uymak gerekir: Personelin, şirket içinde yapacağı görevlerini net olarak tanımladınız mı? Eş, dost ve güvenilir adam tuzağına düşmeden, şirketinizi bir adım ileriye götürecek ve katma değer sağlayacak, objektif bir şekilde personel arayıp, seçtiniz mi? Personel seçiminizde, kişisel bazda iş yapış şeklini belirleyecek, yüzbinlerce denek üzerinde doğrulukları kanıtlanmış profesyonel test ve envanterlerden yararlandınız mı? İlk dört maddeyi yerine getirdiniz ve en uyumlu personeli buldunuz. Peki bu kişiyi hemen işe başlattınız mı yoksa yeterli bir süre (2-6 hafta), oryantasyon eğitimine soktunuz mu? İhtiyaç duydukları teknik ve kişisel gelişim eğitimlerini belirleyip, onlara bu eğitimleri belirli aralıklarla aldırdınız mı? Personelinizi eğitimlerden sorumlu tutup, iş performanslarına etkisini takip ettiniz mi? Özetlersem; Mâli bünyesi sağlam olan, hesaplı risk alan, kârlı satış yapan, kaliteli ve randımanlı çalışan personeli olan, işini iyi yapan, dünyayı ve olayları takip eden, planlı, programlı personellerden söz ediyorum. Herkesin liderlik kültürüne sahip olduğu, kısır aile çekişmelerinden uzak kalabilmiş olan işletmeler krizde en az zarar görür, hatta büyürler. Bu saydıklarımın aksi geçerli ise, başta patronlar ve sonra da yöneticileri kriz geldi sözleriyle kendilerini avuturlar. Yukarıda saydığım tüm bahanelerin ardında yatan kişilik profili ise aşağı yukarı şöyledir: • Hızlı karar veren ve risk alabilen, “İstim arkadan gelsin” anlayışı hakim bir kişilik yapısı • Karar verirken yeteri kadar veri toplamayan, bilgi toplamayı zaman kaybı gören aceleci kişilik yapısı • Öğrenmek ve bilgi toplamak yerine, eski deneyimlerinin sığ ve geçmişe bağlı öz bilgisine önem veren kişilik yapısı • Yöntemden çok sonuç düşünen, aşırı girgin ve amaca yönelik kişilik yapısı • Aceleci ve bu nedenle, kendisinde de, çevresinde de stres yaratan kişilik yapısı • Girginliğin getirdiği başarı ile, “Ben başarılıyım. En iyiyi ben bilirim” şeklinde düşünen egosu şişmiş kişilik yapısı • Dinlemekten çabuk sıkılan kişilik yapısı • Tutucu davranan ve dar çevresinden kurtulamayan kişilik yapısı • Duygusal ve iş ile özel yaşam gereklerini karıştırabilen bir kişilik yapısı Bu sayılanların hemen hepsi alışkanlıklarımız sebebiyle kolay değişemeyecek davranışlardır. Değişmek için okumak, sorup dinlemek ve dünyayı görmek yani istemek ve öğrenmek gerekir. Öğrenip gelişmiyorsak; müteşebbis denilen girgin ve çoğunluğu A tipi kişilik profili gösteren patronlar olarak hüsrana uğrayabiliriz. İşletmelerin neden yüzde altmış beş gibi bir oranda bir nesil bile dayanamadığını iyi görmemiz ve anlamamız gerekir. Nesiller boyu dayanmak için çözüm; öğrenen bir örgüt kurmak, zamana uymak ve bilimsel yönetim gereklerini harfiyen yerine getirmektir. “Dissenting people is a natural phenomenon”. The unnatural one is being not able to convince dissenting family members; the inability to have a common decision in consultation with them” LOSS of ECONOMY: Vanishing Family Business Have you ever think about how many companies have exceeded three generations and lived over a century? We all want to bring ourselves to future. But there are lots of company owners that could not pass into being the experienced human to the one who is constantly learning. Such owners did not bring the companies they established to the future and they also brought them to the well of failure by leaving a complex business environment to their children. Today, seventy percent of companies around the world are family companies. However, twenty of each one hundred family-owned company can survive to the second generation. While twelve of them see the third generation; only two can stay to the fourth generation. So sixty-five of each one hundred family companies unfortunately could not stand even a generation, and closed down. Well, do the bosses who know everything very well (!) know the reasons for these statistics? Do they question it? Or do they blame this and that with classic and ridiculous excuses; do they think they are able to get away without facing some facts? Now, I will try to share the most common excuses that I met 40 years of work in my life and the real face of the apparent reasons for this. Who knows, maybe I can hold a candle to the companies to remain into the future... The Excuses Excuses - 1: The Company has grown very quickly It is the first excuse I come across most often and the one that does not leave the first place to anyone. If the company grew quickly, but still faced with shutting down or fail, what should be investigated and questioned? If you did not calculate your circulating capital(the amount of working capital), extended your collections’ periods and show the market as an excuse, caught up in the magic of the turnover, and ignore your profit, made sales to almost everyone without intelligence, did not separate business case and your own pocket while earning money(if you made unnecessary and luxury personal investments) if one of the partners withdraws his money while others tend to withdraw immediately, of course, this growth is not so healthy. The only guilty ones are the management, so are the boss of bosses. The guilty one is never the fast-growing companies and the market. Excuses - 2: My son, my brothers and my partners think in a different way This is another important excuse. Dissenting people is a natural phenomenon. The unnatural one is being not able to convince dissenting family members; the inability to have a common decision in consultation with them. If these are not possible, it is being not able to set them aside. So it is not being able to part the roads when it is not too late. If we cannot separate business relationships with family relationships, and forget that the company is an entity and should be managed by rules, to shrink or fail unwillingly becomes real. Excuses - 3: There are no good general managers, managers and staff This excuse is unique in itself for the boss who likes himself much unfortunately and made mistakes in staff selection. To find appropriate staff personnel and get efficiency, one must comply with the following procedures: Did you clearly define the tasks to be done by the personnel in your company? Did you choose the staff in an objective way without falling into the trap of relatives, friends and reliable man, search for the ones that will allow you to take your company a step forward and add value? Did you benefit from the professional testing and inventory whose accuracy is proven on hundreds of thousands of subjects, on your staff choice, to determine the way of doing business on an individual basis? You fulfilled the first four items and you found the most appropriate staff. So did you hire these people immediately or did you put them to orientation training (2-6 weeks)? Did you identify the technical and personal development training they need and provide such training in certain intervals? Did you hold your staff responsible for training and follow the impact of business performance? In general terms, have you been in constant communication with your staff and not left them alone? If none of these are ever made or if little is done, the staffs are still not guilty. If you know who they are, you can send your answer to ahmet.oner@ stratejikegitim.com. Excuses - 4: The crisis happened. Local crises and crises around the world do not suddenly occur. If I may say so, they emerge with booming drums and horns. One or a few of the three excuses I mentioned above can make you excessive fragile and easily influenced by the crisis. To summarize; I am talking about staff that has strong financial position, take risks moderately, selling profitable, of high quality and efficient employees, performs his job better, follow the world and the events, planned, and programmed. Family businesses where everyone has the leadership culture and have remained away from the vicious family conflicts are theist damaged in the crisis, and they even grow. If the opposite is true, especially the boss and then managers are consoling themselves with the words that the crisis came The personality profile behind the excuse that I counted down above all as follows: a personality structure that have quick decision-makers and risk-taking, dominated by “Let the steam come later” approach impetuous personality structure that does not collect enough data while deciding and see data collection as a waste of time Instead of learning and gathering information, the personality that depends on shallow self-knowledge of the past and emphasis on former experience the personality extremely sociable and goal-oriented who thinks results instead of method Hasty and, therefore, creates stress in the vicinity of the personality itself The success that brought the outgoingness resulting “I am successful. I know what is best”, personality structure that have a swollen ego personality structure that is quickly bored while listening people acting conservatively and cannot get rid of the narrow structure around a personality structure that involve both private and emotional life and work needs Almost all of these are behaviours that cannot be changed easily because of our habits. You should read, listen and ask and see the world to change so learn and request. If we do not learn and develop; we may be disappointed as the bosses called as entrepreneur as a sociable one and showing Type a personality profiles mostly. We must see and understand better why sixty-five per cent of the businesses that cannot stand to a generation. The solution to withstand for generations is to build a learning organization, to fulfil the needs of scientific management and to fit the time. Geçmişini Unutmayan Şehir: THE CITY WHICH NOT FORGETS ITS PAST Gezi Travel Vietnam’ın başkenti olan Hanoi, ülkenin en büyük ikinci kenti olma özelliğini taşıyor. Vietnam’ın başkenti olan Hanoi, ülkenin en büyük ikinci kenti olma özelliğini taşıyor. Eski mahalle bölgesi, anıtlar ve koloni dönemi mimarisi olduğu gibi dururken, modern gelişmeleri de bünyesine başarıyla katmıştır. Koloniyal yapılar, Ho Chi Minh’in Mozolesi ve Hoa Lo Hapishanesi gibi örneklere bakarak şehrin geçmişini hiçbir zaman unutmadığını söyleyebiliriz. Hanoi’ye adımınızı attığınızda ilk karşılaşacağınız şey, yoğun insan trafiği olacaktır. Hanoi’de insanlar ulaşımı motorsikletlerle sağlamaktadır ve kişi başına iki motorsiklet düşmektedir. Bu şehirde gezilecek ve görülecek çok fazla şey bulacaksınız. Göller, parklar, gölgeli bulvarlar, 600›den fazla tapınak ve pagoda bu şehrin cazibesine güç katmaktadır. Dibinde efsanelerin yattığı göl: Hoan Kiem Hanoi şehri, Hoan Kiem gölü çevresinde kurulmuştur. Göle gittiğiniz zaman sizleri gölün çevresindeki doğa harikası ağaçlar ve renkli çiçekler karşılıyor. Gölün güzellikleri- nin yanı sıra gölün bir de ilginç bir efsanesi var. Hoan Kiem, Vietnam dilinde “iade edilen kılıç” anlamına gelmektedir. Bu isim bir efsaneden geliyor. Çinlilere karşı savunma yapılması için Kral Le Loi’ye tanrılar tarafından büyülü bir kılıç veriliyor. Daha sonra Kral gölde botla gezerken dev bir kaplumbağa geliyor ve kralın elinden kılıcı alıyor ve kılıcı gölün derinliklerine doğru götürüyor. Kaplumbağa kılıcı suyun derinliklerindeki tanrılara iade ediyor. Söylentilere göre gölde hâlâ dev kaplumbağaların yaşadığına inanılıyor. Deste deste paraların ateşe atıldığı yer: Ngoc Son Tapınağı Hoan Kiem gölüne gitmişken gölün yakınında yer alan Ngoc Son tapınağına uğramayı unutmamalısınız. Tapınağın girişinde ufak taştan oyulmuş tapınma alanları bulunuyor, bu alanlarda ateşler yanıyor. Buraya gelen kişiler ellerindeki deste paraları ateşe atıyorlar. İnanışa göre bunu ölmüş yakınlarının ruhları için yapıyorlar, bu paraları yakarak ölmüş yakınlarına gönderiyorlar ve onlar böylece ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Size ne kadar gerçekçi gelir bilinmez ama Hoan’a gidecekseniz bu geleneği yapmasanız bile tapınağı mutlaka gezmelisiniz. Pirinç tarlalarından doğan gelenek: Su Kuklası Gösterileri Vietnam, Hanoi deyince kuşkusuz akla geleneksel su kuklası gösterileri gelir. Gösteriler Hanoi’ de kukla şovu tiyatro binasında yapılıyor. Oyun kimi izleyicilere sıkıcı kimi izleyicilere ilginç geliyor. Su kuklası gösterileri tiyatro binasının sahnesine kurulmuş su havuzunda kuklalarla yapılan müzikli bir oyun. Önce sahnenin bir köşesinde enstrüman çalan orkestra ile şarkı söyleyen birkaç genç kadın beliriyor sonra su dolu sahnede kaplumbağa, ördek, canavar vb. kuklalar ve birbirleriyle konuşup yüzerlerken hoplayıp zıplıyorlar. Gösteri bir saat dolmadan bitiyor ve su havuzun arka bölmesinden az önce su üzerindeki kuklaları oynatan, hoplatıp zıplatan, yüzdürüp konuşturan, kukla sanatçıları beliriveriyor ve halkı selâmlıyorlar. Oyunun kökeni 11. yüzyıla kadar uzanıyor. Pirinç tarlalarında su taşkınları olduğu zaman Vietnamlı köylülerin kendi aralarında buna benzer gösteriler yaparak birbirlerini eğlendirmelerinden doğduğu rivayet ediliyor. Vietnam’da en sevilen kahvaltı: Pho Çorbası Eğer değişik tatlar denemeyi seviyorsanız Vietnam mutfağı tam size göre. Vietnam mutfağının kendine özgü tatları ve yemek sunumları var. Vietnam’da sabahları kahvaltı yerine Pho adı verilen makarna çorbası içiliyor. Ülkenin her yanında binlerce seyyar ya da tezgáh üstü çalışan Pho çorbacısı var. Çorbanın temelinde bol tavuk suyu ve bunun içine atılmış bir avuç haşlanmış pirinç makarnası var. Bu makarnalar ince, yarı saydam ve uzun. Bu tavuk suyu ve makarna temeli üzerinde Pho çorbaları diğer katkı malzemelerine göre çeşitleniyor: Deniz mahsulü Pho, vejetaryen Pho, parça etli Pho, tavuklu Pho gibi. İçlerine ayrıca taze baharat otları, yeşil soğan, domates ve dereotu gibi lezzet vericiler konuyor. The capital city of Vietnam, Hanoi has the characteristic as being the second travel city of the country. The city did not forget its history : Hanoi Hanoi, the capital of Vietnam, has the distinction of being the country’s second largest city. When Old Quarter area, including monuments and colonial architecture are still standing, , has successfully incorporated the modern development into its body. Referring to examples such as Colonial buildings, Ho Chi Minh Mausoleum and Hoa Lo Prison, we can say that the city will never forget its history. The first thing you’ll encounter when you arrive in Hanoi will be the heavy human traffic. People handle the transport with motorcycles and two motorcycles fall per person in Hanoi. You will find a lot of things to do and things to see as well in this city. Lakes, parks, shady boulevards and more than 600 temples and pagodas add power to the appeal of this city. The lake where the legends lay at the bottom: Hoan Kiem Hanoi city is built around Hoan Kiem lake. When you go to the lake, you meet trees and colorful flowers surrounding natural beauty of it. Besides the beauty of the lake, there is also an interesting legend about it. Hoan Kiem means “the sword returned” in Vietnamese language. This name comes from a legend. King Le Loi is given a magical sword by Gods to make defense against Chinese. Then while the King was boating on the lake, a giant turtle comes and takes the sword from the king’s hand and takes the sword toward the lake’s depths. The turtle gives the sword to Gods back in the depths of the water. According to rumors, giant turtles arestill alive in the lake. The place where bundles of money thrown into the fire: Ngoc Son Temple Do not forget to visit the Ngoc Son temple located near the Hoan Kiem lake. There are worship spaces made of carved stone at the entrance of the temple and small fires are burning in these areas. People who come here are throwing money to the fire. According to belief, they do it for the souls of their dead, they are sending this money to their relatives died by burning , and they meet their needs. Whether will be realistic for you or not, even if you do not perform this tradition, you must visit the temple while you’re in Hoan. The tradition born in rice fields: Water Puppet Shows The traditional water puppet show undoubtedly come to mind when talking about Vietnam Hanoi. The performance are held in Hanoi puppet show theater building. The game sounds interesting to some of the audience pr sometimes boring to some viewers. A water puppet show is a musical play performed in the water pool set in the scene of theater building with puppets. First a few young women appear to sing with the orchestra playing instruments in a corner of the stage and turtle, duck, monsters and so on. puppets appear in the stage filled with water, and they are jumping up and down with each other while talking and swimming. The show ends in an hour and puppeteers that play the puppets bouncing, floating and talking on the water appear from the rear compartment of pool and greet people. The origin of the play dates back to 11. Century. . It is assumed to be born when rice fields are flooded with water, Vietnamese peasants entertain each other by narrating stories. Most popular Vietnamese breakfast: Pho Soup If you like to try different flavors, Vietnamese cuisine is just for you. Vietnamese cuisine has its own unique taste and culinary presentations. Vietnamese like the noodle soup called Pho in the morning instead of breakfast. There are thousands of portable or benchtop Pho soup sellers. The soup has plenty of chicken soup and a handful of boiled rice pasta thrown into it. This pasta is fine, translucent and long. On the basis of this chicken and pasta, Pho soup is diversifying with other additives: such as Sea Pho, vegetarian Pho, Pho with piece of meat,chicken Pho. Also fresh herbs, spice, green onions, tomatoes and dill flavoring are also added to the soup. SEKTÖRDE BAŞARININ BESTESi AYSAF -7D04 THE TUNE OF SUCCESS IN THE INDUSTRY Bizim çözüm ortaklarımızla ve müşterilerimizle olan başarı hikayemiz tıpkı bir müzik eseri gibi; her biri farklı bir ses olan notalar uyum içerisinde bir araya geldiğinde ortaya harika bir eser çıkar. Our success story with our solution partners and Ayakkabı sektöründe uyum, kalite ve güven içinde yeni başarılara yürümeye devam ediyoruz. We continue to make our way towards new accomplishments in the shoemaking industry with harmony, quality and trust. Aymakoop Şube / Branch Gedikpaşa Şube / Branch Merter Şube / Branch GATEM Şube / Branch Aymakoop Sanayi Sitesi B-8 Blok No:23 34306 İkitelli - İSTANBUL Tel : +90 212 549 49 97 Fax : +90 212 549 88 39 Gedikpaşa Cami Sokak, Suat Bey İş Hanı No:16/A Beyazıt - İSTANBUL Tel : +90 212 458 88 40 Fax : +90 212 458 89 58 Sancaktepe Sanayi Mahallesi Sancak Sokak No: 24/B Güngören - İSTANBUL Tel : +90 212 637 27 33 Fax : +90 212 637 17 34 GATEM Ayakkabıcılar San. Sit. 1.Ada C Blok No:3 Şehitkamil / Gaziantep Tel : +90 342 238 10 53 Fax : +90 342 238 10 54 [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] in harmony, a wonderful work of art emerges. Palamut Group Aymakoop Sanayi Sitesi A3 Blok No:10 34306 İkitelli - İSTANBUL 444 1 662 [email protected] www.palamutgroup.com.tr